You are on page 1of 49

3.

BÖLÜM
YAPI GÜVENLİĞİ KAVRAMI
Bir yapıda aranan en önemli özellik, yapıda öngörülen yüklerin
olası en elverişsiz etkimesi durumunda tamamen veya kısmen
göçmeden ayakta kalabilmesi ve kullanım yükleri altında yapı
elemanlarında aşırı deformasyon, çatlama ve titreşim
oluşmamasıdır.
Betonarme gibi davranışı son derece karmaşık olan bir
malzemeden oluşan yapıların güvenliği yalnızca hesap
yöntemlerine bağlı kalınarak sağlanamaz.
Tasarım ne denli kusursuz olursa olsun, özensiz ve denetimsiz
gerçekleştirilen bir yapı, öngörülen güvenliği
sağlayamayacaktır.
Yapı güvenliğinin temel amacı, dayanımın en az yük etkisine
eşit veya ondan daha büyük olmasını sağlamaktır.
Dayanım R ile ve yük etkisi de F ile gösterilirse, yapı
R≥F
güvenliği aşağıdaki gibi yazılabilir.
Çağdaş Yapı Güvenliği
Eğer dayanım ve yük etkisi ( R ve F )
determinist/belirlenebilen değişkenler olsaydı, bu
denklemlerle yapı güvenliği kolay ve doğru bir biçimde
saptanabilirdi.
Son yıllarda yapılan çalışmalar, her iki etkinin de rastgele
olaylar olduğunu göstermiştir.
Gerçek dayanımın hesaplarda varsayılandan değişik olması
aşağıdaki nedenlerden kaynaklanabilmektedir.
( Bu nedenleri artırmak mümkündür ).
►Yapı malzemesi dayanımları, hesaplarda öngörülen
değerlerden değişik olabilir.
►Betonarme yapı elemanlarının boyutları, tasarımda
öngörülenden değişik olabilir.
►Yapı malzemesinin dayanımı zamanla değişebilmektedir
(sünme, yorulma, korozyon gibi).
►Hesaba katılmayan veya büzülme gibi kesin hesaplanmayan
gerilmeler mevcuttur.
►Mesnet koşullarını tam doğru olarak belirlemek zordur.
►Hesap yöntemindeki yaklaşıklıklar da, yapının gerçek
dayanımının kesin hesabını olanaksız kılmaktadır.
Dayanım ve yük etkilerinin deterministik olmayıp rastgele
olaylar olması nedeni ile bu iki değişkene bağlı olan yapı
güvenliğinin deterministik yöntemlerle kestirilemeyeceği,
güvenliğin gerçekçi olarak saptanabilmesinin ancak
probabilistik / istatistiksel yöntemlerle sağlanabileceği,
dayanım ve bir çok yük türündeki değişimin normal dağılımla
ifade edilebileceği son 40 yıl içinde yapılan çalışmalar
sonucunda ispatlanmıştır.
Yanda normal dağılımı ifade
eden, klasik bir çan eğrisi
modeli görülmektedir.

Deterministik :
Belirlenebilen
Probabilistik : Olasılıkçı

Çan eğrisi ve bazı


özellikleri
Dayanım ve yük etkileri için normal dağılım idealizasyonu ise
aşağıdaki şekilde gösterilmiştir.

Rk ≥ Fk

Dayanım ve yük etkisi rastgele değişkenler olduğu için,


denklemlerdeki yazılış biçimleri ile R ve F belirli değildir. Denklemlerin
bir anlam kazanabilmesi için R ve F yerine normal dağılıma göre
tanımlanan değerlerin konulması gerekir. Doğal olarak bu amaçla
kullanılabilecek en uygun değer karakteristik değerdir.
Denklemlerde, R ve F yerine karakteristik değerler konulduğunda
yapı güvenliği için yukarıdaki ilişki elde edilir.
Doğal olarak; dayanım için öngörülen karakteristik
dayanım ortalama dayanımdan küçük, yük etkisi için
öngörülen karakteristik değer ise ortalamadan büyük
seçilir.
Yük etkisinin karakteristik değerden büyük veya
dayanımın karakteristik değerden küçük olma
olasılığı olan ( 1 – C ) ‘nin çeşitli yönetmeliklerde %5
veya %10 civarında olduğu varsayılırsa da TS500-
2000 ‘de seçilen olasılık genellikle %10 ‘dur. Bu
durumda istatistiksel olarak ( 1 – C ) = 0.10 için
u=1.28 değeri verilir.
Normal dağılım çan eğrisinde istatistiksel olarak
olasılık değeri %5 alındığında ( 1 – C )=0.05 için
u=1.64 , olasılık değeri %2.5 alındığında ( 1 – C )
=0.025 için u=1.96 değerleri kullanılır.
Rk ≥ Fk
Yukarıdaki denklemle yapı güvenliği tam olarak
tanımlanmaktadır. Ancak, bu denklemle elde edilecek
yıkılma olasılığı kabul edilemeyecek kadar büyüktür. Bu
olasılık, aşağıdaki şekilde çift taralı alan olarak
gösterilmiştir.
Şekilden de görüleceği gibi, yıkılma olasılığını azaltmak
için Rk ’yı küçültmek, Fk ’yı ise büyütmek gerekmektedir.
Bu koşulu sağlamak için malzeme ve yük katsayıları
kullanılır. Bu durumda yukarıdaki denklem aşağıdaki
R
≥ Fk γ f
duruma gelecektir; k

γm
γ m ≥ 1.0
Burada;
γ
γ f ≥ 1.0
m: Malzeme katsayısıdır.
Yarı probabilistik yaklaşıma göre yıkılma olasılığı aralığı

Malzeme ve yük katsayıları, malzemenin ve öngörülen yüklerin türüne


göre değişir. Önemli olan, seçilecek katsayılarla önceden kestirilen,
kabul edilebilir bir yıkılma olasılığının sağlanmasıdır.
Dayanım ve yük etkileri rastgele değişkenler olduğundan, yıkılma
etkilerini sıfıra indirmek olanaksızdır. Yapılan araştırmalar ve
değerlendirmeler sonucunda binalar için yıkılma olasılığının 10-5 - 10-7
dolaylarında olması uygun görülmüştür.
Toplam maliyetin
yıkılma olasılığına göre
değişimi
( Konut türü yapılar
için )

Yıkılma olasılığı çok düşük tutulduğunda ilk yatırım maliyeti, çok


büyük tutulduğunda ise hasarın doğuracağı ek maliyet
artacağından, her iki çözüm de ekonomik olmayacaktır.
Yukarıdaki şekilde görüleceği gibi, konut türü yapılarda yıkılma
olasılığı 10-5 - 10-7 dolaylarında olduğunda, en düşük maliyet
elde edilmektedir.
Yönetmeliklerde seçilen malzeme ve yük katsayıları ile bu yıkılma
olasılığı sağlanmaya çalışılmaktadır.
Sınır Durumlara Göre Yapı Güvenliği
Sınır durumlar yöntemine göre yapı güvenliği yaklaşımında
temel amaç, iki sınır durumda ( taşıma gücü sınır
durumu ve kullanılabilirlik sınır durumu ) gerekli
güvenliğin sağlanmasıdır. İdeal olan, öngörülen yükler
altında her iki sınır durumuna erişme olasılığının sabit
tutulabilmesidir. Bu amaçla, iki sınır durum için değişik yük
ve malzeme katsayıları kullanılır.

a) Taşıma Gücü Sınır Durumu

Taşıma gücü sınır durumuna,


a) Yapının bazı elemanlarında veya tümünde
dengenin kaybolması,
b) Kritik kesitlerin kapasitesine erişmesi
c) Yorulma
d) Plastik mafsallaşmalarla yapının mekanizmaya
dönüşmesi
e) Burkulma
Taşıma gücü sınır durumunda karakteristik yük ile ortalama yük
arasındaki ilişki aşağıdaki gibi ifade edilir.

Fk = Fm + uσ
Karakteristik yük değeri Fk , kullanım süresince bu değerden daha
büyük değerler elde edilmesi ancak belli bir olasılıkla mümkün olan
değerdir.
Günümüz için yük yönetmeliklerinde öngörülen yüklerin, “karakteristik yük”
olarak kullanılması önerilmektedir. Bu durumda yönetmeliklerde
öngörülmüş olan yükler için tasarımcıyı Fm ortalama yük değerleri
ilgilendirmez.
Yüklere veya yük etkilerine uygulanacak katsayılar, söz konusu yük türünün
saptanmasındaki doğruluk derecesi dikkate alınarak belirlenir. Örneğin,
hareketli yüke oranla çok daha doğru hesaplanabilen öz ağırlığa
uygulanacak yük katsayısı, hareketli yüke uygulanana oranla daha küçük
olmalıdır.
Ayrıca, birden fazla yük türünün birlikte ele alındığı durumlarda, bu yüklerin
aynı anda karakteristik değerlerine erişme olasılığının düşük olması dikkate
Fd = γ g Gk + γ ij {Q jk + ∑ψ oi Qik }

Fd : Hesap / Tasarım yükü veya hesap yükü etkisi


Gk : Öz ağırlık veya öz ağırlık etkisi (karakteristik
değer)
γ k : Öz ağırlık için yük katsayısı
γ q : Hareketli yük için yük katsayısı
Qik , Qjk : Hareketli yük veya hareketli yük etkisi
(karakteristik değer)
Ψ oi : Küçültme katsayısı
Hesaplarda / Tasarımda kullanılacak beton ve çelik
dayanımları, karakteristik değerler malzeme
katsayılarına bölünerek bulunur. Malzeme hesap
dayanımları; f yk
f yd =
Çelik için, γ ms
f ck f ctk
f cd = f ctd =
Beton için, γ mc ve γ mc

fyd : Donatı çeliği için hesap akma dayanımı


fyk : Donatı çeliği için karakteristik akma dayanımı
γ ms : Donatı çeliği için malzeme katsayısı
γ mc : Beton için malzeme katsayısı
fcd : Betonun hesap basınç dayanımı
fctd : Betonun hesap çekme dayanımı
Buna göre, taşıma gücü sınır
durumunda, yapı elemanlarının her
birinin, malzeme katsayılarına
bölünerek azaltılmış malzeme
dayanımları ( hesap / tasarım
dayanımları ) kullanılarak hesaplanan
taşıma gücü değerlerinin, yük
katsayıları ile çarpılarak artırılmış
hesap / tasarım yükü ile hesaplanan iç
kuvvet / kesit tesiri değerlerinden
hiçbir zaman küçük olmadığı
kanıtlanacaktır.

Rd ≥ Fd
Sınır durumlar yönteminde uygulanan bu çağdaş
güvenlik yaklaşımı, hesapların çok daha gerçekçi
olmasını sağlayacaktır. Bu yöntemle ayrı karakterde
yüklere ayrı yük katsayıları, ayrı karakterde
malzemelere de ayrı malzeme katsayıları uygulamak
mümkündür.
(Bazı tür yükler diğerlerine göre daha doğru tespit
edildikleri için, bu yüklere değişik yük katsayıları
uygulamak hem daha gerçekçi hem de daha ekonomik
sonuçlar verir.)
Malzeme için de benzer durum söz konusudur.
Çelik dayanımında görülebilecek değişim betona
oranla çok daha az olduğu için ve çeliğin akma
dayanımına ulaşması ile oluşan kırılma, betonun
ezilmesi ile oluşan kırılmaya göre çok daha sünek
olduğundan; çeliğe, betona oranla daha küçük bir
malzeme katsayısı uygulamak son derece mantıklıdır.
b) Kullanılabilirlik Sınır Durumu

Yapının ve yapı elemanlarının her birinin öngörülen


işletme yükleri altında kullanılabilir durumda
kalması, başka bir deyişle, bu yükler altında aşırı
titreşim, deformasyon ve çatlama göstermemesi de
yapı güvenliği açısından önemlidir.
Bu açıdan hesaplanan değerlerin, standartlarda
verilen sınır değerleri aşmayacağı
gösterilmelidir.
Kullanılabilirlik sınır durumu için yapılan
kontrollerde, yük ve malzeme katsayılarının
1.0 alınması öngörülmektedir.
TS 500-2000 ’deki Yapı Güvenliği
TS 500-2000 ’de yapı güvenliği, sınır durumlarına
göre ve yarı probabilistik yöntem kullanılarak
sağlanmakta ve yukarıda açıklanan çağdaş yaklaşım
esas alınmaktadır.
Yük Etkileri
Karakteristik yük değeri Fk , kullanım süresince bu
değerden daha büyük değerler elde edilmesi ancak
belli bir olasılıkla mümkün olan değerdir. ,
TS 500-2000 ’de, yük yönetmeliklerinde ( TS 498, TS
ISO 9194 ve TDY97 ) öngörülen yüklerin,
karakteristik değer olarak alınabileceği
belirtilmektedir.
Yükler, türlerine göre uygun yük katsayıları ile
çarpılmakta ve bu katsayılar çeşitli yük birleşimlerine
göre değiştirilmektedir.
a) Yalnız Düşey Yükler İçin:

Fd=1.4G + 1.6Q
Fd=1.0G + 1.2Q + 1.2T

G : Öz ağırlık
Q : Hareketli yük
T : Farklı oturma, sıcaklık değişimi, büzülme gibi şekil
değiştirmeler nedeniyle oluşan yük etkisi olup; bu tür
etkilerin ihmal edilemeyeceği durumlarda dikkate
alınır.
b) Rüzgar Yükünün Söz Konusu Olduğu
Durumlarda:

Fd=1.0G + 1.3Q ± 1.3W


Fd=0.9G ± 1.3W

Burada W rüzgar etkisidir.


c) Depremin Söz Konusu Olduğu Durumlarda:

Fd=1.0G + 1.0Q ± 1.0E


Fd=0.9G ± 1.0E
Burada E Deprem etkisidir.

d) Yanal Toprak İtkisinin Bulunduğu Durumlarda;

Fd=1.4G + 1.6Q + 1.6H


Fd=0.9G + 1.6H
Burada H yanal toprak itkisidir.

e) Akışkan basıncı bulunan durumlarda, bu basınç 1.4


katsayısıyla çarpılarak içinde hareketli yük bulunan tüm yük
birleşimlerine eklenir.

f) Kullanılabilirlik sınır durumu hesaplarında bütün yük


katsayıları
1.0 alınır.
0.9G ile yazılan bütün yük birleşimleri, öz ağırlık ve hareketli
Kesit hesabı yapılırken, yukarıdaki yük
birleşimlerinden elde edilen en
elverişsiz zorlamalar temel alınmalıdır.
TDY97 ’ye göre, deprem yükleri ile rüzgar
yüklerinin binaya aynı zamanda birlikte
etkimediği varsayılacak ( bu olasılığın zayıflığı
nedeni ile ) ve her bir yapı elemanının
boyutlandırılmasında, deprem ya da rüzgar etkisi
için hesaplanan büyüklüklerin elverişsiz olanı göz
önüne alınacaktır.
Ancak, deprem bölgesinde yer alan yapılarda
rüzgardan oluşan büyüklüklerin daha elverişsiz
olması durumunda bile, elemanların
boyutlandırılması ve detaylandırılmasında TDY97
’de belirtilen esaslara uyulmalıdır.
Yapısal çözümleme bilgisayarla yapıldığında, çeşitli
yük birleşimlerinin dikkate alınması son derece
kolaydır ve zaman alıcı değildir. Kesit zorlamalarının
bulunmasında el çözümlemesi kullanıldığında ise
çeşitli yük birleşimleri nedeni ile işlemlerin büyük
ölçüde artacağı kaygısı yaygındır.
Ancak, işlemler sistematik bir biçimde yapılır ve
süperpozisyondan yararlanılırsa, işlem sayısının
fazla artmayacağı görülür. Bu sistematik çözümleme
aşağıda anlatılacaktır.
El çözümü ile düşey yüklerin kiriş ve kolon
kesitlerinde oluşturduğu en büyük eğilme
momentlerinin bulunmasında, katlar ayrı ayrı ele
alınarak, kolon uçları ankastre sayılabilir.
Yanal yük hesabında ise, belirli noktalarda mafsal
oluştuğunu varsayan, yaklaşık yöntemler
kullanılabilir.
Yukarıda özetlenen basitleştirmelerle elde edilen
yapıya aşağıdaki şekilde gösterilen ve özetlenen
çözümlemelerden gerekli olanlar uygulanır.
Yapısal çözüm için betonarme kat çerçevesinin
basitleştirilmesi (düşey yükler için) / Kat çerçevesi
kabulü
a) Tüm açıklıkları öz ağırlıkla (g) dolu çerçevenin çözümü yapılır.
( G çözümü )
Maksimum
moment : X

b) Yalnızca hareketli yükler göz önüne alınarak,


kısaltılmış Cross (Biro) yöntemi ile kirişlerin hem
açıklık, hem de mesnet kesitlerinde mutlak değerce
en büyük etkileri verecek çözümleme yapılır
(hareketli yük için en elverişsiz yükleme).
( Q1 çözümü )
Maksimum
moment
Minimum
moment

c) Yalnızca hareketli yükler göz önüne alınarak, kısaltılmış


Cross (Biro) yöntemi ile orta kolonların maksimum
momentleri bulunur. İki komşu açıklıktan büyük olanı
yüklenerek yapılan düzenleme sonucu, boş bırakılan küçük
açıklıklardaki minimum açıklık momenti de bulunmuş olur.
( Q2 çözümü )
Kat
planı

d ) Tüm yapı için yatay yük (deprem veya rüzgar) analizi


yapılır.
Düzlem veya uzay çerçeve çözümü yapılabilir.
Yatay yük çözümü, binanın her iki doğrultusunda ayrı
ayrı yapılır.
Ayrıca, her doğrultu için de her iki yönde ( ± işaretli )
etkidiği E : Deprem etkisi
düşünülür.
W : Rüzgar etkisi
Yukarıdaki şekillerde gösterilen çözümlemelerden elde edilen
sonuçların yük birleşimlerine nasıl yansıtılacağı, düşey
yük+deprem durumu örnek alınarak aşağıda özetlenmiştir.

1.4G+1.6Q yük birleşimi için : 1.4(a)+1.6(b) ve/veya 1.4(a)


+1.6(c)
1.G+1.0Q±1.0E yük birleşimi için : 1.0(a)+1.0(b) ± 1.0(d)
0.9G ±1.0E yük birleşimi için : 0.9(a) ± 1.0(d)

Yukarıda kullanılan (a), (b), (c), (d) harfleri, ilgili şekillerde


gösterilen yüklemeler sonucunda elde edilen kesit tesirlerini ( M, V,
N) göstermektedir.
Bu işlemler, taşıyıcı sistemde açıklık veya mesnetlerde bulunan
bütün kritik kesitler için yapılmalıdır.
Kirişler için değişik yük birleşimlerinden o
kesit için elde edilen en büyük zorlama
(moment ya da kesme kuvveti), hesaplarda
temel alınmalıdır.
Kolonlarda ise, değişik yük birleşimlerinden
elde edilen çeşitli Nd ve Md çiftinin hangisinin
hesapta temel alınması gerektiği her zaman
kolayca saptanamaz.
Bu durumda birkaç Nd , Md çifti için hesap
yapılıp, en elverişsiz olanının bulunması
gerekebilir.
Daha önce de söylendiği gibi, kırılma şekline
göre, eksenel yük arttıkça moment kapasitesi
artabilir ya da azalabilir.
Sürekli Kirişlerde Hareketli Yük Düzenlemesi

TS 500-2000 ’de, hareketli yüklerin kolon veya kirişte


en kritik zorlamaları oluşturacak biçimde düzenlenmesi
öngörülmektedir. Ölü yükler her zaman ve her açıklıkta
mevcut olduğu halde (Şekil a); hareketli yükler sıfır da
olabileceği için, kiriş açıklıkları dolu veya boş
olabilecektir.
Sürekli kirişte oluşacak en büyük açıklık momentini
bulmak için, hareketli yük söz konusu açıklığa
yerleştirilir, komşu açıklıklar boş bırakılır; sonra dolu ve
boş olarak devam edilir (Şekil b ve c).
En büyük kesme kuvvetini elde etmek için de söz
konusu açıklığa hareketli yük yerleştirilir; komşu
açıklıklardan büyük olanı dolu diğeri boş bırakılarak
devam edilir (Örneğin Şekil d).
Sürekli Kirişlerde Hareketli Yük Düzenlemesi
Sürekli kirişlerde maksimum(mutlak değerce) mesnet momentini
bulmak için mesnetin her iki yanındaki açıklıklara hareketli yük
yerleştirilir. Onların yanındaki açıklıklar boş bırakılır; sora dolu ve
boş olarak devam edilir (Şekil d ve e).

Sürekli Kirişlerde Hareketli Yük Düzenlemesi


Çerçevelerde hareketli yük düzenlemesi
TS 500-2000 ve diğer yönetmeliklerde, hareketli yüklerin
elemanlarda en kritik kesit zorlamalarını oluşturacak
biçimde düzenlenmeleri öngörülmektedir. Çok katlı
yapılarda bu kurala aynen uyulursa, yapısal
çözümlemenin yüzlerce hareketli yük düzenlenmesi için
tekrarlanması gerekir. Aşağıda sıralanan nedenlerle çok
sayıda yük düzenlemesine gerek yoktur;
a) Yapısal çözümlemeler bir çok varsayıma dayandığı için
sonuçlar kesin değildir.
b) Yük düzenlemesi sayısı arttıkça, belirli bir yük düzeninin
gerçekleşme olasılığı azalmaktadır.
c) Kesit zorlamaları, o kesitten uzaktaki yüklerden fazla
etkilenmemektedir.
Bu konuyla ilgili Prof. Furlong tarafından önerilmiş
yöntemler vardır. Furlong olabildiğince az sayıda
hareketli yük düzenlemesi ile kolon ve kirişlerde
oluşacak kesme kuvveti ve eğilme momentlerinin
gerçeğe yakın bir biçimde elde edilmesi amacıyla yaptığı
çalışmalardan şu sonuçlara varmıştır.
5 katlı bir çerçeve için Furlong’un önerdiği hareketli yük
düzenlemesi, aşağıda gösterilmiştir.
Furlong’un önerisine göre yükleme deseni sayısı, 2+(m-1)
olmaktadır. Burada m çerçevedeki açıklık sayısıdır. Buna
göre aşağıda gösterilen 5 açıklıklı çerçevede yükleme sayısı
6 olmaktadır.

Çerçevelerde hareketli yük düzenlemeleri (Furlong 1981)


Çerçevelerde hareketli yük düzenlemeleri (Furlong 1981)
Hareketli yük düzenlemeleri ile ilgili literatürde yer alan
bir öneri de Prof. U. Ersoy tarafından getirilmiştir.
Ersoy’un önerisine göre ise çerçevedeki kat ve açıklık
sayısı ne olursa olsun, hareketli yük düzenleme sayısı
beş olmaktadır.
Ersoy tarafından önerilen yükleme, aşağıda
gösterilmiştir.
İlk iki düzenleme, klasik satranç tahtası düzenlemesidir.
Son üç yükleme ise, iki dolu bir boş yük düzeni her kata
birer kaydırarak yerleştirilmektedir.

Bir çok örnek çerçeve, Furlong ve Ersoy’un önerdiği


yöntemlerle hesaplanıp karşılaştırılmıştır. Ersoy’un
önerdiği yükleme tiplerinin gerçeğe daha yakın olduğu
bu araştırmalar sonucunda gözlemlenmiştir.
Çerçevelerde Hareketli yük düzenlemeleri (Ersoy 1992)
Malzeme Dayanımları
TS 500-2000 ’e göre, karakteristik çelik dayanımı, yönetmelikte
öngörülen minimum akma dayanımıdır.
Karakteristik beton dayanımı ise, projede öngörülen ve beton
sınıfını belirleyen 28 günlük silindir basınç dayanımıdır.
TS 500-2000’e göre denenen numunelerden bu değerden düşük
dayanım elde etme olasılığı, genelde % 10 olmalıdır.
Bu durumda istatistiksel olarak ( 1 – C ) = 0.10 ve u=1.28
demektir.
Ancak, daha yüksek dayanımlı betonlar için olasılık ( 1 – C ), %
10 ’dan daha düşük alınmalıdır.
Taşıma gücü sınır durumuna göre yapılan hesapta;
TS 500-2000 ’de donatı çeliği için malzeme katsayısının ( γ ms )
1.15 olması öngörülmektedir.
Beton için ise malzeme katsayısının ( γ mc ) , yerinde dökülen
betonlar için 1.5 , öndökümlü/prefabrike betonlar için 1.4
alınması istenmektedir.
Ancak, betonda nitelik denetiminin gerektiği gibi yapılamadığı
durumlarda, bu katsayı tasarımcının kararı ile 1.7 alınabilir.
Mevcut bir yapıda kolon veya kiriş kapasitesinin
hesaplanmasında (analiz) veya yeni yapılan bir projede yapı
elemanlarının oluşturulmasında ve donatı hesabında ( tasarım )
f yk f ck f ctk
f yd = f cd = f ctd =
γ ms γ mc γ mc
Kullanılabilirlik sınır durumu için yapılacak hesaplarda
ise, malzeme katsayıları da yük katsayılarında olduğu
gibi 1.0 alınır. Yani, bu durumdaki fcd , fctd ve fyd
hesap dayanımı değerleri γ mc =1.0 ve γ ms =1.0
alınarak bulunur.
Mevcut bir yapı için yapılacak olan kontrol amaçlı
analizlerde, yapıda ayrıntılı bir inceleme sonucu
beton dayanımı güvenilir bir biçimde belirlenmişse
γ mc ≤ 1.5 alınabilir. Hatta, betonun bina içinde
büyük değişim göstermediği de gözlenmişse γ mc =
1.25 değeri kullanılabilir. Teknik ve istatistiksel bir
değerlendirme ile belirlenen ve hesapta
kullanılacak olan beton dayanımı, bu malzeme
katsayısı ile bulunan fcd veya fctd hesap
dayanımıdır.
Görüldüğü gibi, tasarımı yapan mühendisin
karakteristik dayanım değerleri ile ilgisi, sadece
Çelik ve beton sınıfları için γ ms =1.15 ve γ mc =1.5
alınarak bulunan ve yuvarlatılan “malzeme hesap
dayanım değerleri”
Karışım hesaplarında temel alınacak ortalama beton basınç
dayanımı fcm , standart sapma σ mc nin bilindiği durumlarda
aşağıdaki bağıntı ile hesaplanabilir.
fcm =fck +uσ mc

TS 500-2000’ e göre, beton dayanımının fck dan küçük çıkma


olasılığı %10 olarak belirlendiği takdirde, bu bağıntıda u= 1.28
alınır. Denklemdeki u değeri için beton dayanımlarına göre şu
öneriler yapılabilir.
C16 – C20 için: u=1.28 …. ( 1- C )=0.10
C25 – C35 için: u=1.64 …. ( 1- C )=0.05
C40 – C50 için: u=1.96 …. ( 1- C )=0.025
( 1 – C ), Beton dayanımının fck ‘dan küçük çıkma olasılığıdır.
Yeterli istatistiksel veri bulunmadığı ve standart sapmanın
kestirilemediği durumlarda ortalama beton basınç dayanımı
aşağıdaki yaklaşık bağıntıdan bulunabilir.
fcm =fck +∆ fc

Burada, beton sınıfı C16 - C20 için ∆ fc=5 MPa , C25 -


Ortalama beton dayanımı fcm nin belirlenmesi projeyi yapan
tasarımcının işi değil, şantiyecinin sorunudur. Şantiyede kullanılacak
betonun üretimi için hazırlanacak deneme karışımlarında ortalama
dayanım fcm esas alınır.
Yukarıdaki bağıntılarda yer alan σ mc değeri, şantiyenin önceki
deneyimleri ışığına belirlenmeye çalışılır. Bu bağıntıda görüleceği
gibi, standart sapmanın büyümesi, belirli bir karakteristik dayanımı
sağlamak için gerekli olan ortalama dayanımı yükseltir, bu da
maliyeti artırır.
Örneğin; C25 sınıfı betondan istenen karakteristik dayanım fck =250
kg/cm2 dir.
Şantiyede denetimin iyi, orta ve kötü olması durumlarına göre
standart sapma değeri σ mc için sırasıyla 23, 55, 86 kg/cm2 seçilirse,
% 10 olasılık için u=1.28 alınarak ortalama dayanımlar da sırasıyla
280, 320 ve 360 kg/cm2 olur.
Görüldüğü üzere, aynı beton sınıfını elde etmek için, iyi denetim
olduğu takdirde ortalama dayanım 280 kg/cm2 olması gerekirken,
denetim kötü olduğu takdirde bu değer 360 kg/cm2 değerine
yükseltmektedir.
Yapı Denetimi
Öngörülen yüklere karşı koyacak olan hesaplanan yapı değil,
inşa edilen ve birçok kusur içerebilen gerçek yapıdır. Bu
nedenle yapım aşamasında titizlik gösterilmez ve denetim
gerektiği gibi yapılmazsa, istenen yapı güvenliği hiçbir zaman
sağlanamaz. Ülkemizde denetimsizliğin temel nedeni,
yapım aşamasına gereken önemin verilmemesi ve bu
aşamanın adeta umursanmamasıdır.

1999 Marmara depremi sonucu tamamen yıkılan bir bina


Türkiye, çağdaş bir betonarme yönetmeliğine ve çağdaş bir
deprem yönetmeliğine sahiptir. Ancak ne acıdır ki, gerek
tasarım gerekse uygulama aşamalarında etkin bir denetim ve
yaptırım olmadığından, bu yönetmelikler tam olarak
uygulanmamaktadır.

1999 Marmara depremi sonucu tamamen yıkılan bir başka bina

Denetimde, eleman boyutlarının ve yerleştirilen


donatının projeye uygunluğu mutlaka sağlanmalıdır.
Sağlanması kesin gerekli olan bir diğer konu
ise, tasarımda öngörülen malzeme
dayanımlarının uygulamada
gerçekleştirilmesidir.

Şantiyeye gelen donatının mekanik özellikleri, belirli


aralıklarla yaptırılan çekme deneyleri ile kontrol
edilmeli; gerektiğinde donatı çapları da ölçülmelidir.
Ülkemizde son yıllarda piyasaya sürülen donatı
çubuklarındaki karbon eşdeğerinin TS 500-2000 ’de
belirtilen 0.50 sınırının çok üstünde olması, bu
donatıların çok gevrek olmasına ve bükülürken
çatlamasına neden olmaktadır.
Bu tür çeliklerin deprem bölgelerinde kullanılması
kesinlikle yasaktır.
Betonda nitelik denetimi ve kabul koşulları da şu
şekilde özetlenebilir.
TS 500-2000 ’de beton denetimine geniş ölçüde yer
verilmiştir. Standartta, şantiyedeki beton dayanımının, TS
3351’de tanımlanan biçimde bakımı yapılan numuneler
üzerinde yapılacak nitelik deneylerinden elde edilmesi
öngörülmektedir.
TS 500-2000 ’e göre standart numune silindir olmakla
birlikte, zorunlu durumlarda küp numunelerinin de
kullanılabileceği öngörülmektedir.
Nitelik değerlendirmesinde, her biri en az üç numuneden
oluşan grupların ortalaması dikkate alınmalıdır.
Nitelik denetimi amacı ile her üretim birbirinden en az
bir grup (3 numune) deney elamanı alınması
zorunludur.
Üretim birimi, istenen dayanımı aynı olan ve aynı
hammaddelerin aynı oranda kullanıldığı betondan oluşur.
Ayrıca bir birim, aynı günde dökülmüş 100 m3 ve 450 m2
alanı aşamaz. Bir işte en az üç grup (9 numune) alınması
gereklidir. Grubu oluşturan numuneler, standart
koşullarda saklandıktan sonra basınç deneyine tabi
tutulurlar. Numunelerin her biri ayrı betoniyer
dökümünden veya transmikserden alınır. Aynı betoniyer
dökümünden birden fazla numune alınırsa, bunlar tek
numune sayılır ve değerlendirmede ortalamaları dikkate
Deney numunelerinin alınması, bakımı ve hazırlanmasında
TS 2940 , ISO 2736-1 ; TS 3068 , ISO 2736-2 ve TS 3351 ’e ,
deneylerin yapılmasında ise TS 33114 ve ISO 4012 ’ye
uyulacaktır.
Hazır beton kullanıldığında, hazır beton tesisinde alınan
numunelere ek olarak şantiyede, yukarıda tanımlanan
biçimde numuneler alınmalı ve değerlendirme şantiyede
alınan numunelere göre yapılmalıdır.
Alınan üçer numunelik gruplar, alınış sırasına göre G1, G2,
G3……Gn olarak adlandırılmalı ve her bir grubun basınç
dayanımı ortalaması belirlenmelidir.
Birbiri ardına gelen üç gruptan, partiler oluşturulmalıdır.

P1 partisi (G1,G2,G3)
P2 partisi (G2,G3,G4)
P3 partisi (G3,G4,G5)
.
.
.
P partisi
Betonun kabul edilebilmesi için, her parti ortalamasının
aşağıda verilen koşulu sağlaması gerekir.

f cm ≥ f ck + 1.0 MPa
Ayrıca, herhangi bir grup ortalaması da aşağıda verilen
koşulu sağlamalıdır.

f cmg ≥ f ck − 3.0 MPa


Nitelik deneylerinden elde edilen sonuçlar yukarıda
belirtilen koşulları sağlamıyorsa, yapının ya da söz konusu
yapı elemanlarının taşıma güçleri, yukarıdaki koşullardan
elde edilmiş olan düşük beton dayanımına göre yeniden
değerlendirilir. Önemli dayanım azalması belirlenirse,
önlem alınması gerekir.
Yapıyı denetleyen mühendisler, nitelik deneylerine ek olarak
sertleşme deneyleri de isteyebilirler. Sertleşme deneylerinin
amacı, beton bakımının yeterli olup olmadığının saptanması ve
kalıp alma sürelerinin doğrulanmasıdır. Sertleşme deney
numuneleri, amaca uygun zaman süresi sonunda denenmelidir.
Örneğin, yedinci günde kalıp alınacaksa, bu numuneler de 7
gün sonunda kırılmalıdır.
Nitelik deneyleri ve gözlemler sonucu beton kalitesinin
öngörülenden düşük olduğu kuşkusu uyanırsa, yapıdaki beton
dayanımının saptanması istenebilir. Bu denetim yapıya zarar
vermeyecek yerlerden çıkarılacak karot numuneleri üzerinde
yapılacak basınç deneyleri ile sağlanabilir.

Döşemeden karot ile


beton numune
alınması
Karot numunesi alınırken aşağıdaki hususlara dikkat
edilmelidir.

1) Karot alınacak yerler, mutlaka uzman ve yetkin kişilerce


belirlenmelidir.
2) Numuneler olabildiğince perde ve döşemelerden alınmalıdır.
3) Kirişten karot alınması kaçınılmaz olduğu durumlarda, bu
numuneler kesme gerilmelerinin düşük olduğu bölgelerden
alınmalı, basınç bölgeleri örselenmemeli ve hiçbir zaman
çekme donatısına zarar verilmemelidir.
4) Kolonlardan karot alınmasından olabildiğince kaçınılmalıdır.
5) Karot numuneleri alındıktan sonra, numune doğal nemini
koruyacağı ortamda muhafaza edilmeli ve numunenin
sonuçları değerlendirilirken boyut etkisi dikkate alınmalıdır.
6) Numunenin çıkarılması sonucu oluşan örselenmenin
yaratacağı olumsuz etki de düşünülerek gerekli düzeltmeler
yapılmalıdır.

Beton dayanımının belirlenmesinde ses hızı ve yüzey sertliği /


beton çekici gibi yıkıntısız yöntemler mevcutsa da bu tür

You might also like