Professional Documents
Culture Documents
Franszca'dan eviren:
Faruk Ersz
Hmanizma ruhunu anlama ve duymada ilk a ama, insan varl nn en somut anlatm olan
sanat yaptlarnn benimsenmesidir. Sanat dallar iinde edebiyat, bu anlatmn d nce
eleri en zengin olandr. Bunun iindir ki bir ulusun, di er uluslarn edebiyatlarn kendi
dilinde, daha do rusu kendi d ncesinde yinelemesi; zek ve anlama gcn o yaptlar
orannda artrmas, canlandrmas ve yeniden yaratmas demektir. te eviri etkinli ini, biz,
bu bakmdan nemli ve uygarlk davamz iin etkili saymaktayz. Zeksnn her yzn bu
trl yaptlarn her trlsne dndrebilmi uluslarda d ncenin en silinmez arac olan
yaz ve onun mimarisi demek olan edebiyatn, btn kitlenin ruhuna kadar i leyen ve sinen
bir etkisi vardr. Bu etkinin birey ve toplum zerinde ayn olmas, zamanda ve meknda
btn snrlar delip a acak bir sa lamlk ve yaygnl gsterir. Hangi ulusun kitapl bu
ynde zenginse o ulus, uygarlk dnyasnda daha yksek bir d nce dzeyinde demektir. Bu
bakmdan eviri etkinli ini sistemli ve dikkatli bir biimde ynetmek, onun geni lemesine,
ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi ve emeklerini esirgemeyen Trk aydnlarna
kran duyuyorum. Onlarn abalaryla be yl iinde, hi de ilse, devlet eliyle yz ciltlik, zel
giri imlerin abas ve yine devletin yardmyla, onun drt be kat byk olmak zere zengin
bir eviri kitapl mz olacaktr. zellikle Trk dilinin bu emeklerden elde edece i byk
yarar d np de imdiden eviri etkinli ine yakn ilgi ve sevgi duymamak, hibir Trk
okurunun elinde de ildir. 23 Haziran 1941.
Milli E itim Bakan
Hasan li Ycel
SUNU
Cumhuriyet'le ba layan Trk Aydnlanma Devrimi'nde, dnya klasiklerinin Hasan li Ycel
ncl nde dilimize evrilmesinin, ku kusuz nemli pay vardr.
Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyetimizin 75. ylnda, bu etkinli i yineleyerek, Trk
okuruna bir "Aydnlanma Kitapl '' kazandrmak istedik.
Bu erevede, 1940'l yllardan ba layarak Milli E itim Bakanl 'nca yaynlanan dnya
klasiklerini okurlarmza sunmaya ba ladk.
Byk ilgi gren bu etkinli i Milli E itim Bakanl 'nca yaynlanmam -ancak Aydnlanma
Devrimi yarda kalmasayd yaynlanaca na kesinlikle inand mz- dnya klasiklerini de
katarak srdryoruz.
Cumhuriyet
NSZ (*)
Pierre Loti, yaptlarnn yan sra, ok renkli ya am ve ki ili iyle de zellikle ya ad
dnemde ilgi oda olmu ender yazarlardan biri. Gazetelerde, dergilerde resimleri baslan,
hakknda trl e itli, do ru yanl srekli haberler, yazlar kan bir nl; yle ki 1903-1905
yllar arasnda Vatour gemisinin komutanl n yapt zamanlar stanbullu hanmlar onu
izletmek iin zel hafiyeler tutmu lar. Bugn iin ad pek yabanc gelmese de yaptlar pek
tannmayan Fransz deniz subay Julien Viaud, yazn dnyasndaki adyla Pierre Loti
Trkiye'yi ikinci yurdu saym t.
Deniz subayl sayesinde e itli lkeler tanma frsatn bulan Loti, mesle i gere i yapt
yolculuklarn yan sra, zaman zaman kendi de yolculuklara km tr. Tahiti'den Senegal'e,
Msr'dan in'e, Hindistan'dan Amerika'ya kadar ok yer gezip dola m ama yalnzca
Trkiye'yle bir gnl ba olmu tur; bu, szde kalan bir gnl ba de ildir.
Ardnda krk kadar yapt brakan Pierre Loti 14 Ocak 1850 gn dnyaya geldi. Sanat
ki ili i daha ocuklu unda belirmeye ba lad. Karde indeki resim yetene ini gren ablas
Marie, onu resme ynlendirdi, ayn zamanda da piyanoya ba latt. Loti, foto raf ekmeye
merak sarnca bir sre sonra resmi brakm ; ama piyanodan hi bir zaman kopmam ,
komutanlk yapt sava gemilerinde bile odasna bir piyano koymay ihmal etmemi tir.
Julien on be ya ndayken, a abeyi gibi denizci olmaya karar verir. Deniz Harp Okulu
snavlarna hazrlanmak iin gitti i Paris'te yalnzlktan kurtulmak iin kk bir deftere
iini dkmeye ba lar. 1866 kasmnda ba lad bu gnlk giderek bir ya amn seyir defterine
dn r. Pierre Loti hemen btn yaptlarn gnl nden yola karak yazd iin yaptlar
zya amyksel bir nitelik ta r.
Julien Viaud ilk kez aste men olarak Jean-Bart gemisiyle kt uygulama gezisi srasnda
Trk topraklarna ayak basar. Jean-Bart 20-25 ubat 1870 tarihleri arasnda zmir
limannda demirler. Kent onda stnkr bir izlenim brakm tr. Karanlk bir gecedir;
ya mur ya makta, sokak kpekleri ulumakta, kervanlar geerken develerin ngraklar
duyulmaktadr. Her ey sanki bir d teymi gibi grnm tr ona. Trkiye'ye bir sonraki
geli iyse 1876 ylna raslayacaktr.
Bu arada Tahiti'ye, sonra Senegal'e gider; Tahiti'de Kralie Pomar'nin nedimeleri ona Loti
adn takarlar, sonralar yaptlarn imzalayaca bu ad tropikal bir ie in addr. Deniz
subaynn Senegal'de yakaland sevda frtnas d krkl yla biter. Sonra onu Couronne
frkateyninde te men olarak gryoruz. Aradan geen zaman iinde, izdi i resimlere
gnl nden ekledi i alntlarla, Paris basnnn nde gelen ressam muhabirleri arasna
girmeyi ba arm tr.
Selanik'teki Fransz ve Alman konsoloslar ldrlnce, hkmetleri, sulularn
cezalandrlmasn istemi ler ve idamlar izlemek iin okuluslu bir filo Selanik'e
gnderilmi ti. Couronne frkateyni bu filodaki gemilerden biriydi.
Sulularn aslmasndan gn sonra subaylara kentte gezme izni verilir. Gen te men
Julien Viaud, yabanclar iin tehlikeli saylan kentin Mslman mahallelerine dalmaktan
ekinmez. Dv en iki leyle e bakmak iin eski bir caminin kapal kaps nnde
durdu unda, iki iri ye il gzn gzlerine dikilmi oldu unu ayrmsar. Bunlar Aziyade'nin, on
sekiz ya larnda bir erkes kznn, ya l tacir Abeddin'in drt hanmndan en genci olan
Aziyade'nin gzleridir. Aziyade'nin hizmetisi Hatice ve Julien'in Selanik rhtmlarnda
tan t Musevi kayk Samuel'in katklaryla! gizli bulu malar ayarlanr. lkin bir d ve
duygu esrikli inden te de ildir bu; ardndan bir eyler daha gelir, a k ya da onun gibi bir
ey. Bu arada, stanbul'daki Gladiateur gemisinde bir greve atanr. Ancak, Aziyade de
sonbaharda stanbul'a gelecektir, nk kocas Abeddin evini ba kente ta yacaktr.
Julien Viaud'nun Osmanl ba kentinde ilk kal 1 A ustos 1876'dan 17 Mart 1877'ye kadar
uzanr. Ksa sre Beyo lu'nda bir otelde kaldktan sonra Beyo lu'nun tenha bir yerinde,
Hali'e ve Trk kentinin uzaktaki panoramasna bakan bir eve yerle ir. Tan t bir Ermeni
papazdan ilk Trke derslerini alr. Sonra hayatn tadn karmak iin gnlnce ya amaya
ba lar. Giderek, do unun ya am biimine al r; Trk greneklerini benimser, kaftan giyer,
nargile ier, hatta Karagz seyretmeye bile gider. Sonunda bir ev tutup Eyp'e yerle ir.
Bu arada Aziyade, Selanik'ten stanbul'a gelmi tir. Gen kadn, kocasnn sk sk
stanbul'dan ayrlmasndan yararlanmakta, sevgilisinin Eyp'teki evine gelip birka gn
kalmaktadr. Aziyade'nin kendini adamaya kadar varan sevgisiyle sanki Tanr katna
yceltildi ini hisseden Julien'in benli indeki eski yaralar iyile ir, Julien, gen erkes kzna
duydu u sevgiyi itiraf eder: A kn o saf, o mavi kk ie i bu gen, ate li tutkuyla
kar la nca yeniden at gnlmde. Olanca kalbimle onu seviyor, ona tapyorum. Gen
denizci zamanla Eyp halkndan biri olur kar. Dnyann en gzel lkelerinden birinde
ya ad na inanmaktadr artk. Ama nasl oluyordu da, Aziyade, Julien Viaud'nun evine
rahata gidip geliyordu. Loti'ye gre bu durum evrede st kapal biimde kabul edilmi ti.
Aziyade'nin, ya da bir erke in haremindeki Mslman kadnnn, Hristiyan bir erkekle
ili kiye girmesinin olanakszl zerine az mrekkep harcanmam tr. Kimileri Aziyade'nin
hi bir zaman var olmad n, sanal bir sevgili oldu unu vurgularken; Gide, Cocteau,
Goncourt Karde ler gibi kimileri de onun aslnda bir erkek oldu unu srarla ne
srm lerdir.
Aziyade ile ya ad bu a k ona Trk dnyasnn kapsn aar. te yandan Loti, geli en
siyasal olaylar kar snda gnlnn haritadan silinmek istenen bu gzel lkeden yana
[oldu unu], hi farkna varmakszn yava tan Trkle [ti ini] itiraf eder. Artk, kendi lkesi
tehditle ve lm tehlikesiyle kar la t zaman duyaca co kuyu biraz Trkiye iin de
duy[maktadr]. Gnn birinde gemisinin bir ba ka lkeye do ru demir alaca nn
bilincindedir. Gen subay 17 Mart 1877'de, Trk-Rus Sava 'nn kmasndan bir sre nce,
sevgilisine dnece i szn vererek stanbul'dan ayrlr.
Trkiye'den dn nde sknt ve zlem kaplam tr iini. Anlarn yknden kurtulmak iin
yazmay d nr. Acsnn trksn sylemek, iindeki acy nne gelene haykrmak
istiyordu. Hem yazmak iin kafasn yormasna da pek gerek yoktu. Naslsa gnl
elindeydi. Ufak tefek de i ikliklerle stanbul'da kald sreyi ok zgr bir biimde roman
gibi yeniden yazmaya ba lad. Yalnzca adlar de i tirdi; Hatice'yi Aziyade, kendisini Loti
adnda bir ngiliz deniz subay yapt. Bir de romana zg etkileyici bir son bulmas
gerekiyordu. Buldu da. Romann ba ki isi Loti, stanbul'a dnd nde sevgilisinin ld n
renince Ruslar'a kar sava an Trk birliklerine katlacak ve Kars kalesi nlerinde ehit
d ecekti.
Julien Viaud'nun ilk yapt Aziyad 1879 ocak aynda sat a karld. Loti'nin bu ilk roman
hemen hi ilgi uyandrmad. Romandaki olay rgsn olu turan bir dizi kk olayn
siyasal ve tarihsel bir fon zerinde sralanmas yapta belgesel bir e ni katmaktadr. Sultan
Abdlaziz'in tahttan indirilip yerine V. Murat'n geirilmesi, ay sonra onun yerine II.
Abdlhamit'in tahta karlmas, 23 Aralk 1876'da Me rutiyet'in ilan ve yine ayn gn
Bahriye Nezareti Binas'nda toplanan Tersane Konferans ve konferansn ba arszlkla
sonulanmas bu fonun dokusunu olu turur.
Aziyad, yayn iin deniz kuvvetlerinden izin alma zorunlulu unu a mak iin yazar ad
olmadan ksa da, o yazmay srdrmekte kararlyd. Bir yl sonra Le Mariage de Loti
Madame Adam'n Nouvelle Revue'snde tefrika edilince yazn dnyasnda byk yanklar
uyandrd. Aziyad'nin yazar birden ne kavu mu tu. Julien Viaud, nc roman Le
Roman d'un spahi'de Pierre Loti imzasn ilk kez kullanr. Artk yaptlar birbirini
izleyecektir.
Pierre Loti on yl sonra ikinci kez Trkiye'ye gelir. Romanya Kraliesi Elizabeth'in, yazn
dnyasndaki adyla Carmen Sylva'nn a rsna uymak, Bkre zerinden stanbul'a gitme
frsatn vermi tir ona. 6-8 Ekim 1887 tarihleri arasnda stanbul'da kalan Loti, bu gn
iinde eski gnlerin izini srmeye, genlik gnlerinin zerini rten klleri de me[ye] al r.
Amac, Aziyade'nin lmnden kesinlikle emin olmaktr. Heyecan iinde, soluk solu a,
gere i renmek iin rpnr. lgnca ko u turma Topkap'da Aziyade'nin mezarnda
noktalanr. Bundan byle stanbul'a her geli inde bu mezar ziyaret edecektir. Bu gnlk
yolculu un soluk kesen yksnden yeni bir yapt do ar: Fantme d'Orient (Do udaki
Hayalet).
1890 ylnda Carmen Sylva'ya ikince kez konuk olan Loti, oradan yine stanbul'a uzand. 12 15 Mays gnleri arasnda Osmanl ba kentinde kalan Loti'nin nc kez niin geldi i pek
ak de ildir. Gnl nde resmi bir ziyaret iin stanbul'a gitti ini belirtmesi nl yazarn
Sultan Abdlhamit'in a rls oldu u varsaymna yol am tr. Gerekten bu geli inde
Yldz Saray'nda Sultan Abdlhamit ile gr m , Mecidiye ni anyla onurlandrlm tr.
Loti'nin Abdlhamit'e hayranlk duydu u do rudur. Ama bu, siyasal nedenlerden ok estetik
nedenlere dayanan bir hayranlktr. nk hkmdarlar hep bylemi tir onu. Krallar hep
bir peri masal kahraman olarak alglam tr. Onun gznde Osmanl padi ah Batl ruhun
yeryznde en anlayamayaca insandr, insanst sorumluluklar olan Halife'dir, Asya
llerinin derinliklerinde Tanr'nn glgesi diye ad geen adamdr. Gr me srasnda
sadrazam padi ahla nl konu u arasndaki konu malar evirmek iin bo una nefes
tketmi tir. nk Loti'ye gre ikisi de birbirlerini ok iyi anlyor, Hrstiyan glerin
sk trd imparatorlu un gelece i hakknda ayn kayglar payla yordu. tesi, Loti
yalnzca Abdlhamit'den de il, a n pek ok kral ve kraliesinden iyi kabul grm tr.
Ancak Loti, hibir zaman Abdlhamit'i savunmam tr. Bu nc stanbul yolculu undan
Constantinople en 1890 kacaktr.
Loti, 1894 ylnda henz kk bir ocukken yitirdi i inanca yeniden kavu mak umuduyla
Kutsal Topraklar ziyaret etti. Fransa'ya dn te yine stanbul'a u rad. Bu drdnc geli i
12-18 Mays tarihlerine raslar. Abdlhamit'in a rls olarak Cuma Selaml n izledi;
Fransz elisi Paul Cambon'un e li inde Bursa'ya gitti. Bu yolculu unu La Galile'nin sonuna
ekledi i La Mosque Verte'de anlatr.
Balkanlar'daki huzursuzluk dolaysyla stanbul'daki Fransz Elili i'ne ba l karakol gemisi
Vautour'un komutanl na atanacak ki i nemli bir rol stlenecekti. Belki diplomatik
hesaplar, belki raslant sonucu bu greve Pierre Loti atand.
9 Eyll 1903 gn Julien Viaud be inci kez stanbul'a geldi inde elli ya nda, n dnyay
tutmu bir yazard. Resmi i lerinin d nda dingin bir ya am sryordu. Grn te gen bir
Trk kadnndan gelen bir mektup, bu dingin ya amn sonu oldu. Ya amnn sonuna kadar
kand bir aldatmaca sz konusudur burada.
Mslmanl kabul etmi bir Fransz'n torunlar olan iki kzkarde , Zennur ve Nuriye ile, o
sralar stanbul'da bulunan arkada lar Marie-Amlie, di er adyla Fransz gazeteci Marc
Hlys, srad bir eyler ya amak iin Loti'ye mektup yazp kendisiyle tan mak istediklerini
sylerler. Tek amalar e lenmektir. ki yl ncesinde Zennur, Loti'ye bir mektup yazm ve
Aziyad'yi yaynlad iin te ekkr etmi tir; insann sevdi i yazar yakndan tanmak
istemesi, Loti'den bir randevu koparmak iin iyi bir bahane olabilirdi. Bu kez Marc-Hlys
yazar mektubu.
Mektup Loti'nin keyfini karm t ama her eye kar n randevuya gitti. lk bulu mann
ardndan gen kadn ona bir roman ya atmaya karar verdiler. Kendilerinin, a da gen
Mslman kadn ruhunu temsil etti ini sanyorlard, onun iin yazaca bir romanla bu
kadnn zgrlk davasna katkda bulunmasn Loti'den rica etmeyi d ndler.
Bulu malar birbirini izledi, ama gen kadn gerek kimliklerini gizlemeyi srdrdler.
Bunu frsat bilen Marc Hlys, Aziyade a r mlarnn yazarda uyandrd duygulardan
yararlanarak hem mektuplarnda, hem bulu tuklar zamanlar, st kapal biimde sevgisini
dile getirmi ti. Giderek tm olup bitenler bir saklamba oyununa dn t. Loti ise tm
ku kularna kar n kendini aldatmay ye liyordu. Marc Hlys Paris'e dnnce bu gldry
noktalamak gerekti. Marc Hlys, kendini Loti'ye tantt adla Leyla, ailesinin kendisini
istemedi i biriyle evlenmeye zorlamas zerine intihar etmeden nce, Loti'ye son bir mektup
yazacak ve a kn itiraf edecekti! Bu aldatmaca, Loti'nin lmnden sonra, Marc Hlys Le
secret des Dsenchantes'yi yaynlaynca aydnl a km tr. Pierre Loti'nin bu ya adklarn
anlatan roman byk ba ar kazanm tr.
Loti, 1910 ylnda emeklili ini ister. Altm ya ndadr. 1910 a ustosunda altnc kez
stanbul'a gelir, 15 A ustos-22 Ekim 1910 tarihleri arasnda dokuz hafta kalr. stanbul'a,
romannda adn Cenan koydu u Leyla, dolaysyla Marc Hlys hakkndaki gere i
renmek zere gelmi tir. Birka gn Kontes Ostrorog'a konuk olur, ardndan
emberlita 'ta tuttu u bir eve yerle ir. Ksa sre sonra hastalannca hastahaneye yatar,
Fransz konsolosunun Ortaky'deki yazlk konutunda uzun bir iyile me dnemi geirir. te
yandan Cenan ve arkada lar hakkndaki tm ara trmalar sonusuz kalr. 23 Ekim 1910
gn, bir daha hi gelmeyece ini sanarak Trkiye'den ayrlr.
talya 1911 eyllnde Trablus'a saldrnca yalnz Pierre Loti buna kar kt. 3 Ocak 1912
tarihli Figaro'da kan yazsnda Ben yalnz talyanlar' de il, hepimizi, kendine Hristiyan
diyen btn Avrupa halklarn zntyle protesto ediyorum diyor, yazsn yle
srdryordu: Kendine Hristiyan diyen Avrupa'nn gznde btn lkelerin Mslmanlar
avlanmasna izin verilen av hayvanlardr. [...] Trkiye kendisine byle davranlmasna raz
gelmeyecektir. [...] Trkiye korkulacak bir sava dr, gururlu ve kahraman ordusuyla
kannn son damlasna kadar kendini savunacaktr. Bu, Do u'nun gizemine tutkun, Trkler'e
duygusal yaknlk duyan Pierre Loti de il, tmyle siyasal tavr sergileyen, gdml bir
yazardr. talya kar t bu yazdan dolay aboneli ini iptal edenlerin oklu u Figaro'nun
mdr Gaston Calmette'i g durumda brakt.
1912 Lozan Antla mas'yla Trablusgarp ve Bingazi'nin talya'ya verilmesinin hemen
ardndan Birinci Balkan Sava patlak verdi. Loti sesini ykseltmekte gecikmedi, altm
ya n gemi olmasna kar n giderek artan bir ate ve co kuyla Trkiye'yi savunmaya
koyuldu. Emekli oldu u iin, ta d niformann yazdklarn kstlamas sz konusu de ildi
artk. nce, Figaro'da sonra Gil Blas'da srdrd yazlarla Avrupa'y kk Balkan
devletlerinin su orta ilan etti. Katil Trkler diye man etler atan basna, Trkler'e kara
almaya u ra an satlm yazar bozuntularna ate pskryordu. Avrupa'da [Trkler'i]
destekler grnenlerin tm bugn onlar a r bir rahatlkla reddediyor, hakaret ya dran
basn, onlar korumay stlenmi siyasetiler ve bir zamanlar dost olduklarn ilan eden Batl
Gler, hepsi onlar ortada brakyor diyordu. 22 Ocak 1913'de Turquie agonisante piyasaya
kt. Bu kitap, mektuplardan ve makalelerden olu an bir derlemedir.
Loti'nin Trkler'den yana olu u nasl aklanabilirdi? Baz Fransz ara trmaclarn ne
srd gibi otuz be yl nce ya anm bir a kn ans siyasal bir tavr almaya yetebilir
miydi? Loti Trkler'e duydu u ba llk ve saygnn ki isel nedenlere ok daha az ba l
oldu unun altn izer. Bu nedenleri dizgesel biimde aklamasa da onlar yaptlarna
serpi tirilmi olarak bulmak mmkndr. O, zellikle sadakat, drstlk, byklere sayg,
konukseverlik, d man olmayan herkese beslenen, hatta hayvanlar da kapsayan snrsz
sevecenlik gibi, artk Avrupa'da sarslm de erlerin hl Trkler'in ya am biemini
belirlemesine hayranlk duymaktadr. Varolu un kozmik sonsuzluk iinde bir raslant
oldu unu ve bu raslantnn kaybolurken tozdan te hibir ey brakmad n d nen Loti
iin zaman geiyor korkusu, yalnzlk korkusu, yakla an hili in verdi i korku Trkiye'de
duyulmaz. Trkler btn Do u'nun en temiz ruhlu, en ho grl insanlardr.
Osmanl hkmeti kran belirtisi olarak Turquie agonisante yazarn stanbul'a resmen
davet etti. 12 A ustos - 17 Eyll 1913 tarihleri arasna raslayan bu yolculuk onun Trkiye'ye
yedinci ve son geli i olacakt. stanbul'da kald sre iinde hkmet ve saray mensuplar ile
gr t, padi ah tarafndan kabul edildi. 18-21 A ustos gnleri arasnda Edirne'ye bir
yolculuk yapt. Trenin geti i her yerde nerdeyse bir kurtarc gibi co kuyla kar lanyordu.
stanbul'a dn nden Fransa'ya hareketine kadar, daha nce Ostroroglar'a konuk olan
Loti, Yavuz Selim'de kendisi iin zel olarak hazrlanp d enmi bir evde a rlanm tr.
Birinci Dnya Sava patlak verince Loti silah altna alnmasn ister. Trkiye'nin sava ta yer
alaca kamptan kayglanmaktadr. Bir Trk-Alman ba da masn engellemenin grevi
oldu una inanyordu. Bu amala Enver Pa a'ya gnderdi i mektup 6 Eyll 1914 tarihli
Figaro'da yaynlanm tr.
Pierre Loti sava n ardndan Trkler'i savunmak iin yine kalemine sarlr. Ne Trkler'e
hakaret eden, eski nyarglarla gzleri krelmi , Do u'ya hi ayak basmam adamlara, ne de
besleme basnn Trkler'e kara alan her yazsna ncil'den alnm szler gibi inanlmasna
dayanamyordu. Sansrn Ermeniler'e, Yunanllar'a ucu dokunan her eyi kesmesine, ama
Trkler'e ynelik en a r a a lamalar ho grmesine isyan ediyordu. Her eyden nce onlar
Hristiyan de iller, zavall Trkler; i te bu, Avrupa'nn gznde en byk kusurdur [...] her
zaman onlar haksz karlacak, bedel her zaman onlara detilecektir diyordu. Artk Bat'da
Trkler'in yasad paryalar oldu u ve yalnzca d manlarnn bar konferansna katlma
hakk oldu u kabul edilmi gibi grnmektedir. nk Trkler ne yaparlarsa yapsnlar
Avrupa daima onlar haksz bulacaktr. nsan haklarna ve antla malarn ruhuna aykr
olarak zmir'e yerle en yabanc i galciler[in] kanl bir sava a yol amas olasdr. Ne ki
zmir'i Yunanllar'a vermek, Foallar zamannda Marsilya'da Yunanllar'n ok oldu u ve
orada iyi i ler evirdikleri bahanesiyle burasn da onlara vermeyi nermekle a a yukar
ayndr.
te yandan Pierre Loti Birinci Dnya Sava 'ndan sonra Trkler'i savunurken bunun
Fransa'nn ulusal karlar asndan nemini sk sk dile getirmekten kanmam tr. nk
Fransa Halife'nin imparatorlu una milyarlar yatrm tr. Rusya'nn kmesinden sonra
Trkiye'nin de yklmas Fransa'ya ok pahalya mal olacaktr. [...] Orada piyasay elinde
tutan tart masz Fransz tacir ve bankerlerdir ve Trkiye ile srt mek Fransa'nn ylda
ortalama iki buuk milyar kaybetmesine yol aacaktr.
Pierre Loti sansr a mak iin etkili dostlarna ba vuruyor, Trkiye lehinde giri imlerde
bulunmalar iin onlar bir e it bask altnda tutuyordu.
Trkler lehine yrtt bu kampanya giderek kendisinin Trkler'e yakla mnda da
de i ikli e yol aacak, Mustafa Kemal'in evresindekileri yurtlarn savunan kahramanlar
olarak selamlayacak ve kaderci bir bekleyi iinde olan de il, haklar iin sava an Trk'e
destek verecektir. Byk Millet Meclisi Hkmeti Loti'nin bu tutumuna incelikli bir yoldan
kar lk verir. Fransadaki temsilcimiz Ferit Bey'in e i Mfide Hanm Loti'ye Mustafa Kemal
Pa a'nn bir mektubuyla Meclis'in arma an olarak bir hal vermekle grevlendirilir.
Pierre Loti 10 Haziran 1923 te ld. Ardnda krk kadar yapt brakt. ngilizce'ye,
Almanca'ya, talyanca'ya, Japonca'ya... evrilen bu yaptlardan yedisi Harf Devrimi'nden
nce eski yazyla Trke'ye de evrildi. Latin harfleriyle dilimize kazandrlan yaptlarnn
says da yediyi a myor. Bunlarn arasnda ne do rudan Trkiye'yi savundu u, ne de konusu
Trkiye'de geen yaptlarnn tm var. Do udaki Hayalet ise ilk kez Trke'ye aktarlyor.
Pierre Loti zerine yazlm yz a kn kitaptansa yalnzca bir tanesi Trke'ye evrildi.
Trk yazarlara gelince, Pierre Loti hakknda bugne kadar yalnzca bir Trk yazar Trke
bir kitap yazd: Abdlhak inasi Hisar.
Faruk Ersz
DO UDAK HAYALET
(Fantme d'Orient)
I
Eyll 188...
Gzn kendini artk biraz belli etti i serin bir eyll ak amndan sonra geceyars. Her yer
sessiz. Huzur iinde uykuya dalm ailemin evinde yalnzca ben uyan m. Skntdan ve
beklemekten kafam karmakar k. Yarn sabah yola kaca m d nerek erken yataca m
syleyip daireme ekileli nerdeyse iki saat olacak. Ama uyku tutmuyor. Kendi zel daireme
kapanm , odadan odaya bo bo dola yorum, denizci olarak kt m uzun, uzak seferlerin
arifesinde oldu u gibi snrsz d ler kuruyorum, gemi gnleri, sonsuza dek bitmi eyleri,
lm yzleri skntyla iimden geiriyorum.
Ancak bu kez yalnzca bir ayl na yola kyorum ve stanbul'dan uza a gitmeyece im, ama
bu yolculuk zntl olacak...
Mutsuz bir masal oyunu olan ya ammn unutulmaz bir perdesi orda oynand mutlaka, o
yzden oraya dnmek d ncesi byle tedirgin ediyor beni, o yzden ordan gelen her ey,
aklmdan geen bir Trke szck, bir Do u silah, bir Trk kuma , bir koku beni hemen
bir srgn gibi d lere daldryor, gzlerimin nnde stanbul beliriyor yeniden. Dairem bir
eski zaman emirinin dairesiyle ayn, oymal kk kemerler, eskil srma i lemeler ve beyaz
kire badanasyla sevdi im baba evimin ortasna by yoluyla yerle tirilmi herhangi bir
Do u evine benziyor; bunun nedeni sadece sanatsal zen de il. slam dnyasnn bir daha
kopamayaca m ekicili ine Bo azii kylarnda oturdu um zamanlar kapldm; bu
ekicili i trl trl biimlerde, nesnelerde, resimlerde, renklerde bile duyuyorum, hatta
duvar inilerimdeki u yapmacksz boyanm eski d ieklerine varncaya de in. zellikle
bu hznl ekicilik beni etkiliyor, yarn olaca m yere, oraya do ru ekiyor beni.
yleyse stanbul'u bir daha grece im do ru... On yldr d ledi im o kutsal yolculuk pekl
gerek ve yaknda demek...
Denizcilik mesle inin raslantlaryla dnyann her k esini dola t m on yldan beri bir daha
geri dnemedim oraya, hi olmad, beni srekli ordan uzakla trann bir yazg, amanszca bir
cezalandrma oldu unu syleyesi geliyor insann. Byk umutsuzluk iinde yklm bir
kk erkes kzna ordan ayrlrken etti im tumturakl dn yeminimi hibir zaman
tutamadm.
O benim sevgilimdi; btn ruhumla kendimi ona verdi imi, ya adka ve sonsuzluklarn
tesinde srece ini sanyordum; ona ili kin hibir ey bilmiyorum artk.
Ama ondan ayrld mdan beri uykuda beni srekli kovalayan grnt hep ayn: Gemim
beklenmedik biimde abucak, gizlice stanbul'a u ruyor; d te grlen bu stanbul tuhaf,
bym , bozulmu , i karartc; ona kavu mann ate i iinde aceleyle karaya kyorum,
binlerce ey beni engelliyor, vakit getike tedirginli im artyor, sonra hemen demir alma
vakti geliyor ve o zaman onu yeniden grmeden hareket etti im, yitmi izinden hibir ey
bulamad m iin yre im daralyor, uyanyorum...
Beklemekle geen bu gecede, acmn trksn sylemek, gelene geene glce haykrmak
iin vaktiyle kard m ve kt gnden bu yana amaya cesaret edemedi im bir kitab
aryorum korkuyla, yeniden okumak iin. Beceriksizce kaleme alnm , acnas, kk bir
kitap bu; ama o gnk tm duyarl m, bozguna u ram , ilk kez lesiye alt st olmu
ruhumu koymu tum o kitaba, yazmay srdrece imi, ileride Aziyade'nin adsz yazarnn
kim oldu unun anla laca n d nmeden. (Aziyade, onun sylemek istemedi im daha ho ,
daha yumu ak olan gerek ad yerine benim uydurdu um bir Trk kadn addr.)
Dinsel bir saygyla, sanki bir gmtn kapak ta n aralam , iine bakyormu um gibi o
unutulmu sayfalar evirmeye ba lyorum, vaktiyle yazd m bu sayfalar beni a rtyor.
nce beni glmseten ocuksu eyler var. Kalplara uyan bir Loti var, kendisine benzedi imi
sand m. Sonra, urda burda meydan okumalar, Tanr'ya kar gelmeler var; bunlarn bir
ksm bana berbat gelen beylik, hep yinelenen eyler, br ksm umutsuzlukla, ate le dolu,
sanki duaym gibi. Ah! o genlik a , Tanr'ya hem kar geldi im, hem de yakard m
gnler!...
Ama satr aralarnda, gsz, ses vermeyen szckler arasnda uyuyan, dile getirilmemi her
ey, yava a uyanyor, yitip gitmeleri iin brakt m uzun geceden d ar kyor. Ya ammn,
gemi te kalm a kmn akl ermez gizli yanlar yeniden gzmde canlanyor; bunlar olmasa
ne derin bir ekicilik, ne de yrekten bir korku sz konusu olurdu. Ara sra, bu kitap bir
any ya da ekti im bir acy a r trd zaman, belirsizce alglanan byk gizlerdeki
byk uurumlar sezinlemenin getirdi i trden dondurucu bir sarsnt ya da ruh rpertisi
duyumsuyorum. teden beri varolan ya da belirsizce dile getirmesi bile olanaksz,
bilemedi im, ba ka gizler bunlar. ykmzn ba lad ta lk Selnik krlarnda ay nn
maysta uyandrd izlenimi yeniden anszn duymak niin rpermeme yetiyor? Ya da
Eyp'teki gizli evimizden ieri giren bir k ak am gne inin grnts? Ya da Trk dilinin
titremleriyle ve gen, pes sesiyle onun syledi i bir tmcenin aklma gelmesi? Ya da yine
yalnzca ordaki ykk duvarn, tenha soka n bir k esine vuran glgesiyle yakndaki camiyi
bo mas? Kavramas pek g, varla yok aras ok kk eyler bunlar; ama insan bylesine
rpertmek iin, insan ruhunun bilinmez derinliklerinde nelere ba ldr yleyse bunlar,
gemi te kalan neye ba lanacaklar, tkenmi hangi servenlere, hl ac eken hangi toprak
bedene? Ve insan niin bu garip ansma sarsntlarn, zellikle a kn tadna doyulmaz,
ldren bysnn de ne iyle dokundu u lkeler, yerler ve zaman sz konusu oldu unda
duyumsuyor?
Birok sayfay gz bile atmadan hzla eviriyorum. Kitap gere i ya da yersiz ara trmalar
iin daha a rtc olsun diye gerekleri az ok beceriksizce dzene koydu um, de i tirdi im
sayfalar atlyorum. Sonra i te Eyp'teki son gnlerimiz, koyup gitmenin yrek burkan
acsyla dolu, oysa ilkyaz bir kez daha eski stanbul'a geliyor, hznl sokaklara badem
a alarnn beyaz ieklerini serpiyordu. imdi de son blm, btn o uydurma Azrail
blmn ben eklemi tim; ama yalnzca o zamanki d ncelerime gre yazlan yklere bir
son gerekti ini sand m iin de il, daha ok ikimizin sonunun yle gelmesini ate le
d ledi im iin. Anmsyorum, bu son blm yazarken iim kan a lam t ve uydurma
olmasna kar n nerdeyse do ru kt; yllardan sonra bu ak am hi beklemedi im bir i
arpntsyla bu blm yeniden okuyorum, biraz da ya am gncesindeki son sayfay
ldkten sonra okurmu gibi.
Ne yapalm! Asl son henz gizemini koruyor ve yaknda bu sonu renece imi, orada btn
o klleri e elemek iin yarn yola kaca m d nerek titriyorum.
Sonradan olanlara gelince, aslnda yalnzca yle:
Hayr, ona ili kin hi bir ey bilmiyorum. Hem ho , hem sonsuz zc gelen lmne
inanmam hibir temele dayanmyor. Gitgide, sevimizin yksnde duraklama oldu, ama
kesin zme kavu mad; bizim ikimizin bu yks yitip gitti, ama bitmedi.
lk zamanlar skca gzetilmesine kar n, binlerce gl a p gelen ksa seyrek mektuplar
bana ula yordu, bastrlm yaknmalar ta yan bu mektuplar kesileli yedi yl olacak
yaknda. Ahmet'ten gelen mektuplar da bitti, stelik insan kaygya d recek biimde.
nceleri, tuhaf inanlmaz bir hal ald bu mektuplar; yazan, Ahmet'in hibir zaman
yapmayaca biimde adlar, ki ileri birbirine kar tryor, bana Aziyade'den sz etmemekte
direniyordu, - yle ki, sormaya cesaret edemedim, ne de yant vermeye, nk kurulu
tuzaklardan, gizlerimizi yakalayacak yabanc ellerden korkuyordum.
Hem sonra, bu bilmeceyi uzaktan nasl zmeli; stanbul'da harem dairelerinin
parmaklklar arkasnda iz srmeyi yeterince candan, yeterince becerikli, yeterince gvenilir
hangi dosta yklemeli... stelik, yllar yl dnece imi umdum, - ya ammdaki raslantlar
aksine ba ka yerlere gtrd beni, Afrika'ya, in'e, hep daha uza a... Bylece gitgide
iimdeki anlar yat t; tmyle sulu de ildim ben; anlar renk yitirmeye ba lad, stlerinde
toz, stlerinde mezar topra vard sanki.
Yalnzca geceleri, d lerdeki ayklk anlarnda dinmek bilmeyen pi manlklarm srekli ayn
biimde geri geliyordu; kendimi hep stanbul'a geri dnm sanyordum; byk, lgn bir
stanbul'a uzun yllar sonra ancak dnersem, nceki gn Aziyade'nin yazdrd , stnde
kendi ad olan btn br zarflar, onlarla mektupla mak iin btn aralar tkendi inde, bu
adres onu bulmak iin ba vuraca m son are olacakt.
Bu adres yle; be ya da alt satr, bir trl bitmiyor; ya l bir Ermeni kadnn adn ve
oturdu u yeri belirtiyor: "Anaktar- iraz, Kasmpa a Mahallesi'nde Hac Ali Alan'nda alak
daml bir evde oturur, yan tarafta bir manav, kar da fes satan bir ihtiyar vardr".
Ahmet bu kadnn, evinden, sahibi oldu u iin hi ayrlmayaca kansndayd. Vaktiyle, o
yetim bir ocukken bu kadn onu evine alm , bilmem hangi hastal a tutuldu unda ona
bakm t; Ahmet kadnn kendisini ok sevdi ini, i ini, evini yirmi kez de i tirse bile nerede
bulundu unu bilece ini sylyordu. Anmsyorum, ak havada, caminin dibinde, narlarn
altnda pek berrak bir ilkyaz ve genlik gne inin aydnl nda yazlm t bu acnas naif
adres, sonra ben dnyay gezerken on yla yakn bu ekmecenin karanl nda uyudu! imdi
sararm solmu , lm ki ilerle ilgili eski bir belge havas gelmi stne. Onu iyice rengi
atm grmek bana ac veriyor. Do u'nun iddetli na onu geri gtrebilmek, bana
inanlmaz geliyor, stnde yazl szcklerin beni, d gcmn uydurmalar, belle imin
hortlaklar olmayan hl ya ayan gerek insanlara gtrecek bir ipucu olabilece i de. O
zavall ya l Ermeni kadn, o manav, o fes satan adam, yitik bir d mahallenin sradan yoksul
insanlar, sonra yle byle anmsad m kadaryla bir iki kez geldi im, bir Trk kahvesinin
kk bahesinde yzyllk asmalarn altnda alacakaranlkta Ahmet'le oturdu um o eski
kk mahalle, - kim bilir ne olmu tur imdi, orada nelerle kar la aca m kim bilir...
Hem ayrca on yl tm imgelerin ayn karanlk iinde kayboldu u epey uzun bir zaman
aral . O yzden, ilk zamanlar, henz pek ses vermeyen bir tedirginlik duygusu, daha ok
dingin bir ince hzn iinde srp gidiyordu dald m d ler. Ama birden, pekl ya yor
olabilir diye d nnce, stme daha byk bir sknt geliyor. Olduka uzun zamandr bu
d nce bu kadar dokunakl biimde kendini gstermemi ti bende. Aslnda, bilmedi ime, hi
bir eyden emin olmad ma gre, yaknda, birka gn sonra kendimi onun kar snda
bulmam olanaksz de il, yarnm gibi titretiyor bu beni. Ah! onun bak laryla, ld
sanmaya al t m, acl ya da glmseyen bak laryla yine kar la mak, onun deyi iyle "gz
gze geldi imizi" yine grmek yok mu; ah! bu ann korkusu ya da esrikli i...
Ne durumdadr acaba imdi, yirmi sekiz ya nda yz nasldr? Bir zamanlarn gzleri deniz
ye ili, narin kk kz bir kadnn olanca gzelli iyle mi yine kar ma kacak, ya da kim
bilir ksnden ve seviden yana sonsuza dek bitmi bir varlk olarak m? Hem ne fark eder,
ister ya lanm , ister lmek zere olsun.. ben onu hl seviyorum. Ama ne olursa olsun, bu
garip kar la ma an ikimiz iin de biraz rktc olur, i lerin yoluna konabilece i bir yarn,
korkmadan.tasarlanabilecek bir arkas olmazd. Aziyade ile Loti, en azndan eski gnlerdeki
Aziyade ile Loti artk ldler; onlardan arda kalabilmi olanlar, yzce ve ruha ku kusuz
hafife onlara benzeseler de dn me u radlar; az nce kapatt m u kk, ocuksu
kitabn do rulad gibi, onlarn ikisi de ldler.
Sylemesi nerdeyse gnah: u anda oralarda yalnzca bir mezar bulaca mdan emin olmay
ye lerdim sanyorum. Hem onun iin, hem kendim iin, ne d nmenin, ne de ac ekmenin
kalmad topra a sonunda girerken onun beni arkada brakmasn isterdim. O zaman
iti im dn andn tutmak iin, srp giden sonsuzluklar huzur iinde geiren, servi
ormanlar iindeki, insan gven veren gizemli yaztlarla bezeli o kk mezar ta larndan
birinin nne giderdim.
Dairemde a r, insana tedirginlik veren bir hava var bu ak am. Yanan tek amdann gerileri
belirsiz bir karanlkta brakmas yznden her ey zntl bir havaya brnm ; orda
burda kesici silahlarn keskin elik yzleri, yata anlarn e mel a zlar parldyor ve duvar
kaplamalarnn koyu krmzs stnde garip i lemeler, Do u'nun benim hi
anlayamayaca m gizlerini sanki simgelerle anlatyorlar. Bizden nce gelen hangi ku a n,
hangi bilinmez ki ileri bu resimlere d lerini, de i mez d lerini koydular? Kendileri iin
tmden yoksun olan bu trn sonsuzca yenilenmesinin gelip geici trmleri diye bakmak
iste ine kaplyorum onlara.
yleyse bizim iin de durum ayn: A k byd ve sonsuzluk zlemine kadar ykseldi i, ya
da dostluk bitmesi kayg uyandracak lde derinle ti i zaman, gzler geriye, sevilen
kimsenin ocuklu una evrilir. Ya anan an ksa ve yetersiz grnr, o zaman gelece in belki
hibir zaman varolmayaca n bilen insan, hi de ilse olmu olan, gemi i ele geirmeye
al r. "Sen kck bir kz ocu uyken kime benziyordun? Syle bana, yzn, giysilerin
nasld? Sen kck bir o lanken neler d lerdin? Nasl davranrdn, hangi oyunlar
oynardn? Bak ben de sana ocuklu umun ilk sevinlerini, ilk zntlerini anlatmaya can
atyorum; hatta sana o zamanlardan kalm , benim iin ok de erli filanca kk nesneyi
arma an etmek istiyorum." Eyp'te oturdu umuz Trk evinin tehlikelerle dolu gizeminde,
ikimiz de ieri kapanyor, d arnn a r sessizli ini yarp geen en kk grltden tedirgin,
bu tr syle melerle geiriyorduk k ak amlarn. Ve ben ya am boyu defalarca - onu
tanmadan nce ve onu nerdeyse unuttuktan sonra - yazk ki defalarca ba kalaryla da
aynsn yaptm, dostluklarn etkisiyle ya da sevilerin lmcl ekicili ine kaplp... Ah! Tm
bunlar acnas bir aldatmacadan te de il oysa...
Ve bununla birlikte, Tanrm, ok gzel kk bir kzn, unutulmasn diye ocukluk
andalarndan en kutsaln yrtp, olanca sevgisiyle yapt muskay verme gere ini duydu u
o adam, bir erke in ya amdan bekleyebilece i en byk co kuyu tatm tr, ardndan lse bile
bu kadar yetmelidir ona.
Bu ak am, srmal uhadan yaplm bu tlsm byleyici etkisini ortaya koydu ayrca; nk
kitab okumakla ba layan a r mlar garip biimde tamamland. O tlsm bana veren kz
anszn kar mda beliriverdi sanki: Muskay boynuma takarken gryorum onu, sonra o
kk, sade ve ciddi ruhunu tmyle yanstan bak n bana yneltmesini: Yz gecenin
iinden km t, son gnlerdeki anlatm vard, gzlerindeyse son bir soru... O zaman, az
nce ona kar duyumsad m belki biraz yapay bir duygu, biraz duraksama, lmesi
olasl na ili kin kendime syledi im mantkl, so uk, bencil, acmasz szlerle birlikte utu
gitti. Hayr o mezarn yerine onu bulsam daha iyi, nasl olursa olsun, ne pahasna olursa olsun
onu, sonra yine ac eksem de, onu yine grmeyi ye lerim; umudum yok, ama onu bir daha
grmek iin her eyi gze alrdm, duyumsuyorum. Ah! Onu yine bulmak, ya lanm da olsa,
son gnlerini de ya asa yeter bana, geri geldi imi anlayan, zr diledi imi i iten, bir para
d nebilen bir hayal olmas, alabildi ine duygu yceli iyle, gnl sevecenli iyle bir an
sevebilece im, gzlerinin anlatm hl eskisi gibi bir hayal olmas yeter. Hatta isterse
kendisini buldu umda beni unutmu , hep gzel, gen kalm , mrnn yaznda, tm canllar
gibi bahtna d en birka gne li yln, elinden alma hakkm olmayan yllarn huzur iinde
tadn karyor olsun.
Szn etti im o byk engeller, o rklar ve dinler arasndaki derin ayrlklar, bunlar var
mdr artk bilmiyorum. A k, bir ruhun derinliklerinden teki ruhun derinliklerine giden
bak n ekicili i her eyin stne kar. u anda burada yanmda olsayd gidip elinden
tutardm, ekinmeden, glmseyerek. En sevdiklerimin, en saydklarmn arasna tutar
getirirdim onu.
Bu ak am her an de i en duygularm onu bir daha grmenin i szlatan arzusu, ona ynelen aslnda nerdeyse umutsuz - bu co kunun iinde eriyor.
II
Bkre , ekim 188...
Bizi stanbul gemisine gtrecek kay a bindi imizde Karadeniz'in sular dingindi. Hava
lm , hafiflemi ti, arkamzda bizden uzakla an Varna'nn minareleri gnbatmnn altn
nda ykanmaktayd.
Turistlerle dolu bu gemide grlt patrt arasnda yeme e oturunca - birbirine kar an
sesler, kar lkl sylenen sradan szler arasnda geici bir unutkanl a kaplyorum.
Ama sonra, uyku tutmayan bu gecenin iinde, gneye do ru, sarsntsz, grltsz,
kayarcasna, hzla yol alan geminin gvertesinde yalnz gezinirken, - hedefe ok yakn
oldu um ve yarn oraya varaca m aklma geliyor. Bu gemide, meslek al kanl yla, tutacak
nbetim olmay na, szme kesinlikle ba e meyecek tayfalar arasnda bulunu uma
a yorum; hibir ey beni ilgilendirmiyor, ne manevra, ne de rota, - bu pek inanlr gibi
gelmiyor bana ve engin gecenin iinde gemide oldu um gere ini bilmem ki nasl bir d
belirsizli iyle rtmeye yetiyor. Burada kimse adm bilmiyor, stanbul'da ne yapaca m,
oraya yakla mann beni nasl allak bullak etti ini bilmeleri daha da olanaksz. stanbul'a
dnmek, gecenin bu saatinde, suda szlrken uykuya dalan geminin gitgide saltkla an
sessizli inde, nasl desem, hem gizli, hem i karartc bir havaya brnyor.
gdyle gzlerim ok uzaklardaki iki ya da a bakyor, onlar izliyor; glkle
alglanyorlar, usuz bucaksz belirsizlikte raslantyla ayrmsanm gibiler - gkte yoksa
denizdeler mi pek belli de il - bunlar Trk kysndaki fenerler. Deniz gittike daha
durgunla yor, ufuk izgisinin grnmedi i bulank gecenin iinden hep daha hzl kayarak
gidiyoruz.
D te geri dnd m sand m zamanlar tpk byle oluyordu; byk hzla karanlkta
stanbul'a do ru kayyordum; bu gece, az kalsn sevdi i lkeye do ru gece yolculu una
km bir hayalet sanacaktm kendimi ben de sonunda...
III
Per embe, 6 ekim.
Gn a arrken garip sesli bir grevli kamaralarndaki yolculara Bo az'a giri in yakla t n
haber verdi. Geceyi d kurarak geirdi imden henz uykuya dalm tm, srayarak
uyandm. Bo az'n yalnzca adn duymak bile kalbimin hzla arpmasna yetmi ti.
Gvertede so uk vard, yolcular birer birer grndler, ilgisizdiler, yalnzca kendilerine
gsterilen ey d krkl na u ratm t onlar. Aslnda Bo az'n giri i can skcdr daha ok,
buralarda, henz glkle seilen, koyu renklerle ykselen, herhangi bir zellikten yoksun
da lar arasndan geiliyor. Kprtsz, bask g n altnda klrengi, sisli gz gne i
do uyordu. Srklenen tlleri andran sis tabakalar yznden hemen hemen hibir ey
gremeyecektik.
Turistler iin olduka tatsz: stanbul'a var beklenen etkiyi yapmayacak. Bana gelince, tam
iki buuk gn, bu kutsal ziyaret iin yalnzca iki buuk gn vaktim var; hava imdiden k a
evirirse, ya mur ya arsa, ki olasdr, her ey daha hznl, daha karma k, yapaca m
ara trmalar daha g olur diye d nyorum...
Dn ak am gverteyi dolduran nc mevki yolcularn grmemi tim: Bunlar gerek
Trkler, erkekler kaftan giymi , kadnlar peeli. Sonra karaya yakla t mz gibi burnumuza
anszn bir koku geliyor, benim duyularm iin keskin, zel, pek ho bir koku, - eskiden ok
iyi bildi im, uzun zamandr unuttu um Trk topraklarnn kokusu bu, bitkilerden mi,
insanlardan m geliyor bilmiyorum ama hi de i memi ve bir anda oldu u gibi eski duygular
dnyasna geri gtryor beni. te o zaman, birdenbire, sanki on yllk bir bo luk alyor
hayatmda, stanbul'dan ayrld m o tedirgin gnden beri tm olup bitenler yok oluyor,
daha aya m basmadan kendimi tmyle Trkiye'de duyumsuyorum, sanki benim ruhum
gibi bir ey buralardan hi ayrlmam da sorumsuz, gebe bedenimi imdi yeniden ele
geirmi gibi...
A a do ru Bo az' inmeye ba lyoruz, iki kyda da bir masal evreni canlanyor yava tan.
Her eyi anmsyorum, saraylar, kck kyleri, en kk a alklar bile; ama imdi yle
dinginim ki ben de a yorum, kendimi anlayamyorum artk; sanki Trkiye'den daha dn
yeni ayrlm gibiyim. Yalnzca mezarlklarn nnden geerken biraz kayglanyorum;
burada hemen su kysnda ykselen siyah yaprakl dev servilerin altndaki mezarlarda
kadnlar yatyor. Bu mezarlara uzun uzun bakyorum; ayakta duran mezar ta larna her
zaman, iekleri simgeleyen bir tr ta giydiriyorlar kar lkl. Anla lmaz bir tedirginlikle
birden geri dnp bakmaktan kendimi alamyorum, uzakla t lde, yazt altn yaldzl bu
mavi ya da ye il mezar ta larndan birini gz ucuyla izleyeyim istiyorum; onun mezarn da
gzmde hep byle canlandrm tm. Oysa ku kusuz hi bilinmeyen hangi nemli ki ilerin
bunlarn altnda yatt n kim biliyor!...
te grkemli k kler ve byk harem daireleri, sonra ard ardna sralanan mermer rhtml,
bembeyaz saraylar. Ve sonunda a a da, birdenbire yrtlan sisten kan stanbul'un e siz
silueti.
Ah! te kar da stanbul! Bu kez gerek, imdi byk bir hzla yakla yormu gibi
grnyor, duru ve nemsiz bir aydnlkta ola an grntsne kavu uyor, on yln d yle
bendeki izlenimi biraz de i en bu grnt yine de anlarmdaki kadar gzel. Duygularmn
gitgide yat masna a yor, raslantnn bana tantt yol arkada larmla syle iyor, bir
rehber gibi onlara saraylarn, camilerin adlarn sylyorum.
Hep Avrupa bayraklar ekili birsr geminin, yelkenlinin arasnda grltyle demir
atyoruz. Kayklarn, gmrklerin, hamallarn iddetli akn hemen ba lyor; yzlerce
kay n saldrsna u ruyoruz; tm bu insanlar gelgit srasnda deniz nasl kabarrsa yle
gemiye kyor, btn Yakndo u dillerinde konu uyor, ba r yorlar. Var noktasndaki bu
grlt patrty, bu sesleri, bu titremleri, bu yzleri; sonra evremizi saran y nla gemiyi ve
bu kara dumanlar ok iyi bilirim ben, - o dumanlarn stnden, kutsal camilerin kubbeleri,
kar da berrak g e do ru ykselir. Ben de bu grltnn iine dalyorum; stelik Trke
szckler, hatta iyice unuttuklarm bile hep birden aklma geliyor. Rhtma kmak iin
kayklarla, bavullarm iin hamallarla benim iin kesinlikle nemsiz konular tart yorum,
salt hareketi ve konu may gereksindi im iin. Kay a bininceye kadar bilmem hangi konuda
a rtc bir pazarlk srdryor, sonunda bavullarmla kay a yerle iyorum, - bu yzden
nerdeyse hi heyecan duymadan - belki aya m yere de ince geirdi im titreme d nda kendimi karada, stanbul rhtmlarnda buluyorum.
Gmrk, pasaport ve daha bilmem ne i lemlerinden tr her zaman insanla dolup ta an,
ba rt a rt dinmeyen u a a mahallede, Galata'da, bir saatten fazla zaman yitirdikten
sonra artk Beyo lu'na km , turistlerle dolu, sekin bir otele yerle mi bulunuyorum. Saat
ona geliyor, dakikalarm saylyken, zaman nasl da bo a gitmi !
Hem sonra le yeme i yenecek, bavullar alacak, ste ba a eki dzen verilecek... Ve bu
arada akp gidecek zaman.
stm de i tirdi im odann hibir zelli i yok, yalnzca epey yksekte, pencereler
yukardan, Avrupa bieminde yaplm o pek ki iliksiz evlere bakyor ve damlarn stnden
stanbul ya da Asya yakasndaki skdar' alan iki ya da aralk alyor: Havada asl gibi
grnen kubbeler, minareler, serviler. Tm bunlar yle bir grvermek, tadna doyulmaz
bir co kuyla, ate lice bir acele gereksinmesiyle evrenin bilincine varmama yetiyor. Tanrm,
kim bilir bu ak am neler renmi olaca m! Belki hibir ey, ne are! Gizlerle dolu koca
stanbul'da, haremdeki bir kadnn yedi ya da sekiz yldr yitmi izi iki gnde aranr da
bulunur mu, ne deli adamm ben! Asla ba aramayaca m, bulamayaca m.
Uzun uzun d np tasarlad m plana gre nce Kasmpa a'daki ya l Ermeni kadn
arayaca m, Ahmet son are olarak onun adn vermi ti, yola kaca m ak am onun
karma k adresini bulmu tum. Ya yorsa e er, belki her eyin anahtarn o verecek bana; en
basit ve en abuk zm yolu bu olurdu.
imdi bana getirmeye sz verdikleri bir evirmeni bekliyorum, - nk bilgi toplamak iin
Trke okumasn iyi bilen birine gereksinmem olacak, oysa ben yalnzca konu masn
biliyorum. nsan ileden karan rahatlk iinde imdi gelir, imdi gelir diyorlar bana.
Zaman akp gidiyor ama o bir trl gelmiyor.
Bunun zerine Galata'ya inip bana adn verdikleri bir ba kasn aramaya karar veriyorum.
O da evinde yok...
Ko a ko a otele dnyorum. Saat yarm olmu ! Aman Tanrm, yalnzca iki gnm varken ne
ok zaman yitirdim! Tpk d lerimdeki gibi: Her ey nm kesiyor!...
Sonunda, i te bir evirmen getiriyorlar bana. ren, ya l bir Rum, kurnaz, merakl, bugn
ve yarn btn gn bana e lik etmeyi neriyor. Snamak iin ona ya l kadnn adresini
uzatyorum, taklmadan okuyor; kadnn oturdu u Hac Ali Alan'nn nerde oldu unu ok iyi
biliyormu , vaktim darald iin beni hemen gtrebilirmi oraya.
Yryerek daha abuk gideriz diyor, bildi i kestirme yollardan, ne atlarn, ne de arabalarn
geemedi i sokaklardan gidip zaman kazanaca z. Sonunda d ardayz i te, yoldayz. Bu
sabahki bulutlar gkten kaybolmu . Tanr'ya kr, hava nerdeyse bir yaz gn gibi aydnlk
ve scak olacak, her ey daha az i karartacak. Ya l Anaktar- iraz'n adresini elimde
tutuyorum, btn planm bizi ynlendirecek u pek de erli, okunaksz yaz parasna
dayanyor ve bu yaz on yl sonra Do u'nun gne ini imdi yeniden gryor. Hedefe
varmann ate i iinde hzl admlarla yryorum, bedenimi hafiflemi duyumsuyorum,
ayaklarm sanki dokunmadan yerin stnde kayacak kadar hafif; yllar boyu beni d lerde
ezercesine geciktiren, uykuda ya anan o eylemsizliklerle eli iyor bu durum; sanki
damarlarmda her zamandan daha hzl dola an kanmn ba mda u uldad n i itiyorum;
ko mak geliyor iimden, bu ya l adam beni izlesin, ardm sra buka gibi srklensin
istemiyorum.
Nerelerden geiriyor beni? Anlam olsa bari. Bunlar yeni mahalleler, buralar hi
bilmiyorum. Her ey de i mi . Ben gittikten sonra rktc biimde in aat yaplm
buralarda - bu yerlerde yaplan ok byk de i iklikler dayanmas daha g bir duyguyu
uyandryor bende, genli imin, a k ykmn, tmyle gemi e gml, toza topra a
kar m oldu u ve sakl kalm bir izini bo yere arad m duygusunu...
Hah! imdi eski Trk mahallelerindeyiz, - girintili kntl kk sokaklar bunlar, kendimi
biraz evime dnm sayyorum... ukur bir yere indik imdi, bir zamanlar baya bilirdim
burasn.. orda u dnemecin arkasnda eski bir Rufai tekkesi olacak, pencere parmaklklar
arasndan ayrmsanan sandukalaryla i bo ucu, ak am nnden geildi indeyse rktc
bir tekkeydi buras... Evet, tekke hl yerinde duruyor; admlarm yava latmadan
pencerelerdeki demir parmaklklar arasndan ieriye bir gz atyorum: Hep ayn eski
sandukalar, stleri ayn eski kuma larla kapl ve ba ularnda ayn eski sarklar var; ne kf,
ne de kurtlar tm bunlar eskisinden fazla yemi . Gariptir, lmle ili kili bu eyler, olduklar
gibi kaldklar iin, kesinlikle ilkyaz ve a k anlar uyandryorlar bende.
Gitgide nerde oldu umu karyorum. ok yakla m olmamz gerek, hatta Anaktar- iraz'n
oturdu u mahallenin pek yaknnda olmalyz, nk ordaki caminin kara serviler arasnda
ykselen, eskilikten biimi bozulmu kire badanal, bembeyaz kubbesini yine gryorum, hatta bir ak am Ahmet'in beni o ya l kadna tan trd , asmalar yzyllk o kahveyi bile
gryorum yine. Demek ki kutsal yolculu umun ilk a amasna yakla yorum ve kendime
gvenim biraz geri geliyor, biraz da hedefe varma umudu.
Yabanclarn gvensizlik uyandrd n bildi imden, ben bir kenarda oturaca m, bu kk
kahvenin insana hzn veren kk bahesinde, orada, sararm asmalarn altnda, eski
duvarn dibinde, vaktiyle oturdu um yerde; yerli biriymi im gibi bir nargile isteyece im, ve o
da, ya l Rum da sa a sola bilgi toplamaya gidecek.
Bezgin bir durumda geri geliyor: Bir yanl yapm olmalym diyor bana, ya da elimdeki
k tta bir yanl lk var, evrede kimsenin bildi i yok bunu...
Ama ben yine de buralarda, ok yaknda bir yerde oldu una pekl eminim! nk kadn
evinden kt sra, bir ak am Ahmet onu a rm t bana tan trsn diye, kendisine
"Frengistan'dan" yazaca m mektuplar almasn ondan rica etmek iin... E er lm se, en
azndan bir ki inin bile onu anmsamamas olanaksz. Haydi bakalm, gitsin mahallenin
eskilerine sorsun, ask suratl ve ketum olmalarna aldrmasn, stelesin; sz verdi im dl
ikiye katlayaca m.
Bir eyrek saat sabrsz bekleyi . stne bir eyler iziktirilmi bir k t parasn zafer
kazanm casna sallayarak tekrar grnyor. Kadn ok iyi tanyan ya l bir Yahudi, para
kar l k da onun adresini yazm . Kadn lmemi ama ta nal yl oluyormu ,
Piripa a'ya, epey uza a, kentin olduka d nda, byk Yahudi mezarlklarna yakn bir yere
gitmi yerle mi .
Ne are ki, oraya gitmek ok zaman ister! Yine de bir iz, iyi kt gvenilir bir yol var
nmde, daha tehlikeli, daha belirsiz bir ey denemektense bu yolda kalmay ye lemeli.
abuk gidip nerden olursa olun eyerlenmi iki at bulsunlar ve yola kalm.
u aydnlk gz gnnde, artk yaz sonlarna zg lgn parltsn alm , hl scak bu
gne in altnda Piripa a'ya kadar at srtnda giderken yoldaki ince hzn dile getirecek
szckleri nerden bulmal...
Hali'e ko ut, ama stanbul'a kar gelen kydan, denizin biraz uza ndan, i kapatc
krlklardan, su kysnda kurulmu d mahallelerin evresinden dola arak ilerliyoruz.
Sanki bile bile ayarlanm gibi, Eyp'te oturdu um zamanlar k sabahlar - karanlk,
ortal n buz kesti i ubat ya da mart sabahlar - tadna doyulmaz gecelerin ardndan
gemime dnerken geti im bir zamanlar ok tandk bildik btn o yerlerden yine gememiz
gerekiyor. On yldan beri geceleri dalp gitti imde grntlerini en sk grd m yerler
bunlar; bu gndz d nde daha aydnlk grnyorlar ama ok daha gerekmi gibi
gelmiyorlar bana.
Olanak bulunca her defasnda atlarmz trsa kaldrp vakit yitirmeden gidiyoruz; kimi kez
su birikmi ukurlara iniyor, kimi kez topra orak tepelere kyoruz ve buralardan n
ba tan a a yaldzlad kar kydaki stanbul grnmn gryoruz. Bugn bana
ya ayan eyleri lm yzleriyle gsteren iimdeki hznn yan sra, bilinmez bir ba ka
hzn srp gidiyor olmal buralarda, Konstantinopolis'in evresinde, yukarlarda szlyor
olmal... lk kitaplarmdan birinde bu hzn dile getirmeye al m ama ba aramam tm;
bugn yolumun stnde tand m her ta ta, her mezarda gemi e ait dile s maz duygular
bir i frtnasyla hatrma geliyor, ya ammn en sreklilerinden biri olacak bu i frtnas,
grd m, duydu umu ve ekti im acy betimlemek, szcklerle saptamak iin kendimi
yetersiz bulmamdan kaynaklanyor.
Her yerde, topra n, kayalarn, dmdz otlarn stnde zamann pasym gibi duran, kzla
alan tekbiim gri bir renk var. Ve ara sra, braklm fundalklar andran bu topraklarn
ortasnda kara servilerle evrili bir minare.
Bizi a a do ru inmeye zorlayan derin bir vadi kyor nmze, sanki bir kentin yz fersah
uza ndaym z gibi grn sert ve yabanl. yice a a da, narlarn altnda eski bir e me
var, bir zamanlar orda hemen her sabah gen bir Trk kadnna raslardm, peesinin
altndan ok gzel grnrd bana. K n afakta, gn do madan geerdim ordan, ayn
saatlerde o da yalnz ba na bu e meye bakr g mn doldurmaya gelirdi. Sabahn
bu usuyla puslanan ukur yolda kar la r, tandk gzle birbirimize bakardk, sonra peeli
yznn tek grnen yeri, gzleri, yar glmseyerek ba ka yne evrilirdi. On yldan beri
hi d nmemi tim onu, imdi sanki berrak bir aynada yine gryorum; ve gndo umunda
henz ssz yollarda, sert, dondurucu havada ya da klrengi siste yzm kamlanarak
ko arken iimi kaplayan hznl duygular yine ya yorum. O zamanlar tedirginlik iindeydi
ruhum, evremiz tehlike doluydu, o yzden ortalk yine kararnca brakp geldi ime
kavu acak mym, yoksa ak amdan nce her eyi yok etmek iin Azrail mi gelecek diye
kendime soruyordum.
Sonunda Piripa a'ya varyoruz, yoldan gelip geenlere sora sora o ya l Ermeni kadnn
kulbesini buluyoruz, kutsal yolculu umun btn sonucu ona ba l, - kapy vururken
kayglym. ki kez, kez, eski kap tokma ok gl ses kartyor, rk tahtalar
titretecek kadar, ama kimse gelip amyor, zaten pencereler de kapal. En az yz ya nda, i i
bitmi bir Yahudi, ye il bir kaftana sarlm sarmalanm , kom u evlerin birinden korkuyla
d ar kyor.
- Ya l Anaktar- iraz m? diye yantlyor bizi ku kulu bir havayla, ne istiyormu uz ondan?
Grn mz iini rahatlatyor: "Evet, buras, do ru; ama evde de il, ok hasta bir
akrabasnn yanna yatya gitmi , Kasmpa a'ya, tam bizim geldi imiz yere, eski evinin
hemen biti i ine". Ah i te o zaman gerekten ate basyor stme! Ne yapmal? Zaman
geiyor, vakit ge olmal. Aceleyle karken saatimi otelde unuttu um iin, saati bile
bilmiyorum; ama gne artk alalyor gibi grnyor bana. Bir kez gece oldu mu,
stanbul'da hibir i e kalk amaz insan - ve bu gn de bittikten sonra yalnzca bir gnm
kalyor. - Aslnda bu yolculu un nasl olaca uykuda tmyle iime do du galiba: st ste
gelen engeller, zaman darl nn verdi i tedirginlik ve hedefe ula acak vaktin olmayaca
kaygs.
Neye karar vermeli imdi? Bilemiyorum artk, biraz bunalyorum. Derman kalmam bu
kira atlaryla geldi imiz yere, ta Kasmpa a'ya geri mi dnece iz?... Hayr, vaktiyle
oturdu um Eyp mknats gibi beni ekiyor, imdi burda ok yaknmzda, tam kar da,
Hali'in br kysnda - Hali bu yrede darald iin kar ya ok abuk geilir. Ayrca
kendimi yeniden ylesine bu kutsal semtin sakinlerinden biri olmu gibi duyuyorum ki;
burda ya ad m zamandan beni ayran on yl tmyle siliniyor, nerdeyse tandk yzler
arasnda evime dnyormu um yanlsamasna kaplyorum ve evimi iinde bir zamanlarn
sevgili konuklaryla nasl braktysam ylece yerinde bulaca m bile kolayca
d leyebiliyorum. Hi olmazsa, cin peri masallar anlatan dervi leri dinleyerek Ahmet'le k
ak amlarn geirdi imiz eski kk kahveye girip oturaca m, bu mahallede birinin beni
grp tanmamas, anmsamamas ve - ku kusuz artk kimseye glge d rmeyecek ara trmalarmda bana yol gstermeye raz olmamas mmkn de il.
Bunun zerine atlarmz gnderiyoruz; kay a binmek zere kyya do ru iniyor, abuk
gitmek iin gen bir kayk seiyoruz, - az sonra uzun ekilen krekler dingin sularn
stnde alabildi ine hafif, kaydryor bizi.
Gzlerimi drt ap, kar ya, uzaktan tarayarak, yana aca mz br kyya bakyorum.
O da nesi, kar tryor muyum acaba? Ama burdayd, kesinlikle eminim.
Aman Tanrm, yazk her eyi de i tirmi ler, ne benim o ok eski evim, ne de evresindeki
br iki ev yok yerinde. Bu ykm hi tahmin etmemi tim, yre im daha da daralyor.
Trk hayat ya ad m gnleri ku atan o ereve sonsuzlu a dek yok edilmi - bu durum her
eyi geriye, daha silinmi bir uzakl a itiyor.
Nerede bulundu umu anlamaya, hi de ilse bir eyleri tanmaya al arak yere ayak
basyorum. Masalc dervi lerin kahvesi nerede peki? Alanda eskiden bilmedi im byk bir
beyaz duvar, askerlerin nbet tuttu u yepyeni bir karakol var. evredeki tm evler kapal,
sessiz ve zellikle yakla lmas olanaksz. Haydi bakalm, imdi bir yabancym burda; buraya
gelip sayl dakikalarm yitirmekle lgnlk ettim, oysa geri dnmem, iyi kt gvenilir tek
izi srmem, her ne pahasna olursa olsun o ya l kadn aramam gerekirdi.
Yine de Eyp' yeniden grmek, kutsal yolculu umun bir parasyd, hem ok
yaknndaydm.
te kutsal cami ve kutsal mezarlarn bulundu u iki yan a al yol! Vaktiyle ili d l
oldu um evremdeki o gizemli, ender eylerin iki adm tesindeyim; belki bir daha buraya
hi gelmeyece im, - onlar grmeden Eyp'ten ayrlmaya cesaret edebilecek miyim? Hem
ko arak gidersem olsa olsa be ya da on dakika yitiririm, ve kaykya diyorum ki: "Git biraz
a a yana , kutsal mezarl n giri indeki mermer rhtmn oraya".
Ya l Rum'u krekiyle birlikte kaykta brakp karaya yalnz kyorum, bu yerin sessizli i,
unuttu um ve admlarmn kard grlty de i tiren seselimi beni arpyor. ki yan
a al, sonsuz huzur yolunda, glgede yosun tutmu mermer d eme ta lar stnde ba n
e ip yava a yrmek istiyor insan, ama bugn o yoldan ate iinde aceleyle gemek
zorunlulu u yolda grlen tm nesnelere varolmadklar havasn veriyor. Bu iki yan a al
yolda, kar lkl sralanm trbelerin, mezarlarn arasnda, mermerlerin ba tan a a sessiz
beyazlklar ortasnda ko uyorum, ko uyorum. Dar yolun sa nda ve solunda bir dizi sivri
kemer alm eski beyaz duvarlar uzanyor, kemerlerin te yannda gmt dolu bir e it
a al n alt taraflar grnyor. Btn bu kutsal ve de i mez eyler ayn kalm ; a kmn
anlarna ok garip biimde kar m bu e siz yer bizim ya ad mzdan yllarca nce de
aynyd ve ikimiz gp gittikten sonra da uzun sre byle, ayn kalacak.
A al yolun sonunda, koyula an bir glgede, narlarn ho rts altnda, iine giremedi im
kutsal caminin kaps nnde duruyorum. Ta larn stnde kprdamadan oturan ya da
melen yz peeli ayn ya l kadn dilenciler hl hep ordalar. Onlardan biri ayak sesimle
d nden uyanp beni ko arken grnce meraklanyor, acaba bu e i i atlamak kstahl n
gsterecek miyim, bir trl anlayamyor: "Yasak! Yasak!" diyor kzgn bir sesle yolumu
kesmek ister gibi can ekilmi elini uzatarak. Artk eskisi gibi rahat konu tu um Trkeyle
sakince yantlyorum onu: "Yasak oldu unu biliyorum anac m, benim istedi im yalnzca
caminin giri ine bir gz atmak, sonra ekip gidece im". Byle deyip avucuna bir sadaka
koyuyorum; o zaman sakin bir sesle merakta kalan di erlerini yat tryor: Biliyor, haberi
var; burann adam o, bakmaya gelmi yalnzca. Gerekten de aceleyle gizlice bakyorum;
eskiden, Eyp'te oturdu um zamanlar bu e i e kadar defalarca gelmi tim, byk a alardan
d en yar karanlkta e ikteki en kk ta lar bile hl tanyorum. Benim bulundu um
glge yerden, hayalet gibi kprtsz, yzleri peeli u dilenci kadnlarn arasndan, kar da,
cami avlusundaki yzyllk kire badanalarn ve inilerin stnde biraz tansks bir aydnlk
ldyormu gibi grnyor. Ksaca baktktan hemen sonra ko arak a al yola dnyorum,
akp giden zamann, gzme daha yaldzl grnen n verdi i tedirginlik, gn batyor,
ak am oluyor korkusu yeniden yakalyor beni.
Elbette ne pahasna olursa olsun, o ya l kadn aramaya Kasmpa a'ya dnece im. Hem bu
kez denizden gidece im, buradan en abuk byle gidilir.
Kay mn iine yeniden uzand m zaman krekiye: "Hzl ek krekleri" diyorum, "hzl
ek, bunun kar l n iyi verece im sana"! Beyaz di lerini gsteren bir glmsemeyle yant
veriyor ve olanca gcyle kreklere aslyor. Aknt bize yardm ediyor, Hali'i a a do ru
hzla iniyor, i daraltc Eyp'ten uzakla yoruz.
Ama Hasky nnden de geece iz. Oraya da u rasam m acaba? Bu semtin sakinleri, imdi
geldi im yerde oldu u gibi insandan kamaz, hem kim bilir belki beni bir tanyan kar,
hizmetimde kulland m o Yahudilerden biri, byk Salomon ya da ya l Hayrullah hatta,
kim olursa, yeter ki beni bilgilendirsin. Ordan geerken bu yolu deneyece im... Hem sonra bu
bana evimi, oturdu um ilk Trk evini grme frsatn verecek, nk ben orda da oturdum,
Eyp'e yerle mek gibi nerdeyse olanaksz bir d gerekle tirmeden nce.
Do u'da geen ya amm anlatt m o genlik kitabmda, Hasky evresine de inmeden
gemi tim, ksaltmak amacyla, te yandan imdi beni pek e lendiren bir tr trel duyguya
uymak iin: Bu Hasky stanbul'un olduka kt gzle baklan yoksul bir d mahallesidir.
Bununla birlikte, Beyo lu'ndaki Avrupa biemi evimi braknca, nce oraya gidip yerle tim;
Aziyade Selanik'ten dnd nde onu ilk kez orda a rladm. Kar kyda, kutsal mezarlarn
bulundu u semtte bir ev bulmadan nce iyice gizlenerek iki aya yakn orda kaldk, ne olur ne
olmaz diye daha gvenli bu ilk barna sonralar da elimizde tuttuk, canmz istedi inde ara
sra oraya gidiyorduk yine.
Zamanla her ey bellekte nasl de i iyor, her ey nasl unutuluyor! Bizim soka n iskelesini
bile karamyorum i te, hani o kazklar stnde denize uzanan tahta iskeleyi, eskiden pek
bildik gelirdi bu iskele bize, al kanl n verdi i gvenle kapkaranlk gecelerin koruyucu
gizeminde kayktan orda inerdik.
Sabrszlktan Musevilerin oturdu u darack bir soka n giri inde kyya kyorum, soka
biraz, ok ok az anmsyorum. Pe imde hep o ya l Rum, zaman geiyor, tedirginli inin
aralksz mahmuzlamasyla hzl yrmeye, ko maya ba lyorum.
Bir dnemete, Yahudilerin pazar kurdu u bir soka a d yoruz: Alclar, satclar avaz
avaz, ko u turan bir kalabalk, sepetler, meyveler, sebzeler ortal doldurmu , kk
maltzlarda, ak havada kzartlan etler, kk tezgahlarn am tefeciler, sarraflar...
Burda tam olarak nerde oldu umu anlyorum ve yre im daha hzl arpyor, nk evim
ok yaknda olmal.
Hem bu pazarn olduka kendine zg, hatta brlerine hi benzemeyen bir ans kalm t
bende. Hasky'de ya da Eyp'te otururken, her ak am Ahmet'le birlikte buraya para
bozdurmaya ya da o Yahudilerden bor bulmaya veyahut da Aziyade'nin gizemli ak am
yemekleri iin onlarn satt ekmeklerden, kurabiyelerden almaya gelirdim. stanbul, benim
gerekten halkn ya amna katld m dnyadaki tek kenttir - do ulu, grltc, renkli, ilgi
eken ama geim sknts iindeki, yoksul, bin trl kk i le, bin trl vr zvr alp
satmakla u ra an halkn ya amdr bu. Bana her gn yolda lk eden Ahmet de bu halkn
ocu uydu, al ma ya amnda dnen en kk arktan haberi vard, hemen hemen ba na
hi dert amadan her i in iinden syrlmaya al knd, bana kendi tarzn retiyor, kimi
zaman beni de kendi gibi bir halk adam yapp kyordu. Do ru, o dnemde ben de
yoksuldum ve oynad m Hasan roln srdrmek iin ara sra skntya d yordum...
Bugn rahat, abuk admlarla bu pazardan geerken deri kemerime - tayfalarn yaptklar
gibi - diktirdi im yede imdeki altnlarn a rl n duyuyorum, ah! bu pazar neler
anmsatyor bana, onun yznden ne eyle katland m yoksunluklar, ekinerek yaplan
pazarlklar, imdi beni glmseten tutarlar iin istenen borlar... stmde Trk giysileri
olunca bunlar kabul edilebilir eylermi gibi geliyordu bana, kendi benli imden kt m ve
daha ok evremdeki basit insanlardan biri oldu um izlenimini verdikleri iin beni
e lendiriyorlard nerdeyse. Ya ammn o dneminde yapt m pek ok ocukluk var daha!
Pazarn kuruldu u bu sokaktan sonra deniz kysnda, kenarlar asma ardaklaryla evrili,
ortas eski bir mermer e meyle bezeli bir alan var. Benim evim orda, gzel ak am gne inde
birden kar mda yeniden beliriyor... Sonunda eski gnlere ait bir ey buldum i te, sevgili
gemi imin bir paras olan ve hl varl n srdren bir ey...
Eve yakla t m iin, nasl desem, bir korkuyla, tuhaf bir ruh karma asyla yava a gidip
kar sna, ak havada kk bir kahvenin nnde gzn sarartt asmalarn altna
oturuyorum ve bakyorum. (Do u'nun nargile iilen bu kk dkkanlar iin kahve
szc nn kullanlmas kula a nasl da kt geliyor). Vaktiyle oturdu um kk eve tpk
gn ortasnda kendini gstermeye cesaret eden bir d varl na bakar gibi bakyorum. Ev
bana klm ve sefil durumda grnyor, yine de pekl ayn ev, yalnzca eskimi , byk
duvarn stndeki damarlanma dahi binlerce any aklma getiriyor.
Bu alan da de i memi , benim oturdu um gnlerden bu yana hibir ta yerinden
oynatlmam . Mmkn m Tanrm her ey bylesine ayn kalm olsun, gne ne eyle onlar
bylesine aydnlatsn, ben yine burda bulunaym, hl gen olaym ve yllardan beri ondan
hi haberim olmasn, hatta ya yor mu, yoksa toprak altnda m uyuyor bilmeyeyim...
Uzun sren ba bo gezintime ba lad mdan bu yana dinlendi im, d kurdu um ilk an bu.
u ssz alanda nce en grnen ekim gne i birdenbire hznl, sisten ya da geceden daha
hznl geliyor bana. Bu gne ne bylyor, ne de aldatyor beni artk, imdi yalnzca yok
belirsizce bana kadar geliyor; evredeyse byk bir sessizlik var. Dakikalar, hep dakikalar
beklemekle geiyor. Hi bir ey yakndaki ok byk kenti i aret etmiyor; imdi tmyle
yazm gibi bir izlenim uyanyor bende, herhangi bir Do u kynde biten bir yaz ak am
izlenimi ve iime derin bir dinginlik kyor yeniden.
Sonunda Rum geri geliyor, karalar giyinmi ya l bir kadn onu izliyor; esmer tenli, yz
izgileri sert, onu hemen tanyorum, ya am boyu yalnzca bir kez grm tm onu, ama bu
gelen pekl o. rkm , afallam bir hali var, mthi ya lanm . Anmsasa bari!
Ku kusuz tanmad bu insanlardan, kenarda kalm bir yerde sorgulanmaktan korkuyor.
ncelikli bir saygyla e ilip kar ma, bir tabureye ili iyor ve bana bakyor. I k arkamdan
geldi i iin gne li fon stnde bir glge gibi gryor beni.
Evet, bu o, ta kendisi, buru mu , sertle mi yzn bir an aydnlatan temiz yrekli, pek
incelikli yar glmsemesini anmsardm imdi. Abanoz gibi siyah kalm salarnn bir
rgs erit gibi ba n saran ayn siyahlkta bir ipek aln evresinde dolanm . Ypranm
ama temiz robu, modas gemi bir Avrupa modeline gre kesilmi , siyah kadife biyeli. Bizim
oralarda, gney ya da Auvergne kylerinde ya l kadnlarn giyimleri, grn leri byledir.
Taburesinin stnde kaskat duruyor ve bekliyor.
Yantlarndan korktu um iin, ekinerek Trke soruyorum tatllkla.
- "Ahmet? Ahmet?" diye yineliyor hep ayn afallam gzlerle. Hayr anmsamyor. Ona
anlatt m bu yk epey ncesine ait - ya am boyu gen ya l pek ok adama bakm , pek
o unu elinde lrken grm - hem stanbul'da o kadar ok Ahmet var ki! "Ve sonra,"
diyor kendini ba latmak iin, "st ste kocam ve o ullarm kaybettim. O zamandan beri
kafam al maz halde, belle im yerinde de il".
Bu zekda ortaya kan karanlk nasl delinir Tanrm, ne yapmalym... Sonra, zellikle
mahkemelik bir i ten tr sorguya ekilmekten korkuyor kadn, nedir bilmiyorum ama
korkuyor.
- Hanm, bizden hi ekinme diyorum ona. Bu Ahmet'i sevecenlik dolu bir sevgiyle severdim
ben, onun iin aryorum, ba ka ey iin de il. Anmsamaya al . Bir daha greyim istiyorum
onu. Bana yardm et. imdi gryorsun sana yalvaryorum. Haydi d n bir: Ahmet,
Mihran-Ahmet? Ben seni tanyorum ama, ben, yine de; onunla birlikte seninle konu mak iin
buraya gelmi tik, bundan eminim; on yl nceydi, o zaman bu mahallede oturuyordun.
stanbul'dan ayrldktan sonra yl boyunca ona yazd m mektuplar senin adresine
gnderdim. Yaraland nda, a r hastal srasnda ona sen bakm sn, anmsamyor musun?
Kafasndan bir prlt geermi gibi oluyor. Bana daha yakndan bakmak iin ne e iliyor,
gzleri alyor, gzbebekleri geni liyor, bak lar gzlerimden ieri derine dalyor: "Adn
neydi senin?" diye sert bir sesle soruyor.
- Loti!
- Loti!... Ah! Loti!... Ah! Ahmet!... Ah! Mihran-Ahmet! Tabii anmsyorum Mihran-Ahmet'i!
Birka saniye sessizlik oluyor, bu srada yz tmyle kararyor. Sonra ac iinde
srdryor:
- ld! ld! Yedi yl var leli, epey zaman var.
Ne tuhaf! Bu yantn ba langc, acmasz ses tonu, kula a geli i insann iini karartan o ilk
szc n fkeyle yinelenmesi, bir zamanlar benim Aziyade iin d ndklerime kesinlikle
benziyor... ld! ld! Onun ld n bana sylemek iin bu szckle kyasya stme
ullanacaklarn sanm tm.
Ve Ahmet'i unutup i karartc tmceyi nerdeyse so ukkanllkla dinledim, ipucunu
yakalamann gitgide gle ti ini, kalan tek umudumun Ahmet'in kzkarde i Eriknaz'da
oldu unu, bu ak am ne pahasna olursa olsun onu bulmam gerekti ini kendime anlatmak
iin yalnzca.
Ya l kadn srdryordu: - "Son gecesinde hep senin adn sayklad: Loti! Loti! Loti!
Demek senin yznden ld, senin yznden"!
Alacakaranlkta buras, u kadnn a lad bu plak oda ne kadar hznle dolu Tanrm,
yre im sk yor, sylemek istedi im szckler bo azmda d mleniyor...
kisi de ciddi bir eyler sylemek ya da rica etmek iin geldi imi pekl gryor. Ama ne?
Sesimi karmyorum. Onlar bekliyor. ken gecenin iinde sessizlik gitgide koyula yor.
.......................................................
Titreyerek konu maya karar veriyorum:
- Aziyade Hanm iyi anmsyor musun, hani karde inin de pek sevdi i o kk Trk
hanmn? Hatrlyor musun onu?
Ciddi bir sorgulama ba lad n anlaynca daha zgr kalmak ister gibi elindeki fincanlar ve
pe kiri brakyor. Ba yla "evet" derken "Anmsyorum tabii! Tm bu olup bitenleri nasl
unutabilirim!" anlamna bir el hareketi yapyor.
.......................................................
Yine bir sessizlik oluyor, akaklarmda dzenli hafif vuru lar i itiyorum - hzla atan
damarlarmn sesi bu. Sonra biraz bo uk, sert bir sesle o mthi soruyu soruyorum:
- O ld, yle de il mi?
.......................................................
Konu makta acele etmiyor, bana bakyor, iyice km zgn gzlerinde nerdeyse hakaret
dolu bir a knlk okunuyor... te o zaman beklemekle geen birka saniye iinde bunun evet
oldu unu yava yava anlyorum.
Daha do rusu, o bana ac ykl bir soru titremiyle "Sahi mi? Demek bilmiyorsun yle mi?"
demeye hazrlanrken kesinlikle anladm bunu. Yar sesle yalan bir yant veriyorum: "Bilmez
olur muyum, biliyorum..." Sonra daha alak sesle, dili dola an bir ocuk gibi ekliyorum:
"Sana sormak istedi im.. bu de il... Benim iste im.. benim istedi im onu nereye
gmdklerini renmekti senden..."
Yeniden sessizlik kyor, az nce oldu undan daha durgun. Yalan sylemi tim, nk onun
kar snda bilmemekten, yllarca byle ya ayabilmi olmaktan utanm tm. Ama bana
inanmad n, tiksinme ve knamayla kar k bir merakla gzlerini zerimden ayrmad n
pekl gryorum... Benim tavrma da anlam veremiyor: Ac kar snda bizim so ukkanl ve
dingin kalmamz Do ululara anla lmaz gelir, nk onlar lklar atar...
Bu sessizlik gitgide daha dondurucu oluyor, aramzdaki havann tabaka tabaka buz kesti ini
syleyesi geliyor insann. Bu kafesli evin, yoksul ve tuhaf odasnda alacakaranlk koyula yor,
pencereleri rten tahta kafeslerdeki aralklardan ieriye yalnzca renksiz bir k giriyor belli
belirsiz; gece hzla kyormu gibi geliyor bana, sanki dzensiz aralklarla birer birer krep
tller atyorlar aceleyle stmzden...
Gelinen son dura i itmek iin insana znt veren bu saatte, bu hznl eve gelmem
gerekiyormu me er...
Biri a layan bu iki kadnn arasnda ka saniye, ka dakika konu madan oturup kaldm
bilmiyorum...
Ahmet'in ablasnn konukseverlik gere ini yerine getirmek iin bana verdi i bir fincan
kahveyi grn te hep ayn dinginlikle iiyorum. imde, d ncelere ve anlara ait derin
blgelerde, d te oldu u gibi bir kar klk, bir e it gz aldatc bulank grntler var:
Uurumlar iinde gen eyler grd m sanyorum; ayakta duran eyler ard ardna
devriliyor, kyor, yok oluyor, gerekd d sel byk grltler bu d melere e lik
ediyor, sonra snyor, her ey d tkten sonra kesiliyor, geride hibir ey kalmad nda
yeniden sessizlik oluyor, iteki bu sessizlik d ardaki kadar tatsz...
Ahmet'in ablas Aziyade'nin nereye gmld n bilmiyor. Sorumu yineledi imde so uka
bu yant veriyor. Ama diyor arap Hatice hl ya yor, o kesin biliyordur, ille renmek
istiyorsam, yarn gidip ona sorabilir hatta beni oraya gtrmesini syleyebilirmi .
aklanan hi beklemedi i, onu a rtan eyler hakknda bana sorular soracak diye
korkuyorum; onun gzleriyle kar la mamak iin ba m eviriyorum ve insan hayran
brakan alacakaranlk grnmne grmeden bakyorum: stanbul durgun suda tersine
dnm yansyor, yan yana geip giden binlerce kayk giysilerin, renklerin masals oyununu
hafiften, ses karmadan sergiliyor. Benim iin yllardr yitmi gitmi , imdi byl bir
d teymi cesine yinelenen tm bu eyler artk bana hibir ey sylemiyor; havann ok gzel,
havann tpk yaz gibi hl yumu ak, lk, gev etici olmas da...
A zn amasa bile varl artk beni iyice rahatsz eden siyah giysili ya l kadn indirmek iin
Kasmpa a iskelesinde duruyoruz sonunda: "Allahasmarladk" diyor Anaktar iraz ayrlp
giderken, "Tanr yardmcn olsun, mezarlar iin yarn sabahtan bulu ma yerinde ol".
stmden i karartc bir yk kalkm gibi yola devam ediyorum, yine de gz ucuyla
izliyorum onu, yok diye zlece im nerdeyse, nk sevgili gemi le benim aramda bir
kpryd o.
Ok anmak isteyen bir ocuk havasyla kaykm plak kollarn gsteriyor bana, a rmaya
ba lad n sylyor: "Hep byle hzl gitmek zorunda myz?" - Sahi ya, hayr, ne anlam var
imdi; bunu ona sylemeyi unuttum... Amacm yok artk, hibir yerde hi kimse beni
beklemiyor, bu byk kentte beni tanyan yalnzca ller var. Nereye gidece imizin pek
nemi yok imdi. urda burda eski gnlerden izler arayarak, zgr, yalnz ba ma aylak
dola maktan ba ka yapacak hibir ey yok. Bunun zerine "Aksine, ok yava git, nereye
istersen oraya git" diye yantlyorum onu, "kay suyun akntsna brak, krekleri ieri al,
dinlen, istersen kollarn kavu tur, trk syle..."
Az sonra nerdeyse kprdamadan duruyoruz, farkna varlmaz bir aknt srklyor bizi
yalnzca; kayk kollarn kavu turmu trk sylyor. Ender raslanan bir hava var, ok
tatl, insan a rtacak kadar tatl; kayknn dertli, tiz perdeden trksn dinliyorum, az
ncesine gre daha canl, daha ilgili evreme bakyorum. Gerekten yanmda vicdan azab
gibi duran siyah roblu zavall ya l kadn gideli beri nasl desem bilmem, hemen bir hafifleme
duyumsamam beni a rtyor, alt st ediyor... imdi gitgide nerdeyse herzamanki grme
tutkumla bakyorum... Gece knce her eyin grn de i ti; karada, gemilerde, her
ynde sessizce kayp giden kayklarda fenerler yand; hl aydnlk gkyzne yansyan
kubbelerle, minarelerle i lenmi bir oyma artk stanbul yalnzca. Hali'in ortasnda suyun
ak ynn izliyoruz hep, her iki kydan da az ok bo ularak Do u'ya zg bir grlt
geliyor, yeryzndeki btn grltler arasnda hemen tanyaca m, stanbul'a zg o
grltlerin belirsiz bir btn bu u ultu. Tpk eskisi gibi, nasl olmu da her ey ayn
kalm , nice geceler aylak aylak dola t m her iki kydaki btn o mahalleleri yeniden
grmesem de gzmde canlandryorum; oralarda olup bitenleri, oralardaki gizli sakllar, ne
pazarlklar dnd n, ne arklar sylendi ini, hepsini tmyle biliyorum. yle ki,
srelerin silikle mi gemi ine u anki kadar dald m yanlsamasna hi kaplmam tm,
syleyece im hibir ey sayfalar, ciltler doldursam da u anda duydu um ie i leyen adsz
hzn anlatamaz, mmkn de il...
Oysa hem benim iimde, hem benim iin her ey nasl farkl o pek gen oldu um dnemden
bu yana! O zamanlar yoksuldum, kimse bilmezdi beni; ya ad m dzensiz ve tehlikeli Trk
hayat her zaman bitebilirdi, hi bir yerde deste im yoktu, elilikten bir yaknma ya da bir
stn buyru u her an beni yok edebilirdi. O vakitler bir Trk giysisi, bir silah satn almak ya
da yalnzca ak am yeme ini ayarlamas iin Yahudi Salomon'u evredeki kk dkkanlara
gndermek sz konusu oldu unda birka ake yznden dara d erdim. O zaman, bu ak am
kylarda u uldad n i itti im o y nlar, heves edip aralarna kar t m o halk insanlarn
hesaba katmam gerekiyordu; aralarnda bor verenler, alacaklm olanlar, yarar grd m
dostlar, muhbirliklerinden rkt m d manlar vard. imdi olsa srf kemerimdeki
altnlarla on kez satn alrdm o kk d manlar, parayla sustururdum da onlar. Ufkum
geni ledi artk, lszce geni ledi, eskiden kimsesiz bir ocuktum, onun yannda nerdeyse
bir hkmdarm imdi. Hani on yl ncesinde olsa, burda onunla ya arken ya amm
enlendirirdi tm bunlar, ama ku kusuz ok ge geti hepsi elime, zaten pek aldrd m yok;
bir ey snd iimde, benli imden bir ey Trk topra na girdi Aziyade'yle birlikte.
arpc grnm de i meyi srdryor, gizemli kubbeler belirsizle iyor, nerdeyse yar
saydamla yor gecenin iinde, saysz k var ve yukarda yldzlar parlyor. Hava gittike
tatlla yor, hi esinti yok, sanki yaz ak am. lesiye uyu ukluktan iyice uyanm her eyi
kavramak iin bym gzlerle bakyorum. eli kilerle dolu oldu umu duyumsamak beni
rktyor: Zaman zaman bu kk de erli anya tmyle ba l, ruhumun derinliklerine
kadar, sanki sonsuza de in srecek bir kederle dolu oluyorum, (ba ka defalar da ya ad m
iin, yazk, ksa srece ini bildi im) bu duyguyu, yeryznde her eyin soldu u ve sona erdi i
duygusunu duyuyor sonra, bir an sonra, kendimi hl ya am dolu, hl gen, hl a ka
susam bulmann bir bakma bencil zaferiyle ya ama geri dnyorum; ve tmyle bu Do u
lkesinin, bu lk ak amn, gemi teki o co kularn, asla dikkate almamam gereken ne varsa
hepsinin beni allak bullak etmesine kendime kar n izin veriyorum.
On yl biz insanlarn pek ksa sren mr iin gerekten sonsuzca uzun bir sre!... On yl
sren ayrlk ve sessizlik sanki ukurlar ayor anlarda, bir ypranm lk, tuhaf bir
unutkanlk, bir karanlk ba langc getiriyor, birbirini en ok sevenler arasnda bile... nsann
bunu kendinde gzlemesiyse ac bir d krkl oluyor.
Gecenin ge saatlerinde stanbul'daki byk kprnn aya na yana yoruz ve ben yine
Beyo lu'na kyorum, otele.
Dn Orient-Ekspres'te ya da Varna gemisinde tand m turistlerle birlikte tabldot ak am
yeme i yiyorum. Bir sre yine herkes gibi oluyorum ben de, sohbet ediyorum, belle im
uykuya dalp, Hatice ile gr menin ve mezar ziyaretinin yarn sabahtan oldu unu pek
anmsamaynca.
Ama hemen ak am yeme inden sonra stanbul'a gitmek iin bir at istiyorum (insann gece
vakti stanbul'a gitmesi, zellikle yalnz gitmesi, Avrupai otellerdeki insanlara her zaman
sama gelir). Bana gelince,ya l Abeddin'in evini, onun ld , "cenazesini bir ak am
nerdeyse gizlice gtrdkleri" o evi karanlkta da olsa bir daha grmek iin stanbul'a
gidiyorum.
nce k, lk ve algyla dolup ta an Galata sokaklarn trsa kalkp abucak geiyorum;
ardndan iki kenti birbirine ba layan kprnn ba nda, karanl n, grkemli sessizli in
ba lad noktada, gelene e uyup, kar kyda nmden gidecek bir fener ekenin ta yaca
feneri yaktrmak iin duruyorum ve az sonra kpry geiyorum; i te artk usuz bucaksz
stanbul'un, karanlk, kapal ve l kentin iine dalm durumdaym. Gn boyu ba ka
yerlerde oldu umdan stanbul uzaktan gzme ili mi ti yalnzca, on yl sonra, stanbul'a
tpk tam mrmde ilk kez bir bayram kutlamas srasnda geldi im gibi gece varyorum.
Gece karanlk, yldzlar donuk. Gzlerim karanl a al yor; karanlkta grmeye ba lyorum,
sanki buradan dn ayrlm m gibi rahata bu karma k sokaklarda trsla giderken ynm
buluyor, yksek, penceresiz duvarlar arasnda nnden geti im parmaklkla evrili eski
saraylar, kandiller yanan trbeleri, solgun ve sessiz camilerin kat kat g e ykselen
kubbelerini hemen tanyorum. nm sra ko an, hoplayp oynayan fenerimin gsz
tm yol boyunca yerdeki kahverengi ktleleri gsteriyor bana; uyuyan kpekler bunlar.
Epey hzl gidiyorum, nk vakit ge ve ya l Abeddin'in evi uzakta.
Sonunda bir soka n dnemecinde byk, ssz kenarlar bir dizi kefen beyaz cansz kk
kubbeyle evrili Mehmet Fatih Alan nmde alyor. Hedefe varmak zereyim, nerdeyse
geldim saylr. Alan aprazlamasna geerken atmn nallarnn d eme ta larnda daha
gl ses kard n, her yanda zgn yanklar uyandrd n duyuyorum. Sonra yeniden dar
bir soka n karanl ndan ieri dalyorum, - i te orda, hemen yaknda, ev kar mda belirecek,
o eski ah ap ev, yksek ve hznl, koyu krmz boyal, cumba pencerelerindeki kafesler sar
kelebeklerle, mavi lalelerle bezeli. Bu mahalleden hi geen olmaz, hi kap almaz, hibir
beni a rd n syleyesi geliyor insann. Attan inip bir dakika orda oturaca m, d arda,
sra kemerlerin altnda, gecenin serinli inde.
Burada her ey el srlmeden kalm , eski tablolar, duvarlara asl eski Mekke resimleri,
anmsyorum bunlar. Kar da soka n ortasnda hep o eski mermer e me, tepesi kara
salara benzeyen bir eylerle kapl, e reltiotlar brm bana kalrsa. Kahvecinin bana
getirdi i u taburede birden fazla oturmu umdur kesinlikle.
Eskiden, iyi anmsyorum, insan burda oturdu u zaman ara sra camiye giden inan dolu
dervi lerin geti ini grrd. - Ve bu ak am tam bunu aklmdan geirdi im srada
dervi lerden birka birlikte grnyor. Yava a ilerlerken, geri dnp bu al lmadk saatte
karanl n derinliklerinde yiten ssz yol boyunca ak duran bu tek kahvenin nnde
taklm kalm bu adama bakyorlar.
O zamanlar, anmsyorum, bir algc vard, ya l bir adam, bu kk ayrksn kahvede
gerilerde bir yerde kemanla yrek paralayan havalar alard btn gece. - Bu ak am anszn
arkamda yine ayn ezgi inildemeye ba lyor. te o zaman ylesine dalyorum ki anlara,
uyanaca m diye korktu um iin geirdi im rperti her zamankinden daha derine, ta
iliklerime i liyor bu kez... Bylece, oturdu um yerde kalyorum, her zamanki yerimde
sessizce oturuyorum; evremdeki, stanbul'un iindeki eyler ayn kalm , ne ki ok
sevdi imiz Eyp'teki kk evimiz yok artk, onun kendi evi de yanm kl olmu , Ahmet
lm , Aziyade topra a gireli yedi yl gemi , her ey yok olmu , ortadan kalkm , bitmi
sonsuza de in... Ahmet'in ablasnn syledi i o tmcenin birdenbire aklma gelmesi daha da
mthi , arkamdaki o keman i itilmedik hznlerin bilinmez ezgileriyle bu tmceyi dile
getriyor sanki: " lkyazn sonuydu... Ak am vakti gtrm ler lsn..."
Ak am vakti gtrm ler lsn... imdi mays ya da haziran ayndaki o ok dingin, ok
duru alacakaranl gryorum, sanki akl almaz bir alayclkla karanlk evi pembe bir kla
aydnlatyor, sonra grltszce alyor kap, a r bir ey omuzlam ta yclarn gemesi
iin... Alp gtrdkleri ceset onun bedeniydi bir zamanlar! Hayr, imdiye kadar onun iin
hibir zaman u anda ekti im acyla llebilecek bir ey duyumsamadm ben...
Ayrca grn e baklrsa, stanbul'daki kutsal ziyaretimin ba langcndan beri yolumun
stne sanki istenildi ince serpi tirilmi glklere kar n, de i ikliklere, ykmlara, lmlere
kar n - ve zaman zaman dalp gidince aklmn kar masna kar n - grn e baklrsa
ardna d t m sevgili kk hayalete gitgide hep yakla yorum ve ruhlarmzn birbirine
kavu mas yakn gibi...
Ba m sokaktan ve karanlktan yana evirdim, nk gzlerim anszn kararyor, hibir eyi
seemez oluyor. Ve braklanlarn dkt , onun da herhalde dkt korkun ac iki damla
gzya yanaklarmdan szlyor.
Kahvemi ve nargilemi getiren kk kahveci ra a lam oldu umu fark edip bana
a knlkla bakyor, sonra herhalde kendi kendine bu yabancnn i leri beni ilgilendirmez
diyor ve konu madan geri ekiliyor. lm imgesi ya l algc tek ba na, stne vuran yar
aydnlkta d teymi esine alyor. Yerimde kalyorum, ac ekti im bu an olabildi ince
uzatmak istiyorum, nk on yldan beri kendimi hi burada, karanl a bo ulmu u soka n
yalnzl nda oldu u kadar, evreyi kaplayan sessizli in ve gecenin ortasnda bir keman
arkamda hafife inlerken oldu u kadar, onun yaknnda duyumsamadm...
Bir saat sonra yeniden kar kyya geip yine Beyo lu'na knca otelin kapsnda fenerekeni
ve atm gnderiyorum. Ve d ncemi de i tirerek odama dnmek yerine belki sabaha kadar
rasgele dola mak iin yaya olarak tek ba ma yola d yorum yeniden. Burada geirece im
ksa sreyi uykuda yitirmemeyi ye liyorum.
Karanlk sokaklarda yalnz, zgr, amasz olmaktan beklenmedik e siz bir esriklik
duyuyorum nce. Gecenin tatll bir haziran gecesiymi gibi sryor, hava stanbul'un
btn kokularyla dolu, bu semtlerde servi korularnn balsaml kokusu a r basyor...
Hasky'e, sonra Eyp'e ta nmadan nce yazn ay Beyo lu'nun yukar yerinde kalm tm,
penceremden insan hayran brakan uzaktaki stanbul panoramasn seyrederdim:
Gelece ine pek de inanmadan Aziyade'nin geli ini bekledi im zamanlard, onu beklerken
ba kalaryla gnl e lendiriyordum. Ayn zamanda ya ammn geici bir dnemiydi bu, ne
inancm ne de umudum kalmad ndan yitik bir yrekle a k denizine atlam tm. Do u'daki o
yeni esriklik, gz kama tran yaz mevsimi, nice kara gzlerin a rs bu aylk bekleyi i
altnda sonsuz uurumlarn hzn yatan son derece ksnl bir eye dn trm t. Ah! Ne
gecelerdi onlar, bu ak am yapt m gibi ba bo dola rdm sokaklarda, ama hep yeni bir
serven pe inde ko ardm, her admda, karanlkta tand m her eyde o gecelerin anlar
nasl da kyor kar ma! Ve bu kokular, bu kokular da de i memi . Sonra abucak yeniden
al t m btn o grltler: Uzakta havlayan sokak kpekleri, bekilerin ucu demirli
sopalarn n n ten kaldrm ta larna vurarak i aret vermeleri, a a dan Galata'daki
sefahat yuvalarndan gelen belirsiz u ultu.
imdi yalnzca bir yannda evler bulunan bir soka n merdivenlerini iniyorum, soka n br
yan derin bir akl a bakyor: Byk Mezarl a ve onunla birlikte telerde, soluk bir izgi
halindeki denize ve ola anst bir oyma i ini andran stanbul'a.
Bu kaldrm ta larn, bu basamaklar ok zel bir biimde tanyormu um gibi geliyor bana!
Aslnda bu soka n bir zamanlar benim oturdu um sokak, Beyo lu'ndaki evimin i te uras
oldu unu nasl grmemi im! Ne ok defalar bu eve uygunsuz saatlerde geri dndm ben,
sabahn pembe ilk klar Asya kysndan ykselirken! Gemi esrikliklerin elimde olmadan
uyanan anlar gitgide belirginle iyor, daha ok alt st ediyorlar beni...
Sonra duvarla evrili Kk Mezarl a varyorum: Ho kokan bir servi orman ve
Mslmanlarn yatt insana korku salmayacak kadar eski mezarlar. Eskiden sk sk gece
yarlarnda buradan ieri szd m, orda a alardan d en kokulu kk dikenlerle dolu
kuru yosunlarn stnde oturdu um olurdu: Gvenli bir s nakt buras, bulu malarn
tan olmazd. Giri urdand, semeye ba lad m o demir parmaklkl anakapdan. Bu
anakap hep kapalyd, ama benim gibi oraya al kn biri duvar ta ndaki bir oyuktan elini
geirip srgye yeti ebilir, kapy aabilirdi. Ve elim, sanki kendili inden duvardaki bu
delikten ieri dalyor, srgy yakalyor ve itiyor: te o zaman, anakap paslanm zvanalar
hafife gcrdayarak alyor, bu bildik grlt kafam alt st ediyor...
.......................................................
Tanrm, stanbul'a ne yapmaya geldi im kt m aklmdan? Unuttum mu?... Mezarn
ziyaretim o kadar yaknken tuttum byle heyecanl, tedirginlik verecek kadar tasasz bir
zaman geirdim! Ah, insann iini karartan o tmce, "Ak am vakti gtrdler onu..." bir
anl na bile olsa nasl aklmdan kabilir, ba ka eyle oyalanacak kadar duygularmn
oyunca nasl olurum ben?... Geri dnerken ba m e iyorum; bu garip gece gezintisiyle
de erli kk any a a lam m, gitgide yakla an sevgili hayaleti kendimden
uzakla trm m gibi geliyor bana.
Sonunda bu otel odasnn karanl nda yalnz kald m zaman, uykum gelmiyor, ama gelen
gzya lar arndryor ve ok sevindiriyor.
IV
Cuma, 7 ekim 188...
Kar k d lerden sonra uyanyorum, zerimde bir tedirginlik mezarl a gitmek iin
giyiniyorum.
Bavullarmn iinde halktan adamlarn bayram gnleri giydi i olduka zengin i lemeli Trk
giysilerinden birini getirdim, Eyp'teki gnlerimizden biraz solmu , buruk bir an bu, bizim
evde, bizim mahallede ak amlar giyerdim. Aziyade stmde bu giysiyle dnece ime yemin
ettirmi ti, beni yle grecekti, yllardr kendi kendime mezarn bile ziyarete gitsem bunu
giyece imi sylemi tim.
Sonra o biimde giyindi im zaman bir duraksama geliyor bana. Vaktiyle al k oldu um bu
Do ulu ceketi i reti bir klk, zc bir maskaralk etkisi yapyor. Yine de karmak
istemiyorum: Nasl yapmal? nce rengi belirsiz beylik bir pardes giyerek ceketi altnda
gizliyorum, - ardndan pardesy, srmal tozluklara kadar beni saran daha uzun bir yol
paltosuyla de i tiriyorum... Korktu unuz, duygularnz derinden alt st eden kutsal bir
mezar ziyareti sz konusu oldu unda kl n rk l konusundaki ayrntlar pek ocuksu
kayor!
A a da atlar ko ulu byk bir lando var; gelmesini bir gn nce ben sylemi tim, ya l
kadnlar yanmda oturabilsinler diye byk olsun istemi tim; ne eli grnen gzel, berrak
bir gne ortal aydnlatrken yola koyuluyorum.
Kasmpa a, Beyo lu'ndan Byk Mezarl n amurlu ukurlarnn ayrd a a da kalan bir
d mahalle oldu undan, onlarla bulu aca m Hac Ali Alan'na arabayla gitmek iin epey
dola mak ve ini i tehlikeli sokaklardan gemek gerekiyor.
Bununla birlikte oraya varyoruz, nk i te eski kk beyaz camiyle, ordaki siyah serviler.
Hac Ali Alan'nda beni bekleyen iki kadn gryorum, yalnzca iki kadn, Anaktar- iraz ile
Ahmet'in ablas. ncs, Hatice, gelmesini en ok istedi im ve en gereklisi niin orda de il
acaba?
br ikisi geldi imi grnce zntl bir hareket yapyorlar. Tanrm, yine ne var? Beni
grmeyi mi reddeti acaba? Sakn lm olmasn? te o zaman her ey biterdi; tam limana
varm ken karaya oturmak olurdu bu; bir daha hibir zaman, dnyada hi kimse yol
gsteremezdi bana... Soluk kesen birka saniyelik korku iinde kendime tm bunlar
sylemeye vaktim oluyor, bu srada yere atlyor ve durumu sormak iin onlara ko uyorum.
Hayr, diye yantlyorlar, ok ciddi bir ey yokmu . Ama zavall ya l kadn geen k tan beri
ktrmm , dklen bir d e e aklym , tek adm atamyormu . Yollar ok dik ve dar
oldu undan oturdu u mahalleye araba giremiyormu . stelik Hali'in bu tarafna gelse bile
neye yararm , nk mezarn br kyda, stanbul tarafnda oldu unu sylemi , ama mezar
ok uzakm , surlarn d nda, krlardaym ...
stanbul surlarnn d nda, demek orda gmdler onu!... D ndke yre im daha ok
sk yor!...
O koskoca eski surlarn ete inde, Fener'den Yedikule'ye uzanan, geni fundalklarla, servi
ormanlaryla kapl bu ssz blge, kimsesiz llerin rasgele gmld , uzunlu u on
kilometreyi bulan bu ku umaz kervan gemez mezar alan, birdenbire gzmn nne
geliyor. Oraya gmm ler onu! Kimi kez bunun rkntsn duyardm, ama aklm oraya
taklp kalsn istemezdim; hayr, daha ok onun skdar'da ya da Bo azii kylarnda, o
e siz gzellikteki mezarlklardan birinde yatt n tasarlamaya al rdm. Onun surlarn
d ndaki kk, sevgili mezarn bir daha nasl bulurum ben, e er - yerini tek bilen ve
ku kusuz pek mr de kalmayan - bu Hatice bugn ne pahasna olursa olsun gstermezse
bana.
Bir kez daha elimdeki ipucunu kard m duyumsaynca korkuyorum; hep ayn ate li
evecenlikle bir kar yol aramaktan, hi bulamamaktan korkuyorum...
Sonunda aklma bir d nce geliyor, beni getiren Rum arabacy a ryorum. - Alanda bir
arada fsr fsr konu mamz, bu araba, bu yabanc adam, bu hareketsiz mahallenin insanlar
iin a rtc eyler olmal ki, pencerelerdeki kafeslerin ardnda ifter ifter gzler beliriyor. Tahtrevanlar anmsam tm, on yl ncesinde Beyo lu'nda hl kullanlyordu: o vakitler
ya murlu ak amlarda kadn oyuncu ve arkclarn otellerine tahtrevanla dndklerini
grm tm. Akll bir adama benzeyen arabac belki bana hemen bir tahtrevan bulabilir,
hatta yorulanlarn yerini alacak ta yclarla birlikte buraya getirebilirdi...
Bir altn pe in, sonra, tm bunlar bana yarm saatten nce getirirse zahmetine kar lk bir
altn daha. - Ba araca na emin bir havada atlarn kamlayp hareket ediyor.
Dn gnm sk sk blenler gibi yine belirsiz bir bekleyi . D arda bir ta n stne, iki
kadnn arasna oturuyorum. Bu mahallede Do ulu ceketimden daha garip kaan gri paltomu
stmden karyorum; o zaman vaktiyle onun seti i giysilerin i lemeleri yllar sonra
eskiden parladklar kta, kireten kefen ekilmi ayn eski duvarlarn nnde yeniden
parldyor, orda gne vurmu , ssz, kk, beyaz sokakta kendimi mutlu duyumsuyorum,
iimde, bir anl na yine burdaki halktan biri gibi grnmenin ince hznyle...
Sessiz bir bekleyi iinde otuz ya da krk dakika geiyor, siyah roblar giyinmi , ba lar
ellerinde, biri sa mda, br solumda oturan iki kadn - insan biimine girmi lm
d nceleri gibiler.
Sonunda yukarda Hac Ali mahallesine egemen bayrn tepesinde ardnda tahtrevanla
ta yclar, g e vuran glgesiyle yava tan geri gelen lando grnyor.
Haydi abuk olun, abuk! Araba beni burda beklesin, Anaktar- iraz'la birlikte, bir saat, iki
saat, ka saat srerse, Ahmet'in ablas, ta yclar, tahtrevan benimle Hali'e insinler, ordan
byk bir kayk tutup stanbul'a geece iz.
stanbul'da insana sknt veren Fener'de, Hatice'nin mahallesine en yakn iskelede kayktan
iniyoruz; sonra ykk dkk, gt gecek byk duvarlar arasnda merdiven sokaklar
trmanyoruz, yoldan tek tk geenler d manca bir merakla ba larn evirip dik dik
bakyorlar. Yoksulluktan dklen bir evde, lo bir at altnda Hatice i ren paavralar
stne uzanm acnas hasta bir hayvan gibi gsz iniltiler karyor. Ama bu pekl o,
sanrm stanbul'da yeniden grd m hibir yz, ne de ba ka hibir ey, can eki en bir
maymun hnzrl yla yalvaran bir sevecenli in bulundu u, insann ryen hayvans
yanyla, tkenen, temiz yrekli, inanl insann nasl desem kar t bu kara ehre kadar beni
etkilemedi...
Yakla rken knamasndan ve fkesinden korkuyordum. Ama tm bunlar dn patlak vermi ,
Ahmet'in ablas adm syledi i zaman, sonra geri geldi im iin beni ba lam . Deh et verici
"ld! ld!"y i itmiyorum, ne de on yl nce Aziyade'nin son blmn yazd mda
acmaszca iime do an ilenmeyi. Aksine acnas kara ellerini uzatyor bana, kr m , e ilmi ,
rktc; aradan geen tm zamana kar n gzlerimiz birbirini tanyor, birbirini anlyor; o
a lamaya ba lyor, ona bakarken benim de gzlerime ya lar doluyor. D knler d kn bu
kadn, zenci bir kle do u tan, imdi pisli in, yoksullu un ortasnda tkenen bir canl
cenazeye dnm ; sevecen bir acmayla stne e iliyorum, sanrm onu bir ermi gibi
pmekte pek glk ekmezdim.
Elbette diyor, hasta olsa da aya a kalkacakm ; kendisini gtrmelerine, ta malarna ses
karmayacakm , her istedi imi yapacakm benim, bundan tr ak ama lece ini bilse de,
nk Tanr'dan dileyebilece inin tesinde mutluymu artk, hanmyla benim aramda
oynayaca rol iin mutluymu , hi beklemedi i halde mezarn son bir kez ziyaret edece i
iin mutluymu . Gzlerinden ya lar bo anyor, kara yanaklarndan szlyor ya lar, ona bir
ermi gzelli i ba layan sevin gzya lar...
Hi hesapta olmayan bir glk ortaya kyor imdi de: Bu kez ta yclar tiksintiye kaplp
istemezlik ediyorlar! Bunu kollarna alp kaldrmak m, bunu yeni kadife kapl
tahtrevanlarna oturtmak m, hayr, asla! Giysileri i lemeli zarif ta yclar bunlar, bylesi
bir i iin rahatsz edilmeyi beklemiyorlard ku kusuz. Ayrca ben nerdeyse plak
durumdaki bu ya l kadn stne y l o i ren paavralarn altndan karlnca lesiye
tr diye d nyorum... Derken yolda gelirken bu mahallede, Yahudilere ait kk bir
dkkann camekannda portakal rengi gzel yn battaniyeler grd m aklma geliyor, bir
ko u gidip bir tane alsn diye Ahmet'in ablasndan rica ediyorum... e ben el ataca m
onunla birlikte, Hatice'yi battaniyeye saraca z ikimiz, ta yclar da bylece, deh ete
kaplmadan yerinden kaldrabilecekler onu.
l kefenlemeyi andran bu derleyip toplama yznden bir eyrek saat daha yitiriyoruz.
Sonunda ya l kadn yeni, kaln yn battaniyeye sarl, kadife kaplanm tahtrevana biniyor;
a rlarna ve zntsne kar n, imdiye de in mr boyu grmedi i tm bu atafattan
tr glmseyerek. Tokala arak, te ekkrler ederek Ahmet'in ablasna ho a kal deyip yola
koyuluyoruz.
Ba langta stne byk bir canllk gelen Hatice, tertemiz bir sesle buyruklarn verdi,
surlardaki kaplarn hangisinden klaca n syledi. Sabah vakti geiyor; yolda bir at
kiralyorum ve ta yclara ko malarn sylyorum. Srmal giysisiyle bir pa ann kavasn
andran u binicinin e li inde geen tahtrevann gsteri ini gren ocuklar, olanca hzla
gtrlen gzeli grmek iin kk cam pencerelerden ieri bakyorlar ve o kapkara
maymun yzn grnce byk korkuya kaplyorlar.
Tm bu alkantlar, tm bu tela yolu gitmekteki amacm gzden yitirmeme neden oldu.
Sonra raslant sonucu buldu um u gzel, gen ata binmenin zevki, gne li gzel bir sabah
serin ve temiz havay yarp gemenin zevki... Ve bir kez daha her eyi unutuyor, nerdeyse
hafif bir yrekle, evredeki tuhaf, grkemi hzn veren eylerle ilgilenerek atm trsa
kaldrp gidiyorum.
Hemen hemen kimsenin oturmad , nerdeyse ykntya dnm , "Eski stanbul" dedikleri
mahallelerin arasnda uzun sre yol gidiyoruz. Sonunda, tm buralarn iine alan, di di
mazgall dev surlar kar mzda beliriyor; karanlk tonozlarla birbirini izleyen sivri kemerli
kaplardan sur d na kyoruz ve i te hemen krlarda, ku umaz kervan gemez bir yerde
mezarlar arasndayz.
Bu arkamzdaki a p geti imiz surlar, braklm ok byk bir kenti evreleyen inanlmaz
ykseklikte, sivri di lerle entik entik, aralklarla koca kuleler ykselen kale duvarlarn
andryor; sa mzda solumuzda hi kesintiye u ramadan, ayn biimde uzayp giden bu
surlar ssz uzaklklarda yitiyor.
nde sonu gelmez mezarlar blgesi var: Kzla alan klrengi geni fundalklar, an kulesi
klah gibi ykselen kara servilerin olu turdu u a alklar. Bu araziyi bir mezar kalabal
kaplyor; tarihin her a ndan, her devrinden mezar ta lar ayakta duruyor. Bu kurak
toprak l kemikleriyle dolu.
Vaktiyle Eyp'te otururken ender gelirdim bu taraflara. Bununla birlikte bir kez
gpegndz dola maya gelmi tik onunla, aralk aynda bir le sonrasyd, her yerden ssz
diye burasn semi tik. Hemen yaknda bir yerde, anmsyorum, u servilerden birinin
dalnda minik bir ku , ku kusuz mevsimi a rm , yalnzca ikimiz iin bir ilkyaz ezgisiyle
akm t.
Sonra az daha ileride, orda tede, ok sevimli bir kz ocu unu gmdklerini grm tk, bugn artk iyice kar m tr topra a... Dmdz otlarn, k papatyalarnn zerinde
yapt mz, gn nda birlikte yapmaya cesaret etti imiz o gezintiyi birden anmsaynca
iim nasl paralanyor...
imdi bu ko turmamz sonsuz bir ince hznle dolduran her eyin bilincine tmyle yeniden
varyorum. Ona, vaktiyle ta d bedenden arda kalanlara yakla t m d nmek bana
byk rpertiler veriyor, buz kesiyorum, zntl anlarda insann vcudunda duydu u
rahatszlk geliyor yine stme, insana akaklarnn, g snn demir mengeneyle gitgide hep
biraz daha sk trld izlenimini veren bir duygu bu.
evremdeki mezarlara bakyorum, en yakndakilere, en uzaktakilere, en yeni, stnde biraz
parlayan yaldz ve hl beyaz kalm olanlar, tm bu sonsuz kemik y nna zg tekdze
klrengini henz almam olanlar aryorum, onlar gzlerimle sorguluyorum... Yllarca nce
bu i karartc gezintiyi, bugn gerek olan her eyi sezmi tim, tahmin etmi tim, ama u
bulundu umuz, kimsenin u ramad yerde olaca n d nmemi tim; onu kimli i belirsiz
l y nlar arasnda aramay beklemiyordum, hayr; onu burda, ad, mezar ta bile
olmayan nice di erleri arasnda de il, ba ka yerde bilmek ekti im acy azaltrd gerekten...
Hatice ta yclarn sola sapmalarn sylyor; imdi ezici, di di mazgall sonu gelmez surlar
boyunca Yedikule ynnde ilerliyoruz, lanete u ram grnmdeki plak bir toprakta
yryerek.
Yakla yor olmalyz, nk Hatice yava layalm diye i aret etmek iin ya l kara eliyle
tahtrevann camna vurdu; onun baknd n, bym gzlerle arad n gryorum...
imdi onun bile duraksayan bir grn var, - bana gelince, ben titriyorum. Mezar grd
galiba, nk buyruk veren bir davran la yak kl ta yclarn durduruyor. Burda, sa da,
ayakta duran on kadar mezar ta nn oldu u u ykseltiye benzeyen yerin stnde: Orda!
Say olarak ya da drt kadn mezar var, ilkten bir gz atnca ayrmsad m: Bir zamanlar
yaldzl yaztlaryla, ayrksn ieklerden ba larna giydirilmi bir tala, mavi ya da ye il
boyal mezar ta lar... Hangisi onun mezar?
Kendini tahtrevandan indirtiyor zavall ya l kadn, d t d ecek, gzleri ate dolu,
portakal rengi battaniyesinin iinde - onu d ndkleri iin de il, vcudundan tiksindikleri
iin - kendisini sarl tutan iki ta ycnn verdi i destekle, nerdeyse yryor ktrm haliyle;
yn battaniyesinin kvrmlarndan i mi damarlarn uzand iki rktc mumya kolu
karyor d ar ve yryor, istencinin gcyle, kendisini koltuklayan adamlarn arasnda
can yana yana srayarak ilerliyor. Ve ben sonsuz bir acma duygusuyla onu izliyorum.
Bu mezarlardan hangisi?... Ynelir grnd u mezar ku kusuz, mavisi solmu , yaldzl
yazt hl prl prl u mezar... Evet, tamam bu! Kendini mezarn stne atyor, kr m
elleriyle topra a smsk sarlyor grmesi insana ac veren zavall ya l maymun, ardndan bu
sessizlikte insan hayrete d ren, ba kaldryla dolu, yabanl, ac bir sesle bana haykrmak
iin ba n eviriyor: "Burda! Aziyade burda!" Pekl anlyorum bana kl gibi saplanan bu
szler, rtl biimde "onun burda olmasna neden sensin" demeye geliyor. Sonra, anszn
ellerimi yakalyor, tatl, bir kk ocu un tatl sesiyle sanki benden zr diler gibi yineliyor:
" Burda!... Aziyade burda! Gryor musun, o burda imdi..." Ayn zamanda kapkara yz
insann yre ini szlatacak biimde buru up kaslyor ve birdenbire gzlerinden sel gibi
ya lar bo anyor...
Bense ba m e iyorum; ama tek damla ya gelmiyor gzmden. sten d bir davran la
apkam karmak iin, Hristiyan mezarlar ba nda yle yapld ndan elimi alnma
gtryor, sonra brakp geri indiriyorum... Buraya gelirken yine nasl giyindi imi
unutmu um: Trkler feslerini hibir zaman karmaz, namaz klarken bile. Mermer mezar
ta na do ru e iliyorum ve aryorum, skemedi im sarmal yaztlar arasnda adn aryorum,
sevdi im gerek adn, bana verdi i kaln altn yz n stnde kazl olan, silinmez kk
mavi harflerle g smde yazl olan. Ama nasl oldu da yine byle dinginle tim birden,
dalgnla tm nerdeyse? Artk burda de ilmi gibi olmam anlayamyorum, yle grnyor.
Hi beklenmedik biimde yre imi byle kapatan ne oldu acaba? Ku kusuz u adamlarn
burda bulunmalar, onlarn merakl bak lar, nerdeyse alayc a knlklar; btn bu
topluluk, tiyatral denebilecek tm bu abalar. Yalnz gelebilmek gerekirdi. Burda
olmamalyd onlar; bak lar, yalnzca burda olmalar bile u kk, sevgili mezar
a a lamak saylr - her eyi sezselerdi, bu, yerin erinci iin tehlike olu turabilirdi belki bu,
ben uzaklardayken.
Yarn sabah yalnz gelece im, daha vaktim olacak, nk beni gtrecek gemi leden sonra
te kalkyor. Bu benim asl ziyaretim olacak. Ama bugn, artk gitmeli; topra n stnde
tepinip duran, ene alan u adamlarla her eye saygszlk ediyoruz.
Ona, bu ta n altnda uyuyan ona kendi iimden diyorum ki: "Seni grmeye yalnz
gelece im zavall k m; yarn btn sabah seninle geirece im, sana ait bu sszlkta;
seni sevdi imi pekl anlyorsun de il mi artk, nk btn bu uzun yolculu u sana
kavu mak iin yaptm..." Yine de elimde olmadan mermer mezar ta nn dibindeki topra a
gizlice bakyorum... Ama hayr, ta n altnda kim var d nmek istemiyorum bugn, ba m
szcklerle bana neler diyece ini fazlasyla seziyorum: zellikle ben yzst brakt m iin
Aziyade'nin ld n syleyecek. Bu do ru oldu una gre bana onu dinlemek d er ve bu
konuda kararlym, ama bir kez yeter, ak ama geri geldi im zaman sorarm... te imdi
suyun br yannda beni bekledikleri aklma geliyor, iimde biraz da korku, kp
gidiyorum...
yleyse imdi yine Hali'e do ru inmek, bir kay a binip kar ya gemek, Anaktar- iraz'la
arabacnn beni bekledi i Hac Ali Alan'na geri dnmek ve teki mezar ziyarete gitmek
gerekiyor.
Yanmda oturan Anaktar- iraz " i li Ermeni Katolik mezarl na ek" diyor arabacya.
Olduka uzak bir yer galiba, arabac atlarn kamlyor ve atlar hemen ko maya ba lyor.
stanbul'a srtmz dnp yine Beyo lu'na kyoruz, son hzla Beyo lu'nu geiyor, geride
brakyoruz, sonuncu semt Taksim de arkamzda kalyor, bir ba ka d yredeyiz imdi,
buras Aziyade'nin gml oldu u yerden baya farkl... Benim Eyp'teki zavall iki
kk canyolda m birbirinden epey uzak gmm ler.
Bir Katolik mezarl nda m?... Aslnda imdi anmsyorum: bana anlatm t, do u tan
Ermeni Katolikmi , sonradan on be ine basmasna yakn Mslman olup Ahmet adn alm .
lece i sra sa'y anmsam olacak.
stanbul'un byk ve ok gzel bir hznle dolu d yrelerinin aksine nasl i ren bir yer
buras... Buralar, Beyo lu'nun o tm kozmopolit insanlarnn tatil gnleri e lenmeye
geldikleri yerler; a asz, ye illiksiz, alabildi ine plak krlkta her tarafa yaylm Ermeni,
Rum, Yahudi meyhanelerinden geilmiyor; Paris evresindeki kt yerleri anmsatyor
bunlar; sonra srlm tarlalar ba lyor, tarlalardan ieri giriyoruz arabayla; blge ba tan
a a gri, toprak rengi, tek ye il ot yok; sonunda ssz bir tepenin stnde drt duvarla evrili
bir yer grnyor, bu duvarlar da gri, zerlerinde ykselen ne bir servi, ne de herhangi bir
yaprak var: Buras i li Mezarl .
eri giriyoruz, yoksullar mezarl , idam edilenlerin gmld bir mezarlk diyesi geliyor
insann. Tek tk birka tahta ha, olduka sade birka mermer levha, hemen her yerde altta
yatan cesetleri gsteren basit tmsekler.
Ya l Ermeni kadn gidece i yn aryor, bir patikada karar klyor, hzn veren tepecikleri
saymaya koyuluyor - bir, iki, , drt, - yaknlarda bellenmi gibi grnen bir yerde duruyor:
" te burda bizim Ahmet!" Kendi o ullarndan biriymi gibi bakt ocu u anmsaynca
ya l annelerde olan o temiz gzleri dumanlanyor.
Ah! Zavall yavrucak, gmld topra grmek insana ne de g geliyor...
Ona ikinci bir kez gelmeye vaktim olmayacak, onun iin ona burda temelli veda edece im:
"Ba ne yanda?" - "Burda!" diye yantlyor ya l kadn topraktaki topaklara parmak ucuyla
dokunmak iin e ilerek. Ve, bana gsterdi i yerde, orda yle tek ba na bitmi , kk, clz
bir yonca koparyorum yanmda gtrmek iin.
Bizi abucak otele gtrmesini syledim arabacya.
Arabada Anaktar- iraz yanmda oturuyor; yolda, ben gittikten sonra mezarlkta Ahmet iin
koydurmak istedi im mermer levhayla ilgilenmesini rica ediyorum. - nk Ahmet'in en
byk zntlerinden biri, anmsyorum, biraz zengin olmadan lrse, belki de mezar
olmayaca n d nmekti.
Sabah boyu ordan oraya uzunca yollar dola mak drt saatten fazla srmedi i iin otele
vard mzda daha le olmam t.
Ermeni kadn odama karyorum. Otelde al anlar turistlerin yannda bylesi hanm
arkada lar grmeye pek al k olmadklarndan ona bakyorlar, ama hi saygszlk etmeden,
nk yasl robuyla ok ciddi ve a rba l grnyor.
Cebinden iri gzlklerini karp Ahmet'in mezar iin verece im ynergeleri yazmak zere
bir yaz masasnn ba na oturuyor...
Ama otel hizmetlilerinden biri bana Yahudi Salomon'u getirince i imiz yarda kalyor.
Ahmet'i bulmak iin elinden geleni yapt n, onu tanyan kimse kmad n bana
aklamaya gelmi Salomon.
Ahmet'i bulmann mmkn olmad na rahata inanrm!... Dnden bu yana, u Salomon'u
bilgi toplamaya yollad mdan bu yana, i karartc gereklikler, hznl erinler
dnyasnda ne yollar gittim ben. O an iin her ey henz akl kar tran bir soru halindeydi,
imdiyse dn beni heyecana getiren eylerin stne kl y nlar ya m gibi...
Anaktar- iraz, o mermer konusunda yapmasn istedi im eyleri kendisi iin Ermenice not
almay bitirdi.
Birlikte yapaca mz i leri tamamlad mzdan esenle mekten ba ka bir ey kalmyordu
geriye.
Gitmek iin aya a kalkyor, az nce i li'de grd m annelerde olan o temiz gzlerle bana
bakyor. Zavall lm kk iin yaptklarma te ekkr ederken iri iri ya lar geliyor
gzlerinden, bana da bula masna ramak kalan.
Sonra kp giderken beni pmek iin izin istiyor. Kabul ediyorum... Ve beni pmesine
kar lk, Ahmet iin, ya l kadnlara zg o buru uk yana ndan btn kalbimle pyorum
onu.
Alaturka saatle sekizde ( leden sonra sularnda) bulu ma yerinde, Hatice'nin evindeyim.
nsan rkten acnas kara ellerin kprdanp durdu u portakal renkli battaniye rtl
partal d e in yannda, sabahleyin i im d en kt grn l kadn tek ba na ayakta
duruyor. Fenzile Hanm orada de il, kestiriyordum bunu. "Evde yok," diyor arabulucu;
"nereye gitti ini bilmiyorlar, ne zaman dnece ini de..." natla kaamak yant vermesinden,
donuk ve kapal anlatmndan stelemenin yararszl n hemen anlyorum; beni grmek
istemeyen o Fenzile, nasl gzda verdiyse, onu korkutmu ya da hibir ey sylemesin diye
para vermi olacak...
Ko turmasnn kar l n dememi isteyip gidince, Hatice'nin ba ucunda bir tabureye
oturuyorum.
Buraya yapt m kutsal yolculu umun en amansz an, ceza ve bedel demek zaman gelip
atyor imdi...
lklarla, susmalarla kesilen bir syle ide gere i renmek iin kendimi zorlamak, bunu
glkle ba armak, kh gen kh ba ra a ra sayklayan u kara kafadan beni donduran,
beni yakan eyleri birbirini tutmaz krntlar halinde ekip almak. ok yorgun oldu unu
grp ona acmaktan, bu sabah ona bu uzun geziyi yaptrarak belki de sonunu getirmenin i
acsndan her dakika durup kalmak. kimizin arasndaki kara bulutlar daha da o altan, ne
onun ne de benim tam anlamyla bilmedi imiz bir dilin glklerini duyumsamak. Yarn
burdan ayrlaca m iin, o yaknda lece i iin yine de ne pahasna olursa olsun bu e siz
andan yararlanmak gerekti ini kendime sylemek; benimle biricik sevgilim arasnda hl iyi
kt ya ayan tek ba o, onu topra a koyduklar zaman, btn ba lar sonsuzlu a de in
kopacak; bugn u yar bozuk bellekten kartamad m ne varsa sonsuzcasna yitecek...
Tarih konusunda Hatice Ahmet'in ablas ile ayn kanda; bu ilkyazda Aziyade leli yedi yl
gemi olmal, a a yukar yle bu... lmesinin nedenlerine gelince.. aka sylemeden
sezinliyoruz ikimiz de, kendisinden beklemedi im bir incelikle bana sylemekten kanyor;
ama stelermi gibi grnd mde a knlkla, ac sitemle dolu bir bak la beni durduruyor.
kide bir ya ll a zg ocuklu u tutmasna kar n, tuhaf zeka prltlar kalm kendisinde
ve zavall ya l kle yre i olanca safl ndan hi yitirmemi . Giderek ona kar bir sayg
uyanyor bende - sonra da bir acma duygusu zellikle - lesiye yorulmasna neden oldu um
iin acyorum...
- "yle mi," diyorum, "Hatice canm, bir yldan ok hep umdu mu? " - Neyi umdu acaba
zavall yavrucak? Dnp gelece im, belki kendisini karaca m kuruntusuna kaplm
olmasn, bugn olsa altnlarm ve ba mszl m sayesinde byle tehlikeli bir servene
atlabilirdim, ama o zamanlar bu benim iin hepten olanakszd!
Demek ancak bu srenin sonunda iyice ktle meye, sa lkl gen yznn rengi solmaya,
boynunu e meye ba lad, unutuldu unu, sonsuzlu a de in gnlden silindi ini sand iin. Peki mektuplarm, benim mektuplarm ula myor muydu ona?..
- "Mektuplarn m?" diye yantlad Hatice, "verdim ona... bekle... altncya kadar verdim..."
- brlerini niin vermedin peki?
- brlerini... yaktm dedi... Yaktm onlar! Beni, kovmu lard nk beni, anlyorsun ya,
mektuplar gtremezdim ona, saklamaya da korkuyordum... "Yaktm" deyi biiminden
onun bu mektuplara, sonuta, uyduruk, u ursuz kk eyler, mutsuzlu un dolayl nedenleri
diye bakt n anlyorum.
Aziyade'nin mektuplarna gelince, bana drdn gnderdi inden emin, ama bir fazlas bile
sz konusu de il. Tahmin etti im gibi pekl: lk drt mektubu Aziyade yazm a benziyordu,
onun sevdi im ufak tefek d ncelerini, yabanl ocuklardaki tuhaf d ncelerin yapsn
ta yan o pek ho d ncelerini bulmu tum o mektuplarda. - Peki sonrakiler, hibir zelli i
olmayan, Ahmet'in son yazdklar gibi, o sradan, tuhaf mektuplar bana kimden geliyordu?
Hangi kayg verici el yazm t onlar ve hangi amala? Bu her zaman bir sr olarak kalacak,
hem nemi yok ayrca, nk imdi, her ey bitti.
Cezasz kalan, uzayp giden gizli sevi melerimize ya l Abeddin'in birdenbire gzn aan
son gnlerdeki saknmszl mz olmu - ardndan sorguya ekilen, ya gzda , ya da szler
verilerek konu turulan haremdeki br kadnlarn aklamalar gelmi .
Bununla birlikte kap d ar edilmemi Aziyade, kt de davranmam lar ona, murdar bir ey
gibi bir kyya itmi ler yalnzca, kendisine d man hizmetilerden ba ka kimsenin girmedi i
dairesinde srgn ve kapal kalm . Bir yln sonunda bu karanlk evin kapsnn kendisine
kapand n grm Hatice, dilekeciyle, Beyo lu'ndaki Fransz postanesiyle ili kisi var diye
ku kulandklar iin. Ve i te o zaman tm umutlarn bitmesiyle lme giden uzun knt
gerekten ba lam .
Gzel, taze kanna bula c hibir hastalk gememi ok gen bir insann yalnzca
umutsuzluktan lece ini sanmyorum ben, ona gne , hava ve zgrlk brakld takdirde...
Ama bir yere kapatp yzst brakrlarsa...
- Biliyorsun diyor Hatice, odas yldzdan tarafa (kuzeye) bakyordu, ok so uk olurdu oras.
Evet, evin hi gne de meyen bir kolunda kalan o kaln kafesli pencereleri anmsyorum;
ok ge, ancak gnbatmnn stmayan, krmz nlarnn ula t gizeme bo ulu bu
sokaktan geerken gizlice bakardm o pencerelere. Bugn yangnda yok olmu , lmn
kck admlarla gelip onu gtrd daireyi ok daha iyi gzmn nne getiriyorum...
Sonra srdryor Hatice: "K n hep orda kapal kalnca hastaland, odann so u u
yznden... teki kadnlar ona ilalar veriyorlard... Anlyorsun de il mi Loti, asl bunu
sylemek istiyordum sana: Beni ku kulandran ilalar veriyorlard ona!..."
O karanlk haremde tm bunlar olup biterken ben nerelerdeydim Tanrm?... Onu ordan
ekip alarak biraz ne eyle, biraz gne le kolayca kurtarmak mmkn olabilirdi!... Elimden
bir ey gelmeden, bir ey bilmeden dnyann kim bilir hangi k esinde ko arken me er
sevgilim zntden eriyor, bedeni gitgide gten d yormu , o mays ak amna kadar
srm bu, "lsn nerdeyse gizlice gtrdkleri..."
renmek istedi im daha birka ayrnty byk glkle veriyor bana, kk ocuk
iniltileri kararak ya da lk l a - nk Hatice gitgide ne dedi ini bilmez bir hale
gelmi , gitgide bitkin d m durumda, bana gelince, son derece zc eyler i itmekten,
bunlar nerdeyse u cansz ya l maymun kafasndan bir bir ekip karmak iin aklm
zorlamaktan ben de bitkin d m durumdaym.
Fazlasn sormann rktcl yle daha o unu renme iste i arasnda duraksyorum;
sorulara her an son verebilirim, sonra bunun en son konu ma oldu unu anmsayp daha
kalyorum: Bu, hl yle byle ya ayan bir ki iyle ondan son kez sz edi im olacak...
Haydi bakalm, sanrm yine de ekti i i kence yeterince srd - benim ekti im de; ayrca
bilmek istedi im her eyi a a yukar biliyorum imdi. Birazdan gidece im...
- "Artk ge oldu, Beyo lu'na geri dnyorsun de il mi?" diye sokulgan ve inandrc bir sesle
soruyor, birdenbire yeniden ocuk gibi kk kurnaz cilveler yapan zenci kadn olup, artk
bu bitsin, onu rahat brakaym diye sabrszlanarak.
Gzlerini kama tran, sayl gnlerinin sonunu biraz rahat geirmesini sa layacak birka
Fransz altn veriyorum ona. Sonra son bir kez esenle iyor ve ba land m duyup yrek
burkan hayr duasn alyorum.
Yaknda lecek o, bu kesin. Gzleri, benimkilerden sonra Aziyade'ye sevgiyle bakm olan
biricik gzler, onlar snecek, ryecek artk; bitip tkenen kafasnn derininde hl duran
Aziyade'nin o grnts ok gemeden yok olacak... ld mz zaman bir ba ka yokolma
sreci ba lar yalnzca, para para yok olur, giderek salt gecenin karanl nda hep daha
derine gmlrz. Bizi sevenler de lrler, grntlerimizin yar yarya sakl kald tm
insanlarn kafalar da lp gider ve yine toprak olur, bize ait ne varsa her yana da lr ve
ufalanr, artk kimsenin tanmad resimlerimiz silikle ir - sonra admz unutulur ve bizim
ku a mz da devrini tamamlayp geer...
Ba m alp gidiyorum yava a, ykk ve ssz kk sokaktan.
Birka adm tede bir ocu un ssz bir alann evresinde dndrp dola trd atma
biniyorum yeniden.
Yine mezara gitmek iin ok ge, sabah orda geirece im yarn...
Ve bir kez daha amasz, ba bo dola maya ba lyorum ak ama kadar...
Alacakaranlkta, raslantyla geri geldi im o byk Mehmet Fatih Alan'nda buluyorum
kendimi birden.
O anda vaktiyle tuttu um gnlkten bir tmce aklma geliyor, bu tmce garip biimde
belle imde yer etmi , benim iin giderek bu kutsal semtle btnle mi ti, sanki onu dile
getiriyordu.
"Sultan Mehmet Fatih Camisi klrengi ta lardan byk revaklar nnde Ahmet'le benim
oturdu umu grr sk sk, ikimiz de tasasz, kendimizi gne e brakr, hibir insan diline
s mayan d ler ardnda ko ardk..."
Bu alanda hibir ey de i memi ; stanbul'un en Trk ve en hzn veren yerlerinden biri
olarak kalm . Yksek klrengi kaplar gizemli bezemelerle evrili cami hep ayn, yzyllarn
arasndan de i meden ykseliyor orda. Ve evrede, kk kahvelerin sararm asmalar
altnda ayn ka mir kaftanlar, ayn beyaz sarklar oturmu gz ak amnn bu son ltsnda
kutsal eylerden sz ederek nargile iiyorlar.
Bunun zerine, onlarn arasnda on yl ncesinde durdu um yerde, ayn yerde duruyorum,
ak amd, caminin basamaklarnda bir delinin belirdi ini grm tk, gzlerini, kollarn g e
dikmi ba ryordu: "Ben Tanr'y gryorum, sonsuz varl gryorum!" - Ahmet ba n
sallam t, inanmam t - "Hangi adam Tanr'y grecek, olur mu hi Loti!..." diye kar lk
veriyordu.
Do rusu, kutsal yolculu umun bunca ans arasnda niin bu alanda verdi im u molann
iyice damgasn vurdu unu bilmiyorum, ne de abucak silinip gitmesini nlemek iin niin
onu burda kaydetmek gere i duydu umu - hani insann bir an akan suyun stnde yzerek
giden hafif bir eyi tutuvermesi gibi.
VI
gnlerdeki derinden bak n gryorum yine hi olmad kadar, sesini duyuyorum, sesinin
bildik, gvenli, ocuksu, kk titremlerini; sonsuz sevecenlikle taparcasna sevdi im onun
btn o zel, anla lmaz kk eyleriyle yine kar la yorum. Artk hibir ey kalmyor, ne o
byk grnm, ne de ortama zg garip bir hava, onun kendisinden ba ka hibir ey yok
artk - de i ip duran tm duygularm yumu uyor, tmyle tatl bir ey halinde birbirine
kar yor - ve ben teden beri arzulad m gibi hkra hkra a lyorum
... .......................................................
O anda ya adklarmdan pek ho bir kuruntuya kapldm, geri geldi imi biliyor ve her eyi
anlad dedim... Sreklilik ta yan bir ruhun varl na ili kin bir d nce uyand bende, gizli,
aklamas g ama duyumsad m. Bunun zerine onun ansna ba l znt ve i acs
ku kusuz sonsuza de in ortadan yitti.
Yat m olarak aya a kalkyorum, iimde tatl bir hzn var: Birdenbire yazgsndaki
karanlk azalm grnyor bana: O, genli inin doru unda ba n alp gitti, ba ka a k d ,
- mezarna benden ba ka gelip peni olmad, hi ku ku yok bir daha kimse gelip bana benzer
biimde pmeyecek onu.
Mermer mezar ta nn dibinde, ordaki kk bitkilerin en tazelerinden birini yanmda
gtrmek zere seiyorum; sonra mermer stne kabartmayla yazl, prlts yitmi yaldz
kapl adn yine pyorum - ve atma biniyorum, geriye dnp bakyorum uzaktan, yksek
stanbul surlarnn gz alabildi ine uzanp gitti i yalnzl n ortasnda onu bir kez daha
grmek iin...
VII
Ak am beni gtren geminin arkasnda, dirseklerim dayal, on yl ncesindeki gibi giderek
uzakla an stanbul'a bakyorum. Sonra her eyin stne ekilen byk bir perde gibi,
alacakaranlk kyor, ve gece, Bo az'n k nda, Karadeniz'de iyice saryor bizi.
Ve her ey yat yor iimdeki, her ey yat yor gitgide, her ey uzakla yor, daha da
silikle mi bir uzakl a akyor...
VIII
Ocak 1892
ocuklu umda ak amleyin ekinerek gelip eliyle ya ayanlar a ran bir hayaletin yksn
okudu umu anmsyorum. Yllarca, birisi onu izlemeye cesaret edinceye kadar hep byle
geliyordu; sonra onun ne istedi ini anlyorlar ve yerine getiriyorlard.
te byle, yllarca pe imi brakmayan bu korkulu d , hep engellenen ve hi sonu gelmeyen
bu stanbul'a geri dn d - o d bu kutsal yolculu u gerekle tirdi imden beri bir daha
grnmedi bana. Ve Do u'dan yana yine her ey yat t anlarmda, geip gitmeyi srdren
yllarla...
Bu d ku kusuz ordaki sevgili kk hayaletin a rsyd, yant verdim ve d yinelenmiyor
artk.
C
Aydnlanma Kitapl