You are on page 1of 15

subatek 1/27/06 3:01 PM Page 1

ölçü
birimleri

fiUBAT 200 6 S A Y I S I N I N Ü C R E T S ‹ Z E K ‹ D ‹ R
HAZIRLAYAN : PROF. DR. VURAL ALTIN - BTD YAYIN KURULU ÜYES‹
ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 2

Ölçmek
Uygulamal› bilim alanlar›ndaki çal›flmalarda, do¤al olaylar üzerinde yap›lan gözlemler arac›l›¤›y-
la veriler toplan›r ve bu veriler aras›nda iliflkiler kurulup, genellemelerde bulunulur. Yol gösteri-
ci ilkeler niteli¤indeki bu genellemelerden hareketle, gözlemlerin tümünü bir arada aç›klamaya
çal›flan kuramlar oluflturulur. Kuramlar daha sonra, farkl› gözlem ya da uygulama koflullar› al-
t›nda elde edilecek olan yeni veriler hakk›nda öngörülerde bulunmak için kullan›l›r. Öngörüle-
rin do¤ru ç›kmas› durumunda, kuram güç kazanm›flt›r ve daha yayg›n kabul görür. Aç›klayama-
d›¤› tek bir istisna ile karfl›laflt›¤›ndaysa; yaralanm›flt›r, y›k›labilir. Dolay›s›yla gözlem ve deney,
uygulamal› bilimlerin temelini oluflturur. O kadar ki, bu yüzden ‘deneysel bilimler’ olarak da
an›l›rlar.

B‹L‹M ve TEKN‹K 2 fiubat 2006


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 3

Gözlem ve deney, ölçmeyi gerektirir. Ölçmekse tirir. Dolay›s›yla, e¤er bir birimin üretim süreci ko- rilmesi yolunu da kapatm›fl oldu. Metre sisteminin
“k›yaslamakt›r.” Hehangi bir niteli¤in niceli¤ini ölç- layca tekrarlanabilir nitelikte de¤ilse, bu ifllem yet- uluslararas› standart oluflturma yönündeki iddias›,
mek için, bir ‘baflvuru büyüklü¤ü’nü temsil eden kili bir grup veya organ taraf›ndan yap›lmak duru- bundan sonra güç kazand› ve nitekim, Metre Anlafl-
bir nesneye ve o nesneye uygun bir ölçme tekni¤i- mundad›r. Nitekim, metrenin eski tan›m›na göre mas› ancak 20 May›s 1875 tarihinde, kat›l›mc› 17
ne gereksinim vard›r. Örne¤in, bir masan›n uzunlu- uzunlu¤u; 1789 Devrimi’nden sonra Frans›z bili- ülke taraf›ndan imzaland›.
¤unu ölçmek için, e¤er elimizdeki düzgün bir çubu- minsanlar› taraf›ndan, Barselona-Dunkirk aras›nda- Fakat bir birimin tan›m›n›n, makro ölçekteki
¤u baflvuru büyüklü¤ü olarak tan›mlam›flsak, bu ki 9,5°’lik boylam kesitinin uzunlu¤unun, ulusal bir prototiple özdefllefltirilmesi, kaç›n›lmaz olarak,
durumda ölçüm tekni¤i; çubu¤u masa boyunca ve bir birim olan ‘toise du Pérou’ cinsinden ölçülüp, ölçümlerin talep etti¤i duyarl›l›k düzeyi artt›kça bü-
masan›n uzunlu¤una paralel olarak, art arda; ara- bulunan say›n›n, boylam›n tümündeki 360 derece- yüyen sorunlara yol açar. Örne¤in metre prototipi-
da boflluklar kalmas›na ve farkl› yerlefltirmelerin nin, ölçülen kesitin 9,5°’lik aç›sal karfl›l›¤›na ora- nin uzunlu¤u, s›cakl›¤›n yol açt›¤› ›s›l genleflme ne-
çak›flmas›na izin vermeksizin yerlefltirip saymakt›r. n›yla çarp›m›n›n k›rk milyonda biri al›narak elde deniyle de¤iflebilir. Dolay›s›yla, kopyalar› haz›rlan›r
Gerçi her ölçme tekni¤i bu kadar basit de¤ildir. Fa- edildi ve bu süreci her seferinde tekrarlamak zo- ya da mevcut kopyalar›yla k›yaslan›rken yap›lan öl-
kat her ölçüm; ölçülmesi hedeflenen büyüklü¤ün runda kalmamak için 1795 y›l›nda metrenin, ‘toi- çümlerin, kuflkuya yer b›rakmayacak flekilde belir-
içerisinde, elimizdeki baflvuru büyüklü¤ünden kaç se’ cinsinden bulunan karfl›l›¤›na uygun uzunlukta, lenmifl koflullar alt›nda gerçeklefltirilmesi gerekir.
tanesinin bulundu¤unun saptanmas›d›r. Örne¤in pirinçten bir prototipi üretildi. Keza, kilogram prototipinin kütlesi, bofllukta ko-
masan›n boyunu, baflvuru çubu¤umuzla iki kerede Bir birimin prototipi, tan›m›ndaki büyüklü¤ü, rundu¤u takdirde yüzey buharlaflmas› nedeniyle
tümüyle kapsayabilmiflsek e¤er, bu; masan›n boyu- eldeki ölçüm tekniklerinin duyarl›l›k düzeyine uy- azalabildi¤i gibi, hava ortam›nda korunmas› duru-
nun, çubu¤unkinin iki misli uzunlukta oldu¤u anla- gun bir sadakatle yans›tm›yorsa, kusurlu demektir. munda da, yüzey kirlenmesi sonucu artabilir; te-
m›na gelir. Ve masan›n uzunlu¤u u, çubu¤un uzun- Bu durumda, birimin tan›m› korunacaksa e¤er, mizlenecek olursa azalabilir. Koruma koflullar›, öl-
lu¤u b cinsinden; u=2 b olarak belirtilir. Burada 2, prototipin de¤ifltirilmesi gerekir. Nitekim, metrenin çüm koflullar›, uygulanacak olan temizleme süreç-
u/b’ye eflit; yani iki uzunlu¤un oran› oldu¤undan, 1795 y›l›nda haz›rlanm›fl olan pirinçten prototipi- leri; bunlar›n hepsi, ayr›nt›l› olarak çal›fl›lmas› gere-
boyutsuz bir skalerdir. Yani her ölçüm sonucu, bi- nin uzunlu¤unun, daha sonra yap›lan daha duyarl› ken teknik konulard›r. 1875’te imzalanan Metre
ze boyutsuz bir say› verir. ölçümler sonucunda, Dünya’n›n kutuplardaki bas›k- Konvansiyonu bu yüzden, gündemdeki teknik so-
Ölçümler, hem flahit olarak, hem de isteyen runlar› incelemek ve standartlar›n bundan sonraki
herkesin kullanabilmesi için kayda geçirilir. Kayda seyrini izlemek üzere, kal›c› bir laboratuvar›n (Bu-
geçirdi¤imiz ölçümlerin, daha sonra bakt›¤›m›zda reau International des Poids et Mesures, BIPM) ku-
taraf›m›zdan veya ilgilenen baflkalar› taraf›ndan an- rulmas›na karar verdi. Laboratuvar, seçkin bir grup
lafl›labilmesi, ya da gelecek kuflaklara anlafl›l›r bir bilim insan›ndan oluflan bir komite (Comité Inter-
flekilde aktar›labilmesi için, ölçümde kullan›lan bafl- national des Poids et Mesures, CIPM) taraf›ndan
vuru büyüklü¤ünün iyi tan›mlanm›fl olmas› gerekir. yönetilecek ve bu komite, laboratuvarda yap›lan bi-
Böyle bir baflvuru büyüklü¤üne ‘birim’ denir. Ayn› limsel çal›flmalardan ç›kan sonuçlar do¤rultusunda
niceli¤i ölçmek için farkl› birimler kullan›labilir. öneriler üretecekti. Bu öneriler, en üst düzeyde
Örne¤in; kübit, ayak ve metre, geçmiflte kullan›l- karar organ› s›fat›yla periyodik olarak toplanacak
m›fl veya halen kullan›lmakta olan uzunluk birim- olan, uluslararas› bir konferans (Conférence
leridir. Ancak, herkes taraf›ndan ayn› birimin kul- Générale des Poids et Mesures, CGPM) taraf›n-
lan›lmas›, iletiflim kolayl›¤› sa¤lar. Böyle, yayg›n dan de¤erlendirilecekti.
kabul gören birimlere ‘standart birim’ denir. Ör- Nitekim, BIPM’in yeni kurulan laboratuvar›n-
ne¤in ayak, baz› ülkelerde uzunluk için hâlâ kulla- da yap›lan çal›flmalarda, çeflitli malzemelerin, s›-
n›lan standart birimdir. Uluslararas› kabul gören cakl›k ve bas›nç baflta olmak üzere, d›fl etkenler
standart birimlere, ‘uluslaras› standart birim’ de- karfl›s›nda sergiledikleri de¤iflimler incelendi. Pro-
nir. Örne¤in metre, uzunlu¤un Uluslararas› Stan- totip kopyalar› için yeni alafl›mlar›n yan›nda, ölçme
dart (SI) birimidir. Standart birim tan›mlar›n›n, he- ve k›yaslama teknikleri gelifltirildi. Kilogram›n tan›-
deflenen duyarl›l›k düzeyine uygun olmas› gerekir. m›ndaki bir desimetreküplük suyun a¤›rl›¤›n›n be-
Bir birimin ‘iyi tan›mlanm›fl’ olmas›, tan›m›n›n lirlenmesinde yeni zorluklar keflfedildi. Bu yüzden,
iflaret etti¤i büyüklü¤ün, hem, herhangi bir anda 1889 y›l›ndaki ilk CGPM konferans›nda, kilogra-
herkes için ayn› ve zaman içinde kal›c› olmas›n›, m›n tan›m› da metreninki gibi, BIPM’deki evrensel
hem de kuflkuya yer b›rakmayan bir flekilde üreti- l›¤›n›n eski ölçümlere yans›mam›fl olmas› nedeniy- prototipiyle özdefllefltirildi. Ayn› konferansta ‘ev-
lebilmesini gerektirir. Örne¤in metrenin, “Dün- le, olmas› gerekenden milimetrenin beflte biri ka- rensel prototipler’in, iridyum-platin alafl›m›ndan ha-
ya’n›n boylamlar›ndan birinin uzunlu¤unun 40 mil- dar k›sa oldu¤u anlafl›ld›. Benzeri sorunlar, bir de- z›rlanm›fl kopya standartlar›, ‘ulusal prototipler’
yonda biri” fleklindeki eski tan›m›, oldukça iyi bir simetreküp suyun hacmi olarak tan›mlanm›fl olan olarak üye ülkelere da¤›t›ld›. Standartlar›n haz›r-
tan›md›r. Çünkü Dünya oldukça kal›c› ve herhangi kilogram için de vard›. Her ikisi için de yeni birer lanmas› s›ras›ndaki duyarl› ölçüm ve iflaretlemeler,
bir anda, herkes için ayn›d›r. Fakat bu tan›m, kal›- prototipin yap›lmas›na karar verildi. 1799 y›l›nda s›cakl›k ölçe¤inin de benzeri duyarl›l›k düzeyinde
c›l›k aç›s›ndan kusursuz de¤ildir. Çünkü Dünya’n›n platinden yenileri haz›rlan›p, Paris yak›nlar›ndaki tan›mlanmas› gere¤ini do¤urmufltu. S›cakl›k etkile-
boyutlar›, örne¤in çarpan meteorlar›n kütle katk›s› Sèvres’de bulunan ‘A¤›rl›klar Müzesi’ne konuldu ve rini en aza indirgemek amac›yla; metal ya da ala-
veya kutupsal bölgelerin, tafl›d›klar› yükün buzullar standartlar, 22 Haziran’da tüm Dünya’ya ilan edil- fl›mlar aras›nda, oda s›cakl›¤›yla 230 °C aral›¤›nda
eridikçe azalmas› sonucunda yükselmeleri nedeniy- di. bilinen en düflük genleflme katsay›s›na sahip olan
le de¤iflebilir. Kald› ki, bu tan›m›n, gezegenimize Ancak, yayg›n kullan›m kazanm›fl olan veya nikel-demir ‘invar’ alafl›m›, BIPM laboratuvar›nda
eriflim olana¤› olmayan Dünya d›fl› uygarl›klar için yayg›n olarak kullan›lmas› arzulanan bir birimin gelifltirildi. Laboratuvar›n o zamanki müdürü, kim-
kullan›labilirli¤i yoktur. prototipinin ikide birde de¤ifltirilmesi, ciddi s›k›nt› yaci Edward Guillaume, bu keflfinden dolay› 1920
Bir birimin büyüklü¤ünün üretilmesine, elde ve ürküntülere yol açaca¤›ndan; birimin tan›m›na Fizik Nobel Ödülü’nü ald›. Ertesi y›l ulusal prototip-
edilmesi anlam›nda, ‘gerçeklefltirme’ veya ‘realizas- uymasa bile, prototipin korunmas› tercih edilebilir. lerin, Paris’teki evrensel prototiple periyodik k›yas-
yon’ da denir. Bu aç›dan, bir birimin iyi tan›mlan- Ki bu durumda, tan›m›n de¤ifltirilerek, o prototiple lamalar›na baflland›. Bu k›yaslamalar, metre çubuk-
m›fl olmas›, uygulama aç›s›ndan kullan›fll› olmas›n› özdefllefltirilmesi gerekir. Nitekim, Frans›z Ulusal lar›n›n ›s›l genleflmelerinin daha büyük duyarl›l›kla
gerektirmez. Örne¤in, metrenin eski tan›m›, bu aç›- Meclisi bu durumu göz önünde bulundurarak, 10 belirlenebilmesi için yeni yöntemlerin gelifltirilmesi-
dan da kusurludur. Çünkü, elimize bir meridyen Aral›k 1799’da ald›¤› bir kararla, müzeye konmufl ni gerektirdi. 1927 y›l›ndaki 7. CGPM, metreyi;
al›p dolaflarak, ölçmek istedi¤imiz uzunluklarla k›- olan platin metre çubu¤un, son standart oldu¤unu “standart çubu¤un üzerindeki iki çizgi aras›ndaki
yaslamam›z mümkün de¤ildir. Öte yandan, Dünya ilan etti. Böylelikle, birimin tan›m›n› de¤ifltirip pro- mesafenin, çubuk ayn› yatay düzlem üzerine, 571
boylam›n›n ölçümü, duyarl›l›k aç›s›ndan s›n›rl› ol- totipiyle özdefllefltirerek, metreyle boylam uzunlu- mm aral›kla ve simetrik olarak yerlefltirilmifl iki si-
mas›n›n yan›nda, uzun ve zahmetli bir u¤rafl gerek- ¤u aras›ndaki ba¤› kopartm›fl ve prototipin de¤iflti- lindir taraf›ndan desteklenmifl halde iken, 0 °C’de

fiubat 2006 3 B‹L‹M ve TEKN‹K


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 4

ve bir atmosferlik standart bas›nç alt›nda ölçülen oldu¤una göre, evrensel kütle sabiti G’nin birimi
uzunlu¤u” olarak tan›mlad›. Zor ve zahmetli ifller...
Halbuki, büyük ölçekli nesnelerin aksine, atom
SI Birimleri (kg.m.s-2).(m2.kg-2)=m3.kg-1.s-2. Yük birimi cou-
Uluslararas› temel standart birimler 7 tane: lomb, C. Ak›m, birim zamanda geçen yük mikta-
veya molekül gibi küçük ölçekli sistemler, zamanla r› oldu¤una göre, birimi C.s-1, ya da amper A. ‹ki
de¤iflmez olup, evrenin her taraf›nda ayn›d›rlar. metre, kilogram, saniye, kelvin, amper, mol ve
mum. Bunlardan ilk üçü, yani MKS, mekani¤in yük, q1 ile q2 aras›ndaki elektrostatik kuvveti
Gerçi; bazen en alt, bazen de uyar›lm›fl bir enerji
temel birimleri ve en eskileri. Bu üç temel birim F=(1/4 πε0)(q1q2/r2) oldu¤una göre, uzay›n
düzeyinde bulunurlar. Fakat; örne¤in belli bir atom
ya da molekül, belli iki enerji düzeyi aras›ndaki ge- cinsinden ifade edilemeyen yeni bir fizik niceli¤i- elektrik geçirgenli¤i ε0’›n birimi; (C2.m-2)/(kg.m.s-2)
çifli s›ras›nda, hep ayn› dalgaboyunda ›fl›k yayar. ni içeren yeni bir fizik alan›n›n geliflmesi halinde, =C2.s2.kg-1.m-3, ya da amper cinsinden A2.s4.kg-1.m-3
Dolay›s›yla birimlerin tan›m›n›, mümkün olmas› du- yeni bir temel birimin tan›mlanmas› do¤ald›. Ni- Elektrik alan fliddeti E, birim yük bafl›na kuvvet,
rumunda, büyük ölçekli prototip nesnelere dayan- tekim, termodinami¤in geliflmesi üzerine ‘s›cak- yani E=q/4 πε0r2 oldu¤una göre, birimi (C.m-
d›rmak yerine, atom ölçe¤indeki sistemlere ba¤la- l›k', elektrodinami¤in keflfinden sonra da ‘yük bi- 2
)/(C2.s2.kg-1.m-3)=kg.m.C-1.s-2, ya da amper cinsin-
mak, tan›mlara, bu sistemlerin sahip oldu¤u evren- rimi’, temel birimler olarak tan›mland›. Molekül den kg.m.A-1.s-3. ‹ki nokta aras›ndaki elektrik po-
sellik ve kal›c›l›¤› kazand›r›r. Örne¤in kilogram›n fizi¤inin do¤uflu, malzeme miktar› ölçüsü olarak tansiyel V, elektrik alan› fliddetiyle aradaki mesa-
tan›m›, diyelim karbon-12 atomuyla iliflkilendirilip, ‘mol’ün, temel birimler aras›na kat›lmas›n› gerek- fenin çarp›m› oldu¤una göre, birimi kg.m2.C-1.s-2
bu atomlardan belli bir say›s›n›n kütlesine, metrey- tirdi. Bunlara son olarak, yedincisi olan ›fl›ma flid- veya amper cinsinden, kg.m2.A-1.s-3. Kapasitans C,
se, belli bir atomun bilinen iki enerji düzeyi aras›n- deti (‘luminous intensity’), fotometriye gereksi- gerilimin birimi bafl›na depolanabilen yük mikta-
daki geçifli s›ras›nda yayd›¤› ›fl›¤›n dalgaboyunun nim do¤du¤unda, uygulama aç›s›ndan kolayl›k r›, yani C=Q/V oldu¤una göre, birimi;
belli bir kat›na eflitlenebilir. ‹lk kez James Clerk amac›yla eklendi. C/(kg.m2.C-1.s-2)=C2.s2.kg-1.m-2 veya amper cinsin-
Maxwell (1831-1879) taraf›ndan dile getirilen bu Fizi¤in flimdiki genel yasalar›na bak›ld›¤›nda, den, A2.s4.kg-1.m-2. Direnç ise R=V/I oldu¤una gö-
öneri, Albert A. Michelson’un (1852-1931), ›fl›k h›- bu yedi temel birimin, bilinen fiziksel olaylar›n re, birimi; (kg.m2.C-1.s-2)/(C.s-1)=kg.m2.C-2.s-1 veya
z›n› ölçme amac›yla giriflimölçer ayg›t›n› gelifltirme- betimlenmesi için yeterli olaca¤› düflünülüyor ve amper cinsinden, kg.m2.A-2.s-3.
sinden sonra güç kazand›. Michelson, ayg›t›yla tüm di¤er birimler, bu yedi temel birimden türe- fiiddeti B olan manyetik alana dik yönde v h›-
uzunluk ölçümleri zaten yap›yordu. BIPM’le iflbirli- tiliyor. Örne¤in h›z, zaman/yol, daha do¤rusu ko- z›yla hareket eden q yüklü parçac›¤a etki eden
¤i kapsam›nda bu çal›flmalar›n› ilerletti. Lazer ›fl›n- numun zamana göre türevi oldu¤una göre; birimi kuvvet F=qvB oldu¤una göre, manyetik alan flid-
lar›n›n keflfinden sonra tek frekansl› ‘monokroma- m.s-1. H›z›n h›z›, yani zamana göre türevi, ivme; deti birimi; (kg.m.s-2)/(C.m.s-1)=kg.C-1.s-1, ya da
tik’ ›fl›k üretmek mümkün hale gelince, giriflimöl- birimi m.s-2. Kuvvet birimi, F=m.a’dan, kg.m.s-2. amper cinsinden kg.A-1.s-2. Ki buna Tesla da deni-
çer tekni¤inin duyarl›l›¤›, di¤er yöntemlerle o za- Ki buna ‘newton’ da deniyor. Örne¤in, F büyük- yor. Endüktans› L olan bir bobinden geçen ak›m
mana kadar yakalanamam›fl olan düzeylere eriflti. lü¤ündeki kuvvetin, kendi do¤rultusuna paralel I zamanla de¤iflti¤inde, uçlar› aras›nda oluflan ge-
Ancak, hangi atomun hangi geçiflinden kaynakla- olarak d mesafesi kadar hareket etmesi halinde rilim V=L.dI/dt oldu¤una göre, endüktans›n biri-
nan ›fl›¤›n kullan›lmas›n›n daha uygun oldu¤unun yapt›¤› ‘ifl’ W=F.d oldu¤una göre, enerji birimi, mi, (kg.m2.C-1.s-2)/(C.s-2)=kg.m2.C-2 veya amper
belirlenmesi, lazer ›fl›n› kaynaklar›n›n haz›rlan›p, ifl- kg.m2.s-2. Ki buna ‘joule’ de deniyor. ‹ki kütle, m1 cinsinden, kg.m2.A-2.s-2.
letilmeleri s›ras›ndaki kararl›l›k sorunlar›n›n gideril- ve m2 aras›ndaki kütleçekim kuvveti F=Gm1m2/r2
mesi zaman ald›. Nihayet, CGPM’in 1960 y›l›nda
toplanan 11. Genel Konferans’›, metreyi; “kripton- üzerinde öteden beri çal›fl›lm›fl ve halen de çal›fl›l- Nitekim, 1967 y›l›nda toplanan 13. CGPM
86 izotopunun elektromanyetik spektrumundaki, makta olan ayr› bir konu. Temel birimlerin, evren- konferans›, saniyenin daha önceki “1900 0 Ocak
2p10 and 5d5 kuantum düzeyleri aras›nda yer alan sel sabitlerle iliflkilendirilmesi konusuna dönüle- ortalama tropik y›l›n 86.400’de biri” fleklindeki
geçifline karfl›l›k gelen ‘turuncu-k›rm›z› ›fl›ma çizgi- cek olursa; ›fl›k h›z› c, Planck sabiti h, kütleçekim tan›m›n›; “sezyum-133 atomunun temel enerji du-
si’nin dalgaboyunun 1.650.763,73 kat›” olarak, sabiti G türetilmifl birimlere sahip olduklar›ndan, rumunun hiper-ince düzeyleri aras›ndaki geçifle
yeniden tan›mlad›. Kesirli dalgaboyu say›s›, proto- herhangi birisini do¤rudan uzunluk, zaman ya da karfl›l›k gelen ›fl›n›m›n 9.162.631.770 periyotluk
tip metre çubu¤unun uzunlu¤unu en yak›ndan tem- kütle birimiyle iliflkilendirmek mümkün de¤ildir. süresi” olarak de¤ifltirdi. 1983 y›l›ndaki konfe-
sil amac›yla seçilmiflti. Bundan öte, BIPM’deki pro- Dolay›s›yla, görünen odur ki, do¤ada temel birim- ransta da, metrenin tan›m›; “›fl›¤›n bofllukta,
totip çubu¤un korunmas›na devam edilecek olmak- ler için prototip oluflturacak, örne¤in saniye için 1/299.792.458 saniyelik zaman aral›¤›nda katet-
la beraber, metrenin tan›m›yla çubuk aras›ndaki Dünya’n›n hareketi, metre için belli bir ›fl›¤›n dal- ti¤i yolun uzunlu¤u” fleklinde de¤ifltirildi. Tan›m-
ba¤ kopart›lm›fl oldu. Fakat bu tan›m, yaln›zca 23 gaboyu, kilogram için belli bir izotopun kütlesi gi- lardaki periyod say›s› ve saniye kesri, saniyenin ve
y›l yaflayacakt›. Çünkü; çok geçmeden metreyi, bir bi sistemler var; fakat do¤rudan önerilen büyük- metrenin daha önceki tan›mlar›n›n iflaret etti¤i bü-
veya bir di¤er atomun davran›fl özelliklerine ba¤la- lükler yoktur. Gerçi, evrensel sabitleri bir arada yüklükleri en yak›ndan temsil edecek flekilde seçil-
mak yerine, onlar›n bu davran›fllar›n› yöneten fizik kullanarak bir boyut analizi yapmak yoluyla, te- miflti. Tabii, metrenin kripton-86 ›fl›mas› cinsinden
yasalar›nda görünen ‘evrensel sabitler’ cinsinden mel birimlerin büyüklükleri için birer de¤er elde tan›m›n› koruyup, saniyeyi ›fl›k h›z› cinsinden, “›fl›-
tan›mlama olana¤› do¤du. Örne¤in ›fl›k h›z›... etmek mümkündür. Nitekim, Planck’›n, kendi ¤›n bofllukta 299.792.458 metrelik yolu katetti¤i
Planck ‹fade MKS büyüklü¤ü ad›yla an›lan büyüklükleri elde ederken yapm›fl ol- süre” olarak tan›mlamak da mümkündü. Bu terci-
3 1/2
du¤u budur. Fakat bu büyüklüklerden baz›lar›, bi- hin yap›lmam›fl olma nedeni, ›fl›k h›z› ölçümlerin-
Uzunlu¤u, Lp ( G/c ) 1,61624x10-35 m
zim için kullan›fls›z derecede büyük, baz›lar›ysa, de ulafl›lan duyarl›l›k düzeyinin, kripton ›fl›mas›n›n
1/2
Kütlesi, Mp ( c/G) 2,17645x10-8 kg anlam vermesi güç düzeyde küçüktür. Dolay›s›yla, dalgaboyuyla yap›lanlardakine oranla çok daha
Zaman›, Tp ( G/c5)1/2 5,39121x10-44 s temel ya da türetilmifl olsun, birimleri evrensel sa- yüksek olmas›yd›. Bu aflamada akla; neden hem
S›cakl›¤›, Θp ( c5/k2G)1/2 1,41679x1032 K bitlerle do¤rudan iliflkilendirmek gerekir. Ancak saniyenin, hem de metrenin ›fl›k h›z›yla iliflkilendi-
Yükü, Qp (4 πε0 c)1/2 1,8755459x10-18 C bu durumda da, örne¤in metrenin ›fl›k h›z›yla ilifl- rilmemifl oldu¤u sorusu geldiyse e¤er; bu durum,
Di¤erleri cinsinden yaz›lamayan birimlerin ‘te- kilendirilebilmesi için, saniyenin önceden bir tan›- metrenin tan›m›nda saniye, saniyenin tan›m›nda
mel’, yaz›labilenlerin ise ‘türetilmifl’ birim oldu¤u m›n›n yap›lm›fl olmas› ve bu tan›m›na göre, ›fl›k da metre kullan›lm›fl olaca¤›ndan, tan›mlarda dön-
söylenir. Örne¤in metre, kilogram ve saniye temel h›z›n›nkine eflde¤er duyarl›l›k düzeyinde ölçülebil- güselli¤e yol açard›.
birimlerdir. H›z birimiyse, ‘metre/saniye’den olu- mesi gerekir. Sonuç olarak, metrenin ve saniyenin tan›mlar›
flan, türetilmifl bir birimdir. Dolay›s›yla, temel bi- sa¤lam temeller üzerine oturtulmufl oldu. Kilogra-
rimler iyi bir flekilde tan›mlanm›fllarsa, türetilmifl m›n tan›m›ysa, hâlâ prototipiyle özdefl. Atomlar› te-
birimlerin tan›mlar›, içerdikleri temel birimler cin- ker teker sayma yetene¤ine kavuflmad›kça da, öyle
sinden dolayl› olarak yap›lm›fl olur. Ancak, tan›m- kalaca¤a benziyor. Ancak, nanoteknoloji alan›nda-
lar› yap›lm›fl olsa bile, bu türetilmifl birimlerin ki geliflmeler, bunu mümkün k›lacak gibi. Bu yön-
temsil ettikleri büyüklüklerin elde edilmesi, yani deki ve di¤er farkl› baz› yöntemler üzerindeki çal›fl-
prototiplerinin üretilerek teknolojik yaflam›n kul- malar yo¤un bir flekilde devam ediyor. Türetilmifl
lan›m›na sunulmas› gereksinimi, hâlâ vard›r. Bu, birimlerin evrensel sabitlerle iliflkilendirilmesi çaba-
lar› da...

B‹L‹M ve TEKN‹K 4 fiubat 2006


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 5

ZAMAN
Saniye:
“Saniye, sezyum-133 atomunun temel enerji
durumunun hiperince düzeyleri aras›ndaki
geçifle karfl›l›k gelen
›fl›n›m›n 9.162.631.770 periyotluk süresidir.”

Kuartz Saatler
Zaman ölçme ifli hep, periyodik sal›n›m halin-
ru: Yüzeyine gerilim uyguland›¤›n-
deki bir sistemin ‘tik tak’lar›n› saymak suretiyle
da, yani üzerine bir miktar elektrik yükü at›ld›¤›n- kullan›l›r. Böyle bir kristalin titreflim frekans›, saf-
yap›l›r. Bunun için; bir sal›ngaçla, sal›ngac› sal›-
da, fleklini hafifçe de¤ifltirir. Fakat bu flekil de¤i- l›¤›na ve geometrisine ba¤l› olarak bir miktar de-
n›m halinde tutan bir enerji kayna¤›na, sal›ngac›n
flikli¤iyle, öyle donup kalmaz ve kristal yap›, oriji- ¤iflmekle beraber, 32 kilohertz civar›ndad›r. Dola-
sal›n›mlar›n› zaman göstergesine aktaran bir me-
nal flekli etraf›nda titreflmeye bafllar. T›pk› bir ça- y›s›yla ayn› entegre devre, her 32.000 tepe nok-
kanizmaya ve nihayet bir göstergeye ihtiyaç var-
n›n yüzeyine çekiçle vurdu¤umuzda oldu¤u gibi... tas› sayd›¤›nda; say›sal bir saatin s›v› kristal gös-
d›r. Sal›ngaç, örne¤in, saniyede 10 kez sal›n›yor-
Çekiç darbesi çan›n o yüzeyinde, yerel ve ge- tergesindeki saniye rakam›n› bir ilerletebilir ya da
sa, her 10 ‘tik tak’ say›ld›¤›nda bir saniye geçmifl
çici bir göçük oluflturur. Çan ayn› zamanda hare- kadranl› bir saatte minik bir elektrom›knat›sa
olur. E¤er sal›ngac›n periyodu uzay›p k›sal›yorsa
kete geçmifltir ve di¤er yüzeyi de, kütlesinin ata- ak›m vererek, bu elektrom›knat›s›n sa¤lad›¤› dür-
veya aradaki ‘tik tak’lardan baz›lar› say›mdan ka-
leti nedeniyle hafifçe göçer. Gerçi bu flekil bozul- tüyle, saniye kolunu bir ad›m öteletebilir. Bu ifl
ç›yorsa, zaman ölçümünde hata oluflur. Birinci so-
malar› çan›n tüm yüzeyinde dalgalar halinde yol için gereken enerjiyi, saatteki pilden almaktad›r.
runla ilgili olarak, sal›ngac› arada bir ayarlamak
al›r. Fakat sonuç olarak, çan iki yandan büzül- Üstelik, bu entegre devre, bir yandan kristal
ve periyodunun sabit kalmas›n› sa¤lamak gerekir.
müfltür ve malzemesinin esnekli¤i nedeniyle, bu yüzeyindeki ak›mlar› çekip tepe noktalar›n› sayar-
Say›mdan kaçan ‘tik tak’lar›n önemiyse, frekans
sefer genifller, sonra tekrar büzülür vs. K›sacas› ken, di¤er yandan da; bu ak›mlar› oluflturan yük-
artt›kça azal›r. Örne¤in e¤er sal›ngac›n frekans›
çan, bafllang›çtaki geometrisi etraf›nda titreflmek- leri, bir kapasitöre yönlendirip biriktirebilir. Çün-
1.000 ise ve bu 1.000 sal›n›mdan birisi gözden
te ve bu arada, içindeki (ve de d›fl›ndaki) hava kü, kristalin titreflimleri bir süre sonra sönümlen-
kaç›r›l›rsa, saniyeyi ve dolay›s›yla zaman›
moleküllerini de ileri geri ittirip kakt›rarak, keza meye yüz tutacak ve kristali tekrar ‘sarsmak’ için,
1/1.000, yani %0,1 duyarl›l›kla ölçmüfl oluruz.
titrefltirmektedir. Bu hava titreflimleri kula¤›m›za yüzeyine yeniden q kadar bir yük daha atmak ge-
Yok e¤er frekans 1.000.000 ise ve bu sal›n›mlar-
geldi¤inde, e¤er biz titreflimlerin tepe noktalar›n› rekecektir. Gerçi kristalin yüzeyinden geri al›n›p
dan birisi gözden kaç›r›l›rsa, zaman› milyonda bir
sayabilecek olsayd›k, elimizde zaman› ölçmeye ya- da kapasitörde biriktirilen yük, bir önceki ‘sars›n-
duyarl›l›kla ölçmüfl oluruz. K›ssadan hisse: Di¤er
rayan bir sal›ngaç olurdu. Gerçi çandaki ç›nlama t›’ için kristale verilmifl olan bu q yükünden daha
parametreler sabit kalmak kofluluyla, sal›ngac›n
zamanla sönümlenmeye yüz tutacak, dolay›s›yla az olacakt›r. Çünkü verilmifl olan q yükünün bir
frekans› artt›kça, zaman ölçümündeki duyarl›l›k
çan›n yüzeyine, bir süre sonra çekiçle tekrar vur- k›sm›, baflta hava olmak üzere çevredeki ortamla
artar. Ama say›m ifli de zorlafl›r.
mak gerekecekti. Ama olsun, bu ayarlanabilir... yük al›flverifli sonucu k›smen nötrlenmifl ve dola-
Kabadan inceye do¤ru; örne¤in dünyan›n gü-
Ayn› ifli kuartz kristalle, üzerine bir miktar y›s›yla geri al›namam›flt›r. Halbuki kristalde ayn›
nefl etraf›ndaki periyodik hareketinden yararlana-
elektrik yükü (q) at›p titreflmeye b›rakarak daha sars›nt›y› oluflturabilmek için ayn› q miktar›nda
rak y›llar›, kendi ekseni etraf›ndaki hareketinden
iyi yapabiliriz. Çünkü titreflme s›ras›nda bir yan- yük vermek ve dolay›s›yla, kristal sal›n›mlar›ndan
yararlanarak da günleri ölçüyoruz. Yayl› saatler
dan da, daha önce sözünü etti¤imiz gibi, kristal geri al›n›p da kapasitörde biriktirilmifl olan yüke,
zaman ölçümünü, arada bir kurulan bir yay›n po-
yüzeyinde minik elektrik ak›mlar› oluflmaktad›r ve kaybedilmifl olan miktar kadar›n› ilave etmek ge-
tansiyel enerjisini, üç kollu bir çark› sal›n›mda tut-
yüzeye iki iletken plaka gömüp, bu plakalardan rekir. Bu enerji takviyesini, keza saatteki pil sa¤-
mak için kullanarak baflar›yor. Sarkaçl› saatlerse
gelen ba¤lant›lar›n iki ucu aras›ndaki ak›m›n tepe lar. Fakat kristaldeki sal›n›mlar o kadar yavafl sö-
ayn› ifli, sarkac›n uçlar›ndaki a¤›rl›klar›n potansi-
noktalar›n›, bir entegre devre arac›l›¤›yla saymak nümlenmektedir ki; bu amaca yönelik enerji sar-
yel enerjisini kullanarak yap›yor. Yayl› saatlerin
mümkündür. Böyle bir kristal; kuartz plakalar- fiyat› çok düflük olur ve sözkonusu pil, saate s›¤a-
duyarl›l›¤›, yay›n etki ettirdi¤i kuvvet, yay yeni ku-
dan, kristal ekseni yönünde bir çubuk ya da bu cak kadar minik olabilir. Buna ra¤men, bu ve di-
ruldu¤unda daha yüksek olup yay gevfledikçe
eksene dik yönde bir disk fleklinde kesilebilir. Ön- ¤er görevlerini bir y›ldan fazla süreyle yapabilir.
azald›¤›ndan, oldukça s›n›rl›. Sarkaçl› saatlerdey-
ce kristalin bir yüzeyine entegre devre gömülür, Buraya kadar hep kristalin sal›n›m ve saatin
se, frekans sal›n›m›n genli¤inden ba¤›ms›z. Fakat
sonra da asitle afl›nd›rma yöntemiyle kristale son çal›flma halindeki durumundan söz ettik. Halbuki
onlar›n da hareket halindeyken duyarl›l›¤›, sarkaç
flekli verilir. Disk fleklindeki kristallerin sal›n›mla- bir de saatin çal›flmaya, örne¤in pilin saate ilk kez
kütlelerinin ataleti nedeniyle azal›yor. Gelelim ku-
r› daha istikrarl›, sal›n›m frekanslar› daha yüksek- konulmas›ndan veya ç›kart›l›p da yeniden tak›lma-
artz saate...
tir (1 - 2 MHz). Gerçi yüksek frekansl› sal›n›mlar- s›ndan sonra, kristalin ilk sal›n›mlar›na nas›l bafl-
SiO2’den oluflan kuartz kristali, bir kere çok
la, zaman daha yüksek duyarl›l›kla ölçülebilir. Fa- lad›¤› sorusu var. Bunun için entegre devre, kris-
dayan›kl› bir malzeme. Ço¤u kimyasal çözücüden kat say›m ifllemi daha u¤raflt›r›c›d›r ve bu ifli ya-
etkilenmedi¤i gibi, kristal yap›s›n› yüzlerce santig- talin sal›naca¤› düflünülen frekansta bir sinyal in-
pan entegre devrenin daha fazla enerji harcama- fla eder ve kristali bu sinyalle sarsmaya bafllar. ‹n-
rad dereceye kadar koruyabiliyor. Ayn› zamanda s›, ancak saatteki pilin de küçük olmas› gerekir.
piezoelektrik özelli¤e sahip. Yani üzerine bas›nç fla edilen sinyalin frekans›, hedeflenen frekans ve
Bu nedenle modern saatlerde daha çok, sal›n›m kristalin gerçek sal›n›m frekans› birbirlerine ne
uyguland›¤›nda, örne¤in bir fiskeyle t›klat›ld›¤›n- frekans› görece düflük olan çubuk veya diyapazon
da ya da büküldü¤ünde, yüzeyinde elektik geri- kadar yak›nsa, saatin bafllang›ç sonras› zaman öl-
(y biçimindeki akord çubu¤u) fleklindeki kristaller çümü de o denli duyarl› olarak yoluna devam
limleri veya ak›mlar› oluflur. Bunun tersi de do¤-

fiubat 2006 5 B‹L‹M ve TEKN‹K


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 6

eder. Sonuç olarak kuartz bir saatin ölçüm duyar-


l›l›¤›; bafllang›çtaki sal›n›m frekans›n›n isabetlili¤i,
kristal plakan›n kristal eksenine göre kesilme aç›-
s›n›n do¤ruluk ve düzgünlü¤ü, kristal yüzeyine
s›zmas›na izin verilen kirlenme (kontaminasyon)
miktar›na ba¤l›d›r.
1927 y›l›nda yap›lan ilk kuartz saat, küçük bir
odan›n büyük bir k›sm›n› kaplayacak kadar bü-
yüktü. 1957 y›l›nda piyasaya sürülen ilkinin fiya-
t› 500 ABD dolar›yd›. fiimdilerdeyse, benzer du-
yarl›l›kta saatler, m›s›r gevre¤i kutular›ndan hedi- 1
2 3
ye olarak ç›kabiliyor. Kaliteli olanlar›, zaman› ‘10
y›lda 1 saniye’ duyarl›l›kla ölçebiliyor.

Atom Saati
Önce, sezyum atomlar› ›s›t›l›p buharlaflt›r›l›yor
ve vakumlu bir tüpün içindeki bir manyetik alan-
dan geçiriliyor. Manyetik alan, alt enerji düzeyin-
de olan atomlar› belli bir yöne sapt›r›yor. Bu
atomlar daha sonra, frekans› sezyumun
9.192.631.770 Hz’lik rezonans frekans›n›n biraz
üstüyle biraz alt› aras›nda de¤iflip duran yo¤un
bir mikrodalga alan›n içinden geçiriliyor. Mikro-
dalga, duyarl› sal›n›mlara sahip bir kristal osila- 4
törden geldi¤i için, frekans aral›¤›n› sezyumun re-
zonans frekans› civar›na ayarlamak mümkün. Sez- sezyumun do¤al rezonans frekans› yakalanm›fl bak›ma aldanm›fl ve enerjisini yeterli gördü¤ü bir
yum atomlar›ndan biri, uygun frekanstaki bir mik- oluyor ve ondan sonra bu frekans, saniyelerin sa- fotonu so¤urarak uyar›lm›fl duruma geçtikten
rodalga fotonunu so¤urdu¤unda, üst enerji düze- y›lmas›nda kullan›l›yor. Ocak 2002 tarihi itibariy- sonra, tekrar alt enerji düzeyine inmek için, so-
yine geçiyor. Tüpün sonuna do¤ru di¤er bir man- le baflarm›fl oldu¤u duyarl›l›k düzeyi, y›lda, sani- ¤urdu¤undan daha büyük enerjili bir foton ›fl›-
yetik alan, üst enerji düzeyine geçifl yapm›fl olan yenin 30 milyarda biri, yani 10-17 kadar. mak zorunda kalarak enerji kayb›na u¤ram›flt›r.
sezyum atomlar›n› ay›r›p, tüpün sonundaki bir de- Kayb›, h›z› yüksekken so¤urma yapt›¤› s›rada ve
dektöre do¤ru yönlendiriyor. Mikrodalga frekans Lazerle So¤utma yavafllad›ktan sonra da ›fl›rken yararland›¤› Dopp-
aral›¤›n›n do¤ru olmas› halinde, dedektörün yan›- Ifl›k so¤uran atomlar›n, asl›nda so¤umak ye- ler katk›lar› aras›ndaki fark kadard›r ve bu fark,
t› zirveye ç›k›yor. Aksi halde, kristal osilatörün sa- rine, enerji kazanarak ›s›nmas› gerekir gibi görü- atomun kinetik enerjisi taraf›ndan karfl›lanmak
l›n›m frekans›, tepe gözlenene kadar de¤ifltiril- nüyor. Fakat her durumda öyle de¤il. Diyelim zorundad›r. Halbuki, fotonla ayn› yönde hareket
mek suretiyle, mikrodalga frekans aral›¤›na ayar E1<E2 enerji düzeyleri aras›nda, E2-E1=∆E’lik ge- halinde olan atomlar için; dalga tepeleri aras›n-
yap›l›yor. Ayar tutturuldu¤unda, kristalin sal›n›m çifl yapabilen bir tür atomun gaz halindeki bir daki mesafe uzam›fl, dolay›s›yla frekans azalm›fl
frekans› sezyumun frekans›na kilitlenmifl oluyor. grubunun, alt enerji düzeyindeyken, de¤iflik h›z- görünece¤inden; fotonun görünür enerjisi, uya-
Bundan sonra, kristalin bu kilitlenmifl sal›n›mlar›, larla çeflitli yönlerde hareket etmekte oldu¤unu r›lmalar› için gereken ∆E’nin hayli alt›ndad›r. Bu
elektronik bir ‘sayaç’ taraf›ndan say›l›yor ve ‘en- düflünelim. Atomlar›n üzerine, laboratuvarda atomlar için fotonu so¤urmak, dolay›s›yla da son-
tegre bölücü devreleri’ taraf›ndan, her gözlenen dalgaboyu λ, dolay›s›yla da frekans› ra tekrar ›fl›y›p yavafllamak mümkün de¤ildir. An-
9.192.631.770 adedine karfl›l›k, 1 Hz’lik bir sa- ν=c/λ ve enerjisi hν olan bir foton gönderiliyor cak, o süreci yaflayarak kinetik enerji kayb›na u¤-
l›n›m üretiliyor. Bu sinyalin her at›m›, geçen bir olsun. Fotonun dalgaboyunu, enerjisi az farkla ram›fl olanlarla çarp›flmalar s›ras›nda, onlara bir
saniyeyi temsil ediyor. hν<∆E olacak flekilde seçmifl olal›m. Bu durum- miktar enerji aktarmak ve böylelikle, görece faz-
fiekilde, NIST’in üretti¤i sezyum saatlerinin da fotonun enerjisi, dura¤an bir atomu uyar›lm›fl lal›k kinetik enerjilerini onlarla paylaflmak zorun-
sekizincisi, fakat ‘f›skiye modeli’ olarak nitelendi- duruma t›rmand›rmaya yetecek kadar büyük de- da kal›rlar. Sonuçta, grubun ortalama kinetik
rilenlerin ilki olan (NIST-F1), farkl› bir tasar›m ¤ildir. Fakat, fotona do¤ru hareket halinde olan enerjisi net olarak azalm›fl, s›cakl›k düflmüfl olur.
var. Birinci aflamada, sezyum atomlar› ›s›t›l›p bu- bir atom, fotonu oluflturan elektromanyetik dal- Tabii, atomlar›n üzerine tek bir foton de¤il, lazer
harlaflt›r›l›yor ve oluflan gaz, bir manyetik alanda ga tepelerinin üstüne üstüne gitmekte oldu¤un- ›fl›nlar›ndan oluflan foton demetleri gönderilir.
tuzaklanarak, alt› adet lazer ›fl›n› arac›l›¤›yla so- dan, dalga tepeleri aras›ndaki mesafeyi k›salm›fl, Öte yandan atomlar›n, üzerlerine do¤ru gelen fo-
¤utulup, mutlak s›f›ra yaklaflt›r›l›yor. Gaz bu ara- yani fotonun dalgaboyunun küçülüp, frekans›n›n tonlarla karfl›laflmalar› olas›l›¤›n› art›rmak için,
da, lazer ›fl›nlar›n›n kesiflme noktas› civar›nda kü- artm›fl oldu¤unu görür. ‘Doppler kaymas›’ deni- farkl› yönlerde birden fazla lazer kullan›l›r. Atom
resel bir bulut halini alm›fl oluyor. ‹kinci aflamada len bu olgu nedeniyle; laboratuvardan bakan bi- grubunun içine de¤iflik yönlerden dalan ›fl›nlar,
küresel bulut, iki lazer ›fl›n›n›n yukar›ya do¤ru it- risi için olmasa bile, hareket halindeki atom için özellikle de d›flar›ya do¤ru kaçmakta olan atom-
kisiyle, mikrodalga ›fl›nlar›yla dolu bir kovu¤un bu fotonun enerjisi, onu E2 enerji düzeyine ç›- lar taraf›ndan so¤urularak, bunlar›n yavafllamas›-
içine f›rlat›l›yor. Sonra tüm lazerler kapat›l›yor. n› sa¤lar. Böylelikle, atomlar bir bak›ma, grup
kartmaya yeterli görünür. Fotonu so¤urup uyar›l-
Üçüncü aflamada, sezyum atomlar›, yerçekimi- halinde hapsedilmifl olurlar. Ancak, atom grubu
m›fl duruma geçer ve bu s›rada, momentumun
nin etkisiyle düflmeye bafllayarak, tekrar mikro- so¤udukça, Doppler etkisinden yeterince yararla-
korunumu gere¤i, biraz yavafllar. Fakat, so¤uma-
dalga kovu¤un içinden geçiyor. Mikrodalgalar, namaz ve dolay›s›yla da, enerjisi hν<∆E olan bu
s›n›n nedeni bu de¤ildir ve as›l kinetik enerji kay-
sezyum atomlar›ndan baz›lar›n› uyar›lm›fl duruma b›, so¤urdu¤u fotonu tekrar ›fl›mas› s›ras›nda ge- fotonlar› so¤uramaz hale gelirler ki, bu durum-
geçiriyor. Dördüncü aflamada, uyar›lm›fl olan sez- lecektir. ‹lk f›rsatta bir foton ›fl›yarak, alt enerji da, so¤uramad›klar› fotonlarla çarp›fl›p onlar›n
yum atomlar›, üzerlerine bir lazer ›fl›n› gönder- düzeyine iner. Ifl›d›¤› fotonun enerjisi, diyelim saç›lmalar›na yol açarken, fotonlar› enerji kayb›-
mek suretiyle, alt enerji düzeyine geçifl yapmaya hν’; Doppler etkisi nedeniyle, ∆E’den yine kü- na u¤rat›p, kendileri kinetik enerji kazanmaya
ve bu arada ‘floresan’ ›fl›maya zorlan›yorlar. Olu- bafllarlar. Gaz ›s›nmaya bafllam›flt›r. Buna f›rsat
çüktür: Yani hν’<∆E. Fakat; atomun görece ya-
flan floresan ›fl›ma fliddeti, sa¤daki bir dedektör vermemek ve atomlar› so¤utmaya devam etmek
vafllam›fl olmas› nedeniyle Doppler etkisinin kat- için, üzerlerine gönderilen fotonlar›n enerjisini
taraf›ndan ölçülüyor.
k›s› bir miktar azalm›fl olaca¤›ndan, ›fl›d›¤› foto- giderek azaltmak gerekir ki, atomlar her so¤ur-
Bu sürecin tamam›, sezyum atomlar›n›n flore-
nun enerjisi bafllang›çta so¤urmufl oldu¤u foto- ma-›fl›ma süreci sonras›nda, Doppler etkisi saye-
san ›fl›mas› maksimum düzeye ulafl›ncaya kadar
nunkinden büyüktür: hν’>hν. K›sacas›, atom fo- sinde kinetik enerji kayb›na u¤rat›labilsinler.
tekrarlan›yor. Aranan maksimuma ulafl›ld›¤›nda,
tonlara do¤ru hareket halinde oldu¤undan, bir

B‹L‹M ve TEKN‹K 6 fiubat 2006


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 7

ZAMANLAR

Evrensel zaman (‘Universal Time’, UT): me hareketindeki düzensizliklerin, yaln›zca d›fl çer. Dolay›s›yla, saniyenin ölçümündeki hata pay›-
1889 y›l›nda Siegmund Rieffler, günlük hata- kuvvetler taraf›ndan belirlenmeyip, kendi iç dina- n› azaltman›n yolu; sal›n›mlar›n bir yandan say›s›-
s› 0,01 saniye düzeyinde (10-7) olan, serbest sar- miklerinden de kaynaklanabildi¤ini gösteriyordu. n› ço¤altmak, di¤er yandan kararl›l›¤›n› art›r›p,
kaçl› saati gelifltirdi. Bu saat, hemen her gözleme- Bu durum, ortalama günefl zaman›n›n belir- her birindeki hata oran›n› azaltmaktan geçer.
vinin vazgeçilmez arac› haline geldi. Newton yasa- lenmesinde kullan›lan gözlemlerin, konuma ba¤l› 1928 y›l›na gelindi¤inde, uygun biçimde imal
lar› kullan›larak, Günefl Sistemi’ndeki gezegenle- oldu¤unu gösterdi. Çünkü, Dünya üzerindeki sa- edilmifl kuvartz kristallerinin 32.000 Hz’lik sal›-
rin hareketlerinin, geçmifltekinden daha tutarl› ve bit co¤rafya boylamlar›, de¤iflmez oldu¤u varsay›- n›mlar›na dayal› ilk saat yap›ld›. Periyodundaki
ayr›nt›l› bir flekilde çözümlenmesine çal›fl›ld›. Bu- lan bir dönme ekseninin kutuplar› aras›na çizil- belirsizlik 10-4 kadard›. Hata pay› 20 y›lda 1 sani-
na göre; F kuvvetinin etkisi alt›ndaki m kütleli bir mifltir. Halbuki dönme ekseni, Dünya’n›n yap›s›n- yeye, yani saniyenin ölçüm duyarl›l›¤› milyarda
cismin konumu, F=m(d2x/dt2) denkleminden ve da sabit bir koordinat sistemine göre oynad›kça, birkaça (3x10-9) ulaflt›. ‹zleyen y›llarda, sal›n›m
‘do¤ru’ bafllang›ç koflullar›ndan hareketle, zama- boylamlar›n yeniden çizilmesi gerekir. Bu yap›la- frekans› 1-2 MHz’e yaklaflan, hem de daha karar-
n›n fonksiyonu olarak x(t) fleklinde çözülebiliyor- mad›¤›na göre, kutupsal hareket nedeniyle; Gre- l› kristaller üretildi. Fakat, sal›n›m frekans› krista-
du. Gözlem araç ve teknikleri geliflmiflti. ‘Do¤ru’ enwich hariç (çünkü o baflvuru boylam›, 0) di¤er lin büyüklü¤üne, flekline ve s›cakl›¤›na ba¤l› ola-
bafllang›ç koflullar› gözlemlere dayand›r›l›yor ve gözlemevlerinin boylamlar› Chandler yalpas› ne- rak de¤iflti¤inden, öte yandan birbirinin t›pat›p
elde edilen çözümler, ‘yörünge tablolar›’ (‘ephe- deniyle de¤iflir. Sonuç olarak, di¤er gözlemevle- ayn› kristaller üretilemedi¤inden, kuvartz saatle-
merides’) halinde listelenerek, daha sonraki göz- riyle Greenwich aras›ndaki boylam fark› de¤iflir. rin standart olarak kullan›lmas› mümkün olamad›.
lemlerle tekrar k›yaslanarak, gerekti¤inde yenile- Dolay›s›yla, bir gözlemevinde yap›lan gözlemler- Yine de, daha sonra gelifltirilen atom saatleri için
niyordu. Halbuki yörünge denklemleri çözülebil- den hareketle Greenwich’e göre ortalama günefl ‘köle sal›ngaç’ görevini üstlenmelerine kadar,
se, Dünya’n›n Günefl ve Ay'›n Dünya etraf›ndaki zaman› hesaplan›rken, boylam fark› de¤iflimleri- gözlemlerde do¤rudan kullan›ld›lar. Bu gözlem-
hareketleri, geçmifl ve gelecekteki tüm zamanlar nin gözönüne al›nmas› gerekir. Bu amaçla, farkl› ler, yap›lm›fl olan yörünge hesaplar›na güvence
için ele geçirilmifl olacakt›. Zaman hakk›ndaki dü- GMT tan›mlar› yap›ld›. GMT ile GMST (‘Greenwich getirdi¤i gibi, Dünya’n›n dönme hareketinde dü-
flünüfl, Newton’un ‘mutlak zaman’ kavram› yönün- Mean Sidereal Time’) birbirine kar›flt›r›lmaya bafl- zensizli¤e yol açan yeni baz› etkenlerin keflfine
de de¤iflmiflti. Cismin hareket denklemi x(t) de lanm›flt›. Bir kavram karmaflas› do¤unca, 1926 y›- yol açt›...
ba¤›ms›z bir de¤iflken olarak yer ald›¤›na göre, l›nda GMT terkedilip, yeni bir tan›ma gidildi. Bu- Hem Dünya’n›n, hem de Ay’›n yap›s›ndaki küt-
zaman cismin hareketi taraf›ndan belirlenen de- na göre, de¤iflik gözlemevlerinin Greenwich için le da¤›l›mlar›, sabit veya homojen olmad›klar› gi-
¤il, cismin hareketini belirleyen unsur olmal›yd›. hesaplad›klar› ortalama günefl zaman› de¤erleri, bi, geometri merkezlerine göre simetrik de de¤il.
Gökcisimlerinin hareketleriyle özdefllefltirilmifl zaman›n belirlenmesinde ilk aflamay› oluflturacak, Dolay›s›yla, kütle merkezleri simetri merkezleriy-
olan periyotlu ve kesikli yap›s›ndan s›yr›l›p, sürek- dolay›s›yla UT0 olarak adland›r›lacakt›. UT0 de- le çak›flmaz, hem de zamanla de¤iflir. Örne¤in
lilik tafl›yan ve kendi haline ak›p giden, ba¤›ms›z ¤erlerinin, kutupsal hareketin ilgili gözlemevleri- Dünya’n›n d›fl çekirde¤indeki s›v› kütlenin, kabu-
bir de¤iflken haline geldi. Bu arada yap›lan göz- nin Greenwich’le aras›ndaki boylam fark›nda yol ¤unu oluflturan plakalar›n, okyanuslardaki sular›n
lemler, 1891 y›l›nda flafl›rt›c› bir olgunun keflfine açt›¤› de¤iflikli¤i de hesaba katacak flekilde düzel- ve eriyen buzullar›n hareketleri, kat› yap›daki es-
yol açt›. Baflvuru sistemi olarak bir atalet sistemi tilip tart›lmas›yla, UT1 elde edilecekti. Böyle bir nemeler, yerel genleflme ve büzülmeler, Dün-
de¤il de, Dünya’n›n bünyesinde sabitlenmifl bir UT1, Dünya’n›n her yerinde ayn› olup, Dünya’n›n ya’n›n geometrisinde ve kütle da¤›l›m›nda de¤i-
koordinat sistemi kullan›ld›¤›nda bile, spin hare- sabit bir baflvuru sistemine göre gerçek dönme flikliklere paralel olarak, kütle merkezinin konu-
keti hâlâ ve 435 gün periyodlu serbest bir sal›n›m aç›s›n› belirliyordu. Buna ‘evrensel zaman’ (‘Uni- munda, az da olsa sürekli oynamalara yol açmak-
niteli¤inde gözleniyordu. Dönme ekseninin kat› versal Time’, UT) dendi. ta. Bu durum, kutupsal hareketteki periyodik yal-
yerkabu¤una göre yer de¤ifltirmesi anlam›na ge- Salise kolu olan iyi bir mekanik saat, saniye- paya, hava ve su kütlelerinin hareketinden kay-
len bu ‘kutupsal hareket’e, bulucusunun ad›na, de 60 kez sal›n›r. Her sal›n›m›nda, ayn› yönde naklanan mevsimlik ortalama bir bileflen daha ka-
‘Chandler Yalpas›’ dendi. Bulufl, Dünya’n›n dön- %0,01’lik hata yapsa, saniyeyi %0,6 hatayla öl- tar. ‘Yar› periyodik’ nitelik tafl›yan bileflen, dönme

fiubat 2006 7 B‹L‹M ve TEKN‹K


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 8

ekseninin yerkabu¤una göre birkaç metrelik yer yi 10-15 kadard›. Bu, atom saatinin, zaman› gök- 13. CGMP ‘atom saniyesi’ni, “sezyum-133 ato-
de¤ifltirmelerine karfl›l›k gelmekte. Öte yandan cisimlerinin hareketinden daha duyarl› bir flekil- munun temel enerji durumunun hiperince düzey-
buzullardaki erime, gelgit yavafllatmas›n›n tersi de ölçebilen ilk araç oldu¤u anlam›na geliyordu. leri aras›ndaki geçifle karfl›l›k gelen ›fl›n›m›n
yönde, dönme h›z›n› art›ran bir etken olarak çal›- Nitekim, 1958 y›l› içerisinde, zaman›n sezyum 9.162.631.770 periyotluk süresi” fleklinde yeni-
fl›yor. Çünkü Dünya hâlâ, 10.000 y›l öncesinin saatleriyle izlenmesine baflland›. Fakat bu yeni den tan›mlay›p, zaman›n SI birimi olarak kabul
‘küçük buz ça¤›’ndan ç›k›fl sürecinde. Buzul küt- ‘atom zaman›’, birim olarak eski ‘yörünge sani- etti. Sözü edilen ‘temel enerji durumu’, s›f›r man-
lelerindeki erime süreci, kutuplar üzerindeki küt- yesi’ni kullan›yordu. Bafllang›c›, evrensel zaman yetik alan fliddeti içindi.
le miktar›n› azalt›p, alt›ndaki yerkabu¤unun d›fla- UT’nin 1 Ocak 1958 gününün bafllang›c›ndaki
r›ya do¤ru esnemesine yol aç›yor. Gecikmeli olan de¤erine eflitlenip, bundan sonras› için kendi sey- Eflgüdümlü Evrensel Zaman,
bu esneme kutup bölgelerinde yo¤unlaflt›¤›ndan, rine b›rak›lm›flt›. Öte yandan, ‘yörünge saniye- (‘Universal Coordinated Time’, UCT)
Dünya’n›n elipsoid olan flekli, kutuplar civar›nda- si’nin tan›m›, 1960 y›l›nda toplanan 11. CGPM S›ra, Dünya’daki ortak zaman UT’nin, atom
ki bas›kl›¤›n daha fazla azalmas› sonucunda küre- taraf›ndan, SI birimi olarak onayland›. Ancak, bu saatlerine dayand›r›lmas›na gelmiflti. 1971 y›l›n-
sellefliyor. Yani, Dünya’n›n kütlesinin eskiye oran- karar k›sa ömürlü olacakt›. Çünkü evrensel za- da toplanan 14. CGPM, 1958 y›l›ndan beri zaten
la daha büyük bir k›sm›, kutup eksenine daha ya- man UT’nin, atom saatleriyle izlenmesi düflünce- izlenmekte olan atom zaman›n›n uluslararas› stan-
k›n konumlara kaymakta. Buysa, t›pk› bir buz pa- si a¤›rl›k kazanmaya bafllam›flt›. E¤er bu yap›la- dart olmas›n› ve ‘evrensel eflgüdümlü zaman’ UCT
tencisinin, kollar› aç›k halde dönerken, kollar›n› caksa, saniyenin de sezyum-133 atomunun sal›- (‘Universal Coordinated Time’) için temel olufltur-
içeri çekti¤inde dönme h›z›n›n artmas›na benzer mas›n› kararlaflt›rd›. Atom zaman› TAI (‘Temps
flekilde, Dünya’n›n dönme h›z›n› art›ran bir etken; Atomique International’) olarak adland›r›ld› ve
gelgit yavafllatmas›n› hafifletiyor. BIPM, izlenmesiyle görevlendirildi. BIPM labora-
tuvarlar›, Dünya’n›n de¤iflik ülkelerindeki sezyum
Yörünge Zaman› (‘Ephemeris Time’, ET): saatlerinden gelen verilerin tart›l› bir ortalamas›-
Zaman, gökcisimlerinin hareketinden ba¤›m- n› al›p TAI’yi belirleyecekti. Evrensel zaman UT
s›z kiflili¤ini kazanm›fl, fakat biriminin tan›m›, ise, atom saniyeleriyle ilerleyecek, fakat UT1’den
Dünya’n›n yörünge hareketine ba¤l› kalm›flt›. Ger- fazla uzaklaflmamas› için, arada bir ‘art›k sani-
çi gökyüzü gözlemleri, eski Babillilerden beri hâ- ye’ eklemek ya da ç›karmak suretiyle de¤ifltiri-
lâ, zaman› ölçmenin en duyarl› yöntemini olufltu- lecekti. UTC böyle do¤du...
ruyordu. Fakat, II. Dünya Savafl› öncesi ve son- UT1, Dünya üzerindeki her konum için
ras› y›llarda, radyo dalgalar› ve mikrodalgalar geçerli olmakla beraber, Dünya’n›n dönme
üzerinde yo¤un araflt›rmalar yap›lm›fl, atom- h›z› de¤iflti¤inden, düzeltilmeye muhtaç.
larla etkileflime girecek dalgalar›n üretimi ve Dönme h›z›ndaki en güçlü ve düzenli oy-
frekans kontrolü kolaylaflm›flt›. 1949 y›l›n- namalar için yap›lan düzeltmeden sonra
da, Harold Lyons taraf›ndan, amonyak mo- UT2 elde ediliyor. Bu düzeltme, en faz-
lekülünün kuantum mekanik sal›n›mlar›na la ±30 milisaniye kadar. UT2, Dün-
dayal› ilk ‘atom saati’ yap›ld›. Ancak, bu ya’n›n dönme hareketine ba¤l› olarak
sistem yeterince uzun sürelerle kararl› de- üretilebilecek en düzgün zaman. Fakat,
¤ildi ve moleküllerin sal›n›m› giderek dü- atom saatleri gibi daha düzgün ad›m
zensizlefliyor, s›k s›k ‘saati yeniden kur- zaman ölçekleri varken, kullan›m› yay-
mak’ gerekiyordu. 1955 y›l›nda, sezyum- g›n de¤il. Dolay›s›yla, gökbilimde en
133 atomunun 9 MHz düzeyindeki geçifli- çok kullan›lan evrensel zaman ölçe¤i
ne dayal› yeni bir atom saati yap›ld›. UT1. Günefl’in saat aç›s›n› yeterli du-
1956 y›l›nda, saniyenin yeniden tan›m- yarl›l›kla yans›tmas›, UT1’in olumlu ya-
lanarak, tropik bir y›l›n eski saniyeye en ya- n›. Olumsuz yan›ysa, verdi¤i saniyenin,
k›n olan kesrine dayand›r›lmas› kararlaflt›r›l- Dünya’n›n dönme h›z›ndaki de¤iflimler
d›. Ancak tropik y›l›n uzunlu¤u, ekliptik üze- nedeniyle de¤iflken olmas›. Bu yüzden,
rindeki bafllang›ç noktas›na, yani y›l›n hangi SI birimini kullanan, fakat UT1’den fark›-
anda bafllat›lm›fl oldu¤una ba¤l› oldu¤undan, n›n 0,9 saniyeyi aflmamas› flart koflulan
belli bir dönemin (‘epoch’) seçilmesi gerekiyor- bir zaman ölçe¤i olarak, UCT tan›mland›.
du. Tablolar›n incelenmesinden sonra, 1820- Dolay›s›yla, UTC hem sabit bir zaman biri-
1860 aras›ndaki y›llar› en iyi temsil eden y›l›n mine sahip, hem de Günefl’in konumuyla
1900 y›l› oldu¤u sonucuna var›ld›. Dolay›s›yla, ye- uyumlu bir zaman. Ancak, UT1’in saniyesi SI
ni saniye “0 Ocak 1900, yörünge saatiyle 12’de saniyesiyle uyuflmad›¤›ndan, UT1’den uzaklafla-
bafllayan tropik y›l›n 1/31.556.925,9747 kesri” biliyor.
olarak tan›mland›. Buradaki ‘yörünge saati’, Dün- Nitekim, 1958’de izlenmeye baflland›¤›nda
ya’n›n hareketini Newton yasalar›na göre, “New- UT’ye eflitlenmifl olan atom zaman› TAI, bu arada
comb’un Günefl Tablolar›”ndaki bir formülle betim- birimlerindeki farkl›l›k nedeniyle, UT1’den
leyen ba¤›ms›z de¤iflkendi. Bu de¤iflkene ‘yörünge 10,184 saniye ileri gitmiflti. Dolay›s›yla, ‘evrensel
zaman›’ (‘ephemeris time’), yeni saniyeye de ‘yö- eflgüdümlü zaman’ UCT; UT1’in 1 Ocak 1971’de-
rünge saniyesi’ (‘ephemeris second’) dendi. Öte ki de¤erinden bafllat›lmak üzere, TAI-10,184’e
yandan, 1900 ‘tropik y›l›’na yap›lan at›f, 0 Ocak eflitlendi. UCT bundan sonra atom saatleriyle izle-
ilkbahar gündönümüne denk gelmedi¤inden, orta- n›mlar› cinsinden tan›mlanmas› kolayl›k sa¤laya- necek, fakat UT1’le aras›ndaki fark 0,9 saniyeyi
lama günefl günü 86.400 eski saniye olan bir dö- cakt›. Bu yöndeki çal›flmalar yo¤unlaflt›. ‹lk yap›l- aflt›¤› takdirde; ortalama Günefl günüyle aras›nda-
neme ait olmay›p, Günefl’in belirtilen andaki konu- mas› gereken ifl, bir yörünge saniyesinin sezyum ki uyumu korumak amac›yla; 1 ‘art›k saniye’, ara-
mundan bafllayan geçmifl bir tropik y›la aitti. Dola- atomlar›n›n sal›n›mlar›ndan kaç›na karfl›l›k geldi- daki fark›n iflaretine göre ya eklenecek, ya da ç›-
y›s›yla, yeni tan›mlanan ‘yörünge saniyesi’ bir daha ¤inin saptanmas›yd›. Nitekim, Ay’›n Dünya etra- kart›lacakt›. Bugüne kadar 20 ‘art›k saniye’ ilave-
asla ölçülemeyecekti. f›ndaki hareketi atom saatiyle izlenerek ve Gü- si yap›ld› ve hepsi pozitifti. Dolay›s›yla, UCT=TAI-
nefl’in görünür hareketi bu verilerden hareketle 32,184...
Atom Zaman› türetilerek, ‘yörünge saniyesi’nin, bu izotopun 1 Ocak 1958’den beri, zaman atom saatleriy-
Sezyum saatinin gelifltirilmesine devam edili- sal›n›mlar›ndan 9.192.631.770 adedine karfl›l›k le, atom saniyesi cinsinden ölçülüyor. Türkiye da-
yordu. Yeni modellerinde ulafl›lan duyarl›l›k düze- geldi¤i belirlendi. Sonuç olarak, 1967 y›l›ndaki hil, 50’den fazla ülkede 300 kadar, ulusal stan-

B‹L‹M ve TEKN‹K 8 fiubat 2006


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 9

dart niteli¤inde atom saati var. BIPM, bu saatler- yapay uydular›n günlük hareketinin incelenmesi, lams›z oldu¤una göre, “hangi baflvuru sistemine
den ald›¤› verilerin her birindeki olas› sapmalar› ama bu arada zaman›n da atom saniyesiyle ölçül- göre ortak bir zaman de¤iflkeni” sorusu do¤uyor.
törpülemek amac›yla, tart›lm›fl ortalamas›n› ala- mesiyle belirlenen bir zaman. Gerçi, Dünya’n›n Gezegenleraras› yolculuklar ya da di¤er gezegen-
rak bir zaman belirliyor. Buna, ‘Uluslararas› Atom kendi etraf›nda dönme h›z›, Ay’›n yol açt›¤› gelgit lerin yörünge hesaplar› aç›s›ndan en anlaml› bafl-
Zaman›’ anlam›nda TAI (‘Temps Atomique Inter- olaylar›ndan kaynaklanan sürtünme kay›plar› ne- vuru sistemi, tabii ki Günefl Sistemi’nin kütle mer-
national’) deniyor. Atom saatleriyle izlenen TAI, deniyle yavafll›yor ve bu, günün, 45.000 y›lda 1” kezi (‘barycenter’). TAI’nin, Dünya’da deniz sevi-
düzgün ad›m ilerleyen duyarl› bir zaman. New- uzamas›na yol aç›yor. Dünya bu aç›dan flansl› bir yesindeki bir noktan›n Günefl Sistemi’nin kütle
ton’un bafllatt›¤› ‘mutlak zaman’ kavram›ndaki za- dönemde. Dönme h›z› üzerindeki etkenler, birbi- merkezine göre hareket h›z›n› hesaba katacak fle-
man› ölçüyor. Halen baflarm›fl oldu¤u 10-17 duyar- rini hafifleten yönde. kilde uyarlanm›fl haline, ‘yerküre zaman›’ anla-
l›l›k düzeyiyle, Dünya’n›n dönme hareketindeki m›nda TT deniyor. (‘Terrestial Time’, TT veya ön-
düzensizlikleri izliyor. Örne¤in, 2004 y›l›nda Gü- Görelilik Zaman› ceki ad›yla ‘Terrestial Dynamical Time’, TDT). O
neydo¤u Asya’daki ‘tsunami’ye yol açan Endonez- Ancak, özel görelilik kuram› gere¤i, birbirine halde TT, TAI’den farkl› olarak, özel görelili¤in
ya depreminin, Chandler yalpas›n› bir miktar etki- göre sabit h›zla hareket eden iki baflvuru siste- zaman üzerindeki etkisini hesaba katan bir ‘za-
ledi¤i san›l›yor ve günün 2,7 µs kadar k›salmas›- mindeki birbirinin ayn› iki saatten biri, di¤erine man’ oluyor. Baflvuru sistemlerinin aras›ndaki h›z
na yol açt›¤› hesaplan›yor. ‹lk elde uzak bir ilgi göre daha yavafl çal›fl›r. Dünya da her an için ha- fark›, saatlerin çal›flma h›z›nda da fark yaratt›¤›
konusu gibi görünebiliyorsa da, zaman›n duyarl› reket halinde oldu¤undan, üzerindeki atom saat- için, TT’nin saniyesi, TAI’ninkinden biraz farkl›. ‹fl
ölçümü ça¤dafl yaflam›n vazgeçilemez bir unsuru leri, ‘eylemsizlik aç›s›ndan eflde¤er’ olan di¤er bununla da bitmedi...
haline gelmifl durumda. Atom saatleri olmaks›z›n, baflvuru sistemlerine göre daha yavafl çal›flmak Çünkü, genel görelilik kuram›na göre, birbiri-
‹nternet’in 2002 y›l› itibariyle ulaflm›fl oldu¤u durumundad›r. Nitekim bu durum, birbirine göre nin ayn› olan iki saatten, üzerinde kuvvet uygulan-
500 terabayt› (1015 bit) aflan bilgi hacmini paket- z›t yönlerde seyahat ettirilen iki uçaktaki atom sa- makta olan biri, serbest olan di¤erine göre daha
lere ay›r›p, onca ara istasyon üzerinden, yer yer atlerinin zaman ölçümlerinin farketti¤inin belir- yavafl çal›fl›r. Örne¤in, yeryüzünde serbest düflüfl
›fl›k h›z›yla Dünya’n›n her taraf›ndaki hedeflerine lenmesiyle kan›tland›. Bu aç›dan, atom saniyesi- halinde olan bir saat, yerçekiminin etkisi alt›nda
ulaflt›rmak mümkün olmazd›. Benzer flekilde; ula- nin tan›m› BIPM taraf›ndan 1997’de, siyah cisim olmad›¤›ndan, masa üstündekine göre daha h›zl›
fl›m ve iletiflim, finansal aktar›mlar, elektrik gücü ›fl›mas› etkisinin yan›nda atomlar›n hareketlili¤ini çal›flmak durumundad›r. Hatta, farkl› co¤rafya ya
a¤lar›n›n yönetim ve denetimi, pek çok di¤er tek- de hesaba katacak flekilde “bu tan›m 0 K’deki du- da yüksekliklerdeki saatlerin bile (üzerlerindeki
noloji, atom saatleri sayesinde var. Küresel ko- ra¤an bir sezyum atomunu kastetmektedir” ifade- yerçekimi kuvvetinin fliddeti, az da olsa farkl› ol-
numland›rma sistemi GPS, yer belirlemelerini, uy- si eklenerek ayr›nt›land›r›ld›. Ancak, yeryüzünün du¤undan) farkl› h›zlarda çal›flmalar› gerekir. Ni-
dulara gönderilen ›fl›k at›mlar›n›n geri dönme sü- farkl› co¤rafya konumlar›ndaki h›zlar, az da olsa tekim bu durum, bir gökdelenin en alt ve en üst
relerinden hareketle hesapl›yor. Bu saptama s›ra- farkl› oldu¤undan, farkl› co¤rafyalardaki atom sa- kat›ndaki atom saatlerinin zaman ölçümlerinin
s›ndaki, kabaca ∆x=c∆t hesab›nda, zaman ölçü- atlerinin hâlâ az da olsa farkl› h›zlarda çal›flmas› fark etti¤inin belirlenmesiyle kan›tland›. O halde,
mündeki mikrosaniyelik bir hata, ›fl›k h›z› 3x108 beklenir. Gerçi BIPM’in TAI’yi belirlerken, farkl› yeryüzünde atom saatleriyle yap›lan zaman öl-
m/s oldu¤una göre, 300 m’lik bir yer hatas› an- co¤rafyalardaki saatlerden gelen veriler üzerin- çümlerinin, ayn› ‘kütleçekimsel efl potansiyel yü-
lam›na gelirdi. K›sacas›, GPS olmazd›... den ald›¤› ‘a¤›rl›kl› ortalama’, yani ‘eflgüdümle- zey’ (‘geoid’) üzerinde yap›lmas› gerekir. Dolay›-
Fakat sivil yaflam hâlâ, gece-gündüz döngüsü- me’, bu farklar› k›smen törpülemifl oluyor. Fakat, s›yla, BIPM’in TAI’yi belirlerken, farkl› ‘geoid’ler-
ne ba¤l› olarak sürüyor. Tüm biyolojik yaflam gi- elde edilen atom zaman›, yine de Dünya’ya özgü den gelen veriler üzerinden ald›¤› ‘a¤›rl›kl› ortala-
bi Günefl’e ba¤l›. Dolay›s›yla, Uluslararas› Astro- bir zaman. Halbuki gezegenleraras› yolculuklarda ma’, ortalama bir ‘geoid’i temsil ediyor. Halbuki
nomi Birli¤i (‘International Astronomical Union’, ya da di¤er gezegenlerin yörünge hesaplar›nda, kullan›lan ‘geoid’, Dünya’n›n kütleçekim alan›n›n,
IAU), gökcisimlerinin görünür hareketlerini gözle- ortak bir zaman de¤iflkeninin kullan›lmas› gereki- ortalama deniz seviyesine en iyi uyan hayali küre-
yerek ‘gökyüzü zaman›’n› izlemeye devam ediyor. yor. Özel görelilik kuram› uyar›nca hareket göre- sel kütleçekimsel efl potansiyel yüzeyi. Öte yan-
Bu, çeflitli gözlemevleri taraf›ndan uzak y›ld›zla- li oldu¤una ve bu yüzden, evrende ‘dura¤an’ bir dan, gezegenleraras› yolculuklarda ya da di¤er
r›n, kuvazarlar›n ve di¤er gökada d›fl› radyo kay- baflvuru sisteminden söz etmek an- gezegenlerin yörünge hesaplar›nda, yine ortak bir
naklar›n›n, ‘Çok Uzun Tabanl› Giriflimölçer’le- zaman de¤iflkeninin kullan›lmas› laz›m. Ancak,
rin (VLBI) yard›m›yla izlenmesi, Ay’›n ve Günefl sisteminin her taraf›nda, farkl› fliddetlerde
de olsa, kütleçekimi var oldu¤una göre; “kütleçe-
kimsel potansiyel enerji aç›s›ndan hangi baflvuru
sistemine göre ortak bir zaman de¤iflkeni?” soru-
su do¤uyor. Bu aç›lardan da en anlaml› baflvuru
sistemi, yine Günefl Sistemi’nin kütle merkezi
(‘barycenter’). TAI’nin bu yönden Günefl Siste-
mi’nin kütle merkezine uyarlanm›fl haline, ‘kütle-
merkezi dinamik zaman›’ BDT (‘Barycentric Dyna-
mical Time’) deniyor. O halde BDT, TT’den de
farkl› olarak, genel görelili¤in zaman üzerindeki
etkisini hesaba katan bir ‘zaman’ oluyor ve baflvu-
ru sistemlerindeki kütleçekimi fliddetleri aras›nda-
ki fark da, saatlerin çal›flma h›z›n› farkettirdi¤ine
göre, BDT’nin saniyesi de, TAI’ninkinden biraz
farkl›. Ancak, özel veya genel, görelili¤in zaman
üzerindeki etkisi görece zay›f oldu¤undan TAI ile,
TT ve BDT aras›ndaki farklar›n zamanla büyüme-
si gerekmekle berabar, üçünün de saniyeleri, uy-
gulama aç›s›ndan birbirine eflit al›nabilir.
Tüm bu ayr›nt›l› ölçüm çabalar› bir yandan da,
günü geldi¤inde zaman› anlayabilmek için. Yoksa
henüz, zaman›n ne oldu¤unu kimse anlayabilmifl
de¤il. Görelilik kuram›, ‘ayn› anda’l›k anlam›nda-
ki eflzamanl›l›l›¤› ortadan kald›rm›flt›. Bir de ‘ku-
antum zaman›’ var ki, o da ‘dolan›kl›k’ kavram›y-
la yerelli¤i (‘locality’) y›kt›.

fiubat 2006 9 B‹L‹M ve TEKN‹K


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 10

UZUNLUK
“Metre; ›fl›¤›n bofllukta, 1/299.792.458 saniyelik zaman aral›¤›nda katetti¤i yolun uzunlu¤udur.”
Metrenin uzunlu¤unun ›fl›k h›z›na ba¤lanm›fl BIPM taraf›ndan verilen lazer ‘referans ›fl›nlar›’n› Bu arayüzeyden geçip, yoluna havada devam
olmas›, bu evrensel sabitin de¤erini kesinlefltiri- kullanarak optik giriflimölçerle de yapmak müm- eden bileflen de keza, faz de¤iflimine u¤ramaz.
yor. Kesrin paydas›n›n, örne¤in 300.000.000 gi- kün. Frekans ve dalgaboyu de¤erlerindeki belir- Sonuç olarak, ›fl›n bölücü, bu haliyle gelen ›fl›n›n
bi yuvarlak bir say› olmamas›, saniyenin mevcut sizliklerden kaynaklanan ölçüm hatalar›n›n azalt›l- bir k›sm›n› geri yans›t›p, kalan k›sm›n›n yoluna
tan›m›na uyma gere¤inden kaynakland›. 1983 y›- mas› için, ölçümler 12 farkl› lazer ›fl›n›yla ayr› ay- devam etmesine izin vermifltir. Halbuki ›fl›n, ters
l›nda kabul edilen bu tan›mdan sonra, ›fl›k h›z›n› r› yap›l›p, sonuçlar birbiriyle k›yaslanarak, ortala- yönden gelip de cam›n s›rl› yüzeyiyle karfl›laflacak
art›k ölçmeye gerek olmad›¤› gibi, bu mümkün de malar› al›n›yor. Küçük uzunluklar için Michaelson, olursa, 180°’lik faz de¤iflimiyle yans›makla kal›r.
de¤il. Gerek yok, çünkü tan›ma göre de¤eri büyük uzunluklar içinse Faby-Perot girimölçerleri
299.792.458 m/s olmak zorunda. Mümkün de- daha uygun. (Bknz. Giriflim Ayg›tlar›.)
¤il, çünkü gelecekte yap›lacak daha duyarl› öl-
çümler sonucunda farkl› bir de¤erin bulunmas›, Giriflim Ayg›tlar›
m/s cinsinden ›fl›k h›z›n›n asl›nda farkl› oldu¤u Nas›l ki bir su tank›nda, yan yana iki çubu¤un
de¤il, ölçümde kullan›lan metre prototipinin veya afla¤› yukar› hareketleriyle oluflturulan dairesel su
saniyenin ölçümünün kusurlu oldu¤u anlam›na dalgalar›, üst üste binip birbirleriyle giriflimde bu-
gelecek. Dolay›s›yla, ›fl›k h›z›n›n de¤il de, metre lunuyorlarsa; iki ayr› yar›ktan geçirilen uyumlu
veya saniyenin daha duyarl› ölçümleri elde edilmifl (‘coherent’) ›fl›k dalgalar› da, benzer biçimde giri-
olacak. Sonuç olarak, metrenin veya saniyenin öl- flim örüntüsü verir. Nitekim, Young’›n ›fl›¤›n dal-
çülen uzunluklar› de¤iflecek olmakla beraber, bu ga davran›fl›n› kan›tlamak amac›yla gerçeklefltirdi-
de¤erler, birimlerin flimdiki ölçümlerindeki hata ¤i ünlü deney böyle bir, ‘çift yar›kl› giriflim’ dene-
paylar›n›n s›n›rlar› içerisinde kalacak. Yani art›k, yidir. Giriflim saçaklar›n›n oluflma nedeni, ayn›
›fl›k h›z›n› metreyle de¤il, metreyi ›fl›k h›z›yla ölçer noktaya ulaflan ›fl›k dalgalar›n›n, aralar›ndaki faz fiimdi bu verilerin ›fl›¤›nda, yukar›da flekli gö-
hale gelmifl durumday›z. Öte yandan, bir evrensel fark› nedeniyle ‘yap›c›’ veya ‘y›k›c›’ giriflimde bu- rülen Mach-Zander giriflim ayg›t›nda neler olup bit-
sabitin de¤erini bu flekilde kesinlefltirmifl olma- lunmalar›d›r. Daha sonra, giriflim saçaklar›na yol ti¤ine bir göz atal›m. Burada, sol üst ve sa¤ alt kö-
n›n, o evrensel sabitin fizik yasalar›na s›f›r belir- açan faz farklar›n› oluflturman›n farkl› yöntemleri flelerde iki ayna, sol alt ve sa¤ üst köflelerdeyse,
sizlikle yerlefltirilmesini mümkün k›lmak gibi gelifltirildi. Bunlara k›saca göz atmadan önce, ›fl›- s›rl› yüzeyleri daha koyu gösterilmifl olan iki ›fl›n
önemli bir yarar› var. Biraz da bu nedenle, di¤er ¤›n davran›fl› hak›nda baz› saptamalarda bulun- bölücü var. Kaynaktan gelen ›fl›nlar, alttaki ›fl›n bö-
temel birimlerin de, temel veya evrensel sabitler- makta yarar var. lücüde, A ve B yollar›na ayr›l›yor. Daha sonra, her
le iliflkilendirilmesi hedefleniyor. Ifl›¤›n bofllukta c olan h›z›, ortama ba¤l› ola- ikisi de, birer aynadan yans›y›p, üstteki ›fl›n bölü-
Metrenin bu tan›ma uyan uzunlu¤unu, iki fle- rak de¤iflir ve k›r›lma indisi n olan bir ortamda, cüye ulafl›yor. Burada, her ikisi de tekrar bölün-
kilde ölçmek mümkün. Birincisi, bir ›fl›k at›m›n›n c/n’dir. Dolay›s›yla, tek frekansl› (‘monokroma- dükten sonra, 1 ve 2 numaral› dedektörlere ulafl›-
1 saniye içinde katetti¤i mesafeyi ölçmek. Buna tik’) bir ›fl›k ›fl›n›, bir ortamda seyahat ederken in- yorlar. Farkl› yollar› izleyen fotonlar›n u¤rad›¤› faz
‘uçufl süresi deneyi’ deniyor. Deneyin kurgusu; disi farkl› bir ortamla karfl›laflt›¤›nda; k›smen ikin- de¤iflimleri, farkl› olmak durumunda. Bir ›fl›n›n,
aralar›nda l mesafesi bulunan bir ›fl›k kayna¤›yla, ci ortama nüfuz edip yoluna devam ederken, k›s- ›fl›n bölücüden geçerken cam ortam›nda u¤rad›¤›
bu kayna¤›n at›mlar›n› yakalayan bir dedektörden men de arayüzeyden yans›r. ‹kinci ortamda yolu- faz de¤ifliminin ∆θ oldu¤unu varsayarak; önce 1
olufluyor. Her ikisi de, ayn› atom saatine ba¤l›. na devam eden bileflen, ilerledikçe büyüyen bir numaral› dedektöre iki farkl›, (A ve B) yoldan ula-
Dolay›s›yla, ›fl›k at›m›n›n tetiklenme zaman›yla de- faz de¤iflimine u¤rar. Yans›yan bileflenin, faz de- flan fotonlar›n aras›ndaki faz iliflkisine bakal›m. Bu
dektörde belirlendi¤i zaman aras›ndaki fark, ∆t ¤iflimine u¤ray›p u¤ramamas›, iki ortam›n indisle- dedektöre A yolundan ulaflan fotonlar, kaynaktan
uçufl süresi, l=c∆t eflitli¤inde kullan›l›yor. ∆t, ör- ri aras›ndaki büyüklük iliflkisine ba¤l›d›r. fiöyle ki; yola ç›kt›ktan sonra alttaki ›fl›n bölücüden ve üst-
ne¤in 1/299.792.458 saniye ise, ölçülen uzun- e¤er geçifl, örne¤in ‘havadan cama’ oldu¤u gibi, teki aynadan yans›rken (hava-cam), 2x180=360°,
luk l=1 m olmufl oluyor. Ancak bu, ›fl›k h›z›n›n indisi görece küçük bir ortamdan indisi daha bü- üstteki ›fl›n bölücüden geçerken ∆θ, yani toplam
yüksekli¤i nedeniyle, duyarl› bir flekilde yap›lmas› yük bir ortama do¤ruysa, arayüzeyden yans›ma olarak 360°+∆θ’l›k bir faz de¤iflimine u¤rar. Ay-
güç bir deney. Dikkat edilecek olursa, bu deney- 180°’lik bir faz de¤iflimine yol açar. Aksi halde, n› dedektöre B yolunu izleyerek gelen fotonlarsa,
de metreyi ölçmek, zaman belirlemeye, yani sani- yani e¤er geçifl, örne¤in ‘camdan havaya’ oldu¤u kaynaktan yola ç›kt›ktan sonra alttaki ›fl›n bölücü-
yeyi ölçmeye eflde¤er. Çünkü, kullan›lan l=ct ilifl- gibi, indisi büyük ortamdan küçük ortama do¤ruy- den geçerken ∆θ, alttaki aynadan ve üstteki ›fl›n
kisindeki c, de¤iflmedi¤i varsay›lan evrensel bir sa, arayüzeyden yans›ma s›ras›nda faz de¤iflikli¤i bölücüden (hava-cam) yans›rken, 2x180=360°,
sabit oldu¤undan, de¤erindeki hata pay› s›f›r. Ifl›k olmaz. Öte yandan, parlak bir metal yüzey, ayna, yani toplam olarak 360°+∆θ’l›k bir faz de¤iflimi-
1 metrelik mesafeyi, yaklafl›k 3x10-9 saniyede ka- bir yüzü hafifçe s›rlanm›fl cam bir plaka ise, ‘›fl›n
ne u¤rayarak dedektöre var›r. Dolay›s›yla, bu de-
tetti¤ine ve saniyenin atom saatleriyle ölçümünde- bölücü’ görevi görür. Örne¤in, tek frekansl› bir
dektöre A ve B yollar›ndan ulaflan fotonlar efl faz-
ki hata pay› 2x10-14 düzeyinde oldu¤una göre, ›fl›n›n, havada seyahat ederken arka yüzü hafifçe
l› olup, dalga tepeleri üst üste bindi¤inden, ‘yap›-
metrenin, tan›m›na uygun bir flekilde ›fl›k h›z›n- s›rl› böyle bir ‘›fl›n bölücü’ ile karfl›laflt›¤›n› düflü-
c› giriflim’de bulunurlar.
dan yararlanarak böyle bir deneyle ölçümündeki nelim. Gözönünde bulundurulmas› gereken or-
Halbuki, 2 numaral› dedektöre A yolundan
(‘realization’) göreli hata pay›, 10-14/10-9=10-5 dü- tamlar; hava (1), cam (2), hava (3) dizilimindedir.
ulaflan fotonlar, kaynaktan yola ç›kt›ktan sonra;
zeyinde. Ifl›n›n cam›n ön yüzünden yans›yan bilefleni,
alttaki ›fl›n bölücüden ve üstteki aynadan yans›r-
Ancak, ›fl›k h›z›na göre tan›mlanm›fl olmakla n1<n2 oldu¤undan, 180°’lik, camda yoluna de-
ken (hava-cam), 2x180=360°, üstteki ›fl›n bölü-
beraber, metrenin ölçümünü ille de seyahat süre- vam eden k›sm›, yol ald›kça büyüyen bir faz de¤i- cüden geçerken ∆θ, ›fl›n bölücünün arka yüzeyin-
si deneyleriyle do¤rudan ›fl›k h›z›na dayand›rmak flimine u¤rar. Cam›n arka yüzüne ulaflan bileflenin
den yans›rken (cam-hava) 0°, yani toplam olarak
gerekmiyor. Belirlemeyi, frekans› ve dalgaboyu yans›yan k›sm› n2>n3 oldu¤undan, faz›n› korur.
360°+∆θ’l›k bir faz de¤iflimine u¤rarlar. Ayn› de-

B‹L‹M ve TEKN‹K 10 fiubat 2006


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 11

dektöre B yolunu izleyerek gelen fotonlarsa, kay- mesi hedeflenen L uzunlu¤u boyunca hareket et- ¤una göre, bunun tersi, yani tek frekansl› bir ›fl›k
naktan yola ç›kt›ktan sonra, alttaki ›fl›n bölücüden tirildikçe dedektörün say›m kaydetme h›z›, bu h›z kayna¤› kullanarak aynalar›n aras›ndaki uzakl›¤›
geçerken ∆θ, alttaki aynadan yans›rken (hava- dedektöre o anda ulaflmakta olan fotonlar›n giri- ölçmek de mümkün olmal›. Nitekim, fleklin sa¤ ta-
cam) 180°’lik, üstteki ›fl›n bölücüden geçerken fliminin yol açt›¤› toplam genlikle orant›l› oldu- raf›nda, bu amaca yarayan bir Fabry-Perot giriflim
∆θ, yani toplam olarak, 180°+2x∆θ’l›k bir faz ¤undan, hareketli aynan›n konumundaki λ’lik de- ayg›t› görülüyor. Burada, belli bir λ0 dalgaboyu-
de¤iflimine u¤rayarak ulafl›rlar. Dolay›s›yla, ∆θ ¤iflimlere karfl›l›k gelen zirve de¤erlerden geçer. na sahip ‘referans ›fl›n›’, yar› geçirgen aynalar
faz gecikmesi küçük oldu¤undan, bu dedektöre A Yani, örne¤in yap›c› giriflimle bafllad›ktan sonra; aras›ndan, yans›maks›z›n veya pozitif çift tamsay›-
ve B yollar›ndan ulaflan fotonlar, yaklafl›k yar›m aynay› L kadar hareket ettirirken n kez yap›c› gi- da yans›yarak geçtikten sonra, yak›nsak bir mer-
dalgaboyu faz d›fl› olup, üstüste bindiklerinde ‘y›- riflimle karfl›laflm›flsak, L=nλ’d›r. Dedektörün ya- cek taraf›ndan toplan›p ekrana düflürülüyor. Yar›
k›c› giriflim’de bulunurlar. Sonuç olarak, kaynak- n›t›ndaki zirveleri sayarak, 2 numaral› aynan›n, geçirgen aynalardan birisi (flekilde soldaki), ince
tan yola ç›k›p hedefine ulaflan fotonlar›n hemen toplam ne kadar hareket etti¤ini belirlemek, dola- diflli bir somun üzerine hareket ettirilebilir yap›-
hepsi, 1 numaral› dedektörde say›m verir. 2 nu- y›s›yla L uzunlu¤unu λ’n›n katlar› cinsinden ölç- da. Aralar›ndaki uzakl›¤›n bafllang›çta y oldu¤unu
maral› dedektörse, hemen daima suskundur. Hal- mek mümkündür. Hem de optik-elektronik ayg›t- varsayal›m. Ekran üzerinde gösterilen P noktas›n-
buki A yolu üzerine konulan bir malzeme örne¤i, lar›n bir dalgaboyu üzerinde sa¤lad›¤› çözünürlük da, bu nokta merce¤in merkez ›fl›n›yla θ aç›s› yap-
bu yolu izleyen fotonlar›n faz›nda, malzemenin hakimiyetinden yararlanarak, λ’nin küçük bir kes- t›¤›ndan, yap›c› giriflim var. O halde P noktas›na
kal›nl›¤›na ve k›r›lma indisine ba¤l› miktarda bir ri düzeyinde duyarl›l›kla. ulaflan, yans›mam›fl ve 2 kez yans›m›fl ›fl›nlar ara-
∆φ faz de¤iflimine yol açar. Buysa, 1 ve 2 numa- Fabry-Perot giriflim ayg›t›n›n çal›flma ilkesi, s›ndaki yol fark› 2ycosθ=λ0’d›r. Ekran üzerinde-
ral› dedektörlerin kaydetti¤i say›mlar›n, daha do¤- ki, ekran›n merkezinden P’ye göre daha uzak ve-
rusu say›m h›zlar›n›n oranlar›n› de¤ifltirir. Dedek- Ç›kan Yar› geçirgen ayna çifti ya daha yak›n noktalar›n merce¤in merkez ›fl›n›y-
›fl›nlar (veya etalon)
törlerin say›m h›z› oranlar›ndaki de¤iflimden, ‘test la yapt›klar› aç›lar farkl› farkl›d›r. Bu durum, ek-
›fl›n›’ da denilen A yoluna yerlefltirilmifl olan mal- ran›n farkl› noktalar›ndaki giriflim düzeylerinin
zeme örne¤inin yol açt›¤› ∆φ faz fark› bulunabi- Giren
›fl›n Giriflim farkl› olmas›n› gerektirdi¤inden, ekranda bir giri-
Hareketli Mercek saçaklar›
Genifl
lir. Bundan hareketle de, örne¤in kal›nl›¤› bilini- alanl› tek
ayna flim saça¤› oluflur. fiimdi, soldakini hareket ettir-
Ekran
yorsa malzemenin k›r›lma indisini, malzemenin in- Fabry-Perot etalon renkli ›fl›k
Fabry-Perot Giriflim Ayg›t›
mek suretiyle, aynalar aras›ndaki uzakl›¤› y’den
(optik rezonatör) kayna¤›
disi biliniyorsa örne¤in kal›nl›¤›n› hesaplamak bafllayarak art›rmaya bafllad›¤›m›z› varsayal›m.
mümkündür. Mach-Zehnder giriflim ayg›t›, daha Ekran›n her noktas› için giriflim iliflkisi de¤iflmek-
çok bu amaçlarla kullan›l›r. Kuantum opti¤inde yar› geçirgen iki yüzey aras›ndaki çoklu yans›ma- te oldu¤undan, giriflim örüntüsü bütünüyle de¤ifl-
de, önemli ve kuram› ayd›nlat›c› uygulamalar› var- lara dayan›yor. Örne¤in fleklin sol taraf›nda, kay- mekte ve 2∆Lcosθ=λ0 eflitli¤ini sa¤layan her ∆L
d›r. Ancak, uzunluk öçlümüne daha yatk›n olan naktan gelen ›fl›nlar, L aral›kl› yüzeyler aras›na, art›fl›ndan sonra, eski haline dönmektedir. Biz de-
düzenekler, Michelson ve Fabry-Perot giriflim ay- yatayla θ aç›s› yaparak giriyor. Dolay›s›yla, ayna- dektörümüzü P noktas›na yerlefltirmifl ve sadece
g›tlar›d›r. lar aras›ndan yans›maks›z›n ve iki kez yans›d›ktan onu gözlemliyor olal›m. Bu nokta, bafllang›çtaki
Afla¤›daki flekilde gösterilen Michelson giriflim sonra geçen ›fl›nlar aras›nda, ∆x=2Lcosθ yol far- yap›c› giriflim durumuna, n kez geri döndü¤ünde,
ayg›t›nda, kaynaktan ç›kan ›fl›nlar, 1 numaral› ya- k› vard›r. Ayr›ca, iki kez yans›m›fl olan, soldaki ayna L=n.∆L=n.λ0/2cosθ kadar hareket
Ifl›k 2x180=360°’lik faz de¤iflimine u¤rar ki bunun etmifl olur. Dolay›s›yla, P noktas›ndaki dedektö-
Ifl›nlar›n bilefliminin
kayna¤›
yandan görünüflü (büyütülmüfl)
giriflim yap›s› üzerinde etkisi olmaz. Ifl›n dalgabo- rün say›m h›z› zirvelerini saymak suretiyle, sol ay-
yunun λ oldu¤unu ve bizim, gözümüzü veya de- nan›n bafllang›ç ve son konumlar› aras›ndaki L
Saçaklar
Hareketli
Yar› geçirgen ayna dektörümüzü aynalar›n sa¤›ndaki ç›k›fl taraf›nda, uzakl›¤›n› ölçmek mümkündür. Dedektörün zirve
(›fl›n bölücü)
ayna ›fl›nlar›n gelifl aç›s›na, yani bak›fl do¤rultusu yatay- say›m ifllemi otomatiklefltirilebilir. Dikkat edilecek
la θ aç›s› yapacak flekilde yerlefltirmifl oldu¤umu- olursa herhangi bir anda P noktas›na ulaflan ›fl›n-
Gözlemci
Ölçülen L veya zu varsayal›m. ‹ki ›fl›n dedektöre ulaflt›klar›nda, lar, 0, 2, 4, vs gibi çift say›da yans›ma yapm›fl ol-
uzunlu¤u dedektör
∆x=2Lcosθ e¤er λ/2’nin çift tamsay› kat›na eflit- mak zorundad›r. Dolay›s›yla, hepsinin aras›nda
Telafi
cam› se yap›c›, tek tamsay› kat›na eflitse y›k›c›, aksi hal- ayn› faz fark› vard›r ve bu yüzden, üst üste bine-
Sabit
ayna de de ona göre arada bir giriflimde bulunurlar. rek birbirlerini, yani P noktas›ndaki sinyali güç-
‹lk olarak, kayna¤›n farkl› frekanslarda ›fl›k lendirirler. Ayn› durum ekrandaki tüm noktalar
üretti¤ini ve bizim bu ›fl›nlardan belli bir frekan- için geçerli oldu¤undan, Fabry-Perot giriflim ayg›-
r› geçirgen aynada bölündükten sonra iki farkl› sa, dolay›s›yla da belli bir dalgaboyuna, diyelim t›, Michelson düzene¤ine göre çok daha net giri-
yol izleyerek, s›ras›yla 2 ve 3 numaral› aynalardan λ0 sahip olan›n› di¤erlerinden ay›rmak istedi¤imi- flim örüntüsü verir. Örüntüdeki saçaklar› ay›rdet-
yans›d›ktan sonra dedektöre ulafl›yor. Dikkat edi- mek veya belli bir noktadaki giriflim de¤ifliklikle-
zi varsayal›m. E¤er yar› geçirgen yüzeyler aras›n-
lecek olursa, iki farkl› yolu izleyen ›fl›nlar›n için- rini izlemek daha kolayd›r. Bu üstünlük, uzunluk
daki mesafeyi λ0=2Lcosθ olacak flekilde ayarla-
den geçtikleri cam kal›nl›klar›n›n ayn› olmas› için, ölçümündeki hata pay›n› azalt›r.
3 numaral› aynan›n önüne, bölücünün kal›nl›¤›n- m›flsak, yaln›zca λ0 dalgaboyuna sahip olan foton-
Metrenin bu yöntemle ölçülmesindeki hata,
da yal›n cam yerlefltirilmifl. Dolay›s›yla; aynalar›n lar, aynalar›n sa¤ taraf›nda yap›c› giriflimde bulu- saniyenin ölçümündeki (2x10-14), kullan›lan ›fl›¤›n
bölücüye olan uzakl›klar›n›n eflit olmas› halinde, narak aradan ç›kmay› baflarabilirken, di¤erleri dalgaboyundaki (10-10) ve bu ›fl›¤›n üretilmesinde
gözlem noktas›na varan ›fl›nlar aras›nda 2’den kayna¤a geri gönderilir. Dikkat edilecek olursa ç›- önerilen referans koflullar›n›n sa¤lanmas›ndaki
yans›yan› yaln›zca burada, halbuki 3’ten yans›ya- k›fl› baflaran her ›fl›n, 0, 2, 4, vs gibi çift say›da (10-12) belirsizlik olmak üzere üç unsura ba¤l›. Bu
n› bir de bölücüde yans›m›fl oldu¤undan 180°’lik yans›ma yapm›fl olmak zorundad›r. Dolay›s›yla, durumda birincisi, di¤erlerine oranla gözard› edi-
faz fark› oluflur. Y›k›c› giriflim sonucunda dedek- hepsinin aras›nda ayn› faz fark› vard›r ve bu yüz- lebilir oldu¤undan, di¤er ikisi aralar›nda yar›fl›-
törde tepkisizli¤e yol açan bu durum, ilk bak›flta den, üst üste binerek birbirlerini, yani ç›k›fl sinya- yor. Örne¤in Kr-86 atomunun 2p10-5d5 enerji dü-
enerjinin korunumu ilkesine ayk›r› görünüyorsa lini güçlendirirler. Fabry-Perot giriflim düzene¤i
zeyleri aras›ndaki geçiflin dalgaboyu, 10-9 göreli
e¤er, asl›nda hiç de öyle olmay›p, dedektöre ula- bu haliyle (‘etalon’), fleklin sol taraf›nda gösteril-
belirsizlikle, λ=605780210x10-15 m. Yani yakla-
flamayan fotonun kayna¤a geri yans›t›lm›fl oldu¤u di¤i gibi, ‘frekans ay›klay›c›’ bir ‘optik rezonatör’
olarak çal›fl›r ve örne¤in optik rölelerde, bir optik fl›k, λ=6x10-7 m. Giriflim saçaklar›n›n veya dedek-
anlam›na gelir. Öte yandan, 2 numaral› ayna, öl-
hat üzerinden gelen frekans y›¤›n›n›n aras›ndan tör at›mlar›n›n mikroskop alt›nda incelenmesi, en
çülmesi hedeflenen L uzunlu¤u boyunca, ince difl-
istenileni seçip, do¤rudan baflka bir optik veya az›ndan dalgaboyunun %1’i kadar çözünürlük
li bir somun üzerine hareket ettirilebilir yap›da-
dönüfltürüldükten sonra bir elektronik hatta yön- sa¤layabildi¤inden, metrenin bu yöntemle ölçüm
d›r. Kullan›lan tek frekansl› ›fl›k kayna¤›n›n dalga-
hatas› 0,01λ=6x10-9 m, yani nanometre düzeyle-
boyu λ ise, bu aynan›n λ/2 kadar hareket ettiril- lendirmekte kullan›labilir.
Yar› geçirgen yüzeylerin aras›ndaki uzakl›¤› rinde. ‘Uçufl süresi’ deneylerine dayal› do¤rudan
mesi halinde dedektördeki y›k›c› giriflim yap›c›ya,
uygun büyüklükte seçmek suretiyle, çok say›da ölçme yöntemindeki kadar.
bir o kadar daha hareket ettirilmesi halinde, tek-
rar y›k›c›ya dönüflür. Yani 2 numaral› ayna, ölçül- frekans aras›ndan birini ay›klamak mümkün oldu-

fiubat 2006 11 B‹L‹M ve TEKN‹K


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 12

Kütle
kütlesinin (m=qB/v) hesaplanabilmesinde oldu¤u flullar alt›nda, kilogram›n ulusal prototiplerinin ve-
gibi. ya platin-iridyum alafl›m›ndan ya da paslanmaya
Üçüncü yöntem, cisimlerin, kütlemerkezleri ci- karfl› dayan›kl› olup manyetik olmayan çelikten ya-
var›nda yol açt›klar› ‘kütleçekimsel potansiyel’lerin p›lm›fl birincil standartlar›n kütlelerini, birkaç y›lda
(Φ=Gm/r) k›yaslanmas›na dayal›. Örne¤in, 1 ve 2 ±10µg’dan az de¤iflime u¤rayacaklar› flekilde ka-
numaral› cisimlerin, kütlemerkezlerinden, s›ras›yla rarl› tutmak mümkün. Öte yandan, standartlar›n
r1 ve r2 uzakl›klar›nda yol açt›klar› kütleçekimsel kullan›m s›ras›nda afl›nmaya veya hasara u¤ramala-
potansiyeller Φ1=Gm1/r1 ve Φ2=Gm2/r2 olaca¤›n- r› da sözkonusu. Dolay›s›yla, kütlelerinin zamanla
dan; cisimlerin kütlelerinin oran› de¤iflmesi olas›l›¤›na karfl›, hiyerarflik bir düzen
m2=m1.(r2Φ2/r1Φ1) olarak al›n›r. Buna cismin ‘ak- içerisinde alttan yukar›ya do¤ru; flirket ya da ku-
rumlar›n elindeki baflvuru çal›flma standartlar›n›n,
“Kilogram, kütle tif kütleçekimsel kütlesi de deniyor. Yöntem genel-
metroloji alan›nda yasal denetimle görevli enstitü-
likle, kütlesi 10+3 kg’dan büyük olan cisimlere, do-
lerin elindeki ikincil standartlarla; bu ikincil stan-
birimi olup, uluslararas› layl› olarak uygulan›r.
dartlar›n, devlet metroloji enstitüsünün birincil
Kütle k›yaslamalar›nda kullan›lan, radyometri
standartlar›yla; bu birincil standartlar›n ulusal pro-
prototipinin kütlesine gibi baflka yöntemler de var. Fakat, metrologlar
totiple; ulusal prototipin, BIPM’deki ‘uluslararas›
için kütle, cismin ivmelenmeye karfl› ‘ataleti’ veya
çal›flma prototipleri’yle, nihayet bu sonuncular›n da
eflittir.” hareketinin düzenindeki de¤iflime karfl› direnifliyle
‘Le Grand Kilo’ ile, dönemsel olarak k›yaslanmas›
ve di¤er cisimlere karfl› çekimiyle belirginleflen ni-
gerekiyor. K›yaslama dönemi, kullan›m yüzünden
teli¤inden ibaret. Birimi kilogram. Ad›nda bir ön
afl›nmay› asgaride tutabilmek aç›s›ndan olabildi¤in-
ek bulunan yegane temel birim olan kilogram ayn›
ce uzun, fakat olas› kütle de¤iflimlerinin zaman›n-
‹nsan›n, kütleyi do¤rudan alg›lama yetene¤i, zamanda, tan›m› hâlâ insan yap›m› bir nesneye da-
da belirlenmesini güvence alt›na alacak kadar da
miktar›n› hissedecek bir organ› yok. ‹nsan sadece, yand›r›lan tek birim. ‘Le Grand Kilo’ da denilen
k›sa olmak zorunda. Le Grand Kilo, kendisi gibi
kütlenin yol açt›¤› kuvvet etkilerine karfl› duyarl›. ‘uluslararas› prototip’i, s›ras›yla %90 ve %10 kütle
platin-iridyum alafl›m›ndan yap›lm›fl ulusal prototip-
Klasik ve ça¤dafl fizik kuramlar› da zaten, kütlenin oranlar›ndaki platin ve iridyumun, yaklafl›k 21,5
lerle, yaklafl›k her 40 y›lda bir k›yaslan›yor. Bu
ne oldu¤unu aç›klayabilmifl de¤il. Buna karfl›n, fizik g/cm3 yo¤unlu¤undaki alafl›m›ndan yap›lm›fl, 30
amaçla, flimdiye kadar sadece dört kez; 1889,
ve kimyada cisimler için yap›lan kütle ölçüm ve tah- mm yükseklik ve çap›ndaki bir silindir. BIPM’in,
1939, 1946, 1989 y›llar›nda rahats›z edildi. Bu-
minleri 10-30 kg’dan bafllay›p 10+30 kg’a kadar uza- Paris yak›nlar›nda Sèvres’deki laboratuvar›nda sak-
nun d›fl›nda, iç içe üç fanusun alt›nda, filtrelenmifl
nan genifl bir aral›kta de¤ifliyor. Örne¤in elektronun lan›yor. 1883 y›l›nda bunun gibi 43 prototip vard›.
hava üflenerek sa¤lanan d›fl ortam bas›nc›nda sak-
kütlesi 10-30, Günefl’inki ise 10+30 kg düzeyinde. Bu ‘Le Grand Kilo’ bunlar›n önde gelen ve KI, KII, KII-
lan›yor. Kütlesindeki belirsizlik, kilogram›n tan›m›
tahmin ve belirlemeler ancak, sözkonusu cisimlerin I kodlu üçü aras›ndan seçildi. ‹kisi yedekte kald›.
itibariyle 0. Ulusal prototiplerin uluslararas› çal›fl-
kütlelerinin yol açt›¤› kuvvet etkilerini, bir referans Ayr›ca, K1’den K40’a kadar kodlanm›fl olan di¤er
ma prototipleriyle k›yaslamalar› BIPM’de, gerek
kütlesinin yol açt›klar›yla k›yaslamak, daha do¤rusu 40 prototipin aras›ndan 6’s› ‘çal›flma ve rezerv
görüldü¤ünde ve yaklafl›k 15 y›lda bir yap›l›yor. Bu
bu ikincisininkine oranlamak suretiyle, dolayl› ola- standard›’ olarak BIPM’de tutulup, kalanlar›, ‘Met-
ifllemden önce, yüzeylerinin temizlenmesi laz›m.
rak yap›l›yor. K›yaslamalarda kullan›lan kuvvet etki- re Anlaflmas›’na üye olan ülkelere, ‘ulusal standart-
Devlet metroloji enstitüsündeki birincil stan-
leri, esas olarak üç çeflit. Birincisi Dünya’n›n, üze- lar’ olarak da¤›t›ld›. 1929-1974 y›llar› aras›nda 23
dartlar›n ulusal prototiple k›yaslamalar›, enstitüde
rindeki cisimlerin kütleleri üzerinde uygulad›¤› yer- prototip daha imal edildi ve K41-K63 aras› kodla-
ve keza gerek görüldü¤ünde, yaklafl›k 5 y›lda bir
çekimi kuvveti FG. Buna bilindi¤i gibi, ‘a¤›rl›k kuv- narak, keza ulusal prototip olarak da¤›t›ld›. 1980’li
yap›l›yor. Bunlar enstitü d›fl›na ç›kart›lm›yor. Ç›k-
veti’ veya ‘yerçekimi kuvveti’ de deniyor. Örne¤in, y›llarda, yüzey kalitesi iyilefltirilmifl 10 tanesi daha
mas›na izin verilenler, ikincil standartlar. ‹kincil
1 ve 2 numaral› cisimlerin üzerindeki yerçekimi üretildi.
standartlar›n birincil standartlarla, keza enstitüde
kuvvetleri, ayn› koflullar alt›nda FG1 ve FG2 ise; Ulusal düzeyde, ‘ulusal prototip’in kopyalar›n›
ve en az›ndan 10 y›lda bir k›yaslanmalar› öngörü-
m2=m1.(FG2/FG1) olarak al›n›r. Yöntem, cisimlerin oluflturan, paslanmaz çelikten yap›lm›fl ‘birincil
lüyor. Talep halinde, flirket ya da kurumlar›n bafl-
standartlar’ var. Devlet metroloji enstitüleri ‘kilog-
ayn› koflullar alt›nda tart›lmas›na eflde¤er olup, ge- vuru standartlar›n› de¤erlendirmek üzere, iflyerleri-
ram biriminin da¤›t›m›’ görevini bu birincil standart-
nellikle 10-3 ile 10+3 kg kütle aral›¤›ndaki cisimlere ne gönderiliyorlar. fiirketler bu k›yaslamay› 5 y›lda
lar arac›l›¤›yla yap›yor. Örne¤in, TÜB‹TAK MAM’da-
do¤rudan uygulanabilir. Bir cismin bu yöntemle be- bir yapt›rmak zorunda. Bir de tabii, flirketlerin gün-
ki Metroloji Enstitüsü bunlardan, Dünya’n›n önde
lirlenen kütlesine, ‘pasif kütleçekimsel kütle’ de de- lük olarak kulland›klar› standartlar var. Bunlar›, el-
gelenlerinden birisi. Ayr›ca, metroloji alan›nda de-
niyor. (Bknz. Yerçekimi ‹vmesi g) lerindeki baflvuru standard›yla, en az›ndan y›lda bir
netimle görevli bizdeki TSE benzeri yasal kuruluflla-
‹kinci yöntem, Newton’un ikinci yasas›na kez k›yaslamalar› gerekiyor. Fakat bu son k›yasla-
r›n elinde, çelik veya pirinçten yap›lma ‘ikincil stan-
(F=m.a), yani iki cismin ayn› kuvvetin etkisi alt›nda ma, di¤erleri kadar duyarl› olmak zorunda de¤il.
dartlar’; flirket veya kurumlar›n elinde de, günlük
kazand›klar› ivmelerin oran›na dayal›. Bu durumda, 10-4 duyarl›l›k düzeyi yeterli say›l›yor. Halbuki di¤er
olarak kullan›lanlar›n d›fl›nda, keza çelik veya pirinç-
ivmeler örne¤in a1 ve a2 ise, m2=m1.(a2/a1). Bu k›yaslamalar›n, µg düzeyinde duyarl›l›kla yap›lmas›
ten yap›lm›fl ‘baflvuru standartlar›’ var.
yönteme ‘ivmelerin k›yaslanmas›’, elde edilen küt- Bunlar, en üst düzeyde duyarl› olmas› gereken laz›m.
le de¤erine de ‘atalet kütlesi’ deniyor. Genel göre- standartlar. Toz ve afl›r› nemden uzak, örne¤in Prototiplerin, birincil ve ikincil standartlar›n, k›-
lilik kuram› uyar›nca, ‘atalet kütlesi’nin ‘pasif küt- camdan bir koruyucunun alt›nda saklanmalar› gere- yaslamalar s›ras›nda elle dokunulmaks›z›n, uçlar›
leçekimsel kütleye eflit olmas› gerekiyor. Yöntem kiyor. Çünkü, havadaki nem gibi baz› maddelerin fildifli veya plastikten yap›lm›fl ya da yumuflak ke-
genellikle, kütlesi 10-3 kg’dan küçük olan cisimlere yüzeyden emilmesi ya da baz› di¤erlerinin yüzeye çeyle kaplanm›fl c›mb›zlarla tutularak veya temiz,
uygulan›yor. Örne¤in bir elektronun, hareketine yap›flmas› sonucunda, y›lda 1 µg kadarl›k bir yü- tüysüz ve ya¤a karfl› dirençli kumafl veya y›kama
dik yöndeki ve B fliddetindeki bir manyetik alan derisiyle kavranarak tafl›nmalar› gerekli. Prototip-
zeysel kirlenmeye u¤rayabiliyorlar. Ancak, bu kir-
içerisinde v büyüklü¤ündeki bir h›zla sürdürdü¤ü r ler hava ortam›nda kullan›lmalar›na karfl›n, kütlele-
lenme büyük oranda tersinir oldu¤undan, belli bir
yar›çapl› dairesel hareket s›ras›ndaki merkezcil iv- rinin k›yaslanmas›, boflluk ortam›nda gerçeklefltiri-
temizleme ve y›kama süreciyle, hemen tümüyle gi-
mesinin (v2/r), o manyetik alan taraf›ndan üzerin- derilebiliyor. Bu yüzden CIPM, ‘Le Grand Kilo’ pro-
len tart›m süreçleriyle yap›l›yor. Bir cismin a¤›rl›¤›,
de uygulanmakta olan kuvvetin (qvB) sa¤lad›¤› iv- 3. CGPM taraf›ndan, kütlesiyle yerçekimi ivmesinin
totipinin referans kütlesinin, temizlenip y›kand›k-
meye eflit olmas› (v2/r=F/m) gere¤inden hareketle, tan sonraki kütle olmas›n› kararlaflt›rd›. En iyi ko-
yerel de¤erinin çarp›m›na eflit (w=m.gyerel) olan

B‹L‹M ve TEKN‹K 12 fiubat 2006


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 13

kuvvet miktar› olarak tan›mlanm›fl durumda. Tar- logram prototipinin 1985 y›l›nda BIPM’de yap›lan civar›ndaki bombe nedeniyle artarken, üzerindeki
t›mda, bildi¤imiz b›çak s›rt›nda kald›raç tipi tek ve- k›yaslamas›, kütlesinin ±8µg düzeyinde bir belirsiz- kütleçekim kuvveti giderek azal›r. Öte yandan, bu
ya çift kefeli teraziler kullan›l›yor. Bu terazilerin öl- likle, 1,000.000.207 kg oldu¤unu gösterdi. Bu s›rada cismin Dünya’n›n dönme eksenine olan
çüm duyarl›l›¤›; imalat kalitesi, kullan›c› becerisi, durumda, Almanya’n›n ulusal prototipini oluflturan uzakl›¤› da artmakta oldu¤undan, eksen merkezcil
d›fl etkenlerin kontrolü ve kararl›l›¤› gibi pek çok kütlenin 200 µg, yani 2x10-7 oran›nda artm›fl olma- kuvvet büyür. ‹ki kuvvet aras›ndaki fark küçülür.
etkene ba¤l› olarak, 10-10 düzeyine ulaflabiliyor. An- s›, Almanya için evrendeki di¤er herfleyin kütlesi- Afla¤›daki flekilde, farkl› enlemlerdeki iki cismin
cak ölçüm de¤erleri üzerinde, çeflitli etkenler nede- nin ayn› oranda azalm›fl olmas›n› gerektiriyor. Öte kütleleri üzerindeki; Dünya’n›n merkezine yönelik
niyle yap›lmas› gereken düzeltmeler, k›yaslamala- yandan, uluslararas› prototipi oluflturan Le Grand ‘kütleçekimi kuvveti’ FG, enlem düzleminde yatan
r›n duyarl›l›¤›n› 10-8’e indiriyor. Kilonun kütlesinin, üzerinde BIPM taraf›ndan geç- ve dönme eksenine bakan ‘eksen merkezcil kuvvet’
Örne¤in, çelikten yap›lm›fl birincil standartlar›n miflte yap›lm›fl olan k›yaslamalardan elde edilen or-
yo¤unlu¤u (8,0 g/cm3) prototiplerinkinden düflük talama de¤erden sapmas›na bak›larak, son 100 y›l-
oldu¤u için, hacimleri daha büyük. Dolay›s›yla, ara- da bilinmeyen nedenlerle, 50 µg kadar azalm›fl ol-
lar›ndaki havan›n kald›rma kuvveti fark›n›n, Arfli- du¤u anlafl›l›yor. Kütlesinin buna karfl›n, kilogra-
med ilkesine göre hesaba kat›lmas› laz›m. Bunun m›n tan›m› itibariyle de¤iflemez say›lmas› gerekti-
için terazinin, uzunlu¤u lsol olan koluna m1, lsa¤ ¤inden, bu durum, evrendeki di¤er herfleyin kütle-
olan di¤erine de m2 kütleli cismin as›ld›¤›n› varsa- sinin 50/109=5x10-8 oran›nda artm›fl olmas›n› ge-
yacak olursak; lsol.(m1.gyerel - V1.ρhava.gyerel) = rektiriyor. Bu ise mümkün olamayaca¤›ndan, kilog-
lsa¤.(m2.gyerel - V2.ρhava.gyerel) eflitli¤i kullan›l›r. Bu ram›n tan›m›, böyle insan yap›m› bir nesneye ba¤l›
durum, cisimlerin hacim ve yo¤unlu¤unun belirlen- oldu¤u sürece, tart›m süreçlerinin duyarl›l›k düzeyi
mesini gerektirir; ki bu, bir hata pay›na yol açar. 5x10-8 ile s›n›rl› kalmak zorunda. Halbuki nanotek-
Ayr›ca, cisimlerin boyut fark› kütlemerkezlerinin noloji alan›nda h›zl› ilerlemeler yaflanan bir dönem-
Dünya’n›n merkezinden ayn› uzakl›kta olmayabile- de, daha duyarl› ölçümlere gereksinim var. Kilogra-
ce¤i anlam›na geldi¤inden, kütleçekimi ivmesinin m›n tan›m›n›n de¤ifltirilmesi yönündeki çal›flmalar,
yerel de¤erleri (gyerel) aras›ndaki fark›n da hesaba bu s›k›nt›dan kaynaklan›yor. mrω2 ve bu ikisinin vektör fark› olan ‘yerçekimi
kat›lmas› gerekir. Örne¤in, iki kilogram örne¤inin kuvveti’ Fg, ayr› ayr›, aralar›ndaki yön ve büyüklük
Yerçekimi ‹vmesi g iliflkileriyle birlikte, farkl› renklerle gösteriliyor.
kütlemerkezleri aras›nda 5 mm’lik (5x10-3m) bir
A¤›rl›k, günlük sohbetlerde s›k olarak kütleyle Dikkat edilecek olursa, cismin üzerindeki kütle-
yükseklik fark›n›n olmas›, tabi olduklar› gyerel de-
kar›flt›r›l›r ve örne¤in “100 kg a¤›rl›¤›ndaki adam” çekimi kuvveti FG; hep Dünya’n›n merkezine yöne-
¤erlerinin; (∂g/∂z=0,3x10-5ms-2/m→) ∆g=1,5x10-
denir. Halbuki kg, kütlenin SI birimi. Bir kuvvet tü-
8
ms-2 kadar farketmesi demektir; ki bu durumda, lik oldu¤undan; ekvator ve kutuplar d›fl›nda, cismin
rü olan a¤›rl›¤›nki ise; F=m.a iliflkisinden de görül-
kütleleri ayn› olsa bile, tart›m sonucunda 15 ∆g dü¤ü üzere, kg.m.s-2’dir ve k›saca Newton olarak
bulundu¤u noktada yeryüzeyine dik de¤ildir. Çün-
farkl› ç›karlar. Dolay›s›yla, tart›m sonuçlar› üzerin- kü, Dünya’n›n fleklini oluflturan elipsoidin yüzeyine
an›l›p, N ile gösterilir. Bilindi¤i üzere; yeryüzünde
de bu kadarl›k bir düzeltmenin yap›lmas› gerekir. dik olan do¤rular, yaln›zca ekvator üzerinde veya
sabit duran m kütleli bir cismin kütle merkezi üze-
Öte yandan, kollar aras›ndaki uzunluk fark› da, kutuplardaysak merkezden geçer, di¤er enlemler-
rinde Dünya, kendi kütle merkezine do¤ru bir küt-
tart›m› etkileyecektir. Bu hata kayna¤›, lazer giri- deyse, elipsin ana eksenini flekle göre merkezin bi-
leçekim kuvveti uygular. Öte yandan, kutuplarda
flim ayg›tlar›yla baflar›labilen uzunluk ölçümü du- raz sa¤ veya solunda keserler. Öte yandan, eksen
bas›k bir elipsoid fleklinde olan Dünya’n›n kütle
yarl›l›¤› 10-9 düzeyinde oldu¤una göre, m1/m2 ora- merkezcil kuvvet bilefleni, dönme eksenine daima
merkezi, yaklafl›k olarak geometri merkezi, yani k›-
dik oldu¤undan, daima bulunulan enlemin düzle-
n›n› da ayn› düzeyde, yani 1 kg’l›k kütleyi µg dü- saca merkezidir. Dolay›s›yla, cismin kütle merkezi-
minde yatar. Büyüklü¤ü ekvatorda en büyük, ku-
zeyinde etkiler. Kald› ki; bu kaç›n›lmaz imalat ha- nin Dünya’n›n merkezinden uzakl›¤›n› R, ile göste-
tuplardaysa, cisim eksen üzerinde dönmekte oldu-
talar›na ek olarak, terazinin kollar› aras›nda, s›cak- recek olursak, cisim üzerindeki ‘kütleçekim kuvve-
¤undan s›f›rd›r. Dolay›s›yla, ekvator ve kutuplar ha-
l›k fark› nedeniyle genleflme farkl›l›klar› oluflabilir. ti’ FG=GMDm/R2 büyüklü¤ündedir. Buradaki G, ev-
ricinde yeryüzeyine dik olmama durumu, eksen
Bu durumda, bir terazinin, örne¤in pirinçten yap›l- rensel kütleçekim sabiti, MD ise Dünya’n›n kütlesi- merkezcil kuvvet bilefleni için de geçerlidir. Fakat,
m›fl 200 mm uzunlu¤undaki kollar›ndan birinin s›- dir. Dünya cisim üzerinde etki ettirdi¤i bu kütleçe- yerçekimi kuvveti Fg her noktada yeryüzeyine dik-
cakl›¤›n›n di¤erininkine göre 0,001 K de¤iflmesi, kim kuvvetiyle, bir yandan cismi kendisiyle birlikte tir. Olmasayd› e¤er, baflta okyanus sular› olmak
20 µg’l›k tart›m hatas›na yol açar. ‹ki kollu bir te- kutup ekseni etraf›nda dönmeye zorlarken, di¤er üzere, yerdeki cisimler yatay bileflen do¤rultusun-
raziye özgü bu hata kayna¤›n›, cisimlerin yerlerini yandan yüzeyine ba¤l› tutmaktad›r. Dünya’n›n, da, yani ekvatora do¤ru hareket ederlerdi. Nite-
de¤ifltirip ikinci bir kez daha tartmak suretiyle dev- dönme aç›sal h›z›n› ω, cismin kutup eksenine uzak- kim; zaman›nda ettiler, Dünya elipsoid fleklini bu
re d›fl› b›rakmak mümkündür. Bu durumda, iki ay- l›¤›n› da r ile gösterecek olursak, cismin kutup ek- yüzden ald› zaten, art›k etmiyorlar.
r› tart›m›n benzer koflullarda, örne¤in ayn› s›cakl›k- senine do¤ru ve ona dik olan merkezcil ivmesi rω2 Yerçekimi kuvvetine ‘a¤›rl›k kuvveti’ de denir.
ta yap›lmas› gerekir. Çift kollu terazilerin makaral› büyüklü¤ündedir. Cisme bu ‘eksen merkezcil’ iv- ‘A¤›rl›k kuvveti’ denmesinin nedeni, bu kuvvetin,
palanga düzene¤ine dayal› tiplerinde bu hata pay› meyi sa¤layan, Dünya’n›n uygulad›¤› kütleçekim cismin yere dik bir yay›n üzerinde durdurulmas›
daha düflüktür. Bu aç›dan di¤er bir seçenek, tek kuvvetidir. Bu eksen merkezcil ivme, yine eksen halinde yaya uygulayaca¤› s›k›flt›rma veya tavana
kollu bir terazi kullanmakt›r. Ancak bu durumda merkezcil olan mrω2 büyüklü¤ünde bir kuvvete efl- bir iple as›lmas› halinde ipe uygulayaca¤› çekme
da, ard›fl›k tart›mlar›n gerçeklefltirildi¤i koflullar›n
de¤erdir. Dolay›s›yla, cismi Dünya’n›n yüzeyine kuvvetinin ta kendisi olmas›. Kantarla tartma sü-
ayn›l›¤›n›n güvence alt›na al›nmas› gerekir. Sonuç
ba¤l› tutan kuvvet, kütleçekim kuvvetiyle bu eksen reçlerinde oldu¤u gibi. Öte yandan, eksen mer-
olarak, ileri metroloji enstitülerinde kullan›lan tar-
merkezcil kuvvetin vektör fark› kadard›r. ‘Vektör kezcil ivmenin (kuvvetin) ekvatordaki en büyük
t›m yöntemi, ‘watt dengesi’ne dayan›r. (Bknz. Watt
fark›’ diyoruz; çünkü iki kuvvet ayn› yönde olmad›- de¤eri bile, kütleçekimi ivmesinin (kuvvetinin)
Dengesi.)
¤›ndan, fark›n vektör olarak al›nmas› laz›md›r. %0,346’s› kadar oldu¤undan, ço¤u zaman gözar-
Sonuç olarak, bir ulusal metroloji enstitüsünün
FG=GMDm/R2 büyüklü¤ündeki kütleçekimi kuvveti d› edilir ve kütleçekimi ivmesi (kuvveti), yerçeki-
baflarabilece¤i duyarl›l›k düzeyi s›n›rl› olup, ulusal
ile, mrω2 büyüklü¤ündeki eksen merkezcil kuvve- mi ivmesine (kuvvetine) eflitlenir. ‘Yerçekimi iv-
standard›n BIPM’de yap›lan kütle belirlemesinden
tin vektör fark›na, ‘yerçekimi kuvveti’ denir ve Fg mesi’nin genelde, g=9,81 ms-2 olarak sabit al›n-
8 µg, ulusal prototipin ve birincil standartlar›n küt-
mas›n›n nedeni budur. Halbuki de¤eri asl›nda,
le karars›zl›¤›ndan 10µg, enstitüdeki tart›mdan 2- ile gösterilip m.g’ye eflitlenir.
yeryüzündeki konuma ba¤l› olarak; Dünya’n›n
10 µg, havan›n kald›rma kuvvetiyle ilgili düzeltme- Dikkat edilecek olursa, cismin üzerindeki kütle-
fleklinin bas›k bir elipsoid olmas›, kütle da¤›l›m›-
çekim kuvveti de, eksen merkezcil kuvvet de, bulu-
den 10 µg olmak üzere, çeflitli kaynaklardan do- n›n ne küresel simetrik ne de homojen olmay›fl›
nulan konumun enlemine ba¤l›d›r. Örne¤in, ayn›
¤an ve üst üste binip, ‘kök alt› kare’ toplam› ola- ve ‘dönme etkisi’ nedenleriyle biraz de¤iflir. Bu
cismi herhangi bir boylam üzerinden hareket etti-
rak 15-20 µg eflde¤erini bulan bir belirsizli¤e sa- de¤iflimin, duyarl› kütle ölçümü veya k›yaslamala-
rip ekvatora do¤ru yaklaflt›rd›¤›m›z› varsayal›m.
hip. Örne¤in Almanya’da bulunan 52 numaral› ki- r›nda hesaba kat›lmas› gerekir.
Cismin Dünya’n›n merkezine olan uzakl›¤›, ekvator

fiubat 2006 13 B‹L‹M ve TEKN‹K


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 14

¤i manyetik alan›n yar›çapsal bilefleninin birinci bo- fley asl›nda, a) ve b) deneylerinden farkl› bir üçüncü
bin üzerindeki uzaysal da¤›l›m›ndan elde edilen bir deneyle ilgili. O da flu: Elimizdeki düzenekte, cismi
faktördür. Bu faktörler hesaplanarak, fleklin a) k›s- kefeye koyduktan sonra, birincil bobinden ak›m geçi-
m›ndaki düzenek, kütle tart›mlar›nda kullan›labilir. rerek m kütlesini vz h›z›yla yukar›ya do¤ru hareket et-
fiöyle... tiriyor olsayd›k, bunun için gereken mekanik güç
Birinci bobinin bir terazi kefesinin alt›na ba¤l› ol- (mgvz), birinci bobinde harcamakta oldu¤umuz elek-
du¤unu ve kefenin, ikinci bobinin manyetik alan› içe- trik gücü (EI) taraf›ndan karfl›lan›yor olurdu. Bu, k›-
risinde belli bir konumda dengeye gelip durmufl oldu- saca enerjinin korunumu ilkesi. Watt dengesi yönte-
¤unu varsayal›m. Kefe, üzerine kütlesi m olan bir ci- mini iki cismin kütlelerini k›yaslamak için kullanmak
sim kondu¤unda, mg a¤›rl›k kuvvetinin etkisiyle afla- üzere; cisimlerle art arda a) deneyini yapt›ktan son-
¤›ya do¤ru inmeye bafllar. Bu inifli durdurmak üzere ra, bofl kefeyi denge konumu civar›nda yukar›ya (ve-
birinci bobinden ak›m geçirmeye bafllay›p da, ak›m›n ya afla¤›ya) do¤ru hareket ettirdi¤imiz b) deneyini
fliddetini, kefenin tam olarak eski konumuna geri dö- yapt›¤›m›z› düflünelim. ‹lk iki deneyden, m1 ve m2
nüp durmas›n› sa¤layacak düzeye ayarlad›¤›m›zda, bi- kütleleri için ayr› ayr› EI1=m1gvz ve EI2=m2gvz efltlik-
rinci bobin üzerindeki a¤›rl›k kuvveti mg ile, manye-
lerini elde ederiz. Bunlar›n oran› bize m1=mzI2/I1
tik kuvvetin dik bilefleni Fz birbirine eflitlenmifl, yani
mg= kcIf(B B) demektir. Bu ifllem art arda iki fark› ci-
sim için yap›lacak olursa, kc ve f(BB) faktörleri hep ay-
n› kald›¤›ndan, m1g= kcI1f(B B) ve m2g= kcI2f(B B) eflit-
likleri elde edilir; ki bunlar›n oran›, bize iki kütlenin
oran›n› m1/m2=I1/I2 olarak verir. Buna ‘amper den-
Josephson
gesi’ yöntemi deniyor. Benzer koflullar alt›nda yap›l- Gerilim
Standard›
Watt dengesi mak kayd›yla k›yaslama tart›mlar› için duyarl› olmak- Lazer

Bilindi¤i üzere, B fliddetindeki bir manyetik alan la beraber, tek bir kütlenin tart›m› için, geometri Dedektör Voltmetre
içinde v h›z›yla hareket eden q yüklü bir parçac›¤a, B)’nin hesaplanmas›ndaki hata pay-
faktörleri kc ile f(B
Ayarlanabilir
hem bulundu¤u noktadaki manyetik alana hem de h›- lar› nedeniyle, fazla duyarl› bir yöntem de¤il. Ama iki Saçak
say›m›
Ak›m
Kayna¤›
z›na dik yönde bir kuvvet etki eder (F=qvxB). Kuvve- cismin tart›m süreçlerine birer aflama daha ekleye- geri
besleme
tin yönünü ‘sa¤ el kural›’na göre belirlemek müm- rek, bu faktörleri hesaplama gere¤ini ortadan kald›r-
kündür. Yukar›daki fleklin a) k›sm›nda, sabit bir m›k- mak mümkün...
nat›s taraf›ndan üretilen manyetik alan çizgileri içeri- fieklin b) k›sm›ndaysa ayn› halka, bu sefer üzerin-
sine, merkezi kutbun tam üstüne gelecek flekilde yer- den ak›m geçirilmek yerine, yukar›ya do¤ru vz h›z›y-
lefltirilmifl bir iletken halka gösteriliyor. Halka, bir la hareket ettiriliyor. Sabit m›knat›stan uzaklaflt›kça
güç kayna¤›na ba¤lanm›fl olup, üzerinden I fliddetin- manyetik alan fliddeti B zay›flad›¤›ndan, halkan›n Josephson
de ak›m geçirilmekte. Bu durum, ak›m› oluflturan ha- içinden geçen manyetik ak› Φ’nin miktar› azal›r. Bu Lazer
Gerilim
Standard›
reketli yükler üzerinde manyetik kuvvetlerin oluflma- duruma karfl› tepki olarak, halka üzerinde, Faraday
Gerilim Fark›
s›na yol açar. Dolay›s›yla, halkan›n her parças› üzerin- yasas› gere¤i bir elektromotor kuvveti E oluflur. E’nin ‹ntegral Al›c›s›
de (dl); ak›m›n ve civardaki manyetik alan fliddetinin büyüklü¤ü, ak›n›n zamana göre de¤iflim h›z›n›n nega- Saçak Say›m› Köprüleme Örnekleme
büyüklü¤üne ve yönüne ba¤l› bir kuvvet oluflur ve Zamanlama sinyali Analog+Say›sal
tifine eflittir (E=-∂Φ/∂t). Örne¤in, manyetik alan flid- Çevirici, ADC
(F=IdlxB). fiekilde halkan›n sa¤ ve sol taraf›ndaki iki deti B, z yönünde olsa ve sadece bu yönde de¤iflsey-
noktada oluflan kuvvetler gösterilmifl. Merkeze göre eflitli¤ini verir. Yöntemin ‘amper dengesi’ yöntemine
di, halkan›n içinden herhangi bir an için geçen ak›
göre üstünlü¤ü, tek bir kütlenin tart›m›nda kc ve f(B)
simetrik olan bu geometride, halkan›n herhangi bir miktar› Φ=πr2Bz, bu ak›n›n zamanla de¤iflim h›z› da
noktas›nda oluflan kuvvet, biri halkan›n merkezinden faktörlerini devre d›fl› b›rakarak, onlar›n hesab›ndan
vz ile do¤ru orant›l› olurdu. Halbuki durum böyle de-
d›flar›ya do¤ru yar›çapsal yönde, di¤eriyse yukar› kaynaklanan hata pay›n› s›f›rl›yor olmas›.
¤ildir. Genelde tek bir halka yerine bobin kullan›ld›¤› Yukar›daki flekilde, BIPM’de kullan›lan ve boflluk
do¤ru olan iki bileflenden oluflur. Yar›çapsal bileflen-
gibi, manyetik alan, sabit bir m›knat›s yerine bir elek- ortam›nda çal›flan watt dengesi düzene¤inin flemas›
ler, halkay› d›flar›ya do¤ru kasmakla birlikte, toplam-
trom›knat›s taraf›ndan üretilir. Dolay›s›yla ak›n›n de- görülüyor. Birinci aflamada cisim, bilinen bir bafllan-
da birbirini iptal ederler. Halbuki, dikey bileflenler ay-
¤iflim h›z›n›n, birinci bobinin geometrisini ve ikinci g›ç konumunda kilitli tutulan kefeye konuyor. Daha
n› yönde olup, yukar›ya do¤ru net bir kuvvete yol
bobinin üretti¤i manyetik alan›n uzaysal da¤›l›m›n› sonra, kefe serbest b›rak›l›p afla¤›ya do¤ru inmeye
açarlar. Bu toplam kuvvetin büyüklü¤ü halkadan ge-
dikkate alarak hesaplanmas› gerekir. Bu sonuç, bafllad›¤›nda, birincil bobinden ak›m geçiriliyor. Kefe-
çen ak›m›n fliddetiyle, sabit m›knat›s›n üretti¤i man-
E=kcf(B)vz fleklinde yaz›labilir. Buradaki kc, tek bir nin alt›, bir Michelson giriflim ayg›t›n›n hareketli ay-
yetik alan›n halkan›n geçti¤i noktalardaki yar›çapsal
bilefleniyle (Br) do¤ru orant›l› olup, yar›çap› r olan halka kulland›¤›m›zda karfl›m›za πr2 olarak ç›km›fl nas›. Dolay›s›yla, konumu ve hatta h›z›, alttaki dedek-
olan ‘birinci bobinin geometri faktörü, f(B) ise, ikin- tör taraf›ndan her an için izlenebiliyor. Süperiletken
tek bir halka için kolayca hesaplanabilir (Fz=πr2IBr).
ci bobinin üretti¤i manyetik alan›n birinci bobin üze- birincil bobinden geçirilen ak›m, ta ki kefe bafllang›ç
Fakat, genelde yap›ld›¤› gibi, tek bir halka yerine bo-
rindeki uzaysal da¤›l›m›ndan elde edilen faktördür. konumunda durana kadar ‘ayar’lan›yor. Kefenin bu
bin kullan›ld›¤›nda, bobinin halkalar› manyetik alan
Kefenin denge konumu civar› için, bu faktörlerin bir arada, bafllang›ç konumundan birkaç kez geçmesi
içinde farkl› yüksekliklerde bulunduklar›ndan, dikine
önceki deneyde karfl›lafl›lan faktörlerle ayn›l›¤› göste- mümkün. Dolay›s›yla, flekilde her ne kadar bir tane
kuvvetin hesab› daha zordur. Öte yandan manyetik
rilebilir. Sonuç olarak halkada, ak› azalmas›na karfl› gösterilmiflse de, en az üç giriflim ayg›t›na gerek var.
alan, sabit bir m›nat›s yerine bir elektrom›knat›s ta-
koymak üzere yukar› yönde bir manyetik alan ürete- Birincil bobinden geçen ak›m›n, kütleyi denge duru-
raf›ndan üretilebilir; ki bu durumda, ikinci bir bobin
cek flekilde, yani yukar›dan bak›ld›¤›nda saatin tersi munda tutabilen de¤eri belirlendikten sonra, kefe ki-
gerekir ve bu bobinin üretti¤i manyetik alan›n uzay-
yönde bir ak›m dolaflmaya bafllam›flt›r. Bu ak›m bir litlenip, ak›m kesiliyor. Dikkat edilecek olursa, ak›m
sal da¤›l›m› da hesaplanabilir. Sonuç olarak, dikine
direncin üzerinden geçirilip, direnç üzerinde yol açt›- bir direnç üzerinden geçirilip gerilime dönüfltürüldük-
kuvvet; birinci bobinden geçirilen ak›m›n fliddeti ve
¤› gerilim ölçülebilir. ten sonra, Josephson standard› üzerinden ölçülüyor.
ikinci bobinin üretti¤i manyetik alan›n yar›çapsal bi-
fiimdi, önce a) deneyini, m kütleli bir cisimle yap- Bu hem daha duyarl›, hem de kilogram›n temel ya da
lefleninin birinci bobin civar›ndaki uzaysal da¤›l›m›yla
t›¤›m›z› düflünelim: mg=kcIf(B), yani kcf(B)=mg/I. evrensel sabitlerle iliflkilendirilmesini mümkün k›labi-
do¤ru orant›l›d›r. Aralar›ndaki iliflki Fz=kcIf(B) fleklin-
Sonra cismi kefeden al›p, b) deneyini yapt›¤›m›z› var- lecek bir yöntem (Bknz. Josephson Ba¤lant›s›.) Çün-
de yaz›labilir. Buradaki kc, tek bir halka kulland›¤›- kü direncin kendisi de, ‘kuantum Hall etkisi’ ile çal›-
sayal›m: E=kcf(B)vz, yani kcf(B)=E/vz. ‹ki sonuç birbi-
m›zda karfl›m›za πr2 olarak ç›km›fl olan ‘birinci bobi- flan bir direnç. (Bknz. Hall Etkisi.)
rine eflitlendi¤inde,mg/I=Evz veya EI=mgvz elde edi-
nin geometri faktörü’, f(B) ise, ikinci bobinin üretti- ‹kinci aflamada bofl kefe, flekilde gösterilmeyen
lir. Buna ‘watt dengesi’ deniyor. Eflitli¤in ifade etti¤i

B‹L‹M ve TEKN‹K 14 fiubat 2006


ekOlcmeYeni.qxp 1/28/06 7:33 PM Page 15

bir ‘hareket bobini’nin üretti¤i manyetik alan arac›l›- yüklü deflikler mi oldu¤unu anlamak mümkündür. 1962 y›l›nda, daha sonra ‘Cooper çifti’ ad› verilen
¤›yla itkilendirildikten sonra serbest b›rak›l›yor. Bu fiimdi soru flu: Biz bu yar›iletken fleridin ortas›na, fle- elektron ikililerini temsil eden dalga fonksiyonunun
üçüncü bobin, di¤erleriyle etkileflmeyecek bir konum- rit boyunca yal›tkan bir koridor yerlefltirip de, adeta bu engeli aflabilece¤ini gösterdi. Bu etkiye ‘Joseph-
da. Kefe boflluk ortam›nda afla¤›ya ve yukar›ya do¤- elektronlar›n otoyolunu bir bölücüyle ikiye ay›r›rsak son etkisi’, tasar›m›ndaki yap›ya da ‘Josephson ba¤-
ru sal›n›rken, denge konumundan belli bir h›zla geçi- ne olur? Üzerlerindeki manyetik kuvvetin etkisiyle bu lant› eleman›’ dendi. Sol alttaki flekilde, alttaki yal›t-
yor. Bu h›z ve o anda birincil bobinde oluflan elektro- yal›tkan engelini aflabilirler mi?... kan plaka hariç, böyle bir eleman ve Cooper elek-
motor kuvveti E, kefenin hem yukar›, hem de afla¤›- ‘Hall direnci’ RH’nin klasik olarak manyetik alan tron çiftlerinin dalga fonksiyonu, kabaca gösterili-
ya do¤ru hareketi s›ras›nda ölçülüyor. ‹kili ölçümün fliddeti azald›kça, bununla do¤ru orant›l› bir flekilde yor. 1970’lerde Josephson ba¤lant› elemanlar›yla
amac›, düzene¤in geometrisindeki simetri eksiklikle- ve sürekli olarak azalmas› beklenir. 1980 y›l›nda yap›lan deneyler, öngörülen etkinin, çeflitli biçimle-
rinin olas› etkilerini bertaraf etmek. Giriflim ayg›t›yla Klaus von Klitzing; ‘metal oksit yar›iletken alan etki- riyle gözlemlenmesini sa¤lad›. ‘Çeflitli’, çünkü yar›-
v h›z›, Josephson standard›yla da E ölçüldükten son- si transistörü’ (‘Metal Oxide Semiconductor Field Ef- iletken katmanlar aras›na DC gerilim uygulamakla
ra, tart›m süreci sona ermifl oluyor. Dikkat edilecek fect Transistor’, MOSFET) denilen bir ayg›t›n üzerin- yetinildi¤inde, yal›tkan ara katmandan geçen ak›m,
olursa, tart›m›n ikinci aflamas›n›n sa¤lad›¤› verileri, deki ‘iki boyutlu yar›iletken elektron gaz›’n›n ak›m- AC davran›fl› sergiliyordu. DC ak›m elde edilebilme-
birinci aflama s›ras›nda kaydederek, ikinci aflamaya gerilim özelliklerini, 30 mK gibi çok düflük s›cakl›k- si için, eleman›n ayr›ca, mikrodalga ›fl›n›m›yla uyar›l-
gerek b›rakmamak ve böylelikle, tart›mlardaki hata larda ve 10 Tesla gibi çok büyük manyetik alan de- mas› gerekti. Demek ki, Cooper çiftlerinin aradaki
pay›n› daha da azaltmak mümkün. BIPM’deki mevcut ¤erlerinde incelerken, bu direncin, manyetik alan potansiyel engelini hep ayn› yönde aflabilmeleri için,
düzene¤in de¤ifltirilmesini gerektiren bu tasar›m üze- fliddeti düfltükçe azal›rken kesikli de¤erler ald›¤›n› mikrodalga ›fl›n›m›n›n deste¤ine gereksinimleri var-
rinde çal›flmalar var. keflfetti. Kendisine Nobel ödülünü kazand›ran bu bu- d›. Hem de bu, elektronlar› adeta çifter çifter sayan
lufluna göre, Hall direncinin ‘geri s›çramalar›’ Planck düflük ak›m süreci ancak, yar›iletken katmanlar ara-
sabiti h, elektronun yükü e, bir tamsay› ve hatta ‘ka- s›nda uygulanan DC gerilim; elektronun yükü e, mik-
ba kesir’ bile olabilen i cinsinden; RH=h/ie2 fleklin- rodalga ›fl›n›m›n frekans› f ve bir tamsay› n cinsin-
deydi. ‹lk elde garip görünmekle beraber, direncin den; 2eV=nhf eflitli¤ini sa¤lad›¤› takdirde gerçeklefli-
s›çramalarla azalmas› asl›nda, malzemenin direncini yordu. Bu durum gerilimin, frekans f’nin h/2e kat-
belirleyen özelli¤i olan ‘iletkenli¤i’nin ‘kuantum s›ç- lar›yla kuantumlaflmas› demekti. Üstelik, gerilim V,
ramalar›’yla artmas› anlam›na geliyordu. Öte yandan gerekti¤i kadar çok say›da, ayn› frekanstaki mikro-
Hall direnci, ak›m diyelim x yönündeyse, ak›ma dik, dalga ›fl›n›mla uyar›lm›fl eleman aras›nda paylaflt›r›l-
diyelim y yönündeki direnç oldu¤undan, burada söz- mak suretiyle, n=1 temel kuantum düzeyini yakala-
konusu olan iletkenlik, malzemenin iletkenlik tensö-
Hall Etkisi mak mümkündü. Bu durumda, Josephson eleman›
rünün köflegen d›fl› bir eleman›yd› (σxy). Bu iletken-
Hall etkisi 1879 y›l›nda Edwin H. Hall taraf›ndan bir ‘gerilim-frekans’ dönüfltürücüsü olarak kullan›la-
lik bilefleni, manyetik alan fliddeti azald›kça kuantum
keflfedildi¤i klasik biçimiyle, oldukça basit bir olgu. bilir ve büyük duyarl›l›kla say›labilen frekans f belir-
s›çramalar› yaparak büyürken, RH s›çramalarla küçü-
‹letken ya da yar›iletken bir flerit üzerinden ak›m ge- lenip, 2e/h’ye bölündükten sonra, eleman say›s›yla
lüyordu. Bu durumda, manyetik alan fliddetinin de
çiriyor olal›m. fierit düzlemine dik yönde bir de man- çarp›larak, gerilimin çok daha duyarl› ölçümleri elde
bir kuantum birimi vard›. Bu arada iletkenli¤in köfle-
yetik alan bulunsun. Bu durumda, ak›m› oluflturan edilebilirdi. Nitekim, yeni yöntemle yap›lan ölçüm-
genel eleman›n›n kuantum s›çramalar› da, al›p bafl›-
yük tafl›y›c›lar› üzerinde bir manyetik kuvvet oluflur ler, baz› ülkelerin ulusal laboratuvarlar›nda gerilim
n› giderek büyüyor ve buna paralel olarak, ak›m yö-
(Fm=qvxB). Örne¤in yukar›daki flekilde, ak›m› eksi nündeki direnç s›f›ra do¤ru gidiyordu. Hatta arada standard› olarak saklanmakta olan elektrokimyasal
yüklü elektronlar›n oluflturdu¤u varsay›m›yla, bu du- bir 0 s›f›r de¤erinden de geçiyordu. Süperiletkenlik hücrelerin sa¤lad›¤› gerilimin, zaman içinde san›ld›-
rum gösteriliyor. Ak›m›n yönü arkadan öne do¤ru ol- durumundan beklendi¤i üzere... RH, ohm birimine ¤›ndan da büyük kaymalara u¤rad›¤›n› gösterdi. Bu-
du¤una göre, elektronlar önden arkaya do¤ru hare- sahip olan h/e2’nin kesirlerine eflit oldu¤una göre; nun üzerine, ‘Josephson Standard›’na geçifl bafllad›.
ket etmekte. Manyetik alan yukar›ya do¤ru oldu¤un- h/e2, ‘direncin kuantum birimi’ olarak al›nabilirdi. Josephson sabiti olarak adland›r›lan 2e/h, KJ ile gös-
dan, vxB sa¤a do¤ru. Elektronlar›n yükü negatif ol- Nitekim, olgunun kuramsal temeli henüz oturmam›fl teriliyor ve yap›lan deneyler de¤erini, 8,5x10-8 du-
du¤una göre de, Fm=qvxB sola do¤ru olur. Sonuç olmakla beraber, ‘Von Klitzing sabiti’ ad› verilen ve yarl›lk düzeyiyle saptam›fl durumda. 1990 y›l›nda
olarak elektronlar, boylamas›na hareketleri s›ras›nda, RK ile gösterilen bu birimin 3,3x10-9 duyarl›l›kla öl- KJ=2e/h ‘frekans› gerilime dönüfltürme sabiti’ ola-
bir yandan da sol tarafa do¤ru kayarlar. Gerçi sürek- çülmüfl olan de¤eri, 1990 y›l›nda direnç standard› rak kabul edildi: KJ-90=483.597,9 GHz V-1.
li hareket halindedirler, ama sol kenarda eksi yük olarak kabul edildi. De¤eri oldukça büyük: RK- Dikkat edilecek olursa, von Klitzing sabiti
90=h/e = 25.812,807 Ω. Birimleri kuantum s›çra-
2
fazlal›¤› oluflur. Buna karfl›l›k sa¤ kenarda bir art› RK=h/e2 ile Josephson sabiti KJ=2e/h aras›nda,
yük fazlal›¤› vard›r ve yüklerin bu ayr›flmas›, fleridin malar›na dayand›rmaya ‘kuantum metrolojisi’ deni- KJ2RK=4/h iliflkisi var. Yani: hKJ2RK/4=1. Bu eflitlik
iki kenar› aras›nda bir gerilim fark›na yol açar. Bu ge- yor. Asl›nda ‘Josephson etkisi’yle bafllad›...
bize, Planck sabiti h’nin de¤erini, duyarl› bir flekilde
rilim fark›, fleridin ‘art› kenar’›ndan ‘eksi kenar’›na
Josephson Etkisi hesaplama olana¤› sa¤lar. Ayr›ca Watt dengesinin
do¤ru, yani sol tarafa yönelik bir elektrik alan›n›n
Elimizde nanometre düzeyinde ince iki yar›ilet- EI=mgvz iliflkisine döner ve sol taraf› bu 1’e eflitle
varl›¤›na eflde¤erdir. Yani elektronlar üzerinde, man-
ken katman bulunsun ve bu ikisinin aras›na, ayn› in- çarparsak, (hKJ2RK/4)EI=mgvz veya m=hKJ2RKE-
yetik alan kuvvetinin tersi yönde bir de elektrik kuv-
veti oluflmufltur. Daha fazla say›da elektron, boylama- celikte yal›tkan bir flerit yerlefltirilmifl olsun. ‹nce bir I/4gvz elde edilir. Bu kütlenin h ile iliflkilendirilebile-
s›na hareket s›ras›nda sol kenara kayd›kça, bu elek- yatay katman oluflturan bu üçlünün, görece çok da- ce¤i anlam›na geliyor. E¤er watt dengesi deneyi tek
trik kuvveti büyür ve nihayet manyetik kuvvete eflit ha kal›n, yal›tkan bir plakan›n üzerine ifllenmifl oldu- bir aflamaya indirgenirse, vz ölçümüne gerek kalma-
büyüklü¤e ulaflt›¤›nda, elektron ak›fl›ndaki sola kay- ¤unu varsayal›m. ‹nce katman›n yar›iletken k›s›mlar› yacak. Öte yandan, yerçekimi sabiti g’yi büyük duyar-
ma durur. ‹ki kuvvet eflitlenmifl ve fleridin iki kenar› aras›na bir gerilim uyguland›¤›nda, klasik olarak, l›l›kla ölçmek mümkün. Dolay›s›yla, ‘Le Grand Ki-
aras›ndaki ‘Hall gerilimi’ denge de¤erine ulaflm›flt›r. elektronlar›n aradaki yal›tkan ‘ada’y› afl›p di¤er tara- lo’nun kütlesinin (diyelim mLGK) tek aflamal› watt den-
fieridin iki kenar› aras›ndaki gerilim fark›n›n, fleridi fa ulaflmalar› mümkün de¤ildir. Ancak, kuantum me-
gesi yöntemiyle belirlenmesi amac›yla, E ve I de¤er-
boylamas›na katetmekte olan ak›ma oran›na ‘Hall di- kaniksel olarak, elektronlar›n, yal›tkan tabakan›n
leri Josepson ve kuantum Hall standartlar›yla ölçüldü-
renci’ denir ve RH ile gösterilir. ‹lginç olan flu ki; fle- oluflturdu¤u potansiyel engelinin alt›ndan ‘tünelle-
¤ünde, mLGK; h, KJ ve RK cinsinden belirlenmifl olur.
me’ yaparak geçebilmeleri olas›l›¤›n›n var olmas› ge-
kildeki ak›m› elektronlar de¤il de art› yüklü tafl›y›c›- O zaman, bu sabitler cinsinden bir de¤er, kütle stan-
rekir. Nitekim, ‹ngiliz fizikçi Brian D. Josephson
lar oluflturuyor olsayd›, üzerlerindeki manyetik kuvve- dart› olarak al›n›p ‘Le Grand Kilo’nun pabucu dama
tin yönü ayn›, keza sol tarafa do¤ru olur ve onlar da at›lm›fl olacak. ‹nsan da kendi yap›m› son standard›n-
sol kenara kayard›. Halbuki o durumda, kenarlar ara- dan kurtulmufl...
s›ndaki gerilimin yönü de¤iflmifl olurdu. Dolay›s›yla, Kaynaklar:
1. J. Bortfeldt, B. Kramer, (Editörler), Units and Fundamental
kendi düzlemine dik bir manyetik alan içinde bulunan Constants in Physics and Chemistry, Springer SBM Landölt-
bir fleridin üzerinden ak›m geçirildi¤inde, kenarlar› Bernstein, 391 s, 1991, ISBN 3-540-53629-9.
aras›ndaki gerilimin yönüne bakarak, ak›m› oluflturan 2. Flowers, Jeff, The Route to Atomic and Quantum Standartds,
Science, Nov. 19, 2004, Vol. 306, s1324-1330.
yük tafl›y›c›lar›n eksi yüklü elektronlar m›, yoksa art›

fiubat 2006 15 B‹L‹M ve TEKN‹K

You might also like