Professional Documents
Culture Documents
yazarligina baslama-
sarki sözü
Hiristiyan-
Compostela
deneyimini
kitabinda anlatti.
en çok oku-
Valkürler
Agladim'dir.
Coelho'yu
Latin Ameri-
bilen
J. 'ye
köye
evine
kabul etti.
var-
otu-
sa-
hiz-
bir
yardim etsin.
sey-
fakat
pa-
yi seçmistir.
INCIL, LUKA,
X, 38-42
Öndeyis
ELINE
yazarinin
sayfa-
su-
efswesi-
bogulmus.
bu
Oscar
Wilde.
Ore-
üzerine or-
pe-
görebilirdin yakindan.
- Narkissos yakisikli bir genç miydi? diye
sormus
göi.
karsilik
ge-
konusmus:
oldu-
*
12
Birinci Bölüm
Bütün
bitIrdi-
bakti,
yari yariya yikilmis çatinin arasindan parildayan yildizlari
gördü.
önce-
uyanmis-
ti.
düsün-
Söy-
sevincin-
haline
varacagi
aç-
ko-
oraya
götürmüstü. *
16
"BIRAZ YÜN SATMAK ISTIYORUM,"
DEMISTI
çoban, tüccara.
üzerine
heybe-
belîrsiz
ziydi konusan.
yanitla-
di genç çoban.
tüccarin
çobanlik
yapiyorsunuz?
duymazliktan
emin-
isle-
beklemesi-
hi^
Simyaci 17^
masini söyledi.
18
ÖNÜN-
genç
kiz unutmustu onu. Yün satmak için oraya ugrayan bir yi-
konusurken.
yasadi-
*
1
YÜK-
bas-
günlerin
mertçe sunuyorlardi.
tek
rum.'
tuhaf
sarabin-
güne-
>i..j;etme:.Igi'~
animsiyordu kuskusuz.
\cArr
yordu.
gezip dolasmakti.
genç
köy-
çi-
"to-
görünce,
sürdürdü baba.
toprakla-
Bi-
gün,
ogluna.
gözle-
ka-
22
GÖRÜNDÜ.
kendi-
bas-
ovala-
tanimis,
gidebilirim?'
oldugu
kili-
düsündü
yeme-
kendi-
ilginçlestiri-
24
ARKASIN-
plas-
söyledi.
Simdiye
çocukla-
diye
ürküntüsünü
du-
asi okudu.
bu-
Bu
de-
seye
Koyunlarimla
oynamasindan
Ateste
zama-
nimi alamazsin.
sürdür-
elimden
tutuyor, beni Misir Piramitlerine götürüyor.
bilip
gini bozmadi.
an-
bulacaksin,'
26
ellerini
sonunda.
cebindeki
sordu
delikanli.
söyleyeceklerime kar-
edeceksin.
iste-
di.
gitmelisin.
bulup
zengin olacaksin.
az
degmez,
dedi.
yorumlamanin
sey-
fali-
na bakmak, mesela.
gerçe-
olmayacak.
Deli-
kaybetmisti.
28
KIRIK-
ka-
insanla-
ri görürse, bunlari yasaminin bir parçasi saymaya baslar.
degistirmeye
nasil
yorumculu-
alçal-
kizi-
ni görecekti.
Ka-
lin bir kitapti, daha ilk sayfada bir cenaze törenini anlati-
2
9
sunacak-
ti.
gömüldü-
adam,
oku-
etmisti.
kendinden
kiz
ögrenemeye-
cekti.
ol-
Delikanli
dü.
istiyordu.
degis-
saygili
uzat-
cekti.
30
nesneymis
çok sikici.
bili-
kitap,
inandigini söylüyor.
deli-
yasamimizin
ol-
gez-
meyi seviyorsun.
Santi-
ago.
sayfa-
saat
için
yaparak
- Birçok yerden.
Ben
bir çoban olarak degisik yerlerde bulunabilirim, ama aslim
bir yerdendir: Çok eski bir satosu olan bir kent. Orada
dogdum.
ama
di.
ipucu
yakalamak Için.
Sa-
bu kenti.
kez
soru!
yapmazlar.
receginizi bilemezsiniz.
Kaç tane
koyunun var?
istiyor-
du.
koyu-
edemem.
Hiç-
32
yanma
adam. O
gerektigini
ögretirim sana.
birden
yere
egilip bir ince dal parçasi aldi ve alanin kumu üzerine bir-
gögsünde
yazmak-
babasinin ve
soguk
anlatmadigi
giz-
sordu
yapiliyor. (Çev,)^
Simyaci 33/3
bilmiyordu.
seydir.
liriz.
her
gerçekles-
Menkibe'nin
lar.
önemli
agzi
aslinda
ögretirler.
bü-
gö-
revindir.
bir
sustular.
pat-
istiyordu.
ay-
madi.
Bu
is-
terler.
his-
sa-
ticisi vardi.
saticilari ve
egle-
yasli
yasamaya ça-
niz?
sey yap-
maktan geri durmadim. Bazen, iyi bir fikir, bir çözüm yo-
isle-
biçiminde
her seyini terk etmisti bu adam. Bes yil boyunca ]bir irma-
dokuz
zümrüdünü
bulmasi için bir tas, bir tek tas kalmisti. Kisisel Menkibe'si
üzerine bahse girmis bir insan oldugu için madenci, yasli
maden-
firlatmis. Tasi öylesine bir hizla firlatmis ki, baska bir tasa
züm-
rüdü çikmis.
ögreniyor-
ge-
hali
böyle iste.
basla-
gene
hakkin-
biri-
ni bana vereceksin.
- Hazinenin onda biri yetmez miydi?
gidecek
Çingene
adam.
oldugu-
ög-
36
Gizli
ak-
samlar.
Sonra alanin bir kösesinde gözden kayboldu.
DE-
ak-
konuda
kafa
iskencesin-
kadar
uzaklasirken.
geçe-
adam ar-
ve
biliyordu.
38
karar
verdi. Kentin bir satosu vardi; kaleye tirmanip surlarin
lar getirmislerdi.
arala-
lirdi.
düsün-
di-
'Koyunlarimla
alis-
tigi sey ile sahip olmayi çok istedigi sey arasinda bir
seçim
gimli degildi kiz. Kesin olan bir sey vardi: Ertesi gün kiz
hareket
varamaz olurlar
terk et-
tim. Onlar bu duruma alistilar, ben de alistim. Koyunlar
düsündü.
misirla-
soh-
baslandi.
cümlesi-
basla-
geti-
an-
Kisisel
40
ERTESI GÜN ÖGLEYIN YASLI ADAMIN
YANI-
sürüyü
Biz
buna Lütuf Kurali adini veririz. Ilk kez kâgit oynadigin za-
yasamani is-
tiyor.
koyunun
para da almamisti.
gere-
yaz-
kendisiyle
anim-
söylemis-
okuyan
tir bunlar.
Sonra sarindigi harmaniyi açti. Delikanli daha
önce
göz-
yasli
adamin.
saldirisina
be-
yaz, biri siyah iki tas çikartarak. Birinin adi Urim,2 Öteki-
za-
al. Ha-
ka-
kararlarini
kendisi verecekti.
unutma.
istiyo-
rum.
oglunu
yapmaktadir. (Çrv.)
olan iki tas. "Ve Urim ilf Tummin.i hftküm gögöjlûgö içiiif
koyacaksin ve RABBIN
42
burada yasiyormus.
da kalmis.
eklemis
bilge, delikanlinin eline bir kasik verip sonra bu kasiga iki
eliniz-
basla-
Acem
etmek
dikkat
edememis.
ona
gezmeye çik-
ya-
pitlarina dikkat ediyormus. Bahçeleri, çevredeki daglari,
diye
sormus bilge.
ol-
dugunu görmüs.
ve-
unutmadan/
anlattigi
elleriyle,
44
KESI-
sa-
oturdu
Sahip
bakti.
vergisi-
ni ödedikten sonra Abram'i bir daha hiç görmedigi
gibi.
Kisisel
yüregi-
dile-
di.
düsündü,
etti-
söyle-
meliydi.'
ne bir iplik, ne bir çank bagi, ut de sana ait olan bir seye
düsündüklerin-
DI-
ye düsündü delikanli.
öteki
insanlar,
Bir-
yüzleri
söyle-
alinla-
Çocukken,
ayrin-
tu-
suyordu.
masaya
degildi.
ele
oldukça
geçer-
ettigi-
ya-
Ispanyolca.
Kendisi
konusabiliyorsun?
diye sordu.
konusur.
de sa-
öteki.
Din yasaklamistir.
gerek-
48
edecegim.
.konusma-
Arap
bir
gösterdi.
öfke-
lenmise benziyordu.
kal-
Borcunu
tutup
Deli-
bu-
de-
öteki
yuvasidir.
Zor bir durumdayken kendisine yardim eden bu
yeni
parayi saydi.
parayi
yürüdüler.
Sonunda
Simyaci 49/4
pa-
geri
dü-
düsündü.
orta-
ka-
arkadasina.
fark
etti.
si-
öy-
di.
malûm
yere
son-
VI,'Â ktvuldular.
50
çevrele-
gü-
geleceklerin
hepsini biliyordu.
bulunu-
sine ait hiçbir seyi yoktu; ülkesine geri dönmek ve her se-
ol-
kapa-
kosulla-
hiçbir
kendisi
yurdundan uzaktaydi.
ina-
"Koyun-
larimin yaninda mutluydum ve mutlulugumu çevremde
etti-
hazinemi
ede-
küçük
korumaya çalisacagim.'
gemi-
verdi-
Içinde.
5
1
düsündü,
buydu:
anliyor-
*Ben
sicaklikla-
ona,
iste-
di. Bombos bir pazar alanindaydi, ne cebinde tek kurus,
taslar
Tummim."
yapmaya
bil-
kendi
Heybede
ögren,"
basladi.
dikmeye
sey-
veriyorum/
dedi içinden.
yaninda ol-
ön-
zaten:
uzakla-
ra gitmisti simdiden.
oldu-
du-
görmüs-
animsa-
hayatin-
bakabilecegini
anladi birden.
diye
dalmadan
önce.
5
HISSEDE-
zaman
alis-
ci olmayi seçmisti.
bara-
bas-
do-
önce
gülüm-
delikan-
Ispanyolca konusuyordu.
54
'Da-
ha önce koyunlarla böyle bîr deneyimim olmustu, simdi
Daha
var-
basaraca-
adam.
dolasmaya
basara-
ya-
anla-
di.
"Her sey bir tek ve ayni seydir," demisti yasli
adam.
OLDU-
gene
zaman'sahip
Septe
tepede
du.
Hayati-
hayatina,
pek
ya-
56
birkaç
DIL
bîrsey-
için
bulunan
tu:
gerekmezdi.
izin ver-
de
kristal-
58
diye
yineledi
Billûriye Tüccari.
ya-
sati-
Pira-
birden-
kabza-
ölüm
dilegi.
çevresinde
veri-
giysilerine
Ikinci
Bölüm
için
ekledi:
var.
TÜCCA-
hiç-
homur-
danip duruyordu.
Çün-
alabilme-
istiyorum,
dedi patronuna. Disariya bir tabla konulabilir; bu da ge-
diye
ler de kirilir.
sokmalarina
bir
manlar gibi.
delikanliya,
yanitla-
Acemi
tiyor.
is-
paracik-
deli-
dönecegi-
ni söylüyordu.
- Neden Piramitleri görmeye gitmek istiyorsun?
diye
için.
yanitladi
isteye-
pira-
mitini dikebilirsin.
giderken.
sen, ne
sa-
64
tin alirken bir hata yapacak olsa, viz gelir ona. Ama
bizler,
sordu Tüc-
car.
Ta-
boyu
tutmak
yasarmisti.
yordu.
düsleri
zorundayiz.
Gençken,
ol-
kazanmaya
tabii,
dükkânima.
yoksul
Insanlardi.
Simyaci 65/5
ka-
mus,
diye
sordu delikanli.
ben-
veriyor
Sen
bulundu-
ye-
kim-
verdi
kendince görür.
66
BILLÛ-
alabi-.
riye Tüccari için Mekke nasil uzak bir hayalse, onun için
Tum-
ba-
oldugunu
il-
dedi
ona.
yanitladi
Tüccar. ,
edebiliriz.
ai-
67
gü-
zelliktir.
yardimcisi-
ka-
etti.
Biliû-
riye Tüccari.
- Size neyin pesinde oldugumu söyledim daha
önce:
gerek.
uzun
bü-
zo-
runda kalacagim.
ön-
da
du-
Tanrinin
68
Çünkü
söylememi-
sürdür-
konusa-
bildigi için çok mutluydu delikanli. Bir dönem, yeryüzün-
Ögretebilece-
naksizdi.
baska
ara-
gerekir.
müste-
akis
yönünü degistiremez.
9
INSANLAR SOKAGIN YOKUSUNU
TIRMANI-
satilan
na giriyorlardi.
gelecegi,
nedeniy-
le, çayi kristal içinde ikram etmenin Dogu'ya özgü bir ge-
eski
dükkânlar
bu-
daha
70
UYAftDL
tamina
yeni
koku-
duy-
koyun,
para. *
sabirla
Koyunlarimi
gide-
deli-
Sonun-
da, bir süre sonra delikanliya dogru döndü.
dükkâni-
gin gibi.
saskin-
likla.
72
ESYALARINI
üze-
ak-
arma-
yere
bu
kazanmak-
Sim-
ya-
di-
ögretmisler-
gerçeklestir-
Tanca artik onun için yabanci bir kent degildi. Burayi fet-
gerçekles-
yasli kral.
düsleri-
kral.
pa-
far-
krali
animsatiyordu.
diye
dö-
de
söylemisti.
Billûriye Tüccari ile vedalasmadan ayrildi oradan.
özleyecek-
tegi duyuyordu.
gü-
74
yasa-
orada
"Ko-
me-
çöl
görebilecegini
bili-
dö-
olmasin?'
O anda içinde müthis bir rahatlama hissetti.
Istedigi
de
sagla-
sürüyordu.
yasayanla-
olmadikla-
KO-
riydi.
için
sayfalari-
ge-
din-
Kuskusuz,
arastirma-
lari öyle bir evreye ulasmisti ki, bundan öteye gitmesi
ola-
düsünmü-
ses-
sizlige gömülüyorlardi?
kalan ser-
gezisinden
ya-
sinin iki yüz yili astigini ve herhangi bir madeni, altina dö-
Bu-
bulunuyordu.
diye
düsündü Ingiliz.
dal-
ken-
Ki
78
bîr
Yanin-
dikkatini
Avru-
ka-
delikanli.
titreye-
ina-
na erdirmek istiyordu.
istemedi-
yok.
çe-
kinerek ekledi:
yapmayi
bu kitaptan ögrendim. Bu taslar Tanri 'nin izin verdigi bi-
tasirlardi bunlari.
kendini.
sesle düsünüyormusçasma.
okumakta
kesil-
80
sisman
Avrupaliydi.
Ingiliz,
aramaya
yanitladi
vermI-
bilmi-
Simyaci 81/6
SAKAL-
kadar
ya
ninda içi kitap dolu bir yigin yolculuk sandigi vardi. Alan-
kez tekrarladi:
ve Allah adina yemin ederim ki çölü bir defa daha alt et-
kal-
ölümdür.
kanli Isa için yemin etti. Ingiliz agzini açmadi. Mirilti basit
birfdi.
Delikan-
acidi.
82
taniyordu
ki bu Arap...
duymak
görmesi-
ne, Afrika'ya yakin bir kente gelmesine, bir alanda bir kra-
bunun
çok
bo-
sessiz-
simdi
her sey farkliydi. O gön bir hay huy, bagirip çagirma, kü-
sabirsiz
komutlari duyuluyordu.
ayak
kendi
aralarinda konusmuyorlardi.
geçtim
daha önce, dedi bir aksam bir deveci. Ama çöl öylesine
ge-
de-
son-
I
atler geçirebilirdi.
diye
üzerin-
yi-
ger-
zaman bilir.'
be-
bas-
lamisti: Öyle ki, her sey yazili oldugu için, her seyi bilebi-
lirdik.
kap-
dolasi-
ku-
84
at-
ayni
pa-
in-
deveciyle
din-
ilginç
olaylari anlatiyordu.
hayatini
anlatmaya basladi.
eda
yatagin-
gel-
bir
ge-
çirebilir.
ol-
86
KER-
geli-
sessizce gidiyorlardi.
delikanli
açip
du.
Ingiliz.
ya-
en
deli-
87
okumalisi-
niz, diye yanitladi Ingiliz. Kitaplar tipki kervanlara ben-
zerler.
hizli
ege-
sessiz-
geceleyin
hayvanlarin
göz-
cüler koydu.
Ingiliz.
olmadigini
söyledi: Ister bir maden, ister bir bitki, Ister bîr hayvan ya
vardi.
dur-
anlamalisi-
niz.
88
süre
konusmadi,
- Çölde ilerleyen kervani gözlemledim, dedi
sonun-
vahaya
deli-
gördüm.
etmeliyim,
dedI sonunda.
de-
likanli.
9
TUHAF KITAPLARDI BUNLAR. CIVADAN,
metni-
üze-
ög-
As-
simya-
seyi
sag-
gözlem-
di-
ludur.
90
Hayat
adi veriliyordu.
degildir,
Billû-
Ingiliz,
var-
iyice
rinde bulunduruyorlardi.
ögren-
fark
kalmaz-
yardim
deli-
kanli.
bilgisine
sim-
Bir-
92
BIR GÜN DELIKANLI, KITAPLARINI
INGILIZ'E
geri verdi.
sordu In-
sonun-
kesfettiklerini ögrenim.
ögrenim,
h/ diye düsündü.
çantalari-
na koydu.
Si-
yürür-
93
GÜN-
sessizles-
isa-
reti olabilirdi.
gö-
rünmüyordu deveci.
atessiz
yürüyece-
geç-
simdim
hayati
ibaretti
ve sadece budur.
-v
var
di.
94
95
oraya?
BASLAR-.
In-
giliz.
ögren-
misti; karsisinda duran hurma agaçlarina bakmakla yetin-
di. Piramitlere ulasmak için önünde hâlâ uzun bir yol var-
di; ve bu sabah, bir gün, bir anidan baska bir sey olmaya-
bir
mucize yansitabilirdi.
96
DA
gör-
bozamamisti.
son-
gö-
karar
önce-
aktariliyor,
dogrusu bilmiyorum/ diye düsündü. Bunlarin gerçek giz-
Simyan 97/7
Kuskusuz
oldugu
büyüsüne
98
KABI-
köyün-
yüz
görmek
hayvanlari-
Erkek-
ögren-
mutluydular.
sakinleri-
açikladi
nedenle
yolcuiari
ko-
nö-
mu-
haripler, vahalari siginak olarak kullanamazlar.
çi-
bana
mutluydu.
Haya-
'ace-
ve
Yoksa
kendi-
sine yapmasi gerekeni göstermek için Tann'nm
kullandigi
"Deve-
yorgunluga
baslamak üzereydi.
100
disari çi-
niz.
oldu-
ar-
ken.
etme-
vaha-
ögrenmek
isterdim, dedi.
hemen
uzaklasti. Bununla birlikte, siyah giysiler giymis kadinlarla
delikanli-
göstermek
zorunluydu.
Demek
üzülmüs-
Böyle
edildigini
olmak
Isterdim.
10
1
ingiliz'in gözleri parladi.
kuyuyj
onlar-
musu-
yücü ariyorsunuz.
yoluna
gitti.
sadece kü-
sor-
biri ol-
sef-
er-
Demek ki
iyi iz üzerindeydîler.
giyinme-
Ru-
gibiydi.
102
arasinda
konustu-
daha
ka-
ge-
oldugunu
tani-
söyle-
bekle-
yazil-
hazineler
sarsti.
gülümsedi.
Delikanli da gülümsedi.
indi-
rerek.
böyledir.
Mücahit-
Yan-
kanli, genç kiza bütün hastaliklari iyi eden bîr adam tani-
cinleriy-
otu-
ruyordu.
Simyaci-
bu
açacak-
ti.
yordu.
söyle-
çoktandir
kra-
için
kuyuya geldi.
delikan-
rum.
konusmasi-
tam bir talihsizlikti. Ayni savas simdi benim için bîr talih,
Çoban-
önemliydi Fatima.
genç
kadin-
uzaklasti.
gelmesini
Ba-
tekrar
uzun
süre devam edecek, belki de yillarca. Iki taraf da, cesur
ve
10
yanin-
dadir.
tek-
askindan
beni
agaç-
ha güzel buluyordu.
Çok
kadinlarinin
armagani-
Fatima
Ba-
Se-
cak.
106
Tu-
haf bir ocakti, üzerinde saydam bir sise vardi. Ingiliz atesi
saf-
basari-
Basarisizliga
seye
Delikanli,
sü-
altinda
hissedinceye
Gökyü-
gördü.
dikkatle
için
çözemi-
yordu. Bunun üzerine kuslarin hareketlerini gözleriyle iz-
okuyabi-
aski açiklayabilirdi.
uyu-
gere-
kiyordu.
dünya-
varincaya
kadar. Bir kadina duydugu ask için, içinde derin bir min-
pike
bir
108
istedi;
istedi
onu.
Fati-
bu-
kal-
nesnele-
günesin
batisini seyrediyordu.
geldigi-
ni gördü.
gördüm.
diye
yanitladi deveci.
Atmacalarin
kendisine
da
dene-
nesneleri
debilirler.
saye-
10
çün-
git-
bilinme-
Allah
insanla-
beklenmedik
kâhinlere
ka-
deveci.
yanitla-
di kâhin.
için
dedi
çekeceksin.
istiyo-
bagli yasarlar.
falincia
kazaniyo-
okumam:
110
Gele-
Gizin
her
ev-
kendi-
olaga-
gele-
yapar:
oldugu
zam w.
düsün-
is-
tiyordu.
isaretlere
aliskindir.
kendilerine
Is-
ya-
çadirin
konusmak
istiyorum, dedi.
11
1
kal-
genç
çadira
girdi.
çadira
son-
deli-
or-
yiliyordu.
büyük
giy-
reisler-
- Benim.
hal-
de, çöl böyle bir seyi bir yabanciya neden söylesin? dedi
112
- Çünkü benim gözlerim henüz çöle alismadi,
bu ne-
görebili-
rim.
biliyo-
inanmadi-
bir
inan-
ardindan
çikmaya
gitmedigi-
ni söylüyordu ona. Bu olayi deveciyle konustuguna pis-
man oldu.
gülüm-
tar-
dolasan
iyi
ettigini söylüyordu.
dinle-
döndü.
düslere
yorumlamasini da bilir.'
onlari,5
inekler
Simyaci 113/8
ya-
sür-
evlendirecek-
bölge
vardir
sözcük
söylemedi.
da
tasiya-
boyunca
silahlarini
altin
lira alacaksin.
Silah-
da-
kul-
Sana karsi.
114
ÇIKTIGINDA
Ru-
için
siddette
Çevre-
Karsi-
kalkti.
'~^,'b&f\ hg
ki-
cesaret et-
ti? diye sordu. Sesi öylesine gürledi ki, sanki Al-Fayoum*
iman-
basini
agir
da
ölüm
viz gelir tiris giderdi. Kisa bir süre sonra onun parçasi
ola-
cakti. Ve yarin, Düsman da onun parçasi olacakti.
tutu-
yordu.
oku-
de-
gistirmeye kalkisiyorsun?
116
yarak.
bir
bundan
kurtulmak olanaksizdir.
sa-
gibiydi.
diye
sordu.
anlayabilece-
tuhaf
dedi sü-
yük erdemdir.
bildigi
gelin-
se bile, diye sürdürdü konusmasini. Çölü sevmek gerekir,
Çünkü
sonra hâ-
yeni-
delikanli, sü-
vari uzaklasirken.
11
AGAÇ-
ba-
sucu noktasina yükselmeden, ufukta bes yüz savasçi
gö-
al-
aldilar.
bir-
savas
sava-
ancak
gerekti-
zaman kumullar.
118
ve
ona elli altin lira verdi. Sonra bir kez daha Yusuf'un, Mi-
37-45 (Çev.)
11
YILDIZLAR
bekledi.
iki
Simyaci.
geçmek ola-
naksizdi.
için
çadirla-
Yal-
desen-
bu
atma-
ne-
koku.
deli-
kanli.
120
olacak-
mis.
yaban-
gereke-
-Ya ben?
gerçeklestir-
yasli
Menkibe'sine
artik.
edece-
gim.
-Kabileler arasinda savas var, diye tekrarladi
delikan-
li.
billû-
büyük bir
hazine.
ko-
sey-
baslamis-
seyretme-
ye koyuldular.
nese-
na-
ha-
rundasin.
En
isteye-
122
ÖNÜ-
göründü:
ha-
fedebilir.
koyuldular.
ama
ve
rüzgâr egemendi.
beceremiyo-
Bunun
delikanli-
nin ati yarim saat yol aldi. Artik ikisi de Vaha'mn hurma
yavasladi-
dilini
Ses-
ve
17
3
büyük bir dikkatle egildi. Taslarin arasinda bir delik vardi
bü-
yilan vardi.
çilginca
de-
bi-
çikamaz.
ke-
sirada
Simyaci.
Fa-
degerli
Fatima.
üze-
124
nesini: Seni buldu. Simdi senin de kendi aradigin seyi bul-
mani bekliyor. .
deve
elli
göstere-
bunla-
Bilgile-
Men-
Va-
ha'da dolasip duracaksin ve Fatima, kendisi yüzünden
yo-
çün-
gerekti-
ne-
ebediyen
isaretler
sürü-
12
duracaksin.
pesin-
Böyle
hemen
olan
is-
duran
içinde
126
DO&
çocuklardan
uyan-
rica
Müsavi-
önemi yoktu.
is-
dokunuyor-
du.
12
du-
geri
dönüyor. '
bi-
götürdü.
dönece-
- Agliyor musun?
- Ben bir çöl kadiniyim, diye yanitladi, yüzünün
ifa-
ben.
doga-
Deli-
kaza-
devam eden cesur bir erkegi bekleyen bir kadin gibi onu
olacakti:
Onun dönüs umudunun.
128
DÜSÜNME,"
caktir.
ediyor-
za-
Bir yildiz patlamasi gibi bir anlik isiktan baska bir sey de-
bulamayacaksin.
olacaksin.
arkadasi-
görünümüy-
git-
sündü.
Sahin,
gidiyor-
du. Ilk gün bir tavsan getirdi. Ertesi gün iki kus.
yakmi-
sessizlik
ge-
Simyaci - 129/9
reken önlemler disinda hiçbir sey konusmuyorlardi. Kabi-
ge-
göremedi-
Di-
zaman-
Sa-
delikanliya
su verdi,
de-
edi-
ama
dik-
;I.
- Simyaciyim da ondan.
öteki
ariyorlar.
delikanli.
sûre
gör-
ye-
dünya-
130
meye kalkistilar.
deli-
kanli.
basla-
buydu,
söz-
cükleri okudu.
biraz
uçusu-
giden
bir geçittir.
görüntüsün-
mü-
manevi
diye
sordu delikanli.
simdi
Zümrüt Levha'yi ögrenme yönteminin en iyisini incele-
iyisi
13
anla-
görecek-
sin.
çünkü
necektir.
132
mola
verdikleri aksam.
oradadir.
Düsler
söyledikleri-
ni dinlemeye devam et.
karsi-
insan-
düsünce-
13
atlarini
temiyor.
kadar
dogal ne var.
basaramazsin.
oradadir,
sen
za-
arzulari-
söy-
gerçekles-
kesfedilmesi
hazine-
134
çekeriz."
gece
de
delikanli
kesinlikle
Ve
rasmistir.
hazi-
nesi vardir," dedi yüregi delikanliya. "Biz yürekler, insan-
13
basliyo-
ruz."
gitmek
kanli, Simyaciya.
- Çünkü bu durumda en çok yürek aci çeker. Ve
yü-
as-
uzaklasacak
uyari
ko-
Sim-
gösterebilecek durumda.
Simya-
ci:
yol
boyunca ögrenilen her seye deger biçer. Bize karsi kötü
Düsümü-
aldi-
dilinde
za-
136
anim-
13
larini sorduJar.
Simyaci.
mi? diy
gib
yapti.
sordu, de-
sise vt
Simyacilarin Bu
çevirir.
la güçlük çikarmadilar.
uzakla-
için:
asla
insanlar
hazineye inanmazlar. e
138
geçtikçe
da
seyret-
müthis
de
kusmus,
öldürüp
mi?
yasayanlara
yardim ederler. Ama çocuklara, sarhoslara ve ihtiyarlara
geliyor?
yaptiklari
ordugâhindan
uzaklastik-
lari zaman.
13
Simyaci öfkelendi.
da
unutma. Insanlar savasirken, Evrenin Ruhu da savas
çiglik-
kanitlamak
savas
bölgesinde bulunuyorsunuz.
göz-
yolcula-
Simyaci.
askerle-
ken-
asmaya ça-
söyledi.
kalacaksak,
Geriye
ancak ye-
140
en
De-
oldugu-
biliyor
olmaliydi.
basladi
evrimlenme-
geçir-
ge-
bun-
lar sirri hiçbir zaman bulamadilar. Kursunun, bakirin, de-
le kesfedemez,
on-
bu,
kucak-
14
günes
ka-
agzi-
la doldu.
çevresin-
yansitiyordu.
142
BIR
ordugâha götürdüler. Bir asker, Simyaci ile arkadasini
Va-
Çadir-
gördük. Ve
gezginim,
kilavuzluk ettim.
bilir.
Is-
temektedir."
sor-
du adamlardan biri.
birak-
madan.
ver-
si-
istesey-
edebilirdi.
aliskin-
14
lerden korkarlardi.
- Böyle bir sey görmek isterdim, dedi reis.
gü-
hayatlarimizi sunacagiz.
bildir-
di sef öfkeyle.
du-
Bunlar yü-
an-
hazinen?
kadar
bilekle-
144
alabildigi-
konusmana
engel olur.
neye ih-
tiyaci varsa hepsini bilir. Bir düsün gerçeklesmesini bir
tek
Yalnizca
bagli.
öleceksin.
insan
sa-
savasçila-
muha-
rip, silah arkadaslarindan birinin cesedinin yaninda. Baris
da
Sim-
tekrarladi
Tan-
- Ne yapiyorsunuz?
- Sahinimi besliyorum.
dedi
145/1
dönüsmeyi biliyorum.
kaya-
asilmaz
yu dinledi.
ya-
nma çagirdi.
bakalim,
dedi Simyaciya.
in-
sanlariyiz.
Uzak-
Birbi-
en-
146
ku-
Avi
hissedece-
büyü-
senin
- Ask bu mudur?
insani ye-
dönüstü-
yer-
da
yardimini iste.
kendi-
yorlardi.
Simyaci gülümsüyordu.
14
oksa-
sevgilimin
ögretti
sana?
idi
estigine
güçlüy-
besle-
yoktu.
miz farkli.
dolasirken
geçen
148
rica et-
birlikte konusabilelim.
Bu
dö-
nüstürebilecegini bilmiyordu. Ama gene de bir yigin sey
Becerisinin
kanitla-
mak istiyordu.
istegi-
Sevdigimiz
dö-
kosuluyla.
olmasina
dugunu bilmiyordu.
insanin
delikanli.
basladi ve
vardi yalnizca.
14
güçlesiyordu.
konustu:
çekiyorlardi.
reis,
görmek
istiyorum.
Rüzgâr
dedi
Evrenin
yak-
ne-
deni veriyor.
deli-
kanli.
Evren'deki
En
150
Her
sey bu biricik seyin içinde kendi gerçek görevini yerine
ge-
uzaklik-
olmak gerekmektedir.
basla-
delikan-
insanin
önce-
kaimayinca-
mesi gerekecek.
basari-
oldugu-
nu gösteriyorlar bize.
söylüyorsun?
durmaktan, ne
seyi
sonra
yanitla-
di delikanli.
bi-
bilmiyorum.
si-
lamiyordu günes.
'zamankinden
dog-
Ev-<
hissetti.
bas-
çö-
yalnizca bu El anliyordu.
Ru-
esti.
Kusaklar boyu Araplar, rüzgâra dönüsen ve çölün en bü-
bulundugu
Bunun-
ve
15
AKSAMA
Pira-
ögret-
tiniz.
hatirlatmak-
giyinmis
bir kesis kapiyi açti. Simyaci ile kesis aralarinda Kip tice
iste-
dim, dedi.
yak-
yu-
kat-
Sim-
birakti. Bu
basladi.
ker-
bas.tai.di. (Çev)
154
- Amin, diye yanitladi Simyaci.
hayranlikla
miyim
diye
sana
göstermek istiyordum.
kur-
vererek.
sükran
duya-
bilir ve gelecek sefere daha azim verebilir.
alti-
altinindan
kesi-
dön-
devam
ediyor.
olursa.
delikanli. Sim-
dI çok yaklastim.
paralari
bir Arap'im: 'Bir kere olan bir daha asla tekrarlamaz. Am-
15
tir.'
Atlarina bindiler.
istiyor-
çok
ba-
zahir
kalip
melege rastlamis.
yasa-
ni yerine getirebilirim.'
gele-
gurur
dim.'
bir
156
nusuyorlarmis.
bili-
yaklas-
muslar.
se-
rin sözleri.*
Ül-
anlat-
yasli
unutulma-,
gire-
sin; fakat ancak bir söz söyle, hizmetçim iyI olur.y
in-
kadar
158
Hazine-
demisti
Simyaci.
kez
edi-
an-
dolu
dalgali
ha-
yüregi
inanmis
oldugu, bir gün bir krala, daha sonra da bir tüccara, bir
In-
15
bir
ayakuçlarmda
ya-
zo-
ancak
ag-
bokböcek-
ti.
Tüccarini
dikme-
yi basaramazdi.
bula-
çuku-
kaziyor-
ayak
biri.
top-
do-
lay, korkmustu.
160
Oraya ne
çikar-
sonunda
reb irideki ait!n parçami buUular.
ve
baska-
si.
So-
yaklastigini hissediyordu.
ölüm-
ci,
Pi-
süre
da çalmis olmali.
re-
arkadaslarina.
inhanin bu
gitmem"
Simyaci Î6Ü/31
gör-
dügüm için çölü geçecek kadar budala degilim ben.
Piramit-
Hazinesini bulmustu.
Sondeyis
AKSAM
anim-
sadi.
vardi.
bir
yolla-
günes
esirgeye-
Sana
koyul-
lu. Yarim saat sonra sert bir seye çarpti kürek. Bir saat
sandik
16
süslü
fethin kalintilari.
an-
daha
hazinesinln parçasiydilar.
kimseye
bunla-
esen,
usulca
yordu.
kiz.
166