You are on page 1of 247

T R K Y E D E

ZEL
FNANS
KURUMLARI
TEOR VE UYGULAMA

TRKYEDE

ZEL FNANS KURUMLARI


TEOR VE UYGULAMA

ALBARAKA TRK

ALBARAKA TRK YAYINLARI: 17


KLTR KTAPLARI: 2
stanbul 2000

Dizi Editr
brahim USUL

Hazrlayan
B. Cemal RODOPLU

Kapak
Mustafa AYCIN

Dizgi/Mizanpaj
Zbeyir FT

Bask
al Ofset

Cilt
timat Mcellithanesi

Tm yayn haklar ALBARAKA TRKe aittir.


Tantm amacyla yaplacak ksa alntlar dnda yayncnn yazl izni
olmakszn hibir yolla oaltlamaz.
All rights belong to ALBARAKA TURKISH FINANCE HOUSE
Reproduction is not allowed in any ways unless a prior written permission of the publisher is
obtained, except for brief excerpts for the purpose of announcing this work publicly.
ADRES:
ALBARAKA TRK ZEL FNANS KURUMU A..
Bykdere Cad. No:78 80290 Mecidiyeky/STANBUL
Tel: (90.212) 274 99 00 Faks: (90.212) 272 44 70 S.W.I.F.T.: BTFH TR IS
http://www.albarakaturk.com.tr e-mail: albarakaturk@albarakaturk.com.tr

TRKYEDE

ZEL FNANS KURUMLARI


TEOR VE UYGULAMA

ALBARAKA TRK

NDEKLER
Sunu / 7

BLM I

SEMPOZYUM TEBLLER

Ahmet ERTRK
Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn / 11

Recep NAL
Devlet Bakan Sn. Recep naln Sempozyum Konumas / 15

Ekrem PAKDEMRL
Trkiyede Faizsiz Finans Kurumlarnn Kurulu Serveni / 19

Adnan BYKDENZ
Faizsiz Finans Kurumlarnn Mali sistem indeki Yeri
ve alma Prensipleri / 23

Nazm EKREN
Deien evre Koullar ve zel Finans Kurumlar
(Yeni Tercihler ve Stratejik ncelikler) / 29

Fuad AL-OMAR
Interest-Free Institutions and the Role They Can Play in Enchancing the
Private Sector in Member-countries / 63
Faizsiz Finans Kurulular ve ye lkelerde zel Sektrn
Gelimesine Yapabilecekleri Katk / 67

Stella COX
Liquidity Management in Interest-Free Banking / 69
Faizsiz Bankalarda Likidite Ynetimi / 77

Mushtak PARKER
Current Trends and Future Challenges in Global Interest-Free Finance / 81
Faizsiz Finansmanda Global Gelimeler ve Gelecekte Sistemi Bekleyen Snavlar / 95

Adalet N. DJABIEV
Interest-Free Banking in a Conventional Banking Legislative Framework.
The Case of Badr Bank in the Russian Federation / 99
Geleneksel Bankaclk Ortamnda Faizsiz Bankaclk: Rusya Federasyonu
ve Badr Forte Bank rnei / 103

Murat ZAKA
Achievements of Venture Capital and its Potential in Emerging Markets
With Specific Reference to Turkey / 105
Risk Sermayesinin Batdaki Baarlar ve Gelimekte Olan lkelerdeki Potansiyeli / 123

BLM II

MAKALELER

Sabri ORMAN
Tarih, Uygarlk ve ktisadi Politika Balamnda zel Finansman Kurumlar / 131

Ahmet ERTRK
Tarihsel ve Toplumsal Bir Perspektiften Trkiyede Faizsiz Finans Tecrbesi / 139

Ahmet TABAKOLU
slam Dnyasnda Para ve Bankaclk Tecrbesi / 149

Sabahaddin ZAM
Konumay Yapanlar: Osman AKYZ, Ahmet ERTRK
zel Finans Kurumlarnn Salkl alabilmesi in Evvela
nsan Modelinin Olumas Gerekir / 163

Mustafa TOSUN
Trk Mali Sisteminde zel Finans Kurumlar Deneyimi ve FKlarn
Trk Banka Sistemi indeki Yerleri zerine / 177

Mehmet Emin ZCAN - Temel HAZIROLU


Bankaclkta Yeni Bir Boyut: Katlm Bankacl / 191

Ahmet BATTAL
Yeni Bankalar Kanununa Gre zel Finans Kurumlarnn Hukuki
Temeli ve Bankaclk Sistemi indeki Yeri / 197

lhan ULUDA - Saadet TANTAN


Resmi Olmayan (Informal) Risk Sermayesi / 211

Nihat BOZ
4389 Sayl Bankalar Kanununun zel Finans Kurumlarna
likin Dzenlemesinin Hukuki Sonular / 219

Mahmut VURAL
Finansal Hizmetlerin ve zel Finans Kurumlarnn Vergilendirilmesi / 227

Necdet ENSOY
Cost of Depositors Funds and Pricing for Interest Free Banks / 235
Faizsiz Bankalarda Mevduat Maliyeti ve Fiyatlama / 245

SUNU

Osman AKYZ
Albaraka Trk Genel Mdr

Modern ekonomi artlarnda faizsiz finansmann nasl yaplabilecei, gerek kavramsal olarak gerekse uygulama plannda
son yllarn en ok tartlan konularnn
banda gelmektedir. Faiz yasann neredeyse insanln tarihi ile yat olmas, faiz
tartmalarnn da ayn lde zengin bir
tarihe sahip olmasn salamtr. Modern
toplum artlar, bu tartmalarn daha karmak teori ve uygulama sorunlarn da
iermesine yol amtr. Faiz yasann bizatihi hem ekonomik hem de etik bir ierik tamas nedeniyle, faizli yahut faizsiz
ekonomi tartmalar da, ayn ekilde sosyal ve ahlaki mlahazalardan finansal analizlere kadar uzanan geni bir yelpazede
cereyan etmektedir.
Trkiyenin son onbe ylnn da benzer
tartmalara sahne olduunu biliyoruz. 80li
yllarn ortalarnda zel Finans Kurumlar
olarak adlandrlan faizsiz finans kurulularnn Trk ekonomisine ve mali sistemine
dahil olmalaryla daha da younlaan bu
tartmalar, modern finansal fonksiyonlarla
faiz yasa prensibinin nasl uyumlatrlabileceinin hem teorik, hem de uygulamaya
dnk boyutlarn gndeme tamas asndan ilgin zellikler gstermitir.
Trkiyede faizsiz finans tecrbesinden
sz ederken kurumsal dzeyde akla ilk gelen isim, Albaraka Trktr. Albaraka Trk,
sistemin Trkiye artlarnda bir uygulama
modeline dntrlmesinde ve Trk fi-

nans sektrnde kkl bir yer edinmesinde byk katklar olan bir kurulutur. Albaraka Trkn onbe yllk gemii ile
Trkiyedeki faizsiz finans tecrbesinin
adeta zde olmas, Albarakaya, yalnz uygulama plannda deil, teorik planda da
sistemin btn boyutlaryla tartlmasna
katkda bulunma sorumluluu yklemitir.
Elinizdeki bu eser, Albaraka Trkn bu sorumluluk bilincinin bir rndr.
zleyen sayfalarda greceiniz gibi, bu
alma, iki ana blmden olumaktadr.
lk blmnde, Albaraka Trkn, 15. faaliyet yln kutlama program erevesinde 2000 yl Mays aynda dzenledii
Trkiyede zel Finans Kurumlar: Dn, Bugn, Yarn balkl sempozyumda yerli ve yabanc ok deerli uzmanlar
ve akademisyenler tarafndan sunulan tebliler yer almaktadr. kinci blm ise, birbirinden deerli uzmanlarn faizsiz finans
sisteminin muhtelif teorik ve uygulamal
sorunlarn ele alan makalelerini kapsamaktadr. Bu tebli ve makalelerin sadece
dar anlamda finans evrelerine deil, daha
geni planda toplum, iktisat ve tarih sorunlaryla ilgilenen herkese k tutacana
eminiz. Bu katkya vesile olduumuz iin
de Albaraka Trk olarak kendimizi mutlu
addediyoruz. Bu vesileyle, gerek Albaraka
Trkn 15. Yl Sempozyumuna, gerekse
de bu almaya katkda bulunan herkese
teekkrlerimizi sunarz.
7

Blm I

SEMPOZYUM TEBLLER

Trkiyede
zel Finans Kurumlarnn
Dn, Bugn ve Yarn
(1)

Ahmet ERTRK (2)

Saygdeer misafirler, kymetli basn mensuplar,


Albaraka Trk zel Finans Kurumunun faaliyete balamasnn 15. yl mnasebetiyle dzenlemi bulunduumuz zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn, Yarn konulu uluslararas sempozyuma ho geldiniz der, hepinizi
sayglarmla selmlarm.
Konumama gemeden nce program deiikliiyle ilgili ksa bir aklamada bulunmak istiyorum:
Al konumasn yapmas plnlanan Genel Mdrmz Sayn Osman Akyz Bey, son
anda geirdii bir rahatszlktan dolay toplantmza katlamam bulunuyor. Bu zorunlu deiiklikten tr sizlerden zr diler, kendilerine
de acil ifalar temenni ederim.
Deerli konuklar,
Trk ekonomisine 3 milyar dolarlk taze fon
salayan, bu aptaki bir tasarruf hacmini ekonomiye kazandran zgn bir finans modelinin 15
yllk tecrbesini deerlendirmek ve global gelimeler nda yeni hedefleri, yeni stratejileri ve
yeni anlaylar tartmaya amak amacyla bu
sempozyumu dzenlemi bulunuyoruz. Albaraka Trk lkemiz iin yeni olan bu finans modelinin balangcnda yer alan iki kurumdan biridir
ve isminin deta model ile zdelemesi gibi bir

imtiyazn sahibi olmutur. Bu durum, Albaraka


Trk iin sadece bir imtiyaz olmakla kalmayp
ayn zamanda nemli bir sorumluluun da kaynadr. Albaraka Trk bu sorumluluk bilinciyle
sistemin etik ve teknik ilkelerini iyi tesbit etmi,
bu ilkelerden hibir ekilde taviz vermeyerek gnmze kadar tam bulunmaktadr.
Faizsiz finansman modelinin Trkiyedeki
15 yllk tecrbesini ve yeni ynelileri deerlendirmeyi amalayan bu sempozyumun dzenlenmesi de esasen bu sorumluluun bir gerei olarak dnlmtr. Bu vesileyle 15 yllk tecrbeye birlikte baladmz Faysal Finans Kurumu ile sre iinde aramza katlan Kuveyt Trk,
Anadolu Finans, hls Finans ve Asya Finanstaki dostlarmza da bu tecrbeye yaptklar zengin
katklardan dolay teekkr etmeden geemeyiz.
Sayn konuklar,
15 yllk mr, bir messese iin uzun saylmayacak bir sre olarak grlebilir. Ancak genelde faizsiz finansman modelinin zelde de Albaraka Trkn 15 yllk gemiinin herhangi
bir 15 yldan daha anlaml ve kutlanmaya deer
olduunu dnyoruz. Byle dnmemizi
gerektiren iki nemli sebebi burada bilgilerinize
sunmak istiyorum:
Birincisi; faizsiz finansman modelinin 15 yl
nce finansman sistemine ilk katldnda kar-

(1) Bu konuma, Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.. tarafndan 31 Mays 2000 tarihinde, kuruluunun 15. yl mnasebetiyle
stanbulda dzenledii Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn adl sempozyumda yaplmtr.
(2) Genel Mdr Yardmcs, Albaraka Trk

11

lat glklerin boyutu ve niteliidir. Ksmen, bugn de devam eden bu glklerin sebebi, yeni modelin Trk finans sistemi ve genelde Trk hukuk sistemi ve bu sistemin uygulayclar iin tad yeni olma, hatta yabanc olma
zellii idi. Tamamen klsik bankalara gre ekillenmi bir hukuk ve finans sistemine yeni ve
zgn bir modelin monte edilmesi ve bu faaliyetin karlat glkleri hatrladmzda bugn kutladmz 15 yllk mrn ne denli zengin bir tecrbeyi barndracan anlarz. Her eye ramen bu glklerin alarak Trk ekonomisinin yeni ve yararl bir finansman modeliyle
tanmasnda ellerinden gelen her trl abay
gsteren dnemin babakan rahmetli Turgut
ZAL, biraz sonra tebliini dinleyeceimiz dmenin hazine mstearlarndan Sayn Bakanmz Ekrem PAKDEMRL Beyi ve Hazine ile
Merkez Bankasnn st dzey ynetim kadrosunu unutmamz mmkn deildir. Bu modelin
yerlemesinde emei geen herkese kranlarmz arz eder, aramzdan ayrlm bulunanlara
da Allahtan rahmet dileriz.
Sayn konuklar,
zel finans kurumlarnn tecrbesini deerli klan ikinci faktr ise, bu kurumlarn almalarnda gsterdikleri stn performanstr. Getiimiz 15 yllk sre zarfnda Trk ekonomisinin
ve zellikle finans sektrnn maruz kald
byk ekonomik krizden; yani 1990 Krfez Krizi, 1994 Dviz Krizi ve 1998-1999da yaadmz Global Krizden hibir yara almadan, hibir
hasar grmeden, hi kimseye zarar vermeden ve
ekonomiye yaptklar katklarda hibir azaltma
yapmadan km bulunmalar, zel finans kurumlarnn gsterdikleri stn baarnn, stn
performansn en byk kantdr. Bu krizlerin
reel ekonomide ve finans sektrnde yapt
tahribat hatrladmzda, zel finans kurumlarnn hem model olarak hem de uygulamada
gsterdikleri baarnn deeri daha iyi anlalr.
nk zel finans kurumlar bu krizlerden, kamu kaynaklarndan hibir ekilde yararlanmadan, hatta byle bir destee ihtiya bile duymadan kmay baarabilmilerdir. Bu performans
mmkn klan zellikler, zel finans kurumlarnn 15 yllk tecrbelerine daha byk bir anlam ve deer katmaktadr. te bu sempozyumun amac, bir lde sz edilen zellikleri

ne karp deerlendirmek, gelecekte ekonomiye ve topluma nasl daha byk katklarda


bulunabileceimizi tartmaya amaktr.
Sayn konuklar,
Kr ve zarara katlma esasna dayanan faizsiz finansman modelinin Trk mal sistemine
girii, bildiimiz gibi 80li yllarn ortalarnda
gerekleti. Trkiyede 80li yllar, baarl ekonomik ve mali reformlarn yaand yllar olarak
hatrlyoruz. 80li yllar ayn zamanda klsik bankalardan ibaret bulunan mali sistemin yeni kurum ve aralarla zenginletirildii yllar oldu. Bu
reform program erevesinde faizli enstrmanlardan kand iin mali sistemin dnda kalm olan tasarruflar ekonomiye kazandrmak ve
ayn nitelikteki yabanc fonlar lkemize ekmek
amacyla 1983te yaymlanan Bankalar Kurulu
Karar ile zel finans kurumlar mali sisteme dahil edildi. Daha sonra yaymlanan Hazine Mstearl ve Merkez Bankas teblileri, uygulamann
esaslarn oluturdu. Bu meczuat erevesinde iki
zel finans kurumu 1985 ylnn balarnda pe
pee faaliyete balad. Albaraka Trk bunlardan
birisi ve ilki oldu. Dieri ise Faysal Finans Kurumu idi. Sisteme sonradan katlan drt finans kurumu ile zel Finans Kurumu says altya kt.
Bu alt zel finans kurumu, aradan geen 15 yllk dnemde faize duyarl tasarruf sahiplerinin
klsik bankalara gitmeyen tasarruflarn kr ve
zarara katlma hesab esaslarna gre toplayarak,
ekonomiye kazandrmay baard.
Bugn zel finans kurumlarnn topladklar
fon hacminin 3 milyar dolara ulam bulunmas, ekonomiye salanan ilve imknn boyutunu
gstermektedir. Bilindii gibi zel finans kurumlar getiimiz yln sonlarnda Bankalar Kanunu kapsamna alndlar. Bu dzenlemeyi en
az bataki kadar nemli, reform niteliinde bir
dzeltme olarak grdmz belirtmek isteriz. Yeni yasa uyarnca yaplacak ayrntl dzenlemelerde de zel finans kurumlarnn, zel olma nitelii gz nne alnrsa, bu kurumlarn
ekonomiye yapacaklar katklar daha artrmalarnn n alm olur. Bu vesile ile, yeni dzenlemeye katkda bulunan herkese burada teekkrlerimizi arz etmek isteriz.
Sayn konuklar,
Bugn artk Bankalar Kanunu bnyesinde
faaliyetlerine devam eden zel finans kurumla-

12

rnn getiimiz 15 yllk sre zarfnda zaman


zaman yanl bilgilenmekten kaynaklanan baz
tereddtlere ve sorunlara muhatap olduklarn
biliyoruz. Daha ok piyasada zel finans kurumlar dndaki baz yanl rneklerden ve baz n
yarglardan destek alan bu ithamlarn hakszln burada vurgulamak isteriz.
zel finans kurumlarnn fon toplama ve fon
kullandrma gibi iki temel fonksiyonlarn tamamen effaf, kurallara bal, kamu otoritesinin gzetim ve denetimine tbi bir ekilde yerine getiriyor olmalar bu tereddtlerin hakszlnn
ak kantdr. Klsik bankalardan farkl olarak
faaliyetlerinde etik llere ve deerlere uygun
hareket etmeleri ise, knanmak veya eletirilmek
yerine takdir edilmesi gereken bir zelliktir.
Sayn konuklar,
Konumama son vermeden nce Trkiyedeki faizsiz finans tecrbesinin ncln
ve kuruculuunu yapm bulunan Albaraka
Trkn 15 yllk performans hakknda ok ksa baz bilgiler vermek istiyorum:
Albaraka Trk, 1984 ylnda Suudi kkenli
byk bir finans, inaat ve yatrm grubu olan
Dallah grubunun nclnde slm Kalknma
Bankas ve %20 orannda yerli sermayenin ortaklyla kuruldu. Albaraka Trk, hlen yurt
dndan ve yurt iinden iki yz elliyi akn orta ile ok ortakl irket statsnde faaliyetlerine devam etmektedir.
18 ubat 1985 tarihinde faaliyete balayan
Albaraka Trk, 1985 sonunda tek ube ile 12,5
milyar Trk liras yani 22 milyon dolar fon toplamken, bugn Trkiye apnda 22 ubeye ve
670 milyon dolarlk bir fon hacmine ulam
bulunmaktadr.

Albaraka Trkn aktif toplam 1985 sonunda


49,5 milyar lira yani 86 milyon dolar iken, 1999
sonunda 373,5 trilyon liraya yani 700 milyon dolara ulam bulunmaktadr. Albaraka Trk, 200
bine yakn hesap sahibinden toplad fonlar, 5
bine yakn fon kullanma mterisine retim destei, leasing veya kr-zarar ortakl yoluyla plase
etmi bulunmaktadr. Trkiyenin en byk sanayi irketlerinden, orta ve kk lekli iletmelere kadar binlerce sanayiciye, tccara ve esnafa finansman salayan Albaraka Trkn zengin mteri portfy, toplad fonlar ne kadar verimli
kullandnn en ak kantdr.
Burada Albaraka Trk sfrdan alp Trkiyenin, Trk finans sisteminin en itibarl ve salkl kurulularndan biri hline getiren bata Dallah Grubunun bakan Sayn eyh Salih Kmil ve
slm Kalknma Bankas ynetimi olmak zere,
ynetim kurulunda grev alan herkese ve hassaten Sayn Mustafa Topba, Sayn Kemal Unaktan
ve Sayn Yaln ner beylere ve dier btn yneticilerimize huzurlarnzda kranlarmz arz
ediyoruz. Ayrca bu uluslararas sempozyuma
teblileriyle ve oturum bakanl yaparak katkda bulunan sekin uzman ve akademisyenlere teekkrlerimi arz ediyor, yurt dndan katlan deerli misafirlerimize de ho geldiniz diyorum.
Deerli konuklar,
Dzenlemi olduumuz ve Trk ekonomisi
iin fevkalade nem arzettiine inandmz bu
toplantya katlarak bizleri onurlandrdnz
iin hepinize tekrar teekkrlerimi arz ederim.
Bu toplantnn Trk ekonomisi ve finans sistemi
asndan verimli sonulara dnmesini diler,
kranlarm arzederim.
Sayglarmla.

13

Devlet Bakan
Sn. Recep NALn
Sempozyum Konumas

(1)

bandan itibaren Hkmetimiz tarafndan yrrle konulmutur.


Uygulanmasna balanan programla, kamu
aklarnn azaltlmas, enflasyon ve faiz oranlarnn drlmesi ve zel sektrn finans piyasalarndan daha ok yararlanmasnn salanmas amalanmtr.
Programla, 2000 ylndan balayarak dviz
kurlarnda istikrar salanmas sonucu d kaynak giriinin artmas ile ekonomik canlanma
balayacaktr.
D dnyada grlen canlanmann d talebi
gelitirmesi, ekonomik bymenin hzlanmasna katkda bulunacaktr
Nitekim, programn uygulanmaya baland son drt aylk dnemde, genel izgileri itibariyle ekonomide, olduka baarl sonular
elde edilmi; program, bata reel ekonomik aktivite ve finansal piyasalar olmak zere olumlu
etkisini, ekonominin her alannda gstermeye
balamtr.
Gerek, 1999 yl sonu itibariyle ekonomik
gstergelerin karlatrlmasnda ortaya kan
olumlu tablo, gerekse Uluslararas Para Fonunun programn baar ile srdrldn
onaylamas, uluslararas derecelendirme kurulularnn Trkiyeye verdii notlarn ykselmesini salamtr.

Saygdeer Katlmclar,
Szlerime balarken, bylesine sekin bir
toplulukla birlikte olmaktan duyduum memnuniyeti dile getirmek istiyorum.
57. Cumhuriyet Hkmeti tarafndan uygulamaya konulan program erevesinde, Trkiye ekonomisinde yaanan deiim srecinin,
gelmi bulunduu noktadan ksaca szetmek
istiyorum.
Hepinizin bildii gibi, son 30 yldr lkemizin en nemli sorunu haline gelen kronik enflasyonu ve onu besleyen kamu kesimi dengesizliklerini ortadan kaldrmak iin bir ka yldr
nemli almalar yaplmaktadr.
Bir yandan enflasyonun ekonomiye, dolaysyla halkmza verdii zarar, te yandan kamu
kesimi aklarnn finansmannn srdrlebilirlii konusunda oluan kukular, Avrupa Birliine tam yelik srecinde, bu sorunun zmn kanlmaz klmtr.
Bu erevede, kapsaml bir enflasyonla mcadele ve yapsal uyum program hazrlanarak,
lkemizdeki makroekonomik dengesizlikleri
giderme abalarmzn glendirilmesi amalanmtr.
MF ile zerinde mutabakata varlm bulunan bir Stand-by Dzenlemesi ile de desteklenmesi ngrlen programmz, 2000 ylnn

(1) Bu konuma, Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.. tarafndan 31 Mays 2000 tarihinde, kuruluunun 15. yl mnasebetiyle
stanbulda dzenledii Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn adl sempozyumda yaplmtr.

15

Bu olumlu gelimeler sonucu, Trkiyenin


uluslararas finans piyasalarndaki itibarnn artmasyla, daha dk maliyetle ve daha uzun vade ile borlanma olanaklarnn genilemesi ngrlmektedir.
Ekonomimizin istikrara kavumas ve enflasyonun istenilen oranlara indirilebilmesi iin
yapsal reformlara, ncelik verilmektedir.
1999 yl ierisinde gerekletirilen sosyal
gvenlik reformu ile bankaclk reformunu takiben, 2000 ylnda zelletirmeye de byk hz
verilmitir.
Program destekleyecek yapsal reformlarn
en nemlilerinden birisi olan finans kesimi reformu balamnda karlan Bankalar Kanunu
ile oluturulan Bankaclk Dzenleme ve Denetleme Kurulu (BDDK), ngrlen sre ierisinde
(Mart ay sonunda) atanm ve Kurumun faaliyete gemesi iin gerekli altyap almalarna
balanmtr.
Bankaclk Dzenleme ve Denetleme Kurumunun Austos ay sonuna kadar almalarna balamas beklenmektedir.
Deerli Konuklar,
zel finans kurumlar (FK) dnya ekonomi literatrnde, son 50 ylda tartlan finansal
araclardr.
Halen, Krfez lkelerinde zel, bamsz kurumlar biiminde, bir ok ileri bat lkesinde ise
var olan geleneksel bankaclk hizmetlerini tamamlayc, zel niteler biiminde faizsiz finansman hizmeti verilmektedir.
te yandan, Malezya ve Endonezyada dual
system ad verilen, hem faizli ve hem faizsiz
bankacla olanak salayan, yeni bir bankaclk
tr de ciddi gelimeler gstermitir.
Kr-zarar ortakl esasna gre ileyen finansman teknikleri, faizi meru kabul etmeyen
slam lkelerinde biriken petrol fonlarnn deerlendirilmesine ynelik olarak 1970li yllarda
ortaya kmtr.
Daha sonra, eitli nedenlerle faizden uzak
durmay yeleyen ve lkemizde varl inkar
edilemeyen bir grup tasarrufu ve giriimci kitlesinin lke ekonomisine dahil edilmesi amac
n plana gemitir.
Faizsiz finansman modelinin lkemizde uygulamaya konulmasnn balangc 1983 ylna
uzanmaktadr.

Arap orijinli fonlarn mali sistemimize ekilmesi amacyla, 22/07/1983 gn ve 70 sayl Bankalar Hakkndaki KHKnin 90nc maddesiyle
Hkmete, Bankalar Kanununa tabi olmayan
mali kurulularn kurulmas ve faaliyetlerinin
dzenlenmesi konusunda yetki verilmi, Hkmet bu yetkiye dayanarak, 16/12/1983 gn ve
83/7506 sayl Kararname ile zel Finans Kurumlarnn; kurulularn, faaliyetlerini, denetim ve tasfiyelerini dzenleyerek, ngrlen hukuki alt yapy oluturmutur.
1985 ylnda yabanc (Krfez) sermayeli Faisal Finans ve Albaraka Trkn kurulmasyla
FKlar Trk Finans Sektrne katlmlardr.
FKlar yoluyla, balangta Krfez sermayesinin yurda ekilmesi amac n planda iken,
1990 sonras dnemde yurt iindeki, faize duyarl kesimin atl fonlarnn ekonomiye kanalize
edilmesi amacnn n plana karld grlmektedir.
Bugn Trkiyede kurulu bulunan 6 zel
finans kurumu, merkez ubeleri de dahil olmak zere toplam 121 ubeyle faaliyette bulunmaktadr.
Tm zel finans kurumlarnn aktif toplamlar, 1997 yl sonunda 412,9 trilyon TL iken,
1999 yl sonu itibariyle 1.414,7 trilyon TLye
ulamtr.
ABD Dolar baznda ise, aktif toplamlar yaklak 2 milyar Dolardan 3 milyar Dolara kmtr.
1998 yl sonu itibariyle tm kurumlarn aktif toplam, tm bankalarn aktif toplamnn
%2si iken, bu oran 1999 yl sonu itibariyle
%2.33 olmutur.
zel finans kurumlarnn sistem iindeki
paylarnn nmzdeki yllarda daha hzl bir
ivmeyle bymesi szkonusudur.
Kamuoyunda, halkn yanltlarak yada aldatlarak tasarruflarnn toplanmas ve bu tasarruflarn dini siyasete alet etmek amacyla kullandrlmas anlamna gelen yeil sermaye
kavram, uzun sre FKlar da etkilediinden,
bu kurumlar piyasa paylarn yeterli dzeyde
artramamlardr.
lke ekonomisi yararna mobilize edilecek fonlarn renginin nemli olmadn dnen Hkmetimiz, hi kimsenin dokunmaya bile cesaret edemedii bu alana da el atm ve FKlarn hukuk
sistemimiz iinde disipline edilmesine ynelik

16

dzenlemeleri ksa sre iinde pe pee yrrle koymutur.


Mali sistemimizdeki kurumlarn, hak ve ykmllklere eit ve adil olarak tabi olmasn
salamak amacyla, zellikle son dnemde zel
finans kurumlar dzenlemelerinde bir dizi deiiklikler yaplmtr.
Bu kurumlarn hesap czdan vermelerine
olanak salanmas, fon kullandrma snrlar, itiraklere kullandrabilecekleri azami fon tutarlar, blokaj oranlar ve hisse devirleri ile ilgili konular, bankaclk dzenlemelerine paralel duruma getirilmitir.
Bu konuda bir dnm noktas oluturan en
byk adm, 4491 sayl Yasayla yaplan dzenlemedir.
19.12.1999 tarihli Resmi Gazetede yaymlanan 4389 Sayl Bankalar Kanununda Deiiklik
Yaplmasna likin 4491 Sayl Kanunla, zel finans kurumlar, baz maddeleri dnda Bankalar Kanununa tabi tutulmutur.
Geici Madde 3le de 4389 sayl Bankalar
Kanununun, ilgili maddelerine iki yl iinde intibak etmeleri zorunluluu getirilmi, ayrca Kanunun, kurulu ve faaliyete geme esaslarn
dzenleyen 7 nci, tekilat ve organlar dzenleyen 9 uncu maddelerine intibak etmeyen zel finans kurumlarnn, genel hkmlere gre tasfiye edilecei hkme balanmtr.
Buna gre, zel finans kurumlar, bankalardan farkl olarak, mevduat yerine fon toplamaya,
kr-zarar ortakl esasna gre almaya ve bankalar iin yasaklanm bulunan, tanmazla ilgili ilemleri yapmaya devam edeceklerdir.
zel finans kurumlar; kurulu ve faaliyete
geme esaslar, anaszleme ve ortak deiiklikleri, tekilat ve organlar, itiraklerine, ortaklarna ve mensuplarna fon kullandrma snrlar,
hesap ve kayt dzeni, devir, birleme ve tasfiyeleri ile denetlenmeleri, konular da dahil olmak
zere, dier tm konularda bankalarla ayn ykmllk ve yaptrmlara tabi olacaklardr.
te yandan, szkonusu Yasa gerei olarak,
16.12.1983 tarihli ve 83/7506 sayl zel Finans Kurumlarnn Kurulmas, Faaliyetleri ve
Tasfiyelerine likin Esas ve Usullere Dair Bakanlar Kurulu Karar ile bu karara dayanlarak
karlm tm dzenlemeler yrrlkten kaldrlm olmakla birlikte, 4389 sayl Bankalar

Kanunu erevesinde zel finans kurumlarna


ilikin yeni dzenlemeler yaplncaya kadar, yrrlkten kaldrlm olan dzenlemelerin 4389
sayl Bankalar Kanununa aykr olmayan hkmlerinin uygulanmasna devam edilmesi ngrlmtr.
zel finans kurumlarnn Bankalar Kanununa uyumu srecinin, zel finans kurumlarn, fon sahiplerini ve mali piyasalardaki gven
ortamn skntya sokmayacak biimde gerekletirilmesi amacyla, Hazine Mstearlnda
gerekli almalar srdrlmektedir.
Kurumlarn, Yasaya uyum srecinde gerekli nlemlerin alnmas amacyla, tm zel finans kurumlarnn Bankalar Kanunu karsndaki durumlarnn belirlenmesi amacyla, mali
yaplaryla ilgili olarak da gerekli almalar
balatlmtr.
Tm zel finans kurumlarna, mal bildirimi
ve yemin ykmll ve ube amaya ilikin
usul ve esaslar, bildirilmitir.
zel finans kurumlar iki yllk uyum sresi
sonunda sermayelerini, Bankalar Kanununun 7
nci maddesinde belirtilen tutara karmak zorunda olduklar iin, sermaye artrm bavurular, gerekli inceleme yapldktan sonra onaylanmaktadr.
Gnmzde mali piyasalarda kullanlan
rnler hzla gelimekte ve eitlenmektedir.
Bu erevede, zel finans kurumlarnn mali sistemimize kazandrd ve bundan sonra kazandraca yeni finansman teknikleri, hzla
dzle kan ve rekabet gc artan ekonomimize dinamizm kazandracaktr.
Uyguladmz ekonomik program sonucu,
enflasyonun dmesi ve dviz kuru artnn
makul ve istikrarl seyretmesi durumunda, belirsizlik nedeniyle girilemeyen orta ve uzun vadeli kr-zarar ortakl projelerine (emek-sermaye ortaklna dayanan venture capital benzeri bir yntemle) girme olana doacaktr.
lkemizde, nceki yllarda yaplan giriimlere ramen, harekete geirilemeyen atl altn
potansiyelini ekonomiye kazandracak, etkin bir
sistemin kurulmas sz konusu olabilecektir.
Kritik bir gei dnemi yaayan FKlarn
bilinen balca sorunlar;
Hukuki ereve ve nyarglar,
lek kkl ve ubeleme,

17

rn eidinin azl ve rekabet, balklar


altnda toplanabilir.
FKlar iin bundan sonraki geliim srecinin oluumunda, Bankaclk Dzenleme ve Denetleme Kurumunun yapaca dzenlemeler ve
ortaya koyaca tutum belirleyici olacaktr.
Ekonomik bir bak asyla, hak ve frsat eitlii temelinde yaplacak yeni dzenlemeler, zel finans kurumlarn lke yararna alan, daha salkl
ve hzl bir gelime trendine yneltecektir.
zel Finans Kurulular, lkemizde faaliyete gemi olduklar 1985 ylndan bu yana, bir
yandan petrol reticisi Arap lkelerinden lkemize, amalanan dzeyde olmasa da sermaye
girii salayarak, te yandan halkmzn, mali
sistemden uzak kalmay yeleyen bir blmnn, atl tasarruflarn lkemiz ekonomisine
kazandrarak, ekonomik bymeye katkda bulunmaktadrlar.

Konumam bitirirken, hedefimizin lkemizin 2000li yllarda toplumsal refah dzeyini gelimi lkeler dzeyine ykseltmek ve Trkiye
ekonomisinin dnya apnda en gl on lke
arasnda yer almasn salamak olduunu bir
kez daha vurgulamak istiyorum.
Bu hedefe ulaabilmek iin zel finans kurumlarmza da belirli nemli grevler dtnn unutulmamas gerekmektedir.
Mali piyasalarmz, ada ilkelere gre dzenlemeye altmz bu yeniden yaplanma
dneminde, sonular bizlere k tutabilecek
Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn, Yarn konulu bu nemli sempozyumun, baarl gemesi dilei ile 15. Kurulu yl dnmn yaayan Albaraka Trk zel Finans Kurumunu ve tm FK kesimini kutluyorum.
Hepinize en iten sevgi ve sayglarm sunuyorum.

18

Trkiyede Faizsiz Finans


Kurumlarnn Kurulu Serveni

(1)

Ekrem PAKDEMRL (2)

Deerli izleyiciler,
Konumama balarken hepinize sayglar sunuyorum. Konumam yapmadan nce biraz eskiye dnerek, birka hatram sizlerle paylamak
istiyorum.
Rahmetli zalla 1964 ylnda ngilterede tantk. O zaman Keban Barajnn finansman
iin gidip gelmekteydi. Kk kardeiyle beraber bir apartman paylayor idik, oradan tanmamz oldu. Ve hep konumalarmzda bu lkede, yani Trkiyede, inan saikiyle ekenomiye
kazandrlamam olan fonlarn varln ve bu
fonlarn da baya byk mebla ulatn tartrdk. Bunlar nasl ekonomiye kazandrrz diye fikir jimnastiinde bulunurduk. Sonra yle
oldu ki Rahmetli zal st ynetimde sz geen
bir noktaya geldiinde o gnlerin tartmalarnn
kafamzda brakm olduu izler, tortular erevesinde de yine bu fonlar nasl ekonomiye kazandrabiliriz dncesiyle baz dzenlemeler
yapma durumunda olduk. 1980de mesel kr
ortakl senetlerini karabilme imknn getirdik bankalara. Baktk ki bu bir miktar reva buldu, ondan sonra ne yapabiliriz, daha nce ite
ngilterede beraber olduumuz dnemlerde incelediimiz messeselerden esinlenerek, Trkiyede de faiz deil, onun yerine kr-zarar paylam zerine messeseler kurabileceimizi, bun-

larn da finans evrelerinde zel bir yeri olabileceini dndk ve adna da zel finans kurumu
dedik. Yani aslnda zellii finans pencerelerinden birkan kullanmas, dierlerini kullanmamas; ama Bankalar Kanunu buna msaade etmiyor idi veya en azndan Bankalar Kanununda
buna bir k yolu yok idi. Bir kararname ile bu
ii dzenleyebileceimizi dnyor idik.
1983te de iktidar olunca Anavatan Partisi tek
bana, bu dndklerini hayata geirebildi.
zel finans kurumlar, bildiiniz gibi, bankalarn aksine mevduata sabit bir gelir, yani faiz vermeyen, deiken bir kr pay veya zarar da tabi ihtiva ediyor veren kurumlardr. Onun iin
bu kurumlara zel finans kurumu dedik. O isim
de tuttu, yani kararnamedeki isim de tuttu. Byle anlyor ama baz mehafiller ite slmi bankaclk veya slmi messeseler de demektedir.
19. yzylda Batda sanayi sektrnn gelimesiyle tasarruflarn artmas, bankaclk sektrnn eitli yollarla vatandan tasarruflarn
kendisine aktardn gryoruz. 20. Yzyl balarnda Bat lkelerinin ounda sabit faiz yerine kr ortakl fikri bankalarda kabul grmtr. Sadece kr pay esasna gre alan, ou
vakf benzeri kurulularn ortaya kmasndan
sonra CITIBANK, UBS gibi bankalar da kr pay
esasna gre mevduat toplayan pencereler mey-

(1) Bu makale, Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.. tarafndan 31 Mays 2000 tarihinde, kuruluunun 15. yl mnasebetiyle stanbulda dzenledii Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn adl sempozyumda tebli olarak sunulmutur.
(2) Prof.Dr., TBMM Manisa Milletvekili, Eski Bakan

19

dana getirmitir. UNITED FRIENDSHIP TRUST


ve buna benzeyen birok kurumun sadece kr
pay zerinden mevduat toplamak ve kr ortakl yapmak zere kurulduunu gryoruz. Bu
kurumlarn mevduat sahibine faiz yerine kr-zarara itirak etme imkn vermesi, kendi i giderlerini belli bir orana hapsetmesi sonucu bankalara oranla daha fazla kr pay vermesi onlar cazip hle getirmitir.
19. yzylda bu kurumlarn ortaya kmasndan sonra birok slm limi mevduata sabit
ve garanti bir faiz oran vermek yerine, onlar
kr ya da zarara itirak ettirmenin dini inanlarmza daha uygun olacan ifade etmiler ve
20. Yzylda slm leminde bu tr kurumlar
ortaya kmaya balamtr.
Bilindii gibi Keynesin ekonomi grnde
hedef, i gcnde tam istihdam ve kapitale de
sfr faizdir. Ama bunlar hibir zaman yerine getiremedii iin faiz de ortaya kyor, isizlik
oran da belli bir yerde seyrediyor.
Komnist rejimde de faiz yok. Para bir tasarruf arac deil, bir deiim arac olarak grlmektedir.
slmi dnce tarznda da, parann bir ticaret meta olarak kabul edilmesi hlinde, kr ve
zarar ihtimalinin beraberce bulunmasnn mmkn olduu hallerde, para karlnda parann
ticareti yaplabilir fetvalar vardr.
lkemizde bankaclk kanunlar, bankalarn
bu tr pencereler amalarn engellediinden,
1984 ylnda 83/7506 kararname ile zel Finans Kurumlar ad altnda para toplama, kredi
verme messeselerinin kurulmas salanmtr.
1980 ylnda kr ortakl belgeleri, itirak hiseleri karabilme imknlar getirilmi, sistemin finans sektrnde alabilecei anlaldktan
sonra Anavatan Partisinin tek bana iktidar olmasnn akabinde zel finans kurumlar, UNITED FRIENDSHIP TRUST benzeri messeselerin kurulabilmesi salanmtr. Messese olma
imkn getirildiinde ilk nce Albaraka, Faysal
Finans, bilhere Kuveyt Trk, Anadolu Finans
Kurumu, hls Finans ve Asya Finans kurulmutur. Ticari faaliyetin balang yl iin 1985
ylnda toplam mevduatn %0,3, 1990 ylnda
%1,3, 1995 ylnda %2,6s ve 2000 ylnn banda da takriben %3,3 zel finans kurumlarnda toplanmtr. Bu messeselerin ilk kurulu

annda bizlerde hkim olan dnce bankalardaki mevduatn %15-20si kadar atl duran fonlarn sisteme dahil edilebilecei idi, ancak 1991
ylndan itibaren bu messelere bir nevi kara
gzlkle baklmas, messeselerin kurulmasnn
kanuna deil kararnameye dayanmas, zel finans kurumlarnn da kendilerini klsik bankacla ynlendirmesi sonucu bu kurumlar plnland ekilde geliememitir.
zel finans Kurumlarnn gelimemesi; Bankaclk Mevzuatmzda bu gibi messeselerin alma snrlarnn tariflenmemesi, baz mehafillerde bu kurumlarn slm dncesinin bir
rn olup kaynann Orta Dou lkeleri olduu, modern messeseler olmad fikrinin
yaygnlam olmasna balanmaldr. Bu dnceyledir ki, son yllarda bu gibi messeselerin
kurulmasna izin verilmemitir. Bir ara kaldrlmalar veya banka ekline dnmeleri istenmitir. Ancak geen yl 4491 sayl Kanunla messeselerin kurulmas ve almas kanuni gvenceye kavumutur. Bu messeselerin gelimesi, kurulmu bulunan Bankaclk st Kurulunun tutumuna bal olacaktr. Dileriz ki, para
ve renk ayrmna tbi tutulmasn bu kurumlar
nmzdeki yllarda.
zel Finans Kurumlar, bankalarmzn scak ilgi duymad risk sermayesi-belki karl
mudaraba olabilir, mudarabayla belki muaraka
olabilir-ok byk alma sahalar bulunmasna ramen, brokrasinin yanl ynlendirilmesi
ile bankalara paralel bir grnm kazanmlardr. Murabaha yoluyla bir nevi iletme kredisi
alan kiilerden bankalardan daha fazla teminat
alnmaktadr. Bu ise kendilerinin kurulu felsefesine aykrdr. Niye aykrdr, nk riski azaltyor, kayp riskini azaltyor. Efendim imdi slmi dnce tarznda riskin iki tarafl olmas hlinde parann para kazanabilmesinin hell olaca ifade edilmektedir. Halbuki murabaha yoluyla iletme kredisi destei verirken bankalardan ok daha fazla teminatlar alnyor ise, burada riskin, kaybetme riskinin sfrlanmas, hep
kazanma imknnn %100e ulatrlmas fikri
varsa, burada bu kurumlarn gayelerinin dna
ktn veya ilk dnce tarznn dnda faaliyet gsterdiini syleyebiliyoruz. Parann para
kazanmas, ancak kaybetme riskini de tayorsa
mmkndr (faiz deildir), diye fetvalar vard

20

Ebul-Al Mevdudinin kitaplarnda ve dier slm limlerinde. Ama bakyoruz ki zel Finans
Kurumlar murabahada dahi bankann ok daha stnde teminat almaktadr. Bu, bence sakncaldr ve ilk dnce tarznn dna kma olarak grlmektedir.
Leasing alannda nemli paylarnn olmas
sevindirici. Tabiatyla toplayabildikleri kr ortakl katlm hesaplar fonlar ne kadar byk
olursa o kadar plsman yapabileceklerinden,
fon toplamaya nem verilmesi gerekir diye dnyorum. Ancak zel Finans Kurumlar Birlii kendilerini topluma anlatma, kollektif reklm yapma konularnda zayf kalmaktadr, diye
dnyorum. Fon toplama konusuna arlk
verilmesi ncelik kazanmaldr diye dnyorum. Ortalama olarak toplam mevduatn
%3,5ini toplayabilen bu messeselerin hlen
atl duran, evde saklanmakta olan altn, dviz
gibi varlklarn ekonomiye kazandrlma imknlar geniletilmelidir. Anadoluda esnaf arasnda hlen faiz almama-vermeme gibi yaygn
uygulamalarn olmasndan tr bu messeselerin byme ans vardr. Risk sermayesi vermede bankalarn istekli olmamas bu ynde
zel Finans Kurumlarnn bymesini mmkn klmaktadr. Ayrca Anadoludaki tccar ve
esnafn da, benim fon kullanma ihtiyacmn
maksimum olduu dnemde buradan faizsiz
para ekebileyim diye dnceleri vardr. Bunu
karlayacak bir dzenleme ok nadirattan yaplmaktadr. Bunun yaygnlamasnda ok byk fayda vardr. zellikle yle bir rnek ve-

reyim: Bir esnaf dokuz ay birer milyar lirasn


bu kurumlara verebilir, o dokuz ay iinde ihtiyac yoktur-lf olsun diye sylyorum, zirai
aletleri imal eden, satan bir irket iin sylyorum veya ahs iin sylyorum-ama ay
iinde de, o yln ay iinde de byk bir fona ihtiyac vardr, diyelim ki be milyar liraya
ihtiyac vardr. te dokuz ay on ay bir milyar lirasn brakan kiinin de iki aylna o be milyar liray kullanabilmesi gibi bir pencerenin
dzgn olarak ve kurumsal olarak iletilmesinde fayda gryorum.
zel Finans Kurumlarnn yasal gvenceye
kavumu olmalarna ramen, kanundaki ak
olmayan kavram ve tariflerden dolay Bankaclk
Dzenleme ve Denetleme Kurumunun takdirlerine braklm konular aka tartlarak zm aramak kanlmazdr. Bu st Kurum tam
olarak devreye girip de mevzuat yrrle sokmadan nce sizlerin-yani Finans-Birin-desteiyle yaplacak olan aratrmalar ve istekler dorultusunda, temenniler ve tariflerin bu Kuruma
ulatrlmasnda byk fayda gryorum. Bilhassa 11. ve 13. Maddelerin, kanunun bu maddelerinin baz fkralarnda tereddde dmektedir zel Finans Kurumlar. Bu tereddtlerin giderilmesi ve zel Finans Kurumlarnn gelimesini salayacak almlar formle edip hkmete ve bu Kuruma iletmesi gerekmektedir, diye
dnyorum. Bu seminerde tartlarak zetlenecek konularn, hkmet tarafndan dikkate
alnacan mit ediyor, izleyicilere sayglar sunuyorum, efendim.

21

Faizsiz Finans Kurumlarnn


Mali Sistem indeki Yeri ve
alma Prensipleri
(1)

Adnan BYKDENZ (2)

Saygdeer misafirler,
ahsm ve Albaraka Trk adna, sizlere tekrar ho geldiniz der, byle bir sempozyumun
Trkiyeye ve toplumumuza yararlar getirmesini
dilerim.
Byle bir sempozyumun zamanlanmasn
ben ahsen doru buluyorum. nk biraz nce
Prof.Dr. Nazm Ekren Beyin de ifade ettii gibi
zel Finans Kurumlar 1999 yl sonu itibaryla
Bankalar Yasasna tabi tutuldu. Dolaysyla yeni
bir yasal dzenleme sz konusu ve bu yasal dzenlemenin ekillenme srecinde byle bir sempozyumun, gerek kamu otoritelerini gerekse kamu oyumuzu zel Finans Kurumlarnn gerek
nitelii, alma artlar konusunda bilgilendirme anlamnda yararl olaca kanaatindeyim.
Yapacam sunu konumas byk lde
benden sonra konuacak olan Prof.Dr. Nazm
Ekren Beyle bir i birlii sonucunda ekillendi.
Benim sunuum daha ziyade zel Finans Kurumlarnn almasna ilikin diskriptif bir sunu olacak. Prof.Dr. Nazm Ekren Bey de benim
yapacam bu arka pln almasndan sonra daha analitik, daha kritik bir deerlendirmesini
yapacak zel Finans Kurumlarnn.
Sunuumu yle plnladm: nce zel Finans Kurumlarnn yasal stats, daha sonra
Trkiyede mali sistem iindeki yerleri ve son 15

yl iindeki byme trendlerine deineceim.


zel Finans Kurumlarnn alma prensiplerini,
fon toplama, fon kullandrma ve dier hizmetler
diye ayryoruz. Katlma hesaplarnn kr-zarar
datm prensipleri zerinde duracaz. Ve sonu
blmnde baz tekliflerimiz olacak.
Bilindii gibi 1980li yllar, Trk ktisat Tarihinde gerekten kalc izler brakan bir dnemdir. Biz bu dnemi Trk ekonomisinin da alma ve yapsal deiim srecinden getii bir dnem olarak biliyoruz. Bu srecin nemli deiikliklerinden bir tanesi de mali sektrde ortaya
kan transformasyondur. Transformasyon, gerek mali sektrdeki aralarn, gerekse kurumlarn ekillenmesi biiminde ortaya kt. ekillenme srecinin Trkiyeye kazandrd yeniliklerden en nemli birisi de zel finans kurumlardr.
Aslnda zel finans kurumlar Trkiyede ok
nemli bir olgunun ifadesidir. FKlarn kuruluunu ksaca frsat eitliinin salanmas olarak
tanmlayabiliriz. Trkiyede atl duran ciddi bir
potansiyel, bu frsat eitliinin topluma tannmasyla etkin bir biimde harekete gemitir. Bu
olay 80li yllarn mali sektrdeki nemli deiikliklerinden biri olarak zikretmek her hlde
yanl olmayacaktr.
zel Finans Kurumlarnn tbi olduu yasal
staty iki alt balk altnda incelemek mm-

(1) Bu makale, Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.. tarafndan 31 Mays 2000 tarihinde, kuruluunun 15. yl mnasebetiyle stanbulda dzenledii Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn adl sempozyumda tebli olarak sunulmutur.
(2) Dr., Genel Mdr Yardmcs, Albaraka Trk

23

kndr. Birincisi 1983ten 1999 ylnn sonuna


kadar olan 15 yllk dnemdir. Bu dnemde zel
finans kurumlar Bakanlar Kurulu Karar ve Hazine ile Merkez Bankasnn ilgili teblileriyle ynetilmilerdir. Grld gibi burada kanun
dzeyinde bir dzenleme sz konusu deildir.
15 yllk tecrbe sonucunda ve uzun tartmalardan sonra zel finans kurumlar nihayet 1999
sonu itibaryla Bankalar Yasasna tabi klnmlardr. imdi denebilir ki, 15 yl Bankalar Yasas
iin neden beklendi? Ben bunu son derece isabetli bir bekleyi sreci olarak gryorum ve
Bankalar Yasasna tbi tutulmak da bu srecin
doal bir neticesidir.
15 yl nce zel finans kurumlar kurulduunda, gerek kamu otoriteleri gerekse biz yneticiler, byle bir sistemin nasl alaca ve bu
sistemin nasl yryecei konusunda ok fazla
tecrbe sahibi deildik. Geen 15 yllk sre
hem kamu otoritelerine hem de bizlere bu konuda son derece nemli deneyimler kazandrmtr. Uluslararas faizsiz sistem uygulamalarn incelediimizde aka gryoruz ki; Trkiyede aslnda son 15 yldr zel finans kurumlarnn tbi olduu mevzuat gerekten dnyada
rnei ok az grlen mkemmel bir mevzuattr. Bu nedenle kamu otoritelerini bir kere daha
tebrik ediyorum. Sistemin 15 yldr ok byk
sorunlar yaamadan bugnlere gelmesinde
mevzuatn nemli bir pay bulunmaktadr.
Nihayet bu srecin sonunda 19 Aralk
1999dan itibaren zel finans kurumlar, Bankalar Yasasna tabi tutulmulardr. Bu nedenle zel
finans kurumlarnn daha salam ve yasal bir zemine oturtulduunu syleyebiliriz. Yasayla birlikte aslnda Trk Bankaclk Sistemi, bir anlamda yeniden ekillenmitir. Bu ekillenme, mevcut ticari bankalarn, kalknma ve yatrm bankalarnn yannda bir de zel finans kurumlarn
ortaya karmtr. Dolaysyla Trk Bankaclk
Sistemi, l ayaa oturan bir sistem hline dnmtr. zel finans kurumlar bylece Trk
Bankaclk Sisteminde bankalara alternatif deil
onlar tamamlayc finansal kurumlar hline gelmilerdir. Dier bir ifadeyle ticari bankalar ve
kalknma bankalar yannda, nc tarz bir
bankaclk gelimitir.
Bankalar yasasna tbi olmakla birlikte, nmzde olduka nemli bir srecin bulunduu-

nun bilincindeyiz. Bu sre, biraz nce Prof. Ekrem Pakdemirli Beyin de ifade ettii gibi, Bankaclk Dzenleme ve Denetleme Kurumunun
yapaca dzenlemeler, bu kurumlarn gelecekte nasl bir ekil alaca konusunda son derece
hayati bir nem tamaktadr. Bizim beklentimiz
ve temennimiz, yasann ilgili maddesinde yer
alan prensip dorultusunda, yani zel finans kurumlaryla ilgili yaplacak dzenlemelerin krzarar hesaplarnn zelliklerinin dikkate alnarak yaplmasdr.
Sunuumuzun ikinci ksmna geersek,
Trk Mali Sistemi bilindii gibi eitli kurumlardan oluuyor. Merkez Bankas, bankalar, zel
finans kurumlar, sigorta ve finansal kiralama
irketleri, factoring ve arac kurumlar. 1998 itibaryle yaklak 165 milyar dolar hacminde olan
Trk mali sistemi ierisinde zel finans kurumlarnn pay %1,5 civarndadr. Ne yazk ki, gelinen noktann bu konudaki beklentileri karladn syleyemiyoruz.
zel finans kurumlarnn aktif toplamlarna
baktmzda, yine Bankalar Sistemine gre yaklak %2 civarnda bir aktif toplamlarnn olduunu gryoruz. Toplanan fonlar cinsinden ise
Bankaclk Sistemi ierisinde yaklak %3 gibi
bir paya sahip Ticari krediler ve kullandrlan
fonlara asndan karmza enteresan bir durum
kyor. zel finans kurumlar Trkiyedeki
mevduattan %3 pay almalarna ramen, Trkiyede kulandrlan kredilerin %5i civarnda bir
paya sahipler. Dolaysyla zel finans kurumlarnn mevduat krediye dntrme anlamnda
Bankalar Sistemine gre gemi dnemde daha
baarl olduklarn sylemek mmkndr.
1999un Eyll ay itibaryle bankalar toplam
fonlarnn %47sini kredi olarak kullandrrken,
zel finans kurumlar toplanan fonlarn %88ini
plsmana dntrebilmilerdir. Yani, toplanan
fonlarn ok daha byk oran plsmana dnebilmitir. 1995-96 yllarnda mevduatn krediye dnm oran zel finans kurumlarnda daha yksekti, fakat daha sonra blokaj oranlarnn,
yani munzam karlk oranlarnn artrlmas ki
bu da tartlmas gereken konulardan bir tanesidir zel finans kurumlarnda mevduatn plsmana dn payn biraz olumsuz etkilemitir.
zel finans kurumlarnn byme tredlerine
baktmzda yllar itibaryla ubeleme ve dier

24

anlamda artan bir trend gryoruz. 1985 ylnda


2 ubeli bir sektr olan zel finans kurumu messesesi, 1999 yl itibaryla 121 ubeye ulamtr. Son yllk dilimde zel finans kurumlar
ube ama izni alamadklar iin ubeleme duraklamtr. nmzdeki yllarda yasal otoritelerin iznine tbi olarak bu ubelemenin artmas, beklenen bir gelimedir.
zel finans kurumlarnn toplad fonlar
incelendiinde yllar itibaryla yine artan bir
trend grlr. 1999 yl sonu itibaryle 1,4 katrilyon lira, dolar cinsinden ifade edersek 2.6
milyar dolar toplam fon, zel finans kurumlar
tarafndan toplanmtr. Bu, ekonomiye kazandrlan ilave bir fondur.
zel finans kurumlarnn aktif toplamlar
asndan da artan bir trend gzleniyor. 1999 yl sonu itibaryla aktif toplamlar 3 milyar dolar
amtr.
z kaynaklarna baktmzda, 1999 yl itibaryle z kaynak toplamlar 91 trilyon, dier
bir ifadeyle 168 milyon dolar civarndadr. Bu da
artan bir trend gsteriyor.
imdi kamuoyunda her zaman tartlan, fakat ok iyi anlalmayan belki bu ksmen bizim
tantm eksikliklerimizden kaynaklanmaktadr
zel finans kurumlarnn alma prensiplerine
gemek istiyorum.
zel finans kurumlarnn alma esaslar
dikkatlice incelendiinde kendisine has zgn
prensipleri olan kurumlar olduu rahatlkla grlebilir. Bu prensipleri balk altnda toplamak istiyorum:
Bunlardan bir tanesi, fon toplama. zel finans
kurumlar Trk mali sistemine yeni bir tasarruf anlay getirmilerdir. Bilindii gibi Trkiyedeki
mali fonlarn yaklak %60-70i bankalar sisteminden gemektedir. Bankalar sisteminde de sabit getirili mevduat en byk aratr. Ve Trk tasarrufusunun tasarruf anlay da yaklak 7080 yldr bu biimde ekillenmitir. zel finans
kurumlar sisteme girdikten sonra yeni bir tasarruf anlay dodu. Bu tasarruf anlay nedir?
Ana para ve nceden belirlenmi sabit getiri yerine
kr-zarar ortaklna dayal bir tasarruf deerlendirme anlay. Kanaatime gre sistemin en byk
zgnl; tasarrufu kesimden herhangi bir
ana para almadan ve nceden belirlenmi bir kr
garantisini onlara vermeden fon toplayabilmek-

tir. Tmamyla gven esasna dayal olarak, tamamyla performans esasna dayal olarak Benim
samimi kanaatim, byle bir tasarruf anlaynn
nmzdeki yllarda sermaye piyasasnn geliimine nemli katk salayacak bir anlay, bir zihniyet dnm olduudur. zel finans kurumlar 15 yllk sre ierisinde, ok arzuladmz bu
zihniyet dnmne ciddi katklar salamlardr. 3 milyar dolar civarndaki bir tasarrufu harekete geirmek belki Trkiye leinde ok
nemli bir rakam deil ama zihniyet dnmn salama anlamnda ciddi bir katkdr.
Fon toplama yntemlerini iki balk altnda
toplamak mmkn. Bunlardan bir tanesi zel cari hesaplar; bankalardaki vadesiz hesaplara tekabl ediyor. kincisi, ki sistemin zgnl burada yatyor kr-zarara katlma hesaplar.
Cari hesaplar, vadesiz hesaplardr; karlnda herhangi bir bedel denmez, kr zarara
itirak etmezler, Trk liras ve yabanc para cinsinden alabilirler, karlnda ek veya dier
cari hesap hizmetleri tasarrufu kesime verilir.
Kr ve zarara katlma hesaplar ise; mevduattan farkl bir hesap trdr, kurum ile tasarrufu arasnda bir bor-alacak ilikisi sz konusu deildir, kr-zarar ortakl ilikisi sz konusudur. Tasarrufular (bu kurumlarda hesap atran insanlar), kurumun faaliyetlerine yatrdklar paralarla ortak olurlar. Bu ortakln bir taraf
tasarrufu, br taraf da bu fonlarn yneticisi
zel finans kurumudur. zel finans kurumlarnda
ana para ve nceden belirlenmi sabit bir getiri garantisi sz konusu deildir. Hesap sahibi yatrd
fonlarn kurumca iletilmesi sonucunda ortaya kan
kr-zarara itirak eder. zel finans kurumlarnda,
fonlarn kullanmnda son derece dikkatli davranldn gryoruz. Fonlarn kullanmnda
sektr ve fon kullanclar baznda portfy eitlendirmesine gidilir, yani riskler datlr. Bu hesaplarda en ksa vade bir aydr; ay, alt ay, bir
yl gibi vadeler de sz konusudur. Bu hesaplarn
Trk liras ve yabanc para cinsinden almas
mmkndr. Burada u hususa deinmek istiyorum: zel finans kurumlar alma prensipleri gerei kr-zarar esasna dayal kurumlar olduundan bu vadelerin ok ksa olmamas lzm.
Biz Albaraka Trk olarak gemi dnemde de
ok ksa olmamas tezini savunduk. Bugn de
ayn tezi savunuyoruz. Kr-Zarar ortakl pren-

25

sipleri gerei sistemde vadelerin daha uzamas


gerekiyor.
Bankalardaki kredi sistemine tekabl eden
fon kullandrma faaliyetlerine geldiimizde, burada yine temel bir farklln altn izmek lzm; o da nakdi kredi yerine ayni kredilendirme. Yani bankalardaki nakdi kredilendirme yerine ayni kredilendirme sz konusu, zel finans kurumlarn farkl klan.
Finansman yntemlerinin en nemlilerinden bir tanesi retim destei. Bu sistem ksaca
yle tarif edilebilir: letmelerin ihtiya duyduu ham madde, yar mamul, makina techizat gibi mallarn pein esasta alnp, mteriye vadeli
esasta satlmasn ieren, genellikle ksa vadeli
bir finansman yntemi, bir tr ayni iletme kredisi yntemi.
Bu sistem, ok basit olarak aklarsak, u ekilde alr: Byle bir sistemde taraf vardr:
zel finans kurumu, mteebbisler ve maln tedarik edilecei firmalar. Mteebbis nce maln
tedarik edilecei firmayla n bir anlama yapar,
mal konusunda, fiyat konusunda, teslim artlar
konusunda ve maln dier zellikleri konusunda. n anlamay mteakip zel finans kurumuna mteebbis bavuruda bulunur. Eer bu zel
finans kurumunda belli bir kredi limiti varsa,
zel finans kurumu mal alm talebini alr, teminatlar da aldktan sonra mal sipariini verir ve
pein demeyi satc firmaya yapar. Satc firmadan zel finans kurumu adna pein fatura kesilir. Daha sonra mal teslimi iin irsaliye sz konusu malla birlikte mterinin adresine gnderilir. zel finans kurumu daha sonra kr marjn da zerine koyarak mteebbise bu mal fatura eder. Vade sonunda da mteriden mal bedeli art kr marj tahsil edilir. Sistem esas itibaryla byle alyor. Grld gibi sistem son derece basit ama nemli avantajlar tayan bir sistem. ncelikle lkemizde yaygn olan kayt d
ekonominin kayt altna alnmasnda son derece yararl bir sistem. nk btn mal alm-satmlar, gerek ithalat gerekse yurt iinden almlar tmyle fatura esasna oturtuluyor, belge dzenine oturtuluyor. kincisi; byle bir sistemde mteebbislerin birim maliyet hesaplamalar son
derece kolay oluyor. nk buradan finansman
maliyeti mal bedelinin veya alnan ham maddenin fiyatnn iinde. Dolaysyla finansman mali-

yetlerinin hesaplanmasnda da firmalara nemli


ve ciddi avantajlar salyor. ncs, kredi riski asndan byle bir sistem son derece uygun
bir sistem, nk fonu kullandran zel finans
kurumu, fonlarn nereye kullanldn bizzat
biliyor. Bunun bir mala, retime, yatrma gittiini bizzat biliyor. Dolaysyla risk kontrol asndan da son derece rasyonel bir sistem.
kinci yntem ise, finansal kiralama yntemi.
Bir faizsiz finans yntemi olarak finansal kiralama yntemi, zel finans kurumlarnn ska kullandklar yntemlerden bir tanesi. Bu da Trkiyede geerli olan 3226 sayl Finansal Kiralama
Kanununa gre herhangi bir maln, makina techizatn, yatrm malnn mlkiyeti muhafaza
kaydyla kirac irkete kiralanmas, sonra da kiralama dnemi sonunda mlkiyetin devredilmesini ieren bir yntem. zel finans kurumlarnn da bu konuda dier finansal kiralama irketleriyle birlikte son derece aktif olduunu gryoruz. rnein; Albaraka Trkn toplam portfy ierisinde leasing ilemleri %20-25 gibi bir
paya sahiptir. Bu payla da Albaraka, Trkiyedeki nde gelen finansal kiralama irketlerinin
ulat cirolara ulamaktadr.
nc bir yntem; proje baznda kr-zarar
ortakl. Bu proje baznda kr-zarar ortakl,
zel finans kurumlarnn kulland dier yntemlerden bir tanesi. Ellerinde fizibl kr getiren
projeleri olan mteebbisler zel finans kurumuna gelerek proje baznda finansman salayarak ortak olmasn isteyebilirler. zel finans kurumu projeyi inceler, uygun gryorsa, bu projeye finansman destei salayarak sonuta oluan kra ve zarara ortak olur.
zel finans kurumlarnn hizmetleri tabi ki
bununla da snrl deil. Faiz kapsamna girmeyen dier bankaclk hizmetlerini de yapmaktadrlar. Bunlardan bir tanesi ek hizmetleridir.
zel finans kurumlar, Takas Odasnn yesidirler, her trl kambiyo hizmetini gerekletirirler, tam kambiyo yetkisine sahiptirler, dviz
alm-satm ilemlerinde aktiftirler. Kredi kart,
post makinalar gibi plstik para hizmetleri de
vermektedirler.
Belki zel finans kurumlar ile ilgili en ok
merak edilen konulardan bir tanesi de katlma
hesaplarna nasl kr-zarar datlddr. Bu,
kamuoyunda srekli tartlan ve bugne kadar

26

da tartlm bir konudur. Acaba zel finans


kurumlar, haftalk olarak iln ettikleri kr paylarn nasl belirliyorlar? Bankalara bakarak m,
yoksa nceden mi tesbit ediliyor kr paylar? Bu
konuya dnersek, zel finans kurumlar katlma hesaplarna tahakkuk esasna gre ve bugn
itibaryle haftalk esasta kr datmaktadrlar.
Her hafta sonu itibaryle zel finans kurumlar,
mteakip hafta vadesi gelecek hesaplara datma esas olan bir birim deer hesaplar. Bu birim
deer son derece orijinal bir kavramdr. Yurt dnda UNIT TRUST, INVESTMENT FUND gibi
kurulularn kullandklar tekniklerden bir tanesi olarak bilinir. Her hafta sonu itibaryle birim deer hesaplanarak, mteakip hafta medyada yaymlanr.
Biz Albaraka Trk olarak da kr paylarmz
dzenli olarak basnda ve internette yaynlyoruz. Tasarrufu kesim, internette de kr paylarn grebilir.
Havuzun belli bal kr-zarar durumunu belirleyen faktrler neler? Bu da tartma konularndandr. Yani zel finans kurumlar kr datrken, hangi faktrler nem kazanyor? Bildiiniz gibi Bankalar Sisteminde sabit bir getiri sz
konusudur. Faiz oranlar belirlendikten sonra, o
vade iin o faiz oran geerlidir ve sabit kalr.
Bunun geriye dnk olarak deitirilmesi mmkn deildir. Dolaysyla bankalarn yapt fiyatlama ileri dnk bir fiyatlamadr. Halbuki
zel finans kurumlarnn datt kr paylar,
tmyle fiilen elde edilmi kazanlara dayal bir
sistemdir. zel finans kurumlarnn bankalarla
arasndaki en byk farklardan biri ileriye dnk fiyatlama sistemi yerine fiilen elde edilmi
kazanlarn datlmasdr.
zel finans kurumlar dattklar kr paylarn belirleyen veya bu kr paylarn oluturan
belli bal faktrler sz konusudur. Bunlardan
bir tanesi fon kullanmnda fiyatlama. Yani zel
finans kurumlar mteebbislere kullandrdklar fonlara hangi fiyat uyguluyorlarsa, bu, datacaklar kr paylarnda nemli bir belirleyici
deikendir. Dier bir faktr, fon kullanmnda
etkinlik seviyesidir. Yani zel finans kurumlar
eer fonlarn %100 etkinlikle kullanabiliyorlarsa, datacaklar kr paylar daha yksektir.
zellikle durgunluk dnemlerinde kr paylarndaki dme, byk lde fon kullanmndaki

etkinlik seviyesinin azalmasdr. Fonlarn %90


yerine %70inin kullanlmas kr paylarn tabiatyla etkileyen olumsuz bir faktrdr.
Bu arada kr-zarar esasna dayal sistemde,
tahsili gecikmi alacaklarn miktar da, kr paylarn olumsuz ynde etkiler. Tahsili gecikmi
alacaklar arttka, kr datm oranlar da bundan etkilenir.
Dier bir faktr; zarar yazlan miktarlar. Bilindii gibi kr-zarar ortaklna dayal hesaplar,
tamamyla kra ve zarara ortak olan hesaplardr.
Eer bu hesaplarn kullanlmas sonucunda bir
zarar sz konusu olursa, bu havuzlara zarar yazlmakta, dolaysyla kr paylarn olumsuz ynde etkilemektedir.
zetle, bankalardaki ileri dnk fiyatlama
sistemi yerine zel finans kurumlarnda fiilen
kazanlm krlara dayal bir kr datm sistemi
sz konusudur.
Konumam baz sonu ve tekliflerle bitirmek istiyorum, msaadenizle. 15 yllk tecrbe,
zel finans kurumlarnn Trk mali sisteminde
tamamlayc ve gerekli kurumlar olduunu kantlamtr. Nitekim 1999 yl itibaryla kartlan yasal dzenleme de, yasa koyucu tarafndan
bunun tannmas anlamndadr.
zel finans kurumlar, eitli sebeplerle sistem d kalm tasarruflar, atl fonlar, mali tasarruflara dntrp milli ekonomiye katabilmilerdir. Bugn itibaryla bu boyut 3 milyar
dolardr.
Yine eitli sebeplerle ticari banka sistemini
kullanmayan sanayici ve i adamlarna ekonomik artlarla alternatif finansman salamtr
zel finans kurumlar.
Kr-zarar esasna dayal olarak alan zel
finans kurumlar, sistemin tabii bir sonucu olarak ekonomide yaanan mali ve ekonomik krizlerden baaryla kmtr. Trkiye son 15 yllk
dnemde kriz yaad ve btn finans kurumlar bu krizlerden son derece baarl olarak kmlardr. Ne vergi mkelleflerine ne de kamu
otoritelerine herhangi bir yk getirmemilerdir.
Bu dnem ierisinde datlan kr paylarna
baktmzda tasarrufu kesime rekabeti getiriler databildiklerini gryoruz. Zaten byle olmasayd, bu kurumlarn yaamas mmkn deildi. Kamuoyunda yanl anlalan bir eyi dzeltmek iin unun altn izmek isterim: zel

27

finans kurumlar bugn Trkiyede siyasi bir realite


deildir, zel finans kurumlar ekonomik bir realitedir. Gemi dnemde kendi iradeleri dnda
belki politize edilmilerdir, ama 15 yllk srede
bu kurumlar gerekten kendi ayaklar zerinde
durabilen, kamu desteine ihtiyac olmayan,
vergi mkellefine yk getirmeyen ekonomik realitelerdir.
Kr-zarar datm yntemi, katlma hesaplarnn gelecekte bir sermaye piyasas arac olarak
dnlmesini gerektiren tarzda bir tekniktir,
gelecekte sermaye piyasamza byk katk salayacak bir tasarruf aracdr.
15 Yllk sre ierisinde dzenli kamu denetimleri sistemin gelimesine nemli katk salamlardr. Bu denetimlerin biz zel finans kurumlar olarak, devamnn byk fayda getireceini dnyoruz. Ve sistemde effaflk son derece nemli bir husus. Sistem effaf olduu lde baarl olabilir. Kamu otoritesi bu effafl koruduu takdirde, sistemin gelimemesi iin
herhangi bir sebep gremiyoruz.
Baz teklifler yapmak istiyoruz. zellikle bu
yeni srete. Bilindii gibi bankalar iin sermaye
yeterlilik rasyosu sz konusudur. Sermaye yeterlilik rasyosu, sermaye tabannn risk arlklandrlm aktiflere orandr. Bugn itibaryla bu oran
Basel kurallar gerei %8dir. Ayn kural, zel finans kurumlar iin de getirilmitir. Ancak burada ok nemli bir husus var kurumlar asndan.
Risk arlklandrlm aktifler hesaplanrken
zel finans kurumlarnn kr-zarar esasna gre
fon toplad gerei gz nnde tutulmaldr.
Nitekim Aralk ay sonunda yasal dzenleme yapldnda, yasann ilgili maddesinde zel finans
kurumlar ile ilgili dzenlemeler yaplrken, bu
kr-zarar ortakl hesaplarnn zellikleri hesaba
katlacaktr, ibaresi yer almtr. Bu ibareden cesa-

ret alarak diyoruz ki, sermaye yeterlilik rasyosu


hesaplanrken, zel finans kurumlarnn bu zellikleri dikkate alnmaldr, yani risk arlklandrlm aktifler hesaplanrken %100 risk arl
deil, rnein %20 risk arl hesaba katlmaldr, diyoruz. zetle; zel finans kurumlar iin farkl bir sermaye yeterlilik rasyosu hesaplanmaldr. Doru olan da budur, kanaatindeyiz.
Bugne kadar geen dnemi incelediimizde, kr-zarar katlma hesaplarna farkl munzam
karlk oranlarnn uygulandn gryoruz.
Bugn itibaryla Trk liras hesaplarnda %8, yabanc para hesaplarnda da %11 blokaj uygulamas vardr. Kr-zarar hesaplar iin byle bir
uygulamann zellikleri itibaryla uygun olmad kanaatindeyiz. Yatrm fonlarnda blokaj
uygulamas yoktur Trkiyede. Yatrm fonlarna
benzeyen kr-zarar katlma hesaplarnda da blokaj
uygulamasnn kaldrlmasnn yerinde olaca kanaatini tamaktayz.
Son olarak; isim konusu. Bilindii gibi kelimeler anlamlar yanstan eylerdir. zel finans
kurumlarnn isim olarak, gerekten yapt faaliyetleri ne kadar yanstt konusu tartlabilir.
zelikle uluslararas literatrde zel finans kurumu diye bir tabir mevcut deil. Yabanc bankalarla olan ilikilerimizde de zel finans kurumlarnn bir banka m, finans kurumu mu, yada ne
olduuna dair baz tereddtler mevcuttur. Ben
diyorum ki, zel finans kurumlar iin bu aamada Bankalar Yasasna girdiimize ve nc bir
tarz bankaclk yapmaya baladmza gre bizim iin yeni bir ad bulunabilir. Benim aklma
mesel katlm bankacl gibi bir isim geldi. Ben
bunu baz yabanc bankaclarla da konutuumda, bu ismin sistemi olduka yanstan bir isim
olduunu ifade ettiler. Katlm bankacl, benim bir teklifim. Teekkr ediyorum.

28

Deien evre Koullar ve


zel Finans Kurumlar
Yeni Tercihler ve Stratejik ncelikler (1)
Nazm EKREN(2)

nin gzle grlr bir art trendi iinde olmas, faizsiz finansal faaliyetlerin sektrde ykselme eiliminde olduunu gstermektedir. te
yandan, uluslararas finansal sistemde nemli
paya sahip finansal kurulular faizsiz finansal
rn ve hizmet sunan zel departmanlar
amaktadr.
Tebliin ilk blmnde Trkiyede bankaclk piyasasnn yaps ve temel zellikleri zerinde durulmaktadr. Bu erevede sektrn
global performans ve baz karakteristik problemleri ele alnmaktadr. kinci blm Trkiye
ekonomisinin son yllarda sergiledii geliim
trendinin analizine tahsis edilmitir. Bu blmde ayrca, Yeni Ekonomik Program n ierii
ve ngrleri zerinde durulmutur. nc
blm, zel finans kurumlar sektrnn isel
ve dsal performans ana hatlaryla deerlendirilmitir. Karakteristik zellikleri ve yaplar
zerinde durulmutur. Drdnc blm, uygulamaya konulan programn oluturabilecei
makro ve mikro etkilerin analizine ayrlmtr.
Yeni ekonomik ortamn temel dinamiklerinin
neler olabilecei ile beklentiler ve senaryolar
zerinde durulmutur. Son blmde ise, byle
bir erevede faaliyette bulunacak finansal kurulularn zelliklerinin neler olmas gerektii
tartlmtr. Bu blmde finansal kurumlar

GR
Son yllarda finansal hizmetler sektrnde
kurumsal adan nemli lde farkllama
trendinin sz konusu olduu grlmektedir. Bir
ok yeni finansal kurum, dolaysyla yeni finansal rn ve hizmet sektrde yer almaya balamtr. Bunlardan biri de, faizsiz finansal rn
ve hizmet sunan zel Finans Kurumlardr.
Faizsiz finansal rn ve hizmet sunan kurumlarn en nemli zellii, faizsiz finansal araclk sreci iinde faaliyette bulunmalardr. Finansal hizmetler sektrnde faiz genel olarak,
ya fon a ile fon fazlas olan ekonomik birimler arasndaki dorudan ve/veya dolayl fon hareketleri srecinde ya da finansal rn ya da
aralarn ticaretinde ortaya kmaktadr.
Faizsiz finansal rn ve hizmet sunma fikri
ve teebbs tarihi olarak olduka uzun bir gemie sahiptir. Sosyo-kltrel yap veya zellikler, ekonomik argmanlar ve ekonomik ve ticari ilikilerin bir ksmnda bu tr bir finansal ilikinin gerekli olmas bir ok toplumda faizsiz finansal rn ve hizmet sunan kurumlarn domasnn ve gelimesinin nemli nedenleri olagelmitir.
Finansal kurumlarda gelirlerin byk bir
ksm gnmzde de faiz gelirinden olumasna ramen, son yllarda faiz d gelir dzeyi-

(1) Bu makale, Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.. tarafndan 31 Mays 2000 tarihinde, kuruluunun 15. yl mnasebetiyle stanbulda dzenledii Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn adl sempozyumda tebli olarak sunulmutur.
(2) Prof.Dr., Bankaclk ve Sigortaclk Enstits, Marmara niversitesi

29

iin rekabet stratejileri ve kurumsal politikalarn ana ierii deerlendirilmitir.


Tebli stratejik yenilenme srecinde ele alnmas gereken ve detayl bir ekilde analizi nem
arz eden faktrlere ana hatlaryla dikkat ekmektedir. Kurumsal bazda konunun deerlendirilmesinde zerinde durulmas gereken temel
yaklam ve alanlar ise ayr bir alma ve proje
konusunu oluturmaktadr.

Bankaclk piyasasnda 1999 yl sonu itibariyle iki ana banka tr bulunmaktadr: Ticaret
bankalar ve yatrm ve kalknma bankalar. Bu
banka gruplar kendi iinde ayrca ulusal, yabanc ve kamu arlkl olarak ele alnmaktadr.
Ayrca TMSF bnyesindeki bankalar da nemli
bir paya sahip bulunmaktadr. Yeni Bankalar
Kanunu kapsamna zel finans kurumlarnn
alnmasyla piyasaya yeni bir finansal kurum
dahil olmutur.
Tablo-1 Bankalar Kanunu kapsamnda faaliyet gsteren farkl zellikteki finansal kurulularn temel gstergelerini iermektedir. Bu bir
anlamda, ayn piyasada rekabet edecek kurumlara ilikin ana deikenlerdir. Bu tablodan hareketle, sektrde kamunun arl, younlama
dzeyi, ortalama bilano bykl, yabanc
arl, global ve gruplar baznda banka-ube ve
personel bana den aktif bykl gibi verilere de k tutmaktadr.
Makroekonomideki dengesizlikler yannda,
bankaclk sistemini dorudan ve dolayl olarak
ilgilendiren mevzuatta sk aralklarda ve birbirleriyle elien ynde yaplan dzenlemeler mali
sistemin ve bankaclk sisteminin performansn, bymesini ve mali bnyesini nemli lde
etkilemitir. Ekonomik birimlerin harcama talebi, tasarruflarnn yneldii finansal aktiflerin
yaps, para ve ekonomik faaliyette deiiklik
bankaclk sektrnn toplam aktiflerinin milli
gelire oran etkilemektedir.
Sektrde younlama ilk on banka iin uzun
bir sreden beri deimemektedir. Toplam aktiflere gre ilk on bankann sektr pay ortalama
yzde 68 civarndadr. Aktif byklne gre
ilk be banka arasnda iki kamusal sermayeli ticaret bankas, ilk on banka arasnda ise biri yatrm ve kalknma bankas olmak zere be kamusal sermayeli banka yer almaktadr. Toplam
mevduatta younlama, yurtd borlanma imkanlarnn artt dnemlerde azalmakta, tersine
olduu durumlarda ise artmaktadr. zel ticaret
bankalar arasnda yer alan orta lekli bankalarn mevduata dayal byme stratejileri uzun bir
sreden beri devam etmektedir. Bu bankalar ok
ubeli byk ticaret bankalarna gre daha hzl
bymektedirler.
Trkiye bankaclk sektr lek bakmndan uluslar aras standartlara gre nispeten k-

1. BANKACILIK PYASASI: YAPISI VE


ZELLKLER
Trk bankaclk sistemi son yllarda yksek
riskli bir ortamda faaliyetlerini srdrmektedir.
Bu durum bankalarn mali performanslarna ve
bilanolarna yansmaktadr. Risklerin en
nemli nedeni, kukusuz makro ekonomik
dengesizliklerin ekonomik faaliyet ve ekonomik birimlerin davranlar zerindeki olumsuz etkileri olmutur. Yksek kamu kesimi a, enflasyonun trmanma eilimine girmesine
neden olmu ve kamunun giderek artan kaynak talebine bal olarak yurtii borlanma faiz
oranlar ykselmi, yurtd borlanma imkanlar ise snrl dzeyde kalmtr. Ekonomik faaliyetin konjonktrel yaps zel sektr kredi
talebini etkilemekte, buna bal olarak aktif kalitesi deimekte ve likidite gereksinimi dalgalanma gstermektedir.
Kronik ve yksek enflasyonun mali bnye
zerindeki olumsuz etkileri yurtd borlanma
imkanlarnn azalmaya balad 1998 ylnn
ikinci yarsndan itibaren daha da belirgin bir
zellik kazanmtr. Kamu borlanma gereksiniminin karlanmasndaki glkler nedeniyle reel faiz oranlar yzde 30lara ykselmitir.
Sre mali durumu zayflayan bankalarn nakit
akmnn ve likiditesinin bozulmasna neden
olmutur.
1999 ylnda be ticaret bankasnn ynetimi
(Egebank, Esbank, Trkiye Ttncler Bankas-Yaarbank, Smerbank, Yurtbank) Fona devredilmi, yatrm ve kalknma bankalarndan birisinin (Birleik Yatrm Bankas) faaliyetine ise
son verilmitir. Bu bankalardan halka ak olan
Esbank ve Yaarbankn Borsada ilem gren hisseleri de Fona devredilmitir. Bylece Fondaki
banka says Bank Ekspres, Interbank ve Trkbank ile birlikte 8e ykselmitir.

30

maktadr. Tablo 1999 yl sonu itibariyle bankalarn ana bilano kalemleri, personel ve ube bakmndan mevcut durumunu yanstmaktadr.
Tablo banka sektrndeki bankalarn hangi
gstergelerde ne tr stnl olduunu da
yanstmaktadr. Bu tablo bankalar baznda genel
adan avantaj ve dezavantajlarn hangi alanlarda younlat konusunda baz ip ular da
sunmaktadr.
Activeline Gazetesi aratrma grubu tarafndan gerekletirilen Trk Bankaclk Sektrnn Temel Sorunlar konulu aratrma, bankalarn farkl younlukta sorunlar ile kar karya
bulunduunu gstermektedir.
Byk lde zerinde durulan sorunlar, z
kaynak yetersizlii, ekonomik ve siyasi istikrarszlk, kamu arl, kamu mdahalesi, kt aktif kalitesi ve lek kkl olarak sralanmaktadr.
Orta nemde olduu vurgulanan sorunlar ise
yetersiz da aklk, yetersiz finansal derinlik ve
etkin olmayan finansal ynetim (risk planlamas
ve ynetimi) eklinde ifade edilmektedir.
Nispeten az neme sahip olduu dnlen
sorunlar ise olduka fazladr. Bunlar arasnda
hukuki (icra, iflas, ticaret ve kambiyo hukukunun yetersizlii gibi) sorunlar, rn yetersizlii,
likidite, krllk, enflasyon muhasebesi, kaynak

ktr. Banka ya da ube bana den hanehalk, banka aktiflerinin GSMHya oran ve rekabetin yaps dikkate alndnda bu durum daha
ak bir ekilde ortaya kmaktadr.
IMF Trkiye Raporun da Trk bankaclnn durumu deiik alardan ele alnm, baz zellikleri zerinde durulmutur. Raporun
ne kard bulgular u balklar altnda zetlenebilir.
Net faiz marj (net faiz geliri/toplam aktifler) benzer yapya sahip ekonomilerin
bankaclk sistemlerinden ok daha yksektir. Bu zellik enflasyon muhasebesi
uygulandnda da fazla deimemektedir.
Enflasyon ve nominal faiz haddinin dmesiyle, bankalarn bir defaya mahsus olmak zere nemli lde gelir elde edecei beklenmektedir.
Dk enflasyon ortamnda yksek krllk salayan baz kaynaklarn ortadan kalkaca beklense de, uzun vadede ekonominin yeniden monetizasyonunun salanmas durumunda, bankalarn mevduat
tabanlarn ve kredi portfylerini geniletme imkan salayaca ngrlmektedir.
Tablo-2 bankalarn aktif byklne gre sralamasn gstermektedir. Tabloda ayn zamanda
baz temel finansal tablo deikenleri de yer al-

TABLO-1: Trk Bankaclk Sektrnn Temel Gstergeleri, 1999

SEKTR TOPLAMI
TCAR BANKALAR
Kamu Bankalar
zel Bankalar
TMSF Bnyesindeki Bankalar
Trkiye'de Kurulmu Yabanc Bankalar
Trkiye'de ube Aan Yabanc Bankalar
KALKINMA VE YATIRIM BANKALARI
Kamu Bankalar
zel Bankalar
Yabanc Bankalar
ZEL FNANS KURUMLARI (FK)
zel FK' lar
Yabanc FK' lar

Banka
Says

ube
Says

Personel
Says

Aktifler
Milyar TL

81
62
4
31
8
5
14
19
3
13
3
6
4
2

7.691
7.660
2.865
3.960
714
94
27
31
12
16
3
121
83
38

173.988
168.558
72.007
76.386
15.980
2.899
1.286
5.430
4.336
1.027
67
2.677
1.773
904

72.120.860
68.681.356
25.182.230
35.679.111
4.054.017
2.520.751
1.245.247
3.439.504
2.486.277
641.252
311.975
1.657.066
1.044.617
612.449

Kaynak: TBB, Bankalarmz 1999, stanbul, 2000.den ve zel Finans Kurumlar Faaliyet Raporlarndan derlenmitir.

31

TABLO-2: 1999 Yl Banka Sralamas (milyar TL)


Toplam
Aktifler

Toplam
Krediler

Toplam
Mevduat

denmi
Sermaye

Net
Kr

T.C. Ziraat Bankas


12.035.315
Trkiye Halk Bankas A..
7.147.230
Yap ve Kredi Bankas A..
4.895.095
Trkiye Bankas A..
4.765.894
Trkiye Garanti Bankas A..
4.532.402
Akbank T.A..
4.353.822
Trkiye Vakflar Bankas T.A.O.
3.390.877
Pamukbank T.A..
3.262.599
Trkiye Emlak Bankas A..
2.608.808
Trk Eximbank
1.690.410
Demirbank T.A..
1.612.777
Finans Bank A..
1.339.826
Osmanl Bankas A..
1.305.298
Birleik Trk Krfez Bankas A..
1.281.307
Kobank A..
1.227.414
Toprakbank A..
1.157.480
Interbank A..
1.063.895
Trk D Ticaret Bankas A..
889.995
ktisat Bankas T.A..
764.182
Etibank A..
678,59
Trk Ekonomi Bankas A..
655.388
Eskiehir Bankas T.A..
598.184
ller Bankas
595,26
Ulusal Bank T.A..
587.241
Kentbank A..
568.632
Trk Ticaret Bankas A..
555.669
Trkiye mar Bankas T.A..
554.627
ekerbank T.A..
481.888
Alternatif Bank A..
465.049
Smerbank A..
447.555
Egebank A..
443.038
Yurt Ticaret ve Kredi Bankas A..
409.348
Citibank N.A.
401.281
Denizbank A..
375.145
Ege Giyim Sanayicileri Bankas A.. 356.411
Yaarbank
338.961
HSBC Bank A..
330.673
Tekstil Bankas A..
329.452
Deutsche Bank A..
274.113
T. Sinai Kalknma Bankas A..
262.106
Bank Kapital Trk A..
246.582
Westdeutsche Landesbank Grozentrale 206.828
Trkiye Kalknma Bankas A..
200.607
Bank Ekspres A..
197.367
Bayndrbank A..
180.505
The Chase Manhattan Bank
177.949
Snai Yatrm Bankas A..
176.902
Anadolubank A..
170.911
Bnp-Ak Dresdner Bank A..
159,48
Arap Trk Bankas A..
138.059
Oyak Bank A..
136.972

2.918.841
1.191.804
1.942.465
1.629.492
1.421.857
1.376.896
1.158.304
1.878.270
856.005
1.494.277
435.433
236.583
285.503
184,96
386.136
268,43
102,2
102.454
198.092
289.022
115.254
208.764
390.173
34.095
201.898
82.469
272.669
155.925
151,3
45.095
134.769
5,41
63.344
106.359
150.043
69.563
82.038
154.739
2,37
121.466
70.889
41.595
90.677
101.923
49.956
2.278
101.077
45.224
19.595
25.225
48.833

9.586.226
5.559.542
3.495.377
2.978.028
2.393.913
2.601.195
2.407.100
2.396.395
1.651.155
0
1.119.521
531.427
658.291
837.017
752.821
766.376
1.171.740
372.203
400.958
591.217
310,28
888.934
0
154.662
374.802
513.832
476.393
359.209
254.536
495.178
873.189
398.785
145.466
217.708
269.842
736.799
106.381
155,53
0
0
190.954
58.448
0
284.479
99.457
20.399
0
115.847
40.255
28.476
34.171

141.305
86.345
239.982
279.399
260
250
140
150
50
185.523
85
63,25
60
60
50
33,72
100
50
30
30
22
45
43,2
29
22.855
109.249
27
15
14,9
24
25
10
33.753
26
40
27
1,54
20
2,8
16
10
6.371
29.779
30
20
4
10
5.105
10
6
21.116

40.168
88.193
211.276
251.323
181.099
318.387
85.736
74.039
70.379
94.538
107.765
65.702
48.335
53.475
63.201
17.093
-161,14
55.336
15,14
2.664
19.388
-537.161
40.307
27.936
13.926
916
1.111
9.566
33.902
-225.042
-642,16
-364.559
28.129
10.649
1.907
-585.353
31.364
25.738
9.799
11.607
1.295
2.719
8.104
-32.289
2,43
15.823
6.534
4.424
9.944
6.674
10.247

Banka
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51

32

ube Personel
Says
Says
1.309
810
431
851
234
574
340
197
406
3
125
106
80
11
81
166
42
84
62
151
46
94
1
5
72
270
169
193
26
88
80
28
10
33
48
85
1
28
1
3
31
2
8
27
27
1
1
23
2
6
12

37.705
14.843
10.089
15.867
5,35
8.383
9.182
5.733
10.277
366
2.556
2.029
2.247
500
2.434
3.253
1.525
1.627
1.321
1.998
1.405
2.291
3.062
231
1.666
4.025
1.402
3.158
678
1.692
3.394
590
679
714
1.077
1,81
67
1.012
25
375
624
100
908
653
485
58
140
356
102
252
400

52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81

Socit Gnrale (SA)


131.262
Milli Aydn Bankas T.A..
126.827
Abn Amro Bank N.V.
115.352
Rabobank Nederland
66,70
Adabank A..
58,72
Turkish Bank A..
57.929
Sitebank A..
53.342
MNG Bank A..
52,69
ING Bank N.V.
47.999
Trk Sakura Bank A..
46.658
Tekfen Yatrm ve Finans. Bankas A.. 40.443
MKB Takas ve Saklama Bankas A..
31,97
Indosuez Euro Trk Merchant Bank A.. 29.819
Bank Mellat
26.821
Nurol Yatrm Bankas A..
26.758
Credit Suisse First Boston
25.613
Park Yatrm Bankas A..
21.694
GSD Yatrm Bankas A..
21.494
Banca di Roma S.P.A.
20.645
Atlas Yatrm Bankas A..
18.481
Diler Yatrm Bankas A..
13.947
Morgan Guaranty Trust Co.
9.824
Okan Yatrm Bankas A..
9.812
alk Yatrm Bankas A..
8.882
Credit Lyonnais Turkey
8,34
Taib Yatrm Bank A..
8.041
Toprak Yatrm Bankas A..
7.502
Habib Bank Limited
5.831
Tat Yatrm Bankas A..
1.261
Kbrs Kredi Bankas Ltd.
802
Toplam

12.455
48.469
26.767
872
8
3.993
15.629
15.749
11.582
5.608
9.909
5.075
19.415
2.126
3.498
0
6.089
8.324
10.971
2.627
538
0
87
131
1.535
1.067
162
111
118
20

32.494
103,09
25.999
2.701
44.557
47.519
41.249
25.619
17.089
28.608
0
0
0
13.409
0
0
0
0
4.358
0
0
0
0
0
2.264
0
0
212
0
87

4.985
15
10,8
4.601
4
2
3,75
5
3.014
5,09
6,6
7,85
1.194
1.002
6,75
6
4
5
4.351
6
5
6
5
5
1,79
188
4
50
1
300

11.401
-15,44
18.772
3.721
220
736
578
1.369
6.032
2.556
2.103
9.961
383
655
2.952
9.864
563
3,05
45
192
1.369
-1.473
73
1.238
1.317
132
1.279
-54
66
6

72.120.858 21.714.974 48.263.769 3.186.507

-305,75

1
44
1
1
82
15
15
21
1
2
1
1
1
3
1
1
1
1
2
1
1
1
2
1
1
1
1
1
1
1

58
721
125
34
522
226
343
408
32
49
55
235
28
49
53
16
15
28
42
21
18
21
32
15
40
14
32
10
8
22

7.691 173.988

Kaynak: www.tbb.org.tr, Bankalarmz 1999, Tablolar

bankann 1988-95 dnemi verileri alnarak), yksek enflasyonlu (%20 ve zeri) lkelerde banka
krlarnn dk enflasyonlu lkelere gre iki kat
daha fazla oranda gerekletiini ortaya koymaktadr (Tablo-4, Tablo-5). Szkonusu krn, byk
lde, belirgin bir ekilde yksek olan net faiz
marjndan kaynakland da tespit edilmitir.
Banka sisteminin dier zellikleri u ekilde
sralanabilir (Tablo-6):
Yksek operasyonel maliyetler (geni ube a ve bir birim mevduat toplamak iin
personele yaplan masraf),
Banka sahiplerinin yksek enflasyon ortamnda aldklar riske karlk daha yksek
reel getiri elde etmek istei,
Float (maliyetsiz pasiflerden elde edilen)
gelirleri olarak gsterilebilir.

maliyeti, kaynak tahsisi, mteri ilikileri, teknoloji, stratejik planlama ve ynetim, aktarma
maliyeti (Vergiler, karlklar, dier yasal zorunluluklar), toplumun bankaclk kltr ve kurumsal sosyal sorumluluk (i etii) n sralarda
yer almaktadr.
Tablo-3 Trk bankaclk sektr konsolide
finansal rasyolarn iermektedir. Yllar itibariyle deiik rasyo kalemlerindeki gelimeler sektrn performansn yanstmaktadr. Rasyolar
sektrn 1992-1999 yllar arasnda temel performans alanlarnda yakalad trendi yanstmaktadr. Bu trend, sektrn ekonomik gelimelere tepkisi kadar isel yaplanma ve deiiminin ip ularn vermektedir.
Dnya Bankas uzmanlar tarafndan gerekletirilen bir almada (80 lkeden 7900 ticari

33

Trk bankaclk sektrnn bir dier nemli


sorunu da, daha nce ifade edildii gibi, aktif kalitesidir. Tablo-6 bankaclk sektrnn ve zel finans kurumlarnn durumlarn yanstmaktadr.
Trk bankaclk sisteminin seilmi lkelere
gre krllk ve etkinlik gstergeleri ise Tablo-6da
yer almaktadr.

Buna gre, Trk bankalar krllkta ve


masraflarda n srada yer almaktadr. Ancak masraflarda mukayeseli avantaj sz
konusu olmamaktadr.
ube says ar grnmemektedir. Ancak, ube saysnn Meksika ve Polonya
gibi benzer lkelerden iki kat fazla olmas

TABLO-3: Rasyolar (%), Trk bankaclk sektr, konsolide


1999
SERMAYE RASYOLARI
Sermaye Standart Rasyosu
(zkaynak+T.Kr) / T.Aktifler
5,9
(zkaynak+T.Kr) / (Mevduat+Mevduat D Kayn.) 7,0
Net alma Sermayesi / T.Aktifler
-3,5
(zkaynak+T.Kr) / (T.Aktifler+Gayrnakdi Krediler) 2,9
AKTF KALTES
T.Krediler / T.Aktifler
30,1
Takipteki Krediler / T.Krediler
10,7
Donuk Aktifler / T.Aktifler
9,4
YP Aktifler / YP Pasifler
79,4
LKDTE
Likit Aktifler / T.Aktifler
35,9
Likit Aktifler / (Mevduat+Mevduat D Kaynaklar) 42,6
YP Likit Aktifler / YP Pasifler
40,0
KRLILIK
Net Kr (Zarar) / Ortalama T.Aktifler
-0,6
Net Kr (Zarar) / Ortalama zkaynaklar
-14,9
Net Kr (Zarar) / Ortalama denmi Sermaye
-12,7
GELR-GDER YAPISI
Takipt.Alacak Sonr.Net Faiz Geliri / Ort.T.Aktifler
6,7
Faiz Gelirleri / Faiz Giderleri
129,5
Faiz D Gelirler / Faiz D Giderler
27,7
Toplam Gelirler / Toplam Giderler
109,9
Takip.Alacak.Karl / T.Krediler
5,3

1998

1997

1996

1995

1994

1993

1992

8,9
11,0
1,1
4,7

9,4
11,6
2,8
4,9

8,9
10,8
1,6
5,0

8,9
11,3
1,4
5,2

8,4
10,4
0,4
5,6

9,3
12,0
2,2
6,2

8,6
11,3
0,7
6,1

38,3
7,2
7,9
84,9

45,5
2,4
6,7
89,6

43,1
2,2
7,3
93,6

42,5
2,8
7,6
90,6

39,1
4,1
8,0
96,5

41,4
3,1
7,1
84,6

41,8
3,4
7,9
86,8

32,4
39,9
39,5

33,5
41,1
41,0

36,4
44,0
44,6

36,9
46,7
44,8

39,3
48,9
51,9

41,4
53,1
51,6

38,4
50,3
49,6

2,7
44,9
59,6

3,4
54,1
80,6

3,9
64,3
119,0

3,4
55,7
100,8

2,2
34,0
59,0

3,5
54,7
87,9

2,8
42,9
62,1

11,1
147,8
2,4
117,8
2,4

10,1
144,5
3,7
117,9
0,7

10,0
147,2
26,9
118,4
0,8

8,0 10,8
140,3 150,5
44,7 -12,6
118,3 112,4
0,8
1,5

10,2
8,5
167,4 143,2
16,0 34,9
120,5 113,0
0,9
0,7

Kaynak: www.tbb.org.tr, Bankalarmz 1999.

TABLO-4: Yksek ve Dk Enflasyonlu lkelerde Seilmi Finansal Gstergeler


Yksek Enflasyon lkeleri (18)
Ortalama

Dk Enflasyon lkeleri (61)


Ortalama

Trkiye

2,18
5,76
5,86
0,20
0,63
0,26

0,96
3,33
3,13
0,14
0,61
0,62

3,30
6,30
5,40
0,27
0,43
0,17

Net Kr/Toplam Aktifler


Net Faiz Marj
Personel ba maliyet / T.A
Rezervler / Mevduatlar
Konsantrasyon*
Aktifler / GSYIH
(*) En byk bankann toplam aktifler iindeki pay

Kaynak: www.imf.org., Turkey: Selected Issues and Statistical Appendix, February, 2000.

34

dikkat ekmektedir.
Personel harcamalarnda ise iki ayr kriter
n plana kmaktadr. Gerek aktifler gerekse toplanan her bir milyon dolar mevduat bana bakldnda Trk bankaclk
sisteminin dier lkelere oranla daha
yksek personel harcamas yapt ortaya
kmaktadr. Ancak yksek faiz marj ile
srdrlebilecek bu durumun nmzdeki dnemde marjlarn daralmas ile ya
nitelik ya da nicelik veya her ikisinin
kombinasyonu eklinde personel politikalarna yansyaca tahmin edilmektedir.

2. EKONOMK YAPI VE LKLER


SSTEM: MEVCUT DURUM VE
GELMELER
Ekonominin performans bir ok adan ve
farkl deikenler dikkate alnarak llebilir
ve yorumlanabilir. Finans sektr bak asndan ekonomik yap ve ilikiler sistemindeki fiyatlama mekanizmalar ile temel reel ekonomik deikenlerin trendi byk nem tamaktadr. Genel yaklam, sz konusu deikenler grubunu ayr veya birlikte bir endeks
yardmyla izlemek ve deerlendirmek esasna
dayanmaktadr.

TABLO-5: Enflasyon ve Nominal Faiz Oranlar


Enflasyon

Kredi Faizi

0
10
20
30
50
80
100

Mevduat Faizi

Spread

5,0
15,5
26,0
36,5
57,5
89,0
110,0

2,7
3,0
3,3
3,5
4,1
4,9
5,5

7,7
18,5
29,3
40,0
61,6
93,9
115,5

Kaynak: www.imf.org., Turkey: Selected Issues and Statistical Appendix, February, 2000.

TABLO-6: Seilmi lkelerde Bankaclk Sistemlerinin Krllk ve Etkinlik Gstergeleri


Krllk Gstergeleri

Etkinlik

Net Faiz
Marj

Brt Kr

letme
Masraflar

ube
Says(1)

Personel
Masraf(2)

Personel
Masraf(3)

Trkiye

8,6

5,3

3,9

99,6

2,8

31,9

Avusturya
Almanya
ngiltere

1,8
2,0
2,3

0,9
1,0
1,4

1,9
1,8
2,5

582,7
89,0
192,1

1,0
1,1
1,4

22,7
23,8
28,4

ek Cumhuriyeti
Macaristan
Kore
Meksika
Polonya

3,0
5,0
2,2
4,5
5,4

1,8
0,8
1,7
2,6
3,7

8,2
3,6
2,6
3,9
3,5

164,7

0,8
1,6
1,9
1,7
1,9

14,6
26,2
26,9
22,7
27,4

Ortalama (1994-96)

100,4
54,9
37,5

* Ortalama aktiflere oranla


(1) Bir milyon nfus bana
(2) Ortalama aktiflere oranla
(3) Her 1 milyon USD mevduat bana (bin)

Kaynak: www.imf.org., Turkey: Selected Issues and Statistical Appendix, February, 2000.

35

Yaygn yaklam, ekonominin reel ve parasal


kesimini yanstan deikenlere ve bunlarn geliim trendine ncelik vermektedir. GSMH ve isizlik reel kesim deikenleri, enflasyon, faiz ve
dviz ise parasal kesimin deikenleri olarak ele
alnmtr. Bu deikenler reel, finansal, kamu
ve d ekonomik sektrlerin mevcut durumunu
ve muhtemel gelecei konusunda nemli veri ve

bilgiler sunmaktadr.
Piyasa ekonomilerinde temel fiyatlar, ekonomik birimlerin davranlarn gemi dnemde ve yakn gelecekte etkileyen en nemli faktrlerdir. te yandan, bankalarn ve finansal kurulularn fon kaynak ve kullanm yaps ve sreci sz konusu deikenlere kar olduka hassastr. Prensip olarak fiyatlar, piyasalarn ve bu-

TABLO-7: Finansman Konularna Gre Firma Baznda Kullandrlan Nakit Krediler ve Tasfiye Olunacak Krediler (Mays 2000)
(Milyar TL)
Nakit Krediler
Tasfiye Olunacak Krediler

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31

Tekstil Ve Tekstil rnleri San.


Toptan Ve Per.Tic. Mot. Ar. Srv. Hzm.
Gda, Merubat Ve Ttn San.
naat
Tamaclk, Depolama Ve Haberleme
Metal Ana San Ve lenmi Mad. rt.
Finansal Araclk
Tarm, Hayvanclk, Ormanclk
Elektrikli Ve Optik Aletler San.
Kimya Ve Kimya rnleri le Sent. Lif San.
Dier Toplumsal Sos. Ve Kiisel Hizmet.
Dier Metal D Madenler San.
Ulam Aralar San.
Makina Ve Tehizat San.
Otel Ve Restoranlar (Turizm)
Baka Yer. Snflandrlmam m. San.
Kat Ham. Ve Kat rnl. Basm San.
Kauuk Ve Plastik r. San.
Enerji retmeyen Madn. karlmas
Emlak Kom., Kiralama Ve l. Faaliyet.
Enerji reten Madenlerin karlmas
Elektrik Gaz Ve Su Kaynaklar
Deri Ve Deri rnleri San.
Nkleer Yakt Raf. Ve Petr. r. Kmr r.
Aa Ve Aa rnleri San.
i altran zel Kiiler
Salk Ve Sosyal Hizmetler
Uluslararas rgt Ve Kurulular
Eitim
Savunma Ve Kamu Yn. Zorunlu Sos. Gv.
Balklk
Toplam

Tutar

Tm Sektrler
indeki Pay(%)

Tutar

Tm Sektrler
indeki Pay(%)

2.861.520,5
2.558.773,6
2.137.675,8
1.776.827,1
1.074.963,8
1.046.502,9
805.712,9
723.369,7
682.849,0
662.706,5
656.010,2
632.439,8
604.599,4
584.908,2
578.623,4
396.718,8
377.987,1
256.972,9
250.298,3
249.344,6
212.735,6
198.562,3
166.477,1
151.428,8
146.019,9
111.670,1
91.619,8
29.196,8
17.955,3
16.847,8
8.999,7
20.070.317,7

14,3
12,7
10,7
8,9
5,4
5,2
4,0
3,6
3,4
3,3
3,3
3,2
3,0
2,9
2,9
2,0
1,9
1,3
1,2
1,2
1,1
1,0
0,8
0,8
0,7
0,6
0,5
0,1
0,1
0,1
0,0
100,0

598.913,1
160.197,5
175.139,5
185.050,6
106.306,7
52.900,9
44.654,8
44.135,4
52.460,3
26.775,7
10.858,9
33.262,7
60.634,8
52.912,0
90.112,4
10.223,5
55.728,7
14.382,7
12.755,8
17.426,0
13.503,2
4.937,2
32.573,7
12.321,2
16.148,6
354,7
7.971,0
1.522,8
3.178,4
528,0
7.868,9
1.905.739,7

31,4
8,4
9,2
9,7
5,6
2,8
2,3
2,3
2,8
1,4
0,6
1,7
3,2
2,8
4,7
0,5
2,9
0,8
0,7
0,9
0,7
0,3
1,7
0,6
0,8
0,0
0,4
0,1
0,2
0,0
0,4
100,0

Not: Nakdi Krediler ve Tasfiye Olunacak Krediler, 1211 sayl Trkiye Cumhuriyet Merkez Bankas Kanunu'nun 44'nc maddesi
erevesinde bankalarca yaplan bildirimlerden derlenmi olup, geici rakamlardr.
(*) Firma baz krediler; kredi veya riskleri toplam 5 milyar TL'snn (dahil) zerinde olan ticaret siciline kaytl faal firmalara, bankalar ve
FK'larnca tahsis edilen kredi ve fon toplamndan olumaktadr.

Kaynak: www.tcmb.gov.tr

36

nun bir sonucu olarak da ekonominin dinamiklerinden (arz ve talep yaps ve zellikleri) etkilendii gibi bunlar etkileme veya ynlendirme
gcne de sahip bulunmaktadr. parasal deiken (enflasyon oran, faiz oran ve dviz kuru) ekonominin farkl sektrlerinde etkili olan
farkl deikenlerin mevcut durumundan ya da
deiiminden etkilenmektedir. Ayrca sz konusu deiken ayn zamanda birbirleri ile karlkl etkileim iinde de bulunmaktadr. Bunun
tabii bir sonucu olarak da her deiken arasnda ekonominin yaps ve zelliklerine bal
bir nisp dengenin bulunduu ya da bulunmas
gerektii gzden karlmamaldr. Bu dengelerin bozulmas, alternatif maliyetleri etkileyerek

genel ekonomik performans olumsuz ynde etkileyebilmektedir.


Ekonomik byme oran hari tm dier
deikenlerin deiim orannn negatif olmas
baar gstergesi iken, ekonomik bymedeki
deiim orannn pozitif olmas baar gstergesi olmaktadr. Endeks ise bu deiim oranlarnn
toplamndan olumaktadr. Tablo-8 sz konusu
deikenlerin son yllardaki durumunu gstermektedir.
Sz konusu tm performans gstergeleri
dikkate alndnda, ekonominin baarl bir
trend izlediini sylemek olduka zordur. Bunun en nemli nedeni, ulalmas gereken performans noktalar yerine tatmin edici perfor-

TABLO-8: Trkiye Ekonomisinin Temel Ekonomik Gstergeleri


Birim
BYME
GSMH (yeni seri)
GSMH
GSMH
Nfus
Kii bana GSMH
GSMH DEFLATR
SZLK
Genel
Kent
Kr
ENFLASYON
Toptan eya
12 aylk deime
Ortalama deime
Tketici
12 aylk deime
Ortalama deime
FAZ ORANLARI
(Yllk ortalama, net, bileik)
O/n
Kamu katlar
DVZ KURLARI
Dolar (Yl sonu)
Dolar (ortalama)
12 aylk deime
Ortalama deime
Mark (yl sonu)
Mark (ortalalama)
12 aylk deime
Ortalama deime

%
Milyar dolar
Trilyon TL
Milyon
Dolar
%
%

1996

1997

1998

1999*

7,5
184
15.064
61,2
3.000
75

8,0
194
29.393
62,5
3.105
83,0

3,8
204
53.013
63,5
3.213
74,0

-6,4
185
78.242
64,4
2.878
57,0

5,8
9,3
2,9

6,9
9,7
4,2

6,4
9,9
3,2

7,3
11,7
4,0

85
76

91
81

54
72

63
53

80
80

99
86

70
84

69
65

116
132

96
108

112
116

108
104

107.505
83.043
81
78
69.073
55.003
66
68

205.110
151.428
91
82
114.433
89.137
66
62

313.707
264.600
53
71
187.230
151.000
64
70

540.098
426.681
72
61
277.169
230.329
48
53

%
%

%
%

Kaynak: www.tbb.org.tr, Bankalarmz 1999.

37

mans hedeflerinde srar edilmektedir. Bu noktada, nerilen en nemli hususun ekonomi ynetiminde stratejik yenilenmenin ve yaplanmann
gerekletirilmesi olduu ifade edilebilir.
1998 ylnn ikinci yarsnda IMF ile yaplan
yakn izleme anlamas daha sonra Stand-by anlamasna dnm, 23 Kasmda IMF ve Trk
yetkililer bir niyet mektubu zerinde anlamaya
vardklarn ilan etmi ve buna dayal bir ekonomik program 2000 ylnda uygulamaya konulmutur. Ayn tarihte, IMF Trkiyenin 20002002 tarihlerini kapsayan ekonomik programna destek vermek amacyla 2,892 milyar SDR (4
milyar Dolar) deerinde bir Stand-by kredisini
onaylamtr.
Niyet Mektubunda yer alan taahhtler u
ana balklarla ifade edilmitir.
Enflasyonu azaltma program ve stratejisi
Maliye politikas
2000 yl mali program
2000 yl zelletirme gelirleri ve kamu
bor ynetimi
2001-2002 maliye politikas
Para ve dviz kuru politikas
Gelirler politikas
Yapsal reformlar
yapsal reformlar ve mali sektr
tarm politikalar
emeklilik reformu
mali ynetim ve effaflk
vergi politikas ve ynetimi
zelletirme ve sermaye piyasas
bankaclk sisteminin glendirilmesi
ve bankaclk dzenlemeleri
Niyet Mektubu belirli zaman dilimine yaylm olan performans kriterleri konusunda kritik
ve ciddi taahhtler iermektedir. Bunlar u ekilde ifade edilebilir:
Merkez Bankasnn net i varlklar
Net uluslararas rezervler,
Yeni d borlara ilikin dzenlemeler
Dviz kuru sepetinin aylk deiim oran
zelletirme program,
Konsolide merkezi hkmet btesinde
kmlatif faiz d denge geliimi.
Ekonomik programn ana amac, Trkiyeyi
enflasyondan kurtarmak, byme potansiyelini
artrmak ve toplumun tm sektrleri iin daha
iyi bir hayat standard oluturmak eklinde ifa-

de edilmitir. Program, mali dzenlemeler, yapsal reformlar, ve tutarl gelirler politikas ile desteklenen sk bir dviz kuru taahhdne dayanan ana bileene sahip bulunmaktadr: Mali
dzenlemelere arlk verilmesi, kamu hesaplarnn zayfl ile yksek enflasyon arasndaki
pozitif korelasyondan kaynaklanmaktadr. te
yandan, mali dzenlemelere srdrlebilir yap
kazandrmada, ekonomik etkinlii salamada,
zelletirme gelirlerini artrmada ve kamu borlarn azaltmada yapsal reformlar byk nem
tamaktadr. Sk dviz kuru taahhd ve gelirler politikas ise, zellikle ilk aamada, enflasyon ve faiz oranlarn hzl bir ekilde drmek
amacyla kullanlmaktadr.
Tablo-9da Trkiye ekonomisinin son drt
yllk performansna ilikin baz temel gstergeler ve 2000-2001 dneminde bu gstergelerde
beklenen gelimelere ilikin beklentiler yer almaktadr. Gstergelerin seiminde 2002ye kadar uzananlar n planda tutulmutur.
Tabloda GSMH reel gelirdeki art orann,
TFE tketici fiyatlarndaki deiim orann,
GBD/GSMH genel bte dengesinin ulusal gelire orann, TD/GSMH ticaret dengesinin ulusal
gelire orann ve YT-YY/GSMH ise ulusal tasarruflarn ulusal gelire oran ile ulusal yatrmlarn ulusal gelire oran arasndaki fark gstermektedir.
Tablodan grlecei gibi, ekonomik yap ve
ilikiler sisteminin nemli talar yeniden yerletirilmektedir. Bununla beraber, i ve d denge ile tasarruf ve yatrm ilikisi; beklenen sonulara ulamay en azndan zorlatracak
nemli faktrler olarak gzkmektedir. Bu erevede, bu deikenlerle ilgili olarak mal ve sermaye hareketleri yaps, bunun lke, mal ve sektr dalm beklenen verimlilik ve etkinlik bakmndan zel neme sahiptir. Bu alanlarda beklenen deiimin, kontrol edilemez yeni bamllk alan ve/veya trleri oluturabilecei de gzden karlmamaldr.
Ekonomik byme orannn belirli bir dzeyde istikrara kavuaca beklenirken, enflasyon oran arpc bir ekilde dmektedir. te
yandan, yatrm-tasarruf dengesi ve d ticaret
dengesi bymeye benzer bir eilim kazanmaktadr. denge ise enflasyon trendinin asimetrii bir zellik tamaktadr. Temel gstergelerde-

38

Trkiye ekonomisi ile Tablo-11de yer alan


AB ortalamas ve referans deerleri dikkate
alndnda, bir ok deikende nemli kapanmas pek kolay grnmeyen aklar bulunmaktadr. Trkiye ekonomisinin bu adan nemli
saylabilecek yapsal bir dnmden gemesi
gerekmektedir. Bu da genel ekonomik yap ve
ortamn radikal dzeyde deimesi anlamna
gelmektedir.
Ekonomideki son gelimeleri ocak-mays
dnemi itibariyle aadaki tablo yanstmaktadr. Bu bir anlamda, uygulanmakta olan politikann da ilk sonularn gstermektedir.
Stand-by dzenlemesinden nisan ay sonuna
kadarki gelimeler Hazine Mstearl Nisan

ki beklentiler, makro dzeyde deiimin hangi


alanlarda ortaya kacan yanstmaktadr.
2001-2005 dnemini kapsayan VIII. Be yllk kalknma plan iki alt dnem iermektedir.
Biri, 2001-2002 dnemini kapsamakta ve yukarda ifade edilen Enflasyonla Mcadele Programnn politika ve stratejilerinin uygulanaca
dnem olarak ele alnmaktadr. Dieri, 20032005 dnemini kapsamakta ve daha nceki ekonomik programn devam olacak reformlarn yaplaca ve esas amacn Maastricht kriterlerine
uyum olduu vurgulanmaktadr.
Tablo-10 Trkiyenin ve AB lkelerinin bu
kriterler asndan son durumunu yanstmaktadr.

TABLO-9: Trkiye: Seilmi Temel Ekonomik Gstergeler

REEL EKONOM (% deiim)


Reel GSMH
Ulusal talep
TFE (Dnem sonu)
sizlik oran (%)
Gayri safi ulusal tasarruf (1)(2)
Gayri safi ulusal yatrm (1)(2)
KAMU FNANSMANI (GSMH nn %)
Merkezi Hkmet
Faizd denge
Genel denge
Merkezi hkmet borcu
Konsolide kamu sektr
Faizd denge
Operasyonel denge
Konsolide net bor
PARA VE KRED (yl sonu, % deiim)
Geni kapsaml likidite (3)
zel sektre krediler
DEMELER BLANOSU
Ticaret dengesi (1)
Cari lem dengesi (bavul ticareti dahil) (1)

1996

1997

1998
Tah.

1999
Bek.

2000
Prog.

2001
Prog.

2002
Prog.

7,2
10,0
79,8
6,0
18,9
23,4

8,2
7,5
99,1
6,4
20,8
24,6

3,8
0,6
69,7
5,9
23,2
23,9

-2,1
-2,3
65,4
...
20,0
22,8

5,6
6,5
25,0
...
20,4
24,4

5,2
5,0
12,0
...
19,5
23,3

5,8
5,5
7,0
...
19,5
23,2

1,2
-8,4
48,0

-0,2
-7,6
48,4

3,6
-7,7
48,5

0,9
-12,1
60,5

3,9
-12,6
60,1

5,3
-6,0
58,8

5,6
-2,2
57,0

-1,2
-7,1
46,5

-2,1
-3,0
42,9

0,5
-4,9
44,5

-2,7
-13,6
58,0

2,2
-9,9
57,9

3,7
-4,6
56,6

3,7
-3,0
54,6

113,1
120,5

117,6
125,8

76,0
81,7

82,6
58,3

41,1
38,0

28,9
28,9

22,0
22,0

-5,7
-1,3

-8,0
-1,4

-7,0
0,9

-5,8
-0,5

-7,1
-1,8

-7,2
-1,6

-7,0
-1,5

Kaynaklar: Trk otoriteleri ve IMF uzmanlarnn tahminleri.


(1) GSMH nn yzdesi olarak.
(2) demeler bilanosu ile ulusal gelir hesaplar arasndaki fark, bavul ticareti ve ilgili hizmet gelirlerinden kaynaklanmaktadr.
(3) Dviz mevduat ve repoyu kapsamaktadr.

Kaynak: www.imf.org, IMF Approves US$ 4 Billion Standby-Credit for Turkey

39

ay raporundaki veri ve bilgileri kullanlarak u


ekilde zetlenebilir.
Stand-by Dzenlemesinin ve programn ilk
gzden geirilmesine ilikin IMF cra Direktrler Kurulu toplants Nisan aynda gerekletirilmi ve IMF cra Direktrler Kurulu programn baaryla srdrlmesi neticesinde programn ilk gzden geirilmesinin tamamlanmasn
ve Trkiyenin 221.7 milyon SDR (yaklak 293
milyon ABD Dolar) kullanm yapmasn onaylamtr.
Enflasyonla mcadele program erevesinde, Mays aynda uygulamaya girecek olan Pi-

yasa Yapcl Sistemi oluturulmu bulunmaktadr. Piyasa yapcs olarak devlet i borlanma senetleri piyasasnda faaliyet gstermek
zere talepte bulunan bankalarn bavurular
daha nce belirtilen kriterler erevesinde deerlendirilmi, 19 banka piyasa yapc olarak faaliyet gstermek zere seilmitir. Bundan byle, Bor Danma Kurulu yerine piyasa yapclarnn katlmyla oluacak ve Piyasa Yapcl Danma Kurulu adn alacak bir kurul
almalara devam edecektir.
15 Fon kapatlm olup, yasayla kurulan dier 7 Fonun kapatlmas iin gerekli yasa tasa-

TABLO-10: Trkiye Ekonomisi Temel Ekonomik Gstergeleri/ Maastricht Kriterleri Gstergeleri


Birim
%

Toptan Eya Fiyatlar Endeksi


12 aylk deime
Ortalama deime
Tketici Fiyatlar Endeksi
12 aylk deime
Ortalama deime
Kamu kesimi a/GSMH
Bte a/GSMH
Faiz oranlar (Yllk ortalama, net, bileik)
O/n
Kamu katlar
Dviz kurlar
Dolar, 12 aylk deime
Dolar, Ortalama deime
Mark, 12 aylk deime
Mark, Ortalama deime
bor stoku/GSMH (TL)
D Bor Stoku/GSMH (USD)

1996

1997

1998

1999

85
76

91
81

54
72

63
53

80
80
8,8
8,3

99
86
7,6
7,6

70
84
9,2
7,1

69
65
15,1
12,1

116
132

96
108

112
116

108
104

81
78
66
68
21
43,4

91
82
66
62
21
43,7

53
71
64
70
22
51,9

72
61
48
53
29
60,0

%
%

Kaynak: www.tbb.org.tr, Bankalarmz 1999, stanbul, 2000.

TABLO-11: Maastricht Kriterleri Asndan ABnin Durumu (1998)

AB(3)
Referans Deer(4)

TFE(1)

BA/GSMH

DB/GSMH

UDFO(2)

DKM Band

2,3
3,0

-1,6
-3,0

73,2
60,0

5,1
7,5

+/- 15
+/- 15

BA: Bte a, DB: Devlet borlar, ODFO: Uzun dnem faiz oran
(1) ABnin uyumlandrlm TFE
(2) 10 yllk veya en yakn vade kamu kad getirisi
(3) Basit ortalama
(4) Enflasyon ve faiz oranlar hari referans deerin hesaplanmasnda en iyi performansl lkenin basit ortalamas alnmtr.

Kaynak: Fsun Gnder, Hlya stnkaya ve Sinem nal, Parasal Birliin Trk Hukuk Sisteminde Yarataca Olas Etki ve
Sorunlar, Bankaclar Dergisi, No:24, 1998.den derlenmitir.

40

rlarnn TBMMde grlecektir. Tarm Sat


Kooperatifleri Birliklerine zerklik kazandracak kanun teklifi ise TBMMye sunulmutur..
Trk Telekomun %20 hissesinin blok sat
yntemiyle zelletirilmesini Rekabet Kurulu
onaylam olup, ihale hazrlk almalar srdrlmektedir. Pein verginin er aylk dnemlerle denmesine ilikin Bakanlar Kurulu karar
km bulunmaktadr.
Temel byklklerdeki gelimeler ise u ekilde bir trend izlemitir.
Aylk sanayi retim endeksi 2000 yl ubat
aynda bir nceki yln ayn ayna gre %6.0 art
gstermitir. 2000 ylnn iki aylk ortalamas yine bir nceki yln iki aylk ortalamas ile karlatrldnda, retim toplam sanayi sektrnde
%4.4 ve imalat sanayinde %5.6 artm, madencilik sanayinde ise %4.9 azalmtr. Elektrik, gaz ve
su sektrnde ise ayn kalmtr. 1999 yl Mart
aynda %74.1 olan kapasite kullanm oran 2000
yl Mart aynda %73.8 olarak gereklemitir.
1999 ylnn Ocak aynda 870 milyon ABD
Dolar fazla veren cari ilemler dengesi, 2000 ylnn ayn aynda 365 milyon ABD dolar ak ile
sonulanmtr. Bu gelimenin ardndaki balca
neden; ihracat gelirlerinin %7.7, bavul ticaretinin %38.2 artmasna karn, ithalat harcamalarnn (CIF) %44.8 orannda artmasdr. Ayrca,
2000 ylnn Ocak aynda, dier mal ve hizmetler ile karlksz transferlerden elde edilen net
gelirler de %43.1 orannda azalarak 563 milyon
ABD dolar olmutur. 2000 yl Ocakubat dneminde ihracat bir nceki yln ayn dnemine
gre % 0.8 artarak 4,109 milyon dolar, ithalat ise
%41.6 artarak 7,103 milyon dolar olarak gereklemitir. Bir nceki yln ayn dneminde 937
milyon dolar olan d ticaret a, % 219.6 artarak 2,994 milyon dolar olarak gereklemitir.
hracatn ithalat karlama oran 1999 ylnn

ilk iki aylk dneminde %81.3 iken, 2000 ylnn


ayn dneminde %57.8e gerilemitir
Uygulanmakta olan program neticesinde
enflasyonda 2000 yl Nisan aynda belirgin bir
d yaanmtr (Tablo 12). Tketici Fiyat
Endeksi (TFE) ve Toptan Eya Endeksi
(TEFE) srasyla %2.3 ve %2.4 art gstermitir. Bylece TFE ve TEFEdeki oniki aylk art, bir nceki aydaki srasyla %67.9 ve
%66.1lik seviyelerinden yine srasyla %63.8 ve
%61.5e inmitir. ekirdek enflasyon olarak adlandrlan zel imalat sanayi fiyatlar ise bir nceki aya gre %1.9 art gstermitir. Bylece
TFEde Temmuz 1996, TEFEde Haziran 1999
ve zel imalat sanayi fiyatlarnda ise Temmuz
1994den bu yana grlen en dk aylk artlar gereklemi bulunmaktadr.
Nisan ay ierisinde gerekletirilen i bor
ihalelerinde yllk bileik faiz 3 aylk Hazine bonosu ihalesinde %37.69 olurken, 14 aylk tahvil
ihalesinde %32.18 olarak olumutur. Trkiyenin toplam i bor stou Mart 2000 itibariyle
26,679,144 milyar TLsna ulam bulunmaktadr. Bu stoun 24,881,145 milyar TLs tahvil
iken 1,797,999 milyar TLsi Hazine bonosudur.
2000 ylnn ikinci eyreindeki ilk tahvil ihrac Nisan aynda Euro piyasasna yaplm olup,
szkonusu ihra 600 milyon Euro tutarndadr.
2 ubat 2000 tarihinde JCRn Trkiyenin kredi
notunu BB den BB+ya ykseltmesinin ardndan,
yrtlmekte olan ekonomik istikrar programndaki olumlu gelimeler neticesinde Nisan ay
ierisinde iki uluslararas derecelendirme kuruluu daha Trkiyenin kredi deerlendirme notunu ykseltmitir. lk olarak S&P 25 Nisan
2000 tarihinde Trkiyenin uzun vadeli dviz
notunu Bden B(+)ya karm olup, 27 Nisan
2000 tarihinde de Fitch-IBCA uzun vadeli dviz
notunu B(+)dan BB(-)ye ykseltilmitir.

TABLO-12: 2000 Yl Enflasyonu

TFE (%)
TEFE (%)
TEFE (zel imalat)

Ocak

ubat

Mart

Nisan

Kmlatif

4,9
5,8
5,8

3,7
4,1
3,0

2,9
3,1
2,5

2,3
2,4
1,9

14,5
16,2
13,8

Kaynak: (TEFE) Nisan aynda

41

Ocak - Mart dneminde toplam kamu gelirleri 7,248 trilyon TLs olurken, vergi gelirleri
5,976 trilyon TLsna ulamtr. Dier gelirler ise
1,199 trilyon TL tutarnda gereklemitir. Toplam harcamalar 11,337 trilyon TL olarak gerekleirken, faiz d harcamalar 4,736 trilyon
TLsna ulamtr. Bylece, faiz d denge beklentilerin tesinde 2,439 trilyon TLsi olarak gereklemi bulunmaktadr. Ocak Nisan dneminde nakit bazda 8,725 trilyon TL gelir elde
edilirken 6,880 trilyon TL faiz d harcama ve
8,718 trilyon TL faiz demesi yaplmtr. OcakNisan dneminde nakit bazda 1,844 trilyon TL
temel fazla oluurken, genel nakit dengesi 6,873
trilyon TL olmutur.
Toplam 1,260 milyon ABD Dolar tutarnda
gerekleen POAn %51inin zelletirilmesi
ihalesi sreci, zelletirme Yksek Kurulunun
ihaleyi onaylamas ile tamamlanmtr. 2 yeni
GSM lisansnn satna ilikin olarak yaplan
ihalede Bankas-Telecom Italia ortakl 2,525
milyon ABD Dolar ile en yksek teklifi vererek
3. GSM 1800 lisansn almaya hak kazanmtr.Tpra hisselerinin halka arznda youn talep ile karlalmtr. Bylece, Tpra ve POA
ihaleleri neticesinde zelletirme daresi Bakanl tarafndan gerekletirilen zelletirmeler toplam 2.3 milyar ABD dolarna ulam bulunmaktadr.

DPTnin ilk be aylk gelimelere ilikin raporu zetle u konular zerinde durmaktadr.
2000 ylnn ilk yarsnda, uygulamaya konulan
program kapsamnda, makroekonomik istikrar
salayacak ve yapsal dnm gerekletirecek nemli admlar atlmtr.Programn olumlu
etkileri hem yurtii hem de yurtd mali piyasalarda grlmeye balanm, faiz oranlar hzla
gerilerken, d finansman imkanlar artm,
uluslararas derecelendirme kurulular Trkiyenin kredi notunu ykseltmitir.
2000 ylnn ilk iki aynda yksek seviyesini
koruyan aylk fiyat art hzlar izleyen dnemde programda ngrld ekilde nemli lde yavalamaya balamtr. Programn uygulanmasnda salanan baar gelecee ynelik
belirsizlikleri azaltmak ve makroekonomik politikalara olan gveni artrmak suretiyle reel
sektre de olumlu yansm, retim ve i talep
canlanma eilimine girmitir (Tablo-13). Yln
ilk eyreinde cari ilemler a nemli lde
ykselmesine ramen, sermaye hareketleri dengesinde salanan olumlu gelimelerin de katksyla d an finansmannda herhangi bir sorunla karlalmamtr. Enflasyondaki d
eiliminin devam ettirilmesi, byme ortamnn gelitirilmesi ve cari ilemler dengesinin
srdrlebilir bir yapda gelimesi bakmndan,
nmzdeki dnemde de programn uygulan-

TABLO-13: Seilmi Ekonomik Gstergeler


Dnem
malat Sanayi retim Endeksi
(1997=100) (% Deime)
malat Sanayi Kapasite Kullanm Oran (%)
Toptan Eya Fiyatlar Endeksi
(Genel) (% Deime)
Tketici Fiyatlar Endeksi
(Genel) (% Deime)
Dolar Kuru (TL/$)
Mark Kuru (TL/DM)
D..B.S. Faiz Oran (Arlkl, Stopajsz,
Yllk Bileik %)

Mays
Ocak-Mays
Mays
Ocak-Mays
Haziran
Ocak-Haziran
Haziran
Ocak-Haziran
Haziran
Ocak-Haziran
Haziran
Ocak-Haziran
Haziran

Kaynak: www.dpt.gov.tr., Temel Ekonomik Gstergeler

42

1997

1998

1999

2000

11,6
7,0
82,6
79,3
3,4
36,6
2,9
35,4
143.806
127.656
83.311
75.697
113,9

2,7
4,8
82,1
78,8
1,6
26,4
2,4
29,6
260.196
237.468
145.291
131.516
91,4

-4,8
-6,6
78,1
74,6
1,8
23,2
3,3
25,4
411.466
367.793
218.654
204.534
111,7

3,0
3,3
76,4
74,8
0,3
18,5
0,7
17,8
614.999
585.435
298.227
287.132
38,4

masna titizlikle devam edilmesi byk nem


tamaktadr.
Uygulamaya konulan programn baarya
ulamas Trkiyenin nne km olan blgesel ve kresel imkanlarn etkin bir biimde deerlendirilmesi ve ekonominin Avrupa Birliinin rekabeti koullarna uyum salamas asndan da nem arzetmektedir. Programn baarya ulamas ayn zamanda toplumun tm kesimlerine nemli sorumluluklar yklemektedir.
Enflasyonla mcadelenin maliyetini en aza indirmek, ancak toplumun tm kesimlerinin
programa inanmas ve mal, hizmet ve faktr fiyatlarnn hedeflenen enflasyonla uyumlu bir biimde belirlenmesi ile mmkn olabilecektir.

Cari hesaplar vadesiz mevduat hesabna, katlma hesaplar ise vadeli mevduat hesabna benzemektedir. Bunlarda ana para ve herhangi bir getiri garantisi bulunmamaktadr. Sadece katlma
hesaplarna vade bitiminde hesapta oluan krdan pay denmektedir. Blokaj ve vergi konularnda bankalara benzerlik sz konusudur.
Cari hesaplar toplanan vadesiz fonlar, katlma hesaplar ise, havuzolarak ifade edilen, deiik vadeli olarak toplanan fonlar ifade etmektedir. Katlma hesaplar, kr ve zarara katlma
akdi karlnda toplanan ve bunlarn kullanlmas sonucunda doacak kr ve zararlara asgari
%80 orannda katlma sonucunu douran fonlardr. Toplanan fonlar, nakit kullandrlmadan,
retim destei salanmas, leasing, kr ve zarara
katlma ve/veya mal karl vesaikin alm satm eklinde plase edilmektedir.
zel finans kurumlar havale ve transfer ilemleri, dviz alm satm, kambiyo hizmetleri,
seyahat eki uygulamas, kredi kart hizmeti, teminat mektubu verilmesi, akreditif ilemleri,
ek ve polie gibi menkul kymetlerin keidesi,
tanzimi kabul edilmesi ve zerine aval edilmesi
gibi bir dizi bankaclk rn ve hizmetleri de
sunmaktadr.
1999 yl sonu itibariyle saylar altya ulaan
zel finans kurumlarna ilikin temel gstergeler Tablo-14de yer almaktadr. Standart ve dzenli veri ve bilginin sektr baznda yaynlanmyor olmas, mukayeselerde nemli bir handikap
olarak ortaya kmaktadr. Tablolar, kamuya
aklanan faaliyet raporlarndan veya kamu otoritelerinin yaynlarndan derlenen bilgiler nda hazrlanmtr.
Finansal kurumlarn verimlilik ve etkinlii
byk lde rekabet derecesine bal bulunmaktadr. Rekabet derecesi ise, sz konusu sektrn piyasa yapsyla yakn bir iliki iindedir.
zel finans kurumlar hem say olarak hem
de lek olarak olduka snrl dzeyde bulunmaktadr. Sektrde sunulan rnler byk lde homojendir ve effaflk finans sektrnde
aranan zellik tamaktadr. Sektre giri k
kamu otoritesinin iznine bal bulunmaktadr.
Sektrde nemli lde younlama bulunmaktadr ve belirgin bir uzmanlama trendi sz konusu deildir. Sektrde sermaye yaps olarak
farkl kurumlar bulunmaktadr. Baz kurumlar-

3. ZEL FNANS KURUMLARI


SEKTRNN PERFORMANS
GELM
Trkiyede 16.12.1983 gn ve 83/7506 sayl Bakanlar Kurulu Karar ile faizsiz finansal
rn ve hizmet sunan zel Finans Kurumlarnn kurulmasna imkan salanmtr. Daha
sonra ise, T.C. Babakanlk Hazine Mstearlnn ve T.C. Merkez Bankasnn teblileri ile
bu konuda mevzuatn alt yaps oluturulmutur. zel Finans Kurumlar kurulu, faaliyete
geme, faaliyetler ve denetim gibi konularda
T.C. Babakanlk Hazine Mstearl ve T.C.
Merkez Bankasnn gzetimine tabidir ve dier
ilgili resmi merciler tarafndan da denetlenmektedir.
1999 ylnda 4389 sayl Bankalar Kanunu
ve 4491 sayl Kanun ile yaplan deiiklikle
zel Finans Kurumlar Bankalar Kanunu kapsamna alnmtr. Bu dzenlemeler ile yukarda
ifade edilen Bakanlar Kurulu Karar ve buna istinaden karlm mevzuat yrrlkten kaldrlmtr. 4491 sayl Kanunun 3. Maddesi a ve b
fkralarnda, zel finans kurumlarnn 7. ve 9.
Madde hkmlerine uyum ve tasfiye sreci belirtilmi ve yeni dzenlemeler yaplncaya kadar
yeni Bankalar Kanununa aykr olmayan yrrlkten kaldrlan hkmlerin uygulanmasna
devam edilecei ifade edilmitir.
zel finans kurumlar, finansal araclk sreci iinde, TL ve dviz olarak cari ve katlma
hesab eklinde fon toplamakta ve toplanan fonlar, deiik ekiller altnda kullandrlmaktadr.

43

da yabanc sermaye, dier kurumlarda ulusal


sermaye gruplar ve bir ksmnda ise gerek ve
tzel kiiler nemli paya sahip bulunmaktadr.
Globalleme eilimi ise henz gelime aamasndadr. Bu zelliklerinden dolay, sektrn piyasa yapsnn noksan rekabete yakn olduu
ifade edilebilir.
Tablo incelendiinde her kurumun sektrdeki farkl gstergeye gre farkl konumu bulunmaktadr. Tm gstergeler ve kurumlar birlikte ele alndnda, her kurumun rekabeti
performansnn baz ipularna ulamak mmkn olmaktadr. Bununla beraber, bu analizin
sadece bir yla ait olduu gzden karlmamaldr. Aada son yllara ilikin veri ve bilgiler bu
a ksmen kapatmaktadr.
zel finans kurumlarnn son yllardaki geliimi Grafik-1de sunulmaktadr. Grafik, Hazine Mstearl verileri kapsamnda zel finans
kurumlar alt sektrnn finansal hizmetler
sektr ve GSMH iindeki paylarnn deiimini gstermektedir.
zel finans kurumlar bilano toplamnn
(OFKBT), mali kurumlar bilano toplamna

(MKBT) ve bankalar bilano toplamna (BBT)


oran, 1990-1998 yllar arasnda az da olsa istikrarl bir ekilde artmtr. Bu, lek bakmndan zel finans kurumlarnn her iki deiken
asndan belirli bir seviyeye ulatn gstermektedir.
Benzer bir geliim (Grafik-2) zel finans kurumlarnda toplanan fonlarn (FKTF), katlma
ve cari hesap toplamnn, mali aralar toplam
(MAT) ve toplam mevduata (TM) oran asndan da ortaya kmaktadr. Bu bir anlamda, finansal kurumlarn fon toplama yetenek ve kapasitesinin durumunu gstermektedir.
Son olarak (Grafik-3) zel finans kurumlar
bilano toplamnn (OFKBT) ve zel finans kurumlar toplam fonlarnn (OFKTF) GSMH iindeki pay da olduka ilgin bir tablo ortaya karmaktadr. Bu gstergeler sz konusu kurumlarn GSMHya zaman iinde az da olsa artan bir
ekilde katkda bulunduklarn ifade etmektedir.
zel finans kurumlarnn TCMB faaliyet raporlarnda yer alan veri ve bilgiler dikkate alndnda 1996-1999 yllarnda gsterdii gelimeler ana hatlaryla u ekilde zetlenebilir.

GRAFK-1: zel Finans Kurumlar ve Mali Kurumlar (Bilano Toplam)


2.50

Oran

2.00
1.50

OFKBT/MKBT

1.00

OFKBT/BBT

0.50
0.00
1988

1990

1992

1994

1996

1998

TABLO-14: Aktif Byklne Gre zel Finans Kurumlar, 1999, (% olarak)

zel Finans Kurumlar


1
2
3
4
5
6

hlas
Albaraka
Kuveyt
Asya
Faisal
Anadolu
Toplam

Toplam
Aktifler

Kulland.
Fonlar

Toplanan
Fonlar

Sermaye

Kr

ube
Says

Personel
Says

38,77
22,74
14,22
9,55
7,85
6,87
100,00

42,07
24,73
11,59
8,12
6,87
6,62
100,00

38,22
23,59
13,95
8,69
8,44
7,11
100,00

21,73
19,55
23,95
21,73
4,35
8,69
100,00

63,94
32,49
9,63
16,13
5,09
-27,27
100,00

28,93
18,18
13,22
13,22
9,92
16,53
100,00

29,73
19,20
14,57
12,70
11,06
12,74
100,00

Kaynak: zel Finans Kurumlar Faaliyet Raporlar

44

GRAFK-2: zel Finans Kurumlarnda Toplanan Fonlar, Mali Aralar


Toplam ve Toplam Mevduat
4.00

Oran

3.00

OFKTF/MAT

2.00
OFKTF/TM

1.00
0.00
1988

1990

1992

1994

zel Finans Kurumlarnn (FK) says,


1995 ylnda toplam be iken 24 Ekim 1996 tarihinde Asya Finans Kurumunun faaliyete gemesi ile 1996 ylnda alt olmutur.
zel Finans Kurumlarnn konsolide bilanolar reel olarak bymtr. zel Finans Kurumlarnn konsolide bilano bykl, 1995
yl sonunda 84,8 trilyon Trk liras iken Aralk
1995 - Ekim 1996 dneminde nominal yzde
96,5, reel yzde 18,9 orannda artarak 166,7
trilyon Trk lirasna ykselmitir. Yabanc para
varlklarn toplam varlklar ierisindeki pay
Aralk 1995 dneminde yzde 73,2 iken, Ekim
1996 dneminde yzde 73,8e, ykmllklerin
pay ise ayn dnemler itibariyle yzde 72,8den
yzde 74,3e ykselmitir. Pozisyon fazlas Aralk 1995 dneminde 351 milyar Trk liras iken
Ekim 1996da 737 milyar Trk liras pozisyon
ana dnmtr.
zel Finans Kurumlarnn toplam aktiflerinin yzde 74n kullandrdklar fonlar oluturmaktadr. Cari ve katlma hesaplar ile zkaynaklarndan kullandrdklar fonlar Aralk 1995
- Ekim 1996 dneminde 53 trilyon Trk lirasndan, nominal yzde 105,3, reel yzde 24,2 orannda artla 108,8 trilyon Trk lirasna ykselirken, zel proje fonlarndan kullandrmlar,
nominal yzde 87,3, reel yzde 13,3 orannda

1996

1998

artarak 7,4 trilyon Trk lirasndan 13,9 trilyon


Trk lirasna ulamtr.
zel Finans Kurumlarnn kaynak yaps incelendiinde, varlklarn yzde 4 orannda zkaynaklar ile finanse eden kurumlarn, yzde
96 orannda yabanc kaynak kulland grlmektedir. Yabanc kaynaklarn 1996 Ekim dnemi itibariyle yzde 78i zel cari hesaplar ile katlma hesaplarndan, yzde 4 ise zel projeler
iin salanan fonlardan olumaktadr.Aralk
1995 - Ekim 1996 dneminde zel cari ve katlma hesaplarnda toplanan fonlar reel yzde 19,2
orannda artarak 63,7 trilyon Trk lirasndan
125,5 trilyon Trk lirasna, zel projeler iin
salanan fonlar ise 3,1 trilyon Trk lirasndan
6,1 trilyon Trk lirasna ykselmitir.
zel Finans Kurumlar varlklarn arlkl
olarak yabanc kaynaklarla finanse etmektedirler.
zel Finans Kurumlarnn Aralk 1995 dneminde 4,1 trilyon Trk liras olan toplam zkaynaklar Ekim 1996 dneminde 6,5 trilyon Trk lirasna ykselmitir. Nominal yzde 58 orannda
artarken reel yzde 4 orannda azal gsteren zkaynaklarn toplam kaynaklar ierisindeki pay
da yzde 4,9dan yzde 3,9a inmitir. zkaynaklarn yzde 57,9unu denmi sermaye, yzde
27,3n dnem kr olutururken, yzde 11,6s
sabit kymet yeniden deerleme fonuna aittir.

GRAFK-3: zel Finans Kurumlarnn GSMH indeki Pay


2.00
1.50
OFKBT/GSMH

1.00

OFKTF/GSMH
0.50
0.00
1988

1990

1992

1994

45

1996

1998

zel Finans Kurumlar, 1995 yl sonunda


682 milyar Trk liras kr elde etmiken 1996
Ekim dneminde 1,8 trilyon Trk liras kr elde
ederek, dnem krnda nominal yzde 161,9,
reel yzde 58 orannda bir art salamlardr.
zel Finans Kurumlarnn aktif krll 1996
Ekim dneminde 1995 yl sonuna gre, dnem
krnda gerekleen bu yksek art nedeniyle
binde 8den yzde 1,1e, zkaynak krll ise
yzde 16,5dan yzde 27,3e ykselmitir.
zel Finans Kurumlar konsolide bilanosunun, Ekim 1996 itibariyle, yzde 41ini Albaraka Trk, yzde 20sini hlas Finans, yzde
18ini Kuveyt Trk, yzde 13n Faisal Finans,yzde 8ini de Anadolu Finans Kurumu
oluturmaktadr.
zel Finans Kurumlarnn konsolide bilanosu bankaclk sektr ile karlatrldnda,
zel Finans Kurumlarnn toplam aktif bykl bankaclk sektr toplam aktif byklnn yzde 2,3; cari ve katlma hesaplar ile
zkaynaklardan ve zel proje fonlarndan kullandrlan fonlar bankaclk sektr kredilerinin
yzde 4; cari ve katlma hesaplar ile zel projeler iin salanan fonlar bankaclk sektr
toplam mevduatnn yzde 2,6s dzeyindedir.Bankaclk sektr zkaynaklarnn yzde
1,1i orannda toplam zkaynaa sahip olan
zel Finans Kurumlarnn, 1996 Ekim dnemi
itibariyle elde ettikleri dnem kr bankaclk
sektrnn yzde 1,5i oranndadr.
1996 yl sonunda 198,7 trilyon Trk liras
olan toplam bilano bykl, 1997 Ekim dnemi itibariyle 393,2 trilyon Trk lirasna ykselmitir. Nominal yzde 97,9, reel yzde 15,3
orannda art gsteren bilano ierisinde en byk pay, yzde 68,6 ile cari ve katlma hesaplarndan kullandrlan fonlara aittir. Bunu srasyla yzde 8,6 ile sabit kymetler ve yzde 5,9 ile
bankalar kalemleri izlemektedir.
Aralk 1996 itibariyle yzde 73 olan yabanc para varlklarn toplam varlklar ierisindeki
pay,Ekim 1997 itibariyle yzde 72,3e gerilerken, ayn dnemde ykmllklerin pay, yzde 72,6dan yzde 76,5e ykselmitir. Bylece
Aralk 1996 dneminde 714 milyar Trk liras
olan yabanc para pozisyon fazlas, Ekim
1997de 16,3 trilyon Trk liras pozisyon ana dnmtr.

Toplam kaynaklarnn yzde 4,4n oluturan FKnn toplam zkaynaklar, Ekim 1997itibariyle 1996 yl sonuna gre yzde 1,7 orannda reel azal gstermesine karn, nominal olarak yzde 68,8 orannda artarak, 10,2 trilyon
Trk lirasndan 17,2 trilyon Trk lirasna ykselmitir. zkaynaklardaki bu artn yzde
65ini denmi sermaye, yzde 27,6sn dnem
kr olutururken, yzde 3,7si sabit kymet yeniden deerleme fonuna aittir.
FKlarn toplam aktiflerinin yzde 73n
kullandrdklar fonlar oluturmaktadr. Aralk
1996-Ekim 1997 dneminde cari ve katlma hesaplar ile zkaynaklarndan kullandrdklar
fonlar 127 trilyon Trk lirasndan, nominal yzde 112,2, reel yzde 23,6 orannda artla 269,7
trilyon Trk lirasna ykselirken, zel proje fonlarndan kullandrmlar, nominal olarak yzde
9,1 ve reel olarak yzde 47 orannda azalarak,
17,6 trilyon Trk lirasndan 15,9 trilyon Trk
lirasna dmtr.
FKlarn kaynak yaps incelendiinde,
varlklarn yzde 96 orannda yabanc kaynak
kullanarak finanse eden kurumlarn, 1997 Ekim
dnemi itibariyle yabanc kaynaklarnn yzde74,2sinin zel cari hesaplar ile katlma hesaplarndan, yzde 4,2sinin ise zel projeler iin
salanan fonlardan olutuu grlmektedir.
Aralk 1996-Ekim 1997 dneminde zel cari ve
katlma hesaplarnda toplanan fonlar, nominal
yzde 95,3, reel yzde 13,8 orannda artarak149,4 trilyon Trk lirasndan 291,7 trilyon
Trk lirasna ykselmitir. Yzde 88,6 orannda
yabanc para, yzde 11,4 orannda Trk liras
olarak toplanan fonlarn yzde 79,3nnyabanc para, yzde 20,7sinin ise Trk liras olarak
kullandrld grlmektedir.
1996 yl sonunu 2,5 trilyon Trk liras kr
ile kapatan FK, 1997 Ekim dneminde 5,2
trilyon Trk liras kr elde etmiler ve bir nceki yl Ekim dneminde 1,8 trilyon Trk liras
olan dnem krna kyasla kr rakamnda nominal yzde 193, reel yzde 56,3 orannda bir art salamlardr. FKlarn sz konusu dnemlerde aktif krll yzde 1,1den yzde 1,3e,
zkaynak krll ise yzde 27,3den yzde
30,4e ykselmitir.
Ekim 1997 itibariyle, FK konsolide bilanosunun yzde 34n Albaraka Trk, yzde

46

27sini hlas Finans, yzde 16sn Kuveyt Trk,


yzde 9unu Anadolu Finans, yzde 8ini Faisal
Finans, yzde 6sn ise Asya Finans Kurumu
oluturmaktadr. FKnn konsolide bilanosu
bankaclk sektr ile karlatrldnda,
FKnn toplam aktif bykl bankaclk sektr toplam aktif byklnn yzde 2,3,
toplam kullandrd fonlar bankaclk sektr
kredilerinin yzde 4, cari ve katlma hesaplar
ile zel projeler iin salanan fonlar bankaclk
sektr toplam mevduatnn yzde 3 dzeyinde olduu grlmektedir. Bankaclk sektr zkaynaklarnn yzde 1,2si orannda toplam zkaynaa sahip olan FKnn, 1997 Ekim dnemi
itibariyle elde ettikleri dnem kr bankaclk
sektrnn yzde 1,2si oranndadr.
Konsolide bilano bykl 1997 yl sonunda 462,1 trilyon Trk liras iken, 1998 Eyll
dnemi itibariyle nominal yzde 66,7, reel yzde 19,2 orannda art gstererek 770,3 trilyon
Trk lirasna ykselmitir. Eyll 1998 itibariyle,
FK konsolide bilanosunun yzde 31ini Albaraka Trk, yzde 30unu hlas Finans, yzde
15ini Kuveyt Trk, yzde 9unu Asya Finans,
yzde 8ini Anadolu Finans ve yzde 7sini Faisal Finans Kurumu oluturmaktadr.
Bilano ierisinde en byk pay yzde 70,8
ile kullandrlan fonlara aittir. Bunu srasyla
yzde 8,9 ile bankalar, yzde 8,6 ile sabit kymetler izlemektedir. Kullandrlan fonlar kalemi
1997 yl sonuna gre nominal yzde 64,3, reel
yzde 17,5 orannda art gstererek 332,1 trilyon Trk lirasndan 545,5 trilyon Trk lirasna
ykselmitir. Yzde 80,6s dviz olarak kullandrlan fonlarn yzde 3,2si tahsili gecikmi alacaa dnmtr. Brt 18 trilyon Trk liras
olan tahsili gecikmi alacaklar iin 10,1 trilyon
Trk liras tutarnda karlk ayrlmtr.
Toplam kaynaklarn yzde 5,4n oluturan FKlarn zkaynaklar, kurumlarn denmi sermayelerinde gerekletirdikleri artlar
nedeniyle, toplam bilano artnn zerinde bir
byme gstererek, 1997 yl sonuna gre nominal yzde 72,2, reel yzde 23,2 orannda artm
ve 24,1 trilyon Trk lirasndan 41,5 trilyon
Trk lirasna ykselmitir. zkaynaklardaki bu
artn yzde 66,1i denmi sermayedeki, yzde 24,6s ise sabit kymet yeniden deerleme fonundaki arttan kaynaklanmtr.

Bilano ierisindeki pay yzde 79,5 olan


zel cari hesaplar ve katlma hesaplar ile zel
projeler iin salanan fonlar, Aralk 1997-Eyll
1998 dneminde nominal yzde 69,5, reel yzde 21,2 orannda artarak 361,5 trilyon Trk lirasndan 612,5 trilyon Trk lirasna ykselmitir. Yzde 89,4 orannda yabanc para, yzde
10,6 orannda Trk liras olarak toplanan fonlarn yzde 80,6snn yabanc para, yzde
19,4nn ise Trk liras olarak kullandrld
grlmektedir.
Yabanc para varlklarn toplam varlklar ierisindeki pay Aralk 1997 dneminde yzde
71,4den Eyll 1998 dneminde yzde 74,1e,
ykmllklerin pay ise ayn dnemler itibariyle yzde 76dan yzde 76,3e ykselmitir.
Varlklardaki artn ykmllklerdeki artn
zerinde olmas nedeniyle Aralk 1997 dneminde 21,5 trilyon Trk liras olan pozisyon
a, Eyll 1998de 16,7 trilyon Trk lirasna
dmtr. 1997 yl sonunu 6,8 trilyon Trk liras kr ile kapatan FK, 1998 ylnn ilk 9 aylk dneminde 7,4 trilyon Trk liras kr elde
etmilerdir. Bir nceki yl Eyll dneminde 4,5
trilyon Trk liras olan dnem krna kyasla
kr rakamnda nominal yzde 66,1 orannda art olmasna karn, reel olarak sadece yzde 0,1
orannda artmtr. Bylece, FKlarn sz konusu dnemlerde aktif krll yzde 1,2den
yzde 0,96ya, zkaynak krll ise yzde
27,6dan yzde 17,8e dmtr.
FKlarn konsolide bilanosu bankaclk
sektr ile karlatrldnda, FKnn toplam
aktif bykl bankaclk sektr toplam aktif
byklnn yzde 2,3, toplam kullandrd fonlar bankaclk sektr kredilerinin yzde
4,7si, toplanan fonlar ise bankaclk sektr
toplam mevduatnn yzde 3,1i dzeyindedir.
Bankaclk sektr zkaynaklarnn yzde 1,3
orannda toplam zkaynaa sahip olan FKlarn, 1998 Eyll dnemi itibariyle elde ettikleri
dnem kr ise bankaclk sektrnn yzde
0,7si oranndadr.
Trk mali sistemine fiilen 1985 ylnda giren
ve Kasm 1999 itibariyle sektrde saylar 6 olan
zel finans kurumlar, 121 ube ve 2611 personel ile faaliyetlerini srdrmektedir. FK sektrnn Kasm 1998 itibariyle 841,2 trilyon Trk
liras olan konsolide bilano bykl, yllk

47

nominal yzde 89,7, reel yzde 21,3 orannda


art gstererek 1999 Kasm ay itibariyle 1.595
trilyon Trk lirasna ykselmitir. Sz konusu
dnem itibariyle, zel finans kurumlar bilano
bykl, bankaclk sektr bilano byklnn yaklak yzde 2,2si kadardr.
Kasm 1999 itibariyle sektrn toplam zkaynaklar, 89 trilyon Trk lirasdr. Toplam
pasiflerin yzde 5,6sn oluturan zkaynaklarn yzde 42,7sini 38 trilyon Trk liras olan
denmi sermaye, yzde 34,6sn finansal kiralama konusu sabit kymetlerin yeniden deerlemesinin arlkta olduu 30,8 trilyon Trk liras tutarndaki sabit kymet yeniden deerleme
fonu, yzde 9unu yedek akeler ve yzde
14,7sini ise dnem kr oluturmaktadr. Kasm
1998e kyasla denmi sermaye nominal olarak
yzde 56,5 orannda art gstererek 24,3 trilyon Trk lirasndan 38 trilyon Trk lirasna
ykselmitir.
FK sektr 1,3 katrilyon Trk liras tutarndaki toplanan fonlarn yzde 88ini kullandrlan fonlar eklinde plase etmitir. Yzde 12si
Trk liras ve yzde 88i yabanc para olarak
toplanan fonlar, yzde 69 orannda yabanc para ve yzde 31 orannda Trk paras fon olarak
kullandrlmtr.
Geen yln ayn dnemine gre nominal
olarak yzde 132,8, reel olarak ise yzde 48,9
orannda artarak 48,8 trilyon Trk lirasna ulaan tahsili gecikmi alacaklar (brt) iin yzde
63 orannda 30,8 trilyon Trk liras karlk ayrlmtr. 17,9 trilyon Trk liras net tahsili gecikmi alacak toplam kullandrlan fonlarn
yzde 1,5ini kapsamaktadr.
Nakit deerler, bankalar ve menkul deerler
czdanndan oluan 147,9 trilyon Trk liras tutarndaki likit deerler, Kasm 1999 itibariyle
toplam aktiflerin yzde 9,2sini oluturmaktadr.
Kasm 1999 itibariyle 13,2 trilyon Trk liras tutarndaki net dnem kr geen yln ayn
dnemine gre nominal yzde 38 artmakla birlikte, reel yzde 11,6 orannda azalmtr.
FK sektrnn yabanc para pozisyonu incelendiinde FKlarn 1997 ylna kadar genelde kapal pozisyonda olduklar, ak pozisyonda
olduklarnda ise yabanc para aktifler ve yabanc para pasifler arasndaki farkn yksek olmad grlmektedir. Ancak, 1997 ylndan sonra

kurumlarn ak pozisyonda almay tercih ettikleri grlmektedir. Yabanc para ykmllklerdeki artn yabanc para varlklardaki artn zerinde olmas nedeniyle Kasm 1998de
13 trilyon Trk liras olan yabanc para pozisyon a, Kasm 1999 itibariyle 91 trilyon Trk
lirasna ykselmitir.
Finansal kurumlarda performans alanlar deiik alardan ele alnan ve deerlendirilen bir
konudur. Planlama ve bteleme sreleri, teknolojik altyap, insan kaynaklar profili ve finansal yap i performans alanlar ile ilgilidir. te
yandan, piyasa pay, yasal ilikiler ve toplumsal
imaj ise nemli d performans alanlar olarak
ele alnmaktadr. Performans, kurumun sahip olduu imkan ve kaynaklarla, belirli bir dnemde
deiik faaliyet ve/veya operasyon alanlarnda
veya bunlarn ortak sonucunu yanstan bir deikene gre elde ettii mutlak ve/veya oransal
sonu/dzey olarak yorumlanmaktadr.
Finansal kurumlarda planlamann ilk aamas, amalarn belirlenmesidir. Daha sonra bu
amalar kantitatif olarak ifade edilmi hedeflere
dntrlmektedir. Bu erevede, bteler ya
da kr planlar, hedeflerin departmanlar dzeyindeki yansmasn ve kaynak tahsisinin durumunu
gstermektedir. Teknoloji, gncel ve doru bilginin elde edilmesinde, mteriye sunumunda, yeni finansal rnlerin gelitirilmesinde, maliyetlerin drlmesinde nemli fonksiyon stlenmektedir. Kaliteli insan kaynaklar hedeflerin baarlmasnda, bireysel rn ve hizmet satnda
veya corafi genilemede kritik rol oynamaktadr. Verimlilik (sermaye ve aktif getirisi) ve etkinlik (birim maliyet bana fon kullanm veya fon
toplama), finansal kurumlarda nemli bir baar/baarszlk kriteri olarak ele alnmaktadr.
zel finans kurumlarnn da performansn
deerlendirmek iin kullanlabilecek bir performans deerlendirme alanlarn gsteren tablo
aada gsterilmitir. Bu tablo performans asndan dikkate alnmas gereken temel alanlar
gstermektedir (Tablo-15). Sonuta, bu alanlar
arasndaki ilikilere bal ve bunlarn bir bilekesi olan kurumsal performansa ulalmaktadr.
Piyasa pay, deiik bilano ve/veya gelir kalemleri asndan kurumun faaliyette bulunduu ekonomik evredeki konumunu veya rakipleri ile ilikilerindeki pozisyonu yanstmaktadr.

48

te yandan, finansal kurumlarn kamu otoriteleri tarafndan oluturulmu yasalara ve hukuki


dzenlemelere uygun davranmas ve salkl
ilikiler kurmas performanslarn dorudan etkileyen son derece nemli bir faktrdr. Ayrca,
finansal kurumun toplumsal imaj ve toplumun
kuruma ynelik deerlendirme ve alglama ekli faaliyetlerin devam ve genilemesi konusunda belirleyici bir faktr durumunadr.
Kurumlarn hangi performans alanlarnda
ne konumda bulunduu analizi yaplacak zel
finans kurumundan salanacak spesifik veri ve
bilgilerle ortaya konulabilecek bir hususdur. Bu
nedenle, burada sunulan analizin konsolide sektr veri ve bilgilerine dayand ve genel bir eilimi yanstt gzden karlmamaldr.
Kurumsal dzeyde performans lm tek
deikene indirgenmek istendiinde, aktif getirisi bu adan olduka iyi bir mesaj vermektedir.
Bu bir taraftan ynetim grubunun baarsn
yanstrken bir yandan da finansal kurumlarda
nemli konumu olan bir ok alan arasndaki
karlkl etkileimi de grmeye ve deerlendirmeye yardmc olmaktadr.
Aktif getirisinin bileeni bulunmaktadr:
Gider oran, aktif kullanm ve vergiler. Fon toplama maliyeti, dier faaliyet giderleri, batk kredi karlklarnn ayr ayr toplam aktife oran gider orann belirlemektedir. Bu, toplam giderlerin toplam aktife oran olarak da ifade edilmektedir. Fon kullandrma gelirleri ve dier faaliyet

gelirlerinin toplam aktife oran da aktif kullanmn belirlemektedir. Bu, toplam gelirlerin toplam aktiflere oran olarak ifade edilmektedir.
Bu tip bir kurgu finansal kurulularda genel
olarak kontrol edilmesi gereken nemli deikenleri kapsamaktadr. Daha salkl deerlendirmeler yapabilmek iin, bu yaklamn etkinlik ve verimlilik oranlar ile desteklenmesi gerekmektedir. Bu srete kurumun en nemli ve
pahal aktiflerinden olan personelin kurumsal
katma deere katks deiik alardan ele alnp
detayl bir ekilde analizi gerekmektedir.
Finansal kurumlarn performansn etkileyen d evre koullar arasnda, faaliyette bulunulan ekonomik, sosyal, kltrel, hukuksal ve
politik ortamn yaps ve zellikleri olarak ele
alnmaktadr. Organizasyonel yap, kurum kltr ve kurum kaynaklar performans etkileyen
i evre koullar olarak tanmlanmaktadr.
Sorunlarn ve avantajlarn doduu ve geliimini srdrd iki alan bulunmaktadr:
Makro ortam ve kurumsal dinamikler. Makro
ortam kurumlarn d evre koullarn belirlemektedir ve bunlar kurumlarn kontrol edemedii bir dizi deikeni iermektedir. Bu nedenle,
kurumlarn d evrenin mevcut durumunu ve
muhtemel geliim trendini detayl bir ekilde
analiz etmeleri ve buna uygun politika ve strateji gelitirmeleri, bu alandan kaynaklanan sorunlar azaltma ve avantajlardan yarar salama asndan zel nem tamaktadr.
Sorun ve avantaj salayc bir dier faktrler
grubu i evre koullar ve kurumsal dinamikler
ile ilgilidir. lk grup, karar alma sreleri ve organizasyon zellikleri gibi kurumsal yap ile;
ikinci grup paylalan inan, beklenti ve deerler ile stratejik konulara yaklam tarzn belirleyen kltrel yap ile ilgilidir. Dier grup, kurum
kaynaklarn ifade etmektedir. Bu grup planlama
sreleri, performans kriterleri, finansal araclk
sreci, finansal rn ve hizmet pazarlama yaklam, i ve i ortamnn yaps, veri ve bilgi derleme ve deerlendirme sreleri, eitim ve personel politikalar, kurumsal veri taban ve bunun rutin ve/veya stratejik kararlarda kullanm
imkanlar, raporlama ve denetim sreleri, destek hizmetlerinin zellikleri gibi kurumun faaliyet ve operasyonlarn dorudan ilgilendiren deikenler ile ilgilidir.

TABLO-15: Finansal Kurumlarda Temel Performans


Alanlar
SEL
Planlama
- Hedefler
- Bte
- Stratejiler
Teknoloji
- Otomasyon
- letiim
Personel Gelitirme
- Eitim
- Tevikler
Finansal Yap
- Krllk
- lem Etkinlii
- Aktif Kalitesi

DISAL
Piyasa Pay
- Bilano
- Gelir Tablosu
Yasalara Uygunluk
- Sermaye
- Kredilendirme
Kamusal Deerlendirme
- Gvence
- Kamu maj

49

Ksaca, kurumun i ve d ya da genel performans alanlarndaki baar ya da baarszl,


ynetimin i ve d evre koullarnn (sorunlar
ve/veya avantajlar erevesinde) mevcut durumunu, deiim srecini ve muhtemel geleceini
alglama, deerlendirme ve ynetme konusundaki yetkinliklerinin dzey ve ieriine bal
bulunmaktadr.
Yukarda analitik erevesi belirlenen yaklam ile zel finans kurumlar sektrnn performans dikkate alndnda, baz avantaj ve
dezavantajlarn bulunduu, isel ve dsal baz
frsat ve tehditlerin sz konusu olduu grlecektir. Bu deerlendirmenin de sektrn konsolide grntsyle ilgili olduu gzden karlmamaldr. Bu, gstergelerin ortalamalar
yanstt ve zel finans kurumlarnn her biri
iin bu deerlerin farkl olduudur.Sektrn
performans, daha nce sunulan performans
deerlendirmede kullanlan tabloda yer alan baz deikenler dikkate alnarak yaplacaktr. Kurumlarn deerlendirilmesinde daha detay ve
spesifik bilgiler gereklidir.
Sektrn baz finansal tablolar kalemlerinde
gsterdii trend, iki adan yorumlanmaldr. lk
olarak, sektr reel ve finans sektrndeki gelimelere bal olarak mutlak rakamlar baznda bir
gelime sergilemektedir. Rekabetin sz konusu
olduu ortamda bu gelime banka sektrnn
zel kesim bankalarnca sergilenen performansa
baklarak deerlendirilmelidir. Bu yaklamda
da, iki finansal kurulu arasndaki faaliyetlerin
yapsna bal olarak finansal tablolardaki yer
alan ve almayan kalemler dikkate alnmaldr.
te yandan, ekonomik gelime trendi de, bu kurumlarn dsal frsat ve tehditleri nasl alglad ve bunun finansal tablolara nasl yansd konusunda ip ucu vereceinden nemli bir faktrdr. Her iki grup ile ilgili veri ve bilgiler daha
nceki blmlerde ele alnmtr.
Bir dier nemli faktr, sektrn kendi iinde nispi deiim ve gelimelerin izlenmesidir.
Bu alt kurumun global ve kurumsal analizini
gerektirmektedir. Teblide sadece global veya
konsolide gelimeler ele alnmtr. kinci yaklam ayr bir alma konusunu oluturmaktadr.
Sektrn dsal performans asndan bankaclk sektr ve GSMH iindeki seyri daha nce ana hatlaryla ifade edilmiti. Aadaki tablo-

lar ise zel finans kurumlar isel performans


alanlarndan finansal yapyla ilgili temel gstergelerin genel durumunu ve izledii trendi gstermektedir.
Sektr nominal olarak bilanonun nemli
kalemlerinde yzde yze yakn oranda byme
gstermitir. ube ve personel saysnda ise
nemli bir art gzlenmemitir (Tablo-16). Bu
deiim daha nce vurgulanan byme oran,
enflasyon oran, faiz oran ve dviz kuru gelimeleri nda yorumlanmal ve deerlendirilmelidir. te yandan benzer finansal ihtiyalarn
karlanmasna ynelik rn ve hizmet sunan
dier finansal kurululardaki (ticari bankalar,
yatrm bankalar, leasing kurumlar gibi) gelimeler de dikkate alnmaldr.
Sektr toplam olarak veya kurumlar baznda lek kkl, en nemli problem olarak
ortaya kmaktadr. Yukardaki tablo sektrn,
zamanla bir iyileme trendine girmi olsa da zkaynak yeterlilii poblemi olduunu gstermektedir. Bu durum, riske gre arlklandrma yapldnda daha da nem kazanmaktadr. te
yandan, sektrde toplanan fonlarn kullandrlan fona dnme oran olduka yksektir. Bu,
sektrn finansal araclk srecinde etkin ve verimli olduunu gstermektedir. ube ve personel bana den bilano kalemleri art trendine sahip bulunmaktadr.
Tablo-17 sektrn krllk durumunu yanstmaktadr. Burada zellikle finansal araclk sreci (fon toplama maliyeti ve fon kullandrma
geliri) ile bankaclk rn ve hizmet sreci (dier gider ve dier gelir ilikisi) krll nem kazanmaktadr. Bu yeni ekonomik program dneminde kurumlarn etkinlik ve verimlilik asndan skntya debilecei alan yanstmaktadr.
Tablo-18, Tablo-19 ve Tablo-20 ilk blmde
bankalar iin sunulan oran analizinin sonularn yanstmaktadr. Mukayeselerde her iki kurumun farkll dikkate alnmaldr. Krllk oranlarnn bir azalma trendi gsterdii grlmektedir. Ortalama personel maliyeti artarken personel
bana aktifler ve kr artmaktadr. ube bana
personel saysnn ise nispeten istikrarl bir yap
kazand ortaya kmaktadr. ube bana aktiflerde de nemli artlar gzlenmektedir. Bu tablo,
sektrn finansal adan nemli saylabilecek
handikaplara sahip olduunu ifade etmektedir.

50

Kurumun kr pay geliri ve kr pay gideri


arasndaki fark olan spreadn azalmas ve istikrar kazanmas, uygulamann standart bir zellii olsa da ksmi farkllklarn sz konusu olduunu yanstmaktadr. te yandan, personel bana katma deer artarken, ortalama personel
gideri bana aktifler istikrarsz bir trend gstermektedir. Bu tablo da, sektrn krllk ve
maliyet ynetimi konusunda yeniden deerlendirme ve yaplanmaya ihtiyac olduunu gstermektedir.
Sektrn performansna ilikin bir dier
nemli veri ve bilgiler, Activeline Gazetesi tarafndan gerekletirilen zel Finans Kurumlar

Sektrnn Temel Sorunlar konulu aratrmada yer almaktadr. Sorunlarn nemli ksm, i
evre veya kurumsal dinamikler ile ilgilidir. Dier bir ifadeyle, sorunlarn ana gruplar asndan dalmnda, i evre veya kurumsal yapya
ilikin olanlar, d evreye veya makro yapya
ilikin olanlara gre belirgin bir ekilde n plana kmaktadr. Sektr, genel olarak sorunlarn
nemli bir ksmnn kayna olarak, rekabet
stratejileri ve kurumsal politikalarnn oluumda etkili olan i yapya ilikin ortam veya koular grmektedir.
Sorunlarn ana grup ayrm yaplmadan dalmnda ilk be sralama u ekildedir (Tablo-20):

TABLO-16: zel Finans Kurumlar Temel Verileri I

(1997 yl baz alnmtr)

Aktifler

Kul.Fon

Top.Fon

zkaynak

ube

Personel

100,0
202,4
404,8
1,02
1,00

100,0
203,9
406,4
1,04
0,99

100,0
201,9
405,7
1,02
1,01

100,0
246,7
488,4
1,47
0,98

100,0
120,5
121,0
0,21
0,00

100,0
115,1
120,6
0,15
0,05

Ortalama 97
Ortalama 98
Ortalama 99
De.Oran 97-98
De.Oran 98-99

Kaynak: zel Finans Kurumlar Faaliyet Raporlar

TABLO-17: zel Finans Kurumlar Temel Verileri II

(1997 yl baz alnmtr)

denmi Serm.

V Kr

Kr Pay Gel.

Kr Pay Gid.

Dier Gelir

Dier Gider

100,0
221,0
418,5
1,21
0,89

100,0
174,5
250,2
0,74
0,43

100,0
187,8
395,1
0,88
1,10

100,0
183,2
422,1
0,83
1,30

100,0
204,3
318,2
1,04
0,56

100,0
195,1
350,8
0,95
0,80

1997
1998
1999
De.Oran 97-98
De.Oran 98-99

Kaynak: zel Finans Kurumlar Faaliyet Raporlar

TABLO-18: zel Finans Kurumlar Temel Gstergeler III, Milyar TL

1997
1998
1999
De. Oran 97-98
De. Oran 98-99

Kr/Aktif

Kr/Sermaye

Per Gid/Per S

Aktifler/PS

Kr/PS

PS/ube Say

Aktifler/S

0,03
0,02
0,02
-0,14
-0,28

0,79
0,62
0,47
-0,21
-0,24

2,50
4,99
8,75
0,99
0,75

139,02
244,35
466,69
0,76
0,91

3,94
5,98
8,18
0,52
0,37

21,92
20,94
21,84
-0,04
0,04

3.046,73
5.117,13
10.193,94
0,68
0,99

Kaynak: zel Finans Kurumlar Faaliyet Raporlar

51

kaynaklanan sorunlar yanstan grup Iin arl % 40, buna karlk i evre koullarna bal
sorunlar yanstan Grup IIin arl ise % 60
dr. Bu sonu, doal olarak kurumlarn i ve d
performans dzeyini de dorudan ve dolayl bir
ekilde etkiledii gzden uzak tutulmamaldr.
D evreden kaynaklanan sorunlar, grup ortalamalar asndan, srasyla, yasal otorite ile
ilikiler, toplumsal imaj ve yaklam, yasal evrenin yetersizlii, haksz rekabet ortam ve ekonomik istikrarszlktr. Kurumlarn lek dalmlar dikkate alndnda farkl bir tablo ortaya kmtr. rnein byk lekli olanlar, yasal ereve yetersizliine ve ekonomik istikrarszla daha fazla arlk atfetmektedir. Yasal
otorite ile ilikilerin sorun olarak grlmesi kk ve orta lekli kurumlarda nem kazanmaktadr. te yandan, bu kurumlara ynelik

rn ve hizmet ve buna bal rekabet gc yetersizlii


Tantm yetersizlii
ube azl ve lek kkl
Yasal otorite ile ilikiler
Toplumsal imaj ve yaklam
Sorunlarn sralamasnda ya da sorulara atfedilen nispi nem asndan kurumlar arasnda
(zellikle lek dalm dikkate alndnda)
farklar bulunmaktadr. Farkllk ana gruplar asndan dalmnda benzerlik gstermektedir. Dier bir ifadeyle, deiik lekli kurumlarn i ve
d sorunlara verdikleri nem sektr ortalamasyla uyum iindedir. Buna karlk, ana gruplar iindeki faktrlerin nispi nemi konusunda benzer
bir eilimin sz konusu olmad grlmektedir.
Sorunlarn ana guruplar asndan dalm
yukardaki tabloda sunulmaktadr. D evreden

TABLO-19: zel Finans Kurumlar Temel Gstergeler II, Milyar TL

1997
1998
1999
De. Oran 97-98
De. Oran 98-99

KPGel/Kul. Fon
0,27
0,25
0,27
-0,08
0,06

KPGid/Top.F
0,15
0,14
0,16
-0,09
0,15

Spread
0,12
0,11
0,11
-0,06
-0,06

Kat.De./PS
6,45
10,97
16,93
0,70
0,54

Atifler/Pgid
55,54
48,98
53,35
-0,12
0,09

zkay/Aktif
0,05
0,07
0,07
0,22
-0,01

Kaynak: zel Finans Kurumlar Faaliyet Raporlar

TABLO-20: zel Finans Kurumlarnda Sorunlarn Dalm

Grup I: DI EVREDEN KAYNAKLANAN SORUNLAR


Yasal Otorite ile likiler
Toplumsal maj ve Yaklam
Yasal erevenin Yetersizlii
Haksz Rekabet Ortam
Ekonomik stikrarszlk
Grup II: EVREDEN KAYNAKLANAN SORUNLAR
rn-hizmet ve Rekabet Yetersizlii
Tantm Yetersizlii
ube Azl ve lek Kkl
nsan Kaynaklar Kalitesi
Kurumsallama/Ynetim
Globalleme
GENEL TOPLAM
Kaynak: Activeline, s. 7, Mays 2000.

52

Grupta %

Sektrde %

33,33
25,00
16,67
16,67
8,33
100,00

13,33
10,00
6,67
6,67
3,33
40,00

27,78
22,22
22,22
11,11
11,11
5,56
100,00

16,67
13,33
13,33
6,67
6,67
3,33
60,00
100,00

toplumsal imaj ve yaklamn nem arlnn


kk lekli kurumlarda dierlerine oranlara
daha fazla olduu grlmektedir.
Grup ortalamalar asndan, i evreden
kaynaklanan sorunlar srasyla, rn ve hizmet
yetersizlii ve buna bal rekabet gc zayfl,
tantm yetersizlii, ube azl ve lek kkl, insan kaynaklar kalitesi, kurumsallama
ve ynetim yaps ve globallemedir. Kurumlarn lek dalmlar dikkate alndnda, rn
ve hizmet yetersizlii ve buna bal rekabet gc zayflnn daha ok kk lekli kurumlarda nem kazand grlmektedir. Benzer ekilde, kk lekli kurumlar, tantm yetersizlii ve kurumsallama ve ynetim yaps sorununa daha byk nem atfetmektedir. Orta lekli kurumlar ise, bir isel sorun olarak, ube
azl ve lek kklne nispeten daha byk arlk vermektedir.
Genel bir sonu olarak, zel finans kurumlar nispi olarak bir performans dzeyi yakalam grlmektedir. Buna karlk, hem kendi
iinde kurumsal farkllklar bulunmaktadr hem
de benzer finansal rn ve hizmet sunan kurumlarn bir ksmna gre avantajlar bir ksmna gre dezavantajl konuma sahiptir. Sz konusu kurumlarn, yeni ekonomik ve finansal ortamn dinamiklerini dikkate alarak, kurumsal yap ve kltrlerinin zelliklerini gz nnde bulundurarak buna gre yeniden yaplanma ve reorganizasyon srecinden gemeleri rekabeti
avantaj elde etmeleri asndan byk nem arz
etmektedir. Aadaki blm yeni ekonomik ortamn yapsn ve bu konuda zerinde dnlmesi gereken senaryolar ele almaktadr.

Bu yapnn iyi bir ekilde alglanmas ve buna uygun kurumsal politikalarn gelitirilmesi,
deiim srecinde baarl olmann zorunlu ve
yeterli koullarn oluturmaktadr. Genel olarak ele alndnda, beklenen deiimlerin u
alanlarda ortaya kaca tahmin edilmektedir.
Ekonomik byme srdrlebilir bir temele oturtulacaktr. Bunun en nemli nedeni i ve d arz ve talep koullarndaki
deiimler olacaktr. Global piyasalardaki
rekabeti avantajlarn deiimini, nfus
art hzna bal demografik deiimleri
ve ekonomi ynetiminin gelecee ilikin
yaklamlarn bunun ilk gstergeleri olarak grmek mmkndr.
Uluslararas piyasalarda youn bir rekabet
ile karlalacaktr. Byme oranlarnn
istikrarl bir trend izlemesi, rekabete bal olarak i ve d piyasalarda bir ok sektrde ar kapasiteleri gndeme getirecektir. Buna bal olarak hzlanacak yeniden yaplanma faaliyetleri, rn ve hizmetler baznda rekabetin alann ve younluunu deitirecektir. Ulusal ve uluslararas lekte sektrlerde ortaya kan
dengesiz arz talep yaplar rekabetin iddetini artracaktr. Ekonomik ibirlii
ve/veya entegrasyon faaliyetlerin etkileri
de rekabetin d ticaretin youn olduu
sektrlerde daha fazla hissedilecektir.
Demografik yapnn deiimi, tketim ve
retim yap ve alkanlklarn nemli lde etkileyecektir. Genel olarak nfus
art hznn ve zel olarak da nfusun ya
yapsnn deiimi, gelir dalmn ve buna bal olarak talep koullarn ve byme trendini dorudan ve dolayl olarak
etkileyecektir.
Teknoloji gemi dnemlere oranla ulusal
ve uluslararas ekonomik faaliyetleri etkileyecek en nemli faktr olacaktr. Teknolojik geliimlerin daha nceki rn ve
teknolojileri hzla piyasa dna itecei ve
bazlarna da yeni boyutlar ekleyecei tahmin edilmektedir. Bu geliim, baz sektrlerde piyasa dengelerini ciddi ekilde etkileyecektir. te yandan, teknolojik gelimenin rn kalitesi ve rn eidini etkileyerek tketicilerin harcama portfyn

4. EKONOMK YAPI VE LKLER


SSTEMNDE DEKLKLER VE
BEKLENTLER
Ana hedef olarak enflasyon orannn azaltlmasn (disinflation) amalayan yeni program,
ekonomik yap ve ilikiler sistemini bir ok adan radikal dzeyde etkileyecek sonular ngrmektedir. Ayrca ngrlen deiimlerin ksa
vadeli konjonktrel deil, orta ve uzun vadeli
srekli kalc zellie sahip deiimler olduu
da vurgulanmaktadr. Dier bir ifadeyle, program Trkiye de ekonomik ortamn farkl bir yap kazanmasn hedeflemektedir.

53

radikal bir ekilde deitirecei de beklenmektedir.


Globallemenin hzlanarak devem etmesi,
ulam ve iletiim maliyetlerini, sermaye
hareketlerini ciddi oranda etkileyecektir.
Ayrca globalleme hem rn ve hizmetler
hem de kaynak ve imkanlar asndan yeni frsatlar salayacaktr. Bu da tabii bir
sonu olarak, yeni rakiplerin ortaya kmas anlamna gelecektir.
Bu genel trendlerin sonular aktr. Tasarlanan ekonomik deiimin sonular olduka
nemlidir. Ekonomi politikalar belirlenen
amalara ynelik olarak dizayn edildii srece,
byle bir yap iinde kurumsal avantajlar (hem
byme hem de fiyatlar zerindeki esneklikler
anlamnda) nceki yllarda olduu gibi sz konusu olamayacaktr. Daha ak bir ifadeyle,
srdrlebilir byme ve dk enflasyon, bir
ok sektrde dk gelir art oranlarna neden
olacaktr.
Bu deiim, karar alma ve planlama srecinde bir dizi semptom oluturmak kadar risklerin
de artna neden olacaktr. Bu yeni ortamda baarl olmak, bir ok alanda bir dizi deiiklie
ynelmeye, operasyonel ve stratejik ncelikleri
deitirmeye ve risklere ynelik yeni tedbirler
gelitirmeye bal bulunmaktadr.
Srdrlebilir veya lml ekonomik byme ile dk fiyat artlarnn (zellikle enflasyon oran, faiz oran ve dviz kuru) kombinasyonuna dayal ekonomik politikalar, bir ok
sektrde gelir art oranlarnn azalmasna neden olabilecek yeni ekonomik yap ve ilikiler
sisteminin olumasna yol aacaktr. Planlama
ve stratejik hatalarn olduka fazla maliyetli olaca byle bir ekonomik ortamn en nemli
zellii u ekilde ifade edilebilir:
Reel ekonomik deiimler (verimlilik) ile
yukarda ifade edilen temel fiyatlar arasndaki ilikinin ve
Bu fiyatlar (mal ve hizmet fiyat, fon fiyat ve yabanc parann fiyat) arasndaki
karlkl etkileimin ve nispi dengenin
yeniden kurulmasna bal olarak ortaya kabilecek risk ve belirsizliklerin dzey ve bileiminin farkllamas ve karmaklamasdr. Risk ve
belirsizliklerin art i ortamnda, byme
oranlarnn dmesi, fiyat esneklerinin azalmas

ve rakiplerin artmas, firmalar yeni faaliyet ve


stratejik ncelikler belirlemeye, riskleri lme
ve azaltmaya ynelik olarak yeniden yaplanmaya zorlayacaktr.
Yeniden yaplanma srecinde, sektrel, ulusal ve uluslararas ekonomik deiimleri zamannda ve doru bir ekilde alglama yeteneinin
artrlmas yannda karar alma ve planlama faaliyetlerine de deiime uygun bir zellik kazandrlmas byk nem tamaktadr. Daha ak bir
ifadeyle, yeni dnemde rekabet stratejileri ve
kurumsal politikalar risk planlamas ve ynetiminde younlaacaktr.
Bu srete zerinde durulmas gereken faktrler u ekilde ifade edilebilir.
Maliyetlerin kontrol
Esnekliin artrlmas
rn ve/veya hizmetleri farkllatrma
lek ekonomilerinden yararlanma
Deiimin etkilerinin lm ve tahmini
Maliyet kontrol mutlak ve nispi alardan
ele alnmaldr. Bu srete, verimlilik artnn
baz maliyet kalemlerinde dlerden daha etkili olabilecei gz nnde bulundurulmaldr.
Organizasyon iinde verimlilik llmeli, hedefler belirlenmeli ve planlar buna uygun olarak
oluturulmaldr. Bunun yannda baz faaliyet
veya operasyonlarn kurum dndan salanmas (outsourcing) olasl da deerlendirilmelidir. Maliyetler, esnek retim srelerine ynelinerek ya da katma deere odaklanm prim dzenlemeleri ile drlebilmektedir.
Fiyatlama ise mteriye ynelik katma deer, yksek kalite ve iyi hizmete bal olarak deimektedir. Bu srete, dorudan ve dolayl rakipler dikkate alnarak, oluturulacak rn
ve/veya hizmet farkllatrmas yksek kr marj ve fiyat imkan salayabilmektedir. te yandan, rn ve/veya hizmet fakllatrmas yava
byyen veya daralan piyasalarda byme hedeflerin gerekletirilmesine yardmc olmaktadr. Ortalama maliyetlerin drlmesinin bir
dier yolu da, lein artrlmasdr. Birlemeler
veya stratejik ortaklklar, maliyet kontrol yannda ulusal ve uluslararas piyasalara almada
nemli avantajlar salamaktadr.
Kurumlarn faaliyette bulunduklar evredeki (demografik faktrler, iktisat politikalarndaki ncelikler, yeni teknolojiler, piyasa yaplar

54

vb.) deiimler arz zellikle talebi nemli lde etkilemektedir. Yeni ekonomik ortamda, klasik yaklam erevesinde ele alnan talep ve bunu etkileyen d faktrler arasndaki tarihsel
ilikiler de deimektedir. Kurumlar bu deiimi anlamak ve lmek, gelecei etkin bir ekilde planlamak amacyla kaynak ayrmak zorunda
kalacaktr.
Ekonomik yapda, piyasa dinamiklerinde ve
rekabet ortam ve derecesindeki deiimler bir
ok kurum asndan farkl ve yeni risklerin
domasna neden olmaktadr. Byle bir srete,
nemli tahmin ve planlama hatalar firma baarszlnn en nemli belirleyicisi olmaktadr.
Esas olarak, planlama ve tahmin sisteminin hatalar ierebilecek varsaymlara dayal olduu
gzden karlmamaldr. Dier bir ifadeyle, karar srecinde kurumun faaliyetlerini dorudan
etkileyebilecek anahtar faktrlere veya deikenlere ilikin varsaymlarn neden olabilecei
potansiyel hatalarn sz konusu olabilecei dikkate alnmaldr. Farkl seviye ve ierikte hazrlanm matematik ve istatistik modeller, riski
lmede son derece yararl aralardr. Bunlar
yardmyla, olas risklerin kurumun faaliyetleri
zerindeki potansiyel etkilerini lmede alternatif senaryolar retmek ve politikalar gelitirmek mmkn olabilmektedir. Ayrca sz konusu modeller, bir erken uyar sistemi fonksiyonu
grmekte ve kurumun risklere kar duyarlln yanstmaktadr.
Bu sre iinde planlama yaklamlarnn da
deimesi byk nem tamaktadr. Yeni dnemde planlar yanl tahmin ya da stratejilerin
potansiyel maliyetlerini de dikkate almaldr.
deal planlama sistemi, herhangi bir yanlln
maliyetini minimize edebilen sistemdir. Bu,
muhtemel olaslklarn olumasna gre dizayn
edilmi geleneksel planlama yaklamndan olduka farkldr. Bu tip yaklam;
Hangi tahmin hatalarnn daha maliyetli
olabileceini
Bu tahmin hatalarn azaltmak iin gerekli kaynak miktarn
Hatalarn ne ekilde datlmas gerektiini
Erken uyar gzetim sisteminin oluturulmasn
ieren bir zellik tamak zorundadr. Tahmin
hatalarnn datm faaliyet ve birimler baznda

ve konjonktrel gelimelere bal olarak farkllk gsterebilmektedir. Ayrca datm srecinde, tesadfi simetrik yaklamda benimsenmektedir. Fazla ve noksan tahmin hatalar, kaynak
tahsisi asndan benzer kolaylkta telafi edilememektedir. Bu nedenle, kurumlar planlarnn
dayand varsaymlar konusunda ksmen muhafazakar ve ya tersi (karamsar, ntr, iyimser)
bir yaklam iinde olabilmektedir.
Hzla deien ekonomik yapda faaliyette
bulunma, kurumlar etkin ve verimli bir gzetim ve denetim sistemine sahip olmaya zorlamaktadr. Tahmin hatalarnn maliyetini azaltmann en iyi yollarndan biri, bunlar erken farkedecek bir altyapya sahip olmaktr. Kurumsal
performans, oluturulmu plan, makro ekonomik yap sektr baznda srekli izlenmelidir.
Ekonomik yap koullardaki deikenlik ve dalgalanma ne kadar artarsa, dzenli gzetim ve
denetimin nemi de o lde artmaktadr.
Trkiye Bankalar Birilii 2000li yllara ilikin Trk bankaclk sistemindeki deiim beklentilerini belirlemek amacyla Arthur Anderson
ile birlikte yapt aratrmann olduka nemli
sonular bulunmaktadr.
Sektrn pazara ilikin beklentileri asndan aratrmann en nemli bulgusu bireysel
bankacla doru yneliin 2000li yllarda devam edecei ve toplam bankaclk portfy ierisinde zellikle kitle bireysel pazarnn bugne
oranla daha byk bir pay alacadr. Kitle bireysel pazarnda en fazla art bekleyenler ise,
orta ve kk lekli ticari bankalar olarak belirlenmitir.. Bu geliime bal olarak nakit ynetimi, tketici kredileri, kredi kartlar gibi
rnlere olan talebin de artmas beklenmektedir. Hizmet kalitesi ve gvenilirlik bireysel mterilerin banka seiminde rol oynayacak en
nemli iki kriter olarak ortaya kmaktadr.
Aratrma sonularna gre, kurumsal bankaclk rnleri asndan ise ticari kredilere
olan talebin 2000li yllarda yavalamas beklenmektedir. zellikle byk kurumsal mterilerin sermaye piyasalarndan kaynak salama olanaklarnn artmas ve bankalarn orta kk lekli kurumsal mterilere yksek riskleri nedeniyle kredi vermekten ekinmesi veya ok yksek maliyetle kredi salamas gibi faktrlerin bu
beklentiyi dourduu tahmin edilmektedir.

55

Aratrma sonularna gre, kurumsal mterilerin banka seiminde hizmet kalitesi ile alnan cret ve komisyonlarn en nemli kriterler
olduu gr ounluktadr. Bu beklentilere
bal olarak hizmet kalitesi bankalarn byk
ounluu tarafndan kendilerine 2000li yllarda rekabet avantaj salayacak en nemli kriter
olarak grlmektedir.
Tm kurulularn hizmet kalitesini arttracak stratejiler uygulamas halinde, bu kriterin
artk rekabet avantaj yaratacak bir ayrt edici
faktr olmaktan karak, 2000li yllarda bu pazarda yer alabilmenin doal bir gerei olaca
tahmin edilmektedir.. Bu durumda rekabet fiyatlamaya dnecek ve ancak etkin maliyet ynetimi uygulayabilen ve ayn kalitede hizmeti
veya rn en dk maliyetle mterilerine
sunabilen bankalar rekabet avantaj yakalayacaklardr.
Bunu baarabilmek iin ise bankalarn operasyonlarnda verimlilii arttrc ve maliyetlerini azaltc kkl deiimleri gerekletirmeleri
gerekecektir.
2000li yllarn baarl bankasnn:
Teknolojiyi daha yaygn olarak kullanmas,
Toplam kalite ynetimi prensiplerine ve
mteri memnuniyetine ncelik vermesi,
Daha mteebbis bir ynetim anlay ve
daha delege edilmi bir karar verme yapsna sahip olmas,
rn gelitirmede daha ynlendirici olmas ve katma deeri yksek yeniliki
rnler sunabilmesi,
ube yapsn amalarna ynelik olarak yeniden deerlendirmesi ve alternatif datm
kanallarn etkin bir ekilde kullanmas,
Daha iyi eitilmi elemanlar olmas,
Dk maliyetli fon bulabilmesi,
Deiimi etkin bir ekilde ynetebilmesi,
Kapsaml olarak i aklarn yeniden yaplandrabilmesi
beklenmektedir.
Bu tr bir organizasyonun yaratlmasndaki
baarda hi phesiz ki:
Tutarl bir ynetim vizyonu,
Bilgi teknolojisinin daha iyi kullanm,
Etkin risk ynetimi ve performans lm yapabilecek ynetim bilgi sistemleri
kritik faktrler olacaktr.

Bu srete, baz bankalarn teknoloji, insan


kaynaklar ve i yap ekillerini ieren kapsaml bir deiim iin kendilerini hazrlarken, bazlarnn teknolojiye daha az dayal, personelin
eitimi yoluyla hizmet kalitesini arttrc ynde
bir deiimi hedefleyebilecekleri beklenmektedir. Bilgi ilem teknolojisine yatrm yaparken
bankalarn karlat en nemli engeller yatrm maliyetinin yksek olmas, teknolojideki
hzl deiimler ve yatrm sonucunun ge alnmas gibi faktrlerdir. Dolaysyla, zellikle kk lekli bankalarn operasyonel verimlilii
arttrmak iin teknolojik yatrmdan ziyade personelin verimliliinin eitim ynyle arttrlmas yntemini tercih etmeleri tutarl bir yaklam
olarak grlmektedir.
Aratrma sonular bir btn olarak deerlendirildiinde, Trk bankaclk sektrnn
2000li yllara ilikin belli bal beklentileri aadaki ekilde zetlenebilir.
Gelimekte olan finansal piyasalardaki
dalgalanmalar sektr olumsuz ynde etkileyecektir.
2000li yllarda bireysel bankacln daha
da nem kazanaca beklenmektedir.
zellikle nakit ynetimi, tketici kredileri ve kredi kartlar gibi bireysel bankaclk
rnlerine olan talebin artmas beklenmektedir. 2000li yllarda geleneksel kurumsal bankaclk rnlerindeki bymenin ise sektrdeki genel bymeden daha
az pay alaca gr ounluktadr.
Gerek kurumsal, gerekse bireysel mterilerin banka seiminde en nemli kriterin hizmet kalitesi olmas beklenmektedir. Buna bal olarak bankalarn byk
ounluu hizmet kalitesini 2000li yllarda en nemli rekabet avantaj olarak grmektedir.
Operasyonel adan en byk deiimin
teknolojik altyap ve datm kanallarn
gelitirmek yolunda olaca beklenmektedir. Eitim, verimlilii arttrmann n koulu olarak grlmektedir.
Etkin bir risk ynetimi iin yksek bilgi
ve tecrbeye sahip bir ynetim kadrosunun art olduu dnlmektedir. Risk
ynetimini salayacak etkin bir i denetim
fonksiyonu, teknolojinin salayaca bilgi

56

nilemesi, perakende ve orta snf bankaclk


kredilerinde gzle grlr canlanma, marjlarn
azalmas, ve en nemlisi de kredi veya aktif kalitesinin dmesidir.
Perakende bankacln canlanmas srecinde telefon bankacl, telefonla sat uygulamalar, self-service terminal veya birimlerin yaygnlamas, zel bankaclk, gayri menkul ve otomobil finansman n plana kmtr. Elektronik
bankaclk ve d ticaretin finansmanna ynelik
operasyon ve hizmetler, bankalara nemli almlar salamtr. te yandan, yatrm bankacl da belirgin bir gelime gstermitir.
Daha nceki blmlerde sunulan veri ve bilgiler nda, fianansal kurulular bir dizi faktrn dorudan ve/veya dolayl yolla etkileyecei beklenmektedir. Yeni dneme ilikin senaryo
planlamada dikkate alnmas gereken ana unsurlar u ekilde ifade edilebilir:
Demografik yapdaki deimeler ve/veya
kaymalar
st ynetim kalitesi ve istikrar
Teknolojik gelimeler
Finansal kurumlar gelecei planlama srecinde kendi isel dinamikleri nisbeten kontrol
edebildiini, buna karlk faaliyette bulunduu
ekonomik yap ve ilikiler sistemi ile mterilerin davranlarn etkileyen dinamikleri kontrol
edemediini gzden karmamaldr. Byle bir
yaklamda, senaryonun dayandrlaca mevcut
durumu ve muhtemel gelecei byk nem tayan iki alan ne kmaktadr.
Ekonomik yap ve ilikiler sistemi
Mterilerin davran
Bu iki parametrenin olumlu ve olumsuz ynleri dikkate alndnda, Tablo-21de gsterildii
gibi, en azndan drt senaryo retilebilir. Sorunu
daha da karmak hale getirmemek amacyla iki
u senaryo (I ve IV) zerinde durulabilir.
Makroekonomik gelimelere ve mterilerin
davranlarna likin yaplacak tahmin ve ng-

ve benzeri unsurlarn ise ynetim kadrosunu destekleyici nitelik tamaktadr.


Dnyadaki gelimelere paralel olarak Trk
bankaclk sektrnde de rekabetin daha da artaca kanlmazdr. Youn rekabet ortamnda
kr marjlar daralacak ve en iyi hizmeti en uygun fiyat ile birlikte sunabilen bankalar nemli
rekabet avantaj elde edeceklerdir. Kaliteli hizmeti uygun fiyata sunabilmek iin operasyonlarda verimlilii arttrmak ve maliyetleri kontrol
edebilmek byk nem tamaktadr.
Aratrma sonular genel olarak deerlendirildiinde, 2000li yllarda bankalar baarl olabilmek iin:
Ben de yaklam ile her alanda rekabet
etmeye almak yerine, rekabet avantajlarn belirleyerek bu alanlarda younlamal,
Makul seviyelerde (sermaye maliyetine
eit veya daha yksek) getiri salayacak
hizmet fiyatlamasna elverecek rn krllk bilgi sistemlerini gelitirmeli,
Yeterli zvarlk getirisi (ROE) salayamayacaklar hizmetleri durdurmal,
Operasyon maliyetlerini azaltmaldr.
Gelecekte baar, sunulan rn says veya
portfy bykl ile deil, yeterli getiriyi/krll salayabilme yetenei ile tanmlanacaktr. Bu
da daha dar odakl almay gerektirecektir. Ancak, bir ok hizmet veya rnn bu konuda rekabet avantaj yakalayabilenler iin ok krl olmaya devam edebileceini de unutmamak gerekir.
Trkiye de uygulanmakta olan ekonomik
programa benzer program uygulayan lkelerde,
fiyat istikrarnn salanmas ve etkin bir yasal
altyapnn oluturulmas ekonomik bymeye
srdrlebilir bir yap kazandrd ve talep yaplarn deitirdii grlmtr. Son dnem
rneklerinden Meksika bu adan olduka
nem arz etmektedir. Bu sre sonucunda bankaclk sektr asndan bir dizi gelimeler ortaya kmtr. Yenilikler, mevduat ve kredi geTABLO-21:
Mteri Davran
Makroekonomik Performans

Bankaclk rn ve Hizmetlerini
Kullanmada Pasif Yaklam

Bankaclk rn ve Hizmetlerini
Kullanmada Aktif Yaklam

Zayf
Gl

Senaryo I
Senaryo III

Senaryo II
Senaryo IV

57

rler yeni politika ve stratejilerin formlasyonu


ve dizaynnda son derece nemli rol oynamaktadr. lk senaryo en kt bileimi drdnc senaryo ise en iyi beklentiler setini ifade etmektedir. Dierleri bu iki u arasndaki tahminler kmesini yanstmaktadr.
lk senaryoda temel ekonomik gstergelerin olumlu bir trend izleyecei, Trkiye nin
Ortadou, Avrupa ve Orta Asya blgesinde ticari, ekonomik ve finansal merkez olma zellii kazanaca, blge lkeleri ile ilikilerinin
olumlu bir seyir izleyecei, ekonomik ve politik istikrarnn bozulmayaca varsaymlar
ekonomik faktrler ile ilgilidir. Byle bir ortamda GSMH nn artaca, enflasyonun decei ve kamu maliyesinin finansman yknn
kontrol edilebilir seviyelerde olaca beklenebilir. Bu, finansal rn ve hizmetler iin nemli
bir talebin sz konusu olabileceini ima eden
d evrenin oluacan ngrmek anlamna
gelmektedir.
te yandan, mterilerin finansal rn ve
hizmetleri kullanmada istekli davranaca beklentisi, tasarruf, yatrm ve tketim kararlarnda
ve tercihlerinde finansal kurumlar ile ilikisinin
daha da artacan ngrmektedir. Byle bir ortamn en nemli zellii, nakit kullanmn azalmas buna karlk finansal sistemin sunduu finansal rn ve hizmet kullanmn artmasdr.
Byle bir yap, finansal kurumlarn faaliyet yapsnn gelimesi ve farkllamas asndan nemli bir sinerjik unsurun sz konusu olduunu ifade etmektedir.
Sz konusu iki faktrn tam tersi bir trend
izleyecei beklendiinde, karlalmas dnlen ortam da tam ters zelliklere sahip ortam
olacaktr.

faktrler ana balklar olarak bu blmde tartlacaktr.


Yukardaki ilk senaryonun gerekleecei
varsaym altnda, finansal kurulularn yle bir
strateji benimseyecekleri beklenebilir. Dme
eilimime giren krlarna tepki olarak, youn
bir pazarlama ve sat faaliyetine ynelecek, detayl risk ynetim sistemleri oluturacak, e-banking uygulamalarn artracak, kurumsal kimliini glendirecektir.
Yeni ekonomik ortam hem frsatlar hem de
riskleri birlikte bnyesinde tad iin, finansal
kurumlar ncelikle;
Faaliyet ve srelerini yeniden yaplandrmal, kendine uygun stratejik piyasa ynetim modeli gelitirmeli ve bunu srekli
yenilemeli,
Finansal rn ve hizmetin etkin sunumu
iin gerekli altyap iyiletirmelerine ynelmeli,
En nemli ve pahal aktif olan kaliteli personeli uygun ilere tahsis etmeli ve motivasyonunu ykseltmeli,
Yeteneklerini (kredilendirme-dkmantasyonundan risk ynetimine kadar-, sermaye piyasas hizmetleri, pazarlama-sat,
mteri ve rn odakl muhasebe ve
kontrol gibi) yeniden gzden geirmeli ve
glendirmelidir.
Finansal kurumlar enflasyon oran ve faiz
oranlarndaki dler nedeniyle, ncelikle finansal araclk srecinde bir problemle karlaacaktr. Bu, ana gelir kaynan oluturan fon
toplama ve fon kullandrma srecinin krllnn nispi olarak azalmasn ifade etmektedir.
zerinde durulmas gereken iki konu bulunmaktadr:
Azalan kr trendine karlk olarak kr
pay d gelirlerin artrlmas,
Azalan finansal araclk srecinin krlln muhafaza etmek amacyla daha youn fon kullandrmann sonucu olarak
ortaya kacak kredi genilemesinin yol
aabilecei sorunlu kredi portfyn
kontrol etmek amacyla aktif kalitesinin
iyiletirilmesi.
Bir dier nemli husus, kurumun risk portfy ve yeni dnemde karlalacak risk ortamyla ilgilidir. Yeni Bankalar Kanununun dahi-

5. YEN REKABET STRATEJLER VE


KURUMSAL POLTKALAR
Bankaclk sektrnn ekonomik yaps daha nceki blmlerde ana hatlaryla deerlendirilmitir. Ayrca zel finans kurumlarnn performans da sektr baznda detayl olarak analiz
edilmitir. Yeni ekonomik ortamn zellikleri ile
yukarda ifade edilen hususlar birlikte dnldnde, zel finans kurumlar sektr iin son
derece nemli olan (kurumlara gre farkllk
gsterebilir) bir dizi faktr bulunmaktadr. Bu

58

li risk ynetim sistemi kurmay zorunlu klmas, kurumlarn finansal operasyonlarn bu adan yeniden deerlendirilmesi, nemli bir stratejik deiimi gndeme getirecektir. Bu kapsamda, sermaye yeterlilii ve risk ynetimi
nem kazanacaktr.
Rekabetin giderek younlamas, toplam kaliteye dayal pazarlama ve sat faaliyetlerine arlk verilmesini gerektirecektir. Hem dorudan
hem de dolayl sat ilemleri nem kazanacak,
hem de yeni mteri tipleri bulma baar iin kilit rol oynayacaktr. Bu dnmde rekabetten
yararl sonu alacak kurumlar, btn bunlar en
dk maliyetle gerekletirebilenler olacaktr.
Yeni ekonomik yap, genel olarak tm sektrleri dorudan ve dolayl yolla etkileyici trend ve
dinamikleri balatacak ve yaygnlatracak bir
zellik tamaktadr. Bankaclk sektr ileri ve
geri balantlar en yksek sektrlerden biri olduundan, bu deiimden ilk etkilenecek sektrlerin banda gelmektedir. te yandan, yeni ekonomik programn kapsamnda yer alan bankaclk
reformu da bu sektrdeki olas deiikliklerin boyutu ve kapsamn nemli lde etkileyecektir.
Bu nedenle zel finans kurumlar sektr,
makroekonomik ereve ve sektrel yapdaki
deiimlerin oluturaca ortamdan daha fazla
yarar salamak ve daha az zarar grmek amacyla yeni rekabet planlar ve stratejileri gelitirmek
ve bunlara odaklanmak zorundadr. Bu stratejiler; kurumlarn i yaplarna ve piyasa pozisyonlarna gre deiiklik gsterse de ana hatlar itibariyle u ekilde aklanabilir.

Aktif kalitesinin iyiletirilmesi


Kredi ksr dngs, ar kredilendirme
sonras geri dnlerin artmasnn bankaclk
krizi oluturduunu ima etmektedir. Ayrca, finansal aktiflerin miktar ile bu aktiflerin kalitesi
arasndaki ters ynl iliki, finans literatrnde
finansal dikotomi olarak ele alnmaktadr.
Kr ile bilano bykl arasnda karlkl iliki bulunmaktadr. Rekabetin artmasyla kr
marjlar dmekte ve kurumlar bilano bykln artrarak tepkide bulunduundan sonuta aktif kalitesi bozulmaktadr. Bu nedenle
kredilendirme srecinde bu tuzaklardan kurtulabilmek iin, teminatlar kadar nakit akmlarna, kaliteli kredi szlemesine ve dkmantasyonuna ve kredinin etkin bir ekilde izlenmesine zel nem verilmelidir.

Sermayenin optimizasyonu
Yasal otoriteler bankaclk faaliyetlerini kamusal fonlarla risk stlenme olarak grdnden, nemli sorun olarak yetersiz sermaye zerinde younlamaktadr.
Ynetim srecinde defter deerini yanstan
muhasebe sermayesi, piyasa deerini yanstan
hissedar sermayesi ve yasal sermaye farkl fonksiyonlar olan nemli kavramlardr. Bu sermaye
trleri karlkl iliki iindedir. Gecikmi alacak
karlklar, bunlarn realizasyonu, vergi ve aktiflerin deerlendirili sermaye optimizasyonu
etkilemektedir. Bilano bykln etkilediinden ve aktif seimini nemli hale getirdiinden, yasal sermaye performans belirleyen kilit
bir deikendir.
Yasal sermayenin optimizasyonunda iki
nemli husus bulunmaktadr. Aktif seimi veya
farkllatrmas ile aktiflerin devir hz. te yandan, aktiflerin yasal otoritelerin bak as ile
tanmlama ve bunu salamaya ynelik metodlar,
aktif maksimizasyonu asndan zel nem tamaktadr.

Dier gelirlerin maksimizasyonu


Finansal kurumlar fon toplama ve fon kullandrma sreci dnda saladklar geliri dier
faaliyet geliri olarak adlandrlmaktadr. Bu faaliyetlerden beklenen oranda gelir salama baz
hususlarda kurumun yaps ve yaklamna bal bulunmaktadr.
Bankaclk rn ve hizmetlerinden gelir salanabilmesi, yksek ilem hacmine ve bu ilemlerin
etkin bir ekilde yaplmasna baldr. te yandan
bu alanda youn teknoloji az insan kayna kullanlmak zorundadr. Bir dier husus ise, kapsaml
ve merkezi finansal ve ekonomik bilgi ve veri bankasna sahip olunmadnda bu tr ilemlerin risk
ve maliyeti hzl bir ekilde artmaktadr.

Finansal hizmet ve rnlerin etkin ve


verimli bir ekilde pazarlanmas ve sat
Deregulation, rekabet ve kr marjlarnn
daralmasyla birlikte bankalar sat organizasyonlar haline dnerken, bankaclarda satc
kimlii n plana kmaya balamtr. Bununla
beraber sat ve pazarlama olduka farkl iki ko-

59

nuyla ilgilidir. Sat, rn ve hizmetleri satn


alacak mteri ile ilgilenmeyi ifade ederken, pazarlama mterinin satn alaca rnle ilgilenmeyi n planda tutmaktadr. kinci kurum ii
AR-GE arlkl bir faaliyeti ifade ederken birincisi kurum d faaliyeti n plana karmaktadr.
Ekonomik faaliyetlerin piyasa odakl olmaktan rn odakl olmaya ynelik deiimi, retilen rnleri satma yerine satlabilir rnler
retme anlaynn gelimesine yol amaktadr.
Bu nedenle, piyasa ile ilgili detayl bilgiye sahip
olmak byk nem tamaktadr. Elde edilen bu
bilgiler nda hangi tr pazarlama ve sata
arlk verilecei kararlatrlmaktadr. Bunlar
arasnda, apraz pazarlama, yaygn pazarlama,
hedef pazarlama, elektronik pazarlama ve eklektik pazarlama en yaygn kullanlanlardr.

Maliyetlerin kontrol/ynetimi
Maliyetlerin azaltlmas veya ortadan kaldrlmas yerine bunlarn kontrol ve ynetimi olduka farkl hususlardr. Maliyetleri ortadan kaldrmann en hzl yolu, faaliyetleri durdurmaktr. Gider kontrolnn, byme ve krllk iin bir yntem olduunu alglamak ynetim iin en nemli
husustur. Tercih edilen yaklam, maliyet ve gider
kalemler ile sermaye getirisi arasndaki olas dorudan ve dolayl ilikileri belirlemek olmaldr
(ubedeki harcamalar ve REO ilikisi gibi).

Stratejilerin birlikte uygulanmas


Bu stratejilerin birlikte uygulamaya konularak olumlu bir sinerji oluturmas byk nem
tamaktadr. Ayrca bu stratejiler ve bileimi,
her karar srecini, mteri ilikilerini ve operasyonlar etkileyecek bir role ve fonksiyona sahip
olduu da gzden karlmamaldr. Stratejilerin
ierii finansal kurumlarn zel durumlarn, piyasa payn ve hedef ve amalarna bal olara
deiiklik gsterecektir.
zm nerilerinde standart ve genel yaklamlarn yararl olamayaca unutulmamal, kuruma zel model gelitirmede zerinde srarla
durulmaldr. Hangi tr strateji veya politika
nerilecei, ncelikle yaplacak detayl bir i ve
d durum analizine check-up dayandrlmaldr. Ortaya kan sonu ncelikler asndan sralanmaldr. Son olarak orta vadede (genellikle
yl) stratejik hedefler belirlenmeli ve alternatifli uygulama planlar oluturulmaldr.

Finansal risklerin ynetimi


Konu, kurumun zararla/kaypla karlama
olasl olarak ele alndnda, problem: finansal riski ynetmek iin, kurumun i ve faaliyet
srecinin tmnde sz konusu olan riski veya
riskleri;
Tanmlamak,
lmek,
Bir risk trnn dierleri ile ilikisini belirlemek,
Etkileyen faktrleri ortaya koymak ve tahminde bulunmak,
Risk douran sre ve olaylar belirlemek,
lem ve faaliyetleri riski minimize edecek
ekilde ynetmek
olarak deerlendirilmektedir.
Risk ynetimi, riskleri elemine etmek ve onlardan saknmaktan farkl bir ierik tamaktadr. Riskleri elemine etmenin yolu, iten vazgemek hari, bulunmamaktadr. Risk ynetim sreci temel bileeni iermektedir: tanm ve
tasnife dayal risklerin seimi; potansiyel kayplara ve bunlara ynelik yaklamlar (riske gre
dzeltilmi sermaye getirisi RAROC gibi);
riskleri deitirme ve dzeltme.
Risklerin ynetimi ounlukla finansal araclk ve bankaclk ilemlerine gre dizayn edilmi bilgisayar programlar ile yaplmaktadr. Bu
konunun, bu yl iinde Hazine Mstearl
ve/veya BDDK tarafndan yaynlanacak bir ynetmelikle dzenlenmesi beklenmektedir.

KAYNAKLAR
Activeline, Sektr Aratrmas: Bankalar, stanbul, Nisan, 2000.
_______________: zel Finans Kurumlar, stanbul, Mays
2000.
Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.., Faaliyet Raporlar,
1996-1999, stanbul.
Anadolu Finans, Faaliyet Raporlar, 1996-1999, stanbul.
Asya Finans Kurumu A.., Faaliyet Raporlar, 1996-1999, stanbul.
Austin, Douglas V. and Paul L. Simoff, Strategic Planning for
Banks, Banker Publishing Company, New York, 1990.
Bollenbacher, George M., The New Business of Banking,
A BankLine Publication, Irwin, New York, 1995.
Borjenson, Sofia, A Case study on Activity-Based Budgeting,
Journal of Cost Management, Winter 1997.
Chimerina, Lawrence, The New Economic Realities in Business, Management Review, January 1997.
illi, Hseyin ve Cafer Kaplan, Analysing the Impact of Disinflation on the Banking System: A Conceptual Note,
www.tcmb.gov.tr, 2000.

60

siyonlar ve leyii Mekanizmas,zel Finans Kurumlar ve Trkiye Uygulamas Sempozyumu, Marmara


niversitesi, Ortadou ve slam lkeleri Ekonomik
Aratrma Merkezi Yay. No:5, stanbul 1988.
Marmara niversitesi, Ortadou ve slam lkeleri Ekonomik
Aratrma Merkezi, Symposium on Orientation in Islamic Economics, stanbul, 1998.
Myres, Forest E., Basics for Bank Directors, Federal Reserve
Bank of Kansas City, 1998.
Rijckeghem, Caroline Wan, Enflasyonun Dmesinden Trk
Bankalar Zarar Grrm?, MKB Dergisi, NisanMays-Haziran 1999.
Ringland, Gill, Scenario Planning-Mnaging for the Future, Wiley, 1998.
The Economist, Guide to Economic Indicators, John Wiley
and Sons, New York 1997.
Thygerson, Kenneth J., Management of Financial Institutions,
HarperCollins, New York 1995.
Trkiye Bankalar Birlii, 2000 li Yllarda Trk Bankacl, stanbul, Haziran 1999.
____________, Bankalarmz 1999, stanbul, 2000.
T.C. Babakanlk, Hazine Mstearl, Ekonomik Kavramlar
ve Gstergeler: Mali Kesim, Ankara, 1997.
____________, Trk Mali Sisteminin Temel Gstergeleri, 1995
ve 1998 yllarna ait deiik nshalar, Ankara, 1995
ve 1999.
Vardy, Dick, 2007: Trk Bankaclar in Frakl Gelecek Senaryolar, Management Centre Trkiye, Bankaclk
99 - Bireysel Bankaclkta Baar ykleri, 26-27 Kasm 1999.
Vaitilingam, Romesh, Guide to Using Economics and Economic Indicators, Financial Times, London, 1994.
www.dpt.gov.tr, Makroekonomik Program (2000-2002) ve Be
Aylk Uygulama Sonular, Sunu Notu, 2000.
____________, Temel Ekonomik Gstergeler, mays, 2000.
www.tcmb.gov.tr, bakann konumalar, 2000 Yl Enflasyonu drme program: Kur ve Para Politikas uygulamas, Ankara, 09 aralk 1999.
____________, Nakit Krediler ve Tasfiye Olunacak Krediler,
Mays, 2000.
____________, Sreli yaynlar, Yllk Raporlar, 1996-1999.
www.treasury.gov.tr, IMF ile Yaplan Stand-by Dzenlemesine
likin Niyet Mektubu, 2000.
____________, IMF ile Yaplan Stand-by Dzenlemesi erevesinde Birinci Ek Niyet mektubu
____________, Stand-by Dzenlemesi Aylk Raporl Nisan,
2000.
www.imf.org, IMF Approves US$ 4 Billion Standby-Credit for
Turkey, 2000.

Demirg-Kunt, Asl and Harry Huizinga,Determinants of


Commercial Bankm Interest Margins and Profitability:
Some International Evidence, The World Bank Economic Review, May 1999.
Drew, Stephen A. W., Business Re-engineering in Financial
Services, Financial Times, 1994.
Ekren, Nazm, zel Finans Kurumlar, s. 167-172, 75 Ylda
Parann Serveni, Trkiye Ekonomik ve Toplumsal
Tarih Vakf, stanbul, Kasm 1998
____________, Ekonomi Yonetiminin Performans: Stratejik
Deiim ve Yenilenme Ihtiyac, Active Bankacilik ve
Finans Dergisi, Dergisi, Aralik 1999-Ocak 2000
Faisal Finans Kurumu A., Faaliyet Raporlar, 1996-1999, stanbul.
Fetini, Rakika Moalla-, Carlos Pienca and Abeba Selasie, Turkey: Selected Issues and statistical Appendix,
www.imf.org,2000.
Fraser, Donald R., Benton E. Gup ve James W. Kolari, Commercial Banking-The Management of Risk, West Publishing Company, New York, 1995.
Fsun Gnder, Hlya stnkaya ve Sinem nal, Parasal Birliin Trk hukuk Sisteminde Yarataca Olas Etki ve
Sorunlar, Bankaclar Dergisi, No:24, 1998.
Georgantzas, Nicholas C. and William Acar, Scenario-Driven
Planning, Quorum Books, London, 1995.
Hallen, Paul H., Reengineering The Bank, Irwin, New York,
1994.
Hempel, George H. ve Donald G. Simonson, Bank Management-Text and Cases, John Wiley & Sons Inc., New
York, 1999.
Iffert, Fredrick Vernon, A Theorical Comparison of Profit-sharing Banking with Conventional Banking, Ph.D. Thesis, UMI Dissertation Services, Michigan, 1989.
hlas Finans Kurumu A., Faaliyet Raporlar, 1996-1999, stanbul.
nan, Emre Alpan, Dezenflasyon Program ve Trk Bankaclk Sistemine Olas Etkileri, www.tbb.org.tr, 2000.
Keltner, Brent and David Finegold, Adding Value in Banking:
Human resource Innnovations for service Firms, Sloan Management Review, Fall 1996.
Kimball, Ralph C., Innovations in Performance Measurment
in Banking, New England Economic Review, May/june 1997.
Koch, Timoty W. and S. Scott MacDonald, Bank Management,
The Dryden Press, New York, 2000.
Kuveyt Trk Evkaf Finans Kurumu A.., Faaliyet Raporlar,
1996-1999, stanbul.
Marmara niversitesi, Ortadou ve slam lkeleri Ekonomik
Aratrma Merkezi, zel Finans Kurumlarnn Fonk-

61

Interest-Free Institutions
and the Role They Can Play in
Enchancing the Private Sector in
Member-countries
(1)

Fuad AL-OMAR(2)

In the name of Allah, the Most Gracious, the


most Merciful and Peace be upon the
Messenger of Allah, our Prophet

turned out to be a vibrant financial alternative


to the conventional financial system. It is one
of the fastest growing sectors in the financial
indurstry. This is so not only in the Muslim
world where Turkey is a good example, but
also in the non-Muslim world.

The IDB at its 25th year challenges for


development: Enhancing the role of interestfree financial institutions and the development
of private sector in member countries

One of the objectives of IDB is to play a


catalytic role in sustaining the healthy growth
of the Islamic financial institutions. While IDB
has accomplished a lot in its short history, it
also faces many challenges in the fast changing
environment.

Ladies and Gentleman, Distinguished


Delegates:
It is a privilege for me to attend this important
Conference on The Past, Present & Future of
Interest-Free Banking in Turkey. This
conference has also given me the opportunity
to fulfil a long cherished wish to be in the
historical and hospitable city of stanbul and
speak for the advancement of Islamic financial
system. I hope the deliberations in this
conference will help develop the Interest-free
banking in Turkey in particular and the
Muslim world in general.

Due to limited time, in my speech here I will


focus on two major challenges; enhancing the
role of interest-free financial institutions and
the development of the private sector in
member countries.
Ladies and Gentlemen:
Let me first briefly dwell on the first issue,
i.e., the role of IDB in enhancing the role of
interest-free financial institutions. One of
IDBs goal is to assist the member countries
in their development endeavors. IDB
visualizes interes-free banks as partners in
development as they act as financial
intermediaries between savers and investors

Interest-free banking or Islamic banking has a


relatively short history. This year IDB is
celebrating its 25th year of operation.
Incidentally, we can also say that it is also the
25th anniversary of Islamic banking. From its
humble beginnings, Islamic banking has

(1) This paper was presented on 31 May 2000 in stanbul at the Symposium the past, present & future of interest-free banking in
Turkey for the 15th anniversary of Albaraka Turkish Finance House.
(2) Dr., Vice-President, Islamic Development Bank, Jeddah

63

The increased competition expected to result


from WTO liberalization of financial services
necessitates the adoption of the best
practices to gain recongnition for crossborder financing.

(both producers and consumers). They


mobilize resources from unserved segments of
the population and channel these into
productive investment in the economy and
bring about development. Turkish experience
is a good example on part. As such,
strengthening these institutions complement
IDBs activities in achieving the goal of
development in member countries.

Access to international financial market,


which is a prerequisite for the flourishing of
Islamic banks requires confidence of market
participants and supervisory authorities. The
trend is toward denying rights of
establishment in major financial centres to
banks from countries whose supervisory
regime is deemed inadequate (BIS Annual
Report, 1999)

Many areas that may enhance the role of


interest-free banking can be discussed. Among
others, these include:
i) Need for sufficient institutional support
ii) Excess liquidity
iii) Human resource constraint
iv) Ned for tools to finance public debt

Unless the Islamic banks adapt to the new


challenges, they risk being marginalized (i.e.
non-aceptability) in the global economy.

Today, I will focus on the issue of improving


the supervision and regulation of Islamic
banks.

In conclusion, it seems that Islamic banks may


benefit from the best practices that are
prevailing in conventional banking that do not
contradict the principles of Islamic Law. In the
meantime, Islamic banks can also develop best
practice for areas that are pertinent to the
particularities of industry itself.

Sound supervision and regulation of Islamic


banks is important for many reasons.
Increase confidence of existing and
prospective investors
Increase the information available to
investors
Ensure the soundness of the financial system
Provide equal opportunity for competition
Improve the control of monetary policy by
the government authorities
Able to address and mitigate risks

Distinguished Delegates:
Adequate standards and best practices cannot
be established without consensus on critical
issues. On an urgent basis, Islamic banks need
to arrive at consensus among themselves with
respect to a number of issues related to the
treatment of capital, risk, risk-management
instruments, liquidity enhancing instruments
and contractual obligations. IDB is trying to
do its part by undertaking improvement of the
regulatory issues at different forums.
Examples of initiatives that IDB has
undertaken with other collaborating agencies
are as follows:

In short, sound regulatory framework is


necessary for the smooth functioning and
growth of Islamic financial institutions.
Effective supervision can lead to a robust
financial system. The question however is,
what constitutes the standards and best
practice for supervision of Islamic banks.
These should include the following:

The creation of Accounting & Auditing


Organization for Islamic Financial
Institutions (AAOIFI) in 1991 is an example
of the great support and initiative that the
Islamic banks provided to regulate and
streamline their activities.

The need for development of a unified


structure of financial sector regulations.
The lack of minimum principles and limits
for prudential regulations and supervision
standards in key risk areas of Islamic banks,
may lead to a threat to the survival of the
industry.

Effective use of market discipline such as


credit rating agencies of which the IDB is

64

revelant to the challenges facing the Islamic


countries and respond to their needs,
adaptation to changing conditions and
incerased involvement with the private sector
is warranted.

currently establishing one in Bahrain with


other interested parties.
IDB, along with AAOIFI and IMF, will
undertake extensive joint efforts to establish
a forum on the development of best
practices for interest-free banking (as
recommended in the conference on
Regulation of Islamic Banking held in
Bahrain in February 2000).

Although IDB has been involved in financing


the private sector through its various windows,
existing challenges to its interactions with the
private sector have led to a re-evaluation of its
overall strategy and intervention. Lessons
learned from existing private sector finance
windows within IDB, while laudable in their
demonstration of IDBs commitment to private
sector finance, fall short of meeting the needs
of such a vital component of development.
Keeping this in mind, the creation of a fullfledged, market oriented independent entity is
needed to facilitate IDBs objective in
developing the private sector in its member
countries. The Islamic Corporation for
Development of Private Sector (ICD) is just an
entity established by the IDB Board of
Governors in its meeting held on 24-25 Rajab
1420 H (2-3 November 1999) in order to fulfil
this objective.

Finally, it should be noted that there are


preconditions for establishing best regulatory
standards and applying them effectively. The
principle of fair play requires that
governments, central banks, and international
organizations should ensure equal opportunity
for competition between Islamic and
conventional banks by putting in place
appropriate supporting institutional structures.
Many specific issues related to regulation of
Islamic banks are important and need attention
from researchers in the field.
Ladies and Gentlemen:
The second issue I want to touch on is the
development of the private sector. Increasingly,
the private sector is seen as the major driving
force behind economic growth and
development. Globalization of both the world
economies and financial markets has also
increased the role played by the private sector.
Realizing this, IDB member countries are
expanding their private sectors through broad
policy reforms that are intended to create more
favorable environment for the private sector
development. As this takes place, the overall
demand for private sector financing in IDB
member countries is expected to be played by
investment organizations that are compatible to
Islamic Law in the growth of this sector.

The ICD will be an independent international


financial organization, with headquarters in
Jeddah, Saudi Arabia. It is to be headed by a
General Manager; have its own Board of
Directors that will represent member countries
and the private sector, and have its own
Committee for Islamic Law. The ICDs primary
objectives would be to provide a wide range of
financial products and services to cater for the
needs of the private enterprises in IDB member
countries. The new organization, by helping to
strengthen the private sector in IDB member
countries, will be instrumental in developing
this sector and complementing the role being
played by the IDB in supporting economic
development of the said constituencies.

If we evaluate IDB member countries, positive


trends in economic performance of the private
sector are evident. For example, the share of
the private sector investments in total
investment in these countries is (on the
average) around 76 percent. Securing finance,
however, is one of the major constraints for the
growth of private sector in IDB member
countries. For Islamic banking to remain

The authorized share capital of the ICD will be


US$ 1 billion, with a subscribed capital of US$
500 million, and the main shareholder will be
IDB with 50% of the authorized share capital.
The remaining 50% will be divided among IDB
member countries (30%) and public
institutions of IDB member countries (20%).

65

The unit of account of the ICD will be


U.S.Dollar and there are no restrictions on the
currency of operations.

that we can draw from to work out the


framework of the private sector financing using
non-interest bearing financial instruments.
Many issues need to be resolved. ICDs success
will depend firstly on its ability to identify its
major success factors and understand the future
industry trends in order to benefit from firstmover advantages and establish itself as a key
player in financing the private sector in
member countries. In doing so ICD has to
identify and/or further develop Islamic banking
and its modalities most suitable to private
sector investment. Secondly, ICD has to be
aware of the various risks involved and the best
ways to mitigate them. Another issue that also
need attention is the institutional arrangements
for financing the private sector projects.

The ICD is expected to hold its first General


Assembly on 8 July 2000, which will be its first
day of operation.
A review of markets in seven IDB member
countries (Saudi Arabia, Malaysia, Turkey,
United Arab Emirates, Morocco, Kazakhstan
and Senegal) has shown that the private sector
secured funds mainly through bank borrowing.
Consequently, wherever a capital market exists,
the issuance activity was high. Additionally, in
all the countries reviewed, reforms were
initiated to incerase the role of the private
sector either through privatization or the
creation of favorable environments for the
private sector development. Given these facts,
the potential exists for medium to long-term
Islamic modes of financing, with the ICD as
IDBs private sector vehicle being well placed to
seize this niche market.
Distinguished Delegates:

I am confident that like other challenges


before, ICD will be able to successfully
implement the program of financing the
private sector. I hope our pioneering
experience in this regard will be helpful for
modeling similar schemes by other Islamic
financial institutions.

Before ending, let me point out that


implementing the program of financing the
private sector under Islamic principles will not
be easy. There are not too many experiences

In the end, I thank you for your patience in


listening to my speech and convey my
appreciation and thanks to the organizers of
this symposium.

66

Faizsiz Finans Kurulular ve ye


lkelerde zel Sektrn Gelimesine
Yapabilecekleri Katk
(1)*

ZET

Fuad AL-OMAR(2)

Faizsiz bankaclk ya da slam bankacl


nisbeten ksa bir gemie sahiptir. slam Kalknma Bankas (KB) bu yl 25. kurulu yldnmn kutluyor. Bunu ayn zamanda slam bankaclnn da 25. yl olarak kabul edebiliriz. slam
bankacl, mtevazi bir balangtan bugn
geleneksel bankaclk sistemine parlak bir alternatif olma dzeyine ulaabilmitir. Sadece Trkiyenin de iinde yer ald mslman lkelerde deil, btn dnyada faizsiz bankaclk, finans piyasalar iinde en hzl byyen sektrlerden biri olmutur.
KBnin amalarndan biri, slami finansal
kurulularn salkl bymesinde bir katalizr
rol oynamaktr. KB, tasarrufular ile mteebbisler arasnda finansal araclk fonksiyonu gren faizsiz bankalar kalknma srecindeki ortaklar olarak grmektedir.
Faizsiz bankacln oynad roln glendirilmesi ile ilgili baz hususlar tartmaya amak isterim. Bunlardan bir ksmn yle sralayabiliriz:
Yeterli kurumsal destek ihtiyac,
Likidite fazlal,
nsan kaynaklar ktl,
Kamu borlanmasn finanse etmede enstrman eksiklii.

Bugn slam bankalarna ynelik dzenleme


ve gzetleme sisteminin gelitirilmesi konusu
zerinde duracam. Bu konu bir ok bakmdan
byk nem tamaktadr:
Mevcut ve muhtemel yatrmclarn gvenini pekitirmek,
Yatrmclarn daha fazla bilgiye ulamalarn salamak,
Finansal sistemin temelini glendirmek,
Eit rekabet frsatlar oluturmak,
Hkmetlerin para politikalarn kontrol
edebilme yeteneklerini glendirmek,
Riskleri azaltabilmek.
Ksacas, slami finansal kurulularn byyebilmesi ve dzgn ileyebilmesi iin salam
bir hukuki ereve gereklidir. Sorun, slami
bankalarn gzetiminin en iyi hangi standartlara
gre yaplacann tesbiti sorunudur. Byle bir
alma, aadaki hususlar kapsar:
Finans sektr iin yeknesak bir hukuki
dzenleme modeli ihtiyac bulunmaktadr,
slami bankalarn kritik risk alanlarnda
salkl dzenleme ve gzetleme standartlarnn asgari artlarnn ve snrlarnn eksiklii, sektrn varln tehdit eden bir
tehlikeye dnebilir.
Dnya Ticaret rgtnn finansal hiz-

(1) Bu makale, Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.. tarafndan 31 Mays 2000 tarihinde, kuruluunun 15. yl mnasebetiyle stanbulda dzenledii Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn adl sempozyumda sunulan tebliin zetidir.
(2) Dr., Bakan Yardmcs, slam Kalknma Bankas, Cidde
(*) Trkeye eviren: Ahmet ERTRK

67

metleri liberalletirme politikasyla ortaya


kan youn rekabet ortamnda, crossborder finansmanda avantaj salayabilmenin yolunun en iyi hizmeti sunabilmekten
getii ortaya kmtr.
slami bankalarn bymesinin n art
olan uluslararas finansal piyasalara girebilme imkn, piyasa aktrlerine ve gzetim otoritelerine gvenmeyi art klmaktadr. Bu konuda genel eilim, gzetim
sistemlerinin yeterli grlmedii lkelerin bankalarna byk finans merkezlerinde kurulma ve faaliyet gsterme hakk
tannmamas ynndedir (BIS Faaliyet
Raporu,1999).
slam bankalar yeni artlara kendilerini
adapte etmedike global ekonomi iinde
marjinal bir konuma (yani kabul grmezlik konumuna) mahkm kalacaklardr.
Deinmek istediim ikinci konu, zel sektrn bymesi ve gelimesi konusudur. Dnya
ekonomilerindeki ve finans piyasalarndaki globalleme sreci, zel sektrn ekonomik kalknmada oynad rol arttrmtr.
KB yesi lkelerde de zel sektrn performansnda olumlu gelimeler olduunu gryoruz. Bu lkelerde zel sektrn karlat en
nemli sorun, finansman sorunudur. slam bankalarnn da bu deien koullara kendilerini

uydurmalar ve zel sektre daha fazla ilgi gstermeleri arttr.


KB de bu amala kendi bnyesinde tam yetkili ayr bir birim kurma karar almtr. ICD (The
Islamic Corporation for Development of Private
Sector) adl birim bu kararn bir rndr.
KBnin %50 pay oran ile en byk ortak
olaca ICDnin denmi sermayesi 500 milyon
Dolar olacaktr. Bakiye %50 ise, KB yesi lkeler (%30) ve ye lkelerdeki kamu kurumlar
arasnda paylatrlacaktr.
KB yesi yedi lkede (Suudi Arabistan,
Malezya, Trkiye, Birleik Arap Emirlikleri,
Fas, Kazakistan ve Senegal) yaplan piyasa
aratrmalar, zel sektrn finansman ihtiyacn ounlukla bankalar araclyla temin etme
eiliminde olduunu gstermitir. Sonuta,
sermaye piyasalarnn mevcut olduu yerlerde
[menkul kymet] ihralar daha fazla olur.
Aratrma konusu yaplan btn lkelerde reform giriimlerinin amac, ya zelletirme yoluyla yahut uygun bir ortam oluturmak suretiyle kalknma srecinde zel sektrn roln
arttrmak olmutur. Bu gerekler dikkate alndnda, KBnn zel sektr finanse etme
amal birimi olan ICD araclyla salanacak
orta ve uzun vadeli faizsiz finansman yntemleri iin byk bir potansiyel bulunduunu
syleyebiliriz.

68

Liquidity Management in
Interest-Free Banking
(1)

Stella COX(2)*

Fellow speakers, distinguished guests,

What do we mean by liquidity


management?

It is indeed an honor and a privilege for me to


be here amongst you in stanbul this
afternoon. I am very grateful to Albaraka for
asking me to come here and address you at
this Symposium.

Well, whether you are the treasurer of a major


global corporation or whether you are
balancing your household bills, cash flows
need to be managed. Only a central fund, with
an immediate purpose, remains idle. This
common practice is to seek secure all low-risk
investment opportunities for short term funds
that may be required in the near future.

At many conferences and seminars I have


attended in the past, the subject of liquidity
and relative absence of efficient liquidity
management product within interest-free
banking have been debated, discussed and
indeed argued about at some length. I am very
pleased therefore to have the opportunity to
take up the subject today.

It is preferable after all to drive some income


from the deployment of cash balances whilst
retaining the ability to draw on funds as and
when required.
Whether the requirements for retail or
corporate or institutional financial services, the
mainstream financial sector offers a multitude
of short term investment and funding
products.

During the course of this presentation, I would


like to review some of the past developments
in the liquidity management in interest-free
banking before moving on to highlight rather
more of recent progress.

Accessing the services of banks; financial


institutions and fund managers are ready
solutions for the retail and corporate market
place. Larger corporations, banks and financial
institutions have recourse to the international
money markets, into the capital markets. To

My own institution Dawnay Day, has itself


been rather preoccupied with interest-free
liquidity management. I would like to welcome
the opportunity to share this with you a little
later on.

(1) This paper was presented on 31 May 2000 in stanbul at the Symposium the past, present & future of interest-free banking in
Turkey for the 15th anniversary of Albaraka Turkish Finance House.
(2) Managing Director & Head of Islamic Finance Department, Dawnay, Day Global Investments, London, U.K.
(*) The text of presentation was dechiphered and transcripted from the video-tape of the conference by ABTFH.

69

banks support and liquidity through the


capital market.

maximize liquidity management efficiency, they


can place surplus funds and raise additional
finance on either on rolling or a fixed term
basis. The international banks also benefit from
additional recourse to their central banks.

Despite this, Islamic banks must still abide by


mainstream capital adequacy and liquidity
ratios, and find solutions acceptable to their
regulators in order to avoid interest-based
deposit reserve requirements.

So, we can see that nowadays the ability to


access both liquidity and liquidity management
services through the conventional financial
market place can be taken for granted.

It is widely acknowledged that the modern


interest-free financial sector owes much to the
continued support of its pioneers including His
Excellency Sheikh Saleh Kamel and friends.
Their moral and financial support has played
an immeasurable role in development of our
sector. Although we know there are now more
than a 150 established interest-free banks and
financial institutions, they have been
incorporating gradually over several decades.

Within the interest-free financial sector the


situation is somewhat different.
As Dr. Fuad Al-Omar has said just before me,
the modern interest-free financial sector is little
more than 25 years into its development.
Origination of retail and institutional deposits
has been a resounding success, but origination
of interest-free investment and funding
opportunities has presented an immense and
continuing challenge. To ascertain the reasons
for this we need to explore the development of
the short term asset base during the past 3
decades.

During the 1970s and the first half of the


1980s, they were very dependant on private
resources. At the same time they were
immediately successful in mobilizing retail
assets and developing market share in their
localities.

Within the mainstream financial system we are


rather more familiar with money itself being
the commodity. Income returns are correlated
merely to the time value associated with the
investment.

Suitable investment assets were required for


client deposits that enable the bank to retain
sufficient cash flow to meet its retail obligations.
These had to be structured to comply with
commercial and religious stipulations of the
institution; and simultaneously they had to
generate income or profit.

The development of the interest-free financial


sector has been based upon the productive use
of money for the growth of the economy and
the benefit of the community. It is an assetbased system. If money is to be invested, it
should be through physical ownership of
tangible assets, with an income stream that may
be attributed to the economic use of the asset.

Any banker will confirm that generating a


customer base is a significant undertaking in
itself. Creating an interest-free asset base in a
financial environment driven by interest
certainly complicates matters.
Asset origination and diversification became a
significant issue for newly established
institutions that had limitations to internal
resources. As a result, whilst retail
development was handled directly by Islamic
institutions, a number of international banks
were appointed agents to assist with the
development of wholesale assets loan. Through
these appointments there was access to instant
market experience and also to diversified
global relationships again to accelerate low risk
asset generation.

Obtaining a license to offer financial services in


strict accordance with ethical principals is just
the beginning.
Interest-free institutions had to lay the
foundations of what will ultimately be a fullyfledged interest-free financial system, was
conforming to the regulatory stipulations of an
interest-based banking environment.
Jurisprudence has excluded the Islamic banks
from the natural advantages of mainstream
financial practice such as recourse to central

70

SIMPLIFIED MORABAHA TRADE FINANCING


Purchase Contract

Sale Contract

Conventional structure
goods against cash

Supplier

Immediate Cash
Settlement

Goods
Purchased
Immediate
Delivery

Goods
Sold
Immediate
Delivery

Agent

Purchaser

Deferred Cash
Settlement

ISLAMIC INVESTOR

The international trade and commodity


markets rapidly became the principal focus of
the interest-free finance largely due to the huge
turnover of trade in physical assets.

promoting the capability of interest-free finance


to the international markets.
As the requirement for short term interest-free
investment product increased during 1980s, the
murabaha concept was built upon by a
number of mainstream Arab commercial banks
that established wholesale portfolios to invest
these funds in accordance with jurisprudence.
Again involving the participation of
conventional banks for the purpose of asset
origination, product was structured, so the
funds raised from domestic depositors could be
pooled within trade-based mudarabas
(certainly in the international markets probably
the closest comparison to this is the mutual
fund) and they could then be allocated through
underlined murabaha investment contracts.

The morabaha contract quickly dominated


and facilities were structured and extended to
companies on full commercial risk basis or at
the request of the investor incorporating third
party security often by way of a letter of credit
or a guarantee which was usually issued by the
agent bank arranger.
My slide shows the details of a basic
morabaha contract, and I am not going to go
into any more details or explanation. I am sure
that most of you are familiar with this contract
already. I would just like to make a point:
There is a valid argument that there has been an
over-dependancy on the murabaha contract as a
liquidity management tool. But that should be
balanced against the difficulties that historically
have been encountered by Islamic bank
treasurers. Recourse to liquidity has been very
restricted, and through murabaha allocation
treasuries can match wholesale investment
maturity against projected deposit redemption.
Often criticized as has been overused and
little more than a repackaged conventional
financing, morabaha has played a huge role in

The products were primarily designed and


structured to deliver short term investment
opportunities suited to local retail customers
that were becoming increasingly attracted to
interest-free financial institutions. The concept
was both efficient and economical for the
sponsors, enabling them to retain discretion
over investments and existing retail deposit
business.
As well as enabling the Islamic banks to
manage and drive profit from short term funds,

71

the wholesale murabaha trade and commoditybased structures served to expand the asset
base of the interest-free banking sector. The
mudaraba portfolios actually laid the
foundations of the interest-free fund
management industry.

companies of the Dallah Albaraka Group. As


investors had the right to redeem their funds
by selling holdings back to the pool, they
became the first to address the issue of inbuilt liquidity, along with the Islamic
Development Bank, which is also in debit to
ease the liquidity management problems faced
by the interest-free institutions through
incorporating leased funds within the
investment redemption facilities.

The 1990s herald a period of transition and an


acknowledged drive for progress and
development. During the past 7 or 8 years, the
focus of the interest-free financial institution has
moved away from trade assets towards financing
non-trade assets through leasing (or ijara).

Now, we look at a rather more recent


initiative:

The ijara contract incorporates fixed term or


periodically re-fixed income-stream or rental
from the economic use of a physical
underlined asset. This can be readily traded in
the secondary market without the infringement
of jurisprudence. It clearly offers opportunities
for asset securitisation and great potential for
enhancing access to liquidity management
strategies.

I would like just to refer briefly to First


Islamic Investment Bank in Bahrain, which
has launched its own Islamic Ijara Liquidity
Program. Its objectives are to provide
consistent income and preservation of capital
and to meet the liquidity and short term
investment needs of interest-free institutions.
To achieve this, the bank has established the
Special Purpose Company to acquire a pool of
leased assets (The Co. is based in the USA).

The principal trade and commodity investment


contracts of murabaha, istisnaa and
saalam do not lend themselves to secondary
market trading.

Investor of funds acquire a percentage of


ownership in the leased asset pool, through a
subsidiary of the bank. This subsidiary issues
uncertified securities to investors, or sukuks,
as theyre known, confirming their ownership
in the underlying assets. Investors can access
liquidity through something that is called
sukuk put option. This means that they put
their sukuks back at face-value on any given
redemption date after a minimum one month
holding. The sukuks may be put back onto a
third party liquidity provider (in this instant,
that is Societe Generale).

Most scholars stipulate that once an underlying


asset has been purchased and sold, that any
further trading in the income stream is deemed
to be trading in debt.
In common with the commodity and trade
structures, ijara funds have subsequently
been incorporated to capitalize on the
availability of a broad spectrum of
international assets. Most invest in pools of
suitable leased assets that may be sold to a
special purpose vehicle that, in turn, issues
tradable certificates to investors. Through these
certificates they have documentation that
represents their ownership to or of title to a
percentage of the asset pool whereby
generating a percentage of the income stream.
For Islamic institutions it has generated an
opportunity to source diversified funding and
to release capital invested by scaling-back the
principle participations.

I think this product is particularly interesting,


because the sukuk concept was innovated in
Malaysia, and despite historical debate between
scholars about the applicability of different
contracts, it has been implemented by Gulfbased Islamic banks.
Most sponsors of interest-free lease funds are
prepared to offer semi-annual or quarterly
liquidity. Whilst invaluable in each instant
investment access strategy is dependent upon
the products sponsor or a nominated liquidity

Amongst the first to implement this concept


was the Al-Tawfeek and Al-Amin

72

agent who must acquire the asset holding from


the investor. Redemption requests are often
handled on a first-come basis, and the aggregate
liquidity facility at any redemption date will be
limited to a set percentage of the funds
aggregate assets. Surplus requests are deferred.

In the U.K. we are much better known for our


real-estate, private equity and venture capital
capability. We have always retained our
traditional merchant trading groups and
contacts.
During discussions with interest-free banks we
identified a substantial appetite for diversified
trade investment with differing commercial
risk profiles. Jurisprudence stipulates
variation in trading counter-parties and trade
assets and evidence of physical transfer of
funds and assets between the parties to the
transactions. We chose to proceed with the
classic murabaha structure.

Presently, there is no secondary market in the


conventional sense. Undoubtedly the future
aim of some of larger lease funds must be the
securitisation of the asset portfolio within a
regulated market environment. This, in turn,
means securities that have regulatory
authorization, listing approval, and a
recognized rating endorsement.

We act as an arranger and originator. We do


not act in an agency capacity. Our investing
clients take a direct and principal position in
each transaction. Investment periods extend
from 2 weeks to one year in duration. We
focused very much on movement in
international trade assets rather than volume in
the international commodity markets and the
terminal commodity markets. We benefit from
the participation or arrange of international
companies with whom we have relationships.
Theyre contracted both to supply and
purchase trade assets.

A number of interest-free investment products


offer monthly redemption facilities or an access
strategy; and there is an enormous demand for
a greater frequency.
There are 2 products that have come close to
satisfying the demand of very frequent perhaps
almost overnight liquidity. The first was by
Chase Manhattan, and it is called leasing
liquidity program. Regrettably it is no longer
operational. The other is ABC Islamic Banks
Islamic Fund & Clearing Company [CML].
The CML so to provide overnight and short
term investment opportunity through recourse
to a pool of German-based leased assets.
Investors could choose from a risk-adjusted
version with investment lessees or a hedged
version with the buy-back option from the
Chase in Frankfurt.

By virtue of our own bank contacts and risk


profile about corporate relationships we can
arrange commercial risk exposure or riskadjusted versions that are supported by a panel
of 12 international banks with minimum
ratings of A1P1. Risk-adjusted returns equate
to those obtainable by mainstream investors
through the international money markets.
Commercial yield will be commensurate with
the credit profile of the corporate.

ABCs program is slightly different with a blend


of trade and lease-based assets that are pooled
to generate similar overnight and short term
investment opportunities; and that too can be
bank-secured.

Our investors benefit from both asset and risk


diversification. Our guarantor-bank panel is
specifically selected from banks that presently
have no interest-free window and no
participation in our market sector. The reason
for this is to give additional diversification to
the interest-free banks.

* * *

I am now moving onto things closer to


home [England];
During the past 2 years my own group
Dawnay Day has developed 2 short-term
trade based investment program for Islamic
institutions. We are a small institution, having
been established as a merchant bank in 1928.

Each of our transaction structures stems from


one standard investment agreement. This does
minimize administrative work load for our

73

clients, our investing clients, once initial


diligence is completed.

accurate to say that capital protection has been


incorporated at the expense of redemption
frequency. So in summary, Im just trying to say
that they are not liquid.

On the jurisprudence side we tend to seek


opinion from the scholars of each client that
we work with. They audit us regularly. We
have endorsement from each of them,
including the Islamic banks in the Gulf; banks
such as Qatar Islamic Bank, Jordan Islamic
Bank, who kindly allow me make mention of
this. We handled transactions on a bilateral
basis.

In defining the management strategy for an


interest-free fund, the manager has to consider
all factors that might impact on his
performance: Redemption regularity has to be
determined. The proper structure consistent
with jurisprudence must be established to the
deployment of liquidity. It can be a stumbling
block to managers. Until now they preferred,
again, investing liquidity (very short term
liquidity) in commodity-morabaha.

This is quite an important thing I found out


fairly recently: Our investing clients advise that
their central regulators set limits for individual
funds that restricts their level of allocation. So
individual allocation to use structured
murabaha contracts is a better use of their
inter-bank limits.

It is not always the answer.


Some international regulators insist that all of
the assets of the fund are invested in
investment-raised security. This is an issue right
now in the interest-free sector. Solutions do
have to be found for an active cash position
which in volatile market conditions can put
representative central element to the portfolio.

Presently Dawney Day has $ 450 million of


invested funds allocated to its program.
* * *
Moving away from us; the accelerating growth
of the interest-free fund management industry,
during the past 5 years, has led to a wealth of
international equity investment products. Most
have in-built redemption facilities and they do
promote recourse to a liquidity as a feature.

That has certain presentational appeal to listing


interest-free or Islamic funds on international
and regional stock exchanges. Investors
consider that they are better regulated and
liquid. I would like to emphasize that listing
itself does not provide liquidity for either
interest-free or conventional product.

I would hasten to add that any equity product is


going to be exposed to market volatility and is
suitable only for those with the medium term
investment horizon. (Medium term to me
means 3 to 5 years). Their primary purpose is to
provide portfolio diversification. Its not suitable
for an investor that has concerns about putting
capital at risk. Nor would I say they are suitable
as a short term liquidity management tool.

Investment liquidity; only this is true in a


genuine secondary market environment.
* * *
Because of time pressure (I was going to talk a
little bit about reciprocal finance that is
provided to the Islamic institutions) I am going
to pass some of this section over, for this is in
your slide presentation and move on a little bit
more about some of the problems in
development of the liquidity management
instruments.

At the beginning of this year [2000] the first


capital protective funds were launched for
the interest-free market place by National
Commercial Bank of Saudi Arabia and Faisal
Islamic Bank in conjunction with Banque
Nationale de Paris.

* * *
The interest-free banking sector has originated
a variety of structured financing and
investment products with some distance from
establishing valid interest-free alternatives to
the mainstream capital markets.

The in-built assurance through the concept of


arboon is of great comfort to investors.
The structuring innovations of this are not
widely disclosed at the moment. But it is

74

and their products. They sight lack of


transparency in product structures, nonuniformity of accounting standards. Additional
questions are raised, to the level of
involvement, to the jurisprudence committees.

We take a few minutes to analyze this and


explain to see this very fundamental issue still
needs to be addressed.
Years of evolving, and, dare I say, improving
mainstream financial standards, has resulted in
an efficient market place. The capital market
revolves through the funding supply and
demand of a wide range of market participants.
It has taken years to implement, but surely it
has been a worthwhile process.

Operational efficiency in traditional financial


services enhances product sophistication. The
market delivers a wide range of investment of
financing solutions that are effective,
competitive and professionally structured.
These elements are the very basis of creating a
confidence in the financial market place.

The benefits to transact through todays


organized liquid market infrastructure are
immense. They include central regulation and
supervision of market procedure. It has been
achieved through a long-term and ongoing
process of financial reform and legislation with
the implementation of supervisory authorities
and penalties for people that break the rules.

Interest-free financial services have measurably


improved during the past 10 years. The
demand for new products is ever-increasing.
The sector must, however, create the
foundation of a basic market infrastructure to
support its innovations, comfort potential
participants, and persuade them that it has
proper regulatory support.

Market participants draw comfort on the


existence of depositor protection schemes and
acknowledged that there are lenders of last
resort.

* * *
I have been privileged to work within interestfree financial services since the mid - 1980s.
During that time the issues and deficiencies of
liquidity management have been discussed and
debated time and again. Some times we
wondered whether the barriers are
insurmountable. Before becoming too
despondened, I think the speed of progress is
gathering momentum. There are number of
issues on the way right now.

Presently there is no ultimate regulator, no


lender of last resort to the interest-free
financial sectors. Central banks undoubtedly
support their own institutions in the event of
extreme emergency, but there is limited access
to the facilities that central banks extended to
mainstream institutions.

Standardization of Market Practice


If a financial market place is to become
efficient there needs to be common
understanding and acceptance of procedure.
Transactions become a matter of simple
execution. Critical mass and volume is
achieved. Within the interest-free financial
sector there are still differences of opinion
between the scholars. It impacts negatively on
prospects of product and procedural
standardization.

We take a cross-border look at Malaysia:


During the 1990s with considerable
encouragement and support from Malaysian
government, Malaysia made rapid progress in
implementing a dual banking system. Praise the
Asia economic meltdown is contended to
create the cross border appeal. Economic
recovery, well undoubtedly, offered pressure
and incentive. During the 1990s Malaysia also
made positive strikes forward in developing its
capital market of an interest-free basis. There
will be continuing progression despite some
disagreement between the scholars on
applicable concepts.

Transparency of procedure and disclosure of


information enables independent evaluation by
rating agencies. The international agencies see
a prevailing inability to accurately assess the
risk profile of Islamic and interest-free banks

75

Capital market development in the middle-east


is in an early stage and has been largely
dependent upon evolving change in government
perspectives, improvement of legal infrastructure
and the gradual opening of markets.

to low risk, fixed-term investment opportunities.


Ijara programs offer an alternative allocation
solution, which finds faith of jurisprudence
committees.
More recently launched traded equity and
securities funds are available to those seeking
accelerated yields to the less concerned ones
about capital preservation.

Dr. Fuad Al-Omar also referred to the


intitatives of the IDB and AAOIFI [Accounting
& Auditing of Islamic Financial Institutions].
I would like to refer to the regulation of the
Islamic Banking Conference held in Bahrain as
recently as February of this year [2000].

Most of these products are the initiatives of


individual institutions and market participants
endeavoring to create the interest-free capital
market that as a result of years of research,
development and private funding. Each presently
continues to function in accordance with
individual commercial and jurisprudence criteria.

Ambitious recommendations were made


relating to the implementations of standardized
co-principles to the regulation of Islamic
Banks. There will be a centralized policy
group, including AAOIFI and the IDB, the IMF
and the Basle Committee, to establish uniform
regulatory standards and transparency in
interest-free banking.

The critical requirement now is for regulatory


support in governments. Central
accountabilities, again as Dr. Fuad Al-Omar
said, create a market safety for investors and
deter the erratic behavior by market
participants.

Subsequently AAOIFI hosted seminars


focusing on the need for Islamic institutions to
obtain independent credit and financial rating,
in the light of IDBs recent initiative to establish
an Islamic Credit Rating Agency.

There is no doubt that many of the deficiencies


that I highlighted just a few moments ago
would be more quickly resolved if solutions
can be found to the overall regulation and
supervision about market place.

Perhaps one of the most significant things


happening at the moment was in October of last
year [1999]: The Labuan offshore financial
services authority LOFSA has signed a
memorandum of understanding with the Bahrain
Monetary Agency and the Islamic Development
Bank for the establishment of an International
Islamic Money Market in Labuan [Malaysia].

Greater cooperation and increased dialogue


within the interest-free financial sector will
continue to improve the prospects of achieving
the operational and procedural consensus that
has so far alluded us. Through collaboration
we connect that to development of the market
place, which is surely a greater priority in
furthering individual and institutional
objectives.

The objective is to develop the market through


the establishment of a liquidity management
house to act as a lender of last resort and
liquidity manager for the Islamic financial
sector.

Encouragingly it appeared that this is finally


happening, although there is certainly no room
for complacency.

* * *
Finally, the established wholesale morabaha and
modaraba products presently available are
suitable for interest-free institutions seeking to
manage short term liquidity through allocation

Because, again, we are just at the beginning.


Thank you very much.

76

Faizsiz Bankalarda
Likidite Ynetimi
(1)*

ZET

Stella COX (2)

Bu tebliimde ncelikle faizsiz bankaclkta


likidite ynetimi konusunda gemite yaanan
baz gelimelere deinmek istiyorum. Benim irketim Dawnay Day likidite ynetimi konusuyla yakndan ilgilenen bir kurum olduu iin bu
tecrbemi sizinle paylama frsatn bulmaktan
son derece mutluyum.
Likidite ynetimi ile neyi kastediyoruz?
Siz ister byk bir global irketin fon yneticisi olarak, isterse de kendi ev btenizi ynetirken fon ak (giri-k) ile ilgili bir planlama yapmak zorundasnz. Yalnzca belli bir amaca tahsis edilmi zel fonlar tl durumda braklabilir. Bu genel uygulamann amac, yakn zamanda ihtiya duyulabilecek ksa vadeli fonlar
iin dk riskli yatrm alanlar bulmaktr. Sonuta bir ksm geliri nakit dengesinin dnda
tutmak, ama ihtiya duyulduunda da bu fonlardan yararlanabilme imknn muhafaza etmek, en tercihe ayan yoldur.
Bugn, ister bireysel isterse de kurumsal finansman ihtiyalar iin olsun, finans sektr
bir ok ksa vadeli yatrm ve fonlama enstrman sunmaktadr. Byk irketler, bankalar ve
finansal kurumlar, bu amala uluslararas para
ve sermaye piyasalarna girmektedirler. Likidite ynetiminin etkinliini maksimize edebil-

mek iin fazla fonlarn bu piyasalarda plase etmekte, ya da sabit veya deiken vadelerle
borlanabilmektedirler. Bu arada uluslararas
bankalar da kendi Merkez Bankalarndan fon
salayabiliyorlar.
O halde bugn geleneksel finans piyasas
araclyla likidite ynetimini salamak olaan
bir durum olarak grlmelidir. Faizsiz finans
sektrnde ise durum bir para farkldr. Bireysel ve kurumsal mevduatn ortaya k dikkat
ekici bir baar sergilemiken faizsiz yatrm ve
fonlama imknlar srekli ve iddetli engellerle
baetmek zorunda kalmlardr. Bu durumun sebeplerini ortaya koyabilmek iin getiimiz otuz
yllk sre zarfnda ksa vadeli aktif yapsndaki
gelimeyi anlamak zorundayz.
Geleneksel finans sisteminde parann bizatihi bir mal olarak ilem grdn biliyoruz.
Getirilerin miktar sadece yatrmn vadesi ile
balantldr. te yandan faizsiz finans sektrnn geliimi, parann ekonominin bymesi ve
toplumun menfaati iin kullanlmas esas zerinde gereklemitir. Faizsiz finans sistemi, aktif-esasl bir sistemdir. Para yatrma dntrlecekse bu, maddi mallarn fiziki mlkiyetini elde etme yoluyla yaplmal, gelir de bu maddi aktiflerin kullanmndan salanmaldr.

(1) Bu makale, Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.. tarafndan 31 Mays 2000 tarihinde, kuruluunun 15. yl mnasebetiyle stanbulda dzenledii Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn adl sempozyumda sunulan tebliin zetidir.
(2) Ynetim Kurulu cra Direktr ve slami Finansman Blm Bakan, Dawnay, Day Global Investments, London, U.K.
(*) Trkeye eviren: Ahmet ERTRK

77

Finansal hizmetleri etik prensiplere kesin


sadakat temelinde gerekletirmek iin msaade almak, sadece bir balangtr. Faizsiz finans kurulular, kapsaml bir faizsiz finans
sisteminin temellerini faize dayal bir finansal
ortamn dzenlemelerine uygun biimde kurmak zorundadrlar. Yrrlkteki hukuk, faizsiz bankalar, Merkez Bankalarnn kaynaklarndan yararlanmak veya sermaye piyasalar
araclyla likidite ynetimini salamak gibi
temel baz finansal uygulamalarn avantajlarndan yoksun brakmaktadr. Bununla birlikte faizsiz bankalar, geleneksel sermaye yeterlilik ve
likidite rasyolarna uymak ve faize dayal mevduat munzam karl uygulamasndan uzak
durmalarn salayacak yasal zmler de bulmak zorundadrlar.
Modern faizsiz finans sektrnn, varln, byk lde eyh Salih Kmil ve arkadalarnn da iinde bulunduu nclerin kesintisiz abalarna borlu olduu herkes tarafndan
kabul edilmektedir. Bugn dnya zerinde
150den fazla faizsiz banka ve finansal kurumun faaliyet gsterdiini biliyoruz. Ama bunlar bir ka on-yl kapsayan uzun bir zaman diliminde kurulup faaliyete gemilerdir.
1970lerde ve 80lerin ilk yarsnda daha ok
zel fonlara baml olup ayn zamanda bireysel varlklar mobilize etmekte ve kendi blgelerindeki piyasa paylarn bytmekte baar
gstermilerdi.
Herhangi bir banka iin mnferit ykmllklerini karlayacak yeterlikte nakit imknn
elinde tutmasn salayacak uygun yatrm aralarna sahip olmak, bir zorunluluktur. Bunun finansal kurumun ticari ve etik ilkeleri ile uyumlu biimde oluturulmas ve ayn zamanda kurum iin bir gelir kayna olmas gereklidir. Ancak faize gre oluturulmu bir finansal ortamda faizsiz bir aktif yaps oluturmann kolay olmad herkes tarafndan kabul edilmektedir.
fonlardan yararlanmada baz kstlamalarla karlaan yeni finansal kurumlar iin aktif
yapsnn oluturulmas ve eitlendirilmesinin
hayli nemli olduu kesindir. Sonuta, parakendeci ilemlerin gelitirilmesi dorudan slami
kurumlar tarafndan salanrken toptanc finansman ilemlerini yrtmede ve gelitirmede
bir ok uluslararas banka arac-temsilci olarak

kullanlmtr. Bu araclk sayesinde, mevcut piyasa deneyiminden ve zengin global ilikiler


andan yararlanarak dk riskli bir aktif yapsn oluturmak mmkn hale gelmitir.
Uluslararas ticaret ve emtia piyasalar, fizik
mallardaki devasa ilem hacimleri dolaysyla faizsiz finans kurulularnn youn ilgi oda haline gelmilerdir. Bu piyasalarda murabaha szlemeleri ya tamamen yatrmc irketin ticari
riskinde yahut nc taraftan bir akreditif
veya arac bankann salayaca bir teminat
mektubu alnarak gerekletirilmektedir. Sunduum slaytlarda basit bir murabaha kontratnn detaylarn greceiniz iin burada ilemin teknik detaylarna daha fazla girmeye gerek
grmyorum ancak konuyla ilgili bir noktaya
deinmeden geemeyeceim.
Bir likidite ynetim arac olarak murabaha
ilemlerine ok fazla baml olunduu eklinde
genel bir izlenim olduu bilinmektedir. Ancak
bunun, faizsiz bankalarn fon yneticilerinin
karlatklar zorluklar dengeleyen bir karlk
olduu dnlebilir. Nitekim bu kurumlarn
likidite imknlarndan faydalanmalar son derece kstldr ve murabaha ilemleri yoluyla fon
ynetimleri toptan yatrm ilemlerinin vade yapsn muhtemel mevduat ekilileriyle uyumlu
hale getirmektedirler. Ayrca murabaha, faizsiz
finans sektrnn uluslararas piyasalara giriini hzlandrmada nemli bir rol oynamtr.
1980lerde ksa vadeli faizsiz yatrm aralar
ihtiyacnn artmasyla birlikte baz byk Arap
ticari bankalar dev portfylerini meru bir erevede iletmek amacyla murabaha yntemine
sarldlar. Geleneksel bankalarn da katlmndan sonra yerli tasarrufulardan fon salamak
amacyla ticari ilemlere dayal mudaraba havuzlar oluturuldu. Uluslararas piyasalarda buna en yakn kurumun yatrm fonlar (mutual
fund) olduu akt ve toplanan fonlar murabaha kontratlarna dayal ilemler araclyla kullanlmaktayd.
Toptanc ticari murabaha aralar, slam bankalarna yalnzca ksa vadeli fonlar krl ekilde
ynetme imkn salamakla kalmam, ayn zamanda faizsiz bankaclk sektrnn aktif yapsn geniletmesine de katkda bulunmutur.
Murabaha portfyleri, faizsiz fon ynetim piyasasnn temellerini atma ilevi grmtr.

78

1990lar ise bir gei dneminin ve bir gelime ve ilerlemenin habercisi olmutur. Getiimiz 7 veya 8 yl boyunca faizsiz finans sektrnn ilgisi, ticari aktiflerin finansmanndan leasing (veya icara) yoluyla ticari olmayan aktiflerin finansmanna kaymtr. cara kontratlar,
fiziki bir varln ekonomik kullanmndan, sabit
veya peryodik olarak sabitlenen bir kira gelirinin
yahut kazancnn salanmasna dayal kontratlardr. Bunlar ikincil piyasalarda meru bir ereve iinde kolaylkla ilem konusu da olabilirler.
Bu imkn, ayn zamanda, varlklarn sekritize
edilmesi (asset securitisation) asndan iyi bir
frsat ve likidite ynetim stratejilerini gelitirmek iin byk bir potansiyel oluturmutur.
Balca ticaret ve emtia yatrm kontratlar
olan murabaha, istisna ve selem akitleri
ikincil piyasalar iin elverili deillerdir. Uzmanlar, ilem konusu olan mal veya varlk bir kez alnp satldktan sonra gelir getirici yeni bir ileme
konu olmasn tamamen bor ticareti (debt trading) olarak deerlendirirler. cara fonlar ise,
geni bir uluslararas aktif varl sepetinin mevcudiyeti temelinde kapitalize edilmeye msaittirler. Havuzlar bnyesinde kiralanm uygun
varlklar temsil eden sertifikalar yatrmclara
satlabilir ve bu sertifikalar havuzdaki varlklar
hangi oranda temsil ediyorlarsa ayn oranda da
gelirden pay alrlar. Bu, slami finans kurumlar
iin fon kaynaklarn eitlendirme ve yatrma
giden sermayenin zerindeki ykn belirli lde hafifletilmesi imknn verir.
Bu kavram hayata ilk geirenler arasnda
Dallah Albaraka Grubuna mensup Al-Tawfeek ve Al-Amin de bulunmaktadr. Yatrmclar ellerindeki belgeleri Fona geri satmak suretiyle Fondan kma hakkna sahip olduklarndan dahil bir likidite ynetim mekanizmas
ihtiyacn ilk seslendirenler bunlar olmutur. slam Kalknma Bankas da, faizsiz finans kurulularnn karlatklar likidite ynetimi proplemlerini zme abalarn seslendirmektedir.
imdi burada olduka yeni bir teebbse,
Bahreynde faaliyet gsteren First Islamic Investment Bankn kendi cara Likidite Programn
yrrle sokmasna deinmek istiyorum. Bu
programn amac, devaml bir gelir salamak,
sermayeyi korumak ve faizsiz finans kurumunun likidite ve ksa vadeli yatrm ihtiyalarn

karlamaktr. Bu amala Banka, ABDde leasing


havuzundaki varlklar almak iin zel bir irket
kurmutur. Yatrmclar Bankann bu itiraki
araclyla leasing havuzunun belli bir payn
satn alrlar. Szkonusu irket yatrmclara varlklar zerindeki mlkiyet haklarn temsil eden
ve sukuk olarak bilinen bir sertifika verir. Yatrmclar sukuk put option ad verilen bir yntemle sertifikalarn paraya evirebilirler. Bu, yatrmcnn elindeki sertifikay asgari bir aylk
aradan sonra belli bir tarihte zerindeki deerden iade edebilmesi demektir. Bu sertifikalar likidite salayacak nc bir tarafa geri satlabilir, ki rneimizde bu taraf Societe Generaledir).
Faizsiz leasing fonlarnn sponsorlar ounlukla altar aylk ya da er aylk likidite imkn sunmak eilimindedirler. Bu strateji, tamamen rn sponsorlarnn yahut varln mlkiyetini yatrmcdan geri alarak likiditeyi salamakla grevli irketlerin tutumuna baldr. Geri sat talepleri genellikle ilk-bavuru esasna
gre yerine getirilmekte ve herhangi bir tarihte
geri-alm yoluyla salanacak likidite imkn,
szkonusu varln Fonun toplam varl iindeki yzdesini aamamakta ve fazlaya ilikin talepler yerine getirilmemektedir.
u anda geleneksel anlamda ikincil bir piyasadan sz edemeyiz. Kukusuz, baz byk leasing fonlarnn gelecekteki amac, varlk portfyn dzenli bir piyasa ortamnda menkulkymetletirmektir (securitisation). Bu da, szkonusu menkul kymetlerin bu piyasalara kote
edilmesi ve bunun iin yeterli ratingi almas gerektii anlamna gelir.
Bir ok faizsiz yatrm enstrman bugn aylk geri deme imkn sunmakta, hatta bu peryodun daha da sklamas ynnde ciddi bir talep bulunmaktadr. u anda bu tr talepleri karlamaya ve hatta neredeyse gecelik likidite imkn sunmaya yaklaan iki programdan sz edebiliriz. Bunlardan birincisi Chase Manhattana
ait olup Leasing Likidite Program (CML) olarak adlandrlmaktadr. Ancak bu program maalesef u anda ilememektedir. Dieri ise, ABC
Islamic Bankn Islamic Fund & Clearing Company adl programdr.
Benim mensup olduum finans grubu Dawnay Day, getiimiz iki yl zarfnda islami messeseler iin 2 adet ksa vadeli ticari bazl yatrm

79

program gelitirdi. Faizsiz bankalarla yaptmz


tartmalarda, farkl ticari risk profiline sahip,
eitlendirilmi ticari yatrm programlar iin
byk bir istek olduunu farkettik. Kurallar, ticaretin iki taraf arasnda ve ticari mallar eklinde
yaplmasn ve fiziki bir fon ve mal transferinin
gereklemesi gerektiini sylemektedir. Biz,
klasik murabaha yntemini izlemeyi tercih ettik.
lemlerin dzenleyicisi ve balatcs olarak hareket etmekteyiz. Bir temsilci sfatmz yoktur.
Her ilemde dorudan ve asl sorumluluk yatrmc mterilerimize ait bulunmaktadr. Yatrm
peryodu 2 haftadan bir yla kadar uzanabilmektedir. Yatrmc mterilerimiz hem varlk hem
de risk eitlemesinden yararlanmaktadrlar.
Dawnay Day u anda bu program iin 450 milyon Dolarlk bir fon ayrm bulunmaktadr.
Faizsiz fon ynetim piyasasnn son be ylda gsterdii hzl byme, zengin uluslararas
yatrm fonu programlarnn olumasna yol at. ounluu, kendi bnyelerinde geri alma
imknlar bulundurmakta ve bir zellik olarak
likidite imknlarn gelitirmeye almaktadrlar. Ayrca unu eklemek isterim ki, herhangi bir
yatrm fonu rn, piyasa dalgalanmasna maruz bulunmakta ve yalnzca orta vadeli yatrm
planlar (orta vadeden kastm 3 ila 5 yl arasdr)
iin uygun grlmektedir. Bu fonlarn esas amac, portfy eitlemesi yapmaktr. Bunlar, sermayesini riske ettii endiesi tayan biri iin uygun olmad gibi ksa vadeli likidite ynetimi
aralar olarak da uygun deildirler.
Bu yln balarnda ilk defa faizsiz piyasalar
iin Suudi Arabistandaki National Commercial
Bank tarafndan ve Faisal Islamic Bank ile Banque National de Paris tarafndan mtereken
sermayeyi koruyucu fonlar kuruldu. Bu fonlarla
ilgili yapsal yenilikler henz tam belli olmamakla birlikte sermayeyi koruma fonksiyonunu
geri-alm taahhdnn peryodunu uzatma pahasna gerekletiini sylemek mmkndr
ki bu durumda da szkonusu fonlarn likit olmaktan uzaklatklarn syleyebiliriz.
Faizsiz bir Fonun ynetim stratejisini tanmlarken yneticinin, performans etkileyebilecek teki faktrleri de dikkate almas gerekir.

Geri almn dzenlilii korunmal ve prensiplere uygun bir yaplanma likidite amacndan taviz
vermeden salanmaldr. u ana kadar likiditenin tek yatrm alan, ksa vadeli murabaha ilemleri olmutur. Ancak bu her zaman zm
deildir. Yatrmn likiditesi, ancak gerek bir
ikincil piyasa ortamnda salanabilir.
Bugn sermaye piyasalar, ok geni bir katlmc kitlenin fon arz ve talebine gre ilemektedir. Bu duruma gelinmesi yllar almtr. Bugnn organize likit piyasa ortam iinde faaliyette bulunmann faydalar oktur. Bu piyasalar,
kurallar koyan ve gzetleyen, aykr hareketlere
meyyide uygulayan bir mekanizmaya sahiptir.
Piyasa aktrleri, yatrmlarn korumaya ynelik
programlarn varln bilmekten dolay mutludurlar ve bilirler ki bir son bavuru mercii
(lender of last resort) bulunmaktadr.
Bugn faizsiz piyasalarda ise byle bir merkezi dzenleyici ve lender of last resort bulunmamaktadr. Merkez Bankalarnn imknlarndan yararlanlmas ise son derece snrldr.
Faizsiz finans sektr, getiimiz on yl iinde byk bir gelime gsterdi. Yeni rnlere
olan talep hzla artt. Ancak sektr, yenilikleri
destekleyecek, beklenen katlmclar rahatlatacak ve onlar dzgn bir mekanizmann oluturulduuna ikna edecek bir piyasa altyapsnn
temellerini atmak zorundadr.
Sonu olarak diyebiliriz ki, halen kullanlan
toptanc murabaha ve mudaraba enstrmanlar,
dk riskli ve sabit vadeli yatrm aralar yoluyla ksa vadeli likidite ynetimini gerekletirmek isteyen faizsiz finans kurulular iin uygun
rnlerdir. Leasing (icara) yntemi de alternatif
zmler sunabilmektedir. Sermaye kayb riskini nemsemeyip daha yksek getiri hedefleyenler iin de hisse senedi fonlar kurulmutur.
Bu rnlerin her biri, uzun sren aratrma
ve gelitirme almalar sonunda faizsiz bir sermaye piyasas oluturmak isteyen mnferit kurumlar tarafndan uygulamaya konmutur. Bu
safhada kritik ihtiya, kamusal bir dzenleme
desteinin devreye girmesidir. Bu destek, yatrmclar iin daha gvenli bir piyasa ortamnn
olumasn salayacaktr.

80

Current Trends and Future


Challenges in Global
Interest-Free Finance
(1)

Mushtak PARKER(2)

Mr. Chairman, Your Excellencies, Ladies and


Gentlemen.

South Africa during his tenure as a World Bank


official and was very impressed with the country.

I would like to thank Albaraka Turkish Finance


House for inviting me to speak at this important
symposium. Indeed, I am honored to be
participating in this auspicious anniversary and
would like to congratulate the shareholders, the
board, the managers and staff, and the customers
of Albaraka Turkish Finance House on this
pioneering and remarkable achievement.

He then took me by the hand and led me into


the sitting room. On the table, there was a
huge plate of sweetmeats baklava, lokum
and fruit. First we eat and then we talk, he
insisted. Well, I cannot reveal how much we
ate. That is privileged information. But I can
confirm that we had a very interesting
discussion.

Coming to Istanbul to me is like coming home.


I have fond memories of Turkey during the
Nineteen Eighties when I used to cover the
country as a financial journalist and visiting it
regularly.

Mr. zal talked about his vision of a Turkey


straddling as a bridge between Asia and
Europe. A modern and scientific Turkey. But he
acknowledged that democratic institution
building will be a challenge. He strongly
believed that Islam is compatible with
democracy and accountability; and that a
Muslim country can also be modem, scientific
and progressive.

I remember one particular meeting with


Mr. Turgut zal in the early Nineteen Eighties,
who was then deputy prime minister, and a
keen proponent of the countrys
rapprochement with the Muslim countries. As
I was ushered by his aides to the top floor suite
of the then Etap Marmara Hotel not far from
here, the ebullient and totally relaxed Mr. zal
went out of his way to make me feel at home.

In the context of Turkey, I would like to think


that interest-free banking can also act as a
bridge between the conventional banking
sector and the unbanked and financially
disenfranchised. One study last year by Asya
Finans concluded that a staggering 40 billion
US Dollars worth of unbanked assets could be

He asked where I was from. I said I was from


South Africa. He stressed that he had been to

(1) This paper was presented on 31 May 2000 in stanbul at the Symposium the past, present & future of interest-free banking in
Turkey for the 15th anniversary of Albaraka Turkish Finance House.
(2) Editor, Islamic Banker Magazine, London

81

potentially mobilised by the interest-free


banking sector in Turkey.

efficacious, then it could well serve as a model


for the rest of the region. Would the
International Monetary Fund, for instance,
which has recently concluded successful
Article Four Consultations with Kuwait, also
insist on a similar independent Banking
Regulation & Supervision Board as part of any
future agreement between Kuwait and the
Fund?

Turkey and the interest-free banking sector,


I believe, needs to pay tribute to Turgut zal
for his contribution to the establishment of the
phenomenon in this country. It was his
government who in 1983 introduced the
decree 83/7506 regarding the Foundation,
Operation and Liquidation of Special Finance
Houses. Mr. zal was a visionary. He knew the
potential interest-free banking had for Turkish
society and the economy.

The Board will also be the regulator of Turkeys


6 interest-free finance institutions, following
the amendment of the Turkish Banking Act last
year and the subsequent inclusion of the
interest-free finance houses under the
provisions of the Act.

On this Fifteenth Anniversary occasion of


Albaraka Turkish Finance House, we must also
pay tribute to Sheikh Saleh Kamel, one of the
pioneers of global interest-free finance. He also
had the vision to invest in Turkey and set up
Albaraka Turkish Finance House. Also there is
Mr. Yaln ner who helped steer a nascent
Albaraka Turkish Finance House to where it is
today.

This has at a stroke enhanced the legal status


of the special finance houses, who have to
seize the opportunity to become the drivers of
change in regulatory and supervisory matters
relating to the sector.
In many developed countries, it is the market
and its innovations that drive regulations, and
not the other way around. These factors force
the regulators to change either their attitudes
and behavior or the regulations.

This symposium, as I mentioned before, is


important because of the far-reaching changes
that are taking place in Turkey, not least in the
financial sector in general and the interest-free
finance sector in particular.

We have to bear in mind that by their very


nature, regulators do not like change. The
interest-free sector is to come up with
innovations and force the regulators to react to
them. Regulators are not commercial or
investment bankers.

The establishment of the new Banking


Regulation & Supervision Board as per the
provisions of Turkeys Standby Agreement with
the International Monetary Fund, has
important implications not only for Turkey but
for other emerging countries in the region.

They are there for the public good to protect the


interests of depositors and investors and to
make sure that appropriate policies are pursued
for disclosure and transparency. If Turkish
interest-free financial institutions fail to
convince the regulators to allow them to
embark on asset management and other
financial activities, subject to the same rigorous
compliance and capital requirements as the
conventional banking sector, then the danger is
that they may become marginalized in their own
backyard and that the Western giants, who are
now increasingly eyeing the interest-free finance
sector, will step into this area in the name of
financial market liberalization and globalization.

Independent regulation and supervision of the


banking sector means that the state no longer
has recourse to using the banking sector to
finance inefficient state enterprises whether
they are banks or companies; and to using the
banking sector very often to underwrite
monetary and fiscal policies and budget
deficits.
It would also be interesting to see how the new
Board, headed by the urbane Mr. Zekeriya
Temizel, manage to treat the fine line of
operational independence and the inevitable
political pressures from various establishment
elites. If the Turkish experience proves to be

82

Commerzbank, which in March has launched


the retail Al-Sukoor European Equity Fund,
makes no secret of the fact that it is targeting
ordinary Turkish investors whether in Europe
or in Turkey. It would be difficult for the
Turkish Government to put any obstacle in the
way of Commerzbank from marketing the
Fund here.

GLOBAL TRENDS
Ladies and gentlemen, let me now turn to the
current developments in global interest-free
banking.
I do not intend to map every development in
the sector. Instead I have chosen a number of
issues that I consider to be the defining factors
in contemporary interest-free finance and on
which I would like to elaborate and perhaps
discuss further when we have time for
questions and answers.

I am indeed looking forward to the day when


Albaraka Turk or Ihlas Finance launch an
equity, or leasing, or real estate, or trade fund
operating under interest-free investment
management principles. Turkey with its 65-70
million population offers a potentially
lucrative market for such funds.

Perhaps, I should point out that interest-free


banking leads the world in ethical investment.
The entry of banking majors such as Citicorp,
Goldman Sachs, HSBC, Morgan Stanley,
Standard Chartered, Banque National de Paris,
ABN Amro, Bank of America, Key Global,
Societe Generale - and the list goes on - bears
testimony to the growth of the sector and that
it is here to stay. Already the murabaha (costplus financing) and ijara (leasing) are now
part of the everyday jargon of international
banking.

I also referred to the pioneering achievements


of Albaraka Turkish Finance House. Through
these achievements, a large segment of
hitherto unbanked assets are now part of the
Turkish financial system contributing to
wealth creation and productive activities in the
economy.
Albaraka Turk has been the laboratory for
human resource development and for product
innovation. So much so that today, the Turkish
interest-free banking sector account for almost
3 billion dollars of total bank deposits or
about 3 per cent. The potential for the next
decade I believe is about 10 percent.

The World Bank Group, in particular the


International Monetary Fund (IMF) and the
International Finance Corporation (IFC), the
Basel Committee, and the International
Accounting Standards Committee are
increasingly becoming aware of the interest-free
finance sector, and are actually contributing to
product innovation, development of regulatory,
supervisory and accounting standards for the
sector. They are working closely with
organizations such as the Islamic Development
Bank, the Accounting and Auditing
Organization for Islamic Financial Institutions
(AAOIFI), the Malaysian Securities Commission
and the Labuan Offshore Financial Services
Authority in Malaysia.

Above all, through Albaraka Turks and the


other special finance houses efforts and
achievements, interest-free finance is here to
stay and to play its part in contributing
towards developing the productive sectors of
the Turkish economy.
I wonder how many people here are aware of
the billions of dollars Turkey has attracted in
interest-free finance from abroad over the last
2 decades from the Islamic Development Bank,
from the Dallah Albaraka Group, from the
DMI Group, from Citibank, ABN-Amro Bank,
ANZ Investment Bank, West LB, and a host of
others for the financing of imports, to the
building of highways, dams and other
infrastructure? In 1998, for instance, Citibank
alone arranged over 250 million dollars of
interest-free finance for Turkey.

According to Mr. Ghiath Shabsigh, an


economist at the IMF, the Fund has been
building up its understanding of interest-free
banking and its approach is that as long as the
system is market-based; that there are reasonable
rules assure transparency and disclosure and would
facilitate proper monitoring by central banks; and if
there is an effective framework for regulation, there

83

is no reason why the Fund cannot look at the


system to see how it can advise, improve and
integrate it with the IMF technical and policy
advice.

Growth and Global Expansion


The geographic growth and expansion of
interest-free finance has been phenomenal
especially in the last few years, with new
institution start-ups continuing unabated
especially in the Gulf Co-operation Council
states and in Malaysia and Indonesia.

The Fund, he continues, is still in the process of


evaluating the interest-free banking industry and
considering how it could be integrated with
conventional banking, or whether it should be
regulated differently, and allowed to use differing
accounting standards to accommodate the different
contracts and operations of interest-free banks.

Today, interest-free finance is practiced on all


the continents of the world whether through
commercial and investment banking operations
in South Africa, Russia, the Middle East, South
East Asia and Europe; or through equity and
investment funds in Australia, the US, UK,
Germany; or through trade finance and
structured finance globally; or through housing
finance corporations in Canada.

The Fund is already involved in StaffMonitored Programmes in Sudan and Iran.. In


Sudan in 1999 the Fund helped structure 2
interest-free financial instruments: One, the
Government Musharaka Certificates, launched
by the Ministry of Finance for the noninflationary financing of the budget. (These
certificates are government securities based on
state ownership of large and key profitable
public enterprises). The other, the Bank of
Sudan Musharaka Certificates, aimed at not
raising funds but to use as an intervention and
open market management tool to inject or
withdraw liquidity into or from the system if
and when it was required. If the central bank
saw that liquidity was abnormally high, and
affecting foreign exchange and prices, it could
quickly intervene. In May and June 1999
successful auctions of both certificates were
held with further auctions planned for this
year.

For instance, some twenty billion dollars of


interest-free finance is arranged through
London every year - mostly trade finance
accessed by multinational corporations and
small-and-medium-sized enterprises.
To think that there were two banks operating
exclusively under interest-free banking
principles in England and Denmark and
licensed by the Bank of England and the
Central Bank of Denmark. Unfortunately, both
banks no longer exist having surrendered their
licenses for technical reasons. There are reports
that the Canton of Geneva may issue a full
banking license to an interest-free finance
institution, which currently has finance
company incorporation.

The International Finance Corporation, the


private sector funding arm of the World Bank,
on the other, hand has invested in a number of
leasing Modarabas mainly in Pakistan. In June
1997, the Corporation joined forces with ANZ
Investment Bank to launch the First ANZ
International Modaraba (FAIM), which is a
mixed leasing-cum-mudaraba fund, and which
today has a fund size of 54 million US dollars
and which gave an annual return of 7.0 percent
at end of March 2000.

As we can see from the above table, the


numbers of start-ups are both geographically
and institutionally diverse.
I can foresee this growth continuing unabated
for two key reasons. The volume of private
liquidity held in the Gulf states alone is in
excess of three hundred billion dollars,
according to the Bahrain Monetary Agency.
With the growth and increasing sophistication,
albeit it highly selective, of interest-free
finance, the signs are of a growing attraction
towards interest-free finance.

For me the current defining issues of global


interest-free finance are growth and global
expansion; market size; product innovation;
asset management, and ethical compliance.

A Study in 1999 by PSI International, an


American market research company, on

84

New Interest-Free Finance Institutions 1998-May 2000


Institution

Country

Type

Capital

Bank Bumi-Muamalat

Malaysia

Commercial Bank

n/a

Amana Investments Limited

Sri Lanka

Investment Bank

Rs500m

Gulf Investment House.

Kuwait

Investment Bank

US$100m

Gulf Finance House

Bahrain

Investment Bank

US$62m

Al-Khaleej Islamic Inv.Bank

Bahrain

Investment Bank

US$12.5m

Al-Aqsa Islamic Bank

Palestine

Commercial Bank

US$11.7m

Investors Bank

Bahrain

Investment Bank

US$30m

Albaraka Banking Group

Bahrain

Bank Holding Company

Shamil Bank of Bahrain

Bahrain

Inv. Bank/Commercial Bank

US$250m

First Takaful USA

New Jersey

Insurance Company

n/a

ABC Islamic Asset Mgt.

London

Asset Management

n/a

*TII Emirates

Dubai

Wholesale Banking

n/a

TII Qatar

Qatar

Wholesale Banking

n/a

Aayan Leasing

Kuwait

Leasing Company

n/a

Al Mal Islamic Co.

Kuwait

Finance Company

n/a

Amana Syarikat Takaful

Sri Lanka

Insurance

n/a

Financial Investment Bank

Sudan

Investment Bank

US$30m

Bosnia International Bank

BosniaHerzegovina

Commercial Bank

US$60m

Faisal Finance (Maroc)

Morocco

Finance Company

N/a

Al-Barr Finance House

India

Merchant Bank

n/a

Badr Bank

Moscow

Commercial Bank

US$5m

**Mozambique Int. Bank

Mozambique

Commercial Bank

US$3m

Emar

Kuwait

Finance Company

US$56m

First Multifamily
Properties LLC

USA

Real Estate
Investment Company

n/a

Zertron Investments Inc.

Canada

Investment Company

n/a

IslmiQ.Com

UK/Malaysia

IB Portal/online Brokerage

US$6m

Osool Financing &


Leasing Company

Kuwait

Finance & Leasing Company

n/a

First Finance Co.

Qatar

Finance Company

n/a

Gulf Securities House

US

Equities Invest. Co

N/a

Arab Int. Islamic Bank

Jordan

Commercial Bank

US$56.5m

Source: Islamic Banker May 2000

* Awaiting final regulatory approval

85

** Under Formation

Attitudes to Interest-Free Finance in six


Muslim states tended to confirm a growing
demand for and attraction to such financing.
The downside of the findings was that although
respondents expressed a preference for interestfree finance, only about a third actually used
interest-free finance through opening accounts
or up taking such finance. Perhaps this is a
warning to interest-free financial institutions to
get their marketing in order.

services will increase at the same time. As such


individual interest-free banks may find it
difficult to grow and to be profitable. Their
message is simply this:
the future of Islamic banking will be through
consolidations and mergers. They point to the
current trend in conventional banking Travellers Group and Citicorp, Dresdner
Kleinwort Benson, Bank of America and
Nations Bank and so on- and the restructuring
of Albaraka Banking Group (on which I am
sure Dr Saleh Malaikah will elaborate) and the
imminent merger between Faysal Islamic Bank
of Bahrain and Islamic Investment Company of
the Gulf (Bahrain) to form the Shamil Bank of
Bahrain, which will have a capitalization of
US$ 250 mn, making it one of the largest
capitalized interest-free banks.

The Gulf especially Saudi Arabia, Kuwait and


Abu Dhabi are major drivers of Islamic finance.
They will continue to be so, given the massive
over-subscription by 20 times of IPOs such as
Abu Dhabi Islamic Bank.
The market will also receive major impetus
from possible conversions of a few major
conventional banks in the region -perhaps
National Commercial Bank, the largest bank in
Saudi Arabia, which already has 55 dedicated
interest-free banking branches and Bank AlJazeera, in which Dallah Albaraka group has a
22 per cent Stake, may be the first to follow
this path. Technically they do not need
approval from the Saudi Arabian Monetary
Agency (SAMA) since they are already
authorized institutions. They would need
approval from shareholders.

The definition of an Islamic bank has


undergone many changes from its purely
intermediary role to its entrepreneurial one.
Unlike conventional banks whose clients
deposits are borrowed, interest-free banks are
purely intermediaries carrying out their trust
and advisory functions. In the process, interestfree banks maintain a balance between the
interest of the depositors, shareholders, the
users of funds and the society, says Issam ElTiwari, a partner at The International Investor
in Kuwait. In other words, because of the more
specialized nature of interest-free finance,
banks and institutions will have to carve out
niche areas through consolidation and strategic
mergers or alliances.

The other reason is the opening up of


Indonesia in particular and southeastern Asia
in general to interest-free finance. Indonesia,
with a population of 200 million and the most
populous Muslim country, has vast potential as
long as it can achieve political and economic
stability. The US Principal Financial Group, a
Fortune 500 Company earlier this month
launched an interest-free Pension Fund
Product in Indonesia, aimed at government
institutions and corporations.

I still need to be convinced about this.


Compared conventional banking, interest-free
finance is only about 25 years old in its modem
context. The sector needs more players and
products to be able to absorb the actual and
the potential liquidity in the market. In many
countries, because of protectionism and
obstacles to entry, there are very often only one
bank which enjoys a monopoly - Malaysia
where Bank Islam has enjoyed a monopoly for
almost two decades; Kuwait where Kuwait
Finance House is still the sole interest-free
commercial bank; in Qatar where there are
only two such institutions and so on; in

The emergence of Malaysias second interestfree bank, Bank Bumi Muamalat, with assets in
excess of seven hundred and forty million US
dollars, will stimulate competition not only in
Malaysia but also in the ASEAN region.
There are those who argue that while the
sector will grow in size and number of startups, competition for deposits and products and

86

Bahrain where Bahrain Islamic Bank enjoys a


monopoly.

reason has become tie reference point for


market size.

The effects of globalization in the context of


interest-free finance may be exaggerated given
the very specialized nature of the phenomenon.
I cannot see Western banks rushing into
setting up wholly owned interest-free finance
institutions. At best they will maintain
specialized units interested in fee-driven
business in corporate finance, structured
finance, asset management and so on.

Another reference point is the International


Association of Islamic Banks, which says that
by nineteen ninety seven, there were one
hundred and seventy six Islamic financial
institutions, with one hundred and forty eight
billion US dollars of assets, operating in over
fifty countries. Although these institutions are
collectively referred to as interest-free banks,
this term is somewhat of a misnomer because
it includes commercial, investment, and
development banks. According to tie
Association, the total capital of one hundred
and sixty six interest-free financial institutions
is just over seven billion US dollars; and total
deposits at one hundred billion US dollars.

Muslim countries must start finding ways of


offering global interest-free financial services to
rival those of conventional banks, said
Malaysian Deputy Prime Minister, Datuk Sen
Abdullah Ahmad Badawi at a recent seminar.
There are two clear options open to interestfree banking if it wishes to grow rapidly and
healthily, he said. It can either leave its future
in the hands of market forces, or it can start
charting a progressive, efficacious course now.

I am not aware of the criteria used by the


Association, and therefore what the margins of
error may or may not be. I think a more
accurate measure of the market is to use
internationally accepted criteria such as Tier
One and Tier Two Capital; Risk Weighted
Capital Adequacy; Shareholders Equity;
Return on Capital; Cost to Income Ratio;
Funds Under Management, and Average
Market Capitalization.

With the current rising awareness of its


potential among western financiers and
financial institutions, given the right impetus,
interest-free finance could evolve into a
significant component of the worlds financial
system.

The problem is that at both institutional and


supervisory levels there is a marked lack of
disclosure and transparency, which makes
data collection near impossible. For instance,
when it comes to revealing financial and
performance ratios, most interest-free banks
are coy, preferring to hide behind the veil of
secrecy and client and shareholders
confidentiality.

The interest-free financial services sector, said


Mr. Abdullah, was one of the worlds fastestgrowing capital markets, with an estimated
eight billion US dollars in funds presently
being managed by interest-free financial
institutions.

MARKET SIZE

Even regulatory authorities lack the vision to


publish statistics about the interest-free
finance sector. Bahrain claims it is the
international center for interest-free finance
and that its has the largest concentration of
such banks in the world. And yet the Bahrain
Monetary Agency does not publish separate
statistics for the sector.

There is no reliable definitive empirical study,


which has assessed the true market size of
global interest-free finance. Mr. Mohammed
Al-Shroogi, Chairman of Citi- Islamic
Investment Bank, in a celebrated speech
talked about funds under management in
interest-free banking totaling an estimated one
hundred and sixty billion US dollars and
projected to grow at fifteen per cent per
annum. No explanation as to how this figure
was arrived at has been given. This for some

The only regulatory authorities that I am aware


of that publish separate statistics for the sector
are Bank Negara in Malaysia (interest-free

87

deposits total just under 3 billion US dollars or


about 2.5 per cent of the total deposits); the
Central Bank of Turkey (interest-free deposits
total about 2,600 billion US dollars or about
3.0 per cent of total deposits); and Bank
Markazi in Iran (total bank deposits 132,330
billion rials at end of 1998).

monitoring more accurately Growth &


Demand trends in the sector. This research
could prove a vital analytical tool for future
informed decisions of both regulatory
authorities and financial institutions relating
to the sector.
In terms of capital, the 11 largest interest-free
finance institutions muster a combined paid-in
capital of between 3 to 5 billion US dollars.

The sector, together with regulatory


authorities, need to fund urgent definitive
research in this context to access market size,
both as matter of historical record and of

In Malaysia, despite Bank Islams monopoly in


the market, it enjoys only 24.3 per cent of the

Largest Interest-free Finance Institutions in terms of Capital at end 1999


Institution

Capital (US$m)

Al-Rajhi Banking & Investment Corporation

1,766.8

Albaraka Banking Group

550.0

Gulf Investment House

100.0

Dubai Islamic Bank

272.0

Bank Islam Malaysia Berhad

147.4

DMI Trust

226.0

Shamil Bank of Bahrain

250.0

First Islamic Investment Bank

112.5

Investment Dar

110.0

Kuwait Finance House

174.1

Abu Dhabi Islamic Bank

272.0

Source: Islamic Banker May 2000

Albaraka Banking Group & Shamil Bank of Bahrain under formation

Islamic Banking in Malaysia 1999


Market Segment As Per Type of Institution
Type of Institution

% of Islamic Banking Market

Islamic Banking Units of Conventional Banks

35.2%

Bank Islam Malaysia Berhad

24.3%

Bank Kerjasama Rakyat Malaysia


(Co-operative Bank of Malaysia)

22.2%

Islamic Finance Companies

15.2%

Conventional Merchant Banks

3.1%

Source: Bank Kerjasama Rakyat Malaysia December 1999


* Bank Bumi-Muamalat, Malaysias second Islamic Bank has not started operations

88

Islamic Banking in Malaysia 1999


Market Segmentation for Current Accounts & Mudaraba Accounts
Type of Institution

Type of Accounts
Al-Wadiah
Current Account

Mudaraba Account

Islamic Banking Units of Conventional Banks

40.7%

40.3%

Bank Islam Malaysia Berhad

33.9%

16.4%

Bank Kerjasama Rakyat Malaysia


(Co-operative Bank of Malaysia)

18.4%

23.3%

7.0%

17.2%

2.8%

Islamic Finance Companies


Conventional Merchant Banks
Source: Bank Kerjasama Rakyat Malaysia December 1999

interest-free banking market. Here the main


competition comes in the form of over 44
interest-free banking units at conventional
banks, who are proving to be just as innovative
in product development and marketing as the
Islamic Banks.

One reason for the predominance of short-term


low risk products is because of the lack of
products and because interest-free banks shy
away from risks, but at the same time expect
higher yields. Bankers such as Hesham
Mohammed Alt, Manager of Structured
Finance at IICG Bahrain, stress that because of
lack of products, interest-free banks are taking
the easy way out by aping conventional
products and tinkering with them to make
them ethically complaint.

Even in types of products. Bank Islam lags


behind. It would be interesting to see what
impact Bank Bumi-Muamalat, which has just
started operations as Malaysias second
interest-free bank, has on market
segmentation in the sector.

He miss the fact that there is not enough


coordination and co-operation between
interest-free banks, an observation I tend to
agree with.

PRODUCT INNOVATION
The interest-free finance sector, to echo the
words of Atif Abdul Malik, Chief Executive
Officer of First Islamic Investment Bank in
Bahrain, is still suffering from the Murabaha
Syndrome that is a concentration on shortterm commodity trade finance.

In retail banking, Malaysian, Gulf and Turkish


interest-free banks are holding their own in
offering various current accounts and deposit
accounts, which are competitive in their
returns. Arab Malaysian Bank has even
developed an account, which automatically
credits a customers current account from his
deposit account.

Needless to say, the sector needs to offer


products and services that cover the full range
of risk/return profiles. The greater use of the
medium-term Istisna (forward contracts) and
Ijara (leasing) especially by banks such as AlRajhi, Kuwait Finance House and Bank Islam
Malaysia is perhaps an indicator for the future.
Al-Rajhi for instance took the entire 834
million istisna financing for the Shuaiba Power
Project in Saudi Arabia on its books.

Ihlas Finance claims to have developed the first


credit card that credits a customer. The
underlying contract is a Murabaha.
Interest-free banks are as clued on to electronic
and IT developments using ATMs and point-of
sale technology to service their customers.
Even in the nascent internet and online

89

banking, policy holders of Syarikat Takaful


Malaysia can now renew insurance policies
(primarily motor car insurance) on line twenty
four hours a day. The Malaysian Government is
even developing E-Zakat, making the payment
of Zakat obligatory and ensuring that
Malaysians can pay the zakat online through
the Internet.

work cut out to innovate new products to suit


varying risks/return profiles.
Global factors such as a downturn in equities
and the bubble bursting in Internet and
dot.com stocks of course affect interest-free
managed funds. But because of restricted
stock universe and adherence to ethical
compliance, these funds are insulated to some
extent from the vagaries of the international
market trends. Nevertheless, you will find
notable exceptions. One of the largest
investors in Interest-free managed funds,
Sedco, for instance, according to the London
Financial Times, has an exposure often
million dollars in the collapsed boo.com
Internet fashion business.

Even though the potential for Interest-free


project and structured finance is huge, there
have been a number of innovations in recent
months. The Al-Rajhi Shuaiba Facility I have
mentioned. Abu Dhabi Islamic Bank and
Kuwait Finance House arranged the one
hundred million US dollar interest-free
finance for the Thuraya Satellite Project in the
UAE. IICG Bahrain is working on a number of
mandates including a sixty four million US
dollar aircraft leasing facility with HSBC
Investment Bank for Airbus Industries
Financial Services. IICG is also working on a
mandate to rise financing for a project in the
oil and gas sector. The International Investor
has the mandate to raise one hundred and
sixty million US dollars in equity/debt
financing for an acclimated coke project in
Alexandria in Egypt.

The brave new world of e-commerce and


internet banking raise a number of ethical
issues relating to asset valuation, the uses of
technical innovation, regulation, innovations in
added value such as EVAs (shareholder value)
and tracking stock and so on. For interest-free
finance, the Internet should not be a tool or
vehicle, which disguises speculation behind an
aura of information technology. The Internet
revolution knows no boundaries, respects no
creed or culture, and in many respects feeds on
itself. Yet Muslims like any other people cannot
afford to ignore it. The opportunities are
bountiful and sometimes perilously lulling. But
the equally huge potential pitfalls never trail
that far behind.

In interest-free investments funds, innovations


include capital protected funds, whose
structures, I believe need to be scrutinized
before they can become standard. Other
innivations include index-linked funds such as
Dow Jones Islamic Market Index Funds,
innovative real estate structures including the
Student Accommodation Fund of Islamic
Investment Banking Unit of United Bank of
Kuwait, and leasing portfolios.

Equities Sector is still a largely underdeveloped


sector in interest-free finance. Those that have
been launched are aimed at the high net worth
individuals and institutional investors. In many
Muslim countries such as Turkey, Egypt,
Indonesia, Iran, Malaysia, Morocco, Pakistan,
Bangladesh -all with sizeable markets- and
North America, Europe, Russia, South Africa all with relatively large Muslim minoritiesthere are hardly any equity funds available
especially towards the retail end of the market.
In most of these countries, a retail investment
culture whether in insurance, pension and
equity funds is similarly underdeveloped, with
the notable exceptions in North America,
Europe and South Africa.

ASSET MANAGEMENT
This has been a welcome explosion of interestfree investment funds especially equity funds,
real estate funds, and leasing funds. We
estimate that new equity launches in the last
seventeen months in the sector has raised over
two billion dollars in assets. Several new fund
launches are earmarked for the second half of
this year. With the enormous amount of
liquidity around, fund managers have their

90

New Interest-free Managed Equity Fund Launches 1999-2000


Fund

Promoter

Country

Investment
Advisor

Initial size
(US$m)

Launch
Date

HSBC Amanah
Global Equity
Fund

HSBC Amanah
Finance

UK

HSBC Asset
Mngt. Int.

N/a

April 00

Wafra/BBH Dow
Jones Index Fund

Wafra Invest.Adv.
Group/BBH

US/Kuwait

Wafra Invest.
Adv. Group

N/a

Aug 99

SAMBA Islamic
Global Equity
Fund

Saudi American
Bank

Saudi Arabia

SAMBA
Capital
Management

16.0

Dec 99

Arab Investor
Crescent Fund

Arab National
Bank

Saudi Arabia

Schroder
Invest.Mangt.

62.0

April 99

Barclays Islamic
Portfolio Fund

Barclays Private
Bank Ltd

UK

N/a

30.0

Nov 99

Al-Thoraiya
European Eq.

Bank Al-Jazira

Saudi Arabia

N/a

N/a

Oct 99

Al-Ahli US Secured
Fund

NCB

Saudi Arabia

Deutsche
Bank

252.0

Oct 99

AlFanar US
Capital Value

Worms et
Cie/Sedco

US/Saudi
Arabia

Permal Asset
Management

38.0

May 99

AlFanar US
Capital Growth

Worms et
Cie/Sedco

US/Saudi
Arabia

Permal Asset
Management

43.0

Jim 99

AlFanar Europe
Ltd.

Worms et
Cie/Sedco

US/Saudi
Arabia

Permal Asset
Management

39.0

Jan 99

AlFanar Essex
Technology

Worms et
Cie/Sedco

US/Saudi
Arabia

Permal Asset
Management

128.0

Jun 99

TAIB Crescent
Global Equity

TAIB Bank

Bahrain

N/a

20.0

Jan 00

QIB Global
Equities

Qatar Islamic
Bank

Qatar

N/a

20.0

Jan 00

Al-Taiyibat Fund

Bank Al-Jazira

Saudi Arabia

N/a

10.0

Jan 00

Al-Safa Invest.
Fund

STZ

UK

Greig
Middleton

N/a

Mar 99

Small Cap Fund

Al-Rajhi Banking
& Inv. Corp

Saudi Arabia

Men-ill Lynch

N/a

Jun 99

Musharaka Fund

Riyad Bank

Saudi Arabia

Riyad Bank

N/a

May 99

Faysal Shield Fund

Faysal Islamic
Bank Bahrain

Bahrain

Banque
Nationale de
Paris

25.0

Dec 99

Al-Sukoor
European Eq.

Commerz
Asset Mangt.

Germany

CICM GmbH

100m
Euros

Mar 00

Source: Islamic Banker Mav 2000

91

Most of the interest-free managed equity funds


are global equity funds, which benefit the
stock, shareholders and economies of the
developed countries, even though the high net
worth investors also very often benefit through
returns.

ETHICAL COMPLIANCE
Because ethics in the form of jurisprudential
principles underpin the interest-free finance
sector, I think a few words on the progress of
compliance may be appropriate. AAOIFI in
Bahrain has published an important standard
relating to ethical compliance.

If fund promoters and managers can structure


products aimed at the retail end of the market,
then the potential is mind-boggling whether in
equities, leasing, trade, or real estate funds.
Stella Cox and her colleagues have structured a
Halal Mutual Investment Fund, a retail product
whose underlying contract is investment in
bills of exchange trading primarily in the
metals markets.

However, there seems to be greater


convergence now between legal scholars of the
Gulf and south east Asia. The formation of
Ethical Compliance Boards at the level of
central banks to set the rules of the game for
the entire sector, seems to be the way forward.
There, however, is still a need for scholars and
regulatory authorities to co-ordinate and
cooperate more to iron out differences in
interpretations and to agree to greater
consensus but retaining the right to have
regional variations to suit specific
circumstances.

I have heard figures of eighty billion US dollars


bandied around for the interest-free managed
investment fund sector. I think this is over
ambitious. Equities in this context would be
hard pressed to push the 10 billion US Dollar
mark. And this includes the proliferation over
the last 2 years.

It is perhaps ironic that while Malaysian legal


scholars approve sale of debt contracts (Bay AlDayn), which is frowned upon in the Gulf;
Kuwaiti counterparts have approved the Bai AlArboon (capital guarantee) Contract, which is
technically proscribed. In both cases the
principle of Maslaha has been applied which
allows certain interpretations depending upon
the particular context and circumstances of a
market or product.

Nevertheless, the involvement of HSBC


Investment Bank, Barclays Bank,
Commerzbank, Worms & Cie -all of whom
have launched their own such equity funds in
recent months- is a strong indicator of the
pulling power of such funds underpinned by
strong investor potential.
I predict that over the next few years there
will be both consolidation and further
expansion in the sector, especially in equities
and mixed portfolios, to include pension and
insurance products. Consolidation in the form
of mergers between smaller funds, which are
expensive to manage anyway, and between
promoters to take advantage of the huge retail
market potential, lies in the future of this
sector.

FUTUREC HALLENGES
Ladies and gentlemen, in conclusion, I would
briefly like to touch upon the challenges facing
the interest-free finance sector in the next two
decades. The sector cannot operate in isolation
from the global financial system. Indeed it
needs to make its views heard as the world
discusses proposals towards a new
international financial architecture.

In the upper end of the market, innovative


products such as capital protected funds;
niche funds such as those aimed at specific
groups like Asian expatriates for instance; unit
trusts as in Malaysia, will flourish. The profile
of new launches in the last year or so once
again points to geographic and structural
diversity.

As in Turkey, the interest-free finance sector is


here to stay globally. These are both exciting
and daunting times for the sector.
I believe as interest-free finance becomes more
sophisticated in terms of products,
management, pool of players and critical mass

92

of funds, and cross-border co-operation, the


sector will gain a momentum of its self. This
will act not only as a drive-force for change
and growth, but also for competition. Indeed
there are already signs of this.

Differing standards of incorporation,


legislation, lack of transparency and disclosure,
accounting and ethical compliance standards,
bureaucracies has stifled development of a core
set of regulatory principles.

The main challenges for the sector are:


1. Developing uniform accounting and
auditing standards.
2. Developing a Core set of effective regulatory
and supervisory principles for interest-free
banking.
3. Developing capital markets and especially
secondary instruments.
4. Developing competitive housing finance
products.
5. Developing micro finance to help alleviate
poverty in our countries and to stimulate
the SMEs.
6. Developing interest-free interbank and
money market system.
7. Developing an interest-free cheque clearing
system
8. Developing more longer-term financing
products.
9. Developing a coherent market information
and promotion strategy for the sector
utilizing Internet and other IT technologies.

Interest-free finance especially in the Middle


East is in danger of becoming stagnant because
the regulatory authorities cannot get their act
together. They may spend millions in building
world-class trading floors and physical
infrastructure. But unfortunately, this is not
matched by a world-class organizational
infrastructure, expertise, transparency and
democratic accountability.
Malaysia seems to be the only Muslim country
where there is a banking regulatory
infrastructure in place worth writing home
about; where crisis and scandals lead to official
and public scrutiny and to accountability, and
if necessary to recriminations and resignations.
Which brings me full circle to this country. I
believe the jury is still out and that the
Banking Regulation and Supervision Board
should be given time to settle down and to
carry out its mandate. The Board must not
only act independently, but must also be seen
to be acting independently.

The good news. Ladies and gentlemen, is that


the sector is rising to the challenge, albeit
sometimes painstakingly slow. AAOIFI, for
instance, has developed accounting standards for
several interest-free finance instruments
including Murabaha, Musharaka, Istisna and so
on, which have been accepted generally.
However, ratification and adoption of these
standards by central banks have been very
lethargic. AAOIFI has ambitions of becoming an
Islamic Basel Committee, but it will need much
greater resources, independent management, and
expertise to move towards achieving this goal.

Europe has now decided that Turkey is a


country worth considering for E.U.
membership.
It would indeed be significant if the new Board
decides that the interest-free banking sector is
worth considering as an indispensable and
complementary component of the Turkish
banking system, which needs to be regulated
and nurtured; and which is part of a rapidly
growing global Ethical Banking sector with
funds under management in excess of 200
billion US dollars.

In the field of regulation, there remains


tremendous infrastructural inertia, which
underlines a lack of vision and political will.

Ladies and Gentlemen, thank you for listening!

93

94

Faizsiz Finansmanda Global


Gelimeler ve Gelecekte Sistemi
Bekleyen Snavlar
(1)*

ZET

Mushtak PARKER(2)

Ancak unutmamalyz ki kural koyucular, tabiatlar gerei deimeyi sevmezler. Faizsiz bankaclk sektrnn sorumluluu, yeniliklere ayak
uydurmak ve kural koyucular onlara cevap vermeye zorlamaktr. Kural koyucular, ticari yahut
yatrm bankaclar deillerdir. Onlar, kamu yarar
adna mevduat sahiplerinin ve yatrmclarn menfaatlerini korumak ve effafl salayacak uygun
politikalar yrrle koymak iin vardrlar.
Trkiyedeki faizsiz finans kurulular, kamu
otoritelerini, kendilerine aktif ynetimi ve teki
finansal ilemlere girme izni vermek iin klasik
bankalar ile ayn uyum ve sermaye artlarna tabi olarak ikna edemezlerse o zaman, kendi sahalarnda marjinallemeye mahkum olmalar ve
u anda faizsiz bankacl yakndan gzetleyen
batl devlerin finansal piyasalarn liberallemesi
ve globalleme adna bu boluu doldurmalar
tehlikesi ile kar karya kalacaklardr.
Mart aynda Avrupada bireysel nitelikteki
Al-Sukoor hisse senedi fonunu hayata geiren
Commerzbank, bundan sonraki hedefinin Avrupadaki ve Trkiyedeki bireysel Trk yatrmclar olduunu saklamyor.
Albaraka Trkn nclnde, finans sektr dnda kalm bulunan geni bir tasarruf
potansiyeli Trk finans sistemine kazandrlm

GR
Bu sempozyumun olduka nemli olduuna
inanyorum, nk bugnlerde Trkiyede sadece finans sektrnde deil, zel olarak faizsiz finans sektrnde de kkl deiiklikler meydana
gelmektedir. Yeni Bankalar Kanununun ve Bankaclk Dzenleme ve Denetleme Kurumunun
yalnzca Trkiye iin deil, ayn zamanda blgenin dier gelimekte olan lkeleri iin de nemli sonulara yol aacan dnyorum.
Bankaclk sektrnn bamsz bir kurum
tarafndan denetlenmesi ve gzetlenmesi demek, devletin artk bankalar verimsiz devlet
kurulularn finanse etmeye zorlayamayaca
ve bankaclk sektrn para ve maliye politikalarn ve bte aklarn desteklemekte kullanamayaca demektir.
Trk tecrbesinin baarl olmas, teki blge lkelerine de rnek olacaktr. Mesela IMF,
Kuveyt ile gelecekte imzalayaca anlamann
bir paras olarak benzer bamsz bir kurulun
oluturulmas zerinde srar edebilir.
Bir ok gelimi lkede, mevzuat, piyasa
artlar ve yenilik araylar ynlendirmektedir,
yoksa tersi deil. Bunlar, kamu yneticilerini, ya
tavrlarn ve yaklamlarn yahut da kurallar
(mevzuat) deitirmeye zorlar.

(1) Bu makale, Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.. tarafndan 31 Mays 2000 tarihinde, kuruluunun 15. yl mnasebetiyle stanbulda dzenledii Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn adl sempozyumda sunulan tebliin zetidir.
(2) Editr, Islamic Banker Dergisi, Londra
(*) Trkeye eviren: Ahmet ERTRK

95

ve bylece ekonominin retken faaliyetleri iin


byk bir fon katks salanmtr. Albaraka
Trk, ayn zamanda, sektrn insan kaynann
eitilip yetitirilmesinde ve yeni rn gelitirme
abalarnda laburatuvar grevini yapmtr.
Merak ediyorum, burada acaba ka kii,
Trkiyenin getiimiz yirmi yl iinde slam
Kalknma Bankas, Dallah Albaraka, DMI Group, Citibank, ABN-Amro, ANZ Investment
Bank, West LB ve benzeri bir ok kurulutan ithalatn finansman ve altyap yatrmlarnn tamamlanmas iin faizsiz olarak salad milyarlarca dolarlk finansmandan haberdardr? Szgelii, yalnz 1998de Citibank tek bana Trkiyeye 250 milyon dolardan fazla faizsiz finansman salamtr.

lunmaktaysa, Fonun faizsiz sistem ile, onu ynlendirmek, gelitirmek ve IMFnin teknik ve politik hedefleri ile uyumlu hale getirmek amacyla ilgilenmemesi iin bir sebep yoktur. Shabsigh, IMF hl faizsiz bankaclk sektrn deerlendirme aamasndadr ve onun geleneksel
bankacla entegre edilip edilemeyeceini, farkl bir sistem iinde mi dzenlenmesi gerektiini
ve faizsiz bankalarn farkl ilem ve kontratlarn kapsayacak farkl muhasebe standartlarn
kulanmalar gerekip gerekmediini aratrmaktadr. diye devam eder.
IMF halen Sudan ve randa Staff Denetim
Program balatm bulunmaktadr. IMF,
1999da Sudanda iki faizsiz enstrmann gelitirilmesine yardmc olmutur: biri, Maliye Bakanlnca bte ann enflasyonsuz bir yolla
finanse edilmesi amacyla karlmas kararlatrlan Devlet Mareke Sertifikalardr. Bu sertifikalar, byk ve krl kamu iletmelerinin mal
varlklarn temsil eden kamu bor senetleridir.
teki enstrman olan Sudan Merkez Bankas
Mareke Sertifikalar ise, fon salamak iin deil, ak piyasa ilemleri yoluyla gerektiinde
sistemdeki likiditeyi arttrmak, azaltmak ve piyasaya mdahale etmek iin kullanlacaktr.
Dnya Bankasnn zel sektre fon salayan kuruluu olan IFC ise, ou Pakistanda olmak
zere bir ok leasing ve mudaraba yatrmlarnda bulunmutur. Haziran 1997de IFC ile ANZ
Investment Bank, birlikte ilk ANZ Uluslararas
Mudaraba Fonunu kurdular.
Global faizsiz finansmann belirleyici konular, bana gre, byme ve global genileme, piyasa bykl, yeni rn gelitirme, aktif ynetimi ve etik uygunluktur.

Global Gelimeler
ncelikle belirtmeliyiz ki faizsiz bankaclk,
dnyada etik yatrmlar konusunda nclk
yapmaktadr. Citicorp, Goldman Sachs, HSBC,
Morgan Stanley, Standart Chartered, Banque National de Paris, ABN Amro, Bank of America,
Key Global, Societe Generale ve daha bir ok
dnya devinin sektre girmesi, sektrn byme potansiyelinin bir gstergesidir. Murabaha
(cost-plus finansman) ve icara (leasing) artk
uluslararas bankacln gndelik jargonunun
bir paras haline gelmitir.
Dnya Bankas grubu, zellikle IMF ve IFC,
Basel Komitesi ve Uluslararas Muhasebe Standartlar Komitesi, faizsiz finans sektrn giderek daha fazla dikkate almaya balamlar ve yeni rn gelitirme konusunda olduu gibi dzenleme, gzetleme ve muhasebe standartlarn
oluturma konularnda da fiilen katkda bulunmaya balamlardr. Onlar, slam Kalknma
Bankas, slami Finans Kurulular Muhasebe ve
Denetim rgt (AAOIFI), Malezya Borsa Komisyonu ve Labuan Offshore Finansal Hizmetler Kurumu ile ok yakn bir ibirlii iinde almaktadrlar.
IMFin ekonomistlerinden Ghiath Shabsighe gre IMF, faizsiz bankacla yaklamn
belirlemeye almaktadr ve bu konudaki yaklam udur: sistem piyasa odakl ise; effafl
ve akl garanti eden ve Merkez Bankalarnn
denetimini kolaylatran makul kurallar varsa
ve etkili bir hukuksal dzenleme erevesi bu-

Byme ve Global Genileme


Faizsiz finansman bugn dnyann hemen
hemen her tarafnda uygulanma imkn bulmutur. Gney Afrika, Rusya, Ortadou, Gneydou Asya ve Avrupada ticari ve yatrm
bankacl eklinde; Avusturalya, ABD, ngiltere ve Almanyada hisse senedi ve yatrm fonlar
eklinde; global dzeyde ticari finansman ve yatrm finansman eklinde yahut Kanadada konut finansman eklinde uygulanmaktadr.
Mesela Londrada ylda yaklak 20 milyar
dolarlk faizsiz finansman ii organize edilmek-

96

tedir genellikle ok-uluslu irketlerin yahut


orta ve kk lekli iletmelerin ihtiya duyduu ticari finansman eklinde.
Gemite ngiltere ve Danimarkada ilgili
Merkez Bankalarnn izniyle faaliyet gsteren iki
faizsiz finans kuruluu bulunmaktayd. Ancak
daha sonra baz teknik sebeplerle ikisi de faaliyetlerini durdurdular. Bugnlerde Cenevrede
mevcut bir finans irketine faizsiz bankaclk lisans verilecei sylenmektedir.
Bu srekli ykselii iki sebebe balyorum:
Bahrain Monetary Agencye gre yalnzca Krfez
lkelerindeki zel likidite hacmi 300 milyar dolarn zerindedir. Faizsiz finans sektrnn bymesi ve daha sofistike hale gelmesiyle birlikte
bu kaynaklarn faizsiz finansmana ynelmesi
kuvvetle muhtemeldir.
teki sebep ise, zelde Endonezyann genelde ise Gneydou Asyann faizsiz finans sistemine kaplar amasdr. Fortune 500 listesinde yer alan The US Principal Financial Group,
Nisan aynn balarnda Endonezyada devlet iletmelerine ve kamu kurulularna ynelik bir
faizsiz emeklilik fonunu hayata geirdi. Malezyada 740 milyon dolarn stndeki aktif byklyle ikinci faizsiz finans kuruluu olan
Bank Bumi Muamelatn faaliyete gemesi de,
yalnz Malezyada deil, ayn zamanda ASEAN
blgesinde de rekabeti arttracaktr.
Faizsiz finans sektrnde globallemenin rol, meselenin zel tabiat dikkate alndnda biraz abartlyor gibi grnyor. Batl bankalarn,
globalleme srecinde, tamamen kendi mlkiyetlerinde faizsiz finans kurulular kurmaya can
atacaklarn sanmyorum. En iyi ihtimalle kendi
bnyelerinde corporate finance, structured finance ve asset management alanlarnda faaliyet gsteren zel ihtisas birimleri kurabilirler.

ratlar) ve icara (leasing) yntemlerinin zellikle


Al-Rajhi, Kuveyt Finance House ve Bank Islam
Malaysia tarafndan daha fazla kullanlmaya balanmas, gelecek iin bir iaret olabilir.
Ksa vadeli ve dk riskli rnlerde younlamann bir sebebi, rn yetersizlii ve faizsiz
bankalarn riskten kanmakla birlikte ayn zamanda yksek getiri beklentisi iinde olmalardr.
Faizsiz yatrm fonlarnda yenilik, anaparas
koruma altnda olan fonlarn kurulmasdr. Bu
tr fonlarn, standart hale gelmeden nce, yap
ve ileyi olarak dikkatli bir ekilde ele alnmalar gerektiine inanyorum. Dier yenilikler ise,
Dow Jones Islamic Market Index Funds gibi endekse bal fonlar, gayrmenkul fonlarn ve leasing portfylerini kapsamaktadr.

Aktif Ynetimi
Faizsiz yatrm fonlarnda, zellikle de hisse
senedi, gayrmenkul ve leasing fonlarnda son
zamanlarda byk bir patlama gryoruz. Getiimiz 17 ay iinde sektrde kurulan yeni fonlarn 2 milyar dolar akn bir aktif byklne ulatklarn tahmin ediyoruz. Yln ikinci yarsnda bir ok yeni fonun devreye girmesi beklenmektedir.
Hisse senedi fiyatlarndaki baaaya gidi ve
internet irketleri ile dot.corn irketlerinin hisse
senetlerindeki imenin patlamas gibi global gelimeler, doal olarak faizsiz fonlar da etkiledi.
Ancak, hisse senetleri portfynn belli snrlar
iinde oluturulmas ve etik kurallara uygun hareket edilmesi gibi sebeplerden dolay bu fonlar,
uluslararas piyasa trendlerinin artc hareketlerinden belli lde uzak kalabilmilerdir.
Hisse senetlerine yatrm konusu faizsiz finans sektrnn hla en ihmal edilen konusudur. Faaliyette olan bu tr fonlar, varlkl bireylere ya da kurumsal yatrmclara yneliktir.
Fonlarn kurucu ve yneticileri, piyasadaki daha kk yatrmclara da hitap edecek rnler
gelitirebilirlerse hisse senedi, leasing, ticari emtia ve gayrmenkule dayal yatrm fonlarndaki
byk potansiyeli deerlendirebilirler.

Yeni rn Gelitirme
Faizsiz finans sektr, Bahreynde faaliyet
gsteren First Islamic Investment Bankn CEOsu
Atf Abdlmalikin szleriyle ifade edersek, hla
murabaha sendromundan kendisini kurtarabilmi deil. Bu da, ksa vadeli ticari emtia finansmannda younlamak anlamna gelmektedir.
Sektrn, btn risk-getiri profillerini kapsayacak her trl rn ve hizmeti sunmak zorunda
olduu aktr. Orta vadeli istisna (forward kont-

Faizsiz Sistemi Gelecekte Bekleyen Snavlar


Faizsiz finansman, rn, ynetim, oyuncu
kadrosu, kritik fon bykl ve snrlar-st
ibirlii ynlerinden daha sofistike hale geldik-

97

e, sektr, kendiliinden bir ivme kazanacaktr.


Bu da, hem deiimi, hem de bymeyi ve rekabeti arttracaktr.
Sektr gelecekte bekleyen snavlar yle
sralayabiliriz:
Yeknesak muhasebe ve denetim standartlar oluturmak,
Faizsiz bankacla zg etkin bir dzenleme ve gzetleme ilkeleri listesi gelitirmek,
Sermaye piyasalarn ve zellikle ikincil
rnleri gelitirmek,

Rekabeti bir konut finansman modeli


oluturmak,
Faizsiz bir interbank ve para piyasas modeli gelitirmek,
Faizsiz bir ek takas sistemi oluturmak,
Daha uzun vadeli finansal rnler gelitirmek,
Sektr iin internet ve dier IT teknolojileri kullanarak tutarl bir piyasa enformasyon ve promosyon stratejisi gelitirmek.

98

Interest-Free Banking in a Conventional


Banking Legislative Framework.
The Case of Badr Bank in the
Russian Federation
(1)

Adalet N. DJABIEV (2)

Central Bank and we expect the approval any


minute now. The merger has already been
approved by the general assemblies of
shareholders of both banks. We have already
appointed an international Ethical Compliance
Board comprising Dr. Zaki Badawi from the
U.K. and Dr. Abdel Aziz Hegazi who is a
former prime minister of Egypt and a keen
proponent of the interest-free banking system.

Mr. Chairman, Ladies and Gentlemen,


I would like to thank to Albaraka Turkish
Finance House for inviting me to attend their
Fifteenth Anniversary celebrations and to
speak at this impressive gathering. It is an
honor for me to grace this occasion and I
would like to wish Albaraka Turkish Finance
House continuing success in its pioneering
efforts for the future. Its success I can assure
you has inspired and encouraged other
interest-free banks in the region including the
republics in the ex Soviet Union, especially my
own institution Badr Forte Bank in Moscow.

One may wish to ask why has interest-free


finance commenced in the Russian
Federation?
The reasons are manifold:

The Russian Central Bank set up Forte Bank


in 1991 as a conventional bank in Moscow,
licensed under the Russian Banking Law. In the
beginning of 1998 we got a license from the
Central Bank to launch a new bank, Badr
Bank which operates solely under interest-free
banking principles. This has allowed us a period
of two years to establish the interest-free system
and to explore possibilities of a merger between
Forte Bank and Badr Bank operating exclusively
under interest-free banking principles.

Russia has a large Muslim minority, some 20


millions, mainly in and around capital cities
like Moscow, St. Petersburg as well as in the
republics such as Tataristan, Bashkortostan
and others.
Muslims and ethically minded investors and
depositors in Russia have the right to access
interest free financial services and products
should they wish to.
We believe that the interest-free finance
model is conducive to transitional
economies such as Russia

I am happy to say that an application for the


merger has been lodged with the Russian

(1) This paper was presented on 31 May 2000 in stanbul, Turkey, in the Symposium The past, present & future of interest-free banking
in Turkey for the 15th anniversary of Albaraka Turkish Finance House.
(2) Prof.Dr., President, Badr & Forte Banks, Moscow, The Russian Federation

99

The erstwhile centrally planned economy of


the old Soviet Union was based on a financial
sector intrinsically linked to the industrial
and productive sectors of the economy. In
this respect there are obvious synergies with
the interest-free finance sector.
The interest-free banking system is a natural
link for the evolution to a market based
system in which the private sector is
expected to play a leading role
Interest-free banking is facing the challenge
of globalization, and is thus obliged to go to
new territories and markets to affect its own
global expansion.
The interest-free system is a natural ethically
based system of checks and balances for a
Russian system that is in danger from going
from one extreme to the other as symbolized
by a naked monetarism.
As a group, Badr & Forte banks have decided
to bring interest-free banking to Russia to
contribute to social and economic development
of the country and to bring the experience of
other developing countries in this field such as
Malaysia, and to effect the efficacy of the
interest free banking system in Russia.
You may wonder what were the responses to
the interest-free banking and to our activities
from the Russian authorities, business circles
and establishments?
The Central Bank of Russia endorsed the
decision of the general assembly of
shareholders of Badr Forte Bank to
implement interest-free financing as a
worthwhile alternative system. For this we
thank the Russian banking authorities.
The constitution of Badr Forte Bank
emphasizes adherence to interest-free
principles while at the same time satisfying
the provisions of the Russian Banking law.
The Central Bank insisted that both these
articles be included in our constitution.
The authorities are starting to recognize the
potential of interest-free finance in
revitalizing the trade and economic relations
between Russia and the Muslim countries.

The Central bank of Russia has allowed us to


add an additional body to make sure that
ethical compliance is adhered to by the bank.
Russian trade and industrial enterprises and
organizations and the official bureaucracies
have given strong support to the interest-free
banking system because of its ethos of a
productive use of funds to develop the
economy.
The Committee for Economic Policy at the
Dumas (Russian Parliament) is also a keen
supporter of the interest-free finance system
and has endorsed the holding of the first
interest-free banking symposium to be held
in Moscow in the autumn of this year in
association with the Research & Training
Institute of the Jeddah based Islamic
Development Bank.
At the same time we recognize that it will
take time to educate and familiarize
depositors and investors in Russia of the
interest-free banking system.
I would now like to elaborate a bit on the
activities of Badr Forte Bank.
Our core activity is financing the productive
sector and trade, both in large corporations
and in small and medium sized enterprises
(SMEs).
We believe that our initial concentration on
trade finance is a good way of maintaining
the profitability of the bank and to revitalize
trade and economic co-operation between
Russia and the developing countries.
We hope to contribute to the socioeconomic and cultural development of
Russia in particular the Muslim communities
which in our opinion should play a bigger
role in contributing to the resolving of
Russias social and economic problems.
Russia is no longer a world super power.
Therefore we believe that it is looking for
trade and economic partners in the new
world order based on complementarities and
a level playing field, which the developed
countries with their superiority and capital
have failed to offer.

100

In the above context Badr Forte Bank is now


developing into a bank for international
trade and finance.

We would like to forge greater integration


with the interest free banking system
worldwide

Badr Forte Bank thus is developing a unique


network of correspondent banking covering
thirty two countries and incorporating
agreements with over forty banks
worldwide.

We would like to contribute to the


development of the global interest-free
banking system by making a success of our
pioneering efforts in Russia and creating
synergies with other such institutions
worldwide. This is both a great
responsibility and challenge, which we look
forward to meet.

These agreements with counter parties we


believe support export promotion and
industrial technological co-operation on
both sides.
The fact that Badr Forte has signed Letter-ofCredit facilities and other trade finance
instruments with different interest-free
banks in the Middle-East, South-East Asia,
Southern Asia, Africa is a sign of mutual
trust and co-operation and the increasing
volume of co-operation. In this way we are
also utilizing Russian technological knowhow for the benefit of OIC and developing
countries.
The Russian Banking Law and Civil Code,
despite its constraints on the interest-free
banking system (because of taxation
collection issues) does allow, through
indirect structures, the use of interest-free
instruments such as Murabaha, Musharaka,
Mudaraba, Istisna and Ijara.

We have already embarked on developing


Internet banking which will be launched in
September this year and Business to
Business and Retail E-Commerce services
and facilities.
We also aim to farther develop and refine
banking payment and transfer services for
foreigners studying living and working in
Russia. The good news is that more and
more of this target group is opening
accounts with Badr Forte Bank.
Human Resource Development is a major
objective. There are serious problems m this
respect and we hope to co-operate with
other interest free institutions to overcome
this major bottleneck.

Our efforts have been recognized


internationally by the Islamic Development
Bank and its various affiliated organizations.
We are also a member of the Bahrain based
Accounting and Auditing Organization for
Islamic financial institutions and the
Association of Islamic Financial
Development Institutions and the General
Council of Islamic Banks.

We hope to attract more overseas shareholders


and to increase our capital base.
At home we plan to attract more corporate
accounts. Our current marketing plan aims
to triple the number of corporate accounts
by the end of this year.
Ladies and gentlemen;

We believe that interest-free banking


contributes to the eliminating of
misunderstanding between religious doctrine
and an ethical system of financial
management.
What then are the future developments of
interest-free finance in Russia, in general, and
for Badr Forte Bank, in particular?

Our aim is also to increase the trade and


economic flows between Russia and the
developing countries.

In conclusion, I would like to report a modest


but encouraging start to interest-free finance in
Russia, which I strongly believe like in Turkey,
is here to stay and to play its role m
contributing to wealth creation poverty
alleviation and economic development in
Russia.
Thank you for listening!

101

102

Geleneksel Bankaclk Ortamnda Faizsiz


Bankaclk: Rusya Federasyonu ve Badr
Forte Bank rnei
(1)*

ZET

Adalet N. DJABIEV (2)

Forte Bank, 1991 ylnda Rusyada Bankalar


Kanununa tabi olarak kurulan klasik bir bankadr. 1998in banda Rusya Merkez Bankasndan yeni bir bankann mnhasran faizsiz
bankaclk ilkeleri erevesinde faaliyet gsterecek olan Badr Bankn- kurulu izni alnd. Bu
izinden sonraki iki yl, faizsiz sistemi oluturma
ve Forte Bank ile Badr Bank faizsiz esasta alacak tek bir banka altnda birletirme almalaryla geti.
Neden Rusyada faizsiz finansman iine ilgi
duyduumuz sorusuna cevap olarak aadaki
sebepleri sralayabiliriz:
Rusyada ounluu Moskova ve St.Petersburg kentleri ile Tataristan, Bakrdistan ve
dier Cumhuriyetlerde olmak zere 20 milyon civarnda mslman nfus yayor.
Rusyadaki mslmanlarn ve etik prensiplere
gre davranmay tercih eden yatrmclarn da
faizsiz finansman imknlarndan yararlanma
haklar vardr.
Faizsiz finansman modelinin Rusya gibi gei
ekonomilerine byk katk saladna inanyoruz.
Eski Sovyetler Birliindeki merkezi plan ekonomisi, aslnda, sanayi ile ve ekonominin retici sektrleriyle balantl bir finansal sisteme

dayanyordu. Bu adan faizsiz finans sektrnn bir sinerji etkisi yapaca kesindir.
Faizsiz bankaclk sistemi, zel sektrn nc rol oynayaca piyasa ekonomisine geite doal bir kprdr.
Faizsiz bankaclk globalleme snav ile kar
karyadr ve bu nedenle kendi global almn yapmak amacyla yeni lkelere, yeni corafyalara ve piyasalara almak zorundadr.
Faizsiz sistem, bir utan, monetarizmin temsil
ettii teki uca salnan Rusya sistemi iin etik
bir kurumsal denge mekanizmas (checks and
balances) grevi yapabilir.
Badr Forte Grubu olarak Rusyaya faizsiz sistemi, lkenin sosyal ve ekonomik kalknmasna katkda bulunmak ve Malezya benzeri
gelimekte olan teki lkelerin deneyimlerinden yararlanmak iin getirdik.
imdi de Rusyadaki ynetimin faizsiz bankacla ilikin tasarruflarna, sistemin ve i aleminin yaklamna deinmek istiyorum.
Rusya Merkez Bankas, Badr Forte Bankn
kurulmasna ve faizsiz banka olarak almasna izin verdi.
Rusya Merkez Bankas, Badr Forte Banktan,
hem faizsiz bankaclk ilkelerine, hem de Rusya Bankaclk Kanununun hkmlerine sk

(1) Bu makale, Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.. tarafndan 31 Mays 2000 tarihinde, kuruluunun 15. yl mnasebetiyle stanbulda dzenledii Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn adl sempozyumda sunulan tebliin zetidir.
(2) Prof.Dr., Ynetim Kurulu Bakan, Badr Forte Bank, Moskova
(*) Trkeye eviren: Ahmet ERTRK

103

ekilde uyacana dair taahht ald.


Yetkililer, Rusya ile slam lkeleri arasndaki
ticari ve ekonomik ilikileri canlandrmada
faizsiz finans sisteminin olumlu bir rol oynayacan anlamaya baladlar.
Rusya Merkez Bankas, Badr Forte Bankn faaliyetlerinin etik kurallara uygunluunu denetlemek zere ayr bir komite kurmasna izin verdi.
Rusyadaki ticari ve snai kurulular ve irketler ile resmi brokrasi, tasarruflar ekonomik

gelime yolunda etkin bir ekilde kullanmas


zelliinden dolay faizsiz sisteme gl bir
destek vermektedirler.
Dumann (Rusya Parlamentosu) bnyesindeki Ekonomik Politikalar Komitesi, faizsiz finansman sisteminin gl bir destekisi olup
Moskovada sonbahar aylarnda slam Kalknma Bankasnn ibirliiyle dzenlenecek ilk
faizsiz finans sempozyumu giriimine destek
vermitir.

104

Achievements of Venture Capital


and its Potential in Emerging Markets
With Specific Reference to Turkey
(1)

Murat ZAKA(2)

I. INTRODUCTION
Venture Capital (VC) is a financial institution
and a method of investment, which has
become enormously popular in the United
States particularly since the 1970s. One of the
most remarkable characteristics of VC is the
fact that it prefers to finance young
entrepreneurs or start-ups that are usually
rejected by the conventional institutions of
finance. Another salient characteristic is the
preference given to the latest technology.
Very often, the entrepreneurs selected by the
venture capitalists are those who have
invented a new product in the laboratories
and need finance to mass-produce this new
invention. Thus it is this very risky stage
between the invention in laboratory and
mass production that the VC focuses on.
Hence the term, venture capital, is by no
means an exaggeration. In short, a venture
capitalist is in the business of spotting the
latest advances in technology and
transforming them into products that we use
in our daily lives.
But risk is often closely related to profit. There
are, indeed, many examples of VC companies
achieving huge profits with the modest

investments they have made. It is for this


reason that VC is described as small
probability of huge profits and large probability
of small losses. What the venture capitalist
looses in an unsuccessful venture is the
amount he has invested in the project. Usually
such losses are not staggering amounts and can
be more than compensated by the less frequent
but massive profits gained in successful
ventures.

II. VENTURE CAPITAL IN THE UNITED


STATES
We will now look at the structure of the VC
sector and follow up its evolution. We will do
so, by concentrating on the United States, the
birthplace of modern1 venture capital and a
country, which everybody else tries to emulate
in VC matters.
The most important information revealed by
figure 1 is the fact that a VC company is
basically a two-tier partnership. In the first
stage, it functions as an agent for those who
provide it with capital and in the second, it
becomes a principal for entrepreneurs, whom it
provides with capital. Let us now look at the
first stage.

(1) This paper was presented on 31 May 2000 in stanbul at the Symposium the past, present & future of interest-free banking in
Turkey for the 15th anniversary of Albaraka Turkish Finance House.
(2) Prof.Dr., Economics Department, Boazii University

105

FIGURE-1: Venture Capital Sector

SBA

E
1

Pension
Funds

V.C.
Company

Profit
2

..
..
.

Banks

E
n

20%
80%

1. First Stage:
A typical American VC company draws funds
from various sources. The relative importance
of these institutions as a source of finance
changes through time in response to the rules
and regulations imposed by the state. Let us
now view these sources.
a. Small Business Administration (SBA) funds:

These are government funds provided through


the SBA. Prior to 1978, these state funds
played an important role in the birth and
development of the VC sector. But eventually,
the relative importance of these funds declined.
1978 was the turning point. This was because
of two distinct developments: first, the Capital
Gains Tax was reduced from 49% to 20% and
simplified. Second, the ERISA2 was reinterpreted permitting pension funds to invest
in the VC sector.
As a result of these developments the relative
weight of the SBA in the finance of the VC
sector was rapidly reduced to a mere 25%. The
primary reason why the SBA funds so rapidly
declined in importance was that they were
strictly provided as loans, which meant that
there was a danger of mismatching between the
VC companys cash flow and its obligations to
the SBA. Rather than facing such risks, the VC
companies turned to pension funds for capital,
which was provided as equity finance.3

By 1994, the SBA realized the problem and


offered a new program, whereby the VC
companies registered as Small Business
Investment Companies, SBICs, were now given
the opportunity to obtain equity finance from
the SBA as well. Under this program, the
corporate SBIC issues preferred stock providing
the SBA with a preferred rate of return. This
return is based on the prevailing yield for tenyear treasury securities and is payable ONLY
out of profits. In this way the mismatch of
funds is avoided. In addition to its preferred
return, the SBA receives a share of the funds
profits.
It has been calculated that a VC fund with a
USD 10 million private capital to invest and a
return on investment of 15% annually over five
years, can double its net assets over this
period, a gain of 10 million. By contrast, a
SBIC with the same amount of original private
capital can leverage it with 20 million of SBA
capital at a time when the SBAs preferred
return is 7% and its profit participation is
10.5%. Assuming all other conditions are the
same, the SBIC would nearly triple its original
10 million capital to 28.6 million after the SBA
is paid in full (Venture Capital Journal, VCJ,
June 1994: 37).
The maximum leverage available to an SBIC in
1994 was $90 million and the total amount
committed by the SBA to the new program was

106

$208 million. In 1995, the administration


proposed to more than double this amount
subject to the approval of the congress.
Moreover, under the old program, to be eligible
for leverage, an SBIC had to invest 65% of its
own private capital. Now, an SBIC can take
down leverage when it has invested half of its
paid in capital. To illustrate, assume that an
SBIC has drawn $6 million from its investors.
As soon as it invests $3 million, it is eligible
for up to $12 million (two times paid-in
capital). Under the old rules, the SBIC would
have had to invest $19.5 million before it could
draw down the first dollar of leverage (Venture
Capital Journal, June 1994: 38).
Next to these provisions, the new program has
also introduced some restrictions. To start
with, an SBIC is now required to invest a
maximum of 20% of its capital in any one
small business. Thus the administration forces
the SBICs to diversify their risks. Moreover, an
SBIC that receives equity leverage is required
to invest an equal amount in the equity of its
portfolio companies. The philosophy behind
this rule should be clear: the VC company, or
the SBIC, is first expected to risk its own
capital and then to receive equity leverage from
the SBA. Finally, the SBA now requires a
minimum of $10 million of private capital for
the SBICs. Notwithstanding these conditions,
the new SBA program promises to be a boost to
the VC companies or the SBICs.
b. Pension funds

The re-interpretation of the ERISA in 1974


allowing pension funds to invest a small part of
their total investment portfolio in the VC
sector, rendered these funds, overnight, the
most important suppliers of capital for the VC
companies. Nowadays, pension funds provide
about half of the funds available for the VC
sector. This is despite the fact that these funds
commit only 5% of their portfolio to the VC
sector. In Europe this ratio is even lower.
c. Private Sector and Banks

The reduction of the Capital Gains Tax from


49% to 20% in 1978, boosted the contribution

of the private sector and banks to the VC


sector in the United States. The banks invest
significant amounts of the high-risk/high gain
sections of their portfolios in the VC sector.
Consider for instance Chase Manhattan, which
earned $ 1.3 billion in revenues from private
equity in the fourth quarter of 1999. More
than half of this amount was pure profit.
Chases VC branch has invested in more than
100 dot.com firms. Wells Fargo, another major
bank, earned total profits of $ 970 million. $
721 million of this was earned through private
equity, bulk of which was VC investment.
Similar figures for J.P. Morgan were $ 509
million and $ 313 million. Moreover, Merrill
Lynchs private equity business brought in $
794 million, more than half of which was pure
profits. Thus VC investments are certainly
accounting for a larger proportion of banking
profits than ever before (The Economist,
Jan.29th, 2000: 90).
As for individuals known as business angels,
these enjoy risking their capital either by
purchasing the shares of VC companies or
directly providing equity finance to the
entrepreneurs.
d. Philanthropic Foundations

Philanthropic foundations4 have also become


major investors in the VC sector. Moreover,
since unlike the pension funds, the
foundations have zero liabilities, they can
afford to be long-term players. Consequently,
VC funds, which yield excellent returns in the
long run, constitute an ideal form of
investment for these foundations.
Philanthropic foundations channel their funds
to VC companies by purchasing their shares,
i.e., through equity finance.
Consider, for instance, the well-known
Rockefeller Foundation with $2.3 billion of
total capital, one of the most powerful private
foundations in the United States. All in all, by
1994, this foundation had invested with some
30 venture funds, which comprise about onethird of the assets Rockefeller has committed
to private equity. In 1994 alone, the foundation
has committed $80 million to eight VC funds.

107

lot funds to the VC sector. It is also of interest


that first time fundraisers, i.e., relatively new
VC companies, have managed to nearly double
the amount of money being funneled into their
funds. These funds grew in 1993 to 11% of the
total, up from 6.6% a year earlier (Vincenti,
1994: 35).

Yale Universitys endowment is more


diversified: no single type of investment
amounts to as much as a quarter of its total
value. Yet the largest component is in equities,
but not in the stock market, which the fund
managers consider as too efficient to benefit
from active management. Instead, Yales largest
equity investments are in the venture capital
sector. The market value of the VC portion of
Yales portfolio is now $ 1.5 billion (The
Economist, May 13th, 2000: 84). Nothing
illustrates better the relative backwardness of
Europe vis a vis the US than the fact that one
of the greatest European universities, Oxford,
has only $ 17.2 million invested in the VC
sector (European Venture Capital Journal,
EVCJ, Dec.2000: 19).

The constant annual injection of fresh cash


into the VC sector has naturally expanded the
total amount of capital being managed by VC
companies. The long-term trend exhibited by
the total capital managed by the VC sector is
illustrated in figure 2.

We note that the sector has raised about $2.2


billion p.a on average between 1988 and 1993
from the four sources mentioned above. This is
fresh capital injected into the VC companies on
a yearly basis. It has been argued that the
relatively poor performance of the US stock
and bond markets in this period has diverted a

As figure 2 illustrates, the total capital managed5


by the American VC sector stood at a mere $4.5
billion in 1980. This amount has increased
roughly by seven fold and reached $34.76
billion in 1993. By 1999, it has been reported
that the figure has reached a staggering 50
billion dollars. This impressive capital is
managed by more than 600 VC companies
(Deger, May 1994: 36). The distribution of
these companies across the United States is not
even: they are concentrated in the Northeast,

FIGURE-2: Total Capital Under Management


$ 40
35.90
32.87
31.10

31.07

29.00

$ 30
24.10

$ 25
($ Billions)

34.76

34.40

$ 35

19.60

$ 20
16.30
$ 15
12.10
$ 10
$5

7.60
4.50

5.80

$0
1980 1981 1982 1983 1984 1985 1986 1987 1988 1989 1990 1991 1992 1993

Source: Venture Economics

108

FIGURE-3: Geographical Distribution of VC Firms

$ 8.71 25%

$ 16.36 47%

$ 5.10 15%
$ 1.29 4%

$ 2.43 7%

$ 0.80 2%

Source: Venture Economics

particularly in New York and Massachusetts and


in California in the West. The details of this
distribution can be observed in figure 3.
If we look at the structure of these 637 VC
firms, we note that the great majority of
them (81%) are independent private
companies, while some of them are
established by major industrial corporations
(12%). Financial corporations establish a very
small fraction, 7%. Thus, in short, private
independent VC companies in the United
States dominate venture capital sector and
major corporations play just a minor role in
establishing these firms. This overall picture
makes perfect sense in view of the moral
hazard problem. The essence of VC is the
partnership between the venture capitalist and
the entrepreneur. This is often a close and
personal relationship, which involves an
intense co-operation between the partners.
A venture capitalist, who has risked his own
capital would be a much more involved
partner for an entrepreneur than a venture

capitalist who is working for a bank. This


inevitably leads us to a policy
recommendation: rather than establishing
their own VC companies, major corporations
and banks should be involved in the VC
sector primarily by purchasing minority
shares of VC companies. This would allow
them not only to eliminate the moral hazard
problem but also to form a portfolio of VC
companies thus diversify their risks.
Figure 4 reveals the relative sizes of these 637
firms and illustrates clearly that the largest
group of firms in the sector (187 or 29%)
have less than $10 million under
management. But firms in this range manage
merely 2.4% of the total funds. By contrast,
only 36, or 0.56% of the VC firms manage
more than $200 million. But this tiny group
controls nearly half of the total capital
available to the sector (40.8%).
Let us now observe how these funds are
actually utilized and transferred to the
entrepreneurs by VC companies.

109

FIGURE-4: Relative Sizes of VC Firms


A Preponderance of Small Fish
(Venture capital firms by capital under management, Dec. 31,1993)
200

187

160

146

Number of Firms

129
120

80
57
46
36

40

36

0
Capital Under
Management (Millions)

Under
$10

$10-$24

$25-$49

$50-$74

$75-$99

$100$199

Over
$200

Total Managed ($ Bils)


% Of Total Pool

$0.84
2.4%

$2.29
6.6%

$4.93
14.2%

$3.33
9.6$

$3.00
8.6%

$6.21
17.9%

$14.17
40.8%

Source: Venture Economics

2. The Second Stage:


As already noted above, VC is a form of twotier partnership. In the second stage, the
venture capitalist becomes a principal. The
agent now is the entrepreneur who has
followed the latest advances in science and
technology and who believes that this
knowledge can be applied to supply a new
product. Since it is usually the principal who
chooses the agent, the venture capitalist enjoys
an enormous power. This is the power to
determine which idea, which entrepreneur, will
be supported and be made into a company.
This is similar to the power of an editor of a
major newspaper who determines which event
will be made news of.
Once the entrepreneur is chosen by the venture
capitalist, finance is provided through equity
finance. That is to say, the entrepreneur is asked
to form a joint-stock company and a certain
portion of the shares of this company is
purchased by the venture capitalist. Thus,

equity finance is basically an exchange of shares


for cash. The exact number of shares bought by
the venture capitalist changes from case to case
and depends on the risk level of the venture, the
state of the research and whether a working
proto type already exists etc. Obviously, an
entrepreneur who has just a wild idea but no
working prototype, would have to transfer to
the venture capitalist a large chunk of his
shares, whereas one with a perfectly functioning
prototype, would have a better bargaining
power and obtain the same amount of cash with
a smaller amount of shares.
Once the decision is made and equity finance
is provided, a true partnership is borne. This is
because the venture capitalist cannot re-sell the
shares, he has just bought, to third persons.
For, these shares are the equity of a firm
known to no one. Therefore, he has but one
option: to make the entrepreneur succeed. In
this partnership the venture capitalist is often
obliged to provide not only finance but also

110

FIGURE-5: IPOs vs. M&As.


1993 M&A Levels Slip
(Number of acquisitions of private venture-backed companies
vs. number of IPOs of private venture-backed companies)

200
175

165
157

150
122

125

111

100

88

75

69

65

57
50

42

39

25
0
1989
IPOs

1990

1991

1992

1993

Private Acquisitions

Source: Venture Economics Publishing, Inc.

management know how. A true VC situation


demands that the principal provides all the
conditions for the entrepreneur to succeed. It
is for this reason that a venture capitalist is
also referred to as the incubator.6
Indeed, the only way a venture capitalist can
exit out of this partnership is by making the
entrepreneur succeed. Success here means that
the start up company has reached to that stage
that its shares now would be desired by third
persons. When things are so far, the start up
company is registered with the stock exchange
(NASDAQ), and an Initial Public Offering,
IPO, takes place. It is at an IPO that a venture
capitalist can sell the shares at his possession.
But there is also another way: successful start
up companies can also be purchased by
wealthy and well-established companies. This
process is called M&A, i.e., Merger and
Acquisition. If this is the case, then the venture
capitalists shares are bought by these giants.
The relative importance of M&A with regard to

IPOs is shown in the following graph. (Source:


VCJ, March 1994: 40). It is generally accepted
that the M&A acts as a complementary to the
IPOs, i.e., when the IPOs falter, the M&A picks
up. Or, put differently, these two exit strategies
are mutually exclusive and therefore exhibit
reverse trends. This is simply because during a
poor IPO cycle, venture capitalists seek M&A
alternatives more aggressively (Vincenti, March
1994: 40).
In short, the venture capitalist specializes in
the birth and incubation of small companies
and strives to sell the shares in his possession
at massive profits to third parties either at the
stock exchange (NASDAQ) through the IPOs
or through mergers. At this point, it may be
wondered, just how long a VC company has to
wait before it can offer the shares it possesses
at NASDAQ? In the decade 1983-93, a VC
company waited, on average, three to seven
years before it could initiate an IPO. This
confirms definitively the argument that VC

111

FIGURE-6: Venture-backed IPOs by Industry


An Even Distribution
(Number and percent of venture-backed IPOs by industry, 1992-1993, and five-year average)

Industry
Other Electronics-Related
Medical/Health-Related
Computer Software & Services
Consumer-Related
Telephone & data Communications
Biotechnology
Other
Computer Hardware
Industrial Machines & Equipment
Energy-Related
Commercial Communications
Industrial Automation
Total

1993
#

1993
%*

1992
#

1992
%*

5-Year
Total #

5-Year
Total %*

26
25
25
20
20
14
13
10
6
4
1
1
____
165

15.8%
15.2%
15.2%
12.1%
12.1%
8.5%
7.9%
6.1%
3.6%
2.4%
0.6%
0.6%
_______
100.0%

8
38
16
19
18
24
11
8
6
0
2
1
____
151

5.3%
25.2%
10.6%
12.6%
11.9%
15.9%
7.3%
5.3%
4.0%
0.0%
1.3%
0.7%
_______
100.0%

62
116
78
70
62
75
35
34
23
14
4
5
____
578

10.7%
20.0%
13.5%
12.1%
10.7%
12.9%
6.0%
5.8%
3.9%
2.4%
1.0%
1.0%
_______
100.0%

* Totals affected by rounding


Source: Securities Data Co. / Venture Economics Publishing

investments are long-term investments. The


number of entrepreneurial firms offered in any
given year at NASDAQ follows a cyclical
pattern: the figure was 121 in 1983, then went
down to a minimum of 36 in 1988 and then
shot up to 165 in 1993. Figure 6 breaks down
these numbers by industries.

losses. Figure 7 documents the top and worst


ten performers.

Figure 6 illustrates clearly that in 1993,


electronics, medical and computer software
related industries each constituted about 15%
of the IPOs. This was followed by consumer
related and telecommunications (12% each).
Biotechnology IPOs were relatively rare (8.5%).
But if we combine biotechnology with
medical/health related investments over a fiveyear average, then we observe that this sector
has constituted a massive 33% of total IPOs.
Consequently, biotechnology and medicine
have emerged in the early nineties as the most
active areas of investment for VC firms.
We wonder at this point about the profitability
of VC companies. Put differently, just how
much a VC company can earn? Naturally, it is
impossible to give precise figures. This is
because some IPOs yield huge profits, others

Looking at the offering price of shares at IPO


and the price change at the end of 1993, we
observe that the top performers achieved an
increase of share prices between 122% and
200%. The worst ten performers, on the other
hand, had their share prices fall by -46% to 68.8%. If we look at the sector more globally,
we note that of the 161 venture-backed
companies that went public from February
1993 through December 1993, 111 companies,
or 69%, were trading at or above their initial
public offering prices. Eighteen firms showed
price increases of 100% or more, with two
trading at least 200% over their IPO prices.
Seven of the 12 biotechnology companies saw
their stock prices rise an average of 78%, while
the other five saw their stocks prices decline an
average of 14% (Venture Capital Journal, Feb.
1994: 51).
These statistics give an optimistic impression.
But it must be remembered that these rosy
figures pertain to successful VC investments
that were introduced to the public through

112

FIGURE-7: Top and Worst Ten Performers


Top Ten Performers - 1993 Venture-Backed IPOs

Issuer

Total Amt.
Offered
($ millions)

Offering
Price
at IPO

Price at
12/31/93

Price Change
From IPO
to 12/31/93

19.5
26.3
10.0
23.0
33.0
21.3
37.4
35.2
7.4
43.3

$13.0
10.5
5.0
10.0
11.0
8.5
17.0
16.0
5.5
20.0

$39.0
30.9
13.5
26.8
26.5
19.9
39.8
36.8
12.6
44.5

200.0%
194.0%
170.0%
167.5%
140.9%
133.8%
133.8%
129.7%
129.5%
122.5%

Microchip Technology
Peoples Choice TV
Vical
Sanmina
Tricord Systems
ReSound
Summa Four
NetManage
Interlink Electronics
Gymboree
Source: Securities Data Co. / Venture Economics

3. Latest Developments in the United States

IPOs in the first place. It is certainly true that


many investments cannot mature sufficiently
to be offered to public. Nevertheless, it is
generally agreed that a well-managed VC
company can achieve impressive profitability.
A look at the investment portfolio of a major
VC company, Kleiner&Perkins, confirms this
view. Between 1973 and 1980 this VC firm
invested a total of seven million dollars in 17
different entrepreneurs. By June 1984, these
investments were worth 218.372.969 dollars!
(izaka-iller, 1989: 131).
Another research gives a more global picture.
According to Tuncel (1996: 19), 14.7% of VC
investments in the US have resulted in a total
loss, 24.8% with a partial loss, 29.3% have
yielded between 100 to 200% profit, 19.7%
between 100 to 500%, 8.3% between 500 to
1000% and 3.2% have achieved a profitability
of greater than 1000%. In view of these
statistics the old notion of probabilities need to
be reassessed; we can be more precise now.
For, rather than the previously stated small
probability of huge profits and large probability
of small losses, venture capital seems to
combine about 40% probability of minor loss
with a 60% probability of substantial-to-extra
ordinary profits.

The last two years have witnessed breath-taking


developments in the American VC sector. The
most striking thing we note in this period is the
tremendous increase in the net returns of funds
already invested. This led, naturally, to a parallel
increase in the amount of new funds flowing
into the sector as well. Whereas, VC funds
generated, on average, 18% return in 1998, this
ratio exploded to 147% in 1999. The public
responded swiftly and the total funds under
management already growing at an accelerating
rate ever since 1980, nearly doubled from $ 31
billion in 1992 to $ 56 billion in 1999.
Obviously, there are many reasons behind this
huge increase. We might, however, mention
one: investing with the start-up firms is not
anymore a monopoly of specialized VC firms.
New VC companies have recently emerged,
which specialize in channeling the small
savings of the masses to start-up firms. Thus,
anybody, who can save $ 5.000, can now
become an investor in start-up companies. This
massive diffusion of investment mentality to
the general public, has led to another very
important development.
This is the fact that Initial Public Offerings,
IPOs, of start-up companies has become much

113

easier. This is attested by the following:


whereas during the period 1990-1998 only
those start-ups with positive earnings per share
of 60-80% could be offered to the public, in
1999 this percentage was down to 22%.
Moreover, the number of IPOs also doubled.
Whereas in 1998, 222 companies with positive
earning per share of 60% could go public, in
1999 as much as 441 companies with positive
earnings per share of only 22% could go
public. Put differently, the American public
began to snap up the shares of start-up
companies without much regard to their actual
earnings.
How dangerous is this situation? Are we facing
another speculative binge similar to the ones
observed in history? Some of the worst
disasters in history occurred with the public
speculating on a single company (the South
Sea bubble) or a commodity (the tulip mania
in Holland). The VC speculation, by contrast,
is well diffused over more than four hundred
companies. True, most of these companies are
the so-called dotcoms and we may witness
violent short-term fluctuations in the value of
their shares. But the VC phenomenon, itself,
should be lasting as long as there are new
technologies in the pipeline. A collapse in the
value of internet shares will probably be
followed by an explosion in the value of biomedical shares as the human genome project
bears fruit.

No doubt, because of its tremendous profit


potential as well as the way it boosts state of
the art technology and entrepreneurship, plus
its positive effects on employment, aggregate
supply and exports that VC is desired by all
governments and private sector alike.
Consequently, nearly all developed and many
developing countries have attempted to
emulate the US and initiate a successful VC
sector in their countries. We will now make a
critical assessment of some of these attempts.

III. ATTEMPTS TO INTRODUCE


VENTURE CAPITAL TO EUROPE
1. England

Moreover, compared to the total amount of


private sector investment in the American
economy, $ 1.2 trillion, the $ 56 billion of
investment in the VC sector is tiny, it amounts
to about 4%. This small ratio indicates the still
substantial potential of the VC sector. As major
multinationals realize the relative inefficiency
of their in-house R&D expenditures, they
should begin to acquire start-up new
technology firms from the venture capitalists.
In short, we may expect a large increase in
M&A activity in the future providing further
boost to the VC sector.
Finally we should mention another major
development in the American VC sector. This
is the newly surfacing division of labor

between the relatively small VC companies and


the giants of the sector. Increasingly, the small
ones, i.e., those managing less than $ 10
million, are concentrating on the start-ups by
providing seed-finance. After bringing the
company to a certain level, these small VC
companies are appealing to the big ones, for
mezzanine finance and further stages.
Involving a powerful VC company, it is
believed, is the best assurance that the
entrepreneur being prepared for an IPO goes
successfully public.

England is considered to be the most advanced


VC country in Europe. In view of the special
relationship England has always had with the
United States, this is not surprising.
Yet, there was no VC sector in England in
1968. This is attested by the Bolton committee
report, which expressed absolute pessimism
about provision of equity finance for smallscale enterprises. About ten years later, in
1979, there were 20 and by 1984, 100 VC
firms in England.
It seems, the origins of the British VC industry
were laid down by Bank of England in 1945,
when an institution called Investment in
Industries or 3i was established. The
original mission of 3i was to combat the post
Second World War depression and generate
employment by supporting advances in latest
technology and introducing them to the British

114

FIGURE-8:
Worst Ten Performers - 1993 Venture-Backed IPOs

Issuer

Total Amt.
Offered
($ millions)

Offering
Price
at IPO

Price at
12/31/93

Price Change
From IPO
to 12/31/93

$ 30.0
14.0
17.3
22.5
24.7
15.0
3.6
32.5
20.0
60.0

$ 12.0
10.0
11.5
9.0
13.0
12.0
6.0
13.0
8.0
12.5

$ 3.8
3.9
4.5
4.0
5.9
5.9
3.1
6.9
4.3
6.8

-68.8%
-61.3%
-60.9%
-55.6%
-54.8%
-51.0%
-47.9%
-47.1%
-46.9%
-46.0%

BioSurface Technology
Absolute Entertainment
Equinox Systems
CoCensys
Electronic Retailing Systems
A Pea in the Pod
BioSafety Systems
MathSoft
Telor Ophthalmic Pharmaceuticals
Santa Cruz Operation
Source: Securities Data Co. / Venture Economics

industry. Bank of England played a crucial role


in the establishment of 3i by providing
equity finance to it. In this process, with a
superb foresight, the banks contribution to the
capital of 3i was kept limited to only 20% in
order to maintain the private nature of the
company. Today the 3i functions as both a
venture capitalist as well as a private bank.
That is, it continues to provide equity finance
as well as loans to deserving entrepreneurs. As
such, it can be considered as a hybrid financial
institution. Notwithstanding its hybrid nature,
however, the 3i single-handedly controls 50
to 60% of the British venture capital sector
(Zaimolu, 1995: 12).
Concerning tax policy, the Business Start-up
Scheme (BSS) dated 1989, has granted tax
exemption to investors up to 40.000 pounds
per person (80.000 pounds for a couple), in
their equity investments. These investments
may target old firms as well as new ones not
even registered with the stock exchanges and
are exempted from income tax assessments.
The BSS was eventually replaced by another
scheme, the Business Expansion Scheme
(BES). BES evolved in two directions: first,
although it was established by the government
as a state enterprise, it soon assumed a private
character thanks to the massive equity finance

provided by the private sector. Second,


although originally it dealt only with firms
older than five years, this restriction was
eventually wavered, and it began to invest in
firms being traded in the Over the Counter
and the Third Markets (Zaimolu, 1995: 13).
Another advantage of the BES funds is that
they are not subject to capital gains tax. Next
to these advantages there are also restrictions:
the entrepreneur chosen by BES, is not
permitted to go public before three years. This
is, obviously, a foolish rule: common sense
dictates that the timing of IPO should be
decided according to circumstances and not
by some strict regulations. Another restriction,
which makes more sense and aims to impose
risk diversification, is the rule that sets an
upper limit of 30% to the amount of shares
that a person can own. Finally there is also
the so-called new shares rule, which obliges
the shareholders to purchase new shares
issued by the company. This rule is a relic
from the eighteenth century canal companies,
which routinely called on the shareholders
and obliged them to invest additional
amounts of capital in the enterprise (izaka,
1996: 37-39).
Despite these restrictions, English investors still
prefer to invest through the BES. The

115

explanation has been provided by Lorenz, who


has shown that whereas an investor acting on his
own can generate returns between 56 and 63%,
investing through the BES and under exactly the
same conditions, the same investor can earn
between 111 and 157% (Zaimolu, 1995: 14).
For those investors who prefer to act on their
own, the tax regulations are more complex.
Trying to induce them to commit their capital
for long term, the government has introduced
Capital Gains Tax (CGT), which is
progressively reduced the longer the time
period. This has frustrated British investors
who prefer a flat rate of 20% for CGT as in the
US. They fail to understand why the British
government does not comprehend the
enormous impact of the flat CGT rate had on
the American VC sector and does not
introduce it in Britain (European Venture
Capital Journal, EVCJ, Dec. 2000: 13).
Another source of frustration for the British VC
sector is the limits imposed by the government
on income tax exemptions. This problem
concerns particularly the entrepreneurial firms
(investees) who wish to attract top-level
managers by offering them stock options.
Currently, these firms can offer ten employees
stock options worth up to 100.000 pounds
without incurring income tax liabilities.
Entrepreneurs argue that a meaningful amount
would be 250.000 pounds. Furthermore, they
insist that Employee Share Ownership Programs
(ESOPs) should be based on the capital gains
tax rather than the income tax system.
Another interesting British practice is the socalled Loan Guarantee Scheme. This is the
governments response to the Mac Millan Gap
reported by a committee headed by Harold Mac
Millan, who later on became the Prime
Minister. The basic finding of the committee
was that credits provided by banks went to
well established, powerful companies and that
small scale enterprises in England could not
obtain credits from banks (izaka and iller,
1989: 143-144). The Loan Guarantee Scheme
was established in order to address this
problem. The government urged the banks to
channel their credits to small-scale enterprises

by underwriting up to 70% of their debts to a


maximum amount of 75.000 pounds. By 1985,
more than 9.000 small firms were extended
bank credits. The result, however, was negative
and most enlightening for understanding the
nature of investing with small-scale enterprises.
The Robson Rhodes report dated 1983 revealed
that one out of three of these small enterprises
failed to pay their debts. This is, no doubt, due
to the mismatch of cash flows: firms had to pay
back the loans at a certain date and they were
simply not yet ready to do so. It is for this
reason that equity finance should be preferred
to loans in financing small-scale enterprises.
All in all, banks provide about 21% of the VC
funds generated in England. Pension funds and
insurance companies provide further 36% and
12% respectively. This contribution of English
pension funds has been realized despite the very
low levels of commitment. Unlike American
pension funds, which invest 5% of their total
funds with the VC sector, English pension funds
commit only 1%. Although, Mr. Blair has
repeatedly criticized English pension funds for
their risk averseness, government policy, the socalled Minimum Funding Requirement (MFR),
is partly to blame.7
When English banks entered the VC sector
they applied basically two approaches: first,
they established an independent VC company
as a limited liability company with its own legal
personality. Although this company enjoyed
autonomy in management, it was officially
affiliated with the bank. Second, the new
companys management was constituted not
only by bankers but also by individuals with
industrial experience. Lloyds Bank constitutes a
good example. The Lloyds Development
Capital Limited was established strictly as a VC
company. Midland Bank and the National
Westminster Bank also have established their
VC companies and have separated their
commercial banking from investment banking
activities. All of these banks share the risks of
their VC affiliates but act as passive partners.
The VC affiliates, on the other hand, provide
equity finance (unquoted share purchases) to
the entrepreneurs.

116

2. Germany
As far as VC sector is concerned, Germany is
considered to be a latecomer. Indeed, the first
German VC company was established only in
1983. Well-informed German leaders have
likened this situation to the Achilles heel for
the German economy and urged for a rapid
introduction of the VC sector into the country.
Indeed, an infant VC sector is considered to be
the primary culprit for the slow pace of
technological innovation taking place in the
German economy. Lack of a viable domestic
VC sector has prompted many German
entrepreneurs to seek finance in the American
VC sector. Volker Dolch, a German scientist
and entrepreneur has summarized the situation
in his country succinctly:
German financial institutions have always been
surprised by the fact that American venture
capitalists have assessed my company not
according to its balance sheet but according to
its profit potential.

At this point we wonder why a nation known


for its boldness has become so risk averse.
There are number of explanations for this
situation. For one thing, the German tax
system rewards bonds but penalizes shares:
whereas capital gains are radically taxed,
interest income is not. It is well known that
80% of German families forget to report their
interest income. Moreover, limited
partnerships, the so-called komanditgesellschaften
enjoy up to 50% tax rebates. Thus, German
entrepreneurs traditionally resort to these
companies when involved in risky investments.
In short, these and other privileges granted to
the komanditgesellschaften render these
institutions a sort of tax heaven and create a
crowding-out effect in the high-risk investment
sector. Under these circumstances a radical tax
reform has become absolutely necessary for the
establishment of a viable VC sector in
Germany.
Meanwhile, attempting to make a jump start,
the government decided to support a private
sector initiative. This was the establishment of
the so-called Wagnisfinanzierungsgesellschaft by a

consortium of 28 banks. The government


committed itself to underwrite 75% of losses in
case the project fails. Thus encouraged, the
banks established the company and began to
suffer heavy losses almost immediately.
Understanding the reasons behind this failure
is of paramount importance. It has been argued
that the culprit was the very philosophy of this
company: it was managed not as a private firm
but as a state enterprise. The management was
entrusted not to a small and dynamic board
but to a group of bankers, bureaucrats, and
academicians. The investment criteria applied
by this board differed significantly from the
well established VC criteria and focused on
such factors as balanced sheets, social benefit,
etc., i.e., criteria totally irrelevant for VC
investments (izaka-iller, 1989: 134-136).
The most important lesson of the
Wagnisfinanzierungsgesellschaft saga was the
observation that the state cannot play the role
of the venture capitalist. Having learnt this
expensive lesson, German state was ready for
another experiment. This was the
Technologiebeteiligungsgesellschaft mbH der
Deutschen Ausgleichsbank. Established 11 years
ago as a state venture capital agency, this new
set up had a totally different strategy. This
strategy can be summarized in one word:
humility. Gone was the hubris that makes
bureaucrats think they can target funds to
deserving technologies. The TBG innovation
was to let the market decide. Only when a
private lead investor, a venture capitalist, has
decided to risk his own cash in a fledgling
entrepreneur, does TBG jump in with cheap
matching funds. As a result, it co-finances
virtually every start up. These funds are not in
the form of equity finance but low interest
loans. Consequently, the TBG does not
participate in any IPO gains. Instead, it shows
a return on its investment of about negative 10
percent, because some of its clients fail. Thus,
in effect, the TBG is a gigantic but utterly
market-driven subsidy to the VC sector.
When the TBG was established, in 1989, there
was no VC market in Germany worth speaking
of and the English VC sector, the largest in

117

Europe, constituted 56% of all European VC


funds. Germanys share at that year was a mere
4% (Zaimolu, 1995: 21). In 1998, Germany
soared past Britain as Europes biggest market
for high-technology investments, with VC
companies plowing almost half a billion euros
into start-ups (Theil, 1999: 66).
Notwithstanding this success story, German VC
sector still suffers from some fundamental
structural weaknesses. To start with, whereas in
the US and UK, VC funds are basically provided
by institutional investors, i.e., pension funds
and insurance companies, in Germany these
institutions are not active and the German
pension funds do not enjoy autonomy. As a
result of these weaknesses, German growth is
old fashioned, i.e., it is still primarily financed
by banks. Indeed, German banks accounted in
1989 for about 43% of the growth achieved.
This ratio is roughly twice as much as the role
of the English banks in the growth of the
English economy. Finally, there seems to be a
negative correlation between the state of the VC
sector in any given country and government
involvement in this sector. According to the
European Venture Capital Association, state
provides 70% of the new VC funds in Finland.
This ratio is 45% in Belgium, 44% in France,
42% in Spain, 29% in Italy. In Germany the
same ratio is 12%. But by contrast, it is only
1.4% in England and zero percent in Holland
(Zaimolu, 1995: 22). Consequently, if
Germany is to achieve further advances in its
VC sector, it must rapidly reduce this ratio. In
view of the latest success of TBG, the greatest
danger for Germany would be to relax and
ignore these ratios thus failing to reduce state
involvement in the VC sector.
A positive development for Europe is the
establishment of new stock exchanges along
the NASDAQ model, which makes it relatively
easy for the venture capitalist to enlist the
investees he is financing. These Over the
Counter markets8 are easy to enter for the
start-up companies and therefore are essential
for the venture capitalist who wants to exit
from his investment as soon as it matures.
Furthermore, NASDAQ, itself, is busy

establishing its branches in Europe. In short,


competition has intensified in European stock
exchanges, which bodes well for the VC
sectors. This is confirmed by the fact that even
the conservative London Stock Exchange has
relaxed its rules so that companies do not have
to have three years trading in order to list. A
spokesman for the LSE said; we are trying to
be flexible with our rules so that our markets
remain attractive. The new policy had an
immediate impact and many new software
companies registered in a few weeks (EVCJ,
2000: 38).
What happens to start-up companies when
they register in these new markets? An extreme
answer is provided by MobilCom, the very first
company to register in Germanys Neuer
Markt. The MobilCom was a mobile-phone
company started in 1991 by Gerhard Schmid.
In 1997 it was the first company to list in the
newly established Neuer Markt. After this
registration its share price multiplied 48 times.
In March 2000, Schmidt sold 28.5% of his
shares to France Telecom for 3.4 billion euros
(Newsweek, May 22, 2000: 27).
Up to now, we have compared the American
VC sector with that of the European. The
structural and bureaucratic shortcomings of
the latter constitute a partial explanation for
the relative weakness of the European VC
sector. This is attested by the fact that whereas
the American economy has created 30 million
new jobs since 1970, entire Europe has
managed to create only 5 million in the same
period (EVCJ, Oct. 1999: 13). This discrepancy
can be explained by the fact that whereas the
American VC sector invested $ 9.5 billion in
start-up and early stage technology based
companies in 1997, the UK invested merely $
569 million. There is no doubt that the
strength of the American VC sector should be
considered as a major factor behind the success
of the American economy. The linkage from
venture capital to economic growth works as
follows: VC NASDAQ soaring asset
values consumption further private
investment growth. Most economists agree
that the huge wealth created by the

118

performance of NASDAQ has been behind the


most spectacular growth ever experienced by
the American economy. In this sequence the
least known segment is the linkage between
VC and NASDAQ. In 1998 however, a positive
correlation has been discovered: during the
third quarter of 1998 venture funds suffered a
3.5% negative return, this coincided with a
10% fall in the NASDAQ market, which was in
turn accompanied by a significant drop in IPO
numbers (EVCJ, Sept. 2000: 11). If, indeed, VC
has such a direct role to play in the process of
economic development, then the implications
of the sector for the developing world,
desperate for faster rates of growth, should be
obvious. We will now look at the attempts to
introduce VC sector into the developing world.

IV. VENTURE CAPITAL IN THE


DEVELOPING WORLD
Whereas VC was introduced deliberately to
Central and Eastern Europe (CEE) after the
collapse of the Soviet Empire, it emerged as a
result of private initiative in East Asia (EA).
The latter has a longer history and, not
surprisingly, a greater pool of capital. Actually,
at over $ 6 billion, the stock of VC in EA is
more than double that in CEE. It has been
estimated that there are about 400 VC funds
operating in the developing countries
worldwide (Aylward, 1998:1). This is probably
an exaggeration, since there are about 6-700
funds in the US.
Be that as it may, the total amount of $ 9
billion VC capital, for CEE and EA combined
in 1995, represents a dramatic expansion. For,
in 1990 this total was merely $ 300 million.
This expansion was 19 fold for EA in real
terms for the period 1990-1995. China alone
accounts for almost two-thirds of the total pool
in developing Asia. The stock of VC as a
percent of 1995 real GDP ranges from 1.1% in
Malaysia and Vietnam, to 1% in China and Sri
Lanka, 0.3% in Indonesia and the Philippines,
0.2% in Thailand and 0.1% in India. In
Malaysia, remarkably, $ 200 million in new
funds were raised in 1995 alone. But the state
was a significant source of this capital. If the

argument that the state involvement and the


relative backwardness of the VC sector are
positively correlated, is correct, then we can
expect a reduction of state involvement in
Malaysia in the future. The same can also be
said for Korea and Indonesia.
In developing Asia about 64% of the total stock
of VC was raised locally. Whereas India, Sri
Lanka and Malaysia are predominantly
financed indigenously, China, Indonesia, the
Philippines, Thailand and Vietnam rely to a
much greater extent on foreign funds.
Singapore and Hong Kong perform a
coordinating function raising more than 2/3 of
their venture funds internationally and
investing up to half this total in other countries
in the region.
In Europe, Poland, Hungary and the Czech
Republic account for over two-thirds of the VC
funds in the region. The backwardness of the
sector in the CEE is also indicated by the ratio
of VC sector capital pool to GDP, which ranges
from 0.1% in Russia and the Ukraine to 0.5%
in Hungary. In view of the historical
framework of the region, it is not surprising
that the state plays still a major role in the VC
sector of the CEE countries. By contrast, in
developing Asia private corporations are the
main investing institutions in the VC sector.
This contrasts sharply with the US, where
institutional investors provide bulk of the
capital for the American VC pool. The East
Asian private corporations, just mentioned,
comprise both investment companies and
branches of industrial companies. Together
they contribute almost 40% of the total stock
of the capital. The next big chunk of capital in
EA is provided by the banks (20%), which is
higher than the bank share of the private
equity market in the US. Institutional
investors, i.e., pension funds and insurance
companies provide a further 20% of the total
capital. This is lower than the comparable
share of these institutions in the US.
In both regions there seems to exist excess
capital. This is confirmed by the fact that of
the $ 38 billion in total VC funds outstanding
in Asia at the end of 1995, only $ 17.8 billion

119

where more than 70% of the shares of the


entrepreneurs were taken over by venture
capitalists for much smaller amounts of finance
provided (izaka and iller, 1989: 129).

had been actually invested. Korean funds are


the most mature, with 2/3 of the funds
invested. Korea is followed by Japan where the
VC industry is only 45% invested. Hong Kong
and Singapore are only 35% and 30% invested
respectively. By the end of 1995, 16.122 Asian
companies had received VC financing. The
average size of investment was $ 1.1 million.
Excess capital seems to exist in the CEE
countries as well, where the investment rate
was 41% in 1995 for the region as a whole
(Aylward, 1998: 8).
The distribution of investments is surprisingly
similar in Asia and CEE. Consumer goods,
industrial products, communications and
construction account for about half of all VC
investment in both regions. In both regions, a
typical VC company receives compensation in
the form of management fees at the rate of
2.5% p.a. and a 20% carried interest in the
capital gain on the funds portfolio. Investors
receive 80% of the capital gain. This 20-80%
split between the VC company and its
shareholders is also common in the American
VC sector (Aylward, 1998: 13 and izaka,
1996). Moreover, the VC companies in both
regions are typically structured as joint-stock
companies or corporations. This is in marked
contrast to the US VC sector, where the limited
partnerships are the prevailing organizational
form.
Prudent risk diversification techniques are
applied in both regions: a typical VC company
does not invest more than 10% of its capital in
one entrepreneur and no more than 25% of its
capital in one industry sector. One
entrepreneur in ten is provided finance by the
typical VC company in these countries. The
average amount of finance provided to a
successful entrepreneur is $ 0.77 million in
exchange for an 11% share in common voting
stock of the venture (Aylward, 1998: 15).
These statistics confirm the earlier statement
made above that there is excess capital and a
shortage of entrepreneurs in the VC sectors of
these countries. We are given this impression
when we compare these figures with the early
stages of the American VC sector in the 1950s,

Once included in the portfolio, an entrepreneur


is incubated for a period of 4.7 years, on
average, in these countries. Venture capitalists
work 3 hours per week on a typical investment
and hold 1 of 5 seats on the investee company
board. This is also a very favorable ratio for the
entrepreneur. Compare this to the well-known
story of the Davis and Rock VC company,
which obtained 80% of the shares of the
Scientific Data Systems in 1961 for one million
dollars. Moreover, SDS had to agree that
Mr. Rock would be the chairman of the board.
To sum up, in comparison to the early days of
VC in the United States, contemporary VC
sector in the developing countries is far more
lenient for the entrepreneurs, probably
reflecting excess capital and a relative scarcity
of entrepreneurship in these countries. It may
be a direct result of this situation that the
median realized return on investment is only
around 26% p.a. in these countries. Although
average profitability among the American VC
sector is not known, sporadic evidence
indicates much higher rates (izaka and
iller, 1989). Moreover, the American VC
sector seems to be far more volatile as figure 7
above indicates: top performers (venture
backed IPOs) achieve profit rates from 122.5 to
200% while the worst performers generate
negative returns of -46% to -68.8%.

V. INTRODUCING VENTURE CAPITAL


OF TURKEY
Turkish readers became acquainted with VC for
the first time in 1989 when this author
published a book jointly with Tansu iller. The
book analyzed the problems of the Turkish
financial sector and made a series of reform
proposals. Since, as iller argued, the country
was suffering from a severe crowding out effect
and in this process pushing the interest rates
higher and higher, private investment was
impeded severely. The solution, we thought at
that time, would be venture capital, which

120

allows private investors to invest through


equity finance. Since equity finance occurs
through a partnership between the venture
capitalist and the entrepreneur, this is not a
loaning or credit transaction. Therefore there is
no interest involved. In short, we viewed VC as
a method of finance, which would allow
Turkish private sector to invest despite the
huge interest rates prevailing in the economy.
Shortly after the book was published, Tansu
iller joined politics and enjoying a meteoric
rise, first became a Minister of State and then
the Prime Minister! The Capital Market Board
was soon ordered to invite Murat izaka to
Ankara with the purpose of writing a new
decree of venture capital. A draft was prepared
with the agreement that it would be faxed to
Kuala Lumpur where izaka had been
previously invited for a sabbatical leave. After
izakas approval, the draft was supposed to
have been published in the official gazette and
become effective.
A crucial point izaka had insisted upon was
the need to encourage VC firms. After all, it
goes without saying that introduction of VC
sector to a country without VC firms would
simply be out of question. It was for this
reason that he had insisted there should not
be any restrictions imposed on these yet nonexisting firms. The decree was, indeed, faxed
to Kuala Lumpur but it was not the draft.
Instead, the official gazette was faxed
containing the decree. And, despite izakas
warnings, a severe capital restriction had been
imposed: start up capital of a VC company
was supposed to be not less than TL 100
billion and registered capital not less than TL
300 billion (Official Gazette dated 6.7.1993,
number: 21629). Thus, in short, in a capital
scarce country, a start-up VC company was,
first, somehow supposed to collect this large
capital and then it would be permitted to
function.
Under these conditions, naturally, the sector
was not born: investors who could accumulate
such a huge capital, simply preferred to lend it
to the banking system and thus enjoy the
guaranteed interest return. Put differently, the

opportunity cost of capital was so high that it


impeded capital from flowing to VC
investments.
Five years later a new VC decree was published
in 1998 (Official Gazette dated 6.11.1998,
number: 23515). Item 5/A/c of this decree
promulgates that the start up capital of a VC
company cannot be less than TL 500 billion.
Moreover, this amount was to be adjusted for
inflation every year. Thus, the state was
determined to impose these capital restrictions.
Once again the sector was still born due to the
capital restrictions, high inflation and the
prevailing high interest rates.9 Due to the
automatic adjustment for inflation, the amount
needed to establish a VC company in Turkey
now has reached TL 1 trillion or $ 1.600.000.
The economic picture given above has changed
dramatically in 2000. Both inflation and interest
rates have declined substantially to 25% and
35% respectively and investors disappointed
with interest yields have started to invest in
stocks. In 1999, Istanbul Stock Exchange
(IMKB) was the best performing stock exchange
in the world. The spectacular growth of the
IMKB has continued in 2000: since the
millennium day, the volume of transactions has
grown by a further 25% and the daily
transactions have reached $ 356 million.
Moreover, IMKB has launched a special market
for new companies supported by the European
Investment Bank, which has agreed to
underwrite its transactions. Entrepreneurs with
companies only one year old will be permitted
to register in this market called the KOBI
market. Most importantly, IMKB together with
the stock exchanges of Tel Aviv and Cairo has
started negotiations with NASDAQ.
These developments immediately began to
yield results: Global Investment Management, a
Turkish investment company succeeded
attracting Gulf capital in a venture called Delta
Investment Partners (DIP), a $ 120 million
target fund focused on Turkey, Egypt and
Lebanon. The DIP will invest $5 to $10 million
per entrepreneur and has received interest for
more than half the target amount from the
Gulf, US and European institutions. (EVCJ,

121

NOTES

Sept. 1999: 15). Moreover, Bankas, a


powerful Turkish bank, has established a VC
branch with $ 322 million registered capital.

1. Although the US is, indeed, the birthplace of modern VC,


the Americans did not invent this instrument for the first
time. Both medieval Islam and Europe were acquainted
with nearly identical financial instruments. The Islamic
version of venture capital was the mudaraba partnership,
which medieval Europe borrowed under the name
commenda. For details see; izaka (1996).

What would be a realistic estimate of the


potential of the Turkish VC sector? If the 1995
figures for East Asia and the CEE countries are
any guide, we can expect Turkey also to have a
VC pool equal to about 1% of the GNP within
the next five years or so. Turkeys GNP in 1995
was roughly $ 169 billion, which implies a VC
pool of $ 1.69 to 2 billion as a starter.

2. Employees Retirement Income Security Act


3. Equity finance will be explained in more detail below.
4. The nearest equivalent of these institutions in the Islamic
world is the waqfs.

To sum up, Turkey, at last, is beginning to enter


into the world of venture capital. Finally freed
from the high inflation-high interest rate pincer
and inspired by the developments in the rest of
the world, it is expected that the country will
rapidly make significant advances in this field.
It is further expected that Islamic banks will
play an important role in the countrys progress
in this direction. This is because, as historians
have proven, Islamic mudaraba was the original
VC (izaka, 1996).
BIBLIOGRAPHY
Aylward, Anthony. Trends in Venture Capital Finance in
Developing Countries (Washington D.C.: The World
Bank/International Finance Corporation, Discussion
Paper No. 36, 1998).
izaka, Murat ve Tansu iller. Trk Finans Kesiminde
Sorunlar ve Reform nerileri, (Istanbul: ISO, 1989).
izaka, Murat. A Comparative Evolution of Business
Partnerships: Islamic World and Europe, with Specific
Reference to the Ottoman Archives (Leiden: E.J. Brill, 1996).
Deger, Renee. 1993 VC Resources Near Record High,
Venture Capital Journal, May 1994.
Tuncel, Krat. Risk Sermayesi Finansman Modeli (Ankara: SPK,
1996).
Vincenti, Lisa. Fund Raising Logjam Loosening up, Venture
Capital Journal, Jan. 1994
Zaimolu, Tlay. Risk Sermayesi ve Trkiyede Uygulama
Olanaklar (Ankara: SPK, Yayn no. 19, 1995).

5. Total capital managed by the VC sector is calculated by


adding new capital raised by private VC firms to the
current capital managed and deducting the funds raised
eight years prior on the assumption that they have been
fully invested and liquidated.
6. Incubating entrepreneurs appears to emerge as a separate
specialization within the VC sector. Recently Oracle has
invested $ 8 million in a business-incubator.com designed
to allow start ups to test their ideas in a stable green
house environment before - hopefully- going public. The
new company will develop launch plans and introduce the
entrepreneurs to appropriate sources of venture funding
(European Venture Capital Journal, EVCJ, Nov. 1999: 13).
7. MFR is a solvency test intended to reassure British
pensioners that their fund has enough liquid assets to
cover its liabilities at any given moment. This discourages
the pension funds from investing in long-term VC
projects. Yet, the impact of the MFR restriction should
not be exaggerated. For it has been estimated that even if
the restriction were relaxed, British pension funds would
not increase their VC investments beyond 2 to 3% of
their total liabilities. But this may be too pessimistic: the
biggest British pension fund, the 23 billion pound, Coal
Board Pension Fund, has just announced that it will
increase its VC investments to 5% of its total liabilities
(EVCJ, Nov. 1999: 29).
8. Neuer Markt in Germany, Nouveau March in France. The
Netherlands, Belgium and Italy also have their new markets.
These new markets have formed a federation, the Euro NM.
Furthermore, there is the pan-European exchange, the
EASDAQ. Of these, the Neuer Markt appears to have been
the most successful in creating exit opportunities for the
venture capitalists (EVCJ, Sept. 2000: 37-39).
9. Six month Treasury-Bill yielded 148% in 1998 and 90% in
1999 (The Economist, The World in 2000: 56).

122

Risk Sermayesinin Batdaki


Baarlar ve Gelimekte Olan
lkelerdeki Potansiyeli
(1)

ZET

Murat ZAKA(2)

A. GR
Risk sermayesi veya batdaki adyla Venture
Capital ok nemli bir yatrm yntemi ve bir finansal kurumdur.
Risk sermayesi 1950li yllarda ABDde domu, 70li yllardan itibaren de hzl bir gelime
seyri gstermi, zellikle son be yldr Amerikan ekonomisinde gzlenen inanlmaz performansn en byk etkeni durumuna ykselmitir. Gnmzde bu kurumu herkes bir Amerikan kurumu olarak gryor ve orada doduunu dnyor ama bu yanltr. Risk sermayesi
ortaklnn doum yeri ortaa slam dnyasdr. slm dnyas bu kurumu yzyllardr mudaraba ismiyle tanyor. Onuncu yzylda mudaraba, commenda adyla Avrupaya girmi, 500
yldr da Avrupa ticaretine hakim olmutur. Grld gibi hi de yeni bir kurum deil, aksine
ok eski bir kurumdur risk sermayesi.
Avrupaya girdikten sonra, 10. yzylda Avrupada Ticaret Devrimi adyla bilinen ve Avrupay Avrupa yapan son derece nemli bir iktisadi olayn arkasnda da, slam dnyasndan alnan bu commenda ortaklnn rol vardr.
Amerikan risk sermayesi sektrne slami mudaraba olarak bakabiliriz. Ancak risk sermayesinin nasl olup da 20. yzyln 2. yarsnda Ame-

rikada bylesine patlak verdiini henz kimse


doru drst aklayamad. Bu, gerekten bir
evrim midir, yoksa bir yeniden keif mi bunu bilemiyoruz. Ama kurumlar deiik tarih dilimlerinde yeniden kefedilebilirler, bu mmkndr.

B. AMERKAN RSK SERMAYE


SEKTRNN ALIMA SSTEMLER
Ben bu sorular iktisat tarihilerine brakp
dikkatlerinizi bu kurumun nasl altna dndrmek, esas konumuz olan ve gnmzde herkesin taklit etmeye alt Amerikan risk sermayesi sektrnn nasl altna bakmak istiyorum. ncelikle risk sermayesinin en nemli
zelliklerinden birisi, bankalar tarafndan desteklenmeyen gen giriimcileri finanse etmesidir. Bir dier zellii de en son teknolojinin desteklenmesidir. Bu yolla, gencecik, i tecrbesi
olmayan ve henz labratuvarda dahi denenmemi fikirlerin finanse edilmesi sz konusu. Gen
bir mhendis dnn yeni mezun oluyor, ama
ok zeki, ok alkan bir insan, ok iyi bir fikri
var. Siz bu insan alyorsunuz ve finanse ediyorsunuz. Bu nedenle risk ok yksek. nk teknolojideki en son gelimeleri yakalayarak, bunlar hergn kullandnz rnler haline getirecek olan giriimcilerin finansman sz konusu.

(1) Bu makale, Albaraka Trk zel Finans Kurumu A.. tarafndan 31 Mays 2000 tarihinde, kuruluunun 15. yl mnasebetiyle stanbulda dzenledii Trkiyede zel Finans Kurumlarnn Dn, Bugn ve Yarn adl sempozyumda yapt konumann banttan
zmdr.
(2) Prof.Dr., Ekonomi Blm, Boazii niversitesi

123

TABLO-1: Risk Sermayesi Sektr

SBA/TDA

E
1

Emekli
Sandklar 1

Risk
Sermayesi
irketi

Kr
2

..
..
.

Bankalar

E
n

%20
%80

Riskler byk, ama ayn oranda, krlar da byk olabiliyor: Risk sermayesinin bir dier zellii de tam bir ortaklk sistemi olmasdr. Bu ortakla, sermayedar paras, giriimci ise emei
ile katlyor. Zarar durumunda sermayedar yatrd parasn kaybediyor, giriimci de emeini.
Tablo-1 bize risk sermayesinin iki aamal
bir ortaklk tr olduunu gsteriyor. Birinci
aama da risk sermayesi irketi kendisine para
yatranlarn parasn ileten bir giriimci rolndedir. Sol tarafta TDA (SBA), emekli sandklar
ve bankalar vardr. Esas oralardan fonlar geliyor,
risk sermayesi yatrm ortaklna. Bylelikle bu
kaynaktan ald paralar ileten bir giriimci
rolndedir risk sermayesi irketi. kinci aamada ise, bu ald fonlar giriimcilere (yani E1,
E2, Ene) plase eden bir sermayedar rolndedir.
Yani iki farkl rol var: Hem giriimci oluyor
risk sermaye irketi hem de sermayedar. Amerikan risk sermayesi irketi elindeki fonlar eitli kaynaklardan toplamaktadr.

1. SBA/Teebbs Destekleme Ajans


SBA/TDA ile belirttiim kutu, Teebbs
Destekleme Ajansdr. SBAnn salad devlet
kkenli bu fonlar, Amerikan risk sermayesi sektrnde 1978den nce nemliydi, ancak
1978den sonra nemini yitirdi. Peki 1978de ne
oldu da bu fonlar nemini kaybetti. 1978 bir dnm noktasdr. nk;
a. Sermaye kazan vergisi %49dan, %20ye
drld.

b. ABD emekli sandklarna risk sermayesi


sektrne yatrm yapma izni verildi.
Bu iki gelimenin sonunda risk sermayedarlar fonlarn giderek emekli sandklarndan
da almaya baladlar ve SBAnn katks %25lere kadar dt, imdi ok daha dk. Peki
risk sermayedarlar teebbs destekleme ajansndan niye bu kadar hzl soudular? Bunun
iki nedeni var.
a. SBA fonlar kredi eklinde veriliyordu, yani belirli bir tarihte bu fonlar faizi ile birlikte geri demeye mecburdu risk sermayesi irketi. Bu da tabii ki slm bankaclarnn gnmzde de ikayet ettikleri
mismatch of funds denilen problemi yaratyordu. Yani belirli bir tarihte, proje baarya ulamam olsa dahi paray iade etmeye, hem de faizi ile beraber iade etmeye mecbursunuz. Bu durum risk sermayesi sektr asndan ok riskli idi.
b. Bu fonlar devlet btesinden saland
iin her bte ksntsnda nce bu fonlar
azalyordu. 1994de Amerikan Teebbs
Destekleme Ajans hatasn anlad ve stratejisini deitirdi. Risk sermayesi sektrne kredi verilmezdi. 1994den sonra kredi
yerine itirak yntemi seilerek bu hata telafi edildi. Artk bir risk sermayesi irketi
Amerikan Teebbs Destekleme Ajansndan itirak finansman salayabilir hale
geldi. Bunun iin Amerikan Teebbs Destekleme Ajans kredi sisteminden kt.

124

2. Emekli Sandklar

4. Vakflar

Emekli Sandklarnn 1974deki Erisa yasas ile bu sektre yatrm yapmalarna izin verilmitir. u anda Amerikan risk sermayesi sektrne akan sermayenin, iki sene ncesine kadar
yarsn bu emekli sandklar salamaktayd. Ve
bunu da ellerindeki fonlarn sadece %5ini risk
sermayesi sektrne yatrarak gerekletirmekteydiler.
Avrupa ise u anda emekli sandklarna fonlarnn %2sini risk sermayesine yatrma izni
veriyor.

Bir dier nemli kaynak ise tablomuzda yeralmayan vakflardr.


Amerikada da vakflar ok yaygndr. Ve bu
vakflar Amerikan risk sermayesi sektrne yatrm yapmaktadrlar. Bilindii gibi vakflarn
sermaye maliyeti (0) sfrdr. Bu nedenle maliyeti sfr olan sermayelerini uzun vadeli yatrmlara plase edebiliyorlar. Bu yatrmlarn da risk
sermayesi irketlerinin hisselerini satn alarak
yapyorlar. rnek olarak;
Rockefeller Vakf 1994de 30 ayr risk sermayesi irketine 80 milyar dolar yatrm
yapt.
Yale niversitesi Vakf; Vakf 1999da risk
sermayesi sektrne 1,5 milyar dolar yatrm yapyor.
Avrupann en mehur niversitesi olan Oxfordun ise risk sermayesi irketlerine yapt yatrmlar sadece 17 milyon dolardr.

3. Bankalar
Sermaye Kazan vergisinin %49dan %20ye
drlmesi zel sektr ve bankalarn risk sermayesi sektrne fon katklarn ok arttrd.
imdi Amerikan bankalar giriimcilere dorudan doruya finans salamak yerine, Risk Sermayesi irketlerine itirak ediyorlar. Katklar bu
ekilde gerekleiyor. rnein Chase Manhattan bankas bir risk sermayesi bran at. Banka
kendisi yapmyor ama, risk sermayesi zerinde
uzmanlaan bir bran ayor ve bu ekilde sektre girebiliyor. Byk bankalarn risk sermayesi sektrne girmesi ile ilgili iki yntem kullanldn gryoruz.
a. Dorudan doruya risk sermaye irketlerinin hisse senetlerini satn almak ve onlara ortak olmak,
b. Kendisine bal bir risk sermayesi bran
amak.
Chase Manhattan Bank ikincisini seti. Kendisine bal bir risk sermayesi bran at. Bu
bran 100den fazla internet irketine ortaklk
yoluyla finansman salad. 1999un son eyreinde banka bu irketlerden 1.3 milyar dolar kr
etti. Bir dier Amerikan bankas Wells Fargonun toplam kr 1999 ylnda 970 milyon dolard. Bunun 720 milyon dolar itiraklerden, bu
krn da ok byk bir ksmn risk sermayesi
yatrmlarndan salad.
Amerikan bankalarnn risk sermayesi irketlerine yapm olduklar yatrmlarn toplam
yatrmlarna oran giderek belirgin bir ekilde
artyor. Artk Amerikan bankalar byk krlar
risk sermayesi irketlerine ve risk sermayesi
sektrne u veya bu yntemle girerek salamaya baladlar.

Risk Sermayesi Sektrnn Kaynaklar


Amerikan risk sermayesi sektrnn giriimcilere plase ettii finansman toplam;
1980de 4,5 milyar dolar,
1993de 35 milyar dolar,
u anda ise bu rakam 56 milyar dolar.
Bu kadar byk sermayeyi ise 600 civarnda
risk sermayesi irketi ynetiyor.
Risk Sermayesi Sektrnn Yaps
Amerikadaki risk sermayesi irketlerinin;
%81i bamsz zel irketler,
%12si byk sanayi irketlerinin kurduu risk sermayesi branlar,
%7si byk bankalarn kurduu risk sermayesi branlardr.
Grld gibi risk sermayesi sektrne hakim olan byk para sahipleri deil, zel bamsz risk sermayesi irketleridir.
Risk Sermayesi Sisteminin Felsefesi
Risk sermayesinin felsefesi, risk sermayedar ile giriimci arasnda kurulan ok yakn iliki,
onlarn arasndaki ortak kader balardr.
Kendi parasn riske atm risk sermayedar
ile bir banka iin alan brokratlam bir bankac arasnda ok byk fark vardr. Birincisi cann diine takarak, gece gndz demeden, giri-

125

imcinin baars iin urar, dieri ise sadece


mesai yapar.
Giriimcinin kendisini ok yakndan takip
eden bamsz risk sermayedarn atlatmas kolay deildir. Ama, brokratlam bankacnn
risk sermayedarn atlatmas ok daha kolaydr.
Byk bir irketin kk bir giriimciyi desteklemesini, ona sermaye vermesini bekleyemezsiniz.
Bu kolay bir olay deildir. Bunun yolu, banka kendisine bal bir risk sermayesi bran kurarak, bana da klasik bankaclar deil, risk
sermayesi olayn bilen, bu ie gnl vermi,
tecrbeli kiileri getirmektir. Batda da durum
byledir. nk bu, bir uzmanlk iidir, gnl
iidir. En nemlisi, tan altna kendi elini de
koymaktr. Kendi sermayesini de riske atma
meselesidir.
Eer Trkiyede bu sektr kurulacaksa, en
salkl olan FKnn ve dier bankalarn, kurulmu bulunan hazr risk sermayesi irketlerine itirak etmeleridir.
Risk Sermayesinin Giriimcilere Plasman
Risk sermayesi irketine gelen paralarn, giriimcilere aktarlmasna plasmanna gelirsek;
risk sermayesi irketine, gerek dolayl gerekse
dorudan yzlerce proje gelir ve bunlarn iinden doru olan, krl olan, gerekleme imkan bulunan semek de risk sermayesi irketinin
maharetidir, iidir. Seme sreci ok ilgintir.
Klasik bankalar kredi isteyenden;
stenen kredinin misli ipotek,
Son be yllk bilano,
K/Z durumunu
gsteren belgeler ister.
Halbuki, risk sermayesi irketleri, tanm gerei bu kriterleri gz nnde bulundurmadan
kredi verebilirler, proje akla yatkn ise (Nitekim
Bill Gatese risk sermayesi irketleri daha irketi
bile yok iken kredi verdiler. Bugn geldii nokta ise herkesce malum.) Bir projenin kr potansiyeli var m? Giriimci bu iin altndan kalkabilir mi? Risk sermayesi irketleri bu iki eye bakar, bu iki soruya cevap arar.
Byle bir proje ile gelen giriimciye, risk sermayesi irketi nce bir Anonim irket kurdurur.
Kurulan Anonim irketin hisselerinden de iki
tarafn anlaaca oranlarda ve miktarda hisse

senedini risk sermayesi irketi satn alr ve bylece bir ortaklk ortaya kar. in banda bu
hisse senetlerinin hi bir deeri yoktur. Bunlarn
deerlenebilmesi, giriimcinin projesinin baarsna, gereklemesine baldr. Proje gerekleecek, irket byyecek, hisseleri kymetlenecek,
irket de elindeki hisse senetlerini byk krlarla satarak kr edecek. Risk sermayesi irketinin
ana ilkesi budur.
a. Her iki taraf da baar istiyor. Giriimci
baarl olursa, sermayedar da baarl olacak, her iki taraf da kazanacak.
b. Eer giriimcinin hisselerini halka arz etmiyorsanz, bu baarya ulatrdnz giriimciyi dorudan doruya byk irketlere satmak.
Bu son yntem daha garantili, daha salam
ve krl bir itir.
Risk sermayedarlar genelde 3 sektr finanse ediyorlar. Bunlar;
Biyomedikal
Telekominikasyon
Internet
Risk sermayesi irketlerinin krllna baktmzda, 1993 ylnda, bir ylda %122den
%200lere vardn grrz. Zararlarn ise bazan %46dan %69lara vard olmaktadr.
Risk Sermaye irketlerinin K/Z Durumu
Amerikan risk sermayesi irketlerinin 1993
ylndaki K/Z durumuna baktmzda;
%14 tam zarar,
%25i ksmi zarar,
%29u %100 ve %200 arasnda kr
%20si %200 ile %500 arasnda kr
%30u %500 ile %1000 arasnda kr
etmiler. Yani risk sermayesi sektrnn yaklak %40 zarar, %60 ise kr etmiler.
Bir rnek verecek olursak; Amerikan Kleiner & Perkins adl risk sermayesi irketi, 19731980 yllar arasnda 17 giriimciye toplam 7
milyon dolar yatryor. 1984 ylnda bu rakam
218 milyon dolara ulayor.
Risk sermayesi sektr yine ayn dnemde
30.000.000 insana da yeni i salyor ki bu risk
sermayesi sektrnn yeni istihdam salamadaki baarsnn bir rneidir. Ekonomist Dergisinin haberine gre son iki ylda Amerikan risk
sermayesi sektrnde muazzam bir deime var.

126

Bu son 20 yldaki deimeden daha nemli. lk


gze arpan husus:
1998-1999 arasnda fonlarn getirisinde
muazzam art olmu ve buna paralel olarak da fonlarn kendisinde byk bir art
gzlenmitir.
Fonlarn krll 1998de %18 iken
1999da %47 kyor. Getiri/krllk bu
kadar byk olunca, sektre giren fonlar
da ayn oranda byk oluyor ve 56 milyar
dolara ulayor.
Amerikada, artk bu i demokratikleiyor.
Daha nce byk sermaye bu ie girerken
veya uzman olmu bir ka irket bu ie
yatrm yaparken, imdi 5.000 dolar olan
herkes bu ie yatrm yapabiliyor.
1990da (halka arzdan bir sene ncesine
kadar) %80 getiri salayan irketler halka
arz edilebiliyordu. 1998e kadar %60-80
arasnda getirisi olan irketler halka arz
edildi. 1999da ise %20 kr getiren irketler bile halka arz edilir hale geldi. 1990 ylnda 97 irket halka arz edilirken,
1999da stelik krll da %80den
%20ye dmesine ramen 441 irket halka arz edilebildi.
Bu durum gerekten tam bir patlamadr.
Ama risk dalm olan bir patlamadr.
Almanyada Risk Sermayesi
Bu kadar nemli olan, 30.000.000 yeni i sahas aan, gencecik insanlara i kaplar aan,
ihracata byk faydas olan, retimi arttran,
ekonomik bymeye yol aan bu risk sermayesi sektrnn Avrupaya geliine bakacak olursak; (ngiltereden ziyade Trkiye iin nemli
olan Almanyayadr.) Almanyadan alnacak ok
byk dersler vardr.
Almanyada bu i nce devlet destekli balad. Devlet nce WGS adl bir KT kurdu. 28 bankann oluturduu bu Consorsiyuma siz risk sermayesi sektrn kurun dedi. Ancak bu kurum
tepetaklak gitti. Milyarlarca mark kayplar oldu.
Bunun sebebi;
a. WGS kendi parasn riske atan bir risk
sermayesi irketi deil, bir KT idi.
b. Ynetim Kurulunda da iin uzman risk
sermayedarlar deil, brokrat ve klasik
bankaclar vard.

c. Yatrm kriterlerinin de risk sermayesi ilkeleri ile alakas yoktu.


Tabii ki olmad ve yrmedi. Almanya bunun zerine TBG diye yeni bir irket kurdu.
Ama bu irket yatrmlarn Almanyada kurulu
bulunan ve saylar 3-5i gemeyen risk sermayesi irketlerini rnek ald ve dediler ki; Risk
sermayesi irketlerinin yatrm yapt her ie
biz de onlar kadar yatrm yapacaz.
te bu sistem yrd. 1998 ylnda Almanya risk sermayesi sisteminde ngiltereyi geti.
Kalknmakta olan Orta-Dou Avrupa ile
Uzak-Dou lkelerinde de risk sermayesi sektr son 4-5 ylda 9 milyar dolara ulam bulunmaktadr. Oralarda da ok hzl bir gelime gzlenmektedir.
Trkiyede Risk Sermayesi
Trkiye, ilk defa 1989 ylnda Risk Sermayesi sektr hakknda bilgi sahibi oldu. Ancak
sektr l dodu, bir trl geliemedi. Bunun
belli bal sebebi vardr.
a. Sermaye Piyasas Kurulu 90l yllarn banda konuyu anlamad, brokratik engellemelere giriti.
b. O dnemdeki babakan konuyu ok iyi
bilmesine ramen sahip kmad.
c. Yksek faiz hadleri.
Bunlarn belki de en nemlisi yksek faiz
hadleridir. Dnyann en iyi kanunu yazlm olsayd bile, belki bu sektr yine de yrmeyebilirdi. nk o dnemde Trkiyede muazzam
bir faiz yk vard.
1993 ylnda SPK bir ynetmelik kard.
Ancak, risk sermayesi irketinin kuruluu iin
300 milyar TL kurulu sermayesi art kotu.
1998de yeni bir Risk Sermayesi Yatrm Ortaklklar Ynetmelii yaynland. Sermaye art bu kez 500 milyara karld ve stelik enflasyona endekslediler bu rakam. Risk sermayesi
irketinin kuruluunu 500 milyara karan
devlet o yl %148 ile devlet tahvili kard. Tabii ki hi kimse, %148 gibi, hem de hi bir riski olmayan bir getiri varken de risk sermayesine yatrm yapmad. Faizlerin bu kadar yksek
olmas sebebiyle Risk Sermayesi Yatrm Ortaklklar gdk kald.
Ancak 1999-2000 yl Trkiyede bir dnm
noktas oldu. nk faizler, uzun yllardan son-

127

ra %30lara dt. %148lerden faiz alamayan


para sahipleri borsaya ynelmeye baladlar. Ve
stanbul Borsas Dnyann en hzl byyen
borsas haline geldi. stanbul Borsas imdi yeni
bir KOB pazar at. Buraya 1 yllk yeni irketler kayt olabilecekler.
Bu arada da 3 risk sermayesi irketi ald.
Bunlar Globalin, Vakflar Bankasnn ve Bankasnn kurduu Risk Sermayesi irketleridir.
Trkiyede kurulan risk sermayesi sektr
hangi boyuta gelebilir, ne kadar byyebilir, bu
konuda gereki bir tahmin yaplabilir mi?
Dou Asya lkeleri ile mukayese edersek.
Dou Asyada Malezya, in gibi lkelerde risk
sermayesine yatrdklar miktar o lkelerin gayri safi milli haslalarnn %1i kadardr. Trkiyenin GSMHnn %1de 1.7 ile 2 milyar dolar olduuna gre nmzdeki 2 yl iersinde ok
byk hatalar yaplmaz ve Uzak Doudaki ayn
performans gsterebilirsek ilk be yl iersinde
Trkiyedeki risk sermayesi sektrnn boyutunun da 1,5 ile 2 milyar dolara ulaabileceini
syleyebiliriz.

SONU
Son sz olarak unu sylemek istiyorum.
Bizler bir zel finans kurumu olan Albaraka
Trkn davetlisi olarak burada bulunuyoruz
tarihi nedenlerden dolay, ahlaki nedenlerden
dolay slm bankalarnn bu konuya eilmelerini neriyorum. Ancak bu eilmenin tarz son
derece nemlidir. Ben bu ilginin iki ekilde olabilecei kanaatindeyim.
a. Ya Albaraka Trk kendisine bal bir risk
sermayesi yatrm ortakl kurabilir ve
onun bana da bu iten anlayan insanlar
getirir ve nn aar.
b. Ya da kendisi bunu yapmaz, ama kurulmakta olan yeni bamsz risk sermayesi
yatrm ortaklklarn inceler ve onlara,
hisse senetlerini satn almak yoluyla katkda bulunabilir.
Sonu olarak, zel Finans Kurumlar risk
sermayesi sektrnn kurulmasnda aktif rol almaldrlar. nk risk sermayesi sisteminin atas olan mudarabay 1400 yldr bilmekteler ve
uygulamaktadrlar.

128

Blm II

MAKALELER

129

130

Tarih, Uygarlk ve
ktisadi Politika Balamnda
zel Finansman Kurumlar
Sabri ORMAN (1)

I. GR
Trkiyenin finansman dnyasna 1983 ylnda giren zel Finans Kurumlar, gerek imdiye
kadarki performanslar, gerek halihazrdaki katma deerleri ve gerekse gelecekte vaat ettikleri
potansiyel bakmndan ilgiye deer kurululardr.
Ancak onlar ilgin klan daha baka ynleri de
vardr. Bu yazda onlarn, ilk bakta pek fark edilmeyen bu ynleri zerinde durmaya alacam.
zel Finans Kurumlar (FK), literatrde
bazen Faizsiz Bankalar, bazen slam Bankalar olarak geen ve uygulamada emekleme halinde bulunan finansal arac kurumlarn terim ve
organizasyon olarak, ya da eski bir deyile isim ve
msemma olarak, Trkiyedeki versiyonlarn
temsil eder. Daha isimlerinden itibaren balayan
bir rkeklik, ekingenlik, tereddt, ihtiyat ve
oturmamlk hali, FKnn sembolik olarak
nitelenebilecek o baka ynlerinin de ilk ipularndan biri olarak deerlendirilebilir.
FKnn iaret ettiimiz ynyle ilgili ilk hipotezimiz udur: Bu kurumlar, bir yandan slam
Medeniyetinin uzun zamandan beri ada medeniyete yapabildii nadir katklardan birini temsil ederken, dier yandan tarihe nasl yaklalaca ve ondan
yapc ve yaratc bir ekilde nasl yararlanlabilecei
konusunda retici bir rnek tekil eder.
kinci hipotezimiz ise yle ifade edilebilir:
Trkiye balamnda bu kurumlar, hem iktisadi siste-

min ve politikann normallemeye olan ihtiyacn, hem


de normallemeye doru atlm kk, rkek ve belki
arzi, ama yine de nemli bir adm temsil eder.
Bunlar, FK ile ilgili daha tam bir anlaya
ulaabilmek iin, olaan isel referanslara ilaveten, zerinde nemle durulmas gereken balamsal referanslardr. Dier taraftan, FKnn
dini ve hukuki statleri ve hatta meruiyetleriyle ilgili baz tartmalarn hl srp gittii de
bilinmektedir. Bu olgu, kanaatmca, onlarn anlan ynlerinin baka bir belirtisi olup, konuyla
ilgili alglama, hazm ve sindirme problemlerinin arazlar olarak deerlendirilebilir. FKnn
laykyla anlalabilmesi ve ilevsel hale gelebilmesi iin bu tartmalarn da sk bir tahlilden
geirilmesi gerekir.
Bu maksatla, bu yazda FKn nce mslman toplumlarn kendi uygarlklar ve ada
uygarlkla olan ilikilerinin balam iine, daha
sonra Trkiyedeki iktisat politikas gelenei
iindeki yerine yerletirerek deerlendirmeye ve
nihayet ilgili tartmalarn ksa ama sk bir analizini yapmaya alacaz.

II. FK, SLM UYGARLII VE


TARH BLNC
Toplumlarn tarihe ve aa kar sergiledikleri tavrlar, onlarn olgunluk ve kalite dzeylerinin bir gstergesidir. Tabii halleriyle gerek ta-

(1) Prof.Dr., ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi, Marmara niversitesi

131

rih, gerekse toplumda sreklilik ve deime arasnda hassas bir denge vardr ve adeta tarih ile toplumsal hayat, sreklilik ve deimeden oluan
iki ayak zerinde yol alr. Dzgn ve salkl bir
toplumsal yry iin bu ikisi arasndaki dengenin zenle korunmas gerekir. Dengenin, biri
ya da dieri aleyhine bozulmas, bozulmann derecesine gre toplumsal yry bozabilir, hatta imkansz hale getirebilir.
Dengeyi sreklilik lehine bozmak kat ve ar gelenekilie, tutuculuk ve gericilie; onu deime lehine bozmak ise radikal devrimcilie ve
hatta vandalizme gtrebilir. Bu tr toplumsal
dengesizliklerden ve yol aabilecei toplumsal
topallama ve engellilik hallerinden kanabilmek
ancak yeterli bir tarih ve toplum bilinciyle mmkndr. Bu ise hem gerekleri idrak ve takdir
edebilecek bir entellektel donanma, hem de
onlara saygl davranmay salayabilecek bir
ahlki olgunlua sahip olmay gerektirir.
Genel olarak, tarihlerine kar dengeli ve
salkl bir tavr gelitiremeyen toplumlarn,
alaryla olan ilikilerinde de benzer sorunlar
yaadklar sylenebilir. Bir baka ifade ile, olgun bir tarih bilinci gelitiremeyen toplumlarn
olgun bir a bilincine sahip olmalar da pek
mmkn olamamaktadr. Belki aksi de dorudur: ayla problemi olan toplumlar, ayn zamanda tarihiyle problemi olan toplumlardr.
Bunlara toy ya da toylam toplumlar denebilir.
Bu tr durumlarda adeta bir genel toplumsal
salk problemi sz konusudur ve bir tr sosyal
rehabilitasyona ihtiya var demektir.
Bugn adna slam Dnyas denen ve aralarnda Trkiyenin de yer ald baz ada toplumlarn uzunca bir zamandan beri bu tr
arazlar gsterdii sylenebilir. Tarihi ar derecede yceltmek ya da onu bsbtn dlamak eklindeki toy, dengesiz ve radikal tavrlar, bu toplumlarda sk rastlanan durumlardr.
Dier taraftan, bu toplumlarn kendi alaryla
uygun ve anlaml ilikiler kurma konusunda
da ok baarl olamadklar bilinen bir gerektir. Halbuki tarihi radikal bir tarzda red etmenin gerekeleri arasnda ok kere onun ada
uygarla ulamak iin denmesi gereken bir
bedel olduu kanaat da vardr ki elde edilen
sonular bunun vahim bir yanlg olduunun
delilidir.

O halde burada dzeltilmeye muhta bir durum var demektir. Tehis tedavinin gerekli olan
ama yeterli olmayan bir artdr. Yukarda koyduumuz tehis iin de ayn ey geerlidir. Tarihe ve ada realitelere kar tavr belirleme konusundaki bu beceriksizlii ya da beceri eksikliini gidermenin etkili bir yolu uygun egzersizler
yapmaktr. te bu noktada FKnn konumuzla
balants kurulabilir. yle ki, kanaatimce FK
tarihe ve aa kar salkl ve yapc tavr sergilemenin belki mtevaz, ama son derece doru
ve salkl bir rneini tekil eder.
FK tarihten yaratc bir ekilde yararlanarak ada bir probleme zm bulunabileceini gsterir. Problem, faizin gayr meru olduuna inanlan bir toplumda finansman ihtiyacnn
nasl karlanabilecei; zm ise slam uygarlnn muareke, mudaraba, icare ve murabaha gibi
konulardaki teorik ve pratik mirasndan yararlanlabileceidir. Baarl bir sosyal rehabilitasyon
iin bu salkl damarn gelitirilmesi ve rneklerinin oaltlmas gerekir.
FK ayn zamanda slam uygarlnn, aradan uzunca bir sre getikten sonra ada uygarla yapabildii nadir katklardan biridir. Saylar zaten hayli az olan bu tr katklarn caydrlmas deil, tevik edilmesi gerekir.

III.FK VE TRKYEDE KTSAD


POLTKANIN NORMALLEMES
Trkiyenin ekonomi politikas, onun genel
modernleme projesinin temel zaaflarn tar.
Bu zaaflardan bir tanesi, bir nceki balk altnda iaret edilen olgun bir tarih ve a ya da toplum bilincine sahip olunamamas ve bunun sonucu olarak, tarihe ve ada dnyaya ka
dengeli, salkl ve yapc bir tavr sergilenememesidir.
ada gerekler yerine ayaklar yere basmayan iddial hedeflerden ve kat normlardan
hareket edilmesi, hedefe ulaabilmek iin yanl,
gereksiz ve uygunsuz aralarn seilmesi ve
zenle korunmas gereken sreklilik ve deime
arasndaki nazik dengenin toyca ve bazen hoyrata mdahalelerle ihtiyatszca bozulmas bu
modernleme projesinin gze arpan zellikleri
arasndadr. Genel sonu, katlanlan maliyetlerle orantl olmayan kk baarlar ve her eyin
bir yerinden kmlk ve oturmamlk hali ser-

132

giledii ilkesiz, standartsz, istikrarsz, kaotik,


amorf ve izofrenik, ksacas anormal bir toplumsal manzara olmutur. Bu manzara iinde
bir ok ey tarihi seyrine ve sosyal balamna
gre anlaml, tabii, otantik ve rasyonel, ksacas
normal deildir. Bu tr toplumlara, otantik anlamyla eski hallerini yitirdikleri ama yerine yine otantik anlamda yeni, yani orijinal bir ey
koyamadklar iin istenirse askda olan toplumlar denebilir, ama gei toplumlar denemez, zira bu halleriyle geip gidecekleri bir yer
yoktur.
ktisadi politikann lkenin tarihi geliimine
ve toplumsal gereklerine lakayt kalmas, bazen
onlarla balantsnn kopmas ve hatta bazen
sistematik olarak onlarla atma halinde olmasnn, hem bizzat bu politikann kendi hedefleri, hem de lkenin genel gelimesiyle ilgili olarak, zaman, beeri ve iktisadi kaynak, etkinlik
ve verimlilik, ve hayatn genel olarak kalitesi
cinsinden yol at lzumsuz ve ok kere son
derece ar maliyetler vardr.
Burada Trkiyenin modernleme projesinin
ve ona dayal iktisat politikalarnn ayrntl bir
deerlendirmesini yapamayz. Onun yerine durumu imdiki konumuzla ilgili bir rnek zerinde deerlendirmeye almakla yetineceiz.
Doru ya da yanl, hakl ya da haksz ounlukla faizin gayri meru olduuna inanlan,
zellikle kalknma abas iinde ve dolaysyla
sermaye faktrne ihtiyac had safhada olan bir
toplumda, normal olan, finansal sistem ile tevik
politikasnn ve hatta iktisadi sistem ile kalknma politikasnn bu basit gerek gz nne alnarak dizayn edilmesidir. Ancak, inanlmas g
olsa da, 1983 ylnda faizsiz bankaclk esasna
gre alabilecek olan zel Finans Kurumlarnn kurulmasna izin verilinceye kadar Trkiyede hayli uzun bir zaman iktisadi hayatn tanzimi ve ileyiinde bu gerek neredeyse btnyle gz ard edilebilmitir. Bu normal bir durum deildir, daha dorusu bu bir skandaldr,
fakat maalesef iaret edilen durum bu lkenin
ekonomik tarihinin hayli uzun mrl bir gerei olmutur. Nitekim, Trkiyenin tevik sistemi ve politikas, uzun yllar, faizin gayri meruluuna inanan insanlar faize dayal dllerle
tevik etmeye almak gibi inanlmaz bir eliki zerine oturmutur.

Tabii byle bir yaklam tarznn ve uygulamann pratik sonucu, toplumun byk ksmnn
iktisadi sistemin ve srelerin dna itilmesidir.
Toplumun byk ksmnn faiz konusundaki hassasiyetini gz ard eden bir finansal sistem, muhataplarn bir ikilemle kar-karya getirir ve her ikisi de alternatif maliyet douran iki
naho eyden birini tercih etmeye zorlar: Dindar
iktisat sjesi, ya faiz konusundaki dini yasa
ciddiye alacak, ama buna karlk finansal sistemin baz imkanlarndan vazgeecek, ya da finansal sistemin sunduu imkanlardan yararlanmaya alacak, ama buna karlk faiz yasan
ineyecektir. Ksacas, dindar kii her halkarda bir alternatif maliyet demek zorundadr.
Ekonomik baarlarnn dini baarszlk cinsinden bir maliyeti, dini hayattaki baarlarnn iktisadi baarszlk cinsinden bir maliyeti olacaktr. Yani dindar insan sfr toplaml bir oyun oynamak zorunda kalmaktadr. Halbuki byle bir
durum normal deildir; o ne eyann tabiat gereidir, ne de kanlmazdr. Normal olan, finansal sistemin, suni alternatif maliyetler dourmayan ve insanlarn hem dinlerinin gereklerini yerine getirebildii, hem de finansal sistemin nimetlerinden yararlanabildii alternatifler gelitirmesi olmalyd.
Dindar insanlarn bu duruma kar reaksiyonlar ve takndklar tavrlarn ampirik aratrmalarla ortaya konmas ok ilgin olacaktr. Ancak o zamana kadar, biraz speklatif de kasa,
dindar iktisat sjelerinin muhtemel davranlarnn aadaki ekilde zetlenebileceini dnyorum.

A. Birinci Davran ekli: Ekonomik


Sistemin Dnda Kalmak
nsanlarn bir ksm dini endieleri n planda tutarak, ekonomik avantajlardan vazgemek
pahasna, sistemin dnda kalmay tercih
edebilir.
Kyllerin neredeyse tamamnn, kk ve
orta gelirli muhafazakar ehir ve kasaba halknn byk ksmnn bu tutumu tercih ettii sylenebilir. Bu kesimlerin uzun zaman faize bulamamak dncesiyle bankalarda hesap amad ve dier bankaclk hizmetlerinden de uzak
durmaya alt, onlar gzlemleme imkan
olan herkesin gayet iyi bildii bir hayat gerei-

133

dir. Bu konuda hakl olmak veya olmamak o kadar nemli deildir, nemli olan insanlarn olaylar nasl alglad ve nasl davranddr. Teorik
olarak dindar insanlarn durumu biraz abarttklar ve bunda yetersiz bilgi al-veriinin de etkili olduu sylenebilir, fakat sonu deimez.
lke nfusunun bu kadar byk bir ksmn kendi dna iten bir finansal sistemin, atl
kaynaklar harekete geirerek ekonomik akmn
iine ekmek eklinde zetlenebilecek olan kendi amacna iyi hizmet ettii sylenemez. Daha
dorusu, olabildii kadar ok kiiyi ve kayna
ekonomik oyunun iine ekmesi gereken bir
sistem, eer fon toplama bakmndan neredeyse
klasik mterilerinin tamam demek olan dk
ve orta gelirlileri yapsal ve sistematik olarak
oyunun dna itiyorsa, kendi amacna ters dyor demektir. zellikle eer sz konusu finansal sistem Trkiyede olduu gibi kalknma
abas iinde olan ve bu sebeple sermaye faktrnn nispi ktlnn had safhada olduu bir
lkenin sistemiyse...
Benzer eyler benzer zaaflar tayan dier
politika ve uygulamalar iin de sylenebilir. Mesela tevik sistemi. Faizin haram olduuna inanan kyller uzun zaman dk faizli zirai kredilerle tevik edilmeye allmtr. nsanlar
holanmadklar eylerle tevik etmeye alan
bir tevik sistemi! Trkiyedeki tevik sisteminin bunca kaynak tahsisine ramen istenen sonular vermemi olmasnn bir aklamas ite
bu elikide yatmaktadr. Tevik sisteminin dejenere olmas ve byk lde suiistimallere konu olmasnn da tevik ve kalknma felsefesinin
yukarda iaret edilen temel zaaflaryla ilgilidir.
ktisadi sistem ve iktisadi politikann iaret
edilen noktalarda etkinlik ve rasyonaliteden bazen hayli uzak olduunu, bazen ise onlarla ilgisinin neredeyse koptuunu tespit etmek hem
artc hem de zcdr.

B. kinci Davran ekli: Ekonomik


Sistemin inde Kalmak
Finansal sistemin anlan durumu karsnda
dindar insanlarn taknabilecei ikinci bir tavr,
mazur grlebilecekleri umuduyla veya farkl
yorumlara sahip olduklar iin faizli ilemlere
gerektiinde bulamaktan ekinmemek ve dolaysyla faizin oyun kurallarndan biri olduu

ekonomik oyuna tedirgin bir ekilde de olsa katlmaktr.


Ortaya kan ikinci ihtimal de tatminkar olmaktan uzaktr. Bir kere bu davran tarzn benimseyenlerin toplum iindeki oran, hi olmazsa balangta, pek yksek deildir. Dolaysyla toplumsal lekte ve bir sosyal mutabakat
anlamnda bir zm deildir. Ayrca bu davran tarz onun znesinin dahi iine tam olarak
sinmez ve en azndan tedirginlik eklinde bir
psikolojik maliyete yol aar.
Uygulamada toplumsal davrann bu iki tavr arasnda donup kalmad, aksine bir akkanlk iinde olduu ve bu akkanln da daha
ok birinci tavrdan ikinciye doru olduu sylenebilir.
Btnsel olarak ele alndnda ortaya kan
tablonun ve ona yol aan normatif yapnn lkenin gereklerine, sosyal psikolojinin gereklerine, ekonomik ve politik rasyonaliteye, adalete
ve politik ahlka uygun olmad aktr.
lkenin gereklerine uymad her halinden
bellidir. Ayrca, sosyal psikolojinin gerekleriyle
uyumlu deildir. yle ki, dindar mslmanlar
hem bu dnyada hem de te dnyada iyi olmak
isterler, sadece birinde ya da dierinde deil. O
halde kanlmaz olarak alternatif maliyet douran bu durum onlar iin srekli bir mutsuzluk
ve huzursuzluk kayna olacak demektir. Mutsuz ve tedirgin insanlardan oluan bir toplum
ise, ne ekonomik ne de politik rasyonalite asndan tercihe ayandr. Byle bir ortamda toplumsal ruh sal olumsuz etkilenecei ve sosyal atmosfer kalitesinden hayli ey kaybedecei
gibi, dzen ve gvenlik asndan riskler de ortaya kar. ktisadi bakmdan ise durum daha
aktr: Bu tr yelerden oluan bir toplumda
verimlilik ve etkinliin olumsuz etkilenecei
aktr. Sz konusu durumun adalete uygun olmad aktr, zira bir toplumun yaratt ekonomik deerin paylald srecin kurallarn,
toplumun en byk ksmn bu srecin dna
itecek ekilde dizayn etmenin adil olabilecei
dnlemez. Bir ynetimin, vatandalarnn
bir ksmn bu kadar tedirgin eden bir uygulamay bilinli olarak benimsemesi ve bunda srar
etmesi siyasi ahlk noktai nazarndan da savunulamaz. Zira sz konusu olan gayri memnun
halk, vatanda kitlesinin neredeyse tamamdr

134

ve bu kadar insann mutsuz ve huzursuz edilmesinin makul bir gerekelerini bulmak kolay
olmasa gerektir. Ynetimler toplumu tedirgin
etmek iin deil, aksine tedirginlik sebeplerini
ortadan kaldrmak ve toplumsal hayatn kalitesini arttrmak iin vardrlar.
O halde makul bir gerekesi ve herhangi bir
faydas olmayan ve ok ynl maliyetlere yol
aan bu anormalliin giderilmesi gerekir. Yalnz
uygulamada bunun bu kadar kolay olmad grlmtr. Nitekim faizsiz esasa gre alabilecek kurumlar demek olan zel finans kurumlarnn kurulmasna izin verilmesi iin dahi 1983
ylna kadar beklemek gerekmitir.
te FKnn kuruluuna 1983te izin verilmi olmasn bu anlamda Trkiyede iktisadi politikann normallemesine doru atlm ok snrl, rkek ve mtereddit bir adm olarak tanmlamak mmkndr. Burada normallemeyi basit
ekonomik ve sosyal gereklerin not edilmesi ve
iktisat politikasnn dizaynnda gz nne alnmas anlamnda kullanyorum. Bu anlamyla o
iktisat politikas gelenei iinde realizm, pragmatizm ve rasyonaliteye doru atlm bir adm
olarak grlebilir. Ancak yine de sistematik olmayan arzi bir hareket...
zetle, FK, ideolojik, doktriner veya epistemolojik bir grme bozukluunun rn olan
vahim bir politik iktisat hatasndan ksmi bir dn ifade eder. Ancak yine enteresan bir gelime olarak bu ksmi hata tashihi dahi henz tam
olarak hazmedilebilmi deildir. Aradan geen
onbe yl boyunca FK tartma konusu olmaya
devam etmi ve ilgili tartmalar bazen neredeyse yekdierine zt gerekelerle FKnn meruiyetinin sorgulanmasna kadar varabilmitir. Bu
tartmaya onun genel bir tahlil ve deerlendirmesiyle katlmak faydadan hali olmasa gerektir.

IV. FK LE LGL TARTIMALARIN


TAHLL
FKnn meruiyetini neredeyse birbirine
taban tabana zt endielerle tartan iki farkl
evreden sz edilebilir. Dindar evreler bu kurumlar slami kurallara yeterince uygun olmadklar noktasndan eletirirken, laik evreler
ise onlar dini nitelikli kurumlar olduu iin
eletirmektedirler. imdi bu eletirilere daha yakndan bakmaya alalm.

A. Dini Adan Yaplan Eletiriler


ktisadi faaliyete katlmaya arzulu dindar vatandalarn sk-sk yaadklar ve onlara her halkrda alternatif maliyet ykleyen yaman elikiden biraz nce sz edildi. Onlarn FKna
kar tutumlar ite ancak bu elikinin balam
iinde yeterince iyi anlalabilir.
yle ki, 1983te FKnn kuruluuna izin
verilmesiyle sz konusu elikiyi yaayan insanlar bu gelimeyle kendi problemlerinin de nihayet bir zme kavutuunu sandlar ve ilk elde
sempatiyle karladlar. Ancak yeni gelimenin
hukuki stat ve ekonomik artlar gibi dsal ve
kurumsal bilgi, motivasyon ve tecrbe gibi isel
faktrlerden kaynaklanan snrlar vard ve bu
kstlarn belirledii ereve iinde zamanla ortaya kan tablonun balangtaki beklentilerin
gerisinde kald grld. te dindar evrelerin
memnuniyetsizliinin ve itirazlarnn gerisinde
bir lde sz konusu durumun yol at hayal
krkl vardr denebilir.
FK, odanda muarekenin yer ald ve
mudarabadan geerek murabahaya doru uzanan
faizsiz finansman enstrmanlarndan daha ok
sonuncusu zerinde younlaan bir faaliyet
gsterir olmulard. Halen de byle olduklar
sylenebilir. Baz dindar insanlarn FKna itirazlarnn hareket noktas bu durumdur. Onlara gre murabahann faizli ilemlerden herhangi bir fark yoktur ve bu adeta faizin murabaha
gibi dindar insanlara sempatik gelebilecek bir
isim altnda slamiletirilmesi ve merulatrlmasndan baka bir ey deildir. stelik geleneksel bankalarn aka ve adn koyarak gerekletirdii bir operasyon, gizli kapakl hale
geldii iin onlarnki kadar drste de deildir. O halde dindar insanlar asndan FKnn
konvansiyonel bankalardan herhangi bir fark
veya stnl yoktur.
Yalnz hemen belirtilmelidir ki yukarda iaret edilen tavr dini adan FK karsnda sergilenebilecek tek mmkn tavr deildir. Zira,
dindar evreler homojen bir kesim deildir ve
her konuda olduu gibi bu konuda da gerek
durum, daha zengin bir eitlilik arz eder. Ancak biz burada itirazlarla ilgilendiimiz iin,
FKna kar sergilenen olumlu tavrlar, bu sebeple konumuz dnda kalmaktadr. Daha radikal gerekelerle sergilenen tavrlarn ise marji-

135

nal olduu kanaatindeyiz. Bu sebeple analiz birimi olarak yukardaki itiraz tavrn benimseyenleri semi bulunuyoruz. Bu itirazn ise ciddiye alnacak taraflar olmakla beraber, daha
salkl bir deerlendirme iin murabaha ilemine daha yakndan bakmak gerekir.
Murabaha, faizsiz finansman enstrmanlar
dairesinin marjnda, yani en d halkasnda yer
almakta olup, hemen tesinde faizli finansman
enstrmanlar dairesi vardr ve her snr blgesi
gibi tartmaya ak bir zellik tar. Eer finansal ilemler faizliden faizsize doru uzanan bir
yelpaze eklinde dnlrse, murabaha ikisi
arasndaki gei blgesini oluturur ve bundan
dolay, sonunu oluturduu dnya ile ban
oluturduu dnyann ortak zelliklerini tar.
Hatta eer faizli ve faizsiz finansman aralarn
iki ayr kme eklinde dnrsek, murabahann iki kmenin kesiim kmesi olduu dahi sylenebilir. Dolaysyla, olaya nereden bakldna
bal olarak, murabahann her iki alana aidiyeti
de ileri srlebilir. Faizsiz ilemler dnyasndan
bakldnda onun bir devam olarak ve faiz olmad eklinde grlebilecei gibi, faizli ilemler dnyasndan bakld zaman pekl onun
da bir devam olarak ve faiz gibi grlebilir.
Byle olunca murabahada faize benzeyen taraflar
olduunu sylemenin yanl bir taraf yoktur.
Yanl olan, faizli ilemlerden ayrlan baz taraflar da olduunu gzden karmaktr.
Murabaha, basite, finansman talebinde bulunan tarafn ihtiya duyduu mal, malzeme ve
hizmetin finansr tarafndan pein satn alnarak, birinci tarafa vadeli olarak ve daha yksek
bir fiyata satlmas ilemi olduundan faize benzeyen taraflarnn yansra benzemeyen taraflar
da vardr. Benzeyen taraf, vade fark ad altnda
bir fazlann alnmas ve cari artlar altnda bu
farkn orannn hesabnda fiilen piyasa faiz orannn referans alnmasdr. Farkl taraf ise dorudan nakdi bir kredi ileminin olmamas ve akdin reel bir iktisadi deer transferini ieriyor olmasdr. Baka trl ifade edilirse, saf bir nakdi
kredi ilemi sz konusu deildir, nk para
bor verilmemektedir. Dier taraftan bir mal,
hizmet ya da malzeme, yani reel bir iktisadi deer
dn verilmektedir ama bu cari piyasa fiyatlaryla alnp, daha yksek bir fiyata, yani vade fark adyla anlan bir fazlalk karlnda yapl-

maktadr. Daha deiik bir ifadeyle, bir fazla geri demeyi ieren bir dn ilemi olmas itibariyle faizli bir dn ilemine, ama reel bir iktisadi deerin nakdi bir bedel karlnda el deitirmesini iermesi itibariyle de alm-satm ilemine benzemektedir, murabaha.
FK, gnmzde genel olarak mudaraba
usulne gre fon toplayp, murabaha esasna gre fon kullandrd iin, zellikle ikinci ilem
nedeniyle yukardaki tarzda itirazlara muhatap
olmaktadr. Grld gibi nereden ve nasl bakldna bal olarak murabahann deiik fotograflarn elde etmek mmkndr ve bu, ilemin yapsndan kaynaklanan bir durumdur. O
halde tartmann taraflarnn bu hususu gz
nnde bulundurmas gerekmektedir. Byle yaplmas ilgili tartmann daha verimli ve daha
faydal bir ekilde yaplmasna yardmc olacaktr. Yine de bir hususu belirtmek gerekiyor ki,
bu mphem tabiatna ramen, slam hukukular bir vade farkn ieren vadeli sat ilemlerine cevaz vermilerdir. Ayrca, FKnn ilem
yelpazesi, elverili artlar altnda murabaha dndaki mudaraba ve muareke gibi ihtilafsz ilemlere doru genileyebilir. lemlerin halihazrda murabaha zerinde younlamas yapsal
deil, konjunktrel bir durumdur ve FKyla ilgili deerlendirmeyi de buna gre yapmak gerekmektedir.
FK bir rekabet ortam iinde faaliyet gstermektedir. Fon datmnn daha ok murabaha esasna gre yaplmasnn daha kolay ve daha
garantili kazan elde etmek gibi sbjektif gerekelerle alakas olduu gibi, rekabet ortamnn
objektif artlaryla da ilgisi vardr.

B. Laiklik Asndan Yaplan Eletiriler


FKn laiklik ilkesinden hareketle de eletirenler olmutur. Fakat, tpk dini endielerle yaplan eletirilerde olduu gibi burada da problemin yetersiz bilgilenmeden kaynakland sylenebilir.
Bir kere FK kamu hukuku alanyla deil
zel hukuk alanyla ilgilidir ve bu alanda gayri
slami akit ve kurumlar kadar slama veya genel
olarak herhangi bir dine uygun akitlerin yaplmasnn veya kurumlarn kurulmasnn laiklikle
herhangi bir ilgisinin olmamas gerekir. Ayrca
bu konuda yaplacak hukuki dzenlemenin ek-

136

linin de nemi vardr. Sz konusu olan herhangi


bir ilemin yaplmasna izin vermek ise ve bunu
onu benimsemeyenlere empoze etmek gibi bir
taraf yoksa burada da laiklie aykrln sz konusu olmamas gerekir. Zira eer laiklik kamu
dzeninin herhangi bir dinin esaslarna dayandrlmasnn men edilmesi eklinde tanmlanabilir
ise, cevaz durumunda dayandrma sz konusu
olmadndan burada laiklie aykrlktan deil,
olsa-olsa dini zgrlklerin kullanmna izin
vermekten sz edilebilir. Hatta kamu dzeninin
dahi herhangi bir dinin esaslarna sadece uygun
olmasnda laiklik ilkesi bakmndan herhangi bir
problemin olmamas gerekir, yeter ki bu uygunluk bakalar iin bir mecburiyeti ifade etmesin.
Zira, kamu dzeninin mutlaka her trl dini unsurdan arndrlmas ne gereklidir ne de mmkndr. Geri bazen laikliin bu ekilde anlaldna rastlamak imkansz deildir. Ancak bu
gerekten toy ve ilkel bir anlaytr ve ilgili herkese zararndan baka bir eyi dokunmaz. Dolaysyla hukuki adan FKnn laiklik ilkesi ile
atan herhangi bir taraf yoktur.
Bazen Yeil Sermaye gibi deyimlerle ifade
edildii gibi, FKnn bir gvenlik problemi
olarak ele alnd olur. lk kurulan FKnn
sermayesinin Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi
Arap lkelerinden geldii dorudur. Ama zaten
kurulu amalar arasnda Arap sermayesinin
bir ksmnn Trkiyeye ekilmesi yok muydu?
Bir kurumun kendi amacna hizmet etmesi bir
kusurlu hareket midir? Ayrca Arap kaynakl
her sermayenin Yeil olmas hangi tanma gredir? Daha sonra yerli sermayeye dayal olarak
kurulan FKnn daha ok dindar kesimlerce finanse edildii de bilinmektedir. Peki, ama bunda ne ktlk vardr? Dindar insanlarn iktisadi
teebbslerde bulunmasnda ve iktisadi faaliyete bu ekilde veya herhangi bir ekilde katlmasnda yadrganacak ne vardr? Dindarlk ve dindarlar bir sosyal gerekliktir ve bu basit gerein
not edilememesi, her yerde ve her kes iin son
derece lzumsuz skntlara ve kayplara yol
aar. Trkiye artlarna tercme edildiinde, dinin, dindarln ve dindarlarn en yaygn formu
slam, Mslmanlk ve Mslmanlardr. Zaten
Yeil sermaye gibi ifadelerle anlatlmak istenen de budur. slamiyet bu lkenin tarihi ve
toplumsal gereidir. Beenip beenmemek, il-

gili herkesin ayr-ayr kendi verecei bir karardr, fakat alnacak kararn nitelii yukardaki
gerei deitirmez. Byle durumlarda maharet
gerekleri gz ard etmek veya onlarla ztlamak
deil, onlar herkesin hayrna olacak ekilde
managemente tabi tutmaktr. Onun dndaki
tavrlar, kt ve beceriksiz sanatkrn kabahati,
kulland aletlere ykleme abasndan baka
bir ey deildir.
Grld gibi bu tr tartmalarn entellektel ve ahlki dzeyi pek yksek deildir.
Dorusu onlardan sz etmek dahi son derece
can skc bir i halini almaktadr. Ancak yle de
olsalar gereklerimizin bir paras olduklar iin
sz etmeden geilemiyor. Buradaki amacmz da
zaten bu tr dar kafal ve dar gnll yorumlar
ve tutumlar iin hayli yksek bedellerin dendii ve halen de denmekte olduu bir toplumda
ortamn dzelmesine ve kalite kazanmasna katkda bulunmaktr.

V. SONU
Bu yazda son derece retici bir rnek olan
zel Finans Kurumlar vakasn mercek altna
almaya altk. Onlar hem kendi balarna
nemlidirler, hem de dolayl olarak nemlidirler.
FK imdiye kadar ki performanslaryla 23 milyar Amerikan Dolar deerindeki finansal
fonu ekonomiye kazandrabilmilerdir. Bu ok
yksek bir rakam gibi grnmeyebilir. Ancak
bunlarn aksi halde byk ihtimalle ekonomik
akmn dnda kalacak olan fonlar olduu ve
Trkiye gibi sermaye faktr skntsnn had
safhada olduu bir lkede ekonomiye kazandrldklar dnldnde yaptklar katk daha
iyi deerlendirilebilir. Ayrca, temsil ettikleri
potansiyelin ok daha yksek olduu ve gerekli gven ve alma ortam saland, yine gerekli kurum-ii tedbirler alnabildii taktirde
ok daha yksek bir performansa ulaabilecekleri sylenebilir.
Yalnz onlarn bizce daha nemsenmesi gereken taraflar, buraya kadar gstermeye altmz gibi, Trkiyedeki baz ok daha temel
problemlerin zmnde bir rnek olay rol
oynayabilecek olmalardr. Denebilir ki Trkiyenin boumakta olduu ve ok kere toplumsal enerjisini bo yere tkettii bir ok iktisadi,
sosyal, siyasi ve kltrel, i ve d probleminin

137

temelinde tarihe ve aa kar uygun bir pozisyon almadaki baarszldr. lkenin normatif
strktr maalesef i ve d reel strktr dn
olduu gibi bugn de not edememenin ve yanstamamann zaafn tamaktadr. Burada adeta
normatif ile reelin yabanclamas, daha dorusu temas eksiklii, belki temasszl sz konusudur. Yaplacak ve kanaatimce spontane olarak
zaten olmakta olan ey bu temas problemini
zmektir. Bu da olgun bir tarih ve a ya da
toplum bilincinin gelimesiyle mmkndr. Bunun nasl yaplabileceinin gzel rneklerinden
birini FK salamaktadr.
Daha nceki paragraflarda grdmz gibi
FK, tarihe kar taknlacak olgun tavrn gzel
bir rneini tekil eder. Tarihten yararlanarak ada bir probleme nasl zm getirilebileceinin
retici bir rneidir, onlar. FK ayn zamanda slam uygarl ile olan ilikileri salkl bir zemine
oturtmann da iyi bir rneidir. Onlar ayrca, bu
uygarln uzun zamandan beri medeni gelimeye
yapabildii nadir katklardan birini tekil eder.
Nihayet, FK iktisat politikas geleneimizde normallemenin bir gstergesidir. Daha nce

Trkiyenin iktisat politikas geleneinin, -ilham kayna olan modernleme projesinin yapsal zaaflarnn bir yansmas olarak- toplumsal
gerekleri not etmek, onlara uygun dzenlemeler yapabilmek anlamnda normal telakki edilebilecek bir iktisadi politika gelenei olamadn
sylemitik. Realist, pragmatik ve rasyonel olmayan bir politikaya normal denemez. te FK
vakasyla bu politik gelenekte realizm, pragmatizm ve rasyonalite anlamnda bir normalleme
tecrbesi yaanmtr. FK bu bakmdan da
nemlidir. Ancak ne yazk ki aradan yirmi yla
yakn bir zaman gemi olmasna ramen henz
bu gelimenin yapsal ve sistematik bir gelime
olduunu syleyebilecek durumda deiliz.
Lehinde sylenebilecek bunca eye ramen
FK iin talep edilecek ey herhangi bir imtiyaz
deil serbest rekabet yapabilme ansdr. Brakalm bu kurumlar adil artlar altnda hayat mcadelesi versinler. Ne desteklensinler, ne de ksteklensinler. Kendi ayaklar stnde kalabilirlerse ne l! Aksi halde ise deneysel olarak onlarn fizibilitesini test etmi oluruz.

138

Tarihsel ve Toplumsal
Bir Perspektiften Trkiyede
Faizsiz Finans Tecrbesi
Ahmet ERTRK(1)

I. FAZSZ FNANS TECRBESNN


NEM
Trkiyede onbe yllk bir uygulama tecrbesini geride brakan faizsiz finansman modeli, birka adan zgn bir tecrbe olarak grlebilir.
ncelikle bu modelin kendisi, aada daha
genie tartacamz zere, modern artlarda faizsiz alacak bir finansal araclk sisteminin,
baka bir deyile, esas olarak faize gre ekillenmi finans dnyasnda, hatta global olarak ayn
temelde ileyen lke/dnya ekonomik ortamnda ayn fonksiyonu (finansal araclk fonksiyonunu) faizi elimine ederek yerine getirmeye almann zgnln tamaktadr.
kincisi, modern artlarda faizsiz finansmann nasl yaplaca aratrmasnn modern-ncesi dnemin uygulama rneklerine, ondan da
nce, bu uygulamalara yn veren gelenee1 yaslanma zorunluluu tamasdr. Bu zorunluluk,
bal bana bir zgnlktr. Konunun modernite terimleriyle (modern, modern-ncesi gibi) ifade edilmesi bile bizatihi zgn bir durumu temsil etmektedir. Modern finansal araclk
imknlar ile ilgili aratrmalarn gelenei referans olarak almak zorunda bulunmas anlamnda bir zgnlktr bu. Aslnda bu zgnl,
hayatn daha geni alanlarnda arpc neticeler
reten genel bir zgnln daha spesifik bir

alandaki (finans alanndaki) yansmas olarak


da grebiliriz.
Burada slam fkhnn gelenekten modern cevaplar devirme sanclarnn rettii genel bir
zgnlk durumundan szediyoruz: proplemleri reten artlarn ve ilikilerin kkl biimde
deimesinin proplemlerin tabiatnda (ve ekillerinde) meydana getirdii deiiklikleri kavrayan yeni zm araylarnn nndeki zihinsel
ve metodolojik engellerin srekli olarak rettii, hatta bizatihi yeni zm araylarn nceki
artlarn yeniden retilmesi konumuna indirgeyen bir zgnlk durumu. Bu adan bakldnda Trkiyedeki ve hatta btn slam dnyasndaki faizsiz finans tecrbesi, mslmanlarn
iinde yaadklar modern toplum artlaryla gelenee yaslanarak nasl baedebilecekleri eklinde
ortaya konabilecek olan hayati sorunun bir test
alan olarak da grlebilir.
te yandan bu test, sadece epistemolojik
dzeyle snrl kalmayp ayn zamanda ve daha
da nemlisi etik bir snanmay da kapsamaktadr: Mslman kitlelerin sosyo-politik dzlemde g yitirmelerine ramen, ahlk olarak topluma rnek olma vasflarn srdrdklerine
olan inanlarndan kaynaklanan z-gvenin
maddi yoksunluun ve aresizliin sonucu mu,
yoksa bilinli bir ahlkllk m olduunun snand bir alan.

(1) Genel Mdr Yardmcs, Albaraka Trk

139

Burada kastettiimiz udur: Finans alan,


parasal ilikilerdeki ve servet ynetimindeki tercihlerin, menfaat hesaplarndaki llerin, ve
anlamalara/szlemelere riayet izgisindeki srekliliklerin her an en kritik artlarda snand
bir alandr. Objektif artlardaki deiimin mslman kitleleri bu snama alanna sokmas, sahip olunduu varsaylan tercih kalplar ile somut artlarda ortaya kan davranlar mukayese imkn vermektedir.
Bu girizghta almaya muhta birka hususa deinmeden geemiyeceiz. ncelikle faizsiz
finans tecrbesinin zgnl neden nemlidir
sorusuna cevap vermemizin gerekli olduunu
dnyoruz. zgnlk, burada ncelikle, genel-geer olana, allm olana aykrl, daha
dorusu benzemezlii anlatmak iin kullanlmtr. nceleme alanmz erevesinde allm
ve genel-geer olan tavr, faizli enstrmanlar
kullanarak, hatta faiz-riba ayrmndan beslenen
bir pheli meruiyet temeli de bularak finansal
araclk hizmetlerine soyunmak olurdu. Oysa bu
kolay yolu semeyip faizin btn ekonomiyi ekillendirdii bir ortamda faizsiz bir finansmann
muhtemel ve mmkn aralarn aratrmak,
gerekten de zgn ve benzersiz bir giriim olarak nitelendirilmelidir.
zgnln dier anlam ise, araylarn yn ve hedefi ile hareket (kalk) noktalar arasnda epistemolojik dzeyde bir atmay im
eden muhtevaya sahiptir. Birinci anlam irdelerken vurgulanmas gereken husus, faizsiz finans
yntem ve aralarnn yukarda deindiimiz
geleneksel fkh literatr iinde ne lde meru olarak grldklerinden ok, modernitenin
secular meruiyet anlayna kar ilahi kaynakl
bir etik retiyi meruiyetin temeli yapma niyet
ve araynn rn olmalardr.
Meselenin arpc olan taraf ise, bu farkl/zgn meruiyet araynn tabiat gerei secular bir
zihniyet yapsna en ok maruz bulunan bir sahada, ekonomi/para sahasnda vuku buluyor olmasdr. Yakn gemite slam corafyasnda gzlenen, zihniyet kklerini ve hayat grn yeniden kefetme ve bu kklerle duygusal bir ball canlandrma dalgasnn en ok tartlan taraf,
sosyo-politik ynelilere ilikin taraf olmuken
ekonomik deerlerin, parann ve servetin meru
bir erevede ynetimi gibi modern artlarla bada-

trma anlamnda daha zor bir ie soyunmann bilim adamlar ve aratrmaclar tarafndan yeterince nemsenmedii anlalmaktadr.
Bizim arlkla zerinde duracamz konuyu, meselenin tam da bu yn, yani finansal
meruiyet araynn genel olarak toplumdaki
alglama ve yansmalar ve bu alglama tarzlar
ile tezahr biimlerini oluturan ya da etkileyen
zihinsel ve olgusal artlar tekil etmektedir. Bu
tematik tercihin altnda, elbette, faizsiz finansman meselesinin toplumsal yansmalar neden
bu kadar nemlidir sorusuna verilen cevap yatmaktadr. Bize gre, faizsiz finansman meselesi,
gerek bir niyet ve aray, gerekse uygulamaya
yn verirken tutulan yol-yordam olarak sadece
finansal (teknik) hatta daha genel erevede
ekonomik (politik) bir alanla snrl olmayp ayn zamanda hem konunun failleri (bu arayn
aktrleri) hem de meseleye dorudan veya dolayl ilgi duyan taraflar asndan zihinsel, kltrel ve tabii ki toplumsal ve moral etkilenmeleri de iinde tayan daha komple bir meseledir.
Konunun Trkiye zelindeki alglanma biimleri ile ilgili genel baz gzlemler de, bu grmz hakl karacak mahiyettedir. ncelikle ok geni bir toplum kesiminin, yani sadece bir finansal kurumun geleneksel taraflar
olan tasarruf sahipleri ile tccar ve sanayici mteebbislerin deil, ayn zamanda kurumsal finansman olgusu ile dorudan bir ilgisi bulunmayan daha geni bir toplumsal yelpazenin faizsiz finansman meselesi ile hem soyut bir kavram
olarak hem de somut bir uygulama olarak yakndan ilgilendii bilinmektedir. Daha da nemlisi, ilgi tarzlarnn gsterdii eitlilik ve kapsayclktr. Bu geni toplum kesimi, konu ile sadece finansal modeller ve teknikler baznda ilgilenmekle yetinmeyip hukuk, din, politika, ahlk
gibi ok kapsaml bir tematik erevede konuyu
tartmakta ve ona gre ayn kapsayclk iinde
tavr belirlemektedirler.
Yukardaki bu tesbit ve gzlemler, bizi, baka
bir yazmzda, faizsiz finansman meselesinin toplumsal alglanma biimleri zerinde baz ksa
vurgular yapmaya sevketmiti.2 Burada ise, hem
szkonusu alglanma farkllklarn ya da benzerliklerini3 etkileyen, hem de meselenin etik deerlendirme erevesini oluturan zihinsel ve tarihsel zeminler zerinde durmay yararl gryoruz.

140

II. GELENEKSEL MODELLERDEN


MODERN FNANSAL KURUMLARA
Trkiyede faizsiz finansman meselesi ile
hem teorik olarak hem de tarihsel modeller balamnda en ok ilgilenen bilim adamlarndan biri olan Prof. Dr. Murat izakann bir tesbiti ile
konuya girmek istiyoruz. Prof.Dr. izakann,
1986da Ensar Vakf tarafndan dzenlenen slam Ekonomisinde Finansman Meseleleri konulu bir sempozyumda dile getirdii, slam
dnyasnda finansal ilikilerin ancak birbirini ok
iyi tanyanlar arasnda kstl kal ve mudarabann
bir trl gelitirilerek oulcu bir nitelik kazanamamas, slam iktisat tarihinin en zc taraflarndan birisidir. Kstl kalan bu ortaklklar, Batda
byk halk kitlelerinin kk tasarruflarn sanayi yatrmlarna kanalize eden deposit bankaclnn bu nemli ilevini yerine getirememitir. eklindeki gr, modern anlamdaki faizsiz finans kurumlarnn nndeki en nemli sorunun, ok kullanlan bir ngilizce szckle
challengein veciz bir ifadesidir.4
Prof.Dr. izakann bu gr, faizsiz bir
ekonomik ileyiin nasl olabilecei sorularna
verilen en bilinen cevap olan mudaraba modelinin bizce en nemli handikapna vurgu yapmaktadr. Bu handikap, ayn zamanda modern
finansman ilevinin mudaraba modeline yklenen ticaret ortakl ilevinden farkl ynn,
yani finansal araclk hizmetinin bire-bir ticari
ortaklk yerine ticari ya da snai faaliyetlerin kitlesel olarak finansman ynn ve mudaraba
modelinin geleneksel yorumuna dayal bir finansal modelin bu farklla ne lde cevap verebileceine ilikin bir tereddd de yanstmaktadr. Burada, ayn zamanda, ticari ortakln
znde yatan ortaklarn birbirini iyi tanmas
ve gvenmesi unsurunun modern anlamdaki
finansman ilevinin kitleselliinin tabiatna uygun
baka kriterler ile ikame edildii gerei de
gznne alnmaldr. Bu zelliklerin sadece
teknik ayrnt farkllklarn ifade etmeyip global
ekonomik sonular da olan daha kapsayc sistem farkllklarnn ifadeleri olduunu da dikkate almak zorundayz.
Nitekim, modern finansal rgtlenmenin
kitleselliinin en belirgin yansmas, modern bankacln ifa ettii fonksiyonlar ile bugnk Batl byk glerin 18. yzyldan balayarak

kaydettikleri hzl ve gsterili ulusal kalknma


ve sanayileme hamlesi arasndaki ilikide gzlenmektedir.
Batl byk gler ligine nisbeten daha
sonraki tarihlerde katlan Alman ve talyan tarz niversal bankacln m, yoksa anglo-sakson tarz ihtisaslam finansal rgtlenmenin
mi kalknma iin gerekli tasarruf potansiyelini
daha etkin ve daha az maliyetle mobilize edebilecei konusunu tartan bir aratrmada, sonuta Bat ekonomi tarihinde bankacln gelimesi ile ekonomik kalknma arasnda karlkl bir etkileimin olduu kabul edilmektedir.5
Tartlan, sadece hangi tarz bankacln bu
katky daha etkin bir ekilde yerine getirebildiidir. Szkonusu aratrmada vurgulanan konumuz asndan ilgin bir zellik de, niversal
bankacln zellikle de Almanya, Avusturya,
talya, Japonya ve sve gibi gelimi lkelerde
kredilendirdii sanayi kurulularnn ynetimi
ile banka ynetimi arasnda interlocking directorates ad verilen bir ortak karar ve ynetim mekanizmas kurmu olduu gereidir. Kredilendirilen firmann ynetimini daha yakndan
kontrol ederek kredinin etkin kullanlp kullanlmadn izlemeyi amalayan bu sistem, biraz nce sz edilen etkin finansal destein kalknmay hzlandrc etkisini arttrmay amalamaktadr. Bu adan, kredi mekanizmasnda fon
sahibi ile fonu kullanan arasnda hibir ilikinin bulunmad varsaym zerine bina edilen
grlerin en azndan bu noktada tashihe muhta olduu anlalmaktadr.
Burada bankacln tek bana kalknma srecini hzlandran etkisinden ziyade onun bir
katalizr olarak bu srece olumlu katksn vurgulamak elbette daha gereki olur.
Ancak, Bat iktisat tarihinde bankacln
oynad olumlu rolden bahsetmek, madalyonun teki tarafn gzard etmek demek deildir. Batnn sanayileme ve kalknma tarihi ile
smrgecilik tarihinin iie getiini dikkate aldmzda Bat bankaclnn ayn zamanda smrgecilik srecinde nc lkelerden kaynak transferini kolaylatran roln de kabul
etmek gerekir. Mesela, XVII. Yzylda Bat smrgeciliinin o dnemde en byk gc olan
Hollandada mali kapitalizmin gelimesini inceleyen almalar, bu srete Amsterdam Ban-

141

kasnn roln vurgulamadan geemezler. Avrupada bir tek kii yoktur ki, ne kadar nemsiz
olursa olsun, ticareti buralara kadar yaylsn da
ou zaman bilmeksizin, dorudan doruya veya vastal ekilde onunla (Amsterdam Bankasyla-AE) ilgisi olmasn.6 Bugn btn ekonomiye damgasn vurmu bulunan mali kapitalizmin ilk tohumlarnn o dnemde atld ve bu
srete bankalarn en byk rol oynad bilinmektedir. W.Sombartn Juifs et la vie conomique adl eserinde dedii gibi, ekonomik hayatn ticariletirilmesine kapitalizmin zaferi ve
yaygnlamas ve kapitalist zihniyetin teekkl iin vazgeilmez bir art olan- kredinin gayrahsiletirilmesine en fazla Hollanda yardm
etmitir.7
Madalyonun teki yzn daha fazla derinletirmeden tekrar asl zerinde durduumuz
konuya, Prof.Dr. Murat izakann vurgulad
hususa dnersek, slam iktisat tarihinde faizli
kurumlara alternatif olarak ileri srlen mudaraba ortaklnn ekonomide bu ekilde yaygn
ve kitlesel bir rol oynamadn syleyebiliriz.
Bu fonksiyon kstlln douran dier ekonomik ve toplumsal artlarn etkisini bir an iin
gzard edersek bir model olarak mudarabann
bizatihi kendisine izafe edilebilecek en nemli
sebep, yukarda birka defa vurgulanm bulunan gayrahsilik zelliinin baskn hale gelmemi olmasdr. Baka bir deyile, Bat ekonomisinde tasarruflarn kullandrlmas safhasndaki
kiisel ilikinin bankaclk sistemi sayesinde koparlm olmasna ya da kurumsal dzeyde farkl
bir ekilde yeniden ina edilmi olmasna mukabil slam toplumlarnda bu ilikinin mudaraba
modelinde hla devam ediyor olmas, yaygn ve
kitlesel bir finansal araclk hizmetinin gelimesine engel tekil etmitir.
Bat ekonomilerinde tasarruf sahipleri (fon
fazlas veren kesimler) ile tccar ve sanayici mteebbisler (fon a bulunan kesimler) arasndaki fon al-veriinin dorudan ve ahsi deil
de, dolayl ve gayrahsi bir ekilde cereyan ediyor olmas yaygn bir fon aktarm piyasasnn
gelimesini hzlandrm, slam lkelerinde ise
bu ekilde ileyen bir mekanizmann bulunmay tasarruf sahiplii ile ticari mteebbisliin
ayn kii(ler)de birlemesine yol amtr. Yahut
karlkl bir etkileimle, bu kiisellik bir fon ak-

tarm piyasasnn gelimesine engel olmutur.


slam toplumlarndaki bu durumun sosyal ve
ekonomik dzeydeki farkl global etkilerini tartmay bir tarafa brakrsak8 konumuz asndan bir kstlayc faktr olarak grlmesi gerektii aktr.
Bu sylediklerimizin, baz batl (oryantalist) aratrmaclarn ileri srd, faiz yasann slam dnyasnn ekonomik gelimesine engel tekil ettii tezini hakl karmaya hizmet
edecek bir argmantasyon ile ilikisi bulunmamaktadr. Oryantalist tez bizatihi faiz yasan
tartma konusu yaparken, burada faiz yasa
zerine bina edilmi daha ilevsel modellerin
gereklilii irdelenmektedir. Geleneksel iktisadi
deerlendirmelerde faizli sisteme adeta tek geerli alternatif olarak ileri srlen mudaraba
modelinin literatrdeki biimiyle mevcut ekonomik ileyie cevap verip veremeyecei tartmasnn oryantalist tez ile bir ilgisi yoktur. Esasen bu konuda ima edilenin tersini dnen, yani mudaraba modelinden esinlenen Batl finansal kurumlarn Batdaki byk kalknma hamlesinin en nemli aracn tekil ettiine inanan
aratrmaclar da vardr. Ancak bu tezin altnda
da, mudarabann Batl versiyonlarnn (carati,
commenda, societas gibi) daha sonraki asrlarda
bankalarn stlenecei kredi fonksiyonunu o
ada yerine getirmek suretiyle gnn ekonomik gereklerine cevap verebildikleri tesbiti yatmaktadr.
Nitekim, bu konuda hemen hemen en yetkin
tek Trke kaynan yazar olan Prof.Dr. Murat
izaka, szkonusu yargya hak verdiren tesbitlerde bulunmaktadr. Grlyor ki, carati ortaklklar, gnmzdeki bankalarn en nemli
ilevlerinden biri olan kk tasarruflar hareketlendirme ve byk projelere sevketme ilevini yerine getirmeye balam gibiydi.9 Mali araclk fonksiyonunu bu ekilde modern anlamda
yerine getirdiklerini syledii bu ortaklk trlerinin mteebbisleri finanse etme yollarna da deinen izaka, Sonu olarak faiz yasa ekonomik gelimeye bir engel tekil etmemitir dedikten sonra, Binlerce yldr faizin kredi salama ilevi, i ortaklklar yoluyla da baarl bir ekilde yerine getirilmitir. diye eklemektedir.10
Buradan karabileceimiz sonu, izaka
tarafndan i ortaklklar olarak adlandrlan mu-

142

daraba kkenli ortaklk modellerinin belli bir esneklik kazandrlarak Batdaki finansman basksna cevap verebilir hale getirildikleridir. Bu ortaklklarn kredi fonksiyonunu yaygn bir ekilde yerine getirmi olmalar byle bir esnekliin
sonucudur. Nitekim benzer bir serbest yoruma
dayal uygulamay Osmanlda da grmek mmkndr. Osmanl iktisat tarihi, finansman ihtiyacnn faiz olarak nitelendirilemeyecek bir getiri
mukabilinde karlanabilmesinin meru (saylan)
formlleri ile doludur. Yine Osmanl toplumuna
zg kurumlar olan ve gerek birer kredi kuruluu olarak faaliyet gsteren nl Para Vakflar
da benzer bir ihtiyaca cevap verebilme araynn
rn olarak ortaya kmlardr.11
Gemite esnek yorumlara kap aan ekonomik gelime basksnn bugn daha da iddetlendiini sylemeden geemeyiz. Ekonominin
hem nicel hem de nitel olarak byk bir deiim
yaad ve finans sektrnn byklk ve etki
gc olarak reel sektrlerin nne getii gnmzde mudarabann ticari ortaklk yorumuna
dayal bir faizsiz finans modelinin alternatif bir
evrensel finansman modeli olarak kendini kabul
ettirebilmesi daha da zorlamtr.

III.YEN BR MODEL ARAYIININ


TARHSEL VE KLTREL ARTLARI
Yukarda daha ok faizsiz bir finansman modelinin tarihsel kaynaklar ve formlar zerinde
durduk. slam hukuk anlaynn, zannedildiinin tersine, tad inanlmaz yorum ve dnce zenginlii zelliinin, farkl yorumlara dayal
farkl model araylarna zemin tekil ettiini
grdk. Bu araylarn bilgi ve dnce temelinin zayfln ya da glln tartmak yerine ortaya kan farkl yorum ve uygulamalar
zorlayan artlar anlamaya almamz daha isabetli olacaktr. Bu araylar gstermitir ki (Osmanldaki ve Batnn sanayileme dnemindeki
araylar hatrlayalm) ekonomik artlar basitten karmaa, kkten bye doru evrildike yeni model araylar ve yeni yorum denemeleri kendini dayatmaktadr. Ekonomideki gelime izgisi ile yeni araylarn ortaya kard
rnler, bylece birbirlerini karlkl besleyerek
nmze zengin bir miras koymulardr.
Ancak bugn, bu tarihsel mirastan yararlanma ya da bu zengin miras ortaya karan zihin-

sel ve bilgisel potansiyeli anlamaya alma abasnn yeterli ve verimli olduunu syleyemeyiz. Gnmzde faizsiz finansman uygulamalarn ynlendiren ana ilke, faiz yerine ticaret ilkesi ve bu ilkenin dar (gnn ekonomik artlaryla kaytl) yorumlardr. Mudaraba ortakl
modeli de yine benzer bir anlayla yorumlanmakta ve bire-bir ahs ilikiye dayal ortakln faizli sistemin yaygn uygulanabilir tek alternatifi olduu ileri srlmektedir. Bu yorumlara
yn veren asl varsaym, ticaretin tabiatnda
mevcut olan kra ve zarara katlmay kabul etme, bylece faizin risksiz getiri zelliinden
uzak durma dncesidir.
Faizsiz finans sisteminin Trkiye uygulamas da bu yorumlar nda ekillenmi, ancak
yukarda deindiimiz gibi, artlarn dayatmas
neticesinde mudaraba ortakl yerine, arlkl
olarak, finansman fonksiyonunun baskn olduu murabaha benzeri yntemlere ynelinmitir.
Trkiye uygulamasnda grlen bu yneli, toplumsal ve iktisadi artlarn zihinsel emalar zorlamas olarak yorumlanabilir. Gerekten de Trkiye iin ileri srlen ema, ortaklk yaplmaya
ehil onbinlerce, yzbinlerce mteebbisin var
olduu; krn ve zararn tesbitine esas olacak
kayt sisteminin eksiksiz, gerek ve effaf olduu; krlln en isabetli ekilde projeksiyonuna
imkn verecek makro ekonomik istikrarn mevcut olduu; piyasalardaki kr marjlarnn finansman maliyetleri (yahut, dardan katlan
ortan kr beklentisi) ve mteebbislerin kr
beklentileri toplamnn zerinde olduu; tccar
ve sanayici mteebbislerin krlarnn ve iteki
insiyatiflerinin bir ksmndan fedakrlk yapmaya hazr olduklar; finans kurumlarnn rgtlenmelerinin yzlerce i kolundaki tek tek onbinlerce, yzbinlerce ortaklk projesinin monitrln yapabilecek nicelik ve nitelikte olduu ve en nemlisi de, ticari ortaklar arasnda bulunmas art olan itimad, ehliyet ve emanete riayet ahlknn yeterli olduu varsaymna dayanmaktadr.
Ancak, yukarda bir varsaym olarak zikredilen objektif ve sbjektif artlarn, Trkiye (gibi
lkeler)de mudaraba ortaklnn kitlesel ve yaygn bir finansman modeli olarak uygulanmasn
salayacak yeterlik ve olgunlukta olmad, piyasada yer alan ve konuyu yakndan izleyen

143

herkes tarafndan bilinmektedir. Bu tesbit, elbette bir finansman modeli olarak mudaraba ortaklnn Trkiyede ve benzeri artlarda ilerliinin hi olmad anlamna gelmemektedir. Tersine, mudarabann ancak finans piyasasndaki
muhtelif modellerden herhangi biri olarak, zel bir
rgtlenmeyi, zel bir seme ve izleme sistemini, zel bir fonlama yapsn gerektiren bir
zel(likli) model olarak ilerlik tayabilecei
anlamna gelmektedir (venture capital rnei).
Trkiye rneinde, faizsiz finans sektrnn fiili ya da potansiyel fon hacminin byklk, vade ve seyyaliyet asndan gsterdii zelliklerin, mudaraba ortakl modelinin yegane
yahut ncelikli finansman modeli olarak kullanlmasn mmkn klmadn syleyebiliriz.
Ksa vadeli, ar seyyal ve nisbeten byk bir
fon hacmini, ekonominin iinde bulunduu istikrarsz artlar ve mteebbislerin mal yaplarnn ar bozulmasn da dikkate aldmzda
mudaraba yoluyla kullanabilmek, gereki bir
zm yolu olarak grnmemektedir. Faizsiz finans sisteminin Trkiye rnei, emalardaki
ngrlerin tersine, bu zel artlara kendisini
adapte etmenin bir gerei olarak, mudaraba ortakl modelini istisnaen ve nadiren uygulam;
arlkl ve ncelikli olarak modern ve teknik
anlamda finansman zellii baskn olan murabaha yntemini tercih etmitir. Kald ki bu uygulama, tek tarafl bir tercih dorultusunda, yani sadece faizsiz finans kurumlarnn kendi tercihleri dorultusunda ekillenmi de deildir. Ellerinde gerekten ortak olunabilecek projeleri bulunan ehil ve itimada ayan mteebbisler de,
mevcut finans piyasasnn fonlama imkn ve maliyetlerinin de etkisiyle, finans kurumlar ile ortak
olmak yerine onlardan finansman salamay tercih etmektedirler. Bu durumda geriye, zaten finans piyasasnn mevcut artlarnda fon bulabilecek kredibiliteye haiz olmayan mteebbisler
ya da gerekten venture nitelii baskn olan proje sahipleri (uzun vadeli finansman gerektiren
ve riski yksek projeler) kalmaktadr ki onlarn
mevcudiyeti de, mudaraba ortaklna genel ve
yaygn bir finansman modeli olarak uygulanabilirlik vasf kazandrmaya yetmemektedir.
Trkiyedeki faizsiz finans uygulamasna ynelik eletirilerin en geerli ve yaygn olan, yani mudaraba yerine murabahaya arlk verildi-

i eletirisi, ite bu artlar dikkate almayan bir


eletiridir. Bu eletirilerin ounlukla teorik
backgroundu baskn olan akademisyenler veya
fkh tedrisatndan gemi ilim adamlarndan
geliyor olmas ve eletirilerin tarihsel ve teorik
bir deerlendirme erevesiyle snrl bulunmas, olsa olsa teorik bir model ya da tarihsel bir
monografi almas olarak bir deer tar ki o
da ancak belli bir dzeyin ve kabul edilebilir
varsaymlarn mevcudiyeti halinde bir anlam
ifade edebilir.
Bu sylediklerimiz, mevcut uygulamann
tartlacak ve eletirilecek yn yoktur anlamna gelmez ve byle bir niyeti de tamaz. Uzun
ya da ksa vadede uygulanabilir bir finansal model ya da modeller araynn sadece akademisyenlerden bekleniyor olmas (aslnda Finans
Kurumlar cephesinde byle bir beklentinin varl bile tartlabilir) ve bu konuda finans kurumlarnca kendi bnyelerinde bu tr almalar yapma, ya da dardaki aratrma kurumlarnda yrtlen bu tr teorik almalara destek
salama arzu ve abasnn gsterilmemi bulunmas, asl eletirilmesi gereken eksikliktir.
Mudaraba ortakl modelinin uygulanabilirliini azaltan artlara ve mevcut uygulamann
her iki tarafn ihtiyalarna cevap verme zelliine snarak alternatif yeni finansman yntemleri ve modelleri arayna ihtiya duyulmamas, ksmen risk faktrn minimuma indiren
ve meruiyeti de genel kabul grm bulunan
bir yntemin (murabaha) mevcudiyeti, ksmen
de yeni yntem ve model araylarnn teorik kabullerinin ve meruiyet kriterlerinin tartlmasndan duyulan korku ile ilgilidir. Baka bir deyile, sadece finansal riski minimize etme niyeti deil, ayn zamanda ilgili kamuoyunun yeni(liki) abalara kar besledii tarihsel kuku ve tedirginlie muhatap olma riskinden kanma niyeti de belirleyici
faktrler arasndadr. Gerekten de, slam lkelerinin yakn tarihinde modernleme abalarnn
totaliter yntemlerle ve zaman zaman dinsel reform iddialarnn da desteinde yrtlm olmas, kitleleri, ieriden gelebilecek iyi niyetli
her trl yenilik araylarna da ayn kukuyla
bakmaya itmitir.
Szkonusu yeni model araylarndan uzak
durma tavrn etkileyen baka bir faktr de, sektrn sermayedar ve ynetici kadrolar ile ilin-

144

tilidir. Faizsiz finans uygulamasnn ncln yapan kurumlarn sahip ve yneticilerinin


hem ticari anlamda hem de gelenek ile ilikisi
anlamnda son derece muhafazakr bir eilime
sahip bulunmalar, mevcut uygulamann ynn ve hedefini belirleyen nemli etkenlerden
birisi olmutur.12
Burada faize kar duyarl kamuoyunun yenilik abalarna ynelik reaksiyonlar(ndaki deiim) zerinde biraz daha durmak istiyoruz.
Modern kapitalizmin douunda ve Batnn byk ekonomik atlmnn gereklemesinde protestanln (calvinizmin) oynad olumlu rol,
bilindii gibi, ilk defa Max Weber tarafndan
tezletirilen ve daha sonra genel bir kabule
mazhar olan tarihsel bir tesbittir. Faiz karl
bor konusunda Calvin doktrini, Katolik Kilise
doktrinine tamamen kardr; o ruhani ile fani
arasnda bir hiyerari kurmaz; mesleki (i hayat ile ilgili-AE) konular zerindeki ciddi almay methe layk bulur ve bundan dolay kazan iktisabn kanuni addeder. Bu bakmdan
doktrini, yahudi anlayna benzer...Calvinist reformu karakterize eden ferdiyetilik, XVI. Yzylda kapitalist merkezlerdeki ferdiyetilie uygun der; Lyon ve Anvers gibi ehirlerin yeni dini
fikirleri kabul etmeleri bu bakmdan dikkate deer
bir olaydr.13
Lyon ve Anvers gibi ehirlerin XVI. Yzylda byk ticari fuarlarn dzenlendii ve
uluslararas mal borsalarnn kurulduu, yani
ekonomik faaliyetlerin nitelik ve nicelik olarak
st seviyelere ulat kentler olduklar dikkate
alnrsa calvinizmin bu kentlerde geni bir kabul grmesini anlamak kolaylar. Bu tesbit ile
ilk karlatmda yanna dtm not yleydi: Bu kentlerin halknn youn ticari faaliyetlerle ve artlarn gerei oluan karmak finansal
ilikilerle i ie bulunmas, calvinizm gibi, bu
ilikilere kar daha liberal ve toleransl bir dinsel yorum tarznn kabuln tevik etmi olabilir. Baka bir deyile, bu tercihte dinsel (itikad)
motiflerden ok iktisadi motifler etkili olmu
grnyor. Bu not ile kastettiimiz uydu: ktisadi gelime seviyesi ve hz, farkl itikad ynelileri tevik ettii gibi, yeni din yorumlar da iktisadi gelimenin yn ve hz zerinde etki
yapm olabilir. Yani, iktisadi gelimenin basks
ile yeni dinsel yorum araylar arasnda kar-

lkl bir etkileim szkonusudur. En azndan Bat toplumunda geerlilik ihtimali gl grnen
bu varsaymn slam toplumlarndaki geerliliinin tartlmas ok ciddi sosyolojik ve tarihsel
aratrmalarn konusu olduu iin burada zerinde fazla durmuyor ve Trkiye balamnda
konumuzla ilikisi olabilecek baz gzlemlerimizi aktarmakla yetinmek istiyoruz.
Trkiyede faizsiz finans uygulamasnn balang yllarnda, yukarda deindiimiz dinsel
hassasiyetlerin faize dayal bir ekonomide faizsiz alma iddiasn bile caiz grmedii bir noktadan gnmzde, elde edilen getirinin alternatif enstrmanlarn salad getiriden neden daha dk olduunu sorgulayan ve muhtelif kurumlar ya da enstrmanlar arasnda kolaylkla
hareket edebilen bir hesaplk seviyesine gelinmi bulunmas ile nceki alntda tesbit edilen
calvinizm tercihi arasnda bir paralellik kurulabilir kanaatindeyiz.
Zihniyetteki bu deiim, Peter L. Bergerin
subjective secularization olarak adlandrd, inancn bireysel zihinlerdeki balaycln ve belirleyiciliini kaybetmesi srecinin bir sonucu olarak grlebilir. Berger, seklerlemenin kklerinin kapitalizmin ve sanayileme srecinin ekillendirdii ekonomi alannda yattn ve seklerlemenin bu alanda balayp hayatn teki alanlarna
intikal ettiini syler.14
Trkiye ekonomisinin son yirmi ylda yaad byk deiimin (yksek enflasyon, liberal
finansal dzenlemeler, finans piyasalarndaki
iddetli rekabet ve ekonominin srekli bir kaynak ihtiyac iinde bulunmas) tasarruf sahiplerinin tercih ve motivasyonlarnda meydana getirdii kkl deiiklikten faizden kanan tasarrufu kesimin uzak kalm olabilecei varsaymnn gereki olmad dncesindeyiz. Faizsiz finans kurumlarnn faaliyete balamasnn
ve aralarndaki rekabetin artmasnn da, bir getiri bilincinin uyanmasna katkda bulunarak bu
deiimi hzlandrd kabul edilmelidir.
Balangta getirinin meruiyetinin tartld
bir noktadan daha sonra getirinin miktarnn veya
orannn tartld bir noktaya gelinmi olmas,
szkonusu deiimin hzn ve etkisini gsteren
bir iaret olabilir. Getirinin meruiyetini hla tartan kesimlerin var olduu da inkr edilemez.
Ancak bu kesimlerin bir ksm, faizsiz finans ku-

145

rumlarnn salad getiriyi (tasarruf sahiplerine


datt krlar) meruiyet ynnden tartrken
dier taraftan faizli enstrmanlara yatrm yapmaktan geri durmamaktadr. Farkl bir ahlk ve
meruiyet anlaynn rn olan bu tercihin
Anvers ve Lyonlularn calvinizmi benimsemelerinden teknik olarak bir fark yoktur. Ahlk adan ise en azndan bir tutarllk propleminin alanna girdii kukusuzdur.
Ayn tutarllk propleminin faizsiz finans piyasasnda yeni yntem ve model araylarn da
etkiledii grmze burada geri dnebiliriz.
Daha dorusu, reaksiyonlarn bir ksmnn ayn
tutarszlk illetiyle malul bulunduunu syleyebiliriz. Kendi gelenek yorumlarna oturtamadklar yeni forml ve model araylarna kar duyduklar tepkileri vareden hassasiyetin hayatn
daha nemli teki alanlarnda anlaml bir karlnn olmad grldnde bu tepkilerin salt
ii bo bir muhafazakrlktan ibaret olduu dnlebilir. Bu muhafazakrln gelenekte kendisine dayanak bulabilmesi ise, tarttmz meselenin en hayati yndr. Burada gelenein oluum sreci ve ontolojik/epistemolojik anlam ile
ilgili rezervlerimizi bir tarafa brakarak diyebiliriz ki, insanlarn temel ahlk tercihlerini ve
toplumsal tavrallarn etkileme gcn yitirmesine ramen mikro dzeydeki ayrntlarda
kat kalplar dayatmaya devam eden bir gelenek
alglamasnn kkl biimde sorgulanmas gerekir. Bu sorgulama, sadece nmze yeni bir bilgi ve dnce alan amakla kalmayacak, hayatn her cephesinde yeni uygulama zenginlikleri
retebilmemize de imkn salayacaktr.

IV. SONU
Trkiyedeki faizsiz finans tecrbesi, ilgili hi
bir evre tarafndan sadece bir iktisadi hadise olarak grlmemitir. Bu sebeple de, herhangi bir iktisadi hadisenin deerlendirilme kriterlerinden
farkl kriterlere tabi tutulmutur. Hem taraftarlar, hem de kartlar benzer bak alar ile hadiseye yaklamlardr. Hatta faizsiz finans messeselerinin ad konulurken zel Finans Kurumlar
adnn benimsenmesi de, allm olandan farkl,
yani zel olmalarnn bir yansmasdr.
Bu kurulular iktisadi ereveden kararak
siyasi bir zemine oturtma ve onlarla baz siyasi
hedefler arasnda zdelik kurma abalarn bura-

da bir tarafa brakyoruz. Bu abalarn dorudan


bu kurumlarn kendilerine ynelik bir niyetin tezahr olmayp genel bir mhendislik stratejisinin paras olduu herkese bilinmektedir. Bu
nedenle konumuz asndan fazla anlam olmayan bu abalarn zerinde durmay zait grerek
teki indirgeme teebbslerine geebiliriz.
Faizsiz bir iktisadi hayatn en temel messesesinin mudaraba ortakl olduu kabulnden hareketle Trkiyedeki faizsiz finansman
tecrbesine eletiri yneltenler, tasarruf sahiplerinden fonlar yine mudaraba esasnda toplayan
Trkiye uygulamasnn bu fonlar kullandrrken mudarabay fazla tercih etmemesini tartma gndeminin en bana oturtmulardr. Bu
eletiride iki unsurun ne kadar dikkate alnd
phelidir: birincisi, mudarabann geleneksel
yorumunun modern ekonomi artlarndaki tatbik kabiliyeti; dieri, objektif (ekonomik artlar) ve sbjektif (mteebbislerin tercihleri) unsurlarn ortaklktan ok finansman hakim
fonksiyon haline getirmesinin kurumsal ve
fonksiyonel etkisi.
Bu unsurlar dikkate almann, sadece geleneksel ticari formlarn fkh dayanaklarn bilmekle snrl olmayp iinde faaliyet gsterilen
modern ekonominin artlarn, tabi olunan pozitif hukuk normlarn ve iktisadi aktrlerin tercih ve davran kalplar ile bunlarn ardndaki
motifleri de iyi analiz etmeyi gerektirdii aktr.
Faizsiz finans kurumlarnn bu verili artlar deitirme gc yoksa ne yapmas gerektii sorusu, son tahlilde varlacak olan sorudur. Bu soruya cevap ararken bulunabilecek ok saydaki tarihsel rnein hem teknik olabilirlik, hem de
etik uygunluk asndan gndemin bana
oturtulmas, tartmann daha verimli ynlere
kaymasna katkda bulunacaktr.
Trkiyedeki faizsiz finansman tecrbesini
sadece tarihsel emalara uygunluk asndan deerlendiren eletirilerin okluuna mukabil bu
tecrbenin, modernitenin meydan okumasna
verilen bir ahlk cevap olarak deeri ve anlam
konusunda yeterli analizlerin bulunmamas,
ciddi bir eksiklik olarak grlmelidir. erevesini modern artlarn belirledii bir faaliyet alannda gelenekten medet ummann kymet-i harbiyesi konusunda yaplacak sosyo-ekonomik ve
tarihsel analizlerin meseleye daha fazla k tuta-

146

ca aktr. Faizsiz finansman tecrbesinin benimsedii format ile hedef kitlenin zihinsel ve
ahlk tercihlerindeki deiim arasnda karlkl bir etkileim olup olmadn irdeleyecek almalarn daha yararl neticeler retecei kukusuzdur.
O halde mesele, ne politik maniplasyon abalarnn stesinden gelebilecei kadar kolay, ne
de indirgemeci abalarn gstermeye alt/alt kadar basittir.
DPNOTLAR
1. Gelenek, burada Peygamberden rivayet edilen Hadisler ve
fkh alimlerinin esas olarak bu Hadislerden hareketle
rettikleri yorum ve grleri kapsayan genel bir anlamda
kullanlmtr.
2. Faizsiz Finans Kurulular ve Toplumsal Alglanma Biimleri zerine, Ahmet Ertrk, Yeni Trkiye Dergisi, Mays-Haziran 1999, say 27 (Trk Ekonomisi zel Says 1).
3. Daha ok politik ya da ideolojik yarglardan hareketle faizsiz finans kurumlarna kar kan farkl toplum kesimleri garip bir ekilde benzer argmanlar serdetmektedirler.
Mesela iki farkl kesim de bu devirde faizsiz finansman
olur muymu! teredddn dillendirirken bir kesimi,
faiz yasa gibi a-d (!) bir ilke ile ada finansmanclk yaplamaz varsaymndan hareket etmekte, dier kesim ise, siz ne yaparsanz yapn bu ada faizden uzak
kalmanz mmkn olmaz, sadece kendinizi kandrrsnz! eklindeki baka bir yargy kendine temel almaktadr. Ama sonu olarak her iki kesim de faizsiz finansmann
imknszl zerinde birlemektedir.
4. slam Ekonomisinde Finansman Meseleleri, Ensar Neriyat, stanbul- 1992, s.307

5. Capital mobilisation and utilisation in latecomer economies: Germany and Italy compared, Caroline Fohlin, European Review of Economic History, Volume 3, Part 2 iinde, Cambridge University Press, August 1999, s.139-174.
6. Modern Kapitalizmin Douu, Prof.Henri See, ev.Turgut
Erim, Turan Neriyat Yurdu, stanbul 1970, s.67
7. Henri See, age, s.67
8. Faiz temelli kredi mekanizmasnn toplumsal etkilerinin
(sosyal adalet, snfsal yap ve ilikiler vb.) sistematik ve
yetkin bir analizini Prof. Dr. Sabri Orman Kuran ve ktisat balkl makalesinde yapmtr. Oradaki grlere (rnein bir sosyal ve ekonomik snf olarak ortaklk kategorisi ile cretli kategorisi arasndaki mukayeseye ve bunun
kredi mekanizmas ile ilkisine dair grlere) tam katlmasak da bu tr iktisadi yaplanmalarn sosyal etkilerinin
analizi asndan ilgin tesbitler ierdiini syleyebiliriz.
9. slam Dnyasnda ve Batda Ortaklklar Tarihi, Murat
izaka, Tarih Vakf Yurt Yaynlar, stanbul 1999, s.27
10. Murat izaka, age, s.3
11. Osmanl toplumunda gnn finansman ihtiyalarna daha esnek modeller iinde cevap verebilme araynn ortaya kard formlleri ve bu arada para vakflarn byk bir vukufiyetle anlatan Do.Dr.Abdlaziz Bayndrn
Osmanllarda Nazari ve Tatbiki Olarak Faiz balkl
makalesi iin bkz. slam Ekonomisinde Finansman Meseleleri, s.316-351.
12. Aslnda, mevcut Finans Kurumlar arasnda bu adan bir
homojenite olduunu sylemek kolay deildir. Ancak, sektrn etik ve teknik temellerinin atlmasnda ncl yapan Kurumlarn varl, bu tr genellemeler yapmamza
izin vermektedir. Ne yazk ki, piyasann yeni kurumlarn
katlmyla genilemesinin ve rekabetin artmasnn szkonusu etik hassasiyetin srekliliini zedeledii endielerini
de gzard edemeyiz.
13. Prof.Henri Se, age, s.38-39.
14. Weber and Islam, Bryan S.Turner, Routledge & Kegan Paul, Londra 1978, s.156

147

148

slam Dnyasnda
Para ve Bankaclk Tecrbesi
Ahmet TABAKOLU(1)

I. LK DNEMLERDE PARA, KRED VE


BANKACILIK
slam; Asya, Afrika ve ksmen Avrupa ticaretlerinin bulutuu yer olan Arap yarmadasnda domutu. Yarmada para ynnden eitlilik gsteriyordu. Serbest pazar olarak kabul
edilebilecek olan Mekke ve Medinede, zellikle komu lke paralar serbeste tedavl ediyordu. Araplar gm sikkeleri dirhem ve altn
sikkeleri dinar (denier) olarak adlandryorlard. ran kaynakl olan dirhem kisrevani (hsrev) ve Bizans kaynakl olan dinar, hrakliin diye anlrd. Bir dinar on dirheme tekabl ediyordu ki, bu onluk sistemi gsterir. Altn ve gm klelerin dahi demelerde kullanlmas,
mbadele hacmi hakknda bir fikir verebilir.
Grld gibi slam, para ekonomisinin gelitii, adaletsizlie kar duyarl bir kk sanatkr ve kle topluluunun bulunduu ehir ortamnda domutu.
lk fetihler sonucunda byk servetler mslmanlar eline gemiti. Mslmanlar, Hristiyanlk ve Mecsilik gibi dinlere mensup ruhbanlarn kilise ve tapnaklarda biriktirdikleri ve
Kurann ifadesiyle Allah yolunda infk etmedikleri altn ve gm piyasaya para olarak
srdler. Saraylardan elde edilen kymetli madenler de ayn ekilde para arzn arttrd ve mbadele hacmini geniletti. Zira bu kymetli ma-

denler para halinde tedavle srlyordu. Para


arznn art piyasay kamlad ve byk iktisad canllk ortaya kard. Her eit mala kar
byk bir talep uyand. Bylece o zamana kadar
ulatrma imkanlar olduu kadar srf deme
glklerinden dolay tkal olan pazarlar ald,
her eit mala kar byk bir talep ortaya kt,
dolaysyla geni bir saha iinde iktisad canlanma ve gelime gsterildi ve bu pazarlar ekonomiyle btnleti.1
Fetihler, hayatn akn ve srekliliini bozmamt. Mahall kurumlar, brokrasi, maliye ve
para sistemleri, ksaca mahall gelenekler baz
dzeltmelerle varlklarn srdryorlard. nceden 15-20 dirhemlik bir servete malik olan bir
Arap zengin saylrken, ran ve Suriyenin fethinden sonra bu kadar paras olmayan hemen
hemen hi kimse kalmamt.
Emev halifesi Abdlmelikten (685-705)
nce Arap lkelerinde dinar denen Bizans ve
dirhem denen ran paralar tedavl ediyordu.
Mslmanlarn para operasyonlar Halife
mer devrinde balam, tedavldeki dirhemler standardize edilmi, Hz. Ali ilk slam dinarn basm (660) fakat bu para piyasada tutunamamtr. Abdlmelik bu duruma bir son
vererek slam paralarn basmaya balad
(693). slam gm dirheminin arl halife
merin tesbit ettii ekilde kalmt. Ancak s-

(1) Prof.Dr., ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi, Marmara niversitesi

149

lam altn paras yani dinar Bizans dinarndan


daha hafif idi. Kt para iyi paray piyasadan
kovduu iin biraz ar kalan Bizans dinarlar
piyasadan ekildiler, yerlerini slam dinarna
braktlar.2
Emev fetihleri sonucunda dnya kara ticareti mslmanlarn eline gemitir. Abbasiler
zamannda da deniz ticareti n plana gemi ve
hristiyanlar, bn Haldunun deyiiyle XI. yzyl
sonlarna kadar Akdenizde bir tahta paras bile yzdremez hale gelmilerdi.
Abbaslerde, eyaletlerden elde edilen hara,
r ve sadaka gelirleri mahall harcamalar ktktan sonra beytlmale yani merkez hazineye
gelir kaydedilirdi. Harun Reid (786-809) devrinde demelerde altnn ok daha byk miktarlarda kullanlmaya balanmas bir yandan
mbadele hacminin, bir yandan da altn arznn
genilediini gsterir.
Maden para sisteminde parann nakli
nemli bir meseledir. Daha slamn ilk yzylnda para naklini ve tedavln kolaylatran polie, ek (sakk) ve havale senetlerinin varl bilinmektedir. Farsa sfta (havale senedi) kelimesinden kaynaklanan sftece ismiyle kullanlan
polie ve kredi mektubu, parann ehirler arasnda naklinden doan mahzurlar ortadan kaldryordu. Arapada sakk olarak kullanlan
Farsa ek kelimesi asli ekli ve manasyla bugn Bat dillerinde de yaamaktadr. Hz. mer
devrinde de varl bilinen ek keidesi beytlmale ve daha ok cehbezlere yaplabilirdi.3 Bu
uygulamalar, slam lkelerinde para ekonomisinin balardan beri gelitiini gsterir.
Beytlmal ihtiyat fonlar bulunduruyor, takas odas (clearing house) ilevini gryor, para
emisyonunu dzenliyor, reticilere kredi veriyordu. Eer beytlmali bir eit merkez bankas
olarak kabul edersek devlet gelirlerinin toplanmasna araclk eden dihkanlar da onlarn muhabirleri olarak grebiliriz. Zira dihkanlar bazan
devletin demelerini, beytlmala olan borlarna mahsuben, yaparlard. Yine cehbez ve sarraf
gibi zel bankalara benzer alan kiilere de
rastlanmaktadr.4
Cehbezler mevduat topluyorlar ve zellikle
devlete kredi veriyorlard. Bylece onlar gnmz bankalarnn iki nemli ilevini yerine getirmektedirler. Cehbezler Sasanler devrinden

beri Ortadouda bilinmektedir. slam anda


ise Muaviye devrinden beri cehbezler faaliyettedir. Balangta harac katibi gibi kamu maliyesiyle ilgili ilerle urarlarken, Abbasler devrinde mukataa iltizmlarn zerlerine almaya
baladlar. Devlet, kredi kaynaklar olan cehbezleri himaye etmekteydi.
Bir baka kredi kurumu da daha ok esnaf
ve tccarn bu tr ihtiyalarn karlayan sarraflardr. Sarraflarn Bbillilerden beri varlklar bilinmektedir. Bunlar mevduat kabul edip, bunun
karlnda senet veriyorlar, mevduat sahibi
olanlar da (ki bunlar genellikle tccarlardr) alevrilerinde demelerini ek ile yapyorlard.
ek ve polie keidesine araclk ediyorlar, bazen devlet gelirlerini toplama (iltizm) iini
zerlerine alyorlard. Yine sarraflarn takas odas ilevini de grdklerini biliyoruz.5 Ortadouda, zellikle sarraflar vastasyla, kredi ve
bankaclk geleneini Babillilere kadar karmak
mmkndr.
Btn bu uygulamalar hallar vastasyla
Avrupay etkilemitir. Bazlar, ek gibi isimleriyle beraber varlklarn srdrmlerdir. Bankalar Avrupada ilk defa XV. yzyln balarnda
talyada ortaya kmt. ek kullanm da ayn
dnemde balamtr. Yine rehin ilemine dayanan bir kredi ilemi olan muhatara, Batda mohatra adyla da uygulanmtr.6
Trkistandan spanyaya kadar uzanan geni topraklar zerinde gvenliin salanmasyla
giriilen ticar faaliyetler7, mbadele hacmini
yksek bir seviyeye karmt. VII. ve XI. yzyllar arasnda Atlas okyanusundan in snrlarna, Hind okyanusundan Hazar denizinin kuzeyine kadar uzanan blgelerde, deta bir slm
ortak pazar oluturulmutu. Uzakdou-Avrupa
ticareti mslmanlarn denetimi altna girmiti.
Bu olgu mbadelenin daha geni bir sahaya yaylmasna sebep olmutur. Mslman tccarlar
iin Hind, in, Trkistan ve Rusya ileri yabanc yerler deildi. Yine Rusyada, skandinavyada, ngilterede, rlandada yaplan kazlarda
elde edilen slam paralar, ulam imkanlarnn
kstllna ramen, slam paralarnn hakimiyetinin ve ticaretin ne kadar geni sahalara yayldn gsterir.8
Soylar Fenikelilere kadar uzanan ve d ticarette uzmanlam kadrolarla Babillilere kadar

150

uzanan para ve kredi ilemlerinde ustalam


kadrolar da mslman olmulard. Bu ortamda
Akdeniz ile Hint Okyanusunun deta birletirildiini gryoruz. Bu bykalan zerinde muazzam bir kltrel ve iktisad etkileim ortam
domutur. Mterek slm medeniyeti her rk,
renk ve dilden insanlarn kalp, kafa ve kol gleriyle oluturulmutur.9
Marc Bloch slam iktisadiyatnn, Bizans
dnyasyla birlikte XII. yzyln sonuna hatta
XIII. yzyln ortalarna kadar Bat zerinde
gerek bir stnle sahip olduunu savunur.
Bunun son yzyl ise Seluklularn hakimiyeti altndadr. Henz feodal a yaayan Avrupann iktisad etkinlii XIII. yzyln ortalarna kadar mslmanlarn gerisindedir. Bu son
dnemde Avrupada tedvl etmekte olan nadir birka altn sikke bile slm ve Bizans darphanelerinde baslyordu. Batnn kendi basabildii gm sikkeler ise slm ve Bizans gm sikkelerinin taklidi olmaktan ileri gidemiyordu.10

II. SELUKLULLARDA PARA


VE KRED
Trkmenler Anadoluyu fethederlerken, tpk ilk slm devirlerde olduu gibi, yerli para
sistemine pek dokunmamlar ve bu konuda olduka esnek bir gei gerekletirmilerdir. lerde Osmanllarn da ayn ekilde davrandklarn
greceiz.
Seluklular balangta ele geirdikleri blgelerde tedavl eden Bizans paralarn kullanmlardr. Anadolunun ilk fatihlerinden olan
Danimendliler (1071-1177)de ayn ekilde
davranmlar, sonra Gmtekin Gazi (10841134) ilk kez Trkmen paras bastrmtr. Bundan bir sre sonra da Seluklu sultan I. Mesud
(1116-1155) ilk Seluklu paralarn tedavle karmtr.11
Bu paralarn bakrdan oluu henz gm
ve altn basmann piyasann darlndan ve talep
yapsnn dklnden tr riskli oluundan kaynaklanm olabilir. Danimendlilerin paralarnda Yunan yazs ve Bizans paralarnn bulunuu hep bu yumuak geile ilgilidir. Suriyede Nureddn Zenginin (1146-1174), Diyarbekirde Artuklularn (1098-1232) bastklar paralarda da ayn zellikler bulunmaktadr.

lk Seluklu gm parasn (dirhemini) ve altn parasn (dinarn) II. Kl Arslan (11551192) bastrmtr. Bakrdan gme ve altna
gei bir ynyle talebin genilediini gsterir.
Bu sebeple piyasa artk gven telkin eden bir
devlet haline dnen Anadolu Seluklularnn
dirhem ve dinarlarn kullanabilirdi. Gm madenlerinin iletmeye almas dirhem basm
iin gerekli gm salamtr.
Dinar basm mbadele hacminin daha da
genilediini gsterir. Yalnz lkede altn madeni pek bulunmad iin darphanelerin ihtiya
duyduu altnn tedarikinde ticaret ve baml
devletlerden alnan vergiler nemliydi. Yine bu
yzden devlet altn ithalini kolaylatrm ve ihracn yasaklamtr. Ayn dnemde Ortadou slam devletleri ve bizans altn sknts ekiyordu.
Sadece talya ehirleri ticar faaliyetleri dolaysyla altn bulup para basabiliyordu.12
Trkiye Seluklular ticareti tevik ederken,
bununla uyumlu bir para politikas izliyorlard.
Latinlerle yaptklar ticaret antlamalarnda altn, gm ve mcevherat ithali gmrk muafiyetleriyle desteklenerek, lkede para arzn geniletecek maden girii desteklenmi, kymetli
maden ve nakit para k ise yasaklanmtr.
Beylikler tarafndan da yrtlen bu politikann
Osmanllar tarafndan da srdrldn ilerde
greceiz.
Parada ondalk sistem hakimdi. Yani genellikle 10 dirhem 1 dinara eit kabul ediliyordu. Halk
arasnda dinara altn, dirheme ise daha Orta Asya
dnemlerinden beri ake ismi veriliyordu.13
Seluklularn bastklar dinarlarn altn fazla ve akeleri de saf idi. Bir iktisad genileme
dnemi olan Alaeddn Keykubad dneminde,
onun adna baslan dinarlar uzun sre dnya piyasalarnda sikke-i al veya Keykubad adyla
tedavl etmiti.14 Oysa Mool istilasndan sonra
Seluk altnlar piyasadan kalkm, Beylikler dneminde lhanl, Msr ve Floransa (florin) altnlar onlarn yerini almtr.
Anadolunun lhanl Devletine katlmas,
paralarn lhanl paralarna gre ayarlanmasn
takiben kat para tecrbesini gndeme getirmitir. Aslnda Asyada kat para uygulamas
eskidir. in bu uygulamann nderiydi. Uygurlar, XI. yzylda kuma paralar zerine mhr
basarak kat para gibi kullanyorlard.

151

Kumdu denen bu itibari para eskidii zaman


tekrar Hann mhr ile damgalanyor veya deitiriliyordu. Moollarn hakimiyetleri dneminde inde alveri dinar veya dirhemle deil, 25 tanesi 1 dinara tekabl eden hkmdar
damgal kat paralarla yaplrd. Ypranan paralar %3 farkla yenisiyle deitirilirdi. Kat para
tedavl cebrydi. Bundan kanmann veya
taklidin cezas lmd. Kubilay Han (12601294) zamannda kat para emisyonunun altn
ve gmn tam karl olduunu biliyoruz.
Buradan da anlald gibi bu, tam anlamyla
temsil para (kime) idi.15
in kat parasna av (chao) ad veriliyordu ki lhanllar ran ve Anadoluda bunu tedavle srmek istemilerdi. Bununla birlikte slam dnyasnda kat para gelenei yoktu. stelik bir ok klasik dnr gibi slam bilginleri de para kavramn altn ve gmle zdeletirmiler ve bu da adeta bir inan eklinde kamu vicdanna yerlemiti. Bu yzden lhanl
hkmdar Geyhatunun (1291-1295) in kanalyla uygurlardan alp, 1294te yine av ismiyle randa piyasaya srd kat para halkn,
esnaf ve tccarn direnmesiyle karlam ve
bir haftada ticar hayat felce urattktan sonra
tedavlden kaldrlmt.16 Aksarayden rendiimize gre bu sistemin Anadoluda da uygulanmas iin hazrlklar yaplm ve bunun da
huzursuzlua yol amas sebebiyle uygulamaya
geilmemitir.
Bundan sonra yeni lhanl hkmdar Gazan
Han (1295-1304) 1297de dinarn yars deerinde yeni bir dinar tr bastrm ve yeni dirhemler de bunun altda biri olarak kabul edilmiti. Bundan sonra Anadolunun ihtiya duyduu sikkeler Moollarca baslmaya balamtr.
Anadolu darphanelerinde Seluklu sultanlar
adna baslan sikkeler de bu yeni lhanl sikkeleri trnde olmutur. 1302den sonra da artk
Seluklu sultanlarnn adn tayan sikkeler piyasada grlmeyecektir. Trkmen beylikleri de
gelitike para basmlar, fakat bunu kendi adlarna yapacak gce sahip olmadklarndan Mool
sistemini izlemilerdir.
Seluklularn ykl ve beyliklerin kurulu
dneminde ake (dirhem) arl bir iktisad daralmay ve durgunluu simgelemektedir. Hatta
beylikler devrinde piyasa ancak bu dirhemin ya-

rs arlnda baslan kk paralar kaldrabiliyordu. Bunun sebebi hem gm darlnn


hem de talep yetersizliinin byk ve ar para
basmay gereksiz klmasdr.
slam ribay yasaklarken kr motivine byk
bir nem vermi, mudaraba denen emek-sermaye ortaklklarna ve dier ticar ortaklklara byk imkanlar tanmtr. Trkler de ticar ortaklklar gelitirmiler, hatta XIII. yzyln balarndan itibaren ortak tabiri bizzat tcir anlamnda kullanlmtr.
slam dnyasnda yahudiler bankerlik ve
sarraflk ile en ok megul olan kiilerdi. Fakat
Anadolu seluklu topraklar iinde bir ok
Trkn sarraflk yaptklar bilinmektedir. Seluklular zamannda lhanllar devrinde de devam etmek zere yaygn bir para ticareti mevcuttu. zellikle ortaklar bu ile de megul oluyorlard. lhanl hkmdar Gazan Han mslmanl kabul ettikten ve eri uygulamaya getikten sonra faizcilikle de mcadeleye balad.
Baz ortaklarn iltizma aldklar vilayetlerin
halklarn ezmeleri ve yksek faizlerle onlar
g durumlara drmeleri karsnda tedbirler almak gereini duydu. Bir fermanla borlularn faiz ykmllklerini kaldrarak sadece
sermayeyi demeleri gerektiini bildirdi. Btn
bunlar Seluklular dneminde para ekonomisinin ve btn sonularnn etkili olduunu gstermektedir.17
Akdeniz ticaretinden uzaklatktan sonra
Avrupann iine dt iktisadi durgunluk sebebiyle altn para basmna ihtiya duyulmadn gryoruz. Batllar ancak birka yzyl sonra XIII. yzylda, Ortadou ticareti sayesinde
Floransada altn para (florin) basabilmiler
(1252), bylece Avrupada bi-metalist dnem
alabilmiti.18
Seluklularn ykl dnemi olan XIII. yzyl sonlaryla XIV. yzyl balarnda d ticarette
de bir durgunluk bagstermitir. Zira ticar ilikilerin youn olduu Bizans ekonomisi Batnn
rekabeti karsnda gerileme halindedir. Memlkler Papaln uygulad ambargo dolaysyla
para darl ve iktisad gerileme ierisindedir.
Nihayet Seluklularn baml olduklar lhanllar da artk dalma iaretleri gstermeye ve d
ticaret iin gvenli bir ortam salama imkanlarn kaybetmeye balamlardr.

152

III.OSMANLILARDA PARA-KRED VE
BANKACILIK
A. Para
slamn ilk yaylma dneminde mahall gelenekler karsnda gsterdii esnek tavr Osmanllar da srdrmlerdir. Bunun rneklerini zellikle tarm, para ve maliye sistemlerinde
gryoruz.
Btn geleneksel ekonomilerde olduu gibi,
Osmanl ekonomisi de maden para sistemine
dayanyordu. Bu sistemin esas parann yani altn ve gmn mbadele arac olarak kullanlmas ve eya olarak kullanlmasnn en aza indirilmesidir. Maden para sistemi gnmz para
sisteminden mahiyet olarak farkl olduundan
fiyat hareketleri veya isizlik karsnda deiik
uygulanan para politikas da sz konusu deildir. Bir kere maden para sistemlerinde enflasyon
yoktur. sizlik ise, sanayi kapitalizminin ortaya
kard bir olgudur. Dolaysyla, bir para politikasndan sz etmek gerekirse bunun amac para arznn mbadele hacmine cevap verecek yeterli seviyede olmasnn salanmasdr.
Osmanllar, Seluklulardan devraldklar
uygulamay srdrerek, lkeye kymetli maden
giriini tevik etmiler, kn ise yasaklamlardr. Bu uygulama ile para arznn kaynann
daha da daralmamas amalanyordu. Yine Osmanllar, sarayda ve ahslarn ellerinde bulunan altn ve gm eyay zaman zaman darphaneye gnderip para kestirirlerdi.19 Bylece altn ve gm eyann yaygn bir ekilde kullanm yasaklanarak bunlarn para halinde tedavl istenirdi.20
Osmanl para sistemi kt para iyi paray
kovar kuralnn ve d fiyatlardaki farklln
basks altndayd. Bu yzden, iindeki bakr
miktar nisbeten fazla olan Msr altnlar ile
yksek deerli stanbul altnlar arasnda srekli bir mcadele vard. Bu mcadele sonunda stanbul altnlar piyasadan kayboluyor ve Msr
altnlar tedavl ediyordu.21 Yine douda kymetli maden fiyatlarnn yksek oluu Osmanl
lkesinden bu blgelere yani ran ve Hindistana
doru bir altn ve gm kaakl oluturmutu.22 Devlet bu kaaklkla srekli olarak
mcadele ediyor, piyasada yeterli para bulunmasna zen gsteriyordu.23

Paradaki deer kayb zamanmza kyasla ve


asrlara gre hesaplandnda ok azd. Mesela,
ilk Osmanl akesinin darbedildii 1326 ylndan 1740 ylna kadar geen 414 yllk sre iinde deer kayp oran %84.3 idi. Buna gre yllk
ortalama deer kayb %0.24de kalmt.24
Osmanl iktisat sistemi klasik dnemde maden para rejimini kullanmtr. 1326-1757 arasnda ake, son zamanlarnda ok klerek
nemi azalmasna ve kullansz hale gelmesine
ramen hesap paras olarak kullanlm,
1757den sonra artk ake baslmam, bunun
yerini tamamen, hesap paras olmaya nceden
balayan guru almtr. zellikle Tanzimat dneminde ise, temsil para sistemi arlk kazanmaya balamtr.25
Osmanl devleti4nin kurulu dneminde iktisad durgunluk olduunu daha nce belirtmitik. Bu ortamda fiyatlar dk, srm imkanlar kstl ve talep yetersizdi. Bu dnem Anadolusunun ufak gm paralar dar ticaret hacminin ve durgunluun simgesidir. Devletin ilk yllarnda Orhan Bey (1326-1360), ake ile birlikte bunun iki ve be kat arlnda Mool taklidi gm paralar basmt. Ancak lhanllarn
dalmas zerine bamsz olarak ilk Osmanl
akesini teklik olarak bastrmakla yetindi
(1326).26
Ancak Fatih (1451-1481) dneminde ticar
faaliyetlerin gelimesiyle onluk ake bastrlmtr. Bu monometalist dnemde tahta her yeni geen hkmdar sikkeyi kendi adna darbettirmi
yani tecdd-i sikkeye bavurmutur. Devlet darp
hakk ve darp creti alarak bundan bir kazan elde ediyor, fakat ounlukla akenin ayar ve arlna dokunmuyordu. Bununla birlikte Fatih
devrinde yaplan sikke tecditlerinde akenin arl her defasnda bir buday tanesi (48 mg.) kadar azaltlm, bu da askerin tepkisini ekmiti.27
Fatih artan harcamalarn finansmanna katk
amacyla piyasaya 1451, 1460-1, 1470-1, 14756 ve 1481-2 yllarnda yeni ake karmtr. Her
yeni ake karlnda eskileri bete bir eksiine
deitirilmi ve hazine aradaki farktan faydalanmtr. Yasak denen eski akelerin toplanmasyla grevli olanlar denetimlerini younlatrmlard. Halk ve yenieriler arasnda honutsuzluk karan bu uygulama srasnda paralarn
ayarnda da deiiklik yaplmtr. Hatta ran pa-

153

ra sistemi, Osmanl ticaret hacmine bal olduundan parann kymetinin drlmesi randa
bile tepkiyle karlanmtr. En sonunda II. Bayezid, bir defadan fazla ake bastrmamak taahhdyle tahta kmt.
Anadolunun ilkalardan beri transit ticaret
blgesi olma vasf, zaman zaman kesintiye uramsa da istikrar dnemlerinde tekrar ortaya
kmtr. Osmanl devletinin kuruluundan
sonra geirilen zor gnleri mteakip birliin
salanmas ve Dou Akdenizle Karadenizde gvenliin gerekletirilmesi sonunda ticar faaliyetler byk bir canllk gstermi ve mbadele
hacmi bymt. Fatih ilk Osmanl altn parasn (sultani) byle bir ortamda basmtr
(1479). Bylece ikili (altn ve gm) madene
dayanan (bimetalist) sistem dnemi almt.
nceleri Aydnoullar da Venedik dkas
bastrmlar ise de bu srekli olmamtr. Fatih,
stanbulun fethinden sonra elde edilen ganimetlerden altn para basma tecrbesine giriti.
Yine Fatih Venedik savalar srasnda Venedik
altn ile birlikte, bir miktar Ceneviz altn vs.de
basmt. Bu sava dneminde Venedik altn
basmak iktisad sava anlamna da gelebilir. Bu
tecrbenin de salad fayda ile bartan bir
hafta sonra 1479da ilk srekli Osmanl altn
baslmtr.
Kurulu dneminde yaplan fetihlerle Rumelinde bir ok altn ve gm madeni alr
halde ele geirilmiti. Bu madenler, XVII. yzyln ilk eyreine kadar iletilmi ve Osmanl
darphanelerini beslemitir. zellikle Yavuz Selimin (1512-1520) Ortadouda siyas birlii
salamas ve gelir kaynaklarnn bollamas, finansman zorluklarn bertaraf ettiinden sikke
tecddi siyasetine ihtiya kalmad.28
Ake deeri 1492-1565 arasnda sabit kald.
Nisb bir altn bolluunun hkm srd bu
dnemde Osmanl lkelerinde Bat Avrupa (Efrenci), Orta Avrupa (Macar), Afrika (Eref) altnlar Osmanl altnlar ile birlikte tedavl ediyordu. Zira Yavuz Selimin fethettii Msr, am,
Haleb ve Diyarbekir eyaletleri gelir fazlalarn altn olarak merkeze gnderiyorlard. Maamafih
Kanuni Sleymandan (1520-1566) itibaren Osmanl paras olan sultani nem kazanmtr.
Fetihlerin bir sonucu olarak lke iinde eitli para tedavl blgeleri ortaya kmt. Bu

blgelerde eskiden kalan paralarn arlk, ayar


ve hatta isimlerine bile dokunulmuyordu. Msr
pre (kta), Dou Anadolu h, Macaristan
penz blgesiydi. Hepsi de gm para olan bu
paralarn akeye gre ayarlanmalarnda ortaya
kan dengesizlikler, ounlukla akeyi iyi para
durumuna getirdiinden sz konusu parann piyasadan kaybolmasna yol aabiliyordu. XVI.
yzylda btn Akdeniz lkelerinde olduu gibi, Osmanl lkesinde de nfusun iki katna kmas ek bir talep art ortaya karm ve altn
paray birinci plana karmtr.
Amerikann kefinden sonra Avrupallarn
elde ettikleri kymetli madenler XVI. yzyln
ikinci yarsndan itibaren guru (gros) denen 30
gr. arlnda iri gm sikkeler eklinde Osmanl lkesinde grlmeye baland. Gm
parann bollamas ierde mal fiyatlarnda yukar doru bir harekete sebep oldu. Ancak Avrupada gmn nisb olarak fazlal, fiyat artlarnn da Osmanl lkelerinden daha fazla oluuna ve buralara doru kaak mal akmna yol
amt. Devlet ierde fiyatlar ykseltme eilimlerine kaaklk pahasna kar km ve buna
da baz belgelere yansd gibi sosyal refah gereke gstermitir.29
1600-1685 dneminde madenler ve darphaneler kapaldr. Tedavl ihtiyacn yabanc paralar karlamaktadr. zellikle savalarn getirdii
byk harcamalar lke ekonomisini byk lde tahrip etmi ve mal darl arttrm, bu da
devalasyonlarn ek sebebi olmutur. Bu sebepler, Osmanl devletinin kapitalizm karsndaki
enerjisini azaltmt. Buna ramen Devlet, Bat
karsna tarihinin en byk ordusunu karabildi. stelik Viyana yenilgisi (1683) ardndan urad seri yenilgiler onu derlenip toparlanmaya
ve para politikasna eki dzen vermeye itti.
Osmanl devleti, II. Viyana buhrannn iddetlendirdii para darl ortamnda darphaneleri, ardndan da madenleri aarak baslan yerli
paralarla yeni finansman imkanlar ortaya karmaya alt. Fakat bu dnemde de lke ekonomisi Bat-Dou maden ve para akmlar arasnda
kalm ve para sistemi bu olgudan olumsuz bir
ekilde etkilenmitir. Gresham kanunu yani kt para iyi paray kovar ilkesi bu dnemde de
etkisini hissettirmi, Batya mal ve Douya para ve maden kaaklklar devam etmitir. Altn

154

ve gm, Osmanl lkesi iinde Msra, dnda da ran ve Hindistana kama eilimi iinde
olmutur.
II. Mustafa (1595-1703) lke iinde para birliini salamak ve yabanc para tedavln yasaklamak amacyla byk bir para reformuna
adm atmak istedi. Bunun iin 1696da tedavldeki ayarlar farkl altn ve gm sikkelerin toplanp tek bir ayarla darbedilmesi istendi ve zmir,
Edirne ve Erzurumda yeni darphaneler ald.30
zellikle yabanc paralarn yerli paraya evrilmesi hazineye ek bir gelir kayna salad.31
Altn ve gmn Gney ve Douya kann srmesinde altnn resm fiyatnn piyasa
fiyatnn gerisine dmesi etkili oluyordu. Bunun iin her defasnda akenin altn karsnda
devale edilmesiyle 1703te Tural, 1713te
Zencrli, 1716da Fndk ve 1729da Zer-i mahbb denen altn paralar darbedilmitir.32 ran
kaynakl altnlarn da yerli para haline getirilmesi iin de Tebriz, Tiflis ve Revan darphaneleri Lle dneminin sonlarna doru faaliyete
gemilerdir.33
Osmanl ekonomisinde hesap paras sonlara
kadar ake idi. Fakat XVIII. yzyl ortalarnda
bte vs. rakamlar iin pre, XIX. yzylda guru arlk kazanmtr. Bu yzyln sonlarnda
da lira esas kabul edilmitir.
1768den itibaren girilen ve baarszlkla sonulanan savalar, Osmanl para ve fiyat sistemini etkilemitir. Rusya, Avusturya ve Fransa ile
giriilen bu savalar srasnda merkez devletin
iteki gc azalrken mal bunalm arlam,
para deerindeki dmeler 1830lara kadar srecek bir fiyat artlar dnemi balatmtr.
1775te bir i borlanma tr olarak yrrle konan eshm uygulamasn kat paraya
geiin ilk habercisi olarak grebiliriz. nk
eshmn yani pay veya gelir ortakl senetlerinin kiiler arasndaki tedavl vergiye tbi olarak serbestti.
1787-1792 Rusya ve Avusturya savann ilk
yllarnda, I. Abdlhamid (1774-1789) dneminde, halkn elinde bulunan altn ve gm eyann belli bir bedelle devlete satlmas mecbur
tutulmu bylece savan finansman iin para
arz geniletilmi oldu.
Osmanl ekonomisinde Tanzimatla birlikte
kat para sreci balamtr. Bylece klasik d-

nemin reel para ve iktisat sistemi deimeye


balamtr. Abdlmecid (1839-1861) devrinde, 1840 ylnda tedavle karlan ve eskisinden bir adm daha ileri giderek tamamen nakd
hkmnde olan yeni eshm aynen para gibi
halk arasnda tedavl edebilecek ve deme arac olarak kullanlabilecekti. Bazan kime bazan evrk- nakdiyye denen eshm aslnda
devlet tahvili idi. Karlksz olarak karlan bu
kimelerin taklitlerini yapmak zor deildi. Karlksz olmalarndan dolay da kimeleri temsil para olarak deil, tamamen kat para olarak
kabul etmek gerekir. Esnaf maden para kullanmay tercih ediyordu. Bu yzden maden para
ile kime arasndaki fiyat fark bir hayli fazla
idi. Yine taradan halkn kimeye itibar etmediini biliyoruz.34
1873ten itibaren gm dnya piyasalarnda deer kaybetmeye balamt. Bu da Osmanl
bimetalizminin 1/16 dolayndaki altn gm
orann geersiz hale getirir. Devlet gelirlerinin
gm paralarla toplanmas, giderlerin ise altn
zerinden yaplmas hazineyi zarara uratr. Bunun karsnda ilkin mecidiye darbna son verilir. 1881de para birimi olarak Osmanl altn liras kabul edilir. Fakat halkn mecidiye ve ufaklk para talebi devam eder. Klasik dnemde grdmz para rayiclerinin ve trlerinin farkl
olular durumu, eskisi kadar olmasa bile, devam eder. Bu da sarraflk kurumunun yaygnlamasna yol amtr. Bunun sonunda 1916da
Tevhd-i meskkt kanunu karak 1 lira=100
kuru oran benimsenir. Bu yasayla deer lt
olarak altn, para birimi olarak kuru belirlenir
ve 1881den beri uygulanagelen topal bimetalizm yerini altn sikke rejimine brakr. Yasann
baars snrl kalmtr. nk savala birlikte
artan giderleri karlamak iin piyasaya srlen
kat paralar maden ve ufaklk paralarn tedavlden ekilmesine yol amtr. Kuru olarak
baslan kat paralar da ufaklk sorununa are
getirmez. Bunun zerine karlan pullarnn ayn ilevi grmesi hedeflenir. Bylece tamamen
kat para sistemi hakim klnr. Cumhuriyet ynetimi de bu sistemi devam ettirir.35
23 senelik tecrbeden sonra kimelerin tedavlden kaldrlmas sevinle karlanmtr
(1862). Sultan Abdlaziz (1861-1876) zamannda bu ilk kimelerin tedavlden kaldrlma-

155

sndan sonra Sultan Abdlhamid (1876-1909)


devrine kadar bir daha kime bastrlmad.
zellikle 1877-8 Osmanl-Rus savann finansman gereklerinden dolay Osmanl Bankasnn kontrol altnda ikinci defa kime ad altnda ve fakat yine karlksz olarak piyasaya srlmtr (1876-7). ki buuk seneden fazla tedavlde kalan bu kimelerin kaldrlmasndan
sonra V. Mehmed (1909-1918) zamannda nc defa kime karld (1915). Bu kimeler tam
anlamyla temsil para idiler, nk karlklar
vard. Bu kimelerin altn karl olduklar belirtildii gibi ne zaman tedavlden kaldrlacaklar da belliydi. Osmanl Bankasnn izledii sk
para politikas erevesinde yedi tertip olarak karlan bu kimeler Cumhuriyet devrine kadar
devam etti. Osmanl liras Birinci dnya savana
kadar salam bir parayd ve kstsz ithalata ramen altn stoku artmaktayd. Fiyatlar istikrarl
ve parann alm gc yksekti.36
1880 ile 1913 arasnda Trkiye gibi btn
dnyada da fiyat istikrar grlmt. Sava,
byk lde kat para emisyonuyla finanse
edilmiti. Bu dnemde para arz hemen hemen
drt kat artarak enflasyonist bir ortam domu,37 Osmanl lirasnn alm gcnde azalma
eilimi balamtr.38

B. Bankaclk ve Borsa
Kat para ihrac ve ticar faaliyetler, banka
ihtiyacn ortaya karmt. zellikle yabanclar
kendi d ticaretlerini rgtlemek ve desteklemek iin banka sermayesine ve teminatna ihtiya duyuyorlard. Ancak ilk bankann kuruluu
1844te yaplan para reformuyla ve para deerinin istikrarl hale getirilmesiyle ilgiliydi. Bu nedenle ilk banka kabul edilen Bank- Dersaadet
(stanbul Bankas, Bank de Constantinople)
devletin yetki verdii iki Galata bankeri tarafndan kuruldu.39 Bu bankann belli bir sermayesi
yoktu. Hkmet bankaya ksa vadeli istikrazlarnn bedelini demediinden ve kat parann
tedavlde kard sorunlardan dolay Krm savandan nce Banka kapanmtr. Daha sonra
ngilterenin nclnde Osmanl Bankas kuruldu (1863). Bu banka yabanc sermayeli olup
bir merkez bankas olarak alacakt. Osmanl
bankacl bu zelliini srdrmtr. kinci
merutiyete kadar bankalarn ou yabancyd

ve ticaret ve sanayii destekleyen kredi kurumu


olma zellikleri yoktu. Yine nfusun byk ounluunu oluturan kyl ve zenaatkrlar tefeci piyasasna bamlydlar.40
Osmanl Bankas, Dyn-i ummiye idaresiyle birlikte, son dnem Osmanl ekonomisinin
temel kurumlarndan idi. 1863te ngiliz ve Fransz sermayesi tarafndan kurulan bu banka Osmanl devletinin merkez bankas gibi almtr.
Bunun yannda Dyn- ummiye idaresiyle birlikte maliye ve ekonomi zerinde yabanc sermaye denetimini salamtr. Para basma yetkisinin yannda devletin bor ihtiyalar Galata bankerlerinin apn atndan banka, devlete ksa
vadeli borlar verme ilevini de yklendi.41
Ancak kinci merutiyetten itibaren mill
bankaclk benimsenir. Bu nitelikteki ilk bankalar daha nce Midhat Paann 1888de kurmu
olduu Ziraat Bankas (ilk defa 1863de Memleket Sandklar adyla kurulmutur) ile Emniyet
Sand idi. Mill nitelik tayan devlet bankas
kurma teebbsleri 1914te balar. nce Evkaf,
sonra tibar- Mill bankalar kurulur. ktisad
gc giderek artan Anadolu tccar da 1909dan
itibaren Anadolunun eitli kentlerinde yerel
bankalar ve kredi kooperatifleri kurarlar.42
XIX. yzyl Osmanl para ve maliye sistemi,
Galata bankerleri denen grubun glenmesine
tank olmutur.43 nceleri yenieri ilerigelenlerinin himayesinde bulunan bankerler devletin
srekli denetimi altndaydlar. XVII. yzylda
Rumlar n plana geerken Avrupada gelien
merkantilizmin stanbul temsilcileri haline gelmilerdir. Toptan ticareti ellerine geirdikleri
gibi Avrupada almaya balanan ticaret okullarnn benzerlerini stanbulda kurmulardr.
1740 kapitlasyonlar, bunlarn Karadeniz,
Ege, Balkanlar ve Adriyatik ticaretlerinde n
plana gemelerine yol amtr. II. Mahmud
devrinde de Ermeni bankerlerin olumaya baladn gryoruz.
Galata bankerleri Tanzimatla birlikte etkilerini arttrmlardr. 1847-1852 arasnda alan
stanbul Bankas ile devletin d ticar ilikilerini
yrtmlerdir. Bunlar i ve d borlanmalarda
araclk etmiler, Osmanllarn ihra ettikleri
menkul kymetlere i ve d pazarlar aramlar,
devlete kredi temin etmiler ve daha sonra da stanbul Menkul Kymetler Borsasnn kuruluu-

156

na nclk etmilerdir (1862). Osmanl bor


tahvilleri bu borsada ilem grmeye balamtr.
Yine Galata bankerleri Galata borsasn kurmulardr (1862). Bu borsa bu gn ahit olduumuz ilemlerin ve oyunlarn gerekletirildii
ortam tekil etmi ve hatta 1875lerde Avrupa
borsaclarn faaliyet gsterdikleri bir alan olmutur. Galata Bankerlerinin kurmu olduklar
stanbul Tramvay irketi gibi zel irketlerin
tahvilleri de, Devlet tahvilleri yannda bu borsada ilem grmeye balamtr. 1872de tekrar
kurulan stanbul Bankas Yunanistann ald
d borlar ynetecek gce erimitir. 1877-8
Osmanl-Rus sava srasnda Galata Bankerleri
Devlete kredi amlardr. Dyn- ummiye
idaresinin kuruluuna kadar (1881) bu bankerlerin ve borsann etkinlii devam etmitir.

C. Finans ve Kredi
Osmanl ekonomisinde ticaretin tevik edilmesi kredi kullanmnn da yaygn olmasn akla getirebilir. Kredi arznn yksek olduunu ve
tevik edildiini gryoruz.
Tanr servetin, zellikle nakit paralarn
vakf tartmal olmasna ramen Osmanllar para vakflarn nemli kredi ve finansman kurumlar olarak yaatmlardr.44 Para vakflarnn ilk
bilineni II. Mehmed (1451-1481) tarafndan kurulmutur. Fatih, geliri yenieri ocaklarna verilen etlerin subvansiyonunda kullanlmak zere
24.000 altn vakfetmitir.45 stanbulda Fatihten
beri, 1456-1551 arasnda kurulmu 1161 para
vakf vard.46 Yine stanbulun et ihyiac iin I.
Sleyman (1520-1566) kendinden nce bu i
iin tesis edilen vakflar bir araya getirerek 698
bin akelik bir vakf yapmt. Bunun gelirleri
stanbul kasaplarna sermaye olarak veriliyordu.
Para vakflar o kadar gelimi idi ki bunlar vakf bankalar olarak adlandrmak mmkndr.47
Vakflar ve ellerinde atl para bulunduranlar
bu paralar mudaraba denen emek-sermaye ortakl ierisinde veya kredi olarak tccarlara
vererek iletmekteydiler.48 Bu irketlerin teebbs tarafn (mudarp) oluturanlar kervan ve
gemilerle uzak lkelere giden ve krl ticaret yapan byk tccarlar, ortaklk veya kooperatif
tarzda bakalarndan para toplayarak bunlar ileten ve elde ettikleri krlardan sermaye sahiplerine pay veren kiilerdir.49

Para vakflar arasnda i adamlar ve esnafn


kredi ihtiyalarn karlayan kii ve vakflar da
vardr. Bu kredi sistemi iinde d ticarette sz
sahibi olan tccarlar, nc ahslar kendileri
adna para tahsil ve tediye ettirerek bir banka gibi alanlar da sz konusudur.50
Aslnda kredi talebi tevik edilmemekteydi.
Bunda esas amil bir slam ekonomisinin z sermaye ekonomisi olduu ve kredi kullanmnn
asgariye indirilerek riba ortamnn oluturulmamas fikirleridir. Yine esnafn kendi iyerlerinde
almalarnn, z sermayelerini arttrmalarnn
ve faizli kredi kullanmamalarnn istendiini biliyoruz.51
Baz kredi ilemlerinde ak veya rtl faiz
uygulanmakta idi. Resm faiz hadleri %15i gememekle birlikte tefeciler %20-50 arasnda faiz
uygulamaktaydlar. Vakf paralar ise, resm had
zerinden iletilebilirdi. Bu vakfedilen paralardan elde edilen gelirler eitli din ve sosyal
amalarla kullanlmaktayd.52
Vakf statsnde olan sosyal gvenlik kurumlarnn kredi arzn salayan en nemli unsurlar meydana getirdiklerini vurgulamakta
fayda vardr. Yenieri orta ve esnaf sandklarndaki paralar hep bu ekilde iletilirdi.53
Para vakflarnn vakf bankalar olarak adlandrlacak kadar etkili olduklarn daha nce
belirtmitik. Mesela stanbulda 1456-1551 yllar arasnda eitli amalar iin kurulmu
1161 para vakf veya vakf bankalar bulunmaktadr ve bu bankalar %10-20 faizle kredi vermekteydiler.54
Tefecilik ve resm haddin zerinde ikrazda
bulunma yasaklanmtr. Resm haddin zerinde yaplan demelerin asl bortan drlmesi
istenmektedir.55 Bundan da te hkmet resm
faiz haddinin zerinde tefecilik yapanlar iddetle cezalandrma eilimindeydi. Bu cezalarn
banda da ne kadar rizikolu bir grev olduunu
daha nce belirttiimiz, stanbula kasap yazlma geliyordu.56
Ticarette pein demeler kadar vadeli demeler de nemlidir. Bu yzden Batda olduu
gibi slam dnyasnda da ticaret byk lde
krediye dayanyordu. Yerli tccar gibi yabanc
tccar da mallarn bir ay ile iki yl arasnda deien bir vade ile satyordu. Vadesi geldiinde
borcun denmeyip ertelenmesi bir yl iin %10

157

faizle olabiliyordu. Vadeli satlarda kadlar noter hizmeti gryorlard. Vadeli sat yapan tcir
veya dn veren kii, bu sat veya dn ilemlerini mahkemede tescil ettirir ve senet veya
bono olarak nitelenebilecek olan hccetini alrd. Kredili satlarda deiik vadelerle dzenlenen hccetlerde borlu, borcunu ve vadesini bildiren bir ikrarda bulunur ve alacakl onu tasdik
ederdi. Hccette bu ileme tank olanlarn da
adlar bulunurdu.57
Osmanllar da polieye benzeyen sftece ve
kitabul-kad (kad mektubu) denen belgeleri
kullanyorlard. Polie, seyahat eki, posta veya
banka havalesine benzer ve nakit para transferinden doan zorluklar bertaraf eder. Kitabulkad eski bir alaca tahsil etmek amacyla dzenlenen kad mektubudur. Bununla vekili baz
artlarla bu belgeyi alp borlunun borlusundan parasn tahsil edebilirdi.58
Kitabul-kadlarn polie olarak dzenlenmesi dolayl bir eydir. Oysa slam dnyasnda
daha ilk asrlardan beri polienin sftece adyla
kullanldn biliyoruz. Fkhta sftece bedelinin nc bir ahsa denmesi kaydyla birine
mal vermek veya birine dn para vererek, ondan bunu bir baka ehirde geri almaktr. Bylece bu ilem, parann fiilen transferinden doan
zorluklar gideriyor ve dn verene bir yarar
salyordu. Zira yol rizikosunun dnc alann
zerinde olduu varsaylmaktadr. slam fkhnda yarar salayan dn akdinin riba kabul edilmesi sftece zerinde tartma yaplmasna yol
amtr. Ancak bu yararlanma akitte art koulmamsa sftece meru kabul edilmitir.59 Osmanllar sfteceyi devletin mal ilemlerinde bile kullanmlardr.60
Osmanllarda ada sosyal gvenlik sisteminin ilevlerini vakflar grmektedir. Bu vaka
zellikle klasik dnem iin byledir. Klasik dnem Osmanl sosyal gvenlik sistemini incelerken devlet grevlileri (asker zmre) ve halk kesimi (reaya) ayrmn yapabiliriz. Tanzimattan
sonra ise genel merkezletirme ve devletletirme eilimine paralel olarak devlet brokrasisi
sosyal gvenlie hakim olmutur.
Asker zmreyi ilmiye-adliye, kapkullar ve
tmarl sipahiler oluturur. Yenierilerin orta
sand denen ve orta denen birliklerinde bulunan vakf statsnde bir yardmlama sandkla-

r vardr. Bu sandk tas paras adyla ulufe datmnda alnan %3-5 oranlarndaki aidat ile
bekr len yenierilerin metrukatnn satlarndan elde edilen fonlardan ve baz yenierilerin katklarndan oluurdu. Bu sandk bazan savata esir den yenierilerin kurtarlmasnda
ve hasta ve muhta olanlara yardmda kullanlrd.61 Devlet adamlarnn bu vakflara kredi
iin bavurmalar dikkati ekecek kadar oktur.62 Yine yenierilerin, ihtiyac olan kiilerin
ve hatta rahiplerin sandktan kredi aldklar bilinmektedir.63
Tanzimattan sonra devlet grevlilerinin sosyal gvenliini salamaya ynelik vakf statsndeki sandklar tamamen devlet eline alnd.
Zira bilindii gibi Tanzimat, bir ynyle devletletirme ve merkezletirme hareketidir. Bunun
sonucu olarak devletin sosyal gvenlie tamamen hakim olma isteiyle 1866da kurulan Asker Tekat Sand ile 1880de kurulan Mlk
Tekat Sand bugnk Emekli Sandnn ve
dier resm sosyal gvenlik kurumlarnn esasn tekil eder.64
Halk, reaya kesimi genellikle vergi veren,
dolaysyla devleti ve ynetenleri finanse eden
geni halk ynlardr. Bunlar vergi deme konusu da dahil olmak zere dayanma ve sosyal
gvenlie muhta idiler.
ehirli halkn nemli bir kesimini oluturan
esnaf ftvvet ve ahilik geleneine65 baldr.
Seluklu ve Osmanl Devletlerinde kk sanayi, i ticaret ve byk lde emek piyasasn
tekilatlandran esnaf sistemi rekabete deil dayanmaya dayanr. Burada sosyal gvenlik kurumu olarak esnaf sandnn nemini vurgulayabiliriz. Esnaf sandklar kethda, yiitba gibi
esnaf ileri gelenlerinin nezaretinde vakf stats
altnda alrlard. Sandn sermayesi esnafn
balar ile raklktan kalfala ve kalfalktan
ustala ykselenler iin ustalar tarafndan verilen paralardan ve aidatlardan oluurdu.66
Esnafn altklar kapalarlar ok kere
byk camilerin vakflar idiler. Dolaysyla burada alan esnafn sandklaryla devlet yakndan
ilgiliydi.67 Bu fonlar da kredi yoluyla iletilirdi.68
Avrz vakflar ehir ve ky halknn en
nemli sosyal gvenlik kurumuydu. Avrz, bilindii gibi, hem toplu ykmllklere verilen
addr hem de rizikolar, tehlikeler demektir ki ta-

158

mamen sosyal gvenliin erevesine girer. Sermayeleri kredi olarak iletilen avrz sandklar
ile btn bir mahalle veya ky halknn veya ilerinden sadece fakir olanlarn vergi borlar
denirdi. Yine umulmadk masraflarla yardmlara fon ayrlmt. Zamanla vergi borlarnn
denmesi nemini kaybetmi, su yolu ve kaldrm inas, fakirlerin iaesi, evlendirilmesi, sermaye tedariki, cenaze masraflarnn karlanmas gibi hususlar n plana kmtr. Avrz sandklar 1876-7 savana kadar devam etmi, o tarihten itibaren esnaf ve avrz sandklar devlet
tarafndan ynetilmeye balanmtr.69
Tarm kesiminde tmar sistemi ierisinde
belli bir gvenlik var idi. Tmar sahipleri kyllere gereinde ift hayvan, iyi cins tohumluk gibi girdileri salayabiliyordu.70 Fakat bu denge
zellikle XVIII. yzyln ikinci yarsndan itibaren bozulmutur. Kk tarm reticisi kt hava artlar, ktlklar, hayvan lmleri gibi nedenlerle borlanmak zorunda kalmtr. Resm kredi mekanizmasn iletecek tmar kesimi de kalmad iin tefeci piyasasna bavurulmak zorunda kalnyordu.71 Bunun yannda rn tarlada iken satmak demek olan selem uslyle
retici acil nakit ihtiyacn gidermeyi umuyordu. stelik kredisi geri denemeyen topraklara
el konup iftlik haline getiriliyor, kk iftiler
de topraksz ii veya ortak durumuna dyorlard.
Mithat Paa tarafndan kk tarmsal reticilerin bu skntlarn gidermek iin 1863te
Memleket Sandklar adyla kredi kurumlar
oluturulmutur. Memleket Sandklar sonradan
Menafi Sandklarna ve nihayet Ziraat Sandklarna evrilmitir. 25 yl faaliyetten sonra
1888de bu gnk T.C. Ziraat Bankasnn temelini tekil eden bu sandklar snrl bir baar elde edebilmiler, bu yzden kk retici zel
kredi piyasasna, yani tefecilere baml olmaya
devam etmitir.72
Tanzimatla birlikte bir yandan klasik dnemin sandklar devletletirilip tek elden ynetilmeye balanrken bir yandan da dnemin Yenileme ve Batllama esprisine uygun olarak
1865 ylndaki Dilaver Paa nizamnamesi ile
balayarak kinci merutiyet sonrasna kadar bir
ok dzenleme yaplmtr. Bunlar ounlukla
alma artlar ile ilgili olup bir ksm hastalk,

kaza, ihtiyarlk gibi tehlikelere kar alnabilecek tedbirleri ngrr.73 Bu arada iiler iin asker fabrikalarda, tersanede, denizyollarnda,
maden iletmelerinde ayr emekli sandklar
oluturulmutur.
DPNOTLAR
1. Sahilliolu, 1989, 63-72.
2. Lombard, 1983, 110-1. Erkal Hz. Alinin uygulamasndan
bahsetmiyor, Bk. 1985.
3. Dr, 1948, 173-9.
4. Ali Salih Ahmed, 1953, 249-267.
5. Dr, 1974, 164-171.
6. Turan, 1980, 372. Bu ilem, ayn adla, faizli kredi yasan
amak iin Ortaa Bat Avrupasnda yaygn olarak kullanlmtr. Bkz. Rodinson, 1969, s. 72.
7. slam fetihleri eski dnyann iktisad bakmdan deerli
alanlarn slam topraklar haline getirmiti. Vahalar ve
sulama kanallar ile donatlm Trkistan, Mezopotamya,
Msr; buday ve zeytinya deposu Kuzey Afrika; ileri
maden teknolojisine sahip Kafkasya ve spanya slam topraklar olmutu. ran, Mezopotamya, Suriye, Trkistan ve
Msr ok gelimi el sanatlarna ve kk sanayie sahiptiler. Dnyann balca altn madenlerine ulaan yollarla
belli bal ticaret yollar mslmanlarn eline gemiti. slam dnyas byk limanlarla birlikte gemiler, tersaneler
ve yetikin denizcilere sahip olmutu. Basra krfezi ve Kzldeniz ulam, Suriye-Msr limanlar, spanyadaki Vadiyulkebir (Quadalkivir) nehri ile balantl Sicilya ve
Cebelitark boaz ve limanlar btnyle mslmanlarn
elindeydi.
8. Sahilliolu, 1989, 58-71.
9. Barkan, 1957, 59.
10. M. Bloch, 1983, 14.
11. Cahen, 1979, 172.
12. Turan, 1971, 235-6; Cahen, 1979, 173-5.
13. Turan, 1980, 371-3.
14. Turan, 1971, 399.
15. Kubilay Han zamannda ine seyahat eden Marco Polo
(1260-1295) bu konuda ayrntl bilgi vermektedir. Ona gre youn ve geni ticari ilemler kat parann yaygn kullanm sayesinde kolaylamt. Bkz. Grousset, 1980, 300.
16. Konu ile ilgili olarak Vassaf tarihinde de bilgi vardr. Bkz.
Mnif EF, Tarih-i Cav, Mecmua-i Fnun, C. 1, No. 5.
1279/1863, s. 215-220 ve ayn yazar, av, No. 10, s.
418-419 (Fransz Sefareti Bakatip tercman Belinden eviri). Ayrca Bkz. Jan, randa kat para, Belleten, XXIII;
Turan, 1971, 615.
17. Turan, 1980, 372-83; Togan, 1946, 309-10.
18. Pirenne, 1983, 96.
19. Bu amala i hazineden altn ve gm eyann darphaneye
gnderilmesi hakknda bkz. Defterdar, Zbde, v. 145b; A.
Refik, 1935, 12 2 1204/1789 tarihli belge, Belin, 1931, 122.
20. Koi Bey, 1939, 145-6; A. Refik, 1930, 54.
21. Bunun nlenmesi iin Msra stanbul ayarnda sikke kesilmesi yolunda hkmler gnderiliyordu. Mesela Bkz.
Kepeci, 3539 (Cizye, s. 1): 1108/1697; Mhimme, 110, s.
94: 1108/1697: MM. 285: 1136/1724.
22. Mhimme, 127, s. 278, 306, 307, 317, 337: 1131/1718-9.
23. Mesela kaba ake denen klenin stanbul dna kartlmamas ve darla sebep olunmamas isteniyordu (Kaba

159

24.

25.

26.

27.
28.
29.
30.
31.
32.
33.
34.
35.
36.
37.
38.
39.

40.
41.
42.
43.
44.

45.
46.
47.

ake 470-480 ake arlndadr): A. Refik, 1935, 70:


991/1583.
Tabakolu, 1985a, 240. Bir baka hesaba gre de 13261755 arasndaki 429 ylda akenin deer kayp (iindeki
gmn azalma) oran %91.3, yllk ortalama deer kayb yine %0.2dir.
Klasik dnemde para siyasetinin dnemleri iin Bkz. Sahilliolu, 1978. Osmanl para sistemi hakknda ayrca bkz.
Pamuk, 1999.
M. Nuri, 1, 20. Geri daha nce Osman Bey ake basm
ise de bu lhanllarn Anadolu valisi adna olduundan bamszlk gstergesi olan ilk Osmanl akesi saylmaz. Bu
sikke hakknda bkz. Artuk, 1980, s. 27.
Sahilliolu, 1978, s. 21.
Sahilliolu, 1963, 145-218.
Cevdet, Belediye, 5147: 173 1147/1734.
Defterdar, Zbde, v. 328A-B; Raid, II, 383-384.
Defterdar, Zbde, v. 328B-329A; Raid II, 393.
Sahilliolu, 1965, 20.
Kepeci, 2061 (Ruzname): 2.11.1142/IX, 1729.
Osmanl kat para tecrbesi hakknda geni bilgi iin bkz.
Akyldz, 1996.
Toprak, 1985, 765-7.
Biliottiyi zikreden Eldem, 1994, VII ve 131-154.
Toprak, 1985, 746.
Eldem, 1994, 131.
Daha nce 1836dan itibaren ngilizlerin Osmanl topraklarnda banka kurmagiriimlerine tank oluyoruz. Yine 1842
ylnda zmirde kurularak faaliyete geen zmir Bankas
(Smyrna Bank) izinsiz ald gerekesiyle hkmete kapatlmtr. Bkz. ssawi, 1980, 340: Toprak, 1982, 135.
Ortayl, 1987, 175-6.
Pamuk, 1988, 210-2.
Toprak, 1985, 768-70; Yzgn, 1985, 771-4.
Galata bankerleri hakknda geni bilgi iin bkz. Kazgan,
1991.
Genellikle kabul edilen gre gre bu tr servetin vakf
(riba tehlikesinden dolay) caiz deildir. Ancak tanmaz
servetin uzants olan nakit paralarn vakf caiz grlmtr. Nihayet byle bir durum olsun olmasn, zellikle
mam Zferin ictihdyla, para vakflar rf haline geldiinden caiz grlmtr. Osmanllar bu gr uygulamlardr. Bkz. Berki, 1966, 45. slam fkhnn ilk tedvini
srasnda vakfedilen eyin, geliri devamllk tayan tanmaz mlk olmas gerekiyordu. Ancak bu kural zamanla
yumuatlmtr. Mesela Eb Hanife tanr eyann vakfn kabul etmedii halde Ebu Yusuf tanmazn zorunlu tamamlayclar veya sadece onun iin faydal unsurlar olduklar takdirde tanr servetin de vakfna msaade etmitir. Bylece vakfedilen tanmaza bal klelerin ve tarm aletlerinin de vakf caiz grlmtr. mam Zfer de
tanmaza bal olsun veya olmasn tanrlarn vakfn ve
hatta tkenebilir eylerin vakfn da kabul etmitir. Nihayet mam Muhammed mahall adetler elverdii takdirde
tanrlarn vakfn caiz saym ve bu grte Hanefi ve
Maliki mezhepleri birlemitir. Bk. Yediyldz, 1986, 154.
Uzunarl, 1943, I, 254.
Barkan-Ayverdi, 1970.
Nakit para vakfedenler parann rehn-i kav ve kefil-i mel veya ikisinden biri ile onu onbir buuk hisab ile muamele-i eriyye ve murabaha-i meriyye ile ba-yed-i mtevelli beher sene ala vechil-helal istirbh ve istigll oluna.
Bu hukuki hile aslnda iktisad olarak %15lik bir faiz ora-

48.
49.
50.

51.

52.
53.
54.
55.
56.
57.
58.
59.
60.
61.
62.
63.
64.

65.

66.

67.

68.
69.
70.
71.

72.

73.

nnn kabul edildiini gstermektedir. Bk. Yediyldz,


1986. 159. Bu konudaki tartmalar iin Bkz. izaka,
1993.
nalck, 1973, 319: Akda, II, 259.
nalck, 1973, 162.
Bursada bunlarn rneklerine rastlamaktayz. Kad sicillerinde bunlar ve bunlarn atklar krediler ve kredi kullananlar hakknda ayrntl bilgiler vardr. Bkz. Sahilliolu,
1975, 137.
Bu kalitenin drlp ucuz fiyatla piyasaya mal verilmemesi iin gerekli grlmt. Bkz. Mhimme, 6, s.
79/172: 972/1564.
Akda, II, 250-8.
Mhimme, 96, s. 13: 1060/1650: O. Nuri, 1338, I, 704-5.
Barkan-Ayverdi, 1970. Para vakflar hakknda tamamlayc bilgi iin Bkz. Kurt, 1996; zcan, 1997.
Mhimme, 12, s. 595/1137: 979/1572.
Mhimme, 7, s. 728/1994; 976/1568; 12. s. 193/410;
978/1571.
Sahilliolu, 1975, 106.
Sahilliolu, 1975, 123-6.
Sahilliolu, 1975, 130-3.
Kepeci (Evmir-i mliye), 2474, s. 50; 15 1 1103/8 X 1691.
Pakaln, II, 732; Uzunarl, 1984, I, 309-12.
Naima, II, 72.
Mhimme, 93; 4 1070/1659; 96. s. 13:1089/1678.
Askeri Tekat Sand Nizamnamesi Muamelat- Dahiliyesi Nizamat Defteri, II, 204. Ayrca irket-i hayriye Tekat
Sandklar (1917). iler iin Tersane-i mireye Mensup
i vs. Tekad Hakkndaki Nizamname (1910) karlmtr. Bkz. Yazgan, 1981, 38.
Bu gelenein, temelinde kahramanlk, cmertlik, namusluluk, hizmet, sosyal dayanma ve altizm bulunduunu
daha nce belirtmitik.
Uluay, 1942, 15, 96. 101; Esnaf sandna gayr-i mslim
esnaf ta katkda bulunur ve yardmdan faydalanrd. Glpnarl, 1949-50, 94.
Mesela stanbul Kapalarsndaki bedesten Ayasofya evkafndan idi. Bu vaktin, dolaysyla bedestenin nazr da
Rumeli kazaskeri idi. Bedesten esnafnn sandnn sermayesinde tccarn paylar gibi yetimlerin de mallar vard. Cevdet, ktisat, 1803: 1261-2/1845-6.
aatay, 1989, 134-6.
Barkan, 1947, II, 121: eker, 1987, 145-9.
M. Nuri, IV, 111.
Nisbeten ilk dnemlerde bile kylnn tefecilik problemi
vard. Oysa Devlet kredi piyasasn denetim altnda tutmak
ve resm faiz haddinin zerinde kredi vermeyi yasaklamak
istiyordu. Bkz. Kepeci, 71, s. 366: 5 5 1022/1613.
Gran, 1984. Midhat Paann valilii srasnda Tuna vilayetinde kurlan menafi-i umumiye sandklar nemlice
bir sermaye birikimin salamlard. Osmanl-Rus sava
srasnda menafi sandklar gibi esnafn btn avrz sandklarna da devlete el konmutur. Bkz. Ortayl, 1987,
130.
Eldem, 1994, 140.

KAYNAKLAR
1. STANBUL BABAKANLIK OSMANLI ARV BELGELER
a. Maliyeden mdevver defterler tasnifi
b. Kamil Kepeci tasnifi
c. Mhimme defterleri tasnifi
d. Muallim Cevdet tasnifi

160

II. KTAPLAR VE MAKALELER


Akda, Mustafa (1974), Trkiyenin itimai ve iktisad tarihi,
2.c. st.
Akgndz, Ahmet (1988), slam hukukunda ve Osmanl tatbikatnda vakf messesesi, Ank.
________________ (1990), Osmanl kanunnameleri, st.
Akyldz, Ali (1993), Tanzimat dnemi Osmanl merkez tekilatnda reform (1836-1856), st.
__________ (1996) Osmanl finans sisteminde dnm noktas:
Kat para ve sosyo-ekonomik etkileri, st.
Ali, Salih Ahmed (1953), Tanzimatul-ictimaiyye vel-iktisadiyye fil-Basra fil-karnil-evvel el-hicri, Badat.
Altnay, A. Refik (1935), Onaltnc asrda stanbul hayat
(1553-1591), st.
_______________ (1931) Hicri onbirinci asrda stanbul hayat
(1000-1100), st.
_______________ (1930) Hicri onikinci asrda stanbul hayat
(1100-1200), st.
Artuk, brahim (1980), Osmanl Beyliinin Kurucusu Osman
Gaziye Ait Sikke, Trkiyenin sosyal ve ekonomik tarihi (1071-1920), Ankara.
Bal, Ouz (1998), slam ekonomisinde kambiyo sisteminin
teorik temelleri, Baslmam doktora tezi, st.
Barkan, mer Ltfi (1940), Miras hukuku ve evlatlk vakflar, st.
________________ (1947), Avrz, ktisat ve Ticaret Ansiklopedisi, II, st.
________________ (1957), ktisat tarihi (ders notlar), II, st.
________________ (1970), XVI. asrn ikinci yarsnda fiyat
hareketleri, Belleten, XXXIV/136. Ank.
________________ (1975), The Price revolution of the sixteenth century: A turning point in the economic history
of the Near East, International Journal of Middle East
Studies, 6 (Jan. 1975).
________________ (1980), Trkiyede toprak meselesi, Toplu
Eserler, Ank.
________________ (1984), Osmanl imparatorluunda esnaf cemiyetleri F, M.C.41, S.1-4, st.
Barkan, .L.-Ayverdi, E.M. (1970), stanbul vakflar tahrir
defteri (H.953/m.1546), st.
Belin, F. (1931), Trkiye ktisad tarihi hakknda tedkikler
(ev. M. Ziya), st.
Berki, A.H. (1966), Vakfa dair yazlan eserlerle vakfiye ve benzeri vesikalarda geen stlah ve tabirler, Ank.
Beer, Faruk (1987), slamda sosyal gvenlik, Ank.
Beinci Milletleraras Trkiye Sosyal ve ktisat Tarihi Kongresi, st. 1989.
Bloch, Marc (1983), Feodal toplum (ev. M. Ali Klbay), Ank.
Boratav, Korkut (1988), Trkiye iktisat tarihi, 1908-1985, st.
Braudel, Fernand (1976), The Mediterrancan and the Mediterranean World in the Age of Philip II. Vol.1-2 (Trans. S.
Reynolds, 2nd imp.), Fontana/Collins.
Brockelman C. (1964), slam milletleri ve devletleri tarihi (ev.
N. aatay), Ank.
Cahen, . (1979), Osmanllardan nce Anadoluda Trkler
(ev. Y. Moran), st.
Cipolla, Carlo M. (1955), The so-called Price Revolution:
Reflections on the Italian situation Anales: Economies, Societies, Civilisations iinde.
aatay, Neet, (1974), Bir Trk kurumu olan ahilik, Ank.
izaka, Murat (1993), Risk sermayesi, zel finans kurumlar
ve para vakflar, st.
Dawson, C. (1976), Batnn oluumu, (ev. D. Tayan), st.

Defterdar Sar Mehmed Paa, Zbdetl-vekayi (Zbde-i vekyit), Sleymaniye Ktp. Esad Ef. Kit. No.2382
Doan, Faruk (1994), Ecnas- nkd ve erkam defterlerine
gre Osmanl hazinesine giren paralar (1621-1690),
Baslmam yksek lisans tezi, st.
Dri, Abdlaziz (1974), Tarihul-rak el-ktisad fil-karnir-rabi el-hicri, Beyrut.
Eldem, Vedat (1994), Osmanl imparatorluunun iktisad artlar hakknda bir tedkik, 2.bs. Ank.
Ergin, O. Nuri (1338/1921-2), Mecelle-i umr- belediye, Dersaadet.
Erkal, Mehmed (1985), slamn ilk devirlerinde para ve zekat
nisabnn hesaplanmas, M.. lahiyat Fakltesi Dergisi, st.
Gedikli, Fethi (1998), Osmanl irket kltr, XVI.-XVII.
Yzyllarda mudarebe uygulamas, st.
Gerber, H. (1982), The monetary system of the Ottoman Empire, JESHO, 25 (3).
Grousset, Rene (1980), Bozkr imparatorluu (ev. M. Reat
Uzmen), st.
Glpnarl, Abdlbaki (1952), slam ve Trk illerinde ftvvet tekilat ve kaynaklar, F, M. C. XI, No.1-4,
(Ekim 1949-Temmuz 1950).
Gran, Tevfik (1984), Osmanl imparatorluunda zira kredi
politikasnn gelimesi, 1840-1910, Uluslararas Midhat Paa Semineri, Edirne
Hamidullah, M. (I. 1972-II, 1969), slam Peygamberi (ev.
M.S. Mutlu-S.Tu), st.
Heaton, Herbert (1985), Avrupa iktisat tarihi (ev. M.A. Klbay-O. Aydou), Ank.
Heyd, Wariel (1975), Yakn-dou ticaret tarihi (ev. E. Z. Karal), Ank.
ssawi C. (1980). The Economic history of Turkey. Chicago.
nalck, Halil (1973), The Ottoman Empire, The Classieal Age
1300-1600, London.
__________ (1993), Osmanl imparatorluu, toplum ve ekonomi, st.
smail Galib 1309, Takvm-i meskkat- Selkiyye, st.
Jahn, K. randa kat para, Belleten, XXIII.
Kazgan, Haydar (1991), Galata Bankerleri, 2.bs. st. 1991.
Koi bey Risalesi (1939), (Yay. A. Kemali Akst), st.
Kprl, M. Fuad (1983), slam ve Trk hukuk tarihi aratrmalar ve vakf messesesi, st.
Kurt, smail (1996), Para vakflar, st.
Lombard, M. (1983), lk zafer yllarnda slam (ev. N. Uzel), st.
Mustafa Nuri Paa (1327), Metayicul-vukt, 2.bs. st.
Mnif Efendi, (1279), Trih-i evrk- nakdiyye her vech-i
umm, Mecmua-i fnn, 1, 5, Cemziyel evvel.
M.Hamdi (1326), Ahkam- evkaf, st.
Naima Mustafa (1283), Tarih, st.
Ortayl lber (1987). mparatorluun en uzun yzyl, 2.bs. Ank.
zcan, Tahsin (1997), Kanun dnemi (1520-1566) skdar
para vakflar, Baslmam doktora tezi, st.
ztrk, Nazif (1995), Trk yenileme tarihi erevesinde vakf messesesi, Ank.
Pakaln M. Zeki (1971), Osmanl tarih deyimleri ve terimleri
szl, 3 C. 2.bs. st.
Pamuk, evket (1988), Osmanl-Trkiye iktisad tarihi, 15001914, st.
____________ (1999), Osmanl imparatorluunda parann tarihi, st.
Pirenne, Henri (1983), Ortaa Avrupasnn ekonomik ve sosyal tarihi (ev. U. Kocabaolu, st.

161

____________ (1990), Ortaa kentleri (ev. S. Karadeniz), st.


Raid Ef. (1282/1865-6) Tarih, 5 C. st.
Rodinson, Maxime (1969), slamiyet ve kapitalizm, (ev. Orhan Suda), st.
Sahilliolu, Halil (1958). Kuruluundan XVII. asrn sonlarna
kadar Osmanl para tarihi hakknda bir deneme Baslmam doktora tezi. st.
______________ (1963), Bir mltezim zimem defterine gre
Osmanl darphane mukataalar, F, M, XXIII, st.
______________ (1965), Bir asrlk Osmanl para tarihi, 16401740 (Baslmam doentlik tezi), st.
______________ (1975), Bursa kad sicillerinde i ve d demeler arac olarak Kitabul-kad ve Sfleceler, TTS
iinde, Ank.
______________ (1978), Osmanl para tarihinde dnya para
ve maden hareketlerinin yeri (1300-1750), ODT
Gelime Dergisi.
______________ (1989a), ktisat tarihi, st.
______________ (1989b), Trkiye iktisat tarihi, st.
Tabakolu, Ahmet (1985a), Osmanl iktisat tarihinde enflasyon meselesi (1300-1750), MF, D, II, S.2, st.
_______________ (Gerileme dnemine girerken Osmanl maliyesi, st.
Tanzimattan Cumhuriyete Trkiye Ansiklopedisi, st. 1985,
(TCTA)
Tevhid, A. Meskukat katalou, IV.

Thobie, Jacques (1985), Osmanl devletinde yabanc sermaye, TCTA, III.


Togan, Z. Velidi (1981), Umum Trk tarihine giri, 3.bs. st.
(lk bask, st. 1946)
Toprak, Zafer (1982), Trkiyede mill iktisat (1908-1918), Ank.
____________ (1985), Osmanl devletinde para ve bankaclk, TCTA, III.
Turan, Osman (1980), Seluklular tarihi ve Trk-slam medeniyeti, 3.bs., st.
____________ (1971), Seluklular zamannda Trkiye, st.
Ulusoy, Recep (1997), slam ekonomisinde bir finansman yntemi olarak mudaraba, Baslmam doktora tezi, st.
Uzunarl, smail Hakk (1984), Osmanl devletinin merkez
ve bahriye tekilat, Ank.
Uluay, aatay (1942), XVII. yzylda Manisada ziraat, ticaret ve esnaf tekilat, st.
Yazgan, Turan (1981), Trk sosyal gvenlik sistemi ve meseleleri, st.
Yediyldz, Bahaeddin (1982), Trk vakf kurucularnn sosyal tabakalamadaki yeri 1700-1800, O. A. II, st.
__________________ (1986), Vakf, A, XIII.
Yeniay, , Hakk (1964), Yeni Osmanl borlar tarihi, st.
Yenieri, Celal (1980), slam iktisadnn esaslar, st.
_____________ (1984), slamda devlet btesi, st.
Yzgn, Arslan (1985), Ziraat Bankas, TCTA, III.

162

Sabahaddin ZAM(1)

zel Finans Kurumlarnn


Salkl alabilmesi in Evvela nsan
Modelinin Olumas Gerekir
(2)

KONUMAYI YAPANLAR:

Osman AKYZ(3)

Ahmet ERTRK(4)

Ahmet Ertrk: Hocam bizim Bereket adnda


imdilik (3) aylk yaynladmz, ilerde inallah aylk periyotlara indirmeyi planladmz bir dergimiz
var. Bu hem sektr, hem kurum, hem de sektr dnda
sektrle ilgilenen evrelere Faizsiz Bankaclk konusunda teorik ve uygulamal bilgiler veren bir dergi olmay hedefliyor. Zat- aliniz de Trkiyede slam Ekonomisi dendiinde 1960l yllardaki tartmalardan
hatrlyoruz bu konuda en ok katkda bulunan isimlerden birisiniz. slam ekonomisine ok ksa bir tarihi
seyahat yaparsak, faizsiz bankacl da, slam ekonomisinin mahhaslam bir unsuru, bir paras olarak
deerlendirebilir miyiz? slam ekonomisi sanki zihinlerde mcerret bir kavram olarak kald. Onun tek mahhaslam taraf faizsiz bankaclk oldu. Bu tr bankaclk, uluslararas literatrde faizsiz bankaclk yahut
slam Bankacl olarak geiyor. Bu gre katlyor
musunuz yada faizsiz bankaclk meselesi slam ekonomisi tartmalarnn neresine oturuyor.
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Efendim gzel
bir tespit yaptnz. Evvela Bereket adl bir dergi karttnz iin bata Osman Bey olmak zere emei geen btn arkadalar tebrik ederim.
Gerekten byle bir mecmuay kartmak ok
gzel bir dnce. nk aksiyonlar fikirle beslenir. nsanlar nce tahayyl eder, hayaller fikir
sahasna intikal eder ve fikirlerden de aksiyona
(1)
(2)
(3)
(4)

geilir. Aksiyonlar da tekrar fikirle feedback olarak beslenmezse ilerde hzn kaybedebilir. O
bakmdan ilmi, mantki ve akli bir hareket. Akl
iin yol biridir derler. Allah muvaffak etsin.
Sorduunuz suale gelince, slam iktisadi
malumlarnz olduu zere 20. Asrn 1.yarsnn sonuna doru Hint yarmadasnda ortaya
kan bir mefhumdur. slam ekonomisi ngilizce bir tabir olarak literatre gemitir ve Hint
alimleriyle de gelitirilmitir. Bilahare Arapa literatre, sonra da Trkiyeye Hamidullah Hocann gayretleriyle girmitir. Pariste bulunan
Hindistanl alim Prof. Dr. Hamidullah Trkiyeye gelerek stanbul niversitesi Edebiyat Fakltesinde slam aratrmalar zerine dersler
vermi ve bunlar Modern ktisat ve slam adl bir bror halinde Trk kltrne ve okuyucusuna takdim etmitir. Hindistandaki alimlerin zellii u idi. Bunlar oralarda medreseler
kapanmad iin hem klasik slam fikhi bilgilere sahip bulunuyorlard hem de ngiliz kltrne vakftlar. slam dnyasnda 20.asrn 2.yarsna doru siyasi ve iktisadi gelimeler neticesinde slam ktisad mefhumu ortaya atld. Bilahare 20-30 yllk bir hazrlk devresinden sonra 1976 ylnda rahmetli Kral Faysaln lmn mteakip Mekkede Harem-i erif yaknla-

Prof.Dr., ktisat Fakltesi, stanbul niversitesi


Bu konuma 1998 ylnda yaplmtr.
Genel Mdr, Albaraka Trk
Genel Mdr Yardmcs, Albaraka Trk

163

rndaki Inter Continental Otelinde tertip edilen


1. Dnya slam ktisad Kongresiyle bir dnm
noktasna girildi. O ana kadar mnferit, gayr
resmi olan hareketler 1969da kurulan slam
Konferansyla uluslararas zemine kaym, akademik sahada da I. Dnya slam ktisad Konferans ile resmiyet kazanmtr. Ayn yllarda da
slam ktisad ile ilgili mahhas bir adm olarak slam Konferans erevesinde olmak zere
slm kalknma Bankas 75te kurulmu ve
76da faaliyete balamtr.
slam Ekonomisi ile ilgili bu konferansta
Osmanl Devletinin yklndan sonra ilk defa
slam dnyasndaki ulema, fukaha ve iktisatlar bir araya gelme imkn bulmulardr. Bu ana
kadar btn slm dnyas kopuk, blnm
idi ve akademisyenler de birbirlerini tanmazlard. Hepimizin Bat dnyasyla irtibat vard
da birbirimizi tanmazdk. Bu hususta yle bir
hatram arz edeyim. Zannediyorum 1975ten
nceki yllarda Suudi Arabistandan Muhammed mer Zbeyr ki bilahare Rektr olmutur- stanbula gelmiti. Onunla Emin Sara Hoca vastasyla tantmzda kendisine, bir slm ktisatlar cemiyeti kursak da bir araya
gelsek, birbirimizi tanmyoruz demitim. O da
Hi merak etmeyin bir kongre topluyoruz, en
ksa zamanda inallah bunu yapacaz diye cevap vermiti. Nitekim ite Onun Rektrl
zamannda bu kongre topland. O zamanlar yani 1975te slam lkeleri arasndaki akademik
faaliyetlerin planlaycs ve kurucusu rahmetli
Faysal olmu ve slm dnyasnda bir birlik hareketinin ncln yapmaya balamtr. Zaten vefat da bununla ilgilidir.
1975 ylnda bu kongre iin ar yapld.
Kongre bakan Melik Abdulaziz niversitesi
Rektr Muhammed mer Zbeyr enteresan bir
ahstr. Hanm Akosmanlarn yeenidir. Anas
Trkistanldr. Bize kar ok muhabbeti vardr.
Kerkkl bir Trk olan petrol mhendisi Prof.
Dr. Ahmet Ttnc de organizatrler iinde idi.
Bendeniz de kongrenin bakan vekiliydim.
Salih zcan Bey o vakit Dnya slam Birliinin idare heyetindeydi. Hocam hareket etmeyin; havaalan kapand. Faysal ldrld dedi.
Ve kaldk. Ertesi sene toplandk. Bylece kongre
1976 ylna kalm oldu. 1976-77 yllarnda 3
kongre yapld. I. slam ktisadi Kongresi, arka-

sndan yine Faysaln hazrlad slam lkeleri


Aras I. Teknoloji Kongresi ve onun arkasndan
I. Dnya slam Eitimi Kongresi yapld.
slam ktisad Kongresine 200e yakn alim
teblileriyle katld. Sonunda da Ciddedeki Melik Abdlaziz niversitesine bal Milletleraras
slam ktisad Aratrma Enstits kuruldu.
Bu kongreyi takiben, kongre ve muhtelif
slam iktisad seminerleri Ciddede ve Pakistanda tertip edildi. Fakat o arada da slam ktisad sahasndaki bu gelimeler olurken, slam Kalknma Bankasnn kurulmu olmas, slam ktisad sahasnda mahhas bir hareket olarak ne
kmtr. Kuruluu 1975tir. Faaliyete geii
1976dr. Ve u anda da halen slam Konferansna bal bir yan kurulutur. slam Konferansna bal aa-yukar 20-22 yan kurulu vardr.
Bunlarn iinde en gzel alan, en aktif messese de slam Kalknma Bankasdr. slam Kalknma Bankasnn mahhas bir rnek olarak ortada bulunmas, elinde para olmas ve bu paralarla
slam Dnyasnn sosyal ve iktisadi kalknmasnda grev alma fonksiyonunun da kendisine verilmesi ve bu grevin de slam Bankas bnyesinde
kurulan IRTI ile takviye edilmesi, bu bankann
slam iktisad sahasndaki faaliyetlerinin ivme
kazanmasna sebep oldu. Esasen nazari olarak
konferans ve seminerlerde de en ok konuulun
ilenen ve zerinde durulan 2 konu olmutur. Birisi slam Bankacl, dieri de zekat ve zekatn
uygulama tarz. nk bunlar her slam lkesinde olan iktisadi faaliyetlerdir. Dier mevzular hazrlk safhasnda oluu iin, onlar henz teori
safhasnda incelenmeye devam ediyor. slam
Konferansna ye olan devletlerin katlmalaryla
kurulan slam Kalknma Bankas slami esaslara
gre ve faizsiz olarak almak zere kurulunca,
ye lkelerde ayn model esas alnarak zel finans kurumlar kurulmaya baland. Muhtelif slam lkelerinde mnferit slam bankalar kurulurken bu arada ran ve Pakistanda devlet eliyle
btn bankalarn ve bankaclk fonksiyonlarnn
slamiletirilmesi hareketi balad. Bu arada slam Bankalar Birlii kuruldu.
Bylece faizsiz bankaclkta iki trl hareket
geliti:
1. slami esaslara dayal bir toplum modeline gemee alrken, slama uygun ekonomik model iinde finans ve bankaclk

164

sektrnn yeniden yaplanmas; ran,


Pakistan ve ksmen Sudanda bu yolda bir
uygulamaya geildi.
2. Dnyaya hakim olan serbest piyasa ekonomisi iinde faizsiz finans messeselerinin kurulup rekabete almas, birinci modelin uygulaycs olarak belirtilen ran,
Pakistan, Sudan dndaki dier ye lkelerde bu model uyguland.
Her iki yaklam tarz iinde de faizsiz bankacln istenildii ve olmas gerektii gibi baaryla uyguland sylenemez.
Birinci modelde karlalan ana problem udur. Faizsiz bankaclk ile finans sistemi, ekonomik modelin bir unsurudur. nsanlarn ve toplumun davran tarz, devletin yapsal fonksiyonu,
iktisadi hayatn btn, belirli esaslara gre dzenlenecek ve bankaclk bu ereve iinde fonksiyonunu ifa edecektir. Birinci modeldeki lkelerde, faizsiz bankalar kuruldu, fakat fonksiyon
ifa edecei evre ve erevenin btn (siyasi
dzen ve toplum yaps, hukuki ve iktisadi dzen, halkn davran yaps vs.) tam olarak kurulamad. Zamanlama ve muhteva itibariyle, btn
ile para arasnda tam uyum salanamad.
kinci modelde, zel finans kurumlar fonksiyonlarn ancak asgari dzeylerde gerekletirmek iin didindiler, varlklarn muhafaza etmeye altlar. Her iki yaklam tarznda grlen
mterek eksiklikler yle ifade edilebilir:
1. Toplum modelinin teorik yaps zerindeki almalar henz eksikti. slam lkelerinde iktisadi modelin gerek ideal yaps,
gerek intikal dnemi yaps itibariyle tam
bir mutabakat salanamad.
2. Teorik modellerde tam bir mutabakat olmaynca, uygulama modelleri de tam geliemedi.
3. En nemlisi, bu modelleri uygulayacak
gzel insan modeli, hem keyfiyet, hem de
kemiyet itibariyle yeterli deildi.
4. Bu sebeple, uygulamalarda aksaklklar,
eksiklikler olmakta, bu noksanlklar hem
yneticilerde, hem de muhatap olan mterilerde grlmektedir.
5. Devletlerin siyasi irade zaaf bu oluumlarn hzn kesmektedir.
6. Bu sebeplerle, zel finans kurumlar teori
ve tatbikatta milli ve milletleraras apta

bir hamle yaptktan sonra, yukarda belirtilen sebeplerle genel bir durgunluk ve
kendini toparlama dnemine girmitir. Bu
sonuta, slam lkelerinin son yllarda iine dt siyasi zlme ve iktisadi durgunluun da tesiri grlmektedir.
Fakat btn bu handikaplara ramen (ki,
bunlarn bir ksmn tabii karlamak gerekir)
slm lkelerinde bazen hkmetlere ramen
toplumlarda bu kabil kurumlara ynelme temayl gelimektedir. Gelimi bat lkelerinde de
bu kurumlara duyulan ilgi artmaktadr.
zel finans kurumlarnn slm Ekonomisi
ile olan mnasebetlerinde nem arzeden hususlar yle belirtilebilir.
1. zel finans kurulularnn esas zellii
mudarebe fonksiyonudur. Bu fonksiyonu
yerine getiren bir (kurum) teebbsn
riskine ortak olduu iin, mteebbisin finansal riskini faizli bankacla nazaran
azaltmaktadr. Bu tutum, faizlerin ykseldii, finansal riskin artt ortamlarda,
mteebbisin yatrm meylini artrma asndan kalknmaya pozitif etki yapar.
2. zel finans kurumlar teebbsn riskine
katld iin, tercihini yaparken, iktisaden gl ve mali karl olan messeseyi deil, projesi verimli, rantabl ve feasible olan iletmeyi tercih eder. Bir finansdan ziyade, bir yatrmc gibi davranr. Bu
da yatrmlarda verimi artrc tesir yapar.
3. Bu husustaki tartmalarda, mudarebede
kr haddinin belli olmaynn, yatrmcya menfi tesir yapaca ve proje deerlendirme masraflarnn kr azaltaca gibi
itirazlar ileri srlmse de, tatbikatta bunu dorulayan sonular tesbit edilememitir. Teorik olarak da gelimekte olan
ekonomilerde, bugnk intikal dneminde devaml bir enflasyon hkm srdnden, enflasyonist ortamda, yukarda
belirtildii gibi riskin paylalmas, mebbisin riskini azaltmaktadr. letme seviyesinde proje masraflar olsa bile makro
sevide verimi arttrc faydas itibariyle,
mahzurunu giderir. zel Finans Kurumlarnda hem kurumun, hem mudinin iktisadi konulara bak tarz farkldr. Ama
sadece maksimum kr deil, iktisadi b-

165

ymeyi hzlandrmak ve gelir dalm


dengesini muhafaza etmektir.
4. zel Finans Kurumlarnda hedef, mahdut
zenginlerin bankayla mnasebetlerini gelitirmek yerine tabandaki byk ktlenin
kk tasarruflarn kuruma ekerek, kalknmann tabandan balamasn ve tabana
yaylmasn salamaktr. Bunun iin halkn psikolojisini deitirerek moralini
ykseltmek, iktisadi imkn ve kaynaklar
artrmak, bu kaynaklar kalknmaya yneltecek messeseleri kurmak, btn bu
ilemleri toplum kalknmas modeli erevesinde kk mahalli yerleim birimlerinde gnll kurulularca tevik etmenin
yollarn aramak lazmdr. Hedef tketim
toplumu yerine retim toplumu zihniyetini yerletirmektir. Bunlar saland lde zel Finans Kurumlar modeli iktisadi
kalknmada nemli pozitif rol oynar.
5. Metot olarak zel Finans Kurumlar tarafndan meselenin daha makro planda ele
alnmas iin proje deerlendirmelerinde
klasik ve geleneksel yatrm-proje planlamas yerine belirli sektrlerde ve belirli
blgelerde baarl program planlamasna
ynelinmesi uygun olur. Bu takdirde sadece belli bir yatrm iin aratrmalarla
yetinilmeyip, bir programn gerekletirilmesi iin, evrenin disiplinler aras bir metodla incelenmesi gerekir.
6. zel Finans Kurumlarnn kalknmadaki
tesirini arttrmak iin bu kurumlar arasnda ibirliini, milletleraras olarak muhtelif bazlarda gerekletirmek icap eder. slam Kalknma Bankas ve slam Bankalar
Birliinin bu husustaki ilevlerini arttrmak gerekir.
7. Bu cmleden olarak IDB (slam Kalknma
Bankas), ye lkelerdeki baz resmi ve
zel sermaye kaynaklarn IDBde toplayarak bir arac kurum sfatyla gelien lkelerdeki yatrmlara kanalize etme fonksiyonunu stlenebilir.
8. Muhtelif mahalli zel Finans Kurumlar
kaynaklar, IDB vastasyla birletirilip
byk yatrm projelerinde deerlendirilebilir ve bylece iktisadi kalknma hzlandrlabilir.

9. Sermaye piyasasna katlmak; zel finans


kurumlar vastasyla buradaki kaynaklar
retken yatrmlara yneltmek de, zel finans kurumlarnn kalknmadaki tesirini
arttrr.
zetle sylersek, sizin sorunuzun cevab u
oluyor: slam iktisad sahasnda slam bankacl, zekat sistemiyle birlikte ncelikle ele alnan
ve tatbikatta da uyguland iin n plana kan
bir messese olmutur.
Ahmet Ertrk: Teekkr ederim. Hocam, bu tarihi ereve iinde, iin Trkiye tarafna gelirsek,
Trkiyede biraz ge balad bu uygulamalar. Sizin
buyurduunuz tarihten epey sonralar, 80lerde kt
ortaya. Geri Trkiyede tartmalar da epey eskiydi
ama, mahhas admlar 80den sonra atld. Trkiyede balangta dnlen ve hukuki mevzuat itibariyle deil de fikir ve nazariyede izilen ile ortaya kan hukuki ereve ve tatbikat bir mukayese ederseniz neler syleyebilirsiniz. Yani, tatbikat ve hukuki
ereve, o teoriye, nazariyedeki erevede tetabuk etti mi? Farkllklar var myd? Neler oldu?
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Efendim. Teekkr ediyorum. slam Bankalar veyahut slami
Finans Messeseleri. Banka mefhumu faizle ileyen bir messeseyi hatrlatt iin slami Finans Messesesi denmesi daha uygun olabilir.
Bu messeselerin kurulmas slam dnyasnda
tatbikatla ilgili olduu iin bir siyasi iradeyi gerektiriyor. Zira (la riba) faizsiz sistem bankaclkla kabil-i telif bir mefhum deildir. Banka demek faizle alan messese demektir. Faizi kaldrdnz m, kapitalist sistem iindeki banka
mefhumu mesnetsiz kalr. ster sosyalist, ister
kapitalist sistem olsun her ikisinde de faiz de facto ekonominin temelini tekil eder. slam lkelerinde uygulanan iktisadi modeller btn
dnyada ya kapitalist, ya da sosyalist veya ikisinin terkibi halinde bulunduu iin baka bir dzen yoktu. Byle bir motifin ekonomiye enjekte
edilmesi bir siyasi iradeyi gerektiriyor. Trkiyede bu hava ancak rahmetli zaln zamannda
yakalanabilmitir. Yalnz ben size bir ey getirdim. Onun da fotokopisini size verdim. 1980i
1981e balayan ylbanda Riyadda bir komite
toplants yaplmt. slam konferans erevesi
iinde alnan bir karar gereince, slam lkeleri
merkez bankalar bir komite tekil etmiler. O
komite slam bankalar konusunda bir karar

166

vermek zere toplanmaya arlmt. O komitede 7 lke vard. Bendeniz de oraya slam Bankalar Birlii adna katlmtm. Prof. Ahmet
Neccar Bey (Allah rahmet eylesin) bu slam bankalarnn kurucularndandr ve slam Bankasnn kuruluunda da biz beraber rol oynamtk. Bu slam ktisadi Konferansnda bendeniz 2
tebli takdim etmitim. O, tebliin takdiminde
slm Kalknma Bankas Bakan Dr. Ahmet Alibey Chairman pozisyonunda idi. Banka yeni kurulmutu. Oradan tanmtk. Ve dostluumuz
daha sonra devam etti. Bizi banka kurulurken
davet etti. Bankann ilk kadrosunu tekil etmek
iin Ahmet Neccar Bey ile biz bir dnya turuna
ktk. nk slam Bankasnda almak iin
17 bin kii mracaat etmiti. Btn lkelerde
Maliye Bakanlklar tarafndan gazetelere ilan
verilmiti. Bizde maalesef bu hasr alt edilmi.
O kadar ok mracaat olunca, bunlar bilgisayara girip elemiler. Sonra da blgeler itibariyle
semiler. Onlar armak yerine, yerinde seim ve mlakat yaplmas iin bizi gnderdiler
ve ilk kadro o ekilde seilmitir. Bilhare Ahmet Neccar Bey slam Bankalar Birliini kurmutur. Bu birlik ilk defa Ciddede kurulmu,
sonra Kahireye aktarlmtr. Ahmet Neccar Bey
Bankalar Birlii olarak da konferansa katlyor.
Suudi Arabistan Merkez Bankasna SAMA deniliyor. O srada SAMA ile slam Bankalar Birlii
arasnda przler kt. nk slam Bankalar
Birliinin arkasnda Muhammed Faysal vard.
Muhammed Faysal ile SAMA arasnda da przler kt. Sebebini de arz edeyim: slam Bankasnn kurulmas iin her lkede teebbslere
balanyor. Muhammed Faysal da Suudi Arabistana mracaat ediyor. Bu mracaata u dneme
kadar hl cevap verilmi deildir. Halen Suudi
Arabistanda slam Bankas yoktur.
Ahmet Ertrk: Peki hocam sebebi nedir?
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Sebebi de udur.
Halk Suudi Arabistandaki bankalar slam bankas zannetmektedir. (Halbuki fiilen faiz alnr).
Evet dense, halk diyecek ki: Peki O zaman bu
br bankalar ne?. Hayr deseler, slam devleti
olduunu iddia eden bir lke nasl hayr der? O
yzden cevap verilmemitir ve hl da resmen
slam bankas yoktur. Suudi Arabistanda El-Rajhi Company denilen Sarraf irketi bu ii stlenmitir. Ahmet Ttnc orada alyordu, ayrl-

d. Onun zerine Ahmet Neccar Bey dedi ki: slam Konferansn temsilen Abdlaziz niversitesini biz tevkil edelim ve niversite de sizi grevlendirsin. Bylece Kral Abdlaziz niversitesi, slam Konferans adna, bendenize vekalet
verdi ve bu toplantya katldk. 1981 ylndaki o
toplantda baz kararlar alnd. Onlarn bir ksm
unlardr:
1. slam Konferansna ye lkelerde kamu
yararn ve sosyo-ekonomik amalar gerekletirmede yardm etmek iin slam
bankalar kurulmaldr.
2. Islamic terimi, btn faaliyetleri slami kurallara uygun olan kurumlara verilen bir
isimdir.
3. slam Konferansna bal ye lkelerin
merkez bankalar, slam bankalarna gerekli destek ve yardm salayp gerekli
yasal dzenlemeleri temin etmelidir.
Bunlarn bymelerini desteklemek, kamuda kabul edilebilirliini salamak,
kalknmas iin gerekli dengeleri kurmak
gereklidir.
4. slam Konferans Tekilatna bal ye
lkelerin merkez bankalar, slam bankalarnn tantm konusunda da destek olmaldrlar ve aktif olarak slami kurallara
uygun olarak faaliyet gstermesini salayacak finansal aralar da ortaya karmaldrlar.
5. slam bankaclna kesin olarak karar
vermek uygun olmayabilir. nk sosyoekonomik glkler ve fkh kurallarnn
detaylarnn aratrma ve gelitirilmesi
hl balang aamasndadr.
Faizsiz bankacln ikinci modeli iin bir
rnek olarak Trkiyeyi ele alrsak, bu modelde
durumu yle aklayabiliriz.
1. Trkiyede zel Finans Kurumlar ikinci
modele gre gelimektedir. 1983te karlan
K.H.K. ile (16.12.1983 gn ve 83/7506 K.H.K.)
zel Finans Kurumlar kurulmasna imkn
verilmitir. 1984te yaplan deiiklik ve
25.02.1985te 18323 sayl Resmi gazetede yaynlanan tebli ile hukuki ereve tamamlanmtr. Bu messeseler Trkiyedeki Bankalar
Kanununa tbi deildir. nk Trkiyedeki
btn bankalar faizli sistemde alr. Bu yeni
kurumlar ise zel finans kurumu sfatyla halk-

167

tan kr ve zarara katlma yoluyla ve faizsiz olarak fon toplama yetkisine sahiptir.
Bu kurumlar sermayelerine ilave olarak yurt
dndan ve iinden zel cari hesaplar ve kr ve
zarara katlma hakk veren hesaplar yoluyla fon
toplayp ekonomiye fon tahsis etmek amacyla
faaliyet gsterir ve toplanan fonlar, teblilerde
belirtilen usullerle, her trl zirai, ticari faaliyetlerin ve hizmetlerin finansmannda, ortak yatrmlarda, yurt d teminat mektuplar verilmesinde, ithalat ve ihracatn finansmannda, yatrmlara ilikin ekipmanlarn temin edilip, firmalara taksitle satlmas veya kiraya verilmesi gibi
hususlarda kullandrlabilir.
Bu kararname veya zel kanunlarna gre
yetkili kurululardan baka hibir gerek veya
tzel kii, aslen veya feri meslek edinerek, fon
kabul edemez veya kullandramaz.
imdiye kadar bu ekilde (6) zel finans kurumu kurulmutur. Bunlardan 4 milletleraras
(Faysal, Al Baraka, Kuveyt, hlas) ikisi de sadece yerli ortakldr (Anadolu, Asya).
zel Finans Kurumlar, dier lkelerdeki slam Bankalarnn yapt fonksiyonlar yapma
yetkisine sahiptir. Genel olarak toplanan fonlar
cari hesaplar ve katlma hesaplar eklinde iki
hesapta toplanr. Katlma hesaplarnda toplanan
fonlar:
a. retim ve tketim destei salanmas
b. Kr-Zarara katlma,
c. Kiralama,
d. Mal karl vesaik zerine fon kullandrma eklinde deerlendirilmektedir. Kurumlar ayrca dier bankaclk hizmetlerini de sunarlar.
zel finans kurumlarnn iktisadi kalknma
asndan en nemli katks, faizden saknma sebebiyle atl duran ve ekonomi d kalan kaynaklar toplayp, iktisadi hayatn iine dahil etmi olmasdr. Bilahare daha yksek gelir salamas itibariyle, srf iktisadi amala da fonlar toplanmtr. Fakat art oran yksek grlmesine
ramen zel finans kurumlar tarafndan toplanan fonlar, Trkiyeteki toplam mevduatn ancak % 3ne ulaabilmitir. Toplanan fonlarn
czi bir blm cari hesaplardadr. ounlukla
K/Z katlma hesaplarndadr.
Fonlar; hemen hemen % 90 murabaha esas
zerine ticari veya snai sektrde kullandrlm-

tr (daha ziyade tekstil). Son iki ylda sanayi sektrne kiralama (leasing) yoluyla bir fon aktarlmas sz konusu olmutur. Dolaysyla, zel
finans kurumlar Trkiyede henz geni lde
mudaraba sistemini uygulayamamtr. Bunun
balca sebepleri unlardr:
1. Kronik olarak, 20 yldan beri bir enflasyon hkm srmektedir. zel finans kurumlar
yokken halk reel varln korumak iin faize
almtr. nk mal varln korumak iin
nnde 4 imkan vard:
a. Gayrmenkule yatrmak;
b. Faizli bankaya yatrmak;
c. Dviz alp dvizi bankaya yatrmak (zal
zamannda Trkiyede yabanc dviz alm, satm, yabanc dvizle ieride ve darda bankada cari ve vadeli hesap amak
serbest brakld. Faiz hadleri de serbest
brakld);
d. Menkul kymetler borsasndan yararlanmak.
Hkmet buna ilave olarak 2 alternatif imkan daha at:
a. zel finans kurumlarnda faizsiz vadeli
K/Z ortakl (katlm) hesab amak;
b. Hazinenin (zal zamannda) satt (K/Z)
vadeli hisselerini (Kpr ve barajlarn belli
sreli gelir ortakl senetleri gibi) almak.
Faiz oranlar serbest olunca, faiz hadleri enflasyon ve kr hadlerine gre teekkl etmektedir. Dviz kurlar da serbest piyasada teekkl
ediyor. Bylece gayrmenkul, dviz, faiz ve menkul kymetler borsas tasarruflar ekmek iin
yarmaktadr. Faizsiz aletler (zel finans kurumlar ve gelir ortakl senetleri) devreye girince, tasarruflar kendine ekebilmek iin (faizden kaan tasarruf erbab hari) bu alternatifle rekabete girimek zorunda kald. Yani zel
finans kurumlarnn faizle yaracak yksek krlar vermesi lazmd. Bunun iin mudilerden toplad katlm fonlarn uzun vadede kr getirecek yatrmlar yerine, ksa vadede yksek kr
getiren, likiditesi yksek ticari muamelata (murabaha) ynelttiler. zel finans kurumlar, kurulu safhasnda olduklar iin ayakta kalabilme
mcadelesi vermektedirler. Bu sebeple, mudarebe eklindeki snai yatrmlara ynelemediler.
Aksi halde, ksa vadede yksek kr veremeyen
zel finans kurumlarndan tasarruflar ekilir ve
fonksiyonlarn yitirirlerdi.

168

Bir dier sebep olarak, katlma fonlarnda


dviz tevdiat hesaplarnn oran (yksek enflasyon neticesinde tasarruflarn dvize kaymas neticesinde) ok ykselmitir. zel finans kurumlar katlmcya yatrd dviz cinsinden kr
vermek durumundadr. Bu sebeple, bu fonlar
d ticaretle ithalat ve ihracatta deerlendirme
durumunda kalmlardr.
Bugn Trkiyedeki zel finans kurumlar
toplad fonlarn hemen hemen % 90dan fazlasn murabaha, yani ticarette pein alp, vadeli
satta deerlendirmektedir. Bunu da kaidelere
ve mevzuata uygun ekilde yapmaa almaktadr. kinci derecede leasing, yani kiralama iine
girmee balamlardr.
Netice olarak, zel finans kurumlar, atl duran tasarruflar toplamak suretiyle ve bunlar
byk lde d ticarette olmak zere ticaret
sektrnde deerlendirerek ekonomiye bir fayda salamaktadr. Fakat toplad fonlar, henz
ok czi durumda olup (toplam mevduatn
%3) ekonominin genel gidiini ynlendirecek
gte deildir. stelik, zel finans kurumlar yatrmlara ynelememitir.
Bu itibarla, hem hacim, hem de muhteva itibariyle iktisadi kalknmadaki rolleri asndan
Trkiyedeki zel finans kurumlar ileriye doru
mit vaat etmekle beraber, henz balang safhasnda olan messeseler olarak ifade edilebilir.
Faizsiz bankacln uyguland dier slam lkelerinde de durum aa yukar benzer bir
manzara arz etmektedir. Trkiyedeki zel finans kurumlar birok handikaplara ramen, dier lkelerdeki emsalleri iinde baarl rnekler
olarak gsterilebilir.
Ahmet Ertrk: imdi Bat merkez bankalar da
kendi lkelerinde slam bankaclna izin verip vermemeyi tartrken, tam bu hususu slam bankaclarnn nne karyorlar. Diyorlar ki: Sizin kurallarnz henz standart hale gelmi, herkes tarafndan
kabul grm bir safhaya gelmedi. nce kendiniz
unlar tam bir karn ortaya. Ondan sonra biz de
ona gre uygun mu deil mi, izin verir miyiz vermez
miyiz, bakarz diyorlar.
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Hakldrlar. Bu
sahada ite o zamandan beri almalar yaplyor. Akademik sahada byk gayretler sarf ediliyor. Bunun iin niversiteler kurulmutur.
Bendeniz son 25 yllk slam iktisadnn tarihi

geliimi ile ilgili makalemde bunlar zikretmiimdir. Ama unlar arz edeyim: slam iktisad
ve bankacl ile ilgili olarak, Kral Abdlaziz
niversitesindeki slam Ekonomisi Aratrma
Enstitsnde almalar yaplyor. kinci olarak,
slam Kalknma Bankasna bal bir birim bu sahada almalar yapyor. ncs, yine Muhammed Faysaln teebbs, gayret ve finansmanyla Kbrsta kurulmu ve maalesef daha sonra
kapatlm olan Milletleraras slam Bankacl
ve slam ktisad Enstits (ki oras mkemmel
bir niversite haline gelmiti. imdi byk otel
olan yer niversite idi). Drdncs, rahmetli
Ziya l-Hakkn zamannda Pakistanda slamabatta, svirede kurulan bir vakfa dayanarak,
ona bal bir Milletleraras slam niversitesi
kuruldu. Bendeniz halen orann Mtevelli Heyeti yesiyim. Ona bal bir Milletleraras slam
Bankacl Enstits kuruldu. Ondan sonra
Malezyada bir Milletleraras slam niversitesi
kuruldu. Yine slam Kalknma Bankasnn finansmanyla Nijerde ve Gambiyada 2 tane slam niversitesi ald. Btn bunlarda slam iktisad konular ele alnmtr.
Ahmet Ertrk: Mesafe alnd m peki hocam?
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Bir hayli mesafe
alnmtr. Bir hayli bibliyografya yaynland. ngilizce yaynlar Necatullah Sddki tarafndan hazrland. Trke yaynlar bendeniz tarafndan takdim edilmitir.Ondan sonra Pakistanda Ekrem
Han tarafndan ngilizce, Urduca bir bibliyografi
yaynlanmtr. Profesr Ninhouse Almanyada
Bonn niversitesinden ngilizce ve Almanca bibliyografi yaynlamtr. Son olarak, slam Kalknma Bankas yle parmak kalnlnda geni
bir bibliyografya yaynlamtr. Dolaysyla ou
makale halinde olmak zere bu sahada hayli yayn yaplyor. slam bankacl sahas tatbikata
intikal ettii iin ve para piyasalaryla ilgili olduundan bat dnyas bu sahaya ok nem vermitir. talyancadan spanyolcaya kadar her dilde bu
saha ile ilgili yaynlar yaplmtr.
Ahmet Ertrk: imdi bu husus, yani ortak kurallarn tesis edilememesi, biraz da ekonomistler ile
yada finans uzmanlaryla, fukaha (slam fkhlar)
arasnda bir elikiden veya bir mutabakat tesis edilememekten ileri geliyor olabilir mi?
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Beyefendi, mevzulara ok vakf olduunuz iin can alc nokta-

169

ya temas eden sualler soruyorsunuz. Hl slam


dnyasndaki slam iktisadyla ilgili gelimelerin
nndeki darboazlardan biri bu sorduunuz
sualle ilgilidir. nk engeller saylrken bir tanesi budur. slam dnyasnda maalesef eitim
sistemi ile ilgili olarak fkhla iktisat arasnda
tam bir kpr kurulamamtr. Dolaysyla ikisini bir araya getirecek ya bir ekip almasna, yahut da yle bir eitim mekanizmasndan yetimi mnevverlere ihtiya vardr. Her ikisi de kafi derecede gerekletirilemedii iin bu nokta
gelimelerimizde bir engel tekil etmektedir.
Ahmet Ertrk: Hocam fkhlarn iktisat olmalar, ya da iktisad renmeleriyle de bu mesele zmlenebilir mi, yoksa fkhn kendisinde de bir takm
engeller var m? Fkh nk kendini yenilemek durumunda herhalde, yenilemek durumunda kalacak.
Eer iktisat olursa fkh, buna slam hukuku iinde cevaz var m?
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: imdi umumiyetle fkhi konularda faizle ilgili meseleler hep
mikro bazda bir mesele olarak ele alnmtr. Konu iki kii arasnda bor alp verme eklinde incelenmitir (Ferdi bazda). O yzden de esas ana
dert olan faizin bir dnya problemi olduu gzden kamaktadr. Halbuki Kuran- Kerimde
Cenab- Hakkn faizi men etmesi sadece ferdi
ihtilaflardan dolay deildir. Bugn faiz dnyann ana meselesidir. Ne diyor Kuran- Kerim:
Faizle ilgilenen, alan-veren, Allaha ve Peygambere (S.A.V.) kar harb am demektir. Bugn
dnya bu durumdadr. Bu yzden de ba dertten kurtulamyor. Teknolojik gelime ve zenginlik iinde sefalet ekiliyor. Dnyada gelir dalm bozulmu. Bu kadar zenginlik iinde her gn
drt yz be yz bin insan alktan lyor. Bir
yanda tereya dalar dururken, dier yandan
insanlar alktan kvranyor. Neden? Kaynaklar
m eksik? Hayr, kaynaklar var. Kaynaklarn dalm bozuk. Niin bozuk?. Faiz sistemi yznden gelir dalm bozuk olduu iin bir yanda
bankalarda para birikiyor, kredi verilecek yer
bulunamyor. br yandan da kredi alanlar bu
bortan kurtulamyor. Plain Truth diye bir Protestan mecmuas var. Orada hesaplamlar. G.
Amerikaya verilen bir kredinin % 32si orada
kalyor. % 68i tekrar geri dnyor. te faiz sistemi byle bir smr sistemine yol ayor. Hadisenin esas bu ksm makro ksmdr. Bu husus

ikili mnasebetlerdeki alacak-bor meselesinin


tahlili ile anlalmaz. Onun iin meseleye fkhi
adan baklnca bu noktalar grlemiyor. Burada eksik olan bir zihniyet yaps ve makro grtr. Nitekim, kymetli iktisat Prof.Dr. SABR ORMAN, henz yaynlanmam olan KURAN
VE KTSAT adl makalesinde bu konuya temas
ederek makro bir tahlil rnei vermektedir.
Faiz, gerek teoride gerekse pratikte ok tartmal bir konu olagelmitir. Bundan olsa gerek
ki, Bakara Suresinin yukarda meali verilen faizle ilgili ayeti, konuyu dzenlemenin yan sra
onun bu zelliini de yanstacak ekilde formle edilmitir. Nitekim, nce faizin meruiyetini
savunanlarn al-veri de faiz gibidir eklindeki argmanlarna yer verilmi ve daha sonra
adeta rasyonel tartma yoluyla bu konuda bir
mutabakata ulamann zorluunu, belki de imknszln ima edercesine, (bazen yapld gibi uzun bir ikna ameliyesine girimek yerine)
mesele ksa ve kesin bir hkme balanmtr.
Allah al-verii helal, faizi haram klmtr.
Kanaatime gre Kuran- Kerimin hdise
karsndaki bu tavr faiz meselesinin z ve yapsyla ilgili tartmann bu mdahaleyle artk
nihai olarak bitirildii eklinde anlalmaldr.
Yani, getirilen nihai zm, iktisadi ve felsefi
deil, hukuki ve ahlaki niteliktedir. Nitekim bu
gne kadar baka normatif zmler de getirilmi olmasna ramen faizin z ve yapsyla ilgili tartmalar, mslmanlar da kapsayan bir
yaygnlkla hl devam edip gitmektedir.
Bu vesileyle, zellikle faizin meruiyeti
zerine yaplan tartmalarn nemli bir handikapna iaret etmek istiyorum: Bu handikap, konuyla ilgili tartmalar da, sadece faiz szlemesinin iki tarafnn karlkl kazan ve kayplarnn mukayesesine dayal bir mikro yaklamn
kullanlmasdr. Byle bir yaklam iinde adalet
ve zulm kategorileriyle yaplan deerlendirmelerin, bazen adeta bir bumerang hareketi gstererek, bizzat kendi kendilerini tahrip eden sonulara vardn grmek dahi mmkndr. Kanaatimce bu handikaptan kurtulmann yolu, faiz meselesinin incelenmesinde, bu yaklam yerine veya ona ilaveten, makro-sistematik bir
yaklamn benimsenmesidir. Byle bir yaklamda, faiz meselesi, sadece faiz szlemesi taraflarnn szlemeyle snrl durumlar asn-

170

dan deil, onlarn genel durumlar ve buna ilaveten ilgili toplumun iktisadi, sosyal, siyasi ve
hatta kltrel sistemlerinde yol aabilecei sonular asndan deerlendirilir. Bu tr bir yaklam, Kuran- Kerimdeki faiz yasann bizzat
kendisinin olduu kadar, bu yasan dier baz
ayetlerdeki dzenlemelerle olan balantsnn
da daha iyi anlalmasna hizmet edecektir.
(Sabri Orman)
ktisattan kast bir perspektif, bir bak tarzdr; yoksa sadece bilgi deil. Yoksa salt bilgiler
renilir, unutulur. Fkh ilmi de bu perspektifi
edinirse, o vakit hadise yerine oturabilir.
Ahmet Ertrk: Hocam bankaclk tabii bunun
en nemli meselesi. Bu erevede en nemli meselelerden biri. Bunun dnda bankaclk yaparken de bizim
kar karya geldiimiz baz pratik meselelerimiz
var. Ancak, bankacln dnda kalan, ama sizin buyurduunuz bu ereve iinde ele alnabilecek olan
meseleler var. Mesela, aklma gelenlerden biri sigortaclk meselesi. Altn ticareti meselemiz var. Borsa meselesi var. Bunlarn hepsi de, zellikle borsa ve sigortaclk meselesi bugn ada denilen ekonominin en
nemli meseleleridir. Finansal enstrmanlardr. Ayrca bizim pratikte kar karya kaldmz bir temerrt meselesi var. Yani slam bankalarnn ok nemli
bir meselesidir bu. Alacaklarn zamannda tahsil
edememeleri meselesi ki buna kar ne yapabilirler.
Bankay korumay salayacak messese eksiklikleri
var. Bunlar hep yine bu fkhla ekonominin veya finans uzmanlnn telifiyle belki zlecek meseleler.
Sizin bu mahhas meseleler zerindeki fikirlerinizi
renebilir miyiz, hocam?
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Bir insan iinin
uzman olunca, fevkalade gzel sualler soruyor.
Amerikallarn 400 Dolarlk sual dedikleri tarzda oluyor. Her bir sual birka saatlik cevap gerektiriyor. Teker teker ltfeder misiniz?
Ahmet Ertrk: O zaman ben kendimce nem
srasna gre soraym. Birisi Osman Beyin de aklndan geiyordur sormak ama ben nce sormu oldum.
Birisi, bu temerrt meselesi. Niye bu nem srasnda
birinci sray alyor? nk pratikte Trkiyede bizlerin karlat en nemli mesele bu temerrt. Sonra
da borsa.
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Efendim, merkez
bankalarnn bir toplantsna beni davet etmilerdi. Orada unu belirtmitim. slam bankalar,
slam ekonomisindeki bir alettir, bir vastadr.

Fakat, slam iktisad btnden mcerret deildir. slam iktisad slamn btn iindedir. slam bankacl da, slam iktisadnn iinde bir
czdr. Eer bunlar bu btnn iinde yer almazsa, her birisini baka bir btnn iine koyarsanz, bir makineye yabanc bir dilinin monte edilmesi gibi uygun olmaz. Makine kt sesler karr ve devaml anmalar olur. slam bankacl denen zel finans messeselerinin alma tarz byle bir manzara arz ediyor. Yabanc
bir sistemin iine bunu monte etmeye urayoruz. Ve tabii ki bu messese istenilen kvamda
przsz alamyor. nk evresi hazr deildir. nsan hazr deildir. Zihniyet hazr deildir. Tamamlayc messeseleri hazr deildir.
Byle bir sistemin almas iin evvela insan
modelinin olumas gerekir. Bendeniz btn almalarmda bunun zerinde durmuumdur.
Yani kapitalist sistem bir zihniyetle ortaya kmtr. Kapitalizm bir zihniyeti ifade eder. Bu da
homo economicus denen insan modeline dayandrlmtr. Bugn bat dnyasnda bu model deiiyor. nsani modeller, ilimlerin gelimesi sonucunda, gittike bu iktisadi adam tipini revize etmeye alyor. Bugnk modern bilim dnyas
post modern dnyada insan modeli de o iktisadi adam tipinden yava yava kyor. slam
modelinde bu ilk deien unsur insan modelidir. nk iktisadi adam modelinde insanlar
ahsi menfaatlerini maksimize etmek hissiyle ve
her admnda bu gayeyle hareket eden insan olarak dnlmtr. Herkes menfaatini maksimize etmek isterse, birbiriyle atmas mukadderdir. O zaman da homo homini lupus kavram
ortaya kar. nsan insann kurdu haline gelir. Halbuki slam iktisadnda Allahn rzasn tahsil etmeye alan bir insan modeli olmas lazmdr. Bu
farkl bir insan kavramdr. imdi bu insan biz
eitip terbiye etmezsek, bu insanlardan u veya
bu ekilde meydana gelen toplumlar ortaya kmsa ve o toplumlarn kurduu bir sistem meydana gelmise, o vakit kurduumuz messeseler
hem mteri bakmndan, hem mudiler ve hem
kurucular bakmndan, hem irket, hem evre,
hkmetler ve devlet kavramlar bakmndan
birbirine yabanclaacaktr. Hele Trkiyede olduu gibi, kuvvetli bir enflasyon ortamnda boazna kadar faize batrlm bir toplumda siz bu
messeseyi kurdunuz mu o gerekli insan unsu-

171

ru etrafnzda bulunamyor. Sz konusu olan temerrt meselesi bu yap iinde ortaya kan ahval-i adiyeden bir hal oluyor. O insanlara da
farkl adan cezai meyyideler uygulanmasnn
yollarn bulmak gerekir.
Ahmet Ertrk: Hocam biraz nce ok nemli
bir noktaya iaret ettiniz. Bu faizi fkh ulemas mikro bazda iki kiinin bor al-veriine tahsis etmitir.
imdi bu temerrtte bunun ikinci etab ortaya kyor,
yani borcun vaktinde denmesi. imdi bu birinci safhay geiyoruz. Yani bir fonlamada faizsiz usuller erevesinde bir finansman temin ediliyor. Daha sonra o
finansmann vadelerinde geri alnmas icap ediyor.
Orada temerrt denen ey karmza kyor ki zaten
bu geri alnmann zamannda yerine gelmemesidir.
imdi bu ikinci etapta faizin aynen birinci etaptaki gibi kat uygulanmas halinde, yani bor verirken faiz
alnmamas yasann bu ikinci etapta uygulanmas
halinde i bir kmaza gidiyor. Benim kanaatim bu sefer messese zarar grmeye balyor. Messeseler de
bu yksek enflasyon ortamnda buyurduunuz gibi bu
zarara ne kadar tahamml edebilirler. Bu zarar sadece messesenin zarar deil, o messeseye hesap aan,
para yatran pek ok insann zarardr. imdi sizden
bir zm beklemek iin (sizi de zora sokmak iin
sylemiyorum) ama bu meselede yeni bir imal-i fikir
yapma gerei konusundaki dncelerinizi alabilir
miyiz?
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Tabii. Bu nemli bir problem. Bir Mslman insan geliri giderinden fazlaysa ve faizi kullanmayacaksa, ne yapacak diye sorduumda, yeni yatrmlar yapacaktr diyoruz. Ama tketimini de bir Mslman olarak evre artlarnn ok stne karamayacandan, bir sre sonra yapaca yatrmlarla salayaca gelir topluma hizmet klfeti
haline gelecek, ona sadece manevi zevki kalacaktr. O zaman insanlar toplamaktan salanan
maddi tatmin azald iin, toplamaktan vermeye doru geebilir. Zira vermenin salad haz,
manevi tatminde azalan fayda kanunu ilemedii iin tersine ykselir. O zaman insanlar vermek suretiyle kendini tatmin cihetine giderler.
te burada karz- hasen ve sadaka balar... imdi insanlar bu noktaya geldii zaman, kime verecektir bu yardm? Tabii ki iyi bir Mslman
kardeini arayacaktr iyi bir insan. O zaman
zengin bir mslman iyi bir insana bor verecektir. Byle manevi yap maddi llerle an-

lamlandrlacaktr diyorum. te buradaki problem bu. O gzel insanlar bulabilmek lazm. Konu imdi ferdiyetten kp da messese bazna
geldii zaman, o bankalarla gzel insanlar bulabilme meselesi tabii ok zorlayor. Hatta bazen imkanszlayor. Standardize edilmi oluyor
hadise. Ferdi plandan kyor. Mesela o zaman
araya gzel insanlar deil de, belki gzel olmayan insanlar giriyor. O zaman tabii sistem zedeleniyor. stelik de btn hukuk sistemi buna
gre ayarlanmad iin 2. etapta da oradan
problemler kyor.
Ahmet Ertrk: Tabii bu sadece faizsiz bankacln problemi deil. Buyurduunuz gibi, Trk hukuk
sisteminin bir problemidir. Hatta, ahlaki bir problem
balangta.
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Zaten bata en
ok ticaret kanunu ve sair hukuk sistemindeki
engeller yznden slami messeseler geliememitir. Hl da geliemiyor. Mesela bir anonim
irketteki alanlarn krdan pay almas meselesini kanunlara gre nasl yapabilirsiniz? Devaml sermaye mi artracaksnz. Yani kr ortakl sistemi pekala uygulanabilir. Ama hukuk
sistemimiz buna imkan vermedii iin gzel
eyler yaplamaz hale geliyor. Vaktiyle Karabkte bunun uygulanmas dnld, fakat sonu alnamad. Esnaflar yapmak istedi. Olmad.
Sigorta sistemi de ayn ekilde karmza kt.
Ahmet Ertrk: Hocam dieri temerrtten sonra
borsa meselesiydi.
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Efendim, borsa
meselesi de en az ilenmi konulardan bir tanesidir. slamda Borsa az ilenmi bir konudur.
Ahmet Ertrk: Bu menkul kymetler borsas diyoruz hocam, mal borsalar deil.
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Tabii tabii. Menkul kymetler yani esham, tahviilat, bono... vs.
bu sahada bir iki ciddi n alma yapld. Bir
tanesi eskidir. Pakistanl Prof. Abdulmennan bir
alma yapm ve slam Kalknma Bankasna
tevdi etmitir. Bendeniz de referans verici hoca
olarak grevlendirilmitim. Onun eserini incelemitim. Abdulmennan bey orada baz almalar yapt, ama onun da fkhi taraf yetersizdi.
Arapa bilmedii iin ngilizce ikinci kaynaklardan meseleyi geniletmeye almt. Teorik
ynden henz slamda borsa sistemi nasl olmaldr noktasnda yeterli almalar tamam-

172

lanmamtr. Bu birinci husustur. Bugnk sekler borsa sistemi slama ne kadar uygundur?
O ikinci husustur.
Ahmet Ertrk: Hocam, yine bizim Trkiyedeki
tecrbeye dnersek. ok tenkit edildiimiz bir husus
var. Trkiyedeki zel finans kurumlar balangta
kr/zarar ortakl proje finansmanna girmeleri beklendii halde, bunlar hep murabahada takld kaldlar denilir. Dorudur da bu. (Bunun da birtakm sebepleri var ama). Biz bu konuda sizin nokta-i nazarnz renmek istiyoruz. Siz bizi de tanyorsunuz. ki
taraflsnz, hem dardan bir ilim adam gzyle,
hem ieriden birisi gzyle bizim iimizi bilen bir hocamz olarak. Neden Murabahada taklnd ve dier
proje finansman Trkiyede neden yaplamad. Yaplabilir mi? Bunun artlar nelerdir?
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Geni ve tabii
ok gncel bir konu. Bu kurumlar aleyhine en
ok kullanlan argman da budur zaten. imdi
bendeniz bu meseleyi yle ele alyorum. Bu tr
bankaclkta prototip, slam Kalknma Bankasdr. Dnyada slam bankacl onunla balamtr. O da dnya slam fukahasndan alnan
bir fetva ile kurulmutur. Demek ki slam Bankasnn kuruluunda yapaca ilemlere cevaz
verilmitir. Bunlar da murabaha, mudarebe, erike ve icaredir. Bu drt ilem tecviz edilmitir.
Fakat bunlarn iinde esas olan, slami finans
messeselerinin vazgeilmez unsuru olmas gereken ayrcalkl fonksiyon mudarebe sistemidir.nk mudarebe sistemi, kr-zarar ortakl
sistemi ise slami finans sisteminde faiz sisteminin yerine ikame edilen unsurdur. Yani faizsiz
bir sistem nasl olur diye sorulduu zaman, slamda faizin yerine ikame edilen sistem kr/zarar
ortakl sistemidir deniliyor. in z bu mudarebe aktindedir. Yani slamn, piyasa mekanizmasnn zerine oturtulaca sistemdir bu. Fukaha
tarafndan bu drt ilem tecviz edilirken, esas
mudarebe ne karlmtr. care ve murabaha
marjinal unsurlar olarak tecviz edilmitir. Fakat,
slam bankalar zamanla yle hale gelmilerdir
ki asli fonksiyonunu hi ifa edemeyip, marjinal
olarak tecviz edilen noktada taklp kalmlardr.
Ahmet Ertrk: Bu sadece Trkiyede deil, deil mi? Btn dnyada byledir.
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Btn dnyada
bu byledir ve her tarafta tenkit sz konusudur.
Malumlarnz, dnyada slam bankalar 2 gruba

ayrlyor. Birisi kanunlarla devlet tarafndan


bankalarn slamiletirilmesi sistemi (top yekn
makro olarak). kincisi de, kapitalist dzende,
(sekler dzende) (faizli) riba sistemi iinde
msaade edilen slam bankalar sistemidir. Birincisine Pakistan, ran ve Sudan gsterilebilir.
Malezya, Trkiye ve btn dier slam lkeleri
dier ikinci guruba girmektedir.
Ahmet Ertrk: Bu sadece 2. Grubun problemi mi?
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: Hayr. 1. Grupta
da bu problem mevcut. te bendeniz rana gittiimde orada da bu meseleyi tarttk. Orada da
zemiyorlar meseleyi. Yani btn sistem slamiletiriliyor olmasna ramen, bu konu tam
manasyla zmlenemiyor.
Ahmet Ertrk: Hocam sebepler iktisadi mi, fkhi mi?
Prof. Dr. Sabahattin Zaim: ktisadi de, fkhi
de. ktisadi, nk slam dnyas henz iktisadi
bir g haline gelememitir. Marksistler Marksizmi, uygularken kendilerini bir ara dnyadan
kopardlar. Kendi ilerinde bir sistemi oluturmaya altlar. slam dnyas byle bir durumda deil. Belirli g merkezi de yok. Kendisini
byle kapayacak bir gc de yok. yaparken de
hep faizle beraber oluyor. Dolaysyla bugn slam dnyasnn hepsinde Msrda, Pakistanda,
Malezyada, Endonezyada, hepsinde ayn problem var. Yani Trkiyedeki zel finans kurumlar, ilerinde en baarl alan rneklerindendir.
Dolaysyla hepsinde bu problem var ve hepsinde de bu tenkit sz konusu. Neden byle oluyor? imdi Trkiyeyi ele alrsanz, faizsiz bankalar kurulmu, mevduat iinde yzde pay
var. Marjinal bir messese durumunda. Halk da
bu messeselere inanlar dolaysyla temayl
gsteriyor. Fakat bu halk da yaad evre itibariyle faizli ortama kar duyarl. Herkes elektronik beyin gibi, hesap yapyor. Efendim uradan
alsam yzde ka faiz getirir, buradan alsam yzde ka kr getirir. imdi dier bankalar Trkiyede yzde yzlere varan bir enflasyon ortamnda yzde 80, yzde 90, yzde 100ler civarnda faizler alp verirken, bir faizsiz messese
kurulmu, mdiler getirip paralarn yatrmlar,
imdi buradan bir eyler bekliyorlar. Eer siz
onlara ksa vadede de bir gelir salayamazsanz
paralarn ekerler ve bu messeseler batar. Yani
bu tr messeseler daha balarken yok olmu

173

olurlar. yleyse birinci grevimiz bunlar yaatmaktr. Bu sebeple toplanan paray mmkn
mertebe likid halde tutacak yatrmlara gitmemiz lzm. Tabi o da bir sanayi yatrm olamaz.
nk en krl yatrm birka sene iinde ancak
nema verebilecektir. Bilmecburiye paray likid
halde tutabilmek iin ticarette kullanmak kk
tercih edilmitir ve murabaha sisteminde taklp
kalnmtr. Biraz da icare (kiralama) sistemi harekete gemi, orada kalnmtr. Dolaysyla bugn btn slam lkelerindeki bankalarn yzde
90-95 faaliyetleri bu murabaha sistemi etrafnda
dnnce, tabi hakl olarak baz tenkitler ortaya
kmtr, ne fark kalyor diye. Hep bunlar
izah ile geiyor mrmz. te murabahadaki
taksitli deme ile faiz arasnda ne fark vardr
diye. Bunlarn iktisadi izahlarn yapyoruz. yle ki, bu bir piyasa mekanizmasdr. Bu piyasa
birleik kaplar misali alr. Piyasada arz talep
mekanizmas iler, faiz sistemi de onun iindedir. Krlar tahakkuk ederken maliyetle alakal
olduu iin fiyatn iinde yer alr. Faiz de maliyet unsuru olduundan, o da fiyatn iinde yer
alr. Bir messese faiz ile dieri kr-zarar ortakl ile altnda, faiz ile kr hadleri birbiri ile
rekabet durumunda kalacaktr. Bunlar ister istemez birbirini etkileyecektir. Mevduat faizleri
yzde 40a kt zaman yzde yirmi kr pay
ile mudiler size gelmez. Zaten piyasada ki kr
oranlar da mecburen faize gre teekkl etmektedir. Piyasadaki cari kr oranlar belli bir seviyede iken, siz ok ok altna inemezsiniz.
Btn bunlarn iktisadi izahlar var da, halk
kitlesinin bunlar bilmesi g olduu iin, bu
arada tereddtler meydana geliyor. Bazlar da
bu tereddtleri istismar etmeye alyorlar. Dolaysyla halkta uyanan tereddtlerde iktisadi
bakmdan makul noktalar vardr ama slmi adan bu noktalar makl deildir. Aksi halde messeseler daha geliemeden batmak tehlikesine
maruz kalrlar. Halbuki bu messeselerin batmas demek bu sisteme inanan mdiler iin alternatif kalmamas demektir. Bizim bu hedefimiz nce byle bir aracn piyasada bulunmasn
temin etmektir.
Osman Akyz: Hocam bu zel finans kurumlar Trkiyede 1983te mevzuatlandrlm durumda.
Sizin de ok iyi belirlediiniz gibi siyasi irade gerekiyordu. O siyasi irade de o dnemde kondu. Bir mev-

zuat hazrland. Dier lkelerin mevzuatlarn siz


grmsnzdr ama bizim de grebildiimiz kadaryla en iyi dzenlemelerden biri olarak dnlebilir
Trkiyedeki mevzuat dzenlemesi. Geri bahsettiniz
Trkiyede genel finans piyasas risk sermayesine yakn. Bu prensipler erevesinde Trkiyede kurumlar
kuruldu faaliyete geti devam ediyorlar. Bir gelime
var ama istenilen dzeylere gelemedi henz. Balangta mevzuat asndan objektif prensipler konmutu.
in ruhuna uygun prensipler vard. Fakat bu geen
15 yllk sre iinde zamanla siyasi iradenin deimesi erevesinde bu prensiplerden cayld. Bir ksm
prensipler kenara itildi. Bu prensiplerden vazgeilmesi de bu messeseleri belli bir darboaza, bir girdaba
soktu. Hani bu Trkiyedeki dier finans sisteminin,
klasik banka sisteminin bu messeselerin avantaj
olarak kar propaganda ettii mevzular var idi. Bunlar nedir. te blokaj meselesidir, disponibiliteye tabi
olmamasdr. Onun tesinde vergi konusunda.
Sabahattin Zaim: Efendim bunlarn esas
ikidir. Birisi merkez bankasnda karlk bulundurmadr, dieri vergidir.1 Bu ikisi halledilse slm Bankalar piyasada rahatlkla rekabet edebilir.
Osman Akyz: Efendim genel perspektifte baktmzda bu messeseler reel ekonomiye kaynak aktaryor. Bu gn alt tane zel Finans Kurumu var. Bu
kurumlarda biriken para yekn 1,7 milyar2 dolar
civarnda ve bu para tamamen ticaretin ve sanayinin
iinde, baka hibir yere de kanalize olmuyor. Reel
ekonomide ya al veriin ya retimin veya yatrmn
gelitirilmesinde kaynak olarak konuyor ekonomi
bnyesine. Dolaysyla aslnda Trkiyede hkmetlerin, kamunun bu messeseleri desteklemesi lazm.
Ama biz bunu gremiyoruz. Biz ok zor bir i yapyoruz. Zor bir ie talibiz. Fakat arkamzda bu kamu
desteini maalesef gremiyoruz. Son on senede Trkiyede bankalar ok kolay para kazanyorlar. Kamunun bir zaafndan istifade edilerek bu para kazanlyor. Bakn efendim imdi ben Albaraka olarak 500
milyon dolarlk 3 bir fonu ynetiyorum. Bu bugn 335
trilyonluk bir paradr. Ben bundan en az 10-15 trilyon liralk para kazanmam lazm. Benim krma
baktmda 1,5-2 trilyon liralk bir kurum kr sz
konusudur. Byle ok dk krllkla alyorum.
Ama netice itibariyle tacire, yatrmcya, sanayiciye,
onun retiminde kullanabilecei kayna aktarmak
zorundaym. Ve bu dolayl olarak retim demektir, istihdam demektir, milli hasla art demektir. Dolasy-

174

la devlet her an benim arkamda olmas lzm. Fakat


bunu biz gremiyoruz.
Sabahattin Zaim: Efendim burda iki noktaya temas etmek lzm gelir. Birincisi, kesin ve
ar bir hkm vermek gerekiyor maalesef. Trkiyedeki bankalar son 5-10 yldr bankaclk
fonksiyonunu ifa etmiyor. Bankalar bankacl
bitirmitir. Bankalar bugn tefecilik yapyorlar.
Milletin kaynaklarn devlet eliyle istismar eden
bir messese halini almlardr. Yatrmdan tamamen uzaklatlar. Kendisi uzaklat iin sanayii de uzaklatrmtr. Bu sefer sanayiciler de
kendi likid kaynaklarn retim faaliyetinden
ekerek bankalar kanalyla devlet bono ve tahvillerine veya repoya yatrmak suretiyle, milletten smrlen ksma ortak oluyorlar. Dolaysyla bankalarn bugn bir sermaye toplama, bu
fonlar yatrma intikal ettirme fonksiyonlar
ok zayflamtr. Tamamen tefecilik yapan bir
messese haline gelmilerdir. Bu noktada
bankalar, zel Finans Kurumlarna kar haksz
kazan salayan bir messese durumuna devlet
tarafndan getirilmilerdir. Bu durum, her bakmdan gayri adil, gayri iktisadi bir tutumdur.
Her zaman sylyorum ayda 80 milyon alan asgari cretliden vergi alnrken, bir gecede trilyonlar kazanlan (repo) faizden vergi alnmayan
bir lke dnyada yoktur. Byle bir ortamda bu
zel Finans Kurumlarn yaatmak son derece
byk bir kahramanlk haline gelmitir.
kincisi bizim kendi i noktamz olarak syleyeceim bir husus var. Rahmetli Ahmet Neccarn gzel bir dncesi vard. Kbrsta bir
konferans tertip etmiti. Bu konferans metinleri
TOBB (Trkiye Odalar Borsalar Birlii) tarafndan, Ali Cokun zamannda ngilizce olarak
bastrld. Buradaki temel fikir u idi. slam finans messeselerinin ana fonksiyonu kk tasarruflar toplayabilmektir. deal olan halk tabanna inmek olmaldr. Sadece kapitalist bankaclk sisteminde olduu gibi belirli zenginlerin
kaynaklarna dayanan bir sistem olmaktan karlmaldr. zel Finans Kurumlar kylere kadar
inmelidir. Onlardan toplanan kk tasarruflar
bir araya getirilip iktisadi hayata kanalize edilmelidir. slami finans sisteminin esas fonksiyonu budur. Neccarn hayatnn son zamanlarnda
slam Bankaclndan kopmasnn altnda bu
sebepler yatar. Ksaca bu gidii beenmemeye

balad. Yani bir nevi, Biz hedefimizden ayrlyoruz, bunu dndrmek lzm dedi. Tabiatyla
burada siyasi irade gerekiyor, ama, bu nokta slam Bankalar kurulan lkelerde dikkate alnmas gereken bir unsurdur. Onun iin banka lafn kaldrarak, faizsiz finans sisteminin kk
tasarruf erbabna inip, onlarn kaynaklarn mobilize eden bir statye kavuturulmas zerinde
dnmek gerekir. O zaman biz asli vazifemizi
yapm oluruz. O vakit mudarebe sistemi daha
kolay ilemeye balar. Yani KOBler, kk ve
orta hacimli messeseler iin iine girer. O vakit
de bu ite gzel insanlarn seleksiyonu daha kolay hale gelebilir. Tabi bugn, bu sizin frsatnz
/imkannz dnda olan bir hadise. Ama hedefi
nmze koyarken bunu dnmekte byk
fayda var.
Osman Akyz: Hocam, bir de unu renmek
istiyorum. Biz pratik almalarmzda yle bir ikilem ierisindeyiz. Kendi aramzda zaman zaman bunu mnakaa ediyoruz. Bir ksm arkadalarmz diyor ki; Trkiyede ki zel finans kurumlar mevzuat
bu haliyle bizim ihtiyacmza cevap vermiyor. stikbalde bu kurumlarn korunabilmesi iin belli bir yer
edinebilmesi iin bugn mutlaka bankaclk emsiyesi
altna girmelidir. Bu messeseleri faizsiz bankaclk
veya faizsiz banka szc altnda hkmi ahsiyet
haline getirmemiz lzm. Dolaysyla Trkiyedeki
yasal dzenlemede de bankalar kanunu bnyesinde
bunlar bir yere monte ettirmemiz lzm, diyorlar. Bir
ksm arkadalar da der ki, Hayr bu tamamen klasik
banka sisteminin dnda farkl bir finans anlaydr.
Bunun ayr korunmas, ayr gelitirilmesi, banka szcnn terminolojiye sokulmamas gerekir. Adna ite faizsiz finans kurumu ve benzeri adlar altnda bugnk ismi ile hkmi ahsiyetini muhafaza etmenin
ok daha asli bir fonksiyon olduunu iddia ediyorlar.
Bu konuda ne dersiniz bize hocam.
Sabahattin Zaim: Efendim bence meseleyi
ikinci bazda gelitirmenin yollarn aramak lzm. Fakat ilerisi iin siyasi iradenin uygun olduu bir ortamda, hukuki bir dzenleme yaplmas ihtiyalara daha iyi cevap verilmesi asndan faydal olur. Vaktiyle Trkiyeye Saraybosnal Bonak bir mtefekkir ve tatbikat gelmiti. Bu Birlemi Milletlerde alm bir uzmand. stanbulda bir sre yaad. Marip lkelerinde de bu iin tatbikatn yapmaya alm. Bu
zat retim kooperatifleri statsn ele alarak,

175

zel finans kurumlar ve slami finans sistemini


bu erevede gelitirmeyi dnyordu. slami
finans sisteminin retim kooperatifleri yoluyla
lkeyi kalkndrma noktas zerinde almt.
Zannediyorum Fas ve Tunusta tatbikatn yapmaya alm. Trkiyede bakanlarla temas etmiti. Yani bu slami finans sistemini kylere kadar kk tasarruf erbabna ynlendirirken bir
kooperatifilik sistem ve mefhumunu ele alp
bunun iine monte etmeye almt. retim ve
tketim kooperatifi ne demektir? Krsz alan
bir messesedir deil mi? Kooperatif sisteminde
zaten kr motifi olmadan halkn tasarruflarn
deerlendirme, onlar mobilize etme sz konusu
olduuna gre, biz burada mudaraba sistemini
dnr ve gelitirirken, retim kooperatifleri
sistemiyle bir ihtisap/ sorgulama noktas kurmaya almalyz. Burada bir kanuni merci de bulunsa olabilir. Bu amzn dncesine de uygun bir sistem olabilir. Prensip olarak tasarruf
kaynaklarna inebilmemiz iin areler aramamz
lzm, yani kk tasarruf erbabn yakalayp slam bankalarnn mterisi haline getirmek lzm. Yine Ahmet Nacar Beyin tahminine gre slam Dnyasnda btn finans messeselerinin
yakalayabildii mteri oran %20ler civarndadr. Fakat Batda bu yzde 80leri bulur. Yani halkn %80i bankalarla iliki halindedir. Dolaysyla bizim hedefimiz zel Finans Kurumlar yolu
ile halkn yzde 80ini yakalamak olmaldr. Bizde gelir seviyesi dk olduuna gre bunun yolu dk gelir tabakalarna ynelmemizdir. Oraya indiimiz zaman tabanmz geniler, ok insan ortak olmu olur. O yzden, evre genileyince, hem psikolojik olarak, hem sosyolojik
olarak ekonomik tesirlilii artar. Messeseler de
daha dengeli bir biimde geliir. Hem baarlar
artar hem de ekonominin yapsn deitirme
imkan ve ihtimali oalabilir. Bu noktay belirtmek istemitim, yani slami finans sisteminin gelitirilmesinde mudaraba kavram yannda retim kooperatifi modelinden faydalanmak. Almanyada tarm kooperatiflerinin banilerinden
birisi Ray Bayzen adl bir zattr ve papazdr. Yani
kooperatifler aslnda batda dini elamanlar elinde gelimitir. Neden? Sebebi gayet basit. nk

kooperatif kr amac gtmeyen bir iletmedir.


Kr amac gtmeyecek bir messeseyi ynetecek
adamn btn iletme ynetim bilgi ve maharetlerine sahip olmas, stelikte de kr amac gtmemesi lzm. Nasl bir insan olabilir bu? Ancak
dindar bir insan olabilir. Amerikada da bu byle
olmutur. Kooperatifler daime dini nderler tarafndan gelitirilmitir. nk ahlaki bir motivasyona dayanr. Byle bir yaps olmayan kurulular batmtr. Kooperatifiliin geliememesinin bir sebebi de budur. kinci merutiyet dnemlerinde Trkiyede bir aramba Kooperatifleri hikayesinden bahsedilir. O zamanlarda Samsunun aramba ilesinde kooperatifler kurulmu ve fakat batrlmtr. O batrlma yznden
daha sonra yllarca lkemizde kooperatifilik geliememitir. nk kt emsal halk korkutmutur. O bakmdan kooperatifilikte ahlaki
ynden gvenilir, inanl, dini nderler lazmdr.
Dini messeselerle dnyevi messeseler arasnda muazzam bir irtibatn kurulmas gerekir. Trkiyede eksik ve kopuk olan da budur ite. Orasn da bir arz edeyim isterseniz. Sosyologlarn
bir genellemesine gre, bat dnyasnda toplumun deerlerini muhafaza etmeye gayret eden
drt grup vardr. Bunlardan birisi sermaye, dieri brokrasi, ncs ordu, dieri ise kilisedir.
Bu drd ibirlii halindedir. Bunlar inanldrlar. Toplumun deerlerini muhafaza ederek gelitirmeye gayret ederler. Onun iin bunlara muhafazakr denir. Bunlar genellikle mnevverdir,
dindardr, varlkldr ve muktedirdir. slam dnyasnda ise bu yap iinde kilisenin yeri yoktur.
nk cami ile dier grubun arasnda batdaki gibi bir yaknlk-gven-salanamamtr.
Ahmet Ertrk: Hocam ok teekkr ederiz. Bize bu sohbeti yapma frsatn ltfettiiniz iin teekkr ederiz. Eminim okuyucular ve finans sektryle
ilgilenenler sadece Trkiyenin deil, dnya slam
bankaclnn da duayenlerinden, nclerinden olan
sizlerin fikirlerinden istifade etmilerdir.
DPNOTLAR:
1. Burada kastedilen, tasarruf sahiplerine datlan kr paylarndan kesilen gelir vergisi stopajdr.
2. Bugn bu rakam 3 milyar dolara ulamtr.
3. Bugn bu rakam 700 Milyon Dolara yaklamtr.

176

Trk Mali Sisteminde


zel Finans Kurumlar Deneyimi ve
FKlarn Trk Banka Sistemi
indeki Yerleri zerine
Mustafa TOSUN (1)

I. GR
Trkiye ekonomisinin 1970li yllarn sonunda iine dt bunalm srecinde, ekonominin
ihtiyac olan dviz girdisi ve yabanc kaynak an gidermek maksadyla alnan ve 24 Ocak Kararlar olarak adlandrlan bir dizi ekonomik istikrar
kararlar erevesinde, soruna zm bulmak iin
yabanc bankalarn, bu arada, slam lkeleri meneli zel Finans Kurumlarnn (FK) Trkiyede
faaliyette bulunmalarna, Bankalar Kanununun
tad snrlar iinde imkan salanmtr. Bu erevede, petrol zengini lkelerde mevcut petrodolarlar yabanc sermaye ve mevduat olarak
Trkiyeye getirmek iin 3182 sayl Bankalar Kanununun 96.maddesine (mlga 70 sayl KHK
md.90) ve 1567 sayl TPKKH Kanuna istinaden,
Bakanlar Kurulunca alnan 16.12.1983 tarih ve
83/7506 sayl Kararname ile zel Finans Kurumlar (FK) Trk Mali Sistemine dahil edilmitir.
4389 sayl Bankalar Kanununda 17.12.1999
tarih 4491 sayl Kanunla yaplan deiiklikle
FKlar Bankalar Kanunu kapsamna girmitir.
Szkonusu Kanuna gre zel Finans Kurumlar, Mevduat toplama yetkisi bulunmayan ancak, zel cari hesaplar ve kr ve zarara katlma hakk veren hesaplar yoluyla fon toplayan, ekonomik faaliyetleri ekipman veya emtia temini veya kiralanmas veya ortak yatrmlar yoluyla finanse eden kurumlar olarak tanmlanmtr.

Bankaclk Dzenleme ve Denetleme Kurumu, 4491 sayl Kanunla deiik 4389 sayl
Bankalar Kanunu hkmleri erevesinde bu
kurumlara ilikin kr ve zarara katlma hakk
veren hesaplarn zelliklerini dikkate alarak her
trl dzenleme yapmaya yetkilidir.
Trk Mali Sistemi (TMS) genel olarak gruplandrld taktirde temel yap aadaki gibidir.
1. Para Otoriteleri,
Hazine
T.C. Merkez Bankas
2. Mevduat Bankalar
zel, kamu ve yabanc ticaret bankalar
zel Finans Kurumlar
3. Kalknma ve Yatrm Bankalar
4. Finansal Kiralama ve Factoring Kurulular, Finansman irketleri
5. Sigorta irketleri
6. Sermaye Piyasas Kurumlar
Arac Kurumlar
Yatrm Ortaklklar
Yatrm Fonlar
Gayrimenkul Yatrm Ortaklklar
Risk Sermayesi Yatrm Ortaklklar
Yukarda akland zere FK, Bankalar
Kanunu erevesinde mevduat kabul eden kurum saylmamakla beraber mahiyeten toplad
fonlar itibariyle, TMSde mevduat bankalar kategorisine dahil bulunmaktadr.

(1) Bankalar Eski Yeminli Bamurakb

177

II. FK MEVZUATI
A. TEMEL KANUNLAR
FK, 1983 ylnda Bakanlar Kurulunca alnan 16.12.1983 tarih ve 83/7506 sayl Kararname ile ihdas edilmitir. Bu mali kurulularn kurulu, faaliyete geme, denetim ve tasfiyeleri hususunda 19 Aralk 1999 tarihine kadar uygulanmakta olan Yasa ve Teblileri aadaki ekilde
sralamak mmkndr.
1. 3182 sayl Bankalar Kanunu:
FK, esasen Bankalar Kanununa tabi olmamakla beraber, dier mali kurululara
kaynaklk eden 3182 sayl Kanunun
96.maddesi nedeniyle anlan Kanun temel
kaynak tekil etmektedir.
2. 1567 sayl TPKKHK ve bu Kanuna ilikin
Karar, Tebli ve Genelgeler
3. T.C. Merkez Bankas Kanunu
4. Hazine Mstearl Tekilat Kanunu
5. Trk Ticaret Kanunu
6. 3167 sayl ek Kanunu
7. Finansal Kiralama Kanunu
8. Trk Vergi Kanunlar
9. Sermaye Piyasas Kanunu
10.Karaparann Aklanmasnn nlenmesine
likin Kanun
4389 sayl Bankalar Kanununda 17.12.1999
tarih ve 4491 sayl Kanunla yaplan deiiklikle FKlar Bankalar Kanunu kapsamna alnmtr. Bu dzenleme ile, 16.12.1983 tarih ve
83/7506 sayl zel Finans Kurumlar Kurulmas; Faaliyetleri ve Tasfiyelerine likin Esas ve
Usullere Dair Bakanlar Kurulu Karar ile bu karara istinaden karlm tm mevzuat yrrlkten kaldrlmtr. Ancak, 4491 sayl Kanunun
geici 3.maddesinin b fkras ile, 4389 sayl
Bankalar Kanunu hkmleri erevesinde
FKlara ilikin dzenlemeler yaplncaya kadar, yrrlkten kaldrlan dzenlemelerin
4389 sayl Bankalar Kanununa aykr olmayan
hkmlerinin uygulanmasna devam olunaca
belirtilmitir.
Ayrca, 4491 sayl Kanunun geici 3.maddesinin a fkras uyarnca, 4389 sayl Bankalar
Kanununun yrrle girdii tarihte faaliyet
gsteren FKlar mevcut durumlarn 4389 sayl Bankalar Kanununun tabi olduklar maddelerine iki yl iinde intibak ettirmek zorundadr.

4389 sayl Bankalar Kanununun 7. ve 9. maddeleri hkmlerine intibak etmeyen FKlar genel hkmlere gre tasfiye edilecektir.
B. FK KURULUU, FAALYET VE
DENETM
1. Kurulu ve Faaliyetlerin Denetimi
a. Eski Dzenleme ve Uygulamalar

FKnn kuruluuna imkan veren 83/7506


sayl Kararname ile buna ilikin Mstearlk
Teblii ve TCMB Teblii hkmleri erevesinde, adgeen kurulularn kurulu usul ve esaslar aada aklanmtr.
FK, en az be tanesi kurucu ortak olmak
kaydya asgari 100 ortaklk anonim irket eklinde kurulur. denmi sermayesi 1 trilyon
TLden az olamaz. Yabanc uyruklu ortaklar, taahht ettikleri sermayeyi konvertibl dviz zerinden nakit olarak yurda getirmek zorundadrlar.
Merkez ube dnda alacak her ube iin
ayrca sermaye ayrlmas gereklidir.
Kurucu ortaklarn nitelikleri hakknda, Bankalarn kuruluunda banka kurucularnda aranan niteliklerin bulunmas aranmaktadr.
Hisse senetleri nakit olarak ve nama yazl
ekilde ihra edilir.
T.C. Merkez Bankasnca belirlenen esas ve
ekillere uygun olarak hazrlanan bavuru talebi, TCMBna iletildikten sonra, adgeen Banka
talebi, kendi olumlu gr ile Hazine Mstearlna intikal ettirir. Akabinde Mstearln
teklifi zerine Bakanlar Kurulunca FK Kurulmasna izin verilmektedir.
Bakanlar Kurulundan izin alndktan ve
T.Ticaret Kanunu hkmlerine uygun olarak
kurulu ilemi tamamlandktan sonra, Kararnamenin 6. Maddesi uyarnca, TCMBna beyanname verilmek suretiyle, faaliyete balayabilmek
iin ayrca izin alnmas gereklidir.
83/7506 sayl Kararnamenin 6.maddesine
gre yaplan bavuru zerine, TCMB gerekli incelemeleri yaparak gerekli artlarn olutuunu
tespit ettikten sonra, FKnn fon toplamasna
ve fon kullandrmasna izin verir. TCMB, faaliyetine izin verdii FKy Hazine Mstearlna bildirir. Szkonusu izinden sonra FK faaliyetine balayabilmektedir.

178

FKnn fon toplama ve kullandrma yetkisi, ileride saknca grlmesi halinde, TCMBnin
gr alnarak, Hazine Mstearlnn teklifi
zerine Bakanlar Kurulunca daimi veya srekli
olarak, ya da tm tekilat veya baz ubeleri
kapsayacak ekilde kaldrlabilir. Daimi veya
geici olarak faaliyetten men edilebilir.
Bankalar ve FKlar Bakanlar Kurulu Karar
ile kurulmaktadr. Bankalar Mstearln izni
ile FK ise TCMBnin izni ile faaliyete gemektedirler. Bankalar Hazine Mstearl, FKlar
ise TCMB denetimindedir.
b. Yeni Uygulama

Yeni Bankalar Kanununun 9.maddesinin 6/a


fkrasna gre; bankalarn Kurulca belirlenecek
esaslara uymalar ve Bankalar Kanunu uyarnca
yrrle giren standart oranlar tutturmalar
kaydyla ube amalarnn serbest olduu dzenlenmitir. Kurul, gerektiinde bankalarn ube amalarn izne tabi tutabilir. FKlarn ube
allarda szkonusu kanun maddesine tabidir.
Ancak, Kurul henz faaliyete gemediinden
henz bir dzenleme yaplmam olup, Hazinenin FKlara gnderdii genel yazlarda
FKlarn ube ama ilemlerine ilikin izin
prosedr ve artlarnn bankalarla ayn olduu
belirtilmitir.
2. Organlar
FKlar Bankalar Kanunu kapsamna alnncaya kadar anonim irket eklinde kurulmalar
nedeniyle aadaki organlardan mteekkildi.
Ortaklar Genel Kurulu
dare Meclisi
Denetim Kurulu
Grlecei zere FKda organ bulunmas zorunluydu. Bankalar Kanununda yaplan
4491 sayl deiiklikle Bankalar gibi Genel Mdr ve Kredi Komitesi organlarnn oluturulmas zorunlu hale getirilmitir.
3. Kabul Edilecek ve Kullandrlacak
Fonlar
a. FKlarca Kabul Edilebilecek TL ve YP
Fonlar ki Trldr
aa. zel Cari Hesaplar: TL ve dviz olarak istendiinde ksmen yada tamamen geri ekilebilen, karlnda faiz, kr pay denmeyen ve Ta-

sarruf Mevduat Sigorta Fonu (TMSF) kapsamna girmeyen hesap ve fonlardr.


ab. Katlma Hesaplar: FKlara Kr-Zarara
Katlma Hesab Akdi karlnda TL veya dviz
cinsi zerinden yatrlmasndan doacak kr ve
zararlara asgari %80 orannda katlma sonucunu douran, gerek ve tzel kiilerce yatrlan
fonlardr.
Szkonusu hesaplar Havuz oloarak tabir
edilen ekilde vadeleri itibariyle izlenmekte,
herbir havuz plasmanla birebir ilikilendirilmek
suretiyle kr yada zarar olarak plasmandan pay
almaktadr. Havuz kr, katlma hesaplarna datlmaktadr.
Katlma hesaplarnda, hesap sahibine faiz ve
sabit gelir denmez. Ayrca, ana parann aynen
geri denecei garantisi verilemez. Hesap sahibi Birim Hesap Deeri zerinden gelir talep
edebilir. FKnn ykmll sadece bundan
ibarettir.
Mahiyeten mevduat saylmayan katlma hesaplarnn yaplan kr pay demeleri, gelir vergisi mevzuat asndan mevduat saylmaktadr.
Katlma hesaplar azami 5 yl vadeli olmak
kaydyla 90, 180, 360 ve daha uzun vadeli olmak zere 4 gruba ayrlr ve ayr ayr izlenir.
FKnn katlma hesaplarnn iletilmesinden alaca pay azami %20dir. Dier deyimle,
katlma hesaplarndan yaplacak plasmanlardan
elde edilecek gelirin azami %20si FK geliri olmakta, bakiye %80 ise katlma hesab sahiplerine kr pay olarak tevzi edilmektedir. Bu hesaplarn iletilmesinden doacak masraflar FKca
karlanacaktr.
Bu hesaplarn dier nemli vasf, katlma hesaplar kurum hesabndan ayr olarak gsterilmek zorunda olduundan, FKdan alacakl
olan nc ahslarn bu hesaplarda biriken
fonlardan talep haklar yoktur. nc ahslar
sadece kurum zkaynaklar zerinden talepte
bulunabileceklerdir.
FKlarn dier nemli kaynaklar ise, denmi sermaye ve yedek akeleri ile datlmam
krlar ile yeniden deerlemeden oluan zkaynaklar tekil etmektedir.
Bankalarn kaynaklar ise, balca mevduat olmak zere aadaki kalemlerden olumaktadr.
Mevduat (Tasarruf, ticari, bankalar, dviz
tevdiat vs.)

179

Banka Kredileri
Eximbank Kredileri
nterbank
Fonlar
Alnan Krediler
zkaynaklar
Bankalar esas itibariyle mevduat kabul etmek zere kurulmu imtiyazl mali kurululardr. Nitekim, 3182 sayl eski Bankalar Kanununda mevduat (13/2 md.)
Bu maddenin uygulanmasnda yazl ya da szl
olarak veya herhangi bir ekilde halka duyurulmak suretiyle faiz veya her ne ad altnda olursa olsun bir ivaz
karlnda istendiinde ya da belli bir vadede iade
edilmek zere para alnmas mevduat kabul saylr.
eklinde tanmlanmtr.
4491 sayl Kanunla deiik 4389 sayl Bankalar Kanununun 10.maddesinin 1.fkrasnda
bu Kanun uygulamasnda nelerin mevduat kabul edilecei belirtilmitir.
Bu Kanunun uygulanmasnda yazl ya da szl
olarak veya herhangi bir ekilde halka duyurulmak
suretiyle ivazsz veya bir ivaz karlnda istendiinde ya da belli bir vadede iade edilmek zere para kabul mevduat kabul saylr. Karlnda mevduat
czdan yerine katlma belgesi, makbuz, senet ve benzeri belgelerin verilmesi, alnan paralarn mevduat
saylmasna engel deildir
Eski Bankalar Kanununa gre FKca hesap
sahibine ivaz (faiz ve/veya sabit gelir) denmemekte, ayrca anaparann aynen denecei garantisi verilmedii iin katlma hesaplar ve zel
cari hesaplar mevduat saylmamaktayd. 4491
sayl kanunla deiik 4389 sayl Bankalar Kanununda yaplan deiikle mevduat kabul edilmesi artlar arasna ivazsz ibaresi eklendiinden mevduat tanm geniletilmitir. Dolaysyla,
FKlarca alan zel cari hesaplar, diledii anda sahibine geri denen vadesiz mevduat hesaplardr. Zira, bu hesaplar yazl ya da szl olarak veya herhangi bir ekilde halka duyurulmak
suretiyle, ivazsz ve istendiinde iade edilmek
zere toplanan paralar iin almaktadr. zel
cari hesaplar muhafaza gayesi gttnden
usulsz vedia hkmlerine tabi olmaldr.
Ancak katlma hesaplarnn mevduat olarak kabul edilip edilmeyecei net deildir.
Bankalar Kanunu uygulamasnda mevduat saylan ilemlerin tamas gereken unsurlardan

ivazsz veya bir ivaz karlnda kriterine gre


FKlarn katlma hesaplar fiiliyatta hep pozitif getirili olduundan ilk bakta ivaz karlnda alan hesaplar gibi grnmektedir. Ancak katlma hesaplar z itibariyle zarara da
katlmay iermektedir. Dolaysyla, katlma
hesab mterisi dnem sonunda yatrd anaparadan daha az para geri alabilir. Mevduatta
ise dnem sonunda alnan para anaparadan az
olamaz. Sonu olarak, cari hesaplarn mevduat
kapsamnda olduu ancak katlma hesaplarnn mevduat olarak kabul edilemiyecei dnlmektedir.
b. FKlarca kullandrlabilecek Plasmanlar

FKlar cari hesap ve katlma hesaplar yolu


ile topladklar fonlarn, teblilerle belirlenmi
olan blokaj oranlar dndaki ksmlarn aadaki trlerde plasman olarak kullandrma imkanna sahip klnmlardr. Bunlarn balcalar
yledir:
ba. retim Destei: letmeler iin gerekli
gayrimenkul, ham ve yar mamul madde makine, tehizat vs.nin nc ahslardan pein satn alnp, vadeli olarak satlmasdr.
bb. Leasing: Mal ve hizmet retiminde kullanlacak ara, gere, makine ve tehizatn, mlkiyeti FKda kalmak koulu ile iletmelere kiraya verilmesidir. Yaplacak bir anlama ile szlemenin sonunda maln mlkiyeti kiracya devredilmektedir.
bc. Kr-Zarara Katlma Yntemi ile Fon Kullandrma: FK, fon kullanacak gerek ve tzel kii-

lere Kr-Zarara Katlma Yatrm Akdi imzalandktan sonra, belirli bir maln alm satmndan
ya da iletmenin tm faaliyet sonularndan doacak kr zarara katlmak eklinde uygulanan
kullandrm biimidir. Bu sistemde FK, doacak krn tmne szlemede belirlenen oranda
katlrken, doacak zarara ise o ie tahsis ettii
mebla kadar katlacaktr.
bd. Mal Karl Ticari Vesaikin Alm Satm
Yoluyla Fon Kullandrlmas: Bu sistemde, bilhas-

sa d ticaretten doan mal karl vesaikin


FKca pein satn alnmas ve fon kullanana
vadeli (ya da daha yksek fiyatta) satlmas eklinde uygulama bulmaktadr.
te yandan katlma hesaplarnda biriken fonlarn ortalama %25ini kurumun ikinci faaliyet

180

ylndan itibaren dviz kazandrc faaliyetlere


tahsis etmek gibi ykmll de mevcuttur.
c. FK Tarafndan Yaplacak Dier Hizmetler

Yukarda saylanlarn dnda zel Finans


Kurumlar tarafndan yaplan dier hizmetler
Havale ve transfer yapmak
Fizibilite ettleri hazrlamak
Kasa Kiralamak
Kredi Kart Hizmetleri,
Kambiyo ilemleri
Mteri ek ve senetleri tahsilat
Teminat Mektubu vermek
Ayrca, zel Finans Kurumlar Mstearlktan izin almak suretiyle;
Ticari amal mlk alm satm yapabilir
tirakler kurabilir
Katlma hesaplarnda biriken fonlarla tarmsal sanayi alannda iletmeler kurup, iletebilir.
d. Yasal Ykmllkler ve Blokaj

FK hakkndaki 83/7506 sayl Karara ilikin 21.3.1984 tarih ve 18348 sayl T.C.Merkez
Bankas Tebliinin 10.maddesi ile blokaj tesis
etmekle ykml tutulmulardr. Bahsigeen
tebli 6.11.1998 tarih ve 23515 sayl Resmi Gazetede yaymlanan 7 Nolu tebli ile deiiklie
uramtr. Bu teblie gre:
zel Finans Kurumlar nezdlerinde alacan
Trk Liras ve yabanc para cari ve katlma hesaplarnda biriken fonlar iin aada beliritilen oranlarda
TCMB nezdindeki hususi bloke hesaplarda blokaj tesis edeceklerdir.
Blokaj Oran
Trk Liras Cari ve Katlma Hesaplarnda
Yabanc Para Cari ve Katlma Hessaplarnda

%8
%11

Yurtii bankalar ve zel finans kurumlarnca atrlan hesaplar blokaj ykmllne tabi deildir.
Bankalar, topladklar mevduat ve sair pasiflerden oluan taahhtleri iin TCMB Kanununun 40/II-a maddesine istinaden, adgeen
Banka nezdinde serbest tevdiat ve Kamu Borlanma Senedi bulundurmak, ayrca mevduat iin
munzam karlk tesis etmekle ykmldrler.
FK iin ngrlen nakit bulundurma ve
blokaj ykmll, bankalar iin getirilen disponibilite ve munzam karlk tedbirlerinin
FKlara uyarlanm biimi gibi grnmekteydi. 4491 sayl Kanunun 20. maddesinin 6. fk-

ras ile FKlarda TCMB Kanununun 40/II-a


maddesine tabi olmutur.
Son durum itibariyle FKlar munzam karlk bulundurma ve disponibilite ykmllne tabi olmakla birlikte bu yaznn yazld
tarih itibariyle yeni bir dzenleme yaplmadndan 7 sayl tebli ile getirilen blokaj hkmleri uygulanmaktadr.
FKlar, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu
kapsamnda deildirler. Bununla birlikte, vadesiz mevduat hesab niteliinde olan zel cari hesaplarn kurulacak TMSF benzeri bir fon kapsamna alnmasnn yada TMSFye tabi olmas kanmzca daha doru olacaktr.
e. FKnn Denetlenmesi ve Kovuturma Usul

FKlar esas olarak T.C. Merkez Bankasnca


denetlenmekteydi. Bu arada gerek Kararname ve
gerekse Mstearlk Teblii hkmlerine gre,
FKlar, Hazine Mstearl Bankalar Yeminli
Murakplarnca denetlenmekteydi.
FK hakkndaki kararname ve teblilerde,
mevzuata aykr uygulamalarn sorumlular
hakknda uygulanacak cezai meyyide olmamas hukuki bir boluk yaratmt. Bu durum
FKnn kararname ve teblilerle dzenlenmi
olmasndan kaynaklanmaktayd. Ceza Kanununun temel prensibine gre kanunsuz su ve
ceza olamaz. Cezalar ancak Kanunun su olarak tanmlad durumlara aykr hareket edilmesi durumunda verilebilir. FKlara ilikin bir
Kanuni dzenleme olmadndan ceza verilememekteydi.
4491 sayl Kanunla deiik 4389 sayl
Bankalar Kanunu FKlar Kanun kapsam iine alarak szkonusu hukuki boluu doldurmutur. Bankalar, zel bir ceza kanunu olmas
nedeniyle hangi usul ve esaslara uyulmadnda hangi sularn oluaca tanmlandktan
sonra, bu sulara uygulanacak cezalar da ayn
Kanun da terpi edilmi bulunmaktadr. Nitekim, FKlara ilikin dzenlemelerin yapld
20.maddenin 6.fkrasnda Bu Kanunun 21, 22 ve
23 nc maddelerinde yer alan ceza hkmleri, zel
finans kurumlar ve grevlileri iin de uygulanr denilmektedir.
Yeni dzenlemelerle, FKlara ilikin denetim ve kavuturma Bankalarla ayn hale getirilmitir.

181

FKLARA LKN YEN


DZENLEMELERDE AIKLIA
KOVUTURULMASI GEREKEN BAZI
HUSUSLAR
a. denmi Sermaye Zorunluluu:
Bankalar Kanununun 7.maddesinin 2/d fkrasna gre Trkiyede kurulacak bir bankann
denmi sermayesinin 20 trilyon TLden az olmamas gerekmektedir. Bu tutardaki denmi
sermaye art mevcut bankalar iin aranmamakta, yalnzca sisteme yeni girecek olan bankalar
iin aranmaktadr. Ayn husus yrrlkten kaldrlan kendi zel mevzuatlar erevesinde
FKlar iin nem tamaktadr.
Sermaye yeterlilikleri bu konudaki rasyo dzenlemeleri ile llen mevcut bankalarn sermayelerini 20 trilyon TLye ykseltmeleri, Kanunuun
geici 2/c maddesine gre, ynetim ve denetimlerinin dorudan yada dolayl olarak baka bir sermaye grubuna gemesine yol aan hisse devir ve
edinimlerine izin verilmesi iin zorunlu klnmaktadr. Benzer lme yntemi halen faaliyette bulunan FKlarda da uygulanmakta olup, Kanunuun
iinde yer alan geici 2/c maddesi hkm FKlar
iin de geerlilik tamaktadr. Dolaysyla, izin
alnmasn gerektiren hisse devir ve edinimleri olmadka FKlarn denmi sermayelerinin 20
trilyona karlmasnn 2 yllk gei srecinin sonuna kadar gerekmedii dnlmektedir.
b. ube Ama Esaslar:
Bankalar Kanununun 9.maddesinin 6/a fkrasna gre; bankalarn Kurulca belirlenecek
esaslara uymalar ve Bankalar kanunu uyarnca
yrrle giren standart oranlar tutturmalar
kaydyla ube amalarnn serbest olduu dzenlenmitir. Kurul, gerektiinde bankalarn ube amalarn izne tabi tutabilir.
FKlarn ube ama esaslar Hazine Mstearl tarafndan 11.01.1997 tarih ve 22874 sayl Resmi Gazetede yaymlanan Tebli
(05.03.1998 ve 23375 sayl Resmi Gazetede yaymlanan Ynetmelik ile deiik) ile;
Bankalarn ube ama esaslar ise Hazine
Mstearlnn 21.06.1995 tarih ve 22320 sayl Resmi Gazetede yaymlanan ynetmelii
(17.06.1998 tarih ve 23375 sayl Resmi Gazeteyaymlanan Ynetmelik ile deiik) ile dzenlenmi bulunmaktadr.

Her iki dzenlemeninde uygulanmasnn


devamn ngeren 4389 sayl Kanunun geici
2/a, 4491 sayl Kanunun 3/b maddesi gereince, Kurul tarafndan bir dzenleme yaplncaya
kadar FKlarn ube amalar hakkndaki bu
dzenlemelerden hangisi uygulanacaktr?
FKlarn yasa kapsamna alnmas nedeniyle bundan sonra dayanan Bankalar Kanunundan alan mevzuata uyulmas ve bu gre
istinaden FKlarn ube ama konusunda da
bankalara ilikin dzenlemelere tabi olmasnn
gerektii dnlmektedir.
Bu yaznn hazrland tarih itibariyle Hazinenin FKlara gnderdii bir genel yazya istinaden ube al prosedrleri bankalarn ube
ama prosedrleri ile ayn biimde uygulanmaktadr.
c. Tek Dzen Hesap Plan Uygulamas:
Bankalar Kanununun 13.maddesinin 1/a
fkrasna gre bankalar; hesaplarn ve yllk bilanolar ile kr ve zarar cetvellerini T. Bankalar Birliinin gr alnarak Kurulca bekirlenecek esas ve usullere uygun ekilde tutmak,
yaynlamak ve ilgili mercilere gndermekle ykmldr. Bankalara ilikin olarak hazrlanan
THP 01.01.1996 tarihinde yrle girmitir
ve koullarn gerektirdii deiiklikler yaplmaktadr.
Bankalarda uygulanan THPnn FKlar ynnden tam uygulanabilirlii bulunmamaktadr. Zira, FKlarn baz ilemleri bankalarla ayn olmakla birlikte ana ura konular olan fon
toplama ve kullandrma faaliyetleri nemli farkllklar iermektedir. Dolaysyla bu kurumlarn
kendine zg ilemlerinin de dikkate alnd
bir THP ihtiyac szkonusudur. Yeni dzenlemeler yaplncaya kadar FKlar mevcut eski
dzenlemelerini devam ettirmektedirler.
d. Karlklar Kararnamesine Uyum Sreci:
4389 sayl Kanunun geici 2. maddesinin
(f) bendine gre bu Kanunun yrrle girdii
tarihten (23.6.1999) nce alan kredilere ilikin karlk ykmllnn 4 yl iinde bu
Kanun hkmlerine uygun hale getirilmesi gerekmektedir. Dier taraftan 4491 sayl Kanunun geici 3. Maddesinin (a) bendine gre
ise FKlar Bankalar Kanununa iki yl iinde
uyum salayacaklardr.

182

Bu hkmler birlikte dnldnde


FKlarn Bankalarla ayn kurallara tabi olmas
ilkesi erevesinde 23.06.1999 tarihinden nce
alan kredilerin 4 yl iinde karlk ykmllne uygun hale getirilmesi gereklilii ortaya
kmaktadr. Bununla birlikte FKlar Bankalar
Kanunu kapsamna dahil eden 4491 sayl Kanun, 4389 sayl Kanundan yaklak be ay sonra 19.12.1999 tarihinde yrrle girmitir.
FKlar asndan deerlendirildiinde, 4389 sayl Kanunun geici 2. maddesinin (f) bendinde
geen bu Kanunun yrrle girdii tarihten nce alan krediler ibaresi lafzi bir biimde
yorumlandnda 23.6.1999-19.12.1999 tarihleri
arasnda alan krediler bu madde kapsamna
girmemektedir. Kanaatimizce bu maddenin gai
yorumla yorumlanarak, 23.6.1999-19.12.1999
tarihleri arasnda alan kredilerin de bu Kanunun yrrle girdii tarihten nce alan
krediler kapsamna sokulmas gerekmektedir.
nk FKlar asndan bu Kanunun yrrle giri tarihi 19.12.1999dur. zetle, FKlarca
19.12.1999 tarihinden nce alan kredilerin
hakkaniyet ve eitlik ilkesi uyarnca, 4 yl iinde
karlk ykmllne uygun hale getirilmesi
gerektii dnlmektedir
e. Sermaye yeterlilii standart rasyosuna
ilikin hususlar:
Kurul tarafndan bir dzenleme yaplncaya
kadar, FKlarn sermaye yetelilii rasyosu hesaplamasn bankalara ilikin dzenlemeyi esas
alarak yapmalarnn, gerek bu dzenlemenin
dayanann Bankalar Kanunu olmas gerekse
kurumlar arasndaki eitlii salamak asndan
daha doru olacaktr.
Kurul tarafndan szkonusu rasyoya ilikin
yeni dzenleme yaplrken (Bankalar Kanununun 20/6 maddesi gereince) FKlar asndan kr ve zarara katlma hesaplarnn zellii
dikkate alnarak, bu hesaplardan finanse edilen
kullandrmlarn risk arlklarnn farkllatrlmas daha doru bir uygulama olacaktr.
Mevcut mevzuata gre; FKlar kr ve zarara katlma hesaplar iin tasarruf sahiplerine ne
anapara nede kr garantisi vermemektedirler.
Dolaysyla bu tr hesaplardan finanse edilen
kullandrmlarn, Kurum pay olan %20ye tekabl eden ksmnn karlacak tebli erevesin-

de risk arlna tabi tutulmas, kr ve zarara


katlma hesabnn payna den %80lik blmnn ise risk arlnn %0 olarak kabul edilmesi gerektii dnlmektedir.
f. Yabanc Para Net Genel Pozisyon/
Sermaye Taban rasyosuna ilikin
hususlar:
Bankalar Kanunu ile standart rasyolar belirleme yetkisi Kurula braklmtr. FKlarn bu
Kanuna tabi olmalarn mteakip yeni bir dzenleme yaplmadndan, Bankalar tarafndan
halen uygulanmakta olan Yabanc Para Net Genel Pozisyon/Sermaye Taban rasyosu FKlar
tarafndan da uygulanacak mdr? Kanaatimiz,
Kurul tarafndan yeni bir dzenleme yaplncaya kadar bu rasyonun FKlar tarafndan uygulamas gerekmedii ynndedir.
Kurul tarafndan bu hususla ilgili bir dzenleme yaplrken, FKlarn leasing muhasebesinden kaynaklanan zel durumlarnn dikkate
alnmas gerekmektedir. FKlar faiz esasna gre alan hibir piyasada faaliyet gsterememektedirler. Dolaysyla atl fonlarn, bankalara plase etmek yada TCMB nezdindeki interbank piyasalarnda deerlendirmeleri ya da kamu menkul
kymetlerine yatrmalar szkonusu deildir.
Topladklar btn fonlar reel sektre plase etmek zorundadrlar. Konjonktrel olarak TL atl
fonlarn olutuu dnemlerde bu fonlarn deerlendirilebilecei tek alternatif dvize dntrlmesidir. Dolaysyla Kurul tarafndan dzenleme yaplmas aamasnda, FKlarn bu zel
durumu dikkate alnarak dviz pozisyon fazlasna ilikin st snrn ya kaldrlmas ya da daha
esnek belirlenmesi gerektii dnlmektedir.

FKLARIN RAKAMSAL GELM


VE BANKACILIK SEKTR LE
KARILATIRMASI
Yazmzn giri ksmnda belirtildii zere,
1980li yllarn banda Trk ekonomisindeki
kaynak ve dviz an gidermek maksadyla,
mali reformlar erevesinde oluturulan
FKlar 1984 ylndaki kurulularndan bu yana 16 yl geride brakm bulunmaktadr. Balangta krfez lkelerinden transfer edilen sermaye ile kurulan ilk FK olma niteliini tayan Albaraka Trk zel Finans Kurumundan

183

sonra, sistemde Faisal Finans zel Kurumu,


Kuveyt Trk Evkaf Kurumu unvan ile iki adet
yabanc sermayeli finans kurumu daha kurulmutur.
Daha sonra yurtiinden milli sermaye ile kurulmu olan, sermayesi ve ynetimi Trklere ait
olan adet FK daha sisteme dahil olmutur.
Bunlar srasyla, Anadolu Finans, hlas Finans
ve Asya Finans Kurumu unvanl FKlardr.
a. zel Finans Kurumlar
Halen faaliyette bulunan FKlarn unvanlar, kurulu yllar, 1999 yl denmi sermayeleri ve ube saylar itibariyle grnmleri
Tablo-1deki gibidir.
FKlar tarafndan Hazine Mstearlna
gnderilmi olan 31.12.1999 bilanolar itibariyle adgeen kurumlarn konsolide bilano
toplamlar Tablo-2deki gibidir (milyar TL).

FKlarca 31 Aralk 1999 bilano toplamlarna gre, toplanan fonlar 1.445.267 milyar
TLsna, kullandrlan fonlar 1.269.247 milyar
TLsna ulam bulunmaktadr.
Trk Mali Sektr iinde faaliyette bulunan
FKlarn son sekiz yl iindeki bilano toplam
aktif ve pasif hesaplar itibariyle Tablo-3de verilmitir (milyar TL).
Tablo-3deki bilano kalemlerinin incelenmesinde en dikkate deer husus, zellikle 1994
ekonomik krizini takiben FK hakknda getirilen nakit bulundurma ve blokaj ykmll
neticesinde, gelir getirmeyen banka mevcutlar
mutlak olarak artm ise de, aktif toplam iindeki nispi pay azalmtr. Keza 1994 ekonomik
krizi takiben tahsili gecikmi alacaklarda da
nemli artlar gzlenmektedir.
Baz aktif kalemlerin bilano toplamlarna
olan oranlar Tablo-4deki gibidir (% olarak).

TABLO-1
Unvan
Albaraka Trk
Faisal Finans
Kuveyt Trk Evkaf Kurumu
Anadolu Finans
hlas Finans
Asya Finans

Kurulu
Yl

Nominal Sermayesi
(milyar TL)

ube
Says

1985
1985
1989
1991
1995
1996

9.000
2.000
11.025
30.000
10.000
10.000

22
12
16
20
35
16

TABLO-2
AKTF HESAPLAR

TUTAR

Nakit Deerler
Bankalar
Yurtii
Yurtd
Menkul Kymetler
TCMB Fon Karl
Cari Hesap Karl
Katlma Hes. Kar.
Alacaklar
Tahsili Gecikmi Alacaklar
Gelir Reeskontlar
tirakler
Sabit Kymetler
Dier Aktifler

15.730
105.554
35.121
70.433
1.076
139.446
5.936
133.510
1.248.963
20.284
9.622
638
82.784
18.288

Atif Toplam

1.642.385

PASF HESAPLAR
Borlar
Gider Reeskontlar
den. Vergi ve Yk.
Muhtelif Borlar
Dier Pasif
zkaynaklar
Dnem Net Kr

TUTAR
1.445.267
8.010
12.519
17.986
56.356
87.189
15.058

1.642.385

184

TABLO-3
AKTF HESAPLAR

1992

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

Nakit Deerler
Bankalar
Yurtii
Yurtd
Dier Mali Kurumlar
Menkul Kymetler
Alacaklar
Tah.Gec. Alacaklar
Gelir Reeskontlar
tirakler
Sabit Kymetler
Dier Aktifler
Aktif Toplam

119
860
372
488
33
9
5.821
37
111
38
714
141
7.883

315
1.238
669
569
0
5
14.125
83
299
38
498
285
16.886

1.495
3.875
1.828
2.047
0
186
29.635
1.290
510
40
3.374
1.372
41.777

2.920
6.255
2.760
3.495
286
78
61.560
2.043
815
324
7.580
3.099
84.960

5.325
5.660
1.991
3.669
6
89
92.472
2.447
1.169
428
11.587
5.543
124.726

6.698
55.692
41.756
13.936
11
329183
1.736
3.961
199
24.543
5.985
428.008

9.591
95.817
72.867
22.950
1.019
640.304
8.242
9.455
279
53.362
18.062
836.131

15.730
245.000
174.567
70.433
1.076
1.248.963
20.284
9.622
638
82.784
18.288
1.642.385

PASF HESAPLAR

1992

1993

1994

1995

1996

1997

1998

1999

Borlar
Gider Reeskontlar
den. Vergi ve Yk.
Muhtelif Borlar
Dier Pasif
zkaynaklar
Dnem Net Kr
Pasif Toplam

6.245
313
38
75
810
294
108
7.883

14.055
174
83
686
1.063
564
261
16.886

34.280
954
337
230
4.520
1.179
277
41.777

64.334
1.963
420
218
13.704
3.455
866
84.960

98.345
2.900
516
1.443
16.334
4.038
1.150
124.726

380.347
1.624
2.239
5.717
13.692
17.315
7.074
428.008

719.668
5.503
6.308
11.389
34.740
49.704
8.819
836.131

1.445.267
8.010
12.519
17.986
56.356
87.189
15.058
1.642.385

TABLO-4
Yllar
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

TABLO-6
Bankalar
10,9
7,4
9,2
7,4
4,5
7,5
5,4
6,4

Alacaklar
73,8
84,0
70,9
72,5
74,1
76,9
76,6
76,0

Tah.Gec.
Alacaklar
0,5
0,5
3,1
2,4
2,0
0,4
1,0
1,2

Yllar
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

Kr/zkaynak
36,7
46,2
3,5
25
28,4
40,8
17,7
17,2

TABLO-5
Yllar
1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

Borlar
79,2
83,2
82,1
75,7
78,8
88,9
86,1
88,0

Dier
Pasifler
10,3
6,3
10,8
16,1
13,1
3,2
4,2
3,4

185

zkaynaklar
3,7
3,3
2,8
4,1
3,2
4,0
5,9
5,3

Kr
1,4
1,5
0,7
1,0
0,9
1,7
1,1
0,9

Pasifte yer alan borlar, dier pasifler, zkaynaklar ile kr kalemlerinin pasif toplamna olan
oranlar Tablo-5deki gibidir.
Bu tabloda grlecei zere, FKnn krllk oranlar 1994-1996 yllarnda azalrken,
sonraki iki ylda eski dzeyini korumutur.
FKlarn krllnn dmesinde 1994 ylnda
yrrle konan nakit blokaj ykmll etkili olmutur.
FK bilano krlarnn zkaynaklara olan
oransal geliimi de Tablo-6daki gibidir.

TBSnin konsolide bilano toplamlar 19921999 yllar itibariyle Tablo-8de verilmitir


(milyar TL).
FKnn TBSnin aktif ve pasif toplamlarna
olan oranlar ile TBS ve FKlarn toplam iindeki iindeki nispi paylar Tablo-9daki gibidir
(milyar TL).

B. Trk Bankaclk sistemi (TBS)


1999 yl sonu itibariyle Faizsiz Bankaclk
ad altnda faaliyette bulunan 6 adet FKya
karlk, TBS de 81 adet Banka faaliyette bulunmaktadr.
Bu bankalarn tasnifi ise Tablo-7deki gibidir.
TBS de 1999 ylsonu itibariyle ube adedi
7.691, alanlarnn says da 173.988dir.

TABLO-7
Ticaret Bankalar
Kamusal Sermayeli
zel Sermayeli
Trkiyede Kurulmu Yabanc Bankalar
Trkiyeda ube Aan Yabanc Bankalar
TMSFye Devredilen Bankalar
Kalknma ve Yatrm Bankalar
Kamusal Sermayeli
zel Sermayeli
Yabanc Banka
TOPLAM

62
4
31
5
14
8
19
3
13
3
81

TABLO-8
AKTF HESAPLAR

1992

1993

Nakit Deerler
22.306
Bankalar
84.720
TCMB
7.252
Dier Mali Kurumlar
38
nterbank
5.480
Menkul Deerler Czdan 62.148
Munzam Karlk
30.725
Krediler
231.532
Takipteki Alacaklar
3.148
tirakler
13.424
Sabit Kymetler
26.983
Dier
66.171
Toplam Aktifler
553.929

43.281
205.298
10.844
290
5.547
117.510
51.581
433.707
5.327
18.358
50.982
105.264
1.047.988

PASF HESAPLAR
Mevduat
nterbank
Alnan Krediler
Tahvil ve Fonlar
Faiz ve Gider Rees.
den. Vergi ve Harlar
Dier Pasifler
zkaynaklar
Kr
Toplam Pasifler

1992

1993

305.489
2.772
81.598
117.246
17.369
6.335
59.839
33.448
14.202
553.929

544.966
1.709
195.866
273.100
26.325
12.696
93.006
69.609
28.286
1.047.988

1994

1995

72.661 173.289
323.599 603.958
33.100
27.688
99
79
14.951
23.516
228.766 435.344
119.850 250.535
789.853 1.743.685
14.124
20.876
35.049
60.415
111.514 229.570
275.371 533.428
2.018.938 4.102.384

1994

1995

1.275.113 2.664.936
26.233
31.373
218.795 396.237
346.475 579.612
61.949 119.297
20.934
52.826
145.066 319.451
125.105 251.160
44.295 115.102
2.018.938 4.102.384

186

1996

1998

1999

174.873
366.747
541.572
1.094.627 2.365.523 3.907.431
102.656
214.312
395.522
2.402
4.900
8.756
59.800
66.096
151.817
1.358.744 2.548.521 5.211.149
469.317
921.016 1.727.558
3.860.068 8.811.893 14.122.355
31.130
87.603
566.198
184.255
415.519
895.236
442.658
790.342 1.436.195
1.178.581 2.786.072 7.864.160
8.959.111 19.378.544 36.827.949

1.064.147
7.655.371
963.889
144.485
565.603
12.398.034
3.069.436
21.714.974
886.026
3.672.424
2.187.228
17.799.241
72.120.858

1996

1997

1997

1998

1999

6.145.516 12.545.561 24.185.291


46.288
71.952
377.664
987.481 2.547.027 4.394.763
1.273.995 3.219.590 5.715.090
243.133
623.442 1.370.197
33.396
120.079
196.392
463.800 1.041.611 2.070.659
540.572 1.253.190 2.128.713
258.699
575.071 1.161.607
8.959.111 19.378.544 36.827.949

48.263.769
925.795
9.501.610
12.386.629
2.730.027
487.258
4.019.025
1.968.264
2.265.886
72.120.858

FKlarn aktif toplamlarnn bankalarn aktif toplamlarna oran 1992 ylnda %1,42 iken
1999 ylnda bu oran %2,28 ykselmitir.
FKlarn, Bankalar ve FKlardan oluan mali
sistem iindeki pay 1992 ylnda %1,40 iken
1999 ylnda bu oran %0,83 artarak %2,23e
ulamtr.
FKlarn toplad fonlarn TBS tarafndan
toplanan mevduata oran ise Tablo-10daki gibidir.
FKlarn toplad fonlarn, bankalarca toplanan mevduata oran 1992 ylnda %2,04 iken
1996 ylnda bu oran %1,60 gerilemi ve 1999
yl sonunda %2,99a ykselmitir.
FKlarn kullandrd fonlarn, TBSce kullandrlan krediler ile mukayesesi ise Tablo11deki gibidir (milyar TL).
FKlarn tarafndan kullandrlan fonlarn,
bankalarn kullandrd kredilere oran 1992
de %2,51 olduu halde 1996 yl sonunda
%2,40a dm, 1999 yl sonunda ise %5,84e
ykselmitir.
FK tarafndan kullandrlan fonlarn, toplam kredilere nazaran oransal byklnn

artt grlmekte ise de, TBSdeki mevduatn


nemli ksmnn Hazine Borlanma Senetlerine
plase edilmesinen dolay bu oran ykselmi grnmektedir. Ancak, FKnn fon kullandrmlar, TBSnin kredi ve menkul deerler toplamna oranlanmas halinde yukarda bulunan oranlar Tablo-12de grlecei zere dmektedir.
Nitekim TBSnin son yllardaki kredi ve
menkul deerlerden oluan plasmanlar ile toplam mevduat Tablo-13deki gibidir.

TABLO-12

Yllar

Fon
Kullandrmlar
FK

Kredi+
Menkul
Deerler TBS

1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

5.821
14.125
29.635
61.560
92.472
329183
640.304
1.269.247

293.680
551.217
1.018.619
2.179.029
5.218.812
11.360.414
19.333.504
34.113.008

1,98
2,56
2,91
2,83
1,77
2,90
3,31
3,66

TABLO-9
Yllar

FK

TBS

FK+TBS

FK/TBS

FK/
(FK+TBS)

1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

7.883
16.886
41.777
84.960
124.726
428.008
836.131
1.642.385

553.929
1.047.988
2.018.938
4.102.384
8.959.111
19.378.544
36.827.949
72.120.858

561.812
1.064.874
2.060.715
4.187.344
9.083.837
19.806.552
37.664.080
73.763.243

1,42
1,61
2,07
2,07
1,39
2,21
2,27
2,28

1,40
1,59
2,03
2,03
1,37
2,16
2,22
2,23

TABLO-10

TABLO-11

Yllar

FKnn
Toplad
Fonlar

TBSde
Toplanan
Mevduat

Oran
(%)

1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

6.245
14.055
34.280
64.334
98.345
380.347
719.668
1.445.267

305.489
544.966
1.275.113
2.664.936
6.145.516
12.545.561
24.185.291
48.263.769

2,04
2,58
2,69
2,41
1,60
3,03
2,98
2,99

187

Yllar

FKnn
Kullandrd
Fonlar

TBSce
Kullandrlan
Krediler

1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

5.821
14.125
29.635
61.560
92.472
329183
640.304
1.269.247

231.532
433.707
789.853
1.743.685
3.860.068
8.811.893
14.122.355
21.714.974

2,51
3,26
3,75
3,53
2,40
3,74
4,53
5,84

FK ile TBSnin tahsili gecikmi alacaklar alacaklar asndan mukayeseleri de Tablo-14deki


gibidir.
1992-1999 yllar arsnda TBSdeki tahsili
gecikmi alacaklarn toplam aktifler ierisindeki
pay FKlarda %0,47den %1,24e ykselmitir.
Ayn dnemde Bankalarda bu oran %0,57den
%1,23e ykselmitir. FKlarn tahsili gecikmi
alacaklarnda 1994-1996 aralnda nemli artlar kaydedilmitir. FKlarn tahsili gecikmi
alacaklarndaki artn nemli nedenlerinden birisi, alacak tahsilinde meydana gelen gecikmelerden temerrt faizi talep edilmemesidir. Bu
durum, FKlar problemli alacaklarn tahsilinde olumsuz etkilemektedir.
FKnn toplam zkaynaklar ile TBSnin
zkaynaklar arasndaki nisbi iliki Tablo15deki gibidir (milyar TL). (zkaynak rakamlar ierisine dnem kr dahil edilmemitir.)
1992-1997 yllar arasnda FKnn zkaynaklar %29.556 nispetinde artt halde, bu
oran TBSde %5.785 de kalmtr. Buna gre
FKlarn zkaynaklar TBSne gre daha hzl
art gstermi bulunmaktadr.

FKlarn zynaklarnn pasif iindeki pay


1992 ylnda %3,7 iken 1999 ylnda bu oran
%5,3e ykselmitir. Ayn srecte bankalarn zkaynaklarnn toplam pasif iindeki pay %6dan
%2,7ye gerilemitir. zkaynaklar ierisine dnem krlarn eklersek bu durumda FKlarn
sekiz ylda zkaynaklarnn toplam pasif iindeki pay 1,1 puan artarken, bankalarda zkaynaklarn pasif iindeki paynn 2,7 puan azald grlmektedir.
Kr rakam dahil zkaynaklarn toplam pasif
iindeki pay ve yllar itibariyle geliimi Tablo16daki gibidir.

GENEL DEERLENDRME
Trkiyede faaliyette bulunan FKlarn
mevcut statleri ve faaliyetleri ile, bunlarn TBS
ile mukayeseleri hakknda yaptmz inceleme
ve deerlendirme kapsamnda ortaya kan sonular ve ulalan kanaat zet olarak aada verilmitir.
1. FKlar 1980li yllarn banda Trk
ekonomisinin yabanc kaynak ve dviz
an gidermek ve Krfez lkelerindeki

TABLO-13
Yllar

Mevduat

Krediler

Menkul Deerler

Kredi+Menkul
Deerler

1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

305.489
544.966
1.275.113
2.664.936
6.145.516
12.545.561
24.185.291
48.263.769

231.532
433.707
789.853
1.743.685
3.860.068
8.811.893
14.122.355
21.714.974

62.148
117.510
228.766
435.344
1.358.744
2.548.521
5.211.149
12.398.034

293.680
551.217
1.018.619
2.179.029
5.218.812
11.360.414
19.333.504
34.113.008

Yllar

Tah. Gec.
Alacaklar FK

FK aktifi
iindeki pay

Tah. Gec.
Alacaklar TBS

TBS aktifi
iindeki pay

1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

37
83
1.290
2.043
2.447
1.736
8.242
20.284

0,47
0,49
3,09
2,40
1,96
0,41
0,99
1,24

3.148
5.327
14.124
20.876
31.130
87.603
566.198
886.026

0,57
0,51
0,70
0,51
0,35
0,45
1,54
1,23

TABLO-14

188

petro-dolarlar Trkiyeye kazandrmak


maksadyla Trk Mali Sistemine dahil
edilmilerdir.
2. Trkiyede, birikimlerini banka sisteminde nemalandrmak istemeyen snrl bir
kesimden TL ve dviz baznda toplanan
fonlarn toplam 31 Aralk 1999 tarihi itibariyle 1.445.267 milyar TLye bali olmtur. Ekonominin kullanmna sunulan
plasman tutar ise 1.269.247 milyar
TLdir.
Bu suretle, FKlar banka sistemi dnda
kalabilecek fonlarn ekonomiye kazandrlmasna araclk etmektedir.
3. 15 yllk gemileri dikkate alndnda
zel Finans Kurumlar, Trk Finans Sisteminde, eitlilii ve derinlii artran kurumlar olarak yer almlardr. zel Finans
Kurumlar esnek fon toplama yntemleri
ve ticarete dayal finansman biimleriyle
kredi arzn artrarak, cari kredi faiz oranlarn aa ekici bir fonksiyon stlenmektedir. Bu da ekonomide, yatrmlarn hacmi-

nin artmasna yol aarak, retilen mal ve


hizmet deerini yani milli geliri bytmektedir.
4. zel Finans Kurumlar, alma prensipleri gerei Devlet Borlanma Senetleri
gibi sabit getirili plasmanlara girmemekte
ve T.C. Merkez Bankasnda blokesi mecburi fonlar ile gnlk nakit ihtiyac dnda kalan paralarla dorudan doruya reel
ekonomiyi fonlamaktadr. zel Finans
Kurumlarnn daralan ekonomik koullarda dahi plasman yapmak zorunda olmas, ekonomik krizlerin reel sektr zerindeki ykc tesirlerini yumuatmaktadr. Hatta, ekonominin resesyona (ekonomide durgunluk ve daralma) girdii dnemlerde bir ok bankann kredilerini geri armasna karn zel Finans Kurumlar, alma prensipleri gerei bu yola
bavurmamakta ve bu durum yatrmc
mteebbislerin kaynak skntsndan dolay yaamalar muhtemel problemlerini
azaltmaktadr.

TABLO-15
FK

TBS

Yllar

zkaynaklar

Pasif Toplam

zkaynaklar

Pasif Toplam

1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

294
564
1.179
3.455
4.038
17.315
49.704
87.189

7.883
16.886
41.777
84.960
124.726
428.008
836.131
1.642.385

3,7
3,3
2,8
4,1
3,2
4,0
5,9
5,3

33.448
69.609
125.105
251.160
540.572
1.253.190
2.128.713
1.968.264

553.929
1.047.988
2.018.938
4.102.384
8.959.111
19.378.544
36.827.949
72.120.858

6,0
6,6
6,2
6,1
6,0
6,5
5,8
2,7

TABLO-16
FK

TBS

Yllar

zkaynaklar

Pasif Toplam

zkaynaklar

Pasif Toplam

1992
1993
1994
1995
1996
1997
1998
1999

402
825
1.456
4.321
5.188
24.389
58.523
102.247

7.883
16.886
41.777
84.960
124.726
428.008
836.131
1.642.385

5,1
4,9
3,5
5,1
4,2
5,7
7,0
6,2

47.649
97.895
169.400
366.263
799.271
1.828.261
3.290.320
4.234.150

553.929
1.047.988
2.018.938
4.102.384
8.959.111
19.378.544
36.827.949
72.120.858

8,6
9,3
8,4
8,9
8,9
9,4
8,9
5,9

189

5. Balangta yabanc sermaye ve dviz fonlarnn transferi amalanm ise de, son yllarda FKlarn bu amacn gereklemesinden uzaklaarak yurtii kaynaklara ynelmi olduklar mahade edilmektedir.
6. FKlarda toplanan fonarn TMS iindeki
nispi pay son yllarda %1,40 ile %2,23
arasnda deimekte ise de, mali sistemde
ortalama %98 paya sahip Trk Bankaclna rakip olma durumlarndan bahsetmek mmkn deildir.
7. FKlar hakknda hedeflenen amalarn
gereklemesi elde edilememi ise de, retim destei ve finansal kiralama yoluyla yaplan fon kullandrmlar ile reel ekonominin gelimesine, ekonomik hareketlerin

190

kayda alnmasna, denen vergiler nedeniyle kamu maliyesine, istihdam ve d ticaret


hacminin genilemesi alarndan ekonomiye katklarnn olduu grlmektedir.
8. FKlara ilikin yasal boluklar, 4491 sayl Kanunla deiik 4389 sayl Bankalar
Kanununda yaplan dzenlemelerle giderilmitir. Bankalar Kanunu erevesinde
FKlara ilikin dzenleme yapma yetkisi
Bankaclk Denetleme ve Dzenleme Kurumuna aittir. Ancak Kurumun henz faaliyete gememesinden tr Kurum tarafndan yaplacak dzenlemeler yaplamamtr. Kanaatimiz, ileride yaplacak dzenlemelerle gei srecindeki tereddt ve
aksaklklarn giderilecei ynndedir.

Bankaclkta Yeni Bir Boyut:

Katlm Bankacl
Mehmet Emin ZCAN (1)

Temel HAZIROLU (2)

1. GR
Gemii binlerce yl ncesine kadar uzanan
bankacln ad, talyanca masa anlamna gelen
Banco kelimesinden gelmektedir. Bir maln
emanet alnmas ve dn verilmesi ilemine ve
bir nevi bankaclk ve kambiyo hizmeti gren messeselere, bankacln ilk rnekleri olarak, Milattan nce 2000 yllarnda Babilde daha sonra eski
Msrda, eski Yunanda ve Romada rastlanmaktadr. Ortaa, bankaclk asndan bir durgunluk
devresi olarak kabul edilmektedir. Rnesanstan
itibaren bat Avrupann eitli ehirlerinde (Milano, Venedik, Londra gibi) gnmz kredi kurumlarnn ncleri olan kurulular ortaya kt. Ancak bugnk anlamda modern bankacln anavatan olarak ngiltere kabul edilmektedir.
Gnmz iktisadi hayatnda vazgeilmez bir
yeri olan bankalar, esas itibariyle tasarruf sahipleriyle iletmelerinin faaliyetlerini, yatrmlarn veya dier ihtiyalarn finanse edebilmek iin yabanc kaynak talebinde bulunan gerek ve tzel
kiileri bir araya getiren; para, sermaye ve kredi
zerine her eit ilemleri yapan arac kurumlardr. Zamanmzda bankalarn ilevleri ve hizmet
rnleri ok eitlenmi olmakla birlikte, klasik
anlamda bankann balca ilevi, kendine ait olan
fonlar veya bakalarndan faiz karl mevduat
olarak ald fonlar, faiz karl dn vererek

gelir elde etmektir. Bankalar mevduat ve kredi ilemlerinin yan sra havale, akreditif, keide ve seyahat ekleri, kiralk kasa, istihbarat ve danmanlk gibi eitli hizmetler salayan kurululardr.
Bankalar ayrca, altn alm/satm ve sermaye piyasas ilemleri de yapabilmektedirler. Modern bankalar birer gven kurumu olup parasal sermayenin oluumuna hizmet ederler. Topladklar mevduatn vadesinden daha uzun vadede kredi verme
olanana sahiptirler. Bankalar gndelik yaantmza ylesine girmilerdir ki, neredeyse bankasz
bir hayat dnmek bile mmkn deildir. Artk
maamz bankadan alyoruz, havalelerimizi bankalara yaptryoruz, telefon-elektrik-su paralarn
hatta vergilerimizi dahi bankaya yatryoruz. Dahas, internet bankacl sayesinde banka ubesine gitmeye gerek kalmadan, evimizden bankaclk
ilemlerini bizzat kendimiz yapabiliyoruz.
lkemizde mevduat toplayan ticaret bankalar dnda, ihtisas bankacl yapan yatrm ve
kalknma bankalar ile zel Finans Kurumu
(FK) adyla faaliyet gsteren ancak, geleneksel
bankaclktan farkl olarak, kr ve zarara katlma
esasna gre alan bankalar mevcuttur. zel finans kurumu tabiri sadece Trkiyede kullanlmakta olup baka bir dile kr ve zarara katlma
esasna gre alan banka anlamnda tercmesi
mmkn deildir.

(1) D ler Mdr, Albaraka Trk


(2) Bilgi lem Mdr, Albaraka Trk

191

te bu almamzda, lkemizin gndemine


80li yllarda giren ve alma prensipleri itibariyle konvansiyonel bankaclktan nemli farkllklar arzeden zel Finans Kurumlar nn
(FK) isim sorunu ele alnm, kullanlmakta
olan isimler ve terimlerin bu tr bankacl tam
ve doru olarak ifade edip etmedikleri irdelenmi ve alternatif isim nerilmitir.
Amacmz, kr ve zarara katlma esasna gre alan bankacl tartmaktan ziyade, bu
yeni bankaclk modelinin temel zelliklerinin
tam ve doru olarak anlalmasn salayacak bir
ismin bulunmas abalarna katk salamaktr..

2. DNYADA VE TRKYEDE FAZSZ


BANKACILIK
Bankacln tarihini yazanlar, ilk bankaclk
ilemlerinin gnmzden yaklak bin yl nce tapnaklarda baladn ileri srmektedirler.
nk hem tapnaklar iyi rgtlenmiti, hem de
dinine bal kiiler gvenilir insanlar olarak kabul ediliyordu. Tarih boyunca btn semavi dinler, toplumda ekonomik ve sosyal dengeleri bozarak adaletsizlie yol at gerekesiyle faizi
ho grmemilerdir. Bu nedenle bilhassa halk
mslman olan lkelerde gnmzdeki bankalarn fonksiyonlarn ksmen gren banka benzeri
faizsiz esasta faaliyet gsteren kredi kurulularna 7. yzyldan itibaren rastlanmaktadr. Ancak
son asrda islam toplumlarnn bat karsnda
sosyo-ekonomik zlmelere maruz kalmalar,
Avrupa da ortaya kan bankaclk sisteminindier kurumlarda olduu gibi- aynen kopya edilmesine yol amtr. Bat toplumlarnn ekonomik kalknmasnda byk rol oynayan bankalar
faize duyarl islam toplumlarnda uygun bir sosyo-ekonomik zemin bulamadklarndan ayn lde yararl olamamlardr. XX. Yzyln ikinci
yarsndan itibaren ada toplumlarda bankalarn ekonomideki ilevini ve nemini kavram
Prof.Dr. Ahmed en-Neccar gibi baz mslman
iktisatlar, faiz esas yerine, mslman topluluklarda tarihin eitli dnemlerinde ska kullanlm olan mudarebe (emek/sermaye ortakl)
esasna gre bir nevi risk sermayesi (venture capital) eklinde alacak yeni bir bankaclk modeli ortaya koydular. Bu model, ksa zamanda byk bir gelime gstererek bilhassa, 70li yllardan itibaren bata gelimi batl lkeler olmak

zere btn dnyaya yayld. Halen eitli lkelerde faizsiz esasa gre faaliyet gsteren 200 akn bankann, yaklak 500 Milyar ABD Dolarn
kontrol ettii tahmin edilmektedir.
Trkiyede 80li yllar, yaplan ekonomik ve
mali reformlarla kapal ekonomiden da ak piyasa ekonomisine geiin yaand yllar olarak
hatrlanmaktadr. Uluslararas piyasalarla entegre
olabilmek iin hayata geirilen yapsal deiim ve
dnm projeleri kapsamnda, para ve sermaye
piyasalar yeniden dzenlendi ve kamuoyu yeni
mali kurumlarla, yeni yatrm aralaryla tant.
(stanbul Menkul Kymetler Borsas, Finansal Kiralama, Faktring, Dviz bfeleri, TC Merkez
Bankas Dviz/Efektif Piyasalar vb.). Bakanlar
Kurulu, 1983 ylnda bir kararname yaymlayarak
faizsiz esasa gre alan bankalarn zel Finans
Kurumu ad altnda faaliyet gstermesine imkan
salad (83/7506 sayl Karar). FKlar, 19 Aralk
1999 tarihli Resmi Gazetede yaymlanan Bankalar
Yasasnda deiiklik yapan 4491 sayl kanun ile
4389 sayl Bankalar Kanunu kapsamna alnd.
1985 ylnda faaliyete geen Albaraka Trk zel
Finans Kurumunun ardndan 5 finans kurumu
daha kuruldu ve geen 15 yllk dnemde FKlar,
faize duyarlklar sebebiyle bankaclk kesiminden
uzak durduu iin tasarruflar ekonominin dnda kalan halktan, kr ve zarara katlma esasna gre yaklak 3 Milyar Dolar toplamay baard.

3. FAZSZ BANKACILIKTA
ADLANDIRMA VE TANIM SORUNU
Trkiyede bankaclk kesiminin dnda kalan tasarruflarn 50 Milyar ABD Dolarnn zerinde olduu tahmin edilmektedir. FKlarn
tahmini potansiyelin henz %5ine ulaabildii
gz nne alndnda, bu tarz bankacln yeterince tantlamad ve hedef kitlelerine tam
olarak ulaamad, bir ekilde tanyanlarn ounun da doru olarak alglamad sylenebilir. Kanmzca bunun nemli bir nedeni, bu tr
bankacl ifade etmekte kullanlan isimlerin
sistemin temel zelliklerini ve farkllklarn tam
ve doru biimde yanstmaydr. Kr ve zarara
katlma esasna gre alan bankaclk, dnyada daha ok faizsiz bankaclk ya da islam bankacl olarak bilinmesine ramen lkemizde
mevzuata zel finans kurumu adyla girmitir.
Bu isimlerin kr ve zarara katlma esasna daya-

192

nan bankaclk sistemini ne lde temsil edebildiini ortaya koyabilmek iin isim konusunun ciddi biimde tartlmas gerekir. Byle bir
tartmaya k tutmak amacyla bu isimler teker
teker ele alnarak irdelenmitir.

Faizsiz Bankaclk (Interest-Free Banking):


Klasik bankaclkta esas olan, oran nceden
belirlenmi faiz karlnda alnan mevduatn
faiz karl ihtiya sahiplerine dn olarak
verilmesidir. Buna karlk, faiz mekanizmasnn
yerine kra ve zarara katlma esasn ikame ederek tasarruf sahibinin sonuca katlmasn ngren bankacl tanmlamak iin, faizin olmadn vurgulamak maksadyla, sisteme Faizsiz
Bankaclk denmitir.
Oysa, bu kavram, adndan da anlalaca gibi, olumsuz (negatif) bir kavram olup neyin olmas gerektiinden ziyade neyin olmamas gerektiini ifade eder. Nitekim, faizin alternatifi faizsizlik deil, krdr. Kald ki, iktisat bilimindeki
faiz kavramyla dinimizce yasak saylan riba
kavramnn birebir rtp rtmedii de ayr
bir tartma konusudur. Dorusu, faizsiz banka
denildiinde insanlarn aklna hibir nema almadan karlksz kredi veren bir banka geliyor.
zel finans kurumlarnda alanlarn ska muhatap olduu sorulardan birisi de Madem ki faiz alp vermiyorsunuz, o halde para yatranlara
kr nereden datyorsunuz? sorusudur. Faizsiz bankaclk tabirinin bu balamda bir hayli
kafa karklna yol at sylenebilir.

slam Bankacl (Islamic Banking):


Literatrde kr ve zarara katlma esasna gre alan bankacl tanmlamada kullanlan en
yaygn ve en bilinen kavramlarn banda gelmektedir. Bu modelin ilk defa mslman iktisatlar tarafndan ortaya konmas ve Ortadoudan
dnyaya yaylmas, slam Bankacl olarak anlmasnda nemli rol oynamtr. Tpk slam Ekonomisi, slami Sigorta gibi ekonominin, sigortacln ve bankacln slam ile birlikte anlmas,
kavramlar ve kurumlar islamiletirme abalarnn bir sonucudur. Modern alarda ortaya kan kurumlarn bana slam szcn getirerek din ile irtibatlandrmak suretiyle bir meruiyet zemini oluturmak, belki de slam adna yaplan en byk yanllardan biridir.

Her eyden nce, slam; esaslar, gemii ve


geleceiyle btn zamanlar kuatan ve yeryzndeki tm insanlar gerek kurtulua erdirecek olan yce dinimizin gzel addr. Ayrca, slam dininin temel kaynaklarnda ne bir banka
modelinden ne de bir sigorta irketinden sz
edilmektedir. Haksz kazanca, smrye ve adaletsizlie yol amayan, dolaysyla slamn temel
ilkeleriyle elimeyen, herhangi bir iktisadi giriimin bana slam kelimesini koyarak ifade etmek ne kadar anlamlysa, slam Bankacl tabiri de o kadar anlamldr.
te yandan, bu ismin kullanlmasnn yle
bir tehlikesi de vardr; kr ve zarara katlma esasna gre faaliyet gstereceini beyan ettii halde, tasarruf sahiplerini aldatarak toplad fonlar faiz geliri elde etmek zere plase eden bir bankann sorumluluunu o banka ile birlikte slam
Dini de paylamak zorunda kalacaktr. Ayn ekilde, beceriksiz ve basiretsiz yneticilerin hatalar sebebiyle baarsz olan banka yznden slam Dini de sulanacaktr. Ayrca, bu bankaclk
modelini slam diniyle birlikte anmann, bir yerde blclk potansiyeli tad da ileri srlebilir. Oysa, bankaclk, ister konvansiyonel bankaclk olsun isterse faiz mekanizmasnn yerine
kr/zarar ortakln ikame eden bankaclk olsun, nihayetinde bir iktisadi faaliyettir. Her iktisadi iletmenin olduu gibi kr ve zarara katlma esasna dayanan bir bankann da asli gayesi
krn maksimize edebilmektir. nk bir iletme, ancak kr edebildii srece ayakta kalr.

zel Finans Kurumu (Special Finance


House):
Kr ve zarara katlma esasna gre yaplan
bankaclk, Trkiyede mevzuata zel Finans
Kurumu olarak girmitir. Bu kavram, kastettii
bankacl ifade etmekten ok uzak olduu gibi, yanl anlalmalara neden olmakta farkl
armlara yol amaktadr. Sanki dier mali
kurumlardan farkl olarak ayrcalkl muamele
gren, himaye edilen, bu yzden haksz rekabet
yapt dnlen zel kurulular olarak alglanabilmektedir. Hl baz kii ve kurulular zel
finans kurumlarnn vergi vermediini, denetime tabi olmadn sanmaktadr. Halbuki uyguladklar sistemle Trkiyede vergi idaresine belki de en ok destek veren ve kayt d ekonomi-

193

yi daraltmada ciddi katk salayan kurulularn


banda zel finans kurumlar gelmektedir.
Ayrca zel finans kurumlar bandan beri
hem Babakanlk Hazine Mstearlnn hem
de T.C. Merkez Bankasnn yakn gzetiminde
ve denetiminde olmulardr. Bu kurumlarn yllk periyodik denetimleri dnda bata Maliye
Bakanl olmak zere ilgili devlet kurulularnn youn denetimi de sreklilik arzetmitir.
FKlar, bu tr eksik ve yanl deerlendirmeler
sonucu zaman zaman gerek basnda gerekse kamuoyunda haksz ve mesnetsiz sulamalarla
kar karya kalmaktadrlar.
te yandan, bu tabir literatrde yer almad
iin, FKlar zellikle uluslararas piyasalarda
kendilerini ifade etmede olduka ciddi zorluklar
yaamaktadrlar. Dier bankalar gibi uluslar aras bankaclk ve kambiyo ilemleri yapabilen zel
finans kurumlar, yurtdndaki baz bankalar tarafndan unvanlarnda banka szc bulunmad gerekesiyle banka d finansal kurulular
kategorisine alnmaktadrlar. Bunun anlam, zel
finans kurumu araclyla ithalat veya ihracat
yapan ya da yurtdndaki bir ihaleye katlan
Trk sanayicisinin ve iadamnn o lke ile i yapamamas demektir. Grld gibi, zel finans
kurumu tabiri kr ve zarara katlmay esas alan
bankacl tam olarak tarif etmemektedir.

4. VE BR NER:
KATILIM BANKACILII
Grld gibi, mevcut kavramlar ve tabirler, kr ve zarara katlmay esas alan bankaclk
sistemini tam ve doru olarak ifade edememektedir. Oysa, bir eyin doru anlalabilmesi, her
eyden nce doru ifade edilmesine baldr. Ayrca, ifadenin ak ve sade olmas, herkes tarafndan kolayca anlalmasn ve benimsenmesini
salar. yleyse, nce bu tr bankacln karakteristik zelliklerini ortaya koymak gerekir.
Bir kerre, bu sistemde tasarruf sahiplerinden
kra ve zarara katlma esasna gre fon toplanmaktadr. Buna gre, tasarruf sahibine anapara gvencesi verilmedii gibi, oran nceden belli bir
getiri taahhdnde de bulunulmamaktadr. Baka
bir deyile, tasarruf sahibi, bankaya bir nevi ortak
olmakta ve klasik bankaclkta mevduat sahibi nin
yapt gibi fiks getiri almak yerine bankayla birlikte riski paylaarak sonuca katlmaktadr. Tasarruf
sahibi-banka ilikisinin nitelii, klasik bankaclk-

taki mudi-banka ilikisinden tamamen farkldr ve


bariz vasf katlmcldr. Bu iliki tarz sadece bu
tr bankaclkta sz konusudur.
kincisi, kra ve zarara katlmay esas alan
bankaclkta, toplanan fonlarn kullandrlmasnda
da sonuca katlma vardr. Bu tr bankaclkta her
ne kadar retim destei ve finansal kiralama
yntemleri, uygulamada, proje baznda kr ve
zarara katlma yntemine gre daha arlkl ise
de, teoride nihai hedef, kra ve zarara katlma
yntemiyle finansmann baskn (dominant) hale gelmesidir. Dolaysyla toplad fonlarda tasarruf sahibini sonuca itirak ettiren banka, bu kez kullandrd fonda kendisi giriimciyle birlikte sonuca
katlmaktadr. Yani, projenin gereklemesinden
sonra ortaya kan neyse (kr veya zarar), ona
raz olmaktadr.
ncs, kra ve zarara katlma esasna gre alan bankalar, mevduat kabul ve kredi
kullandrmann dndaki her trl bankaclk
hizmetini vermektedirler. Bu zellik, bunlarn
klasik bankalarla olan ortak zelliidir.
O halde faizsiz bankaclk, islam bankacl
ve zel finans kurumu isimlerinin yerine teklif
edilecek bir ismin veya kavramn kr ve zarara
katlma esasna dayanan bankaclk sistemini
temsil edebilmesi iin ite bu temel zellii
ihtiva etmesi zorunludur. Bize gre gerek fon
toplamada, gerekse toplanan fonlarn kullandrlmasnda ne kan zellik katlmclktr. Yukarda aklanan gerekeler dorultusunda bizim
nerdiimiz isim KATILIM BANKACILIIdr. Bu
tanm ayn zamanda Bankalar Yasasndaki tasnife de uygun dmektedir. Nitekim yasada bankalar iin Ticari Bankalar, Yatrm/Kalknma
Bankalar ve zel Finans Kurumlar olmak zere l bir tasnif sz konusudur.
Bu ismi ilk kez Albaraka Trkn 3 ayda bir
kartt Bereket dergisinin 9. saysnda dile getirdik. Aldmz olumlu tepkiler bizi cesaretlendirdii iin konuyu bir kez daha ayrntlaryla
tartmay uygun grdk.
Katlm Bankacl kavramnn iki nemli
zellii bulunmaktadr. Birincisi, ak, anlalr,
sade ve ksa olmas; ikincisi, kr ve zarara katlmay esas alan bankacl tam ve doru olarak
ifade etmesidir. Teklif ettiimiz bu kavramn ileride literatre girmesi ve gerekli deiiklikler
yaplarak mevzuatta KATILIM BANKACILII
adyla yer almasnn ada, ileri ve insani bir

194

model olan kr ve zarara katlmay esas alan


bankacln nn aaca grndeyiz.
Teklifimizin kabul edilerek kr ve zarara katlma esasna dayanan bankaclk iin Katlm
Bankacl isminin kullanlmasnn aadaki yararlar salayacana inanyoruz;
ncelikle, isimlendirmeden kaynaklanan
ve sistemin salkl ilemesini engelleyen
karklklar ile olumsuzluklar giderilecektir. Ak, sade, telaffuzu kolay ve anlalabilir olduu iin Katlm Bankacl
denilince herkes bunun ne anlama geldiini kolayca ve doru olarak anlayabilecektir. Bylece, sistemin daha etkin ve verimli almas salanacaktr.
Katlm bankacl birletirici ve btnletirici bir anlam tadndan, Katlm Bankalar toplumun btn kesimlerini kucaklayarak eitli nedenlerle klasik bankaclk
sisteminin dnda kalm tasarruflar ekonomiye kazandrlabileceklerdir. Bu amala, hedef kitlelere eitli tantm aralaryla
eskisinden daha kolay ulalabilecektir.
Bir lkenin kalknmas tasarruflarn yatrmlara dnmesiyle olur. lkemizde ise
reel sektrn iletme ve yatrm sermayesi a ciddi boyutlarda olup, bankaclk
kesiminin kaynaklar bu ihtiyac tek bana karlamaktan uzaktr. Mali plasman
yapmayan Katlm Bankalar, tasarruf sahiplerinden katlmc anlayla toplayacaklar fonlarn tamamn reel sektrn finansmanna yine katlmc anlayla tahsis
ederek lke ekonomisinin kalknmasna
daha fazla hizmet edeceklerdir.
lke ekonomisinin nemli bir sorunu da
baz iktisadi faaliyetlerin kayt altna alnamamasdr. Katlm Bankaclnn yaygnlamas, kayt d ekonominin daralmasna yol aacaktr. nk, faturasz
mal alanlar ve satanlar katlm bankaclnn imkanlarndan yararlanabilmek iin
kayt altna gireceklerdir. Bylelikle, Devlet, katlm bankalarnn faaliyetleri sonucu daha fazla vergi toplayabilecektir.
Katlm Bankacl kavram birletirici olduu kadar, dinamik, atlmc ve gelimeye ak bankacl da ifade etmektedir.
Katlm bankacl, bu yeni ruh ve heyecanla mali sektre nclk grevini de

stlenecektir. Toplumsal dayanmay,


yardmlamay ve paylamay esas alan bu
yeni bankaclk anlay, bar ve kardeliin pekimesinin simgesi olacaktr.
Kr ve zarara katlma esasna gre alan
bankaclk sisteminin Katlm Bankacl ad altnda yakalayaca ivme ile bankacla yeni bir boyut getirerek bir r aacana inanyoruz. Bu
nedenle, Katlm Bankacl 21. yzyln bankacl olacaktr demek iddial bir beklenti olmasa
gerektir. Katlm Bankaclna Ho Geldiniz!
KAYNAKLAR
AHMED, Ziyauddin, Islamic Banking: State of The Arts, Islamic
Development Bank Islamic Resarch and Training Institute (IRTI), Jeddah 1994 (1415H).
_________________, Islam, Poverty and Income Distribution.
_________________, Money and Banking in Islam.
AKIN, Cihangir, Faizsiz Bankaclk ve Kalknma, Kayhan Yaynlar, stanbul 1986.
ALBARAKA TRK ZEL FNANS KURUMU, Finansal Kiralama (Leasing) Hizmetleri, Yayn No.2, stanbul, 1990.
_________________, Fon Kullandrma Hizmetleri, Yayn No.3,
stanbul, 1989.
_________________, zel Finans Kurumlaryla lgili Mevzuat,
Yayn No.4, stanbul, 1989.
_________________, Regulations and Communiques Related to
Special Finance Houses, Publishing No.5, stanbul, 1990.
_________________, Faaliyet Raporlar.
BATTAL, Dr. Ahmet, Bankalarla Karlatrmal Olarak Hukuki
Ynden zel Finans Kurumlar, Banka ve Ticaret Hukuku Aratrma Enstits, Ankara, 1999.
BAYINDIR, Dr. Abdlaziz, slam Asndan Enflasyon ve zm
Yollar, Ensar Yaynlar, 1985.
BYK LAROUSSE ANSKLOPEDS, Geliim Yaynlar, stanbul, 1986.
APRA, M. mer, slamda ktisadi Nizam, (Terc. Hulusi Yavuz),
Sebil Yaynlar, stanbul, 1977.
DNDREN, Dr. Hamdi, slam Hukukuna Gre Alm Satmda
Kr Hadleri, Balkesir, 1984.
_________________, Ticaret lmihali, Erkam Yaynlar, 1995.
HAMOUD, Dr. Sami, Islamic Banking, Albaraka Trk Yaynlar,
stanbul, Mays 1985.
ISLAMIC BANKER, 1-52 Saylar.
KARAMAN, Prof.Dr. Hayreddin, Mukayeseli slam Hukuku, II,
Nesil Yaynlar, stanbul, 1986.
_________________, slama Gre Banka ve Sigorta, 1985.
KHAN, M. Fahim, Islamic Futures and Their Markets, Islamic Development Bank Islamic Research and Training Institute (IRTI), Jeddah 1416H (1995).
_________________, Comparative Economics of Some Islamic Financing Techniques, Islamic Research and Training Institute (IRTI), Jeddah 1412H (1991).
_________________, Essays in Islamic Economics.
KOCAMAMOLU, Sururi, Bankaclk Ansiklopedisi, T. Bankas Kltr Yaynlar, 1983.
ZSOY, Dr. smail, zel Finas Kurumlar, Asya Finans Yaynlar, stanbul, 1997.
SIDDIQI, M.N. Banking Without Interest.

195

196

Yeni Bankalar Kanununa Gre


zel Finans Kurumlarnn Hukuki Temeli
ve Bankaclk Sistemi indeki Yeri
Ahmet BATTAL(1)

GR
3182 sayl eski Bankalar Kanununun yerine geen 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayl Yeni
Bankalar Kanununda, 17.12.1999 tarihli ve
4491 sayl Kanun ile baz deiiklikler yaplmtr. Bu deiiklikler ierisinde bizce en
nemlisi, zel finans kurumlar hakknda yaplm olan kanuni dzenlemelerdir.
Faaliyete getikleri 1983ten bu tarihe kadar
zel bir kanuni dzenlemeden mahrum bulunan ve faaliyet snrlar, sadece yrtme organnn tasarruflar ile izilmi olan zel finans kurumlar, bylece, yasal bir zemine kavumulardr. Ancak yaplan dzenlemenin sonular sadece bundan ibaret deildir. Bu deiiklik kanunu ile zel finans kurumlar da Bankalar Kanunu kapsamna alnm ve Kanunun ilgili hkmlerine tabi tutulmutur. Bylece zel finans
kurumlarnn bir tr banka m yoksa banka d
mali kurulu mu -giderek, alelade bir ticari iletme mi- olduklar tartmas sona ermi ve zel
finans kurumlar da ak bir biimde, banka alt
tr olarak kabul edilmilerdir.
Konu ile ilgilenmeye baladmz 1986 ylndan bu yana savuna geldiimiz grlerin
nemli bir ksmnn, bu dzenlemeler sonucunda, ge de olsa kanun koyucu tarafndan da kabul grm olmas bizi ziyadesiyle memnun
etmitir. Bundan sonra yaplmas gereken, ban-

kalar ile zel finans kurumlar arasndaki benzerliklerden ve farklardan yola karak, mevcut
dzenlemenin de yardmyla, zel finans kurumlarnn bankalar ile ilgili hangi kurallara ne
lde tabi tutulmalar gerektiini adil ve eksiksiz bir biimde belirlemek olmaldr.
Bu almada zel finans kurumlar ile ilgili
hukuk dzeninde meydana gelen deiiklii ve
uygulamadaki yansmalarn nce ana hatlaryla
aklayacaz. Ardndan zel finans kurumlarna uygulanacak hkmlerin mahiyetlerini ve snrlarn gstereceiz.

I. YEN BANKALAR KANUNUNDAN


NCEK DURUM
zel finans kurumlarnn kurulu ve faaliyetleri, ilk olarak 83/7506 sayl Bakanlar Kurulu Kararnamesi2 ve buna dayal dier idari tasarruflarla dzenlenmitir. Bu idari tasarruflarn kayna, 3182 sayl eski Bankalar Kanununun Dier Mali Kurulular balkl 96. maddesinde yer alan,
1. Bankalar dndaki mali kurulularn kurulu
ve faaliyetleri bu kanuna tabi deildir.
2. Bu kurumlarn kurulularna, faaliyetlerine,
organlarna, tasfiyelerine, TTK.nn ve dier mevzuatn eke ilikin hkmlerine tabi olup olmayaca,
Bakanlar Kurulunca dzenlenir. Dzenleme d kalan hususlarda TTK ve ilgili dier kanun hkmleri

(1) Do.Dr., Ticaret Hukuku, Gazi niversitesi

197

uygulanr.3 hkmdr. Grld gibi bu hkm genel olarak banka d mali kurululardan bahsetmekte ve -zel finans kurumlar dahil- herhangi bir alt tre ilikin bir dzenleme
hkm4 iermemektedir. Dier ifadeyle bu
madde bir somut olguyu dzenlememekte
sadece bankaclk sistemi dna karmaktadr. Hatta bu genel ifadeler sebebiyle, doktrinde baz yazarlarca, zel finans kurumlarnn
dayanan 96. maddenin oluturmad gr ileri srlmtr. Bununla birlikte, uygulamada ve bu maddenin grmelerine ilikin
meclis tutanaklarnda byle bir tereddt bulunmamakta, kanun koyucunun mali kurulu
derken5 ncelikle ve birincil olarak zel finans
kurumlarn (o zaman sklkla telaffuz edildii
ekliyle faizsiz bankalar) kasdettii kabul edilmektedir.6
Bu mlga hkme gre zel finans kurumlar aka bankaclk mevzuat dndadr ve kendine zg idari dzenleyici kurallara tabi tutulmas ngrlmtr. Gerekten zel finans kurumlar faaliyetlerini yllarca, kanuni dzenlemeden mahrum bir biimde, idari tasarruf niteliindeki mevzuat erevesinde srdrmlerdir. Ancak bu sre boyunca, kurumlarn; farkl
kurallara tabi olmak suretiyle bankalarla haksz
rekabet yaptklar, denetimden uzak altklar
ve btn bu olumsuzluklarn, zel finans kurumlarna zg bir kanun bulunmamasndan
kaynakland sklkla dile getirilmitir.
Yine, bu sre ierisinde, baz zel finans kurumu yneticileri bir kanuna kavumay gerekli
grrken, dier bazlar ise mevcut durumu ve
yntemi kendileri iin daha esnek ve ynlendirilebilir bulduklarn aklamlardr. Kanaatimizce bu esneklik ihtiyac ilk yllar iin geerli
olabilirdi. Esneklik ihtiyacnn daha sonraki yllarda ortadan kalkmasna ve bir kanunun istikrarna ihtiya duyulmaya balanm olmasna
ramen, eitli sebeplerle zel kanuni dzenleme yaplamamtr.

II. BANKALAR KANUNU LE YAPILAN


DZENLEMENN ANAHATLARI
Yukarda zikrettiimiz eletirilerle ortaya
konulan problemin doru zm, zel finans
kurumlarnn, adaptasyon yntemiyle bankaclk sisteminin iine dahil edilmesi idi. Bu ama-

c gerekletirmek zere ya Bankalar Kanununa paralel olarak kurumlar iin ayr bir kanun karlmas ya da kurumlarn mevcut Bankalar Kanununa uygun dt lde tabi
tutulmas gerekiyordu. Yaplan mzakereler sonucunda, teknokratlarn da tercihi dorultusunda, zel finans kurumlarnn Bankalar Kanununa tabi tutulmas yntemi benimsenmi
ve zel finans kurumlar 18.6.1999 tarihli ve
4389 sayl Yeni Bankalar Kanununda 4491 sayl Kanunla yaplan deiiklikle, 20.6. maddede dzenlenmitir.
Bu bende gre;7
Mevduat toplama yetkisi bulunmayan ancak, zel
cari hesaplar ve kr ve zarara katlma hakk veren hesaplar yoluyla fon toplayan, ekonomik faaliyetleri ekipman veya emtia temini veya kiralanmas veya ortak
yatrmlar yoluyla finanse eden zel finans kurumlar
bu Kanunun 10uncu maddesinin (2) ve (3) numaral
fkralar, 12nci maddesinin (2) numaral fkras,
14nc maddesinin (5), (6) ve (7) numaral fkralar,
15 (2/c, d ve e bentleri hari), 16, 17 ve 19uncu maddeleri ile 20nci maddesinin (2) numaral fkras hkmleri dndaki dier maddelerine tabi olup,
Kurum (Bankaclk Dzenleme ve Denetleme Kurumu) bu Kanun hkmleri erevesinde bu kurumlara ilikin kr ve zarara katlma hakk veren hesaplarn zelliklerini dikkate alarak her trl dzenleme
yapmaya yetkilidir.
Ancak, Kurum bu Kanunun 14 nc maddesinin
(3) ve (4) numaral fkralarnda belirtilen durumlar
tespit ettii takdirde, zel finans kurumunun faaliyet
izni Kurulun (Bankaclk Dzenleme ve Denetleme
Kurulu) en az be yesinin ayn yndeki oyuyla alnm kararyla kaldrlr.
zel finans kurumlar asndan emtia veya gayrimenkullerin finansal kiralanmas ya da kr ve zarara katlma ve benzeri yntemlerle yaplan her trl finansman faaliyetleri de bu kanuna gre kredi olarak addolunur.
Bu Kanun hkmlerine gre, bu kurumlarn zel
cari hesaplar ve kr ve zarara katlma hakk veren
hesaplar yoluyla topladklar fonlar ve dier taahhtleri de 1211 sayl Trkiye Cumhuriyet Merkez Bankas Kanununun 40nc maddesinin (II) numaral
paragrafnn (a) bendi hkmlerine tabidir.
Bu Kanunun 21, 22 ve 23nc maddelerinde
yer alan ceza hkmleri, zel finans kurumlar ve grevlileri iin de uygulanr.

198

1. Dzenlemenin sistemin genilemesine


ynelik sonular
20.6. maddenin konuyu ele al biimi genel
olarak isabetlidir. zel finans kurumlarna uygulanmayacak olan hkmler tek tek gsterilmi, kalan hkmlerin ise aynen uygulanaca
ifade edilmitir. Ayrca hem bu maddede hem de
dier baz maddelerde baz zel dzenlemelere
de yer verilmi ve bylece zel finans kurumlar da bankaclk sistemine adapte edilmi bulunmaktadr.
Bu atfn sonucu olarak, Bankalar Kanununda ve dolaysyla dier kanunlarda yer
alan banka teriminin anlam biraz daha genilemi olmaktadr. yle ki;
Banka kelimesi biri daha dar ve dieri daha
geni iki ayr alan kapsamaktadr. Birincisi -temel
tanmlarn verildii 2. maddede ifade edildii ekliyle- Bu Kanuna gre banka ad altnda Trkiyede kurulan kurulular ile yurtdnda kurulu
bankalarn Trkiyedeki ubeleri yani ad banka
olan kurumlar, bankadr. kincisi de Bankalar Kanununa tabi btn kurumlar bankadr.
O halde inceleme konumuz ynnden bakldnda, artk iki tr banka vardr denilebilir.
Kuruluta banka adn alan dar anlamda bankalar ve adnda banka kelimesi yer almamakla
birlikte bankalar kanununa tabi olan zel finans
kurumlar.8 Bankalar Kanununa tabi olmakla
birlikte adnda banka kelimesi yer almayan tek
messese tr, zel finans kurumlardr.

2. zel finans kurumlarnn kanuni


tanm ve unsurlar
Bu maddede yer alan tanma gre zel finans
kurumlar mevduat toplama yetkisi bulunmayan ancak, zel cari hesaplar ve kr ve zarara katlma hakk
veren hesaplar yoluyla fon toplayan, ekonomik faaliyetleri ekipman veya emtia temini veya kiralanmas veya
ortak yatrmlar yoluyla finanse eden kurumlardr.
Tanmda dikkati eken en nemli husus, nceki idari mevzuatta olduu gibi burada da kurumlarn felsef temellerine aka deinilmemi
olmasdr. Oysa bu kurumlarn dini inanlardan
kaynaklanan bir ihtiyac karlamas nedeniyle din felsefesi anlamnda- felsefi bir temelinin de
bulunduu aktr.
Bununla birlikte bu tanmda yer alan iki
zellik, kanaatimizce, st rtl bir biimde

de olsa kurumlarn faizsiz9 alma ilkesini (felsefesini) de ifade etmektedir:


Birinci belirleyici unsur, -nceki dnemde
de uygulamann kabul ettii zere- kurumlarn
mevduat toplama yetkisinin yokluudur.
kinci nemli unsur ise faiz karl nakit kredi
ilemlerine izin verilmemi olmasdr.
Aklayacak olursak; klasik bankalarn, bnyesinde faiz barndran iki tr ilemine burada
yer verilmemi, aksine zel finans kurumlar
iin bu ilemlerin faizsiz alternatifleri aka
zikredilmi ve bylece kurumlar faizsiz sisteme
ynlendirilmitir. Birincisi; bankalarn faizli -vadeli- mevduat hesab yerine, kr ve zarara katlma hakk veren hesap konulmu ve bylece
kurumlarn hesap sahiplerine faiz vaat etmeleri nlenmitir. kincisi; hesaplarda toplanan parann (fonlarn) kullanlmas yntemi olarak da
faiz karl kredi ilemi zmnen reddedilmi,
yerine, ekonomik faaliyetlerin nakit kredi kullandrlmakszn pein alp vadeli satma veya
ortak yatrm yapma yoluyla finanse edilmesi
yntemi getirilmitir.
Grld gibi kurumlarn faizsizlik zellii ve felsefi boyutu, dolayl da olsa tanmda yerini almtr.
Bu dolayl ifade yaklamnn gerekesi, kanaatimizce, laiklik ilkesinin ihlal edilebilecei
endiesidir.
Gerekten, uzun yllar boyunca, zel finans kurumlarna yneltilen en nemli tenkitlerden biri de kurumlarn din temellere dayanmas ve din nitelik tayan bir ekonomik
kurumun kanunla dzenlenmesinin, devletin
iktisadi nizamn din kurallarna uydurmak sonucunu douraca ve bunun da Anayasada
ifadesini bulan laiklik ilkesi ile uyumayaca
itirazlardr.
Kanaatimizce, devlet klasik -faizli- bankalar tamamen kaldrp, sadece faizsiz bankalara
(zel finans kurumlarna) izin verseydi, devletin deilse bile toplumun iktisadi dzeni din
kurallarna uydurulmu olurdu ve bu da aka
laiklik ilkesinin ihlali anlamna gelirdi. Ancak
zel finans kurumlar ile ilgili kanuni dzenleme yapan kanun koyucunun amac iktisadi dzeni dine uydurmak deil, sadece, din zgrlnden kaynaklanan bir hak olan, -din anlamda- faizle ilem yapmama hakknn kullanlma-

199

sn salamaktr. Dier deyile devletin, din


hassasiyeti nedeniyle iki satmak istemeyen bir
bakkala ya da lokantaya alma izni vermesi ve
onu denetlemesi ne kadar normal ve laiklik ilkesine uygun ise, din hassasiyeti nedeniyle faiz alp vermek istemeyen bir mali aracya alma izni vermesi ve sadece kamu dzenini korumak amacyla bu messeseyi dzenlemesi ve
denetlemesi de o kadar normal ve laiklik ilkesine uygundur.10 Yeter ki zel finans kurumlarna
ya da dar anlamda bankalara haksz ve yersiz
ayrcalk tannmasn.
Tanmda felsefi temeller konusunda bir sarahate ihtiya olup olmad tartlabilir. Ancak
bizce, din hassasiyetleri nazara alarak ve bunu
aka zikrederek11 bir dzenleme yapmann laiklik ilkesi ynnden bir sakncas yoktur. Buna
karlk zel finans kurumlarnn felsefi temellerinin kanunda aka zikredilmemi olmasnn,
devletin denetim fonksiyonunu yerine getirirken
dikkat edecei hususlarn belirlenmesinde eksiklie yol aaca sylenebilir.

3. zel finans kurumlarnn


tanmlanmasnn ve bankaclk
sistemine alnmasnn baz genel
sonular
Tanmda yer alan ve yukarda incelediimiz
iki lt yardmyla bankalarla zel finans kurumlar arasndaki farklar ve benzerlikler daha
kolay ortaya konulabilecek ve bylece, bir ok
kanunda ve idari mevzuatta yer alan banka kelimesinin hangi halde sadece dar anlamda bankalar ifade ettii ve hangilerinin hem dar anlamda bankalar hem de zel finans kurumlarn
kapsad daha kolay tesbit edilebilecektir.
rnein mahkemelerin, noterlerin ya da dier kamu kurumlarnn herhangi bir sebeple emanet olarak tuttuklar paralarn nerede muhafaza
edileceini gsteren bir ok kanun hkm12 sadece banka ya da muteber bir bankay adres olarak gstermektedir. Bu ilemde ama ya paray sadece her an geri alnabilecek biimde muhafaza
etmektir ya da bir sre geri alnmayaca bellidir
ve bu durumda vadeli hesapta tutularak bir getiri
elde etmesini salamaktr. Birinci ihtimalde banka vadesiz mevduat hesab yerine zel finans kurumunun cari hesab, ikinci ihtimalde de banka
vadeli mevduat hesab yerine zel finans kuru-

munun katlma hesab kullanlabilir. Yeter ki; varsa ve ulalabiliyorsa, ilgililerin (menfaat sahiplerinin) iradelerinin bu ynde olduu ya da aksi
ynde olmad bilinebilsin ya da anlalabilsin.
Yine zel finans kurumlarnn dzenleyecei teminat mektuplarnn banka teminat mektubu kapsamnda olduu hususu artk daha tereddtsz bir biimde ortaya km olmaktadr.
Zira bankalarla zel finans kurumlar arasndaki
fark, yukarda aklanan iki tr klasik bankaclk hizmeti ile snrl olup, mteriye sunulan
modern bankaclk hizmetlerinde bir fark bulunmamaktadr.

4. zel finans kurumlar ile ilgili idari


mevzuatn yaps
zel finans kurumlar bankalarla ayn idari
mevzuata da tabi olacandan, bankalarla ilgili
bu zel mevzuatn yrrle girmesinden itibaren -sre tamamlanncaya kadar, yrrle sokulan mevzuatn dzenledii konular itibariylebata 83/7506 sayl Kararname olmak zere
zel finans kurumlar ile ilgili eski idari mevzuatn bir hkm kalmayacaktr.
Bununla birlikte 4389 sayl Bankalar Kanununu deitiren 4491 sayl Kanunun 17. maddesinde 16.12.1983 tarihli ve 83/7506 sayl
zel Finans Kurumlarnn Kurulmas, Faaliyetleri ve Tasfiyelerine likin Esas ve Usullere Dair Bakanlar Kurulu Karar ile bu Karara istinaden karlm tm mevzuatn yrrlkten kaldrld13 ayrca ifade edilmektedir.14
Bankaclk Dzenleme ve Denetleme Kurumunun zel finans kurumlarnn katlma hesaplarna zg olarak yapaca idari dzenlemelerin kaynan, 20.6daki Kurum bu Kanun hkmleri erevesinde bu kurumlara ilikin kr ve zarara katlma hakk veren hesaplarn zelliklerini dikkate alarak her trl dzenleme yapmaya yetkilidir.
cmlesi oluturmaktadr.
Bu atfta, dikkat edilmesi gereken ilgin bir
nokta vardr: Kurum dzenlemelerini bu kanun
hkmleri erevesinde yapacaktr. Fakat kurumun bu konudaki yetkilerinin baka bir snr
daha bulunmaktadr. zel finans kurumlarnn
kr ve zarara katlma hakk veren hesaplarnn
(katlma hesabnn) zellikleri de dikkate alnacaktr. Bu zellikler nelerdir? Herhangi bir kanun bu ynde bir dzenleme iermemektedir.15

200

Sadece eski idari mevzuatta bu hesaplara ilikin


ayrntl dzenlemeler yer almaktadr ve fakat bu
mevzuat yrrlkten kalkm olacaktr.
Grld zere Kanun koyucu, Kurumun
grevini tanmlarken kendi kendisiyle elikiye
dm ve Kurumun, yeni kanun tarafndan
yrrlkten kaldrlm olan idari tasarruf niteliindeki kurallara bal kalmasn emretmitir.
Bu mahzuruna karlk dzenleme yine de
bir ynden olumlu olmutur: On be yllk uygulama ile yerlemi ve ekillenmi bulunan katlma hesab uygulamas, Kurum iin de balayc bir teaml saylacaktr. Dier ifadeyle Kurumun zel finans kurumlarnn bu kendine zg fon toplama biimine mdahale etmemesi
zorunlu hale getirilmitir.

III.YEN BANKALAR KANUNUNUN


ZEL FNANS KURUMLARINA
UYGULANACAK HKMLER

Murakpln dzenleyen 5. maddeler zel finans kurumlarna uygulanacak olup bu hkmler ynnden zel finans kurumlarna zg bir
husus yoktur. Ancak bylece, Bankalar Kanunundan nceki dnemde yaplan tartma sona
ermi ve tasfiye sreci dnda -olaan dnemde- zel finans kurumlarn denetleyip denetlemeyecekleri tartmal olan bankalar yeminli
murakplarnn, zel finans kurumlarn da denetleme yetkisi ak hale gelmi olmaktadr.

4. Kurulu ve faaliyete geme


Bankalarn kurulularn ve faaliyete geme
esaslarn dzenleyen 7. madde zel finans kurumlarna da aynen uygulanacaktr. Bylece
banka kurucularndan aranan artlar zel finans
kurumu kurucularnda da aynen aranacaktr.

5. Ana szleme ve ortak deiiklikleri

zel finans kurumlar Bankalar Kanununa


tabi klnmakla bu Kanunda dzenlenmi olan
aadaki hususlara da tabi olacaklardr:

1. Uygulanacak hkmler sralamas


Bankalar Kanununun 1. maddesinde yer
alan Bu kanunda aklk olmayan hallerde genel hkmler uygulanr kural zel finans kurumlar iin de geerlidir. Deiiklikten nce
zel finans kurumlar ile ilgili kabilecek hukuki ihtilaflarda ncelikle kurumlarla ilgili zel
mevzuat uygulanmakta, zel mevzuatta hkm
bulunmayan hallerde dorudan genel hkmlere bavurulmakta idi. Deiiklikle birlikte Bankalar Kanununun aada inceleyeceimiz ilgili
hkmleri de uygulanacak kurallar sralamasna
dahil edilmitir.16

2. Bankalar Kanunundaki temel kavramlar


Bankalar Kanununun 2. maddesinde yer
alan zkaynak vb. temel bankaclk kavramlarnn tanmlar aynen zel finans kurumlar iin
de geerlidir.17

3. Dzenleyici ve denetleyici kurullarn


yetkisi
Bankaclk Dzenleme ve Denetleme (Bankaclk D. D.) Kurulunu ve Kurumunu dzenleyen 3, 4. ve 6. maddeler ile Bankalar Yeminli

Bankalarn ana szleme ve ortak deiikliklerini Bankaclk D.D. Kurumunun iznine balayan 8. maddeye zel finans kurumlar da aynen tabidir. zellikle ortak deiiklikleri konusundaki dzenlemeler zel finans kurumlar
iin nemli sonular douracak niteliktedir.

6. Kurumlarn tekilat ve organlar


Ayn ekilde bankalarn tekilat ve organlarn dzenleyen 9. madde de zel finans kurumlar iin nemli bir hkmdr.

7. Mevduat toplama yasa ve toplanan


fonlarda zamanam
Bankalar dndaki gerek veya tzel kiilerin mevduat toplamalarn engelleyen 10/1.
maddedeki yasak, zel finans kurumlar iin de
geerlidir. Dier deyile zel finans kurumlar,
nceden olduu gibi bundan sonra da mevduat
toplayamayacaklar, topladklar fonlara mevduat
adn veremeyeceklerdir.
Bununla birlikte 10/4te ngrlen ve bankalar nezdindeki her trl mevduat, emanet ve
alacaklardan en son talep, ilem veya mudiin
herhangi bir ekilde yazl talimat tarihinden
balayarak 10 yl iinde aranmayanlar zamanamna tabidir. Zamanamna urayan mevduat, emanet ve alacaklar Fona gelir kaydedilir
kural mevduat niteliini tamamasna ramen
zel finans kurumu hesaplarndaki bakiye iin

201

de geerlidir. TMSF kapsamnda bulunmayan


zel finans kurumu fonlarnn bakiyesinin zamanam halinde banka mevduat gibi kabul
edilerek bu fona gelir olarak aktarlmasnn iyi
bir zm olmad kanaatindeyiz. Nitekim nceki dzenlemede bu bakiyeler hazineye intikal
ediyordu.

8. Kredi snrlar
Bankalar hakknda teden beri geerli olan
ve yeni Bankalar Kanununda da ksmen gelitirilerek muhafaza edilen genel kredi snrlar ile;
itiraklere, ortaklara ve mensuplara verilecek
krediler hakkndaki snrlarla ilgili 11. madde,
zel finans kurumlarna da aynen uygulanacaktr. Belirtelim ki, zel finans kurumlar bankalarn aksine faiz karl nakit kredi kullandrmamakla birlikte yine de ekonomik olarak bir finansman aracl faaliyeti yrttklerinden,
Bankalar Kanunu 20.6 gereince, bu kurumlar
asndan emtia ve gayrimenkullerin finansal
kiralanmas ya da kr ve zarara katlma ve benzeri yntemlerle yaplan her trl finansman faaliyetleri de bu kanuna gre kredi olarak addolunur ve 11. madde hkmlerinin uygulanmasnda kredi olarak nazara alnr.

9. tirak snrlar
Ayn ekilde, 12. maddenin 2. fkrasnda dzenlenmi olan banka itiraklerinin snrlar ile
ilgili kurallar da zel finans kurumlar iin aynen geerlidir.

10.Hesap ve kayt dzeni


zel finans kurumlar Bankalar Kanununun
13. maddesinde bankalar iin ngrlen hesap
ve kayt dzenine uymak zorundadr. Bylece
zel finans kurumlar da konsolide bilano hazrlama ve bilanolar ile kr ve zarar cetvellerini bamsz denetim kurulularna onaylatma
ykmll altna sokulmulardr.

11.Mali durumun bozulmas ve


dzeltilmesine ilikin tedbirler
Yaplacak denetlemeler sonucunda kanuna
ve idari mevzuata aykr ve bankann emin bir
ekilde almasn tehlikeye drecek nitelikte ilemleri tesbit olunan bankalar hakknda uygulanacak tedbirleri dzenleyen 14. madde, zel

finans kurumlar iin de geerlidir. Bylece,


Bankaclk D.D. Kurumunca ngrlen ve mali
durumu dzeltmeyi amalayan tedbirleri almayan ya da tedbirlere ramen mali durumunu dzeltemeyen, ykmllklerini vadesinde yerine
getiremeyen, ykmllklerinin toplam deerinin varlklarnn toplam deerini at tesbit
olunan ya da faaliyete devamnn hesap sahiplerinin haklar ve mali sistemin gven ve istikrarn tehlikeye drecei anlalan zel finans kurumlarnn, temett hari ortaklk haklarnn ve
ynetim ve denetiminin Bankaclk D.D. Kurulu
karar ile fona devredilmesi veya faaliyet izninin
kaldrlmas mmkn olabilecektir.
zel finans kurumlarnn mali durumunun
ktlemesi halinde ynetiminin baka bir kamu kurumuna deil de -katlma hesab ve cari
hesaplar ynnden fon kapsamnda bulunmamalarna ramen- fona devredilecek olmas ilk
bakta yadrganacak bir durumdur. Ancak bu
tercih TMSFnun kamusal nitelii ve bankaclk
sistemince bir st icra organ olma zellii yannda, banka ynetimi konusundaki uzmanlna da dayandndan, yerinde bir tercih durumundadr.
Belirtelim ki bu maddede ngrlen ykmllklerin vadesinde yerine getirilememesi veya
ykmllklerin toplam deerinin varlklarn
toplam deerini amas ihtimali, zel finans kurumlar iin bankalar kadar yksek bir ihtimal
deildir. Zira zel finans kurumlar, toplad
fonlar iinde nemli yer tutan katlma hesaplarnda, hesap sahiplerine kar sabit miktarl bor
ykmll altnda deillerdir. FK bu paralar; iletmek ve elde edildii takdirde krna ortak
etmek, zarar edilmesi halinde ise zarar da aynen
hesap sahiplerine yanstmak artyla, sonuca katlmal dn szlemesi erevesinde toplamaktadrlar. Dier deyile, katlma hesab sahiplerine
anapara garantisi dahi verilmediinden zarar halinde bu durumun mevduat sahipleri ve mali
sistemin gven ve istikrar bakmndan tehlike
arzettiini dnmek kolay deildir. Sadece zararn, fonlarn kt ynetimi (basiretsiz ynetim
ya da ktniyetli ynetim) nedeniyle doduunun ispat halinde, zel finans kurumunun ynetim ve denetiminin devri gndeme gelebilecektir. Bu ihtimalin varl ya -istisnai olarak- bir
somut olaya ilikin yarg kararyla ya da genel

202

olarak Bankaclk D.D. Kurumunun denetimleri


sonucunda gndeme gelecektir.
Bankalar Kanununun 14. maddesinde ngrlen tedbirler ierisinde en ar, bankann
bankaclk ilemleri yapma ve/veya mevduat
kabul etme iznini kaldrma karar verilmesidir.
Bu meyyidenin, 20.6 gereince zel finans kurumlar ynnden anlam, bu kurumlarn yrtt klasik bankaclk hizmetlerini yapma
yetkilerinin kaldrlmas ve/veya cari hesaplar
ile bilhassa katlma hesaplarnda fon toplama
yetkilerinin ellerinden alnmasdr.

12.Devir, birleme ve tasfiye


Bankalarn devir, birleme ve tasfiyelerini dzenleyen Bankalar Kanunu m. 18, zel finans kurumlar iin de geerlidir. Bylece bir zel finans
kurumunun baka bir zel finans kurumu ile birlemesi ya da bu zel finans kurumu tarafndan
devralnmas Bankaclk D.D. Kurulunun iznine
balanmtr. Bu birleme ve devirlere TTK hkmleri uygulanmayacak, onun yerine Bankaclk D.D. Kurulu tarafndan karlacak bir ynetmelik hkmleri geerli olacaktr. Ayn ekilde
faaliyetine son vermek isteyen bir zel finans kurumu da bunu Bankaclk D.D. Kurumunun gzetim ve denetimi altnda yrtecektir.
Bir zel finans kurumunun baka bir zel finans kurumu ile birlemesi ya da devralnmas
hali, bu madde erevesinde deerlendirilecektir. Ancak bir banka bir zel finans kurumu ile
birlemek ya da bir zel finans kurumunu devralmak istedii takdirde bunun, Bankaclk D.D.
Kurulu izni ile de olsa, mmkn olamamas gerektii kanaatindeyiz. Zira byle bir birleme
halinde yeni ortaya kacak trn banka m
yoksa zel finans kurumu mu olduu hususu
tereddde ve karkla yol aacaktr. Ayn ekilde bir bankann bir zel finans kurumunu
devralmas halinde de zel finans kurumunda
katlma hesab atrm olan kiilere kar devralan bankann hangi hkmlere gre ve hangi sfatla sorumlu olaca tereddde yol aacaktr.
zel hukukun temellerinden olan, szlemelerin tek yanl deitirilemeyecei prensibi, zel
finans kurumunda katlma hesab atrm olan
kiilerin, rzalar alnmakszn muhataplarnn ve
szlemenin ieriinin deitirilmesine izin vermemekte; kurum mterisinin, devralan faizli

banka ile ve faiz karl mevduat hesab mterisi olarak muhatap olmasn engellemektedir.
Katlma hesab sahiplerinin sabit faizi reddetme
haklar her zaman vardr. Bu nedenle btn mterilerin rzalar alnmad takdirde byle bir devir ya da birleme gerekletirilememelidir.18

13.dari ve adli sular ve cezalar


Bankalar Kanununda zel finans kurumlaryla ilgili getirilen en nemli yeniliklerden biri
de 21. maddede dzenlenmi olan idari su ve
cezalar ile 22. ve 23. maddelerde dzenlenmi
olan adli su ve cezalarn, uygun dt nisbette, zel finans kurumlar hakknda da uygulanacak olmasdr.
Bylece, ilk kurulduu yllardan bu yana
zel finans kurumlar hakknda yaplan nemli
eletirilerden biri olan, bu kurumlarn bankalarn aksine, zel ceza tehdidinden mahrum biimde ve bir anlamda la-ysel olarak altklar itiraz, kanun koyucu tarafndan da hakl bulunmu ve zme kavuturulmutur. Hatta
maddenin yazl teknii itibariyle ayrca zikredilmesine gerek olmamasna ramen, her trl
tereddd ortadan kaldrmak amacyla olsa gerek, m. 20.6da bu kanunun 21, 22 ve 23nc
maddelerinde yer alan ceza hkmleri zel finans kurumlar ve grevlileri iin de uygulanr
denilmitir.

14.Adli sularda kovuturma usul


Bankalar Kanunu 24te dzenlenen kovuturma usul zel finans kurumlar iin de geerli olacaktr. Bu usuln zel finans kurumlar iin
zel idari mevzuatta yer alm olan hkm yardmyla daha nce de geerli olduu ve dolaysyla bir yenilik getirmedii dnlebilir. Ancak eski dnemde idari mevzuatla kovuturma
kural (ceza usul) koymann doru bir yntem
olmad tenkidinin yapld da unutulmamal
ve bu konudaki kanuni dzenlemenin en az
zel su ve ceza ihdas eden yukardaki hkmler kadar nemli olduu kabul edilmelidir.

15.Ayrlacak karlklarn belirlenmesi


yetkisi
Gvenli faaliyet ilkesi gereince, bankalarn
topladklar mevduat zerinden umumi disponibilite ve dier munzam karlklar ayrmalar-

203

n ngren ve bunlarla ilgili dzenlemeleri yapma ve oranlar belirleme yetkisini TC. Merkez
Bankasna veren 1211 sayl Kanunun 40/2-a
maddesi Bankalar Kanunu 20.6 gereince zel
finans kurumlar hakknda da uygulanacaktr.
Bylece daha nce zel finans kurumlarna
zg idari mevzuat gereince Merkez Bankas
tarafndan kullanlan; karlk oranlarn belirleme, deitirme ve dzenleme yetkisi yine ayn
banka tarafndan kullanlmaya devam edecektir.

16.Risk santraline yelik


1211 sayl TC. Merkez Bankas Kanununun
Bankalar Kanunu 25/3 ile deitirilen 44 maddesine gre Merkez Bankas; bankalar, zel finans
kurumlar, finansal kiralama irketleri, factoring
irketleri, finansman irketleri ve Bankaca uygun
grlecek benzeri mali kurulularn mterilerinin risk durumlarn nezdinde toplamak maksadyla bir risk santrali kurmakla ykmldr. Bu
deiiklikten nce Merkez Bankas Risk Santralizasyonu Tekilatna sadece bankalar ye iken,
deiiklikle birlikte bata zel finans kurumlar
olmak zere dier benzeri risk bilgisi barndran
kurumlar da ye hale getirilmitir. Bu deiiklik
de ok gecikmi bir dzenleme ve memnuniyet
verici bir gelimedir.

17.Yeni kanuna intibak sreci ve


uymamann sonular
Bankalar Kanununda zel finans kurumlar
ile ilgili deiiklik yapan 4491 sayl Kanunun
geici 3/a maddesine gre, bu kanunun yrrle girdii tarihte faaliyetine devam etmekte olan
zel finans kurumlar, mevcut durumlarn,
Bankalar Kanununun kendilerine uygulanacak
hkmlerine iki yl iinde intibak ettirmek zorundadrlar.
Ancak bu zorunlulua uymamann sonular
konusunda kanun koyucu bir ayrma gitmektedir. Buna gre Bankalar Kanununun; bankalarn
kurulu ve faaliyete geme arlarn dzenleyen
7. ve bankalarn tekilat ve organlarn dzenleyen 9. maddelerine bu sre iinde intibak etmeyen zel finans kurumlar genel hkmlere gre
tasfiye edilecektir. Dier ilgili hkmlere intibak
etmemenin meyyidesi ise normal zamanda bu
hkmlere aykrln meyyideleri her ne ise o
meyyidelerle kar karya kalmaktr.

IV. BANKALAR KANUNUNUN ZEL


FNANS KURUMLARINA UYGULANMAYACAK HKMLER
1. Mevduatn sigorta altna alnmas ile
ilgili hkmler ve zel finans
kurumlarnn risklerinin bu ynden
deerlendirilmesi
Bankalar Kanununun 10/1. maddesi, eskiden olduu gibi, mevduat bankalara mnhasr bir kavram olarak kabul etmektedir. Dolaysyla mevduata ilikin hkmlerin yer ald 10.
maddenin 2. ve 3. fkralar zel finans kurumlarna uygulanmayacaktr. Bu hkmlerde tasarruf
mevduat tanmlanmakta, bankalarn tasarruf
mevduatn dier hesaplardan ayrmalar emredilmekte, tasarruf mevduat sahiplerinin banka
malvarl zerinde imtiyazl alacakl olduklar
belirtilmektedir. Ayrca ayn gerekeyle 15. maddede dzenlenen Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu da zel finans kurumlar ile ilgili deildir.
zel finans kurumlarnn mevduat toplamadklar iin bu maddelerin kapsam dnda
braklmalar bir ynden doru olmutur. Gerekten, parann iletilmesinden doacak kr ya
da zarara itirak hakk veren katlma hesaplar
yoluyla toplanan fonlar, teknik anlamda mevduat deildir. Zira banka mevduatnn aksine,
ne ana para garantisi ne de faiz vaadi iermektedir. Hesap sahibi zaten basiretli ynetime ramen ortaya kan iletme zarar -ngrlebilen
ve beklenen, olaan zarar- riskini stlenmektedir. Bu yn nedeniyle, zarar halinde parann
kurumlar tarafndan geri denmemesi riskine
kar, hesap sahibinin, baka bir amaca hizmet
etmek zere oluturulmu olan TMSFna sigortalanmas ve buna hazrlk niteliindeki kurallara tabi tutulmas sz konusu olamaz.
Ancak bu olaan risk dnda iki risk tr
daha vardr -ki bankalarn da genellikle bu riskin gereklemesi nedeniyle krize girdii kabul
edilmektedir- ve kanaatimizce asl tedbir alnmas gereken risk tr budur: zel finans kurumu yneticilerinin basiretli bir tacir gibi davranma ykmllne uymayan kusurlu hareketlerinden veya kt niyetlerinden doan zarar
riski. te bu iki tr riskin sigortalanmasnn gerekip gerekmedii ayrca tartlmaya deecek
bir husustur.

204

Kanaatimizce, bankaclkta olduu gibi zel


finans kurumlar sektrnde de olumsuz gelimelerin, abuk yaylma istidad gsterecei ve
dorudan ekonomiyi olumsuz etkileyecei nazara alnmal ve sistemi korumak amacyla, zel
finans kurumlarna zg bir sigorta mekanizmas kurularak, ksaca basiretsiz ynetim ve ktniyet riski denilebilecek bu riskler de sigorta
altna alnmaldr.19
te yandan zel finans kurumlarnn topluca
ve kabaca mevduat ve mevduatn sigortalanmasn dzenleyen hkmlerin dnda braklmasnn bir baka sakncas da cari hesaplarda kendisini gstermektedir: Katlma hesaplarnn mevduat hesab olmad dorudur. Ancak zel finans kurumlarnn her ne nam altnda olursa olsun bir getiri vaad etmeksizin sadece anaparay
geri deme garantisi ieren cari hesaplar aarak
topladklar paralar hukuki ynden bankalarn
vadesiz tasarruf mevduatna ya da vadesiz ticari
mevduatna benzemektedir. Bu iki gruptan tasarruf mevduat sahiplerinin korunma ihtiyac ne
ise zel finans kurumlarnn -ticari olmayan- cari hesap sahiplerinin korunma ihtiyac da ayndr.20 Dolaysyla zel finans kurumu cari hesap
sahiplerinin bu hesaplara zg bir sigorta sistemi
iine alnmalarnn doru olaca kanaatindeyiz.
Bu teklifimize karlk, cari hesaplarn ayr
muhasebeletirildii, cari hesap sahiplerinin,
hesab aan kurumun sermayesi ve yedek akeleri ile cari hesaplar karl aktifleri zerinde
birinci sradan imtiyazl alacakl durumunda
bulunduklar ve bu teminatn yeterli olduu ileri srlebilir.
Ancak unutulmamaldr ki; Bankalar Kanununda zel finans kurumlarnn cari hesaplarn
koruyucu zel bir hkm bulunmadndan,
zel finans kurumlar ile ilgili zel idari mevzuatn yrrlkten kalkmas ile birlikte, cari hesaplara tannm olan imtiyazl alacak stats ve
bundan kaynaklanan koruma da ortadan kalkm olacaktr.
Buna karlk da Bankaclk D.D. Kurulunun, bu konuda doan boluu, karaca teblilerle, ncekine benzeyen dzenlemeler yaparak doldurabilecei sylenebilir. Ancak ihtiya
duyduklar kanuna kavuan zel finans kurumlarnn bu temel konu ynnden kanun desteinden mahrum bulunmalar ve konunun Ban-

kaclk D.D. Kurulunun inisiyatifine braklmas


doru bir yntem olmasa gerektir. te yandan,
bankalarn tasarruf mevduat sahiplerinin banka
malvarl zerinde imtiyazl alacakl olduklar
hususu aka kanunla (m. 10/2.c) dzenlenmi
iken zel finans kurumlar ile ilgili benzer dzenlemenin idari metinlerle yrtlecek olmas,
uygulamada tereddtlere de yol aabilecektir.
Bizce, kanun deiikliine gidilerek bu husustaki dzenleme ak bir biimde 20.6ya eklenmelidir.

2. Ticaret yasa kural


Bankalar Kanununun 12/2. maddesinde,
bankalarn, -altn ve benzeri kymetli madenlerin alm ve satm hari- ticaret amacyla emtia
alm ve satm ile uraamayacaklar, ticaret
amacyla gayrimenkul alm ve satmnda bulunamayacaklar, gayrimenkul ticareti yapan ortaklklara katlamayacaklar ve bu konuda i yapan gerek ve tzel kiilere kredi aamayacaklar dzenlenmitir.
Bu hkmn, toplad paralar nakit kredi
olarak vermeyip bizzat ticarette kullanan zel finans kurumlarna uygun olmad aktr. Bu
nedenle zel finans kurumlar bu maddenin uygulama alan dnda braklmtr.
Bankalarn ticaret yapamamasna karlk
zel finans kurumlarnn ticaret yapabilmesi,
ayn zamanda zel finans kurumlarnn bankalarla haksz rekabet yapt yolundaki eletirilerin de kaynan oluturmaktadr. Her iki tr
kurum, ayn yntemle fon topluyor ve fakat buna karlk topladklar fonlar farkl yntemlerle iletiyor olsalard, aralarnda bir haksz rekabet sz konusu olabilirdi. Oysa bankalarla zel
finans kurumlar, daha temelde farkl felsefelere
sahiptir ve hem fon toplamada hem de fonlar
kullanmada farkl yntemler uygulamaktadrlar.
Hatta yine bu nedenle mteri evrelerinin de zellikle para yatran kiiler ynnden- neredeyse tamamen farkl yapda olduunu sylemek mmkndr.

3. Faaliyet izninin kaldrlmasnn


sonular ile ilgili hkmler
Bankalar Kanunu 20.6da, zel finans kurumlarnn bu kanunun 16. maddesine tabi olmadklar yazldr. Bu madde bir bankann ban-

205

kaclk ilemleri yapma ve mevduat kabul etme


izninin kaldrlmasnn sonularn dzenlemektedir.
zel finans kurumlar, faaliyet izninin kaldrlmasnn (bankaclk ilemleri ve/ veya fon mevduat deil- kabul etme izninin kaldrlmasnn) artlar ve karar verecek makam ynnden
(m. 14.3) aynen banka gibidir. Buna karlk bu
kararn sonular ynnden bankalardan ayrlmlardr. Dier deyile TMSF, ynetimi kendisine
devredilen bir zel finans kurumunun ynetimi
ve iflasnn istenmesi gibi konularda yntemi
kendisi belirleyecektir ve bu nedenle bankalarn
ynetimine nazaran daha serbest bir konumdadr.

4. st yneticilerin ahsi sorumluluklar


ile ilgili hkmler
Mali durumu bozulan ya da iflasna karar
verilen bir bankann st dzey yneticilerinin
bankaya verdikleri zararlarla snrl olarak ahsi
sorumluluklarna gidilebileceini ve Bankaclk
D.D. Kurulu kararyla iflaslarna karar verilebileceini dzenleyen 17. madde de zel finans
kurumlarna uygulanmayacaktr.
Kanaatimizce bu nemli bir eksikliktir ve bu
tarz bir istisnann sebebini anlamak mmkn deildir. Bu nedenle en ksa zamanda zel finans
kurumlarnn st dzey yneticilerinin ahsi sorumluluklarn salamak zere banklara paralel
bir kanuni dzenleme yaplmaldr. Zira anonim
irket yneticilerinin sorumluluuyla ilgili genel
kurallar, kendisine zg nitelikleri bulunan bu
kurumlar iin yeterli deildir.21 Bu deiiklikten
yneticilerin ve kurumlarn ksa vadede ikayeti olmalar doaldr. Ancak basiretli yneticilere
belki de bankalardan daha ziyade ihtiyac bulunan zel finans kurumlarnn yneticilerinin, bir
oto-kontrol mekanizmasna tabi tutulmasnn en
iyi yolu, sorumluluk altna girmelerini salamaktr. Bu yolla kurulan kontrol mekanizmas ise kurumlarn daha verimli almasn salayacandan sonuta kurumlarn da lehine olacaktr.

5. Bankalar birlii ile ilgili dzenleme


ve mesleki birlik eksikliinin
deerlendirilmesi
Tzel kiilii haiz ve kamu kurumu niteliinde bir meslek kuruluu olan Bankalar Birliini dzenleyen 19. madde zel finans kurumlar-

n ilgilendirmemektedir. Zira kurulduklar gnden bu yana zel finans kurumlar, bankalardan


farkl bir sosyal evreye hitap ettiklerinden ve
farkl felsefi temellere dayandklarndan, bankalarla ayn sosyal kulbe (meslek birliine) ye
olmay dnmemilerdir. Bu tercih zellikle
mteri yapsnn farkllndan kaynaklanmaktadr ve bizce yerinde olup olmadnn tartlmasna gerek yoktur.
Ancak bankalar iin sz konusu olan bir st
mesleki birlik ihtiyac, ayn sebeplerle zel finans kurumlar iin de geerlidir. Bu ihtiyacn
bir zel hukuk tzel kiisi olan dernek ya da vakf ats altnda yeterince karlanmas mmkn deildir. Bu nedenle zel finans kurumlarnn ye olaca, kamu kurumu nitelii tayan
ve Bankalar Birliine benzeyen bir meslek kuruluunun kurulmas iin gerekli kanuni dzenleme en ksa zamanda yaplmaldr.

SONU
Yeni Bankalar Kanununda yaplan deiiklik sonucunda gerekletirilen zel finans kurumlar ile ilgili kanuni dzenlemeler, yukarda
incelendii zere anahatlar itibariyle yerinde ve
bu kurumlarn ihtiyac olan hukuki zemini
oluturmaya yeterli niteliktedir.
Kanun koyucu ayn piyasada rekabet halinde bulunan iki benzer arac kurum olan bankalar ile zel finans kurumlarn doru bak asyla deerlendirmi, gerektii lde farkl kurallara ve uygun olduu lde de ayn kurallara tabi tutmutur. Sra, kanun erevesinde uygulamay ynlendirecek olan Merkez Bankas,
Bankaclk D. D. Kurumu- Kurulu gibi kurumlarn, uygulama ayrntlarn belirlemelerine
gelmitir.
lgili kamu kurumlar da ayrntlarn dzenlenmesinde, kanun koyucu ile ayn bak asn
srdrmeli; bankalar ile zel finans kurumlarnn, aralarndaki paralellikler nisbetinde ayn
kurallara tabi olmasn salamal, ancak farklar
nisbetinde de farkl uygulamalara gitmekten kanmamaldr. Ayn ekilde ilgili kurumlar, bu
hassas grevin ifasnda, taraf durumunda olan
bankalarn ve kurumlarn -ve ayrca ynlendirici kamuoyunun- etkisi altnda kalmadan, objektif bir durula karar vermeli ve uygulamay adil
bir biimde dzenlemelidir.

206

Bunun gerekletirilebilmesi iin, dikkat


edilmesi gereken benzerlikler ve farklar ksaca
u ekilde sralanabilir.
1. zel finans kurumlar da bankalar gibi
arac mali kurumlardr. Ekonomik hayatn merkezinde yer alan kurumlar olarak
banka denilince akla sadece bankalar (ve
hatta sadece i ve ticaret bankalar) gelmemeli, zel finans kurumlar da ayn yapnn temel talarndan biri olarak kabul
edilmelidir.
Gerekten, tasarruf sahiplerinin bu tasarruflarn karz (dn) ya da vedia (emanet- usulsz tevdi) szlemesiyle toplayan
ve mali ya da nakdi finansman yntemleriyle kredi olarak ekonomiye aktaran bankalarn iktisadi santral vasf, aynen zel finans kurumlar iin de geerlidir. Zira bu
kurumlar da benzer szlemelerle halkn
tasarruflarn toplamakta ve ekonomiye
aktarmaktadr.
2. Ayn piyasada faaliyet gstermenin en
nemli sonucu, kurumlarn ve bankalarn
ayn iletmecilik ilkelerine ve ayn piyasa
koullarna tabi olmalardr. rnein riskin datlmas ve teminata dayal ilem
ilkelerin zorunlu olarak uygulamann yannda, benzer kr marjlarna ve benzer
maliyet oranlarna tabi olarak faaliyet gstermektedirler. Dolaysyla bu sonu, kurumlarla bankalarn benzemelerine ve
benzer dzenlemelere tabi tutulmalarna
yol aacaktr.
3. zel finans kurumlar da gven kurumlardr. Geni halk kitlelerinden toplanan
mevduatn korunmas amacyla dar anlamda bankaclk sektrne mdahalenin
gereklilii ve bunun sonular, ayn ekilde, geni kitlelerden fon toplayan zel finans kurumlar iin de geerlidir. Dolaysyla, uygulamada bankalar iin kullanlan ve zellikle bankalarn hukuki sorumluluunun arlatrlmas ynnde
nemli sonular douran gven kurumu nitelendirmesi, zel finans kurumlar iin de yaplmaldr.22
Zira bu nitelendirme, bankalarn dier ticari iletmelerden ve alelade anonim irketlerden farkl olarak sahip olduklar

207

(emredici hkmlerle dzenleme, zel


izin ve imtiyazla kurulu sistemi, glendirilmi mali yap, devlet denetimi ve mdahalesi gibi) zel niteliklerden kaynaklanmakta ve bu nitelikler, yeni kanunla
birlikte tartmasz biimde, zel finans
kurumlar iin de geerli hale gelmi bulunmaktadr.
Bylece, gven kurumu nitelii nedeniyle, zel finans kurumlarnn da szlemeden doan borlar ve hukuki sorumluluklar, alelade ticari iletmelere nazaran
daha ar takdir edilmelidir. zellikle katlma hesaplarnn iletilmesi sonucunda
hesap sahiplerine -basiretli davranlsayd
elde edilecek olandan- dk kr ya da
zarar yanstlmas durumunda kurumun
(ve yneticilerinin) basiretsiz davranlar23 nedeniyle hesap sahiplerine kar sorumluluklar gndeme gelebilecektir.
4. zel finans kurumlar modern bankaclk
ilemlerini yapabilmelidir. zel finans kurumlar faizli bankalar yannda faaliyet
grmek zere ve bunlara alternatif kurumlar olarak ortaya ktklarndan klasik
bankalarn mterilerine vermekte olduklar btn modern bankaclk hizmetlerini
kendi mterilerine sunmaktadrlar. Gerekten banka iin mterinin para ile ilgili btn ihtiyalarn karlamak ne ise,
zel finans kurumu iin de mterisinin
banka ihtiyacn karlamak ayn anlamdadr. Yeni Kanunda, halktan mevduat toplayan ky bankalarnn dahi Bankalar Kanununun kapsam dnda braklmasna
karlk, zel finans kurumlarnn bankaclk sistemi iine alnmasnn en nemli
sebeplerinden biri de yrtmekte olduklar modern bankaclk faaliyetleridir.
Bu modern bankaclk hizmetlerinin byk ounluu gelimi bir ube ya da
muhabir ann kurulmasna dorudan
baldr. Bu nedenle zel finans kurumlarnn ube ama konusunda bankalarla
benzer kurallara tabi tutulmalar doru
olacaktr.
5. zel finans kurumlar ile bankalar arasndaki fark ise yukarda (II, 2de) akland zere, kurumlarn, slam dininin tanm-

lad anlamda faiz almamalar ve vermemeleridir. Bu fark, temel ilemlerde kullanlan szleme tiplerinin ve dolaysyla bu
szlemelerden doan karlkl hak ve
borlarn mahiyetinin deimesi sonucunu dourmaktadr. ou halde, iin uzman olmayan mteriler -ve hatta dier ilgililer- bu fark bilemeyebilir. Zira bunlar
iin sonularnn hukuki grnts ile deil ekonomik grnts ile ilgilenmektedir. Ancak bu durum sonucu deitirmez.
Faizsizlik zelliinden kaynaklanan en
nemli sonu, bankalarn vadeli mevduat hesabna karlk gelen, zel finans kurumu katlma
hesaplarnda, hesap sahiplerine belli bir miktarda (oranda) fazlalk (faiz) deme ve hatta ana
parann iadesi garantisinin verilememesidir. Dolaysyla, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu, mevcut ekli ve ileyiiyle zel finans kurumlar iin
gerekli deildir. Zira bu fon, bankaclk sisteminde, bir bankann mali durumunun ktlemesi halinde tasarruf sahiplerinin korunmas ve
genel olarak bankaclk sektrnde krize yol
almasnn nlenmesi iin, tasarruf mevduatnn ksmen ya da tamamen iadesini amacyla
oluturulmu olup, bu sisteme zg bir riski
karlamaktadr. Oysa zel finans kurumlarnn
katlma hesaplarnda anapara iadesi garantisi
yoktur. Hesap sahibi, yatrd parann kurumca
iletilmesinden doan getiriye (kr ya da zarara)
aynen katlacaktr.24
Ayn ekilde, katlma hesaplar gznne alnarak ayrlacak umumi disponibilite ve karlklar ile tasarruf mevduat iin bankalarca ayrlacak
mevduat karlklar da ayn gerekeyle, birbirinden farkl kurallara ve oranlara tabi tutulabilir.
Son olarak, bankalarn aksine, zel finans
kurumlarna, katlma hesaplarnda biriken fonlar nakit kredi olarak kullandrma izni verilmediinden, sistemin ngrd bir zorunluluk
olarak, kurumlar mali (ayn) finansman yntemini kullanacaklardr. Dolaysyla bankalar iin
geerli olan ticaret yasa, zel finans kurumlar
iin sz konusu deildir.
DPNOTLAR
1. Bu makalede ileri srlen fikirlerle ilgili ayrntl bilgi iin
bkz. Battal, Ahmet, Bankalarla Karlatrmal Olarak Hukuki Ynden zel Finans Kurumlar, Banka ve Ticaret Hukuku Enstits Yaynlar No: 343, Ankara, V/1999.

208

2. Bu Kararname ou zaman, yanllkla, Kanun Hkmnde


Kararname olarak zikredilmekteydi.
3. fadenin dilbilgisi ynnden bozukluu dikkati ekmektedir.
4. Ancak bu hkmde, banka d mali kurulularn bazlarna ek muhatab olma yetkisinin verilebilecei kabul edilmekle, sadece bu ynden bir kanuni dzenleme yapld, bunun dnda zaten var olan idari tasarruflarla dzenleme yetkisinin tekrar edildii sylenebilir.
5. Mali kurulu terimi de kanunda tanmlanm bir kavram
deildir. Ancak uygulamada, para piyasasnda faaliyet gsteren btn arac kurulularn genel ad olduu kabul
edilmektedir.
6. Belirtelim ki zel finans kurumlarnn yeni Bankalar Kanununun 20.6 maddesi ile aka dzenlenmesine karlk, eski 96. madde, yeni kanunda da eskisine benzer cmlelerle (20/5. madde olarak) yer almakta ve zel finans kurumlar dndaki dier mali kurulularn bankaclk sistemi dnda olduunu ngrmeye devam etmektedir. Ancak yine belirtelim ki bu hkmdeki eke ilikin hkmler ksm maddeye zaten sonradan eklenmiti ve sadece
zel finans kurumlar iin geerli bir durumu ifade ediyordu. zel finans kurumlar bankaclk sistemi iine alndna gre, bu ibarenin en azndan imdilik- bir anlam
kalmam gibi grnmektedir.
7. Bu fkra resmi metinde tek paragraftan olumakla birlikte,
biz anlalmasn kolaylatrmak amacyla paragraflara blerek aktarm bulunuyoruz.
8. Belirtelim ki benzer bir ayrm nceden de vard. Ky bankalar ile kalknma bankalar ve yatrm bankalar, bankaclk sistemi iinde yer alan, Bankalar Kanununun bir ok
hkmne tabi olan kurumlard ve banka kavramnn alt
ayrmnda ticaret bankalar anlamnda banka deillerdi.
Yeni kanunda 7.5. madde ile ky bankalar sistem dna
karlm olup kalknma ve yatrm bankalar da mevduat toplamayan bankalar ad altnda birletirilerek, -aynen
zel finans kurumlarnda olduu gibi- uygulanmayacak
hkmler gsterilmek suretiyle Bankalar Kanunu sistemi
iinde tutulmulardr.
Bylece yeni dzenlemeyle, sistem iinde yer alan bu farkl bankalara bir de zel finans kurumlar eklenmi bulunmaktadr.
9. Belirtelim ki faiz kavram gnmzde ekonomi ve hukuk
alannda belki de en ok tartlan kavramlarn banda
gelmektedir. Bu tartmalarda gzden karlan ve dolaysyla sonuca ulamay engelleyen en nemli husus ise -her
kavram iin olduu gibi- bu kavramn da farkl bilim dallar asndan ve farkl ynlerden bakldnda, deiik unsurlar ieren birden ok tanmnn yaplabileceidir.
Gerekten sradan insanlar (%) iaretini grd her ilem iin faiz ilemi derken, ekonomi bilimi her tr finansman bedelini faiz olarak kabul etmektedir. Dinden dorudan etkilenen hukuk, dinin -alnan dnce ilave edilen bedelsiz fazlalk eklindeki- tanmn aynen almakta; laik hukuk ise helal-haram gibi kavramlarla ilgilenmediinden
para borcuna ilave edilen ve paradan mahrum kalmann
karln oluturan bedeli faiz olarak nitelendirmektedir.
te bu aamada tereddt balamaktadr. Zira laik hukuk
kendi tanmn bir kenara brakarak -dinin tanmlad anlamda- faizsiz alacak kurumlar dzenlemekte, ancak,
dini anlamda faizin tanmn yapmamaktadr.
Yine de belirtelim ki kanunun tanm aada aklanaca
zere yeterince net ve baarldr.

10. phesiz bu yaklammz, devletin, herhangi bir fikri (dini ya da ideolojiyi) kendi siyasal sistemine temel olarak almad ve -ada demokrasilerin vazgeilmez zellii olarak kabul edilen- vatandann hizmetindeki bir teknik
devlet seviyesinde kald durumlarda dorudur. Aksi halde, yani ideolojik devlet (polis devleti, ltat politique)
ynnden bakldnda, devletin vatandalarna hizmet
ederken bir ideolojiyi benimsemesi ve hizmetini bu ideolojinin szgecinden geirmesi ne kadar normalse, dier bir
ideolojiyi dlamas da o kadar normal grlecektir.
11. Nitekim kurumlarn felsefi temelleri meclis grmelerinde sklkla dile getirilmitir.
12. Ancak uygulamada bu kanun hkmleri yine eitli kamu
otoriteleri tarafndan yeniden snrlandrlmakta ve bu paralarn zel bankalara deil kamu bankalarna yatrlmas
salanmaktadr. Bu tercih kamu bankalarnn haksz rekabetine yol at gerekesiyle eletirilmektedir.
13. 4491 sayl deiiklik Kanununun geici 3/b maddesine gre, zel finans kurumlaryla ilgili yeni idari dzenlemeler yaplncaya kadar, mevcut zel mevzuatn yeni Bankalar Kanununa aykr olmayan hkmleri aynen yrrlkte kalacaktr.
14. Bu hkm gerekte gereksiz bir tekrar niteliindedir. Zira
bir kanunun idari dzenlemeyi bu biimde deitirmesi ya
da iptal etmesi doru bir yntem deildir. 4389 sayl Bankalar Kanununun 25/1. maddesi ile 3182 sayl eski Bankalar Kanunu tamamen yrrlkten kaldrldna gre,
buna dayanlarak karlm bulunan btn idari mevzuat
(bu arada 96. maddeye dayal olarak karlm olan zel
finans kurumlar mevzuat) dahi kendiliinden yrrlkten kalkm olacaktr.
Nitekim bu husus, Meclis mzakerelerinde de Sayn Ahmet yimaya tarafndan srarla dile getirilmi, ancak nerisi, Devlet Bakan Recep nal tarafndan, bu mevzuatn
zel bir dnemde (12 eyll sonras) karld ve bu nedenle zel olarak aka kanunla ilga edilmesinin yerinde
olaca (!) itirazyla karlanm ve reddedilmitir.
15. zel finans kurumlarnn katlma hesaplar kanunda dzenlenmemi olmakla birlikte tarafmzdan, doktrinde tannm olan bir szleme tr ile aklanmaktadr: Sonuca
katlmal dn ya da kr ve zarara katlmal dn olarak
isimlendirilen bu dn (karz) akdinin alelade karza konumuz ynnden benzerlii, dn verenin dn alan
denetleme ve ynlendirme yetkisinin olmamasdr. Fark
ise ana parann iadesi garantisinin bulunmamasdr.
16. Burada genel hkmler ile kast edilen kurallar, TTK 1/2
anlamnda ticari hkmlerden sonra uygulanacak umumi
hkmler olmayp -ticari ilerde ncelikle ticari hkmleri de kapsamak zere- btn genel hkmlerdir. Yine de
belirtelim ki; bizzat ticari faaliyet yapabilmeleri nedeniyle
zel finans kurumlar, Ticaret Kanununda ve dier kanunlarda yer alan zel ticari hkmlere, bankalara nazaran daha fazla muhatap olacaklardr.
17. Burada karkla yol amamas iin bir hususa dikkat ekmek gerekir. Bu maddede Fon kavram tasarruf mevduat

18.

19.

20.

21.
22.

23.

24.

209

sigorta fonunu ifade etmektedir. Oysa zel finans kurumlar uygulamasnda fon kelimesi, bu kurumlarn halktan iki
tr cari, katlma- hesap yoluyla topladklar paralarn tmn ifade etmektedir. Bankalar Kanununun 20.6 maddesinde de bu paralar iin fon ibaresi kullanlmtr.
Bu sorun aslnda bir zel finans kurumunun klasik faizli bankaya dnmek istemesi halinde de aynen geerlidir. Bizce Bankaclk D.D. Kurulu izniyle de olsa bir zel
finans kurumu btn mterilerinin rzalar alnmakszn
bankaya dntrlememelidir. Dier deyile bankaya dnmek ya da banka ile birlemek isteyen bir zel finans
kurumu Bankalar Kanunu 18deki birleme veya devralma
kurallarna deil ncelikle tasfiye srecine tabi tutulmaldr. zellikle katlma hesab mterilerine kar ykmllklerin tasfiyesinden sonra ayn tzel kiiliin banka olarak devam salanabilir.
Ancak sigortann dinen helal olup olmad tartldndan, hesap sahiplerine, diledikleri takdirde sigortasz katlma hesab atrabilme imkan da salanmaldr. Bu durumda sigortal hesap sahipleri krlarnn bir ksmn sigorta primi maliyeti olarak harcam olacaklarndan, sigortasz katlma hesab sahiplerinin kr paylarnn daha
yksek tahakkuk etmesi doaldr.
Bu aamada, banka krizlerinin, durumdan erkenden haberdar olan ve derhal parasn ekebilme imkanna sahip
olan vadesiz mevduat sahiplerini fazlaca etkilemedii, daha ziyade vadeli hesap sahiplerinin zararna yol at ve
bu nedenle de vadesiz mevduat sahiplerine zg bir dzenlemeye fazlaca ihtiya olmad sylenebilir. Ancak bu
konuda zel bir zm gerekip gerekmediini dnrken krizden zarar grme ihtimali olan kiilerin ve zararlarnn miktarn deil, salt bu ihtimalin varln nazara almak daha doru olur.
Zira yeterli genel hkmler olsayd, bankalar iin bu tr
bir zel dzenlemeye ihtiya duyulmazd.
Ayrntl bilgi iin Bankalarn Gven Kuruluu Nitelii ve
Bunun Hukuki Sorumluluklarna Etkisi (Doentlik Tezi,
Ankara-1999) adl eserimize baklabilir.
Katlma hesaplarnn iletilmesinde hesap sahibinin zararna yol aabilecek tr risk vardr. Olaan ticari risk,
basiretsiz ynetim riski ve kasdi davran (ktniyet) riski. Bunlardan birincisi zaten szleme nedeniyle hesap sahibine aittir. kinci ve nc tr riskin gereklemesi ise
zel finans kurumunun akde aykrlk nedeniyle sorumluluunu gerektirir. Belirtelim ki; zarara bu risklerden hangisinin yol atn tesbit yetkisinin hangi kuruma ait olduu nceki dnemde tartmal olmakla birlikte, artk bu
yetki, genel gzetim ve denetim yetkisi kapsamnda, Bankaclk Dzenleme ve Denetleme Kuruluna aittir.
Ancak zel finans kurumlarnn katlma hesaplarnn kendisine zg risklerini karlamak amacyla ve bu kurumlara zg olarak, TMSF benzeri bir kamusal -zorunlu- sigorta sistemi kurulmas dnlmelidir.

210

Resmi Olmayan
(Informal) Risk Sermayesi
lhan ULUDA(1)

Saadet TANTAN (2)

Kk ve orta ekli iletmelerin (KOB)


sermaye piyasalarndan kaynak salamak iin
borsaya kote olma koullarn karlamalar pek
mmkn olmadndan birincil piyasa dnda
araylara gidilmitir. Nitekim ikinci piyasalar
hatta nc piyasalar oluturulmu, tezgah st sat borsalar, Nasdaq gibi elektronik borsalar oluturularak kk ve orta lekli iletmelerin n almtr. Risk sermayesi fikrinin gelimesi ve yaygnlamas iin bu piyasalara KOBlerin hisse senetlerinin kote koullarnn hafifletildii grlmektedir.
Risk sermayesi yerel bazda faaliyette snrl
kalmay dnen projelerle, KOBlerle deil,
global bazda faaliyette bulunmay hedefleyen
proje ve irketlerle ilgilenmektedir. Gelimi
lkelerde, risk sermayesi finansman modelinin
yan sra resmi olmayan (informal) risk sermayesi daha byk boyutlardadr. Bunun neminin anlalmas zerine bu piyasann etkinliini artrc nlemler alnm, bireysel yatrmclar dier bir ifadeyle i melekleri ile proje sahiplerini karlatrmay salayacak araclar
oluturulmutur. Ama asimetrik bilgiyi ortadan kaldrarak pazarn etkin almasn salamaktr.
almada risk sermayesi irketlerine nemli bir alternatif olan; yatrmc (i melei) ile fi-

kir sahibini buluturan arac kurumlar ifade


eden resmi olmayan risk sermayesi kavram
tantlacaktr.

Asimetrik Bilgi Nedir?


Akerlof (1970) eksik bilgi ile pazarlar tanmlad analizini otomobil piyasasn ele alarak gstermektedir. Yeni otomobillerle, kullanlmlar ve iyi arabalarla kt arabalar (limonlar)
birbirinden ayrmaktadr1. Kullanlm araba satcs, satt arabann deerini potansiyel alcdan daha iyi bilir. Bilindii gibi asimetrik bilginin eitli etkileri vardr.
Birincisi, yeni arabalarla, eski arabalarn ortalama fiyatlar arasnda neden byk fark olduunu aklamaktadr. kincisi, kullanlm iyi
arabalarla kullanlm kt arabalarn ayn fiyata satld bir pazar olumasna yol amaktadr.
nk alc ikisi arasndaki fark nceden bilmemektedir, sadece satc aradaki fark bilmektedir. Byle bir piyasada Gresham Kanunu ileyecek, kt arabalar iyi arabalar kovacaktr. Bu
koullar altnda, potansiyel alclar piyasadan kacak, araclk olmad taktirde pazar dejenere
olacaktr.
Akerlof limon pazarn gelitirmemi bir
lkenin sermaye piyasasna benzetmitir. Finansal araclk iyi firmalarla kt firmalar birbirin-

(1) Prof.Dr., Bankaclk ve Aktarya Blm Bakan, Bankaclk ve Sigortaclk Yksekokulu


(2) Yrd.Do.Dr., Sermaye Piyasas Blm Bakan, Bankaclk ve Sigortaclk Yksekokulu

211

den ayrabilme gcn tamaktadr. Yaplan


aratrmalarn sonularna bakldnda, byle
bir araclk messesesi olmakszn pazarn Akerlofun tahimininde olduu gibi, asimetrik bilgiden dolay bozulaca grlmektedir. Araclk
kurumu sayesinde firmalar pazarda gerek deerleri ile yanstlmaktadr.

Risk Sermayesi Pazarnda Asimetrik Bilgi


Chan, enformasyonun (bilginin) eksik olduu risk sermayesi pazarnda finansal aracl dikkate almaktadr2. Chan modeli; firmaya
emeini veren ve bunun karlnda cari tketimini karlamak iin bir getiriyi kullanan giriimcinin varln varsayar. Potansiyel yatrmclar yeterli inceleme yapmakszn giriimcinin
gayretini gzlemleyemezler. Bu incelemenin bir
maliyeti vardr. Chan belirli formda bir araclk
olmadan byle bir pazarn baarsz olacan
gstermekte. Giriimciler sadece ie dnk
projeleri sunacaklardr. Yatrmclar isel olmayan frsatlar bulmadan nce ilave (maliyetli)
aratrmalar yapmak zorunda kalacaklardr.
Aratrmalarn toplam maliyeti yatrmclarn
bekledikleri getiri orann drr. Yatrmclar
da bu durumda alternatif yatrmlar iin pazar
terkederler.
Chann modelinde pazar; ya tam olarak
bilgilendirilmi yatrmc olduunda ya da yatrmcnn aratrma maliyeti sfr olduunda
kurtulmaktadr. Bu art altnda giriimciler pazara daha iyi yatrmlar getirme zorunluluu
hisseder yatrmclar da aktif olarak pazarda yerini alr.
Bu teori risk sermayesi pazarnda araclarn
roln daha iyi ortaya koymaktatr. Arac kurumlar yatrmc ile giriimci arasndaki ilk temasla ilgili maliyetleri azaltmaktadr. ngilterede yaplan bir almaya gre KOBler ortalamadan %1,9 (en dk ortalama faiz oranndan) ila %4 (en yksek ortalama faiz oranndan) daha yksek faizle kredi bulabilmektedir.
Baz kredilerde bu oran %7-8 daha yksek olabilmektedir.
Ar dikkat ve hassasiyet KOBlere zsermayeye ikame olarak kredi kullanmn zorlatrmaktadr. Sonu olarak bu da KOBleri alternatif fon kaynaklarna yneltmektedir3. KOBlerin kredi daralmasna kar kullandklar bi-

rincil strateji alacak finansman, bireysel tasarruflar veya ev ipotei ile finansman ve cret
azatlamas gibi maliyet azaltc yntemlerle firmay kltmek gibi tekniklerle ksa vadeli nakit aklarn iyiletirmektir.
II. dnya savandan sonra ABDde ortaya kan risk sermayesi vergi ve menkul kymet mevzuatndaki deiikliklerin sonucu 1980lerde
byk bir ivme kazanmtr.
Risk sermayesine dayal firmalar;
Teknolojik ve Pazar yenilikleri ile daha
fazla katma deer yaratmakta,
nemli i yaratma ile ekonomiye katk
salamakta,
Yeni Ar-Ge harcamalar,
hracat art ve
Vergi demeleri.
Avrupada da risk sermayeli firmalar ortalamann zerinde istihdam bymesi salam,
ekonominin dinamosu olarak isimlendirilmilerdir.
Gelimi lkelerde risk sermayesi deiim
srecindedir. Risk sermayesi fonlar erken aama yatrmlarndan kalknma sermayesi ve management buy-outs ve buy-ins finansman salama ynne dnmtr. Bu deiimin bir izah, nceki ve devam eden risk sermayesi yatrmlarnn deerleme ve gzetim faaliyetlerinin
boyutunun artmasdr. rnein, balang muhasebe ve yasal cretler 50.000 poundun altna
dmemekte bu da 250.000 poundun altndaki
yatrmlar ekonomik olmayan yatrmlar haline getirmektedir.
A.B.D.de bu eilim klasik risk sermayesinin yerine tccar sermaye fonlarnn gemesi olarak ifade edilmekte. Klasik risk sermayesi erken aama yatrmlar ile ilgilenir, firmann ekillendirilmesi, inas ve hasat alnmasndaki yetenekleri ierir. Dier taraftan tccar
sermaye fonlar ise tamamen kurumsal yatrmclara dayanr; finans mhendislii, ilem
zanaatkrl, cret retme ve ksa vadeli kazanlar itibaryla toplam finansmann %25ini
iermektedir.
ngilterede risk sermayesinin azalmasnn
nedenlerinden biri de kurumsal yatrmclardan
ilave sermaye salamadaki artan zorluklar; zellikle 1989dan itibaren kurumsal yatrmclarn
risk sermayesine ters bak ve risk sermayesi

212

sektrne uzun vadeli fon giriinin azalmas


gsterilmektedir.
1989 ila 1992 arasnda ngilterede yeni risk
sermayesi fon arz %70 dm. ABDde de sektr yeni fon temininde zorluk ekmektedir.
Her iki lkede de kredi ve zsermaye finansman mevcudiyetindeki bu deime hem yeni iletme formasyonu orann hem de kurulan firmalarn bymesi zerinde ters etki yapacaktr.
Dolaysyla ekonominin durgunluktan kmasn engelleyebilecektir. Birok KOB, artan satlar, stoklar yerine koyma, fabrika genilemesi,
tehizat alm ve Ar-Ge yatrmlar iin ekonominin canl olduu dnemlerde ilave finansmana ihtiya duyacaktr.

Resmi Olmayan Risk Sermayesi


KOBlerin bor finansmanna bamllklarnn azaltlmas ve zsermaye finansman kaynaklarnn artrlmas gerektii aktr. ABDde
birok alma gstermitir ki, iyi gelimi resmi olmayan risk sermayesi pazar kk firmalarn finansman ihtiyacn karlamada nemli
rol oynamaktadr. Resmi olmayan risk sermayesi piyasas, bireysel yatrmclar -genellikle i
melekleri veya bamsz yatrmclar olarak
isimlendirilirler- daha nceleri bir balantlar
olmayan yeni ve byyen firmalara dorudan
risk sermayesi salayanlar iermektedir. Bu
melekler ABDdeki risk sermayesinin en byk
havuzunu oluturmaktalar ve kurumsal risk
sermayedarlarn finanse ettii saydan yirmi kat
daha fazla firmaya finansman salamaktadr.
Ayrca toplam yatrm tutarlar da iki kattan daha fazladr4.
Resmi olmayan risk ABDde kk iletmelerin dsal zsermaye kaynann tek en byk
kaynadr. Yatrmlarn deeri asndan bakldnda da resmi olmayan yatrmlar dorudan
yatrmlardan iki kat daha fazla ve kurumsal risk
sermayesi yatrmlarndan sekiz kat daha byk
hacime sahiptir.
Resmi olmayan yatrmlar zellikle ekirdek
ve balang yatrmna finansman salamakta
nemlidir.
ngilterede Advisory Committee on Science
and Technology (ACOST)un raporuna gre, aktif resmi olmayan risk sermayesi pazar dinamik
bir giriim ekonomisi iin bir narttr. ngilte-

redeki resmi olmayan yatrmlar ABDdekine


oranla geri kalm, ancak bu sektrn hacminin tespitine ilikin ACOSTun yapt alma, 1980lerde bireysel yatrmclarn geleneksel
kaynaklardan finansman temin edemeyen kk iletmelerin, alternatif finans kayna olarak
ortaya ktklarn gstermektedir. Benzer eilimlerin iskandinav lkeleri iin de geerli olduu yaplan almalar sonucu ortaya konmutur.
Yaplan aratrmalar aile ve akrabalardan
sonra bireysel yatrmclarn en nemli dsal
zsermaye kayna olduunu gstermitir.
Resmi olmayan yatrmclarn zellikle ekirdek ve balang finansmannda nemli olduu grlmektedir. Bireysel yatrmclar nispeten
kk miktarlar szkonusu olduunda ve sonraki aamalarda finansman bir milyon dolarn
altndakilerde baskn durumdadrlar. Resmi olmayan risk sermayesinin Kanadadaki kk iletmelerin dsal zsermayelerinde nemli bir
kaynak olduu belirtilmektedir5.

ngilterede Resmi Olmayan Risk


Sermayesi6
ngilterede resmi olmayan yatrm faaliyetlerindeki art, cazip speklatif yatrm olabilecek bu yatrmn, sanayi ve ticaretteki kdemli
yneticilerle giriimciler iin servet birikimine
byk frsat yarattn yanstmaktadr.
Son yllara kadar yksek oranda vergileme
bu tr insanlar iin yeterli harcanabilir sermaye biriktirmeyi zorlatrmtr. Birou ya kendi ilerine balamlar ya da vergi indirimini
salayan kurumsal kanallarla tasarruf etmilerdir. Kk sahip-ynetici firmalarn byk firmalar tarafndan satn alnmalarndaki art,
Kote Edilmemi Menkul Kymet Pazarnn
(Unlisted Securities Market-USM) kuruluu ve
nc Piyasalar (Third Markest) giriimcilere
firmalarndaki haklarn satma imkan salam, bu da ok sayda i adamnn harcanabilir
servetinde art salamtr. Gerekten de
ABDde olduu gibi i meleklerinin birincil
kayna nakit fazlas olan giriimcilerdir. Yeni
elde edilmi sermaye iin kk iletme sektr genellikle cazip bir alternatif yatrm olarak
grlmektedir.
Yaplan aratrmalara gre, aile ve akrabalardan sonra ahslar, kk iletmelerin dsal

213

zsermayelerinde en nemli finansman kaynadr. 1990 verilerine gre ngilterede resmi olmayan risk sermayesi havuzu 2 milyar ile 4
milyar sterlin arasndadr. Resmi risk sermayesinin yatrmlarnn yllk 1 milyar sterlin olduu dnlrse bu rakamlarn arpcl daha
ne kacaktr. Bu 1 milyarn yarsndan fazlas
(managemenet buyout, buyin), satnalma ve
ikinci el satn almalara yatrlmtr. Dahas,
resmi olmayan yatrmlarn ortalama bykl risk sermayesi fonlarndakinden daha dktr, bu da resmi olmayan risk sermayesi
kaynandan finansman temin eden iletme saysnn risk sermayesi fonlar ile finanse edilen
firma saysndan daha fazla olduunu gstermektedir.
Yatrm frsatlar ve sermaye kaynaklarndaki eksik (incomplete) bilgiden, yani asimetrik
enformasyondan, piyasadaki sermaye akmndaki etkinsizliklerden dolay KOBlerin kredi
ve zsermaye finansmanndaki zorluklar dikkate alndnda, resmi olmayan risk sermayesi
pazarnn genilemesinin gerekli olduu grlr. Ancak resmi olmayan risk sermayesi organize olmayan blnml KOB finansmannda oynayaca byk rol kstlamakta. Fon
sahipleri yatrm frsatlar ktl yaarken, dier
taranan KOBler finansman sknts ekmekte.
Bir bilgi ann (network) varl bu eksik bilgi
durumunun ortadan kaldrlmasna yardmc
olacaktr.
ngilterede resmi olmayan yatrmclar grubunun incelenmesine ilikin yaplan inceleme
sonucunda elde edilen bulgulara gre;
Yatrmclar heterojen bir grup,
Srekli yatrm yapmyorlar. Genelde ou
ylda birden fazla yatrma gitmemekte.
Aktif yatrmc olanlar ok kk grup.
Karlatklar yatrm frsatlarnn ortalama %8ine yatrm yapyorlar.
Yatrm frsatlarn ncelikle arkadalar
ve i evrelerinden reniyorlar.
Yatrm yapp yapmama kararn etkileyen
nemli faktrler; ynetimin kalitesi ve
iin byme potansiyeli.
Yatrmlarnn karlnda sermayenin
deer art eklinde finansal getiri beklemekteler, ksmen de olsa finansal olmayan beklentileri olan yatrmclar da var.

Yatrm tutarlar genelilikle 10.000 pound


ila 30.000 pound arasnda olup ok kk blm 50.000 pound zerinde tutarlarda yatrm yapmakta.
Yatrmclar biraraya gelerek sendikasyona da gidebilmekte.
Resmi olmayan yatrmlar dorudan zsermaye yatrmlar olduu gibi, kredi ve
kredi garantileri eklinde de olmakta.
Hemen hemen tm sanayi dallarna ve firma gelimesinin hemen hemen her aamasnda yatrmlara gitmekteler. Ancak
tercihleri kendi i veya yaadklar yere
yakn olan yatrm frsatlar.
Yatrm yaptklar iletmelerde aktif olarak
rol alrlar. Bylece hem deneyimli eleman
sknts hem de zsermaye a olan KOBye iki adan da katk salanm olmakta.
Yatrm vadeleri nispeten uzun dnemli.

ngilterede Yerel Yatrm Bilgia irketi


rnei7
Local Investment Networking Company
(LINC-Yerel Yatrm Bilgia irketi) 1987de,
mevcut yerel finansal evlendirme brolarn biraraya getirerek bir ulusal iletme tantm hizmeti ekline dntrmek iin kurulmu.
LINC, kk iletmelere bireysel yatrmclardan sermaye teminine yardmc olabilmek iin
tr uyumlatrma hizmeti sunmaktadr;
i. Aylk olarak Yatrm Blteni yaynlamakta. Bu blten finansman arayan iletmelere ortalama 100 kelimeyi amamak zere
zet tantm salamakta. Bu blten
LINCde kayd bulunan yatrmclara datlmakta. Yatrmclar bltende ilgilerini eken yatrm frsatlar ile ilgili
LINCden iki sayfalk detayl zet bilgi talep edebilirler. Baz yeler iki sayfalk
zeti, ilgi alanlarna gre yerel yatrmlara otomatikman gndermektedir.
ii. Yatrm Veritaban: Her ay tm yeni blten girileri bilgisayar tarafndan yatrmclarn yatrm kriterleri ile uyumlatrlmakta. Yatrmclara yatrm tercihlerine
uygun tm iletmelerle ilgili detayl zetler gnderilmekte.
iii. Yatrmc Toplantlar: Giriimcilere yatrm frsatlarn potansiyel yatrmclara

214

sunma imkan verir. Genellikle her toplantda drt veya alt giriimci yarm saatlik sunu yapmakta. Toplant, sunulardan sonra soru ve tartmalarla sona ermektedir.
LINCin yeleri, LINCin merkezi btesine
katk salayan yelik creti demekteler. Balangta bu yllk cret 1.000 pound iken
1993de 5.000 pounda ykseltilmitir. Bu yeler LINCin kuruluna ye olabilmekte. Bunun
dnda ikinci derece yelik de szkonusudur.
Bu tr yeler yllk 1.500 pound demekte ancak kurula ye olamamakta. LINCin merkezi
btesi kk genel mdrlk binasnn elemanlar da dahil maliyetinin, yayn ve basm giderlerini, yatrmc veri taban ynetim giderlerini, sponsorluk ekmek ve hizmetin tantm
iin yaplan harcamalar ierir. LINCe ye
acentalarn anahtar fonksiyonlar, yerel blgelerinde hizmetin tantmn yaparak yeni iletme
ve yatrmclar kaytlarna almaya almak,
LINCe kayt olmak isteyen iletmelere danmanlk yapmak, uygun olmayan iletmeleri
szgeten geirmek, kabul edilen iletmelere i
planlarn hazrlamalarnda yardmc olmak ve
blgelerinde yatrmc toplantlar dzenlemek
(ancak her ye acenta bu grevi yapmayabilir).
Buna ek olarak ye acentalar yardmc ve iletmelerini ok iyi tanmaldrlar. Acentalar yatrmclar ile birlikte firmalara ziyaretler de organize edebilirler.
LINC bnyesinde 250.000 pound veya altnda yatrmlar da finanse edilmektedir. Gereken
fon ihtiyacn detayl olarak aklayan bir plan
olmal, planda iletme alanlar, hizmet veya
rnn yaps ortaya konmaldr. Yerel giriimci
acentalar planlarn hazrlamada giriimcilere
rehberlik hizmeti salayabilirler. LINCe kayt
iin uygun olduu dnlen iletmeler bir cret demesi karlnda alt ay yatrm btesinde yer alr.
Yatrmclarn 10.000 pound ile 250.000 pound arasnda fon salayabilmeleri beklenmekte.
Yatrmclar da yllk cret demekte. Bu cret
de 1993de 75 pounddan 120 pounda ykseltilmi. Bu cretler LINCin harcamalar iin yeterli olmamakta. Dolaysyla yaamn srdrebilmesi iin sponsorlara ihtiya duymaktadr. Son
yllardaki sponsorlar, Lyods Bank, British Petro-

luem ve Levy Gee isimli muhasebe irketidir.


Her biri yllk 10.000 pound tutarnda yllk bteye katkda bulunmulardr. 1993de BP ve
Levy Gee sponsorluklarn finansal skntlarndan dolay brakmlar. Sponsorluk kurumuna
bamll azaltmak iin LINC alternatif yollar
aramaya ynelmi ve LINC araclyla finansman salayanlardan, kullanlan fonun %3 orannda cret almay nermektedir. Ancak bunu
toplamann zorluu ne srlerek neriye scak
baklmamaktadr.
LINCle yaplan aratrmalardan elde edilen
sonulara gre;
i. letme tantm hizmetlerine katlan i
melekleri, daha gen, yksek gelirli ve
daha dk net sermayesi olan, hem ilem bana hem de toplamda daha fazla
miktarda yatrm yapmaktalar.
ii. Yatrmclarn devir hz yksek.
iii. Hizmetten memnun kalmayarak ayrlan
yatrmc oran ok kk bir oran.
iv. letme tantm hizmetlerine katlan firmalarn ou yeni rn gelitirme ve
balang pazarlamas iin finansman
aramakta.
v. LINCe son bavurulacak likidite kurumu olarak bavuran iletme says nemsenmeyecek kadar az.
vi. letmeleri programa almada en etkili
yol profesyonel araclar ve kk iletmeleri destekleme alar araclyla yaplan tutundurma faaliyetleridir.
vii. LINC nispeten yatrmclar iin etkin
bilgi kayna.
viii. LINC araclyla finansman temininde
baarsz olan firmalar dahi, kullanlabilir
faydalar elde ettiklerini belirtmilerdir.
eitli lkelerde bu tr kurumlara ilikin
olarak yaplan almalarn sonucunda elde edilen balca bulgular;
i. Bir iletme tantm hizmeti bamsz
(ntr) ve profesyonel olmal. Bu ilemden bir kar elde etmeyi beklememeli.
ii. zsermaye fiyatlamasnda yatrmclarla,
giriimciler arasndaki farklar ve zsermayeye balanan artlar temel zorluklardr.
iii. Hizmet iin yeterince geni faaliyet alan
olmal ki, yeterli sayda yatrmc ve giriimci kayd salanabilsin.

215

iv. Giriimciler ile yatrmclar arasndaki


ilk aama iin tercih edilen bir yoldur.
v. Yatrm frsatlarnn deerlenmesi ve incelenmesi, yatrmclarn memnuniyetsizliini azaltmak iin gerekli bir sretir.

4. Uygun bir yatrm frsat ktnda, yelerin ek yazmalarn beklemeden kullanlabilecek bir fonun oluturulmas gerekmekte.
5. Sendikasyonun oluturulmas, aratrma
yapmas ve yatrm frsatlarnn deerlendirilmesi aamalarnda zaman ynetimine
nem verilmeli.
6. Risk sermayesi, sektrndeki profesyonellerle rekabet edildii gznne alnarak, amatrce deil, profesyonelce almak gerekmektedir.
7. Profesyonelliin salanabilmesi iin i
meleklerinin eitilmesi gerekmektedir.

Meleklerine ngiltereden Bir rnek10


melekleri olarak isimlendirilen onbir yatrmcnn bir araya gelerek, limited irket halinde oluturduu bu informal yatrmc grubu, iki
yl sresince 150 proje nerisi ile karlam,
bunlarn 15i detayl olarak analiz edilip, raporlar hazrlanm. Bu arada sadece iki projeye
irket yesi sendikasyon oluturarak yatrm
yapm. Kurucular sermayenin byk bir blmn kullandktan sonra sendikasyon dalm.
Fonun byk bir blm sabit giderlere, pazar
aratrmalarna ve sistemin gelitirilmesine harcanm. Bu arada iki yatrm, yelerce ferdi olarak fonlanm, herhangi bir ortak sendikasyon
fonu kullanlmamtr.
Bu sendikasyon uygulamasnn baarszl
altnda yatan faktrler olarak aada belirtilen
hususlar gsterilmektedir:
1. Sendikasyonu oluturan yatrmclarn
tecrbesiz oluu. Hibir ye yatrmc, kk iletmelere yatrm konusunda teknik
bilgiye sahip deildi. Zaman, nakit ve motivasyon vard ancak profesyonellik yoktu.
2. Sendikasyon aktif yeleri cezbetmek hususunda baarsz olmutur. yelerin ou sk bir alma olmadan, uygun bir yatrm frsatnn altn bir tabak iinde kendilerine sunulmasm bekler gibiydiler.
3. Tek bir kurumsal varlk olmann tesinde
sendikasyon yeleri ayr ayr faaliyette
bulunmular. Bunun nedeni bencilce
duygular, iyi tanmlanmam vizyon veya
gerek mteebbis yeteneinin yokluu
olabilir.
Btn bu elde edilen bulgularn neticesinde, i meleklerinin oluturduu yatrmc grubunun baars iin gerekli olan faktrler yle
sralanabilir.
1. Tecrbeli yatrmc varl,
2. Sendikasyon yeleri alma iin gerekli
zaman ve gayreti gstermeli.
3. Sendikasyon ar ayrntl kural ve faaliyet tanmlamalarndan kanmal.

Amerika Birleik Devletlerinde Resmi


Olmayan Risk Sermayesi8
Bir ABDli yetkili resmi olmayan risk sermayesini herkesin krebe olduu byk bir saklamba oyunu olarak tanmlamaktadr. Bunun
nedeni birok kk iletme finansman sknts ekerken dier taraftan ok sayda yatrmc
da yatrm kriterlerine uygun yatrm frsatlar
bulamadklarndan dolay ikayeti olmakta.
Risk sermayesinde olduu gibi salkl bir raporlama mevcut deildir.
zellikle ABD ve Kanadada KOBlerin informal yatrmclara, informal yatrmclarn da KOBlere ulamasn kolaylatrmak, bilgi eksikliini ortadan kaldrmak iin bilgi alar (network)
oluturulmaktadr. Bilgisayara dayal, bir cret
karl ilem yapan bu kurumlarda giriimciler
ve yatrmclar ayr ayr form doldurmakta, aradklar zellikleri, i planlarn anlatmakta, buna
gre bilgisayar aracl ile talepler aras uyumlatrma yaplmakta. Bunun sonunda giriimcinin
yatrmn aklayan bavuru formu yatrmcya
gnderilmekte, eer yatrmc konu ile ilgilenirse, giriimciden ile ilgili daha fazla bilgi istenebilir. Bu aamada her iki tarafa da isimler verilmemektedir. Ancak yatrmcnn isteine bal
olarak isim ve adres verilebilmektedir. Securities
and Exchange Commissionn ynetmelii gerei
uyumlatrma ilemi bu aamada sona ermektedir. Dorudan ilikiye geildikten sonra ne olaca tamamen yatrmc ile giriimciye baldr.
Alternatif yaklam ise seilmi giriimcilerin
seilmi yatrmc grubuna i planlarn sunabilecekleri forumlar salamaktr. rnein The En-

216

terprise Corporation of Pittsburgh zel yatrmclara giriimcilerin taktim edildii byle dzenli toplantlar organize etmektedir. Ayrca yksek
byme potansiyeli iletmelerin risk sermayedarlar ile yatrm bankaclarna i planlarn taktim edebilecekleri Risk Sermayesi Fuar organize etmektedir. Michigan niversitesinde 1979
ylndan itibaren Growth Capital Symposium
(Byyen Sermaye Sempozyumu) dzenlemektedir. Bu organizasyonda gelien, byyen firmalarn sahip-yneticilerine firmalarn ve yneticilerini risk sermayedar, stratejik ortaklar arayan
byk firmalar, yatrm bankaclar, bireysel yatrmclar ve profesyonel hizmet firmalarn ieren
geni yelpazede yer alan yatrmc grubuna rn
ve hizmetlerinin tantma frsat salamaktadr.
Yatrmc ile giriimciyi buluturmaya ynelik nc yaklam ise finansman kayna arayan iletmelerin listesinin yer ald yaynlar hazrlayarak bunlarn abonelere veya hedef potansiyel yatrmclara gnderilmesi eklindedir.
A.B.D.de Regulation Dye gre, sofistike yatrmc tanmna giren yatrmclar baz SEC dzenlemelerinden muaf olabilmekteler. Kanun
koyucu yatrmclar gemilerine, eitimlerine
ve tecrbelerine gre deerlendirmektedir.
A.B.D. ve Kanadada iletme tantm hizmetleri genellikle niversiteler ve ticaret odalar gibi kr amac gtmeyen kurumlarca yrtlmekte, yaplmaktadr. Bu kurumlarn finansman ise
yerel ekonominin bymesinde kar olan firmalarca, altyap (utility) firmalar, bankalar, vakflarn demeleri, devlet btesi ve belediye
btesinden ayrlan paylarla karlanmaktadr.
rnein A.B.D.deki Venture Capital Networkn ekirdek sermayesi New Hampshire Ticaret ve Sanayi Birliince salanm. Birlik faizsiz kredi vermitir. Kalan fon ihtiyac A.B.D.
Ekonomik Kalknma daresi (U.S. Economic
Development Administration), sponsor firmalar
( adet uluslararas muhasebe firmas, bir avukatlk firmas ve bir bilgisayar firmas) ve New
Hampshire niversitesi Vakf tarafndan (niversite bro ve telefon hari tm ara-gereci
karlam) karlanmtr.
Kurulan bu iletme tantm hizmetinin temel ilevleri u ekilde sralanabilir:
1. Bu hizmetler yatrmclarla giriimciler
arasndaki tantm ve uyumlatrmay ko-

laylatrmakta. Bunun dnda resmi olmayan yatrm faaliyetlerinin hacmini de


ykseltmekte.
2. Firmalara, bir dereceye kadar da yatrmclara, yatrm yaplmasa da, i danmanl, danmanlk hizmetleri salanmakta.
3. Knowhow, temaslar, danmanlk gibi geni yatrmc girdisine ulama imkan salanmakta.
4. kincil etkiler veya teminat faydas. Firmann ilave zsermaye veya kredi finansman temini kolaylatrmakta.
5. Paralanm ve grnmeyen risk sermayesi kaynana KOBlerin ulamasnn
salanmas.

Kanadada Resmi Olmayan Risk


Sermayesi9
Kanadada resmi olmayan risk sermayesinde
yatrmclarn profiline bakldnda, yatrmclarn iyi eitim grm, yeni ie balama dneminde ynetim dzeyinde tecrbesi olan bireyler olduu grlmektedir. Yatrmlarn kendilerine yakn blgeden tercih etmekteler. irket
hissesinden pay alma veya dier yatrmclarla
finansman ilemlerine katlmay tercih etmekteler. Risk yatrmclar ile ilgili beklentileri gereki. Yatrmclar gen ve yaptklar yatrmn
risk dereceseni bilmekle birlikte risk almay seven kiilerdir.
1986 ylnda Ontario Ticaret Odasnn ortaya att fikirle Canada Opportunities Investment Network (COIN) (Kanada Yatrm Frsatlar Bilgia) oluturulmu, COIN oluumunun
desteklenmesi, kurumsal yatrmclardan
(emeklilik fonlar gibi) gelecek sermaye aknn
tevik edilmesini, fon ihtiyac olan yeni balayan
firmalara devlet desteinin salanmasna yardmc olmutur.
COINin balang sermayesi Ontario hkmeti tarafndan salanm. Ontairo Menkul
Kymet Komisyonu (SPK benzeri kurum) da
COlN prospectus gereksiniminden muaf tutmutur. Bu muafiyete karlk COIN yatrm
danmanl ve korumaclk hizmetlerini verememektedir. Ayrca COIN, bilgia katlmclarnn Menkul Kymetler Kanunu ile uyumlu
olmalar gerektiine dair beyanatta da bulunmaldr.

217

COlNe ye olan giriimciler iin cret 150


USD iken, yatrmclar iin cret 250 USDdr.
Ontario Ticaret Odas yeleri iin bu cret 50
USDa kadar, yerel Ticaret Borsas yeleri iin de
25 USDa kadar inmektedir.

COIN Araclyla Yaplan Yatrm

Yatrm Tutar
l0.000$n alt
10.000-25.000
25.000-50.000
50.000-100.000
100.000-250.000
250.000-500.000
500.000-1.000.000
1.000.000$n st

Bu Tutar Karlamaya
Hazr Yatrmc
0
6
6
17
28
14
16
13

Resmi olmayan risk sermayesi piyasas ulusal bir piyasa deildir. Yaplan aratrmalar yatrmclarn, yakn corafi blgeye yatrm tercih
ettiklerini gstermektedir. Dolaysyla resmi olmayan risk sermayesi piyasas yerel ve kiisel bir
piyasadr.
Yatrmclar kiisel temas ve nerilere dayanmaktalar. Drstlk ve dier katlmclar hakknda bilgi sahibi olarak, yatrmclar genellikle bir
sendikasyon yesi olarak yatrma yneltmektedir. Ulusal ve kiisel olmayan bir pazar oluturmak, pazarn yapsna ters bir durumdur.

Sonsz
Kk ve orta lekli iletmelerin finansmannda kullanlabilecek finansman alternatifleri uygun organizasyonlarn oluturulmas ile

artrlabilir. Resmi olmayan risk sermayesi bilgi


alar ve i melekleri bu alternatifler arasnda
nemli bir yer tutmaktadr. Bu bilgi a ile, aksi halde karlaamayacak fikir sahibi, dier bir
ifadeyle giriimci ile yatrmc buluturulmaktadr. Ancak unutulmamas gereken husus, bu
pazarn ulusal bir pazardan ziyade yerel bir pazar oluudur.
DPNOTLAR
1. G.A. Akerlof, The Market for Lemons: Quality Uncertainty and the Market Mechanism Quarterly Journal of
Economics (1970): 488-500, iinde William F. Samuelson
ve Stephen G. Marks, Managerial Economics, Dryden
Press, 1992, ss.450-452.
2. Chan, Y.S. On the positive role of financial intermediation
in allocation of venture capital in a market with imperfect
information, jounhay of Finance, 1983, No: 38, ss. 153-68.
3. Richard T. Harrison and Colin M. Mason, Informal Venture Capital in the UK, iinde Finance and the Small
Firm, Eds. A. Hughes and D.J. Storey, Routledge Small Business Series, London, 1994, ss.64-111.
4. Gaston, R.J.; The Scale of Informal Capital Markets,
Small Business Economics, 1989, No:l, ss.223-30.
5. Rena Blatt and Allan Riding; where angels fear to tread,
some lessons from the Canada Opportunities Investment
Network Experience iinde Harrison ve Mason, a.g.e.,
ss.75-76.
6. Harrison ve Mason, Informal Venture Capital, Prentice
Hall, 1996, ss.8-14.
7. Mason, Colin and Harrison, Richard T.; LINC: A Dcentralised Approach To The Promotion of Informal Venture
Capital, iinde Informal Venture Capital, eds. Harrison
and Mason, Prentice Hall, 1996, ss.l 19-138.
8. William E. Wetzel Jr and Frear, Promoting Informal Venture Capital in the United States: Reflections on the History of the Venture Capital Network, iinde Informal
Venture Capital, 1996, ss.61-74.
9. R.Blatt and A. Riding, a.g.e., ss.75-88.
10. Andrew Blair, Creating an Informal Investor Syndicate:
Personel Experiences of a Seasoned Informal Investor
iinde Informal Venture Capital, Prentice Hall, London
1996, ss.l56-188.

218

4389 Sayl Bankalar Kanununun


zel Finans Kurumlarna likin
Dzenlemesinin Hukuki Sonular
Nihat BOZ(1)

I. GR
Mali sektrn en nemli kurumlarndan birisi olan bankalar ile ilgili mevzuat, Trkiyenin
genel yapsna uygun olarak sklkla deien
mevzuattan birisidir. Son olarak 23.06.1999 tarih ve 23734 sayl Resmi Gazetede yaynlanan
4389 sayl Bankalar Kanunu, gerek ierik ve gerekse dzenleme biimi ile reform niteliinde
dzenlemeler ile Trk Kanunlar Klliyatnda
yerini almtr.
Aradan 6 aylk gibi bir sre gemeden bu kere 4491 sayl Kanun ile Bankalar Kanununda
yaplan yine reform niteliindeki bir deiiklik
ile zel Finans Kurumlar, Bankalar Kanunu
kapsamna alnmtr.
Bilindii zere zel finans kurumlar, Trk
Hukuk uygulamasnda 70 sayl Kanun Hkmnde Kararnamenin 90. maddesi ve 1567 sayl Trk Parasnn Kymetini Koruma Hakknda
Kanuna gre yaplan dzenleme ile yerini almtr. Yrrlkten kaldrlan 70 sayl Kanun Hkmnde Kararnamenin 90. maddesinde dzenlenen hususlar, daha sonra yrrle giren 3182
sayl Bankalar Kanununun 96. hkm olarak
aynen yer almtr.
4491 sayl Kanunda yaplan deiiklie
kadar zel finans kurumlarna ilikin hususlarda esas alnan 96. madde hkm aynen yledir:

Madde 96- 1. Bankalar dndaki mali kurulularn kurulu ve faaliyetleri bu kanuna tabi
deildir.
2. Bu kurumlarn kurulularna, faaliyetlerine, organlarna, tasfiyelerine, Trk Ticaret Kanununun ve dier mevzuatn eke ilikin hkmlerine tabi olup olmayaca Bakanlar Kurulunca dzenlenir. Dzenleme d kalan hususlarda; Trk Ticaret Kanunu ve ilgili dier kanun
hkmleri uygulanr.
Szkonusu hkmler artk yrrlkten
kalkm olmakla birlikte Bankalar Kanununun
Geici 3/b hkm gerei yeni dzenlemeler yaplncaya kadar 4389 Sayl Bankalar Kanunu
hkmlerine aykr olmamak kayd ile yrrlkten kaldrlan bu hkmlerin uygulanmasna
devam edilecektir aklamalarmzn daha iyi
anlalmasnn salanmas iin karlatrmal
olarak zaman zaman bu hkmlerin bir ksm
aklamalarmzda yer alacaktr.

II. YEN BANKALAR KANUNUNDAK


DZENLEMENN SONULARI
A.GENEL OLARAK YAPILAN
DZENLEMELER
zel finans kurumlar, 4389 sayl yeni Bankalar Kanununun Dier hkmler balkl 20.
maddesinin 6.fkrasnda zel olarak dzenlemitir.

(2) Hukuk leri Mdr, Albaraka Trk

219

Dzenlemeye ilikin somut aklamalar yaplmadan nce ksaca dzenlemelere ilikin genel bir deerlendirme yapmann daha yararl
olacan dnmekteyiz.
15 yl nce Trk Hukuk ve Ekonomik Yaamna giren zel finans kurumlar ile ilgili olarak bu gne kadar ileri srlen en nemli eksiklik; zel finans kurumlarnn zel bir kanuna
veya zel bir kanuni dzenlemeye sahip olmadklar idi. Bu gereke ile deiik ama ve ekillerde aklanan endieler, yaplan tartmalar,
yeni Bankalar Kanununun zel finans kurumlarn zel olarak dzenlemesi ile sona ermitir.
Bu yn ile kanun deiiklii, ok olumlu bir
dzenleme olmutur.
Yaplan dzenlemenin dier olumlu yn
de; zel finans kurumlarnn mktesebatlarnn
korunmu olmasdr. Gerekten de yeni dzenleme, zel finans kurumlarnn bundan sonra da
kurulularndan itibaren yapageldikleri btn
faaliyetlerini aynen devam ettirebileceklerine
ilikin hkmler iermektedir. Dier bir ifade
ile zel finans kurumlarnn ekonomik ve hukuki yaamlar aynen devam edecektir.
Tm bu olumlu gelimelere karn szkonusu dzenlemenin baz eksikliklerinin olmad
da sylenemez. Bir kere zel finans kurumlar
gibi ok nemli bir kurumun, bir kanunun bir
maddesinin bir fkras olarak dzenlemesi, bu
kurumlarn nemleri ile doru orantl olmad
gibi, kanun sistematiine de uymamaktadr. Ayrca szkonusu fkrann cmle yaps, dzenleme biimi, zel finans kurumlarnn tm faaliyetlerini yeterli lde ak dzenlememi olmas ileri srlebilecek dier eksikliklerdir.
zel finans kurumlarnn, zel bir balk altnda zel bir madde olarak dzenlenmesinin bu
konuda tercih edilmesi gereken en uygun yntem olduu dncesindeyiz. Kanun koyucu,
yeni dzenlemeyi bir frsat olarak deerlendirerek bu yntemi tercih edebilirdi. Belki aada
da ksaca deinilecei zere bir banka eidi olarak zel olarak dzenlenmesi dnlebilirdi.
lk dzenleme ile birlikte kabul edilen ve kullanlan zel finans kurumu kavram yanl anlamalara ve baz kavram kargaasna neden olmaktadr. yle ki; finans szc, ekonomik
ve mali genel bir kavram olup, dier ticari iletmeler tarafndan da kullanlmaktadr. Geri ge-

nel finans kullanmndan ayrtrmak amac ile


zel szc kullanlm ise de bu kullanm
da zel finans kurumlarn genel ekonomik ve
mali bir kurum olmann tesinde ok zel bir
kurum olduu intiban oluturmaktadr. Bu itibarla zel finans biimindeki kavramn kullanlmasnn bir kere daha gzden geirilerek alternatif kavramlar oluturulmasnn daha doru
olacan dnmekteyiz.
Yeni dzenlemeden sonra da olas sorunlarn byk lde nlenmesi, ancak dzenlemelerin biim ve ierik olarak yeterli olmas ile
szkonusu olabilir. Bankalar Kanununun zel
finans kurumlarna ilikin dzenlemesinin zellikle uygulamada kan baz sorunlar zmede
yetersiz kalaca, aadaki somut rnekler ile
daha iyi anlalacaktr.
nceleme konususun zn, 4389 Sayl
Bankalar Kanununun zel finans kurumlarna
ilikin hkmlerinin tek tek incelenmesi, baka
bir deyile 20.maddenin 6. fkrasnn erhi deil,
bu dzenlemenin hukuki sonucu oluturduundan, sadece bu dzenlemenin konuya ilikin ksmlarn z belirtilerek bunlarn sonularna
deinilecektir.
B. YEN DZENLEMENN SONULARI
1. zel Finans Kurumlarnn Niteliine
likin Sonular
a. zel Finans Kurumlar Sui Generis (zgn)
Anonim irketlerdir.

zel finans kurumlarn dzenleyen szkonusu fkra zel Finans Kurumlarn; Mevduat
toplama yetkisi bulunmayan ancak, zel cari hesaplar ve kr ve zarara katlma hakk veren hesaplar yoluyla fon toplayan, ekonomik faaliyetleri ekipman veya emtia temini veya kiralanmas veya ortak yatrmlar yoluyla finanse eden
zel finans kurumlar biiminde tanmlamtr.
Ancak, tanmlama dnda zel finans kurumlarnn hukuki nitelendirilmesi ile ilgili zel
bir hkm yer almamtr bu fkra hkmnde.
Bankalar Kanununa gre bankalarn dolays ile zel finans kurumlarnn anonim irket
eklinde kurulmas zorunluluu bulunmaktadr.
Anonim irket olmakla birlikte, gerek kapsam ve gerekse nitelik itibar ile zel finans kurumlarnn yaptklar faaliyetler, Trk Ticaret

220

Kanununa tabi normal anonim irketlerden ok


farkllk tamaktadr. Ayrca, yapt bir takm
ilemlerin bankalara olan benzerlikleri nedeni
ile Bankalar Kanununun kapsamna alnmalarna ramen, Fon Toplama ve Fon Kullanma yntemlerindeki farkllklar sebebi ile de bankalardan farkl zel baz hkmler ngrlmtr
zel finans kurumlar iin.
b. zel Finans Kurumlar Banka Deildir

Bankalar Kanununa tabi olmakla birlikte,(a)


kkndaki aklamalarda uzunca ifade edildii
zere zel finans kurumlar, ayr bir irket tr
olarak dzenlenmitir. Bankalar Kanunu kapsamna alnm olunmas, zel finans kurumlarn
banka durumuna getirmemitir.
zel finans kurumlarnn banka olmadklar
biimindeki basit bir cmlenin arkasnda ok
ciddi sorunlar yatmaktadr. nk, zel finans
kurumlar banka olmadklar halde bankalara
uygulanacak hkmlerin byk ksmna tabi
olduklarna gre, banka kelimesinin her getii
yerde, zel finans kurumlarnn banka olmadklar, bu nedenle de bu hkme tabi olmadklar
sonucuna varmak, hukuken doru bir sonu olmayacaktr. Bu konuda kmas olas sorunlara
ilikin rnekler zerindeki ksa bir almaya
aada yer verilecektir.
c. zel Finans Kurumlar Bankalar Kanunu
Anlamnda Bir Mali Kurulu Deildir

Bu sonucun ayrca belirtilmesinin nedeni; gerek eski dzenleme ve gerekse yeni dzenlemede
mali kurulular ile ilgili hkmlerin kanununda
yer alm olmas, bu hkmlerin bir bakmdan
zel finans kurumlarn da ilgilendirmesidir.
zel finans kurumlarnn 70 sayl Kanun
Hkmnde Kararnamenin 90. maddesi (3182
Sayl Bankalar Kanununun 96. maddesi) hkmne gre kurulduklar ve faaliyetlerine devam
ettikleri yukarda belirtilmiti. Gerek 70 sayl
Kanun Hkmnde Kararnamede ve gerekse Eski Bankalar Kanununda mali kurululardan szedilmesine ramen mali kurulularn tanm
hakknda herhangi bir dzenlemeye yer verilmemitir. Mali kurulular hakknda dzenleme
yetkisi olan Bakanlar Kurulu, Eski Bankalar Kanununun yrrlkte olduu dnemde zel finans kurumlarn mali kurulu kabul ederek il-

gili maddeye dayal olarak zel finans kurumlar hakknda gerekli dzenlemeleri yapmt.
Yeni Bankalar Kanununun 20/5 maddesi;
Bankalar dndaki mali kurulularn kurulu ve
faaliyetleri bu Kanun hkmlerine tabi deildir.
Bu kurumlarn kurulularna, faaliyetlerine, organlarna ve tasfiyelerine ilikin hususlar ile bunlarn 6762 sayl Trk Ticaret Kanununun ve dier mevzuatn eke ilikin hkmlerine tabi olup
olmayaca Bakanlar Kurulunca dzenlenir. Dzenleme d kalan hususlarda 6762 sayl Trk
Ticaret Kanunu ve ilgili dier kanun hkmleri
uygulanr. hkm ile eski Bankalar Kanununun
mali kurululara ait 96.maddesi (70 Sayl kanun
Hkmnde Kararnamenin 90. maddesi) hkmne paralel dzenleme yapmtr.
Yeni Bankalar Kanununda da mali kurulular hakknda bir tanm yaplmam olmakla birlikte, zel finans kurumlar zel bir madde, olarak dzenlenmi olmakla, artk bankalar dndaki herhangi bir mali kurulu olmadklar hususu kanuni bir hkm ile netlemitir. Dier
bir ifade ile mali kurululara ilikin hkmler
zel Finans Kurumlarna uygulanamayacak ve
bu kurulular hakknda dzenleme yapma yetkisi olan Bakanlar Kurulunun artk mali kurulular gibi zel finans kurumlar hakknda dzenleme yapma yetkisi kalmamtr. Bu nokta,zel finans kurumlar iin nemli bir durum
ve sonu olmutur.
2. zel Finans Kurumlarnn Tabi
Olduklar Hukuka/Kanunlara likin
Sonular
a. zel Finans Kurumlar Bankalar Kanununa
Tabi Kurumlardr:

Yeni dzenlemenin en nemli sonucu, hikukusuz, zel finans kurumlarnn Bankalar


Kanununa tabi kurumlar olarak dzenlenmi
olmasdr.
Bu durumun en nemli sonu olmasnn nedeni, daha nceki dzenlemeye tamamen ters
bir dzenleme yaplm olmasdr. Zira eski Bankalar Kanunu bu hususu, Bankalar dndaki
mali kurulularn kurulu ve faaliyetleri bu kanuna tabi deildir. biiminde dzenlemiti.
Eski Bankalar Kanununun bu ak dzenlemesine karn yeni dzenlemede ise zel finans

221

kurumlar Bankalar Kanununun iinde zel


olarak dzenlenmitir. Bu dzenlemeye gre
esas olan, zel finans kurumlarnn Bankalar
Kanununa tabi olmasdr. Ancak ayn maddede
dzenlenen dier bir husus; zel finans kurumlarnn, bankalarn tabi olduklar baz hkmlere tabi olmadklar biimindedir. Bunun anlam;
zel finans kurumlarnn Bankalar Kanununun
20/6. maddesinde belirtilen istisnalar dndaki
dier tm hkmlerinin tamamnn zel finans
kurumlar iin de geerli olduudur.
zet olarak belirtmek gerekirse, Bankalar
Kanununun ama ve kapsamna ilikin 1. maddesi, tanmlara ilikin 2 maddesi, Bankaclk
Dzenleme ve Denetleme Kurumuna ilikin 3.
vd. maddeleri, bankalarn kurulular ve faaliyete geme esaslarna ilikin 7. ve 8. maddeleri,
Bankalarn tekilat ve organlarna ilikin 9.
maddesi, mevduat toplama yasana ilikin 10/1
maddesi, kredilere ilikin 11. ve 12. madde (2
fkra hari), hesap ve kayt dzenine ilikin 13.
maddesi, denetlemeler sonucu alnacak tedbirlere ilikin 14/1-4 maddesi, bankalarn devir,
birleme ve tasfiyesine ilikin 18. maddesi, dier
hkmlere ilikin 20. maddesi (2 fkra hari),
idari, adli su ve cezalar ile kovuturma usulne
ilikin 21.,22.,23.,24 maddesi hkmlerinin
zel finans kurumlarna uygulanacak Bankalar
Kanunu hkmleridir.
zel finans kurumlarna uygulanacak bankalara ilikin hkmler tek tek incelenirse bu
maddelerin Bankalar Kanununun esasn tekil
eden nemli maddeler olduu grlecektir. Bu
durumun ayn lde nemli sonucu, bu maddeler ile ilgili olarak bankalar ilgilendiren her
hususun ayn ekilde zel finans kurumlarna
da uygulanacadr. Daha geni bir anlatmla,
zel finans kurumlarna da uygulanacak Bankalar Kanununun bir maddesi ile ilgili her dzenleme ve durum zel finans kurumlar iin de aynen geerli olacaktr.
Banka szcnn getii her durumda,
soyut bir gereke ile bu hususun zel finans kurumlarn ilgilendirmedii iddia edilmemelidir.
Kald ki bu biimdeki bir yorum bizzat Bankalar
Kanununun dzenlemesine ak bir aykrlk
tekil edecektir. yle ki, zel finans kurumlar
iin de geerli olan Bankalar Kanunu maddelerine bakldnda srekli olarak bu maddelerde

banka,bankalar gibi szcklere yer verildii grlecektir. imdi zel finans kurumu banka deildir, biimindeki soyut bir iddia ile bu maddelerin zel finans kurumlarna uygulanmayaca iddia edilebilir mi?
zel finans kurumlarna Bankalar Kanununun hangi hkmlerinin uygulanmayaca
hususu 20/6. maddede, tek tek belirtilmek sureti
ile ak ve seik bir biimde dzenlenmitir. Buna
gre; tasarruf mevduat, bunlarn vadelere ayrlmas, iflas halinde hak sahiplerinin durumu, tasarruf mevduatlarn geri alma haklarna ilikin
l0/2a,b,c; 10/3 madde hkm, bankalarn ticaret
amac ile gayrimenkul ve emtia alm ve satm yasana ilikin 12/2. madde hkm, bankalarn denetlenmesi sonucunda alnacak tedbirlerden zellikle Tasarruf Mevduat Sigorta Fonunun alaca
tedbirlere ilikin 14/5,6,7 madde hkmleri, Tasarruf Mevduat Sigorta Fonuna ilikin 15. ve 16.
maddelerin tm hkmleri, ahsi sorumlulua ait
17. madde hkmlerinin tm, Trkiye Bankalar
Birliine ilikin 19.maddenin tm hkmleri,
mevduat kabul etmeyen bankalara ilikin 20/2.
madde hkm zel finans kurumlarna uygulanmayacak Bankalar Kanunu hkmleridir.
Bankalar Kanununun zel finans kurumlarna uygulanmayacak hkmleri, esasen zel finans kurumlarnn nitelikleri ile badamayan ve
daha ok fon toplama ve bir ksm fon kullandrma yntemlerine ilikin hkmlerdir. Szgelimi,
zel finans kurumlarnn faaliyetlerinin esasn
tekil eden menkul ve gayrmenkul temini veya
kiralanmas sureti ile fon kullanma yetkisine karn, bankalarn emtia ticareti yasa nedeni ile
emtia ve gayrimenkul alm ve satm szkonusu
olamaz. Bu durum da ok doal bir sonutur.
b. Bankalara likin Mevzuat Dndaki
Mevzuatta Bankalar in Yer Alan
Hkmlerin zel Finans Kurumlarna
Uygulanabilirlii

Bankalar Kanunu, hi kukusuz bankalara


ilikin esas kanun olmakla birlikte, bankalar ilgilendiren tek kanun deildir. Bankalar, gerek kurum olarak gerekse bankaclk ilemleri ve bunlarn sonular gibi gerekelerle dier mevzuatta
deiik nedenlerle, deiik ekillerde yer almaktadr. Szgelimi, Devlet hale Kanununda, cra ve
flas Kanununda, Hukuk Muhakemeleri Usul

222

Kanununda, hracat ile ilgili mevzuatta, Vergi ve


Gmrk ile ilgili mevzuatta deiik amalarla
bankalar hakknda baz hkmler yer almaktadr.
zel finans kurumlarnn tabi olmad eski
Bankalar Kanununun yrrlkte olduu dnemde, zel finans kurumlarnn banka olmadklar gerekesi ile dier mevzuatta yer alan
banka kavram iinde yer almadklarna ynelik
iddialarn hukuki nitelikte olduklar hususu
yadsnamaz bir gerekti. Ancak yeni Bankalar
Kanununun dzenlemesinden sonra ayn ynde ileri srlecek iddialarn kaytsz ve artsz
olarak hukuki nitelikte olduklarn kabul etmek
ise olas deildir. nk eski Bankalar Kanununda bir mali kurulu olan zel finans kurumlarnn Bankalar Kanununa tabi olmadklar dzenlemesinin tam aksi, zorunluluktan dolay
birka kere vurguladmz zere yeni Bankalar
Kanununda, zel finans kurumlarnn Bankalar
Kanununa tabiilik hususu aka yer almtr.
Geri zel finans kurumlarnn hukuki varlklarnn aynen devam ettii, banka olmadklar bu
nedenle de bankalara dair hkmlerin zel finans kurumlarna temil edilemeyecei ileri srlebilirse de bu grn hukuki olmadn belirtmek istiyoruz. nk yeni Bankalar Kanununda aslolan,zel finans kurumlarnn, bankalarn yapt eylem ve ilemlerde bulunabilmeleridir. Dier bir ifadeyle; zel bir yasaklama ve snrlama olmadka bankaclk hukukunun bir
kurumu olarak zel finans kurumlar, bankalarn yapabilecekleri tm ilemleri yapma yetkileri vardr. Kald ki zel finans kurumlar bankalarn tabii olduklar hkmlerden ok az bir ksmna tabii olmadklarndan, bankalara ait dzenleme ve ilemlerden zel finans kurumlarnn yapamayacaklar ilemler, Bankalar Kanununda zel finans kurumlarna uygulanamayacak hkmlere ilikin ilemlerle snrldr.
unu da ifade edelim ki zel finans kurumlarna uygulanmayacak hkmler daha ok
mevduata, tasarruf mevduat fonuna, Bankalar
Birlii gibi teknik konulara ilikindir. zetle;
banka kavram ve ileminden sz edilen her durum, belge ve dzenlemenin, zel finans kurumlarnn niteliine ve Bankalar Kanununun
zel finans kurumlarna uygulanmayacak hkmlerine aykr olmamas kayd ile zel finans
kurumlar iin de aynen geerli olacaktr. Yuka-

rdaki aklamamzn daha net ve anlalmas


iin somut rnek olay zerinde bir alma
yapmak istiyoruz:
rnek 1: Teminat Mektubu Sorunu

Devlet hale Kanunu (Madde 26-27), cra flas Kanunu (Madde 33/3, 259, 281, 36/1, 97/3),
Hukuk Usul Muhakemeleri Kanunu (Madde
96, 110, 187, 443, 449), Gmrk Kanunu
(Madde 205), Amme Alacaklarnn Tahsili Usul Hakknda Kanun (Madde 10) gibi kanunlarda, zellikle verilecek teminatlarla ile ilgili ksmlarda Banka Teminat Mektuplar ve benzeri ifadelere yer verilmektedir.
zel finans kurumlarnn banka olmad
gr kabul edildii takdirde zel finans kurumlarnn teminat mektuplarnn kabul edilmemesi gibi bir sonu doacaktr. Bu sonucun
kanun hkmlerine ve kanun koyucunun amacna aykrlk tekil edecei aktr. Bankalar
Kanununa tabi zel finans kurumlarnn bankalar gibi teminat mektubu dzenleme faaliyetinde bulunmasn engelleyen bir kanun hkm bulunmamaktadr. Kald ki Bankalar Kanunun deitirilerek zel finans kurumlarnn
Bankalar Kanunu kapsamna alnmasnn nedenlerinden birisi; zel finans kurumlarnn
ekonomik ve ticari ilemlerinin bankalara ok
benzedii, buna karn farkl uygulamalara tabi
olduklar biiminde sklkla ileri srlen hakl
veya haksz eletiri ve yorumlar ortadan kaldrmaktr. Dier bir deyile istisnalar dnda, bankalar ile zel finans kurumlarnn ayn hkmlere tabii olmas, kanun koyucunun amacn
tekil etmitir.
Bankalarn verecei nakdi krediler yannda
teminat mektuplar, kefaletler gibi gayrnakdi
kredileri dzenleyen 11.madde hkmnn zel
finans kurumlarna da uygulanaca kanuni
gerei karsnda esasen aksini iddia etmek kanuna ak aykrlk tekil edecektir. Gerekten
de Genel kredi snrlar, itiraklere, ortaklara
ve mensuplara kredi baln tayan 11.madde, bankalarn verecei teminat mektuplar,kefaletler,aval,ciro ve kabuller gibi gayrnakdi kredilerle ilgili hkmleri iermektedir. zel finans kurumlarn zel olarak dzenleyen 20/6.
madde hkmne gre, 11.madde hkm kapsamna zel finans kurumlar da dahil olduu-

223

na gre; banka teminat mektubu kavramnn


yer ald her belge ve dzenlemenin zel finans kurumlar iin de geerli olduu kanuni
gerei yadsnamaz.
rnek 2: Banka Kredileri, Bankaclk lemleri Gibi
Kavramlarn Kapsam ve Niteliine likin
Sorunlar

hracat Tevik Mevzuat, Vergi Mevzuat gibi baz mevzuatta zellikle vergi, har, resim
muafiyet ve istisnas ile ilgili konularda banka
kredileri ve benzeri ifadelere yer verilmektedir.
imdi zel finans kurumlar banka deildir iddias ile bu mevzuatn tand olanaklardan zel finans kurumlar yararlandrlmayacak
mdr? Bu durumun hukuka uygunluk tekil ettii ileri srlebilecek midir? Hi kukusuz cevaplar, kanunun ak hkm karsnda hayr
olmaldr. Kald ki Bankalar Kanununun 20/6.
maddesi zel finans kurumlar tarafndan yaplan her trl finansman faaliyetleri de bu kanuna gre kredi olarak addolunur. hkm ile zel
finans kurumlarnn finansmanlarn kredi olarak kabul etmi olmakla, banka kredilerine ilikin hkmleri zel finans kurumlar finansmanlar iin de aynen geerli olacaktr.
rnek 3: Talimat, Vekaletname, Szleme Gibi Baz
Yazlarda Yer Alan Banka Kelimesinin zel
Finans Kurumlarn Kastedip Kastetmedii
Sorunu

Uygulamada sklkla kullanlan baz belgelerde srekli olarak banka ve kurum kavramna
yer verilmektedir. Szgelimi bir vekaletnamede
yer alan Bankalar nezdindeki hak ve alacamz tahsile veya bankalar lehine ipotek tesis etmeye yetkilerini ieren bir vekaletnameye dayal olarak zel finans kurumlarnda ilem yaplabilinir mi? sorusunun da dier rneklerimizdeki aklamamzda olduu gibi olumlu cevaplandrlmas gerektiini dnmekteyiz. nk
bizzat Bankalar Kanunun zel finans kurumlarna uygulanacak hkmleri ierisinde srekli
banka kavramna ve bankaclk ilemlerine yer
verilmektedir.
Srf banka kelimesi geiyor diye Bankalar
Kanununun ilgili maddelerin zel finans kurumlarna uygulanmasndan vazgeilmesi szkonusu olamayacana gre, baz belgelerde

banka kelimesinin gemesi nedeni ile bu belgenin zel finans kurumlar ilikilerinde kullanlmayaca da szkonusu olamaz. Kanunun bankalarla ayn hkmlere tabii tuttuu bir kurumun/kuruluun soyut kelimeye baklarak farkl
nitelenmemesi gerektiini dnyoruz.
Yukardaki rnekleri oaltarak her rnek
olayn bir ekilde zmlenmesi olasdr. nemli olan sorunlar tmden zmlemektir. Aslnda
bu sorunu zmleme olasl Bankalar Kanunu
deiiklii esnasnda ortaya km olmasna
karn bu olanak kullanlamamtr. Bu olanak,
Bankalar Kanununa ilikin dzenleme yapma
yetkisi olan Bankaclk Dzenleme ve Denetleme
Kurumu tarafndan yaplacak dzenlemeler esnasnda her zaman iin kullanlabilinir.
Kanmzca Bankalar Kanunu ile zel finans
kurumlar ile ilikin dzenleme yaplrken, zel
finans kurumlarnn nitelikleri ve banka kurumu iinde dzenlenmi olmalar hususlar nazara alnarak yeni bir banka eidi olarak adlandrlmas daha doru bir sonu olacakt. Szgelimi, zel finans kurumlarnn en belirgin nitelii
bankalardan farkl olarak paralar, kanunun ifadesi ile fonlar, katlma hakk veren hesaplar
yolu ile toplayabilmesidir. Belirgin bu zelik,
zel finans kurumlarnn yeni unvanlarnda kullanlabilecek bir argman olabilirdi. Nitekim bu
ynde yaplan almalarda bir neri olarak ifade edildii zere Katlm Bankacl gibi bir adla adlandrlmas birok sorunu gidermi olacakt. Bylece zel finans kurumlarnn bankalara ait hkmlerden hangisinin kapsamna dahil olduu biimindeki endie ve tartmalar sona ermi olurdu.
3. zel Finans Kurumlarnn lemlerine
ve Niteliklerine likin Sonular
Bankalarn klasik bankaclk ilemleri; mevduat toplama ve kredi kullandrmaktr. Nitekim
Bankalar Kanunu bankaclk ilemlerinin mevduata ilikin hkmlerini 10. maddede, kredi
kullandrma ve buna ilikin snrlamalar da 11.
ve 12. maddede dzenlemitir.
Kanun koyucu zel finans kurumlarnn tanmn verirken, klasik bir tanm yapmaktan
ok, zel finans kurumlarnn ilemlerinin nelerden ibaret olduunu belirtmek eklindeki bir
dzenleme biimini tercih etmitir.

224

Bankalar Kanunu bu dzenlemeler ile zel


finans kurumlarnn mevduat kabul edemeyeceini belirtikten sonra, toplayacaklar paralar
fon toplama, toplanan fonlarn kullanlmasn
da ekonomik faaliyetlerin finansman olarak
adlandrmtr.
Ayrca zel finans kurumlarnn yapacaklar
her trl finansman faaliyetlerinin Bankalar Kanununa gre kredi olduunu ayrca dzenlemitir. Bu yn ile de kanun, uygulamalarda sklkla karlalan ve bir ksmn yukarda rneklediimiz somut sorunlar zmlemi bulunmaktadr. Yukardaki rneklere ek olarak bir rnek
vermek gerekirse, Ticari letme Rehni Kanununda yer alan kredi messeseleri kavramna artk
zel finans kurumlarnn da dahil olduu hususu
bu dzenleme ile tartmasz hale gelmitir.
4. Yaplacak Yeni Dzenlemelere likin
Hkmler
Yeni Bankalar Kanununun en nemli deiiklii yeni bir kurum oluturmasdr. zetle;
bankaclk ile ilgili dzenlemeler yapmak,uygulamalarn salamak ve denetlemek, tasarruflarn gvence altna alnmasn salamakla grevli Bankaclk Dzenleme ve Denetleme Kurumunun yetkileri zel finans kurumlar iin de
aynen geerlidir.
zel finans kurumlarna ilikin yasal dzenlemenin yeterli lde ayrntl ve kapsaml
olmadna yukarda deinmitik. Kanunda
zel finans kurumlar ile ilgili en nemli dzenlemelerden birisinin, Bankaclk Dzenleme
ve Denetleme Kurumunun zel finans kurumlar hakknda da dzenleme yapma yetkisine
haiz olmasdr. u kadar ki, Kurum, Kanunun
gerekten ok yerinde olan zel finans kurumlarna ilikin kr ve zarara katlma hakk
veren hesaplarnn zeliklerini dikkate alarak
eklindeki hkmne gre dzenleme yapabile-

ceidir. Dier bir ifade ile Kurum, zel finans


kurumlar ile ilgili ayrntl dzenlemeler yaparken, uygulamalar denetlerken zel finans
kurumlarnn zeliklerini nazara almak durumundadr. zel finans kurumlarnn bu zeliklerinin belirlenmesi ve saptanmasna hi kukusuz 15 yl geen somut uygulamalar esas
tekil edecektir.
Eski dzenlemeden tamamen farkl bir dzenleme yaplm olmas,bu durumun zel bir
sonu olarak ayrca belirtilmesini gerekli klmtr. Bu sonu; Eski Kanuna gre zel finans kurumlar hakknda Bakanlar Kuruluna ait ayrntl dzenleme yetkisi, bu kere yeni oluturulan
Kuruma verilmi olmasdr.
Bu vesile ile zel finans kurumlarna ilikin
olarak bu gne kadar sregelmekte olan bir yanla ve yanlgya iaret etmek istiyoruz. Bu yanl
ve yanlg, zel finans kurumlarna ilikin bir kanun olmamasdr. Yukarda da belirtildii zere
zel finans kurumlar Bankalar Kanununa dayal olarak hukuk ve ekonomi yaamnda yer almtr. Bankalar Kanununun zel finans kurumlar hakknda gerekli dzenlemeleri yapma yetkisini Bakanlar Kuruluna vermesi, buna dayal
olarak gerekli tm ayrntl dzenlemelerin Bakanlar Kurulu ve Bakanlar Kurulu kararna dayal olarak Hazine Mstearl ve Merkez Bankas teblilerine dayanmas, bu yanlgnn nedenini oluturmutur. Nitekim zel finans kurumlarnn kurulmas, Bu Kanuna gre Bakanlar Kurulu tarafndan karlan Kararlar ve bu kararlara gre Hazine Mstearl ve Merkez Bankas
tarafndan karlan Tebliler ile zel finans kurumlarnn kurulular, organlar, ube amalar,
faaliyetleri, kabul edebilecekleri fon nevileri, denetlenmeleri, tasfiye ve kovuturma usulleri gibi
birok husus ayr ayr dzenlenmitir. z bir ifade ile zel finans kurumlar bu mevzuata gre faaliyetlerini devam ettirmilerdir.

225

226

Finansal Hizmetlerin
ve zel Finans Kurumlarnn
Vergilendirilmesi
Mahmut VURAL(1)

I. GR
Finansal hizmetlerin tanm ve kapsam konusunda bir mutabakat bulunduunu sylemek
zordur. Bununla birlikte, bankaclk ve sigortaclk hizmetlerinin, sermaye piyasas ilemlerinin, menkul kymet ve dviz alm satm gibi
hizmetlerin finansal hizmet olduu konusunda
bir tartma sz konusu deildir.
Vergiyi douran olaylarn kavranmas bakmndan yaklaldnda, hizmetleri vergilemenin zorluu ortadadr. Finansal hizmetlerin vergilenmesi sz konusu olduunda, buna bir de
tanm ve kapsam konusundaki belirsizlikten ve
bu hizmetlerin yapsndan kaynaklanan sorunlar da eklenmektedir.
Kurumsal bir yaklam esas alndnda, mali
kurumlarn yapt btn hizmetlerin mali hizmet
olduunu kabul etmek gerekmektedir. Bununla
birlikte, btn finansal hizmetlerin mali kurumlar
tarafndan verildiini kabul etmek, kapsam son
derece snrlandrc bir yaklam olacaktr. Finansal kurumlar tarafndan verilmeyen finansal hizmetlerin vergilendirilmesinde de, finansal kurumlara uygulanan vergileme rejimini uygulamak gerekir. Aksi takdirde; vergilemede ntr davranlmam olacak; bu da ayn hizmeti verenler arasnda
rekabet eitsizliine neden olabilecektir.
zel finans kurumlar finansal hizmet sunan
mali kurululardr. Bu kurumlar, Bankalar Kanu-

nu kapsamnda faaliyet gstermekle birlikte,


banka saylmazlar.1 Dolayl vergileme asndan
yaklaldnda da, bankalarn tabi olduu
vergileme rejiminden farkl bir yapya sahiptirler.
Bu yazda finansal hizmetlerin vergilendirilmesinde zellik arzeden konular zerinden durulacak, bu hizmetlerin vergilendirilmesinde gerek dier hizmetlerden gerekse snai ve ticari ilemlerden farkl olmayan ynlerine deinilmeyecektir. Daha sonra, zel finans kurumlarnn
vergilendirilmesi bakmndan zellikli konular
zerinde de ayrca durulacaktr.
Yazda, zel finans kurumlarnn ve finansal
hizmetlerin zellik arzetmeyen vergileme konular zerinde durulmayacaktr.

II. FNANSAL HZMETLERN TANIMI


VE KAPSAMI
Finansal hizmetlerin kapsam konusunda
bir mutabakat bulunduunu sylemek zor olmakla birlikte, baz hizmetlerin finansal hizmet
niteliinde olduu konusunda bir tartma sz
konusu deildir.
Aada ana hatlaryla aklanan hizmetlerin
finansal hizmet olduu herkes tarafndan kabul
grmektedir.2
1. Bankaclk hizmetleri
Bankaclk hizmetleri kapsamna; kredi verme, hesap ama, ek verme, krediye araclk et-

(1) Daire Bakan, Maliye Bakanl Gelirler Genel Mdrl

227

me, para transfer etme, senet krma, teminat


mektubu verme, kiralk kasa temin etme gibi
hizmetler girmektedir.
2. Sigorta hizmetleri
Bu kapsama hayat ve hayat bran d sigortalar ile sigorta ekspertiz hizmetleri girmektedir.
3. Sermaye piyasas ilemleri
Bu kapsama menkul kymetler ve hisse senedi alm satm, hisse senedi, tahvil ve bono ihracna araclk hizmetleri ile fon ynetimi hizmetleri girmektedir.
4. Kredi kart hizmetleri
5. Trev hizmetler
Bu kapsama futures (vadeli ilemler), options (opsiyonlar), swaps ilemleri girmektedir.
6. Dviz alm satm hizmetleri
7. Finansal kiralama
8. Faktoring
9. Mali danmanlk hizmetleri
Finansal hizmetlerin her zaman finansal kurumlar tarafndan verilmesi sz konusu deildir.
Asl faaliyet konular finansal ilem olmayan kurumlarn da zaman zaman finansal hizmetler
sunmas mmkndr. Asl faaliyet konular finansal hizmet olmayanlar tarafndan verilen finansal hizmetlerin de finansal kurumlar tarafndan verilen hizmetler gibi vergilenip vergilenmeyecei de ayr bir tartma konusu olmaktadr. Ntr bir vergileme iin, finansal kurum statsnde olmayanlar tarafndan verilen finansal
hizmetlerin de dierleri ile ayn kapsamda deerlendirilmesi gerektii belirtilmektedir.3

III.FNANSAL HZMETLERN
VERGLENDRLMES
A. Dolayl Vergileme
Finansal hizmetlerin vergilendirilmesi, btn
dnyada dolayl vergiler asndan en zor vergileme alanlarndan birisi olarak kabul edilmektedir.
Genel olarak dolayl vergi uygulamasnda hizmetlerin vergilendirilmesinde karlalan sorunlara bir de finansal hizmetlerin yapsndan kaynaklanan sorunlar da ilave edilince konu bsbtn karmak ve zor bir yapya brnmektedir.
Zira, baz istisnalar hari btn lkelerde
dolayl vergi olarak uygulanan katma deer vergisinin mekanizmas finansal hizmetlerin vergilendirilmesine uygun dmemektedir. Bu ne-

denle ounlukla finansal hizmetler vergiden istisna edilmekte, bu suretle vergileme halinde ortaya kabilecek sorunlarn nne geilmektedir. ok az saydaki lkede ise, katma deer vergisinden istisna edilen finansal hizmetler ayr
bir vergiye tabi tutulmaktadr. Trkiye de bu az
saydaki lkelerden birisi olup, finansal hizmetler iin, banka ve sigorta muameleleri vergisi uygulanmakta, genel olarak finansal hizmetler katma deer vergisinden istisna edilmektedir.
Finansal hizmetleri vergilemenin en iyi yntemlerinden birisinin, katma deer vergisinden
ayr bir finansal hizmetler vergisi uygulamak olduu ileri srlmektedir. Finansal hizmet veren
her iletmenin yaratt katma deeri (cretlerle
krlar) vergileyecek olan bu vergi bir anlamda
dolaysz vergi olarak kabul edilebilir. Finansal
hizmetler zerinden denen vergi, bu hizmeti
satn alan ticari iletmeler bakmndan indirilebilir katma deer vergisi olma zellii tamayacaktr. Bu yntemde vergi zerinden vergi deme (elale) etkisinin olumsuz etkilerini azaltmak iin finansal hizmetler vergisinin orann
genel katma deer vergisi oranndan dk tutmak gerekecektir. rnein standart katma deer
vergisi orannn %10 olmas halinde finansal
hizmetler vergisinin oran %3-4 olmaldr.4
B. Dolaysz Vergileme
Finansal hizmet reten kurulularn gelir ve
kurumlar vergisi uygulamasnda dier hizmet
reten kurululardan farkl bir yannn bulunduunu sylemek zordur.

IV. ZEL FNANS KURUMLARININ


VERGLENDRLMES
A.zel Finans Kurumlarnn Hukuki
Yaps ve Ekonomi indeki Yeri
zel finans kurumlar, Bankalar Hakknda
70 sayl Kanun Hkmnde Kararname ve 1567
sayl Trk Parasnn Kymetini Koruma Hakknda Kanun uyarnca karlan 16.12.1983 tarih ve 83/7506 sayl Bakanlar Kurulu Karar5 ile
faaliyete gemilerdir.
zel finans kurumlarnn kurulmasnda biri
i, dieri d olmak zere birbiriyle ilgili balca
iki etken sz konusu olmutur. D etken, lke
kalknmasnn finansmanna slam lkelerinin

228

katlmlarnn salanmasdr. etken ise, banka


sistemine girmeyen tasarruflarn ekonomiye kanalize edilmesidir.6
zel finans kurumlarna ilikin en son hukuki dzenleme, 17.12.1999 tarih ve 4491 sayl Bankalar Kanununda Deiiklik Yaplmasna
likin Kanunla yaplmtr.7 Sz konusu Kanunla, zel finans kurumlar mevcut alma
prensiplerini koruyarak Bankalar Kanunu kapsamna alnmtr. Yeni dzenlemeyle, zel finans kurumlarnn fon toplama, fon kullandrma ve dier bankaclk hizmetlerinde herhangi
bir deiiklik olmamtr. zel finans kurumlar, yine cari ve katlma hesaplar yoluyla fon toplayabilecekler, nceden olduu gibi, ekonomik
faaliyetleri ekipman veya emtia temini ve kiralanmas ve ortak yatrmlar yoluyla finanse edebilecekler ve mevcut dier bankaclk fonksiyonlarn (ek, kambiyo, teminat mektubu gibi)
yerine getireceklerdir.8
Topladklar fonlarn mevduat saylmamas
nedeniyle, zel finans kurumlar Tasarruf Mevduat Sigorta Fonu ile Trkiye Bankalar Birliine ilikin hkmlere tabi tutulmamlardr.9
zel finans kurumlar Bankalar Kanununa tabi
olan, kendilerine has alma sistemleri ile faaliyet gsteren banka niteliinde bulunmayan zel
nitelikli finans kurululardr. Bu kurulularn
banka saylp saylmamalar, zellikle gider vergileri uygulamas asndan ok byk bir nem
tamaktadr.
16 yllk bir gemie sahip olan zel finans
kurumlarnn says 6ya ulam, toplam 121
ube ile faaliyet gsteren bu kurumlarn topladklar fonlarn toplam 2,5 milyar dolara, kullandrdklar fonlarn toplam ise 2,8 milyar dolara ulamtr.10 Bankaclk sistemi iinde %3-4
civarnda bir paya sahip olan11 zel finans kurumlarnn ekonomi iindeki arlklar ve kendilerine zg yaplar nedeniyle vergileme ynnden bu kurumlar iin zel dzenlemeler yaplmas gerei ortaya kmtr.
Yaznn bundan sonraki ksmnda, zel finans kurumlar iin getirilen zel dzenlemeler
ve bu kurumlarn faaliyetleri bakmndan zellik arzeden vergisel uygulamalar zerinde durulacak, genel nitelikli olup, zel finans kurumlarna da uygulanan vergisel dzenlemelere deinilmeyecektir.

B. Dolaysz Vergiler
zel finans kurumlar anonim irket eklinde kurulmak zorunda olduklarndan kurumlar
vergisi mkellefi olacaklardr.
Kurumlar Vergisi uygulamasnda, zel finans kurumlar bakmndan zellik arzeden husus, dedikleri kr paylarnn gider yazlmasna
imkan veren dzenlemedir. Bunun dnda zel
finans kurumlarn, kurumlar vergisi mkellefiyeti ynnden dier mkelleflerden ayran bir
zellikleri bulunmamaktadr.
C. Dolayl Vergiler
Gider Vergileri Kanununun 28. maddesinde,
banka ve sigorta kurulularnn btn faaliyetleri banka ve sigorta muameleleri vergisinin kapsamna alnm, (leasing ilemleri hari), banka
ve sigorta dndaki kurulularn bankaclk faaliyetlerini srekli olarak yapmalar halinde banker saylarak banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulmalar hkm altna alnmtr.
Baka bir ifadeyle bankalarla sigorta kurulularnn yaptklar btn mal teslimi ve hizmet
ifalar nedeniyle lehlerine aldklar paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi bulunmakta, hibir ekilde katma deer vergisi mkellefiyetleri sz konusu olmamaktadr. Zira,
banka ve sigorta kurulularnn vergilendirilmesinde mali kurum yaklam esas alnmakta12,
yaptklar btn ilemlerin finansal ilem olduu kabul edilmektedir.
zel finans kurumlar ise, dolayl vergileme
asndan banka saylmadklarndan bu kurumlarn btn ilemlerinin banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olmas sz konusu olmamaktadr. Banka ve sigorta dndaki mali kurulularda
olduu gibi, zel finans kurumlarnda da banka ve
sigorta muameleleri vergisine tabi olmas gereken
ilemler bu verginin kapsamna girmekte, dier ilemler ise katma deer vergisine tabi olmaktadr.
zel finans kurumlarnn yapm olduklar
aadaki bankaclk ilemleri nedeniyle lehlerine aldklar paralar banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi bulunmaktadr.
Kr/zarar ortaklndan alnan kr paylar
Akreditif almas
ek verilmesi
Kredi kart verilmesi
Teminat mektubu verilmesi

229

Havale ve transfer ilemleri


Kasa kiralanmas
Kambiyo
zel finans kurumlarnn yukardaki ilemleri iin srekli banka ve sigorta muameleleri
vergisi mkellefiyeti tesisi ettirmeleri gerekmektedir.
te yandan zel finans kurumlarnn retim
destei (murabaha) ilemlerine ilikin mal teslimleri, leasing ilemleri nedeniyle aldklar kira
gelirleri ve leasing kapsamndaki mal teslimleri
ile her trl sabit kymet, demirba, gayrimenkul ve hak satlar da katma deer vergisine tabidir. Dolaysyla, bu kurumlarn, banka ve sigorta kurulular dndaki mali kurululardan
farkl olarak srekli katma deer vergisi mkellefiyeti tesis ettirmeleri gerekmektedir.
Bu nedenle zel finans kurumlar iin, dolayl vergi uygulamalar asndan ifte mkellefiyet
sz konusudur. Bu kurumlarn retim destei ve
leasing ilemleri nedeniyle KDV, K/Z ortakl, teminat mektubu verme, kredi kart verme, havale,
kambiyo ve benzeri bankaclk ilemleri nedeniyle de banka ve sigorta muameleleri vergisi mkellefiyetlerini tesis etmeleri gerekmektedir.
zellikle yaplan ilemin bankaclk ilemi
saylp saylmayaca, buna bal olarak da katma
deer vergisi istisnasnn uygulanp uygulanmayaca konusunda zel finans kurumlar iin baz sorunlarla karlalmas mmkndr. Zira, bu
kurumlar temel bankaclk ilemlerinin bir ounu gerekletirmektedirler. Bununla birlikte katma deer vergisi mkellefiyetlerini gerektiren ilemleri de son derece fazladr. Bu iki vergiyi ayn
anda uygulamaktan kaynaklanan karklklarn
bu kurumlarn vergisel devlerini yerine getirme
konusunda skntya drmesi ihtimali vardr.
D. Belge Dzeni
Bilindii zere, belge dzenine ilikin dzenlemeler 213 sayl Vergi Usul Kanununun
227nci ve mteakip maddelerinde yer almaktadr. Maliye Bakanlnca yaymlanan 167, 173,
206, 243, 246 ve 253 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel Teblilerinde belge dzenine ilikin
aklamalar yaplmtr. Bu konudaki en geni
aklama ise 243 Seri No.lu Vergi Usul Kanunu
Genel Tebliinde yer almaktadr. Anlan teblide
bankalar, sigorta irketleri ve acenteleri, serma-

ye piyasas arac kurumlar ile ikrazatlkla uraanlarn faaliyetleri srasnda dzenleyecekleri


belgelerle ilgili aklamalar yaplmtr.
243 seri No.lu Vergi Usul Kanunu Genel
Tebliinde zel finans kurumlarnn dzenleyecekleri belgelere ilikin zel bir dzenleme bulunmamaktadr. Bununla birlikte, Vergi Usul
Kanununun belge dzeni asndan bakldnda, bu kurumlarn yaptklar bankaclk ilemlerinin bankalarn yapt ilemlerden farkl mtalaa edilmesi mmkn deildir.
Bu nedenle, zel finans kurumlarnn bankaclk faaliyetleri iin de, sz konusu Vergi
Usul Kanunu Genel Tebliine uygun olarak dekont tanzim edilmesi gerekmekte, ayrca fatura
dzenlenmesine gerek bulunmamaktadr.
Ancak, bu kurumlarn katma deer vergisine
tabi olan, retim destei ve leasing gibi ilemleri
iin fatura dzenlemeleri gerektii aktr.
Grld zere, Vergi Usul Kanununun
belge dzeni asndan bakldnda, zel finans
kurumlarnn baz hallerde dekont, baz hallerde ise fatura dzenlemeleri gerekmektedir.

V. ZEL FNANS KURUMLARI N


GETRLEN VERGSEL
DZENLEMELER
A. Fon Toplama Ynnden
zel finans kurumlar, ekonomiye tahsis ettikleri fonlar sermayelerinden veya cari hesaplar veya kr ve zarara katlma hesaplar yoluyla
topladklar fonlarla karlarlar.
1. Cari Hesaplar

stenildiinde ksmen veya tamamen geri ekilebilen cari hesaplarn sahiplerine faiz, kr pay
veya dier ekilde bir deme yaplmaz. Bu hesaplar, mevduat zellii tamaz. Cari hesap sahiplerinin herhangi bir nema elde etmeleri sz konusu
olmadndan, bu hesaplar vergi konusu dnda
kalr.13 zel finans kurumlar, cari hesaplarn iletilmesinden elde ettikleri kr veya zarar kendi
sonu hesaplarn intikal ettirerek kurumlar vergisi matrahnn tespitinde dikkate alrlar.
2. Kr ve Zarara Katlma Hesaplar

Kr ve zarara katlma hesaplar, karlnda


sabit ve belli bir faiz veya dier trl bir nema-

230

nn denecei garantisi verilmeyen, ana parann


dahi aynen geri alnmamas ihtimali bulunan
hesaplardr. Fonun zel finans kurumunca iletilmesinden elde edilecek sonuca gre, katlma
hesab sahiplerince belli bir kr pay elde edilmekte veya ana parada eksilme olmaktadr.
zel finans kurumlar kurulmas hakknda
83/7506 sayl Kararname eki Kararn 6. Maddesinde, katlma hesab sahipleri lehine tahakkuk ettirilecek gelirlerin vergi mevzuat asndan mevduat geliri saylaca belirilmitir. Ayn
ynde bir dzenleme, Hazine ve D Ticaret
Mstearlnca yaymlanan zel Finans Kurumlarnn Kurulmas Hakknda 83/7506 sayl
Kararname Eki Karara likin Teblide14 de yer
almaktadr.
Bilindii zere Anayasamzn 73. Maddesi,
vergi, resim, har ve benzeri mali ykmllklerin kanunla konulacan, deitirileceini veya kaldrlacan ngrmektedir. Buna gre, bir
gelir unsurunun vergiye tabi olup olmad veya
vergi kanunlarnda saylan gelir unsurlarndan
birisinin kapsamna girip girmedii konusunda,
Bakanlar Kuruluna bir yetki devredilmesi mmkn deildir. Yetki devri halinde dahi kabul
mmkn olmayan bir tasarrufun yetki olmakszn yaplmasnn hibir hukuki sonu dourmayaca ise aktr.
Vergi kanunlarmzda kr ve zarara katlma
hesaplar mevduat olarak kabul edilmemekte,
elde edilen nemann da vergi uygulamalar asndan mevduat faizi olarak deerlendirilmesi
mmkn olmamaktadr.
zel finans kurumlarndan nce, Trkiyede
kr-zarara katlma karl fon toplayan finans
kurulular bulunmuyordu. Bankalarn topladklar mevduat karlnda verdikleri, oran
nceden belli olan faiz Gelir Vergisi Kanununun
75. maddesinde menkul sermaye irad olarak tanmlanmt. zel finans kurumlarnn kr zarara katlma hesab sahiplerine dedii krlarn
hangi gelir unsuruna dahil olacana ilikin bir
hkm bulunmuyordu.
Bununla birlikte 2361 sayl Kanunla15 Gelir
Vergisi Kanununun 75 nci maddesine eklenen 12.
bentte Faizsiz olarak kredi verenlere denen kr
paylarnn menkul sermaye irad saylaca hkme balanmt. Gerekesinde bu dzenlemenin
amac aadaki ekilde aklanmaktadr.16

Yeni getirilen hkmle, faizsiz (zellikle


dviz) olarak alnan krediler dolaysyla meydana gelen ve kr ortakl eklinde ortaya kacak
durumlar kavramak amacyla, sz konusu krediler iin alnan kr paylarnn menkul sermaye
irad saylmas ngrlmtr.
Bu hkm, zellikle slam lkeleri ve bu lkelerin iktisadi kurulular ile fiiliyatta ortaya kan baz kavram anlamazlklarn bizim mevzuatmz asndan dzene sokmak ve mezkur lke
ve kurulularla olan ekonomik ilikilerimizde gelimeler salamak amacyla getirilmektedir.
te yandan, Faizsiz olarak kredi verenlere
denen kr paylarnn kurum kazancnn tespitinde gider olarak indirilebilmesine imkan salamak zere, 2362 sayl Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 14. maddesine bir bent ilave
edilmitir.
2362 sayl Kanunun gerekesinde, yaplan
bu deiikliin, baz slam lkeleri finans kurulularndan alnan krediler karlnda yaplan
demelerin kurum kazancnn tespitinde gider
olarak kabul edilmesini salamak amacn tad belirtilmektedir.17
Henz zel finans kurumlar faaliyete gemeden yaplan bu dzenleme, slam lkeleri finans kurulularndan alnan kredi karlnda
bu kurululara yaplan demeler bakmndan
hkm ifade etmekte, bunun dnda bir anlam
ve uygulama deiikliine ilikin bulunmamaktadr.(20 seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Teblii VI/c blm)18
2361 ve 2362 sayl Kanunlarla yaplan dzenlemelerin, zel finans kurumlarnn faaliyete
gemelerinden nce yaplmas ve yaplan deiikliklerin tedvini ve gerekeleri bir arada deerlendirildiinde, zel finans kurumlarna kr zarara katlma hesab karlnda para yatran kiilere denen kr paylarn kapsamad ortadadr.
Bu nedenle, zel finans kurumlarnn dedii kr paylarnn kr payn elde edenler bakmndan durumu ile zel finans kurumlarnn
dedikleri kr paylarnn kurumlar vergisi matrahnn tespitine ilikin olarak yeni bir dzenleme yaplmas ihtiyac ortaya kmtr.
4369 sayl Kanundan nceki haliyle Gelir
Vergisi Kanunumuz aka bir gelir unsuruna
girdii belirtilmeyen gelirlerin vergilenmesine
imkan salamadndan, zel finans kurumlarn-

231

dan kr zarara katlma hesab karlnda alnan


krlarn gelir vergisine tabi olmasn salayacak
zel bir dzenleme yaplmas zorunluydu.
Bu dzenleme, 3239 sayl Kanunla yaplm, Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin
12. bendi deitirilmi ve zel finans kurumlarnca kr ve zarara katlma hesab karlnda
denen kr paylar menkul sermaye irad olarak belirlenmitir. Ayn ekilde, sz konusu
Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 14
maddesinin 8. bendi de deitirilerek sz konusu kurumlarn kr zarara katlma hesab
karlnda dedikleri kr paylarn gider olarak indirme imkan salayan bir dzenleme
yaplmtr.
Bu ekilde, kr ve zarar katlma hesab ile ilgili olarak hem zel finans kurumlarnn vergilendirilmesi ynnden, hem de kr pay elde
edenler ynnden ortaya kabilecek hukuki sorunlar giderilmitir.
B. Fon Kullandrma Ynnden
zel finans kurumlar tahsis edilebilir fonlarn faiz karlnda kredi olarak vermemekte, kendilerine zg eitli ekillerde kullanmaktadrlar.
Bu kurumlar fon toplama bakmndan bankalardan farkl bir zellik gsterdii gibi, fon kullandrma ynyle de bankalardan ayrlmaktadr.
zel finans kurumlar fonlarn,
retim destei (Murabaha)
Kr zarar ortakl (Muareke, Mudaraba)
Kiralama (care, leasing)
Mal karl olan vesaikin alm satm
yollaryla kullandrmaktadr.19
1. retim Destei (Murabaha)

retim destei (murabaha), bir kiinin ayn


zamanda hem alc hem de satc olduu, bir kiinin asl (orijinal) satc olduu, bir dier kiinin de nihai alc olduu, kii arasnda gerekleen bir alm satm anlamasdr.20
retim destei ilemleri, bir maln pein alnp ayn anda vadeli satlmas esasna dayandndan, fonlama ilemi, nakdi kredi zellii tamamaktadr. Bu nedenle de, zel finans kurumlarnn retim destei ilemlerinin katma deer
vergisine tabi olmas gerekmektedir.
zel finans kurumlarnn, retim desteine
konu mallarn almlar srasnda katma deer

vergisi demeleri, satlar srasnda ise katma


deer vergisi hesaplamalar gerekmektedir. Bu
nedenle zel finans kurumlar bankalardan farkl olarak katma deer vergisi mkellefiyeti tesis
ettirmektedirler.
2. Kr/Zarar Ortakl

zel finans kurumlarnn fon kullandrma


yntemlerinden K/Z ortakl bankaclk faaliyeti sayldndan esas itibariyle bu faaliyetleri bakmndan banka ve sigorta muameleleri vergisi
mkellefiyetlerinin tesisi gerekir. K/Z ortakl,
zel finans kurumuna fonlad belirli bir proje
bazndaki faaliyetten veya bir parti maln alm
satmndan elde edilecek kr zarara nceden kararlatrlan oranlar dahilinde itirak etmesini
salayan bir finansman yntemidir. Bu yntem
bankalarn kredi kullandrmalarna tekabl etmekte olduundan bir tr bankaclk faaliyetidir. Bu nedenle de banka ve sigorta muameleleri vergisine tabidir.21
Kr/Zarar ortakl ilemlerinden kr elde edilememesi, bir baka ifadeyle bu ilemin zararla
sonulanmas halinde, zel finans kurumu iin
lehe kalan bir para sz konusu olmad iin banka ve sigorta muamele vergisi domayacaktr. Bu
ileme banka ve sigorta muameleleri vergisinin
uygulanmam olmas, ilemin katma deer vergisine tabi olmasn gerektirmez. Zira banka ve sigorta muameleleri vergisi, vergilenebilecek bir
matrah domad iin uygulanamamtr.
3. Leasing

6802 sayl Gider Vergileri Kanununun 28.


maddesinde finansal kiralama ilemleri banka
ve sigorta muameleleri vergisinin kapsam dna karlmtr. Dolaysyla, leasing ilemleri
bankalar tarafndan yaplsa dahi banka ve sigorta muameleleri vergisine deil katma deer vergisine tabi olduundan zel finans kurumlar
asndan bir zellik tamamaktadr.
C.zel Finans Kurumlarnn Stopaj
Ykmllkleri
3239 sayl Kanunla Gelir Vergisi kanununun 94. maddesinde yaplan deiiklikle, zel
finans kurumlarna katlma hesab sahiplerine
demi olduklar kr paylar zerinden stopaj
yapma zorunluluu getirilmitir.

232

Gelir Vergisi Kanununun 94/8-a maddesine


gre, zel finans kurumlarnca dviz katlma
hesaplarna denen kr paylarndan tevkifat yaplmas gerekmektedir. Halen geerli olan stopaj
oran, mevduat faizlerinde olduu gibi %15tir.22
Ayn ekilde, Gelir Vergisi Kanununun 94/9
maddesine gre de, zel finans kurumlarnca
kr ve zarara katlma hesab karlnda denen kr paylarndan tevkifat yaplmas gerekmektedir. Bu gn iin geerli olan tevkifat oran da yine mevduat faizlerinde olduu gibi
%15tir.23
D. Kambiyo Gider Vergisi
zel finans kurumlarnn dviz satlar
%01 orannda banka ve sigorta muameleleri
(kambiyo gider vergisi) vergisine tabidir. te
yandan bu kurumlarn zorunlu dviz devirlerinin de banka ve sigorta muameleleri vergisine
tabi olduu 83 seri No.lu Gider Vergileri Genel
Tebliinde24 aklanmtr.
Ancak 4008 sayl Kanunla, Gider Vergileri
Kanununun 29. Maddesine eklenen (o) bendi
ile, bankalarn, yetkili messeselerin, zel finans kurulularnn ve PTTnin Trk Parasnn
Kymetini Koruma Hakkndaki Kararlar ve bu
kararlara dayanlarak karlan teblilere gre
Merkez Bankasna yapacaklar zorunlu dviz ve
efektif devirleri banka ve sigorta muameleleri
vergisinden istisna edilmitir.
Bu nedenle, zel finans kurumlarnn yapm olduklar zorunlu dviz devirlerinin banka
ve sigorta muameleleri vergisine tabi olmas sz
konusu deildir.

VI. SONU
Kendine zg fon toplama ve kullandrma
yntemleri bulunan zel finans kurumlarnn
faaliyete gemeleri ile birlikte vergi mevzuatnda
zel dzenlemeler yaplmas ihtiyac ortaya kmtr. Bu ihtiya zaman ierisinde eitli vergi
kanunlarnda deiiklikler yaplmak suretiyle
karlanmaya allmtr.
Finansal hizmetlerin dolayl vergilemesinde
karlalan glkler kendini en ok zel finans
kurumlarnda gstermektedir. Zira bu kurumlarn kullandklar fon toplama ve fonlama yntemleri gider vergilemesi asndan hem banka
ve sigorta muameleleri vergisi, hem de katma

deer vergisinin kapsamna girebilmekte, bu nedenle de bu kurumlarn srekli olarak banka ve


sigorta muameleleri vergisi ve katma deer vergisi mkellefiyetleri sz konusu olmaktadr.
Baka hibir finansal kurumda sz konusu olmayan bu durum, zel finans kurumlarnn yaptklar ilemlerin hangi vergiye tabi olaca konusunda tereddtler ve belirsizlikler ortaya karabilecek bir zemin oluturmaktadr.
Bununla birlikte zel finans kurumlarnn
16 yllk uygulamalar, ifte dolayl vergi mkellefiyetinden kaynaklanabilecek sorunlarn baaryla aldn gstermektedir.

DPNOTLAR
1. SUSAM Mustafa, Vergi Dnyas Dergisi, S. 222, ubat
2000, s.164
2. VURAL Mahmut, Finansal Hizmetlerin Vergilendirilmesi,
Active Dergisi, S. 9, s.76
3. TAIT, Alan A.; Review of The Current Tax Treatment of Finacial Services Under The Value Added Tax; (KDV Sistemlerinde Finansal Hizmetlerin Vergilendirilmesi konulu seminerde sunulan Tebli)
4. TAIT, Alan A.; VAT Policy Issues, (Public Finance In Open
Economies- Reading Material; Harvard University)
5. 19.12.1983 tarih ve 18256 mkerrer sayl Resmi Gazetede yaymlanmtr.
6. BAARAN Fehmi, Ekonomimizde Yeni Bir Mali Messese:
zel Finans Kurumlar, Vergi Dnyas Dergisi, S.37, s.7
7. 19.12.1999 tarih ve 23911 sayl Resmi Gazetede yaymlanmtr.
8. YAH Fahrettin, zel Finans Kurumlarnn Mevzuat Serveni, Bereket Dergisi, S. 9, s. 7
9. YAH, agm. s.7
10. YAH, agm. s.7
11. SUSAM agm. s.162
12. VURAL, agm. s. 81
13. NALTONG Ceyhan, zel Finans Kurumlarnn Faaliyetleri ile Kr ve Zarar Ortakl Belgesinin Vergi Hukuku
Asndan Deerlendirilmesi, Vergi Dnyas Dergisi, S.61,
Eyll 1986, s.24
14. 25.2.1984 tarih ve 18323 sayl Resmi Gazetede yaymlanmtr.
15. 27.12.1980 tarih ve 17203 sayl Resmi Gazetede yaymlanmtr.
16. Trk Vergi kanunlar Gerekeleri, Cilt I, s. 758, Gelirler
Genel Mdrl Yayn,
17. Trk Vergi kanunlar Gerekeleri, Cilt II, s. 200, Gelirler
Genel Mdrl Yayn,
18. 8.5.1981 tarih ve 17334 sayl Resmi Gazetede yaymlanmtr.
19. ATICI Mahmut, Sorularla FK ve Bankaclk Temel Bilgileri, Asya Finans Yaynlar, s. 147
20. ATICI, age. s.154
21. VURAL agm. s. 84
22. 30.11.1999 tarih ve 99/13646 sayl Bakanlar Kurulu Karar.
23. 30.11.1999 tarih ve 99/13646 sayl Bakanlar Kurulu Karar.
24. 21.8.1990 tarih ve 20612 sayl Resmi Gazetede yaymlanmtr.

233

234

Cost of Depositors Funds


and Pricing for
Interest Free Banks
Necdet ENSOY (1)

INTRODUCTION
In conventional banking the cost of deposits is made up of two parts. The first is the interest
that bank actually pays. The second is the cost of services that it provides to its depositors
free of charge. Such services might include free checking, free teller machine transactions,
and so on.
The interest bank actually pays shall be called as explicit interest and the value of free services,
expressed as a percentage of the amount of deposits as implicit interest.
The cost of deposits is a variable cost (costs that vary directly with the amount of deposits and
loans) since it depends on the amount of deposits.
In addition to variable costs, the bank also has fixed costs, (costs that do not vary directly with
the amount of deposits or loans) which should be incurred whatever the amount of deposits.
Whether the bank has RM 1 or 100 million, it needs a bank office, a computer, a bank president
and a security guard. All of these are fixed costs.
The thing which makes the bank INTEREST-FREE is that it cannot and does not promise any
fixed return to its depositors. Then what about the variable costs of Interest-free banks? Actually
this is the profit share to depositors, but can only be realized and known in the end of operations
with those funds, although the conventional (interest based) bank knows its cost of deposits as
explicit interest when it collects the deposits. Islamic bank has not such a predetermined cost.
For "al-wadiah" deposits Islamic bank does not promise any return. If pays any return for savings
account deposits it is totally from its own discretion and therefore not predetermined and
promised.
As to Al Modaraba (Investment) account deposits, the Islamic bank promises to share the profit if
exists but its existence and amount is not known at the time when deposit is collected. If any loss
(1) Assoc.Prof., Faculty of Economic & Administrative Sciences, Dept. of Business Administration, Marmara University, stanbul

235

is incurred as a result of operations with those funds, the Interest-free bank will not bear any cost
as explicit interest in conventional banks. Because the loss will be born by depositors.
What is the impact of this fact on accounting, and, does it make any sense to know or not to
know the cost of deposits?
The Interest-free bank makes business (or finances the customers) with those funds collected
from depositors, to be able to distribute profit share to depositors. This can be in two main
ways as partnership financing and sales based financing.
For partnership financing as modaraba and musharakah the bank doesnt sell the funds
collected from depositors to customers, therefore no need for a price (*). However for sales based
financing as bai al muajjel and Ijara, the bank should quote a price to its customers.
The price is composed of two main parts as cost of goods or services and profit margin. The
profit margin includes the share of depositors funds (as cost of these funds) and banks share
(as modareb or as owner of fund if shareholders capital is used).
When the Interest-free bank makes price quoting will take the following into consideration:
The market conditions
The cost of goods or assets
The cost of depositors funds (planned profit share for depositors)
The planned profit margin (for the bank as modareb and fund owner)
Without knowing the cost of funds the bank cannot monitor its performance, while quoting the
price.

1. Cost of depositors funds = Target Rate of Return to Depositors


In Interest-free banking we dont have a fix and predetermined cost for depositors funds. But we
need to have such a cost for managerial purposes such as budgeting, profit planning and making
sales decisions.
Then how can we determine this cost? Certainly this will be a proforma or suggested target
figure rather than being a realized one. Therefore we call it Target Rate of Return to Depositors.
The following should be reckoned with to determine this target figure:
a. The past performance of the bank (i.e. profit share distributed to depositors in previous periods)
b. Alternative returns in the financial market
c. Expectations of the potential depositors
Cost of deposits, as a suggested target rate of return to depositors can be defined in three different
ways:
a. as a percentage of total deposits
b. as a percentage of savings plus investment account deposits
c. as a percentage of only investment account deposits
Here it is very vital to emphasize that this suggested target rate of return is a managerial tool and no
need to declare to depositors. This is only a goal, may be will be achieved may be not. Also to put

236

the target as a percentage of total deposits (if first way is implemented) doesnt mean that profit
share will be paid to each and every kind of deposits. Its meaning is only to be a total amount of
income to be distributed to those depositors who will get share from profits will be raised.
1.0. The Chargeable Cost Rate of Deposits

Banks cannot use full amount of depositors funds for the purpose of financing the customers,
because of statutory reserve and liquid asset requirements, imposed by central banks. Therefore
amount which will be placed to customers (we will call it placeable amount) is less than total
amount of deposits.
For the time being (1996) in Malaysia, statutory reserve requirement for banks (for both
conventional and Islamic) is 13.5% of its eligible liabilities, which are basically total amount of
each and every kind of deposits. First range liquid asset requirement is 10% of current plus
savings account deposits and second range liquid asset requirement is 5% of investment account
deposits.
The composition of deposits (as current account deposits, savings account deposits, investment
account deposits) is important to determine volume of the placable amount out of total deposits.
For example if composition of total deposits is 50% current + savings and 50% investment
account deposits, then the ratio of placable amount in total deposits is:
11-

0.135 0.135 -

(0.50 X 0.10) 0.05


-

(0.50 X 0.05)
0.025

=
=

0.79
0.79

Its means that only 0.79 of total deposits can be used for financing, or in other words placable
amount is 79% of total deposits.
If the ratio of investment account increases to 60% of total deposits, this ratio also increases to
0.795 because of less liquid asset for investment account deposits.
In conventional banks the promised and predetermined interest rate and in Interest-free banks
target rate of return to depositors are costs of deposits, which will be paid to depositors and
therefore expressed as a ratio on deposits. But indeed The Chargeable Cost Rate of these deposits
for the bank is a different rate than that which is expressed as ratio of placable amount.
Chargeable cost as an absolute amount is same amount as Target Rate of Return gives to
depositors, but this is a different rate which is defined as a percentage of placable amount instead
of deposits. Chargeable cost is the amount to be earned from financing of customers, which is
enough to pay the Target Rate of Return to depositors.
If the Target Rate of Return to Depositors is 6% on total deposits, and the amount of total
deposits is RM 1,000.- then, absolute amount of cost needed to achieve the target is RM 60.-.
Placable amount is RM 1,000.- X .79
Target Rate of Return : RM 60 : RM 1,000.Chargeable Cost Rate : RM 60 : RM 790.or 0.06 : 0.79

= RM 790.= 0.06
= 0.075949
= 0.075949

237

As seen above The Chargeable Cost Rate is a higher rate on a smaller placable amount.
To charge 7.59% on placable amount recovers the cost of deposits, supposing that we will pay
6% on total deposits. This is correct if the funds allocated for requirements are kept idle
or without any return. These idle parts of deposits collected increases the rate of The
Chargeable Cost Rate of deposits. Actually as we will see below, all of these funds are not
kept idle but liquid asset requirements are allowed for investment prescribed by the central
banks and bring some return, which reduces our Chargeable Cost Rate to Net Chargeable
Cost of deposits.
1.1. The Net Chargeable Cost Rate of Deposits
The statutory asset requirement amount should be deposited in Central Bank (in Malaysia Bank
Negara) without any return. However liquid asset requirements are allowed only for some
compulsory investment with a lower return (i.e. in Malaysian case, banks can buy Government
Investment Certificates with these funds, which are interest free but the government pays some
return according to the economic growth of the country, from its own discretion).
This amount which will be raised from compulsory investment decreases the amount of
Chargeable Cost.
The Net Chargeable Cost which will be recovered by financing of customers, is the difference
between target rate of return and return on compulsory investment. Because total income of
the bank (other than service income) will come from two main sources:
Income on compulsory investment
and, income on financing of customers.
To calculate this difference both the target and the return on compulsory investment should be
expressed in same terms. This common base can be total amount of deposits then each of
them should be expressed as a percentage of total deposits. Or common base can be placable
amount of deposits which requires each of them to be expressed as a percentage of placable
amount.
When common base is taken as total amount of deposits as we will make here, the difference
should be converted into being a rate on placable amount dividing to placable ratio of deposits.
When common base is taken as placable amount of deposits, then the difference will be
already a ratio on placable amount.
If the suggested target return is determined as a percentage of total deposits, according to the
first way, which we have mentioned above, it is ready for this calculation. But if it is determined
according to second and third ways, then we need to make some conversions to make it ready
for calculation.
Here once more the composition of deposits is important, since we will convert target returns to
be a ratio of total deposits according to their percentage in total.
Lets assume that target rate of return is 6% and composition of deposits is as follows:

238

Model 1
20 %
30 %
50 %

Current account deposits


Savings account deposits
Investment account deposits

Model 2
10 %
30 %
60 %

The rates according to the three different ways to define target rate of return:
on savings + investment
acc. dep.
_______________________
0.06

on investment acc. dep.


____________________
-

0.06

on total deposits
_____________________
0.06
0.06 X 0.80 = 0.048
or 0.06 X 0.90 = 0.054
0.06 X 0.50= 0.03
or 0.06 X 0.60= 0.036

Expressing the rate of return on compulsory investment, as a percentage of total deposits, can be
done as follows; (lets assume that expected rate of return on compulsory investment is 4 %):
According to first model of deposit composition:
On first range liquid assets:
0.50 X 0.10 X 0.04 =
0.002
On second range liquid assets:
0.50 X 0.05 X 0.04 = +______
0.001
Total:
0.003
According to second model of deposit composition:
On first range liquid assets:
0.40 X 0.10 X 0.04 = 0.0016
On second range liquid assets:
0.60 X 0.05 X 0.04 = +______
0.0012
Total:
0.0028
Calculating The Net Chargeable Cost of deposits:
Target Rate - Way (a)
_________________________
First model ____________
Second model
__________

Target Rate -Way (b)


_________________________
First model
Second
model
__________
____________

Target Rate - Way (c)


_________________________
First model
Second
model
__________
____________

0.06
(0.003)
__________
0.057

0.048
(0.003)
__________
0.045

0.03
(0.003)
__________
0.027

0.06
(0.0028)
____________
0.0572

0.054
(0.0028)
____________
0.0512

0.036
(0.0028)
____________
0.0332

These rates are all on total deposits, since we have taken the total amount of deposits as a
common base.
Therefore as we have mentioned above, here we should convert these rates to be a ratio of
placable amount:
0.057 : 0.79
= 0.0722

0.0572 : 0.79
= 0.0724

0.045 : 0.79
= 0.057

0.0512 : 0.79
= 0.065

We can summarize the results as follows:

239

0.027 : 0.79
= 0.034

0.0332 : 0.79
= 0.042

a. If target rate of return to be paid to depositors is 6% of total deposits:


a.1. and composition of deposits is 50% current + savings account deposits, 50% investment
account deposits; an amount equal to 7.22% of placable amount is Net chargeable cost of
deposits.
a.2. and composition of deposits is 40% - 60%;
an amount equal to 7.24% of placable amount is Net Chargeable cost of deposits.
b. If target rate of return to be paid to depositors is 6% of savings + investment account deposits:
b.1. and composition of deposits is 50% - 50%;
an amount equal to 5.7% of placable amount is Net Chargeable cost of deposits.
b.2. and composition of deposits is 40%- 60%;
an amount equal to 6.5% of placable amount is Net chargeable cost of deposits.
c. If target rate of return to be paid to depositors is 6% of investment account deposits:
c.1. and composition of deposits is 50% - 50%;
an amount equal to 3.4% of placable amount is Net Chargeable cost of deposits.
c.2. and composition of deposits is 40% - 60%;
an amount equal to 4.2% of placable amount is Net Chargeable cost of deposits.

2. Break Even Level (or Threshold Point) for the Interest Free Bank
The type of Interest free bank we assume is a business entity, which is owned by shareholders
who are expecting to earn dividends on their investment in shares of this Islamic bank.
If the Interest-Free bank charges only the net chargeable cost of deposits to cost of goods to be sold to
customers (i.e. for murabaha financing) it can achieve its target rate to distribute to depositors as
profit share, but nothing remains to distribute dividends to shareholders. Even it cannot recover its
implicit cost of deposits and its fixed costs, which will cause the bank to incur a loss.
Therefore Break Even Level for Interest-free bank cannot be realized by only recovering the explicit
cost of deposits, but also implicit cost of deposits and fixed costs.
It is possible to reflect the fixed costs of the Islamic bank, which are mostly administrative
expenses, to depositors reducing their profit share. But it is clear-cut for bank to bear all of these
costs and share the profit with depositors before administrative expenses are deducted.
Then Break Even Rate is:
implicit costs of period
fixed costs of period
The Net Chargeable Cost Rate + ___________________ + _________________
placable amount
placable amount

3. The Price to be charged by Interest-free Bank to its Customers for financing


If The Break Even Rate is charged to customers it will be just enough to achieve the target rate of
profit share to distribute to depositors and recover the implicit costs and fixed costs.
Here the policy of bank regarding sharing the profit with depositors is very important.
For investment account deposits which depend on al - modaraba contract profit sharing ratio between
the depositor as "sahib-ul-mal" and the bank as mudareb must be determined, on contract date.

240

For current account and investment account deposits, which depend on al-wadiah with guarantee
contract, the bank doesnt promise any profit rate therefore there is no prefixed sharing ratio.
Generally these types of depositors are looking for safety of their funds and availability for
withdrawal anytime they wish, rather than any return. Since the bank gives this guarantee
regarding safe custody and repayment of these funds anytime depositors wish, the bank can use
these funds but not necessary to pay any share. However if the bank wants to pay some return to
these depositors from its own discretion, it is permissible. To attract such funds if the bank pays
any return, this affects the pricing. The management should again, for managerial purposes,
determine how would this return be calculated. (i.e. 5% of profits allocated to savings account
depositors funds).
The funds of Interest-free banks are mainly divided into two categories:
a. The funds which Interest-free bank has the right to commingle with other funds: Current
account deposits, savings account deposits, unrestricted (general) investment account
deposits, and the shareholders fund.
b. The funds which Interest-free bank has no right to commingle with other funds: Restricted
(special) investment account deposits.
If the bank makes financing only using depositors funds, without commingling it with the
shareholders funds, it is called self-financing with depositors funds. If also shareholders fund is
commingled with depositors funds, it is called jointly financing.
When all the funds except restricted (special) investment deposits are commingled and used for
financing of customers, the profit raised as a result of these operations should be first shared
among the funds contributed.
Therefore calculating the profit distributable to depositors is done in two steps:
First Step: ALLOCATION OF PROFIT RAISED TO THE FUNDS PARTICIPATED
(A) Depending on absolute amounts of funds participated
(B) Depending on weighted amounts of funds participated
Second Step: APPORTIONMENT OF PROFIT ALLOCATED TO EACH TYPE OF FUND
AMONG OWNERS OF FUNDS THOSE WHO HAVE RIGHT TO CLAIM PROFIT
SHARE AS A RETURN OF THAT FUND
Amounts of deposits are to be taken into account as average daily balances for the period for
which we make calculations. If we are making this before deposits are collected then the amounts
will be planned amounts, if the deposits are already collected and we are in stage of placing the
funds, then those will be real amounts.
For example lets assume that, average daily balances of deposits of an Islamic bank are as follows:
Ringit Malaysia
20,000,000.30,000,000.50,000,000.60,000,000.-

Current Account Deposits


Savings Account Deposits
Unrestricted Investment Account Deposits
Shareholders Funds (Capital)

241

If all of these funds are commingled and used for financing of customers and RM 16,000,000.- is
raised as profit before administrative expenses are deducted.
Then first we should allocate this amount of profit to the funds participated:
A. Depending on absolute amounts of funds:
C.A.D.
S.A.D.
U.I.A.D.
Capital

0.1250
0.1875
0.3125
0.3750
______

X
X
X
X

16,000,000.16,000,000.16,000,000.16,000,000.-

=
2,000,000.=
3,000,000.=
5,000,000.= +___________
6,000,000.16,000,000.-

1.0000
B. Depending on weighted amounts of funds:

Here the management of the bank makes an assessment and gives some weights to each type of
funds. Thus the bank can make some manipulations regarding the amount of profits to be
distributed to depositors. Generally more weights are given to capital and unrestricted investment
account deposits, since these funds are not refundable anytime the owner of fund demands.
Lets assume that the weights assessed by the management are as follows:

C.A.D.
S.A.D.
U.I.A.D.
Capital

Absolute Amount
_______________
20,000,000.30,000,000.50,000,000.60,000,000.-

Weight
______
0.80
0.90
1.1
1.1

Weighted
Amount
_______________
16,000,000.27,000,000.55,000,000.66,000,000.____________
164,000,000.-

Weighted
proportions
__________________
0.09756
0.16463
0.33537
0.40244
_______
1.0000

Profit raised as a result of jointly financing with depositors and shareholders fund s are
allocated to these as follows:

Depending absolute amounts


Depending weighted amounts

To Shareholders Funds
0.3750
0.40244

To depositors depositors funds


0.6250
0.59756

Second step is apportionment of the profits allocated to the funds participated, among those who
will collect share.
Lets assume that;
no return will be paid to current account depositors,
10% of profit allocated to savings account depositors fund will be distributed to those depositors
totally from own discretion of the bank
Profit sharing ratio between the bank and the depositors, for unrestricted investment deposit is
70% to depositors and 30% to the bank.

242

A. If depending on absolute amounts:


Allocating
Ratio
_____________
C.A.D.
S.A.D.
U.I.A.D.
Capital

0.1250
0.1875
0.3125
0.3750

To
the Bank
___________
100% 0.1250
90% 0.1687
30% 0.0937
100% ______
0.3750
0.7624

To
depositors
___________
0%
10% 0.0188
70% 0.2188
0% _______

0.2376

That means 76.24% of total income remains to bank and 23.76% is to be distributed to
depositors. In this case we have assumed that the bank makes jointly financing adding also
shareholders funds to depositors funds.
If we think about self financing with only depositors funds then, the position will be as
follows:
Allocating Ratio
To the Bank
To the depositors
C.A.D.
20,000,000.0.20
100% 0.20
0%
S.A.D.
30,000,000.0.30
90% 0.27
10% 0.10
U.I.A.D.
50,000,000.0.50
30% ____
0.15
70%_____
0.35
0.62

0.45

B. If depending on weighted amounts:


Allocating ratio
(weighted proportion)
0.09756
0.16463
0.33537
0.40244

C.A.D.
S.A.D.
U.I.A.D.
Capital

To the bank
100% 0.09756
90% 0.1482
30% 0.1006
100% 0.40244
_______
0.7488

To the depositors
0%
10% 0.01643
70% 0.23477
0%_______

0.2512

If self financing is done:

C.A.D.
S.A.D.
U.I.A.D.

Weighted
amount
16,000,000.27,000,000.55,000,000.___________

Weighted proportion
(allocating ratio)
0.1633
0.2755
0.5612

To the bank

To the depositors

100% 0.1633
90% 0.2480
30% 0.1684
____________

0%
10% 0.0275
70% 0.3928
__________

0.5797

0.4203

98,000,000.If we summarize:

Profit share to depositors

Self Financed
_______________________
Depending
Depending
Absolute
Weighted
Amounts
Amounts
0.45
0.4203

243

Jointly Financed
______________________
Depending
Depending
Absolute
Weighted
Amounts
Amounts
0.2376
0.2512

Since in this article we are trying to calculate a price depending on cost of depositors funds we
will take profit share ratios to depositors according to self-financing only with depositors funds.
Here we see that The Chargeable Cost Rate of deposits is 0.45 or 0.4203 of the profit rate.
Then if we know The Chargeable Cost Rate of deposits we can calculate the profit rate:
It was 0.075949 above, if we divide this rate to 0.45, profit ratio is 0.1688.
Which means if we earn 16.88% on placable amount, it will be enough to achieve our target.
However we have also some return on compulsory investment, which reduces this rate.
It was 0.003: .79 = 0.0038
Then Profit Ratio is
0.1688 minus 0.0038 = 0.165 or 16.5%
If the bank earns 16.5% on financing and 4% on compulsory investment, it can achieve the target
return to be paid to depositors and some profit remains to bank.

244

Faizsiz Bankalarda
Mevduat Maliyeti ve Fiyatlama
Necdet ENSOY (1)

Geleneksel bankalarda mevduat maliyeti iki


ksmdan oluur:
a. Bankann fiilen demeyi taahht ettii faiz
b. Mevduat sahibine cretsiz olarak sunulan
hizmetlerin maliyeti.
Mevduat maliyeti deiken bir maliyettir.
nk mevduat seviyesiyle dorudan ilikilidir.
Bankalarda deiken maliyete ek olarak bir de
sabit maliyetler vardr ki mevduat seviyesinin
belirli bir kapasite dahilinde deimesi bu maliyetleri etkilemez.
Faizsiz bankann ayrc zellii mevduat sahiplerine nceden belirlenmi -herhangi birsabit getiri vaadi bulunmamasdr. Bu durumda faizsiz bankann mevduat maliyeti yani deiken maliyeti yok mudur? Mevduat sahiplerine datlacak olan kr paylar, bu anlamda, faizsiz bankalarn deiken maliyetini oluturur.
Ancak bu kr paylar tutar, mevduat sahiplerinin fonlarnn altrlmas sonucu ilerde doacak olan krn tutarna bal olduundan, nceden (bugnden) belli deildir.
Mevduat maliyetini nceden bilmek veya
bilmemek neyi deitirir?
Faizsiz banka kaynaklarn iki yoldan kullandrmaktadr. Bunlar, alm-satma dayal (murabaha ve leasing yoluyla) finanslama ve ortakla dayal (mareke ve mdarebe) finanslamadr. Ortaklk yoluyla yaplan finanslamada gerek

olmamakla birlikte alm-satm yoluyla (murabaha) yaplan finanslamada bir fiyata ihtiya vardr. Mterilere satlacak mallarn bir fiyat olmak durumundadr.
Fiyat iki ana unsurdan meydana gelir:
a. Satlan mal ve hizmetin maliyeti,
b. Kr marj.
Faizsiz bankann murabahaya konu olan
maln maliyetine ekleyecei kr marj;
1. Mevduat sahiplerinin payn (kullandrlan fonlar salayan sahib-l mallerin
payn)
2. Bankann payn (gerek hesap sahiplerinin fonlarn ileten bir mudarib olarak
gerekse sadece bankann zkaynann
kullandrlmas halinde fon sahibi olarak) iermelidir.
Banka fiyat verirken aadaki etkenleri gz
nnde bulunduracaktr:
1. Piyasa artlar
2. Satlacak mallarn maliyeti
3. Mevduat maliyeti
4. Amalanan kr.
Faizsiz bankalarda sabit ve nceden belirlenmi bir mevduat maliyeti olmamakla beraber; bte, kr planlamas, sat kararlar gibi ynetimsel
nedenlerle bu maliyetin ngrlmesine gerek vardr. O halde bu maliyeti nasl belirleyebiliriz? Bu
maliyet kesinlikle gereklemi bir oran deil bir

(1) Do.Dr., ktisadi ve dari Bilimler Fakltesi, Marmara niversitesi

245

ngrlen hedef veya bir proforma oran olacaktr. Bu nedenle buna mevduat sahiplerine datlmas hedeflenen kr pay adn vermekteyiz.
Geleneksel bankalarda deiken maliyet
olan mevduata verilen faiz faizsiz bankalarda
ise mevduat sahiplerine verilmesi planlanan
hedef getiri oran yani datlmas hedeflenen
kr pay, sat fiyatn (geleneksel bankalarda
parann, faizsiz bankalarda ise satlacak maln fiyatn) belirlemede kullanlr.
Bu hedef oran belirlenirken aadaki unsurlar hesaba katlmaldr:
Bankann gemi performans
Finansal piyasalardaki alternatif getiri
oranlar
Potansiyel mevduat sahiplerinin beklentileri.
Mutlaka vurgulanmas gerekir ki bu mevduat sahiplerine verilecek hedef getiri oran tamamen bir ynetim arac olarak kullanlmaktadr ve mevduat sahiplerine aklanmaz.
Mevduat sahiplerine verilmesi planlanan
hedef getiri oran olarak mevduat maliyeti
farkl ekilde tanmlanabilir:
a. Toplam mevduatn bir yzdesi olarak
b. Tasarruf ve yatrm hesaplarnn yzdesi
olarak
c. Sadece yatrm hesaplarnn yzdesi olarak.

Fon Kullanmnda Mterilere


Yanstlacak Olan Brt Maliyet Oran
Bankann mterilerine kullandrabilecei
fonlarn tutar, yani toplam mevduat tutarndan
blokajlar dldkten sonra kalan serbest veya
plase edilebilir fon, toplam mevduatn bir yzdesi olarak ifade edilebilir. Buna plase edilebilir
fon oran denir. Bu oran mevduat tutar zerin-

den ifade edilen mevduat maliyetini plase


edilebilir fonlar zerinden ifade etmeyi amalayan evrimi salar.
Mterilere yanstlacak brt maliyet oran
ise mevduat maliyetinin plase edilebilir fonlar
zerinden ifade edilmesiyle ortaya kar.

Mterilere Yanstlacak Olan


Net Maliyet Oran
Mterilere yanstlacak olan maliyetin
brt ve net olarak ayrlmasnn sebebi yasal
nedenlerle plase edilemeyen fonlarn atl kalmas veya snrl bir getiri salamas durumuyla ilgilidir.

Fon Kullandrmada Mterilere Verilecek


Fiyatn Belirlenmesi
Doacak gelirin katlan fonlara tahsis yntemi fiyat etkiler. Oluan kr nce (1. adm) katlan fonlar arasnda datlr. Sonra (2. admda)
herbir fon snfna/gurubuna datlm olan kr,
bu krdan pay almaya hakk olanlar arasnda
paylatrlr.
Domu olan kr tutarnda:
a. Bankann fon sahibi olarak pay
b. Bankann mudarib olarak pay
c. Mevduat sahiplerinin paylar
bulunmaktadr.
Mterilere verilecek fiyat; satlacak olan
mala yklenecek krsz oran yannda faizsiz
bankaya kalacak pay da iermelidir. te burada
a. Doacak gelirin katlan fonlara tahsis
yntemi
b. Katlan fon gurubuna tahsis edilen gelirin
nasl paylatrlaca
mterilere verilecek fiyat etkiler.

246

You might also like