You are on page 1of 146

dDYYT/lL

t~,.1~~ b t

m BiLL )YJYtIHllI d' ce i

FEI.~EFE. YE GR

Z(arl Jaspers

Dergah

Yaynlar:

79

Bat dncesi

Felsefee giri'in -yayn haklar

Dergah

Yaynlar'na

aittir.

Karl Jaspers
Trkesi: Mehmet

Akaln

FELSEFEYE GRS

tltP/}. -7L

bat

dnces

DERGAH YAYINLARI
P.K.1240-sTANBUL

BRNC BASK: MAYIS 1971


KNC BASK. : UBAT 1981

Felsefee

giri, Emek

Matbaac.lk

tesislerinde

hazrlanmtr

i!ldekiler
Egzistans felsefesi ve Jarpers (M. Bochenski) /7
,Felsefe nedir/27
Felsefenin mene'leri/35
epeevre kaplayan/44
Tanr fikri! 53
Kaytsz :;;artsz talep/65

nsan"

'r

Dnya/85
nan

vc aydnlanma/g5

nsanlk tarihi/ 105,

Felsefe yapan insann bamsz1/l17


Ji'elsefi hayat si.irrne/126
Felsefe tarihi! 136

Egzistans felsefesi ve J aspers *.

Egzistal1s

fesefesi"'~e deildir

Egzi~tansiyalizm kin i Dnya Sava'ndan. sonra, bir

ok memleketlerde modf haline geldi. Sadece iyi yeti


mi uzmanlarn anlayabilecei, temelli felsefe tarihi bilgisi gerektiren, Sartre'n L'Etre et le Neant (1) adl eseri,
ksa zamanda herbiri binlerce saydan ibaret sekiz bask
yapt ve hepsi de kapld. Fransz egzistans filozoflar,
bilhassa Sartre,. roman ve tiyatrolaryla da hall{a yaklat}lar. Bu yzden de felsefi egzistansiyalizm, pek ok
yanl anlalmalara sehep oldu.
Bundan do~y felsefi
egzistansiyalizmin ne, olmadn tesbit ediyoruz nce.
'Geri egzistansiya1izm, insann olduu kadar, haya- .
tn, .mn, ztrabn v.b. manas gibi, bugn egzistC',~
siyel ad verilenproblemleriyle urar. Fakat sadece
bunlar deil, ayn zamanda, her ada tartlm meseleleri de ele alr. Bundan dolay, Angustinus veya Pascal'a egzistansiyalist demek, bir yanl anlama olur. ~y
n sebeplerden, spanyol yazan Miguel de Unamuno (1864
- 1937), byk Rus rpmancs Fyedor M. Dostoyevski
(18'21-881) yahut Alman airi Rainer Maria Rilke (1875-

Bu yaz, 1. M. Bochenski'nin, Europaische Philosophie der Gegenwart (ada Avrupa Felsefesi), Francke Verlag Bern und
Mnchen, .adl eserinin 1954 tarihli ikinci basksndan alnmtr.
1. Varlk ve hilik.
7

FELSEFEYE GR

1926) gibi belirli modern yazarlara da egzistansiyalist denemez. Geri bu yazarlar, eitli insan problemlerini ed~
bi olarak tarttlar veya air olarak ortaya koydular, fakat bunu yaptlar diye, onlara egzistansiyalist denemez.
Klasik mana-ia, egzistans veya egziste edenvarlkla
megulolan
filozoflara da egzistansiyalist denemez.
Bundan dolay, baz thomistlerin Thomas von Aqliin'i
egzistanEiyalist olarak gstermeye alimalar da tamamiyle yanIttr. Husserl'i egzistansiyalistlere byk tesiri
oldu diye. egzistansiyalist sayn1ak da byk hatadr.
nk bizzat kendisi egzistans parantez d brakr.
Nihayet egzistans felsefesi, herhangi bir filozofun,
mesela Sartre'n retisiyle de bir deildir. nk bu
filozoflarn herbiri ayr bir yne sahiptir.
Btn bu yanl anlamalarn yannda, egzistans felsefesi, amzda teekkl eden, en ok Kierkegaard'a
kadar gtrlebilen, eitli retlerden ibaret oluasna
tum
ramen. temelde birleik izgileri olan, bir felsefi
ve yndr.

tu.

Temsilcileri
. Bu yaz erevesinde, nce bu okula giren filozoflar tesbi,t etmek, sonra da mterek noktalarn gstermek'
yerinde olacak. En azndan amzn drt filozofu, tartmasz, egzistansiyalist olarak
gsterilebilir: GABREL MAReEL, MARTN HEDEGGER, . KARL JASPERS ve JEAN PAUL SARTRE. Hepsi de byk zaman
aralna ramen, halabugn tesirini devam ettiren Kierkegaard'a dayanrlar. Yukarda ad geen drt filozofun
dnda, birok filoz~fun egzlstansiyalizmin tesiri altnda
kalmasna ve onunla ilgilenn1esine ramen, pek fazla g~r
ek egzistansiya1ist filozof yoktur. Yukardakilerin ara(

EGZSTANS FELSEFES VE JASPERS

snda Sartre'n alma arkada SMONE de BEAU-vOR, fakat her eyden nce ada Fransz felsefesinin

MARLEAU-PONTY saylabilirdi.
Franszca yazlm eser leriy le tannan iki Rus yazar NKOLA B~RDJ AJEV (1874-1948) ve LEO SCHES--TOV da anlabilir burada. Ayrca Kierkegaard'n tesiri
altnda ~alm
protestan teolog KARL BARTH (1886)
da buraya katlabilir. Mkemmel bir varlk filozofu olan
L. LA VELLE'i egzistansiyalist saymak, byk br hata
olur. Burada biz, sadece yukarda anlan be filozofun
'mterek yanlar zerinde duracaz.

belirli

kafalarndan

, Egzistansiyalizmin belli

bal basamaklar

Kierkegaard'n

lm: 1885
Karl J aspers'in . Psychologie der. Veltanscha ungen
(Dnya grlerinin psikolojisi) nin neri 1919.
Gabriel Marcel'in Journal Metaphysique (Metafizik
gnlk) ve Heidegger'in Sein und Zeit (Varlk ve zaman) nn neri 1927.
J asper'in Philosophie (Felsefe) si 1932.
Jean Paul Sartre'n L'etre et le Neant (Varlk ve
Hilik) i 1934.
una dikkatedilmelidir: Egzistansiyalizm,
Alman-.
ya'da daha 1930 larda kuvvetli tesirini gsterirken, latin
memleketlerinde bilhassa, talya ve Fransa'da yakn zamanlarda anlam k.zanr.

Kaynaklar
Egzistansiyalistler ~n Sren Kierkegaard'n eserlerinin byk neminden bahsetmitik. Danimarkah filozof yaarken, hibir tesire sahip deildi. Yirminci asrda
yeniden kefinin sebebini, trajik ve sbjektif dncesile~
9

FELSEFEYE GR
an

ruhunun i ahenginde /~ramak lazmdr. Mareel,.


Kierkegaard'nkine benzeyen
dncelerini,
Danimarkah filozofu tanmad bir ada gelitirdi. Kierkegaard
herhangi bir sistem ortaya koymad. Hegelfelsefesine
kardr.
Tez ve antitezden daha yksek bir basamaa,
senteze ykselme imkann reddeder. Egzistansn ncelii ni iddia eder ve egzistans kelimesine,
egzistansiyalist
bir anlam .veren ilk kiidir. Radikal antientelekt~listtir:
tanrya dnce yoluyla ulalamaz, Hristiyan inanc
elikilerle doludur ve onu her akliletirme tecrbesi kfrdr. Kierkegaqrd, bir korku teorisiyle tanr karsn
da insann tamamen aresizlii ve insan kaderinin trajikliini birletirir. O,. zamanla ebediyetin, onda sentezini grr.
Kierkegaard'n yannda Husser,
fenomenolojisiyle
egzistansiyalizm iin nemlidir. Heidegger, Mareel ve
Sartre, ~usserl'in temel dnc~lerini almasalar da, fenomenolojik metodu kullanrlar. Gerekte HusserI, egzistansiyalizmin tamamiyle dndadr.
Egzistansiyalizm, hayat felsefesinin de tesiri a1t~
da kald, nk onun aktalizm:ini, aklcl ve ekseriya
da tabiat bilimlerini tenkidini srdrd;
Nihayet metafizik de egzistans felsefesi zerinde
byk tesirde bulundu: Kendi kendine var olaa ula
mak iin,egzistansiyalistler, idealizm de yenmeyi dene~
diler. Buna ramen bazlar, her eyden nce J aS2.,er's,
idealizmin tesiri. altndadr.

Mterek ynler
a) eitli egzistansiyalist filozoflarn ortak yan,
hepsinin de, herbirinde ayr olan, ve tarifi g egzist~n ..
siyalist bir yaantdan hareket etmelerindedir. Bu, Jas10

EGZSTANS FELSEFES VE JASPERS

pers'te varln krk dkk oluunun anlalmas, Heidegger'de lme kou un tecrbesi, Sartre'da bulant
(Nausee) dr. Egzistansiyalistler, felsefelerinin byle bir
yaantdap. -yola ktn hibir zaman inkar etmezler.
Bundan dolay egzistans felsefesi ok ahsi bir yaantnn damgasn tar.
.
b) Egzistansiyalistler' iin aratrmann belli bal
konusu egzistans denen eydir. Bu kelimeye verdikleri
manay izah etmek ok gtr. Fakat her ne halolursa
olsun, burada bahis, insani ol.-ekilIeridir. Sadece in~an (geri n~diren byle denir. ok kere var-olu, egzistans, ben, kendisi iin olmakta-olan denir) egzistansa sahiptir. Doru sylenmek gerekirse, '0, egzistansa sahip
deil, egzistanstr. Eer herhangi br varla sahipse, bu
varlk onun egzistans~~r yahut egzistansn takip eder.
c) Egzistans aktelolarak kavranr.. Hibir zaman
olup bitmemitir, kendisini hrriyeti iinde yapar, olur
0, bir plandr. Her an oldundan az veya oktur. Tez,
egzistansiyalistlerce, .egzistansn zaman iinde var oluuy la kuvvetlendirildi.
d) Haya~ felsefecilerinin akta1izmiyle egzistansiyalistlerinkinin arasndaki fark, 'egzistansiyalistlerin insan. clier bir koznik hayat dalgasnn ortaya kyla
deil, tamamiyle sbjektif olarak mahede etmelerindedir. Sbjektiflik de yaratc manada anlalmtr. nsan
kendini hrriyet iinde yapar, 0, kendi hrriyetidir.
e) Btn bunlardan, egzistansiyalist1ere gre, insa-,
nn kendi kendine olduu, kendi iine kapa11 nejce-'
sini karmak yanl olur. 9lup bitmemi, ak bir gerek olarak, sk'.. kya dnya ile, bilhassa dier insanlar
ile baldr. Bu i "'.li bamllk, egzistansiyalistlerin hepsi tarafndan kabul edilmitir. Bir tarafta dnyaya ilave
11

F~LSEFEYE GR
edilmi

bir duruma sahip, daha dorusu kendi durumu


olan insan, dier tarafta da insanlarla temas olan bu durum, egzistansn esas varln tekil eder. Heidegger'in
Mitdaseinlt - birlikte varolu -, Jaspers'in komnikasyonu, Marcel'in Sen i bu manadadr.
f) Btn egzistansiyalistler suje ve obje arasndaki
ayrm reddederler ve felsefede entelektel bilgiyi deersiz bulurlar. Onlara gre gerek bilgi, aklla kazanl
maz; gerek, yaanmak zorundadr. Fakat bu yaant insann kendi sonluluunun ve lnie mahkum oluunun
(Heidegger) farkna varmasndan doan korkuyla ortaya kar.
' .
Daha da baz ilaveler yaplabilecek bu mterek
. noktalarn yannda, egzistansiyalistlerin arasnda derin
farklar vardr. Mesela, Kierkegaard ve Mareel, tanrya
inanrlar. Jaspers transandans kabul eder, tanrya inanr, fakat bunun ne oldugunu aka anlatmaz. Heidegger
balangta tanr ya inanr grnmez, fakat sonradan gelen izahlar, bunu teyid eder grnr. Sartre, aka bir
tanr-tanmazl inkiaf ettirmenin yollarn arar.
Egzistansiyalistlerin g~ye ve metodlar da ayrayr~
dr. Heidegge~, Aristo manasnda bir ontoloji gelitirmf:k
ister ve Sartre gibi sk metod kullanr. J aspers, bu ontolojiyi egzistans aydnlatmak iin .reddeder, metafizik
yapar.

KARL JASPERS

Karakteristik ve tesirler
Karl Jaspers, egzstansiyalist olarak ortaya kan filozofIat!l ilkIerindendir. Fakat onlarn metafizie en ya12

EGzSTANS FELSEFESi' VE JASPERS

kn olanlarndan, kapallarndan

biridir. 1919 da neret


mi olduu cPsychologie der Weltanschaungen adl eseriyle felsefeye g er. 1932 de neretmi olduu Philosophie adl ciltlik eseri de teferruatna ka:!ar ilen
mitir ve sarJ.'c.~ .-1olu sistemine bir bak verir. Bunlarn
dnda eitli konularda birok eserleri vardr. Bunlar
arasnda Philosophisde Logik i z~kredilmeye deer.
J aspers'in dncesi dier egzistansiyalistlere nazaran daha yaygn ve oturakldr. limle~e, mesela, byk
bir yer verir ve ilim teorileriyle tartr. Dier egzistansiyalistler gibieserleri, birtakm yeni kelime ve deyimlerle ykl deildir, fevkalade tahlillerle doludur. Meslekdalarndan metafizik ve. bir nevi tabiat teolojisi yapmak isteme gayretiyle ayrlr. Bunun yannda, onda da
btn egzistans filozoflarnn temel tutumu ve ortak
kanaatlar vardr.

J aspers'in kuvvetle bal olduu yazar Kant'tr ve


gerekte de Kant'n azariyeleri~i almt.r. Bundan ba-'
ka Kierkeggard, Nietzsche ve sosyolog Max Web er beenip, tesiri altnda kald ya~ar1ardandr. Ayrca" sra
s geldike e'5erlerinde bahsettii drt isme de dikkat et:'neli: EfUtun, Bruno, Spinoza, Sehelling. Hi phe yok
~'asper~, sadece Kant'n tesiri altnda kalm bir d~nr
deildir. Belki de her eyden nce bir yeni Efa.tun'cudur.
Varl

arama

Geri, Jaspers rasyonel bir ontolojiyi reddeder, fakat tutumu, ontolojik ve metafiziktir. Ona gre felsefe,
mahiyeti itibariyle metafiziktir. Varln ne oldu!-, sorusuna cevap arar. Fakat varlk, ok kimselerin sand
gibi, verilmi deildir. r Varln herkesin bildii bir ey
olduunu sanmak,
delilik olurdu. B~ grle dnr.
13

FELSEFEYE GR
Kant'n

iki

temeldncesini alr

ki, Kant, onun iin


mnakaasz filozoftur". Bir taraftan uuru n hkmn
gemesini ister: Suje olmadan, obje olamaz, konu olan
her ey, uurla artlanmtr. Dier taraftan Kant'n ideler retisini alr ve gelitirir: Btn, hibir zaman. verilmemitir bize, bylece Kant'n (dnya, ruh ve tanr)
dedii ey, onda epe-evre kaplayan olur. rrand
mz ve bildiimiz hereyi bir 1.: fkun evresinde tanr ve
biliriz. Btn ufuklar evreleyen, bilinmeyen epe~ev
re kaplayandr. epe-evre. kaplayan nce dnya, sonra
bizzat ben, daha sonra da toptan epe-evre kaplayan,
yani transandanstr. Btn bunlarn yannda insann,
'kendi yaants, yani egzistansiyel yaant. vardr, ki belki de Jaspers dncesinin ekirdei budur: Btn varln parampara olmuluu ve krlmll. Byle bak1~
sa, dnya devaml bir harabedir. Dur! dura yoktur.
Gereklik bir btne eriemez. Egzistans hibir zaman
gereklemez. nsan, sadece, tarihi ve mmkn egziste..o.-s
olarak n1evcuttur. Varln asl gerekliini, transandansta demir atncaya kadar yakalamak imkanszdr. Fakat
transandans
ojektif
bir ekilde
yoktur ortada. Anck
.
.
.
var-oluun paralanmasyla gerekleir. O ~alde h~rey
iflasa giderse, varla eriiriz. flas sonuncu olan ey
dir.
Varlktan l bir manada bahsedebiliriz. nce varl, var-olu olarak buluruz . .sonra kkte, eylerin varl
ndan farkl ve egzistansn iaretini tayan kendisi iin
olan tanrz. Nihayet ne var-olutan, ne de ben'den hareket ederek kavranmas mmkn olana, kendi bana
var-olana, transandans'a eriiriz. Bu varlk ekli, iinde bulunduum varl1n kutbudur. Onun iin felsefe
amaktr (transandieren). Ama, ekilde vukubulur:.
14

EGZST ANS FELSEFES VE J ASPERS

Dnyaya ynelmede, egzistans aydnlanmasnda, metafizikte. ::ier nde de obje ve suje elikisini yenip, gerek varla ulamak bahis konusudur. Jaspers felsefesinde suje ve objenin demir att noktay arar. Burada kavram yoktur. Kelimelerin manas yoktur, artk. Bir ey
ifade etmeyen fikirlerle konuur insan; kelimeler gidilecek yol? gsteren iaretlerden bal'~ bir ey deildirler.
Dnyaya ynelme, felsefi ynelme ve amprik ynelmedeki dnyaya kapanp kalmay, delip gemek ister.
Zaruri hudutlar gsterir nce. Matematikte aksiyomlar,
tecrbi ilimIerde gereklerin teorilere ball, dnya
grnde bildirme (anlatma) gl ve sistematik mkemmelliin e~siklii; her yerde meydana gelen Anti.
nomielere iaret eder. Bir dnya tasavvuru birliine ula
mann imkanszln gsterir. nk dnyada drt gereklik sahas vardr: Madde, hayat, ruh ve mana. Drd de gerektir. Nesnelliin heterojen ekilleridir. Fakat
aralarnda bir srama vardr.
B.asamak .dnceler, dnyay anlatmak iin tabiidir.
Fakat ruhu anlatamazlar. Geri insanlarda ruhu yahut
da tabiat mutlaklatrma baka bir gerei inkar etme
eilimi mevcuttur, fakat felsefi manada bir ynelme, fiili
durumda kalr ve drt gereklik sahas'.nn egzistansn tanr. Bunlar bir birlje getirilemezler - hatta anorganik
varolular bile.Bir birliin noksanl, teknik ilerde, terbiyede ve
politikada da grlr; her yerde alinaz hudutlarla karlar, insan. Jaspers bunu bir hekimin, bir hastaya kar hibir zaman baanya ulamayan eitli tutumlaryla
karlatrr. Sonra tabii ilimIerin mana ve deerini ara
tran; onlara kar yaplan eletirileri takip eder.' Sonra
da manevi ilimIeri ve ilimIerin: tasnifin imtihana eker.
15

FELSEFEYE GiR

Grlyor, ki her ilim tasnifi nisbidir, ve gerek bir tasnif olmak iste:rlerse iflas ederler. Dnya kendi iinde
kapal deildir. nk kendi iinde bir temeli yoktur. O
halde, ilimIerin yardmyla d\inyada bir yn bulmak imkanszdr.

Kendi kendine kapal felsefi ynelmeler, p.ozitivizm,


idealizm iin de ayn eyler geerlidir. Pozitivizm, mekanik dncenin ve zaruri ilmin mutlaklatrlmasdr;
o kendini anlayamaz. Pozitivist hayat, pozitivist adan
imkansz olan mmkn klmak istedii iin, imkansz
dr. dealizm de tek ynldr. Her ikisi de var olann ne
olduu sorusuna cevap verirler; btn ve genel; Egzistans' inkar edip ve ferdi bir nesne gibi ele alyorlar.
Onlar iin varlk isbatlanm veisbat edilirler bir ey
dir. Dnyaya ynelme herkes iin geerli bir dnya tasavvurunun imkanszln gsterir.
Fakat bunlarn baarszl, egzistansiyel ielsefeye
hizmet eder. Baarszlklarn grnce, iki yol kar nmze: Ya otorite ve vahye geri dnmek, yahut da felsefi bamszla doru ilerlemek. Din ve felsefe arasnda
ki ztlk, felsefi ve teolojik dncede ak bir gerginlie ular. Her ikisi de bir inancn izah olarak hibir geerli bilgi ortaya koyamazlar. Fakat onlardan birini semek zorundadr insan: Ya kendisini otoritenin kollarna
atacak yahut da var-olu, tehlikeyi kendi zerinealacak.
Felsefe ve din arasnda bir mcadele var. Fakat gerek
felsefe ve gerek din, birbirini anlamasalar da, birbirine
sayg gsterirler.

Egzistans
Mitoloji dilindeki ruha-, felsefe dilinde egzistans"
denir. Egzistans, btn dnya-varlnn karsnda duran bir varlktr. Var deildir, fakat var olabilirve var
16

EGZSTANS FELSEFES VE JASP~RS,


olmaldr.

Bu varlk, benim; kendirnin objesi oln1adffi


mddete. Egzistans dnya-varlnn orta~ndan krl
masdr ve daima faaliyettedir. nsan bir krlmayla hudut durumlarda (lm, ztrap, sava ve su), tarihi uurda, hrriyet iinde ve komnikasyonda karlar. Egzistans'n dnerek bir kanaata varmas, Egzistans aydn-.
lannasdr. Fakat byle bir aydnlanmann 'd~nme vastas zel bir karaktere sahip olmak gerekir, nk egzistans bir konu deildir: Ne olduunu kendim syleyemem hibir zaman. Dnce hibir zaman egzistans~
kavrayamaz, nk kendi faaliyet halindedir. Dnce
egzistansn bir parasdr, onu dnrken kendini da
alyor, btnlk bozuluyor. Bu bakmdan egzistans, fikir
olarak anlatlamaz, farkna varldnda yaanr.
Egzistans aydnlanmasnn metodlar unlardr: Sadece boluun kald hududa kadar gitmek, psikolojik,
lojik ve metafizik dillerde objektifleme, nihayet husus
bir genelin dnlmesi. Sonuncuyla egzistans sallant
da brakan bir dil kurulur, ve egzistansn formal bir e
mas cizilir
.
.
Egzistans byle e ma ve kategorilerle de anlatlamaz, ka.ideye sokulamaz, nk tarihidir. Mene'iyle vardr, hrdr; burada olmak, karar vermek, demektir. Egzistans kat bir ey deildir, zaman iinde kendini muhafaza eder. Herhangi bir kavrama tekabl eden gerek
yoktur onda, karar verecei anda kaytsz artszlk s
te":". imdi karar verir, fakat istikba' in karar yoktur.'
Egzistans; objektif, llebilir, denenebilir ve herkes iin
geerli bir ey deildir, kendi mene'inde hrdr. Her
egzistansn
kendi zaman var; sramalar ve yeniden
;neydana gelebilme imkanlarn iinde tar.
J aspers'in eitli egzistans tarifleri iinde, aadaki
17

F: 2

FELSEFEYE GR

en uygun olan gibi grnyor; Egzistans hibir zaman


obje olmayan ey, kendisiyle dndm ve faaliyette
bulunduum mene, ki, onun zerine konuurum, gene
de kesin bir bilgl edinemem; egzistans kendisi ve transandansyla mnasebett olan eydir.
Fakat egzistans bir s'bjektiflik olarak almak, tehlikeli bir yanlma olurdu, Gerekte obje-olma ile ben-ol-_
mn varlk dairesinde krlmasndadr. u, ayrmn br
yamdr: Felsefe yaparak obj~ktiflik ve sbjektiflik mesele yaplr. Egzistans iki tarafa doru yklenir; objektif olana ve sbjektif olana. Felsefe yapmak, burada, yeni bir objektiflie ulaabilmek demektir.
Eer egzistans daha kesin anlamak istersek, egzistansn da kendisi demek olan komnikasyonu, tarihilii
ve hrriyeti akla kavuturmak lazm.

Komnikasyon
Egzistans geri kendi kendine oluur, fakat sadece
kendi kendine ve kendiyle deil: Eg~istans kendi uuru
na vakf komnikasyon olarak vardr, ben daima komnikasyon iindeyim. J aspers, insann .var-olu olarak ilerinde egziste ettii birok var-olu komnikasyonlar.
ortaya koyar. Hepsinin hudutlar var, ve btn bu hudutlarn tesinde egzistansiyel komnikasyon bulunur.
Bu benin kendisi olarak gereklemesi ve huruc etmesidir. Bu durumda bizzat kendimiz, bizzat ke:..dimiz iin
karlkl yaratma halindeyiz. Komnikasyon, sevgi dolu
br Savatr. Egzistans bu sevgi iinde ta:'.. ,. bir akla
erimek iin savar. Fakat bu savan husus bir yan
var: stnlk ve galibiyet istenmez; herkes her eyi karsndakinin tasarrufuna verir. Sevgi, komnikasyon deil, fakat onun kaynadr; egzistansiyel kemnikasyon
18

EGzSTANS FELSEFES VE JASPERS

olmadan, sevgi phelidir. Komnikasyoh kesintiye u


ramad mddete,
koml.l1ikasyonun sevgi dolu sava
sona ermez. Komnikasyon" hilikten ortaya kmak demektir..
Komnikasyon, hakimivo-t halinde ve hizmet ederken (sadakat ~e iyilik, a~ak gnlllk ve sorumluluk)
evremizde, eer kont ~anlar birbirini dinler lerse ta:,t
:'llada, kendi kendini mutlaklatrmayan politika evresinde grlebilir hale gelir. Felsef~de komnikasyon bilhassa mhim bir roloynar. Jaspers, ana eserine girite,
y le der: Yalnzlktan deil, komnikasyondan hareket
ederek felsefe yapyoruz. Bizim iin k noktas udur:
nsan, insan~n karsnda fert olarak nasldr ve nasl hareket eder? Komnikasyonsuz felsefe yaplamaz. Bir
dnce, felsefe bakmndan, dncenin gidii,
komnikasyon icab ettirdii lde hakikattir. Felsefi hakikatin mene'i ve gerei komnikasyondadl'. Temel aydnlarir. Felsefe yapma, kendi asndan komnikasyona
kk salm egzistansn bir aktdr. Bu byle olunca, felsefesisteni olarak, hibir kesin hakikat yoktur, . nk
sre beyunca kendi kel)dimiz olunca, hakikat, sistemi
alteder ve ancak zaman ve srecin kalkt gnlerin sonunda gerekleebilir.

Durum ve tarihllik
~gzistans

daima bir durum iindedir. Durum deyince, Jaspers, onun iinde onunla ilgilenen bir sjeyi anlar. Durum sre iin bir ereve: veya oyun sahasdr.
Durumlar deitirilebilir veya onlara yan izilebilir, fakat mutlak durumlar da var. Bunlar, deitirmemize imkan olmayan, kesin, karlatmzda iflasa uradmz
hudut durumlardr. Bu durumlar bilinemez, hissedilir.
19

FELSEFE YE GR

Bu durumlar On ardr: lm, ztrap, sava ve su. Hudut d:urumlara, bizde mmkn egzistarisn var lamas suretiyle reaksiyon gsterebiliriz. Hudut durumlarn iine
ak gzlerle girdiimizde, bizzat, biz, oluruz. Egzistansn
btnnn gereklemesi ancak bir hudut durumda
mmkndr. Baka trl ifadE: edilmek gerekirse, gerek egzistans konumaya son veren tarihi gerekliktir.
nk egzistans, tarihiliktir. Tarihilikte, .uururnun
ikilii' aydnla kar: Ancak, zaman var-oluuyuffi,
f-:.
kat zamana ait deilim. Fakat bu iki grn, egzistansiyel uurda mene'ce ayndr. Tarihilik v~r-olu ve egzistans, zaruret ve hrriyetin birliidir (bir oluudur).
Mutlak zaruret olduu kadar, engelsiz hrriyet de tarihi
uurda ortadan kaldrlmtr. Var~olu olarak var olmasaydIr. . , egzistans hibir eydi; fakat ben hibir eydim,
eer egzistans olarak var olmasaydm. Bunda! ~'.01ay tarihilik zaman ve ebednin birliidir. Bu manad~. egzistans ne zamanllk ve de zamanszlktr, birbirinin iinde birdir. Egzistansn bu karakteri anda zuhur. eder:
Bu zamana ait oluY.n ve zamanszlin zdei, mevcu t
ann ebedi imdiye kk salmasdr.
Tarihi uurda hibir zaman' genel deil, ferdi varln kavranld aydnlanf . NetLe )larak tarihilik dnlemez. Fakat bundan dolay da tarihtlik akl d
dr denHemez, nk mutlak tarihi olan, tamamiyle pozitif olduu halde, akl d biraz- negatiftir. Egzistans u
urunun taycs, hudut deil, kaynak; kalnt deil,
mene'dir.

Hrriyet ve su
Egzistans hrriyettir. Bu hrriyet determinizm ve
en determinizm meselesi olarak ok baka bir sahadadr.
20

EGZSTANS FELSEFES. VE JASPERS

nk bu her ikisi de objektif varl. tn varln yerine alyor ve bu yolla hrriyetle a .. y ediyorlar. Egzistansiyel hrriyet objektif deildir, :. e isbat ne de inkar
edilebilir. Ne bilgi, ne keyfilik,
de kanunla ayn manadadr; gene de bilgisiz keyfilik olmadan ve kanunsuz
hibir hrriyet yoktur. Hrriyetimin, egzistansiyel seimde, yani kendi kendim olma kararmda, farkna vannm.
Hrriyet egzistansla zde olduundan, anlalmas imkanszdr. Her ikisini de dnerek deil, egziste ederek farkn'.. varrm. Bunun iin hrriyet zarfiri olu ile

keyfiliin zd bir Iii olarak ortaya kar. Semek suretiyle, setiime balanrm, yaarm ve neticelerinden
de sorumluyum. Bu tecrbi gerekIere bakarak balan~
mayla .bir deildir, seim annda kendini yaratarak ba
lanmadr. Bundan u netice kar: Nasl var-olu olma-o
dan hrriyet olmazsa, mutlak hrriyet de yoktur.
Kendirnin hr olduuma kani isem, kendimi sulu
bilirim. Su hrriyetin .Yabancs deildir: Hrriyetimin
iinde ve hr-oluUIn vastasiyle vardr. nk bir faaliyet iinde yayoruz, bu faaliyet yegane sebebidir onun.
Yaamak iin faaliyet gstermek ve isternek zorundaym.
Faaliyetsizlik te bir faaliyettir aslnda, seim ve faaliyetimle bir olan yani dier bir imkan yakalarm. Fakat dierleri insanlardr. Var-oluumla, yani egziste eden insann kararyla su ilerim. Bu su, olmaya devam eden
her egzistansn hakl oluunu yere vurur. Bu mene'den
gelen su, dierlerini malveder. Bu, reddedilemez, bu
egzistansn kendisidir.

ne

Transandans
Var-olu dayanakszdr
sonuz

bir kifayetsizliktir.

ve paramparadr; egzistans
Egzistans ya trasandansa da21

FELSEFE YE GR

veya yoktur. Hrriyet olarak "varlk veya


mevcut-varlk bir" varlktr, fakat var~n kendisi deil
dir. Gercek varlk transandanstr. Transandans mutlak surette konu ddr ve gizlidir. Ondan bahseden metafizik de
sembollerle urar. Dncesini mantki" olarak yanyaria
getirir. Varlk ve yoklul~, daima nb~tlee ona dner. Metafizik konu
olaraktransandans, birbiriyle durmadan m...
cadele eden mi.t, teoloj~ ~e felsefede ort.aya kar. Fakat
metafiziin gerek metodu yoldan birini takip etmektir: ekli srama, egzistansiyel ilgiler ve ifre yazlarn
okuma yolu.
ekli sramada var-olu ~ategorilert deil, egzistan.:,n kendisi de srar. Geri tany kii olarak dnmek
ten kanlamaz, fakat tanr, phesiz gizlidir.
Transandansa kar egzistansiyel ilgiler unlardr:
Egzistansn direnme ve teslimiyeti, d ve k, gnn
kanunu ve karanla tutku, birin 've oun zenginlii. I
giler arasnda her iki kanunun retisi de mehur oldu.
Varlmz, var-olu iinde J.l-:i kuvvete ekilir grnyor:
Gnn kanunu tanzim eder, aydnlk ve ~adakat talep
eder, dnyada gereklemek ister. Geceye tutku, kendi
kendini dnyada harabe ye evirmek isteyen bir baskdr;
her nizarn paralar, karanlk doludur, t~melini dnyaya
ballkta, ve rkta bulur. fadesi erotiktir. ki dnya birbiriyle temastadr, fakat hibir egzistansta icra edilemezler. oun ve birin teorisinde, Jaspers yeniden birliin
veya say okluunun tatbikiyle tanrya iaret eder. Transandans, br-olandr. Tanrya kiiIik atfedilemez, nk
kii dier kiilerle vardr, fakat tanrnn benzeri yok. Bu
fikirleriyle Jaspers, Eflatun'un sadk bir talebesidir. Tanrs, gizli, tannmaz,
her kategorinin stnde bir tektir.
Transandanstr, fakat ayn zamanda var-oluun ve egzis-

yanarak

vardr

22

,"

EGZSTANS FELSEFESi VE JASPERS


tansn

iindedir. Jaspers'in
izler tasr
... .
releri

okumak

ifreler

teorisi de Eflatun'dan

ve iflas

Metafiziin

en mhim metodu, ifrelerin okunmas


dr. ifre transandans imdiye, gznne getiren va~l}k
tr, byle olmazsa, transandans obje ve sje varlk olurdu. ifrede, sembololanla, sembolletirilmi olann ayrl
mas imkanszdr; ok manal olarak kalr daima.
ifre

olmayan hibir ey yoktur. Btn var-olu, tabiat ve tarih, balbana uur; bizzat insann kendisi, tabiat ve dnya ile birlii, hrriyeti transandansn ifrele
ri olabilirler. ifreleri, okumann dili, bir sanattr. Felsefi speklasyon da, bir ifre okumadr. Tanr isbaUar da
speklatif ifre okumalardr, kaynaklar egzistansn uu
rundadr. Fakat transand:ans, hibir zaman isbat edilmez,
ondan emin olunur. Transandansn nemli ifresi, varoluun kaybolmasdr. flasta, varlk.

Tecrbe bize retir: flas, en son olandr; her ey


iflas eder. Fakat insann durumlarnda iflas eden, egzistansn kendisidir. Gerek ve gerek olmayan iflas vardr.
Eer insan iflas ve bilhassa her eyin sonunun gelmesini isterse, bu, gerek olmayan iflastr. Gerek iflas, mahvolacan bile bile, cesaretle, var-oluta devamn isteyerek, bir dnya kurarken vaki olur. Bu gerek iflas, ebedilemedir ve varln ifreleri olabilir.
flas zaruridir. Eer hrriyet varsa, geerlilik ve devamllk bir yerde sona erer, krlabilir. Hrriyet, tabiatla ve tabiata kar varsa, hrriye,t veya var-olu olarak
krlmak zorundadr, ifrenin okunmas ancak, her eyin,
her bilgi ve felsefe.nin iflasnda mmkndr. Jaspers, her

23

FELSEFEYE GR
..

sonlunun iflasn yegane gerek varlk olan tanrnn tasdiki olarak grmek istiyor. Bu, toptan bir bakla grlebilir. Onun iin de Jaspers felsefesinin esas udur: Fel:sefe, lmeyi renmek demektir. Parola yle seslenir:
flas ederken tanry renmek .
I. M. B04:benski

24

FELSEFEYE GRS.,.

Felsefe nedir

Felsefenin ne olduu ve deerimnakaaldr. Ondan ya fevkalade anahtarlar beklenir, yahut da konusuz


dnce olarak bir tarafa braklr;
ya nadir insanlarn
deerli gayreti olarak rkerek baklr, yahut da hayallerden ibaret lzumsuz bir drlt olarak kcmsenir. Ya
herkesi alakadar eden ve bunun iin de esasnda basi, ve
herkes t.arafndan anlalmak zorunda olan, yahut da
megulolunmas bouna olacak kadar zor bir eyolarak
. kabul edilir. Felsefe ad altnda ortaya kanlar, bize gerekte :birbirine zt hij.kmler getirirler.
lme inanan bir insan iin en kts, felsefenin insann bilip sahip olabilecei, herkes iin geerli neticelerinin olmaydr. limler, sahalarnda zaruri, herkes tarafndan kabul edilen kat'i neticelere sahip olduklar halde,
felsefe binlerce senelik gayretlere ramen, buna ulaa
mad. uras inkar edilemez: Felsefede, herkes tarafn
dan kabul edilmekten doan bir birlik yok. Zaruri sebep
lerden dolay herkes tarafndan kabul edilen ey, ilmi bir
bilgi olmutur, artk felsefenin deil bilinebilenin husus i
bir sahasna girer.
Felsefi dncenin ilimler gibi, bir ilerleme sreci
karak~eri de yok. Yunanl hekim Hipokrates'ten muhakkak i1er~yiz. Fakat Eflatun'a nazaran daha ileride olduu
muzu syleyemeyiz. Kulland bilgilerin materyalinde
ileriyiz. Felsefe yapmada ise henz belki ona ulaama
dk. Felsefenin her eklinin, bilimlerden farkl olarak, her
kes tarafndan kabul edilir olmaya ehemmiyet vermeme.

27

FELSEFEYE GiR

si, onun tabiatnda bulunur. Felsefede elde edilen vuzuh,


ilimdeki gibi, her akl iin ayn deildir, baarya eriil~
diinde insann btn mahiyetine tekabl eden bir kanaattr. lmi bilgiler, herkesin bilmesi asla zaruri olmayan tek tek konulara ul'atklar halde, felsefede insan
insan olarak ilgilendiren varln btn, nn dt
yeri her ilmi bilgiden daha derin qydnlatan, kavrayan hakikat bahis konusudur. Geri zerinde allp ortaya konulan felsefe, ilimIere baldr, ilimieri o ada
ilerlemi durumlaryla gznne alr. Fakat felsefenin
manasnnbaka bir menei var. O, insanlarn uyandk
lar yerde her ilmin nnde ortaya kar.
Bu ilimsiz felsefeyi, dikkate deer baz grntleri
ile ele alalm:
. Felsefi meselelerde herkes, kendini hkm vermeye muktedir grr. ilimIerde,. ,renme, tahsil ve metod
anlamann art olarak kabul edildii halde, felsefeye gelince, zaten iin iinde bulunulduu, konumaya kat:ihnabilecei iddias ykselir. nsan oluumuz, kendi kaderimiz ve kendi hayat tecrbemiz yeterli art olarak kabul
edilir.
Felsefenin herkese ak olmas talebi kabul edilmelidir. Ama felsefe adamlarnn takip ettikleri en kark
felsefe yollar, ancak varln. ve bizzat kendilerinin nasl
aydnla erieceklerini tayin edecek olan insan olma r
mana dkldklerinde manaldr lar.
2. Felsefi dnce, her zaman mene'den hareket etmelidir. Felsefi dnceyi her fert bizzat yaamak zorundadr.

ocuklarn sorular, insann -aslnda

bu ekilde men-'
e'den hareket ederek dndne dair bir iarettir. n
sann ocuk
azndan man~ bakmndan felsefe yapma28

FELSEFE NEDR
nn

derinliklerine inen szleri iittii hi de nadir deildir.


Bir ocuk hayretler iinde, daima bir bakas olduumu
dnmeye gayret ediyorum, ama gene de daima benim
diyor. Bu ocuk, btn kesinlii ile bir mene', kendi kenqinin uuruna ermekle varlk uuruna temas ediyor. Ben
olmann, bu hibir eyle izah edilerniyenin bilmecesi nnde hayrete dyor. Soru sorarak, bu hududun nnde duruyor.
,
Bir baka ocuk, yaratl hikayesini duyar: Balan
gta tanr, gk ve yeri yaratt ... , ve hemen arkasndan
sor~r: O hal~e, balangtan nce ne vard?
~u ocuk
ardarda sormann sonsuzluunu, akln duramayn
reniyor, zira kendisi iin nihai cevap mmkn deildir ..
Bir baka ocuk, bir gezintide, perilerin geceleri dans
ettiklerinden bahsedilen bir ormann karsnda masal
anlattrr ... Fakat byle eyler yok . ite. Bir baka sefer, gereklerden bahsedilir, gnein hareketi incelenir
. ve gnein mi hareket ettii, yoksa dnyann n dnd sorusu ortaya atlr ve dnyann kre eklinde olduunu ve kendi etrafnda dndn isbat eden deliller getirilir. ocuk, bu asla doru deildir. der ve yere ayan vurur. Dnya duruyor ite! Ben ne g""rsem, ona
inanrm. Bunun zerine o halde, tanpya da m inanmyorsun, onu da grmyorsun? denir. ocuk tereddt
eder ve sonra kararl SYIE~T: Eer tanr olmasayd, biz
de olmazdk. Bu 'ocuk, var-olu mucizesi tarafndan yakalanmtr: Kendiliinden var deildir. Ve sorular arasndaki fqrk anlar:
Acaba yeryzndeki herhangi bir
nesne mi, yoksa varlk ve btnyle kendi var-oluumuz
mu bahis konusudur?
Baka bir ocuk, ziyaret iin gittii evin merdivenlerini karken, birdenbire nasl her eyin sanki daha nlt.

29

FELSEFEYE GR

ce

yokmu

varr.

gibi

bakalatnn,

geip

gittiinin farkna

Faka~

biraz da kalc eyler olmak zorundadr.


imdi teyzemi ziyaret in, merdivenleri ktm hat
rmda tutmak istiyorum. Evrensel geicilik hakkndaki
hayret ve rknt, kendine bo yere bir k yolu ar
yor. Toplayabilen, zengin bir ocuk felsefesinden bahsedebilirdi. ocuklarn bunu, daha nce ailelerinden yahut
bakalarndan iittikleri itiraz!. asla ciddi dnceler' arasna giremez. Bu, ocuklarn sonradan felsefe yapamya
caklar ve byle ifadelerin tesadfi olduu iddias da bir
gerei grmek istemiyor. ocuklar, ekseriya gelime esnasnda kaybettikleri bir dehaya sahiptirler. Sanki senelerle birlikte trelerin ve fikirlerin, rtlerin ve sorusuz:1- klarn mahbesine giriyor ve ocuun serbestliini kaybediyoruz. ocuk henz kendine y~elmi ve hayata ak- .
tr, kaybolup gideni duyar, grr ve sorar. Bir an' kendisine alan kaybeder ve bykler sonra ona, vaktiyle
sylediklerinden ve sorduklanl'l:dan bahsederlerse, a-

..

rr.

3. nsann kendi mene'inden hareket ederek felsefe


yapmas, ruh hastalarnda da grlr. rtillerin kskac
nn zld ve bizi yakalayp tutan hakikatin konuur
gibi olduu anlar nadirdir. Ressam Van Gogh ve air Hlderlin gibileri mstesna, baz ruh hastalklarnn balan
gcn, ekil ve dillerinin uygun olmay yznden, ney
danar- klar, objektif bir deer tamayan sarsc cinsten 'metafizik ilhamlarla dolu ifadelertakip eder. Fakat,
o anda yannda olanlar, altnda hayatmz srdrd
mz rtlerden birinin yrtld intibana varmaktan
kurtulamazlar. Tam uyanklkta tekrar . kaybedilen ve ar:"
tk bir daha nfuz edilemiyecei anlalan korkun~ derin
manalarn tecrbesi,
baz shhatli insanlarca da bilinir.
30

FELSEFE NEDR
u cmlelin

derin bir manas var: Doruyu deliler ve


ocuklardan dinle. Fakat byk filozoflara borlu olduumuz yaratc mene'-olu burada deil, pervaszlklar
ve bamszlklar ile nadir byk ruhlar olarak asrlar
iinde boy gsteren teklerdedir.
4. Felsefe hepimiz iin kanlmaz bir eydir, bunun
iin de efkar- umumiyede, ata szlerinde, sk. sk geen
felsefi deyimlerde, aydnlanma a dilinde olduu gibi,
hakim kanaatlarda, siyas grlerde, her eyden nce
mitlerde, her zaman karmzdadr. Felsefeyi reddeden
farkna varmadan felsefe yapyor demektir.
O halde, bu kadar evrensel ve bu kadar eitli ekillerde grlen felsefe nedir?
.
\ Yunanca philosoph kelimesi, sophos kelimesinin ::. :'..
dn tekil etmitir. Bir bilgiye sahip olduu iin, kendine bilgin diyenden farkl olarak, bilgiyi seven. demektir.
Kelimenin bu ma?as, bugne kadar srp gelmitir. Felsefenin mahiyeti, domatizm, yani kesin, son szn sylemi retici bir bilgi tarafndan ihanete uram olsa
da, hakikati aramaktr. Felsefe, yolda olmak demektir.
Sorular)
cevaplarndan daha nemlidir.
Ve her cevap,
:y~ni bir soruya evrili~. Yolda olmak, insann zaman iindeki kaderi, kendine tatmin imkann, yksek anlarda da
bir kema1i gizler. Bu asla, bilmi almada, cmle ve bilgilerde deil, bizzat var la alan insann tarihi gerekle
mesindedir. Her seferinde bir insann bahis konusu olduu durumda gerei kazanabilme, felsefenin manasdr.
Arayarak yolda olmak yahut ann kemal ve huzurunu bulmak. Bunlar asla felsefenin tarifi deildirler. 0, bir
hkmden hareket ederek baka bir hkme varmak iin.
bir va s ta deildir. Her felsefe, kendini, ortaya kmas ile
tarif eder. Felsefenin ne olduunu denemek gerek.
hal-

31

FELSEFEYE GR

felsefe, canl dncenin yaa.nmas ve bu d-ncelerde kendini bulma, yahut i ve onun zerinde konumadr.
Ancak, nefis tecrbesinden geerek felsefede
kar karya olduumuz eyi idrak edebiliriz.
Felsefenin manasndan, baka ekillerde de bahsede- .
biliriz. Hibir ekil, bu ~.nay bitirip sonuna kadar izah
eden1ez ve kendini yegane olarak gsteremez. Eski a
dan duyarz: Felsefe, ilahi ve insa i eylerin, olmakta-olann olmakta-olan olarak bilgisi, erdemin dnen gayreti, ilahi olana benzeme ve nihayet kaplayc yn ile btn ilimIerin' ilmi, sanatlarn sanat, bir tek sahaya ynel-
mi tek ilimdir.
Bugn felsefeden belki aadaki ekillerde bahsedilebilir:
- Gerei mene'inden seyretmek.
- Gerei, dnerek kendi tecrbelerine. bakarak
nasl paylatm nazara alarak kavramak.
- epeevre kaplayann btn geniliine kendimizi
amak.
- Hakikatin her manasyla, sevgiye dayanan bir mcadelede insanlar arasnda da.komnikasyona cesaret etmek. Akl salim ve srarla en yabancnn, hatta kendi baarszlnn karsnda dahi uyank tutmak.
Felsefe insan bizzat kendi yapan, onu hakikate ortak eden teksifidir.
'
Her ne kadar felsefe herkesi, hatta ocuu bile basit
ve messir dnceler halinde harekete geirebilirse de,
zerinde uurlu bir ekild~ uramak, hi bir zaman t-o
kenmeyen, ve her zaman kendini tekrarlayan, daima hal-i
hazr olarak kendini gerekleti;en bir vazifedir. Bu vazife uuru, insanlar insan kaldka, hangi ekilde olursa
de

ksaca

:lsun, uyank olacaktr.

32

FELSEFE NEDR

Felsefe, yalnz bugn hcuma uramad, ve btUn'ijyle lzumsuz ve zararldr diye, reddedilmedi. Felsefe" n
in vardr, tehlike an,nda bize 'Yardm~ olmadktan sOo-'
ml

Kilisemn otoriter dnce

tarz,

bamsz

felsefeyi,
bizi' tanrdan uzakatrd, dllyevilie gtrd, - hi:..
likle ruh; ifsat ettii i,jp ~.tledi. ..Politik tot~liter d-'
:nce, u ekilde ith am etti: Filozoflar, sadece kainat:
baka. baka izah ettiler, fakat nemli olan, onun dei
tirilmesidir. ki dnce tarz da felsefeyi tehlikeli grd, nk felsefe nizarn paralyor, ruhu bamszlJ;a dolaysyla isyan ve bakaldrmaya aryor.
Vahiy yolu
ile varl bildirilen t;::p.;r.: tarafpdan . aydnlatlm b~r
taraf, yahuther eyi kendisi iin talep' eden allahsz bir
kuvvet, ikisi de felsefeyi yok durumuria getirmek lstiygr....
lar.
" '\,.""4; ,'.

, . .,:'

."

. .Buna felsefenin skmedii insan yaayndan gelen


faydahllt ls de ilave edilebilir. Yunan filozoflarnn
en eskiS" olarak kabul edilen Tales'i, yldzl ikyzn
tetkik ederken, kuyuya dt esnada gren bir ~ka4n,'
burnuriun dibinde, bu ,kadar beceriksiz olduun'~ halde,
neden en uza ariyorsun? diye glmt.
'
u halde :felsefe, kendini hakl karmal.; m.k~nsz

bir ey bu. nk 0, fayda11 ynnden hakl' d~ildii.


Felsefe, herhangi -birmaksad gerekletirme endies~n
den, faydal ve yar~r1 ... olmak dncesinden, uzak, insann meselesi olarak srdrlecek ve i,nsan' Yetadka gerekleecek. Kar ~uvvetler bile, k~ndi1erine felsefenin
yerini tu~an, fakat' arzu edilen bir tesirin artlar iinde
olan, gayeye bal dnce yaplarn~ ortaya karmak ve
bizzat kendi manalarin dnmek z,orunda' olduklarndan,
. 33

F: 3

FELSEFEYE GR

fe1sefeye bo veremezler. Marksizm, fai~m gibi. Bu dnce rgtleri de felsefenin


kanlmazlna
ahitlik
ederler. Felsefe daima vardr.
~~~.fe mcadele edemez, varln isbat1ayamaz, fakat kendin anlatr. tham edilirse kar koymaz, dinlenirse de bir zafer gsterisi y~pmaz. Aslnda, insanln
hepsini birbirine balayan bir-oluta yaar.
,
Felsefe, byk uslup ve sistem kompozisyonu iinde
yirmibe asrdr batda, in' de ve Hindistan'da yayor.
Felsefe yapmamn eitlilii ve birbirini darda brakan
hct!{il!~t iddialar, aslnda birinin gerekliini,. yani vasta
olarak kullanmak zere, kimsenin sahip olmad' ve her
zaman en ciddi gayretleri ereveledii ge:.:-eini, engelleyemezler:
Ebedi bir felsefe, philosophia perennis. Eer
.
aydnlk bir uurla ve ak dnmek istiyorsak, dnmzn bu tarihi temeline ynelmiiz demektir.
'

34

Felsefenin

mene'leri

"Metodlu dnce olarak felsefe tarihinin balangc,


2500 sene ncelerinekadar gider, efsanevi dnce olarak
daha ncelere.
Balang, mene'den baka bir ey. Balang tarihidir ve sonrakilere daha nceden yaplm fikir almala
r yoluyla oalmaya dev~m eden bit yn nazariye getirir. Fakat mene' her zaman iin felsefe yapmay tahrik
eden bir kaynaktr. Mene' vastasyla her ada felsefe
'belirlenir, eski felsefe anlalr.
Mene'-olu, ok ynldr. armay soru ve bilgi, bilinenden pheyi tenkidi aratrma ve belirnik, nsann
sarsntsnn ve kayboluculuununuuruna ermesini kendisi problemi takip eder. nce bu moHfi gzden gei-relim:
L Eflatun, felsefenin mene'i amadr' diyordu.
Gzlerimiz bize yldzlarn, gnein ve gk kubbenin mahedesi imkann verir. By.le bir mahede, bizi kainatn aratrlmasna sevkeder. Bu bize, tanrnn lmllere bahettii en byk eyi, felsefeyi, getirdi.' Aristo'ya
gre insanlar fel.::e~e yapmaya sriikleyen, hayranlktr:
nsanlar, nce keniilerine arpan yabanc eylere hayretle baktlar, $onra yava yava devam ettiler ve ayn, gnein, yldzlarn deimelerini ve kainatn nasl tekevvn
ettiini sordular.
Hayranlk grenmeye sevkeder. H~yranlkta bilgisizliimin uuruna varrm. Bilgiy 'arar~, fakat bizzat bilgi iin, herhangi a4i bi~ ~J:ltjya iin :leil.
35

FELsEFEYE GR

Felsefe yapma, h'U',at. gai~elerineba11ktan bir' uyan gibidir. Uyan, ~yay~,ge 've' dnyaya btn bunlarn neolduu, btn bunlarn nereden geldii sorularyla, . menfaa.ta 'dayanmayan bir mahedede
yaanr.
Bunlar, cevaplar hibirfayda getirmeyen, fakat cevaplandrlmalaryla tatmin olduumuz sorulardr.
2. Olmakta olann bilinmesiyle, h~yr~nl:mn ve
aknlmn tat,:rr~,il!ie ulat:rr; anda, ~uphe kendim
gsterir. Geri bir' yn bilgiler elde ediiIllitir~ fakat tenkid szgecinden geirince, hibir ey bellideildir. DuyularmlZn alglar, duyu, organlarmzla snrlanm ve
aldatcdrlar, . hi deilse, ~ kendi . dnda, alg11a~adan
uzak, bizza~ kendisi~olana tekabl etmiyorlar. Dndk
lerimiz insan-aklrnza gredirler, 9~lmesi .g .elikiler
iinde gerekleirler.' Felsefeyaparak, jpheyi yakalarm
ve onu radikal srdrmeyi denerim, fakat ne hibir eyi
yrrl~te grmek istemeyen ve asla bir adm ilerlemeyen reddetme arzusuyla, ne de phegtrmeyen ve her
tenkide dayanabile~e!t kesinlik nedi~' ohal~e? sorusuyla.
Descartes'in' rrt~hur emiesi, dnyorum, o halde
varm. lt DeSeartes, her eyden phe etse 'de, kesin idi;
nk bilgimde farkna varrriad~n yanlm olmam, var
olmam hususunda da' beni yanltmaz.
, . phe, metodlu, phe olarak her bilginin tenkidi
tahldki olur! Bundan dolay, racikal phe olmadan, fel
sefe mmkn deildir. Fakat, nemli olan, phe yoluyla
emin-oluun temellnin nerede ve nasl kazanlaeadr.
3:' Akla giden yolu gsteren ph~ sayesinde, dnyadaki nesnelerin bilinmesine kendimi vermekle, .~ese.
lenin zerin~eyim, kendimi, \gayelerimi, mutlul~umu, .
salmi' dnmyorum. Daha ziyade bu bilgilerin elde
edilmesiyle kendimi unutmuum, memnunum.
36

FELSEF-ENN MENE'~:E.~i
Ee~, . kendi

-durumumda kendirnin

uuruna varrsam,

,bu baka bir eydir.


Stoac Epiktet,
felsefenin mene'i kendi, zaaf ve
kudretsizliimizin ortaya kmasdr diyordu. aresizlik
annQ~ k~.dimenas, yardm edebilirim? Cevab yley
di: Kudr~tlm dahjlinde olmayan ey leri" kendi zaruretleri iinde kendim iin nemsiz, addederim, buna karlk,
elimde olanlar, yani tasavvurlarinn tarz ve m-l..tevas
n dnce yoluyla akla ve ltrriyete kavutururum.~
nsan durupumuzu ele alalm. Birtakm durumla,-
dayz. Durumlar d~jir, frsatl~r ,ortaya kar, ,karlr
larsa, bir dahageri dnmeler. Eu durumun deim~sine
gayret edebilirim. ,Fakat kendi mahiyetleri iinde -kalan
durumlar da vardr, anlk grnleri" baka ve her eyi
yenenkuvvetleri rtl de olsa: lmeye, ztrap' ekme
ye, mcadele etmey'~ mahkumum, tesadfn hakimiyeti
altnd~ym, durmadan kendini stl~lu,buluyor" ztrap ekiyor~r. Var-oluumuzun bu durumlarna snr-durum-,
lar adn veriyoruz. Bunlar, kapkur~ulamadmz~ de-o
itiremed:iimiz durumlardr. Hayret ve pheden sonra, bu hudut-durunlarnfarkna vanimas,ielseenin:de
rin rrene'idir. Alelade v~r-oluta onlardan kanr, gz~rimiz kapal, sank(~nla~ yokn.u gibi yaarz. lecei
mizi, sulu oluumuzu,. tesadfe 'k rban olmuluumuzu
unuturuz. u ha:Ide iimiz, var-olu ilgilerimiz tarafn:"
dan tahrik edilen plan ve h:areket tarzmzIa tepki gsterdiimiz ve kendi menfaatlerimize g~e deitirebilecei
miz durumlardr. Fakat snr-durumlara, grernemezlikten gelme, yahut da, eer, durumu gerekten kavram
sak, mitsizlik ve yeniden yapma eklinde tepki .gsteririz: Varlk uu~umuzun bir deiiminde bizzat kendimiz
olacaz.

37

FELSEFE~.T!: G fRi

nsan oluuIIluzu bir baka ekilde, btn dnya oluun bir gvenilmezlii olarak aklyalm.
Meselesizlik, dnyay alelade bir varlk olarak ka-

bul eder, mutlu durumlarrp.zda dnyay btn gcmzle kut1arz~ sorusuz sualsiz' gvenimiz vardr. u anda,
oluumuzdan /baka bir ey tanmayz. Acl iken, gsz
olduumuzda, aresizlik anlarmzda ye'se deriz. Ve bu
zor1ukhu yenilmise ve biz hala yayorsak, yeniden kendimizi unutur, mutlu gnlerin iinde kayboluruz. Fakat
insan byle tecrbelerle aklland. Tehdit onu, kendini
emniyete almas iin sktryor. Tabiata hakimiyet ve
insanlarri
birbirlerini' destekleyen bir topluluk ha~ine
gelmesi, var-oluu garanti altn'a almaldr.
nsan tabiata kar, onli kendi hizmetinde kullan-'
mak iin, kuvvetleniyor; tabiat bilgi ve teknikle gvenilir hale getirilmelidir.,
Yine :de tabiata hakimiyette hesaplanamayan eyler
kahyor, dolaysyla devaml tehdit, netice olarak da btnde iflas: Ar yorucu i, yallk, hastalk ve lm ortadan kaldrlamaz. Hakimiyet altna alnan tabiatn btn gvenilirlii, toptan gvenilmezliin erevesine aln
m bir hususiliktir;
Ve insan, herkesin herkese kar savan, azaltmak,
ve sonunda bertaraf etmek iin cemiyet haline geliyor;
karlkl yardmla emniyet kazanmak istiyor.
, Fakat burada da bir hudut kalyor. , Sadece her va-'.
tandan, g~rek' dayanmann istedii gibi,
dieri iin
kendini . koyan bir iurumda olduklar memleketlerde,
adalet ve. btnyle hrriyet, emniyet altnda olabilirdi.
nk, bu takdirde, birisine hakszlk vaki olduunda
dierleri, tek insan gib~ hakszla kar koYar1~r. Bu,
hibir zaman byle olmad. Daima, aka, aresizlik an38

FELSEFENN MENE'LER

larnda

bile, birbi~lerini arkalayanlar, insanlardan az bir


gurup yahut fertlerdir. Hibir devlet, hibir. kilise, hibir cemiyet, sonuna kadar yardmc olmaz.. Byle". bir dayanma snrn gizli 'ald sakin zamanlarn gzel aldanmasdr.
.
Fakat, dnyann top\,n gvenilir olmayna kar
lk, bakalar da var: Dn~da inanlabilen, itimat uyandran, tahamml ettiren dayanaklar da var: Vatan ve t~p
-rak, aile ve ecdat; kardeler ve arkadalar,,, e. Bizzat kendi dilimizde, inancmzda, mtefekkirIerin ve sanatkarlarn eserlerinde bize intikal eden yadigarIarn destei var.
Fakat btn bu yadigarlar, ne emniyete ve ne de tamamiyle itimada ayandrIar. nk bize ne olarak gelirse gelsin, hepsi insan eseridir. ;Btn bu yadigarIar,
daima ayn zamanda soru olarak kalrlar. Fakat btn
dnya-olmann gvenilmezliinde, gsterge, ynne kondu. Gsterge, dnyada istenilen kadarn bulmay yasak'lyor, bir bakasna i~ret ediyor.
Snr-durumlar,

lm, tE!s~~f, su ve dny~nn gvenilmez olu~, bana iflas gsterir. Drst -ibir muhasebe sonunda kendimi ekip karamayacaffi toptan iflas
;
karsnda ne yapaym?
Stoac'nn nasihat, dncenin ba"Q.1szlnda

kendi hrriyetine ekilmek, bize fazla bir ey getirmez. Stoac, insann aresizliini, kkten yeteri kadar grmediin
den yanlyordu. Kendisine verilenle yetiniyor, dnce
nin kendi iinde bamszlnn bir ey ifade etmeyeceini. ve delilik imkann tanmyordu. Stoac, bizi dn
ceninl alelade bamszlnda tesellisiz brakyor, nk
bu dncenin muhtevas eksik. Sevgi iin kendimizi vermenin getirecei doluluk; iimizi yenmenn kendiliin39

FELSEFEYE GR

denliinili tecrbesi ve imkann mit eden bekleyiL d


arda kaldndan

da bizi mitsiz brakyor.


Fakat Stoac'nn istedii ger'ek felsefedir. Smr-du';
rum~~rclflki temel itici kuvveti, ifl~s iinde iken, varla
yol bulma imkann getirir. '
nsan iin, inas nasl rendii, nemlidir." Insamn
iflasnnasl rendii, insann hangi ynde olutuunu
tayn eder. '
'
Snr-durumlarda ya hili~ grUnr, yahut da her e
ye rame~ y~, hereyden once 'kaybolup gi4.~n dnya-olmann ,ne olduu hissedilir. Bizzat mitsizlik, varlyla
dnyann tesini gsteren bir iarettir.
.Bir baka ifadeyle: nsan, kurtulu aryor. Kurtulu,
byk, evrensel kurtulu-dinlerf tarafndan takdim edi,. lir. Nesnel bir garapt~ kurtuluun gerekliini ve hakikatini gp,terir. Yolu" ferdi' hidayete g~rr. Felsefe, bunu vermeye muktedir deildir~ Fakat yine .:le b~tn felsefe yapmalar, bir dnyay yenmedir, kurtuluun eidir.
zetleyelim: Felsefe yapmann mene'i hayranlktr.
phedi~; kaybolmuluun uuruna
va-rlmasdrr 'Her
hal- karda insan kavrayan bir' sarsnt He balar ve
bir hsrandan hareket ederek bir gayearar.
Eflat~ ve Aristo, varln mahiyeticl hayranlktari"
bulup karmaya altlar.
: Deseartes, belirsizin so suzluunda zaruri belirliyi
aryordu; stoac'lar var-oluu
aclarnda. ruhun skune

~.~

.~

..

tini ..

. zntnn herbiri haki atine, dilinin ve tasavvurlarnn tari~i elbisesinde sahi . Bu hakikat sayesinde tarihi tanr, biz de mevcut olan kaynaklara ineriz.
Bu ini gvenilen temele, varln derinliine, ebedilemeye gider.
40

FELSEFENN MENE'LER!

Fakat belki de bu kaYllak&rn hibiri, bizimiin ilkkaynak deiJdir, kaytsz artsz deildir. Varln hay-o
ranla al, bize nefes a~drr, fakat. bizi alda~r, bizi
insandan uzaklarr. aya sevkeq~r, byl bir metafizie:
drr. Zaruri belirlilik sahasna; ilmi bilgi vastasyla.
dnya-tanziminde, sahip. Stoachkta ruhun sarslmaz tutumusarlece tehlikeyi "'tlatmak iin nemlidir, . fakat
muhtevasz ve hayatszdr.
)3izi felsefe yapmada harekete getiren, bu mes....
sir motif. (hayranlk 've bilgi, phe ve eminIik, kaybedi.
ve bizzat-kendisi-olm'l) bitip tkenmez.
itilmemi blnmelerden ve yalnz karanlk- gr-

nen anslardan I!lteekkil~ tarihin en k~ten kesimi olan


bu ada, imdiye kadar gznne serilen bu motif,
geerli, fakat yetersizdir.
Bir artn altna. girmelidir bu motifl~r: nsanlar
arasnda komnikasyon ..
Bugne kadar, tarihte, gvenilir cemaatlar, messe-o
seler ve umumi manada insann. insana ball vard.
Bugn blnme, her zamankinden daha ok: Daima da-o
ha ok kimseler birbirle'il}i anlamyor, birbirle:iyle karlayor ve birbirlerinden ayrlp gidiyorlar, hibir cemaat ve sadakat artk pheden uzak, itimada ayan de-.
ildir.

imdi fii1~n

her zaman mevcut olan durum,. nem


kazaruyor: nk hakikatte bakal~.ryla ya birIeebili
rip., yahut da birleemem. Eer eminsem,
inancm bir
bakasn~nkine arpar. Bir yerde, snrda daima birlie
doru,
itaat altna a ak veya mahvetmek gayesiyle
mitsiz bir sava devam edecee benzer. Zayflk v~ mu..,
kavemetsizlik inanszlar ya krkrne balar, yahut.
41

FELSEFEYE GR
d~!p.al!~ kar koydurur. Btn bunlar geici; ve grl- meyecek eyler deildir.
Eer

inzivada kendisiyle iktifa edebileceimbir kainat mevcut olsayd, bu mmknd. Eer inzivada hakikate ulatmdan emin olsaydm, eksik _ komnikasyon. daki ac ve gerek, komnikasyondaki fevkalade tatmin
felsefi ynden byle yakalamazd beni. Fakat ben, yalnz
bakalanyla varm, yalnz bama bir ey deilim.
Akldan akla, ru tan ruha deil, egzistanstan egzistansa komnikasyon, btn ahsi olmayan muhteva ve
geerliliklere bir l' olarak sahip. O halde, pheden
uz~k olmak, hc,urp.. etmek, kuvvet kazanmann deil,
kendimize yaklamann vastasdrlar. Sava, herkesin
birbirine sitahlar verdii sevgi dolu bir savatr~ Alelade varln bilinmesi, ancak u komnikasyondadr:
Hrriyet iinde hrriyetle- birlikte birbirine kar ve birbiri vastasyla durmak. Bakalaryla olan mnasebet,
sadece bir balangtr, ama karar verirken kklere ininceye kadar sormaya cesaret edilir. nce her hakikat, komnikasyonda kendisini gerekletirir, ben hakikat iinde benim, sadece yaamyor, hayatm manaland.:yo
rum. Tann sadece dolayl olarak gsterir kendini ve in-sandan insana sevgi olmaynca, imkanszdr grnmesi.
Aklk ve eminlie zaruri olarak varma, paral ve nisbdir, btnn emrindedir. O halde, stoaclk bo ve kat bir tutum olur.
Fikri ifadesini anlatacam felsefi genel tutum, gerek komnikasyona itilite ve kendi kendisi-olmay kendi-kendi si-olma ile derinde balayan sevgi dolu mcade-:
le imkamnda, komnikasyonun darda kalmasnn sari

sntsnda k~:_Jeir.

yle:

Felsefenin

-merre'i,

42

geri hayran olmada,

p-

FELSEFENN MENE'LER

he de, snr-durumlarn tecrhesindedir, fakat btn bunlar iine alan gerek, komnikasyona arzudadr. Batan
beri sylenenler unu gsterir: Her felsefe, kendini bildirmek, kendini ifade etmek, iitilmek ister, ki btn
bunlarn mahiyeti hakikat olutan ayrt edilmesine imkan olmayan l?akalarna. da anlatmadr.
Netice olarak felsefenin gayesine, her eyden nce,
bt~ . gayelerin temellendii
komnikasyonda ulala
cak: Varln bilinmesi, sevginin aydnlanmas, huzurun
kemale erm~si.

43

epe-evre

kapay~n

Sizlere felsefenin izah g temel dncelerinden


birini anlatacam: Felsefi d.ncenin manasn temel...
ler, onun iin de yle bir yana braklamaz. Her ne kad~r, tamaniyle il~nhiesi byk bir i' ls~ de, hi olmazsa en basit -ekliyle anlalr olmas lazm. Size onu ima
etmeyi deneyeceim .
. Felsefe, u soruyla balar: Bu nedir? nce pek ok
olmakta olan var, dnyada nesneler, canl ve canszla
rn vcutlar, sonsuz. Pek ok 'ey, hepsi geliyor ve gidi~
yor. Ama gefek varlk, yaii her eyi, byle, bir arada
tutan, her eyi temellendiren, her ey.i ~{endisinden
karan varlk nedir?
Buna verilen cevaplar, son derece eitlidir. En eski
filozoflarn,
en eski. cevab, sayg deer Thales'inkidir:
Her ey sudur ve sudandr. Arkasndan bunun yerine her
eyin ate, hava yahut da belirsiz, yahut madde, yahut
atomlar, yahut hayat (ki bu gre. gre canszlar, ondan kopup gelen sprntdr), yahut ruh (ki bu gre
gre, eya bir grntden ibarettir, tasavvurlarn bir
rya olarak ortaya karmtr). oldu~ sylendi. Materyalizin (her 'ey madde ve mekanik hadise), sprita1izm
(her ey ruh), hylozoizm (Itainat ruhla dolu, canl bir
maddedir) diye veya baka ekillerde adlandrlan birok dnya grleri vardr. Her durumda, varln ne olduu sorusuna, husus bir karakteri olm~s gereken, dn44

EPrE-EVRE KAPLA YAN


",.

;' .. "1'.-.

yada mevcut bir eye bakarak, her eyin :ondan geldii


cevab verildi.
Fakat' doru olan nedir? ,Ekoller'in' ri~adelesi devamnca gsterilen deliller,
bu gr noktalarndan' birini
hakikat olaral:t. isp,aJlamay baaram.q,~. Her birinde, bir
hakikat v~r, yani herbiri bir gr ve'ya hi~ jncelem-e
eklini, dnyada bir eyler grmeyi retir bize. Fa:kat
kendini yegane olarak ilan, eden ve var olan her eyi,
kendi gr tarzyla izah .etmek istey'en her gr, yanltr.

Bu nereden geliyor? Bt\in bu grler de mterek


olanbir ey vardr: Hepsi de varl, karda duran bir
nesne, kendisine ynelinen bir konu ,olarak 'alyorlar.
uurlu var-oluumuzun, bu ok eskifenomeni, bize ok
tabii gelir, unk onu mesel e yapm~dmzdan bilmecesipJ de hissetmeyiz. Dndmz, kendisinden bahsettiimiz bizden baka bir ,ey, sje olarak kendisine yneldiimiz bir objedir. Eer kendimizi dnc'emizin konusu yaparsak, hem bir baka~, he~ de~"-dnen bir
ben'iz. Burada dnce, kendisine dner, fakat kendisine
obje olma ,artn kotuundan dolay, obje olarak d
nlemez. Dnen var-oluumuzun bu temel buluntusu~a sje-obje yarInas diyo~J.z. "Eer uyank ve uurlu
isek, daima 'bu yarlma;rn iindeyiz. stediimiz gibi dFnerek kendi~izi evirip evirelim, daima bu yarma
iinde nesnellie yneliriz, bunu ister duyularmzn gerei, ister, ideal nesnelerin dncesi, saylar ,ve ekiller
gibi, 'isterbir mmkn olmayann, tahayyl yahut hayal mahsul bir eyolsun. -Konular dtan yahut iden
olularyla karllzdacLrlar., Schopenhauer'in deyimiyle
sjesz bir obje, objesiz hibir sje yoktur.
Bu sje-obje-yarlmasnn ,her an mevcut 'oluu, ne '/
45

FELSEFEYE GR

ifade edebilir": Mesele ak, varlk, btnyle ne obje, ne


de sje olabilir, varlk bu yarlmada ortaya kan epeevre kaplayan olmak zorundadr.
Varlk, hibir zaman bir kOllU olamaz. Bana konu
olan her ey ve ben, epe-evre 'kaplayann dna ~k
yoruz. Konu, ben iin 'Qelirli bir var lktr.
epe-evre
kaplayan ve nesneler aydnlandka da aydnl artar.
epe-evre kaplayan bizzat konu olamaz, fakat konu ve
ben'in yarlmasnda ortaya kar. epe-evre kaplayan
daima arka plandadr, kendini arka plandan durmadan
gsterir, fakat daina. epe-evre kaplayan olarak kalr.
imdi, her dnmede ikinci bir yarlma bulunur.
Eer aka dnlmse,
her konu, dier konularla
mukayese neticesinde belirlilie kavuur. Belir1ilik, bir
eyin bir dierinden ayrt edilmesini ifade eder. Eer
varl d.nyorsam,
aksini, hi1ii de dnyorum
demektir.
O halde, her nesne, her dnlm muhteva, her
konu ikili bir yarlma iindedir. Dnlen nce benimle, dnen zne ie sonra da dier nesnelerle mnasebette dir, dnlen. muhteva olarak hibir zaman her ey,
hibir zaman varln btn; hibir- zaman varln ta
k~ndisi olamaz. Her dnlm olma,
epe-evre kaplayandan ayrlm olz.na dem.ektir. Ben ve dier nesnelerin karsnda hususibir eydir.
u haldeJ epe-evre kaplayan kendisini daima dnlm olm.ada gsteren eydir. Kendisi olarak deil,
aksine dierlerini kaplayarak grnr.
Byle bir dorulama neyi ifade eder?
Dnce,
eyaya bak tarzmz nazar- itibara al
nrsa, gayr-i tabiidir. Pratik ynde almaya alm. aklmz kendini savunur.
46

EPE-EVRE KAPLAYAN

Kendisiyle, dnerek, btn dnle,n. ~.Plak i's~


te~i~miz t~e~el operasyon belki g dei,~ fakat' yabancdr, nk yeni bir nesnenin bilgisini deil, dncenin
yardmyla varlk uurumuzun bir deiimiI?l ifade eder.
Dnce
bize hibir yeni konu gstermediinden,
altmz bilgi, dnya bilgisi manasnda botur. Fakat
ekliyle bize olmakta olann grntsnn eitli imkanlarn aar, ve btn olmakta
olan
.
.. nfuz edilebilir hale

koyar.
yin ne

Nesnelliin manasn deitirir,

olduunu

nk bizde negrntlerde grebilme yeteneini uyan-

drr.

epe-evre kaplayann
daha atmay deneyelim .

aydnlanmas

iin bir

adm

epe-evre kaplayan hakknda fel~efe yapmak, var-


ln iine girmek demektir.
Bu, yalnz dolayl olabilir.
nk biz, bir konu zerinde dnrz. Bir konu zerind~ dnerek epe-evre kaplayamn konu dndasna
ibreyi koymak zo~undayz. imdiye kadar dnerek ne
yaptmza dair bir misal: Daima iinde olduumuz, d
ardan gremediimiz obj e-sj e yarlmasn, kendisinden
bahsettlgimiz .anda ~onu yapyoruz,' iakat baka bir eye
. nisbet .etmeden. nk yarlma, karmda obje olarak
duran eylerin bir mnasebetidir dnyada. fade etm~k
-ger.ekirse,. hibir zaman konu karakteri olmayan, grnmeyen bir mfuasebettii" bu .
. Bu obje-sje yarlmasrt daha da dnerek, asl
mevcut olandan, kendi ynnden eitli manasyla mahhas olarak inceleyeli~. Aklolarak nesnelere, canl
var-olu olarak evreme, egzistans olarak tanrya ynellpynelmeyiime gre,aslen, eitlidir.
. '
.
Akl ola.rak kavranabilir eylerin karsndayz,
ve
47

FELSEFEYE (;iR

herbir nesne hakknda baarld derecede, h~tke~' iin


.geerli bilgilere sahibiz. : . . . '
,
evremizde, ~l~~~ta-olan canh olarak,. yarlmaq.a
tecrbelerimiz tarafndan yakalani.~z. Tecrbe' yaantda
gerek ve karmzdadr, yaantmz
genel bir
.
... bilgiye
....
gtrmez bizi. Egzistans ?larak' tanryla-transandans'la..;
temastayz, ve bu da, ifre' ve semboller olarak yaratlan
eylern diliy~~ ~i ur. Bu ifreohiariiir gereinineak
mz, ne de ~anl duyulara sahip oliumuz ~avrayabi1ir.
Tanrnin konu oluu, bizim iin sadece egzistans olarak
gerektir ve amprik gerek, zarU:ri d~nebilir"mana
ynnden muharrik konu olarak tamamiyle ba~a . . birbu.

,."... ".,

uttadr.

Eer

qikkatle inceleyip. emin 9J:n~k . istersek,. epeevre kapkyan olmann ei.tli ekierind'en taazzuv' ettiini gr~z, ve uzuv, obje-sjeyarlmasIln esa.sn
dan,ilkin herkeste
eit olan'uur olarak akl, ikincisi her.....
kesin hH,.1:;!i' .fert olduucanl var;.olu, i).ncs tarihi1iimiz iinde egzistansdap. ibarettir.
Byle bir .incelerneyi kis~~a ariatarnam. epe-evre
kaplayann "bizzat varlk, transandans olarak dnilld
n ve dnya diye adlandrldn, .bizzat biz olduu
muzu sylemek kafidir: Var-olu, uur ve ruh ve egzistans.
Temel operasyonumuzla, bizi objeye, allm varl
a balayan kskalar znce,' mistiin manasn da anlarz .. Binle~ce senedenberi, in'deki,
Hindstan'daki' ve
batdaki filozoflar, anlat ekilleri ayr' da olsa, her yerde ve her zaman sylediler: nsan, sje-obje yarlmasn,
sje-obj~nin tamamiyle birolmasnda,
nesnelliin kaybolmas ve ben'in zlmesinde amaya muktedir olabilir. te o zaman, ger.ek varlk kendini gsterir ~e uya,

48

EPE-EVRE KAPLAYAN
:tta

derin ve tketilmez manasyla uuru brakr arka..


snda. Fakat bunu, yaayan kimse iin bu birlie ula
ma, gerek uyan ve Qbje-sje yarlmaslaa uura var,
bir uy~~dur aslnda. Batnn mistik filozoflarinn en by Eflatun, yle yazyor:
ounlukla, tenin derin uykusundan uyanp kendime gelirsem, mucizevi bir gzellik grrm: O zaman,
daha iyi ve daha yksek bir dny~y~~it1.iime kuvvetle inanr, en gzellq.yat yaar, tanryla bir olurum.
Mistik yaantdan ve her ~stiin istediini tamamiyle anlatamadndan phe edilemez. Mistik epe-evre kaplayann iine dalntr. Sylenebilen sje-obje yardmastta ithal edilmi demektir ve uurda sonsuza do
ru durmadan yklenen aydnlanma mene'inin dolgunluuna eriem~z. Biz sadece nesnellik. kazanan. bir ey
den bah$edebiliriz. Dieri anlatlamaz. Fakat bu, felsefi
. dncenin arkasnda duran, speklatif diye adlandrd
mz bu dncenin, muhteva ve' manasn yapar.
epe-evre kaplayan k~vramakla, binlerce yln
dnyay ate, m8:lde, ;ruh, dnya- sreci olarak izah eden
varlk retilerini, meta~izii de anlarz. nk,bu
ret5l~r J ne kendilerini anladklan ekilde nesnel bilgi olarak izah ediJip bitirilmi~lerdi, ne de tamamiyle yanl
lard, aksine,
bizzat filozoflann epe-evre kaplayamn
mevcudiyetinden kardklar bir varlui bir ifresi, bir
varlk aydnlannl.as idiler.
Eer dnyadaki grntlere dikkat edersek, varl,
ne kendini daima daraltan nesnede, ne de mtemadiyen
daralan. dnyamzn ufkunda, grntlerin ve ufuklarn,
obje-sje yarlmasnn ~tesinde, grebileceimizi anlarz.
Eer epe-evre kaplayan felsefi temt:l operasyonu
yoluyla kavramsak, balang~ta saydmz metafizik
r

./

49

F: 4

FELSEFEYE GiR

herhangi byk ve gorunen olm~kta


-olan,' bizzat varln kendisi olatak izah etmek istediklerinden kendiliklerinden derler. Fakat bunlar, bizzat
varl grmek iin btn nesnelerin, dnlenlerin,
dnya ufuklarnn, olmakta-olann tesine gemek isteyince, bize alan yegane lisandrlar.
, nk komnikasyondan uzak mistikte de olsa, dnyay terkettiimizde, bu gayeye ulaamayz. Sadece, ak
ve nesnel bilgide uurumuz akkalr. Sadece bu suretle, hudutta hissedilen yoluyla hudutlarnn tecrbesinde
muhtevasn bulur. tesini dunrken iinde kalrz.
Nfuz edebildiimiz anda, grntnn mahbusuyuz.

ve

varlk retileri

Metafizik yoluyla transandansn epe-evre kaplayann iitiriz. Bu metafizii, ifre yazs olarak anlar::.
Fakat kendimizi bu dncelerin estetik tad na kaptrrsak, manasn anlamakta hataya deriz. nk muhtevas, eer gerei ifrelerde iitirsek, bize' grnr. Ve
bu. huusta 'hibir ey grmek istemeyen akl yoluyla deil, egzista~smzn gereKlii yoluyla iitiriz.
Fakat gerein ifelerini (sembollerini) tutup yakaladmz, kullandmz, yiyip itiimiz eyler gibi, mcessem bir gerek olarak kabul e~emeyiz. Objeyi bu haliyle asl varlk olarak kabul etmek, domatiin ve.' sembolleri maddi mcessem eyler olarak kabul etmek de
batl itikadn hususiyetidir. 'nk batl itikad,
objeye
bal kalma, inan ise epe-evre kaplayanda temellen.
.
medir.
...--epe-evre kaplayan felsefi bir alma olarak tasavvur edersek, mahiyeti itibariyle konu olmayan? konu
yapyoruz demektir.
Bundan dolay, syleneni konulu
muhteva olarak terketmek, dolaysyla da, artk ifade
50

EPE-EVRE KAPLAYAN

edilebilir bir muhteva olarak aratrmann neticesi deil,


uurumuzun bir tutumu olan epe~evre kaplayann far~~~ varabilmek iin devaml kay.d- itirazi ger~klidir.
Bilgim deil, kendimden emin oluumdur bakalaan.
Fakat her felsefe yapmann, esas vasf budur. Konulu belirli dnce vastasyla ve sadece onunla epe-evre kaplayana ykselmek mmkn olur. Bu manevi ykseli, bi;z;zat varlk iinde var-oluumuzun temelinit oradan ynetiliimizi, temelahengi, faaliy:etimizin ve hayat~zn manasn uurda harekete getirir. Belirli dn
cenin kskacndan, onu terketmek, sonuna kadar srdrmek suretiyle, bizi kurtarr. Genel felsefi dncelerde,
imdi oluumuz da gereklemek iin, kanad kynak b
rakr.

var lk, bizim iin vardr, ve suj e-obje yarlmasnda tecrbe yoluyla karanlk, ruh iin de
hal-i -hazr duruma geli. Her sadece hal-i hazr, konulu
. bir biimde ve kendin: gerekletiren ben'in mahiyetiyle
kavranabilir. Bizzat varlk, her eyi temellendiren, kayt
sz artsz oluu dolaysyla, kendini yeniden paralayan
ve ep~evre kaplayann u anda var~oluunun duru
akln geride braksa da; konululuuyla gznne dikilmek istiyor ~
Dnen var-oluumuzun ve obje-s~je yarlmasnda
ortaya kan, epe-evre kaplayann anlalmas, her ey
den. nce, bize felsefe yapma hrriyetini getirir.
Dnce bizi, her olmakta-:olandan zer. .Bizi herhangi bir saplanp kalmann kmazndan ekip karr.
Eyann mutlaklnn kayb ve konulu bilgi teorisi,
orada, kafidir deyip kalan iin, nihilizmdir. Dil ve konu
olu yoluyla belirlilik ve hudutluluk kazanan her ey
iin gerek
hakikat olmak iddias azalr.
. Bundan

dolay

ve

51

FELSEFEYE GR

Felsefi dnce tarzmz, ok kere, . asl varla ynelmi bir kurtulu ade eden bu nihilizmden geer. .
Felse:fi~ yapmada, va):'lmzn yeniden douuyla her hudutlu mana ve btil~, sonlu eylerin deeri ortaya kar.
Dolaysyla yollarn onunla gidilmesi zarureti belirlenir,
fakat, ayn zamanda, bu eylerle serbest temas mmkn
klan zemin kazamIm olur.
Aslnda, aldatc olan' salam
dayanaklarn ykl,
muallAkta kalmay getirir, uur~,~ olarak grlen hrriyetin sahas ~lur, - grnen hilik, asl varln bizehitap
ettiieye dnr.

52

Tanr

fikri

Batl tanr fikrimizin iki tarihi kk vardr:

ncil

ve Yunan felsefesi.
J eremias, mr boyunca yapp meydana getirdii
her eyin yklni grd :z;~man,." memleketi ve halk
kaybolunca, Msr'da, kavminin son kalntlar Jahwe'ye
inanlarna sadakat gstermeyip, sis'i kurban edince, ve
havarisi Baruch mitsizlie dp,' inlernekten mahvolCum, hibir huzur bulamyorum deyince, yle sesleniyordu: Jahwe yle der: Hakikat diye ne yaptmsa, hepsini parampara ederim, ve ne dikHmse skerim, ve hala
kendine pyk ey ler mi istiyorsun? steme!
Byle duru~larda,
bu szlerin u.' manas var: tanr
, ..
var, bu kafidir.' Olmszln olup olmad sorulmaz
'artk.cAcaba tanr af eder_ pi?, byle bir soru, n planda deildir~ nsan, kendi arzusuni,ln, olduu kadar" acs
nn da, cenneti ~lde etnek iin oldugu hususu, i1~ilen.,
dirmez. Ve yine dnyann, kendinde tamamlanan bir. ma~
nas olduunq, herhangi bir biimde bir varlk olduunu
, anlamak imkanszdr; nk her ey, tanr tarafndan
ve onun elinde yokluktan yaratld. Her eyin kayboluu halinde, sadece u kalr: tanr var.' Eer insan tamamiyle kendinden ve gayelerinden geerse, bu gerek, on,a
kendini yegane gerek olarak gstermeye kafidir~ Fakat
nce ortaya koymaz kendini, mcerret ortaya koymaz,
yalnz dnyann var-oluuna dalta ve her eyden nce
hudutta gsterir kendini. J eremias'n szleri, ac szler-,
dir. Artk onlar hayat boyunca nde giden ve sonunda
.

53

FELSEFEYE GR

tam iflasta manas"n mmkn klan, tarihte tesir arzusuna bal deildirler. Onlar l;>asit, fantezisiz konuuyorl~r
ve ifadede mnderecattan, dnyada tesir etme arzusundan ' feragat ettiklerinden de isbat edilme endisesinden
uzak bir hakikat ihtiva ederler.
Yunan felsefesinin dile getirileri de baka ve fak:: t
bunlara uygun bir biimde 'seslenirler. '
Xenophanes, M. . 500 de, yle diyordu: Bir tek
tanr hkm sryor, ne dncede, ne de gornte
lmllere benzer.- Eflatun, ulilhiyeti..ona iyilik adn
verr",,: btn bilgilerin mene'i olarak dnyordu. Bilinebilen' sadece uluhiyetin altnda bilinmekle 'kalmaz; ayn zamanda varln, harnet ve kudrette varli!i
dna kan" ondan alr.
Yunan filozoflar anladlar: Sadec~ geleneklere gre
birok tanr vardr, aslnda pir. nsan tanry. gzle gremez, tanr kimseye benzemez, hibir biimde tasavvur
edilemez.
Ulilhiyet dnya akl, yahut dnya kanunu, yahut
talih ve kader, yahut dnyay kuran usta o~arak d
nlr.
Fakat Yunanl dnrlerde, d!inlen bir tanr bahis konusudur, Jeremias'n yaayan tanrs deil. Her ikisinin manas da ayndr. Bat teoloji v'e felsefesi, bu ikili
kkten hareket ederek dnd: ta~r vardr ve tanr
nedir?
Zamanmzn filozoflar, tanrnn var olup olmad
sorusuna yan izmek istergrnyorlar. Ne var-oluunu
iddia ed!yor, ne de onu inkar ediyorlar. Fakat felsefe ya, pan, hesap vermek zorundadr., Tanrdan phe ediliyorsa,
filozofcevap vermeli, yoksa hibir ey iddia etmeyen,
hibir eyi tasdik veya reddetmeyen pheci, felsefeyi,
'.

!,"

.>

54

TANn FKR

terketmiyor demektir. O zaman, konulu belirli bilgi, yani, ilmi bilginin erevesi iinde u cmle ilefelsefe yapmaya son verir: nsan, bilmedii ey hususunda susmaldr.

i.

Tanr

problemi, imdi srasiyle gre,ceimiz birbirinin zdd olan kaziyelere dayanarak mnakaa edildi.
Teolojik hkm udur: t~nry yalnz peygamberlerden sa'ya kadar kendini vahiy yoluyla ortaya koyduu
iin bilebiliyoruz. Vahiy olmadan, insan iin hibir tanr
gerei yoktur, tanr dnce yol"y la deil, in:nta gsterilensadakatla. anlalabilir.
Fakat I?-cil'den nce ve onun dnda da, uluhiyete
erimi 'olanlar var. ,Ve ,hristiy.an bat dnyasnda, birok kimseler, herhangi bir vahiy garantisi olmadan, tanry yaadlar.

Teolojik olana kar eski felsefi bir kaziye var:. tanry biliyoruz, nk isbat edilebqir. ilk adanberi. sregelen tanr isbatlar, "Qtnyle fevkalade vesikalardr.
Fakat tanr isbatlarn matematik ve tatbiki ilimle-"
rink gibi zaruri isbatlar olarak kabul edersek,' yanltr
lar. En kkten ekilde Kant, bunlar rtt:
imdi de aksi geliyordu:
Btn tanr isbatlarI?-ln
yanll, tanrmn yokluu manasna gelir.
Byle bir netice yanltr. nk tanrnn var-oluu ne kadar az isbat edilebilirse, var-olmay da .0 kadar
az isbat edilebilir. sbatlar ve .bunlitrn -teddi, sadece u
n,u gsterir: Varl isbat edilen tanr, tanr deil, dnyada alelade bir eyolurdu.
.
Tanrnn
var-oluunun
isbatlar ve red~erine kar
hakikat u olmak gerekir: tanrnn varlnn isbat denilen eyler, asl~nda katiyyen isbat deil, aksine, d
nerek kanaata varma yollardrlar. Binlerce yl dnl-

riLSEFEYE
m

GR

ve eitli eldllerde tekrar edilmi tanr isbatlarnn,


gerekte ilmi isbat, olarak baka manas var. Bunlar, d~
-ncenin, insann ykselmesinin tecrbesinde, . tanrnn
varlna kanaat getirmesidir. Vastasyla, ,atlta, tanr
uurunun tab~.i"~mdi-olua. dnt hududa geldiimiz
dncenin'y''na-; hareket haline gelirler..
Baz rnekler grelim:
En eski isbat, kozmolojiktir. Kozmozdan (d~nyann
yunanca ad) hareket ederek, tanrmn v'arl neticesine
va~~d; Dnyada olup bitenlerinbir sebebe
dayanma~
sndan, son sebebe, hareketten hareketin mene'ine, tekin
tesadfiliinden, btnn zaruriliine.
Eer byle bir kyaslama, bir eyin var-oluundan,
ayn bize dnk yanna bakarak, arka tarafnn da varl
na hkmetmemiz gibi, dierinin de var-oluunu kabul
etmemiz manasnda ele alnmak istenirse, yanltr. By1e, daha' ziyade dnyadaki eylere bakarak, dierlerinin
de var-olduu kanaatna varabiliriz. Dnya, bt:tyle
konu deildir, nk daima iindeyiz, ve dnyay btn
olarak karmza alamayz. Bundan dolay, btnylednyadan hareket ederek dnyadan baka bir eyin de
var-oluu neticesine varamayz.
Byle bir neticeye varmadaki dnce, mamafih, artk isbat lmak iddiasndan vazgeerse, manasn deiti
rir. Bundan dolay herhangi dier bir neticeye varmak
iin yaplan kyaslama ile, kendi iinde gizli, bizim ve
dnya~n iinde bulunduumuz uura yarma yollarnn
srrn getirir bu.
Hibir ey de olmayal1ilirdi dnces~nl deneyelim
ve Schelling'le birlikte soralm: Acaba niin bir ey var
da, hibir ey yok, deil? Tann'nn var-oluunun kat'ilii
u eittendir: Geri tanrnn varl problemine herhan56

TANRI FKR

gi bir cevap alamayz, mahiyeti itibari)rle, aka var-olan


ve var olmamils mmkn olmayan, ve herkesi var eden
epe-evre kaplayana yneltiliriz.
Belki de dnya, ebedi olarak kabul .edildi ve dnyaya kendi kendine ebedi karakteri verildi. Fakat bu do
ru deil.'
Dnyada gzel, gayeli, dzenli ve belirli bir mkemmelliin tanzim ettii hibir ~y, dorudan doruya tabiata baktimzda, tahassr1e, bitmeyen bir dolgunluk i.;inde tecrbe ettiimiz hibir ey, kkten '. bilinebilen bir
llnya-olutan, 'mesela hehangi bir maddeden hareket
edilerek anlalamaz. Canl olann gayeIilii, btn Diimleriyl~ tabiatn var olan .gizellii, dnyann nizarn, fiili
bilginin ilerlemesi nisbetinde daima
daha ok sr .kazanr.
.
Fakat btn bunlardan hareket edilerek tannmn varlna, iyi yaratc tanrya vanlmak istenirse, buna kar
lk dnyada btn irkin, dzensiz, nizamsz olanlar da
var. Bazlarna gre de dnya, endie verici, yabanc, tyler rpertici ve korkuntur. eytamn varlna inanmak
'da tanrnn varlna inanmak kadar 'zarurl grnyor.
Bununla transandansin srr zlmyor, aksine derinleiyor.

Mhim olan, dnyann mkemmelliine eriemez oluundan ne anladmzdr. Dnya sonuna gelmi deildir,
daimi deime halindedir-dnya hakkndaki bilgimiz asla son bulamaz-, dnya kendinden ha:eket edilerek anla..
, lamaz. " .
.
Btn bu isbat .denilen eyler, sadece tanrn)) var-olmayn g'stermekle kalmazlar, tanry dnya hudutla..
rnda tesbit edilmi, orad~ tesadf edilebilen bir dnya
realitesine dntrdkleri iin de yanltrlar. Bundan
dolay da tanr fikrini bulandrrlar.
57

FELSEFEYE GR

,Fakat ,bunlar, ne kadar dnya9~ayanndan hareket


ederek bizi yokluun ve mkemmef olamayn nne getirip koyarlarsa, o kadar tesirli olurlar. O zaman bizi, dnyada, yegane varlk. olarak dnyadan memnun olmamak
hususunda uyank tutarlar.
Durmadan kendini tekrar gsteriyor: tanr, bilginin
konusu deildir, varlna zaruri olarak kanaat getirilemez. Tanr manevi bilginin de konusu deildir. ,Grlmesi mmkn deildir, baklamaz, sadece inanlr.
. Fakat bu inan, nerden geliyor? Esasen dnya tecrb.esinin hudutlarndandeil, insann hrriyetinden geliyor. Gerekten, kendinin varllndan emin olan insan, ayn zamanda tanrnn varlndan da emin olur. Hrriyet
ve tanr ayrlamazlar. Niin-?
Kendimden eminim: Hrriyetim iinde kendi kendime var deiliom, onunla yaratldm, nk kendimde olmayabilir ve hr oluumu da zorlamayabilirim. Fakat ne zaman gerekte ben, ben isem, o zaman benim kendiliim
den var-olmadma eminim. Olsa olsa, hr olu, hr olu
iinde, dnyada transandansa bal oluta kendini farkeder.
nsann hr oluuna egzistans adn da, verebiliriz.
Tanr benim iin, iinde egziste ettiim kesinlik derecesinde mug.akkak var. Bilgi muhtevas olarak deil, egzistans iin, hal-i hazr olarak var.
Eer hrriyetin kesinlii, tanrnn varln iine al
yorsa, hrriyetin inkar ile tanrnn inkar arasnda bir
balaht vardr .. Bizzat, kendi var-olu muCizemi yaama-.
msam, tanryla hibir ilgiye ihtiyacm yoktur demektir,
tabiatn, pek ok tanrlarn, cinlerin var-oluundanmem
nunum.
Dier ynden, tanrsz bir ~rriyet olduu iddiasy58

TANR FKR

la, insann tanr1atr~mas arasnda bir ilnU me.vcut~ur.


Bu, kendisini ben istiyorum ui mutlak istiklall olar~k
anlayan keyfiliin grnte hrriyetidir. Bir kere byle istiyorum un ve marur lebilmenin garip. tesirine
kendimi brakyorum. Fakat nmde dikilip duran bu
kendi kendime yalnz olduum hayali, hrriyeti, her e
yin bo olduu aresiz1iinde YO,k eder. illa k,endi dediklerini geerli klmak isternek lgnl, Kierkegaard'n
dedii mitsizlie dnr: nsan, kendisi olmak istediinden mitsizlie der yahut insan kendisi olmak istemediinden mitsizlie der.
Tanr

benim iin, hrriyet iinde gerekten kendim


olduum lde vardr. Bilgi konusu deildir, aksme eg~
zistans iin, ortaya kmak suretiyle vardr.
Yine de egzistansmzn hrriyet olarak aydnlatl
mas yoluyla tanrnn var-oluuisbat edilmemi, sadece
var-oluundan emin olunabilecek yer gsterilmitir.
Dnce hibir tanr isbatnda, eer bu isbat zarur
kesinlii getirmek istiyorsa, gayesine ulaamaz. Fakat dncenin iflas, arkasnda hibir ey de brakmaz deiL.
Bu, bitip tkenmeyen, daima mesele olarak kalan epeevre kaplayc tanr uurunun ortaya kmasna iaret
eder.
Tanrnn dnyada elle tutu.lur olmay, insann dnyada mevcut eyler, otoriteler ve kudretler namna hrriyetinden gememek zorunda oluu, daha z~yade bi~zat
kendine kar sorumluluundan kaamyaca, nk bu
takdirde hrriyet adna, hrriyetten vazgeecei, .rnanasna gelir. Verdii karar ve bulduu yoldan 'dolay, sadece kendisine teekkr borludur. Bundan dolay Kant,
yle der: Doruluu aratrlmayan hikmet, bize bir ey
ler verdii, bize bir eyler yasakla.d iin hayran olma\

'59

FELSEFEYE GR

ya deer. nk, eer kendi hameti iinde gzlerimizin


nnde dursayd, zorlayc otorite ol~rak, ak seik konusayd, iradesinin kuklalar ourdu~~ Fakat bizi hr g~rrnek istiyor.
!
.
,)
r
Tanry bilmek yerine, ki mnfn dei1dir, felsefe
yaparak epe-evre kaplaye tanr uuruna kanaat getirebiliri~: tanr var.:. Bu cmlenin ia\fet ~ttii gerek kesindir. Bu gerek, cmlenin ihtiva ettii' d~ncede kavramlamaz. DnUlm olmas, daha ziyade bir bolu.k
brakr arkas'nda. '. Cnk iinde akl ve manaya dayanan
bir teerqoe iin; mevcut h~?!r: ~eyyok.. Bununla denilrnek istenen, realite tesine ge.mede, dnyann dna ~k
mada, gerek, asl gerek olarak hissedilir. Bundan dolay da hayatmzn manas ve en yksek noktas, tanrya
katiyetle inandmz anlardadr.
Egzistans bu 'geree, tanrya muhatap olmann' mene'iliinde yaklaabilir.
Bundan dolay, tanr inancnn
aslnda var-oluu, her vasta olua k;ar kar. Bu, asln
da herhangi belirli, herkesin ifade edebilecei bir inan
konusu ve her insan iin e~t tanry bize anlatan tarihi
bir gereklik biiminde deild!r. Daha ziyade, tanryla
fert arasndaki amndaki tabiilikte, vastasz herhangi bir
aracya ihtiya gstermeyen bamsz mnasebet vaki
olur.
Bu tarihilik ifade ve tasvir edilebilir olmusa, bu biimiyle. herkes iin hakikat deildir, fakat yine- de mene'i itiba;riyle dorudur.
Tanr gerekten ne ise, mutlak o olmaldr, dilinin her
hangi bii:' tarihi ..grnnde, nsann dilinde deil .. Eer
varsa, bun.dan dolay da hibir vastaya ihtiya gstermeden, dolambah yollara sapmadan, fert olarak insan
"iin hissedilir olmaldr.
60

TANR FKR

Eer tanr gerei

ve tarihi tanrya, muhatap olmadaki vastaszlk tanry bilmeyi alyorsa, herhangi bir bilgi yerine,
tanryla tem~s, ~tmemiz talep eq.U~y<?~ ~~mek..
.
.
.
"
. .,.
~iF ..Ote<i~nberi tanr dnya-olu biimlerinden, insana bakarak "ahsiyet 'biimine kadar, birok biimlerde d
nld. Ve ite byle bir tasavvur, ayn zamanda bir ya;.
mak gibidir. Tanr daIma gzlerimizin nnde duran ey
ler gibi de deildir.
, Tanrryla olan ger~~ mi.inasebetimiz, derin ifadesini,
ncil'in u cmlelerinde' bulur:
' .,
Kendine, hibir ekil ve tebih yapmamahsn. Bu, u
demektir bir defa: tanrnn grnmez oluu ona, on~ tanr resimleri, putlar, 'oyma eserler biimine getirip tapmay yasaklar. Bu elle tutulabilir ya~ak, tanrnn s,adece g~
rlemez deil, ayn 'zamanda tasavvur edilemez ve d
nlemez oluu manasna gelir. ,Hibir tebih, ona uymaz
ve hibiri onun yer~e geemez. Btn te~hler, istisnasz mittirler v~ tebih, alelade tebih olmann kaybolucu
karakteri iinde, bu halleriyle manaldrlar, eer tanr
realitesi yerine alnmak istenirlerse, batl itkaddrlar.
ekil halin'deki her ta~avvur, dorudan doruya bir
anlatma demektir, bu yzden de tanrya yaknlk, herhangi 'bir ekle bal olutan uzak kalta mmkndr. Ahd-i
Atik'in bu gerek istei, bir defa da olsa, yerine getirilmedi: tanrnn ekil olarak kiilii, hiddeti,. sevgisi, ,ve'
keremi, hala mevcut. Bu istek yerine getirilemez. Her';'
hangi bir ekil olmayan, tam gerek tanr, elle tutulamaz oluuyl~, Eflatun'un ve Parmenides'in speklatif varlk fikrinde, Hint Atman-Brahman ve in Tao fi.krinde
anlamaya alld, fakat btn bunlar da isteklerine ulaamadlar. nsan gr ve dn tarz iin daima bir
ekil mevcut. Fakat eer felsefi fikirlerde gr tarz' ve
."~

-,'

,~

61

FELSEFEYE GR

konu, tamamen ortadan, kalkarsa, .belki s,onunda tesiriyle


hayat kurabilen bir yar uur kalr. nmzde.
:Tabiat ,pitlatrmann 'aydnla kavumas haline.e,
eytani olann, estetiin ve batl itikadn, akl vastasy
la 'numinos olann anlalmasndan sonra yine de en derin sr kaybolmadan duruyor.
Felsefe yapmann sonunda elde edilen bu yar uur.
belki de dolalp geilebilir. ,
Bu, varlk karsnda susmak demektir. Dil,' bizi~-:
iin kaybolmu olann nnde, ~er konu haline .getif.
mise, sona erer.
Bu temele, ,d~cenin almas halinde varlabilir.
Fakat temel almaya msait deildir. nnde her 'talep
mahvolur, sner.
Orada snak mevcut, fakat yer yok. Dhnyada katedilen yolun yok edilemeyen huzursuzluu iinde, biz~ taham~l salayan huzur oradadr.
Orada dnce, kudsiyet iinde zr. Sorunun olmad yerde cevap da yoktur. Felsefe yaparken, sonuna
kadar srdrdmz ,soru sorma, cevap almann al
mas halinde varln sessizliine (huzuruna) ularz.
Baka bil; .ncil cmlesi yle der:
Baka bir tanrn olmamal. Bu emir) nce dier tanrlarn reddi anlamna geliyordu. Basit ve temellendirilmesi mmkn olmayan u fikirde, derin I?anasn buldu:
Yalnz bir tanr var. Bir tek tanrya inanan insann hayat, birok tanrlara inanankine nazaran. daha kkten bir
temele oturur. Bir tekin zerine konsantre olmak, egzistaqsn kararna gerek daY'lnan verir. Sonsuz gerginlik. sonunda yine bir danklktr; eer bizdeki tenel ortadan kalkarsa, mkemmellik kaytsz artszlktan mahrum olur. Tek olan, hayatnn esas olarak kazanp kaza62

TANRI FKR
n~,pyaca,

insan iin, binlerce

yl

ncesi gibi.,

imdi

de

mevcut.
ncil'in nc bir cmlesi u:

Hkmn ~sun. Tanr karsndaki bu temel tutum,


unu ifade eder: Kavranlabilirliin altnda deil, stnde bulunduundan, emniyetle kavranlmayann nnde
boyun emek. Fikirlerio bizim fikirlerimiz deil, yollarn bizim yollarmz deiL.
Bu temel tutum iinde kalarak, tirnad etme~, epeevre kaplayc bir kran duygusunu, ayn zamanda szsz ve ahsi olmayan bir sevgiyi mmkn klar.
nsan grnmeyen tanr olarak, uluhiyet nnde duruyor ve en korkun olana bile, bu tanrnn emri, olarak
tahamml edebliyor, bunu belirli bir tarzda ifade edi
ekliyle, belki de bu emir, insan' aklyla ifade edildii, bunun iin de yanl olduun,u bilerek.
zetle: Ulfhiyetle olan mnasebetimiz, ancak u iddialar altnda mmkndr: Hibir ekil ve benzetme,tek tanr - chkmn olsun teslimiyeti iinde.
Tanrnn tasavvur, edilmesi, insann aydnlanmasdr.
Fakat, inan, grmek demek deildir. Mesafede ve soruda kalr. Tanryla yaamak, kendini hesaplanabilen bir
bil~iye dayamak deil, tanrn,n" var lna cesaret ederek
, ,yaamak demektir.
Tanrya inanmak, hibir ekilde dnyada olmayan,
transandansn ifre ve sembolleri dediimiz grn~lerin
eitli anlamlar tayan dilindekinden baka bir eyle yaamak d e m e k t i r . '
,
nanlan tanr, uzak, grnmeyen, isbat' edilemeyen
tanrdr.
'
Bundan dolay tanry bilmediimi deil, ayn zaman,da inanp inanmadm bilmediimi de bilmek zorunda,I

63

FELSEFEYE .G~R

ym. nan, sahip olunan bir mlk dedir. Onda bilgiriin


kesinlii deil, .yaanan hayatn eminlii

var. Bundan dolay iman sahibi, .objektif olann kalc ok mana1lnda,


duymaya daima hazr halde yaar. Duyulabilene teslimiy~tt~ z~yftr, yine de yolundan amaz. Zayflk elbisesi
iinde kuvvetli,' gerek hayatnn phesizliind~ sanumidir.
Tann tasayvuru, ayn zamanda, her gerek felsefe'
yap~aya 'bir rnektir: Bilginin kesinliini deil, gerel~
ben-olua, kendi kararmzn hr sahasn'getirir; btn
. arl, dnyada sevgi z~r~ne ve transandansn ve aklda kaybolupgiden uzaki~i~' okUIimasna koyar.
Bundan doUy da, felsefi olarak ade edilen her ey,
insana ok kuru gelir. nk dinleyenin bizzat keildi varlndan ilave ister.
Felsefe vermez, sadece uyandrabilir, hatrlatmaya,
tesbite ve muhafazaya yardm ed~b.i~ir.
Felsefede herkes, aslnda kendnin oktan bildiini
anla-r.
i

64

Kaytsz artsz

talep

Kay tsz artsz

fiiller, akta, mcadelede, yksek grevler yklenildii zaman vukubulur1ar. Kaytsz arts
. zn ayrca aUtmet-i farikas odur, ki fiil, bir ey zerine
oturtulmutur, karlnda hayat artlanmtr ve son deildir.

Kaytsz artszn gereklemesi

halinde, var-olu, fikrin, akn, sadakatiri maddesi olur. Hayat ebedi bir anlamn iine alnr, ana paralanm ve .aleade hayatn tesadnliine braklmadan, ilkin hudutta,
mstesna durumIarda, artl, nce ve her zaman ne pahasna olursa
olsun, var-oluta kalmak, yaamak istedii halde, kaytsz
artszn talep ettii fedakarlk, var-oluun yok olmasna,
kanlmas
mmkn olmayan lmn ste alnmasna
kadar gtrr.
nsanlar, mesela, dayanma iindeki bir savata, dnyada beraberce bir var-olu iin hayatlaru koyarlar. Dayanma
artsz

kendisini
durur.

artlandran

hayat

nnde,

kaytsz

aslnda

birbirine itirnat eden bir cemaatte .olur,


fakat ekseriya inanlan bir otoritenin hayran brakan emrinde; yle ki bu otoriteye kar duyulan hayranlk, kaytsz artszn kayna haline gelir. Bu inan kararsz
lktan kurtarr, doruluunu aratrmamz engeller~ Faltat bu ahsn kaytsz artsznda esrarl bir art gizlidir,
yani otoritenin baars. man sahibi, kendi itaatiyle yaBu

65

F: 5

FELSEFEYE GR
amak

ister. Eer artk otorite kuvvet' olarak herhangi bir


baar elde edemez ve bundan dolay 'da ona inancmz:
krlrsa, kahredici bir boluk meydana kar.
Bu boluktan kurtulu, bundan byle, bizzat insan.
fert olarak istemek olabilir, nk o, ger,ek varln ve.
kararlannn temelinin ne olduunu, hrriyet iinde ye~
niden kazanabilir.
Tarihte bu yol, fertlerin kendi hayatlarn yaamak:
cesaretini gsterdikleri yere kadar gitti, nk onlar, bir
kaytsz ar,tsz talebe itaat ediyorlard; onlar" sadakatsz-o
ln her eyi mahvettii, sadakatszlk gstererek kurta-, rlm hayatn zehirlenebilecei anda, ebedi varln bu
ihan~ti, henz ,mevcut var-oluu ruhsuz ve, muhtevasz:
brakt anda .da sadakati muhafaza ediyorlard.
Belki de en temiz ahsiyet Sokratnkidir: Bilmemenin epe-evre kaplayanyla, aklnn nda yaayarak,.
amadan; hakl olma,
kin, isyan hislerinin douraca.
bulanklklara
uramadan, kendi yolunda gitti;
.
. hi taviz:
vermedi, ka imkann kullanmad ve korkmadan kendi inancn yaayp, glerek ld.
Thomas Moore gibi, inanlanna sadk kalan, saf ah":'
laki deer ile dolu martirler vardr. Dier bakalar p
helidir. Bir eyi isbat etmek iin lmek, ~ir- gayelilii ve
bununla birlikte bir tam saf olmay benberinde getirir_
Mesela, sa'nn takipileri denilenlerde olduu gibi, bir.ba'skr ok defa ruhu isterik grnq.leriyle peeleyen bir
lm basksndan tr, lme srklenmi idilerse~ sa-dakat, saf plmayta nev, nema ,buluyor demektir.
Dnyada hibir cemaata dahil olmada!1; sadece tanrr.
nnde; kendine dayanaraht u kaziyeyi gerekletiren
felsefe adamlar nadirdir: Fe:: -efe yapmak, lmeyi ren-
m~k demektir. Senelerce lm hkmn bekleyerr Sene-

KA YITSIZ ARTSZ TALEP

ca, kendi aklnn peinden giden gayretini yener, o. ekil


de, ki ne layk olmayan bir ekilde hayatna son verir, ne
de Neron lmn isteyince, itidalini kaybeder. Boethius
bir barbarn verdii ceza ile susuz yere ld. Aydnlk
uurla, esas varla dnk felsefe yaparak. Bruno, p
hesini v.e odun ynna kadar varan sarslmaz gayesiz tahammlnn yksek kararna olan teredddn yendi. .
Seneca, Boethius, Bruno, zaaflar ve kmazlaryla
bizim gibi insanlardr. nce kendilerini kazandlar. Bundan dolay bizim iin de gerek yol gstericidirIer. nk velileri biz, ancak alaca karanlkta yahut efsanevi grn gerek d grnnde.kavrayabiliriz. Fakat, realist gre dayanamazlar. nsanlarn insan olarak kapiiiyetli olduklar kaytsz-artszlk, bize gerek cesareti verir, hayali olan ise, sadece tesirsiz, yksek duygular mmkn klar.
lebilmenin tarihi rneklerini hatrlattk. imdi de
kaytsz artsz talebinin mahiyetini aydnlatmaya ala
lm.

sorusuna, sonlu gayelerin ve onlarn


vastalarnn bilgileri yoluyla cevap alrz. Gda e.lde etmek lazm, onun iin de i. nsanlarla topluluk iinde baa kmam lazm. Hayat adam olmann kaideleri baqh
yol gsterir. Her seferinde bir gaye, kendisine ait olan
bir vastann kullanlmasn ,art koar. Fakat bu gayelerin niin geerli olduunun sebebi, ya sebebi aratrlma
yan var~olu ilgileri, yahut da menfaatlerdir. Fakat~ bu
ekildeki" bir gaye, hibir za:rpan son gaye deild~r~--n
ki: u soru cevapsz kalyor: Nasl bir var-olu? Ve soru:
Neye?
Yahut, talebin sebebi, ister benden bakasnn byle istiyorum. emri, ister byle yazldr. vastasyla 01Ne

yapmalym

67

FELSEFEYE GR

sun, itaat etmek mecburiyetinde olduum -bir otoritedir.


Fakat bunlar gibi bir otorite, sorgu sualsiz, bundan dolay da tahkiksiz kalr.
Btn bu tip talepler artldr. nk, beni bir ba
kasna, mevcut olma gayelerine, otoriteye bal klar1ar.
Buna kar kaytsz-artsz talepler, mene'lerine bizzat
kendilerinde sahiptirler. artl taleple~ karma, zahiren
dayandm. u andaki emniyet olarak g~lirler. Kaytsz. artsz talepler benden gelirler, beni bende, bizzat kendi
kendime olm~dm ey va~tasyla tarlar .
. Kaytsz-artsz talep, bana, alelade varlma, esas
varlmn talebi olarak gelir. Bizzat kendirnin ne olduumun' - yle. olmak zorundaym - farkna varrmA Bu
fary.na varma,- balangta bulanktr, kaytsz-artsz fii!imin sonunda aydnlanr. Farkna varma, kaytsz-artsz
bir fiilde icra edilirse, varln da farkna varlmasyla,
soru sona erer, hemen arkasndan, zamanla soru sorma.
yeniden ortaya ksa ve deiik durumlarda daima yeniden kat'iyet elde edilmek mecburiyetinde olunsa da.
Bu kaytsz-artsz, her gayeliliin nnde, gaye koyan olarak durur. Bundan dolay kaytsz-artsz istenen
deil, istetendir~

fiilimin sebebi olarak kaytsz-artsz,


. bilgi ii deil, bir inancn muhtevasdr. FiilimQ. gaye ve
sebeplerini bildiim mddete, sonlu ve artlda ka1yo
rum. Ne zaman artk
-konu olarak temellendirilemeyen
.
.
bir eyle yaarsam, cl zan1an kaytsz-artszla yayorum.
Kay tsz-artszln manasn ,birka
karakteristik
cmle ile anlamaya alalm:
Bu sebepten,

. Kaytsz-artszlk,
deildir,

. dnce

her an olduumuz gibi olmak.


yoluyla kavranarnyan bir derinlikten
68

KAYITSIZ

ARTSZ

TALEP

, hareket ederek varlan, kendisiyle eit olluum bir karardr. Bu nedir?


.
Kaytsz-arts~zlk, ebedi olana, varha itirak etmek
demektir. Mutlak.' g~venilebilir1ik ve sadakat ondan gelir. Karar, yalnz refleksiyon vastasyla hasl olan kudsiyet yoluyla mmkn olur. ,Psikolojik olarak ifade edilirse,
kaytsz~artszlk, bir insann anlk dlfrumunda deildir.
Anlk, tesirinin baskn enerjisine ramen, birdenbire gever, bu - byle-olu, unutkanlk ve itimatszlk kendini gsterir. Kaytsz artszlk, doutan karakterde de bulunmaz, nk bir yeniden dou da deiebilir. Kaytsz
artszlk, efsanevi olarak insann eytan d~nilen eyde
de deildir, nK bu sadakatszdr. htirasrl, var-~lu iradesinin, kendi varln iddia etmenin btn ekilleri,
kar konulmaz olmalarna ramen, anda kaytsz .artsz
deildirler, artl ve gszdrler.
O halde, kaytsz-artszhk, her eyden nce, refleksiyon iinden geip gelen egzistansn kararndadr. Bu
u demektir: Kaytsz-artszhk, byle-olutan deil, transandans olduundan dolay, asla baka trl' olamayan
hrriyetten doar.
Kayts~-artsz, ister bir deeri olsun, isterse bir hi,
bir insann hayatn yapan eyin zerinde kararn verir.
Kaytsz artszlk gizlidir,. sessiz sadasz bir kararla hayat yoluma yn verir, aka isbat edilemez: Fiiliyatta,
her zaman egzistansyla hayat tar ve sonsuzlua aydnlanabilir.
.
N asl aalar ykseldike derinlere kk salarlarsa,
.kim tam in~~nsa, yle kaytsz-artsz da derinliine te,..
mel atar, dieri, kolayca sklp baka yere dikilen, yerle yeksan olan ve kitle':halinde yedi canl olarak, yine de
ayakta duran alla benzer.'
69

FELSEFEYE GR
Kaytsz-artsz karakterize eden ikinci cmle u
Kaytsz-artszlk, sadece gerekten kendisini mey-

2.

dur:
dana getiren

inantadr

ve kEfndini gren inan iindir.


Kaytsz-artsz, lsbat edilemez.. Dnyada var-olu
olarak gsterilemez, tarihi isbatlar sadece telmihdirler.
Bildiklerimizin' hepsi de artldr. Kaytsz-artszda yaptmz her ey, isbat edilene baknca, sanki yok gibidir.
sbat edilebilen bir kaytsz-artszlk, byk bir zorbalk, bir fanatizm, bir vahet veya bir deliliktir. Gerek
bir kaytsz-artszlk olup olmad sorusuna cevap olarak, phe gtren bir tartmann ikna kuvveti var yalnz.

Alelade
beseri temaylde ve cazibede,' al s. Mesela:

..
..
kanlk ve ahde
vefada .deil, kay tsz-artsz manada
sevginin olup olmad; phelidir bu. Sevgi dolu bir sava iinde komnikasyonun mevcudiyeti inkar edilebilir~
Varl gsterilebilen, gsterilebildii iin artldr.
3. nc bir cmle yle der: Kaytsz-artsz, zaman iinde zamanszdr.
nsana, kaytsz-artszl, var-oluu, gibi verilmemi
tir. Onunla birlikte, zaman iinde nev-nema bulur. 0,
insan kendini atnda, kaytsz artsz kararn kanl
maz olduu yola gelinliinde, kar gelir. Buna karlk,
balang~tan itibaren mevcut bir nihai-olu, ruhun mcerret sarslmazl, mnhasran devaml olan, kendi kay tsz-artszlnda inanlr insan hissettiFmezler.
Kaytsz-'lrtszlk, zaman iinde,
hudut durumlarn
tecrbesinde ve' kendi kendine adakatsz olunduunda
ortaya kar.
Fakat, kaytsz artszn kendisi, asla zamana bal
dei~dir. Ortaya kt anda, zamana apraz der. Elde
~dildii yerde, varln ebedilii olarak her yeni anda,
70

KAYTSZ ARTSz

TALEP

her' seferinde yenilenen, yeniden douun m,eydana getirdii mene'-olu gibidir. Bunun ,iin, zamana bal teka~,iiI4n bir eye sahip grnd yerde, her ey bir anda
ihanete il:rayabnir. Aksine insan, gemii, sadece byle-olu olarak sonsuz artlar altnda, mahvna varncaya
,kadar eitli ykler altna soktuu zaman, insan, birdenbire kaytsz-artszn farkna varrsa,. yeniden bahya
bilir.
Geri, bu tartmalarla, ka:ytsz-artszn etrafnda
-dolatd, fakat muhtevas anlatlamad.
Bu, her eyden
;nce yi ve ktnn mukayesesi ile ortaya kacak.
Kaytsz-artszda, bir seme, bahis konusudur.
Bir
'karar, insann z olur. nsan, iyi ile ktye karar verirken, iy diye :anladn seer.
yi ve kt, basamak la birbirinden ayrt edilebilir:
. Kt heva-v-hevese ve igdlere, hazza ve dnyann zevkine, mevcut haliyle var-olua kendimizi kap p
koyuvermektir. Ksaca: artlda kalan, bundan dolay da
,hayvanlarn hayat gibi akp giden, edepli veya edepsiz,
'baka trl olmak istemenin huzursuzluu iinde, ve bir
-.trl karar veremeyen insann hayat kJtdr.
. Buna karlk, var-olu mutluluul.u inkar etmeyen,
'fakat onu ahlaki bakmdan geerli olann emrine veren
hayat iyidir. Ahlaki' bakmdan geerli olu, ahlaki hare'ketin genel kanunu olarak anlalr. Bu deer hkm, kai

:ytsz artszdr.

2. Heva-v-hevese meyleden alelade zaaflarm .kar


~snda, Kant'n anlad gibi, bana hi zarar vermedii,
:yahut ok fazlaya malolmad iin, iyiyi yaparsam, bu
'da ktdr, daha mcerret bir syleyile: Geri, ahlakn
istedii kaytsz artsz istenir, fakat iyinin kanunu, an,
71

FELSEFEYE GR

cak, bizi mesut

klacak verahatsz

etmeyen tatmin olma


~ artnmmkn kld' takdirde, .takip edilir ~ Sadece bu
art, benim kaytsz artsz iki olmak istemediimi gsterir. Bu grnyle iyilikler, tabiri caizse, iyi olmaya ta- hamml edebildiim, mutlu mnasebet~erin ksdr.
Var-olu menfaatlerimle,
ahlakn istedii arasnda herhangi bir anlamazlk halinde, belki de, kendi kendime
bile itiraf etmemek suretiyle, menfaatin byklne gre alaka harekete hazrm.lmemek iin ldrme emrine itaat ediyorum. Uyumazl getiren durumumun
yararna, kt olmam hususunda aldatlyorum.
Buna karlk kaytsz-artszn, v~r-olu mutluluu
nun artlar emrine girerken, mevcut olan arta bal
mnasebetin aldatclndan kendini ekip karmak,
bylece de, gerek kaytsz-artszla dnmek iyidir. Bu,
hareket noktalarnn karmakl iinde, daima kendikendimizi aldatmzdan, benim, kaytsz artszn ciddiyetine dnmdr. .
3. Kt kty istemektir. Her eyi. bozup brakma
arzusu, ztrap verme, zulm, tahrip etme insiyak, mevcut ve deeri olan her eyi tahrip etme istei demektir.
Buna karlk iyi, sevgi ve bununla da gerei isteme
demek olan kaytsz-artszdr.
basama karlatralm:
Birinci basamakta iyi ile kt arasndaki mnase bet
bahis konusudur. Geleneksel kanunlara uymak, irade ile
igdlere hakim olmak, ahlakidir. Heva-v-hevesimiz:
karsnda vazifelerimiz var.
kinci basamakta, hareket noktalarmzn doruluu,.
yani etik mnasebetlerimiz bahis . konusudur. Kaytsz
artszn fiilen arta bal olduu, arta bal mnasebe-
tin karkll karsnda, kaytsz-artszn berrak1
vardr.

72

KAYITSIZ

ARTSIZ

TALEP

nc basamakta, metafizik mnasebet, hareket


noktalarnn mahiyeti bahis konusudur. Kinin karsnda
sevgi -var. Sevgi varla, kin yoklua iter. Sevgi, transandansa istinat ederek beslenir, kin, transandanstan zk
kendi noktasna iner. Sevgi, dnyada, sessiz ina, kin,
var-oluta, sndrc ve var..;oluu bizzat takip eden felaket ofarak tesir eder.
Her seferinde, bir alternatif ve bylece de bir karar
istei kendini gsteriyor. Eer, insan, kendi cevherine dnerse, sadece birini veya bakasn isteyebilir. Vazifesini
veya insiyaklarn takip eder, ha~eket noktalarnn safl
nda veya gidip gelmede kalr, kinle veya sevgi ile yaar. Fakat karar tehir edebilir. Karar vermek yerine,
hayat boyunca tereddt eder, sallantda k!lrz. Birini
dierine balar, bunlarn birbirinin tamamiyle zdd olduunu bilmeyiz. te bu kararszlk da ktdr. Eer kty iyiyi ayrt edebilirse, insan uyanmtr, her ey
den nce. Kendi kendisi olmutur, nereye gitmek istedii
hususunda ve fiilinde kararl ise. Biz, hepimiz, durmadan
kendimizi kararszlktan kurtarmak, yeniden kazanmak
zorundayz.
Kendimizi iyiye doru tekaml ettirmekte
o kadar az k~biliyetliyiz, ki insiyaklarmzn bizi param
para eden kuvveti, aydnla kavumak b~kmndan kanlmazdr. nk grmemezlikten 'gelemeyiz, eer gerekten seviyorsak, kin de duyamayz; hatta sevgiliyi tehdit eden eye bile, nk eer hareket noktalarmz kat'iyetle b~rrak kabul edersek, saf olmayn yanllna deriz.

Karar, basama n her birinde k.endine has bir karaktere sahip. Ahlaki ynden, insan, kararn dnerek,
doru, diye temellendirmek istiyor. Etik ynden, iyi, iradesinin yeniden douu vastasyla yanltan kyor,
73

FELSEFEYE GR

kendisini yeniden kuruyor. Metafizik ynden, sevme imkan iinde, kendisinin, kendisine lftfedildiinin farkna
varyar. nsan, doru olan seer, kendi hareketinin esaslar iinde h~*~~at olur, sevgiyle yaar. te, her eyden
nce, kaytsz artsz bu lnn birlii iinde meydana
gelir.
.Sevgi ile yaamak, bu btn dierlerini iine alr
grnyor. Gerek sevgi, ayn zamanda, fiilinin ahlaki
hakikatini kesinletirir. Bunun iin Augustin, yle diyordu: Sev ve ne istiyorsan yap! Fakat biz insanlar iin
sevgi ile, sadece bu nc basaman kuvvetiyle yaa
mak imkanszdr; nk durmadan sapmalara ve yan 1malara du~r oluruz. Bundan dolay, kendimizi, sevgimize krkrne ve her an i.in terkedemeyiz, onu aydnla kavuturmalyz.
Ve .yine bundan dolay, bizim
gibi sonlu yaratklar iin, vastasyla ihtiraslarmz gemlediimiz . mecburi disiplin, kanlmaz; hareket noktalanmzn saf olmayndan dolay, itimatszlktan da ka
nlmaz. Eer kendimizi emin hissedersek, yanlrz.
Her ~yden nce, iyinin kaytsz artszl, alelade
grevleri muhteva ile doldurur, ahlaki motifleri temizyebilir, kinin tahrip etme arzusunu zer.
Fakat kaytsz artszn ykseldii sevginin temeli,
asl hakikate duyulan arzuda vardr.
Neyi seviyorsam,
onun var-olmasn istiyorum. Ve gerekten var-olan,
sev gisiz anhyamam.

74

nsan

nsan nedir? Vcut olarak fizyoloji,

ruh olarak psikoloji, toplumun bir unsuru. olarak sosyoloji tarafndan


tetkik edildi. nsan hakknda, dier canl varlklarn tabiatn tandm? gibi, tabiat olarak, ve belgelerin kritik ayklanmas suretiyle elde ettiimiz tarihi bilgi olarak, faaliyet ve dnce halinde ifade edilen anlamda,
anlamak suretiyle ve tabii olayJarn, durumlarn ve hareket noktalar vastasyla hadiselern, izah eklinde bir
~yler biliyoruz. nsan hakknda yaplan
aratrmalar
mz, bize eitli bilgiler getirdi,
fakat btnyle-insan
bilgisini deiL.
Soru udur: Acaba insan, bilinebilecek kadaryla, her
ynyle, anlalabi~ir mi? Yoksa o, bunun dnda bir
ey mi, yani, konulu dnceden uzak, yine de vazgeilmez imkan olarak, bilgi iin karmzda dikilip duruyor
mu?
Gerekte insan, iki ekilde kendisini bilebilir: Ara
trma konusu olarak ve her aratrmaya kapal hrriyetin kendisi olarak. Bunlardan ilkinde konu olarak, die
rinde kendisinin uuruna vard zaman, insanlnn da
farkna varan insandan sz ayoruz. nsann ne olduu
nu, insan hakknda bir ey bilmi olmakla anlayamayz,
sadece faaliyet ve dncemizin kaynanda insan1
mz reniriz. Aslnda, insan, kendisi hakknda bilebileceinden daha fazla bir eydir.
Hrriyetimizin, ancak kendimize baz iddialar tanr
sak, uuruna varabiliriz. Onu muhteva ile doldurmak ve75

FELSEFEYE GR

ya ondan kamak elimizdeciir. ~\~F. ~ye., b}upn~; da kendi hakkmzda, karar verdiimiz hususunu,'
sorumlu
oluumuzu ciddi bir ekVde mnakaa edemeyiz.

ve

Bunu .reddetmeyi dnen, sonu olarak baka , insanIardan' da hibir ey talep edemez. Bir sank, savunmasn~ mahkeme nnde, byle doduu ve baka trl yapamyaca, bundan dolay da tevkif edilemiyecei
eklinde temellendirince, keyfi yerinde. hakim, yle 'cevap veriyordu: Kendisini cezalandran hakimin anlay
da. ayn idi; yani, .
o da.
baka trl...;n yapamazd, n' .
... ' ,
';' 1' .
k o da yleydi ve mevcut kanu.lara gre, bu ekilde
hareket etmek zorunda idi.'
H rriyetim~zden eminsek, kendimizi tanmak iin r
bir adm daha atm oluyoruz: lsa:, tanrya dnk bir
varlktr. Bu ne demektir?
I{endimizi biz yaratmadk. Herkes, kendisi hakkn
da, var-olmayabilirdim, diye de dnebilir. Bu, bizim
hayvanlarla bir olan yanmzdr. Fakat, buna ilaveten
kendi kendimize karar verme yeteneimiz var. Hrriyetimizle varz v~ otomatik olarak herha~gi bir tabiat kanununun emrinde deiliz, biz, bize hrriyetimizle birlikte hediye edildik. Eer mecbur olduumuz eyi bilmez.
ve sevmezsek, hrriyetimizi zorlayamayz. Tesir altnda
kalmadan karar veriyorsak ve hayatmz anlam dolu ise,
gene kendimize teekkr borlu olmadmz biliyoruz.
Tabiat kanunlarnn kanlmas mmkn olmay.an bir
basksyla deil,
asla baka trlsn istemeyen bir' i
anlamann meydana getirdii fiilimizi zaruri klan hrriyetimizin en yksek noktasnda, hrriyetimizle birlikte biz olarak yaratldmz biliyoruz. Aslnda, insan ne
kadar htirse, tanr da onun iin o kadar kesindir. Hr 01:76

NSAN
duum

..

yerde, kendi

kendime

var-olmadmdan

emi-

nim.
Biz insanlar, hibir zaman, kendi kendimize yeter
deiliz.
Kendimizi amak isteriz ve kendi hiliimiz
iinde bizi bize nfuz ettiren t~nrya, uurumuzun derinliiy le birlikte yetiiriz. .
nsann tanrya dnk oluu, doutan bir hususiyet
deildir.
Tanrya dnklk hrriyetle iie olduundan,
kendi var-olu iddiasndan hareket ederek amay icra
ettii yerde, yani dnyadan kopup, dii,ryaya ald y~r
de, tanrya bal olarak yaadnda-i, ~'nya ile balar
n kestii yerde, her fer:di aydnlatr. Tanr egziste ettiim lde benim iin vardr.
Bir kere daha tel!;.:rar ediyorum: nsan, dn.yada varolu olarak, bilinebilen bir nes,nedir. Mesela, rk teorilerinde, bilhassa eitli neviler eklinde; psikanalizde,
uur-alt ve onun tesirleri;
marksizmde retim 7ttikleleriyle, tabiata ve topluma hakim olan, birbirini tamamlyarak ekillendiren emekle retici,
canl olarak anlald. Fakat btn bu tip bilgi yollar, insanda baz ey
leri, hayatta olan baz eyleri anlarlar, fakat btnyle
insan asla. Bu gibi aratrma teorileri, kendilerinin insan btnyle anladklar
iddiasn ykselttikleri takdirde - ve hepsi bunu yapyorlar -, gerek insam gzden 'kaybederler ve bu teorilere inananlarda insan uu
runu ve nihayet bizzat insanl snn hududuna kadar getirirler. nsan olma, h~rriyet ve tanrya ynelme
, demektir.
ns'an hakkndaki bilgileri izlemek, fevkalade alaka
ekici, ve eer sonular ilmi tenki;lleelde edilmise, zahmete deer. Bylece, insan metodIu olarak, ne, nasl ve
hangi erevede bildiini ve mmkn olan -btnyle.
71

FELSEFEYE GR

lerse, bilinenin ne kadar az ve bu bilginin gerek insam anlamaya ne kadar yetersiz olduunu kavrar. Bu
suretle de insann kendisi hakknda elde ettii zahiri bilgilerden gelen tehlikeler ortadan kalkm olur.
Bilginin hudutlarn tayin etmek hususunda, eer
tanrya ynelmisek, hrriyet yoluyla hrriyetimizi bul:'
. duumuz iradeye teslim oluruz.
nsamn kimin tarafndan' idare edildii, insanln
byk problemielir. Fakat kesin olan udur: Hayat hayvan1annki gibibirbirini izleyen kuaklar biiminde, sadece tabiat kanunlarna uygun tekrarlarla gemez, insann hrriyeti, varlnn tehlikesiyle birlikte, ne olabilecekse, onu olma anslarnn kaplarn da aar. . nsan,
hr-oluu dolaysyla var-oluuna bir maddeyle urar
gibi muamele edebilir. Bndan dolay, her eyden nce,
0, tarihi ola~ varlktr,' yani sadece biyolojik mirasyla
yaamak yerine gelenekleriyle de yaar. nsan var-oluu, sadece tabiat hadiseleri gibi cereyan etmez. Hr oluu, baka bir idareyi davet eder.
darenin zorbalkla
insandan insana aktarlabilece
ini burada mnakaa etmiyoruz. n~ann son idaresini
soruyoruz biz. Felsefi tezin konusu udur: nsan,' tanr
idaresinde yaayabilir. Bunun ne olduunu akla:yalm.
Kaytsz-artszda,

tanr tarafndan

sezdiimize inanrz.

ynetildiimizi

Fakat tanr mcessem olarak, hibir ekilde tanr olarak bizzat karmzda deilse} nasl
mmkn olur? Eer tanr ynetiyorsa; insan tanrnn ne
istediini nasl anlar? nsan tanryla, karlaabilir mi?
Bu nasl. vaki olur?
Otobiyografik yazlarda, uzun phelerden sonra, hayat yolunun karar problemlerinde, nasl kesinlie ulald haber verilir.
Bu kesinlik aresiz_ sallantlardan
78

NSAN

sonra gelen muhakeme edebilme yeteneidir. Fakat, bu


kesin oluun berraklnda insan kendini ne, kadar hr
bilirse, kendisini var eden .transandans da onun iin o
kadar aydnlk kazanr.
Kierkegaard, kendi dncesini her gn tanrya ynelere~, o ekilde yayordu ki, kendisini daima tanrnn
elinde hissediyordu. Kendisi tarafndan yaplan her ey
de, dnyada karlat herolayda, tanry duyuyor ve
her duyulan eitli anlamlaryla yayordu. Elle tutulabilen bir irade ve ak bir yasaklar sistemine deil, transantal bir temele bal olduunu bildiinden, bizzat kendi kendine karar veren h~rriyetin iradesi ynetiyordu.
Transandansn iradesi,
dnyadaki herhangi bir iradeden daha bakadr, nk iradenin bir trlsn, tanrnn iradesini verir.
Bu, bizzat hrriyete giden yolda
vukubulur. Tanr'nn sesi, fert olarak insana, insan kendine geldiinde gelen eydedir, eer o, kendisinden oncekilerden ve evresinden gelene ak ise.
nsan yapacana ynelten karardr. Bu kara, engeller veya harekete geirir, tash~h veya tasdik eder. n
sann yapp edecekleri hakkndaki karar' olarak tanr
nn sesi, zaman iinde, nsann kendi hisleri,
motifleri,
davramlar zerinde insann bu yargsndakinden ~aka
bir' ifadeye sahip deildir.
Bundan dolay insani hkm, balangtan itibaren
yanltr, eer, insan bu hkmde tanrnn sesini kesin
olarak b.ulduunu veya kendisini bu hkme teslim edebileceini iddia ediyorsa. Ahlaki davranmzdan memnun olduumuz ve ziyadesiyle hakl olduumuzu sand
mzda bile, kendi keyfiliimizi merhametsizce grmek
zorundayz.

G~rekte

insan,

hibir

zaman btnyle ve kesin


79

FELSEFEYE GR

olarak kendisinden _memnun olamaz; kendini yarglar


ken, kendine dayanarak hareket edemez. Kendi faaliyeti zerine baka bir i1.1sann yargsn, zaruri, ister. Bundan baka, yargsn renecei insann mertebesi hususunda, da hassastr. Vasat insann ve kalabaln gelip
geici olann ve deersiz kurulularn ne syledikleri de
az ilgilendirir onu; fakat, bu da onun iin, ne derlerse
desinler, manasnda deildir. Neticede, kesin yarg, kendisi iin ehemmiyetli olan insamnki deildir, her ne kadar bu anlalabilen yegane yarg ise de; tanrnn kesin
yargs olabilir.
Fertlerin kendi haklanndaki yarglarnn tamamiyle
keyfilii,gerekten nadiren doru olmutur. Onun iin,
daima bir bakasnn yargs ehemmiyetli grnmtr.
amadan kahramanca lme giden ilkellerin kahramanca tutumu byle yaar, bakalar nazarnda hretlerinin
unutulmayaca
da Edda'nn len kahramanlarnn tesellisidir.
N e topluma dayanan, ne de gznde hret olan, tek
bana gerek yiitlik bakadr. Bu, bizzat - kendi ayaklar zerinde durmak, belki de mutlu varlklardan birinin kendisiyle ahenginden gelmektedir, belki uursuz
olarak hala yaayan topluluk olarak tarihten gelE;n bir
cevherle beslenir, yine de bulunduu hal-i hazr dnyada uuru iin hibir ey bulmaz. Fakat, bu yiitlik eer
hilie gmlmezse, aslolan derin bir baa iaret eder
ve bu, insann yargs yerine tannnn yargsn' ifade
ederdi.
Eer ynetici yargnn,
(tanrnn) hakikati, sadece
kendi kendimize kanaat getirmemizin yolunda grn-yorsa, iki ekilde olur bu: Umumun istei olarak ve tarihi gerek olarak.
80

NSAN

Herkese geerli ahlaki istekler, idraki ikna edicidir.


Bunlar on emirden beri tanrnn mevcudiyetinin bir ek
lidirler. Bu istekler, tanr inanc olmadan insann kendisi bakmndan yc:.pabilecei asndan kesin derecede de
kabul ve takip edilir. Fakat hr olarak itaatl olmann
ciddiyeti, dorudan Qoruya bu hrriyet iinde transandansn duyulmasna bal olmay gerektirir.
Buna. ramen, mahhas durumlarda nasl hareket
edilecei herkese geerli emir ve yasaklardan karla
maz. Daha ziyade tarih iindeki her hal-i hazr. durumda, byle yapmak mecburiyetinde olmann vastasiZ ve
. hedefinden sapmayan ynetimi bulunur. Ferdin ne olmas gerektii hususunda duyduu,
btn kesinliine ra
men, daima phe gtrr. Tanr ynetimini iitmenin
bu eklinde hata etme, bundan dolayi da arma tehlikesi vardr. Bu, kesinlikteki emin1ii nler. Ve yolun en
ak olan bile, tanr ynetiminde grlecei gibi, kendi
yaptklarmzdan emin olmaya, bu yolun herkes iin tek
doru yolalduu kanaatine gtrmemelidir.
nk arkasndan gelen, daima daha baka grn- .
. te olabilir. Aydnlkta da yanl bir yol katedilmi olunabilir. Karardan emjn olunduunda bile, bu dnyada
alnan bir karar olduu mddete, bir tereddt kalmal
dr. nk mutlak hakikatn gururu, aslnda dnyadaki
hakikati mahvedici bir tehlikedir. Ancak, anlk kesinliklerde, kalc soru karsnda duyulan' huudan vazgeilemez.
lkin, arkaya baktmzda,
kavranlmayan bir y.netimin karsnda byk hayranlk mmkn olabilir.
Fakat burada da hibir ey kesin deil, nk tanr iradesi sahip olunacak bir -mlk deildir.
81

F: 6

FELSEFEYE GR

Psikolojik ynden tanrnn sesi, ancak yksek anlarda idrak edilebilir. Bu sesle:le ve bunlara doru yaarz.
nsan, ynetimi transandans yoluyla ogreniyorsa,
transandans onun iin gerek midir? Onunla mnasebeti naslolur?
Varlmzn transandansa dayanmas, grmzn
ksrl iinde, yine her eyi tayin eden ciddiyette olabilir. Fakat dnyamzda insan olarak akla varmak
iin, kesinliimize baka dayanak noktalar ararz.Dn
yada, en l;>'i,yt aklk, kiilikten kiilie komnikasyon11
dur. Bundan dolay, transindansa dayanma' - llemeyeni yaasak da - kii tanr ile temasmzda aka hal-i
hazr olur. Tanr bize, kii olma grnnde gelir, ve
hemen kendimizi tanryla konuabilecek bir varla ykseltiriz.
Dnyada pizi yer ~e bir ed~: ~uvvetler, bize hakim
olmak istiyorlar: stikbal 'korkisu, mevcut mlkmze
korku dolu ballk, korkun imkanlar karsnda duyulan endie. Bunlara kar, belki insan lm asndan,
nihayet olsa olsa, bilmeden, manasn anlamadan; huzur
iinde lme srrna ulalabilinir.
Varlk-sebei\lerine "inan, gayesiz kran,
tanrnn
varlna inanmadaki huzur olarak ifade edilebilir.
Hayatta tanrdan hrriyetimize yardm alp alam
..'

~ ,.;

.--;.

1-

1,

".

"

yacaInlz karanlktr.

ok

tanrclk, tanrlar

ve

eytanlarda

yardmclar

ve muarzlar grr. eBir tanr yapyor bunu, olaylar ve


kendi' yaptklarmzn karsnda duyulan bir uurdur;
onlar, byle bir uur ykseltir ve iyi eder, fakat canl
ve manevi var-olu imkanlarnn ~itliliinde darmadan eder, brakr.
Eer' dua - grnlemeyen tanr ile temas olarak82

NSAN

sessiz ve herhangi bir -dile ihtiya gstermeyen istirak


tan, var-oltun arzularn yerine getirmek iin arma
ya kadar varan, kii-tanrnn elinin aranmas manasnda
ise, byledir bu.
nsana, ki. ona hayat nfuz edilebilir olmutur, btn imkanlar, bunlar arasnda, aresiz tahrip edici durum, tanr tarafndan gnderilmitir. O halde, byle her
bir durum, insann iinde bulunduu, yetitii ve iflasa
urad hrriyeti iin grevdir. Fakat grev, belirli saadete erme hedeflerini yeterince tayin etmez" transandans, bu tek gerek ve ancak onunla aa kan o sevginin kaytsz-artszl, var-olma ve dnyadaki gerek-.
lerde transandansn ifrelerini okuyabilene akhyla durmada ak olan vastasyla berrakla kavuur.
Papazlar belki fels~f~ yapar~lt, tanryla temas eden
ferdin kibirli keyfililiine atarlar. Vahiy yoluyla kendini bildirene itaat isterler. Onlara yle cevap verilebilir:
Fel~efe yapan fert,
kendi derinliinden karar verirse~
tanrnn ne istediine
objektif bir garantisi olmadan,
daha ziyade durak bilmeyen bir cr'etle, tanrya itaat
ettiine inanr. Tanr, tekin serbest kararlarnda grnr. Vastasiyle etkiler..
Papazlar tanrya itaatla, dnyada mevcut kilise, kitap ve dorudan d()ruya vahiy ol~rak geerli kanunlatn mercilerine itaati kartrrlar.
Nihayet dnyadaki objektif mercnerle, mene'den
hareket edilerek renilen tanrnn arzusu arasnda bir
akIria mmkndr. Fakat bu akma, iin sava vermek zarureti vardr .
. Objektif mer~ilere kar, fert tarafndan yaanan
tanrnn istei konursa, zorbala kayma, toplumun ve
an'anenin mtihanndan kama bahis konusu olur. Zd83

FELSEFEYE GR
dna t

fert tarafndan yaa~an tanr istei karsnda, objektif- merciler konu~ursa, o zaman da, tanrya itaat etme hususunda cr'et gstermekten dnme, kendi istei
n~ uymak suretiyle bizzat gerekten kamak bahis konusu olur.
Bir otoritenin emirlerine,. ihanlan kanunlarna
. uyup, Qna gre hareket etmede bir aresizlik var. Buna
. karlk, gerei btnyle duymada, ferdin sorumlulua ykselen enerjisi var.
nsan olmann yeri, nsann iradesini kazand derinliktedir.
nsan-olma, insan oluma demektir.

84

Dnya

Gnlk hayatta karmza kan, eyaya, canllara


ve insanlara mukavemet eden, materyel olarak kullan
lan eylere realite adn veriyoruz. Rea1iteyi gnlk temasIarda, elileriyle urarken, teknik dzenlemede',
renilen ve retilen evrede, metodIu tanzim ve idarede tannz.
Pratikte karlalan, ilmi bilgi ile aklan1r ve reaHtenin bilgisi olarak pratikte istifadeye sunulur.
Fakat pratiin ilmi, balangtan. itibaren, var-oluun dordan doruya ilgi duyduu' eylerin dna
kar. Ayn zamanda, durmadan sava demek olan pratikt~, bu mukavemetlerin krlmasnn tecrbesinde, sadece realitenin kklerinden biri var. nsan, pratik faydalarc~ kulak asmadan, gerein ne olduunu bilmek istiyor; limlerin daha derin bir kk de, saf, kendini veren bir is"irak, bakmasn bilen kendini derinletirme,
dnyadan gelen cevaplara kulak vermedir .
.Bilgi, metod yoluyla, btn bilinenlerin sistematik
olarak birletirilmesi, darmadan olan aarak, birbirleriyle ilgili prensiplere balamak suretiyle ilmi olur.
Bu realite bilgisi, btn bir dnya tasavvuru ile tamamlanmak ister grnyor. Btn realite, bir tek, her
yerde, kendi kendisi olan bir dnya,. dnyann btn
olarak, dnya tasavvurunda gznne gelmelidir. Bu,
her ne kadar eksik ve tashihe muhta ise de, insan, ister
bilginin sonucu ve ister prensip olarak, varlnrealite
olarak anlalaca bir biime ulalabilecei fikrindedir.
85

FELSEFEYE GR

Dnya tasavvuru ke:Q~ iinde insicaml bilginin btnn iine almaldr. Dnya tasavvurlar, insan bilgisinin balangcnda vardr; ve bilen, btnn birinde emin
olmak iin bir dnya tasavvuru ister.
te, dnyay bir btn olarak' gren ve kendi iine
kap~l, her eyi iine alan bir dnya tasavvuru.- aramann, toptan bir dnya g,:iine duyulan byle bir arzunun, son zamanlard~ ,tamamiyle ortaya kan, bir yanlila (layanm olmas,' dikkate deer ve ibret vericidir.
nk tenkidi ilim, ilerledike, sadece, imdiye ka'dar srp gelen her dnya tasavvurunun, yanl olarak
kp gittiini deil, ayn zamanda, - gerekte ilimler~n
grevi olan bilginin sistematik birliinin de ok ynl
ve aslnda kklerinde deiik olduunu retti. Bilgi arttka, bu, daha ok akla k,!v~UI. tr~iteler evrensel
olduka - her eyden nce, fiz:ikte -, niteler arasnda
ki, fizik dnyas, hayat dnyas, ruh dnyas, manevi
dnya (geist dnyas) arasndaki sramalar da kendilerini o kadar kesin gsterirler. Geri bu dnyalar, birbirlerine sk skya baldrlar. Bunlar, birbirlerine o
elsilde zincirleme kenetlenmilerdir ki, ncekinin realitesi, sonrakininki olmadan, var-olabilir grnd halde, daha sonraki halkann realitesi, var-oluu iin daha
ncekini art koar. Mesela: Maddesiz hibir hayat, ber- .
ki, fakat hayatsz madde. Sonrakini ncekinden. ~sticUal
etmek iin bo yere denemeler yapld, bu denemelerde
~e, her sefer sray sonunda daha ak bir ekilde gn
nc.t kt. Biliriebilen, aratrlp bulunmas mmkn
olan, nitelerin ait olaca dnyanr btn, aratrma
nn bir fikri olarak nmz aydnlatabilecek, her eyi
izah eden bir teoride birleen bir nite olamaz. Asla
dnya 'tasavvuru yoktur, ancak, sadece ilimIerin sistem'~r'

letirilmesi vardr.

88

DNYA

Dnya tasavv'urIar daima sonunda dnyay mutlak


olarak izah ettiklerini sanan husus bilgi dnyalar dr
lar. Imi dnya tasavvuru mitik olandan farkl olarak,
her zaman, ilmi vastalar ve noksan ve mitik muhteva
ile meydana gelen yeni bir mitik dnya tasavvuru olmutur.

Dnya konu deildir, daima dnyadayz, konula r


mz ondadr, fakat ona bizzat konu olarak asla sahip de:'
iliz. Bir metoda dayanarak aratrlp bulunmu ufuk-.
larmz nereye kadar uzanrsa uzansn, bilhassa, aralannda.. Samanyolumuzun milyonlarca gp.ei ile sadece
milyonlarcasnda~ bir tanesi~i tekil ettii yldzlar dnyasnn -astronomik tasavvurunda,
ve evrensel maddenin matematik tasavvurunda, ne gryorsak, hepsi de
grntleriIi izahdrIar; eyann esas, btnyle dnya
deildir.
'
Dnya kl halind~ de~ildir. Kendisinden hareket
edilerek aklanamaz, f~lat dnyada var ol.anlar, bir~i
ri vastasyla, sonsuza. k4 dar aklanabilirler. Kimse, hangi hudutta yeni bir ara~rmann geleceini, hangi uurumIarn ona son vereceini bilerriez.
.
Dnya" tasavvurundan feragat, ilmi eletirinin istei, fakat felsefi ynden varl fark etmenin artdr. Felsefi varlk-uurunun art, geri; ilmi dnya aratr,mas
mn btn ynleriyle tanmadr. Fakat ilmi olarak dn-yay bilmenin gizli manasnn,
aratrma yoluyla, bilmemenin sahasnn yan aydnlk bilin~bilecei hududa
gelmek oldu grnyor. nk, kendi bana' kemale
ermi bilgi, hadd-i zatnda l:>ilmemeyl ortaya kanr. Bilinen bir dnya tasavvuru yerine, onsuz ve ondan nce
de olmayan yaanm (eriliten) bilmemede ve gerek-'
" ten ilmi bilginin bu yolunda gerek ne ise kendini gS-"
1

87

FELSEFEYE GR
terr.

Bilgi ihtiras, bilginin baarszla urad yere


kadar gider. Bilmemede, fakat gereklemi, allarak
anlailru' bir bilmemede,
varlk uurumuz~n emsalsiz
bir ztrab yatar.
Dnya realitesinin ne olduunu, baka bir misalle
anlatalm: lmi metodlarla elde edi1~n bilgi, u genel
hkm altnda toplana bilir: Her bilgi, bir tefsirdir. Me- .
tinlerin anlalmasnda . takip edilen yol, varln her
kavranl iin bir benzetmedir.
Bu benzetme tesadfi
deildir.

nk, btn varla sadece manalandrmada sahibiz. Varl ifade etmeye kalktnuz anda, konuula~
manada sahibiz ona; ve her eyden nce, dilde ifadesini
bulan eyi, bilinebilirlik sahasnda kavramz demektir.
Fakat bizim konumamzdanok nce, pratik hayatn
dinnde, varlk, bizim iin, eya ile manas olan bir ey
dir; bir bakasna atf yapmak suretiyle tayin edilir. Varlk, bizim iin manalandrlmas ile ilgisi nisbetinde var. dr. Varlk ve varlk bilgisi, olmakta-olan ve olmaktaolan dile getiren dilimiz, eitli manalaidrmalarn bir
rgsdr. Her varlk, bizim iin bir yorumlanm olmadr. Eer varlk yorumlanm manada anlalm ise, bu
ekliyle aynInu olmak mecburiyetinde' grnyor:' Yorum bir eyleri yorumlar; yorumumuz yorumlanm olan .varln karsna koyar. Fakat bu ayrma, baar ka.,.
zanamaz. nk, bize, yorumlanm bir varlk, tabiri
caizse, yorumun konusuna uymayan bir bilinebilirlik kalr. Bildiimiz her ey, sadece, varla, yorumlamamzn
gnderdii bir huzme, yahut da bir yorumlama imkan
mn yakalanmasdr. Btnyle varlk o ekilde bu.lunmaldr, ki btn bu yorumlar bize grlmeyeni iaret
etsin.
88

DNYA

Fakat yorum keyfi deildir. Doruluk ynnden objektif bir karakterdedir. Varlk, bu yorumlar zorunlu
klar. Btn varlk biimleri, geri,
manalandrma biimleridirler, fakat yine de kanlmaz manalandrma biimleridirler. Varln yapsndan bahseden retiler,
bunun iin varlk biimlerini, manfdandrma biimleri
olarak, mesela, zde1ik, ilgi, temel, ve neticede, konu
olabilen eylerin kategorileri, yahut hrriyet, yahut ifade v.s. olarak dile getirir.
Kendi manas iinde btn' varlk, bizim iin l<endini her yana genileten bir yank gibidir.
Realite biimleri de yorumlanma biimlerielir. Yorum u demektir, 15i yorumlanm olan varln bizzat
kendi gerei deil, varl temsil eden bir varlk biimidir. Mutlak gerek, bir yorumla, isabetli olarak anlablamaz. Eger yorumun muhtevas bizzat gerein kendisi olarak alnmak istenirse, bu sefer de bilgimizin bir
yanlmasdr bu.
~
Dnya realitesini. var-oluun yansmas olarak ifade
.edebiliriz. imdiye kadar tart.tmz realitenin sa11antda oluu, dnya tasavvurlarnn karakteri, sadece nisbi
bak tarzlar olarak, bilginin karakteri yorumlama, varln obje-sje yarlmasnda verilmi olmas, bizim iin
mmkn olan bu bilginin esaslar, unu ifade ederler:
Konu olan her ey, sadece grntdr; bilinebilen bir
varlk esas ve btnyle varlk deildir. Var-oluun grnt olduu, Kant tarafndan tamamiyle akla kavuturuldu. Zaruri olmasa da, nk konu olarak deil,
srama ile anlalabilir,
sramay baaran hibir akl,
kanamaz ondan. imdiye kadar bilinene, yeni bir bilgi katmaz, btnyle varlk' uu~unu sarsar. Bundan dolay da dnya-varlnn felsefi dncesinde doan an-o
8!J

FELSEFEYE G :rd
lk~ fakat kaybolmayan bir k hasl :ur. Bu, darda
kalrsa, cmleler anlalmaz, muallakta kalrlar, nk
yaanmamtrlar.

Sadece mutlak dnya tasavvurlar baarsz deildir,..


ler. Dnya kl halinde deildir ve prensip altnda toplan~Il.ayacandan, bilgi iin eitli perspektifler halinde
paralanmtr. Btnyle dnya-varl bilginin konusu
olamaz.
. Dnya-varl hakkndaki kanaatimiz, daha nceki
. tanr ve egzista,ns hakkndaki kanaatinize bakarak, derinletirelim. Hkm udur: Dryadaki realite, dnyadaki tanr ve egzistans arasnda kaybolucu bir var-olua sahip.
Gnlk hayat zddn retiyor: Biz nsanlar iin,
dnya ve dnyadaki baz ,eyler, mutlak olarak grnrler. Ve kendi varlnn son hududuna kadar ok ey yapm olan insan hakknda, Luther'in szleriyle yle denilebilir: Nereye tutunursan, nereye oturursan, o senin
tanrnd,r. nsan bir eyi uutlak olarak kabul etmekten
baka bir ey yapamaz, ister onu istesin ve bilsin yahut
bilmesin, isterse onu tesadfen ve nbetle~e yahut kararl ve devaml olarak yapsn. nsan iin mutlan ye-,
rini de o verir. Bu yer, gidilebilecek bir yer deildir ,onun
iin. Onu igal eder.
Binlerce senelik tarih, dnyadan gemi insanlardan
alacak ahsiyetler gsterir. Hint mnzevileri - batida
ve in'de tek tek kiiler - mutlak, olan, dnyaya ehemniyet vermeyen murakabede hakikat e ulamak iin, dnyay terket~iler. Dnya kaybolmutu sanki, varlk-dnya
gzyle hi olan-her eydi.
'
in mistikleri kendilerini dnyaya balayc arzu ve
heveslerden kurtaryorr btn var-oluu konuturan, ebe90

n.NYA

FELSEFEYE GR

2. Dnyada tanr dilinin tecrbesi:Dnya-varl,


kendi bana deildir, sadece tar.i~J )lar.,ak, genelletirme
ye gitmeden, egzistans iin bir anda aydnlk kazan abilen tanr dili, kalc ok manall iinde dnya varln
da meydana kar.
Varlk iin hrriyet,
dnyay,'kendi bana olduu
gi bi grr, son olarak deiL.
Fakat ebedi varl, bizim .iin reel zaman iinde
grnt olann dnda da tecrbe edemeyiz. nk bizim iin var-olan, dtinya varhnn zamanhl iinde
grnmeye mecburdur, tanr ve egzistans hakknda do
rudan doruya hibir bilgi vermez.
nanlan temel cmleler - tanr vardr, kaytsz
artsz talep vardr;
insan sonludur ve tamamlanamaz;
insan, tanr ynetiminde yaar - hakikatlerini, bu szlerde tanrnn dili olarak, dnyada bu hakkatin yaan
mas birlikte ihtizaz ettii mddete, sadece hissettirirler bize. Tanr, dnyay atlayarak dorudan doruya egzistansa yaklaabilseydi, herhangi bir aracya da ihtiya
olmazd. Genel prensiplerin btn hakikati, bir rivay~t
biiminde ve hayatta elde edilmi bir hususilikte konuur; ferdi uur, bu biimlerde, bu hakikate gzlerini aar,
ecdat syledi onu. u ifadelerde, 'nereden. geldiimizin
sonsuz tarihi derinlii konuur: Mukaddes ad iin ... ,
lmszlk ... , sevgi. ..
nancn esaslar ne kadar genelolursa, o kadar az
tarihidirler onlar. Yksek iddiay tamamiyle saf abstraksiyon~a ykseltirler. Fakat byle abstraksiyonl, .... ~a hi~
bir insan yaayamaz, sadece hatra ve midin birer el
kitabna sahip,
minimum somut yaantnn baarszl
nda kalrlar. Ayn zamanda temizleyici bir kuvvete sahiptirler: Alelade gzle grlp, elle tutulabilirliil) ks92

DNYA

kacndan ye imdi gerekleenin yararna, bi.\yk an'~-'

nerun elde edinilmesi iin batl itikadn darlndan kurtarrlar.


Tanr

kendisine, kendimi eksiksiz teslim ettiim egzistansn asl biimi olan varlktr.
Dnyada, kendimi,
hayatm pahasna; neye verirsem,
0,
tanrnn inanlan,
buyruunun art altnda,
daimi imtihan iinde tannya
dayanarak durur. nk, krkrne teslimiyette insan,
dncesizce, fiilen, hibir aydnlk getirmeyen,
kendinin stnde olan kuvvete, sulu-grme, soru ve dn
cede eksikliinden dolay, belki de ueytan a hizmet
eder.
Dnyada realiteye teslimiyette - tanrya teslimiyetin kanlr:paz vastas, ayn zamanda teslim olduu ve
kendi var ln. iddia eden kendi kendine var-olma kar
ortaya. Fakat, eerbtn var-olu, realite, aile, millet,
meslek, devlet ve dnya iinde eriyip gider ve sonra. bu
dnyann realitesi ihanet ederse, o zaman hiliin ye'si,
sadece tanrdan gelen ve tanr nnde duran karar verici kendi kendini iddia etme vastasyla yenilebilir.. Bizzat kendi kendisi olmay iddia etmek iin 7 dnyaya deil, tanrya teslim olmak suretiyle, bu kendi kendisi oLma, bizzat teslim olabilir ve hrriyet olarak kabul edilebilir. '
Kay bolucu, tanr ile egzistans arasnda vukubulan
dnya varlnda, - ncil kategoriler~nde olduu gibidnyay transandans, bir tar~hjn grn olarak d
nen bir mitos var~ Dnyann yar_adlndan dne
ve sonra kurtulu hadisesinden dnyann sonuna ve her
eyin yeniden var-oluuna kadar. Bu mite gre, dnya
kendiliinden deildir, dnyast bir hadis~nin yrngesinde gelip geici bir var-olutur. Dnyann gelip ge..
93

FELSEFEYE Gi'R

ici

olmasna

mukabil, gerek,

bu gelip geici iindeki

ve egzistanstr.
Ebedi olan ne varsa, dnya zaman iinde grnr.
Fert olarak kendi hakknda da bildii budur, insann.
Bu grnt, kendisi iinde ebedi olann ne olduuna,
kendisi iinde, kendisi iin .karar verileceinden de, paradoksal bir karaktere sahiptir.

tanr

94

nan

ve aydnlanma

felsefi inan esaslarn ifade ettik: Tanr vardr;


kaytsz artsz talep vardr; insansonludur ve kemale eremei; insan tanr ynetiminde yaayabilir; dnya realitesi
tanr ile egzistans arasnda kaybolucu bir var-olua sahiptir.Bu be cmle birbirini karlkl kuvvetlendirir ve birbirlerini nbetlee ne srerler. Fakat her biri, kendi mene'ine, egzistansn temel tecrbesinde sahiptir.
Bu be cmleden hi biri, dnyadaki nesnelerden bi:inin ,sonlu bilgisi gibi isbat edilemez. Hakikatleri, sadece
dikkat ekmek suretiyle gsterilebilir, yahut fikir yrtmek suretiyle aydinlatlabilir, yahut da arm yoluy.;.
la ta:: rlatlabilir. Bir din olarak geerli deildirler, inanl
maktan aldklar kuvvete ramen bilinmemi olmann sallantsndadrlar. Dinde bir otoriteye itaat ettiim halde,on-lara uymak zorunda deilim, fakat hakikatlerinden kendi
varlm ekip kararnam.
Cmlelerin aka ifadesi biiaz rktcdr. ok abuk, bir bilgi gibi ele alnr ve bU,ndan dolay da manalann kaybederler. nan olarak kolayca gerein yerine konulurlar. Geri insanlann, bunlarda, kendilerini anlamalan, komnikasyonda kesin1ie ulamala.r, karlalan bir
. varln bizde bu hakikatleri uyandrmas iin, bakalar
na da anlatlmak isterler. Fakat ifadenin kesinlii dolaysyla g;rnm bilgisi olmak yanlgsna drr1er.
fade etmenin iinde mnakaa vardr. nk 1 dn
dmz anda ikili bir imkan var: Hakikata isabet eder
95

FELSEFEYE GH

veya hataya deriz. Bundan dolay pozitif ifadelerle. yanlmann mukavemeti birbirine baldr, dnlenin nizama uygun inas yannda, yanllk da vaki' olur. ~ozi
tif olann gelien anlatm bundan dolay, negatif yarg
lar, hudutlandrrna ve kar koyma vastasyla sktrl
m olmak zorundadr. Felsefe; yapld mddete, kuvvet elde etmek hedefinde olan bir sava deil, zekann'
btn silahlarn kendi inancmzn o~duu kadar muar
zn da emrine vermek suretiyle, probiemleri aydnlatma
ya, hakikatin aydnlanmasna yarayan bir savatr.
Felsefe yaparken tabiri caizse, direkt ifadeye geliyorum: Tanr var m ?Var-olu iinde kaytsz artsz talep
var m? nsan kemale erebilen bir varlkmdr? Tann m
ynetiyor? Dnvarl sallantda ve kaybolucu mudur?
Aa yukar u ekildeki inansizlk ifadeleri kar
karlar;
,
. Tanr yoktur, nk. sadece dnya ve olaylarnn
kanunlar var; dnya tanrdr.
2. Kaytsz-artsz talep yoktur, nk kendilerine
uyduum talepler, sonradan ortaya kmlardr ve deiirler. Alkanlk, ~gzersiz,
gelenek, itaat duygusuyla
artlanmtrlar; her ey sonsuz iinde arta baldr..
3. Kemale ermi insan' vardr, nk insan, hayvan
gi1?i terbiyeli bir varlk olabilir. Eitebilirler. onu. Esasisann temelli bir eksiklii, paralanm1 yoktur. n
san, iki eyarasnda bir varlk deildir, tamam ve btndr. Geri, dnyadaki her ey gibi geicidir, kendine has bir yapda, bamsz ve kendi dnyasnda kendine yeterlidir.
4. Tanr ynetimi yoktur. Bu ynetim, bir hayal ve
. bir kendi kendini aldatmadr. nsan kendini izleyecek
bir gce sahiptir ve kendi gcne gvenebilir.
96

NAN VE AYDNLANMA

o'

5. Dnya her eydir, realitei biricik ve "asl gerek':'


tir. Transandans yoktur, bunun in de, " geri, dnyada
her ey geicidir, fakat dnya, kendi bana mutlaktr~
ebedidir ve kaybolucu deildir, sallantda olan atlanmas gereken bir varlk deildir.
nanszln bu tip ifadeleri karsnda, felsefenin
iki ynl bir grevi vardr: Nereden geldiklerini kavramak ve inan gereinin mahiyetini aklamak .
nan~szlk, aydnlanmann netice~i olarak ortaya
kar. Fakat aydnlanma nedir?
Aydnlanmamn talepleri,
sorgusuz sualsiz hakikat
kabul etmenin krkrne hareket eden tutumunEl kar':'
I, sihirbazlkta olduu gibi, isbat edilemiyecek ekilde
yanl nazariyelere dayandklar iin, iddia ettikleri ynde tes~r edemeyen tutumlara kar, hibir kstlamaya
tabi olmamas gereken soru ve cevap yasana. kar, atalardan gelen nyarglara kar ~ nelirler. Aydinlanma,
anlama ve tenkidi bir uur ve her anlamann hududu
iin hudutsuz bir gayret ister.
nsan dnd, istedii ve yaptnln akla uygun"
olmasn ister, bizzat dnmek ister. Zihnen kavr.mak
ve doru olan mmkn mertebe isbat etmi olmak i'ter.
Her insann anlayabilecei tecrbelerle ba kurmak ister. Sunulmaya hazr netice olarak n:nde bulmak yerine, fikrin ~ene'ine kaynak arar. BIr isbatn, hangi
manada geerli olduunu ve akln hangi smrlarda" oaarszla uradn grp anlamak ister. Sonunda, temellendirileniiyen artlar olarak hayat~nn temeli yapmak mecburiyetinde olduu ey iin de delil ister~.Uydu..
u otorite iin, duyduu tazim iin," byk insanlarn yapp ettiklerine ve ~ncelerine gsterdii sayg~ iin, ister, bu z.aman ve bu durum" iinde birisine, ster atilal.
97

F: 7

FELSEFEYE GiRi

mayan ve kavranamayana layk grlj.i emniyet iin.


taat hususunda da niin itaat ettigini bilmek ister. Hakikat olarak kabul ettii ve doru farzettii her eye istisnasz, iten itirak etmek artn koar.
Eer rzas
kendi kanaati iin tasdik' bulursa, hazrdr, itirak eder
sadece. Aydnlanma - Kant'n szleriyle - kendisinin
sebep olduu reit olmaytan ktr. nsann yrrken
bizzat kendine geldii yololarak anlalmaldr ,bu.
Ay~nlanma iki manal olduundan, iddialar da ok
kere' yaIil anlalmlardr. I?oru ve yanl aydnlan
ma olabilir bu. Ve bundan dolay da, aydnlanma' aleyhindeki sava, kendi ynnden iki manaldr. Sava-hak'l olarak - yanl veya - haksz olarak-doru aydnlan
maya kar tevcih edilebilir. ounlukla her ikisi birbirine karr.
Aydnlanmaya kar sava aanlar, yle derler: Aydnlanma, btun hay'atn dayand gelenei ykyor,
inanc skp atyor ve nmilizne gtryor insan.;
her
insana keyfi davranma' hrriyetini veriyor; bu~dan dolay da dzensizlik ve anariye yol ayor; teme1.::iz olduu iin nsan ruhsUzlatnyor.
Bu ithamlar, artk gerek aydnlanmann m~nasn
anlamayan yanl bir aydnlanmaya kar hakldrlar.
Yanl aydnlanma, akl sadece kendisine verilmi olan
aydnlatc bir vasta olarak kullanmak . yerine;
btn
bilgi ve istek ve eylemi yalnz akl zeririe dayandrabi
lecei fikrindedir. Ferdi, cemiyette soru soran ve Her lemeyi isteyen bilginin canl ilgisinde temel atmak yerine
de, sanki fert her eymi gibi, haddi zatnda yalnz kendisi iin bildii ve bilgisine dayanarak y~lnz bana hareket edebilecei yargsna srkler. Yanl aydnlanma
mn, btn insan hayatna yn 'verecek, istisna ve otofi98

NAN VE AYDNLANMA

teyi iine alan bir kabiliyeti yoktur. Ksaca: nsan bizzat kendi bana durdurmak ister, o ekilde, ki insan,
haJdkate ve kendince mhim olana, akln kavraylyla
ulaabilir. Sadece bilmek istiyor ve nanmak istemiyor
o.
Buna ka,rlk gerek ?ydnlanma, geri dnceye
ve sorma imkanna dardan ve baskyla bililtzam bir
hudut gstermez, fakat fi'li hududun farkndadr. nk cevab alnmayanlar, nyarglar ve szm ona tabiilikleri. deil, kendini de aydnlatr. Akln yollaryla insan olmann icabettirdiklerini birbirine kartrmaz. Bunlar mantki, ileyen bir. aklla aydnlanma iin akla
kavuturucu grnrler, fakat akla dayandrlamazlar .
. Aydnlan:naya yneltilen birka nemli saldry gre~im: Ona, sadece tanrnn ltfu olarak verilerti, bizzat
kendisine borlu olduunu iddia eden insann keyfilii
dir, -itham yapld.
Bu muaheze, tanrnn baka insanlarn vahyi veya
emirleriyle deil, insann kendi varlnda, hrriyeti vastasyla, dardan deil,
ieriden konutuunu bilmek
iste~iyor. Tanrnn yaratt, tanrya dnk insan hrriyeti tecavze urarsa, tanr '0 zaman iolayl olarak kendini duyurur. Hrriyete, gerekte aydnlanmaya kar,
srdrlen bu savala birlikte, btn beeri eylerde olduu gibi, delilik ve hikmetin iie girdii, ilahi olduu
sylenen insanlar tarafndan dnlp ortaya konulmu
inanlar, ~mirler ve yasaklarn, insanlar tarafndan kurulmu nizam ve hareket tarzlarnn lehine tanr ya bir
i~yan husule gelir. Eer bunlar, sorgu ::iualden kayor
larsa, insani vazifedentaviz istiyorlar demektir. nk,
aydnlanman~n reddi, insana ihanetle birdir.
Aydnlanmann bata gelen
llerinden biri, ilim
99

FELSEFEYE GR

ve hem de arta bal o~~~yan yani irisanln icabettirdii insan zerinde yaplan denemeler gibilerine kar
oan ahlaki kstlamalarn dnda -:' pru: ve aratrma
larnda nceden tesbit edilmi gaye ve gereklerle k
s tlanmayan bir ili~dir.
~ ar "ok duyuldu: t~~, inanc ykar. Yunan ilmi henz inancn iine yerletirilebiliyor ve aydnlan
masna yaryordu. Fakat .modern H~m tahrip edicidir.
Uursuz dnya krizinin alelade tarihf"bir olgusudur. Sonu yakndr ve bu son, kuvvetleri nisbetinde yaknIaa
caktr. Onda, daima aydnlatc bir hakikatin var olduundan phe edilmektedir. lmi bir tutuma sahip olma~
dan, bugn artk mmkn olmayan insann liyakat, in-o
kar ediliyor.
Aydnlanmaya kar klr ve aydnlanmann akln
geniliinde deil, sadece zekann slnda mevcut olduu grlr.
Aydnlanma, liberalizme. kar klr ve
brakn gesin de donmu hal ve sathi ilerleme inancnda grlr, liberalolann derin gc grlmez. Toleransa lanszlarn kalbsiz kayt:nzl diye kar klr
ve evrensel beeri komnikasyona hazr yan grlmez.
Ksaca insan haysiyetimizin, bilme imkanmzn ve hrriyetimizin temeli reddediliyor, felsefi- egzistansn intihar isteniyor.
Btn bunlara kar, bizimiin kesin gerek udur:
lmi gr, an'anede ve bizzat insann }{endi iinde potansiyel olarak var-olduundan, gerek ilmilik olmadan,
hibir:" hakikat olu, hibir akl ve hibir insan haysiyeti
yoktur. lim kaybedilirse, gne batar, alaca karanlk,
belirsiz, rahata erdiren hisler ve ben byle istiyorumun
krlnde fanatik kararlar kar ortaya. Engeller kurulur, insan yeni' mahbeslere. srlr.
J

100

NAN VE AYDNLANMA

Aydnlanmaya kar

bu

savalar niin~

Bu savalar, sama olana, tanrnn terc~an oldu na inamlan bir insana kar itaat duygusuna duyulan
bir ihtiyatan kmazlar. Bunlar, ekseriya artk gndzn kanunlarna uymayp, yaanlan babolukta, kurtarc sanlan bir aldatc dzeni temelsiz ina eden geceye kar duyulan tutkudan gelirler. Aslnda, inansz
lkta, inanmak isteyen ve buna kendini ~na etmeye alan bir bask var. Ve :Q.anlar, zorbaln bir vastas_
haline gelen otoriteye krkrne uyduklarmddete,
kuvvet istei onlar istedii ynde kullanmak ister.
E~r

bununla beraber, ahdi ceditten gelen bir vazife yerine getiriliyorsa, hakldr, sadece binlerce yln dini ve teolojik olgularna gre, ha,kszdr, eer ncil dininin hakikati ve mene'i kastedilmi ise. ~unlar, gerek
aydnlanmann iinde yaarken, yeni teknik dnyada, insann insan olarak var-olmas iin, belki de, muhafazasnn gerekletirilmesine. itirak eden felsefe tarafndan
akla kavuturulurlar.

Aydnlanmaya kar

yaplan

manal

hc.umlarn,

yeniden

grnmesi, aydnlanmann sap .. asna dayan. k~,


bunlara hcum da hakl bir. davran1tr. Grevin a.trl
Iidan dolay sapmalar mmkn.
Geri aydnlanmayla
birlikte, hr-oluuyla kendini tanry~ daha ak hisseden
hrriyete kavumu insann heyecan ort~ya kar. Fakat sonra aydnlanma, hemen kabule ayan olmayan bir
iddia haline gelebilir. nk tanr, hr-olu yoluyla hj
bir zaman aka duyulmaz, sadece hayat boyunca sren
abalarn gidii iinde,' anlar vastasyla duyulur,
ki insana bu anlarda kendisinin hibir zaman dnemeyece
i ey hediye edilir. nsan, tenkidi bilmemenin ykn
101

FELSEFEYE GR

verilen. anda daima duymaya hazr bir ekilde tama


ya muktedir deildir. En sonunda kesinlikle bilmek ister.
nsan 'inanc reddedince, kendisini, kendisi iin hayati nem tayan, bo yere kesinlik bekledii zihnin tasavvurlarna brakr. Tek bana dnce, bunu baara
myaca iin de, iddialarn yerine getirilmesi de suya
der: Sonlu ve belirliolan, bazan bu, bazan teki, sonsuz biimleriyle btnm gibi mutlaklatr1r. Her durum iin bir dnce biimi, anlayp-bilme iin doru
kabul edilir. nsann, nihai kesinlie , ulat kansyla,
her an kendini yoklamasndan gelen devamll kaybolur. Durum ve tesadflere gre ne srlen fikirler, geri hakikat olma iddiasndadrlar, fakat sahte bir aydn
lkta kr!e dnrler.
Her eyi kendi gcyle bilebildii ve dnebildiini iddia ettii iin, byle bir' aydnlanma keyfidir. Bu imkansz davay yarm ve dizginsiz bir dnceyle gerekletirir.
Btn bu sapmalara kar, dncenin bertaraf. edilmesi deil, tenkidi hudut uuru ve geerli baarlaryla
dncenin gerekletirilmesi ie yarar. Ancak, btninsann kendi kendini yetitirmesiyle gerekleen di!:5nce-eitimi engeller onu, nk aksi takdirde;arta ~a
l bir dnce zehir; aydnlanmann , boucu bir atmosfer haline gelir.
Katksz aydnlanmann doru izgisi, inancn ka
nlnazln mdriktir. Felsefi inancn be c.mlesi, ilmi
tezler gibi isbat edilemezler. nanc, akl, hele ilim, hatta
felsefeyle zorlamak mmKn deildi.r.,
Akln kendi bana hakikati ve varl anlayabilecei, sahte aydnlarpnanrl bir su-i tefehhmudr. Akl, bir
bakasna baldr. lmi bilgi olarak tecrbede grlene
baldr. Felsefe olarak inan muhtevalarna baldr ..
102

NAN VE AYDINLANMA

Akl, ~elki, dnme

yoluyla, gozonne getirebilir,


drguleri aabilir, fakat fikrine mahhas mana, dn
cesine baar, yapp ettiklerine anlam, f~lsefe yapmasna
varlk muhtevas veren ey, ona verilmi olmak zorundadr.

Dncenin bal olduu bu artlarn nereden geldii

neticede bulunabilir. Bunlar, kendisiyle yaadmz


epe-evre kaplayanda kk salar lar. epe-evre kaplayann gc dmzda kalrsa,
inanszlmz hesabna
bu be cmlenin nkarna saparz ..
Elle tutulabilir biimleriyle, tecrbelerin nazariyeleri, dnyadan, inancn nazariyeleri ise, tarihi an'aneden gelirler. Bu d biimleriyle nazariyeler, gerek nazariyeleri bulmaya yarayan alfabelerdir. nk bu d
artlar, yine daimi imtihan altndadrlar ve neyin doru
olduunu kendi bana bilen -akln hakemliiy le deil,
akl vasta bilerek: Akl, tecrbemizin doruluunu ba
ka bir tecrbeyle karlatrarak tahkik eder; an'aneden
-gelen inanc, an'aneden gelen inanla tahkik eder ve onda da her rivayeti, bizzat kendi varlmzn mene'in
den hareket eder~k, mene'de var-olan uyank olmayla
dorular. liII).lerde ~ecrbe iin veril.en .yollar kateden
kimsenin kanamayaca zorunlu grler meydana getirilir; felsefede rivayetin anlayc canlandrmasyla
inancn farkna varlmas mmkn klnr.
nancn, dorudan doruya kendi galibiyeti ile deil, ilim sanlan isbat edilebilir yanl akli iddialara ve
yanl grnen akIiletirilmi inan iddialarna kar maa'.. . mmkndr. Bir muhtevann
baskalarna
bildi.
.'
rilmesi olarak alndklar anda, felsefi inan~ cmlelerinin ifade ediliinde yanlma balar. nk bu cmlelerin herbirinin ifade ettii mana, mutlak bir nesneye te103

~ELSEFEYE GR

kabl etmez, aksine gittike belirleen bir sonsuzluun


iaretidir. Bu sonsuzluk, inanta yaand anda, dnya
varlnn sonu gelmezlii, bu temelin ok manal bir
grn olur.
Felsefe yapan, bu inan cmlelerini ifade ediyorsa,
bu bir dine benzer. Filozof, her soruya cevap vermekten
kanmak iin biimemesinden yararlanmamaldr.
Geri felsefi ynden dikkatli olacak ve tekrar edecek: Bunu'
bilmiyorum; inanp inanmadm da bilmiyorum; fakatbu ana cmlelerde ifade edilen byle bir inan~,' bana ma.nal grnyor, ve byle inanmaya, ve bu inanca gre
yaamak kuvvetine sahip olmak istiyorum.
Bundan dolay daima sallantda olan, kar~rszlkla kararl davran
n gereklii arasnda bir gerilim var olacaktr.

104

nsanlk tarihi

Hibir realite, kendi kendimizi kesinlikle anlamamz


iin, tarihten daha nemli deildir. Tarih, insanln en
geni ufkunu gsterir, eskilerden intikal edenlerden, hayatmz temellendiren kymetleri getirir, bize, hal-i hazrn llerini gsterir. Bizi sadece kendi amza uur
suzca balanmaktan kurtarr. Bo zamanlarmz, gemiin ihtiamyla dost olmak ve dost kalmaktan ve her e
yi mahveden felaketleri grmekten, daha iyi kullanamayz. Hal-i hazr olarak yaadmz
tarihin aynasnda
daha iyi anlarz. Tarihin bize anlattklar kendi am
za bakarak hayatiyet kazanr. Hayatmz, gemiin ve
imdinin
birinden dierine ynelip duran ~ydn1nda
Herler. Tarih bizi, omut bakta, ferde dnte, yakn
dan ilgilendirir. Felsefe yaparak soyut kalmaya mahkum
tartmalarla tahminler yaparz.
Dnya tarihi tesadfi olaylarn kaosu gibi grlebiUr. Tarih, btnyle takn sularn meydana getirdii
bir girdap gibi grnr. Bir karklk bir dierini, bir
felaket baka bir felaketi, saadetin kuk mit klary
la, basknaurayncaya kadar, bir mddet sellerden uzak
kalan adacklary la her ey iie girmi vaziyette - Max
W eber'in bir benzetmesiyle - -eytann ykc deerlerle
dedii bir cadde devam edip gidiyor.
Belki, hadiseler arasndaki balar, bilgi iin, teknik

*
baz

Bu yazda, tarihin mene'i ve gayesi


yerlerde aynen kullanlmtr.
105

zerine~

adl

kitabm.

FELSEFEYE GR
bulula~n alma tarzna, alma -tarznn

toplum yapsna, fetihlerin, halklarn tabakalamasna,


harp tekniinin askeri tekilatlanmalara ve bunun devlet teki
latna ve bylece sonsuza doru icra eyledikleri tesir1erde oldu~u gibi, tek tek illiyetler meydana karlar. lli
yet balarnn dnda, aa yukar, kuaklardan kuak
lara _aktarlan yaay ekillerinde, birinden ayrlp kk
salan kltr alar olarak, kendi geliimleri iin byk
kapal kltr yaplar,
kesin toptan grler meydana
karlar.
SpengJer ve onu izleyenler, bu tip kltrleri
birbirlerini az veya hi alakadar etmeyecek ekil~e topraktan biten ve sonra kuruyan bitkiler gibi, imdiye kadar hudutsuz ~ayda maI:ede ettiler. Byle lctrlerin
Spengler sekiz, Toynbee yirmibir tanesini tesbit etti.
Byle baklnca, tarihin -tabii olaylarda olduu gibi,
- kald, ki tarihte bunlarn tesbiti daha zordur - gzden geirilemeyecek ekilde saysz halkalar olmaktan
ve morfolojik yaplardan ibaret olmaktan baka bir manas, bir yaps ve birlii yok.
Fakat tarih felsefesi, bu manay, bu birlii, dnya
tarihinin yapsn anlamak demektir. Ancak tarih felsefesi inanl btnyle kavrayabilir.
Dnya tarihinin bir emasm izelim:
Yzbinlerce sene nce de insanlar yayordu; insanlarn yzbinlerce sene nce de yaadklar, tarihleri tesbit edilebilen jeolojik tabakalarda bulunan kemikler vastasyla isbat edilmilerdir. On binlerce senedenberi de
anatomi ynnden tamamiyle bize benzeyen insanlar
yaamaktadr, braktklar resin ve alet kalntlar var.
lkin be-alt bin yldanberi vesikaya dayanan insicaml
bir tarihe sahibiz.
Tarihin derinden kavrayc drt dilimi var.
106

NSANLK TARH

. lk adm,

dillerin meydana gelmesine, aletlerin


bulunmasna, atein yaklmas ve kullanlmasna bala
nabilir. Bu, insann, bizim iin tasavvuru mmkn olmayan insan varlnn Promethe adr. Bu ne zamana
tekabl ediyordu, hangi geni zaman alanlaryla tek tek
admlar. birbirinden ayrlmt, bilmiyoruz. Bu a, ok
gerilere gitmeli ve vesikalnn karsnda kaybolmu tarihi zaman iine almaldr.
2. sa'dan n.ce 5000 ve 3000 yllar arasnda, . Msr'
da, Mezopotamya'da, dus kysnda, biraz sonra in'in
Hoangho dolayla:nda, eski yksek kltrler meydana
geldiler. Bunlar, henz, gezegenimizde yerlemi insanln geni kalabalyla li.ilrse, kk k adalardr.
3. sa'dan beyz y} nce - 800-200 - yllarnda
bugne kadar insanln beslendii manevi temel atld,
ve hem. de in, Hint, Palestin ve Yunanistan'daki ayn
zamanda
ve bamsz.
i
4. O zamandanberi, bir tek,- ok yeni, dnYR tarihine tesiri asndan ayn seviyede olan, maddi ve manev
ynden' esasl bir olay vukubuldu: Orta an sonundan
. itibaren hazrl yaplan yedinci yzylda manen kurulan, onsekizinci yzyln sonundan itibaren geniliine
alan, birka on yldanberi de abuk, ve st~ste gelen
ilerlemeler iindeki ilm-teknik a.
sa'dan nce 500'deki dilime bir gz atalm: Hegel,
yle diyordu: Her tarih, sa'ya gider ve sa'dan gelir.
Tanrnn olunun zuhuru, dnya tarihinin eksenidir.Dnya tarihinin bu hristiyan yapsna takvimimiz, gnlk delildir. Eksiklik uradadr, ki evrensel tarihe byle
bir bak, ancak inanan hristiyanlar iin geerli olabilir. Fakat batda da hristiyanlar, amprik tarih anlay
.n bu inanlara balamad. Mukaddes tarih;. hristiyan~

107

FELSEFEYE GR

lara gre, profan olandan,


uy la ayrlyordu.

baka

bir manaya sahip olu

Di?ya

tarihinin ekseni, eer varsa, btn insanlar,


hatta hris.tiyanlar 'iin ~e geerli bir hadise ye profan
bir tarih olabilirdi. Bu olay, batyi ve Asya'y ve btn
insanlar, herhangi belirli' bir inanc l almadan ikna
etmeliydi. Btn insanlar iin tarihi kendi bana anlalrln ortak bir erevesi ,vukubulma1yd. Dnya ta~
rihinin b~ ekseninin, sa'dan nce 800 ve 200 yllar arasndaki manevi oluurnda yatt~' grlyor. Bu zamana,
ksaca, eksen zaman adn verelim.
Fevkalade eyler, bu yzylda orta "Ta karlar. in'de Konfiys ve Lautse yaad, i~ - felsefesinin btn
akmlar meydana - geldi, - Mo-ti, Tschang-tse, LHidsi ve
bakalar, dndler;
Hindistan'da Upanischad'lar ortaya kt, Buda yaad, in'de olduu gibi, phecilie
ve materyalizme, sofizme ve nihlIizme varncaya kadar
btn felsefi imkanlar gelitirildi; ran'da, Zaratus'ra,
iyi ile kt arasndaki savan tevikkar dnya tasavvurunu retti; Filistin'de Elias'tan Jesaias ve Jeremias'tan
Deutero-Jesaias'a kadar peygamberler zuhur ettiler; Yunanistan, Homer'i, filozof Parrnenides'i, Heraklit'i, EfUttun'u, Trajikleri, Thukydides ve Arimet'i grd. Bu
isimler le ima edi.len her ey, bu ksa yzyllar iinde,
birbirlerinden habersiz, in'de, Hint'te, batda, aa yukar ayn zamanda ortaya kar.
.
Bu .an her yerde yeni olan yan, insann, btnyle varln, kendisinin ve kendi hudutlarnn uuru-o
na ermesidir. nsan, dnyann korkunluunu ve kendi-sinin kudretsiz1iini renir. Kokten s?rular sorar, uurumun nnde, kurtuluu ve hrriyeti ister. Hudutlar108

NSANLK TARH

n uurla

idrak edince,

Bizzat var~olmann

kendisine byk hedefler izer.


derinliinde ve transandansn ber~

raklnda kaytsz artszl renir.

Birbirinin zdd olan imkanlar dener. Tartmay,


parti tekilini, ruhanilerin tefrikalarn, manevi kaosun
eiine kadar- varan huzursuzluk ve hare,1.<eti yaratr. Bu
ada, bugn~ k.adar dnmU~n temelini tekil
eden temel kategoriler ortaya, kondu, insanlarn hala
hayatlarnn bir yann tekil eden dnya dinleri yaratld.
.
Bu oluumla birlikte o zamana kadar uursuz olarak yrrlkte 'cQlan grler, adetler ve durumlar, sorguya ekildi. Her ey bir girdaba maruz kald.
Kendi rahatl ve tabiilii iinde yaayan mitik a
soria ermiti. Akldan ve reel tecrbeden hareket eden,
mitle, tek tanrnn transandansn kazanmak iin ey tanlara kar, uydurma' tanrlara isyandan doan bir sava,
balar. Mit1er, mit olarak tamamiyle mahvolduklar anda, deitirilir, yeni bir derinlikle ka vranrlar.
nsan kendi iine kapa: deildir art~k.' Kendisi hakknda kesin yarglar yoktur, bundan dolay da, yeni, s
nrsz imkanlara aktr.
lk defa filozoflar vardr. nsanlar, fert olarak, bizzat kendi kendilerine ayakta durmaya cesaret ederler.
Mnzeviler' ve gezgin derviler' in'de, asketler Hindistan'da, filozoflar Yunanistan'da, peygamberler Filistin';,.
de, inan, muhteva ve i anlayta birbirlerinden ne kadar ayr olurlarsa olsunlar, ayn eyi ifade ederler. n
san, kendini, itenlikle, btn dnyann karsna koymaya cesaret ediyordu. Kendisini, kendisinin ve dnyann
stne karan mene'i kefediyordu.
te o zaman, insan, tarihi idrak ediyordu. Fevka109

FELSEFEYE GR

sonsuz gemn daha ncelere


gittiini biliyor ve hissediyorau.
Daha insan ruhunun
uyannn balangcnda,
insan natrayla aesteklendi,
ayn zamanda geci~mi ve km olma uuruna da sahipti.
Planlayarak olaylarn gidiine hakim' olunmak isteniyor, doru durumlar yeniden yaratlmak veya ilk defa ortaya konulmak isteniyor. nsanlarn ne tarzda en 'iyi
biimde beraber yaayabilecekleri, idare ve hkumet
edebilecekleri bulunup ortaya konulmak isteniyor. Davranlarnza reform dnceleri hakim.
Sosyolojik durum, her alanda da benzerlikler gsteriyor. Bir yn ehirler ve devletler, nceleri artc
bir gelimeyi mmkn klan herkesin herkese kar bir
sava var. Fakat yzyllar boyunca gelien bu a, ykselen b~r ilerleme deildi. Tahrip ve yeniden meydana
getirmeyanyanayd.
Mkemmellie hibir zaman ulalamacli. Teklerde gereklemi olan en yksek imkanlar, herk~sin mal haline gelemediler. 'ncekihareket
serbestlii, sonra anariye dnt. Yaratclk elden gidince, her kltr' alannda da, reform ve slah fikirlerinin tesbiti olay ortay~ kyordu., ekilmez hale gelen dzensizlikten, her kltr alannda da yeni reform ve retim fikirlerinin tesbitimeselesi ortaya k
t. ekilmez hale gelen, dzensizlikten, devam edici durakIarn yeniden yaratlmas biiminde, yeni balanma
lara tazyik balad.
Kapan nce politiktir. Tamamen hepsi ayn zamanda, in'de (Tsin-Schi-Muang-ti), Hindistan'da (MauryaDynastie), batda (Hellen Krall ve Roma mparator
luu) her eye hkmeden byk imparato:luklar meydana geldiler. Her yerde, yklrken, nce teknik ve orIade

olann baladn,

110.

INSANLK

-.

TARIHI

ganize planl bir dzen kazanld. nsann bugne ka:dar


_sren manevi hayat, eksen-zamana dayanr. in'de, -Hindistan'da, babda, uurlu geriye dnler, Rnesanslar
vardr. Belki, yeniden, yeni byk manevi eserler vcuda geldi, fakat eksen-zamanda elde edilmi kymetler etraftndaki bilgilerle uyandrlarak.
Tarihin byk izgisi, bylece, ilk insan-olma devrinden balayp, eski yksek kltrler zerinden aarak,
yaratcln zamanmzn yaknna kadar srdren eksen-zaman zerinden geer.
O zamandan beri ikinci bir izgi balam grnyor. Teknik-ilim amz atein ve aletlerin bulunmasy
la llebilecek ikinci bir balang gibidir.
Benzetme yoluyla ikinci bir tahmine cesaret edecek
olursak, yledir bu: Eski Yahudilerin, yeni bir temel
attklar zaman, terkettikleri Msr misali,
eski yksek
kltr lerin plan ve organizasyonlarn andran oluum
larla iieyiz. Belki, insanlk, gerek insan-oluun, bu
devorganizasyonlar vastasyla, yeni, henz uzak ve grnmeyen ve tasavvuru gayr mmkn, yeni bir eksenzamana doru yol alyor.
Fakat imdj korkun felaketlerle dolu bir ada yayoruz. Sanki atalardan kalan ne varsa, yok edilmek isteniyor, ve yine de kandrc bir ekilde, yeni bir yap
nn temeli grnmyor.
Yeni olan, tarihin ilk defa, amzda dnya tarihi
olmu olmasdr. Yer - yuvarlann imdiki trafik birliiyle karlatrlnea, eski tarihin mevzii tarihlerin toplamndan ibaret olduu grlr.
Tarih, imdiki anlamyla son eklini bulmutur. Tarih ncesi binlerce sene sren yer yuvarlann hali ile
bugnk gerek dnya tarihinin balangc arasndaki
111

FELSEFEYE GR
bebin yl

bir ara-and. Bu, binlerce yl nceki insan-~I


ma zaman ile gelecek insanlara kyasla kck bir zaman parasdr. Bu tarih, ayn zamanda kendini anlamak, insann dnya .tarihine doru yol almaya hazrlan
mas demekti~ _manevi ve teknik techizatlanma, klacak
yolculuun baanya ulamas
iindi. imdi balyoruz
ite.

Eer amzn

realitelerini kara gryorsak ve btn insanlk tarihini kaybolmu kabul etmek eilimin
deysek; byle ufuklarda ynmi-'i tayin etmeliyiz. n
san-olmann gelecek imkanlarna inanmalyz. Ksa gre gre, her ey bulank bugn, rak gre gre deiL. Buna tam kanaat hasl etmek iin,
dnya tarihinin
llerine btn halinde ihtiyacmz var.
Ne kadar imdi gerekleir, hakikati arar ve insanolmann llerini grrsek, o kadar,
gelecee kararl
inanrz.

Tarihin anlamn sorarsak, tarihin bir hedefi olduuna inanan bir kimse iin, hedefi yalnz dnmeyip,
planlayarak gerekle-tirmenin daha yakn olduunu grrz.
Fakat eer btnyle ayarlamak istersek, kudretsiz1iimizi anlarz. Tarihi, tamamiyle bildiini sanarak. hareket eden kuvvet sahiplerinin zaptedilemeyen planla;.
r, felaketle biter. Fertlerin planlam~lar, kendi dar ereveleri iinde baarszla urarlar; veya planlanm'
mana -birliklerinin neticeleri de bambaka olurlar. Tarihin gidii, ne kimsenin . karkoyamyaca bir silindire
benzer, ne de sonsuza doru manalandrlabilen, kendini yeni olaylar vastasyla beklenenin tersine izhar ed~n
.bir hasse gibidir, daima eer kendimizi teslim edersek,
112

NSANLK TARH

hibir zaman

bilemeyeceimiz

bir z, ok

anlaml olara~

kalr.

;:>nyada ulalabilen

mesut bir son duruma o.turtuyorsak hedefi, bunu bizim iin drilebilen hibir tasavvurda ve imdiye . kadarki tarihi.n hibir iaretinde
bulamayz. Byle bir anlama kar, insanlk ~arihi, kaotik gidiinde, bu v~sat baarlarn ve toptan tahriplerin
yolunda konuur. Tarihin anlamna yneltilen soru, bu
anlam gaye olarak ifade eden bir cevapla zlemez.
Bu gaye, hususi, ge,ici, geride braklabilen bir gayedir. Btn tarihi, bir defaya mahsus olmak zere toptan bir tarih karar olarak ina etmek, bu, daima esas
ihmal etmek demektir.
Tanr, insanlardan ne istiyor?
Belki, uzak, belirsiz
. mana tasavvuru mmkn: Tarih, insann ne olduu, ne
olabilecei ve ne hale gelecei, ve ney~muktedi:' olacann ortaya konulma
sahasdr.
nsan varlna ynel.
... __
.-.
.
tilmi bir vazife, ayn zamanda en byk tehdittir. Yksek insan olmann gereinde, sadece, emniyet ls,
geerH deildir.
Kald, ki tarih, daha ok ey ifade eder:. Tarih, tanrnn varlnn vahy olulma sahasdr. Varlk, insanda, baka insanla ortaya kar. nk, tanr, tarihte bir
defa ve son ekliyle grnmez. Her insan imkannag
re dorudan doruya dikilir tanrya kar. Tarihi eitli
lik iinde, her yerde yerine konulamayan, ve baka. bir
eyden itikak ettirilemeyenin z hakk var.
Hibir ey beklememeHdir, eer elle .tutulabilir saa'deti, dnyada bir tamamlanma olarak, nsani durumlarn bir cenneti olarak nceden grmek istersem; her ey
beklemeli, eer tanr ya inanmak suretiyle ortaya kan
. insan varlnn derinliiyle ilgiliyse.Hibir ey. umma-

..--_

113

F: 8

FELSEFEYE GRi
mal,
eer mutluluun dardan gelmesini beklersem,
her. ey ummal, eer transandansn mene'inde teslim

olursam.
Tarihin son hedefi deil, fakat insan varlnn en
yksek imkanlarna ulamay art koan bir gaye, ek
len, tarif edilebilir: nsanln birlii.
-Birlie henz ilmin aklc bir genellemesiyle ula
lamaz. nk, ilim sadece akl birliini getirir, btn ...
insannkini deil. Birlik, din kongrelerinde mzakereler
~luyla, ittifakla tesbit edilen genel dinlerde de bulunmaz. Shhatli insan aklnn, aydnlk bir dilinin anla
mJyla da gereklemez. Birlik, bilinebilen, herkesi
birletii bir muhteva olarak deil, aksine sadece yksekte, saf, birbirini seven savaa dnen kesiksiz, birbiriyle konumada, tarihi eitliliin snrsz komnikasyonunda, tarihiliin lerin1iinden kazanlabilir.
Bu, insana yakr birbiri yanndalk iin, zorbalk
kabul etmeyen bir ortam arttr. Byle bir ortam kazanmak, insanln bir lii demektir, ve byle bir birlik~
ancak var-olu esaslarnn nizamnda dnlebilir ve
biroklarnn da zaten gayretlerinin hedefidir bu. Sadece
var-olu temellerini iine alan, genel ve herkes iin geerli olan bir inan istemeyen, bu birlik hedefi, zorlay
c durumlarn tesri altndaki mevcut kuvvet ilikileri ortamnda sert manevi bir sava tamamiyle topik grnyor.
Bu birliin art, herkesin zerinde birleebilecei,
hrriyet anslarn herkes iin en yksek lde getiren
bir politik var-olu eklidir. Ksmen, sadece, batda gerekletirilen ve temelden dnlen bu ~ekil, hukuk devleti, seimler ve kanunlarla temin edilen meruluk, kanunlann yalnz kanuni '-yollara dayamlarak deitiril114

NSANLIK TARH

mesidir. Burada zekalar, esas meselenin renilmesi, efkar- umumiye, mmkn mertebe biroklarnn en berrak gr tarafna ekilmesi ve haberler YOl'!lyla tam bilgi' sahibi olmak iin savayorlar.
Hibir dev letin, artk stnle sahip olamyaca,
daha ziyade, sadece insann, hukuk nizarn ve onun fonksiyonlarnda birbirine yaklat bir hukuk nizamna ulalmasyla harplerin sonuna erilebi1irdi.
. Fakat, eer, komnikasyonu, ve henz daima haksz
da olsa, gittike hakl olmaya devam eden bir hukuk nizamnn lehine zorbalktan vazgemeyi istiyorsa, bu durumda, byle bir zihniyetin ikna kuvvetinden hareket
ederek istikba1i aka salkl gren hibir iyimser liin
faydas yoktur bize. Daha ziyade, aksi iin sebeplerimiz
var.
Herkesin iinde kaprisin, kendi kendini aydnlatma
ya kar direnm,enin var olduunu, felsefeyi dahi gerekleri rtmekte kullanan sofistii gryoruz, ' komnikasyon yerine, yabancy reddeden kuvvet ve kudret istei
ni, kazanmann kr midi iinde harp, kazanlar uru
na, ve vahi, her eyi mahvetmeye, ldrmeye hazr maceralar uruna kalabalklarn srkl,eniini goruyoruz,
bunlara karlk, ktlelerin feragat, baka bir gne brak
ma~ sabr ve salam durumlarn itina ile- kurulmasna
hazrlnn az olduunu gryoruz ve ruhun btn kulisleri boyunca gemsiz, kendi yolunu zorlayan ihtiraslar
gryoruz.
nsann k;arakter .izgilerinin tamamiyle dnda, btn kurumlarda, yok edilemeyen adaletsizlikler gryoruz, nfus oalmas ve taksiminin, yahut, herkesin, ihtiyac olan, fakat taksim edilemeyen mstesna mallarn
115

FELSEFEYE GR

ortaya kard neticelerde olduu gibi, adaletle zlemeyen durumlarn hasl olduunu gryoruz.
. Bundan dolay, herhangi bir biimde, yine kuvvetin
delip getii hu~udun kaldrlmas, tamamiyle imkansz
grnyor. Soru yeniden dJ>.nyor, acaba, dnyay tanr
m, yqksa eytan ~ idare ediyor? Ve, nihayet, eytann
da tanrnn emrinde olduu temelsiz bir inantr .. Sonu
gelmi ve sadece geriye kaos brakaca sanlan tarih
karsnda, fert olarak 'hayatmz
imdi-oluta kaybolmu, kar konulamaz olaylar ve tesadfler iinde par~alanm gr9rsek, o z~man, hayatmz yksetmeye
btn tarihi yenmeye gayret ederiz.
Muhakkak, amzn ve d~rumumuzun uurunda
olmalyz.
Modern bir felsefe, zaman iinde belirli bir
yerde kendini vermi o-lmay aydnlatmadan nev nema bulamaz. Fakat,. eer an artlar altnda kalrsak,.
bundan dolay bu artlardan hareket ederel~felsefe yapamayz, aksine, her zaman olduu gibi, epe-ev:re kaplayandan hareket ederek felsefe yaparz. Ne olabilecei
mizi amzn omuzlarna yklememeli, amza boyun
ememe1iyiz, daha ziyade, an izah edi1rne~i suretiyle,
derinden yaayabileceimiz yere ilerleyip gitmeyi denemeliyiz.
Tarihi tanr mertebesine de ykseltemeyiz. Dnya
tarihinin, dnya mahkemesi olduunu iddia' eden tanr
tanmazn szn kabul etmeye ihtiyacmz yok.
Tarih
hibir zaman son merci' deildir. flas, kendini transan. dans .olarak temellenmi bulan hakikate kar, bir kar
delil deildir. Tarihi renmekle, tam onun iinden ebediyete demr atarz.

ve

116

Felsefe yapan

nsann bamsz1

nsann 'baffiszl, ister,

he hususta yalnz ken-

disinin hakikqti ~yediini iddia eden dini inan, ister,


bo zamanlarda kendimize ait olmas, gereken ~ler dahil, her eyi iktidarn ,yapsndaeritmek isteyen devlet
olsun, btn fotaliteder tarafndan reddedilif. Bamsz
lk, tipik olanla alkanlklarn, sorgu sualsiz' ta-biiliklerle var-oluun taknlnda sessizce kaybolup gidecee
benziyor.
Fakat, felsefe yapmak, artlar ne 'olursa' olsun, i bamszl kazanmak iin savam~k demektir. '" bam
szlk nedir?
Son antik adan beri bamsz insan olarak, bir fi'lozof tasavvuru yaar. Bu .tasavvurun pek ok nitelikleri var. Bu filozof bamszdr, ilkin, nk ihtiyaszdr,
mal-mlk dnyasndan ve igdlerin hakimiyetinden
kurtulmu yaar; ikincisi, nk, korkusuzdur,
dinleri~
korku veren varlklarndan" uzak; ncs, nk, politika ve devlete ilgisizdir, basz (angajmansz), nziva
da, d,nya vatanda olarak huzur iinde yaar. Her ne
halolursa olsun, bu filozof, kimsenin tesiri altnda kalmamak ve sarslmazla ulamak iin, her eyin 'dn
da~ mutlak bamsz bir noktaya, bir mesnede inanr.
Bu, filozof, hayranln olduu kadar" itimatszln
da konusu olmutur. Gerei (varl), belki, ok ,eitli
biimlerde, fakirlik, ailesizlik, mesleksizlik, politika d
hayat iindeki allmam bir bamszI, dardan gelen herhangi bir arta bal olmayan bir saadeti gsterir,
117

FELSEFEYE GR

kaderin darbelerine kar umursamazln ve gezginliin


(dervliin) uuruna vakf yaar., Fakat bu' ahslarn
bazlar da, kuvvetli bir benlik duygusunu, tesir etme arzusnu v~ bunun dourduu bir gurur ve kibrin, insan
olana kar bir soukluu ve dier filozoflara kar d
manln verdii bir .irki..~ii tevsik ederler. Hepsinin
ortak yn, hepsinin de retide dogmatik bir tutuma sahip olulandr. Bamszlk o kadar az saftr ki, iine nfuz edilememi, gln bir bamllk olarak ortaya k~r.
Evet, burada, tarihi ynden, ncil dinine nisbet edilirse, mmkn bir ba~!nsz1n kayna grlr. Bu filozoflarla temas, belki, 'unu grdmz iin, 'kendi bamszlk arzumuzu tevik eder: nsan, zlm olma
nn .soyut , bir noktasna ,tutunamaz. Bu, szm ona, mutlak hrri.yet, dardan, kazanlmas istenen dnya, ieriden, ihtiraslar tarafndan, baka bir bamlla dndrr. Son antiklerin gittii yoldan mmkn deil bu.
Ksmen muazzam ahsiyetlere ramen, son antik filozoflar, hrrlyeti kazanmak iin verdikleri savata, kaskat
figrler ve arka plansz maskeler meydana getirdiler.
Gryoruz; Bamszlk, kendini mutlak kabul eder. se, tersine dnr. Bamszl elde etmek iin hangi
manada savaacamza kolayca cevap verilemez. '
Bamszlk stesinden gelinemeyecek biimde, iki
anlamldr. rnekler grelim:
. Felsefe, bilhassa metafizik olarak, fikir oyunlarn ve
arkasndan dnce ekillerini planlar, bu dnce ekil
lerine, bu dnce ekillerini ortaya koyan dnen, sonsuz imkanlan dolaysyla stn kalr. Fakat, bunlann
ortaya koyduu soru udur: nsan, tanrs~ olduu ve
keyfi, kendi koyduu oyun kaidelerine gre, kendi varl
tarafndan alevlendirilmi,
bir temele dayanmadan
118

,FELSEFE YAPAN NSANN BAGIMSIZLIGI


yarate

oyununu

srdrebildiinden

mi, yoksa aksine,


.tanry~ day~nd, mutlak varlk olarak elbise ve :.(igrlerde daima llemez biimde grnen ve bundan dolay da sonsuza doru deimek ihtiyacnda olan eyi, figrler ve elbiseler olarak katt diline stn kald ii~
mi, fikirle:rinin efendisidir?
Felsefe yapann bamszl uradadr: Felsefe yapan, fikirlerini. dogmalar derecesine drmez, onlann emrine girmez, fikirlerinin efendisidir. Fakat, fikirlerinin
.efendisi olmak, iki anlamldr bu; keyfilik iinde kalmak,
:.angaje ?lmamak, veya transandansa angaje olmak.
Baka bir rnek:
Bamsz1mz
kazanmak iin,
Arimet noktasn dnyann dnda aryoruz. Bu gerek
bir aramadr, fakat soru u: Arimet noktas, insati topyekun bamszlk iinde tanrlatran bir darda-olu
mudur, yoksa, gerek tannyla karlalan ve insann,
kendini gerekten dnyada bamsz klan biricik tam
:bamsz1n rendii darda bir nokta mdr?
Bu ift anlamllndan dolay, bamszlk, tarihi olu'um iinde, gerek ben-olu yerine, sorumluluk tanma
yan bir kuvvet olarak zuhur edebiliyor. O zaman, ben-olu her gn oynanmakta olan oyunun dilileri arasnda
Kaybolup gidiyor. Mesela:
Her eye, ister insan, ister hayvan, isterse ta olsun,
~stetik bir tutumla, belki de, sanki mitik bir alg, kendini tekrar ediyormucasna, bir hayal gcyle ba~mak,
. 'kaytsz-artszda demir atmaya deil, her trl hayat
tehlikesini yklenmeye hazr, hayat temelle~en bir karardan yoksun olduu iin, yaarken l bir gzle bak:mak mmkn olur. elimelere ve abesliklere kaytsz,
dnya nimetlerine duyulan, derin bir hrs iinde, an
'~basklan iinde bocalayan, mmkn olduu kadar bu bas119

FELSEFEYE GR
klardan

kurtulup, tecrbe ve arzunun stesinden eelen,


btn zntlere ramen, bask yardmyla i rahatl
n muhafaza
eden bir hayat, varln zirvesini grnm,
n formllemesinde bulan, dili varlk ka bul eden bir
hayat srlr.
Bu, herhangi bir ykmllk 'tanmayan bamszlk
kolaylkla terkedebilir kendini.' Grmede tatmin,
varl
n paralanmas demektir. Varlk, bir nevi speklatif
sanat anlamna' gelen bu mite dncede kendini orta'ya koyar grnyor.
,
, Fakat varlk,' alelade grmeye balanr kalrsak,' kendini ele vermez. Bu bakmdan, ne kadar ciddi olursa olsun, tek ynl bir vision, .dilde ifadesini bulan komni-:kasyonsuz bildiri, bilginin diktatrce diliyle ifade edilen 'ekiller kafi deildir.
Byle bir yanlg iinde, varl sahip olunabilecei
ni dnmek, insann kendisini terkettirecek gayretler
sarfetmeSinden baka bir eye yaramayabilir. Varlk fiksiyonlannda insanortadan kalkar, fakat bu fiksiyonlarda daima dne bir balang vardr, gizli memnun 01may, egzistansn mevcudiyetinde gerekleen ve kendini mahvedici tutumdan kurtaran gerekciddiyetin tekrar kazanlmas netiCelerini g~tirmeye muktedirdir. N~
yn ne olduunu ve ne yapacan, insann ne istediini
grmek.
Herhangi bir ykmllk tanmayan bamszlk)
herhangi bir dncede yine ortaya kar. Zdlklann sorumsuz oyunu, ihtiyaca gre, her durumu almaya izin
verir. nsan, btn metodlarda, bunlardan herhangi birini tatbik etmeden, tecrbe sahibidir. nsan hissiyatnda
gayr- ilmidir, fakat ilmi ifade tarzlarn yakalar. Byle
syleyen bir kimse, devaml deimeler iindeki bir pro,

120

FELSEFE YAPAN NSANN BAGIMSIZLIGI

bir ey sylemez, fakat ola":


anst eyler vadeder grnr. Sezgi dolu bir ima, bir
fsldama, esrar dolunun kendini hissettirmesi, onu cez
beder. Fakat ger:..ek b,ir tartma imkanszdr, aksine, ilgi
ekicinin tahrik edici cazibesi iinde bir kyda, kenarda dolamak mmkndr. nsan, ancak aldatc tesirlerin
gayesiz bir akna girebilir.
Herhangi bir ykmllk tanmayan bamszlk,
dnyada kendisini bir eyin ilgilendirmemesi eklinde
grnebilir, ki bu da tahamml edilmez bir eyolurdu.
lm, bir ey ifade etmez. N aslolsa gelecek, o halde tela etmek neye?
.
nan, canllnn verdii arzu ve iflasnn verdii
acyla yaar. Tabii bir evet, naslsa yle hissetmeye ve
yaamaya msa-ade eder.. nsan polemiki deildir. Scak
lyla sevgi mmkndr, fakat zamana, paralanarak akp
gidene, deikene tabidir. Kaytsz artsz olan hibir ey
yoktur.
Tereddtsz yaanlr, ne olaanst olmak, ne de
olaanst bir ey yapmak istenir. stenilen ve uygun
grlen yaplr. Heyecan glntr. Gnlk cemaat iinde yardma hazrdr insan.
Hibir ufuk, hibir uzaklk, ne gemi, ne de gelecek, kabul etmez bu hibir ey beklemeyen, sadece burada ve imdi yaayan var-olu .
. Karlaabileceimiz birok bamszlk ekilleri, bizzat bamszl pheli yapar. u kat'i: Gerek bam
sz1n" kazanlmas iin, sadece bu" belirsizliklerin aydn
latlmas deil, ayn zamanda her bamszln hudutlarnn da bilinmesi gereklidir.
"
Mutlak bamszlk imkanszdr. Dnrken bize
verilmi olan gre; var-oluta,
karlkl' yardmlarla
teuso'tur,

anlalmaz, aslnda

121

FELSEFEYE GR

hayatmz mmkn kldnnz baka~arna balyz. Ben

olarak,

komnikasyonla her' ikimizin de kendimize geldiinizbaka bir ben'e balyz. Soyut bir hrriyet yoktur. Hrriyet neredeise, orada, hrriyetsizlikle savar,
hrriyetsizliin stesinden gelinirse, btn mukavemetler krldndan dolay, bizzat hrriyetin kendisi yok
olabilir.
Bundan dolay, ayn zamanda, eer dnya ile iie
isek, ancak o zaman bamszz. Bamszlk dnyay terketmekle kazanlamaz. Dnyada bamszlk, dnyay.
kar zel bir tutumu ifade eder: Orada, ayn zamanda
orada olmamak; iinde, ayn zamanda dnda olmak. Aa
daki byk dnrlerin szlerinde, btn anlam ayrlklarna ramen, birleen bir taraf var.
Aristipp, btn yaantilara dayanarak, mutluluk ve
mutsuzluk durumlarn, zevkleri yle anlatr: Sahibim,
fakat sahip olunmadm; Paulus, dnyevi hayata itirak
etmenin zaruri olduunu syler: Sanki benim deildi, diye sahip olmak. Bhagavatgita'da yle denir: i yapmak,
fakat meyvelerine el uzatmamak; Laotse'de u iddia var:
Hibir ey yapmamak suretiyle bir ey yapmak.
Btn bu kavranmas g felsefi cmleler, aklan
maya muhtatrlar, fakat bununla da sona gelinmi deildir. Burada bizim iin yeterli olan, bunlarn i bam
szl ifade etme biimleri oluudur.
Dnya karsnda
bamsz oluumuz, dnyaya bal oluumuzun bir ei..:
didir.
Bamszln. ikinci bir hududu,
bamszln tek
bana bir hi olacadr:
Bamszlk, korkudan kurtulu, mutluluk ve mutsuzlua kulak asmamak, apak dncenin hataszh,
his ve igdler karsnda sarslmazlk diye negativ an122

FELSEFE YAPAN NSANIN BAGIMSIZLIGI

lamda ifade edilmiti.' Burada bamsz olan ey, aslnda


ben'in sadece bir noktasdr.
Bamszln kymeti kendinden gelmez. Kabiliyet,
canllk, cins yaratan bir g, kuvvet iradesi, kendini yaratma demek deildir.
'
Felsefe yapma, transandans vastasyla mutlak bal
olua eit, dnyadaki bir bamszlktan doar. " Hibir
eye bal olmayan bir szde bamszlk, hemen bo bir
dnce, yani, muhtevay yaamayan, fikre itirak etmeyen, egzistansa dayal olmayan ekli bir dnce olur.
Bu bamszlk, her eydennce, inkarn arzu ettii bir
eyolur hemen. Soru soran, balayan, herhangi bir g
olmadan, her eyden phe etmek iinse, bir ey ifade
etmez bamszlk.
Buna karlk, Nitzsche'nin kkten tezi var: Her ey
den nce, tanr yoksa, hr olur insan. nk, eer tanr
varsa, tabiri caizse, hibir kuvvet kazanmayan dank
bir su gibi c1urmadan tanrya akp gider. Fakat Nietzsche'ye kar, ayn benzetmenin erevesi iinde tamamen
aksi de sylenebilirdi: Her eyden nce, insan, hayatn
alelade hadiselerinin hiliine' dank akmak yerine,
tanrya bak,ta ykselebilir.
Mmkn bamszlInlzn nc bir hududu, insan
oluumuzun temelartdr. nsan olarak kendimi,zi ekip
karamadInlz esasl yanllklara saplarur kalrz. uu
rumuz uyanr uyanmaz oktan hileye deriz.
ncil bunu ilk gnahtan hareket ederek,' mitik bir
ekilde anlamlandrr. Hegel felsefesinde; insarun kendine yabanclamas olaanst4, bir ekilde anlatlr. Kierkegaard, bizde mevc:t eytani olan o kadar gze~ bir
ekilde gsterir, ki insan kapal bir kutu iinde, talihsizlie uradn grerek ye'se der. Sosyolojide kaba iz123

FELSEFEYE GR

.....
gileriyle ideolojilerden, psikolojide, bize hkmeden kOrriplekslerden bahsedilir. Gerekten bamsz1mza kavumak iin, ihtibas ve unutmamza, .gizleme ve rtmemize, hareketlerimiz~, hakim olabilir miyiz? Paulus, bizim gerekten iyi ol~m~y',ac~rnz gterqi. n,~, bilmeden iyi davranmak imkanszdr, iyi hareket ettiim
kansnda isem, oktan marurum ve emniyet iindeyim.
Kant, iyi davranlanmz esnasnda, .bunun ~izli motivi
nasl kendi art haline getirdiini' gsteriyordu, ki bu,
saadetimize pek fazla zarar vermez ve 1)undan dolay da
saadetimizin safln bozar. Bu kkten kty yenemeyiz.
Bamszlm~~'bizzat yardma muhta. Sadece gayret edebiliriz, bizi yanllktan ekip karacak eyin ite
ve elle tutulup gzle grnmeyecek ekilde yardma geleceini mit etmeye mecburuz. Mmkn bamsz11
mz, daima transandansa bamllktr.
, Felsefe yapmann bugnk mmkn bamszl nasl ereveye oturtulabilir?
Hibir felsefe okuluna balanmamak, ifade edilebilen hibir hakikati, son, tek ve yegane olarak kabul et~
memek, dncelerinin hakimi olmak;
Felsefe mlkiyeti kurmayp, felsefeyi hareket olarak
~

derinletirmek;

Kaytsz-artsz

komnikasyon iinde hakikat ve

sani olan ur:una savamak;


Kendini, btn gemi kendine malederek ren
meye, adaara kulak vermeye, btn imkanlara ak
olmaya kabiliyetli klmak;
Ve fert olarak, tarihilie, mebde'e, yani ne yapt
ma dalmak, bana verileni, ne idiysem ve olmusam, onu
benimsemek;
124

FELSEFE YAPAN NSANN BAGIMSIZLIGI

Kendi

tarihiliimiz

yoluyla

insan-:oluun. tarihiliine

ve dolaysyla dnya vatandal iinde byyp yeti


meye son vermemek.
tiraz. gtrmeyen hibir filozofa, stoacnn huzuruna
asla inanmyoruz, hibir zaman sarslmazh arzu etmiyoruz, nk, bizi tehlike ve korkuya dren, gzya
ve ne'ede bizi, var~ola~, bize reten insan oluumuz
dur . Heyecanlarmz yok etmekle deil, onlar balanp
.kalmaktan kurtulmak suretiy le k~Ildi:nize gelebiliriz.
Bundan dolay insC;ln olmaya cesaret etmek, ve sonra, eLde edilmi bamszlffiz daha da ilerilere gtrmek
iin yapabileceimizi yapmalyz. O zaman, szlanmadan
.ekebiliriz, kaybolup gitmeden ye' se deriz, tamamiyle
devrilmeden sarslrz, i bamszlk olarak iimizde filizlenen, bizi yakalarsa.
.
Fakat, fels;fe yapmak, bamszln okuludur, bamszln mlk deiL.

125

Felsefi hayat surme

Hayatmzn danklk

iinde kaybolup gitmesi istenmiyorsa, bir dzen iinde bulunmas gere~:dr. Gnlk
yaayta bir kaplayic tarafndan desteklenmeli, i, gerekletirme ve yksek ,anlarn yanyana getirilmesiy le
ahenk kazanmal, tekrarlamada kendini derinletirroeli
dir. O zaman hayat, durmadan ayn hareketi yapmay gerektiren ilerde de, kendini bir anlama bal bilen bir
ne'eyle dolar. O zaman sanki bir dnya ve kendi uuru
muz iinde gizlenmi' gibi oluruz, ait olduumuz tarihte
ve hahra ve sadakatle beslenmi bir hayatta, bir temelimiz var demektir.
Bylebir dzen, ferde, iinde doduu dnyadan,
doumdan lme kadar byk admlar ye gnlk yaa
yn kk ey lerini ekillendiren ve ruhlandran kiliseden gelebilir., Sonra fert kendiliindenliiyle evresinde
kendisi iin her gn grlebileni ve hal- hazr olan el:.
de eder. Baka trl, tarihten gelene olan inancn gittike azald krk bir dnyada, ve sadece d dzen olarak
mevcut, semboliksiz ve transandanssz kalan, ruhu bo b
rakan, insana kafi bir' ey ifade etmeyen, aksine insan
saadet ve skntda, korku ve hepsi bir de kendi bana
brakan bir dnyada, fert kendi
kendine braklmtr.
F~lsef hayat-srme tarznda, fert, evrenin ona artk getirmediini bizzat kendi kuvvetlerinden aldklaryla kurma imkanlarn arar.
Felsefi hayat:'srme arzusu, ferdin iinde bulunduu
bolua bo gzlerle dik
karanlktan, aksz ve sevgisiz
126

FELSEF HAYAT SRME

dik qakyorsa, kaybolmuluktan, i yerinin dourduu


zorluklarda kendini unutup gitmekten balar, eer birdenbire uyanr, korkar ve kendi kendine aadaki sorular ~orarsa: Ben neyim, ne kaybediyorum, ne yapmal
ym?

Bu kendini unutmak, teknik dnyann ortaya koyduu bir eydir. Saatla dzenlenmi, insan insan olarak
gittike daha az muhtevalandran, zmleyc ve bo yere
akp giden iler tarafndan ayarlanm, insan, kendini,
kah orada, kah burada e koulan makine paras hissettii ekstreme. getirir, serbest braklrsa, hibir eydir ve
. hibir eyden balayamaz. Ve eer kendine gelmeye ba
laYverirse, bu dnyann dadaas, her eyi yutan bo
i ve serbest zamann bo elenmesi iine yeniden ekilir.
Fakat kendini unutma temayl, insanda, ok eskiden bu ekliyle vardr. Dnyada, alkanlklarn iinde,
herhangi bir irdelemeye tabi olmayan tabiilikler, salam
sandmz yollarda kaybolup
gitmemek iin, yle bir
silkinip kendimizi ekip karmaya ihtiya var.
Felsefe yapma, mene'i uyank tutma, kendini yeniden bulma ve i murakabede, kuvvetlere gre, kendine
yardm etme karardr.
Geri, var-oluta, elle tutulan ilk ey, udur: Pratik
grevleri, gnn isteklerini takip etmek. ;Fakat bununla
yetinmeyip, daha ziyade katksz almay, gayelerde
kaybolup gitmeyi, kendini unutmann yolu
dolaysyla
kayp ve su olarak grmek, ite, felsefi, hayat-srme arzusu budur. Ve, sonra, insanlarla olan tecrbelerimizi,
saadeti ve hastal, ve mulak olan ciddiye alrpak. Unut. mamak, aksine kendinemaletmek, glklerden ylna
mak, stne varmak, halledildi diye brakmamak, aydn
latmak, ite budur felsefi. hayat-srme.

ve

127

FELSEFEYE GR

ki yolu var -bunun: Yalnzlkta dnmenin her ek

linin dourduu murakabe ve insanlarla kar1kli temaslar, konuma ve susmad~ birbirini anlamann h~r eklinin doUf9uu komnikasyon.
Derin tefekkrn, gnlk yaaytaki anlar, biz n
sanlar iin vazgeilemez. Bununla gnn k;anlmaz dankl iinde mene'in varlnn ta-mamiyle kaybolmadna kanaatgetiririz.
Dinlerin duada yaptklar ey ler, felsefi benzerlerine
derinlemede, kendinqe varla dnte sahiptir.
Byle
bir ey dnyada, dnya ileriyle megulolmadmz, ayn zamanda bo kalmadmz, gnn balamas, bitmesi
veya bu arada esasl olanla temas ettiiny.z anlarda vaki
_olmaldr..
Felsefi tefekkr, kltsel olandan farkl olarak, hibir
mukaddes nesneye, hibir mukaddes yere, hibir belli ek
le sahip deildir. Byle bir tefekkr iin, meydana getirdiimiz dzen, kaid~ haline getirilemez, serbest hareket
imkanolarak kai~. Kltsel toplumdan farkl olarak tek
bana bir dnce eklidir.
Byle bir tefekkr, neleri kapsayabilir?
lkin, kendi kendini yoklama. Bt-n gn ne yapt
m, ne dndm gznne getiririm. Yanl olan,
nerede kendi kendime samimi olmadm, terede kaytarmak istediimi, nerede dtirst olmadm yoklarm.
Nerede kendi kendime uyduumu, nerede kendimi stn
saymak istediimi grrm. Yapacam kohtrol ve- bunu
gn boyunca nasl tatbik edebileceim husus nda uuru
klarin kendimi. Benim iin kavranlmas g olan ben
e, btn olan bana deil, eitli davranlarma bakarak
yarglarm kendimi. Ynm tayin edebilecek ilkeler bulurum; belki, kzgnlk, mitsizlik, sknt, ve dier ken.'-:0.'

128

FELEF HAYAT SRME

dimi kaybedi anlarmda beni teselli edebilecek szler,


ll olmak, bakalarn dnmek, beklemek, tanr
vardr:. gibi hatr"latc dier byl "szler bulur kar

nm.
Pisagor'culardan balayp, Stuac ve Hristiyanlar
zerinden Kierkegaard ve Nietzshe'ye kadar devam eden,
kendi kendini yoklamann istekleri ve tamamlanma imkan olmayan ve daima yanltma kabiHyeti olan tecrbeleriyle, tarihin getirdiklerinden bir eyler renirim.
kincisi, var aan tefckkr: Felsefi dnce yollarnn temel kitab vastasyla, gerek varln,
tanrnn
ne olduu hususunda kesin bir kanaata varnn. Varlk
ifrelerini sanat ve edebiyat vastasyla zerin. Felsefenin ortaya koyduklarn gznnde bulundurarak, ifre
leri anlalr hale getiririm. Zamana bal olmayann yahutzaman iinde ebedi olann ne olduu hususunda kanaat sahibi olmaya alrm, hrriyetimin mene'i ile,
dolaysyla varln kendisiyle temas kurmay, sanki yaratan benmiim gibi temele inmeyi denerim.
nc olarak, imdi ne yapmak lazm geldiini d:nrz. Bir hedefe. ynelmi dncenin dayanlmaz younluu iinde, her eyi iine almas gereken anlam yitirdiim z~man; cemiyet iindeki z hayatmn ne olduunu dnrsem, bahis konusu gnn en ince noktalarna. kadar, karmda bulunan devin. ne olduuna ak
lk kazandran dayanak noktasn bulurum.
Dnerek
ka~andm. - hepsi de olsa kazanl
mam gibidir.
Komnikasyonda gereklemeyen, mevcut deildir,
komnikasyonda temelini bulmayan, sal.am bi r temele
sahip dei~dir.
Bundan dolay felsefe, unu talep eder: Durmadan
129

F: 9

FELSEFEYE GR

komnikasyonu aramak, ona tereddtsz cesaret etnek:o


inat9 ve kendini daima baka elbiseler iinde zorlayan
ben-varm i teslim edip, bu teslimiyetten
umulmadk
anda kendime yeniden hediye edileceim midi iinde
yaamak.

Bunun iin daima phe iinde olmalym, emin 01ma mal yn , kendimi bende mevcut, aydnlattm sand
m sabit bir noktada tutmamalym. Byle bir kesinlik~
hakikate uymayan kendi bana bir iddiann en yanltc
bir eklidir.
Tefekkr ekilli - kendimi yoklama, varl aan.
tefekkr, deyin gznne getirilmesi - yaarsam ve s~
nrsz komnikasyona alrsam, hibir zaman zorla u~a~
amayacama, farknda olmadan kavuurum: Sevgimin
aklna, tan . .nn gizli ve daima belirsiz kalan isteine,
varln aklna ve belki bununla hayatmzn daimi~
huzursuzluunda,
huzura, korkun felaketlere ramen r
temele inanmaya, ihtiraslarn sarsntlar iinde son kararn doruluuna, bu dnyamn batan karc anlk hadiseleri iinde sadakatn varlna.
Kendisiyle yaadm ve daha iyi yaayabileceim
kaplaycy dnerek kendime gelmisem, beni gn bo- ,
yunca, sonsuz iler ve teknik dnyada paralanp gitmekten koruyan temel duygular, prl pnl ortaya karlar.
nk, ayn zamanda, kendime dndm anlarn anlamdr bu. Bu suretle gnn btn hareketi ve dadaa- .
s arkasnda, var-olmaya' devam eden, balayan, ve beni
tkezlemeler, yanlmalar ve heyecanlar esnasnda teme. li rk olana brakp koyuvermeyen bir temel tutum elde ederim. nk, bu temel tutum sayesinde, imdi de,
gemi ye gelecek, ayn derecede birbirine bal ve devamldr.
130

FELSEF HAYAT SRME

Sonra, felsefe yapma, e yaan1ay renmek ve


lebilmek demektir. Zaman iindeki var-:oluun beli~siz1ii dolaysyla hayat daimi bir deneme demektir.
Bu denemede, hayatn iine dalmak,' aka kendini
ortaya koymak, kendini gizlememek, grte, soru ve cevaplarda drstl snrs.z hakim klmak bahis konusudur. Ve sonra btn bilmeden, gerei elle tutup gzle
grmeden, yanl deliller veya aldatc tecrbelere dayanara~:c kaamak bir delik
aramadan, ak ve dorudan
doruya karmza kan tanr szne ihtiya
gstermeden, daha ziyade eyann ok anlaml dili ne kulak vererek ve yine de transandans kesinli'iy1e yaaycrak kendi,
yolunda gitmek.
te buradan hareket ederek, bu pheli var-oluta,
hayat iyi, dnya gzel, ve bizzat var-olu anlaml olur.
Felsefe yapmak, lmeyi renmek demekse, lebiln1ek
de gerek hayatn artdr. Yaamay renmek ve lebilrnek, ikis de ayn ey.
Tefekkr, dncenin gcn retir.
, Dnmek, insan olmann balangcdr. Hesap muameleleri, ta'Qiat tecrbe ederek renmek, teknik planlama velhasl nesneleri gerekten tanmakla akln gcn renirim. Metod ne kadar katkszsa, mantn ikna
edici gc, tecr~enin elle tutulup, gzle gfrlr oluu,
sebep netice ilikisinden kan bilgi,. o kadar byktr.
Fakat felsefe yapma, akln elde ettii bilgilerin hudutlarndan bal~r. Gaye ve son hedeflerin tayini, en yksek iyinin, insan hrriyeti ve tanrnn bilinmesi hususunda akln aresizlii, akln vastalarna sahip ve fakat akl
dan daha fazla bir eyolan dnceyi uyandrr. Bun~an
dolay felsefe yapma, alevlenrnek iin, akli bilginin hudutlarna yklenir.
131

FELSEFEYE GR

Her eyi tarriamiyle grdn syleyen kimse, artk felsefe yapmyor. lim yoluyla varl btnyle ak
a bildiini kabul eden, bir -ilim-b at i inancnn iine -d
mtr. Hayret etmeyen sQrma~.
Hibir sr tanmayan,
aramaz. Felsefe yapma, bilme imkanlarnn hudutlannn
bilinmesiyle, bilginin hudutlarnda, kendini bilinmeY,en
olarak gstereni btn aklyla tanr.
Geri bu hudutlarda bilme sona erer, fakat dnme
deiL. Bilgimle teknik tatbikatta aka hesaplaabiHrim,
-fakat bilmerne halinde, ~endimi deitirdiim bir i hesaplama mmkndr.
J?urada, - artk ayrlp bir baka
konuya gitmeyen, aksine dnce ve varln ayn eyi
ifade ettii varlnn en iinde bir tatbikat demek olan
dncenin, daha derin ve daha baka bir gc kendini
gsterir. hesaplama olarak bu dnce, teknik dnyannkine nazaran bir hi gibidir,
bilginin tatbik edilmesi
ile kazanlmaz, grmz~ ve plana gre yaplamaz, fakat gerek aydnla kavuma ve nem kazanma, iiedir burada.
Akl, nesneleri tesbit eden, olmakta olann gerilimlerini geveten, aklla kavranamayacaklar ortaya koyan
byk bir genileticidir. Akln akl hudutlarn akl
n mmkn klar ve dnme ve faaliyet, i ve d hesaplamann iie olduu gerek itesinin uyarcs olur.
Filozoftan retisine gre .yaamas isteniyor. Bu
cnle, kendisiyle sylenmek isteneni, fena ifade ediyor.
nkil filozofun tecrbeyle bilinen snflamalar, r.ukuki
norm~ar altndaki hadiseler gibi, reel var-oluun tek tek
hadiselerini bir ereve iine sokabilecei bir retisi yoktur. Felsefi fikirler tatbik edilmezler, onlar, daha- ziyade
kendisinden aadaki ekilde bahsedilebilecek gereklerdir: Bu dncelerin icras halinde insan, bizzat yaar,
132

FELSEF HAYAT SRME

yahut, hayat dncelerle doludur. .nsan olma ile felsefe


yapmann ayrlmazl bundandr, - insann ilm bilgisinden ayrlabilirliinden farkl olarak -, ve bir felsefi
fikri sadece ird~lemek deil, aym zamanda bu fikirle felsefi insan olmay kavramak zarureti bundandr.
Felsefi hayat, felsefi cmleleri lehte delilolarak kullan?n yanllklar iinde, durmadan, kaybolma tehlikesiyle kar karyadr. Var-olma arzusunun istekleri, egzistans aydnlanmas formllerinde gizlidir: Huzur pasifIik,
itimat her eyin ahenginjn aldatc inanc, akl, her eyi
koyup salveren hepsi bir oluyor. En iyi, en ktyle
temasta.
Komnikasyon istei, birbirini nakzeden rtler iinde yanlyor. nsan konumak istiyor, kendinin aydnlan
mas hususunda mutlak bir aklk iddiasndadr.
Sinr
lerinden dolay, zr diliyor, ve hr tannmak iddiasn
ykseltiyor. Geriye dnmeyen komUnikasyona amade ol. .
duunu syledii halde, dikkatli olmay, susmay, gizli
bir savunmay deniyor.
Bu yanlmalar kendi iinde tama~iy le grmek ve
yenmek isteyen felsefi hayat, kendini emniyetsizlik iin-
de bilir, onun iin de, emir altna girmek iin deil, kendini aydnlatmak hususunda ilerlemi olmak iin, durmadan muarz arayan, soru tevcih eden, duyup grmek isteyen tenkide dnktr. Bu yaay, eer komnikasyonda
her eyak ve ftursuz ise, bakalaryla, kendisini korkusuzca teslim eden bir ahenk iinde, aranmayan tasdiki ve hakikati bulur.
Felsefe yapma, eer komnikasyona olan inancyla
yayor ve ona cesaret ediyorsa, tam bir komnikasyon
imkann belirsiz brakmaldr.
Komnikasyona inanla133

FELSEFE YE GR

bilir, fakat komnikasyonun ne olduu bilinemez, sahip


olunduuna inanld anda, kay'bedilmi demektir.
nk unlar, felsefe yapann kesinlikle kabul edemeyecei korkun snrlardr: Unutup gitmek, grmemezlikten gelmek ve aydnlanmay kabul etmemek. Neyin
ne demek olduu, mahhas durumlarda, bir genel cmle ile bile deil, sadece bir iaretle karlanabilecek iken,
biz, bir.. sr gevezelik ettik.
Yanllklarn, karklklarn ve girift sorunlarn bulunduu yerde,
modern ins~n ruh doktorunu aryor.
Gerekte ruhi durumlarmzIa ilgili bedensel hastalklar,
nevrozlar vardr. Ruh doktorlar onlarla nasl baaka
caklarn bilirler, gereki bir tutumdur bu. Hekim, ele
tirc tecrbeye dayanarak bir eye muktedir olduu, bir
ey yapt zaman, hekimin insan oluu gzden karlma
maldr. Fakat bugn psikoterapiye dayanarak, artk tp
ilmine dayanmayan, yani tbbi olmayan, felsefi, bundan
dolay da her felsefi ura gibi, etik ve metafizik aratr
maya htiya gsteren bir ey ler meydana geldi
Felsefi hayat-srmenin hedefi, eriilip tamamlanabilen bir durum olarak formle edilemez. Durumlarmz
egzistansmzn daimi bir gayreti veya onun baarszl
nn sadece bir tecellisidir. Mahiyetimiz yolda olmaktr.
Zaman yarp geme<: isterdik.
Yalnz zd kutuplarda
mmkn bu.
Ancak tarihiliimizi iine alan bu zaman iinde, egziste ederek ebedi hal-i hazr hakknda bir eyler rene
biliriz.
Bu eklimiz iinde belirli bir insan olarak, insan-oluumuzun uuruna varrz.

Eer

kendi

arnz kaplaye gereimiz

olarak ya-

FELSEF HAYAT SRME


arsak,

tarihin birinde bu a, ve bylece de ebediyi kavrayabiliriz.


Ykselirken, durumlarmzn arkasnda gittike aydnlanan mene'imize temas ederiz, fakat daima karanhklama tehlikesi iinde.
Filozofa yaamann, bu ekilde ykselmesi, insann
bylece hayat sreninindir. Byle bir insan, suu baka
larna yklemeden, tek olarak komiinikasyonda yaamak
zorundadr.

Ykselmeyi, dnya gr diye bize bildirilen cmlelerden birini semekle deil, yc;lnz hayatmzn tari~i
somut seim aktlarnda kazanrz.
Zaman iindeki felsefi durum, nihayet bir benzetme
ile yle karakterize edilebilir:
Filozof, karamn salam topranda - gereki tecrbede, ilimIerden birinde, kategori ve metod bilgisi nde - ynn tayin ettikten ve bu topran hudutlannda
fikirler dnyas rahat yollar boyunca kotuktan sonra,"
. birdenbire, Okyanus sahilinde bir sere gibi, suya doru,
egzistansnda mevcut olan birini, transandans aratrmak
iin bir gemi arayarak kanat rpar. Gemiye, - felsefi
dncenin ve felsefi
hayat-srmenin metoduna - grd, fakat tamamen ulaamad gemiye bakar; bylece
yorar kendini ve olaanst sarho "hareketleri yapar.
Byle kelebekleriz biz, ve salam t?praktayz diye
yn aramaya son verirsek, .kaybolmuuz demektir. Fakat
orada kalakalmaktan memnun deiliz. Bunun iin, kanat
rpnamz, belki, salam toprakta oturan ve tatmin olmular iin gln, huzursuzluu yakalam~ olanlar iin
de anlamldr. Dnya, her eyin bahis konusu olduu, herkesin kendiliinden giritii ve cemiyet iinde cesaret etmek zorunda. olduu, ve bu haliyle asla gerek bir re
tinin konusu olamayan bu uu iin bir k noktasdr.
135

Felsefe tarihi

Felsefe, dinler kadar ve btn kiliselerden daha eskidir. Felsefe, her zaman deilse bile, ok kere, ruhunun
gereklii ve :ek tek insani grnlerinin safl ve ykseklii sayesinde, felsefe yi bir bakas olarak kabul eden
kilise dnyasnn stesinden geldi. Aslnda felsefe, kendine has sosyolojik bir ekli olmay yznden, kilise
karsnda zayftr. Felsefe, dnyadaki eitli kuvvetlerin,
hatta kiliseninkilerin rastgele himayesiyle yaar. Kendini
eseriyle gsterebilmesi iin, msait sosyolojik durumlara
ihtiya gsterir. Asl gerei, her insana, her zaman ak
tr; insanlarn yaad her yerde, herhangi bir ekilde
vardr.

Kiliseler herkes, f.elsefe ise fertler iindir. Kiliseler,.


insan ynlarnn dnyada grlebilen kuvvet rgtleridirler. Felsefe, btn milletler ve alar boyunc~, dnyada kabul veya reddeden bir merci' olmayan, birbirinebal bir ruhlar imparatorluunun ifadesidir.
.
Kiliseler, ebediye bal olduklar mddete, d kuvvetleri de ruhun derinlikleriyle doldurulmutur. Ebediyi:
dnyadaki glerinin emrine verdikleri mddete, bu g
de, her zorba gcn kt oluu gibi, o kadar dehet sa
CL olur.
Felsefe, ebedi hakikate temas ettii mddete, zorbalk etmeden hareket eder, ruha kendi i mene'inden n
zam getirir. Hakikatini ne kadar zamann glerinin emrine verirse, o kadar, var-olu yararlar hususunda yanl
tr ve ruhu anariye srkler. Nihayet ilimden baka bir
136

FELSEFE TARH
eyolmak istemedii

mddete de, ne ilim, ne de felsefe


demek olan, oyuncak gibi, bo bir ey ohr.
Bamsz felsefe, hibir insana kendiliinden tevecch etmez. Hi kim~e, iinde domu deildir. Durmadc:n
yeniden elde edilmelidir. Sadece kendi mene'inden bakmasn bilenler tarafndan yakalanabilir. Daha, yle bir
bak, ferdi ateleyebilir. Alevinin verdii gle felsefe
tahsili balar.
Q y:nldr bu: Pratik olarak her gn i murakabede; objektif olarak ilimIerin, kategorilerin, metodlarn,
sistemlerin incelenmesi, muhtevalarn renilmesiyle; tarihi olarak da felsefenin getirdiklerini renip hazmetmekle: Felsefe yapan iin, felsefe tarihinden ona hitap
eden hakikat, kilisede otoritenin: karldr.
Felsefe yapmamz yararna, felsefe tarihine ynelirsek, ufku kafi derecede geni tutamayz.
Felsefi olgularn okluu, dikkat ekicidir. Upanisch adlar, yalnzlk iinde, dnyadan uzak yahut talebe ve
retmen, beraberce yaarken, Hint ky ve ormanarnda
dnldler; Kautilya,
imparatorluk kuran bir bakan,
Konfiys, halkna eitimi ve asl pratik gerei getirmek
isteyen retmen, Eflatun, tresel ihmalkarlklarndan dolay, kendisi iin mmkn politik faaliyetlerin imkansz
grnd aristokrat, Bruno, Deseartes, Spinoza, tek balarna dncede hakikatin rtsn kendileri iin amak
isteyen, kendilerine dayanan insan, Anselm, kilise aristokratik gereinin ortak kurucusu, Nicolaus Cusanus kilise ve felsefe hayatnn birliinde, kardinal Machiavelli,
mflis devlet adam, Kant, Hegel, Schelling, retne vazifelerine bal olarak dndler.
F~lsefe yapmann, aslnda ve gerekten bir profesrler ii olduudncesinden kurtulmalyz. Grld
137

FELSEFEYE GR

gibi, her art ve durum iinde, insann, esrin olduu kadar, hakimin de iidir bu. Gerein hakiki tecellisini, nce bu tecellinin ortaya kt dnyada, ve dnen insann kaderinde anlarz. Bu tecener,
bizimkine uzak ve
yabanc iseler, bunun iin de bizim iin aydnlatc olurlar. Felsefi dnceyi ve dnr kendi etten kemikten
gerei iinde aramaya mecburuz. Gerek olan, soyut ve
babo, kendi kendini tayarak havada,
nuallakta kalamaz.
Bir eserin incelenmesiyle, meydana geldii dnya ile
bir likte felsefe tarihi ile de temas ederiz. .
Buradan hareket ederek, pheli olmasna ramen,
geni alanlarda yn tayininin alfabesi olarak, felsefe yapmann tarihi btnln bir bnye iinde gznne seren grler ararz.
kibinbe!,z senelik felsefe tarihi, insann kendi
uuruna varmasnn biricik byk bir a gibidir. Ayn
zamanda, sonsuz bir mnakaadr bu an, birbiriyle arpan gleri, zlemez grnen meseleleri, yksek eserleri, sapl1alar, derin hakikati ve yanImann girdabn
gsterir.
Felsefe tarihi bilgisinde, felsefi fikirlerin tarihi yerlerine sahip olduu bir erevenin emasn ararz. Bir
dnya felsefe tarihi, felsefenin eitli sosyal ve siyasi durumlarda ahsi tutumlarda nasl tecelli ettiini gsterir.
Dncenin bal bana tekaml, in'de, Hint'te ve
batda ortaya kt. Tesadfi balara ramen, sa'nn dou zamanlarna kadar, bu fark o kadar belirli, ki herbiri
kendi bana anlalabilir. Sonralan, Hindistan'da mey
dana gelen bUdiznin, in zerine gl tesiri, hris.tiyan
ln batya tesiriyle karlatrlabilir. Tekamln her
dnyada, benzer bir dnemeci var. Tarihin zor aydnla138

FELSEFE TARH
tabildi.

bir tarih ncesinden sonra, her tarafta, temel dnceler eksen ada meydana gelirler. (M.. 800-200).
Sonra bir zlm.e ve arkasndan da byk 'kurtanc dinlerin takviyesi balar, tekrar tekrar balangca dnen yenilenmeler, her eyi' iine alan, sistematik bir ekilde
planlanm sistemler (skolastik) ve bilhassa katksz metafizik manada en sonuna kadar gtrlm mantk spekUasyonlar takipeder.
Bu czl tarihi tekamln senkronik tiplerinin teekkl, batda ilkin krizler ve tekamllerle kendini yenileyen hareketi, ikinci olarak fikirlere ifade veren milletlerin ve dillerine eitlilii, nc olarak ilmin kendine
has tekamlnn ayr bir zellii var.
Tarihi olarak, bat felsefesi, birbirini takip eden drt
erevede teekkl eder:
./
Efsaneden sze geti, batnn temel kavramlarn, kategorileri ve varlk, dnya ve insann, btnn dnlmesiyle mmkn olan temel pozis1. Yunan felsefesi:

yonlar yaratt.

'2. Hristiyan ortaa felsefesi: ncil dininden fikri


anlamaya, vahiyden teolojiye geti. Bu felsefede, yalnz
eitici ve tutucu skolastik yetimedi.
Yaratc dnr
lerde, her eyden nce Paulus, Augustin, Luther'de asln
da dini, fakat gerekte felsefeyle iie bir dnya, gn
na kt. Bize bu geni, dnce ortamnda hristiyanl
n srrn kendimiz iin canl tutmak kalyor.
3. Yeni Avrupa felsefesi: Tabii ilimler ve her otoriteye kar insann ahsi bamszl fikriyle birlikte, meydana geldi. Kepler ve Galile bir tarafta, Bruno ve Spinoza dier tarafta, bu yeni yolu temsil ederler. Bize, gerek ilmin manasn anlamak - ki ayn zamanda balan139

FELSEFEYE
gtan ber~

GR

aksi de vard - ve ruhun ahsi hrriyetinin


man.asn anlamak kalyor.
4. Alman idealist felsefesi: Lessing ve Kant'tan, Hegel ve Schelling'e, mahede derinliinde; batda dn
len her eyi aan dnrler yolu uzanyor. Devlet ve cemiyet ~ereinin dnda, zel var-oluta, tarih ve kozmozun btnyle. dou, dr~ce sanatnda ve insan muhtevalarn tahayylnde :?~ngin, dnyaya tutunarak, reel
dnyann dnd'" :.,~) \. eserlerini ortaya koydular. Bize, onlarsz kaybolup gidecek mmkn olan derinlik v~
genilii kazanmak kalyor.
Onyedinci asr ve daha sonralarna kadar, dnce,
antike, ncil ve Augustin'in hkm altndadr. Bu, on~e
kizinci asrdan itibaren, yava yava sona eriyor. nsan,
tarihe ihtiya hissedilmeden dekendi aklna dayanarak,
kendini yapabileceini sanyor. Tesir li dnce olarak,
tarihten gelen dnce kaybolurken, felsefe tarihinin alimane tarihi bilgisi artt. nsan, bugn, eskisine nazaran"
tarihten gelen dnceleri, eitli kitaplardan ve mracaat eserlerinden daha kolaylkla renebilir.
Yirminci yzyldan itibaren darmadan edici teknik
bilgi ve iktidarn ilim batl-inanc, hayali bu dnya hedefleri, pasif bir dncesizlik yararna, bu bin senelik
temellerin unu'tulmas keyfiyeti, gittike artyordu.
Daha ondokuzuncu asrn balarndan itibaren de sonun uuru ve imdi felsefesinin nasl mmkn olabilecei sorusu ortaya kt. Bat memleketlerindeki felsefenin
devaml1 fikri, byk miras, tarihi bakmdan muhafaza eden Alman profesr ler felsefesi, felsefenin bin senelik
eklini bir tarafa atarnazlard.
Sanki bu an l5:rizi iin yaratlm, eskiden mevcut
deilmiler gibi, bir tipin temsilcileri olan Kierkegaard
140

FELSEFE TARlfI

ve Nietzsch~ manen onlardan ok uzak, yl1lara tesir etme hususunda herkesi geen Marx, a aan filozoflardr.
En derin mene'e varmak iin, her eyi sorguya eken,
teknik an kkten deitirdii bir dnyada, imdiyi,
egzistans,
kaytsz-artsz serbeste ele alabilmek iin,
olsa olsa, her eyi sarsan bir dnce baarya ulaabilir.
Byle zetler, felsefe tarihinin topuna gz atarak planlanrlar. Fakat sathta kalrlar.. nsan, btn~e daha dern balar hissetmek ister. Mesela,
aadaki meseleler
denendi:
.
birlii

meselesi: Byle bir birlik


bir vaka deil, bir fikirdir. Byle bir birlii aryoruz, fakat tek tek birliklere ulayoruz.
Aa yukar baz problemlerin aln
goruyoruz
(mesela, vcut-ruh mnasebeti meselesi gibi), fakat vak'alar ksmen eitli neticeler verebilecek bir fikir inas ile
karlayorlar. Mesela,
Hegel'e dayanarak, Almanlarn
yaptklarnda grld gibi, sistemler kendini gstermeye baladlar. Fakat byle bir ina f zorbalk eder, eski felsefeden gelen ve Hegel iin ldrLc olann ne olduu
na dikkat etmez, baka bir dnce iin neml olan d
arda brakr-o Pozisyonlarn anlaml tek neticesi olarak,
/felsefe tarihinin inasnn imkanszl, tarihi gereklerle
, ~ner gider.
1. Felsefe tarihinin

Bir birlik tasavvurunun, bu inac erevesi, bir tek


filozofun dehas sayesinde havaya frlatldl. sbat edilebilen ilikilere fiili ballkta bir mucize gibi anlalabilen
tekamln 'karsnda mevcut olan btn byklern yeganelii kalyor yine.
Felsefe tarihinin birlii fikri, kendi kendine bal bir
hayat olarak organlarn ve kurululann elbise ve aletle141

FELSEFEYE GR

rini kendi yaratan, fakat bunlarn iinde yok olup gitmeyen ebedi bir felsefeyi isbat etmek isterdi?
2. Balangc ve anlam meselesi. Balang zaman
iinde bir defaya mahsus olmak zere balayan dnce
dir. ~ene' her zaman iin temeldeki hakikat.
Dncenin yanl anlamalarndan ve yanlnalanndan
her zaman mene'e geri dnmek zorundayz. Muhteva dolu,
bize gelmi metinlerde, kendi mene'imize dayanan felsefe
yapma yolunda bunu aramak yerine bir yanllk ortaya
loyor: Zamana bal bala!gta mene'in bulunulaca
sanlyor; yani Sokrat ncesi filozoflarda, hristiyanln
ilk zamanlarnda, Buda retisinin balangcnda. Her zaman mene'e kar zarur yol yanllkla ulalmas henz
kefinin yolu eklini alyor.
.
Bi~im iin ulalmas henz mmkn olan balang
lar ytksek seviyede byleyicidirler. Fakat gerekte mutlak bir balangc bulmak mmkn deildir. Eskilerden
bize kadar gelen metinler bakmndan, balang rlatif
bir balangtr ve baz artlarn meydana getirdii bir
netice olmutur.
~nun iin bize gelen metinlerde gerek mevcut olana
tutunmak, tarihi imdiye intikal ettirmenin temel prensibdir. Tarihi gr mevcut olanda derinlemeyi baheder.
Kaybolan tamamlamak, ncekin~ yeniden ina etmek,' delikleri doldurmak, bo bir abadr.
)
3. Felsefede tekam ve ilerleme ncseles. Felsefe tarihinde, Sokrat'tan Eflfltun ve Aristo'ya, Kant'tan Hegel'e,
Locke'dert Hume'a kadar giden yoldaki gibi, birbirini takip eden ahsiyetler grlebilir. Fakat her sonra gelen,
ncekinin ortaya kard. hakikati muhafaza etti ve onu
ati anlamnda alnrsa, boyle sralamalar oktan yanltr.
Her zaman yeni, birbirine bal ve birbirini izleyen ne142

FELSEFE

'r ARH

siller de tekine bakarak anlalarnaz; ncekinde mhim


olan ok kere braklm, belki de hi anlalaman1tr.
Yunan felsefesi, skoHstik, 1760 ile 1840 arasndaki
:Alman felsefe hareketinde grld gibi, tek-dn
rn szn syledii, bir mddet ayn yerde kalan manev
mbadele dnyalar vardr. Bunlar mene'den. hareket
ederek dnmede beraber olma alardr. Sonra felsefenin tahsil fenomeni olarak devam ettii] tamamyla kaybolur grnd alar vardr.
lerleme sreci olarak felsefenin toptan tekaml ettii
gr yanltcdr. Felsefe tarihi, eserlerinin bir kere1ii
ve yerine bir yenisinin konulamay ynnden sanat tarihine benzer. uurla kullanlan aletlerinin gittike oa
lan metotlar ve kategoriler olm~s bakmndan da bilim
tarihine benzer. Fikir yoluyla ifade edilen bir takn1
inan-tutumlar sebebiyle din tarihine benzer.
F~lsefe tarihinin de yaratc a var. Fakat, felsefe,
l~e~ zaman insann varlk izgisi olmutur. Dier manevi
tarihlerden farkl olarak d zamanlar~da da birdenbire birinci dereceden bir filozof ortaya ka bilir.
Eflatun nc, Scotus Eriugena dokuzuncu asrda,
alarndan tecrid edilmi ahsiyetler, bir kerelik zirvelerdir. Fikirlerinin malzemesiyle tarihin getirdikleriyle temastadrlar, belki de . btn tek tek fikirlerinde ba'inl
drlur ve buna ramen btnuyle dncenin yeni, byk
bir temel kaidesini getirirler.
Onun iin, felsefenin, ma~iyetine bakarak, sona geldii sylenemez. Belki de felsefe, her felakette, ferdin ge~
ek dncesi olarak kalr daima, manev ynden verimsiz olan zamanlarn, tek tek eserlerinde hesaplanmayan
bir anda karmza kar. Felsefe, her ada dine benzer.
Bundan dolay felsefenin tekaml ettii fikri nem143

FELSEFEYE GR

siz bir

gr tarzdr.

Her byk felsefe kendi iinde tamamlanr, tamar:p.yla tarihi ihata. hakika4-f: dayanmadan,
kendine has yaar. Bilim her admn sonradan gelen tarafndan geildi i 'bir yolda yrr.
Felsefe ifade ettii
manaya gre her defasnda bir tek insanaa btnlenmek
zorundadr.
Bunun iin, filozoflar, bir yoldaki admlar
olarak grmek manaya aykr der.
4. Mertebelenme meselesi. Felsefe-yap"ma, tek d
nrde ve tipik, muayyen zamanlara ait dnya grlerin
de bir mertebelenmenin var olduunun farkndadr. Felsefe tarihi, ayn derecedeki saysz dnr ve eserlerin
tesviye edilmi arazisi deildir. - ok az knse tarafndan
ulalm ifade ilikileri vardr. Her eyden nce yksek
ioktalar; yldzlar yn arasnda gneler vardr. Fakat
bun" arn hi biri, yegane, herkes iin geerli son mertebe
olarak mevcut olacak ekilde deildir. Bir ada herkesin
syledii ile aym zam~nda yaratlm felsefi. eserin arasnda byk bir uurum vardr. Byk filozoflarn eserle-.
rinin ok kere isbat ettii gibi, her akln tabii bulduu
eyler de felsefe olarak kabul edilebilir. Kendisi vas"ta" syla grdmz dnyadan memnuniyetin snrl bilgisinin verdii huzur, sonra' tzak olana duyulan itki, sonra
hudutta soru sormaktan zevk alan duru, bunlarn hepsine felsefe denir.
Felsefe tarihine, dinin getirdii otoritenin benzeri demitik.
Ama felsefe kitaplarnda, dinlerin sahip olduu
kaide kitaplarnz, izleyecek otoritemiz, mevc~t son hakikatirniz yok. Fakat felsefe yapma ananesinin btn,
bitip tkenmez hakikatin bu depoziti, mevcut felsefe yapma imkanlarna giden yollar gsterir. Anane, hi bitmeyen bekleyiiyle, oktan dnlen hakikatin grlen de144

FELSEFEYE GR
rinlii,

ok az byk eserin temellendirilemez1ii, 'byk


dnrlerin faziletiyle elde Edilmi gerektir.
Bu ot<?ritenin hususiyeti, aka, itaat edilemeyecei
dir. Bu otorite sayesinde, kendi kanaatmzIa kendimize
gelinek, ,onun mene'inde kendi' mene'imizi yeniden bulmak bir vazifedir.
Yalnz imdiki felsefe yapmann ciddiyetinden hareket ederek, tarihi grn iinde ebedl felsefe' ile temas
kurulabilir. Tarihi tecelli imdiye derinden' ballktr.
Bunun iin tarih aratrmas, yakn ve uzan merdivenlerinde vuku bulur. 'Doru bilerek felsefe yapan,' eer
metinlerde aratrma yapyorsa, ne ile ne yapacan' bilir.
On pUtnda olanlar ak ve anlalr bilginin emin mlk
olmaldrlar. Fakat tarihi nfuz etmenin mana ve zirvesi
mene'de anlamann anlandr. Orada btn n plan ara
trmalarn manalandran ve ayn zamanda bu birlie ge't~ren ne varsa~-aydnlanr. F~lsefi mene'nin bu' 'vastas
olmazsa, btn felsefe tarihleri tecesss ve ya llklardan
ibaret bir zincirin rciporudurlar. Bylece, tarih,' uyandk':
tan sonra kendi aynarnz olur:' Resimde bizza' dndu
m grrm.
Felsefe tarUli - dnerek teneffs ettiim bir sahakendi aramamz iin taklit edilebilecek mkemme1iyette
olmayan rnekler gsterir. Kendisiyle deneneni, k~ndisi
vasta~yIa baanya ulaan ve i:fl~s edehl' sorglya ekel;'.
Ferdi:' kendI: k,aytsz artszl iinde, gr(~bilen 'insan
olma vastasyla 'yolunu' yrmeye tevi1t
, Gemi fe.1sefeyi biziInki, olarak k~bul etmek,' eski bir
sanat eserini yel1iden meydana getirmek: derecesinde im-

'

eder.

kanszdr. Mutaassp ncl o~uy.u.culangibimutlak~ak!


'kate sahip oIduun.uz btr metnimiz' yok:~:,-Bunn 'iiil esk~

'metinlet~: eski '~ahat'eserlerini sevdiimiz, gibi severiz, bi145

F : 'lA
.'
.

FELSEFEYE GR
rnn olduu

hakikatine dalarz, onlara


yaprz,
uzaklk, bir ulalrnazlk ve kendisiyle yaadmzbir t,kenmezlik,mevcut felsefe yapmaya
atadmz bir. ey kalr.
nk felsefenin anlam imdiki olutur. Yalnz bir
hakikatimiz var, burada ve imdi. Kanmarnz sebebiyle
kaybettiimiz bize dnmez, fakat frsat karrsak, varl da kaybederiz. Her gn deerlidir: Bir an her ey'
olabilir.
Gemi veya gelecek iinde kaybolup gidersek, g:r;evimizi yerine' getirmemekten sulu oluruz. Yalnz mevcut
hakikat zaman dndakine eriebilir, zaman kavramakla
btn zam'ann kaybolduu yere gelebiliriz.
kadar
fakat, bir

dierinin

146

You might also like