Professional Documents
Culture Documents
24 Mays 1918
Her eye ramen muhakkakaa bir nra doru yrmekteyiz. Bende bu iman yaatan kuvvet,
yalnz, aziz memleket ve milletim hakkndaki pyansz muhabbetim deil, bugnn
karanlklar, ahlakszlklar, arlatanlklar iinde srf vatan ve hakikat akile ziya serpmee ve
aramaa alan bir genlik grdmdr. te, azizim Ruen Eref Bey, sizi, ben, bu
mubarek hizbin tabii zsndan gryorum. Gn getike daha mhim hizmetlerinize intizar
ediyorum. Bugnden ziyade yarnlarn kran ve pna namzed olan sizi bugnden
tanyabilmekle memnunum.
M. Kemal
(Resmin stndeki ithaf yazs)
NDEKLER
NSZ
Hatra Defterinden Notlar: Resmi
NANI
36
ZLEY
43
13
47
53
58
60
62
64
67
Ankara'nn tepesi 70
ankaya'da ilk yl
70
75
74
50
Bahar, yaz
81
Mehtaplar
83
Gz' 93
Mustafa Kemal'in yannda Ruen Eref naydn
Geceler
98
Gz sonlar
103
98
NSZ
Tarih, bildiini syler; hatra grdn... Tarih belge ister; hatra bilgi... Bilgi, yapmaktan,
etmekten, grmekten iitmekten doar; belge, yaplan, edileni, grleni, iitileni yazmaktan...
Sunduum yapraklar belge mi olurlar? Bilgi mi kalrlar? Kestiremiyorum... Onlarda ne bir
askeri hareket gelimesini mesleke anlatma yetkisi var; ne bir tarih hareketinin bilimce
snflandrlm dzgnl... Bu yetki, Ba Yapc'nn Erzurum ve Svas toplanmalarndan
Kars, nn, Sakarya, Dumlupnar, Lozan zaferlerine; daha bu yanaki devrimlere kadar
olanlar bitenleri Kongre krslerinden, Millet Meclisi krssnden, halk ve basn
bulumalarndan aydnlara ve ynlara duyurmu olduu sylevlerde, Byk Nutku'nda
yaynlam olduu hatralardadr...
Tarih dknleri, aradklarn bunlarn; ondokuz yllk i ve d basn yaynlarna; ariv
dairelerindeki resmi yazlarn ordu emir ve teblilerinin; Meclis mzakerelerinin ve
kararlarnn bilim gz ile teblilerinin; Meclis mzakerelerinin ve kararlarnn bilim gz ile
incelenmesi, zaman sresine gre elenmesi, konudan yana sralanmas gereken toplamnda
bulacaklar; Trk bamszlk sava ve devriminin temel dayanaklar olarak ''Yarn''a
bildireceklerdir...
nemi dnyay tutmu olay, bakumandann kurtarc dncesinden, yol gsterici
buyruundan hz alan silah arkadalarnn ve ordularnn kar durulmaz gc ile bir ka gn
iinde gerekleip antlarken O'nun kararghnda bulunmak bahtna ermilerden birinin,
ayrl acs ardnca o gnleri anarak, yazya dkt zleyilerinin de o zamanlar
dncelerde az ok yaatmaya yarar yerleri olabilirse bu yapraklar, ite sadece onlardr...
Genelkurmay Bakanl veya Bat Cephesi Komutanl kararghndan, -adn, ne yazk ki
imdi hatrlayamadm- sevimli bir suvari yzbas, ka yerde tehlikeye derek Afyon
eser sdrd... Ve bu resme koyduu iki atma klca benzer imzasn, btn imdiki
Trkiye'ye, imek gibi keskin ve aydnlk izgilerle koydu...
...
Ne hzl o!.. stilalar nledi. Saldrganlklar yendi. Tahakkmleri yere serdi. Kklemi
kudretleri skp nne katt. Saltanatlar drt bir yana savurdu. Yurdunun ordusu malup
dmt; galip etti. Devleti yklmt; devlet kurdu... daresi bozulmutu; dzgn etti..
Bamlyd; bamsz etti. Yklan devlette hkmranlk bir tek slalenindi. Devletin ad onun
ad idi... Kurduu devlette hkimiyet milletin oldu. Milletin ad devletin ad oldu...
Yurdunda eitim aprakt; retim artc!.. Tek lye getirdi... Ruhlar medreselerde
kfleniyordu; kaplarn rtt. Derghlarda pintileiyordu; kaplarn rtt...
Yurdunun erkekleri fes giyiyordu: zerine kimi abani sark doluyordu, kimi beyaz, kimi
yeil... Bana kimi sikke geirmiti, kimi kee klh!.. Milliyetlerini alacal bezlerde sanr
olmulard! Beenmedi; apka giydirdi... Anlatt ki: ba kl dnya iidir; ahret ii deil..
Medeniyette dnya ii baka itir, i inan baka... Politika ile biri tekine ileyemez...
Yaz sadan sola yazlrd; renimi gt... Beenmedi. Soldan saa yazd ve yazdrd; her
batl ve ileri millet gibi...
Analarn, kz kardelerin yzleri siyah peeliydi; bahtlar araflar gibi karayd... ileleri
oktu, haklar az... Beenmedi. Yzlerini at, ak etti. Hakta onlara erkeklerle eitlik salad;
bahtlarn ak etti...
Milletinin dili zl gibi olmutu... Beenmedi. Arndrd, bir etti.
Tarihinin erevesi daraltlmt. Beenmedi; geniletti.
Tarlalar kara sapan sryordu; toprak, gereince ilenmiyordu... Eziyeti oktu; vergisi ok;
verimi az!.. Beenmedi... r kaldrd. Srm tekerlekli pullua, iler makineye, bol
verime yneltti...
Yollar uzundu, yapmlar kt; knlar yava... Beenmedi. Yollar demir etti; gidileri
hzl...
El tezgh dokumaya ve yel deirmeni tmeye yetmiyordu... Beenmedi. Fabrika ve
fabrika kurdu.
Ayrlklar istemedi; birlikler kurdu. Eskilikler, gerilikler istemedi; yenilikler, ilerilikler
kurdu...
Dv istemedi; bar kurdu. Dmanlk istemedi; dostluk kurdu: Kuzey'le, Gney'le, Dou
ile, Bat ile...
Dkl sevmezdi; gl oldu. Hakszl sevmezdi; hak gzetti. Hi bir devlete hakszlk
etmedi. Hangi birinden olursa olsun gelebilecek hakszl asla kabul etmedi... Kendi devletini
en byk devletten asla aa grmedi. Kendi milletini, hi bir an, dnyann en onurlu
milletinden asla geri, asla gsz grmedi, gstermedi.
Ruhlar uyard; gzler at... Bahtsz milletlere baht yolu at. Dnyaya rnek gsterdi.
nsanla ders verdi... Ve, eyvah, ne abuk dindi!..
...
imdi, Ankara'da mze kubbesinin altnda, ak mermerle al bayran arasnda yatyor!..
Aklmz ve dilimizi bu korkun geree nasl altrabiliyoruz!.. Resmine baktka arp
kalyorum: imdi kendi, bu resmi kadar bile yok!..
Gnlerin maddeden manaya doru gidilerini, gzlerim dolu dolu olarak dnyorum...
.
Ne mucizeler gstermi bir byk adam kaybettik! Yalnz biz Trkler deil; btn insanlk!..
Yunan Kral (*) Atatrk' son uurlayta kendini babakan ile temsil ettiriyordu (**).
Atina'dan yola ktk. Selanik'in nnden getik. Oras imdi o devlette... Fakat Mustafa
Kemal'in dnyaya gzlerini am olduu evi, Selanik ant edindi; Byk skender'in meydan
gibi... Mustafa Kemal'e sayg ve devletine dostluk olsun diye evin mlkiyetini Trklere
verdi... Eski dmann gnlnde dostluu dourabilmi olmak az byklk mdr? Selanik'te
hzn vard: bayraklar yarya inmiti... Atatrk' andka Metaksas'n gzleri yaaryordu...
.
Atatrk'n dnyaya gzlerini yumduu stanbul'un nne vardk. Yedikule'nin surlarndan
geerken grdk ki ''Yavuz'' Atatrk' alm; kara dumanlar savurarak gidiyor... Bulutlar
rten o dumanlara baktka tarihteki ''beyaz makremeler''e dolanm siyah matem evrelerini
dnyordum;
Klsun kebd cmelerin asuman siyah msras
aklmda canlanyordu.
Bir, stanbul'dan bu hazan iinde u son gidiine bakyordum, bir de stanbul'a zaferden
sonraki ilk geliini anyordum. Onu Ruh'nin bir tablosunda grdmd. O resmin sanat
kymeti nedir? Bilemiyorum; fakat belge deeri imdi gzmde byyor... Onda, bu geliten,
insanlarn duyduklar sevinci tabiatn unsurlarna bile iletircesine belirtmeye alm bir
cokunluk var: Koyu mavi yaz denizinin stnde beyaz mart gibi szlen ''Erturul''u irili
ufakl gemiler evrelemiler. Altn klarla, gler yzl dalgacklarla ferah veren
meltemlerden mest olmu karlayanlar, sularda raks eder gibi takn bir sevin iinde
arladklar byk misafiri ortalarna almlar; mavi Boazn kysna beyaz bulutunu
yaslam. Dolmabahe Saray'na doru gtryorlar...
Bu gelen o Trk't ki, stanbul'un denizini yl bulandrp bunaltm yabanc devlet
donanmalarn o sulardan uzaklatrmadan; stanbul'un sokaklarn yl leke gibi kaplam
trl renkten yabanc asker ktalarn ''Milli And''n snrlarndan dar atmadan; stanbul'u
Trk eden Fatih'in, Msr' alan Yavuz'un, Moha' alan Sleyman'n, Mersiye'yi yazan
Bki'nin, Sleymaniye'yi kuran Sinan'n, Akdeniz'i sindiren Barbaros'un, Dniyeper'i Volga'ya
ulatrmay deneyen Sokullu'nun; eksiz phesiz Trk stanbul toprana anl Trk olarak
yerlemi btn Trk babularnn, Trk yapclarnn, Trk maneviyatnn yabanc eli
dedirilmez Trk olarak kalmalarn salamadan; stanbul'da Trk'ten baka galip brakmadan
bu yat o sarayn nne yanatrmad!..
Selanik'te domu halk ocuu o gn stanbul'un Dolmabahesi nnde gklere ykselen bin
hakl alkla yattan indi. Milletini kurtarm muzaffer bakumandan, devletini yeni anayasaya
gre millet egemenlii temeli zerine kurmu ilk cumhurbakan olarak son hkmdarlarn
sarayna girdi. En hametli kubbesinin altnda stanbullulara stanbul'un vasfn, Trk
ruhundaki sevgisinin manasn kasidelerin msralarndan cokun szlerle anlatt..
Kubbeyi nlatan o ses, yeni mana idi.
Gne vurmu karl da azametindeki o saray bir trl sevemedi idi; iinde dnyaya gz
yumacan yllarca nceden sezmi imi gibi!..
En prl prl ldayan engin sofalarndan birinde, yemeine ilk davetlisi bulunduum akam,
bir ara akaya getirircesine gz krparak manal bir glmseyile sofradaki misafirlerine dedi
idi ki:
- ''Ruen bilir. (Ve Akaretler'deki 76 numaray kastederek) Ben, zaten teden beri bu semtte
otururdum... Eski evi biraz dar buldum: imdi buraya naklettim!..''
Ve sonra, keskin gzlerle etrafna baknd; yaldz nakl yksek tavan, usuz bucaksz
dehlizleri gstererek:
- ''nsan mahlkunun yaayaca yerler deildir bu yerler; bilesiniz arkadalar!'' dedi; bir nevi
esef ve ibretle elini hafife sofraya vurdu; bir an dnmeye dald idi... Mustafa Kemal'in
karsnda idik; ''Trk bni Zeyyad'' piyesinin deil!..
Tanr glgesi sandrlmak inanna gre kurulmu o muhteem grenekler yuvasndaki srmal,
ipekli, aynal, billurlu geniliklerin bbrlenme vererek gevetici debdebesine gml
kalmaktan ii sklas olurdu.
O'nun manasna sarayn kab dar gelirdi.
...
kinci akam, ehirde gene genliindeki gibi halk arasna karp dolamaktan kendini
alamazd... Yanndakilerle algl baheler, tannm otel taraalarna giderdi...
Bu klar, grnme hevesinden deildi; hr yaamaya bal kalma sevgisinden halkla
buluma isteindendi. Halktan O, balk denizini ve ku havasn arar gibi holanrd.
Varlnn manasn halkta bulurdu. Halk onun ilhamnn kayna idi. Kendi, milleti ok
severdi. Bu, onun kuvveti idi. Milletin de, onun sa duyusuna gveni var olduuna inan
btnd. Bu, O'nun kudreti idi. Halkla bulumalarnda iten ie kendini dener, milletin
ruhunu yoklard. Kendi ruhunda sessizce piirip kotarm olduu bir yeni dncenin nimetini
millete sunma ann geldiini yanlmadan sezerdi.
.
Kimi akam, hi saraydan kmadan da, sofrasndaki misafirlerden mesela Bykada'da
oturanlara sz arasnda:
- ''Siz yarn, bir beyaz apka giyin. Onunla kprden gein. Onunla vapura binin. Onunla
Ada'da herkesin iinde dolan. Bakalm ne diyecekler!'' derdi.
Geliigzel gibi ortaya att bu szden iki hafta sonra bir akam Ankara'ya dnerdi. Orada
iki gn kalrd. Oradan da bir sabah erken Kastamonu'ya, nebolu'ya yolculuk ederdi.
Oralarda halka kyafet nutkunu, apka nutkunu sylerdi: yeni yasaya temel kurard. Nasl ki
apkay btn orduya giydirmeden nce, bir akam zmir'den Ankara'ya dnerken ilkin kendi
yaverlerine ve muhafz alay subaylarna giydirmiti.
O'nda o kudret vard ki, tarihin bir ana bal bana kk olabilecek bir devrimi, bir gnlk
hayatnn tabii ve normal olaylar arasnda bir nee annda kendiliinden ylece douvermi
bir srpriz biiminde ortaya atverirdi: Mesela bir akam Dolmabahe Saray'ndan Sarayburnu
Park'na giderdi. Msrl muganniyeyi dinlerken Trk harfleri deiimini stanbul'a haber
verirdi. Trk milletinin kolay okumaktan, abuk yazmaktan ve asrn ileriliine ulamaktan u
bu sebeple alkonmasna artk gz yumulacak zaman kalmadn halka bildirirse halkn bunu
yadrgamayacan sezerdi. O nee iinde duyulacak alklarn onun yzne glmekten deil,
demir direkler stne deniz hamam gibi tek katl kk diktirmesi, hi phesiz ki stanbul'un
bakmsz kalm scak ve souk su kaynaklarnn o iki irin bucan bayndrlatrmak, halkn
tabiat nimetleri ve su kltr ile ilgisini oaltmak iindi; fakat biraz da, saltanatl saraylarn
bir trl snamad arlndan uzaklamak manasna deil mi idi?
.
O'nun lksnn saray: Trkiye Byk Millet Meclisi idi. Ve o meclisin krssnn stnde
altnl elikten dkme kllar gibi keskin ''talik''le yazlm: ''Hkimiyet milletindir'' sz idi.
O, bu ''arsa-i alem''de o dnce lkesini fethedip milletinin egemenliini cihana ispat iin at
oynatt, kl oynatt, kalem oynatt, cihan yerinden oynatt. O'nun bu dnce sarayndan
ban evirip hayran kalaca baka saray m olabilirdi!..
.
Vaktiyle devlet erknnn epeevre saf olup altn tahtn srma saan pt bayramlama
salonunda O milletinin kadn erkek aydnlarndan, yazarlarnda, szenlelerinden, sazozan
kyllerinden bir kalabalk toplad. Ancak onlarn, kendi dillerini dnerek belirttikleri gzel
dncelerle bayram edindi. O muhteem salonun gerek anlamn, ancak yurdun drt
bucandan kopup gelmi millet dncelerinin onda mekn tutmasnda bulduunu gsterdi.
O salonun ihtiamn Balkan Konferanslarna, dil kurultaylarna, milletleraras tarih ve
antropoloji kongrelerine ve bilginlerine, tarih sergilerine, yani kltr saltanatna at. Kendi
oraya artk ancak ayda ylda bir urar olmutu. Ta hastalnn artt zamanlara kadar da
gney snrlarna yakn yerlere geit treni yaptrmaya gitti. Denizlerde dolat. Yollarda
dinlendi; dincelmeye savat. Ancak en son demlerinde o saraydaki yatana girdi...
.
''Yavuz''da ufkun br ucuna doru ekildiini gz yalar ile grdmz nder, dnyaya bu
sarayda gz yumunca o salonun kubbesi, yedi gn yedi gece kadn erkei, genci ihtiyar,
askeri sivili ve kouup O'nun zaferden zafere gtrd bayraa sarl vcudunu hkra
hkra tavaf ederek vedalamaya gelen btn stanbul'un yrekler yakc feryadn aksettirir
bir matem kehken (samanyolu) oldu.
''Yoluna kanlar dkld'' sznn hayal tabiri deil, gerek deyimi olduu o sarayda, o
gnler, eski bayaverinin kendi yreine ate etmesiyle; vedalamak iin akn akn gelip
etrafnda pervane olan mektepliler arasndan gl gibi bir kzn ve bir ka arkadann onun
kaps eiinde can vermesi ile grld. Bunlar bu sarayda hayata gzlerini kapayan halk
ocuunun ayrlk acsna milletinin ne yrekten yandn, gelecek zamanlara duyuracak
belgelerdir.
O'nu bir daha karlayamayacak stanbul, bedeninden can ekilmi gibi idi. Sarayn kaps
kapanmt; bayra inmiti. Caddelerin klar gzlere karanlk grnyordu. Koskoca ehir
boalm gibi durgun, baylm gibi suskundu...
Ard sra stanbul'un hali ite bu idi.
.
Anadolu gecesi boyunca ellerinde ralar, mealeler, koca Trk milleti, ninesiyle dedesiyle;
geliniyle gveyisiyle, oluuyla ocuuyla yollara dklmt: O'nun savaa giderken,
zaferden dnerken her duranda gndz demeyip, gece demeyip eletii, milleti ile ba
baa, yz yze konutuu yollarda onun son geiini gzlyordu... O'nun bir daha bir tatl
bakn ah ederek, vah ederek zlyordu... Dehet bu ki bunca gzya bir glmseyii
diriltemiyordu... O yaarken her yan gne vurmu gibi nasl ldyordu ise o gz yumunca,
gnller gece gibi kararmt.
''Felekler yand ahmdan, muradm em'i yanmaz m?''
haykr, Anadolu'nun ite asl o gecesinin tasviri idi!
...
Ankara'da ilk konduu yer, hi o yatsn diye kurulmu bir ereti musalla gibi durmuyordu:
Sanrdnz ki on dokuz yl nce, kendi eli, kendi sz ve lks ile at millet egemenliinin
pnar bana konmu bir ak ordughta babuun otadr o... Ve iinde yatan, tabutu
deildir: Al beyaz bir ehram gibi obann iinde, kanatlar iki yana alp dehrin (dnyann)
kucana dm ''Hma'' gibi ruhu dinleniyor!
nnde yere saplanm mzraklar gibi duran direklerin ucunda sra sra dizili mealelerin kzl
alevleri, bir serdar adrnn nndeki rzgrlarda savrulan tulara benziyor. Baucunda, gen
ellerinden tutup zaferlere gtrerek yksek rtbelere ulatrd general arkadalar kl
kuanm, nbet tutuyor!
O geceler, bu otan stne gkten yamurlarn rahmeti ve nne yeryzndeki fanilerin
gzyalar dklrd... nndeki yoldan gece gndz bir nehir ak gibi geen halkn,
saygdan, ayak sesleri duyulmuyordu; fakat yastan hkrklarnn sesleri duyuldu!
Ankara'nn, saray kubbesi altnda hametli salonu yoktu; gk kubbenin altnda ergin ruhu
vard. te o gnler ve o geceler onun baucunda o ruh alyordu!
.
Ne idi o otadan kalk! Etrafnda milleti; iki yannda ordusu; ardnda, bakanndan halkna
kadar saf saf olmu devleti; o gne dek hibir cenazede yz grlmemi kadn; kz kardei;
yle bir ufuktan bir ufua varr uurlay alay halinde, sonsuzlua doru sefere k!
Topraa decek gibi deildi; gklere ayor gibi idi!
.
Yaay ne kadar sade, ne kadar gsterisiz idi ise, yapt i o kadar muhteem olurdu. O
kadar da yeryznden son geii muazzam oldu:
nk her yaptnn ilgisi, btn dnya ile idi; o apta ilerle greirdi; o lde, iler
baard. te son ayrl da o lde oldu.
anakkale'yi korudu; dnyann en byk donanmalar, onun nnde yz geri ettiler... Ve
onun ardnda dnyann en kalabalk ordusu, arl ile birlikte gt gitti. Bu, stanbul'da
kendi devletini ayakta tuttu!
Cihan sava yenilgimizle bitmiti! Ordusuz, donanmasz, dzensiz, birliksiz, yardmsz
dmtk; bllyorduk. stelik yeni bir saldrgan ordu, anakkale'den yz geri etmi
byk donanmann desteklemesi ile zmir zerine bask ettirilmiti! nleyicisi kalmam bu
yeni treme orduya kar, hemen o gnler, ark rk bir gemiden bir avu insanlk karargh
ile Samsun'a O kt: Topsuz tfeksiz, aresiz, Pontus eteli Samsun'a!
O tek adam, giderek bir ordu oldu... Milletinin buyruu ile o ordunun ba oldu.
Dumlupnar'dan bir vuruta, dmann ordusunu zerrelerine dek yok etti. zmir'i geri ald.
Londra'da bir kabine devirdi; Atina'da bir ta ykt, stanbul'da bir taht!
Bylece milletini yenilgiden kurtard, devletini yeniden kurdu. Egemenlikte eitliini dnyaya
tantt.
Dnya onu kendine dman sanyordu. O, dnyay kendine dost etti! Dnya onu kavgac
sanyordu. O dnyaya bar yolu gsterdi. lkin o dedi: ''Yurtta sulh, cihanda sulh''..
Dmanlarn elinden skp alarak asrmzda ilkin o gerekletirdi: Bamsz devlet ve snfsz
halk kavramn!
O, kurtar ve kuru iine giritii gn O'na haydut ete bas adn takm olanlar, sonradan
O'nun bykln anladlar; ankaya'da. O'nun huzuruna O'nu ven kitaplar getirdiler; vakti
ile yanlla drlm olduklarndan pimanlk duyduklarn bildirmi oldular...
Dnyann yanllarn dzeltti: Bat emperyalizminin dmanlna kar koydu; yz yllk
dman Kuzey'i dost edindi! Bat'ya kudretini gsterdi, onunla bar oldu.
Kuzey'i saldrganla brakmad, bark tuttu!
Boazlar amlar, askersizletirmilerdi... Uluslararas anlama yolu buldu: antlat;
Boazlarda egemenliimizi yeniden kurdu, oralar, o blgeyi gene askerletirdi!
Yolunu buldu, gneydeki przleri giderdi: Hatay' geri ald. e balarken kurduu Milli
Ant', gzlerini yummadan, hibir devleti krmadan gerekletirdi: Drt ynnden snr
bayndr, dostluu salanm yeni bir Trk yurdu dineltti. Onun temiz dncesini, ileriliini,
bykln leme tantt!
.
Gerdunesinin (dnyasnn) etrafndaki topluluk ite bu eserinin belgesi idi:
Birbirleri ile badaamayacak ideolojiler gden, kimi demokrasiye, kimi faizme, kimi
nazizme, kimi komnizme bal olan Avrupa devletleri ordularnn selam ktalar; ran
ordusunun selam ktas, otann nnden bir bir kendi usullerinde adm atlarla ve silah
tutularla geerler ve srma giyimli, nian kual murahhaslar ile elileri O'nun arabasnn
arkasnda yrrlerken bir tek dncede tam ve yekpare bir anlamaya varm grnyorlard:
O'nun byklne hepsi ba emiti. O'nu saymakta hepsi birlik olmutu!
Bu ilgi, det olan nezaketin ok stnde idi: Dnyaca bir inan, bir tasdikti (kutsama) o...
Byle misli grlmedik sevgi, byle ei iitilmedik sayg ile evrili arabas, bu usuz bucaksz
matem kervannn ortasnda bir byk cismin sandukas gibi deildi! Menendi gelmemi bir
mcevherin mahfazas gibi; kendinin ok sevdii bir al karanfil demeti gibi sanki btn
lemin elleri, sanki btn lemin balar stnde ykseltilerek gtrlyordu. Musikinin
btn hazin besteleri O'nun iin yazlm bir mersiyenin nameleri gibi ie iliyordu...
Yanar bir muazzam mealeye benzeyen bu heybetli matem bu grlen ehir dolusu insanla
kalmyordu! Bu matem bu ufka smyordu! Daha ok telerinde de yas tutan beldeler,
mlkler, ktalar vard: Bat'nn en ucundaki bir byk devletin anne kraliesi, -gazeteler
yazmt ki,- O'nun iin gz ya dkm!
Btn dnya devletlerinin bayraklar gnlerce yarya indi. Nice yabanc ilin bakenti koyu
mateme girdi: Atina caddelerinde gndzleri bayraklar, geceleri klar kara tle brnd.
Budapete'nin bayraklar haftalarca yas evreleri ile drld... Yeryz yldznn btn
ufuklarn tutmu her dilden atlarn gnlerce hep O'nun iin gklere ykselen yanklar, bu
matem alaynn zaman ve mesafe arsnda hep bir azdan O'nu anar, O'na yanar haykrnn
uultusuydu...
''Cihan yand'' sz, ''tasvir tabiri'', ''mbalaa tarifi'' sanlrd. Keki o gnler grlmeyeydi de
gene yle sanlp gideydi... Koca Bki'nin, unutulmaz mersiyesinde, evketli Sleyman iin
cihann giymesini diledii ''matem libas''n bu dnya meer Trk milletinin bu ocuu iin
giyecekmi...
Hibir kimseye bu yeryznde bu kadar gzya dklm deildir!
.
Kendini uurlamaya kyam etmi bu dnya dolusu sevginin, bu canlar dolusu saygnn
ortasnda O, yaarken zaferlere erdirmi olduu kendi ordularnn pek sevin duyarak vd
tosun erlerinin, o zafer arkadalarnn elbirlii, gzya birlii, yrek szs birlii ederek
ektikleri top arabasnn stnde, ve hibir defa hibir yenilgiye uratmam olduu
bayrann altnda diri bir mana gibi, aydnlatan ve stan gnein yry gibi ar ar
kendi ahikasna doru ykseliyordu...
anakkale'de, O'nun karsnda, O'nun rakibi olarak savam, O'nu aamam asil ngiliz
mareali gelmi; en byk niformas, en nemli nianlaryla; mesleinin en yksek
rtbesinde ve saygsnn en stn mertebesinde bir asker duruuyla O'nu ebediyetin kapsnda
selamlyordu...
O, Derne'den, anakkale'den Sakarya'ya, Dumlupnar'a kadar zaferden zafere ycelttii,
yiitliklerini vmeye doyamad askerlerinin elinde, btn dnyann gzyalar, sevgi ve
sayg selamlaylar arasnda o kapdan sonsuzlua girdi...
O gezerken Ankara'nn gk kubbesi mutlanrd. O, kucaklarda gtrlerek bu kubbenin altna
ban koyduundan beri Ankara'nn topraa bizlere kutsal olmutur!..
...
O'nu elleri, balar stnde tam askerlerimiz bu kubbenin altndan elleri bo dndler!..
O'nun yolu boyunca dizili yedi dvelin selam ordularnn askerleri, O getikten sonra
kalabal hazan (sonbahar) yapraklar gibi dalm kimsesiz yollardan nleri bo dndler!..
O'ndan bo kalm gzlerine yalar dolmu btn bir ehir halk, evlerine, boyunlar
bklm, gnlleri dalanm dndler.
Bembeyaz mermerden, bembeyaz ipekten bir odann iinde, O'nun ba ucunda gnler boyu,
geceler boyu, bayraklarmz dikili, nbeti erlerimiz ayakta bekletiler. nnde, gnlerce,
gecelerce kara dumanl kzl mealeler tttler!..
Radyolarmzda trk, evlerimizde barklarmzda tat, konularda komularda, hi kimsede, hi
kimsede nee kalmad... Trkiye en esiz kahramann ve dnya en byk adamlarndan birini
kaybetmiti!...
...
imdi ak mermerle al bayrak arasnda cismi; btn dillerde ismi; ve btn gzlerin nnde
resmi kald...
O, Dumlupnar'dan ileri giderken, Anadolu'nun yabanc elinde kalm blgesindeki yollar
boyunca Uak'tan zmir'e kadar her Trk'n gsnn zerinde, bann zerinde bayrak gibi
takp gezdirdii resimleri, imdi O'nun nderlii ile zafere ve bara kavumu yurdun belki
her bir kucandaki her bir ocan banda asl durmaktadr. Ve kimbilir, nice insan vardr ki
imdi eli akanda, O'nun ardnca, O'nun resmine baka baka dnp bencileyin
ileniyordur!..
Geii, zaman ve mesafe adnda iki szn yardmyla duyulabilir sanlan hayatn bize boyuna
diri bir varlk duruunda grne grne hi dinlenmeksizin, iimizden kayp gidiinin
anlalmaz ve anlatlmaz bir ey olduunu sezmek, tylerimi rpertiyor...
...
Bana imzalayp verdikten yllarca sonra bir akam kendi de bu Resmi ankaya'daki evimizde
tekrar grd; yazdn okudu; duygulandyd. Onu, birlikte misafir geldikleri ve bize eref
verdikleri nn'ye de okuttu... Ve bana dediydi ki:
- ''yi yazmm... Bunu yarn Hakimiyet-i Milliye'de bastrt..''
Btn Trklerin en bahtllarndan biri imiim ki O'ndan bana byle bir ltuf nasip oldu...
Resmin de, yazlarn da manasna oktan hayrandm. anlyordum ki o yksek szler elbette
sade bana kalamaz!.. Anlyordumki bu resmin stne yazd yaznn ilk paras milletimizin
ezberine geecek deerdedir. nannn ve gveninin nasl ta eskiden beri uurunda yer etmi
bulunduunu bildiren bir ktr bu... Eserin arifesini aydnlatyor, eser sahibinin esiz zn
belirtiyor!..
Fakat sonu, ahsma iltifatyd. Onu basna vermek bana, bir tevazudan ayrlmak gibi, kendimi
gstermek gibi, ne bileyim, vnmek gibi geliyordu. Bunlar, kendisine syledim. Resmi,
mrmn sonuna kadar bylece saklamaklma msaadesini ok grmemesini diledim.
- Fakat behemahal neredilmesi arzu ve irade buyurulursa, yaznn sadece ilk ksmn alsnlar,
yksek imzanzla bassnlar'' dedim.
Hem glmsedi, hem kalarn att:
- Gzel duygularnza teekkr ederim... Benim sylediimi yapmal. yle yarsnn nerini
istemem.. Orada yazm olduum eyler, benim bu husustaki mtalaalarmn ifadesidir. Siz o
ifadelerimin muhatabsnz. Ben msaade ettikten sonra, siz onlar bastrrsnz!..'' dedi.
Ban, hl tahlil edemediim bir mn ile hafif hafif bir ka defa sallad ve uzaklara bakar
gibi dalgnlat: ''Bir gn elbette bastrrsnz'' dedi. Baka konuya geilmiti...
.
Bu resme bugne kadar, gelen giden bakmaktadr. Ve nicesi, O'nun o mucizeli szlerini, -bir
kutsal pnardan, kendi ruhunun kabna b- hayat doldurur gibi,- kdna, defterine alp
gitmektedir.
Resmi, bundan iki yl nce, ''Trk Tarih Aratrma Kurumu'' da Dolmabahe Saray'ndaki
sergisinde gsterilmek zere benden istemiti. Bir mddet orada tehir ettiler...
imdi, yabanc bir ilde, ite bu resimle kar karyaym... Ve Byk Adamn o akam bana
sylemi olduklarn andka pimanla, utanmaya varan bir krklk duyuyorum!.. O akam
gen ve din nderin hayat alar gnlnden gelii gzel bir arzu rzgr gibi esip geivermi
o dilek, dnebilir miydim ki, gn olup, iime bir vasiyet gibi ileyecektir!
NANI
Gerek ne abuk masal oldu!
Deil resmi, o resimdeki nian bile, imdiki aklma ka hatra birden getiriyor!...
Kendi gsnn nefesleriyle bir daha kmldanacan grecekmiim gibi baktm u
madalyay (ifte kll altn imtiyaz madalyas) O ne kadar severdi... Amasya'da Salih Paa
ile (Ali Rza Paa Kabinesi'ndeki Bahriye Nazr) konutuktan sonra, yannda, arkada Rauf
Orbay ve Bekir Sami ile, kendi iki yaveri Cevat Abbas ve Muzaffer Kl'la Svas'a dnerken,
toprak rengindeki spor ceketinin gsne de o madalyay takmt. Onu yle seviyordu.
Akama yakn Tokat'a varld. Kasabann aznda, Yeilrmak kysnda bir aacn nnde
dizi olmu bir avu asker grlnce otomobiller durdu. Boynu bkk Anadolu kasabasnn
onlarn her birini bir harp meydannda, bir hizmet mukabili kazanmtm. Salonlarda,
saraylarda deil!.. Haydi kordonumu alsnlar; o saraynd. Fakat her ne ise... Zaten ben o
kimselere tekaddm edip istifam verdim... Varsn alsnlar!... Ancak, bunu vermem'' diyerek
gsndeki bu altn imtiyaz madalyasn, okar gibi gsterdi: ''Bunu benden kimse alamaz.
Bunu, Anafartalar'da harp meydannda, atein karsnda benim gsme taktlar'' dedi ve
sustu...
Krolu'nun at oynatt serin ve orak sszlklarda yol alrken O'nun aklna ne geldi de bu
gcenik szleri sylyordu?... amlbel'den geerken O, Bolu beylerine ayak diremi Krolu
deildi. Yeilrmak boyundan geerken O, Volga boyunda Moskof arna bakaldrm Stenka
Razin deildi; Katherina'ya kafa tutan Pugaef deildi... O, XVII. yzyln Anadolusu'ndaki
Celali sergerdesi deildi. O, Anafartalar kahraman; O, Erzurum ve Svas kongreleri bakan;
O, heyet-i temsiliye reisi Mustafa Kemal'di.
Vaktiyle bir da tredisine bile, halk efsanesinin ve iirinin reva grmedii bir sfat, imdi
stanbul'daki hkmet idaresinin, daha yl nce devletini kurtarm bir kahramana hkm
gmlei gibi giydirmek iin nasl emir karabilmi olmasna m ayordu?
Sar sar salar o dalardan esen rzgrlarda savrularak dediydi ki:
''- Yhu! memleketi ben mi batrdm? Yabancy Anadolu'ya ben mi soktum?.. Ben mi nizam
bozdum? Ben kalan korumak, dalan kurtarmak ve nizam kurmak iin alyorum. Bana
mteekkir olmalar lazm gelirken, mstevli dmanlarmzn menafiine uyarak nankrlk
ediyorlar. Yanl yoldadrlar; hata ediyorlar.''
Fakat O, kendi tabirince, ''uval cinsi'' bir kumatan, yaverleriyle bir rnek yaptrd u
geyim iinde, boluklara doru bar bar bararak:
Gne ufuktan imdi doar
Yryelim arkadalar
diyordu.
Bu inanla sevdal bir delikanl gibi Anadolu dalarnda haykra haykra milletini ruhlaryla,
cemadlaryla (canll olmayan) uyarp ayaklandrmaya kouyordu. O gn O, silahsz,
ordusuz, birliksiz, her kesi baka baka rpnarak kurtulu ve bamszlk arar Anadolu'da
ordusunu kurmu, zaferini salam ve muradna ermi bir mesut adam ruhunun sonsuz inan
iinde: ''Gne ufuktan imdi doar'' diye haykra haykra kouyordu.
O gn, O'nun gsnde bu altn madalya bir kaleye ekilmi bayrak gibiydi; onu o kadar
seviyordu. Milletini kurtarma yoluna O, gsnde bir inan gibi ldayan bu yeil krmz
kurdeleli ve ift kll altn damlas ile ba komutu... Milletinin elleri stnde sonsuzlua
girecei gn ise, ard sra, vine r renginde bir kadife yastk stnde sadece yeil krmz
kurdeleli bir damla tun tayorlard; btn zaferlerinden ald btn teki nianlarndan
hibirini deil, yalnz o tun damlasn!.. Bu gani ruhlu byk insan, bu yeryznn btn
aaal zenginliklerinden kendine, yaratcs olduu bu tek alkoymutu. Ard sra,
gnein altnda gne gibi parlayarak yryen o idi. Bu giden byk insan O'nun k, o'nun
mdfii, o'nun kahraman, o'nun muzafferi idi: stiklal...
.
Daha byle, nice hatralar ki, O'nun yannda bulunduka gnllerimizde kendilerinden
birikirlermi; bir daha anlmayacakm gibi rtlp kalrlarm; imdi acyla birer birer
diriliyorlar!
Bu hatralar da hl bu resim gibi sadece kendimde saklamak yanlln ileyecek miyim?..
O'nun ruhuna, varmca demeyi bor bildiim bir ada yerine getirmek iin, artk o tevazuu
bir yana brakyorum. O'nun o akamki emrine imdi boyun eiyorum.
Fakat hatralardan ou da, u resmin yazlarndaki uuklua varmlar... Kalanlarn olsun
bsbtn dalmadan bir araya toplayabilecek miyim? Toplasam bile krk dkk mozayikler,
esiz bir tasviri bir daha nereden gz nne koyabilecekler!..
ZLEY
stanbul: 10 Kasm 1953
Yllardr sesin duyulmad! Sen var m idin, yok mu idin; bir iki mrvvetli dost anmasa, bilen
kalmayacak! Sen ki hibirine hibir stnln yoksa da, onu sylemekte, ne mutlu sana, her
birine kdemin vardr! ''Aradan zamanlar geti; imdi artk sesini yorgunlam bulacaklar
olacaktr'' diye ekinme... Acs gnlmde hl ayrln ilk anndaki keskinlikte tttn,
ad dilimden bir an eksilmediini, eksilmeyeceini bildiin birini, ard sra herkesin nnde
en gr sesinle anp sylemekte, yazklar sana, en ge kalan sen oldun diye yerinme!
lkin O'nun buyruu ile ie gnderildiin yabanc illerde, on iki yl, bu dnmlerde, O'nun
yasndan, yurdumuzun her bucanda olduu gibi eliliimizde de yarya inmi bayramzn
kalm imparatorluk art bir viran yurdun orak topraklar stnde- isyanlar bastra, ete
vurgunculuklar nleye, yangnlar sndre, dzgn ordular kura, saldranlar geri ite, dille
anlatlmaz bir sylemekle tketilmez glkler yene yene ta bugnk Trkiye Cumhuriyeti'ni,
-ylgnlksz, usansz bir mantk muhakemesinin yanlmaz gelimesinin en gzel rnei
saylacak stnlkte- ileri grl; dnya milletleri arasnda itibarl; barsever; dostluu
aranr bir medeni cemiyet biimine getiresiye ve o cemiyeti ana izgileri ile i ve d
siyasetinin esaslar ile el dedirilmez bir btn varlna eritiresiye kadar devrim devrim
gerekletiriyor!
Bunlar kitaplardan okuduumuz efsaneler deildir; kendi gzlerimizle grdmz ve O,
yurdun kurtuluunu, yeni devletin kuruluunu tarihin uultusu gibi vekarl, mukadderatn
hitab gibi korkusuz sesinin unutamayacmz ahengi ile gn gn anlatrken azndan
iittiimiz gereklerdir!.. Bunlar, byklne inand, gcne gvendii, hakkndan emin
bulunduu milletinin cevheri ile O'nun kurduu yaplardr!.. Ne Fidyas, Partenon'daki altn ve
fildii Atena'sna; ne Praksitel, Hermes'le tanrlatrld mermere; ne Mikel Angelo,
Meryem'in rahim kucana yatrp dinlendirdii sa'da canlandrd Piyeta'ya; ne Rabbnn
yzn grmekle aydnlanm alnnn takn tmseklerinden akl saan ak sakall Musa'ya; ne
Golyat' deviren imannn btnl plak bedeninin pazsna vurmu delikanl Davud'a; ne
Sistin duvarnda ayaklandrd maher gnne; ne de Roden, o Sistin duvarndaki gnle boy
len tuntan dncesine; O'nun bu esere verdii ykseklikte mana salayabilmitir!..
Madem ki O, yeryzne bir daha dodu!.. Hatta, madem ki, asrlar kaplayacak byklkte
yapy mrnn on be ylna sdrm O esiz mimar, tren gnlerinde geni omuzlarna
kapanm kanatlar gibi siyah pelerinin dalgalanmalar iinde grnd kamutay meydanna
yakn bir yerde bir daha duruyor!.. Ve nnde generalleri saf saf olmu nbet tutup; etrafnda
millet gnlerdir pervane olmu, tavaf edip bekleiyor! O ses nerede? Zafer kazand yiitler
ve ehitler meydan Dumlupnar'daki nutkunda: - ''Benim milletim, Trk milleti'' diye
dnyann ufuklarn nlatacak yetkide bir grleyile gkleri doldurmu o yaratc, kurucu,
inandran, gvendiren ses nerede?..
O kimse ile kyaslanamaz
Beni nerelere gtryorsun, kalemim?.. Elimi sen mi yedeceksin?.. slubu, beyan, ss,
tebihi bir yana ko!.. O'nu kimse ile kyaslama!.. Unuttun mu? Birinci Meclis'te O, ''Vazife ve
mesuliyet'' adndaki nutkunu syledii gn, kendine verilecek yetki konuulurken, galiba
ikinci grup mebuslarndan biri, vaktiyle baka bir anl paaya verilmi geni yetkilerden neler
doduunu irb (kapal anlatma) edince, O'nun, oturduu sradan ok gibi frlayarak, sinirli ve
gcenik: ''stemem, istemem: beni onunla mukayese etmeyin; kimse ile mukayese etmeyin''
diye haykrdn unuttun mu?.. O gn sylenen szleri, gcnn erdii abuklukta
kaydedebilmekle yetinmi resmi zabt ceridelerinin stenografyasnda yalnz bir ''mukayese
etmeyin'' ihtar yazl kalmtr. Fakat, nicesi, ok kr, hl sa olan dinleyiciler, ar bal
bakann dvecek bir delikanl gibi kendi i gveninin iffetini savunduunu
hatrlayacaklardr!.. O'nun iin, kalemim, bugn O'nun vasfnda benim gnlm seni
yedecektir...
.
Zarif bir nkte
Biz fanilerle yiyip itii, arkadalk ettii akamlardan birinde; -galiba ankaya'daki ilk
evinden imdiki yeni kke gemesi yaklat gnlerden birinin akamnda olacak-...
Neyse!.. Herhalde sofrasnda Yahya Kemal, Yakup Kadri, Falih Rfk gibi iirimizin ve
nesrimizin sayl stadlar davetli bulunduu bir akam, yaz zerine latifeli sohbetler ederken,
titizlenme nedir bilmezmi, karsndakini incitmekten saknrm tesiri verdii anlardaki
masum grnrl glmseyii ile tatl ve zeki glmseyerek beni gsterip:
- ''Nerede ise bizim ev bitip gidecek; Ruen hl bu odadaki renkli camn tasviriyle urar''
diye benim etin, titiz ve ge yazma nazik bir aka tarzndaki taklmasna, o baba sitemine,
o stat uyarna bari imdi, -yazk ki nice zl, nice tatl hatralar akldan kp gittikten
sonra, pek gecikmi de olsa-, hi deilse bari imdi bin hasret ve bin pimanlkla kulak
asaym!.. Kalemim, O'nun vasfnda benim gnlm seni yeder olsun.
...
''Mahabbet vardr, merhamet yoktur''
Ne diyordum! Biz fanilerle yiyip iip arkadalk ettii akamlardan bazlarnda, en keyifli
annda bile zerinden eksilmeyen kibar ruhlu ev sahibi naziklii gsterdii; stnlk
vekarndan bir zerre feda etmemekle beraber misafirlerine ar basacak, kendinden
kklerini, varl ile ezebilecek bir tavr taknmaktan da saknarak bizlere akran muamelesi
ettii ahbaplk saatlerinde, iimizde birimize bir konu zerine neeli neeli: ''Bunu sen syle''
dedii zaman iltifatndan eref duyup, evke gelip ayaa kalkarak, yalnz O'nun mehabetli ve
muhabbetli gzlerine bakarak, teden beri dil alkanl neticesi kullandmz; O'nun da, -
makamlar ve unvanlar oktan deiip gitmise de- mrvvet edip itiraz etmedii bir tabirle
nasl konuurdu isek bugn, bir defa daha o tabirle; fakat eyvah! Bu sefer bin zleyi iinde
hitap edeceim!.. Bugn bir defa daha o tabirle konumaya yle susamm ki!...
- Paam!.
Zaten, o zamanlar bile, ite imdi aklyorum, senin bykln kendi gzmden bile
saknarak: ''Yazk! O da bu hayat gibi gelip geiyor'' diye iimden sz duyardm. Bunu
kendime amaya bile dilim varmazd da. zerine titreyen gzlerimin pnarlar taa ilerinden
yanard... nk sen, acmay geri bilirdin; insan ve cmert ruhun vard; fakat acnmaktan
tiksinirdin. Mazlum diye anlmaktan zalim diye adlandrlmak kadar irenirdin... Sence
kuvvet ve aciz diye iki gerek vard. Milletine ve arkadalarna bunlardan sadece kuvveti
yaratrrdn Bir vakitler, uradmz bezginliklerden olacak, iirimizde ve nesrimizde
yaygnlam tazallmcle (yanp yaknma) tahamml edemezdin. Piyer Loti'nin bile bizi
seven tarafn beenirdin; hak gden civanmertliine hayranlk duyardn; fakat lemden bize
acma derlemeye alan tarafna souk kalrdn. Milli harektn en aprak demlerinde bir
eyyam hususi arkada meclislerinde: ''merhamet mi vardr? Mahabbet mi?'' konusunu ne
srer; kendin ''Merhamet yoktur, mahabbet vardr'' dncesine taraf tutardn. Ve Trklerin
merhamet deil, mahabbet telkin etmelerini isterdin... Ne asil bir sava ruhu, ne kahramanca
bir dn; deil mi?
Sen bizim bu trl i kayglarmz sezmezden gelirdin: yaamaya doymayan hznla taa
gndzlere ulancaya kadar geceler boyunca alardn.. Sen ki dnyann gidiatn isteinin
buyruu eiinde durdurmaya gcn yeterdi ve dnyann seninle baa kmaya gc
yetemeyeceini ka kere gstermitin, kendi kendinin hzn yenmeye gcn yetmezdi!..
Senin gnnde bizim gndzlerimiz yirmi drt saatti: yirmi drd de aydnlk ve almal!..
Sen, etrafndaki karanlklara aldrmakszn, doacana inandn gnee doru sendelemeden
gidiyordun... Bizler de senin o hzna rzgr nnde yapraklar gibi katlmtk; yorulma nedir
duymadan, dinlenme nedir aramadan, ruhlarmzda yurda en yararl olabilecek ne deerimiz
varsa onu vererek uup gidiyorduk...
lm Allahn emri; ayrlk olmasayd
Baz gaml akamlarnda, sofra banda, eneni avucuna dayayarak, baklar mahmurlam
gzlerini yumarak sade bir halk trksnn:
lm Allahn emri,
Ayrlk olmasayd
msralarn, hl yanks kulamdan gitmeyen dokunakl sesinle okurdun. Sonra, srla bir
murakebeye varm gibi bir an susardn. Seninle birlikte herkes de susard. O zaman, sessizlik
iinde daldn karanlktan, boluktan, yalnzlktan holanmamsn, o bir tek an iinde her
eyin sonunu grm ve anlamsn gibi, o murakebeden silkinir, o leminden ayrlrdn...
Ebediyetten fanilerin dnyasna tekrar dnmsn ve etrafndaki sessizliin manasn
aryorsun gibilirde herkesi ve her eyi derin bir gz yoklamasyla szer; uzak bir kkreyii
andran bir ses duyururdun! O zaman sen, yaralanm bir arslana ne kadar benzerdin!.. Bunu
tebih olsun diye sylemiyorum. Gerekten, madde olarak yzn arslana benzerdi. Fatih nasl
kartal burunlu ve Yavuz nasl ko bykl idiyse sen de arslan yzl idin. llerin
yalnzlnda tek bana kalm, erkek durulu, usuz bucaksz ufuklara sitemkr bakl bir
gcenik arslan!.. Ruhunun olanca asaleti, o hametli duruta bir gnein altnda gibi belirir,
ruhlarmz kamatrrd.
Sen ve sylediin o trk o kadar ayr iki eydiniz ki! Asrlar bir srayta atlayp geerek
btn dnya ile peneleip stn gelmi sen ycelikte bir varln her faniye, heyhat ki,
mukadder emre boyun eecei gn de olur dncesi, ilerimize yaman kaygusunu akibet
deminden nce drse bile byle bir gn hibirimizin grmemekliimizi yreimizden
dileyerek ac encam hayalini tasavvurumuzun ufkundan btn takatimizle geri itip
uzaklatrmaya alrdk...
Sen bu trky sylerken, o kadar, o kadar hayatla dolu idin ki, bana gelmeyecek, gelemez,
sana kyamaz bir eyin akasn ediyorsun sanyorduk. Sen o zaman kendin ne duyardn
bilmem; fakat biz sende, -yaamann ta kendisi olan- dinmez kaynarlk grrdk.
Bununla beraber, bir gn ankaya'da:
- ''Dn gece uykum kamt; dndm... Birader tabiat nnde insan bir hi, amma hi!''
demitin...
Ve gzlerin, bir byk grye bakm olmann btn parlts ile parlyordu. Bunu sylediin
zamanlar, senin Gazi Mustafa Kemal, Reisicumhur hretin, -arkadalarnla hususi
sohbetlerde kullandn tabiri alp kullanaym- ''dj'' dnyay tutmu; 43'lerinde, pulat (elik)
gsl bir kudrettin. Sen byklkte ve sen salamlkta bir yiidin azndan bu szleri
duymak, insann ruhunu bir kat daha rpertiyordu... Fakat sen, ykseldiin beyaz bulutlar
iinde tanrlamlk taslayan kendini unutmulardan deildin: ayan topraktan, ban
gerekten ayrmayan dorucu ve olgun bir insandn...
Bununla beraber, cevherinde, yaratltan olan o hal ne idi, anlatamam; karsndakilere, -
yerli, yabanc, komutan, eli, kim olursa olsun- bir grte sezdirirdi ki fanilerin iinde baki
kalacak sensin...
Paam! Huzurun insann iine heybetli bir kale emniyeti verirdi. Senin yaln da balar gibi
sert rzgrl ikliminde ancak sakat ruhlar rahatszlk duyarlard. Olimpos'undan boralar ve
imekler nzil olmu (inmi) Zeus hmn sen ylelerine gsterdin. Salam ruhlar, senin da
bann diriltici havasnda kemale ermilerdir.
...
Kadere meydan okuyan adam
Daha iki akam nce, ankaya'da nee iinde zeybek oynayan Necati, iki sabah sonra, Ankara
Hastanesi'nde devrilmi gitmiti. O'nun mezar zerine senin gzyalarndan daha scak bir
rahmet dklm mdr?
Bir haziran sabah eski kknn balkonunda oturuyordun. Yirmi yedi saattir uyumadan,
notlarn ve belgelerini yoklaya inceleye Byk Nutku'nu dikte ettiriyordun.
Yahya Kaptan'n Gebze'de ehit dn anlattn paray okutturup dinlerken, senin, nne
serilmi gneli Ankara ufuklarna bakan gzlerinin -davan yoluna ba koymu o halk
kahraman can verirken yannda imisin gibi- nemlendiini; yllar sonra o hatra ardnca hl
dudaklarnn titrediini grmekten byk ne olabilir!..
- ''Artk yatp dinlenecektim. Akama belki gremeyiz. imdiden gelsin greyim diye seni
istettim'' demitin ve o gnn akam, sofrann banda tatl glmseyiinle:
- Sen sanrsn ki ben uyuyup uyandm da... Hayr... Yazdrmaya devam etmiim. Baktm, artk
akam olmu... ''Bari arkadalar gelsinler, bunu onlar da dinlesinler, sonra yatarz'' dediini
anlatmtn; o gece de fecre (sabaha) kadar din kalmtn.
Sen ki sava meydannda, gzlerimizle grenlerimiz oktur, gl bahelerinde gezer gibi
kendini esirgemeden dolardn; sen ki yurduna saldrm dmanlarn bana hmnn
yldrmn gz krpmadan indirirdin; milletinin davas yolunda sana arkadalk etmi
olanlardan birinin dmesine, z canndan bir para alnm gibi szlardn. O arkadalarndan
yaayanlarn medhiyesini, ehit olmularn mersiyesini uykusuz geceler ve gndzler aarak
yazmakla, sylemekle tketemezdin...
Senin ne hzda alkan olduunu, saatler ve saatler boyunca notlarn tutarken yorgunluktan
tkenip bir bakas ile dei edilmi ktipler bilirler!.. Bunlar masal deil; onlar sadr!..
Senin iin sava meydan usansz bir alma yeri idi; alma meydan da, tkenmez bir
sava yeri... kisinde de milletinin yzn aartacak baarda imtihan verdin. Dnyaya rnek
arkadalarna kadar, seni tanyanlarn, seni kutlayanlarn her biri; hepimiz, hepimiz; biz
senden genlerde gideceiz; sen kubbeleri serinlendiren; sen meydanlara bahar ferahl
yayan; sen, nesillerin balar stnde alayan nar; sen, yal tarih gibi sa kalacaksn
sanabilmitik..
Bu dnyaya sen lazmdn!..
Uyanmaz uykudan cnan, uyanmaz...
Uzun gecelerin uykusuzluklarndan sonra sabaha kar misafirlerini uurlarken bazen kendin
de onlarla birlikte kknn nne kardn. Yksek yaylann gece havas sertmi: sabah
ayaz titretici olurmu; aldrmazdn. Ak havaya, yaz, k giymeyi tercih ettiin ince kumal
giyiminle kardn... Saln korumak istei ile aramzdan birimiz ikimiz hemen omuzuna
palto koutururduk. Kapnn nnde nbet tutmu asker, -senin gnlne gurur duyuran;
zaferlerinin en sevdiin yolda olan askerlerden biri; milletinin ocuklarndan biri; bir Trk
delikanls- gznn nnde, yavalamadan, duraklamadan, zamann amaz ls denecek
sert ve dzgn admlarla bir boz elik paras dkmnde bir aa bir yukar dolard...
Anadolu'ya ilk ayak bastn zamanlarda, amlbelden aarken, cemadat ve ervh ile btn
yurdunu uyarmak istiyormuasna: ''ufuktan imdi doar, yryelim arkadalar'' diye masum
delikanl hevesi iinde haykra haykra haber vermi olduun gne, mor Hseyin Gazi
tepelerinin yaln izgileri zerinden ihtiamla doaca yeri git gide pembeletirerek
hazrlamaya balam olurdu... Ve sen ilk ayak bast zaman sadece istasyondaki yedi keskin
ndan baka belli bal hibir prlts seilmez bir ''kllenmi mangal gibi'' rtl bulduun
Ankara, imdi senin etein ucunda bir batan bir baa klara bezenmi bir byk ehram gibi
yaylrd... Sen, o serin afak vakti yksek tepeden o nndeki askerin yryne; bozkrn
engin yalnzl ortasnda cokun bir haykr gibi ykselen prl prl Ankara'ya ve Hseyin
Gazi tepelerinde pembelemeye yz tutmu tan yerine; gnlnde kimbilir neler duyarak, neler
dnrek baka baka, mahmur sab makamndan:
Uyanmaz uykudan cnan, uyanmaz
Sabah olduuna gya inanmaz
arksn yar hasreti, sla derdi eken bir delikanl gibi ili ili okurdun!.. Sonra da neler
sylemek, neler duyurmak istedii anlalmaz bir mahmur glmseyile, bir mellli susula
yanndakilere bakardn. nce dudaklarnn bklm gibi hafif kmldanyla, ince elinin esefli
bir kk iaretiyle:
- ''Haydi ocuklar, gidin'' derdin. Uzaklamamza arkamzdan bakarak bir mddet daha
kapnn nnde, o Ankara sabahnn karsnda yapayalnz, etrafn seyrederdin; sonra, kendin
de dne benzer o ar yrynle yapayalnz, ieri ekilirdin...
Bak Paam! Bugn gene sabah oldu. Gne gene dodu ve o'nun ardnca bu sabah yer yzne
sen bir daha dodun!.. Milletin Seni karlamak, grmek iin bir maher kalabal ile yollara
bir daha dkld... Senin sesin nerede?..
Milletinin seni grdke varlndan kabarm gs, bugn szlayla dolacak... Sen kamutay
krssne karken o'nun seni okun deniz dalgalar gibi (uuldayarak), binlerce kanat
sesleri gibi sevinten umak dilercesine (rpnarak) alklam elleri, bugn yanlarna dp
kalacak... Senin yzn grmekten parlam gzleri bugn, senden ayr dmenin acs ile
slanacak... Ve sen kamutay krssne ktn zamanlardaki etrafn sarm alklar, bugn
yolunun stne hkrk olup dklecek!..
''Ne mutlu Atatrk' olan millete''
Sen yaarken milletini el stnde tutardn. Btn duygun, dncen, kaygn, evkin ona idi.
Her bir nutkunda cephe komutanndan, kurmay bakanndan neferine kadar zafer ynnn
yiitliine, stnlne, kutsallna hayranln sylerdin. Civanmert sesinle onlar
alklardn. Kendinden bir sz etmezdin; taa o gne kadar ki kendi emeinle ve anl
milletinin emeliyle kurduun yeni devletin bakentinde Cumhuriyet'in Onuncu Yl, koca
meydan kaplam maher gibi bir halk nnde geni ve salam gsn yrtar, asil sesini
ypratrcasna bir cokunlukla, karanlklar bir an iinde paralayan bir imek yalbrts gibi:
''On be yldr sana ok vaatlerde bulundum; bahtiyarm ki hi birinde isabetsizlie
uramadm'' diyerek saadetinin ne olduunu belirttin!.. Senin sesin o gn sade karndaki
ovay kaplam yn deil; onun ardndaki atkn yzl dalar yanklarla rpertecek; gz
ar ufuklar tutacak; gklere ve ruhlara ulaacak kadar enginlemiti!..
Sen o gn, o sesinle milletine hibir hesaba benzemeyen byklkte, tertemiz bir hesap
verdin. Ve: ''Ne mutlu Trk'm diyene!'' haykryla gnln dolduran, gsn kabartan,
geceni gndzn aydnlatan n ne olduunu duyurdun!..
Maher gibi halk senin o imek sesine, -kendi cevherinin manasn en iyi bilmi ve kullanm
sen esiz yiite- derin bir gk grlemesi mehabeti ile cevap verdi: ''Yaa, var ol!..''
Bu sylediklerimi tasvir, tebih sanma! Sen ki mbalaadan, gururdan holanmazsn; sen ki
yalnz tkenmeyen hz, dinmeyen cokunluk ve sarslmayan vefa ararsn! Sen ki bu dnyann
btn zenginliklerine altnl saraylarna sahip oldun da, hibirine yz vermedin: hibir
hazineye el atmadn; zeknn btn yaratc definesini, milletinin uruna, milletinin akna
satn; sen ki dnya mal diye nen varsa gz yummadan nce kendi elinle milletine
baladn; sen ki bu yeryzne gnln vermek ve yer yznden sadece gnller almak iin
gelip getin!.. Bunlar seni ve milletini dnnce akla ve dile gelen, en doru, en dz birer
deyitir.
Sen Onuncu Yl gn, o sonsuz cokunlukla milletinin esiz cevherini nasl ban stnde
tadnsa, bugn de milletin senin zarif endamn, senin gzel ruhunu balar ve elleri stnde;
''- Ne mutlu Atatrk' olan millete'' sayhas ile tayor! Seni sonsuzluk yoluna btn milletin;
byk nutkunda yaratc ve yaatc eserini eline emanet ettiin Trk genlii, yarnki midin
gkyz olan btn Trk genlii gtryor.
Devlet bakanlarndan ayaklar arkl kyllere kadar, -solmaz hrriyet ve eit hak havas
iindeki ahengi bozacak stnlk, aalk ayrd gzetmediin- halkn sana bitmez tkenmez
sevgisi arasnda dinlenecein menzile doru gidiindeki mehabete bak, ey ebedi Atatrk!.. O,
bir ayrln siyah gecesine benzemiyor! ankaya tepelerinden Hseyin Gazi'nin mor
tepelerine doru bakarken grdn douun pembeliine benzemiyor. Sen topraa
gmlmyorsun; yurdumuzun barna bir snmeyecek k, Trk varlnn olarak
dikiliyorsun!.. Dinlenecein yer nur olsun!..
Hz
Hzn ylesine yaratc idi ki!.. Anadolu'ya ayak bastn: Asrlardr bakmsz, yardmsz o
diyara seninle yeni bir kalknma; ne diyorum? Yepyeni bir mana geldi!.. Ankara, Eti
kurganlarnn alan; skender, Sirs aknlarnn ura olmutu. Ankara, Galatlarn macera
yurtlar, Avgustos mparatorluu'nun n Asya smrgesi, Bizans'n eyaleti, Seluk'un
emareti, Osmanl'nn Vilayeti olmutu!..
Fakat, u binlerce yl iinde ilkin senin gnnde, senin elinledir ki oras medeni insan erefine
en yarar ve ancak ergin devrimlerle elde edilir milli hkimiyetin; muzaffer, bamsz,
birlikli, btnlkl, ileri grl Trk Cumhuriyeti'nin bakentliine ykseldi.
Hznn her konduu yer ant...
Hznn anttan dura yoktu. Fakat konduu yer antlard: Doduun evi Selanik ant edindi.
Zabit ktn Harbiye'nin kapsna heykelin dikildi. Mtarekede Anadolu'ya geerek
gerekletirecein milli hareketin plann ili'de kirac kaldn aylarda tasarlam olduun
ev, imdi stanbul'a ant oldu. Umarm ki vefakr stanbul anakkale muzafferinin Birinci
Cihan Sava yllarnda anas ve kz kardei ile birlikte Beikta'ta kirac kald Akaretler'in
76 numarasnn kapsna da bir gn bir anma kitabesi koyacaktr...
Svas'n lisesinde millet kongresi topladn; o yap tarihe ant oldu...
Ankara'da noktada eletin; de millet davas tarihinin birer yce doruu oldu:
Ankara'nn ziraat mektebi, mektepten baka neyin nesi olabilir, eskiden kimin aklna gelirdi?
Fakat Trkiye Byk Millet Meclisi'ni kurup amaya hazrlanrken senin kendine ilk karargh
edinmi olduun o yer, zafer planlarnn hazrland Umum Erkn Harbiye Reislii oldu:
tarihe ant kald... stasyondaki kk yapy bir ka ay ev edindin: iki nn muzafferiyetinin
sonuna kadar Trkiye Byk Millet Meclisi reisinin kona ve o zamandan bu yana Trk
Cumhur Bakanl'nn ''Kalem-i mahsusu'' oldu: tarihte anl yer ald.
ankaya
Sen gelmeden nce ankaya, ssz da balarnda eski Ankara'nn viran ba bucaklarndan
biri idi. Geldiin gnden bu yana ise, hemen daha ilk yl o tepenin ad dnyann kulaklarnda
uuldar oldu. nk o tepe, stiklal Sava'nn idaresi iin Ankara'y setiinin ikinci ylndan
mrnn son ylna kadar senin dehann karargh oldu.
Sen oradan cepheye koup, -sayca ok baskn; grd yardmca ok stn bir saldrgan
ordu karsnda; Nzm Bey'in ehit dt Nasuh al Tepesi'ni bir gnde on, on iki defa ala
vere; adm adm arslanca bou boua- Afyon Karahisar'la Eskiehir'den geri ekilen
ordumuzun zalim bir mehtap altnda, zorlu bir dman nnde bozguna uramadan bir gecede
Muttalip ky gerilerine alnmasn saladn!... Bizim gibi zlmekten balar nlerine
denlere: ''Yaznz. Eskiehir'in dmesi acdr; fakat bu d sfrdr. Maksat ordudur. Ordu
ayaktadr; yenilmemitir; onu bu gece Porsuk gerisine ekebilirlerse, dmann bizimle
temasn kesebilirlerse, mesele yoktur... ekebileceklerdir, kesebileceklerdir. ekili iyi idare
ediliyor. Dman bir ay oyalayabilelim, sonra behemahal mahvedeceim'' dedin!..
Sarkam'tan ve Svey'ten beri nice nihai zafer vaitlerinde bulunmu yurtsever serdarlarn
stanbul'u bile kendi kaderine brakarak yabanc illere snmak zorunda kalm ve oralarda
alan komite kurunlar ile yere serilmi olduklarn grdkten sonra, imdi, bir defa daha, yurt
adrnn, mks talihleri gsleyip anla yenmi olmasna ramen, keskin istila boralar
nnde sklp Bandrma, Mudanya, Bursa, zmit, Geyve, Uak, Afyon, Ktahya, Eskiehir'e
doru yrtla paralana uuarak: Afyon, Ktahya zerine: Ktahya, Eskiehir zerine
kyormusun gibi, ypranm bir i vilayet taksisi sanlacak bir Ford otomobilinin sadelii
iinde; ellerinde beyaz gderi eldivenleri; o sivil kyafette ankaya'ya dndn... O kadar ki
Hamdullah Suphi, Yakup Kadri ve ben, seni istasyonda karlamaya yetiemedik. Atlar hzl
gidemeyen faytonumuzu Kavakldere'de grnce araban bir an durdurdun. Seni yolda
kutladk. Ardnca kke ktm. Eski kknn talnda gazan tekrar tebrik ettim. Yapp
baardn i, virtzce ekilmi bir bilardo vuruu imi gibi yar aka, yar ciddi bir tavrla
glmseyerek: ''Ben galiba gene en iyi u askerlii yapyorum'' dedin. Sonra cebinden krmz
maroken kapl bir kk defter kararak ok ciddi bir sesle:
- ''Bak buraya, birader! Ben bu muharebede iki ey kefettim ki bunlardan biri askerlik
tarihinde imdiye kadar formle edilmemitir. O da udur: Daha iyi hamle etmek iin ireti
ekilmeler yaptrdm bir srada srt vere vere ta Ankara kylarna gerilediimizi gz nnde
tutarak: ''Bu hat da elden giderse, hangi hatt mdafaa edeceiz'' diye benden teessrle soran
bir deerli kumandana, Yusuf zzet Paa'ya: ''Vatan korumakta hatt mdafaa yoktur, sath
mdafaa vardr. Bu sath bir batan bir baa vatann btn yzdr. Vatann bu sath, en son
kayasna kadar dmanla bouularak mdafaa edilecektir'' cevabn verdim ve bu forml bir
emri yevmi ile btn orduya tebli ettim. te bu, ilk benim kefim, benim buluum, benim
harp tarihine bir ilavemdir'' dedim... ''kincisi de bana Sakarya'da doan u dncedir: Hi bir
zafer gaye deildir. Zafer ancak kendisinden daha byk olan bir gayeyi elde etmek iin
gerekir en belli bal vastadr. Gaye, fikirdir. Zafer, bir fikrin istihsline hizmeti nisbetinde
kymet ifade eder. Bir fikrin istihsline dayanmayan bir zafer pyidr olamaz. O, bo bir
gayrettir. Her byk meydan muhrebesinden, her byk zaferin kazanlmasndan sonra yeni
bir lem domaldr, doar. Yoksa bal bana zafer, boa gitmi bir gayret olur'' diye
anlatmada bulundum. Zaman mesafesi tesinde aklmda byle kalm bu iki noktadan
birincisi: savunmaya verdiin etin ve ypratlmaz bir dayanma manasn; maddi ve gereki
bir gr; tam bir milli savunma tarifini; Senin iradenin bklmez tecessmn; yani bir
imdiki zaman manzarasn dncemde belirtiyordu... kincisi de elde edilecek byk
kazanc, yeni lkye ulamak iin ancak bir yol ac merhale saymak dncesini; ileriki
rejimin ve devrimlerin ncs bir seziyi; yani, st imdilik rtl geilen bir gelecek zaman
tasarsn hayal ettiriyordu... O defterde yazl galiba bir nc nokta daha vard ki, neydi,
imdi pek hatrlayamyorum. O defter hl arivlerinde duruyorsa, senin nem vermi
olduun bir nokta daha bulunmu olacaktr... Burada, benim asl anlatmak istediim, senin
alma tarznn bir kesinin aydnlanmasdr. Kaytsz, hesapsz, notsuz hareket eder biri
olmadnn bilinmesidir! Defterlerinden yurdumuz, milletimiz iin; gr, anlay tarzn iin
daha kimbilir ne yararl dnceler kacaktr!..
Sen deil mi idin ki, bir kitapta okuduun u: Napolyon'a sormular: Programnz nedir? O da
cevap vermi ki:
''Ben yrrm, program benim hareketimden kar'' szne:
-''Evet amma o trl giden, sonunda, ban Sent-Helen kayalarna arpar'' dncesini ilave
ettin...
Hzn ne kadar keskinse, ln de o kadar kesindi. Yryn bile dne benzerdi:
Tetikte, tartl...
''Syleyeceiniz her cmleden sonra, yeni bir cmleye daha balamadan bir an bile dudanz
birbirine kavuturup aznz kapal tutun. Bu bir anlk susu srasnda zihninize gelecek
tedbirlerin okluunu tasavvur edemezsiniz'' diye bizlere sylerdin. Ve: ''Her gn, sabah,
akam, gece, ne zaman srasna getirebilirseniz; bir eyrek, yarm saat, ne kadar vakit
ayrabilirseniz, kendi iinize ekilin; o gn yaptnz ii gznzn nnden ve dncenizin
tartsndan bir defa geirin. uurunuzdan alacanz cevaplarn ne kadar faydal olacan
tasavvur edemezsiniz'' derdin... O apta bir adamdn ki, daha nceden de sylenmi, bilinmi
bu dnceler senin azndan iitilince ilkin senin bandan domutur tesirini uyandryordu.
nk onlar, sen byklkte bir insann denemelerinden ve tasdikinden gemi birer gerek
olunca yeni birer deer stnl kazanm oluyorlard...
.
Hamlelerinden nceki bir deti
Byk devrim hamlelerinden nce ka kere grmmdr: O iin stne atlmadan nce geri
geri ekilirdin; saatlerce, gnlerce, bakalarn syletir, kendin dinlerdin. Bir kap
gcrdamasndan bile irkilip ikillenecek titizlikte bir temkinli durgunluk iine sarlm
grnrdn. Sezilirdi ki iinin tartmalarn dinleyen dn susmaktadr; ta o ana kadar ki
zeknn elstikiyetini bir elik yay gibi usul usul kurup geresin!.. O zaman, gzne kestirdiin
iin stne bir yldrm aleviyle atlr; onu, kendi tabirince, ''muhakkakaa'' koparp alr; ancak
ondan sonra yatrdn, durgunlardn. Grdn ii ancak o zaman baarnla iine;
talkatinle de etrafna sindirirdin... Byk bir iten nceki tutumlu titizliin, atlganlk
balangcndaki kaplana; iten sonraki yumuakln da hazmeden arslana benzerdi...
Senin zeknn en hayran kaldm hassas: sonsuz cokunlukla sezgisi; harekete geecei
an amazlkla kestirii; ve yaptnda yanlmaz lsdr. Birinci Cihan Harbi'nde devlet
yanl tuttuu yol yznden ker ve yn, aresizlikler iinde kahrlanrken sen; milletin z
cevherini sezerek, sa duyusuna inanarak, genliine gvenerek, yalnz sen: ''Muhakkakaa bir
Sakarya kazancnn da Trkiye Byk Millet Meclisi Hkmeti idaresini daha gvenle
gelitirir olduu devre rastlayan zamanki hali... te ancak o vakit o manzara daha dorusuna
kavranm olur...
Yazlar kupkuru kesilen bir incecik ayla iki yakasndaki bir ka da st ve ide; ancak
birka yerinde birka tutam kavak; ara sra da urada burada ayak st dikilmi topraa
benzeyen ve zihinde: ''Allah insan nasl balktan yaratt ise insan da barnan ite byle
balktan kurar'' gibilerde bir dnce uyandran birka kerpi ky!.. Onlarn drt bir
yanlarndaki usuz bucaksz ve bir batan bir baa ssz krlarda bouna ot, bouna su, bouna
glge arayan ve kvr kvr, prl prl, lle lle siyah beyaz tyl postlar iki yanlarna selsebil
sular gibi dalga dalga dklen tiftik keisi srleri! Anadolu yksek yaylasnn kra
enginliklerinde yer yer ak kpkler gibi savrulup dalgalanan o srler!.. Bir de o bo krlarn
orta yerinden geen her kilometresi iin dayanlmaz oklukta garanti hakk alr, ve kara
sapanla srlm tarlalarnn baht ii verimini be on geli gidite smrp gtrr, yabanc
kumpanya marifeti bir demir yol!.. mparatorluun , en son asrnda, bir ksmck Anadolu'ya
ancak bylelikle salayabilmi olduu biricik ilerleme vastas denebilecek o pahal oyuncak!
Ve o yolun zerinden gnde bir iki defa bir kara solucan gibi kvrla kvrla gemekteki trenle
yaran zorlu oban kpekleri!.. Orann tabiat cmertliine rastlamam ve yzne insan
emei gememi vasfn bozacak, baka, hi bir iz yoktu!..
Teniyle canyla bellememi birine neresinin neresi olduunu bildirmeyecek kadar sr tutan o
manzara muhteem oraklk blgesi idi... Elde kalm vatan bu idi!..
.
Hayatna balam da, hayatn tketmi de sanlabilecek o toprak enginlii olanca kurakl
ile gelip Ankara'nn ta eteine dayanrd... Usandrc umman ancak o ehir kayasna
saldrnn en son ucunda sulak bir hazinlik balard! Oralarda o zamanlar sadece leyleklerle
kartallar ve akbabalar gezinip uuuyordu!
te senin, yurt kurtarp devlet kurmaya kaynak edindiin Engr, bu stma yata ile kendi
arasna yazsz, tarihsiz; sar yosun balam boz mezar talarnn karmakark kalabal
altnda yatan belirsiz llerinden bir set ekmiti!.. Kendi de boz kayalkl iki etin dadan
kale duvarlsnn brne st ste yaslanp yamanm trl renkte bask, yayk, az duvarl,
ok pencereli, yamru yumru evleri ile eski arkkri bayndrln kleler halindeki kalntlar
tesiri verirdi. Ona baktka, Fuzuli:
L'lve t iindedr vatanm
msrasn, kendi i ruh haletinin tasviri iin mecaz olarak deil de bural biri azndan gerek
olarak sylemitir sanlsa yanl olmazd!..
''En ma'murdu'' dedikleri ksm birinci cihan savanda yanm olduundan kasaba daha da
daralmt; Millet Meclisi kurulaldan beri ise ahlisi drt misli artmt... Yeni tabaka, o
tepenin dolaylarndan olan evre dalarn yamalarndaki yazlklara dalmt. Uzaktan
baklnca kervan srtlarndan uraya buraya gelii gzel devrilip devrilip atlm yk
denklerine benzeyen krmzl beyazl kck kck evlerini, yurdun drt bir bucandan
gelme ''yaban''lar yazl kl mekn edinmilerdi...
Sen, ite yurdun o srgnnden milletinle birlikte memleketi kurtarmaya kalkm gmenlerin
ba olarak, dman elindeki stanbul idaresince fetvalarla idama mahkm edilmilerin ba
olarak ankaya'da mekn tutmutun... Oras o vakit hakikaten bir br dnya idi; fakat
onlarn sand gibi ademe ve idama gtrecek batak dnya deil... Senin, inannla adem
batandan kurtararak idam edilmeye brakmadan diriltmeye baladn ve anla yaayacana
bir zerre phe etmediin vatann yepyeni dnyas!..
ankaya balarna geli gidi
Bulunduun tepeye akam stleri, ehirden kacak araba yok gibiydi. En mterisiz kalm
faytonlar bile ankaya adn duyunca bazen mteriye omuz evirirlerdi! nk ounun
atlar clzd, ve Kavakldere'den te yoku ok dik...
Demek istiyorum ki ankaya, Kudmunla yaz k oturulur bir yer olmaya baladktan sonra
da tat bakmndan pek gze alnr yer deildi...
Yazlarn o srtta geirmeye alm varlkl yerlilerden birka bile ilerini ikindiyin paydos
ederler; kara kuru merkeplerine binerek ehirden yola karlar; balarna siyah emsiyelerini
aarlar; sabrl ve sarsntl bir yolculuktan sonra ancak sular kararmasna yakn bir zamanda
balarna varrlard...
Baevleri
Yamaca yasl taraflar birer, ehirden yanaki yzleri ikier katl ba evlerinin alt katna
eeklerini ekerler, st katna da kendileri ekilirlerdi.
Sadece ahr olarak kullanlan o alt katlar tatand. Ev diye kullanlan st katlar ise dtan,
blme direkleri arasna balk kl biiminde doldurulmu bir sra yass tula, bir sra da
kerpi hartan yapma idi... Koyu topra iekler gibi neelendiren bu d yzleri o evlere bir
nevi Norman stil mimari enisi veriyordu!.. stanbullularn gariplerine giden bir nokta da alt
katla st kat arasnda ieriden merdiven olmay idi. Ata veya eee su ve yem vermek iin
baheden ilemek gerekiyordu. Daha garibi u idi ki ounda insan, evinde atnn veya
eeinin gbre kokular stnde yayordu. ounda kendi ihtiyac iin bahede evden uzaka
bir kyda kck kulbemsi bir yeri kullanyordu.
Garibe giden bir baka nokta da bu balarn hemen hepsindeki ev kapsnn yamatan tarafa
olup da ahr kapsnn ehir tarafna al idi. Bu, insana da, hayvana da dz ayak giri
salamak bakmndan belki kullanl idi; fakat zevkten yana eksik olduu da phesizdi.
Oturma katna gelince: orada, yerlilerin''gz'' tbir ettikleri karlkl iki oda; ortalarnda da
sofams, daha dorusu aralms, en hatr iin bir szle de ''ehniin''imsi bir setli boluk
vard. Mutfak eve bitiikti; fakat kaps baheden...
.
nderi olduun millet davasna inanp katlm nice nl kiiler, en tepedeki bycek
kkms ta evde sen olmak zere, ite bu yamataki byle kulbelerde oluklar ile,
ocuklar ile yazl kl yerlemi oturur gmenlerdi. Birinde, Maarif Vekili Hamdullah
Suphi (Tanrver); birinde Maliye Vekili Ferit Tek; birinde Matbuat Mdr Hseyin Ragp
(Baydur); birinde zmir mebusu Mahmut Esad (Bozkurt), birinde Bilecik mebusu doktor
Fikret, birinde ba yaverin Salih (Bozok), birinde refkat zbitin Mahmut (Soydan), birinde
merkez Kumandan Fuat (Bulca), birinde atl muhafz bl kumandan Faik Bey, kknn
bahesinde odams bir adrda da yverin Muzaffer (Klc)...
Derme atma eski balar, ite byle birden bire devlet semti, tarih iklimi oluvermiti!..
.
ankayallarn ou resmi i hayatlarndan bir ksmn Senin alma saatlerine gre
ayarlamlard. Sen, gece ''Meclis'', ''Heyet-i vekile'' toplantlarndan ge dnersen onlar ardn
sra biraz daha ge dnerlerdi.
Bir akam, Meclis'ten ktn. Araban ankaya semtine deil, Hkmet Kona'na evirttin.
Yanndakilere dedin ki:
- ''Bir heyeti vekile itim varm. Ben riyset edeyim istiyorlarm... Onun iin biraz oraya
urayacaz.''
Ve eski vilayet konann cmle merdiveninden yukar kata knca da:
- ''Sizler bu odada beni beklersiniz. eride biraz bulunaym. Sonra ankaya'ya beraber
gideriz'' dedin...
Bekleme odas kalabalkt, neeli idi: yverler, kalem-i mahsustan, heyeti vekile riyseti
kaleminden ktip beyler...
Fakat i, bir saat, iki saat, saat uzad. Akam yemei zamanndan iki saat sonraya kadar da
srd... Hl hareket iareti verilmiyordu!.. Bekleme odasnda ilk anlarn gllmeleri,
konuulmalar git gide eksilmiti. Herkese sadece iddetli alk basm deildi; biraz da tatl
uyku basyordu...
Nihayet, gece yarsna yakn bir zamanda, Karaolan arsndan, stleri parmaa geirilecek
gibi halkal seyyar kahveci tepsilerine yan yana dizilmi; -ekerleri ile incecik birer dilim
limonlar duran kck yuvarlak tabaklar da azlarna kapak gibi konmu- cam fincanlarda
yakut rengi aylar; bir baka tepside iki tabaa st ste yerletirilmi simitler; bir
bakasnda da st ste yatrlm dilim dilim kaar peynirleri getirildi...
Yurdu yeniden kurmaya alan Trkiye Byk Millet Meclisi Reisi ile vekiller heyetinin
resmi makamda akam yemekleri ite bunlard!..
Bunlar yenilip iildikten sonra drt saat kadar daha alld. Ve dn akamn on yedi
buuundan bu sabahn buuuna kadar hi aralksz on saat srm mzakereden sonra
toplant son buldu. Sen, sabaha kar kkne dndn. ankayal vekiller ancak gn aarrken
evlerine varabildiler... Unutmamal ki tepe arasndaki mesafe en az on , on be kilometre
idi... Ve o zamanki baht ii tatlarla bu mesafe ancak iki, iki buuk saatte alabilirdi... Ve bu
toplantlar sk sk olurdu!..
ankaya'daki tatlarn modernlik, konfor ve srat derecesi bir baremin rtbeleri gibi
makamlarn yksekliine gre kademelenmiti. Otomobil, yalnz Senin iindi. Galiba
Adanallar tarafndan hediye edilmi ak bir ''fort''la eskiden kalma bir de askeri ''Mersedes''...
Vekil olanlarnn hkmete verilmi iki atl faytonlar vard.
Mebuslardan hali vakti yerinde olanlarnn da birer hususi faytonu vard. Mahmut Esad gibi
genliklerine gvenenlerin ise sadece birer at... Yalnz Hseyin Ragp'n (Baydur) iki
tekerlekli ve bir ucundan br ucuna kadar arabann, drt ke bir kara kutudan ibaret
gvdesine mafsalsz iki kol gibi aklm iki uzun direkli, krksz, tentesiz bir acayip
brikas vard: tek atl, ''Apollo'nun ar'' derdik... Kvrm kvrm yollardan araba ve at kaskat
bir vcut gibi yekpre yrr giderdi; bir nice dnemete de ufak bir srme olsa iindeki
insanlar ve arka dolabndaki yiyecek ieceklerle birlikte bir hendee yan gelir yatard!..
Bir ksm da kiralk fayton bulamazsa Yakup Kadri (Karaosmanolu), Cemal Hsn (Taray)
ve benim gibi yayalar; yahut Cemal Hsn'nn Karaolan arsndan satn ald beygire
nbetlee binenlerdi...
svire dn beraberinde getirdii o ''ptikare'' golf pantolonu, sk belli, gzel kesimli ehir
ceketi ve zarif ipek boyunba ile Hanri Lavdan'n romanlarndaki kahraman resimlerini
andrr Avrupakr Yakup Kadri'nin Anadolu yaylasndaki elimsiz at stnde, banda
kocaman gm astragan kalpa sallana sallana dvud kahkahalar savurarak ankaya'ya en
alafranga kuvy- milliyeci giyiminde k, o bir tek ata da Lafonten'in mehur ''Deirmenci,
olu ve Eek'' masalndaki hli hatrlatr bir mana verdirir; insann iinde, bir garp medeniyeti
nostaljisi uyandrrd... Yakup, o tepelere kendi byle, kh yaya yrye, kh ata bine kard
da, seyyar karyolas at srtndan hi inmeden gelir giderdi...
Bu trl karyola, o zamanlar insann, tfek gibi yanndan ayrmamas gerekir bir koruyucu
aletti. Bu usl Edip Servet Tr ict etmiti: ankaya'ya gece yatsna davetli ise, daha
nceden karyolasn mekkreye ykletir, emirberi ile yola karrd. Yakup Kadri gece
yatsna geldiinde, seyyar karyolasnn kapaksz yklk iine kurdurulmasndan baka are
bulunamazd... nk, Sakarya'dan nce, birok ba evindeki pencerelerden bir ksm camsz,
hatta erevesizdi. Cam yerine onlara ''Hkimiyet-i Milliye'' sayfalar, mcun yerine irile, ne
irile, un bulamac ile kaplanr yaptrlrd. Rzgr estike bunlar sinekler gibi vzldard.
Kepenklerin arasndan ise, sabahlara kar yayla serinlii srrcasna sert eserdi...
Kuzey rzgrnn ta Eskiehir'den kopup yaln ve plak dalar arasndan bir nehir gibi
yayla darala geldii ovann orta yerindeki Ankara'dan keskin bir bolukla ayrlm ankaya
evlerinde, iklim ve ulatrma etinliklerinden yana, o vakitler adeta, kale burc veya
mazgallarnda oturulur gibi yaanrd. Ekmekle sebzeden, kmrle petrolden ilaca kadar her
bir eyin tedariki bir mesele idi... Alt yedi kilometreden yaknda manav, bakkal, frn, eczane
yoktu. Fakat her evde bir mavzer, bir filinta, bir tabanca, hsl bir silah, srf ihtiyaten vard...
Yoksa, o da banda emniyet ylesine idi ki kaplar kilitsiz yatlrd...
Mutfak raf, elbise dolab gibi daha nice aranlacak ey, tahtaszlktan, marangozsuzluktan yz
st kalsa da; tabak, rt darl her ne kadar kendini duyursa; sofralara bez yayg yerine
gazete ktlar kaplansa ve yemek, pitii kapta ikram edilse de, gen ve iyimser ruhlar
ankaya'nn o ilk yl, ba baheye, -yani vaktiyle allana az ok benzer bir tabiatakavumu olmann hazz karsnda u bu eksikliklere aldr etmiyordu. Hatta bu gibi
eksiklikler fedakrlk faziletinin adbndan saylyordu denebilir...
...
Bahar, yaz
Etrafn yabani gller ve buram buram kokan ideler kaplam yoluna girilince ankaya'nn,
mevsimleri yemi aalar ile, zm ktkleri ile, glgeler ve aydnlklarla, kck akar
sularla, hatta blbl demleri ve ku cvltlar ile belli eder bir kendine mahsus gzellii vard
ki insann hi deilse gzn oyalar, az ok iini aard... En gr ksm dere ilerinde sakl
duran o tabiat geri, biraz da siperde savunur, etrafn baskn kurakl karsnda kendini adeta
ancak kuytuluklarda barndrabilir zorluklu bir mdafaa hatt tesiri veriyordu. En sulak ve
korunmu yerlerinde bizim bildiklerimize benzer biimde serilip serpilmi servi kavak
demetleri ile geliken u bu meelerden baka btn teki aalarda bir bcrlk vard; zm
balarnda da ayn bodurluk gze arpard... Kesme talarn stnde ve keskin gnein altnda
ou, ksr bir mr sryordu!.. O topran kiraz, eftali, malta erii, incir gibi yemi
aalar tand yoktu. Fakat bildii ve tad aalara, biimlerinden hi umulmayacak
tatta yemiler veriyordu: Armutlar ve kayslar gibi...
Yama duvarlar ile evrili o dere ii balklarnn srtlardaki yzleri, sarp dalgal bir sarlk
ummn idi. O ummnn btn gzellii, engin yalnzlnda idi. Onu giydirip canlandran ss
ise bulutlarn topraa vuran koyulu akl, irili ufakl akisleri idi. O k ve glge oyunlar,
topran kaskatln, tpk meltemler ekin tarlalarn bir kouta dalgalandrr gibi
hrelendirirler, yumuatrlard... Zaman zaman yaylann barndan anszn bir nefes, bir hava,
bir rzgr kabarr; birden hrn bir duman boras koparr; altn renkli bir toz saana ehrin
yzn bir anda mthi bir bulut halinde sislendirirdi. Her yan durgun k ve scak iinde
iken ta uzakta bir kenardan ikide bir byle havalanan bu hortumlar, burkula burkula ge
doru ahlanrlar; bir yerde yoalrlarken baka bir yerde ba kaldrrlar; koca yaylay bir
ucundan bir ucuna ejderler kouur gibi kaplarlard. Onlar ancak ''krk ikindi'' vakti yaan
yamur kamlar, yattrrd; o kadar...
etin yerdi o zamanki Ankara yaylas ve yamalar; ancak yrei salamlarn ve gz
peklerin dayanp direnecekleri bir yer!.. Orta Asya steplerini, derin ve uzak ''Gemi''i, ''z'',
''kk'' akla getirir bir tabiat; tam, sen ba emezlikte bir kahramana yarar bir zemindi o...
Allm da gzden kaybedilmi bir baharn ekli, manzaras nasl kknn bahelerindeki
kavaklarn altlarnda, bitiik dere ii balarndaki blbl demlerinde; nasl bir yanndaki
Hseyin Gzi dalarnn erkek duruunda ve bir yannda her rengine hayran kalnan przsz
gne batlarnda sezilirdi ise tarihin manas da senin konduun, konakladn tepede kendini
yle belirtmiti. Hele o ilk yazn ilk mehtaplarnda...
...
Mehtaplar
zclkten zgecilie doru bir geli gidile derecelenerek artan inen itirazlar, hep birden
ayaklanyor!.. Onlara bu geri ekilmenin asla bir yenilgi aresizlii saylmayp bilakis daha
sk ve kesin bir savunma tedbiri gerektirir olduunu anlatmak gerekti. Yarn dnp
korumak ihtiyat ile hatta daha gerilere ekilmek ihtimali de olduunu aklayarak ruhlar
ksmekten, ylmaktan kurtarmak gerekti!.. O sk gnlerde, arkadan askerin banda, sen
meclisin banda cephe tuttunuz; ruhlar dincelttiniz; savunma gcn keskinlendirdiniz. Ve
yknty nlediniz...
O geri ekiliin sebeplerini sen, byk nutkunda maddeler gstererek aklyorsun.
Bakumandan yetkisi ile en doru gr, olaylarn belgesine dayanarak en yanlsz anlat,
vicdanl, insafl bir zeki insan mant ile en doru hkmedi senin o szlerindir. Tarihe
aklam olduun o olay, yanl hesaplarla ktye yorumlanan dnceleri her vakit alt
edecektir...
...
Asker, Bat cephesinde yeni durumu, salam ruhla karlarken Byk Millet Meclisi'nde
gnlerce, gecelerce yaplan tartmalar, ekimeleri, yorumlamalar, bilir bilmez dnce ve
hkm ne srmeleri, ileri geri sz etmeleri ve znt belirtmeleri sabr gstererek dinledin.
Onlardan kiminin gerekten derin yurt akndan, kiminin samimi gr ayrlndan geldiini;
fakat kiminin yanl hesaptan, kiminin iten pazarlktan, kiminin alttan alta sana ihtiras
kondurmasndan, kiminin akl erdirememekten ileri gelebileceini bilirdin. Kiinin kuvvetine
inandn kadar, zaafna da inann vard!.. Her eyden nce, Meclis'in duygululuunu yerinde
buldun. Denilenlerin iyi niyetten ileri geldiini kabul ettin. Kendin de insandn; vicdanl,
insafl... in bykln ltn, hrnlamalarn keskinliini tabii buldun. Milletinin sesleri
nnde cesaretini ve tahammln, hi ekinmeksizin, imtihandan geirdin!.. Kuvvetin ve
bykln bu kavrayta da kemalini gsterdi... Durumun nemini, alnacak tedbirin
kesinliini ve yaplacak iin zorluunu gizlemedin. Sorumluluu zerine almaktan
kanmadn; fakat, artlarndan da geri dnmedin!.. artn: davanda dorudan doruya
dilediin yetki ile bana buyruk olmakt. Seni dinleyecek milletinin hi dnmeden sana
uymasn kanun ettirmek artyla, kendini, iradeni ve dehan gz krpmadan atee atmak iin
krk kemikle yola dtn!.. Davasnn baehrinin yle zorlu bir durumunda milletinin
egemenlik kaynandan eline berat alarak ban dava yoluna koymaktan saknmam
sencileyin bir bakumandan tarihte az grlmtr!..
...
Grmtn ki daha nceden elde edilen ve Bat Anadolu mdafaasna kk olan ok nemli
baarlara ramen, sayda stn ve yardmdan yana besli dmann istenildii gibi geri itilip
yok edilememesi balca iki sebepten ileri geliyor: O zamana kadar ki u bu i siyaset
durumunun zorluu gz nnde tutularak umumi seferberlik yaplamyordu ve btn millet
hep birden can ile, mal ile, hizmeti ile savaa katlmaya arlamyordu... Yani Kuvay-i
Milliye ad ile anlan tm kudret toptan harekete geirilemiyordu...
Bakumandan olur olmaz karargh kurdun. Daha Ankara'dan ayrlmazdan nce hemen ilk
gnlerde, orduya bal bir ''teklif-i harbiye'' komisyonunu yrrle koydun... Millete On
Emrini yaynladn!...
Bunlara gre her evden askere bir kat amar, bir ift ayakkab, bir ift orap istedin. Halkn
ve tccarn elinde bulunan mallarn insan giyim kuamna yarayl; hayvan donatmna
elverili olanlarndan yzde krkn vergi olarak aldn; karlklar ileride denmek zere...
Zahire, hububat, hayvan ve yem de yle... Ordunun ihtiyac olan yaktlarn; fen
malzemelerinin de yle; yzde krkn... Tatlarn ancak, yzde yirmisini aldn. Fakat buna
karlk halk, kendi elinde kalan tatla ayda bir defa, orduya bedava tama hizmetinde
bulunacakt... Metruk mallar, ordu ihtiyacna kullanlmak zere aldn... Halkn, elindeki
silahlar, kurunlar ile birlikte gnde hkmete teslim etmesini emrettin... Demircilerin,
dkmclerin, maragozhanelerin, sanayi imalathanelerinin ve yapma, iletme kabiliyetlerinin
listesini karttn; sahiplerinin isimlerini not ettirdin...
Bylece bir ka gn iinde memleket, birden silkinmi; olanca hz ile yrye gemi ve
orduya balanmt... Bu, ''Btn millet ordu iin; ordu da zafer ve istiklal iin!..'' mantnn
ve felsefesinin harekete gemesi idi. Bu, imdilerde ''topyekn'' ad verdikleri sava usulnn
belki de ilk uygulanmas idi!...
Milletin ve devletin kalm davasn ''behemahal'' milletin ve devletin lehine halletmek grevini
zerine alm sorumlu ve kararl adam olarak ii o kadar titizce sk tutuyordun ki hi bir
noktay, hibir buyruunu takipsiz brakamazdn... On Emrinin tam ve abuk yerine getirilip
getirilmediini kontrol etsinler diye baz vilayetlere stiklal Mahkemeleri gnderdin... Halk
geri 1877-78 harbinin ''kaaime'', Birinci Cihan Sava'nn ''i istikraz'' denemelerinin ac
hatralarn unutmu deildi. Fakat senin szne ve iine yle inanyordu ki zora
bavurulmasna ve cezalar verilmesine hacet brakmad. Hibir fedakrl esirgemedi.
Dilediini yksnmeden verdi...
Buna karlk, Byk Zafer kazanlr kazanlmaz, ikinci Byk Millet Meclisi'nin yrrle
koyduu ilk kanunlardan biri de ''teklif-i harbiye'' bedellerinin millete denmesi kanunu idi...
Bu, yle mstesna bir olayd ki, millet gznde hkmet szne inan ve devlet vaadine
gveni arttrd. Trk parasnn dnyada itibarn salad.
Tarihe ders kalacak gzellikteki bu ii bakumandanlnn daha ilk gnlerinde ite bu On
Emrinle gerekletirdin. Cepheye yle gittin...
Tarih Sakarya muharebesenin ilk gnlerini senin, Malkyndeki Alagz'de bir ''hm'' evin
iinde, yatar gibi uzanm olduun yerden idare ettiini biliyor...
.
Sakarya'nn ilk savunma hareketleri olurken eldeki bir ka eya da ihtiyaten Kayseri'ye
tattrldktan sonra bir yorganla bir ilteden, iki kap kacaktan ve yerli kerevetlerden baka
hibir deme dayam kalmam bir nice ankaya evinde yle bir ka hafta geti ki srtta
kalan tek gmlek de akamdan ykanr; gece serinliinde iyice kurumaya yz tutmadan nce
t yerine dizler arasnda gerile, gerile ellerde ekile okana buruukluu yle byle,
olabildii kadar giderilir; sabahleyin gene srta geirilirdi... O devirde mavzerleri yatak
odalarnn duvarlarnda asl ve eerlenmi atlar kaplarnn nnde bal durarak bei alts
bir evde yaayan stiklal Mahkemesi azas mebuslar, kararl ve sonuna kadar mcadeleci
arkadalar balarda kalmt. Onlarn ehirden sefertas ile getirdikleri yemekler, karavana
usulnce hep bir arada yeniyordu. Nimeti olan evlerden nimeti kalmam evlere yamalardan
inilerek ve yamalara klarak birer kap yiyecek gnderiliyordu. Herkes, yamasn kendi
yamyor, skn kendi diyordu. Hi deiecek gmlei kalmayanlar, buruuk ceketlerinin
altnda mintan yerine alacal bulacal pijama ceketi giyiyor, Meclis'e ylece iniyordu. Nefer
dolakl, svari klotlu, sivil ceketli, boyunbasz pijama mintanl, fakat koskoca ve pasparlak
Kuvay- Milliye kalpakl mebuslar, grm olanlar hatrlayacaklardr, o gnlerde Meclis'te
seyrek rast gelinir manzaralardan deildi!..
.
Birden bire ssz kalm ankaya bahelerinin birer kenarnda dz tahtadan yapma drt ke
hamur tekneleri sanlacak ahap havuzlarn orta yerlerinde dikili galvaniz mal su
borularndan grl grl kp bir knkten yere akar gibi harl harl boanarak kendi kendine
sylene sylene fskyelik eden incecik kaynak sularnn etrafndaki aalarda braklp
gidilmi altn taneleri gibi sallanan son kayslar ve yeni yetime zmler o balarda bei alts
dayamsz demsiz bir evceizde konaklam arkadalara tabiatn o gnlerde bol bir yemi
ikram oluyordu...
.
ankaya'ya top homurtular drt gn ve gece git gide daha yakndan akseder oldu idi. Bir
sabah Ankara'nn stnde bir ka an bir dman ua bile dolat idi. Bununla beraber herkes
bir mjdeyi bekleyi iinde salam yrekle dimdik duruyordu. nk herkes senin Meclis'e
gnderdiin: ''Dman ateten bir Trk duvarna arpmtr'' haberine gveniyordu...
Btn Sakarya sava boyunca Meclis cephesini bir an bile gznden ve dikkatinden uzak
tutmadn. ''Erkn' Harbiye-i Umumiye''ye gnderecein vaziyet raporlarn o makamdan
edinecei bilgilere gre gn gnne Byk Meclis etraflca aklamakla Trabzon mebusu
Hsrev'i (Gerede) vazifelendirdin. Bu i iin ona yeniden bakumandanlk kararghnda yer
verdin. Kurmay subay Hsrev, daha nceleri, seninle Anadolu'ya gemi olan ilk
kararghnda hareket ubesi mdr idi.
Hsrev her sabah Meclis'te kara tahtaya beyaz tebeirle bir harita izer, o haritann zerinde
savan her yeni gelimesini, etrafna merakla birikmi milletvekili topluluuna, en kk
noktalara varncaya kadar aklard. Son durumun manasn eskileriyle karlatrarak
yenisinin deerini iyimser yorumlarla belirtirdi...
Onun en z kaynaktan alnma bilgilere dayanan o yetkili konferanslarn -asker, sivil- btn
mebuslar can kulayla dinliyorlar: maneviyatlarn bir kat daha ykseltiyorlard...
...
Meclis'in iinde her gn bu konferanslar verilir ve gizli oturumlarda heyecanl, galeyanl
mzakereler edilirken, Meclis'in nnden de istasyona doru her gn blk blk ''ikmal
efrad''; ve istasyona giden Engr caddelerini o zamanlar haftalarca gece gndz en tiz
perdeden en dvdsine kadar hi dinmesiz, dinlenmesiz haykrlar ile doldurmu dizim
dizim kanlar, kanlar ve kanlar geerdi...
Boalm kadrolar dolduracak o ikmal efrad, cepheye, alacak mintanlar; trl biimde
poturlar; bacaklarna gh sicimle, gh aputla dolanm toz rengi arklar; salp tketilmi
memeler gibi sarkan taarcklar ile art arda kyl kafileleri halinde yetitirilirdi!..
Ve kt yollu Anadolu'nun her bucandan Ankara'ya getirilmi, Ankara'dan da hemen cepheye
iletilmesi gereken yiyecei, iecei, giyecei, rtp barndraca, cephaneyi, mhimmat, her
eyi, her eyi o sra sra kanlar, istasyon meydanna doru hamarat karnca dizileri gibi
gtrrlerdi!.. Brleri brlerine km bezgin kzlerin, kuyruklar ile sinek sava sava,
ar ar yrttkleri o kanlar, tozdan topraktan yn gibi arm sal, kocam gibi kavruk
ve krk derili on-onbe yandaki olan ocuklar ve balar, yaralanm balar gibi, smsk
ak evrelere drlm yank yzl Anadolu kadnlar yederdi... Evlerinin temeli erlerini,
canlarnn can oullarn, civan kardelerini, gnl orta szllerini dman karsna dikmi
o kadnlar onlara imdi de arkalar sra kendilerini besleyecek yiyecekler ve dmanlarn
kovacak cephaneler gnderiyorlard. Tarihin tand gndenberi Trk kahramanlarnn
kayna olmu bu kutsal varlklar ta Rumeli'nin Viyanasndan Anadolu'nun ok uzandaki
Hint kylarna, Afrika llerine kadar ko yiitler yollam ninelerinin, analarnn geleneine
uyup bu kez de kendi paylarna den fedakrl devlet, millet urunda bir kader borcu
olarak inanla, gvenle umutla, amala bir daha tazeliyorlard...
Kzgn gnein altnda cepheye gidecek efrada, aasz ve glgesiz uzun istasyon yolunda, o
kanlarn ac feryatlarndan baka bir ses yoldalk etmezdi... Gideceklerin ruhlarna hasretli
bir eyler anlatarak konuan yol arkadalar gibi bu sesler de, istasyon meydanna varnca
susard; bir kutsal yol banda adeta bir anma ibadeti iin susar gibi...
Kanlarn btn bu azar azar getirdiklerini, istasyonda bekleyen tren, cepheye bir an nce
ulatrmak zere hep birden, brne istif ederdi.
Mustafa Kemal'in yannda Ruen Eref naydn
Ve stlerinde ''Krk kiilik'' diye yazl furgonlarna ikmal efrad; svari ve topu atlar;
cephaneler; erzak; geliigzel tklm tklm doldurulan bu tren, artk cepheye doru kalkmak
iin, oradan dnecek einin gelmesini beklerdi... O beklenen tren, ileriden getirdiklerini
istasyonun rampalarna boaltmaya balaynca, gidecekler, bir an, bir takm ezilmi muzka
borular, sap kopmu tfekler, namlular zedelenmi toplar, krlm dingiller arasnda bir ok
arkadann, hemehrisinin sava meydanndan buraya gene hep kyl klnda, fakat kimi
sedye iine yatrlm; kimi ba kolu sargl kimi mecalsiz ellerinde kck torbalarn tutar
olarak, -ya onarlacak insan, ya dzeltilecek, ya da bsbtn ii bitmi hurda eya halindeindirilip brakldklarn kendi gzleri ile grrlerdi!..
Ne hazindi o dnler!..
Biraz nce mallarn getirip istasyona boaltm ve seslerini kesmi kanlar yeniden
gcrdamaya balard. Kimi, bei alts bir arada hafif yarallar alr; kimi, abucak bir hasta
yata haline konarak sadece bir tek ar yaraly alr; hepsini birden trl perdeden iniltiler
halinde hastane yokuuna doru karrd..
Ne hazin dnlerdi o dnler!..
Cepheye gidecekler, bu dnenleri gene kyl klklarnda grnce anlyordular ki Ankara'da
kendilerine verilecek niforma olmad gibi belki cephede de stlerine giydirilecek asker
ceketi, bacaklarna dolanacak haki dolk kalmamtr veya hareketin kzmas bu deimelere
vakit brakmyordur...
Hastaneye gtrlenler, yollar stnde gryorlard ki Hacet Tepe eteklerine kazlm ve
azlar ak braklm mezarlar belki kendileri iin olacaktr! Fakat ne gidecekler
dnenlerden rkm; ne dnenler, gideceklere acr yz gsteriyordular!. Gidecekler de,
dnenler de ayn cesaretin iki merhalesini, fakat bir tek btnln belirtiyorlard..
Gidecekler arasnda, yarn nihayet br gn kendileri de bu dnenler gibi olacaklardr
dncesiyle tasalananlar var m idi? Yzleri bir ey belirtmezdi. Onlar, tm yiitliin devam
olarak yola kyordular; hi umurlamyordular!.. yice bellemi gibi idiler ki yiit olmak iin
mutlaka klk gerekmez; yrek yeter... Bu da onlar da vardr... Onun iin yollarna, fsltlar
gibi ark sesleri kara kara gidiyordular; hem de gidecekleri ufuktan Ankara dalarna top
homurtular aksettiini kendi kulaklar ile duya duya!.. Hi telasz, istasyondaki
musluklardan mataralarna sular dolduruyorlard! Devlet urunda, millet yolunda olduktan
sonra Hakk'n emri ne ise o yerine gelecektir dncesine inan balayarak lme bile
aldrmyorlard!..
Gnler ilerledike ve sava gn gnden kztka ruhlarda hz ylesine artmt ki yararlar
salansn diye cepheden Ankara Hastanesi'ne gnderilip yatrlm yirmi, yirmi drt kadar
gazi er, sz birlii ederek bir gece, daha yaralar iyilemeden hep birden gene cepheye
kamlard. Bakumandan olduun gn, Byk Millet Meclisi'ne bildirdiin u: ''Dman
vatann harem-i ismetinde bomak'' vaadine btn Trkler ite yle inanyordu. Her silah
altna ardn Trk kyls yurdunun istiklali uruna Sakarya dnnde cann,
saknmadan atee atyordu. arnn millet zerinde tesiri yle bymt!.. Ve tren
Ankara'dan iki istasyon ilerisindeki Malky istasyonuna ite bu ruhla adamlar gtryordu!
ve Malky istasyonundan Ankara'ya bu ruhta yarallar dndryordu!.. hudut bu kadar
daralm olduu bir zamanda bile o ruhlar olanca enginliklerini ve stnlklerini bir an dahi
elden yitirmemilerdi!.. Sen, ite, yoksuzluklardan ylmam; gcnle yaratm, hznla
diriltmi; orduyu bu yksek inana eritirerek yrtm ve stn getirmi byle yce bir
babusun!...
Gerekten o vaadin yerine geldi. Dman Sakarya'da alt oldu... Ne idi sessiz Ankara'nn o
kazan mjdesini ald geceki sevinci, hey!.. aydnlatacak nesi kalmsa onunla birdenbire
donanp sslenmeye kalk! Davullarn gkler gibi gmbrdeyii! Alevden yelelere benzemi
mealelerin kkrercesine yanlar!.. Simsiyah yaylann orta yerinde koskoca bir da, kendi
bana ldayvermiti!.. Milletin nesillerdir gzledii zaferin tan yeri mubarek Anadolu
gecesinin karanl stnde kendini nurdan izgilerle belirtmiti...
.
Ankara'ya zaferinle dndn. Meclis srekli alklar iinde sana mirlik rtbesini ve gazilik
unvann verdi. Sakarya meydannda nasl zerinde asker rtbesi yok idiyse Meclis krssne
ktnda da zerinde niforman yoktu. Fakat muzaffer adamdn. anl yzn, rahat vicdann,
vekarl szn vard!..
Sakarya'nn manasn, sresini ve nemini Meclis'e aklayan duygulu nutkunu sylediin gn
de zerinde niforman yoktu... Esasen, sen meslekten yetime sahici mareal olduun halde
teri krssnde bir defa bile niformanla grnmedin. Demek ki kendin olmak rtbesi senin
gznde her rtbeden stnd! Bunun byle olduunu zaten daha milli hareketin
balangcnda zarif niforman, srma apoletlerini zerinden karp, kendi tabirinle: ''simple
citoyen'' olmakla da gstermitin.
Derne llerinden, Balkan dalarndan, anakkale srtlarndan beri her birini bir mertlik
meydannda grdn hizmete ve baardn kazanca karlk aldn rtbelerin izlerini
tayan niforman ite yeniden, fakat imdi artk askerlik mesleinin en yksek rtbe iaretini
tayacak bir stnlkle giyecektin...
Sana niforma dikmek iin ehirden kke terzi gelmiti. Fakat bu kere ceketinin omzuna
apolet gibi deil; sadece yakasna, btn o zamana kadara konmu mirlik iaretlerinden
bsbtn ayr bir iaret konuyordu. Bu, defne yapraklarndan srma bir erevenin orta
yerinde parlayan bir tek iri yldzd...
''Sine-i millette ferd-i millet'' olarak millet davasna girien byk adam! ite, muzaffer millet
ordusunun mareal bakumandan olmutun... Sana verilen bu yeni rtbenin ve unvann senin
gznde en gerek deeri, Babli hkmetince Sana reva grlm feci yanll milletinin
kadirbilirlikle dzeltmi ve askeri disiplin bakmndan millet ordusunun banda meru ve
kanuni bir bakumandan niformas ile bulundurmay salam olmas idi. Bu rtbe ve bu
unvan seni ve vazifeni dnya nazarnda ite bylece merulatrm oluyordu... Fakat senin
yznde btn srmalarn ve yldzlarn n aan bir gne parlts vard. ankaya'nn
yollarnda alelade maddi bir insan gibi geerken bile gzlere, antlam bir lmsz
kahramann timsali tarihin iinden geiyor; ve yeryznn ankaya tepesine deil, lknn
doruuna kyor gibi ykseliyor grnyordun!
Sen, milletin marealiydin. yle iken bu niforman bile Mudanya Mtarekesi imzaland
gn zerinden kardn. Onu, Ankara'da bir manevray idare etmek, foto brahim Sreyya'nn
asker niformanla bir resmini karmak iin senden ricada bulunmas gibi bir-iki vesileden
baka mrnn sonuna kadar, benim bildiime gre, hemen hemen hibir daha giymedin!
Hibir trende, marealliini tehir etmedin!.. Seni sevenlerden bazlar cumhuriyetin onuncu
yl bayramnda nutkunu syleyecein gn halka niformanla grnmeni ok rica etmilerdi!
niformann sana pek yaktn ve milletin de houna gideceini sylemilerdi.
- ''Ne mnasebet! Ben tekad olmu bir askerim... niforma nasl giyebilirim!'' diye cevap
verdin.
O gn, zerinde siyah geni pelerininle, zarif ''frak''n vard. Bir de gsnde sadece yeil,
krmz kurdeleli istiklal madalyan...
Sen atafat gsterisiyle n kazanmay beklemekten o kadar uzak bir ciddi ve mantkl
adamdn ki!.. Babuuluk, nderlik senin znde ve sznde idi; rtbende ve srmanda deil!
Fakat, onlar takp taktracak olduunda onlar bile senin zerinde ve senin sayende
imrenilecek birer mana alrlard! nk sen bakalarnda olaan gibi duran her eye
olaanstlk salayacak yaratlta bir adamdn. Rtbe: seninle rtbe; makam, seninle
makam; mekn, seninle mekn oluyordu! yle gerekten bir byk adamdn sen!..
Gz'
Zafer olunca ruhlarn, aalarn, kularn sesi, havann rengi deimiti. Ruha yeni bir z
yryordu. Etraftaki sonbahar, ilerde am o ilkbahar neesi karsnda yanllkla byle
solgun grnyor sanlrd. Gnlden yle bir hz tamakta idi ki, elde olsa, insann u gz
deitirip ilkbahar yeniden balataca geliyordu...
Daha gerilere doru yola karlm aileler, arlklar ve ev bark ankaya'ya dnmeye
balamt. Ankara, sessizliine dnmt... Dman krlm ve gerilemiti. Gnller feraha
kmt. Fakat iler bitmemiti. Gndzl geceli almalar gene eskisi gibi, hep o
manzarann iinde yle srp gidiyordu...
...
Geceler
Unutulur mu o zamanki bozkrn biteviye karanl iinde o tepelerden ankaya'ya dndn
ve ankaya'dan o tepelere gittiin geceler...
Gndzleri ankaya'dan baklnca, grn bombo bozkr epevre kuatm bo dalarn
orta yerinde tek bana meydan okurcasna dik duran bir koca ehram andrr Ankara'nn, zifiri
karanlklar basnca urasna burasna geliigzel hafifecik serpitirilme bir ka kla kendini
ancak belli edebilmesinden kinaye, o vakitler Yakup Kadri'nin pek gzel benzettii zere
kvlcml klle tepeleme bastrlm bir mangal hatrlatr geceleri unutulur mu? Gze ve ruha
bir bayndr ehrin prl prl gece halini sezdirmekten ziyade yabana atlm bir bakmsz
bucan olanca garipliini kerten o ssz geceler!.. unutulur mu bir yayl koltuun, boyal
bir tavann, beyaz gmlekli bir lambann elden yitirdiimiz bir diyarda kalm sevgililer gibi
zlendii o kuru tahta iskemleli, kaskat ktk sedirli ve sar petrol kl geceler!.. Hm yapl
yzlerindeki eri br tahta kepenklerin yar kapal ereveleri iinde ferleri snm gzlere
benzer camsz pencereleri, -kadifelerinin havlar yer yer anp siyah dokular lekeler gibi
meydana vurmu- Bilecik atmas yastklarla rtl ba evlerindeki geceler!.. Bir fener
nn bile insana kendi ehrini aratacak yaman bir kudret olduunu, ilerine dm
olanlara retmi olan o gurbet geceleri!.. Snk yzl kasabann karsndaki usuz bucaksz
yayla karanln sadece bir yannda baht yldz gibi l l yanarak istasyonu bildiren o yedi
parlak fener... O yandan doru gelen ve gnlleri yolculua kmak hasretiyle ikide bir
szlatan lokomotif sesleri!..
Geceler ki kulbenin kepenklerini rtmek iin pencereleri her kim amsa o uzak klarn
karsnda bir an dnce ile duralard... ''stanbul'un kprsn ne kadar andryor ah!..'' sz,
bir kavuma dileinin nakarat olmutu... Bir hafta, iki hafta deil; aylarca, mevsimlerce bir
yl, bir buuk yl!..
Fakat: ''az, uz; dere, tepe dz'' gibi szlerle balar bir masal diyarndaki evvel zaman
almlln ie sindirici; mesela bir yiitler ordughndaki heybetli otan gece halini hayal
ettirici bir destani taraf olduu hi akldan kmayacak o sava yllar geceleri!.. stanbul'dan
gelenlerin o zamana kadar baka hibir yerde eine rastlamam olacaklar berraklktaki derin
gnde iri, ufak, keskin, uuk, prl prl, saysz yldzlar am geceler!.. Bu snk, bu
cefal yeryznn stne sonsuzluun mit, ferah, gven verici bir tebiri gibi alm o
gkyz enlii!..
.
O zamanki bozkr gecelerinin biteviye karanl iinde ite o gkten kaym yldzlar gibi
uuan klar, -yani elde kalabilmi drt be otomobilin klar- bu tepenin birinden birine
seirtirdi; yanlzlklar iinde, uyumayan bir almann yol haritasn resmeder gibi aydnln
belirtirdi... Bunlardan en bykleri, senin arabann klar idi. Bu tepenin birinden birine
en ok ve abuk rpna rpna koan onlard!..
Onlarn kousu, o yanlzlklarda gzlerin alt, arad, belledii, bekledii seyran olmutu:
Karanln iine doru gkten szlyor gibi grldler mi, bilinirdi ki ''Erkn- Harbiye''den
dnyorsun... stasyondaki yedi n arasndan kopup ayrlmlarsa, anlalrd ki ''kalem-i
mahsus''dan kyorsun... Ankara'nn eteinde birden bire grnrlerse: ya Meclis'ten, ya
hkmetten geliyorsun...
Hasl, onlarn belirileri; yoallar; ynelileri birer ayr yorum konusu olurdu: Yaklarlar,
yaklarlar da sner yz gsterdikten sonra daha irileirlerse anlalrd ki otomobilin Dikmen
Caddesi'nden ankaya yoluna sapt; kaybolunca Kavakldere'ye vard; havaya bir uuk
aydnlk pusu yaymaya balamsa yokua trmanyor demeye gelirdi... Artk biraz sonra
makine sesi iitilmeye balard. Hemen ard sra da iki keskin k karanl hzla yrtar;
tepelere, dere ilerine seyrek seyrek serilmi serpilmi ba evlerinin alaca petamallar gibi
krmzl beyazl yzlerinden birini bir urada, bir burada, bodur bir badem veya clz bir
armut aacnn heyulas ile bir arada karanln iinden bir an ayrp belirtir, sonra hemen
gene siler ve ite byle, yamalara yer yer birer akm aydnlk sere serpe uzaklar giderdi!..
Ard sra koyu karanlk gene eski biteviyeliine kavuurdu... Artk o karanln iinden doru
bir takm yorgun nal tkrtlar, biraz daha gese de hafif yryler, konumalar kulaa
arpard. Bunlardan anlalrd ki bulunduun yerden kke kadar saatlerdir yolunu
beklemekte olan Rumelili atl nbetilerle Karadenizli yaya nbetiler de dnyorlar...
Uyanklk faslnn en son demleri demek olan o akisler de dinince her ey bsbtn gecenin
derinliine gmlrd. O kadar ki, ondan sonra dmdz bir su yz uyurluu balam
karanln ssz durgunluu iinde bir nal tkrts, bir ksrk bile halka halka byyen bir ses
nemi alrd!..
Baz geceler de sen dndkten sonra ge vakit bir faytonun, iki faytonun getii duyulurdu:
Yoku yukar ktklar ve yoku aa indikleri atlarla tekerleklerin baka baka kardklar
seslerden belli olan bu geiler bir ''vekil''in, bir ''kumandan''n veya birka ''mebus''un bir i
iin gece yarsna doru kkne geldiini veya gece yarsndan sonra kknden dndn
bildirirdi...
.
Bundan baka elde daha ne kadar k kalabilmise senin bulunduun tepeye doru ta gece
yarlarndan sonraya, ta fecre kadar koup geliyor, koup gidiyordu. Vaktiyle Yldrm
Bayezid'in Aksak Timur'a yenildii ve devletinin ykld ovann bir ucundaki bu ehrin teki
tepelerinden bu geliler, bu gidiler gene o ovann, imdi gzlerden rak, fakat rahattan uzak
bir ucunda, dnyann varlmza el uzatm olan saldrganln yenecek, yurdumuzun
kurtuluunu salayacak bir zaferin hazrlklarn gerekletirme urunda giriilmi uzun bir
didinmenin rpnlarn karanla, bir nabzn atlar gibi nakediyordu!..
.
Gz Sonlar
Tee, o zamanlardan kalma daha baka bir takm ses ve k yorumlar imdi bir kasrgann
burgalarnda kouan yapraklar gibi zihnin bir bucandan bir bucana karma kark
savruluyorlar!.. te, mesela, o yln gz sonlarna doru ara sra sabaha kar kan
iniltilerinden uyanld olurdu... Uyku mahmurluu arasnda insan iini rperten o mersiyevi
lklar kkne Kzlcahamam ormanlklarndan am ktkleri getirildiini mjdelerdi!..
Milli Mdafaa vekili Refet (Bele) Paa'nn Kaya stleri ile cepheye tren kaldrd o
gnlerde kok kmr tasarlamak o vakit ki Ankara evlerinde elektrik , odalarnda yayl
koltuk ve musluklarnda kumpanya suyu ummak soyundan bir acayiplik olurdu... Hem
Sakarya Sava kazanlm olmasna ramen cephe dediin neresi idi? Ankara istasyonundan
alt yedi istasyon ilerisi... Hudut dediin neresi? Bier'den, Sivrihisar'dan biraz berisi... Ondan
tesi hl hatra ve hl hasret!..
Onun iin, o k, souu yaman, tipisi dumanl ve balklarna azl kurtlar iner ankaya'ya
ara sra taze reine kokular yayan bu ktklerin tann mjde sz ile anmak yerindedir...
Hele ankaya'nn o ilk ylndaki klk hali biraz daha gz nne getirilirse bu szn
mbalaa saylamayaca bsbtn anlalr.
ATATRK'
ZLEY
II
RUEN EREF NAYDIN
NDEKLER
K
41
43
50
O ve annesi
51
Ordularn yryor
Alaehir
40
52
54
Salihli 64
Turgutlu
67
Belkahve
71
Nif
78
zmir'e doru 82
zmir'in iinde 85
Karyaka'da 92
Evini hazrlayanlar
93
105
108
K
ankaya balarndaki yazlk eya, btn arlklar geri gelmi olsa da ka yetemiyordu. Bu
evlere o k iin, olabildii kadar yeni bir eki dzen verilmek gerekiyordu. Fakat bunun iin
Karacaolan arsnda ne bulunabilirse ona katlanmaktan baka are yoktu. Hele rzgrlar o
gz daha erken, esmeye, adeta bir dman yz balamaya; yemileri doyasya tadlamam
aalar, baka baka renklerde solgunlaan yapraklarn eski glgelerinin yerine alacal rtler
gibi atarak birer ikier daha erken soyunmaya balamlard. plaklam dallarda iki
ayvann salland ta uzaktan kolayca grlebiliyordu. Balar, daha abuk bozulmutu. ri
br ubuklar kat topran stne rlm dikenli teller gibi kabaryordu. Yeller ac ac
uuldamaya balyordu; kavruk yapraklar tozlar arasnda nlerine katp yamalardan bir
aa bir yukar sryordu. Yazn, gne yapraklar asz kavurup soldururken bir damlasna
bile hasret ekilen yamur taneleri eski inko borulara ve eski tahta kepenklere dolu fiskeleri
gibi grltl vurmaya, sar ova kurunilemeye, kar dalar bulanmaya, bo ufuklar
daralmaya balyordu.
O ylki ankaya balarnn klk halleri gzmn nne geliyor. Bir ounda yatak
odasndan baka yemek yiyecek, misafir arlayacak, okuyup yazma yeri olacak bir tek oda
kalyordu. ehre bakan yzn boydan boya kaplam kaskat sediri, bask tavan, bir de kar
duvarlardaki ykl ile bu oda da Anadolu balarndaki bir ok eine benziyordu.
Demesinin altnda bir baka katn tavan olmad iin rzgr estike tahta aralklarndan
yukar vuran yel frtleri, yerdeki kilimi dalga dalga ederdi: bir yelken kabaryormu gibi...
Yazn, evin ierisini scaktan korusun diye, akl ve amurla hamur edilerek svanm
''bulgurlama''dan bir kk tane akl da ara sra yukarki tavan tahtas yarklarndan, bir
ufack tkrt ile yere veya insann stne derdi; sert bir fiske gibi...
Btn kaygular, k iyice bastrmadan nce bu odalar az ok muhafazalca deyebilmekti!
bunun iin de baka ilerde kullanlmak zere yaplm bir takm eyay o odalardaki
ihtiyalara en yarar biimde uygunlatrabilecek yollar aranmak, keiflerde bulunmak
gerekiyordu: Mesela, ''mstamel'' bir ka Bilecik atmas yastk, odann camsz pencere
kanatlarndan bir ikisine hem perde yerine aslm, hem cam yerine gerilmi oluyordu.
Ykntlardan cam bulununcaya, ya da baka vilayetlerden at srtnda Ankara'ya cam
getirilinceye kadar bu atmalar haftalarca oralarda yle kalmlar; gndzleri geceler gibi
karartmlar; fakat souklar, scaklar gibi nlemilerdi... Camlar bulunduktan sonra da
erevelere taklmak iin ankaya'ya faytonda gelmeye ve ankaya'dan faytonda indirilmeye
raz edilecek biri bulununcaya kadar souklarn artmasna ramen haftalarca daha,
pencerelerde yle kalmlard; ta ivisini, cinsinin iyi olduu hakknda pek teminat
verilmeyen macununu dkkn dkkn arayp elde etmek sevincine kavuturacak biri kasya
kadar!... Camlar tamamlanp yerlerine taklnca odalarn iine mevsim deimesi gibi bir
yumuaklk ve ruhlara iklim deimesi gibi bir ferahlk geldii unutulur ey midir?
Ba evlerinden bazlarnn misafir odalarna perde olarak kyllerin bellerine doladklar yn
Tosya kuaklar aslmt; sar, beyaz, vine r zeminleri zerinden siyah siyah ubuklar
geen darack Tosya kuaklar... Bu bulu da bir nee ve takdir kayna olurdu.
Sedirlerin katl yn iltelerle az ok yumuatlabilmiti... zerlerine de o zamanlar
Ankara'da, yatak denklerine sarlacak, hatta ypranmlar bakr kap kacak uval yerine
kullanlacak derecede bolca ve ucuzca bulunabilir kanatl, renkli Cihanbeyli cicimleri
serilmiti. Cicimlerin ular ktk minder yastklarn ile kaplayabilmiti. Baz evler ykn
kapaklarn karttrm; ykln iine am tahtasndan basit raflar yaptrmt. zerlerine de
bir ksm stanbul'dan getirilme, bir ksm da Anadolu'dan alnma elli altm kitap dizmiti.
Hem sofralk, hem yazhanelik eder drt ke bir adi tahta masann stne eski bir aban
kuma rtlrd; etrafna da bir tek eski hasr koltukla drt de alr kapanr tahta iskemle
konulunca ite bir klk oda bylece alacal bulacal denmi olurdu.
Bir de bizim evde bir kurt postu edinilmiti. Bunu bize bir gn kapmz alan yalca bir
kyl, koltuunun altnda bir tomar gibi drl getirmiti. ehirdekilerden stn, ucuz
olduunu yeminlerle pekleyerek, be ''kaime''ye satmt... Kurt postu, Ankara'da o vaktin
modas idi. Kimi, onu krk olarak kaplatr; kimi gocuuna yaka koydururdu. Astragan
kalpaklarn altnda bu kabark tyl yakalar, kuzu ile kurdu bala boyun arasnda, fakat ancak
lmden sonra birbirine dokunmaz iki bark olarak bir araya getiren bir yerli moda idi ki
giyinip kuanann bedenini dolgun gsterdii gibi yzne de, karsndakiler zerinde tesir
brakacak bir heybet verirdi. Ba yaverin, o k yle bir krk giyerdi; gen yaverin ise sporcu
bir centilmen gibi o souklarda sadece bir ''brbri'' pardes ile dolard... Hatrmda iyi kald
ise senin de ak otomobilde kullandn kurt postundan bir diz rts vard...
Biz, kurt pstekimizi nerede kullanacamz kararlatrncaya kadar duvara asmtk. Dengo
onu orada ne vakit grse korkudan m, fkeden mi olduunu kestiremeyeceim; fakat her
halde rahat kamaktan olacak bir duygu ile hemen homurdanmaya, hrlamaya balard.
Dengo, ahbaplardan birinin hediye ettii av kpei idi. Adn Fransz edibi Oktav Mirbo'nun o
isimdeki romannn balndan alp koymutuk.
.
K bastrmaya yz tutarken yere kilim serilip odaya sa soba kurulunca o post da hasr
koltuun stne ba, ayaklar, kuyruu belli olmayacak biimde serilip ilitirildikten sonra
Dengo'nun sinirlenmesi yatt.
Dengo geceleri ieride yatard. Souk bir gece yars, nce ac ac havlamaya, sonra uzun
uzun ulumaya balad. Bizi uykumuzdan uyandrd!..Hemen yataktan frlayp sarndk
sarmalandk... Bizi grp yanmza sokulduu halde kalnca sesinin olanca fkesi ve hz ile
haykrmas gene bir trl dinmiyordu! Evin iini aratrdk, bir ey yoktu. Sokak kapsn
atk. Yer bembeyaz kesilmiti. Lapa lapa kar st ste birikip ykselerek yayordu. Hibir
yanda insan sesi iitilmiyordu; evin nnde ayak izi grlmyordu. Fakat karn sisi altnda
uzaktan uzaa bouk bouk baka kpek havlamalar da duyuluyordu. Ne vard,
anlalmyordu!
Dengo evin nnde biraz dolatktan, sinirleri yatp havlamalar kesildikten sonra ieri aldk.
Vakt ki ertesi sabah dere ilerindeki karn zerinde baz izler grld; anlald ki geceleyin
birden bire bastran tipi ile birlikte kurtlar da balara inmiler ve buralarda dolamlar!..
Kurtlar, sadece gece vakti dar kld veya eve dnld zaman dere ilerine elde fener,
omuzda mavzer inilen o ilk kta deil, zaferden birka yl sonra bile o semtlerde dolamakla
da kalmadlar. Yeniehir kylarna indikleri dahi oldu!.. Hatta ehremini Asaf (lbay)
Ankara'y sslemek iin Avrupa'dan bir demir havuzla birka da dkme nemfos heykeli
getirtmiti. Havuz, nceleri Kzlay Meydan'na oturtulmutu. Bugn de Salk Bakanl
nndeki meydanda duruyor sanrm. Nemfoslar ise iki mevsimi senin bahende
geirdilerdi. Ve bir k st Yeniehir'e indirildiler. Fakat, bir tipili sabah, uyanlnca grld
ki plak kzlarn kollar ile baldrlar geceleyin kurtlar tarafndan dilenmiler!.. Demirlerin
altndaki krmz boyalar yaralarnn kanlar gibi dar vurmutu!..
.
Zaferden sonraki ilk yllarda bile byle eyler grp geirmi Ankara'nn ankaya'sndaki ilk
kda ba baheye kurt inmesi gze alnmaya katlanlm olaan ilerdendi. Fakat bir gn bile
katlanlmas mmkn olmayan ey, o kta kyamette odunsuz kalmakt. Onun iin elde edilip
baheye atlabilmi her am kt bir hayat mjdesi idi. Gvdenin, gndzleri gne
vurduka yldz taneleri gibi prldaan karlar altnda yat gnllere emniyet ve rahat verirdi.
Diriltici bir yaln ayazn altnda kollarn svam bir kyl, azndan bol dumanlar savrula
savrula ona yaklard. Yalbrtlar saan baltas ile zerinden karlar syrrd. O gn iin
lzumu olacak kadar bir paray o gvdeden ayrp ufaladktan sonra odunlar kucanda ieri
tar, sa sobann etrafna istif ederdi. Yeni gelen odunlarn zerlerinden szan damlalar, daha
nce dizilmileri slatmaya vakit kalmadan kurular sobaya atlrd. Harltl bir parlayla
birden hza gelmi soba bir an iinde ateten yeni aktlm bir tun klesi gibi, ta borularnn
alt ksmlarna kadar kpkzl kesilir; odann scakln dayanlmaz dereceye karrd. O
kadar ki artk pencere bile alrd. O zaman hava karl ise irili ufakl saysz beyaz tanelerin
titree titree yere doru koumas, ara sra hafif bir rzgrn nnde duman dalgalar gibi
saa sola savrulmas; koyulam bir mor gn rtt karki dalarn deil, Ankara
tepesinin, hatta Ayranc yamacnn uzandaki evlerin bile tabaka tabaka daha ok veya daha
az siliklemi bir uzaklkta hayalilemesi seyredilirdi...
Karlar biraz dinip gne, morluklar arasndan yz gsterir gstermez emslsiz bir ''ferie''
balard. Bembeyaz bir ovann te ucunda gn gmms donukluu nnde mermer
basamakl bir ehram gibi ykselen Ankara, baklmaya doyulmaz gzellikte grnrd. Dere
boylarndaki ve yamalarndaki badem aalarnn buz tutmu dallar, o gnein altnda billur
avize kollar gibi ldard. Ularnda, sinmi ve bzlm kularn kck koyu benekleri
tner, bekleirdi. Mini mini binlerce ve binlerce k tanelerinden pullarla rlm bir beyaz
zemin zerindeki bu dallarn doldurduu dere boylarn insan klardan ve ipeklerden
yaplma bir peri bahesinin ryasn gryormu gibi kamaarak seyrederdi.
''Kan, ehvet ve lm'' adndaki kitabnda Maurice Barrs'in Tuleytile'yi: ''Bu gaml
yalnzln ortasnda Tolde cokun bir haykr gibi ykseliyor'' diye tasvir eden sz, asl o
Ankara'ya yarard. Boz bir ufkun nnde, sca kara buza ilemeyen parlak bir gnein
altnda evlerinin saaklarndan uzun uzun buz hanerleri sarkan o manzara haftalarca hep o
bembeyaz enginlii ile yle, bir daha deimeyecek gibi dururdu...
Ara sra beyaz tepelerin stlerindeki ufkun nnde grlrd ki Ayranc srtndan aa
poturlu be on erkek, alvarl bir iki kadn, nleri sra iki de eek ve bir iri kpekten ibaret
bir kyl kafilesi, ehre doru iniyor. Bu insanlar, o berrak ufkun nnde bir perdenin stne
akseden hayaller gibi saatlere ve klara gre kh ok irilemi gvdeler, kh da ufalm
silintiler halinde grnrlerdi...
Biraz sonra o kafiledekilerden biri, karlarn iinde, byk deniz dalgalar stnde yzer gibi
bir debeleerek bir gzden kaybolup bir meydana ka, merkebinin ard sra ba evlerinden
birine yaklard. Kuann iine yerlemi yumruklarn yerlerinden karmakszn eeinin
boynunu kendi vcuduyla baheden yana itekleye itekleye pencereye doru: ''Efendi! hanm!
bal va; aln m? Yumurta va; eck de bulgurum va...'' diye haykrrd... arlr m? arlmaz
m? Bakmadan, kpek havlamalarna aldrmadan kapya yanard. Karlar altnda dumanl
burnu ile baheye yeillik aramaya dalmak isteyen eeini denei ile kapya doru drtkler;
hayvancazn iki yanna asl eski yn torbalardan birinin iindeki eski bir sepetten taze
yumurtalar karr, birka tutam bulgur karr; kapnn nne melir; pazarla giriirdi.
Pahal bulundu mu:
- ''Etmen; eylemen, bu zemheride beni Angarayacan indirmen. Eeim korada, evimde yetim
bebe va; taze dul va beslenecek'' gibilerde yrek burkan szler ederek elindekini satar; odun
getirmeyi vaat eder; ald paray koynuna sokuturur, savuur giderdi... Tee haftalar sonra bir
gn hi beklemezken ka gelir:
- ''Size bir yk odun devirividim... Sz verdiydik a hani... Deha, ite'' diye bir eek yk ard
brakrd...
Bir sabah, adamn yan sra bir de yal bal, amma gl kuvvetli kadn geldi. Yn
basmadan eski bir alvar; erkek ''kesik''leri gibi sert ve kaln ayakkablar; alvardan baka renk
bir basmadan da gs iki trl dmeli bir mintan giymiti. Ba azna kadar kaln bir
yemeniye sarl idi. Belinde kemere benzer bir kalnca tlbent kuak, elinde de bakra vard.
Nmahremlie dikkat ederek bana az buuk omuz evirdi. Refikamdan yana dnd. Yourt
isteyip istemediini sordu... Alveri bittikten sonra koynundan burumu bir kt kard:
- ''Gzel gzl hanm! unu bir kez efendine okutun mu?'' diye uzatt. Cephedeki olundan
mektup alm; kyn imam gznden hasta olduu iin bir haftadr kimseye
okutamyormu... Hanmn yazy skmesine hayretler iinde kald. ''Bier'' tarafndaki olu
salk, selmet haberi; kydeki birok kimseye isim isim selamlar gnderiyordu. Bunlardan,
''Niyazi Efendi'' dedii, iki yandaki olu imi!..
i rahat etti. Hanma: ''Gozn gonn dert grmesin'' diye dualar edip giti.
.
Baz, ikindiye yakn saatlerde evin nnden bir iki manga piyade muhafzn getii grlrd.
Yukardan aa simsiyah zpknlarn giyinmi, kulaklarnn altlarna kadar balarna
simsiyah kukuletelerini dolam Giresunlu delikanllar, omuzlarnda mavzer, gslerinde
aprazvari fieklikler; bellerinde kck ve yuvarlack bombalar; talarda keklikler gibi
sekerek ilerledike birer birer azalrlar, uzun yolda bir boydan bir boya nbet yerlerini
tutarlard... Karn beyaz stnde ovaya doru ta uzaklara kadar da siyah siyah kck
benekler ayrt edilirdi... O uzaktakiler boz kaputlarn, boz kukuletelerini giymi, tfeklerini
srtlarna asm Rumelili suvari nbetilerdi: eski gnlerden kalm bir avu bergzar gibi!..
Onlarn yaylp yer tutmalarndan biraz sonra da yelken bezinden kr smsk kapanm;
zincirlenmi tekerlekleri angrdayan bir fort otomobilin iinde ehre indiin grlrd.
Bu nbetiler o keskin souklu ovann stnde gece gndz demeden gerektii saat kadar
bekleirlerdi. Bunu yaparken, cephede bir yurt vazifesi grr gibi uyank ve tetiktiler. Nasl
bir kymeti muhafaza ettiklerini; gereinde onun iin canlarn vereceklerini bilerek
bekleirlerdi... Bu manzara: ''Mustafa Kemal herkes iin; herkes Mustafa Kemal iin''
dncesini bir levha halinde o yalnzlklarn iinde ruhlara duyuran en muhteem manzara
idi!..
Gecenin ge saatinde dnler, karlarn stnde daha kuvvetli klar saarak bu manzarann
klk yzn aydnlatm oluyordu...
.
Fakat peyzaj btn k boyu hep o beyazlkta kalrd sanmamal...
Srekli gnlk gnelik haftalarn karlar erittii; koca ovaya hafif bir koyu yeilimsilik
verdii de olurdu. O zaman ba srtlarnda al gibi bodur ve etin yabani bademlerin stne
renk renk amarlar serilirdi. Bunlar yamalara yalancktan bir ieklenme mevsimi gelmi
inim inim inleyerek yrr kanlarda; veya beslemsiz at yry ile on, on iki yerde
konaklaya konaklaya gider yk arabalarnda; dermansz eek kervanlarnda tanmaya kalm
olmak yzndendir!.. O zamanlar, bitmez tkenmez Anadolu yollarnda nefes ve derman
tketmi o hayvanlar bile imdi en gr bir tat kayna gibi anmak hi haksz olmaz!..
Yiyeceklerin, ieceklerin, giyeceklerin, rtneceklerin, dmana atlacak kurunlarn ve
gllelerin, o almaz dedikleri karl tipili dalardan gelip cepheye yetimesi, o hayvancklarn
srtna yklenmi ve onlar yeden erkek ruhlu kadnlarn himmetine kalmt!.. Bu tat
hareketlerinin, Sakarya'daki motrl dman hzn kesen kudretini, zaferden sonra yeniden
Ankara'ya dnm olan Franklen Buyyon'un bana syledii u cmle, iki szde ne kadar
akldan kmayacak gibi gzel aklyordu: ''Kan kamyonu yendi''!.. Fakat kanlarn
Ankara'ya tayp getirdiklerinden ne kadar kyllerin eksiini giderebilecekti!.. Onlar, bir
gn bile derinliinden ayrlamadklar o atadan kalma ve babadan grme glklerinin iinde
yzyllardr ve yzyllardr hep yle dayanp gidiyorlard!.. imdi de drt senelik cihan
savandan arta kalm son delikanllar kylerinden elli altm kilometre tedeki cephenin
tutulmasna gndermiler; verimi az topraklarndan yetitirip retebildiklerini o cephenin
beslenmesine gndermiler; geride kalanlar soukta paltosuz srtlarn yumrulatrarak;
eldiven tanmam ellerini karnlarnn stnde, bir sanc bastrr gibi kuaklarna sokarak;
arklar karlar aplak gibi dverek; azlarndan dumanlar savrula savrula tipi altnda
yollarna sessiz ve dnceli bir sabr ve salamlk iinde gidiyorlard! Kendilerini yoksul
brakm topraklarnn btn bu yolsuz, bu merhametsiz, bu verimsiz, bu babadan oula byle
kalma orakln yabancdan temizlemek; o yoksulluklar ve o oraklklarla kendi balarna
erkeke savamak iin didiniyorlard!.. Bunlar grp onlarn kadn, erkek byk
manalarndaki sonsuzluu kutlamamak; onlarn ektiklerinin karsnda imdi kendi
ektiklerini adeta utanarak hie saymamak mmkn deildi!.. O yln ankaya'sndan ilerin
erdii en yakn bilgi bu idi... Bunu herkesten nce, herkesten ok ve herkesten iyi anlam
aydn, ite her gn, her saat nmzden getiini grdmz sen, kalpan gr kalarna
kadar emi, kalarn elik gibi parlayan mavi gzlerinin stnde atm, sar sal ve sar
bykl gen adamdn. lk defa sen, onlar iin, dmandan yz kilometre geride, bu karlarn
iinde gece demeyip, gndz demeyip kouyordun, didiniyordun...
Ruha ileyen bu bilginin en dokunakl manas, senin bir resminde benimsenmi grlr.
Sadece kurdun, ve dmann dolat o karak sszlnn ortasnda bir Anadolu tepesinde
senin, -deve ty renkli paltonun zerine attn, yakas kalkk bir uzun pelerine sarlm
olarak bembeyaz bir kara stnde- ban dirseine yastk edip yatar bir fotorafn vardr. Sen
onda, dinlenir gibi grnrsn de, dncelisindir!.. Yannda da gen yaverin, seni bekler gibi
oturur... O resim, baz defa, baz gazetelerde ''cephede'' diye gsterilir. Halbuki sadece
Ankara'nn nndedir; ve byle oluu ok daha iyidir. Ona, yurdunun btn ilelerini omzuna
alm; memleketinin gereini barna basm; ilk defa olarak, millet meclisinin krssnde:
''Milletin efendisi kyldr'' diye haykrm; onun yaad topraktaki kara, bir ana kucana
yatar gibi yaslanm bir millet adamnn derin bir kendini yoklay ve iini dinleyi ann
gsterir bir tasvir manas verir...
O resimde, Namk Kemal'in
''Felek her trl esbb- cefasn toplasn gelsin''
''Dnersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten''
beyitinin sadece canl bir rnei grlmez; ok daha fazla bir ey duyulur. Onda, iinden yeni
bir bahar douracak tabiatn insan biimine girmi yaratc kuvveti belirir. Bize o kudreti, bize
yolumuzu sen gsteriyordun. Yurdun nasl sevileceini, ona durmadan dinlenmeden btn
gcnle nasl hizmet edileceini sen retiyordun. Bu boluklar, kendi didinilerinin ile
dolduran sendin.
Unutulur mu o zamanki bozkr gecelerinin biteviye karanl iinde, gkten kaym yldzlar
gibi uuan klarn!.. Tepelerin birinden birine seirten o klar ki yalnzlklar iinde
uyumayan bir almann prltlarn belirtirdi...
O dan birinden birine en ok rpna rpna koan, senin klarnd. Bitmeyen bir
almay karanln stne onlar resmediyorlard... Elde kalabilmi teki klar, teki iki
tepeden senin bulunduun tepeye doru ta gece yarlarndan sonraya, ta fecre kadar koturup
getiren, koturup gtren, senin nd. Btn bu geliler, bu gidiler gzlerden rak, rahattan
uzak bir uzun didinmeyi, usanmayan ve tkenmeyen bir emei, vatan kurtuluunun
hazrlklarn ve rpnlarn karanla bir nabzn atlar gibi nakediyordu!..
...
Yalnz teki iki tepeden mi?.. Ve sadece mebuslar, kurmaylar, komutanlar m? Yeryznn
drt bucandan; hele hrriyetsizlikten bunalm, yabanc basksndan kurtulmak diler btn
Mslman Asya'dan..
Dardan o istekte grnp de i yznde yabanc buyruunda alarak seni gizliden gizliye
gzleyip aleyhinde tertibat hazrlad belgeleriyle ortaya konmu bir bedbaht mstesna,
tekiler hep senin zaferinden kendileri iin necat umar oldular... Sen o bedbaht, baa yeniden
samayp ardna kadar ak kaplardan koridora tatklarn; hatta bazlarnn en arka iki yan
sralardaki mebuslarn arasna karacak kadar oday tklm tklm ettiklerini onlar da
gryorlard!
zerine ald ii sencileyin baarm; milletine verdii sz sencileyin yerine getirmi;
yurdunun ann sencileyin salam bir vazife adamnn karlarndaki krsde ciddilii, ve
gnl ferahl ile glmsediini onlar da gryorlard! Cmlelerinin arasn dakikalarca
frtna rzgr gibi uuldayarak kesen alk iltifatna senin ban saygyla hafif eerek
teekkr ettiini muarzlarn da gryordular. Sana olan tm inan onlar da gryordular.
Alklayanlar arasnda kendileri de vard!..
Onlardan o gn Meclis'te bulunmu olanlar duymam mydlar ki; veya o gn senin azndan
duyamam olanlar ertesi sabah Hkimiyet-i Milliye sahifelerinde okumam mydlar ki sen,
bu kazancn bir bitim deil, sadece asl zaferin mutlu bir balangc olduunu sylemitin. Ve
Sakarya nasl kazanldysa o beklenen byk zaferin de ok gemeden elde edileceini byk
Meclis'e sarslmaz inannla tebir etmitin.
Onlar o gn iitmemiler miydi ki: Dmann, bizim ordumuzu, kendi sa kanatlarnda
sarmaya savaacan nceden sen kefedip tertiplerini ona gre almsn. Bylece dmann
ilk saldr ynn bilmisin ve hzn elmisin. Onu ''sevk-l cey'' bakmndan baarszla
uratmsn. Bunu gerekletirmek iin bizim ordumuzua elastikiyet vermisin. Btn cephe
boyunca Trk askerinin bir yandan bir yana yer deitirmesini kolaylatracak tedbirler
dnmsn. Saldrabilecei her noktada saysz Trk askeri var olduu sansn dmanda
uyandrmsn. Bylelikle nce dmann yorma, hzn kesme, kuvvetlerini oynak hale
getirme, karsnda okluk var almlaryla gzn yldrma, sinirlerini ypratma,
maneviyatn andrma ve ancak bunlardan sonra kendin kar taarruza geme ve dman
geri srme hareketlerini byk bir statlkla idare etmisin. Bylece keskin scan ve yaman
susuzluun yakp kavurduu tuz llerinde onu bunalta bunalta yirmi iki gn, yirmi iki gece
dvmsn. Ve bylece o zamana kadar dnyann tarihe kaydedilmi en uzun sreli
meydan muharebesi olan Mukden meydan muharebesinden on gn daha fazla srm Sakarya
Meydan Muharebesi'ni Trk ordusu yararna gerekletirmisin!..
Onlar iitmemiler miydi ki: Sakarya Sava subay sava olmutur. Subay sava! yani uur
ve lk sava, aydnlarn sava... Bu savata bin subaymz ehit olmutur...
Yalnz bu bilgi bile insann gzleri nne ne olaanst manzaralar ve hatralar getiriyordu:
O yiit subaylar ki bir ksm birinci cihan savann baka baka iklimler altndaki uzak
cephelerinden stanbul'daki evlerine yeni dnm ve yllardr hasretini ektikleri ailerine daha
henz kavumulard!.. Kimi Sibirya'daki, kimi Msr'daki esirlik kamplarnn buzlu ve ateli
nice cefalarn ekerek mtareke olur olmaz yurtlarna dndkten sonra oluklarnn,
ocuklarnn arasnda bir ay bile dinlenemeden gene niformalarn giyip Anadolu'ya gemi
subaylar!..
Ve daha subay kmalarna vakit bile kalmadan klk deitirerek, isim deitirerek, byk
sakal salvererek stanbul limanndan rasgele bir Karadeniz postasna sivil atlayp, nebolu
nne varr varmaz gemi gvertesini anl bir asker bahesine dndren yrekli ve inanl
harbiye delikanllar! Seni yetitirmi mektebin en krpe yetitirmeleri!.. nebolu'dan karda
kta yola yaya dp dolaklar duman tte tte; baz geceler snacak en khne bir han bile
bulamakszn tipili yollarda nefesleri tkana tkana, dermanlar tkene tkene, fakat yine
gnllerinin atei yana yana kurtlarn haykrt, kularn kat Ilgaz ormanlarnda,
ankr ovalarnda yurt trkleri ara ara; ellerindeki deneklerle diz boyu dz karlarn
zerine: ''Edirne bizim!'' ''Ya istiklal, ya lm!'' ''Kahrolsun dman!'' ''Yaa yaa; ok yaa!
Mustafa Kemal Paa'' gibi gnlden gelen inanlarn birer ant gibi, birer ant gibi yaza yonta
Ankara'ya yaya giden: tahsillerini orada tamamlayp kllarn orada kuanr kuanmaz
dosdoru cepheye koan ve yepyeni yldzlar taptaze kanlaryla boyanarak vatan topraklarna
uzanp ehit den krpe subaylar!.. Sakarya'nn, senin sylediin bin ehidi!..
Bir ay gibi ksa bir zaman iinde byle aman vermeden savaan ve byle bir baary
gerekletiren bir ordu yeni hazrln tamamladktan sonra daha ileriye yryemez olur
muydu? Yryemeyeceine ilerinden kendileri inanyorlar myd?
Grmyorlar myd ki Meclis'e btn bu sylediklerinde sen kendi baarlarn hi sz konusu
etmiyordun; sadece olaylar dile getiriyordun. ehitleri kutluyordun. Gazileri vyordun.
Orduyu tebrik ediyordun. Dmann ilerleyici hamlesinin artk krldn Meclis'e
mjdeliyordun. Ve yaknda bsbtn yurttan dar atlacan yeniden vaat ediyordun.
Murzlarn bile o gn, seni sevenler gibi seni alklyorlard. Baarnn bykl nnde
onlar da saygyla eilmi grnyorlard.
Fakat sen, insanolunun sevinlerinin, alklarnn da bir baharn glleri, kokular kadar
sreceini, kendi mevsimlerinden te aamayacan gereki bir adam olarak pek iyi
biliyordun... Bir an vecdin przsz maviliklerine hep birden ykselmi vicdanlardan kimi,
gene kendi bencilliklerinin toprana decektir... Onlardan kiminin hafzalar ksa, kiminin
grleri dar, kiminin hatralar ktmser, kiminin inanlar eksik, kiminin inatlar keskin ve
kskanlklar kesin, keminin dnceleri sapa olur!..
Biliyordun ki onlarn her birini olduklar gibi grmek; her gl bile bile, fakat gene
sarslmadan lkye ynelmek gerek... Zira senin yaptn i u bu kiiler beensin diye
deildir; toplum faydalansn diyedir...
Fakat grdn ki ilerinden yerlilik yabanlk davas gdenler, seni adeta milletvekili bile
brakmayacak kanun tasarlar kuruntusunda bulundular!.. Sen bu da bandan inip Ankara
ovasnda dert anlatmak iin az m yrek tkettin!.. Sana kanunla verilmi bakumandanlk
yetkisini, hibir zarara uratmadan gn her geldike gtrp yerine teslim ediyordun.
Krsye kp hizmetlerini sayp dkyordun. ''Ben o yzden be yl bir ehirde srekli
kalamadmsa su benim mi?'' diye soruyordun! Ankara'dan yerenler yzne kar
susuyorlard!.. Daha nce de: ''Milletin sinesinde serbest fert olarak yaamaktan byk saadet
olur mu?'' diye haykrmtn. Cevap alamamtn! Sen o zaman, mabette ferisilerle atan
gen sa'ya ne kadar benziyordun!.. Bir Resul gibi yalnzdn; fakat bir Resul gibi inanl...
Malta'daki srgnlk dnlerinden bir mddet sonra Ankara'ya gemi olan kr Kaya ile
smail Canbulat, bir yaz gn ankaya'daki kkne, seni ziyarete kmlard...
O gn, salonun ziyareti stne ziyareti ile doluyordu. Vekillerden biri gelip biri gidiyordu.
Her biri, sana anlattklar ile, szl bir rapor vermi oluyordu...
Dahiliye Vekili Ata Bey bildiriyordu ki: Karadeniz kylarndan Ankara civarlarna kadar
hemen her blgede asayi yer yer bozulma istidad gstermektedir... Ald raporlardan
misaller sayarak: ''filan yerde u, falan yerde bu vaka olmutur'' diyordu...
Asl fenas, o gnlerde nebolu'dan Ankara'ya kamyonla gelmekte olan yolcu kafilelerinden
biri, bir akam, hkmet merkezinden on, on be kilometre tede dahi ekya tarafndan
soyulmutu, dvlmt. zerlerinde para, eya ne varsa alnmt. Kendileri de Ankara'ya i
amarlar ile yaya salverilmiti: yzleri gzleri yara bere iinde!..
Bu hazin havadis Ankara'da hemen kulaktan kulaa yaylmt: hkmete adeta meydan okur
gibi bir kstahlkt bir tehlikeydi bu!..
te, ''Dahiliye Vekili''nin ''Byk Millet Meclisi Reisi''ne getirdii kt haberler bunlard.
Ata Bey, salondan ayrlaca srada, Milli Mdafaa Vekili Kazm Paa'nn (zalp) geldiini
bildirdiler.
Paann sana arzettiklerinden u anlalyordu: ''ayet gnn birinde herhangi bir hareket emri
verilecek olsa, ordunun yrmek imkn yoktur.''
Ve en salam belgeleri sayarak, heyecanla akladna gre: ''nk askerin ayakkabs
yoktur; silah kay yoktur!..''
Geri bunlar, Anadolu iinden ksa zamanda tedarik edilebilir ve bu eksik, bir ka hafta iinde
giderilebilirdi. , ancak derhal alt yedi yz bin lira bulmaya kalyordu...
Paa, bunun iin, hergn, Maliye vekili Hasan Fehmi (Ata) Bey'e bavuruyordu. in hayati
nemini; itibara alnmamasnn douraca tehlikeyi, ak ak gz nne koyuyordu. Fakat
ne deliller sylenirse sylensin, Hasan Fehmi Bey, ret cevab veriyordu... Onun ne srd
sebep de son derece mhimdi: ''nk Maliye kasasnda o ara hi hazr para yoktu. Ve
yaknlarda tahsilat yaplmak ihtimali de yoktu!''
te, ''Milli Mdafaa Vekili''nin ''Byk Millet Meclisi Reisi Bakumandan''a getirdii
korkun haber bu idi...
O gnk ziyaretilerinden eski ''er'yye vekili'' Abdullah Azmi Efendi de: Baz diyanet
ilerinin gerei gibi yryememesinden muhalefet faydalanyor; bunu istismar ediyor. Ola ki
bundan maddi, manevi zararlar doabilir!.. er'yyeyi takviye etmeli...'' dncesini Arapa
''kelm- kibr''lar saya dke senin ruhuna gayet nzikne bir slupla usulca telkin ediyordu.
Bir irtica havas estii haberi, tarihte siyaseti taassubun icra aleti olarak kullanmaktan baka
ne felaketler gelmi olduu gz nne getirilince, o nazik zamanda hepsinden daha korkun
grnyordu.
O gnk misafirlerinden yalnz, ak sarkl, ak sakall; esmer yzl, mor cppeli Ankara
mebusu Atf Efendi, tabiat k bir evvel zaman pri hkim ruhluluunun btn kmilliini
sezdirmiti. Seni irkiltebileceini tahmin etmi olaca btn bu zc haberleri st ste
dinlemekten bir an iin koruyup uzaklatrm olmak dilei ile idi denebilecek tatl ve masum
bir yz gstermiti. Siyasetten bsbtn ayr ve o anda senin gnlne ho gelebileceini
kendince umduu bir konu zerinde, seim dairesi arkada babacanl ile sana unu
sormutu:
- Bldr ben sana bir gl fidan verdi idim. Ne oldu? Bu bahar, iek at m? biimini bir
grdn m? Pek dilberdir!.. ieini bir yol kokladn m? Pek latiftir amma!... Beendin mi?
Her biri, ruha bir muta gibi inen teki haberlerden sonra bu sorgu, insann iini, bir an, gl
suyu damlalar ile ykanma dndryordu.
tekileri nasl temkin iinde dinledin; dnceye dalgn gibi durarak yumuak bir ka szle
cevaplandrdnsa Atf hocaya da, gler yzle:
- Beendim... ''Teekkr ederim'' dedin!..
te byle, saatlerce srm konumalardan, phesiz, yorgunluk duyuyorsan bile kendini
gayet sknetle idare ediyordun. Sylemekten ziyade dinliyordun...
Salon sigara duman ile dolmutu. O kadar ki, bir nevi sis tabakas ile kaplanm havas, oraya
akam, vaktinden nce sindirmie benziyor; senin sabrl ve tutumlu yzn uuklam ve
uzaklam gsteriyordu. yle ki, ruhunu bunaltm olaca kolayca tahmin edilebilecek bu
dumanl hava, insana, btn o konuulanlarn zifirli bir mahhas gibi grnyordu!..
O gn, misafirlerinden her biri, yurt kaygusu ve ''gelecek'' tasas ile ykl iinin olanca
acsn, gerein birer ayr manzaras gibi, senin ruhuna resmettikten sonra rahatlam olarak
kt, gitti...
...
26 Austos-Taarruz emrin
Ve bir Austos sabah Afyonkarahisar karsndaki tepelerden (Kocatepe) grldettiin top,
btn yumulu gzleri uyard... O kkreyi, ili dl anlayszlara ite senin cevabnd. Senin
Derne llerinde, senin Anafartalar yalnlklarnda, senin Bitlis talklarnda denediin Trk
gcnn ne dalar devirebileceini dnyaya bir kez daha duyurdu... O gce gvenmeyenlerin
batl yorumlarn, -nlerine eilmi balarndan ve topraa sarkm kollarndan- yere
drecekti...
Sen kendin o sabahn manasn Dumlupnar nutkunda ne gzel anlatyorsun...
Mutlu olsun kulaklarmza ki onu senin sesinden o meydanda dinlediler... Ne mutlu
gzlerimize ki Trk gcne ba olan senin gcnn ne demek olduunu senin yaptnla
grdler...
...
Zafer
Onu sen de zaferinin akam Kzlta deresini gezerken kendi gzlerinle bir defa daha grm
oldun...
Gneyden kuzeye, doudan batya doru dalarmzn talarna arptrla arptrla itilerek,
srlerek sktrlp kstrlan saldrgann son bouma manzarasn kendi brne bir maher
yknts halinde yaslam o dereboyu, senden sille yiyen neye uradn, yzyllarn
hafzasndan silinmeyecek kudretiyle anlatr bir kyamet heykelinin dehet verici (bas relief)i
idi... Sen tutup kstrnca hayatn, kprdamaya bile vakit bulamadan olduu gibi, olduu yerde
nasl donup kaldn gsteriyordu:
Kalkmaya hazrlanm kamyonlar... elleri frenlerinin banda duran ofrler:... ofrlerin
yanbalarnda bembeyaz giyimleri ile oturan hastabakc kadnlar... o kamyonlarn ilerindeki
sedyelerine uzanm yatan yarallar;... toplarnn tekerlekleri ucunda tunlam kanlarndan
maskeleri altnda uzanm yatan subaylar;... atlaryla birlikte mee aalarna diklemesine
yaslanm duran mzrakl suvariler;... katr cesetlerinin srtlarnda ykl kalm bavullar;...
hafif hafif tten seyyar mutfaklar;... yapraklar, yapraklar ve yapraklar halinde uuan
mektuplar: abuk yazlm, yarda braklm, szleri silinmi, szler eklenmi; acele, keskin
sinirli, mavi, krmz, lacivert, yeil, siyah mrekkepli yazlaryla her bir yana savrulmu
bulunuyordu. Bu, glgelerden yaplma bir Santor hayaleti sans veriyordu. Ancak iyice
yaklalnca seilebildi ki gerekten biri birine eklenmi, yars insan, yars hayvan bir
mahluktur bu: Kl edilmi al kynden, bir uzun boylu ve zeybek dizlikli adam, cesetler
arasnda bulduu bir bitkin atn art ayaklarn kendi omuzlarna vurmu; kendi gidiini de
onun n ayaklarna uydurmu. Akam karartsnda, iinden klmaz bir bataklkta
bocalarcasna eziyet ekerek o yar ktrm hayvan, n sra, bir ganimet mal gibi bu biim
sre ite kylk yerine doru gtryordu; kim bilir at belki ileride salanp ie yarar; belki de
nndeki gz ekimine ift hayvan olur diye...
...
Bakumandann Misafir Kald Ev
Sen i yorgunluu ardnca Dumlupnar'n kerpi damlarndan birinin zerine kurulmu odams
bir adrda, scak bir leden sonraki dinlenmenden uyanmtn... O gnler, senin her
hareketin insann gznde kutsal bir mesele gibi yer ediyordu. Verdiin bu erefle o kck
ky evinin bana, masallarda anlattklar koca devlet konmutu. Bununla beraber senin
halinde, dnyann Trkiye'ye bakn deitirecek zaferi kazanm bir bakumandann, ktan haleler ortasnda tahtna yaslanm bir altn sanem gibi- kurumlu duruundan bir zerre
yoktu! Yapt etin bir ameliyattan sonra yorgunluunu karmaya bakan stat bir operatrn
skneti vard! nce beyaz ten fanilenle yol karyolanda bada oturmutun; kahveni
bekliyordun...
Hi sanlamazd ki sen oradasn!...
Oras alt katnda bir merkep, bir inek ve oluk ocuk bir arada yaanan bir ky evi idi; sa'nn
doduunu tasvir ettikleri ve Maj krallarnn yeni doan tanr-ocuu ziyarete geldiklerini
syledikleri krei hatrlatan kerpi bir kk ev...
Evet, kimse sanamazd ki sen yle bir ky damnn stnde konaklamsn!
Yollardan, yamalardan toplanm; alktan, yorgunluktan ayaklar imi; artk
tayamadklar kk ocuklarn merhameten bizim askerlerimiz kucaklarna alm yar
baygn kadn, erkek esirler kh teker teker, kh katar katar senin eletiin o ky damna
benzer dz dam altlarna doru getiriliyordu...
...
Huzurunda ki Esir Subay
Gn karartsnda senin damnn altna yksek rtbeli iki subay getirdiler. Onlar yer katndaki
bir toprak damn toprak demesine, -elik miferleri, buru buru stbalar, toz toprak
iindeki mein getrleri ve peneleri kaln kaln ivili ayakkablaryla; diken diken uzamaya
balam sakallar ile- yle olduklar gibi ylverdiler. Omuzlarn duvara dayadlar. Bir an
sonra rahat bir dekte yatar gibi derin bir uykuya dalmlard!
Vakt ki gece iyice oldu ve esir subaylar biraz yorgunluklarn aldlar; kendilerine stnkr
eki dzen verdiler. Eve dndan klp inilir bir merdivenden onlar senin huzuruna
getirdiler.
Sen, bir yannda Fevzi Paa bir yannda smet Paa, bir petrol lambasnn sar nnde
sefer halinde gen subay grnrlnde oturuyordunuz; hi gsterisiz... Girenler
hayallerinden bile geiremediler ki karlarndaki sensin; sen, saldrgana penesini takp onun
cierini skm olan kartal; sen, bizim mncimiz!... Ve bir yannda umum erkn harbiye
reisin, inan btn Fevzi Paa; bir yannda da milletin maks talihini nn'de yendiini
sylediin Garp cephesi kumandan smet Paa, senin iki kanadn; ite oradasnz!
Ayakta duran ve yzleri sizlere doru olan iki esir subay, arkalarndaki ardna kadar ak
kapya alvarl, bartl ev ve ky kadnlarnn st ste denecek bir skklkta birikmi
olduklarn; aralarnda onlarn ky kyafetine benzemeyen giyimde siyah bartl bir ehir
hanmnn, Halide Edip'in (Advar) de bulunduunu; btn bu analarn yzlerinin dman
subaylardan sorulacak hesaplar dinlemek iin orada heyecanla toplatklarn
grmyorlard!...
Yorgunluklarnn imkn verebildii kadar huzurunda resmi vaziyette dik durmaya gayret eden
o iki esir subay, Kzlta deresinde grdmz manzarann dile gelmi iki yorumcusu, neler
olup bittiini, her eyin zlp daldn; kumandanlar General Trikupisi kargaalk
arasnda dnden beri kaybettiklerini; generalin ata binip gittiini; imdi nerelerde olduunu
bilmiyorlarsa da onun da artk gidecek hangi yeri kaldn; amlklar altnda bir yerde dp
lmemise yarn br gn onun da bir kede ele geeceini birer birer sylediler.
Sen, btn bu kyleri, kasabalar neden yakp yktklarn; mazlum sivil halkn, silahsz
kadnn, masum ocuun ne gnah olduun sordun. Esir subaylar sivil halka ve kylere
ilimemelerini askerlerine sk sk tembih ediyorlarsa da sz geiremediklerini sylediler!
Sizlerle dman subaylar arasnda, o subaylar esir alp sizlere getiren kumandan Kzm Bey
(Orgeneral Kzm Orbay) dilmalk ediyordu...
O iki subay, anlatacaklarn bitirdikten sonra ilerinden biri senin hangi kumandan olduunu
sordu! Sen: ''Mustafa Kemal'' deyince iittiklerine ve grdklerine inanamadlar; durakladlar,
susakaldlar, bakakaldlar; bombo boalm gibi tekrar aa indiler...
Hey Paam, sen bizlere ne gnler gsterdin... O gnler ylesine idi ki her sabah uyannca
bakardk, vatan bir gn boyu daha uzam: Bugn Dumlupnar, bugn Uak, bugn Eme,
bugn Alaehir, bugn Salihli, bugn Nif!... Ve gnler sardan yeile gidiyor. Uak'ta servi
grdk; beyaz mermer tal, st sls yazl mezarlk grdk! Yazsz kavruk yosunundan
baka ss olmayan yontulmam boz renk talardan; homurtu ile ineyip zorla yutkunarak
eriten akl tmsekli mezarlardan: Sakarya ehitlerini te te kutsallam aasz bozkr
mezarlarndan sonra!...
Vatanmzn srgnnden kmtk. Bildiimiz, yitirdiimiz, zleyiini ektiimiz vatan
btnlne doru: sardan yeile, yeilden maviye doru kanatlanm gidiyorduk!...
...
Uakta: Esir generaller
Uak'ta nihayet iki generali, General Trikupis'le General Dienis'i bir eraf konann st kat
sofrasnda huzuruna getirdiler... Dediler ki igal zaman Kral Konstantin de o konakta
oturmu...
Geen akam Dumlupnar'daki o iki esir subayn karsna kurulmu kartal bugn gene
alm kanatlaryla buraya konmu dinleniyordu... Bugn, lere, zmir zerine yryen ordu
komutan Nurettin Paa, iki dman generalini esir alp buraya, cephe kumandanna getirmi
olan kolordu kumandan Kemalettin Sami Paa da katlmtlar.
Esir generaller senin huzuruna yle birden bire karlmlard ki bizler koca sofann yan
blmlerine ekilmi: aaya inecek olamamtk... Bizler dediim; yani Halide Edip
(Advar), Salih (Bozok), Mahmut (Soydan), Memduh, Muzaffer (Kl), gen kurmay ahap
(Grler), Cevdet Kerim... imdi aklmda kalan ve kalmayan be on kii; bizler... Bir evvel
zaman dn evinin yan sofasnda skm kalm; misafire kp gzkmeyecek ev halk...
O konak, gerekten bir dn evi gibi idi... Gireni, kan saysz! Tabaklar dolusu kehribar
renkli ekirdeksiz zmler, bal szdran tepeleme incirler, koca koca zerde, pilav sahanlar
tayan Uakllar; i iin gelip giden karargh subaylar; kurmaylar; nbeti erler, yry
emrine hazr ofrler... Ve mirlii gelmi Fevzi Paa'ya bir yan odada, gelin srmasndan,
evin kznn gelinlik srmasndan sa rgs gibi re re kendi eli ile abucak bir mir
rtbesi iareti erevesi hazrlayan yaveri Ali Bey...
O bulunduumuz yan sofadan gryorduk: Ortaya bir masa hazrlanm. Etrafnda, srtnz
pencereye dnk oturmu sen ve sizler... Karnzda da misafir generaller iin iki sandalye...
Asker disiplini ve terifat gereince kademe kademe daha stn makamlar huzuruna karlan
esir generallerle cephe kumandan smet Paa konutuktan sonra onlar alp senin yksek
huzuruna getirmiti...
O masann banda, seninle karndaki esir generaller arasnda bizlerin de dinleyip
duyduumuz, yle bir konuma aklmda kalm:
Sen onlara hal hatr sorup sz atn.
Nice yllar sonra buyruun zerine Atina'ya, dostluu gelitirmek greviyle gnderildiim ve
bu dostlua inanla seve seve altm zaman efendi ruhluluunu, drst dnrln her
bayrammzda eliliimize misafir geldike grmelerinden bildiim; yurduna hizmeti
dokunmu eski bir ailenin afif evlad olduunu yakndan tandm General Trikupis,
kederden ve yorgunluktan solmu yznde ruhunun yarasn belirten bir hznle, bana bu
felaket geldiini, vazifesini sonuna kadar yaptn, fakat en son vazifesini, kendini ekip
ldrmek vazifesini yapamadn: nk buna vakit kalmadn anlatt.
Sen ona, eer sonuna kadar vazifesini yaptna eminse, vicdan msterih olabileceini;
kazanmakla kaybetmenin deiir harp talihi iktizas olduunu; Napolyon gibi bir byk
kumandann bana bile malubiyet ve esaret acs gelmi olduunu; bu sefer kendinin bana
gelenin zdd da olabilir idiini; kaderin hkmne eilmek gerek olduunu syledin! Fatihlii
ve fatihliin tamas gereken byk ruhluluu doutan beraberinde mi getirmitin!
Yendiinin karsnda duru ile kurumlanan, bak ile bbrlenen bir muzaffer kumandan
tavr asla taknm deildin. Bilakis yenilmie teselli veren, btn efendilii varlnda
toplam bir centilmen silah arkada durgunluunda konuuyordun.
Sordun ki:
- Nasl oldu? anlatn!
Dedi:
- Anlamaya, telgraf yolunu kullanmaya, zmir'de bulunan bakumandanmzla temas ve
rabta kurmaya vakit, imkn kalmad.''
General, bir ucu Afyon Karahisar'da, br ucu Ktahya'da olan bir Trk ilerleyiinin aniden
keskinleerek sratle daraldn, etraflarn gitgide genlemesine kapadn ve nihayet
kendilerini bir dan eteine doru srdn syledi.
Trikupis, bu tarifiyle, senin orduyu gndzleri, uslu bir su gibi kmltsz tuttuunu; geceleri
ise altsn dere ilerine gme gme bir sedde doru ylan bir sel haline getirdiini;
nihayet bir fecir vakti o tufan ynn boaltp seddi paraladn tasvir etmi oluyordu.
Sordun ki:
- Pek mi habersiz oldu? Byle bir eyin geleceini anlamadnz m?
Trikupis, boann ok ani ve patlak verecei dakikaya kadar iyi gizlenebilmi olduunu
itiraf ediyordu. O kadar ki, kendileri topun patlayaca saate yakn bir zamana kadar Afyon'da
baloda imiler!
Trikupis, balarna byle bir ey gelebilir olduunu kendisinin teden beri sezinir; yksek
yaylada gereken tedbirler alnmakszn uzun mddet barnlamayacan kendinden daha
yukar kademelere duyurur, fakat bir trl mhimsetemez olduunu, ii yana yana anlatt.
Ve anlatt ki kendilerini kuatan gen darala darala yle bir kerteye gelmitir ki onlar bir
yamacn eteine iyice dayamtr.
- O zamana kadar toplarmz az ok kullanarak geri ekiliyorduk; fakat srtmz o yamaca
dayatldktan sonra artk kprdamamza mecal kalmamt. O srada, o leden sonra vakti,
artk toplarda ileyemez bir dara geldik. Ancak elimizdeki tfeklerimizi, kalan kurunlarmz
idare ede ede kullanabiliyorduk. Nihayet, bir an geldi ki tfeklerin bile ileyemedii bir
darla drldk. te o zaman sngler parldamaya balad. arkamz, nmz, her yanmz
sng! Bylece i artk bitmiti. Atm bile bulamyordum. Ormanlar iine yaya dtk!'' dedi.
Trikupis bizim o Kzlta Deresi yamacna yapp kalm grdmz manzarann hikyesini
bylece anlatm oluyordu.
Sana sordu:
- Siz bu harbi, nereden idare ediyordunuz?
Senin kararghn Afyonkarahisar aklarnda sanyordu... Sen, dnceli gzlerin dalgn:
- te tam o snglerin parladn sylediiniz yerde, askerlerin yannda idim'' dedin.
Geri esir generallerin srtlar bizlere dnkt. Fakat bizler balarmz merakla sarktp onlar
iyice grebiliyorduk. Senin byle cevap verdiini iitince Trikupis hayretten ve saygdan
ayaa kalkp selamlayacak gibi yar belinden yukar doru davranm olarak:
- te harp byle kazanlr. Yoksa be yz elli kilometre uzakta, durum gzle grlp hkm
verilmeksizin bir harita zerinde pergelle llerek yattan idare edilmez... Edilir; amma netice
byle olur'' dedi.
Trikupis, 30 Austos muharebesini senin huzurunda bizim komutanlarmzn nnde, kendi
diliyle o gn ite byle anlatt...
Sen gene ona teselli verdin. Bir dilei olup olmadn sordun.
Btn bu konuma srasnda General Trikupis'in yanndaki General Dienis sadece nne
bakyor ve sadece susuyordu.
General Trikupis:
''Bykada'da oturan zevcesine kendinin shhatte olduunu bildirmek iin bir telgraf
ekilmesi dileinde olduunu aklad.
- Pek iyi, dedin...
Senin halinde, ne bileyim karndakini o kadar ''A son aise'' koyan bir byk yreklilik vard
ki, huzurundan ayrlmak zere ayaa kalkt zaman general sana:
- Ekselans. Sizin Kavala'da bir dostunuzun, smail Hakk Bey'in evinde bir resminizi grdm.
Orada pek gensiniz; halbuki imdi...''
Sen ona cmlesini bitirmeye vakit brakmayacak gibi bir yarm gzle baktn ve yznde
glmsemeye benzer bir eda belirterek:
- Eh! Ne yapmal! O zamandan beri bizi biraz altrdlar!'' dedin...
anakkale'den o gne kadar dnya ile savama zorunda kaldn, ektiin ileleri, yznde
belirmi yeni izgileri, alnnda daha keskinleerek yer etmi krklklar, geen zaman bu
kck cmlenin iine yle manas unutulmaz bir tasvir halinde sktrmtn ki!..
Dumlupnar'daki esir subaylar gibi Uak'taki bu iki general de huzurundan karlmlar ve
sokakta hnl halkn taknlklarna uramasnlar diye sngl askerlerimizin ve Rumca bilir,
dilmalk eder kurmay subaylarmzn gzclnde, daha ierlere tanncaya kadar imdilik
alkonacaklar evlere doru gtrlmlerdi!.. Sen, onlar dinlediin konann st katnda,
arkadalarn kumandanlarn yanndan ayrlp bir odaya ekilmitin; bilsen, gzlerimizde ne
kadar daha bym olarak... Senin Dumlupnar'da yenip Uak'ta huzuruna getirttiin bu esir
generallere benzer esir serdarlar bundan sekiz yz u kadar yl nce gene byle bir austos
gn sen gibi galip bir baka Trk babuunun, yiitler yiidi Alparslan'n huzuruna
Anadolu'nun te ucundaki Malazgirt'te karlmt. Onlar, Bizans Vasilevsi'nin, korku
duyarak, kin gderek Trkleri Dou Anadolu'daki z yurtlarndan srp karmaya memur
ettikleri legerlerin balar idiler!.. Sen, onlarn yere serildikleri ve kurtulabilenlerinin dalp
gittikleri o scak austos gnnden yzler ve yzlerce yl sonra ite gene bir 30 Austos gn
gene kendi megalo ideac ordularn, fakat bu kere, smrgeci Bat byk devletlerin
desteklemesine ve saysz yardmna gvenerek Trkl, deil sade Avrupa'dan; Bat
Anadolu'dan da srp gmen airet klna sokarak da kaaklarna dndreceini sanm
ve tasarlam olan Atina Vasilevsi'nin ordularn, bir manga bile toplayamayacak kadar
darmadank etmi yeni Trk Babuu Gazi Mustafa Kemal'din... Bat'nn ve dnyann
gzlerini atracak bu 30 Austos gnnn ne demek olduunu dalar, talar, leler, esir
generaller, ite hem halleriyle, hem dilleriyle ikrar ediyordular!.. Sen, dehan kullanm, iin
can alacak noktasn kefetmi, dman ordusunu kknden yok edecek yeri ve an ahsen
sezmi; istiklali elinle salam; eserinin manasn bir kez de esirlerinin anlattklarndan ite
dinlemitin ve hi ses karmadan, konann yan odasna bir bana dinlenmeye ekilmitin...
Fakat, esir generalin anlattklarn ok duygulanarak gayet dikkatle senin yannda dinlemi
olan btn teki an arkadalarn o sofada kalmlar, imdi kendi aralarnda toplanmlard.
smet Paa, onlarla hep birlikte gidip seni odanda tebrik etti...
30 Austos'un byk manasn ve senin dahiyane idareni belirterek Trk' zafere ulatran o
savaa ''Bakumandan muharebesi'' adn vermek, o esiz gnn byle anlacan Garp
Cephesi Kumandan yetkisi ile ordulara ''tebli'' ve ''tamim'' etmek erefi smet Paa'nndr.
Trikupis ve hikyesi, senin bir gnk iinin manzaras, Uak'ta arkanda kald.
...
Sen ilerilere bakyorsun.
Sen ilerilere bakyordun. Annenin o gnlerde sana gnderdii bir mektupta:
''Olum, yapacak olduun ii bitirmeden dnme'' dedii yoluna gidiyordun. Annen ki senin
adn sylerken ibadete duruta gibi halim bir sayg ile el balard. Sana artk: ''Mustafam''
demeyi az bulurdu. Seni hep: ''Paam'' diye anard. Ve senden ayr kald yllarda,
Beikta'taki Akaretler'in 76 numarasnda hatrn sormaya urayanlara: ''Olumdan'' demez;
hemen: ''Paamdan'' ne haber? O kendi kendini aramaz! Etrafndakiler ona bakyorlar m?''
diye seni sorard.
Annen ki yz, yzne benzerdi... Beyaz ipek malahnn iindeki vekarl duruunda,
bembeyaz bartsnn deirmisinden grnen sknetli yznde bir dii arslan ehameti
vard; ve zeki glmseyiinde glmsemeni hatrlatr bir sevimli halavet grlrd!
Duruunda, yitirdiimiz bir iklime ektii btn hasreti sezdiren mahviyetli bir mell,
temkinli bir eda okunurdu!..
...
O ve Annesi
Bir gn sen, daha imparatorluk ordusunda mirliva iken, Beikta'taki Akaretler'in 76
numarasnda ona, glmseyerek: ''Anne! Sen hangi partidensin?'' diye sordundu. O da nce
biraz susmu; senin gzlerinin iine bakarak glmsemi:
- ''Siyasetten ben anlamam; sen bilirsin'' demiti. Fakat bu mahiyetli szlerinin yetmeyeceini
hemen kavramt. Sana baklar daha parldayarak ve sesi daha yumuaklaarak; ruhu ile
ruhunu okamak diliyorcasna:
- ''Senin partiden'' demiti... Sen kalarn atar gibi yapp:
- ''Askerin partisi olur mu? Olmaz. Asker askerdir'' deyince o da sana, nazike:
- Bilmem ki ben Paam, olur mu? Olmaz m? Sen ne yanda isen ben o yandaym'' diye cevap
vermiti... Annen ki, sen cepheden ankaya'ya muzaffer dnp de kendine doru gidince
ayaa kalkm: sana:
- ''Yok! artk senin elini pmek bana der. Hepimizin ba ve by sensin'' diye eilmi, o
senin elini pmt...
Ordularn yryor
Muzaffer ordun, top tfek sesleri ile grleyen yksek tepelerin ortasnda gneli ovada scak
klara brl iki sis tabakas halinde iki koldan Murat dalarna doru yryordu; Ahmet
Hikmet'in bir hikyesinde okuduumuz zere Altn Orduya:
''Garba, garba, garba'' diye g emri veren Hatifin sesini alm gibi... O hatif sendin. Bu
orduya buyruun u idi: ''lk hedefiniz Akdeniz''! Ve ite bir ufuktan bir ufka kadar koca ova
boyunca havalanan altn k renkli bu iki izgi senin o buyruuna uymu; bakumandan
olduun gn dediin gibi: ''Dman vatann harem-i ismetinde boup nail-i halas olmu'';
''Akdeniz'e doru'' iki kollu muazzam nehir gibi grl grl akyordu.
O biteviye altn tozun iinde yaz er boylar, mee yapraklaryla glgelendirdikleri
alnlarndan yank esmer yzleri boyunca ter izgileri ak sak barlarna tun stnden
yamur izleri akar gibi dkle dkle boz akml dalgalarn art arda yayyorlard.
leri kalmam tfeklerini iki omuzlarna oban denekleri gibi yan yatrmlar; kollarn
onlarn zerinden arp asmlar; gslerini gelecek bir serinliin ferahl ile okatmak ister
gibi amlar, yryorlard... Yerden, ard aras kesilmez bouk bir adm uultusu
ykseliyordu: Atl, yaya, kamyon, kan, kvrk Yunan harfli eski yazlar battal edilip
zerlerine dimdik beyaz ''sls''le: ''nna fetahnaleke fethan mbina'' yazlarak ihtida ettirilmi
ve boyunlar mee dallaryla donatlm ganimet toplar hep birbirine katlm; zmir'e doru
canl ve kararl bir susmuluk iinde ilerliyordu...
Kabaran tozdan o gei yerleri bir sis ii gibi esmerlemi grnyordu. O esmerliin iinde
can ekimekte olan yaral doru at hl gzmn nndedir: Bir daha kalkamayaca yere
boylu boyunca uzanm; son derman ile ban ikide bir yukar dikmeye alyor, nerede ise
kapanacak iri gzleriyle o bouk toprak sesinin ilerledii tarafa doru, zmir'e doru bakyor
ve aamayaca bir yolun uzunluu arkasnda kalm ban, gene artk, nerede ise bsbtn
yatp kalaca topraa yaslyordu!.. O iri dolgun al at da unutamyorum ki yryen kalabala
katlm; dizginleri boynuna asl; eeri svarisiz; srtnda gzlere grnmeyen bir mbarek
ruhu tayormu gibi ar, sknetli, kabaday admlarla kendi bana zmir'e doru
gidiyordu...
Ve sen, yannda da iki yaverin, -Salih (Bozok) ve Muzaffer (Kl)- kk otomobilinle bu iki
sis tabakasndan birinin iindeki toz maherine karmtn: Yayalar, atllar, cephaneler,
levazm kervanlar, arlk katarlar arasnda; tozla bir renk olmu kalpanla; yakas enene
doru kaldrlp smsk iliklenmi nefti renk brbri pardesnle; koyu yeil caml iri iri yol
gzlnle; kim olduun seilmeden geiyordun! yle Faeton'una atlam da altn k tozlar
havalandra havalandra gerdnesini gnee sren Apollon gibi deil; ''Tebdil-i kyafet'' edip
yeryzndeki ordusuna karm ruh gibi...
...
Alaehir
Sen, ve Fevzi Paa ve smet Paa ve Nurettin Paa, hepiniz... nk Bakumandanlk, Erkn-
Harbiye-i Umumiye, Garp cephesi ve Birinci ordu kararghlar hep bir araya gelmiler,
birlikte yryorlard... Byle toptan bir yry Tarihte belki de grlm deildir... Fakat
uras da muhakkak ki tarihin hi bir devrinde, dnyann hi bir yerinde sizlerin kurtardnz
yurdun u zaferle gemekte olduunuz yollarnda grdnz kadar toptan bir yaknt, yknt
da grlm deildir... Anadolu'nun yeniden elinize geen o blgesi kara bulut ekirge
basknndan sonraki tarlaya dnmt!.. Ve sizler eski bayndr kasabalarmzn ancak dil dil
alevleri, savrum savrum dumanlar ve simsiyah ykntlar arasndan geiyordunuz...
Kasabalar ki evleri barklar, camileri, dkknlar, balar, baheleri, bir utan bir uca dman
eli ile birer birek kl edilmiler. Halklarnn dman sngsnden can kurtarabilenleri dalara
ba vurup dalmlar. Yalnz, mezarlklar ayakta!... Ve yalnz, talar krlp dklm,
musluklar sklp gtrlm emelerinde sular alyor!..
Gnln, baardn iten dolay muhakkak ki sevinli idi; fakat btn yolun boyunca git gide
artar olduunu grdm bu facial harabelerden dolay phe yok ki ok zgnd!.. te
Anadolu'yu sizlere byle geri veriyorlard: Her yan, yaratln ilk gnndeki gibi yalnz ta,
yalnz toprak!.. Ve insanlar o yer yznde hemen hemen ite yeniden dem'le Havva gibi;
yle yoksul!..
Takmak da byleydi ya. Fakat hele Alaehir!.. Orada, naslsa kendilerini yanmaktan
kurtarabilmi 27 ev vard... Evet, ite byle, parmakla saylacak kadar az!.. Fakat aman
yarabbi, onlar da ne halde idiler... ylesine talan edilmiler ki trnakla yolunmu yzlere
benziyorlar... Hi birinde eyadan, kapkacaktan zerre kalmam!..
Ah! hele ba yemenimsi bir eyle ylecene rtl; sa rgleri omuzlarna dkk; ggs
bar ak sak; erkek, namahrem, hi bir gelenei gz grmeden, sokak sokak yalnayak
koar gibi dolaarak her kucaa ikide bir eilip eilip: ''Adilem. Adilem!'' diye seslenen, sonra
cevap alacakm gibi durup durup etraf dinleyen; sonra yine: ''Adilem! Ah Adilem!'' diye
arana dne baka bir keye, baka bir yola doru seirten o ana!.. nsana, yanp kl olmu
Alaehir'in grnnden daha ac duyuran o kadnn sesi kulaklarmdan hi gitmeyecek!..
Ya grdklerinden gzleri ylm, kaln duvar kavuklarnn ta dibine sinmi dehet iindeki o
kediler!..
nsan alelade zamanlarda tasarsndan bile geiremeyecei yle bilinmedik grlerle yz yze
geliyordu ki!.. Kzlta deresinde sadk kpekler, lm insanlarn baucundan, kendi
lmlerine mal olacak olsa da ayrlmyorlard. Alaehir'de kediler ise o kadar rkm ve
tiksinmi bir ruh haleti iinde idiler ki karanlk kovuklarn dibinde kendi hznlerine gml
kalp lmeyi, yaar insan iine kmaya tercih etmi grnyorlard!
...
Alaehir'de sizleri arlayabilecek bir konakcaz bile kalmamt! Onun iin kasabann
yanbanda naslsa ayakta kalabilmi ta lcada karargh kurmutunuz... Gnlerdir,
gecelerdir sndklar dalardan aygn baygn birer ikier geri dnen Alaehirliler o lcann
yanbandaki pnardan ''Sarkz'' maden suyu ieleri, eski psk konserve kutular, krk
yourt ksesi, srasz anak, ellerine ne kap geirebilmilerse ite onlarla berrak suyu adeta
bir sevgiliyi uzun uzun per gibi kanasya iiyorlard...
Cennetlerinden yeryzne srlm Adem ve Havva gnnn mahzun balayn hatrlatan o
srgnler, lcann ehniininde senin yzn grnce birden bire kasavetlerinin koyu
glgesinden syrlyorlard. Harabelerinin ve gamlarnn stne gne doduunu grm gibi
ruhlar kamaarak kapkacaklarn yerlere brakyorlard. Ne kadar dermanlar kalabilmise
onunla seni alklyorlard. Mahzun seslerini glerinin stnde bir hza kadar ykselterek
seni kutluyorlar, kollarn sana uzatyorlard... Susuzluklarn giderdikleri pnarn yan banda
bu beliriinle sen onlarn gzlerine Tanr'nn rahmeti gibi grnyordun. Asl senin ruhunun
pnarndan onlarn gnllerine su serpiliyordu...
- ''zlmeyin, milletimizin sayesinde topranz kurtuldu. Bu topran zerine siz, Alaehir'in
eskisinden daha mkemmel bir yenisini kurarsnz'' diyordun. Onlar, kollarn sana
uzatyorlard: gzlerinden yalar akarak:
- ''Bamzda sen var ol! Sayende hepsini yaparz, yapacaz'' diyorlard.
nsan bu szlemeyi duyunca gerein iinden bir an kyordu; kendini ''Ksas- enbiya''
meselelerinden birinin ruhani derinliklerine dalm sanyordu...
te yandan, tfekli sngl erlerimizin muhafazasnda ierilere doru sevkedilen perian
klkl, bitkin yzl esir srleri de o pnarda suvarlyordu... Onlar, hepsi birden o suyun
bana davarlar gibi yorlard; her biri, gcnn kalabileni ile tekini iteliyor; suyu yalnz
kendine alkoymaya, tozlu gsnn iine doru szrmaya bakyordu!..
Onlarn, sakallar diken diken uzam, avurtlar km, akak kemikleri kklam yzleri
yalan sularnda korkun akisler gsteriyordu!..
Kzgn scaktan ve sonu gelmez yorgunluktan bunaldklar halde kendilerine bir yol ap o
suyun bana kadar sokulamayanlar yalaklardan yerlere szan amurlu bataklara doru drt
ayak eiliyorlar. Yzlerini, gzlerini bulayan amurlu topra emer gibi dudaklarna doru
ekerek ilerini kandrmaya alyorlard. Bunlarn, dn yaktklar ehrin toprana imdi
tvbe eder gibi yz srmeleri ibretle grlecek eydi!..
O pnarn, dadan dnen gmenlerle bozguna uram dman ordusundan tutulan esirlere,
masum ve sulu, saldrgan ve korungan aramakszn btn yer yz yaratklarna suyunu ayn
cmertlikle ihsan edii; tabiat nimetinin her dnce stnde ve dnda yalnz kendi
kanunlarna gre yaar ulu bir varlk olduu hakikatini ruhlara bir felsefe telkininden ok daha
kuvvetle duyurucu bir unutulmaz dersti!..
Muharebe nerelerde oluyordu? Ne muharebesi? Artk yle bir ey kalm myd? Senin
ordularnn ne katt dman ordular yedensiz, gdensiz srler halinde hzla denizden
yana kayordu! Ve sizler, yerle bir edilmi kasabalarnzn kvlcml kllerinden aa aa
onlarn ardn kovalyordunuz... te hepsi bu kadar!...
Sen ve sizler, Hepiniz Uak'la Salihli ve Nif mstesna, geceyi bir adrda geiriyordunuz; ve
bizler oumuz, olduumuz klkta toprak stnde... Yalnz, Sakarya harbinden beri Garp
Cephesi kararghnda fahri ve gnll, fakat fiili askerliini yapan Halide Edip Onba, st
rtl bir Berliye kamyonunda yatyordu: yannda da ''Yolda'' adndaki koca kpei!.. Ve her
sabah baka bir emir eri, siyah bartl, lacivert niformal, izme gibi uzun koncu olan
siyah potinli bayan onbann eline teneke ibrikten su dkyordu...
Sen adrnda daima soyunur yatardn. Yatmadan nce ve her uyannda ykanacak bol sular
yetitirirlerdi. Tozundan toprandan, top tfek ateleri altnda bile yuunurdun...
Anafartalar'da aml Tekke'de aralksz ngiliz bombardmannn karsnda kendine bir
kck kulbe kurdurup iine bir de banyo getirttiini sylerdin. Nuri Conker de anlatmt
ki: Derne llerinde yldzlar altnda yatarmsnz. Bir vahadan amur gibi toplatp
szdrdnz ve gne kapp gitmesin diye balarnzn altnda saklattnz ime suyu ile
sen, kimsenin szn dinlemeden, -kuru dudaklarla gezmek tehlikesini gze alarak- her sabah
yzn ykarmsn!... Yatak ve su, senin hi bir zorluk nnde vazgemeyecein bir konfor
gelenein imi... Bu, senin temizlie ve dinlenme saatlerinde rahatla verdiin nemi, hasl
doutan medeniliini gsterir.
...
Bu iki zafer kolu, gz nnde ilerleyenlerdi. O saatlerde, bu dalarn telerinde bunlara
benzer bir toz bulutu daha havalanm, Eskiehir'den Bursa zerine yryordu...
- ''Yakup evki Paa, yrynden memnun olsa gerektir'' diyordun... Paann grndeki
isabetten ziyade, dncesindeki salabeti ve vicdanndaki temizlii takdir ediyordun...
Anlalan, taarruzdan nce topladn meverette o, senin tasarna vatani kaygularla itirazda
bulunmu...
Sen, bu kadar syleyip geiyordun... imdi burada anlatacaklarm, memleketine erefle
hizmet etmi, ordusunu zafere gtrm ve bu gn artk rahmete kavumu muktedir bir anl
kumandann aziz hatrasn incitmek maksad ile sylemekten ok uzam. Hi bilmediim
askerlik ilerine karmak ne haddimdir, ne hakkm... Bir harp tarihi yazmaya da arlm
deilim.. Bir mahrem toplant iinde gemi szleri, bir vatan srrn ortaya samak iin deil;
sadece senin zeknn ve iradenin esasl kelerinden birini aydnlatmak; artk tarihe karm
olacak bir hatray sunmak iin burada anlatyorum. Nice yl sonra, bir akam, bilenlerden
birinden duyuldu idi ki, Yakup evki Paa taarruzdan nceki o kumandanlar meveretinde:
zaten yoksullam bir yorgun vatann zar zor biriktirebildii btn ordusunun insan,
hayvan, topu, tfei, malzemesi, nesi var, nesi yoksa hepsi ile birlikte bylece senin
tasarladn zere bir tek noktada dman karsna yn edilip yurdun te taraflarnn apak
braklmas bir risk olur. Dman bu zaaf sezer de bo brmze bir yklenirse btn yurt
tehlikeye der elde kalan da dman eline geer; dava ker! Millet ve tarih nnde pek
byk mesuliyettir bu... Adam vatana ihanetle sulandrmaya kadar gtrr. Hazrl ikmal
ederek, her yan takviye ederek ihtiyatl hareket etmek teenniye ve yurdun menfaatine daha
uygun olur mtalaasnda bulunmu.
''Sen:
- ''Paann hakk vardr'' diyordun. Ve unu ilave ediyordun:
- Fakat, esasen, vatann kurtulmas iin, benim tasarladmdan baka kar yol yoktu''...
te, o hesapladn, kardn yol, her sabah bu vatan, bir gn boyu daha zmir'e
yaklatryordu: yzn henz grmediimiz, hasretini oktandr eker olduumuz zmir'e...
Senin Mustafa Kemalliini meydana koyan, mstesnaln, harikaln gsteren sr, ite,
kmaz grnteki hesaplar, insan st llerle bulup duru birer gerek haline getiren
zekn idi.. Bir gn ankaya'da dememi miydin ki: ''nsann vcudu bir krsdr; zek
cevherinin mahfazas olan ba, zerinde tamak iin kurulmu bir krs!.. nk esas
zekdr...''
Byle tarif ettiin zek, milletinin cevheriyle yuurulmu olan senin zekn, ite o kudretti ki,
kendinde btn vatan ve saadetini tayordu...
Haksz yere sana kar gelmesine uzun mddet sabrla baktn birinden, fkelendiin zaman,
o yokken bahsederken derdin ki: ''Bak buraya! Gzn asn o... Ben ona yle bir i yaparm
ki, yl arasa nereden geldiini bulamaz''!... te sen o hesapla, kendini sezdirmeden ordunu
gece karanlklar iinde sessizce kaydra kaydra ynak haline getirmi ve bir sabah
karsndakine daha gz atracak vakit brakmadan bu yna onun zerine boaltm ve
ardn kovalayarak onu bir dere boyuna sktrp iini bitirmitin...
Gerekten senin hesabna g akl ererdi. Kimse sanmazd ki sen Kzlta Deresi'nde
parldayan snglerin yan bandasn! Kimse sanmazd ki Dumlupnar'da bir ky evinin
damnda konaklamsn. Ve imdi de kimse sanamazd ki, ite sen u toz ynnn iinde ve
taburlarn arasndasn! Nasl ki, kimse sanmad ki, zmir'e piyadeden nce gireceksin; Kordon
Boyu'nda demirli ngiliz torpidolarndan iki adm tede karargh kuracaksn!.. Ve onlarn
toplarnn adeta gsne doru uzand yerde seninle konumaya gelen ngiliz
Konsolosu'nun yksek perdeden: ''Bize harp mi ilan edeceksiniz?'' yollu kmser, ve gzda
vereceini sanr sorgusuna, ondan ok daha yksek perdeden bir sesle:
''Benim burada kendi vatanmda olduumu bilmiyor musunuz? Bu gerei hl grmyor
musunuz? Siz hl o zihniyette iseniz birbirimizle esasen harp halindeyiz demektir. yle ise,
evet, bir kere, on kere, yz kere daha harp ilan ediyorum'' diye konsolosu artmam
mydn?.. O srada, rhtmda yatan torpidodan senin zerine toplar parlatlacak diye
korkmuyordun. Bilakis kapdan uzanm da sana hayranlkla bakan beyaz niformal gen
ngiliz deniz subaylarnn balarn gryordum...
Gerekten senin hesabn senindi. Benim grdm, sen atee dsen yanmaktan kan
semenderdin. Atee dsen; kendini atee atsan deil... O trl uursuz atlganln asla yoktu.
Zeknda, insann en houna giden taraf, o zeknn, kurulmu bir fotoraf makinesi gibi ne
grrse kendi zerine eken bir let deil; radar gibi arayan, gsteren ve gerekeni vaktinde
yaptrmaya imkn hazrlayan bir mkemmel modern cihaz oluu idi... Onun adesesi, olaylarn
nemine gre alr byrd; her grd a kendini var kuvvetiyle verip bouna
harcamazd... Seni pek anlamam, sevmemi bir kadn yazarmz, bir defa, yabanc
mecmualardan birinde yaynlad bir makalede: Mustafa Kemal'in yle sanld kadar cesur
olmadn; bir isyan haberi ve grlts nnde yznn sarardn kendisinin grm
olduunu yazm. Bu, senin kulana gittii zaman fkelenmemitin; o bire zihniyete
glmsemi:
- Geri ben byle bir ey hatrlamyorum, amma mmkndr; yzm sararm olabilir.
Kzm olacamdr. Ben evrilip kalmaktan holanmam. nk o zaman iradem bakasnn
eline gemi olur... Serbest kalmalym ki, sknum, muhakemem ve tedbirim benim elimde
olsun... Ben Ankara'da kalmasaydm ve gelecei grmeseydim, yabanc igali altndaki
stanbul'da tutulup kalm olanlar. benim muhafaza ettiim serbestlie nasl snabilecekler
ve hrriyete nasl kavuacaklard?'' deyip gemitin.
stanbul'da, koskoca yabanc devlet ordularndan ve donanmalarndan ekinmeksizin, kendi
yoksul ve alnm yurdunun kurtulabilir ve sen onu kurtaracaksn olduunu tasarlam;
Samsun'dan Erzurum'a, Erzurum'dan Svas'a, Svas'tan Ankara'ya, Ankara'dan Sakarya'ya,
Sakarya'dan Dumlupnar'a, Dumlupnar'dan zmir kaplarna, gn alm yrtk arklarla;
krk demiryollarndan bozma snglerle; lamba fitillerinden uydurma tfek kaylar ile; be
alt baka devletin birbirini tutmaz renkte eski niforma partallar ile; kyl kadn
kucaklarnda tosun yavrular gibi tanan baka baka apta ve markada top glleleri ile; yamru
yumru tekerlekleri inim inim inilder kanlarla; iki eski uakla ve ancak, o da son gnlerde ele
geirebildiin otuz, otuz be Berliye kamyonu ile; krk ay da srse nihayet ''behemahal''
dayanacak bir davann baarlacan nceden kestirmi bir hesap, Kordon Boyu'nda yatan
cilal toplardan ekinir mi?
Senin zekn ylesine idi ki nceden dnp de tedbirini tasarlamadn bir olay olamazd!..
''Vaktin olduka bir dnceyi yle hayal edersin; olmad; evirir byle hayal edersin. O
kombinezonu tasarlarsn, ondan bu kombinezona geersin; araya taraya iin dorusunu
sonunda bulursun, ona dayanrsn; bu ancak byle olur... Evirmeli, evirmeli; bir daha, bir
daha...nsan ancak yle yle yetiir...'' derdin. Bylece, zihninin baharnda siyaset
idmanlarnn, -kanat denemeleri pikinleince yuvadan havaya salverilen ku umalar gibioynap durduunu sezdirmi olurdun...
''Kark i yoktur; her i basittir'' derdin. Bunu, bir gn Karacahisar nndeki, insan boyunca
ekin dalgalarnn arasnda kaybolmu incecik bir yolda gezinen smet Paa'ya anlattm.
nn'nde milletinin maks talihini yenmi gen cephe kumandan yryn kesmedi.
Sonra birden bire durdu; eliyle kolumu, parlak baklar ile de gzlerimi sarsarcasna: ''Ancak
Mustafa Kemal'in zeks gibi her gl yenecek kudrette bir zekya her i basit gelir''
dedi... Birbirine gveni olan iki yksek zeknn bu iki sz bugne kadar bende hatra kald.
Evet; senin zekn ylesine idi ki nceden dnp de tedbirini tasarlamadn bir olay
olmazd! zerine saldran en korkun bir olay bile, hangi artlar iinde olursa olsun, nce
ayann ucunda durdurur, yoklardn; sonra deerine gre bana doru karrdn. Senin
boynuna sarlp da bandan am ve seni aresizlik dibinde bunaltm bir olay ben
grmedim.
...
Salihli
Akdeniz'e boyuna heybetle ilerliyordun. Ve, yksek Anadolu yaylasnn sert yalnzl ile
boz yalnlndan uzaklap alml Akdeniz'in mavi tatllna yaklatka yl nce
stanbul'da arkanda brakm olduun byk devletlerin, su yzn kaplayan zrhllarnn boz
renkli yzlerini tekrar karna dikilmi bulmaya doru gidiyordun... Nihayet onlarn ilk
glgesi sana Salihli'de dedi... O akam havalarda seni Anadolu yaylasnn her tarafnda
aratrmakta olan bir telsiz telgraf haberi, zmir'e girilmenin artlarn grmek zere byk
devlet askeri murahhaslar ile yarn buluacak bir yer belirtmeni ve oraya murahhaslar
gndermeni diliyordu.
''- Pek iyi. Yarn, Salihli -Kasaba arasndaki yolda'' diye cevap verdin.
O akam, bilmem nereden, Kararghna bir Times veya Daily Telegraph nshas gelmi...
Aylardan ve aylardan beri grmediimiz bir Avrupa gazetesi!.. Sen, o gece, kavunlu, karpuzlu
ve zml sofrasnda seni candan arlayan Salihli'nin bir kk evine misafir inmitin.
Yapmakta olduun hareketin, Avrupa'dan grnn ve kulana varan ilk tepkilerini bu
gazeteden, gzlerinle grp renecektin. Yazlanlar tercme ettiriyordun ve, zevk duyarak
okutuyordun; ve:
- Zavall Lloyd Jorj yarn ne olacak? Yklacak O... O ve daha onun gibiler!..'' diyordun.
O geceden yirmi iki senin dnyaya gzlerini yumduundan alt yl sonra Lyold Jorj ld
zaman Times'in, ikinci sahifesini batan baa onun hayatna, eserine, zaferine ve ngiliz
mparatorluu'na etmi olduu unutulmaz hizmetlerine hasrettii yaz ile dolduran makaleyi
Londra'da okudum. Doruyu saklamayan ngiliz yazs ''Lloyd Jorj'u bir daha kalkmamak
zere Mustafa Kemal devirmitir'' diyordu.
Bunu okuyunca senin Salihli'de o akam sylemi olduklarn hatrladm... Anadolu'dan
ayaklandrp, derleyip toplayp baardn hareketten yklan, sadece, senin yaptna vakti ile,
Balfur'un dediine uyarak haydutluk diye bakm Lloyd Jorj deildi. Anadolu'daki Kemal'lii
Cell'lik sanan ve sandrmak isteyen Babli ve Saray da yklmt. Lloyd Jorj'a icra
memurluu eden Atina'daki taht ve tac da yklmt!... Evet, Zafer'in Avrupa'da iki taht ve bir
byk devlet hkmeti devirmiti!.. Sadece o da deil: Avrupa'nn Trkiye'yi kmser
zihniyetini!.. grmt; ve Avrupa smrgeciliinin esirliini eken Asya ve Afrika
milletlerinin gzlerini amt...
Yani senin Sakarya'dan dndn akam ankaya'daki kknn avlusunda, cebinden karp
gsterdiin o krmz maroken kapl kk defterinde kaytl ikinci dncenin gerekleme
yolu grnmt. te, henz yzlerini grmediimiz elik zrhlardan senin kulana
ulatrlmak zere havalara uurulmu haberin de tanyp ba edii Zafer, yeni leme doru
meydan ayordu... Sen o Mustafa Kemal'sin!..
Sakarya'ya kadar ekilite gsterdiin gibi cesaretli; Sakarya'da dinelite gsterdiin gibi
dayankl; Dumlupnar'da gsterdiin gibi hzl ve ite imdi zmir'e yryte gsterdiin
gibi cokunluklu drt hareket senin gerileyite, duruta, vuruta, ilerleyite; hasl i neyi
gerektiriyorsa onu baarmakta stad asker dehan, drt ba bayndr zekn apaydn
belirtiyor... Sen o Mustafa Kemal'sin!..
...
Sen ve sizler, ertesi sabah Salihli'den yola ktnz.
Salihli ile Turgutlu arasnda: yollarda murahhas var m? baklyordu; gzlere yle bir kimse
ilimiyordu...
Bylece Turgutlu'ya varld...
Turgutlu
Bir yanndan atee verilmi Turgutlu'nun kenarnda kubbesine Trk bayra ekilmi bir de
kilise yanyordu!.. Ne iin Trk bayra ekilmiti? Ne iin o yap yanyordu?.. Anlalyordu
ki gidenler, nce bu bayra ekerek burasn korutmay tasarlamlar; fakat son anda
caymlar. Turgutlu'nun bir ksm ile birlikte burasn da atee vermiler!
Gelenden geenden, kylden epeyce bir kalabalk, o kilesinin karsnda halka olmu
duruyordu: Alev kubbeyi sarp kurunlar eriyince bayrak ne olacak? Kendine doru gittike
ykselip sarmaktaki scak havann iinde rpnlar gittike artan bayrak!... Merakla ona
bakyordu...te alev, kubbeyi yalamaya balad:
Kurun tabakalarn birbirine kavuturan lehimler, sabah gneinin klar iinde billur
tanelerinden dizim dizim prltlar halinde zlyordu... Ve uzun gm izgiler knbedin
yukarsndan aaya doru durmadan szyor, eriyordu!.. Herkes bu seyre dalmken birden el
rpmalar duyuldu: ''Hey arslan, yaa!.. Byk uur, byk uur!'' diye haykrlar iitildi..
Seyredenler bir keramet karsnda gibi comulard... Zira, yanacak diye zldkleri bayrak,
kendini kubbenin stndeki put'a dikilmi diree bal tutan ip yannca birden havalanm,
umu, kendini o harl baskdan dar atm; yoldaki bir byk narn stne sa salim
konmutu...
Bu kurtulu mucizesinin seyircileri arkasndaki yoldan taburlar, kervanlar, hi o yana ba bile
evirmeden yrylerine koyulmulard.
Turgutlu'nun tatl mavi havasna, oktandr yzlerini grmediimiz pelinlerle, lavantinlerle,
yaseminlerle kokulu ve ssl bahelerine bir gz atacak vakitleri yoktu. Onlar, keskin scan
altnda hi bir yerde eksilmeyen hayvan lelerinin ar kokular arasndan, art arda geip geip
kendi ilerine gidiyorlard...
le zamanna doru bile yollarda murahhasa benzer kimseler grnmyordu. Gittike
sklamaya balam; kimi, yardan fazla yanm, kimi, hi yanmam kylerin nndeki yol
kenarlarnda, lgn gibi sevinli kadn ve erkek halk, nlerine kfeler, iportalar, testiler ve
tenekeler ymlar; askerlere sebil gibi zmler, gm gm serin sular datyorlard...
Bizler nmzdeki tozlarn arasnda seni gzden kaybetmitik; onlar yollara dklmler,
seni gzlyorlard... Her birinin gslerinde, balarnn stnde, seni sayklar, seni zikreder
gibi ka tane, ka tane senin resmin vard. O kadar ki, o insanlarn her biri senin resminle
sslenmi canl birer camekn gibi idiler denebilir!.. Dman basks altnda senin bu kadar
ok resmini, bu kadar ok Trk bayran ne zaman, nerede bulabilmilerdi. Senin mutlaka
buralara urayacan nasl kestirebilmilerdi. Sen gelinceye kadar bunlar nasl, nerelerde
saklayabilmilerdi!
ki, , be, btn kyler hep o halde idi.
lerleyi yle bir hz almt ki, nne denlerin artk, daha yukarlarda olduu gibi, usulnce
ky, konak, cami yakmalarna, kpr atmalarna vakitleri kalmamt. Su basknna uram
bir srnn tarlalar, krlar boyunca, ufuklara doru delicesine boanm kouuna benzer bir
rkmln, dalar arasndan ordunun n sra zmir kylarna iner olduu ite byle, gzle
grlyordu.
Fakat ara sra, sen kendin grlmyordun. Kylerde, senin geiini kefedebilenlerin sevin
yaygaralar savurduklar, ara sra havay dolduran bir uultudan anlalyordu.
O akam, Nif'te, Salih'ten (Bozok) dinledim:
- Sen asl dn Armutlu kynn nnde grmeliydin!.. Armutlu'dan geiyorduk. Ahali kyn
nne ylmt. Otomobil radyatrnn suyunu tazelemek iin bir mddet durduk. Ahali
etrafmz sard; gzln takm Paa, nne bakyordu. lkin O'nu kimse tanyamamt;
fakat kalabaln en ilerisinde durmu bir ihtiyar, bir elindeki resme bakt; bir de otomobilin
iindeki siyah gzlnn altnda duran yze bakt. kisini birbiri ile karlatrd. Bir ara Paa
gzln alnna doru kaldrnca o ihtiyar adam Paa'ya daha yanat, daha dikkatle bakt:
- Bu sensin, bu!... Sensin!'' diye bard. enesi tir tir titriyordu! Sonra o kalabala dnd;
haykra haykra:
- Ey ahali koun. Koun!.. Bu odur: Kemalimiz geldi. Vallahi bu o... te burada!'' der demez
halk otomobile bir t. Tarif edemem... Topra penler, tekerlekleri penler, arabaya
srayp Paa'nn boynuna sarlanlar; kadn, erkek, ocuk!... Yzn, gzn penler,
kollarndan ekenler!.. Kollar bakalarnn ellerinde kalacak diye korktuk! Korktuk
boacaklar diye: bardk, ardk, uratk! Heyecan yattrmann, halk ayrmann,
otomobili ilerletmenin imkn yok!.. Otomobili omuzlarnda tamaya alyorlard!
ldrecekler yahu, muhabbetten ldrecekler!..
Paa hi ses karmyordu; yle duruyordu; fakat yorulmutu, bunalmt. Yarm saatte g
bel ellerinden kurtulabildik!'' diye bu manzaray gzlerinden yalar akarak, dudaklar
titreyerek anlatyordu.
- Yaz Ruenciim bunlar; yaz be kardam! Bilinsin bunlar; bilinsin bu byk adam!''
diyordu.
Ah! O gnlerde, grlen ackl manzaralardan, byklklerden ve duyulan sevinlerden
hepimiz yle gzyalar dkyorduk ki gzlerimizde daha akacak ya kalm olmasna hayret
ediyorduk!..
Halka asrlardr barnda gml kalm bu misilsiz heyecan -sen kendin, iinden kimbilir ne
sevinler duysan da- hkmn altnda tutabiliyordun. Dndan tun durgunluu
gsteriyordun!..
- te Salih! Senin o gn, ''yaz'' diye sevin yalar iinde sylediinin, gn olup ihtiyarlam
kulamda vasiyet gbi nlayacan ve titreklemi elimi, O'nun topraa verilecei gn
yedeceini, yemin ederim, bir defa bile aklmdan geirmemitim!..
Dumlupnar'dan bu yana yryteki ordu, zmir'e yaklatkca yle bir hzlanyordu ki
yry artk, hemen hemen kouya benziyor denebilirdi. Fakat kovalayan ayakkab ular,
nleri sra seirtenlerin topuuna gene de deemiyordu. nk ortada artk byle bir topuk
kalmamt. Ve sar tozlu yollar boyunca salkm salkm altn sars zmler, testi testi serin
sular, senin askerlerine ikramlarn yetitiremiyorlard bile!..
Dalar bitiriyor, yollar bitiriyor; ortada hl murahhasa benzer kimsecikler yok!.. Demek ki,
ordun tel haberinden daha abuk gidiyor; ve art urt dinlemeden zmir'e varacak!..
...
Belkahve
Bir yerde, ortalk bsbtn sszlat. Artk yry hz, sadece otomobil gidii lsn
almt. Siz, ordunuzun, ardnzda kalan btnnden kopup ayrlmtnz. Bir da banda,
nclerinizden de nde, be alt otomobilin iinde yapayalnz gibi ilerliyordunuz!.. yle ki,
sizinkinden biraz daha fazla bir kalabalk etrafnz kuatacak olsa sizleri alp gidebilecek
sanlrd. Fakat sizler, sen ve yanndaki iki an arkadan Fevzi ve smet Paalar, hi bir eye
aldr etmeden artk iiniz iinize smyor gibi, biraz daha ilerleyip bir doruun bana
vardnz.
''- Belkahve'' dediler... ''te, ite zmir grnyor. Kadifekale'ye bizim bayrak ekilmi''
dediler.
Buyruun yerine gelmiti. Ordun, ite Akdeniz'e varyordu. zmir artk senin gznn
nnde; ve sen onun ba ucundasn!
Doruun stnde, drbnn gzlerinde, iki an arkadan yannda, bir incir aacnn altndan
o sonsuz gzellii, kendine daha, daha yaklatracak, onu imdiden kollarnn iinde
sandracak bir imrenmeyle seyre daldn... Susuyordun!.. Dinlemeye, dnmeye benzer uzun
bir bakla, gzlerini ondan ayramyordun!.. Yanndaki iki an arkadan da, drbnleri
gzlerinde; ufuklar incelercesine derin derin seyrediyorlard. Onlar da henz hi
konumuyorlard...
O srada, senin aklndan neler geiyordu, bilmem!.. Ben iimden dnyordum ki: Bir mr
iinde bir faninin gzlerine bundan byk saadet grnemez!.. Hatrlyordum ki zmir'e igal
ordusu girdii gnde stanbul'da otomobilindeydim... Yamur yayordu. Taksim meydanna
Cihangir'den kacak azda, kilisenin evresinde ksa etekli bir sko ngiliz askeri, -bir ve
bir ka;- karsndakinin gzne batracakm gibi ne uzatlm sngleri ile nbet
bekliyordu!.. Otomobil kapsnn mikas arkasndan bunu grdn. Dnp bana baktn. Ac
duyan, fakat szsn tutmaa alan bir donuk sesle: ''Daha hl phe mi var? Sade zmir
igal edilmedi... Grdnz ya u sngleri... stanbul da ite igal altndadr!... Biz ve
memleketimiz artk igal altndayz!.. Bunda hi phe yok. Bunun baka manas yok!'' dedin.
Dudan skarak o sngnn karsndan dnceli yle bir ac glmseyi glgesi ile geiin
vard ki...
- Bir ka gn daha msaade... Anadolu'ya bir geebileyim; grrz.'' dedin. Sonra sustun.
Evine kadar hi konumadn...
O gn ili'ye dnyordun. Ertesi gn kacan Samsun yolculuu iin hazrlklarn
tamamlyordun... O gn, Akdeniz'in bir gzel kesinde, koskoca donanmalarn gz nnde;
o donanmalarn toplarnn ar ve sessiz desteklemesinden gveni artm bir saldrganlkla
yabanc igal ordusu Kordonboyu'na kyordu; Taksim meydan azndaki nbet bekleyen
Yz ve ksur binden sfra inmi bir ordunun son admlarndan kabardklar besbelli bu tozlar,
imdi bir daha dnemeyecekleri teki kylara canlarn atabilmek iin abalananlarndr! Her
bir ttn altnda imdi kimbilir ne rpnmalar, ne dnmeler, ne barmalar armalar,
ne itimeler kakmalar oluyordur; ne lklar, ne hkrklar, ne kyametler kopuyordur!..
O sesler buralara kadar ykselmiyor!.. Fakat ite plak gzle bile grlebiliyor ki o toz
girdaplarnn ta yan bandaki denizin stnde o prl prl koca zrhllar, gzlerinin nnde
son deprenilerine varm bu tkenie imdi artk hi imdat eritiremez bir kurumlu sessizlikle
kapl yatyorlar! Onlarn gzlerine bizimkilerden daha yakn olan u eyleri hi
grmyorlarm, iitmiyorlarm, zerlerine alnmyorlarm gibi!.. anakkale'de senin
zerine ate pskrenler de onlard!.. stanbul'un nnde yatan da onlard; ite u imdi
zmir'in nnde gene karna dikilmi olanlar!..
Fakat bu doruun stnde sen dalar devirerek irin'ine kavumu Ferhad; sen btn u
grlenleri; u ehri; u donanmay; u denizi; imdi hkmn, buyruun altnda tutan Zevs;
sen kurtulu zaferinin ba komutan Gazi Mustafa Kemal, hepsinin birden karsnda gene sen
dimdik duruyorsun!..
...
Karnda istila ordusu kalmam!.. O, bir duman!.. nnde zmir'in yolu alm...
Krfez'de, iyi hesaplamad kurumunun parltl cakas iinde yatan u koca donanma; senin
anakkale'de yz geri ettirdiin u azametli heyl; yl nce yabancya desteklik etmiken
imdi senin kazancn zerine gndr gklere haberler salarak, senden murahhaslar
dileyerek ara buluculua alan, artlar soran u zrhllar topluluu u anda zmir'in nnde
hl alml boy gsterir de olsalar, ite artk phe yok, senin nnden bir daha geri
ekilecekler!..
Asrlardr Dou'yu kmseye azmsaya Dou'nun ruhu zerine iyice yklenmi o smrgeci
Bat zorlamas; her yenildiimizde sularmz dolduran o yabanc zrh kalabal, ilk defa,
senin bu baarnda, bir milliyet ve istiklal zaferinin nnde artk kesin olarak geri
pskrtldn ite gryor!.. O, gidecek!.. ''ark meselesi'' ad alarak kitaplara geirilmi,
retimlere sokulmu, ders tantlm dava ba, ite, senin zaferin nnde, bu tepeden kendi
gzlerimizle gryoruz, gyor!.. Mutlu olsun, kutlu olsun sana ve btn an arkadalarna!..
...
''Evet, Kadifekale'ye bizim bayrak ekilmi... Evet, u sadaki ince bklm, Karyaka... Evet,
u soldaki dzlk, Gztepe...'' birbirinize gsteriyorsunuz... ehirden ykselen ufak tefek toz
kabartlarn, duman savrultularn, drbnlerimiz elde, yorumluyorsunuz...
Anlatlyor da dinliyor deiliz... Masal deil bu; gerek!.. Gzlerimizle gryoruz ki yok
ettii istila ordusunu denize dken; bu sulardan geri gnderecei koca devlet donanmalarn
hkm altnda tutan; yabanc eline dm Trk zmir'i Trk btnlne yeniden alp katan
ba kahraman, krk aylk yoldan gelmi, ite doruun stnde duruyor!..
Fakat ben burada tarih yazyor deilim. Ben zmir'in baucunda kendi gzlerimle seni
grdm. Seninle kurtuluu, seninle o anl gn grdm!.. Bana senden baka belge ne
gerek!... Seni grmekten, seni anlamaktan, sana inanmaktan, seni sevmekten salam belge mi
olur?..
Sen bana imdi hep o akam o doruun stnde grnm olduun gibi grnmyorsun:
alak gnlllk edip insan klna girmi Kurtarc Ruh!..
...
nmzdeki ehirden bu tepeye doru, byk iki tekerlekli bir zmir yayls, kenarlar
yazmalar gibi nak ilenmi bir mavi araba kyordu... Arabacs, koyu mavi efe dizlikli bir
adam, bir elinde dizginler, ayakta duruyordu; br elinde de krba diye bir tfek namlusu
tutuyordu! Bir kylden ziyade, ahlanm bir evvel zaman cengverine benzer tosun hali
vard...
Sen o sszlk iinde, aadan bu da bana doru kan bu ilk grdn adama, geldii
yerlerden ne var ne yok, haber sordun; bilgi edinmek istedin. O, senin kim olduunu
bilmiyordu. Zira o anda seni kimse oralarda sanamazd!
Sana diyor ki:
''- Ben zmir'den geliyom... Bizim suvari taze girdi... Gidecein varsa ne bekliyon? Yrsene
aam!...''
Sen de hani hemen yrmek istemiyor deildin!... Halbuki piyadenin ncleri bile senden
daha epey gerilerde...
Seni ve sizleri bu yalnzlklarda tehlikede gryorlar. Diliyorlar ki Nif'e dnesiniz.
...
Nif
zmir'i Belkahve doruunda doya doya grdkten sonra akam karanlnda Nif'de bir eve
girdin...
Seni arladklar o ev, Nif'in belediye dairesi imi.
Orada geirdiin geceden kalan hatra, zannederim, Nif'in Mustafa Kemal Paa kazas adn
almasdr.
O akamdan hl hatrmda kalm olduunu grdklerimse unlardr ki: Seni bir iki basamak
merdivenle ilk katna klr, -zaten sanrm o ev sadece bir katl idi- o evin kapsndan ieri
girite, balar beyaz rtlerle smsk sarl ky kadnlar karladlar... Onlar bu evde el
birlii ile temizlik, ve tertip yapsnlar diye mi oraya getirilmilerdi? Senin oraya ineceini
duyunca daireyi, hemen seni arlamaya yarayabilecek gibi dzeltmek iin kendiliklerinden
mi koa gelmilerdi?.. Yoksa bunlarn hi biri deildi de sadece kudmunu kutlamak iin mi
toplanmlard?.. Oralarn bilemiyorum... te, balar, enelerinden smsk sarlm beyaz
rtl yedi sekiz kadn!...
Glgeler gibi ekingendiler!... Seni o dar girite grnce, yerlere doru eildiler; sarlp
dizlerinden ptler; ba rtlerinin ucu ile ayakkablarndan tozlar aldlar; bir ikisi o tozlar
gzlerine srdler!.. Ve onlarn gzlerinden senin ayakkablarna yalar damlad!.. Sen onlar
arbala selamladn. Onlar senin nnde el baladlar, yal gzlerle sana uzun uzun
baktlar!.. Bu el balaylar, bu yal baklar, bu hususlar, sana bir sonsuz minnetti ve
hayranl bin szden ne kadar daha iyi anlatyordu! Seni yle duygulandryordu!...Sen tatl
sesle onlarn hatrlarn sordun... Onlar, hep glgeler gibi duruyorlar, saygdan nlerine
bakyorlard!..
Bu derin ve ili heyecandan biraz tede, senin eletiin evin nndeki yoldan ilk
karanlklara brnm piyade taburlarnn, dzgn bir yamur ak gibi gei sesleri
geliyordu: Hafif bir rzgar esintisi gibi, bitmeyen bir yaprak hlts gibi yle uzun uzun ve o
adm uultusunun zerinde, deimeyen bir henkle, bir su damlay, bir saat al gibi iri
ufak ngrak iniltileri; uzaktan uzaa!.. Bunlar, o taburlarn arasna karm, mekkre
katarlarnn, arlk ve levazm kervanlarnn!..
Bir geiin lsn izen btn bu sesler bir yeni zamann geliini ve manasn izliyorlard!..
Kadnlarn iten gelen gzyalar; minnetli baklar, taburlarn zmir'e doru durma bilmez
yryleri; arlk kollarnn geceye, deyip damlayan ngrak titreyileri ve btn bu
birbirlerine bir sis gibi sarlm uultularn stnde ruha anlalmaz bir garipserlik ktren,
bir ebedilik yalnzl sezdiren yle mellli bir itenlik!... Bu oturduun odada huzurunda
yalnz kalm adamn, lamba nda, senin ruhuna da sarm olduunu sezdii bir susmuluk
halinde beliriyordu...
Duvarda, karnda Venizelos'un yaldzl ereve iinde renkli bir byk resmi asl duruyordu.
Gidenler bunu orada yle brakmlar. Ona bakmyordun. Kendi iini dinler gibi susuyordun...
Bir aralk dedin ki:
''- Yahu! zmir'e girdiimiz akamdr bu!.. Bu kadar sessiz mi olacak?.. Haydi bari biz
kendimiz ark syleyelim!..'' Ve ocuklar gibi syledik...
Sana, kimler bilmem, ikram olsun diye iki hazrlamlar. O neeni grnce bir tepsi iinde
bunu getirdiler. stemedin ve imedin. Byk i zamanlarnda imek detin deildi.
Daha, mirlivalnda, Beikta'daki Akaretler'in 76 numarasnda bir akam, sana gene byle
bir tepsi getirdikleri vakit, imeye balamazdan nce bana dedindi ki:
''- Benim adm ok iki ier diye kmtr. Bunu siz de duymu olacaksnz. Filhakika ben,
tedenberi ierim; ikiyi severim. Fakat istediim zaman bunu keserim. Vazifem esnasnda
bir damlasn azma komam. Vatan ilerime iki kartrmam. O sadece benim keyfim
iindir. Onun yznden vazifemi bir an geri braktm hatrlamyorum. Daha genken,
manevralara klmadan nce, muhabbete dalarak sabaha yakn zamanlara kadar isek bile,
ben bazen hi uyumadan saatinde dorudan doruya vazifem bana giderdim. ki ve vazife
iki ayr eydir. Birbirine tesiri dokunacak yerde vazifeyi elbette keyfe tercih etmeli; ikiyi
behemahal kesmeli.''
Nif'te kaldn akam imemekle ite bunu yapyordun.
Taarruza baladn gnden zmir'e vardn gne kadar itiini grmedim. Cumhuriyet
ilanndan nceki akam, sofranda idim. Orada iki grmedim... Halifeliin kaldrlaca
gnden nceki akam ankaya'daki kknde sofranda bulunanlardan iittim: O akam
imemisiniz. Onun iin biliyorum ki senin byk yurt ve devrim ilerinde bir damla iki
kokusu yoktur... O akam da imeden ark sylyordun. Bir byk muzaffer kumandann,
davasn baarp muradna erdii akam bu kadar esiz bir sadelik iinde vakit geirdii tarihte
var mdr, bilemem? Fakat sen muzaffer Gazi Mustafa Kemal, kurtardn zmir'in ba
ucundaki geceni ite byle geirdin.
Bir ara, huzurundan ayrlp baheye ktm. kide bir ayama bir takm yumuak ikinlikler
iliyordu. Bunlar karanlkta, domuz leleri sanyordum: nk gnlerdir nicelerini, yaklm
kasabalarmzn , kylerimizin nnde, yol boylarnda, at ve kpek lelerinin arasnda
gryorduk... Her birinin kendine mahsus ayr feci benlii olan bu kokular, havaya,
cierlerimize, iimize ylesine sinmiti ki, nereye kasak, ne kadar ykansak, onlardan saknp
kurtulmak mmkn olamyordu! Onlar, yiyeceklerimize, ieceklerimize, hatta giydiklerimize,
haftalarca haftalarca kmayacak ve bir daha biz onlar ap ilerinden kamayacakmz gibi
ylesine sinmilerdi! Bu, ayama deyenleri ve beni dreceklerinden korktuklarm da
onlardandr sanyordum; ekine ekine adm atyordum. lerinden bir ikisinin stnde insan
sesine benzer horultular duydum; ardm. Ve onlardan birine ayam takld. Trke bir ses:
''Yava, hemerim iniyon beni'' deyince dona kaldm! Meer bunlar, nbetlerini bitirmi
dinlenen bizim askerlerimizmi. O bahede ylece tklm tklm doldurulup braklm koca
zm uvallarnn stlerine yz koyun kaba deklere yatar gibi uzanmlar; horul horul
uyuyorlar.
Biraz sonra, oturduun evin arkasnda bir yangn kt. Alevler havalanmaya balad. Atei
bastrmak iin emrinle herkes ayaklanm, o yana seirtmiti. Yangndan vuran aydnlkta
gryordum ki uvallarn balara yakn taraflar kk kk birer delikle oyulmular ve
delikler ilere doru derinlemiler!.. Anlald. Dinlenen askerlerimiz neyin zerinde
yattklarn pekl sezmiler; karanlkta uykuya dalncaya kadar parmaklarn taze kurutulmu
zmlerin derinliklerine banmlar; zmir'in ba ucunda dinlenmelerinin tadna varyorlar.
Tekrar huzuruna girdiim zaman kararghndan baz zabitler sana raporlar okuyorlard. Sen
gereken makamlara emirlerini veriyordun. Yaverlerin gelip yangnn bastrldn bildirdiler.
Memnun kaldn. ine devam ettin; biraz sonra herkes huzurundan ayrlp gene yalnz kalnca:
- Yarn sabah Salih'le, Mahmut'la beraber erkenden gidersiniz. zmir'de benim oturmama
tahsis edilecek evi grrsnz. Bana buraya malumat getirirsiniz. Bu hususta Salih'e ve
Mahmud'a talimat verilmitir'' dedin. Ve dinlenmeye ekildin.
...
zmir'e doru
Sabah karanlnda Salih (Bozok), Mahmut (Soydan) ve Memduh'la (kalemi mahsustan) bir
ak otomobile bindik. O arkadalar; Salih, Mahmut, Memduh imdi neredeler?.. O sabah o
arabada olanlardan imdi sade u satrlar yazan bir ben, sa kaldm. Asl sen yoksun;
buyruunla o sabah bizi o erefe gnderen sen!..
Sen dn akam Belkahve doruunda, mihnetli yollarnn sonuna, fakat erieceimiz saatlerin
bana varmtn:
inde yaadn asrn en byk baarsn gerekletirmitin; Milletinin tarihinin en byk
kahramanlarndan olmutun. Dnya tarihinin lmezletirecei nl ycelerden biri olmutun.
Yaptnla vnr halin yoktu. Onun heyecann misilsiz bir sadelik iinde yayordun! Dn
gece zmir'in ba ucunda kck bir kasaba odasnda bir petrol lambasnn sar nda, yllardr hasretini ektii sevgilinin eiine alnn dayam sevdal bir delikanl gibi- bir bana
ili ili trkler ardn. imdi daha uyuyorsun.
Biz, yola kyoruz. Salih, yakas henz zmir'in tanmad bir jandarma niformasnn
atafatl srmalar ile ssl geni bir boz pelerine sarnm. Ve hepimizin dizinde birer
mavzer... Arabann arka kaput tentesinin altnda da bir kk makineli tfek gizli...
Bugn, birka saat ''biz, biz'' diye kendimizden bahsedeceim iin lutfedip mazur gr! Seninle
dolu bir hatrada, ikide bir kenardan bamz karp kendimizi gstermek, tpk senin iin
yaplm bir trende senden nde ve senden gsterili yrmek gibi; -senin etrafnda
yapldn, ka defa gzm iliip grdke- hi holanmam olduum o yaraksz gelenee
benzer. Byle bir eyin en zararsz manasn laubali bir bbrlenme oluunda: en
beenmediim tarafn da bir yaknlk piyasacl, bir nfuz istismarcl kokusu vermesinde
bulurum... Bunda, skc saymakla beraber, gene en az sinirlendiim ksm, senin
fotoraflarn ekmek iin, nnde arka arka giden ve alc aletlerini senin yzne doru
eviren fotoraflardr... ''O dedi ki, ben dedim ki'', hatracln insana en az sevimli
gelenidir. Hele bahsin konusu sen olunca... nk sen olmasan, o kim olur, ne olur!.. Onun
iin burada, bugn birka saatlik ''biz, ben'' szlerine, o fotoraflarn, sana bakarak arka arka
gidileri zamanndaki msaadekrlnla mes ver ve ltfen kabul et ki: ''Biz'' deyiimiz,
ancak seni daha iyi belirtebilmek isteimizdendir.
yle ise, biz o sabah erkenden yola ktk. Belkahve alp da ovaya doru yaklaldka
sabah serinlii azalyordu; yoldaki kalabalk oalyordu. Yol git gide yle skk bir duruma
girdi ki piyade taburlar, top arabalar, Kzlay arabalar, svari atlar, mekkre katrlar,
salntl develer onu hibir elin zemeyecei krdm bir yumak haline getirdi. Kii
kendine yol aabilmek iin adeta zor kullanmak gerekiyordu.
Yukar dalardan ovaya bir gmrah alayan gibi art arda akan asker, ehrin aznda btn
girintileri boum boum tutmu; bir tkanklk vcuda getirmiti. Herkes, ses diye nesi varsa
kullanyordu; haykrn, kfrn, ddn, borusunu, yalvarn; nesi varsa;
yrtnrcasna...
Biz klaksonumuzu kullanyorduk. ve Salih'in, mor ve krmz zemin zerine sar srmalar ve
bir tek beyaz yldzla ssl muhteem yakas sabah nda prldadka, bizim askerleri bile
kamatran bir nevi gz da tesiri uyandryordu. Grltsz, yava adm yryen
taburlardaki askerler, birbirlerine gz ular ile iaretler ederek, ''ht, ht'' diye birbirlerinin
dirseklerini drterek, birbirlerini uyararak veya eneleri ile birbirlerine arabamz gstererek
bizlere yol ayorlard.
Bu sayede o krdm iinde epeyi ilerleyebilmitik ve bundan adeta caka da duyuyorduk.
Senin buyruunu bir an nce yerine getirmenin hz iinde mesafeleri ve engelleri ap
gidiyorduk. Derken:
- Dur... diye baran bir iddetli emir, hzmz kesti.
Bu emir, dorudan doruya, arabas yolun kenarnda bekleyen birinci ordu kumandan
Nurettin Paa'nn azndan geliyordu... Eletik. Bizlere sordu:
- Nereye gidiyorsunuz?
Misyonumuzu anlattk...
O zaman daha yumuak bir sesle:
- Acele etmeyin, bekleyin. Piyade daha henz henz giriyor... Benim arabam takip edin,
dedi...
Yannda kolordu komutan General zzetin allar vard. imdi o paalar da nerede?.. O gn,
bugn otuz bir yl olmu!..
Sert bir adamd, rahmetli Nurettin Paa... O sabah o yolun stnde, rtbeye, yaa bakmadan
sana soluna kyordu. Yannda merhum zzetin Paa, souk kanl ve Nurettin Paa'nn
asabiyetine biraz hayretle, fakat sinirsiz bir yan gzle bakarak susuyordu...
zmir'in iinde
Nurettin Paa, orada verecei emirleri ve talimat bitirdikten sonra baa, kendi arabasna geti;
bizleri de arkasna takt. arabalk bir katar, zmir'in iine doru yol aldk. Anlalan Paa
zmir'deki nne nem vererek ve ackl gnlerden kendinde kalm hatralar yenip gemek
iin oraya ilk girenlerden biri olmak muradna ermek istiyordu. O sabah, yolunun stne kim
ksa, gznn nne kim ilise arkasna geirmek ve kendi behemahal en nde girmek
istiyordu.
Diyelim ki: ''O sabah!'' nk, Belkahve'de o kyl arabacnn da syledii gibi Fahreddin
(Altay) Paa'nn svarileri ve paa daha dn akamdan zmir'e girmilerdi. O sabah Nurettin
Paa'nn girmeye alt saatten iki saat sonra, dn zmir'e ilk girmi olan svari subayn
da Karyaka'da kendi gzlerimizle grecektik: Svari Binba erafeddin!.. (imdi merhum)
Fldr fldr bakl, ate gibi bir gen... Yaz ve tknaz; orta boylu...
ehrin dar sokaklarnda ilerledike heyecanmz artyordu... Sevinten yle comu bir halkla
kar karya idik ki!..
stanbul'un Mahmutpaa taraflarndaki kk dkknlarn hatrlatr dkknlarla iki yan
evrili o sokak hnca hnt!.. Hi susmayan el akrtlar, hi durmayan yaygaralar,
hkrklar... Kadn, erkek, oluk ocuk, ihtiyar, gen; zmir'de o semtin kimi varsa hepsi o
sokaa dklm; pencerelerden tam; damlardan sarkm, sel boanr gibi sram sram
barp alklyorlar!..
Dkknlarn yz gl baheleri, gelincik tarlalar gibi yzlerce, yzlerce Trk bayra ile al
al... Bayraklar da sabah serinliinin iinde, bu insanlar gibi rpnp gklere doru
dalgalanyorlar...
Bir dnm yerine geldik ki dar yol bsbtn tkand. Bir adm daha ileri atlmann imkn
kalmad...
O zaman, arabamzn etrafnda bir alk uultusu koptu. Samzdaki, solumuzdaki
dkknlardan ve pencerelerden zerimize rengarenk konfeti saanaklar boanyordu;
gzlerimize uzun uzun serpantin imekleri akyordu ve balarmza, bitmeyen bir kolonya
yamuru yayordu... Salih'in srma yakal pelerini burada da tesirini gstermiti... Kahraman
zleyii ve kurtarc bekleyii heyecan iindeki halk onu grnce, btn sevgi gsterilerini,
sade giyimli Nurettin Paa'nn arabasndan ok bizim arabaya yneltmiti. Salih halkn kendi
etrafndaki bu lsz cokunluundan dehete gelmi; bu alklar kendi zerine almak
istemiyor, sevinten hem alayp, hem glerek:
''- Yok yahu! yapmayn, yapmayn arkadalar. Ben deilim O!... O daha yukarda. Yapmayn
Allahakna'' diye yalvaryor. Byne yaraacak bir alk kendi zerine almak vebalini
yklenemiyor!.. Heyecandan onunda, bizim de aklmza gelmiyordu ki pelerini omuzlarndan
ekip alalm.
Arabamzn etrafndaki bu lgnca ilgiden nmzdeki Nurettin Paa alnyor mu idi acaba?..
Dnecek ne halimiz vard, ne vaktimiz!.. Bizler, sadece bir misk kokulu ve rengrenk
damlal rahmetin altnda ebedilemeye ykseliyor gibi bir haz iinde idik... Bahtiyardk,
bahtiyar!..
Ah! senin emeklerinin, zaferlerinin gnden zerlerimize yadka bir cennet baharnn
eleimsamalar iinde bizlere faniliimizi unutturan; alnlarmza, sonsuzluun gne
ycelmi gibi serinlik ve gneine demi gibi aydnlk veren o rahmet tkenmeseydi;
zerlerimize hep, hep byle yasayd!..
Getiimiz, yahut daha dorusu tkanklktan kolay aamadmz o yer neresiydi? Ne bilelim;
daha nceden hi grmlmz yoktu ki... te zmir'di, zmir! Gzel zmir, canm zmir;
gler yzl zmir!.. O kadar!.. Ve baharat kokular ile, mermerh kokular ile arkkr,
stanbul'un Msrarsvr ar boyu!.. Kebap tten; tarn, gl suyu kokan lk iklimi ile,
ocukluumuzdan beri hatrmzda ecdattan miras bir mbarek rt gibi yayl kalm da son
yllarda gzlerimizin nnden silinmi bir evvel zaman stanbul lemi: ''Namazgh''!..
O keyi yle bin naz, bin niyaz ve bin izaz iinde g ap br yana dnnce, biraz ileride
arabalar durdular... Nurettin Paa kendi arabasndan atlayp inince bizler de indik.
Kaps sk skya kilitli bir yeil parmakln nnde toplandk. Nurettin Paa, o demir
parmaklklar eip bkecekmi gibi, Behram misli bir pehlivan zorlay ile sarsyor;
omuzlar ile vcudu ile yklenerek amaya alyordu. Fakat, demirler zlmyordu.
''- Oras, Tilkilik Camii'' dediler. Nurettin Paa, her eyden nce orada secdeye kapanmak
istiyordu...
Tam o srada arkamzdan bir yaylm atetir balad: srekli, fkeli!.. Bir an Nurettin Paa ve
hepimiz o almayan kap ve bu dinmeyen at arasnda kaldk...
Herkes ve Nurettin Paa, anszn patlak veren bu iddetli atein, bizim askerlerimiz tarafndan
sevin iareti mi, yoksa dman pususu mu demek olduunu soruturuyordu.
Anlalamyordu! Ate olanca iddeti ile boyuna devam ediyordu!..
Ne ise, camiin kaps ald. Nurettin Paa ieri girip iki rekat kran namaz kld ve hemen
dar kt... Ate de git gide yatmt... Arabalar tekrar yola koyuldular.
Daha tenha sokaklardan bir gzel meydana ktk: Tiril tiril yeil hurma yelpazeleri ile beyaz
saat kulesi oyadan rlm gibi; bir kk zarif mescitle ssl; irin yzl bir Akdeniz Trk
ehri meydan! Bir kenarnda da sarayms ak sar boyal konak... Koca mermer avlusu,
geni cmle merdivenleri ile insann iinde bir ferahlk ve bayndrlk tesiri uyandran, hem de
yeil pancurlar ile bir yazlk byk kk mahremlii alan sevimli, muhkem bir ta yap...
Nurettin Paa nde, merdivenlerden, vali makamna kt. Nefti maroken takmlarla deli;
rahat, irin ve serin makam odasna girdi. Bizler Paa'nn huzurunda birka dakika kaldk.
Yolumuza devam iin msaadesini aldk. Kordonboyu'na ktk. nanlr gibi deil!.. Birden
bire artk mavi sularnn ta ilerine ellerimizi sokup okayacak kadar Akdeniz'in ta kysnda
idik!..
Denizin rpntlar talar yalyordu: Gnllerimize, iki yldr kaybettiimiz nazl bir
serinliin btn irinliini dolduruyordu! Birdenbire a ve iklim deitirmi gibi
sihirlenmitik! O gzel glmseyiin okayndan duyduumuz hazza doyamyorduk!..
zmir'e serinlik salar dedikleri mbat bu muydu? Esme saati balam myd? Bilemiyorduk.
Sadece, bir sonsuz tazelie kavumu gibi iimiz alyordu! Dinceldiimizi, kendimize
gvenimizin arttn, itibarmz yeniden bulduumuzu, dnyamzn deitiini elle tutar gibi
seziyorduk!..
Arabamza binip ilerledik.
Fakat bu nc zmir, getiimiz teki iki zmir'den ne kadar ayr bir eydi!.. Venediin
Kanale Grande'si boyundaki kasrms yallar biraz andrr slupta, gotikle Rnesans melezi
ta ve kunt evler!.. Sra ile akl, koyulu onlar!.. Hep bir hizada!..
Bir ikisinin cam cumbalar stnde yabanc bayraklar: Amerikan, Fransz, talyan... Fakat,
bayrakl ve bayraksz, hepsinde bir susmuluk!.. Daha ierlerdeki sevinten ve kaynamadan
burada bir zerre yok! Her birinde uzaa, teye bakan, ilgisiz, atk, bir d yz!.. Ve her biri
smsk kapal!.. irin hoplayl denizin yan bandaki bu boydan boya caddeye km
sszln bir eine baka bir yerde rastlamammdr.
Sabah gnei daha orasn aydnlatmamt. Hatta nemli bir glge o sszl daha da
belirtiletiriyordu: Kt bir iyze, tasal bir dnceye benzeyen; bilmem, bilmem, herhalde
benimsemezlii, sevinmemilii anlatan bir ey... Ruhlarmzn sabahtanberiki yekpre
sevincini blp sndren bir yabanc soukluk!.. insana, daha ilk grte iinden: ''Gvur
zmir dedikleri bu mu olsa gerek?'' diye dndrten bir ey!..
O blmn, rtl pencerelerinin her birinden ya dar bir tfek namlusu uzanacak, bir tfek
kurunu patlayacak znts veren, yahut da dardan ieriye bir sng, bir namlu uzatlacak
znts duyan ve sezdiren bir gvensiz susmuluk!..
Issz, insansz, hep byle yerlerden drt yanmza baka baka geiyoruz!.. Alsancak, Punta gibi
szler sylyorlar... Onlar nereleri demektir, henz kavrayamyoruz!.. yalnz dediler ki Fethi
Bey oralarda bir yerde ehit edilmi!.. Mbarek bir ruhun varl, bir an ruhlarmza semavi
bir kanat gibi deiyor... Bu topraklarda Trkten bakasna ''yaa'' demeye almad iin
kapatlm dudaklar, imdi ferah veren sabah rzgrnda tekrar alm; o gn yerlere dklen
kan, bu sabah Trk bayrann iinde bir gl gibi bir daha am grnyor... Bir byk
huzurdan, bamz eerek, iimizi dinleyerek ve gzlerimizi silerek geiyoruz...
Artk bir korkun tenhaln iindeyiz. Kulaklarmza dalardan doru, ovann
derinliklerinden doru tfek, mitralyz, baz da daha uzaktan uzaa top sesleri geliyor...
Demek, civarlarda daha u, bu dvler oluyor!.. Yol boyunca, urada burada insan ve hayvan
cesetleri... Ve ikide bir, tenimize deiyor sanlacak yaknlkta kurun vzltlar...
Bir noktaya geldik ki kemirilmi, tketilmi gibi o sszlk deirmisi yeniden evlemeye,
bahelemeye ve kasabalamaya balad. Ve bir yanda dev gibi petrol damacanalar
denebilecek bir akaryakt kamp heybeti ald... Gazometrolar byklnde beyaz beyaz
tanklar; zerlerinde de iri iri kara harflerle ''Shell'', ''Steaua Rumana'' gibi szler yazl... Bu
kamplarn kaplarnn nlerinde, gene sngleri ileri uzatlm, fakat bu kere ngiliz deniz
erleri... Amma bunlar, u Kordonboyu'na, imdi senin yok ettiin yabanc ordusu ilk kt
gn, ucuna sng taklm da karsndakinin burnuna dayayacak, gzne batracak gibi ileri
srlm tfei ile stanbul'un Taksim meydannda nbet beklerken senin mika arkasndan
grp ban evirdiin ve ''Anadolu'ya bir geeyim, grrz'' dediin arkadalarndan ne
kadar farkl!.. stanbul'dakiler gibi bizleri yirmi drt saat iinde, kendi apartmanlarmzdan
dar uratarak; kaplarmzn nnde eya denklerimizin banda bizleri ellerimiz
brlerimizde bekletirip kendi ehrimizin iinde gmenletirmi arkadalarndan, imdi
bunlar, ok daha terbiye edilmie benziyorlar. te, otomobilimizi grnce tfeklerini
omuzlarndan ellerine alp, gslerine gtrp sayg duruu ile bizlere otomatlar gibi selam
veriyorlar!..
Onlar grnce bir defa daha anlyoruz: Sen kimsin ve ne demeksin!..
Bunu yalnz bu yabanc selam durularndan deil, asl birka dakika sonra, iine vardmz
yeni bir Trk ehrinden sor.
...
Karyaka'da
Oh... O ne tarife smaz sevin!.. Biraz nce somurtkan sessizlii nnden -gnllerimizi
paslanm bir haner burkar gibi- getiimiz o boydan sonra imdi denizi, gnei tekrar
bizden olmu bir iklime, barmza basp ruhundan peceimiz gelen bir iklime, bu sabahn
ilk tarvetinde grp iimize sindirmi olduumuz iklime benzer bir iklime yeniden
kavuuyoruz!.. Gene her yan bir gl ve gelincik ovas gibi al al... Ve bu sefer daha engin;
daha sayfiyemsi; daha tekellfsz!..
Masmavi denizin nndeki o glistann iinde beyaz malahlar, beyaz bartleri ile
sokaklara dklm Karyakal hanmlar!.. Hepsinin prl prl yzleri, gzleri, beyaz beyaz
dileri, oh ne gzel, tatl bir nisan havas gibi glmsyor!..
Onlar, ak gvercin kanatlar rpr gibi nazl eller rpyorlar. Ainas olduumuz nazik bir
edann ruha deer irinlii ile bizlere bakp bakp uzaktan bir eyler, bir eyler sylyorlar.
Mendiller sallyorlar, iekler atyorlar...
Meer szn ezber bilip de ne demek istermi anlayamadmz msrann manasn, o sabah
o neeli glmseyiler, bir sevgilinin bir daha gnlmzden kmayacak yz gibi, ta can
evimize naketmiler...
imdi, o saadetin hatras, mebbet bir kavumann ilk an gibi hl iimde en, akrak, kvrak
nlyor:
''Karyaka'da zmir'in gl!''
O gl o gn birka saat doyamadan, ayrlamadan, imrene imrene nasl kokladkt! Ayar
elinden geri alp gene bize sunduun o gl ne deerde imi, sana minnet duyarak, nasl ta
iimizden anlamtk!..
Btn o yollar, byle bin nee ve bir tek bekleyi iinde grdk: Seni bekleyi. Bu mjdeyi
onlara, cierlerine aldklar hava, senin getirdiin o hrriyet sunuyordu...
...
Evini hazrlayanlar
Bunu, hibir aksilik kabilmesinden ekinmeden bir dn evi gibi, kadnyla, erkeiyle,
seve zene, hizmetinde bulunmay uur, eref sayan zmir'in yksek Trk ailelerinin el birlii
ile sana hazrlamakta olduklar odalardan anlyorduk... Onlar, sofran, oturacan,
dinlenecein salonlar, banyo havlularn; yverlerinin, refakatindekilerin odalarn bile birer
birer kendi elceizleri ile dzeltip yerletiriyorlard...
Ne yemeklerden holandn, hangi ikileri tercih ettiini, kahvaltlarnda neler bulundurmak
detin olduunu, bir kusur ilenmesin diye soruturuyorlard. rendikleri sade eylerden
hayrete dyorlard. Mesela ampanya, havyar, viski aramadn; yle kaymakl, adal
hamur tatllar, katmerli brekler sevmediini; meze olarak mesela u bildiimiz kavrulmu
leblebi bulundurulursa holanacan; kaptan fazla yemek yapmamalar tercih olunacan
iittike, szlerinden deilse bile hallerinden, hayrette kaldklar; o kadar fevkalade bir adama
bu kadar alelade yemeklerin az grleceinden ve grneceinden endie ettikleri seziliyordu.
Evliyazade Refik Bey'in mi? plikizade smail Bey'in mi kk olduunu syledikleri bu
gzel villa, bir ei de yolun br ke banda olan iki inci gibiydi... Pencerelerinden
baklnca insann gzlerinden gnlne doru zmir, esiz almllnn btn ihtiamyla yle
bir kl meltem gibi vuruyordu ki!.. nsann ellerine alas gelen tazelikte bir canl ve scak
mavisi olan deniz; bir ufuk gibi geni bir koy boyunca bir batan bir baa mermer dizisi gibi
uzanm bembeyaz ve tertemiz, gleryzl bir ehir ve arkas gittike tepeleip dalaan ve
heybetleen bir zengin yeillik!..
Gzm o masmavi deniz, bembeyaz ehir ve yemyeil ova gzelliinden, ayramyordum!..
O, dn Belkahve doruundan bu tarafa doru grdnden sana daha muhteem grnecektir
sanyordum.
Artk pek laubalilie der bir hususiyet gibi grlebilecektir ama, ne yapaym, o gn, o
manzara karsnda iimden gemi olan bir dncenin ayrlk yllarnda zmir hakkndaki bir
ruh hletinin samimiliini aklayacak olmas bakmndan burada anlatmaya cret edeceim:
O pencerenin nnde Osmanzde Hamdi'ye hak veriyordum. Kendi kendime:
- ''zmir, hakikaten Nuri Bey enitemi tanyamayacak kadar bykm'' diyordum.
nk daha o gnden bir ay kadar nce, Osmanzde Hamdi, beni Buhara yolculuundan
dnm grnce, oralarn, daha dorusu Kafkasya'nn ahvlinden sohbet etmek zere
Ankara'da, Karaolan arsndaki kahveye nargile imeye davet etmiti. Kendisi gibi benim
de nargileden holandm bilirdi...
Sohbette sz, Reat Nuri'nin alkuu'na intikal etti. alkuu, o zamanlar, yeni kmt.
Fevkalade beenilmiti. Batum'a gittiim vapurla Kafkasya'ya da gnderilmi olduunu
Batum kitabevlerinin cameknlarnda grdm nshalarndan anladm alkuu,
Batum'da, bir hafta, on gn iinde tkenmiti; Azerbaycan'a da yollanmak zere stanbul'a
yeni siparilerde bulunulmutu. Ankara'ya dnnce yaverlerinden duydum ki onu sen de pek
beenmisin.... Kendin de bana:
- ''Aman azizim, Akehir'de smet'in kararghnda onu beraber okuduk. Kitab elimizden
brakamadk. Ne gzel...'' demitin ve: ''Kimdir bu muharrir?'' diye sormutun.
- Tanrsnz efendim. Mtarekede bir akam Beyolu'ndan dnerken benimle birlikte onu da
arabanza almtnz'' dedim.
- O ince, zayf gen mi? O mu bu?.. Fevkalde'' demitin.
Hem, bunca i ve yz arasnda bir tek defa grdn birini bu kadar teferruatyla hatrlayacak
derecede hafzann kuvvetli oluuna bir kere daha hayran kalmtm; hem de teyzemin
olunun bir grte dikkati ekecek bir zeks oluundan, -yazd kitaptan olduu kadar
senin ona byle bir tevecch gstermi olmandan- gurur duymutum.
te, o zaman mebus Osmanzde Hamdi de zmir'den bahseder taraf olan bu roman okumu,
Reat Nuri'nin zmir'i tasvirlerini pek beenmi.
Karaolan ars'nda nargilesini tokurdatyor; elini aznn stne getirerek, ensesini ne
doru eerek o kendine mahsus ksa glyle:
''Miyrim, zmir'i o ne bilitir o!.. Yahu zmirlilerin ou zmir'i onun kadar bilemez. Orada
yaam m bu zat? ... Ne vakit, ne kadar?.. Olur ey deil'' diyordu.
- Yaad ya... dedim. Orada da, anakkale'de de... Hem yllarca, ocukluunun yars oralarda
geti... Babas tannm bir doktordu. onu btn zmir tanr ve sever''.
Szm bitirmeye kalmad... Baktm, o bir an nce glen Osmanzde Hamdi yle bir
deimi ki, birden alabora olup yelkeni dmeni birer yana savrulan bir sandala dnm...
lediim bir gnah yzme arparcasna sert sesle:
- ''Affedersiniz siz... Neden btn zmir Nuri Bey'i tanyacakm? Nuri Bey kim?.. Siz zmir'i
ky m sandnz beyefendi?'' diye nargileyi bir yana brakp bana kmasn m?
ardm. Sandm ki btn kahvenin nndeki o kalabalk: ''mebustan saparta yiyen bu adam
kimdir?'' diye bana bakyor!.. nsann, bir davetlisine byle muamele edebileceini daha
nceden bir zerre aklmdan geirmemitim. O sz sylemekle ne kusur ilemi olduumu bir
trl anlayamamtm! Osmanzade gibi gler yzl, tatl szl bir adamn byle birdenbire
vermektir.
...
Ben o pencerenin nnde ve zmir'in karsnda sigaramn dumann savurarak yle, kendi
bama bir zevk ve murkabe an geirirken ieride hanmlar, beyler, durmadan alyorlard.
Sana bu evi, bilsen ne kadar canla bala hazrlyorlard: Her bucan gzlerinden bile sakna
sakna ... Kararlatrmlard ki mutlaka bu eve inesin. oktandr hasretlisi kalm olacan
denizin birka gn ta yannda yaayasn; sabahlar gzlerini aar amaz, kurtardn zmir'i
batan baa karnda gresin. Sularnn fsltlarn duya duya, prltlarn gre gre kahveni,
sigaran iesin; gnln tazelendiresin... Koyda martlar gibi bir keden bir keye gidip
gelen beyaz gemilere bakp ferahlanasn... Geceleri siyah sulara uzun uzun vuran prltlar
seyredip keyiflenesin!..
zmir, bununla, barnda sapl kalm ac bir hatrasn silsin; hakkn yerini bulduunu grerek
izzeti nefsinin onarldn bilsin, saadet duysun... nk, yabanc kral zmir'e geldii vakit
ar takdisler ve takn gsterilerle bu eve indirilmi... Bu, Trk zmir'in barna sapl ukde
kalm... imdi ama ediniyorlard ki Kudmunla oras arnsn...
Ne vakit terif edeceini bizlere soruyorlard. Kesin bir ey sylemiyorduk. nk, dn
akam bu ehre giren svari zabitlerimizle ve bykleriyle grmelerimizden u dnceyi
ediniyorduk ki zmir gibi geni yerde henz piyade ve topu kuvvetleri gelip yerlemeden,
inzibat salanmadan terifin erken, tehlikeli, imknsz olur... Bunun iin en azdan daha drt
be gn beklemek gerek...
Karyakallar ise o evde, sen hemen yarm saat sonra gelecekmisin gibi, telal
alyorlard.
...
Grdklerimizi, duyduklarmz sana arzetmek zere, bir de Nurettin Paa'ya nceden
bildirmek ve dncesini almak iin hemen otomobilimize atladk. Karyaka'nn sevgi
gsterileri iinden nee ile ap gene, uzakl yaknl silah sesleri, kurun vzltlar akseden
tenhalklara daldk. Bir an nce Nif'e varabilmek iin otomobili hzla konaa doru srdk.
Hkmet meydannda olaanst kalabalk grdk... Grdk ki halkn galeyan yeniden
yeniye perde perde ykselmektedir!.. Arabamza g yol atrabildik. Konaktan ieri girdik.
Baktk, alt katn avlusunda da olaanst bir gelen giden birikintisi var!..
Yukar sofaya ktk. Sabahleyin bo bir meydan gibi sessiz braktmz sofada imdi yz
kiilik mi? Daha ok kiilik mi? Btn o koca meydan boydan boya kaplayacak byklkte
bir sofra kurulmu.
zmir'in tertemiz giyimli kibar aile delikanllar sevin ve sayg iinde kouarak kahraman
misafirleri ellerinin emeiyle arlamaya can atyorlar.
zmir'i terifin
Hayretler iinde kalarak anladk ki, artk arzedilecek eyimiz kalmam. nk sen ve
arkadalarn kararghlarnzla birlikte zmir'i terif buyurmusunuz...
Konutuklarmz:
- Ne yapalm, ne dedikse dinlemedi. Bir an nce zmir'e girmek diledi'' dediler.
Uurlu kademli olsun demek iin huzurunuza girmeye bile imkn bulamyorduk. nk
bembeyaz giyimli, baak ecneblerin biri sizlerin bulunduu odaya girip biri o odadan
kyordu! Bunlar, dn Salihli ve Turgutlu arasndaki yol stnde askeri murahhaslarn
gremediin byk devletlerin konsoloslar idi.
imdi artk o konsoloslarn, ehre senin zaferle girdiini kendi gzleriyle hayretler iinde
grerek, sana sayg ile derin selamlar vererek ve az dolusu tebrikler sunarak huzurunda boy
eip tasdik etmekten ve kendi dairelerine dner dnmez de byk keyfiyeti devletlerine kula
kula ifrelerle arzetmekten baka yapacaklar kalmamt!.. Onlarn ziyaretleri uzun
sryordu. yle ki: Senin erefine zmir'in verecei ilk ziyafet iin mini mini ipek
bayraklarla, iekten elenklerle renk renk bahe bekleri gibi donatlp zerlerindeki mine
parltl kayk tabaklara konmu yemeklerin boydan boya dizilmesi tamamland halde,
sizlerin sofraya buyurmanz geciktiriyordu.
Dardan alk, senin dilinde ve yabanc dilde kutlay sesleri birbirine kararak cmle
merdivenlerinden yukar iddetli bir rzgr uultusu gibi vuruyordu. Sofadan gzle grlmese
bile anlayla biliniyordu ki Konak meydanna halk yn yn, dalga dalga, art arda, st ste
birikiyor ve bu halkn arasndan uzun uzun esir kafileleri geiriliyor.
Tam: ''Yemee buyurun'' denilecei anda bir top ve mitralyz yaylmdr balad!..
Konsoloslar ekilip gitmilerdi. Yaverler, karargh zabitleri, ellerinde kk kk ktlarla,
ara sra da harita paftalar ile hzl hzl gelip gitmeye baladlar. Sofa yava yava
tenhalamt. Ortada, ilgili ve vazifeli subaylardan baka hemen hi kimse kalmamt.
Ziyafet meydan birdenbire adeta karargh meydan olmutu. Dn evi enlii birden bire
adeta hasta tedavisi evi sessizliine brnmt. te, bizlere Karyaka'daki subaylarmzn,
tehlikesini syledikleri ey bagstermiti. zmir, ardndan kuatlmt; nnde de
Kordonboyu'nca ara sra yabanc torpidolar yatyordu; daha aklarnda da o koca zrhllar!..
Pusuya m drlmtk?
Sen, arkadalarn ve kararghlarnz tam zaferin stne el koyduunuz anda talihin zulmne
mi kurban gidiyordunuz? Kendinizi bu acele ile bu atee atacak ne vard!
Top, tfek bir, bir buuk saat boyu, hem de gittike sizlerin bulunduunuz yere
yaklayordu!..
Hibirimizin yzn grmeye imkn yoktu. Makam odasna kapanmtnz; sadece gen
zabitler, imdi her biri korgeneral orgeneral olmu kurmay subaylar, acele ve sessiz bir
grnp bir kayboluyorlar. Aadaki arabalardan birine atlayp telere emirler gtryorlar;
telerden haberler getiriyorlar... Sabahtan beri zmir zerine akp gelen piyadeler, imdi
gerisin geri dndrlerek o dalar sarmaya m gnderiliyordu? Ne oluyordu? yle ise izmir'i
hangi kuvvetlerimiz koruyacakt? Dn evinde cinayetli bir vaka bagstermi gibi ortal
bir ac dnce almt! eri kimseyi almyordunuz!..
Dar hibiriniz kmyordunuz. Sofralar, yemekler, yemiler, iekler olduklar yerlerde
unutulup kalmt! Hizmet heveslisi zmir delikanllar nezaketle aa kata indiriliyorlard...
Top grltleri, tfek yaylmlar artyordu. Seni ziyarete gelmi de bu i knca huzuruna
giremeyip sofada beklemeye kalm ve birden patlak veren durumu kavrayamam
ecnebilerden bir ikisini gler yz gstererek orada lafa tutuyordum. Dn akam kendin
buyurmutun ki zmir'e girdiimizde seni grmeye ecnebiler gelecek olurlarsa ben onlarla
nceden greyim; intibalarn, dncelerini reneyim ve sana bildireyim...
O arada kapdan yzn grdm. Btn o d durgunluuna ramen belli idi ki sinirlisin!
Olan biten ilerden titizleniyorsun. Anlalyordu ki sofada tanmadn yzleri senin
grmenden, daha dorusu o yzlerin o anda seni grmesinden holanmyorsun! Bana hibir
defa o kadar yksek sesle konutuunu duymamtm! zerime korkun gzlerini atn. Sert,
elinle o ecnebileri iaret ederek bana:
''- Bunlarn burada ne ileri var, efendim... Ne diye buralarda duruyorsunuz ve
konuuyorsunuz?'' diye sordun.
- Kimdirler tanmam. Huzuru devletinize girmek zere buraya alnmtlar. kt; burada
kaldlar. Aa indiremezdim. Bana byle bir vazife verilmi deildir. Dn akam emir
buyurmutunuz ki bu trl gelenler olursa ben onlarla konuaym; o emrinizi ifa ediyordum.''
Baktm kapy kapayp ieri ekilmitin. Gzlerim dolu dolu oluyordu. nmekle durmak
arasnda bir ac tereddt geirdim.
Subaylar gene hep giriyor, kyordu. Fakat top, mitralyz sesleri azalyordu. Anlalan iyi
haberler geliyordu.
...
Hkmet kona meydanndaki kalabalk
Yazk ki insanlarn belli hareketlerini anlatmak iin ancak belli szler ve sfatlar vardr. Daha
hi kullanlmamlar bulunabilmeli idi ki o hkmet meydannn o gnk hali imdi daha gz
nne konabilsin.
Biraz nceki top, tfek sesinin ne demeye geldiini bile soruturmakszn meydan hnca hn
doldurmu kalabalktan artk yer gzkmyordu! O meydandaki aalar insan bandan ve
yznden bir zemin stne dikilmi sanlabilirdi!.. O okluun cokunluuna bakmaktan gz
yoruluyordu: haykrlarnn okluuna kulak dayanamyordu!.. En scak bir le zamannn
harl parlts, ruhta nasl bir kamama uyandrrsa bu kalabalk da yle kymetvari bir
alma yaratyordu!.. Meydann ta denize yakn te ucundan balayp hkmet konann
duvarlarna kadar ortal tka basa doldurmu insan yn, bendini aamayan ve zerinden
bir rzgr geen bir su yn gibi, olduu yerde kaynayor, uulduyordu: Binlerce yzler,
binlere el rpmalar, binlerce haykrmalar, binlerce, binlerce, binlerce!..
Bu hncahnln ortasndan ara sra bir aksi rzgr esmi de baka ynden bir aknt rpertip
hrelendirmi gibi o kaynamaya yabanc bir uzun dizi akyordu. Ve meydann som Trke
haykrmalar iinden takatsz bir bar, ensesinden tutulmu gtrlen bir kedinin
yaygarasna benzer yrtk, hrn bir ses ara sra bir kyordu. O biteviye uultunun arasna
karp gidiyordu. Birka an sonra yeniden bir daha ykseliyor, bir daha diniyordu.
Bu bir belirip bir yoalan yrtk ses, o kaynaan kalabaln ortasndan geirilen esir
kafilelerinindi... Onlar, ierilere gtrlmeden nce senin bulunduun hkmet konann
nnden geirilirken seni greceklermi gibi oraya doru bakarak; oraya doru bakmaktan
birbirlerine arpp, birbirlerinin ayaklarna basp sralarn bozarak, birbirlerini iteleyip
kakarak ve hep senin adn tekrar tekrar syleyerek, kendi dillerinde senin iin ''yaa''
baryorlard... Yorgunluktan, scaktan, susuzluktan, rkmekten kurumu, bitkinlemi,
iniltilemi, hrltlam gibi o ses, o ukbetin sesi bu dinmeyen uultu dalgasnn arasndan
zaman zaman uzaklara arpan su serpintisi tozlar gibi bir eydi!..
Seni boyuna alklayan ve balkona aran uultu dalgas ise sen balkonda grnr grnmez
bir lgn frtnann en ahlanm zamanndaki barmalarn andryordu... Sen bu hale,
banla hafife selam verip, sessiz bakyordun... Gnlerdir btn getiin yollar stnde senin
etrafnda kopan byle alk ve sevgi boralarnn tkenmez cokunluuna dayanmak sava
yorgunluklarna gs germek kadar zordu. Zarif yapn bunca arl nasl ekebiliyordu!..
nce elimli vcudunda biz fanilerin tasarsna bile smayacak etinlikte bir kuvvet;
sinirlerinde her dayankl andracak gte bir salamlk; iradende her hkm alt edecek bir
stnlk gizli idi. Senin asl yapn, bu bizlerin gzne grnen geni gsl nazik endamn
deildi; bizlerin akllarmzn bile eremeyecei bir dokudan kurulmu ve ite o gn zmir'in
hkmet meydannda olduu gibi ancak ara sra, belirtisi ile bir an gzlerimize arpar ve
dncelerimizi kamatrr bir ruhtu...
Hepimizden duygulu ve -ite cann atee atmandan, u biraz nce uradn sarlp kuatlma
tehlikesinden de belli- hi phesiz ki hepimizden cokun olduun halde, ara sra banla ve
birka defa da elinle pek nazike selamladn halkn karsnda kendi heykelin gibi sknetle
duruyordun. Heyecanna o kadar hkmn geiyordu!
...
zmir'in hediye ettii otomobil
Gne nn altndaki prl prl Akdeniz gibi karnda sevinten kamam halkn
uuldatt o meydann bir kenarndan konan kapsna doru bir byk iek ve kurdele
demetinin ilerledii grld. Byle sylersem, sana gerekten bir byk buket sunulacak
sanlr. Hayr! Bir gelin evine gnderilen bir muazzam iek sepeti tar grnte bir gerdne
demeliyim. Yok, yok! Ne oydu, ne buydu! Bir ak otomobildi o... Bilmem ki, belki de
deildi!.. nk tekerlekleri her aralk ubuuna kadar krmz beyaz kurdele sarl; kenar
emberlerinin zerleri de tekmil gzel gzel noktalar gibi kck pembe gllerle bezenmi.
n, yanlar ve arkas hep yle!.. Bir yryen gl bahesi idi o... Gnee ynelecek bir
muzaffer Apollon efsanesi ar' deil, melekta aacak bir gl bahesi!.. Ve iinde, bir tren
iin sslenmi bir mektepli kz gibi, ba, srt al beyaz kurdelelerle bezenmi bembeyaz bir
kuzu!..
Eer, bu grnn gzelliini imdi burada gerei gibi anlatamyorsam eksiklik bendedir.
Eer byle yirminci yzyl otomobilinin stnde oyuncaklatrlm bir ak kuzulu ravza
manzarasn irin bulacak ve gsterecek bir zevk sapklna dtm sanlrsa yersiz olur!
Eer zmirlilerin byle zentili bir ss merak pek zevk okayc saylmazsa, yanl edilmi
olur! nk o gn o meydann kkreyen inan ve alk nnde bu gerdnenin bir kenardan
byle ieklerle, kurdelelerle donanm ar ar kageliinde gerekten bir timsal mehbeti
vard: Artk makinelii hi belli kalmam; baharn iekli kuca haline getirilmi o araba,
zmir'i kurtarann ayaklar ucuna o ehir halknn sevgisini bir gl bahesinin esini gibi sunup
muzaffer babuun imdiden sonraki yolunu hep byle gl glistan grmek dileini O'na
Ufka doru eilmi bir le sonras gnei, onun caddesini, btn evlerini ve camlarn batan
baa aydnlk iinde brakmt. Rhtma vuran deniz daha lacivertmi, buruuklar ve
rpntlar daha sklam; o bir nevi serinlii daha artm grnyor. Fakat sular ve kylar
bir mcevher enlii ile kaplam o som k, gzleri daha kamatryor, yz izgilerini daha
krklarla keskinletiriyordu...
Orada deimeden kalan tek ey sabahki somurtkan sszlkt. O sszlk, beton bir yap yz
gibi gene o kaskat donukluunda duruyordu. Seni o semtte karlamaya kan, nn keserek
yoluna nee, ayaklarna iekler serpmeye kouan kimsecikler grnmyordu.
Kordonboyu evleri senin o saatte oralardan at akrtlar arasnda byle hametle geeceini
tasarlarna bile sdramam olacaklar! Kaplar kapankt; perdeleri inikti... Onlar
susmuluklarnn derinliklerine gml idiler. Fakat Kordonboyu rhtmndaki torpidolarn
nbette olmayan askerleri, ellerinde drbnler, merakla kouup arkaya birikiyorlar; nbeti
olanlar da bulunduklar yerde kaskat selama duruyorlar.
Gzlerinin nnden anszn geen bu atl, mzrakl, flamal ve iekli debdebenin ne demek
olacan birden bire o kadar karamyorlard ki, gemilerinin sancaklarn kimi ta neden sonra
ancak ardn sra selam iin indiriyorlard! Fakat senin arabann nndeki, ardndaki atlarn
tenha parkeler zerinde kvlcmlar saan nallar, o susmu ev yzlerine elik akislerini dalga
dalga arptra arptra kendilerini iittiriyorlar, gidiyorlard. O gn, zaferinin biricik gsterisi,
Karyaka'daki evine doru ite bu azametle ilerleyiindi.
...
Dalardan doru artk btn ordunun yollar ve ovalar uzunluunca skn ettii, zmir ilerine
akn akn girmeye balad ve hatta artk ksm ksm Kordonboyu'na varmakta olduu
grlyordu.
O gnden bir iki hatta sonra, seninle grmek zere stanbul'dan zmir'e gelecek olan Fransz
yksek komiseri General Pelle, Gztepe'de misafir kaldn Muammer Uaki'nin beyaz
kkndeki alt kat salonunda seninle mlakat ederken o salonun nndeki mermer taraada
bizlerle konuan gler yzl, tatl szl ve ar bal Amiral Dmenil'in bizlere syleyecei
u:
''On drt gn iinde hem yz krk, yz elli bin kiiden fazla bir orduyu yok etmesi, hem de be
yz elli kilometrelik bir yolu svarinin on gnde amas, askerlikte nadir grlm bir eydir;
alacak bir hzdr bu.
Hele piyadenin de ayn gnde zmir'e varabilmi olmas, daha alacak eydir. Fakat en
alacak udur ki develer ve kanlar da beraberdi'' szleri, ite o akam sen, Karyaka'ya
etmedi. Bir adam bile ldrmedi beyim! ki kii yle byle yaraland. O kadar; ok
kr, o kadar! Talihtir bu, beyefendi, talihtir... Tebirdir bu efendim, tebirdir bu! Zaten
kazanacaz demektir bu... Ben baka laf bilmem. Elhamdlillah'' diyen cephane muhafz
binba da...
obanlar m, obanl m, -imdi pek dorusunu hatrlayamyorum- istasyonunda yine tapal
mermilerle ykl berliyede ofrn yanna binenlerin Afyonkarahisar nlerinde grdkleri o
ileri boalm tosbaalar gibi yzkoyun yere yapm, aln taraflar da Afyon dalarna
doru dnm elik dman miferleri de...
Dar sokaklar keskin uzo kokan; smet Paa'nn bir nutkundan beenip hatrmda tuttuum bir
tabirle: ''Tepelerinde, daha gmlmemi, gz ak, kefensiz ehitler yatarken'' minarelerinde
le ezanlar okunduu srada her mahallesinin iinde beki mi, mnadi mi, kimse ite, biri,
gelenee gre bangr bangr bararak mminler cemaatini: ''Eceli mev'udi ile rahmeti
rahmana kavumu filancann kz filanca hanmn cenaze namazna aran!
''Bakumandanlk karargh nerede'' diye sorunca: ''Dumlupnar'a gitti'' mjdesini veren
Afyonkarahisar da...
te yani her yer, her ey, herkes de, daha neler olup bittiini akca bilmese bile sevin iinde
gitgide daha inanlr aklamayla mjdeliyor ki Anadolu yerinden oynamtr; yry vardr,
yry...
O yry ne imi, Dumlupnar'da kendi gzlerimizle grdk, anladk... O yry, o senin
ayaklandrdn yry, ite imdi gzlerinin nnden Akdenize doru boanan u muzaffer
Trk nehri!..
Sen nnden geerken bu nehrin kard (Yaa) alts, ite byle ta Ankara eteklerinden
bu yana iitegeldiimiz biteviye alk alayannn bir u sesi idi... Kulaklarmz, nmzdeki
ufuklarn arsndaki sesleri de alabilseydi stanbul'dan, Edirne'den ve daha telerden de hep
gene o alty duyacakt. Sen o gn btn vatandn; ve btn vatan bir ucundan bir ucuna
kadar sana, kendi yiidine, Trk adn dnyann karsna gene anla anla karm sen byk
evladna alk tutuyordu! te, sen nlerinden geerken sana yaa baran bu kahraman
ktalarda btn yurdun bu sesi duyuluyordu!..
O akn nnde artk engel yok... Onu, istediin yerlere kadar yrtrsn:
Akdeniz'in bu kysna varnca, bu gzelim ehri kurtarnca, bunun kar kydaki naziresi
demek olan kendi ehrin Selanik zerine de yrmeyi dnmez misin acaba? diye sormak
arzusu o anda insann ta dili ucuna geliyordu. Bu asrn iinde bir ei daha grlmeyen, kendi
cinsinin en ilki olan bir baary elde etmi byk adamn byle bir gnnde ta yannda
bulunmak saadeti insana, bu trl bir ey sormak sarholuunu vermez olur mu? Fakat iyi ki
Byk Millet Meclisi eliyle yrtr. Millet Meclisi, milli hkimiyetin kaynadr. Mustafa
Kemal, o meclisin bakandr. O meclis, bu bakan bir kanunla bakumandan semitir. O
bakumandan Sakarya'da dman durdurmutur. Meclis, ona Gazilik ve Mareallik vermitir.
Gazi ve Mareal Bakumandan Dumlupnar'da, kendi adn tayan muharebe gn dman
bire kadar yenmitir. Yenen ordusunu on gnde yksek yayladan zmir'in Kordonboyu'na
indirmitir. Muzaffer ve mstakil millet Trkiyesi bylece kurulmutur. imdi bu suvariler ve
bu alklar, haykrlar arasnda geen insan, ite, bu yeni Trkiye'nin ba kahraman ve yeni
kurucusu gen Mareal Bakumandan Gazi Mustafa Kemal'dir.
Karyaka'dan geen mevkipte ite bu anlam: Trkiye'nin yeni mukadderat, yeni mant,
milletine verdii sz tutmu; milletinin emelini gerekletirmi muzaffer kahramanyla
birlikte milletin gz nnde ite byle muhteem bir manzara halinde artk iyiden iyiye
beliriyordu.
Hep o bitmeyen, tkenmeyen alklar ve kutlaylar arasnda evinin nne vardn. Atlar
durdu. Araba durdu.
ki yann sarm bir cokun halk arasndan getin. Evin mermer taraasna ktn. Seni yerlere
eilerek, seni el rparak; seni dualar ederek karlayan kadn, erkek kalabalnn nnde
durdun.
Seni ieri davet ediyorlard. Sen duruyordun... Yerde yatan rty sordun. O, ipekten
kocaman bir dman bayra idi, ki zerine baslarak geilecek bir yol hals gibi byle
serilmiti...
Kadn, erkek oradaki zmirliler:
- ''Buyurunuz, geiniz. Bizim cmz yerine getiriniz!.. Yabanc kral, bu evden ieri, bizim
bayramza basarak girmiti. Siz, lutfedin. Bu karlkla o lekeyi silin! Buras sizin
ehrinizdir. Bu ev sizin evinizdir. Bu hak sizindir'' diye yalvaryorlard.
Sen, o yerde serili bayran nnde, bulunduun noktada kaldn. Sana alaarak yalvaran
kadnlara, erkeklere tatllkla baktn:
- ''O, gemise hata etmi. Bir milletin istiklalinin timsali olan bayrak inenmez!.. Ben onun
hatasn tekrar edemem'' dedin. Onu yerden kaldrttn ve bembeyaz mermerlere basarak ieri
girdin.
te, sen zmir'e ilk gn zaferinle byle girdin!..
-SON-