Professional Documents
Culture Documents
BN HALDUN (1332-1406)
da
yle
demekedir:
"Gemite
ne
ilmne san'al
ve ne de felsefesi
ola~
insan topluluklan
0--
63
Geu~hner,
1971.
lardr.
(2) Kr.: G. Labica, Politique et Religion Cbez bn Khaldoun, Ce:zayir, Sned, s. 11; ve "Esquisso
d'Une Sociologie de la Religin Chez bn Khaldoun", la Pensee, No: 123, 1965, s. 3-23; W.
Moneil, Discours Sur l'Histoire Universelle (al-Muqaddima)'nn franszca tercmesine
nsz, Beyrut, 1967, C. I, s. XX.
65
yata
alm, eitli
devlet hizmetlerinde
bulunmu, hapse girmi, macera ve sergzetlerle dolu bir hayat geirmi, ancak
keskin zekas ve bilime duyduu derin ilgi kendisini tecrbe ve mahade y;.n
den gl kldndan, katiplik, elilik, mderrisfik ve kadlkta geen hayat boyunca bilhassa devletler ve siya~etleri hakknda birok bilgi ve tecrbeye- sahip
olmutur. Bylece, gerek ahsen sahip bulunduu bu fevkl'..lade mahade kabiliyeti ve gerekse geirdii hayat onda deney ve gzlemi temel mesned klmtr ki,
bu durum, yaaddevirdeyanl anlalm bulunan bir Aristoculuun yan sra,
yine gcn ondan almakta olan dini bir iskolastie nisbetle bn Haldun'un ok
ileri bir merhalede bulunduunu aka gstermekte olup. (2); ayn ekilde O,
modern bilim ve zellikle gnmzn deneysel din ve sosyolojisinin metodolojisinin temel tan oluturan tecrbenin de ncgn yapmaktadr.
Kendisinden ok nce slam kltr ve medeniyeti kuvvee dmeye balad
ve hatta "derin bir bunalm ve rye" (3) srklendii halde, XIV. yzyln
karanl iinde mstesna bir ahsiyet (4), bir deha (5) olarak karmza kan bn
Msr, 1951) adl olobiyografisi sayesinde hayat hakknda geni
bilgi sahibi oldu~umuz bn Haldun'un eserinde faydaland~ balca yazl kayna.kla[ unlardr:
slam Tarihi ile ilgili olarak: Taberi (vef. 923) nin "Tarih'i. Mes'idi, (vef.956) nin "Mulle
ez-Zeheb"i, Beyhaki (XII-. yzll) ve bn Sa'id, Cografya sahasnda: Fasl drisi'nin "Kitab
Rllcar", Siyasetname olarak; Maverdi (veL 1058) nn "el-Ahkam es-Sultaniyye"si. Nihayet
el-meri (1342), bn Baluta (1353) ve el-Makrizi (1442) den de faydaland anlalraktadr.
Bunalm a~nda
(4) Z.F. Fndko~u, Trkiye'de bn Haldunlzm (F. Kprl Armaganndan ayr basm), stanbul,
1953, 5. 154.
(5) F. Rosenha!, Tfe Muqaddimah; an introduction to History, Londra, 1958'e yazdll nsz,
C. L, s. LXV.
66-
'.
F:ndlko~lu,
Fndlkojtlu.
a,g,y. s. 155.
(5) Bk.: islam Aniklopedisi bn Haldun Maddesi (A.A. Advar), C. Vi, s. 741; W. Morteil, a.
g.y., C. i, s. I, XXXVI- XXXIX; s. Uludag, Tasavvufun Mahiyeti, staubul, 1977~. 44-46;
. Hassan, a.g.e.; Yves lacoste, bn Khaldoun, Naissance de I'Histoire, Paris, Maspero,
1969; G. Labica, a.g.c., Nassif Nassar. la Pensee Realiste d'bn Khaldun, Paris, PUF, 1967;
M. Aziz Lahhabi, bn Khaldan, Paris, Seghers 1968; M. Talbi, "bn Kha/dn, le sens de \'Hisloire", Studia slamica, 1967, XXVi, s. 73-147; G. Bouthoui.1bn Khaldoun: sa Philosophie
Sociale, Paris, 1930; T. Hussein, Etude Analitique et Critique de la Philosohie Sociale d'bn
Khaldoun, Paris, 1917; RA.R. Gibb; "The Islamic Background ofJbn Khaldun's Politica'
Theory" BuJIetin of the School of Oriental Studies, Londra, 1933, VU. BL. ,s. 23-31; Z.V.
Togan, Umumi Trk Tarihine Giri, stanbul, 1946. C. i; Z.F. Fndkolu, a.g.e. ve a.g.y.;
Z.F. FlOdkogu ve H.Z. Diken, bn Haldun, !stanbul, 194D.
(6) bn Haldun ve Cevdet Paa konusunda bk.: D. Meri, Cevdet Paa'nn cemiyet ve devlet gr.
, s tanbul, 965, S, 5-9.
(7) Bk.; Z.F. Fmdkogu, a.g.y.. s. XXXV.
(8) W. Monteil, a.g.y., s. XXXV.
67
Bununla birlikte, tarih, kltr ve medeniyet taihisi, tarh felsefeds, sosyolog ve nihayet din sosyolou bn Haldun'un oijinal grleriui ortaya koyduu Mukaddime'si zerine, ona eitli ynlerden yaklamaya alan para para
bir takm al-malar gerekletirilrill bulunmasna ramen, onu btnyle geni
bir tarzda deerlendirmeye tab tutan sistematik bir alma bugne kadar yapl~
mad gibi~ esasen bu gn elde olan muhtelif yazmalardan hareketle karlatr
ma bir Mukaddime basksr ve tercmesine olan ibtiyacn nemine de iaret
edilmitir 1). slamiyet arabrmalanyla megul olanlarn, ou kez bn Haldun'un
fikirlerinden yararlarim~kla birlikte, eserine ya ok az atfta bulunduklar veya
hi gnderme yapmadklan da bilinen bir h.usustur (2). Akl zerire messes ilim
lern byk stad olduunu ifade' ettii hocas bn ,Abbeli'nin yolundan giden
tam bir "rasyonalist", bir "serbest dn", "gerekten bilimsel tutuma sahip
bir bilgin", v.s. ekillerde deerlendirilen (3) bn Haldun'un gerek bir S6SYOloji
ncs olduu ifade edildii halde, sosyoloji tarihi ile ilgili olarak gerek lkemizde
ve gerekse Bat'da yazlan eserlerde ya zerinde pek o kadar dunlmayatak sadece
temas etmekle yetinilmesi veya ou zaman hi temas edilmernekte oluu da dikkati ekicidir (4). Siyaset nazariyesi (5) ve ekonomik grleri (6) az' ok ilgi
ekmi olmakla birlikte,.qan bakmndan bazlarnca samimi br mslman
lim olarak kabul edilirken bazlarnca da bjr pheci olarak deerendirilen (7) bn
Haldun'un Mukaddime'sinde dinin yeri meselesi zerinde bugne kadar gereI. gib
durulmam olmas da gzden kamamaktadl". Geri H. Lao-st, keHimc bn Haldun'un nemine iaret etmekle birlikte (8), bildiimiz ~adanyla bugne kadar Onu
bu ynden deerlendirmeye tabi tutan bir alma yaplmamtr. Niha,yet konumuz
bakmndan bn Haldun'la ilgili olarak kayda deer bir husus da, "slam sosyoloji-
si" ad altnda yazlm eserlerde onun grlerine az ok yer verilmekle birlikte
a-
Jigion Chez bn Khaldo~, Cezayir, Sned, s. 5; RA.R, Gibb, a.g.Ii. s. 23-31; Z.V. 'rogan,
Tarihte Usul, stanbul, Ed. Fak. Yay., 195; s. 175.176; ves MaeOllte, a.g.e.; G. Bouthoul, a.
g.e.
(4) MeselA O. Bouthoul, Histoire de la Soeilolgie, Paris, PUF, 1967, s. 20-23. te bn Haldun'a
ksaca ten+aS etmekle birlikte, G. Gurvitch, Breve Esquisse de l'Histore de la Socio!ogie,
Traite <;le Sociologie, Paris, PUF, 1962, C. I. s. 28-64 te, A. Cuvillier, Manuel de Sociologie, C.
I, s. 4-21 de soyolofinin taribesinianlatrken, ayn ekilde N.. Ksemihal, SosyoJoji Tarihi,
stanbul. 1968 de, S. Dnrnezer, Sosyoloji, stanbul, 1978 de ondan hi sz etmemektedirler.
(5) Bk.: G. Labica, a.g.e.; . Hassan, a.g.e.
(6) Bk.: N. Fa1ay, tbn Haldun'un ktisadi Grleri, stanbul, 1978.
(7) J. P. Charoay, Sociologie Religieuse de rtslam, Paris, Sindbad, 1977, s. 179.
(8) H. Laoust, les Sehismes dans.J'lslam, Paris, Payot, 1965, s. 278.
68
Mese
Dk.: R. Levy, An Introduction to the Sociology of Islam, Londra, 1931, 1933; J.P.
Charnay, a,g.e.; J. Chelhod, Introduction l. la Sociologie de l'Islam, Paris, Besson-~ntemer
le, 1958.
(1) G. Labica, a.g.m.
69
dime;si "Tarih" inden ayr br esermi gibi yaygn bir kanaat oup, nitekim o ekilde
baslp yaynlanmakta ise de, gerekte, o Kitab'l-ber'e yazlm bir girten baka
bir ey deildir. Mamafjh, Mukaddime, muhtevas itibariyle Kitab'l-ber'in mteakip blmleriyle pek ilikili gzkm_emekte olup, esasen onun Mukaddime'sindeki nazari mtalealarnn daha sonraki blmlerde tatbikatn grmek bakmndan
Mukaddime ile eserin daha sonraki blmleri arasndaki rabta meselesi gerek Trk
ve gerekse yabanc aratrclar megul eden- nemli bir husustur (I). Her halkarda, iinde toplad grlerin orijinaUii sebebiyle A. Toynbee'nin (2) "her zaman ve her yerde henz hi kimse tarafndan yaratlmam bulunan, phesiz trnde en byk eser" diyerek ycelttii bn Haldun'un Mukaddimesi bal bana
bir eser olarak dikkate ayandr. Nitekim onun konumuzla ilgili nemli gr
lerini de Mukaddime'de bulmak mmkn olmaktad.
Gerekte, bal, bana bir abide olan Mukaddime, klIi bir ynelile beer
tarihi zerine bir deneme, insan problemi etrafnda dnce tarihine bir katk
olup, A. Comte ve takipilerinin ansiklopedik sosyoloji anlay arznda btn
sosyal ilimIeri kucaklamak ve onlardan herbirininkendine has meselelerini objektif bir tarzda ele almak iddiasndadr. Geri, bu genel ve ansiklopedik ynelim
ounlukla daha nceki isHim tarihilerinde de grlen bir gelenein srdrlmesinden baka bir eyolmamakla birlikte (3), onun orijinallii metodunun tenkiti
ve objektif zeliinde toplanmaktadr. Mukaddime'nin muhtevasna hzl bir gz
atl bu dunmu aka gstermektedir.
bn Haldun, Mukaddime'sine, kendisine tarih felsefesi ve sosyoloji sahasnda
mstesna bir yer ayrtan mehur tarih teUl.kkisini, daha dorusu "tamamen kendi
dncesinin .mahsul "olan ve tarihi "insan ilimierinin ilmi" yapan (1) yepyeni
bir bilimi ortaya koyduunu beyan ettii, kk fakat muhteval bir mukaddime
ile balamaktadr. M ukaddime'nin mukaddimesi olan bu kk giriten sonra,
(I) Fodko~u, limaiyat, C. II, s. 61. Ayn ekilde kr.; G. Labica, a.g.e., s. 41-43; G. Bouthou!,
bo Khaldoun, ,sa Philosophe Sociale, s. 23.
(2) A. Toynbee, A Study of History, 2.
bask,
Dar'-a'b) basksndan
birbirinden ayrmak zere, Arapa nsha iin "el-Mukaddime", Trke tercme ~!n "Mukad .
dime" (Z.K.U.) ve Franszca tercme iin de "Mukaddime" (W.M.) eklindeki bir ksaltma
ile gsterilecektir.
(1) C. Meri, a.g.e, s. 137.
70
a1t ana ba~ba ayrlm bulunan Mukaddlme'nin her bir bab da ayrca daha kk
kaddime'sinin her bir blm ayr bir veya birka sosyoloji dalna ayrlm olup,
gerekten de ncs old~unu ifade ettigimiz din sosyolojisi ile ilgili konularn da
ihmal edilmedikleri gerei ortaya kmaktadr. Mlikaddimenin zellikle ilk
babnn din sosolojsini daha yakndan ilgilendirdikleri anla~1maktadr. Bununla
birlikte, teki bablarda da din sosyolojisi ile ilgili muhtelif hususlarn serpitirilmi
bir tarzda yer aldklarn ve bylece temelde Mukaddime'nin biF bakma btnyle
zellikle slam iini ve mslman topluluklarn problemlerinin ele alnd bir din
sosyolojisi eseri oldunu srarla belirtelim.
V. bn Haldun'un Sosyolojisinn Temel kavramlar
Mukaddime temelde zmn bir, din sosyolojisi olarak karmza ktna gre,
mtefekkirimizin dorudan doruya din ;osyo!ojisi ile ilgili gr,ve dncele
rinin incelenmesine gemeden nce, burada onun dncesine temel tekil eden ve
bu bakmdan da konuya yabanc ?lan okuyucuya bn Haldun sosyolojisinin
anlalnasnda yardmc olacak olan baz kavramlara iaret etmek yerinde olacaktr.
71
72
(2)
Kr.
Mukaddime (W.M.) C. I, s. 5.
(6)
(7)
Kr.:
Kr.;
r,
s. 69-71.
73
(teeyyu')tir.
Gerekte sosyal psikoloji ile ahlkah olan bu durum kiilerin, evrenin, ait olduklar yada mensubu bulunduklar zmre, grup, frka, mezhep veya
topluluun telkinleri altnda kalarak basiretlerinin balanmas neticesi, o evre,
zmre, grup, frka, mezhep ya da topluluun menfaatleri yahut telakkileri dorul.
tus'unda olaylar farknda olmakszn anlamalar ve takdir etmelerinden ibarettir.
kincisi, kaynaklara krkrne duyulan itimat, onlar hibir tenkit szgecinden
geirmeksizin olduklar gibi doru olarak zan ve kabul etmektir. ncs, bir olayn delalet ettii ve onun altnda veya onunla kasdolunan gerek maniiy anlayamamaktr. Drdncs, kendi ahsna duyulan ar itimat dolaysyla, geree sadece kendisinin sahip bulunduu kana.atidir. Beincisi, bir takm tahrifIere
maruz kalan gerei anlamak zere onu kendi artlar ierisinde deerlendirmenin
lzumunu ihmal etmektir. Altncs,srf bataki byklere yaranmak zere, olaylar
olduklar gjbi nakletmek yerine onlarn bekledikleri ve istedikleri istikammete
arptmak suretiyle ve byk1ere ar vgler dzerek anlatmak, ninayet yedincisi
bn Haldun'un yeni bilim anlay ynnde phesiz en nemlisi olduunu beyan
ettii, medeniyetin (umriin) tabi karakterlerini ve ahvalini bilmemekten ibarettir.
Zira, yeryznde mevcut bulunan veya vcud bulan her hadisenin kendine
mahsus bir hususiyeti, tabiat ve ahvali mevcuttur. Bu bakmdan mesela ilkel (bedevi) bir topluma ait olan bir durum ve artlarda meydana gelen bir olayla ilgili
bir haberi, o toplumun artlar iyi bilindii srece, durum ve artlar ondan ok
daha farkl olan meden bir topluma atfetmek veya izffe etmek mmkn deildir.
Gemi ve hal birbirlerine ok benzerler. Ancak bu sathT ve aldatc analoji yeterli
deildir. Zira, hal gemiten birok eyleri saklayarak ondan ayrlr. artlarn (ahval) deimesi (tebeddl) hesaba katlmahdr. Aksi takdirde yanlma mutlak olur.
nsan kurumlar ar ar fakat srekli bir deimeye.maruzdur1ar. te, yanlmann
temel sebeplerinden biri toplumlarn durum ve artlarnda zamanla ortaya kan deimeleri ihmal etmekten ileri gelmektedir (I). Bylece bn Haldun'un dnce
sinde,sosyoloji biliminin isim babas olan ve onun kurucusu olarak banen A.
Comte'un "dinamik sosyal" adn vrdli; toplumu hareket halinde inceleyerek
onun gelime kanunlarn bulmaya almaktan ibaret olup, bugnn modern sosyologlarnn "sosyal deime" (social changes) terimi ile ifade etmeyi daha uygun
grdkleri ve zerinde nemle durduklar toplumsal deiikliklerin sosyal ve sosyo-o
lojik deerine layk olduu nernin verilmesinin ihmal edilmedii grilImektedir.
b) Abval (evre)
kavram
Btn bunlar ise, dnrmzn bilim anlay ve metodolojisi ierisinde "evre" faktrnn sahip bulunduu ehemmiyeti gstermektedir. Bahis konusu olan bu
evre hem tabii ve fizik ve hem de sosyal bir evredir. bn Haldun sosyolojisi
ierisinde evre faktrnn o kadar nemli bir yeri bulunmaktadr ki O bu durumu,
(l) Mukaddime (W. M.)
74
C,
T, s. 5253.
bir varlk olup, toplum hayat zorunludur. Aristo'nun mehur ve veciz "Anthropos
Zoon Politikan" (nsan sosyal bir vanktr) sznde ifadesini bulan ve bata Farabi, bn Sina, Gazali ve bn Rd gibi byk islam filozoflan olmak zere genellikle slam felsefesinde ve dnce tarihinde yaygn bir tema oIaak grlen ve
insann toplumsal zelliini vurgulayan anlay bn Haldi.n'da "insan toplum halinde yaamak zere yaratlmtr" (6), "insan, tabiat icab sosyal (medeni) dir"
(7) ekillerinde ifadesini bulmakta ve bylece "toplum" (el-ictima) terimi o'nun dncesinin anahtar kavramlarndan biri olarak karmza kmaktadr. Nitekim bn
Haldun'a gre "uml'an" (medeniyet) terimi de ayn eyi ifade etmektedir (8). nk
Allah, insan gdasz yaayamyacak bir surette yaratnutr ve stelik insan tek
bana bu ihyalarn karlayacak durumda deildir. Bir ksm slam filozof,
mutasavvvf ve mtefekkirlerinde yer alan ve tek bana yaay, inziva ve infiradm
temelolduunu, toplum halinde yaaym ise anz bi durumdan ibaret bulunduunu savunan ve daha sonra deiik bir dnceden hareketle Daniel Defoe (16601731) nin mehur Robinson eruzoe'sinde ilenecek olan, bn Tfeyl'in (11061184) Hayy b. Yak.zan isimli mehur felsefi romanmda gayet ustalkl bir e(i) a.e., C. I, s. 250.
. 882.
r, s:
84.
(7) ay n yer.
(8)
ayn
yer.
75
kilde mdafaa edilen gr, ibn Haldun'un toplum halinde yaay temel alan
anlay! ile ters dmektedir. Realist bn Haldun, ancak speklatif bir tarzda romanlarda kaleme alnm ve ilenmi olan dnce ve grlere itibar etmemekte
ve dnce sistemini valcadan hareket ederek, fiilen vcfd "bulmu olan toplum
hayatn temel almak suretiyle kurmaktadlr. nk insanlar toplum halinde
yayorlar ve topl~m hayat zaruridir- Bu zaruret, insann hayatnn idamesi meselesinden kaynaklanan bir mecburiyettir. Gdasz yayamyacak ve stelik muhta
oldUu gday tek bana salyamyacak bir biimde yaratlm bulunan insan,
ihtiyac olan bu gday elde edebilmek iin yaknlaryladayanma halinde
olmaldr. Savunma iin,de durum aynidr. Hayvanlar insanlardan daha gl
yaratlmlardr. Allah her hayvana bir mdafaa ~rgan vermitir. insana da dn
ce (el.fikr) ve el (el-yed) verilmitir. Dnce yardmyla insan pek ok san'atlar '
ve marifetleri cra edebilir ve kendini savunup, hayatn ve neslini idame ettirebilir.
Aksi halde insan cinsi (nev'}beer) dnyadan silinip giderdi. ilimler ve san'atlar insan hayvandan ayran zelliklerdir. Silah ve gda tesaninle elde edilebilir.
O halde sosyal hayat insanlk iin kanlmazdr. Sosyal hayat olmakspn nsann
v~rln emniyet altna almaS nmkn deildir. Neslin devam in toplum hayat
kanlmaz bir zarurettir. Aksi halde, 'insann Allah'n yeryzndeki halifesi olarak ilah plan gerekletirmesi ve yeryzn imar etmesi (i'timar) mmkn olmaz diyen bn Haldun (i), bylece Kur'an- Kerim'de insann Allah'n yeryznde
halifesi olarak yaratld ve bir emanetle'ykl olup, buna gre Tanr'nn emir ve
yasaklarna uygun bir biimde dnyay, imar etmesi gerektiini belirten ayetlere
(2) imada bulunmak suretiyle dnce sistemini Kur'ani bir mesnede oturtmaya
almaktadr.
d) Umran
Kavram
ve
eitleri.
Hasl
(2) Bk.: Bakara; 30; En'am, 165; Ahzab, 72; Duban, 38,39; Lokman, 20; Casiye, 12,13; Nahl,
12,14,15,18; Araf, 31; Kasas; 73,77; Cuma, 10; Neml, 86.
(3) KI.: Mukaddime (W.M.) C. r, s. 87:
(4) Kr.: a.e., C.l, s. 75.
76
beyan etmektedir. Bu anlamda yeni bilim "ilm 'l uD1ran" olarak, daha dorusu
"ilm-r tabiat- umran" olatak kar~D1za kmakta,zira umrann tabiatna ilikin
zelliklerinin bilinmemesi bilginleri yanl sonulara srklemektedir (l).
Umran kelimesi 'A.M.R. (
) kknden gelmekte olup, bu da lgatte bir
yerde meskun olmak, oturmak, birisiyle ska grmek, topra ilemek, evin ihtiyalann salamak, mutlu-klmak, imar etmek;mamur hale getirmek, mlk idare etmek, maln artmas, mrn matmak, uzun mrl olmak... gibi anlamlara
gdmektedir. Btn bu manaJar ise,mran kelimesinin kapsamna, bir yandan meskfn olan toprak, te yandan da, her trl Robinsonvari y.aayn kart olan
bir toplumsalln (sociabilite) veya hem belli bir lkenin ve hem de orada yaayan halkil, yani hem corafi ve hem de sosyolojik ve demografik anlamlarn
dahilolduklarn gstermektedirler (2). Istlah manas ile umrana gelince, o, mamurluk, bayndrlk, bayndrlama, mutluJuk, refah ve saadet, ilerleme ve nihayet medeniyetiifade etmektedir. Z.K. Ugan'a gre bn Haldun umran ile "cemiyetler halinde birbiriyle yardmla~arak insanlarn dnyay imar ve yaaylan iin. gereken geinme vasta, esbab ve aletlerini hazrlamalar" (3) n kasdetmektedir. C.
Meri'e gre ise "umra? geni ~anasyla mediney.~t yani bir kavrnn yaptklar
ve yarattklarnn btn, itimai ve dini dzen, adetler ve inanlar" (4) i ifade.
etmektedir, ki btn bunlar sosyolojik mana ile dorudan doruya aakabdrlar.
Nitekim bn Haldun da Mukaddime'sinde yeni bilimin konusunun insan toplumu,nun (el-itima el-be er!) yani umrann incelenmes olduunu beyan ederken (5)
.bu kelimenin ierdii toplumsall yani sosyolojik anlam aka ifade.etmektedir.
Ayn ekilde, el-umra.n el-beeriyi incelemeye balarken 0, ie ilkin insann top'lu;Qlsal1n belirtererk balamakta ve hemen akabinde ('uman kelimesi de ayn
~eyi ifade eder" (6) diyerek bu durumu vurgulamaktadr. Buna gre umran,.bel1i
bir toplumun sosyal olaylarmn tamamn ifade eden medeniyet (civilisation) manaSIlla gelmekte, hatta E. Tylor'la birlikte medeniyetle kltr arasnda bir ayrtro
gzetilmedii ve gei anlamyla "bilgi, inan, san'at, ahlak,hukuk, rf ve adetler ve insann toplumun bir yesi olarak elde ettii yeteneklerden oluan bUtn"
eklinde tarif edildii zaman (7), umran kelimesi i<.trle de ayn eyi ifade eder 01. maktadr.
bn Haldun'a gre, bu ekilde anlalan el-umran el-beeri'nin yani toplumun.
yahut kltr veya medeniyetin iki merhalesi ya da tezahar bulunmaktadr: Bedevi-
Primitve
77
lik (el-umdb; el-bedevi) ve Hazarilik (el-umran el-hazari). H.Z. fjlken bunlar gebe hayat ve yerli hayat eklinde ifade etmektedir (1). Hemen iaret etmek gerekir
ki, sosyolojik yorumlarn' her eyden nce "kucanda yaad toplumun
yapsndan" (2) esinlenerek yapan bn Haldun, umrann iki merhalesi olarak ayrt
ettii bu iki far kl sosyal hayat ekline de phesiz yine her eyden nce bizzat iinde
yaad XLV. yzyl Ku.zey 'Afrika toplumlarn gzleyerek varmak~adr.
1) Bedevi Umran
Bedev
2) Hazari Umran
Hazar! umrana gelince (el-umran el-hazar1), o da ehir hayatna veya yerleik
hayata karlk olmaktadr. Hazariliin de kendi iinde dereceleri mevcuttur ve bu
durum, belli bir yerde karar klm bast bir hayat derecesinden, bu tr bir sosyal
hayatn her trlii kltrel, ekonomik, sosyal, siyas, v.s. gelimt; imkanlarn bilkuvve yahut bilfiil iinde bulundurabilecek tarzda geni bir yelpazenin kanatlarn
oluturan devreler eklinde kendini gsterebilir. Gebeler yerlilerden daha cesur,
iyilie tekilerden daha kabiliyetIi.ve daha zekidirier. nk yerleik hayat ve ehir
hayat halk rahat ve geveklie iter, cesareti sndrr, hrs ve dklkleri kriikler ve bylece adetlerin bozulmasna .yol aar. te yandan yerleik hayat ileri
derecede bir i blmn de beraberinde getirir.
e) Asabiyet
kavram
ve
eitleri
78
dun'da da "umran" ayn eyi ifade ettii gibi, ayn ekilde birincisinde toplumla.
rm geliim ve deiim srecini ifade eden "dinamik sosyal" e karlk olarak ikinci
sinde "asabiyet" terimi yer almaktadr (I).
Gerekte, asabiye terimi, bn Haldun dncesi ile ilgili olarak zerinde en
ok durulan ve eitli tartmalara yol aan ana kavramlardan biridir. talyan msteriki Gabrielli, asabiyetle kasdedilen mana hususunda bn Haldun'un pek sarih
olmadn ifade etmektedir (2). Ona gre bn Haldun bu terimle bazan neseb asabiyetini kasdetmektedir. Esasen "asabe" kelimesi araplar arasnda baba cihetinden akrabalar tesmiye etmek iin kullanlmaktadr. Araplar arasnda slamiyet
ten nceki dnemde kelime br kimseni!! nesebini yahut daha genel anlamda kabitesini hakl .haksz hemen her meselede savunm~s gerektii ve kabile mensuplar
nn bu hususta birlemelerini ifade etmekteydi (3). Buna gre asabiyet baba tarafndan kan akrabas olanlann tabii ve uzvi beraberliini anlatmaktadr. Bununla birlikte, Gabrielli'ye gre bn Haldun bu terimle bazan devletin vcudunu, bazan dini ball ve bazan da slilmlktaki hilafet kudretini kasdetmektedir. De Slane'n "esprit de corps", Van Kramer'in "Gemeinsinn", Rosentlial'in
"group feeling" ve W.Montei 'in yerine gre "esprit tribal", "esprit de dan",'
"esprit de corps", "tribalisme", "consanguinite" "lien du sang" gibi terimlerle
ifade ettii asabiyeti M. Mehdi "sosyal dayanma'" "toplumsal iltisak" (cohesion)
"askeri ruh", "grup dayanmas", "dayanma duygusu" gibi manalarda anlamakta olup, bn Halduncu Trk tarihileri bunu "asabiyet", "asabiyet-i kavmiye"
ve "cinsiyet" gibi tabirlerle ifade etmilerdir. H. Topuolu'nun (4) tesant ba,
sosyal irtibat blJl", toplumsallk (sociabilite) ekillerinde ifade ettii asabiyeti H.
Z. lken (5) dayanma olarak almaktadr. Herhalde, Z.F. Fndkolu'na gre
bn Haldun asabiyet konusunda her trl danklktan uzaktr ve o bununla, neseb balarnn gl olduu yerdeneseb asabiyetipi, baka yerlerde ise dini, hissi
ve mefkurevlolan sebep asabiyetini kasdetmektedir (6). Zira, sla-i (alm insanlarda
tabii olduundan, ayn nesilden gelenlerin bir araya toplanarak bir kuvvet, kudret
ve stnlk sahibi olmalar ve bir ideal etrafnda toplanmalar neticesi asabiyet
ortaya kabilecei gibi, dmanlarn saldrsndan korunmak, saldrlar def etmek, servet kazanmak ve istilalar, 'v.s. iin de kiilerin bir araya gelmeleri veya
gl bir kabilenin tekileri kendi ynetimi altnda toplamas suretiyle ee asabiyet teekkl edebilir (7). Bir kimse doumla asabiyet elde edebilecei gibi, savunma, snma, himaye, uzun egzersiz, eitim st verme ve nihayet hayat ve .ij~
(1) Kr.: G. Labica, a.g..e, s. 38.
(2) Zikreden Z.F..Fndkatlu, a.g.e., C. H, s. 101-lOl.
(3).A. Ate, "Asabe" maddesi, slam Ausik1opedisi, C. i. s. 66.t
(4) H. Topuo~u, Hukuk Sosyolojisi Dersleri, Apkara, Bf. Yay.. '."
(5) H.Z. DIken, a.g.e., s. 234.
.
_,-(
(6) Z. F. FndkOlu, B.g.e., c. ll, s. 102.
(7) M.k;ddime (W.M.) C. i . ~+~~~, . n~"'''-
{I)
Sosyal bnyenin adeta imentosu yada onu ayakta tutan bereketli bir enerji
kayna olan asabiyet, bylece bn Haldun'un dncesine gre tarihi~sosyal
oluumunda mhim roloynayan temel amillerden bud olmaktadr.
birlikte oturmalarndan devlet ve hkmdarlk doduu gibi, I'mlk"
yani iktidarn tesisi ve ayakta tutulmasnda roloynayan temel faktr asabiye olmakta, bu enerjinin dinamizmini kaybederek snmesi halinde ise mlk e kmektedir.
hadiselerin
nsanlarn
80
-ro,
256.
toplamaya alan bir genel sosyolojinin esaslarn ortaya koyifade etmitik_ Konumuz bakmndan dikkate. deer olan huSlls, onun,
daha sonraki ansiklopedik sosyolojinin- temsilcileri 've hatta gnmzn modern
sosyologlar gibi hareket ederek, yeni bilimin konusu ierisine dinin ncelenmesini
dahil etmeyi de ihmal etmemi olmasdr. Nitekim byle hareket etmekle bn
Haldun gerek bir din s.oyolojisi ncs olduunu gstermektedir. Gerekten de
dnrmz Mukaddime sinde yle demektedir:
limin
kuca'nda
duunu
Ne rkarn ve hanedanlann
ne eski milletterin hemzaman olular (te'asur), ne genlite ve din teekkller, mmetler ve cemaatler ierisinde ortaya
kan deiikliin nedenleri, ne s;:utanatlar, dinler., ehirler ve kyler,
gller ve zayflar, kalabalklar ve aznlklar, ilimler ve san'atlar,
kazanlar ve kayplar, deimi genel artlar, yerleik hayat ve gebe
hayat, gemi ve gelecek olaylar, unranla ilgili her ey. Noksansz
olduumu ve deliller ve sebepleri gzelce akladm sanrm" O).
"Hibir
balangc,
Bylece,
gld
hayat
(3) a.e., C.
(4)a.e., C.
(5) a.e., CO
r, s.
11.
r, s. 5263.
r,
s. 76.
r,.s.
77.
81
Corafi
evre
~e
Din
82
rhe snucu teekkl eden devletin mr ile (erdin mr arasnda Skh bir ay niyet
mevcuttur. Bylece tabii mrn yaayan bir devletin, tpk bir ferdin hayatnda
gzlendii gibi byme, serpilme ve k devreleri olmak zere dnemden gemesi mukadder olmaktadr. Siyasi cemiyetin geirecei mukadder merhaleleri ay
rca, zafer tavr, istihdat tavn, fera tavr, msalemet tavr ve israf tavr olmak zere be devreye ayran dnrmz bylece, sosyolojide Spencer, Lilienfeld,
Schaeffle, vs. nn temsil ettikleri Organizmac toplum anlayna ok benzeyen
bir nazariyenin esaslarn ortaya koymaktadr. Ayn ekilde bn Haldun'un mesela
Malthus'ten ok nce demografik faktrn sosyalolaylar zerindeki etkisinden
sz ettii de bilinmektedir. Bunun gibi baka sosyolojik nazariyelere nclk mahiyetinde grlere Mukaddime'de olduka sk rastlanmaktadr. Bunumla birlikte, eitli sosyolojik doktrinler arasndan, bn Haldun'un en yakn bulunduu
phesiz tabiat ve insan yahut cemiyet ve iklim mnasebeti zerinde duran beeri
corafyaclarn ve aralarnda Montesquieu, Ratzel, le Play, E. Demolins, E. Hun
tington, v.s. nin bulunduu corafyac sosyologlarn mensubu olduklar corafya
ekodr. Gerekten de bn Haldun'da Batlamyus sistemi istikametinde bir co
rafyaclk bulunmakta olup, onun bu konudaki grleri "Yedi klim Telakkisi"
nde toplanm bulunmaktadr: Konumuz bakmndan dikkate deer olan husus,
bn Haldun'un corafi evre ile sosyal olaylar arasndaki ilikilerle ilgili analizlerine
dini olaylarla tabii ve corafi olaylar arasndaki mnesebetlere mteallik tahlil,
lerini de dahil etmi olmasdr. Bylece bn Haldun, "Kanunlarn Ruhu" (L'
Esprit des Lois) yazar Montesquieu'den (i) ok nce corafi evre ve din ara'sndaki ilikilerin soyolojik analizini balatm olmaktadr.
Her eyden nce kendi devri ve evresinin bilim anlay ile artlanm olup,
henz daha Kopernik sisteminin bilim Memine gelip yerlemedii bir dnemde
bn Haldun, gerek BatIamyus sistemi ve gerekse zellikle el-drisi gibi slam co
rafyaclarndan edindii bilgilerden yararlanarak, Tanr'nn insaw oraya kendisine
halifelik etmek ve arasn imar etmek zere yaratp gnderdii ve baz ksmla- ,
nndan sular ektiini belirttii (2) dnyay yedi iklim blgesine, daha dorusu bugnn, modern biliminde geerli olan bir tabirle "ekolojik evre" ye ayrmaktadr
(3). Bir kere, dnrmze gre, dnyann gneye doru LO ve kuzeye doru 64
derece uzayan blges umrana elverilidir. Bunlardan kuzeye doru uzanan 64
derecelik alan. birbirinden corafi farklarla ayrlan yedi iklimden mteekkildir.
Bylece, umrana elverili bu yedi iklim blgesi ekvatorla kuzey kutbu arasnda yan
yana sralanmaktadr. stelik bu yedi iklim blgesinden her biri de ayl'lca farkl
\, umran artlarn haiz on paraya (cz) ayrlmaktadr ki, bu durumda dnya, muh
telif oran, kltel ve soyal artlara sahip yetmi ekololojik evreye blnm
(1) Bk.: Montesquieu, Oeuvres Completes, Paris, Seuil', 1964: Livres: xv-XV, zellikle XVI.
r,
s, 91-92.
83
,-
olmaktadr. Daha sonra bn Haldun, bu yedi iklim blgesi ve bunlarn her birine
dahil olan onar czn corafi, antropolojik, v.b. zelliklerini tasvire almakta,
hatta onlarla ilgili bitki ve gda unsurlanna dayal bir ahIiik nazariyesi kurmaktadr
(1).
bn Haldun'a gre, yedi iklimi: a) umdn ve itima hayat iin elvedli iklimIer,
b) umrana elverili olmayan iklimler eklinde ikiye ayrmak ta mmkndr. Bu .
aynma gre, gneyde birinci ve kuzeyde yedinci iklim, havas umriin iin elveri
siz blgelerdir. nk birincisi ok scak, tekisi ise ok souktur. Bunlardan sonra elverisizlikbakmndan gneyde ikinci ve kuzeyde altnc iklim blgeleri gelmekteqirler. Mamafih bu blgelerin gneyde nc ve kuzeyde beinci iklim blgelerine bitiik ksmlar nisbeten umrana elverilidirler. nc, drdnc ve
beinci iklim blgleri ise umran iin elverili blgeleri tekil etmekte olup, bunlardan zellikle AkdenZ sahillerini iine alan drdnc iklim blgesi mstesna bir
berekete saiiptir. yle ki, Peygamberler de bu iklim blgelerinden kmlardr.
Zira bn Haldun'a gre Peygamberler ancak yaratllar ve ahlaklar ynnden en
mkemmel insanlar' arasndan seilmekte olup, bu tr faziletli insanlar da sadece
bu blgelerin rnleridirler. Tanr bu iklimIerde 'yaayanlar hakknda "siz insanlar
._" iin rnek ve hayrl bir kavim olunuz" buyurmaktadr(2). Bu iklim bigelerinin
ahalisinin byle yksek ve stn zelliklerde yaratlmasnn sebebi, peygamberlerin
arsna icabet edebilmeleri iindir (3). Nitekiin bu iklim blgeleinde ilimier,
hner ve san'atlar, gzel yaplar ve giyimler, yiyecek maddeleri ve meyvelerle hayvanlar ve nihayet oralarda yaayan kiilerle, onlann renk, ten, ehre ve hatta
ahlak ve dinleri stnlk ve itidaUeri ile teki iklim blgelerinden temayz etmektedirler (4)..Peygamberlik, dini cemaat1er, saltanatlar, din ve eriat1er, bilimler,
abideler,teknik, ince, zarif,gzeLve yksek san'at eserleri hep onlara mahsustur (5).
84
85
"i
lacam ne srmektedir. Hatta, o bu konuda meseleyi tababet bakmndan dnen ve bir tbbi manzumesinde "ZenciIerin bulunduklar muhitin harareti onlarn derisini deitirip karartm, bilmukabele Sakalibenin (Islavlar) derileri de
souun tesiri ile beyazlam ve narinlemi" diyen bn Sina (985-1037) nn e
istidainin ilmi bir otorite tarafndan desteklendiini gstermeye al
(1). Ancak, konuya realist ve determinist bir tarzda yaklamaya alan bn Haldun,burada kalmamakta, iklimierin ya da ekolojik artlarn beden
ve cisman tesirlerinin tesinde karakterler,manevi, aWaki ve dini hayat zerinde
kesin etkilerinin bulunduunu ne srmektedir. te bu ekildedir ki, bu etkiyi
ekonomik endielerin yan sra dnce ve duygularda ve hatta dini tutum ve davranlarda g;lemek mmkndr. Mesel& bn Haldun'a gre, scak blgelerde ya
da deniz kysnda yaayan kavimlerin genellikle kaygszlk, hafiflik, kararszlk,
oyun ve e&lenceye dknlk veya souk ve sert iklim blgelerindekilerin sukunluk, gelecei d nme, kaygllk gibi ahlak ve karakterleri ile oralardaki iklim
artlarnn yakn ilikisi vadr (3). klimin yar sra gdann da bu konulardaki
etkisi inkar edilemez. Mesela, gda vastalar az ve n~timin g olduu blgelerde
halkn renkleri saf, bedenleri temiz, ekilleri eksiksiz ve ahlaklar gzelolduu gi-.
bi, bu tr etkiler din ve ibadet hayatnda da yanklar uyandrmaktan geri durmamaktadr. te ~u ekildedir ki, mesela, bn Haldun'a gre, iktisad refah ve g
dann bolluu dini yaay etkilemektedir:
hadeti ile
maktadr
Kr.:
Fndko@u,
86
dnmeye
de yararlanarak ve bir tr bilgi teorisi ve insan ruhu zerine psikososyolojik, ~sikolojik ve parapsikolojik tahliller yapmak ve bylece gelitirdii
varlklar ve ruhlarn hiyerarisi anlayndan hareketle tabii, tabiatst ve ilahi
alemler arasnda bir ba ya da baka bir deyile felsefe, tavVuf ve din arasnda
bir tr uzlatrma tess etmek suretiyle vermeye almaktadr.
bn Haldun'a gre, iinde yaadmz bu kainat, bir sebep-sonu zinciri ierisinde bir tertip ve dzen mkemmelii sunmaktadr. Yaratklar alemine gz gezderdiimiz zaman varlklarn basitten mrekkebe doru tedricen ve tabaka, tabaka
birbirlerine bah olduklarn grrz. Muhternlif varlklar ~l.1emlerinden her birinde farkl etkileimlerin mevcudiyeti de bir gerektir. Yaratklar aleminde inkiaf
ve idrak hareketlerinin etkileri bulunmaktadr. Btn bunlar vcuttan ayr ve etkide b;lunan bir eyin varln gstermektedir. Yaratklar1a iliki halinde bulu
nan bu ruhan unsur, idrak ve hareket gcne sahip bulunan ruh ya da nefistenbaka bir ey deildir. Ruhun zerinde, onunla iliki halinde bulunan melekler alemi mevcuttur. Ruhun bu yukar alemle ilikili olmas onun, beeriyet balarndan
syrlarak melekler alemi ile temasa gemesi ya da daha dorusu melekleerek gayb
alemi ile ilgili bir takm bilgilere ve keyfiyetlere vukuf ve idrak imkanna sahip bulunabilmesi demektir. te ruhun manevi cevherinin gerekten kemale ermesi halinde hasl olan ey bundan ibarettir. nsan ruh gze grlmez. Ancak onun beden zerine etkisi aikardr. Denebilir ki, bedenin ksmlar onun organlar ve
glerinden ibarettir. Hissi idrak imkanlar en basitinden en mkemmeline doru
tedrici bir durum arz ederler O). nk insanda hayvandan farkl olaak dnme
ve akl gc mevcuttu. Akln da eitleri de vardr: ilkin,insann evresini tammak
ve onu kendi planlarna uydurmak zere, gerekli teknik ve pratik ihtiyalarn
tatmine yarayan "temyizj akl" vardr; daha sonra insana hemcinslerile birlikte
yaamaktan edindii tecrbeleri idrake yarayan "tecrbi akl" bulunmaktadr. Ni
bayet, bize eyann hakikati, illet ve sebeplerini bildiren "nazari akl" mevcuttur (2). nsanda akl gcnn mevecudiyeti, ruhu srekli olarak dnmeye tahrik(1) .Mukaddlme (W. M.), C. I, s. 189-193.
87
-i
i
i
i
Gerekten de, 1bn Haldun'a gre Allah, insanlardan bazlarm seerek ilahi
hitaba nahariyetle ereflendirmi bulunmaktadr. O. bu kiileri kendisini tan
yabilecek bir ftratta yaratm ve onlar kendisi ile kullar arasnda arac klmtr.
Bu sekin kullarn, teki insanlara kendileri iin iyi olan gstermeleri ve onlara
iyilik yolunda klavuzluk etmeleri gerekmektedir. Bylece peygamberlerin tebli
lerinin esas ve onlann rol, insanlarn iyiligi, onlar cehennem ateinden muhafaza ve onlara kurtulu yolunu gstermekten ibarettir. Tanr elileri olan bu sekin
(1) bn HaldM, tbn BaIClta'dan (1341) sonra Yogilerden ilk sz eden tarihiIerdendir. Bk,; Mukaddime (W.M.) C. I, s. 218.
(2) a.e., C. I, s. J93-]95.
88
(1).
te yandan, peygamberliin gereklii ve lzumu hususunda, insanlar iin toplum hayatnn doal ve zorunlu olduu, nk insanlarn yaamak iin birbirleriyle
yardmlamalarnn gerektii ve bu duruma gre onlar iin bir hakim ve vazi'e
ya da yneticiye ihtiya bulunduu ve bu bakmdan da insan toplumu iin peygamber'in gerekli olduunun ne srmdUn (2); zellikle filozoflar tarafndan
nbvvet akll delillerle izah ediliken, peygamberliin insan iin tabii bir hususiyet olduunun ifade edildiini, zira insanlara bir yneticinin hkmetmesinin,
bir kanun koyucunun ynetmesinin zaruret olduu, bunun da Tanr'nn insanlarn.
arasndan setii peygamberi vastasyla insanlara gnderdii diin hkmlerinden
ibaret bulunduu ve bu bakmdan da peygamberin~ hibir muhalefetle karla
makszn insanlan ynetebilmesi iin, Tanr tarafndan kendisine .bahedilen nderlik vasflanyla temayz ettiinin ifade edildiini belirten bn Haldun, bununla
birlikte, islam filozoflar sahanat hadisesini nbvvet mesesesi ile izaha kalkmaktan ibaret -bulunan bu hkmlerinin iyi temellendirilmeml ve eksik olduunu beyan etmektedir (3). nk bn Halduna gre bu filozoflar psikolojik bir
peygamberlik anlay ierisindedirler ve peygamberlik gibi tabiat st bir vak
ay tabiat ierisinde ve tabii amillerin etkisiyle anlatmaya ve aklamaya al
maktadrlar 4). slam felsefeeilerinin hkmdar1kla peygamberlik arasnda tabii
ve mantki bir ba kurmaya almalann bu ekilde tenkit eden dnrmz,
daha sonra bizzat gzlem ve tecrbeden hareketle kendi grn ve bunun
doruluunu ortaya koymaya almaktidJr. Dnrmze gre, hkmdarlk
la peygamberlik arasnda mantk! bir ba kurmak, toplumsal dzenin her zaman
ve her yerde-bir peygamber tarafndan kurulduuna hkmetmek demek olacak
(i) Mukaddime (y.
s.-
.) C. i, s. 180-189.
(2) a.e., C. I,
77.
(3) a.e., C,'I, S. 88-89,
(4) Z.F.
Fnd.ko~l(l,a,g.e"
s. 107.
89
tr.
hayat
pegamberlii
birbirinden
ayran
bir belirtisi olarak tamamen sosyolojik bir delil ne srmekte ve ileriki bahislerle
ilgili aklama ve yorunlarnda sk sk bu deliline atLflarda bulunmaktadr. Buna
gre, peygamberlin gerekliinin en nemli delillerinden biri, peygamberliin
kendi toplumlarnda haseb sahibi oup, asaletIi ve erefli bir soydan gelmeleri ve
orada onlarn sahip. olmalar gereken nfUz ve itibar ile kavimlerinde himaye grm bulunmalar artdr. Bu hususta, Sahih'e atfen "Aah hi bir peygan:ber gndermemitir ki kavmi ierisinde kendini koruyacak olan kudret ve itibara {menea)
sahip bulunmasn" veya Hakim en-Niaburi'nin (vef. 1014) "Mstedrek"indeki
bir baka rivayete nazaran "kavmi ierisinde zenginlik ve servet sahibi bulun~
mu olmasn" mealindeki hadisine iaret etmekte ve ayrca yine Sahih-i Buhari'de
geen, Heraklis'n Ebu Sfyan'a ynelttii, Hz. Peygamber'in Mekke toplumundaki haseb ve neseb durumu hakkndaki sorusu ve onun "Aramzda O'nun
nesebi saygl ve asildr" demes zene Heraklis'n "Peygamberler, kendileri(1) Mukaddime, (W.M.) C.
90
s. 87-89; Z.F.
Fndko~lu,
a.g.e., C.
s. 10'7108.
nin bir asabiyet ve evketle kffarn azabndan korunmalarn salamak ve risalet grevini yerine getirerek, Allah'n emirlerini teblii ve dini ve cemataatini'
ikmal etmei zere, kavimlerinin nesilleri en erefli ve en asaletli olanlarndan
gnderilirler" dedii hadisi zikretmektedir. Yani bn Halduu'a gre, Allah Peygamberini ancak onun ahsm koruyacak ve dini yaymak hususunda kendine
yardm edip, bunu gerekletirebilecei kudret sahibi kavimden gndermitir ve
her peygamberin, kendisine vahyolunan ilahi teblileri yayp, bylece oluan dini
eemaatin himayesini elde etmedii srece, dine nanmayanlar ve kendisine kar
kanlara kar onp. koruyacak olan bir asabiyet ve evkete ihtiyac bulunmaktadr
(1), ki btn bunlar bize, konumuz balamndan, bn Haldun'da din ve asabiyet
ilikilerinin derinletirilmeye allmas gerektiini gstermektedirer.
ynnden ya da statik vechesinden dinamik vechesine gelmi bulunmaktank dnrmze gre Hitirnai zmreler, bilhassa umra.na kavumu ve
mukadder mrnii,'yaam"hazeri yani medeni halklarla bunlarn yerine gemek
isteyen "bedev" y~ni airi gruplar arasnda bu mcadele devam ederken rol oynayan ma'eri kudret" (2) asabiyet olup, phesiz bu kudretin ierisine din de dahildir.
yz.
Ancak daha nce, u hususa aklk getirmekte fayda vardr. Acaba bn Haldun, ayrd ettii iki temel sosyal grup eklinden birincisi olan ve dorudan doruya
neseb asabiyetine dayanan yan'i yeleri birbirine her eyden nce kan ba ile bal
bulunan ve stelik hazeri hayatn ve umrann beiini tekil eden zmrelerde dini
yaay konusuna tamamen ilgisiz mi kalmtr? Baka bir deyile, modern din
sosyololannn ve zellikle bamsz ve deneysel bir bilim olarak ortaya kt ilk
dnemlerde din sosyolojisinin bilhassa ilenmi bir blm olan "ilkel toplumlar'
ve dinlerin sosyolojisi"konusunda, toplumu objektif ynden inceleme amacnda olan dnrmzn hibir katks bulunmamamaktamdr?
.
a) Ilkel T.oplumlar Ve Dinlerin sosyolojisi
Gerekten de, vahi tabiatn rtasnda basit ve ilkel bir tarz. olarak ortaya
ve sadece her eyden nce kendisine lzumJu olan tedarik etmek zere ziraat
ya da 'hayvanclkla ve ounlukla gebe olarak yaamaktan ibaret bulunan badiye
hayat ile ilgili olarak bn Haldun, Yedi klim Nazariyesini anlatrken, umrana
elverisiz veya az elverili blgelerin halklarnn dinlerinin ilahi dinlere nisbetle dakan
(1)
Kr.:
(2) Z.F.
Mukaddime (W.M.)
Fnnko~lu,
c. r,
91
etmemektedir. Ayn ekilde bn Halun, badiye hayatmn sk bir dini hayat ger
ekletirmek eiliminde olduuna iaret etmektedir (2). Dnrumze gre, F.
Tnnies'in "cemaat" (Gemeinschaft) tipi topluluklar adm verdii bu ilkel airi
gruplar, medeni toplumlarda grlen manev dini deerlerin alt-st olmas olay ile
karlamamaktadrlar. - Umtann en yksek seviyesine ula hazed toplumlar,
kendilerini lks ve israfa terk etmek suretyle dinden uzaklatklan ve bu tr toplumlarn dini canlln eri alt seviyesini temsi~ etmelerine karlk, cemaat tipi ilkel
ve gebe gruplar da yksek dzeyde bir dini canllk arzederler. Kendilerine has
bir ekono~ik, s6sal, dini ve kltrel yapya .sahip bulunan bu toplumlarda, kabilenin bykleri ve eyhleri onlarn yneticileri ve hakimleridirler. Onlara itaat ve
hrmet toplumun deer yarglarn oluturUr ve toplumun i dzeni bu kurallar sayesinde salanr. Ksacas umrann her merhalesinde, o merhaleye mahsus bir dini
yaay tipi gzlenir (3).'
b)
Yerleik Topmlann
Dinamik Ve
Foiksiyonel
Din Sosyolojisi
(1)
Mkaddime (W.M~)
C. I, s. 167.
s. 85; R. Yumuk, "bn Haldun'da Devlet Gr" . Fak. Dergisi, Ersurum, 1978, C. lU, Sa.
1-2, s. 238-239.
92
Asabiet
bn Haldun'a gre, bedevi umrandan hazeri umrana geite roloynayan temel dinamik faktr asabiyettiI. te yandan, dnrmeze gre siyasetin yan sra
dini alanda baar salamada da asabiyet roloynamaktadr. Zira, hadis-i erife
gre "Allah, halkmn. himayesine (menea) sahip bulunmayan hibir peygamber
gndermemitir" ve her peygamberin iinde yaad toplumda prestij sahibi
olmas yani kendisini dine inanmayanlara kar koruyacak olan bir asabiyete sa~
hip bulunmas gerekmektedir (2). Bu durum peygamberler iin geerli olduu
gibi, ayn'zamanda normal insanlann umumun (elkarfe) zerinde hakimiyet kurup onlan ynetebilmeleri iin daha da g~rlilik kazanmakta olup, bu nedenle bn
Haldun Eserinin ncii babmn altnc faslna "Dine Davet Asabiyet Olmakszn
Hayatiyetini Srdrerne" baln koymakta ve slam tarihinden setii eitli
rneIderle bunun doruluunu gstermeye almaktadr. Bu cmleden olarak
mesela 1141 e doru isyan etmi bulunan ve tasavvufadair "Kita\:) hal en-~a'leyn"
adl eserin sahibi bulunan eyh Sufi bn Kas (vef. 1151) nin durumWlu lik,
retmektediI'. bn Kas" Endls'te bir isyan karm ve Muvahbid-Mehdi'denaz
bir zaman nce gerek bir misyoner propagandaya girimitir. Taraftarlan
e!-MurabitOn '(daha dorusu el-MuridOn) diye adlandrlmaktaydlar. O srada
Murabtlar Muvahhitlerle megul olduklanndan, O, balangta baz baarlar elde ettiyse de, hibir kabile kendisini desteklemediinden yani gl dir asabiyete
sahip bulunmadgmdan, sonuta Muvahhidere itaat etmek zorunda kalnutr.
Ayn ekilde, umumun dini konularda temel n~slara aykr den uygulamalarna
(1) Mukaddime (W.M.)
C. I, s. 246-249.
93
kar kan
94
c. n,
s. 673-678.
s. 310-311.
95
".
Din ve politika ii11eri ile ilgili olarak, Ara'plarn zel durumuna da iaret
eden bn,Haldun, Cahiliyet dneminde sistemli ve tuta:rl bir devletkuramadklan
halde ilk olarak slamiyetle birlikte gl bir devleti oluturmu bulunmalar
vakasma bakarak Araplarn ancak peygamberlik ve ,-;elilik gibi bir dini strktr
(sbga) sayesinde egemenlik kurabileceklerini belirtmektedir. phesiz Kuzey M
rika'da din davasnda bulunarak Muratbi hakimiyetini kuran bn Yasin (ver.
1059) in durumu ile Muvahhidi hakimiyetini kuran ve Mehdi'-Muvahhidin lii'
kab ile anlan bn Tumert (1077-1128) in durumu da bu konuda dnrmze
canl birer rnek tekil etmilerdir. bn Hadun'a gre Araplar-phesiz bedev!
Araplar- bedevilerin en bedevisi olup, sertlik, kibir, ihtiras vekskanhklarsebe .
biyle bakasnn otoritesini kabule en az yatkndrlar"Onlarn emelleri nadiren tek
bir ama ve ideale ynelebilir. Kibirli ve kskan karaktererini yattrarak onlar
bir ideal etrafnda birletirebilmek iin, bir din otoritenin, bir peygamberin veya
bir velinin etkisi gerekmektedir. Esasen sadece peygamberler semav bir nusret sayesinde halkn Mederine muhalefet edip, onlan a~tklar hallerden vazgeirir ve
allmam vaziyetlere sevk edebilirler. Dini cemaat baglar etrafnda toplandkla
onda bede~i Araplan itaat altna ,almak ve. birletirmek gayet kolaydr. lerinden
bir peygamber veya bir veli Allah'n emirlerini gzetmelerini onlardan istedii
zaman onlar birleip btnleir ve iktidara ve hakimiyete eriebilitler. Zaten hibir
halk Araplar kadar kolaylkladini gerei ve doru yolu kabul edemez. nk
onlann tabiat bozguncu a1lkanhklardan uzak kalmtr (3). GercelGte bedevi
Araplar dev let idare edebilecek kabiliyetler ve mab.aretlerden uzaktrlar. Onlarn
sosyal dzeni ayakta tutabilmeleri dim bir yap (sbga) tarafndan temelden etkileiip d~itirilmelerine baldr. Mesela lsHimiyet tarafndan etkilenen Araplar
(1) Enfa!, 63.
96
Hz. Muhammed'in arkasndan gitmiler, ancak daha sonra dinlerini ihmal etmiler, politikay unutmular ve bedevi hayata geri dnmlerdir (1).
Filozoflarn devlet grn tenkit eden bn Haldun, devleti yneten kanunJarn akl ve ba~iret sahi-bi zeki insa.i.lar tarafndan rasyonel bir temele gre tesis edildii .siyasi ynetimle (mlk), onlarn aini kanun eklinde ilahi bir mesnede dayand durumu (eriat) birbirinden ayrmakta; .birincisinin sadece bu dnya in,
ikincisinin ise hem bu dnya ve hem de teki dnya iin faydal olacan ifade etmekte; bu dnyann fani v.e bo olduunu, dnya hayatnn lm ve yok olma
Ile son bulduunu, Allah'n ise Kur'an'da (2) belirttii zere, insan gayesiz yaratmadOl, insarin gayesinin kendini teki dnya saadetine.gtrecek olan dininden
yani "gkler ve yer kendisine ait. olan Allah'n yolu" (3) ndan ibaret olduunu
belirtmektedir (4).
(3)
llra,
53.
8.
367-370.
(6) Milmtehine, 3.
(7)
M{lkaddine
(W.M.), C. I, s. 398-400.
.97
98
doal bir kurum olup, bu donemde eyann tabiat, olayjarn' aknn tabii bir neticesi olarak ortaya kmtr. Zira nemli olan ,tabii" asabayitter. Bu da kalabalk
gruplarda~ yaylan zihniyetten ibaret olup, onlarn en gls tekilere haKim olur. stelik din de bu tr bir doal asabiyetIe eliki halinde olmaz (1). Fitne yani
slamdaki ilk i sava, Hilafet rejiminin yerine bir iktidar grubunu yani Emevileri
ibana getirmi, bylece iki asabiyet birbirinden ayrlarak sadece ikincisi h
kmran olmutur. Esasen din mlk zemmetmemi ve idaresini yasaklamam
tr. Dinin reddettii zulm, zorbalk, hakszlk ve nefsaniliktir (2). '
Lkse, dnyaya temayl, hmkdarln nemli bir belirtisi sayan bn Haldun, lks ve israfa umrann en yksek seviyesinde eriildiini, bu durumun ise dini yaay gerilettiini srarla belirtmekte (3), ayn ekilde slam toplumlarnda
binann azlk-okluunu da dini inancn gllk-zayf1na balamaktadr.
Buna gre, slamiyetin balangcnda din evki fazla olduundan dnya alakasn
dan itinab ediliyor ve byk binalar kurma hususunda itidal haddi tecavz
edilmiyordu. Mesela, Hz. mer devrinde Ashab KMede sazdan ve kamtan evler
de yaamaktaydlar. Ta ve tula ile bina ina etmek zere halifeden -izin istendi.
O da oda~an fazla yapmamak ve yksek katlar ina etmemek artyla izin verdi
ve kendilerine Hz. Peygamber'in snnetine gre hareket etmelerini tavsiye etti.
Ancak zamanla bu dini aHika gevediinden, dnya zevklerine ve lkse dalnd ve
binalar ykseltildi. Bununla birikte, devletler inkraz yolunu tuttuklarnda slam
lkelerinde muhteem binalarn says da aza1d1 diyen bn Haldun, bylece dine temayl ile dnyaya temayl ayrmakta, bu ikisinin birbirleriyle ters orantl
old~klarm ifade etmektedir. Bu hkme gre, dine ballk arttka dnyevi alakalar azald gibi, b,nun tersi de doru olmaktadr (4).
bn Haldun, halifenin Kureyten olmas artn da asabiyetle yakndan ili
kili grmekte ve bu artm Kurey'in asabiyetinin hakim olduu dnemde geerli
olan tarihi br anlamnn bulunduunu ne srmektedir. Sakife gnnde Ashab
Kureyten olma artn toptan kabul etmilerdir. nk bu devirde Kurey, Arap kabileleri arasnda asabiyeti en kuvvetli olan idi ve mslman cemaat ierisinde onun bu gl asabiyeti birlii salayacak, her trl blnmeyi nleyecek
bir stnle sahipti. Bu bakmdan btn teki Arap kabileleri Kurey'e tabi
oldular: teki Arap mslman olmaYan kavimler de mslman cemaatin kanunlarma boyun ediler. slam ordular olduka uzak lkeleri fetlettiler. Emeviler ve
Abbasiler dnemlerinde de durum byle idi. Bununla birlikte, zamanla Kurey'in
iktidar zayflam, islim devletinin snrlarnn ok fazla genilemi olmas, Ku(1)
Mukaddim:
5.
771.
99
eski gcn kaybetmitir. Bu dUl umda onlar, halifemn grevleini yerine getiremiyecek bir hale gelmilerdir. Boyle olunca, Kurelilerin dnda baka ka~irnIer
ve gruplar onlara hakim olmutur. Bugn her lkenin kendi mahalli' asabiyetinin
kendine mahsus temsilcileri bulunmaktadr (1). diyen bn Haldun, bylece, zaman
ve artlarn de~imesi sonucu hilafetin kurey'e aidiyet artnn fiiliyatta geerlili~ni yitirdiini ifade ederken de yine asabiyet nazariyesine dayal bir aklama yolunu tutmaktadr.
Bylece, slamda din ve siyaset ilikilerine asabiyet nazariyesi asndan
yaklamaya alan bn Haldun, ayn ekilde slamda ortaya kan. pek k frka
lama, mezhepieme, gruplama
ve itizal hareketlerinin temelinde dini sebepsiyasi .sebepleri de grmekte ve bu bakmdan da din grupla
malar yine asabiyet nazariyesi ile anlamak ve aklamak eilimi gstermektedir.
Bu cmleden olarak, mesela gayr mtecanis lkelerde slamiyetin hakimiyetini
glkle gerekletirdiine iaret eden bn Haldun, rnek olarak slamiyetin
Kuzey Afrika'ya yerlemesinden itibaren sk sk isyanlarla karlatn ve isyanc
lanh bir, ok defalar Haricilii kabul ve Snni hakimiyete kar onu bayrak edindiklerini, ancak bu isyan ve itizallerin temelinde siyas, sosyal ve'k1trel kanaat
ve ideal farkllklarnn yatmakta oluunu gstermektedir (2). Bylece bn Haldun,
modern din sosyolojisinin en esasl konularndan olan din ve toplum mnasebetleri
ile din gruplamalar konularna el atma hususuda da nclk etmektedir.
lerin
yan sra
d) Din ve asabiyet
arasndaki karlkl-
mnasebet
Grld gibi, umrann dinamik sosyolojisine, tavrlar nazariyesi erevesinde yaklamaya alan bn Haldun, sz konusu nazari yesinde asabiyete fonksiyonel bir yer ayrmakta; te yandan, bu erevede din konusuna yaklarken de
din ve asabiyet arasnda karlkl bir etki-tepki ilikisi anlayina dayal bir mnasebeti ortaya koymaktadr. Buna gre, tavrlar nazariyes, umran asabiyet ve
din arasndaki ilikilerin mekanizmas karlkl bamllk ve etkileime dayanan bir
determinizm erevesinde idrak olunmaktadr. Bu ereve ierisinde din yerine gre
etki eden ve yerine gre de etkilenen dinamik bir deikendir. Mamafih, determinist
ve devri bir toplum ya da bizzat dnrumzn terimi ile umran anlayna sahip bulunan, yani toplumlarn muhtelif dereceleri olan zarurl bir tekiimle tabi
olduklanm ve tabiatn onlara verdii eu yksek kemal derecesine ulatktansonra
inhitatm balayp inkirazla sona ereceini ne sfuen bn Haldun'a gre, bir
toplum aneye balaynca onun bu skfitunu hibir ey durduramaz. Din dahi
bu ke mani olamaz. Umrann k, onu. ayakta tutan toplumsal dayamma
ve btnleme bann mukadder inhitatnn bir neticesidir. Gnmz toplumlann
100
da olduka rabette olan slah, iyiletirme ve ilerleme kavramlar bn Haldun dncesine yaban. gzkmektedirler. Bu durum, bn Haldun'un pek ok arat
nclar tarafndan fatalist ve hatta pesimist olarak yorumlantasnaneden olmu
tur (1). Gerete, bir ksm dndere gre (2) insani cemiyet mefhumunu tanmla
yan bir devri tarih telakkisi olmak yerine, slam tasavvufunu seciyelendiren "ilahi bir plana gre asla dn" esasnn tatbikatndan ibaret bulunan devri toplum
anlay, bn Haldun'un slam dncesi ve medeniyeti hakkndaki determinist bir
tarh anlaynn bir sonucudur. Mamafih, yine bn Haldun a gre, bu devri anlay ierisinde ner k ayn zamanda orada dinin de nemli bir deiken olarak yer ald yeni bir balangca hazrlktr. Zira, her kle birlikte ilk hale, be~
devi hayata dn balar. Bu ise umriin iin yeni bir balangtr ve bu sre bylece tekerrr edip gider diyen bn Haldun, eserinde, slam tarihinden ve zellikle
kendi yaad ssyal evre olay Kuzey Afrika tarihinden konuyu aydnlatc sa
ysz rnekler sunmaktadr (3).
VID Sonu
Din ve toplum ilikisi perspektifinden yaklaarak, Mukaddime'si zerine gerve bu konudaki bir ksm derinletirmeleri ilerideki almalara b
rakarak sadece baz temel noktalara iaret etmekle yetindimiz bu aratrma bize
~ka gstermektedir ki, XIV. yzyln tecrbeci, aklc ve realist dnr bn
Haldun, ancak XX. yzyln balarnda iinde doduu ve gelitii teki bilim
dallarndan ayrlarak bamsz, sistematik ve deneysel birdisiplin halinde bilim
dnyasndaki yerini alm bulunan ve toplumlarn ortaklaa dini y~ay, din ve
toplum ilikileri ve dini gruplarn objektif incelenmesinden ibaret bulunan deneysel .
din sosyolojisinin tarihi ierisinde mtistesna bir yere sahip bulunan nemli -bir
dnr, gerek bir din sosyolojisi ncsdr. Zin!., yukardaki aklarnaiardan
anlald zere, Orta ala Modern Zamanlar arasnda bir geit ve ok ynl
bir dnr olan bn Haldun'cia nve halinde de olsa pek ok modern dncelere
rastland gibi, gnmz dinsosyologlarnn zerinde nemle durduklar din ve
toplum ilikileri ile dinin toplum hayatndaki yeri ve rolu meselesi de O'nun eserinde zerine eildii nemli konulardan biri olarak karmza knaktadr. Esas.en, evrensel tarih olma amacna ynelik eserine devrindeki tarih ve daha dorusu
ilin anlayn tenkitle balayan ve tand mverrihlerden hibirinin alelade vak'anvislikten teye geemediklerini belirten, bu byk alHime, ilk olarak kendisinin kurduunu ne srd "yeni bilim" in konusu ierisinde; tarihi metotla
etletirdiimiz
101
102
(2) Gumplovicz, bn Haldun da timaiyat (ev. Z.F. Fndkoitlu), Z.F. Fndkogu, H.Z. DIken,
a.g.e., s. 82-106 da yaynlanmtr.
103
"ilmi hakikatleri b.ir hrriyet inde izah etmenin tehlikelerini nleme hususunda
bn Haldunca kullanfrru bir are" olarak kabul etmek mmkn deildir. Esasen,
. H.A.R. Gibb gibi baka bir-ksm aratrclar, bn Haldun'un Mukaddime'sinin
her bahsini bir ayetle tamamlamas karsna O'nu snni fukaha ve sosyal filozoflarn yolundan giden bir mtefekkir olarak kabul etmektedirler (1). Muhanmed
kbiil ise, bn Haldun'un, Mukaddime.sinin btn ruhunu Kur'an- Kerim'den
aldilhanla kaleme aldn beyan etmektedir (2). Kanaatimizce~ dine hayatta
en st~n, en yce ve en nemli yeri ayrarak, Snni sllim dncesine ve EhU
Snnet akidesine ait unsurlar -mkemmel bir objektiflikle tenkiti bir szgeten
geirilen tecrbi verilere ve rasyonalist unsurlara balamaya muaffak olan bn
Haldun; XIV. yzyln kapal bir evresi iinde, akl, ilim, iman, tecrbe ve tenkiti
dnceyi eserinde en gzel ekilde birletirmi ve bu yolla Mukaddime adeta
"izn-i ilahi ile ilmi iIliyet telakkisini bartrmakta mstesna bir ustalk gsteren"
(3) mkemmel bir abide olmutur.
Geri, her eyden nce kendi yaad devrin ve evrenin artlar ile slDran
m bulunan bu byk slam aliminin bir ksm grleri, bilimsel alanda kaydedilen
104