Professional Documents
Culture Documents
TİRAN 1974
Türkçesi Fatma Korcan
KOMÜN YAYINLARI
Bu kitap «8. Nëntori» Basımevi tarafından 1974 yılında Tiran'da «The Party Of Labour Of Albania On
The Building And The Life Of The Party» adı altında yayınlanmıştır.
2
4)Hücrelerde ve komitelerde görev, üyeler arasında her birinin yeteneklerine göre dağıtılmalıdır.
5)Herkim parti programını kabul eder, parti örgütünde (hücrede) aktif yer alır ve' üyelik aidatını
öderse, parti üyesi olabilir.
6)Hücreler ve bölge komiteleri arasında ve alt ve üst komiteler arasında sıkı bağlar kurulmalıdır.
7)Komiteler, hücrelerin ve her parti üyesinin çalışmasını sürekli kontrol etmelidir. Özellikle eski
ahbap çavuşluğun hücrelerimize sızma olasılığına karşı uyanık bulunmalıyız.
8)Partiyi sağlıklı bir duruma getirmek için hücreler olabildiğince fazla inisiyatif almalı ve yönetici
yoldaşlar bu inisiyatife her türlü yardımı yapmalıdırlar. Yoldaşlar tüm irade ve isteklerini Partinin
günlük çalışmalarında kullanmalıdır. Partiye olan sevgilerini arttırmalı ve komünist adını ve Partinin
adını lekelemeden korumalıdırlar.
9)Disiplinsizlik ve parti çalışmalarını ve kararlarını hor görme ve küçümseme, örgüt içindeki en vahim
ve en zararlı belirtilerdendir. Bütün bu belirtilerin yok edilmesi, sıkı disiplin ve tüm parti kararlarına
tam uyulmasının zorunlu olması önemlidir. Bunun için parti, disiplini ihlal eden, anarşist, oportünist
ve tasfiyecilik eğilimleri veya kötü ihtirasları olan unsurları acil bir biçimde saflarından azletmelidir.
10) Partinin güvenliği ve sırların sınıf düşmanından saklanması konusunda bazı tasfiyeci, oportünist
ve hain unsurlar işkenceye dayanamadıklarını, yoldaşlarına ihanet ve onları teslim ettiklerini söylerler,
bunlar proletarya Partisine yabancı görüşlerdir ve acımasızca bastırılmalıdır. Bugüne dek güvenliğimiz
hep kötü olmuştur. Örgütümüzü sınıf düşmanına karşı korumak için gizliliği sağlamalı ve perdenin
arkasına saklanıp kendi içimize çekilmemeliyiz.
11)Örgütsel bağlarımızı, şimdiye dek hiçbir şey yapılmamış veya çok az şey yapılmış yerlere
uzatmalıyız.
12)Geniş halk yığınları içinde ajitasyon ve propaganda eylemi ile uğraşmalı, mücadele hareketlerini
örgütlemen ve yürütmeliyiz.
13)Yığınların gerilla hareketini, gelecekteki ordunun iskeleti ve diğer siyasi partiler ve ulusal kurtuluş
hareketiyle birlikte, gerilla birimlerinin gerçek maddi ve siyasi temeli olacak şekilde yaratmalı ve
örgütlemeliyiz.
14)Kadınların görevinde de değişiklik yapmak gerek. Bugünkü durum bizi, özellikle kadınlara ciddi
görevler yüklemeye zorunlu kılıyor; kadınları partiye almalı ve onların, kadın yığınlarını, kurtuluş
savaşında harekete geçirme çalışmalarına yardımcı olmalıyız.
15)Parti örgütü ve yüksek organlar, Arnavutluk Komünist Gençliğinin gelişmesine ve tüm dürüst
Arnavutluk Gençliğinin harekete geçmesine yardım etmelidir.
16)Parti örgütü, kurtuluş savaşındaki geniş kitle hareketlerini sürdürebilmek ve beyaz terörün
kurbanlarına yardım edebilmek için Parti yararına bağışlar toplamalıdır. Bu görev güçlendirilmen ve
tüm ülke çapında yayılmalıdır.
Her örgütün bir çeşit disiplini olmalıdır fakat Komünist Partimizde, işçi sınıfı ve halkın en bilinçli
evlatları olan parti üyelerinin yüksek bilincinden kaynaklanan özel bir disipline gerek var. Yeraltı
faaliyetinin zor şartları daha sert bir disiplini, özellikle burada, Arnavutlukta, gerekli kılmaktadır. Her
parti üyesi parti disiplinine uymalıdır. Çok sayıda düşmanı olan partimiz çelikten disiplin ve birlik
olmadan, mücadeleyi başarıyla sürdüremez. Disiplinsizliği partiye, onu içerden yıkma amacıyla sızan
yabancı unsurlar getirmiştir. Nitekim, küçük burjuva ruhlarından kurtulamamış çeşitli küçük burjuva
unsurlar, parti üyesi olacak kadar olgunlaşmamış kimseler veya mesele çıkaran zemini parti aleyhtarı
ve Troçkist hareketlere hazırlayan kariyeristler partiye girmiştir. Eğer gözlerimizi açarsak bu kimseleri
tanımak çok zor değildir.
Konferans1 ve üst organlar2 Arnavutluktaki parti örgütünün, Arnavutluktaki tüm komünist örgütlere
hakim olan sağlıksız durumun giderilmesine var gücünü vereceğine ve içinde bulunduğumuz
koşulların Partimize yüklediği büyük görevleri yerine getirecek Partinin tüm örgütsel kuvvetlerini,
Partinin bolşevikleştirilmesi mücadelesine sokacağına ant içti.
3 Arnavutluk Komünist Partisi Eylemcilerinin 1. Danışma Toplantısı, görüşmelerine 8 Nisan 1942'de başladı, bazı aralıklarla 3 gün sürdü. Asıl
rapor Enver Hoca Yoldaş tarafından sunuldu. Toplantı, Partiyi güçlendirecek görevlerin sürdürülmesi, kitlelerle bağlar kurulması ve pekiştirilmesi
ve onların Ulusal Kurtuluş savaşında harekete geçirilmesi kararlarını onayladı.
4 Arnavutluk'un temel komünist gruplarının toplantısı 8-14 Kasım 1941 tarihleri arasında, gizli olarak yapıldı. Görüşmelerin ilk gününde grupların
birleştirilmesi ve Arnavutluk Komünist Partisi (AKP)'nin kurulmasına ilişkin tarihi kararını aldı. Toplantı, her grubun faaliyet raporlarını,
Arnavutluk'taki komünist hareketin başarı ve kusurlarını ve Parti'nin karşılaştığı hayati sorunları dinledi.
Partinin ideolojik, taktik ve örgütsel sorunları tartışılırken grupların temsilcileri arasında bazı ayrılıklar ortaya çıktı. Enver Hoca Yoldaş ve diğer
yoldaşlar, «Gençlik» grubu başkanlarının anti - Marksist ve tasfiyeci tezlerine karşı sert bir mücadeleye giriştiler. Komünist hareketin döneklerinin
Arnavutluk'ta yaymağa başladıkları sosyal-Demokrat görüş, Troçkist çizgi ve kendisini 'Arnavutluk Komünist Partisi' olarak gösteren «Ziyarri»
grubuyla birlikte komünist grup safları arasında kök salan yabancı görüşler kınandı. Toplantı, uluslararası durumun ve Arnavutluk'taki komünist
hareketin tam bir tahlilinin ve Marksist-Leninist değerlendirmesinin yapılması kararını onayladı; AKP'nin hangi ideolojik ve örgütsel temel üzerine
kurulduğunu, devrimci program ve taktiklerini belirledi.
5 Korca komünist grubu 1929 Haziranında kuruldu. Arnavutluk işçi sınıfının ilk devrimci örgütüydü, fakat belli ideolojik ve örgütsel zayıflıkları vardı.
Anti-Marksist unsurlar gruba sızdı. Üyeleri tarafından incelenen komünist eserler tamamen Marksist değildi; Trokçist ve anarşist yayınları da
kapsıyordu. Bu hatalar yüzünden işçi hareketinden ayrı kaldı ve kendini Korca şehrine hapsetti. İlk 1928 yılı başlarında bir Arnavut komünist gru-
bunun kurulmuş olduğu Sovyetler Birliğin'den, önde gelen komünist militanlardan Ali Kelmendi'nin gelmesiyle, Korca komünist grubunun faaliyetleri
yeni bir aşamaya girdi. Grubun üyeleri legal ve illegal çalışmaları birleştirmeğe, legal işçi ve esnaf topluluklarında faal görev alıp onları devrimci
örgütler haline getirmeğe başladılar. Marksist eserlerin gerçek çevirisini yaptılar ve eylemlerini diğer şehirlere, özellikle, Enver Hoca Yoldaş ta-
rafından yönetilen ve sonradan komünist ve anti-faşist hareketin başkentte önemli bir merkezi haline gelen bir şubenin kurulmuş olduğu Tiran'a
yaydılar.
6 İşkodra Komünist grubu 1934 yılında kurulmuş ve diğer pekçok şehre de yayılmıştı. Grubun başı, yanlış teorik görüşleri olan ve siyasi körlükle
damgalanmış bir aydındı. Zogo rejimince yakalandığında soruşturma sırasında dize geldi ve grubundaki tüm yoldaşları hakkında konuştu. Grubun
faaliyeti, öğrenci ve esnaf kesimiyle, bir kısım iş merkezlerinde kısıtlanmıştı. Bu grup açık bir siyasi çizgiden, belirli bir örgütsel yapıdan disiplin ve
gizlilikten yoksundu. Diğer gruplar gibi İşkodra grubu da Marksist eserlerden uzak, Troçkist ve anarşik yayınlar etrafında dolaştı.
7 «Gençlik» grubu 1940'da, komünist hareketin bölünmesi ve zayıflığı sonucu kurulmuştu. Korça'nın bir bölümü olarak işe başladılar ve sonra ayrı
bir grup olarak ortaya çıktılar. Troçkist ve anarşik görüşleri bilinen unsurlar kendilerini başa getirdiler. Grup saflarını, burjuvazi ve küçük burjuvazi
içinden çıkan aydınlarla büyüttü. Önderliği, anti-Marksist bir ideolojik ve siyasi platformla ortaya çıktı. Arnavutluk'un proletaryadan yoksun ol-
duğuna ve Arnavutluk'ta sınıf mücadelesinin olmadığına, bu nedenle Komünist Partisinin kurulması ortamının bulunmadığına, köylünün tutucu ve
gerici olduğu ve işçi sınıfının müttefiki olamayacağına, kitlelerle bağ kurma ve onlar arasında çalışmanın kadroları tehlikeye atacağına, faşist
işgalin kapitalizmin gelişmesi ve proletaryanın büyümesine yardım edeceğine(!) inanıyorlardı.
8 Korça'dan ayrılan, Tiran'daki küçük bir Troçkist grubun başı olan Llazar (Zai) Fundo, gericiliğe ve işgalcilere hizmet etmiştir.
9 Korça'dan ayrılan, Tiran'daki küçük bir Troçkist grubun başı olan Aristid Kendro, kendini gerici ve işgalcilerin hizmetine vermiştir.
5
gruplar döneminde, kendi gruplarının amacına göre fevkalade 'militanlar' ve birinci sınıf 'ajitatörler'
olmuş olabilirler) Parti üyesi olarak çok zayıf göründüler. Bu yoldaşlar daha önceden tanınmadığı için
bu sonuç ortaya çıktı ve bunun için saflarımızda pekçok zararlı ve kararsız unsur bulunmaktadır. Öyle
görünüyor ki grup ruhu ilk başta düşündüğümüzden daha güçlüdür. Bu kişilerin çoğu, grupların
uzlaşması konusunun tatminkâr olmaktan çok uzak olduğu Tiran'da kaldı, zira, kendilerini yeni
örgütsel çizgiyle uzlaştırmada güçlük çeken en kavgacı taraftarlar dahil olmak üzere bütün grupların
temsilcileri buradaydı. Eski durumları sarsılmış ve yeni durumu da kavrayamamışlardı, böylece. Parti
çizgisinin dışında, onun çalışmalarını ve düzenli gelişmesini engelleyerek eski ruhu sürdürdüler.
İki eğilimin ortaya çıktığı; bunlardan birinin Partiyi desteklemeyi kabul ederek ve çizgiyi sürdürerek
ihtimamla göreve başlarken, diğerinin bütün sorunlara kuşkuyla baktığı ve Partinin eylemlerini
eleştirdiği (açıkça Partinin sistemli bir şekilde gelişmesini engellemeğe çalıştı) partinin tekerine çomak
soktuğu ve eylemini engellediği tüm komünistlerce bilinmektedir. Bu unsurlar çeşitli gruplardan, fakat
ençok (özellikle Tiran'da) «gençlik» grubundan çıkmıştı, temsilcileri Anastas ve Xhephi10 önceki
çalışmalarına son verip Geçici Merkez Komitesinin talimatlarına göre hareket edeceklerine söz
verdikten sonra bile eski ilişkilerini sürdürdüler.
Şimdiye kadar bu yoldaşlara karşı sabırlı olmamız ve onları disipline uymaya ve talimatları harfiyen
yerine getirmenin önemine inandırmamız gerektiği görüşündeydik. Şimdi, Partinin çalışmasını ve
gelişmesini engelleyen tüm zararlı unsurları, Partiden tasfiye ederek, başka bir yönteme başvurmamız
gerekiyor. Kanımızca eğer partinin eski batağa düşmesini arzu etmiyorsak ve Partinin birlik disiplini
içinde gelişmesini istiyorsak, bu yöntemi mutlaka uygulamalıyız. Kökenleri ne olursa olsun ve hangi
gruptan gelmiş olursa olsunlar bütün sapmalara karşı uzlaşmaz bir mücadele yürütülmelidir.
«Emniyetsiz barış, iyi bir çarpışmadan daha iyidir» diyen eski sosyal-demokratların durumuna
düşmemeliyiz. Partinin çalışmalarına dışardan saldıranlara (Z)11 karşı da mücadele edilmelidir zira
ancak böyle bir mücadeleyle Partinin sağlamlaşacağını iyice anlamamız gerek. Zararlı unsurların
maskelerini halk yığınlarının önünde düşürmeliyiz. Eğer bunları halkın önünde açığa çıkartmazsak
onlar diğer dürüst kimseleri aldatabilirler.
1) PARTİ İÇİNDEKİ DURUM
Örgütümüzün yapısının ve Partinin nasıl yönetildiğinin tam olarak anlaşılması henüz sağlanamadı. Bu,
pek çok nedenlerden, özellikle yoldaşların Marksizm-Leninizmi iyi kavrayamadıkları ve teoriyle
pratiğin birleşmesi gerektiğinin önemini anlayamadıkları, bir komünist teşkilatçı, ajitatör veya
propagandacının anlaması gereken en önemli sorunları kavrayamadıklarından ileri gelmiştir. Bunun
böyle sürmeyeceği açıktır. Yoldaşların bilinç düzeyini arttırmak için her alanda çok çalışma
yapmalıyız ki ilerleme kaydedilebilsin ve önder olabilsinler. Fakat, teorik çalışmayla pratik çalışmayı
birleştirmezsek bunu yapamayız çünkü «Devrimci teori olmadan devrimci hareket olamaz»;12 yani
ölümsüz hocamız Lenin'in gösterdiği yolu izleyerek teoriyi pratikle, teorik gelişmeyi pratik çalışmayla
birleştirmeliyiz. İkisinden birini ihmal edip birine diğerinden fazla önem vermemeliyiz. Her iki yönde
de görevimiz geri kalmıştır. Acı bir şekilde geri kalmıştır; yalnızca, kendilerine bakmayı reddedenler,
gerçeklere gözlerini kapayanlar bunu göremezler.
Bilgi eksikliği çalışmamızda ciddi hatalara neden olmaktadır, ve bu da bir ölçüye kadar grup ruhunun
hala var olmasının nedenidir.
Bu sorunu daha açık anlamanın en iyi yolu geçmişe, tarihe bakmaktır. Ayrıntılara girmemeğe
çalışacağız ve sadece genel sorunlar üzerinde açık etkisi olan en önemli konulara değineceğiz. Bu
konulardan, bazıları geçmişe ait olsa bile hiç değilse genel anlamda söz etmeliyiz. Kanımızca bunları
tartışmağa grup ruhu tamamen yok edilene" ve Parti çalışmalarının tamamen üstesinden gelebilene
dek, uzun süre devam etmeliyiz. Fakat bu, geçmişi araştırırken yerimizde sayalım veya grupların
sadece şu ya da bu yanlışlarını gösterelim anlamına gelmemeli; geçmiş deneylerden günümüz ve
ilerisi için bize gerekli olanı çıkarmalıyız.
10 Anastas Lula, «Gençlik» grubunun sabık başkanı. Komünist grupların 1941 Kaşınandaki toplantısında, grubun eski başkan yardımcısı Sadık
Premte (Xephi) ile birlikte Arnavutluk Komünist Partisinin kurulmasını engellemeğe çalıştılar. Partinin kurulmasından sonra, Partinin ve Merkez
Komitesinin siyasi çizgisine karşı her yönden mücadele ettiler. Eylemcilerin 1. Danışma Toplantısında AKP onları son olarak, anti-Marksist ey-
lemlerine son vermeleri ve Parti talimatlarına uymaları için uyardı. Fakat onlar yollarını değiştirmediler. Partinin sinesinde tehlikeli bir grup
örgütlediler. 1942 Haziranında Partinin olağanüstü Konferansı bu Troçkist grubu parçaladı ve başkanlarını partiden ihraç etti. Hain eylemlerini
sürdürdükleri için AKP l. Ulusal Konferansı onları Partinin ve halkın düşmanları olarak damgaladı.
11 «Troçkist 'Ziyarri' Grubu» 1936'da Yunanistan'da kurulmuştu. Komünist gruplara ve AKP'ne karşı açıkça saldırgan eylemler sürdürdü. Nihayet
1943 başlarında yok edildi.
12 Lenin, Ne Yapmalı, Eserler Cilt 5 Sy 434
6
Sıkı bağların olmaması ve örgütsel konularda bilgi yetersizliği, birlik olmaması, işçi sınıfı ve emekçi
halkın mücadele amacına inanmama, yoldaşların sorumsuzluğu, kominternin tarihi önem taşıyan
talimatlarına13 güvensizlik ve onları uygulamama, ihtiras ve ahbap çavuşçuluk, burjuvazinin etkisi,
komünist olduğunu gizlemek için yalan söyleme eğilimi ve diğer pek çok şey, aralarındaki mü-
cadelenin açığa çıktığı sırada, eski grup rekabetlerinin şiddetlenmesine neden oldu.
Bu, kişi ve grupları, plansız, kontrolsüz ve kimseye karşı sorumluluk duymadan çalışmaya götürdü.
Düzeltilmesi, uzun bir zamanı ve büyük çaba sarfedilmesini gerektiren ciddi örgütsel hatalar işlendi.
Grup partizanlığının yanında sekterlik ve önemsiz işlerle uğraşma olan bu örgütsel hataların kalıntıları,
örgütsel çalışmada gelişmeyi engellediler ve Partiyi gerektiği şekilde yeniden örgütlenmekten
alıkoydular. Bunun için, Partiye ve işçi hareketine tamamen yabancı olan, fakat maalesef hala içimizde
yaşayan bu kalıntılara (sekterlik, yanlış anlamalar ve kapalılık) karşı kararlı bir mücadeleye
başlamamız gerekiyor. Parti çalışmasını ve büyük güçlüklerle yapmış olduğumuz şeyleri yıkmak
isteyen zararlı, ihtiraslı ve sorumsuz unsurlara izin vermeyeceğiz. Eski illetlerin ve eski öğretilerin
sürmesine izin vermeyeceğiz. Örgüt konularında, içimizde şaşırtıcı şeyler oldu ve hala olmakta. Bazı
kimseler, sık sık belli unsurların etkisi altında kalarak, körü körüne hizmet ederek ve inanarak bu
unsurlara bağlandılar. Bu unsurlar grup çalışmasında ustalaştılar. O zamanki gruplar gizli tertiplerle,
bazı yoldaşlara yaklaşımlarda bulundular, ve bugün de hala çeşitli kurnazlık yöntemleriyle diğerlerini
kazanmağa çalışıyorlar. Kazanılmak istenenler arasında, bireyleri hareketin ve Partinin üstünde tutan
eski grup önderlerinin veya bazı bölücülerin her söylediğine inanan, anlama seviyesi düşük veya bu
sorunun önemini farkedemeyen yoldaşlar bulunmakta.
Bu, bizim mutlaka savaşmamız gereken son derece kötü bir durumdur. Bu durumun daha fazla
sürmesine izin veremeyiz. Yoldaşlar, mutlak bir şekilde partiye güvenmeye, onu ve çalışmalarını
sevmeye ikna edilmelidir. Kitlelerle çalışmanın önemini anlatmak için, uzun tartışmalara gerek
duyulmuştur. Bu yoldaşlar kitlelerle çalışmanın önemini çok geç kavradılar. Faşizm altında çalışma
olanağını inkâr ettiler. «Bu örgütsel yöntemle Yunanistan ve diğer ülkelerde çalışma olanağı vardır»
veya «bu eski bir çalışma yöntemidir ve biz bununla karşı karşıya getirilmemeliyiz», «eyleme
geçmemeliyiz çünkü polis bizi keşfedebilir», «adam kaybetmek istemiyoruz, eyleme geçmek isteyen
varsa tek başına geçebilir» gibi iddialarda bulundular. Diğer bir deyişle kitlelerin önünde çalışmayı,
kendilerini komünist olarak göstermeyi ve eyleme geçmeyi reddettiler. O halde devrimin nasıl
başarılabileceğini düşünüyorlardı? Bu bizce açık değildir. Fakat açık olan bir tek şey var, o da bu
şekilde asla devrimi başaramayacağımız ve böyle bir çalışmadan hiçbir iyi sonuç umamayacağımızdır.
Bunu şimdiden ele almış bulunuyoruz, fakat örgütsel durum karışıktır ve hemen düzeltilemez, çünkü
zamanla bu çizgi kök salmıştır ve hala yeni bir biçim altında kendini göstermektedir. Bu tür anlayışlar,
eski çalışmanın artıklarıdır ve devrimci işçi hareketine tamamen yabancıdırlar. Bunlara karşı
(«Gençlik» ve İşkodra gruplarında) enerjik bir mücadele vermemiz gerekiyor.
Bundan başka, yoldaşlar sorunların tüm unsurlarla tartışılması görüşündeler. Düşmanla
dövüşemeyeceğimizi, zira «yeteri kadar güçlü olmadığımızı» öne sürdüler. Bu onları büyük bir yanlışa
götürdü ve uzlaşma durumuna düştüler. Bununla birlikte liberalizm ve laubalilik de onları bu yola itti.
Bu kadar yeter.
Geçici Merkez Komitesindeki14 yoldaşlar, çeşitli bölgelere dağıldılar ve çalışmayı yeniden örgütleyip
komünişt hücreler (sorumluluk ve görevlerin aralarında paylaşıldığı) kurdular. Geçici Merkez
Komitesi sadece örgütü kurmakla kalmadı fakat çeşitli bölgelerin örgütlerini birleştirdi ve bunlarla
Merkez Komitesi arasında ilişki kurdu. Çeşitli bölge ve örgütleri ziyaret ederken yoldaşlara bütün
gücüyle yardımcı oldu. Aslında, öğüt ve talimatlar vererek tüm örgütsel çalışmayı yönetti. Her mesele
karşısında tavrını belirledi, bildirilerle çalışmanın siyasi çizgisini saptadı ve örgütü canlandırdı. Görevi
önemli ve güçtü. Partiyi yaratmakla yükümlüydü ve yoldaşlar, sizlerin de iyi bildiğiniz gibi, bu görev,
özellikle her aşamada çelişkilerin çıkabileceği bir ülkede hiç de kolay değildi. Merkez Komitesi
sekterlikle savaştı, sapmalara karşı mücadeleyi başlattı, küçük hesaplara ve dar görüşlere karşı savaş
açtı ve bu çalışma sırasında Merkez Komitesinin çözdüğü başka sorunlar ortaya çıktı. Parti bir günde
kurulmaz. Zaman alır. Merkez Komitesi örgütsel deneyine güvenerek mücadeleyi sürdürecek ve
gerçek birlik de bu şekilde sağlanabilecektir. Merkez Komitesinin, yoldaşların, partinin
13 Komünist Enternasyonalin Arnavutluk'taki komünist hareket için talimatları, görüşmelerini 25 Temmuz-25 Ağustos 1935 tarihleri arasında
sürdüren Komintern'in 7. Kongresinin kararlan temel alınarak hazırlanmıştı, Bu kararlar Arnavutluk'a 1937'de ulaştı.
14 Arnavutluk'taki temel komünist grupların toplantısı 7 kişilik bir geçici Merkez Komitesi seçti. Sekreter seçilmediği halde Enver Hoca Yoldaş onu
yönetmekle görevlendirildi.
7
en yakın olan işçi yoldaşlar tamamen aydın nitelikte olan belirli sorulara cevap veremiyor, ya da onları
çözümleyemiyorlar, ama kısa zamanda parti çizgisini çok iyi kavrayıp harfi harfine uygulamış
bulunuyorlar. Siyasi çizgiyi «belli ekonomik gelişmeleri» incelemiş olan aydınlardan daha iyi
kavrayıp uyguluyorlar. Parti organlarının bazen, yoldaşlara ve halka genel olarak nasıl davranılacağını
bilemeyerek hatalar işlemeleri anlaşılabilir birşeydir; bir del hoşnutsuzluk eğilimi vardır ki, hatalı olan,
zararlı olan ve yasaklanması gereken de işte budur. Üst organlar, daha alttakilerin çalışmalarını
incelemeli ve daha fazla bu şekilde davranmalarını engellemek için her çabayı sarfetmelidir.
Bjz bugün komünistlerin birer robot, değil önder haline gelmelerini istediğimizden, mümkün olan en
geniş inisiyatiften yanayız. Kendimizi parti organlarının çalışmaları içine hapsetmek istemiyoruz. Bazı
yoldaşların burjuvazi ve küçük burjuva tabakalar ve onların fikirleriyle ilişkileri nedeniyle çeşitli
etkiler altında kaldıkları ve devrimci harekete yabancı fikirler yürüttüklerine sık sık rastlanmaktadır.
Buna, yoldaşlarımızın bilinç düzeylerinin düşüklüğü neden olmaktadır.
Şimdi yukarda söz ettiğimiz iki kişiye dönelim; bunlardan biri parti çizgisini her yönüyle kabul
ederken diğeri, önce Merkez Komitesi seçimine ilgi ve arzusunu dile getirmişken sonradan
hoşnutsuzluk gösterdi, zira kendisi Merkez Komitesinde bulunmuyordu, çünkü «sadece işçiler ve
aydın olmayanlar komite üyesi olabilir.» Aslında grup ruhundan arınmış ve gerekli niteliklere sahip
aydınlar Merkez Komitesi üyesi olabilir. Önceleri Korca grubuyla ilişkileri olan, ve şimdi de bütün
gruplarla «dostça ilişkilerini koruyan bu adam bu komitelerin seçiminden memnun değildir. Bazı
şaşırtıcı meseleler ortaya atıyor, fakat açık olan birşey var. Parti hakkında tek bir doğru fikri yok ve
komünistlerle milliyetçiler arasındaki farkı anlamakta oldukça yetersiz. Kendince yeteri kadar
milliyetçi olmayan kararlarımızı eleştirecek kadar ileri gidiyor. Hayret! Milliyetçilerin etkisi altında
kalarak, bizim bugün Arnavutluk halkının çıkarları için değil de sadece dayanışma ve
enternasyonalizm için çarpıştığımız görüşünü edinmiş! Kafasında buna benzer birçok fikir var ama
bunların yorumunu yapmağa gerek yok.
İlişkide bulunduğu kimselerin adlarını16 vermeyi reddetti. Henüz eğitilmediklerini iddia ediyor ama
onunla ilişki kuracak kadar eğitilmişleri Bunların arasında hem de olgun kimseler var ki birlikte
komünist çalışma yapması olanaksız, çünkü, önce çok kalabalıklar, ikinci olarak da bizzat kendisi
yeraltında çalışıyor. Bu ve diğer nedenlerden ötürü bu kimseler, sık sık, uzun bir süre bağlantı ve
ilişkiden yoksun bırakıldılar. En önemli olanı da kendisinin bu kişilerle birlikte düzenli bir komünist
çalışmasını yürütmüyor olmasıdır. İsimlerini hala açıklamadığı, Pekin'deki bazı kimselerle de
ilişkilerini koruyor. İshem'de de ilişkileri vardı fakat bunların da isimlerini Parti kendisi bulup
çıkartana dek sakladı. Yanlış ve hoş görülemeyecek bir davranış olmasından ötürü, bu yoldaşa bu
yolda devam etmemesini öğütlüyoruz.
Kısa zamanda tüm çevresini ve ilişkilerde bulunduğu kimselerin adlarını açıklamalıdır. (Parti onu
arkadaşlarından yoksun bırakmayacak). Eğer Parti disiplinine uymazsa Parti gerekli işlemleri yapmak
zorunda kalacak.
Her zaman yoldaşlarımızı düzeltmemiz gerektiği görüşünü koruduk. Fakat bu yanlış davranışları ilk
baştan açıklama kararı almadığımız için kendimizi suçlamalıyız. Yine de bu hatamızı kişileri düzeltme
arzusuyla temize çıkardık. Bunda başarı kaydettik ve bu yöntemi izlemeye devam ediyoruz. Büyük
Lenin'in öğretilerini aklımızdan hiç çıkarmıyoruz: «Kenetlenmiş küçük bir grup o/arak sarp ve güç bir
yoldan, birbirimizin elini sıkıca tutarak yürüyoruz. Her taraftan düşmanlarla sarılıyız, ve onların
sürekli ateşi altında ilerlememiz gerekiyor. Düşmanla savaşma amacıyla sakinlerinin bizi daha ilk
baştan beri kapalı bir grup kurmakla ve uzlaşma yolu yerine mücadele yolunu seçmekle suçladıkları
bataklığa düşmemek için düşmanla savaşma amacıyla gönüllü olarak birleşmiş bulunuyoruz. Ve şimdi
içimizden bazıları «Bu bataklığa düşelim» diye yaygaraya başladılar. Ve biz onları ayıplayınca «Ne
kadar da tutucusunuz!» diye karşılık veriyorlar: Daha iyi bir yol tutma çağrısında bulunma
özgürlüğünü bizden esirgemekten utanmıyor musunuz!? Evet baylar! Sadece bizi çağırmamakta değil
istediğiniz heryere gitmekte hatta batağa bile düşmekte serbestsiniz. Aslında, bataklığın size uygun bir
yer olduğu kanısındayız ve size oraya gitmeniz için her türlü yardımda bulunmağa hazırız. Yeter ki
ellerimize yapışmayın, bizi tutmayın ve büyük özgürlük sözcüğünü kirletmeyin, zira biz de istediğimiz
yere gitme ve sadece bataklıkla değil, oraya yönelenlerle de mücadele etme özgürlüğüne sahibiz.»17
16 Temel komünist grupların partinin kurulması için yaptıkları toplantı, komünist grup liderlerinin, kendi grup üyeleriyle olan ilişkilerini Merkez
Komitesine iletmelerine karar verdi.
17 Lenin, Ne Yapmalı? Eserler, Cilt, 5. Sy, 417
9
Şimdi yoldaşlar, Partiden çok uzak olan ve tamamen batağın içinde bulunan bir gruptan söz edelim –
bu kendine has bir «parti» olan «Ziyarri» grubudur Ziyarristler legal komünistler olduklarını iddia
ediyorlar. Gördüğünüz gibi yoldaşlar, bu grup özel bir yer işgal ediyor. Bu tamamıyla tasfiyeci
oportünist bir gruptur ve kendi kendini parti olarak ilan ettiği 1935 yılından bu yana oportünist
tasfiyeci batağının içindedir.
Bu grubun şefleri, çok önemsiz teoriler ve her gericinin, Mustafa Kruya'nın18 kendisinin bile
anlayabileceği teoriler oluşturdular. İşte teorilerinden bazıları: «ajitasyon çalışması ve propaganda ile
meşgul olmamalıyız çünkü zamanı değil», «SSCB bugün, din aleminde olduğu gibi, ayrıcalıklar
yapıyor», «Sovyetler Birliğinde komünistler geri çekilmektedir, biz de buna uyup eylemlerimizi
sürdürmemeliyiz» (Sözde bu konuda kominternden talimat almışlardır) «bu nedenle İtalyanların
kovulmasından 4 gün öncesine kadar hiçbir harekete girişmemeliyiz ('faşist saldırganlar' değil de
'İtalyanlar' diyorlar) «Komünistler şimdilik hiçbir eyleme girişmemelidirler, çünkü şimdi eyleme
girişenler komünist değillerdir» (o halde eyleme ne zaman geçilecek?!). Komünistlerin şimdilik
harekete geçmemesi gerektiğini söylüyorlar. Ve bu garip düşünce bir soru ortaya çıkartıyor: o halde
komünistler ne zaman eyleme geçmelidirler? Devrimden sadece 4 gün önce diyorlar! Koca adamların
böyle şeyler söylemesi ne gülünç! Mustafa Kruya hükümetiyle19 ilişkiler kurmuşlar. «SSCB'nin ka-
zanacağını kim garanti edebilir?» diye soruyorlar. Arnavutluk komünistlerinin savaşı (bizim
savaşımız) Rus panislavizmine hizmet ediyor diyen Alman faşistlerinin durumuna düşüyorlar. Sonra,
tekrar «bildiriler dağıtmamalıyız, çünkü halkımızın okuma yazması yoktur ve bu işin zamanı değil»,
«gösteri yapanlar, bildiri yazanlar ve eyleme geçenler komünist değil teröristtir» diye yayıyorlar!
«Kavga zamanı, devrimin zamanı değildir» «devrim, komünist hükümete ve orduya sahip
olduğumuzda patlak verecektir» vs, vs diye iddia ediyorlar. Bu tip pek çok görüş var! İşte tipik bir
örneği. Ziyarristler «Bugün eyleme geçenler halk mahkemesi tarafından mahkûm edileceklerdir» diye
yayıyorlar. İşin ilginç olan yanı kendilerini ele vermeleridir. Eğer bu şekilde davranmağa devam
ederlerse 5. kol ve casus durumuna düşecekler. Halk mahkemesinin onları yargılayacağı bir gerçektir
ve kolaylıkla böyle bir duruma düşebilirler.
Yoldaşlar, çok dikkatli olmalıyız, çünkü, ülkemizde, Komintern'in de belirttiği gibi, Yunan
Troçkistleriyle ilişkide bulunan kötü şöhretli Fundo vo Kendro türünden Troçkistler bulunmaktadır.
Her ikisi do Komintern'e, onun çizgisine ve Yoldaş Stalin'e karşı çıkıyorlar. Temsil ettikleri tehlikeyi
küçümsememeliyiz. Çeşitli yollardan aramıza sızıyor ve «fikir»lerini yaymak için her yola
başvuruyorlar. «Fikirlerini» yaymak için çeşitli yollar bulmuşlar, bu nedenle onları küçümsememeli
fakat onlarla şiddetle mücadele edip, kendilerini halk önünde açığa çıkarmalıyız. «Toplumun
süprüntülerini damgalayıp, onları teşhir etmeliyiz» (SBKP(B) Tarihi).
Onlarla şimdiye kadar hemen hemen hiç mücadele edilmemiştir ve bazıları onlara karşı liberal ve
uzlaşıcı bir tavır almışlardır: Evet! Troçkistlerle uzlaşma yapılmış, ilişki kurulmuş ve yoldaşlar onları
evlerinde barındırmışlardır. Komünistler bunu yapmamalıydılar, (bunu yapan komünistler
yaptıklarının yanlış olduğunu kendileri de kabul ettiler).
2. EĞİTİMSEL, SİYASİ VE TEORİK ÇALIŞMA
Kadroların eğitilmesi, geliştirilmesi ve bolşevikleşmesine çok az önem verilmiştir. Diğer sorunlara ise
daha da az önem verilmiştir.
Bu karmaşık durumun içinden kendimize bir yön bulabilmek için, proletaryanın taktik ve teorileriyle,
Marks ve Engels'in insanlığa miras olarak bıraktıkları ve Lenin ve Stalin'in zenginleştirip
geliştirdikleri bilgilerle, donanıp silahlanmalıyız.
Kadroların gerekli düzeyde olmamalarının nedeni, yoldaşların okumamaları veya öğrenmek
istememeleri değil, işçi sınıfı ve komünist kadroları için zorunlu olan bu eserlerin yoldaşlarca
çevrilmemiş olmasıdır. Bazılarının kaynaklarının şüpheli olduğu, çeşitli kitapçık ve broşür çevrildi.
Aralarında iyi kitaplar da vardı. Fakat en önemlileri olan «Sovyetler Birliği Komünist Partisi (B)
Tarihi», «Leninizmin İlkeleri», Komüntemin 7. Kongresine Dimitrov'un sunduğu rapor, vs ihmal
edildi. Bu, yoldaşların teorik ve siyasi düzeylerinin çok düşük olmasının nedenidir. Bir takım
çalışmalar yapan bazı yoldaşlar kendilerini çok öğrenmiş sayarak, Marksizm-Leninizmden saparak ve
18 Mustafa Merlika (Kruya), İtalyan faşizminin yerli ajanı, istilacı hükümetin, Aralık 1941'den Ocak 1943'e kadar başbakanı.
19 Aralık 194l'de «Ziyarri» grubunun bazı Zisi Andrea, istilacı hükümetin başbakanı Mustafa Kruya ile birlikte, 'Arnavutluk Komünist Partisi'nin
(kendisinin Troçkist 'Ziyarri' grubunu böyle adlandırıyordu) faşizme karşı savaşmayacağına dair söz verdiği bir anlaşma imzaladılar.
10
«sınıf teorisi»20 ve «kadro teorisi»21 gibi teoriler yaratmağa çalışarak çeşitli makaleler bile yazmağa
başlamışlardır.
Eskiden yönetici görevlerde bulunan ve önemsemediklerinden, ilgi göstermediklerinden veya eski
grup ruhuyla eğittiklerinden dolayı pekçok kadroyu mahveden yoldaşların izledikleri hatalara
değinmeyeceğiz. Bu suçun onlarda olduğunu görmek kolaydır.
Fakat bütün suçu geçmişe yüklemek çok yanlış olacaktır; bugünkü çalışmamızın zayıflığında
sorumluluğun payını daha fazla aramalıyız. Deneylerimizi kullanmalı, ondan yararlanmalı, bilgimizi
arttırmalı ve bu yolda daha çok ilerlemeliyiz.
Bu görevi ciddi bir şekilde ele almalıyız. Yoldaşların geliştirilmesi ve siyasi düzeylerinin
yükseltilmesi sorunu yalnızca kendi inisiyatiflerinde bırakılmamalı. Kolektif çalışma yapmalılar ve
aynı zamanda bireysel çalışmayı da ihmal etmemeliler. Bu noktada parti dikkatli bir denetim
uygulamalı ve yoldaşlara yardım etmelidir.
İşçi yoldaşların siyasi düzeylerini sadece kendi inisiyatiflerine dayanarak yükseltmeleri çok zordur.
Yorgun argın işten eve döndüğünde, okumayı çok zor bulur, çünkü buna alışmamıştır ve böylece çok
değerli zaman kaybına yol açılmış olur. Diğer taraftan, işlerinin gereği, aydınlar için okumak
mümkündür. İşçilere bireysel çalışmanın yanında kolektif çalışması olanağı da sağlanmalıdır. Uygun
bir okuma programı hazırlayarak bunu mümkün kılmalıyız. Bu alanda, özellikle işçiler için uygun
kitap yokluğundan ötürü gerçek güçlükler söz konusudur. Bu nedenle bir süre çalışmalarımız
aksayacak, fakat umarız ki, 'SBKP (B) Tarihi' ve 'Leninizmin İlkeleri' bir an önce çevrilsin.
Yoldaşların siyasi ye teorik bilinçlerini yükseltmek ve onları önderlik için eğitmek gerekir. Çalışma
şartlarının zorluğu, yetersiz malzeme gibi diğer güçlükler de söz konusu. Yoldaşlara, Merkez
Komitesinden aldıkları tek bir kopyayla yetinmemelerini, onu elle veya daktiloyla çoğaltmalarını
söylüyoruz. Bazen yoldaşların kitap, bildiri vs. gibi ellerine geçen materyali bile okumadıkları oluyor.
Bildirileri kendileri okumadan, dağıtan komünistler de var. Fakat halka ne söyleyebilirler? Bazen
hücrelerde sadece bildirilerin dağıtılması tartışılıyor. Bundan sonra böyle olmamalı. Bütün Parti
üyeleri bildirilerimizi okuyup incelemelidirler, çünkü onlarda Partinin siyasi çizgisini bulacaklar.
Kitapları okumalıyız, kendimizi ancak bu şekilde bilgiyle donatabiliriz. Partinin tüm yayınları
hücrelerde inceleme konusu yapılmalıdır. Parti yayınlarına şimdiye kadar davrandığımız şekilde
davranmamalıyız; onları incelemeli, yağmurda ıslanacakları veya farelerin yiyeceği uygunsuz yerlerde
aylarca bırakmamalıyız. Parti organları bu konuda çok dikkatli olmalı ve bu yayınların düzgün bir
şekilde dağıtılmasını örgütlemelidirler, çünkü bazı yoldaşlar hesabına diğer gevşeklik belirtileriyle
birlikte bu noktadaki düzensizlik, hizipçilerin, gençlere birçok durumlarda anlayamayacakları kitapları
vererek, onları kazanmalarına yardım eder.
Önder olabilmek için, kurs ve çalışma gruplarında toplu çalışmalar yapmalı, fakat bireysel çalışmayı
da ihmal etmemeliyiz. Daha yüksek organlardaki yoldaşlar bu çalışmayı izlemeli ve denetlemelidirler.
Her kurs veya çalışma grubu, grup ruhundan en az etkilenmiş en ileri yoldaşlar, yani grup ruhundan
tamamen arınmış olan yoldaşlar tarafından yönetilmelidir. Hizipçiler ve bu ruhtan etkilenenler hiçbir
çalışma grubuna, eğitim grubuna veya gençlik arasındaki diğer çalışmalara önderlik görevine
getirilmemelidirler. Bu, sadece eski grup ruhunun diğerlerini etkilemesini önlemek amacıyla
yapılmıştır. Merkez Komitesi, örgüte en kısa zamanda gerekli çevrilmiş yayınları (SBKP (B) Tarihi,
Leninizmin ilkeleri vs) temin etmek görevini üstlendi.
3. PARTİDEKİ SAYISAL SORUN ÜZERİNE (KADROLAR ÜZERİNE)
Yoldaşların raporlarından anlaşılıyor ki yoldaşların adedi düşük ve üyelerin niteliği gerektiği kadar
yüksek değil. Bugün Parti az sayıda yoldaştan oluşmakta. Burada dar ve sekter bir tavır görüyoruz.
Gerekli şartları yerine getirenler Partiye niye alınmasın? Bunun nedenlerini hala sekter olan
tavrımızda, hatta sadece bunda değil, faaliyetsizliğimizde de aramalıyız; hala nasıl insan seçileceğini
bilmiyoruz. Sayıca artma ve sadık savaşçılar bulma arzusundan öteye geçmeliyiz. Birçok kimselere,
onların komünist olduklarını belirtecek «yoldaşlar», «iyi arkadaşlar» ve diğer terimlerle hitap ediliyor,
20 Bu, Arnavutluk'taki sınıf mücadelesinin, Komünist İşkodra ve «Gençlik» gruplarının başkanlarınca yanlış değerlendirilmesiyle ilgilidir. Bu
değerlendirmeye göre Arnavutluk henüz kapitalist gelişme aşamasına girmemişti, işçi sınıfı yoktu, en ilerici sınıfı esnaf oluşturuyordu ve bunun
sonucu olarak da sınıf mücadelesine yer yoktu.
21 «Kadro Teorisi», 1930'da Troçki'nin Enternasyonaliyle birleşen ve 2. Dünya Savaşında faşizm ve nazizmin açık ajanlığını yapan,
Yunanistan'daki bir anti-Marksist örgütün üyeleri olan archio-Marksistlerden alınmıştı. Teorilerine göre, komünistler kitleri örgütlemek ve harekete
geçirmek için hiçbir eyleme girişmemeli, kapalı hücrelerinde oturmalı ve yalnızca teorik eğitimle, «kadroların eğitilmesiyle» ilgilenmelidirler ve
ancak kadrolar eğitildikten sonra devrimci hareketlerini başlatabilirler.
11
fakat onları örgütlemede çok az girişim ve yetenek gösteriliyor. Bu kimseler disiplinli, sadık ve faal,
fakat parti safları dışında kalmış komünistlerdi. Bazı yoldaşlar onların 'yeteri kadar ilerlememiş'
olduklarını, bu nedenle de şartları yerine getirmediklerini iddia ederler. Fakat yoldaşlar onlardan ne
bekliyorlar? Bu uygulama sona ermelidir. İyi parti üyesi olacak, kendini adamış, disiplinli yoldaşlar,
özellikle işçi yoldaşlar partiye, kabul edilmelidirler. Bu proletarya ve köylülük için de geçerlidir. Fakat
hazırlanmamış sempatizanları ve benzeri unsurları partiye alacak kadar da ileri gitmemeliyiz. Partiye
girme sorununda, Parti organları, adayları iyice kontrol edip gerekli şartları yerine getirdiklerini
görmelidirler, çünkü parti için tehlikeli bir dönemde bulunuyoruz ve düşman, saflarımıza
provokatörler sokabilir. Bu dönemde örgüt sorunu büyüktür. İlk görevimiz partiyi örgütlü bir şekilde
pekiştirmektir. Bilinçli, sadık, inanmış çelikleşmiş, disiplinli, korkusuz ve sicili lekesiz olanlar
saflarımıza girebilirler. Bu nitelikler olmadan, kimse parti üyesi olamaz, veya Lenin ve Stalin'in
adlarıyla gurur duyma hakkını kazanamaz.
Yüksek parti organları yoldaşlarla ilgilenmeli ve daha alt örgütlerle sürekli ilişkiyi korumalıdırlar;
örgütlerle devamlı temas halinde olmalı ve herzaman onların içindeki durumdan haberdar olmalıdırlar
çünkü, aksi takdirde eski durum galip gelir. Parti, mücadelenin çıkaracağı kadrolarla yenilenene kadar
eldeki mevcut kadrolarla mücadeleyi sürdüreceğiz. Bu nedenle örgütlerde olup biten herşeyi kontrol
etmeli ve izlemeliyiz. Yığınlar arasında, mücadelenin ön saflarında ortaya çıkacak ve onu zafere götü-
recek sadık savaşçılar ve komünistler vardır.
a)Savaşa girdiğimiz için yerimizin doldurulmasını güvencelemeliyiz. Tabii ki, hepimiz birden savaşa
gidip, yığınları casuslar ve 5. kol tarafından yanlış yola sevkedilmeğe terkedemeyiz, bu nedenle
mutlaka geride yerimizi dolduracak insan bırakmalıyız; mümkün olan en kısa sürede bunu
gerçekleştirince, yerimize geçeni eğitmeli ve siyasi düzeyini yükseltmeliyiz ki burada kalamayacak
olanlar partizan birliklere katılmağa gittiklerinde örgütler zayıf kalmasın. Özellikle, bunları kadınlar
arasından eğitmeliyiz. Kadınların bulunmadığı tek bir toplantı yapılmamalıdır. Bu noktada tekrar
yanılgıya düşüp sekter bir tavırla davranmamalı fakat, çalışmamızda önemli bir rol oynayacak olan
kadınlarla birlikte çalışmanın gereğini iyice anlamalıyız.
b)Gençliğimiz eski çalışma şekline göre örgütlenmiştir. Gençlik organları partinin çizgisini eksik
kavradıklarından gençlik parçalanmıştır ve bazı bölgelerde hala hizipçilerin faaliyetleri için ortam
vardır. Eski çalışma yöntemleriyle gençliği cezbederler (komünist gençliğin pekçoğunu kendi
hücrelerine vs dahil ettiler). Gençlik önderleri, gençliğin mücadelesini doğru olarak anlamamışlardır.
Bu nedenle gençlik arasında ve eğitim grupları içindeki eski grup yöntemlerine karşı enerjik bir
mücadele sürdürmeyi başaramadılar. Burada da hizipçiler, eski çalışmalarını arkamızdan yürüterek,
sekter eğitim grupları kurarak ve eski grup ruhunu yaşatarak, duruma hakim oldular. Eski tip
çalışmanın gençlik arasına daha fazla girmesine izin veremeyiz, çünkü bu, Partinin yozlaştırıldığı en
önemli kesimidir. Arnavutluk Komünist Gençliği birliğini sağlamak için, var gücümüzü ortaya
koyarak her türlü gayreti göstermeliyiz. Kent ve kır gençliğini büyük ölçüde harekete geçirmeliyiz; bu
temel görevlerimizden biridir. Arnavutluk Komünist Gençliğinin görevi, Arnavutluğun tüm gençliğini
harekete geçirmektir. Şimdi gençlik arasında yeni bir çalışma yöntemimiz var ve ben bundan uzun
uzun söz etmeyeceğim, zira gençlik22 örgütünden bir yoldaş bize bundan söz edecek.
c) İşçiler arasındaki çalışma son derece önemlidir. İşçilerin ve kentteki fakirlerin içine nüfuz etmemiz,
onların ve proletaryanın içinde çalışmamız bizim için hayati önem taşır. Partimizde işçiler çoğunlukta
olmalıdır. Bundan böyle eski uygulamalarımıza son vermeliyiz. Kendi kendimizi aldatmamalıyız.
Komünizmin kurulması için hiç kimse proleterler ve işçiler kadar içten yol göstermez, çarpışamaz ve
çalışamaz. Kırsal alanlara ve özellikle, köylerdeki fakir köylüler arasına ve ülkemizde pekçok bulunan
yarı-proleterler arasına da gitmeliyiz. Oralara, en disiplinli ve en iyi örgütçüleri, en iyi propagandacı
ve ajitatörlerimizi göndermeliyiz, çünkü, bugün kırı, parti etrafında harekete geçirmemiz gerekiyor.
Nedeni de, Partimizin biricik savaşçı Parti olması ve bugün halk kitlelerinin savaşmak istemesidir.
Kitleleri eğitmeli ve onlara en çok neyin gerekli olduğunu anlatmalıyız. Onlara nasıl yaklaşılacağını,
onlarla açıkça tartışmayı ve en acil ve gerçek sorunları dikkatle dinlemeyi bilmemiz gerek. Onlarla,
örneğin ulusal kurtuluş konseylerini23 Sovyetler diye adlandıran Vlora yoldaşların yaptığı gibi
konuşmamalıyız. Bu bir hata ve sol sapmadır.
d) Birkaç eylem girişimi oldu, fakat bunlar geniş bir komünist karakter taşımıyordu. Sabotaj eylemleri
22 Konferans, Enver Hoca'nın raporunun yanında, ordu, gençlik, teçhizat ve diğer sorunlar üzerine yazılan raporları da dinledi.
23 Şubat 1942'de AKP Merkez Komitesi, Ulusal Kurtuluş Savaşının organları olarak heryerde ulusal kurtuluş meclisleri kurulması, halkın
ayaklanması ve aynı zamanda devrimci halk iktidarının organlarının kurulması için talimat verdi.
12
nedeniyle olabileceğinden de çok daha azı olmuştur. Eylemlerimizin diğer ülkelerinkiyle yakından
bağlı olmalarını, uluslararası bir karakter taşımaları gerektiğini açıkça anlamalı ve aynı zamanda halkı
kendi kurtuluş mücadelesine hazırlamalıydık. Çeşitli eylemler, gösteriler, sabotaj hareketleri vs.
partimizi ve mücadelemizi halka mal eder.
Örgütlerimizin hepsi eyleme geçmek zorunda kalmışlardır ve her örgütün, bunların bazılarını
gerçekleştirme olanağı vardır, fakat onlara karşı çok liberal bir tavır takınılmış bulunuyordu.
Sürdürülen birkaç eyleme de gerekli açıklık kazandırılmamıştı. Eylemlerin sürdürülmesini engelleyen
bir faktör de, ordumuzu henüz örgütlememiş olmamızdı. Bu sorun örgütlerimizdeki pekçok
tartışmanın konusu olmuş ve partizan müfrezeleri ve şehir gerillalarının oluşturulmasının mutlak
gerekliliğini ortaya koymuştur. Fakat bunlar hala belirgin değildir. Askeri çizgiden sorumlu olan
yoldaş bu sorunu ordu üzerine yazdığı raporunda tartışacaktır. Yoldaşlar bu bölgede yapılanlar üzerine
rapor verecekler. Bir şey önemle belirtilmelidir; bu konudaki her türlü tereddüdü gidermeli ve
ordumuzun kurulması, eyleme geçmesi hususlarında gerçeğe inmeliyiz.
GÖREVLER
1) Arnavutluk Komünist Partisinin 1. Ulusal Konferansı, tüm örgütler ve üyelerin esas görevi olarak,
parti-örgütlerinin kuvvetlendirilmesi, Parti birliğinin pekiştirilmesi ve kadroların düzeylerinin
yükseltilmesini öne çıkardı. Şimdi Ulusal Kurtuluş Savaşıyla uğraştığımızdan bu görevler daha da
zorunlu, önemli ve kesin bir hal alıyor. Bu nedenle:
a) Hücrelerin çalışmasını, hem temelde, hem de Arnavutluk Ulusal Kurtuluş Partizan ve Gönüllü
Ordusunda kuvvetlendirmen, hücreler arasında eşit görev bölümü ve muntazam toplantılar yapmalı;
b) İşçi hücreleri arasındaki gelişmeye özel dikkat göstermeli;
c) Kırsal alanda parti örgütleri kurmalıyız, zira onlar olmadan Partinin ve Ulusal Kurtuluş savaşının
amacına ulaşılamaz; yoldaşlar, özellikle Merkez ve kuzey bölgelerinde çalışanlar buna en büyük özeni
göstermelidirler;
d) Özellikle şimdi, sağlam, disiplinli, sadık ve cesaretli savaşçıları ortaya çıkaran Ulusal Kurtuluş
Savaşını verdiğimizden yeni üyelerin partiye kabulüne karşı eski sekterliği ortadan kaldırmalı;
e) Örgütler, bugün bilhassa kadınların ve özellikle şehir ve kırın yoksul kesimindeki kadınların partiye
alınmasına önem vermeli ve onların bilinç düzeylerini, önder olabilecekleri şekilde yükseltmelidirler;
f) Ulusal Kurtuluş Savaşında, desteğini kazanmak için Arnavutluk ordusunun içinde antifaşist, savaş
aleyhtarı kurullar oluşturarak bu bölgelerdeki işgal ordusunun içinde çalışmalıyız.
2) Bu karışık durumda, siyasi ve teorik düzeylerini yükseltmek için iyi bir çalışma yapılmazsa, genç
kadrolarımız çok ve çeşitli görevlerini başarıyla sürdüremez ve esas güncel görevlerle küçüklerini
birbirinden ayıramazlar. Bu nedenle I. konferans, önderliği şunlarla yükümlü kılar:
a) Pekçok hata ve sapmaların kaynağı olan bilgisizliğe karşı enerjik bir mücadele sürdürene;
b) Parti üyelerine yetki verilmesi ve Marksist-Leninist bir ruhla öğrenme ve gelişmeleri için en kısa
zamanda, tam anlamıyla en fazlasını yapmak;
c) Üyelere savaş zamanında bile çalışma alışkanlığını kazandırmak. Zira özellikle bugün bu daha fazla
gereklidir; birçok yoldaşın hala inandığı, günümüzün kitap değil savaş zamanı olduğu görüşüyle
mücadele ve bunu yok etmek. Çünkü silahla birlikte kitaba da ihtiyacımız var;
d) Marksist-Leninist yayınları çoğaltmak ve paha biçilmez bir hazine ve büyük deneyi kapsayan ve
bize kadroların nasıl eğitilip geliştirileceğini, oportünizm ve çeşitli sapmalarla nasıl mücadele edilece-
ğini, ve Marksist-Leninist teorinin nasıl kavranılacağını öğreten SBKP(B) tarihini çoğaltmaya devam
etmek;
e) Çalışmamızda ortaya çıkan engel ve güçlükleri yenmek ve yoldaşların düzeylerini yükseltmek için
SBKP(B) Tarihinin inceleneceği bir kurs düzenlemek;
f) Yoldaşlara çalışma grupları içinde veya kişisel olarak öğrenme olanağı vermek;
g) Yoldaşlara parti materyalini öğrenme ve ona itina göstermeyi öğretmek;
h) Önder organların, diğer yoldaşlarla sıcak ve yoldaşça ilişkilere sahip olması;
i) Parti safları içindeki hotzotçu tavır belirtisiyle mücadele edilmesi.
3)Parti içindeki sekterlikler yok edilmeli.
a) Yoldaşlar niteliklerini göstermeye teşvik edilmeli ve Partiye daha fazla katkıda bulunacakları en
uygun görevlere atanmalıdırlar;
b) Güvenilir genç yoldaşlara sorumluluk gerektiren görevler vererek korkuyu yok etmeliyiz
c) Genellikle yoldaşlar arasında gerek duyulan inisiyatifi teşvik etmeliyiz;
d) Alt kademedeki yoldaşlar veya alt organlar her şeyin yukardan gelmesini beklememeli, yoldaşlar
kendi başlarına durumun üstesinden gelebilmelidirler;
e) Partide güven ve kontrol vardır; sürekli bir denetim kadroları geliştirmede gereklidir; kadrolar bu
yolla seçilir ve onlara özen gösterilir;
14
10 Şubat, 1947
26
AKG MERKEZ KOMİTESİ, AKP BÖLGE KOMİTELERİ ve AKP'nin ORDU İÇİNDEKİ
ÖRGÜTLERİNE
Yoldaşlar,
Şimdi girmiş bulunduğumuz yeni bir halk ekonomisi inşası aşamasında, Partimizi büyük ve önemli
görevlerin beklediği hepimizce bilinmektedir…
Bu görevlerin başarıyla yerine getirilmesi esas olarak güçlere ve Partinin örgütsel gücüne bağlıdır.
Partimizin bütün ülke ekonomisinin gelişmesine olan etkisi örgütsel çalışmasıyla yakından ilgilidir.
Böylece parti örgütünde şu sorunlar ortaya çıkıyor: Örgütlerimizi güçlü ve sağlıklı yapma ve parti
saflarını ülke çapında tüm çalışma merkezlerinde, kent ve köylerde çoğaltma gereği.
Bu nedenle kitleleri aktif kılmak ve bunu iktisadi devlet planının uygulanması için kitlelerin iş
yerlerinde örgütlendirilip gözetilmelerinde temel bir faktör haline getirebilmek için fabrikalarda,
25 Bu, ülkenin kurtuluşundan, azçok parti örgütüyle ilgili konulara ilişkin talimatları kapsayan AKP I. Kongresine kadar geçen süre içindeki, ilk
belgedir. Bu talimatlarda parti organlarının seçimlerinden hiç söz edilmez ve tamamı doğru olmayan bazı şeyler vardır. Bununla beraber Parti
Merkez Komitesinin, AKP'nin hiçbir yasasının olmadığı bir dönemde, Partinin örgütsel yaşantısını düzenlemek için gösterdiği çabaları gösterir.
Fakat AKP'nin örgütlenme sekreteri ve aynı zamanda İçişleri Bakanı olan Koçi Çoçe, düşmanca amaçların peşine düşerek, gerçekte Partiyi Devlet
Güvenliği şubesinin kontrolü altına soktu ve Partinin içişlerine polisiye yöntemleri getirdi. Bu, örgütsel konularda ciddi ihlallere ve düzensizliklere
neden oldu ve Partinin iç yaşantısında gerçek demokrasinin, kolektif önderliğin olmamasına ve hatalı bir kadro siyaseti uygulanmasına yol açtı.
Şubat 1947'de Partideki tatminkar olmayan örgütsel durum karşısında Enver Hoca, Partinin iç yaşantısındaki ve Parti ve Devlet arasındaki
ilişkilerdeki durumun tahlil edilmesi gereğini Merkez Komitesi Siyasi Bürosuna getirdi. Siyasi Büroya bir rapor sunma görevi Koçi Çoçe'ye
verilmişti. Fakat, görevin kabul ettiği halde yerine getirmedi ve gerçekte Partinin örgütsel durumu, ne Siyasi Büro'da, ne de AKP Merkez
Komitesinde gözönünde tutuldu. Merkez Komitesi 11. Plenumu ve AKP 1. Kongresi, Koçi Çoçe hizipçi grubunun düşmanca faaliyetlerini suçlarken
Partinin iç yaşantısındaki Leninist değerlerdeki gedikleri tamamen onardı.
26 Arnavutluk Komünist Gençliği.
15
işletmelerde, köylerde, kooperatiflerde, idarede, okullarda vs'de ülkenin yeniden inşası için, iş ve
üretimin sürdürüldüğü heryerde temel Parti örgütlerine sahip olmalı ye bunları güçlü kılmalıyız.
Bugün ordumuzu güçlendirme ve modernleştirme sürecindeyiz. Bu önemli görevi başarabilmek için
ordu içindeki örgütümüzün olabildiğince güçlü olması gerekiyor.
Burada Partimizin, ülke yaşantısındaki yol göstericiliği yeni bir yaşamın inşasında işçi yığınlarını
harekete geçirme, örgütleme, yönetme ve eğitmede kaldıraç rolünü oynuyor. 1. Dünya Savaşı
yıllarında, Ekim saldırısı öncesinde Lenin düşmanlara ve iftiracılara cevaben şu açıklamayı yaptı:
«...çağımızın zeka, onur ve bilincini parti içinde görüyoruz...27 Emekçi yığınların, parti üyesinde,
örgütlerimizin güçlendirilmesinde, sosyalist ekonominin inşası çalışmasında görmesi gereken şey de
budur.»
Örgütlerimizin sayısız görevlerini daha iyi yürütebilmelerini sağlamak için temel Parti örgütleriyle
birlikte örgütsel çalışmanın önemini yeniden vurgulamak gerek. Lenin ve Stalin örgütün, işçi sınıfının
gücünü 100 kat daha arttırdığını söylerler...
HÜCRE
… Temel parti örgütü olarak, hücre önemli görevlerle karşı karşıyadır. Partinin çizgisini yerine getirir
ve Parti çizgisini pratiğe uygulamakla yükümlüdür. Bu nedenle, yalnızca devlet gücüyle ilgili
sorunlarla, örneğin, toprak reformunun yerine getirilmesiyle uğraşmaz fakat ilk önce güçlerini, tüm
emekçi yığınları, bu sorunu çözümlemek, yani toprak reformunu doğru yerine getirmek üzere harekete
geçirir. Hücre, Parti çizgisinin somut olarak uygulanması çalışmasında işçi yığınlarını harekete geçirir,
örgütler ve yönetir. Çalışmasıyla kitleleri partiyle ve onun çizgisiyle birleştirir. Bu nedenle hücre
kitlelerin kalbindedir, kitlelerin siyasi ve eğitimsel olarak gelişmesine çalışır, onların bilinçlenmesine,
kendi çabalarına ve Parti önderliğine olan güvenlerini güçlendirmeğe uğraşır; onlardan öğrenmek,
isteklerini anlamak, sorunlarını bilmek ve bu sorunların çözümlenmesi için onlara parti çizgisine göre
yol göstermek için de onlarla birlikte yaşamalıdır.
Bu nedenle hücre, daha fazla üretmeleri, çalışma disiplinini güçlendirmeleri için işçilerin bilincini
arttıracağı yerde, örneğin fabrikada çalışmalıdır; fabrikanın sağlık şartlarıyla ve işçilerin sağlığıyla
ilgilenmeli; yemekhanelerin açılması, parkların kurulması ile, işçilerin maddi koşullarının
geliştirilmesi ile ilgilenmeli, işçi yığınlarının kültürel ve mesleki gelişme ve ilerlemelerini vs
arttırmalıdır.
Hücrenin görevi, sürekli çalışmak ve Partinin büyümesine sürekli ilgi göstermek ve yeni üyeler kabul
etmektir. Partiyi korumak, çizgisinin tahrif edilmesini önlemek, her hatalı yönelmeye, ve Partiye
yabancı her görüşe karşı sabırla, tereddüt etmeden ve acımadan savaşmak hücrenin görevidir.
Üyelerini ya eğitimsel önlemlerle ya da en aşırı cezalandırmayla, Partiden ihraç ederek cezalandır-
mada, ilk söz sahibi olan her zaman için hücredir.
Hücre, üyelerinin, ideolojik düzeylerini yükseltmeğe ve siyasi eylemlerini arttırmağa çalışır. Parti
üyeleri hücre içinde gelişir ve çelikleşirler, nitelikleri ve çalışmaları burada izlenir. Ülkenin siyasi ve
ekonomik yaşantısında aktif yer almak hücrenin görevidir.
HÜCRE YAŞANTISI (Disiplin, Eleştiri)
Hücrenin tayin edilmiş görevlerini yerine getirebilmesi için istisnasız bütün yoldaşların Partide ortaya
çıkan tüm sorunlara canlı, aktif olarak katılmaları gerekir. Hücre içinde çıkan tüm sorunları tartışmak
ve görüşlerini belirtmek parti üyelerinin görevidir. Bir sorunun daha iyi, daha doğru ve daha çabuk
nasıl çözümleneceği gibi tartışmalar, çalışmanın gelişmesi için gereklidir ve bu nedenle yoldaşlar buna
teşvik edilmelidirler. Hiçbir şeyin doğru gitmediği, düzensizlik ve geç kalma hallerinde parti üyesinin
görevi hücre toplantısında tartışma, eleştiri ve çalışmanın ilerlemesine yardımcı olarak önerilerini öne
çıkarmaktır; Parti üyesi bir konuda açık değilse bunu hücre içinde sormaya utanmamalıdır, zira bunun
için uygun yer burasıdır ve meseleleri yoldaşlara sabırla, eğer gerekirse bir kereden fazla açıklamak
hücrenin görevidir.
Kitlelerin içinde yaşayan parti üyesi, fabrikada, köyde işin gerektiği gibi yapılmadığını anlar, Parti
kararlarının uygulanmadığını hisseder, parti çizgisinin desteklenmediğini görürse üyesi olduğu
hücrede sesini yükseltmeli, hakkı ve aynı zamanda görevi olan eleştiriyi yapmalıdır. Çizginin geleceği
veya parti kararları söz konusu olduğunda bir parti üyesinin ilgisizlikle bunlardan uzak kalmasına
hiçbir şekilde izin verilemez. İşte burada Partiye olan sevgisini ve bağlılığını göstermeli ve hücrede
olup bitenlerden söz etmelidir. Mesele iyi konuşabileceğinden veya iyi bir söylev verebileceğinden
emin olması meselesi değildir. İş parti çıkarlarını savunmağa geldi mi tereddüt etmeğe veya utanmağa,
iyi konuşabilecek miyiz diye kuşku duymağa neden yoktur. Parti üyesi partisini düşünmeli ve
konuşmalı, eleştiri yapmalı ve utangaçlığı, işin iyi gitmediğini gördükleri halde eleştiri yapmak
istemeyenlere, Parti çizgisinin tahrif edildiğini gördükleri halde ilgilenmek istemeyenlere bırakmalıdır.
Partinin tüm üyelerinden istediği budur. Kadrolarımızda yükseltilmesi ve eğitilmesi gereken ruh da
işte bu ruhtur. Tartışma hakkı, yapıcı eleştiri hakkı ve çalışmayı geliştirmeğe yönelik açık eleştiri
hakkı parti üyesinin inkar edilemez haklarıdır.
Parti içi demokrasi, kesinlikle hücre üyelerinin tartışmalara aktif olarak katılmalarında yatar. Bu da,
Parti kitlelerinin sorunları kendi kendilerine çözümlemeleri, Parti kararlarını aktif bir şekilde
uygulamaları ve bu kararların doğruluğunun somut çalışmayla kanıtlanmasıdır. Bolşevik Partisinin
talimatlarından, demokrasimizin sadece seçim demokrasisi değil fakat aynı zamanda uygulanan
demokrasi olduğunu da öğreniyoruz.
... Parti üyesinin bir görevi de Parti disiplinine saygıdır. Kazandık ve bugün sadece, çelikten disiplinli
güçlü bir partimiz, yekpare bir partimiz olduğu için devletin, emekçi yığınların başındayız. Aynı
şekilde, devlet gücümüzü korumak ve güçlendirmek için, emekçi yığınların, sosyalist toplumu kurma
mücadelesinde, öncü rolünü oynayabilmek amacıyla, Parti disiplinini giderek güçlendirmemiz
gerektiğini açıkça bilmeliyiz. Yalnızca düşünce ve eylem birliğiyle, yalnızca tüm üyelerin, Partinin
çelikten disiplinine kayıtsız şartsız uymasıyla, düşmanlarımıza karşı, engel ve sıkıntılara karşı
mücadelemizi kazanacağız. Düşünce ve eylem birliği, kesinlikle Partinin çelikten disiplininde yatar.
Burada böyle bir disiplinin büyük önem ve gereğini görmeli ve Parti disiplinine saygısızlığın; Parti
birliğini bozmak, Parti düşmanlarına, sınıf düşmanlarına, sosyalizmin düşmanlarına isteyerek veya
istemeyerek yardım etmek olduğunu da aklımızdan çıkarmamalıyız.
Parti çizgisinin uygulanmasının günlük mücadelesinde, bir komünist çeliklesin disiplin güçlenir. Parti
çıkarlarının herşeyin üstünde olduğu görülür, ihtiyatsızlık ve liberal oportünist ruhlarla mücadele
edilir. Çelikten disiplin, tartışmayı bastırmaz, tam tersine, parti içi demokrasinin temelinde hücre içi
tartışmalara" yardımcı olur ve destekler. Fakat tartışma bitip karar alındığında, hepsi için ortak bir
görüş ve eylem birliği olmalıdır, bu da parti çizgisini yerine getirmede ortak davranış ve onu tam ola-
rak pratiğe uygulamaktır. Burada «görüşlere», «yorumlara» ve «yalpalamalara» yer yoktur. Burada
partinin birliği için, gerçek bir Parti hayatı için çalışılmalıdır. Düşünce ve eylem birliği olmadan
Partinin birliğini, Partinin sıkı disiplinini düşünmek anlamsız ve oldukça yanlıştır. Parti disiplini
bilinçsiz değildir, çünkü Partimizin böyle bir disipline ihtiyacı yoktur. Tam tersine Partimizin disiplini
bilinçlidir ve Partimizi kuvvetli yapan ve öncü rolü oynamaya muktedir kılan kesinlikle bu niteliktir.
Parti disiplininde bilinç Parti çizgisini yürütmede tam bilinç ve onun uygulanmasında bilinçli bir
militan olmak demektir.
AEP Temel Belgeleri Cilt 1, 2. Baskı sy 379 - 383, 386 - 391, 397 - 399
küçümsememek gerekir. Onlar hala yaşamakta ve bize zarar vermek için Partimizin ve devletin
sırlarını her ne pahasına olursa olsun öğrenmeğe çalışmaktadırlar. Bu nedenledir ki, tüm parti örgütleri
ve tüm üyeler, bütün parti için bir gelenek haline gelebilecek gizliliği güçlendirme göreviyle
yükümlüdürler.
Fakat bu alanda birçok ihlaller görülmüştür; Partinin ve devletin belgelerini saklamada ve ordu
sırlarını korumada dikkatsizlik edilmiştir. Bu bir zayıflıktır ve buna karşı şiddetle savaşılmalıdır. Bu
şekilde davranmak, Partimize ve devlete zarar vermek için her yolu deneyen sınıf düşmanını
küçümsemektir. Partimizin örgütsel sistemini öğrenmek, gücünü ölçmek, devletin sırlarını keşfetmek
ve ordumuzun örgütsel gücünü öğrenmek için düşman en aşağılık yollara başvurur. Yoldaşlar bunu
unutmamalı veya hafife almamalıdırlar. Bu nedenle Parti üyeleri ve yüksek organlar sırları koruma,
her şeyin iyi gittiği ve güçlü olduğumuz şeklindeki görüşten olduğu kadar liberalizm ve
umursamazlıktan da kendilerini kurtarmak gibi önemli bir görevle karşı karşıyadırlar.
Parti üyeleri düşmandan korunmak için gözlerini dört açmalı ve uyanık bulunmalıdırlar. Bu amaçla
tüm Parti üyeleri ve devlet görevlileri parti ve devlet sırlarını en büyük özenle saklayacak şekilde
eğitilmelidirler. Tüm halk da bu şekilde eğitilmelidir zira Parti ve devlete sevgi ve onları koruma
kararı böyle gösterilir...
... Parti üyeleri, gizliliği muhafaza etmenin, Parti ve devleti, casuslara, provokatörlere ve bize her ne
pahasına olursa olsun zarar vermek isteyen yabancı ajanlara karşı koruyacak bir görev olduğunu
anlamalıdırlar.
AKP MERKEZ KOMİTESİ AEP TEMEL BELGELERİ
Cilt 1, 2. Baskı, Sy 433-435
lerince bir görev olarak kavranmalıdır. Uyanık olmak, Parti çizgisi ve ilkelerini tahrif etmek için
hazırlanmış hareketleri açığa çıkarmak demektir.
g) Partinin geniş işçi kitleleriyle olan bağları pekiştirilmeli; Parti üyesi emekçi köylü ve işçinin sözünü
dinlemeyi, durum ve ihtiyaçlarını anlamayı ve onlara zamanında cevap vermeyi öğrenmelidir. İşçi
kitleleriyle bağların pekiştirilmesi için parti örgütleri mücadeleyi, artan bir sabırla sürdürmeli,
kapitalizmden sosyalizme geçiş döneminde sınıf mücadelesinin kaçınılmaz ve gerekli olduğunu
anlamalıdır, çünkü halk demokrasilerinin ve sosyalizmin iç ve dış düşmanları, ülkemizin sosyalizme
doğru ilerlemesini engellemek, halkımızın gücünü yok etmek ve kendi kapitalist rejimlerini kurmak
için girişim ve çabalarını bir an olsun durdurmayacaklardır. Parti örgütleri ve bütün parti üyeleri
görevlerinin bilincinde olmalı ve yönetici rollerini oynamalı; parti üyesi hala sahip olabileceği bütün
bireysel hatalardan veya ihtiras, egoizm, kendini beğenmişlik vs, gibi küçük burjuva izlerden kendini
kurtarmalıdır. Parti üyesi kitlelerin sempatisini kazanmalı, onlara öğretmeli, onlardan öğrenmeli ve
onlara Parti çizgisine göre yol göstermelidir.
4) Parti sorunlarının, sağlıksız kişisel durumlardan değil de eksiksiz bir eleştiri ve özeleştiri temelinde
çözümlenmesi ilkelerine dayanan bir birlik, Marksist bir birlik, Partinin önderliği altında
gerçekleştirilmelidir. Parti önderliğindeki kolektif yöntemler güçlendirilmeli ve ilkel ve zararlı
bireysel önderlik yöntemleriyle savaşılmalıdır. Daha iyi bir iş bölümü yapılmalı ve Merkez
Komitesinin bütün üye ve aday üyeleri harekete geçirilmelidir. Merkez Komitesi, Siyasi Büronun
çalışmasını değerlendirmek üzere düzenli olarak toplanmalı; Parti konferansları düzenli olarak
yapılmalı ve parti eylemcileri her gerekli görüldüğünde toplanmalıdırlar. Parti eylemcilerinden
yararlanma yöntemi doğru kullanılmalı; eylemcilerin toplantıları, Parti çalışmasını somut şartlarda
tartışıp değerlendiren, etkili örgütler haline gelmeli ve yalnızca liderler tarafından sunulan raporları
onaylayan toplantılar haline dönüştürülmemelidirler. Bütün önemli parti sorunları önce tartışılıp de-
ğerlendirilmeli ve sonra yüksek organların üyelerince onaylanmalıdır. Kolektif yönetimin yanısıra her
önderin bireysel sorumluluk duygusu da güçlendirilmelidir. Merkez Komitesi Partiyi özel mektuplar
yoluyla, alınan kararlardan ve Partinin halka açıklanması gereken kararlarından düzenli olarak
haberdar etmelidir.
AEP Temel Belgeleri, Cilt 1, 2. Baskı
Sy 480, 494-495, 500-502
Tüm antidemokratik, askeri ve polisiye yöntemleri, Partimizin içine girmiş olan antimarksist ve Parti
aleyhtarı görüşlere karşı önlem alma gereğini kuvvetle vurgulamak ve Parti içi demokrasiyi Lenin ve
Stalin'in bize öğrettiği şekilde kurmak gereklidir.
Parti içi demokrasi Partinin yaşatılması ve pekiştirilmesi için şarttır. Parti disiplinini güçlendirir fakat
askeri ve polisiye yöntemlere karşı çıkar.
Parti üyesi Partide kendisini ailesinin içinde hissetmelidir. Tüm haklarına saygı gösterilmelidir.
Parti içindeki tüm sorunlar eleştiri ve özeleştiri temeline göre çözümlenmelidir. Parti üyesi sözünü
söyleme, birisini eleştirme hakkına sahiptir ve hiçbir surette doğru-eleştirisine karşı manevi baskı
yapılmamalıdır. Parti üyelerinin tartışma ve serbest tartışmalara ye alınan kararların uygulanmasına
aktif olarak katılmaları parti içi demokrasinin özünü oluşturur.
... Parti içi demokrasi Partinin birliğini, onun ideolojik birliğini, bilinçli disiplin ve merkeziyetçiliğini
güçlendirir.
Parti içi demokrasi ilkesi eksiksiz Bolşevik eleştiri ve özeleştiriyi gerektirir. Eleştiri ve özeleştiri
olmadan Parti kurmanın Leninist-Stalinist örgütsel ilkeleri yerine getirilemez. Özeleştiri, Marksist-
Leninist partinin gelişmesinin bir yasasıdır. Partinin elinde mükemmel bir silahtır ve güçlükleri
yenmesini ve ilerlemesini sağlar. Stalin Yoldaş «Sadece geçmişten kopmuş ve kaderleri tayin edilmiş
Partiler, ışıktan ve eleştiriden korkar. Biz ne birinden ne diğerinden korkarız. Biz, yükselmekte olan,
zafere doğru yürüyen bir partiyiz. Bu nedenle özeleştiri... Partimizin zayıflığının değil büyük gücünün
bir simgesidir, Partiyi parçalamak değil onu güçlendirmek demektir»30 der.
Partimizin tamamı, bütün Parti üyeleri, kadroları, devrimci bir ruhla eğitme yöntemi olan bu yöntemle
eğitilmelidirler. Eleştiri ve özeleştiriye karşı diğer tavırlar antimarksistir ve bir komüniste yakışmaz.
Eleştiri kabul etmemek ve özeleştiri yapmamak, korkmak, Partiye karşı kendini korumak veya
hatalarını kabul etmede isteksiz olmak demektir. Her halükarda bu partiye zararlı bir tavırdır. Partimiz
Lenin ve Stalin'in bize öğrettiği gibi devrimci bir ruhla eğitilmelidir.
Parti örgütlerinde eleştiri ve özeleştiri büyük ölçüde geliştirilmezse, sorunları doğru olarak
değerlendirmek, ilerleme kaydetmek veya Partiyi güçlendirmek imkansızlaşır. Eleştiri ve özeleştirinin
eksikliği, onu içten zayıflatacak ve kemirecek yabancı ve antimarksist yöntemlerin Partiye sızmalarına
yol açar.
Bunun gibi, kadroların değeriyle ilgili tüm anti - Marksist çalışma yöntemleri ilk ve son olarak sona
erdirilmelidir. Parti kadroları, gerici ve küçük burjuva ön yargılardan çıkan kişisel görüşlere göre
değil, çalışmalarına, çalışma sonuçlarına ve parti çizgisini savunmalarına göre değerlendirilirler.
Partimizin en aşağıdan en yukarıya kadar bütün örgütlerinde birlik ve ortak çalışma yöntemini kurma
gereğini vurgulamalıyız. Parti sorunlarının ortaya çıkmadığı veya sadece yüzeysel olarak ortaya çıktığı
durumlara, bunların yalnızca bilgi edinmek amacıyla ve bireysel olarak tutarsız bir biçimde
çözümlenmesine izin veremeyiz.
Parti sorunlarına, parti değerleri temelinde, büyük demokratik merkeziyetçilik ilkesi temelinde
değinilmelidir. Parti sorunları ancak bu şekilde doğru olarak çözümlenir, aksi takdirde, Partiden tecrit
edilmiş bireysel çalışma, parti çizgisine ve çıkarlarına uymayan fakat bireysel çıkar, önyargılar ve gizli
dürtülere göre çıkan görüş ve tayinler sonucu. Partide büyük hatalara yer açılır.
Sorunları bireysel olarak aydınlatma, partimizde ilkel bir çalışma yöntemidir, ve bir Marksist-Leninist
partinin ilkelerine hiç uymaz; genellikle, bir kimsenin kendini büyük sanmasından, küçümsemeden
kaynaklanan kibrin ve demokratik merkeziyetçiliğin adice ihlalinin sonucudur. Bu yöntem Partinin,
sorunları geniş çapta ve serbestçe tartışmasını yok eder ve devrimci bir partinin çalışma yöntemi
olması gereken fikir, eleştiri ve özeleştiri mücadelesini öldürür. Marksist-Leninist bir partinin temel il-
kelerinden çok uzak olan şahsi görüş, küçükbrujuva önyargı ve dar bireysel bencil dürtüler üzerine
kurulan böylesine bireysel çalışmaya Partimizde yer yoktur. Çünkü böyle bir yöntem antimarksisttir
ve Partiyi öldürür.
Böyle bir çalışma yönteminin bertaraf edilmesi ve parti örgütlerinde toplu çalışmanın yerleştirilmesi.
Partinin yönetici organlarının ve tüm örgütlerinin birliğini koruyup güçlendirecektir.
Her parti üyesi ve özellikle her önderin, kendisine emanet edilen görevler yönünde duyması gerekli
kişisel sorumluluk sorununu da daha açık anlamalı, daha geniş kapsamlı bir şekilde göz önüne
almalıyız. Toplu çalışma ve Parti çalışmasında Marksist-Leninist ilkelerin yerine getirilmesi, her parti
kadrosunu, Parti kararları ve Parti çizgisi temelinde, sorumluluğunun daha çok bilincinde olmaya ve
görevlerini daha iyi yapmağa götürmelidir.
Parti çizgisinin korunması, Parti çizgisinin tahrif edilmemesi ve onun iç ve dış düşman saldırılarına
karşı korunması için, Partideki devrimci uyanıklık yükseltilmelidir. Lenin ve Stalin'in Bolşevik partisi,
Partinin birlik ve çizgisinin proletaryanın ve Partinin açık düşmanlarına karşı her zaman için
savunulması gerektiği hususunda, parlak bir örnek teşkil etmiştir. Bolşevik Partisinin örneğini izlemeli
ve Partimizdeki devrimci uyanıklığı güçlendirmeliyiz.
Uyanıklığı kısıtlayan ve aslında partiyi tam olarak koruyamayan polisiye denetleme yöntemlerini en
kısa zamanda yok etmeliyiz. Partideki istihbarat da bu şekilde anlaşılmalıdır. Bu da polisiye nitelikte
olmayıp, partiye, çizgisinin nasıl uygulanacağını açıkça anlatmak, tahrifleri ve hataları açığa çıkarmak
ve gerekli önlemleri zamanında almak için her türlü fırsatı verebilecek olan haber almadır. Uyanık
olmak, parti çizgisindeki tahrifleri, düşmanca ve Parti aleyhtarı faaliyetleri açığa çıkarmak demektir.
Parti her üyesine, Marksist-Leninist çizgisinin saflığının muhafaza edilmesiyle, Partinin korunduğunu
öğretmelidir.
Partinin kitlelerle olan bağı güçlendirilmelidir. Bu partinin temel görevlerinden biridir ve partinin
yaşaması için zorunludur. Bu, esas olarak, parti üyeleri, emekçi yığınlar arasında sadece onları
eğitmek ve yönetmek için bulunmamalı fakat onların söylediklerini, önerilerini, ve fikirlerini
dinlemeye her zaman hazır olmalı onlardan öğrenmeyi, gereksinmelerini anlamayı ve onlara yerinde
karşılık vermeyi bilmeli demektir.
Ülkemizdeki sosyalist inşa döneminde emekçi yığınlar içinde eleştiri ve özeleştirinin ve tabandan
denetimin geniş bir biçimde geliştirilmesine, emekçi yığınlara çalışmadaki hataların gösterilmesine ve
bu hataların düzeltilmesine faal olarak katılmasına büyük önem vermeliyiz. Parti üyeleri bu önemli
görevi çok iyi kavramalıdırlar, aksi takdirde sosyalist inşada hiçbir ilerleme kaydedilemez.
Partinin kitlelerle olan bağını güçlendirmek için tüm parti üyeleri, kitleleri siyasi olarak yöneltmeli ve
onları parti çizgisini yürütmek üzere harekete geçirmelidirler. Parti çizgisini emekçi yığınlara
götürmelidirler...
Enver Hoca Eserler, Cilt 3 Sy 1, 152-158
disiplinini, devrimci uyanıklığı geliştirerek titizlikle yerine getirmek, partinin ve ülkenin siyasi
yaşantısında aktif yer almak parti siyasetini ve organlarının kararlarını pratiğe uygulamak, davranış ve
ahlakıyla örnek olmak;
d)Arnavutluk Halk Cumhuriyetinin bir işçisi ve yurttaşı olarak, çalışma yönetmeliklerine ve devlet
kanunlarına tam anlamıyla uyarak, disipline uymada örnek olmak. Mesleki ve pratik yeteneğini
durmaksızın yükselterek profesyonel becerilerini iyice öğrenip geliştirmek.
e)Kitlelerle olan bağını gün be gün güçlendirmek; emekçi halkın gereksinme ve taleplerinin farkında
olmak ve aynı zamanda bu gereksinmeleri karşılamak; emekçi halka Parti kararlarını ve siyasi
önemlerini anlatmak; onları parti çizgisine uygun bir şekilde yönetmek; onları geliştirme ve
örgütlemek için yorulma bilmeksizin çalışmak ve böylece kitlelerin gerçek lideri olmak;
f)Sendikalarda veya diğer kitle örgütlerinde yer almak ve mevcut olmadıkları yerlerde bu tip örgütler
kurmağa çalışmak.
3. Parti üyesinin şunlara hakkı vardır:
a)Parti toplantılarında ve parti basınında, Parti siyaseti konularındaki tartışmalarda serbestçe yer
almak,
b)Görüşlerini serbestçe belirtmek ve parti toplantılarında, partinin herhangi bir üyesi, önderi veya
örgütünün faaliyet ve tavırlarını eleştirmek;
c) Parti yönetici organlarını seçmek ve bunlara seçilmek;
d) Kendi faaliyet veya tavrına ilişkin kararın alındığı tartışmalara şahsen katılmak;
e) Şahsı veya parti konusunda konuşmak ve Merkez Komitesine kadar partinin tüm yönetici
organlarına soru veya açıklama yöneltmek. >
4. Partiye Kabul edilme:
Partiye tek tek katılınır.
Yeni üyeler, sadece, aday olarak deneme sürelerini tamamlamış aday üye saflarından kabul edilir.
Partiye kabul edilen yeni üyeler kent ve kırsal alanlardaki emekçi yığınlar arasından gelmelidir.
Diğerlerinin emeğini sömüren unsurlar Partiye kabul edilmezler.
Partiye kabul edilmede milliyet, ırk ve cins ayrımı yapılmaz.
Partiye alınacak yeni üyeler 18 yaşını doldurmuş olmalıdır.
Adayların Partiye kabul edilme koşulları şöyledir: a) Partiye alınacak adaylar 3 gruba ayrılır:
1.Köy ve kent emekçileri
2.Yoksul ve orta köylüler, endüstri işçileri ve bu kategorinin kentteki kesimi
3.Aydınlar
VI
TEMEL PARTİ ÖRGÜTLERİ
43. Temel Parti örgütleri, fabrikalarda, nakliyede inşaat alanlarında, kurumlarda, köylerde ve Halk
ordusunun müfrezelerinde kurulan başlıca parti örgütleridir.
… Temel Parti örgütleri Parti üye sayısının 3'den az olmadığı yerlerde kurulur.
3'den az parti üyesinin olduğu yerlerde, şehir, mahalle veya bölge komitesince atanan bir parti
üyesince yönetilen parti adayları grupları teşkil edilir.
Temel Parti örgütleri bağlı oldukları komitelerce onaylanırlar.
24
44. Temel Parti örgütleri kent, ve köydeki emekçi yığınlarla partinin yönetici organları arasında bağ
kurar. Görevleri:
a)Parti sloganlarının ve kararlarının uygulanması için kitleler arasında ajitasyon çalışması ve örgütsel
çalışma yürütmek.
b)Yeni üyeleri partiye kabul etmek, onları siyasi bakımdan eğitmek ve ideolojik düzeylerini
yükseltmek.
c)Üretim merkezleri ve iş çevrelerindeki kitleleri, üretim planlarını yerine getirmek, çalışmada
disiplini güçlendirmek ve sosyalist rekabeti geliştirmek ve çalışmada yönetmek için harekete
geçirmek.
d) Üretim merkezleri ve iş çevrelerindeki düzensizlik ve dikkatsizliğe karşı mücadele etmek ve emekçi
yığınların maddi ve kültürel şartlarının gelişmesiyle sürekli ilgilenmek.
e)Ülkenin ekonomik, siyasi ve kültürel yaşantısında aktif olarak yer almak.
f)İşçilerin ve genç kuşağın örgütlenmesi ve eğitilmesiyle ilgilenmek.
45. 15'den az üyesi olan bir temel örgütün işleyebilmesi için genel toplantı, en aktif ve denenmiş parti
üyeleri arasından demokratik yollarla bir sekreter ve sekreter yardımcısı seçer; 15'den fazla üyesi olan
temel örgütlerde yüksek komitece onaylanması gerekli bir büro seçilir.
Genellikle parti temel örgütlerinin sekreterleri bir yıldan beri parti üyesi olmalıdırlar.
Gerekirse parti grupları içinde daha büyük temel örgütler oluşturulur. Her grup kendi yöneticisini
seçer.
46. Sanayi işletmelerindeki, devlet kurumlarındaki kent ve köylerdeki temel parti örgütleri,
mahalle, semt veya bölgenin mahalli parti örgütüyle beraberdir.
AEP Temel Belgeleri, 1. Cilt, 2. Baskı
sy, 520 522-524, 526-528, 532-53
Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında Partinin örgütsel çizgisi genel olarak doğruydu. Savaş sırasında bazı
örgütsel hatalar yapıldı, örneğin 1. Parti Konferansında Merkez Komitesi seçimlerinin bütünüyle
demokratik olmaması gibi. Bu bir çizgi haline gelmedi ve Partinin örgütsel çizgisini bozmadı. Fakat
bu hata partimizin tecrübesizliğinin sonucuydu.
Savaş sırasında Merkez Komitesinin ve Partinin bütün yönetici organlarının çalışma şekli ve yöntemi
doğruydu. Her önderin tam faaliyette olması ve çalışmanın faal bir şekilde yürütülmesi, parti
çizgisinin pratiğe uygulanmasının denetlenmesi ve yüksek organların alt organlarla direkt olarak
ilişkiye getirilmesi ilkelerine bağlıydı.
18) Yugoslavya ile ilişkilerimizin, Yugoslav Troçkist önderliğinin Partimizin önderliği üzerindeki
dolaysız etkisinin, Koçi Çoçe ve Pandi Kristo'nun eylemindeki belirgin, Troçkist ruh ve Partimizin
düşük ideolojik düzeyinin kaçınılmaz bir sonucu olarak, örgütsel çalışmada ve Parti Kadrolarıyla
ilişkide ciddi hatalar yaptık:
a)Bugüne kadar Partimiz, Parti üyeleri tarafından onaylanmış bir tüzüğe sahip olmamıştır. Bir tüzük
yokluğu örgütsel sorunlarla Partimizdeki karışıklığı etkiledi, bunun sonucunda Partimizin iç
yaşantısına yön veren örgütsel yönetmelikler alt kademe üyelerince ve hatta parti organlarınca dahi
iyice bilinmemektedir.
b)Partimizin hala alt kademe üyelerince onaylanmış bir programı yoktur. Parti çizgisi, Marksist-
Leninist öğretiler ve Bolşevik Partisinin deneyiyle, düzenlediği konferanslarda, Merkez Komitesinin
kararlarında, önderlerinin konuşmalarında broşür ve makalelerde doğru olarak ve tam zamanında öne
sürüldüğü halde, parti programından; parti programında öngörülen şeylere erişme gereğinden
kaynaklanması gerekirken bu çizgi kendi programı31 temelinde oluşturulmamıştır. Yugoslav
önderliğinin etkisi altında bunu söylemesek bile, Cephenin programının partinin de programı olduğuna
inanmıştık. Bu şekilde, Parti programını Cephe programının gölgesi altına saklayarak Partinin yönetici
rolünü küçümsedik.
c)Partinin, üzerinde inşa edildiği temel ilkeyi. Partinin örgütsel yapısının yol gösterici ilkesi olan
demokratik merkeziyetçiliği ihlal ettik.
1) Partimizde, bu kongrenin delege seçimleri hariç, seçimler. Partinin örgütsel kurallarındaki esaslara
göre yapılmamıştır. Hücre sekreterlerinin seçimleri tabanın yetersiz etkisi nedeniyle düzgün bir şekilde
yapılmıyordu; adaylar kişisel değerlendirmelerle temel örgüt toplantısına göre kararlaştırılıyordu;
eleştiri ve özeleştiri yoktu ve oylama gizli değil açıktı. Bölüm komitelerinin son seçimlerinde izlenen
yol özünde doğru idiyse de, yine de tam olarak doğru sayılamazdı, çünkü Partinin iç durumunun
sağlıksız olduğu şartlarda yapılmıştır. Parti hala antimarksist programıyla iç demokrasiyi ihlal ettiği 8.
Plenum ruhuyla yaşıyordu. Bu nedenle parti üyeleri kitlesi seçim sorununu kendi kendilerine
çözümleyemedi. 1. Parti konferansında Merkez Komitesinin seçimleri yeterli gizlilik ilkesi
izlenmediğinden, doğru bir şekilde yapılmadı. Parti örgütlerinin büroları gibi diğer parti organları,
bölge komiteleri ve çoğu zaman Merkez Komitesi, aşağıdan yukarıya doğru seçilmemiş fakat
yukarıdan atanmıştır.
2) Partimizde üst kademeler Parti üyelerine düzenli olarak hesap vermemişlerdir. Yönetici organlar
bazen yönettikleri örgütlere eylemleri hakkında rapor verdilerse de, yapılan toplantılar oynamaları
gereken rolü oynamadılar ve salt, önderlerin raporlarını onaylayacak toplantılar hafine geldiler. Bu
şekilde partinin yönetici organlarının parti üyelerince denetlenmesi ortadan kalktı.
3) Partide çelikten, bilinçli disiplin yoktu. Disiplin bilinçli olmaktan ziyade mekanikti. Ve bu
anlaşılabilir, çünkü partimizde iç demokrasinin kaynağı olan bilinçli disiplin olmadığı sürece başka
türlüsü de beklenemezdi. Partimizde, parti disiplininin yerini idari disiplin aldı. Bu, Parti yönetimine
ve sorunların çözümlenmesine askeri ve polisiye yöntemlerin getirilmesinden kaynaklandı ve Partinin
örgütsel çalışmasını yöneten Koçi Coçe'nin faaliyetindeki belirgin Troçkist ruhun sonucuydu. Bu
şekilsel, polis disiplini parti kadrolarını bastırdı, inisiyatiflerinin gelişmesini engelledi ve birçok
durumlarda Koçi Çoçe tarafından partinin dürüst üyelerine zarar vermek ve onları demoralize etmek
için kullanıldı, çünkü onlar Koçi Çoçe görüşleriyle aynı çizgide değillerdi.
31 Gerçekte AEP, devrimin çeşitli aşamalarındaki kendine özgü bir programdan hiç yoksun kalmadı. Fakat, kitaplardan değil, devrimci faaliyetin
sıcaklığında kazanılan devrimci önderliğin gerekli deneyinin olmamasından ötürü bu programı birden formüle etmek olanaksızdı. Her aşamanın
başlangıcında, programın ilkeleri saptanmış, Partinin hedef ve stratejik görevleri ve taktiklerinin ana hatları açıkça belirtilmişti. Bundan sonra
Partinin ve kitlelerin devrimci deneyi arttıkça ve tahlil edildikçe, programına da ek yapıldı, derinleştirildi ve düzeltildi.
26
4) Partimizde alt organların yüksek organlara itaati teoride vardı. Fakat Partinin II. Plenumundan önce
içinde bulunduğu şartlar gözönüne alınacak olursa, bu itaat oldukça biçimsel ve bilinçsizdi. Alt
organların üst organlara, itaati, alt organların Parti Merkez organlarıyla –Merkez Komitesi ve Siyasi
Büro– birleşik önderliğini belirtir. Böyle bir yönetim Partimizde uygulanmamıştı çünkü parti
çalışması, tamamen Merkez Komitesi ile Siyasi Büroyu partinin iç işleri hakkında karanlıkta bırakan
Merkez Komitesi kadro sekreteri Koçi Çoçe'nin tekelindeydi. Fakat biçimsel itaat bile tam değildi.
Devlet Güvenlik cihazının parti örgütü bunu bir yana attı. İçişleri Bakanlığında bulunan Devlet
Güvenliği Müdürlüğü temel örgütün bölüm komitelerince atanan delegelerin toplantılarına katılmasına
izin vermemesi ve toplantılarına katılabilecek delegeleri kendisinin seçmesini istemesi gerçeği, sadece
partide alt organların yüksek organlara itaat etmesi ilkesinin ihlal edildiğini değil, Partinin Devlet
Güvenliği organlarınca küçümsendiğini de göstermektedir. Bu Devlet Güvenliğinin Parti tarafından
yönetilmeyi reddetmesi ve partiyi kontrol etmek istemesi demekti.
Partimizde demokratik merkeziyetçilik ilkesi işte böyle ihlal edilmişti.
d) Partimizin, örgütsel çizgisi tehlikeli bir şekilde ihlal edildi çünkü Partinin örgütlenme sekreteri aynı
zamanda içişleri Bakanıydı. Yugoslav Troçkist önderlerinden alınan bu antimarksist örgütsel yapı,
aynı zamanda içişleri Bakanı olan Partinin örgütlenme Sekreterine, kendini ayrıcalıklı bir pozisyona
koymasına, çalışmayı tekeline almasına, genel sekreterin yönetici rolünü geri plana atmasına ve onun
rolünü oynamasına, Partiyi Devlet Güvenliğinin kontrolü altına sokmasına izin verdi.
Bu örgütsel yapı, partiye askeri düzenlerin girmesine. Partideki devrimci uyanıklığın zayıflamasına ve
bunun yerini parti üyeleri arasında baskı görme korkusu yaratan polis istihbaratının almasına neden
oldu ve onlar arasında kuşku ve güvensizliği arttırdı.
Bu anti-Marksist örgütsel yapı ve Koçi Çoçe'nin açık, Troçkist eğilimi Parti içi demokrasinin ihlaline,
eleştiri ve özeleştirinin bastırılmasına, yönetime askeri yöntemlerin; getirilmesine, Parti yönetiminde
bîrliksizliğe, demokratik merkeziyetçiliğin ihlaline, Partiyi esasta Devlet Güvenliği kontrolü altına
girmeye ve Partimizde bürokratizm, kariyerizm ve kölelik belirtilerine götürdü.
e) Partimizde, özellikle yönetimde kolektif çalışma yöntemine gereken önem verilmemişti. Siyasi
Büro ve Merkez Komitesinde böyle bir yöntemin eksikliği nedeniyle Partinin örgütsel hareketi Siyasi
Büronun, Merkez Komitesinin ve Parti genel sekreterinin kontrolünden kaçtı ve örgütlenme
sekreterinin kendi yönetimi altındaki kesimi de yapılan iş hakkında hesap vermemesi ve kadrolar siya-
setinde tamamen sekter, bireysel ve dar görüşlü bir ruhla hareket etmesi mümkün oldu.
Yönetimi tam birlikten yoksundu ve bunun sorumluluğu da Berat Plenumundan bu yana ki faaliyetleri,
bilinçli, örgütlü ve hizipçi bir çalışma olarak tanımlanan Koçi Çoçe ve Pandi Kristo'ya aitti. Yugoslav
Troçkist yönetiminin isteğine göre hareket eden Koçi Çoçe ve Pandi Kristo, Partimizin yönetiminde
onun esas destekçileri oldular ve kariyerist amaçlan için bilinçli bir şekilde çalışarak Partiyi, şefliğini
yaptıkları bir partizan müfrezesi olarak gördüler ve aralarında sağlıksız bir yakınlık bulunan bu iki kişi
Partimize ve ülkeye ciddi bir şekilde zarar verdiler.
g)Yönetimin, parti çalışmasını onsuz doğru bir şekilde yönetemeyeceği, işlerliği olan bir istihbaratı
örgütleyemedik. Parti talimatlarının uygulanmasında yönetim, talimatların uygulanmasını kontrol
edecek mevkideki yönetici üyeleri hesaba katmadan, daha alt kademelerden gelen bilgilere önem
verdi. Sadece o değil, fakat partinin yönetici organları da, Devlet Güvenliğinin, özellikle kadrolar so-
rununda istihbarat raporlarına Partinin işlerliği olan istihbaratından daha çok güvendiler.
önemli parti sorunları önce forumla araştırılıp, benimsenmeli, ondan sonra üyelerce öne sürülmelidir.
Kolektif önderliğe paralel olarak, her önderin ve sıradan parti üyesinin kişisel sorumluluk hissi de güç-
lendirilmelidir. Merkez Komitesi parti örgütlerini aldığı kararlar hakkında özel mektuplar, tamimler ve
Parti eylemcilerinin toplantıları yoluyla haberdar ederken daha önemli kararları da, yayınlamalıdır.
AEP Temel Belgeleri 1 Cilt, 2. Baskı
sy 536, 537, 542-543, 557-561, 563 569-572
yanlış görüşlerdir, Partinin görüşleri değildir. Partimiz, görevlerin yapılmasının kontrolünün gereği
üzerinde durmuştur ve her zaman da duracaktır; bu olmadan parti disiplini olmaz ve görevler
yapılamaz...
Enver Hoca, Eserleri, Cilt, 6
Sy 38-42, 44-45
uzun bir devrimci mücadeleyle ve geçmişteki çabalarıyla övünmez; yine de ülkemizde Partinin
çekirdeğini oluşturan bir işçi ve komünist hareketi çıkmış ve Arnavutluk'un zaferi için savaşmıştır.
Fakat işçi sınıfımız daha da güçlenecek ve savaşlarla büyüyüp çelikleşecektir.
Partinin kurulmasından bu yana, parti saflarında, burjuva unsurların yol açtığı, partinin önleyemediği
fakat karşısında başarıyla savaştığı, çeşitli belalar görülmüştür. Bunlar gelecekte de görülecektir fakat
biz işçi sınıfımızı güçlendirmek, parti üyelerinin ideolojik düzeylerini arttırmak ve onları öncü bilim,
Marksizm-Leninizmle silahlandırmak için her çabayı sarfedersek bu belalar giderek azalır. Partiyi, her
türlü tehlikeye karşı korumak için her komünistin, büyük devrimci uyanıklığı gereklidir; eleştiri ve
özeleştiri iyi kullanılmalı ve geliştirilmeli; hata ve ihmallerimize ciddi bir şekilde eğilmeliyiz.
Özellikle, sağ ve sol, açık veya kapalı her türlü sapmaya karşı acımasız olmalıyız çünkü bunların
amacı partinin mezarını kazmaktır. Günlük mücadele böyle unsurları açığa çıkarır, bunlarla mücadele
edilir ve bunlar saflarımızdan atılırlar.
Partinin hayatı boyunca oportünizm ve sekterlik gibi belirtiler ortaya çıkmıştır ve Parti hayatı bu
sorunları ortaya çıkarmış ve bunlarla mücadele edilmiştir. Koçi Çoçe ve arkadaşları, Belgrad
Troçkistlerinin ajanları gibi dönek ve hainler meydana çıkmıştır. Fakat Partimiz bu unsurlarla
başarıyla savaşmıştır. Kongreden bu yana bile Parti, Luşniya ve Peşkopya Parti Komitelerinde
görülenler gibi pekçok sağlıksız unsuru ortaya çıkarmıştır. Parti bu mikropları inceledi, kaynak ve
nedenlerini buldu ve bunlarla savaşma ve tedavi etme amacıyla toplantılarında tartışmaya açtı. Bu esas
üzerine yazıların tartışılmasından sonra, bu yazıları inceledikleri halde kendilerini hale yola
koymayan, hata yapan, hatta sıksık ciddi hatalar işleyen insanların bulunmasından, bu sağlıksız
unsurların mevcudiyetinden ötürü bu unsurlara ilişkin malzeme Partinin hizmetinde tutulmuştu.
Kapitalizmden Sosyalizme geçiş döneminde sınıf mücadelesi sona ermedi, bu nedenle partimizde
hiçbir şey gizli kalamaz, hiçbir sağlıksız belirt.' açığa çıkarılmadan bırakılamaz. Parti üyelerinin
uyanıklığı ne kadar artarsa bu eğilimler ve bu kimseler de o kadar çabuk açığa çıkarılır ve onlarla
mücadele edilir.
Parti dışında grupların kurulmasına ve sağlıksız parti aleyhtarı görüşlerin kaynağı haline gelen bu tip
sağlıksız sempati ve dostluklar birçok zamanlar Partide tartışmaya açılmış ve bunlarla savaşılmıştır.
Her organı ve şahsı dört bir yandan dilediklerince eleştiren ve Partiyi, onun çizgisini savunanın asıl
kendileri olduğu görünümünü yaratmaya çalışan yoldaşlar vardır, fakat onlar gerçekte parti çizgisini
ve gruplarının çizgi ve talimatlarını ihlal etmektedirler. Görevlerini gruplarınca doğal olarak varılan
yanlış sonuçlara göre, çürük yoldaşlarca dar çerçevede sürdürülen tartışmalardan çıkan sonuçlara göre
ele alırlar. Partimizde birey veya organların hata yapmadığını iddia edemeyiz. Bu hatalar ciddi şekilde
eleştirilmen ve düzeltilmeli, ve kendilerini düzeltmek istemeyenler için önlemler alınmalıdır. Fakat
tartışma ve eleştiriler yoldaş ve arkadaş topluluklarında değil, temel parti örgütlerinde yürütülmelidir.
Yukarda sözünü ettiğim kimseler bunu temel parti örgütlerinde yapmıyorlar ve böylece yoldaşlarına,
çalışmalarındaki hata ve ihmallerin düzeltilmesi için yardımcı olmuyorlar. Arkadaş gruplarında
karşılaşılan bu çürük insanlar megalomandırlar, üstün ve kurnaz olduklarını, fikirlerinde yetenekli
olduklarını, her görevi başarıyla yaptıklarını iddia ederler. Kendilerini yanılmaz sanırlar, fakat
gerçekte ise daha fazla hata yaparlar ve hatta eylemleriyle parti çizgisini ihlal ettikleri esas büyük
hatayı yaparlar. Gerçekle yüz yüze geldiklerinde ve çalışmalarında güçlüklerle karşılaştıklarında
bunların üstesinden gelemezler ve ciddi hatalar işlerler, fakat yanlışlarını gizlerler, özürler bulurlar ve
çürük yoldaş gruplarında, hataları yapanın kendileri değil başkaları olduğu inancını yaratırlar.
Böyleleri, doğru eleştiriden rahatsız olur, buna karşı çıkarlar ve gruplarında kendilerine yandaş ararlar.
Bu tür bir faaliyet hizipleşmeye götürür.
Bundan başka savaş zamanında idam mangası ile cezalandırılacak kadar çok büyük hatalar yapmış
yoldaşlar vardır. Özeleştiri yaparak, hatalarının geçmişte ve şimdi partiye karşı beslemiş oldukları
güvensizlik ve önyargıyla birlikte diğer birçok ciddi önyargı ve şüpheden kaynaklandığını yayarlar.
Bu çürük unsurlarla birleşenler onları korur ve gruplarda, partiyi ve devlet yönetimini itibardan dü-
şürmek için dedikodu yaparlar. Partiye ve onun önderliğine karşı güven duymamasından ötürü
affedilmez bir hata yaptığını kendisi bile kabul eden bir suçluyu, bir komünisttin savunması
şaşırtıcıdır.
Parti bunları ve bu tür davranışları anlar ve tabii ki bu durumu değiştirecek önlemleri alır. Bu konuda
hiçbir yumuşaklığa izin verilemez; ne parti yolunda ne de aksi yolda orta yol yoktur. İnsanlara karşı
sabırlı olmalı ve yanlış yaptıkları zaman kendilerini düzeltmelerine yardım etmeliyiz, fakat eğer
32
Partimizde herşey doğru biçimde çözümlenmeli, hiçbir şey düzeltilmeden bırakılmamalıdır. Komünist,
bir pire için yorgan yakmam. Partinin adaletine büyük güveni vardır ve her zaman sabırlıdır. Parti,
Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında Partiye sızmış zayıf, kararsız unsurlara karşı uyanık olmalıdır. Parti,
saflarının temizliğini korumalı, burjuva baskısına karşı ve pekçok yoldaşta görülen burjuva ve küçük
burjuva görüşlere karşı savaşmalıdır. İdeolojik düzeylerini yükseltmek için çaba sarfedilmelidir çünkü
çalışma sorunu, henüz tatminkar bir şekilde çözümlenmemiştir. Parti üyelerimiz arasında pratikte iyi,
fakat iş gazete bile okumağa gelince tembelleşenler vardır. Ülkemizin geleceği sorunu, Partiyi örgütsel
ve siyasi, ideolojik ve kültürel bakımdan güçlendirmeğe bağlıdır. Partimiz ancak bu şekilde hem deflet
meselelerinde, hem de sosyal, kültürel ve diğer faaliyetlerde, halkın çelikten önderi olabilir.
Enver Hoca, Eserleri Cilt 6
Sy 466, 469-477
yapısal bileşimi hakkında tam bir bilgi mevcut değildi. Şimdi işçi kökenli üye ve aday üyeler Parti
üyelerinin %8.68'ini ve sosyal bakımdan işçi konumundan olanların %11.5'ini oluştururlar. Üretim
işçilerinin sadece %9.73'ü parti üyesidir. Gördüğünüz gibi işçi üyelerin ve adayların sayısı azdır.
Bunu, işçi sınıfımızın genç ve sayıca az olması etkilemiştir ve şimdi büyümekte ve endüstriyel gelişme
yanında pekişmektedir. Fakat yine de Partideki işçi unsurların artışı tatminkar değil... Ülkemizin
sosyal tabakalarına göre partinin sosyal niteliği genel olarak iyidir. %74.1 yoksul kesimden, %22.02'si
orta tabakadan ve sadece %3.7'si zengin tabakadan gelir. İşçi sınıfının büyümesi ve Partinin sürekli
ilgisi, kuşkusuz Partinin sosyal niteliğini geliştirecektir.
Bu durumda, Partinin görevi, işçi unsurlarla Partiyi güçlendirmek ve hala hiç komünist olmayan veya
çok az olan köylerle birlikte, özellikle endüstri, ekonomi ve üretim merkezlerine yayılmaktır. Sayıdan
çok sürekli olarak iyi nitelik için çalışmalıyız. Parti zengin ve orta tabakadan gelen unsurları kabul
etmede ihtiyatlı ve titiz olmalı, saflarının temizliğini korumalı ve kendini partimizde yeri olmayan
demagoglardan, gevezelerden, kariyeristlerden ve kendini beğenmişlerden uzak tutmalıdır; saflarını,
sınıf ve halk iktidarının düşmanlarına karşı savunmalıdır.
2) Partinin iç yaşantısı ve yönetimi sorunu
Parti 1. Kongrenin verdiği talimatların uygulanmasına çalışmıştır. Partinin örgütsel ve siyasi çizgisinin
yerine getirilmesini engelleyen Troçkist-Titocu yöntemler yok edilmiştir. Disiplin, eleştiri ve özeleştiri
güçlendirilmişi parti içi demokrasi geliştirilmiş ve derinleştirilmiştir. Partide seçimler Tüzüğün
emrettiği doğru yolu izlemiş, yönetici görevlere yukardan adam atama yönetimine son verilmiş ve
forumlara adam tayin etme yöntemi terkedilmiştir. Bütün bunlar partiyi, üyelerini, yönetimini ve
görevlilerin çalışma duygusunu güçlendirmiştir. Bu komünistler arasında sorumluluk duygusunu
geliştirmiş ve görevlere daha doğru ve tutarlı bir tavır almalarını sağlamış, önderlerin Parti üyelerine
hesap vermesini, eleştiri ve özeleştiriyi güçlendirmiştir.
1. Kongreden bugüne dek düzenli toplantılar yapılmış ve bu da Parti içi demokrasiyi
kuvvetlendirmiştir. Temel örgütlerin sekreterleriyle birlikte forumların seçimi de eleştiri ve özeleştiri
ruhuyla yapılmıştır. Bu militan Bolşevik ruh, özellikle temel örgütlerin sekreter seçiminde, bölge
konferansı delegelerinin seçiminde ve komitelerin seçiminde belirgindir. Burada, Parti üyelerinin,
Partiyi kariyeristlere, demagoglara veya düşmana karşı korumadaki ilgi ve uyanıklığı, ortadadır.
Fakat bütün bu başarılara rağmen, hala görevleri anlama ve yapmada, sorunları çözümlemede zayıfız;
forumların ve tek tek komünistlerin durumu budur, Partinin 2. Ulusal Konferansı ve Merkez
Komitesinin 9. Plenum'u, Parti eylemcilerinin açık oturum ve toplantıları düzensiz bir şekilde
yapmasını; yöneticilerin sorunlarla ilgilenme şeklini, gerek önderlerin, gerekse tabanın yanlış çalışma
yöntemlerini ve kararların tam olarak uygulanmamasını içeren bu zayıflıkları eleştirdi. 1951
seçimlerinde parti komiteleri daha eksiksiz özeleştiri yaptığından ve sorunları daha doğru
değerlendirdiğinden ve eylemciler daha düzenli toplantıya çağırıldığından bu zaafların eleştirisi bir
dereceye kadar ilerleme sağladı. Temel örgütleri sadece hatalar yapan ve çalışmalarındaki ciddi
ihmalleri parti otoritesi ve onun yönetimi arkasına gizleyenleri, daha açık bir şekilde eleştirmekle
kalmamış. Partinin birçok önemli sorununu da daha iyi bir biçimde incelemiştir. Temel örgütler bu
örneği izlemişler ve sorunlarının çözümlenmesiyle daha canlı bir şekilde ilgilenerek, çalışmalarını
ilerletmişlerdir. Fakat bu sonuçlar bile yeterli değildir; zaafların sürdüğünü farketmeli ve onları daha
ciddi bir biçimde eleştirmeliyiz. Komünist, vahim bir durumda dehşete kapılmamalı fakat çalışmasını
ilerletme çaba ve cesaretini arttırmalıdır.
a) Kolektif yönetimin ve Parti üyelerine hesap vermenin önemini sadece teoride anlamak
yetmez, bu pratiğe konmalıdır.
Burada parti plenumlarının ve eylemcilerin toplantılarının her zaman düzenli bir şekilde idare
edilmediğini önemle belirtmek istiyorum. Gereğince hazırlanmıyor ve çoğu kez sadece Tüzük ve
Merkez Komitesiyle aynı çizgide olmak için, adet yerini bulsun diye yapılıyorlar. Burada kusur daha
çok önderlerin ve özellikle Parti Komiteleri bürolarındaki yoldaşlarındır. Bürolardaki yoldaşlara pratik
çalışma yüklenmiş, bir kâğıt denizine batmışlar, kendi işleri olmayan önemsiz şeyleri, kendilerini
doğrudan ilgilendirmeyen fakat devlet sektörünü ilgilendiren sorunları çözümlemeye çalışmışlar ve
parti yönetiminin esas ilgilenmesi gereken, parti forumlarına ve eylemcilerine toplantılarını
yaptırmanın önemini unutmuşlardır. Bölge 1. sekreterinin kendini önemsiz ekonomik sorunlarla
meşgul etmesi ve kent veya bölgesinin büyük ikmal sorununu, sağlık ve eğitim durumunu, parti
37
üyelerinin ideolojik ve siyasi gelişmesini unutması zararlıdır. Yollarına önemsiz şeyler çıktığı için bu
önderlerin Plenum ve eylemcilerin toplantılarını düzenleyemedikleri açıktır, önemli sorunları
görmezler ve nasıl çözümlenecekleri hakkında açık bir fikirleri yoktur.
Tabii ki sıradan parti üyeleri, önderleri devamlı hesap vermeye çağırmalı, Tüzüğün yerine
getirilmesini istemeli ve kendilerinden sorumlu olan yöneticileri eleştirmeli, onlara yardım etmeli ve
onları kontrol etmelidirler. Fakat bu gereğince çok yapılmamıştır. Bu, tabandakiler bunu
yapamadıklarından değil, birçok durumlarda yöneticiler kendilerini engellediği için böyledir ve
tabandakilerin denetim uygulamalarını engelleyen bir neden ise parti komiteleri ve eylemcilerin
toplantılarının düzensizliğidir. Bunun için suçlanacak olan Parti Merkez Komitesidir, çünkü
talimatlarının uygulanmasını hakkıyla izlememiş, bölgelere toplantıların nasıl yapılacağı ve sorunların
nasıl ele alınacağı konularında gereğince yardımcı olmamıştır. Kendi açılarından, bölgelerdeki parti
komitelerinin büroları, bu çok önemli görevden kaçmışlardır. Bu da bölgelerdeki yöneticilerin kolektif
yönetim ve partiye hesap vermenin anlamını doğru anlamadıklarını gösteriyor. Bunları teorik olarak
anlamak yetmez. Pratiğe de konmalıdır. Bunun hiçbir özrü olamaz. Hangi şart altında olursa olsun,
yönetici, doğru yönetimin şartlarından biri olan iç demokrasinin temel ilkelerini ihlal etmekten
alıkonmalıdır. Partinin yüksek organlarındaki çalışma yöntemi hala zayıftır ve ciddi ihmallerden,
miskinlikten, bürokratizmden, teori ihmalinden ve üçüncü, dördüncü derecede önemli sorunlara ilgi
göstermekten etkilenmiştir. Parti organları, kırtasiyecilikle, devlet sorunlarıyla büyük ölçüde ilgilenir-
ler, onları tekellerine alırlar ve tabii ki devlet organını küçümserler.
Bu tür bir önderlik, büyük zararlara yol açar, sadece devlet yönetiminin ve ekonominin görevlerinin
değil fakat, devlet organlarınca ilgilenilmesi gereken sorunları fazlasıyla üstlenen Parti komitesinin de
genel faaliyetini zayıflatır onu esas meselelerle ilgilenme şansından yoksun bırakır, ekonomik
görevlerin ve kitlesel eğitimin yerine getirilmesi için kitlelerin siyasi eğitimine gereken dikkati
göstermekten ya da Parti içi hayatın sorunlarıyla daha fazla ilgilenmekten alıkoyar. Bu şekilde parti
komitesi yönetici rolünü gereği gibi oynayamaz, fakat devletin ve devlet kontrolünün yetkili organı
haline gelir. Bölgelerdeki parti önderleri bunda büyük hata yapıyorlar. Bunu en kısa zamanda
düzeltmeliler. Hem partinin hem de devlet organlarının yetkileri açık olmalıdır, ancak bu şekilde so-
runlar çabuk ve doğru olarak çözümlenir, kişiler sorumluluklarını görür, kararların uygulanması
denetlenir, halkın çalışmaya karşı tavrı kontrol edilir ve bürokrasi yenilir. Ancak bu şekilde, Partimizin
gerçek önderliğini tam olarak anlayabiliriz.
Yönetici görevlerdeki birçok kimse Partideki kolektif önderliği açıkça anlamış değildir. Bu soru
hakkında açık olmayan bürolardaki pekçok yoldaşın da durumu aynıdır. Yanlış olarak, herşeyi kendi
kendilerine yapma ilkesinden giderek, önlem ve karar almada bireysel çalışma yapıyorlar; sorunlara
derinlemesine inilmiyor veya sorunlar toplu olarak incelenmiyor. Böylece kararlar düşünülmeden,
çabuk ve eksik bir şekilde alınmış oluyor. Tabii ki böyle bir çalışma yönteminin var olduğu yerde,
verilen kararın uygulanışının da örgütlenmesini kapsayan, Partinin örgütlenme çalışmasına ilişkin
görev yeterince yerine getirilemiyor. Kadrolar, başarı kazanılmasında belirleyici rol oynadıklarından,
kararların uygulanması için savaşmaya hazır olmalıdırlar. Bu, onların sadece ne yapmaları gerekti-
ğinde değil fakat nasıl çalışacakları, sonuç elde edebilmek için hangi yolu izleyeceklerinde de açık
olmalarını gerektirir. Eğer böyle bir çalışma daha başından duraksıyorsa, kararların, onları
uygulayanlarca açık olamayacağı doğaldır. Birçok kararlar alınır fakat bunların hepsi uygulanmaz.
Daha sonra, önceden alınan kararların uygulanması için kararlar alınır. Yeni kararlar da, verilmiş
kararlara göre alınır, fakat unutulurlar. Bu, çalışma ve kararlarla alay etmek, kararlar yayarak kendini
çalışıyormuş gibi göstermektir. Fakat aslında hiçbir şey yapmıyor, sadece yerinizde sayıyor ve
çalışmayı engelliyorsunuzdur.
Çoğu kez, parti bölge komitelerindeki bazı yoldaşlar, yönetimi ilgilendiren tüm sorunlarla canlı bir
şekilde ilgilenmiyor fakat kendilerini kendi bölgelerine hapsediyorlar. Bu, yok edilmesi gereken
vahim bir hatadır. Kendi bölgelerinden sorumlu olduklarında bile işlerin nasıl yapıldığı hakkında
olumlu bir rapor vermiyorlar, fakat işler yapılmadığında ortaya onun suçuydu bunun suçuydu, yağmur
yağıyordu, rüzgâr esiyordu gibi sonuçlara varan yüzlerce özür ve mazeret atıyorlar. Ve böylece, genel
bir hoşnutsuzluğa yol açacak, yozlaşmayı engellemeyen mazeret ve sağlıksız alışkanlıklarla dolu bir
önderlik yaratılıyor. Bunun sonucu eleştiri ve özeleştiri zayıflıyor, herkes iyi kötü uzlaşıyor, görevini
yapmayan yoldaş yeterince eleştirilmiyor ve o bunun için ne hatasıyla ilgileniyor ne de bundan bir
utanma duyuyor.
38
Birçok durumlarda parti organları, yeteri kadar etkili bir şekilde davranmıyor. Basmakalıp ve beylik
bir çalışma yöntemi hakim oluyor. Bu çalışma yöntemi, önderlerimizi derinlemesine araştırmaktan ve
doğru kararlar almaktan alıkoyarak, olaylara yüzeysel bir şekilde yaklaşmalarına neden oluyor.
Meseleye ilişkin kurallara bağlı kalmak bahanesiyle, sorunları çözmede ya da hatalardan kurtulmada
seri davranılmıyor. Birbiri ardından, saatler ve günler süren toplantılar yapılıyor fakat çok az şey elde
ediliyor. Devlet onlarsız olamayacağı için, toplantı ve gerekli kırtasiyeceliğin karşısında değiliz, fakat
toplantılar, toplantılar, kırtasiyecilik, kırtasiyecilik...
Bu şekilde çalışma yapılan bölgelerde, parti komitelerindeki kimseler arasında bir kendi kendini
tatmin duygusu ortaya çıkmıştır hatalarını örtmek için; çözümlenmemiş sorunların sözde suçlusu olan
daha alt kadrolara saldırmak için, ya biçimsel bir eleştiri yapar, ya da parti otoritesini kullanırlar.
Bundan sonra, küstahlığa başlarlar, aşırı önlemler alır, kadrolara baskı yapar, tabandan gelen eleştiriyi
boğar ve adam atma ve transfer etmeğe girişirler. Bazı önderler, işlerin yürüyemeyeceğini ve heryerde
olmaları gerektiğini düşünürler. Kendilerini önemserler ve diğer kadroları küçümserler, yaratıcı
araştırmayı bastırır, inisiyatifi engellerler. Büroda, sağlıksız bir ruh hali ve parti bölge bürosu olmadan
da tüm sorunların çözümlenebileceği ye karar verip eyleme geçebilecek kapasite ve fonksiyona sahip
oldukları şeklinde zararlı bir fikri oluştururlar. Bundan, asıl parti yönetiminin küçümsenmesi çıkar. Bu
nedenle, parti komitelerinin toplantıları düzenli bir şekilde yapılmaz, sorunlar oraya götürülmeden
önce detaylı olarak incelenmez, orada etraflıca tartışılmaz ve bölgedeki büro ve partinin çalışmasına
yön verecek karar ve talimatlar alınmaz. Bölgedeki Parti komitesinin yönetici, eğitici ve kontrol edici
rolü zayıflar. Parti komite bürosu kendini bölgenin tek lideri ve sadece Merkez Komitesine karşı
sorumlu hisseder. Parti Komitesine ve onu atayan, seçen ve sürekli hesap vermesi gereken bölgedeki
Partiye karşı çok az sorumluluk duyar. Konuyu bu şekilde düşünen yoldaşlar ister istemez demokratik
merkeziyetçilik ilkesini ve parti içi demokrasiyi tahrif ederler. Böyle görüşler, yalnızca büro ve
komitedeki kolektif çalışmanın değerinin küçümsenmesine değil, bölgedeki Parti yönetiminin de
küçümsenmesi ve onun yardım ve kontrolünün gereksizliği hissine de yol açar. Hatta bazen onun
kontrolünden kaçmağa bile çalışırlar. Tabii ki Parti yönetimine ilişkin bu antimarksist görüşler,
yönetimi ve partiyi büyük ölçüde zayıflatır. Bu eğilimlerle acımasızca savaşılmalıdır. Çünkü bu yolda
devam etmek yoldaşlarda, parti ruhuna tamamen yabancı, sağlıksız sempatilere bağlı olarak
gruplaşmanın çıkması demektir. Bu tür sağlıksız fikirlerle Z. G. liderleri; Büronun herşey olduğu,
idareyi ellerine alabilecekleri ve büroyu oluşturan insanların dokunulmaz, eleştiri dışı insanlar
oldukları şeklinde bir izlenim yaratmışlardı. Eski sekreteri Pajo İslâmi ile birlikte Stalin Kenti Parti
Komitesi bürosuna sızan Gina hizbiyle, Luşniya Parti Komitesinde, İşkodra Parti Komitesi bürosunda
ve eski parti komitesi 2. sekreteri ile birlikte Puka Parti Komitesinde de ortaya çıkmıştı. Yanlış
çalışarak ve düşünerek önemsiz sayılan parti komiteleri Plenum mensuplarını da küçümsediler; devlet
organları veya parti mekanizmasında atandıkları görevi yapmanın yeterli olduğunu sandılar. Pratikte
böyle bir ruh yalnızca bazı büro yöneticileri arasında yaygın olmayıp, bazı Plenum üyeleri arasında da
görülmeye başlanmıştır. Bu yoldaşlar, Partinin kendilerine güvenerek onları yöneticiliğe atadığını,
bölüm başkanı veya fabrika müdürleri olmadan önce parti yöneticileri oldukları şeklindeki başlıca
görevi unutuyorlar. Bu görüş bazı Merkez Komitesi üyeleri arasında da görülmektedir. Pratikte, bu
yoldaşların faaliyet alanları, tayin edilmiş bulundukları bölüm başkanları, fabrika müdürleri veya
bakanlar olarak sınırlanmıştır. Daha ileriye bakmazlar, buna çalışmazlar bile, ve müdahale etmeğe,
öğüt vermeğe, acil önlemlerin alınmasını istemeğe ve Merkez Komitesi ve Parti bölge komitesi
Plenumunun kararlarını yürütmekle yükümlü olan büro üyelerinden hesap vermelerini istemeğe
cesaretleri yoktur. Hayır, bu yoldaşlar yönetimin sorunlarına karşı ilgisizdirler. İstihsalin nasıl
gittiğine, Partideki eğitimin nasıl ilerlediğine, endüstrinin nasıl geliştiğine, eğitim, kültür ve diğer
birçok sorunların nasıl başarıldığına hiç ilgi göstermezler. Örneğin bir Parti komitesi üyesinin,
eğitimle ilgili yoldaşa gidip bölgesindeki kültür ve eğitim sorunlarıyla ilgili olarak konuşması, şehir ve
köyündeki okulları ziyaret edip Parti ve hükümet kararlarının uygulanıp uygulanmadığını veya
eğitimle ilgili yoldaşın sözlerinin doğru mu yoksa boş sözler mi olduğunu görmesi enderdir. Bu
şekilde bir yönetici organ olarak Plenumun, eğer büro ortaya atmazsa sorunları hiçbir zaman ortaya
atmayacağı anlaşılabilir birşeydir. Eğer büro sorunlara boşverirse, kendilerini ilgilendirmeyeceği için
de, kimse bu sorunlarla ilgilenmez. Fakat büro bir sorunu tartışmaya açtığı zaman bile yalnızca eğitim
ve kültürden sorumlu olan yoldaş veya bazı aydınlar rapor verirler ve mesele orada biter. Kendilerini
bu sorunla ilgili görmediklerinden diğerlerinin söyleyecek hiçbir şeyleri yoktur. «Tartışma, eleştiri,
özeleştiri yoktur» denir. Fakat bu şartlar altında nasıl tartışma, eleştiri ve özeleştiri yapılabilir? Ondan
sonra halk, Partinin düşük bir düzeyde olduğu şeklinde yanlış bir sonuca varır. Partinin ideolojik ve
39
kültürel düzeyinin düşük olduğu doğrudur fakat bazı yönetici yoldaşların düşündüğü kadar da değil.
Parti örgütlerinin yöneticileri canlı, aktif, çok çalışkan ve yönetim konularında uyanık olmalı, sürekli
olarak tüm sorunlarla ilgilenmelidirler, çünkü bu sorunlardan sadece bir tek yoldaş sorumlu olamaz,
yönetimde kişisel sorumluluk ve kolektif sorumluluk da vardır. Bu meseleler birbirleriyle yakından
bağlıdır ve birlikte götürülmelidirler.
b) Eğer parti eylemcileri küçümsenirse partinin rolü de küçümsenmiş olur
Eğer Parti yöneticileri bu önemli konuyu kendileri doğru anlamamışlarsa, Parti eylemcilerinin
toplantıları sorununun hala çözümlenmemiş olması anlaşılır birşeydir. Bölgedeki Parti yönetiminin,
eylemcilerin toplantılarını tüzüğe göre yeterince değerlendirmediklerini ve onları. Parti ve Yönetimin
tüm çalışmalarına yardımcı olan, öğüt veren, yöneten ve yön veren, önemli bir yardımcı olarak gör-
mediğini kabul etmeliyiz. Parti yöneticileri eylemcilerin bu toplantılarında bölgedeki bütün Parti
örgütünün büyük sorunları incelemek, önemli kararlar almak, çalışmadaki yanlışları düzeltmek, hata
yapanları ıslah etmek ve yöneticiliğe uymayanlara karşı önlemler önermek için gelen, Parti ve tabanın
en iyi unsurlarının temsil edildiklerini unutmamalıdırlar. Eğer parti eylemcilerinin toplantıları
küçümsenirse, Partinin yönetici rolü de küçümsenir, yönetici çalışması bürokratik bir biçim alır,
merkeziyetçilik ve Parti içi demokrasi ilkeleri ihlal edilmiş olur. Sonra önderler partiye gerektiği
şekilde güvenmezler. Pratikte tabandan kopmuşlardır ve güzel sözlerine rağmen tabanla olan bağları
sağlam ve somut değildir. Eğer bu konu doğru anlaşılmazsa önderlerin aldığı kararlar ve temel örgüt-
lerin sorunları da yeterince anlaşılamaz ve bu örgütler yukardan karşılaştıkları sorunları çözümlemek
için yeterince seferber edilemezler. Büronun bir başka önemli tarafı daha vardır. Yukardan gelen
kararlar alt organlar ve taban tarafından yerine getirilmelidir. Bu, demokratik merkeziyetçiliğin
ilkesidir. Fakat diğer taraftan, karar ve talimatların gerekli uygulanmasıyla birlikte, iç demokrasi, Parti
dinamizmi, temel parti örgütlerini ve halk yığınlarını ilgilendiren, bir kararın iyi ve zayıf yönleriyle
doğruluğunun soruşturulması da vardır. Parti uygulanmakta olan kararlara ilişkin itiraz, yorum,
düzeltme ve uyanlarda bulunur. Düzeltmeler, değişiklikler ve ilerlemeler için gereken şeyleri önerir.
Önderlik bunlara kulak vermeli, bunları incelemeli, yerinde önerileri hesaba katıp yanlış olanları
atmalıdır. Fakat önderlik, Plenumların önemini küçümseyerek, eylemcilerin toplantılarını ihmal
ederek, çoğu kez temel örgütlerin rapor ve protokollerini ve Parti eğitmen ve teşkilatçılarının
raporlarını okuyup yeterince incelemeyerek ve temel örgüt sekreterleriyle düzenli seminerler
yapmayarak, çalışmalarını bürokratik bir şekilde sürdürürse, bunları ne zaman ele alacaktır? Bu
şekilde davranırsa yönetim sudan çıkmış balığa benzer ve ayakları yere basmaz ve duruma hakim
olamaz. Eylemcilerin toplantılarının önemi, parti örgütlerinin seferberliğinde ve tüm parti üyelerinin
artan faaliyetlerinde yatar. Bu tür toplantılar, Parti ve hükümetin en önemli kararlarını tartışmak için
düzenli bir şekilde yapılmalıdır ve bu kararların uygulanması (ve bu ilk ve son olarak anlaşılmalıdır)
Büyük ölçüde eylemci gruplara bağlıdır, zira onlar kararları kitlelere açıklarlar ve bütün komünistleri
ve onlar aracılığıyla tüm işçi sınıfını bu kararları uygulamak üzere harekete geçirirler. Hareketin Parti
ve devletin en iyi kadrolarını bir araya getirdiğini ve bunun bütün partinin görüşlerinin en canlı ifadesi
demek olduğunu unutmayalım. Lenin, Stalin ve Bolşevik Partisinden, Parti eylemcileri grubunun
Bolşevik birliğinin her parti örgütünün başarılı hareketi için zorunlu bir önşart olduğunu öğreniyoruz.
Eylemciler asla Parti kararlarını kof bir ciddiyetle ve yararsız bir biçimde onaylamak amacıyla değil,
fakat bu kararların gerçek tartışmasını yapmak için toplanmalıdırlar. Eylemcilerin toplantılarını
küçümsemek veya ihmal etmek Leninist-Stalinist örgüt siyasetiyle uzlaştırılamaz, parti içi
demokrasiyi ihlal eder, ve kaçınılmaz bir sonuç olarak Parti çalışmasını zayıflatır.
c) Partimizde Bolşevik eleştiri ve özeleştiri şart veya sınır tanımaz
... İç demokrasiden daha çok söz edebiliriz, eleştiri ve özeleştirinin, Parti üyelerinin inisiyatiflerinin
güçlendirilmesini isteyebiliriz fakat bu şeyleri partinin tayin ettiği örgütsel biçimde pratiğe
uygulamazsak çok az sonuç elde, ederiz. Sadece iç demokrasi, parti üyelerinin yönetimi eleştirme ve
kontrol etmelerini ve yönetici organlara en layık kimseleri seçmelerini olanaklı kılar. Parti saflarında
Bolşevik eleştiri ve onun yanından özeleştiri güçlendirilmelidir. Özellikle eleştirilenin Parti veya
devletin önemli bir şahsiyeti olabileceğine bakılmaksızın tabandan gelen Bolşevik eleştiri
güçlendirilmelidir. Partimizde Bolşevik eleştiri ve özeleştiri şart veya sınır tanımaz. Hatayı yapanın
yüksek veya alt makamda olmasına, eski veya yeni parti üyesi olmasına bakılmaksızın ciddi eleştiri
herkese yönetilmeli ve özellikle uzun süredir partide ve yüksek mevkide bulunan fakat hata yapmağa
devam edenler ciddi şekilde eleştirilmelidirler. Özeleştiri açık ve samimi olmalıdır. Özeleştirinin
sadece başlangıç olduğunu, gerçek mi yoksa yalnızca günah çıkarma mı olduğunu pratiğin
40
AEP 2. KONGRESİNİN,
«AEP MERKEZ KOMİTESİ'NİN ÇALIŞMASINA» İLİŞKİN RAPORUNDAN
KARAR
olacaktır.
Bunun gibi parti içi demokrasinin güçlenmesi için, zorunlu bir şart da parti üyelerinin iş yerleri ve
üretim merkezlerinde, köy ve kooperatiflerde, idarede, kültür ve eğitim kurumlarında ve tüm
komünistlerin görevlerini yapma çalışmalarında, parti örgütleriyle ilgili büyük ekonomik, siyasi,
kültürel ve sosyal sorunların tartışmasına, mümkün olduğu kadar geniş bir şekilde katılmasıdır...
Çalışmamız bu konuda hala büyük ihmallerimizin olduğunu gösteriyor. Örgütlerinin toplantılarında
tartışmalara katılmayan ve sadece dinleyen veya sıra bir karar almaya veya bir önder seçmeye gelince
oy kullanan parti üyeleri var. Resmi tavır takınan bu tip yoldaşlar, yönetici organlarda da bulunmakta.
Bunun sorumlusu, parti sorunlarına karşı bu kadar ilgisiz davranan yoldaşlardır, fakat bütün
yoldaşların eğitilmeleri ve faal hale gelmeleri koşulunu yaratmayan bu parti komiteleri ve temel
örgütlerin yöneticileri de, bu durumdan büyük ölçüde sorumludurlar. Partimizde bugün birçok aday
üyenin 2, 3 ve hatta 4. deneme yılında olmasını ve Parti örgütlerinin, bunların niteliklerini ve çalışma
kapasitelerini henüz denemedikleri için, Partiye alınmaları konusunda fikir verememelerinin esas
nedeni budur. Bizi büyük görevler beklemektedir ve bunları yerine getirebilmek için yığınları harekete
geçirmeli ve onlara, doğru yolu göstermeliyiz. Bu görevler Partide herşeyin üstünde gelir ve ancak bu
şekilde parti üyelerinin iç demokrasi temelinde azami ölçüde faal hale getirilmeleriyle Partinin
yönetici çalışmasında seferber edilmeleriyle başarılır.
Partimizde safların birliğini, disiplini ve iç demokrasiyi güçlendiren esas yöntem eleştiri ve öz-
eleştiridir. İhmal ve hatalarımızı açığa çıkarmağa ve düzeltmeğe yardım eden partinin elindeki bu
keskin silah, daha doğru olarak" kullanılmağa başlandı. AEP 2. Kongresinin eleştiri ve özeleştirinin
güçlendirilmesi, üzerine verdiği derslerin yol gösterdiği, komünistler, bu silahlı günlük
mücadelelerinde, güçlüklere, ihmallere ve partiye yabancı unsurlara karşı daha korkusuzca
kullanıyorlar. Fakat partinin bu denenmiş yönetiminin hala gereğince ve bütün alanlarda kulla-
nılmadığını söyleyebiliriz. Eleştiri ve özeleştiri çoğu kez neden ve sonuçlar derinlemesine
araştırılmadan, hata yapanların sorumluluklarını ayırmadan genel anlamda yapılmakta. Başarılardan
ve kibirden büyülenmiş parti ve devlet yöneticilerinin eleştirinin iyi niyetine inanmadıkları,
yoldaşların veya emekçi halkın önerilerini hesaba katmadıkları ve Partinin ve devletin örgüt kurallarını
ihlal ettikleri durumlar söz konusudur. Tabandan gelen eleştirinin daha etkili bir hal almasına rağmen,
hala eleştirdikleri kimsenin kızabileceğinden, onları kötü gözle görebileceğinden veya darılacağından
korkan yoldaşlar vardır. Bu şekilde, hatalar karşısında sessiz kalmakta veya eleştirilerini dolaylı
öneriler yoluyla yapmaktadırlar. Eleştirinin bastırılmasının ve desteklenmemesinin bir ifadesi de bazı
Merkez Komitesi üyelerinin ve yüksek devlet görevlilerinin hatalarına karşı yetersiz bir eleştirisel tavır
alınmasıdır. Bu yoldaşlar özde eleştiri ve özeleştiriyi desteklerler ve bu silahın «cüretle»
kullanılmasıyla ilgili talimatlar vermekten geri kalmazlar. Fakat iş onların eleştirilmesine geldi mi,
işler değişir, sorumluluktan kaçmağa başlarlar, tabandan gelen eleştiriye tahammülleri yoktur, fakat
kendilerini eleştirenlere baskı uygulayarak ve hatta onlardan intikam alarak, çeşitli şekillerde bunu
bastırırlar.
... Sadece %5 bile doğru olsa tabandan gelen doğru eleştiriyi, Stalin'in bize öğrettiği gibi desteklemek
ve yüceltmek gereklidir; eleştiriyi hoş karşılamalı ve şıradan, komünistlerden, alt kademeden veya
emekçi halkımızdan gelen eleştirilere sırt çevirmemeliyiz. Parti ve ekonominin yöneticileri samimi
özeleştiri duygularını geliştirmeli ve yönetimin kitleler tarafından kontrolü için gerekli koşulları
yaratmalıdırlar; ülkenin sosyalist inşasına olabildiğince çok insanı katmalıyız. Bunlar günün sloganları
olmalıdır.
Komünistler ve ülkemizin tüm emekçi halkı, ihmal ve hataların düzeltilmesiyle, her biri Partimiz ve
devlet için tehlikeli belirtiler olan bürokrasi, kayıtsızlık ve tutuculuğun yok edilmesiyle doğrudan
doğruya ilgilenmektedirler. İhmal ve hatalarımıza karşı doğru tavır, Partimizin gerçek karakterinden
ve demokratik halk sistemimizden kaynaklanır. İlerlemek, devlet plânını başarmak ve Parti ve hü-
kümetin talimatlarını yerine getirmek için çalışıyor ve mücadele ediyoruz. Ekonomimizin ilerlemesi,
ülkenin savunma potansiyelinin güçlenmesi ve devlet ve Partinin pekiştirilmesi herkesi
ilgilendirmektedir. Parti ve devletin yönetici ve görevleri kitlelerin sesine kulak vererek ve değerli
önerilerini yerine getirmeğe çalışarak onların bu canlı arzularını yerine getirmelidirler. Eksiksiz eleştiri
ve özeleştiri Parti üyelerini ve emekçi halkı kötü alışkanlıklara karşı koruyan, Parti ve devlet,
saflarının temizliğini koruyan ve kariyerizmi, megalomanlığı, hizipçiliği, gurursuzluğu, azla yetinmeyi
vs. ortadan kaldırarak çalışmamızı geliştiren silahlardır. Yalnızca parti içi demokrasiyi güçlendirerek
44
III
PARTİNİN BİRLİĞİNİN VE SAFLARINDAKİ DEVRİMCİ DİSİPLİN VE UYANIKLIĞIN
GÜÇLENDİRİLMESİ ÜZERİNE
1. Parti saflarında birliğin güçlendirilmesi
Emek Partimiz, Leninist-Stalinist örgüt ilkeleri üzerine, SBKP'nin pekçok yıllık deneyi temeline göre
kurulduğu ve tüm çalışmalarında bu öğretilere göre yönetildiği için, güçlü ve yenilmez bir Partidir.
Güçlü ve yenilmezdir, çünkü saflarının birliğini, çelikten disiplinini korumak için, gelişmesinde ve
yaşantısında temel yasa olan yeni tip bir partinin ana örgütsel ilkesi, parti içi demokrasiyi de-
rinleştirmek için durmadan savaşmıştır. Fakat 5 yıllık plânın ve sosyalizmin inşası için karşılaştığımız
görevler bütün ülkenin yönetici ve yöneltici gücü olan Partinin daha da güçlendirilmesini gerekli
kılmaktadır. Bu görevler her şeyden önce örgütümüzü olabildiğince sağlam ve militan kılabilmek için,
gözbebeğimiz gibi korumamız gereken Parti saflarının birliğinin güçlendirilmesini gerektirir.
... Parti saflarının birliği; düşünce ve eylem birliğini, söz ve eylem birliğini, tüm komünistlerin; Parti
program, tektik ve örgütsel kurallarının sadakatle uygulanması şeklindeki tek amaca seferber
edilmesini kapsar. Stalin Yoldaş «Parti sadece görüş birliğinde olan insanların oluşturduğu bir birlik
değil, aynı zamanda bir amaç uğruna hareket eden insanların birliği, artık bir ideolojik temele göre
hareket eden ve savaşan insanların militan bir birliğidir»37 der.
Stalin'in öğretisi yeni tür partilerde tam ideolojik ilkeler üzerine kurulmamış düzensiz mücadelenin
yaşayamayacağını ve parti içi demokrasinin çelikten parti disiplininden ayrı tutulamayacağını gösterir.
Tam tersine, bir yandan Parti içi demokrasi, diğer yanda çelikten ve bilinçli disiplin, demokratik
merkeziyetçilik denilen, partimizin yönetici ilkesi ve örgütsel yapısı olan zorunlu birliği oluşturur.
2. Disiplinin güçlendirilmesi üzerine
Parti talimat ve siyasetinin ve devlet plânı görevlerinin başarıyla tamamlanması için ülkenin sosyalist
inşasının ilerlemesinde zorunlu bir şart olan çelikten, bilinçli disipline gerek vardır. Parti saflarında
böyle bir disiplin kurabilmek için yetersiz çabalar sarfedildiği doğrudur. Hemen her bölgede çoğu
zaman parti üyelerinin temel örgütlerin toplantılarına düzenli olarak katılmadıkları, aidatlarını düzenli
olarak ödemedikleri, parti eylemcilerinin toplantılarında yer almadıkları ve bu toplantıları izinsiz
terkettikleri görülmüştür. Tabii ki bu belirtiler disiplinin zayıf olduğunu ve bölgelerdeki temel örgütler
ve parti komitesinin bu çok önemli soruna özel dikkat göstermediğini, komünistleri sürekli
eğitmediğini veya ıslah olmayanlara karşı disiplinle ilgili önlemler almadığını gösterir. Merkez
Komitesi üyeleri arasında bile Partinin, halkın Marksist-Leninist ideolojiyle eğitilmesi için her olanağı
yarattığı Parti okuluna, ideolojik ve siyasi kurs ve seminerlere katılmada disiplinsizlik görülmüştür. Bu
güçlü, bilinçli disiplin eksikliği belirtilerine bir son verilmelidir.
Ülkemizde Parti ve devlet disiplini ayrılmaz bir bütündür, Pratikte, parti ve devlet disiplini arasında
yapay bir ayrılığın görüldüğü olmuştur. Devlet organlarında, birçok durumlarda komünistlere karşı
hata ve ihmalleri nedeniyle çeşitli önlemler alındığı bir gerçektir, fakat bu yoldaşlar üyesi oldukları
parti örgütlerinde eleştirilmemişler ve onlara karşı hiç bir önlem alınmamıştır. Burada kötü olan,
devlet disiplininin, plân disiplininin ihlal edilmesinin parti disiplininin ihlâli olarak yeterince
nitelendirilmemesidir. Şurası anlaşılmalıdır ki devlet disiplininin ihlali, maden, fabrika, köy ve her
yerde plânın uygulanmaması, aynı zamanda devlet disiplininin, plân disiplininin ihlal edilmesinin,
parti siyasi ve ekonomik görevlerinin yerine getirilip getirilmemesine, parti çizgisi, siyaseti ve
programının uygulanıp uygulanmamasına bağlıdır.
Partimiz ve Tüzüğü, sorumlu görevlerdeki yoldaşlar ve sıradan komünistler için sadece bir tek
disiplini öngörür.
İşkodra taşıt deposu yönetiminin 130 işçiyi kovmaya hazırlanırken, İşkodra Parti Komitesinin ve bu
deponun temel parti örgütünün umursamazlığı akıl almaz bir şeydi. Sözde, personeli azaltmak için
işten atılan bu işçiler kimdi? Bunlar Partinin uzun süre kursta yetiştirdiği, eğittiği ve kadrolarına aldığı
genç işçilerdi ve bütün bunlardan sonra oldukça ilgisiz bir şekilde sokağa atıldılar çünkü sözde mali
disiplin bunu gerektiriyordu. Bu önlendi, fakat bölge ve işyerlerindeki parti yöneticileri bu tür
hareketlere bakanlıkça yapılsa bile uyanık olmalı ve izin vermemeliydiler. İşyerleri, köy, kültür ve
eğitim kurumlarında vs, olan herşeyden parti örgütü Partiye sorumludur, bu nedenle tabandaki
üyelerinden ve yöneticilerinden bulundukları mevkie bakmaksızın parti ve devlet kararlarının uygulan-
ması, çelikten disiplinin kurulması için hesap vermelerini istemelidir.
Deneyler Parti ve devlet disiplininin azda olsa zayıfladığı, halk ve yöneticilerin bürokrasi pasıyla
örtüldükleri ve azla yetindikleri, disiplinin olmadığı, göreve karşı kişisel sorumluluğun duyulmadığı
yerde, bunun sonucu olarak sahtekarlık, hırsızlık ve fesat yolunun açıldığı yerde, düşmanın parmağı
olduğunu gösterir. Örneğin bu işyeri idarecilerinin, Parti örgütünün ve bakanlık yönetiminin dü-
zensizlik ve fesatlara göz yumduğu Tiran taşıt deposunda görülmüştü, çünkü küçük burjuva rahatlığı
olan mevkideydiler, hırsızlık ve suiistimal yolu açılmıştı. Böyle bir duruma razı olan veya izin
verenler, yöneticiden başka herşeydirler. Onlara karşı en sert önlemler alınmalıdır, aksi halde plân
disiplini, Parti çizgisi ve programı ciddi şekilde tehlikeye düşer.
Bazı komünistlerin, üretimde çalışmaya gitmesi söz konusu olduğunda, bölge parti komitelerinin
emirleri yerine getirmemeleri de Parti üyeleri arasında bilinçli disiplin olmadığını gösterir. Bölge Parti
komiteleri, Parti güçlerinin daha doğru bir şekilde dağıtılmasına çalışıyor fakat bu komiteler bazı
komünistlerin idari işlerden ayrılıp üretici çalışmaya gitmemek için gösterdikleri direnişi küçümse-
memelidirler. Büro ve kırtasiye işlerini yeğ tutan ve üretim işlerinden şeytan görmüş gibi kaçan
pekçok komünist vardır. Bu yoldaşlar arasında küçük burjuva rahatlığı tutkusu üstün gelir, işe atılma,
inisiyatif ve cesaretten yoksundurlar, bürokrasinin sıcaklığını partimize ve devlet organlarına getirip
orada geliştirirler. Bu komünist bürokratlar küçük burjuva etkisi ve baskısıyla ve partili olmayanlarla
savaşıp başa çıkmağa, çelikten Parti disiplinini yerine getirmeğe hazır değildirler. Komünistler, Parti
malıdırlar. Parti disiplinini bu şekilde anlamalıyız. Parti içi demokrasi güçlendirilmeden böyle bir
anlayışa varılamaz ve böyle bir disiplin gerçekleştirilemez. Disiplin ve Parti içi demokrasi bir bütünü
oluşturan iki konudur. Partinin üzerine kurulmuş olduğu temel örgütsel ilke olan demokratik
merkeziyetçiliğin iki yüzüdür.
Enver Hoca, Eserleri, Cilt 10,
Sy. 333, 351-365
Sy 26, 29-30
temel örgütler, Plenumlar, parti eylemcilerinin toplantıları, konferanslar ve özellikle hesap vermek için
yapılan toplantılar ve seçim toplantıları eleştiri ve özeleştirinin, daha geniş biçimde gelişmesi için
gerçek bir platform haline geldiler. Geçen yılın seçimlerinde toplantılardaki tartışmalarda yer alanların
%59'undan çoğunun, parti büro ve komitelerindeki çalışmalara ilişkin önerilerini yaptıktan sonra genel
organları seçtiklerini söylemek yeter. Bazı bölgelerde, Sirakostra'da olduğu gibi, bu sayı %80'in
üzerindeydi. Bu gerçekler sadece, komünistlerin, korkmadan eleştiri yapma cesaretlerinin arttığını
değil, fakat çalışmanın ayrıntılarıyla gelişmesi, hataların düzeltilmesi ve çalışmada zayıflığın
giderilmesine karşı duydukları sorumluluk hissinin de yükseldiğini gösterir. Bu, partinin militan
ruhunu gösteren önemli bir gerçektir.
Fakat eleştiri ve özeleştirinin, özellikle de tabandan gelen eleştirinin geniş çapta gelişmesi, zaman
kaybetmeden yok etmemiz gereken engellerle karşılaşmaktadır.
Herşeyden önce, tüm komünistlerin sorumluluklarını daha da güçlendirmek gerekir. Ve seçilen
organlar seçmenlerine açık ve somut bir şekilde hesap vermelidirler. Çünkü, seçilen organların
raporlarında ihmal ve hataların hafifçe geçiştirildiği ve onlardan yönetici yoldaşların çalışmadaki
eksikliklerdeki sorumluluklarının en aza indirilerek genel anlamda söz edildiğine sık sık rastlanmakta-
dır. Bunun sonucunda bütün yük tabandakilerin üzerine düşmektedir. Bu tür yöntemler kuşkusuz,
tabandan gelen eleştiriyi bastırır ve büroları, parti komitelerinin sekreterlerini ve diğer sorumlu
yoldaşları ayrıcalıklı duruma getirir. Parti üyeleri ve emekçi halk, sorumlu yoldaşları özeleştiride
örnek bir tavır içinde görmek isterler. Hataların samimi olarak kabulü, kadroların ve çalışmanın
ilerlemesiyle sonuçlanır. Özeleştiri biçimsel olursa bunun tam tersi olur; ve maalesef «özeleştiri»
yapmayı alışkanlık haline getiren fakat aynı şeylerde aynı hataları tekrarlayan pekçok yoldaş var.
Açıkça görülüyor ki bu tür «Özeleştiri» yapıcı değildir, ve ne kadroların ne de çalışmanın ilerlemesine
yardım eder; derhal terkedilmelidir.
Marksist-Leninist partilerin güçlü silahı olan eleştiri ve özeleştiri boş ve anlamsız sloganlar değildir.
Görev sırasında komünistler de hata yapar; onlar hata yapmaz denilemez, fakat onlar diğer insanlardan
daha az hata yapmalıdır, çünkü Parti onları mücadele ve çalışma süreci içinde eğitir. Sadık ve sıradan
komünistler, hatalarını kabul etmekten korkmazlar, gerçeği insanların yüzüne söyleme cesaretleri
vardır. Fakat megalomanlar, kendini övenler, yalancılar, sahtekarlar vs. gibi Partiye yanlışlıkla kabul
edilenler veya bu kusurlardan kurtulmak için Parti öğreti ve mücadelesinden yararlanmağa çaba
göstermeyen küçük burjuva artıklarına sığınmış unsurlar için, bu geçerli değildir. Hata ve ihmalleri,
Parti ve kitleler önünde derinlemesine araştırmak ve görevleri yapmada ve kararları uygulamada
başarısızlıktan sorumlu olan herkesi, kim olursa olsun, açığa çıkarmak gerekir...
Parti Merkez Komitesi de, Halk Ordusunun parti örgütlerinde ve sınır koruma birliklerinde eleştiri ve
özeleştirinin derinleştirilmesine önem vermiş ve bu şekilde sayısız başarılar kazanılmıştır, fakat Parti
Merkez Komitesinin eleştirinin gelişmesi için tespit ettiği standartların titizlikle yerine getirileceği de
herzaman akılda tutulmalıdır.
Parti komitelerinin ve devlet organlarının en temel görevlerinden biri, tabandan gelen sese, tabandan
gelen her eleştiriye, ne kadar önemsiz olursa olsun, sürekli ilgi göstermektir. Bunu dikkatle
değerlendirmek, sorunları herzaman doğru çözümlemek, sorunların çözümlenmesi için alınan
önlemleri eleştiren örgüt veya şahıslara düzenli bilgi vermek, tabandan gelen eleştirinin daha da ge-
lişmesinin temel şartlarından biridir.
Ve nihayet, eleştirene, sorumlu kimse tarafından baskı yapılması da tabandan gelen eleştiriyi ciddi
şekilde engeller. Yoldaşlar, bu ciddi bir konudur, fakat maalesef hala kendilerini eleştirenlerden öç
alanlar vardır.
... Parti örgütlerinin görevi, sorumluluğu ne olursa olsun her komünistin faaliyetini parti eleştirisine
tabi kılmaktır. İstisnasız herkes temel Parti örgütlerinin örsüyle çelikleştirilmelidir. Bazı sorumlu
yoldaşlar, temel örgüt kendilerini eleştirdiği zaman sadece büyüklük kuruntusundan itiraz ederler fakat
daha yüksek organlarının önüne çağrıldıklarında yüzlerce defa «evet» diyerek hatalarını kabul ederler.
Böylece bu çürük insanlar, kibri, gurursuzlukla birleştirirler.
Eleştirinin çok yönlü gelişmesi yolunu açmak, tüm Partinin görevidir. Partinin, devlet ve ekonomik
örgütlerin ve diğer bölgelerin tüm çalışmalarındaki ihmal ve hatalara karşı sürekli mücadele,
başarımızın garantisidir. Her komünist, Cumhuriyetin her işçisi, her kimin hatasını, nerede görürse,
Parti Merkez Komitesine sesini yükseltmenin görevi olduğunu bilmelidir. Ancak, eğer herkes tüm
48
Konu kuşkusuz ilginçtir, fakat birbiri arkasından buluşları ve yeni ürünlerin çeşitlerini sıralarsanız ve
aynı şekilde bu konu üzerinden defalarca geçerseniz, tartışma ilginçliğini kaybedecek ve böylece
tartışma olmayacak, veya olsa bile çok değersiz bir tartışma olacaktır.
Gerçekten en önemli, en çok zihni meşgul eden ve en ilginç sorunların seçilmesi, yalnızca yönetici
yoldaşları, sekreterleri veya büro üyelerini değil, fakat tüm temel örgüt veya Plenumu
ilgilendirmelidir. Heryerde olduğu gibi burada da ortak görüş ve fikir alışverişi Zorunlu ve çok
değerlidir. Bunu, bugüne dek yaptıklarımızdan daha iyi yapmalıyız. Bu, partinin daha militan bir
yaşantıya sahip olmasına yardım edecektir. O halde toplantıyı daha iyi örgütlemek için rapor ve karar
taslaklarının hazırlanmasına veya ortaya konacak görevlere daha fazla dikkat sarfedilmelidir. İyi
hazırlanmış Parti toplantıları daha güçlü bir yaşantının gelişmesine ve komünistlerin parti yaşantısına
daha çok katılmalarına yardım eder.
b) Komünistlerin Parti faaliyetlerine gösterdikleri ilgi genel olarak tartışmalara daha çok
katılmalarını etkiler.
Bir komünistin, bir parti forumu üyesinin görevlerinin sadece görevli olduğu bölgede iyi çalışması
gerekirmiş ya da sadece tayin edildiği görevden sorunluymuş gibi dar bir anlayışla ele alındığı bir
gerçektir. Bu nedenle sadece temel örgütlerde değil fakat Plenumlarda da insanların yalnızca «kendi
görevlerinden» Veya «kendi bölgeleriyle ilgili konulardan» söz ettiklerini duyarsınız. Bu, bir komünist
için, özellikle yönetici kadrolar için yeterli değildir. Her parti üyesi Parti çalışmasının sorumluluğunu
duymalıdır. Parti örgütlerinin toplantılarına hatta yüksek organlarınkine bile kitlelerin sesini, deneyini,
taleplerini getirmelidirler. Eğer bu bilinci yaratırsak, her komünist, parti toplantısında ortaya çıkan
sorunlar için konuşup tartışacaktır. Her komünistin belli toplantıda tartışılacak konuyla ilgili görüşünü
verebilecek şekilde tartışmalara herzaman hazırlıklı gelmesine çalışmalıyız.
d)Parti toplantılarını, komünistlerin çalışmalardaki inisiyatiflerini yüceltecek şekilde mümkün
olduğu kadar militan ve etkili bir hale getirmeliyiz.
Bilindiği gibi parti toplantıları en önemli sorunları, çalışmanın ilerlemesiyle ilgili olan, bu nedenle,
bütün komünistlerin görüşlerini alarak ve topluluğun enerjik bir biçimde ilgilenmesini sağlayarak,
toplu olarak tartışılması gerekli ana sorunları tartışır. Parti toplantılarının yapılış biçimi, parti
demokrasisinin asıl ifadesi partili yığınların, sorunların tartışma ve çözümüne canlı şekilde
katılmasının somut bir ifadesidir. Parti toplantılarının buradaki rolü çok büyüktür; parti toplantıları
parti güçlerinin geliştirilmesinin, onların uyanık tutulmasının ve bu güçlere taze enerji verilmesinin
yeri doldurulamayacak bir biçimidir. Böylece yalnızca tartışılan sorunu fazlaca etkilemekle kalmayıp,
tüm parti çalışmasını da canlandırırlar.
Yine de, günlük çalışmada bu önemli görüş çoğu kez unutulur. Ve bu sadece temel örgütler için değil,
fakat Plenumlar, eylemcilerin toplantıları vs. için de geçerlidir. Bunun sonucu olarak da bazen bir Parti
toplantısını devlet veya ekonomik organlarınkinden ayırmak güçleşir. Fakat hepsi, sözetmek
istediğimiz herşey bu kadar değildir. Bazen serbest tartışmayı teşvik etmeyen, fakat komünistleri,
onların düşüncelerini kısıtlayan çok resmi ve cansız toplantıların yapılması endişe vericidir. Bu
şekilde, parti çalışmalarında düzenli ve doğru olan fakat Partimizin kullandığı örgütsel yöntemlerin
önemini, tam olarak anlayamamış bazı yoldaşlar kendilerini sık sık çok gayretli gösterirler. Kuşkusuz
bu parti toplantılarının değerini ve yararını büyük ölçüde düşürür, bu uygulamayı partimizin iç
yaşantısına yabancı birşey olarak tasfiye etmeliyiz.
2) Partide eleştiri ve özeleştiriyi Parti demokrasisinin gelişmesi ve iç yaşantısının daha da
canlanmasında ana silah olarak daha da geliştirmeliyiz.
Partimiz bu gelişme ve büyüme yasasını her zaman akılda tutmuş ve saflarında kötü olan herşeye, her
yabancı belirtiye, her türlü hata ve zaafa karşı sürekli mücadele yürütmüştür. Parti çalışmasının genel
olarak sürekli ilerleme kaydetmesi tamamen buna bağlıdır. Parti hiçbir zaman paslanmamış veya
canlılığını yetirmemiştir.
Hiç hata olmayacağını düşünen bir kimse yanılır. Mesele hataları derhal keşfetmek, onları
tekrarlamamız için eleştirmek ve onlardan ders çıkartmaktır. Çalışmalarımızda hatalar olduğu ve
sürekli de olacağı için, onlarla daima mücadele etmeliyiz. Eleştiri ve özeleştiri Partinin iç yaşantısında
alışkanlık ve günlük yaşantımızda bir yöntem haline gelmelidir.
Bu amaca ulaşmak için sorumlu kimselerin, yönetici organların ve seçilmiş organların Partili yığınlara
50
için ne tür bir ilgi gösterilmiştir? Çoğu kez bu soruya genel anlamda bir cevap verirler ve tabii ki bu
cevap, nedeni açıklamaz. Bu ciddi hatadan sık sık söz edilir, fakat kişiler bu hatanın düzeltilmesi için
gerekli örgütsel önlemlerin alınmasında söz konusu hatayı işlemekten vazgeçmezler...
Bütün komünistlerin bilinçli disiplin ruhunu geliştirmek özellikle önemlidir. Alınan kararlar, verilen
görevler mutlaka yerine getirilmeli ve Partide eleştiri ve özeleştiri kesinlikle bu sorun üzerine
yapılmalıdır.
Bütün bu konularda disiplinin güçlendirilmesi hala bir sorun teşkil etmektedir. Verilen görevlerin
mutlaka yerine getirilmesini parti örgütlerinin yaşantısına derinlemesine yerleştirmeliyiz. Eğer yerine
getirilmezlerse tüm örgüt uyarılmalıdır.
Bunun gibi, komünistlerin kişisel örnekleri de ilgiyle izlenmeli, ve her yönden zamanın taleplerine
uyacak şekilde geliştirilmelidir. Bu sorunun, sadece partili olmayan emekçi halkı değil fakat parti
üyelerini de etkileyen büyük bir güç oluşturduğunu özellikle anlamak gerekir. Hayat göstermiştir ki,
bizzat kendileri başka türlü davranan bazı yoldaşlar sadece kararların, parti disiplininin yerine
getirilmesinden sözederlerken, kararlar ve verilen görevler yarı yolda bırakılmıştır...
Parti demokrasimiz çelikten fakat bilinçli disiplin olmadan anlaşılamaz. Bu nedenle temel örgütlerin
rolünü arttırmaktan, iç yaşantılarını canlandırmaktan sözederken, ilk başta ve herşeyin ötesinde
disiplinin güçlendirilmesini hesaba katlamayız. Temel örgüte yardımımızda bu, esas yeri tutmalıdır.
Tüm komünistler ve tüm kadrolarımız çelikten disiplin ruhu ile tanınmalıdır. Pratik, disiplinin ihlal
edildiği yerde, sadece görevlerin yerine getirilmediğini değil fakat canlı ve militan bir parti
yaşantısının da olmadığını göstermiştir. Bu nedenle kararların kontrol ve uygulamasını parti
örgütlerinin daha sıkı bir şekilde ele almalarını sağlamalıyız. Her parti toplantısında önceden verilmiş
görevlerin yerine getirilmesine ilişkin raporlar olmalı ve eğer gerekirse, temel örgütler başarısızlığın
nedenini bulmağa çalışmalı, sorumluları eleştirmeli ve derhal çözüm için önlemler almalıdırlar.
AEP Temel Belgeleri. Cilt 4
Sy 338, 426-433
Bir kimsenin eleştirilmesinden ve bu kişinin özeleştirisini yapmasından sonra partinin ve herkesin ona
her zamankinden daha yakın davranması gerekir, çünkü bu kişi partinin dikkatini ve sıcaklığını,
adaletini, onun adil eleştirisini üzerinde hissetme gereğini duyar. Buna her zamankinden daha çok
gereksinme duyar; onun düzelme döneminde olduğunu unutmamalıyız. Eleştiri ve özeleştiri onun
iyileşmesinde atılan ilk adımdır fakat tam tedavi değildir, ve eğer onu bu kadarla bırakır veya kaderine
terkedersek, eğer yalnızca bu gerçekleri parti siciline işlemekle yetinerek işi bitirdiğimizi düşünürsek,
doğru davranmadığımızı ve daha acı sonuçların doğabileceğini anlamalıyız.
Parti ve bütün komünistler yoldaşların tabiatını, duygularını, karakterlerini ve yeteneklerini bilmek
zorundadır çünkü bunlar eleştiri ve özeleştirinin doğru kullanılmasında büyük rol oynar. Her tip
insanla karşılaşabiliriz ve karşılaşacağız, çünkü aynı kalıptan dökülmüş değiliz. Örneğin hata yapmış
dürüst bir kimseyi düşünün; hatasını derinlemesine araştırabilecek durumda olmasın, uzun ve akıcı
konuşamasın, fakat eleştiriyi derinlemesine anlasın, hatasını, açık, dürüst ve sade bir biçimde
kabullensin. Hatalarına derinlemesine gömüldüğünde, veya böyle birşey yapmadığı halde hatalarını
örtbas ettiğinde ısrar eden kimseler az değildir. Veya hatalarını nasıl saklayacağını bilen, suçüstü
yakalandığı zaman bile, gevezeliğiyle uzun, ustaca ve şeytanca özeleştiri yapan, fakat söylediklerinin
hiçbirine inanmayan bir sahtekarı düşünün, «Parlak» özeleştirisiyle yetinen aldatıcılar yok değildir. Ve
böylece ilk sözü edilen kimse kuşkuyla bakılmaya, az destek almaya devam ederken ikincisi zarar
verici güvenden yararlanır.
Kişiler onun, gelecekte de sürmeye mahkum olan bu kötü davranışlarına karşı, ilgisizdirler.
Bu nedenle, eleştiri ve özeleştiri basit konular değildir ve dar bir şekilde anlaşılmamalıdır. Bununla,
insanlar yalnızca hata yaptıklarında veya özel toplantılarda, eleştirilmen veya özeleştiri yapılmalıdır
demek istiyorum. Bu eleştiri ve özeleştirinin bir yüzüdür fakat tamamı değildir.
Hataların önüne geçilmelidir. Bu temel bir konudur; hataların önüne geçmek için insanlara eleştiri ve
özeleştiri silahını nasıl kullanacakları öğretilmeli; eleştiri ve özeleştiri çalışmada, çalışma sırasında,
çeşitli şekillerde geliştirilmelidir. Bu eğitim geniş çapta olmalıdır. Bu nasıl yapılabilir? Çalışma
sırasında, insanların çalıştığı ve mücadele ettiği heryerde, komünistler ve partili olmayanlar hata
yapabilirler. Bu nedenle, hepsi çalışmada ve çalışma yararına eleştirisel görüşlerini, serbestçe,
cesaretle, korkmadan belirtmelidir; herkesin önünde, üstlerin ve astların önünde, doğru veya yanlış
fikir yürütebilmeli, hataları eleştirmeli ve toplantıya kadar beklemeden görüşlerini, görev yerine
getirilmeden önce ve sonra söylemelidirler. Üstler bu eleştirileri, kibirsiz, kendilerinin herşeyi
bildiklerini düşünmeden, dikkatle dinlemeli, ve astlarının öneri ve öğütlerini yalnızca dikkatle
dinlemekle kalmayıp, astlar haklı, kendi görüşleri de yanlışsa, derhal kabul etmelidirler (üstler burada
özeleştiri yapar).
Bu şekilde eleştiri ve özeleştiri birbirini tamamlar. Bu şekilde hatalar önlenir, insanlar çalışma
sırasında düzeltilip eğitilir, zararlı alışkanlıklar, gurursuzluk, üstlerinden korkma, birinin öç
alacağından veya yorum yapmağa cesaret ettiklerinde tasvip edilmeyeceklerinden korkmaya ve kibir,
kendini beğenmişlik, bürokratizm vs. karşı da mücadele edilecektir. Bütün bu alışkanlıklar
komünistlere yabancıdır ve kötülüklerin kaynağıdır.
Ancak bu şekilde, eleştiri ve özeleştiri silahının uygun bir biçimde kullanılmasında biz komünistler
için eksiksiz eğitimi sağlayabilir ve bu şekilde çalışmada ve halk arasında görülen birçok hata ve
kusurlardan kurtulabiliriz.
Fakat birçok durumlarda olduğu gibi suiistimallerin eleştiri ve özeleştiri kisvesi altında
devamına izin verilemez. Birçok kimse, ciddi suçlarının ve ekonomiye verdikleri ciddi zararların,
devlet kanunlarını, toplumun kurallarını ve komünist ahlakın değerlerini ihlâlin sorumluluğundan
baştansavma bir özeleştiri yaparak kaçmak isterler. Bu durumlarda suçluları hak ettikleri cezanın
verileceği mahkeme önüne çıkarmakta tereddüt etmemeliyiz. Hiçbir yumuşaklığa izin verilmemeli;
hırsızlara binlerce olanak yaratanları, sosyalist mülkiyeti tahrip ve suiistimal eden, bilinçli veya
bilinçsiz olarak karşı devrimcilerin işini yapan, iç ve dış düşmanları destekleyen, düşman sınıfların
artıklarına ve bizim karşısında sınıf mücadelesi yürüttüğümüz ve proletarya diktatörlüğü silahlarını
harekete geçirdiğimiz ideolojiye hizmet edenleri de mahkûm etmek gerek.
Enver Hoca, AEP MK'nin Emekçi Halkın komünist eğitimi için Partinin ideolojik çalışmasının daha
da güçlendirilmesi üzerine yaptığı plenumun kapanış konuşmasından
54
Tiran, 1964
Sy 34-39
kendilerini parti okuluna gönderdiğini söyleyecek kadar ileri giderler. Bunlar iyi insanlar olabilir fakat
bu partili olmalarına yetmez.
Parti üyeleri başka hamurdan yapılmış olmalıdır, bu nedenle onlara iyi şekil vermeli ve iyi şekil
almayanları bir kenara koymalıyız zira iyi hamuru da berbat edebilirler.
Adayların devrimci deneme süreleri kısa olmamalıdır. Kanımca 3 yıldan az olmamalı ki aday yorucu
görevin, fedakârlığın ve çalışmanın ne olduğunu anlasın, ancak ondan sonra titiz, katı, olgun ve
yolunda durmadan ilerleyen partili yoldaşlarına daha yakın olacaktır.
Tabii ki, bu şekilde partiye girmek için kendiliğinden talep, bugünkünden daha az olacaktır, partiye
katılmak için başvuranlar partinin ne büyük olduğunu gerçekten anlayacaklar ve parti üyesi olmanın
bir şeref olduğunu görecekler; eminiz ki böyle yoldaşlar sınavları vereceklerdir.
... Partiye yeni saf kanı sağlamalıyız. Partinin yapısı tamamen devrimci olmalıdır.
Herşeyden önce, nitelik bakımından güçlü ve sağlam bir partimiz olmalı ve sayı peşinde koşmamalı.
Yayımlanan kararlar çok önemlidir, çok olamaz fakat basmakalıp bir şekilde uygulanırsa eğer partiye
alınma plânları, neden, kaç adet, nerede gibi sorunlara derinlemesine inmeden, peşin olarak yapılırsa,
sonuçlar tatminkar olmayacaktır. Kendimizi, «niye bu kadar çok kabul ettik» veya «niye çok az kabul
ettik» veya «hiç etmedik» diye uzun süre eleştirebiliriz; «niye az işçi» ya da «az kooperatifçi» veya
«çok şehirli» aldık diye eleştirebiliriz, fakat kanımca partinin yapısı, saflarının çoğalması ve
sağlamlaştırılmasının, hepimizi cidden ilgilendirmesi gerektiği bir gerçektir.
Kalıpların kölesi olmamalıyız fakat mücadele ve deneyle yeniden kuvvetlendirilip canlandırılmış
doğru devrimci yöntemler olmadan da yapamayız; bazı yoldaşların düşündüğü gibi bütün bu kalıpları
tamamen yok edip istedikleri kadar ve istedikleri kimseyi istedikleri şekilde ve istedikleri zaman kabul
etmede serbest bırakamayız. Hayır, Partimizde böyle bir şeye izin veremeyiz. Parti çalışması, büyük
sorumluluk ister ve çok naziktir, siyasi, ideolojik, örgütsel, insani, fiziksel, zihinsel, ruhi ve ekonomik
şartlar gibi pekçok şeyin hesaba katılması gereken, bilimsel çalışmadır. Böyle nazik ve önemli
çalışmada amaçsız, anarşik veya kendi kendine yol almaya izin verilemez, fakat her davranış, her
adım, her kalıp ve yöntem parti inşasının temel örgütsel ilkelerinden bir an bile sapmadan incelenmeli,
denenmeli, düzeltilmeli veya gözden geçirilmelidir.
... Parti çok büyük görevleri omuzlar. Tartıştığımız büyük ekonomik plân başarılı bir şekilde yerine
getirilmeli ve çok iyi biliyoruz ki bu yerine getirme yalnızca sayıları ve yüzdeleri kâğıt üzerine
sıralamak değildir. Fakat herşeyden önce partiyi ve halkı tamamen harekete geçireceği için çok
karışıktır. Yığınlar devrim içinde yükseldiler, ülkenin tüm yaşantısını, tarımı, endüstriyi, kültürü ve
halkın ruhunu devrimcileştiriyorlar. Kuşkusuz, bu, Partinin büyük başarısıdır, fakat partide hala,
yığınların devrimci atılımına ayak uyduramayan fakat onların gerisinde kalanlar vardır. Çelişki
buradadır; bu kişiler engelleyici faktörler haline gelirler çünkü kendi hatalarını saklamak isteyerek
diğerlerinin ilerlemesini engellemeğe çalışırlar. Bunların birçoğu sıcak köşeleri ve rahat görevleri
tutmuşlardır, geçmişin hayaliyle ve onun övüncüyle yaşarlar ve tabii ki ayrıcalıklarını korumaya,
diğerlerini eleştirmeğe ve eleştirilmemeye bakarlar; partiye akıtılması gereken taze kana karşı tutucu
tavır alarak başta olmaya çalışırlar. Burada, çalan, proleter ahlâk kurallarını ihlâl eden ve gizlice
sızdıkları için partiden tereddütsüz atılması gereken diğer kötü kimselerden söz etmiyorum.
Bazı temel örgütler, çizgide hatalarını tekrarlamış, parti tarafından iki, üç, dört hatta beş kere mahkûm
edilmiş, ıslâh olmaz parti üyelerine karşı, fazlasıyla alicenap veya daha açıkçası oportünistçe
davranmaktalar. Bu tip üyeye karşı böyle bir tavır, Partinin, kendi eğitilmek istemediği halde onu
eğitmek için çok şey yaptığını düşünmeden, «eğitilmesi gerek» bahanesiyle haklı çıkarılmakta. Bu
kimseleri bir zamanlar iyi işler yaptılar diye veya «teknik olarak yetenekliler» gerekçesiyle partide tut-
mamalıyız. Bu kimseler Partiden ihraç edildikleri zaman düşman olmazlar. Ama çalışmalarını
sürdürmeli ve bunu da iyi yapmalı, yüzlerce ve binlercesi gibi katkıda bulunmalıdırlar. Fakat parti
üyesi olmayı hak etmezler, bu ahlâki karar onlara hayatta da yardımcı olmalıdır.
Bazen insanlar, «eğer bu kimseleri partiden ihraç edersek, ihraç edilenlerin sayısı artar» düşüncesinden
hareket ederler. İyi, o halde? Diğerlerini de etkilesinler diye bunları, böyle zararlı alışkanlıklarıyla
partide mi tutalım? Tabii ki insanları ihraç etmek iyi birşey değil, fakat azı zorunludur ve Partiye kabul
edilecekler seçilmeli ve peşin olarak iyi bir şekilde eğitilmelidirler. Parti üyeleri kendi hatalarına karşı
hergün devrimci bir mücadele içinde olmalı, partinin ellerine verdiği silahları yoldaşlarının hatalarına
56
olmayan fakat partinin birliğini ve halkla olan beraberliğini bozacak kadar zararlı kavga ve
gruplaşmalar ortaya çıkmakta. Durum çerçevesinde ve partinin çok yönlü devrimci mücadelesinde, bu
belirtiler herhangi bir tehlikeli engeli temsil etmemektedir. Fakat hiçbir zaman ve hiç bir şekilde
partinin silahsızlanmasına, başarılardan başının dönmesine, tembelleşmesine, pisliğe, yeknesaklığa,
bürokratizme batmasına, sınıf düşmanlarının fikir ve baskılarının, bizleri tek bir devrimci olarak dahi
engellemesine, izin vermemeliyiz.
Bu nedenle, esas görevimiz Partiyi sürekli güçlendirmek ve sağlamlaştırmak, ülkenin tüm
yaşantısındaki yönetici rolünü arttırmaktır. Bu, yaşantımızı büyük ölçüde değiştirmede, kazanılmış
zaferleri garanti etme ve sosyalizm ve komünizm mücadelemizde daha büyük zaferlere ulaşmamızda
da son derece önemli bir koşuldur.
1. Parti Saflarının Temizliğini Korumak İçin Partinin Bileşimini ve Partinin Büyümesini Sürekli
Olarak Geliştirelim.
Partimiz saflarında 66.327 komünist vardır, bunların 3.314'ü aday üyedir. 4. Kongreye kıyasla
Partimiz 12.668 komünistlik etkin bir artış göstermiştir. Bu, Partinin emekçi yığınlarla olan yakın
bağlarının, Partinin doğru çizgisinin onlar tarafından hararetle onaylanmasının önemli bir
göstergesidir. Aynı zamanda Parti örgütlerinin, saflarının yeni kanla sağlamlaşması için göstermiş
oldukları özenli çalışmanın bir sonucudur.
Partinin sosyal bileşimi şöyledir: işçiler toplam komünist sayısının %32.90'ını oluşturmaktadır; bu
rakam 4. Kongredekinden %3.24 daha fazladır. Komünistler, tarım kooperatifleri üyeleri %25.81'i
oluşturmakta, ya da 4. Kongreye kıyasla %2.19'luk bir artışı göstermektedirler, tek tek köylüler
%3.14'ü, yani 1961'deki orandan %0.01 daha azını oluşturmaktadırlar; devletin idari işlerinde
çalışanlar, parti mekanizmasında ve kitle örgütlerindeki memurlarla birlikte askerler %37.14'ü
oluşturmaktadırlar, bu oran 1961dekinden %4.80 daha azdır; çeşitli konumdakiler (ev kadınları ve
öğrenciler) %0.98'i oluşturmaktadır ki bu da 4. Kongredekinden %0.64 daha azdır.
Görüldüğü gibi, Partinin büyüme dinamiği ve yapısal gelişme yönü genellikle tatmin edicidir. Fakat,
Partiye alınmalarında ortaya konan kısıtlamalara rağmen iyi sosyal kökenleri ve uzun devrimci
dönemleri hesaba katılmaksızın, işçi sosyal statüsünde olan komünistlerin hala büyük bir yüzdeyi
oluşturduklarına dikkati çekmek gerekmektedir.
Partinin bütün faal gücünde kadınlar, toplam komünistlerin %12.47'sini oluştururlar (4. Kongreden
%2.30 daha fazla). Bu 5 yıllık süre içinde kadınların partiye alınmasının hala yetersiz olduğunu, bu
kabul etme oranının, kadınların hızlı, canlı, aktif ve devrimci katılımlarına, ülkenin sosyalist inşasında
bütün alanlarda bulundukları büyük katkılarını karşılamadığını gösteriyor. Kadın komünistlerin şehir
ve kasabalarda çalışan toplam kadınların sayısının sadece %3'ünü temsil ederken erkeklerin %16'sını
temsil ettiği gerçeği bunun iyi bir kanıtıdır.
Parti örgütleri, gelecekte de, esas olarak Partiye alınacakların büyük çoğunluğunun, üretim
merkezlerinden, işçi sınıfı ve emekçi köylülük saflarından gelmesine yönelmelidir. Aynı zamanda,
Parti saflarındaki kadınlar hala azınlığı oluştururken 30 yaşın altındaki parti üyelerinin faal gücün
yalnızca %27.4'ünü oluşturduğu gerçeği gözönünde tutularak, onlara karşı sık sık kullanılan tutucu
kavram ve tavırlarla mücadele ederek, kahraman kadınların ve gençlerin Partiye alınmasına daha fazla
dikkat sarfedilmelidir.
... Partinin yapısı ve gelişmesi, saflarının büyümesi ve komünistlerin sağlamlaştırılması tüm parti
örgütleri için en ciddi uğraşılardan biri olmalıdır. Genel olarak parti çalışması ve özel olarak yeni
üyelerin kabul edilmesi ve Partinin gelişmesinin büyük sorumluluk isteyen bir çalışma olduğu
herzaman hesaba katılmalıdır, siyasi, ideolojik, örgütsel, ekonomik ve manevi şartlar, vs. gibi birçok
şey gözününde tutulmalıdır. Böyle nazik bir çalışmada kabul edilen karar veya yönetmeliklerin
basmakalıp ve şekilci bir biçimde uygulanmasıyla birlikte, anarşi veya kendiliğindenci eğilim,
yönetmelik ve kararların yok edilmesi de zararlıdır. Kendi yarattığımız şekillerin kölesi olmamalıyız,
fakat aynı zamanda mücadele ve deneyle canlandırılmış, doğru, devrimci yenilenmiş şekiller olmadan
yaşamayacağımızı da göz önünde tutmalıyız.
... Örgütler ve parti komiteleri, yalnızca partiye kabul etme çalışmasına değil fakat halen partinin
saflarında faal olan komünistlerin daha da işlenmeleri ve eğitilmeleri yönüne de, Parti saflarının
arılığının korunması ve parti niteliğinin sağlamlaştırılması çalışmasına da dikkat göstermelidir.
59
Parti örgütleri saflarının niteliğini geliştirme mücadelesinde, parti saflarında uzun süre çalışmış veya
mücadelede büyük deneyi olan parti üyelerine büyük önem göstermelidir. Onlar partinin hazineleridir
ve göz bebeğimiz gibi el sürülmeden ve saf olarak korunmalıdırlar. Parti, aynı zamanda onlarla birlikte
çalışmalıdır ki ölene dek devrimciler olarak kalsınlar. Hayatlarının sonuna dek, olanaklarına göre parti
için kahramanca mücadelelerini sürdürmelidirler çünkü kendileri gibi, fiziki bakımdan yaşlananlar
vardır ve ilerde de olacaktır. Bu bir yasadır. Fakat biz komünistler için ruhen, ölene dek devrimciler
gibi davranıp dövüşmemiz gerektiği gerçeği de bir yasadır. Parti bu yoldaşlara ilgisini, onları
okşayarak değil fakat onları koruyarak ve sürekli devrimci çalışmada faal kılarak, göstermelidir. Parti,
verdikleri mücadele için onları içten sayıp sevmeli fakat asla bu yoldaşların iyi bir sicile sahip
parazitler, kendini beğenmişler ve kibirli kimseler haline gelmelerine veya kendileri ve akrabaları için
yasa dışı ayrıcalıklar istemelerine izin vermemelidir. Bu çok tehlikelidir zira Partide sınıf ve proletarya
ideolojisine yabancı, küçük burjuva kalıntılardan oluşan ayrıcalıklı bir sınıf yaratır.
2. Temel Parti Örgütlerinin Yönetici Rolünün Arttırılması ve İç Yaşantılarının Daha da
Canlandırılması.
4. Parti kongresinin parti yaşantısının pekiştirilmesi ve canlandırılması için verdiği kararlarla birlikte
Merkez Komitesinin bunları pratiğe uygulamak için aldığı önemli kararlar, temel örgütlerin savaşçı
ruhunu arttırdı, çalışma düzeylerini daha yüksek bir seviyeye çıkardı. Temel örgütlerin ülke
yaşantısındaki farklı sorunları çözümlemedeki yönetici rolü sürekli bir artış gösterdi. Bugün 1.586'sı
kentlerde, 1.266'sı kırsal alanda olmak üzere 2.852 temel Parti örgütüne sahibiz. Sonuç olarak henüz
parti örgütü bulunmayan çok az köy ve kurum kalmıştır.
Temel Parti örgütlerinin yaşantısı ve çalışmasına ciddi bir şekilde dikkat gösterilmelidir. Bugün dek
kazanılmış başarılara rağmen, hala küçük gündelik sorunlarla ilgilenen ve bölgelerin esas sorunlarına
inmeyen ve hatta yalnız devletin ve ekonomik organların destekçileri olan ve bazen bunların
kuyruğuna takılan örgütler vardır. Şurası iyice anlaşılmalı ve her bakımdan kavranmalıdır ki, ülkenin
tüm yaşantısı ekonomi ve siyaset, kültür ve ideoloji, halkın ve de ordunun içindeki her alandaki
çalışmalar, partinin önderliği altında yürütülmelidir. Bu, temel örgütlerin ve parti komitelerinin
eylemlerini doğru bir yönde nasıl koordine edeceklerini, bölge ve sorunu özellik ve tabiatına göre,
çalışmalarını nasıl örgütleyeceklerini bilmelerini, karışıklık ve sorumsuzluktan kaçınarak parti veya
devlet, ekonomi, savunma, eğitim ve kültür organlarının olduğu kadar emekçi halkın da devrimci
inisiyatiflerini teşvik etmelerini gerektirir. Böylelikle parti örgütlerinin faaliyeti hiç bir şekilde
yukardan gelen talimatların basit bir ileticiliği veya uygulayıcılığı rolüne indirgenmemelidir.
Marksist-Leninist partimizin devrimci canlılığı ihmal ve hataları, cesaretle ortaya çıkartıp kararlı bir
şekilde düzeltmesinde yatar. Temel örgütlerin ve parti komitelerinin çalışmalarında sık sık olan birşey,
esas olarak üretim plânının yerine getirilmesine ilişkin, makine kullanımı veya tarım işlerinin
rakamlarına, sanatsal, kültürel ve siyasi faaliyetlere ilişkin rakamlara ilgi gösterilmesi ve bu şekilde
hareket edilmesiyle, söz konusu organların yönetici rollerini yerine getirdiklerini sanmalarıdır. Bu,
derhal yok etmemiz gereken büyük bir hatadır. Birçok kötülüğün kaynağı, bu biçimsel tutumda
aranmalıdır. Şu gerçeğe de işaret etmeliyiz ki, çoğu kez, halkla birlikte çalışma ihmal edilmiş, parti
yönetmelikleri, çalışma ve eğitimin değişik şekilleri basmakalıp, ruhsuz ve cansız bir şekilde
uygulanmış ve onları ortama ve şartlara uydurmaya hiç çaba gösterilmemiş, tam tersine yüksek
organlardan gelen talimatlar herşey olarak kabul edilmiştir. Komiteler ve parti örgütleri çalışma
yürüttükleri bölgelerde, yönetici, etkileyici ve örgütsel rollerini kazanmak için herşeyden önce
dikkatlerini her yönüyle parti siyasetinde toplamalıdırlar. Sözkonusu olan parti siyasetinin doğru mu
yanlış mı, yaratıcı bir şekilde mi, yoksa basmakalıp yöntemlerle mi, yani nasıl uygulandığı, bu
siyasetin savunulması ve gerçekleşmesi için nasıl savaşıldığıdır. Komiteler ve parti örgütleri asıl
dikkatlerini rakamlara değil fakat komünistlerin ve emekçi halkın eğitimine vermelidirler, çünkü
maddi zenginlikleri yaratan ve parti çizgisini kahramanca uygulayan da halktır, yozlaşan, sosyalist
mülkiyeti çalan veya ona zarar veren, devlet yasasını ihlal eden de gene insanoğludur.
Görevimiz Parti örgütlerini Marksist-Leninist yaratıcı düşüncenin hakim olacağı, ümit vaadetmeyen
boş çalışmaların ve sekterliğin yok edileceği, insanlara kendi kotalarıyla düşünmenin, görüşlerini
serbestçe açıklamanın öğretileceği, gayretli ve verimli tartışmalarla doğru sonuç ve kararlara
varılacağı devrimci merkezler haline dönüştürmektir. Bu amaçla gelecekte de yönetici parti organla-
rında olduğu gibi parti örgütlerinde de kolektif çalışmayı sürekli olarak pekiştirmemiz gerekir.
Kolektif çalışma parti çalışmasında kitle çizgisinin uygulanmasının ana noktalarından birisidir ve bu
61
yöntemin de ana ilkelerinden bir tanesidir. Yalnızca tartışmaya açarak ve birçok fikirlerin, zıtlarının da
derinlemesine incelenip onaylanması için değil fakat sorunlara tam bir eylem ve düşünce birliği
çerçevesinde doğru devrimci çözümler sağlanması için de tüm olanakları yaratır. Kolektif çalışanların
ve temel parti örgütlerinin 4. Beş Yıllık Plânın önde gelen rakamlarının tartışılması sırasında kazanılan
deneyle olumlu olarak değerlendirilmelidir. Partimiz büyük devrimci gücü olan bir Partidir. Büyük bir
deney kazanmıştır. Bu nedenle kararlı bir çalışmayla, çalışmasında ortaya çıkan tüm hatalardan
kendini arındırma olanağına sahiptir.
Parti örgütlerinin daha da canlandırılması, yığınların siyasi önderi olarak, önemli bir eylemci olarak,
her komünistin öncü rolünün artmasıyla, yakından ilgilidir. Birçok örgütlerde komünistlerin
görevlendirilmesinde, yetenekli veya yeteneksiz olarak ayrılmalarında gösterilen sekterlik elbette
vahim birşeydir. Örgütün önderlik etmedeki yeteneksizliğini gösterir. Önderlik bu sekterlikle
mücadele etmelidir çünkü çalışmayı birkaç kişinin tekeline bırakmaya çabası kadroların ve kitlelerin
insiyatiflerini bastırır, partiyi zayıflatıp çökertir. Partimizin yaşantısı ve çalışması, komünistin parti
siyasetinin tasarlanması ve lafta ve eylemde pratiğe uygulanmasında aktif olarak yer alabilmesi tavrı
üzerine kurulmuştur.
Lenin'in öğretilerine göre çalışıp, parti örgütlerinin merkezileştirilmesinin yanısıra her parti üyesine
sorumluluk vermeliyiz. Parti örgütü saflarında tembel ve parti görevlerini yerine getirmeyi zor bulan,
ideolojik düzeylerini ve yeteneklerini sosyal eylemciler olarak yükseltmek için hiçbir çaba
sarfetmeyen atıl komünistlerin kalmasına izin vermemelidir. Herkesin partinin örsünde sağlamlaşması,
denemeye tutulması ve sürekli yardım ve kontrol edilmesi için bu komünistlere tek tek veya toplu
olarak özel ilgi gösterilmelidir.
Parti örgütlerinin iç yaşantısının pekişmesi ve gelişmesi her komünistin parti çalışmasında tam
sorumluluk çımasını, hergün ve her saat parti çalışmasının iyiliğini düşünmesini, Partiye, önceden
düşünülmüş somut fikirlerle gelmesini, orada başarılar ve zorluklardan sözedip rapor vermesini
gerektirir. Temel örgütlerin canlanması, kolektif sorumluluğun, her komünistin bireysel sorumlu-
luğuyla doğru bir biçimde birleştirilmesini gerektirir. Ancak bu şekilde örgütün mücadeleci ruhu
canlandırılabilir, mükemmel bir duruma getirilebilir ve devrimci güç büyüyebilir. Her parti üyesinin
mücadeleci gücü kesinlikle bu şekilde güçlenir, bu şekilde insanlar kendilerine verilen görev sırasında
yoğun bir biçimde öğrenmeye çaba gösterir ve böylece çalışmasının, örgütün ve yönettiği kolektif
ekibin değerini arttırır.
Aynı zamanda, temel örgütlerin yönetici organları, çalışmalarının düzeyini yükseltmek, örgüte yararlı
ve mantıklı fikir ve önerileri sunmak, komünistlerin ve yığınların görüşlerini doğru değerlendirmek,
yararlı deneylerini iyice öğrenip yaymak, elde edilenleri sağlamlaştırmak için her bir kararın
uygulanması üzerindeki denetimi sıkı bir biçimde örgütlemek, komünistlere ve kitlelere mümkün
olduğu kadar yakın olabilmek için yapılan kontrolün, objektif ve sübjektif güçlük ve engellerin
üstesinden gelmede, çelikten bir arzunun geliştirilmesinde gerçek bir okul olarak hizmet etmesi için
daha çok çaba göstermelidir. Yönetici kadrolar dahil her komünistin ve emekçi halkın yaptığı işin
kontrolü hususu, her parti örgütünün mutlak çalışma yöntemi olmalıdır, onsuz, sorunlar doğru
biçimde, kesin olarak ve zamanında halledilemez.
Parti yapımızın temel ilkelerinden birini oluşturan demokratik merkeziyetçiliğin korunmasına ve
doğru uygulanmasına özel dikkat gösterilmelidir. Azınlığın çoğunluğa, alt organların üst organlara
itaat etmesi gibi bu ilkeye dayanan talepler, basit bir örgütsel mekanizma olarak değil, fakat bilinçli ve
sağlam disiplinin tam demokrasiyle birlik sağladığı, kararların başarıyla uygulanmasını sağlayan,
komünistlerin devrimci biçimde yoğrulup sağlamlaşmasına ve çeşitli parti örgütlerinin yönetici
yeteneklerinin artmasına yardım eden derin ilkeli bir sorun olarak kabul edilmelidir. Demokratik
merkeziyetçilik ilkelerinin doğru uygulanması, alınan kararların pratikte gerçekleştirilmesini
gerektirir, böylece azınlığın olduğu kadar çoğunluğun da yoğrulmasına hizmet eder. Eğer kararların
doğruluğu gerçekle kanıtlanmışsa bu, kararın uygulanmasına karşı çıkan azınlığın eğitilmesine hizmet
etmelidir. Eğer pratik bunun aksini gösterirse, karar için oy kullanan çoğunluk özeleştiri yapmalıdır.
... Partimiz hata ve ihmallerini asla gizlememiştir. Onları yiğitçe ve alenen ortaya çıkarıp eleştirmiştir.
Parti Merkez Komitesinin Açık Mektubu herkes için taze bir örnektir. Bu, halkın partiye olan inancını
hiç sarsmış mıdır? Partinin, kadroların, emekçi halkın savaşçı ruhunu gevşetmiş midir? Tam tersine
insanlar partiye daha çok bağlanmışlar. Partiye olan sevgi ve bağlılıkları on kat daha artmıştır;
komünistler, kadrolar ve emekçi halk benzen görülmemiş bir devrimci güçle çalışmakta. Pratiğimiz
62
devrimci bir partinin ciddiyetinin, hata ve ihmallere karşı tavrında yattığı Leninist öğretiyi
kanıtlamıştır.
Bu nedenle hiçbir parti örgütü, kadro veya komünist eleştiri ve özeleştiriden korkmamalıdır. Partinin
ve biz komünistlerin yapıcı, içten ve ilkeli eleştiri ve özeleştiriye ihtiyacımız var. Kimse ait olursa
olsun, kim yapmış olursa olsun, çeşitli hata ve ihmallere karşı bürokratik ve liberal bir tavır takınmak
çok yanlıştır. Bir yoldaşın hatasına karşı en doğru tavır, ona olan ilgimizle, ona yardım etme
isteğimizle, Parti veya devlet görevinin düzeltilmesi arzusu ile birlikte ona karşı en yardım edici ve
ilkeli olan tavırı onu açıkça kınayıp eleştirmek, ona yardım etme isteğimizle harekete geçirmektir.
Eleştiri ve özeleştiri kapalı kapılar ardında, parti örgütleri içinde kalmamalı fakat çeşitli vesilelerle
emekçi yığınların önünde de yapılmalıdır. Parti örgütleri ve komünistler emekçi kitlelerden ayrı çalışıp
savaşmadıkları için, ihmal ve hataların kitlelerce önemi vardır ve onlarca bilinir. Hatalar yapan
komünist ve kadroların eleştirisini, çeşitli vesilelerle kolektifin önüne getirmek, emekçi halkın savaşçı
ruhunun artmasını doğrudan etkiler, hata yapanların düzeltilmesine de büyük etkisi vardır.
Partimizin kararla izlediği kitle çizgisi, sekterlik, kuşku, temelsiz ve zararlı korku yok edilmeden, ve
komünistlerin ve partinin, çalışmalarını, kitlenin kontrolü altına sokmadan, anlaşılamaz ve
uygulanamaz. Bazı Parti komiteleri ve örgütleri günlük çalışmalarını yeterince derinleştirmeden, Parti
sorunlarının yalnızca komünistlerce ele alınması gerekirmiş gibi «kapalı» bir yaşantı sürdürmek-
tedirler. Bu büyük bir hatadır. Böyle bir görüşten giderek, parti örgütlerinin veya bölgelerdeki parti
konferanslarının seçiminin sanki parti illegal bir örgütmüş gibi, kimsenin haberi olmadan yapıldığı da
görülmektedir. Kuşkusuz, parti yöneticilerini temel örgütlerdeki komünistler ve parti konferansları
seçer. Fakat emekçi halk, komünistlerce tartışılan sorunlara, onların yaptığı gözlem ve eleştirilere,
seçtikleri yöneticilere, verdikleri görevlere karşı ilgisiz değildir. Halk gözünü partiye dikmiştir, en iyi
komünistlerin parti organlarına seçilmesini ister. O halde böyle kapalı bir yaşantıyı, böyle zararlı bir
sekterliği kim ister? Deneyler, komünistler arasındaki, emekçi halkın da haberdar olduğu, kavgalar ve
yakın dostluk grupları «iç» sorunların, emekçilerin veya köylülerin görüşleri alındığında, doğru bir
şekilde çözümlendiğini ve yok edildiğini gösterir. Bu nedenle Parti örgütleri kitlelere danışmaktan
«korkmamalı» aksine, emekçi halkla olan bağlarını daha güçlendirmeli, genişletmeli ve
örgütlemelidir.
Parti örgütlerinin rolü ve çalışması sürekli güçlenip canlandığı ve sorunlardan ve talimatların
ayrıntılarından haberdar edilme inisiyatifi daha da geliştiği halde parti komitelerinin sürekli ilgi ve
yardımına gerek duyacaklardır. Parti komitelerinin inisiyatif kazanmaları veya büyüme talebi, temel
örgütlerin kendi kendilerine hareket etmesi, asla tabana olan yardımımızı kısalım ya da onlarla olan
bağlarımızı koparalım demek değildir. Bölgelerdeki parti komiteleri, parti organlarını seçtikleri için,
onların güvencesi altındaki temel örgütlerden her zaman sorumludur, yönetim bunun için yardım ve
tabanı kontrol etme yöntemlerini, temel Parti örgütleriyle, onların çalışma düzeyini yükseltmek için
daha derinlemesine ve sürekli ilgilenerek geliştirmelidir. Parti komiteleri, temel örgütlerle olan
bağlarını daha güçlendirmeli, onları birçok günlük sorunlarla ilgilenmeye götüren, çok yönlü
çalışmayı yönetmekten, tabanın çok değerli deneyini inceleyip değerlendirmekten alıkoyan aşırı
pratikçilikten kurtulmalıdırlar. Bu deney, doğru kararların verilmesi, mantıklı önlemlerin alınıp
uygulanması, tüm çalışmada genel başarı sağlanması için, partinin bütün çalışmalarına yansımalıdır.
Parti komiteleri partinin örgütsel sorunlarına veya daha iyisi örgüt siyasetinin uygulanmasına daha
fazla özen göstermelidirler. Bu yolda yapılacak çalışmaların gelişmesi için etkili önlemleri almalıdırlar
ki, parti örgütleri, her yerde, her alanda, ülkenin tüm yaşantısında yönetici ve örgütleyici rollerini
oynayabilecek bir durumda olsunlar.
Enver Hoca, AEP Merkez Komitesinin çalışmasına ilişkin Rapor Tiran, 1966 2. Baskı,
Sy. 80-82, 84-89, 92-103
AEP TÜZÜĞÜNDEN
AEP 4. ve 5. Kongrelerinin Kısmî Tashihi ile AEP 3. Kongresince onaylanmıştır.
63
I.
PARTİ
AEP, Arnavutluk işçi sınıfının örgütlü öncü müfrezesi, onun en yüksek örgüt biçimidir. Halk ve
sosyalizm davasındaki mücadelesinde denenmiş, bilinçli devrimcilerden, genel çizgisinin uygulanması
için, işçi sınıfından, emekçi köylülükten veya aydın çevreden gelen öncü savaşçılardan oluşmuştur.
AEP, komünistlerin devrimci militan birliğinin, hiçbir bölücü veya hizipçi faaliyete veya, genel
çizgisinden, Marksizm-Leninizm'den sapmaya izin vermeyen, yekpare bir ideolojik ve örgütsel
birliğidir.
AEP, ülke yaşantısının siyasi, ekonomik, kültürel ve askeri meselelerinde tüm yönetimi işçi sınıfına
verir. Arnavutluk halkının önder gücüdür, halkın ve sosyalizmin hayati çıkarlarını ulusal ve
uluslararası ölçülerde korur.
Siyasetinin belirlenmesinde ve bütün faaliyetinde AEP'ne Marksizm-Leninizm yol gösterir. Marksist-
Leninist ilkelere bağlılık, onların ülkenin iç şartlarına ve somut uluslararası duruma yaratıcı bir
biçimde uygulanması, onun gücünün, çelikten birliğinin ve tarihi zaferinin kaynağıdır.
AEP, Arnavutluk halkının, parlak devrimci yurtsever ve demokratik geleneklerinin mirasçısıdır.
AEP, AKP'nin kesintisiz devamıdır. 8 Kasım, 1941'de Arnavutluk komünistleri tarafından komünist
grupları Arnavutluk işçi ve komünist hareketi temelinde işçi sınıfının Marksist-Leninist ideolojik ve
örgütsel ilkeler üzerine kurulmuş tek bir devrimci parti içinde birleştirerek kurulmuştu. İşçi
hareketinin bilimsel sosyalizmle, Büyük Sosyalist Ekim Devriminden sonra Arnavutluk'a yayılan ko-
münist fikirlerle birleşmesinden meydana gelmiştir.
AEP, faşist işgalcilere, yerli gerici sömürücü sınıfa, emperyalistlere ve maşalarına, saflarının içindeki
ve dışındaki Marksizm-Leninizmin ve Partinin düşmanları olan hizipçilere, Troçkistlere,
oportünistlere ve revizyonistlere karşı verilen sıcak savaş içinde devrimci bir Marksist -Leninist parti
olarak ortaya çıkmış ve güçlenmişti.
AEP, Arnavutluk halkının, faşist işgalcilere ve vatan hainlerine karşı verdiği Ulusal Kurtuluş
Savaşının önderi ve tarihi zaferinin örgütleyicisidir. 29 Kasım, 1944'de Arnavutluk halkı özgürlüğünü
ve tam ulusal bağımsızlığını kazanmış, burjuva ve feodal sömürücü sınıfların iktidarını yıkıp halk
iktidarını kurmuştur. Arnavutluk, dünya kapitalist sisteminden temelli kopmuş ve sosyalizm yoluna
girmiştir.
AEP önderliğinde halk devrimi, kesintisiz olarak antiemperyalist, demokratik bir devrimden, sosyalist
devrime geçti, Arnavutluk Halk Cumhuriyeti kuruldu. Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında doğan halk
iktidarı, demokratik halk devleti şeklinde bir proletarya diktatörlüğüne dönüştü. Bu devlet gücü, siyasi,
ekonomik, sosyal ve kültürel alanlardaki derin devrimci dönüşümün başarılmasında etkin bir silah
olarak görev yaptı. Toprak reformu yapıldı, yabancı sermaye ulusallaştırıldı, ülkedeki sömürücü
sınıflar tasfiye edildi, sosyalist endüstri kuruldu, tarım kolektifleştirildi ve sosyalist ekonomi sistemi
oluşturuldu. Bu şekilde sosyalizmin ekonomik temeli atıldı ve «herkesten yeteneğine göre, herkese
çalışmasına göre» ilkesi, hem şehirde, hem kırsal alanda uygulanmış oldu. Arnavutluk geri bir tarım
ülkesi olmaktan çıkıp bir tarım-endüstri ülkesi haline geldi.
Halkın Parti etrafında birleşmesi, Ulusal Kurtuluş Savaşı sırasında geniş halk kitlelerinin siyasi örgütü
olarak parti tarafından kurulan Ulusal Kurtuluş Cephesinin bir devamı olan Demokratik Arnavutluk
Cephesini oluşturdu. Parti bu temel üzerinde, işçi sınıfının önderliği altında, işçi sınıfı ile emekçi
köylülüğün ittifakına dayanır.
AEP'nin yakın hedefi sosyalist toplumun inşasının tamamlanmasıdır. Bu hedefe varabilmek için
kendine şu ana görevleri saptamıştır.
– Kesintisiz olarak sosyalist devrimi geliştirmek ve, ekonomik, siyasi ve ideolojik cephelerde bunu
sonuna dek götürmek,
– Arnavutluk'un, bir tarım-endüstri ülkesi olmaktan çıkıp bir endüstri-tarım ülkesi ve daha sonra ileri
tarımı olan bir endüstri ülkesi olması için üretici güçleri süratle geliştirerek sosyalizmin maddi ve
teknik temelinin tam olarak inşasını sağlamak;
64
– Üretim araçları üzerindeki sosyalist mülkiyeti çoğaltıp güçlendirerek, sosyalist ekonominin dağıtım
biçimlerini durmaksızın geliştirerek üretimde sosyalist ilişkileri daha da geliştirmek ve sürekli
ilerletmek; işçi sınıfı ile köylülük arasındaki, şehir ile kır arasındaki, endüstriyle tarım arasındaki ve
kafa emeği ve kol emeği arasındaki farkı tedricen azaltmaya çalışmak;
– Üretici güçlerin kalkınması ve üretim ilişkilerinin ilerlemesi temeli üzerinde, halkın maddi refahının
ve kültür düzeyinin artmasını sağlamak;
– Sosyalist toplumun inşasının tamamlanması ve komünizme tedricen geçişin başlıca silahı olan
proletarya diktatörlüğünü durmaksızın güçlendirmek ve geliştirmek;
Ülkenin sosyalist inşası sırasında, Partiye, kendine güven ilkesi yol göstermiştir.
Arnavutluk'ta sosyalist toplumun inşasının tamamlanması için, Partinin, kendi örgütünü, Marksist-
Leninist demokratik merkeziyetçilik ilkesi temelinde sürekli geliştirmesi, birlik ve disiplini gözbebeği
gibi koruması, iç demokrasiyi daha da geliştirmesi, tüm komünistleri ve parti örgütlerini faal hale
getirmesi ve yaratıcı inisiyatiflerini geliştirmesi, Partinin en üstten en alt kademelere kadar yönetici
görevi ve kontrolünün en yüksek ilkesi olan kolektif yönetimi, eleştiri ve özeleştiriyi güçlendirmesi,
ihmal ve hataları bulup yok etmesi, bileşimini, Parti, halk ve sosyalizm için savaşan, kararlı, bilinçli
öncü savaşçılarla geliştirmesi ve komünistlerin ideolojik sağlamlıklarını arttırması gerekir.
AEP, Marks, Engels, Lenin ve Stalin'in büyük fikirlerinin muzaffer bayrağını yücelten uluslararası
komünist hareketin devrimci bir müfrezesidir; görevleri:
– Marksizm-Leninizm devrimci doktrininin saflığını korumak ve modern revizyonizmle dünya
komünist hareketinin baş düşmanı olan Sovyet revizyonist yönetici grubu merkezinde tamamen yok
edene ve ideolojik ve siyasi olarak parçalayana dek ilkeli ve uzlaşmaz bir mücadele yürütmek ve
dogmatizm ve diğer antimarksist eğilimlerle mücadele etmek;
– Özgürlük ve ulusal bağımsızlığın, sosyalizmin dünya çapında zaferini ve barışın korunmasını
sağlamak için herşeyden önce, dünya halkının ortak baş düşmanı olan Amerikan emperyalizmine
yönelik devrimci antiemperyalist cepheyi güçlendirerek, emperyalizme karşı kararlı bir mücadele
vermek;
– Tüm Marksist-Leninist partileri ve diğer devrimci güçleri emperyalizm ve revizyonizme karşı
mücadelede destekleyip yardım etmek, devrimci proletarya hareketini ve ezilen ulusları var gücüyle
desteklemek;
– Proleter enternasyonalizmi temelinde sosyalist hareketin ve dünya komünist hareketinin birliğine
çalışmak, sosyalist ülkelerin halklarının dostluğu ve yakın kardeşçe işbirliği ve tüm dünya halklarının
dostluğu için mücadele etmek;
Kardeş sosyalist ülkelerle ve kardeş komünist ve işçi partileriyle olan ilişkiler içersinde partimiz,
bağımsızlık, tam eşitlik, içişlere karışmama ve karşılıklı kardeşçe enternasyonalist işbirliği ve
yardımlaşma ilkelerine bağlıdır.
AEP'nin nihai amacı, Arnavutluk'ta «herkesten yeteneğine göre, herkese ihtiyacına göre» ilkesinin
uygulandığı komünist toplumu kurmaktır.
PARTİNİN İNŞASI, PARTİ İÇİ DEMOKRASİ
20. Partinin örgütsel yapısının yol gösterici ilkesi, demokratik; merkeziyetçiliktir. Bu şu demektir:
a) Bütün parti yönetici organları, temel örgütlerin toplantılarında, komünistlerin genel toplantılarında,
konferans ve kongrelerde, aşağıdan yukarıya doğru seçilir;
b) Yönetici organlar parti örgütlerine düzenli hesap vermekle yükümlüdürler;
c) Bütün Parti yönetici organları, alt parti örgütlerinin ve parti üyelerinin fikirlerini sürekli dinlemeli,
deneylerini inceleyip sorunlarını zamanında çözmelidirler;
d) alt parti örgütleri yüksek parti örgütlerine çalışmaları hakkında hesap vermelidirler;
e) Kararlar serbest tartışmalar sonucunda alınır fakat ittifakla veya oy çoğunluğuyla bir karar alındığı
andan itibaren bütün parti üyeleri daha fazla tartışmadan ona uymakla yükümlüdürler;.
f) Yüksek parti organlarının kararları alt organları bağlar.
65
21.Kolektif yöntem partinin yönetici çalışmasının en yüksek ilkesidir; bütün parti örgütleri kolektif
önderliği kişisel sorumlulukla birleştirme ilkesini uygularlar. Her önemli sorun doğru biçimde
çözümlenir. Aynı zamanda fertlerin de rollerini verilen görev çerçevesinde, kolektif çalışma
kurallarıyla uyum halinde tam olarak yapmaları zorunludur.
22.AEP bir üretim ve bölge temeli üzerine kurulmuştur. Bu şu demektir:
a)Temel parti örgütleri üretim alanlarında, kurumlarda, iş merkezlerinde ve diğer çalışma alanlarında
kurulurlar;
b)Belirli bir bölgedeki (kaza, şehir veya Cumhuriyetin tamamında) parti örgütleri tek bir parti örgütü
halinde birleşirler ve tek bir yönetici organları vardır; sözkonusu bölgedeki parti örgütleri ve onun
yönetici organları, bölgenin bir kısmında veya belli bir iş merkezinde faaliyet gösteren bütün parti
örgüt ve organlarının üzerindedir;
c) Bir üretim merkezi veya çalışma alanında görev yapan parti örgütü ve yönetici organı çalışma
gruplarının bir kısmında görev yapan parti örgütlerinin, üzerindedir.
23.Bütün parti örgütleri, kendi yerel sorunlarını, çözüm ve kararları parti kararları ve çizgisine ters
düşmemek kaydıyla, bağımsız olarak çözümlerler.
24.Bütün parti örgütlerinin en yüksek yönetici organı, parti toplantısı (temel örgütler için) konferans
(bölge veya şehir parti örgütleri için) ve kongre (tüm parti için)dir.
25.Temel örgüt toplantısı, parti konferansı veya kongresi, kendisinin icra organı olan ve örgütün
günlük çalışmasını yöneten bir büro veya komiteyi seçer;
26.Parti organlarının seçiminde liste halinde oylama yasaklanmıştır. Oylama gizlidir ve temel parti
örgütlerinden başlayarak her üye için ayrıdır. Her üyenin, adayları önerme ve eleştirme, öne sürülen
adayın geri çekilmesini isteme hakkı sağlanmıştır. Oyların çoğunluğunu ve toplantı, konferans veya
kongreye katılanların oylarının yarıdan çoğunu alan aday, seçilmiş kabul edilir.
Eğer AEP Merkez Komitesi üyeleri ve Merkezi Kontrol ve Teftiş Komisyonları üyeleri parti
kongresine delege olarak seçilmemişlerse istişari oy hakkıyla kongreye katılırlar. Parti komitelerinin
veya belli kaza veya kentin kontrol ve Teftiş Komisyonu üyeleri adı geçen kaza veya kent
konferanslarına delege seçilmemişlerse de istişari oy hakkıyla bu konferanslara katılırlar.
27.Kaza veya kentlerde ilgili parti komiteleri, kendi parti örgütlerinin eylemcilerini önemli parti
kararlarını, kaza ve kent parti örgütünün önemli sorunlarını tartışmak üzere ayrı ayrı toplantıya çağırır.
Parti eylemcilerinin toplantılarında komiteler parti örgütlerine çalışmaları hakkında düzenli bilgi
verirler, onun için yalnızca kararları veya görüşülmekte olan konuyu şeklen onaylamak için değil fakat
onları eleştiri ve özeleştiri temelinde gerçekten tartışmak ve değerlendirmek ve kararların pratikte de
uygulanmasını sağlamak için toplanmalıdırlar.
28.Çeşitli örgütlerde veya Parti çapında parti sorunlarını özgürce ve eksiksiz olarak tartışmak her Parti
üyesinin iç demokrasiden çıkan vazgeçilmez hakkıdır. Yalnızca parti içi demokrasi temelinde, eleştiri
ve özeleştiri gelişebilir, komünistlerin çalışma ve inisiyatifleri artar, ve mekanik olmayan bilinçli parti
disiplini güçlendirilir.
Yine de parti siyaseti sorunlarının geniş bir tartışması, Parti çapında bir tartışma, azınlığın, istediğini
partinin çoğunluğuna kabul ettirme girişimini önleyecek, Parti birliğini yıkma amacı taşıyan hizipçi
gruplar kurma girişimine veya partinin gücünü ve sağlamlığını sarsacak girişimlere izin vermeyecek
şekilde örgütlendirilmelidir.
Parti çapında geniş bir tartışma yalnızca şu şartlar altında gerekli sayılabilir:
2. Bazı kaza veya şehirlerin parti örgütlerince gerek duyulduğunda;
b)AEP Merkez Komitesinde parti siyasetinin başlıca sorunları üzerine istikrarlı bir çoğunluk yoksa,
c)Merkez Komitesi belirli bir görüşü olan çoğunluğa sahip olduğu halde, parti siyasetinin
doğruluğunun parti çapında tartışılarak kesinleşmesini gerekli görürse.
Ancak bu şartların yerine getirilmesiyle parti içi demokrasinin etkinliği ve parti içi demokrasinin
partiye düşman unsurlarca istismar edilmemesi veya parti ve işçi sınıfı aleyhine kullanılmaması
66
d)Örgütte yer alan bütün parti üyelerinin ve aday üyelerin kayıt işlerini örgütlemek ve bölge veya
şehir parti komitelerini hareketlerinden ve değişikliklerden, düzenli haberdar etmek;
e)Bölge veya şehir komitesine, çalışmasında yardımcı olmak; yaratıcı kendine güven duygusunu
güçlendirmek ve parti çizgisi ve kararlarının uygulanmasına öncülük etmek ve her komünistin belli
parti görevlerinde yer almasını sağlamak;
f) Yığınların ülkenin siyasi yaşantısında aktif olarak yer almalarını yönetmek, bütün üretim
merkezlerinde ve iş yerlerinde üretim plânının hem nicel ve hem de nitel olarak başarılması için onları
harekete geçirmek, çalışma disiplinini güçlendirmek, sosyalist rekabeti geliştirmek, üretim merkezleri
ve iş yerlerindeki bütün güçlerin, olanakların ve rezervelerin rasyonal bir şekilde kullanımı için her
çabayı sarfetmek, ilerleyen tecrübeleri tahlil edip geniş çapta yaymak;
g) İktisadi devlet işletmelerindeki, tarım kooperatiflerindeki ve diğer iş merkezlerindeki düzensizlik ve
kötü idareye ve devlet mekanizmasındaki tembellik ve bürokratizme karşı mücadele etmek;
h) Ortak sosyalist mülkiyetin korunması ve onu bozmağa çalışan düşmanların açığa çıkarılmasına
çalışmak, ülke ekonomisinin durmaksızın büyümesini sağlamak amacıyla mümkün olduğu kadar
ekonomik olmaya çalışmak;
i) Kırda, tarımın daha gelişmesi ve kalkınması, ve tarımın sosyalist temelinin daha güçlenmesi için
gericiliğe karşı mücadele etmek; kırın ekonomik, kültürel ve sosyal ilerlemesini engelleyen sınıf
düşmanının her girişimini ortaya çıkarıp bastırmak;
j) Yığınların görüş ve taleplerini dikkatle dinlemek, onları pratikte anlamağa çalışmak ve yüksek
organlara önemli sorunlara ilişkin bilgi vermek; emekçi yığınların maddi ve kültürel şartlarını
geliştirmek ve günlük gereksinmelerini karşılamak;
k) Ülkeyi savunmak ve güçlendirmek için nüfusun askeri eğitimi ve fiziksel güçlendirilmesinde tam
sorumluluk almak;
l) Eleştiri ve özeleştiriyi geliştirmek ve komünistleri hatalara karşı, onları ortaya çıkarıp yok etmeleri
için uzlaşmaz bir ruhla geliştirmek, yasaların ve disiplinin ihlaliyle mücadele etmek;
m) Parti üyelerini ve emekçi yığınları, parti ve devletin çıkarlarını sürekli korumaları için devrimci
uyanıklık ruhuyla, ülkenin sosyalist inşasını bastırmaya çalışan düşmana karşı işçi sınıfının uzlaşmaz
mücadelesi ruhuyla eğitmek;
n) İşçilerin, ve diğer emekçi yığınların ve özellikle genç kuşağın devrimci eğitimini örgütleyip
yönetmek; üretim merkezleri ve iş yerlerinde kurulmuş kitle örgütlerinin çalışmasını yönetmek ve
denetlemek; onların rolünü ve inisiyatiflerini geliştirmek ve onlara hakim olup yerlerini almağa
çalışanlara karşı mücadele etmek.
49. Parti örgütlerinin üretim ve hizmet kurumlarındaki, kültür ve eğitim kurumlarındaki ve tarım
kooperatiflerindeki rolünü arttırmak, iş yerindeki çalışmanın durumuna olan sorumluluklarını
arttırmak için, bu temel örgütlere idarenin çalışmasını kontrol etme hakkı verilir.
Kendi özel durumları nedeniyle kontrol görevi yapamayan bakanlıkların parti örgütleri ve merkezdeki,
bölgelerdeki ve kentteki diğer idari sektörler, devlet cihazını, daha az görkemli, daha çok esnek
yapmak için güçlendirmeğe çalışmalı, tabanın ve işçilerin sorun ve taleplerine daha iyi eğilebilmeli;
sorunları ve çalışmada kazanılmış deneyleri incelemede devlet cihazının düzeyini yükseltmeli,
bürokratizm, kişisel rahatlık isteği, devlet cihazındaki çalışmada ağırlık ve ertelemeye karşı, dar
görüşlülük ruhuna, sağlıksız dostluk ve adam kayırmağa ve her türlü zararlı belirtiye karşı mücadele
etmelidirler.
50. 15'den az parti üye ve aday üyesi olan bir örgütün, günlük çalışmasını yönetmek ve denetlemek
için 1 sekreter ve 1 veya 2 yardımcı sekreter seçilir. 15'den fazla parti üyesi ve aday üyesi olan temel
örgütlerde, 3-9 üyesi 1 sekreteri ve 1 veya 2 yardımcı sekreteri olan bir büro seçilir.
Bölgelerin, 25'den fazla parti üyesi ve aday üyesi olan parti örgütleri, 3-7 üyesi, bir sekreteri ve 1 veya
2 yardımcı sekreteri olan bir büro seçerler.
Parti grubunu yönetmek için bir sekreter seçilir ve çok sayıda üye ve aday üyesi olan gruplarda, bir de
yardımcı sekreter seçilir.
68
Hesap verme ve parti gruplarında, bölge örgütlerinde ve temel örgütlerde sekreter, yardımcı sekreter
ve büro seçme toplantılarıyla, işletmelerde, kooperatiflerde ve kurumlarda parti komitelerini seçme
toplantıları yılda 1 kez yapılır.
İş merkezlerindeki, kooperatif veya kurumlardaki temel örgütlerin sekreterleri bölge veya şehir parti
komitesince onaylanır. Bölge örgütlerinin sekreterleri, parti gruplarının sekreterleri gibi temel örgüt
toplantılarınca onaylanırken, bölge örgütü içinde kurulan parti gruplarının sekreterleri bölge örgütü
toplantısınca onaylanır.
Temel örgütlerin sekreterleri, bölgelerdeki parti örgütlerinin sekreterleri ve parti gruplarının
sekreterleri 1 yıldan az olmamak üzere parti üyesi olmalıdırlar.
AEP Tüzüğü, Tiran 1966
Sy. 1-12, 63-76, 98-119
Krabba kömür madeni, «Enver» makine atölyesi, «Wilhelm Pieck» tarım kooperatifi, 5009 no. lu ordu
birliği ve Tiran Devlet Üniversitesi örgütlerinin birleşik toplantısında verilen söylevden.
6 Şubat, 1967
Komünist Yoldaşlar!
Parti örgütlerimizi önemli bir olay bekliyor. Önümüzdeki 2 ayda her yerde, kent veya kırın yerel
örgütlerinde, çeşitli kurum ve ordu birliklerinde, hesap vermek ve yerel parti örgütlerinin ve bölge ve
uzak mahallelerin yöneticilerini seçmek için, toplantılar yapılacak.
Hesap verme ve seçimler partinin pekişmesi için çok önemli olaylardır. Bu amaçla yapılan
toplantılarda her komünist, kendi çalışmasının ve örgütün çalışmasının bilançosunu çıkarmağa, eleştiri
ve özeleştiri ruhuyla başarı ve hataları değerlendirmeğe, önündeki günlerde kazanacağı başarıların
hedefini formüle etmeğe daha iyi çalışan, parti çizgisini yerine getirmek ile belirlenen örgütsel yete-
nekleri olduğunu ortaya koyan yoldaşlar arasından sekreter, büro veya komite seçmeğe çağrılır.
Yerel örgütlerin hesap verme ve seçim toplantıları, her şartta amaçlarını doğrulamalıdır. Demek
istediğim şu ki, herkesten, görevlerimizi genel olarak nasıl yaptığımızın değil, kendi görevini bir
komünist olarak yalnızca tarlada, fabrikada veya büroda değil fakat toplumda nasıl yaptığının, sosyal,
siyasi ve ailevi sorunları çözümlemek için (ailevi sorunlar derken ailenin iç işlerini değil Arnavutluk
ailelerini ilgilendiren sosyal ve siyasi sorunları kastediyorum) nasıl hareket ettiğinin hesabını vermesi
istenmelidir.
Yerel örgütlerde bir devrimci komünist, devrimci yoldaşlarından tartışılan, özel, kişisel olmayan fakat
partinin siyasi ve örgütsel sorunları, kolektifin, yığınların ortak sorunları hakkında hesap vermesini
ister; bu nedenle biz komünistler parti topluluğu ve bu topluluğun komünist üyeleri olarak büyük
sorumluluk taşıyoruz.
Bizler partiyi daha da devrimcileştirmek için sürekli mücadele yürütüyoruz ve iyi, çok iyi sonuçlar
almış bulunuyoruz. Partiyi devrimcileştirmek, komünistleri devrimcileştirmek demektir. Komünistler,
siyasi bakımdan aydınlanmış, cesur, kibar, doğru sözlü, samimi ve gerekince de ciddi de olabilen çelik
gibi askerler olmalıdır. Yanlış ve eskimiş olan herşeyi yıkmalı, yeni ve ilerici olanı desteklemek için
en ön safta çarpışmalı. Eğer söylediklerim genel ilkeler olarak belirlenirse o zaman daha da memnun
olacağım.
En basitinden başlıyorum. Apartmanın merdivenlerini kaplayan kir üzerinden günde 6 kez geçen ve bu
duruma bir çare bulmağa ve tüm apartman sakinlerini eğitmeğe çalışmayan bir komüniste, nasıl
devrimci denilebilir?
69
Bölgenin, cephenin ya da sendika örgütünün toplantılarında, yalnızca çağırıldığı zaman yer alan ve
ondan da kaçmağa çalışan, ya da sadece katılmış olmak için katılan ve orada olduğu zaman
tartışmalarda hiçbir sorumluluk almamak için sessiz kalan, diğerlerini, tartışmalarında öne
çıkardıklarını uygulamada yalnız bırakan bir komüniste nasıl devrimci denilebilir?
Durres rıhtımlarının yerel parti örgütü nasıl öncü sayılır veya bu rıhtımların gündüzleri çok iyi çalışan
ve hatta çalışmasından dolayı ödüllendirilen fakat akşamları kilise resimleri yapıp bunları inanmışlara
satan işçisi nasıl bir devrimci sayılabilir?
13-14 ve daha aşağı yaştaki hemen bütün kızların nişanlı olduğu, hatta bazılarının yasaya aykırı olarak
ebeveynlerince evlendirildiği Zgan dağ köyündeki, Luşniya bölgesinin Hysgjokaj mahallindeki yerel
parti örgütü nasıl devrimci sayılabilir?
Kızların evlenirken satılmaları adetinin sözsüz bir yasa haline geldiği, Lezha bölgesindeki bütün parti
örgütü nasıl devrimci sayılabilir? Bütün parti ve ülke uyanmalı, ve Partinin kadınların ve kızların
haklarını koruyan kutsal yasasını ayaklar altına alanı ateşe atmalı, boynunu kırmalıdır.
Komünistleri göreve çağırmak önemlidir fakat bayağı bir ruhla, değersiz, siyaset dışı konular için, bir
soruşturma şeklinde, uydurulmuş sorumluluklar veya kinci kişisel girişimler için değil devrimci bir
ruhla yapılmalıdır. Bütün bu türden görev vermeler, küçük burjuva görüşünden etkilendiği için partiye
yabancıdır ve parti tarafından cezalandırılır.
Bu nedenle, hiçbir sonuç vermeyen bu tür genel hesap vermelerden, veya hiçbir etkisi olmayan,
yoldaşları siyasi bakımdan eğitmeyen ve sorunları doğru çözümlemelerine yardım etmeyen bayat
eleştiri ve özeleştiriye başvurmaktan kaçınmalıyız sanırım.
Partinin devrimciliğini en üst düzeye çıkartmak için her komünist görevini sonuna kadar yapma ve
çalışması hakkında harfiyen hesap verme sorumluluğunu üstlenip bunu yerine getirmelidir. Düzenli
hesap verilememektedir, çünkü yükümlülükler, hepsinden önemlisi siyasi yükümlülükler herkes
tarafından gereğince kavranmamıştır.
Örneğin, parti komiteleri üyelerini, büro veya yerel örgütlerin üyelerini, hatta temel örgütlerdeki
komünistleri ele alalım. Genellikle, partinin çeşitli işleri için, gereğince harekete geçirilmedikleri öne
sürülür; parti komite bürosu, temel örgüt sekreterleri veya sekreteri, onlarla olan çalışmayı
örgütleyemedikleri vs. vs. için eleştirilir. Bunlar doğru ve yerinde eleştirilerdir. Şöyle, böyle örgütlü
oldukça ve Parti komiteleri ile sekreterlerin plânlı çalışmaları, komite yöneticilerince, hiyerarşik
insanlarca, ara sıra düzenlenen toplantılarda temel örgütlerin sekreterlerince yerine getirildiği sürece,
bu eleştiriler daha da şiddetlen-dirilmelidir. Bu şekilde bakılıp ele alındığında, söz konusu çalışma,
bürokratik resmiyetçilik kokar.
Fakat suç yalnızca bu yoldaşlara değil, ancak bir davranıştan sonra eleştirilen ya da hiç eleştirilmeyen
ve iş, görevleri hakkında hesap vermeye gelince bundan kaçman ve seçimlere gidildiğinde, yeniden
seçilen yoldaşlara da aittir. Öncelikle parti komiteleri plenumlarının ve temel örgüt bürolarının
üyelerini ima ediyorum. Parti tarafından, yönetmek, örgütlemek, harekete geçirmek ve devrimciler
gibi dövüşmek için seçildiler, yılda 2-3 kez parti komitesi toplantısını beklemek ve kendilerinden bek-
lenen tüm görevin o olduğunu sanmak için değil. Bu toplantılar, görevlerinin henüz başlangıcıdır.
«Sekreterler bizi bir araya toplamıyor, bizi harekete geçirmiyorlar» vs. diyebilirler. Bu yoldaşların,
sekreterleri bu göreve davet ettiklerini ve sonunda, görevlerini düzenli yapmadıkları zaman onları
değiştirdiklerini hiç görmedik. Bundan bürolar ve sekreterler sorumludur diyelim, fakat partinin
kendilerine verdiği haktan yararlanan ve bu hakları devrimci bir biçimde kullanan parti komitesi
üyelerini nadiren görmüşüzdür. Kendininkinin yanında diğer temel örgütlere de kontrol, yardım, yol
gösterme ve önlem almak için giden ya da direk olarak bağlı olduğu ekonomik örgütlerin yanında,
diğerlerini de, görevlendirilmeden ziyaret edip onlara yol gösterenler çok enderdir. Sekretere
danışmadan ve onayını almadan parmak bile kaldırmaz. Bir parti komitesi üyesi bu çalışmayı
sekreterlerinkiyle birleştirmen, parti örgütlerinden gerçekleri öğrenmeyi istemeli, sekreterlerle,
gördüklerini, yaptıklarını ve yapılmasını önerdiklerini tartışmalıdır. Kendi yetkileri ölçüsünde hiçbir
sıkıntı, inisiyatif almamak, fakat yalnız kendi temel örgütünün yetkisindeki basit görevlere katılmak,
devrimci bir çalışma şekli değildir. Bu, yerel çıkarlarla basitçe ilgilenmektir.
Bütün yetki ve görevlerin tabandaki veya Parti yönetici organlarına seçilmiş komünistler tarafından
layıkıyla yerine getirilmesi Parti kuralarını (ki buna daha sonra değineceğim) ihlal etmek değil fakat
70
anlaşılmasını öğütleyenleyiz. Her örgütün, bütün sorunları tek tip bir karar alınacak şekilde ele
almasında ısrar etmemeliyiz.
Bir örgüt ilişkilerini sağlamalı, iyi bilgi vermeli ve kararların özünü bütün olarak kavramalı ve ondan
sonra kendi acil ve gerçek sorunlarıyla ilgili belli kısımlarını ele alıp uğraşmalıdır. Fakat bazen ne gibi
bir durum ortaya çıkıyor? Bu çalışmayla ilgili talimatlar zaman zaman baştan savma verilmekte,
seminerler genel bir biçimde yapılmakta ve bu, bazı temel örgüt sekreterlerinin, temel örgütlerin
seminerlerinde alınan talimat veya bilgilere uymamalarına neden olmaktadır.
Bu neden böyle oluyor? Ya sekreterlere söylenenler sıradan şeylerdir ve temel örgüt sekreterleri
örgütlerdeki yoldaşlara iletecek hiçbir şey olmadığı hissine kapılırlar, ya da söylenenler iyi, yeni
şeylerdir fakat temel örgüt sekreterleri ciddi not almayı ihmal ederler veya bunları iyice anlayamazlar
ve alınan notlar o kadar zayıf olur ki temel örgüte getirildiğinde yüzlerce defa duyulmuş bayat, bas-
makalıp formüller haline gelirler.
Bu nedenle, parti komiteleri ve temel örgüt sekreterleri bu çalışma için ön hazırlıklar yapmaya büyük
dikkat sarfetmelidirler. Parti komiteleri, kırsal alanda yapılan çalışmanın çoğu kez ve özellikle somut
şartlarda, kentteki parti örgütlerinde yapılan çalışmadan oldukça farklı, kendine has bir özelliği
olduğunu bilmelidirler..
Kent ve kır arasındaki yaşam ve gelenek farklarını unutmak veya önemsememek, aynı çalışma
yöntemini hem kentte hem de kırda basmakalıp ve düşünmeden kullanmak, yetersiz sonuçlar almağa
götürür. Parti komitelerinin sekreter ve eğitmenleri bu konuya yeterince dikkat etmiyorlar. Örneğin,
basın organlarımızın çeşitli nedenlerden ötürü gereken yerlere gitmemelerini veya kırsal bölgede,
gitmeleri gereken yere kentte olduğu gibi çabucak gitmemelerini, bir kooperatifteki kültür merkezinin
bir fabrika veya kentin olduğu gibi görevini yerine getirmemesi ve bu merkeze sık sık gidilmemesini,
köylünün bilincindeki gerici izin, işçininkinden daha fazla inatla korunmasını, köylünün kültür
düzeyinin hala kent halkınınkinden daha düşük olmasını yeterince hesaba katmıyorlar. O halde
sekreter ve eğitmenlere yapacak ne kalıyor? 2 yol var; ya sütçü beygirleri gibi zorla iş yapmak, ya da
uygun bir yol bulmak için kafa patlatmak. Daha önce de söylediğim gibi, her köy veya köy grubunun
çevre ve koşullarla ilgili, kendine has yolları olabileceğinden, bir reçete verilemez. Fakat bir reçete
yanılmazdır ve çalışmayı düzeltip onu ayakları üzerine doğrultabilir. Bu da kırsal alanda hakim olan
durumu iyice bilmek, köydeki kişi ve kadroları şahsen tanımak, kapasitelerini, eğilimlerini arzularını
ve yüreklerinden geçenleri bilmektir. Bu şehir örgütleri için de geçerlidir. Ancak bu şekilde temel
örgütler inisiyatiflerini kullanabilir ve kendi başlarına hareket edebilirler, gene ancak bu temel
üzerinde parti komiteleri ve eğitmenler, değerli yardımda bulunabilirler. Komitelerin ve temel
örgütlerin çalışma yöntemlerindeki bu hataların düzelmesi, parti örgütlerinin daha savaşçı olmasına ve
karşılaşılan büyük görevlerin daha iyi başarılmasına yol göstermesine yardım edecektir.
Şimdi parti örgütleri hesap verme ve seçim toplantılarına gitmeğe hazırlandıkları için, hatalarıyla
birlikte kendilerine has özellikleri de akıllarından çıkarmamalı ve tartışmalar, özellikle hatalar
üzerinde toplanmalıdır, zira seçimler gündemdedir.
Seçimlerle ilgili olarak Parti komitelerinin, verimsiz ve modası geçmiş biçimlerden kurtarılması
gereken bir tarz yarattıklarını söylemek gerekir. Bunlardan biri hesap verirken veya seçimlere
hazırlanırken bütün sorunlar hakkında konuşma alışkanlığıdır. Bana öyle geliyor ki yoldaşlar bu
meseleyi daha derinlemesine incelemelidirler. Bu toplantılardaki raporları bir veya iki esas konuya,
diyelim ki üretime veya yalnızca kültür ve eğitim konularına, zaaf ve eksikliğin ençok görüldüğü
konulara hasredilmesini, her komünistin hesap vermesini, bunlar üzerinde eleştiri ve özeleştiri
yapmasını pratiğe uygulayabiliriz. Hangi sorunlar üzerinde durulacağı temel örgütlerin özelliklerine,
spesifikasyonlarına, zaaf ve eksiklerine bağlıdır.
Görevimiz Partinin her zaman militan ve dinamik olabilmesini, eksik ve zaaflarla altedilememesini
sağlamak için partiyi sürekli sağlamlaştırmaktır. Bunu başarabilmek için parti saflarına taze kan
aşılamak, işçi sınıfı, kooperatif çiftçileri saflarında, aydınlarımızın en göze çarpan ve devrimci
unsurlarından yeni üyeler edinmek gerekir. 5. Parti Kongresinde kabul edilen Tüzük, Partiye alınmada
gereken şartları ve adayların eğitilmesinde alınacak önlemleri açıkça belirtir. Temel örgütün görevi, bu
gerekleri ve bunların amacını doğru anlaşılacak bir biçimde anlatmaktır. Eğer Partinin talimatları iyi
açıklanır ve doğru anlaşılırsa, yasanın yeni gereklerinin Parti kapılarını kapamayacağı, tersine sonuna
kadar açacağı açıktır. Fakat kime? Dürüst, devrimci kimselere. Oysa haketmeyene kapıları kapatırlar.
72
Neden bazı yoldaşlar yeni koşulların partiye taze kan aşılanmasını engelleyebileceğini düşünüyor?
Çünkü, şimdiye dek, parti üyeleri ve örgütler, kişileri partiye önerirken ve kabul ederken, onları iyice
denemeden, doğru kriteri izlememişlerdir.
Şimdi kıstaslar tamdır ve deneyler farklılaştırılmıştır, insanlar bu yeni biçimlere alışmak zorundadırlar
ve Parti kapılarının kapandığını düşünmek için hiç bir neden yoktur. Eğer kapılar kapalı olsaydı, bu
kapıların, canı isteyen herkesin partiye girebileceği gibi açık olması kadar kötü olurdu. İşçiler,
kooperatif üyeleri, aydınlar ve memurlar için çeşitli derecelerde farklılıklar gösteren parti talimatını
bazıları bir bütün olarak ele almaktadırlar. Eğer çeşitli mesleklerdeki insanlar için saptanan bu derece
ve imtiyazlar hesaba katılmaz ve aydınlar ve büro memurları gibi, madenciler ve kooperatif üyeleri de
deneme süresi geçiren adaylar olarak gelişigüzel ele alınırlarsa, bu Parti talimatlarının kavranılmaması
demektir ve beraberinde bir sürü riski de getirir.
Bir adayı Parti üyeliğine tavsiye eden birini ele alalım. Merkez Komitesinin, düşünmeden tavsiyelerde
bulunanlara karşı «tavır alınması» gerektiği şeklinde talimatı vardır. Bu doğru biçimde
yorumlanmalıdır. Partiye tavsiyelerde bulunulmalıdır ve tavsiyelerde bulunan, partiye karşı, tavsiye
ettiği kişiden sorumlu olmalıdır. Fakat bu, tavsiye edilen kişinin Parti saflarındaki üyeliği sırasında
yaptığı hata ve işlediği kusurlardan artık bir daha partiye başkalarını tavsiye edemeyeceği şeklinde
cezai önlemlere başvurulmasını mutlaka gerektirmez. Konuya olayların diyalektik gelişimine uygun
olarak yaklaşılmalıdır. Ya da Tüzük gereğince aday, deneme devresinde sahip olduğu meslekte
değişiklik yapabilir. Bu kural olarak değil, ilke olarak yapılabilir, zira böyle bir işlem hem adayın, hem
de iş merkezinin zararınadır.
Bir aday kendi bölgesinden alınabilir fakat bu kural haline gelmemelidir. Aday bekar olduğu zaman bu
daha kolay yapılabilmektedir. Ve her bölgede adayların atanabileceği pekçok değişik ve zor iş alanları
vardır. Merkezlerdeki zıt çalışma koşullarının eğitim sorununu da işçiler ve kooperatif üyeleriyle ilgili
olarak incelenmelidir, kadınları ele alırken, bu kadınlar evli olup çocuk yetiştiriyorlarsa bunlara özel
bir dikkat gösterilmelidir. Fakat memurlara ve aydınlara karşı çok daha titiz olmalıyız. Bunun için
Parti talimatları doğru yorumlanmalı ve Partiyi taze kanla güçlendirmek için bu yeni koşullarda
partiye üye alma sorunu büyük dikkatle ve durmaksızın izlenmelidir, zira bu, Parti için hayati önemi
olan bir konudur.
Sözü edilen konular parti çalışmasının ilerlemesinde büyük önem taşırlar. Fakat hesap verme ve seçim
kampanyalarıyla ilgili olarak akılda tutulacak olan şeyler yalnızca bunlar değildir. Parti ve devlet
organlarının daha devrimcileştirilmesi, Parti ve hükümetin sorunların karmaşıklığına göre
güçlendirilmesi... Size ilkelere ilişkin iki sorundan söz etmek istiyorum.
düşülmemelidir.
Partiyi devrimcileştirmeyi azimle sürdürmeliyiz –bu bizim en büyük meselemiz olmalıdır. Eksiksiz bir
bilgi, derinlemesine felsefi bir kavrayış, Partiye yol gösteren Marksist-Leninist ilkeler, devrimci bir
biçimde harfiyen uygulanmadan, partinin ve komünistlerin yaşantısını düzenleyen Leninist değerler
olmadan, parti devrimcileştirilemez.
Bu büyük hayati sorun biçimsel olarak anlaşılamaz ve biz bu ilkelerin mekanik bir biçimde
uygulanmasına, önceden hazırlanmış, cansız formüller olarak öğrenilmesine izin vermemeliyiz. Esas
görevlerimizden biri, bu ilke ve değerleri iyice öğrenip uygularken, aynı zamanda bu değerlerin şu
veya bu temel örgütte, şu veya bu komünist tarafından neden genel olarak ya da kısmen anlaşılmadı-
ğının gerçek ve derin nedenlerini bulup çıkarmaktır.
Partinin emekçileri artık çalışmaları için gerekli tespitlerde bulunabilecek kapasitededirler, bu
bakımdan, tek tek komünistler için olduğu kadar, bütün olarak Parti için genel bir düzey üzerine de
gerekli çözümleri salık verebilmelidirler. Parti değerlerini kavramayan, uygun bir biçimde yerine
getirmeyen ya da ihlâl eden komünistler için çare, Marksist-Leninist teoriyi incelemek ve devrimci
mücadelenin içine atılmaktır, bu, Partinin bu yönlerdeki genel eğitiminin bir parçasıdır.
Parti deneyinin bize verdiği bazı derslere bir göz atalım. Kaydedilen büyük gelişmelere rağmen temel
Parti örgütlerinde, yoğun bir canlılığın, yoldaşların öğrenip doğru sonuçlar çıkartabilecekleri ve
komünistlerin kişiliğini geliştirecek yerinde önlemlerin alınmasını sağlayacak, onların uyanıklığını
arttıracak, onların partinin talimat ve çizgisini doğru bir biçimde yerine getirmelerini kolaylaştıracak
canlı tartışmaların ve karşıt görüştekiler arasındaki fikir alışverişinin eksikliği hissedilmektedir.
Bu soruna özel bir önem vermeli ve temel örgütleri devrimciliğin doruğuna ulaşmaktan alıkoyan
gerçek nedenleri ortaya çıkarmalı mıyız? Elbette! Mutlaka! Yoksa aldığımız sonuçla yetinmeli ve
birçok komünistin tartışmalarda aktif olarak yer almamasını hesaba katmamalı mıyız? Onların
«bilgisiz» olduklarını söylemekle yetinmeli veya eleştiriye uğrayan komünistin hatalarını tamamen
sübjektif bir biçimde, meselenin derinliğine inmeden ele almalı ve hata işleyen şu veya bu komünistin,
işlediği hatadan ötürü suçlanması gerekmesine rağmen, ona yardım edemeyen temel örgütün de
sorumlulukta payı olduğu sonucuna mı varmalıyız? Ya da bir komünist veya komünist grubu
görevlerini yapamaz veya plânları başaramazlarsa, yalnızca bunun onların hatası olduğunu mu
söylemeliyiz, yoksa biz, temel örgüt olarak işler kötü giderse herhangi bir sorumluluğu reddetmeli, iyi
giderse onlarla tam bir birlik halinde mi olmalıyız? Hayır, kesinlikle hayır.
Fakat neden temel örgütlerde, komünistler arasında böyle şeyler olur? Bu tür şeyleri bazen yüzeysel,
bazen de daha ayrıntılı olarak ilk defa araştırmış olmuyoruz; böyle şeylere ilk kez dikkat çekmiyoruz
ve örgütsel, eğitici önlemlerin alınmış olmasına ve hala alınmakta olmasına rağmen bu gibi durumlar
yine de ortaya çıkıyor.
Kanımca, hiçbir konuda hayal kurmamalı, kendi memnuniyetimiz içinde kaybolmamalı veya bu
ölçüleri ele alarak görevimizi tamamladığımızı düşünmemeliyiz, ya da sonunda bazı sonuçlara
ulaştığımızı (aslında elimizde bazı sonuçlar vardır) fakat «böyle şeylerin kaçınılmaz» olduğunu,
bunun, hayatın ve mücadelenin diyalektiği olduğunu söylememeliyiz. Bu düşünceler bizi uykuya
daldırmamalıdır bu nedenle sorunları daha derinlemesine tahlil etmeli ve aldığımız önlemleri daha iyi
uygulamalı ve düzenlemeliyiz. Bu konu üzerine daha itinalı eğilmemiz gerektiğini sanıyorum.
Daha önceleri temel örgütün toplanmasının bir komünist için önemli bir olay olduğunu, ve gerekli
hazırlıkların yalnızca sekreterlik tarafından değil herkesçe yapılması gerektiğini, yalnızca iyi bir
gündem oluşturarak değil, fakat temel örgütün araştırma ve tartışmaya açtığı sorunların en ufak
ayrıntısına kadar çözümlenmesinde, tüm komünistlerin yer almasının gereğini, önemle belirtmiştim.
Eğer bu yol izlenirse, temel örgütlerde görüşmelerin, tartışmaların, zıtlıkların, doğru veya yanlış yeni
düşüncelerin eleştiri ve özeleştirinin olmaması, olanaksızdır. İstediğimiz işte böyle bir temel örgüttür.
Her inisiyatif buradan kaynaklandığı, doğru eğitim burada alındığı, komünistler doğru parti değerlerini
burada öğrendikleri, siyasi ve ideolojik bilinç ve hatta teknik ve örgütsel kalkınmayı burada
kazandıklarından, çalışmanın örgütlenmesi, görevlerinin yerine getirilmesi, komünistlerin ve komünist
olmayanların teknik düzeylerinin yükseltilmesi için ferdi ve kolektif çabalar, büyük ölçüde örgütteki
devrimci tartışmalara bağlıdır.
Bir komünistten disiplinin korunması için hesap vermesini temel örgütte değil de nerede isteyeceğiz?
74
Parti değerlerine göre düzenli bir biçimde eleştiri ve özeleştiri, temel örgütte yapılmayacak da nerede
yapılacaktır? Eğer komünistin temel örgütte, görüşlerini açıklayacak cesareti yoksa, onları kitlelerle
yaptığı toplantılarda açıklayabilir mi? Eğer komünist, proletarya diktatörlüğünü ve yaşamda,
bilincinde ve çalışmasında ondan kaynaklanan tüm değerleri kavrayacak ve yürütecek şekilde
eğitilmemişse, şu soru ortaya çıkar: Kitlelerin, proletarya diktatörlüğünün, onun siyasi, ideolojik,
ahlâki, örgütsel ve bastına değerlerinin ne olduğunu kavrayabilmelerini nasıl sağlar?
Geniş kitlelere serbestçe konuşmalarını, eğitmek ve düzeltmek amacıyla hataları ve kişileri
eleştirmelerini öğretiyor ve bunu yapmalarını istiyoruz. Tabii ki böyle birşey, bütünüyle parti ve tek
tek komünistler tarafından doğru dürüst anlaşılıp yürütülmezse kitleler tarafından da layıkıyla yerine
getirilemez.
Mesele, Partimiz ve komünistlerimizin bu değerleri bilmemeleri ve uygulamamaları meselesi değildir.
Hayır, fakat bunda, şekilciliğin, düşünmeden hareket etmenin, yüzeyselliğin, anlayış ve
uygulamalarından, ya da bunun tersinden ötürü iyi veya kötüyü iyice ayırdedememelerinin oldukça
etkisi vardır.
Kanımca Parti yaşantısı ve mücadelesini ve dolayısıyla temel örgütün ve her komünistin
yaşamını yöneten temel değerler, ideolojik ve siyasi yanları herkesçe bilinecek şekilde iyice ve
derinlemesine öğrenilmelidir. Bunun üzerinde yeterince ve gerektiği gibi durmadık.
Bunu izah edebilmek için Parti Tüzüğünü, örnek olarak ele alalım. Tüzük, komünistin her zaman
yanında taşıdığı, Partinin yaşantısını düzenleyen temel belgedir. Bu, Partinin esas talimatlarının,
komünistin, onları iyice bilip yaşamda uygulamadan iyi bir komünist sayılamayacağı bak ve
görevlerinin sentezini verir.
Eğer parti üyesi tüzüğün bu değerlerini ihlâl ederse partiden ihraca varabilecek cezai önlemlere hedef
olur. Fakat garip birşey oluyor: Tüzük öğrenilmiyor, komünistler, sıradan veya yönetici üyeler
tarafından temel bir materyal olarak kullanılmıyor. Yöneticilerden çoğu, daha tüzüğü hiç
okumamışlar. Kimisi ise «tamam, Tüzük maddelerini iyice biliyoruz ve bunları onaylıyoruz» derler.
Birçok şeyi bildiğimiz doğrudur, fakat o halde niye hata yapıyor, Tüzüğün maddelerini ihlâl ediyoruz?
Bu, maddeleri iyi bilmediğimizi gösterir. Bazen bunlardan tamamen habersiziz ve bunlar
bilincimizdeki yanlış şeyler için bir engel, her zaman devrimci bir şekilde ve doğru yolda yürümeyi
ilham eden bir şey haline gelmemiştir.
Partimizin kurulmasından bu yana, her yıl, Tüzük üzerine sözlü eğitim yapıyoruz. Bu çalışma sonuçlar
vermiştir ve vermektedir, fakat nedenleri araştırmaya devam etmeli ve her komünistin, attığı her
adımda, tüzüğü gözönünde, aklında ve kalbinde tutmasını sağlamak için daha iyi yöntemler
bulmalıyız.
Eğer bir işçiye kazancının miktarını, çalışmadaki hakkını, tatillerinin uzunluğunu sorarsanız, size en
açık biçimde onların ne olduğunu, hangi yasalara dayandığını anlatacaktır. Çalışma hedeflerine
ulaşmadaki eksikliklerin getirdiği sonuçları bilir, ama iş Tüzüğün maddelerine gelince bu konuda
cahildir. Partinin devrimcileştirilmesinde istenmeyen sonuçlar ortaya çıkardığı için bu tür uygula-
malara daha fazla izin vermemeliyiz.
Örgüt toplantılarında çeşitli sorunlara ilişkin tartışmalara hakkıyla katılmaktan kaçma konusunu ele
alalım. Burada temel örgütün bütün üyelerinin mutlaka herşeyi tartışmaları gerektiği şeklindeki
mekanik anlayışa değil, meselenin özüne değiniyorum. Neden tartışmıyorlar? Bizi en başta bu
ilgilendirmelidir.
Tartışma yapılmamakta, ya da tartışmalar, konu iyi anlaşılmadığı, konularda derinlemesine inilmediği
ve iyi seçilmiş gerekçelerle gelinmediği için, bu tartışmalar oldukça sönük geçmektedir.
Konu örgüte, önceden hazırlanmış bir biçimde ve son dakikada getirildiğinde, örgütün şaşkınlığa
uğrayıp konuyu hiç tartışmama ya da baştansavma bir biçimde tartışma tavrını alması; aslında söz
konusu sorunun hiç tartışılmadığı anlamına gelir. Gerçekte sorun yalnızca halledilmek için ortaya
atılır. Sorunu ortaya atanın kendi fikirlerini örgüte benimsettirmesi amacıyla can sıkıcı bir biçimde ele
alınır ve örgüt içinde de, ortaya çıkıp çoğu kez boş laflar eden kimselerin olduğu görülür.
Böyle birşeyin, çalışma üzerinde, eğitim üzerinde, ve yönetimle taban arasında kurulmuş ilişkiler
üzerindeki olumsuz etkilerini görmek zor değildir.
75
Örgütü canlandıracak tek yol, sorunların tartışmaya açılması için hazırlanmaktır. Ancak konuyu
kavrayan kimse tartışabilir, fikir verebilir, eleştirir, ileriyi görüp önerilerde bulunabilir, Eğer herkes
konuya bu şekilde yaklaşırsa, iyi ve kötü görüşlerin konuda birleşeceği, ayrılacağı, en iyilerin
seçileceği ve yoldaki engellerin hakkından gelecek önlemlerin alınacağı kesindir. Fakat bu tartışmalar
sırasında insanların değerlerini de anlayabilmek gerekir.
Toplantılardaki işleyiş kuralları bu tartışmaları engelleyecek biçimde değil, teşvik edecek biçimde
hazırlanmıştır. Dikkatli olmalı ve bu kural ve yönetmeliklerin bürokratik yanlarıyla mücadele
etmeliyiz. Sözkonusu bu amaçlar için bu kurallara bağlanırken sekreterlik diğerlerinden büyük olma
duygusuna kapılmamalı, ya da istediği sonuçları çıkarmamalı veya «allahmış gibi» son sözün
kendisinde olduğunu, en iyi kendinin düşündüğünü, aksi takdirde kıyameti koparacağını, çünkü
komitenin başında bulunduğunu ya da örgütteki tartışmalara ilişkin bilgi vermek ve ilişki kurmak için
çok önemli olan toplantı tutanaklarını formüle ettiğini (ve bunları tamamen yanlış formüle eder)
düşünmemelidir.
Bütün bunlar birçok insanı tartışmadan vazgeçirir. Birçoğu söz alır ve öneriler getirir, fakat fikir ve
önerilerinin üzerinde durulmaz ve onlar da, ister istemez tartışmaya son verme zorunluluğunu
duyarlar. Çalışmayı ve insanları eleştirmeğe çalışan, ama bunu yaparken de karşısındakilerin ağzını
tıkayanlar da vardır. Böyle olunca da ister istemez örgüt içinde ağır bir eylemsizlik durumu yaratılmış
olur. İnsanlar tartışacak veya eleştirecek hiçbir şey göremedikleri için tartışma ve eleştiriden
kaçınırlar. Bazıları da neyin eleştirileceğini bilir, fakat herhangi bir kimseyi gücendirmemek için bunu
yumuşak bir biçimde yaparlar. Eleştirilecek şeyi gören, ancak korkudan bunun eleştirisini
yapamayanlar da görülür.
Eleştiri ve özeleştirinin önemini çok iyi biliyoruz ve şunu kolaylıkla söyleyebiliriz: «Doğru eleştiri
yapmaktan korkanlar ne biçim komünistlerdir. Parti bunu üyelerinden hergün istemektedir». İşte hepsi
bu kadar. Fakat gerçekler ve olaylar şöyledir ki; belli koşullar altında (korkak olmayan ve olmaması
gereken) bir komünistin neden ürkek olduğunun ve görüşlerinin serbestçe açıklamaktan korktuğunun
nedenlerini bulmağa çalışmalıyız. Sübjektif nedenleri, olabilir fakat komünistleri bu durumlara
düşüren objektif nedenler de vardır.
Her durumun bir çaresi vardır. Bir komünisti yoğun bir ideolojik eğitime tabi tutmalı ve temel örgütün
çalışma ve çabalarıyla, parti yönetmeliklerini yerine getirmek için kararlı bir mücadeleyle onu tedavi
etmeli ve onları tam anlamıyla ve devrimci bir biçimde yerine getirmesini sağlamalıyız. Aynı zamanda
bütün bunlar, yalnızca örgütte görevli kadroların değil, istisnasız tüm parti üyelerinin yetiştirilmesi
için, herkesi içine alan geniş bir ideolojik ve örgütsel eğitim olarak görülmelidir. Ne eleştirmekten ve
bütün konular hakkında düşündüklerini açıkça söylemekten korkan, ne de yoldaşların fikir ve
eleştirilerini boğan komünist bilinçli ve iyi bir komünisttir. Böylesine sadece kötü denilemez, zira bu
takdirde daha fazla partide tutulmaması gerekir. Eğer bilinçlenmeyi ve düzelmeyi başaramazlarsa,
kuşkusuz partiyi terketmelidirler, çünkü parti böyle kusurları olan, düzelmez kimseleri yalnızca listeyi
doldurmak için saflarında barındıramaz.
Bir kimse partiye kabulü için başvurursa ve bu isteği kabul edilirse, mutlaka bilmesi ve cesaretle
yerine getirmesi gereken hak ve görevleri de üstlenmiş olur. Bir yandan Partimizin üyesi olup, diğer
yandan bir korkak olamazsınız. Parti üyesi birçok şeyde usta olamayabilir veya birçok şeyi yarım
yamalak bilebilir; Parti ona bunları çeşitli yollarla öğretecektir, fakat bir parti üyesi bildiği, öğrendiği
şeyleri, bildiği, ve öğrendiği kadarıyla ifade etmeli ve bunları tartışmaya açmamalı, komünist gibi,
yoldaşların eleştirilerini dinlemeli, yani Bolşevik eleştiriyi serinkanlılıkla kabul etmeli ve Bolşevik
olmayan eleştiriyi cesaretle reddetmeli, hatalarını dürüstçe kabul etmeli ve ileriye doğru yürümelidir.
Herkes, «bunun doğru olduğunu» söyler, fakat maalesef «cesareti olmayan» vs. insanlar da vardır.
Fakat bundan ötürü kimi suçlamak gerekir? Partiyi, onun yönetmeliklerini veya bu yönetmeliklerin,
onları bir devrimciymişler gibi ön plâna çıkarmasını mı? Eğer böyle kimseler Partiyi, doğru fikirlerini
bastıran, eleştirilerini boğan kişilerle birlikte yargılarlarsa suçlanacak olan ne Parti ne de
yönetmelikleri değil, kendileridir. Böyle komünistler bu kimsenin Partinin kolektif gücünü
gölgelemesine izin verirlerse partinin yasalarını anlamaktan uzaktırlar demektir. Fakat parti
yönetmeliklerinin resmi yönünü iyi bilen kimseler de vardır ama onların kalbinde diğer küçük burjuva
değerleri kaynamaktadır, bu durumda Parti, yabancı olan bu «değerleri» onlara göstermeli, onları
eğitmeğe çalışmalıdır.
76
Hata yapan, müdürler, bölüm başkanları ve sekreterler olduğu için bu önemli soruna bütün açılardan
bakmalıyız, fakat ne müdür ne de idareci olan, ama eleştirilmeye veya göreve çağırılmaya ya da
disipline uymaya tahammül edemeyen ve kendileri için yapılan herhangi bir değerlendirme ve
gözlemin, kişisel düşüncelerden hareket ettiğini zannedenler de vardır. İdarecilere iftira eden, süslü
cümleler kullanan kimseleri tanırız, (aynen kibirli idarecileri tanıdığımız gibi) fakat konu örgüte
getirildiğinde bu, kolektif olarak doğru bir şekilde çözülür ve gerçeğin bulunabileceği yer ancak
burasıdır.
Tek doğru ve tam yargı, durumu tetkik eden ve etmesi gereken kolektifin kontrolüdür. Bu «kitlelerin
kontrolü» ve «kitlelerin siyaseti» demektir. Toplumda istisnasız herkes, kitlelerin, çalışmaları ve
davranışlarına ilişkin yargılarına uymalıdır. Komünistler Parti ve kitlelerin olmak üzere iki yanlı bir
kontrole tabi tutulmalıdırlar. Bu, toplumla sosyalist değerler ve Parti değerleriyle ilgiliyken, hiç kimse
bunun kişisel ve özel bir olay olduğunu söyleyemez. Hiç kimse başkalarının kişisel işlerine
karışmamalıdır, fakat örneğin bir kimse karısına kötü davranıyorsa, varlığının ve gelirinin ötesinde
lüks bir yaşam sürdürüyorsa vs. vs., o zaman kolektif, eleştirmede tamamen haklı olur ve eğer bu
değerlerin ve yasaların ihlal edilmesine dönüşürse, başka bir yol izlenir. Bu tür bir yöntem
toplumumuzu zayıflatmaz, tersine güçlendirir. Öte yandan hayattaki insanı köle yapan, kişilik,
hürriyet, ve inisiyatiften yoksun bırakan, modası geçmiş değerlerdeki küçük burjuva görüşlerini
zayıflatır.
Seçim ve hesap verme anları, Parti ve kadroların sağlamlaştırılmasında, onların daha
devrimcileştirilmesin-de büyük bir rol oynar. Bu önemli toplantılarda resmiyete son vermek. Parti
yaşantısını idare eden değerleri tereddütsüz yerine getirmek, çok önemlidir. Önderlik bu toplantılarda
hesap vermeli, görevini yaptığını, gerçeklere dayanarak doğrulamalı ve yalnızca başkalarının genel
gözlem ve eleştirilerine uymamalıdır. Aynı şekilde bütün komünistler de böyle davranmalıdır.
Önderlik seçimleri, hiç kimse temel Parti örgütünde önder veya önderleri empoze etmeden, saptanmış
kurallara uygun olarak sağlıklı kıstaslarla yapılmalıdır. Adayları kendileri göstermeli, kendileri
elemeli, ve kendi önderlerini kendileri seçmeli ve görevlerinde başarısız olduklarında onları
demokratik bir biçimde görevlerinden gene kendileri almalıdırlar.
Adayları seçerken, izleyegeldiğimiz devrimci yoldan bir miktar ayrılmış görünüyoruz. Şimdi
kadroların tanınan kişiler olduğu bahanesiyle onların biyografilerine ya hiç bakmıyoruz ya da sadece
biçimsel olarak bakıyoruz. Yoldaşların önüne gelen ve kendisi hakkında hesap veren, kitleler
tarafından bilinen geçmiş yararlılıklarıyla övünmeyen, fakat çalışmasındaki zayıflığın nerede yattığını
veya kafasında taşıdığı yanlış düşünceleri somut olarak gösteren ve onları düzelteceğine söz veren
adayı tanıyıp tanımadığımıza bakmadan, yukarıda belirtildiği gibi, meseleyi doğru bir biçimde ele
almalıyız.
Bu değerler Parti içinde ve kitleler önünde, doğru olarak korunmalı ve geliştirilmelidir, ve kanımca
devlet, görevlerine atananlar, özellikle müdürler, yardımcı müdürler, plânlama başkanları, saymanlar,
baş saymanlar vs. gibi temel kadrolar için az çok benzer bazı değerlendirmelerde bulunmalıyız. Bu
kodralar atanmaktadır ve biz bugüne dek elde edilmeye çalışılan ilke ve değerlendirmelerdeki birçok
şeyi değiştiremeyebiliriz, fakat ekonomik organlar ve diğer işletmeler kesinlikle böyle davranmamalı
ve kendilerini yönetmeğe gelen yeni kişinin kim olduğunu bilmelidirler. Yeni atanmış görevliyi
kitlelere yalnızca tanıtmamalı ve bunu biçimsel bir yolla yapmamalı fakat onun kitlelerin önüne gelip
açıkça hesap vermesini sağlamalıyız, öyle ki kitleler onun için bir yargıya varabilsin ve ona şöyle
diyebilsin: «Buraya bak kardeş, iyi yap, iyi davran, yönetmelik ve yasaları doğru biçimde uygula,
bizden harfiyen hesap vermemizi iste, çünkü bizde aynı şeyi senden isteyeceğiz, bizi dinle, çünkü eğer
işini iyi yaparsan sana yardım edeceğiz. Fakat unutma ki, eğer hata yaparsan kulaklarını çekeceğiz,
hata yapmağa devam edersen seni işinden atacağız ve şunu aklından çıkarma ki sana yardım edecek
kimse olmayacak Parti bizimdir, rejim bizimdir, iktidarda olan biziz, hüküm süren diktatörlük
proletaryanındır. Bu nedenle eğer suç işlersen boynunu kırarız, aksine eğer görevini iyi yaparsan seni
sonsuz sayar ve severiz».
Eğer bu ölçülere bağlı kalırsak, görevin nasıl aksamadan yapılacağını ve hayatta amaçsız olarak
dolaşan kişilerin ne kadar çabuk düzeleceğini görürüz.
Parti kurallarını doğru olarak bilmek ve uygulamak, neden bu kadar önemlidir ve neden bu kuralları
bilmek ve onları hayatımızın düsturu yapmak üzerinde bu kadar çok durmalıyız?
77
Emek Partimizin, diğer gerçek Marksist-Leninist Partiler gibi, işçi sınıfının örgütlü bir müfrezesi
olduğunu biliyoruz. Bu, partideki insanların, öncünün en iyi, en devrimci, en bükülmezleri olduğunu
ifade eder. Böyle insanlar gökten zembille inmezler; bunlar, halkın saflarından çıkar ve kendilerini işte
ve savaşta, faziletleri ve davranışlarıyla diğerlerinden ayırırlar. Parti üyeliğine kabul edilen kişiler
toplumumuzun çeşitli sınıflarından, işçi sınıfından, tarım kooperatiflerinden, memurlardan,
aydınlardan, diğer mesleklerden gelirler. Herşeye rağmen Partimiz, her sınıfın, içinde, orantılı bir
biçimde, kendi çıkarlarını savunacak temsilcilerini bulundurduğu bir sınıflar arenası değildir. Hayır,
bugün bilinen nedenlerden ötürü işçi kökenli üyelerin oranı köylü kökenlilerden daha düşük olduğu
halde partimizdeki egemenlik, onun ideolojisi olan Marksizm-Leninizm'le işçi sınıfının elindedir.
Ülkemizdeki işçi sınıfının örgütlü müfrezesi olan Emek Partisi aynı şekilde kelimenin klasik anlamıyla
sınıf mücadelesinin sürdüğü bir arena değil fakat sınıf mücadelesinin yöneticisidir. Bu, Partimizin,
eylemde ve düşüncede çelikten birliğiyle yekpare bir parti olduğu anlamına gelir; onun içinde anti-
Marksist, Revizyonist, Troçkist, Liberal, sosyal demokratlara ve diğer fraksiyonlara ve muhalefete yer
yoktur. O, strateji ve taktiklerini, her zaman, Marksist-Leninist teori ve ülkemizin diyalektik ve tarihi
materyalizmin ışığında tahlil edilmiş özellikleri ve zamana bağlı olan objektif koşulları temelinde
tespit eder. Böylece Partinin taktikleri bu ilkelere ters' düşmemiş olur.
Parti, sosyalizmin ve sınıfsız toplum - komünizmin tamamıyla inşası olan programına, yani kendi
sonuna ulaşmak için kendi değerlerini bu temeller üzerinde tespit etmiştir. Bu, ancak, bu sınıfın
örgütlü Marksist-Leninist müfrezesi olan komünist partisinin (bizde Emek Partisi) önderliğinde işçi
sınıfının hegemonyası altında başarılır.
Partide neden mükemmel örgüt, çelikten disiplin ve Bolşevik değerler olmalıdır? Bunlara, partinin
esasları olduğu için gerek vardır. Partimiz ideolojisiz, kritersiz, amaçsız ya da zıt kriterli ve amaçlı
kimselerin bir düğüne gider gibi bir arada bulundukları bir yer değildir. Hayır, asla!
AEP insanoğlunun ve halkımızın hiçbir zaman karşılaşmadığı kadar korkunç bir savaşta kuruldu.
Halkımızın kaderi tehlikedeydi ve ancak bizimki gibi Marksist-Leninist bir parti onları kurtarabilirdi.
Nitekim partimiz, Arnavutluk işçi sınıfının ve halkının elinde keskin, parlak, kırılmaz ve dayanıklı bir
kılıçtı. Ve bu kılıç bu hale geldi, çünkü Marksizm-Leninizmin bir alaşımıydı ve savaşta ve kendi tespit
ettiği ölçüler içersinde çelikleşmişti. Böylece, Partinin önderliğinde Ulusal Kurtuluş savaşı kazanıldı,
halkımızın devrimi gerçekleştirildi ve sürmekte olan sosyalizm başarıyla inşa edildi. Ülkemizde
komünist toplum inşa edilince, proletarya ihtilali bütün dünyada zafere ulaşınca Partimiz yüce
görevini tamamlamış olacaktır.
... Partinin doğru çizgisi daha derinlemesine kavranıldıkça yaşantısının ilkeleri ve değerleri daha tam,
daha doğru, daha derin öğrenilir, devrimci cesaretle pratiğe uygulanır, Partimiz daha güçlü ve daha
dirençli olur ve sosyalizm başarıyla ilerler.
Bu nedenle, kahraman Partimizin önderliğinde, şerefli halkımızın, sosyalizm ve komünizmin yararına
çalıştık ve sonuna dek de çalışacağız...
Enver Hoca, Söylevler,. 1967-1968,
sy 5-36, 41
ve her komünist, herşeyden önce Partinin iç yaşantısını idare eden ve düzenleyen ilke ve değerleri,
doğru öğrenmeli ve uygulamalıdır. Birçok temel örgütlerde zamana uymayan, güçlükler karşısında
yorulan ve yıkılan, kendisine verilen görevleri yerine getirmeyen, yönetici bir rol oynamayan,
devrimin ön saflarında yer almayan ve diğerlerine örnek olmayan komünistler bulunduğu için, bu
gereklidir. Parti örgütünü canlı bir militan organizma haline getirmek için-Partinin koyduğu bütün
karar ve görevleri tam bir inisiyatifle, yukardan talimat beklemeden tartmak, incelemek, tahlil etmek
ve yerine getirmek için çalışmalıyız. Koşullara uygun önlemler alırken her zaman aktif, akıllı,
dinamik, uyanık ve esnek olunmalıdır.
Temel örgütün yalnızca toplantıları sırasında iş yaptığı ve hareket ettiği düşünülmemelidir.
Komünistlerin faaliyetiyle, kooperatif veya işletmenin her alanında hergün ve her saat heryerde vardır
ve durmaksızın çalışmaktadır. Bu, her komünistin konuşmak için yalnızca toplantıları beklememesini
fakat bunların dışında da inisiyatifle davranmasını ve insanların parti çizgisini sürdürmek ve
uygulamak için çalıştıkları heryerde, grup, atölye, ve idaredeki diğer komünistlerin, kadroların, partili
olmayan emekçilerin her yanlış davranışı hakkında hesap sormasını gerektirir...
İnisiyatifin gelişmesi, doğru kavramların oluşturulmasında daha iyi çalışmayı ve Parti çalışmasıyla
yalnızca büro, sekreterlik ya da dar bir insan grubunun değil, istisnasız tüm komünistlerin ilgilenmesi
gerektiğine daha fazla inanmayı gerektirir. Diğer taraftan, her komünistin parti yaşantısındaki yerini
daha iyi tayin ederek, herkesin yetenek ve eğilimlerini, ideolojik ve siyasi eğitimini, kültürel ve teknik
düzeyini, bir örgütçü olarak yeteneğini ve çalışmadaki deneyini hesaba katarak, temel örgütteki çalış-
mayı örgütlemeliyiz. Bunun için, çoğu kez tekrarlanmış ve önemsiz şeylerle ilgili talimat ve emirlerin
verildiği sık sık yapılan toplantılar gibi inisiyatifi ve bağımsız davranmayı engelleyen bürokratik
kavram, yöntem ve biçimleri, sayısız genel kararlar almayı, herşeyin yukardan gelmesini beklemeyi
vs. terketmemiz gerekiyor. Buna ilişkin olarak Enver Hoca Yoldaş şöyle der: «Halkımızdaki, parti ve
devlet organlarımızdaki devrimci yaratıcı inisiyatifi yüksek bir düzeye çıkarmalıyız. Bu inisiyatif
halka ve kurduğumuz organlara gerekli sorumluluk verilmeden gelişemez. Yaratıcı düşünceye serbest
davranma, deneyim ve denetleme alanı verilmelidir. Eğer birbiri ardından engeller koyarsak (ve
«mantıklı» ya da mantıksız pekçok bürokratik engeller vardır), insanların düşünceleri uyuşuk, dar, alı-
şılmış ve kısır bir hale gelir, devrimci enerji kaybolur, biteviyelik ve önemsemezlik gelişir. Görünen
ve görünmeyen ağlarıyla bürokrasi, yaratıcı düşüncenin ufkunu karartır, ve aynı zamanda kişileri
sosyalist sorumluluk duygusundan yoksun bırakır, onları bürokratik kurallar mekanik sorumluluk ve
bürokrasi yasaları içine hapseder»40.
Fakat komünistlerin çalıştıkları ve mücadele ettikleri bazı tarım kooperatiflerinde, ekonomik
işletmelerde işler iyi gitmezken ve devlet plânı zamanında ve saptanmış koşulların temelinde tam
olarak gerçekleştirilmezken, onların inisiyatifinden ve kişisel olarak örnek teşkil etmelerinden nasıl
söz edebiliriz? Genişletilmiş Cakron kooperatifinin yedi temel örgütünde, çalışma ve üretimin
örgütlenmesinde birçok hatalar görülürken ve ekonomi verimsiz bir işleyiş gösterirken, inisiyatifin,
bağımsız davranmanın ve militan ruhun var olduğu söylenebilir mi? Bu temel örgütlerde ağırlığı olan
170 komünistin öncü rolü ve kişisel örneği hani nerede? Tabii ki bu koşullar altında böyle bir-şeyin
sözü bile edilemez.
Gerçekten devrimci tavrı olan bir komünist tarlada, fabrikada, toplumda, aile içinde, sokakta, okulda
ve emekçi yığınlar içinde, heryerde yükümlülüklerini yerine getirip getirmediğini; bugün partiye ne
verdiğini, bir ajitatör, propagandacı ve örgütçü, kitlelerin siyasi önderi ve önemli bir sosyal eylemci
olarak öncü rolünü oynayıp oynamadığını hergün kendi kendisine sormalıdır. Bu şekilde, hareketli ve
militan bir yaşantı içinde komünist inisiyatif ve bağımsız davranma yeteneğini geliştirecek ve gerçek
bir komünist olacaktır.
Hüsnü Kapo,
Partinin örgütleyici çalınmasını sosyalist insanın bugünkü düzeyine çıkaralım,
Tiran 1970 sy. 71-74, 77-80
Partinin örgütsel sorunları. Parti çizgisini kapsayan çeşitli görev ve konulardaki örgütsel çalışmasından
ayrı tutulamaz. Siyaset bu çizgiyi somut gerçeğe dönüştürmek için örgütten ayrı düşünülemez ve eğer
parti Marksist-Leninist ideolojiden etkilenmez, onunla yoğrulup yönetilmezse, ne biri, ne de diğeri
anlaşılabilir ve uygulanabilir. Devrimci tempodaki değişmez ilerleme Partimizi güçlendirir ve onu,
siyasi, ideolojik, ekonomik, kültürel ve askeri sorunlarını doğru biçimde çözebilecek hale getirir.
Fakat bütün bu konularda kusursuzluk kazandığımızı, bütün komünistlerin bu konuları doğru arılayıp
ilgilendiklerini ya da ihmal ve hatalardan arınmış olduğumuzu düşünmemeliyiz.
Partinin örgütsel çalışması, biçimlenmesi, yöntemleri, ve stilinin taşlaşmış, değişmez olarak
belirlenmediği bilinen bir gerçektir ve sık sık belirtilir. Hayır, bunlar dinamik, değişkendir ve maddi
faktörlerin ve sübjektif faktörlerin gelişme aşamasına göre, yaşamdan çıkan yeni görev ve sorunlara
göre. Partinin, devlet iktidarının ve tüm ekonomik ve sosyal düzenin güçlendirilmesinde gerekli olan
şeylere göre değiştirilmelidirler.
Hepimizin bildiği gibi, ülkemizin tüm yaşantısı, bugün pekçok devrimci inisiyatif ve hareketlerle ve
kitlelerin büyük çapta katılmasıyla tanımlanmaktadır. İşçi sınıfı, kooperatif köylülüğü, kol ve kafa işi
yapan herkes kendisini şiddetle kitle hareketleri içine atmıştır. Öğrenci gençlik, kent ve kırsal alandaki
üretim çalışmasında geniş çapta yer almaktadır. Bütün halk, ülkemizin savunması için sistemli bir
askeri eğitim görmektedir. İşçiler heryerde sosyalist demokrasimizi güçlendirmeğe ve derinleştirmeğe,
ülke yönetimine, onun ekonomi ve kültürüne olan aktif katkılarını genişletmeğe ve arttırmağa
çalışıyorlar. Ve ülkemizde bunun gibi pekçok olay olmaktadır. Şu soru ortaya çıkıyor : «Partinin
örgütsel çalışmasındaki eski biçim, hız ve yöntemleri sürdürmemize izin verilebilir mi? Bunlar, dev-
rimci durum ve devrimci atılımdan çıkan yeni konu ve görevlerin çözümlenmesi için uygun mudur?
Uygun olmadıkları açık ve anlaşılabilir bir şeydir. O halde ne yapmalıyız? Yeni duruma uygun, yeni
olguların yolunu açan ve onların gelişip mükemmelleşmesine yardım eden yeni çalışma ve örgütlenme
şekilleri düşünmeli, araştırmalı ve bulmalıyız. Eski örgütsel çalışma yöntemleri ve biçimleriyle, sadece
kooperatif içinde bir grupta değil fakat bütün kooperatifte ve yalnızca kooperatifin sınırları içinde
değil fakat bir bölge düzeyinde ve hatta onun da ötesinde, karşılıklı yardımlaşmanın kitlevi hareketine
katılmadan doğan, sorunları ve görevleri çözümlemek olanaksızdır. Aynı şey devlet işletmeleri için de
geçerlidir.
Yeni bir talimat verildiğinde onu uygulayacak örgüt biçimleri açıklanır. Herkes ve en başta da
komünistler katkıda bulunmalı ve böylece verilen talimatlar ile örgütsel biçimler, en doğru ve en
uygun bir biçimde birleştirilmelidirler. Aynı zamanda herkes ve ilk olarak da komünistler talimatları
bütünüyle anlamalıdırlar, çünkü onu daha sonra bütünüyle yerine getirebilmelerinin tek yolu budur.
Elbet-teki, bu talimatın verilmesini gerektiren ihtiyaçlara ve objektif gerçeklere göre talimatın ve
örgütsel biçimlerin genel çizgileriyle tanımlanması, temel örgütlerin, parti komitelerinin, devlet
organlarının ve ekonomik organların toplantılarında yapılır.
Herşeye rağmen, hem talimat, hem de bunun uygulanacağı örgütsel biçimler hatalı olabilir. Pratik
bunları açığa çıkaracaktır, fakat pasif bir yol değil ancak devrimci bir yol izlenirse. Bununla ne demek
istiyorum? Demek istediğim şudur ki, komünist olsun olmasın her emekçi, çalışma sırasında bir kusur
görürse ve bunu düzeltecek iyi bir fikri varsa, perspektifler açıklığa kavuştuğunda, değişiklik
önermelidir. Fakat bunun yerine olup biten nedir? Çoğu kez bir işçi, yukardan verilen bir talimata
ilişkin fikir ileri sürmede lakayt, korkak veya tereddütlü davranmaktadır, çünkü kendisine kibirli,
tenkitçi ya da kavgacı denileceğinden korkmaktadır. Bütün bunlar hatalı, devrimci olmayan
görüşlerdir.
Bunun gibi, komünist veya partili olmayan emekçinin önerilerini, sadece temel örgüte ya da idareye
yapması gerektiği fikri de yanlıştır.
Hiç kimse çalışmanın ilerletilmesiyle ilgili iyi niyetli tartışmayı engellemez. Tam tersine parti bunu
destekler ve cesaretlendirir. Temel örgüte veya idareye dışarda hazırlanmış ve tartışılmış ne kadar fikir
ve öneri gelirse o kadar iyidir. İşçiler, parti üyeleri ve partili olmayan kişiler, kendi örgütlerinin ve
resmi kanallarının dışındaki tartışmalarıyla, hiçbir zarar vermezler. Tersine hatalı bir talimatı, etkisiz
bir örgüt biçimini eleştirmekle ve daha sonra fikir alışverişinde bulunmakla –bunun mutlaka resmi
toplantılarda yapılması gerekmez– doğru birşey yapmış oluyorlar, sorunları temel örgüt veya idarede
ilkeli bir biçimde ortaya atıp kolektifin bu sorunları ele alıp uygun kararlara varmasına olanak
sağlıyorlar.
81
Taban örgütünün bağımsız davranması, devrimci ve militan olması gerektiğini söylerken, bu yalnızca
bir forum olarak anlaşılmamalı fakat her bir üyesi de hayatta örgütünden örnek alarak davranmalıdır
demek istiyoruz. Devrimci komünistler olmadan devrimci örgüt olamaz. Bu nedenle eğer bir
komünist, parti kararları ve talimatlarla donanmış olsa bile, herşeye ve günlük devrimci faaliyetine
aktif bir biçimde eğilmezse, en uygun örgüt, yöntem ve tavır biçimlerini bulmağa çalışmazsa, bir
önder, bir komünist olarak rolünü layıkıyla oynayamaz. Fırsat çıkınca, (parmağını bile kıpırdatmayan
ve talimat veya disiplini ihlâl etmiş bazı yoldaşları eleştirmek için temel örgütün toplanmasını
bekleyerek örgütsel biçimleri sözde koruyan bazı komünistler gibi beklemeden) talimatı yerine getir-
mek için bağımsız hareket edebilir ve etmelidir de.
Fabrika veya başka biryerdeki bir komünist bir diğer yoldaşı eleştirmek için düzenli toplantıyı niye
beklesin? Çalışma aralarında, sözkonusu yoldaş da dahil olmak üzere yoldaşları etrafına toplamalı ve
gerçeği onun yüzüne söylemelidir. Burada hangi kural çiğnenmiş olur? Hiçbiri. Tersine yoldaş
düzeltilmiştir. Eğer o hatasını düzeltmezse konu temel örgütün toplantısına da getirilir.
Eğer bu, komünistlerin günlük hayatından doğan bütün sorunlar için yapılırsa, nice talimat
düzeltilecek, nice çalışma örgütünün biçimi geliştirilecek, temel örgüt ve parti ve devlet biçimi için
nice verimli ilke ortaya çıkmış olacaktır.
Partinin, ekonomi, eğitim ve kültürel çalışma alanlarında olsun, orduda veya bedensel ya da zihinsel iş
ve üretimin olduğu herhangi bir bölümde olsun, örgütsel konuların kesin önemi vardır.
Düşüncenin, maddi dünyanın yansıması olduğunu söyleriz, fakat özellikle konulara derinlemesine
girmeyenler arasında, onu düzen ve örgüte bağlı olarak görmeyenlere sık sık rastlanır, oysa aslında her
durumda, düşünce hangi biçimi alırsa alsın bir örgüt biçimine, koordinasyona ve düzene bağlıdır.
Konu şudur; düşüncelerimiz, bizi çevreleyen şey ve olguların organik bağıyla gerçeği olduğu gibi
yansıttıklarında, dış dünyada var olan örgüt, düzen ifade edilir, bir başka deyişle, mantığı, maddi
dünyanın objektif diyalektiğini ifade ederler. Diğer yandan, düşüncemizin açık ve anlaşılabilir olması
için hem kendimiz, hem de başkaları için örgütlü, düzenli ve sistemli olmak gerekir. Aksi taktirde,
fikirlerin anlaşılması güçleşir, konular tahrif edilerek konur, ve sonuçlar mantıklı biçimde ortaya
çıkmaz.
Örgüt, çalışma ve düşünceyi ilerleten güçlü bir araçtır; insanda doğuştan olmayan, fakat zorlu bir
çalışmayla kazanılan şey bilgidir. Bilginin belli sınırları yoktur, her iş ve her zaman için aynı değildir.
Kusursuz örgütlenme, geniş bir teorik, siyasi bilimsel bilgininin, gerçekleri tam olarak birleştirme
yeteneğinin, ulaşılacak nesnelerin açık bir anlayışına ve güçlüklerden korkmayan fakat onları uzaktan
gören ilerici ve devrimci bir ruha sahip olmanın temelinde yükselen bir sanattır. Kusursuz örgütlenme
güçlü bir isteğin, yorulmak bilmez bir çalışmanın üzerine oturur, zaman kazanmayı, en son tekniği
kullanmayı ve diğer bilgiyi gözönüne alır.
Böylece, bu açıdan bakıldığında örgütsel sorunlara ne kadar büyük bir önem verilmesi gerektiği
anlaşılabilir.
Enver Hoca, Söylevler, 1960 -1970
sy. 368-376, 379-388
ganlarının proleter karakterinin güçlendirilmesi, kitlelerin parti çalışması içindeki çizgisinin daha
derinleştirilmesi için bir dizi somut önlemler aldı.
Parti bu Kongreye, saflarındaki çelikten Marksist-Leninist birlikle, işçi sınıfına ve emekçi yığınlara,
etle kemiğin birliği gibi bağlı daha büyük görevleri almağa hazır ve herzaman yaptığı gibi bunları
yürütmeğe kararlı bir biçimde her zamankinden daha güçlü olarak geliyor.
Marksizm-Leninizme sadık emekçi yığınları harekete geçirmeğe ve onları yönetmeğe yetenekli ve
örgütlü işçi sınıfının devrimci partisi olmaksızın ne Proletaryanın burjuvazi üzerindeki zaferi ne de
sosyalizmin başarılı inşası düşünülebilir. Kesinlikle bu ilkeyi her zaman aklımızda tuttuğumuz ve ona
sadık kaldığımız için, revizyonizmin doğuşu ve kapitalizmin yeniden inşasının, partinin yozlaşması,
sınıf karakterinin değişmesi, devrimci nitelik ve ruhunun "kaybolmasıyla başladığı Sovyetler Birliği
ve diğer bazı ülkelerdeki geriye dönüş, bizde olmadı. Kesinlikle, Partide Marksist-Leninist öğretileri
izlediğimiz ve onun için amansız bir mücadele verdiğimiz için, ülkemizde proletarya diktatörlüğü
çelik gibi ve bükülmez bir biçimde kesintisiz olarak güçlendirilmesi ve devrimcileştirilmesi ayaktadır,
sosyalizm her zamankinden daha muzaffer bir biçimde önde yürümektedir.
AEP, savaşta denenmiş ideolojik ve siyasi bakımdan saf işçi sınıfının başarıyla ilerlemesinde kararlı
ve yetenekli, güçlü bir partidir. Kahraman Partimizle, mücadelesi ve başarılarıyla, cesareti, açık
görüşlülüğü ve canlılığıyla övünüyoruz. Fakat sınıf mücadelesinin ülke içinde ve dışında sürdüğünü;
burjuva baskısı ve revizyonist ideolojinin yaşadığını asla unutmamalıyız. Bütün dikkatlerimizi,
çabalarımızı ve yeteneklerimizi, Partinin sürekli güçlendirilmesine, devrimci eğitime, onun ülke
çapındaki önder rolünün güçlendirilmesine hasretmeliyiz.
Ve eğer, bu kongrenin, Partinin ve tüm halkın önüne koyduğu muhteşem ve çok önemli görevleri
aklımızdan çıkarmazsak, bu daha gerekli bir hale gelir. Bu görevlerin başarıyla gerçekleştirilmesi, tüm
ekonomimizin hızla kalkındırılması, ülkenin tüm yaşantısındaki değişim, bütün komünistlerin ve
kadroların kafa ve fizik enerjilerinin tam olarak çalışmasını ve Parti çalışmasının daha yüksek bir
düzeye çıkarılmasını gerektirir.
Partinin yönetici rolü, bütün komünistlerin çalışması ve onların örnek öncülükleriyle sağlanır.
Partimiz Marksist-Leninist ilkeleri ayakta tutar, sosyalizmin geliştirilmesi ve pekiştirilmesiyle,
partinin öncü rolü daha güçlenir ve daha mükemmelleşir. Bu, sosyalist inşa sürecinin daha geniş ve
daha karmaşık bir hale gelmesiyle ifade edilir. Bu süreç içinde işçi sınıfının yönetici rolü sürekli
genişler, öte yandan tüm sosyal, ekonomik ve devlet yaşantısı içinde kitlelerin ülkenin sosyalist inşa-
sına katılmaları gittikçe daha aktif bir hal alır. Bütün bu faktörler Partinin, yönetici, eğitici, örgütleyici
ve harekete geçirici rolünde kaçınılmaz olarak bir yükselişe yol açar. Partinin bu rolü, hedefleri
açıklığa kavuşturan ve bu hedeflerin gerçekleştirilmesi yolunu aydınlatan kendi ideolojisine
dayanmaktadır.
Ülkemizde, Partinin yönetici rolü kendini, hayatın her yönünde tartışma götürmez bir biçimde
hissettirmektedir. Bu, 30 yıl içinde halkımızın kazanmış olduğu tarihi zaferler, ülkenin bağımsızlığı,
halk iktidarının kurulması, yeni sosyalist toplumun inşası, Partiyle ve onun akıllı ve uzak görüşlü
önderliğiyle kopmaz bir biçimde bağlıdır. Partinin yönetici rolü, ülkenin tüm yaşantısının yol gösterici
gücü olarak, ideoloji, siyaset, örgütlenmiş, ekonomi, eğitim, askeri işler vs. gibi, hemen her alanına
yayılmış bulunmaktadır. Hep birlikte bir bütün oluşturan ülke yaşantısının bu bölümleri, ister parti
veya devlet cihazında, ister kitle örgütlerinde, üretimde ya da bilimsel ve kültürel kurumlarda olsun,
herhangi bir yerde çalışan parti üyeleri aracılığıyla bizzat parti üyeleri tarafından yönetilirler. Ko-
münistlerin çalışması, her alanda kendine has özellikler gösterir, ama bu alanlar arasında ortak bir yön
de söz konusudur: Nerede çalışırsa çalışsın her komünist, Parti çizgisini yerine getirmek ve yönetici
rolünü sağlamak için mücadele etmelidir. Çalışmamızda görülen pekçok hata ve zaafların kökü neyin
kendine özgü, neyin ortak olduğunun birbirine karıştırılmasında yatar.
Parti organlarındaki komünistler, ekonomik sorunları, endüstri, tarım, eğitim, kültür ve ordunun
sorunlarını, devlet cihazının ilgili dallarında çalışıp dolaysız olarak bu konularla ilgilenen yoldaşlardan
bağımsız olarak, iyi bilmelidirler. Yönetici parti organlarındaki yoldaşlar bütün sorunlar hakkında,
tabii ki ayrıntılara girmeden, iyi bilgi sahibi olmalıdırlar, çünkü bu olmadan devlete ve ekonomik
organlara ya da parti örgütüne, görevlerini yerine getirmede, kitleleri harekete geçirmede uygun bir
83
için gelişen büyük devrimci mücadele, partinin yapısına başarıyla yansımıştır. Kadınların 5. Kongre
sırasında toplam parti üyelerinin %12.47'sini oluşturması gerçeği karşısında bugün toplam parti
üyelerinin %22.05'ini kadınların oluşturması bizim coşkumuzu arttıran birşeydir.
Kadınlar ülkenin çok yönlü kalkınmasında büyük bir güçtür ve çok önemli bir rol oynarlar. Şimdi pek
çok sayıda kadın 8 yıllık okullardan mezun olmuş, parti ruhuyla eğitilmiş ve kitle hareketleri ve çeşitli
devrimci eylemlerin örsünde dövülerek çelikleşmişlerdir. Bugün ülkemizde, kadının toplumdaki rolü
hakkında doğru ve sağlıklı bir görüş oluşmuştur. Bütün bunlar bizim gelecekte de kadınları parti
üyeliğine kabul etmede kararlı ve hızlı davranmamız gerektiğini ortaya koyar ve bunun için olanak ya-
ratır.
Tüm tarihinin kanıtladığı gibi, partimiz için, üyelerinin niteliği, onların siyasi ve ahlâki karakterleri,
ideolojik yapıları ve devrimci sağlamlıkları, parti çizgisini her zaman ve her koşul altında savunma ve
uygulamadaki kararlılıklarının önemi, kesindir. Büyük sayılar her zaman bir partinin gücünü
göstermez. Fakat sayılar yüksek nitelikle birleşince, partinin önlerine koyduğu görevleri yapmağa ha-
zır bilinçli unsurları, genel çıkarları herzaman herşeyin üstünde tutan kimseler parti saflarına daha çok
alındıkça, büyük bir güç haline dönüşür. Böyle kimseler Partiyi yenilmez kılar, onun devrimciliğini,
tüm toplumun bir öncüsü ve önder gücü olmasını korur.
Partinin komünistlerden istedikleri, sosyalizmin gelişmesi ve yeni, daha zor ve karmaşık sorun ve
görevlerin gelişmesine paralel olarak sürekli bir artış göstermektedir. Devrimin her aşaması tüm
emekçi halktan, herşeyden önce komünistlerde olması gereken yeni nitelikleri ve faziletleri ister.
Siyasi sadakatleri ve Partiye bağlılıklarının yanında, halkın iyiliği için yorulmaksızın çalışmalarının,
enternasyonalist inanç ve düşmana karşı besledikleri nefretlerinin yanısıra, bugün komünistlerin
çalışma, yaşam, aile, ve toplum hakkında yeni kavramları olan, bilim ve kültüre düşkün, görevlerini
iyice bilen ve teknik ve bilimsel ilerlemeyi var güçleriyle destekleyen, yeknesaklığı ve umursamazlığı
hoşgörmeyen, sosyalist toplumun hızla ilerlemesini engelleyen herşeye karşı cesaretle mücadele veren
ileri kimseler olmalarına, bugün her zamankinden çok ihtiyaç vardır.
Partiye alınanların mükemmel yapıları ve iyi nitelikleri herşey demek değildir. Öncü rolünü
oynayabilecek güçlü bir devrimci Parti olmak için, üyelerinin sürekli Marksist-Leninist ideoloji ve
siyasetle ve Parti öğretileriyle eğitilmeleri, devrimci mücadelenin ve çalışmanın ateşinde, pişmiş
olmaları zorunludur. Eğer komünistlerin Sovyetler Birliği veya başka yerlerdeki gibi katılaşmış,
bürokratlaşmış ve yozlaşmış insanlar haline gelmemeleri, tersine komünizm davasında herzaman
kararlı ve azimli savaşçılar olarak kalmaları isteniyorsa, bu söylediğimiz son derece gereklidir...
Parti örgütlerinin iç yaşantısını canlandıralım, inisiyatif ve kendi başlarına hareket
edebilmelerini geliştirelim
Parti örgütlerinin iç yaşantıları canlandırılmadan, bütün komünistlerin, Parti çizgisinin yerine
getirilmesi ve uygulanması mücadelesinde inisiyatifi ve aktif bir biçimde katılmaları olmadan, Partinin
yönetici rolünün artması ve onun durmaksızın devrimcileşmesi gerçekleştirilemez.
AEP işçi sınıfının ve kitlelerin devrimci eylemlerinin içinde doğdu, büyüdü ve gelişti. İç ve dış
düşmanlara karşı acımasız sınıf mücadelesinde, insanoğlunun maddi ve manevi dünyasını değiştiren
cesur eylemler ve derin devrimci hareketlerde, her komünist ve temel örgüt her yönetici parti organı
sürekli devrimcileşmiştir.
İnisiyatif ve kendi başına hareket etme ile ilgili olarak sözünü ettiğim dönemde yenilik ruhu ve
ilerlemek için devrimci enerji bütün alanlarda, ekonomi ve kültürde, bilim ve teknolojide, büyük bir
gelişme gösterdi ve yeni bir içerik kazandı. Bütün bunlar günün görevlerine uygun olarak, beraberinde
yeni ve daha esnek bir stili, daha orijinal çalışma biçimlerini getirdi. Bugün yüksek bir militan ruh,
seferberlik ve sorumluluk duygusu parti örgütlerinin ve komünistlerin yaşantısını doldurmaktadır.
Parti örgütlerini herzamankinden daha iyi bir biçimde, tam bir inisiyatif ve sorumlulukla kendi
başlarına hareket edebilen organlar haline getirilebilmek için, hayatın getirdiği yeni sorunları ustaca
kavrayıp bunların çözüm yollarını bulmalı, devrimci ruhu yaşatmalı ve bu ruhu sürekli olarak
güçlendirmeliyiz.
İnisiyatif ve kendi başına hareket etme, düşünce ve davranıştaki devrimci kavramlardır. Bunlar ne
kendiliğinden ortaya çıkmışlardır, ne de başkaları tarafından hazır olarak sunulmuşlardır, tersine parti
talimatlarının ideo-politik özünün derinlemesine bilinmesinden, gerçeğin, kitlelerin görüş ve
86
ve araçların onlarla birlikte araştırılmasının ne zararı vardır? Eğer temel örgüt topluluğun önüne
defalarca çıkar da kararların nasıl yerine getirildiğini, komünistlerin, büro mensuplarının, bölge
plenum üyelerinin nasıl çalıştıklarını anlatırsa, ya da komünistlerin hatalarının bile tartışıldığı açık
temel örgüt toplantıları düzenlenirse, herhangi bir örgütsel kuralın ihlâl edilmesi söz konusu mudur?
Bu, hiçbir değeri, hiçbir örgütsel ilkeyi bozmaz, tersine kitlelerin görüş ve denetimini küçümseyen'
bürokratik kavramları ezer, buna dayanarak parti içi demokrasiyi derinleştirir ve parti ilke ve
değerlerini devrimci bir biçimde yerine getirir.
Eğer Partinin sonuna dek sadakatle halkın yararına hizmet eden devrimci bir parti olarak kalmasını
istiyorsak, Parti örgütlerinin ve bütün komünistlerin tüm çalışmasını işçi sınıfı ve emekçi halkın
denetimi altına sokmak, Partinin sınıf ve kitlelerden kopmasını engelleyen çok önemli bir sorundur.
Bu raporların yokluğu, kitle çizgisinden ayrılmak, parti çalışmasının kapalı, sınıf ve emekçi halkın
denetiminin dışında bir çalışma haline getirilmesi, revizyonistlerin kitleleri gafil avlamasına olanak
tanıdı ve onları bir oldu-bittiye getirdi.
Bu acı dersi herzaman aklımızda tutalım ve Partimizin, parti yaşantısının daha demokratlaştırılması,
değerlerinin devrimci bir ruhla uygulanması, Partinin kitlelerle olan bağlarının daha güçlenmesine
yönelik yüce yoldaki zengin deneylerini daha derinleştirelim. Bu şekilde Parti herzaman çelik gibi
sağlam, bükülmez, her durumda tavır alabilen ve her sorunu başarıyla çözümleyebilen bir parti
olacaktır.
Kitle çizgisinin derinleştirilmesi, Partinin kitle örgütleri ve bu örgütlerin içindeki önderliğiyle birlikte
parti çalışmanın daha da geliştirilmesi dışında ele alınamaz. Partinin kitlelerle olan bağının
güçlendirilmesinde, emekçi halkın sosyalist inşa görevlerinin yerine getirilmesi mücadelesinde,
devrimci bir biçimde eğitilip harekete geçirilmesinde, sendikaların, gençlik ve kadın örgütlerinin ve
Demokratik Cephenin rolü çok önemlidir. Parti çizgisini kitlelere iletirler ve kitleleri endişelendiren
sorunları devlet ve partinin önüne koyarlar, devlet işleri ve sosyal işlerin yürütülmesinde aktif yer
almaları ve ülkenin güçlü yöneticileri gibi herkes üzerinde direk kontrol uygulamaları için kitleleri
örgütlerler.
Parti, kitle örgütlerinin, proletarya diktatörlüğü sisteminde oynadıkları büyük rolü herzaman takdir
etmiştir, bu nedenle onlara büyük dikkat göstermiştir ve hala da göstermektedir. Bu dikkat gelecekte
de asla azaltılmamalıdır. Tersine, hala bazı parti örgütleri, kadrolar veya komünistler arasında, kurulan
kitle örgütlerini önemsememe belirtileriyle savaşarak daha da arttırılmalıdır.
Partinin kitle örgütleri içindeki önderliği, sosyalizmin yüce ideallerine, doğru bir siyasi, ideolojik ve
örgütsel yönelim sağlanmasının bir ön koşuludur. Partimiz, kitle örgütlerinin, onları burjuva partilerine
bağımlı kılmak için işçi sınıfının devrimci partisinden bağımsız olması üzerine vaaz veren modern
revizyonistlerin görüşlerine de, kitle örgütlerinin yalnız devlet cihazının ekleri olmasını öneren, bu
şekilde onlara herşeyin yukardan buyrulmasını amaçlayan inisiyatif ve kendi başına hareket etmeyi
kısıtlayan bürokratik kavramlara da karşıdır.
Parti yönetimi siyasi ve ideolojik bir yönetimdir, yani kitle örgütlerinin, çalışmaları, Partinin ideolojisi
ve genel siyasi çizgisi temeline dayanır, Parti talimat ve kararları, onları bütün çalışmalarında
etkileyen ve yol gösteren tek kaynaktır. Parti komitelerinin ve örgütlerinin, bu çizgi ve talimatları kitle
örgütlerinin özel nitelikleri ve görevlerine uygun olarak onlara anlatma görevi ve aynı zamanda, çizgi
ve talimatların tahlilinde, tanımlanmasında ve yerine getirilmesinde tam bir düşünce ve eylem
inisiyatifi serbestliği vermesi bundan kaynaklanır.
Bu bakımdan, kitle örgütü herhangi bir uygulamada bulunurken, parti örgütlerinin ilk önce bu
uygulamayı gözden geçirmelerinde ısrar edilmesi, hiç de ender görülen bir durum olmayıp, kesinlikle
yabancı ve zararlı bir tutumdur.
Çoğu kez kitle örgütlerinin «somut yardıma ihtiyaçları olduğu» ve «tecrübesiz oldukları» bahanesiyle
mazur gösterilmek istenilen bu bürokratik uygulamalar, aslında yalnızca bazı parti örgütlerinin hala
kendilerini modası geçmiş çalışma biçim ve yöntemlerinden kurtaramadıklarını gösterir.
Kitlelerin ideo-politik, kültürel ve eğitim düzeylerinin yükseldiği, ve örgütlerinin zengin deneyler
kazandığı koşullarda, kitle örgütlerinin daha bağımsız, daha esnek ve daha değişik çalışma biçimleri
bularak kendi stil ve yöntemlerini geliştirmeleri gerektiği gibi kitle örgütlerinin inisiyatif ve kendi
başına hareket etme yeteneklerini bastırmayan, tersine bunları her bakımdan geliştiren parti ön-
89
için yolları gösteren bilimsel bir doktrin olan işçi sınıfının ideolojisi, Marksizm-Leninizmdir. Yalnızca
işçi sınıfının komünist partisi, sosyalist ve komünist geleceğin sahibi, emekçilerin ve toplumun bütün
ilerici güçlerinin hayati çıkarlarını koruyan ve bunun için mücadele eden sınıfın partisi, Marks'ın
deyişiyle, bütün insanlığı kurtarmadan kendini kurtaramayacak olan işçi sınıfı partisi ve yalnızca bu
parti, Marksizm-Leninizmin taşıyıcısı, geliştiricisi ve uygulayıcısı olabilir, başka hiçbir parti veya
örgüt bunu yapamaz. Fakat eğer devrimin kaderi, genel bir yön verme merkezine, yalnızca bir
düzenleme örgütüne veya gerillalara terkedilirse, devrim çıkmaza girecek ve yenilgiye uğrayacaktır.
İşçi sınıfının ve partisinin önder rolünün zorunluluğunu inkar eden bütün «teorilerin» objektif özü,
gerçekte devrimin, sosyalizmin ve Marksizm-Leninizmin inkarını ifade eder. Bu anlayış, ancak
burjuvazinin ve karşı devrimin değirmenine su taşır. Bu nedenle, revizyonistlerin bu alanda yaratmış
oldukları bulanıklığı ve karışıklığı bertaraf etmek; devrimi, sosyalizm ve komünizm uğruna
mücadeleyi ilerletmek için onların maskelerini düşürmek ve işçi sınıfının hakimiyeti ve proletarya
partisinin yönetici rolü, ilkeleri, inşası ve örgütlenmesi hakkındaki Leninist öğretiyi ısrarla savunmak,
bugün çok önemli ve acil bir görevdir.
Enver Hoca, AEP 6. Kongresine Rapor
Tiran 1971 sy. 167-180, 184-196, 202, 209, 216-220
olacağız. Geniş partisiz kitlelerin bütün devlet işlerini kontrol etmeleri ve kendi kendilerini yönetmeyi
öğrenmeleri son derece önemlidir»41.
Bu konuda, komünizme ulaştığımız zaman da, geleceği aklımızdan çıkarmamalıyız. Ondan sonra ne
parti ne de devlet kalacak, çünkü insanlar kendi kendilerini yöneteceklerdir. Bu amaçla Parti içinden
çıktığı Partisiz halk yığınlarına, işçi sınıfına, köylülüğe ve tüm emekçi halka kendi kendilerini nasıl
yöneteceklerini şimdiden öğretmelidir.
Konuyu ancak bu şekilde görerek çoğunluğun sosyalizmi inşa ettiği, çoğunluk olmadan azınlığın
hiçbir şey yapamayacağı düşüncesini doğru olarak kavradığımızı söyleyebiliriz. Bu konuyu tıpkı
Lenin'in bize öğrettiği gibi Parti önderliğinin önemini anladığımız şekilde, iyice kavramalıyız. Buna
daha önce değinmiştim.
Halen ülkemizde bu mesele nasıl ele alınıyor? Heryerde komünistlerle partisiz kadrolar arasında doğru
bir oran var mıdır? Devlet cihazlarında ve idari cihazlarda, ekonomik veya kitle örgütlerinde hemen
herkesin komünist olması gereklimidir? Elbette ki bu görevlendirilenlerin komünist olmaları gerektiği,
parti cihazındakinden biraz daha farklı bir durumdur. Partisiz işçiler kısıtlı bir sayının dışında
buralarda istihdam edilemezler. Bununla beraber bir parti örgütünde partisiz işçilerin yapabileceği
görevler vardır, örneğin şoför, kapıcı, kütüphaneci gibi bazı diğer görevlilerin parti üyesi olmaları
gerekmez.
... Partimizi, uyuşuk olmayan, bazı kişilere değil partinin genel talimatlarına, Marksizm-Leninizmin
teorisine itaat eden, bunları anlayan, özümleyen ve partinin temelini teşkil ettikleri için sonuna dek
uygulamada mücadele, eden bir parti haline, yani giderek daha militan bir hale getirmeliyiz. Bu, parti
militan olmalıdır, aksi takdirde başına kötülük gelebilir, herşey o kadar kötü gider ki sınıfıyla ters
düşebilir, demektir.
... Partinin bazı hakları vardır, fakat herşey üzerinde sınırsız hakları yoktur, dilediğince hareket
edemez. Partinin halkın istediklerini, işçi sınıfının istediklerini, yasanın izin verdiklerini, Marksizm
Leninizm çizgisinin izin verdiklerini yapmağa hakkı vardır. Bunların ötesinde davranmağa hakkı
yoktur. Eğer bu sınırların dışına çıkarsa, partide komünistler de yanlış bir yola girmiş olurlar.
Lenin'in zamanındaki Bolşevik Partisi hata yapmadı. Stalin Merkez Komitesinin başındayken
bürokratlar tarafından bazı tahrifatlar yapıldı fakat genel parti çizgisinin ilkelerine el sürülmedi. Onun
ölümden sonra parti yönetimi ve devlet iktidarı Kruşçev revizyonistlerinin eline geçince, genel parti
çizgisinin teme! ilkeleri ayaklar altına alındı.
Bizde durum başka türlü gelişti. Partimiz her zaman uyanıklığını korumuş ve çizgisine sadık kalmıştır.
Tabii ki tek tek şahıslar hata yaparlar, fakat bu partinin, ya da onun çizgisinin hataları elemek değildir.
... Parti haklarının kısıtlı olduğunu da iyi anlayalım. İktidarda olan partimiz kimsenin ihlal etmemesi
gereken yasalar yapmış, yönetmelikler saptamıştır. Eğer parti bunları ihlal ederse bu büyük bir hatadır,
çünkü partinin halka değil kendi «sınırsız» haklarına dayandığı bir durum yaratılmış olur. Halkla
partinin birbirlerine ters düşmeleri yanlış bir şeydir. Bu nedenle Partimiz böyle bir ihlale asla izin
vermemiş ve vermeyecek, kim olursa olsun bunu yapanlara karşı acımasız önlemler alacaktır.
... Eğer bir parti eğitmeni tabana gider ve talimatların yanlış bir izahını yaparsa, komünist ona şunu
söylemelidir: «Söylediklerini kabul etmiyorum çünkü parti talimatını iyi biliyorum. Dağlık alanın bir
kooperatif üyesi olarak, kooperatif yasası İ inek ve 10 koyunu kendi arazimde tutmama izin veriyor ve
sen gelip oniarı boğazlamamı istiyorsun, fakat yapmayacağım!» Eğer Tüzükte bazı değişiklikler yapı-
lırsa, bu Mati bölgesinin dağlık alanlarındaki ve Arnavutluk çapındaki kooperatif üyelerinin görüşleri
hesaba katılmadan yapılmayacaktır. Bu durumlarda Parti her zaman olduğu gibi kitle görüşüne
başvuracaktır. Eğer bir miktar çiftlik hayvanının eksiltilmesi zamanının geldiği sonucuna varılırsa,
mutlaka kooperatif köylüsüne danışılacaktır. Eğer zamanı gelmediği, kooperatifin henüz üyelerine dü-
zenli süt sağlayabilecek durumda olmadığı görülürse, hiç bir azaltma uygulanmayacaktır.
Parti halkın isteğine karşı çıkmaz. Eğer doğru çizgisi iyi anlaşılmamışsa kitleler bu çizginin
uygulanmasına asla zorlanmamalıdırlar. Parti acele etmeden ya da halka karşı çıkmadan sabırla
kitlelere açıklamada bulunmalıdır.
Buna bağlı olarak Stalin şunu öğretir:
«En büyük parti bile gafil avlanabilir, en büyük Parti bile tarihten ders almazsa, dayandığı sınıfın
militan uyanıklığını her geçen gün geliştirmezse, sonunda gafil avlanabilir ve gücünü yitirebilir.
Yoldaşlar, gafil avlanmak son derece tehlikeli birşeydir. Gafil avlanmak 'şaşkınlığın' kurbanı olmak
demektir. Ne var ki, panik, dağılmaya, yenilgiye, cehenneme götürür»42.
Parti çalışmamızda, Stalin'in bu öğretilerini her zaman aklımızda tutalım, parti, sınıfın karşısında yer
alabilir ve gafil avlanabilir. Bu yalnız büyük bir partinin değil küçüğünün de başına gelebilir. Stalin'in
önceden gördüğü gibi büyük bir partinin gafil avlandığı ve tarihten ders almadığı zaman başına
gelebilecek olasılık maalesef onun ölümünden sonra Sovyetler Birliğinde gerçekleşti. Lenin ye
Stalin'in Bolşevik Partisi militan bir hazırlık içinde değildi. Partimizin görüşüne göre bu hazırlık
saçma görünebilecek bazı konulara önem vermekle sağlanır. Parti militan hazırlığını belli bir zamanda
gevşetirse, sınıf düşmanı tarafından gafil avlanır. Sovyetler Birliğinde, bürokratik, fırsatçı unsurları,
Marksizm-Leninizmin düşmanlarını, Partinin Leninist devrimci değerlerinin düşmanını temsil eden ve
kendine Parti yolunu açmış ve orada bir koza gibi gizli kalmış modern revizyonizm bu şekilde ortaya
çıktı.
Stalin'in öğrettiği tarihi deneyi aklımızda tutalım. Özellikle çalışmasında kitlelere güvenmediği için
kendini modem revizyonizmin karşısında silahsız bulan Bolşevik Partisi deneyini hatırımızdan
çıkarmayalım. Stalin, eğer bir parti bürokratlaşmış, cihazların baskısı altında kaldığında «sınırsız»
haklara gittikçe daha çok güvenirse, o partinin basınç ne gelebileceğini önceden görmüştür. Bu onun
birdenbire başına geldiğini sanmayın. Hayır! Skleroz'un sadece ciddi hastalıklara değil fakat ani bir
felce de yol açabileceği ihtiyar bir adamın kan damarlarının tıkanması gibi büyük otoritesinin kisvesi
altında partinin devrimci değerlerinin tahrif edildiği, bütün bir süreci, geriye doğru bir süreci ele
almamız gerekiyor. Sovyetler Birliği'nde ortaya çıkan trajedi, Bolşevik Partisinin, dıştan kırmızı
göründüğü halde içini kurt kemirmiş ve uzun yaşamayacak bir elmaya benzediğini kanıtlamıştır.
Bolşevik Partisini içinden kemiren 'kurt' bürokratizm, skleroz'da Leninist değerlerin ihlaliydi, hepsi de
Lenin ve Stalin'in büyük partisinin ismine ve otoritesine sığınmışlardı.
Bu gerici, yozlaştırıcı süreci başlatan kimse partinin prestijini kendi çıkarları için istismar etmeğe,
ismini iki yüzlülükle yüceltmeğe çalışıyordu. Partinin ismini içtenlikle yüceltmeğe çalışanlar da
vardır, bu kisve altında, hiçbirşey yapamayan, bu adı kendilerine, kendi bencilliklerine fetiş edinenler
de. Parti çalışmasıyla yükümlü bu ikinci tipteki insanlar orada burada parti hakkında konuşurlar. Bunu
neden yaparlar? Önemlerine önem katmak için. «Partinin özel görevlileri» olduklarını göstermek,
onlarla konuşurken sözlerinizi tartmanızı, dediklerini dinlemeniz, söylediklerini yapmanız gerektiğini
size anlatmak için çırpınıp dururlar! Bunlar kötü, devrimci olmayan bürokrat tavırlardır. Bu kimseler
genel olarak kendi hatalarını önemsiz gösterme, onları mümkün olduğu kadar küçültme hatta muh-
temelen örtbas etme, böylece de sorguya çekilmeme eğilimindedirler. Fakat bu hataları kimden
gizlerler? «Hata yapmamağa çalışanlardan, hataları bulup açığa çıkarmağa uğraşanlardan, onları
gecikmeden eleştiren ve düzeltmek için önlemler alanlardan. Bu gibi bürokratların korktukları
kesinlikle bu tür kimselerdir.
Parti çizgisi işçi sınıfının çizgisidir. Ortak mücadele ve çalışmadaki görevlerin gerçekleşmesi için istek
ve çabalarını yansıtır. Gerçek yaşamda bu çizgi parti tarafından, sınıf tarafından ve kitleler tarafından
daha iyi anlaşılır, şekillendirilir, güçlendirilir ve çözümlenir. Kim bu faktörleri birbirinden ayırırsa,
Parti çizgisinden kayar ve sapar. Kayan kimse mutlaka bu faktörleri ayırmağa yönelir, kendini parti
denetiminden, değer ve yönetmeliklerinden saklamağa çalışır, kendini parti otoritesi arkasına sakla-
makla «ben otoriteyim» diye övünmeyi amaçlar. Bu kimseler, kitlelerin görüşlerini yansıtmak yerine,
hatalarını örtbas etmeğe, konuları oldukça soyut bir biçimde tartışmağa çalışırlar ve dinlenmek isterler
çünkü kendilerini haklı sayarlar. Hatalarını saklamak ve kendilerine yöneltilen eleştiriyi önlemek için,
kendilerini partiyle özdeşleştirmeğe, böylece de kendilerini korumağa ve eleştiriden kaçmağa
çalışırlar. Eleştirinin yakında kendilerini tehdit edeceğini görünce «Parti eleştirilmemeli», «parti
yanılmaz» vs. diyerek büyük bir yaygara koparırlar.
Bu tavır, içinde büyük bir belayı barındırır, eleştiriden korkmayı doğurur. Kruya bölgesindeki bir
köyde, halk konseyi üyeleri bir köylü kadının evine gitmiş ve keçisini kendi arazisinde, bu dişi
keçinin, yasanın kooperatifçilere izin verdiği ölçünün üzerinde olduğunu söyleyerek, kesmişlerdir.
Gerçek şudur ki, bu kadın kooperatifin bir üyesi değildi, fakat kendisine kooperatif tarafından lütfen
sunulan arazide, Tüzüğün koşullarının kooperatifçilere izin verdiğinden daha fazla canlı hayvan
barındırmıştı. Tabii ki bu köylü kadının davranışı asla doğru değildi fakat Partinin «özel görevli»leri,
ikna etme yöntemine başvuracakları yerde sorunu tahakküm eden bir biçimde çözümlemişler, evine
gitmişler, yaşlı kadının keçisini yakalamışlar ve bunun Partinin bir emri olduğunu söyleyerek gözleri
önünde kesmişlerdir! Parti hiç bu şekilde davranmayı söylemişimdir? Asla! Bu, iktidarın yetki verdiği
bazı kimselerin yaptığı bir hatadır, Partinin değil. Bu keyfi davranışlar, yukarda da dediğim gibi,
eleştiriden korkmayı doğurur. Bu davranışlar, Stalin'in belirttiği gibi, Partinin «sınırsız» hakları oldu-
ğunu düşünen bazı kimselerin yanlış anlayışından ileri geliyor. Böylece bir kimse «madem partinin
herşeyi yapmaya yetkisi var o halde niye eleştiride bulunayım?, iktidar partinin ellerindedir ve birşey
dersem kıyamet kopabilir» diye düşünebilirler.
Bazı şahısların yaptığı hatalar parti çizgisine ters düşmektedir. Yoldaşlar, eğer bu durumların var
olmasına ve çoğalmasına izin verilirse, eğer şu insanların partinin «sınırsız» hakları olduğunu
düşünerek serbestçe davranmalarına izin verilirse Sovyetler Birliği Komünist Partisi'nin başına gelen
bizim de başımıza gelecektir: keyfi davranışlar, «partiyi savunma», «otoritesini koruma» bahanesi al-
tında yerli yersiz önlemler, aslında keyfi davranışlar, partinin sınıftan, halktan kopmasına,
silahsızlanmasına ve zayıflamasına ve sonunda tasfiyesine gider. Stalin'in bir partinin gafil
avlanmasına ilişkin kehanetini partimiz asla unutmamalı, herzaman hatırda tutmalıdır. Partimiz güçlü,
değerlerini şevkle koruyan, onlar için çarpışan ve çarpışmaya devam edecek bir partidir. Kuşkusuz
orda burda olumsuz belirtiler, belli bürokrat ve olgunlaşmamış kimselerin eğilimleri yaşar ve bizim
mutlaka bunlara karşı zamanında, ortaya çıkar çıkmaz mücadele etmemiz ve kesinlikle mümkün
olduğu kadar çabuk onları düzeltmemiz gerekiyor.
... Leninist parti değerleri, kapitalizm ve emperyalizmin zaferini sağlamak ve işçi sınıfını yenilgiye
uğratmak için Marksist-Leninist tipteki partileri tasfiye etmeyi amaçlayan her türden revizyonistlerin
gizli saldırılarına hedef olmuştur. Revizyonistler Leninizme, onun partiyi militan, aktif ve işçi sınıfının
öncü kolu yapan parti inşası ilkelerine saldırmak için her yola ve her çareye başvururlar. Hatta İtalyan
revizyonistleri, alçakça, Marks'ın kendisinin bir işçi sınıfı partisinin yaratılmasına gitmediği yalanını
söyleyecek kadar ileri giderler. Onlara göre Lenin, Marks'ın fikirlerini tahrif etmiştir. Bu şekilde
revizyonistler Lenin'e karşı çıkarlar fakat anti-Leninist mücadelerini gizleyecek kadar dikkatlidirler.
Fakat gerçekler aksini gösteriyor. Marks ve Engels'in örgütledikleri Komünist Birliği bir proletarya
partisiydi. Birçok yazılarında, özellikle işçi sınıfına yol göstermek için komünist partisini
örgütlememizin gereği üzerinde durmuşlardır. Revizyonistler bunu inkar edemezler, bu doğan güneş
kadar açıktır. Öte yandan revizyonistler Lenin'in yalnızca Marks'ın fikirlerinden sapmakla kalmayıp
onları tahrif ederek bürokrasinin yolunu açtığını vs, vs, söylerler; ve aynı suçlamayı Stalin'e karsı da
yaparlar.
Hepimiz Bolşevik Partisinin tarihini ve parti üzerinde Leninist teoriyi, onlarsız gerçek bir Marksist-
Leninist partinin olamayacağı, devrimin gerçekleştirilemeyeceği ve proletaryanın diktatörlüğünü
kuramayacağı, parti içindeki demokratik merkeziyetçilik, disiplin ve diğer değerlere ilişkin Leninist
ilkeleri biliyoruz. Bütün bunların doğruluğu tarih tarafından kanıtlanmıştır.
Son tahlilde, bugün revizyonistlerin aradığı nedir? Lenin'in kendi zamanında acımasızca mücadele
ettiği bazı teorileri arıyorlar ve öne sürüyorlar. Onlara göre Batıdaki işçi sınıfı yüksek bir gelişme
aşamasına varmıştır, bu nedenle işçi sınıfının sistemli bir hale gelmesi, örgütlenmesi ve sıkı bir
disiplini olması gerekmez. Onlara göre parti çizgisi, onun yönetici rolü, Lenin'in dediklerinin tersine,
gittikçe yol olmaktadır. Revizyonistlere göre, kapitalist mülkiyetteki fabrikaların parti komiteleri,
yalnızca işçileri siyasi taleplerde değil, ekonomik taleplerde de bulunmaya teşvik ettikleri takdirde
belli bir rol oynayabilirler. Bu ve buna benzer teoriler Lenin tarafından kendi zamanında mahkum
edilmiş ve çürütülmüştür. Bu nedenle, Marksizm-Leninizm'e karşı vahşice saldırıya geçen modern
revizyonistlerin ve bütün sosyalizm düşmanlarının propagandası, Marksizm-Leninizmin yol gösterdiği
işçi sınıfının ve emekçi kitleleri devrim ve sosyalizmden saptırmaya yöneliktir.
Ülkemizde, çalışmadaki hatalara rağmen Parti çizgisi Leninist ilkelere dayanır. Talimatları, parti-sınıfı
ve parti-halkının parti üzerinde Leninist teori ve ilkeleri uygun olarak birleşmesiyle oluşturulur,
uygulanır ve doğrulanır. Partimiz devrimci gelişimin kesintisiz süreci içindedir ve her geçen gün yeni
biçimler ve yöntemler, daha iyi ve daha devrimci bir stili bulmak için sürekli mücadele etmektedir. Bu
partimizin gelecekte de doğru bir Marksist-Leninist çizgiye sahip olacağını garanti eder.
Enver Hoca, Sosyalizm Kitleler tarafından kurulur. Parti onları bilinçlendirir.
94