You are on page 1of 57

BÖLÜM 2

BETONARME DAVRANIŞI VE HESAP İÇİN


TEMEL İLKELER
Betonarme gibi elastik ve doğrusal olmayan, gerilmeleri zamana
ve yük geçmişine bağlı bir malzemenin davranışını hesaplara
yansıtmak kolay değildir.
Bu nedenle betonarme hesabında daha az önemli olan
değişkenler ihmal edilir, diğerleri için de basitleştirici birçok
varsayım yapılarak hesapların kolaylaştırılmasına çalışılır.
Burada en büyük tehlike, yapılan basitleştirmeler sonucu elde
edilen sonuçların gerçek değerlerden çok farklı olma olasılığıdır.
Bir betonarme yapının tasarımında uyulması gereken en önemli
iki ilke emniyet/güvenlik ve ekonomidir.
Ancak yapılan tasarımın ve öngörülen detayların uygulanabilir
olması da güvenlik ve ekonomi kadar önemlidir.
3 e olarak bilinen temel ilke içerisine estetik / fonksiyonellik de
dahil edilebilir.
Sağlam bir davranış bilgisi ve deneyimi olmadan
sağlıklı bir betonarme yapı oluşturmak imkansızdır.
Bunlardan mahrum bir mühendis, sayıların esiri olacak ve
günün birinde kendi hesap sonuçlarının gerçekten çok
farklı olduğunu tıpkı 1999 Marmara ve Düzce
depremlerinde olduğu gibi görecektir.

1999 Marmara Depreminin acı sonucu


Herhangi bir betonarme yapının oluşturulmasında
izlenen aşamalar beş grupta toplanabilir;
a) Yapı taşıyıcı sisteminin seçimi
b) Yapı ömrü boyunca yapıya etkiyecek yüklerin saptanması
c) Bu yükler altında, varsayılan rijitlikler temel alınarak kesit
tesirlerinin/iç kuvvetlerin bulunması (yapısal /statik ve dinamik
çözümleme)
d) Yapıyı oluşturan elemanların teker teker ya da bir arada,
hesaplanan kesit tesirleri altında dayanım, deformasyon ve
çatlak genişliği açısından belirli bir güvenliği sağlayacak
şekilde boyutlandırılması, donatısının hesaplanması ve
hesaplanan donatının detaylandırılması
e) Yapının tasarımda öngörülene uygun olarak yapımı
Yapının taşıyıcı sistemi, yapısal davranışı etkileyen
faktörlerin başında gelir. Yanlış seçilecek bir yapı
sisteminin sağlıklı davranmasını sağlamak sonraki
aşamalarda çok zor olabilir.
Yapı taşıyıcı sisteminin davranış üzerindeki etkisi, özellikle
deprem gibi yapıyı elastik sınırlar ötesinde zorlayan yükler
altında çok önemlidir.
Ülkemizde gözlenen deprem hasarlarının birçoğunda
yanlış sistem seçimi önemli bir rol oynamıştır.
Yapı sistemi seçilirken, yapısal davranışın yanı sıra mimari
ve ekonomik faktörler de göz önünde bulundurulmalıdır.

İkinci aşama olan yapıya etkiyen yüklerin


seçiminde, genellikle yük yönetmeliklerinden
yararlanılır.
Ülkemizde yükler için zorunlu yönetmelikler;
Türk Standartları Enstitüsünün hazırlamış olduğu
TS 498 ve deprem için Bayındırlık ve İskan
Bakanlığınca 1998 yılında yürürlüğe giren “ Afet
Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik
1997 ” dir ( TDY97 ).
Kesit tesirlerinin / zorlarının
bulunmasında, yapıya etkimesi olası olan yüklerin
en elverişsiz birleşimleri/kombinezonları göz önünde
bulundurulmalıdır.
Yapısal çözümleme, yapı mekaniği ilkelerini temel alan,
yaklaşık yöntemlerle yapılır.
Yapılacak yapısal çözümlemede, malzeme davranışı ile
ilgili çeşitli varsayımlar yapılabilir.
Malzeme davranışının doğrusal elastik olduğu
varsayımına dayanan çözümleme “Doğrusal
Çözümleme”, davranışın elasto-plastik olduğu
varsayımına dayanan ise “Limit/plastik Analiz”
olarak adlandırılır.
Betonarmenin doğrusal elastik olmayan gerçek
davranışını temel alan çözümlemeye de “Orantısız
Çözümleme” veya “Doğrusal Olmayan
Çözümleme” denir.
Dördüncü aşamada olan boyutlandırma ve donatı hesabında,
başlıca iki yöntem vardır. Bunlardan;

1. Yöntem; çelik ve betonun doğrusal elastik davrandığı varsayımına


dayanır. Bu yöntem “Emniyet Gerilmeleri Yöntemi” veya
“Elastik Yöntem” olarak adlandırılır.

2. Yöntem ise, iki aşamalı “Sınır Durumlar Yöntemi” dir.


Sınır durumlar yönteminde iki sınır durumu olan,
a) Taşıma gücü
b) Kullanılabilirlik sınır durumlarında
güvenliğin sağlanmasına çalışılır.

TS 500-2000 ’ de sadece Sınır Durumlar Yöntemi’ nin


kullanımına izin verilmekte olup; Emniyet Gerilmeleri
Yöntemi yönetmelikten çıkartılmıştır.
Betonarme bir yapımın tasarımı sırasında ilginç bir
sorun ortaya çıkar.
Kesit zorlarının bulunacağı yapısal çözümleme için
eleman rijitliklerinin bilinmesi gerekmektedir (Eleman
boyutlarının bilinmesi, ölü yüklerin/öz ağırlıkların
hesabı için de gereklidir). Buna karşılık, eleman
rijitliklerinin, dolayısıyla boyutların saptanması için de
kesit zorlarının bilinmesine ihtiyaç vardır.

Bu sorun iki aşamalı bir yaklaşımla çözümlenir.

Mühendislik önsezisi gerektiren basit hesaplarla ön


boyutlandırma yapılır. Büyük tecrübe ve önsezi
gerektiren “ön tasarım” da yalnız eleman
boyutları değil, taşıyıcı sistem de belirlenir.
Ön boyutlandırmada buluna kesit zorlarına göre
kesitin yeterli olup olmadığı kontrol edilir ve gerekli
donatı belirlenir. Bu son aşama da “kesin
tasarım” olarak adlandırılır.
Son aşama olan “yapım” çok acıdır ki, ülkemizde en az özen
gösterilen aşamadır. Hesaplara büyük önem veren, çeşitli
yöntemlerin doğruluk derecesini uzun uzun tartışan birçok
mühendis, maalesef genellikle yapım aşamasına pek önem
vermez. 1992 Erzincan, 1995 Dinar , 1998 Ceyhan, 1999 Marmara
ve Düzce, 2002 Çay ve 2003 Bingöl depremlerinde yıkılan ve
ağır hasar gören yapıların hemen tümünde beton dayanımının
öngörülenden düşük olduğu ve donatının projede öngörüldüğü
şekilde yerleştirilmediği görülmüştür.

Depremde hasar gören bir kolon-kiriş birleşimi


Betonarme Davranışı

Genel

Mukavemet derslerinden hatırlanacağı gibi, herhangi bir mekanik


problemin çözümünde izlenen yol üç aşamada özetlenebilir.
a) Denge koşullarının sağlanması
b) Uygunluk koşullarının sağlanması
c) Malzeme veya malzemeler için gerilme-birim deformasyon,
σ −ε ilişkilerinin belirlenmesi

İlk iki aşama malzeme özelliklerinden bağımsızdır.


Betonarme problemlerini diğer malzeme problemlerinden değişik
kılan son aşamadır. Bu aşamada, betonarmeyi oluşturan çelik ve
betonun gerilme-birim deformasyon özelliklerinin belirlenmesi
gerekmektedir.
Eğilme ve Bileşik Eğilme Altındaki Elemanlarda
Moment-Eğrilik İlişkisi

Eksenel yük ve eğilme veya basit eğilme altındaki bir


kesitin davranışını, en sağlıklı biçimde, gerçek
malzeme davranışını temel alarak hesaplanmış veya
deneysel verilerden elde edilmiş “Moment-Eğrilik”(M-K)
ilişkilerinden izlemek mümkündür.

Eğrilik : Birim dönme açısı


Eğrilik, aşağıdaki şekilde gösterildiği gibi, iki kesit arasındaki
dönme açısı farkından veya doğrudan kesitteki birim
deformasyondan yararlanarak hesaplanabilir.

Eğrilik ve malzeme modelleri

ε x ε ci dφ d 2 y 1
κ= = = = =κ
y c dx dx 2 ρ
Betonarme kirişte akma ve taşıma
gücü(kırılma/göçme) aşamalarında gözlenen
çatlama ve deformasyonlar
Eğilme etkisindeki bir kirişin kırılması
(Nawy tarafından yapılan deney)
Eğilme çatlakları ve betonun ezilmesi
Yukarıda birinci denklem eğilmiş kirişin geometrisinden, ikinci denklem ise
düzlem kesitlerin eğilmeden sonra da düzlem kalacağı varsayımından elde edilir.
Eğilme ve eksenel basınç altındaki bir betonarme kesit için iki ayrı eksenel yük
altında elde edilen moment-eğrilik ilişkileri, aşağıda A ve B olarak gösterilmiştir.
A eğrisi yüksek düzeyde eksenel yük altında (örneğin kolon), B eğrisi çok düşük
düzeyde eksenel yük altında (örneğin kiriş) elde edilmiştir.

( 1 ) : Donatının
akması
( 2 ) : Basınç
bölgesindeki
betonun
ezilmesi/göçme

B eğrisi ile Moment


sergilenen- davranış
eğrilik “sünek
( M – K”,)A ilişkileri
eğrisi ile sergilenen davranış ise
"gevrek” tir.
Basit Eğilme ve Bileşik Eğilme Altındaki
Betonarme Elemanların Davranışı ve Kırılma
Türleri

Yapılan deneysel çalışmalar, basit eğilme veya eğilme ile


birlikte eksenel basınç taşıyan betonarme kesitlerin kırılma
konumuna, başka bir deyişle moment taşıma
kapasitelerine, basınç bölgesinin en dış lifindeki betonun
ezilmesiyle ulaştıklarını göstermiştir.
Ezilme anında en dış basınç lifindeki beton, ε cu birim
kısalmasına ulaşır.
Bu konuma ulaşıldığında çekme donatısının akıp akmadığı,
davranış açısında son derece önemlidir.
Eğer çekme donatısı, kırılma konumuna ulaşmadan
akmışsa kırılmaya çeliğin özelliği hakim olur ve kırılma
sünek olur.
(ε s ≥ ε sy )
(ε c = ε cu )
Bu durumda elemanın moment - eğrilik ilişkisi
çeliğin elasto-plastik σ −ε eğrisine benzer.
Bu kırılma türü “Çekme Kırılması” olarak
adlandırılır.

Sünek Kırılma (Çekme Kırılması)


Kırılma konumunda (ε = ε )
c cu
çekme donatısı henüz akma birim
uzamasına ulaşmamışsa Kırılmaya betonun özellikleri egemen olur
ve kırılma gevrek olur.
Bu kırılma türü de “Basınç Kırılması” olarak adlandırılır.

Gevrek Kırılma (Basınç Kırılması)


Doğal olarak, çekme ve basınç kırılmaları arasında bir sınır durum
olması gerekir.
“Dengeli Kırılma” olarak adlandırılan bu sınır durumda, en dış lifteki
betonun ezilmesi (ε = ε ) ile çekme donatısının akması
c olmaktadır.
cu
(ε s = ε sy )aynı anda

Dengeli Kırılma (Gevrek Kırılma)


Eğrilerden anlaşılacağı gibi, mühendislikte sünek
kırılma, tercih edilen bir davranış biçimidir.
Sünek davranışa sahip elemanlardan oluşan bir
sistemin göçmesi ani olmaz.
Göçme oluşmadan görülecek aşırı deformasyonlar bir süre
devam eder, önlem alınması veya yapının boşaltılması için
gerekli zaman bulunabilir.
Gevrek davranışa sahip bir yapı elemanı, uyarıcı
deformasyonlar göstermeden ani olarak kırılacağından,
yıkılmadan önce önlem alma veya yapıyı boşaltma imkanı
olmaz.
Gevrek davranan elemanların enerji tüketebilme yeteneği
de son derece sınırlıdır.
Çeşitli aşamalarda kesitteki
birim deformasyon ve gerilme
Betonarmede Uyum (Yeniden Dağılım)

Betonarmede uyum, fazla zorlanan bir kesitin ya da elemanın,


zorlanmaları daha az zorlanan komşu kesit ya da elemana
aktarabilme özelliğidir. Liften-life gerilme aktarımına
“gerilme uyumu” denir.
σ −ε eğrisinden de bilineceği gibi, betonun ezilmesi en
büyük gerilmeye ulaşıldığında değil, en büyük birim
kısalmaya ε cu ulaşıldığında olur.
Yüklemenin veya deformasyonun çeşitli aşamalarında bir
malzemeden diğerine kuvvet aktarımı olur.
İki malzeme (beton ve çelik) arasındaki bu kuvvet
aktarımına “kuvvet uyumu” ya da “kuvvetlerin yeniden
dağılımı” denir.
Momentlerin fazla zorlanan kesitlerden daha az
zorlanan kesitlere aktarılmasına, betonarme kesitten
kesite moment aktarabilme yeteneğine “moment
uyumu” ya da “momentlerin yeniden dağılımı” denir.
Doğrusal çözümlemeden elde edilen moment dağılımları,
betonarmenin uyum özelliği göz önünde bulundurularak
değiştirilebilir. Çerçeve kirişleri ile sürekli kiriş ve
döşemelerde, yapının doğrusal elastik davrandığı
varsayımına dayalı bir yapısal çözümlemeden elde edilen
moment dağılımları, betonarmenin uyum özelliği göz
önünde bulundurularak değiştirilebilir.
TS 500 ’de donatı yüzdesinin belirli sınırları aşmaması
koşulu ile momentlerin en büyüğünün en fazla %10-15
oranında azaltılabileceği, ancak denge koşulunun
sağlanabilmesi için diğer momentlerin de yeniden
hesaplanması gerektiği belirtilmektedir.
TS 500 uygulaması ile ilgili bir örnek aşağıdaki şekilde
gösterilmiştir. Moment, mesnetlerde %15 oranında
azaltılmış, dengeyi sağlayabilmek için açıklık ortasındaki
moment de aynı miktarda artırılmıştır(toplam statik
moment değeri korunmuştur).
(
(Moment uyumu )
ρ − ρ ' ≤ 0için
.4 ρ b TS 500 de verilen En fazla %15
aşağıdaki
ρ b , kirişin
0.4 ρ 〈 ( ρ − ρ ) ≤ 0.6 ρ
bağıntılarda '
dengeli donatı oranıdır.)
b b En fazla %10
Sürekli bir kirişte moment dağılımı
Yapısal Çözümleme
Genel
Yapısal çözümleme, yapı ve yapıyı oluşturan malzemelerin
davranışlarını basitleştirip idealize ederek gerçekleştirilir.
Amaç, yapıya etkime olasılığı olan çeşitli yüklemeler
altında oluşacak en olumsuz/gayrimüsait kesit etkilerinin
bulunmasıdır.
Betonarme yapılar için aşağıda sıralanan ve daha önce sözü
edilen üç tür çözümlemeden herhangi biri kullanılabilir.
Bu çözüm yöntemleri arasındaki temel fark malzeme
davranışı ile ilgili yapılan varsayımlardır.
a) Doğrusal (veya orantılı) çözümleme
b) Plastik veya Limit Analiz
c) Orantısız çözümleme (veya doğrusal olmayan
çözümleme)
Doğrusal Çözümleme (Orantılı Çözümleme)
Doğrusal çözümlemede, betonarmenin, zaman ve yük geçmişinden
bağımsız olarak doğrusal elastik davranış gösterdiği varsayılır. Moment-
eğrilik ilişkisi doğrusal kabul edildiğinden, eğilme rijitliği EI sabittir.
Doğrusal çözümleme basit olduğundan, varsayımların doğruluk derecesi
fazla irdelenmeden yıllarca kullanılmıştır. Son 20-25 yıldır yapılan
deneysel çalışmalar, bu çözümlemenin betonarme yapılar için de başarı
ile kullanılabileceğini kanıtlamıştır.
Betonarme gibi doğrusal elastik davranmadığı açıkça bilinen bir malzeme
için bu sonuç yadırganabilir olsa da, yapılan analitik ve deneysel
çalışmalar, eğer yapıyı oluşturan elemanlar doğrusal çözümlemeden elde
edilen statik sonuçlara göre donatılmışsa, bu yapının gerek
servis/işletme/kullanım yükleri altındaki, gerekse taşıma gücü
aşamasındaki moment dağılımının doğrusal çözümlemeden elde edilenle
aynı olduğunu göstermektedir. Bu durum, ancak moment uyumu ile
açıklanabilir.
Ancak, yapı elemanlarını elastik sınırlar ötesinde zorlayacak deprem gibi
etkiler için elastik çözümün yanı sıra doğrusal olmayan çözümlerin de
yapılmasında yarar vardır.
Doğrusal çözümlemeden elde edilen moment dağılımları, betonarmenin
uyum özelliği göz önünde bulundurularak değiştirilebilir.
Limit Analiz / Plastik Analiz

Betonarme kesitlerde, çekme donatısının akması ile plastik mafsallar


oluşur ve o kesitler sabit moment altında serbestçe dönebilirler.
Donatı akma konumuna ulaştıktan sonra sabit moment altında
dönmenin artması, bir mafsal davranışına benzer.
Klasik mafsal ile aradaki tek fark, momentin sıfır olmayıp, akma
momenti My ye eşit olmasıdır.
Yapıda oluşan plastik mafsallar da dikkate alınarak, göçme anına
göre yapılan çözüm, “Limit Analiz” olarak adlandırılır. Çelik yapılar
için geliştirilen ve plastisite teorisine dayanan bu çözümleme, bazı
değiştirmelerle betonarme yapılarda da uygulanmaktadır.
Limit analizde, malzemenin moment - eğrilik ilişkisinin elasto-plastik
olduğu varsayılır.
60
GERÇEK DAVRANIŞ
GERÇEK DAVRANIŞ
Mp VARSAYIM
50
K u=0.25 KİRİŞ
30 x 60 cm,
40 d=56cm
MOMENT(tm)

fc=200 kg/cm2,
VARSAYIM
fy=4200 kg/cm2,
ÇEK ME DONATISINDA AK MA
30 fsu=5252 kg/cm2
K y=0.0045
ρ=ρ'=0.011

20
As'
60 cm
10 As

30 cm
0
0,000 0,025 0,050 0,075 0,100 0,125 0,150 0,175 0,200
EĞRİLİK (rad/m)

Bir kiriş kesitinde Moment-Eğrilik İlişkisi


( Çekme donatısı aktıktan sonra plastik mafsallaşma başlar
ve kesit yaklaşık sabit kalan akma momenti My altında
Yapılarda Mafsal
Momentin “0” olduğu kesit. Kesit serbestçe dönebilir.

Örneğin, Düzlem
ve uzay kafes
sistemlerdeki
düğüm noktaları
Plastik Mafsal Kavramı
Kolon kiriş düğüm noktalarına yakın
bölgelerde, dış yük etkisiyle oluşan
moment, kesme kuvveti, normal kuvvet vb.
etkilerin sabit kaldığı ya da çok az
miktarda arttığı ve buna karşın dönmelerin
sürekli arttığı bir bölge oluşur.
Bu bölgeye plastik mafsal adı verilir.

PLASTİK MAFSAL SABİT MOMENT


ALTINDA DÖNEBİLİR !
Klasik mafsal farkı: M = My = Mp
Klasik Mafsal: Mi = 0
Plastik Mafsal: Mi = Mpi
Plastik Mafsalın Önemi

Plastik mafsal olan kesitte büyük deformasyon


kapasitesinin olması gerekir.
Ortaya çıkan enerjinin çoğu Plastik Mafsallarda
tüketildiği için deprem davranışında “Plastik
Mafsal” çok önemlidir.
TÜM YAPILARDA PLASTİK MAFSALLARIN EN
SON KOLONLARDA OLUŞMASI İSTENİR

KİRİŞLER SAĞLAM KOLONLAR


MAFSALLAŞMIŞ !!!
TÜM YAPILARDA PLASTİK
MAFSALLARIN ÖNCELİKLE
KİRİŞLERDE OLUŞMASI İSTENİR

İLKÖNCE KİRİŞLER MAFSALLAŞMIŞ,


İSTENEN DURUM.
Plastik mafsal oluşum
Kolonlarda ve kirişlerde plastik mafsal oluşum
Yapılarda
plastik
mafsallaş
ma ile
oluşan
yıkılma/
mekanizm
a düzeni
Orantısız Çözümleme

Bu tür çözümlemeye, limit analizin


gerçek betonarme davranışa göre
değiştirilmiş biçimi de denebilir.
Orantısız çözümleme ile limit analiz
arasındaki temel fark, moment - eğrilik
ilişkisinin elasto-plastik varsayılması
yerine gerçek moment - eğrilik
ilişkilerinin temel alınmasıdır.
Bu çözümleme, sözü edilen üç
çözümlemeden en gerçekçi olanıdır.
Buna karşın diğerlerine oranla daha
karmaşık ve zaman alıcıdır.
Kesit Hesabı
Yapının oluşturulması aşamalarının en önemlisi, kesit etkileri temel
alınarak boyutlarının ve donatısının saptanmasıdır.
Kesitle ilgili hesaplarda iki ayrı tür sorunla karşılaşılabilir. Bunlar;
a) Bazı durumlarda kesit boyutları, donatı alanları ve
malzeme dayanımları bilinmektedir. Amaç, kesitin öngörülen
bir zorlamayı güvenle taşıyıp taşımayacağının hesabıdır. Buna
“kesit tahkiki” denir. Mevcut yapıların denetiminde karşılan
durum, genellikle böyledir.
b) İkinci tür sorunda ise, kesit etkileri ve malzeme dayanımı
bilinmektedir. Amaç, kesitin bu etkileri güvenle taşıyabilecek
biçimde boyutlandırılması ve donatılmasıdır. Buna genelde,
“Boyutlandırma ve Donatı Hesabı” veya kısaca “Kesit Hesabı”
denir.
Bu, genellikle yeni yapılacak yapıların hesap ve tasarım
aşamasında karşılaşılan durumdur.
Kesit hesabı daha önce de belirtildiği gibi;
a) Boyutların belirlendiği “ön tasarım”
b) Boyutların kontrol edilip donatının hesaplandığı “kesin tasarım”
aşamalarından oluşur.
Emniyet Gerilmeleri Yöntemi / Elastik Yöntem
1) Kesit hesabı elastisite teorisine göre yapılır.
2) Beton ve çeliğin doğrusal elastik davrandığı kabul edilir.
3) Hesaplarda donatı alanı modüler oran olarak bilinen Es ile
çarpılarak, eşdeğer beton alanına çevrilir. n =
Ec
Avrupa Ülkelerinde ve Eski TS500 ‘de modüler oran genellikle
n=15 alınır. Bu değerin biraz büyük olmasının nedeni, betonun 28
günlük elastisite modülünde zamanla sünme nedeniyle oluşabilecek
küçülmenin kısmen dikkate alınmasıdır.
Donatıdaki gerilmeler ise, eşdeğer beton için bulunan gerilmelerin
modüler oran n ile çarpılması sonucu bulunur.
4) Betonun çekme dayanımı ihmal edilerek bu eşdeğer beton kesitteki
gerilmeler hesaplanır.
Bu yöntemde temel amaç, hesaplanan gerilmelerin
yönetmeliklerde verilen emniyet gerilmesini aşmamasıdır.
Betonarmede emniyet gerilmeleri, çelik için akma dayanımı,
beton için de basınç dayanımı esas alınarak belirlenir.
Emniyet gerilmeleri yöntemine yönelik
eleştiriler;

a) Betonarmede gerilmelerin hesabı gerçekçi


değildir. Halbuki bu yöntem gerilme hesabına
dayanmaktadır.
a) Gerilme hesabında, modüler oran n kullanırken,
beton elastisite modülünün sabit olduğu
varsayılmaktadır.
Gerçekte ise, betonun elastisite modülü çeşitli
etkiler (özellikle sünme etkisi) altında zamanla
değişmektedir.

Aşağıdaki şekilden görüleceği gibi, yükün


uygulandığı andaki beton ve çelik gerilmeleri
emniyet gerilmeleri yöntemine göre bulunan
değerlerin dolaylarında iken , 20 ayın sonunda
aynı yük altında beton gerilmesi 8 MPa ’dan 2
MPa ’a inmiştir. Donatıdaki gerilme ise 100 MPa
’dan 240 MPa ’a çıkmıştır.
Gerilmelerin zamanla değişimi (Lehigh deneyleri)
Sınır Durumlar Yöntemi

Herhangi bir yapı veya yapı elemanı


“Sınır Durum” olarak adlandırılan belirli
bir konuma gelip işlevini kaybedebilir.
Kesit hesabında amaç, çeşitli sınır
durumlarında belirli bir güvenliğin
sağlanmasıdır.
TS 500-2000 ’de iki sınır durum dikkate
alınmaktadır.
a) Taşıma Gücü Sınır Durumu
Taşıma gücü yönteminin amacı, kesitin güç tükenme anındaki
kapasitesinin hesabıdır.
Bu yöntemde emniyet gerilmeleri yönteminde olduğu gibi malzeme
davranışı doğrusal kabul edilmemekte, çelik ve betonun gerçek
davranışları temel alınmaktadır.
Taşıma gücü yöntemi;
1956 ’da Amerika Birleşik Devletinde, ACI Şartnamesinde,
1960 ’da CEB tarafından benimsenerek Avrupa Ülkelerinde,
1984 ’de Türkiye’de, TS 500 ’de yayımlanmış ve benimsenmiştir.
TS 500-2000 ‘de kesit hesabında zorunlu olarak kullanılacak
tek yöntemdir.

b) Kullanılabilirlik Sınır Durumu


Bu sınır duruma, yapının veya yapı elemanlarının normal kullanım
yükleri altında kullanımı olumsuz bir biçimde etkileyecek duruma
gelmeleri ile erişilir. Söz konusu sınıra, yapıda veya bazı yapı
elemanlarında aşırı çatlama, aşırı deformasyon veya aşırı titreşim
oluştuğu zaman ulaşılır.
Sınır Durumlar Yönteminde Yapılan Kabuller
Basit ve bileşik eğilme altındaki, betonarme bir kesitin
taşıma gücü hesabı, gerekli denge ve uygunluk
denklemleri yazılarak ve malzeme için gerilme-birim
deformasyon ilişkileri belirlenerek yapılır.
Bu şekilde çözüm için şu varsayımlar yapılır;

a) Şekil değiştirmeden önce düzlem olan kesitler,


şekil değiştirdikten sonra da düzlem kalır, yani birim
deformasyon dağılımı doğrusaldır ( Bernoulli-Navier
Hipotezi ).
b) Betonun çekme dayanımı ihmal edilir.
c) Beton ve donatı arasında tam bir aderans vardır.
Başka bir deyişle, donatı çubuğundaki birim boy
değişimi, komşu beton liflerdeki birim boy değişimi ile
özdeştir.
σ =ε E ≤ f
d) Donatı çeliğinin gerilme-birim deformasyon ilişkisi
si
elasto-plastiktir. si s sy
Donatı için kabul edilen ideal elasto-plastik davranış
modeli
e) Taşıma gücüne erişilince, basınç bölgesinin en dış lifindeki betonun
birim kısalması ε cu ’dur.
f) Taşıma gücüne erişildiğinde, basınç bölgesindeki beton gerilme
dağılımı, eksenel basınç altında denenen numunelerden elde edilen
σ −ε eğrisi gibidir.

Uygunluk denklemelerinin yazılabilmesi için ε cu ’nun bilinmesi


gerekir.
ACI………………......0.003
CEB…………….........0.002 ile 0.0035 arasında değişen değerler
TS 500-2000…0.003
kabul etmiştir.
Beton için kabul edilen gerçek davranış modeli
(f) Maddesinde yapılan varsayım, basınç bölgesindeki
beton gerilme dağılımı ile ilgilidir.

∑F = 0 ∑M = 0
Konu, taşıma gücü olduğundan, sözü edilen basınç gerilmesi
dağılımı, kırılma anındaki dağılımdır.
Basınç bölgesindeki gerilme dağılımı, her iki denge
denkleminde de yer almaktadır.
Bu denklemlerde önemli olan, basınç gerilmesi dağılımının
geometrisi değil, bu dağılım altındaki hacim ve bu hacmin
ağırlık merkezidir.
Beton basınç bileşkesi Fc , belirli bir kesit alanını etkileyen
gerilmenin oluşturduğu hacime eşittir.
Beton basınç bileşkesinin etkidiği nokta ise, bu hacmin ağırlık
merkezidir.
Şekilde gösterilen kesitin basınç bölgesindeki genişliği sabit
olduğu için, gerilme dağılımının altında kalan alanın “b” ile
çarpılmasıyla elde edilir.
Beton gerilme dağılımının k1k3 ve k2 parametrelerinin beton
dayanımı ile değişimi
Mühendislikte iki altın kural vardır;

Bunlar;

a) Doğru ya da doğruya yakın sonucun elde


edilmesi,
b) Sonuca olabildiğince basit bir yöntemle
ulaşılmasıdır.

Amerika ACI yönetmeliğinde 1950 ’li yıllardan bu


yana beton için en basit dağılım olan eşdeğer
dikdörtgen gerilme dağılımı kullanılmıştır.
TS 500-2000 ’de de gerçekçi olan tüm dağılımlara
izin verilmiş, bu arada dikdörtgen dağılımın
kullanılabileceği de vurgulanmıştır.
ACI ve TS 500 ’de yer alan dikdörtgen basınç
dağılımı aşağıda gösterilmiştir;
Beton sınıflarına göre k1 değerleri TS 500
Çiz. 7.1 Beton Sınıfı k 1

C16,C18,C20,C25 0,85
C30 0,82
C35 0,79
C40 0,76
C45 0,73
C50 0,70

Şekilde görüleceği gibi, dikdörtgen dağılımın genişliği 0.85 fc alınarak,


k3=0,85 varsayımı yapılmış, k1 değeri ise beton sınıfına göre ayrı değer
olarak yukarıda tabloda verilmiştir.

Beton için eşdeğer gerilme dağılımları


ACI ve TS 500 – 2000 ’e göre birim deformasyon ve gerilme dağılımları
Betonarme Hesabı ve Yönetmelikler
Yönetmeliklerin temel amacı, tasarım ve yapım sırasında yapı
güvenliğini etkileyecek büyük yanlışlıkların önlenmesidir.
Yönetmelik ayrıca, sağlıklı ve ekonomik yapı oluşturmak için
gerekli minimum koşulları belirler ve hesaplar için yol gösterirler.
Yönetmelik yasal bir belge olduğu için, kuralların dışına çıkan bir
mühendis, yapıda oluşacak bir hasar ya da çökme sonucu kolayca
sorumlu tutulabilir.
Bu nedenle, yönetmeliğe körü körüne bağlanmadan onun sınırları
içinde kalınarak, yasal güvence sağlanmalıdır.
Donatı Detayları ve Yapım
Hesaplar ne kadar kusursuz olursa olsun, detaylandırmada
ya da yapımda hata yapıldığı takdirde, hasar ve göçme
kaçınılmaz olur.
Depremli veya depremsiz hasar gören veya göçen yapılar
üzerinde yapılan incelemeler, hasarların çok büyük bir
çoğunluğunun, kötü proje ve yanlış taşıyıcı sistem
seçimi, yanlış ya da yetersiz detaylandırma ve yapının
kalitesizliğinden kaynaklandığını göstermiştir.

Deprem sonucu oluşan bazı yapısal


Aşağıda gösterilen dikdörtgen bir kesit için tarafsız eksenin
konumu “c” olarak gösterilmiştir. Amaç, tarafsız eksenin bu
konumunda kesit taşıma gücüne ulaştığında (basınç bölgesinin en
dış beton lifinde, ε c=ε cu ), kesitin taşıyabileceği moment ve
eksenel kuvvetin hesabıdır. Donatı üç sıra olarak düzenlenmiştir
ve donatı alanları sırası ile As1 , As2 ve As3 ’tür. Donatıların ağırlık
merkezinden uzaklıkları xi ile gösterilmiştir.

Dikdörtgen bir kesitte birim deformasyon dağılımı ve iç


kuvvetler
Aşağıdaki denge denklemleri yazılabilir;

∑F = 0
Fc + ∑ Fsi = N
Fc + ∑ Asiσ si = N

∑M = 0
∑M ağ .m. = M = Fc ( x p − k 2 c ) + ∑ Asiσ si xi
Çözüm için iki denge denklemi yeterli olmadığından, her
düzeydeki donatı için birer uygunluk denklemi yazmak
gerekir. Genel uygunluk denklemi, benzer üçgenlerden
yararlanarak düzenlenebilir.
c − x p + xi
ε si = × ε cu
c
Denge denklemleri yazılırken, basınç gerilmesi ve kuvveti
(+), çekme ise (-) alınmalıdır.
Benzer biçimde, birim kısalma (+), birim uzama ise (-)
alınmalıdır. xi için kullanılacak işaret, donatının ağırlık
merkezine göre konumuna bağlıdır.
xi , ağırlık merkezinden basınç yüzü doğrultusunda
ölçülüyorsa (+), çekme yüzü doğrultusunda ölçülüyorsa (-)
alınmalıdır.

You might also like