You are on page 1of 106

BETONARME

DERS NOTLARI

Prof.Dr. M.Yaşar KALTAKCI


İnşaat Yüksek Mühendisi
Faydalanılabilecek Bazı Kaynaklar
1) Betonarme Ders Notları, Prof.Dr. M.Yaşar KALTAKCI
2) Taşıma Gücü İlkesine Göre Düzenlenmiş Betonarme
Çizelge ve Abaklar (Ders Notları), Prof.Dr. M.Yaşar KALTAKCI
3) Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Kuralları, TS 500-
2000
4) Yapı Elemanlarının Boyutlandırılmasında Alınacak Yüklerin
Hesap Değerleri, TS 498-1997
5) Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik,
1997 (1998 değişiklikleri ile) , TDY’97
6) Betonarme, Prof.Dr. Uğur ERSOY, Prof.Dr. Güney ÖZCEBE
(ODTÜ)
7) Betonarme-2 (Döşeme ve Temeller), Prof.Dr. Uğur ERSOY
(ODTÜ)
8) Betonarme Yapılar, Prof.Dr. Zekai CELEP, Prof.Dr. Nahit
KUMBASAR (İTÜ)
9) Betonarme, Prof. İsmet AKA, Prof.Dr. Fikret KESKİNEL,
Prof.Dr. Feridun ÇILI, Doç.Dr. Oğuz Cem ÇELİK (İTÜ)
10) Deprem Mühendisliğine Giriş ve Depreme Dayanıklı Yapı
Tasarımı, Prof.Dr. Zekai CELEP, Prof.Dr. Nahit KUMBASAR
(İTU)
11) Açıklamalar ve Örneklerle Afet Bölgelerinde Yapılacak
Yapılar Hakkında Yönetmelik (Betonarme Yapılar) 1-2,
Prof.Dr. Ergin ATIMTAY (ODTÜ)
13) Betonarmeye Giriş, Prof. İsmet AKA, Prof.Dr. Fikret KESKİNEL,
Prof.Dr.Tevfik Seno ARDA (İTÜ)
14) Betonarme Yapı Elemanları, Prof. İsmet AKA, Prof.Dr. Fikret
KESKİNEL, Prof.Dr.Tevfik Seno ARDA (İTÜ)
15) Betonarme Yapıların Hesap ve Tasarımı, Doç.Dr. Adem
DOĞANGÜN (KTÜ)
16) Reinforced Concrete, Prof.Dr. Uğur ERSOY, Prof.Dr. Güney
ÖZCEBE, Prof.Dr. Tuğrul TANKUT (ODTÜ)
17) Reinforced Concrete 1-2, Prof.Dr. Ergin ATIMTAY (ODTÜ)
BİRİM SİSTEMİ
Bu derste, TS 500 ve Türk Deprem Yönetmeliği’nde esas
alınan SI birimlerine yer verilmiş; ancak, Ülkemizde
uygulamada daha çok kullanılan metrik birim sisteminin
kullanımı tercih edilmiştir.

Not: 0.1 kgf = 0.981 Newton yerine kolaylık


açısından
0.1 kgf = 1.0 Newton alınmıştır.
BÖLÜM 1
BETON ve BETONARME
►İnsanoğlu binlerce yıl önce taşı yapı malzemesi
olarak kullanmaya başlamış ve elinde iyi bir
bağlayıcı malzeme olmadığından, eski Grek, İyon
ve Roma tapınaklarında belirli açıklıkların
geçilmesinde tek parça taşlardan oluşan kirişler
kullanılmıştır.
►Ancak taşın çekme dayanımı düşük olduğu için,
geçilen açıklıklar sınırlı kalmış ve büyük kesitler
gerektiğinden, ağır elemanların taşınması ve
yerine konması büyük sorunlar yaratmıştır.
►İnsanoğlunun büyük açıklıklar geçme ihtiyacı ve
tutkusu, onu yeni yapı sistemleri ve yapı
malzemeleri aramaya itmiş ve bunun sonucu
olarak tüm kesitlerin basınca çalıştığı kemer
sistemleri geliştirilmiştir.
►Kireç ve doğal çimento gibi bağlayıcıların
► Puzzolanik kül gibi doğal bağlayıcılar, ilk olarak
Helenistik dönemde Romalılar tarafından
kullanılmıştır.

► 1756 yılında İngiliz mühendis John Smeaton,


kireçtaşı ve kil karşımı ile elde ettiği suyla
sertleşen bir tür çimento bulmuş ve 18. yüzyılda
Eddystone Feneri’nin yapımında kullanmıştır.

► 1824 yılında Joseph Aspdin adındaki İngiliz


duvarcı, bugün kullandığımız çimentoyu bulmuş
ve imal ettiği çimentonun patentini alırken, rengi
Portland’daki taşlara benzediğinden, adını
“Portland Çimentosu” olarak tescil ettirmiştir.

► 1848 ’de İngiltere’nin Kent şehrinde ilk Portland


çimento fabrikası kurulmuştur.

► 1848 ’de Fransız J.L. Lamport, çimento, kum, çakıl


ve su karışımından imal ettiği tekneyi karesel ağ
oluşturan demir çubuklarla güçlendirmeye
►Çimentoya uygun oranlarda kum, çakıl ve su
karıştırılarak elde edilen betonun çekmeye ve
darbe etkilerine dayanıklı olmadığı görülerek,
bu malzemenin çelik (demir de denilmektedir)
çubuklarla donatılıp güçlendirilmesi yoluna
gidilmiş ve oluşturulan malzeme betonarme
olarak adlandırılmıştır.

►1855 ’de Fransız F. Coignet, 1857 ’de bir


bahçıvan olan J. Monier betonarme konusundaki ilk
patenti almışlardır.
►1855 ’de Monier, 130 m3 kapasiteli betonarme su
deposu yapmış ve tarihe geçmiştir.
►Coignet 1882 ’de Paris kentinin kanalizasyon
sistemindeki 5 metre çaplı tünel kaplamasını
betonarme ile gerçekleştirmiştir.
►1892 ’de Percy tarafından yapılan 14 m açıklıklı
Stanford Üniversitesi müze binası 1906 Kaliforniya
depremini önemli bir hasar olmadan atlatmıştır.
Bu konularla ilgili bilimsel çalışma ve yayınlar da
gelişmelerin bir sonucu olarak ortaya çıkmaya
başlamıştır.
► Hesap ilke ve yöntemleri ile ilgili ilk kitap, 1887 ’de
Wayss ve Koenen tarafından yayımlanan “Monier
Sistemi” adlı eser olmuştur. İlginç olan, söz konusu
kitapta bugün de betonarmede temel ilke olarak kabul
edilen üç hususun dile getirilmiş olmasıdır. Bunlar;

a) Betonarme elemanlarda çekmenin tamamı çelik


çubuklar tarafından karşılanır.
b) Çelik ve betonun birlikte çalışması bu iki malzeme
arasındaki bağ kuvvetleri ( kenetlenme veya
aderans ) ile sağlanır.
c) Beton ve çeliğin ısıl genleşme katsayıları özdeştir
( ~ 1.10-5 1/°C ).
Tarafsız eksenin bulunmasında çeliğin
elastisite modülünün betonunkine oranı olan
“modüler oranın” kullanılması ( n = Es / Ec ) ,
ilk olarak 1890 ’da Neumann tarafından
önerilmiştir.

► Deneysel araştırma ve incelemeler ilk


olarak 1894 ’de Coignet’nin öncülüğünde
yapılmıştır.

► Coignet ’nin ilk deneyleri yaptığı, 19.yy


sonundan bu yana yapılan analitik ve özellikle
deneysel çalışmalarla betonarme alanında
bilgi birikimi artmış ve yeni hesap modelleri
geliştirilmiştir.
Bu ders kapsamında bazı yönetmeliklere atıfta bulunulacaktır.
Bunlar;

Ulusal yönetmelikleri önemli ölçüde etkileyen


uluslararası yönetmelikler,

a) Amerikan Beton Enstitüsü Betonarme Yönetmeliği


ACI 318
b) Avrupa Beton Komitesi Betonarme Yönetmeliği
CEB
c) Avrupa Birliği Betonarme Yönetmeliği
Eurocode 2 (EC 2 )

Adı sık geçen ulusal yönetmelikler ise,

a) Betonarme Yapıların Tasarım ve Yapım Kuralları


TS 500 (ilk yürürlük tarihi 1975)
b) Afet Bölgelerinde Yapılacak Yapılar Hakkında Yönetmelik
(Türk Deprem Yönetmeliği)
c) Alman Betonarme Yönetmeliği
DIN 1045
d) Amerikan Betonarme Yönetmeliği
UBC
Beton
Beton; agrega (kum, çakıl), çimento
ve suyun uygun oranlarda
karıştırılmasından elde edilen bir
yapı malzemesidir.
Bu malzemeler uygun oranlarda
karıştırıldıklarında, kalıplarda
istenilen biçimi alabilecek plastik
kıvamda bir malzeme elde edilir.
İşlenebilirlik, betonun önemli
özelliklerinden birisidir.
Beton karıştırılıp kalıba
dökülmesinden kısa bir süre sonra
katılaşır ve zamanla dayanım
kazanır.
Betonun içeriğinde bulunan
malzemeler kısaca şu şekildedir.
1) Çimento
Kalker ve kil taşları karışımının yüksek
sıcaklıkta pişirildikten sonra öğütülmesinden
elde edilen bağlayıcı bir malzemedir.
Çimento su ile karıştırılıp bir hamur haline
getirildikten bir süre sonra katılaşarak
taşlaşmaya başlar.
Priz olarak adlandırılan bu katılaşmanın
süresi, ortamın koşullarına bağlı olarak 1 ile
10 saat arasında değişir. Katılaşma ile birlikte
“sertleşme” olarak tanımlanan, betonun
dayanım kazanma süreci başlar.
Dayanım zamanla artar ve çimento
hamurunun tam dayanıma ulaşması uzun bir
süre alır.

TS 500 ’e göre, beton üretiminde, yapının ve


yapı çevresindeki durumun gereği olan
koşullarda gerekli dayanımı sağlayan,
betonun dayanıklılık (durabilite) ve dayanım
kazanma özelliklerinin yeterli olduğu
deneylerle kanıtlanmak şartıyla, tasarımcının
a) Portland Çimentosu: Yapılarda en yaygın olarak kullanılan
türdür. Belirli oranda kalkertaşı (Cao) ve kilin (SiO2 ve Al2O3)
karıştırılıp pişirilmesinden sonra klinkere öğütülmesi ile elde
edilir. Çimentonun sertleşmesini geciktirmek için klinkere bir
miktar alçı taşı da eklenir. TS 19 ’a göre 28 günlük çimento
hamurunun min. basınç dayanımını (MPa cinsinden) esas alan üç
tür portland çimentosu üretilmektedir.
Bunlar: PÇ 32.5, PÇ 42.5, PÇ 52.5 dur.
b) Yüksek Fırın Cüruf Çimentosu: Portland çimentosu klinkeri
karışımının az miktarsa alçı taşı ile öğütülmesiyle elde edilir.
Deniz suyu ve diğer sülfatlı ortamlarda daha dayanıklıdır.
c) Traslı Çimento: Traslar, silisli ve aluminli maddeler içeren
volkanik tüflerdir. Traslı çimento, imalat sırasında portland
çimentosu klinkerine aktif volkanik tüfler veya benzeri traslar
katılarak elde edilir. Türkiye’de genellikle TS 26’ya göre üretilen
TÇ 32.5 traslı çimento kullanılmaktadır. Bu çimentoların
geçirimliliği az ve hidratasyon ısısı düşük olduğundan kütle
betonları ve su yapılarında kullanılması tercih edilebilir.
d) Katkılı Çimento: Portland çimentosu klinkerinin ağırlıkça en
fazla %19 ’unun puzolanik malzeme ile değiştirilmesi ve alçı taşı
eklenmesi ile elde edilir. Traslı çimento için belirtilen özelliklere
sahiptir.
2. Su

İçme suyu olarak kullanımına izin verilen su,


beton karışımında da kullanılabilir.

Karma suyu asit özelliği taşımamalı ( pH ≥ 7


olmalı ); zararlı etkisi olacak oranda karbonik
asit, mangan bileşikleri, amonyum tuzları,
serbest klor, madensel yağlar, organik
maddeler ve endüstri atıkları içermemelidir.

Litresinde en çok çözünmüş olarak 15 g , yüzer


olarak 2 g madeni tuz ve 2 g SO3 bulunabilir.

Yüksek alüminli çimento ile üretilen


betonlarda deniz suyu kullanılamaz.
3. Agrega
Betonda kullanılacak agrega, yapının kullanma şekli
ve yapı çevresindeki durum da dikkate alınarak, TS
706 ’ya uygun olmalıdır.
Kum ve çakıl karışımı agrega olarak tanımlanır.
Doğal haldeki agrega ise, tuvenan malzeme
olarak adlandırılır.
Genellikle 0-7 mm arasında olan agrega kum, 7-70
mm arasında olan ise çakıl olarak
adlandırılmaktadır.

İyi kalitede ve kullanılabilir kıvamda beton


yapılabilmesi için kullanılan kum ve çakıldaki çeşitli
dane çaplarının karışım içinde belirli oranlarda
bulunması gerekir. Başka bir deyişle, kum ve
çakıl karışımının “granülometrik birleşimi” belli
sınırlar içinde kalmalıdır.
Granülometrik birleşim, çeşitli delik çaplarına sahip
bir elek dizisi ile saptanır. Granülometri eğrileri, her
TS 500-2000 ‘e göre;
betonda kullanılacak agreganın en
büyük dane büyüklüğü,
kalıp genişliğinin 1/5 ‘inden, döşeme
kalınlığının 1/3 ‘ünden, iki donatı çubuğu
arasındaki uzaklığın 3/4 ‘ünden ve
beton örtü tabakası kalınlığından büyük
olamaz.
Agrega, doğal ve yapay(kırma taş)
olabilir.
Agreganın temiz olması, organik
maddeler ile beton ve donatıya zarar
verecek kimyasal maddeler içermemesi,
fazla miktarda ince malzeme (kil, silt
veya toprak) içermemesi gerekir.
Ayrıca, çakıl ve kumun dayanımı,
çimento dayanımından daha az
olmamalıdır (hafif agrega dışında).
Granülometri eğrileri
Beton Karışımı
Betonda aranan özelliklerin elde edilmesi için
bileşimine giren kum, çakıl, çimento ve suyun
oranlarının amaca uygun olarak ayarlanmış olması
gerekmektedir.
Betonda aranan en önemli özellik, genellikle
basınç dayanımıdır.
Belirli bir basınç dayanımını sağlayacak karışım
seçilirken, karışımın ekonomik ve kullanıldığı yere
göre işlenmesi kolay plastik bir kıvamda olması
gerekmektedir.
Beton kıvamı çeşitli yöntemlerle saptanabilir.
Ülkemizde yaygın olarak kullanılan yöntem, çökme
deneyi olarak bilinen kıvam deneyi (slump test) ’dir.
Bu deneyde; karıştırılan beton, dibi olmayan kesik koni içine
üç aşamada ve her defasında sivri uçlu 12 mm çaplı ve 60
cm boyunda bir çelik çubukla dibine kadar gidilerek vurulan
25 darbe ile iyice sıkıştırılarak doldurulur. Doldurmadan üç
dakika sonra koni özenle çıkartılır ve betonun koni üstüne
göre çökmesi ölçülür.
Genelde kolon kiriş gibi yapı elemanlarında kullanılacak beton
için bu deneyden elde edilen çökme 20-100 mm olmalıdır.

Huni boyutu; yükseklik :300


mm alt çap 200 mm, üst Çökme deneyi
çap100 mm
Yerine yerleştirilip, sıkıştırılmış 1 m3 beton birleşiminde
bulunan çimento miktarı (ağırlık olarak) “dozaj” olarak
adlandırılır. Betonarmede kullanılan betonların dozajı,
genelde 300 - 400 kg/m3 arasında değişir.
Yaygın olan yanlış bir kanı, beton dayanımının sadece
dozaja göre değiştiğidir.
Gerçek olan ise, agrega granülometrisi iyi ayarlanmış
bir karışımda beton dayanımının, su/çimento oranı ile
değiştiğidir.
Beton karışımı için ilk yaklaşım değerleri olarak şu
oranlar alınabilir.
Hacim ölçüsüyle : Çimento/Kum/Çakıl=1/1.8/2.7
Ağırlık Ölçüsüyle :
Su/Çimento/Kum/Çakıl=0.55/1/3/4.5
Su/Çimento : 0.45-0.65 arasında değişmesi
Geçirimsizlik ve donatıyı paslanmadan korumak için çimento dozajının belirli bir düzeyden az olmaması
gerekmektedir. Ancak, hiçbir zaman unutulmamalıdır ki, dayanım dozaja değil, su / çimento
oranına bağlıdır.
bağlıdır. Örneğin 300 dozluk ( 1 m3 beton içindeki çimento miktarı 300 kg) bir betona
karıştırılan su miktarı değiştirilerek 15 MPa ’dan 30 MPa ’a kadar değişen basınç dayanımları elde
edilebilir. Aşağıdaki şekilde beton basınç dayanımın su/çimento oranı ile değişimi gösterilmiştir.

Su/Çimento oranının beton basınç


Betonun dayanımı ve kıvamı, kullanılan
çimento ve agreganın cinsine göre
değişebilir.
Uygulamada sıkça rastlanan hata,
betonda işlenebilirliğin sağlanması için
betona fazladan suyun katılmasıdır.
Oysa ki, betona gereğinden fazla
verilen su, beton sertleştikten sonra
betonun boşluklu yapıda, dolayısıyla
düşük dayanımda ve dayanıklılıkta
olmasına yol açar.
1 m3 beton için fazladan katılan her 10
lt su beton basınç dayanımını yaklaşık
olarak % 8 oranında düşürür.
Aşağıda gösterilen tabloda, istenen çökme ve
maksimum agrega çapına göre 1 m3 betonda bulunması
gereken su miktarı verilmiştir.
Çökme 1 m3 beton için gerekli suyun ağırlığı,(kg)
(mm)
Maksimum agrega çapı

10 12.5 20 25 40 50 70
mm mm mm mm mm mm mm

20-50 205 200 185 180 160 155 145

75-100 225 215 200 195 175 170 160

150-175 240 230 210 205 185 180 170


Betonun Yerleştirilmesi ve Bakımı
Betonun karıştırılması, taşınması ve yerleştirilmesi
sırasında malzemeden ayrışma ( segregasyon )
olmamasına dikkat edilmelidir.
Betonun yüksek bir yerden aşağı dökülmesi
gerekiyorsa, bu bir kanal veya boru ile yapılmalıdır.
Granülometrisi ve suyu uygun ise beton, borular
içinde pompalanarak da taşınabilir.
Beton zamanla dayanım kazanan bir malzemedir.
Birleşimdeki suyun bir bölümü( ~ % 25 ‘i ) belirli bir
zaman süresi içinde hidratasyon için kullanılır.
Bu suyun buharlaşarak kaybolması, hidratasyon için
gereken suyun yok olması ve dolayısıyla betonun
gereken dayanımı kazanamaması ile sonuçlanır.
Bu nedenle taze betonun bakımı, karışımın
hazırlanması kadar önemlidir ve beton
dayanımını önemli ölçüde etkiler.
Betonarme hesapları betonun 28 günlük
dayanımına göre yapılır.
Beton genel olarak 7 günde, öngörülen
28 günlük dayanımının yaklaşık %70
’ine ulaşır.
Bu nedenle betonun 28 günlük dayanımını,
özellikle ilk hafta içinde bulunduğu ortamın
nem oranı ve sıcaklığı önemli ölçüde
etkiler.
Bu süre içinde ortamın sıcaklık ve neminin
gerekli sınırlar içinde bulundurulmasına
“taze betonun bakımı” veya “kür” denir.
Katkı Maddeleri
Çimento harcı ve betona bazı özellikler kazandırmak ve bazı
özellikleri değiştirmek için karışıma eklenen maddelere,
“katkı maddeleri” denir.
Çeşitleri;
a) Hava sürükleyen katkı maddeleri
b) Prizi etkileyen katkı maddeleri
c) Bağlayıcı katkı maddeleri
d) İşlenebilirliği artırıcı katkı maddeleri
e) Geçirimsizliği artırıcı katkı maddeleri
f) Genleşme sağlayan katkı maddeleri

Katkı maddelerinin, betonun bazı özelliklerini iyileştirirken,


bazı özelliklerine de zarar verebileceği unutulmamalıdır.
Betonun Mekanik Özellikleri

► Beton, homojen ve elastik olmayan bir


malzemedir. Kendine özgü davranışı,
zamana ve yük geçmişine bağlıdır.
► Beton diğer birçok gevrek malzeme
gibi, basınç dayanımı yüksek, çekme
dayanımı düşük bir malzemedir.
► Bu bölümde betonun dayanım,
deformasyon ve diğer bazı önemli
mekanik özellikleri üzerinde
durulacaktır.

Beton basınç
deneyi
Betonun Basınç Dayanımı
Betonun standart basınç dayanımı, suda saklanmış 28
günlük, çapı 150 mm, yüksekliği 300 mm olan silindir
numunelerin eksenel basınç altındaki dayanımı olarak
tanımlanır.
Gerilme cinsinden ifade edilen dayanım, kırılma
yükünün, silindir alanına bölünmesiyle elde edilir.
Ülkemiz ve diğer bazı ülkelerde silindir yerine zaman
zaman 200x200x200 mm veya 150x150x150 mm ’lik
küp numuneleri de kullanılmaktadır.
Küp ve silindir dayanımları arasında ilişkiyi
saptayabilmek için çok sayıda deney yapılmıştır.
Bu araştırmalar sonucunda, silindir dayanımının küp
dayanımına oranının 0.80 ile 0.85 arasında olduğu
görülmüştür.
( Bazı numunelerde bu oran 0.70 ’e kadar düşmüş ya
da 1.1 ’e kadar çıkmıştır. )
Yirmi beş yıl öncesine kadar silindir Amerika Birleşik Devletleri’nde küp
ise Avrupa’da standart numune olarak kabul ediliyordu. Ancak, yapılan
çalışmalar silindirin küpten daha iyi olduğunu kanıtladığından, Avrupa
Beton Komitesi (CEB) de silindiri standart numune olarak kabul etmiştir.
Aşağıda küp ve silindir numunelerin kırılma biçimleri görülmektedir.

Küp ve silindir numunelerin kırılma biçimleri

Betonun basınç dayanımını etkileyen etmenler:

1) Numune geometrisi ve boyutları


Belirli bir numune geometrisi altında boyutlar dayanımı önemli ölçüde
etkilemektedir. Genellikle numune boyutları küçüldükçe, dayanım
artmaktadır. Bu durum, boyut etkisi olarak tanımlanmaktadır. Aşağıdaki
tabloda boyut etkisini gösterir değerler yer almaktadır.
Numune boyutunun kesit boyutuna olan oranının da dayanımı
etkilediği bilinmektedir. Bunun en önemli nedeni, pres ile numune
arasında var olan sürtünme etkisinin, yükün uygulandığı
yüzeyden uzaklaştıkça azalmasıdır.

h/a oranı 1,0 2,0 3,0 4,0 5,0


Basınç 1 0.87 0.80 0.75 0.74
dayanımının,
boyu enine eşit bir
numune dayanımına
oranı
2) Yükleme hızı
Beton zamana bağlı bir deformasyon gösteren malzeme olduğu
için, yükleme hızı çok önemlidir.
Yapılan deneyler, yavaş yüklenen bir numune dayanımının, hızlı
yüklenen bir numuneye oranla daha düşük olduğunu göstermiştir.
3) Diğer Etmenler
Su/çimento oranı, numunenin bakımı(kür), deney sırasında
numunenin nemli olup olmaması ve deney presinin özellikleridir.
Betonun Gerilme-Deformasyon Özellikleri
Bir mekanik probleminin çözümünde malzeme davranışı ne
kadar iyi modellenirse çözüm o kadar iyi olacağından
gerilme - birim deformasyon özellikleri büyük önem taşır.
Betonun çekme dayanımı küçük olduğu için genellikle
hesaplarda dikkate alınmaz; beton için önemli olan basınç
altındaki davranışı belirleyen σ −ε eğrileridir.
Betonun basınç altındaki davranışını belirleyen
σ −ε eğrileri, 150-300 mm ’lik standart silindirlerin eksenel
basınç altında denenmesinden elde edilir.
Bu deneylerde uygulanan yük, silindir kesit alanına
bölünerek gerilme hesaplanır.
Birim kısalma ise, silindir yüzeyinde üç ayrı noktadan ölçülen
deformasyonlardan hesaplanır.
Aşağıdaki şekilde gösterilen σ −ε eğrisi sadece betonun
genel davranışını anlatmak için hazırlanmıştır.

Bu eğrinin özellikleri şu şekilde özetlenebilir;


1) Eğri doğrusal ve elastik değildir.
2) Maksimum gerilme ve dayanıma
karşılık olan birim kısalma (ε co )
aşıldığında, artan deformasyon
altında gerilmelerin azalmasıdır.
Kırılma anındaki birim kısalmada
(ε cu ) oluşan gerilme maksimum
gerilmeden daha düşüktür.
3) Bu eğrinin kuyruk kısmı ihmal
edilemeyecek kadar önemlidir.
Bu kısım sayesinde maksimum birim
kısalmaya ulaşan bir lif artan birim
kısalma ile gerilmeleri daha az
zorlanan başka liflere aktarabilir. Beton için tipik σ −ε
Bu durum, “gerilme uyumu” olarak eğrisi (Eksenel Basınç)
adlandırılır.
4) Bu eğri beton dayanımı ile
değişmektedir.
a) Eğrilerin başlangıç eğimi beton
dayanımı yükseldikçe artmaktadır.
b) Yüksek dayanımlı betonlarda
tepe noktaları daha belirgindir.
c) Düşük dayanımlı betonlar yüksek
dayanımlılara göre daha sünektir.
Yani, kırılma anındaki birim
kısalmaları daha büyüktür.
d) Maksimum gerilmeye karşılık
olan birim kısalma ε co normal
dayanımlı betonlarda beton
dayanımından bağımsız olarak,
yaklaşık 0,002 dolayındadır.

Basınç dayanımın
σ −ε eğrisi üzerindeki
etkileri
Yükleme hızının betonun σ −ε eğrisi üzerindeki etkisi
aşağıda gösterilmiştir. Şekilden kolayca görülebileceği
gibi, yükleme hızı azaldıkça dayanım düşmekte, buna
karşılık süneklik önemli ölçüde artmaktadır.
Bu nedenle, betonun sabit yükler altındaki davranışı ile
deprem gibi ani gelen yüklemeler altındaki davranışı
değişik olmaktadır.

Yükleme hızının σ −ε eğrisi üzerindeki


Deprem veya rüzgar gibi etkiler altında yapı
elemanlarındaki beton, tekrarlanan gerilmelere maruzdur.
Tekrarlanan gerilmeler altında boşalma ve yeniden
yükleme durumlarında, gerilme – birim kısalma ilişkilerinin
bilinmesi gerekmektedir. Bu amaçla çeşitli çalışmalardan
elde edilen sonuçlar aşağıda gösterilmiştir.
Şekilde görüleceği gibi, yük defalarca tekrarlandığı halde
σ −ε diyagramı için elde edilen zarf eğrisi, sürekli
uygulanan yük altında elde edilen eğri ile özdeştir.

Tekrarlanır yükler altında beton


Betonun çekme dayanımı ve
çekme altında deformasyon özellikleri
Betonun çekme dayanımı basınç dayanımına oranla çok daha
düşüktür
Çekme dayanımı, basınç dayanımının yaklaşık %10 ’ udur .
Betonun çekme dayanımının, doğru olarak eksenel çekme
altında denenen bir elemandan elde edilmesi gerekir.
İlk olarak; kesiti sabit olan prizma veya silindirler, (a) şeklinde
gösterildiği gibi uzunluğu boyunca denenmek istenmiş; ancak
pres çenelerinin neden olduğu yerel gerilmeler nedeni ile
elemanlar çenenin numuneyi kavradığı yerden kırılmıştır.
Daha sonra briket şeklinde numuneler üretilmiş, ancak onlar da
(b) şeklinde gösterilen gerilme yığılmaları nedeni ile iyi sonuç
vermemişlerdir.
Beton çekme deneyleri, kirişte varsayılan ve
gerçek gerilme dağılımları
Bu yöntemlerden sonra çekme dayanımlarının dolaylı olarak
saptanması yoluna gidilerek, kiriş numuneleri geliştirilmiştir.
(c) ve (d) şekillerinde gösterildiği gibi kesitleri genellikle 100x100
mm veya 150x150 mm olan donatısız beton kirişlerin, tek ya da
simetrik iki noktasal yük altında denenmeleri öngörülmüştür.
Kırılma anındaki çekme dayanımının saptanabilmesi için de
Hooke kanununun kullanılması önerilmiştir.
Böylece (e) de gösterilen gerilme dağılımı (doğrusal ve tarafsız
eksen ağırlık merkezi ile çakışık) oluşacaktır.

M ( y)
σ = f ctf =
I
Yapılan deneylerden basınç altında
σ −ε eğrilerinin doğrusal olmadığı ve
maksimum gerilmeye ulaştıktan sonra artan
birim uzama altında gerilmelerin azalarak
negatif eğimli bir kuyruk oluşturduğu
gözlemlenmiştir. Bu durumda tarafsız eksen
ağırlık merkezinden yukarı kaymakta ve
dayanım Hooke Kanunu kullanılarak
hesaplanan dayanıma göre iki kata varan artış
göstermektedir.
Çekme dayanımının dolaylı olarak
saptanmasında kullanılan diğer bir deney türü
de “Silindir Yarma Deneyi” veya “Brezilya
Deneyi” olarak adlandırılan deneydir.
Bu deneyde, pres tablasına yatay olarak
yerleştirilen bir standart silindir numunesinin
(150x300 mm) altına ve üstüne yerleştirilen
çelik lamalara dik yönde basınç uygulanarak
gerçekleştirilmektedir. Kırılma, silindirin yük
ekseni boyunca yarılması ile oluşmaktadır.
Silindir yarma deneyinden
betonun çekme dayanımı,
elastisite teorisi kullanılarak
aşağıdaki denklemlerden
hesaplanabilir;
2P
σ x=fcts= π × d × l

fcts=silindir yarma çekme


dayanımı
P =yarılma yükü
d =silindir çapı (genellikle 150
mm) Silindir yarma deneyi
l =silindir boyu (genellikle 300
mm)
Altmışlı yıllarda betonda eksenel çekme deneyleri
“Rüsch” tarafından yapılmış ve bu amaçla prizma
şeklinde aşağıda gösterilen deney elemanı
oluşturulmuştur. Elemanda pres çenesinin
numuneyi kavradığı yerdeki kırılmayı önlemek için,
iki uçta kesit büyütülmüştür. Yük, beton deney
elemanına yüksek dayanımlı yapıştırıcıyla (epoksi)
tutturulan çelik plakalardan yararlanarak
uygulanmıştır.

Prof. H.Rüsch tarafından yapılan


basit çekme deneyi
Beton çekme dayanımlarının basınç
dayanımına göre değişimleri
Bu deney ideale en yakın olandır. Fakat bu tür bir deneyin
laboratuvarda standart olarak yapılması pratik değildir.
Çeşitli deneylerden elde edilen çekme dayanımlarının basınç
dayanımına göre değişimi aşağıda gösterilmiştir.
Kiriş veya yarma silindir deneyi, standart çekme
deneyi olarak kullanılmaktadır. Bu iki tip standart
deneyden elde edilen sonuçlarla, betonun gerçek
çekme dayanımı arasındaki ilişkinin saptanması
gerekmektedir.
Bu amaçla aşağıdaki tablo oluşturulmuştur.
Betonarme hesaplarında
kullanılacak çekme dayanımı,
problemin türüne göre değişir;

a) ACI318-95: Yalnız eğilme çekme


dayanımı verilmiştir.

f ctf = 0.63 f c
b) Avrupa Beton Komitesi
örnek yönetmeliği CEB: Eksenel çekme
fct =1.0 α fc 2/3
(α =0.21-0.225)
c) Türk Yönetmeliği TS 500 : Eksenel
Çekme

f
ct = 0.35 f
CEB ve TS-500’de öngörülenc çekme
dayanımları şekilde karşılaştırılmıştır. CEB ve TS 500 ’de öngörülen
çekme dayanımlarının
► Denklemlerde çekme ve basınç
dayanımları MPa cinsinden alınmalıdır. karşılaştırılması
Kesme Dayanımı:

Betonda klasik kesme kırılmasına az rastlandığı için bu tür kesme


dayanımını mühendislik uygulamaları açısından çok önemli değildir.

Betonun kesme dayanımının çekme dayanımından yüksek


olması nedeni ile basit kesme durumunda bile kırılma çekme
dayanımının tükenmesi ile meydana gelmektedir.

Kesme dayanımı basınç dayanımının %35 ile %80 ’i arasında


değişir.

Betonda çatlaklar, asal çekme gerilmelerine dik yönde oluşur.

Betonda sık sık sözü edilen kesme kırılması, gerçekte kesme


kırılması olmayıp asal çekme gerilmelerinin neden olduğu
kırılma türüdür.
Kesme gerilmelerinin yol açtığı eğik asal çekme
kırılması
Betonun Elastisite Modülü:
Doğrusal ve elastik olmayan bir davranış gösteren
betonun elastisite modülünü tanımlamak kolay değildir.
Elastisite modülü σ −ε eğrisini eğimine eşit
olduğu için gerilme mertebesine göre değişecektir.

Betonun
elastisite
modülleri
• Başlangıç elastisite modülü, eğrinin başlangıç noktasına
çizilen teğetin eğimidir.
• Teğet modülü, eğriye herhangi bir yerden çizilen teğetin
eğimidir.
• Sekant modülü, orijinden eğriye herhangi bir noktadan
çizilen sekantın eğimi olarak tanımlanır.
“Pratikte bu üç elastisite modülünün hangisinin
kullanılacağı, söz konusu olan probleme bağlıdır.
Söz konusu olan gerilmeler çok düşük düzeyde
ise, başlangıç modülünün kullanılması doğru olur.”
Yönetmeliklerde verilen Elastisite Modülü Formülleri:

Amerikan Beton Enstitüsü (ACI 318-95):


Ecj = w1.51362 f cj
Normal ağırlıktaki beton için (w=23 kN/m ) alınırsa,
3

Ecj = 4750 f cj
metrik:

Türk Standartları Enstitüsü (TS 500-2000):


151000 f cj

metrik: Ecj = 3250 f cj + 14000


Avrupa Beton Komitesi (CEB):
Ecj = 10270 f cj + 140000
metrik:
( )
Ecj = 9500 f cj + 8.0 1 / 3

Ecj = 44150( f cj + 80 )
1/ 3

Ecj : j günlük betonun elastisite modülü


f : j günlük betonun silindir basınç dayanımı
Betonun Poisson Oranı, Kayma Modülü ve Isıl Genleşme Katsayısı

1) Poisson oranı; enine birim deformasyonun boyuna birim deformasyona oranı olarak
tanımlanır.Poisson oranı, CEB ve TS 500 ’de 0.20 olarak verilmiştir. Çok düşük ve
yüksek gerilmeler bir tarafa bırakılırsa σ c/fc=0.3-0.7 arasındaki gerilme düzeyinde
Poisson oranının 0.15-0.25 dolaylarında olduğu görülür.
µ c=0.20
2) Kayma Modülü, Elastisite Modülü ve Poisson oranına bağlı olarak değişir.

Ecj
Gcj ≅
Gcj = j günlük betonun kayma modülü
2(1 + µ cj )
Ecj = j günlük betonun elastisite modülü
µ cj = j günlük betonun poisson oranı
Yapılan çok sayıda deney sonunda kayma modülünün, elastisite
modülünün %40’ı olarak önerilebileceği kanısına varılmıştır.

Gcj = 0.40 Ecj


3) Isıl Genleşme Katsayısı, çeliğinki ile aynıdır (Tersi durumda çok sıkıntı yaşanabilirdi).

α t =1x10-5 mm/mm/Co
Boyuna ve enine birim
deformasyonların basınç
gerilmesi düzeyi ile
değişimi

Yönetmeliklerde tanımlanan
elastisite modüllerinin beton
basınç dayanımlarına göre
değişimi
Yerel / Bölgesel Basınç:
Bazı elemanlarda uygulanan yük, tam alana
yayılmayabilir. Alanın belirli bir bölgesine yayılan bu
tür basınç yükü altındaki dayanım, tüm alanı kaplayan
yükler altındaki dayanımdan daha büyüktür.
Yapılan deneyler, yerel basınç durumundaki beton
dayanımının, toplam alanın yüklenen alana oranı olan
R ile değiştiğini göstermiştir.

f c1 = f c R ≤ 2 f c
Yükün şerit olarak uygulandığı durumlar için de;

fc
f c1 = R ≤ 1.5 f c
1.5
Yerel basınç altında beton
dayanımı
Şekilde, yerel basınç altında beton dayanımı ile ilgili
yapılan bazı çalışmaların sonucu gösterilmiştir.
Betonun Çok Yönlü Gerilmeler Altında Davranışı
Malzemenin tek yönlü gerilmeler altındaki dayanımı temel alınarak çok yönlü gerilmeler altındaki
dayanımı, belirli bir “kırılma kriteri” ‘ne göre hesaplanabilir.
Beton için çok sayıda araştırma yapılmış olmasına rağmen, henüz her durumda doğru sonuç verecek bir
kırılma kriterine ulaşılmış değildir.

a) Betonun Çift Yönlü Gerilmeler Altında Davranışı


Bir yönlü asal gerilmelerin sıfır olduğu veya ihmal edilebildiği durumlarda sorun iki yönlü gerilme
durumuna dönüşür.
Betonun iki eksenli gerilme altında
davranışı
Şekilde görüleceği gibi her iki yöndeki gerilmenin çekme
olduğu durumda, betonun çekme dayanımı tek yönlü
çekme dayanımından farklı değildir. Birbirine dik yönlerde
çekme ve basınç gerilmelerinin olduğu durumlarda ise
dayanım, tek yönlü çekme dayanımına oranla daha
küçüktür. Her iki yönde Basınç gerilmelerinin bulunduğu
durumdaki dayanım, tek yönlü basınca oranla daha
yüksektir (en fazla %27).
İki yöndeki basınç gerilmelerinin eşit olduğu durumda
b) Betonun Üç Yönlü Gerilme Altında Davranışı
Betonarme yapı elemanlarındaki beton, çoğunlukla üç yönlü
gerilmeye maruzdur. Üç yönlü gerilme durumunda iki yöndeki
gerilmeler eşit tutulmuş (σ 2=σ 3) ve yük üçüncü yönde artırılarak σ 1
kırılma konumuna ulaşılmıştır.
Yapılan tüm deneylerde her üç yöndeki gerilme basınç olarak
uygulanmıştır. Grafikten de görüleceği gibi yanal basınç arttıkça hem
dayanım hem de süneklik önemli ölçüde artmaktadır.Üç yönlü
gerilme altındaki betonun dayanımı ile ilgili çeşitli kırılma kriterleri
önerilmiştir. Aşağıda Cowan ve Zia tarafından önerilen kritere elde
edilen zarf eğrisi gösterilmiştir.
Bu zarf eğrisinden belirlenen basınç dayanımı σ 1 = fc1 =fcc yaklaşık
olarak tek yönlü basınç dayanımı olan fc nin bir
fonksiyonu olarak şu şekilde yazılabilir.

fcc =fc1 = fc + 4.0 σ 2


Betonun üç eksenli
gerilme altındaki
davranışı

Cowan-Zia kırılma
kriteri
Sargılı Beton Davranışı
Betonarme elemanların bir
çoğunda boyuna donatıyı
çepe çevre saran, enine
donatı bulundurulur. Enine
donatı, sürekli helezon
şeklinde fretlerden (spiral)
veya donatı kafesinin
biçimine uymak üzere
dikdörtgen şeklinde bireysel
etriyelerden oluşur.
Enine donatı içinde kalan ve
çekirdek/göbek alanı olarak
tanımlanan betonu
sargıladığından sargı
donatısı olarak da
adlandırılır.

Fretli kolonda sargı etkisi


Sargı etkisini incelemek için, sürekli dairesel
fretle sarılmış, dairesel bir eleman ele
alınacaktır(a).
Bu elemana eksenel basınç uygulandığında,
önce h çapı ile tanımlanan tüm beton alanı
etkili olacak ve bu betonun davranışı daha
önce irdelenen eksenel basınç altındaki
betonun davranışı gibi olacaktır(b).
Birim kısalma maksimum gerilmeye karşı
gelen ε co değerini aştıktan sonra kabuk
olarak adlandırılan ve çekirdeğin dışında
kalan beton alanı ezilerek dökülecektir. Fretle
çevrilmiş olan çekirdek alanındaki beton ise,
artan Poisson etkisi ile yana doğru
genişlemeye çalışacak ancak fret buna mani
olacaktır(c) ve (d).
Bu durumda fret donatısı, iç basınca maruz
ince duvarlı bir boru gibi davranacaktır(e).
Sargı donatısı olarak uygulamada genellikle
dikdörtgen etriyeler kullanılmaktadır. Ancak,
poisson etkisi ile genişlemeye çalışan çekirdek
betonunun dikdörtgen etriyeye uygulayacağı
basınç, dairesel fretle uygulanandan çok değişiktir.
Çekirdekteki betona uygulanacak sargı
kuvvetleri deformasyonun bir fonksiyonu
olduğundan, etriyenin Şekil a ’ da gösterilen
deformasyonu nedeni ile köşeler dışında etkili bir
sargı söz konusu olamayacak ve bunun sonucu
olarak etriyenin sargı etkisi fret kadar olmayacaktır.
Etriyelerin sargı etkisini artırmanın yolu, ancak,
serbest etriye açıklığı”a” ve etriye aralığı “s” i
küçük tutmaktan geçer; etriye çapını artırmanın
etkisi ise daha azdır.Bunun nedeni, fretteki
deformasyonların eksenel rijitliğe, dikdörtgen
etriyede ise eğilme rijitliğine bağlı olmasıdır.

Etriyeli kolonda sargı etkisi


Sargısız ve sargılı betonların σ −ε ilişkileri aşağıdaki şekilde gösterilmiştir. 5 nolu eğri sargısız, 3 ve 4 nolu eğriler
kesitinde dikdörtgen etriye olan elemanlar içindir. 3 ve 4 nolu eğriler arasındaki tek fark, 3 nolu elemandaki etriye
aralığının daha az olmasıdır. 2 nolu eğri ise çift etriye kullanılmış elemanı simgelemektedir. 1 nolu eğri dairesel fretli
eğridir.

Sargı Etkisi
Çıkarılacak sonuçlar;
►Sargılı betonun σ −ε ilişkisi, sargısız
betonunkinden çok değişiktir.Sargı, süneklik
ve dayanımı artırdığı gibi, maksimum
gerilmeye karşılık gelen birim kısalma ε co ,
sargı ile büyümektedir.
►Fret en etkili sargı donatısıdır.
►Dikdörtgen etriye sünekliği artırmaktadır.
Dayanım artışı ise, etriyenin serbest açıklığını
azaltmakla(birden fazla etriye ve çiroz
kullanmakla) sağlanabilmektedir.
►Etriye aralığı azaldıkça sargı etkisi, dolayısı
ile süneklik artmaktadır.Etriye çapının
artması da aynı ölçüde olmasa bile, davranışı
olumlu yönde etkilemektedir.
Betonun Zamana Bağlı
Deformasyonları
Beton, zamana bağlı deformasyon gösteren bir
malzemedir. 28 gün suda saklanan bir numune
kurumaya bırakıldıktan sonra kısalmaya başlar. Bu
olaya “büzülme” (rötre) / ( İng. shrinkage ) denir.
Aynı eleman sudan çıkarıldıktan sonra sabit bir eksenel
basınç altında tutulursa, ölçülen boy kısalması,
yüklendiği andaki boy kısalmasına göre zamanla artar.
Aradaki fark “sünme” / ( İng. creep ) olarak
adlandırılan etkidir.
Betonun büzülme ve sünme deformasyonları hızı
zamanla azalmakla birlikte zamanın bir fonksiyonu
olarak artar. Ayrıca, büzülme yükten bağımsız olduğu
halde, sünme yükle oluşur.
Betonun büzülme ve özellikle sünme deformasyonları,
önlem alınmazsa betonarme yapı elemanlarında önemli
1) Büzülme (Rötre)
Betonda çimentonun hidratasyonu için gerekli su miktarı,
çimento ağırlığının yaklaşık %25 ’i kadardır.
Ancak, işlenebilir bir beton elde etmek için gerekli olan su
miktarı %25 ’in çok üstündedir(≈ %50). Bu nedenle, beton
kalıplara yerleştirildikten sonra hidratasyon için
gerekmeyen su buharlaşarak betondan ayrılır.
Betonun su kaybetmesiyle hacimsel küçülme, başka bir
deyişle büzülme olur. Büzülme, fazla suyun buharlaşması ile
ilişkili olduğundan; betonun yaşı, ortamın sıcaklığı, nemi,
elemanın bu ortama açık olan yüzeyinin büyüklüğü ve
su/çimento oranı önemli rol oynar.
Büzülme, hızı azalarak uzun süre devam etse de, büyük
bölümü beton döküldükten sonra ilk üç ay içinde olur.
Büzülme olayı yükten bağımsızdır.
Büzülme katsayısı ε cs , büzülme nedeni ile oluşacak
birim boy kısalmasını ifade eder.
Yönetmeliklerde genelde “yaklaşık” ancak “kolay
uygulanabilir” yöntemler tercih edilmiştir.
TS 500 ’de büzülme ile ilgili katsayılar verilmiştir.
Aşağıdaki çizelgede gösterilen büzülme katsayıları;
betonun bakımına, ortamın nemine ve eşdeğer
kalınlığa göre değişmektedir. Eşdeğer kalınlık ( le ) ise
şu denklemle hesaplanabilir;
2 Ac
le =
u

Ac : Elemanın kesit alanı


u : Betonun ortama açık yüzeyinin çevre uzunluğu
TS 500-2000 Çiz.3.4 Büzülme Birim Şekil Değiştirmesi,
ε cs x 103 (Uzun Süre Sonunda)
Ortamdaki bağıl
nemin ve zamanın
büzülme üzerindeki
etkisi

Büzülmenin bağıl
nem ve zamanla
değişimi
2) Sünme
Betonda, basınç gerilmeleri oluşturan kalıcı yük altında
zaman içinde
oluşan ilave deformasyon olarak tanımlanabilir.
Sünme ile ilgili deformasyonun mertebesi, birçok değişkene
bağlıdır.
► Yük uygulanan betonun yükleme anındaki yaşı
► Karışımdaki su/çimento oranı
► Ortamın nemi ve ısısı
► Gerilme düzeyi
► Zaman

Zamana bağlı
deformasyonun
kalıcı yüke ve
zamana göre
değişimi
TS 500-2000 Çiz. 3.3 Sünme Katsayısı Φ cc

(Uzun Süre
Sonunda)
Belirtildiği gibi, sünme nedeni ile deformasyonlar artar.
Bu deformasyonu saptamak amacıyla yapılan hesaplarda,
elastisite modülünü azaltmak gerekir.
Sünme nedeni ile elastisite modülünün azalması
(zamanla yarısına, hatta üçte birine inebilir),
elemanların eğilme rijitliğini de azaltır. Bu nedenle
yüksek düzeyde kalıcı yük altındaki kirişlerde yükün
uygulanmasından bir iki yıl sonraki sehim/deplasman
yükün uygulandığı andakinin iki veya üç katına çıkabilir.
Sünme nedeni ile deformasyonların hesabı şu formülle
yapılabilir;
σ
ε =
cc φ
co
cc
E c

ε cc : sünme birim deformasyonu


σ cc : kalıcı yükün uygulandığı anda betonda oluşan gerilme
ε cc : sünme katsayısı
Bir beton kütle sabit yük altında
bırakılırsa, kütle yüklenir yüklenmez ani
bir kısalma yapar, yük yeterli bir süre
kütle üzerinde kaldığında şekil
değiştirmenin arttığı görülür
(diyagramlardaki yatay doğrular).
Sabit yük altında şekil değiştirmenin
artması olayına sünme adı
verilmektedir.
Kalıcı yük uygulandığı anda betonda
oluşan gerilmelerin beton basınç
dayanımına oranı 0.50 ‘den küçükse
sünme gerilmeyle orantılıdır.
Daha yüksek oranlarda ise, sünme
deformasyonu gerilmeyle orantılı
olmayarak, bu oran büyüdükçe daha
Gerilme/Dayanım Oranının Sünme
Sabit yükün belirli bir değer altında kalması
durumunda sünme değerinin artışı zamanla
azalarak bir maksimum şekil değiştirme sınırına
ulaşır. Tersine, sabit yük belirli bir değerin
üzerinde ise şekil değiştirmedeki artış beton
kütlenin kırılmasıyla sonuçlanan kadar sürer
(sabit yük altında kırılma sınırı).!!!

Betonda
zamana bağlı
olarak
σ -ε eğrileri
Yapılan deneyler, yükün ilk uygulandığı andaki
gerilmenin, basınç dayanımına oranının 0.80 ’den az
olduğu durumlarda, söz konusu yükün kırılmaya
neden olmayacağını ve bu yükün sonsuza kadar
taşınabileceğini göstermiştir.
Bu oran 0.80 ’den büyük olduğunda ise beton, yükü
bir süre taşımakta, fakat belirli bir zaman sonunda
ezilerek kırılmaktadır.
Bu durum, yapıların düşey yüklere karşı güvenliği
için son derece önemli bir sonuçtur.
Düşey taşıyıcıların yük taşıma kapasitesi, proje ve
yapım aşamasında yapılacak önemli hatalar sonucu
hiçbir şekilde bu sınıra getirilmemelidir.
Aşağıdaki şekilde çeşitli gerilme/basınç dayanımı
oranları oluşturacak biçimde yüklenmiş numunelerde
ölçülen birim kısalmanın, zamana göre değişimi
gösterilmiştir.
Şekilden de görüleceği gibi, (gerilme / dayanım)
oranı 0.80 ’den küçük olduğu durumlarda bu
yükleme altında kırılma söz konusu olmamaktadır.
Donatı Çeliğinin Özellikleri
Betonun çekme dayanımı çok düşük olduğu için,
çekme bölgesindeki gerilmeleri karşılayabilmek
için çelik çubuklar yerleştirilir.
Betonarmede donatı olarak, genellikle düz veya
nervürlü yuvarlak çubuklar kullanılır.
Betonarme döşeme ve perde duvar gibi bazı
elemanlarda, birbirine dik ve paralel nervürlü
veya düz çubuklardan oluşan ve genellikle
kaynakla birleştirilmiş hasır donatı da
kullanılabilir.

Ülkemizde donatı çapı, φ simgesi ile tanımlanır.


Örneğin φ 14 , çapı 14 mm olan betonarme
çeliğidir.

Aşağıdaki tabloda, donatı çaplarına göre kesit


alanı ve metre tül ağırlıkları verilmiştir.
Betonarmede kullanılan çubuklar, düz yüzeyli veya nervürlü olabilir.
Nervürlü donatı yüzeyinde imalat sırasında yapılan çıkıntılar, beton
ve donatının birbirine daha iyi kenetlenmesini sağlar.

Nervürlü donatı tipleri

Hasır donatı
Betonarmede kullanılan çelik çubukların geometrik
özellikleri
Sembol Çap Ağırlık Enkesit
(mm) (kg/m) Alanı
(mm2)

φ 6 6 0.222 28
φ 8 8 0.395 50
φ 10 10 0.617 79
φ 12 12 0.888 113
φ 14 14 1.208 154
φ 16 16 1.578 201
φ 18 18 1.998 254
φ 20 20 2.468 314
φ 22 22 2.984 380
φ 24 24 3.551 452
φ 26 26 4.168 531
φ 28 28 4.834 616
φ 30 30 5.549 707
Betonarme Çeliğinin Mekanik Özellikleri
Çelik, çekme ve basınç altında benzer özellikler
gösteren bir malzemedir. Çeliğin gerilme - birim
deformasyon özellikleri, genellikle çekme
deneylerinden elde edilir.
Aşağıda (a) eğrisi, doğal sertlikteki (sıcakta
haddelenmiş) çelik; (b) eğrisi ise soğukta işlem
görmüş çelik içindir.

Çelik için tipik gerilme-birim uzama


Doğal sertlikteki(a) ve
soğukta işlem görmüş(b)
çelikte
gerilme - birim
deformasyon eğrileri

Doğal sertlikli çeliklerde şekilde görüldüğü gibi belirli bir akma


sınırı vardır. Bu sınıra ulaşıncaya kadar σ −ε (gerilme ve uzama)
arasındaki ilişki doğrusaldır ve elastiktir. Akma sınırına ulaştıktan
sonra gerilme sabit kalırken birim uzama artar. σ −ε eğrisinin
akma sınırından sonraki bu düz bölümü, “akma sahanlığı” olarak
adlandırılır. Akma sahanlığını bir pekleşme bölgesi izler.
Soğukta işlem görmüş çelikte belirli bir akma sınırı
gözlenmediğinden, 0.002 ’lik kalıcı birim uzamaya karşılık gelen
gerilme akma dayanımı olarak kabul edilir.
Pekleşme sınırına ulaşıldığında, gerilme
yeniden artmaya başlar; belirli bir gerilmeye
ulaşıldığında, çubuğun bir noktasındaki kesit
küçülmeye başlayarak numune o noktadan
kopar.
Her iki çeliğin σ −ε eğrisi karşılaştırıldığında;
doğal sertlikteki çeliğin davranışının daha
belirgin olduğu, klasik elastik teorilere daha
iyi uyum gösterdiği, kopma uzamasının daha
büyük olduğu, dolayısıyla daha sünek
davranış gösterdiği görülür.
σ −ε eğrisi altında kalan alanlar
karşılaştırıldığında, doğal sertlikteki çeliğin
enerji yutma kapasitesinin daha yüksek
olduğu görüldüğünden, deprem veya dalga
etkisi gibi dinamik yüklemeler altında tercih
edilmelidir.
Ayrıca, soğukta işlem görmüş donatı
çeliklerine kaynak yapılamaz.
σ −ε eğrisinin doğrusal - elastik olan
başlangıç bölümünün eğimi çeliğin elastisite
modülüdür.
Çeliğin elastisite modülü Es , 1.9x105 ile
2.1x105 MPa arasında değişebilir.
Hesaplarda elastisite modülü Es= 2x105 MPa
(2x106 kgf/cm2) alınabilir.

Çeliğin akma sınırındaki gerilmesi “akma


gerilmesi” veya “akma dayanımı” olarak
adlandırılır (fy). Pekleşmenin tepe
noktasındaki maksimum gerilmeye, “çekme
dayanımı” denir (fsu ).
Akma birim uzaması ε sy , kopma birim
uzaması ε su dur.
Çeliğin Isıl Genleşme Katsayısı, betonunki ile
aynıdır (Tersi durumda çok sıkıntı
yaşanabilirdi).
Elastik sınırlar içinde kaldığı sürece, çeliğin
tekrarlanan yük altında, iniş ve çıkış yolları σ −ε
eğrisinin doğrusal bölümü ile özdeş olacaktır. Bu
durumda yük boşalmasında bir kalıcı deformasyon
söz konusu değildir. Elastik sınır aşıldıktan sonra
yük boşaldığında ise, dönüş eğrisi hiçbir zaman
sıfır birim kısalmaya ulaşmayacak, kalıcı bir
deformasyon kaçınılmaz olacaktır.

Tekrarlanan ve tersinen yükler altında çelik σ −ε


eğrileri
Betonarmede Malzeme İçin Literatürde
Önerilen Bazı Matematiksel Modeller
Beton için önerilen matematiksel
modeller
Hognestad Modeli

Hognestad Modeli ’ne ait gerilme-şekil değiştirme grafiği


Hognestad tarafından önerilen ve elli yıldır yaygın
olarak kullanılan bu model, yukarıdaki şekilde
gösterilmiştir.
Modelde, gerilme – şekil değiştirme eğrisinin tepe
noktasına kadar olan parçası ikinci derece bir parabol,
düşüş parçası ise doğrusal varsayılmıştır. Maksimum
gerilme, genelde, beton silindir basınç dayanımının %
85 ’i olarak alınır.

Maksimum gerilmeye karşılık olan birim kısalma ε co =


2fc /Ec olarak verilmişse de basit olarak ε co = 0,002
alınabilir.
Şekil üzerinde, modeldeki elastisite modülü Ec için
Hognestad tarafından önerilen denklem de
gösterilmiştir.
Saatcioğlu ve Ravzi Modeli

Saatcioğlu ve Ravzi Modeli’ne ait gerilme-şekil değiştirme grafiği


Saatçioğlu ve Ravzi (1992), çok sayıda
deneysel sonuca dayanarak dairesel ve
dikdörtgen sargı donatısı durumlarında
kullanılabilen bir model önermişlerdir.
Bu model parabolik bir yükselen kol,
dayanımın % 20 ’sine kadar doğrusal bir
düşen kol ve dayanımın % 20 ’sinden sonra
yatay bir koldan oluşmaktadır.
Kent ve Park Modeli

Kent ve Park Modeli’ne ait gerilme-şekil değiştirme grafiği


Kent ve Park (1971); Roy ve Sozen (1964); Soliman ve Yu
(1967) ve Bertero ve Felippa (1964)’nın yapmış oldukları
deneysel çalışmaların sonuçlarından yararlanarak sarılmış ve
sarılmamış beton için bir model önermişlerdir. Bu modelde
hem sarılmış hem de sarılmamış beton dayanımının, silindir
basınç dayanımına eşit olduğu kabulü yapılmıştır. (Bu kabul
yapılırken Hognestad’ın kısa kolonlar üzerinde yaptığı basınç
deneylerinde beton dayanımını, silindir basınç dayanımının %
85’i olarak elde etmesi de göz önüne alınmıştır). Bu modelde
hem sarılmış, hem de sarılmamış betonda, en büyük
gerilmeye karşı gelen şekil değiştirmenin 0,002 olduğu kabul
edilmiştir. Bu değerin sargı donatısı ile 0,002’yi aşabileceğini
düşünmekle birlikte, bunun gerilme-şekil değiştirme eğrisi
üzerinde önemli bir etkisinin olmayacağı, ayrıca ikinci derece
parabol olarak tanımlanmış yükselen kolun da sargı
donatısından etkilenmediği düşünülmüştür. Bu kabullerde, en
büyük gerilmeye ulaşılıncaya kadar, yanal şekil
değiştirmelerin sınırlı kalacak olması ve bu nedenle sargı
donatısında önemli bir gerilme oluşmayacağı düşüncesi
verilmektedir.Yukarıdaki şekilde OAB noktaları sarılmamış,
OACD noktaları ise sarılmış beton durumunda gerilme-şekil
değiştirme ilişkisini göstermektedir. Şekilden görüldüğü gibi,
gerilme, dayanımın % 20’sine düştükten sonra, bu gerilme
seviyesinde, daha fazla gerilme kaybı olmadan şekil
değiştirme artmaktadır.
Geliştirilmiş Kent ve Park Modeli’ne ait gerilme-şekil değiştirme grafiği
Bu model, Roy ve Sözen tarafından sargılı beton için
önerilen gerilme-şekil değiştirme ilişkisinden
esinlenerek geliştirilmiştir. Şekilde gösterildiği gibi,
sargılı ve sargısız beton için iki ayrı gerilme-şekil
değiştirme eğrisi önerilmektedir.
Sargı nedeni ile beton dayanımının fc ’den fcc ’ye,
maksimum gerilmeye karşılık gelen birim kısalmanın
ise ε co ’dan ε coc ’ye yükseldiği varsayılmaktadır.
Hem sargılı hem de sargısız beton için önerilen
eğrilerin ilk bölümleri Hognestad modelindeki gibi
ikinci derece bir parabol varsayılmıştır.
Eğrilerin gerilme azalmasını gösteren ikinci bölümleri
ise, eğimi eksi olan düz çizgilerle gösterilmiştir.
Sargılı betonun eğimi, sargısız betona oranla daha
küçüktür. Sargısız betonda maksimum birim kısalma
ε cu iken, sargılı betonda böyle bir sınır yoktur.
Sargısız beton için ε cu = ε 50u veya daha basit olarak
ε cu = 0,004 alınabilir.
Betonda Çekme İçin σ −ε Modeli
Betonda çekme için önerilen σ −ε modeli aşağıdaki
şekilde gösterilmiştir. Basınç modeline benzer biçimde
eğrinin ilk bölümü ikinci derece parabol, ikinci bölümü
ise bir doğru ile tanımlanmıştır. Betonda çekme, basınç
kadar önemli olmadığından, modelin parabol olan
kısmı şekilde kesikli çizgilerle gösterildiği gibi bir doğru
ile de değiştirilebilir.

Betonda çekme için σ −ε modeli


Donatı çeliği için önerilen matematiksel
modeller

Donatı çeliği için gerilme-şekil değiştirme modeli

ε sp ≅ 15-20 ε sy , ε su ≅ 100-200 ε sy
Donatı çeliğinin basınç ve çekme altındaki gerilme-şekil
değiştirme eğrileri arasında önemli bir fark yoktur. Bu
nedenle, çeliğin çekme ve basınç altındaki gerilme-şekil
değiştirme eğrilerinin özdeş olduğu kabul edilebilir.
Aynı yönde, sürekli eksenel çekme veya eksenel basınç
altında elde edilen gerilme-şekil değiştirme ilişkisi,
yukarıdaki şekilde gösterildiği gibi ideal elasto-plastik bir
eğri ile tanımlanabilir (Şekildeki A eğrisi). Bu, genel kabul
gören ve yaygın olarak kullanılan bir modeldir. Pekleşme de
hesaba katılmak istendiğinde, eğrinin düz bölümü şekilde
gösterildiği gibi değiştirilebilir (B eğrisi). Bu eğri parçasının
eğimi, kullanılan çeliğin özelliklerine göre deneysel olarak
saptanmalıdır.
Yükün boşaltılması ve yeniden yüklemede izlenen yol,
şekilden görüldüğü gibi, eğimi Es = 2x105 MPa olan
doğrularla temsil edilir.
Çeliğin deprem gibi tersinir-tekrarlanır yükler altındaki
davranışı için de bir çok matematiksel model önerilmiştir.
Bunlar literatürde mevcuttur.
Beton ve Çelik Sınıfları
a) Beton Sınıfları
Betonun sınıflandırılmasında daha önce Alman yönetmeliği paralelinde
28 günlük en az basınç dayanımı temel alınarak beton, B160, B225,
B300 olarak sınıflandırılıyordu. 1984 ’den bu yana TS 500 ’de CEB ’ye
paralel olarak beton, 28 günlük silindir basınç dayanımı temel alınarak
sınıflandırılmaktadır.

TS 500-2000 ’de sözü edilen dayanım, en az dayanım değil,


karakteristik dayanımdır.
Karakteristik dayanım, bu dayanımdan düşük değerlerin elde
edilmesi belirli bir olasılıkla mümkün olan dayanımdır. TS 500
de bu olasılık %10 dur.
Yeni beton sınıfları TS 500’de “ C ” ile, Türk Deprem
Yönetmeliğinde(TDY97) ise, “C” veya “BS” ile
tanımlanmaktadır. Örneğin C20 veya BS20, 28 günlük
karakteristik silindir basınç dayanımı fck =20 MPa(N/mm2)=200
kgf/cm2 olan betondur.
TDY97 ’ye göre, deprem bölgelerinde
yapılacak bütün betonarme binalarda
C16 dan daha düşük dayanımlı beton
kullanılamaz.
Ayrıca, 1. ve 2. derece deprem bölgelerinde
bina önem katsayısı 1.4 ve 1.5 olan bütün
binalar ile süneklik düzeyi yüksek
çerçevelerden oluşan binalarda C20 den
daha düşük dayanımlı beton kullanılamaz.
(TS 500-1984 de C14 sınıfı beton da var
idi).
Beton sınıfları ve dayanımları (TS 500-2000 Çiz. 3.2)
Beton 28 Günlük Beton İçin (Standartlara Uygun)
Sınıfı
Karakteristik Eşdeğer Küp Karakteristi Elastisite
Silindir Basınç Dayanımı kEksenel Modülü
Dayanımı fck (MPa) Çekme Ec28 (MPa)
(MPa) Dayanımı
150x150x150
fctk (MPa)
mm

C16 16,0 20,0 1,4 27000


C18 18,0 22,0 1,5 27500
C20 20,0 25,0 1,6 28000
C25 25,0 30,0 1,8 30000
C30 30,0 37,0 1,9 32000
C35 35,0 45,0 2,1 33000
C40 40,0 50,0 2,2 34000
C45 45,0 55,0 2,3 36000
C50 50,0 60,0 2,5 37000

Boyutları 200 mm olan küp numune olması durumunda, çizelgede 150


mm küp için verilen değerler yaklaşık %5 azaltılabilir.
b) Çelik Sınıfları
Betonarmede donatı olarak kullanılan çeliğin önemli
özellikleri, akma ve kopma dayanımları ile kopma birim
uzamasıdır.
Çeliğin sınıflandırılması, minimum akma dayanımına ve imalat
şekline göre (sıcakta haddelenmiş veya soğukta işlem
görmüş) yapılır.
Eski sınıflandırmada Alman yönetmeliğine uygun olarak “St”
rumuzu kullanılırken, yeni sınıflandırmadaki rumuz “ S “ dir.
“S” rumuzu yerine bazen “BÇ” rumuzu da kullanılmaktadır.
Örneğin S220 çeliği, karakteristik akma dayanımı fyk =220
MPa=2200 kgf/cm2 olan çeliktir.
Bu sınıf çelik, BÇ rumuzu kullanıldığında BÇI olarak
adlandırılır.
TDY97’ye göre; döşemeler ve perde duvarların
gövdeleri hariç, betonarme taşıyıcı sistem
elemanlarında S420 den daha yüksek
dayanımlı donatı çeliği kullanılamaz.

Ayrıca, kullanılan donatının kopma uzaması %10


dan az, deneysel olarak bulunan ortalama akma
dayanımı standartta öngörülen karakteristik
akma dayanımının 1.3 katından daha fazla ve
deneysel olarak bulunan ortalama kopma
dayanımı yine deneysel olarak bulunan
ortalama akma dayanımının 1.25 katından
daha az olamaz.
Donatı çeliklerinin mekanik özellikleri (TS 500-2000 Çiz.
3.1)
Donatı Çubukları Hasır Donatı
Mekanik Doğal Sertlikte Soğukta İşlem Görmüş
Özellikler
S220a S420a S500a S420b S500bs S500bk

Minimum akma
dayanımı fyk 220 420 500 420 500 500
(MPa)

Minimum
kopma dayanımı 340 500 550 550 550 550
fsu (MPa)

φ < 32
Minimum 18 12 12 10 8 5
kopma uzaması
ε su (%)
S220 =BÇI , S420=BÇIII , S500=BÇIV olarak belirtilebilir.
Betonarme
Çekme dayanımı düşük gevrek bir malzeme olan
betondan taşıcı sistemler oluşturmak, eski çağlarda
taşın kullanılışına benzer bir şekilde eleman veya
sisteme kemer veya kubbe gibi yalnız basınç
oluşturacak bir form vermekle mümkün olabilir.
Taşa göre belki sadece yapım kolaylığı getirebilecek bu
çözüm, genellikle fonksiyonel ve ekonomik olmaz.
Akla gelen ikinci ve mühendislik açısından en uygun
çözüm ise, çekme gerilmelerinin betonun içine
yerleştirilecek çekme dayanımı yüksek başka bir
malzemece karşılanmasıdır.
Betonda çekme gerilmelerini karşılayabilmek için
genellikle çelik çubuklar kullanılır. Çelik ve betondan
oluşturulan bu kompozit yapı malzemesine betonarme
ismi verilir.
Betonarmede genel olarak betonun görevi
basınç, çeliğin görevi de çekme gerilmelerini
karşılamaktır. Ancak çelik çubuklar bazı
durumlarda basıncı karşılamaya yardımcı
olmak amacıyla veya tamamen konstrüktif /
yapımsal (yapım gereği) olarak da
kullanılabilir.
Çelik ve betondan oluşan malzemenin
betonarme olabilmesi için bu iki malzemenin
birbirine kaynaşmış olarak, birlikte çalışması
gerekmektedir.
Başka bir deyişle; çelik çubuk, etrafındaki
beton kütleye o şekilde kenetlenmelidir ki
çeliğin ve çevresindeki betonun
deformasyonunu farklı olmasın ve çelik
betondan sıyrılmasın.
Beton ve çeliğin birlikte çalışmasını sağlayan
bu olay aderans veya kenetlenme olarak
Betonarme bir elemanda asal çekme gerilmeleri,
betonun düşük olan çekme dayanımını geçtiği anda
beton bu gerilmelere dik yönde çatlayacaktır. Bu
bölgeye yerleştirilmiş olan çelik çubukların varlığı bu
çatlamayı kesinlikle önleyemez.
Çatlama betonla ilgili bir olaydır. Çatlak oluşmasına
donatının etkisi olmaz. Ancak yeterli ve bilinçli
yerleştirilmiş donatı, çatlakların genişlemesine engel
olarak çatlakların kılcal düzeyde kalmasını sağlar.
Donatı çubuklarının en verimli kullanımı, asal çekme
gerilmeleri yönünde yerleştirilmekle sağlanır. Ancak
bu her zaman mümkün değildir. Donatının asal çekme
yönü ile yaptığı açı arttıkça, etkisi azalır. Açının 90o
olduğu durumda donatı etkisiz duruma gelir.
Normal agregadan yapılmış betonarmenin ağırlığı 2.3
– 2.6 t/m3=23 – 26 kN/m3 olup; TS 498 ’e göre,
betonarme hesaplarda 2.5 t/m3 = 25 kN / m3 alınır.
Basit kiriş üzerinde gerilme dağılımı
Betonarme Yapıların Bazı Üstünlükleri
a) Betonarme yapıların uygulama alanları geniştir.
b) Betonarme bir çok yapı malzemesine göre daha
ekonomiktir.
c) Ateş ve yangına karşı ahşap ve çeliğe göre daha
dayanıklıdır.
d) Betonarme, gereğince hesap ve inşa edildiği takdirde,
deprem, toprak kayması, titreşimli çalışan makinalara
karşı
dayanıklıdır.
e) Monolitik/Yekpare olarak çalışır.
f) Arsa fiyatı fazla olan yerlerde çok katlı binalarda
ekonomi
sağlar.
g) Betonarme birleşimleri ahşap ve çelik yapıda olan
birleşimlere göre daha basittir.
h) Betonarme, ahşap ve çelik yapılar gibi sürekli tamir ve
bakım
istemez.
ı) Yapılışı kolaydır fazla kalifiye işçi gerektirmez.
Betonarme Yapıların Bazı Sakıncaları

a) Betonarme taşıyıcı elemanlar aynı işi gören ahşap ve


çelik elemanlara göre daha ağırdırlar.
b) Betonarme yapıları yıkarak tekrar kullanmak mümkün
değildir.
c) Betonarme yapıda sonradan yapılacak takviye ve
ilave işler, güç ve maliyetlidir.
d) Yapım sonrası kusurların sonradan görülmemesi bir
risktir.
e) Betonun kalitesi önemli ölçüde şantiye şartlarına
bağlıdır.

Burada belirtilen son dört sakınca, betonarme


yapı gereğince hesap ve inşa edildiği takdirde,
ortadan kalkmış olur.
Uygulanan betonarme yapı sistemleri ve kat

You might also like