Professional Documents
Culture Documents
Düşünceleri
http://genclikcephesi.blogspot.com
1
Sunu
Đbni Haldun; 14. yy.’da Endülüs’te yaşamış Đslam Uygarlığı’nın
yetiştirdiği önemli bir düşün adamıdır.
2
sosyolog ciddiyeti ile yaşadığı toplumun özelliklerini didik-didik
edip incelemiştir. Göçebe ve uygar toplumun ilişkilerini
irdelemiştir.
3
huzurunda yapılan duruşmada beraat etmişse de, gururu
incinen düşünür kadılığı bırakarak, bir süre Kahire’de Camii
Esher’deki müdderisliği ile yetinmiştir.
(2) Đbni Haldun’u sırf bir tarihçi ve tarih biliminin öncüsü kabul
etmek doğru olmaz. Zira o “tarih” başlığı altında toplumun
çeşitli sosyal ve siyasi problemlerini ele almış, bunları gözlemci
ve eleştirici bir metot izliyerek izah etmiştir. O, tarih bilimi,
tarih felsefesi adı altında çeşitli konuları incelemiştir. Đbni
Haldun’u etkileyen, ister doğulu, ister batılı olsun herhangi bir
4
düşünürden söz etmek oldukça güçtür. Mukaddime adlı
eserinde her ne kadar “Yunan” ve “Rum”dan bahseden
nakledilmiş bilgilere, Eflatun, Aristo’nun adlarına
rastlanmaktaysa da, O, ne Aristo’yu, ne Eflatun’u n ede kendisi
ile sık sık karşılaştırılan Thucydides’in eserlerini okuduğuna ait
bilgi yoktur. Bir çok yerde Aristo’dan küçümseyici bir dille söz
edişi de bu görüşü doğrulamaktadır.
5
tanımlarda büsbütün çoğalacaktır.
6
araştırmanın katagörik sınırlamalara sığdırılması çabası
yatmaktadır.
7
önemli bir kavşak, öncü bir iktisatçı vb. olarak tanımlandığı
görülmektedir.
8
ilkelerine dayanan bir toplum bilimini geliştirmeye girişmiştir. Mahdi, bazı
düşünürlerin tersine, Đbni Haldun’un bu girişimini Farabi ya da Đbni Sina
takipçiliği şeklinde yorumlamıştır. Mahdi; Đbni Haldun’u, Grek Felsefesi’nin
takipçisi olarak görür. Mahdi öncelikle Đbni Haldun’un amacını keşfetmektedir.
Mahdi, Đbni Haldun’un hem Şeriatı hem de felsefeyi tehlikede görmekte
olduğunu ve her ikisini de kurtarmayı amaçlamaktadır. Đbni Haldun’un Grek
filozoflarının takipçisi olduğunu iddia eden Mahdi, bu görüşünü düşünürün şu
anlayışından çıkarmaktadır: “Aristoteles’in öğretileri hiç olmamışcasına
terkedilmiştir. Halbuki bu öğretiler mantık ürünleri ile doludur.” Đbni Haldun bu
satırları ile belirli bir düşünce içersinde belli bir olaya dikkati çekmekten başka
birşey yapmamaktadır. Toplumların gelişmesini, toplumları konu alan olayları
incelemiş olması, Mahdi’ye göre, Đbni Haldun’un takipcilikten kurtulması için
yeterli bir sebep değildir. Bu iş “soylu bir bilimin inceleme alanına girmediği
için” Eski Yunan filozofları tarafından gerçekleştirilememiştir. Mahdi’ye göre,
Đbni Haldun’un, gerçekleştirmiş bulunduğu araştırmaların ve kurduğu teorilerin
filozofların tasarlamış olduklarına benzememesi bu sebeple ortaya çıkmaktadır.
Görüldüğü gibi, Mahdi, Đbni Haldun’un düşüncesini böyle açıklamaktadır.(9)
9
dışavurumudur.
Daha sonra Camiye adlı bir ekol doğdu. Bunlar Kur’anı Kerimin
yaratıldığını, yani sonradan yazıldığını ileri sürüyorlardı. Bunlara
göre ancak cisim görünebilirdi. “Arş” bir mekan olduğundan
orada ancak cisim bulunabilirdi. Böylece materyalist yöntem
denilecek bir yaklaşım oluşuyordu. Bu arada Mutezile ekolü
ortaya çıktı. Bu da aklı esas alan bir ekoldür.
10
Memun’un bizzat Mutezile’den oluşu söz konusu gidişe önemli
bir destek olmuştur. Bu destek kendisini daha çok Grek
eserlerinin çevrilmesi ve yayımlanmasında gösterecektir. Bu
devrin ikili bir önemi vardır. Bu dönem; hem daha sonraki
orijinal felsefe akımlarını hazırladı, hem de Đslam’da din
felsefesi, hukuk felsefesi, mistik felsefe (Kelâm, Fıkıh, Tasavvuf)
hareketlerinin gelişmesini sağladı.
11
sözedince üzerinde durulması gereken bir düşünür de Đbni
Rüşt’tür. Đbni Rüşt, kendi düşüncesini sistematik bir biçimde
formüle etmemesine karşın, felsefedeki üstünlüğünü kabul
ettirmiştir. Felsefe ile din ilişkisi problemini felsefe akımı içinde
en yetkin biçimde Đbni Rüşt ifade etmiştir. Filozoflara karış
fıkıhcılar ve ilahiyatçılar tarafından yürütülen sert hücumlara
Gazali’de katılmıştır. Đbni Rüşt bir filozof olarak felsefeyi
savunma görevini üstlenmiştir.
Đbni Rüşt; eserlerinde, din ile felsefenin tam bir uyum halinde
olduğunu gösterme gayreti güder. Filozofların din dışı, dinsiz,
kafir olmaları nedeni ile kendilerinin yok edilmeleri, fakihlerin ve
ilahiyatçıların savundukları düşünceler idi. Đbni Rüşt de bu
güvensiz ortamda bulunuyordu. Đbni Rüşt; “Fasl-ül Mekaal”de
bilim, felsefe ve din arasındaki ilişkiden söz etmektedir. Ona
göre, felsefe ile mantık ilmindeki akılcı bakışın şeriattaki
yaklaşımı gereklidir. Đbni Rüşd bazı Ayetlere gönderme yaparak
akılcı yaklaşımın kıyas yolu ile olabileceğine işaret eder. Kıyasın
en mükemmel biçiminin de delil-ispat yolu olduğunu
vurgulamaktadır.
12
bulunan ilk engel ön yargılar olmuştur. Đşte böyle bir ortamda,
Đbni Haldun bilimlerin tasnifi geleneğini yeni bir değerlendirme
ile “mevcut” olan bilimler arasındaki farklılıkları yeniden ifade
etmeye çalıştı. Đslam kültüründe mevcut bulunan bilimlerdeki
en önemli ayırım, tabii ve nakli bilimler ayrımıdır.
13
bakımından, mütekellimin ise o cismi Yaradan’a delalet etmesi
bakımından inceler.” Đbni Haldun bu yazdıklarından sonra aklın
önemi ile ilgili olarak da şunları yazıyor: “Bu söylediklerimizin
hiç biri aklı ve onun idrak kudretini küçültmez, akıl doğru bir
ölçüdür. Aklın hükümleri gerçeklik ifade eder, katidir,aklın
hükmünde yalan ve yanlışlık yoktur.
(23) Đbni Haldun’a göre “fikir ve düşünce sahibi olan insan için
bilinmesi tabii olan akli ilimler bir kavme mahsus değildir. Bütün
kavimler arasında müşterektir.” Toplumlar dünyayı imar etmek
işi başladığındanberi bu bilimler insanlar arasında vardır.
14
etmeyebilir. Bu durumu da şöyle açıklıyor: “Aklen mümkün
tabirinden maksadımız kayıtsız ve şartsız mutlak imkan değildir,
çünkü bunun dairesi pek geniştir, bundan dolayı olayların imkan
veya imkansızlığını tayin için bir sınır (bir kaide) yoktur.
15
çalışmasını konu alırken kendi özgün bilimsel anlayışını
kurmuştur.
16
(28) O’na göre “Ümran Đlmi” geçmiş çağlarda yaşamış
kavimlerin yaşayışlarında meydana gelen değişiklikler, bunların
yönetimi ve ülkeyi ellerine geçirmelerinin sebepleri yerleşik
veya göçebe hayat sürme, göçebeler ve nüfus hareketleri,
devlet kurma, devletlerin kuvvet kazanmaları ve çökmeleri,
üretim, tüketim, bilim sanat, ticaret, kâr ve zarar olayları,
zamanın akışı içerisinde bu sayılan durumların değişmesi ve
değişme sebeplerini inceler.
17
ve sosyal hayatta kişilerin birbirlerinin yardımına muhtaç
olmalarıdır”
18
etkisini önemle belirtmektedir. Mukaddime’de “Çocuk iyi ve
kötü şeylerden hangisi ile daha önce karşılaşırsa onu kabul eder
ve öbürlerinden uzaklaşır, uzaklaştığı işi kabul etmek nefsine
ağır gelir”, “Şehir halkı her çeşit lezzetler, bolluk genişlik içinde
yaşamaya alıştıkları için bir çok kötü huylarla nefislerini
lekelerler” Bedevilik ve köy hayatı yaşıyanlar ise ancak
vücutlarını koruyacak miktarda dünyaya düşkün olup kötü
yollara sapmaları, kötü huyları, şehirlere nisbetle çok azdır.
Bütün bu durumlar uygarlığın bozulmaya yüz tutmasındandır.
19
(36) yaparak, sömürü ve istismar, hortumlama mekanizmasını
ortaya koymuştur. Diğer yandan “değer” kavramını ana hatları
ile irdeleyerek Mukaddime’de konuyu tartışarak; “emek-değer”
ve “artık-değer” teorisini yaşadığı dönemde irdelemiştir.
20
(41) ĐBNĐ HALDUN’DA “ASABĐYYET” NEDĐR? Đbni Haldun’da iki
çeşit “asabiyyet” tanımı var. Đlki, “neseb asabiyyeti” ikincisi
“sebep asabiyyeti”dir. Nesep Asabiyeti; aynı soydan gelmiş
olmaktan doğan birliktelik halidir. Sebep Asabiyeti aynı kültür
ortamına sahip olmaktan doğan ve sonradan elde edilen
birlikteliktir. Đbni Haldun’a göre, her iki kaynağı ile asabiyyet,
mücadele zorunluluğundan kalan toplumlar için bereketli bir
enerji kaynağıdır. Devlet bu enerji ile kurulacaktır. Devletin
bozulması da aynı enerji kaynağının sönmesi ile gerçekleşir.
21
Bedevilikten Hazeriliğe geçişi mümkün kılan dinamik bir
olgudur.
(46) Đbni Haldun Asabiyyet teorisi ile iktidar arasında yakın bir
ilişki kurmaktadır. O’na göre, bir sınırlı topluluk içersinde veya
bütün bir toplumda siyasi iktidarı ele geçirecek bir patonsiyele
sahip olmak, iktidara geçmek ve sürdürmek için asabiyyete
ihtiyaç vardır. Mücadele-çatışma gibi aksiyona geçmenin daha
etkin biçimleri asabiyetin varlığı ve kuvveti ile orantılıdır. Küçük
toplulukların kollektif aksiyon yolu ile iktidar olmaları için en
önemli unsurları asabiyet kurmalarıdır. Devlet kurmadan bir
devlete egemen olmaya kadar varabilecek olan iktidar
mücadelesinde, iktidarı kazanma ve korumada, “Asabiyyet”
önemlidir. Devlet ve saltanat ancak kararlılık ve sağlam bir
düzen kazandıktan sonra siyasi iktidarın yürütülmesinde
asabiyete ihtiyaç duymayabilir.
22
öncedir. Göçebe yaşamı ikiye ayrılır. Birincisi, koyun, inek gibi
hayvanları besliyerek geçinen Türk- Türmen ve Berberilerdir. Bu
göçebelere; “çoban göçebeleri” adı verilir. Diğeri ise, deve
beslemekle geçinen Araplar, Batı Afrika’lı Berberiler ve Kürt
göçebelerdir.
23
düzeni olan bir insan topluluğu olarak yaşaması için bir engel
değildir. O halde her düzen devlet düzeni değildir. Bazı
cemiyetlerde devlet olmadığı halde düzen oluşmuştur. Göçebe
cemiyetler bu tip topluluklardır. Göçebe cemiyetleri bir arada
tutup yaşatan bir düzen ve bir ortak hukuk normları
oluşmuştur. Bu sosyal ve hukuki düzeni meydana getiren bu
sosyal ilişkiye Đbni Haldun; “asabiyyet” bağı adını verir.
24
(52) Başkanlıkta (Riyaset) bulunan bu otorite ile Hükümdarlıkta
mevcut olan otorite farklıdır. Bedevi toplumda başkanın emir ve
yasakları Bedevi örgütlenmenin gereklerini, bu örgütlenmenin
ardında yatan gelenek, görenekler çerçevesinde yürütülür. Bazı
hallerde, ekonomik ilişki, savaş gibi yeni toplumsal kararlar
alınır. Başkanlık, ululuktan ibaret olup, ona başkaları uyrukluk
ediyorsa da, başkan zor ve kuvvetle hükmünü yürütmek
durumunda değlidir. Bedevi topluluklar arasındaki çekişmeler,
büyüklerin müdahalesi ile sona erdirilir.
25
Yerleşik/Uygar (Hazeri) Toplumlar
YERLEŞĐK/UYGAR (HAZERĐ) TOPLUMLAR
26
rekabetlerin yanaştığı, eski ahlaki özelliklerin meydana getirir.
Bu gevşemiş cemiyetlerde, çeşitli soyların isteklerini
bağdaştırıp, radikal değişimleri önliyecek, dışta her an saldırıya
hazır kuvvetli göçebelere karşı savunmayı sağlayacak kuvvetli
bir “siyasi ve hukuki teşkilatlanma”ya yani devlete duyulan
ihtiyaç açıkça bellidir. Bu göçebe düzenini sağlayan değer ve
ilişkilerin yerini almak zorundadır.
27
gerektirmektedir. Buna karşın, her “Asabiyye” sahibi devlet
kurarak hükümdar olamaz. Cemiyeti kendisine boyun eğdiren,
vergiler toplayan, kendini saydıran ve sınırları koruyan
hükümdar olabilir. Đbni Haldun, yazılarında, “egemenlik”
kavramına değinmekte, egemenliği içten en üstün otorite,
dışarıya karşı da bağımsızlığı gerektirdiğini, devlet için zorunlu
bir uygulama olduğunu ortaya koymuştur.
28
iki temel üzerinde kurulduğunu, bunların “Asabiye” ve ekonomi
olduğunu vurgulamaktadır. Bu iki kurucu unsur devleti yalnızca
kurmakla kalmaz, devleti hayatı boyunca etkileyen ve ondan
etkilenen güçleri oluşturmaktadır.
29
kaymış olması örneğin “Hâcib”in (Vezir) iktidarı ele geçirmiş
bulunması, hükümdarlıktaki tamlığı noksan kılmış demektir.
Đktidarı kazanan bu kişi mevcut hükümdarla aynı asabiyyeti
taşıyor olabileceği gibi, vezir, köle, azatlı ya da himaye altında
buunan kimselerden biri de olabilir. Bu şekilde iktidarın
hükümdardan başka kişi ve merkezlere kayması, “devlet içi”,
yöntemle ilgili bir gelişmedir. Bu gelişme “hükümdarın”
yönetimden uzaklaştırılması ve hükümdarın denetim altına
alınması” halinde ortaya çıkar.
30
kayba uğraması söz konusudur. Böylece devlet gittikçe zayıf
düşebilecek, durum yalnızca bir iktidar sorunu olmaktan
çıkabilecek, devletin egemenliğine gölge düşüren gelişmeleri
doğurabilecektir.
31
bir durum gösterirler, bu tip bir yönetim şeklinin dışında
kalırlar. Şeriat hükümleri genel ve özel bütün menfaatleri
gözetmiş ve devlet idaresi için gerekli bütün kaideleri
koymuştur. Akli siyasetin bir başka çeşidi ise,devlet idaresi
cebir ve şiddete dayandığıdır. Kamu yararı hükümdar yararına
çıkarılan kanunlara tabidir. Đbni Haldun ikinci tip siyaseti, akli
siyasetin kötü bir örneği olduğu halde birçok devletler
tarafından kullanıldığını ifade etmektedir.
32
ermemesi için iktisadi faaliyetlerden uzak kalmasını,
hükümdarın ticari ve iktisadi faaliyetlerin cazibesine fazla
kapılmamasını, toplumunun refahını düşünmesi gerektiğini ileri
sürmektedir. Sonuç olarak Đbni Haldun devletin ve bilhassa
hükümdarın ana vazifesini asabiyyet denen birlik kudretini
daima diri tutması gerektiği yönündedir.
33
(74) Devletin ömrünü uzatan en önemli sebeplerden biri de
uzun süre başta bulunan hükümdar soyuna ve yerleşmiş
düzene karşı halkta yönetilme alışkanlığının yerleşmesidir. Đbni
Haldun’a göre devletlerin diğer çöküş nedenleri şunlar
olabilir:Yerleşik yaşam zamanla hükümdar ailesinde israf ve
kötü yönetim alışkanlıkları oluşturur. Hükümdar halktan
uzaklaşmaya işlerini aracılar vasıtasıyla gördürmeye başlar.
Kötü yönetim ve israf, iltimas sonucu ülkenin iktisadi dengesi
bozulur. Masraflarını karşılamıyan devlet yeni ağır vergiler
koymaya, asker sayısını azaltarak tasarruf da bulunmak gibi
yanlış tedbirler almaya başlar.
34
KURULUŞ DÖNEMĐ: Toplumun kuruluş dönemini kapsamaktadır.
Đbni Haldun devletin bu döneminde, devletin kaynağına ilişkin
teorilerden yana gözükmektedir. O’na göre her toplumun
başlangıç noktasında bir şef ve onunla aynı kandan gelen
akraba yeralmaktadır. Fakat bu sadece bir başlangıçtan
ibarettir. Bu başlangıcın hemen ardından toplumda devamlı bir
mücadele başlar. Đbni Haldun, devletin bu mücadele sonunda
oluştuğunu ileri sürmektedir. Kuruluş döneminde, muhalefet
edenler sindirilir ve yenilgiye uğratılır. Bu devre amaca ulaşmak
için; karşı koyanları boğma, devlet ve tahta sahip olma ve önce
hükümet sürmüş olanların elinden devleti çekerek alma
dönemidir. Bu dönemde, devlet örgütlenmesinin bütün şartları
tam anlamı ile yerine getirilemez. Bu dönemde sosyal
dayanışma aynı kandan gelme gibi, bir maddi olguya
dayanmaktadır. Daha sonraları bu kabile diğer aşiretlerden
katılmalar sonucunda, kandaşlık özelliğini yitirmektedir.
35
kendi başına idare etmeye başladığı dönemdir. Bu dönemde bile
eski asabiyyet tamamı ile çözülmez. Baskı yönetiminin
kuruluşuna rağmen, hükümdarın kandaşları hala bir güç olarak
mevcut bulunurlar. Hükümdar gerçek bir hükümdardır. Devlet
başkanı bu dönemde köleler edinmeğe ve adamlar besleyerek
onları kendisine yardımcı yapmaya çalışır. Burada amaç; devleti
kendisi ile paylaşan ve devlette hükümdarın kendi hissesi
nisbetinde payları bulunan mensup olduğu uruğ ve boyları fakir
düşürmektir. Bu dönemde hükümdarı devletin kuruluş çağından
daha güç engeller beklemektedir. Kuruluş döneminde kollektif
bir eylemle yabancıları koğmuşlar, hasımlarına karşı birlikte
çalışmış ve çarpışmış bulunurlar. Halbuki hükümdar bu ikinci
devrede, akrabalarını uzaklaştırmakla uğraşmaktadır.
Yardımcısı azdır, bunlarda yabancılardır.
36
Bunlar para ve servet toplarlar.
37
yukarıda ifade edilmeye çalışılan süreç yeniden yaşanacaktır.
Đbni Haldun, bu sürecin müddetini de belirtmiştir, toplumsal
organizmalara her biri 40 yıl süren 3 kuşak yani 120 yıllık bir
ömür tanımıştır. SONUÇ YERĐNE Đbni Haldun; tarihsel öneme
sahip önemli eseri “Mukaddime”de tarih ve toplum
metodolojisini şöyle açıklıyor: “Mukaddime’nin hedefi, sosyal
kaide ve kanunları, kavimlerin, asırların,ülkelerin, hallerini,
olayların değişmek olduğunu, bu değişmenin tesirlerini bilmek,
sebep ve sonuçların incelemek,devletlerin başlangıç ve
değişmelerini icap ettiren amirleri, bu devletleri yönetenlerin
hallerini incelemektir.”
38
münasebeti vardır. Rousseau, “Toplum Sözleşmesi” adlı
eserinde bir tür medeniyet karşıtlığı fikrini yaymaktadır.
Rousseau, genel kanının tersine olarak sanayii ve edebiyatın
insanları mutsuz ettiği görüşündedir. Đbni Haldun’da devletin
yıkılışının sebebini ve bütün ahlaksızlığın kökenini şehir ve
sanayi hayatında bulmaktadır.
39
daha nesnel görülmektedir. O’nun bir çok tesbiti kendisinden
sonra gelen sosyologlar tarafından hatta günümüzde bile
önemli ölçüde haklılık payı bulmaktadır. Denir ki; Đbni Haldun,
bütün araştırmasını bir hanedan idaresindeki sultanlıklara
yönlendirmiştir. Kendi zamanındaki Hıristiyan devletlerinden ve
Yunan-Roma medeniyetlerindeki devlet tiplerinden
bahsetmemiştir. Đbni Haldun’a yöneltilen bir eleştiri de “iklimin”
devlet yaşamı üzerindeki ekisi ile ilgilidir.
(85) ßir dünya mirası olan bilgi denizi böyle oluşuyor. Ne mutlu
o denize damlayanlara...
Dipnotlar
DĐPNOTLAR (1) FINDIKOĞLU Z. F.: Đbni Haldun’un Hayatı ve Fikirleri, Đş
Mecmuası sf. 14-17, Đstanbul, 1937. Đbni Haldun’un hayatı hakkında
geniş bilgi için bkz. UGAN Zakir Kadirî, Đbni Haldun:Mukaddime Çevirisi
2.bası önsöz sf. 1-4 Đstanbul, 1968-1970. (2) ABADAN Yavuz: Devlet
Felsefesi, s. 163-164, Ankara 1976. (3) FINDIKOĞLU Z.F.: Đbni
Haldun’un Hayatı ve Fikirleri,. s. 19, sh. 176. (4) GÜRKAN, Ülker: Hukuk
Sosyolojisi, s. 227. (5) HASSAN Ümit:Đbni Haldun’un Metodu ve Siyaset
40
Teorisi, Ankara 1982. (6) HASSAN Ümit: age, s. 10 (7) NÂĐMA
Mustafa:Nâima Tarihi (Çev. Zuhuri Danışman) C. 1, s. 44. (8) HASSAN
Ümit: age, s. 12-13. (9) TOPCUOĞLU Hamide:Hukuk Sosyolojisi Dersleri,
2. bası, Đstanbul, s. 338. (10) ABADAN Yavuz:Devlet Felsefesi, s. 163.
(11) DÂVER Bülent:Siyasal Bilme Giriş, s. 164, Ankara, 1968. (12)
HASSAN Ümit: age, s. 56-58. (13) HASSAN Ümit: age, s. 58-60. (14)
ÇAĞATAY Neşet: Đslam Tarihi, Đstanbul, 1972, s. 390 vd. (15) HASSAN
Ümit:age, s. 78-79. (16)ADIVAR A. Adnan:Tarih boyunca Đlim ve Din, 2.
Bası, Đstanbul 1969, s. 105. (17) HASSAN Ümit: age, s. 80-87. (18)
AYASBEYOĞLU Nevzat:Đbni Rüşdün Felsefesi “Önsöz” s. IX-X. (19)
HASSAN Ümit: age, s. 92-93. (20) HASSAN Ümit: age, s. 95-100. (21)
Đbni Haldun:Mukaddime (Çeviren Zakir Kadiri Ugan) 2. Baskı, Đstanbul
1968-1970, II. Cilt s. 460-566. (22) HASSAN Ümit: Mukaddime Metninin
yaygınlık kazanması üzerine notlar:SBFD. C. XXVIII. s. 3-4, 1973,
Ankara 1975, s. 123 (23) Mukaddime C. 2, s. 520-538. (24)
Mukaddime:C. I, s. 459. (25) Mukaddime: C. I. s. 19-23.
(26)Mukaddime:C. I, s. 40-41. (27) Mukaddime:C. I, s. 5. (28)
Mukaddime: C. I, s. 96-97. (29) Mukaddime:C. I, s. 14-96. (30)
Mukaddime:C. II, s. 268-444. (31) Mukaddime:C. II, s. 444 vd. 453 vd.
(32) HASSAN Ümit: age, s. 145. (33) HASSANÜmit: age, s. 147-148.
(34) Mukaddime: C. I, s. 309-315. (35) HASSANÜmit: age, s. 155.
(36)Mukaddime:C. II. s. 325-380. (37)Mukaddime:C. II, s. 319 vd.
(38)Mukaddime:C. I, s. 352. (39) HASSAN Ümit: age, s. 196-197. (40)
ÖZBĐLGEN Tarık: Hukuk Sosyolojisi Dersleri, s. 211. (41) TUNAYA Z.
Tarık:Türkiye’nin Siyasi Gelişmeleri, s. 57 Dipnot 10, Đstanbul 1985. (42)
Mukaddime: C. I, s. 323. (43) Mukaddime: C. I. s. 323-324. (44)
Mukaddime: C. I, s. 463. (45) HASSANÜmit: age, s. 212.
(46)Mukaddime:C. I, s. 351-354. (47) Mukaddime:C. I, s. 394. (48)
Mukaddime:C. I, s. 322. (49) HASSANÜmit: age, s. 216. (50)
HASSANÜmit: age, s. 216. (51) Mukaddime:C. I, s. 333. (52)
HASSANÜmit: age, s. 216-217. (53) HASSANÜmit: age, s. 218. (54)
HASSANÜmit: age, s. 215. (55) Mukaddime:C. I, s. 375-376. (56)
Mukaddime: C. I. s. 317 vd. (57) Mukaddime:C. I, s. 320-330. (58)
HASSANÜmit: age, s. 256-257. (59) Mukaddime:C. I, s. 370-371. (60)
HASSANÜmit: age, s. 242. (61) Mukaddime:C. I, s. 372. (62)
HASSANÜmit: age, s. 258. (63) Mukaddime: C. I. s. 473. (64)
HASSANÜmit: age, s. 259. (65) Mukaddime: C. I, s. 467. (66)
HASSANÜmit: age, s. 262-263. (67) HASSANÜmit: age, s. 263.
(68)HASSAN, Ümit: age, s. 265-266. (69)Mukaddime:C. II, s. 131 (70)
Mukaddime:C. II, s. 39 (71) Mukaddime: C. II, s. 131-132. (72)
Mukaddime:C. I, s. 503-504. (73) Mukaddime:C. I, s. 365. (74)
Mukaddime, C.I, s. 438-441. (75)HASSAN, Ümit:age, s. 280.
(76)HASSAN, Ümit:age, s. 280. (77)HASSAN Ümit:age, s. 282.
(76)Mukaddime: C. I, s. 386. (77)ÖZBĐLGEN, Tarık:age, s. 216-217.
(78)Mukaddime: C. I, s. 64-65. (79)HASSANÜmit: age, s. 297.
(80)ÜLKEN H. Ziya: Đslam Düşüncesi, s. 342, Đstanbul, 1993. (81) Đbni
Haldun, age, s. 359. (82) ÜLKEN, H. Ziya: age, s. 343. (83) ÖZBĐLGEN,
41
Tarık:age, s. 219. (84) ÖZBĐLGEN, Tarık:age, s. 224-225. (85)
Mukaddime:C. III. s. 352. BĐBLĐYOGRAFYA ABADAN Yavuz:Devlet
Felsefesi, Ankara, 1959 ADIVAR A. Adnan:Tarih Boyunca Đlim ve Din,
Đstanbul, 1979. AYASBEYOĞLU Nevzat:Đbni Rüştün Felsefesi ÇAĞATAY
Neşet:Đslam Tarihi, Đstanbul, 1992. DAVER Bülent: Siyasal Bilme Giriş,
Ankara, 1968. FINDIKOĞLU Z. Fahri: Đbni Haldun’un Hayatı ve Fikirleri,
GÜRKAN Ülker: Hukuk Sosyolojisi Açısından Đbni Haldun, Ankara 1967.
HASSAN Ümit: Đbni Haldun’un Metodu ve Siyaset Teorisi, Ankara, 1988.
HASSAN Ümit:Mukaddime Metninin Yagınlık Kazanması Üzerine Notlar,
SBFD, CXXVIII s. 3-4, 1973, Ankara, 1975. NAĐMA Mustafa:Naima Tarihi
(Çeviren Zuhuri Danışman) C. I. Đstanbul, 1967. ÖZBĐLGEN Tarık: Hukuk
Sosyolojisi Dersleri, Đstanbul, 1971. TOPÇUOĞLU Hamide: Hukuk
Sosyolojisi Dersleri, Đstanbul, 1965. TUNAYA T. Zafer:Türkiye’nin Siyasi
Gelişmeleri, Đstanbul, 1990 UÇAN K. Zakiri:Mukaddime Çevirisi, C. I-II-
III, Đstanbul, 1954, 2. ÜLKEN H. Ziya:Đslam Düşüncesi, Đstanbul, 1993
HALDUN Đbni:Mukaddime, Çeviren Süleyman Uludağ, Dergah Yayınları,
Đstanbul 1988. ĐBNĐ Haldun:Mukaddime, Çeviren:Turan Dursun, Sol
Yayınları, 1977, Ankara. ĐBNĐ Haldun:Mukaddime; Çeviri Zakir Kadiri,
Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları. ĐÇĐNDEKĐLER Đbni Haldun
Kimdir?.....................................................................7 Đbni
Haldun’da Bütünsellik.........................................................11 Đbni
Haldun Hakkında Farklı Düşünceler...................................15 Đbni
Haldun ve Đslam...................................................................15 Đbni
Haldun ve Felsefe...17 Đbni Haldun’dan Önce Đslam’da Din-Felsefe Đlişkisi
Üstüne Düşünceler..........................................................19 Din -
Felsefe Đlişkisi.....................................................................21 Đbni
Haldun’da Bilim Yöntemi...................................................25 Đbni
Haldun’da Akılcılık.............................................................29 Đbni
Haldun’da Determinizm......................................................31 Ümran
Đlmi..................................................................................33
Toplum Değişmede Ekonominin Rolü........................................35
Siyaset Teorisi.............................................................................39
Asabiyyet Nedir..........................................................................40
Đbni Haldun’da Toplum Anlayışı................................................44
Göçebe Cemiyetler Yerleşik Toplumlar Đbni Haldun’da Devlet
Anlayışı..................................................52 Devlet-Egemenlik
ilişkisi...........................................................53 Devlet
Şekilleri...........................................................................59 Siyaset
Çeşitleri..........................................................................60 Devleti
Amacı.............................................................................61 Devletin
Dönemleri....................................................................62 Kuruluş
Dönemi Yükseliş Dönemi Gerileme-Çöküş Dönemi
Sonuç..........................................................................................71
Dipnotlar.....................................................................................76
Kaynakça....................................................................................79
Đçindekiler...................................................................................80
CEMAL ŞENER (DERLEYEN) ĐBNĐ HALDUN’UN HAYATI VE DÜŞÜNCELERĐ
42
AYDÜŞÜ YAYINLARI CEMAL ŞENER (DERLEYEN) ĐBNĐ HALDUN’UN
HAYATI VE DÜŞÜNCELERĐ Dizgi GÖKKUŞAĞI Baskı BERDAN MATBAASI
Cilt BARIŞ CĐLT Baskı Tarihi Ocak 2002, Đstanbul ISBN: 975-6954-16-7
AYDÜŞÜ YAYINLARI Cihangir, Kumrulu Yokuşu Sok. 27/2 Taksim -
ĐSTANBUL Tel: 0.212. 249 12 30 - 292 11 70 CEMALŞENER (DERLEYEN)
ĐBNĐ HALDUN’UN HAYATI ve DÜŞÜNCELERĐ (DĐN-FELSEFE-BĐLĐM-
SĐYASET TOPLUM VE DEVLET) AYDÜŞÜ YAYINLARI CEMAL ŞENER 1951
Erzincan Merkez-Güllüce Köyü doğumlu. Đlk, orta ve lise öğrenimini
Erzincan’da tamamladı. Daha sonra Đstanbul Üniversitesi, Edebiyat
Fakültesi Sosyal Antropoloji Bölümü’nde “Erzincan’ın Demografik Yapısı”
tezi ile lisans, Đktisat Fakültesi Siyaset Bilimi’nde “Çerkes Ethem Olayı”
tezi ile yüksek lisans yaptı. Alevilik Olayı’nı doktora çalışması olarak
sürdürürken, Siyasal Bilimler Fakültesi’ndeki görevinden YÖK nedeni ile
1983’te ayrıldı. YAYINLANMIŞ YAPITLARI l ÇERKES ETHEM OLAYI l
ALEVĐLĐK OLAYI l ALEVĐ TÖRENLERĐ l ALEVĐLĐK ÜSTÜNE NE DEDĐLER l
ATATÜRK VE ALEVĐLER l TOPAL OSMAN OLAYI l YAŞAYAN ALEVĐLĐK l
ALEVĐ SORUNU ÜSTÜNE DÜŞÜNCELER l ŞERĐAT VE ALEVĐLĐK l
BĐHATAYIK, EVLADI KERBELAYIK l ANADOLU’DA ALEVĐ-BEKTAŞĐ
DERGAHLARI l ŞAHA DOĞRU GĐDEN KERVAN l BENĐM KABEM ĐNSANDIR l
ALEVĐLER NE YAPMALI l ŞAMANĐZM l ANADĐLDE ĐBADET
43