Professional Documents
Culture Documents
Lewis Atiyatollah
(1. Bölüm)
(Lewis Atiyatollah , Arap forumlarında yazan takma bir isim, hiçkimse onun gerçek
kimliğini bilemiyor.. Yazıları tüm Arap sohbet forumlarında yayılıyor
,tartışılıyor.Birçok ünlü Suudi gazeteci onun makelelerine yanıt verdi .23.07.2002
tarihinde,merkezi Londra’da bulunan Al-Quds Al-Arabi Gazetesi, onun hakkında
geniş bir araştırma yayınlamıştır.)
Çünkü gecikirsem, makale amacına ulaşamayacaktı. Daha sonra Usame’nin yeni mesajını
da tekrar okuyacak ve onun içeriğine uygun bir makale yazacağım…
Kim aklına getirir ki batı dağılacak, üzerinden kötülük kalkacak, hepsinin açığı meydana
çıkacak, galeta parçaları gibi parçalanacaklar.
Hiç de doğal görünmeyen, tabiat kanunları çerçevesinde olmasına imkan vermediğimiz
bu kesitleri, gelecek yarım yüzyıl, iki yıl içinde yaşamak mümkün. Benim hiçbir şüphem
yok ki Usame Bin Laden, bunların hepsini yapmaya hazır… Usame hakkında beni
azarlıyor musunuz?
Bu durum tamamen değişti…Şimdi batı, bizim hakkımızda düşünür oldu. El- Kaide’nin
her şeyden sorumlu olduğuna inanıyor. Dünyanın herhangi bir yerinde meydana gelen bir
olay hakkında hemen Usame Bin Laden’in planladığı yönünde açıklamalar hazır
bekliyor.
Basın organları da aynı şekilde, bir yerde patlama olursa hemen El-Kaide’nin yapmış
olma ihtimalini öne sürüyor!!!!
Aynen bir zamanlar bizim yazdığımız gibi; her olayın ardında Amerika’nın, İsrail’in
olduğunu söylüyorduk. Bizden ‘Gizli El’, ‘Dünya İsrail’in Oyuncağı’ gibi tabirler
kullanan bir kuşak tozların arasına karıştı gitti. Ve bu sefer sadece bir sene içinde tüm
batı alemi ‘Dünya Bin Laden’in Oyuncağı’ yazmaya başladı!!..
Tarihi büyük girişimlerin benzersizliğinin ortaya çıktığı hususlar hakkında Lenin şöyle
diyor: 10’larca yıl milletin üzerinden gelip geçiyor ve hiçbir şey kazanılmıyor. Sonra
günler içinde 10’larca yıl kazanılıyor.
Makale…
Gerçekten garip değil mi.. şaşırtıcı, mücahitlerin liderinin efsanevi, olağan dışı bir
görünümü var. acele etmeyin, bahsetmek istediğim bir nokta var ve onu açıklayacağım…
Nasıl açıklayacağımı bilmiyorum. Belki bazı aptallar Lois, Bin Laden’in peygamber
olduğuna inanıyor diyebilir. Sözü doğru anlamayıp tartışmaya kalkan bu tiplerden
sıkıldım…
Lakin şunu belirtmek istiyorum; ilahi hikmet, hak ve batıl arasında geçen bu çatışmalar,
eğer gözlerimizin önünde meydana gelmeseydi, inanmaz, eskilerde olduğu gibi
kahramanlık efsaneleri derdik…
Bildiğim kadarıyla Allah’ın Adem Aleyhisselamı yarattığından bu yana tüm dünyanın bir
mümin adam karşısında toplandığı görülmemiştir…Şimdi olduğu gibi..Evet küfür
milletleri Allah’ın peygamberlerine düşmanlık yaptılar ancak dünyadaki tüm kafir
hükümetlerin, iman etmiş bir adama karşı birleştiği hiç görülmemişti…Dünyanın
asrımızda, bir köye dönüştüğünü söylediler ve bu köydeki tüm büyükler daha önceden
hiç olmadığı gibi bir adama karşı birleştiler…
Dünyada kutuplaşmanın yaşandığı son iki seneden beri, batı bir adamı öldürmek ya da
tutuklamak için uğraşıyor. Sonra bunu yeni fanteziler izliyor, son olarak da Usame’nin
Tora Bora savaşı hikayesi ve daha başka neler olduysa kesitler… Tüm bunlar sana
yanılgısız orada bir şeyler dokunduğunu gösteriyor.. Bir taraf hile yapıyor, bir taraf da
ölümüne gidiyor. Şimdiki durum bu… Allah düzen yapanların en iyisidir..
Şunu da belirtmek istiyorum ki Batı, Amerika, Bush teröre karşı giriştikleri hamlelerinde
Usame’nin sonunu getireceklerini sanıyorlardı!!..
Bu Manzara Sizin İçin Ne İfade Ediyor?
Kur’an-ı Kerim, peygamber kıssaları ve tüm dünyanın bir kişiye düşman olması, bu
kişinin ilk talep edilen, kendisine karşı cephe alınan, ordulaşılan bir sembol olması, ona
tabi olanlara, çatışmalar sırasında daha başkalarına da işkenceler yapılması arasında bir
uyum, bir benzerlik olduğuna dikkat etmiyor musunuz? Bu durumu Musa
Aleyhisselam’ın Firavun’a yöneldiğinde görüyoruz.
Bu garip, şaşırtıcı benzerlik ve olayların seyri, Usame’nin batının meselesi haline
gelmesi, Usame’yi öldürdükleri ya da yakaladıkları zaman, El-Kaide ile ilgili güvenlik
sorunlarının çözüleceğine inanmaları, beni tüm bu görüntülerin ardındaki sırrı, şiddetli bir
şevkle araştırmaya itti.
Bu yüzleşme, Müslüman cemaatlerin, orduların, kuvvetlerin eliyle sadır olan, sorunun bir
şahıs olmadığı, taktiri ilahi olamaz mı?..Yani bu ümmetin özüne dayanan bir savunma
olamaz mı..?
Ancak Allah, görüntüyü bu şekilde taktir etmedi..Aksine bizlere hayallerde saklı bir
görüntü sundu. Garip olan nokta ise, hikayenin başlamasıyla beraber, tüm entrikacı
bakışlar sona erdi ve kayboldular. Kendilerini savunamaz oldular, olanlar karşısında
adeta boğuldular. Eğer olaylar, gözlerimizin önünde meydana gelmeseydi, kesinlikle
reddeder; ‘mantık dışı’ ya da ‘tasavvur etmesi mümkün değil’ derdik…
Günümüzde hak ve batıl arasında çatışma var.. Az bir topluluk karşısında, asrın göz
kamaştırıcı görüntüye sahip, sayıca çok üstün bir topluluk bulunuyor… Sanki Allah,
bizlere bu kadar kısa bir sürede, efsanevi bir örnek vermek istedi. Ümmet, belki de
üzerine düşenleri bu şekilde anlayacaktı, bu tür bir vesileye ihtiyacı vardı, tarihi sıçrama
belki de bu şekilde gerçekleştirilecekti…
Ey efendi tarihi bir ilerleme yaşanıyor..tarihte keskin bir geçiş..Bu kadar kısa sürede
olanların, doğal akış süreci içerisindeki hallerden herhangi biriyle ifade edilmesi mümkün
değil…
Sanki bu güçler, Müslüman ümmetinin aklında köklü bir değişiklik yapmak, ümmetin
doğasını, düşünme yolunu, batıya bakış tarzını farklılaştırmak için olaylara girişmişti…
Usame’nin ümmet için giriştiği değişikliği, uygarlık devrimini, herhangi sıradan bir
olayla benzetmek çok yanlış olur.
Bu nedenle ben olayı tarihi bir sıçrama olarak vasıflandırıyorum. Bu sıçrama, inanıyorum
ki toplumlarda, ruhlardaki ilahi hislerden kaynaklanmamıştır. Aksine bu ilahi yolu
uygulamak için ani bir sonuç olarak zuhur etmiştir. Son iki seneyle sınırlı tutarsak olayı,
şu ayeti kerimeleri örnek gösterebiliriz: ‘Bir toplum kendilerinde bulunan (iyi
davranışlar)I değiştirmedikçe Allah onlara verdiği nimeti değiştirmez.’
İkinci olarak: ‘İşte zulmettikleri için helak ettiğimiz köyler’.
Afganistan’da ilk savaşa katılmaya, Afganistan’ı savunmak için Allah yolunda cihada
giden arkadaşlarım, kardeşlerim, akrabalarım vardı. Ve onlar orada Allah yolunda
öldüler.. Gruplar arasında ayrılıklar görülmeye başlandığında birçok insan pişman oldu
ve ‘evlatlarımızın kanı yönetim uğruna aktı, heder oldu’ dediler.. Ancak Allahu teala
Şöyle Buyurdu: ‘Ve Allah amellerinizi boşa çıkarmayacak’..
Tüm bunlar bizi bu kağıtların arasında bahsetmek istediğim konuya götürüyor. Olayların
akışında tecelli eden ilahi ve garip taktirden çok faydalanacaksın. Ve dikkat et, bu büyük
bir taktir, bu asırda müminler için müjdedir. Bir an gelecek, meydana gelen olaylar onları
Allah’a şükretmek için secde ettirecek ve olacaklara da sevinecekler. Bunların hepsi
müjdelerin arasında yer almaktadır…
Size açıklıkla söylüyorum..Irak meselesi, Irak’ın görüntüsü, Irak’ın akidesinin görüntüsü,
Amerika’nın Irak’a karşı büyüklenmesi; benim nazarımda anlaşılmaz bir haldir..yani
başka bir tabirle, eğer sen kendini, aralarında çatışma yaşanan iki kuvveti seyrediyor
olarak hayal ediyorsan, bir tarafta sadece elinde tüfekli bir adam bulunuyor..diğer bir
tabirle zırhlı araçlardan oluşan bir ordu, elinde tüfek taşıyan kahramana karşı savaştı ve
savaş uzun sürdü, kahraman ölmedi, zırhlılar da hezimete uğramadı…Sonra aniden bir
sürpriz ortaya çıktı…Garip bir olay oldu ve zırhlı araçlar uzakta başka süvarilerden
oluşan, kendileriyle savaşan bir cemaatle karşılaştılar. Tüfek sahibi kahramanı bıraktılar!
Sonra bu kahraman bir kenara oturdu, süvarileri savaşa, direnmeye teşvik etmeye, onları
cesaretlendirmeye başladı…
Öyleyse dönerek şöyle diyoruz..11 Eylül’den sonra zuhur eden siyasi tablo tamamen
doğal ve anlaşılırdı…Bin Laden Amerika’yı vurdu ve Amerika da ona saldırdı ancak
yenemedi…Savaş hala sürüyor..Amerika’nın şu an Bin Laden’e karşı sürdürdüğü savaş
mantığını tekrar gözden geçirmesi, farklı bir idare yöntemi bulması gerekmektedir…
Çünkü o, Amerika için gerçek bir tehlikedir…Ancak aniden Irak hikayesi türedi!
Senaryo dışı bir durum..Peki ne oluyor..
Olan şu ki, ilahi kudret tecelli etti ve bu güç Amerika’yı garip bir şekilde Irak batağının
içine sürükledi…
Savaşın yönü El-Kaide’ye çevriliydi. Sonra değişti ve Irak meselesi gündeme geldi. Bin
Laden ve El-Kaide ile ilgisi olduğu bahanesiyle Saddam’a savaş açıldı!!
Tamam, öyleyse soru: Irak nasıl oldu da aniden gündeme geldi, hem de bu saldırının El-
Kaide’den daha öncesinde hazır olduğu açıklamalarıyla temize çıkarılmak istenerek? Ve
daha şiddetli, neden şimdi ortaya çıktı bu saldırı?
Batının entrakası deme. Burada kesinlikle gerçek tuzağı ve gerçek düzeni görüyoruz…
‘Doğrusu onlar bir tuzak kuruyorlar. Ben de bir tuzak kuruyorum. Sen inkarcılara biraz
mühlet ver, onlara biraz süre tanı.’ ..‘Onlar düzen kurarken, Allah da düzenlerini
bozuyordu. Allah, düzen yapanların en iyisidir.’..Evet, Amerika düzen kuruyor ve Allah
da boşa çıkartıyor ve onu bu savaşa sürüklüyor. Ve Amerika idaresindeki bir grup
insanın, stratejik, askeri hesaplarına göre Irak’ı vurmanın zorunlu olduğunu, bunun bölge
haritasını değiştirmede çıkarlarını koruyacağını düşünmelerindeki garipliği göreceksin.
Amerika, Allah’ın düzeninden gaflet içindedir. Tüm dünyayı savaş için toplarken, aslında
kendisine savaş açtığının, bunun bir felaketle sonuçlanacağının farkında değildir.
Amerika kendi düzenini yıkmaya gayret etmektedir. Nitekim kendi içinde parçalanmalar,
kutuplar arasında çatışmalar başlamıştır.
Evet, bu gayet basit bir meseledir; bu Allah’ın iradesi, Allah’ın tuzağı, Allah’ın
düzenidir.
Allah bizim için, Bush gibi ahmak, sabırsız bir başkan ve Irak gibi bütün bir mesele seçti
ki bu sorun içinde Amerika batsın. Eğer Irak meselesi ortaya çıkmadan El-Kaide’nin şu
an üzerine olduğu durumu devam ettirmesi gerekseydi belki de İslami cihat ve
Amerika’nın küfrü büyük lokma için karşı karşıya gelmeyecek, El- Kaide ve Bin Laden
amaçlarına ulaşmak için onlarca yıl cihatlarını sürdürmek zorunda kalacaklardı. Ancak
olayların akışının bu yönde gitmesi, Irak Sorununun ortaya çıkması Allah’ın tedbiri ve
emridir!!! ‘Yeni Dünya Düzeni’ isimli makalemde, Bin Laden’in Amerika’yı dünya
devletlerinden uzaklaştırmaya gayret edeceğini, diğer devletlerin de buna istinaden
Amerika’dan uzak durmaya çalışacaklarını yazmıştım. Bu makaleyi Amerika’nın
azledilmesinin gerçekte nasıl olacağını tasavvur etmeden yazmıştım, Irak sorununun
Amerika’yı azletmede ilk sırayı alacağına, Bin Laden’in tek bir kuruş ödemeden bunu
başaracağına hiç dikkat etmemiştim. Öyleyse şöyle söyleyin: ‘Bütün kuvvet Allah’ındır.’
Amerika’nın dışlanması ile ilgili gelişmeler öyle bir noktaya ulaştı ki, Amerikan halkı,
Irak savaşına karşı durmaya başladı, Amerika İdaresi şiddetli bir şekilde dışlanmakta..Ve
dünya, tümüyle bu savaşın karşısında duruyor. Sadece Beyaz Saray’da bir topluluk ve
ardından da köpek ismiyle İngiltere bu savaşı istiyor..
Genel olarak baktığında Irak Savaşı’nın, makalenin başında da belirttiğim gibi,
mücahitlere ilahi bir hediye olduğunu görürsün. Yani Amerika’nın yeryüzünde kibirlenip
böbürlenmesi, Irak topraklarında tamamen ortaya çıktı ve neredeyse tüm dünya
Amerika’nın bu savaştaki garip ısrarına şaşkınlıkla bakar oldu.. Dünya halkının büyük
çoğunluğu, bu savaşın hiçbir geçerli açıklaması olmadığına, zorbalıktan, büyüklenmekten
öte gitmediğine inanır oldular..ve petrol..
Buna ek olarak Beyaz Saray’da önemli bir mesele; savaşı isteyen grup, kesinlikle Irak’ta
zafere ulaşacakları gözüyle bakarak gururlanıyorlar, Rumsfeld, savaşın bitiş tarihini bile
belirledi…Bunlar, kesinlikle kazanacaklarına inanıyorlar. Bu savaşı adeta, kendilerinin
düşmanı öldürdüğü, düşmanın da sadece seyrettiği bilgisayar oyunu gibi görmeye
başladılar..
Aynen bu şekilde Firavun da Musa Aleyhisselam’a karşı kesin zafer kazanacağını
sanmıştı..
Amerika, savaşı kazanacağından bu kadar emin bir tavır içindeyken, dünya ülkeleri, bu
savaşın bir felaketle sonuçlanacağına ve etkilerinin dünyaya yansıyacağına inanıyorlar.
Bunun için akıllı Avrupa, şiddetle bu savaşın karşısında durdu…Avrupalılar, daha akıllı
ve Orta Doğu hususunda tarihi olarak Amerikalılar’dan daha tecrübeliler. Bu savaşın
kontrolden çıkacağına inanıyorlar…Orta Doğu’yu kendilerine karşı, kin ve nefretle dolu
ateş ocağı olarak görüyorlar. Bunun, bölgeyi patlatan, tüm batıyı felakete sokan bir savaş
olacağını biliyorlardı. Çünkü neredeyse tüm dünyanın petrolü bu bölgede
toplanmaktadır..
Avrupalılar’a göre, Irak meselesi savaşa girişmeden, barışçı bir yolla çözülmeli, Batılılar,
kendilerini elde etmek için şartlandırdıkları şeyler elde etmelidirler. Bunun için Almanya
ve Fransa’nın batıya, servetlerimiz üzerinde batıya karar verme hakkı veren ıkışları
gündeme geldi…Bir başka değişle Avrupalıların savaşa karşı durmalarının sebebi ahlaki
değerler değil. Bu karşı çıkılarının ikisebebi bulunuyor. İlki: Avrupalılar, kontrolün elden
çıkacağından çok korkuyorlar ve Amerikalı kovboyların çk aptal olduklarının da gayet iyi
farkındalar. Ve işlerin nasıl gideceğini bilmiyorlar.. Müslümanlarla ilgili meselede
tamamen başarısız kaldıklarına inanıyorlar öyle ki Yushka Fesher Amerikalıları
kınayarak onlara şöyle sesleniyor: ‘Siz daha Bin Laden’le olan savaşınızı
sonuçlandıramadınız da böyle bir savaşta mı sizi desteklememi istiyorsunuz?’ Korkuları
çok doğal ve geçerli sebeplere dayanıyor. Arap bölgesinde toplanılması, onlara göre kötü
bir durumun habercisi. Ve savaşın kızışmasından bu yana, yüzyıllar boyunca kurmaya
uğraştıkları düzenlerinin parçalanma tehdidi ortaya çıktı..en büyük korkuları ise,
Amerika’nın bu savaşı aniden bitiremeyecek olması. Sonra belki de halk
ayaklanmalarıyla Arap Rejimleri düşmeye başlayacak veya anarşi neticesinde savaşın
alanı genişleyecek, belki Irak’tan dışaı çıkacak ve savaş hiç hesap edilmeyen bir şekilde
kızışacak veya en azından onlara göre… ve onları en çok endişeye düşüren nokta,
mücahitlerin hareketleri..
Tabi ki ikinci sebep: Amerika’nın tüm Irak petrolünü eline geçirmesi sonucunda,
ekonomik durumlarının çöküntüye uğraması ihitmali. Özellikle bu hususta Almanya ve
Fransa çıkışta bulundular..
Amerika ve Avrupa arasındaki bu aykırılıklar, geleceklerini büyük bir tehlikeye atıyor…
Öncelikle ganimet hırsızları arasında çatışma çıkacak..en komik olan ise, daha
çalamadıkları ganimet başında kavgaya tutuşmaları..
Avrupa ve Amerika arasındaki tüm bu aykırılıklar Amerika’nın bu savaşta mazi
olacağına ve Avrupa’nın da oturup seyredeceğine işaret ediyor…Avrupalılar,
Amerika’nın herhangi bir kuvvetin elinde eğitim görmüş olması temennisi aşamasına
gelecekler..Belki de bu mesele temenniyi aşacak ve temenni fiile dökülecek, Amerika’da
bozgunculuk, hırsızlık girişimlerinde bulunacaklar. İşte bu da benim temennim..
Hırsızlar arasında meydana gelecek çatışmanın neticesinde, uygarlıklar arasında net bir
şekilde sorun yaşanacak..bunu düşündükçe büyük bir coşku yaşıyorum ve buna Usame
Bin Laden’in vesile olması için dua ediyorum…Daha önce de birçok batılı askeri
analistin ve diğerlerinin savaşa tek bir açıdan baktıklarına işaret etmek istemiştim. Başka
olayların gidişatına hiç bakmıyorlar. Bunun sebebi ise sahip oldukları güçlerine
aldanışları, kendilerine kesin kazanacak, hiçbir direnişle karşılaşmayacakları gözüyle
bakmalarıdır..
Amerika, hiç sorun gözüyle bakmadığı meselelerden gaflet içindedir…Peki ya Bin
Laden, Amerika’nın içinde ikinci bir darbeyi de vurursa, ozaman ne yapacaklar?
Sonuncusu ve hiç düşünmek bile istemedikleri,,Ya darbe, Irak Savaşı’nın ortasında
oldukları bir anda gelirse ne yapacaklar?..