You are on page 1of 773

Frank Schtzing

SR
ROMAN

krm
z

eviri: Anl Bilge


Damla zler

Kitap Editr: Anl Bilge

krm

krm
z

GR

14 Ocak

Huanchaco,

Peru

Sahili

Juan Narciso Ucanan o aramba gn kaderine yrd ve bunu kimse fark


etmedi.
Birka hafta sonra, ani kayboluuna neden olan koullar tm dnyay sarst
ama Ucanan'n adn kimse anmad. O, biroundan sadece biriydi. Pek
oundan biri... O sabahn erken saatlerinde bandan geenler tm dnyada
yaanmaktayd. Neler olup bittii bilinebilse benzerliklerin arpcl
grlebilirdi, fakat iinde olduu durumun sadece Ucanan farkndayd. Belki
de balk, olaylar basite kavrayan gryle daha karmak birok balanty
da sezmiti ama kayboluunun kantszl ile gizem zlmeden devam etti. Ne
o, ne de Peru'nun kuzeyindeki Huanchaco Sahili sr verdi. Yaam boyunca
tuttuu balklar gibi, Juan Narciso Ucanan sessiz kald. Bir daha grndnde,
artk bir istatistikten ibaretti. Kimsenin onun nerede olduunu merak edecek
vakti olmamt; olaylar yeni ve vahim bir hal almt.
Geri 14 Ocak'tan nce de onunla pek ilgilenen olmamt ya...

krm

Ya da en azndan Ucanan yle olduunu dnyordu. Kynn bir


uluslararas tatil beldesi olarak yeniden douu ile hibir zaman uzlaamamt.
Turistler iin Huanchaco zamann unuttuu, yerlilerin eski usl sandallarla balk
tutmaya kt bir cennetti. Ama bunun ona ne yaran vard ki? Bir balk
kayna sahip olmak bile eski modayd. Bugnlerde hemehrilerinin ou
geimini fabrika trol tekneleri ile balk unu veya ya endstrilerinden salyordu.
Peru'nun balk depolar gittike yok oluyordu ama ili, Rusya, ABD ve Asya'nn
baz blgeleriyle baa ba giden balk endstrisi hl dnyadaki en byklerden
biriydi. El Nirlo tehdidi bile sahil ehri Huanchaco'nun gz alabildiine
yaylmasn engellememi ve doann son korunaklar sra sra otellerin dizilmesi
iin feda edilmiti. Sonuta herkes, yle ya da byle kazanl kmt. Sadece
Ucanan'n eli bo kalmt; tpk sandal caballito de lotora ya da bu zgn araca
hayranlkla bakan spanyol igalcilerin takt isimle 'saz midillisi' gibi. Ama
gidiata baklrsa bu kk sevimli kayklar da yaknda yok olacakt.

Yeni milenyum Ucafian'la uramaya karar vermiti.


Duygulan benliini ele geirmeye balamt. Bazen, tarihin balangcndan
beri Peru'nun bana musallat olan ve engellenemez El Nino veya ok fazla
balk avlandndan sz ederek politikaclar kendi kuyruklarm bulana kadar
bir sulu aramaya tevik eden evreciler tarafndan cezalandrldn
dnyordu. Politikaclar gzlerini balklktan Ucafian'a evirmilerdi, ki o
evre felaketlerinden sorumlu tutulamazd. Yzen fabrikalar ya da sahilin 320
kilometre anda balklan ekip gtrmek iin fink atan Japon ve Kore trol
teknelerini o istememiti. Bunlann hibiri Ucafian'n suu deildi ama o bile
artk buna inanmyordu. Bu hissetmekten kanamad bir baka eydi:
Sululuk. Sanki denizden milyonlarca ton uskumru ve orkinosu eken oymu
gibi.
28 yandayd ve trnn son rneklerinden biriydi.
Be aabeyi Lima'da alyor ve srf tahtasndan daha iyi olmayan bir
tekneye taklp kald, ssz sularda inatla uskumrulann ve palamutlann
dnn bekledii iin onun bir aptal olduunu dnyorlard, "llerin
arasnda yaam bulamazsn," demilerdi ona. Ama Ucanan' asl endielendiren
babasyd. Yal adam yetmiine merdiven dayamt ve birka hafta ncesine
kadar her gn yelken ayordu. Ama bugnlerde baba Ucanan bala
kamyordu. Yznde lekeler ve kt bir ksrkle yatalak olmutu ve akimi
kaybediyor gibiydi. Juan Narciso, aile geleneklerini devam ettirerek yal adam
hayatta tutabilecei umuduna sanlmt.

krm

Ucafian'n halk, Yungalar ve Mocheler bin yl akn zamandr sazdan


teknelerle balklk yapyorlard. spanyollar'n gelmesinden ok nce,
gnmz Pisco'sunun kuzeyinden balayarak Peru sahilleri boyunca
yerlemiler ve usuz bucaksz metropol Chan Chan'a balk salamlard. O
zamanlar blge wachaques\et\e doluydu ve sahil bataklktan yeralt sulanyla
beslenirdi. Bu bataklklarda, Ucanan ve geriye kalan dier balk
arkadalannn eski usl caballitoimm yaparken kullandktan engin sazlklar,
totorala byrd. Yapmlan hner ve skunet gerektirirdi. Bunlar baka hibir
sandala benzemezdi. -drt metre uzunluktan, yukan doru kvrlan pruvalar
ve ty gibi hafflikleriyle pratikte batmalan mmkn deildi. En verimsiz
seferde bile Ucanan'm hayal edemeyecei kadar balkla dnlen gemi
zamanlarda verilen ismiyle "Altn Balk" sahilinin dalgalann, gemite
binlerce coballito yarard.
Sonunda bataklklarla birlikte sazlklar da yok olmutu.

En azndan Et Nino'ya gvenilebilirdi. Her birka ylda bir, Noel zaman


alize rzgrlan yavalar, souk Humboldt Aknts snarak besinleri yok eder
ve a uskumrulan, palamuttan ve sardalyeleri datrd. Ucafian'n atalan ona
El Nino demilerdi yani sa'y simgeleyen Kk ocuk. Bazen sadece ortal
14

altst etmekle yetinirdi ama her drt be ylda bir Tanr'nm gazabn, sanki
onlan yeryznden silmek istercesine insanlarn zerine salard. Her birinde
yzlerce insann ld kasrgalar, normalin otuz kat yalar ve lmcl
toprak kaymalar gerekleirdi. El Nifio her zaman yapt gibi gelir giderdi.
Hi kimse onu ho karlamazd ama atlatmay da baarrlard. Ancak
bugnlerde dualar bile onlara yardm edemezdi: Pasifik'in zenginliklerini soyan
alar, bir seferde on iki jumbo jet alacak kadar geniti.
Belki de, diye dnd Ucanan caballitosu dalgalarla birlikte ykselip
alalrken, ben aptaln tekiyim. Aptal ve sulu. El Nifio, balk iftlikleri veya
uluslararas hukukun verdikleri zararlar karsnda hi bir ey yapmayan bir
koruyucu azize inanan dierleri gibi sulu.
Eski gnlerde, diye dnd, Peru'da samanlarmz vard. Ucafian,'
arkeologlarn Trujillo ehri yaknlarndaki Kolomb ncesi tapnaklarda, Ay
Tapna'nn arkasnda neler bulduklarn biliyordu. Orada 90 tane iskelet
bulunmutu. Kafaya bir darbe veya bir mzrakla ldrlm kadn, erkek ve
ocuklarn iskeletleri. M.. 560 ylnda, sel sularn durdurmaya alan yksek
rahipler umutsuzca bir abayla 90 kiiyi tanrlarna kurban etmiler ve El Nifio
gitmiti.
Ar avlanma sonucu balklarn kknn kurumasn engellemek iin kimi
kurban edeceklerdi?

Ucanan titredi. yi bir Hristiyan'd, sa'y ve balklarn koruyucusu Aziz


Peter'i severdi. San Pedro Festivali'nde azizin tahta heykeli sandalla ky ky
dolatn lirken her zaman cokuyu yreinde ve ruhunda hissederdi. Yine de...
Gndzleri kiliseler dolarken, gerek ateler geceleri yanyordu. amanizm her
zamanki kadar glyd ama sa-ocuk bile araya girmeyi reddederken baka
hangi Tann onlara yardm edebilirdi? Grnen o ki, balklarn yeni dertlerine
derman olmaya kalkmadan, doann glerini kontrol etmeye almak yeteri
kadar yorucuydu. Bu, politikaclarn ve lobicilerin iiydi.

krm

Ucanan gzlerini ksp ge bakt.

Gzel bir gn olacakt.


Byle anlarda kuzeybat Peru bir resim kadar kusursuz grnrd.
Gnlerdir tek birimlut bile yoktu. Srfcler daha henz uyanmamlard.
Ucafian ve hemen hemen bir dzine balk yarm saat nce yola km,
caballitolznm kprdanan dalgalarn tesindeki karanla sryorlard. Gne
sisle kapl dan arkasndan doarken denizi donuk sar yla ykyordu. Bir
an nce sonsuz su gm rengiyken imdi keyifli bir maviye dnmt.
Uzaktan, Lima'ya giden devasa yk gemilerinin siluetleri belli belirsizde olsa
seilebilirdi.
Gnn ilk nn gzelliinden etkilenmeyen Ucafian arkasna uzanarak
calcalma caballito balklar tarafndan kullanlan geleneksel ana
15

dokundu. Birka metre uzunluundaki aa deiik boyda kancalar taklmt.


Kk, kam kaynda dik bir ekilde melerek sk dokunmu a inceledi.
Caballitoda oturacak yer yoktu, ya ata biner gibi binilmesi ya da zerinde
melinmesini gerektiriyordu. Ama k tarafta alar ve dier malzemeleri
koyacak fazlasyla yer vard, Ucanan kreini nnde aprazlama dengeledi.
Yarlm guayaquil ekerkamndan yaplan geleneksel krekler, Peru'dan
baka her yerde tedavlden kalkmt. Ucanan'mki babasndan kalmt ve Juan
Narciso bu krei yannda, yal adam onu suya her daldrdnda kan enerjiyi
hissedebilsin diye getirmiti. Babas hastalandndan beri her gece krei onun
yanna gtrm ve sa elini stne yerletirmiti. Bylece yal adam kadim
gelenein ve hayatnn znn hl orada olduunu hissedebilecekti.
Babasnn elinde neyi tuttuunu bildiini umuyordu; nk yal adam artk
olunu bile tanmyordu.
Ucanan cakalm incelemeyi bitirdi. Daha nce karada kontrol etmiti ama
alar kymetliydi ve fazladan dikkate deerdi. Alarn kayb onun sonu olurdu.
Pasifik'in kalan nimetleri iin dayatlan sava kaybetmi olabilirdi ama ona
kalanlar sakarlkla veya derdinden kendini ikiye vererek tehlikeye atmaya
hi niyeti yoktu. Alarn ve kayklarn rmeye terk eden balklarn
yzndeki yklm ifadeye dayanamyordu. Ucanan biliyordu ki o ifadeyi
kendi yznde yakalamak onu ldrrd.
Etrafna bir gz att. Sabah onunla birlikte yola kan filo imdi kydan bir
kilometreden daha uzakta iki yne dalmt. Bir kez olsun minik midilliler
yukan aa sallanmyordu, su araf gibiydi. Sonraki birka saatte balklar
oturup bekleyeceklerdi, bazlar sabr, bazlar tevekklle. Bu arada onlara
birka tekne ahaptan yaplma byk tekneler katlm ve bir trol ak
denize doru yanlarndan gemiti.

krm

Ucanan kadnlar ve erkekler alarn suya brakp ve teknelerine halatla


sabitlerlerken onlar izledi. Tereddt etti. Yuvarlak krmz amandralar suyun
zerinde srkleniyor, gn altnda parlyorlard. e koyulmas gerektiini
biliyordu ama bunun yerine geen birka gnn avn dnd.
Tm yakalad birka tane sardalyeydi.

Trol teknesinin uzakta kaybolmasn seyretti. El Nino onlar bu k da


ziyaret etmi ama nispeten zararsz olmutu. El Nino byle olduunda yz bir
baka olurdu d a h a neeli, daha arkada canls. Normalde Humboldt aknts
sarkanat ton bal ve eki bal kpekbalklar iin ok souk olurdu ama
daha lk su, Noel ziyafetini garanti ederek onlar cezbederdi. Tabii k kk
balklar, balklarn alar yerine byk balklarn karnn boylard ama zaten
her eye sahip olamazdnz. Byle gzel bir gnde biraz uraan herkes akam
eve gzel, besili bir av gtrme ansna sahipti.
Bo dnceler. Caballitoi&r o kadar uzaa gidemezdi. Grup olarak bazen
16

kydan on kilometre kadar uzaklarlard, kalabalk olmak gvenliydi. Kk


kam midilliler dalgalara uyum salamakta zorluk ekmezler, dalgalarn
tepesinde szlrlerdi. Asl sorun akntyd. Sert koullarda, rzgr denize
estiinde, kaynz kyya dndrmek iin salam kaslara ihtiyacnz olurdu.
Baz balklar dnemezdi.
Ucanan, kaynn rlm - sazlarnda kaya gibi hareketsiz meldi. Srt
dmdzd. Nbetlerine afak skerken balamlard ama balk srleri bugn
de gelmeyecekti. Trol teknesini grmek iin ufku tarad. Bir zamanlar byk
bir gemide veya balk unu fabrikasnda ie girmek onun iin kolay olabilirdi
ama artk deildi. 1990'larn sonundaki felaket El Nino'lardan sonra fabrika
iileri bile ilerini kaybetmiti. Byk sardalye srleri asla geri gelmemiti.
Ve onun bir gn daha bir ey yakalayamadan geirmeye tahamml yoktu.
Senyoritalara

nasl srf yaplacan

retebilirsin.

Bu da bir seenekti. Huanchaco'nun zerinde parldayan, eski ehri


glgeleriyie sindiren saysz otellerden birinde bir i. Turistler iin bala
kabilirdi. Ksa bir ceket giyen bir soytar gibi. Kokteyl kantrabilirdi. mark
Amerikal kadnlar srf tahtalarnda, su kayaklar zerinde.... daha sonra da
yatakta elendirebilirdi.
Ancak Juan Narciso'nun gemiiyle balarn kopard gn babasnn son
gn olacakt. Belki yal adam akln kaybetmiti ama yine de en gen olunun
inancn terk ettiini anlard.

Ucanan yumruklarn ylesine skt ki eklemleri bembeyaz kesildi. Kreini


kavrayp tm gcyle ekerek trol teknesinin dmen suyunu takip etmeye
balad; hareketleri vahi ve tutarszd. Krei her daldrnda arkadalarndan
biraz daha uzaklayor ve hzla ilerliyordu. Biliyordu ki bugn hibir ey
hakknda endielenmesi gerekmiyordu n e birden ortaya kacak devasa
dalgalar, ne hilekr akntlar, ne de dnn tehlikeye atacak gl kuzeybat
rzgrlar. imdi risk almazsa hibir zaman alamazd. Derin sularda bol bol
orkinos, uskumru ve palamut vard ve sadece trollere ait deillerdi.

krm

Bir sre sonra durdu. Sk skya yanam evleriyle Huanchaco daha kk


grnyordu ve etrafnda sudan baka bir ey yoktu. Kk filosunu ok geride
brakmt.

"Bir zamanlar burada bir l vard," demiti babas ona. "ln kaplad
dzlkler. imdi iki lmz var dzlkler ve yanlarnda okyanus. Bizler
yamur tarafndan tehdit edilen l sakinleriyiz."
Hl karaya ok yaknd.
Suyun zerinde abaladka kendine gveni geri geldi. Neredeyse
cokulandran bir duyguydu. Minik midillisini dosdoru denize srdn,
sudan srayan gm parltlar grene ve gnn parlayan alayanlar
halinde yakalayana dek krek ektiini hayal etti. Balinalarn gri kamburlar su
17

yzeyinde belirecek vekhbalklan havada zplayacakt. Krei ritmik olarak


suyu prdatyor, onu ehirdeki rmenin kokusundan uzaa tayordu.
Kollan neredeyse kendi balanna hareket ediyordu ve sonunda kreini brakp
gerideki balk kyne baktnda grd, uzakta beyaz beneklerle modern
Peru'nun laneti olan otellerle sarmalanm bir glgeden ibaretti.
Ucanan endielenmeye balad. Bir caballito ile hi bu kadar uzaa
gelmemiti. Sabahn erken saatlerindeki pusla sylemesi zordu ama
Huanchaco'dan en az on iki kilometre uzaktayd.
Tek banayd.
Bir anlna durdu. Sessizce Aziz Peter'dan onu eve gven iinde ve balk
dolu bir tekneyle geri gndermesini istedi. Sonra cierlerini tuzlu havayla
doldurup calcalva ekti ve suya kaymasna izin verdi. A ve kancalar, kayn
yannda bir tek krmz, kk amandra kalana dek yava yava cam gibi
derinliklerde gzden kayboldu.
Ne diye endieleniyordu ki? Gzel bir gnd ve stelik Ucanan nerede
olduunu tam olarak biliyordu. Buradan az ilerde deniz yatandan ykselen
entik entik fosillemi beyaz lav kalntlan neredeyse yzeye dek kyordu.
Deniz akayklar, midyeler ve yengeler bu ykseltiyi ev edinmi, saysz
kk balk yark ve oyuklarna yerlemiti. Baz byk balklar da buraya
avlanmaya gelirdi ama bu blge gvdelerini kayann sert uzantlarnda
yrtabilecek troller iin ok tehlikeliydi. Ama caballitosum binmi cesur bir
balk iin gereinden fazlas vard.

Ucanan o sabah ilk kez glmsedi. Kay dalgalanan denizde ne arkaya


sallanyordu. Orada, kydan uzakta dalgalar daha bykt ama kamlardan
rlm kaynda rahatt. Kollarn gerdi ve gzlerini ksarak soluk nlarn
dalara yayan gnee bakt. Sonra kreini ald ve birka hzl ekile
caballitoyu akntya ynlendirdi. melip nndeki birka saat boyunca suya
batp kacak az tedeki amandray izlemeye hazrland.

krm

Bir saati biraz gee palamut yakalamt. Dolgun vcutlar k tarafta,


gnein altnda parlyordu.
Ucanan cokuluydu. Bu geen drt hafta boyunca yakaladndan fazlayd.
Daha fazla kalmasna gerek yoktu ama burada olduuna gre bekleyebilirdi.
Gn harika balamt ve belki daha da iyi olacakt.
Her halkrda dnya kadar vakti vard.
Caballito yzeyin hemen altndaki kayalann yannda tasaszca salnyordu.
Halat bolad ve amandrann sekip uzaklamasn izledi. Ara sra lavn
yzeye eritii kk paralan tanyordu, an zarar grmemesi gerekliydi.
Esnedi.
Halatta hafif bir ekme hissetti.
18

Bir anda amandra dnerek yok oldu. Sonra yukar frlayp yzeyde vahice
dans etti ve tekrar aa ekildi.
Ucanan halat yakalad. Avular yrtlarak elleri kesildiinde kfretti.
Birka saniye iinde kayk tehlikeli biimde sallanmaya balamt.
Yalpalayarak halat brakt. Suyun derinliklerinde amandra krmz krmz
parlad. Halat altnda dikey olarak, tel gibi gergin duruyor ve caballitoyu
peinden ekiyordu.
An iine bir eyler girmi olmalyd. Byk ve ar bir ey. Bir klbal
belki de. Ama khbahklan bundan daha hzl olurdu. Bir klbal hzla
uzaklar ve caballitoyu peinden srklerdi. Aa taklan her neyse deniz
yatana doru dalmak niyetindeydi.
Ucanan yine halata el att. Kayk yine sarsld ve onu dalgalarn iine frlatt.
Tkrerek su yzne ktnda caballitonun su altnda kaybolduunu ve
pruvasnn ge baktn grd, palamutlar suya dklmt. fkeden
kudurdu arkalarndan dalamyordu bile. Kendini ve kayn kurtarmas
gerekiyordu.
Sabah av ziyan olmutu.
Krek ondan biraz uzakta yzyordu ama Ucanan'n onun peinden gidecek
zaman yoktu, krei sonra yakalard. Pruvaya atld ama kayk kar konulmaz
bir biimde derinlere ekiliyordu. Bir anlk taknlkla kendini k tarafa doru
ekti ve sa eliyle arad eye tutundu. Aziz Peter'e krler olsun c a k a l
dndaki en deerli varlktan ba ve dal maskesi hl oradayd.

pi kestiinde caballito lgnca dnerek yzeye frlad. Ucafian gn


zerinde ters yz olduunu grd ve kafas yine suya gmld. Ardndan
kk saz kaykta ksrerek yatt kald. Kayk, sanki hibir ey olmamasna
dalgalarda sakince salnyordu.
Kafas kararak oturdu. amandra grnrde yoktu ama krei
yakndayd. Elleriyle caballitoyu kree doru yneltti, krei kaya ekti ve
nne koydu. Sonra etrafna bakt.

krm

te oradaydlar, kristal suyun zerinde parlak lav paralan.


Su alt kayalklarnn ok yaknna srklenmiti ve calcah taklmt. Suya
dmesine amamalyd, hayallere dalmamas gerekirdi. imdi an ve
amandrann nerede olduunu biliyorduikisi birbirine bal olduuna gre,
a lav kayalklanna takldnda amandra da yzeye kamazd. Evet olan
buydu. Yine de Ucanan nasl da iddetle su altna ekildiine armt
kurtulduu iin anslyd. Ama an kaybetmiti.
Yavaa krek ekerek caballitosmu kaza yerine yneltti. An grebilmek
iin gzlerini kst ve mavi derinliklere bakt. Ne adan ne de amandradan
bir iz vard.
Buras gerekten doru nokta myd?
19

Ucanan denizi iliklerinde hissederdi, tm yaamn okyanusta geirmiti ve


teknik donanm olmasa bile bulunduu yerin doru nokta olduunu biliyordu.
Buras kayn paralanmaktan kurtarmak iin halat kestii yerdi. A da
aada bir yerlerdeydi.
Peinden dalmas gerekiyordu.
Dalma fikri iini endieyle doldurdu. Mkemmel bir yzcyd ama pek
ok denizci gibi ruhunun derinliklerinde bir deniz korkusu vard. Her gn suya
almalarna karn balklara pek az denizi ok severdi. Kimileri mr
boyunca balk olmutu ve denizsiz yapamazlard a m a onunla yaamak da
ayr bir zorluktu. Deniz glerini tketir, eve getirdikleri her avn karln
yaam enerjilerini tketerek alr ve onlar limanda bitap dm halde brakrd
solgun endamlaryla barlarda kamburlarlard, umutlar tkenmi olarak.
Ama Ucafian'n maskesi yanndayd. Geen yl caballitsu ile gezintiye
kard bir turist hediye etmiti. Geriye doru eildi ve maskeyi yerinden
ald. Dald zaman buulanmamas iin tkrerek dikkatle sildi. Sonra suya
batrp kararak yzne takt ve kayn bann arkasna geirdi. ok pahal
olmalyd, kenarlklar yumuak lateksten yaplmt ve yznn eklini
alyordu. Nefes alma cihaz yoktu ama ihtiyac da yoktu. Nefesini, dibe dalp
an kayalardan skmeye yetecek kadar tutabilirdi.

Bu sularda kpekbalklar genelde tehdit oluturmazlard. eki kafallar,


dikburun canavar ve dikburun harharyaslar ara sra balk alarn yamalarlard
ama hepsi bu kadard. Byk beyaz kpekbal grmesi ise pek olas deildi.
stelik akta yzmeyecek, biraz da olsa korunma vadeden kayaln ve resifin
yannda olacakt. Her halkrda alarn mahveden eyin bir kpekbal
olmadn dnd.
Daha dikkatli olmamak onun hatasyd.

krm

Cierlerini doldurarak suya dald ve vcudu tamamen dik, kollan yanlarna


yapm halde dibe doru yzd. Kayktan baktnda su hain grnyordu
ama imdi etrafnda alan ve onu karlayan parlak bir dnya gibiydi. Gnele
beneklenen ve alabildiine uzanan volkanik resifi gayet iyi grebiliyordu.
Birka tane balk vard ama onlar aramyordu. Cakaln bulabilmek iin resifi
tarad. Caballito uzaa srklenebilecei iin aada uzun sre kalamazd.
Kendine birka saniye daha sre tand, sonra yzeye kp yeniden
deneyecekti.
Gerekirse on kez daha dalacakt. Tm gn srecek olsa bile aldrmyordu.
A olmadan geri dnmeyecekti.
Sonra amandray grd.
Yzeyden on, on be metre aada, entikli kayalarn zerinde asl
duruyordu, hemen altnda da a vard. Grnen o ki birka yerinden birden
taklp kalmt. Kk resif balklan an etrafnda sryle dolanyorlard ama

Ucafian o tarafa yzdnde daldlar. Doruldu, a kurtarmaya alrken


ayaklar suyu tekmeliyor, gmlei akntda dalgalanyordu.
A lime lime olmutu ve Ucanan ona inanmazlkla bakt. Bunu yapabilmek
iin sivri kayalardan fazlas gerekirdi. Bir ey lgnca a mahvetmiti. Tanr
akna, burada ne olmutu?
Ve imdi neredeydi?
Ucanan ala debelenirken huzursuzdu. Bunu tamir etmek gnler alacakt.
Artk nefes almaya ihtiyac vard. Yukan kp caballitoyu kontrol edecek ve
yine dalacakt.
Daha kprdayamadan etrafnda bir deiiklik oldu. nce gnein bir
bulutun ardna girdiini sand. k kayalklarda oynamay kesmiti ve resif
ile bitkilerinin glgeleri kaybolmutu...
Ellerinin, an, etrafndaki her eyin rengi soluyor ve kasvetli bir griye
dnyordu. Cakal drerek yukar bakt.
Yzeyin hemen altnda, neredeyse kolu kadar uzun ve parlayan balklardan
oluan ve gz alabildiine uzanan bir balk srs toplanmt.
aknlktan nefesi kesilerek yutkundu ve azndan baloncuklar kt. Bu
sr nereden kmt? Byle bir eyi hi grmemiti. Neredeyse hareketsiz
gibiydi ama arada srada bir kuyruun kprtsn veya bir balk yerinden
frladnda oluan gm parlty grebiliyordu. Ardndan srnn tamam
ynn birka derece deitirdi. Bedenlerin arasndaki boluklar kapand.
Sradan sr davranyd ama bir eyler tersti. Ucanan'n sinirini bozan ne
yaptklar deil balklarn kendileriydi.

Saylan ok fazlayd.
Ucanan etrafnda dnd. Bakt her yerde balk vard. Boynunu uzattnda
balklardan oluan ktlenin iindeki bir aralktan caballitosunun siluetini grd.
Etrafndaki karanlk younlarken cierleri yanmaya balad.

krm

Dorado!' diye dnd hayret iinde.

Herkes bir gn geri dneceklerine dair umudu yitirmiti. Onlar grdne


sevinmesi gerekirdi. Pazarda iyi fiyata giderlerdi ve dorado ykl bir a bir
balk ailesini uzun zaman geindirebilirdi.
Ama korku dalga dalga Ucanan'n iine yayld.
Bu ebatta bir srnn gerek olmas imknszd. Tm gr alann
dolduruyordu. An onlar m paralamt? Ama nasl?
Buradan kman gerek, dedi kendine.
Kayalardan destek alarak yukar frlad. Sakin olmaya alarak ve srekli
nefes vererek yavaa ve dikkatle ykseliyordu. Onu gm ve kayndan
ayran engin balk ktlesine doru yukar ynelmiti. Sr hareketsizdi.
Yuvarlak gzlerden Ucanan'a bir kaytszlk duvan yansyordu. Sanki onlar
kendisi yoktan var etmiti. Sanki onu bekliyorlard.

Beni tuzaa drmek, kaymdan ayrmak istiyorlar.


ine dehet kt. Kalbi hzla atyordu. Hzn kontrol etmeyi, mahvolmu
am ve kk krmz amandray unutmutu. Hatta caballitosanu bile. Tm
dnebildii kesif balk ktlesini yarp yzeye kmak, gnn grmek ve
ait olduu yere geri dnerek gvende olmakt.
Sr ayrld.
Tam ortasndan bir ey Ucanan'a doru kvrlarak frlad.
Bir sre sonra rzgr kt.
Hl gzel bir gnd, havada tek bir bulut yoktu. Dalgalar ykselmiti ama
kay olan bir adamn baa kamayaca bir ey deildi.
Ama kilometreler boyunca grnrde kimse yoktu.

krm

Sadece, trnn son rneklerinden olan bir caballito ak denizde


srkleniyordu.

BRNC BLM

ANOMALLER

Ve ikinci melek, tasn yeryzne boaltt. Deniz bir lnn kanna


dnt. Denizdeki canl varlklarn tm ld. Ve nc melek tasm
rmaklara ve su pnarlarna boaltt. Bunlar kana dnt. Sular
meleinin yle dediini duydum: Yarglarn gerek ve kakadr...
Vahiy 16:2-5

krm

Getiimiz hafta tanmlanamayan devasa bir le Sili sahillerine vurdu.


ili Sahil Gvenlii tarafndan yaplan aklama, bunun daha nce suda
yzerken grlen daha byk bir ktlenn yalnzca kk bir paras
olduu ve karada hemen zld ynnde. skelet paralarna
rastlamayan ilili bilim insanlar, bunun bir byk memelinin kalntlar
olamayacam dnyor. Yn, balina derisi olmak iin fazlasyla
byk ve farkl bir kokusu olduu syleniyor. Jlemsi ktle, test
sonularna gre, Dnya 'da pek ok yerde karaya vuran ve globster
olarak adlandrlan tanmlanmam ynlarla inanlmaz benzerlikler
gstermekte. Bu cesetlerin ne tr bir yarata ait olduu konusunda
speklasyonlar devam ediyor.
CNN, 17 Nisan 2003

krm
z

4 Mart

Trondheim,

Norve

kylar

Drst olmak gerekirse ehir bir niversite veya aratrma enstits iin
fazlasyla samimiydi. Bakklandet veya Ntellenberg gibi blgelere bakldnda
Trondheim'm bir teknoloji bakenti olmas neredeyse dnlemezdi bile. Eski
ahap evleri, parklar, krsal kiliseleri, dikmeler zerinde ykselen renkli su
depolan, kartpostal gibi baheleri ve avlulanyla geen zaman ve ilerleyen bilgi
ile eliiyordu ama NTNU*, Norve'in-nde gelen teknik niversitesi hemen
kedeydi.

krm

ok az ehir, gemi ve gelecei Trondheim kadar uyumla birletirebilmiti.


te bu yzden Sigur Johanson burada yaad iin kendini ayrcalkl
hissediyordu. Dairesi, Kirkegata Caddesi'ndeki eski moda M0lenberg'de,
eimli ats, beyaz merdivenleri ve pervazlar her Hollywood ynetmeninin
gnln elebilecek toprak rengi bir evin zemin katyd. Johanson bir deniz
biyologuydu ve tamamyla modern bir bilim insanyd ama hi kimse onu
zamannn deerlerine ikna edemezdi. Bir vizyonerdi ve her vizyoner gibi
radikal yeniklikilie olan akn gemiin idealleriyle birletirmiti. Yaam,
eski-moda kahramanl, imknsz grnene kar tutkusu ve teknolojiye
vgsne imrendii Jules Veme ruhuyla biimlenmiti. imdiye gelince...
imdiki zaman, kabuu gndelik sorunlar ve baya i hayat ile kalnlam
bir salyangozdu. Sigur Johanson'un evreninde buna gerekten yer yoktu.
Kendisinden ne beklendiini bilerek hizmet etmi, bilgi birikimini
.zenginletirmi ve i hayatnn bu birikimi kullanma eklinden nefret etmiti.

Jipiyle niversite kampusunun etrafndaki Nid Nehri'nin parlak sulann geerek


souk ve karl Bakklandet yoluna girdiinde sabahn ge saatleriydi. Ormann
derinliklerinde geirdii bir hafta sonu tatilinden dnyordu, zamann gemedii
tecrit edilmi kasabalar dolamt. Yaz olsa, bagajnda taze ekmek, arkteriden
alnm folyo iinde kaz cieri ve bulabilirse 1985 dolumu bir Gevvrztraminer
dolu bir piknik sepetiyle Jaguar' alrd. Johanson, Oslo'dan Trondheim'a
25

tandndan beri, turist kafileleri ve gezginlerden uzak, sessiz yerleri aramt. ki


yl nce tenha bir gle ve yannda onu memnun edecek, yenilenme ihtiyac olan bir
kr evine rastlamt. Sahibini bulmak biraz vakit almt; devlet tarafndan ynetilen
bir Norve petrol irketinde, Statoirde' ynetici olarak alyordu ve Stavanger'e
tanmt ama Johanson sonunda onu bulduunda anlama hzla salanmt. Adam
kr evinden kurtulduuna memnun olmu ve kelepir fiyatna satmt. Rus
gmenlerden oluan bir ekip birka hafta iinde harap olmu evi tamir etmiti.
Ekip ok fazla para almadan evi Johanson'un hayalindeki kr evine dntrmeyi
baarmt: bir 19. yzyl ehlikeyif beyefendisinin inziva yerine.
Uzun yaz akamlan boyunca gle bakan verandada oturmu, Thomas More,
Jonathan Swift ve H.G. Wells gibi ngr sahibi yazarlan okumu ve Mahler
veya Sibelius'la hayallere dalmt. Evin iyice istiflenmi bir ktphanesi vard.
Sevdii kitaplann ve CD'lerih neredeyse tmnn ikinci kopyasna sahipti;
gittii her yerde yannda olmalarn istiyordu.

Johanson NTNU kmpsne doru srmeye devam etti. Bir kar bulutuyla
kaplanm ana bina tam karsndayd. 20. yzyl banda yaplm, kale
tarznda, heybetli ve gsterili bir yapyd; arkasnda ise derslikler ve
laboratuvarlar bulunuyordu. 10.000 rencisiyle kampus, neredeyse kendi
basma bir kasaba saylrd ve aktiviteyle kaynyordu. Johanson memnuniyetle
i geirdi. Glde geirdii zamandan keyif almt. Evvelki yaz kardiyoloji
departmanndan, birka konferansta karlat bir asistanla glde birka hafta
sonu geirmi ve her ey yolunda gitmiti ama yine de ilikiyi bitirmiti.
Bandan beri uzun vadeli dnmemiti stelik gereklerle yzlemesi
gerekirdi: o elli alt yandayd, kz ise ondan otuz ya genti. Birka hafta sonu
iin harikayd ama bir mr srmesi dnlemezdi. Her halkarda Johanson
insaniann ona ok yaklamasna izin vermiyordu. Hi vermemiti.

krm

Jipini park yerine brakt ve Doa Bilimleri Fakltesi'nin yolunu tuttu.


Ofisine girdiinde Tina Lund pencere kenarnda ayakta duruyordu ve ieri
girerken dnerek "Ge kaldn." diye ineledi. "Dur tahmin edeyim: dn gece
haddinden fazla krmz arap itin veya birileri gitmene raz olmad..."

Johanson srtt. Lund, Statoil iin alyordu ve grnen o ki vaktinin


ounu SINTEF enstitlerinden herhangi birinde geiriyordu. SINTEF Grup,
Avrupa'nn en byk bamsz aratrma kurumlanndan biriydi ve zellikle
Norve petrol endstrisi onun r aan bululanndan yararlanmt. NTNU ve
SINTEF arasndaki yakn balar, Trondheim'n bir teknolojik mkemmellik
merkezine dnmesini salam ve SINTEF merkezleri blgeye yaylmt.
Lund ise Statoil hiyerarisinde tereyandan kl eker gibi ykselmiti ve u
anda Aratrma ve retim Yardmc Direktryd. Bu aralar Marintek'te,
SINTEF'in deniz bilimleri teknolojisi merkezinde s kurmutu.
26

Lund paltosunu karrken Johanson uzun, ince endamn inceledi. Tina


Lund'dan holanrd. Birka yl nce neredeyse birlikte olacaklard ama arkada
kalmaya karar vermilerdi. imdi sadece birbirlerinin birikiminden yararlanyor
ve ara sra beraber yemek yiyorlard. "Benim gibi yal bir adamn uykuya
ihtiyac var," dedi. "Kahve?"
"Tabii."
Bitiik odaya geip taze yaplm kahve buldu. Sekreteri grnrde yoktu.
"Stl ve ekersiz," diye seslendi Lund.
"Biliyorum." Johanson iki kupaya kahve doldurdu, birine biraz st ekledi ve
ofise dnd. "Senin hakknda her eyi biliyorum, unuttun mu?"
"O kadar ileri gidemedin."
"Tanr esirgesin! imdi otur da buraya neden geldiini anlat."
Lund kahvesini ald ama ayakta dikilmeye devam etti. "Nedeni bir solucan
sanrm."
Johanson kalarn kaldrp kahvesinden bir yudum ald. " N e demek
'sanrm'?"
Lund pencere pervazndan kk, elik bir muhafaza kab alp Johanson'un
nndeki masaya koydu. "Kendin bak."
Johanson yarma kadar suyla dolu kab at. inde uzun ve kll bir ey
kvranyordu. Dikkatle inceledi,
"Bunun ne olduuna dair bir fikrin var m?" diye sordu Lund.
Omzunu silkti. "Solucanlar. ki iri solucan."
"Onu biz de anladk. Hangi tr?"
"Ah, demek bu yzden bir biyologa ihtiyacn var. Bunlar Polychaeta. Kll
solucan*."

"Kll solucanlar biliyorum..." Tereddt etti. "Ama daha ayrntl inceleyip


smflandrabilir misin?"

krm

"Hmmm." Johanson kabaca bir bakt. "Dediim gibi bunlar kll solucan.
Gzel rnekler de. Okyanus taban bunun gibi yaratklarla doludur. Ama trleri
hakknda bir fikrim yok. Bunlarla derdin ne?"
"Birbilebilsek."
"Peki ne biliyorsunuz?"
"Onlar kta yamacnda", yedi yz metre derinlikte bulduk."
Johanson enesini svazlad. A olmallar, diye dnd. Hl canl
olmalarna armt, birok organizma derinliklerden koparlp karlmay
kaldramazd.
Gzlerini kaldrd. "Onlara yle bir bakmann zarar olmaz. Seni yarn
ararm."
"Harika." Lund bir an durdu. "Solucanlarla ilgili garip bir ey fark ettin
deil mi? Bakndan anlayabiliyorum."
27

"Belki."
"Ne?"
"Kesin olarak syleyemem. Taksonomi'" benim uzmanlk alanm deil. Kll
solucanlar her tr biim ve renkte olabilirler ve tmne hakim deilim ama bu
ikisi..."

krm

Lund glmsedi. "Neden imdi bakmyorsun? Ne bulduunu bana le


yemeinde anlatrsn."
"almam gereken bir iim var biliyorsun."
"Sabah geldiin saate baklrsa imdilik ok da skk deilsin herhalde."
Ne kadar da sinir bozucu; haklyd!
"Tamam," diyerek iini ekti. "Saat birde kafeteryada buluuruz. Bu ikisiyle
uzun vadeli bir arkadalk niyetin var m yoksa onlar kesebilir miyim?"
" N e gerekirse onu yap Sigur. Sonra grrz."
Lund aceleyle odadan kt. Johanson onun gidiini seyrederken, belki de
ikisi arasnda bir eyler olabileceini dnd. Ama Tina Lund hayatn byk
bir hzla yayordu. Johanson gibi biri iin fazlasyla hareketli ve heyecanlyd.
Kendisine gelen mektuplar dzenledi ve baz aramalar cevaplad. Sonra
muhafaza kabn alp laboratuvara tad. Annelida'filummma ait kll
solucanlar olduklar phe gtrmezdi. Tpk sradan yer solucanlar gibi
halkal solucanlar. Organizma olarak karmak deillerdi ama zoologlar
byuluyorlard: Kll solucanlar bilinen en eski canllar arasndayd. Fosil
kaytlar, Orta Kambriyen dneminden beri, 500 milyon yldr hi deimeden
bugne geldiklerini gsteriyordu. Taze su kaynaklar veya bataklk blgelerde
birka tr bulunurdu ama asl deniz ve okyanuslar onlarla kaynyordu. Dip
keltisini havalandrr ve balklarla yengelere bol besin salarlard. Birok
insan itici bulsa da Johanson onlar kayp bir dnyadan sa kalanlar, sra d
bir gzellik olarak gryordu.
Dokuna benzeri uzantlar ve parlak beyaz kl yumaklan ile kapl pembemsi
bedenleri incelemek iin birka dakika harcad. Sonrada kabn iine solucanlar
uyuturmak iin magnezyum klorr damlatt. Bir solucan ldrmenin birka
yolu vard ama en yaygn olan alkole; votka veya aquavit'e batrmakt. nsanlar
iin bu akut alkol zehirlenmesiyle lm demekti b r tarafa gitmek iin fena
bir yol saylmazd. Ama solucanlar daha farkl hisseder ve eer ncesinde
uyutunnazsanz lmeden nce bir top haline kvnlrlard. Magnezyum klorr
kaslarn gevettiine gre artk onlara istediini yapabilirdi.
Bir tanesini dondurmaya karar verdi; gerekirse DNA'sn incelemek veya
kararl izotop analizini yapmak iin yedekte bir rnek olmas her zaman ie
yarard .'Dierini alkole batrp lmek iin uzatt. Hemen hemen 17 santimetre
diye not etti. Sonra uzunlamasna kesti ve bir slk koyuverdi. "Bak, bak, bak,"
diye mrldand.
28

mek, bir halkal solucann bilinen tm zelliklerine sahipti. Hortumu, fora


edilip avn ele geirmek iin hazr halde bedeninin iine kvrlmt. Ucunda
kitinden eneler ve sral minicik diler vard. Yllar iinde Johanson pek ok
kll solucan enine boyuna incelemiti ama bunlar imdiye kadar grdkleri
arasnda en bykleriydi. Solucana bakarken bunun yeni bir tr olup olmadn
dnmekten kendini alamyordu. ok az kii, yeni bir tr kefedecek kadar
anslyd. Ad sonsuza kadar yaayabilirdi...
Dahili bilgisayar ana bavurmak iin bilgisayarna dnd ve bir sre veri
labirentinde doland. Sonu artcyd. Bir anlamda solucan oradayd, bir
anlamda ise yoktu.
Kafeteryann cam kapl geidinde aceleyle ilerledii srada on be dakika
gecikmiti bile. eri dalp Lund'u bir ke masada grd ve ona doru ilerledi.
Bir pahniye aacnn altnda oturan Lund el sallad.
"zr dilerim," dedi. "ok bekledin mi?"
" H e m de nasl. Alktan lyorum."
"Kylm tavuk yahnisi alalm," dedi Johanson. "Geen haftaki iyiydi."
Lund ban sallad, nerilerine gvenebileceini bilirdi. Lund kola,
Johanson ise bir bardak arap sipari etti. Garson iecekleri getirirken Lund
iskemlesinde sabrszca kprdanyordu. " E e e ? "
Johanson arabndan bir yudum ald. "Fena deil. Taze ve aromas tam."

Lund gzlerini yuvarlad.


"Tamam, tamam." Elenmi halde bardan indirdi, arkasna yasland ve
bacak bacak stne att. Ona Pazartesi sabah baskn yapan kim olursa olsun
pheyle bekletilmeyi hak ediyordu. "Zaten halkal solucan, polychaete
olduklarn belirlemitik. Umarm tam bir rapor istemezsin nk haftalar, belki
aylar alabilir.imdilik bu iki rnee bir mutasyon veya yeni tr gibi d a h a
kesin olmak gerekirse, hem mutasyon, hem de yeni bir tr gibi yaklaacam."

krm

"Bu kulaa pek kesin gibi gelmiyor."


"zgnm ama byle. Onlar nerede buldun?"
Lund blgeyi tarif etti. Kydan epeyce akta, Norve kta sahanlnn
derin okyanus tabanna alald kta yamacmdayd.

"StatoiPin orada ne yaptn sormaya cret etmeli miyim?"


"Morina aryorduk."
"Morina m? te bu iyi haber oktan lp gittiklerini sanyordum."
"Hi komik deil Sigur. Sondalamay dnmeye bile balamadan nce ne
kadar fazla engel almas gerektiini biliyorsun. Dersimize almamakla
sulanmak istemeyiz."
"Yeni bir platform mu ina edeceksiniz? Ama petrol krlar dyor."
"Bu benim sorunum deil," dedi ksaca, "ncelikle oraya ina edip
29

edemeyeceimize bakyorum. Bu blge imdiye kadar denizde sondaj


yaptmz noktalardan ok daha ileride, ncelikle teknolojik sorunlar zmeli
ve evreye saygl olduumuzu kantlamalyz. ite bu yzden orada, aada
nelerin yzdn bulmaya ve blgenin ekolojik ileyiini anlamaya
alyoruz. Bylece senin gibi insanlar ikayet etmeyecektir."
Johanson onaylarcasna ban sallad. Lund, petrol endstrisinin Norve
Balklk Bakanl tarafndan her gn milyonlarca ton atk suyu denize
boaltmakla suland Kuzey Denizi Konferans'nn sonularyla
bouuyordu. Bu zehirli birikintiler milyonlarca yldr rahatsz edilmeden deniz
tabannn derinliklerindeki petrol yataklarnda kalmt ama imdi Norve sahili
boyunca uzanan yzlerce Kuzey Denizi platformu tarafndan yzeye
karlyordu. Petrol mekanik srelerden sonra bu sudan ayklanyor ve
kimyasallarla dolu su tekrar denize boaltlyordu. Norve hkmeti, Deniz
Aratrmalar Enstits'nden bir aratrma yapmasn,isteyene kadar geen on
yllar boyunca kimse bu teknii sorgulamamt. Sonular petrol endstrisi
kadar evreciler arasnda da bir bomba gibi patlamt. Suyun iindeki maddeler
morinalarn reme dngsne mdahale ediyor, diilik hormonlar gibi ilev
grerek erkek morinalarn ksrlamasna hatta cinsiyet deitirmesine sebep
oluyordu. Dier trler de etkileniyordu. Petrol irketleri, suyu denize
boaltmay durdurup baka seenekler bulmaya zorlanmt.
"Gzlerini zerinizde tutmakta hakllar," dedi Johanson. "Ne kadar sk o
kadar iyi."
"Ne kadar da yardmcsn." Lund i ekti. "Her neyse, yama kefimiz bizi
okyanusun epey derinine gtrd. Alldk sismik tetkiki yaptk sonra da
birka resim eksin diye yedi yz metre derine bir robot indirdik. O kadar
derinde solucan bulmay beklemiyorduk."

"Onlar her yerde. Ya yedi yz mttrenin stnde? Orada da buldunuz mu?"


"Hayr. imdi bundan kartacamz sonu ne?"

krm

"Johanson enesini ellerine -dayad. "Solucannn sorunu u ki," dedi,


"gerekte o iki ayr solucan."
Lund bo gzlerle bakt. "Eee, biliyorum. Sana iki tane verdim."

"Kastettiim bu deil. Taksonomisini sylyorum. Yanl yapmadysam,


solucann henz kefedilmi yeni bir tr. Meksika Krfezi'nin deniz yatanda
metan gazyla yaayan bakterilerin aralarnda bulundu."
"Gerekten mi?"
"te bu noktada ilgi ekici olmaya balyorlar. Solucanlarn ok byk.
Elbette baz kll solucan trleri iki metreye kadar uzayabilir ve yallk
dnemine kadar hayatta kalabilir. Ama seninkilere benzemezler ve buralarda
bulunmazlar. Seninkiler Meksika'dakilerle aynysa kefedildiklerinden beri
epey bymler. Meksika Krfezi'ndeki solucanlar en fazla be santimetre
30

boyundayd ama seninkiler bunun kat. Ve imdiye kadar Norve kta


sahanlnda grndklerine dair hi kayt yok."
"Bunu nasl izah edeceksin?"
"Edemiyorum. imdilik tek dnebildiim tamamen yepyeni bir tre denk
geldiin. Statoil'i tebrik ederim. Solucanlarnz Meksika buz solucanlar gibi
grnyor ama uzunluklar ve dier zelliklerine baklrsa tamamen yeni bir
tr. Aslna baklrsa, daha ok tarih ncesi bir solucan gibi, neslinin tkendiini
sandmz kk bir Kambriyen canavar. Yine de hl anlayabilmi
deilim..."
Birden durdu. Norve kta sahanln altst eden petrol irketlerinin bu
byklkte bir solucan daha nce grm olmas gerekirdi.
"Neyi?" diye sktrd Lund.
"Ya hepimiz krz ya da senin solucanlarn bu blgede yeni ortaya ktlar.
ok daha derinlerden geliyor olabilirler." '

krm

"O zaman niye oradaydlar?" diye sordu Lund. "Ve ne zaman bir raporum
olabilir?"
"Bana glk kartmayacaksn deil mi?"
"Demek istediin oysa, bir ay bekleyemem."
"Yok artk!" Johanson ellerini kaldrd. "Solucanlar bir dnya yolculuuna
gndermem gerek. Bana iki hafta ver ve tartma. Daha hzl yapmamn yolu
yok."
Lund sessizce oturdu. Tavuk yahnisi gelmiti ama tabana dokunmamt.
"Metanla beslendiklerini mi sylyorsun?"
"Metanla yaayan bir bakteri ile besleniyorlar," diye dzeltti. "Kark bir
simbiyotik sistem. Unutma ki, sz konusu solucanlar bizimkilerle bal olabilir
de olmayabilir de. Henz hibir ey kantlanmad."
"Eer bu solucanlar Meksika'dakilerden daha byklerse, daha da alardr
herhalde," dedi Lund akayla.
"En azndan senden daha a," dedi Johanson taba gsterirken. "Bu arada,
eer elinde varsa, u canavarlardan birka tanesine daha ihtiyacm olacak."
"Bitmelerine daha ok var."
"Yedeinizde daha ok mu var?"
"Bir dzine kadar," diye cevaplad. "Ama geldikleri yerde ok daha fazlas
bulunuyor."
"Ne kadar daha fazla?"
"Tahminen syleyeceim ama... Birka milyon kadar."

31

12 MART

Vancouver Adas,

Kanada

Gnler gelip geerken yamur yamaya devam etti. Leon Anawak en son ne zaman
bylesine uzun zaman boyunca yadn hatrlamyordu. Yllar nce olmalyd.
Okyanusun araf gibi dz yzeyine bakt. Uzakta ince, gm bir izgi, gnlerdir
ilk kez yamura bir ara vadeden alak, kaln bir bulutu su yzeyinden ayryordu.
Yine de buna gvenilemezdi, yerine her zaman bir sis kebilirdi. Pasifik
Okyanusu, genelde hi uyarmadan can ne ekerse onu yapard.

krm

Anawak, gzlerini k huzmesinden ayrmadan Blue Shark'm motorunu


altrp denize ald. Gl motorlaryla iri lastik bot, Zodiac tam gaz ilerledi.
Drbn ve fotoraf makinalaryla donanm, batan aa su geirmez
kyafetlerine brnm on iki yolcusu hzla ilgilerini kaybediyorlard. ubatta
Baja Kaliforniya lagnlerini ve lk Hawaii sularn terk edip Kuzey
Kutbu'ndaki yazlk beslenme alanlarna gelen kambur balinalarla gri balinalar
bir anlna grebilmek iin bir buuk saatten fazla zamandr sabrla
beklemilerdi. G yolu on alt bin kilometre boyunca devam edecek, onlar
Pasifik Okyanusu'ndan Bering Denzi'ne; oradan da amfipod' ! ve krillerle'
ziyafet ekecekleri, bollukla dolu donmu ziyafet havuzlan Chukchi Denizi'ne
ulatracakt. Gnler ksaldnda Meksika'ya doru, yuvaya dnmek ve en
byk dmanlar orkalardan" uzakta doum yapmak iin tekrar yola
kacaklard. ngiliz Kolombiya*.', ve Vancouver Adas sularndan ylda iki kez
devasa memeli srleri geer ve bu aylanla Tofno, Ucluelet ve Victoria gibi
sahil kasabalarnda balina izleme tnlan dolup taard.
Ama bu yl deil.

imdiye kadar ne bir yzge ne de kuyruk grntlenebilmiti. Yln bu


zaman iki trden birini grme ihtimali o kadar yksek olurdu ki, Davie'nin
Balina stasyonu turda balina gremeyenler iin ikinci ve bedava bir tur
vadederdi. Birka saat boyunca hibir ey grememek duyulmam ey deildi
ama bunun tm gn srmesi gerekten kt anst. Tm bir hafta endie verirdi
ama bu henz hi olmamt.
32

Yine de bu yl balinalar yolunu arm gibiydi ve bugnn maceras da


daha balamadan bitmiti. Herkes kamerasn kaldrd. Bottan grebildikleri
tek ey belli belirsiz bir kayalk sahildi ve onu bile yamur yznden tam olarak
gremiyorlard.
Anawak her gzleme aklamalar ve yorumlaryla elik ederdi ama imdi
az kurumutu. Bir buuk saat boyunca blgenin tarihine sarlm ve grubun
havasn anlarla canl tutmaya almt. Artk herkese balinalar ve siyah
ylardan gna gelmiti. Anavvak da anlatacaklarn nasl deitirebileceine
dair fikirlerini tketmiti, stelik balinalarn nerede olduunu merak ediyordu.
Belki de kaptan olarak turistlerin durumuyla daha ok ilgilenmesi gerekirdi
ama bu onun tarz deildi.
"Dnme zaman." diye ilan etti.
Hayal krkl ile dolu bir sessizlik oldu. Clayoquot Koyu boyunca yolculuk
en az krk be dakika srecekti. Akamstn bir heyecan dalgasyla bitirmeye
karar verdi. Zodiac'n dtan takma ikiz motorlar onlara iyi bir adrenalin
pompas sr salayabilirdi. Hz, Anavvak'n elinde kalan sunabilecei son
eydi.
Yamur aniden durduunda ayaklar zerindeki evleri ve iskeledeki balina
istasyonuyla Tofno kylar anca grnmeye balamt. Uzaktan tepeler ve
dalar gri kartondan kesilip yaptrlm gibi grnyordu. Zirveleri bir sis ve
bulut tabakasyla kaplanmt. Anavvak yolcularn bottan inmelerine yardm etti
sonra iskeleye tam yanat. skeleye kan basamaklar kaygand ve bir sonraki
maceraperest grup istasyonun nndeki avlunda toplanmt. Onlar iin de
herhangi bir heyecan olmayacakt.

krm

Anavvak bilet brosuna girerken "Eer iler yaknda dzelmezse hepimiz


kovulacaz," dedi Susan Stringer. Giesinin arkasnda ayaktayd ve plastik
bror kaplarn dolduruyordu. "Belki de sincap gzlemeyi nermeliyiz, ne
dersin?"

Davie'nin Balina stasyonu el yapm objeler, nc snf hediyelikler,


giysi ve kitaplarla dolu scak, sevimli bir yerdi. Stringer ofis mdryd.
almalarna para salamak iin ie girmiti ki bu Anavvak'm da orada ie
balamasnn sebebiydi. Ancak doktorasn bitirmesinin zerinden drt yl
gemesine karn hl Davie iin alyordu. Anavvak, geen birka yaz
boyunca deniz memelilerinin zeks ve aralarndaki sosyal ilikileri anlatan
r ac bir kitap yazmt. nc almas uzmanlarn saygsn kazanm
ve ona bilimin parlayan yldzlarndan biri olarak n kazandrmt. Artk bol
paral iler neren mektuplar gelmeye ve Vancouver Adas'nn yabanndaki
rahat hayatn anlamsz gstermeye balamt. Anavvak buradan tanmasnn
an meselesi olduunu biliyordu. Otuz bir yandayd. Yaknda byk
33

enstitlerden birinde retim grevlisi veya aratrmac olacakt. Uzmanlk


dergilerinde makaleleri yaymlanacak, konferanslara gidecek ve akam
trafiinde temelleri titreyen cazip bir konutta oturacakt.
Su geirmez kyafetlerini karmaya balad.
"Keke yapabileceimiz bir eyler olsayd," diye mrldand.
" N e gibi?"
"Gidip onlar aramak gibi."
"Rod Palm'la telemetrik izleme sonulan hakknda konumak istemiyor
muydun?"
"oktan konutum."
"Ve?"
"Dediine gre sylenecek pek bir ey yok. Ocak'ta birka tane ie burunlu
yunus ve deniz aslann uydu vericileri ile etiketlemiler ama izleri gn
banda kayboluyor. Tm vericilerin yayn durmu ve o zamandan beri sessiz."
Stringer titredi. "Endielenme tekrar alacaklardr. Binlerce balina bir anda
kaybolamaz."
"Grnen o ki kaybolabiliyor."
Stringer sntt. "Herhalde Seattle yaknlarnda trafie taklmlardr."
"ok komik."
" H a d i biraz geve. lk defa gecikmiyorlar. Her neyse, neden daha sonra
Schooners'ta bize katlmyorsun?"
"Ah... zgnm. Hl beyaz balinalarla ilgili deneyi hazrlyorum."
"ok alyorsun," dedi Stringer serte.
"almak zorundaym Susan. Benim iin gerekten nemli. Hisse senetleri
ve sermayelerin tersine en azndan bunu anlayabiliyorum."

krm

Kinaye Stringer'n sevgilisi Roddy Vvalker' hedeflemiti. Walker


Vancouver'de bir borsa simsanyd ve birka gndr Tofino'da kalyordu. Tatil
fikri cep telefonunda bararak konumak, istenmeden mali nerilerde
bulunmak ve herkesin sinirlerini bozmaktan ibaretti. Stringer'n iki adamn dost
olmayacan anlamas uzun srmemiti, hele de Walker Anavvak' kkleri
hakknda sorgulamak iin uzun bir gece boyunca esir ettikten sonra.
"Muhtemelen inanmayacaksn ama," dedi, "sadece bunlar hakknda
konumuyor."
"Gerekten m i ? "
"Sadece kibarca sorman yeterli," dedi Stringer anlaml bir ekilde.
"Peki," dedi Anavvak. "Size sonra katlrrm."
"Hayr katlmayacaksn. Gelmeye hi niyetin yok."
Anavvak srtt. "Eer kibarca sorarsan..."
Elbette gitmeyecekti. O da, Stringer da biliyordu ama kadn her seferinde
davetini tekrarlyordu. "Fikrini deitirirsen sekizde buluacaz. Bir dn,
34

belki de o midye balam kn kaldrman gerekir. Tom'un kz kardei geliyor


ve biliyorsun sana meyilli."
Onu neredeyse ikna etmeye yetiyordu. Ama Tom Shoemaker Davie'nin
genel mdryd ve Anawak'n kamaya alt bir yere kendini balamaya
hi niyeti yoktu. "Bir dnrm."
Stringer bir kahkaha koyuverip gitti.
Anavvak, Shoemaker gelip yerini devralana kadar kalp mterilerle ilgilendi.
Sonunda ofisten kp ana caddeye yneldi. Davie'nin Balina stasyonu,
Tofno'ya giden yoldaki ilk binadan biriydi. Kasabadaki her yer gibi ahaptan
yaplmt; krmz atl, korunakl bir teras olan ve nndeki imenlikte
embol olan sedirden yaplm yedi metrelik balina kuyruu totemiyle sevimli
bir yerdi. Kaln bir am ormannn kenarna kurulmutu. Blge tam tamna
Avrupallar'n Kanada'y hayal ettikleri gibiydi ve sakinleri bu algy
glendirmek iin ellerinden geleni yapyordu: Fenerlerinin nda oturur,
bahelerinde bir siyah ayyla burun buruna gelmelerinin veya bir balinann
srtnda yzmelerinin hikyelerini anlatrlard. stelik anlattklarnn ou
doruydu. Hafife meyillenen kumsallar, engebeli arazi, bataklklar, nehirler,
terk edilmi maaralar ve Tofino'dan Renfrevv Liman'na dek bat sahilinde
uzanan tarihi am ve sedir aalan her yl sryle turisti blgeye ekiyordu. yi
bir gnde denize bakp bir gri balina grebilir veya gnelenen deniz aslanlanyla
su samurlann seyredebilirdiniz. iddetli yamur dnemlerinde bile, pek ok
insan burann dnyadaki cennet olduunu dnyordu.

Anavvak yle dnmyordu.


Kasabann iine doru biraz yrd, sonra rhtmlardan birine dnd.
Orada, 12 metrelik harap olmu bir yelkenli demirlemiti. Yelkenli Davie'ye
aitti ama tamiratna verecei paraya kyamad iin sudan ucuz bir kirayla
Anavvak'a vermiti. Anavvak'n asl evi Vancouver kentinde ufak bir daireydi
ama ancak ehirde ii olduu zaman giderdi.

krm

Alt gverteye gidip bir yn kat ald ve istasyona geri yrd. Vancouver'da
eski, dknt bir Ford'u vard ama adada Shoemaker'n tarih ncesinden kalma
Land Cruiser' ile idare ediyordu. Araca binip motoru altrd ve kasabann
birka kilometre dnda, nefes kesici okyanus manzarasna sahip kayalk burnun
zerindeki lks otel Wickaninnish Han'na doru srd. Bulut, para para
mavilikleri gstererek dalmaya balamt. yi bakm grm yolu takip .\terek
youn ormann iinden on dakikada geti. Kk bir otopark alanna geldiinde
aracn brakarak yryerek devam etti ve yerde ryen devasa aa gvdelerini
geti. Yrd patika, akam gneinde yeil yeil parlayan aalarn arasndan
yukar trmanyordu. Nemli topran kokusunu alyor ve su prtlaru
duyuyordu. am dallan, erelti otlan ve yosunlarla kaplanmt.
Her ey enerji dolu ve canl grnyordu.
35

Wick'e ulatnda yrd iin kendini daha iyi hissediyordu. Artk


gkyz de almaya baladna gre plajda huzur iinde oturabilir ve
alabilirdi. Hava daha bir sre kararmayacakt. Belki, diye dnd otelden
aa zikzak yaparak inen merdivenleri geerken, kendimi akam yemei ile
dllendirmeliyim. Wick'in yemekleri her zaman mkemmeldi.
Not defteri ve dizst bilgisayar ile donanm halde ters evrilmi bir aa
gvdesine yerleti ama biri merdivenlerden inerek gelip, sahilde dolanmaya
baladnda Anavvak otural on dakika bile olmamt. Deniz ekilmiti ve
akam gnei srklenmi dallarn sald kyy aydnlatyordu. Yeni gelen,
gm mavisi sulara yakn duruyordu. Her kimse, telal grnmyordu ama
dolambal rotasnn Anavvak'm oturduu aaca doru ynlendii belliydi.
Kalarn atp mmkn olduu kadar megul grnmeye ali. Biraz sonra
yaklaan admlarn yumuak, akl trtlarn duydu
"Merhaba."
Anavvak yukar bakt.
nnde, elinde sigarasyla ellilerinin sonunda bir kadn dikiliyordu. Yz
bronzlam, izgilerle kr kr olmutu. plak ayaklyd ve kot pantolonla
koyu renk bir anorak giymiti.
. "Merhaba." Sesi istediinden daha yumuak kmt. Blnd iin
duyduu rahatszlk yukar bakar bakmaz dalmt. Kadnn koyu mavi gzleri
merakla parlyordu. Genliinde ba dndrc olmalyd.
"Burada ne yapyorsun?" diye sordu.
Normal artlarda kaamak bir cevap verirdi ama bu sefer kendini "Beluga
balinalar ile ilgili bir aratrma zerinde alyorum. Ya sen?" derken buldu.

Kadn yanna oturdu. Anavvak kadnn profiline bakt; dzgn burnuna ve


kk elmack kemiklerine, ve birden onu daha nce bir yerlerde grm
olduunu hatrlad.

krm

" B e n de bir aratrma zerinde alyorum," dedi kadn. "Ama


yaymlandnda kimsenin okuyacan sanmyorum." Durdu. "Bugn senin
botundaydm."
Gne gzlkleri takan kaponlu kadn diye hatrlad.
"Balinalarn nesi var?" diye sordu kadn.
"Yoklar."

"Nasl yani?"
"te "ben de kendime bunu sorup duruyorum."
Kadn ban sallad. "Benim ksmetim de henz grnmedi ama en azndan
neden olduunu biliyorum. Belki de beklemeyi brakp aramaya
balamalsnz."
"Aryoruz zaten." Bilgisayarn kapatt. "Uydu takip cihazlarmz var
telemetri. Ve sonar. Srleri takip edebiliyoruz."
36

"Ama ortadan kayboldular."


"Bazlar Mart'n balarnda Los Angeles sahilinde grndler ama o
zamandan beri hibir ey yok."
"Yani hepsi ylece yok oldular?"
"Hepsi deil," Anavvak i ekti. "Biraz kark. Dinlemek istediine emin
misin?"
"Tabii."
"Vancouver Adas'ndan yirmi deiik trde balina grebilirsin. Bazlar
sadece gelip geiyordr g r i balinalar, kambur balinalar, minke balinalar
gibi ama dierleri burada yaar. rnein bu sularda deiik tr orka
vardr."
"Katil balina m ? "
"Denebilir," dedi Anavvak sinirle. "Ama orkalarn yaban hayatnda insanlara
saldrd grlmemitir. Plinius, Doa Tarihi adl kitabnda onlar sulad
geri. Onlara 'En korkutucu, keskin ve delici dilerle silahlanm devasa bir
ktle ve et yn,'' demiti. Cousteau da onlar bir numaral dman olarak
gstermiti. Ne aptallk!"
"Tamam, mesaj alnd.... O zaman orka tam olarak ne demek?"
"Orcinus orca tam bilimsel isimleridir ve ller diyarndan gelen anlamna
gelir. Bu ismin nereden ktn bilmiyorum."

krm

"Burada tr orka olduunu syledin."


Anavvak denizi gsterdi. "Ak deniz orkalar. Haklarnda ok fazla bir ey
bilmiyoruz ama ounlukla byk gruplar halinde gelip giderler ve epey akta
yaarlar. Gezgin orkalar gebedirler ve daha kk srler halinde yaarlar.
Bunlar katil balina tasavvuruna en yakn olanlardr. Dilerini geirebildikleri
her eyi yerler fok, deniz aslan, yunuslar ya da kular. Hatta mavi balinalara
bile saldrrlar. Buras gibi kayalk blgelerde suda kalrlar ama Gney
Amerika'da fok ya da baka hayvanlar avlamak iin kendilerini kyya atarlar.
Bunu izlemek inanlmazdr."

Bir an durdu ama kadn konumaynca devam etti. "nc tr de adann


evresindeki sularda geni aileler eklinde yaar. Aday ne kadar iyi bilirsin?"
"Pek iyi deil."
"Douya doru Johnstone Boaz vardr, aday ana karadan ayran bir su
kanal. Yerleik orkalar tm yl boyunca orada yaarlar. Sadece somon yerler.
1970'lerden beri onlarn sosyal davran modellerini takip ediyoruz" Durdu.
"Ne diye bunlar sana anlatyorum ki?"
Kadn gld. "Kusura bakma seni lafa tuttum. Ve merak ettim. Hangi
balinalann kaybolduunu ve hangilerinin hl burada olduunu aklamaya
alyordun."
"yle ama..."
37

"Megulsn."
Anavvak bilgisayarna ve defterine bir gz att. Raporu yarna kadar
bitmeliydi ama... "Wickaninnish Han'nda m kalyorsun?"
"Evet."
"Bu gece iin bir plann var m ?"
"Ah," diye srtt. "Herhangi biri bana bu soruyu sonnayal on yl oldu."
Anavvak da ona srtt, "Aslnda midemi dnyordum. Konumaya akam
yemeinde devam edebiliriz."
"yi plan." Kadn aa kknden kalkp sigarasn sndrd ve izmariti
cebine att. "Seni uyaraym, azm doluyken hep konuurum. Bu arada," elini
uzatt, "Ben Samantha Crovve. Bana Sam de."
"Leon Anavvak."
Otelin nndeki kayalk b u m a ina edilen restoran etkileyici bir Clayoqot
Koyu ile adalar, arkalarnda ise krfez ve sarho eden yamur orman manzaras
sunuyordu. Anavvak ve Crovve pencere kenarnda bir masaya oturmulard ki
eer ortalkta birka tanesi grnseydi balinalar izlemek iin harika bir nokta
olurdu.
"Sorun u ki," dedi Anavvak, "Gezgin ve ak deniz orkalar henz
grnmediler. Yerleiklerden hl byk miktarda var ama adann batsn
sevmiyorlar ve Johnstone Boaz 'ndaki yaam bile onlar iin rahatszlk verici
olmaya balad."
"Neden?"

"Eer evini vapurlar, kargo gemileri, transatlantikler ve spor balkl


tekneleri ile paylamak zorunda kalsaydn sen nasl hissederdin? stelik tm
blge geimini kereste endstrisinden salyor ve ormanlarn tamam Asya'ya
naklediliyor. Aalar gittiinde nehirler balkla doluyor, somonlar reme
alanlarm kaybediyor ve yerleik orkalarn yiyecei tkeniyor."
"Ama tek endien rkalar deil, deil m i ? "

krm

"Gri ve kambur balinalar byk ba ars. Genelde Vancouver'a Mart'n


banda, aylardr hibir ey yememi olarak gelirlerdi. K boyu Baja
Kaliforniya'da depo ettikleri yalan tketerek yaarlar ama bunu sonsuza dek
srdremezler. Ancak tekrar buraya geldiklerinde yeniden yiyecek bulurlar."
"Belki de daha ak denize gitmilerdir?"

"Orada da hepsine yetecek kadar yiyecek yok. rnein gri balinalar, burada
VVickaninriish Krfezi'nde okyanusta bulamayacaklar bir besin kayna
bulurlar. Onuphis etegans."
"Elegans? Kulaa ho geliyor."
Anavvak glmsedi.
"Uzun, ince bir solucandr. Krfez sakin ve kumludur ki bu da solucanlar iin
38

uygundur ve gri balinalar solucanlara baylr. Bunlar gibi kk attrmalklar


Olmasa asla Arktik blgesine varamazlar." Suyundan bir yudum ald. "1980'lerin
ortasnda her ey o kadar ktyd ki balinalar burada konaklamad. Ama bunun
sebebi saylarnn ok azalm olmasyd; neredeyse soylar tkenene kadar
avlanlmlard. O zamandan beri saylarn artrmay baardk ama dnyada aa
yukar sadece yirmi bin gri balina var ve bunlarn ounu burada bulman gerekirdi."
"Ama bu yl gelmediler..."
"Yerleikler burada ama onlar sadece aznlk."
"Ya kambur balinalar?"
"Ayn hikye."
"Beluga balinalanyla ilgili bir aratrman olduunu sylemitin?"
"Sence artk kendin hakknda bir eyler anlatmann zaman gelmedi mi?"
diye sordu Anavvak.
"nemli noktalarn ounu zaten biliyorsun, ben haddinden fazla soru soran
yal igzarn tekiyim."
Garson elinde ana yemekleriyle birlikte grnd: safranl pilavla servis
edilen gevrek jumbo karidesler.
"Peki ama hangi tr sorular, kime ve neden?"
Crovve sarmsakl bir karidesi soymaya balad. "Aslnda ok basit. 'Orada
biri var m' diye soruyorum."
"Ya cevap?"

"imdiye kadar hi cevap gelmedi."


"Belki de biraz daha yksek sesle sormalsn," dedi Anavvak.
"sterdim," diye cevaplad Crovve az karidesle dolu. "ama u anki
teknolojimiz beni iki yz k yl geniliinde bir alana snrlyor. Bu durum,
1990'lann ortalarndan beri altm milyar sinyali analiz etmemizi engellemedi.
Bunlan doal fenomenlerle aklanamayan otuz yedi taneye kadar indirmeyi
baardk. 'Merhaba' diyen birileri olabilecek otuz yedi sinyal."
Anavvak ona bakt. "SETl' s iin alyorsun."

krm

"Evet. Tam olarak sylemek gerekirse Dnya D Zek Aratrmas, Anka


Kuu Projesi."

"Ve uzaydan gelen sinyalleri dinliyorsunuz."


"Bizim gneimize benzer yldzlar hedefliyoruz binlercesini ve her
birinin ya milyar yln zerinde. Buna benzer baka projeler de var ama
bizimki en nemlisi."
"Vay canna!"
"O kadar da artc deil. Sen balina arklarn analiz edip birbirlerine ne
sylediklerini anlamaya alyorsun. Biz uzaydaki sesleri dinliyoruz nk
uzayn uygarlklarla dolu olduuna inanyoruz. Tahminen balinalarla ansn
daha yaver gidiyordur."
39

"Ben birka okyanusla ilgileniyorum sen tm evrenle urayorsun."


"Farkl bir boyutta, evet; ama bana hep okyanuslar hakknda evren hakknda
bildiimizden ok daha azn bildiimiz sylendi."
"Ve Dnya dnda zek sahibi bir yaam iaret eden sinyallere rastladnz!"
Crovve ban sallad. "Hayr. Nereden kaynaklandn bilemediimiz
sinyallere rastladk. liki kurma ansmz zayf, hatta neredeyse ihtimal d. Bu
durumda hsranla kendimi en yakn kprden atmam gerekir. Ama sinyaller
benim takntm. Tpk sen ve balinalarn gibi."
"Ben en azndan var olduklarn biliyorum."
"Aslnda u anda bilmiyorsun," diyerek glmsedi.
SET, Anavvak'n hep ilgisini ekmiti. Enstitnn aratnnas 1990'larn
banda, Kolomb'un Yeni Dnya'ya ayak basmasnn be yznc yl
dnmnde, yakn yldzlarda yaam arayn hedefleyen bir aratrmay
NASA finanse ettiinde balamt. Sonuta, Puerto Rico'nun Arecibo
kasabasndaki dnyann en byk teleskopu yeni bir tr gzlem program ile
grevlendirilmiti. Kresel, cmert zel balara kr ki SETl o zamandan
beri dnyann drt bir yannda baka projeler de retebiliyordu ama Anka Kuu
bunlarn en bilineniydi.
"Sen Jodie Foster'n Contacfte oynad kadn msn?"
"Ben kendi uzay aracnda gezintiye kp uzayllarla karlamak isteyen
kadnm. Biliyor musun Leon, genelde bunlar kimseye anlatmam. nsanlar
bana ne i yaptm sorduklarnda lklar atarak kamak isterim. Kendimi
aklamak zorunda olmaya dayanamyorum."
"Bu duyguyu bilirim."

krm

"Her neyse, sen bana ne yaptn sylediine gre sra bende. Ne bilmek
istersin?"
Anavvak uzun uzun dnmedi. "Neden ie yaramad?"
Soru kadn elendirmi gibiydi. "e yaramadn da nereden kardn?
Samanyolu kabaca yz milyar yldzdan oluuyor. Herhangi birinin etrafnda
dnyaya benzer bir gezegen olup olmadn tespit etmeye almak kurnazlk
isteyen bir , nk yeteri kadar k yaymyorlar. Onlar hakknda sadece
bilimsel hilelerle bir eyler renebiliyoruz. Teorik olarak her yerdeler ama
yz milyar yldzdan gelecek sinyalleri dinlemeyi istersen sen d e n e ! "
"Anlyorum." Anavvak srtt. "Yirmi bin balinay takip etmek buna kyasla
kolay bir i."
"Benimki gibi bir meslein insan nasl da yal ve salar beyazlam bir
hale getireceini anladn m? Okyanusu litre litre szerek minicik bir baln
varln kantlamaya almak gibi. Ve unutma ki balklar yerlerinde
durmuyorlar. Muhtemelen sonsuza kadar szecek ve sonunda baln aslnda
hi var olmadna karar vereceksin. Yine de hep oradayd, binlercesinle birlikte
40

yzyordu, sadece hep bakmadn yerlerdeydi. Anka Kuu bir seferde birka
litre szebilir ama yine de hep snrldr; diyelim ki Georgia Boaz ile. Nereye
varmak istediimi anladn m? Orada bir yerlerde uygarlklar var ama
kantlayamyorum. Evren ok byk, belki de snrsz ve rasathanedeki
srahinin kahve yapabilme ihtimali bizim onlar bulma ansmzdan daha
gl."
Anavvak bir anlna dnd. "NASA uzaya bir mesaj yollamam myd?"
" H a , u mesaj." Gzleri byd. "Demek istiyorsun ki neden kmz
kaldrp kendi grltmz yapmyoruz? Eh, haklsn. 1974'te NASA
Arecibo'dan sadece yirmi bir bin k yl uzaklktaki kresel yldz kmesi
M13'e"ikilik dzende bir mesaj gnderdi. Ancak esas sorun ayn: sinyal ister
bizden, ister bakasndan gelsin tek yapt yldzlararas evrende dolanp
durmak. Herhangi birinin ona rastlamas inanlmaz bir tesadf olur. Ayrca
bizim iin dinlemek gndermekten daha ucuz."
"Yine de bu ansmz artrrd."
"Belki de bunu istemiyonzdur."
"Neden ki?" Anavvak armt.
"te, S E T I ' d e istiyoruz ama birok insan dikkatleri zerimize ekmek
istemiyor. Dier uygarlklar burada olduumuzu bilseler, belki de gezegenimizi
elimizden alrlar. Tanr esirgesin ama bizi kahvalt niyetine yiyebilirler bile."
"Ama bu ok sama."
"yle mi? Yldzlaras yolculuu becerecek kadar zekilerse muhtemelen
pek yle kavgaya dkn deillerdir. te yandan bu ylece inkr
edebileceimiz bir ey deil. Bence asl, dikkatlerini kazara nasl
ekebileceimiz zerine dnmeliyiz, br trl yanl izlenim yaratabiliriz."
Anavvak sessizdi. Sonunda, "Hi pes etmek istediin oldu m u ? " diye sordu.

krm

"Kim istemez ki?"


"Ya istediini baarrsan?"
. "yi soru." Crovve bir anda dncelere dalmt. "Yllar getikten sonra
dnyorum da, acaba amacmz gerekten neydi. Sanrm "cevabn bilsem
muhtemelen pes ederim. Bir cevap her zaman arayn sonudur. Belki de
varoluumuzun yalnzl ile strap ekiyonzdur, doann hilkat garibesi
olduumuz fikriyle, trmzn tek rnei olmakla. Ya da belki orada hi
kimsenin olmadn kantlamaya alyoruzdur, bylece ayrcalkl
konumumuza kurulabiliriz. Sen neden yunuslar ve balinalar aratryorsun?"
"Sadece... ilgimi ekiyorlar.." Ama bu tamamen doru deil diye dnd.
lgiden fazlasyd. Peki neyi aryorum?
Crovve haklyd. kisi benzer eyler yapyorlard; sinyalleri dinleyip
cevaplar bulmay umarak. kisi de insan dnda bir zeki yaratn eliine
derin bir zlem duyuyorlard.
41

Kadn ne dndn anlam gibi grnyordu. "Kendimizi aldatmayalm,'


dedi. "Zek sahibi baka yaam formlar ile gerekten ilgilenmiyoruz. Onlarn
varlnn bizim iin ne anlama geldiini bilmek istiyoruz." Arkasna yaslanp
glmsedi. "Sanrm sadece bir anlam aryoruz."
Lobide bir iki iip C r o w e iin burbon ve Anavvak iin s u
vedalatklarnda saat neredeyse on buuktu. Darda bulutlar dalm ve
gkyz parlayan saysz yldzla bezenmiti. Bir sre yldzlara baktlar.
"Umarm balinalarn bulursun," dedi Crovve sonunda.
"Sana haber veririm Sam."
"Senin gibi dosta sahip olduklar iin ansllar. yi bir yrein var."
"Bunu bilemezsin!"
"Benim ikolumda bilmekle inanmak ayn dalga boyunda."
El skttlar. "Belki bir dahaki sefer orka olarak karlarz," diye akalat
Anavvak.
"Neden?"
"Kvvakiutl yerlileri iyi bir yaam srmsen orka olarak geri geldiine
inanrlar."
"Kulaa ho geliyor." Crovve srtt. "Buna inanyor musun?"
"Elbette hayr."
"Ama sandm ki..."
" N e sandn?" diye sordu cevab bilmesine ramen.
"Senin yerli olduunu."
Anavvak katlatn hissetti. Sonra kendine kadnn gznden bakt. Orta
boylu, tknaz bir adamd, geni elmack kemikleri, bakr rengi teni, badem
gzleri ve alnna dklen gr, parlak siyah salar vard. "Ona benzer bir ey,"
dedi garip bir ekilde.

krm

Crovve ona bir bak att. Sonra bir paket sigara karp iinden bir tane yakt
ve derin bir nefes ekti. "Takntlarmdan bir dieri," dedi duman flerken.
"Kendine iyi bak Leon."

42

13 MART

Norve

Sahili

ve Kuzey Denizi

Sigur Johanson bir hafta boyunca Tina Lund'dan haber almad, bu srada hasta
olan baka bir profesrn yerine bakt ve National Geographic iin bir makale
yazd. Ayrca Riquewihr, Alsace'taki sekin arap reticisi Hugel & Fills iin
alan bir tand arad ve kendine birka kaliteli arap gnderilmesini salad.
Bu arada Nibelunglar Destan 'nn orkestra eflii Sir Georg Soti tarafndan
yaplanl959 plak kaydn arad. Bu da, araplarla birlikte, Lund'un
solucanlarn zihninin dehlizlerine itti.
Lund sonunda aradnda bulumalarnn zerinden dokuz gn gemiti.
Kadnn keyfi yerindeydi.
"Sesin telasz geliyor," dedi Johanson. "Umarm bu bilimsel yargn
etkilemiyordur."
"Byk olaslkla," diye cevaplad Lund.

"Akla."
" H e r eyin zaman var. imdi dinle, Thorvaldson yarn kta yamacna
gitmek iin denize alyor. Bir dal robotu indireceiz. Gelmek ister misin?"
Johanson verdii szleri aklndan geirdi. "Sabaha rencilere slfr
bakterilerinin cinsel ekiciliklerini anlatmam gerek."

krm

"Bu uygun deil. Tekne afak skerken yola kacak."


"Nereden?"

"Kristiansund."
Trondheim'n rzgr ve dalgalarn dvd kayalk gney-bat sahilinde
arabayla bir saatlik mesafeydi. Yaknlarnda Norve Denizi ve Norve ukuru
boyunca yaylm petrol platformlarna uu yapan helikopterler iin bir
havaalan vard.
"Size sonra katlabilir miyim?" diye sordu.
"Olabilir," dedi Lund. "Aslna bakarsan bu hi fena fikir deil. Ben de daha
sonra gidebilirim. br gn ne yapyorsun?"
43

"Erteleyemeyeceim bir ey yok."


"Tamam o zaman, anlatk. Teknede bir gece geirirsek gzlem ve sonulan
deerlendirmek iin fazlasyla vaktimiz olur. Helikopterle Gullfaks'' gider
oradan tekneye geeriz."
"Nerede bulualm?"
"Fiskehuset, Sveggesundet'te. Biliyor musun?"
"Deniz tarafnda, ahap kilisenin yanndaki lokanta."
"Aynen."
"Saat olur m u ? "
"Mkemmel. Helikopterin bizi almasn ayarlayacam." Lund bir an durdu.
"Solucanlarla ilgili bir haber kt m?"
"Henz deil ama belki yarn syleyecek bir eylerim olur."
Johanson telefonu kapatp esnedi. Bu kadar iyi aratrlm bir ekosistemde
yeni bir tr grmek artcyd. 'Yine de orada olmalar akla'yakn,' diye
dnd. Buz solucan ile balan varsa, dorudan olmasa da metana bir
bamllklar olmalyd. Ve metan yataklar, Norve kta yamac dahil her kta
yamacnda bulunurdu.
Ama ayn zamanda da garipti.
Taksonomik ve biyokimyasal bulgular sorunu zecekti. O zamana kadar
Hugel'in Gevvrztraminerler'ini inceleyebilirdi.Solucanlarn aksine bu araplar
her yerde bulunmazd, zellikle de bu babozumunda.

krm

Ertesi gn ie gittiinde zerinde ismi yazl iki zarf buldu. Taksonomik


raporlara bir gz atp antasna tktrd ve derse yolland.
ki saat sonra Kristiansund'a doru Norve'in fiyortlarnda, tepelik arazide
ilerliyordu. Hava scakl ykselmi, byk kar ktlelerini eriterek altndaki
topran grnmesine sebep olmutu. Bunun gibi havalarda ne giyeceini
bilmek zordu bu yzden Johanson yanna helikopterin arlk snrlarnn izin
verdiince eya almt. Thorvaldson'da tmeye hi niyeti yoktu. Lund
antasnn bykln grnce onunla dalga geecekti ama Johanson'un
umurunda deildi. Yanna ikisinin de holanaca birka ey almt. O ve Lund
tabii ki sadece arkadatlar ama bu keyifle bir iki kadeh arab
paylaamayacaklar anlamna gelmezdi.

Johanson yava gidiyordu. Kristiansund'a bir saate kalmadan varabilirdi


ama acele etmeyi sevmezdi. Halsa'da fiyordu gemek iin arabal vapura bindi,
sonra Kristiansund'a doru devam ederek arduaz grisi sularn zerindeki
kprden geti. Birok kk adadan oluan kasabann iinden geip, ardndan
son buz andan sonra ilk yerlekelerden biri olan Averoy Adas'm geride
brakt. En utaki Sveggesundet kartpostal gibi bir balk kyyd. Turizm
sezonunda ky turistlerle dolup taar, tekneler limandan ayrlr ve komu
44

"1

adalara giderlerdi. Yln bu zamannda ise ancak birka ziyareti vard ve


Johanson'un jipi Fiskehuset'in otoparkna girdiinde grnrde kimse yoktu.
Lokantann darda denize bakan blm kapalyd ama Lund tahta masalardan
birine oturmutu, yannda Johanson'un tanmad gen bir adam vard. Onlara
doru yrd. "Erken mi geldim?"
Lund ban kaldrp baktnda gzleri parl parl parlyordu, yanndaki
adama bir bak att. Adam yirmilerinin sonlarndayd, ak kahverengi salar,
atletik bir yaps ve kalemle izilmi gibi hatlar vard.
"Daha sonra gelmemi ister misin?" diye sordu Johanson.
"Kare Sverdrup," diye tantrd Lund. "Bu da Sigur Johanson."
Gen adam elini uzatp srtt. "Tina sizden ok bahsetti."

krm

"Umarm ok kt eyler sylememitir."


Sverdrup gld. "Aslnda syledi: Sizin sra d ekilde ekici bir bilim
insan olduunuzu."
"ekici... ve antika," dedi Lund.
Johanson karlarna oturup parkasnn yakasn kaldrd. Evrak antas
yannda, bankn zerinde duruyordu. "Taksonomik blm geldi. Son derece
detayl ama istersen senin iin zetleyeyim." Sverdrup'a bakt. "Seni skmak
istemem Kare. Tina sana bu meseleyi anlatt m?"
"Pek saylmaz."Johanson antay ap zarflan kard. "Solucanlanndan birini Frankfurt'taki
Senckenberg Mzesi'ne gnderdim, dierini ise Smithsonian Enstits'ne.
Bildiim en iyi taksonomi uzmanlan onlarla alyor. Aynca birini de elektron
mikroskobuyla incelenmek zere Kiel'e gnderdim. Son sylediimin ve
izotop oran ktle spektrometresinin sonularn hl bekliyorum ama
uzmanlarn ne zerinde fikir birliine vardklarn syleyebilirim."
"Dinliyorum."
Johanson arkasna yaslanp bacak bacak zerine att. "zerinde fikir
birliine varlacak bir ey olmad. znde phelerimi doruladlar.
Neredeyse kesinlikle, buz solucan olarak da bilinen Hesiocaeca methanicola
adl tr ile kar karyayz."
"Metan yiyen."
"Yanl ama bo ver. Neyse ilk nokta buydu. kincisi ise u ki, fazlasyla
gelimi eneleri ve dileri yznden akna dndk, bunlar genelde solucann
yrtc bir hayvan olduunu ya da yiyeceini kazarak veya ezerek elde ettiini
iaret eder. Buz solucanlarnn byle dilere ihtiyac yoktur, bu yzden eneleri
belirgin olarak daha kktr. Onlar simbiyotik olarak gaz hidratlar"zerinde
yaayan bakterilerden otlanarak yaarlar..."
"Hidratlar?" diye sordu Sverdrup.
Johanson Lund'a bir bak att. "Sen akla," dedi kadn.
45

"Aslnda ok basit," dedi Johanson. "Muhtemelen denizin metanla dolu


olduunu duymusundur."
"Tebliler yle diyor."
"Metan bir gaz. Okyanus tabannn altnda ve kta yamalarnn iinde
byk miktarlarda bulunur. Bir miktar deniz yatann zerinde donar suyla
kararak buz oluturur. Sadece yksek basn ve dk scaklk koullarnda
oluur, bu yzden bulmak iin epey derine inmen gerekir. Bu buza metan hidrat
denir. Anlatabildim m i ? "
Sverdrup ban sallad.
"Okyanuslar bakteri srleri ile doludur ve bazdan metan ile yaar. Metan
alr ve hidrojen slfr verirler. Mikroskobik kadar kktrler ama saylar
ylesine oktur ki deniz yatan devasa bir hah, bir bakteri hals gibi kaplarlar.
Genelde byk metan hidrat yataklarnn olduu yerlerde grnrler."
"Buraya,kadar tamam," dedi Sverdrup. "Sanrm bu noktada devreye
solucanlar giriyor."
"Kesinlikle. Belirli solucan trleri bakterilerin kard kimyasallarla yaar.
Baz durumlarda bakteriyi yutarak ilerinde dolatrrlar, bazlarnda ise
bakteriler solucann d yzeyinde yaarlar. Her halkarda solucanlar
yiyeceklerini byle salar. Bu da neden gaz hidratlanna ilgi duyduklarn
aklyor. Kendilerini rahat ettirir, bakterilerden faydalanr ve keyfini srerler.
Kazmak zorunda deiller nk buzu deil zerindeki bakteriyi yiyorlar. Buzun
zerindeki tek etkileri hareket etmeleriyle oluur, ki bu da buzu eritir ve s bir
knt oluur. Solucanlar da buradan ayrlmaz."
"Anladm," dedi yavaa Sverdrup. "Yani dier solucanlar kazmak
zorundayken onlar deil?"

"Baz trler keltileri veya kelti iindeki maddeleri, dierleri de deniz


yatana batan her tr rm dokuyu cesetler, paracklar, herhangi bir
trn kalntlarn yerler. Bakteriler ile simbiyotik olarak yaamayan
solucanlann avlann yakalamak veya kazmak iin gl eneleri vardr."

krm

"O zaman buz solucanlarnn eneye ihtiyac yok."


"te kk miktarlarda hidrat tmek veya bakteri szmek iin ihtiyalar
olabilir, dediim gibi eneleri var. Ama Tina'nn solcanlarndaki gibi deil."
Sverdrup konuya snmaya balam gibiydi.
solucanlar bakteri ile simbiyotik yayorlarsa..."

"Ama

eer

Tina'nn

"Neden bylesine lmcl ene ve dileri olduunu bulmalyz," diye


onaylad Johanson. "Ve tam bu noktada iler ilginleiyor. Taksonomi uzmanlar
bu ene yapsna sahip olan ikinci bir solucan buldular. Adna Nereis deniyor ve
dnyann her yannda okyanus derinliklerinde bulunan bir yrtc. Tina'nn
solucanlan Afermler'in ene ve dilerine sahip ama dier zellikleriyle onlarn
tarih ncesi atalarna benziyorlarbir nevi Tyran-nereis rex"
46

"Uursuz bir tanm gibi..."


"Ben bir melez derdim. Mikroskopi ve DNA analizi sonularn
beklememiz gerekecek."
"Kta yamactnda metan hidratlarn sonu yok..." dedi Lund dudan
kemirirken. "Bu bulgulara uyar."
"Bekleyip grelim." Johanson boazn temizledi. "Sen ne yapyorsun
Kare? Sen de petrol iinde misin?"
Sverdrup ban iki yana sallad. "Hayr," dedi. "Ben ef aym."
"Muhteem bir adr," dedi Lund.
Bu muhtemelen iyi yapt tek ey deil diye dnd Johanson esefle.
Bazen Tina Lund'a direnmek zor geliyordu ama iten ie kadnn ilikide ok
talepkr olacan biliyordu. imdi ise artk yasak blgeydi.
ok da nemsemeden, "Siz nasl tantnz?" diye sordu.
"Geen yl Fiskehuset'i devraldm," dedi Sverdrup. "Tina birka kez buraya
geldi ama tm konumamz selamlamaktan ibaretti." Kolunu kadnn omzuna
att. "Ta ki geen haftaya kadar."
"Yldrm ak gibi..." dedi Lund.
"Tabii," dedi Johanson ge bakarak. Helikopter yaklayordu. "Belli
oluyor."

krm

Yanm saat sonra bir dzine petrol iisiyle birlikte helikopterde oturuyorlard.
Denizin rpntl, donuk gri yzeyi aada uzanyordu, zeri gz alabildiine
gaz ve petrol tankerleri ve vapurlarla benek benekti. Bir sre sonra platformlar
uzakta grnd. Bir Amerikan irketi 1969'un frtnal bir gecesinde Kuzey
Denizi'nde petrol bulduundan beri blge endstriyel bir alan grnm
almt. Ayaklar zerindeki fabrikalar Hollanda'dan Trondheim kylarndaki
Haltenbank'a kadar uzanyordu.
iddetli rzgrlar helikopteri dverken Johanson kulaklklarn dzeltti.
Tm kaln kyafetler giyiyor ve kulak koruyucular takyorlard ve ierisi o
kadar skkt ki neredeyse diz dize oturuyorlard. Grlt konumay imknsz
klyordu. Lund gzlerini kapatt.

Helikopter dnerek gneybatya yneldi. Gullfaks'a, Statoil'e ait bir grup


retim platformuna gidiyorlard. Gullfaks C, Kuzey Denizi'ndeki en byk
yaplardan biriydi. 280 iisiyle kendi bana bir topluluktu ve aslnda
Johanson'un oraya ayak basmasna izin verilmemeliydi. Ziyaretiler iin
zorunlu gvenlik kursunu alal yllar olmutu ve ynetmelikler o zamandan
beri sklamt ama Lund'un balantlaryollarn amt. Ne olursa olsun,
platforma sadece Gullfaks aklarnda demirlemi Thorvaldson a binmek iin
kacaklard.
Ani bir rzgr helikopterin irtifa kaybetmesine sebep oldu. Johanson
47

koltuunun kenarlarn kavrad ama onun dnda kimse kprdamamt;


yolcular bundan daha sert frtnalara alkt. Lund gzlerini ap Johanson'a
gz krpt.
Kare Sverdrup ansl bir adam diye dnd Johanson, ama Tina Lund'a
ayak uydurmak iin anstan fazlasna ihtiyac olacak.
Bir sre sonra helikopter dalarak inie geti. Deniz Johanson'a doru yatt
ve ardndan beyaz bir bina grnd. Pilot inie hazrlanyordu. Bir anlna
helikopterin yan penceresi tm Gullfaks C'yi gzler nne serdi: toplamda 1.5
milyon ton arlnda, neredeyse drt yz metre yksekliinde, elikle
glendirilmi drt stunla desteklenen devasa bir ktle. Yapnn yansndan
fazlas suyun altndayd, deniz yatandan yukar uzanan stunlar depolama
tanklan ile evrelenmiti. ilerin kald beyaz kule blou platformun kk
bir parasn oluturuyordu. Gvertelerin katlanna balanm, her birinin ap
en az bir metre olan boru demetleri yandan vinlerle kaldrlp dikiliyor ve
petrol dnyasnn katedralleri saylabilecek sondaj kuleleriyle talandnlyordu.
Devasa bir elik bumbann ucundan kan bir alev denizi yalad, petrolden
ayrlan doal gaz yanyordu.
Yere ini artc ekilde yumuakt. Lund esneyip olabildiince gerindi.
"Eh, bu keyifliydi," dedi ve birileri gld.
Kapak ald ve dan trmandlar. Johanson helikopter pistinin kenarna
yrd ve aa bakt. Yz elli metre aada dalgalar ykselip alalyordu.
Keskin bir rzgr tulumundan ieri iledi. "Herhangi bir ey bu platformu
devirebilir m i ? "

"Dnyada hibir ey devrilmez deildir. Haydi gidelim, ortalkta dolanacak


vaktimiz yok." Lund kolunu tutarak onu pistin kenarnda kaybolan dier
yolcularn arkasndan srkledi. Ksa, tknaz, beyaz bykl bir adam elik
merdivenlerin banda duruyor ve onlara el sallyordu.
"Tina," diye bard. "Petrol zledin m i ? "

krm

"Bu Lars Jrensen," dedi Lund. "Gullfaks C'deki helikopter ve deniz


trafiini izlemekle grevli. Ayn zamanda mkemmel bir satran oyuncusudur."
Jrensen bir Statoil tirt giyiyordu ve Johanson'a bir petrol pompas
grevlisini hatrlatt. Lund'u barna basp ardndan Johanson'un elini skt.
"Misafirperver saylmayacak bir gn semisiniz," dedi. "yi havalarda Norve
petrol endstrisinin tm ihtiamn buradan her bir platfonna kadar
grebilirdiniz."
"u anda megul m s n ? " diye sordu Johanson spiral basamaklardan
inerken.
" H e r zamanki kadar. Bir platforma ilk kez mi geliyorsun?"
"Epey zaman oldu. Bu gnlerde ne kadar retiyorsunuz?"
"Gittike daha az. Gullfaks'taki retim bir sredir sabit, yirmi bir ana
48

1
kuyudan gelen iki yz bin varil. Bundan memnun olmamz gerekir ama
deiliz." Birka yz metre ileride ykleme iin iskele babasna balanan bir
tankeri iaret etti. "Onu dolduruyoruz. Daha sonra biri daha gelecek ve
bugnlk bu kadar. ok yaknda tkenmeye balayacaz."
Ana kuyular iskelenin tam altnda deillerdi, biraz tede dalmlard.
karlan petrol, gaz ve sudan arndrlyor ve deniz yatandaki tanklara
depolanarak oradan ykleme amandralarna pompalanyordu. Platformun
evresinde be yz metrelik bir gvenlik alan uzanyor ve bu alandan ancak
bakm aralarnn gemesine izin veriliyordu.
Johanson demir parmaklklarn zerinden bakt. "Thorvaldson daha gelmedi
mi?"
"Dier ykleme amandrasnn yannda, gr mesafesinin .hemen
dnda."
"Yani aratrma gemilerinin bile yaklamasna izin vermiyor musunuz?"
"Thorvaldson Gullfaks'a ait deil ve bizim kriterlerimize gre ok byk.
Balklar uzak tutmaya almak bile yeterince dertli i."
"ok sorun oluyorlar m ? "
"Geen hafta bir balk srsn platformun altna kadar izleyen birka
adam kovalamak zorunda kaldk. Bir de Gullfaks A'da bir tanker motor arzas
yznden srklendi. Yardm iin birka eleman gnderdik ama tayfas tam
zamannda sorunu zd."

krm

Jrensen stnkr konuuyordu ama tarif ettii olay herkesin olmamas


iin dua ettii trden bir faciayd bodoslama platforma srklenen dolu bir
tanker. arpma kk yaplar biraz sarsard ama en kts tanker
patlayabilirdi. Her platformun, en kk bir yangn belirtisinde tonlarca su
pskrtecek yangn sndrme sistemleri vard ama bir tanker patlamas
platformu paralara ayrabilirdi. Bu tr kazalar ender olurdu ve genelde
gvenlik nlemlerinin ok sk kontrol edilmedii Gney Amerika'da meydana
gelirdi.

'ncelmisin," dedi Lund, Jrensen ona kapy aarken. Birlikte konaklama


modlne getikten sonra benzer kaplarn sraland ve yaam alanlarna
giden bir koridor boyunca yrdler. "Seni iyi beslemiyorlar m ? "
"Fazlasyla," diye gld Jrensen. "ef harikalar yaratyor. Yemek odamz
grmelisin," diye ekledi abucak Johanson'a dnerek. "Ritz, yannda
kamyoncu lokantas gibi kalr. Hayr, platform patronu Kuzey Denizi
gbeklerinden holanmyor. Hepimize fazla kilolarmz vermemizi yoksa bizi
platformdan atacan syledi."
"Cidden mi?".
"Statoil'den gelen talimat. O kadar ileri gidip gitmeyeceklerini bilmem.
Yine de tehdit etkili oldu. Kimse iini kaybetmek istemez."
49

1
Dar bir merdivene geldiler ve Jrensen'in selamlad bir grup iiyi
geerek aa indiler. Ayak sesleri elik basamaklarda yanklanyordu.
"te koridorun sonu. imdi bir seeneiniz var. Ya sola gidip bir fincan
kahve alr ve y a n m saat sohbet ederiz ya da saa dner teknenize gideriz."
"Kahve kulaa ho geliyor," dedi Johanson.
"Zamanmz yok," diye cevaplad Lund.
"Thorvaldson sizi almadan gitmez," dedi Jrensen. "Rahatlkla"
"Kotura kotura gitmek istemiyorum. Bir dahaki sefere daha uzun kalrn,
sz. Sigur'u da getiririm. Ama bu sefer beni ikna edemezsin."
Jrensen gld ve Lund'la Johanson'a darya kadar elik etti. Rzgr
yzlerini sryordu. Konaklama modlnn alt ucunda, aralklarndan kabaran
dalgalan grebildikleri kaln bir elik zgarann zerinde duruyorlard.Havada
srekli bir slk ve vzlt sesi vard. Jrensen onlar baka bir ksa geide
gtrd. Turuncu bir motorbot vinle aa sarktlmt. "Thorvaldson'da ne
yapacaksnz?" diye sordu Jrensen ylesine. "Statoil'in daha da uzaklarda
alma yapacan duydum, doru m u ? "
"Mmkndr." dedi Lund.
"Yeni bir platform m u ? "
"art deil. Belki de bir SWOP'!"
Ak Deniz Tek Kuyu retim Sistemleri tanker benzeri devasa aralard ve
yz elli metreden daha derinlerde kullanlan kendi petrol kanna tesisleri
vard. Petrol geici depo olarak grev gren yk istif blmelerine
pompalanrken, esnek akis hatt arac kuyunun zerinde sabit tutard.

Motorbota bindiler. erisi geniti, birka sra bank vard. Dmencinin


dnda gvertede bir tek onlar bulunuyordu. Vin onlar denize indirirken bot
salland. atlak gri beton yan pencerelerde parlayarak kayboldu, ardndan
denizin zerinde sallanyorlard. Vin bottan aynld ve platformdan uzaklatlar.

krm

Thorvaldson'u artk grebiliyorlard, birok aratrma gemisi gibi denizalt


ve dier malzemeleri suda manevra ettirebilen serenleriyle tannabilirdi.
Motorbot yanma giderek yanat ve baland. Johanson ve Lund salam bir
ekilde bota sabitlenen elik bir merdivenden ktlar. Johanson valiziyle
bouurken gardrobunun yansn getirmenin pek de iyi bir fikir olmadn
fark etti. nnde yryen Lund arkasn dnd. "Buraya tatil iin geldiini
sandn, deil m i ? "
Johanson i ekti. "Fark etmediini dnmeye balamtm."
Dnya zerindeki her byk kara paras iki yz metreden derin olmayan ve
kta sahanl denilen grece s bir su paras ile baldr. Teknik olarak bu
kta levhasnn sualtndaki devamdr. Dnyann baz blgelerinde denize doru
sadece ksa bir mesafe uzanrlar ancak dierlerinde okyanus tabanna alalarak
50

nc kadar yzlerce kilometre boyunca devam ederler ve ya aniden biter


Simli teraslar oluturarak yumuak bir eimle iner. Sahanln tesindeki
cler bilinmeyen bir evrendir ve bilim iin uzaydan daha gizemlidir,
ianlk blgeleri ise uzun zamandr insanlar tarafndan fethedilmitir,
r kara hayvanlardr ama hayatta kalmak iin suya ihtiyalar vardr ki
lnya zerindeki nfusun te ikisinin kydan altm kilometre ieriye
bir alan iinde bulunmasn aklar,
nografik haritalar Portekiz ve Kuzey spanya kta sahanlklarn dar bir
/ata eridi olarak tanmlarken, Britanya Adalar ve skandinavya
suda ok daha fazla uzaa eriir ve bylece iki blge, ortalama 20
en 150 metreye deien derinliiyle grece s bir su alan olan Kuzey
'ni oluturacak ekilde birleir. Bugnk haliyle en fazla 10 bin ylkk
izdir ve ilk bakta, karmak akntlar ve deiken su slanyla Kuzey
'nin olaanst bir zellii yoktur. Ama dnya ekonomisinde kilit bir rol
Kuzey Denizi, endstri toplumlar tarafndan evrelenmi, tarihin en
liman Rotterdam'a ev sahiplii yapan dnyann en ilek blgelerinden
Man Denizi her ne kadar en dar noktasnda sadece 30 kilometre
inde olsa da dnyann en dolu su yollarndan biridir; ilepler, tankerler,
r ve daha kk aralar bu dar snrlar iinde kendilerine yol bulmaya

ualar.

krm

I i* yz milyon yl nce, gz alabildiine uzanan bataklklar Britanya'y


flMMUn bir kara zinciriyle ana ktaya balyordu. Zaman zaman ykselen sular
MHgeyi su altnda brakyor, sonra tekrar geri ekiliyorlard. Aama aama,
ll, nehirler havzaya akarak amur, bitki ve hayvan kalntlar tadlar ve bu
intlar birok yz metreyi bulan keltiler oluturdu. Kmr yataklar
s Uurken kara batmaya devam etti. Yeni keltiler birikip tortular sktrarak
tMmtama evirdi ve organik kalntlar yeraltna hapsetti. Bu srada kayalarn
f {Mit artt. Is ve basncn birleik etkisine maruz kalan organik kalntlar kark

ijtfmya'sal deiimlere urayarak sonunda petrol ve gaz oluturdular. Bir ksm


Jftzenekli kayalardan szd ve suya kararak ykseldi. Kalan ise gml kald.
I^ Milyonlarca yl boyunca kta sahanl el demeden kald.
Sonra petrol kefedildi ve Norve deniz alt zenginliklerini smrme
|ftfinda ngiltere, Hollanda ve Danimarka'ya katld. 30 yl iinde dnyann
! ^Wnci en byk petrol ihracats oldu. Norve kta sahanl kabaca Avrupa'nn
Ipttrol rezervlerinin yars hacminde petrol barndryordu ve yataklardaki
|>0ftalgaz miktar da ayn derecede etkileyiciydi. Sondajlar gittike daha derine
;. ddi ve basit iskele yaplar Empire State binas yksekliinde petrol
! platformlarna dnt. Bamsz deniz alt ileyicilerinin yapmnn
gereklemesi ok da uzun srmedi. Parti sonsuza dek srecek gibi
gzkyordu.

51

Ama balklk verimi dtke petrol arz da dt. Birok deniz alt petrol
yata imdiden kurutulmutu ve Avrupa kullanlmayan platformlardan oluan
devasa bir hurdaln hayaletiyle yz yze gelmiti. Petrol uluslarnn balarna
atklar beadan kurtulmalarnn tek bir yolu vard. Kta sahanlnn dier
yannda, el dememi petrol yataklar derin denizin altna ve kta yamalarna
gmlyd. Konvansiyonel platformlar bu durumda ie yaramad iin Lund
ve ekibi deiik bir teknoloji gelitiriyorlard. Kta yamac her yerinde ayn
diklikte deildi, baz ksmlarda eimi azalyor ve teraslar oluturuyordu
deniz alt tesisleri iin ideal blge. Derinlerde almann getirdii riskler insan
ii altrmaktan kanmay gerektiriyordu. Petrol retiminin dmesiyle
petrol iilerinin talihi de tersine dnmt. 1970 ve 80'lerde iyi cretler alyor
ve rabet gryorlard ama imdi Gullfaks C'deki ii saysn iki dzineye
kadar indirme planlan vard. Hatta Troll A gibi devasa bir yap bile pratikte
kendi kendine ileyebilirdi.
Gerek u ki Kuzey Denizi petrol endstrisi artk kr etmiyordu. Ama onu
kapatmak ok daha maliyetli olacakt.

Johanson kabininden dar kt. Thorvaldson'un gvertesindeki ortam sessiz


bir rutindi. Gemi ok byk saylmazd. Bremerhaven'deki Polarstern gibi
baz dev aratrma gemileri gverteye inecek helikopterler iin bile alana sahipti
ama Thorvaldson 'un ekipmanlar iin her bo alana ihtiyac vard. Kpeteye
doru gitti ve denize bakt. Neredeyse iki saattir, petrol platformlar ve sondaj
kulelerini geerek ilerliyorlard. imdi Shetland Adalan'nn kuzeyinde, kta
sahanlnn tesindeydiler ve manzara genilemiti. Geminin karinas ve deniz
yata arasnda neredeyse yedi yz metrelik su vard. Kta sahanl
haritalanm ve kefedilmiti ama sonsuz karanlk hl gizemini koruyordu.
Gl projektrlerin bilim insanlannn kk blmleri aydnlatmasna
olanak vermiti ama bu koca bir lkeyi gece sokak lambas ile kefetmeye
benziyordu.

krm

Johanson antasndaki bir ie Bordeaux ile talyan ve Fransz peynirlerini


hatrlad. L u n d ' u aramaya kt ve onu robotun dal ncesi kontrollerini
yaparken buldu. metre yksekliindeki yanlar ak kutu hidrolik bumbadan
ayrlmt. Kapann dnda ismi, "tfcfor" yazyordu. Kamera ve paral kol
ne monte edilmiti.
Lund glmsedi. "Etkilendin mi?"
Johanson grev duygusuyla Vctor'un evresinde dnd. "Byk sar bir
elektrikli sprge," dedi.
"Oyunbozan."
"Arl ne kadar?"
"Drt ton. Hey J e a n ! " Kzl sal ince bir adam bir kablo makarasnn
52

Irdindan bakt. Lund eliyle onu ard. "Jean-Jaques Alban ikinci kaptandr.
fhorvaldson'u yzer tutuyor," dedi Lund. "Jean benim ilgilenmem gereken
jyler var. Benim iin Sigur'a gz kulak olur m u s u n ? " ki adam izlerken
leeleyle gitti.
"Sanrm Vctor'u bana aklamaktansa yapacak daha nemli ilerin vardr,"
fjtdi Johanson.

"Hi dert deil. Sen NTNU'dansn deil mi? Anladm kadaryla


tolucanlar inceliyordun."
"Statoil neden onlarla bu kadar ilgili ki?"
Alban umursamaz bir hareket yapt. "Asl ilgilendiimiz yamacn
iellikleri. Solucanlar kazara bulduk. Sorunun tamamen Tina'nn aklnda
Pduunu dnyorum."
"Ama bu yzden burada deil miyiz? Yani solucanlar yznden," dedi
aknlkla Johanson.
;
"Sana byle mi dedi?" Alban kafasn sallad. "Hayr bu grevimizin sadece
bir ksm. Yani tabii ki grevi uygulayacaz ama asl iimiz bir sualt izleme
lltasyonu iin yolu temizlemek. Ana fikir onu petrol sahasnn tam stne
kurmak bylece eer saha gvenli grnrse bir denizalt nitesi kurabiliriz."

krm

"Tina SWOP ile ilgili bir eyler sylemiti."


Alban huzursuzca ona bakt. "Aaa, hayr. Bildiim kadaryla denizalt
eyicisi iin karar oktan verildi. Plann deitiini sanmyorum."
Anlalan yzer platformlar olmayacakt. Johanson adam robotla ilgili
lorgulamaya karar verdi.
"Bu bir Vctor 6000, uzaktan kumanda edilir ara yani ROV*" diye aklad
Alban. "Alt bin metre derinlikte alabilir ve bir seferde gnlerce suda
kalabilir. Hareketlerini gemiden ynlendiriyoruz, kontrol odasna uzanan bir
kablo verilerini annda iletiyor. Bir sonraki yolculuu 48 saatlik bir keif. Sana
avu dolusu solucan getirmesini salayacaz, Statoil biyolojik eitlilii
korumasyla gurur duyar." Durdu. "Yaratklarda ne buldun?"

"Bir ey sylemek iin ok erken," dedi Johanson.


Metalik bir arpma sesi duyuldu ve Johanson bumbann Vctor'u gverteden
kaldrmasn izledi.
"Beni izle," dedi Alban ve gvertenin ortasndaki baraka byklndeki
be konteynere doru ilerlediler. "Birok gemi Vctor'n kullanmak iin yeterli
ekipmana sahip deildir ama yeterli alana sahip olduumuz iin onu
Polarstern'den dn aldk."
"Konteynerlerde ne var?"
"Vin iin hidrolik birim ve baz baka makinalar. En bataki ROV Kontrol
Odas'na ev sahiplii yapyor. Kafana dikkat et."
Alak bir kapdan getiler. eride alann neredeyse yans kontrol paneli ve
53

ikiz ekranlar tarafndan kaplanmt. Bazlar kapatlmt ama kalan ROV'dan


gelen operasyonel geri bildirim ve seyir bilgisini gsteriyordu. Konsollarn
banda LundTa birlikte bir grup adam oturuyordu.
"Ortadaki adam pilot," diye mrldand Alban. "Onun sanda paral kolu
idare eden yardmc pilot var. Vicior ok hassas ve kesindir ama operatrn de
ona ne yapacan sylemek iin ayn. ekilde yetenekli olmas gerekiyor.
Kprdeki nbeti subayla iletiim halinde olmas gerekiyor ki gemiyle
robotun ortaklaa hareket ettiinden emin olsun. Bilim insanlar ise orada Tina
ile birlikteler. Tina kameralar kullanyor ve grnty kaydediyor."
"Hazr myz?" diye sordu Tina'ya.
"Alaltmaya hazrlan," dedi Lund.
Bo ekranlar birbiri ardna aydnlanmaya balad ve Johanson geminin
knn, bumbann, gn ve denizin baz blmlerini ayrt etti.
"Bundan sonra Victor ne gryorsa onu greceiz," dedi Alban. "Sekiz
farkl kamera var, bir tane zumlu ana kamera, iki tane ynlendirme kameras ve
be tane daha. Resim kalitesi inanlmazdr; yzeyin birka bin metre altnda
bile keskin grnt ve parlak renkler elde edilebiliyor."
Robot alald ve deniz yaknlat. Su kamera lensinin zerinden akt ve
Victor aa doru yoluna devam etti. Monitrler gittike kararan mavi-yeil bir
dnyay yanstyordu.
Kontrol odas bumbann zerinde alan kadn ve erkeklerle dolup tamaya
balamt.
"Projektrleri an," dedi koordinatr.

krm

Victor un evresindeki alan aydnland ama k dalyordu. Mavi-yeil


soluklat ve yerini yapay olarak aydnlatlan karanla brakt. Grntye
kk balklar girdi, ardndan ekran baloncuklarla doldu. Plankton, diye
dnd Johanson. Bir krmz balkl ve bir transparan tarakl denizanas
geip gitti.
_ Bir sre sonra paracklarn istilas seyreldi. Derinlik alclar 500 metreyi
gsterdi.
"Victor aada ne yapacak?" diye sordu Johanson.
"Deniz suyunu ve keltiyi test edip birka organizma toplayacak," dedi
ekrana odaklanan Lund, "ama asl ltf kamera ekimi."
entikli bir ekil belirdi. Victor yamatan aa doru alalyordu. Krmz
ve turuncu kerevitler zarif antenlerini sallad. Derinlikler zifiri karanlkt ama
ldaklar ve kameralar yaratklarn doal renklerini canl bir ekilde
yanstyorlard. Victor sngerleri ve deniz hyarlarn geti ve sonunda arazi
dzeldi.
"Geldik," dedi Lund. "680 metre."
"Tamamdr," diyen pilot ne eildi. "Biraz eilelim."
54

, Yama ekranlardan kayboldu. Bir sre sudan baka bir ey gremediler,


fonra deniz yata birden mavi siyah derinliklerde grnverdi.
, , "Fctor bir milimetreden daha az bir hata payyla ynn bulabilir," dedi

Alban.
"Yani imdi neredeyiz?"
"Bir platonun zerinde dolanyoruz. Altmzdaki deniz yata devasa petrol
depolar barndryor."
S "Hidratlar var m ? "
f

Alban dikkatle ona bakt. "Elbette. Niye sordun ki?"


"Sadece merak ettim. Demek Statoil niteyi buraya kurmak istiyor."
'
"Buras h e r h a n g i bir sorun olmadn varsayarsak tercih ettiimiz
blge."
"Solucanlar gibi sorunlar m ? "
Alban omuz silkti.
Johanson, Fransz adamn konudan hi honut olmadn dnd. Robot
yaban diyarlar dolanp uzun ince bacakl deniz rmceklerini ve yar yarya
keltiye gml balklar geerken birlikte seyrettiler. Kameralar snger
kolonilerini, yar saydam denizanalarn ve minyatr kafadan bacakllar
yakalad. Bu derinlikte su o kadar da kalabalk deildi ama deniz yata birok
farkl yaratn eviydi. Bir sre sonra arazi iek bozuu gibi lekelendi, kaba
ve usuz bucaksz krba izleriyle dolu gibi grnyordu.
"kelti kaymalar," dedi Lund. "Norve yamac tarihinde ok hareketlilik
grd."
"Ya buradaki dalgal izgiler n e ? " diye sordu Johanson. Ama arazi oktan
deimiti bile.

"Onlar akntlar yznden. Haydi platonun kenarma biraz b a k m a l m "


Duraklad. "Solucanlar bulduumuz yere epey yaknz."

Ekranlara baktlar. Iklar ara sra geni beyazms alanlar gsteriyordu.


"Bakteri ynlar," dedi Johanson.
"Hidratlarn kesin bir iareti."
"O tarafta," dedi pilot.
Ekran, atlam bir beyaz tabaka gsterdi d o n m u metan yataklar. Ve bir
ey daha. Oda sessizleti.
Kpr kpr pembe bir ktle hidrat kaplyordu. Ksa bir an ayr ayr bedenler
grdler ama sonra kvranan pembe tpler saylamayacak kadar oklat.
Pembe et ve beyaz kllar alt alta, st ste dalgalanyordu.
ndeki adamlardan bir irenme sesi geldi. artlanma diye dnd
Johanson. ou insan, her yerde olmalarna ramen kvranan, srnen, kaygan
yaratklardan holanmazd. Minik bcek srlerinin teninin zerinden getiini
hayal etti ve midesindeki milyonlarca bakteriyi...

krm

55

Ama, Johanson kendine ramen solucanlardan tedirgin olmutu. Meksika


Krfezi'nden gelen resimler benzer ekilde geni kolonileri gstermiti ama
onlarda daha kk solucanlar sakince deliklerinde duruyordu. Bu solucanlarsa
buzun zerinde srnmeye hi ara vermiyorlard. Yzeyi spren ikin, koca
bir ktleydi.
"Biraz etrafta dolanalm," dedi Lund.
ROV geni bir slalom ile suyu keserek ilerledi, ve solucanlar her yerdeydi...
Aniden zemin kt. Pilot robotu platonun kysna ynlendirdi. Sekiz gl
projektrn toplu nda bile gr mesafesi birka metreyle snrlyd ama
solucanlarn yama boyunca yayldn hayal etmek hi de zor deildi.
Johanson'a gre bunlar Lund'un ona getirdii rneklerden bile byklerdi.
Ekranlar karard. Victor kendini kenardan aa brakt. Dibe kadar yz
metrelik bir d vard. Robot tam gaz ilerledi.
" D n , " dedi Lund. "Duvara bir gz atain."
Paracklar projektrlerin nda dans etti. Sonra byk ve parlak bir ey
dalgalanarak bir anlna ekran doldurup ardndan mthi bir hzla geri ekildi.
"Bu da neydi?" diye haykrd Lund.
"Geri d n ! "
ROV yaptklarn tekrar etti.
"Yok oldu."
"Daire iz!"

Victor durdu ve kendi etrafnda dnmeye balad ama geilmez karanlk ve


kta parlayan plankton yamuru dnda grecek bir ey yoktu.
"Orada bir ey vard," dedi yardmc pilot. "Belki de bir balkt."
"Lanet olas. ok byk bir balk," diye hrlad pilot.
Lund Johanson'a dnd ama o da ban sallad. "Hibir fikrim yok."
"Tamam. Haydi biraz daha derine inelim."

krm

ROV yamaca yneldi. Birka saniye sonra deniz yatandan dik bir duvar
grntye girdi. Yksek birka kelti alan grnyordu ama kalan artk
tandk olan pembe ktlelerle kaplyd.
"Her yerdeler," dedi Lund.

Johanson ona katld. "Buradaki hidrat katmanlarnn bir haritas var m?"
"Arazi metan dolu hidratlar, kayalarn kovuklarndakiler, deniz
tabanndan szan gaz..."
"stlerindeki buzu kastediyorum."
Lund klavyeye bir eyler yazd. Deniz yatann bir haritas ekrannda
belirdi. "Ak renk blmleri gryor musun? Hidrat keltileri orada."
"Vctor\m u anki yerini gsterebilir misin?"
"Buralarda bir yerde." Lund ak renk blmlerle kapl bir alan iaret etti.
"Tamam. Onu u yne ve sonra da yukar doru ynlendir."
56

Projektrler solucanlardan korunmu bir alan buldu. Bir sre sonra yer
yukar doru eimlendi ve ardndan da dik duvar grnd.
"Bizi yukar kar," dedi Lund. "Yavaa ve dikkatle."
Birka dakika iinde biraz nce grdkleri resim yine olutu. Beyaz kll
pembe tp bedenler.
"Tam beklendii gibi," diye mrldand Johanson. "Haritann doru
olduunu varsayarsak buras hidrat yataklarnn ana kua. Burada bakteriler
metandan besleniyor olmal... ve solucanlara yem oluyorlar."
"Peki ya saylardan ne haber? Milyonlarcasn greceini bekliyor
muydun?"
"Hayr."
Lund arkasna yasland. "Tamamdr." dedi eklemli kolu kontrol eden adama.
"Victor'u biraz yere indirelim. Bir avu solucan alp blgeye gz atacaz."
Johanson kapsnn vurulduunu duyduunda saat ona gelmiti. Lund ieri
girip, minik sehpa ile birlikte kabindeki tek konfor alann oluturan kk
koltua devrildi.
"Gzlerim acyor," dedi kadn. "Alban bir sreliine nbeti devrald."
Baklarn

peynir

ve

ak

Bordeaux

iesine

kaydrd.

"Tahmin

etmeliydim." Kahkaha att. "Demek bu yzden aceleyle katn."


Johanson kumanda odasndan yarm saat nce kmt.
"Brie de Meaux, Taleggio, Munster, olgun bir kei peyniri ve biraz da
Piedmont dalarndan Fontina." dedi. "stne baget ekmek ve tereya. Bir
kadeh arap ister misin?"
"Sormana gerek var m? Ne arab?"

"Bir Pauillac. Karafa aktarmadm iin beni affet ama Thorvaldson'dA


dzgn bir kristal bulunmuyor. lgin bir eyler buldunuz m u ? "

Kadna bir kadeh uzatt ve Lund bir yudum ald. "Lanet eyler hidratlarn
stne kamp kurmu. Her yer onlarla dolu."

krm

Johanson kadnn karsna, yatann ucuna oturdu ve bir para baget


ekmeine tereya srd. "Olaanst."

Lund kendine biraz peynir ald. "Dierleri endielenmemiz gerektiini


dnyorlar. zellikle de Alban."

"Yani geen sefer bu kadar ok deiller miydi?"

"Hayr. Demek istediim benim zevkime gre yeterinden fazlas vard ama
ben aznlktaydm."

Johanson ona glmsedi. "Zevkli kiiler hep az saydadr."

"Yarn sabah Victor baz rneklerle birlikte gemiye dnecek. Onlara


bakabilirsin." Peynirini ineyerek ayaa kalkt ve lombozdan dar bakt.
Gkyz almt. Bir ay demeti suda parlyor, yalpalayan dalgalar
57

aydnlatyordu. "Video grntlerine yzlerce kez bakp ne grdmz


anlamaya altm. Alban bir balk olduuna emin... ki eer yleyse ya bir
manta vatozu ya da ondan bile byk bir eydi. Ama bir ekli varm gibi
grnmyordu."
"Belki de yansmayd," diye nerdi Johanson.
"Mmkn deil sadece birka metre tede, n hemen kenarndayd
ve bir anda yok oldu, sanki a kadanam yormu ya da korkmu gibi."
"Bir balk srs de byle seirtebilir. Yakn yzen balklar byle gr"
"Sr deildi Sigur. Tam anlamyla dzd. Geni, iki boyutlu bir eydi,
sanki cam gibi. Devasa bir denizanas gibi."
"Eh ite cevabn o zaman."
"Ama denizanas da deildi."
Bir sre sessizce yediler.
"Jrensen'e yalan syledin," dedi Johanson aniden. "SVVOP kuracan yok. Her ne gelitiriyorsanz iilere ihtiyacnz olmayacak."
Lund kadehini kaldrp bir yudum ald ve dikkatle masaya brakt. "Doru."
"O zaman neden ona yalan syledin? Kalbini krmaktan m korktun?"
"Belki."

"Nasl olsa yapacaksn. Petrol iilerine artk ihtiyacnz kalmad, yle deil
mi?"
"Dinle Sigur, ona yalan sylemekten holanmyorum ama lanet olsun ki bu
sanayi deimek zorunda ve bazlar iinden olacak. Jrensen Gullfaks C'deki
igcnn O'da 9 azaltlacan biliyor. Bir platformu toptan slah etmek o
kadar adam beslemekten ok daha ucuza geliyor. Statoil Gullfaks B'deki
iilerin tmnden kurtulma fikrini dnp duruyor. Onu baka bir
platformdan iletebilirdik ama zahmetine anca ucu ucuna deer."

krm

"Bana iinin yrtmeye demediini sylemiyorsun herhalde?"


"Ak denizdeki iler sadece 70'lerin banda O P E C petrol fiyatlarn
uurduunda kayda deerdi. Seksenlerin ikinci yarsndan beri krllk dt.
Kuzey Denizi kuyular kuruduunda Avrupa iin iler zorlaacak, ite bu
yzden Victor gibi ROVlar veya AUVlar'daha uzaklara sondaj yapmaya
gnderiyoruz.

AUVlar Victor'a benzer ekilde iliyordu ama onlar gemiye balayan


kablolardan oluan bir gbek balar yoktu. En barmlamayacak blgelerde
bile tehlikeye atlabilen gezegen kaiflerine benziyorlard. Fazlasyla esnek ve
hareketlilerdi ve snrl sayda karar verme kapasiteleri vard. cat edilmeleriyle
birlikte petrol irketleri aniden 500-600 metre derinliklerde denizalt
istasyonlar kurmaya ve bunlar idame ettirmeye bir adm daha yaklamlard.
"Mazeret bulmana gerek yok," dedi Johanson kadehlerini yeniden
doldururken. "Senin hatan deil."

"Mazeret bulmuyorum," diye terslendi Lund, "Her neyse, bu herkesin


hatas. Bu kadar fazla enerji tketmeseydik byle sorunlarmz da olmazd."
"Olurdu s a d e c e imdi
dokunakl."

olmazd.

Yine de evreci

duyarln ok

" N e olmu?" dedi kadn alaya alnd iin diklenerek. "Petrol irketleri
hatalarndan ders alabilir.'"
"Evet de hangileri?"
"nmzdeki birka on yl boyunca alt yz verimsiz, tarihi gemi
platformu skmekle uraacaz. Bunun kaa patlayaca hakknda en ufak bir
fikrin var m? Milyarlar! Ve o zamana kadar sahanln petrol tkenmi
olacak. O yzden sorumsuz olduumuzu syleme."
"Tamam, tamam."
"Mrettebatsz denizalt ilemcileri nmzdeki tek yol. Onlar olmazsa
Avrupa, Ortadou ve Gney Afrika'daki boru hatlarna baml kalr."
"Hi phem yok. Sadece neyle kar karya olduunuzun farknda msnz
onu merak ediyorum."
"Mesela?"
"Mesela devasa teknolojik zorluklar."
"Bunu biliyoruz."
"Muazzam miktardaki petrol ve andrc kimyasal ar basn altnda,
ok az insani mdahale ile ilemeyi planlyorsunuz..." Johanson tereddt etti,
"... derinliklerde ne olduunu gerekten bilmiyorsunuz."
"te bu yzden aratryoruz."
"Bugn yaptnz gibi mi? Yeterli deil. Tatilden eve elinde ipak fotolarla
gelip gittii yerleri bildiini iddia eden bir bykanne gibisiniz. Basite
sylemek gerekirse anlayamadnz bir sisteme mdahale ediyorsunuz."
. "Ah hayr yine m i ? " diye homurdand Lund.

krm

"Yanl olduunu mu dnyorsun?"


"Ekosistemi ezbere tersten okuyabilirim. Hatta bunu uyurken bile
yapabilirim. Ne yani bu bir eit petrol kart kan davas m ? "
"Hayr. Sadece etrafmzdaki dnyay tanma yanlym ve hatalarnz
tekrar ettiinizden eminim. Altmlarn sonunda Kuzey Denizi'ni platformlarla
doldurdunuz; imdi de size ayak ba oluyorlar. Derin denizde bu kadar aceleci
davranmadnza emin olmalsnz."

"O kadar aceleciysek sana o solucanlar neden gnderdim?"


"Haklsn. Ego te absolvd'."
Johanson konuyu deitirmeye karar verdi. "Kare Sverdrup iyi bir adama
benziyor."
"yle mi dnyorsun?"
"Kesinlikle."
59

Lund kadehindeki arab sallad. "Daha ok yeni," dedi.


Bir sre ikisi de konumad.
"Ak var m ? " diye sordu Johanson sonunda.
"Bende mi onda m ? "
"Sende."
" H m m m . " Glmsedi. "Sanrm."
"Sanyor musun?"
"Ben keif iinde alyorum. Galiba hl kendi tarzmda hissediyorum."
Lund kalktnda gece yars olmutu. Kapdan karken bo bardaklara
bakt ve "Birka hafta nce senin olurdum," dedi, kadnn sesi neredeyse
piman gibiydi.
Johanson ona koridora kadar elik ederken "Benim yama geldiinde
bunlar atlatyorsun," dedi.

krm

Lund geri dnp ne eildi ve Johanson'u yanandan pt. "arap iin


teekkrler."
Hayat dnler ve karlan frsatlardan oluuyor, diye dnd Johanson
kapy kapatrken. Sonra srtt. O kadar ok frsat olmutu ki ikayet etmeye
hakk yoktu.

60

18 MART

Vancouver ve Vancouver Adas, Kanada

Leon Anavvak nefesi kesilmi bir halde bekledi. Haydi, diye dnd.
Yapabilirsin.
Beyaz balina, altnc kez dnd ve aynaya doru yzd. Vancouver
Akvaryumu'nun sualt seyir blmnde bir grup renci ve gazeteci heyecanla
bekliyordu. nlerindeki cam duvardan dosdoru havuzun iini grebiliyorlard.
Gne nlar suyun iinde bklyor, dipte ve kenarlarda dans ediyordu.
Karartlm seyir blmnde gn ve glgeler izleyen yzlerde
kprdayordu.

krm

Anavvak balinay geici boyayla iaretlemiti ve renkli benek imdi alt


enesini sslyordu. Yeri ylesine dikkatle seilmiti ki balina onu ancak
aynaya bakarsa fark edecekti. Beyaz balina duraklamadan, tankn yansyan
duvarlarna monte edilmi iki byk aynadan birine doru yzd. Yaklam
tarzndaki sabit fikir Anavvak'a denemenin nasl bitecei hakknda kesin bir
fikir verdi. Beyaz balina seyir alann geerken ak gvdesini sanki enesindeki
benei gstermek ister gibi dndrd. Duvara ulatnda aynayla ayn
seviyeye gelene dek derine alald. Sonra, bir anlk duraklamann ardndan dik
bir pozisyona gelecek ekilde, noktay en iyi grebilecei ay bulmaya
alarak kvrld. Dik durabilmek iin yzgelerini rpyor ve yuvarlak
kafasn bir o yana bir bu yana evirip duruyordu.

Genelde balinalar insana hibir ekilde benzemezlerdi ama o anda beyaz


balina neredeyse insan gibi grnyordu. Neredeyse glmser gibiydi. Aslnda,
yunuslarn tersine bu tr azlarn glmser veya somurtur halde oynatabilir,
hatta dudaklarn bzebilirdi ama bunun ruh halleriyle ilgisi olmazd: yz
ifadesindeki deiiklik ses karmalarn salard.
O anda incelemesi biten beyaz balina benee ilgisini kaybetti. Suyun iinde
zarif bir ayla dnerek duvardan uzaa yzd.
"te bu kadar," dedi Anavvak alak sesle.
61

"Bu ne anlama geliyor?" diye sordu kadn gazeteci balinann geri


dnmeyecei anlalnca.
"Aynadaki grntnn kendisi olduunu biliyor. Haydi yukar kalm."
Gnna ktlar ve havuz sollarnda kald. Dalgal yzeye yakn yzen
iki balina yanlarndan kayp geti. Anavvak dikkatle deneyi aceleyle
anlatmaktan kand. Balinann davranlarn derinlemesine analiz etmek
yerine dierlerinin vardklar sonular aklamalarn bekledi.
Syledikleri onun bulgularn dorulad.
"Tebrikler." dedi. "Biraz nce davran bilimlerinin tarihine 'iaret testi'
veya 'ayna testi' olarak geen deneye ahit oldunuz. Bunun ne anlama geldiini
bilen var m?"
renciler biliyordu ama gazeteciler pek emin deildi.
"Endielenmeyin," dedi Anavvak. "imdi zerinden geeriz. aret testinin
tarihi 70'tere dayanr. Bazlarnz Gordon Gallup'u duymusunuzdur..."
Dinleyicilerinin yars onaylad, dierleri ban sallad. "Nevv York Devlet
niversitesi'nde psikoloji profesrdr. Bir gn aklna primatlar ayna
karsna geirmek gibi lgnca bir fikir geldi. ou aynay umursamad,
bazlar aynadakinin bir rakip olduunu farz etti ve saldrd ama empanzeler
kendi yansmalarn tand ve aynalar kendilerine bakmak iin kullandlar. te
bu dikkate deerdi nk ou hayvan aynadaki aksini tanyamaz. ou
hayvan hisseder, etkiye tepkide bulunur ama kendilerinin farknda deildir.
Kendilerini, trlerinin dier yelerinden farkl, bamsz birer birey olarak
grmezler."

krm

Anavvak Gallup'un maymunlar aynann nne koymadan nce alnlarn


iaretlemek iin renkli boyay nasl kullandn anlatmaya devam etti.
empanzeler kime baktklarn abucak anlamlard. Boyay incelemi, ellerini
kaldrp dokunmu ve sonra parmaklarn koklamlard. Gallup ayn deneyi
papaanlarla, fillerle ve dier primatlarla yapmaya devam etmiti. Testi her
seferinde gemeyi baaran tek hayvan empanzeler ve orangutanlard, bylece
Gallup bu hayvanlarn kendini tanma ve bunun sonucunda kiisel farkndahk
yeteneinin olduu sonucuna varmt

"Ama Gallup bundan daha ileri gitti," dedi Anavvak. "Yllarca hayvanlarn
dier canllarn zihinsel durumunu anlayabilecei fikrini reddetmi ama iaret
testi bu durumu kkten deitirmiti. Bugnlerde sadece empanzelerin ve
orangutanlarn kimliklerinin farknda olduuna inanmakla kalmyor, bu
farkndaln onlarn dier varlklara kar niyet ve duygu beslemelerini
saladn, empati kurabildiklerini dnyor. Baka bir deyile dier
canllarn zihinsel durumunu anlayabiliyorlar. Bu, Gallup'un teorisinin z ve
epey taraftan var."
Sonradan gazetecileri dizginlemesi gerekeceini dnd. Birka gn iinde
62

bir gazeteyi atnda psikiyatrist balinalar, kurtarma operasyonlar dzenleyen


yunuslar ve satran oynayan empanzeleri anlatan manetler grmek
istemiyordu.
" 9 0 ' l a r m balarna kadar iaret testi neredeyse sadece kara hayvanlar
zerinde denendi. Balinalar ve yunuslarn zeks hakknda epey speklasyon
vard.ama onlarn zeki olduunu ispatlamak belirli endstri alanlan iin iyi bir
fikir deildi. Maymun eti dnya nfusunun sadece kk bir ksmn
cezbediyordu ama balina ve yunuslarn peinde kouluyordu ve avlarnn zeki
olduunun ortaya kmas avclar iin hi de iyi olmazd. Yunuslar zerinde
iaret testi yapmaya baladmzda ok fazla insan kzdrm olduk. Deney
srecinde havuzu yanstc camla evreledik ve birka ayna ekleyip yunuslar
siyah beneklerle iaretledik. Aynalar bulana kadar duvar aratrdlar, benekleri
aynada effaf camdan daha iyi grebileceklerini fark ettikleri akt. Testi daha
da zorlatrmak iin her zaman gerek kalem kullanmak yerine bazen suyla
doldurulmu kalemler kullandk. Bylece yunuslarn sadece iaretlendiklerini
hissettikleri iin tepki verip vermediklerini lebilirdik. Test sonular
yunuslarn iaret grnr olduunda aynaya daha dikkatli ve uzun sreyle
baktklarn gsterdi."

"Davranlar iin onlar dllendirdiniz mi?" diye sordu rencilerden biri.


"Hayr. Onlar eitmedik de. Aslna bakarsanz, testlerin renmeye dayal
veya alkanlktan kaynaklanan davranlarla yanlttlmadndan emin olmak
iin iaretin yerini srekli deitirdik. Birka hafta nce deneylere bu kez beyaz
balinalarla baladk. Neler olduunu kendiniz grdnz. Balina aynaya
geldiinde iareti arand. Benek yokken yzp gitti. Bence bu, beyaz balinalarn
tpk empanzelerle ayn seviyede bireysel farkndah olduunu kantlyor.
Baz alardan insanlar ve balinalarn dndmzden daha fazla ortak
noktas olabilir."

krm

Bir renci elini kaldrd. "yleyse, deneye bakarak yunuslarn ve


balinalarn bir zihni olduunu syleyebilir miyiz?"
"Bu doru."

"O zaman kant nerede?"


Anavvak armt. "Bunu akladm sanyordum. Havuzda olan
grmediniz m i ? "
"Elbette. Kendi ayna aksini inceleyen bir balina grdm. Beyaz balina aksin
kim olduunu biliyor a m a bu onun bireysel farkndah olduu anlamna
gelmek zorunda m ? "
"Kendi sorunu cevapladn. Kim olduunu biliyor. Kendinin farknda."
"Kastettiim bu deildi." Kz bir adm ne kt. Kzl salar, havaya kalkk
bir burnu ve azna fazla bykm gibi gelen n dileri vard. "Deney
gzlemlenebilir yetenekleri ve balinann kendi bedenini tanma yetisini
63

aratryor. Biraz nce grdklerimize bakarsak beyaz balina her ikisinden de


geti. Ama hl balinalarn herhangi bir kalc kimlik duygusuna sahip
olduunu kantlamadnz ve buradan dier canllara kar olan tutumlar ile
ilgili sonulara atlayamazsnz."
"Atlamadm."
"Atladnz. Gallup'un baz hayvanlarn dierlerinin
kavrayabildiini syledii teorisinden alnt yaptnz."
"Primatlar demitim."

ruh

hallerini

"Bu bile kendi iinde tartmal. Her durumda, syleminizde yunuslar veya
balinalarn yeteneklerini snrladnz duymadm veya belki de yanl
duymuumdur."
"Burada bir snrlama yapmaya ihtiya yok," dedi Anavvak huysuzca. "Biraz
nce balinalarn kendilerini tandklarn kantladk."
"Bu deneyin iaret ettii sonu, evet."
"Eh o zaman ne demeye alyorsunuz?"
Kadnn gzleri kocaman ald. "Olduka ak yle deil mi? Sylediim
u ki bir beyaz balinann nasl tepki verdiini grebilirsiniz ama ne
dndn bilmeniz mmkn deil. Gallup'un aratrmalarn ben de
okudum. Hayvanlarn dierlerinin zihinsel durumuna kar hassas olduunu
kantlayabileceini dnyor ama o hayvanlarn bizim gibi dnp
hissettikleri
varsaymna yaslanyor.
Siz balinalar
insanlatrmaya
alyorsunuz."
Demek itiraz buydu. nanlr gibi deil. Bu Anavvak'n hep kar kt
eydi, "Size byle mi grnd?"

"Eh siz kendiniz dediniz. 'Balinalarn imarlarla dndmzden daha


ok ortak yn var,'"
"Daha fazla dikkat gstermeliydiniz, bayan..."
"Delavvare. Alicia Delavvare."

krm

"Bayan Delavvare." Anavvak kontrol yeniden kazanmt. "Dedim ki,


'nsanlar ve balinalarn dndmzden daha fazla ortak noktas olabilir.'"
"Fark n e ? " "
"Bak as. Bu balinalarn insanlara benzediini kantlamak zere
benzerlikler bulma veya balinalar deerlendirmek iin insan ablon olarak
kullanma meselesi deil. Mesele temel benzerlikler bularak"
"Ama bir insann kiisel farkndah ile bir hayvannkini karlatrabileceinize
inanmyorum. En temel eyler bile farkl. Demek istediim, her eyden nce
insanlarn kalc bir kimlik duygusu var ki bylece"
"Yanl." Anavvak kzn szn kesti. "nsanlar sadece belli bir koullar
silsilesi altnda deimez bir kiisel farkndalk gelitirirler. Aratrmalar
bebeklerin 1 8 - 2 4 aylk olduklar dnemde kendilerini ayna karsnda
64

tanmaya baladn gsteriyor. O dneme kadar benlik fikrini


Outuramyorlar. Aslna bakarsanz, biraz nce gzlemlediimiz balina kadar
bile kendilerinden haberdar deiller. Ve ltfen Gallup'a atfta bulunmay
brakn. Benim amacm balinalar anlamaya almak. Ya sizin amacnz ne?"
"Ben sadece demek istemitim k i "
"Eh baka bir ey demeden nce belki de bir beyaz balinann sizi nasl
deerlendireceini hayal etmeyi denemelisiniz. Yani bir balina sizi alnnzdaki
bir benee aynada bakarken grse ne dnrd? Ah, sizin aynadaki kiiyi
tandnz fark edecekti elbette ama bunda pek bir zek belirtisi bulmayacakt.
Gelin dnelim, eer makyajnz beenmediyse kendinizden haberdar olup
olmadnzdan bile phelenebilirdi. Bu durumda zeknz sorgulayabilirdi."
Alicia Delavvare kzard. Cevap verecekti ki Anavvak onu susturdu. "Bu
testlerin sadece bir balang olduunu sylemeye gerek yok. Her halkarda
balinalar ve yunuslar inceleme iine gerekten gnl veren hi kimse u eski,
suratnda tatl glmsemesiyle insanlarn suda yaayan dostu mitini hortlatmak
istemeyecektir. Yunuslar ve balinalarn insanlarla zellikle ilgilendiklerini
zannetmiyorum, en azndan bizden farkl bir ortamda yaadklar iin. Ama
eer aratrmalarmz insanlan onlara sayg duyup korumaya ikna edecekse
harcadmz abaya deer."

krm

Birka soruyu daha cevaplandrdktan sonra grubu yolcu etti. Grup gzden
kaybolana kadar bekledi, ardndan aratrma ekibiyle deneyi ve kalan testlerin
tarihleri ile prosedrlerini gzden geirdi. Herkes gittikten sonra havuzun
kenarna doru yryp derin bir nefes alarak rahatlamaya alt.
Halkla ilikiler gl ynlerinden biri deildi ama bununla ba etmeyi
renmesi gerekiyordu. Kariyeri yoluna girmi ve parlak gen bir bilimci
olarak ismini duyurmutu. Bu dnyann Alicia Delavvareleri ile niversiteden
yeni km, kitaplarna ylesine gmlm ki denize bir kez bile elini
sokmam ocuklar daha ok tartmaya srkleneceine phe yoktu.
- melerek elini beyaz balinalarn havuzunun serin suyuna soktu. Her
zaman testleri ya akvaryum almadan nce ya da akam kapandktan sonra
yaparlard. Uzatmal yamurlardan sonra Mart kendine geliyordu ve sabahn
lk gnei tatl tatl tenini styordu.
Kz, balinalara insan gibi davrandn sylemiti. Sulama tam on ikiden
vurmutu. Anavvak bilime kar ll yaklamyla gurur duyuyordu. Hatta
tm hayatn arya kamadan yayordu. ki imez, partilere gitmezdi.
Aratrmasnn ayaklan yere salam basyor, dikkat ekmeyi arzulayan teorilere
dayanmyordu. New age ruhaniliinden tiksinen bir ateistti ve hayvanlara insani
deerler atfetmekten kanyordu. Yunuslar, neredeyse nefret veya hor gnnek
kadar tehlikeli bir romantik dnce biiminin oda haline gelmilerdi,
insanlar onlar stn bir tr olarak grme eilimindeydiler, szde iyilikleri
65

sanki bulacym gibi onlara yapyorlard. Yunuslarn kar karya kaldklar


dehetengiz ktl douran cahillik imdi de mesnetsiz yceltilmelerine yol
amt. nsanlar onlara ya ikence yapyor ya da lesiye seviyorlard.
Ve Alicia Delaware, Anavvak'n fikirlerini ona kar kullanabilme cretini
gstermiti.
Anavvak elini suya rpt. Bir sre sonra enesinde benek olan beyaz balina
ona doru yzp geldi ve kafasn kaldrarak okamasna izin vererek bir s,gri
ksk nefes ald. Anavvak balinann insanlarn deneyimledii duygulardan
herhangi birini hissedip hissetmediini veya bunlar anlayp anlayamadn
merak etti. Bunu kantlayacak bir delil yoktu, bu adan Alicia Delavvare
haklyd! Ama kimse duygulan olmadn da kantlamamt.
Beyaz balina ku gibi terek suyun altnda kayboldu. Anavvak'n zerine
bir glge dt. Dndnde ey yapm bir ift kovboy izmesiyle burun
buruna geldi. Ah harika, diye dnd. ok lazmd!
"Gnaydn Leon," dedi yannda dikilen adam. "Bugn hanginiz yaramazlk
yapt?"
Anavvak davetsiz misafirini karlamak iin ayaa kalkt. Jack Greyvvolf
gnmz vahi batsndan frlam gibiydi. Dev gibi kasl yaps, ya lekeli bir
set takma tkmt. Geleneksel kzlderili mcevherlerinden oluan zincirler
geni gsnden sarkyordu. Uzun, ipek gibi siyah salar tyl apkasndan
srtna dklyordu. Salar bakmlyd ama dier her eyiyle yaban krlarda
haftalar geirmi; su ve sabundan yoksun kalm gibiydi. Anavvak adamn alayl
srtna zayf bir glmsemeyle karlk verdi. "Seni ieri kim ald Jack?Yok
yok syleme. Bahse girerim Yce Manitu'dur."

krm

Adam iyice srtt. "zel izin aldm."


"Yok yahu?"
" H e m de Papa'nn kendinden. Tanr akna Leon, dierleriyle birlikte
kapdan getim. Akvaryum ald."
Anavvak zaman mevhumunu yitirdiini fark etti. "Umarm bu bir
rastlantdr."
Greyvvolf dudaklann bzd. "Tam olarak deil."
"Ha, demek beni aryordun." Anavvak yrmeye balaynca Greyvvolf onu
takip etmek zorunda kald. Akvaryumun ilk ziyaretileri dolamaya balamt
bile. "Senin iin ne yapabilirim?"
" N e yapabileceini gayet iyi biliyorsun."
"Haydi ama yine balama."
"Bize katl."
"Unut bunu."
"Haydi Leon, sen bizden birisin. O zengin pi kurusu srs balinalan lene
kadar filme alyorlar. Senin istediin bu deil, yle deil mi?"
66

"Hayr."
"nsanlar seni dinliyor Leon. Balina gzleme turlanna kar bir konusan
bunu ciddiye alrlar. Senin gibi bir adam iimize yarard."
Anavvak aniden durdu. "Ama ite mesele bu. Benim iinize yarayacam
dnyorsun. Ama ben, bana gerekten ihtiyac olanlar dnda kimsenin iine
yaramak istemiyorum."
" B a k ! " Greyvvolf balina havuzunu iaret etti. "Sana ihtiyalar var. Seni
' burada, bir ift esir balinayla har neir olurken grmek beni hasta ediyor.
Onlar kilitlemediiniz zamanlarda da pelerine dyorsunuz. Turistlerini
teknelerinize alp onlar lmne kovalyorsunuz."
"Syle bana Jack, vejetaryen misin?"
" N e ? " Greyvvolf gzlerini kst.
"Merak ediyorum da acaba ceketini yapmak iin kimin derisini yzdler?"
Yryp gitti.
Greyvvolf aceleyle peine dt. "Bu farkl. Kzlderililer ezelden beri doa
ile uyum iinde yayorlar. Hayvan derilerini"
"Ayrntlar bo ver."
"Ama bu byle."
"Senin sorunun ne biliyor musun Jack? Aslnda iki sorunun var. ncelikle,
kendini adam bir evreci gibi davranrken aslnda tm yaptn kendi
orunlarn yllar nce hale yola koyan Kzlderililer adna bir sava vermek.
kincisi de sen Kzlderili deilsin."

Greyvvolf dikleti. Anavvak, Greyvvolf un birka defa saldr ile sulandn


biliyordu ve onu daha ne kadar zorlayabileceini merak etti. Devin tek bir
fr tartmay kkten bitirirdi.

krm

"Neden byle sama sapan konuuyorsun Leon?"


"Sadece yarm kan Kzlderilisin," dedi Anavvak. Su samurlarnn
havuzunun orada, torpil gibi suya dalmalarn seyretmek iin durdu. Krkleri
' tabah nda parldyordu. "Aslnda o kadar bile deilsin. Bir kutup aysnn
Sibiryal olduu kadar Kzlderilisin. Nereye ait olduunu bilmiyorsun, hibir
eyde baarl olamyorsun ve dier insanlarn stne pislemek iin u evreci
lamalklann kullanyorsun. imdi izin ver de gideyim."
Greyvvolf gzn ksp gnee bakt. "Seni duyamyorum Leon. Galiba
konuuyorsun ama kelimeleri duyamyorum. Tek duyabildiim anlamsz bir
vzlt, sanki atya akl talar dyormu gibi."
"Ayy!"
"Haydi ama, senden istediim ok bir ey deil, sadece azck destek."
"Sana destek veremem."
"Buraya kadar gelip sana ne yapacamz anlatma zahmetine bile girdim ki
bunu yapmam gerekmiyordu."
67

Anavvak diklett. " N e yapacaksnz?"


"Turist-seyri." Greyvvolf kahkahay patlatt. Beyaz dileri fildii gibi
parlamt. "Kendi teknelerimizle size katlacaz ve turistlerin fotorafn
ekeceiz. Gzlerimizi dikip onlara bakacaz ve yanlarna gidip onlan tutmaya
alacaz. Aval aval seyredilip penelenmenin ne demek olduunu ancak bu
ekilde renebilirler."
"Sizi durduracam."
"Yapamazsn. Buras zgr bir lke ve kimse bize ne zaman nereye yelken
aacamz syleyemez. Planmz yaptk, harekete hazrz. Tabii biraz daha
uzlamac davransaydn vazgeerdik."
Anavvak bakakald. "Naslsa etrafta balina yok," dedi.
"nk onlan uzaklara srdnz."
"Bunun bizle bir ilgisi yok."
" N e demezsin. Biz hibir zaman hatal deilizdir. Hep hayvanlarn suudur.
Daima zpknlara yzp fotoraf iin poz verirler. Her neyse, kambur
balinalarn grndn duydum."
"Birka tane."
"Herhalde ileriniz kesattr. Bizlerin, kazancnza daha da fazla darbe
vunnamz istemezsiniz."
"Kaybol Jack."
"Bu son teklifim."
"Tanr'ya kr."
"Leon en azndan bizim iin iyi eyler syleyebilirsin. Paraya ihtiyacmz
var. Balarla geiniyoruz. yi bir ama iin, bunu gremiyor musun? kimiz
de ayn ey iin alyoruz." '

krm

"Sanmyorum. Hoa kal Jack."


Anavvak yryn hzlandrd. evre savas onu izlemek yerine
bard. "Seni inat p i ! "
Anavvak azimle yryerek yunus akvaryumunu geti ve ka ilerledi.
"Leon senin sorunun ne biliyor musun? Belki ben tam bir Kzlderili deilim
ama sen ylesin.'"
"Ben Kzlderili deilim," diye mmldand Anavvak.
"Ah zr dilerim," diye bard Greyvvolf onu duymam gibi. "Kendini
zel sanyorsun deil mi? Nasl oldu da kendi insanlann terk ettin? Neden
ihtiyalan olduunda onlarn yannda deilsin?"
"Gt," diye tslad Anavvak. Beyaz balina deneyi ok iyi gitmiti, gerekten
harikulade bir gn olabilirdi. imdiyse kendini ypranm ve sefil hissediyordu.
Onun insanlar...
Greyvvolf kendini ne zannediyordu?
htiya duyulduu yer!
68

"Bana burada ihtiya var," diye homurdand.


Kadnn biri garip garip bakarak yanndan geti. Anavvak etrafna baknd.
Akvaryumun dndaki caddedeydi, fkeyle titreyerek arabasna binip
liwwassen'deki terminale srd ve Vancouver Adas'na giden arabal vapura bindi.
Ertesi gn erken kalkt ve balina istasyonuna yryerek gitmeye karar, verdi.
<Ufukta pembe bulutlardan demetler vard ama dalar, arabalar ve tekneler hl
faraf gibi suyun zerine karanlk glgeler brakyordu. Birka saat iinde
turistler gelecekti. Anavvak Zodiaclar'n baland yere kadar dalgakran
boyunca yrd ve tahta merdivenlerin zerinden eildi,

ki kk kotra almt. Anavvak Susan Stringer' arayp kendisiyle balina


Iramaya, gelip gelmeyeceini sormay dnd. Greyvvolf un dedii gibi ilk
ikambur balinalar grnmt ki bu rahatlatcyd ama imdiye kadar nerede
'aklandklar sorusu cevaplanmamt. Belki o ve Stringer birkan grrlerdi.
X*dnn keskin gzleri vard ve Anavvak onun arkadalndan holanmt.
Gemii ile ilgili sorular sorup onu bunaltmayan birka kiiden biriydi.
Samantha Crovve bile sormutu. Garip ama ona kendinden biraz
bahsedebilirdi ama herhalde kadn oktan eve dn yolundayd.
Anavvak Stringer' uyandrmamaya ve tek bana gitmeye karar verdi. Su
geirmez anta iinde bir dizst bilgisayar, kamera, drbn, ses kaydedici,
drofor' ve kulaklk istifledii istasyona gitti.En ste bir gevrek ubuu ve iki
kutu buzlu ay koyup Blue Shark'a doru ilerledi. Tekneyi lagnde sallana
tilana ilerletti ve motora gaz vermek iin kasabann arkasnda kalmasn
bekledi. Pruva dalgalarn zerinden havaland ve rzgr i karartc
dncelerini silerek yzn yalad.

krm

Yirmi dakika sonra bir grup kk adann arasndan uzaktaki gm siyah


k denize bakyordu. Dalgalar tembel tembel, uzun aralar vererek geliyordu.
Motoru yavalatt ve ky gzden kaybolurken son zamanlarda alkanlk haline
gelen karamsarlna kaplmamaya alarak gnna bakt. Balinalar
grnmt, stelik sadece devaml bu blgede yaayan yerleikler deil;
Kaliforniya veya Havvaii'den gelen gezgin kambur balinalar da.
Tekne yeteri kadar aldnda motoru kapatp bir kutu buzlu ay at ve
onu ierek elinde drbnle,oturdu.
Herhangi bir ey grene kadar sanki asrlar gemiti. Sonra gzne karanlk
bir ekil takld ama bir rpda kayboldu. "Haydi, gsterin kendinizi," diye
fisldad. "Orada olduunuzu biliyorum."
Dikkatle okyanusu tarad. Dakikalar geti ama hibir ey olmad. Sonra,
birbiri ardna iki karanlk siluet teknenin biraz ilerisinde dalgalarn zerinde
ykseldi. ki beyaz bulut, bir k sabah nefesi gibi havaya pskrrken suda
silahla ate edilmi gibi bir ses nlad.
69

Kambur balinalar.
Anavvak neeyle glyordu. Yunus ve balinalar zerine uzmanlam iinin
ehli her setolojist gibi, bir balinay su pskrtmesinden tanyabilirdi; byk bir
balinannki epey metrekp doldururdu. Cierlerindeki hava skr sonra da
dar deliklerden yksee frlar, atmosferde genileyip souyarak puslu
damlacklar olutururdu. Pskrtmenin ekli ve ebad, trn bireyleri arasnda
bile deiirdi. Balinann byklne, dalnn sresine ve hatta rzgra
balyd. Ama bu kez, u gr serpinti bulutunun kambur balinalara ait olduu
su gtrmezdi.
Anavvak dizst bilgisayarn evirip kapan kaldrarak at. Sabit diskte,
o yoldan dzenli olarak geen yzlerce balinann tarifinden oluan bir veri
taban vard. Eitimsiz gzler iin, balinann su yzeyinde kalan ksm brakn
bireyi, tr belirlemek iin bile yeterli deildi, stelik daha da beteri grnt
genelde alkantl deniz, pus, yamur veya kr eden bir gne ile
engellenirdi. Ama her balinann kendisini tanmlayc zellikleri vard. Onlar
birbirinden ayrmann en kolay yolu kuyruklarna bakmakt. Bir balina
daldnda kuyruu ounlukla suyun zerinde bir sallanrd ve her balinann
kuyruk alt zeldi, deseni, yaps ve biimi deiirdi. Anavvak birok kuyruu
ezberinden bilirdi ama dizst bilgisayarndaki fotoraflar da yardmc
oluyordu.
Oradaki iki balinann eski dostlar olduuna dair bahse girmek isterdi.

krm

Bir sre sonra kambur balinalar yeniden su yzne ktlar. lk grnen


nefes delikleriydi; balarnn zerinde azck ykselen bu kk kntlar
dalgalarn arasndan anca grnyordu. Sonra patlayan grlt duyuldu ve onu
e zamanl ykselen iki frme izledi. Bu sefer balinalar suya dalmam ve
kamburlarn suyun zerinde ykseltmilerdi. Anavvak srtlarn ve belirgin
omurgalarn rahatlkla grebiliyordu. Sonra tekrar daldklarnda kuyruklar
tembelce sudan ykseldi.
Anavvak kuyruk altlarn grebilmek iin aceleyle drbn kaldrd ama
gremedi. Endieye gerek yoktu. Balina gzlemenin ilk kural sabrd, hem
turistlerin gelmesine daha ok zaman vard. kinci kutu buzlu ay at ve
gevrek ubuunun paketini ap bir srk ald.
nancnn dllendirilmesi iin fazla beklemesi gerekmedi ve be kambur
tekneden ok da uzak olmayan bir noktada suyu yararak ktlar. Anavvak'n
kalp atlar hzland. Balinalar artk yaknd. Sabrszlkla kuyruklar bekledi.
Gsteriye ylesine dalmt ki teknenin yanndaki devasa kara glgeyi grmedi.
Ancak yaratk suyun iinden dik ve sinsi bir ekilde belirip onun zerinde kule
gibi ykseldiinde Anavvak dnd ve yerinden srad.
Annda dier kamburlar unuttu.
Balinann kafas neredeyse sessizce ykselmiti. imdi neredeyse botun

lastik gvdesine deiyordu. Gvdesinin buuk metrelik ksm suyun zerine


kmt, bklen az midyeler ve budakl kntlarla kaplyd. nsan yumruu
kadar byk bir gz Anavvak'a dikilmiti.
Anavvak'n bir balinay bu kadar yakndan ilk gr deildi. Dal
gezilerinde onlarla birlikte yzm, okam ve tutunmutu. Onlara binmiti
bile. Gri balinalar, kamburlar veya orkalar iin balarn Z o d i a c ' m hemen
yannda sudan karp su stndeki iaretlere bakmak veya botu incelemek sra
d deildi.
Ama bu sefer farklyd.
Anavvak, o mu balinay yoksa balina m onu seyrediyor emin deildi.
Devasa memeli botla ilgilenmi grnmyordu. Kocaman gz kapaklarnn
altndan bakan gz Anavvak'a kilitlenmiti. Suyun altnda balinalarn keskin
bir grleri vard ama kresel gzleri doal evrelerinin dnda onlar ksa
bir gr mesafesi ile lanetlemiti. Ama bu kadar yakndan, Anavvak' onun
balinay grd kadar iyi gryor olmalyd.
Anavvak, balinay korkutmamak iin yavaa bir kolunu kaldrd ve
yumuak, nemli deriyi okad. Balina dalmak istiyormu gibi grnmyordu.
Gzleri hafife yana kayd ama sonra tekrar Anavvak'a odakland. O anda
neredeyse mahrem bir eyler vard. Hayvan grdne sevindii kadar
balinann bu uzun incelemeden ne kazanacan da merak ediyordu. Normal
artlarda balinalarn sudan gzlem klar saniyeler srerdi. Bylesine dik
durabilmek iin muazzam bir enerji gerektiriyordu.
" B u kadar zamandr neredeydin?" diye sordu.
Botun br yanndan belli belirsiz bir aprt geldi. Anavvak sudan kan
dier kafay grebilmek iin tam zamannda dnd. kincisi birinciden daha
kk ama onun kadar yaknd. O da kara gzn Anavvak'a dikmiti.

krm

Ondan ne istiyorlard?
Anavvak' bir huzursuzluk kaplad. Balinalarn byle gzlerini dikip
bakmas normal deildi. Buna benzer bir duruma hi ahit olmamt.Yine de
antasna eilip kamerasn alma drtsne direnemedi. Kameray havaya
kaldrd. "imdi sakin ve sabit durun..."

Belki de kamera bir hatayd. yle olsa bile, bu balina gzlemi tarihinde
kambur balinalarn fotoraflarnn ekilmesine ilk kez itiraz edileriydi. Sanki
emir alm gibi iki koca kafa, dalgalarn altna batan bir ift ada gibi yok oldular.
Arkalarndan birka sessiz lkrt ve kabarck kt. Anavvak ltl denizde yine
yalnz kalmt.
Gne yakndaki kynn zerinden ykseliyordu. Sis, dalarda asl
kalmt. Gri sular maviye dnyordu.
Grnrde tek bir balina bile yoktu.
Anavvak tuttuu nefesini verdi ve kameray tekrar antann iine koydu.
71

Aklna daha iyi bir fikir geldiinde drbn almak zereydi. ki yeni arkada
henz uzaklam olamazd. Ses kaydedici cihaz kard, kulaklklar takt ve
hidrofonu yavaa suya indirdi. Kulaklklar trdad, tngrdad ve uuldad
ama bir balinann varln iaret edecek hi bir ses yoktu. Anavvak bir balinann
belirgin arsn duymak iin bekledi ama tam bir sessizlik vard.
Sonunda hidrofonu tekrar gverteye ekti.
Bir sre sonra uzakta bir yerlerde pskrtme bulutlan grd ama bu onlar
son gr oldu.
Tofno'ya geri dnerken gsteriye tank olsalard turistlerin nasl tepki
vereceini dnd v e gsteri tekrarlandnda ne yapacaklarn. Haberler
abuk yaylrd. Davie ve evcil balinalar; rezervasyonlarn ard arkas
kesilmezdi.
Muhteem!

krm

Zodiac krfezin sakin sularnda hzla ilerlerken Anavvak yaknlardaki


ormana bakt. Her ey fazlasyla muhteemdi.

72

23 Mart

Trondheim, Norve

igur Johanson irkilerek uyanp el yordamyla alar saati arad, sonra alann
telefonu olduunu fark etti. Gzlerini ovuturup sverken yatakta doruldu
ama dengesi onu yar yolda brakt ve tekrar yataa dt. Ba dnyordu.
Bir nceki geceyi hatrlamaya alt. Birka renci ve i arkadayla ge
laatlere kadar imiti. Aslnda niyetleri sadece eski kasaba kprs Gamle
Bybro'dan ok da uzak olmayan bir rhtm ambarndan bozma restoran
Havfhen'de akam yemei yemekti. Restoran muhteem bir deniz mahsulleri
mensne sahipti ve ok iyi birka arab vard. Gerekten mkemmel araplar,
diye hatrlad. Pencere kenarndaki masalarndan aknty gsteren mendirekleri
ve kk tekneleriyle Nid nehrini gryorlard ve nehrin tembelce yakndaki
Trondheim fiyorduna akmasn seyretmilerdi. Birileri fkra anlatmaya
balam, sonra da Johanson restoran sahibiyle paha biilmez yllandrlm
araplar incelemeye rutubetli arap mahzenine inmiti.

krm

ini ekti. "56 yandaym," dedi kendi kendine tekrar dorulurken. Daha
, fazla byle devam etmemeliyim.
Telefon hl alyordu. Ayaa kalkp oturma odasna doru sendeledi.
Yoksa bu sabah dersi mi vard? Yan tam tamna gstererek, enesinin
gsne dmesini zar zor engellerken-rencilerin nnde durmakta olduunu
hayal etti. Dili i ve pasl gibiydi, konumaya dair herhangi bir ey yapacak
, halde deildi.
Telefona eritiinde birden o gnn Cumartesi olduunu fark etti. Ruh hali
birden
bire iyileti. "Johanson," diyerek telefonu at, sesi beklenmedik ekilde
(
net kmt.
"Hi amasaydn bari," dedi Tina Lund.
Johanson gzlerini yuvarlad ve bir koltua oturdu. "Saat ka?"
"Alt buuk."
"Bugn Cumartesi."
73

Tl
"Biliyorum. Sen iyi misin? Sesin pek iyi gelmiyor."
"Kendimi ok iyi hissetmiyorum. Beni sabahn krnde ne demeye desek
aryorsun?"
Lund kkrdad. "Seni Tyholt'a benimle gelmeye ikna ederim diye
umuyordum."
"Enstitye mi? Tanr akna Tina ne diye?"
"Birlikte kahvalt ederiz, diye dndm. Elenceli olur. Kare birka
gnlne Trondheim'da ve seni grmekten keyif alacan biliyorum."
Duraklad. "Ayrca bir konu hakknda fikir danmak istiyorum."
"Ne?"
"Telefonda olmaz. Eee, geliyor musun gelmiyor musun?"
"Tamam, bana bir saat ver." dedi Johanson. Derin derin esnedi sonra
enesini krmamak iin durdu. "Aslnda iki saat. Gelirken laboratuvara urarm,
belki solucanlarla ilgili bir ey kmtr."
"yle umalm. Garip deil mi? nceleri tela eden bendim ama imdi
tersine dnd. Tamam rahat rahat hazrlan ama ok gecikme."
"Hizmetinizdeyim." diye homurdand Johanson. Sersemlemi halde dua
girdi.
Yarm saat sonra kendini daha canl hissediyordu. Darda, Kirkegata
Caddesi'nde hava gneliydi ama in cin top oynuyordu. Son kar birikintileri
erimiti ve Johanson arabay Gloshaugen kampsne doru srerken slkla
Vivaldi'den bir paray alyordu. niversitenin hafta sonu kapal olmas
gerekirdi ama kimsenin kurallara aldrd yoktu: hafta sonu elektronik
postalarna bakmak ve rahatsz edilmeden almak iin en iyi zamand.

krm

Johanson muhaberat odasna gidip kendi posta kutusunun altn stne


getirdi ve kutudan kaln bir zarf kard. Zarf Kiel'den gnderilmiti ve
Johanson zarfta Lund'un aresizce bekledii laboratuvar sonularnn olduuna
neredeyse emindi. Zarf amadan koltuunun altna sktrp arabasna dnd
ve Tyholt'a doru yolculuuna devam etti.
Deniz Teknolojileri Enstits ya da bilinen ksa ismiyle Marintek'in,
NTNU, SINTEF ve Statoil aratrma merkezi ile yakn balar vard.
Simlasyon tanklarnn ve dalga tnellerinin yan sra dnyann en byk yapay
okyanus aratrma havuzuna da ev sahiplii yapyor, bilim insanlanna oranl
modeller zerinde yapay dalga ve rzgrlarla deney yapma imkn salyordu.
Norve sahanl bu seksen metre uzunluunda ve on metre derinliindeki
havuzda test edilmi yzen retim tesisleriyle doluydu. ki dalga makinas,
dehet verici ekilde gl grnen minyatr aknt ve frtnalar yaratyordu.
Johanson, Lund'un havuzu kta yamacna kurmay planlad su alt birimini
test etmek iin kullanacana emindi.
Kadn aynen bekledii gibi havuzun kenarnda baz bilim insanlaryla
74

konuurken buldu. Grntde komik bir taraf vard. Dalglar oyuncak


platformlarn etrafnda zikzaklar iziyor bu arada da minyatr tankerler
kayklarn iindeki laboratuvar personelinin yanndan geiyordu. Bir oyuncak
dkkan ile sandal partisi aras bir grnt vard ama ok ciddi bir amala: Ak
deniz endstrisi herhangi bir yeni yap kurmak iin Marintek'in onayn
almalyd.
Lund onu fark ederek sohbetini kesti ve ona doru geldi ki bu tm havuz
boyunca her zamanki hzyla yrmesi demekti.
"Neden bir kaya binmiyorsun?" diye sordu Johanson.
"Bu bir ky gleti deil biliyorsun. Her eyin koordine edilmesi gerekiyor.
Deli danalar gibi havuzdan geersek yzlerce petrol iisi bir dalgayla boulur."
Adam yanandan pt. "Kandryorsun."
"Sakal olan tm erkekler kandrr," dedi Johanson. "anslsn ki Kare
sakall deil yoksa benim yerime onu setiin iin bir bahanen kalmazd. Eee
ne zerine alyordunuz? Deniz alt sorunu m u ? "
"Yapabileceimizin en iyisini yapyoruz. Havuz ancak bin metreye kadarki
derinliklerin koullaryla ilgili gereki bir simlasyon yapmamza olanak
salayabiliyor."
"Daha derine inmenize gerek yok."
"Teorik olarak gerek yok. Ama yine de bilgisayarda senaryolarn zerinden
gemek istiyoruz. Bazen bilgisayar tahminleri havuzdaki sonularla uyumuyor
o yzden uyumu yakalayana kadar parametreleri ayarlyoruz."
"Shell iki bin metre derinlikte bir birim kurmaya bakyor, dnk gazetelerde
vard. Rakibiniz kt."

"Biliyorum. Marintek onlar iin de aratrma yapyor. Onlarn ii daha zor.


Haydi gidip kahvalt edelim."

krm

Koridora ktklarnda Johanson "Neden hl bir SWOP kullanmadnz


anlamyorum," dedi. Yzen bir platform zerinde almak ve onu esnek
akslarla balamak daha kolay deil m i ? "

Lund ban sallad. "ok riskli. Yzen yaplarn da demir atmas gerekir."
"Biliyorum."

"Ve her an srklenebilirler."


"Ama sahanlk onlarla dolu!"
"yle ama daha s olduu yerlerde. Daha derin sularda dalgalar ve akntlar
farkldr. stelik mesele birimleri demirlemek deil. Ykseklii arttka
sabitlii azalr. En son istediimiz ey bir evre felaketi. stelik sahanln te
tarafndaki bir platformun zerinde kim almak ister ki? En cesurlar bile
korkudan altna yapar. Bu taraftan..."
Birka merdiven ktlar.
"Kahvaltya gittiimizi sanyordum," dedi Johanson ararak.
75

"Gidiyoruz ama nce sana gstermek istediim bir ey var."


Lund bir kapy at ve okyanus havuzunun hemen stndeki bir odaya
girdiler. Geni caml pencereler aadaki gnyla parlayan dzgn
bahelere ve Trondheim fiyorduna doru yaylan gen atl evlere bakyordu.
Bir masaya doru yryp iki plastik sandalye ekti ve geni ekranl dizst
bilgisayar at. Program yklenirken parmaklan sabrszca tempo tutuyordu.
Ekran garip bir ekilde tandk gelen fotoraflarla doldu, kenarlarnda karanla
kansan st beyaz bir lekeyi gsteriyorlard. Johanson bir anda neye baktn
anlad. "F'ctor'dan gelen grnt," dedi. "Yamata grdmz ey bu."
"Beni endielendiren ey," diye onaylad Lund.
" N e olduunu bulabildin m i ? "
"Hayr ama sana ne olmadn syleyeyim. Denizanas deil ve kesinlikle
bir sr de deil. Grnty saysz farkl filtreden geirdik ama elde ettiimiz
en iyi sonu bu." lk fotoraf bytt. "Bu ey Victor'un projektrlerine
yakalanmt. Bir parasn grdk ama yapay aydnlatma olmadan nasl
grneceini deil."
"Aydnlatma olmadan hibir ey gremezdiniz. Fazlasyla derindi."
"Tahmin edemiyor musun?"
"Tabii, eer bu ey kendinden k yaymyorsa ki bu d u r u m d a " Sesi
ksld.
Lund kendinden pek memnun grnyordu. Parmaklan klavye zerinde
dans etti ve fotoraf yine deiti. Bu sefer sa st keden bir blme
bakyorlard. Grntnn kenarnda parlak leke karanla karyordu ve
brakt zayf iaretler grlebiliyordu. Bu, farkl bir eit kt, soluk
izgilerle yol yol olmu koyu mavi bir panlt.

krm

"Ik saan bir obje aydnlatldnda doal parlamas grnmez. Victor'un


projektrleri o kadar glyd ki her eyi aydnlatyordu, sadece o kadar da
parlak olmadklar fotorafn en u kesi hari. Ama orada kesinlikle bir ey
var. Bu bence ldayan bir yaratkla kar karya olduumuzu kantlyor, hem
de epey byk bir tanesiyle."

Birok derin deniz yarat k saabilirdi. Iltlar bakterilerle


ortakyaarlklarnn bir sonucuydu. Okyanus yzeyindeki baz organizmalar da
k yayabilirdi rnein algler ve mrekkep balklarnn kk trlerinden
bazlar, ama gerek k denizi, gntnn ulaamad, karanln balad
yerdeydi.
Johanson ekrana bakt. Belli belirsiz, ou insann gznden kaabilecek,
zar zor grnen bir mavilik vard. Yine de robot yksek znrlkl fotoraf
kalitesiyle biliniyordu. Belki Lund haklyd. Sakaln kad. "Sence ne kadar
byk?"
"O kadar abuk kayboldu ki sylemesi zor ama ksack srede n
76

kenarna dek yzm olmal. t; andan uraya bakarsan hl grntnn


H
erevesini neredeyse kaplyor ve i
ek k i "
"Ekranda grebildiimiz paras lo i 2 metrekare kadar."
"Aynen. Bir paras!" Duraklad. "Fotorafn kesindeki a bakarsak
sadece kk bir parasn grdk derim."
Johanson'un aklna baka bir aklama geldi. "Planktonik organizmalar
olabilir," dedi. "Bir eit mikroorganizmalar. Bir ok tr ldar."
"Bu ekilleri nasl aklayacaksn?"
"Soluk izgileri mi? Rastlant. Zihin bize onlarn bir hayvann deseni
olduunu artryor. Bir zamanlar Mars'taki kanallarn da bilinli olduunu
dnrdk."
"Plankton olmadna eminim."

krm

" N e olduunu syleyebilmek iin yeterince net gremiyoruz"


"Ama grebiliriz. una bir bak."
Lund bir sonraki grnty at. Stms leke karanln iine daha da
ekilmiti. Bir saniyeden daha az sreyle grnmt. Ildamann soluk alan
ikinci ve nc karede de hl grnebiliyordu ama izgiler kaym gibiydi.
Drdnc kareden itibaren her ey yok olmutu.
"Ildamay brakt," dedi Johanson, akna dnmt. Baz kalamar trleri
biyolojik ldamayla iletiim kurabilirlerdi ve kendilerini tehlikede
hissettiklerinde kapatp karanlkta kaybolmalar sra d bir durum deildi.
Ama bu yaratk bilinen herhangi bir kalamar trnden daha bykt.
karlacak sonu belliydi ama Johanson tereddt ediyordu. O yaratn
Norve kta yamacnda ii yoktu. "Architeuthis." dedi.
"Dev kalamar," diye onaylad Lund. "nsan meraklandryor deil mi?
Bylesi bir eyin bu sularda ilk defa grlmesi olurdu."
"Herhangi bir yerde ilk defa grlmesi demek daha doru olur."
Bu tam olarak doru deildi. Architeuthis hikyeleri uzun yllarca denizci
masal diye gz ard edilmiti.Sonra baz devasa cesetler karaya vurmutu ki
bunlar dev kalamarn varln kantlar gibiydi veya kantlayabilirdi, tabii
sradan kalamar derisi, rrken bile hemen hemen her ebada ekitirilebilecek
kadar, artc derecede esnek olmasayd. Ardndan Yeni Zelanda aklarnda
alan bilim insanlarndan bir ekip henz yetikinlie ulamam rnekler ele
geirmilerdi; bunlarn genetik profilleri kukuya yer brakmazszm on sekiz
aydan ksa srede, her biri bir ton eken, yirmi metrelik kalamarlara
dneceklerini gsteriyordu. Ancak hi kimse bylesine devasa bir yaratk
grmemiti. Architeuthis okyanusun derinliklerinde yayordu ve ldama
zelliine sahip olduuna inanmak iin hi bir sebep yoktu.
Johanson'un kalar atld. "Hayr."
" N e demek hayr?"
77

"Karmzdaki onca kant bir dn. lk olarak dev kalamar iin yanl yer."
"Pekl," Lund elini yle bir sallad. "ama nerede yaadklarn bilmiyoruz.
Haklarnda hibir ey bilmiyoruz."
"Yine de kesinlikle buraya ait deiller."
"Solucanlar da yle."
Sessizletiler.
"Tamam farz edelim ki haklsn," dedi Johanson sonunda. "Architeuthisler
utanga yaratklardr. imdiye kadar birilerine saldrdklar grlmedi. Ne diye
endieleniyorsun ki?"
"Onlar grenler byle demiyor."
"Tanr akna Tina, zavall bir tekneyi alabora etmi olabilirler ama petrol
endstrisi iin bir tehlike oluturduklarn dnyor olamazsn."
Lund ekran kapad. "Peki. Eee, bana ne getirdin? Test sonulan geldi m i ? "
Johanson elindeki zarf ona doru sallad ve at. Zarfn iinde sk tk
yazlarla dolu tula gibi belgeler vard.
"Tanrm!" diye haykrd kadn.
"Merak etme bir zeti vardr... ite burada!"
"Brak da greyim."
"Bir saniye." Kada bir gz att. Lund ayaa kalkp pencereye doru
yrd. Sonra odada volta arnaya balad.
Johanson kalarm atp belge tomarn kantrd. "lgin."
"kar baklay!"
"Solucanlann halkal solucan olduunu sylyorlar. Bu taksonomik rapor deil
ama Hesiocaeca methanicola ile benzerlikleri ima ediyor. Azlarnn bykl
karsnda annlar. Bir de... hmmm, detaylar, detaylar... hah ite burada.
Azlann muayene etmiler. Kazmak veya oymak iin gl ene yaplan."

"Bunu zaten biliyoruz," dedi Lund sabrszlkla.


"Hepsi bu deil. Bundan sonra izotop oran ktle spektrometresi ve elektron
mikroskobu taramas geliyor. Arkadamz binde doksan parann altnda."
"Bunu evirmeye zahmet edecek misin?"

krm

"Dndmz gibi. Bu solucanlar metanotrofik. Metan paralayan


bakteriler ile ortakyaar. Nasl aklayacamdan emin deilim. Gryorsun ya
izotopa baml izotopun ne olduunu biliyorsun deil m i ? "
"Bir kimyasal elementin ayn numaraya ama farkl atomik ktleye sahip
atomlar."
"10 zerinden 10! imdi karbonu ele alalm. Atomik ktlesi hep ayn
deildir. Karbon-12 veya karbon-13 gibi izotoplar vardr. inde daha hafif bir
karbon fonru barndran bir ey yediysen y a n i daha hafif karbon izotopu
o l a n senin izotopik orann da der. Anlyor musun?"
"Evet."
78

"imdi metan ele alalm. Metan iinde ok hafif karbon izotopu barndrr,
bylece solucanlar daha hafif formdan beslenen bakterilerle ortak yaadnda
bakteri de solucan da hafifler. Bizim solucanlar epey hafifler."
"Siz biyologlar pek antikasnz. Bunu anlamak iin bir solucana neler
yapyorsunuz?"
"En tatsz ilemlerden biri. Onu kurutup toz haline getirip sonra lyoruz.
imdi, elektron mikroskobu taramasna gelirsek... DNA'y boyadlar... Tabii
ok zenle..."
Lund ona doru atlarak belgeleri ekitirdi. "Derse ihtiyacm yok. Tek
bilmek istediim sondaj yapmak iin gvenli olup olmad."
"Bir ey sylemek iin..." Johanson zeti kapt ve son satrlar yeniden
okudu. "Byleyici."
"Ne var?"
"leri dlar bakteri kapl. Endosimbiyotik'Ve ektosimbiyotik'bakteriler.
Grnen o ki senin solucanlar otobs dolusu bakteri tayorlarm."
"Peki bu ne anlama geliyor?"
"Bildiklerimize bir ey eklemiyor. Solucan gaz hidratlar zerinde yayor
ve ii d bakteri kaynyor, yani avlanmyor veya zemini kazmyor. Sadece
orada iko gbeinin zerine yatp buzun zerinde tembellik ediyor. Ancak
yine de delmek ve kazmak iin muazzam byklkte enelerle donanm.
stelik yamataki solucanlar tembel ve ikodan baka her eye benziyordu.
Derim ki belirgin biimde eviklerdi."
kisi de bir sre konumad. Sonunda Lund "Orada aada ne yapyorlar,
Sigur?" diye sordu.

Johanson omuz silkti. "Bilmiyorum. Belki gerekten de ta Orta Kambriyen


dneminden srne srne gelip bugn beliriverdiler. Neyin peinde
olduklarna dair ise en ufak bir fikrim bile yok." Dnmek iin durdu. "Bunun
nemli olup olmadndan da emin deilim. Demek istediim yapabilecekleri
en kt ey ne olabilir ki? Her yerde kml kml kaynayacaklar tabii ama bir
boru hattn inemeleri biraz zor."

krm

"E o zaman ne iniyorlar?"


Johanson zete bakt. "Bize yardm edebilecek bir yer daha var," dedi. "Ve
eer edemezlerse artk iimiz bir vahiyin gelmesine kalyor."
"lerin oraya varmamasn tercih ederim."

"Birka rnek yollayacam." Johanson esnedi. "En ideali ne olurdu biliyor


musun? Dzgn bir inceleme yapmak iin kendi aratrma aralarn blgeye
gndermeleri. Her koulda sabrl olman gerekiyor.u anda yapabileceimiz
bir ey yok o yzden eer mmknse kahvalt istiyorum. stelik Kare'ye biraz
t vermem gerekiyor."
Lund glmsedi ama ifadesine baklrsa tatmin olmamt.
79

5 Nisan

Vancouver Adas

ve

Vancouvet;

Kanada

ler iyice younlamt. Anavvak baka koullarda olsa Shoemaker'h


cokusuna tm kalbiyle katlrd. Balinalar dnyordu. Davie'nin Balina
stasyonu'nun mdrnn konutuu tek konu buydu. Yavaa ama kesin bir
ekilde hepsi dnecekti: gri balinalar, kamburlar, orkalar ve hatta baz mnkeler.
Anavvak onlan grdne elbette sevinmiti b u umut ettii eydi ama yine
de sorularna birka aklama getirselerdi iyi olurdu, mesela uydu ve sonda
takiplerini nasl atlattktan gibi. Dnp dolap kamburlarla olan karlamasn
dnyordu. ki balina, soukkanllkla, sanki inceleme iin masaya
yatrlmasma onu incelerken kendini bir deney faresi gibi hissetmiti.
Yoksa casuslar myd? Ve eer yleyse ne aryorlard?
Bu sama sapan bir fikirdi.
Bilet giesini kapatt ve dan kt. Turistler mendirein ucunda bekliyor, turuncu
stlkleriyle zel Kuvvetler timi gibi grnyorlard. Anavvak onlara doru yrd.
Biri arkasndan koturdu. "Dr. Anavvak!"

Durdu. Alicia Delavvare krmz salan at kuyruu gibi toplanm, son moda
mavi gne gzlkleriyle yannda duruyordu.
"Ben de gelebilir miyim?"
Anavvak Blue Shark'm gvertesine bir gz att.
"Doluyuz."

krm

"Ama buraya gelene kadar tm yol boyunca koturdum."

"zgnm. Lady Wexham yarm saat iinde bir tura kacak. Istmal kapal
blm ve bfesiyle bundan daha lkstr..."
"Bfeye ihtiyacm yok. Haydi bana bir yer bulunur mutlaka. K tarafta
olmaz m ? "
"Kabinde imdiden iki kiiyiz, Susan ve ben."
"Ayakta durabilirim." Alicia glmsedi. Byk n dileri ile illi bir tavan
gibi grnyordu. Sizinki katlmak istediim tek tur."
80

Anavvak kalarn att.


"Bana yle bakmayn!" Delavvare gzlerini yuvarlad. "Kitaplarnz
okudum ve yaptnz ileri beeniyorum."
'
"Benim edindiim izlenim byle deildi."
"Akvaryumda m ? " Elini sallad. "Onu bo verin Dr. Anavvak. Burada
iadece bir gnm daha kald. Bu benim iin ok nemli."
"Kurallara aykr." Bahanesi zayft ve Anavvak' dar kafal gibi gstermiti.
'
"Tanrm ok inatsnz," dedi kz. "Sizi uyaraym ben pek sulugzmdr.
Eer sizinle gelemezsem Chicago'ya kadar tm yol boyunca uakta hkrarak
alayacam. Bunun sorumluluunu stlenmek istemezsiniz."
Anavvak kendine hakim olamayp gld. "Tamam. Senin iin bu kadar
nemliyse gelebilirsin."
"Gerekten m i ? "
"Gerekten. Ama sinirlerimi hoplatma. Bir de mulak teorilerini kendine
akla."
" "Benim teorim deil aslnda"
"Bir daha dndm de, en iyisi hi konuma."
Kz azn at ama sonra susmann daha iyi olacan dnd.
"Bir saniye burada bekle," dedi Anavvak. "Sana su geirmez kyafet
getireceim."
Alicia Delavvare tam on dakika boyunca szn tuttu. Sonra, Tofno'nun
lilueti aalarla kapl ilk dan ardnda kaybolduunda Anavvak'a yanap elini
uzatt. "Bana Licia de."

"Licia?"
"Alicia'nn ksaltmas. Senin adn Leon deil m i ? "
Anavvak kzn elini skt.

krm

"Tamam. imdi halletmemiz gereken bir ey var."


Anavvak yardm etmesi iin Stringer'a bakt ama kadn Zodiac'n
dmenindeydi. "Ne gibi," diye sordu temkinlice.

"Geen gn akvaryumda her eyi bilirim diyen bir aptal gibi davrandm ve
zr dilerim."
"nemli deil."
"zr dileme sras sende."
"Niye ki?"
Kz uzaklara bakt. "Fikirlerimi dier insanlarn nnde eletirmene
diyeceim bir ey yok ama grnmle dalga gememeliydin."
"Grnn m? yle bir ey... Ah Tanrm."
"Dedin ki eer bir balina beni makyaj yaparken grse zekmdan kuku
duyarm."
"yle demek istememitim."
81

Anawak kaln siyah salarn kartrd. Kzn nceden edindii fikirlerle


kagelmesi sonra da cehaletiyle dikkatleri zerine toplamas onu
sinirlendirmiti ama fkeyle azndan kanlar da kz zmt. "Haklsn, zr
dilerim."
"zrnz kabul edildi."
"Povinelli'den alnt yapyordun."
Kz glmsedi. Bu syledii adamn onu ciddiye aldn gsteriyordu.
Daniel Povinelli, primatlarn ve dier hayvanlarn zeks ve kiisel farkndal
ile ilgili tartmada Gallup'un bir numaral eletirmeniydi. Gallup'un aynada
kendini tanyan empanzelerin kim olduklarna ilikin bir fikirleri olduu
dncesini desteklemi ama bunun kendi ruh hallerini ve dierlerininkini de
anladklarn gsterdiini reddetmiti. Aslnda Povinelli herhangi bir hayvann
insanlara zg psikolojik anlaya sahip olduuna ikna olmamt.
"Onun sylediklerini dile getirebilmek cesaret ii," dedi Delavvare. "Herkes
empanzeler ve yunuslarn insanlar gibi olduunu sylemekten bu kadar
honutken Gallup'un ii daha kolay. Povinelli'nin fikirleri eski moda
grnyor."
" K i yleler," dedi Anavvak.
"Ahlaki olarak konuursak evet."
"Bunun ahlakla bir ilgisi yok. Ahlak bir insan icaddr."
"Kimse buna kar kmaz. Hele ki Povinelli hi."
Anavvak dar, krfeze bakt. Kk adacklardan bazlar gr alanna
giriyordu. Bir sre sonra, " N e sylemeye altn biliyorum. Hayvanlara
merhametli davranmak iin onlarn insana benzediklerini kantlamak
gerekmediini dnyorsun." dedi.

"Bu ok kibirli," diye karlk verdi Delavvare kzgnlkla.

krm

"Haklsn. Bu hibir eyi zmez. Ama birok insan dier yaamn


kendisininkine benzedii oranda deerlendii fikri olmadan ynn
kaybedecektir. Hl hayvanlar ldrmenin insanlar ldrmekten daha kolay
olduunu dnyoruz. Hayvanlar insanln yakn akrabas olarak
grdnde iler karyor. Birok kii insanlarla hayvanlar arasndaki bu ba
biliyor ama kendilerini yaratln zirvesi olarak grmekten holanyorlar. Pek
az dier canllarn da kendileri kadar deerli olduunu kabul eder. te bu da
ikilemi yaratyor: Bir karncann, maymunun veya yunusun yaamnn
kendininkinden daha az deerli olduunu dnrken nasl olup da bir hayvan
ya da bitkiye bir dier insana gsterdikleri saygyla davranacaklar?"
"Hey," diye ellerini rpt kz. "te sen de aynen benim gibi dnyorsun."
"Hemen hemen. Senin yaklamn, eee, biraz dogmatik buluyorum. Ben,
empanzeler ve yunuslarn bizimle psikolojik olarak belli bir oranda
benzerlikleri olduuna inanyorum." Anavvak kz itiraz edemeden elini kaldrd.
82

am izin ver de baka trl syleyeyim. Beyaz balinalar insanlarn onlara


i l i n benzerliklerini fark ettike insanln deeri ykseliyor. Tabii balinalarn
lara ilgi duyduunu varsayarsak." Anavvak sntt. "Kim bilir belki baz beyaz
linalar bizim zeki olduumuzu bile dnyordur? Byle daha iyi oldu m u ? "
Delavvare burnunu krtrd. "Bilmiyorum."
"Deniz aslanlar!" diye haykrd Stringer. " O r a d a ! "
Anavvak eliyle gnei engelledi ve kadnn iaret ettii yne bakt. Aalarla
kapl bir adaya yaklayorlard ve bir grup Stellar denizaslan kayalklarda
gne banyosu yapyordu.
"Bu Gallup veya Povinelli meselesi deil, yanlyor muyum?" dedi Anavvak
kamerasn alrken. Grnty yaklatrarak denizaslanlarnn birka
fotorafn ekti. "yleyse neden tartmann kurallarn deitirmeyelim?
^Doada yaam formlar arasnda bir hiyerari yoktur; bu bir insan kavramdr
V* u an iin bizi ilgilendirmez. kimiz de hayvanlara insanm gibi
davranmann yanl olduunu dnyoruz. Bunu belirttikten sonra derim ki
Hayvanlarn psikolojisi hakknda kstl bir anlay sahibi olmak y a da istersen
buna onlar entelektel olarak anlamak d e bizim elimizde. Dahas, baz
hayvanlarn bizimle dierlerinden daha fazla ortak noktas olduuna eminim ve
Wr gn onlarla iletiim kurmann bir yolunu bulacaz. Oysa sen insan olmayan
yaam formlarnn bizim iin sonsuza kadar bir gizem olacan savunuyorsun.
Bir hayvann kafasnn iine giremeyiz bu nedenle onunla iletiim kuramayz,
tfte bu da bizi farkl olduumuz gerei ile babaa brakyor. Yani demek
f lltiyorsun ki alelacele bu fikre almal ve zavall hayvanlar rahat
J. brakmalyz."
Zodiac deniz aslanlarnn yanndan geerken
kameralarn karrken Stringer onlara bilgi verdi.

yavalad.

Turistler

'

krm

"Bunun zerine biraz dnmem gerek," dedi Delavvare sonunda. Ak


denize kana kadar da ok az konutu.
Anavvak halinden memnundu. Geziye denizaslanlaryla balamak iyiydi,
turistlerin neesini yerine getirmiti.
Az sonra bir gri balina srs belirdi. Griler kamburlardan biraz daha kk
f ima yine de etkileyici derecede byklerdi. Bazlar, bottaki herkesi memnun
decek ekilde, onlardan az uzakta yzyor suyun zerinden ksa ksa
gvertedekileri gzetliyordu. Benekli gri derileri, midyeler, balina bitleri ve
krekayakllarla kapl dev eneleriyle hareket eden muazzam akltalar
gibiydiler. Turistlerin ou lgnlar gibi video kayd yapyor veya fotoraf
ekiyorlard. Dierleri ise sessizce duruyorlard; ok etkilendikleri her
hallerinden belliydi. Anavvak sudan ykselen bir balinay grdnde alayan
Dek ok yetikin adam grmt.
Yaknlarda baka Zodiac ve bir de aa gvdeli biraz daha byke bir
83

tekne daha motorlarn kapatm bekliyorlard. Stringer gzlemin detaylarn


telsize verdi. Hepsi de balina gzlemini sorumlulukla gerekletirmeye
alyorlard ama bu Jack Greyvvolf gibileri iin yeterli deildi.
Greyvvolf tehlikeli bir ahmakt. Anavvak turist gzlemi fikrinden
holanmamt. Eer durum iinden klmaz bir hl alrsa medya Greyvvolf un
safn tutabilirdi, en azndan son anda. O ve istasyondaki dierleri istedikleri
kadar dikkatli ve bilimsel davransnlar, her ne kadar ad km olursa olsun
bir hayvan haklan grubunun protestosu insanlann balina gzlemine kar olan
nyarglarn tetiklerdi. Kimse ciddiye alnmas gereken gruplarla Greyvvolf ve
onun Deniz Korucular'n ayrmak zahmetine girmezdi. Bu ancak basn
gerekleri rendiinde yaplrd ve o zamana dek yeterince zarar verilmi
olurdu.
Anavvak kameras hazr, dikkatle okyanusu tarad. Belki de kamburlarla
karlamasndan sonra paranoyasna yenik dmt. Hayal grmeye mi
balamt yoksa bu balinalar bir garip mi davranyordu?
"Orada, sada!" diye bard Stringer.
Zodiac'taki tm kafalar dnd. Bottan ok da uzak olmayan bir noktada
baz gri balinalar gz kamatnc bir ekilde dalyorlard. Sanki kuyruklaryla
el sallar gibiydiler. Anavvak ariv iin fotoraf ekmeye dalmt. Shoemaker
bunu grnce neeyle zplayacakt. Bu kartpostal kadar kusursuz bir tur
olmutu, sanki balinalar yokluklarn gerek bir gsteriyle telafi etmeye karar
vermi gibi. Daha akta daha byk balina sudan balarn kardlar.
"unlar gri balina deil, deil m i ? " diye sordu Delavvare sakzn inerken.
"Kamburlar."

"Ben de yle dnmtm. Ama kamburlarn gremiyorum."


"Yok da ondan. Sadece dalarken srtlarn yay gibi bkerek bir kambur
yapyorlar."

krm

"Ben azlarndaki yumrular yznden yle deniyor sanrdm. Hani u i


eyler."

Anavvak i geirdi. "Yeni bir tartma balatmaya almyorsun deil m i ? "


"zr dilerim." Heyecanla el kol hareketleri yapmaya balad. " H e y uraya
bak! Neyin peindeler?"
kamburun kafalar sudan frlamt. Dev gibi azlar-sonuna kadar
akt, dar st enelerinden sarkan dilleri ortaya kmt. Baleen plakalar*
aka grlyordu ve grtlak oluklar gerilmi gibiydi. Aralarndan bir su
stunu ykseldi, iinde kta parlayan'bir eyin kvlcmlan vard. Havada
lgn gibi seiren kk balklar. Nereden geldii belli olmayan mart ve dalg
kuu srleri belirip daireler izdikten sonra ziyafete katlmak iin dala
getiler.
"Besleniyorlar," dedi Anavvak sahnenin fotoraflarn ekerken.
84

"nanlmaz! Sanki bizi bile yiyebilirmi gibi grnyorlar."


"Licia! Grndnden daha aptalm gibi davranmamaya al."
Delavvare sakzn aznn bir yanndan tekine geirdi. "aka yapyordum,"
dedi. "Kambur balinalarn kk deniz kabuklular ve baz kk balklar
yediini gayet iyi biliyorum ama bu onlar beslenirken ilk grm. Sadece
ftzlan ak yzdklerini sanrdm."

;
V
'
'
'

"yle beslenenler Eubalaena tr balinalardr" dedi Stringer dnerek.


"Kamburlar balk veya krekayakl srlerinin ortasna dalar ve etraflarn bir
baloncuk ayla sararlar. Kk organizmalar trblansl sular sevmez, bu
nedenle baloncuklardan uzaa yzerek bir araya toplanrlar. Sonra balinalar
sudan frlayarak grtlak oluklarn aar ve yutmaya balar."
"Aklamakla urama," dedi Anavvak. "Zaten biliyor."
"Yutmak m ? " diye yanklad Delavvare.
Disiz balinalar yutarak beslenirdi. Boazlarndaki oluklar atklar iin
iirilmi gibi grnrlerdi. Oluklar alrken grtlak balinann yiyecekle
doldurduu muazzam bir keseye dnrd. Deniz suyu boalrken av baleen
iinde ksl kalrd.
Anavvak Stringer'n yanna skt. Delavvare onunla yalnz konumak
istediini fark etmi olacak ki sallanarak kabinden kt ve ndeki yolcularn
yanna giderek onlara yutarak beslenmeyi aklamaya balad.
Birka dakika sonra Anavvak yumuaka "Sence nasl grnyorlar?" diye sordu.
"Tuhaf bir soru." Stringer bir dnd. "Her zamanki gibi sanrm. Sence
nasllar?"

krm

"Normal grndklerini mi dnyorsun?"


"Elbette. Geri muhteem bir gsteri karyorlar. Sanki hayatlarndaki en
iyi gn geiriyorlar diyebilirim."
"Yani sence deimemiler?"
Kadn balinalara bir gz att. Gn denizin zerinde prldyordu.
- Benekli, gri bir beden yzeye ykseldi ve sonra yeniden kayboldu. "Deimi
mi?" diye sordu yavaa; "Nasl yani?"
"Hani sana grdm iki megapteradan bahsetmitim ya, botun iki yannda
belirmilerdi." Son anda kamburlann bilimsel ismini kullanmay tercih etmiti.
Dnd ey delilikti ama byle syleyince yar yarya ciddiye alnabilir
gibi duruyordu.

"Eee ne olmu?"
"Garipti."
"Bana yle demitin. ki yannda kamburlar. Bazlar ansl douyor, bense
byle bir deneyimi karm oldum."
"Sanki beni kontrol ediyor gibiydiler. Bir eylerin peinde gibi
grnyorlard."
85

"Anlamadm."
"Hi ho deildi."
"Ho deil m i ? " Stringer inanmazlkla ban sallad. "Sen iyi misin? Onla a
o kadar yaklaabilmek iin her eyi verirdim. Keke yerinde olsaydm!"
" O r a d a olsaydn byle demezdin. Holanmazdn bile. Hl kimin kimi
izlediini anlamaya alyorum. Bir de neden..."
"Leon onlar balina, casus deiller."
Gzlerini ovuturdu. "Bo ver. Yanldm herhalde."
Stringer'n telsizinde bir czrt oldu. Tom Shoemaker'n sesi feryat etti
"Susan, doksan dokuzuncu kanala ge."
O anda farkl balina istasyonlar tarafndan mesaj alp vermek iin kullanlan
frekans olan doksan sekizdeydiler. Ayn anda tm farkl gzlemlerle ilgili bilgi
alveriinde bulunabilmelerini salayan pratik bir ayarlamayd. Tofino
Havaclk, Sahil Gvenlik ve tabii maalesef balina gzlemi fikri o kadar, dn
gelikin olmayan, zevk iin balk avlayanlardan da pek ou ayn kanal
kullanyordu. Her istasyonun zel konumalar iin kendine zel bir frekans
vard. Stringer kanal deitirdi.
"Leon yannda m ? "
"Evet."
Kadn telsizi Anavvak'a verdi ve bir sre konutular. Sonra Anavvak
"Tamam, yaparm. Yo, ge haber vermi olmalar sorun deil. Onlara dner
dnmez uaa atlayacam syle. Sonra grrz." dedi.
" N e oldu?" diye sordu Stringer adam telsizi verirken.
"Inglevvood'dan bir rica."
"Armatr firma m ? "

" T o m ' u ynetimden aramlar. Benim yardmma acilen ihtiyalar olduu


dnda pek bir ey sylememiler. Tm da neredeyse beni nlamak istedikleri
hissine kaplm."

krm

lnglevvood bir helikopter gndermiti. Shoemaker'la yapt telsiz


konumasnn zerinden iki saat gemeden Anavvak havadayd; altnda grnen
ba dndrc Vancouver Adas manzarasn seyrediyordu. Kknar aalar
ile kapl tepeler, parlayan nehirler ve turkuvaz gllerle balanan kayalk
zirvelere alyordu. Ama adanm gzellii bile tomrukularn yol at ykm
gizleyemiyordu. Byk araziler boyunca ormanlarn yok oluu ok belirgindi.
Vancouver Adas'n geride brakp dalgal Georgia Boaz'nn zerinden
utular. Zirveleri karla benek benek Rocky Dalan ufku kaplyor; pembe ve
mavi caml kuleler deniz uaklarnn rengarenk kular gibi inip kalkt
panoramik krfez manzaras boyunca uzanyordu.
Pilot telsizle kule irtibat kurdu. Helikopter alald, yana yatt ve rhtma
86

i doru ilerledi. Dakikalar iinde ini yaptlar. Rhtmn kubist tarzdaki


i tertibatndan slfr ve kmr dumanlar, iki yanlarnda da sedir ynlar
' ykseliyordu. Devasa bir kargo gemisi yaknlarda halat att. Adamn biri
grubundan ayrlarak onlara doru yrd. Helikopterin pervanelerinden gelen
rzgr adamn salarn kartrd. Uzun bir pardes giymi ve rzgra kar
omuzlarn ne emiti. Anavvak emniyet kemerini zerek helikopterden
inmeye hazrland.
Adam kapy onun iin at. Altmlarnn banda, uzun ve yapl bir
adamd, yuvarlak ve dost canls bir yz, zeki gzleri vard. Anavvak'a
glmseyerek elini uzatt. "Clive Roberts," dedi. "dari mdr."
Anavvak, bir ilebi inceleyen dierlerinin yanma kadar adam izledi.
Topluluk mrettebat ve takm elbiseli insanlarn bir karm gibi grnyordu.
Geminin sancak taraf boyunca yryor, yukar gemiye bakp duraklyor sonra
yeniden volta atmaya balyorlard.
"Bu kadar ksa srede gelmeniz byk incelik," dedi Roberts. "Normalde.
aradmzda koturarak gelmenizi istemezdik ama durum ok acil."
"Sorun deil," dedi Anavvak. "Neye bakyoruz?"
"Bir kaza olduunu sanyoruz."
'
"ileple mi ilgili?"
"Evet, Barrier Queen. Aslnda daha ok onu limana getirecek olan
rmorkrlerle ilgili."
"Ben bir setolojist, farkndasnz deil mi? Bir hayvan davranlar uzman?
Balinalar ve yunuslar?"

"Evet ve siz tam ihtiyacmz olan kiisiniz."


Roberts onu dierleri ile tantrd. tanesi armatr irketin ynetim
ekibindendi, kalanlar teknik yklenicilerin temsilcileriydi. Biraz ileride iki
adam dal ekipmanlarn kamyonetten indiriyorlard. Anavvak endieli yzlere
bakarken Roberts onu bir kenara ekti.

krm

"Maalesef u anda mrettebat ile konuamyoruz," dedi. "ama hazr olur


olmaz raporun gizli bir kopyasn yollanm. Gerekli olanlar dnda kimseyi bu
ie kartrmak istemiyoruz. Aznzn sk olduuna gvenebilir miyim?"
"Elbette."
"yi. Size olanlann bir zetini geerim ve siz.de burada kalmak veya eve
dnmek arasnda bir karar verirsiniz. Her M ihtimalde de zahmetinizin
karln alacaksnz tabii."
"Dert deil."
Roberts minnetle bakt. "Barrier Queen olduka yeni bir gemi. Denize
aldnda her adan test edilmiti ve zaten mkemmel bir durumda olduu
sertifikalarla tasdiklenmiti. ounlukla Japonya'ya kamyon ve tr
tamaclnda kullandmz alt bin tonluk bir ilep. imdiye kadar hi sorun
87

karmamt, ileplerimizin gvenlii iin fazlasyla para harcarz, hem de


gerekenden fazlasn. Her neyse Barrier Queen azna kadar ykl eve dn
yolundayd."
Anavvak ban sallad.
"Gemi alt gn nce Vancouver'a dn yolunda sahile iki yz mil
yaklamt. Saat sabaha kar t. Dmenci rotay be derece kadar deitirdi,
bu standart bir dzeltmeydi. Ekranlar kontrol etme gereini duymad nk
ona mkemmel bir grsel referans veren ndeki geminin klarn izliyordu.O
klarn saa kaymasn bekledi ama kaymadlar. Barrier Queen bodoslama
ona doru gidiyordu. Dmeni tekrar hareket ettirmeyi denedi ama ynnde
belirgin bir deiim olmad, sancak alabanda denedi ve aniden ie yarad. Sorun
u ki fazla yarad."
"Dier gemiye mi arpt?"
"Hayr bunun iin mesafe ok uzakt. Ama dmen kanad skm gibiydi
Hibir ey kmldatamayacakt. Dnn ki yirmi knot hzda tam yol sancakta
ksld. O ebatta bir gemi yle basite duramaz. Ykyle birlikte yana yatt. 10
derecelik bir yat b u n u n ne anlama geldiini biliyor musunuz?"
"Tahmin edebilirim."
"Ara gvertesinin boaltma sistemi su kesiminin hemen stne
yerletirilmitir. Zor koullarda su ieri dolar ve aynen dar akar ama o ada
boaltm delikleri su altna batmt. Geminin suyla dolmas an meselesiydi.
ansmza deniz o gn sakindi ama durum yine de kritikti. Dmen skmt."
"Peki neden?"

krm

"Emin olamyoruz... ama kesin bir ey var. Asl sorun o anda balamt.
Barrier Queen motorlarn durdurdu ve yardm ars yaparak beklemeye
balad. Denizde dayanamayaca akt. Yakn civardaki gemilerden pek ou
onlara ihtiya duyulmas ihtimaline karlk rotalarn deitirdiler. Bu arada
Vancouver'dan iki kurtarma botu ald. ki buuk gn sonra, akamzeri olay
mahalline vardlar, altm metrelik bir derin deniz rmorkr ve yirmi be
metrelik bir gemi. Herhangi bir kurtarma operasyonunun en zor ksm halat
gvenli biimde rmorkrden gemiye atabilmektir. Kt hava artlarnda
saatler alabilir; nce ince bir halat, sonra biraz daha kaln ve en sonunda ar
ekme halat. Bitmez bilmez bir ilemdir. Ama bu vakada bir sorun olmamas
gerekirdi. Hava koullar iyiydi ve deniz sakindi. Ancak halat engellendi."
"Neyle?"

"Durum u ki..." Roberts srtt. "Daha nce hi balina saldrs duydunuz


mu?"
Bu Anavvak'n en son bekledii eydi. "Saldr m? Bir gemiye m i ? "
"Evet. Byk bir gemiye."
"Bu neredeyse hi duyulmam bir ey."
88

"Neredeyse?" Roberts dikkatle dinliyordu. "O zaman bu bir ilk deil?"


"On dokuzuncu yzylda kaydedilmi bir olay var. Melville bununla ilgili
bir roman yazd."
'"Moby Dick 'i kastediyorsunuz."
"Romanda Essex 'in, bir ispermeet balinas tarafndan batrlan balina av
gemisinin hikyesinden esinlenilmiti. Gemi krk iki metre uzunluundayd;
ahapt ve muhtemelen rkt ama mesele bu deil. Balina gemiye taslam
ve dakikalar iinde batrmt. Mrettebatnn can kurtaran sallarnda haftalarca
srklenmesi gerekmiti... Ah bir de Avustralya kylarnn aklarnda, geen
yl olan iki vaka daha var. Her iki vakada da bir balinann balk teknesini
batrd raporland."
"Orada neler olmu?"
"Kuyruuyla onlar paralam. Bir adam lm. Suya dtkten sonra kalp
krizi geirmi."
" N e tr balinalarm?"
"Kimse bilmiyor. Hemen ortadan kaybolmular." Anavvak Barrier Queen'm
gvdesine bakt, herhangi bir hasardan iz yoktu. "Herhangi bir balinann bu
gemiye saldracan hayal bile edemiyorum."
Roberts bakn takip etti. "Saldrdklar halatlard," dedi. "Barrier Que.en
deil. Onlara yandan yanamlar. Halatlar yakalamaya altklar belliymi
ama becerememiler. Sonra adamlarn yedekleme halatn balamalarna engel
olmaya almlar ki o z a m a n "

krm

"Saldrlan balam."
"Evet."
" M m k n deil" dedi Anavvak. "Balinalar kendileri kadar veya
kendilerinden kk eyleri alabora edebilirler ama kesinlikle daha byk
olanlar deil. stelik aresiz kalmadklar srece daha byk- bir nesneye
saldrmazlar."
"Mrettebat olayn byle olduuna dair yeminler ediyor. Balinalar saldrd
ve"

" N e tr balinalar?"
"Tanr bilir."
Anavvak dnceli bir halde kalann att. "Senaryoyu tekrar dnelim.
Farz edin ki halatlara mavi balinalar e n byk t r saldrd. Balaenoptera
musculus otuz metre uzunlua kadar byyebilir ve 120 tondan fazla
ekebilir. Bu gezegende yaam en byk hayvanlar onlardr. imdi byle bir
yaratn kendisi ile ayn uzunlukta bir gemiyi batrmaya kalktn varsayalm.
Hayvann daha hzh olmasa da en az gemi kadar hzl olmas gerekirdi. Yine de
bir mavi balina, ksa mesafelerde ok da zorlanmadan saatte 50 - 60 kilometre
hza kadar kabilir; vcut yaps suyun direnci ile mcadele etmesini
89

gerektirmeyecek ekildedir. Ama momentumu ne olur? Ya da geminin kar


momentumu?Basite sylersek arpma halinde hangisi rotasndan kar?"
"Yz yirmi ton epeyce ar."
Anavvak bayla yk arabasn gsterdi. "unu kaldrabileceini dnr
mydn?"

krm

"Tabii ki hayr."
"Anlyor musun? Yerin desteini almana ramen onu kaldramazsn. Suda
bu lksn de olmayacaktr. Yzerken kendi arlndan fazlasn
kaldramazsn. Balina ya da insan olman durumu deitirmez. Tamamen
orantl ktle meselesi. stelik bir de yerinden oynayan su problemi olacak.
Balinayla ilikisine gre suyun arl ne kadar olacak? Balinann kuyruunun
itme gc dnda elinde pek bir ey kalmyor. Biraz ansla balina gemiyi azck
iteleyebilir tabii. Ama te yandan o da geminin gvdesi tarafndan
dndrlebilir. Biraz bilardo gibi anlayacan."
Roberts enesini kad. "Bazdan kambur balinayd diyor. Bazlar da disiz
balinalardan bahsediyor. Barrier ucen'in gvertesindeki mrettebat da
ispenneet balinalan grdn sanyor."
"Birbirinden daha farkl tr olamazd."
"Dr. Anavvak ben mantkl bir adamm," dedi Roberts. "Bence rmorkrler
kazaen bir srnn ortasnda kalm olabilir. Belki de gemiler balinalar
tarafndan srklenmemitir de tam tersi olmutur. Belki de mrettebat aptalca
bir eyler yapmtr. Ama kesin olan bir ey var ki o da daha kk olan
teknenin balinalar tarafndan batrlm olduu."
Anavvak duyduklarna inanamyordu.
"Mrettebat halat henz balamt," diye devam etti Roberts. "Barrier
Queen 'in pruvasndan rmorkrn kna uzanan gergin elik bir halat.
Balinalar sudan ykselip fam zerine atlamlar, yani anlayacanz bu vakada
momentumlarn yavalatacak ekilde yer deitiren su ktlesi yoktu. stelik
mrettebata baklrsa trlerinin epey byk rnekleriydi." Duraklad.
"Rmorkr havaya kalkm ve dnerek batm."
"Peki ya adamlar?"
"ki kayp var. Dierleri kurtarld. Syleyin Dr. Anavvak balinalarn bu
davrannn bir aklamas var m?"

yi soru, diye dnd Anavvak. Yunuslar ve beyaz balinalar aynada


kendilerini tanyabiliyorlard. Peki ama dnebiliyorlar myd? Plan
yapabilirler miydi? Bizim anlayacamz bir biimde plan yapabilirler iniydi?
Hangi gdyle? Balinalarn zihninde bir gemi ve gelecek kavram var myd?
Bir rmorkr srkleyip batnnak iin ne gibi bir sebepleri olabilirdi?
Tabii rmorkr onlan ya da yavrular tehdit etmediyse.
"Balinalara hi uymuyor." dedi.
90

"Ben de yle dnmtm," dedi Roberts umutsuzca. "Ama mrettebat


bunu yle grmyor. Her halkarda daha byk rmorkr de srklenmi
Sonunda kabloyu balamay baarmlar ve bu sefer saldn olmam."
Anavvak sanki bir cevap alabilirmi gibi gzn ayaklarna dikti. "Tesadf,"
dedi. "Korkun bir tesadf."
"Gerekten yle mi dnyorsunuz?"
"Dmene ne olduunu bulabilsek olay zmek iin daha fazla ansmz
olurdu."
"Bu yzden dalglar ardk," dedi Roberts. "Birka dakika iinde aa
inmeye hazr olurlar."
"Yanlannda fazladan ekipman var m ? "
"Muhtemelen."
Anavvak ban sallad. "Ben de ineceim."
Su irenti ama rhtmlarda hep yle olurdu zaten. Kaln koyu sv, en az
iindeki su kadar pislik de barndryordu. Zemin ise zerinde kalc bir organik
madde ve balk bulutu dnen, bir metrelik amurla kaplyd. Anavvak, dalgalar
bann stn rtmeye baladnda, bu pislikte nasl bir eyler grebileceini
dnyordu. nndeki iki dalgcn siluetlerini belli belirsiz seebiliyordu,
onlarn tesinde ise karanlk, sisli bir gvde vard: Barrier Queen,'m gvdesi.

Dalglar ona dnp her ey yolunda iareti yaptlar. Anavvak da karlk


olarak iaret ve baparma ile bir daire yapt. Dal yeleindeki havay
boaltarak yavaa geminin yanma indi. Balklarndaki fenerleri yaktklannda
daha birka metre anca ilerlemilerdi. Soluduu hava baloncuklar oluturuyor
ve Anavvak'm kulanda grlyordu. Yan kta dmen azar azar belirdi. entik
entik ve lekeliydi, plakas bir tarafa eilmiti. Anavvak derinlik lerine bakt.
Sekiz metre. nndeki dalglar dmenin arka tarafnda kayboldu, arkalannda
karanla karan iki babo k demeti kald.

krm

Anavvak dmene dier taraftan yaklat.


nce sadece kalkm kenarlar ve dzensiz oyuklar grebiliyordu. Sonra
fark etti. Dmen siyah - beyaz midyelerle kaplyd. Daha iyi grebilmek iin
yakna yzd. Dmenin alt tarafnda dmen plakasnn aftn karsnda
dnd alanda midyeler paralara ayrlmt. Kaln, kumlu bir macun
atlaklar ve oluklar doldurmutu. Kumandaya cevap vermemesine amamak
gerekirdi. Tkanmt.
Gvdenin daha da altna doru yzd. Midyeler her yerdeydi. Kabuklara
dokunmak iin dikkatlice elini uzatt. Tabakalar halinde birbirlerine
yapmlard, kk midyelerin boyu santimetreyi gemiyordu. Elini
kesmemek iin ok dikkat ederek bazlan geveyene kadar midyeleri ekitirdi.
Yar aklard. Onlar olduklar yerde tutan lifler imdi filizler gibi
9!

kabuklarndan sallanyordu. Anavvak kard midyeleri numune antalarndan


birine koydu ve dnd.
Yumuakalar hakknda kaba taslak bir eyler biliyordu. Birok tr benzer
bissslar'sahipti, midyenin ayana gizlenmi, yapkan lifler. En bilineni ve
korkulan Asya'dan gemilere yaparak gelen zebra midyelerdi. Son yllarda
Avrupa ve Amerika'nn eko sistemlerinde yaylan midyeler yerel faunay yok
ediyordu. Eer Barrier Queen'i istila edenler zebra midyeler ise nasl olup da
bu kadar ok olduklar aklanm olurdu. Annda yerleir ve korkutucu bir
hzla yaylrlard.
Anavvak yaratklar parmayla drtt. Demek dmen zebra midyelerin
istilasna uramt. Bu tek aklama gibi grnyordu. Ama nasl? Genelde
tatl su yaam alanlarn tercih ederlerdi. Tuzlu suda hayatta kalabilir ve
reyebilirlerdi ama bu durum nasl olup da ak denizin ortasnda ve deniz
tabanndan kilometrelerce yukardaki bir gemiyi kapladklarn aklamazd.
Acaba ara denize almadan nce mi ona tutunmulard?
ilep Japonya'dan geliyordu. Japonya'da zebra midye sorunu var myd?

Geminin k tarafnn daha da altnda iki eik pervane kanad, dipteki


kasvetten ykselen iki hayalet grnt gibi parlyorlard. Anavvak onlara doru
yzp birinin kesini yakalayana kadar palet rpt. Pervane drt buuk metre
apmdayd. Sekiz tonluk sert elik. Bir an iin pervanenin tam hz dndnde
nasl olacan hayal etti. Herhangi bir eyin paralara ayrlmadan pervaneyi
izmesi bile mmkn grnmyordu.
Yine de pervane midyelerle kaplyd.
Anavvak'n aklna keyif karan bir ihtimal geldi. Pervanenin kanadnda
aslyken eliyle kendini iterek ortasna doru yzd. Parmaklan kaygan bir eye
dokundu. Ak renk bir maddenin paralar ona doru szld. Paralardan
birini yakalayp inceledi.
Jlemsi ve lastik gibi esnekti ve hayvan dokusuna benziyordu.

krm

Paray bir numune kavanozuna tkt ve ilerledi. Uzakta bir kede


dalglardan biri ortaya kt, maskesindeki k parlayarak uzaylym gibi
grnmesini salyordu. Kendisini takip etmesi iin iaret etti. Anavvak dmen
aft ve pervane arasnda szld. Durarak paletleri pervane aftna deene dek
suya batt. Pervane aftn da smks maddeden ince bir tabaka kaplamt.
Dalglar bu tabakay skmeye alrken Anavvak onlara katld ama boa
enerji harcyorlard. Pervaneye dolanmt ve uygun aralar olmadan onu
karmak imknszd.
Anavvak Roberts'n ona sylediklerini dnd. Balinalar rmorkrleri yok
etmeye almlard. Bu ok samayd. Neden bir ekme halatn sabote
etsindiler k? ilep batsn diye mi? Daha etin koullarda kolaylkla dibe
kerdi tabii, ne de olsa tamamen etkisiz klnmt. Deniz sonsuza dek sakin
92

kalmazd. Balinalar hava deimeden nce geminin gvenli sulara ulamasn


m engellemek istemilerdi?
Gstergelerine bakt. Hl fazlasyla havas vard. Dalglara gvdeyi
incelemek istediini iaret etti ve pervaneyi brakarak aracn yannda
yzdler. Anavvak gvdenin omurgann etrafnda dnd alt ksmdayd. Kafa
lambasnn elik kaplamay taryordu. Boya greli olarak yeni gibi
duruyordu, ok az syrk vard, biraz da solmutu. Deniz tabanna, karanla
doru alakt. Gzlerini yukar kaldrdnda iki, belli belirsiz k noktas
gvdeyi inceleyen dier iki dalgcn yerini gsterdi. Endielenecek bir ey
yoktu. Nerede olduunu- biliyordu. Yine de gsnde ar bir his vard.
Paletlerini birka kez rpt ve gvde boyunca kayd. Herhangi bir hasar izi
grnmyordu.
Bir anda kafa lambas karard. Anavvak elini kaldrp kontrol etti ama sorun
lambada deil, lambann aydnlatt yerdeydi. Biraz yukarda k eskisi gibi
yansyordu. imdiyse, karanlk siluetleri boyal k taraf tamamen kaplayan,
sivri ulu midyelerden oluan bir rt tarafndan yutuluyordu.
Oraya nasl gelmilerdi?
Bir an dierlerinin yanna geri yzmeyi dnd ama sonra vazgeip
gvdenin altna doru devam etti. Omurgaya yaklatka midye tabakas
kalnlat. Eer teknenin altnn kalan da byleyse ciddi bir arlk fazlas
olumu demekti. Ama birilerinin geminin durumunu fark etmesi gerekirdi.
Bylesi bir yk ak denizde ilebi fark edilir derecede yavalatm olmalyd.

Srtst yzmek zorunda kald bir noktaya geldi. Birka metre altnda
liman yatann amurlu pl vard. Su o kadar bulankt ki ancak
zerindeki devasa midye beini grebiliyordu. Hzla palet rparak pruvaya
doru yzd. Midye yn balad gibi aniden bitiverdi. lk defa midyelerin
yaratt kntnn tam boyutunu kavramt. Midyeler, Barrier ueen'm alt
ksm boyunca iki metre kalnlnda bir tabaka oluturmulard.

krm

kntnn ucunda bir yank vard. Anavvak bu yarn nnde doland. Sonra
klfndaki bann olduu ayak bileine uzand. Ban ekerek kabuklara
doru saplad.

D kabuklar ald ve bir ey lgn gibi dnerek Anavvak'a doru frlad.


Yzne arpp neredeyse nefes alma cihazn skt. Anavvak kendini geriye
att. Ban geminin tabanna arpt.Gzlerinde keskin klar parlad. Kendini
hemen sudan dar atmak istedi ama geminin omurgas zerindeydi.
Umutsuzca palet rparak frdnd ve bir dier midye beiyle karlat.
Keleri jlemsi bir maddeyle gvdeye yapm gibiydi. Kendini sakinlemeye
zorlayarak uuan paracklarn arasnda ona saldran eyin izlerini arad.
Gitmiti. Tek grebildii garip midye oluumlaryd.
Aniden bir eyi sk sk tuttuunu fark etti. Bayd. Bir eyin paras
93

baktan sarkyordu s t rengi, yar saydam bir madde kalnts. Anavvak onu
numune kavanozuna, doku rneinin yanna koydu. Buradan kmak iin
sabrszlanyordu. Kalbi hzla arpyordu, bu yzden yava, kontroll
hareketlerle ykselip uzakta iki dalgcn tepe klar grnene dek gverte
boyunca yukar kt. Anavvak iki dalgca doru ilerledi. Onlar da midyeleri
bulmulard. Biri ba ile ktlenin iinden bazlarn karmaya alyordu.
Anavvak onlara doru frlayacak herhangi bir eye kar hazrlanarak gerildi
ama hibir ey olmad.
kinci dalg baparmayla yukary iaret etti ve yzeye doru
ykseldiler. k yava yava glendi ama su yine de amurluydu.
Sonunda Anavvak gntnda gzlerini krpyordu. Maskesini kard ve
minnetle nefes ald.
Roberts ve dierleri rhtmda onlar bekliyorlard.
"Eee aas nasl?" diye sordu Roberts. "Herhangi bir ey bulabildiniz m i ? "
Anavvak ksrd ve bir az dolusu rhtm suyu tkrd. "yle saylr."

krm

Kamyonun arkasnda ayakta duruyorlard. Szc olarak Anavvak seilmiti.


" D m e n midyelerle mi tkanm?" diye sordu Roberts kukuyla.
"Evet grnlerine bakarsak zebra midyeler."
"Bu nasl olmu ki?"
"Gzel soru." Anavvak toplama kavanozuna uzanp kapan at ve dikkatle
jlemsi maddeyi deniz suyu ile doldurulmu ikinci bir kavanoza aktard. Doku
iin endieliydi, rme oktan balam grnyordu. "Bunu bilmemizin
imkn yok tabii ama yle bir varsaymda bulunabilirim. nce dmenci
dmeni 5 derece krmak ister. Dmen kprdamaz. Saysz midyenin aftn her
tarafm tkadn u anda biliyoruz. imdi, sizler gemilerle ilgili benden daha
ok ey biliyorsunuzdur ama bir dmeni ilevsiz hale getirmek ok kolaydr
a m a ok ender vakalarda gerekleir. Sonu olarak dmencinin aklna
dmenin tkand gelmez. Hl onu yeteri kadar itmediini dnyordur bu
yzden dmeni daha da krmay dener. Yine bir ey olmaz. Sonunda dmenci
sonuna kadar yklenir ve dmen boalr. aftn etrafnda salnrken yolundaki
midyeleri paralar ama midyeler dmez. Paralanm yumuaka
dokularndan bir katman dmeni kaplar. Pervane kanad iyice skmtr ve
aft zerinde hareket edemez." Anavvak gzne giren slak sa tutamlarm
geriye itti. "Ama beni asl huylandran bu deil."
"O zaman ne?"

"Deniz sandklarnda midyelerden eser yoktu ama pervane onlarla kaplyd.


Tamamen istila edilmi. Gemiye nasl olup da tutunduklarn bilmiyorum ama
emin olduum bir ey var ki o da dnen bir pervaneye bunu yapmann en kararl
midyeler iin bile zorlu bir ura olaca. Midyeler ya gemiye Japonya'da
94

ktlar k i dmen limana iki yz mil kalana kadar gayet iyi altna gre
bu pek mmkn deil ya da pervaneye motor durduunda tutundular."
" G e m i midyeler tarafndan okyanusun ortasnda m istila edildi?"
"Doru, geri 'ele geirildi' daha uygun bir fiil olur. Nasl olduunu hayal
etmeye alyorum. Devasa bir midye srs dmene yerleir. Dmen
sknca geminin k yana yatar. Dakikalar iinde motorlar durur. Pervane
dnmeyi brakr. Dmene gittike daha ok midye yapr ve tkankl
glendirir. Annda pervane evresine ve gvdeye yaylrlar."
" A m a gemi ak denizdeydi," dedi Roberts, kafas karmt. "Tonlarca
yetikin midye de nereden kt?"
"Balinalar neden rmorkrleri korkutup kurtarma halatlarna saldrr ki?
Olmayacak hikye anlatmaya balayan sendin."
"Biliyorum ama..." Roberts dudan srd. "Hepsi ayn anda oldu.
Neredeyse arada bir ba olduunu dndryor. Ama bu ok anlamsz. Yani,
balinalar ve midyeler?"
Anavvak tereddt etti. "Barrier Queen'in omurgasn en son ne zaman
kontrol etmitiniz?"
"Dzenli denetlemeler var. stelik zel bir boyayla kaplanmtr. Sen
sormadan syleyeyim, boya evre dostudur. Ama zerine tutunabilecek fazla
bir ey yok. En fazla birka tane kaya midyesi."

"Aada birka midyeden fazlas var." Anavvak Roberts'a bakt. "Ama ite
sorun bu... Her halkarda orada olmamalar gerekir. Barrier Queen haftalarca
midye larvas srlerine maruz kalm gibi grnyor. stelik... aada baka
bir ey daha vard..." Anavvak midye tabakasndan ona doru frlayan eyi
anlatt. Konuurken tm olay hatrlad. nce ok, sonra kafasn gemiye
arpmas yldzlar uumutu.

krm

Hayr, yldz deil, k akmalar.


Tek bir k akmas.
Birden anlad. Yaratk ldamt.
O an syleyecek bir ey bulamad. Yaratn k satn anladnda
aklndaki kelimeler uup gitti. Ama eer ldadysa derinliklerden gelmi
olmalyd. Gemi rhtmdayken Barrier Queen't ulamas pek mmkn deildi.
Midyelerle ayn zamanda ona tutunmu olmalyd. Belki de onu midyeler oraya
ekmiti. Belki de midyeler yiyecek kaynayd. Ya da saklanacak bir alan.
Yaratk bir kalamar olabilirdi...

" D r . Anavvak?"
Bo bo bakmay brakp Roberts'a dnd. Evet, diye dnd. Kalamar
olmal. Denizanas iin fazlasyla evik ve glyd. Tek bir esnek kas gibi
midyelerin arasndan frlamt. Sonra bir ey daha hatrlad: hayvan yara
yaklatnda ortaya kmt. Bayla onu kesmi olmalyd. Cann m
95

actmt? Ne olursa olsun ban saplan bir refleksi tetiklemiti.


Bu fikre kaplmann anlam yok, dedi kendi kendine. Aas iyi grebilmek
iin fazlasyla amurluydu.
. "Size rhtm bir kontrol ettirmenizi neririm," dedi Roberts'a, "ama nce
u rnekleri " sk sk kapatlm kaplan iaret e t t i "Nanaimo'daki
laboratuvara yollamaksnz. Helikopterle gnderin. Ben de gideceim
bunlar tam olarak kimin incelemesi gerektiini biliyorum."
Roberts Anavvak' bir keye ekti. "Leon, tm bunlardan ne sonu
karyorsun?" diye sordu alak sesle. "O kadar ksa zamanda tonlarca
midyenin birikmi olmasna imkn yok. Sanki gemi haftalarca terk edilmi
gibi."
"O midyeler beladr, Bay Roberts."
"Bana Clive de."
"Peki... Clive... Zebra midyeler kk gruplar halinde ortaya kmaz.
Yerleecek yeni bir yer bulduklarnda bir ordu gibi ilerlerler. Bu kadan biliniyor
zaten."
"Ama bu kadar da abuk olamaz deil m i ? "
"O lanet eylerin her biri bir yl iinde bin tane yavru yapabilir. Larvalar
akntlarla srklenir veya balklarn yzgelerinde, kularn kanatlarnda
tanr. Amerika'daki baz gllerde bir metrekarede dokuz yz bin tanesi
bulunabilir. Ve oraya bir gecede gelmilerdir. Su tesisatlar ve sulama
tesislerinde kolonileir ve nehir kenarlarndaki fabrikalarn soutma
sistemlerine girip tm boru sistemlerini tkarlar ve mahvederler. Burada
grdklerimize bakacak olursak, tuzlu su bunlar iin tatl su kadar u y g u n "

krm

"Meseleyi anladm a m a larvalardan bahsediyorsun."


"Milyonlarcas."
"Osaka limannn drt bir yannda veya okyanusun deniz yata boyunca
milyarlarcas da olabilir. Ama onlarn birka gn iinde tmden yetikin,
kabuklan tamamlanm midyeler haline geldiim cidden sylyor olamazsn?
Bunlarn zebra midyeler olduuna bile emin misin?"
Anavvak geriye, kamyonete bakt. Dalglar malzemelerini topluyordu.
Becerebildii kadar sk kapatlm kaplar nlerinde, plastik bir kasa iinde
yerde duruyorlard.
"nmzde ok bilinmeyenli bir denklem var," dedi. "Balinalarn rmorkrleri
alabora etmeye altn farz edelim. Neden? nk ilebe bir eyler oluyordu
ve bunun engellenmesini mi istemediler? Midyeler ilevsiz hale getirdiklerinde
geminin batmas gerektii iin mi? Sonra bir de ben kovuuna tecavz ettiimde
frlayan esrarengiz ey meselesi var. Kulaa nasl geliyor?"
"Independence Day'in devam filmi gibi ama bunda uzayllar yok.
Gerekten dnyor musun k i "
96

"Dur bir saniye. Haydi bir daha bakalm. Tedirgin bir gri balina veya
kambur balina srs Barrier Queen tarafndan tehdit edildiini hissediyor.
leri daha da ktye gtrecek ekilde iki rmorkr ortaya kp kazara onlara
tosluyor. Onlar da kar saldrya geiyor. Ayn anda tesadfen, ilep gverteye
ald biyolojik bir salgnla sarslyor. Ve denizdeyken bir kalamar midyelerin
arama smyor."
Roberts ona bakakald.
"Ben bilim kurguya inanmam." diye devam etti Anavvak. " H e r ey bir
yorum meselesidir. Adamlarndan birka tanesini aa gnder. Midyeleri
kazyp davetsiz misafirler iin gzlerini ak tutsunlar. Eer bir tane
grebilirlerse yakalasnlar."
"Nanaimo'daki laboratuvardan ne zaman haber gelir?"
"Sannn birka gn iinde. Inglevvood'un raporunun bir kopyasn ben de
isterim. Yardm olacaktr."
"Gizli bir kopyas." diye hatrlatt Roberts.
"Tabii. Bir de mrettebatla iki ift laf etmek isterim gizli olarak tabii."
Roberts ban sallad. "Bunun kararn ben veremem ama ne
yapabileceime bir bakarm."
Kamyonete doru yrdler ve Anavvak ceketini kartt. "Normalde byle
vakalara bilim adamlarm arr msnz?" diye sordu.
"Bu iin normal bir taraf yok." dedi Roberts. "Bu benim fikrimdi. Kitabn
okumutum ve bu adada yaadn biliyordum. Soruturma kurulu pek mutlu
olmad ama bence doru olan yaptk. Balinalar bizim iyi bildiimiz bir konu
deil."

"Pekl, elimden gelenin en iyisini ypanm. Haydi rnekleri helikoptere


ykleyelim. Sue Oliviera'ya kendi elimle teslim edeceim. Kendisi bir
molekler biyologdur ve laboratuvan badr."

krm

Anavvak'n cep telefonu ald. Arayan Stringer'd. "Sana burada ihtiyacmz


var." dedi.

"Sorun ne?"
"Blue Shark telsizle balarnn belada olduunu syledi."
Anavvak bir nseziyle "Balinalarla m?" dedi.
"Tabii ki hayr. Balinalar neden sorun karsn ki? Yok yok, mesele yine u
kanck Jack Greyvvolf. Bu adam hyarn teki."

97

6 Nisan

Kiet,

Almanya

Solucanlarla ilgili son raporlar Tina Lund'a vermesinden iki hafta sonra, Sigur
Johanson bir taksiye binmi, Avrupa'nn ileri gelen deniz jeobilimleri aratrma
merkezi Geomar Aratrma Merkezi'ne doru gidiyordu. Deniz yatann
yaps, geliimi veya tarihi ile ilgilenen herkesin ilk dura burasyd. James
Cameron bile Titanic ve The Ahyss gibi filmler iin onay almak amacyla
buraya pek ok ziyarette bulunmutu. Ama kamuoyunu merkezin
aratrmalarnn deerine ikna etmek biraz daha zordu. Yzeysel bakldnda,
tortunun iinde dolanmak veya deniz suyunun tuzunu lmek pek de dnyann
sorunlarn zecekmi gibi grnmyordu. stelik pek az kii deniz dibinin
neye benzedii hakknda bir fikir sahibiydi. Sonuta bilim insanlarnn gerei
kefetmesi 1990'lann sonunu bulmutu. Gnein scaklndan ve ndan
mahrum olsa da okyanus taban kurak, verimsiz bir yer deildi. Bilakis, hayatla
kaynyordu.

krm

Derin deniz hidrotermal azlarnn saysz egzotik tr tarafndan igal


edildii bir sr deildi ama 1989'da jeokimyager Ervvin Suess, Oregon Devlet
niversitesi'nden Geomar Aratrma Merkezi'ne geldiinde daha da garip
eylerden bahsediyordu hayat vahalaryla evrelenen souk szntlar,
dnyann iinden ykselen gizemli kimyasal enerji kaynaklar ve o zamana
kadar grmezden gelinen, ilgi ekici ama doal srelerin deersiz bir yan
rn olarak dnlen metan hidratn snrsz keltileri.
Jeobilim dallar iin, dier pek ok bilim disiplini gibi inzivaya ekilip
altklar kabuu yrtma zaman .gelmiti. imdi seslerini duyurmaya
alyorlard. Doal afetlere ve evre ile iklimde uzun vadeli deiikliklere
kar uyarc ve nleyici yntemler gelitirmeyi umuyorlard. Metan, gelecein
enerji problemine bir zm gibi grnyordu. Medya hikyenin kokusunu
ald ve jeobilimciler yava yava ilerine duyulan bu yeni ilgiyi nasl
kullanmalar gerektiini rendiler.
98

Tm bunlarn herhangi biri Johanson'un taksisini Kiel Krfezi'ne doru sren


adamn dikkatini ekmi grnmyordu. Kendisi ay sonunu zor getiriyordu ve bu
yzden son yirmi dakikadr milyonlarca avronun emanet edildii bir takm bilim
insannn dnya apnda gezilere kt bir aratrma merkezi fikrine olan fkesini
kusuyordu. Johanson kusursuz bir Almanca konuurdu ama adam dzeltmek
iinden gelmedi. stelik araya laf sokamazd ofr, taksi bir yandan dierine
yalpalarken konuuyor ve delicesine elini kolunu sallyordu. "Orada ne halt
kartrdklarn Tann bilir," diye homurdand. "Sen gazeteci misin?"
"Biyologum."
ofr bunu gda gvenlii skandallar konusuna dalmak iin bir iaret gibi
alglad, Johanson'u kiisel olarak sorumlu tutuyor gibiydi.
"Biyolog mu? O zaman uzman grne gre neleri yememiz gvenlidir?
Ben biliyorsam, Tann beni kahretsin. Bize sattklan eyleri yemek iin delirmi
olmamz lazm."
"Yemezsen alktan lrsn," dedi Johanson.
"Eer yemezsem alktan leceim, yersem de yiyecekler iimi bitirecek."
"Umarm kzmazsn ama u tankerin kaputunun altnda paralanmaktansa
et zehirlenmesinden gitmeyi tercih ederim."
ofr hi umursamadan direksiyonu dndrd ve bir sonraki ka gitmek
iin erit birden deitirdi. Tanker yanlarndan yldrm gibi geti. imdi
krfezin dou yakasnda ilerliyorlard. Kar kyda muazzam vinler ge
uzanyordu.

krm

ofr Johanson'un son yorumuna alnm grnyordu; baka tek sz


etmedi. leride birbirine bal sra sra binalar belirene dek sessizlik iinde uzun,
gen atl evlerin yanndan geen banliy yolunda ilerlediler. elik, tula ve
camdan oluan blok evresindeki evcimen atmosfere uymuyor gibi
grnyordu. ofr keskin bir sa yaparak Geomar Aratrma Merkezi nnde
cayr cayr bir fren yapt. Motor sarslp durdu. Johanson derin bir nefes alp
creti dedi ve indi. u son on be dakikayla karlatracak olursa, Statoil
helikopterindeki yolculuu bunun yannda nazik bir meltem gibi kalrd.
"Orada ne halt kartrdklarn Tanr bilir," dedi ofr, grnen o ki
direksiyona konuuyordu.

Johanson ak duran yolcu camna eildi. "Gerekten bilmek ister misin?"


"Elbette."
"Taksi ofrl endstrisini kurtarmaya alyorlar."
ofr bo bo bakt. "Buraya ok da yolcu getirmiyoruz." dedi pheyle.
"Belki ama getirdiinizde aracnza ihtiyacnz oluyor. Bu da dnyada petrol
bittiinde ya taksini jilet fabrikasna gndereceksin ya da baka bir yakt
kullanacaksn anlamna geliyor. Ve o yakt, yani metan, okyanusun dibinde var.
Burada onu dntrecek bir yntem aryorlar."
99

ofr kalarn att. Sonra "Sorun ne biliyor musun?" dedi. "Bizlere


anlatmaya hi zahmet etmiyorlar."
"Tm gazetelerde yazyor"
"Benim okuduklarmda yok, dostum."
Johanson ban sallayp kapy kapatt.
"Dr. Johanson." Gen, cildi bronzlam bir adam yuvarlak cam binadan
km ona doru geliyordu.
Johanson adamn uzatt elini skt. "Gerhard Bohrmann?"
"Heiko Sahling, deniz biyologu. Dr. Bohrmann u anda ders veriyor.
sterseniz dinleyebilir ya da kantinde bir kahve iebiliriz."
"Hangisini tercih edersiniz?"
"Tamamen size kalm. Bu arada bize gnderdiiniz solucanlar ok ilginti."
"Onlarn zerinde alan siz miydiniz?"
"Hepimiz onlarn zerinde altk. Ne dersiniz, yle geelim? Kahveyi
sonraya saklayalm. Gerhard iini birazdan bitirir ve kulak misafiri olmamza
aldrmaz."

krm

Sofistike bir ilevsellik havas yayan, ferah bir fuayeye girdiler. Sahling onu
birka merdivenin ardndan elik bir asma kprye ynlendirdi. Johanson, ciddi
bir enstit iin Geomar Aratrma Merkezi'nin phe uyandracak kadar son
modaya uygun olduunu dnd.
"Genelde dersler iin oditoryumu kullanrz," diye aklad Sahling, "ama
bugn okul ocuklarndan bir snfmz var.
"Bunu takdir etmeli."
Sahling srtt. "Bir avu 15 yandaki ocuk iin oditoryum da herhangi bir
snf gibidir; bu yzden onlara bir tur yaptryoruz. Neye isterlerse
bakabiliyorlar ve neredeyse istedikleri her eye dokunuyorlar. Lithothek'i sona
sakladk. Oras rnekleri sakladmz yer. imdi Gerhard onlara uykudan nce
masallarm anlatyor."
"Ne hakknda?"
"Metan hidratlar."
Sahling metal bir kapy kaydrarak at. Ykseltilmi platform dier tarafta
da devam ediyordu. Birka adm yrdler. Depo odas neredeyse orta
byklkte bir uan hangan kadard ve Johanson'un gzne taklan grece
byk bir teknenin olduu rhtma kadar uzanyordu. Sandklar ve aralar
duvarlara yaslanmt.
"ounlukla kelti z ve kayalardaki gzeneklerde biriken sular
topluyoruz," diye aklad Sahling. "Bu bir jeolojik tarih arivi ve onunla gurur
duyuyoruz."
Elini ksaca kaldrd. Aadan uzun boylu bir adam selamna karlk verdi,
sonra tekrar evresini saran genlere odakland.
100

"Bu imdiye kadar grdmz en heyecan verici eylerden biriydi,"


diyordu Gerhard Bohrmann. "rnek toplayc neredeyse sekiz yz metre
derinlikten dnmt ve arasna beyaz topaklar karm birka yz kilo kelti
rnei tayordu.Onlar gverteye boaltmasn seyrettik. rneklerin bazlar
yolculua dayanamamt."
"Bu olay Pasifik'teydi," diye mrldand Sahling. "1996'da, Oregon
sahilinin yaklak 100 kilometre aklarndaki uzun menzilli deniz kurtarma
arac Sonne 'de."
<
"Kaybedecek zaman yoktu. Metan hidrat fazlasyla dengesizdi," diye devam
etti Bohrmann. "ounuzun adn duyduundan pheliyim; bu yzden sizi
fazla skmadan anlatmaya alacam. Okyanus tabanm hayal edin. Orada
olup biten pek ok ey var ama biz gaza odaklanalm. rnein biyolojik kkenli
metan hayvanlar ve bitkiler rdkten sonra milyonlarca yl iinde oluur.
Algler, balklar ve planktonlar rdke byk miktarlarda karbon salnr.
Bakteriler bunda kilit rol oynar. Unutulmamas gereken nemli noktalardan
biri de okyanus tabannda scakln ok dk, buna karlk basncn ok
yksek olduudur. Suyun altma inilen her on metrede basn bir bar artar. Nefes
alma cihazlaryla elli, belki yetmi metreye kadar inebilirsiniz ama snr hemen
hemen bu kadardr. Rekor yz krk metre ama size denemenizi nermem,
denemeye alan hemen herkes ld. Her halkarda be yz metreyi-aan
derinliklerden bahsediyoruz, bu da fizii tamamen deitirir. Yani, yksek
younluktaki metan deniz yatana szarken sra d bir eyler olur: gaz, souk
suyla birleir ve buz oluturur. Gazeteler buna "metan buzu" diyor ama
tamamen doru saylmaz. Metan deil evresindeki deniz suyu donar. Su
molekllerinden oluan gruplar katlaarak her bir metan moleklnn
evresinde kafes benzeri bir yap oluturur. ok byk miktarda gaz minicik
boluklarda skr."

krm

Bir renci elini kaldrd. "Be yz metre ok da derin deil, yle deil
ini?" dedi. "Jacqes Piccard batiskatiyla on bir bin metre derine inmiti. te
buna derin denir. Neden orada buz grmedi?"

"Demek en derin insanl daln yksn biliyorsun. ok iyi. Peki bu


durumu nasl aklayacaksn?"
"Eh ok belli," dedi kzlardan biri. "Aada yeteri kadar canl yok. Bin
metrenin altnda ryen fazla bir ey olmaynca metan olmas da zor."
"Biliyordum," diye mrldand Johanson kprde seyrettii yerden.
"Kadnlar ok daha zeki."
Bohrmann kza glmsedi. "Bu doru. Ancak her zamanki gibi, istisnalar
var. Metan hidrat, eer yeterli derecede organik kalntlar ieren keltiler dibe
srklenirse bin metrelik derinliklerde dahi bulunabilir. Bazen orak
denizlerde bile bu durum grlr. Aslna baklrsa, fazla basncn olmad ok
101

s sularda da metan hidrat bulduk. Scaklk yeteri kadar dkse hidratln


oluuyor; rnein kutup sahanlnda." Grubun kalanna arkasn dnd. "Ani
metan hidrat sktrlm m e t a n depolar kta yamalarnda, be yz ila
bin metre arasndaki derinliklerde bulunuyor. Son aratrmalarmzdan biri biti
Amerikan kylarnn hemen anda bir sualt ykseltisine gtrd. Be yz
metre yksekliinde ve yirmi be kilometre uzunluundayd ve ounlukla
hidratlardan oluuyordu. Bazlar kayann iyice iine gmlmt ama kalan
deniz yatanda, aktayd. O zamandan beri okyanuslarn onlarla dolu
olduunu rendik ama bir nemli keif daha yapld: metan hidratlar kla
yamalarn bir arada tutan tek eydi. Adeta imento grevi grrler. Ee
hidratlar karrsanz yamalar svire peyniri gibi grnecektir. Hidratla
olmazsa, toprak kaymalar gerekleir." Bohrmann szlerinin iyice
zmsenmesi iin duraklad. "Dahas da var. Dediim gibi hidratlar sadece
dk s ve yksek basnta dengeliler. Yani anlayacanz gazn tm deil,
sadece st ksm skyor. Dnyann kabuunun altnda s ykselerek
keltilerin iyice derinliklerinde hi donmam metan cepleri brakyor. Metan,
onu kapana kstran bir kapak gibi donmu st katmann altnda gaz halinde
kalyor."
"Bunu okumutum." dedi kz. "Japonlar metan karmaya almyo
muydu?"
Johanson glmsedi. Snfta hep derse nceden hazrlanm ve konunun
ounu bilen bir renci olurdu. Kzn akranlar arasnda ok poplc
olmadn tahmin etmek zor deildi.

krm

"Ah, sadece Japonlar deil," dedi Bohrmann. "Tm dnya onu karmak
istiyor. Ama bu o kadar kolay deil. Biz sekiz yz metre civar bir derinlikte
rnek toplarken, hidratlar yzeye olan yolun yarsna gelmeden zlmeye
baladlar. Onlar gverteye aldmzda kardmzn sadece kk bir
paras kalmt. Metan hidratlar fazlasyla istikrarszdr. Be yz metre
derinlikteki bir derecelik s art bile o seviyede depolanan tm stokun
dengesizlemesine neden olabilir. Hzl davranmamz gerektiini biliyorduk.
Hidrat ynlarn aldk ve ayrmalarn nlemek iin onlar sv nitrojene
soktuk. Haydi gelip bir bakm."
"Bu ite baya iyi," dedi Johanson, Bohrmann snf paslanmaz elikten
blmeleri olan rafl bir niteye doru ynlendirirken. Deiik ebatlarda
konteynerler, altta drt adet tanka benzer, gms flarla birlikte birimin
iine dizilmiti. Bohrmann birini ekip kararak bir ift eldiven giyip kapa
at. Bir tslama sesi oldu ve fnn iinden duman ykseldi. Birka ocuk
korkarak geri ekildi.
"Sadece nitrojen," diyen Bohrmann konteynerin iine uzand ve amurlu
buz gibi grnen yumruk byklnde bir bek kard. Birka saniyede
102

kprp atlamaya balamt. Bayla kza iaret etti ve bir para krp ona
uzatt. "Epey souk ama cann actmaz," dedi.
"Kokuyor:"dedi kz.
Gruptan bazdan gld.
"Evet, rk yumurta gibi. Bu, yaylan gazn kokusu." Daha fazla para
krp datt. "Buzdaki koyu renkli izgiler kelti kalntlar. Birka dakika
iinde biraz kir ve bir avu su dnda hibir ey kalmayacak. Buz erir ve metan
moleklleri kafeslerinden serbest kalarak havaya karr. Ya da bir baka
deyile, deniz yatann grnrde sabit olan bir paras dalarak arkasnda iz
brakmadan yok olur. te size gstermek istediim buydu."
ocuklar kpren buza dikkat kesilmilerdi. Bohrmann paralar eriyene
kadar bekledi, sonra devam etti. "imdi, siz izlerken grnmeyen bir ey daha
oldu. Hidratlara bylesine dikkat etmemizin nedeni budur. Metann buz
kristalleri tarafndan sktrldn sylediimi hatrlyor musunuz?
Yakaladnz her hidrat santimetrekpne karn yz altm drt santimetrekp
metan havaya kat. zlme srasnda metan hacmi gz ap kapayncaya
kadar yz altm drt kat artyor ve sizi avucunuzda bir su birikintisiyle
brakyor. stersen tadna bak," dedi kza, "ve bize ne dndn syle."
Kz ona dehet dolu bir bak att. "Ama ok pis kokuyor!"
"Artk kokmuyor. Gaz dald. Ama korktuysan ben yaparm."

krm

Kz ban eip avucunu yalad. "Normal su!"


"Evet yle. Deniz suyu donduunda tuz ayrr. Bu nedenle Antarktika
gezegendeki en geni tatl su kaynadr. Buzdalar tatl sudan oluur."
Bohrmann sv nitrojen tankn kapatt ve onu tekrar nitenin iine itti.
"Metan hidradan kullanma fikri ok tartmaldr. imdi neden olduunu
grdk. Farz edelim ki metan hidratlarn dengesini bozduk. Bir zincirleme
reaksiyona sebep olabiliriz. Deniz yatan bir arada tutan imentonun birden
buharlatn hayal edin. Derin denizden kaan metann iklimimizi nasl
etkileyeceini dnn. Atmosferi stabilir ki bu da denizlerin ssn artrr.
Bu da hidratlarn zlmesini tetikler ve byle srer gider. te beni ve buradaki
dier bilim insanlarn megul eden mesele budur."

"Neden onu karmakla uraalm ki?" dedi olanlardan biri. "Neden


olduu yerde brakmyoruz?"
"nk tm enerji sorunlarmz zebilir," diye lafa atlad kz. Grubun
nne kt. "Japonlarla ilgili yazlarda syleniyor. Onlann kendilerine ait
petrol kaynaklar yok, bu nedenle ithal etmek zorundalar. Metan sorunlarn
zebilir."
"Bu aptalca," dedi dier ocuk. "Eer bir ey zd sorunlardan daha
fazlasn yaratyorsa o zaman bir halt zmyor demektir."
Johanson sntt.
103

"kinizin de hakl olduu noktalar var," dedi Bohrmann ellerini uzlatrc


bir edayla kaldrarak. "Metan hidratlar enerji sorunumuzu zebilirler ve
sadece bu bile, meselenin tamamen bilimsel olmadn gsteriyor. Enerji
endstrisinin metan hidratlara byk bir ilgisi var. Tahminlerimize gre derin
deniz gaz hidratlar bilinen dier tm gaz, petrol ve kmr yataklarnn
toplamnn iki kat kadar yanabilir metan barndryor. Sadece Amerika
kysndaki hidratlardan oluan da srasna bakn. Evet, ite orada yirmi alt bin
kilometrekare boyunca uzanyorlar ve otuz be gigaton hidrat barndryorlar.
Bu tm Amerika'da bir ylda kullanlan doal gazn yz kat demek."
"Etkileyici." diye fsldad Johanson Sahling'e. "Bu kadar ok olduundan
haberim yoktu."

"Bundan ok daha fazlas var. Rakamlar hi hatrlayamam ama Gerhard


sana dorusunu syleyecektir."
Bohrmann sanki tyo alm gibi devam etti. "Elbette emin olamayz ama
derin deniz hidratlarnda on bin gigatonun zerinde metann hapsedilmi
olabileceini dnyoruz. stne Alaska ve Sibirya'da her mevsim donmu
olarak bulunan topraklarn altnda ky hidratlar var. Sz konusu hacim
hakknda size bir fikir vermek iin yle diyebilirim; tm kullanlabilir kmr,
petrol ve doalgaz rezervleri anca be bin gigaton ediyor, yani hidratlarda
depolanm metann yarsndan az. Enerji endstrisinin onlar karmaya bu
kadar hevesli olmasna amamak gerek. Bu metann sadece yzde biri
ABD'nin yakt rezervlerini bir anda ikiye katlayacaktr v e oradaki yakt
tketimi dnyann herhangi bir yerinden ok daha fazla. Maalesef hikye hep
ayn. Enerji endstrisinin bak asndan hidratlar henz el atlmam byk
yakt depolar ama bilim insanlarna gre patlamas an meselesi birer bomba.
ki taraf iin de tek are birlikte almak tabii insanln kar iin. Eh,
turumuz burada sona eriyor. Katldnz iin teekkrler." Kendi kendine
glmsedi. "Tabii dinlediiniz iin de."
"Ve anladnz iin," diye mrldand Johanson.

krm

" E h , " dedi Sahling. "Anladklarn umalm."

"Seni daha farkl hayal etmitim," dedi Johanson, Bohrmann'la el skrken.


"nternetteki sayfanda byn vard."
"Tra ettim." Bohrmann parman
yznden."
"Nasl yani?"

st dudana bastrd.

"Senin

"Bu sabah oldu. Tra olurken senin solucan dnyordum ki birden


hayalimde canlandrdm. Aynann zerinde kvranyor ve kuyruunu dndrp
duruyordu. Elimin ve jiletin o kuyruu takip etmesi byk talihsizlik oldu. Bir
kesini kesiverdim ve mecburen kalann da bilim adna kurban ettim."
104

"Yani vicdanmda imdi de bir byn ykn tayorum." Johanson


Blenmiti.
"Ah bo ver, bir sonraki yolculuk balayana kadar uzayverir. Karavanda
hepimiz sakal brakyoruz. Laboratuvar bu tarafta. Yoksa nce bir kahve mi
imek istersin?"
"Yok, teekkr ederim. Ne bulduunuzu grmek iin lebilirim. Demek
yeni bir keif seferine kyorsunuz?"
"Sonbaharda." Bohrmann onlar cam koridorlara ynlendirdi. "Aleut dalma
batma zonuna gideceiz. Beni Kiel'de bulduun iin anslsn. Denizde geen
sekiz ayn sonunda Antarktika'dan iki hatta nce geldim. Karaya ktmzn
ertesi gn aradn."
"Neden o kadar uzun kaldnz?"
"Klklar teslim ettik."
"Klklar?"
Bohrmann gld.
"K boyunca orada kalacak bilim insanlar ve teknisyenler. stasyonda
almaya Aralk'ta baladlar. 450 metre derinlikten buz ekirdekleri
karyorlar. nanlr gibi deil, deil mi? O kadar eski bir buz bize iklimimizin
son yedi bin yllk tarihini anlatabilir."
Johanson taksi ofrn hatrlamt. "ou insan bundan etkilenmezdi,"
dedi. "Onlara kalrsa iklim tarihi dnyadaki yoksulluu bitirmeye veya bir
sonraki dnya kupasn kazanmaya yaramaz."
"Bu biraz bizim de suumuz geri. Bilim kendi iine kapanmaya eilimli."
"Biraz nce verdiin dersten aldm izlenim bu deildi."

krm

"Bazen kendime tm bu halkla ilikiler meselesinin hi faydas olup


olmadn soruyorum," dedi Bohrmann bir sra merdivenden aa doru
ilerlerken. "Halka ak gnler iyi gzel de genel kafa yapsn deitirmiyor.
Daha yem azna kadar dolu bir gn geirdik ama iddiaya girerim gnn
sonunda fazladan bir on milyonluk fonu hak edip etmediimiz sorulsa..."
Johanson bir anlna dnd. Sonra "Belki de asl sorun bilimin deiik
alanlar arasndaki iletiimsizliktir, ne dersin?" dedi.

"Yani sence yeteri kadar iletiim kurmuyor muyuz?"


"Tam da yle. Bu bilim ve endstri ile bilim ve askeriye iin de geerli."
" A m a bilim ve petrol endstrisine gelirsek..." dedi Bohrmann konuya
parmak basarak.
Johanson glmsedi. "Buradaym nk birilerinin bir cevaba ihtiyac var,"
dedi. "tabii sizi zorlamak istemem."
" dnyasnn devleri ve askeriye bilime bamllar, holarna gitse de
gitmese de," dedi Sahling. "Ve biliyorsun, biz iletiim kuruyoruz. Bana sorarsan
asl mesele her bir tarafn kendi bak asn tam olarak ortaya koyamamas."
105

"Veya koymay istememesi."


"Doru. Buz ekirdeklerindeki aratrma insanlarn alktan lmesini
engelleyebilir ama ayn zamanda silah icat etmek iin de kullanlabilir. Hepimiz
ayn eye-bakyoruz ama herkes farkl bir eyler gryor."
"Ve geri kalan gremiyorlar," diye ban sallad Bohrmann. "Dr. Johanson,
bize gnderdiin numuneler mkemmel rneklerdi. imdi, solucanlarn varl
yama zerine yaplacak inaat engeller mi bilemem ama daha fazla kantn
yokluunda yle olmas gerektiini varsayyorum. Gvenlik asndan inaatn
balamasnn aleyhineyim. Bilim insanlarnn bak asndan bakarsak
solucanlarn rol hakknda yeteri kadar bilgimiz bulunmuyor ve bu nedenle
yamata sondaj neremeyiz. Petrol irketleri de harfi harfine ayn nermeden
yola kacak ve tam kart bir sonuca varacaklardr."
"Ksacas birileri solucanlarn yamac etkilediini kantlamadka planlarn
deitirmeyecekler." Johanson Bohrmann'a bakt. "Sen ne dnyorsun?
Solucanlar ne derece nemli?"
"Emin olamam. En azndan bize gnderdiin rnekler sra dyd. Seni
mitlendirmek istemem; bulgularmz sana telefonda da aktarabilirdim ama
daha fazlasn grmek isteyeceini dndm. Ve burada sana gsterecek ok
eyimiz var."
elik bir kapya vardlar. Bohrmann duvardaki bir dmeye bastnda kap
sessizce ald. Kapnn arkasnda byk bir salon ve onun tam ortasnda da,
neredeyse iki katl bir ev byklnde, devasa bir meta! konteyner vard.
zerine dzenli aralklarla lombozlar yerletirilmiti. elik merdivenler,
konteynerin iki yanndaki borulara balanan makina paralarnn etrafnda
dolanan yry yollarna kyordu.

krm

Johanson internette laboratuvarn fotoraflarn grmt ama boyutlarna


hazrlksz yakalanmt. Konteynerin iindeki su ylesine yksek bir basn
altnda tutuluyordu ki dncesi bile onu hasta etti. nsan bir dakikadan az
srede ldrebilirdi. Bu derin deniz simlasyon odas solucanlar buraya
gnderme nedeniydi. inde deniz yata, kta yamac ve sahanl ile birlikte
tam teekkll yapay bir dnya vard.

Bohrmann bir dmeyi evirerek kapy arkalarndan kapad. "Herkes bir


basn laboratuvarmn faydalarna ikna olmu deil," dedi. "Simlatr bize
deniz yatanda olanlarn anca kaba bir resmini karabilir ama bizi her
aratrlacak konu iin bir keif dzenleme zahmetinden kurtaryor. Deniz
jeobilimindeki mesele hibir zaman btnn kck bir parasndan fazlasn
gremiyor olmamz. Simlatr sayesinde en azndan genel hipotezlerimizi
deneyebiliyoruz. MetanTidratlann deien koullardaki dinamikleri zerinde
almamza imkn salyor."
"Bunun iinde metan hidratlar m var?"
106

"Birka yz kilo. Kendi kendimize biraz retmeyi baardk ama bunu


reklam etmiyoruz. Petrol irketleri simlatr tmden onlarn amalan iin
kullanmamz isteyeceklerdir ve tabii ki nakit demelerine szmz olmasa da
bunun bedeli bilimsel bamszlmz olamaz."
Johanson tankn tepesine bakmak iin ban kaldrd. Epey zerinde bir
grup bilim insan en st yry yolunda toplanmlard. Etrafndaki her ey
garip bir ekilde gerek d grnyordu sanki 1980'lerden kalma bir Bond
filmi sahnesi gibi.
"Is ve basnc tam bir kesinlikle dzenleyebiliyoruz," diyerek devam etti
Bohrmann. "u anda sekiz yz metre derinlie tekabl ediyorlar. Odann
tabannda iki metre derinlikte duraan bir hidrat katmanmz var. Okyanusta
olsa bunun yirmi otuz kat olacakt. Bu katmann altnda Dnya'nn
ekirdeinden gelen sy taklit ederek gaz halinde bir metan haznesi yarattk.
Bylece tam fonksiyonlu minyatr bir deniz yata elde ettik."
"artc," dedi Johanson. "Ama bununla ne yapyorsunuz? Yani, elbette
hidratlar gzlemliyorsunuz ama..." sesi ksld.
Sahling yardmna kotu. "Gzlemlemek dnda ne yaptmz renmek
mi istiyorsun?"
'
"Evet."

"u anda 55 milyon yl ncesinin jeolojik bir olayn yeniden yaratmaya


alyoruz. Paleosen dneminin sonlannda, Eosen'clen hemen nce muazzam
bir kresel snma olmu gibi grnyor. Okyanus bombo kalmt. Tekhcreli
organizmalar ounluu dahil olmak zere deniz yatandaki yaamn yzde
yetmii ld.Derin denizin byk bir blm barnlmaz hale gelirken karada
ise biyolojik bir devrim oldu. Kuzey kutbunda timsahlar belirdi ve primatlarla
modern memeliler astropikal iklimlerden Kuzey Amerika'ya g ettiler. Hepsi
birden mthi bir karmaayd."

krm

"Nereden biliyorsun?"
"kelti ekirdekleri. O dnemdeki kresel snma hakknda tm
bildiklerimiz iki bin metre derinlikten gelen tek bir kelti ekirdeinden
geliyor."
"Peki kelti size buna neyin sebep olduunu anlatyor m u ? "

"Metan," dedi Bohrmann. "Deniz ss ykselmi grnyor, bu da byk


miktarlarda hidratn dengesizlemesine sebep olur. Kta yamalar kt ve bu
durum sualt heyelanlarna sebep olarak daha fazla metan gazn ortaya kard.
Sadece birka bin, belki de birka yzyllk bir srede okyanusa milyarlarca
ton metan yayld ve oradan atmosfere dald. iddetli bir dngyd. Metan,
karbon monoksite gre otuz kat daha fazla kresel snma potansiyeline sahiptir.
Okyanuslar dahil gezegenin drt bir yannda scaklk artarak hidratlar zd
ve her ey sil batan bir daha balad. Dnya dev bir firma dnd." Bohrmann
107

Johanson'a dnd. "Derinlerdeki scaklk on be dereceye kt. Bugnk


scaklk iki ile drt derece arasnda. Bu ok byk bir deiiklikti."
' B a z trler iin felaket ama kalan iin... Herhalde scak bir balang
yapmlardr. Ne dediini anladm. Srada insanolunun soyunun tkenmesi
var sanrm, deil m i ? "
Sahling glmsedi. "ler henz o kadar lmcl bir noktaya gelmedi. Ama
haklsn. u anda bir iklim deiiklii dneminde olduumuza inanmak iin
sebepler var. Derinlerdeki hidratlar fazlasyla istikrarsz. Bu yzden
solucanlarna bu kadar nem atfediyoruz."
"yi de bir solucann hidratlarn dengelilii ile ne ilgisi olabilir ki?"
"Teoride yok. Hidrat tabakalar yzlerce metre kalnlnda. Solucan en st
tabakada kalyor ve bir veya iki santimetre kadar buzu eritip bakterilerle birlikte
keyif atyor."
"Ama bizim solucanlarn ok byk azlan var."
"Aslna bakarsan bizim solucanlar akla hayale smyor. Gel de kendin
bak."
Odann arkasndaki yarm ember eklindeki bir kontrol paneline doru
yrdler. Panel Johanson'a Victor\m kontrol masasn hatrlatt ama bu seferki
ok daha bykt. Yaklak bir dzine monitrn ou akt ve tankn iinden
fotoraflar gsteriyorlard. Grev bandaki teknisyen onlar selamlad.
"Neler olduunun kaydn yinni iki kamera ile tutuyoruz. stne her
santimetrekpten dzenli lmler alyoruz," diye aklad Bohnnann. "st
sradaki monitrlerdeki beyaz lekeleri gryor musun? te onlar hidratlar.
Daha dn, senin iki halkal solucann hemen oraya, sol tarafa braktk."

Johanson gzn monitrlere dikti. "Buzu gryorum ama solucanlardan


eser yok."
"Daha yakndan bak."

krm

Johanson grntnn her detayn inceledi. Bir anda iki karanlk leke fark
etti. Lekeleri iaret ederek "Bunlar ne? Buzdaki gedikler m i ? " diye sordu.

Sahling teknisyene bir eyler syledi ve grnt deiti. Bir anda solucanlar
ekranda belinniti.
"Karanlk lekeler deliklerdi," dedi Sahling. "imdi sahneye hzlandmlm
ekimde bakalm."
Johanson solucanlarn buzun zerinde kvranmalarn seyretti. Sanki bir
koku alm gibi etrafta biraz dndler. Hzlandrlm hareketleri yabanc ve
rahatsz ediciydi. Harekete getiklerinde vcutlarnn iki yanndaki kllar kpr
kpr hareket ediyordu.
"imdi dikkatle seyret."

Solucanlardan biri srnmeyi brakt. Vcudu dalgalanan bir hareketle


titredi. Sonra buzun iine doru kayboldu.
108

Johanson alak bir slk koyuverdi. "Tanrm! eriye doru kazd."


kinci solucan hl yzeyde, biraz daha kenara yaknd. Ban oynattnda
hortumu aniden ne frlayarak enesini aa kard.
Johanson "Yollarn ineyerek ayorlar!" diye bard.
aknlktan ekranlarn nnde donakalmt. armak iin bir sebep yok,
dedi kendi kendine. Solucanlar buzun zerindeki bakterilerle simbiyotik olarak
yayorlard ama kazmak iin de eneleri ile silahlanmlard.
zm akt. Solucanlar buzun daha derinlerine gmlm bakterilere
ulamaya alyorlard. Arka uan kpr kpr oynar ekilde hidratlarn iine
doru kaz yaparken onlar bylenmi bir ekilde seyretti. Ardndan solucanlar
kayboldu. Geriye sadece delikler kalmt, buzun zerinde iki kara leke.
Kafay takacak bir ey deil, diye dnd. Baz solucan trleri tm
yaamlarn kazarak geirirdi. Ama neden hidratlarn iini oyuyorlard? "imdi
neredeler?" diye sordu.
Sahling monitre bir bak att. "ldler."
"ldler mi?" diye tekrarlad Johanson.
"Bouldular. Solucanlarn oksijene ihtiyac var."
"Biliyorum. Simbiyozun anlam da bu zaten. Bakteri solucanlara besin
retir, solucan da bakteriye oksijen. Burada ters giden ne?"
"lmne kazdlar. Buzun iinden eneleri ile kazarak ilerlediler ve metan
haznesine dp ldler."
"Kamikaze solucanlar," diye mrldand Johanson.

krm

"Evet, intihar etmi gibi grnyorlar."


Johanson bin an dnd. "Tabii bir ey onlar yoldan karmadysa."
"Belki, ama ne? Hidratlarn iinde byle bir davran aklayabilecek bir
ey yok."
"Belki de gaz haznesi."
Bohrmann enesini kad. "Biz de bunu merak ettik ama neden lmne
kazdklarn aklamyor."

Johanson, okyanusun dibinde kvranan solucan ktlelerini hayal


etti.Giderek daha huzursuz hissediyordu. Milyonlarca solucan^razun iini
kazmaya balarsa ne olurdu?
Bohrmann akln okumu gibiydi. "Solucanlar buzu dengesizletirmez,"
dedi. "Deniz yatandaki hidrat tabakalar buradakinden snrszca daha
kaimdir. Bunlar gibi lgn yaratklar bile ancak yzeyi entebilir. lm onlar
ele geirene kadar en fazla onda biri kadar ilerleyebilirler."
"O zaman srada ne var? Daha fazla rnek mi test edeceksiniz?"
"Sakladmz solucanlar kullanabiliriz. Ama ideal olan onlar doal
ortamlarnda gzlemek. Bu Statoil'i memnun etse gerek. Birka hafta iinde
Sonne Grnland'a hareket edecek. Yola biraz erken karsak solucanlarn ilk
109

H m l blgede durup bir bakabiliriz." Bohrmann omzunu silkti. "Geri bana


kalm bir ey deil. Bir karar verilmesini beklememiz gerekecek. Sadece
I leko ile dndmz bir fikirdi."
Johanson arkasndaki tanka bakp l solucanlar dnd ve "Bence harika
bir fikir." dedi.
Bir sre sonra Johanson stn deitirmek iin oteline dnd. Lund'u aramay
denedi ama kadn telefonu amyordu. Lund'u Sverdrup'un kollarnda
uzanrken dnp telefonu kapatt.
Bohrmann onu Kiel'in en iyi lokantalarndan birine akam yemeine davet
etmiti. Banyoya girerek aynada kendini inceledi. Sakaln dzeltmesi
gerektiini dnd. Olmas gerekenden en az iki milimetre uzundu. Onun
dnda her ey yerli yerinde diye dnd. Bir zamanlar kahverengi olan
salar, kr tellere ramen gr ve parlakt, gzleri hl kaln kalarnn altnda
parlyordu. Zamannda kendi ekiciliinin kar konulmaz olduunu
dnrd. Kz rencilerinden biri aktr Maximilian SchelPe benzediini
sylemiti. Johanson'un koltuklar kabarmt, ta ki Scheli'in yetmi yan
zerinde olduunu renene dek.
Bavulunu altst etti ve boaz fermuarl bir sveter karp giydi. Ardndan
set ceketini giymek iin debelendi ve boynuna bir kakol balad. Pek iyi
giyinmi gibi grnmyordu ama bu onun houna gidiyordu. Sala bir tarz
gelitirmiti. Dank sa biimini elde etmesi bile, birok insann saygdeer
bir kuafrde harcadndan daha ok zaman alyordu.
Aynada kendine bir glmseme akp otelden kt ve restorana gitmek iin
bir taksiye bindi.

Bohrmann onu bekliyordu. Yemekle birlikte birka kadeh arap itiler ama
sonunda konuma kanlmaz olarak okyanusa dnd. Tatl geldiinde
Bohrmann sradan bir eyden bahseder gibi "Statoil'in planlarnn ne kadarn
biliyorsun?" diye sordu.

krm

"Sadece temel detaylar." diye cevaplad Johanson. "Petrol hakknda iyi


bilgili olduum sylenemez."
"u anda ne planlyorlar? Bir platform olamaz, ok akta."
"Platform deil."

"Sana bask yapmak istemem ve bu meselenin ne kadar gizli olduu


hakknda bir fikrim yok..."
"Ben olsam buna taklmazdm. Eer bana syledilerse pek bir sr deildir."
Bohrmann bir kahkaha att. "yleyse orada ne kurmay planlyorlar?"
"Bir deniz alt tesisi planlan var. Tamamen otomatiklemi bir tane."
"SUBSIS gibi m i ? "
"O ne?"
110

"Deniz Alt Ayrma ve Enjeksiyon Sistemi Norve sahilinin aklarnd


Troll gaz alannda bir birim. Birka yldr alyor."
"Hi duymadm."
"Seni oraya gnderenlere sor bir. SUBSS yz elli metre derinde alan
bir ileme tesisi. Suyu, deniz taban seviyesinde gaz ve petrolden ayryor.
Geleneksel tesislerde bu ilem platformda yaplr ve su tekrar denize atlr."
"Ah, hatrladm!" Lund bununla ilgili bir eyler sylemiti. "Su balklan
ksrlatryor."
"SUBSS bu sorunu aabilir. Su rezervuara zerk ediliyor ve petrol yukan
itiyor, bylece daha fazla petrol pompalanyor. Bu arada su alnp tekrar zerk
ediliyor ve byle devam ediyor. Petrol ve gaz borular vastasyla kyya
tamyor. alt srece epey temiz bir sistem."
"Ama?"
"Bir ' a m a ' olduundan emin deilim. SUBSIS'in bin be yz metre
derinlie kadar kusursuz alyor olmas gerekiyor. malatlar iki bin metreyi
bulur diye dnyor ve petrol irketleri de be bin metreyi hedefliyor."
"Bu mmkn m ? "
"Yakn bir gelecekte evet. Kk lekte alan herhangi bir ey
muhtemelen daha byk lekte de alr ve avantajlar da malum. Uzaktan
kontrol edilen tesislerin platformlarn yerini almas ok srmez."
"Bu seni pek de heyecanlandrma benzemiyor," dedi Johanson.
Bir duraklama oldu. Bohrmann nasl cevap vereceinden emin deil gibiydi.
"Beni rahatsz eden byle bir deniz alt tesisi deil. in basitlii."
"Uzaktan kontrol edilen bir birim?"
"Tamamen otomatik. Kydan ynetiliyor."

krm

"Ki bu da bakm ve onarm ilerinin robotlar tarafndan yapld anlamna


geliyor."
Bohrmann ban sallad.
"Anlyorum," dedi Johanson.

"Olumlu ve olumsuz ynleri var," dedi Bohrmann. "Bilinmeyen blgeye


girmek her zaman risklidir. Kabul edelim ki yamalar tamamen byle bir blge
ve bu durumda sistemi otomatize etmek son derece mantkl. Bir robotu aa
biraz gzlem yapmas veya birka rnek toplamas iin gndermenin hibir
sakncas yok. Ama bir deniz alt istasyonu tamamen farkl. Farz et ki petrol be
bin metre aadaki bir kuyudan szd. Nasl tamir edeceksin? Araziyi
bilmiyorsun. Elinde sadece bir yn veri var. Orada hemen hemen kr saylrz.
Tamam uydular, dijital sonarlar ve sismik kesitlemeyle deniz yata
morfolojisinin yarm metre sapmayla bir haritasn karabiliriz. Tamam,
petrol ve gaz depolarn alglayacak zemin simlasyonu yanstclarmz
sayesinde nereyi sondalayacamz, nerede petrol nerede hidrat olduunu ve
111

hangi blgelerden kanmamz gerektiini biliyoruz... Ama orada, aada ne


okluunu kimse gerekten bilmiyor."
"Ben de bundan ekmiyorum." diye mrldand Johanson.
"Beni yanl anlama. Fosil yaktlarn kullanlmasna kar deilim ama ayn
hatay ikinci kez yapmaya itirazm var. Petrol endstrisi yola ktnda tm
pmz sonra nasl temizleyeceimizi bilmeden denize boalttk. Atk sulan
ve kimyasallar sanki kendiliinden yok olacaklarm gibi denizlere ve
rmaklara akttk. Radyoaktif maddeleri okyanuslara attk. Doal kaynaklar ve
canl trleri kirlendi ve yok oldu. Hi kimse durup da aradaki balantlarn ne
denli kannak olabileceini dnmedi."
"Ama denizalt tesisle; i kalc olmayacak m?"
"Hemen hemen kesinlikle. Daha ekonomikler ve insanlarn ulaamayaca
petrol rezervlerini karabilirler. Bundan sonra da ayn izdiham metan iin
yaanacak. Fosil yaktlardan daha temiz yanyor ve sera etkisini yavalatacaktr.
Metan lehindeki tm tartmalar kusursuz bir ekilde salam ama her ey
planland gibi giderse Bu irketlerdeki insanlar ou zaman ideal bir
senaryoda neler olmas gerektii ile gerekte neler olabileceini birbirine
kartrr. Bu onlara daha kolay geliyor. Ne zaman nlerine muhtemel sonular
koysan, ilerinden en avantajl olann seerler ki bylece hemen ie
koyulabilsinleriine davetsiz dalacaklar dnyay hi bilmeseler bile."
"Ama metan nasl karacaklar k?" diye sordu Johanson. "Hidratlar yzeye
karken zlmeyecek mi?"

krm

"te uzaktan kumandal ilemciler tam da bu noktada denkleme giriyor,


lier hidratlarn aada zlmelerini salarsan, rnein starak, tek yapman
gereken gaz hapsedip yzeye karmak olur. Kulaa harika geliyor ama kim
byle bir operasyonun bir zincirleme reaksiyon balatmayacan ve Paleosen
dnemindeki gibi bir scaklk dalgasn tetiklemeyeceini syleyebilir?"
"Bunun olabileceini dnyor musun?"
Bohrmann ellerini iki yana at. "Ne zaman ne yaptmz bilmeden evreyi
kurcalasak lmle kumar oynuyoruz. Ama oktan balad bile. Hindistan,
Japonya ve in'deki gaz hidrat programlar epey ilerledi." Yznde clz bir
glmseme belirdi. "Ama onlar da aada ne olduunu bilmiyorlar."
"Solucanlar." diye mrldand Johanson. Deniz yatandaki kml kml
ktlenin Victor tarafndan ekilen fotoraflarm dnd. Ve karanlkta
kaybolan ltl yarat.
Solucanlar. Canavarlar. Metan. Doal afetler.
Bir ikinin zaman gelmiti.

112

11 Nisan

Vancouver Adas ve Clayoquot Koyu,

Kanada

Grnt Anavvak' kzdrmt. Dev gibi erkek orka, batan kuyrua on


metrenin zerindeydi ve imdiye kadar grd en byk gezgin orkalardan
biriydi. Yar ak enesinden sk sralar halindeki parlak, konik dileri
grnyordu. Genlik dnemini gemiti ama hl etkileyici bir biimde
glyd. Anavvak daha yakndan inceleyene dek parlak srtn lekeleyen
donuk, eski yamalar grmemiti. Gzlerinden biri kapal, dieri ise gr
asnn dndayd.

Anavvak onu annda tanmt. Veri tabannda J-19 olarak listelenmiti ama bir
pala gibi kvrlan ayrt edici srt yzgeci ona takma adn vermiti: Cengiz. Bedenin
dier tarafna yrd ve Vancouver Akvaryumu Deniz Memelileri Aratrma
Program yneticisi John Ford'u, Nanaimo'daki laboratuvann bandaki Sue
Oliviera ve baka bir adamla konuurken grd. Sahili evreleyen aalanr altnda
toplanmlard. Ford eliyle Anavvak' ararak "Kanada Okyanus Bilimleri ve
Balklk Enstits'nden Dr. Ray Fenvvick." diye tantrd.

krm

Fenvvick oraya otopsi iin gelmiti. Cengiz'in ldn duyar duymaz Ford
incelemenin kapal kaplar ardna yaplmak yerine cesedin bulunduu sahilde
yaplmasn nermiti, Byk bir grup renci ve gazeteciyi armak ve onlara
orkann anatomisine ieriden bir bak sunmay istiyordu. "stelik," dedi,

"Otopsi akta yaplrsa farkl grnr - daha az klinik ve uzak olur. Kendi
dnyasnda, denizin yaknnda, bir orkann cesedine bakacaz. nsanlar iin
iine daha ok dahil olacaklar iin bu konuda daha tutkulu hissedeceklerdir. Bu
bir yem tabii ama ie yarayacaktr."
Ford, Fenvvick, Anavvak ve Rod Palm konuyu aralarnda tarttlar. Palm,
Tofmo sahilinin aklarnda, Stravvberry Adas'ndaki deniz aratrma
istasyonundan bir doa bilimciydi ve Stravvberry Adas ekibi ile birlikte
Clayoquot Koyu'ndaki ekosistemi gzlemliyordu. Palm oradaki orka
aratrmalaryla isim yapmt..
113

"D kantlar bakteriyolojik bir enfeksiyon kaptn gsteriyor," dedi


Fenwick, Anavvak onu sktrdnda, " a m a aceleye gelmi sonular karmak
istemiyorum."
"Gerek yok ki," dedi Anavvak eki eki, "1999'u hatrlyor musun? 7 l
orka vard ve hepsi enfeksiyon kapmt."
'"kence asla b i t m e z ' " diye mrldand Oliviera eski bir Zappa arksn
hatrlayarak. Komplocu bir tavrla Anavvak'a ban sallad. "Bir saniye benimle
gel."
Anavvak cesedin etrafnda kadn izledi. Otopsi aletleriyle dolu iki geni
metal anta ve bir saklama kab cesedin yanna konmutu. Bir orkay paralara
ayrmak bir insan paralamaktan ok farkl bir meseleydi. Bu, sk bir i,
muazzam miktarlarda kan ve le gibi bir koku demekti.
"Basn her an rencilerle birlikte gelebilir," dedi Oliviera saatine bakarak,
"ama imdi babaa olduumuza gre u rnekler hakknda iki ift laf edelim."
"lerleme kaydedebildin mi?"
"Biraz."
(
"Ve Inglevvood'u da olaya dahil etmen gerektiini dnyorsun, deil mi?"
"nce seninle konumamz gerektiini dndm."
"Sanki henz net bir sonuca varamamsn."
"yle diyeyim, Hem ardk hem afalladk," dedi Oliviera. "ncelikle u
anda varolan aratrmalardan hi biri bu midyeleri tarif etmiyor."
"Zebra olduklarna bahse girebilirdim,"
"Bir anlamda yleler, bir anlamda da deiller."
"Aklar msn?"

krm

"Bu meseleye bakmann iki yolu var. Ya zebra midyelerle balantl bir trle
veya bir mutasyonla urayoruz. Zebra midyeler gibi grnyor ve ayn onlar
gibi kolonize oluyorlar ama bissuslarnda bir gariplik var. Ayaktan uzayan lifler
allmadk derecede uzun ve kalnlar. Onlara 'jet midyeler' adn taktk."
Oliviera yzn svazlad. "Daha iyisini bulamadk. Canl rneklerden birkan
izledik ve onlar... ey, normal zebra midyeler gibi akntya kaplarak hareket
etmiyorlar. Rotalann ieri su alp da fkrtarak iziyorlar. Da kan suyun
gc onlar itiyor ve dmen olarak da liflerini kullanyorlar. Bu sana bir eyi
hatrlatt m ? "
"Kalamarlarn ieri ektikleri suyu fkrtarak itici g salamalar."
"Evet baz trleri yapar ama bir ey daha var. Aklmdan dinoflagellata
geiyor, tekhcreli organizmalar. Baz belirti trlerde hcrenin duvarndan
darya bir ift kam uzanr. Kamlardan biri dmen grevi grr, dieri ise
kendi etrafnda dnerek ilerlemeyi salar."
" A m a bunun dnda ortak bir noktalan yok."
"Buna geni anlamda bir paralel evrim olarak bakyorum. u anki aamada
114

bulabileceim her ipucuna ihtiyacm var. Bildiim kadaryla dier hibir midye
ini byle hareket etmiyor. Bunlar bir balk srs gibi yzyor ve kabuklarnn
unca arlna ramen momentumlann koruyabiliyorlar."
"te bu okyanusun tam ortasnda nasl olup da Barrier Queen'in gvdesine
yerletiklerini aklar," dedi Anavvak elenerek. "Bu artc blm myd?"
"yle."
"Peki seni afallatan ne oldu?"
Oliviera l balinaya bir adm yaklaarak derisini okad. "Orada bulduun
doku paralan. Onlar ne yapacamz bilemiyoruz, stelik yapacak pek bir
ijey de yok. ou blm zaten rmt. Analiz edebildiimiz kk bir
para da bize pervanedeki maddeyle bandakinin ayn olduunu gsterdi.
Dahas imdiye kadar karlatmz hibir eye benzemiyor. Doku kaslma
yetenei asndan allmadk derecede iyi gelimi. nanlmaz derecede gl
uma ayn zamanda ar elastik. Ne olduunu bilemiyoruz."
"Bu durum biyolojik ldamay gsteren bir kant olabilir m i ? "
"Muhtemelen. Neden ki?"
"nk bana doru parlad."
"Sana arpan eyden mi bahsediyorsun?"
"Evet. Midye yatayla oynarken zerime frlad."
"Belki de bir parasn kestiin iindir. Yine de bu dokunun ac hissetmesini
salayacak sinirler veya buna benzer herhangi bir ey banndrdna inanmam.
Sadece... bir hcre ktlesinden ibaret."

krm

Yaklaan sesler duydular. Bir grup insan kumun zerinden onlara doru
geliyordu. Bazlannda kameralar dierlerinde ise not defterleri vard.
"Balyoruz." dedi Anavvak.
"Tamam." diye cevaplad Oliviera mitsizce ona bakarken. " N e yapmam
istiyorsun? Sonular Inglevvood'a gesem mi? lerine yarayacan
sanmyorum. Birka tane daha rnee bakmay tercih ederim, zellikle de o
dokudan."

"Roberts'la konuurum." Anavvak hznle orkaya bakt.


nce balinalar haftalar boyunca kaybolmutu imdi de sahilde bir tanesinin
ls vard. "Bunlarn olmas gerekli miydi? Bu tam bir karmaa."
Oliviera omuz silkti. "Atlarn basna sakla."
Otopsi bir saatten fazla srd, Ford'un yardmcln yapt Fenvvick balinay
kesti; barsaklarn, kalbini, karacierini ve akcierlerini gstererek anatomik
yapsn aklad, Midesinden yar tlm bir fok kt. Yerleik orkalarn
aksine gezgin ve ak deniz orkalar denizaslan, mutur ve yunus yerdihatta
disiz balinalar bile bir orka srs iin yem olabilirdi.
Uzman bilim muhabirleri izleyenler arasnda aznlktayd ama gazeteler,
115

dergiler ve TV kanallarndan gelenler i bandayd ekibin dikkatini ekmeyi


umduu trden insanlar yani.
Fenvvick bir orkanm ayrt edici yapsal zelliklerini anlatarak ie balad.
"Grebileceiniz gibi biimi bir bala benzer ama bunun sebebi doann bu
beden biimini kara hayvanlarndan evrimleen deniz canllarna da
uyarlamasdr. Bu sklkla olur. Buna paralel evrim diyoruz: Benzer evre
basklarna uyum salamak isteyen birbirinden tamamen farkl iki trn benzer
yaplar gelitirmesi. Yani ayn sorunu zmek iin yaplanm gvdeler."
Ya katmann gstermek iin kaln d deriden paralar kesti. "Balklar,
amfibiler ve srngenler ektoterm, yani soukkanldrlar; dolaysyla vcut
slar evrelerine uyum salamaktadr. rnein uskumrular hem Kuzey Kutup
Denizi'nde hem de Akdeniz'de bulunur. Kutupta vcut slar drt derecedir
ama Akdeniz'de yirmi drt. Ayn kural balinalar iin ilemez, onlar bizim gibi
scakkanldr."
Fenvvick hedefi asla armayan iki kelime sylemiti. zleyiciler bunlar
duyduu anda dikilip dikkat kesilmilerdi.
Fenvvick devam etti. "Baja Kaliforniya 'da veya Kuzey Kutbu'nda yzyor
olabilirler, hi fark etmez. Nerede olurlarsa olsunlar, balinalarn 37 derecelik
sabit vcut ss vardr ve bu scakl koruyabilmek iin balina ya dediimiz
ya tabakasn biriktirirler. u beyaz, yal ktleyi gryor musunuz? Su
normalde vcudun ssn drr ama grdnz ya tabakas bunun olmasn
engeller."
Eldivenleri orkann kan ve yayla yap yapt.

krm

"Ama balina ya, balina iin ayn zamanda lmcl de olabilir. Karaya
vurduklarnda lmelerinin sebeplerinden biri muhteem ya tabakalarnn
arldr. Otuz metre boyunda ve yz otuz ton arlndaki bir mavi balina,
dnya zerine ayak basm en byk dinozordan drt kat daha ardr. Bir orka
bile dokuz ton ekebilir. Bu byklkteki yaratklar ancak suda hayatta
kalabilirler. Her ey, bir svya batan her nesnenin arlnn yerinden ettii
sv ktlesinin arl kadar azalacan syleyen Archimedes Kanunu'nda
dmleniyor. Karada, balinalar eer evreden s emen ya tabakalarnn
yaltm etkisiyle lmedilerse, kendi arlklarnn altnda lmne ezilirler.
Karaya vuran balinalarn ou ar snmadan lr."
"Orkaya olan bu muydu?" diye sordu bir gazeteci.

"Hayr. Son birka ylda baklk sistemlerinin kt balinalara giderek


artan sayda rastladk. Hepsi de bakteriyel enfeksiyonlardan ldler. J-19 yirmi
iki yandayd. ok gen saylmaz ama ou salkl orka otuzuna kadar yaar.
Yani erken ld ve dtan bir mcadele izi grnmyor. Benim tahminimce bir
enfeksiyon tarafndan ldrld."
Anavvak bir adm ne kt. "Eer ilginizi ekerse, size bunun neden
116

olduunu anlatabiliriz," dedi becerebildii en tarafsz sesle. "Soruna ilikili


kapsaml bir toksikolojik aratrma yapld ve sonular gsteriyor ki gl/
Kolombiyas aklarnda yaayan orkalar ciddi ekilde KOK" ve dier evre
kirleticilerden etkilenmiler. Bu yl KOK seviyeleri milyonda yz elli paraya
kan orkalara rastladk. Bir insann baklk sistemi bu seviyede toksine kar
aresiz kalrd."
zleyenlerin ona dnm yzlerinde bir efkat ve heyecan karm grd.
Gazeteciler yklerine kavumutu.
"Toksinlerle ilgili en kt ey," diye devam etti, "yada znr olmalar,
yani anne st ile yavrulara geebilmeleri. nsan bebekleri AIDS'li
doduklarnda, bu tm basnn manetindeydi ve hepimiz akna dnmtk.
Burada grdklerinizi yazn ve insanlarn buna kzmalarn salayn. Dnya
zerindeki ok az tr orkalar kadar toksinle doludur."
"Dr. Anavvak." Gazetecilerden biri boazn temizledi. "nsanlar bu
balinalarn etini yediinde ne olur?"
"Toksinlerin bir ksmn sindirirler."
"lmcl mdr?"
"Uzun vadede olabilir."
" B u durumda kimyasallarn suya boaltan iletmelerin mesela kereste
endstrisinin dolayl olarak insanlar arasndaki lmlerden ve hastalklardan
sorumlu olduunu syleyebilir miyiz?"

Anavvak tereddt etti. Muhabir elbette haklyd ama Vancouver Akvaryumu


yerel iletmelerle dorudan yzlemelerden kanmaya zen gsteriyor, daha
diplomatik zmlen denemeyi tercih ediyordu. ngiliz Kolombiyas'nn
ekonomik ve sosyal elitlerini bir avu katil gibi gstermek hlihazrdaki
gerilimi artracakt. "Kirlilikten etkilenmi eti yemenin insan salna tehdit
oluturduuna hi phe yok." dedi batan savma bir ekilde.
"Bizim iletmelerimizin bilerek zehirledii etler."

krm

"Bu, sorumlularla zerinde altmz bir nokta."


"Anlyorum," diyen muhabir not defterine bir eyler yazd. "Sizin geldiiniz
yerdeki insanlar asndan dnyordum Dr..."
"Ben buralym," dedi Anavvak serte.
Muhabir aknlkla ona bakt.
amamak gerek, diye dnd Anavvak. Zavall adam bugn ev devini
yapmam.
"yle demek istemedim," diye cevaplad adam. "Kkeninizi kastettim..."
"ngiliz Kolombiyasf nda pek az balina veya fok eti tketilir," diye adamn
szn kesti Anavvak. "Tersine Kuzey Kutup Dairesi, Grnland, zlanda,
Alaska ve daha kuzeydeki Nunavut ve hatta Sibirya, Kamatka Yarmadas ve
Aleut Adalar ahalileri arasnda daha fazla yksek toksin seviyeleri
117

kaydedilmitir. Bir baka deyile deniz memelilerinin gnlk beslenmenin bir


paras olduu her yerde. Memelilerin toksini nereden aldklar fark etmez,
nk g ederler."
"Balinalarn zehirlendiklerini fark ettiklerini dnyor musunuz?" diye
sordu bir renci.
"Hayr."
" A m a kitaplarnzda onlarn zeki olduklarn yazyorsunuz. Eer
besinlerinde bir sorun olduunu fark ettilerse..."
"nsanlar bir organlar kesilene veya akcier kanserinden lene dek sigara
imeye devam ediyorlar. Sorunun farkndalar ama bu onlar durdurmuyor. Ve
insanlar balinalardan ok daha zekiler."
"Nasl emin olabilirsiniz? Tam tersi de olabilir."
Anavvak'n kibar bir cevap iin aba sarf etmesi gerekti. "Balinalar balina
olarak grmelisiniz. Epey gelimiler ama bu zelliklerinin bir snr var. Bir
orka, aerodinamik, canl bir torpidodur ama bunun bedeli bacaklar, elleri, yz
ifadeleri ve stereoskopik gr kaybetmektir. Balinalar insanlar gibi deildir.
Orkalar muhtemelen kpeklerden daha zekidir. Beyaz balinalar kim olduklarn
bilecek kadar zekiler ve yunuslarn kesinlikle benzersiz bir beyinleri var. Ama
bir anlna btn bunlarla ne elde ettiklerini dnn. Balinalar ve yunuslar
balklarla ayn yaam ortamn paylayor ve benzer bir yaam srdryorlar
ama balklar sadece birka nronla hayatlarna devam ediyor."
Anavvak cep telefonunun aldn duyduunda neredeyse kran duydu.
Fenvvick'e otopsiye devam etmesini iaret etti ve gruptan birka adm uzaklat.

"Leon," dedi Shoemaker, "oradan kurtulabilir misin?"


"Belki. Sorun ne?"
"O geri geldi."

krm

Bu kez Anavvak o kadar fkeliydi ki kendini zor tutuyordu. Birka gn nce


Vancouver Adas'na alelacele arldnda Jack Greyvvolf ve Deniz
Muhafzlar arkalarnda iki bot dolusu huysuz turisti brakarak ortadan
kaybolmulard. Shoemaker filme alnmaktan ve hayvan gibi seyredilmekten
ikayet eden insanlar tarafndan kuatlm ve onlan, bazlarna bedava bilet
datarak zar zor sakinletirebilmiti. Bundan sonra her ey normale dnm
gibiydi. Ama Jack Greyvvolf tam istedii gibi sinirleri bozmutu.

stasyonda tm olaslklar deerlendirmilerdi. Eylemcileri grmezden


gelmek mi yoksa onlara kar harekete gemek mi daha iyi olurdu? Eer resmi
bir sulama yaparlarsa Greyvvolf un eline malzeme verirlerdi. Onun gibiler balina
gzlem iletmeleri kadar, ciddi evreci kurumlar iin de ba arsyd ama basn
ayaa kalktnda her eyden bihaber kamuoyu yanl bilgilendirilebilirdi. Birok
kii gerekleri bilmeden Greyvvolf un tarafn tutabilirdi.
118

Onu grmezden gelmeye karar verdiler.


Belki de, diye dnd Anavvak, Clayoquot Koyu'nda motorbotla
ilerlerken, bu bir hatayd. Belki de kk bir ikayet mektubu Greyvvolf un
ciddiye alnma isteini tatmin ederdi. Bir etki yaratabildiini gsterecek
herhangi bir ey.
Okyanusun yzeyini tarad. Zodiac hzla suyun zerinden ilerliyordu ve
Anavvak bir balinay yaralamak istemiyordu. Uzaklarda birka defa kuyruklar
ve bir kez de botun ok da uzanda olmayan bir noktada suyu yaran parlak
siyah yzgeler grd. Blue Shark'taki Susan Stringera telsiz balantsn da
srdryordu. " N e yapyorlar?" diye sordu. "Fiziksel temasta bulunmuyorlar
deil m i ? "
Telsiz czrdad. "Hayr," dedi Stringer. "Geen seferki gibi bize barp
fotoraf ekiyorlar."
"Ka kiiler?"
"ki bot dolusu Greyvvolf ve bir adam birinde, adam da dierinde. Ah
Tanrm, ark sylemeye baladlar..."
Anavvak telsizden ksk bir ritmik ses duydu.
"Davul alyorlar," diye feryat etti Stringer. "Greyvvolf bir ritim tutuyor ve
dierleri de Kzlderili ilahileri sylyor."
"Sakin ol. Seni tahrik etmesine izin verme. Birka saniye iinde oradaym."
"Leon? Bu gtolan hangi Kzlderililerden?"
"arlatann teki," dedi Anavvak. "Kzlderili deil."
"Ama sanmtm k i "
"Annesi yar Kzlderili ama kanndaki tm yerlilik bu kadar. Gerek ad
Jack O'Bannon."

krm

Anavvak iki botun olduu yere doru hzland. Davulun sesi suyun zerinde
yaylyordu.
"Jack O'Bannon." dedi Stringer. "Onun iin gzel bir fikrim"
"yle bir ey yapmayacaksn. Beni grebildin mi?"
"Evet."
"Sk dur."
Anavvak telsizini kapatt ve Zodiac' ak denize dndrd. En sonunda
neler olduunu grebiliyordu. Blue Shark ve Lady Wexham denize yaylm bir
grup kambur balinann arasndayd. Ara sra dalgalarn arasndan kuyruklar
kyor veya fkrtlan sular havada beliriyordu. Lady Wexham,m beyaz
gvdesi gmmda parlyordu. Krmz boyal gvdeleriyle iki kk, khne
spor balk teknesi Blue Shark n evresinde daireler iziyordu.
'
Greyvvolf Anavvak'n yaklatn fark etse de dikkate almad. Botun iinde
ayakta duruyor, davul alp ilahiler sylyordu. Dier bottaki iki adam ve bir
kadm hakaret yadrp bela okuyorlard. Arada srada da Blue Shark'm
119

yolcularnn fotoraflarn ekip onlara parlak bir eyler frlatyorlard. Anavvak


attklarnn balk artklar olduunu fark etti. Bhe Sfcarfc'takiler eildi. Anavvak.
Greyvvolf un teknesine arparak onu denize drmeyi istedi ama kendini tuttu.
Teknelere yanaarak bard. "Davul almay brak da konualm Jack."
Greyvvolf onu umursamad.
Telsizden bir erkek sesi duyuldu. "Merhaba Leon, seni grmek gzel."
Lady Wexham'm kaptanyd. Teknesi hemen hemen yz metre uzaktayd
st gvertedeki insanlar parmaklklardan eilmi, kuatlan Zodiac'a
bakyorlard. Bazlar da fotoraf ekiyordu.
"Sizin tarafta her ey yolunda m?" diye sordu Anavvak.
"yidir. u piler konusunda ne yapacaz?"
"Barl bir yaklam deneyeceim."
"Eer onlar ezmemi istersen sylemen yeterli."
Bhe Shark Deniz Muhafzlar'nn motorbotlar tarafndan taciz ediliyordu
Greyvvolf teknesi ime bota arptnda sendeledi ama davul almaya devan
etti. apkasmdaki tyler rzgrda salnyordu. Botlarn ardnda bir kuyruk
havaland ve gzden kayboldu ama kimsenin balinalar grecek hali yoktu.
"Hey Leon, Leon!" Blue Shark'm yolcularndan biri, Alicia Delavvare ona
el sallyor, aa yukar zplayp duruyordu. "Bu adamlar da kim? Senin burada
ne iin var?"
Anavvak'n jetonu biraz ge dt. Kz geen gn adadan gideceini
sylemiti ama imdi bunun bir nemi kalmamt.
Zodiac'n Greyvvolf un teknesine doru dndrd ve kar karya gelecek
ekilde ayarlad. Ellerini yksek sesle rparak "Tamam Jack," dedi. "Artk
durabilirsin. Ne istiyorsan syle."

Greyvvolf davulun sesini iyice ykseltti. Monoton ilahisi, saldrgan bir at


gibi ykselip alald.
"Tanr akna Jack!"

krm

Grlt durdu. Greyvvolf Anavvak'a dnd. "Bir ey mi istemitin?"


"Adamlarna geri ekilmelerini syle. Yeter ki durmalarn syle, sonra ne
istersen konuuruz."
Greyvvolf un yz fkeyle arpld. "Geri ekilmiyoruz."
" N e yapmaya alyorsun Greyvvolf? Bu yaygara da ne?"
"Sana akvaryumda sylemeye almtm ama dinlemedin."
"Zamanm yoktu."
"Ve imdi de ben seninle konumak zorunda deilim." Destekileri glp
tezahrat yaptlar.
Anavvak neredeyse kendini kaybediyordu. "Sana bir teklifim var Jack," dedi
becerebildii kadar sakin bir sesle. "Sen onlan geri ek, ben de akam seninle
Davie'nin stasyonu'nda buluaym. O zaman ne yapmamz istediini sylersin."
120

"Buradan uzak durun, o kadar."


"Ama neden? Ne zararmz var?"

Ypranm kayalar gibi grnen iki kara adack, botun hemen yannda sudan
ykseldi. Gri balinalar. Byleyici bir fotoraf olabilirdi ama Greyvvolf gn
rezil etmiti.
"Geri dnn," diye bard Greyvvolf. Blue Shark'm yolcularna gzn
dikmi, kollarn tehdit edercesine havaya kaldrmt. "Geri dnn ve balinalar
rahat brakn. Doayla uyum iinde yaayn. Botlarnz havay ve okyanusu
kirletiyor. Fotoraf ekebilin diye balinalar kovalanyor. Buras onlara ait.
Evinize gidin. Buraya ait deilsiniz!"
Bo laf, diye dnd Anavvak. Elbette Greyvvolf bile sylediklerine
inanmyordu. Ama destekileri tezahrata balad.
"Haydi ama Jack! Biz burada balinalar koruyoruz, unuttun mu? Balina
gzlemi on lan anlamamza yardm ediyor. nsanlann onlara farkl bir ekilde
bakmalarn salyor. imize ta koyman balinalarn da iine gelmez."
"Balinalann karlan ha? Sen gayet iyi bilirsin deil m i ? " Greyvvolf dalga
geiyordu. "Hatta akllarn okuyabilirsin deil mi Sayn bilim adam?"
"Jack u Kzlderili samalklarn brak. Ne istiyorsun? "
"Reklam," dedi Greyvvolf.
"Peki bunu buradan nasl yapacaksn?" Anavvak elini okyanusa doru
sallad. "Burada sadece iki bot ve bir avu dolusu insan var. Haydi bunu adam
gibi konuup doru drst bir propaganda yapalm. ki taraf da iddialarn
ortaya koysun ve iyi olan kazansn."

"Acnas," dedi Greyvvolf. "te, beyaz adam konuuyor."


Anavvak sabrn yitirdi. "Sen de biliyorsun ki, bu dediin samalk. Sen
benden daha beyaz bir adamsn Jack O'Bannon. Gereki ol."
Bir anlna Greyvvolf ona bakakald. Sonra kocaman srtt. Lady Wexham i
iaret ederek, "Sence teknendeki insanlar bizi filme almak iin neden bu kadar
urayorlar?" diye sordu.

krm

"Sen ve senin kardn bu zrvahk yznden."

"Tam olarak yle," diye gld Greyvvolf. "Hemen de anladn."

Anavvak o anda gerei kavrad. Lady Wexham clakiler turist deil,


Greyvvolf un gsteriyi izlemek iin ard muhabirlerdi.
Orospu ocuu.
Tam can actc bir cevap vermek zereydi ki Greyvvolf un hl Lady
Wexhari& bakmakta olduunu fark etti. Anavvak onun baklarn takip etti ve
nefesi kesildi.
Bir kambur balina botun hemen nnde sudan frlayarak ykselmiti. Bir
anlna kuyruu zerinde dengede duruyormu gibi grnd, Lady Wexham'm
gvertesi zerinde ykselirken sadece kuyruunun ucu suyun iinde kalmt.
121

Alt cnesindeki boaz kanal ve karn tamamen grnrdeydi. Uzun gs


yzgeleri kanatlar gibi almt; yumru yumru ular ve koyu benekleriyle iki
parlak beyaz uzant. Devasa gvde yavaa bir yana devrilip ve su
serpintilerinden bir alayanla denize arparken yksek bir Oooh! sesi kt.
st gvertedekiler geriye sinmilerdi. Lady Wexham'm bir ksm bir kpk
duvarnn ardnda kaybolmutu. Ama fkran su yaklaan bir baka karanlk
ekli saklamt. Bir sis ve su rts altndan ikinci bir balina dalgalarn zerine
ykseldi. Bu seferki tekneye daha da yaknd. Korku lklar ykselmeden
nce Anavvak bu srayta bir yanllk olduunu anlamt.
Balina Lady Wexham'a yle bir gle arpt ki ara vahice salland. Bir
atlama ve paralara ayrlma sesi duyuldu. Balina suya dald ve st gvertede
bulunanlar aa savruldular. Teknenin evresindeki deniz kpk kpk
kaynyordu. O anda birka kambur balina yzeye ykseldiler. ki karanlk vcut
havaya ykselerek kendilerini teknenin gvdesine frlatt.
" n t i k a m ! " diye feryat etti Greyvvolf. Sesinde histerinin eiinde bir ton
vard.
Yirmi iki metrelik Lady Wexham herhangi bir kambur balinadan ok daha
uzundu. Ulatrma Bakanl'ndan izinliydi ve Kanada Sahil Gvenlii'nin
yolcu aralannn sert deniz koullarna, metrelerce yksek dalgalara ve uyuuk
bir balinayla ender olabilecek arpmalara dayanabileceini gsteren gvenlik
standartlarna gre sertifikalyd. Lady Wexham tm bu talihsizliklerle baa
kabilecek ekilde tasarlanmt. Ama bir saldrya dayanacak ekilde deil.

Suyun tesinde Anavvak teknenin motorlarnn altn duydu. ki gzlem


gvertesinde kyamet koptu ve dehet lklar dalgalarn zerinden at.
nsanlar kr bir panik duygusuyla birbirini itiyordu. Lady Wexham, hareket
etireye balad ama bir balina sudan ykselerek kendini teknenin kprsnn
zerine frlatt. Bu saldr bile tekneyi durdurmaya yetmemiti ama imdi,
paralar suyun zerine yaarken tehlikeli bir ekilde ba k vuruyordu."

krm

Anavvak bir eyler yapmas gerektiid biliyordu. Belki balinalarn dikkatini


databilirdi. Eli motor klapesine uzand.
O andahavaya bir lk daha kart ama bu seferki arkasndan geliyordu.
Anavvak hzla dnd.
Tam bir balinann neredeyse arl yokmuasna sudan dikey olarak
ykseldii anda dnmt.Balina havada on, on iki metre ykseldi ve bir kalp
atmlk sre kadar eylemcinin durduu krmz motorbotun zerinde, havada
asl kald.
Anavvak hayatnda bylesine korkutucu ama gzel bir eyi bu kadar
yakndan grmemiti.
"Ah Taflrm, hayr," diye fsldad.
Ar ekimdeymiesine vcut eildi ve dmeye balad. Kk krmz
122

motorbotm zerine bir glge dt ve Blue Shark'm pruvasn yuttu. Devail


vcut her saniye hzlanarak aa derken glge de uzadka uzad.
Anavvak lgnca klapeye asld. Greyvvolf un botu da hzla harekete gemi,
dmdz Anavvak'a doru geliyordu. ki bot arpt ve Greyvvolf un srcs
gverteden dt ama Anavvak durmad. Gzlerinin nnde otuz tonluk kambur
balina motorbota arpt ve mrettebatyla birlikte suya gmp Blue Shark'm
nne bindirdi. Zodiac'n burnu sadan havaya kalkp turuncu giymi
yolcularn su bulutunun arasna sat.
Tyler rperten bir grntyd. Protestocularn botu paralarna ayrlmt
ve Blue Shark alabora oluyordu. Su, lgn gibi baran ve ayak rpan
insanlarla doluydu. Turuncu giysileri otomatik olarak onlar su zerinde tutmak
iin imiti ama bazlar balinann arl altnda^lmii, hareketsiz ekilde
yatyorlard. Dalgalarn tesinde Lady Wexham yzgeler ve kuyruklar
tarafndan sarlmt. Anavvak tekne hz artrr ve iddetle yalpalarken seyretti.
Daha fazla yaralanmaya sebep olmamak iin srklenen bedenlerin
arasndan dikkatle geti. Telsizle 98. kanala geti ve konumunu bildirdi.
"Bamz dertte," diye bard. "Yarallar ve muhtemelen ller var." evredeki
her tekne bu yardm arsn alacakt. Daha fazlasn sylemeye veya neler
olduunu aklamaya vakti yoktu, Blue Shark'ta iki dzine kadar yolcu ve
Stringer ile yardmcs vard. stne motorbottaki eylemciyi koyunca toplam
on yedi kii ediyordu.
" L e o n ! " Stringer ona doru yzyordu. Anavvak kadnn elini kavrad ve
onu bota ekti, sonra bottan ok da uzakta olmayan srt yzgelerini grd.
Orkalar katliama doa hzla yzerken kara kafalar ve srtlan sudan kyordu.
Anavvak'm kalbini sktran bir sabit fikirle hareket ediyorlard.

krm

Alicia Delavvare yaknlarda su zerinde duruyordu. Turuncu giysisi


imemi bir gen adamn kafasn eliyle su zerinde tutuyordu. Anavvak botu
onlara yneltti ve StringerTa birlikte baygn adam ve kz bota kardlar. imdi
dierleri de sudan kanlmak iin kollarn uzatarak onlara doru yzyorlard.
Anavvak denizi baka birileri var m diye tararken insanlar bota karmaya
devam ettiler.

"urada biri var!" diye bard Stringer.


Adamm b i suyun zerinde hareketsiz bir ekilde yzyordu. Yz aa
dnkt ve zerinde giysi yoktu. Eylemcilerden biriydi.
Anavvak ve Stringer onu kollanndan tutup kaldrdlar.
ok da ar saylmazd.
Aslnda hi ar deildi.
Kafas arkaya dt ve gzleri bo bo bakt. Bedeni gsnde bitiyordu,
paralanm et, damarlar ve barsaklar gvdesinden aa sarkyor, kan
damlalar suya dyordu.
123

Stringer nefesi kesilerek adam brakt, ardndan Anavvak da tutuunu


gevetti ve ceset tekrar suya dt.
Botun her tarafnda kl gibi yzgeler dnyordu. En az on tane, belki de
daha fazlas vard. Bir darbe botu dndrd. Anavvak dmene uzanp motoru
gazlad ve hz artrd. byk srt tam nnde sudan ykseldi. Anavvak yana
kayd ve balinalar dald. Dier yanda iki tane daha belirdi, dosdoru bota doru
ilerliyorlard. Anavvak bir kez daha dnd. lklar ve alamalar duyduunda
panik onu ele geirdi ama her naslsa Zodiac' kalarn engellemeye alan
syah-beyaz gvdelerin arasndan geirmeyi baard.
Bir atrt duyuldu. Dndnde Lady Wexham'm bir su bulutu iinde
titreyip yana yattn grd. O bir saniyelik dikkatsizlik annda Zodiac'm
kaderi mhrlendi. Devasa bir kuyruk oktan bota doru harekete gemiti.
Zodiac havaya utu ve ters dnd.
Anavvak bir su bulutunun arasndan frlayp okyanusa dt. Su buz gibiydi.
T m gcyle bacaklarn rpp yzeye kmaya abalad. Nefesi tkanarak
tekrar dibe batt. Kapld panikle, lgnca rpnd ve tkrkler saarak
yeniden yzeye kt.
Ne bot ne de yolcular grnrde yoktu. Sahil eridi grnyordu. Bir dalga
onu kaldrdnda sonunda dierlerini grebildi e n fazla yarm dzine kii
Sonra dalgalar parlayan siyak baklar kesti ve daldlar. Yolculardan birinin
ba suya batt ve bir daha kmad.
Yal bir kadn adamn kaybolduunu grmt. "Bot! Bot nerede?" diye
lk att.
Bot neredeydi? Kyya yzmeleri iin mesafe ok fazlayd. Kadnn
lklar gitgide daha da mitsiz bir hl ald.

-Anavvak ona doru yzd. Kadn onu grp kollarn uzatt. "Ltfen, bana
yardm etmelisin."
"Edeceim," diye bard Anavvak. "Sakinlemeye al."

krm

"Bam kaldramyorum, batyorum."

"Batmazsn." Uzun kulalarla ona doru ilerledi. "Elbise batmana izin


vermez."
Kadn onu duymu grnmyordu. "Bana yardm etmelisin. Ah Tanrm,
ltfen boulmama izin verme. Boulmak istemiyorum."
"Endielenme, b e n "
Aniden kadnn gzleri ald ve suyun altnda kayboldu. Bir ey Anavvak'n
bacana srtnd.
Dehet iine iledi. Vcudunun st ksmn zorlanarak sudan ykseltti ve
etrafna baknd. Zodiac alabora olmutu, Onu ve dierlerini bottan ayran
birka metreydi v e siyah torpido. '
Balinalar onlara doru gelirken Anavvak'n iinden bir eyler isyan etti. Bir
124

kez bile bir orka insanlara saldrmamt, insanlara merakla, dosta veya
umursamazca yaklarlard. Balinalar da teknelere saldrmazd saldrmazlard
ite. Aniden bir su dalgas ona arpt ve krmz bir parlama onunla balinalarn
arasna girdi. Eller uzanarak onu kavrad. Sonra Greyvvolf botu yzen dier
insanlara yneltti. Alicia Delavvare'i sudan kard ve kz bir banka oturttu.
Anavvak hrltyla nefes alan bir adam dorulttu ve dierlerini aramak iin
deniz bakt. Stringer neredeydi?
ki dalga arasnda kadnn kafasn grd. Yannda bir kadn daha vard.
Orkalar ters yz olmu Zodiac' sarmlard ve her iki yandan yaklayorlard.
Parlak siyah kafalar dalgalar yaryor, alm eneleri birka sra fildii rengi
dii gzler nne seriyordu. Birka saniye iinde kadnlarn yanna
varacaklard. Ama Greyvvolf dmendeydi ve kararllkla onlara doru
ilerliyordu.
Anavvak Stringer'a elini uzatt.
"nce onu al," diye bard Stringer.
Greyvvolf Anavvak'a kadm gvenlie ekmesi iin yardm etti. Sonra
Stringer bota trmanmaya alt ama suya kayd ve balinalar da arkasndan
daldlar.
Stringer bir anda yalnz kalmt. "Leon?" Kollarm uzatt, gzleri korkuyla
ful ta gibi almt. Anavvak kadnn sa elini yakalad.

krm

Bir ey inanlmaz bir hzla frladnda mavi-yeil su ikiye yarld. eneleri


slm, beyaz dilerini gsteriyordu. Sonra kapandlar ve Stringer lk att.
Onu hapseden burna yumruk att ve "Defol!" diye bard.
Anavvak'n parmaklar kadnn ceketine gmld. Gzleri kenetlendi.
"Susan bana br elini de ver!" Brakmamaya kararl bir halde kadna tutundu
uma orkann eneleri kadnn etrafna kilitlenmiti. Kadnn az alarak sessiz
bir lkla att ve sonra sesi yakc bir feryada dnt. Mide bulandrc bir
Sarsntyla Anavvak'n tutuundan sklp alnd. nce kafas ardndan kollan
ve parmaklan suyun altnda kayboldu. Bir anlna turuncu giysisi suda parlad;
lolup kaybolan, paralanm bir kaleydoskop gibi.
Anavvak suya bakt. Derinlerde bir eyler parlyordu. Bir hava kabarc
.ulunu yzeye kp patlad ve kprd.

Sonra su krmzya dnd.


"Hayr," diye fsldad.
Greyvvolf onu parmaklklardan uzaklatrd. "Orada kimse .kalmad," dedi.
"Haydi gidelim."
Motorbot harekete getiinde Anavvak, volta atarak kendini sakinletirdi.
Stringer'n kurtard kadn bir bankta yatyor, yavaa alyordu. Delavvare
im eyen bir sesle onu yattrmaya alyordu. Dier adamsa gzn krpmadan
Kakta bir noktaya bakyordu.
125

Suyun tesinde Anavvak baka bir kargaann seslerini duydu. Arkasn


,

dndnde Lady Wexham m kamburlar ve srt yzgeleriyle evrildiini


grd. Zar zor ilerliyordu ve tehlikeli bir ekilde yana yatmt.
"Geri dnmeliyiz," diye bard. "Oradan kamayacaklar!"
Greyvvolf son srat karaya ilerliyordu. "Unut bunu."
Anavvak ona uzand ve telsizi kapt. Lady Wexham ' aramaya alt. Telsiz
czrdad. "Onlara yardm etinek zorundayz Jack! Geri dn lanet olas!"
"Altmzdaki tekneyle hi ansmz yok. Kendimizi kurtarrsak anslyz."
En kts uydu ki, adam haklyd.
"Victoria?" Shoemaker telefona bard. "Victoria'da ne halt ediyorlar?..
Neden? Victoria'nn kendi sahil gvenlii yok muymu? Clayoquot Koy'nda
insanlar bouluyor! Bir kaptanmz ld ve tekne batyor ve sen bana sabrl ol
mu diyorsun?"
Bir cevap beklerken ofisin iinde volta atyordu. Admlar durdu.
"Yapabilecekleri kadar abuk mu? zgnm ama lanet olas mazeretlerinizle
ilgilenmiyorum... Ne? Hayr imdi sen dinle..."
Hattn dier ucundaki ses o kadar yksekti ki Anavvak metreler tesinden
onu duyabiliyordu. stasyona bir kargaa hakimdi. Davie ve Shoemaker
durmadan telsizler ve telefonlarla konuuyorlard. Shoemaker ahizeyi brakt ve
bam sallad.

krm

"Neler oluyor?" diye sordu Anavvak. Greyvvolf un ypranm eski teknesi


Tofino'ya on be dakika nce gelmiti ve o zamandan beri ofis insanlarla dolup
tayordu. Saldrnn haberi kasabada kontrolden km bir yangm gibi
yaylmt. stasyonda alan tm kaptanlar gelmi ve frekanslar kilitlenmiti.
lk nce yaknlardaki bir balk aram "bir avu balinadan syrlamayan
aptallarla" alay etmi, sonra da "bir de balinalar korumaya alan bu zibidiler"
hakknda atp tutmutu. Bir sre sonra aramalar kesilmiti. Yardm etmeye
alan herkes yeni bir saldrnn kurban oluyordu. Cehennem skn etmiti ve
kimse neler olup bittiinden emin olamyordu.
"Sahil Gvenliin bize gnderecek adam kalmad," dedi Shoemaker sinirle.
"Tm Victoria veya Ucluelet'te konulandrlm. Grnen o ki Lady ba
belada olan tek tekne deil."
"Daha ok saldr m ? "
"Ve lm anlalan."

"Ucluelet'ten haber var," dedi Davie. Tezgahn arkasna uzanp ksa dalga
telsizin dmelerini evirdi. "Bir trol teknesinden sinyal. Bir Zodiac'tan yardm
ars alm ama yardma gittiinde saldrya uram. Geri dnyor."
"Nasl bir saldr?"
"Sinyal gitti. Onu kaybettim."
126

"Ya Lady

Wexhaml"

"Haber yok. Tofno Havaclk iki uak gnderdi onlar daha yeni
yakaladm."
"Ve?" diye sordu Shoemaker sabrszca. "Lady'yi grebiliyorlar m?"
"Tom daha yeni kalktlar."
"Biz neden onlarla gitmedik?"
"Aptal olma. Gayet iyi biliyorsun k i "
"Onlar bizim teknelerimiz Tann akna! O lanet olas uaklarna binmemiz
gerekirdi!" Shoemaker lgn gibi volta atyordu. "Lady'ye ne oldu?"
"Bekleyip greceiz."
"Beklemek mi? Bekleyemeyiz! Ben oraya gidiyorum!"
"Tom"
"Bir Zodiac'mz daha var yle deil mi? Devilfish'i alnz ve gidip kendimiz
bakanz."
"Sen akln m kardn?" dedi kaptann biri. "Leon'un sylediklerinden tek
kelime bile anlamadn m? Bu ii Sahil Gvenlik'e brakmalyz."
"Sahil Gvenlik diye bir ey kalmad!" diye bard Shoemaker.
"Belki Lady Wexham biz olmadan geri dnebilir. Leon dedi k i "
"Belki demek yeterli deil!" Davie onlar susturmak iin elini kaldrd ve
Shoemaker'a uyaran bir bak att. "Yeteri kadar hayat kaybedildi Tom. Bir
bakasnn daha gereksiz risk almasn istemiyorum. Pilotlann rapor vermesini
bekleyip sonra ne yapacamza karar vereceiz."

"Hibir ey yapmadan oturmak zm getirmez!"


Davie cevap vermedi. Telsizini ayarlyor ve deniz uaklaryla irtibat
salamaya alyordu. Bu arada Anavvak kalabal ofisi terk etmeleri iin ikna
etmeye alyordu. Dizleri titriyor, ba dnyordu. Muhtemelen oktaym,
diye dnd. Yatp gzlerini kapamak iin her eyini verirdi ama biliyordu ki
gzlerini kapattnda bir orkann enesindeki Stringer' grecekti.

krm

Stringer'm kurtard kadn kapnn yannda bir bankta yar baygn


yatyordu. O olmasayd Stringer hayatta olabilirdi. Kurtardklar adam da
kadnn yannda oturmu, iin iin alyordu; teknede onunla birlikte olan kzn
kaybetmiti. Alicia Delaware adamla ilgileniyordu. lmden kl pay
kurtulmu birine gre dikkat ekici derecede kendine hakim grnyordu. Bir
helikopter onlar hastaneye gtrmek zere havalanm olmalyd ama u anda
hi kimseye, hibir eye gvenemiyorlard.
"Hey Leon." dedi Shoemaker. "Benimle gelir misin? Ne aramam gerektiini
sen syleyebilirsin."
"Tom hibir yere gitmiyorsun." diye atlad Davie.
"Siz aptallann hibiri oraya gitmemeli." dedi derin bir ses. "Bir daha asla.
Ben giderim." '
127

Anavvak arkasn dnd. Greyvvolf istasyona gelmiti. Kprdanan


kalabaln arasndan kendine yol aarken gzlerine den salarn kaldrd.
Oda sessizleti ve herkes setlere brnm uzun sal deve bakt.
"Sen neden bahsediyorsun? Nereye gideceksin?" dedi Anavvak.
"Senin teknenin oraya geri gidip senin insanlarm kurtaracam.
Balinalardan korkmuyorum, bana zarar vermezler."
"Bu gerekten ok soylu bir hareket Jack ama u andan itibaren bu iten
uzak dursan iyi olur."
"Leon," diye hrlad Greyvvolf, "daha nce uzak dursaydm imdiye kadar
lm olurdun. Asl sen uzak durmalsn. Aslna bakarsan ilk andan beri uzak
durmalydnz."
"Nereden?" dedi Shoemaker, sesinde tehlikeli bir ton vard.
"Doa, Shoemaker. Tm bu lanet felaketin suu sizde, botlarnz ve
kameralarnzda. Hem benim insanlarmn, hem kendinizinkilein, hem de parasn
cebe attklarnzn lm sizin suunuz. Bu zaten olacakt. Sadece an meselesiydi."
"Shoemaker bard. "Gtolan!"
Delavvare ayaa kalkt. "Gtolan falan deil," dedi kararl bir sesle. "Bizi
kurtard. Ve hakl da. O olmasayd lrdk."
Anavvak Greyvvolf a borlu olduklarnn herkesten ok kendisinin
fazlasyla farkndayd. Ama adamn gemite onlara kard zorluklan
unutamyordu. Hibir ey sylemedi. Birka saniye boyunca huzursuz bir
sessizlik oldu.
"Jack," dedi Anavvak. "Eer oraya gidersen birilerinin seni sudan kannas
gerekecek. Tekneni gtrmen gereken tek yer bir mze. Bir yolculua daha
dayanamaz."

"Yani onlar orada lmeye brakacaksnz, yle mi?"


"Hi kimsenin lmesini istemiyorum, senin bile."

krm

"Ah o zaman benim iin endieleniyorsun yle mi? Ama zaten kendi
teknemi almay dnmyordum. Orada epey darbe ald. Sizinkini alrn."
"Deviljish 'i m i ? "
"Elbette."
"Onu kimseye vermem," dedi. "Hele de sana."
"O zaman benimle gelmen gerekecek."
"Jack, b e n "

"u geri zekl Shoemaker'a onun da gelebileceini syle. Orkalar artk


dmanlarn yemeye baladna gre yeme ihtiyacmz olacak."
"Akln kardn Jack."
Greyvvolf ona doru eildi. "Leon," diye tslad. "Orada benim de
arkadalarm ld. Umunmda deil mi sanyorsun."
"Eh onlar yannda getirmeseydin..."
128

"Tartmakla bir yere varamayz. Senin adamlarndan bahsediyoruz ve oraya


gitmesi gereken ben deilim. Bana biraz minnet borlusun Leon."
Anavvak kfretti. Dierlerine bir bak att. Shoemaker telefondayd. Davie
tclsiziyle konuuyordu ve eliyle Anavvak' ard. "Tom'un fikriyle ilgili ne
dnyorsun?" diye sordu alak bir sesle. "Yardmmz olur mu yoksa intihar
m olur?"
Anavvak dudaklarn inedi. "Pilotlar ne dedi?"
"Lady alabora olmu. Yana yatm ve su alyormu."
"Ah Tanrm."
"Victoria Sahil Gvenlik kurtarma operasyonu iin bir helikopter
gnderebileceini sylyor ama vaktinde yetieceklerinden kukuluyum.
imdiden yeteri kadar meguller ve daha fazla ar geliyor."
Daha yeni ktklar cehenneme yeniden girecek olmak dehet vericiydi ama
Anavvak Lady Wexham'a yardm etmek iin gcnn yettii her eyi yapmazsa
kendini asla affetmeyeceini biliyordu. "Greyvvolf da gelmek istiyor," dedi
sessizce. N

"Tom'la ayn teknede mi? Dalga geiyorsun. Bir sorunu halletmeye


altmz sanyordum, yenisini yarattmz deil."
"Greyvvolf yararl olabilir. Aklndan neler getiini Tanr bilir ama
yanmzda olmas ie yarar h e m gl hem de tamamen korkusuz."
Davie kasvetle ban sallad. "kisini birbirinden uzak tut olur mu? Ve eer
ler mitsiz grnrse hemen geri dnn. Kimsenin kahraman rolne
rnmesini istemiyorum."
Anavvak Shoemaker'a doru ilerleyip telefonu kapatmasn bekledi ve
Davie'nin kararn syledi.

krm

"O sahte kzlderilinin bizimle gelmesini mi istiyorsun?" dedi Shoemaker


fkeyle. "Delirdin mi?"
"Sanrm daha ok biz onunla gidiyoruz saylr."
"Tekne bizim."
"Bak burada senin ve Davie'nin sz geer ama ben neyle kar karya
olduumuzu biliyorum ve sana unu syleyeyim ki onu yanmza aldmza
memnun olacaz."
Devilfish, Blue Shark'la ayn boyutta ve beygir gcideydi yani kk ve
manevra yapmas kolayd. Anavvak bunun onlara yeteri kadar avantaj salamas
iin dua etti. Srpriz faktr hl yaratklardan yanayd. Ne zaman veya nerede
saldracaklarn kimse bilemiyordu.
Zodiac lagn boyunca hzla yol alrken, Anavvak neden sorusuyla
bouuyordu. Balinalar bildiini sanrd ama imdi kaybolmutu. Barrier
Queerfe yaplan saldn grnrdeki ipucuydu. Bir eit enfeksiyon olmal, diye
dnd. Belki de bir tr kuduz hastal.
129

Ama hangi tr hastalk deiik trleri etkilerdi ki? Saldrlar kambur


balinalar, orkalar ve gri balinalar tarafndan yaplmt. Dndke Zodiac'n
alabora edenin bir gri balina olduuna emin oluyordu.
Acaba denizdeki yksek KOK oran ve besinlerindeki toksinler igdlerine
hasar m vermiti? Ama orkalar toksinleri zehirlenmi somondan ve dier
hayvanlardan alyordu. Gri balinalar ve kambur balinalar ise plankton yiyordu.
Metabolizmalar dili balinalardan farklyd.
Hastalk durumu aklamyordu.
Gzlerini parltl suya dikti. Bu yolculuu daha nce yzlerce kez yapmt
ve her seferinde bir balina grmenin heyecanl beklentisi iinde olurdu.
Tehlikeleri her zaman biliyordu: sis basabilir, rzgr dnebilir ve kayalklara
tehlikeli dalgalarla arpabilirdi 1 9 9 8 ' d e bir kaptan ve turist bu ekilde
Clayoquot Koyu'nda lmlerdi. Sonra bir de balinalar vard: uysal, arkada
canls ama devasa ebatlara ve kudrete sahip; hareketleri tahmin edilemez
hayvanlar. Her deneyimli balina gzlemcisinin tanklk edebilecei gibi
doann muazzam bir gcydler. Ancak denizde karlalabilecek frtnalar,
gaddar dalgalan ve vahi hayvanlar dnrseniz, balinalar o kadar da dehet
verici deillerdi. Korku, sayg doururdu ve Anavvak'n zaten doaya byk
saygs vard.
Ama imdi, ilk defa korkuyordu.

krm

Deniz uakjar Devilfish'm zerindeki havay yararken tekne dalgalarn


zerinden aarak hzla ilerliyordu. Shoemaker dmeni almak iin srar etmiti
ve Anavvak da onun yanndayd; Greyvvolf ise pruvada, herhangi bir sorun var
m diye denizi tanyordu. Aalarla kapl kk adacklar sol taraflarndan geip
gitti. Denizaslanlan sanki huzurlarn hibir ey bozamazm gibi kayalklarda
gneleniyordu. Zodiac kkreyerek yanlarndan geti. Ak deniz nlerindeydi
b i t m e k tkenmek bilmeden uzanan sudan bir diyar,.hem tandk hem de
rktc.
Lagnn korunakl sularnn tesinde dalgalar daha glyd. Zodiac
grltyle dalgalarn zerinde zplyordu. Geen yarm saat iinde deniz
sertlemi, kara bulutlar ufukta toplanmt. Henz grnrde bir frtna yoktu
ama hava koullar bu sularda ounlukla olduu gibi hzla bozuluyordu.
Muhtemelen onlara doru bir yamur perdesi geliyordu. Anavvak Lady
We.xham\ grebilmek iin gzlerini kst. Uzakta baka bir gemi grd, yln
bu zamannda Kanada kylarndan ska geen bir yolcu gemisi kuzeye,
Alaska'ya doru gidiyordu.
"Onlar buraya getiren ne?" diye bard Shoemaker.

"Sanrm yardm arsn duydular." Anavvak drbnle bakt. " M S Arctic.


Seattle'dan geliyor. Onu daha nce grmtm, son birka ylda bu rotadan
dzenli olarak geiyordu."
130

"Leon!"
Uzakta kk, keskin bir siluet belirmiti, dalgalarn zerinden zar zor
grnyordu. Lady Wexham\n sadece st gvertesi suyun zerinde kalmt.
nsanlar kprde ve pruvadaki gzlem platformunda toplanmlard. Orkalar
tehditkr bir halde daireler iziyor, aracn suya gmlmesini bekliyorlard.
"Ah Tanrm," dedi Shoemaker, "bu mmkn deil..."
Greyvvolf onlara dnd ve yavalamalarn iaret etti. Shoemaker klapeyi
geri ekti. Gri, oluklu bir kambur nlerinde suya kt, ardndan iki tane daha
geliyordu. Balinalar yzeyde birka saniye oyalanp, dank, V eklindeki
pskrtmelerini kardlar ve kuyruklarn gstermeden yeniden daldlar.
Anavvak suyun altndan gelilerini hissedebiliyordu. Yaklaan saldrnn
farkndayd.
"Haydi ilerle!" diye bard Greyvvolf.
Shoemaker gaza bast. Devfish iteklenerek ileri frlad. Arkalarnda
balinalarn dev gibi siyah vcutlar sudan frlayarak geri dtler. Son srat
giden Zodiac batan Lady Wexham,& doru yaklat. Sonunda kprden ve
platformdan el sallayan insanlar grebiliyorlard. lklar suyun zerinde
yankland. Anavvak kaptann kurtulanlar arasnda olduunu grerek rahatlad.
Parlak siyah yzgeler birer birer suyun altnda kayboldu.

"Srada biz varz," dedi Anavvak.


"Bize saldracaklarn m sylyorsun?" dedi Shoemaker panik iinde. lk
kez nelerin dndn anlam gibiydi. " N e yapacaklar? Bizi alabora m
edecekler?"
"Edebilirler. Gri balinalarla kamburlar tahribatn sorumlusu gibi grnyor,
orkalar da geri kalan hallediyor."

krm

Shoemaker'n yz bembeyaz kesildi.


Greyvvolf yolcu gemisini iaret etti. "Takviye yolluyorlar," diye bard.
ki kk motorbot MS Arctic'in yanndan ayrlarak sakin bir biimde
onlara doru ilerlemeye, balad.

"Onlara ya acele etmelerini ya da kamalarn syle, Leon" diye haykrd


Greyvvolf. "Bu hzlaryla kolay yem olacaklar."
Anavvak telsizi kapt. " M S Arctic, buras Devfish. Saldr tehlikesi
altndasnz."
Birka saniye boyunca sessizlik oldu. Devfish neredeyse Lady ile ayn
hizadayd.
"Buras MS Arctic. Ne tr bir saldn Devfish?"
"Balinalar botlarnz batracak."
"Balinalar m? Devfish, dalga m geiyorsunuz?"
"Kendi gvenliiniz iin geri dnmenizi neririm."
"Batan bir gemiden yardm ars aldk."
131

Anavvak Zodiac bir dalga ile sallanrken ne sendeledi. Kendini toparlad \ e


telsize bard. "Konumaya zamanmz yok ama szme gvenmelisiniz. Daha
hzl gitmeniz gerek."
Greyvvolf pruvadan deli gibi iaret ediyordu. "Buradan gitmeleri lazm!"
Orkalar rotalarn deitirmiti. Artk Devilfish 'in altna inmiyor ama ak
denize, MS Arctic't doru yzyorlard.
"Siktir," diye kfretti Anavvak.
Bir kambur balina, evresinde parldayan su damlacklarndan bir haleyle
tam motorbotlann nnde sudan ykseldi. Bir an havada asl kald, sonra bil
yanma dt. Anavvak nefesini tuttu. Motorbotlar zarar grmeden dmekteki
su damlalar bulutunun iine ilerlediler. "MSArctic, botlarnz geri ekin! Suyu
boaltn! Bunu biz hallederiz."
Shoemaker motoru susturdu. Lady Wexham in kprs bir ayla suyun
zerine kmt ve Devilfish bir dzine adamla kadnn bekledii kprnn
tam nnde durdu. Bir dalga kprye arparak dier taraftan dkld. Anavvak
gzlem platformunun k tarafnda daha fazla insan olduunu grd. Dalgala
tekneyi sallarken kafesteki maymunlar gibi parmaklklara futundular.
Devilfish kpryle platform arasnda gidip gelirken pat pat ses karyordu
Zodiac'n altnda Lady'nin ana gvertesi yeil beyaz parlyordu. Gl b
dalga .Devilfish'i kavrad ve havaya kaldrd. Bot kpryle ayn hizaya kana
dek bir asansr gibi ykseldi. Bir an iin Anavvak uzanan ellere dokunma
mesafesindeydi. Korku dolu yzlere bakt ve gzlerindeki umutla kark
deheti grd. Sonra Devilfish aa dt.

"Bu hi kolay olmayacak," dedi Shoemaker skt dilerinin arasndan.


Anavvak gergin bir ekilde etrafna baknd. Balinalar Lady We.xham'a. olan
ilgilerini yitirmilerdi. Daha ileride toplanm ve onlardan zayfa kanmaya
alan iki motorbotu hedeflemilerdi.

krm

Anavvak ok az zamanlar kaldn biliyordu. Balinalar her an gen


dnebilirlerdi ve her halkarda Lady hzla batyordu. Greyvvolf meldi. Byk
bir dalga Devilfish'i sarsp yukar kaldrd. Greyvvolf kendini havaya frlatarak
teknenin dier yanndaki merdivene tutundu. Su, koltuk altlarna kada
ykseldi, sonra dalga krlarak dald ve Greyvvolf tek eliyle tutunarak havada
kald: aadaki Zodiac ile yukardaki insanlar arasnda zayf bir halkayd.
Dier elini kprye kaldrd.
"Omuzlarma trmann," diye bard. "Her seferinde bir kii. Bana aslp
botun yaklamasn bekleyin, sonra atlayn."
Grup tereddt etti. Greyvvolf talimatlarm yeniden bard. Bir kadn kolunu
tuttu. Ksa srede srmdayd, omuzlarndan sarkyordu. Zodiac ykseldi.
Anavvak kadn tutup indirdi.
"Sradaki!"
132

Sonunda kurtarma operasyonu hzn almt. Yolcular birbiri ardna


Odiac'a indi. Anavvak Greyvvolf un daha ne kadar dayanabileceini merak
tti. Kendi arlnn stne binen yolcununkini de tayor ve bu arada dalgalar
/erinden aarken tek elle merdivenden sarkyordu. Metal bklp atlarken
lpr acnas bir ekilde gcrdad. Artk bir tek kaptan kalmt. Ani bir feryat
lvay doldurdu, kpr darbe almt. Greyvvolf un bedeni geminin yanma
lirpt ve kaptan dengesini kaybederek gverteden denize savruldu. Bir gri
halina ban dalgalarn arasndan kard. Greyvvolf merdiveni brakp suya
dt. Birka metre tesinde ksrerek sudan kan kaptan bir iki gl kula
utarak Zodiac'a ulat. Eller uzanarak onu bota kard. Greyvvolf botun kenarn
tuttu ama bir dalgayla geri dt.
Birka metre arkasnda sudan bir yzge kt.
" J a c k ! " Anavvak k tarafa kotu. Greyvvolf yzeye kp aceleyle bota
doru yzd. Kara yzge hzlanarak takip ediyordu. Greyvvolf uzanp botun
kenarn yakalad. Orka hamlesine hazrd. Anavvak Greyvvolfu yakalad ve
dierlerinin yardmyla bota kard. Orka dnp uzaklat. Kfreden Greyvvolf
onu tutan elleri uzaklatrd ve uzun, siyah sann suyunu skt.
Orka neden saldrmad? diye merak etti Anavvak.
Korkmuyorum. Bana zarar vermezler.
Ama bu sadece laft.
Sonra anlad. Orka saldramazd. Zodiac'n altndaki gverte yznden su
orkann kendini ileri atamayaca kadar sd. Tabii, Gney Amerikal
kuzenlerinden s veya kuru blgelerde nasl avlanacan renmediyse.

Zodiac'n ans daha byk teknenin batmasyla bitecekti. Bu ans


kullanmak onlar iin hayati derecede nemliydi.
Anavvak lklar duydu.

krm

Bir gri balina MS Arctic'in botlarna arpmt. Havaya enkaz paralar


uutu. Dier bot dnp kamaya alrken motorunun homurtusu duyuldu.
Anavvak balinann botu dibe ektii noktaya bakt ve kendilerine doru
ilerleyen bir sra gri kamburu grd.
imdi sra bizde, diye dnd.

Shoemaker hareket edemiyormu grnyordu. Gzleri yuvalarndan


frlamt.
" T o m ! " diye bard Anavvak. "Gzlem platformundaki dierlerini
almalyz."
"Shoemaker!" diye hrlad Greyvvolf. "Bunu yapabilecek misin?"
Titreyen Shoemaker dmeni kavrad ve Zodiac' platforma ynlendirdi.
Altlarnda bir dalga ykseldi ve pruva taraf yolcularn ksld parmaklklara
vurdu. Ar ar nefes alyor, botu insanlarn atlayabilecei kadar yakma
gtrmeye alyordu.
133

Gri balinalar direnlerini kracakmasna Lady Wexham'a doru hzla


ilerliyorlard. Enkaz arpmann gcyle sarsld. Bir kadn savruldu ve
bararak suya devrildi.
Zodiac'taki baz yolcular aceleyle kadn karmaya gitti. Anavvak Lady'ye
bakt. Yeni saldrlara ne kadar dayanabilirdi? Baaramayacaz diye dnd
umutsuzca.
Sonra inanlmaz bir ey oldu.
ki muazzam vcut botun iki yanndan ykseldiler. Anawak bir tanesini
hemen tamd: omurilii soluk ve apraz yara izleriyle doluydu, bu yzden
takma ad Yaral Srt't. Yal gri balina hlihazrda trnn pek oundan uzun
yaamt. Dier balinann srtnda tantc bir iaret yoktu. ki hayvan da suda
hareketsiz yatyor, akntyla ykselip alalyorlard. nce biri, sonra da dieri
su pskrtt. Minik su damlacklarndan bulutlar suyun zerinde uuuyordu.
Gerek srpriz son iki gri balinann grnmesi deil, ncekilerin zerinde
yarattklar etkiydi; dierleri aniden suda kaybolmulard. Yzeye ktklarnda
ise bottan epey uzaklamlard. Orkalar enkazn evresinde dnmeye devam
ediyorlard ama onlar da geri ekilmiti.
Anavvak her naslsa yeni gelenlerden korkmamas gerektiini biliyordu.
Sonuta iki gri balina saldrganlar korkutmutu. Atekesin ne kadar sreceini
bilmenin olana yoktu ama olaylarn beklenmedik ekilde tersine dnmesi
onlara bir nefes aldrmt. Shoemaker bile paniklemeyi brakmt. Zodiac'
gvenle parmaklklarn altna ynlendirdi. Dev gibi bir dalga altlarndan
geerken havaya ykseldiler.
"Atlayn!" diye bard Anavvak. " i m d i ! "

imdi sra kamaya gelmiti.

Devilfish dalgann zerinde ykseldi ve sonra dt. Parmaklklardaki


insanlar ardndan atlayp birbirleri zerine dtler. Can acsyla atlan lklar
duyuldu. Bazlar suya dt ama ksa srede bota alndlar. Sonunda herkes
gvendeydi.

krm

Ama herkes atlamamt. Parmaklklarn arasna nelmi bir olan ocuu


yzn ellerine gmm alyordu.
"Atla!" diye haykrd Anavvak. Kollarn uzatt. "Korkmana gerek yok."
Greyvvolf ona katld. "Bir sonraki dalga geldiinde onu -akalarm."

Anavvak omzunun zerinden bakt. Dev dbi bir dalga onlara doru
geliyordu. "Dndnden daha abuk elebilr," dedi.
ki gri balina suyun altna dald. Ldy'tda traiindaki deniz alayarak
kprd sonra kpr bir su anaforu iinde kayboldu. K taraf havaya kalkt
ve Lady Wexham'm nce pruvas, sonra da geri kalan derinliklere gmld.
"Yakla!" diye bard Greyvvolf.
Her nasl olduysa Shoemaker itaat etti. Devilfish''n pruvas batan Lady'nin
134

gvertesine vurdu; olan hl parmaklklara tutunuyordu. Greyvvolf ne doru


yolunu at ama bir dalga Zodiac'a arptnda kpren sulardan bir perde
parmaklklara arpt. Greyvvolf ocuu yakalamak iin eildi, Devfish
sallandnda dengesini kaybedip gverteye arpt ama ocuu brakmad.
Kollan iki kaln aa kt gibi olan destekliyordu. Ay gibi elleri ise belinin
etrafnda kilitlenmiti. Ardndan Lady Wexham derinliklerde kayboldu.
Shoemaker klapeyi ileri itti. Pasifik'ten gelen dalgalar dzenli ve yksekti.
Kaptan dikkatli olabilirse ar yklenmi bot iin bir tehlike tekil etmezlerdi.
Ama Shoemaker kendini toparlamt. Zodiac bir dalga silsilesine arpp dier
yandan kt ve kyya yneldi.
Anavvak geriye MS Arctic 'e bakt. kinci motorbot ortalkta grnmyordu.
Bir kuyruk havaya frlayp alays bir veda gibi salland. Bir kambur balina.
Artk asla bir balina kuyruuna uursuzluk iaretiymi gibi hissetmeden
bakamayacakt.
Birka dakika sonra lagn ak denizden ayran dar arazi eridini getiler.
nsan dolu bot dalgakrana yanat. Dnlerini takip eden anlarda, Davie'nin
tek tesellisi syrk almam Devfish 'in grntsyd. Kayplarn isimlerini
okudular. nsanlar ok iinde kt. Sonra kalabalk dald. Zodiac'm
yolcularnn neredeyse tamam hipotermi geiriyordu. ou aileleri veya
arkadalar tarafndan en yakn klinie gtrld. Bazlarnn daha ciddi
yaralar vard ama kimse helikopterin ne zaman gelip onlar Victoria'ya
gtreceini bilmiyordu. Telsizden hl yeni dehet raporlan geliyordu.

krm

Davie dmanca sorulara, sulamalara ve karalamalara dayanmak zorunda


kalmt. Yolcular dnmemi olsalar, fiziksel iddet tehdidi altnda olacakt.
Stringer'n sevgilisi Roddy Walker gelip duyabilecek herkese avukatndan
haber beklemelerini sylemiti. Yine de kimse gerekte kimi sulayacan
bilmiyordu. Balinalann tahrik edilmeden saldrmalar fikri daha ilk bata bir
kenara atlmt. Onlar barl yaratklard, tpk insanlar gibi ama onlardan
daha nazik. Kurtulan turistler sanki birinci dereceden cinayet zanllarym gibi
Davie ve kaptanlarn etraflarnda dolanyorlard. Sulamalarna baklrsa
sorumsuzlard gereksiz risk almlard ve denize eski, ypranm teknelerle
almlard. Lady'nm epey mevsim geirdii doruydu ama acmaszca
ktlenmeyi hak etmiyordu. Kimse dinlemeye uramyordu.

Sonunda teknenin tayfas ve yolcularnn byk bir blm evlerine


gtrld. ou Anavvak'a ve Shoemaker'a teekkr etmeyi hatrlamt ama
Greyvvolf gnn kahraman ilan edilmiti. Ayn anda her yerdeydi; dinliyor,
konuuyor ve insanlar klinie gtrmeyi teklif ediyordu. Bir ermi gibi
davranmaya yle ok alyordu ki Anavvak'n midesi buland.
Greyvvolf hayatn tehlikeye atmt, bu phe gtrmezdi. Ve tabii ki ona
135

teekkr etmekte haklydlar, eer isterse karsnda diz bile klrd. Ama
Anavvak'n iinden gelmiyordu. Bu ani fedakarlk gsterisi phe
uyandryordu. Greyvvolf un Lady Wexham\ kurtarmak iin gsterdii abann
grnd kadar masum olmadna emindi. Gn Jack O'Bannon iin epey
baarl gemiti. nsanlarn kulak verdikleri ve gvendikleri oydu. Balina
gzleminin felaketle sonulanacam hep sylemiti e h , dinlemi olsalard...
Simdi de bu! Yaknda insanlar onun ngrl sezilerini onaylayacakt. Daha
iyi bir ortam dileyemezdi.
Anavvak bo ofiste fkeyle bir aa bir yukar volta atyordu. Balinalarn
neden byle davrandn bulmak zorundaydlar. Aniden Barrier Queen 'i
hatrlad. Roberts ona bir rapor gnderecekti. O rapora acilen ihtiyac vard.
Telefonu alp santrali arad ve armatr firmaya balanmak istedi.
Roberts'm sekreteri cevap verdi. Patronu bir toplantdayd ve rahatsz etmesi
mmkn deildi. Anavvak Barrier Queen soruturmasndaki rolnden sz etti
ve meselenin acil olduunu belirtti. Kadn toplantnn daha da nemli olduunu
syledi. Evet son saatlerin kyamet gibi olaylarn duymutu. Kederini ve
endiesini paylayordu ama Roberts' toplantdan karmay reddetti. Mesaj
brakmak ister miydi?
Anavvak tereddt etti. Roberts raporun gizli olduunu sylemiti. Yneticiyi
zor durumda brakmak istemiyordu. Belki de rapordan hi bahsetmemeliydi.
Sonra aklna bir fikir geldi. 'Aslnda Barrier Queen'm gvdesindeki istila ile
ilgili aradm," dedi. "Midyeler vard ve bir eit organik madde oraya skmt.
Bazlarn Nanaimo'daki enstitye gndermitik. Yenilerine ihtiyalar var."
"Yenilerine m i ? "

"Yeni rneklere. imdiye kadar geminin her santimini kontrol etmisinizdir


herhalde?"
"Tabii," dedi kadn ama sesinde garip bir ton vard.
"Peki imdi gemi nerede?"
acil

krm

'"Hl limanda." Kadn duraklad. "Bay Roberts'a


syleyeceim. rnekleri nereye gndermemiz gerekir?"

olduunu

"Nanaimo'daki enstitye, Dr. Sue Oliviera dikkatine. Yardmnz iin


teekkr ederim."
"Bay Roberts sizi arayacaktr." Telefon kapand. Kadn onu bandan
savmt.
Neler oluyordu?
Dizleri titremeye balad. Yorgunluktan can kmt ve kendini aresiz
hissediyordu. Tezgaha dayanp gzlerini kapad. Atnda karsnda Alicia
Delavvare duruyordu.
"Burada ne iin var?" diye sordu terse.
Kz omuz silkti. "Ben iyiyim, doktora ihtiyacm yok."
136

"Hayr var. Suyun iindeydin ve buradaki su buz gibi souk. imdi birileri
bizi senin donmu barsaklarn yznden sulamaya kalkmadan klinie ko
bakalm."
"Hey," kz ona kt kt bakt. "Bu benim suum deil tamam m ? "
Anavvak tezgahtan kalkp doruldu ve arka ofisteki pencereye doru yrd.
Devfish darda sanki hibir ey olmam gibi salmyordu. Hafif bir sis
kmt.
"Bana anlattn o adadan gitme patavras da neydi?" dedi. "Seni yanma
almak iin kurallar inedim. Bunu sadece bana o yalan attn iin yaptm."
"Ben..." kekeledi. "Yani... gerekten gitmeyi istedim. Bana kzdn m?"
Anavvak ona dnd. "Bana yalan sylenmesine ok sinirlenirim."
"zr dilerim."
"Peki neden imdi gidip beni ilerimle babaa brakmyorsun? Haydi
Greyvvolfa ko. O sana gz kulak olur."
"Tanr akna Leon." Bir adm att ama Leon geri ekildi. "Sadece senin
turuna katlmak istedim, hepsi bu kadar. Sana yalan sylediim iin zr
dilerim. in dorusu birka hafta daha buradaym ve Chicago'dan gelmiyorum.
British Columbia niversitesi biyoloji rencisiyim. Neden bu kadar
bytyorsun? Bunu komik bulursun sanmtm"
"Senin aka anlayn bu mu? Birilerinin beni kandrp yararlanmasnn
neresi komik?" Kontroln kaybediyordu ve Alicia'nn hakl olduunu
bilmesine ramen sesini alaltamyord. Bunlarn hibiri kzn suu deildi.

Delavvare rkmt. " L e o n "


"Niye beni kendi halime brakamyorsun Licia?"
Kzn gitmesini bekledi ama kz kald. Onun karsnda duruyordu. Aniden
Anavvak'n ba dnd. Ofis etrafnda dnyordu ve bir an iin bacaklarnn
bkldn dnd. Sonra kafas netleti ve kzn bir ey tuttuunu grd.

krm

"O da ne?" diye hrlad.


"Bir kamera." Kz kameray ona uzatt.
Son teknoloji bir Sony el kamerasyd ve su sramalarndan korunmas iin
su alt kabna yerletirilmiti.
"Eee?"
Delavvare kederli bir el hareketi yapt. "Bunlarn neden olduunu bulmak
istersin diye dndm."
"Ve sen zaten her eyi biliyorsun sanrm."
"fkeni benden karman iin hi sebep yok Leon!," diye karlk verdi kz.
"Birka saat nce orada neredeyse lyordum. imdi klinikte oturmu alyor
olabilirdim ama buradaym ve yardm etmeye alyorum. imdi beni
dinleyecek misin, dinlemeyecek misin?"
Anavvak derin bir nefes ald. "Peki."

137

Lady Wexham'a arptklarnda balinalara iyice bakabildin mi?"


"Elbette. Gri ve kambur"
"Hayr." Delavvare sabrszca ban sallad. "Trlerine deil. Balinalarn
kendilerine. Onlar tandn m?"
"Her ey ok hzl geliti."
Kz glmsedi. Mutlu bir glmseme deildi ama yine de bir
glmsemeydi.
"Sudan kardmz kadn hatrlyor musun? Onu Blue Shark'Km
tanyordum. oktayd. Neler olduunu anlamyordu. Ama ben bir eyi istedim
mi vazgemem."
"Bilmez miyim!"
"Boynuna asl kameray grdm. Skca balyd ve bu sayede suda
kaybolmamt. Her neyse sen ikinci kez denize aldnda onunla konuup
her eyi filme ekmesini istedim. Greyvvolf geldiinde de kaydediyordu. Ve
hatrladm kadaryla durduumuz yere gre Lady Wexham Greyvvolf un
botunun hemen arkasnda kalyordu."
Anavvak aniden kzn ne ima ettiini anlad.
"Saldry kaydetti." dedi.
"Tek tek btn balinalar kaydetti. Aslnda onlar tanmakta ne kadar uzman
olduunu bilmiyorum ama buralarda yayorsun ve onlar biliyorsun. stelik
kamera sayesinde hepsini istediin kadar izleyebilirsin."

krm

Anavvak afallamt.

"Herhalde kameray alkoymak iin izin istemedin?"


Kz enesini meydan okur gibi havaya kaldrd. "Ne olmu?"
Anavvak kameray ellerinde evirdi. "Tamam. Bir bakarm"
. "kimiz bakarz. " dedi Delavvare. "Olayn dnda braklmak istemiyorum.
Ve bana neden diye sormay dnme bile. En azndan bu kadarn hak ettim,
deil m i ? "
"stelik," diye devam etti kz," bana biraz nazik davranmaya balamann
zaman geldi."
Anavvak yavaa nefes alp dudaklarn kst. Delavvare'in fikrinin
ellerindeki en iyi ipucu olduunu kabul etmeliydi. "Denerim." diye mrldand.

138

12 Nisan

Trondheim,

Norve

arlar Johanson gle gitmeye hazrlanrken geldi. Kiel'den dndnde derin


deniz simlasyon odasndaki deneyi haber vermek zere Tina Lund'u aramt.
Uzun konumamlardr. Lund grtlana kadar ie gmlmt ve her bo
dakikasn Kare Sverdrup ile geiriyordu. Johanson kadnn aklnn baka yerde
olduunun farkndayd ama onu rahatsz eden her neyse iiyle ilgili deil
gibiydi, bu yzden de sormamt.
Birka gn sonra Bohrmann solucanlarla ilgili son gelimeleri haber vermek
iin aramt. Kiel'deki bilim insanlar hl testlere devam ediyorlard.
Johanson Lund'u arayp son haberleri iletmeye karar verdiinde oktan
antasn toplam evden kmak zereydi. Lund imdi biraz daha odaklanm
grnyordu ve o daha balamadan lafa atlamt. "Neden bizi ziyaret
etmiyorsun?" diye nerdi.
"Marintek'te m i ? "

krm

"Yok, Statoil aratrma merkezinde. Proje ynetimi ekibi Stavanger'dan


buraya geldi."
"Onlar kvranan hain eylerle ilgili korkutucu yklerle elendirmemi mi
istiyorsun?"
"Ben o ii oktan yaptm. imdi detaylar istiyorlar bu yzden sana soraym
dedim."
"Neden ben?"
"Neden olmasn?"
"nk tm belgeler sende zaten var." dedi Johanson. "Hem de balyalarca.
Benim tek yapabileceim bakalarnn bana anlattklarn iletmek olur."
"Bundan daha fazlasn yapabilirsin." dedi Lund. "Durum hakknda kiisel
grlerinden bahsedebilirsin."
Johanson cevap veremeyecek kadar armt.
"Senin petrol kaynaklar ve hatta solucanlarla ilgili bir uzman olmadn
139

biliyorlar. Ama N T N U ' d a muhteem bir nn var ve olaylar bamsz olarak


yarglayabilirsin. Statoil'de bu ie farkl bir adan yaklayoruz."
"Demek istediin tek ilgilendiiniz, anzn geerli olup olmad."
"Baka faktrler de var. Bak, sorun u ki burada bir grup insan var, hepsi bir
konuda uzman a m a "
"Ama dier herhangi bir eyle ilgili akllarnda en ufak bir ipucu bile yok."
"Bu doru deil!" Sesi utanm gibiydi. "Tm de st dzeyde yetenekli
baka trl olsalar burada olamazlard. Tanrm, daha nasl sylememi istiyorsun
ki? Dardan bir gre ihtiyacmz var o kadar."
"Ama ben petrolle ilgili ok az ey biliyorum."
"Seni zorlayan yok." Lund'un siniri bozulmu gibiydi. "lgilenmiyorsan
bo ver gitsin."
Johanson gzlerini devirdi. "Tamam, tamam. Seni skntya sokmak
istemem. Her halkarda Kiel'den yeni bilgiler geldi ve-"
"Bunu evet olarak kabul edebilir miyim?"
"Of Tina! Peki bu toplant ne zaman?"
"Bir sr toplant olacak. Her gn uzun bir toplant gibi."
"yi. Bugn Cuma. Hafta sonu burada olmayacam ama pazartesi..."
"Bu..." Lund sakinlemiti. "Aslnda bu..."
" N e ? " dedi Johanson onu sktrarak. inde ho olmayan bir his vard.
"Hafta sonu iin gzel bir plann m vard?" diye sordu kadn havadan sudan
konuur gibi. "Gle bir yolculuk daha m?"
"yi tahmin. Gelmek ister misin 0 "
Kadn gld. "Neden olmasn?" .
"Anladm. Kare ne der?"

"Kim takar? Onu hi ilgilendirmez." Duraklad. "Of, lanet!"

"Eer dier eylerde de iinde olduun kadar iyi olsaydn." dedi Johanson,
kadnn duyduundan emin olmad kadar ksk bir sesle.

krm

"Ltfen Sigur, yola biraz daha ge ksan olmaz m? ki saate kadar bir
toplant var, ben de dnmtm ki... Eh sana ok. uzak deiliz ve uzun da
srmez. Gz ap kapayana kadar ii bitiririz. Gle akam gidebilirsin."
"Ben"
"Gerekten biraz ilerleme kaydetmeliyiz. Yetimemiz gereken bir zaman
plan var ve bu eylerin ne kadar masrafl olduunu bilirsin. Programn
gerisinde kalyoruz nk..."
"Gelirim dedim tamam m ? "
"Bir tanesin."
"Geerken seni alaym m ? "

"Zaten orada olacam. Gn kurtardn Sigur. Teekkrler." Telefonu kapatt.


Johanson hasretle antasna bakt.
140

Johanson Statoil aratrma merkezindeki konferans salonuna girerken havadak j


gerginlik elle tutulabilir younluktayd. Lund adamla birlikte devasa bil
masann etrafna oturmutu. Akamzeri gnei ieri szyor; cam, krom ve
koyu ahap mobilyalar styordu. Duvarlar diyagram ve teknik izimlerle
kaplyd.
"te geldi," dedi resepsiyondan Johanson'u getiren kadn ve adamlardan
biri onu karlamak zere ayaa kalkt. Ksa kesilmi siyah salar vard ve zel
tasarlanm gzlkler takyordu.
"Thor Hvistendahi, Statoil aratrma merkezi mdr yardmcs," diyerek
kendini tantt. "Bu kadar ge haber verip zamannz aldmz iin zr
dilerim. Tina herhangi bir plannz blmediimizi syledi."
Johanson Lund'a imal bir bak atp Hvistendahi'm elini skt. "Hi sorun
deil," dedi. "Bu akamzeri botum."
Lund glmsemesini bastrd ve dier adamlar tantrd. Biri
Stavanger'daki Statoil merkezinden gelmiti, iri yar, kzl sal ve arkada
canls mavi gzleri olan bir adamd. Ynetim komitesi yesiydi ve orada
ynetim kurulunu temsilen bulunuyordu. "Finn Skagen," dedi derinden gelen
bir sesle.
ncs, gerdan sarkm kel bir adamd, ilerinden bir tek o kravat
takyordu ve Lund'un bir stndeki yetkiliydi, Clifford Stone. skoya'dan
gelmiti ve yeni projenin sorumluluunu stlenen aratrma ve retim biriminin
bandayd. Johanson'a kibirli bir ba selam verdi. Biyologun gelmesine
memnun olmu grnmyordu ama zaten adamn hayatnda bir kez olsun
glmsediine dair tek bir emare de yoktu.

krm

Johanson nazike selamlatktan sonra kahve nerisini reddetti ve oturdu.


Hvistendahi bir deste kat ald. "Haydi hemen ie koyulalm. Durumu
biliyorsunuz. Bu iin bamza bela aacana m yoksa ar tepki verdiimize
mi karar vermekte zorlanyoruz. Petrol endstrisini dzenleyen ynetmelikleri
biliyorsunuz sanrm."
"Kuzey Denizi Konferans," dedi Johanson bir tahminde bulunarak.
Hvistendahi bayla onaylad. "Bu bir taraf. Ayrca daha baka basklara da
maruz kalyoruz: evre koruma yasalar, teknolojik snrlamalar ve tabii
kamuoyunun dnceleri, ki henz kurallara balanmam pek ok konunun
gidiatn belirliyor. ler o noktaya vardnda hibir ey ve her eyden biz
sorumlu oluyoruz. Srekli bamzn etini yiyen Greenpeace ve dier
rgtlerimiz var ve bizim bununla ilgili bir sorunumuz yok. Yeni kuyular iin
sondaj yapmann risklerini ve yeni bir projeyi planladmzda ne beklememiz
gerektiini biliyoruz, bu arada harcanacak epey bir zaman hesaba katyoruz."
"Baka bir deyile kendi kendimize ileri yoluna koymakta epey
baarlyz." diye araya girdi Stone.
141

"Genelde yle," dedi Hvistendahl. "Geri her projenin sonunu


getiremiyoruz. Tm de bilinen sebeplerden keltinin dengesiz olduunu
fark etmek, bir gaz haznesine dalma tehlikesinde olmak ve hatta su derinlii ile
akntlarn belli trlerde platformlara izin vermemesi gibi. Ama birok vakada
ne yapp yapamayacamz epey erken bir aamada fark ediyoruz. Tina,
Marintek'teki teknolojileri deniyor; birok farkl rnei analiz ediyoruz,
derindeki koullan kontrol ediyoruz, uzman gr alyor ve ancak ondan sonra
inaata balyoruz."
Johanson bacak bacak stne att. "Ama bu sefer sistemde bir solucan var."
Hvistendahl huzursuzca gld. "yle diyebilirsiniz."
"Solucanlarn meseleyle ilgili olduunu farz edersek..." dedi Stone. "...ki
bence hi yok."
"Sizi bu kadar emin klan ne?"
"Solucanlar sra d bir ey deil. Her yerde bulunuyorlar."
"Bu tr bulunmuyor."
"Bu tr bu kadar zel klan ne? Evet, hidrat yiyorlar," Johanson'a bakt,
"ama doru hatrlyorsam Kiel'deki arkadalarnz bunun, zerine gidilecek bir
ey olmadn sylediler. Yoksa kardm bir ey mi var?"
"Syledikleri tam olarak bu deildi. Dediler k i "
"Solucanlar buzu istikrarsz hale getiremezler."
"Onu andnyorlar."
"Evet, ama istikrarsz hale getiremezler!"
Skaugen hafife ksrd. Minik bir patlama gibiydi. "Dr. Johanson"u
grn dinlemek iin ardk," dedi Stone'a bakarak. "Bizim ne
dndmz sylemek iin deil."

krm

Stone dudan srarak gzlerini masaya dikti.


"Sigur yeni bir veriden bahsetmitin, yle deil mi?" dedi Lund. Dierlerine
cesaret verir gibi glmsedi.
"zerinden geeyim," diye nerdi Johanson.
"Kahrolas solucanlar," diye homurdand Stone.
"Bu pekl onlar tanmlamann bir yolu olabilir. Her neyse, Geomar'daki
bilim insanlar simlasyon odasna alt denek daha koydular. Tm de ba
nde buzu kazd. Ardndan, hidratlar olmayan kelti zerine iki yeni denek
daha koydular. Yaratklar hi tepki vermediler. Yemediler'veya kazmadlar.
Sonunda iki rnei bir gaz haznesinin zerindeki hidratsz kelti katmanna
koydular. Solucanlar kazmad ama heyecanlandlar."
"Kazan solucanlara ne oldu?"
"ldler."
"Ne kadar derine ulamlard?"
"Biri dnda hepsi gaza kadar ulat," Johanson Stone'a bir bak att, "ama
142

buna bakarak doadaki davranlar hakknda acele ve kesin kararlar veremeyiz


Kta yamacndaki gaz onlarca hatta yzlerce metrelik hidrat tabakalaryl;
kapldr. Bohrmann'a bakarsak solucanlarn ya da drt metreden fazla derine
inebilmeleri pek mmkn deil ama simlasyon odasnda bunu renmemize
olanak yok."
"Onlar ldren ne?" diye sordu Hvistendahi.
"Oksijene ihtiyalar var ama kazdklar dar oyukta yeteri kadarn
alamyorlar."
"Ama dier solucanlar da tnel kazyor." diye itiraz etti Skaugen. Srtt.
"Siz gelmeden devimize altk. Tamamen aptal gibi grnmek istemedik."
Johanson da ona glmsedi. Skaugen ile anlaabileceini biliyordu. "Dier
trler gevek kelti iinde kazarlar," dedi, "gevek kelti iinde bol oksijen
vardr, ve ou solucan o kadar da derine inmez. Ama hidratlarda kazmak beton
iinde ilerlemek gibidir. Havann tkenmesi ok srmez ve bu da boulmaya
yol aar."
"Byle davranan baka canllar biliyor musunuz?"
"ntihara meyilli canllar m?"
"Bu yle bir ey mi?"
Johanson omuz silkt. "Bu bir irade gerektirir, ki solucanlara uygun deil.
Nasl artlanmlarsa yle davranrlar."
"Hayvanlar intihar eder mi?"
"Tabii ederler," dedi Stone. "Lemminglere ne demeli? Kendilerini
uurumdan aa atarlar."

krm

"Hayr, atmazlar," dedi Lund.


"Atarlar!"
Lund elini adamn koluna koydu. "Clifford elmayla armudu kartryorsun.
nsanlar byle dnyor nk lemminglerin toplu intihar ettii fikri holarna
gidiyor. Oysa yakndan bakarsak lemminglerin sadece aptal olduunu
grebiliriz."
"Aptal m ? " Stone Johanson'a dnd. "Syleyin Dr. Johanson, bir hayvan
aptal olarak nitelendirmek yaygn bir bilimsel yntem midir?"

"yleler," dedi Lund umursamadan. "Yeteri kadarn bir araya toplarsan


insanlarn da aptal olduunu grebilirsin. ndeki lemmingler ileride uurum
olduunu bilir ama arkalarndaki gruh iterek onlar ilerlemeye zorlar bir
rock konserindeki hayran topluluu gibi. eninde sonunda bitene kadar
birbirlerini denize iteklemeye devam ederler."
Hvistendahi, "Baz hayvanlarn kendilerini feda ettikleri bilinir ama," dedi.
"Evet ama hayvan fedakrl her zaman bir amaca hizmet eder." diye
cevaplad Johanson. "Anlar inelerini kaybedip lmeye hazrlardr nk bir
istilacy uzaklatrmak koloninin ve tabii kralienin iyiliinedir."
143

"Yani solucanlarn davrann aklayacak herhangi bir hayvan trne


balantl sebep yok yle mi?"
"Yok."
"Biyoloji derslerinin faydas olmayacak," diye iini ekti Stone. "Kendinizi
bir dinleyin! ok yaknda birimi ina edemez hale geleceiz nk siz
solucanlar birer canavara evireceksiniz."
"Bir ey daha," dedi Johanson onu u m u r s a m a d a ' Geomar aratrma iin
belirlediiniz blgeyi yerinde incelemek istiyor. T^bii Satol kontrolnde."
"Bu ilgin." dedi Skaugen ne doru eilirken. 'Birilerini gndermeyi mi
neriyorlar?"

"Bir aratrma gemisi. RVSonun. "


"Bu ok nazik bir teklif ama istedikleri her tr aratrmay Thorvaldson7da
yapabiliriz."
"Baka bir blgedeki aratrmalarna giderken blgeye urayacaklar. Her
halkarda Sonne en on teknolojik donanma sahip. Asl ilgilendikleri ey
sirnlatrden aldkht verileri denemek."
" N e tr v e r i ' "
"Metan seviyesinin ykselmesiyle ilgili. Buzu kazan solucanlar kk
oranlarda metan serbest brakyorlar, bu da suya karyor. Geomar bilimcileri
solucanlarla birlikte biraz kelti rnei alacaklar. Meseleyi gerek oranlarnda
grmek istiyorlar."
Skaugen ellerini kavuturdu. "imdiye dek sadece solucanlardan bahsettik."
dedi. "Ya u meum video kayd?"
"Denizdeki eyin grnts m ? "
Skaugen belli belirsiz glmsedi. "Sanki bir korku filmiymi gibi
sylediniz. Sizce ne olabilir?"
"Bu... bu yaratkla solucanlar ayn kategoriye almal myz, emin deilim."
"Ama ne olduunu biliyorsunuzdur?"
"Hibir fikrim yok."

krm

"Siz bir biyologsunuz. Aklnza hi mi bir ey gelmiyor?"

"Tina'nn ekimden kard grntler yaratn biyolojik ldama


yaptna iaret ediyor ama bu tanma uyan grntdeki kadar byk canl yok.
Ve zaten ilk bakta memelileri eliyor."
"Tina bir dev kalamar ile kar karya olabileceimizi ima etti."
"Evet," dedi Johanson. "Ama pek mmkn grnmyor. Bedenin ebad ve
yaps benzemiyor. stelik architeuthis'in hep baka sularda yaad
dnlmt."
Sessizlik oldu. Stone kalemiyle oynuyordu.
"Sormama izin verirseniz," dedi Johanson, "orada ne tr bir nite ina
edeceksiniz?"
144

Skaugen Lund'a bakt.


"Sigur'a bir denizalt birimi kurmay dndmz ama henz bir karar
verilmediini syledim."
"Denizalt birimleri hakknda ne biliyorsunuz?" diye sordu Skaugen
Johanson'a.
"SUBSIS'i duydum," dedi.
Hvistendahi kalarn kaldrd. "Hi fena deil. Yaknda konu hakknda
uzman olursunuz. Birka toplant daha yaparsak"
"SUBSS eski mesele," diye parmaklarn klatt Stone. "O zamandan beri
ok yol kat ettik. Birimlerimiz daha derinlere inebiliyor ve daha gvenli, ok
daha stn."
"Sistem Kongsberg'deki FMC Teknolojileri'den geliyor. Uzmanlk alanlar
denizalt zmleri retmek," diye aklad Skaugen."SUBSIS'in daha ileri bir
versiyonu. Aslnda teknolojiyi kullanmaya oktan karar verdik. Tek soru, birimi
yukardaki var olan platformlardan birine mi balayacaz, yoksa boru hattyla
kyya m ulatracaz? Deniz altnda geni bir alan kaplamalar ve deien
derinliklere uyum salamalar gerekecek."
"Birimin zerine yzer bir ileme nitesi kuramaz msnz?" diye sordu
Johanson.
"Elbette ama her iki trl de ana birim deniz yatanda olacak," dedi
Hvistendahi.

krm

"Her koulda riskleri hesaplamalyz," diye devam etti Skaugen.


"Belirlenmi
riskler
olduu
srece.
Ama
solucanlarn
varl
tanmlayabildiimiz veya aklayabildiimiz bir deiken deil. Belki
Clifford'n syledii gibi ok bytyoruz ve parlayan garip bir yaratk ve
gizemli solucanlar yznden planlarmz tehlikeye atmann gerei yoktur. Ama
phelerimiz var, bunlar gidermek iin elimizden gelen her eyi yapmak
zorundayz. Bizim yerimize bu karar vermenizi beklemiyorum, Dr. Johanson,
ama sizce ne yapmalyz?"

Johanson rahatszlk hissetti. Stone ona ak bir dmanlkla bakyordu.


Hvistendahi ve Skaugen mitle bekliyorlard ve Lund'un ifadesi hibir eyi ele
vermiyordu. Keke nce onunla konusaydm diye dnd. Ama kadn ona
bask yapmamt. Belki de projenin biraz daha bekletilmesini istemesinden
memnun olurdu. Yine de, belki olmazd.
Johanson ellerini masaya koydu. "Bana kalsayd devam eder ve birimi
kurardm," dedi.
Skaugen ve Lund ona hayretle baktlar. Hvistendahi kalarn att ve Stone
muzaffer bir srtla arkasna yasland.
Johanson bir an bekledi. Sonra "Kurardm ama Geomar'n testlerini
bitirmesini ve yeil k yakmasn beklerdim. Videodaki yaratk hakknda daha
145

fazla bir ey renebileceimizi sanmyorum m u h t e m e l e n Loch Ness


Canavar'nn uzaktan akrabasdr ve onun hakknda endielenmeye
deeceinden emin deilim. Asl soru, hidrat yiyen snrsz saydaki solucann
yamacn sabitliine ve sondaj kuyularna olacak etkisi. Bunun yantn
bulmadnz srece projeyi beklemeye almanz neririm."dedi.
Stone dudaklarn bzd ve Lund glmsedi. Skaugen, Hvistendahl'la
bakp "Teekkrler Dr. Johanson." dedi. "Ayrca zaman ayrdnz iin de
teekkrler."
O akam antasn arabaya koyduktan sonra evden kmadan etraf son kez
kontrol ederken kap alnd.
Atnda Lund kapda duruyordu. Yamur yamaya balam, kadnn sa
yzne yapmt. "yi i kardn." dedi.
"yle m i ? " Johanson kenara ekilerek ieri girmesine izin verdi. Kadn
yzndeki yamur damlalarn silerek ieri girdi.
"Sen gelmeden nce hemen hemen karar verilmi saylrd. Skaugen sadece
senin onayn istiyordu."
"Ben kim oluyorum ki Statoil'in projelerine onay veriyorum?"
"Dediim gibi kusursuz bir nn var. Ama bu Skaugen'in ilgilendii tek
ey deil. Projenin sorumluluunu stlenecek olan o. StatoilTe herhangi bir
balants olan herkesin nyargl davranacan biliyordu. Proje ile hi ilgisi
olmayan birileri ile konumak istedi. stelik solucanlarla ilgili bir eyler
biliyorsun ve denizalt birimleri de umurunda deil."
"Yani projeyi beklemeye mi ald?"

krm

" G e o m a r durumu netletirene kadar. Statoil tepede onun gibi insanlar


olduu iin ansl." Kollar iki yanndan sarkm, koridorun ortasnda
duruyordu. Her daim o kadar enerjik ve kararl biri iin garip bir biimde
dank grnyordu. "Eee antalarn nerede?"
" N e demek istiyorsun?"
"Gle gitmeyecek misin?"
"antam arabada. Beni yakaladn iin anslsn, tam da kmak
zereydim." Kadna bir bakt. "Kendimi huzur dolu inzivama atmadan nce
benden istediin baka bir ey var m? nk imdi tam bunu yapacam. Daha
fazla gecikme olmadan."
"Seni ok tutmam. Sadece Skaugen'in kararn sylemeve ve..."
"Eee?"
"Teklifinin geerli olup olmadn sormaya gelmitim."
"Hangi teklif?" dedi kadnn neden bahsettiini bildii halde.
"Beni de gtrme teklifin."
Johanson palto asksnn yanndaki duvara yasland. Bir dolap dndn
sezmiti. "Ben de Kare'nin buna ne diyeceini sormutum."
146

"Eer kastettiin oysa izin almaya ihtiyacm yok."


"Herhangi bir yanl anlamaya sebep olmak istemem."
"Hibir eyin sorumlusu olmayacaksn," dedi Lund. "Eer seninle gle
gitmek istiyorsam, bu benim karanndr."
"Konuyu saptryorsun."
Kadnn sandan yzne sular damlyordu. "O zaman beni neden davet
ettin?"
Evet, neden? diye dnd Johanson.
nk istemiti. Ama ileri kartrmad srece. Lund'un aniden ona
katlma karar onu rahatsz ediyordu. Birka hafta nce olsa bu kadar
dnmezdi. Birlikte kk yolculuklar, akam yemei randevular t m
bunlar, hibir zaman daha ileri gitmeyen uzun flrtlerinin bir parasyd. Ama
bu sefer durum farklyd.
Aniden neyin yanl olduunu anlad. "Eer ikiniz bozutuysanz," dedi,
"beni bu ie kartrma. Benimle gelirsen sevinirim ama ancak Kare'ye nispet
yapmadn srece."
"Bu ii ok dnyorsun," diyen Lund omuz silkti. "Tamam, belki de
haklsn. Bo ver gitsin."
"Sorun deil."

krm

Koridorda ilerlediler.
"O zaman kaym bari." Kadn yanandan pt ve kibarca evin dna
kard, sonra kapy kilitledi. Hava neredeyse kararmt ve yamur hl
yayordu. Yolculuun ounluunu karanlkta yapacakt ama bu fikir ekici
saylrd. Sibelius dinlerdi, Finlandia ve gece, hi de fena bir karm deildi.
"Pazartesi dnecek misin peki?" diye sordu Lund, onu arabaya geirirken.
"Muhtemelen pazar leden sonra."
"Seni bir ara ararm o zaman."
"Tabii. Bir plann var m ? "
"Eh, her zaman i var," diyen kadn duraklad. "Kare hafta sonu iin
ailesinin yanna gitti."
Johanson arabann kapsn at. "Hep almak zorunda deilsin, biliyorsun
deil m i ? "
Lund glmsedi. "Elbette."

"stelik istesem de gelemezdin. Krda bir hafta sonu iin hazrlkl


deilsin."
"Neye ihtiyacm var ki?"
"ncelikle dayankl ayakkablara."
Lund ayaklarna bakt. Ar, backl botlar giymiti. "Baka?"
"Bir kazak..." Johanson sakaln svazlad. "Sanrm bende yedek olacakt..."
"H-h. Her ihtimale kar sanrm 9 "
147

"Tabii. Hazrlkl olmak gerek." Dayanamayp gld. "Pekl Bayan


Karmak. Bu son ansn."
"Ben, karmak h a ? " Lund yolcu kapsn at. "Bunu yolda tartrz."
Eve giden yola dnerlerken tekerleklerin altndaki akllar trdad ve karanlk
aalarn iinden geen yola girdiler. Gl nlerinde sanki ormana ilitirilmi
ikinci bir gkyz gibi uzanyordu, yzeyine yldzlar serpitirilmiti
Trondheim'da muhtemelen hl yamur yayordu.
Johanson arabay park etti ve antasn eve tadktan sonra verandada
Lund'a katld. Yer demeleri gcrdad. Meknn sakinlii onu hep huzurla
doldurmutu ve grnen o ki her tr sese kar daha duyarl hale getiriyordu
aalarn hrts, uzakta bir kuun ars, trdayan dallar, allklardaki bi
koturma ve daha ayrt edemedii dierleri. Glle evi ayran eimli ayrl
verandayla birka basamak birletiriyordu. Hafife yatk bir iskele vard.
skelenin ucunda, balk avlamak iin kulland bot suyun zerinde hareketsiz
duruyordu.
Lund geceyi seyrediyordu. "Ve tm bunlar kendine saklyorsun, yle m i ? "
"ounlukla."
"Herhalde kendi kendine yarenlik etmekten holanyorsun."
Johanson gld. "Bunu da nereden kardn?"
"Eer paylaacak kimse yoksa...."
"Buradayken canm ne ekerse onu yapabiliyorum. Haydi ieri girelim.
Risotto piireceim."

Birka dakika sonra Johanson soanlar kavuruyor, pirin ekliyor ve


kartrp sonra scak tavuklarn iine boaltyordu. Biraz porini mantar
dilimledi ve ksk atete yavaa pimeye brakt.

krm

Lund onu izliyordu. Johanson'un bildii gibi y*emek yapmakla alakas


yoktu. Johanson bir ie krmz arap ap karafa boaltt ve iki kadeh
doldurdu. Her zamanki rutin. Yediler, itiler ve mahrem bir romantik ortamda
yakmlatlar. Yalanan bir bohem ve daha gen bir kadn. Johanson bu iin nasl
biteceini biliyordu.
Keke Lund gelmek iin srar etmeseydi.

leri akna brakma eilimindeydi. Lund onun kazaklarndan birini giymi


mutfak masasnda oturuyor, uzun zamandr olmad kadar rahatlam
grnyordu. Tavrlarnda Johanson'u tedirgin eden bir yumuaklk vard.
Kendini Lund'un onun tipi olmadna ikna etmeye alt, fazla hiperaktif ve
uzun, ak sar salar ve kaslaryla fazla skandinav'd. Ama imdi bu telkinden
vazgemek zereydi.
Sakin bir hafta sonu geirebilirdin, ama hayr, illa ki ileri kartrman
gerekti, dedi kendi kendine.
148

Mutfakta yemeklerini yediler, araplarn itiler, rahata sohbet edip


gldler. Ksa srede ikinci ieyi amlard.
Gece yars olduunda Johanson "Bir tekne gezintisi houna gider miydi?"
diye sordu. "Hava ok souk deil."
Kadn ellerine yaslad enesini kaldrp ona srtt. "Suya girmeye ne
dersin?"
"Ben pas geeyim. Belki bir iki ay sonra, su biraz daha sndnda. Benim
aklma gelen arab yanmza alp gln ortasna tekneyle gitmek ve..."
"Ve n e ? "
"Yldzlar seyretmek."
Gzleri bulutuunda Johanson savunmasnn ykldn hissetti. Hi de
niyeti olmayan eyleri sylediini, ileri hzlandrdn ve kadn
ynlendirdiini fark etti. Nefesini yznde hissedene dek L u n d ' a yaklat.
"Tamam, haydi gidelim."
Rzgr durmutu. skeleye yryp tekneye atladlar. Tekne suda
sallandnda Johanson Lund'un kolunu tuttu. Neredeyse glecekti. Film gibi,
ye dnd, barolde Meg Ryan'n olduu sulugz bir romantik komedi.
Kk tahta tekneyi evle birlikte satn almt. Pruvasndaki metal plakalar
birbirine tutturularak bir depolama yeri yaplmt. Lund bada kurarak onun
tepesine oturdu ve Johanson da dtan takmal motoru altrd.

Tekne ilerlerken pek konumadlar. Johanson klapeyi boa ald ve motoru


susturdu. Evden biraz uzaklamlard ama verandadan gelen klar oynak bir
parlama gibi suda yansyordu. Sessizlik ara sra uuan bcekleri yakalamak
iin sudan srayan balklarn prtlaryla bozuluyordu. Johanson dikkatle
Lund'a yaklat, bir elinde yar dolu arap iesi vard. "Eer srtst uzanr ve
yukar bakarsan," dedi, "tm evren ve iindeki her ey senin olur."

krm

Kadn ona bakt, gzleri karanlkta parlyordu. "Burada hi kayan yldz


grdn m ? "
"ok."

"Dilek tuttun m u ? "


"O kadar romantik deilim." derken kadnn yanna st. "Sadece
manzarann tadn kardm."
Lund kkrdad. "yle eylere inanmyorsun yani?"
"Sen inanyor musun?"
"Tabii ki hayr!"
"Sen iek verilecek biri de deilsin, Kare'nin seninle ii zor. Herhangi
birinin sana verebilecei en romantik hediye bir derin deniz inaat denge
analizi olurdu."
Lund ona bakt. Sonra uzand ve kaza syrlarak sk kamn akta brakt.
"Gerekten yle mi dnyorsun?"
149

Johanson dirseklerinin zerinde doruldu. "Yok, tam olarak deil."


"Benim romantik olmadm dnyorsun."
"Hi

durup

da

romantizmin

ne

demek

olduunu

dnmediine

inanyorum."
Gzleri bulutu.
Ve birbirinden aynlamad.
Johanson'un elleri oktan kadnn salarnn arasnda, uzun san tutamlar
okuyordu.
"Belki de bana gsterebilirsin." diye mrldand Lund. Gzleri kapal
adamn boynuna bir kolunu dolad.
p onu. imdi.
kisi de hareket etmedi. Bir iaret bekler gibi ylece kilitlenmilerdi.
Sorun ne? diye dnd Johanson. Neden olmuyor? Lund'un bedeninin
scakln hissedebiliyor, kokusunu alyordu ama kendini davetsiz bir misafir
gibi hissediyordu.
"Olmuyor." dedi Lund.
Johanson gln souk sularna dm gibi hissediyordu. Bir ey yok
olmutu. Hevesi kam, yerine rahatlama gelmiti. "Haklsn." dedi.
steksizce birbirlerinden ayrldlar. Johanson muhtemelen kendi gzlerinde
de olan soruyu Lund'un gzlerinde grd. Sahip olduumuz eyi mahvettik
mi? "yi misin?" diye sordu.
Lund cevap vermedi. Johanson arkasn botun kenarna verip onun nnde
diz kt ve ieyi ikram etti. "Bizim gibi iyi dostlar," dedi, "asla sevgili
olmamal."
Bir klieydi ama doru etki etti. Kadn kkrdayp ieyi kapt ve bir yudum
ald. Sonra gld. arab tutmak iin elini azna gtrd ama kahkahas arap

damlalarn ortaya sat ve Johanson da ona katld.


"Of," dedi Lund, "bana kzdn m?"
"Hayr, ya sen?"

krm

"Hayr, sadece..." Tereddt etti. "Anlamyorum. Thorvaldson'daki akam

senin kamaranda bir dakika daha kakaydm bir eyler olabilirdi, ama imdi..."
Johanson ieyi ondan alp biraz arap iti. "Hayr," dedi, "yine bu geceki
gibi olurdu."

"Ama neden?"

" n k * onu seviyorsun."

Lund kollarn dizlerine dolad. "Kare'yi m i ? "


"Baka kim placak?"

Uzun sre sessizce bolua bakt. "Ondan kaabileceimi sandm."


Duraklayp devam etti. "Senle ben hep olabilecek bir eylerin kysmdaydk.
kimiz de ciddi bir ey istemiyorduk yani kusursuz bir elemeydi... Ama hibir
150

/aman, 'ite imdi olmal', demedim. Sana ak deildim. Ak olmak


istemiyordum. Ve sonra Kare'yle tantm ve anladm ki..."
"Ak olmutun."
"ime konsantre olamyordum, aklm hep baka yerdeydi ve bu ben
deildim."
"Sen de iler kontrolden kmadan avucunun iindekileri deerlendirmeye
karar verdin."
"O zaman bana kzgnsn ite!"
"Kzgn deilim. Ben de sana ak deildim." Bir an dnd. "Seni istedim
ama sadece Kare ile grmeye baladnda. Gururumu krd..." Gld. "Ay
arpmas diye harika bir film vardr, Cher ve Nicholas Cage oynar. Biri
'Erkekler neden kadnlar kovalar' diye sorar. br de 'nk lmden
korkarlar.' diye cevap verir. Sana bunu neden anlatyorum ki?"
"nk hepsi korku yznden. Yalnz kalma ve hi arzu edilmeme korkusu,
seim yapma korkusu ve en kts yanl seimi yapma korkusu. Seninle bir
ilikimiz olabilirdi ama Kare ile... Kare ile bundan fazlas olacakt. Bunu ta en
bandan biliyordum. Daha doru drst tanmadn bir insan bedeli ne olursa
olsun istediinde yle olur. Ama o kiinin hayat da bu anlamaya dahildir ve
bunu kabul etmen gerekir. Bu da seni korkutur."
"Bir hata yapyor olabilirsin."
Lund ban sallad.
"Daha nce ciddi bir ilikin oldu m u ? " diye sordu Johanson.
"Bir kez," diye cevaplad, "ok uzun zaman nce."
" N e oldu?"

"Benimle ii bitti ve ben de smkl bir enkaz oldum."


"Ya sonra?"

krm

enesini ellerine dayad. Kalarn atm, aymn altnda otururken son derece
gzeldi ama Johanson olanlardan piman deildi. "Bitiren hep ben oldum." dedi.
"Bir intikam melei yani."
"Komik olma. ounlukla sinirime dokundular, ok yava, fazla tatl, ok
aptal. Bazen kurtulduuma emin olmak iin ylesine katm ki..."

"Anlalan frtna ykar diye ev yapmaktan korkuyorsun."


"Belki de." Somurttu. "Ama baka bir adan da bakabilirsin. Evi yaparsn
ama sonra frtna kopmadan sen kendin ykarsn."
Bir yerlerde crcr bcei tyordu ve gln te yanndan bir baka crcr
bcei ona karlk verdi.
"Eh, neredeyse baaracaktn." dedi Johanson. "Eer sevimi olsaydk'onu
terk edebilirdin. Gerekten kendini byle kandrabileceini mi sandn?"
"Beni zebilecek bir ilikiye dalmaktansa seninle bir kaamak yapmann
daha iyi olacana kendimi ikna ettim. Seninle yatmak bunu dorulayacakt."

"Yani gvenliini seksle kazanacaktn."


"Hayr." Ona bakt. "nansan da inanmasan da senden holanyorum. Sadece
kamama yardm etmen iin deildi. S a d e c e "
"Sorun deil," dedi Johanson bo veren bir el hareketiyle, " n e de olsa
aksn."
"Evet." dedi Lund skntyla.
"O kadar kasvetli olma. Haydi syle."
"Evet!"
"Bu daha iyi oldu." Srtt. "imdi senin iini dna kardmza gre
Kare'ye kadeh kaldralm.
Kadn arpk bir glmseme att.
"Hl emin deil misin?"
" H e m evet hem de hayr."
"Johanson ieyi bir elinden tekine geirdi. "Uzun zaman nce bir evi
ykmtm. ki kii de incindi ama zamanla geti e n azndan biri iin. Hl
doru yapp yapmadm bilemiyorum."
"Dier kii kimdi?" diye sordu Lund.
"Karm."
"Evli miydin?"
"Evet."
"Hi bahsetmemitin."
"Boandk."
"Neden?"

"Ya imdi?"

"te. Gerek bir sebebi yoktu. Byk trajediler, tabak anak frlatma
olmad. Sadece her eyin zerime geldii hissi. Korktum... baml olmaktan
korktum. kimizin bir aile kurmaya baladn grebiliyordum. ok gemeden
evde ocuklar ve bahede bir kpek olacak, ben de sorumluluk almak zorunda
kalacaktm."

krm

"Baz zamanlar bunun yaptm tek gerek hata olduunu dnyorum."


Gle bakt. Sonunda dorulup ieyi kaldrd. "imdi erefe ielim. Ne
istiyorsan git ve y a p ! "
"Ama hl ne istediimi bilmiyorum." diye fsldad Lund.

Tm hafta sonunu gl kenarnda beraber geirdiler. Baarsz romantizm


giriimlerinden sonra kadnn sabah ilk i gitmek isteyeceini dnmt ama
aralarndaki hava dzelmi, flrt bitmiti. Gl kenarnda yry yaptlar,
konuup gltler ve niversiteleri, petrol kuleleri ve solucanlanyla d
dnyay unuttular. Ve Johanson o gne kadar yapt en iyi'Bolognese spagettiyi
piirdi.
152

Pazar akam eve dndler. Johanson Lund'u evine brakp yola devan etti
Kirkegata Caddesi'ndeki evine ayak basar basmaz inziva ile yalnzlk
arasndaki fark hissetti ama his, hzla geip gitti. Bu duyguyu holde brakt,
sknt ve melankolinin oraya kadar elik etme izni vard, ondan sonrasna
geemezdiler.
antasn yatak odasna tayp televizyonu at. Kanallar arasnda
dolarken Royal Albert Salonu'nda bir konsere rast geldi. Kiri Te Kanawa, La
Traviata'y sylyordu. Mzie elik ederek antalarn boaltmaya ve
yatmadan nce ne imek istediini dnmeye balad.
Mzik durdu ama o bir tirt katlyordu ve konserin bittiini fark etmedi.
Arka planda haberler balad.
"... ilk ili'de duyulmutu. Norveli ailenin kayboluunun, ayn dnemde
Peru ve Arjantin kylarnda grlen olaylarla balantl olup olmad
bilinmiyor. Her lke kylarnda da balk tekneleri kaybolmu veya denizin
ortasnda terk edilmi olarak bulunmutu. Teknede bulunanlardan hibir iz
bulunamad. Be kiilik aile, derin deniz balkl tantm gezisi iin trol
teknesine binerken hava sakin ve gneliydi."

Bir kolu dzeltti ve ortadan katlad.


"Kosta Rika u anda benzeri grlmemi boyutlarda bir denizanas istilas
ile kar karya. Portekiz savas" veya "mavi ie" olarak adlandrlan
yaratklar blgeye erek sahil sularn igal ettiler. Yerel basnn bildirdiine
gre on drt kii ar derecede zehirli olan bu canllar nedeniyle lrken, iki
ngiliz vatanda ile bir Alman vatanda dahil olmak zere pek ok kii de
yaraland. Kayplarn says henz resmi olarak aklanmad. Kosta Rika
Dileri Bakanl parlamentoyu acil bir oturuma ard ama plajlarn
kapatlmas teklifini kesin olarak reddederek yzclerin ciddi bir tehdit altnda
olmad konusunda srar etti."

krm

Johanson elindeki ii brakt. "Hay u piler!" dedi. "On drt l! Plajlar


oktan kapamallard."
"Denizanas srleri Avustralya aklarn da tehdit ediyor. Bu kez sulunun,
bir baka ok zehirli tr olan kutu denizanalar olduu sanlyor. Yerel yetkililer
insanlar sudan uzak durmalar iin uyaryorlar. Getiimiz yz yl iinde kutu
denizanalar yetmi lme sebep olurken, insanlar iin kpek balklarndan
daha tehlikeli olduklarn gsterdiler.
"Deniz trajedilerinden baka bir haber de, lm raporlarnn bildirildii
Kanada'nn bat sahillerinden geldi. Birka turist gemisini batran kazalarn
nedeni henz bilinmiyor. Raporlar seyir hatalarnn teknelerin batmasna neden
olabileceini sylyor."
Johanson artk ekrana bakyordu Spiker elindeki bir tomar kad indirdi ve
bo bo kameraya glmsedi. "imdi, bugnn dier olaylarna bir bak."
153

Johanson Bali'de grd, kumlarn zerinde kvranan ve kaslmalarla


sarslan kadn dnd. Ne o ne de kadn yarata dokunmulard. Kadn
sahilde yrrken s suda srklenen bir eyi fark etmi ve bir sopayla dar
karmt. Temkinli haliyle onu bir kol boyu uzaklkta tutup bir o tarafa bir bu
tarafa evirmiti. Sonra bir hata yapmt.
Portekiz savas Physalia cinsindendi, bilimcilerin hl artc bulduu
bir hidrozo 3 tipi'. Ksaca sylemek gerekirse bir denizanas deil yzen minik
organizmalardan oluan bir koloniydiler, yz binlerce polip fonksiyonlarna
gre gruplaarak bir araya gelmiti. Denizanasma benzer dokunalardan oluan
ana gvdesi mor veya mavi renkte olurdu ve gvdenin stndeki gaz dolu kese
su yzeyinin zerinde salnp koloninin rzgrla ilerlemesini salard. Yzeyde
grnen kesenin altnda ne yattn gremezdiniz.
Ama size dedii anda anlardnz.
Her Portekiz savasnn altndan elli metre uzunluunda, sokucu .
hcrelerle kapl bir dokunalar a uzanrd. Bu hcrelerin yaps ve amac
evrimin aheserlerinden biriydi. Her biri ucunda zpkn benzeri bir diken
bulunan ve kendi iine kvrlarak bklm bir tpe dnen krelerdi. En ufak
bir dokunuta tp alr ve yetmi adet araba lastiinin patlamasna e bir
basnla ileri frlard. Binlerce dikenli zpkn kurbann etine iler, kan ve sinir
hcrelerine saldran fenol-protein karmn zerk ederdi. Kurbann kaslar
kaslr ve ac derisini dalard. Ardndan ok gelir, onu nefes almakta zorluk ve
kalp yetmezlii izlerdi. Kyya yaknda saldrya urayan ansl kiiler
ounlukla kurtarlabilirdi ama aktaki dalglarn ve yzclerin srklenen
dokunalar karsnda ok kk bir ans olurdu.

Bali'deki kadn hayvan atmt ama sopa ayak parmana srnmt.


Zehir bulam olmalyd asla unutamayaca bir hatra brakacak kadar..

krm

Ama Portekiz savas, lmcl Avustralya kutu denizanasyla Chironex


fleckeri i l e karlatrldnda zararsz kalrd.

Evrim yolunda doa etkileyici bir toksin eitlilii gelitirmiti. Chironex


fleckeri ise bu srecin en muhteem eseri idi. Bir tek kutu denizanas 250 kiiyi
ldrmeye yetecek kadar zehir barndryordu. Yksek derecede etkin zehri
sinir sistemini fel ediyor, annda bilin kaybna neden oluyordu. Dakikalar,
bazen saniyeler iinde kurbanlar kalp yetmezlii geirip bouluyorlard.
Ekrana bakarken Johanson tm bunlar bir bir aklndan geiriyordu.
Birka hafta iinde on drt l ve saysz yaral. imdiye dek bir ky
eridinde tek bir trn sorumlu olduu bu kadar yksek bir l says
gereklemi miydi? Ya kaybolan gemilere ne demeliydi?
Gney Amerika'da Portekiz savas. Avustralya'da kutu denizanas.
Norve'te kll solucanlar.
Muhtemelen bir tesadftr, diye dnd. Denizanas srleri dnyann her

yannda ortaya kard. Tatil sezonu onlarsz olmazd. Solucanlarla bir ilgilei I
yoktu.
Kalan birka para giysisini de toplad, televizyonu kapatt ve mzik
dinleyip kitap okumak zere oturma odasna geti. Ama ne bir CD koydu ne de
bir kitap ald. Bir sre aa yukar volta atp sonunda pencerenin nnde durdu.
Darda sokak lambalar caddeyi aydnlatyordu.
Gl o kadar huzur doluydu ki...
Buras da huzur doluydu...
Her ey bu kadar huzur doluysa kesinlikle ters giden bir eyler olmalyd.
Samalama, dedi kendi kendine.
Kendine biraz grappa koydu, bir yudum ald ve haberleri unutmaya alt.
Sonra aklna NTNU'daki bir biyolog arkada olan Knut Olsen geldi. O
denizanalar, mercanlar ve deniz anemonlar hakknda daha ok ey bilirdi.
Olsen telefonu nc alnda at.
"Uyumu muydun?" diye sordu Johanson.
"ocuklar uyumadan mmkn olmuyor." dedi Olsen. "Bugn Marie'nin
beinci ya gn. Gl nasld?"

krm

Olsen her daim neeli bir aile babasyd ama onun scak, yerleik yuvas
Johanson'a gre tam bir cehennemdi. le molalarnda karlamadklar
srece i dnda grmezlerdi ama Olsen nezih bir mizah duygusu olan, iyi
bir adamd. Drt ocukla o mizah duygusuna ihtiyac var tabii, diye dnd
Johanson. "Bir gn bize gelmelisin.' dedi Olsen, ikisi de bunun asla
olmayacam bilmesine ramen. "Haberleri grdn m ? "
Bir anlk duraklama oldu. "Denizanalarm mu?"
"yi tahmin. Neler oluyor?"
"Bariz deil mi? Biyolojik istilalar her zaman olur; kurbaalar, ekirgeler,
denizanalar..."
"Ama Portekiz savalar ve kutu denizanalar?"
"Sra d..."
" N e bakmdan?"
"Dnyann en lmcl deniz yaratklarndan ikisi. stelik haberlerde
sylenenler de bir tuhaf."
"Yz ylda yetmi lm m ? " diye sordu Johanson.
"Ah, o tam samalk." Olsen alayla homurdand.
"ok mu abartl?"
"ok az! Gerek lm says ok daha fazla, eer Bengal Krfezi ve
Filipinleri de sayarsan; aklanamayan vakalarla bildirilmemi kayplar hesaba
hi katmyorum. Avustralya'nn kutu denizanalaryla ba hep dertteydi.
Rockhampton'n kuzeyindeki nehir azlarnda ryorlar. Neredeyse tm
kazalar s suda oluyor seni dakikadan az bir srede ldrebilirler."
155

"u anda denizanas sezonunda myz?"


"Avustralya'da evet, Ekimden Mays'a kadar. Avrupa'da ise insanlar
sadece suyun dnda durulmayacak kadar scak havalarda rahatsz ederler.
Geen yaz Menorca'daydk ve ocuklar lgna dnmt. Etraf Velella
kaynyordu."
"Ne9"
"Velella velella, rzgr yelkencisi. Ama genelde Velella denir.. Kumsalda
rmedikleri srece baya gzellerdir. Kk, mor renkli denizanalar
kumsal onlarla kaplyd. Denizanalarma hayran olduumu herkes bilir ama
orada benim iin bile ok fazlas vard. Yine de Avustralya hikyesi epey
tuhaf."
"Nasl yani?"
"Kutu denizanalarn, suyun sakin ve s olduu ky eridinde bulursun,
ak denizde hele de Byk Bariyer Resif'nde'hi deil. Ama orada da
grldkleri syleniyor. Velella ise tam tersi, onlar ak deniz trdr ve kimse
neden bazen sahile vurduklarn bilmez."
"Plajlarn alarla korunduunu sanyordum."
Olsen kkrer gibi gld. "Tamamen faydasz. Alar denizanalarn durdurur
ama dokunalar kopup srklenmeye devam eder. Kimse onlar gzle
gremez." Durdu. "Neden bu kadar ilgini ekiyor? Denizanalar hakknda senin
de bir para bilgin olmal."
"Senin yanma bile yaklaamam. Bu bir bilimsel anomali m i ? "

"Aynen yle." dedi Olsen uursuzca. "Denizanas dalm artan su scakl


ve yksek plankton seviyesine baldr. Plankton sakin, scak suda oalr ve
denizanalar planktonlar yer. Eh,' sonra ne olacan tahmin edebilirsin. Bu
yzden yazn sonunda byk srler halinde belirir ve birka hafta iinde de
kaybolurlar. Bu onlarn doal dngs. Bir saniye bekle."

krm

Johanson arkadan gelen yaygaray duydu. Olsen'in ocuklarnn saat kata


yattm merak etti, ne zaman telefon etse, arkada bir eit yaygara kpuyordu.
Olsen ocuklar susturmak iin bard. Sonra telefona dnd. "Her neyse,
sanrm bu istilalar denizin ar gbrelenmesinden kaynaklanyor.
Kanalizasyonlar plankton seviyelerinin ykselmesini ateliyor ve sonra olaylar
geliiyor. Bir gn batdan veya kuzeybatdan bir rzgr eser ve de bir bakmsn
denizanalar kapna gelmi."
"Evet ama bahsettiklerin normal denizanas istilalar. Benim merak
ettiim..."
"Bunun bir anomali olup olmadn merak ediyorsun ve bence muhtemelen
yle. Ama tam da tespit etmesi zor trden. Hi saks bitkin var m?"
"Evet."
"Avize aac?"
156

"ki tane."
"te sana anomali. Avize aac yerel bir bitki deil."
Johanson gzlerini devirdi. "Bana bir avize aac istilas tehdidi altnda
olduumuzu syleme. Benimkiler epeyce barllar."
"Kastettiim bu deildi. Neyin doal olduunu ve neyin olmadn
unuttuumuzu sylyorum. 2000 ylnda Meksika Krfezi'ne yerel balk
rezervini tehdit eden bir denizanas istilasn incelemek iin arldm.
Louisiana, Mississippi ve Alabama'daki reme alanlarn istila etmiler, balk
yumurtalar ve larvalarnn stne bir de balklarn yiyecei planktonlar
yutuyorlard. Hasarn sebebi, orada hi olmamas gereken ve Pasifik'ten gelen
bir Avustralya denizanasyd."
"stilac bir tr."
"Kesinlikle. Denizanalar besin zincirini yok ediyor ve balk mahsuln
harap ediyorlard. Tam anlamyla bir felaketti. Bu olaydan birka yl nce, safra
suyunda tarakl denizanalar tayan bir kargo gemisi yznden Karadeniz'de
, ekolojik bir afetin eiine gelinmiti. Karadeniz lkeleri bir yaygara kopardlar
ama birileri bir eyler yapana kadar blge ar zarar grmt bile. Denizdeki
bir metrekare bana sekiz bin denizanas. Bunun ne anlama geldiini biliyor
musun?"
Olsen fkeyle kendi kendine konuuyordu.
"Bir de br mesele var, Arjantin aklarnda Portekiz savas. Oras onlarn
yaama alan deil. Orta Amerika, Peni ve ili olabilir. Ama daha gneyi? Mmkn
deil. On drt l, bir anda. Bir biyolojik istila. Blge sakinlerinin bunu
beklemediklerine bahse girebilirsin. imdi de Bariyer Resifi'nde kutu denizanalan!
Sanki birileri onlan byyle oraya nakletmi gibi."

krm

"Bana garip gelen," dedi Johanson, "bu ikisinin en zehirli iki tr olmas."
"Aynen," dedi Olsen yavaa, "ama umarm bana bir komplo teorisi
yazmaya kalkmazsn. Buras Norve, Amerika deil. Denizanas salgnlar iin
pek ok muhtemel aklama var. Baz bilim insanlar El Nifio diyor, dierleri
de kresel snmay suluyor. Malibu'da istilalar yllardr grdklerinden ok
daha beter ve Tel Aviv'de baz dev trlere rastland. Kresel snma, istilac
trler her ey yerli yerine oturuyor."

Johanson dinlemiyordu. Olsen'in syledii bir ey aklna taklmt.


Sanki biri onlar byyle oraya nakletmi gibi.
Ayns solucanlar iin de geerliydi.
Sanki biri onlar byyle oraya nakletmi gibi.
"... slklarda oalr," diyordu Olsen, "ve bir ey daha. 'Allmadk kadar
ok sayda,' dediklerinde binlerceyi kastetmezler, milyonlarcay kastederler.
Bir de hkmet kontrol altnda diyor! nan bana, lmler on drtten ok daha
fazladr."
157

"H-h."
"Beni dinliyor musun?"
"Tabii. On drtten fazla lm. Komplo teorileri hakknda ne diyordun?"
Olsen gld. "Samahk. Ama gerekten bunun bir anomali olduunu
dnyorum. Dnemsel bir fenomen gibi grnyor ama bence baka bir ey."
"lgin." Solucanlar Olsen'e anlatsa myd? Ama onu ilgilendirmezdi ve
Statoil mesele manetlere karsa pek mutlu olmazd Olsen ok konuurdu.
"Yarn le yemeine ne dersin?" diye sordu Olsen.
"Olur."
" D a h a fazla bir eyler bulup bulamayacama bakarm. Bilgi avna
karm." Kkrdad.
"Harika," dedi Johanson. "Yarn grrz." Telefonu kapatt. Sonra
Olsen'e kayp tekneleri de sormak istediini hatrlad. Vazgeti, yarn
bahsederdi.
Solucanlar bilmese denizanas hikyesinin onu bu kadar etkileyip
etkilemeyeceini merak etti. Muhtemelen etkilemezdi nk ilgisini eken
denizanalar deildi. Asl bilmek istedii, eer varsa aradaki balantlard.
Ertesi gn N T N U ' y a giderken Johanson haberleri dinledi, daha nce
duymad yeni bir ey yoktu. Dnyann deiik yerlerinde insanlar ve tekneler
kaybolup sonsuz speklasyona sebep oluyorlard ama ortada tatmin edici bir
aklama yoktu.

Dersi saat ondayd. Elektronik postalarn okumak ve mektuplarna bakmak


iin yeteri kadar zaman vard. Bardaktan boanrcasna yamur yayordu ve
Trondheim'n stne ar, gri bir hava kmt. Olsen kapnn kenarndan
ban uzattnda, henz klar yeni am ve kahvesiyle birlikte masasna
oturmutu. "Kt haberler bitmiyor." dedi.
"Kayp tekneleri mi kastediyorsun?
bahsedecektim ama unuttum."

Ben

de sana

dn

onlardan

krm

Olsen odaya girdi. "Bana kahve ikram edecek misin?" dedi dikkatle etrafa
bakarak. Merak Olsen'in faydal ama yorucu ynlerinden biriydi.
"Her ey yan odada." dedi Johanson.

Olsen yan odaya doru eilip avaz kt kadar bararak kahve istedi.
Sonra oturup oday gzden geirdi. Johanson'un sekreteri ieri koturup
Olsen'in nne kupay arpt ve dimdik masasna geri dnd.
"Bunun nesi var?" dedi Olsen ararak..
"Ben kendi kahvemi kendim koyarm," dedi Johanson, "her ey akta
duruyor, Termos, st, eker, kupalar..."
Olsen grltyle yutkundu. "Yani haberleri dinlemedin m i ? "
"Arabada dinledim?"
"On dakika nce CNN'de fla haber getiler. Odamda bir televizyon var,
158

gn boyu ak durur." Yukardan aydnlatmann Olsen'in yem bel u n ,


kelliini aa karyordu. "Japonya aklarnda bir gaz tankeri patlam ve
Malakka Boaz'nda iki konteyner gemisi ile bir firkateyn arpm
Gemilerden biri batm, br yola devam edecek halde deilmi; firkateyn ise
alev alm. Orduya aitmi. Byk bir patlama olmu."
"Tanrm." Johanson ellerini scak fincann etrafna sard. "Malakka
Boaz'na gelince," dedi, "ardm syleyemem. Daha ok kazann
olmamas hayret verici."
"Evet ama bu epey bir tesadf."
Dnyann en youn su yolu unvan iin ekien yer vard: Man Denizi,
Cebelitark Boaz ve Avrupa, Gneydou Asya ve Japonya arasndaki ana
rotann bir blmn oluturan Malakka Boaz. Boazdan her gn alt yz
tanker ve ilep geiyordu; Malezya ile Sumatra arasndaki kanalda bazen iki
bine yakn ara bulunuyordu. Boaz sekiz yz kilometre uzunluundayd ama
en dar yeri 2.7 kilometre geniiiindeydi. Hindistan ve Malezya, tankerleri daha
gneydeki Lombok Boaz'n kullanmaya tevik ediyorlard ama ricalarn
dinleyen yoktu. Uzun yoldan gitmek kr oranlarn azaltaca iin uluslararas
tamacln yzde on bei Malakka Boaz'n kullanmaya devam ediyordu.
"Neler olduunu bilen var m?"
"Henz yok."
" N e kadar korkun." Johanson kahvesini yudumlad. "Eee u kaybolan
tekneler meselesi nedir o zaman?"
"Ah u. Daha duymadn m?"
"Eh duysaydm sormazdm."dedi Johanson. fkesi dizginlerinden boalmak
zereydi.

krm

Olsen sesini alaltt. "Grnen o ki, Gney Amerika'da bir sredir


yzcler ve balk tekneleri kayboluyormu ama basn bunu aktarmam, ya da
en azndan Avrupa basn. Olaylarn Peru'da baladn sylyorlar. lk
kaybolan bir balkym. Teknesi, kk bir saz sandal birka gn sonra
denizde srklenirken bulunmu. nce bir dalgann onu drdn
sanmlar ama hava haftalardr ok gzelmi. O zamandan beri sada solda
insanlar kayboluyormu. Son kurban bir trol teknesiymi."

"Neden kimse bundan bahsetmemi?"


Olsen teslim olur gibi ellerini iki yana at. "nk kimse byle eyleri
reklam etmeyi istemez. Turizm o blge iin hayati nem tayor. stelik
dnyann br ucu."
"Ama denizanalar haberlere kt."
"Haydi ama Sigur, o tamamen farkl. Amerikan vatandalar ld. Art bir
Alman ve Tanr bilir daha kimler. imdi de ili sahillerinde bir Norveli aile
kayboldu. Yerel firmalardan biri derin deniz olta balkl turu dzenlemi. Bir
159

an hep beraber trol teknesindelermi, sonra birden yok olmular. Norveliler,


Tanr akna! Bu tr eyler her zaman bildirilir."
"Tamam, ana fikri anladm." Johanson sandalyesinde geriye yasland. "Hi
kimse telsizle yardm ars yapmam m?"
"Birka imdat sinyali hepsi o kadar, kaybolan tekneler pek son teknoloji
rn saylmazlar."
"Bir kasrga ya da frtna belirtisi?"
"Tanr akna, Sigur, hayr. En azndan bir tekneyi batracak bir frtna yok."
"Peki Bat Kanada? Orada neler oluyor?"
"arpan teknelerden mi bahsediyorsun? Hibir fikrim yok. Grg
tanklarndan birine gre tepesi atm bir balinayla kavgaya tutumular. Kim
bilir? Dnya zalim bir yer... imdi, ikinci bir kahveye ne dersin? Aslnda
sanrm gidip kendim alacam."
Kurumu lekeden kurtulmak Olsen'den kurtulmaktan daha kolayd ama
sonunda gitmiti. Johanson saatine bakt. Neredeyse ders vakti gelmiti. Lund'u
arad.
"Skaugen keif yapan baka ekiplerle balant kurdu," dedi Lund,
"dnyann drt bir yanndan petrol irketleri. Benzer bir ey bulan olmu mu
onu renmek istiyor."
"Solucanlar gibi mi?"
"Aynen. Asyallar'n
dnyor."
"Neden ki?"

en

az bizim

kadar

bilgiye

sahip

olduklarn

"Sen kendin syledin. Asya gaz hidratlarn smrmeye alyor. Sana


Kiel'de byle sylediler sanyordum. Skaugen onlar dinlemek istiyor."

krm

Fena fikir deil, diye dnd Johanson. Eer solucanlar hidratlar iin
ldryorlarsa, hidratlar isteyen irketler de onlara rastlam olmalyd. Sorun
uydu ki... "Asyallar'n bulgularn ona aacaklar hayal bile edemiyorum,"
dedi, "onun kadar az sk olacaklardr."
"Skaugen'in solucanlardan bahsetmeyeceini mi dnyorsun?"
"Tabii ki hikyenin hepsini anlatmaz. zellikle de imdi."
"Elinden baka ne gelir ki?"

"Eh..." Johanson kelimeleri arad... "... bir ey ima etmek istemem ama
birinin solucanlar umursamadan birimi ina etmeye karar verdiini dn."
"Mmkn deil!"
"Sadece bir varsaym."
"Ama sana sylemedim mi, Skaugen dn tutuyor."
"tibar ona ait. Ama burada paradan sz ediyoruz. Bazlar solucanlar
bilmiyormu gibi davranmann sorun olmayacana karar verebilir."
160

"Diyorsun ki devam edip birimi kurabilirler."


"Hi bilemezsin. Saman altndan su yrtebilirler. Hem yapmasalar da. .
Eh, bir irket teknik olanaklarla kstlanabilir ama metan yiyen solucanlarla
asla. Elbette nceden biliyor olacaklar ama bunu kim kantlayabilecek ki?"
"Statoil byle bir eyi rtbas etmez."
"Statoil'i unut. Japonlar' ele alalm. Metan satmaya balamak, daha iyisi
deilse bile, bir zamanlarn petrol endstrisi ykseliine denk olacaktr.
nanlmaz derecede zenginleecekler. Gerekten ellerindeki btn kartlar
gstermek isteyeceklerini dnyor olamazsn."
"Sanrm hayr."
"Statoil ister miydi?"
"Bak bu tartma hibir yere varmayacak," dedi Lund, "bir bakasndan
nce gerei bizim bulmamz gerekiyor. Keke Statoil'ie balants
kurulamayacak bamsz gzlemcilerimiz olsayd." Dnyormu gibi bir ses
kard. "Etrafa bir sorar msn?"
"Petrol endstrisinde mi?"
"niversitelerde, enstitlerde Kiel'deki arkadalarn gibi. Hidratlar
dnyann drt bir yannda aratrlmyor mu?"
"Evet a m a "
"Ya deniz biyologlar? Derin deniz dalglar?" imdi sesi heyecanl
kyordu. "Belki de her eyi sen yrtrsn. Senin iin yeni bir blm kurarz.
Skaugen'i hemen arayp finansmann soraym. Sonra-"
"Hey, o kadar hzl deil Tina!"
"Eminim geliri iyi olur ve ok da i karmaz."
"Dehet verici olur. Ancak bunu senin yapmaman iin bir sebep yok."

krm

"Sen daha iyi yaparsn. Bu i tam senlik."


"Haydi ama Tina."
"Benimle tartmak yerine oktan Smithsonian' kez aram olurdun.
Ltfen Sigur, kolay olacak... Bizim amzdan bakmalsn. nemli karlar
olan byk bir okuluslu irketiz. Kendimiz soru sormaya baladmz anda
yzlerce evre rgt tepemize ecek. Bunun gibi bir frsat kolluyorlar."
"Anladm. Yani meseleyi halnn altna sprmek sizin karnza?"
"Bazen inanlmaz asap bozucu olabiliyorsun Sigur!"
"Evet, yle derler."
Lund iini ekti. "Peki sence ne yapmalyz? nsanlar bu meseleyi duyduklar
anda en ktsn varsayacaklar. Ve man bana daha fazlasn renene kadar Statoil
bir birim ina etmeyecek. Ama resmi soruturmalar balatrsak haber yaylr ve
sahne klarnn altnda oluaz. Elimiz kolumuz balanr."
Johanson gzlerini ovuturdu ve tekrar saatine bakt. Onu gemiti. "Tina
gitmem gerek, seni sonra ararm."
161

"Bu ii senin yapacan Skaugen'e syleyebilir miyim?"


"Hayr."
Sessizlik oldu. "Tamam." dedi kadn, en sonunda, alak bir sesle.
Johanson derin bir nefes ald. "En azndan bana dnecek zaman tanr
msn?"
"Sen bir tanesin."
"Biliyorum. Sorunum da bu zaten."
Notlarn toplad ve snfa koturdu.

Roanne,

Fransa

Jean Jerme on iki Breton stakozuna byk ciddiyetle bakt. Hayatta birok
eye byk ciddiyetle bakard. pheciliini alt firmaya borluydu.
Troisgros, Fransa'da otuz yl boyunca kesintisiz olarak Michelin yldzn
koruyabilen tek restoran olmasyla vnrd. Jerme tarihe gelenei bozan
adam olarak gemek istemiyordu. Ona balklarn efendisi denebilirdi;
Troisgros'da deniz rnlerinden sorumluydu, ve afaktan beri ayaktayd.

krm

Toptancs ondan bile uzun zamandr ayaktayd; gne sabaha kar te, bir
gecede gurme mutfann Mekke'sine dnm olan, Paris'in on drt
kilometre dndaki, bir zamanlarn nemsiz kk kasabas Rungis'te
balamt. Drt kilometre boyunca yaylan ve her yan klandrlm kasaba,
toptanclarn, restoran sahiplerinin ve hayatn mutfakta veya mutfaa malzeme
alarak geirenlerin urak yeriydi. Tm Fransa'dan rnler burada bulunabilirdi:
Normandiya'dan st, krema, tereya ve peynir; Brittany'den en iyi kalite
sebzeler ve gneyden aromatik meyveler. Belon, Marennes ve Arcachon
havzasndan gelen istiridye iftileri ve St. Jean de Luz'dan ton bal avclar
otobanlarda gmbr gmbr yklerini zamannda yetitirmeye alrlard.
Deniz kabuklularyta dolu soutuculu kamyonlar yollarda karavan ve arabalarla
yarrlard. En iyi kalite rnler Fransa'nn herhangi bir yerinden nce
Rungis'te sata kard.
Ama her iyi kalite mal birbirinin ayn deildi. Istakozlar da sebzeler gibi
Brittany'den gelmiti ama ilerinden bazlar dierlerinden daha cezbediciydi.
Jean Jerme hepsini tek tek kaldrd ve her adan inceledi. Kenarlar su yosunu
ile kaplanm her polistren kasann iinde alt tane vard. Elbette canlydlar
ama zar zor hareket ediyorlard, ki bu da kskalar baland iin normaldi.
"yiler." dedi Jerme.
Bu aslnda dudaklarndan dklen bir vgyd. Istakozlardan fevkalade
etkilenmiti. Kk saylrlard ama epey arlard ve kabuklan parlak bir koyu
maviydi.
162

Sonra sra son ifte geldi. "Bunlar ok hafifler." dedi.


Toptanc kalarn att. Jerome'un onayn alan bir stakozu tek eliyle
kaldrd ve dier eliyle reddedileni tuttu. kisini karlatrd.
"Haklsnz baym," dedi afallayarak, "zr dilerim. Ama aralannda ok da
fark yok."
"Doru." dedi Jerme. "Bir sahil kafesinde pek fark edilmez ama buras
Troisgros."
"Ltfen zrlerimi kabul edin. Geri d n p "
"Buna gerek yok. Bakalm hangi mterilerimizin itah az."
Toptanc yine zr diledi.
Ksa sre sonra Jerme Troisgros'nun gz kamatran mutfaklarnda akam
mens iin hazrlanyordu. Istakozlar bir kvete koydu.
Halama zaman geldiinde geni bir kazan su kaynatlmasn istedi.
Istakozla urarken hz hayati derecede nemliydi yakaland andan
itibaren eti tadn kaybetmeye balard. Kaynatmak tad sabitler ve onlar
ldrrd. Daha sonra, servis edilmelerine az zaman kaldnda esasl
piirileceklerdi. Jerme su kaynayana kadar bekledikten sonra stakozlardan
birini ba aa suya att. Istakozun vcut boluklarndaki hava tiz bir lkla
boald. Sonra onu karp kenara koydu. Tek tek ileme devam etti...
dokuz...on... Dierlerinden daha hafif olan on birinciye uzand ve kaynayan
suyun iine brakt. On saniye beklemesi yeterliydi.

krm

Istakozu geri kard ve bir kfr savurdu.


Bu hayvana ne halt olmutu? Kabuu yarlm ve bir kskac koparak
dmt. Jerme fkeyle soludu. Istakozu alma tezgahna koydu ve nazike
srtnn stne yatrd. Kabuunun alt hasarlyd ve etin olmas gereken yerde
smks, beyaz bir madde vard. Kazana dnerek iine bakt. Suyun zerinde
yzen acayip, yuvarlak ktleler stakoz etine benzemiyordu.
Bu mesele iin yapaca bir ey yoktu ve zaten sadece on taneye ihtiyac
vard. Jerme az sayda sipari yapma riskine girmezdi, dengeyi tam
lutturmasyla nlyd. Her bir malzemeden tam olarak ne kadar gerekeceini
bilmek nemliydi elbette ki ekonomik adan, ama ayn zamanda elinde
yeterli stok bulunmas da gerekirdi. Bir kez daha stratejisi karln bulmutu.

Ama yine de durum sinir bozucuydu.


Gz kvete takld. Beenmedii iftten geriye bir tane kalmt. Ama u
unda bunun iin endielenecek zaman yoktu, haydi bakalm kazann iine.
Bekle! Suyu tenizlememiti.
Aklna bir fikir takld. Hastalkl stakoz dierlerinden daha hafifti. Bu
ilindeki canl olan da yle. Belki bir virs ya da parazit kapmt. Jerme on
ikinci stakozu kvetten dikkatle kard ve tezgaha koydu. Uzun anteni vcudu
boyunca uzanyor ve dzenli olarak titriyor; balanm kskalar da elimsizce
163

hareket ediyordu. Istakozlar doal ortamlarndan ayrldnda uyuuk olurlard


Jerme hafife onu drtt ve ona doru eildi. Kabuunun blmeli kuyruuna
baland yerden effaf bir ey szyordu.
Bu da neydi byle?
Jerme iyice yakma eildi.
Istakoz st bedenini dorulttu ve kara gzleri Jerme'a kilitlendi.
Sonra ileri atld.
Jerme'un balklarn pullarn ayklama grevini verdii yamak olay yerinden
sadece metre tedeydi ama mutfak gereleriyle dolu dar bir dolap ocan
oray grmesini engelliyordu. lk duyduu kan donduran bir lk oldu. Soma
Jerme, elleriyle yzn trmalayarak arkaya doru sendeledi. Yamak ona
doru atld ve iki adam birlikte raflara arpt. Sapl tencereler ngrdad ve
bir ey yere arparak paraland.
"Bu da n e ? " diye sordu yamak panikle. " N e oldu?"
Dier efler koarak geldi. Mutfak, herkesin kendine den grevi yapt
iyi organize edilmi bir fabrika gibiydi. Biri av hayvanlarndan, bir bakas
soslardan, ncs breklerden, drdncs salatalardan, beincisi
makarnalardan sorumluydu, ve dalm bu ekilde devam ediyordu. Bir anda
her ey karmaaya yenik dmt. Sonra Jerme ellerini indirerek titreyen
parman tezgahna dorulttu. Sandan kaln, effaf bir madde damlyordu
Yzn baloncuklar kaplamt ve youn, svms bir ey boynundan aa
iniyordu. "Bana doru...patlad," dedi soluk solua.

Yama bir adm ne karak stakozun kalntlarna irenerek bakt


Paralanmayan bir tek bacaklar kalmt. Bir kska yerdeydi ve paralanm
kabuunda boluklar vard. "Ona ne yaptn?" diye fsldad.
Jerme'un yz tiksintiyle arpld. "Hibir ey yapmadm!" diye bant
"yle patlayverdi!"

krm

Kendini temizlesin diye ona havlular uzattlar. Yamak maddeye parmak


ucuyla dokundu. Sk ve lastik gibiydi ama kolaylkla znerek tezgahla
dald. Hi dnmeden raftan bir kavanoz alp jlemsi eyden kalanlar iine
doldurdu. Sonra zerine su dkp kapan skca kapatt.
Jerme' sakinletirmek zor oldu. Sonunda birileri ona bir kadeh ampanya
koydu ve Jerme heyecannn bir ksmn bastrd. "u dankl temizleyin."
diye emretti, "ben gidip ykanacam."
Mutfak personeli hemen grev blgelerini dzenlemeye balad. Frn ve
evresini ovdular, stakoz kalntlarn attlar, kazan temizlediler ve stakozlarn
hayatlarnn son anlarn geirdikleri suyu boalttlar. Su, tm atk sularn
boald kanalizasyona akp kasabann sifon ektii dier svlarla kart.
Jlemsi maddenin iinde olduu kavanozun sorumluluunu yamak stlendi
164

m ne yapacan bilememiti; bu yzden temiz ve beyaz ef kyafeti ile gen


nen Jerme'a sordu.
"Birazn saklamak iyi fikir." dedi Jerme. "Ne olduunu Tanr bilir. Onu
st filan yaptklar bir yere gnder. Ama olaydan bahsetme. Byle bir ey asla
Iad. Troisgros'da deil."
cstorana hak etmedii negatif bir eletiri getirebilecek olan yk mutfaktan
i kmad. Troisgros'un bir suu yoktu ama en st kalitedeki bir restoran iin
ibir ey, temizlii hakkndaki kt sylentilerden daha beter olamazd.
Yamak kavanozdaki maddeyle ilgilenmeye devam etti. zlmeye
aladnda su ekledi; nk yaplmas gereken buymu gibi grnyordu.
Denizanas parasna benziyor, diye dnmt ve denizanasnn suya
ttyac vard, zaten neredeyse sudan yaplm saylrlard. Her halkarda ie
am gibiydi. Bir sre madde sabit kald. Troisgros gizli bir takm telefon
rmeleri yapt ve kavanoz acilen yakndaki Lyons'ta bir niversiteye analiz
tin gnderildi.
Kavanoz iki saat sonra molekler biyoloji profesr Bernard Roche'un
asasna geldi. indeki suya ramen madde zlyordu, sadece birka kk
ra kalmt. Roche hemen testlere balad fakat o detayl inceleyemeden son
ra da zld. Ama varlklar onu afallatp hayrete drecek baz
olekler bileimleri tanmlayacak kadarn grmt. Bir tanesi fazlasyla
ikin bir nrotoksindi ama sudan m yoksa jlemsi maddeden mi geldiine
min olamyordu.

Svnn organik madde ve bir sr kimyasalla dolu olduunu kefetti. Acil


larak analiz edecek zaman olmadndan birka gn sonra devam etmeye
arar verdi. Kavanozu dondurucuya koydu.

krm

akam Jerme'hastaland. nce ba dnmeye balad. Restoran azna kadar


oluydu, o yzden umursamamaya alarak her zamanki gibi iine devam etti.
n salam stakoz mkemmeldi ve daha fazlasn isteyen yoktu. Sabahki
lihsiz olaya ramen her ey yolunda gidiyordu tpk Troisgros'dan
eklenecei gibi.
Mide bulants ktletiinde saat onu geiyordu ve skntsna ba ars da
klenmiti. Sonra Jerme konsantrasyonunu kaybettiini fark etti. Yemeklerden
irine son dokunular yapmas gerekiyordu ama yamana vermesi gereken
mri hatrlamyordu.
Jean Jerme fii ne zaman ekeceini bilecek kadar profesyoneldi,
(ierekten berbat hissediyordu. Sorumluluklarn yardmcs olan ve ii Paris'te
Dcasse'dan renmi yetenekli ve hrsl kadn efe devretti. Sadece dar
kacan syledi. n servis hava gzel olduunda bahede yaplr ve
165

mteriler orada karlanarak kanepe ile aperatif servisi yaplrd. Ardndan


restorana mutfaktan geerek alnrlar, bylece gz ucuyla hazrlklar grebilil
ve bazen de eften kk bir gsteri izlerlerdi. imdiyse lo klandrdm'.,
bahede kimsecikler yoktu.
Jerme birka dakika boyunca volta att. Geni pencerelerden hli
mutfaklardaki tela grebiliyordu ama her seferinde birka saniyeden fazla
odaklanmakta zorlanyordu. Yeteri kadar nefes alamyordu ve gsnde bu
arlk vard. Bacaklar pelte gibi olmutu. Tekrar sabahki olaylar d u u n d u
Sa ve yz stakozun iindeki eyle kaplanmt. Svdan biraz yuttuuna
veya soluduuna emindi. Muhtemelen dudaklarn yalarken de bir damla
yutmutu.
Belki de stakozun hayali yzndendi ama daha farkna varmadan bitkilerin
zerine lgn gibi kusmaya balad. ki bklm orada oturup tkanarak
rrken kusmann en iyisi olduunu dnd. En azndan iindekilcn
boaltmt. imdi tek ihtiyac olan ey bir bardak suydu, sonra daha iyi
hissedecekti.

krm

Zorla ayaa kalkt ama ba dnyordu. Aln yanyordu ve etrafndaki hei


ey girdap gibi dnyordu. Yeniden oturdu. Ayaa kalkmalsn, dedi kendi
kendine. Mutfakta her eyin yolunda gidip gitmediine bakmalsn. Hibir
yanln olmamas ok nemliydi. Sonuta buras Troisgros'ydu.
Ayaa kalkp birka sarsak adm atmay becerdi ama ters istikamete
gidiyordu. ki adm sonra ise mutfaa ulamak isteyip istemediini bilmiyordu
Artk hibir ey bilmiyordu ve hibir ey gremiyordu.
Sonunda, baheyi evreleyen aalarn altnda yere yld.

166

18 Nisan

Vancouver Adas, Kanada

Anavvak
etrafndaki
teni
krm
gzlerinin
kzanp
yaardn
hissedebiliyordu. Ban dik tutmak iin mcadele ederek monitre bakt.
Kanada'nm bat sahilleri kaosa srklendiinden beri gzleri ekrandan
ayrlmamt ancak yine de ok az bilgi toplayabilmiti varln hayvan
davranlar biliminde r aan bululardan birine borlu olan elektronik kant.
Telemeni.
1970'lerin sonunda bilim insanlar hayvanlar gzlemlemek iin devrim
niteliinde bir metot gelitirmilerdi. O zamana dek bir trn dalm veya
g yollan ve davranlar ile ilgili eksiksiz veri toplama yntemleri yoktu.
Hayvanlar nasl yaar, avlanr ve iftleir, ne isterler veya neye ihtiyalar
vardr; bunlarn hepsi speklasyon konusuydu. Elbette binlerce hayvan gece
gndz gzleniyordu ama doal ortamlarnda nasl davranacaklarn
ngrmenin imknsz olduu koullarda. Tutsak bir hayvan gzlemlemek,
hapisteki bir adam izlemek gibiydi: zgrken nasl yaadn bilmenin olana
yoktu.

krm

Ama hayvanlar doal ortamlannda gzlemek iin yaplan giriimler de


ayn ekilde baarsz oluyordu. Hayvanlar ya kayor ya da hi ortaya
akmyorlard. Hayvanlar bilim insanlarn, bilim insanlarnn onlar
grdnden daha fazla gryordu. Daha az ekingen olan trlerin bazlar
empanzeler veya yunuslar gibi izleyenlerine gsteriler yapyor, merak veya
saldrganlk gsteriyor; hatta bazen poz veriyor ya da insanlarla oynayorlard
ve objektif sonulara varlmasn imknsz klyorlard. Bir kere gsteri
yapmaktan skldklarnda da, doal davranlarna dnecekleri ve kimsenin
onlar gremeyecei ormana kayor, gkyzne uuyor ya da derinliklere
dalyorlard.

Bu, Darvvin'den beri tm biyologlarn zmeye hasret olduklar gizemdi.


Antarktik'in buz gibi karanlk sularnda hayatta kalabilen balklarn ve foklarn
167

yeteneklerini nasl anlarz? Buz tabakalaryla mhrlenmi bir yaam alannn


iini nasl grrz? Akdeniz'i bir kazn srtnda gesek, dnya gkyznden
b a k n c a nasl grnr? Bir ar olsak nasl hissederiz? Bir bcein kanatlarnn
hzm ya da kalp atlarn nasl leriz veya kan basncna nasl bakar,
beslenme alknlklarn nasl gzleriz? Tamaclk grlts ya da denizalt
patlamalar gibi insan eylemlerinin derinlerde yaayan memeliler zerindeki
etkisi nedir? Hibir insann eriemeyecei yerlerdeki hayvanlar nasl takip
ederiz?
Cevap nakliye firmalarnn kamyonlarnn yerini tespit etmek iin
kullandklar ve ofrlerin hi grmedikleri ehirlerde adresleri bulmalarn
salayan teknolojiden geldi. Herkesin bildii ve zoolojide devrim yaratacan
fark etmeden kulland modem bir icat: telemetri.

krm

1950'lerin sonunda ABD'li bilim insanlar hayvanlar vcutlarna


yerletirilecek elektronik markalarla izlemek iin yollar gelitiriyorlard bile.
ok gemeden Amerikan donanmas bu teknolojiyi eitimli yunuslar zerinde
denedi ama baarsz oldu nk markalar ok ard: yunuslarn hareketlerini
etkileyen arlktaki markalarla doal davranlar hakknda geerli bilgi almay
beklemek mmkn deildi. Giriim beklemeye alnd ama mikroiplerin icat
edilmesi byk bir ilerleme salad. Ksa srede ok hafif kameralar ve kibrit
kutusu ebadnda markalar vahi doadan gerek verileri aktarmak iin
kullanlmaya baland. Hayvanlar hibir ey olmam gibi hayatlarna devam
ediyor, tadklar on be gramlk ekipmandan habersiz yamur ormanlarnda
dolanyor veya McMurdo Koyu'ndaki buz kitleleri arasnda yzyorlard.
Sonunda bozaylar, dingolar, tilkiler ve karibular srlarn aa vuruyorlard.
Bilim insanlar yaamlarn, iftleme detlerini, avlanma alkanlklarm ve
g dzenlerini izleyebiliyorlard. Hatta beyaz kuyruklu kartallarn,
albatroslann, kuularn, kazlarn ve kargalarn kanatlarnda dnyann etrafnda
uabiliyorlard. En son teknoloji ile bceklere bir gramn binde biri arlnda,
radar dalgalaryla alan minyatr aletler taklmt. Sinyallerini iki kat
frekansta geri gnderebiliyor ve bylece yedi yz metreden fazla uzaklklarda
dahi veri aktarabiliyorlard.

zlemenin ou uydularla yaplyordu. Sistem basit olduu kadar dahiceydi


de. Vericiden uzaya sinyal gnderiliyor, bu sinyal Fransz Uzay Ajans CNES
tarafndan ynetilen bir uydu temelli sistem olan ARGOS tarafndan almyordu.
Oradan Toulouse'taki ana merkeze ve ABD, Fairbanks'teki bir karasal
istasyona gnderiliyor ve buralardan dnyadaki dier enstitlere iletiliyordu.
Veri, son kullancya doksan dakikadan az bir zamanda ulayordu.
Balinalar, foklar, penguenler ve kaplumbaalar iin yaplan aratrmalar
daha sonra ayr bir telemetri alanna dnt. Gezegenin en az bilinen ve en
byleyici yaam alan artk seyre almt. Isy, dal sresini, yzeyden
168

uzakl, konumu, gidi ynn ve hzn kaydedenden ok hafif verCIei


sayesinde olduka byk derinliklerden veri elde edilebiliyordu. Maalesef asap
bozucu bir ekilde bu sinyaller sudan iletilemiyordu; bu nedenle ARGOS
uydular derinlikler sz konusu olduunda krd. Kambur balinalar mrlerinin
nemli bir ksmn Kaliforniya kylarndan birka kilometre uzaklk iinde
geiriyorlard ama gnde en fazla bir saat su yzne kyorlard. Kubilimciler
bir leylei uarken grebilir ve izleyebilirken, denizbilimcilern aratrdklar
canllar su altna indiklerinde ulalmaz oluyorlard. Deniz memelilerini tam
olarak anlayabilmek iin srekli kayt yapabilen kameralara ihtiyalar yard
ama Pasifik herhangi bir dalg iin ok derindi ve denizaltlar yeten kadar arak
ve hzl deillerdi.

krm

Sonunda zm kk, basnca dayankl bir su alt kameras gelitiren


Santa Cruz'daki Kaliforniya niversitesi'deki bilim insanlarndan geldi.
Kameray bir deniz fili, birka VVeddell foku ve son olarak da bir yunusta
denediler. ok gemeden artc fenomenlerle yz yze geldiler. Birka
haftaya kalmadan deniz memelileri ile ilgili anlaylar dnme uramt.
Eer balina ve yunuslarn markalanmas da dier hayvanlardaki kadar kolay
olsayd her ey mkemmel olacakt. Aksine markalama neredeyse imknszd.
Ksacas o anda Anavvak'n elinde istediinden ok daha az bilgi vard ama
ayn zamanda zihni grdkleri yznden fazlasyla dolmutu, Kimse neyin
nemli olduunu bilmedii iin her bilgi paras deerliydi ve bu da binlerce
saatlik grnty, ses kaytlarn, lmleri, analizleri ve istatistikleri
incelemek demekti.
Ford buna Sisifos Projesi demiti.
En azndan Anavvak'n bu ie adayacak bol bol vakti vard. stasyonun
itibar iade edilmiti ama Davie'nin Yeri hl kapalyd. Kanada ve Kuzey
Amerika'nn bat sahili sularnda sadece byk gemilerin geiine izin
veriliyordu. Vancouver Adas'nm bana gelen felaket San Francisco'dan
Alaska'ya kadar tm kylarda tekrarlanmt. lk saldr dalgasnda yzden
fazla kk tekne batm veya ar hasar almt. Zayiat says hafta sonuna
doru dmt ama bunun da tek sebebi bir ilebi veya yk gemisi olmayan
kimsenin denize alma niyeti olmamasyd. Basn birbiriyle elien haberlerle
kaynyordu. l says bile kesin deildi. Pek ok hkmet balantl acil
durum ekibi ileri yoluna koymak zere grevlendirilmiti; dolaysyla asker,
bilim insan ve politikac ile tka basa dolu helikopterler sahil boyunca bir aa
bir yukar gidip geliyor, iindekiler okyanusu seyrediyor ve her biri dierinden
daha akn ve umutsuz grnyorlard.
Acil durum komitelerinin dardan danman almalar standart prosedrd
ve Kanada yetkilileri de byle yapmt. Vancouver Akvaryumu, John Ford'un
ynetiminde tm bilim temelli almalarn yrtld bir merkez olarak
169

seilmiti. Neredeyse btn denizbilim ve aratrma enstitleri onun kontrolne


verilmiti. Ford iin bu ar bir ykt, ne olduunu bilmedii bir grevi
ynetiyordu. Kyamet gibi depremlerden nkleer terrist saldrlarna kadar
hemen her ey iin bir protokol vard ama kimse bunun iin bir hazrlk
yapmamt. Ford, Anavvak'a danmanlk teklif etmekte gecikmemiti. Kuzey
Amerika veya Kanada'da bir balinann aklndan ne getiini anlayacak biri
varsa o da Anavvak't. Bir aklama bulma ihtimallerinin en yksek olduu yel
de orasyd. Balinalarn zeki olmas gerekiyordu, yleyse hepten akllarn m
karmlard? Yoksa davranlarn etkileyen bir ey mi vard?
Yine de ondan ok ey beklenen Anavvak bile yardm edemiyordu. Pasifik
kylarndan tm yl boyunca toplanan telemetrik veriyi bir araya getirmekle
ie balamt. Yirmi drt saat nce Alicia Delavvare ile birlikte, akvaryum
alanlarndan yardm alarak verileri analiz etmeye balamlard. Sonra
konumlandrma verilerine gmlm ve hidrofon kaytlarn dikkatle
dinlemiler ama hl olanlar aklayacak bir eyler bulamamlard. ki kambur
balina dnda Havvaii ve Kaliforniya Krfezi'nden Kuzey Kutbu'na yolculuk
eden hibir balina markal deildi ve onlar da g etmeye baladklarnda
vericilerini kaybetmilerdi. Bine Shark'taki kadnn ektii film, ellerindeki tek
kant gibi grnyordu. stasyonda kuyruklar tanmakta usta birka kaptanla
birlikte filmi incelemilerdi. Filmi tekrar oynatp grntleri byttklerinde
saldrganlardan birkan iki kambur, bir gri ve birka orka tanmlard.

krm

Delavvare hakl kmt, film deerli bir ipucuydu.


Anavvak'n kza kar duyduu honutsuzluk bir sre sonra yok olmutu.
Delavvare boboazd ve konumadan nce nadiren dnyordu ama kstah
tavrlarnn ardnda kvrak ve analitik bir zek vard. stelik yardm edecek
zaman da vard. Ailesi, Vancouver sekinlerinin ayrcalkl blgesi British
Properties'te yayordu. Kzn istedii her eyi veriyorlard ama yannda
olduklar zamanlar pek azd. Anavvak parasal cmertliklerinin ilgisizliklerini
telafi etmek iin olduundan pheleniyordu ama kzn pek umurunda deildi
servetlerini harcar ve can ne isterse onu yapard. Mesele kusursuz bir
biimde rayna oturmutu: Delavvare, Anavvak'la almann, kendi
aratrmalarn pratik deneyimle birletirmek iin bir frsat olduunu
dnyordu, Anavvak'n da Stringer ldkten sonra bir asistana ihtiyac vard.

Susan Stringer...
Onu her dndnde, kadn kurtaramad iin sululuk duyuyordu. Kendi
kendine ne onun ne de bakasnn Stsan' orkanm enelerinden kurtarmak iin
yapabilecei bir ey olmadm syleyip durmutu ama iindeki kuku
kaybolmuyordu. Bir balinann dnce srelerini anlayamad srece deniz
memelilerinin zeks ile ilgili yapt aratrmalarn ve yazd btn makalelerin
ne yaran vard ki? Bir orkay avn brakmak iin ikna etmek mmkn myd?
170

Srekli olarak kendine orkalarm birer hayvan olduunu hatrlatyordu


fazlasyla zeki ama yine de bir hayvan. Ve onlar iin av demek, av demekti
Ama orkalar insanlar avlamazd. Acaba balinalar derdiklere srkledikleri
insanlar yemiler miydi, yoksa sadece ldrmler miydi?
Bir orka cinayetle sulanabilir mi?
Anavvak i ekti. lerleme kaydedemyordu. Gzlerindeki yanna
ktleiyordu. Gnlszce dijital fotoraflarla dolu bir baka CD ald ama
tekrar yerine koydu. Konsantre olamyordu. Tm gn bulgular tartarak veya
insanlar telefonla arayarak geinni ve artk tkenmiti. Bilgisayarn halsizce
kapad. Saat yediyi gemiti. Ayaa kalkp John Ford'u aramaya gitti.
Yneticinin bir toplantda olduunu renince uydu verilerini tarayan
Delavvare'i ard.
"Yumuak bir balina bifteine dersin?" diye sordu kasvetle.
Kz gzlerinde bir glmsemeyle ona bakt. Mavi gzlklerini kontak
lenslerle deitirmiti ama gzbebekleri hl kukulu bir biimde mavi
renkteydi. Tavan dileri dnda aslnda baya ekiciydi. "Tabii. Nereye
gitmek istersin?"
"Kedeki bfe fena deil."
"Bfe m i ? " diye sordu kz elenerek. "Hi sanmam. Haydi gel ben
smarlayaym."
"Gerek yok."
"Cardero's'a gidelim."
"Tanrm!"

krm

"Harika yemekleri var."


"Biliyorum ama birincisi ben kendi yemeimin parasn deyebilirim ve
ikincisi de... yani... Cardero's..."
' 'Mkemmeldir!"
Cardero's, Vancouver'n Coal Harbour blgesinde,limandaki yatlarn
arasndayd. Yksek tavanl, geni pencereleri olan byk restoran, kasabann
en sekin yerlerinden biriydi. Gz kamatrc manzarasnn yan sra Bat Sahili
mutfann en iyi rnlerini sunuyor, yanndaki bar ise glp ikilerini
yudumlayan k genlerle dolup tayordu. Ypranm kot pantolonu ve eski
sveteri ile Anavvak bundan daha uygunsuz bir klk iinde olamazd ama zaten
lks restoranlarda kendini hep dlanm ve huzursuz hissederdi. Geri
Delavvare'in oraya ait olduunu yadsyamazd.

yleyse Cardero's olsun.


Anavvak'n eski arabasn alp limana doru srdler. anslar yaver gitmiti.
Cardero's'ta yemek yemek iin genelde nceden rezervasyon yaptrmak
gerekirdi ama bo bir masa bulabildiler. Masa, restorann biraz kesinde ve
genel hengameden biraz uzakta kalyordu; bu da Anavvak iin mkemmeldi.
171

Restorann spesiyalitesi olan, sedir tabakta limon ve kahverengi ekerle sunulan


soya sosuyla piirilmi somon sipari ettiler.
"Peki." dedi Anavvak sipari ii bittiinde. "Elimizde ne var?"
"Hi," dedi Delavvare, "akna dndm."
Anavvak enesini kad. "Pekl, belki ben bir eyler buldum saylr. Video ekimi sayesinde fark ettim."
"Benim video ekimim demek istedin."
"Evet," diye kabul edip alayla ekledi, "hepimiz pek minnettarz."
"Eh, eer sana bir ipucu saladysa olmanz gerekir."
"Kimliini belirlediimiz balinalarla ilgili. Saldrya sadece gezgin orkalar
katlm, bir tek yerleik orka yok."
"Hmmm..." Burnunu krtrd. "Haklsn. Yerleiklerle ilgili kt bir ey
duymadk."
"Johnstone Boaz o anda kanolarla dolu olmasna ramen saldrlardan
muaft."
"Demek ki tehdit yeni gelenlerden kaynaklanyor."
"Gezginler ve belki bir de ak deniz orkalan olabilir. Grntlerdeki gri ve
iki kambur balina da gezgindi. Her balina da k Baja Kaliforniya'da
geirmilerdi, bu belgelenmi. Kuyruk fotoraflarn Seattle'daki enstitye
yolladk ve onlar da gemi yllarda bu balinalar birka kez grdklerini
sylediler."
"Peki bunda bytlecek ne var ki? Herkes grilerin ve kamburlarn g
ettiini bilir."
"Hepsi etmez."
"Sanmtm ki..."

krm

"O gn ikinci kez denize aldmzda garip bir ey daha olmutu. Tm o


kargaada neredeyse unutmutum. nsanlar Lady Wexham 'dan indirmek iin
umutsuzca abalyorduk ama tekne batyordu ve bir grup gri balina gemiye
toslamaya alyordu. Brak birilerini kurtarmay, iimizden kimsenin oradan
canl kurtulacana inanmyordum. Sonra etrafmzda iki gri balina daha belirdi
ve brleri geri ekilene kadar orada ylece durdular."
"Yerleikler miydi?"

"Evet. Bat kysnda bu yl bir dzine kadar gri k a l d zahmetli bir


yolculuk iin fazla yalydlar. Srler gneyden geri geldiinde yallar iin
byk bir aileye ho geldin gsterisi yaparlar. O iki balinadan biri burada
yaayan yalca bir griydi. Kesinlikle bize zarar vermek istemiyordu, stelik
dahas bence o balinalara hayatmz borluyuz."
"nanlr gibi deil. Yani sizi koruduklarm dnmek!"
"Gk, ck, ck Licia." Anavvak bir kam kaldrd. "Herkesten nce senin
balinalara insan gdlerini yanstmaman lazm."
172

" gn nce ahit olduklarmdan sonra her eye inanmaya hazrm."


"Bizi tam anlamyla koruduklarm syleyemem, daha ok dier balinalar
uzak tutuyor gibi grnyorlard. Saldrganlarmzdan pek honut deillerdi.
Sonuta, sadece gezginlerin etkilendiini varsayabiliriz. Hangi trle urarsak
uraalm yerleikler zararsz grnyor ve dierlerinin delirdiinin farknda
gibiler."
Delavvare burnunu kad. "Bu bulgulara uyar. ok sayda balina
Kaliforniya'dan buraya gelirken ortadan kaybolmutu. Ak denizde. Saldrgan
orkalar da Pasifik'in aklarnda yayorlar."
"Aynen yle. Bu durumda davranlarn deitirmelerine her ne sebep
olduysa onu ancak derin mavi denizde, herhangi bir yerden millerce tede
bulabileceiz."
"Asl soru, neyi?"
"Yaknda reneceiz." dedi birden yanlarnda beliriveren John Ford. Bir
sandalye ekip oturdu. "Ama ne kadar ksa zamanda renirsek o kadar iyi, u
politikaclar ve bitmek bilmez telefonlar beni delirtmeden nce tabii."
"Bir ey daha fark ettim," dedi Delavvare tatllarm yerken, "orkalarm
saldrdan keyif alma ihtimalini anlayabiliyorum ama bu durum dierleri iin
de ayn olamaz."
"Neden byle dnyorsun?" diye sordu Anavvak.
"ey," dedi kz bir az dolusu ikolatal suflenin arasndan, "bir eylere
kafa atp, toslayp devirmeye altn dn. Ya da pek ok sert kesi ve
kenar olan eylerin zerine kendini frlattn. Yksek ihtimalle sen de zarar
grrsn."

"Hakl," dedi Ford. "Hayvanlar sadece trlerinin devam ya da yavrularn


korumak iin yaralanmay gze alr." Gzln karp sildi. "Haydi bir
anlna hayal gcmz zorlayalm. Ya tm bu olay bir protestoysa?"
"Neye kar?"
"Balina av."

krm

"Balina avn protesto eden balinalar m?" diye haykrd Delavvare.


"Balina avclar gemite de saldrya uradlar," dedi Ford, "genellikle de
yavrular avladklar iin."

Anavvak ban sallad. "Buna cidden inanyor olamazsn."


"Sadece bir fikir."
"Pek akla yakn deil a m a henz balinalarn balina avnn ne demek
olduunu bildikleri bile kantlanmad."
"Yani avlandklarnn farknda deiller mi?" dedi Delavvare. "Samalk!"
"Demek istediim bir dzen olduunu fark etmiyor olabilirler." diye
cevaplad Anavvak. "Pilot balinalar kendilerini hep ayn ky eridine atarlar.
Faroe Adalan'nda sahile vurmu sr balklar tarafndan kuatlr ve
173

zpknlarla, demir sopalarla ldrlr. Her seferinde ortalk kan glne dner.
Bir de her yl saysz yunus ve muturun katledildii Japonya'dak Futo var. Bu
nesillerdir byle gidiyor, herhalde kendilerini neyin beklediini bilmeleri gerek.
yleyse neden hl oraya gidiyorlar?"
"Pek zekice grnmyor," diye kabullendi Ford, "ama biz de hl atmosfere
sera gaz salyor, yamur ormanlarn kesiyoruz, stelik yapmamamz
gerektiini bile bile.. Bu da pek akllca deil."
Delavvare kalarm atp suflesinin kalanlarn kayla syrd.
"Yine de doru." dedi Anavvak.
"Ne doru?"
"Balinalarn teknelerin zerine atladklarnda yaralanabilecei hakknda
Licia'nn syledii.. Demek istediim, eer aniden birka insan yok etmek
gibi bir fikre kaplrsan, ne yaparsn? Kendine iyi gr as olan gizli bir ke
bulur, oraya saklanr, silahn dorultur ve ate edersin. Bu arada kendini
vurmazsn."
"Tabii bir eyler saduyunu etkilemediyse."
"Hipnoz?"
"Belki sadece hastaydlar. Ya da kafalar karkt. Evet ite bu; kafalar
karm!"

"Ya da belki beyinleri ykanmtr."


"Haydi ama arkadalar, yeter."
Hepsi kendi dncelerine gmlerek sessizletiler. Arka plandaki grlt
artmt ve yan masalardan blk prk sohbetler duyuluyordu. Denizlerdeki
durum hl gndemin ana maddesiydi ve tiz bir ses Bat Sahili'ndeki olaylar
Asya'daki kazalarla ilikilendiriyord. Malakka Boaz ve Japonya'da son
yllarn en kt deniz kazalar daha yeni olmutu. Restorandaki herkes olaylar
hakknda speklasyon yapp tezler retiyordu ama bu arada itahlar
kapanmyordu.

krm

"Diyelim ki bunlarn sorumlusu toksinler," dedi Anavvak sonunda,


"KOKTar ve dierleri. Ya bir ey onlar lgna eviriyorsa?"
"fkeden kudurmu desek daha doru." dedi Ford bir kez daha geyie
sararak. Balina av kotalarnn artrlmasn isteyen zlandallar'a, balina
yemeye doymayan Japonlar'a ve Uluslararas Balina Av Komisyonu'nu
takmayan Norveliler'e kar ayaklandlar. Tanrm Makahlar'bile yeniden ava
balamak istiyorlar. Al sana aradn cevap!" Srtt. "Belki de balinalar gazete
okuyorlardr."
"Bilimsel bir danmanlar ekibinin bandaki bir adama gre," dedi
Anavvak, "bu durumu pek de ciddiye alyor gibi grnmyorsun. Koruman
gereken bir bilimsel itibarn var, hatrlataym."
"Makahlar m ? " diye sordu Delavvare.
174

"Makahlar Nuu-chah-nulth halknn bir parasdr," dedi Ford. "Vancouver


Adas'mn bat sahilindeki yerliler. Yeniden balina avna kmak istiyorlar. Yasal
olarak bu hakkn tannmas iin yllardr kampanya srdryorlar."
"Haydi canm! Delirmi mi bunlar?"
"Medeni kzgnln son derece takdire ayan Licia, ama Makahlar
1928'den beri balina avna kmyor." Anavvak esnedi. Gzlerini zar zor ak
tutabiliyordu. "Her halkarda gri balinalarn, mavi balinalarn ve kamburlarn
soyunu neredeyse tketen onlar deildi. Makahlar'a gre bu bir kltrlerini
koruma meselesi. ok yaknda geleneksel balina avnn unutulacan
sylyorlar."
"Herkes gibi alveri yapmay deneyebilirler."
"Umarm Leon'un hogr ricasndaki iyi niyete itiraz etmezsin." dedi Ford
kadehini yeniden doldururken.
Delavvare gzlerini Anavvak'a dikti. Ah, hayr, diye dnd adam. Bir yerli
gibi grnyordu, evet, ama Licia bundan karak yanl sonulara varacakt.
Kzn sorusunun geldiini duyabiliyordu. Kendini anlatmak zorunda kalacakt
ve bundan nefret ederdi. Ford Makahlar'dan bahsetmeseydi...
Dier adamn baklarn yakalad.
"Haydi, bu meseleyi baka zaman konuuruz," dedi Ford hzla ve Delavvare
itiraz edemeden devam etti, "toksin teorisini Oliviera, Fenvvick veya Rod Palm
ile konumamz gerekir ama ben inanmyorum. Kirlilik petrol artklar ve klorlu
hidrokarbonlardan kaynaklanyor. Bunun sonularn biliyoruz: Hasar grm
baklk sistemi, enfeksiyon ve erken l m ama delilik deil."

krm

"Bat Sahili'ndeki tm orkalarn otuz yl iinde lecekleri ngrlyor


sanyordum. s ' diye lafa dald Delavvare.
"Eer nlem almazsak, otuz ile yz yirmi yl iinde. Ama sebep sadece
kimyasallar deil. Orkalar birincil avlarndan mahrum kalyorlar; yani ya
zehirlenecekler ya da av bulmak iin yeni sulara gitmek zorundalar. Ve
bilmedikleri yerlerde avlandklar iin balk alarna taklyorlar. artlar
onlarn aleyhine."

"Aslna bakarsan toksin teorisini unut." dedi Ford. "Eer mesele sadece
orkalar olsa bir ipucu yakaladn sylerdim ama orkalar ve kamburlar byle
g birletirince... hi sanmyorum Leon."
Anavvak bir an dnd. "Balinalarla ilgili tutumumu bilirsin," dedi
yumuak bir sesle. "ounlukla bir hayvann davranlarnda kast arayan veya
zeksndan bahseden son kii olurum. Ama... sizde de bizden kurtulmak
istedikleri hissi uyanmad m?"
iddetle itiraz etmelerini bekledi ama Delavvare ban sallad. "Evet, ama
yerleikler hari."
"nk yerleikler dierlerinin getii yerlere gidip, onlar deitiren

eylerle karlamadlar. O ilebi batran balinalard.... Aradmz cevab


denizde bulacaz."
"Tanrm, Leon," Ford bir yudum arap iti, "korku filmi gibi. lerleyin ve
insanl yok edin!"
Anavvak cevap vermedi.
O gece Vancouver'daki dairesinde yatarken Anavvak aklnda bir balinay
markalama fikrini evirip evirdi. Bu yaratklar hl onlar etkisi altna alan
eyin etkisi altndaydlar, yani eer birine bir verici ile kamera takmay
becerebilirse o kadar umutsuzca aradklar cevaplarn bazlarn bulabilirlerdi.
Ama balinalarn en sakinleri bile nadiren hareketsiz dururken, ldrm bir
kamburu nasl markalard ki?
Bir de derilerinden kaynaklanan sorun vard.
Bir balinay markalamak ile bir foku markalamak tamamen farkl iki iti.
Foklar dinlenirken karada yakalanabilirlerdi. Markann biyolojik olarak
znebilir yaptrcs krke yapr ve abuk kururdu. Bir sre sonra dmek
zere tasarlanmt. Yl iinde, hayvan tylerini dktnde son yaptrc
kalntlar da kaybolurdu.
Ama balinalarn ve yunuslarn krk yoktu. nsann bir orkann veya yunusun
derisinden daha yumuak bir eyi hayal etmesi bile zordu. Yeni soyulmu ve taze
kaynatlm bir yumurta gibiydi ve suyun srtnme kuvvetini azaltp bakterileri
uzak tutan ince bir jel tabakasyla kaplyd. En st katman srekli olarak yenilenirdi.
Balina sudan sradnda derisini uzun eritler halinde syrarak dker ve
parazitlerle birlikte markalardan da kurtulurdu. Gri balinalarn ve kamburlarn
derisiyle uramak da bundan daha kolay deildi.

krm

Anavvak yataktan kalkp pencereye doru yrd. Dairesi Granville


Adas'n gren eski bir apartmandayd. Gecenin iinde parldayan ehir
manzarasna bakp elindeki seenekleri dnmeye balad. Yararlanabilecei
hileler vard elbette. Amerikal bilim insanlar markalara ve derinlik zaman
lerlere vantuzlar ekleyerek, bunlar hayvanlara yerletirmeyi baarmlard.
Uzun bir srk yardmyla, tekneden inmeden onlar yakndaki bir balinaya veya
teknenin pruvasn takip eden yunuslara takabiliyorlard. Ama vantuzlar bile
suyun gcne kar ancak birka saat direnebiliyorlard. Bakalar da markalan
srt yzgelerini delerek takmay denemilerdi. Hangi yntemi denerse denesin,
batrlmadan balinaya yaklamas gerekiyordu.
Belki onu uyuturarak bayltabilirdi.

Hayr, o i fazla karmakt. Zaten her ekilde bir markadan fazlasna


ihtiyalar olacakt. Fotoraflara da gerek vard. Uydu telemetrisi ve video
ekimine de.
176

Sonra aklna bir fikir geldi. yi bir nianc gerekecekti...


Anavvak hzla masasna gidip internete baland ve bir takm sitelere
bakmaya balad. Aklna bir baka olaslk, bir yerlerde okuduu bir teknik
gelmiti. ekmecelerinden birini altst edip Tokyo'daki Denizalt Robotbilimi
ve Uygulama Laboratuvar'nn internet adresini bulana kadar notlarn eeledi.
ki metodu birletirmeleri gerekiyordu. Acil durum komitesi paray
bastrmak zorunda kalacakt ama u anda sorunu zecek herhangi bir eyi
yapmaya hazrlard.
Sabahn erken saatlerine kadar uyumad. Hzla akan dnceleri Barrier
Queen ve Clive Roberts'a odaklanmt. Bu da baka bir gizemdi. Anavvak pek
ok kez onu aradysa da ynetici hi geri aramamt. Inglevvood'un en azndan
rnekleri Nanaimo'ya gnderdiini umuyordu.
u rapor da neredeydi?

krm

Onu atlatmalarna izin vermeyecekti.


Yapacak ok i vard.
Kalkp kendime bir liste yapmalym diye dnd.
Sonra yorgunluktan bitap derek szd.

177

20 Nisan

Lyons,

Fransa

Bernard Roche su rnekleriyle daha nce ilgilenmedii iin vicdan azab


duyuyordu. Ama bir stakozun bir adam ldrebileceini ve daha oklarnn da
lme ihtimalinin olacan nasl bilebilirdi ki?

Jean Jerme, Roanne'daki Troisgros'nun chef-poissonnier'i" komadan


kamam ve deiim geirmi Breton stakozu yzne patladktan yirmi drt
saat sonra lmt. lmne neyin sebep olduunu sylemek hl mmkn
deildi ama kesin olan bir ey vard: vcudu ar toksik oktan hi kamamt.
Ortada, sulunun stakoz ya da onun iindeki bir madde olduunu
syleyebilecekleri bir kant yoktu ama her ey bu cevab iaret ediyordu. Dier
mutfak personeli de hastalanmt ama en kt etkilenen gizemli maddeyi
kavanoza koyan yamak olmutu. Tm de ba dnmesi, mide bulants ve
iddetli ba arlarndan ikayetiydi ve konsantrasyon bozukluu yayorlard.
Bu durum zellikle kepenkleri indirme ihtimali olan Troisgros iin hi de
glnecek bir mesele deildi. Ama Roche'u asl rahatsz eden, Jerme'un
lmnden beri doktorlarna ayn ikyetlerle bavuran insanlarn sayyd.
Vakalarn ou o kadar da kritik deildi ama Roche en beterinden ekiniyordu,
zellikle de artk stakozun kalntlarnn iine konduu suya ne olduunu
bildii iin.

krm

Restorann hatrna basn olay grmezden gelmiti ama durum rapor


edilmiti ve Roche lkenin birok yerinden sylentiler duyuyordu. Troisgros
tek etkilenen yer deildi. Paris'te birok insan kabuklu deniz hayvanlarndan
zehirlenerek lmt ama Roche meselenin bundan ok daha te olduundan
pheleniyordu. Le Havre, Cherbourg, Caen, Rennes ve Brest'ten de benzer
havadisler duymutu. Asistanlarndan biri bu olaylar incelemeyi kabul etmiti
ve Breton stakozlarnn tatsz bir rol oynad bir hikye ortaya kmt.
Sonunda Roche dier ilerini bir kenara brakarak su rneklerini analiz etmeye
younlat.
178

Ksa srede varln aklayamad daha fazla sra d kimyasal maddeye


rastlad. Acilen taze rneklere ihtiyac vard; o yzden hzla olaylarla ilgili
ehirlerle irtibata geti. Maalesef kimse yabanc maddeden rnek saklamay
tkl edememiti. Roanne'daki stakoz patlayan tek rnekti ama dier yerlerde
de insanlar tad kt olduu iin atmak zorunda kaldklar veya piirilmeden
nce iinden bir eylerin szd stakozlardan bahsediyorlard. Keke herkesin
Troisgros'daki yamak kadar akl olsayd ama Roche balklarn, toptanclarn
ya da mutfak personelinin bir bilim insan
gibi
davranmasn
bekleyemeyeceini biliyordu. imdilik speklasyonlar zerinden ilerlemek
zorundayd. Ona gre stakoz iki farkl organizma tarafndan igal edilmiti.
nce arkasnda hibir zerre brakmadan zlen jlemsi madde vard.
Dier organizma ise hl canlyd, kavanozun ii onlarla kaynyordu. Bunlar
her ne ise, onlarla ilgili bir eyler uursuz ekilde tandkt.
Roche mikroskopla bakt.
Binlerce effaf kre, hzla hareket eden tenis toplan gibi dnp duruyorlard.
Eer varsaymnda haklysa, her birinin iinde bklm bir pedinkl yani bir
eit beslenme tp vard.

krm

Jean Jerme'u bu organizmalar m ldrmt?


Roche sterilize edilmi bir ineye uzand ve onu baparmann ucuna
batrarak kk bir damla kan aktt. Byk bir dikkatle kan nesne tablasndaki
rnee enjekte etti ve mercekten bakt. Yedi yz kez bytt grntde
Roche'un hemoglobin ykl kan hcreleri yakut krmzs ta yapraklan gibi
grnyor ve suyun iinde sersemce sallanyorlard. effaf kreler hzla
harekete geip tplerini salarak insan hcrelerinin zerine ullandlar.
Pedinkller hcrelere minyatr sondalar gibi giriyor ve korkutucu
mikroorganizmalar kan hcrelerini kurutana dek emerken krmzms bir renk
alyorlard. Gitgide Roche'un kan hcrelerine akn eden organizmalarn says
artyor, saldr iddetleniyordu. Bir hcrenin ii boald anda
mikroorganizmalar hemen bir dierine atlyorlar ve tam da Roche'un korktuu
gibi durmadan iiyorlard. Her biri on kan hcresini emebilecek gibiydi. Krk
be dakikadan az srede ileri biterdi. Bylenerek seyretmeye devam etti;
sre tahmin ettiinden ok daha hzl ilerliyordu.

On be dakika sonra lgnlk sona enniti.


Roche hareket bile etmeden mikroskobunun banda kalakald. Sonra not
ald, "pheli Pfesteria piscicida. "
"pheli," aklda kalan herhangi bir kuku iindi ama Roche hastalk ve
lmlerin ardnda yatan sebebi tehis ettiine inanyordu. Ancak bunlarn
Pfesteria piscicida 'dan ok daha canavarca davranmas sinirlerini bozmutu;
bu durum organizmalar zaten bir canavar olduu dnlen ve milimetrenin
yzde biri kadarki apyla dnya zerindeki en kk ama buna ramen en
179

lmcl avclardan biri olan Pfesteria'm ok daha tehlikeli klard...


Pfesteria piscicida bir vampirdi.
Onun hakknda ok ey okumutu. Bilim insanlarnn ona rastlad tarih
grece yakn saylrd. Her ey 1980'Ierde Kuzey Carolina Devlet
niversitesi'nin laboratuvarlarnda elli baln lm ile balamt. nceleri
iinde yzdkleri suda grnen bir sorun yoktu; akvaryum kk tekhcrel
organizmalar kaynyordu ama bu sra d bir ey deildi. Bylece su
deitirilmi ve akvaryuma yeni balklar konmutu. Yeniler bir gnden ksa bir
srede lmlerdi. Bir ey inanlmaz bir etkinlikle onlar katlediyordu. Japon
balklarn, izgili levrekleri ve Nil tilapialarn saatler, bazen dakikalar iinde
ldryordu. Aratrmaclar arka arkaya balklarn kvranmalarn ve daha
sonra ac iinde lmelerini seyretmilerdi. Buna sebep olan gizemli
mikroorganizmalar tekrar tekrar yoktan var oluyor ve ayn hzla kayboluyordu
Yava yava delilleri bir araya getirdiler. Birbotanist tehditkr organizmay
imdiye kadar tannmayan bir tr kaml olarak tehis etti. Bir dinoflagellata,
bir alg. Bunlardan ok vard. Birok tr daha nceden kaydedilmiti ve
bunlardan bazlar zararszd ama dierlerinin canl zehir keseleri olduu ortaya
karlmt. Midye iftliklerini istila ettikleri ve baz trlerinin rktc "kzl
gelgit" denilen, denizin krmz ya da kahverengine dnmesinin sorumlusu
olduu biliniyordu. Kabuklu deniz hayvanlarn da etkiliyorlard. Ama tm bu
dinoflagellata trleri, yeni kefedilen organizmalarla kyaslannca hibir eydi.

Pfiesteria piscicida kendi takmnn dier yelerinden farklyd. Her zaman


saldrgand. Baz alardan keneleri andryordu grnt itibaryla deil de
sra d sabryla. Deniz veya dere .yataklanndaki tortuda pusuya yatyor ve
cansz gibi grnyordu. Her birey koruyucu bir kapsl ile kaplyd ve yiyecek
olmadan yllarca hayatta kalabiliyordu. tahn tetiklemek iin tek gereken
stnden geen bir balk srsnn dibe ken salglaryd.

krm

Yldrm gibi bir saldr balard. Algler keselerinden syrlr ve milyarlarcas


suda ykselirdi. Her hcre bir ift kamyla ilerliyordu, bir kam dmen
vazifesi grrken dieri pervane gibi iliyordu. Bir bala yerletiklerinde
hcreler zehirlerini salarak canlnn sinir sistemini paralize ediyor ve yakarak
derisinde bozuk para byklnde delikler ayorlard. Beslenme tpleri
yaralardan ieri dalyor ve kurbannn kann emiyordu. Saldrdan sonra tekrar
denizyatana batp koruyucu keselerine ekiliyorlard.

Genelde toksik algler, ormandaki zehirli mantarlar gibi sradan karlanrd.


nsanlar antik alardan beri bu fenomeni biliyorlard. Eski Ahit'te kzl gelgite
kusursuz bir biimde uyan bir betimleme vard. "Ve Nil'in tm sular kana
dnd, ve Nil'deki balklar ld, ve Nil kokutu ki Msrllar Nil'in sularn
iemediler..." Tekhcreli organizmalar tarafndan bir baln ldrlmesi sra
d bir ey deildi. Ama metot ve vahetin bykl yeniydi. Sanki gezegenin
180

sular korkun bir hastalk tarafndan ele geirilmiti ve o anda en dikkal ekil I
belirti Pfesteria piscicida adn tayordu. Toksinler su alt yaamn ld yo.
mercanlar yeni hastalk trlerine direnemiyor ve alg yataklar enfeksiyonla
doluyordu. Ama tm bunlar, an balk avlanmasnn, kimyasal atklarn, ky
blgelerinin ehirlemesinin ve kresel snmann sonularna katlanan
denizlerde olan bitenin sadece kk bir yansmasyd. Kimse katil alglerin
istilasnn yeni bir gelime mi yoksa dnemsel bir olay m olduuna karar
veremiyordu ama daha nce emsali grlmemi bir boyut ve hzla yaylyordu;
ve doa bir kez daha yeni trler retmekte ne kadar yaratc olduunu
gstermiti. Avrupa'da insanlar Pfesteria henz kendi kylarna gelmedii
iin krediyorlard ama Norve kylarnda binlerce balk lyordu ve Norveli
somon iftlii sahipleri iflasn eiine gelmiti. Bu kez katil organizma,
Pfesteria 'nn kk kardei Chrysochromulina polylepis\\. Kimse bunun
ardndan gelecek olan dnmeye cesaret edemiyordu.
Ve imdi de Pfesteria piscicida Breton stakozlarna saldnyordu.
Ama gerekten de Pfesteria piscicida myd?
Roche pheyle doluydu. Organizma beklediinden ok daha saldrgand.
Asl bilmeceyse stakozlarn nasl olup da hayatta kaldyd. Algler onlarn
iinden mi kmt? Jlemsi maddeye mi karmlard? Jle, havayla temas
eder etmez zlmt, Roche bunun da ayrc bir fenomen, yeni bir ey
olduuna emindi. Ama hem jle hem de algler stakozun iinde mi saklydlar?
Ve eer yleyse hayvann etine ne olmutu?

krm

Aslnda gerekten bir stakoz muydu?


Roche afallamtt. Ama emin olduu bir ey vard: her ne ise o madde
Roanne'in ime suyuna karmt.

181

22 Nisan

Kta

kenar,

Norve

Denizi

krm

Denizde, tm dnya su ve gkten mteekkildi ve ikisini birbirinden ayfrmak


iin ok az ey vard. Grsel bir iaret yoktu, bu da havann ak olduu gnler
sonsuzluk hissinin sizi bolua ekmesi demekti. Ve hava yal olduunda
suyun stnde mi yoksa altnda bir yerlerde mi olduunuzu asla bilemezdiniz.
En sert denizciler bile aralksz yaan yamurun tekdzeliini i karartc
bulurdu. Karanlk dalgalar kaln, gri bulut kmeleriyle birletike ufuk
belirsizleir ve evren, ekilleri, ve umudu alnm bir perianlk
grntsne brnrd.
En azndan Kuzey Denizi ile Norve Denizi'ndeki petrol platformlar birer
nirengi iaretiydi ama Sonne'nm son iki gndr seyrettii kta sahanlnn
ucunda pek ou grnrden uzakt. imdiyse, grnen birka platform bile
pusla rtnmt. Hem tekne hem de stndekiler srlsklam olmulard.
Rutubetli bir souk dalgas su geirmez ceketleri ve kyafetlerinden ieri
szyordu. Tombul yamur damlalar bile gkten yad kadar denizden de
ykseliyormu gibi grnen, iseleyen ve damlayan suya yedi. Johanson'un
hatrlayabildii en can skc gnlerden biriydi. Kaponunu ekip
teknisyenlerin bir CTD"probunu kard k tarafa ilerledi. Bohrmann yar
yolda ona yetiti.
"Ryanda solucan grmeye baladn m?" diye sordu Johanson.

"Pek deil," dedi deniz jeologu. "Ya sen?"


"Ah ben bir filmde oynuyormu gibi yapyorum. Bylesi daha gven
verici."
"yi fikir. Ynetmen kim?"
"Hitchcock."
"Kular'm derin deniz versiyonu." Bohrmann alayc bir ekilde glmsedi.
"Kulaa ilgi ekici geliyor... Ah ite balyoruz!"
Hzla k tarafa gitti. Teknenin yanndan, ubuklardan oluan daire eklinde
182

bir kafes vincin kolundan sallanarak ykseldi. st yars, eitli derinliklerden


alnm su rnekleriyle dolu olan sra sra dizilmi PVC ielerle kaplyd.
Johanson cihaz gverteye ekilip ieler karlrken izledi. O arada Stone,
Hvistendahl ve Lund geldiler. Stone Johanson'a doru acele edip, "Bohrmann
ne diyor?" diye sordu.
"Pek bir ey sylemiyor."
Stone'un kavgac hali moral bozukluuna dnt. Sonne, skoya'nn
ucuna doru kta yamacn gneybat ynnden takip ediyor, suda lmler
yapyor, bu arada bir kzaa monte edilmi kamera sistemi de aadan kayt
yapyordu. Deniz yata boyunca beraberlerinde ektikleri ve alet edevatla dolu
elik bir rafa benzeyen iri bir ekipmand. zerinde sensrler, bir projektr ve
fotoraf ekip optik kablolar vastasyla gvertedeki kontrol laboratuvarna
gnderen bir elektronik gz vard.
Thorvaldson 'dan gelen grntler, ok daha yeni teknoloji rn Vctor\m
sayesindeydi. Norve aratrma gemisi, yamac Tromso'ya doru kuzeydou
ynnde taryor ve Norve Denizi'nden veri topluyordu. Her iki ara da birimin
kurulaca blgeden yola kmlard ve imdi rotalar birlemek zereydi.
Bulumalarna iki gn kalmt ve o zamana kadar yamac Norve'ten Kuzey
Denizi'ne kadar tarayp yeniden haritalandrm olacaklard. Alan sanki
bilinmeyen bir blgeyi aratrr gibi taramak Bohrmann ve Skaugen'in
kararyd; ve grne gre alan gerekten de tannmaz haldeydi. Bohrmann ilk
bulgular akladndan beri, artk hibir eyden emin olunamyordu.

Bu bir gn nceydi; kzaktan gelen ilk grntler ekrana yansmadan hemen


nce. Sabahn ilk klarnda, hava rutubetli ve buz gibi soukken CTD probunu
indirmilerdi. Johanson, tekne dalgalarn zerinde ykselip alalrken
midesinde oluan burulma hissini bastrmaya almt. lk rnekler analiz
edilecekleri jeofizik laboratuvarna yollanmt. Ksa bir sre sonra Bohrmann
ekibi ana gvertedeki toplant odasna arm; beklenti dolu bir halde, elleri
kahve bardaklarna kenetlenmi, cilal ahap masann evresine oturmulard.

krm

Bohrmann'm gzleri nndeki sayfaya kilitlenmiti. "lk sonular imdiden


hazr." dedi. "rnek tekil etmekten ziyade neler olup bittiine yle bir bak
saylabilirler." Baklar ksaca Johanson'a kayd sonra Hvistendahl'a geti.
"Hi metan bacalar hakknda bilgi sahibi olannz var m ? "
Hvistendahl'm ekibinden gen bir adam ban sallad.
"Serbest metan gaz deniz yatandan kat zaman oluurlar." diye
aklad Bohrmann. " G a z suda znr ve akntyla yzeye ykselir. Bacalar
genelde bir plakann dierinin altna itilerek kelti skmasna ve ykselmeye
neden olduu kta plakas snrlarnda ortaya kar. Bunun sonucunda sv ve
gazlar serbest kalr. Bu iyi bilinen bir fenomendir." Boazn temizledi. "Bunun
gibi yksek basn alanlan Pasifik'te yaygndr ama Atlantik'te deil hele
183

Norve'te hi deil. Buradaki plakalar temelde pasiftir. Ama bu sabah fazlasyla


youn bir metan bacasna rastladk. Bu, daha nceki verilerimizden hibirinde
grnmyordu."
"Ne kadar youn?" diye sordu Stone.
"Endie verecek kadar. Oregon kylarnda bulduumuza eit. Ve oras fay
kua iinde."
"Doru." Stone atk kalarn yumuatt. "Pekl, benim bildiim buralarda
metan hep suya szar. Bunu saysz kez grdm. Gazn deniz yatann bir
yerlerinde srekli olarak, serbest kald iyi bilinen bir ey. Bunun her zaman bir
sebebi de var. Paniklemek iin bir sebep gremiyorum."
"Tam olarak anladn sanmyorum."
"imdi beni dinle," dedi Stone, "tek umurumda olan ey endieye mahal
olup olmad. Bana sorarsan yok. Boa zaman harcyoruz."
Bohrmann dosta glmsedi. "Bu blgedeki yama Dr. Stone, zellikle de
burann kuzeyi, metan hidratlar tarafndan bir arada tutuluyor. Hidrat katmanlar
altm ile yz metre kadar derin, ki bu da deniz tabann yerinde tutan epey
byk bir buzdan ksk demek. Ancak katmanlardak dikey krlmalardan da
haberdarz. Gaz buralardan yllardr szyor. Teoride, byle olmamalyd. Bu
kadar yksek basn ve dk sda gaz deniz tabannda donmal. Ama
donmuyor. te bu, sizin bahsettiiniz gaz. Eh buna katlanabilir, hatta bunu
grmezden gelmeye karar verebiliriz. Ama grafiklerimiz ve tablolarmzn bizi
rahatlatmasna da izin vermemeliyiz. Size sylyorum, sudaki serbest gaz
kontrasyonu ar yksek."
"Peki gerekten bir sznt m ? "
yerkabuundan m kayor yoksa"

diye

sordu

Lund.

"Sudaki

gaz

"Ayrm hidratlardan m ? " Bohrmann duraklad. "te asl soru bu. Eer
hidratlar zyorsa bu parametrelerin deitii anlamna gelir,"
"Peki durum bu m u ? " dedi Lund.

krm

"Hidratlarn dengeliliini etkileyen iki parametre vardr: s ve basn. Ama


su scaklnda bir ykselme tespit etmedik ve deniz seviyesi de deimedi."
"Size

ne

sylemitim?"

dedi

Stone.

"Olmayan

bir

sorun

iin

dertleniyorsunuz. imdiye dek sadece bir rnek grdk." Destek almak iin
dierlerine bakp tekrarlad. "Lanet olas tek bir rnek."

Bohrmann ban sallad. "Haklsnz Dr. Stne. imdilik speklasyon


yapyoruz. Ama gerei reneceiz. O yzden buradayz."

Toplantdan sonra, Johanson ve Lund kantine gidiyorlard. "Stone sinirlerimi


ayaa kaldryor." dedi Johanson. "Hep testleri kmsemeye alyor. Bu
herifin nesi var? Bu onun lanet projesi."
Kahve fincanlarn doldurup gverteye ktlar.
184

"Sonulara ne diyeceksin?" diye sordu Lund.


"Henz ilk bulgular, sonu deiller."
"Peki, ilk bulgulara ne diyeceksin?"
"Bilmiyorum."
"Haydi ama, bana syleyebilirsin."
"Uzman olan Bohrmann."
"Ama sence solucanlarla bir ilgisi var m?"
Johanson Olsen'le yapt konumay hatrlad. "Bir fikrim yok," dedi
dikkatle, "henz yok. Bir eyler sylemek iin ok erken." Kahvesine fledi.
zerlerinde uzanan gkyz kasvet doluydu. "Ama burada olmaktansa evde
olmay tercih ederdim."
Tm bunlar dn olmutu.
Yeni rnekler analiz edilirken Johanson kprnn arkasna sktrlm
telsiz odasna gitti. Oradayken, uydu araclyla dnyann herhangi bir yeriyle
balantya geebilirdi. Son birka gndr bir iletiim veri taban oluturmaya
alyor, enstitlere ve bilim insanlarna bir akademik merak maskesi altnda
sorular gnderiyordu. lk gelen cevaplar hayal krkl yaratmt. Solucanlar
bulan baka kimse yoktu. Birka saat nce de araym u anda denizlerde
devam eden keif projelerine geniletmiti. Bir sandalye ekip dizst
bilgisayarn telsiz ekipmanlarnn arasna sktrd ve hesabna giri yapt. Tek
ilgi ekici elektronik posta, Gney Amerika ve Avustralya'daki denizanas
istilasnn kontrolden ktn anlatan Olsen'den gelmiti.

krm

Orada haberleri dinleyip dinlemediini bilmiyorum ama geen


akam denizanalar ile ilgili yeni haberler vard. Tm kyy sardlar.
Spikere
baklrsa
zellikle
nfusun
ok
olduu
blgeleri
hedefliyorlar. Ama bu tabii ki samalk. Ayrca yeni bir kaza olmu,
Japonya yaknlarnda iki kargo gemisi. Hl tekneler kayboluyor
ama birka imdat ars yakalamay baardlar. ngiliz Kolombiyas
ile ilgili net bir bilgi yok ama bol bol sylenti var. Sylenen o ki
balinalar deiiklik olsun diye insanlar avlamaya balamlar.
Tanrya kr her duyduumuz doru kmyor. Eh, Trondheim 'dan
iyi haberler imdilik bu kadar. Sakn boulma.

"ok teekkrler." diye mrldand Johanson eki eki.


Ama Olsen'in hakk vard, burada yeteri kadar haber dinlemiyorlard. Bir
aratrma gemisinde olmak zaman ve mekndan dar kmak gibiydi. Burada
insanlar hep haberleri dinleyemeyecek kadar megul olduklarn sylerlerdi
ama aslnda tek istedikleri politikaclardan, ehirlerden ve savalardan bir
sreliine uzaklaabilmekti. Ama denizde geen bir iki aydan sonra, teknolojisi,
185

hiyerarileri, sinemalar, hazr yemekleri ve sallanmayan zemini ile medeniyeti


zlemeye balarlard.
Johanson odaklanamadn fark etti. Akl son iki gndr ekranlar dolduran
grntlerdeydi.
Solucanlar.
Kta yamac onlarla kaynyordu. Donmu metan katmanlar ve yataklar
kvranan ve buzu delmeye alan milyonlarca vcudun altnda kaybolmutu.
Artk bu duruma yerel bir istila olarak bakamazlard. T m Norve sahili
boyunca uzanan tam teekkll bir saldn ile kar karyalard.
Sanki birileri onlar byyle oraya yollam gibi.
Bakalar da buna benzer bir eylere rastlam olmalyd.
Neden iinde solucanlarla denizanalarmm balantl olduu hissi vard?
Bu delilikti!
Delilik, evet.
Ama yine de, diye dnd aniden, delilik yeni bir eylerin balangc da
olabilir. imdiye kadar kaak ve yzeysel bir bak attmz eylerin.
Bu sadece balangt.
Olsen'in yazdklarn kontrol etmek iin CNN'in ana sayfasn at.
Lund ieri gelerek Johanson'un nne bir fincan siyah ay koydu ve
dzenbazca glmsedi. Gle yaptklar gezi aralannda bir ba, bir eit gizli
dayanma oluturmutu.
Yeni demlenmi Earl Grey'in kokusu havay doldurdu. "Gemide bundan
olduunu bilmiyordum." dedi Johanson.
"Yok ki," dedi kadn, "eer bunu seven birini biliyorsan yannda
getiriyorsun."

krm

"Bir teekkr ho olurdu."


"Teekkr ederim."

Johanson kalann kaldrd. "ok dncelisin. Peki, bu sefer benden hangi


iyilii isteyeceksin?"

Lund bilgisayara bir gz att. "ansn yaver gitti m i ? "


"Hi. rnekler nasl gidiyor?"
"Bilmem. Baka ilerim vard."
" N e gibi?"
"Hvistendahl'n asistanyla ilgilenmek gibi."
"Nesi var?"

"Balklar besliyor." Titredi. "Bilirsin ite, dolab temizliyor."

Johanson kkrdad. Lund denizci argosunu kullanmay severdi. Aratrma


gemileri iki farkl dnyay bir araya getirirdi; bilim insanlar ve denizciler. ki
grup da birbirinin etrafnda parmak ucunda dolar, beraber yaamak iin
ellerinden geleni yapar ve birbirinden farkl konuma ve yaam biimlerine
186

uyum salayp dierinin uyuzluklarna almaya alrd. Bir sre sonra


karlkl anlaya ulaacaklarn bilirlerdi ama o zamana kadar iki grup arasnda
saygl bir mesafe bulunur, bu mesafe akalarla alrd. Dolab temizlemek,
yeni geleni deniz tutmasyla ekibin dalga getii bir deyimdi.
"Sen de ilk seferinde ksmtn." dedi Johanson.
"Sanki sen kusmadn?"
"Kusmadm."
"Hh."
"Gerekten." Johanson elini kalbine koydu. "Ben iyi bir denizciyim."
Lund bir para krm kat kard, zerinde karalanm bir e-posta adresi
vard. "Bir sonraki i Grnland'a bir gezi. Bohrmann'n tandklarndan biri
orada alyor."
"Lukas Bauer mi?"
"Onu tanyor musun?"
Johanson yavaa ban sallad. "Birka yl nce Oslo'da bir konferans
vard. Orada bir ders vermiti. Sanrm akntlar zerine alyor."
"Bauer bir mhendis. Her tr eyi tasarlyor oinografk ekipmanlar,
basnl tanklar. Bohrmann derin deniz simlasyon odasna bile elinin dediini
syledi."
"Ve imdi de Grnland Denizi'nde."
"Drt haftadr orada." dedi Lund. "Geri akntlara olan ilgisi konusunda
haklsn. Oradan veri topluyor. Solucan maceranda sorgulanmaya aday biri
daha."
Johanson kad eline ald. Bauer'in keif gezisi hakknda hibir ey
duymamt.
"Skaugen nasl?" diye sordu.

Grnland Denizi... Orada da metan keltileri yok muydu?


"Ardan alyor," dedi Lund, "az baland, ne demek istediimianladysan."

krm

"Kurul tarafndan m ? "

"Statoil devlet kontrolnde bir iletme. Daha fazla ey sylememe gerek


var m ? "

"Yani yeni bir eyler renemeyecek." dedi Johanson.

Lund iini ekti. "Dierleri o kadar aptal deil biliyorsun. Biri onlan bilgi
iin sktrp karlnda bir ey vermediinde anlarlar. stelik onlarn da
kendi sessizlik kurallar var."
"Ben sana demitim."

"Ah, keke senin kadar zeki olsaydm."


Dandan ayak sesleri geldi, ardndan

-tendahl'n ekibinden biri kafasn

uzatt. "Toplant salonunda buluuyoruz.'"


187

"Ne zaman?"
"imdi. Sonular geldi."
Johanson ve Lund baktlar. ten ie gerei biliyorlard. Johanson
bilgisayarnn kapan kapad ve adam ana gverteye doru izlediler.
Bohrmann masa banda ayakta durmu, yumruklarn masaya dayayp
eilmiti.
"imdiye kadar yamacn hemen her yerinde ayn durumu bulduk," dedi,
"deniz metana doymu. Verilerimiz Thorvaldson 'dan gelenlerle uyuuyor.
Birka farkllk var ama temelde ayn." Duraklad. "Laf dolandrmak
istemiyorum. Bir ey, byk miktarda hidratn dengesizlemesine sebep
oluyor."
Kimse kprdamad. Kimse konumad.
Ardndan Statoil ekibi bir azdan konumaya balad.

" N e demek istiyorsun?"


"Yani
hidratlar
ayryor.
Hani
dengesizletiremeyeceklerini sylemitiniz?"
"Su snyor mu? nk eer yle deilse..."
"Ama peki y a "

solucanlarn

buzu

" T a m a m ! " Bohrmann herkesin sessiz olmasn iaret etti. "Durum bu. Hl
solucanlarn
ciddi
hasar verebileceklerini
dnmyorum.
Ancak
unutmamalyz ki solucan vakas hidratlarn zlmesiyle ayn zamana denk
geliyor."
"ok yardmc oldun." diye mrldand Stone.
"Srecin ne kadar ilerlemi olduunu biliyor muyuz?" diye sordu Lund.

krm

"Thorvaldson'un birka hafta nceki keif gezisinden gelen veriyi


inceledik." dedi Bohrmann. Gven veren bir sesle konumaya alyordu. "Bu,
solucanlar ilk bulduunuz zamand. O zamanki veriler normal. O zamandan
beri deerler ykseliyor olmal."
"O zaman mesele nedir?" diye sordu Stone. "Aas snyor mu snmyor
mu?"
"Isnmyor. Denge alan deimemi. Metann szmas, keltinin
derinliklerindeki bir sreten kaynaklanyor olmal. Her halkarda solucanlarn
kazamayaca kadar derinde."

"Nasl bu kadar emin olabiliyorsunuz?"


"oktan kantladk k i " Bohrmann duraklad. "Dr. Johanson'un
yardmyla oktan kantladk ki bu yaratklar oksijen olmadan hayatta
kalamyor. Ancak birka metre derine kadar kazabiliyorlar."
"Kantladnz tek ey tankta neler olduu." dedi Stone hor grerek. Yeni
dman olarak Bohrmann' semi gibiydi.
188

"Belki de snan su deilse deniz yatadr." diye nerdi Johanson.


"Volkanik hareketlilik mi?"
"Sadece bir fikir."
" E h mantkl olabilir ama bu yrede deil."
"Ayran metan suya karabilir mi?"
"Yeterli miktarlarda deil. Solucanlarn biz gaz haznesine eriebilmeleri
veya hidrat eritebilmeleri gerekirdi."
"Yok, demek istediim"
" N e demek istediini biliyorum. imdi sen beni dinle. O solucanlarn her
biri, tpk yaayan her canl gibi s yayyor. Ve yaydklar s buzu eritiyor.
Yzeyde sadece birka santimetre eriyor ama b u "
"Bir derin deniz yaratnn beden ss evresiyle uyumludur." dedi
Bohrmann yumuak bir sesle.
"yle bile olsa, eer"
"Clifford." Hvistendahl sakinletirmek iin elini Stone'un koluna koydu.
Dosta bir hareketti ama Johanson ayn zamanda bir uyar olduunu hissetti.
"Neden bir sonraki veriler gelene dek beklemiyoruz?"
"Kahretsin!"
"Hi yardmc olmuyorsun Cliff. Sus artk."
Yine sessizlik oldu.
"Ya metan szmaya devam ederse ne olur?" diye sordu Lund.

"Birka olas senaryo var." diye cevaplad Bohrmann. "Metan alanlarnn


yok olabildii biliniyor. Hidratlar bir yl iinde zlebilir. Buradaki olay byle
bir ey olabilir ve solucanlarn bu sreci tetiklemesi makul grnyor. Eer
durum buysa, byk miktarda metan Norve'in zerindeki havaya
karacaktr."

krm

"Tpk elli be milyon yl nceki gibi mi?"


"Hayr, bunun iin yeterli miktar yok ve speklasyon yapmamalyz. Bunu
syledikten sonra, srecin basnta bir d veya sda bir art olmadan nasl
devam edebileceini bilemiyorum ve her ikisi iin de ortada kant yok. Birka
saat iinde video ekimi iin aa tehizat gndereceiz. Belki bu bir eyleri
aklar. imdilik bu kadar." Bunu syledikten sonra odadan kt.

Johanson, Grnland Denizi'ndeki Lukas Bauer'e bir elektronik posta gnderdi.


Kendini bir biyolojik dedektif gibi hissetmeye balamt. Bu solucan grdnz
m? Bana tarif edebilir misiniz? Bir kimlik tehis odasnda dier be rnek
arasndan seebilir misiniz? Hanmefendinin antasn alan solucan bu
muydu? Her trl bilgi kaydedilecektir.
nce Oslo'daki karlamalar ile ilgili birka arkadaa satr yazd sonra da
alt blgede beklenmedik derecede yksek metan seviyesiyle karlap
189

karlamadn sordu. Dier e-postalarnda bu noktay kastl olarak danda


brakmt.
Gverteye dndnde, Bohrmann'n jeologlarnn vin kolundan sarkan
kamera kzan incelediklerini grd. Onu gverteye ekiyorlard. Pek de uzak
olmayan bir yerde, tamirat odasnn dnda bir grup denizci temizleme
fralaryla dolu byk bir sanda oturmu sohbet ediyorlard. Sandk, geen
yllar iinde bir gzetleme noktas ile oturma odas aras bir yere dnmt.
Eski psk bir kumala kaplyd ve bazlar tarafndan 'kanepe' olarak
biliniyordu. Aratrma asistanlar ve bilim insanlarnn gvertedeki sarsak
hareketleri ile dalga gemek iin ideal bir yerdi ama bugn kimse espri
yapmyordu. Gerginlik, bilimcilerin neyin peinde olduunu bilen ou
denizciyi de etkiliyordu. Kta yamacnda bir terslik vard ve bu herkesi
endielendiriyordu.

u andan itibaren her ey mmkn olduunca hzl ilerlemeliydi. Bohrmann


geminin hemen yavalatlmasn istemiti. Bylece ok demetli yank
iskandilinden" ve kamera kaytlarndan ald verilerle belirledikleri alan
aratrabileceklerdi. Sonne'nin altnda geni bir metan hidrat alan vard. Bir
rnek almak, dinozorlar devrine ait bir derin denizbilim canavarn serbest
brakmak demekti. Kamera aracl ile ynlendirilen kepe birka ton
arlndaki bir metal e n e pek de teknolojinin stn rneklerinden
saylmazd. Aslna baklrsa deniz yatandan bir para tarih koparmann en
kaba ama en gvenilir yntemiydi. Kursan ap tortuya enesini geirir ve
yzlerce kilo tortu, buz, hayvan ve ta koparp alarak bilim insanlarnn
ayann dibine brakrd. Denizciler ona T-Rex ismini takmlard. enesi
sonuna kadar ak ve denize dalmaya hazr vincin ucundan sallanrken
benzerlik arpcyd. Bilimin hizmetinde bir canavar.

krm

Ancak tm canavarlar gibi kepe gl ama hantal ve ahmakt. enelerinin


iinde projektrler ve bir kamera vard, bylece onu kullananlar tasmasn
brakmadan nce nereye gittiini grebiliyordu. Bu etkileyiciydi. Ama kt akll
T-Rex gizlilikten mahrumdu. Aa ne kadar dikkatle indirilse indirilsin ve
tabii dikkatin de snrlar vard, nk deniz dibine nfuz etmek g
gerektirirdi birok canly korkutup karan bir burun dalgas yaratyordu.
Solucanlar, balklar, yengeler ve hzla hareket etmeye muktedir tm dier
organizmalar, hassas sezgileri onu alglad anda kepe onlara eriemeden
kaacaklard. Daha yeni ve modern cihazlar bile hayvanlarn duyularndan
saklanamazd. Hayal krklna uram bir Amerikal bilim insannn ac
szleri durumu zetliyordu: "Aada bolca yaam var. Sorun u ki bizi gelirken
grp kenara kayorlar."
Kepe, A-vincinden aa indiriliyordu. Johanson yzndeki yamur
damlalarn sildi ve kontrol odasna girdi. Mrettebattan biri kepeyi aa
190

yukar hareket ettiren kumanda koluyla oynuyordu. Son birka saati kameri
kzan gzleyerek geirmiti ama hl dikkatli grnyordu. Olmak
zorundayd da: saatler boyunca deniz yatann bulank grntlerine bakmak
hipnotik bir etki yaratabilirdi. Bir anlk dikkatsizlik, bir Ferrari deerindeki
tehizatn sonsuza dek kaybolmasna sebep olabilirdi.
Kontrol odasndaki klar kslmt. Monitrler, nlerinde oturan veya
ayakta duran insanlarn yzne soluk bir k yanstyordu. Dnya artk buradan
ibaretti: sadece yzeyini ifreli bir arazi gibi inceledikleri ve her detaynn bir
mesaj verdii deniz yata vard.

Darda kablo vinten kayd.


Su sanki monitrlerden taacakm gibi grnd, sonra metal ene bir
plankton yamurunun iinden geti. Ekranlar nce mavi-yeile, sonra yeile
sonra siyaha dnd. Parlak noktacklar minik yengeler, kriller ve dier
yaratklar kuyruklu yldzlar gibi yadlar. Kepenin yolculuunu seyretmek,
orijinal Star Trek dizisinin jeneriini seyretmek gibiydi, bir tek mzik eksikti.
Laboratuvarda lm sessizlii vard. Soma deniz yata grntye girdi, sanki
ay yzeyi gibiydi. Kablo durdu.
"Eksi yedi yz on drt metre." dedi kontrollerin bandaki adam.
Bohrmann ne eildi. "imdilik hibir ey yapma." Monitr midyelerle
doldu. Hidratlarda koloni kurmay severlerdi ama imdi kvranan vcutlardan
oluan bir ktle tarafndan sarmalanmlard. Johanson solucanlarn sadece
hidratlardaki buzu kazmad ama midyeleri de kabuklarnn iinde yedikleri
gibi garip bir fikre kapld. enelerin frlayarak midye etini kopardn ve sonra
tp gibi bedenlerinin iinde yok olduklarn grebiliyordu. Solucan
kuatmasnn altnda beyaz metan buzundan iz yoktu ama herkes orada
olduunu biliyordu. Dipten, kk parldayan paralarla birlikte baloncuklar
ykseliyordu hidrat paralar.

krm

"imdi." dedi Bohrmann.


Deniz yata ekrana doru ykseldi. Bir anlna solucanlar kameray
karlamak zere yukar frlam gibi grndler sonra ekran karard. Demir
eneler metana gmld ve kapand.
" N e sikim?.." Kontrollerin bandaki adamn nefesi kesildi.

Paneldeki numaralar hzla dnyordu. Ksa bir an durup sonra yine


hzlandlar.
"Kepe tabakay krd. Batyor."
Hvistendahl dierlerini itekleyerek ne kt. "Ne oluyor?"
"Yukar ek!" diye bard Bohrmann. "abuk!"
Adam kumanda koluna asld. Saya durdu, sonra rakamlar dmeye
balad. Kepe, enesi kitlenmi halde ykseldi. D kameralar alan devasa
delii gsteriyordu. inden baloncuklar kyordu. Sonra bir gaz seli dar
191

frlayarak kepeye arpp onu yuttu. Her ey drt dnen bir anaforun iinde
kayboldu.

Grnland

Denizi

Sonne'nin birka kilometre kuzeyinde, Karen VVeaver saymay henz bitirmiti.


Gvertede tam elli tur. Bilimcilerin yoluna kmamaya zen gstererek bir
aa bir yukar komaya devam etti. lk kez, Lukas Bauer'in onunla
konumaya vakti olmad iin memnundu. Egzersize ihtiyac vard ama bir
aratrma gemisinin gvertesinde pek az olanak vard. Spor salonunu denemi
ama egzersiz aleti de onu deli edince komaya karar vermiti. Gvertede bir
yukar, bir aa. Be numaral amandrann orada alan Bauer'in
asistanlarm, sonra da ya ar i yapan ya da gruplar halinde dikilip, laf
atmamak iin zor duran mrettebat geti.
Ayrk dudaklarnn arasndan nefesinin beyaz buhar kt.
Gvertede bir yukar, bir aa.
Dayankll zerine almas gerekiyordu. Bu onun zayf ynyd. Bu
zayfln kas gcyle kapatyordu geri. Vcudu bir heykel gibiydi: srtna
incelikle ilenmi ahin dvmesi, etkileyici kaslar ve parldayan bir ten. Yine
de Karen VVeaver bir kadn vcutunun hantal grnmnde deildi, aslna
baklrsa, birazck daha uzun ve omuzlar biraz daha dar olsa kusursuz bir
manken olabilirdi. Kk, zinde bir panterdi ve adrenalinle yayordu. En
sevdii ortam derin karanln snr idi.

krm

Bu sefer, tarama sahas 3.5 kilometreydi. Juno, souk Kutup sularnn


gneye akt Fram Boaz'mn altndaki engin deniz yata Grnland abisal
dzl"boyunca ilerliyordu. Kuzey Norve ky eridi, Grnland, zlanda ve
Svalbard arasndaki su alt havzasnda Dnya denizlerinin akcierleri
yatyordu. Bauer orada ne olduunu merak ediyordu, tabii okurlar adna Karen
VVeaver da.

Bauer bir ba hareketiyle onu yanna ard. Kel kafas, koca gzlkleri ve
beyaz sivri sakalyla, kadnn imdiye dek grd herhangi bir bilim
adamndan ok daha fazla uuk kak dahi kliesine benziyordu. Altm
yandayd ve imdiden kamburu kmt ama yadsnamaz bir ekilde enerjikti.
VVeaver, Lukas Bauer gibi insanlara sayg duyard. Onun gibilerde neredeyse
insanst bir eyler vard. Onlara, iradeleri nedeniyle imrenirdi.
"una bir bak Karen," dedi adam net bir sesle, "byleyici deil mi? Su
burada saniyede on yedi milyon metrekp orannda aa doru akyor. On yedi
milyon/" Ona doru eildi. Bu, dnyann tm nehirlerinin toplamndan yirmi
kat fazla."
192

"Dr. Bauer." VVeaver elini adamn omzuna koydu. "Bunu bana drdn< Q
kez sylyorsunuz."
Bauer gzlerini krptrd. "Gerekten mi?"
"Ve hl amandralarn nasl ilediini bana anlatmadnz. Eer sizin
tantmnz yapmam istiyorsanz bana bunu anlatmanz gerekecek."
"Evet.. imdi, yle diyebiliriz, amandralar y a n i gezgin otonom
gstergeler onlar... Ah, ama bunu zaten biliyorsun deil mi? Bu yzden
buradasn."
"Akntlarn bilgisayar simlasyonlarn yapmak iin buradaym, bylece
insanlar amandralarn nereye gittiini grebilecekler. Hatrladnz m ? "
"Tabii. Beni affet, bilmene imkn yok... Sen daha... Neyse, maalesef pek
zamanm yok. Yapacak ok i var. Neden bir sre izlemiyorsun, s o n r a "
"Dr. Bauer, yine mi! Nasl altklarn bana anlatacanza sz
vermitiniz."
"Elbette. Makalelerimde"
"Dr. Bauer makalelerinizi okudum ve bir bilimci olarak eitim grmeme
ramen onlar ben bile zor anladm. Popler bilimin elendirici olmas gerekir.
Herkesin anlayabilecei bir dille yazmanz gerek."
Bauer krlm gibiydi. "Benim makalelerimin anlalmas kolaydr."
"Sizin ve sizin alannzda alan dier bir avu insan iin belki."
"Bu doru deil. Metni dikkatle okursan"
"Hayr Dr. Bauer, sizin anlatmanz istiyorum."

Bauer kalarn att, sonra gnlszce glmsedi. "Eer rencilerimden


biri byle davransayd... Ama cesaret bile edemezler. Szm kesmelerine izin
vermem, bu ayrcalk bana aittir." Sska omuzlarn silkti. "Ama sanrm hayat
byle. Seni reddedemem. Senden holanyorum Karen. Sen... eee... bana
hatrlatyorsun... Ah bo ver. Haydi u amandraya bir bakalm."
"Ve bunu yaparken bulgularnz da konuabiliriz. Birok soru geliyor."

krm

"Nereden?"
"Dergiler, televizyon programlan, enstitler..."
"Ne kadar ilgin."
"Hi ilgin deil, gayet n o r m a l halkla ilikilerin mantki sonucu. Halkla
likiler'in ne ie yaradn biliyor musunuz?"
Bauer haylazca sntt. "Belki bana anlatrsn!"
" Z e v k l e sadece onuncu kez anlan olurum. Ama nce sizin
anlatacanz eyler var!"
"Ama yapamam," dedi Bauer sinirle. "ndirilecek amandralar var... Sonra
unutmamam gerekir k i "
"Sznz tutup bana anlatn." dedi VVeaver serte.
"Ama Karen, tatlm, sorular sorulan tek kii sen deilsin. Ben de dnyann
193

drt bir yanndaki bilim insanlar ile yazyorum. Bana en akla hayale gelmez
eyleri bile soruyorlar. Daha yeni, bir tanesi solucanlar hakknda soru sormak
iin e-posta gndermi. Dn b i r solucan! Hatta metan konsantrasyonunun
normalden yksek olup olmadn bile renmek istedi, ki yle... Ama nasl
bildi? Gidip"
"Bununla ben ilgilenirim. Sizin yardmc komplocunuz olurum."
"nce ilgilenmem gereken"
"Eer benden gerekten holanyorsanz.,."
Bauer'in gzleri ald. "Anlyorum. Demek yle?" Den omuzlan bir kahkaha
ile sarsld. "te bu yzden asla evlenmedim. Durmadan antaj. Tamam o zaman,
daha ok abalann, sz veriyorum. imdi gitmeliyiz. Gel benimle!"
Vv'eaver onu izledi. Srklenir tanma, suyun zerindeki gri gn altnda,
serenden aa sallanyordu. Birka metre uzunluundayd ve koruyucu bir
erevesi vard. Yardan fazlas ince, parlak bir tpten oluuyordu ve tepesinde
iki tane kresel cam kap vard.
Bauer ellerini ovuturdu. Kaban ona birka beden boldu ve onu egzotik bir
Kutup kuu gibi gsteriyordu. "amandray suya indiriyoruz," dedi, "ve o da
akntyla birlikte hareket ediyor. Onu kocaman bir su zerresi gibi dn.
Sylediim gibi, altmzda dikey bir aknt v a r su aa batyor... Eh, geri
battn gremezsin ama yine de batyor. imdi, nasl aklasam?"
"Jargon kullanmamay deneyin."

"Tamam. Aslna bakarsan ok basit. Mesele u ki, su her zaman ayn


arlkta deildir. Scak ve tatl su daha hafiftir. Tuzlu su, genelde tatl sudan
daha ar olur. Ne kadar tuzlu, o kadar ar. Yani bir de tuzun eklenen arln
dnmek gerekir. te yandan souk su scak sudan daha ardr, nk
younluu daha fazladr. Yani su souduka arlar."
"Bu da demek ki en ar su her zaman souk ve tuzludur." diye belirtti
VVeaver.

krm

"ok iyi." Bauer ondan memnun kalm gibiydi. "Yani su sadece aknt
olarak hareket etmez, tabakalar halinde yukar ve aa da hareket eder. En
souk akntlar deniz yatamdadr, scak akntlar ^yzeydedir ve derin deniz
akntlar da arada bir yerlerde. Elbette scak akntlar, soumaya baladklar
daha souk blgelere ulamadan nce yzeyde binlerce kilometre yol kat
edebilirler. Ve su souduka"
"Arlar."
"Aynen. Yani su arlar, bu da batmasna neden olur. Yzey akntlar derin
deniz akntlarna, hatta deniz taban akntlarna dnr ve aknt yn deiir.
Tam tersi de geerlidir ama bu sefer snan su ykselir. Bylece tm ana deniz
akntlar srekli bir hareket halinde olur. Ve tm de birbiri ile balantl
olduu iin kesintisiz bir dei toku sreci vardr."
194

amandra suyun yzeyine indirildi. Bauer aceleyle parmaklklara doru


gidip onlarn zerinden eildi, bu arada sabrsz el hareketleriyle VVeavei 'i
aryordu. "Ne bekliyorsun? Haydi buradan daha iyi grrsn."
Kadn onun yannda dikildi. Gzleri parlayan Bauer denize bakyordu. "I Ic
akntda bir amandra olduunu hayal et!" dedi. "Kim bilir neler renirdik."
"Cam kreler ne ie yaryor?"
"amandray akntda yzeyde tutuyorlar. br uta arlklar var ama
cihazn kalbi ortadaki silindirde. Tm ekipman onun iinde. Elektronik
kontroller, mikro ilemci, g kayna. Ve bir hidrokompansatr. nanlmaz
deil mi? Bir hidrokompansatr!"
"Bunun ne anlama geldiini syleseydiniz daha artc bulabilirdim."
"Ah doru. Elbette..." Bauer sakaln ekitirdi. "Peki, amandralar nasl
olup d a Anlayacan, pratikte svlar sktrlamazlar. Yani onlar daha fazla
sktramazsm. Bir tek su hari. Onu, eee, ok fazla ezemezsin ama
sktrabilirsin. te bizim yaptmz da bu. Silindirdeki suyu sktryoruz,
bylece iinde hep ayn miktarda su varken, bazen daha ar bazen de daha
hafif oluyor. Bylece amandrann toplam arl hacimde bir deiiklik
olmadan deiebiliyor."
"Dahice."
"Geekten yle! Hatta bunu kendi kendine yapabilecek ekilde bile
programlanabiliyor. Sktryor, basnc azaltyor, sktryor, basnc azaltyor,
batyor ve kyor biz parmamz bile kprdatmyoruz. Akllca deil mi?"

VVeaver denizdeki tpe bakt.


"Bu demek ki amandra radyo sinyallerini yayarak kendi bana aylar hatta
yllar boyunca seyahat edebilir ve biz de bu arada onu izler, akntnn hzm ve
hareketini belirleyebiliriz. te gidiyor."
Aa batan amandra gzden kayboldu.
"Peki ya imdi nereye gidiyor?" -

krm

"te asl soru bu."


VVeaver dikkatle ona bakt.
Bauer kabullenmi ekilde iini ekti. "Biliyorum, biliyorum. almalarm
dinlemek istiyorsun. Tanrm, ne kadar inatsn... Pekl, laboratuvarda
konuuruz. Ama en azndan u kadarn syleyeyim, bulgular gerekten
huzursuz edici."
"nsanlar huzursuz olmaya baylrlar. Duymadnz m? Denizanas istilalar,
bilimsel anomaliler, kaybolan insanlar ve batan gemiler. O hikyelerin arasnda
bulgularnz garip kamayacak."
"yle mi dnyorsun?" Bauer ban sallad. "Muhtemelen haklsn.
Reklamn ne ie yaradn asla anlamayacam. Ben sadece basit bir bilim
adamym."
195

Kta

Kenar,

Norve Denizi

"Siktir." diye homurdand Stone. "Bu bir patlama."


Sonne 'nin gvertesindeki kumanda odasnda herkes ekrana bakyordu. Sanki
Tann'nn tm gazab deniz yatann zerine boalmt.
Bohrmann mikrofona konutu. "Buradan kmamz gerek. Tam yol ilen.
Kprye haber verin."
Lund koarak odadan kt ve Johanson da onu izledi. Aniden gvertedeki
herkes koturmaya balamt. Johanson, Lund ynetiminde souk depolama
tanklarn kaldran teknisyen ve tayfalarn olduu alma gvertesine doru
savruldu. Sonne hzlanrken vincin kablosu titredi.
Lund onu grd ve ona doru kotu.
"Bu da neydi?" diye bard Johanson.
"Bir gaz haznesine vurduk. Buraya gel!"
Onu trabzanlara doru ekti. Hvistendahi, Stone ve Bohrmann onlara katld.
ki Statoil teknisyeni pruvann ucuna gitmi A-vincinin altnda aay
gzlyorlard.
Bohrmann iyice gerilmi kabloya bakyordu. "Ne demeye oyun oynuyor?" diye
tslad. "Ahmak herif neden vinci durdurmad?" Aceleyle ieri, geri gitti.
O anda deniz lgn gibi kprmeye balad ve beyaz bekler yzeye frlad.
Sonne tam yol ilerliyordu. Kamera kepesinin kablosu kaslrken aadan bir atrt
koptu. Birisi A-vincine doru kotu, deli gibi el sallyordu. "Buradan kan!" diye
bard iki Statoil grevlisine. "Koun!"

krm

Johanson onu tand. kinci kaptan, mrettebatn takt isimle oban Kpei
idi. Hvistendahi arkasn dnd. O da el hareketleriyle adamlar uyarmaya alt.
Sonra, her ey bir anda oldu. Kpren, tslayan bir gayzer onlar yuttu. Johanson
kamera kepesinin sudan ykselen hatlarn grd. Burun deliklerini dayanlmaz bir
slfr kokusu doldurdu. Sonne 'nin k taraf batt ve sonra metal eneler yana
savrulup devasa bir salncak gibi ykseldi. Teknisyenlerden ikincisi kepenin
geliini grp yere yatt. Dieri ise donup kald, ardndan geriye doru ekingen bir
adm atp tkezledi.
oban Kpei adam yere ekmek iin ald ama metal eneler adama arpp
onu havaya frlatt. Gverteye tekrar dtnde kalaslarn arama akld ve
hareketsiz kald.
"Ah, Tanrm!" dedi Lund nefes nefese. "Ltfen, hayr."
JohansonTa birlikte hareketsiz bedene kotular. kinci kaptan ve dier tayfalar
adamn yannda diz kmlerdi. oban Kpei onlara bakt.
"Ona dokunmayn."
" A m a " diye balad Lund.
"Doktoru arn."
196

Johanson, Lund'un bir ey yapmadan duramayacan biliyordu. Kadn, anin


admlarla kepeye doru ilerledi. Sallanmas neredeyse durmutu. zerinden
gverteye amur damlyordu. "An!" diye bard. "Tanklarda ne kaldysa aln."
Johanson aa, denize bakt. Kokmu metan baloncuklar hl yzeye
pskryor ama yava yava azahyorlard. Sonne son srat olay mahallinden
uzaklayordu. Son metan topaklan yzeye kt ve zldler.
Yksek bir gcrt sesiyle kepe enelerini ap yzlerce kilo buz ve tortuyu
brakt. Denizciler ve bilim insanlar bunlarn etrafna toplaarak hidradan sv
nitrojen tanklanna almaya alyorlard. Johanson kendini yararsz hissetti.
bekleri toplamak iin yardm etmek zere Bohrmann'n yanma gitti. Gverte
kk, kll gvdelerle kaplanmt. Solucanlann bazdan hl eilip bklyordu
ama ou ani ykseliten kurtulamamt. Is ve basntaki ani deiiklik onlan
ldrmt.
Johanson bir bei alp yakndan bakt. Buzun zerinde solucanlarn cesetleriyle
tkanm apraz karanlk tneller vard. atrdamas ona buzun korunmas
gerektiini hatrlatana dek elinde evirip evirdi. Baz dier buz bekleri ok daha
karmak ekilde tnellerle bezeliydi ama asl ykm aka tnellerin altnda
yaanmt. Smks izlerle kapl krater gibi yarklar buzda boluklar brakmt.
Johanson saklama tanklann unuttu. Smks maddeyi parmaklan arasnda
ezdi. Bakteri kolonilerinin kalnts gibi grnyordu. Bakteri ymlan hidratlann
yzeyinde bulunurdu, peki o zaman buzun iinde ne ileri vard?
Birka dakika sonra bek yok olmutu. Etrafna baknd. amurlu bir glet
gverteye yaylmt. Kepenin arpt adam gitmiti. Lund, Hvistendahl ve Stone
da gverteden aynlmlard ama Bohrmann hl parmaklklardan aa sarkyordu.
Johanson ona katld. "Aada ne oldu?"

Bohrmann gzlerini ovuturdu. "Bir patlama oldu. Kepe hidratlann iine yirmi
metreden fazla girdi ve gaz dan kt. Ekrandaki devasa baloncuu grdn m ? "
"Evet. Burada buzun kalnl ne kadar?"

krm

"En azndan yetmi, seksen metre. Ya da yleydi."


"yleyse buz atlad."
"yle grnyor. Bunun mnferit bir vaka olup olmadn en ksa zamanda
renmeliyiz."
"Daha fazla m mek toplamak istiyorsun?"
"Elbette," dedi Bohrmann terse. "Bu kazann hi olmamas gerekirdi. Vinteki
adam biz tam yol. giderken kepeyi kard. Durdurmas gerekirdi." Johanson'a
bakt. "Gaz yukan pskrttnde garip bir eyler fark ettin mi?"
"Gemi suya dm gibi hissettim."
"Ben de yle dnmtm. Metan suyun yzey gerilimini azaltt."
"Belki de gemi batabilirdi; bunu mu sylemeye alyorsun?"
"Sylemesi zor. Cad Kazan'n hi duydun m u ? "
197

"Hayr."
"On yl nce bir balk yelken at ve bir daha geri dnmedi. Son telsi/
irtibatnda kahve yapacan sylemiti. Bir aratrma gemisi enkaz kydan elli
deniz mili akta, Kuzey Denizi tabannda allmadk derecede derin bir
ukurluun iinde buldu. Denizciler blgeye Cad Kazan dediler. Enkazda hasa
izi yoktu ve deniz tabanna dz olarak oturmutu. Sanki aniden yzmeyi brakp,
bir ta gibi dibe kmt"
"Kulaa Bermuda eytan geni gibi geliyor."
"Tam zerine bastn. En azndan ince eleyip sk dokuyunca geriye kalan tek
teori bu. Bermuda, Florida ve Kosta Rika arasndaki blgede dzenli olarak byk
gaz patlamalar olur. Eer atmosfere yeteri kadar gaz ykselirse, bir uan
trbinlerini atee verebilir. Biraz nce yaadmzn birka kat byklkte bu
metan patlamas suyun younluunu o kadar drr ki bir gemi dibe batnlabilir."
Bohrmann saklama tanklarn iaret etti. "Bu malzemeyi Kiel'e gtrp baz testler
uygulayp neler olduuna ilikin cevaplar bulacaz sana sz veriyorum, o
cevaplar kesinlikle bulacaz. Bu lanet olas olaylar yznden imdiden bir
adammz yitirdik."
"Yoksa...?"

krm

"Annda ld. Bir sonraki rnek iin kepe yerine otoklav oyucuyu"
kullanacaz. Bylesi daha gvenli. Neler olup bittiini renmemiz gerek. Deniz
yatann orasnda burasuda rasgele derin deniz niteleri ina edilirken ylece
oturup seyretmeye hazr deilim." Bohrmann parmaklklardan uzaklat. "Ama
sanrm buna altk. Hep dnyada neler olup bittiini aklamaya alyoruz ve
kimse bize aldrmyor. Ya sonra ne oluyor? Aratrmalar byk irketlerin
kontrolnde. Seninle benim bu gemide olmamzn tek nedeni Statoil'in bir solucan
bulmu olmas. Devlet bilime para ayramyor, bu yzden para endstriden geliyor.
Bugnlerde merak adna bilimin zerresi yok. Bu solucan da bir akademik merakn
oda deil. Bizden onlar kurtarmamz istedikleri bir soran sadece. Bilim her
zaman acil ve tercihen endstriye bamsz bir hkmdarlk salayacak bir
uygulamaya zorunlu klmyor. Belki de bu solucanlar gerek sorunun kendisi
deildir. Hi kimse durup da bunu dnd m? Gerek sorun baka bir ey olabilir
ve solucan ikilemini zdmzde her eyi daha da beter hale getirebiliriz."

Kuzey douya doru birka deniz mili boyunca yeni bir olay olmadan
keltiden bir dzine rnek kardlar. D eperi plastik borularla kapl be metrelik
bir tp olan otoklav oyucu, muazzam bir rnga gibi deniz yatandan rneklen
ekip alyordu. Yukar ekilmeden nce tp valilerle hava geirmez bir biimde
mhrleniyor ve tortu, buz, hidratlarn zarar grmemi st tabakas, gzeneklerde
birikmi sular ve hatta s ve basn sabit kald iin rnekler alnrken hi rahatsz
edilmeyen yerel organizmalardan oluan bir baka evrenin paralar kusursuzca
korunuyordu. Bohrmann, ilerindeki tm katmanlarn barndrd yaamn zarar
198

grmeden saklanabilmesi iin mhrlenmi tpleri dik olarak geminin dondurtu U


odasnda saklyordu. kelti rnekleri gvertede analiz edilemezlerdi, doru
koullar eanlandrabilmek iin derin deniz simlasyon odasna ihtiyalar vard,
O zamana kadar kendilerini ekrana bakarak ve gzenek sularn analiz ederek
oyalamalar gerekecekti.
Birka saat nceki drama ramen, solucanlarla kapl hidratlarn deimez
grnts bile skc geliyordu. Kimsenin can konumak istemiyordu. Monitrlerin
donuk nda herkes solgun grnyordu Bohrmann ve bilim insanlar, Statoil
takm ve mrettebat. len adam dondurucuda kelti rnekleriyle beraberdi.
Planlanan nite blgesindeki Thorvaldson la olan randevu iptal edilmiti, bylece
cesedi teslim edecekleri ve rnekleri yakndaki havaalanna gtrecekleri
Kristiansund'a ilerleyebileceklerdi. Johanson kabini ve kumanda odas arasnda
gidip geliyor, gnderdii sorulara gelen cevaplan snfiandmyordu. Bu solucan,
imdiye kadar bilimsel olarak tanmlanm bir tr deildi. Onu gren olmamt.
Yazt kiilerden bazdan bunun Meksika buz solucan olduunu ileri srmlerdi
ama bu onu geree yaklatrmyordu.
Kristiansund'a deniz mili kala Johanson, Lukas Bauer'den bir cevap ald.
lk olumlu cevapt, geri olumlu doru kelime saylmazd.
Mesaj okudu ve dnceli ekilde dudaklarn kemirdi.
Petrol irketleriyle irtibata gemek Skaugen'in iiydi. Johanson'dan beklenen
ey sadece petrolle grnr ba olmayan enstitlere ve bilim insanlanna ulamakt.
Ama Bohrmann kazadan sonra her eyi baka bir ayla grmesini salayacak bir
ey sylemiti.
Devlet bilime para ayramyor bu yzden para endstriden geliyor.

krm

Bugnlerde hangi enstitnn gerek bamszla gc yeterdi ki?


Bohrmann haklysa aratnnalar endstri tarafndan yaatlyordu ve herhangi
bir irket iin almayan ok az enstit vard. Fonlarn sponsorluklarla
art iriyorlard; ya yle yapacak ya da laboratuvarlanm kapatacaklard. Geomar bile
yaknda hidratlara gz dikenler arasna katlacak olan enerji firmas Ruhrgas'dan
bir ba alacakt. Kurumsal sponsorluk kulaa ekici geliyordu ama irketler
eninde sonunda fon saladklan aratrmalann kra dnmesini bekliyorlard.

Johanson Bauer'in mesajna dnd.


Kendi yaklam tamamen yanlt. Yapabildii kadar ok bilim insanna
ulamaya almak yerine bilim ve i dnyas arasndaki gayri resmi balantlar
zorlamalyd. Skaugen irketlerin toplant odalarnda konuyu aarken, o da
irketlerin beraber altklar bilim insanlarn sorgulayabilirdi. Eninde
sonunda birileri konuacakt.
Sorun balantlar zmekteydi.

Ama aslnda bu bir sorun deildi. Daha fazla almak gerekiyordu.


Ayaa kalkt ve Lund'u bulmaya gitti.
199

24 Nisan

Vancouver Adas ve Clayoquot Koyu, Kanada

Anavvak sabrszca topuklar zerinde salland. nce parmak ularna


basyordu, sonra topuklarna. Parmak ucu, topuk. Parmak ucu, topuk. Sabahn
erken saatleriydi ve gkyz, parlak mavinin canl tonlaryla aydnlanmt,
sanki tatil brorlerinden kma bir gn gibiydi.
Tahta iskelenin sonunda bir deniz ua bekliyordu. Beyaz gvdesi lagnn
derin mavi sulan zerinde parlyor, hatlan arpan dalgalarla deiiyordu. lk
olarak 50 yl nce Kanada meneli De Havilland irketi tarafndan retilen
efsanevi DHC-2 BeaverTardan biriydi. Mhendisler hl daha iyi bir tasanmla
kp gelemedikleri iin bu uaklar halen kullanmdayd. BeaverTar her iki
kutba da gitmilerdi: dayankl, gvenilir ve emniyetliydiler.

Anavvak'n plan iin kusursuzdu.


Krmz beyaz istasyona bakt. Tofino Havaalan, kasabann arabayla birka
dakika dndayd ve dier havaalanlarna pek benzemezdi. Geleneksel bir av
veya balk klubn andnyordu, panoramik bir krfezin ucundaki, ardndaki
zirvelerle sk aal tepelerin evreledii birka yatay kagir bina. Gzleriyle
lagnn etrafndaki uzun aalann taralndan gelen ana yolu tarad. Dierleri
her an gelebilirdi.

krm

Cep telefonundan gelen sesi dinledike kalar atld. "Ama bu iki hafta
nceydi," dedi, "benden zellikle kendisi ile irtibatta olmam isteyen Roberts'n
msait olamad iki hafta."
Sekreter ona beyefendinin ok megul bir adam olduunu hatrlatt.

"Ben de yleyim." diye hrlad Anavvak. Sakinleerek daha dost canls bir
sesle konumay denedi. "Bakn, bat kylarndaki durum zvanadan kmak
zere. Buradaki sorunumuzla Inglevvood'daki olay arasnda ak benzerlikler
bulunuyor. Eminim ki Bay Roberts da bana katlacaktr."
Bir anlk duraklama oldu. " N e gibi benzerlikler?"
"Eh, balinalar tabii ki. Bunun ak olduunu sanmtm."
200

"Barrier Queen pervanesindeki hasardan mustaripti."


"Elbette. Ama rmorkrlere saldnlmt."
"Bir rmorkr batt eer kast ettiiniz oysa." dedi kadn kibarca
ilgilenmeyerek. "Kimse balinalarla ilgili bir ey demedi ama Bay Roberts'a
aradnz sylerim."
"Onun karma olduunu syleyin."
"Sizi nmzdeki birka hafta iinde arayacaktr."
"Hafta m ? "
"Bay Roberts ehir dnda."
Ne dolap dnyor? Diye dnd Anavvak. Tekrar denedi.
"Bay Roberts ayrca bana Barrier Queen 'in gvdesinde bulunan organik
maddeden Nanaimo'daki laboratuvara daha fazla rnek gndereceine dair sz
vermiti. imdi ltfen bana bununla da ilgili bir ey bilmediini sylemeyin.
Oradaki istilay grdm. Hatta gvdeden bir avu midye de aldm."
"Bay Roberts bana sylerdi"
"Laboratuvarn o rneklere ihtiyac var!"
"Bay Roberts dnnde konuyla ilgilenecektir."
"O zamana dek ok ge olacak. Bo verin. Sonra tekrar ararm."
Siniri bozulan Anavvak telefonu ceketinin cebine tktrd. Shoemaker Land
Cniser'nn iinde giri yolundan n terminaldeki otoparka doru geliyordu.
Anavvak ona doru yolland. "Pek de dakik saylmazsn yle deil m i ? " dedi
huysuzca.
"Tanr akna Leon! On dakika geciktik." Shoemaker arkasnda Delavvare
ile ona doru ilerledi. Arkalarndan gen, salam yapl, gne gzlkleri olan
beklememiz gerekti."

ve ba tral bir siyahi adam geliyordu. "Biraz rahatla olur mu? Danny*yi
Anavvak ona glmseyen dier adamla el skt. Kanada ordusunda grevli

bir keskin niancyd ve Anavvak'n hizmetine verilmiti. Silahn, bir sanat

krm

aheseri olan, ar hassas arbaletini tayordu. "Buras gzel bir adaym." dedi

ar ar. Konuurken sakzn aznda dndryordu. "Bir eyleri daha


dikkatle korumak m istiyorsunuz?"

"Sana sylemediler m i ? " diye sordu Anavvak.

"Tabii sylediler, yaym alp baz balinalar vurmam gerekiyormu. Geri


biraz artcyd. Bunun yasal olduunu hi dnmemitim."
"Deil. Sana uakta anlatrm. Haydi gidelim."

"Bekle," diyen Shoemaker bir gazete uzatt, "bunu grdn m ? "


Anavvak maneti okudu. "Tofino'nun Kahraman m?"

"Greyvvolf un kendini satmay bildii kesin. Rportaj boyunca pek de alak


gnll ama sylediklerine bak. Kusasn gelir."
"... Kanada vatanda olarak zerime den grevi yaptm, hepsi bu..." diye
201

mrldand Anavvak. "Tabii ki lebil irdik ama sorumsuzca yaplan balina


seyrinin yol at zarar telafi etmek iin bir eyler yapmam gerekiyordu
rgtm yllardr balina seyri yapanlarn hayvanlar zerinde yol at tehlikeli
stres ve bu stresin onlarn beklenmedik davranlarna yol amasyla ilgili
uyanlar yapyor." Tanrm, adam deliydi!
"Devam et."
"Davie'nin Balina stasyonu drst olmamakla itham edilemez ama
tamamen drst de deillerdi. Para kazandran bir t u r i s t i k t i bir evreci
aratrma projesi klna sokmakla, balina gzlemcileri filolar soyu tkenen
trleri avlayan Japonlar kadar ktler. Japonlar da eylemlerinin bilimsel
yanrlanndan bahsediyor, hatta 2002 1 de toptanclara bir nezaket gsterisi olarak
drt yz ton balna eti indirime girdi. DNA testleri etlerin kaynann szde
bilimsel almalar olduunu ortaya kard."
Anavvak gazeteyi indirdi. "Pi kurusu."
"Ama hakl yle d e i l . m i ? " diye bilmek istedi Delavvare. "Japonlar
hakikaten de u bilimsel almalar hakknda atp tutuyorlar. En azndan ben
yle duydum."
"Tabii hakl." diye burnundan soludu Anavvak. "te bu yzden bu kadar
eytanca. Bizi de onlarla bir tutmaya alyor."
"Bundan ne kazanmay beklediini Tanr bilir." dedi Shoemaker.
"Sadece dikkat ekmeye alyor."
"Pekl..." Delavvare onlar yattrr gibi ellerini at. " S a n n m bir ekilde
bir kahraman saylr."
Anavvak gzlerini ona dikti. "Haydi canm, gerekten m i ? "
"O olmasayd insanlar lecekti. Houna gitmese de cesurdu v e "

krm

"Greyvvolf cesur deil." diye hrlad Shoemaker. "O herif ancak kar varsa
hareket eder. Ama bu sefer fena uvallad. Makah bundan holanmayacak.
Kendi kendini onlarn kan kardei ilan etmi adamn balina avna kar bu
tutkulu konumasna teekkr edeceklerini hi sanmam, deil mi Leon?"
Anavvak cevap vermedi.

Danny sakzm aznn iinde bir taraftan dierine geirdi. "Herkes hazr
m?" dedi.
O anda pilot onlar uan ak kapsndan ieri davet etti ve el sallad.
Anavvak bunun ne anlama geldiini biliyordu. Ford irtibat salamt. Tam
zamanyd. Shoemaker'n yorumuna cevap vermek yerine elini adamn omzuna
koydu. "stasyona dndnde bana bir iyilik yapar msn?"
"Tabii," dedi adam, "bu aralar ok da youn olduum sylenemez."
"Son birka hafta iinde gazetelerde Barrier Queen ve yapt kaza ile ilgili
bir eyler km m bir bakver. Belki interneti ve televizyon kanallarn da bir
kontrol edebilirsin."
202

"Neden?"
"imde rapor edilmediine dair bir his var."
"A-ha."
"Eh ben pek bir ey duyduumu hatrlamyorum, ya sen?"
Shoemaker ban kaldrp gnee bakt. "Yok. Sadece Asya'daki gemi
kazalar ile ilgili bulank birka ey. Ama bu ondan bahsedilmedii anlamna
gelmez. Buralarda iler kzal beri gazete okumadm. Ama iyi bir nokta.
Dnnce, tm bu kargaa hakknda da fazla bir ey sylenmedi."
"Aynen yle." dedi Anavvak.
Uak kalkarken Anavvak Danny'ye dnd. "Senin iin markay balina yann
iine atelemek. Balinalar hi bir ey hissetmeyecek. Bilim insanlar yllardr
markalar balina derisine tutturmak iin bir yntem bulmaya alyorlar ama
zm Kiel'deki bir biyologdan geldi. Markalarla bir arbalet ve kk oklarn
ucuna sabitlenmi zaman-derinlik kaydedicileri. Okun ucu ya deler ve balina
aleti birka hafta boyunca tar. Orada olduunu fark etmez bile."
Danny ona bakt. "Kiel'den bir biyolog m u ? "
"e yarayacana inanmyor musun?"
"Ah tabii yarar. Ama bence acyp acmadn balinaya sormak gerekir.
Vay be, acayip doru hesaplamanz gerek. Ya tabakasndan daha derine
gitmeyeceini nereden bileceksiniz?"

"Dartlar denemek iin domuz kullandlar ve ularn ne kadar derine


ilediini tam olarak belirleyene dek test etmeye devam ettiler. Her ey bir
hesap meselesi."
"Hay ekmek arpsn beni," dedi Danny. Karanlk gzlklerinin zerinden
kalar grnd.

krm

"Ya bir insana ate edersen ne olur?" diye lafa kart Delavvare arkadaki
koltuktan. "Dart yar yarya m girer?"
Anavvak ona bakmak iin dnd.
"Evet ama seni ldrmeye yetecek kadar derine girmi olur."
DHC-2 yana yatt, lagn altlarnda parldyordu.

"Bu elimizdeki tek uygun seenekti," dedi Anavvak, "esas mesele belirgin b
sre boyunca balinay takip edebilmemizi salamakt. Arbalet metodu en gvenilir
olan gibi grnd. Marka, kalp at, vcut ss, su ss. Derinlik, hz ve dier
deikenlerle ilgili bilgiyi kaydediyor. Asl sorun kameray balinaya takmak."
"Neden onda da arbalet kullanmayalm?" diye sordu Danny. "Birok dertten
kurtulurdunuz."
"Kamerann hangi yne bakar ekilde saplanacan bilmenin olana yok.
Her halkarda balinay grmek isterim. Onu izleyebilmeyi isterim ve bu da
ancak kamera zerinde deil de bir ada uzakta olursa mmkn olabilir."
203

"te bu nedenle URA gelitiriyoruz," dedi Delavvare, "Japonya'da


gelitirilen yeni nesil bir robot."
Anavvak dudaklarn bzd. Konumasna baklrsa Delavvare sanki URA'y
kendi icat etmiti.
"Ne robotu?" diye etrafna baknd Danny.
"Getirmedik."
Uak lagnden km, dalgalara yakn uuyordu. Vancouver Adas'nn
evresinde sular genelde yatlar, Zodiaclar ve kayaklarla dolu olurdu ama u
aralar kimseler ortalkta dolanacak kadar cesur deildi. Uzakta birka ilep ve
tanker geti, balinalarn soran yaratamayaca kadar byklerdi. Ky sular
tek bir dev gemi dnda tamamen terk edilmiti. Uak girintili kntl sahilden
uzaklap dmdz ona doru ilerledi.
"URA, aada,

Whistler'da."dei Anavvak. "ncelikle balinamz bulup

onu markalamalyz ardndan sra robotun olacak."


John Ford Whisder'n k tarafnda ayakta durmu elini gzne siper etmiti.
DHC-2'nin hzla yaklatn grd. Birka dakika sonra uak geminin
zerinden aarak zarif bir dn yapt.
Telsizini azna gtrerek gvenli bir frekanstan Anavvak'a seslendi.
Kanallardan bir blm bilimsel ve askeri amalar iin ayrlmt. "Leon, her
ey yolunda m ? "

"Saldrmay denediler m i ? "


"Onlar iin fazla byz."

"Seni duyuyorum John. Onlar grdn m ? "


"Kuzey batya doru, gemiden iki yz metre kadar uzakta. Be dakika nce
grmze girdiler ama uzak duruyorlar. Sekiz ya da on tane. ki tanesini
tandk. Biri Lady Wexham 'a yaplan saldrya karmt, dieri ise geen hafta
Ucluelet'te bir trol teknesini batrd."

krm

"Grup olarak nasl davranyorlar?"


"Agresyon belirtileri yok."

"yi. Muhtemelen byk bir ete ama biz tandklara odaklanalm."


Ford, DHC-2 uzakta kaybolur, ardndan dnp geri uarken izledi. Baklar
Whiser\n kprsne kayd. Derin deniz kurtarma gemisi 63 metre
uzunluunda, 15 metre geniliindeydi ve Vancouver'daki bir zel irkete aitti.
160 tonluk ekme gcyle dnyann en gl rmorkrlerinden biriydi ve bir
balinann tehdidine dnp bakmayacak kadar ard. Ford zerine atlan bir
balinan gemiyi sallayacan ama kprdatamayacan dnyordu.
Yine de huzursuzdu. nceleri balinalar yzen her eye saldryorlard ama
artk neye zarar verip neye veremeyeceklerini biliyor gibiydiler. Gemilere,
orkalar, griler ve kamburlar kadar atalkuyruk ve ispermeet balinalar
204

arafndan da saldrlyordu. Ve teknikte gzle grnr bir berraklama vard


Ford, rmorkre saldrmayacaklarna emindi ve aslnda onu rahatsz eden de
buydu. Balinalarn kuduz benzeri bir hastalktan mustarip olduu fikri
hedeflerini seerken gsterdikleri yetenein gelimesiyle uyumuyordu.
Davranlarnda zek vard ve onlarn robota nasl tepki vereceklerinden emin
deildi.
Telsizle kpry arad ve "Balyoruz." dedi.
DHC-2 stlerinde daire izdi.
Kamera ekimindeki saldrganlardan bazlarn tanmladklarndan beri aktif
olarak balinalar aramaya balamlard. Rmorkr gndr bir aa bir
yukar ky boyunca dolanyordu ve sonunda bu sabah anslar yaver gitmiti.
Birka grinin ortasnda, fotoraflarda grdkleri kuyruklar semilerdi.

Ford, o an iin gerekleri renebileceklerine pek ihtimal vermiyordu. Bilim


insanlarnn saldrganlk kart politikalarndan holanmayan balk
sendikalar ve armatr irketlerden gelen ve militan dozu gittike artan
telefonlar dndnde titredi. Asken harekat istiyorlard, birka l balina
srlere neyin ne olduunu retir ve balinalan insanlardan uzak duracak kadar
korkuturdu. Plan, safa olduu kadar tehlikeliydi de ama birok taraftar
bulmutu. Balinalar da, evrecilerin ve bilim insanlarn onlann adna zar zor
topladklar sempatiyi oynadklar kumara kaptrmakta ok baanl i
karyorlard dorusu. u anda acil durum komitesi hl balinalan ldrmenin
bir ie yaramayacan nk davranlarna neyin sebep olduunun
bilinmediini anlatmaya abalyordu. Tek seenek semptomlarla mcadele
etmekti, ya da en azndan onlar yle sylyordu. Ford hkmetin uzun vadede
ne planladn bilmiyordu. Her halkarda, balklarn ve kaak avclarn
meseleyi kendi kendilerine zmeye kalkacaklanna dair emareler vard. Kimse
soruna bir zm retemiyor ama herkes bir dierinin yanl dndne
inanyordu. Babozuklar iin kusursuz bir ortamd.

krm

Ford pruvadaki robota bakt. Neler yapabileceini merak ediyordu. Robotu,


Japonya'dan artc bir hzla ve neredeyse hi kstlama olmadan temin
etmilerdi. Teknolojisi henz birka yllkt. Japonlara baklrsa balina av iin
deil aratrma iin gelitirilmiti ama buna inanan pek az kii kmt. Batl
evreciler, metre uzunluundaki, sensrler ve ar hassas kameralarla
evrelenmi silindirik cihaz, balina av zerindeki kstlamalar azaldnda
balina srlerini toptan ldrmek iin tasarlanm, eytani bir ara gibi
karlamlard. URA, Japon Kerama Adalar evresinde kambur balinalar
izlediinde, Vancouver Adas'nda yaplan uluslararas deniz memelileri
sempozyumunda takdir kazanmt. Ama gvensizlik gememiti. Japonya'nn
1968 balina av kstlamalanna bir son vermek iin daha fakir lkelerin dzenli
desteini istedii bir sr deildi. Hkmetleri, entrika ve at pazarln "yasal
205

diplomasi" olarak nitelendiriyordu ve bu arada da robotun mucidi Tamaka Ura,


Su alt Robotu ve Uygulama laboratuvar ile ekibinin dahil olduu Tokyo
niversitesi de deste deste fon yadryordu.
"Belki bugn anlaml bir eyler yaparsn," dedi Ford yumuak bir sesle
robota, "itibarn kurtar."
URA gnnda panldyordu. Ford parmaklklara giderek okyanusa bakt
Balinalar bulmak uaktan daha kolayd ama tanmlama iinin gemide
yaplmas gerekiyordu. Bir sre sonra bir grup gri, dalgalarn arasnda
oynaarak ve birbiri ardna yzeye karak belirdi.
Telsizden gzcnn sesi duyuldu. "Arka sa tarafa bak. Bu Lucy."
Ford dnd ve arduaz atal kuyruu denizde kaybolmadan grmek iin tam
zamannda drbnn kaldrd.
Lucy tandklar iki balinadan biriydi. Gri balinalarn iyi bir rnei, tam on
drt metre uzunluundayd ve kendini dosdoru Lady We.xham 'a frlatmt.
Bildii kadaryla teknenin ince sac gvdesini ikiye ayran o olabilirdi.
"Kimlik onayland." dedi Ford. " L e o n ? " Gnee bir bakt ve uan
kuyruklarn grld noktaya alaldn grd. "Eh sanrm hepsi bu," dedi
kendi kendine, "iyi avlar."
Gzlem yerlerinden, suyun birka yz metre zerinden devasa gemi bile
oyuncak gibi grnyordu ama ona kyasla balinalar byyor gibiydi. Anavvak
bir grup grinin suyun hemen altnda yzdn grd, huzur iinde ve zevkle
hareket ediyorlard. Yansyarak krlan gnt, muazzam srtlarna vuruyordu.
Her balinann tam uzunluu suyun zerinden grnebiliyordu. Whistler'm
eyrei kadardlar ama yine de garip bir ekilde byk grnyorlard. "Daha
da yaklamamz gerek." dedi.

krm

DHC-2 alald. Srnn zerinden uarak Lucy ve dierinin suya dald


noktaya ilerlediler. Anavvak Lucy'nin aa yiyecek aramaya dalmam olmas
iin dua ediyordu nk bu uzun bir bekleme demek olurdu. Biraz anslar
varsa, buradaki su onun iin fazla derin olmalyd. Kamburlar gibi grilerin de
kendi avlanma teknikleri vard: deniz yatana dalar, tortunun iini tarayp
dnerek dibe inen kk kabuklular, plankton ve en sevdikleri yiyecek olan
boru solucan gibi organizmalar ekerlerdi. Vancouver kylarndaki deniz
yata onlarn avlanma lenleri yznden karmakarkt ama dev griler tek
balarna daha derin sulara giderdi.
"Pekl ekip, rzgra hazrlann." dedi pilot. "Danny, hazr msn?"
Nianc onlara srtp kapy at ve iyice itti. Kabine bir souk dalgas doldu ve
salarnn arasndan geti. Delavvare arkaya eilerek Danny'ye arbaletini verdi.
"ok fazla zamann olmayacak," diye bard Anavvak rzgr ve motorlarn
homurtusunun arasndan, "Lucy yzeye kar kmaz markay sabitlemek iin
birka saniye olacak."
206

"Ho deil." dedi Danny. Arbaletini sa eline alarak kanadn balantsnda otunum
kadar koltuunu itti. "Beni iyice yakna ve gzel bir yere gtrmeniz gerekecek."
Delavvare ban sallad. "zleyemeyeceim."
" N e d e n ? " diye sordu Anavvak.
"e yaramayacak. Sonunda Danny suya decek, biliyorum."
"Sen dert etme," diye gld pilot, "bu herifler her eyi yapabilir."
Uak ileri atlp suya yaklat, Whistler\n kprsyle ayn seviyeye geldi.
Bir anda Lucy'nin grnd noktann zerinden getiler. Hibir ey yoktu.
"Daire iz," diye bard Anavvak, "ve kk olsun. Lucy dal yerinin epey
yaknlarnda yzeye kacaktr."
DHC-2 serte salland. Aniden deniz onlara doru ykseldi. Danny balant
noktasnda bir maymun gibi dengeli, bir eli kap pervaznda dieri arbaletinde
ate etmeye hazrd. Aadaki suda, dalgalarn arasndan bir balinann silueti
belirdi. Sonra parlak, gri bir kambur yzeye kt.
"Evet!" diye bard Danny.
" L e o n ! " diyen Ford'un sesi telsizden ykseldi. "Yanl balina. Lucy
nmzde, sancak tarafnda."
"Siktir." diye mrldand Anavvak. Yanl hesap yapmt. Grnen o ki Lucy
oyun oynamak istemiyordu. "Ate etme Danny."
Uak daireler izmeyi brakarak daha da alald. Altlarnda dalgalar
rpnyordu. Rmorkrn k tarafna yaklayorlard. Bir an, sanki dmdz
Wlistler'm kprsne uacaklarm gibi grnd ama pilot rotalarn ayarlad
ve hantal geminin yanndan getiler. Biraz ileride Lucy kuyruunu gstererek
yeniden dald. O anda Anavvak Lucy'nin kuyruundaki benzersiz izgileri
tand. "Yavala." dedi.

krm

Pilot hz kesti ama hl ok hzl gidiyorlard. Bir ehopper almalydk, diye


dnd Anavvak. imdi hedeflerini geip gideceklerdi. Balinann
kaybolmadn umarak geri dnmeleri gerekecekti.
Ama Lucy'nin muazzam gvdesi gnma kt.
"Dn ve alal."
Pilot ban sallad ve "Aman zerime kusmayn!" dedi.
Uak aniden salland. Ak kapdan ieri dikine bir su parlts belirdi, dehet
vcnci derecede yaknd. Delavvare lk att ama Danny tezahrat yaparak
arbaletini sallad.
Anavvak her eyi yava ekimde gryordu. Bir uan bylesine, kanat ucu
dayanak noktas gibi kullanlarak bir pergel gibi dndrebileceini hayal bile
etmemiti. Llak kusursuz bir daire izerken yine aniden salland ve sonunda
(lzeldiler.
Motor kkrerken, onlara doru gelen Whistler'a doru, dmdz balinaya
yneldiler.
207

Ford nefesi kesilerek uan lgn manevrasn seyretti. ni takmlar


neredeyse suya deiyordu. Hayal meyal, Tofno Havayollar pilotlarndan
birinin Kanada Hava Kuvvetleri'nde almak istediini hatrlyordu. imdi
hangi pilot olduu meydana kmt.
URA'nn silindir biimi Whistler\n pruva vincinden parmaklklarn dier
yanna sallanyordu, nianc markay takar takmaz indirilmeye hazrd.
Balinann gri srt ak bir biimde grlyordu. Nianc markay frlatt.
Hayvan ve uak birbirlerine doru hzlandlar. Ford Danny'nin kanadn altnda
meldiini grd ve tek atn ii grmesi iin dua etti.
Lucy'nin kamburu dalgalarn arasndan ykseldi.
Danny arbaletini kaldrd, tek gzn kapad ve parman skt. yice
odaklanp tetii ekti. Markalanm dartn arbaletten saatte 250 kilometre hzla
frlatlrken kard yumuak fslty ve kulann yanndan vzldayarak
geiini duyan bir tek oydu. Bir saniyeden az sre sonra metal ok balina yana
gmld ve balinaya takld. Lucy srtn kvrd ve dald.
"Baardk!" diye seslendi Anavvak telsizden.
Ford iaret verdi. Vin robotu brakt ve robot aprtyla suya indi. Suya
dediinde bir sensr tetiklendi ve elektrikli motor almaya balad. Derine
inerek balinann peine takld. Saniyeler iinde gzden kaybolmutu.
Ford yumruklaryla havay dvd. "Evet!"
DHC-2 Whistler'm zerinde gmbrdedi. Kapnn oradan Danny arbaletini

kaldrd ve zaferle uludu.

krm

"Baardk!"
"yi i!"
"Tek at ve Tanrm grdn m? nanlmaz!"

Uan iinde herkes ayn anda konuuyordu. Danny kendini kabinin iine
ekmeye davrand ve Anavvak da uzanarak ona yardm etti. Sonra bir ey suda
parlad.
Bir gri balina havaya srad. Devasa gvde onlara doru atld.
Tam uu rotalarnn nndeydi.
"Yksel!" diye lk att Anavvak.
Motorlar itiraz eden bir lk kopard ve Danny uak yukar kalkarken
srtst dt. Anavvak bir an yaralarla kapl bir kafay, bir gz ve az grd.
Gl bir patlama kabini sarst. Danny'nin biraz nce oturduu sa kanadn
yerini harabe haline gelmi bir balant yeri ald: Delavvare lk att. Pilot
lk atyordu. Anavvak lk att. Deniz hzla stlerine geldi.
Bir ey yzne arpt. Buz gibi souk.

Kulaklarnda bir nlama vard. Paralara ayrlan metalin tiz gcrts.


Serpintiler.
Koyu yeil.
Sonra hibir ey.
Elli metre aada zerine sabitlenmi bilgisayar URA'nn silindir gvdesini
labitledi. Robot en yakndaki balinay izlemeye balad. ok da uzakta olmayan
I bir noktada, karanln iinden grnen dierleri de grntye girdi. URA'nn
lobotik gz onlan da bir kenara not etti ama bilgisayar grsel veri ile
ilgilenmiyordu. Dier grevleri ncelikliydi.
URA'nn optik sensrleri etkileyiciydi ama asl gc ses kapasitesindeydi.
te bu, mucidinin dahiyane bir zek prlts gsterdii noktayd. Robotun
akustik teknolojisi, onun bir balinay, nereye giderse gitsin izini kaybetmeden
on, on iki saat boyunca izleyebilmesini salyordu.
URA'nn hidrofonlar d r t hassas su alt mikrofonu sadece balina
arklarn yakalamyor, stelik kaynan da bulabiliyordu. Hidrofonlar,
robotun kasasndaki aralklara yerletirilmiti, bylece bir balina ok tiz sln
aldnda sesi ardk olarak alabiliyorlard. Hibir insann kula minik zaman
kaymalarn, sesteki k ve inileri ayramazd, bunu ancak bir bilgisayar
yapabilirdi.
Orada, bilgisayar sanal bir evren yaratarak ses kaynaklarna koordinatlar
atad. Aama aama, dijital dnya balinalarn konumlandrma verileriyle doldu.
Koordinatlar, hayvanlar hareket ettike deiiyordu. Artk bilgisayar srnn
sanal bir kopyasn karmt.

krm

Lucy de derinliklere doru kaybolurken sesler karyordu. Bilgisayarn


hafzasnda balinalar ve eitli balk trleri tarafndan karlan deiik seslerin
1
apsaml bir bilgisi vard, ayn ekilde bireysel olarak hayvanlarn arlarna
ilikin veriler de. URA, Lucy'yi elektronik katalogunda tarad ama bulamad,
" n u n koordinatlarndan gelen sesler iin otomatik olarak yeni bir klasr at ve
nun seslerini dier koordinat gruplaryla karlatrarak evresindeki tm
ayvanlar gri balina olarak kategorize etti ve yaklamak iin iki knot hzland.

Balinalarn yerini tespit edip balinalan tanmlayan robot optik analizine


alad ki bu da akustik tan gibi ilerledi. Kuyruk ekilleri ve desenleri gibi srt
ve yan yzgeleri ile dier tanmlayc zellikler de hafzasna kaydoldu. Bu
sefer bilgisayarn ans yaver gitmiti. Elektronik gz nnde, suda hareket
eden kuyruklar taram ve bu kuyruklardan birini Lucy'nin kuyruu olarak
belirlemiti. URA, saldrlara kansan balinalarla ilgili ok kapsaml bir bilgiyle
donatlarak programlanmt. imdi, hangi hayvann ilgi oda olmas
gerektiini biliyordu ve rotasn birka derece deitirdi.
Balina arks, hayvanlarn 100 deniz mili uzaklkta bile birbirleriyle iletiim
209

krm

iinde olmalarn salyordu. Ses dalgalar, suda havada olduundan be kal


hzl ilerlerdi: Lucy istedii yne istedii hzda yzebilirdi ama artk robot onu
asla kaybetmeyecekti.

210

26 Nisan

Kiel,

Almanya

Metal kap yana kayarak ald. Bohrmann'm baklar derin deniz simlasyon
odasnn heybetli duvarlarnda dolat. Her ne kadar minyatr olsa da, okyanusu
ilemenin bir yoluydu. nsanlar tarafndan ikici elden deneyime dayanlarak
yaratlm odann iindeki dnya gereinin idealize edilmi bir kopyasyd.
nsanlar, gerek hakknda, onun ikameleri hakknda bildiklerinden ok daha
azn bilirdi. Amerikal ocuklar alt bacakl tavuklar izerdi nk tavuk
bagetler altlk paketlerde satlrd. Yetikinler ise bir inek memesinden
tiksinirken, karton ielerden st ierdi. Dnya ile ilgili deneyimleri arptlmt
ama bu sadece onlarn kibrini artrrd. Bohrmann simlatre ve sunduu
olanaklara hayrand ama yaam analiz etmek yerine taklit etmek bilimi kr
edebilirdi. Gezegenin birok insan iin artk yeterli olmadn anlayarak onu
deitirme niyetindeydiler. Yamal bilimin Disneyland'inde, insan mdahalesi
srekli olarak yeni ve rahatsz edici biimlerde gerekelendirilyordu.

Buraya her geliinde ayn fikre saplanp kalyordu: bilimin nelere kadir
olabileceini asla tam olarak bilemeyeceklerdi, sadece neye kalkmamas
gerektiini biliyorlard ki bunu da kimse duymak istemiyordu.

krm

Sbrtfle'deki kazadan iki gn sonra Bohrmann Kief deydi. kelti zleri ve


souk depolama tanklar Ervvin Suess'e emanet edilmek zere zel kargo ile
gnderilmilerdi. O ve jeokimyagerlerle biyologlardan oluan ekibi
aratrmann ganimetini incelemek iin hi zaman kaybetmemilerdi.
Bohrmann enstitye dndnde testler balamt bile. Yirmi drt saattir
aralksz olarak alyorlard ama artk almalarnn dln alma vakti
gelmiti. Simlatr solucanlarla ilgili gerei aa karm gibi grnyordu.
Suess, Heiko Sahling ve derin deniz bakterileri zerinde uzman biyolog
Yvonne Mirbach ile birlikte onu kumanda panelinin orada bekliyordu.
"Bir bilgisayar simlasyonu hazrladk," dedi Suess, "ihtiyacmz
olduundan deil de, dierleri iin."
211

"Yani bu sadece bir Statoil sorunu deil." dedi Bohrmann.


"Deil."
Suess imleci bir ikona gtrd ve tklad. Ekranda bir bilgisayar izimi
belirdi. Yzlerce metre kalnlnda hidratlarla kapl bir gaz cebinin yandan
kesitiydi. Sahling ince bir karanlk izgiye iaret etti. "Bu damar solucanlar
temsil ediyor." dedi.
"Biraz yaklaalm." dedi Suess.
Resim deierek yzeyin yakn plan grntsne dnt ve solucanlar
biimlendi. Suess tek bir solucan grnene dek yaklamaya devam etti, zel
olarak vurgulanm blmleriyle izgi film benzeri bir simgeydi.
"Bu krmz iaretler slfr bakterilerini temsil ediyor." diye aklad
Mirbach. "Maviler ise arkebakterileri."
"Endo ve ektosimbiyontlar," diye mrldand Bohrmann, "biri ieride koloni
kurarken dieri yzeyde yerleir."
"Evet. Bu bir ortaklk. Deiik bakteri trleri uyum iinde birlikte alr."
"Doru. Johanson iin u raporlar hazrlayan bilim insanlar da bunu fark
etmilerdi." dedi Suess. "Solucanlar ve simbiyoz hakknda sayfalar dolusu yaz
yazmlard. Ama kardklar sonular yanlt. Kimse durup da bu ortakln
ne yaptn bir sormad. Tm bu zaman boyunca solucanlarn buzu
istikrarszlatrrd varsaym zerinde altk, stelik imknsz olduunu bile
bile. imdi bunu onlarn yapmadn biliyoruz."
"Solucanlar sadece arac m ? " diye sordu Bohrmann.
"Evet." Suess bir baka ikona tklad. "te sizin patlamann nasl olduu."

krm

izgi solucan hareket etmeye balad. Kska gibi az ardna kadar ald
ve buzu kemirdi.
"imdi unu izle."
Bohrmann, Suess'in yaklatrd grntye bakt. Buzun iine ileyen
kk organizmalar grnr hale geldi. Sonra, aniden
"Ah Tanrm!" dedi Bohrmann.
Kimseden t kmad.
"Eer bunun ayns kta yamac boyunca oluyorsa..." dedi Sahling.

" K i oluyor," dedi Bohrmann ifadesizce, "bildiimiz kadaryla her yerde


ayn anda oluyor. Bunu daha Sonne 'deyken anlamalydk. Hidratlar bakteri
sm iinde yzyordu."
Grdkleri onu artmamt. Korkularnn boa kmasn ummutu ama
gerek onun tahmin ettiinden de beterdi. Eer bu doruysa...
"Her mnferit sre yerleik bir fenomendir," diyordu Suess, "asl yeni olan
birleik etkisi. Detaylara bakarsan, hepsini daha nce de grmtk. Ama bir
araya getirdiinde hidratlarn neden zlecei aikr." Esnedi. ahit
olduklarndan sonra bunu yapmak uygun grnmyordu ama ilerinden biri
212

t>ile 24 saattir uyumarnt. "Beni asl artan solucanlarn neden orada


lduu."
"Bu beni de rahatsz ediyor," dedi Bohrmann, "ve haftalardr bunu dnp
duruyorum."
" H m m . " Suess dudaklarn bzd. "Bu gizli bilgi deil mi? n c e
Johanson'a sylememiz gerek."
"Neden dorudan Statoil'e gitmeyelim?" dedi Sahling.
"Hayr!" dedi Bohrmann. "Kesinlikle hayr."
"Herhalde rtbas etmeyecekler?"
"Johanson elimizdeki en iyi seenek. Anladm kadaryla kimsenin tarafn
utmuyor. Ne yaplmas gerektiini o n a "
"Kimseye bir ey brakacak zamanmz yok." diye szn kesti Sahling.
"Yamataki durum simlasyonun gsterdiinin yars kadar bile ciddiyse
Norve hkmeti uyarlmal."
"Ama dier tm Kuzey Denizi devletlerini uyarmadan sadece Norveliler'e
syleyemezsin."
" N e kadar ok o kadar iyi, tabii zlanda da var."
"Durun bir." Suess onlar susturmak iin elini kaldrd. "Bu bir eit sefer
deil."
"Mesele bu deil."
"Ah ama yle. imdilik elimizde sadece simlasyon var."
"Tabii a m a "

krm

"Hayr, hakl," diye szn kesti Bohrmann, "biz bile kendimizden emin
deilken insanlar endielendiremeyiz. Demek istediim buna neyin sebep
olduunu biliyoruz ama sonularna gelince... sadece speklasyon. imdilik
syleyebileceimiz tek ey, ok miktarda metann serbest kalabilecei."
"aka ediyorsun," dedi Sahling, "ne olacan tam tamna biliyoruz."
Bohrmann dalgnca yeniden sakaln ekitirdi. "Diyelim ki halka akladk.
Tm manetlere ktk. Ya sonra?"
"Gazeteler bir
yaparlard?"

meteorun

dnyaya arpacan

sylese

insanlar

ne

" B u uygun bir benzetme m i ? "


"Bence yle."
"Karar vermenin bize dtn sanmyorum." dedi Mirbach. " E n iyisi her
eyi adm adm ele alalm. nce Johanson'a syleyelim. Bizim altmz
adam o ve akademik bir bak as var. Bu onun grevi."
"Neden?"
"Solucanlar o kefetti."
"Aslnda onlar Statoil buldu. Ama her neyse. Johanson'a syleyeceiz, ya
sonra?"
213

"Hkmetleri ie katacaz."
"Halka aklayacak myz?"
"Neden olmasn? Bu gnlerde her ey aktan hallediliyor. Kuzey Kore'deki
ve ran'daki nkleer programlardan, ortala arbon ve deli dana salan
hyarlardan, genetii deitirilmi gdalardan ve domuz vebasndan haberdar
edildik. Fransa'da zehirlenmi kabuklu hayvanlar yznden dzinelerce, hatta
yzlerce insan lyor ve bunu rt bas etmiyorlar yle deil m i ? "
"Ama eer halk bir Storegga Kaymas'ndari'bahsettiimizi duyarsa..." dedi
Bohrmann.
"Bunun gerekten yle olduundan emin olacak kadar kantmz yok." dedi
Suess.
"Simlasyon zlmenin ne kadar hzl gerekletiini gsteriyor. Ben
derim ki, bilmemiz gereken tek ey de bu."
"Ama ne olduunu kantlamaz."
Bohrmann tartacakt ama Suess'in hakl olduunu biliyordu. Eer
argmanlar kaya kadar salam olmadan halka aklama yaparlarsa, petrol
endstrisi konuyu elinin tersiyle bir kenara itebilirdi. Teorileri kerdi. Daha
ok erkendi.
Suess kalarn att. "Bir hafta daha derim."
"Bu ok uzun bir zaman." dedi Sahling.
"Ben de fazlasyla hzl olur derim," diye tartmaya katld Mirbach,
"solucann tekinin taksonomi raporunu beklerken trnaklarn yiyecein bir ay
geirebilirsin ama b i z "
"Bu koullar altnda ok uzun bir zaman."

"Baka aremiz yok." diye karar verdi Suess. "Yanl alarmn kimseye
yaran dokunmaz. zerinde almaya devam etmeliyiz."

krm

Bohrmann gzlerini ekrandan ayramyordu. Simlasyon bitmiti ama


zihninde devam ediyordu ve grdkleri karsnda titredi.

214

29 Nisan

rondheim,

Norve

ohanson Olsen'in ofisine girdi. Kapy kapatp masasnn dier ucuna oturdu.
'Msait bir zamann m ? "
Olsen srtt. "Hi bo atmadm."
"Peki ne buldun?"
Olsen sesini alaltarak fsldad. "nce hangisini istersin? Canavarlar m
yoksa doal afetler m i ? "
Onu diken stnde tutuyordu. Johanson da oyuna katld. "Hangisini tercih
edersen."

"Haydi ama bir dn," dedi Olsen ona sinsice bakarken, "senin de elini
biraz amann zaman gelmedi m i ? "
Johanson yeniden arkadana ne kadarn anlatabileceini dnd. Adam
aka merakndan lyordu ve eer onun yerinde olsayd Johanson da bilmek
isterdi. Ama Olsen rendikten sonraki birka saat iinde tm niversite
haberlerle alkalanrd.
Bir eyler uydurmak zorundayd. Olsen delirdiini dnecekti tabii ama
bu gze ald bir riskti.

krm

"Bir teoriyle ortaya kan ilk kii olmay dnyorum." diye mrldand.
"Mesela?"
"Anomaliler sadece bir tesadf deil. u denizanalar, kaybolup duran
gemiler, kaybolan veya len insanlar. in iinde bir dzen olduunu fark
ettim."
Olsen bo bo bakt.

"Hepsi birbirine bal."


"Neyin peindesin? Nobel dl m yoksa beyazlar iindeki adamlarn
ziyareti m i ? "
"kisi de deil."
Olsen ona bakt. "Beni iletiyorsun."

"Hayr."
7
"Haydi ama... Senin bahsettiin ey... eytan m? Ktln gleri m i
Kk yeil adamlar m? X-Files m ? "
"Sadece bir teori. Ama bir yerlerde bir balant olmal. Ayn anda birden ok
deiik fenomen oluyor, bu sana bir tesadf gibi mi geliyor?"
"Bilmem."
"te yle. Bilmiyorsun. Ben de bilmiyorum."
"Aklnda nasl bir balant var?"
Johanson belirsiz bir hareket yapt. "Senin ne bulduuna gre deiir."
"ok akllca." Olsen dudaklarn bzd.
"Bana ne bulduunu anlat, sonrasna bakarz."
Olsen bir ekmeceye eildi ve bir tomar kat kard. "nternetten
topladklarm." dedi. "Beni neredeyse uydurduun o samalkla kandracaktn."
"Hikye n e ? "
"Orta ve gney Amerika plajlar kapatld. Kimse suya girmiyor ve
denizanalar balklarn alarn dolduruyor. Costa Rica, ili ve Peru'da
maheri srler halinde kylara iniyorlar. Portekiz savas ve ikinci bir tr
daha, epey kk ama acayip uzun zehirli dokunalar var. nce kutu
denizanas olduunu dnmler ama imdi baka bir ey, belki de yeni bir tr
olduundan pheleniyorlar."
"Ya Avustralya'daki kutu denizanalar?"

"Benzer bir sorun." Olsen kat tomarm kartrd. "Artan saylar. Balk
endstrisi kaosa srklenmi. Turizm diz km."
"Ya balklar? Denizanalar onlar rahatsz ediyor m u ? "
"Artk ok ge, oktan gitmiler Byk srler ky eridini terk etmi. Trol
teknelerinden gelen raporlar her zamanki blgelerini brakp denize aldklar
ynnde."
"Ama orada yiyecek bulamazlar. Resmi hikye ne?"

krm

" T m etkilenen alanlarn acil durum komiteleri var," dedi Olsen, "ama
hibir ey sylemiyorlar. Denedim."
"Demek ki asl beter eyleri kendilerine saklyorlar."
"yle gibi." Olsen bir yaprak kat kard. "una bir bak. Basnda tantana
ile verilen ama arkas gelmeyen olaylarn bir listesi. Afrika'nn bat
sahillerindeki denizanalar. Japonya'daki muhtemel bir denizanas salgn.
Filipinler'deki denizanas istilasnn onaylanmas. Kayp olarak bildirilen
insanlar, sonra sznden cayanlar, sonra bir bak daha. Ama hepsi de bununla
kyaslannca solda sfr. Son birka yldr belli bir tr algden sz ediliyor.
Pfesteria piscicida. Mikroskobik bir katil. nsanlar ve hayvanlar hedef alyor.
Ondan kurtulmak neredyse imknsz. imdiye kadar Atlantik'in te yannda
kapal kalmt ama imdi Fransa etkilendi. Durum pek ho grnmyor."
216

"lm var m ? "


"Emin olabilirsin. Franszlar bu mesele hakknda azlarn epey sk
tutuyorlar ama grnen o ki algi zehirlenmi bir stakozda bulmular. Tm ana
hatlarnn kn aldm,"
Dokmanlarn bir blmn Johanson'a doru itti. "Sonra bir de kaybolan
gemilerimiz var. Baz yardm arlar kaydedilmi ama bir anlam kmyor,
ok erken kesiliyorlar. O aralara her ne olduysa ok abuk olmu."
"Devam et."
"Gemilere saldrlm."
"Saldrlm derken?"
"Evet yle." Olsen burnunu kad. "te sana bir komplo teorisi. Elindeki
yumaa biraz daha ip sanrm. Deniz ykselip insanolunu alyor... Zaman da
gelmiti hani, iine attmz onca pten sonra. Balklar ve balinalar
sylemeye gerek bile yok ki bu da bana dou Pasifik'te son alarak balinalarn
tuzana dtn hatrlatt. imdi herkesin gezip dolamaktan d kopuyor
belli ki."
"Bilen var m "
"Tabii ki hayr. Kimse hibir ey bilmiyor. arpmalar ya da tankerlerle
ilgili bir ey de yok. Tam bir haber ambargosu. Bir eyde haklsn, birileri
olaylar rapor etmeye balad anda bir sessizlik perdesi dyor. Belki bu
eninde sonunda gerekten X-Files'tr." Olsen kalann att. "Her halkarda
etrafta ok fazla denizanas var, gerekten ok fazla oluyorlar."
"Ve kimse nedeninin bilmiyor."
"Eer demek istediin hepsinin balantl olduuysa bu sonuca varmak iin
acele etmiyorlar. Muhtemelen El Nin'yu veya kresel snmay sulayacaklar.
Bir anda istila biyolojisine ilgi artt ve her tr teori yaymlanacaktr."

"Olaan pheliler yani."


"Evet ama bunun bir anlam yok. Algler ve denizanalar dnyada yllardr
dolayor. Yeni bir fenomen deil."

krm

"Elbette," dedi Johanson, "ama benim sylediim de bu. Bir kutu denizanas
istilas bir ey ama dnya apnda bir patlama gibi sra d bir fenomen ise
baka bir ey."
Olsen parmak ularn birbirine bastrd. " E h eer gerekten balant
kurmak istersen. Biyolojik istilalarn balamak iin doru yer olduunu
sanmyorum. Ben olsam, davranlar anomaliler zerine giderdim. Daha nce
hi karlamadmz trden saldrlar gryoruz."
"Baka yeni trlere rastladn m?"
"Aklnda bir ey var m ? " dedi Olsen kasten.
Eer solucanlardan bahsedersem hemen anlar, diye dnd Johanson. "Pek
yok." dedi.
217

Olsen kat tomarnn kalann ona verdi. "Peki, sylemeye henz haz
olmadn o eyi ne zaman sylemeyi planlyorsun?"
Johanson klar
smarlayacam."

ald

ve

ayaa

kalkt.

"Sana

bir

ara

bir

iki

"Tabii ama tahmin edersin ki eer beni bulabilirsen."


"Sa ol Knut." Johanson koridora kt. renciler bir snftan dar
akyorlard. Bazlar glp akalarken, dierleri ciddiydi.
Ayakta durup onlar seyretti. Aniden bir dzen fikri o kadar da uzak
gelmedi.

Grnland

Denizi,

Spitsbergen

yaknlar,

Svalbard Adalar

O gece, aymda buzdan okyanus o kadar byleyici ekilde gzel


grnyordu ki mrettebat seyretmek iin gverteye kmt. Lukas Baue
manzaray karmt, kabininde oturmu, iine gmlm samanlkta ine
aryordu a m a samanlk iki deniz byklndeydi.

Karen VVeaver'm ona byk yardm dokunmutu ama iki gn nce kadn,
aratrmalarm orada srdrmek iin Spitsbergen'in merkezi Longyearbyen'de
gemiden ayrlmt. Frtnal bir hayat sryor, diye dnd Bauer ki
kendisininki de pek dzenli saylmazd. Gazetecilie baladndan beri denizle
ilgili konulara eilmiti. Bauer'in anlad kadaryla iini, ona dnyann en
vahi alanlarn gezme olana verdii iin semiti. VVeaver, arlktan nefret
eden ama iine olan dknl nedeniyle, anlamak iin rahatndan vazgeen
Bauer'in aksine ularda olmay seviyordu. Bu, birok bilim insan iin
geerliydi: insanlar onlar maceraclarla kartrrd ama macera aslnda onlarn
bilgi iin dedikleri bedeldi.

krm

Bauer rahat koltuklar, kular ve Alman birasn zlemiti. imdiyse


VVeaver' zlyordu. Kararl gen kadna baylmt ve kadnn yapt iin ne
anlama geldiini de grebiliyordu. Halkn ilgisini aratrmalarna ekmek
demek, belki yzde yz doru bir dil kullanmamak ama herkesin anlayabilmesi
demekti. VVeaver, eer akntnn nasl baladn veya nereye gittiim
anlatamazsa Gulf Stream'deki almalarnn insanlarn aklndan kayp
gideceini anlamasn salamt. lk bata inanmamt. Tpk babo doppler
radarlarndan habersiz insanlarn olabileceine inanmad gibi. Ta ki VVeaver
onu, tm bunlarn yeni ve uzmanlk ii eyler olduuna ikna edene kadar. Ama
Gulf Stream'i bilmemek? ocuklara okulda hibir halt retmiyorlar myd?

VVeaver almalarnn kitle iletiimine ihtiyac olduunu sylerken haklyd.


Tedirginliini yayabilir ve zanllarn stnde bask kurabilirdi.
Ve Bauer endieliydi.
218

Sorunlarnn kayna, lk yzey suyunun Afrika'dan gelerek Gney


Amerika kylar boyunca akt Meksika Krfezi'nde yatyordu. Karay ip
havzasnda snan aknt kuzeye doru devam ediyordu, scakl yznden
yzeyde kalan bir davetkr tuzlu su aknts. Gulf Stream, Avrupa'nn gezegen
stcs kvrla kvrla, bir milyar megavat scaklk, yani 250,000 nkleer
istasyona denk bir enerji tayarak kuzeye ilerliyordu. Nevvfoundland'e kadar
uzanyor ve orada Labrador akntsnn souk sular ile karp yok oluyordu.
Biraz anaforlar, Kuzey Atlantik Aknts boyunca kuzeye doru gezinecek
dnen scak su halkalar oluturmak zere ayrlyordu. Hakim bat rzgrlar ile
karlatklarnda epey miktar buharlap yamur olarak Avrupa'ya dyor
ve suyun tuzluluk orannn artmasna sebep oluyordu. Norve akmtsyla ikiye
katlanan su Norve kylarndan Kuzey Atlantik'e doru ilerliyor, kn
ortasnda Spilsbergen'de gemilerin karaya yanamasna olanak verecek kadar
lk kalyorlard. Scaklk anca Grnland ve daha Norve'in daha kuzeyine
vardnda duruluyordu. Orada kutupla kar karya geliyor, buz gibi okyanus
ve rpertici rzgrlar tarafndan hzla soutuluyordu. Gulf Stream her daim
ok tuzlu olmutu ama imdi fazlasyla souktu da. Ar su dyor, dikey
olarak batyordu, stelik sadece cephede deil, baca olarak adlandrdklar,
akntyla birlikle seyrettikleri iin zor tespit edilen su kanallarnda bile.
Konvektif bacalar yirmi metreden otuz metreye kadar uzar, bir kilometrekarede
on ya da daha fazlas bulunurdu ama tam yerleri rzgr ve dalgalara bal olarak
her gn deiirdi. Onlarla ilgili kritik nokta batan suyun emme etkisiydi. Bu,
Gulf Stream'in gerek srryd: kuzeye akmyor, aslnda Kutbun altndaki gl
pompa ile oraya ekiliyordu. Buzlu su 2000-3000 metre derinlie eritiinde i
tersine dnyordu. Bu dnyann etrafn dolanan bir yolculuktu.

krm

Bauer, akntnn yolunu bulmay umarak birka amandray denize salmt


ama en bata bacalar bulmaya almak bile yeterince zordu. Her yerde
olabilirlerdi. Ama onun yerine devasa pompa tamamen yok olmu veya baka
bir yere tanm gibiydi.
Bauer buraya sorunun farknda olduu ve arkasndan ne geleceini bildii
iin gelmiti. Her eyin kusursuz ilediini gnneyi beklemiyordu ama hibir
ey bulamamaya da hazr deildi.
Cidden endie vericiydi.
Endielerini, kadn onu terk etmeden nce Weaver'a amt. O gnden beri
yeni bilgileri ona geiyor ve kalbindeki en derin korkular paylaacak kadar
ona gveniyordu. Birka gn nce ekibi sudaki metan seviyesinde dramatik
bir art fark etmiti. imdi, bunun bacalarla bir balants olmas ihtimalini
dnyordu. Balant olduundan neredeyse emindi. Verilere gmlen Bauer
hesaplamalar, diyagramlar ve izim ynlarm inceliyordu. Arada srada da
bulgularn elektronik postayla Karen Vveaver'a gnderiyordu.
219

ine kendini o kadar kaptrmt ki sallanty fark etmedi. ay fincan


masann kenarna kadar gidip ters dnd ve iindekileri kucana boca etti
"Of, lanet." diye mrldand. Scak ay pantolonundan ieri szp bacaklarna
akt. Hasarn boyutunu anlamak iin ayaa kalkt.
Aniden darndan gelen seslere kulak kesildi.
lklar. Birileri lk atyordu. Ar botlar gvertede koturuyor ve gemi
delice sallanyor, dengesini bozuyordu. Homurdanarak masayla birlikte dt.
Gemi bir delie dm gibi ayaklan yerden kesildi. Bauer srtst dnd ve
iini bir korku kaplad. Ayaa frlayarak koridora kt. lklar biraz
hafiflemiti ve motorlar almaya balamt. Adamlardan biri zlandaca
baryordu. Bauer kelimeleri anlayamad ama sesteki deheti duyabiliyordu,
ayn dehet cevap verenin sesinde de yanklanyordu.
Deniz altnda bir deprem mi olmutu?
Aceleyle koridoru geip gverteye inen merdivenlere seirtti. Korkutucu
titremeler gemiyi sallyor, ayakta durmay gletiriyordu. Kararszca kapaa
uzand ve burnuna bir koku geldi. Aniden Lukas Bauer neler olduunu
anlamt,
Trabzanlarda zorlanarak dar bakt. Su baloncuklarla kaynyordu.
Gemi yeniden salland ve Bauer tepe st yz gverteye arparak dt.
Beyninde bir ac patlamas oldu. Kafasn kaldrdnda gzl krlmt
Gzlksz kr gibiydi ama bunun ardndan neler olacan bilmek iin grmeye
ihtiyac yoktu. Deniz ykselerek geminin stne kapand.

krm

Aman Tanrm, diye dnd, merhametli Tanrm, hayr!

220

30 Nisan

Vancouver

Adas,

Kanada

(iece, yeilin koyu tonlaryla gz alcyd. Anavvak glgeli evren boyunca


dmeye balayal biraz vakit gemiti ama o anda ba dndren bir mutluluk
hissi iini sard, kollarn aarak, arlktan arnm ve en, sanki derinliklerin
Ikarus'u gibi gittike derine batt. Uzakta, altnda bir ey parlad, bu donmu
beyaz bir manzarayd ve aniden kasvetli okyanus gecenin karanlk gkyzne
dnt.

krm

Bir buz arazisinin kenarnda duruyor, zerinde yldzlarn zenginliiyle


derin, hareketsiz sular seyrediyordu.
Huzurluydu.
Burada olmak nasl da harika bir duyguydu. Bir sre sonra etrafnda bir buz
ktlesi biimlenerek onu buz gibi sudan ayracak, denizlerde srkleyerek
cevap vermesi gereken sorulardan uzaklap kurtulaca kuzeye tayacakt.
Anavvak'n gs zlemle skt ve gzleri dolarak kamatlar. Ban sallayp
karanlkla parlayan damlalar denize sat, parltlar geceyi aydnlatt.
Derinliklerden bir ey ona doru ykseldi ve bir figre dnt. Anavvak'
izleyemeyecei kadar uzak bir mesafede bekliyordu. Orada yle, parlak ve
hareketsiz olarak durdu, yldz klar yzeyinde kapana kslm gibiydi.
Onlar buldum, dedi figr.
Az ve yz yoktu ama sesi ok tandkt. Anavvak ona doru bir adm att
uma zerinde durduu buzun hemen kenarndayd, altndaki karanlk suyun
iinde ise ok byk ve korkun bir varlk yzyordu.
Ne buldun? diye sordu.
Kendi sesine ard. Kelimeler dudaklarndan ar ar dklyordu.
Figrn dnd ve syledii her neyse ok sessizdi ama imdi Anavvak'n
.esi o sessizlii yrtm, buzdan araziyi doldurmutu. Keskin souk onu ele
geirdi. Sudaki o eyi arad ama oktan gitmiti.
Aslnda sorman bile gereksiz, dedi bir ses yan bandan.
221

Ban evirdiinde SET aratrmacs Samantha Crovve'un zarif siluetini


grd.
Sesin berbat geliyor, dedi kadn. Dier her eyi iyi idare ediyorsun, ama
konumak zerine biraz almalsn.
zgnm, diye kekeledi.
Uzayllarm buldum. Hatrladn m? Sonunda irtibat kurduk. Bu harika,
yle deil mi?
Anavvak titredi. Ona o kadar da harika gelmemiti, nedenini bilmese de
Crovve'un uzayllarn dnnce huzursuz oluyordu.
yleyse... kim onlar? Ne onlar?
SET aratrmacs buzun altndaki karanlk sular iaret etti. Oradalar, dedi.
Ve sanrm seninle tanmak istiyorlar. liki kurmay seviyorlar. Ama gidip
onlar bulman gerek.
Yapamam, dedi Anavvak
Yapamaz msn? Crovve anlamam bir halde ban sallad. Neden yapamaz
msn?
Anavvak gzlerini karanla dikti, gl bedenler sanki bir tarla srer gibi
suyu yaryorlard. Belki onlarca, hatta yzlercesi vard. Oraya onun iin
geldiklerini biliyordu, aniden korkusunun yaratklar ektiini anlad. Onun
korkusuyla besleniyorlard.
Sadece... yapamam ite.
Sadece bir adm atman lazm, korkak! diye satat Crovve. Bu dnyann en
kolay eyi. Bizim iin ne kadar zor olduunu bir dnsene. Onlar bulmak
iin btn lanet olas evreni aramak zorundaydk.

Anavvak'n titremesi ikiye katland. Kenara gidip bakt. Kara sularn


gkyzn kucaklad ufukta bir k parlyordu.
Haydi git, dedi Crovve.

krm

Buraya uarak geldim, diye dnd Anavvak, hem de yaamla dolu koyu
yeil bir okyanusun iinden geerek ve hi korkmadm. Artk bana bir ey
olamaz. Su, arlm toprak zemin gibi tayacak ve irademin gcyle a
ulaacam. Sam hakl. ok kolay. Korkacak hibir ey yok.

nnde devasa bir yaratk sudan kt ve ift atall muazzam bir kuyruk
yldzlara ykseldi.
Korkacak hibir ey yok.
Ama ok uzun bir an boyunca tereddt etmiti ve kuyruun grntsyle
yine bocalad. radesi onu tayamayacakt ve hayal gc yer ekimine kap
amt. leri adm atarak denize batt. Su ban rtt ve onu karanla ekti
lk atmak istedi ama az, akcierlerine acyla ilerleyen suyla dolmutu.
Savamasna ramen su onu daha da aa ekti. Kalbi lgn gibi atyordu ve
kafasnn iinde bir uultu vard, eki darbelerinin grlts gibi...
222

Anavvak donldu ve ban tavana arpt. "Lanet olsun." diye inledi.


Ses hl oradayd. Bu kez uultu deil de mulak bir tkrtyd, tahtay
tklatan parmaklar gibi. Yana dnd ve Alicia Delavvare'i grd. Eilmi onun
ranzasna bakyordu. "zr dilerim," dedi kz, "byle frlayacan
bilmiyordum."
Anavvak ona bakakald. Delavvare?
Yava yava hafzas geri geldi. Nerede olduunu biliyordu. Kafasn
ovuturarak tekrar yataa uzand.
"Saat ka?"
"Dokuz buuk."
"Kahretsin."
"Berbat grnyorsun. Kbus mu grdn?
"Bo ver."
"Kahveye ne dersin?"
"yi fikir." Kafasn arpt yerini elledi ve yzn buruturdu "Alarma
ne oldu? Yediye kurmutum."
"alarken uyumaya devam ettin b u , olanlardan sonra hi de sefili?
deil." Delavvare kk mutfaa seirtti. "ey n e r e d e "
"Duvardaki dolapta, sol tarafta. Kahve, filtre kad, st ve eker de."
"A msn? Harika kahvalt hazrlarm."
"Hayr."
Filtreli kahve makinasn suyla doldurdu. Anavvak ranzasndan kalkt.
"Sakn dnme. stm deitireceim."

"Sakin ol, Leon. Hepsini daha nce de grdm."


Yzn ekiterek kot pantolonunu arand. Masann yanndaki bankm
u/erine bir yn halinde drlp atlmt. Kyafetlerini giymek kolay deildi.
Has dnyordu ve yaral baca bktnde acyordu.
"John Ford arad m?" diye sordu.
"Evet, bir sre nce."

krm

"Ah haydi ama..."


"imdi ne var?"
"Moruun teki bile benden daha hzl giyinir. stelik ne halt etmeye alarm
duymadm ki? Keke-"
"Leon ahman tekisin. Bir gn nce seninle birlikte bir uak kazas atlattk.
D/lerin davul gibi i, benim bam atlyor, evet, ama ne olmu? ansmza
lkretmek gerekir. Pilot ve Danny gibi lm olabilirdik. Ve senin tek yaptn
iptal alarmn iin homurdanmak. imdi, hazr msn?"
Anavvak ranzaya kt. "Peki, tamam anladm. John ne diyor?"
"Tm veriler gelmi ve video ekimine bakm."
"Gzel, harika... Ve?"
223

"Tm syledii bu. Kendi sonularn kendin karman gerekiyor." Filtre


kadna kahve boaltt, kad kaba takt ve makinay altrd. Birka saniye
iinde oda hprt sesleriyle doldu. "Ona uyuduunu syledim," diye devam
etti, "o da uyandrmamam syledi."
"Niye ki?"
"yilemen gerektiini syledi. Ve hakl."
"Ben daha iyiyim." dedi Anavvak inatla.
Ama emin deildi. DHC-2, sudan srayan balinayla arptnda sa
kanadn kaybetmiti. Danny muhtemelen annda lmt Whistler cesedini
bulamamt ama ldne phe yoktu. Zamannda uan iine girememiti,
bu da yan kapnn uak suya arptnda ak olduu anlamna geliyordu.
Anavvak' kurtaran da bu olmutu. arpma annda kabinden dar
savrulmutu. Ondan sonrasn hatrlamyordu. Dizine ne olduunu bile
bilmiyordu. Ayklnda Whistler,A&yd\ ve kalbindeki arpntnn ars onu
kendine getirmiti.
Sonra Delavvare'in onun yanma yatrldn fark etmiti ve artk ars bir
mesele olmaktan kmt. O an iin kzn ldn sanmt ama birileri
Licia'nn iyi olduunu sylemiti. Hatta kz Anawak'tan daha anslyd. Pilotun
cesedi onun dn yumuatmt. Bilinci ucu ucuna ak kalm ve bir
dakikadan ksa sre iinde suyla dolan uan batan enkazndan yzerek
kamt. Whistler\n mrettebat Anavvak ve Delavvare'i sudan karmay
baarmlard ama pilot ve DHC-2 derinlere gmlmt.

Sefer trajediyle sonulanmt ama amalarna ulamlard. Danny markay


atelemiti. URA balinalar izlemi ve herhangi bir saldrya uramadan yirmi
drt saatlik ekim yapmt. Anavvak video ekiminin o sabah Ford'un
Akvaryumdaki masasna geleceini biliyordu ve zamannda orada olmaya
kararlyd. stelik, Centre Nationald'Etudes Spatiales'imdiyekadar Lucy'nin
srtnda tad markadan elde ettikleri tm telemetrik veriyi yaynlamt. Eer
uak dmeseydi, imdi birbirlerinin srtn svazlyor olacaklard.

krm

Ama durum her zamankinden daha umutsuz grnyordu. Her gn insanlar


lyordu. ki olayda, neredeyse o da lyordu. Stringer ld zaman durumu
iyi idare etmiti; belki de Greyvvolf a olan fkesi onu yas tutmaktan
uzaklatrmt. Ama imdi, uak kazasndan iki gn sonra, kendini perian
hissediyordu sanki sonunda sinsi bir hastala teslim olmu ve bedelini
kararszlk, kendinden phe ve endie verici bir gszlkle dyormu
gibiydi. ok geiriyor olma ihtimali de vard ama Anavvak pek ihtimal
vermiyordu. Sanki bundan fazlas vard. Uaktan frladndan beri ba
dnmesi ve gsnde ar nbetleri ile bellisiz bir panik duygusu geiriyordu.
Daha iyi hissetmiyordu ve sebep yaral dizi deildi.
Anavvak iten yaralandn hissediyordu.
224

krm

Bir nceki gn uyumaktan baka pek az ey yapmt. Davie, Shoemaker ve


kbin kalan onu ziyaret etmi ve Ford nasl olduunu sormak iin birka kez
W initi. Bunun dnda kimse pek yle endielenmi grnmyordu.
Dclavvare'in ailesi ve arkadalar ona aday terk etmesi iin bask yaparken onu
ik dnen i arkadalaryd.
Hastayd ve doktorlarn ona yardm edemeyeceklerini biliyordu.
Delavvare, Anavvak'n nndeki masaya bir fincan kahve koydu ve mavi
fiml gzlklerinin ardndan onu inceledi. Anavvak bir yudum ald ve dili
d. Delavvare'den telefonu uzatmasn istedi.
"Sana kiisel bir soru sorabilir miyim, Leon?" dedi kz.
"Sonra."
"Ne kadar sonra?"
Leon numaray hlad.
"Verileri elemeyi henz bitirmedik," dedi Ford, "keyfine bak ve biraz
llen."
"Licia'ya kendi sonularm karmam gerektiini sylemisin."
"Evet, tmn bitirdiimizde. imdilik ilgin bir ey yok. imdilik biz
I Icme ilemine devam ediyoruz. Kim bilir, belki gelmene gerek kalmaz."
"Ne zaman bitirirsiniz?"
"Hibir fikrim yok. Kasetlere drdmz bakyoruz. Bize iki, yok saat
lla ver. Seni akamzeri buraya uururum. Bir acil durum komitesinde
almann gzelliklerinden biri bu, her zaman fazlasyla helikopter bulunuyor."
I'd gld. "Geri buna almak istemem." Duraklad. "Yapabilecein baka
l ey var geri. imdi anlatacak vaktim yok ama Rod Palm'a sor. Dorudan
ula konuursan daha iyi olur. Nanaimo laboratuvar ve Okyanus
..snmalar Fnstits'yle daha yeni uzun bir konuma yapt. stersen
hv cra'y ara ama Palm neredeyse kap komun."
"Tanrm, John. Neden bir gelime olduunda kimse beni aramyor?"
"(, ink uyuyup dinlenmeni istedim."
Anavvak aksice hoa kal dedikten sonra Palm' arad. Stravvberry
sidaki aratrma enstitsnn lideri annda cevap verdi. " A h ! " dedi. "Ford
arayacana sz vermiti."
"yle duydum. Anlalan dnyay sarsacak bir ey kefettiniz. Neden beni
adn?"
"Herkes dinlenmen gerektiini biliyor."
"Ya ya, tabii."
"< idden Leon. Biraz uyuman gerektiini dnmtm'"
"Son altm saniyede bunu ikinci duyuum. Geri Licia'nm bitmez
cmez drdrn sayarsak nc. Ve ben iyiyim."
Neden buraya geliniyorsun?" diye nerdi Palm.
225

'Tekneyle demek istiyorsun sarnm."


"Haydi Leon. Sadece birka yz metre. stelik koy iinde hi sorun
yaamadk."
"On dakikaya oradaym."
"Harika."
Delavvare kahvesinin zerinden ona bakt ve kalarn att. " N e oldu?"
"Bana bir yatalak gibi davran lyor." diye somurttu.
"Kast ettiim o deildi."
Anavvak ayaa kalkt, ranzasnn altn kartrd ve bir tirt ekti.
"Nanaimo'da bir eyler bulmular." dedi huysuzca.
" N e bulmular?" diye sordu Delavvare.
"Bilmiyorum. Gidip Rod Palm' greceim." Duraksayp ekledi, "Eer
zamann ve hevesin varsa sen de gelebilirsin. Ne dersin?"
"Benim yannda olmam istiyorsun. Bundan onur duyarm."
"Dalga geme."
"Hi de bile." Burnunu krtrd. n dileri alt dudana deiyordu. O
dileri mutlaka dzelttirmesi gerekiyor, diye dnd Anavvak. Ne zaman
dilerini grse, bunu ona sylememek iin kendini tutmas gerekiyordu. "ki
gndr medeni bir kelime bile etmedin. Aksiliin zerinde Leon."
"Sen de kendini ok iyi hissetmezdin, eer" Anavvak durdu.

"Ben de o uaktaydm." dedi kz sakince.


"zr dilerim."
"Sana ne kadar korktuumu anlatmam mmkn deil. ou kz dosdoru
eve, annesinin kollarna koard ama ben burada kaldm nk zaten bir
asistann kaybettin. Sana yardm etmek iin, seni yal suratsz. imdi, bana
anlatmak istediin neydi?"

Anavvak bandaki ilii hissetti, acyordu. Dizi de acyordu. "Yok bir ey.
Sakinleelim m i ? "

krm

Delavvare kalarn kaldrd. "Ben hep sakinim."


"yi o zaman, haydi gidelim."
"u kiisel dediim soruyu sormak istiyordum."
"Hayr."

Devilfish le Clayoquot Koyu'nu geerek kk adaya yaptklar yolculukta gerek


d bir eyler vard. Sanki geen birka haftaki kyamet hi olmam gibiydi.
Strawberry Adas am aalaryla kapl bir tmsek gibiydi, etrafn yryerek
dolamak be dakika alrd. Bugn deniz araf gibi dmdzd. Anavvak her an
sudan kan bir yzge veya kuyruk grmeyi bekliyordu ama kargaa baladndan
beri orkalar boazn iinde sadece iki kere grlmt. Garip davran
deiimlerinin sadece gezginleri etkilediine dair teorisi hl doru grnyordu.
226

Ama daha ne kadar byle kalacakt?


skeleye yanatlar. Palm'n aratrma istasyonu tam karlanndaydi; imdi
kalaslar ile desteklenerek kyda zarife uzanan, pasl apalarla evrili, antik
bir yelkenli olan ilk ngiliz Kolombiyas feribotlarndan birinin iindeydi
Feribot ayn zamanda Palm'n iki ocuu ile birlikte yaad eviydi.
Anavvak topallamamak iin abalyordu, Delavvare ise sessizdi.
Birka dakika sonra feribotun k tarafnda kk bir plaj masasnn etrafm
oturmulard. Delavvare kolasn yudumluyordu. Durduklar yerden ayaklan
zerinde Tofjno'nun evleri grnyordu. Birka yz metre tedeki Stravvberry
Adas kasabadan ok daha sessizdi ve doann btn seslerini duyabiliyorlard.
"Dizin nasl?" diye sordu Palm. Kvrck beyaz sakall, kel ve nazik bir
adamd, sanki aznda bir pipoyla domu gibiydi.
"Bahsetmemeyi tercih ederim." dedi Anavvak bandaki uultuyu yok
saymaya alarak. "Neden bana ne bulduunuzu anlatmyorsun?"
"Leon insanlarn ona nasl olduunu sormalarndan holanmyor." dedi
Delavvare maksatl bir ekilde.

Palm ksrd. "Ray Fenvvick ve Sue Oliviera ile uzun bir konuma yaptm,"
dedi, "J-19'un otopsisi ve ondan sonra olanlar hakknda. Sizin uak kazasnn
olduu gn sahile bir gri balina daha vurdu. Daha nce grdklerimden biri deildi
ve veri tabannda da yoktu. Fenvvick buraya uamad nk ok meguld ama
Nanaimo'nun her zamanki otopsi rneklerine ihtiyac vard, bu yzden birka adam
topladm ve onu kendimiz paraladk. ren bir iti, sana syleyeyim. Neredeyse
kalbe ulamtk ve ben gs kafesinin iinde botlanmla ayakta duruyorke^
ayam kayd batan aa kan ve yaa bulandm, her tarafmdan damlyorlar
Ziyafet eken zombilere benziyorduk. Kalbe dibinden bakarken pek romanti
gzkmedii kesin. Her neyse, beyinden de rnek aldk."

krm

len bir baka balina dncesi Anavvak' hznle doldurdu. Yaptklar


yznden hayvanlardan nefret edemiyordu. Ona kalrsa, balinalar hl
korunmay hak ediyorlard. "Neden lm?" diye sordu.
Palm mulak bir el hareketi yapt. "Bana kalrsa enfeksiyon yznden.
Fenvvick'e gre Cengiz'e olan da bu. Ama garip olan u ki, o balinalann iinde,
oraya ait olmayan bir eyler vard." akaklarn iaret edip parmayla daire
izdi. Fenvvick beyin saplarnda bir pht buldu. Ve kollar halinde beyinle
kafatas arasna da dalm."
Anavvak ayaa kalkt. "Kan phts m? Her iki balinada da m ? "
"lk bata yle olduunu sandk ama kan phts deil.. Fenvvick ve Oliviera
davran deiikliinin sorumlusunun deniz altndaki grlt olduuna epey
eminlerdi ama ellerinde kant olmadan bir ey sylemek istemediler. Ama bir
sredir Fenvvick bunun u sonar sistemi ile bir ilgisi olduuna inanyor."
"Surtass LFA m?"
227

"Evet o."
"Haydi canm."
"Birileri bunun ne olduunu bana anlatacak m?" diye lafa kart Delavvare
"Peki, birka yl nce Amerikan hkmeti Deniz Kuvvetleri'nin
denizaltlann yerlerini tespit etmek zere bir alak frekans sonar sistemi
kurmasna izin verdi," dedi Palm, "Sistemin ad Surtass LFA. Youn bir ekilde
denemeleri yaplyor."
"Cidden m i ? " Delavvare armt. "Ya Deniz Memelilerini Koruma
Anlamas'na ne oldu? Anlamaya uymak zorunda olmallar."
"Bir sr insan bir sr anlamaya tbi." dedi Anavvak kasvetli bir
glmsemeyle. "Ama anlamalarn aklar var. Eninde sonunda Amerikallar
dnya okyanuslarnn yzde seksenini gzetim altnda tutma frsatn
tepmeyeceklerdi ve Surtass sistemi de bunu mmkn klyor. Her neyse, proje
yz milyon dolara mal oldu ve sistemin bandakiler balinalara hibir zarar
gelmediini srarla sylyorlar."
"Ama sonarlar balinalar iin zararldr. Bunu en aptal bile bilir."
"Maalesef kesin olarak kantlanm deil," dedi Palm, "gemi deneyler
balinalarn ve yunuslarn sonara kar ar derecede hassas olduunu gsterdi
ama kimse yeme, reme ve g alkanlklar zerine nasl bir etkisi olduunu
syleyemiyor."
"Bu ok sama." diye homurdand Anavvak. "180 desibelde bir balinann
kulak zar patlayabilir. Yeni sistemdeki her su alt vericisi 215 desibel retiyor.
Hepsinin birleik sinyal gc ise ok daha yksek."
Delavvare onlara bakt. "Peki... bu onlar nasl etkiler?"

krm

"le bu yzden Fenvvick ve Oliviera grlt teorisi zerine gittiler." dedi


Palm. "Birka yl nce, donanma sonarla deney yapmaya baladnda,
dnyann drt bir yannda karaya vuranlarn says birden artmt. Byk
saylarda balina ve yunus ld. Tm de i kulak ve beyinde ar kanama
belirtileri gsteriyordu, grlt hasar ile uyumlu yaralar. Her vakada da
evreciler, cesetlerin sahile vurduu yerlerin yaknlarnda NATO'nun asken
tatbikatlarnn srdn kantladlar. Ama gel de bunu donanmaya anlat." *
"nkr ettiklerini mi sylyorsun?"
"Yakn zamanlara kadar donanma sonar ile karaya vurmalar arasndaki her
trl balanty reddetti ama sonunda baz vakalarda sorumlunun sonar
olduunu kabul etmek zorunda kaldlar. Sorun u ki hl yeterince bilgiye sahip
deiliz. Elimizdeki tek kant l balinalardan geliyor. Herkesin kendine gre bir
teorisi var. Mesela Fenvvick deniz alt grltsnn toplu delilik salgnlanna yol
atm dnyor."
"Grlt sadece kafalarn kantnr," diye homurdand Anavvak, "karaya
vurmalarna sebep olur, saldrlara deil."
228

"Eh, ben yine de teorinin dikkate alnmaya deer olduunu dnyorum "
dedi Delavvare.
"Ah gerekten m i ? "
"Neden olmasn? Hayvanlar deliriyor. Birka tanesiyle balad ve yayld
tpk kitlesel bir psikoz gibi."
"Licia, bu samalk. Kanarya Adalarf nda yaplan bir tatbikattan sonra len
gagal balinalara ne olduuna bir bak. Grltye kar gagal balinalardan daha
hassas bir hayvan yoktur. Tabii ki delirdiler. O kadar paniklediler ki sudan
lgnca kaarak karaya vurdular. Yksek grlt onlarda kama istei
uyandryor."
"Veya belki de grltye saldrmak istiyorlar." diye cevaplad Delavvare
inatla.
" N e y e saldrmak? Dtan takmal motorlar olan Zodiaclar'a m? Bu, ne
zamandan beri grlt oldu?"
"O zaman baka bir ey olmal. Bir deniz alt patlamas."
"Buralarda olmaz."
"Nereden bileceksin ki?"
"Biliyorum ite."
"Yanlma ihtimaline dayanamyorsun deil mi, Leon?"
"Bunu senin sylemen ok komik."
"stelik buralarda daha nce de karaya vuranlar oldu. Yz yllardr oluyor.
ok eski hikyelerde"
"Biliyorum, Licia. Herkes bunlar biliyor."
"yi. O zaman yerlilerin de sonar m vard?"
" N e ilgisi var?"

krm

"ok. Karaya vuran balinalar, zerinde dnlmeden ideolojik amalar


iin kullanlyorlar"
"H-h. imdi de dncesiz olduumu sylyorsun."
Delavvare ona bakt. "Diyorum ki, kitlesel karaya vurma olaylar illa ki
yapay grlt sebebiyle olmak zorunda deil, ve bu grlt kitlesel karaya
vurma dnda baka bir eylere de sebep olabilir."
"Tamam millet!" Palm onlar sakinletirmeye alt. "Bo yere
tartyorsunuz. Fenvvick zaten grlt teorisinin ok fazla gedii okluuna
karar verdi. Evet, hi kolektif delilik fikrine taklm durumda ama beni
dinliyor musunuz?"
kisi de dnd.
"Tamam." dedi Palm, sonunda dikkatlerini ektiine emin olarak. "Yani
Fenvvick ve Oliviera phtlar buldular ve d etkenler nedenli bir defonnasyon
olduklarna karar verdiler. lk grnte kan phtlarna benziyorlard, bu
yzden yle olduklarn varsaydlar. Sonra maddeyi kanp baz testler yaptlar.
229

Pht balina kanyla ayn renkteydi ama maddenin kendisi effaft ve havayla
temas edince zlerek dald. ou ie yaramayacak kadar bozuldu," Palm
masaya doru eildi, "ama birazna bakabildiler. Sonular birka hafta nceki
baz bulgularla eleti. Maddeyi daha nce de grmlerdi. Nanaimo'da."
Anavvak bir an sessiz kald. "Neymi?" diye sordu ksk sesle.
"Barrier Queen 'in zerindeki midyelerin iinde bulduun maddeyle ayn.'
"Yani geminin gvdesindeki mnddeyle beyinlerdeki m a d d e "
"Tamamen ayn. Organik madde."
"Yabanc bir organizma," mrldand Anavvak.
"Yabanc bir ey, evet."
Anavvak sadece birka saattir ayaktayd ama kendini tkenmi hissediyordu
Delavvare'i botla Tofno'ya geri gtrd. Tahta iskeleye trmanrken dizi
sancyla zonkluyordu. Ac, hareketlerini ve dncelerini etkiliyordu. Kendini
aresiz, karamsar ve her trl tatszln merhametine terk edilmi hissediyordu.
Dilerini skarak Davie'nin Balina stasyonu'ndaki terk edilmi ofise girdi,
dolaptan bir portakal suyu kapt ve masann arkasndaki koltua kt. Aklnda
ayn anlamsz dnceler dnp duruyordu, kuyruunu kovalayan bir kpek
gibi.
Delavvare onu takip etmiti, adam tereddtle seyrediyordu.
"Kendine bir eyler al." dedi buzdolabn iaret ederek.
"Ua indiren balina..." diye balad kz.
Anavvak ieyi ap bir yudum ald.
"Balina kendine de zarar vermi olmal Leon. Muhtemelen lmtr."
Bir an dnd. "Evet," dedi, "sanrm haklsn."

krm

Delavvare, eitli ebatlarda satlk, plastik, minyatr balinalarn olduu rafa


ilerledi. Bir grup kambur balina, sakince kuyruklarnn zerinde duruyorlard.
Birini ald ve parmaklarnn arasnda bkt. Anawak onu izliyordu. "Bir ey
onlarn bunu yapmasna sebep oluyor." d p di kz.
Anavvak ne eilip radyonun yanndaki tanabilir televizyonu at. Belki
kz imay anlayp giderdi. Kzn yannda olmasn pek umursamyordu ama
yalnz kalma istei geen her dakika byyordu.
Delavvare minyatr balinay tekrar rafa koydu. "imdi sana kiisel bir ey
sorabilir miyim?"

Ah, hayr, yine mi? Anavvak kz terslemenin eiine geldi ama onun yerine
omuzlarn silkti. "Sanrm."
"Sen bir Makah msn?"
Anavvak neredeyse elindeki ieyi dryordu. Demek sormak istedii
buydu. Neden bir kzlderiliye benzediini renmek istiyordu.
"Bunu da nereden kardn?" diye tersledi.
230

"Uaa binmek zereyken Shoemaker'a sylediin bir ey vard. Orevwoll


balina av ile ilgili atp tutmaya devam ederse Makahlar ile ters deceini
syledin. Makahlar yerli halk, yle deil mi?"
"Evet."
"Senin halkn m ? "
"Hayr, ben Makahlar'dan deilim."
"Ama s e n "
"Bak Licia, zerine alnma ama pek aile tarihi anlatacak havamda deilim."
Kz dudaklarn bzd. "Peki."
"Ford araynca sana haber veririm." Clzca glmsedi. "Ya da sen beni
ararsn, muhtemelen yine beni uyandrmak istemeyecektir."
Delavvare kzl at kuyruunu sallad ve yavaa kapya doru yrd. Sonra
durdu ve "Bir ey daha," dedi arkasn dnmeden, "Greyvvolfa hayatn
kurtard iin teekkr etmenin vakti geldi de geiyor bile. Ben oktan gidip
grtm."
***
" N e yaptn?"
"Ciddi sylyorum. Dier her ey iin onu kk grebilirsin ama yine de
bir teekkr hak ediyor. Eer o olmasayd lmtn."
Sonra gitti.
Anavvak ieyi masaya arpt ve derin bir nefes ald.

krm

Bir son dakika gelimesi yaynlanmaya baladnda hl orada oturuyor,


kanallar
arasnda
geziniyordu.
Televizyon
istasyonlar
ngiliz
Kolombiyas'ndan son dakika haberleri ile doluydu, ve ilaveten A B D ' d e
gemiciliin artk durduu bildiriliyordu. Stdyoda donanma niformas giymi
bir kadn konuuyordu. Ksa siyah salan geriye doru taranmt ve hatlannda
zarif bir gzellik vard. Doulu grnyordu, belki de inli'ydi. Yok, yan inli.
Hatlaryla uyumsuz kk bir detay vard, derin mavi gzleri kesinlikle Asyal
deildi.

Ekrann altnda bir yaz kutusu ald: General Judith Li, ABD Deniz
Kuvvetleri
"ngiliz Kolombiyas kylarndan ekilmeyi dnmeli miyiz?" diye sordu
muhabir. "Bir baka deyile, blgeyi doaya geri vermeyi?"
"ncelikle, bir ey almadk ki geri verelim diye dnyorum," dedi Judith
Li, "doa ile uyum iinde yayoruz, ve tabii bu uyumu daha da gelitirebiliriz."
"Ancak u anki duruma bakarsak uyum iaretleri gremiyoruz."
"Bu durum, sntnn her iki tarafndan nde gelen bilim insanrar ve'bilim
enstitleriyle zerinde ortaklaa altmz bir konu. Elbette, hayvanlarn
toplu olarak davran deitirmeleri endie verici ama durumu gereinden fazla
bytmemek gerekir. Panik yapacak bir ey yok."
231

"Bir baka deyile, kitlesel bir fenomenle kar karya olduumuza


ulanmyorsunuz, yle mi?"
"Ne tr bir fenomen olduu zerine speklasyon yapmadan nce bunun
gerekten bir fenomen olduuna emin olmak isterim. Bana kalrsa, birbirine
olduka benzer bir olaylar silsilesi ile kar karyayz"
'"Halkn bilmedii olaylar serisi." diyerek szn kesti muhabir. "Neden
byle?"
"Halk bilgilendiriyoruz." dedi Li glmseyerek.
"Pekl, sizinle bu beklenmedik konuma frsatn yakaladm iin ok
memnunum ama drst olalm; hem buradaki, hem de ABD'deki halk
bilgilendirme sreci en hafif tabirle batan savma oldu. Ve imdi de kendimizi
yle bir noktada bulduk ki, izleyicilerimize uzmanlarn grlerini
aktaramyoruz nk tm iletiim teebbslerimiz otoriteler tarafndan
engelleniyor."
"Olur mu," diye hrlad Anawak. "Greyvvolf nne gelen herkesle
salyalarn saarak konuuyor. Hi onu dinlemediniz mi?"
te yandan Ford'a bir rportaj teklifi gelmi miydi? Ya da Fenvvick'e? Palm
orkalar zerine bir uzmand herhangi bir haber ekibi veya muhabir onunla
temas kurmu muydu? Peki ya kendine ne demeli? Scientific American dergisi
balina zeks zerine bir makalede onun adna atf yapan ok zaman
gememiti ama kapsn alan yoktu.
Ge de olsa tm bunlarn garipliini fark etaiti; baka koullarda -terrist
saldrlar, uak kazalar veya doal afetler gibi bir uzman andran herkes
daha gn bimeden kameralarn karsna ekitirilirdi.

Ama onlar gzlerden uzak, sessizlik iinde alyorlard.


Dnnce, Greyvvolf bile gazetedeki o rportajdan sonra pek ses
karamamt. O zamana kadar kendini gstermek iin her imkn kullanmt.
Ama Tofino kahraman artk unutulmutu.

krm

"Bu tek tarafl bir bak," dedi Li yumuak bir sesle. "Belli k fazlasyla sra
d bir sreteyiz. Daha nce buna benzer bir ey hi olmad. Bu yzden elbette
kendini uzman ilan eden herkesin aceleci ve erken karm ya da
dncelerinden halk korumamz gerekir. Demek istediim her eyi bir kenara
braksak bile, daha kaytlar bile doru drst olturamadk. stelik baa
kamayacamz bir tehlike grmyorum."
"Yani her eyin kontrol altnda olduunu sylyorsunuz."
"Hedefimiz kesinlikle bu."
"Bazlar baarsz olduunuzu syleyecektir."
"Bu durumda ne beklediklerini renmek isterim. Askeriyenin Black
Havvk'lar ve sava gemileriyle balinalara saldracan dndklerini
zannetmiyorum."
232

"l says her gn artyor. Kanada hkmeti ngiliz Kolombiyal lultl til
acil durum blgesi ilan etti ve snrlamalar getirdi"
"O blgedeki olaanst hl koullan sadece gezi tekneleri iin geerli
ilep ve tankerler etkilenmiyor."
"Son birka gn boyunca kayp gemilerle ilgili raporlar yad. Belki
bununla ilgili bir eyler sylemek istersiniz."
"unu aka belirteyim, bu raporlar balk tekneleri hakknda. Yani kk
motorbotlar." dedi Li acl bir sabrla. "Zaman zaman bir tekne kayboluyor.
Olaylar aratryoruz. Sylememe gerek yok, tabii ki kurtulanlar bulmak iin
elimizden geleni yapyoruz. Ama bu arada, her aklanmam olayn bir saldr
vakas olduunu dnmemek gerek. Umarm insanlar bunu anlyordur."
Muhabir gzln dzeltti. "Eer hatalysam ltfen dzeltin ama
Vancouver'daki Inglewood firmasna ait bir ilebin kart son olay, bir
rmorkrn batmasyla sonuland."
Li
parmak
ularn
bahsediyorsunuz."

birletirdi.

"Sanrm

Barrier

Queen'den

Muhabir ksaca notlarna bakt. "Doru. Gerekten ne olduuna ilikin pek


az. bilgi akland."
"Aynen yle." diye ona katld Anavvak. Uak kazasndan beri Shoemaker'
arayp iin peini kovalamay unutmutu.
"Barrier Queen," dedi Li, "pervanesindeki bir sorundan mustaripti. Bir
rmorkr beceriksiz bir halatla ekme teebbs srasnda batt."
"Eer sizi doru anladysam gemiye bir saldr olmad. Ama bendeki
bilgilere g r e "

"Elinizdeki bilgi belli ki yanl."


Anavvak doruldu. Kadn neden bahsediyordu?

krm

"Peki General, iki gn nce bir Tofino Havacla ait bir uak denize
akyd. Bize bu olaydan biraz bahseder misiniz?"
"Bir deniz ua dt, bu doru."
"Raporlar bir balinayla arptn sylyor."
"Olay soruturuluyor. Ltfen her ayr vaka ile ilgili yorum yapmam
beklemeyin. Benim grevim daha yksek bir seviyede, eminim anlay
gsterirsiniz."
"Elbette." Muhabir ban sallad. "O zaman belki sizin iinizden
bahsetmeliyiz. Tam olarak greviniz nedir? Komitenin amacn nasl
tanmlarsnz? imdiye kadar sadece olaylara tepki verebildiniz."
Li"nin yz kasld. "Acil durum komiteleri etki gstermek kadar tepki
vermek iin de var. Durumu gsmz dik karlyor, deerlendiriyor ve
nmz gryoruz. Erken tehis, ak ve kapsaml planlama, nleme ve
tahliye baarmzn anahtardr. Ama daha nce de sylediim gibi bilinmedik
233

bir alandayz. u ana kadar tehis etme ve nleme safhalarnda beklediimiz


kadar baarl olamadk. Geri bunun dndaki her alan halledildi. Orada
balinalarn tehdidine maruz kalacak tek bir gemi dahi bulamazsnz. Kk
gemilerle nakledilen zaruri kargolar yaknlardaki havaalanlarna ynlendirildi.
Daha byk gemiler ise askeri refakatleri ile birlikte seyirdeler. Srekli hava
gzlemini devam ettiriyor ve bilimsel aratrmalara ciddi miktarda para
aktaryoruz..."
"Ama askeri harekat ihtimalini elediniz."
"Henz elemedik. Pek muhtemel olmadn syledik."
"evreci gruplar hayvan davranlarmdaki deiikliin insan eylemlerinden
kaynaklandn savunuyor. Grlt, zehirli atklar, deniz tamacl..."
"Sebebini renmek iin elimizden geleni yapyoruz."
"Nasl bir ilerleme kaydedildi?"
"unu aka sylememe izin verin: kesin sonular alana dek speklasyon
yapmay reddediyoruz. Ayn ekilde bakalarnn yapt speklasyonlara da
tolerans gstermeyeceiz. Balklar, sanayiciler, armatrler, balina
gzlemcileri, balina av destekileri ve kanunlar dnda hareket etmeye
kalkarak sorunlarn daha da bymesine sebep olacak dier herkesle en ar
ekilde mcadele edilecektir. Bu durumun tahrik edilmesine izin
verilmeyecektir. Hayvanlar ya tehdit edildiklerini hissettikleri ya da
hastalandktan iin saldnr. Her halkarda onlara kar iddet kullanmak aptalca
olur. Soruna neyin yol atn bulmalyz ki belirtileri ile baa kalm. O
zamana kadar sudan uzak duracaz."

"Teekkrler General." Muhabir kameraya dnd. "Kanada ve ABD'yi


temsil eden Birleik Acil Durum Komitesi'nin askeri yneticisi olarak atanan
Amerikan Deniz Kuvvetleri'nden General Judith Li ile birlikteydik. imdi
gnn dier balklan..."
Anavvak sesi kst ve Ford'u arad. "Judith Li de kim oluyor?" diye sordu.

krm

"Ah, daha onunla tanmadm." dedi Ford. " H e p hareket halinde, oraya
buraya uup duruyor."
"Kanada ve ABD'nin birleik bir komite oluturduunu bilmiyordum."
"Her eyi bilemezsin Leon. Sen bir biyologsun, hatrladn m ? "
"Saldrlar hakknda basnla veya herhangi biriyle konutun m u ? "

"Basndan birka istek geldi ama bunlardan bir ey kmad. Televizyonlar


srarla seninle konumay istiyorlard."
"Neden kimse b a n a "
" L e o n . " Ford'un sesi sabahkinden daha da yorgun geliyordu. " N e
diyebilirim ki? Li her trl iletiimi snrlad. Muhtemelen bylesi daha iyi.
Hkmet veya askeri bir organizasyon iin almaya baladn anda azn
kapal tutman bekleniyor. Duyduun ya da yaptn her ey gizlilik altnda."
234

"yleyse nasl oluyor da ikimizin konumasna izin veriyorla ?"


"Biz ayn gemideyiz."
"Ama u general o kadar boktan konuuyor ki! Barrier Queen ile lgili
syledikleri"
"Leon," Ford esnedi, "olay olduunda orada miydin?"
"Ah, haydi ama, balama."
"Balamyorum. Ben de senin gibi Roberts'n neler olduunu anlatrken
doruyu sylediinden phelenmiyorum. Ama bir dn. Bata bir midye
istilas gerekleiyor d a h a nce taksonomisi yaplmam garip yaratklar ve
parlak yapkan bir maddeyle kapllar sonra da kurtarma halatna balinalarn
yapt saldr, Elindeki hikye bu. stne bir de senin suratna tokad yediin
rhtmdaki olay var. Fenvvick ve Oliviera'nn ayn maddeyi balinalarn beyninde
bulduundan hi bahsetmiyorum bile. imdi, btn bunlar halka aklamak
istiyor musun?"
Anavvak sessizleti. "O zaman neden Inglevvood'la irtibata geemiyorum?"
"Hi fikrim yok."
"Bir eyler biliyor olmalsn. Kanada ekibinin bilimsel danmansn."
"Aynen yle! te bu yzden u anda dosyalarn arasnda bouluyorum.
Tanr akna Leon, bilmiyorum. Bilgi vermiyorlar."
"Inglevvood ve bizim ekip ayn gemide deil mi?"
"Eh, bunu seninle daha fazla tartmay ok isterdim, Leon, ama imdi u
Tanr'nin cezas kamera ekimleri ile ilgilenmem gerekiyor ve bu i
dndmden daha fazla zaman alacak. Adamlarmdan biri hasta, yatyor.
Anlalan ishal olmu. Harika, deil mi? Yarn sabahtan nce senin bakman
gerektiren bir ey kmayacak."

krm

"Kahretsin!" dedi Anavvak.


"Dinle, ben seni ararm tamam m? Ya da uyuyorsan, Licia'y ararm."
"Senden haber almay bekleyeceim."
"Kz iyi idare ediyor, sence de yle deil mi?"
Tabii ki iyi idare ediyordu. Daha kendini adam birini bulamazdn. "Evet."
diye geveledi Anavvak. "Peki, benim yapabileceim bir ey var m ? "
"Dn. Bir yrye k. Nootka eflerini ziyaret et." Ford clzca gld.
"Bahse girerim, yerlilerin bildii bir eyler vardr. Ortaya kp bunlarn yz
yllar nce de olduunu sylemeleri ne byk rahatlk olurdu dnsene."

Komiksin, diye dnd Anavvak. Konumay toparlayp ekrandaki


fotoraflara bakt.
Birka dakika sonra bir aa bir yukar volta atyordu. Dizi zonkluyordu
ama devam etti, sanki onu yar yolda brakan vcudunu cezalandryordu.
Byle giderse ok yaknda paranoyak olacakt. imdiden dlandn
hissediyordu. Kendi arayp sormad srece, kimse onu arayp bir eyler
235

anlatmyordu. Sakat deildi, Tanr akna, sadece topallyordu. Elbette son


zamanlarda ok ey olmutu ama...
Sorun bu deildi.
Plastik balinalarn nnde durdu.
Kimse ona ie yaramazm gibi davranmyordu ve dland da yoktu. Ford
verileri kendi eleyerek ona bir iyilik yapyor ve Vancouver'a yapaca bir
yolculuktan kurtaryordu. Delavvare destek olmak iin elinden geleni
yapyordu. Sadece dnceli davranyorlard, ne eksik, ne fazla. Sakatrn gibi
davranan kendisiydi. Sorun ondayd.
Yapacak en iyi ey ne, diye sordu kendi kendine, eer daireler izmeye
baladysan? Dngy kr. Tekrar yola girmek iin ne gerekiyorsa yap.
Bakalarna bakmann bir faydas yok. Kendine bak. Sra d bir ey yap.

Kime sorabilirdi?
Yallara.

Ama ne?
Doru olabilir miydi? Kanada yerlileri sahip olduklar bilgileri kuaktan
kuaa aktarmlard, ta ki 1885'teki Kzlderili Kanunu bu szl gelenei
krana dek. Bu kanun vatanlarn terk ederek veya ocuklarn hkmet
okullarna gnderip beyaz toplumla 'kaynamaya' tevik ederek onlar
kimliklerini satmaya tevik etmiti. atal dilli bir ylan gibi, Kzlderili Kanunu
onlara bir eyin szn vermi ama baka bir ey sunmutu. Glmseyerek
btn toplumla kaynamaktan bahsetmiti ama yerliler kendi topluluklar
arasnda skmlard. Ama bu bile ylan iin yeterli deildi. Kzlderili
Kanunu'nun yol at kbus devam etaiti. On yllardr Kanada'nn yerli halk
geleneksel yaam tarzlarn, yz yl nce kesildii yerden devam ettirmeye
alyordu. Kanada hkmeti iyiletirmeler yapyordu ama hibir ey
kltrlerini geriye getiremezdi. Eski ilim ve irfanlarn bilen yerlilerin says
gittike azalyordu.

krm

Anavvak verandaya kt ve sokaa bakt. Nootkalar ile pek ii olmamt.


Kendilerine, dalarn arasndaki insanlar anlamnda Nu-chah-nlth derlerdi
ve Tsimshian, Gitskan, Skeena, Haida, Kvvakiutl ve Coast Salish ile birlikte
ana kabilelerden biriydiler ve ngiliz Kolombiyas'nm bat sahilinde
yayorlard. Yabanclar iin farkl kabilelerin, topluluklarn ve dil gruplarnn
nasl balantl olduunu anlamak imknszd. Yerli kltr ile ilgilenmek
isteyen ou insan daha ilk engelde tkezlerdi, her koyda farkl 1 aan blgesel
diyalektlere ve adetlere gelmeden nce. Yine de Vancouver Adas'nn Pasifik
sahili ile ilgili bir eyler renmek istiyorsanz, adann batsndaki Nootkalar'a
sormak mantkl olabilirdi. Belki ansnz yaver giderdi. te yandan
Nootkalar'n iindeki farkl boylarn mitleri arasnda kaybolabilirdiniz de.
Nootkalar'n geleneklerinin Vancouver Adas'nn corafyas ile sk skya bal
236

ve mitolojilerinin kklerinin de doal dnyada olduunu sylemek, onltfll


ilgili dier her .eyin altna yerleecei atdan bahsetmekti. Nootka inan inin
kalbinde ekil ve biim deitirebilen bir yaratcnn yks vard. Ditidaht'in
yklerinde kurtlarn belirgin bir yeri vard ama orkalar da anahtar rol oynard;
ve orkalar hakknda bir eyler renmek isteyenlerin kurt efsanelerini de
anlamas gerekirdi. nsanlar ve hayvanlar ruhani olarak balydlar, hayvanlar
ekil deitirerek baka yaratklara dnebilirlerdi, bazlarnn ikili kimlikleri
vard. Bir kurt suya girdiinde balinaya dnrd ve bir katil balina karada
kurt olurdu. Nootkalar'n gznde kurtlar dnmeden balinalar hakknda
hikyeler dzmenin hibir anlam yoktu.
Nootkalar geleneksel olarak balina avladklar iin saysz balina ykleri
vard. Ama her grup ayn yky anlatmazd ve basit bir hikye bile anlatld
.yere gre deiirdi. Makahlar da Nootkalar'a dahildi y a da deillerdi,
bazlarnn dedii gibi; en azndan ayn dili, VVakashan dilini, konuuyorlard
ve Eskimolar dnda balina avlamasna izin verilen tek Kuzey Amerika halk
onlard. Yz yllk bir aradan sonra tekrar ava balama niyetinde olmalar, geni
kitlelerde endieye sebep oluyordu. Makahlar Vancouver Adas 'nda deil,
suyun kar yakasnda, Washington eyaletinin kuzeybat ucunda yayorlard
Szl geleneklerinde Nootkalar tarafndan da anlatlan balina hikyeleri vard
ama bir balinann davranlarnn arkasnda yatan sebepleri dncelerini,
duygularn ve niyetini aklamaya geldiinde hepsi farkl bir eyler
sylyordu. Geri bu beklenen bir eydi, balina ayn zamanda iihtuup yani
'byk gizem' olarak da bilinirdi.

krm

Sra d bir ey yap.


Yerlilere akl danmak tam olarak yle olurdu. e, yarayp yaramayaca
ayr meseleydi.
Anavvak eki eki glmsedi. Bu, genelde vebadan kaar gibi kand bir
eydi.
Yirmi yldr Vancouver'da yaamasna ramen yerliler hakknda pek bir ey
bilmiyordu nk renmeye pek hevesli davranmamt. Arada bir onlarn
dnyasna zlem duyar ama bu duyguyu onu ele geirmeden bastrrd. Bunu
utan verici bulurdu. Delavvare onu Makah zannetmiti ama Kzlderili
mitleriyle uramak iin en uygunsuz insanlardan biriydi.
Greyvvolf dnda.
O acnacak bir zavall, diye dnd serte. Kendine saygs olan Kzlderili
bylesine uyduruk bir Vahi-Bat soyadyla ortalkta dolanmazd. Tm eflerin
ad Norman Georgc, VValter Michael veya George Frank'ti. Kimse kendine John
Two Feathers veya Lavvrence Svvmming Whale'demiyodu. Bir tek Jack
O'Bannon gibi kibirli hyarlar byle bir samala itibar ederdi.
Greyvvolf gtn tekiydi.
237

Ya kendisi?
Birbirlerinden beterlerdi. Greyvvolf bir Kzdderili olmaya alyordu ve
deildi; Anavvak ise Kzlderili gibi grnmesine ramen, asla olmamaya
kararlyd.
Her ikisi de glnt. ki zavall.
Ah, bu aryan lanet olas dizi! Onu dncelere itiyordu. Ve dnmek
istemiyordu.! Uzaklamak iin o kadar urat hayata, onu geri itecek bir
Alicia Delavvare'e ihtiyac yoktu.
Kime sorabilirdi?
George Frank!
Tand eflerden biriydi. Tam olarak arkada saylmazlard ama iyi bir
adamd ve Wickaninnish blgesindeki Nootka boylarndan biri olan Tla-o-quiaht'n taayii Haw'ilh'yi. Hav'ilh bir eflik payesiydi ama taayi Haw'ilh
ondan bir adm tesi, byk efti. Taayii Haw 'ilh ngiliz monarisine benzerdi,
mevkileri soylarndan gelirdi. Bu gnlerde ou topluluk seilen meclis yeleri
tarafndan ynetiliyordu ama bu soylu eflere hl sayg duyuluyordu.
Vancouver Adas'nn kuzeyinde byk efler kendilerine taayii Haw 'ilh
diyorlard ama gneyde onlara taayii chaachaabat denirdi. Tahminine gre
George Frank'in daha ok bir taayii chaachaabat olmas gerekiyordu. Belki
de yerli terimlerinden kanmalyd.
efi kolaylkla ziyaret edebilirdi, VVickarinnish H a n n d a n ok da uzak
olmayan bir yerde yayordu. Dndke bu fikri daha ok beendi. Ford'un
aramasn beklemektense dngy krabilir ve iin nereye gideceine
bakabilirdi. Rehberde Frank'in numarasn.buldu ve onu arad.

"Demek balinalar sormak iin buraya geldin," diyordu Frank otuz dakika
sonra, youn dallar olan, ge ykselen aalarn arasnda yrrlerken.

krm

Anavvak ona neden geldiini aklamt. ef enesini ovuturdu.


Krklarla dolu bir yz, dosta bakan gzleri olan kk bir adamd. Salar
Anavvak'nki kadar siyaht. Parkasnn altnda zerinde "somon eve dnyor"
yazan bir tirt giyiyordu.
"Umarm eski bir Kzlderili atasz ile btn dertlerini zeceimi
dnmyorsundur."
"Hayr " Anavvak buna memnun olmutu. "Bu John Ford'un fikriydi."
"Hangisi?" Frank glmsedi. "Film ynetmeni Ford mu yoksa akvaryumun
yneticisi Ford m u ? "
"Ynetmen olan ld sanrm. Aklmza gelen her ay deniyoruz. Eski
bir hikyeden gelecek kk bir ipucu olsa bile. Belki gemite benzer bir
eyler yaanmtr."
Frank yanndan yrdkleri rma iaret etti. Su alayarak akyor, ince
238

dallan ve yapraklar srklyordu. Kayna dalardayd ama baz yerlerde y o l u


alvyonlarla kesiliyordu. "Aradn cevap burada."
"Nehirde m i ? "
Frank sntt. "Hishuk ish ts 'awalt "
"Kzlderili mitlerinin konu d olacan sanyordum."
"Sadece bir tane. Aslnda bunu bildiini sanyordum."
"Dilinizi hi renmedim. Oradan buradan birka cmle kaptm tabii ama
o kadar."
Frank dikkatle ona bakt. "Eh, aslnda tm Kzlderili retilerinin temel
bir parasdr. Nootkalar bunu sahiplenmekten holanr ama dierlerinin de
ayn eyi farkl kelimelerle sylediine inanyorum. 'Her ey birdir.' Eer
nnaa bir ey olursa bu insanlar, hayvanlar ve denizi etkiler... Eer bir ey
deiirse her ey deiir."
"Bir baka deyile ekoloji."
Frank, kklere taklp akan suyu engelleyen bir dal serbest brakmak iin
eildi. " N e diyeceimi bilmiyorum Leon. Sizden fazlasn bilmiyoruz.
Anlatacaklarn dinleyebilirim ve birka kiiyi arayabilirim. Bir ok arkmz
ve ykmz var ama ilerinden hibirinin sana yardm dokunmayacaktr.
Aradn cevab btn hikyelerimizde bulabilirsin ve asl sorun da bu."

"Anlamadm."
"Bizim hayvanlarla ilgili algmz sizinkinden farkldr. Nootkalar hibir
zaman bir balinann cann almad. Balinalar, yaamlarn Nootka'ya verir ve
ite farkl olan budur b u bilinli bir eylemdir, anlyor musun? Nootkalar'n
inan sisteminde tm doa bilinlidir, kocaman, birbiriyle balantl bir bilin."
Bir patikaya sapt ve Anavvak onu izledi. Orman geni, orak, aasz bir
bolua ald. "Duruma bir bak. Utan verici. Aalar gitmi, toprak anp
oraklam ve artk nehir bir kanalizasyondan fazlas deil. Balinalara ne
olduunu anlamak iin bunu grmen yeter. Hishuk ish ts awalk."

krm

"Sana hi aratrmalarmn ne zerine olduunu anlattm m ? "


"Bilin aryorsun yle deil mi?"
"z-bilinlilik."
"Bana geen yl anlatmtn. O gece keyifli bir sohbetimiz olmutu. Ben
bira imitim, sen de su."
"Alkol sevmiyorurn."
"Hi itin m i ? "
"Hi denemedim denebilir."
Frank durdu. "Hmmm, alkol. Sen iyi bir Kzlderilisin, Leon. Alkolden
uzak duruyor ve gizli bilgilere sahip olduumuza inanarak bana geliyorsun."
ini ekti. "nsanlar ne zaman birbirlerine klielerin tesinden bakmaya
balayacak? Kzlderililerin eskiden alkol sorunu vard ve bazlarnn hl var
239

ama arlk oumuz sadece keyif iin iiyoruz. Yine de beyaz adamn biri elinde
birayla bir yerli grdnde, hemen, 'ah ne kadar trajik, onlar imeye biz
altrdk,' diye dnyor. Bir yanda zavall bamllarz, dier yanda ise eski
bilgeliin miraslar. Peki ya sen Leon? Sen nesin? Hristiyan m?"
Anavvak soruya ok armad. Daha nce George FrankTe konutuu
birka seferde, sohbet kendi yolunda serbeste ilerlemiti. Taayii Haw'ilh bir
konudan dierine geliigzel atlyordu. "Herhangi bir kiliseye bal deilim."
"Zamannda ncil'i incelemitim, biliyor musun?. Kadim gereklerle dolu. Bir
Hristiyan'a aacn neden yandn sor, o da alevlenil iinde Tanr'nn olduunu
syleyecektir. Seni kadim hikyelere ynlendirecektir ve orada da yanan bir allk
bulacaksn. Peki bir Hristiyan orman yangnn byle mi aklar?"
"Tabii ki hayr."
"Aynen yle. Ama yine de her inanl Hristiyan bu yklere deer verir.
Kzlderililer de eski hikyelerine inanr ama gerek olduklarn dndkleri
iin deil. Bizim hikyelerimiz unlarn bunlarn nasl olduunu aklamaz.
Genel fikri anlatr. Bizim yklerimizde her eyi bulabilir ve hibir eyi
bulamazsn nk her eyi mecazi olarak anlaman gerekir ama yine de bir
anlam vardr."

krm

"Biliyorum George. Sadece, herhangi bir ilerleme kaydedemiyoruz.


Balinalar ldrd ve neden olduunu bir trl anlayamyoruz."
"Ve sen bilimin ie yaramadn dnyorsun."
"yle gibi."
"Bir yolu bulunacaktr. Bilim mucizevi bir ey ve insanlar onunla harikalar
yaratyor. Ama asl mesele odaklanabilirin, imdiye kadar balinalara
bakyordunuz. Birden eski dostlarnz dman oldu. Neden? Onlara veya
dnyalanna yaptmz bir ey yznden olabilir mi? Farkna varman gereken
ey,- onlarn dnyasnn bizim dnyamz olduu. Balinalar dorudan etkileyen
eylere bakarsan ok da az deil: anlamsz katledilmek, sudaki kimyasallar,
zvanadan kan turizm... Yiyecek zincirini yok ediyoruz ve okyanusu
grltyle kirletiyoruz, Hatta onlar, yavrularn byttkleri yerlerden
sryoruz. Baja Kaliforniya'da bir tuz fabrikas kurma planlar yok muydu?"
Anavvak ban sallad. 1993'te San Ignacio Lagn, UNESCO Dnya
Miras Alam ilan edilmiti. Pasifik'teki gri balinalarn kalan son insan eli
dememi reme ve yavrularn bytme alanyd ve birok tkenme tehlikesi
altndaki bitki ve hayvan trlerinin de barnayd. Ama buna ramen
Mitsubishi irketler Topluluu, burada lagnden saniyede 20000 litre tuzlu su
ekerek 116 milkarelik tuz gletleri oluturacak bir tuz antma fabrikas kurmay
planlyordu. Su, atk olarak tekrar lagne dklecekti. Kimse bunun balinalar
nasl etkileyeceini bilmiyordu. Saysz bilim insan, evreci ve Nobel dl
sahiplerinden oluan bir grup, felaket sonular douracak teklifi protesto ettiler.
240

"Gryorsun ya," diye devam etti Frank, "bu senin tandn haliyle
'balinalarn dnyas'. Bu dnyada yayorlar ve dnya onlarn hayatta kalma
savalarn iyi ya da kt olarak etkileyen bir olaylar zincirinden ok daha
fazlasdr. Belki sorun balinalar deil, Leon. Onlar problemin sadece bir paras
olabilirgrebildiimiz tek para."

Akvaryum,

Vancouver

Anavvak'n taayii Haw'ilh'\ dinledii anlarda, John Ford artk ift grmeye
balamt. Saatlerdir iki ekran birden kontrol ediyordu. URA'nn Lucy ve
onun gri balina srs ile ilgili video kaytlar bir ekrandayken, dieri ise
karelerden olumu boyutlu bir haritada bir dzine yeil noktay
gsteriyordu. Sr hareket edip dzen deitirdike, yeil noktalar da sanal
evrende hareket ediyordu. Neredeyse suya indirilir indirilmez, robot Lucy'nin
kuyruk ekliyle kard sesleri eletirmiti; bylece sesleri onun kimliini
tehis etmede kullanabiliyor ve pozisyonunu ekranda gsterebiliyordu. En
karanlk derinliklere bile dalsa robot onu kaybetmeyecekti.
kinci ekranda hl Lucy'nin ya tabakasna gml markadan gelen veriler
akp duruyordu: kalp ritmi, dal derinlii, konum verileri, s, basn ve k.
URA ve markadan gelen birleik veriler Lucy'nin son yirmi drt saatte neler
yaptnn kapsaml bir dkmn veriyordu. Delirmi bir balinann hayatndan
yirmi drt Saat.

Gzlem odasnda bilgisayar verilerini izlemek iin drt kiilik yer vard.
Ford ve iki asistan yan karanlkta oturuyorlard. Drdnc alma istasyonu
botu. Bir mide sorunu ekibi kiiye indirmi ve hepsini gece mesaisine
mahkum etmiti.

krm

Ford gzlerini ekranda tutarak, yana uzanp elini bir poete soktu. Bir avu
erez aznda kayboldu.

Lucy hi de delirmi grnmyordu.


Son birka saattir deniz zemini avclan ne yaparsa onu yapyordu: yarm
dzine yetikin gri ve iki ergen ile birlikte zemini spryorlard. Dzenli
aralklarla su yosunlan arasndan derme doru kendine yol am, kumlu dipte
topra srdke kelti bulutlar havalandrm ve solucanlarla amfipodlar
mideye indirmiti. Bir yanna yatp, dar, yay eklindeki kafasyla zeminde
yarklar amt. Ford, balarda bylenmiti. Gri balinalarn besleniini ilk
gr deildi ama bu sefer URA sr ile birlikte yzyordu. Bu ekim baka
bir kulvardayd. ou detay grebiliyordu. Bir ispermeet balinasn
avlanrken izlemek iin takip etmek okyanusun en derinlerine inmek demekti
ama gri balinalar s sular severdi. Ford, saatlerdir k ve alacakaranln yer
241

deitiren grntlerini seyrediyordu. Lucy birka dakikalna yzeye kp,


azndaki amuru balen plakalarnda fltreleyerek dar atm, cierlerini
havayla doldurmu ve sonra da dibe geri dnmt. Kyya o kadar yaklamt
ki grntlerin ou otuz metreden az derinlikte ekilmiti.
Ford, Lucy'nin yara izleri ile kapl lekeli vcudunun, tortuda kayarak
keltiyi havalandrmasn seyretti. Robotun balinalar izlemesi kolayd, nk
blgeyi nadiren terk ediyorlard; bir yne doru birka metre yzdkten sonra
dier yne ksa bir mesafe, ileri geri gidip yzeye kyorlar, sonra da tekrar
dibe dnyorlard. Ford, Vancouver Adas'n bir servis istasyonuna benzetmeyi
severdi, balinalar burada taklr ve beslenirlerdi s r de u anda yle
yapyordu.
Yukar yzeye, aa deniz tabanna, yemek ye, yz.
Bir sre sonra skc olmaya balamt.
Bir ara uzakta bir grup orka belirdi ama orada kalmadlar. Orkalann insanlar
dnda byk balinalar avlayan tek tr olmalarna ramen, ou zaman bu tr
karlamalar olaysz geerdi. Mavi balinalar bile orkalar karsnda gvende
deildi. Orkalar ldrmek iin yola ktklarnda, bu vahi bir grup saldrs
olarak gerekleirdi. Kurbanlarnn dudaklarndan ve dillerinden lokmalar
koparr, arkalarnda yavaa dibe batan ekilsiz, devasa bir ceset brakrlard.

Yukar su yzeyine, aa deniz dibine, beslen, yz.


Lucy uykuya dald. Ya da en azndan Ford uyuduunu varsayd. Asistanlar
ile birlikte gm alacakaranla dnrken ekrandaki grntnn
karanlklamasn seyretti. Karanlk arka plann nnde bir glge grnyordu:
Lucy'nin gvdesi suda dimdik asl kalm yavaa dibe batyor sonra yeniden
yavaa yukar kyordu. Pek ok deniz memelisi byle dinlenirdi. Her birka
dakikada bir yanm-uykularnda yzeye ykselir, nefes alr ve uyuklarken tekrar
aa batarlard. Olaanst bir ekilde, hibir zaman be ya da alt dakikadan
fazla uyumuyorlard ama kk kestirmeler toplama ekleniyordu.

krm

En sonunda ekranlar siyaha brnd. Sadece srnn yerini gsteren yeil


klar yanyordu.
Gece olmutu.

Grecek bir ey olmamasna ramen yine de seyretmek zorundayd ve can


skntsna katlanmak gt. Arada bir ekranda bir eyler parldyordu, bir
denizanas veya bir kalamar. Bunlarn dnda ekran simsiyaht. kinci
monitrden bir veri yamuru akmaya devam ediyordu, Lucy'nin metabolizmas
ve fiziksel evresi ile ilgili detaylar. Yeil klar sanal evrende uyuuka
hareket ediyorlard. Bir balina srsndeki tm hayvanlar gece uyumazd.
Balinalar dzensiz olarak uyurdu, gece ve gndzn farkl zamanlarnda.
Ekrandan grdne gre Lucy ve arkadalar dalmay ve beslenmeyi
brakmlard. Arada bir, derinlie bal olarak scaklk yarm derece kadar
242

deiiyordu. Dier tm gstergeler sabitti. Gri balinann kalbi sabit bir ekilde
atyor, bazen az hzlanyor, bazen de yavalyordu. URA'nn hidrofonu su
altndaki tm sesleri alyordu: denizin hrts ve kabarcklarn sesi, orkalarn
seslenileri ve kamburlarn alalp ykselen arks, bir uzaktaki bir geminin
pervane sesi... ama sra d bir ey yoktu.
Ford kapkara ekrann nne oturdu ve enesi trdayana kadar esnedi.
Kalan son birka erezi toplad ama parmaklar katlamt. Cipsleri tekrar
masaya brakt ve gzlerini krptrarak ekrana bakt. Verilerde bir eyler
oluyordu.
Sonda kayda balad andan beri, sfrla otuz metre aras bir derinlik tespit
etmiti. imdiyse krk gsteriyordu ve sonra elli. Lucy harekete gemiti. Ak
denize doru ilerliyor ve gittike derme iniyordu. Dier balinalar da hzla onu
takip ediyorlard. Bu bir keyif yzmesi deildi. Bu g hzyd.
Aceleleri ne? diye dnd Ford.
Lucy'nin kalp atlar yavalad. Dalna devam ediyor, hzla derine
iniyordu. imdi cierleri daha nce tadnn onda biri, belki de daha az kadar
oksijen tayordu. Kalan oksijen kannda ve kaslarnda depolanmt.

Lucy yzeyden yaklak yz metre aadayd. Vcudu, hayati olmayan


organlarna kan akn imdiden durdurmutu. Klcal damarlardan oluan
karmak bir a ynlendirilen kan emiyordu. Kas hareketi ve metabolizma
anaerobik"biimde iliyordu. Milyonlarca yl boyunca olaanst deiimler
sreci, eski kara hayvanlarnn yzey ve derinlikler arasnda aba sarf etmeden
dolaabilmesini salamt. ou balk iin basnta oluacak sadece yz
metrelik bir deiim lmcl bir tehlike olutururdu. Ama Lucy dalmaya
devam etti, yz elli metre, iki yz metre, istikrarl bir biimde kydan
uzaklayordu.

krm

"Bili? Jackie?" diye bard Ford. Gzleri ekrana kilitlenmiti. "Gelip una
bir bakn."
Monitrlerin etrafna toplandlar.
"Dalyor."

" H e m de esasl bir hzla. imdiden kydan yz kilometre uzakta. Tm


sr denize alyor."
"Belki de canlar baka bir blgeye gitmek istemitir."
"Ama neden bu kadar derine dalyorlar?"
"Planktonlar geceleri dibe batarlar, yle deil mi? Krill de yle. Btn leziz
yiyecekler u anda dibe iniyor. "
'
"Hayr!" Ford ban sallad. "Bu belki dier trler iin anlaml olabilir ama
gri balinalar gibi s deniz tabann spren avclar iin geerli deil. Bu kadar
derine dalmalarna hi s e b e p "
"Bakn! yz metre!"
243

Ford arkasna yasland. Gri balinalar ok hzl deillerdi. Gerekirse ksa


mesafeli bir hamle yapabilirlerdi ama g elmedikleri veya bir avcdan
kamadklar srece en fazla saatte on kilometre hz yaparlard.
Onlara ne olmutu?
Artk anormal davranlar seyrettiine emindi. Gri balinalar neredeyse
sadece s deniz taban organizmalar ile beslenirlerdi. G ettiklerinde de
hibir zaman kydan iki kilometreden fazla almazlard. Ford, yz metrelik
bir derinliin basncna nasl dayanabildiklerinden emin deildi. Normalde yz
yirmi metrenin altna inmezlerdi.
Aniden ekrandaki grafiin alt ucunda bir ey yand: snmeden nce bir an
iin ldayan yeil bir parlama.
Bir spektrogram! Bir ses dalgasnn grsel sembol.
Sonra bir tane daha.
"Bu da neydi?"
"Bir eit ses. Sinyal epey glyd."
Ford teybi durdurdu ve baa sard. Kaydn o blmn tekrar izlediler.
"nanlmayacak kadar yksek bir sinyal," dedi, "bir patlama gibi."
"Ama buralara yakn bir yerlerde patlama olmad ki. Olsa duyardk. Bu bir
infrases."
"Biliyorum. Sadece bir patlama gibi grn"
"te, yine kt!"
Ekrandaki yeil noktalar durdu. Yksek ses nc kez ortaya kt ve sonra
kayboldu.
"Ne kadar derindeler?"
"360 metre."

krm

"nanlmaz! Orada ne yapyorlar?"


Ford'un baktan video grntlerini aktaran soldaki ekrana kayd. Karanlk
ekrana. Az aknlkla ald. "una bakn." diye fsldad.
Ekran artk karanlk deildi.

Vancouver Adas

Frank'in arkadal, tam da Anavvak'n ihtiyac olan eydi. VVckaninnish Han


tarafndaki plajda dolamlar ve Frank'in de dahil olduu evreci projeyi
tartmlard. Eski bir balk slalesinden geliyor ve imdi bir restoran
iletiyordu, ama son zamanlarda Tla-o-qui-abt tomruk ticaretinden kaynaklanan
evre zararna kar bir inisiyatif balatmt. "Somon Eve Dnyor" slogan
Clayoquot Koyu'nun karmak ekosistemini onarmak iin balattklar giriimi
simgeliyordu. Kereste endstrisi blgeyi mahvetmiti. Kimse ormann yeniden
244

yaplandrlabileceini dnecek kadar saf deildi ama yapabilecek ok ey


vard. Kkten kesim kerestecilik orman toprann gnein altnda kurumasnn
ve yamurla birlikte yok olmasnn ba nedeniydi. Topran st tabakas gllere
ve nehirlere akyor, talar ile terk edilmi kerestelerin yaratt tkankla
eklenerek somon balklarnn reme alanlarn yok ediyordu. Balklarn yok
olmasyla, o blgedeki dier hayvanlar iin ciddi bir besin kayna da
kayboluyordu. Onarma projesi, gnlllere nehirleri temizlemeyi ve suyun
kurutulduu eski yataklar tekrar canlandrmay retiyordu. Akarsularn
etrafna organik molozlardan oluan koruyucu duvarlar kuruluyor, sn kylarna
ise hzla byyen akaaalar dikiliyordu. Yava yava da olsa, evreciler
insan, hayvan ve orman arasndaki ilikinin dengesini yeniden oluturmaya
balamlard. Srekli bir enerji ve emek gerektiriyordu ve hzl sonu alnaca
beklentisi pek azd.
"Biliyorsun, yeniden balina avlamaya
ekeceksiniz." dedi Anavvak bir sre sonra.

karar

verirseniz

ok

tepki

"Peki ya sen ne dnyorsun?" diye sordu Frank.

"Benim fikrimi istersen, ok akllca olmaz."


"Sanrm haklsn. Onlar koruma altnda bir tr, neden avlayalm?
imizdeki herkes balina avna geri dnme yanls deil. En bata u var, nasl
avlanldn hatrlayan kimse kald m ki? Peki ya ruhani hazrla ne demeli?
Bugnlerde insanlar 7uusimch'e adanrken hayal etmek biraz g. Ama bunu
sylememe ramen, insanlarmz neredeyse bir asr boyunca avlanmadlar ve
bahsettiimiz rakam ylda be ya da alt balina gerekten nemsiz bir rakam.
Bizden ok fazla insan kalmad artk, biliyorsun. Atalarmz balinalarla
yaadlar. Avclar aylar, hatta yllar sren ritelleri izlediler. Denize almadan
nce, balinann onlara verecei yaam armaannn deerine hazr olmak iin
ruhlarn temizlediler. Mesele gzlerini ilk diktikleri hayvan zpknlamak
deildi. Bilinmeyen gler tarafndan belirli bir balinaya ekilirlerdi; bir nsezi
avclarla balinay bir araya getirirdi. Bizim korumak istediimiz ite bu
ruhanilik."

krm

"Tabii ama, bir yandan balinalar ok para ediyor." dedi Anavvak. "Bir
Makah szcs bir gri balinann deerini yarm milyon Amerikan dolan olarak
belirledi. 'Balinalar ve balina ya deniz ar lkelerde en yksek fiyata
satlyor.'dedi. Ve hemen hemen ayn nefeste, Makahlar'n yaad ekonomik
zorluklar ve isizlik oranlarn anlatt. Bu ok akllca deildi ve ruhanilikten
epey uzakt."
"Ah, muhtemelen bu konuda da haklsn. Ama Makahlar'n gdsnn ister
gelenek ister agzllk olduunu dn, beyaz adamn balina soylarm
tamamen kurutacak kadar avland bir zamanda, haklar olduu halde balina
avndan uzak durduklarn da teslim etmen gerekir. Ticari balina av tam olarak

ruhani deil tabii. Yaama ticari bir mal gibi davranmay balatanlar beyazlard
Kendi istediklerini elde etmekte son derece hzllard a m a imdi biz paray
ima bile ettiimizde ylesine byk bir fke uyandryor ki, neredeyse
gezegenin kurtuluu sz konusuymu gibi. Komik deil mi? Aborjinler doann
onlara sunduu kaynaklardan sadece ihtiyalar olan alrlar, ama beyazlar
ellerine geeni smrn Ne zaman ortalkta hibir ey kalmaz, ancak o zaman
uyanrlar ve kaynaklarmz korumaya karar verirler b u da doay ona hibir
zaman zarar vermeyenlerden korumak anlamna gelir. Eer balinalar hl tehdit
altndaysa asl sulanmas gerekenler Norveliler ve Japonlar'dr. Biz hibir
zaman bir trn kkn kurutmaktan sulu olmadk ama cezasn eken yine
biziz."
Anavvak sessizdi.
"nsanlarmz kapana ksld." dedi Frank. "ler iyileirmi gibi ama kendi
bamza kurtulamayacamz bir mcadele iinde skp kaldmz
dnmekten vazgeemiyorum. Sana her iyi avdan, her baarl i
anlamasndan, her kutlamadan sonra Kuzgun iin bir eyler ayrdm
sylemi miydim?"
"Hayr."
"Kuzgun ve onun al hakknda bir eyler biliyor musun?"
Anavvak ban sallad.

krm

"Kuzgun aslnda buradaki ba hayvan ruhu deildir. Bunun iin daha


kuzeye, Haida veya Tlingit'e gitmen gerekir. Adada dnen Knekelak
hakknda hikyeler duyarsn, ama Kuzgm'u da severiz. Tlingitler onun
yoksullar adna konutuunu syler, tpk sa gibi, bu yzden hep ona vermek
iin et paralan ya da balk ayrrm. Bir hayvan-adam olan-babas onu bir
kuzgun postunun iine koymu ve ona VVigyet adn vermi. VVigyet bydke
insanlarnn yiyeceklerini silip sprm ve onlar da onu dnyaya salm.
Yanna dinlenecek bir yeri olsun diye bir ta venniler ve bu ta, zerinde
yaadmz topraa dnm. Gmn alarak dnyaya geri getirmi. Ben
Kuzgun'a zaten ona ait olan eyleri geri veriyorum. Ayn zamanda onun
proteinler, amino asitler ve tekhcreli canllarla balayan evrim srecinin bir
sonucu olduunu biliyorum. Bizim yaratl mitlerimizi seviyorum ama ayn
zamanda televizyon seyrediyor, okuyor ve Byk Patlama teorisini biliyorum.
Ayn ekilde Hristiyanlar da biliyorlar ama bu onlar yaratln yedi gnn
veya Adem ile Havva'y renmekten alkoymuyor. Onlarn dncelerini
ayarlamak ve modern bilimle mitoloji arasnda- bir orta yol bulmak iin
yzyllar oldu. Bizim ise hi zamanmz olmad. Bizim olmayan ve asla
olamayacak bir dnyann ime atldk. imdi ise kendi dnyamza dnmeye
alyor ve aslnda artk onu tanmadmz fark ediyoruz. Bu kklerinden
uzaklatrlmann laneti Leon. Hibir yere ait olamyorsun. Ne eskiye ne de
246

yeniye. Kzlderililer kklerinden kopanldlar. Beyazlar bunu telafi etmek iin


ellerinden geleni yapyorlar ama kendileri de kklerinden uzaklamken M
yapabilirler ki? Onlar yaratan dnyay yok ediyorlar, kendi evleri zeninkumar oynadlar. Aslnda hepimiz oynadk, yle ya da byle."

krm

Frank uzun uzun Anavvak' bakt. Sonra yz bir glmseme ile krt. 'le
bu cokulu bir Kzlderili dyd, yle deil mi dostum? Haydi gel, buna
imeliyiz. Ah, unuttum, sen imiyorsun..."

1 Mays

Trondheim,

Norve

Kantinde buluup, st kattaki konferans salonuna gideceklerdi ama Lund hl


ortada yoktu. Johanson kahvesinden bir yudum ald ve tezghn zerindeki
saatin akreple yelkovannn srnmesini seyretti. Onlarla birlikte solucanlar da
srekli ve ylmadan srnmeye devam ediyor, her geen saniye buzu kazarak
daha da derine iniyorlard. Ve buna karn yapabilecei hibir ey yoktu.
i Johanson rperdi. Zaman geiyor, sreniz azalyor diye fsldad iinde bir
ses.
Bu balangt.
Bir plann balangc.
Hayr, bu samalkt. ekirgeler, iftilerin hasadn mahvettiklerinde bunu
planl olarak yapmyorlard, sadece alard. Solucanlar plan yapmazd.
Denizanalar da, algler de.
Statoil'in bir plan var myd?

krm

Skaugen toplant iin Stavanger'den uakla gelmiti. Detayl bir


bilgilendirme istiyordu. Kendi soruturmasnda ilerleme kaydetmie
benziyordu ve sonular karlatrmak niyetindeydi. Lund, Johanson'la
toplantdan nce buluarak kendi aralarnda ortak bir strateji belirlemenin
faydal olacan dnmt. Ama Lund gecikmiti, ve Johanson kahvesini
yalnz iiyordu.
Bir eyler onu alkoymu olmal, muhtemelen Kare, diye dnd. Kadnn
zel yaam hakknda, Sonne'yt binmek zere Trondheim'dan ayrldklarndan
beri konumamlard. Johanson soru sormaktan kanmt, hem bask kurmak
istemediinden, hem de boboazlktan nefret ettii iin.
Cep telefonu ald. Arayan Lund'du. "Nerede kaldn?" diye sordu. "Senin
kahveni de imek zorunda kaldm."
"zr dilerim."
"Neler oluyor?"
248

"Konferans salonundaym. Daha nce aramak istedim ama bir dakika bile
bo anm olmad." Sesinde bir aksilik vard. "Her ey yolunda m?" diye sonlu
Johanson.
"Tabii. Geliyor musun?"
"Bir saniye sonra oradaym."
Demek Lund oktan yukar kmt. phesiz Johanson'un bilmesi
gerekmeyen bir i yznden. Umursad yoktu. Bu onlarn lanet projesiydi.
Konferans salonuna girdi. Lund, Skaugen ve Stone, nitenin ina edilmesi
dnlen alan gsteren byk bir harita iziminin nnde ayakta
duruyorlard. Stone telal bir sesle rahatsz olmua benzeyen Lund'la
konuuyordu. Skaugen de pek mutlu grnmyordu. Johanson ieri girerken
dnd ve yarm azla glmsedi. Hvistendahi geride telefonla konuuyordu.
"sterseniz, sonra geleyim..." dedi Johanson.
"Hayr, u anda tam aradmz adamsnz." Skaugen masay iaret etti.
"tursamza."
Lund, Johanson'u anca fark etmi gibiydi. Stone'u cmlesinin ortasnda
brakp yaklat ve adam yanandan pt.
"Skaugen, S ton e'dan kurtulmak istiyor." diye fsldad. "Bize yardm etmen
gerek."
Johanson tepki gstermedi. Kadn, onlarn yerine ileri yoluna koymasn
istiyordu. Onu bu ie bulatrrken aklndan ne halt geiyordu?
Oturdular. Hvistendahi telefonunu kapad. Johanson, hepsini orada
problemleri ile brakp, hemen kap gitmek istiyordu. "Tamam," dedi her
zamankinden souk bir sesle, "balamadan nce ksa bir aklama.
Soruturmam ilk haline gre daraltmak zorunda kaldm, yani zellikle enerji
irketleri ile aktan balan olan bilim insanlann ve enstitleri hedefledim."

"Bu akllca m ? " diye sordu Hvistendahi telala. "Sanmtm ki, eee, kap
dinlerken mmkn olduu kadar gizli kapakl davranacaktk."

"Taranacak ok geni bir alan vard. Baz balantlar kurmam gerekiyordu."


"Umarm hibir ey sylememisindir"

krm

"Onlarla N T N U ' d a n bir biyolog olarak irtibata getim. Dorudan bilimsel


bir sorgulama."

Skaugen dudaklarn bzd. "Pek ak verdiklerini sanmam."


"Bu, meseleye nasl baktnza bal." Johanson nndeki dosyay ve
ktlar iaret etti. "Satr aralarn okumanz gerekiyor. Bilimciler berbat
yalanclardr. Politikadan nefret ederler. nmdeki bir ksk sesli itiraflar
dosyas sanki z a m a n zaman azlarna yaptrlm bantin altndan lk
atar gibiler. Sonu olarak, solucanmzn baka yerlerde de ortaya ktna ikna
oldum."
"kna oldum?" diye sordu Stone.

249

"imdiye dek kimse kabullenmedi. Ama bazdan fazlasyla merakland."


Johanson Stone'a bakt. "Ve bunlarn tm de enerji endstrisi ile sk balar
olan enstitlerde alyorlar. lerinden biri ise zellikle metan karma
teknolojisi ile ilgili."
" K i m ? " diye sordu Skaugen serte.
"Tokyo'dan bir bilim adam. Ryo Matsumoto. Onunla dorudan
konumadm. Sadece alt enstityle konutum."
"Kim bu adam?" diye sordu Hvistendahl.
"Japonya'nn gaz hidratlar zerine en nde gelen uzman." dedi Skaugen.
"Kanada'da bir metan karma projesinde almt. Donmu kutup topranda
sondaj blgeleri deniyorlard."
"Solucan tarif eder etmez ekibi pek heyecanland." diye devam etti
Johanson. "Sorular sormaya baladlar. Solucan hidratlar dengesizletiriyor
muydu? Koloniler ne kadar bykt?"
"Bu, solucan bildiklerini gstermez." dedi Stone.
"Ah, evet, gsterir," diye hrlad Skaugen. "Matsumoto, JNOC yani Japonya
Ulusal Petrol Kurumu'nda alyor."
"Onlar da metanla ilgileniyorlar m ? "

"Emin olabilirsin. Matsumoto, 2000 ylnda Nankai Oluu'nda eitli metan


karma metotlar denemeye balad. Test sonulan gizli tutuldu ama
sylediklerine inanrsak metan ticari olarak karmalar an meselesi. Adamn
her yerde konutuu tek konu, metan a."

krm

"Peki," dedi Stone, "ama hl onun da solucana rastladna dair kant yok."
Johanson ban sallad. "Bizim dedektiflik almamz bir de tersten dnn.
Somlar bize geliyor olsun. Szde bamsz bir bilim adam olarak benim fikrimi
sorsunlar. Soruyu soran kii de bilim insan ve JNOC'un danman olsun ama
sadece bilimsel merakn gidermek istediini iddia etsin. imdi, ben de en bandan
solucan hakknda bilgi sahibi olduumuzu sylemek istemem ama tedirg olurum.
Ne bildiini renmek isterim. O yzden, Matsumoto'nun adamlarnn bana yapt
gibi bilgi almak iin onu sktnnm ve nemli bir hata yapanm. nk sorulannn
konusu ok belirgin, ok hedefe dnk olurdu. Beni sorgulayan kii biraz krmazsa,
ald tepkiden karsndakinin bamteline bastn bilirdi."
"Eer bu doruysa," dedi Lund, "Japon kta yamac da etkilenmi
demektir."
"Ama elinizde kant yok." diye srar etti Stone. "Bizim dmzda birilerinin
solucana rastladm gsteren minicik bir para dahi kantnz yok." ne
eildiinde k, gzlk erevesinde parlad. "Bu eit bir bilgi iimize
yaramaz. Hayr, Dr. Johanson! Gerek u ki, kimse solucann varln
ngremezdi, nk baka bir yerde bu yaratkla karlalmad. Nasl
bilebiliriz, belki de Matsumoto sadece solucanlan merak etmitir?"
250

"gdlerim yle olmadn sylyor." dedi Johanson sakince


"gdleriniz mi?"
"gdlerim bana olayn sandmzdan daha yaygn olduunu sttylyoi
Gney Amerikallar da solucanlar buldu."
"yle m i ? "
"Evet."
"Durun tahmin edeyim, onlar da tuhaf sorular sordular."
"Aynen yle."
"Beni hayal krklna uratyorsunuz Dr. Johanson." dedi Stone ineleyici
bir tavrla. "Sizin bir bilim adam olduunuzu dnmtm. Ne zamandan
beri karar vermek iin igdleriniz size yetiyor?"
"Cliff," dedi Lund, "belki de eneni kapatmalsn."
Stone'un gzleri ald. fkeden kudurmu bir halde kadna bakt. "Ben
senin patronunum," diye bard, "ve eer burada enesini kapatacak biri varsa
o da"
"Bu kadar yeter." dedi Skaugen. "Baka bir ey duymak istemiyorum."
Johanson, Lund'un kendini kontrol etmekte zorlandn grebiliyordu.
Stone'un nasl olup da onu kkrttn merak etti. "Her halkarda," diye devam
etti, "Japonya ve Gney Amerika'nn sylediklerinden daha fazlasn
bildiklerine inanyorum. Tpk bizim gibi. ansmz var ki, deniz suyu
hakkndaki analiz verilerine ulamak, derin deniz solucanlar hakknda olanlara
ulamaktan ok daha kolay. Dnya zerinde yakn zamanda analiz edilmemi
bir su ktlesi bulmak zor. Baka kaynaklan da bilgi almak iin zorladm ve
onlar da durumu onayladlar."

krm

"Hangi durum?"
"Deniz suyuna sra d derecede yksek miktarlarda metan kanyor. Hepsi
birbirine uyuyor." Johanson tereddt etti. "Bu meseleye yine igdleri
kartracam iin zgnm, Dr. Stone, ama Matsumoto'nun ekibi ile
konuurken benim gerei tahmin etmemi salamaya altklar izlenimi
edindim. phesiz gizlilik, yemini etmilerdir ama hibir ciddi enstit veya
bilimci, insanlarn hayatnn bal olduu bir bilgiyle oyun oynamaz. Bunun
savunmas yoktur. Byle bir ey gerekleirse, sadece"

Skaugen ona kalann att. "Sadece ekonomik karlar tehlikeye girdiinde


olur," dedi, "sylemek istediin bu mu?"
"Evet. Aynen yle."
"Eklemek istediiniz bir ey var m?"
Johanson ynn iinden bir kt ald. "Yksek metan seviyesi dnyada
blgede kaydedilmi. Norve, Japonya ve Latin Amerika'nn dou sahilinin
aklarnda. Bir deJLukas Bauer'in verileri var."
"O kim?" diye sordu Skaugen.
251

"Derin deniz akntlar zerine alyor. u anda Grnland Denizi nde


Akntlar izlemek iin srklenir-tanmclar kullanyor, sonra da verileri
laritalyor. alt gemiye e-posta attm. te syledikleri." Johanson
okumaya balad. "Sevgili meslektam, korkarm senin solucanna
rastlamadm ama Grnland Denizi'nde allmadk seviyede metan tespit
ediyoruz. Aslnda, baz blgelerde, epey miktar gaz suya szyor. Akntda
sreksizlikler ve kesintiler gzlemliyoruz ve bu iki durum balantl olabilir.
Eer haklysak, olduka ciddi bir sorunumuz var. Bu mesaj iziktirdiim iin
zgnm ama u ara feci derecede megulm. Buraya bana yardm etmek ve
sorularyla dikkatimi datmak iin gelen gazeteci Karen VVeaver'n detayl bir
raporunu ekte gnderiyorum. Akll bir kzdr ve daha fazla soru sormak
istersen, o ilgilenecektir. Onunla kweavcr@deepbluesea.com adresinden
irtibata geebilirsin."
" N e tr sreksizliklerden bahsediyor?" diye sordu Lund.
" H i fikrim yok. Onunla Oslo'da tantmda biraz uuk kak gibi
grnyordu ama bir tam bir bilim insan rneiydi. Raporu eklemeyi unutmu
ama bu bir srpriz deil. Hemen bir e-posta gnderdim ama cevap vermedi."
"Muhtemelen tam olarak ne zerinde altn bulmamz gerekir." dedi
Lund. "Bohrmann bilir, yle deil m i ? "
"Gazetecinin de bildiini tahmin ediyorum."
"Karen...?"

"Karen VVeaver. smi tandik gelmiti. Anlalan, baz makalelerini


okumuum. lgin bir kadn. Biyoloji, bilgisayar mhendislii ve spor hocal
okumu. Denizle ilgili konular zerine eiliyor v e hep byk balklar:
denizleri haritalamak, plaka tektonii, iklim deiimi. Son makalesi derin deniz
akntlar zerineydi. Bohrmann'a gelince, hafta sonuna kadar beni aramazsa
ben onu arayacam."
"Peki, bu durumda ne yapacaz?" diye sordu Hvistendahl.

krm

Skaugen'in mavi gzleri Johanson'a kilitlendi. "Dr. Johanson ne


dndn size syledi. nsanlarn yaam buna balyken bilgi gizlemek
petrol endstrisi iin bir utan kayna olur. Kukusuz hakl. Bu yzden dn
akamzeri ynetim kurulu ile bir toplant yaparak baz net neriler sundum ve
bunlarn sonucu olarak Norve hkmeti bilgilendirildi."

Stone kulaklar dikildi. "Nasl bilgilendirildi? Elimizde kesin sonular yok.


Hatta"
"Solucanlar hakknda bilgilendirildi, Clifford. Ve metan keltilerinin
zlmesi hakknda. Yaklaan bir metan felaketi ihtimali hakknda. Ve kta
yamacnn kme tehlikesi hakknda. Hatta onlara derin deniz robotumuzun
okyanusta bilinmeyen bir yarat kaydettiini bile syledik. Bu kadar yetmez
m i ? " Skaugen kalarn atarak srayla hepsinin yzne bakt. "Dr. Johanson
252

igdlerinin doru ktn bilmekten memnuniyet duyacaktr. Bu sabah


JNOC'nin bilim komitesiyle bir saatlik bir sohbet erefine nail oldum. imdi,
eminim ki hepiniz bunun saygdeer bir irket olduunun farkmdasmzdr ama
bir anlna bile olsa Japonlar'n metan karma konusunda nc olmak iin o
kadar istekli ve dierlerinden nce baarl olmak iin her eyi gze alm
olduklarn varsayalm. Her ne kadar olmayacak bir eymi gibi grnse de,
bu onlarn belli bir miktar riski gze almalar ve uzman grlerini yok
saymalaryla sonulanrd." Bak Stone'a kayd. "Sonra varsayalm ki bu
dnyada hrslar yznden uyarlara kulak asmayacak ve hayati derecede
nemli kantlar bastracak insanlar olsun. Ah, biliyorum sama ama varsayalm
ki bunlarn hepsi doru olsun... Eh, ne kadar dehet verici olacan bir
dnn. JNOC'nin bir ulusun metan karan ilk ulus olma hayalini tehdit eden
bir solucann varlm gizlediinden phelenmemiz gerekirdi. Bunu,
haftalardr yaptklarndan phelenirdik."
Kimse tek sz etmedi. "Ama zerlerine o kadar da gitmemeliyiz," diye
devam etti Skaugen. "Ya Neil Armstrong solucann teki yznden uzay
aracnda kalsayd! stelik, dediim gibi, varsaymda bulunuyordum. JNOC,
Japonya kylarnda benzer solucan trleri buldu ama yneticileri solucana
gn nce rastladklarnda srar ediyor. Ne kadar artc bir tesadf."

"Of, lanet," dedi Hvistendahi alak sesle.


"Peki, JNOC ne yapmay dnyor?"
"Eh, kendi hkmetlerini bilgilendireceklerini tahmin ederim. Statoil gibi
onlar da hkmet tarafndan iletilen bir irket. Sessiz kalmay gze alamazlar
tabii bu hi akllarndan gememitir! Eer solucan bulup bulmadklarn
sormak iin Gney Amerikallar arasam, onlar da solucan daha bu sabah
bulduklarm syleyebilirler. Yaadklar oku bir hayal edin! Zaten bizi aramak
ve haber vermek zereydiler! Sakn bizden baka herkes hakknda dalga
getiimi dnmeyin: Biz de onlardan iyi deiliz."

krm

"Yani" dedi Hvistendahi.


"Bana katlmyor musun?"
"u ana kadar meselenin bu kadar ciddi olduunu bilmiyorduk."
Hvistendahi sinirlenmi grnyordu. "stelik hkmete sylemek benim de
fikrimdi."
"Seni herhangi bir eyle sulamyorum." dedi Skaugen maksatl bir tavrla.
Johanson kendini bir oyundaym gibi hissediyordu. Skaugen, Stone'un
idamm sergiliyordu, o kadar belliydi. Lund'un yznde eki bir tatmin ifadesi
yaylyordu. Ama solucan ilk bulan Stone deil miydi?
"CTifford,"
rastlamtn?"

diyerek

sessizlii

bozdu

Lund,

"solucana

Stone'un yz soldu. "Biliyorsun," dedi, "sen de oradaydn."


253

ne

zaman

" D a h a nce hi grmemi miydin?"


"Daha nce m i ? "
"Mesela geen yl. leri kendi eline almaya karar verip, suyun bin metre
altnda Kongsberg prototipini ina ettiinde."
"Senin derdin ne?" diye tslad Stone. Skaugen'e bir gz att. "Kendi bama
hareket etmiyordum. Desteklerini almtm. Haydi flrt, ne ima etmeye
alyorsunuz?"
"Ah, evet seni desteklediler," dedi Skaugen, "en fazla bin metre derinlik
iin tasarlanm yeni bir derin deniz nitesi prototipini denemeyi nermitin."
"Evet."
"Teorik olarak tasarlanm."
"Eh, tabii ki teorik olarak. lk denemeye kadar yaptn her ey teoriktir.
Pratikte bana ilerle onay vermitiniz." Hvistendahl'a dnd. "Sen de Thor.
Birim laboratuvarnda test eden ve onay veren sendin."
"Bu doru." dedi Hvistendahl. "yle yaptk."
"Eh, buyurun ite."
"Senden," diye devam etti Skaugen, "blgeyi incelemeni, bir rapor
karman ve tamamen test edilmemi bir niteyi ina e t m e n i n "
"Bunu bana yapamazsnz!" dedi Stone sinirle. "nite onaylanmt."
"akllca olup olmayacan belirlemeni, ancak ondan sonra birimin
deneme safhasna gemesini istedik. Evet bu riski gze almaya hazrdk. Tm
raporlarn olumlu olduunu gz nnde bulundurarak."
Stone ayaa frlad. "ylelerdi!" dedi fkeyle titreyerek.
"Otur." dedi Skaugen souka. "Sana haberlerim var. Dn Kongsberg
prototipiyle balanty kaybettik.""

Stone dondu kald. Sonra, "Prototipi gzlemek ile dorudan ilgili deilim.
niteyi ben ina etmedim, sadece projeyi izdim. Beni neyle suluyorsunuz?
u anda neler olduunu bilmemekle m i ? " dedi.

krm

"Hayr. Olaylarn ciddiyeti, prototipin kurulmasna yol aan olaylar serisini


gzden geirmemize neden oldu. Soruturma srasnda senin... nasl sylesem...
aktarmay unuttuun iki rapora rastladk."
Stone'un parmaklar masann kenarn kavrad. Salland. Sonra kendini
kontrol etti. Yz ifadesizdi. "Sylediiniz raporlar hakknda bir ey
bilmiyorum."
"Raporlardan biri haritalanmasnn g olduu kantlanan hidratlarn ve gaz
haznelerinin tam yerini belirliyordu. Bir hazneye arpma riskinin az olduu
sonucuna varyordu ama bu risk denmemiti."
"Bu risk grmezden gelinebilirdi." dedi Stone haince. "Son bir yl boyunca
birimin retkenlii tm beklentilerin tesine geti."
"Grmezden gelinebilir demek yeterli deil."
254

"Ama bir gaz haznesine arpmadk! Petrol karyoruz. nite alyor


Prototip ok baarl oldu sizi doru dzgn bir birim ina etmeye ve bu sefer
ii resmiletirmeye ikna edecek kadar baarl."
"kinci rapor," dedi Lund, "hidratlarda kolonileen tanmlanmam
solucanlar bulduunuzu belirtiyor."
"Tanr akna, peki, tamam. Buz solucanyd."
"Onu inceledin mi?"
"Neden ben yapaym ki?" *
"Ekibinden inceleyen oldu mu?"
"Bu... Tabii ki inceledik."
"Rapor buz solucanna benzediini sylyor. Ama sonucu belirleyici bir
karar yok. Bu yaratklarn muazzam saylarda olduundan bahsediliyor.
Grne gre, evre zerindeki etkileri bilinmiyordu ama etraflarndaki suda
metan tespit edilmiti."
Stone'un yz beyazlamt. "Bu tam olarak... tam olarak doru deil.
Solucanlar snrl bir alan iindeydiler."
"Ama o alanda binlercesi vard."
"Biz o alann bir kenarna birimi kurduk. Dnmedim... raporun... Yani
ilgisi yoktu."
"Solucan snflandrmay baarm mydnz?" diye sordu Skaugen sakince.
"Emindik..."
"Onu smflandrabildiniz miT
Stone dilerini gcrdatyordu.
duraklamann ardndan.

"Hayr."

diye

itiraf etti,

uzun bir

"Peki." dedi Skaugen. "Bu durumda Cliff, u andan itibaren grevinden


alndn. Tina senin yerini alacak."

krm

"Bunu yapamazsnz!"
"Bunu daha sonra tartrz."
Stone, onunla gz gze gelmemeye alan Hvistendahl'a dnd. "Tanr
akna Thor, birim gayet iyi alyordu."
"Sen aptaln tekisin." dedi Hvistendahi aka.
Stone birden km grnd. "zgnm," dedi, "byle olsun istemedim.
Sadece birimi ayaa kaldrp altrmak istemitim."
Johanson adama acd. Baarl bir prototip reten ilk kii olmak istemiti.
Derin deniz nitesi onun bebei, kariyerinde ilerlemesini salayacak benzersiz
bir frsatt. Bu yzden solucanlar grmezden gelmeye karar vermiti.
Bir sre ie yaramt. Resmi olmayan testlerin baarl olduu bir yl
gemiti. Sonrasnda resmi balang, retim koturmas ve derinliklerin fethi
vard. Bu, Stone'un zafer geidi olabilirdi. Ama solucan tekrar ortaya kmt.
Ve etki alan bu kez birka metrekare ile snrl deildi.
255

Skaugen gzlerini ovuturdu. "Sizi bu ie bulatrdmz iin zr dilerim


Dr. Johanson," dedi, "ama siz ekibin bir parassnz."
"Anlyorum."
" D u r u m u ki, tm dnyada iler rndan km vaziyette. Kazalai
anomaliler ve dahas. nsanlar huzursuzlamaya balad ve petrol irketleri
uygun bir gnah keisi. Hata yapmay gze alamayz. Size hl gvenehln
miyiz, Dr. Johanson?"
Johanson iini ekip ardndan ban sallad.
"yi. Biz de yle dnmtk. Ah, beni yanl anlamayn. Bu tamam n
sizin vereceiniz bir karar. Ama madem bilimsel koordinatr olarak daha fazla
zamannz bize ayrmanz gerekecek; biz de bu yzden N T N U ' y a bavurduk "
Johanson ayaa kalkt. " N e yaptnz?"
"Biraz izin alp alamayacanz sorduk. Ayrca isminizi hkmete de,
bildirdim."
Johanson aptallamt. Sonra kendini toplad. "Bir dakika d u r u n "
"Gerek bir aratrma pozisyonu," diye szn kesti Lund, "Statoil bte
salayacak ve istediin btn yardm ve destei alabileceksin."
"Tercih ederdim k i "
"Sinirlendiinizi gryorum." dedi Skaugen. "Ve nedenini anlyorum Ama
eminim durumun ne kadar kritik olduunun farkndasnz. Geomar ahanla
dnda bu meseleyi sizin yarnz kadar bile bilen kimse yok. Tabii ki kabul
etmek zorunda deilsiniz ama kabul etmeniz halkn yararna olacaktr."
Johanson fkesine glkle hakim oluyordu. neli bir cevap dilinin ucuna
kadar geldi ama yuttu. "Anlyorum." dedi kat bir tonla.
"O zaman kabul ediyor musunuz?"

"Bu grevi reddetmem mmkn deil." Lund'a, onu delip geeceim


umduu sert bir bak frlatt. Kadn ban evirdi.

krm

'nann bana, Dr. Johanson," dedi Skaugen kasyetle, "Statoil size


minnettardr. imdiden byk saygmz ve yaptklarnzla da hayranlmz
kazandnz. En azndan, benim ahsmda bir dost kazandnz bilmenizi
isterim. Eer sizi zorladysak, zr dilerim, ama bu i hallolduunda acsn
istediiniz gibi karabilirsiniz. Ve unu syleyebilirim, gerekirse sizin iin
armha gerilmeye hazrm."
Johanson adamn ak mavi gzlerine bakt. "Peki." dedi. "Size bunlar daha
sonra hatrlatabilirim."
"Sigur, Tanr akna yavala!" Lund, Johanson otoparka doru aceleyle
ilerlerken onun ardndan koturuyordu. Aratrma merkezi aalar ve
imenliklerle evriliydi ama Johanson manzara seyretme havasnda deildi
Ofisine geri dnmek istiyordu.
256

"Sigur!"
Kadn ona yetiti ama Johanson devam etti.
"Ah, haydi ama Sigur, byle kei gibi inat olman art m ? " diye bard
din. "Gerekten seni kovalamam istiyor musun?"
Johanson aniden durup dnd. Kadn neredeyse ona arpyordu.
"Neden olmasn? Ne kadar hzl olduunu hepimiz, biliyoruz."
"Aptal."
"yle mi? Konuurken de, sz verirken de her zaman ok hzlsndr.
Aslnda kadar hzlsn ki, onlara sormadan arkadalarn hakknda planlar bile
kurarsn."
"Seni kendini beenmi pi. Ben bu olaya karmak istememitim."
"yle mi? Ah, bak bu ok rahatlatc." Bir cevap beklemeden yola devam etti.
Lund bir an tereddt etti, sonra adamn yannda belirdi. "Tamam, sana
Nylemeliydim. zr dilerim. Gerekten."
"Bana sormanz gerekirdi."
"Kahretsin, sormak istiyorduk ama Skaugen araya dald ve sen de her eyi
yanl anladn."
"Beni niversiteden uzaklatrdnz, sanki bir yk beygiriymiim gibi satn
aldnz."
"Hayr." Kadn, Johanson'un ceket kolunu yakalad ve onu durmaya zorlad.
"Onlar bir yokladk, hepsi bu. Farazi olarak, sana biraz izin verip
vermeyeceklerini renmek istedik."
Johanson homurdand. "Kulaa hi de yle gelmiyordu."
"Sana tamamen yanl anlatt."

Johanson, hl kolunu ekitiren kadnn eline bakt. Lund brakt.

"Kimse seni hibir eye zorlamyor." dedi. "Eer fikrini deitirirsen, o da


kabul. Bir ekilde hallederiz."

krm

Arkada kular akyor, fiyortlardan gelen meltemde motorbotlarn sesi


duyuluyordu. "Eer fikrimi deitirirsem," dedi, "senin iin pek iyi olmaz."

"Bununla yaamak zorunda kahrm. Seni nermek zorunda deildim. Bu


benim kararmd ve... eh, Skaugen'e sz vermekte erken davrandm."
"Ona ne dedin?"
" B u ii yapacan." Glmsedi. "Sz verdim. Ama bu senin sorunun
deil."
Johanson fkesinin eridiini hissetti ama Lund'a bir ders vermek iin biraz
daha srmesini isterdi.
"Skaugen bana gveniyor." dedi Lund. "Seninle kantinde daha nceden
buluamadm. Beni, Stone ve saklanan raporlar anlatmak iin tek bama
ard. Bu Cliffin hatas. En bandan beri drst olsayd, bu pislie
batmazdk."

"Hayr Tina." Johanson ban sallad. "Solucanlarn bir tenlik,


oluturacan dnemedi, hepsi bu." Adamdan hibir zaman holanmamam |
ramen Stone'u savunuyordu. "Sadece ie devam etmek istedi."
"Eer bir sorun olacaklarn dnmediyse neden raporlar saklad?"
"nk projeyi duraklatrd. Kimse onlar ciddiye almazd ama Statoil byll
bir durum karsnda gerekeni yapar ve projeyi ileri bir tarihe atard."
"Ama biz onlan ciddiye alyoruz!"
"Elbette ama sadece sorunun boyum yznden. Stone onlar bulduumla
sadece kk bir blgedeydiler, yle deil m i ? "
"Hmm."
"Youn bir ekilde kaplanm bir blgeydi belki ama sonuta snrl v
kkt. Byle bir durumun her zaman grldne dair bahse girerim. Kk
organizmalar sklkla youn kitleler halinde grlrler ve birka solucan n
kadar zarar verebilir ki? Kimse buna kafay takmazd, inan bana. Meksika'da
buz solucanyla karlatklarnda da alarm zilleri almadlar, stelik hidratlll
onlarla kaynamasna ramen."
"Raporlar paylamak bir prensip meselesi. Proje tamamen onun
sorumluluundayd."
"yle." Johanson iini ekip fiyortlara doru bakt. "Ve imdi de benini
sorumluluum."
"Bilimsel bir koordinatre ihtiyacmz var." dedi Lund. "Ve ben, senden
bakasna gvenmem."
"Tanrm," dedi Johanson, "sen iyi misin?"
"Ben ciddiyim."
"Ve ben de yapacam syledim."

"Bir dn." Lund'un gzlerinin ii parlad. "Beraber alacaz."


"Beni ikna etmene gerek yok. Pekl, srada ne var?"

krm

Kadn tereddt etti. "Skaugen'in ne dediini duydun. Benim Stone'un


yerine gememi istiyor. Uzun vadede bu karan o veremez. Stavanger'den onay
gelmesi gerek."
"Skaugen," diye dnd Johanson, "ama anlamyorum. Neden Stone'a
herkesin iinde saldrd? Neden beni bu ie kartrd? Elinde daha fazla koz
olsun diye m i ? "
Lund omzunu silkti. "Skaugen gerekten drsttr. Bazlar gereinden
biraz fazla drst olduunu syler. Ama insanlarn gzlerini baz konulara
kapatmalanndan rahatszlk duyuyor. Geri yumuak kalplidir. Stone'a bir ans
daha vermesini isteseydim, muhtemelen kabul ederdi."
"Anlyorum." dedi Johanson yavaa.
dnyorsun, yle deil m i ? "
Lund cevap vermedi.
258

"Ve

sen de bunu

yapmay

"Ne kadar balaycsn."


Lund onu duymam gibi davrand. "Skaugen karar bana brakt," dedi,"
ama derin deniz nitesi... Stone, onun hakknda gerekten ok ey biliyordu,
benim bildiklerimden ok daha fazlasn. Skaugen, birilerinin Thorvaldson'h
blgeye gidip prototipten neden sinyal gelmediim renmesini istiyor. Bu
operasyonu Stone yrtmeli ama eer Skaugen onu uzaklatrrsa i bana kalr."
"Ya dier seenek?"
"Dediim gibi, Stone'a bir ans daha verilir."
"niteyi kurtarmak iin."
"Geriye kurtarlacak bir ey kaldysa. Ya da tekrar alr duruma getirmek
iin. Her halkarda, Skaugen benim terfi etmemi istiyor. Ama Stone affedilirse,
iini elinde tutabilir ve Thorvaldmn'un gvertesinde yola kar."
"Ve bu durumda sen de?"
"Stavanger'e gider ve ynetim kuruluna rapor veririm."
"Tebrikler," dedi Johanson, "kariyerin ykselie geiyor."
Ksa bir sessizlik oldu.
"Benim istediim bu m u ? "
Johanson glde geirdikleri hafta sonunu hatrlad. "Bilmem." dedi. "Ama
hem bir erkek arkadan, hem de kariyerin olabilir; eer endielendiin ey
buysa. Tabii hl bir sevgilin varsa."
"Biz., birbirimizi pek grmedik... eyden beri... seninle..," Sesi.ksld.
Tekrar konutuunda sesi dzgnd. "Gzel Sveggesundet'te taklmak ya da
her gn adalara gidip gelmek normal bir yaam deil. Sanki bir film setinde
olmak gibi."

krm

"Ama iyi bir film olurdu."


"Sanki... ak olduun yere dndn farz et." dedi Lund. "Oraya gittiin
anda ayaklarn yerden keser. O kadar mkemmeldir ki, gitme zaman
geldiinde ayrlmamak istersin. Ama ayn zamanda dnyann b en gzel
yerinde yaamak isteyip istemediini dnrsn. Demek istediim, orada
yaasaydn yine o kadar gzel gelir miydi?" Uygunsuz bir kahkaha att. "zr
dilerim. Bu tr eyleri konumaktan nefret ederim."
Johanson bir kararszlk belirtisi grmek iin kadnn yzne bakt ama
karsnda kararn vermi birinin yz vard. Sadece bundan henz kendisi
haberdar deildi. "Belki de gidip Kare'ye onu sevdiini ve sonsuza kadar
onunla birlikte olmak istediini sylemelisin."
"Ya yrmezse?"
"Mutluluktan kukulanyorsun. Ben de bir zamanlar yleydim. Bana pek
faydas dokunmad."
"imdi mutlu musun?"
"Evet."

"Hi pimanlklarn yok m u ? "


Johanson aresizce ellerini kaldrd. "Haydi ama Tina, herkesin piman
olduu eyler vardr. Sadece hem kendime hem de bakalarna kar drisi
olmaya alyorum. Flrt etmeyi, iyi vakit geirmeyi ve kontrol elimde
tutmay seviyorum. Fazla konumuyorum ama gerek de olmadn
dnyorum. Psikiyatristler beni fazlasyla skc bulurlard. Sadece huzt
istiyorum, hepsi bu. Hayatmdan memnunum, bana yetiyor. Ama bu, benim
Benim mutlu olma tarzm seninkinden farkl. Ben, kendiminkine inanyorum
Sen de ayn eyi yapmay reneceksin. Ama ok zamann yok. Kare sonsuza
kadar beklemeyecektir."
Esinti Lund'un salarnn arasnda oynat. "Eer Stone yamaca giderse,"
dedi yksek sesle dnerek, "benim Stavanger'e gitmem gerekecek. Geri o
da olur. Thorvaldson denize almaya hazr. Stone yann veya br gn gidebilir
Stavanger ii daha uzun srecektir. Detayl bir rapor yazmam gerekecek. Yari,
bana Sveggesundet'e gidip orada... orada ilerimi halletmeme yetecek birka
gn kalyor."
"ler?" Johanson srtt.
Kadn dudaklarn bzd. "Bir dnp Skaugen'le konuacam."
"yle yap," dedi Johanson, "ama abuk dn."

krm

terhaba dr. johanson. mesajnz iin teekkr ederim, londra'dan


henz dndm ve u anda tek syleyebileceim lukas bauer ve
gemisine ne olduu hakknda en ufak bir fikrim olmaddr, ona
ulaamyorum, ama sizinle bulumaktan memnun olurum. Kim bilir
belki birbirimize yardm edebiliriz, gelecek hafta ortasndan itibaren
londra 'daki ofisimde olacam, eer daha nce bulumak isterseniz,
shetland adalarna doru yola kyorum, orada bir buluma
ayarlayabiliriz, programnza uygun olan bana bildirin, karen
weaver.

"Bak bak," diye mrldand Johanson, "demek gazeteciler ibirlii


yapabilirmi."
Lukas Bauer kayp m olmutu?
Belki de Skaugen'le bir buluma ayarlayp, ona teorisini anlatmas
gerekirdi. Btn bu olaylarn balantl olduunu iddia ettiinde, adam en fazla
260

glerdi. Buna teori denebilir miydi? Nihayetinde onu destekleyecek bir kant
yoktu, sadece iinde dnyann uuruma yuvarlandna ve bunun sorumlusunun
da denizler olduuna dair rahatsz edici bir his vard.
Eer fikrini gelitirmek istiyorsa kanta ihtiyac vard...
Mmkn olan en ksa srede VVeaver'la bulumalyd. Neden onunla
Shetland'da bulumasnd ki? Statoil her eyin parasn dedii mddete uak
sorun olmazd.
Hayr, diye dnd aniden, hem de hi sorun olmazd.
Birka saat nce Skaugen, gerekirse onun iin armha gerilmeye hazr
olduunu sylememi miydi?
O kadarna gerek yoktu. Bir helikopter yeterdi.
Johanson sandalyesinde geriye yasland ve saate bakt. Bir saat iinde dersi
vard, sonra baz DNA dizi analizleri hakknda bir departman toplants
olacakt.
Bilgisayarda yeni bir klasr ap, adn Beinci Gn koydu.
Aklna gelen ilk isim oydu. ncil'e gre, Yaratln beinci gnnde, Tanr
denizleri yaratm ve yaayan varlklarla doldurmutu. Ve denizler ve
iindekiler bugnlerde kyameti koparyorlard.

krm

Yazmaya balad.
Her geen dakika daha da rperiyordu.

261

2 Mays

Vancouver ve

Vancouver Adas,

Kanada

Geen krk sekiz saat boyunca Ford ve Anavvak ayn veri sekansnda
debeleniyorlard. nce zifiri karanlk. Sonra insan kulann duyma eiinin
dnda bir ses sinyali salnm. Toplamda sinyal. Ve en sonunda o bulut.
Ildayan, maviye alan bir bulut. Birden ekrann ortasnda belirmi ve da
doru dalmt; tpk genileyen bir evren gibi. Ik gz alc deildi, soluk
mavi bir parltyd; donuktu, zayfa yaylyordu ve balinalarn muazzam
siluetlerinin zar zor grnmesine neden olmutu. Ekran hzla yaylarak
kaplamt. Balinalar, sanki bir byyle dondurulmular gibi n nnde asl
duruyorlard.
Birka saniye geti.
Bulutun derinlerinde bir hareket oldu. ieriden bir ey, kvranan ylana
benzer bir imek ileri frlad.- nce ve sivri ucu balinalardan birinin bann yan
tarafna sapland. Bu Lucy'ydi. Her ey bir anda olup bitmiti. Bulutun iinden
dier balinalara doru da k akmalar gerekleti, sonra gsteri balad gibi
aniden sona erdi.

krm

Sonrasnda, film geriye saryormu gibi grnd. Bulut kendi iine doru
kt ve yok oldu. Ekran karard. Ford'un teknisyenleri filmi yavalattlar,
sonra bir kez daha yavalattlar. znrl iyiletirmek iin akllarna gelen
her yolu denediler ve daha fazla k verdiler ama kaset zerinde almalarnn
zerinden saatler getikten sonra bile balinalara ne olduu gizemini zmede
bir adm ileri gidememilerdi.
Sonunda Anavvak. ve Ford acil durum komitesi iin raporlarn yazmaya karar
verdiler. Nanaimo'da yaayan ve biyolojik ldama zerine uzman bir biyologun
yardmn istemelerine izin verildi. Adamn aknlnn zerinden gelmesi bira/
zaman ald ama sonunda onlarn vard sonucu dorulad: bulut ve k akmala
organikti. Uzmana gre, k akmalar bulutun iindeki bir zincirleme reaksiyon
sunucu oluuyordu; geri nasl tetiklendiklerini veya amalarn syleyemezdi
262

Ylankavi hareketleri ve uca doru giderek incelmeleri ona kalamarlar


hatrlatyordu ama o boyuttaki bir yaratn gerekten devasa olmas gerekirdi ve
dev kalamarn ldayabildii pheliydi. stelik bu bulutun kendisini veya ylans
yldrmlarn kaynan aklamyordu.
Ama hepsi igdsel olarak bir eyi kavramlard: bulut, balinalardaki
davran deiikliinin sorumlusuydu.
Tm bunlar aka raporlarnda belirtiliyordu, ancak rapor akl ermez bir
karanlkta ortadan kaybolmutu. Kara Delik kendi aralarnda acil durum komitesine
taktklar isimdi nk her eyi tek bir iz dahi brakmadan emip yok ediyordu. lk
bata Kanada hkmeti bilim insanlarn birlikte almak iin tevik etmiti ama
ABD tarafndan ynetilen birleik komite ie baladndan beri onlardan tek
istenen bilgi salamalaryd. Vancouver Akvaryumu, Nanaimo'daki laboratuvar ve
hatta ngiliz Kolombiyas niversitesi bile tek tarafl bir bilgi zincirinin sadece bir
paralarydlar. Bilim insanlarna bir eyler sylendii tek an, bulgularn,
hipotezlerini ve rahatsz olduklar noktalan onlara sylendii gibi raporlanna
yazmalan istendiinde olmutu. Ne John Ford, Leon Anavvak, Rod Palm, Sue
Oliviera, ne de Ray Fenvvick bulgularnn nasl kullanldn veya komitenin
bulgularyla ayn fikirde olup olmadn biliyordu. ahmalann dier gnplannki
ile karlatrrmak, aratmalannn anahtanyd ama u anda bu onlara yasaldanmt.

"Judith Li kontrol ele alana kadar," dedi John Ford, "iler iyi gidiyordu."
Anavvak, Oliviera ile telefondayd. "O midyelerden daha fazlasna
ihtiyacmz var." dedi kadn.
"nglevvood'dan kimseye ulaamyonm." dedi Anavvak. "Benimle
konumuyorlar ve Li de tm olanlarn bir kazadan ibaret olduuna, ekme
halatnda aptalca bir hata yapldnda srar ediyor. Kimse midyelerle ilgili tek
laf etmiyor."

krm

" A m a sen onlar gzlerinle grdn! Yeni rneklere ve o garip organik


maddeden daha fazlasna ihtiyacmz var. Neden ibirlii yapmyorlar? Bizim
yardmmz istediklerini sanmtm."
"Dorudan komiteyi aramay deneyebilirsin."
"Btn irtibat Ford'un vastasyla olmak zorunda. Anlamyorum Leon. Eer
bu ekilde ileyecekse, bir acil durum komitesi neye yarar?"
Belki de gizli kapakl almak acil durum komiteleri ve kriz. ekiplerinin
doasnda vardr, diye dnd Anavvak. Hangi acil durum komitesi ayn
sorunla iki kere karlamt ki? Kalc yeleri terrizm, politik ve askeri krizler
gibi her biri gizlilik iinde ele alnmas gereken meselelerle urayorlard.
Ama ayn zamanda bozulmu nkleer tesisler, ken barajlar, orman yangnlar,
sel basknlar, depremler, volkanik patlamalar ve ktlklarla da urayorlard.
Bunlarn tmnn de gizlilik iinde mi ele alnmas gerekirdi? Muhtemelen
hayr ama genelde yle olurdu.
263

"Ama volkanik patlamalarn ve depremlerin nedenini bilmiyor deiliz."


dedi Shoemaker, Anawak fkesini kustuunda. "Tabii ki doadan korkacaksn
ama o en azndan seni yakalamaya veya tuzaa drmeye almaz. Bunu
sadece insanlar yapar."
birlikte Leon'un teknesinde kahvalt ediyorlard. Gne tepelerindeki
beyaz bulutlann arasndan gz krpyordu ve hava keyifli bir ekilde lkt ama
hibiri bunu takdir edecek havada deildi. tah ak olan bir tek Delavvare'd
ve bir tabak dolusu rplm yumurtay midesine indiriyordu.
"Gaz tankerini duydun m u ? "
"Japonya yaknlarnda patlayan m ? " Shoemaker kahvesinden bir yudum
ald. "O eski hikye."
Delavvare ban sallad. "Hayr. Dn bir tanesi daha batt. Bangkok
limannda alev ald."
"Nedenini syleyen oldu m u ? "
"Hayr."
"Belki teknik bir hatadr," dedi Anavvak, "ok fazla anlam yklememek
gerek."
"Judith Li gibi konumaya baladn." Shoemaker fincann masaya arpt.
"Bu arada, haklydn. Barrier Queen ile ilgili haberlerde hibir ey yoktu
ounlukla rmorkr yazmlar."

krm

Anavvak armamt. Acil durum komitesi, onlan belirsizlikte brakmaktan


holanyor gibiydi. Belki bu, oyunun bir parasyd. Uak kazasndan hemen
sonra Delavvare internette aratrmaya balamt. Balinalar baka yerlerde de
saldrganlamalar myd'' Taayii Haw'ilh'in syledii gibi: Belki sorun
balinalar deil, Leon. Onlar problemin sadece bir paras olabilir
grebildiimiz (ekpara. George Frank iin bamteiine basm olabilirdi ama
Delavvare'in elde ettii bilgileri grdkten sonra, Anavvak kendini daha da
aresiz hissetmemiti. Gney Amerika, Almanya, skandinavya, Fransa,
Avustralya ve Japonya'dan internet sayfalarnda gezinmiti. Dier tm
blgelerde sorun denizanalanyd, balinalar deil.

"Denizanas m ? " Shoemaker bir kahkaha patlatt. " N e yapyorlarm?


Kendilerini gemilere mi frlatyorlarm?"
nce Anavvak da balant kuramamt ama belki de saldrgan balinalarla
zehirli dokuna kbusunun gzle grnmeyen bir balants vard altta yatan
bir sorunun iki belirtisi. Delavvare, Gney Amerika'y dehete veren
denizanalarnn Portekiz savas deil de, ona benzer ama henz
tanmlanamam, ok daha zehirli ve yeni bir tr olduu zerine Kosta Rikal
bir bilim adamnn aklamasn bulmutu.
Sorunlar burada bitmiyordu.
"Bizim balinalar ile sorunlarmz balad srada, Gney Amerika ve
264

Gney Afrika'da tekneler kaybolmaya balam," dedi Delavvare, "motorbotlar


ve kotralar. Tek bulduklar birka para enkaz olmu. Ama ikiyle ikiyi
toplarsan"
"Bir sr gz dnm balina eder." dedi Shoemaker. "Peki neden bunu
daha nce duymadk?"
"Eh, baka zaman olsa ilgimizi ekmezdi." dedi Anavvak. "Normalde kimse
dnyann dier yerlerinde neler olup bittiiyle ilgilenmez."
"Her halkarda bize sylenenden ok daha fazla gemi kazas olmu." dedi
Delavvare. "arpmalar, patlamalar, batan ilepler... Bir de Fransa'daki salgn
hastalk var. Bir stakozun iine yuvalanan algler ile balam ve imdi de
patojen tm lkeyi kasp kavuruyor. Sanrm baka lkeler de etkilenmiler.
Ama ne kadar aratnrsan, grdn resim o kadar bulanklayor."
Bazen Anavvak kendilerini gln duruma drdklerini hissediyordu.
Elbette, Amerikallar'n en sevilen icad olan komplo teorilerine ilk kananlar
olmazlard. Her drt ABD vatandandan biri bir konuda paranoyakt.
Bazlarna gre, Clinton Rus istihbarat iin alyordu ve birok insan da
UFOTara inanyordu. Peki ama bir hkmet neden binlerce insan etkileyen
olaylar saklamak iteindi ki? zellikle de bunlar bir sr olarak saklamak zaten
mmkn deilken.
Shoemaker da pheciydi. "Bu bir Rosvvell vakas deil biliyorsun. Gkten
den kk yeil adamlar ya da allklarn ardna saklanan uan daireler yok.
Tm bu komplo safsatas gerek hayatta olmaz. Bahse girerim bugn bir balina
saldrsa, yarn tm dnya duymu olur. Baka bir yerde olduunda da biz duyarz."

"Peki o zaman unu bir dn," dedi Delavvare, "Tofino'da bin iki yz insan
yayor ve sadece ana cadde var. Ama insanlar, birbirleri hakknda bilinecek
her eyi bilmiyorlar."

krm

" N e olmu?"
"Eer kk bir kasaba bile olan biteni takip edemeyecek kadar ok
bykse, btn bir gezegene ne demeli?"
"Ah, yapma!"
"Demek istediim hkmet haberleri her zaman engelleyemez ama ileri
kartrabilir. Bunun iin habercileri dizginlemek yeterli. ddiaya girerim
internetten topladn her ey buradaki r>asmda da vard ama biz fark etmedik."
Shoemaker ona bir gz att. "Doru..." dedi kukuyla.
"Daha fazla bilgiye ihtiyacmz var," dedi Anavvak. Tabandaki yumurtayla
oynuyordu. "Geri dorusunu sylemek gerekirse bilgi bizde. Ya da Li'de."
"O zaman ondan iste." dedi Shoemaker.
Anavvak kalarn kaldrd.
"Bilmek istediin bir ey varsa, sormalsn. En kts ne olabilir? Dosdoru
bir ret ya da dikkate alnmama."
265

Anavvak sessizleti. Li ona hibir ey anlatmayacakt; nefessiz kalana kadar


Ford'u sorulara bomutu ama ondan bile cevap kmamt. te yandan
Shoemaker'n hakl olduunu bir nokta vard. Kimse fark etmeden de soru
sormann yntemleri mevcuttu.
Bir sre sonra Shoemaker gittiinde, Delavvare Leon'un nne Vancouver
Sun gazetesinin bir nshasn koydu.
"Tom buralardayken gstermek istemedim." dedi kz.
Anavvak n sayfaya bir bakt. Dnn gazetesiydi. "Okudum." dedi.
"Hepsini m i ? "
"nemli blmlerini."
Delavvare glmsedi. "O zaman nemsiz noktalan da bir oku."
Anavvak annda kzn ne demek istediini anlad. Sadece birka satr
uzunluunda, nemsiz bir makaleydi. Makalenin bitiiinde anne, baba ve
yanndaki uzun adama minnetle bakan kk bir ocuktan oluan aileyi
gsteren bir de fotoraf vard.
"nanlr gibi deil," diye mrldand Anavvak.
" N e istersen syle." dedi Delavvare ve gzlerini ona dikti. Bugn erevesi
kristallerle sslenmi sar caml gzlklerini takyordu. "Ama tam da dediin
gibi gtn teki saylmaz."

krm

11 Nisan'da batan yolcu teknesi Lady Wexham'm son kurtarlan


kk Bili Sheckley (5) en sonunda yeniden glmsyor. Bugn,
haftalardr gzlem altnda tutulduu Victoria Hastanesi'nden
minnettar ailesine ve yuvasna geri dnebildi. Kurtarma operasyonu
sonrasnda Bili ciddi bir hipotermi geirmi ve bu da ar bir
zatrreeye neden olmutu. Artk salna kavuan Bili sonunda
oktan kurtuldu. Bugn ailesi, zellikle Vancouver Adas'nda
yaayan kararl bir evreci olan ve kurtarma operasyonunu
ynettikten sonra bile kk Bill'in iyileme srecine dokunakl bir
ilgi gsteren Jack "Greyvvolf O'Bannon bata olmak zere
kurtarclarna teekkr ettiler. Bu kk adam, artk "Tofino
Kahraman" olarak anlan O'Bannon'a borlanan tek kii de deil.

Anavvak gazeteyi katlayp masann zerine frlatt. "Shoemaker bunu


grseydi, deliye dnerdi." dedi.
Bir sre ikisi de konumad. Anavvak stlerinden yavaa geen bulutlan
seyrederken sinirlenmeyi denedi ama fke duyabildikleri sadece General Li,
bir de kendisiydi.
Aslna baklrsa zellikle de kendisi.
"Neden herkesin Greyvvolf ile bir derdi var?" diye sordu Delavvare.
266

"Sorun karmadan duramyor." Anavvak gzlerini ovuturdu. Daha s a b a h


olmasna ramen kendini yorgun hissediyordu.
"Beni yanl anlama ama," dedi Delavvare dikkatle, "ama tam leceimi
zannederken, beni o sudan kard. ki gn nce onu grmeye gittim. Onu
Ucluelet'te bir barda otururken buldum ve gidip teekkr ettim."
"Ve?" diye sordu Anavvak yorgunca.
"ard."
Anavvak kza bakt.
"Teekkr beklemiyordu. Houna gitti. Sonra da senin nasl olduunu
sordu."
"Benim mi?"

krm

Kz kollarn kavuturup masaya yasland. "ok fazla arkadann olduunu


zannetmiyorum."
"Bunun nedenini kendine sormal."
"Ve bence sana deer veriyor."
"Haydi ama, Licia."
"Bana onunla ilgili bir ey syle."
Ne gerek var? diye dnd Anavvak. Neden daha keyifli bir konu hakknda
konumuyoruz ki?
Bir an dnd. Aklna hibir ey gelmedi.
"Eskiden arkadatk." dedi terse.
Delavvare'in havaya zplayp "Biliyordum!" diye barmasn bekledi ama
kz sadece ban sallad.
"Ad Jack O'Bannon ve Washington Eyaleti'ndeki Port Tovvnsend
ehrinden geliyor. Babas, sanrm Suquamish kabilesinden yar Kzlderili bir
kadnla evlenmi olan bir rlandal. Amerika'dayken Jack her trl ie girip
krn gece kulb fedailii, grafik tasarmclk, korumalk ve son olarak
ABD Donanmas'na bal SEALS ekibinde dalglk. te orada, asl yapmak
istedii ii bulmu: Yunus terbiyesi. Ve iinde ok iyiymi, kalp rahatszl
ortaya kana kadar. Aslnda nemli bir ey deilmi ama ite onlarn ne kadar
kat kurallara bal olduunu bilirsin. Jack orada iyi i karyormu, tahmin
edebileceinden fazla nian varm ama bu olay donanmadaki iinin sonu
olmu."
"Buraya nasl gelmi?" diye sordu kz.
"Kanada'ya hep ilgi duyarm. nce Vancouver film sektrnde ansn
denemi. Yaps ve grnne bakp bir aktr olabileceini dnm ama
hi yetenei yokmu. Ve skunetini koruyamad iin iler hep ktye gitmi.
Hatla bir keresinde adamn birini hastanelik etmi."
"Of." dedi Delavvare.
Anavvak ona srtt. "Onun hakkndaki fikirlerini yktm iin zr dilerim."
267

"Bo ver. Sonra ne olmu?"


Anavvak kendine biraz portakal suyu koydu. "Hapse girmi. Hapisteyken
evre koruma ve balinalar hakknda kitaplar okumu ve ne yapmas gerektiine
karar vermi. Daha nce Ucluelef ten tand Davie'ye gidip bir rehber daha
alp almayacan sormu. 'Tabii,' demi Davie, 'sadece beladan uzak d u r '
Biliyor musun, Jack eer iine gelirse son derece sevimli olabilir."
Delavvare ban sallad. "Ama bu sefer sevimli olmad."
"Ah, bir sre son derece iyi gitti. Aniden kadn turistlerin aknna uradk
Her ey mkemmel gidiyordu, ta ki adamn birini yumruklayana kadar."
"Bir yolcuyu m u ? "
"Evet."
"Haydi canm."
"Evet. Davie onu kovmak istedi ama ben bir ans daha vermesini rica ettim
Ama hafta sonra ayn eyi yine yapt. Davie de onu kovmak zorunda kald
Sen de aynsn yapmaz mydm?"
"Ben onu ilk olayda atardm."dedi Delavvare yumuak bir tonda.
"Eh, en azndan sen kendini korumasn biliyonnusun." dedi Anavvak
terse. " H e r neyse, birine arka ktnda sana byle karlk verirse eninde
sonunda sabrn tkeniyor."
Portakal suyundan bir yudum ald ama boazna kat ve ksrd. Delavvare
uzanp srtna vurdu.

krm

"Sonra iin ucunu kard," dedi Anavvak hrltyla. "Jack'in bir baka
sorunu da gereklikle ba olmamas. Kafasnn kark olduu zamanlardan
birinde Manitu'nun Ruhu gelip ona 'Bugnden sonra adn Greyvvolf olacak,
balinalarn ve yaayan tm canllarn koruyucusu. Git ve onlar iin sava.'
demi. Grne gre bize kzmt ve bylece kendini bizimle savamas
gerektiine inandrd. stelik hl benim yanl tarafta olduumu ama bunun
farknda olmadm dnyor." Anavvak artk fkeyle doluydu. "Ne yerlile
ne de doa korumas hakknda bir ey biliyor. Yerliler onun histerik olduunu
dnyorlar yapacak bir eyi olmayan ocuklar, almaya zahmet etmeyen
herifler, ayyalar gibi bela arayan, kendi yaamlar da altst olanlarn dnda
Onlar Greyvvolf un bir harika olduunu dnyorlar, bir de salar aarm
hippiler ve krfezin tadn karabilmek iin turistlerin gitmesini isteyen
srfler var. Her iki kltrn de serserilerini kendine ekiyor; anaristle),
kaybedenler, dlanmlar, militanlar, Greenpeace'in adn kirlettikleri iin
rgtten kovulmu arlklar, kabilelerinden atlm yerliler ve sahtekrla!
Balinalar pek ounun umurunda bile deil. Sadece azgnlk etmek istiyorlar
Ama Jack bunlan fark etmiyor ve ciddi ciddi Deniz Muhafzlarnn kamuoyu
oluturan evreci bir grup olduuna inanyor. Hatta masraflarn karlyor. Bir
oduncu ve ay rehberi olarak para kazanyor ve bir kpee bile yetmeyecek b
268

mezbelede yayor. Berbat bir halde. Onun gibi biri nasl olur da bylesi bir
baarszlk abidesine dnebilir?" Nefes almak iin durdu.
Bir mart havada feryat ediyordu.
Delavvare bir dilim ekmee ya srp zerine reel ekledi ve bir srk ald.
"yi," dedi, "Hl o adam sevdiini syleyebilirim."
Ucluelet ismi Nootkalar'dan geliyordu ve gvenli liman anlamndayd. Doal
bir limana kurulmu kartpostal gibi bir kasaba olan Tofno, artk sadece bir
balk kasabas olmaktan km, balina gzlemcileri iin nemli yerlerden
biri haline gelmiti.
Greyvvolf, kasabann nispeten bakmsz blgelerinden birinde yayordu.
Eer ana yoldan sapp birka yz metre boyunca bir arabann anca saca
genilikte olan kklerle sarmalanm bir patikay takip ederseniz, yzlerce yllk
orman, ortasnda bir kulbenin olduu bir genilie alrd. Hi kimse,
kulbenin konfor eksikliinin bizzat iinde yaayan kadar farknda olamazd.
Havalar iyi olduunda v e Greyvvolf un kt hava tanm bir hortumla
dnyann sonu arasnda bir eydi zamann darda, ormanda dolanarak
geirir, turistleri kara aylar grmeye gtrr ve garip bir takm ilerle megul
olurdu. Geceleri bile onu evde bulma ihtimali sfra yaknd. Ya ak havada ya
da soylu bir kurtarcy yataa attndan phe duymayan macera heveslisi bir
turistin yannda uyurdu.

Anavvak, Ucluelet'e vardnda leden sonrayd. Shoemaker'la arabaya


binip Nanaimo'ya gitmeye, oradan da Vancouver'a giden feribota binmeye
karar vermiti. Helikoptere binmemek iin kendince sebepleri vard. Ucluelet'te
durmalarnn resmi sebebi Shoemaker'n Davie ile i konumasyd istasyon
karada yaplacak macera turlar dzenlemeye hazrlanyordu ama Anavvak bu
grmeden affn istemiti. Gelecekte onu ne bekliyor olursa olsun, Vancouver
Adas'ndaki zamannn sonuna geldiini hissediyordu. Kendine kar drst
olmas gerekirse, artk orada kalmas iin bir sebep yoktu. Balina gzlemleri
bittiine gre ne yapacakt?

krm

Yllar boyunca kendini oyalamaya almt. Tamam, doktora tezini yazp


sayg duyulan bir bilim adam olmutu ama bunlar hep harcanm zamanlard.
Geen birka hafta iinde iki kez lmle burun buruna gelmiti. inde tehdit
edildiini hissediyordu; sanki uzun zamandr unutulmu gemiten gelen bir
dman korkusunu hissetmi ve kokusunu izleyerek peine dmt. Mesaj
akt: dngy kr.
Anavvak'n yolu, onu aa kkleri ile yarlm bir patikaya getirmiti ve
imdi burada ne ii olduunu dnerek kulbenin nnde duruyordu.
Pejmrde verandaya birka adm att ve kapy ald.
Greyvvolf evde deildi.
269

Hayal krkh iinde kulbenin etrafnda birka tur att. Kulbenin bo


olacan bilmeliydi. Ayaklar yine kapya yneldi. Uzanp tokma evirdi
Kap savrularak ald. Kap kilitlememek, buralarda sradan bir eydi. Bu
anyla rperdi. Bunun gibi olan baka yerler de vard, en azndan bir zamanlat
Tereddtle ieri girdi.

Buraya uzun zamandr gelmemiti, bu yzden karlat manzaraya daha


da ard. Greywolf u hep bir kaos iinde yaarken hayal ediyordu ama oda
sade olmasna ramen duvarlarnda kzlderili masklar ve hallarla, raha
eyalarla denmiti. Renkli hasr sandalyeler, alak, tahta bir masann etrafna
dizilmiti. Kanepe, kzlderili rtlen ile enlenmiti. ki raf boyunca
Nootkalar'n trenler ve geleneksel bylerde kulland alet edevat ve tahta
ngraklar dizilmiti. Ortalkta bir televizyon gremiyordu ama iki stc ve bir
lavabo vard. Dar bir koridor ikinci bir odaya, Anavvak'n hatrlad kadanyla
Greyvvolf un yatak odasna alyordu.
inde ortal kantrmak iin dayanlmaz bir arzu vard ama hl burada
ne aradn bilmiyordu. Ev onu bir zaman tneline, gemie doru ekiyordu
Gz ona bakarm gibi duran bir maskeye takld. Bir adm yaklat. Birok
Kzlderili maskesi yz hatlarn sembolik olarak tasvir eder, ar vurgulayarak
ve byterek gsterirdi; devasa gzler, ar kavislendirilmi kalar, gaga gibi
kancal bir burun. Ama nndeki bir insan yznn olduka sadk bir
kopyasyd. Dz burunlu,kahn dudakl, ak ve yksek alnl gen bir adamn
sakin ifadesini gsteriyordu. Salar keelemiti ama gerek gibi grnyordu
Maskeyi takann etrafn grmesine olanak salamak iin oyulmu gzbebekle
dnda, gzleri artc derecede hayat doluydu. Baklar .sanki adam
transtaym gibi sakin ve arbalyd.
Anavvak maskenin nnde kalakalmt. Daha nce pek ok maske
grmt. Kzlderililer onlar sedir aac, aa kabuu ile deriden yaparlard
ve turistler arasnda pek poplerdiler. Ama bu, farklyd.
"Pacheedahtlar'dan."

krm

Dnd. Greyvvolf hemen arkasndayd. "Sahte bir yerliye gre insanlara


sinsice yaklamakta epey baarlsn." dedi Anavvak.
"Teekkrler." Greyvvolf srtt. Davetsiz bir misafirle karlat iin pek
de sinirlenmie benzemiyordu. "Maalesef iltifatn iade edemeyeceim. Sen de
gerek bir Kzlderili iin tam bir fiyaskosun."
"Orada ne kadar zamandr dikiliyorsun?"
"Daha yeni girdim. Bilmen gerekir, ben oyun oynamam." Greyvvolf onu
szd. "imdi, eer sorumu mazur grrsen, neden buradasn?"
yi soru, diye dnd Anavvak. Dnmeden, sanki onun ^ine cevap
verebilirmi gibi maskeye dnd. "Pacheedaht, yle mi?"
"Hibir fikrin yok deil m i ? " Greyvvolf i ekti. "Pacheedahtlar"
270.

"Kim olduklarn biliyorum." dedi Anavvak sabrszca. Kk bir Nootka


kabilesiydi; adann gneyinde, Victoria'nn hemen kuzeyinde yayorlard.
"Asl ilgimi eken, maske. Eski grnyor, buralarda satlan erp gibi deil."

krm

"Bir kopya." Greyvvolf arkasnda, ayaktayd. Kot pantolon ve solmu bir


tirt giymiti. Renkli ekoseler zar zor grnyordu. Parmak ular sedir
aacndan yzn hatlar zerinde gezindi. "Atalara ait bir maske. Orijinali
Queesto ailesinin huupaKwan m'unda. Sana huupaKwan 'um 'un ne olduunu
anlatmam gerekiyor m u ? "
"Hayr." Anavvak kelimeyi bilmesine ramen anlamndan pek emin
olamyordu. Bir trenle ilgili bir eydi. "Hediye m i ? "
"Ben yaptm." dedi Greyvvolf. Sandalyelere doru gitti. "Bir iki ister
misin?"
Anavvak maskeye bakt. "Kendin mi yaptn?"
"Son zamanlarda epey oymaclk yapyorum. Queestolar maskelerini
kopyalamama ses karmyor. imdi, iecek bir ey ister misin istemez misin?"
"Hayr."
"Neden buradasn?"
"Sana teekkr etmek istedim."
Greyvvolf, atlamaya hazr bir hayvan gibi kanepenin koluna tnedi.
"Neden?"
"Hayatm kurtardn iin."
"Ha, o mu. Fark etmediini sanmtm." Greyvvolf omuz silkti. "Bir ey
deil. Senin iin yapabileceim baka bir ey var m?"
Anavvak mitsizce orada dikildi. Bu an geciktirmek iin haftalardr
urayordu ve imdi bitmiti. Yapmas gerekeni yapmt. "ecek neyin var
peki?" diye sordu.
"Souk bira ve kola."
"Kola ltfen."
Greyvvolf stclarn yanndaki kk buzdolabn iaret etti. "Buyur. Ben
bir bira isterim."
Anavvak buzdolabn ap iki teneke kutu kard, sonra boyanm hasr
iskemlelerden birine oturdu.
"Eee, L e o n "
"Ben..." Anavvak kutuyu elinde evirip evirdi. Sonra masaya koydu. "Bak,
Jack, uzun zaman nce gelmeliydim. Beni sudan ekip kardn ve... eh,
protesto gsterilerin ve tm bu Kzlderili samalklarn hakknda ne
dndm biliyorsun. Gerek u ki, sen olmasaydn bazlarmz hayatta
olmazd ve bu dier her eyden daha nemli. O yzden... o yzden sana bunu
sylemeye geldim. Sana Tofno Kahraman diyorlar ve galiba hakllar."
"Bunu inanarak m sylyorsun?"
271

"Evet."
Bir kez daha uzun bir sessizlik oldu.
"Kzlderili samal dediin eye ben inanyorum, Leon. Neden olduunu
bilmek ister misin?"
Normal artlarda konuma orada biterdi. Anavvak kp gider ve Greyvvolf
da arkasndan hakaretler yadrrd. Yok, bu doru deildi: Anavvak odadan
kmadan nce satamaya balard. "Pekl."
Greyvvolf serte ona bakt. "Benim ait olduum kendi halkm var. Onlar
ben setim."
"Onlar da seni setiler mi?"
"Bilmiyorum."
"Jack, eer kusura bakmazsan, sen halkn hayal ettiin gibi gryorsun,
eski bir vvestem filminden kma Kzlderililer gibi. Peki halkn bununla ilgili
ne dnyor? Onlarn amacna yardm ediyor musun?"
"Kimsenin amacna yardmc olmak zorunda deilim."
"Hayr efendim, zorundasn. Eer bir yere aitsen sorumluluk alman gerekir
ler byle yrr."
"Beni kabulleniyorlar. Tek istediim bu."
"Sana glyorlar Jack!" Anavvak ne eildi. "Bunu gremiyor musun?
Etrafna toplanm bir sr avare var. Elbette bazlar Kzlderili ama kendi
insanlarnn bile evrelerinde istemedikleri trden. Sen yzde yirmi be
Kzlderilisin ve kalan beyaz ve ounlukla rlandal kan. Neden bir rlandal
olmay semedin? En azndan isim uygun olurdu."

"Ben kullanyorum."

"stemedim." dedi Greyvvolf sakince.


"Ve neden kendine Greyvvolf diyorsun?Kzlderililer artk byle isimler
kullanmyorlar."

krm

Sakin ol, diye dnd Anavvak. Buraya teekkr etmeye geldin ve ettin.
Gerisi lzumsuz. Artk kalkmalsn.
Ama kalkmad.
"Peki, bana bir eyi akla. Halkn tarafndan kabullenilmeyi bu kadar
nemsiyorsan, neden otantik olmay denemiyorsun?"
"Senin gibi mi?"
Anavvak irkildi. "Beni bu iin dnda tutalm."
"Nedenmi?" Greyvvolf bard. "Bu senin aptal sorunun. Neden vaaz
dinleyen ben oluyorum?"
"nk veren benim." Aniden sinirlenmiti. Ama bu kez fkesini
umursamazlk etmeyecek, iini keminnesine izin vermeyecekti. Bunun iin artk
ok geti. Kendiyle yzlemesi gerekiyordu ve bunun ne anlama geldiini
biliyordu. Greyvvolf a kar kazand her zafer, kendisine kar malubiyet olacakt.
272

Greyvvolf yan kapal gzlerle onu izliyordu. "Buraya teekkr etmeye gelmedn."
"Onun iin geldim."
"Gerekten yle mi sanyorsun? Ah, Tanrm, yle sanyorsun. Ama buraya
gelmenin sebebi o deil." Dudaklar bir kmsemeyle kvrld. "Haydi
bakalm. Bana sylemek iin lp bittiin ey ne?"
"yle diyeyim Jack. Kendine bin kere Greyvvolf diyebilirsin ama bu kim
olduun gereini deitirmez. sim vermede kurallar vardr ve senin vakanda
bunlardan bir teki bile gerekletirilmedi. Duvarnda ok gzel bir maske var
ama sahte, tpk ismin gibi. Ve senin aktivist grubuna gelince, o da sahte."
Birden sylemeye hi, en azndan bugn niyetlenmedii her ey dudaklarndan
dklvenniti. Buraya Greyvvolf a hakaret etmek iin gelmemiti ama kendini
durduramyordu. "u birlikte takldn insanlar, isiz gsz serseriler. Sadece
elence iin geliyorlar. Bunu anlamyor musun? Hibir ey baardn yok.
Balinalar korumak ile ilgili fikirlerin ocuka. Kendi halkn semek b u da
samalk. Senin setiin halkn, kak fikirlerini hibir zaman anlamayacaklar."
"Eer yle diyorsan yledir."
"Akln bana topla, Jack. Biliyorsun ki, onlar balina avlamak istiyor, sen
de av durdurmak istiyorsun. Bu ok onurlu bir dnce ama onlar hi
dinlemiyorsun. Aslnda o insanlara kar kyorsun ve belli ki sen h i "
"Makahlar arasnda da benim gibi dnen pek ok insan var."
"Elbette a m a "
"Kabile yallar, Leon. Tm kzlderililer, etnik gruplarn kltrlerini
trensel cinayetlerle ifade etmesi gerektiini dnmyor. Onlara gre,
Makahlar da tpk Washington eyaletinin geri kalan gibi yirmi birinci yzyln
bir paras."

krm

"Bu tartmay daha nce de duydum." dedi Leon hor grerek. "Ve senden
ya da kabile liderlerinden kmad. Deniz obanlar Dernei'nin yaymlad
bir basn bildirisinde okumutum. Argmanlarn bile kendi bana ortaya
koyamyorsun, Jack. nanlr gibi deil. Nedenlerin bile sahte."

"Hayr, deil. Ben-"


"Hem ne olursa olsun," diye szn kesti Anavvak, "Davie'nin yerini hedef
semen amas."
"Hah. Demek ziyaretinin sebebi bu."
"Haydi ama Jack, bir zamanlar sen de bizden biriydin. Hibir ey
renemedin mi? Balina gzlemleri sayesinde insanlar canl balina ve
yunuslarn, l olanlarndan daha deerli olduunu anladlar. Balina gzlemi,
baka yntemlerle bu derece ilgi ekmeyecek bir sorunu dnyann gzne
sokuyor. Bu, onlan korumann bir yolu. Her yl on milyon insan kii mucizesine
tank olmak iin balina gzlemine kyor. Bu, aksi takdirde balinalar sadece
televizyonda grebilecek, belki de hi grmeyecek on milyon kii demek.
273

Aratrmamzn amac balinalar doal ortamlarnda korumak. Balina gzlemi


olmasayd, bu mmkn olamazd."
"Ya, tabii."
"Peki neden bizi hedef alyorsun? Seni kovduumuz iin mi?"
"Beni kovmadnz, ii ben braktm."
"Seni kovduk." Anavvak artk baryordu. "Kovuldun. i eline yzm
bulatrdn ve Davie senden kurtuldu. Acnas egon bununla baa kamad,
tpk Jack O'Bannon'n sayla, giyim kuamyla ve boktan adyla b a s a
kamad gibi. Tm ideolojin bir hata, Jack. Tamamen utan kayna. Biliyo
musun, sen sahtesin. Sen hibir eysin. Tek yaptn ileri berbat etmek. Ne
evrecilere ne Nootkalar'a bir hayrn var. Hibir yere ait deilsin. rlandal
deilsin, Kzlderili deilsin ve bu senin sorunun, bu da beni hasta ediyor. ()
kadar i varken senin dertlerinle uramak zorunda kalmak v e "
"Leon." dedi Greyvvolf skt dilerinin arasndan.
"Seni byle grmek, beni hasta ediyor."
Greyvvolf ayaa kalkt. "Kapa eneni Leon. Bu kadar yeter."
"Hayr, yetmez. Tanr akna, Jack, yapabilecein o kadar ok ey var ki.
Uzun boylusun, glsn ve aptal da deilsin. O zaman ne d e m e y e "
"Kapa eneni Leon." Greyvvolf yavaa masann etrafndan dnd,
yumruklarn kaldrmt. Anavvak ilk yumruun onu yere serip sermeyeceini
merak etti. Greyvvolf bir keresinde adamn tekinin enesini krmt. Anavvak
boboazlnn bedelini birka diiyle deyeceini anlayabiliyordu.

Ama Greyvvolf saldrmak yerine, ellerini Anavvak'n sandalyesinin kollarna


koyup, ona doru eildi.
"Neden bu hayat setiimi biliyor musun?"
Anavvak ona bakt. "Haydi syle."
"Ama hi ilgini ekmiyor, yle deil mi, seni kendini beenmi herif?"
"Ah, ekiyor. Ama sylenecek bir ey yok."

krm

"Seni..." Greyvvolf dilerini gcrdatt. "Pekl seni pi, elbette ayn


zamanda rlandal'ym ama hi rlanda'ya gitmedim. Annem yan Suquamish,
Beyazlar onu hibir zaman kabul etmediler. Kzlderililer de. O yzden o da
bir gmenle evlendi ama evlendii adam da kimse kabullenmedi."
"Bu ok dokunakl Jack ama bunu daha nce de anlatmtn. Bana yeni bir
ey syle."
"Sana gerei syleyeceim ve sen de dikkatle dinleyeceksin. Haklsn.
Ortalkta bir Kzlderili gibi dolanmak beni onlardan biri yapmyor. Ama biliyor
musun? Litrelerce Guinness iebilirim ama bu beni rlandal da yapmaz. Ama
asla gerek bir Amerikal da olamayacam, kanmda Amerikan kan da
olmasna ramen. Ben hakiki deilim Leon, nk hibir yere ait deilim. Ve
bunu

deitirmek iin yapabileceim

bir tek ey yok.

274

"

Gzleri parlad. "Senin tek yapman gereken baka bir yere tanmakt ve
bu her eyi deitirdi. Hayatnn ynn deitirdin. Benim hibir zaman bu
ansm olmad."
"Bana bunu syleme."
"Ah tabii, terbiyemi taknp dzgn bir ie girebilirdim. Ne de olsa, buras
zgr bir lke. Baarl olduun srece kimse nereden geldiini sormaz. Baz
insanlar ansldr, etnik kkenlerden oluan bir krkyama gibilerdir, her eyin
en iyi tarafn kendilerinde toplamlardr. Neresini isterlerse oras yuvalar olur.
Benim ebeveynlerim basit insanlard, tedirginlerdi. Oullarna nasl kendine
gvenli olunacam veya evreye uyum salanacan retmeyi.bilmiyorlard.
Kendilerini hep yanl anlalm ve kklerinden koparlm hissediyorlard ve
bana dnyalarn en beteri denk gelmiti. Tam bir rezaletti. Ve benim iin iyi
olan tek ey de rezil oldu."
"Evet, donanma. Yunuslarn."
Greyvvolf hznle ban sallad. "Donanma iyiydi. Ben imdiye kadarki en
iyi bakcydm, bu yzden sama sapan sorulardan kurtulmutum. Ama eve
dnnce her ey yeniden balad. Annemle babam birbirlerini deli ediyorlard;
annem Kzlderili gelenekleriyle, babam da County Mayo hakknda durmadan
konumasyla. Sanki birbirlerine kendi kimliklerini kantlamaya alr
gibiydiler. Kkenlerinden gurur duymay istedikleri sylenemezdi. Ama sadece
bir yerden gelmi olmay, 'Ben buraya aidim.' demeyi istiyorlard."
"Bu onlarn sorunuydu Jack. Bunu kendi sorunun haline getirmek zorunda
deilsin."

krm

"Yaa, gerekten mi?"


"Yeter artk. te buradasn, yaplsn, glsn ama bana ailenin sorunlar
yznden travma geirdiini ve hayatn hakszlkla dolu olduunu mu
sylyorsun?" Anavvak burnundan soludu. "Kzlderili, yan Kzlderili ya da
Tanr bilir ne olursan ol, ne fark eder? Nereyi evin olarak grrsn ve huzurlu
olursun, kimi ilgilendirir? Bu tamamen sana kalm."

Greyvvolf arm grnyordu. Sonra gzlerine bir tatmin yayld ve


Anavvak tartmay kaybettiini anlad.
"Burada kimin hakknda konuuyoruz?" diye sordu Greyvvolf zalim bir
srtla.
Anavvak hibir ey sylemedi.
Greyvvolf yavaa ayaa kalkt. Gl kayboldu. Aniden tkenmi
grnd. Maskeye doru ilerleyip, onun nnde duraklad. "Belki de gerekten
aptaln tekiyim." dedi yumuak bir sesle.
"Takma kafana." Anavvak gzlerini ovuturdu. "kimiz de yleyiz."
"Ama
sen
en
byk
aptalsn.
Bu
maske
ef
Jones'un
huupaKwan 'um 'undan. Bahse girerim ne olduunu bmiyorsundur;
275

huupaKwan 'um bir sandktr, iinde maskeler, balklar ve trensel raalzemelei


bulunur. A m a hepsi bu deil. Ayn zamanda eflerin soylarndan gelen
haklarn, ha'wiih ve chaachaabat haklarn da sakladklar y e n i n
huupaKwan'um, blgelerinin bir kayd, tarihi kimlikleri ve miraslarm
Nereden geldiklerini ve kim olduklarn anlatr." Dnd. "Benim gibi biri asla
bir huupaKwan 'um sahibi olamaz ama sen olabilirsin. Bununla gurui
duyabilirsin. Ama sen nereden geldiin ya da kim olduunla uramak
istemiyorsun. Bana setiim ve ait olmay istediim halk yznden sorumlu
olmam sylyorsun. Ama sen, seninkileri terk ettin. Beni hakiki olmamakla
suluyorsun. Evet, asla gerek bir Kzlderili olamam ama en azndan hakiki bil
eyler bulmak iin savayorum. Sen hakikisin ama olduun kiiyi kabul
etmiyorsun ve asla olmak istediin kii olamayacaksn. Sana bir Western
filminden frlam bir ey gibi grnyorum ama en azndan setiim hayal
biimine olan ballm kantlamaya hazrm. Sense, biri Makah olup
olmadn sorduunda koarak kaarsn."
"Nereden biliyorsun?.. Delaware mi..."
"Kz sulama," dedi Greyvvolf, "sana tekrar sonnaya cesaret edemedi."
"Ona ne syledin?"
"Hibir ey, korkak herif. Bana sorumluluk vaaz ekebileceini m
sanyorsun? Leon, benim hayatm amas olabilir ama ya seninki? Sen oktan
lmsn."
Anavvak szleri aklnda evirip evirdi. "Evet," dedi yavaa, "haklsn."
Ayaa kalkt. " A m a hayatm kurtardn iin teekkrler."
"Hey, dur bir dakika." Greyvvolf gz krpt. "Ne-ne yapyorsun?"
"Gidiyorum."

"Ne? Haydi Leon, ben... seni krmak istememitim. Ben... Of, Tanr akna,
Leon, otur."
"Neden?"

krm

"nk n k kolan bitirmedin."

Anavvak oturup kutuyu ald ve iti. Greyvvolf kanepeye kt.


" E e e , ocuktan ne haber?" diye sordu Anavvak. "Anlalan kendine bu
hayran edinmisin."
"Teknedeki ufaklk m? Korkmutu, ben de ona gz kulak oldum."
"O kadar m ? "
"Tabii."
Anavvak glmsedi. "Ben daha ok, fotorafnn gazete baslmasn istedin,
sanmtm,"
Bir an iin Greyvvolf rahatsz olmu grnd. Sonra srtt. "Tabii k
fotorafm gazeteye ksn istedim. Gazetede olmaya baylyorum. Ama bu,
dierinin de doru olduu gereini deitirmez."
276

"Tofno Kahraman."
"stediin kadar gl. Tofno Kahraman olmak harikayd. Hi tanmadn
insanlar gelip, srtm svazladlar. Herkes r aan balina makaleleriyle nl
olmuyor. Eline geenle yetinmeyi bileceksin."
Anavvak kutuyu kafasna dikti. "Peki ya muhalif grubun nasl?"
"Deniz Muhafzlar m?"
"Evet."
"Tarih oldu. Yars balinalar tarafndan ldrld, kalan da rzgr gibi
dald." Greyvvolf kalarn att. "Sorun ne biliyor musun Leon? nsanlar
nemlerini yitiriyor. Herkesin yeri doldurulabilir. Artk idealler ve onlar
olmadan bizi olduumuzdan daha nemli klacak bir eyler de yok. Herkes
aresizce dnyann onlarla, onlarsz olacandan bir para daha iyi bir yer
olduunu kantlamaya urayor. O kk olan iin bir ey yaptm. Belki
deerdi. Belki beni biraz daha nemli yapar."

Vancouver

Rhtm

Birka saat sonra, hava kararnken Anavvak iskeledeydi. Etrafta tek bir kii dahi
yoktu. Tm uluslararas rhtmlar gibi Vancouver liman da dev gibiydi.
Arkasnda, kasalarn oluturmu olduu keli dalaryla konteyner rhtm
vard. Kasalarn kara siluetleri gmi mavi ge uzanyordu. Araba
ileplerinin d hatlan, tankerler, kargo gemileri ve zarif, beyaz renkli souk
zincir gemilerinin arasnda muazzam ayakkab kutular gibi grnyordu. Sa
tarafnda sra sra depolan gryordu. Biraz ileride hortumlar, metal plakalar ve
hidrolik paralardan oluan ynlar vard. Oradan sonra ekek sahas
balyordu ve arkada da indirme iin yzer havuzlar vard. Boya kokusu
rzgrla ona kadar ulayordu.

krm

Araba olmasayd kaybolurdu. imdiden birka kez tarif almak iin


durmutu ama ne aradn sylemekte isteksiz olduu iin yanl soruyu
sormutu. Yzer havuzlara gitmesi gerektiini sanyordu bu yzden onu oraya
gndermilerdi. Sonra ne istediini daha ak bir biimde anlattnda ekek
sahasna ynlendirilmiti. ki kere daha yanl yne saptktan sonra nihayet
varmt. Arabay uzun, dar bir binann glgesine park edip spor antasn
omzuna att ve yar aralk bir dner kapya gelene kadar metal parmaklklar
boyunca yrd. eri girdi.
nnde asfaltlanm bir alan vard, her iki yanda sra sra dizilmi barakalar
bulunuyor, arkada muazzam bir geminin muhteem yaps ykseliyordu. Gemi
haftalardr karaya ekilmi halde olmalyd. Kabuunu ve onun iine gizlenmi
her eyi soymulard. atlan ya da izilmi paralar oktan kurumutu.
277

Midyelerin arasndan frlayan eyin en ufak bir izi bile olmayacakt. Aslnda.
Anawak gemiyi tekrar incelemenin ne faydas olacan bilmiyordu. Rasgele bil
att. Nanaimo'ya yardmc olacak herhangi bir ey bulursa alacakl
Bulamazsa, bu macera ona sadece bir geceye mal olacakt.
Omurgadaki ey.
Bir kalamar veya vatozdan byk deildi ve bir k patlamas
yaratabiliyordu. Birok yaratk bunu yapabilirdi: kafadan bacakllar, denizanas,
derin deniz balklar. Ama Anavvak, grdnn, FordTa birlikte video
ekiminde seyrettikleri parlamayla ayn olduuna emindi. Parlayan bulut
grd eyin birka kat byklkteydi ama k parlamalar ona Barrier
Oueen 'in altnda neler olduunu hatrlatmt. Eer ayn organizma iki yerde
grldyse iler kzyor demekti. Omurgadaki ve balinalarn beyinlerindeki
madde ile rhtmdaki ey tpatp ayn gibiydi.
Balinalar sorununun sadece bir paras, bizim grebildiimiz tek para.
Barakalarn nnde duran jipleri grd. Binann pencerelerinde k yand.
Aniden, projektrlerin altnda ayan beyan ortada olduunu fark etti. rneldi
ve havuzun kenarna gelene dek aceleyle ilerledi. Jiplerin varl ile o kada
ilgiliydi ki nnde grdn anlamas birka saniyesini ald. Jipleri unutup bir
adm daha yaklat.
Barrier Queen yzyordu. Oysa gemiyi desteklerin zerinde bulmay
bekliyordu. Neden sudan karmamlard? Pervaneyi tamir etmeyi bitirmiler
miydi? Ama o zaman ekekte olmalarna gerek kalmazd!

Bir anda cevab buldu.


Heyecan iinde drd antas grltyle yere arpt. ararak bo
iskeleye bakt. Daha karanlk olmutu. Lambalarn yeilimsi beyaz klar
rhtm boyunca parlyordu. Ayak sesleri duymay bekledi ama tek duyduu
ehrin grltsyd.

krm

Su dolu havuzla kar karya geldiinde bir hata yapp yapmadm


dnd. Ama komitenin gizlilii yznden fkeden deliye dnmt ve
stelik onca yol gelmiti. Her halkarda en fazla yirmi dakika sonra oradan
kard.
antasn at. inde dal iin ihtiyac olan her ey vard. Eer Barrier
Queen yzer havuzda olsayd, denizden ulamak mantkl olacakt. Ama
bylesi daha kolayd.

Mkemmeldi.
stn ve kot pantolonunu karp maskesini takt, paletlerini giydi ve
kalem fenerini ald. Sonra toplama torbasn bileine sard. Takmn bacana
takt dal ba tamamlad. Oksijene ihtiyac olmayacakt. antasn bir
iskele babasnn ardna tktrd, ekipmann toplad ve suya inen dar bir
merdivene gelene dek aceleyle havuzun kenarnda ilerledi. skeleye son bir
278

ak att. Barakalarn iinde klar yanyordu ama grnrde kimse yoktu.


Sessizce aa indi, maskesini takp paletlerini giydi ve suya kayd.
Suyun sran souu iine iledi. Dal kyafetlerinin koruyucu kauuu
olmadan hzla hareket etmek zorundayd. Fenerini yakp dald ve hzla
omurgaya doru palet vurdu. Su, rhtmdakinden daha temizdi ve nndeki
metal gvdeyi aka grebiliyordu; krmz boyas fenerin nda parlyordu.
Parmaklarm gvdenin zerinde gezdirdi, sonra hzlanarak derine indi.
Birka metre sonra geminin gvdesi kaln bir midye tabakasnn altnda
ybolmutu. Omurgadaki katman eskisi kadar kalnd. Pruvann yarsna kadar
an kabuk daha da bym gibiydi. Demek aklamas buydu: kabuk ve
indeki organizmalar olay mahallinde inceleniyordu. ekek havuzu hava
geirmez ekilde mhrlenip bir laboratuvar haline getirilmi ve suyla
doldurulmutu.
Aniden askeri jiplerin anlamn kavrad. Eer sivil bir enstit olan Nanaimo
meseleden dlandysa, bunun tek bir aklamas olabilirdi: soruturmay
askeriye stlenmiti. Artk gizliydi.
Geri dnmek iin hl zaman var, diye dnd. Sonra bu fikri aklndan
uzaklatrd. Ban kararak kabuu kesti. Midye kabuklarna zarar
vermemeye dikkat ederek ban zenle kasl dibe sokuyor, sonra da
kanrtyordu. Odaklanmt ve azimliydi. Midyeler birbiri ardna torbaya girdi.

Oksijen ihtiyacn daha fazla erteleyemeyecekti. Ban kaldrp nefes


almak iin yzeye ilerledi.Geminin yan taraf zerinde kule gibi ykseliyordu,
dik bir duvard. Bir sonraki dalnda, parlayan eyin frlad yer gibi bir nokta
arayacakt. Belki kabuun altnda o yaratktan daha fazla vard.
Ayak seslerini duyduunda tam da dalmak zereydi.
Dnp havuzun kenarna bakt. Bir ift projektrn arasnda iki kii
yryordu.

krm

Suya bakyorlard.
Ses karmadan suya dald. Muhtemelen devriyeler, diye dnd. Ya da
ge saatlere kadar alan birileri. Dar karken dikkatli olmalyd.
Sonra karanlkta fener nn grlebileceini fark etti ve feneri kapatt.
Karanlk etrafn sard.
Nc tarafa gidiyorlard? K tarafa doru. Belki de pruvaya doru gidip
aratrmasna orada devam edebilirdi. Ayaklarn rparak hareket etti. Bir sre
sonra tekrar yzeye kt ve srtst dnd, gzleri havuzun kenarndayd.
Kimse yoktu.
apadan hiza alarak aa dald. Tereddtle gvde boyunca ilerledi. Daha
fazla midye bei... Bir yark veya ukur aryordu ama bulamad. Torbasn
midye ile doldurup oradan kmas gerekiyordu. Elleri titriyordu ve parmaklan
hissizlemiti.

Parmaklan...
Birden parmaklarn grebildiini fark etti. Kollan ve bacaklar da
parlyordu. Hayr, su parlyordu. Derin, mavi bir parlt.
Al Tanrm...
Sert'bir parlama gzlerini kr etti. gdsel olarak gzlerini korumak iin
elleri kaldrd. Ik patlamalar. Bulut. Neler oluyordu?
Bulunduunu fark etti. Bir sualt projektrnn altndayd ve omurga
souk beyaz n altnda duruyordu. Oluklu midye bekleri grd ve rperdi
Bir an iin ne yapmas gerektiini bilemedi. Ama kar yol yoktu. K tarafa
doru, antasnn durduu merdivene gitmesi gerekiyordu. Kalbi deli gibi
arparak sert k stunlarn geti. Cierlerindeki hava bitiyordu ama
merdivene ulaana kadar yzeye kmak istemiyordu.
te orada, dnerek dibe doru iniyordu.
Basama kavrad ve kendini yukan ekti. Yukandan gelen barlar ve
koan admlar duyuyordu. Paletlerini ve maskesini karp feneri beline takt
ve kenardan yukarsn grene dek trmand.
Barakada Anavvak'a bir battaniye verilmiti. Askerlere komitenin bilimsel
kanadndan olduunu anlatmaya almt ama onlar dinlemeye niyetli
deillerdi. Onlarn ii, Anavvak'n kamayacandan emin olmakt
Direnmeyecei veya zgrlne komaya almayaca aka belli
olduunda onu iki askerin ve bir subayn daha olduu ve sorularla sktrlaca
barakalara gtrmlerdi. Anavvak, naslsa gitmesine izin vermeyecekleri iin
yalan sylemenin anlamsz olacan biliyordu bu yzden subaya kim olduunu
ve orada bulunma nedenini anlatt.

krm

Subay onu sorgulayan bir edayla dinledi ve "Kimliinizi kantlayabilir


misiniz?" diye sordu.
"Czdanm antamda, darda. sterseniz gidip alabilirim."
"Bize nerede olduunu syleyin yeter."
antasn brakt yeri tarif etti. Be dakika sonra ehliyeti subayn
elindeydi. "Bu belgenin gerek olduunu varsayarsak siz Vancouver'da ikame!
eden Dr. Anavvak'snz."
"Benim sylediim de bu."
"nsanlar en artc eyleri syleyebilirler. Biraz kahve ister misiniz'.'
Donmu gibi grnyorsunuz."
"Dondum."
Subay masadan kalkp kahve makinasna ilerledi. Bir dmeye basnca
kat bir bardak dt ve duman tten svyla doldu. Onu Anavvak'a verdi.
"Sizin hikyenizden ne karmam gerektiini bilmiyorum." dedi.
"Komitedenseniz neden nce izin istemediniz?"
2W

"stlerinize sorun. Haftalardr Inglevvood ile irtibat kurmaya alyorum."


Subay kalarn att. "Danman olarak m alyorsunuz?"
"Evet." Anavvak etrafna baknd. Plastik sandalyeleri ve pejmrde
masasyl odann genelde moladaki liman iilerinin kullanmna verildiinden
dnd. Geici bir askeri sse dntrlmt. "imdi ne olacak?" diye
sordu.
"imdi mi'?" Subay onun karsna oturdu ve ellerini masaya koydu. "Biraz
daha burada kalmanz rica edeceim. Buradan ylesine ekip gitmenize izin
veremem, buras askeri bir blge."
"Saygszlk etmek istemem ama hi iaret gremedim."
"Eh, ieri girebileceinizi syleyen bir iaret de yok."
Anavvak tartacak durumda deildi. Tamamen verimsiz saylamasa da
en azndan artk askeriyenin iin iinde olduunu ve gvdedeki organizmalarn
canl ve gzlem altnda olduunu biliyordu e n bandan beri delice bir fikirdi.
Ama, eer otoriteler oyalanmaya devam ederse toplad midyeler asla
Nanaimo'ya kadar gidemeyeceklerdi.
Subay belinden bir telsiz kard ve ksa bir grme yapt. "anslsnz,"
dedi, "sizinle ilgilenmek zere gelen biri var."
"Neden bildiklerimi renip beni brakmyorsunuz?"
"O kadar kolay deil."

krm

"Ama ben yanl bir ey yapmadm." dedi Anavvak. Syledii kendine bile
inandrc gelmiyordu.
Subay glmsedi. "Komite olsun olmasn, izinsiz bir blgede bulunmak
sutur."
Anavvak' dier askerlerle brakp dar kt. Anavvak'la konumasalar da
onu dikkatle izliyorlard. Anavvak, kahve sayesinde biraz snm hissediyordu
ve ileri batrd iin kendine kzyordu. Tek tesellisi, onunla ilgilenmeye gelen
her kimse, ondan biraz daha bilgi alma ihtimaliydi.
Yarm saat geti. Sonra Anavvak yaklaan bir helikopterin sesini duydu.
Dany grmek iin limana bakan pencereye dnd. Helikopter stlerinden
geip yere inerken pervanelerin sesi bir an iin sar edecek boyuta ulat.
Dardaki kaldrmda ayak sesleri duyuldu. Ak kapdan darda
konuulanlar blk prk duyuluyordu. Arkalarndaki bir subayla iki asker
ieri girdi "Ziyaretiniz var Dr. Anavvak." Drdnc kii kapda belirirken,
subay yana ekildi. Anavvak kadn hemen tand. Kadn ona doru yrd ve
Anavvak kendini kadnn ak mavi gzlerine bakarken buldu. Doulu bir yzde
cam gbei. "yi akamlar." dedi kadn yumuak, ie ileyen bir sesle.
Bu Generai Judith Li'ydi.

3 Mays

Thorvaldson,

Norve

Kta

Yamac

Clifford Stone, kardein ikincisi olarak sko kenti Aberdeen'de domutu


lk doum gn geldiinde, hi de sevimli denebilir bir hali yoktu. Kkl,
clzd ve allmadk derecede irkindi. Ailesi ona bir kazaym gibi davranrd
ilgilenmezlerse fark etmeyebilecekleri utan verici bir arza. Aabeyinin
aksine sorumluluk stlenmeye layk grlmemiti ve kk kz kardeine
yapld gibi martlmamt. Kt muamele grmyordu, aslna baklrsa b
eylerin eksikliini de hissetmiyordu.
lgi ve efkat dnda.
ocukken hi arkada olmamt ve on sekizinde salar dklrken kz
arkada da yoktu. Okulda tm snavlarn gz kamatran notlarla gemiti
ama bu bile ailesi tarafndan pek az ilgiyle karlanmt.

krm

Stone daha sonra mhendislik okudu. Yetenei vard ve sonunda


neredeyse bir gn iinde hep arad ilgiye ve takdire kavumutu. Ama bu,
tamamen profesyonellik snrlar iindeydi. nsan olan yan yavaa yok
oluyordu, kimse onunla ilgilenmediinden deil de o kimseyi zel hayatna
sokmadndan. zel hayatna birilerinin girmesi fikri onu dehete dyordu,
bu, yeniden grmezden gelinmesi anlamna gelirdi. Yetenekli mhendis
Clifford, Statoil hiyerarisinde yukar trmanrken, eve yalnz dnen, kendine
gvensiz bu kel adam hor grmeyi rendi.
irket yaam, ailesi ve tm tatmini oldu nk ona daha nce bilmedii
bir eyi sunmutu: baka herkesten daha iyi olduu, bir lider olduu bilgisi. En
nde kalabilmek iin srekli koturmak sarho edici ve bir o kadar da ac
vericiydi. Durmak, o kadar uzun zamandr grmezden gelindii iin kendine
hi saygs kalmayan, tuhaf yal suratl sska ocuu grmek demekti. Stone'u
kendi karanlk, meydan okuyan gzlerine bakmak kadar korkutan baka bir ey
yoktu.
2g2

Son yllarda, Statoil hzla gelien teknolojiler iin yeni bir blm kurmutu
Tam otomatize edilmi sistemlere geilmesinin sunabilecei avantajlar hzla
kavrayan Stone, kurula bir seri neri sunmu ve nl Norve irketi FMC
Kongsberg tarafndan tasarlanm bir derin deniz nitesinin kurulumu ona
emanet edilmiti. Birka yzey alt birimi o srada baka yerlerde
kullanmdayd ama Kongsberg prototipi, muazzam tasarruf vaat eden ve ak
deniz tesislerinde r aacak tamamen yeni bir sistemdi. Prototipin inas her
ne kadar resmi olarak asla kayda gemediyse de, Norve hkmetinin bilgisi
dahilinde ve onayyla yaplmt. Stone, birimin bazlarnn isteyeceinden daha
erken ileme balatlacan biliyordu. zellikle Greenpeace daha ok test
yaplmasn isteyecekti ve bunlar tamamlamak aylar alacakt. Bu gvensizlii
anlamak zor deildi; insan hatalar ve ahlaki lekte, petrol endstrisinin
verdii zaran amak mmkn deildi. Baka hibir i kolu, petrol endstrisinin
yapt gibi her yere yaylan kar ilikileri ile gezegeni bylesine Domamt.
Bylece proje bir sr olarak kald. Kongsberg, internet sitesinde kavramsal bir
alma yaynladnda bile Statoil operasyonu gizlilik perdesinin altnda
tutuldu. Deniz yatanda bir hayalet alyordu ve yaratclarnn uykularn
karmamasnn tek sebebi mkemmel ilemesiydi.
Zaten Stone farkl bir ey beklememiti. Bitmek tkenmek bilmeyen
testlerin ardndan her riski deerlendirip btn tehlikeleri giderdiklerine ikna
olmutu.

krm

Neden daha fazla didiklesindi ki? Bu sadece Stone'un kamu teekkl


irketin iinde sezdii ve hor grd kararszl krklerdi. Birincisi, Stone,
r aan teknolojilerini ynetim kumlu yesi olarak devam ettirebilme
ansnn doduunu grmt. kinci olarak da eninde sonunda herkesin
kaybedecei bir petrol sava vard. Mesele son petrol damlasnn ne zaman
akaca deil, petrol karmann fnansal verimliliinin bitmesiydi. Bir petrol
sahasnn verimlilii fizik kanunlar ile snrlyd. Bir sahada ilk sondaj
yapldnda petrol yksek basnla dar frlar ve birka on yl boyunca bu
devam eder. Zamanla basn azalmaya balar, yeryz kk gzeneklerindeki
klcal basnla petrol tutar. lk bata kendi kendine fkran petrol, muazzam
maliyetlerle pompalanarak ekilmek durumunda kalr. Verimlilik, rezervin
boalmasndan ok daha nce hzla der. Ne kadar petroln kald nemli
deildir, bir kez petrol karmak, petroln kendisinden daha fazla enerji
gerektirmeye baladnda, kalan brakmak daha iyidir.

Bu, petrol uzmanlarnn ikinci milenyumun sonuna gelirken, kalan petrol


rezervlerinin daha on yllar boyunca yeteceini hesapladklarnda yaptklar
byk hatann sebeplerinden biriydi. Teknik olarak hakllard, dnya petrolle
doluydu. Ama ou rezerv ulalamazd veya ulamann salayaca verimlilik,
onca uraa demeyecek kadar azd.
283

nc milenymun bana gelindiinde, garabet bir durum ortaya kt:


Seksenlerde cenazesi kaldrlan OPEC, hayata dnd. Elbette gerek sorunu
zmesine imkn yoktu ama elinde en geni rezervi tutan onlard. O P E C in
petrol fiyatlarn belirlemesine izin vermemekte azimli olan Kuzey Denizi
- lkelerinin petrol karma maliyetlerini drmek ve deniz yatan otomatize
edilmi sistemlerle doldurmaktan baka aresi yoktu. Okyanus onlara, s ve
basntaki an deiimler bata olmak zere yepyeni bir seri soran reterek
cevap verdi. Bu soranlar zene ikinci bir El Dorado kaps alacakt.
Zenginlik sonsuza kadar srmeyecekti ama bu arada insanln petrol ve gaz
aln doyuracak ve endstriyi hayatta tutacakt.

krm

Stone uzmanlar ard, prototipi test aamasna geirdi ve inaata


balamay tavsiye etti. Statoil raz oldu. Stone btesinin ve yetkilerinin bir
gecede artm olduunu grd. Tedarikileriyle ilikilerini gelitirerek onlar
Statoil'in ihtiyalarnn her daim birinci srada olduuna ikna etti. Ne kadar iyi
i kardn biliyordu. Ksacas, herhangi birileri Statoil'i eletirecek bir ak
bulmad srece irketin fatihiydi. Ama paas sktnda hibir ans
olmayacan biliyordu. En iyi alan, en fazla gzden karlabilir oland.
Stone, birileri onun harcanabilir olduuna karar vermeden nce ynetim
kuruluna girmenin bir yolunu bulmas gerektiini biliyordu. Ad bir kez
yenilikilik ve krla birlikte anlmaya baladnda kaplar ardna kadar
alacak ve istedii yolda ilerlemekte zgr olacakt.
En azndan o byle olacan hayal etmiti.
Kime daha ok fkelendiinden enn deildi, ona ihanet eden Skaugen'e mi
yoksa kendine mi? Ama man sonucunu bandan beri biliyordu ve en kts
olmutu. Herkes bir snak aryordu. Skaugen de onun kadar iyi biliyordu k
yamacn zlmesiyle gelecek olan afetin haberi ok yaknda yaylacakt.
lerinden hibiri getirecei utanc gze almadan sessiz kalamazd. Dier
irketlerle irtibata geerek, Statoil durdurulamaz bir sreci balatmt. Her
finna, bir dierinin zerinde bask kuruyordu. Ufukta grnen evre felaketiyle
birlikte artk anlama yapmak iin ok geti. Tek yapabilecekleri kendi klarn
kurtanp suu stlenecek birilerini bulmaya almakt.
Stone fkeden kuduruyordu. Fin Skaugen gelmi gemi en byk haindi,
onun iyi ocuu oynamasn seyretmek Stone'u kudurtmutu. Skaugen'in
oyunu, Stone'un en karanlk dlerinde bile hayal edemeyecei kadar
eytaniydi. Stone tabii ki snn amt ama iyi bir sebebi vard. Onlarn
emirlerini uyguluyordu. Ona verilen gcn yarsn bile kullanmamt. Elbette
o sama sapan raporlardan bahsetmeyi ihmal etmiti. Solucanlar ne zamandan
beri gemilerin denize almasn veya petrol karlmasn engelliyordu ki? Her
gn, binlercesi, milyarlarca planktonun arasnda geziniyordu. Her yeni
krekayaki kefedildiinde limanda kalsalard, okyanusta tek bir tekne
284

olmazd. Hidratlara gelince, szan miktar normal snrlarn iinde kalyordu


Raporu sunmu olsa, neler olaca belliydi. Lanet brokratlar, ina srecini hi
yoktan durduracaklard.
Stone, hsranla sulanmas gerekenin sistem ama en ok da hastalkl
yobazlyla Skaugen olduunu dnd. Tm o yneticiler ona glmseyip
srtn svazlamlard: iyi i, harikasn, aynen devam et ama yakalanma nk
bilmek istemiyoruz. Bu pisliin iine dmek onun deil dierlerinin suuydu.
Ve Stone'un yerini almak iin Skaugen'in kn yalayp muhtemelen pile
yatp kalkan Tina Lund da onlar kadar ktyd. Hepsinden beteri, Skaugen'i
ona bir ans daha vermeye ikna ettii iin kadna minnettarm numaras
yapmak zorunda kalmt. Ne ans. Bu bir tuzakt. Hepsi, hem de hepsi ona
srtn dnmlerdi.
Ama onlara gsterecekti. Clifford Stone'un ii henz bitmemiti. Birimle
ilgili sorun her neyse onu bulup dzeltecekti. te o zaman kimin srlan varm,
kim neler gizlemi ortaya kacakt.
in kkne inmesi gerekiyordu.
Thorvaldson birimin olduu blgeyi ok nl yank iskandili ile taramt
ama grnrde ilemciden eser yoktu. Deniz yatann morfolojisi deimi
gibi grnyordu. Birka gn iinde birimin bulunduu alanda bir knt
hendei olumutu. Derinliin ne kadar olduunu dnmek bile, Stone'u
herkes gibi huzursuz ediyordu ama korkularn bir kenara atmalyd. Tek
dnebildii deniz yatana yapaca yolculuk ve dierlerine nasl gl ve
cesur biri olduunu gstereceiydi.

krm

Clifford Stone, cesur eylem adam.


Thorvaldson'un k gvertesinde denizalt onu dokuz yz metre aaya,
deniz tabanna tamak iin bekliyordu. Tabii keif iin nce robotu
indinneliydi. Jean-Jacques Alban ve dierleri ona bu konuda srar ediyorlard.
Victor muhteem kameralarla donatlmt, ar hassas bir kumanda kolu vard
ve hzl veri transferi iin gerekli olan her eye sahipti. Ama aa kendisinin
inmesi ok daha byk etki yaratacakt. Ayrca, Stone Alban Ta ayn fikirde
deildi. Sonne'de Gerhard Bohrmann Ta insanl denizaltlar zerine sohbet
etmilerdi. Bohrmann, efsanevi DSV" Alvin ile Oregon deniz yatan
aratrmt: "Binlerce video kayd grmtm robotlar tarafndan yaplan
kamera ekimlerini ve hepsi de ok etkileyiciydi ama denizaltnda oturup,
aada, deniz yatanda olmak, her eyi boyutlu grmek... Byle bir eyi hi
hayal etmemitim. Grp grebilecein her eyden te." stelik, bir insann
igdlerinin ve duyulannn yerini hibir eyin tutamayacan da eklemiti.

Stone zalimce glmsedi. Artk sra ondayd. Mkemmel irtibatlar


sayesinde, denizaltn elde etmek ok kolay olmutu. Bir Deep Rover' d, DR
1200, ve Deep Ocean Engineering adl Amerikan firmas tarafndan yaplmt.
285

Yeni nesil denizaltlardan olan kk, hafif bir arat. Kre eklindeki effaf
gvdesi, iinden bir ift robot kolun kt iki ikin blme eklenmiti. inde
yanlarnda kontroller olan iki adet rahat oturma yeri vard. Deep Rover'w
yaklatnda, yapt seimin doruluundan memnun kalmt. Ara vince
bir kabloyla balyd ve alt kapaktan ieri srnmelerine yetecek kadar havaya
kaldrlmt. Pilot Eddie salam yapl eski bir donanma pilotuydu ve imdiden
ieri girmi, aletleri kontrol ediyordu. Bir denizaltnn suya indirilmesi srasnda
hep olan sradan kargaa sryor, mrettebat, teknisyenler ve bilim insanlar
gvertede koturuyorlard. Stone, Alban' grerek yanma ard. "Fotoraf
nerede?" diye bard. "Ve video ekimi yapacak adam?"
"Hibir fikrim yok." dedi Alban. "Kameraman buralarda oyalanrken
grmtm."
"O zaman ona oyalanmay brakp buraya gelmesini syle." diye tersledi
Stone. "Film ekilmeden aa inmeyeceiz."
Alban kalarn atp denize bakt. Gr mesafesinin dk olduu, puslu
bir gnd.
"Havada kt bir koku var." dedi.
"Metan."
"Ktleiyor."
Doruydu. Denizin zerinde slfr gibi bir koku asl kalmt. Bu kadar
kt kokmas iin epey miktar gaz havaya szm olmalyd. Hayra almet
deildi.
"Kendi kendine dalr." dedi Stone.
"Bence dal ertelemelisiniz."
"Samalk!" Stone etrafna baknd. "u lanet olas fotoraf nerede?"

"ok riskli. Barometre dyor. Bir frtna yolda."


"Aa iniyoruz, ite o kadar!"
"Stone aptal olma. Neden inat ediyorsun?"

krm

"Sebebi u." dedi Stone ineleyici bir sesle. "Sorunu daha doru, daha iyi
greceiz. Tanr akna Jean, hibir ey Rover'n yolunu kesemez, hele birka
solucan asla. Drt bin metreye kadar dalabiliyor"
"Drt bin metrede gvde ieri ger," diye dzeltti Alban, "en fazla bin
metrede gvenli."
"Gerekleri biliyorum. Ve biz de dokuz yz metreye iniyoruz. Yanl
gidebilecek ne var ki?"
"Bilmiyorum. Ama deniz taban deimi. Su gazla doluyor ve birim
sonarda grnmyor. Aada neler olup bittiini ancak Tanr bilir."

"Belki bir heyelan olmutur. Ya da birimde bir krlma olmutur. Eer


ansmz yoksa zemin kmesi bile olmu olabilir. Bu gibi eyler oluyor,
biliyorsun."
286

"Sanrm."
"Eee, o zaman sorun ne?"
"Sorun u ki," dedi Alban skunetini yitirerek, "ii senin yerine bir robot da
yapabilir. Ama hayr, illa kahraman oynaman gerek."
Stone iki parmayla gzlerini iaret etti. "Bunlarla sorunun ne olduunu bir
robottan ok daha kesin olarak tehis edebilirim. Anlyor musun? Sorunu yerinde
inceleyerek. Problemler byle zlr, gidip iyice inceler ve tamir edersin."
"yle olsun."
"Peki, aa ne zaman ineceiz?" Stone saatine bakt. "Tamam, bir yarm
saat daha. Yok, yirmi dakika olsun." Edde'ye el sallad ve pilot elini kaldrp
ardndan kontrol iine dnd. Stone srtt. " N e d e n endieleniyorsun?
Buralardaki en iyi pilot bizde. Zorunda kalrsam aleti ben bile kullanrm"
Alban cevap vermedi.
"Dal planna son bir kez bakacam. Eer bana ihtiyacnz olursa
kamaramdaym. Ve bana bir iyilik yap Jean, u aptal kameramanlar bul. Gren
de suya dtklerini sanr."

Trondheim,

Norve

Tra losyonu gerekten bitmi miydi? Mmkn deil. Sigur Johanson, hayatn
kk lkslerini stoklard. arabnn veya bakm rnlerinin bittii hi
grlmemiti. Elbette, bir ie daha Kilon losyonu olmalyd.

Banyoya geri dnd ve dolab kartrd. Artk kmas gerekiyordu. Onu


Karen VVeaver'la olan toplantsna yetitirecek helikopter, Statoil aratrma
merkezinde bekliyordu. Ama dankl bir sanat haline getirmi biri iin
toplanmak zordu: derli toplu insanlar asla hangi renk ceketin tam doru etkiyi
yaratabileceini dnmezlerdi.

krm

Aradn iki sa jlesi tpnn arkasnda buldu. ieyi bakm antasnn


iine koyup antay da, VValt VVhitman'n iirleri ve porto arab hakknda bir
kitap ile birlikte bavuluna sktrp bavulu kapatt. On dokuzuncu yzyl
banda, zengin Londrallar arasnda, hafta sonu kaamaklarnda epey popler
olan trden, pahal bir bavuldu. Deri eritleri elle dikilmiti.

Beinci gn!
CD'yi alm myd? nanlmas g fikrini destekleyen tm malzemeler o
CD'nin iindeydi. Belki gazeteciyle bu konuda tartma frsat olurdu. Ah, ite
orada, tirt ve orap ynn altndayd.
Kirkegata Caddesi'ndeki evden koar adm kt ve yolun karsna, jipine
ilerledi. Nedense, bu sabah evden kmaya pek hevesliydi. Enerjisi neredeyse
histerikti. Arabay altrmadan nce eve son bir defa bakt.
287

Birden, aslnda zihnini megul etmeye altn fark etti. Hiperaktil


enerjisi akln kurcalayan dnceleri uzak tutmann bir yoluydu, karanlkt
slk almak gibi. ehre bakarken eli kontak anahtarnda oyaland
Trondheim'n zerinde, ehrin hatlarn bulanklatran kaln bir sis tabakal
aslyd. Caddenin karsndaki evini bile normalden daha bask grnyordu
Neredeyse bir yalboya tablo gibiydi.
Sevdiin eylere ne oldu?
Van Gogh'un tablolarnn nnde neden defalarca saatler geirmi ve ii
huzurla dolmutu; sanki ressam umutsuz bir paranoyak deil de, tamamen
mutlu biriymi gibi!
nk hibir ey zlenimi yok edemezdi.
Elbette bir resim yok edilebilirdi ama var olduu srece, boyayla tutsak
edilmi tam ve eksiksiz bir and. Ayiekleri asla solmayacakt. Arles'teki
Langlois Kprs asla bombalanmayacakt. Dehetin grnts her zaman
dehet verici olacakt ve gzellik her daim gzel kalacakt. Keli suratl,
kulanda beyaz sarg olan adamn resminde bile huzur verici bir sreklilik
vard. En azndan resimde daha mutsuz olamaz, yalanamazd. Resimdeki adam
ebediydi. En sonunda ona eziyet edenlere ya da onu anlamayanlara kar galip
gelmiti. Bir resim fras ve dehasnn yardmyla herkesi yenmiti.
Johanson evine bakt. Keke bir resim olsayd ve ben de iinde olsaydm,
diye dnd. Ama bir resmin iinde yaamyordu ve hayat da gemiini
admlayabilecei bir galeri deildi. Gln kenarndaki evi muhteem bir resim
olurdu, sonra bir de karsnn bir resmi ve tand dier tm kadnlarn da,
sahip olduu arkadalarnn ve tabii ki Tina Lund'un da. Tina, Kare ile el eli
ve sonsuza kadar huzur iinde.

krm

Tatsz bir kayp duygusu iini sard. Dnya deiiyor, diye dnd. Bizi
hizaya getiriyorlar. Bir yerlerde bir karar alnd ve biz bir paras deildik
nsanlk orada deildi.
Arabay altrp srd.

Kiel,

Almanya

Ervvin Suess, arkasnda Yvonne Mirbach Ta birlikte Bohrmann'n ofisine girdi


"Johanson'u ara," dedi, "imdi."
Bohrmann, Geomar yneticisini sra d bir eyler olduunu anlayacak
kadar uzun zamandr tanyordu. "Sorun ne?" diye sordu, cevab bildiinden
emin olmasna ramen.
Mirbach bir sandalye ekip oturdu. "Bilgisayarda farkl senaryolarn
zerinden getik. kme dndmzden daha da yakn."
288

Bohrmann kalarn att. " k m e m i ? Son konutuumuzda iin oraya


varacandan bile emin deildik."
"Kantlar hi de parlak deil." dedi Suess.
"Bakteri konsorsiyumu yznden mi?"
"Evet."
Bohrmann alnnda souk terler biriktiini hissetti. mknsz, diye dnd.
Onlar sadece bakteri kck, mikroskobik organizmalar. Bir anda ocuk
gibi dnmeye balad. Nasl olur da, o kadar kk bir ey yzlerce metre
kalnlndaki buz tabakasn yok edebilirdi? Hi yolu yoktu. Bir mikrop
binlerce kilometrekarelik deniz yatanda ne gibi bir deiiklik yaratabilirdi?
Hi. Anlalmazd, gerek deildi. Byle bir ey olamazd. Bilim insanlar
konsorsiyumlar hakknda grece az ey biliyorlard ama bilinen uydu ki ok
denizin zemininde eitli mikroorganizmalar simbiyotik ortaklklar
kuruyorlard. rnein slfr bakterisi, dnya zerindeki en eski yaam
biimlerinden biri olan tekhcreli arkebakterilerle ibirlii yapard. Simbiyoz
kusursuz derecede baarlyd.Bu trden konsorsiyumlar, ilk kez birka yl nce
metanhidratlarn st yzeylerinde kefedilmiti. Slfr bakterisi, oksijenin
yardmyla arkebakteriler tarafndan salman nitrojen, karbon dioksit ve dier
karbon bileenlerinden oluan besin maddelerini deerlendiriyor; arkebakteriler
ise en sevdikleri yemekle ziyafet ekiyorlard.

krm

Metan.
Simbiyoz, slfr bakterisinin de tadna hi bakmamasna ramen metanla
yaad anlamna geliyordu. Metann ou oksijensiz kelti iinde olurdu ve
slfr bakterisinin hayatta kalmak iin oksijene ihtiyac vard. Arkebakterilerin
ise yoktu. Oksijen olmadan metan paralar ve bunu deniz tabannn altnda
birka kilometre boyunca devam ettirebilirlerdi. Bilim insanlar arkebakterilerin
her yl 300 milyon ton deniz alt metamn dntrdn tahmin ediyorlard
ki, bu da muhtemelen iklimin yararna oluyordu. Paralanan metan bir sera gaz
olarak atmosfere szamazd. Bu adan baknca, arkebakteriler bir eit evreci
zel tim saylrd.
Tabii deniz yatanda kaldklar srece.

Sorun uydu: arkebakteriler ayn zamanda solucanlarla da simbiyotik


yayordu ve canavar eneleri olan mutant solucan arkebakteriler ve slfr
bakterisinin konsorsiyumu ile sarmalanyor, onlar iinde ve derisinde tayordu.
Buzda derine ilerledii her metrede, bakteriler de hidratlarn iine tanyor ve
oradaki donmu katmanlar iten yok edip kanser gibi yaylyorlard. ok
gemeden solucan ve slfr bakterisi lyordu ama arkebakteri durmadan buzun
iini kemirmeye devam ediyor ve youn hidrat tabakasn gzenekli rk bir
ktleye eviriyorlard. Gaz tabii ki yzeye szacakt.
Solucanlar hidratlar dengesizletiremez,

dediini

289

hatrlad

Bohrmann

Doruydu. Ama amalan bu deildi. Onlar sadece tpk servis otobsk


gibi buzun iinden arkebakteri sevkiyatn yapan aralard: bir sonraki durak,
metan hidratlar, be metre derinlik, orada dur, imdi alma vakti.
Neden daha nce aklmza gelmedi? diye dnd Bohrmann. Dalgalanan
su scakl, hidrostatik basnta d, depremler h e p s i de hidai
uzmanlannn felaket nakaratlannn bir parasyd. Ancak bakteriler hakkmla
kimse oturup dnmemiti; oysa ki herkes bakterilerin aada ne halt ettiini
biliyordu. lerinden hibiri, en kt kbuslarnda bile byle bir istilay hayal
edememiti. Kimse metanotrof intihar manya bir solucann var olabileceim
aklna getiremezdi. nanlamayacak rakamlarda btn bir kta yamacna
yaylm olmalar. Samayd, olanakszd, aklanamazd! mknsz saylanla,
lmcl alklannn gdmnde bir arkebakteri ordusu!
Dnmeden edemiyordu. O solucanlar oraya nasl gelmiti? Orada ne k
vard? Onlan oraya getiren neydi?
Ya da kim?
"Sorun u ki," diyordu Mirbach, "ilk simlasyonumuz ounlukla dorusal
varsaymlara dayanyordu. Ama gerek hayat dorusal deildir. Kaotik, hatla
baz durumlarda gibi byyen gelimelerle kar karyayz. Buz paralanp
dalyor, bu da gazn iinden fkrarak daha fazla hidrat atlatmas demek,
yani deniz taban kmeye balayacak ve kritik eikte"

"Tamam, tamam." Bohrmann elini sallad. "Ne kadar vaktimiz var?"


"Birka hafta. Veya gn. Ve hatta..." Mirbach tereddt etti. "Ama hl enn
olamayz. Demek istediim bunlarn mutlaka gerekleeceinden emin
olamayz. Tm kantlar o yn gsteriyor ama o kadar olaand bir sena y< l
ki. Hibir eyi kantlayanlayz."
"Sadede gel, Yvonne. Sence ne olacak?"

krm

"Bilmiyorum." Yine duraklad. "Pekl, diyelim ki tane asker k a m u |


bir memelinin yoluna kt. zerlerine baslp ezilirler. Ama ayn m e m e l i
binlercesinin arasnda kalsa, onu canl canl yerler. Ben bu mikroplar byil
hayal ediyorum. Anlyor musun?"
" J o h a n s o n ' u ara." diye tekrarlad Suess. " O n a bir Storegga KaymMI
ngrdmz syle."
Bohrmann nefesini yavaa brakt ve sessizce ban sallad.

Thorvaldson,

Norve

Helikopter pistinin kenannda ayakta durmu aa, fiyorda bakyorlard. Suyun


te yanndaki ky zar zor grnyordu. Grileen gn altnda gl karanm,
elik gibi uzanyordu.

"Zppenin tekisin." dedi Lund helikopteri iaret ederek.


"Tabii ki yleyim," diye cevaplad Johanson, " a m a bu
bulatrldma gre mzmz olma hakkm var."
"Of, yine balama."

ie

ZOTI

"stelik sen de benim jipime gz koyduun iin ayn derecede ktsn."


Lund glmsedi. "Hadi, anahtarlar ver."
Johanson ceketinin ceplerini kartrp anahtar kard ve Lund'un avucuna
koydu. "Ben yokken ona iyi bak."
"Bana gvenebilirsin."
"Ve Kare'yle oynamak yok."
"Jipte mi? Ben o tr kzlardan deilim."
"Ben seni bilirim. Her neyse, en azndan zavall Stone'u savunman iin
verdiim d tuttun. Kendi aptal prototipini sudan kendisi karsn."
"Seni hayal krklna uratmak istemem ama dn sayesinde olmad.
Cezasn Skaugen erteledi."
" D e m e k cezas

ertelendi?"

"ini kaybetmeme ihtimali var, tabii eer ileri yoluna koyabilirse." Saatine
bakt. " H e r an denizalt ile suya inebilir. Ona ans dile."
"Neden aa bir robot gndermiyor?"
" n k delinin teki. Sanrm bir krizin sadece onun yntemleri ile
zlebileceini ispat etmek istiyor. Clifford Stone'un vazgeilemez
olduunu."

"Ve hepiniz buna izin mi veriyorsunuz?"


"Patron hl o. Hem baz noktalarda da hakl. Kendi inerse durumu daha iyi
anlayacaktr."

krm

Johanson, Thorvaldson'u puslu gri denizin zerinde hayal etti, Stone


omurgann altnda denize dalm, etraf karanlkla sarlm ve bilinmeyene
dalyordu. " E n azndan cesaretini takdir etmek lazm."
"Evet." Lund ban sallad. "Piin teki ama cesur olduu doru."
"Peki, o zaman." antasn ald. "Arabama iyi bak."
"Merak etme."

kisi birlikte helikoptere yrdler. Skaugen szn tutmu ve Statoil'in en


iyi modelini emrine vermiti. Helikopter byk bir Bell 430'du, helikopter
konforunun doruk noktasyd ve ok az ses karyordu.
"u Karen VVeaver," dedi Lund helikopterin kabin kapsnda durduklarnda,
"neye benziyor?"
Johanson'un gzleri parlad. "Gen, inanlmayacak kadar gzel."
"Aptal."
"Nereden bileyim?"
Lund duraksad. Sonra ona sarld. "Kendine iyi bak, olur m u ? "
291

Johanson kadnn srtn svazlad. "yi olacam, neden olmayaym k i 7 "


"Nedeni yok." Bir an sessizleti. "Bu arada dn ie yarad. Ban.!
sylediin eyler. Karar vermemi salad."
"Kare'ye mi gideceksin?"
"Her eyi farkl bir adan grdm. Ve evet, Kare'nin yanna gideceim."
Johanson glmsedi. Sonra kadn iki yanandan pt.
"Oraya gider gitmez ararm."
"Tamam."
eri trmand ve antasn pilotun arkasndaki koltuklardan birine att
Kabinde on kiilik yer vard ama tek bana olacakt.
"Sigur!"
Arkasn dnd.
"Sen... Gerekten benim en iyi arkadamsn." Ellerini aresizce iki y a n
at sonra indirdi. "Demek istediim"
"Biliyorum." Johanson srtt. "Byle eylerde iyi deilsin."
"Hayr."
"Ben de yle." ne eildi. "Birinden ne kadar holanyorsam, bunu
sylerken o kadar batrrm. Ama hi seninle olduu kadar berbat etmemitim
"Bu bir iltifat myd?"
"En alasndan." Kapy kapad. Pilot pervaneleri altrd ve Bell havai anp
burnunu kaldrd, aratrma merkezini ardnda brakarak fiyorda doru ulu
Johanson kabine iyice yerleerek pencereden dar bakt ama grlecek pek bil

ey yoktu. Trondheim bir sis perdesinin altna gizlenmiti vc gollerle dalfil


renksiz ykseklikler olarak altndan geiyor; gkyz ise onlar yutmak
istiyormu gibi grnyordu. '

zerine tekrar bunaltc bir duygu kt.

krm

Korku.

Ama neden?

Sadece bir helikopter gezintisi, dedi kendi kendine. Endielenecek bir ey


yok. Ne olabilir ki?

Aklnda metan ve canavarlar vard o kadar. Havann da pek faydas


dokunmuyordu. Keke kahvaltsn daha iyi yapm olsayd. antasndan Walt
VVhitman' kard ve okumaya balad.

Pervaneler zerinde anlamszca dnyordu. Ceketi ve cebindeki cep


telefonu arkasndaki koltukta duruyordu. Bu yzden ve okuduu kitaba dalm
olmasndan dolay telefonun aldn duymad.

Thorvaldson,

Norve

kta

yamac

tone denizaitma binmeden nce birka kelime sylemeye karar vermiti,


ameraman video kayd yaparken, dier adam da fotoraflar ekecekti. Tm
perasyonun doru dzgn kayt altna alnmasn istiyordu. Clifford Stone bir
rofesyonel, iini asla savsaklamayan bir adamd. Herkese bunu hatrlatacakt.
"Biraz daha saa." dedi kameraman.
Stone bir ift teknisyeni grntden uzaklatrarak saa kayd. Sonra bir
daha dnd ve ikisini geri ard. "Arkamda durun," dedi, "biraz daha yana
kayn." nsanlarn bu grevin amatr veya lgn bir giriim olduunu
dnmelerini istemiyordu.
Kameraman tripodu ykseltti.
"Hl hazr deil miyiz?" diye bard Stone.
"Bir saniye. Hl tam deil. Pilotun yolunun zerindesiniz."
Stone yana bir adm daha att. "Byle nasl?"
"Daha iyi. Tamam," dedi kameraman, "kayt."
Stone kameraya bakt. "Birka dakika sonra, prototipe ne olduunu bulmak
amacyla dala geeceiz. u anda grnen o ki birim, eee.. orijinal yerinden...
orijinal... eee... yani olduu yerden... of, lanet olsun!"
"Dert edecek bir ey yok. Batan balayn."

krm

kinci sefer her ey yolunda gitti. Stone, i bilir bir edayla sonraki birka saat
boyunca prototipi arayacaklarm anlatt. O ana kadar edindikleri bilginin ksa
bir zetini verip yamacn deien morfolojisine deindi ve prototipin deniz
tabannn yerel olarak dengesizlemesi yznden kaym olmas gerektiini
belirtti. Hepsi de kulaa pek ciddi geliyordu. Belki de gereinden fazla.
Genelde nl kaifler grev banda veya sonunda sylenecek zekice bir laf
bulurlar, diye dnd Stone. Meseleyi mkemmel olarak zetleyen bir ey.
"enim iin kk ama insanlk iin byk bir adm. te bu ilham venniti.
Elbette Neil Armstrong byle bir laf kendi kendine bulmu olamazd. Daha
nceden prova yapm olmalyd ama yine de... Julius Ceasar: Geldim, grdm,
yendim. Kolomb'un nl bir laf var myd? Ya da Jaques Piccard'n?
Dnd. Aklna hibir ey gelmiyordu.

Ama insan her eyi kendi bulmak zorunda deildi. Bohrmann'n insanl
derin deniz dallar ile ilgili syledii birka anlaml cmle burada ie
yarayabilirdi.
"Elbette aa bir robot gnderebilirdik," dedi, "ama bu ayn ey olmazd.
Robotlar tarafndan yaplm fazlasyla kamera kayd grdm. nanlmaz
eylerdi." Hmm, sonra ne diyordu? "Ama gerekten denizaltnn iinde
oturmak, her eyi boyutlu grmek b u n u hayal etmek bile g. Hibir ey
buna benzemez. stelik... eee... stelik bize... eee... ok daha iyi bir fikir.
293

aada gerekten neler olduuna dair daha iyi bir grnt sunacana vc
eee... neler yapmamz gerektiini gstereceine phe yok."
" A m i n ! " dedi Alban sessizce arkadan.
Stone arkasn dnp denizaltnn altna srnd ve kapaktan ieri trmand
Pilot uzand ama Stone yardm elini grmezden gelerek kendini ieri ekip
oturdu. Biraz helikopterde olmaya benziyordu. En garip olan da hl ak
havadaym gibi hissetmesiydi. Tek fark gvertedeki uultuyu duymamakt
Akrilik baloncuk birka santimetre geniliindeydi ve hava szdrmazd.
" H e r eyin zerinden bir kez daha gememi ister misiniz?" diye sordu
Eddie.
"Hayr."
Eddie daha nce, kendine has dorudan ve soukkanl tavryla ona
denizaltyla ilgili her eyi aklamt. Stone nlerindeki kk bilgisaya
konsoluna bakt. Sa elini aa indirerek koltuunun kenarndaki kontrol leri
dokundu. Darda, gvertede fotoraf fotoraf ekiyor ve kameraman kayda
devam ediyordu.
"Harika," dedi Eddie, "elence balasn."
Denizalt yana doru salland. Bir anda gverteden ykselmi, geminin
zerinde kayyorlard, sonunda aadaki rpnan denizi grdler. Deniz iyinkabarmt. Bir an hareketsiz orada asl kaldlar. Sonra Alban balama iaretim
verdi. Stone ona doru ban sallad. Bundan sonraki birka saat boyunca sualt
telefonu zerinden haberleeceklerdi. Denizalt ve gemi arasnda optik kablola
yoktu, sadece ses dalgalan olacakt. Vin onlan brakt andan itibaren orada
tek balanna kalacaklard.
Stone'un midesi dmlendi.

krm

Bir sarsnt daha oldu, sonra stlerindeki kablo braklrken bir metal seli
duyuldu. Denizalt nce batt, sonra bir dalgann zerinde ykseldi, sonra da
Eddie valfleri atnda suyun tanklara dolmasn salad. Bylece Deep Rovm
dakikada otuz metre hzla inerek ta gibi batmaya balad. G tanklarnn
klannn dnda tm klar kapalyd. G sarfiyat hayati nem tayordu,
o enerjiye daha sonra ihtiyalan olacakt.
Grecek ok az balk vard. Birka yz metreden sonra derin mavi sula
siyaha dnd. Gvdenin dier yannda fiee benzer bir k akmas oldu
nce bir tane, ardndan daha ok.
"Ildayan denizanalar." dedi Eddie. "ok ho, deil m i ? "
Stone bylenmiti. Daha nce birka dal yapmt ama hibiri bir Detp
Rover'la. deildi. Gerekten de sanki onlar denizden ayran hibir ey yokmu
gibi hissediyordu. Konsollarn krmz bile dardaki parlayan
organizmalarla bir btnm gibi grnyordu. Bu yabanc evrene bir ilenin
birim kurma fikri bir anda o kadar sama sapan geldi ki neredeyse glecekti
294

Denizalt batarken, ierideki hava serinledi ama kusursuz biimdikeyifliydi. Alt bin metre derine inebilen Alvin, MIR veya Shinkai ile
karlatrldnda Deep Rover'm s dzenlemesi olduka lkst. Yine de
ihtiyatl olmak iin scak bir kazakla kaln bir ift orap giymiti
denizaltlarda aletleri kazara olabilecek darbelerden korumak iin ayakkablara
izin yoktu. Eddie dikkatli ama sakin grnyordu. Arada bir hoparlrlerden
bir ses geliyor, teknisyenler onlar kontrol etmek iin aryorlard. Kelimeler
anlalrd ama sesler denizden gelen binlerce sesle karp bozuluyordu.
Derine, daha derine iniyorlard.
Yirmi be dakika sonra Eddie sonar at. Krenin ii, elektronik mrltlara
karan yumuak bir slk ve tkrt sesiyle doldu.
Deniz tabanna yaklayorlard.
"Patlam msr ve iecekler hazr," dedi Eddie, "gsteri zaman."
Projektrleri at.

Gullfaks

C,

Norve Kta Sahanl

Lars Jrensen helikopter pistinin aasndaki konaklama blmne inen metal


merdivenin tepesindeki platformda dikilmi, elleri trabzanlarda, aadaki
petrol kuyusu iskelesine bakyordu. Beyaz bynn ular rzgrda
uuuyordu. Ak havalarda iskele dokunma mesafesindeymi gibi
grnyordu ama imdi gr mesafesinin dna ekiliyordu. Yaklaan
frtnann sisi younlatka, sanki tamamen kaybolup anlara karmak ister
gibi daha da belirsiz grnyordu.

krm

Lund'n son ziyaretinden beri Jrensen melankoliye teslim olmutu. Statoil'in


yamata ne planladn dnp duruyordu. Otomatik bir sistem olmalyd. Belki
bir retim arac da kullanrlard. Lund aka onu savsakladm sanmt ama
Jrensen aptal deildi. Hatta ilerin neden byle yrdn bile bilirdi. Eninde
sonunda, insanlarn yerine makinalan altrp maliyeti azaltmak mantklyd.
Makinalar gzel, scak yemekler istemezdi. Uyumaz, zor artlarda alr ve para
almay beklemezlerdi. Asla ikayet etmezlerdi ve bir sorun kttnda onlara bir
ey vermen gerekmeden onlar kaldrp atabilirdin. Ama robotlar da igdleriyle
hareket edemez ve insan gzyle kulann yerini tutamazlard. nsan denklemden
karldnda insan hatalarndan kurtulunabilrrdi ama onlan tamir edecek insanlar
olmadan da makinalar alamazd... Bu durum, darda dalgalar platformu
dverken, ona gece ge saatlerde televizyonda seyrettii felaket filmlerini
hatrlatmt. Makinalann yaama ve onlan evreleyen doal dngye hi sayglan
yoktu. Yaratclannn refahn umursamazlard. nsaniyet ve merhamet bir robotta
yoktu.
295

Gn yava yava soluyordu. Yamur iselemeye balarken, gkyz


daha derin bir griye brnd. Ne boktan bir gn, diye dnd Jrensen.
Deniz bir sredir kimyasal maddelerle doluymu gibi kokuyordu ve ilei
daha da beter hale getirecek ekilde, hava Jrensen'in ruh halinden daha da
kasvetliydi. Bir enkazda alyoruz, diye dnd, suyun zerinde, zombilerlc
dolu bir hayalet kasaba. Petrol bittiinde, geriye hibir amac olmayan bil
iskelet kalacakt. Petrol iileri iten karlyor, platformlar kapatlyordu ve
endstrinin gelecei, ters giden her neyse, eriemeyecekleri bir dnyadan bi
tantm videosu haline geliyordu.
Jrensen imi ekti.
Eski gnlerde, diye dnmt, erkeklerin, arkalarndaki tozlu topraktan
fkran petrolle ykanrken birbirlerine sarlp, en lgn hayallerinin tesinde
zengin olacaklarna inandklar mucizevi bir an olmutu. Tpk Giant 'taki James
Dean gibi. Jrensen o filme baylrd. Ona kalrsa, Dean'in petrol bulduu
sahne, Bruce VVillis'in gerek bir petrol platformunda, Dean'in ise Teksas
lnde bulunmasna ramen Armageddon'dan kat be kat iyiydi. Petroln
fkrmasn izleyen Dean'in kahkahalar atp kendi etrafnda hoplayp zplayan
hali, ona byk babasnn kucanda oturup onun genlik hikyelerini dinledii
ve her eyin daha gzel olduu gnleri hatrlatyordu.
imdi artk kendisi bir byk babayd.
Sadece birka ay daha, dedi Jrensen kendi kendine. Sonra gidecekti.
Bitirecekti. Ardnda brakacakt. Genlerden daha anslyd geri. Kimse onu
hizaya getirmeyecekti, o kendi kendine brakacak ve emekli ayln alacakt
Petrol platformunun son saatlerinde orada olmayaca iin neredeyse sululuk
duyuyordu. Ama bu onun sorunu deildi. Onun dnecek baka eyleri vard.

krm

Uzaktan, kydan gelen bir ses duydu. Ritmik arpma sesi ykselerek bi
helikopterin grltsne dnt. Jrensen ban kaldrd. Buralarda uan tm
helikopterleri bilirdi. Uzakla ve zayf gr mesafesine ramen Gullfaks'm
stnden geip sisin iinde kaybolan Bell 430'u tamd. Motorlarn homurtusu
yava yava uzaklat ve sonunda yine sessizlik oldu.

Yamurun son damlalar parlayan bir toz tabakas gibi platformu kaplad.
Belki de ieri girmeliydi. Bir saat kadar oyalanmas gerekiyordu. Bo zaman
nadiren olurdu, televizyon seyredebilir, kitap okuyabilir veya satran
oynayabilirdi. Ama konaklama blmne girmeyi can ekmiyordu.
Platformun br yannda elik vincin ucunda bir ate ar ar yanyordu.
Kayplarn feneri. Hey, bu neredeyse bir film gibi olmutu. Tm hayatn geip
giden helikopterler ve gemileri seyrederek bir platformun tepesinde yaam
yal bir adam iin hi fena deildi.
Ona Kayplarn Feneri diyecekti.
Byk baba, bize bir hikye anlat.
296

Aslnda, belki o kadar da kt bir gn deildi.

Kel,

Almanya

Gerhard Bohrmann gittike bataa saplanyormu gibi hissediyordu.


Bilgisayarlarnda yeni senaryolar deneyip ok daha felaket sonularla
kagelen Mirbach ve Suess arasnda mekik dokuyordu. Birka dakikada bir
Johanson'a ulamaya alyordu ama adam telefonu amyordu. NTNU'daki
sekreterini bile aramt ama sekreter Dr. Johanson'un ofiste olmadn ve bir
sre dnmeyeceini sylemiti. Devlet iin baz ilerle ilgileneceinden izne
kt, diye tahmin etti Bohrmann. Johanson'un ev numarasn denedi, sonra
ar cep telefonunu arad. Cevap yoktu.
Sonunda Suess'e dant.
"Johanson'un evresinde karar verebilecek birileri olmal." dedi Suess.
"Sadece Statoil ekibi ki onlara sylemekle hi kimseye sylememek ayn
kapya kar. stelik u gizlilik meselesine gelince, ya bir Storegga Kaymas
varsa? Bu konuda suskun kalrsak bu bizim iin epey kt grnecektir..."
"Ne nerirsin?"
"Ben meseleyi Statoil'e gtrmezdim."
"Peki." Suess gzlerini ovuturdu. "Haklsn. Bilim ve Teknoloji Bakanl
ile evre ile ilgili yetkili makamlar arayalm."
"Oslo'dakileri mi?"
"Ve Berlin, Kopenhag, Amsterdam, Londra'dakileri de. Unuttuum birileri
var m ? "

krm

"Reykjavik." Bohrmann iini ekti. "Haydi yapalm."


Suess penceresinden dar, Kiel fiyordunun zerinden depolara, silolara ve
enlileri ykleyen devasa vinlere bakt. Bir deniz kuvvetleri destroyerinin
tlan gri bulutlara ve suya karyordu.
"Simlasyon Kiel iin ne diyor?" diye sordu Bohrmann. Bunu daha nce
dnmemi olmas garipti.
"Bir ey olmayabilir."
"Sanrm bu biraz teselli saylr."
"Yine de Johanson'u ara. Denemeye devam edelim."

Deep Rover,

Norve Kta

Yamac

Eddie projektrleri atnda okyanusun enginliinden eser yoktu. 4 adet 150


vatlk kuvars halojen ampul ve iki adet HMI yinni be metre apnda bir
297

blgeyi parlayan bir k havuzuyla aydnlatmak zere birletiler. O r t a d a


herhangi bir cisim gremiyorlard. Stone, karanlkta yaptklar uzun yolculuktan
sonra gzlerini krptrd. Deep Rover parldayan bir inci yamurunun i i n d i
aa dyordu.
ne eildi. "Bunlar nedir? Deniz taban nerede?"
Sonra evrelerinde ykselen parltlarn ne olduunu anlad. Yzeyi
baloncuklar kyordu, bazlar bir ipteki boncuklar gibi dizili, dierleri dolgun
ve yumurta gibiydi.
Sonar her zamanki vzltsna ve tkrtsna devam ediyordu. Eddnkonsoldaki enerji, i ve d scaklk, oksijen rezervleri, kabin basnc ve bunun
gibi bilgileri gsteren L E D ekrana kalarn atarak bakyordu.
"Tebrikler." diye homurdand. "Metan."
nci perdesi kalnlat. Eddie ikin blmelerin kenarna bal iki elik
arl serbest brakt ve denizaltn sabitlemek iin tanklara hava pompalad
Ama suda ykselmek yerine batmaya devam ettiler.
"Aman, harika! Ykselmemize izin vermiyor."
Deniz taban projektrlerin nda altlarnda belirdi. ok hzl
yaklayorlard. Stone bir an altlarndaki ukur ve yarklar grd, sonra gr
alan baloncuklarla doldu. Eddie kfr ederek tanklardan su boaltmaya devan
etti.
" N e oluyor?" diye sordu Stone. "Yzemiyor m u ? "
"Gazn sebep olmas daha yksek ihtimal. Bir patlamann ortasnda kaldk."
"Siktir!."
"Sakin ol."

Pilot iticileri ateledi. Denizalt baloncuklarn arasndan ileri frlad. Bir an


iin Stone kendini bir alt kata yaklatka yavalayan bir asansrde gibi hissetti
Derinliklere bakt. Deep Rover, alalma hz yavalam olsa da batyordu
Hl deniz yatana doru ilerliyorlard. Zaman tkeniyordu.

krm

Stone dudan srd ve Eddie'yi brakt ki adam iini yapsn. Byle bu


durumda pilotun dikkatini datmak tavsiye edilecek bir ey deildi
Baloncuklar daha da yuvarlaklap, perde yaklarken seyretti. Dnp duran
suyun arasnda nlerinde salman deniz tabannn siluetini grd ve sa blme
korkutucu bir baloncuk girdabnn iinde kayboldu. Denizalt yana yatt.
Stone nefesini tuttu.
Baarmlard.

Baloncuk karmaas alarak daha sakin bir deniz tabann gzler nne
sermiti. Denizalt azar azar ykseldi. Eddie acele etmeden, Deep Rover
yamacn hemen stnde sabit bir derinlie eriene dek safra tanklarna su bast
"Panik bitti." dedi.
Saatte iki knot veya 3.7 kilometre hzla, aracn son hzyla ilerliyorlard, bu
298

dk tempolu koan herhangi birinden bile daha yavat. Ama uzak bir m e a l e
amaya almyorlard aslna baklrsa neredeyse tam da Stone'un b i r i m i
kurduu noktaya gelmilerdi. ok uzakta olamazd.
Pilot srtt. "Bunu beklemeliydik herhalde, ha?"
" B u kadarn deil."
"Kimi kandryorsun? Deniz lam ukuru gibi kokuyordu. O gazn bir
yerlerden kyor olmas gerekir. Ama sen kendi bildiin gibi yapmak istedin;
buyur bakalm."
Stone cevap vermeye tenezzl etmedi. Doruldu ve hidratlar grmek iin
baknd ama grnrde bir tane bile yoktu, sadece birka yalnz solucan
kalmt. Pisi baln andran byk bir yass balk dipte yatyordu. Onlar
yaklanca tembel tembel harekete geip kelti kaldrd.
Akrilik gvdenin her santimetre karesine 100 kilo suya eit basn, varken
burada oturmak ne kadar da gerek dyd. Bu an ile ilgili her ey yapayd:
Deep Rover yamacn kenarnda srklenirken deniz yatann aydnlatlm
blgesinin kenarnda duran glgeler, dank n tesindeki zifiri karanlk,
kapsln iinde elektronik mdahaleyle dzenlenen basn, dzenli bir oksijen
akyla salanan kabin havas ve fazla karbon dioksitin yanmas.
Derinliklerde insan vakit geirmeye ikna edecek hibir ey yoktu.

Stone yutkundu. Dili damana yapmt. Keif seferinin saatler


ncesinden beri hibir ey imediklerini dnmeden edemiyordu.
Denizaltnda acil durumlar iin, gerekten ihtiyalar olduunda kullanmak
zere idrar ieleri vard. Ama denizaltn kullanacak olanlara mesanelerini
nceden boaltmalar tavsiye edilirdi. Eddie ve o, sabah erken saatlerde sadece
fstk ezmeli sandvi, ta gibi sert ikolata ve yulaf biskvisi yemilerdi. Dal
yemekleri. Besleyici, doyurucu ve Sahra l kadar kuru.

krm

Rahatlamaya alt. Eddie, Thorvaldsori'a ksa bir rapor verdi. Ara sra
birka midye veya deniz yldz gryorlard. Pilot dardaki suyu iaret etti.

"Byleyici deil mi? u anda dokuz yz metre aadayz ve karanlk ama


aada hl k var. Buna disfotik blge"diyorlar."
"Suyun temiz olduunu varsayarsak, su bin metreye kadar ieri ilemez
m i ? " diye sordu Stone.
"Elbette ama onu gremezsin. Yz elli hatta yz metrenin altna
inildiinden kr gibiyiz.Bin metreden daha aa indiin oldu m u ? "
"Hayr, ya senin?"
"Birka kez." Eddie rperdi. Geri grecek pek bir bok yok. Ayn buras
gibi. Ben daha ok k isterim."
"Yani bir rekor krmann peinde deilsin?"
"Anlam yok ki. Jaques Picard 10,740 metreye indi ve bilim asndan
baknca elbette bir r at ama aada grecek bir ey yoktu."
299

"Nereden biliyorsun?"
"Bilmiyorum. Sadece olacana ihtimal vermiyorum. Demek istediim
abisal dzlkler zellikle ilgi ekici deil. B e n deniz canllarn g r m e k
isterim."
"Picard 11,340 metreye inmemi mivdi?"
"Ha, u eski terane." Eddie gld. " Tm kitaplarda yle yazyor ama yanl
Derinlik lm cihazndaki bir hata. Cihazn ayarlar svire'de tatl su ortam
iinde yaplmt ama tatl su deniz suyu kadar youn deildir. Dolaysyla
dnya zerinde bir denizaltnn okyanusun en derine indirildii tek seferde
derinlii 600 metre hata ile yanl ltler. imdi eer"
"Bak, urada!"
nlerindeki k huzmesi karanlk tarafndan yutuluyordu. Yaklatka deniz
tabann aniden dibe doru keskince indiini grdler. Ik, karanlk
cehennemde kaybolmuft.
"Burada dur."
Eddie'nin parmaklar kontrollerin zerinde uutu. ticileri yeniden
dengeledi ve Deep Rover durdu. Sonra kendi etrafnda dnmeye balad.
"Burada aknt epey gl." dedi Eddie. Denizalt, projektrler uurumun
kenarn aydnlatana kadar dnd. "Grne gre burada bir eyler derinlere
km, stelik ok da nce deil. Epey yeni olmu derim."
Stone, gzlerini huzursuzca etrafta gezdirdi. "Sonarda bir ey var m?"
" E n az krk metrelik bir d gsteriyor. Dier tarafta ne olduunu
bilemem."
"Demek istediin p l a t o "
"Plato yok. Olduu gibi km."

Stone dudan kemirdi. u anda niteye epey yakn olmalar gerekiyordu.


Ama geen sene burada bu uurum yoktu. Muhtemelen birka gn nce de
yoktu.
"Haydi aa inelim," diye karar verdi, "nereye gittiine bir bakalm."

krm

Deep Rover hz ald ve uurumdan aa indi. Deniz taban yeniden


projektrlerin nnde belirdiinde ancak birka dakika gemiti. Ortalk
bombalanm gibiydi.

"Birka metre ykselmemiz gerek." dedi Eddie. "u yarklar tehlikeli


grnyor. lerine dmemiz iten bile deil."
"Tabii, sadece bir daki Kahretsin! Dmdz ileri."
Bir metre apnda, yarlm bir boru grntye girdi. Devasa'kaya ynlar
arasnda apraz olarak yatyordu ve projektr nn tesinde kayboluyordu.
zerinden ince siyah petrol szntlar ykseliyor, gergin stunlar halinde
yzeye trmanyordu.
"Bu bir boru hatt!" Stone afallamt. "Aman Tanrm."
300

"Bir boru hatt id." dedi Eddie.


"Onu izleyelim." Stone boru hattnn nereye gideceini biliyordu, ya da
daha dorusu nereden baladn. Ch "nin olduu alandaydlar.
Ama ilemci kaybolmutu.
nlerinde yarlm bir duvar belirdi. Eddie tam zamannda denizaltn
ykseltti. Duvar sonsuza kadar uzanyormu gibi grnyordu ama ok
gemeden birka santimetre farkla zerinden atlar. Ancak ondan sonra Stone
onun bir duvar olmadn anlad, muazzam byklkteki deniz yata sudan
dikey olarak ykseliyordu. Ardnda ise bir tane daha dik uurum vard. Ik
demetinin -altnda tortu paralar uuuyor, grlerini bulandnyordu. Sonra
projektrler, ak bir deliin azndan yaylp, yzeye doru lgn gibi frlayan
baloncuklar yakalad. "Vay canna." diye fsldad Stone. "Burada ne olmu?"
Eddie baloncuk stunundan saknmak iin yana yatt. Bir an iin boru hattn
gzden kaybettiler, sonra tekrar n aydnlatt alana girdi. Aa doru
iniyordu.
"Lanet aknt," dedi Eddie. "Bizi patlamann iine doru ekiyor."
Deep Rover dnd,
"Boru hattn izlemeye devam et." diye emretti Stone.
"Bu delilik. Ykselmemiz gerek."
"lemci tam burada." diye srar etti Stone. "Her an grebiliriz."
"Bekle grrz. Grecek bir ey yok!."
Stone sessizdi. leride boru hatt sanki dev bir el tarafndan bklm gibi
yukar kvrlyor ve bklp kopmu bir ula son buluyordu. Eri elik garip
bir heykel grnmyle kvrm kvrmd.
"Hl devam etmek istiyor musun?"

Stone bayla onaylad. Eddie denizaltyla bir manevra yapp boru hatt
boyunca ilerledi. Bir an testere enelere benzer yarn bulunduu yerde
oyalandlar, sanki ak bir vahi azn arasnda yutulmay bekler gibiydiler.

krm

"Biraz daha gidersek altmzda hibir ey kalmayacak." dedi Eddie.


Stone yumruklarn skt. Alban haklyd. Aa nce bir robot
gndermeliydiler. Ama bu durumda vazgemek gerekten samalk olacakt.
Neler olduunu bilmesi gerekiyordu. Elinde tam bir rapor olmadan Statoil'e
dnmeye niyeti yoktu. Skaugen tarafndan yine aalanmaya raz olmaya ise
hi niyeti yoktu.
"Devam el, Eddie,"

"Sen delirmisin."
Bklm borunun te tarafnda yarlm deniz taban dik bir eimle
alalyordu. Tortu bulutlar kalnlat. Artk Eddie'nin gerginlii grnr hale
gelmiti. Yollarna her an yeni bir engel kabilirdi.
Sonra ilemci niteyi grdler.
301

Aslnda grebildikleri sadece birka payandayd ama Stone annda


Kongsberg prototipinin kurtanlamayacak durumda olduunu, ilk ina edildii
noktann elli metreden fazla altnda, krk platonun ykntlar arasna
gmldn anlad.
Daha dikkatli bakt. Bir eyler metal payandalardan ayrlp onlara doru
geliyordu.
Baloncuklar.
Hayr, baloncuklardan daha fazlasyd. Stone, Sonne'ie ahit olduklar,
kamera kepesi hidrata daldnda oluan muazzam gaz anaforunu hatrlad.
Aniden panikle doldu. "lerle!" diye bard.
Eddie kalan arlklar sald. Denizalt yukar doru frlad, ardndan byk
bir baloncuk ktlesi geliyordu. Sonra byk girdap onlan sard ve tekrar aa
dtler. "Lanet olsun!"
"Aada neler oluyor?" Thorvaldson''daki teknisyenin madeni sesi
duyuldu. "Eddie? Cevap ver! Burada yukarda garip bir takm verilet
gryoruz. Koca bir gaz ve hidrat ktlesi yukar kyor."
Eddie iletiim dmesine bast. "D gvdeyi atyorum. Yukar kyoruz
"Sorun ne? S i z "

krm

Teknisyenin sesi czrt ve patlamalar arasnda kayboldu. Eddie g


blmelerini brakt. Arlk azaltmak iin son bir abayd. Deep Rover d yaps
ve pilleri olmadan dnp yeniden ykselmeye balad. Sonra gl bir darbeyle
salland. Stone arkasnda bir kayann belirdiini grd, deniz tabanndan dev
bir ktle yukar kalkmt. Kapsln iinde her ey altst olmutu. Yeniden
darbe aldklannda pilotun lk attn duydu, darbe bu kez sa taraflarndan
gelmi ve onlar gaz patlamasnn dna atmt. Deep Rover annda hz ald ve
yukar frlad. Stone ellerini kolaklara geirdi, neredeyse yatar pozisyondayd
Eddie ona doru sarkmt, gzleri kapal ve yz kanla kaplyd. Stone dehet
iinde iin ona kalm olduunu fark etti. lgn gibi denizaltn nasl
sabitleyeceini hatrlamaya alt. Kontrol Eddie'den alp kendi tarafna
aktarabilirdi.

Eddie ona nasl yaplacan gstermiti. Oradaki u dmeydi.


Stone dmeye bast, ayn anda Eddie'yi kendinden uzaa itmeye
alyordu. D gvde gittiine gre iticilerin alp almayacandan emin
deildi. Derinlik lerde rakamlar hzla dnyordu yani denizalt hl hzl
ykseliyordu. Yukar doru ktklar srece ne yne gittikleri fark etmezdi,
Tann'ya kr basnla ilgili endielenmeleri gerekmiyordu: bu arata kabn
basnc yzeydekiyle ayn seviyede tutuluyordu.
Bir uyan yand.
Sa tarafndaki projektrler kapand, onlarn ardndan dier klar da gd
Stone karanla gmlmt.
302

Titriyordu.
Sakin ol, dedi kendi kendine. Eddie sana acil durum enerji ikmalini
gstermiti. Kontrol panelinin st srasndaki dmelerden biriydi. Ya kendi
kendine alrd ya da senin aman gerekirdi. Karanlkta parmaklaryla
paneldeki tular arad.
Bu da ne?
Iklar gittiine gre etraf zifiri karanlk olmalyd. Ama parlayan bir ey
vard.
imdiden yzeye yaklamlar myd? Kararmadan nce derinlik leri
kontrol etmiti ve yzeye daha 700 metrelik yollar olduunu grmt.
Denizalt henz yamacn st snrna ulaamamt. Sahanln uurum snrna
ve gnna olduka uzaktaydlar.
Gzlerini krpt.
Soluk mavi bir parlama sudan yaylyordu, aslnda o kadar soluktu ki orada
olduundan bile emin olmak zordu. Derinliklerden ykseliyor, baca gibi
biimiyle dipsiz karanlkta gzden kayboluyordu. Stone nefesini tuttu. Eer bir
eyler ona yaklayor olsayd, en azndan n parlamas artard. imdilik k
dalgalarnn ou suda kayboluyordu, yani hl uzaktayd.
Dev gibi olmalyd.

Baca hareket etmeye balad.


Geri kalan dnerken az geniliyor gibi grnyordu. Stone'un konsolda
g dmesini arayan parmaklan dondu.
Stone bylenmiti. Hi phe yok ki, biyolojik ldama zellii olan bir
canlyd. Ildayan varlk milyonlarca metrekp su ve gazn iinden yava yava
Deliriyordu. Ama hangi ldayan deniz canls bu boyuta byyebilirdi? Bir dev
kalamar m? nndeki k herhangi bir kalamardan daha bykt, herhangi birinin
bir kalaman hayal edebilecei bykln ok daha tesindeydi.
Ya da, ktan karanla gemenin yaratt
projektrlerin nlarnn hayalet kalntlar myd?

optik

bir

yanlsama,

krm

O eye baktka, varlk soluklayor gibi grnyordu. Baca yava yava


karanla kayd.

Sonra yok oldu.


Stone acil durum dmesini aramaya dnd. Denizalt dzenli olarak
ykseliyordu ve Stone yzeye eriip kbusu geride brakma fikriyle rahatlad.
En azndan Eddie gvdeyi attnda kameralar gitmemiti. Parlayan eyi
ekmiler miydi? Teknolojinin bu kadar zayf bir sinyali alglayp
alglamayacandan emin deildi.
Ama parlama kesinlikle oradayd. Sonra Victor'un ektii, ktan kaan
ama ldayan yaratn tuhaf grntsn hatrlad. Ah Tanrm, diye dnd,
hangi cehennem yaratn serbest braktk?
303

Hah. Dmeyi bulmutu.


Acil durum enerji ikmali bir klik sesiyle devreye girdi. nce konsolun
klan, sonra da projektrlerinki geldi.
Eddie yannda, gzleri ardna kadar ak yatyordu.
Stone

ona

doru

eilirken,

dardaki

altnda

bir

e)

belirdi.Krmzms, muazzam bir tabaka, sanki bir bulut gibi Deep Rover'
don geliyordu ve yamaca arpacaklarn sanan Stone'un eli kontrolleri
uzand.
Sonra aslnda yamacn onlara arpacan anlad.
Yama hzla onlara doru geliyordu.
Bu, arpma kk kreyi binlerce paraya ayrmadan nce dnebildii
son ey oldu.

Bell 430,

Norve Denizi

Trondheim'dan ayrldklarndan beri yolculuk o kadar sarsntl gemiti ki,


Johanson, VValt VVhitman'a hak ettii dikkati vermekte zorlanyordu. Geen
son yarm saat iinde gkyz dramatik bir ekilde kararmt ve imdi de sanki
onu denize alaa etmek ister gibi helikopterin zerine kapanyordu
Korkutucu rzgrlar onlan bir o yana bir bu yana savuruyordu.
Pilot etrafna baknd. "Arkada her ey yolunda m ? "

"dare ederiz." dedi pilot.


"Hava tahmini nasl?"

"Daha iyi olamazd." Johanson kitabn kapad. Deniz kaln bir sis
tabakasnn altna gmlmt ama Johanson zar zor da olsa petrol
platfonnlarnn ve gemilerin siluetlerini grebiliyordu. Deniz epey kabarm
olmal, diye dnd. Gl bir frtna geliyordu.

krm

"Sert rzgr." Pilot kontrol panelindeki barometreye bakt. "Grnen o k


bir kasrga yaklayor."
"Bana imdi mi sylyorsun?"

"Eh, daha nce bilmiyordum." rperdi. "Biliyorsunuz ki hava tahminleri o


kadar da gvenilir deiller. Umaktan korkar msnz?"
"Ah, hayr." dedi Johanson kesin olarak. "Asl sevmediim dme fikri."
"Hibir yere dmeyeceksiniz. Bir ak deniz pilotu iin bunlar ocuk
oyunca. yice sallanacaz ama hepsi o kadar."
" N e kadar yolumuz var?"
"Yolu neredeyse yarladk."
"Peki." Tekrar kitabn at.
Motorlarn homurtusuna binlerce baka ses karyordu. Patrtlar, slklar.
304

atrtlar. Hatta arkasndan bir yerlerden gelen dzenli bir zil sesi bile vard
Rzgrn akustie etkileri byleyiciydi. Johanson arkasndaki koltua dondu
uma zil sesi kesildi.
Walt Whitman'a dald.

Storegga

Kaymas

On sekiz bin yl nce, son buzul a zirvedeyken, deniz seviyesi, gnmzde


olduundan 120 metre daha alakt. Dnyadaki suyun byk bir blm
buzullarda hapsolmutu, yani kta sahanlklarndaki su basnc daha az
iddetteydi. Gezegenin bugnk denizlerinden bazlar henz olumamt,
buzul a srasnda bazlar donarak dzleirken, bazlar tamamen kuruyarak
arkalarnda ok geni arazilere yaylan bataklklar brakmlard.
Su basncnn dnya apnda azalmasnn sonularndan biri de gaz
hidratlarn dengesi zerindeki dramatik etkisiydi. Ksa sre iinde, zellikle
kta yamalarnn st blgelerinde muazzam miktarda metan serbest kalmt.
Metan hapsedip sktran buz kristalleri erimiti. Hidratlar binlerce yldr, tpk
bir zamk gibi yamalan bir arada tutuyordu ama imdi sanki dinamite
dnmlerdi. Metan serbest kalnca, eski hacminin yz altm .drt katna
kadar geniliyor, keltinin iinden yzeye doru karken atlaklar ve oyuklar
ayor; deniz tabann kendi arln tamaktan aciz, delik deik bir enkaza
eviriyordu.

Kta yamalar kmeye balad ve bu srete sahanlktan byk paralar


kopardlar. Muazzam miktarda madde, yzlerce kilometre geniliindeki yer
kaymalaryla derin denize savruldu. Metan, atmosfere yaylarak ykc bir iklim
deiikliine sebep oldu. Ama yer kaymalarnn ayn ekilde iddetli baka
etkileri oldu sadece denizde deil, ky eritleri ve adalar zerinde de.

krm

Yirminci yzyln ikinci yarsna gelindiinde bilim insanlar akl almaz bir
keif yapmt. Orta Norve kylarnn aklarnda, krk bin yllk bir zaman
dilimi iinde yamatan byk bir para spren pek ok toprak kaymasnn
izini bulmulard. Kaymalarda birka faktr etkili olmutu: yamaca yakn
akntlarn ortalama scaklnn artt scak dnemler ve on sekiz bin yl
nceki, suyun souk olduu ama basncn dt buzul a gibi. Jeolojik
olarak dorusunu sylemek gerekirse, gezegenin tarihinde hidratlarn dengeli
olduu dnemler asl istisnalard.
Ve modern dnyann insanlar byle bir istisnai dnemde yayor, skunetin
onlar aldatmasna izin veriyorlard. Kuraln byle olduunu sanmak ilerine
geliyordu.
Sonuta 5500 kilometrekpten fazla deniz taban, yer kaymalaryla Norve
305

sahanlndan kopup derinliklere savrulmutu. Bilim insanlar, skoya, zlandl


ve Norve arasndaki denizde 800 kilometreden uzun bir tortu izi bulmlad
Asl endie verici gerek, en byk kayma gerekleeli beri ok uzun zam.m
gememi olmasyd s o n on bin yl iinde olmutu. Bilim insanlar bu ola) I
Storegga Kaymas adn verdiler ve bir daha asla olmamasn umut ettiler
Beyhude bir umuttu ama yle olsa bile sakin dnemin daha birka bin yl
srmesi ihtimali vard. Yeni buzul alan veya scak dnemlerin yaralar.in
kaymalar tahamml edilebilir aralklarla oluabilirdi. Ama bunun yerin
solucan zerindeki bakteri ykyle bir anda ortaya km, koullarn dl
yardmyla, ileri bu noktaya getirmiti
Tnorvaldson'un gvertesinde Jean-Jacques Alban denizaltyla iletiimleri
kesildiinde, onu bir daha asla gremeyeceklerini tahmin etmiti

A |||

bilmedii geminin gvdesinin sadece birka yz metre altnda gelien olayla) li


gerek boyutuydu. Hidratlarn zlmesinin kritik bir evreye geldiimi, rj
phesi yoktu; son on be dakikadr rm yumurta kokusu dayanlmaz bu
younlua ulamt, bu srada ard ardna gelen dev gibi dalgalar gittike dhi
byk hidrat paralarn yzeye tayordu. Yamata kalmann intihar a n l a m n a
geleceini biliyordu. Gaz, suyun yzey gerilimini drecek ve gemi batacak rj
Aada olan bitenin etkilerini ne o ne de bakas ngrebilirdi. Deep Rove \ I
yolcularndan vazgemekten nefret ediyordu ama bir ekilde Stone'un \.
pilotun ldn biliyordu.
Artk bilimciler ve mrettebat telaa kaplmlard. Kimse rk yumun.
kokusunun nemini anlamamt ama sertleen deniz huzursuzluk hissim
krklyordu. Sanki intikam dolu bir Tann gibi, frtna gklerden boalm \ |
denizde kule gibi ykselen dalgalar oluturuyordu. ok yaknda gvertfldj

ayakta durmak imknsz hale gelecekti.

Alban her ihtimali deerlendirip ne yaplmas gerektiine karar verim I


zorundayd. Mesele aratnna gemisinin gvenliine irket veya bilim gzflyk

krm

bakma meselesi deildi. /Toraj/olon'un gvenlii insanlann gvenlii demek 11


ve buna denizaltndaki iki adam da dahildi ki, Alban'n igdleri adamlam
kaderlerini kabul etmiti ama zihni deil. H e m kalmak hem de gitmek efil
derecede yanlt v e doruydu.

Karanlk ge bakt ve yzndeki yamur damlalann sildi. O anda rpntl


denize ksa bir skunet hakim oldu. Ama kasrga dinmemiti, sadece daha d.
sertlemeden nce g topluyordu.
Alban kalmaya karar verdi.
Derinlerde, afet balamt.

Solucanlar ve bakteriler tarafndan sabit buz arazileri ve damarlardan delik


deik, knlgan harabelere dntrlen hidratlar bir anda dald. Yamacn I 50
306

|___

krm

| crbest brakt. Alban kendini kalmaya ikna ederken gaz yukar frlyor, sarp
duvarlar yaryor, kayalar atlatyor ve sahanln ykselerek ne kaymasna
ncbep oluyordu. Saniyeler iinde kilometrekplerce ta kt. Daha fazla
kalman dibe yklrken, sahanlk snrndaki tm deniz taban harekete geti ve
kaymaya balad. iddetli bir zincirleme reaksiyon birbiri ardna heyelanlar
tctikledi ve zerine knt yaan son sabit katmanlar da amura dnt.
Petrol kuyular, boru hatlar ve platformlaryla skoya ve Norve arasndaki
[ sahanlkta ilk atlaklar olutu.
Birileri frtnann iinden Alban'a bard. Alban dnd ve bilim subaynn
deliler gibi ona ellerini sallamakta olduunu grd. Adamn sylediklerini zar
I zor duyabiliyordu. "Yama." oldu tek duyabildii. "Yama."
Denizin skuneti lgn bir taknla dnt. Kara dalgalar Thon'aldson'u
dvyordu. Alban umutsuzca Deep Rover'n suya indirildii yerdeki vin kolu
I ynne bakt. Sular kpryordu. Metan kokusu artk dayanlmaz hale gelmiti.
Ceminin ortasna komaya balamt ki adam onu kolundan yakalad.
"Bu taraftan Alban! Tanrm! Mutlaka grmen gereken bir ey var."
Gemi sarsld. Alban alak bir gmbrt duydu. Suyun altndan geliyordu.
kisi birlikte dar, sallanan merdivenden kprye ktlar.
"Bak!"
Alban kontrol paneline bakt. Sonar derinlikleri taryordu. Gzlerine
inanamad. Deniz taban yok olmutu. Dev bir girdaba bakyor gibiydi. "Yama
kyor." diye fsldad.
O anda artk Eddie ve Stone iin yapacaklar bir ey kalmadn anlamt,
nsezisi korkun bir gereklie dnmt. "Buradan uzaklamalyz." dedi.
'Hemen."
"Ama hangi yne?" diye sordu dmenci.
Alban dnmeye alt. Aada neler olduunu ve arkasndan ne
geleceini biliyordu. Limana dnmek sz konusu deildi. Thorvaldson'un tek
ans yapabildii kadar abuk daha derin sulara ulamakt. "Bir telsiz mesaj
yaynlayn," dedi, "Norve, skoya, zlanda ve tm dier Kuzey Denizi
lkelerine. Sahillerini tahliye etmek zorundalar. Mesaj aralksz gnderin.
Herkese ulamaya aln."
"Ama ya Stone v e "
"oktan ldler."
Kaymann ne kadar gl olabileceini dnmeye cesaret edemiyordu.
Monitrdeki grntler tylerini diken diken ediyordu. stelik henz
tehlikeden kurtulmu deillerdi. Sahile birka kilometre daha yaknda gemi
alabora olurdu. Daha aklarda, gz dnm frtnaya ramen kurtulmak iin
bir anslar olabilirdi.
307

Alban yamacn eklini hatrlamaya alt. Deniz yata kuzeybatya doru


bir seri geni terasla alalyordu. Eer anslar varsa, heyelan dibe ulamadan
dururdu. Ama bir Storegga Kaymas'nda durmak diye bir ey yoktu. Yzler..
kilometre boyunca btn yama derinliklere kayacak, 3.500 metre aap
kecekti. Kayma, zlanda'nn dousundaki abisal dzlklere kadar eriip
Kuzey Denizi ve Norve Denizi boyunca kyamet gibi sarsntlar gnderecek 11
Alban gzlerini konsoldan kaldrd. "zlanda'ya ynelin!" diye emretti.
Milyonlarca ton balk ve yknt hzla derinlere iniyordu.
lk heyelan dalgas Faroe-Shetland Kanal'na eritiinde, skoya ile No \. .,
ukuru arasndaki su alt teraslar oktan yok olmu, derinliklere ilerledike
hz

kazanan

ve

yolundaki

her

eyi

srkleyen

amurumsu

ktleleri

dnmt. Yolu zerindeki ekli ve biimi olan hibir ey kurtulamad


Heyelann bir blm Faroe A d a l a n ' m n batsna doru blnd ve zlanda
Havzas'n evreleyen su alt banklarnda durdu. Baka bir blm zlanda VI
Faroeler arasndaki sradalara yneldi.
Ama ktlenin ou Faroe-Shetland Kanal'na sanki devasa bir alayan gibi
grleyerek yad. Ykm durduracak hibir ey yoktu. Binlerce yl n.
Storegga Kaymas'n karlayan ayn havza, durmakszn ilerleyen ok daln
byk bir heyelanla doldu.
Sonra sahanln kenar koptu.
Elli kilometrelik bir uzunluk boyunca sahanlk koparak kt. Ve bu, sade. |

Sveggesundet,

Norve

balangt.

Helikopter havalanr havalanmaz Tina Lund antalarn Johanson'un jipine

krm

yklemi ve yamurda hzla ilerlemiti. Kim bilir Johanson buna ne derdi ama
Lund bir arabay son raddeye kadar zorlamak gerektiine inanrd.

Geen her kilometrede yreindeki arlk azald. Her ey yerli yerini


oturmutu. Stone meselesini hallettiinde, Kare'yi aram ve onunla sahilde
birka gn geirmek istediini sylemiti. Kare, biraz sasrsa da buna memnun
olmu

gibiydi.

Adamn

sesindeki

bir ey

Lund'a Johanson'un

hakl

olabileceini ve tam zamannda doru yolu bulduunu dndrtmt.


Jip Sveggesundet'in ana caddesinden deniz kysna doru ilerlerken nah/
hzland. Arac Fiskehuset'in hemen yanndaki bir otoparka brakt. Bir patika
aa, denize iniyordu. Ky, sradan bir plaja benzemiyordu, byk kaya
paralan ve ta ynlar yosun ve ereltiotlan ile kaplanmt. Sveggesundei
evresi genelde dz olsa da buras vahi ve romantik! i, Fiskehuset'in nndek
308

terastan grnen manzara bunun gibi yamurlu ve sisli bir gnde bketkileyiciydi.
Lund restorana doru ilerledi ve ieri girdi. Kare gelmemi ve servis henz
almamt. Mutfak yamaklarndan biri bir sepet sebzeyle yanndan geti ve
Lund'a patronun ehirde biraz ii olduunu syledi. Ne zaman dneceini
bilmiyordu.
Bu senin hatan, dedi Lund kendi kendine.
Burada bulumak iin szlemilerdi ama muhtemelen arabay deli gibi
srdnden bir saat kadar erken gelmiti. imdi oturup beklemek zorundayd.
Dar, terasa kt. Yamur yzne vuruyordu. ou insan ieri kaard
ama Lund farkna bile varmad. ocukluunu tarada geirmiti. Gneli gnler
harikayd ama yamuru ve frtnay da severdi. Aniden, yolun son yarm
saatinde jipin camna vuran damlalarn feci bir frtnaya dndn grd. Sis
incelmiti ama bulutlar km, gkyznde alaktan hzla srkleniyorlard.
Kabaran denizde beyaz kpkler ykseliyordu.
Bu ite bir yanllk vard.
*
Blgeyi gayet iyi bilecek kadar buraya gelmiti ama o anda plaj her
zamankinden daha uzunrnu gibi grnyordu. akllar ve kayalar, arpan
dalgalara ramen sonsuza dek uzanyonnu gibiydi. Sanki deniz aniden
ekiliyor, diye dnd.

krm

Tsunami

Bir seziyle cep telefonunu karp Kare'yi arad. Onu hazrlksz yakalamak
yerine geldiini syleyebilirdi. Hibir eyin yanl gitmesini istemiyordu.
Kare'nin cep telefonu drt kez ald sonra telesekretere dt.
Kader baka trl yazlmt. Bu durumda oturup bekleyecekti.
Gzlerine giren salarn geriye svazlad ve en azndan kahve makinasmn
altn umarak ieri girdi.

Deniz canavarlarla kaynyordu. nsanlk tarihinin balangcndan beri


semboller, mitler ve ilkel korkularn yeri olmutu. Alt bal Skylla,
Odysseus'un arkadalarn avlamt. Kassiepeia'nm kibrine sinirlenen
Poseidon, bir deniz canavarn, Keto'yu yaratm ve Troya'nn k
kehanetinde bulunduunda Laokoon'a deniz ylanlarm salmt. Sirenler,
kulaklarm balmumu ile kapatmayan denizciler iin lmcld. Dev deniz
srngenleri ve dev kalamar denizcilerin korkulu ryasyd. ncil'in boynuzlu
hayvan bile denizden ykselmiti. Ve stelik en ncelikli ball phecilie
olmas gereken bilim, efsanelerin kalbinde yatan gerei vaaz etmeye
balamt. Coelacanth"hayattayd. Dev kalamar gerekten yayordu. Binlerce
309

yl boyunca insanlar derinliklerin yaratklarndan korkmulard ama artk onll |


heyecanla takip ediyorlard. Modern bilimsel akla gre hibir ey, korku bili
kutsal deildi. Canavarlar insanlarn en sevgili oyunca olmu ve bilimin pell
oyuncaklar haline gelmiti.
Biri hari.
O, hepsinin en kotsyd. En mantkl zihne bile korku salard. K a r a n n
zerini silip sprmek iin denizden ykselir, lm ve ykm getirirdi. smini
ak denizde dehetinden kurtulup, kylerine dndklerinde mahvolmu
evlerini, len ailelerini bulan Japon balklara borluydu. Ona verdikleri snn
anlam "Limandaki dalga" idi. Liman iin Tsu, dalga iin nam.
Tsunami.
Alban'm derin sular iin bir yol haritas karma karar, bu canavar \<
alkanlklarn bildiini gsteriyordu. Limann szde korumasn aramak bu
durumda lmcl olurdu.
Thorvaldson rpnan denizde kendine yol amak iin savaa dursun, kltl
sahanl ve yama daha da derinlere kayd. Aa doru ekilme, ok geni m
alanda deniz seviyesini alaltt. Den ktlenin etrafndaki su ykseldi ve kabann
okyanus boyunca yaylan bir dalga oluturdu. Sarsntnn merkezi zerindeki birka
bin kilometre karelik alanda dalga o kadar dzd ki, fkeli frtnann iinde la k
edilmedi bile. Su zerindeki ykseklii anca bir metreyi buluyordu.
Sonra, sahanlktaki s sulara vurdu.
Alban geen yllar iinde bir tsunamiyi sradan bir yzey dalgasndan a y n a n
zellikleri renmiti. Okyanus dalgalan genelde havadaki bir hareketlen
kaynaklanrd: Gne nlan atmosferi str ama scaklk gezegenin zerine
eit olarak yaylmaz ve bylece s datmn dengeleyen rzgrlar olu

okyanusun zerinde kayarak suyu kartrr ve dalgalar yaratrd. Su, bil


kasrgada bile en fazla on be metre ykselirdi. Tek istisna canavar dalgalaul
Sradan yzey dalgalar en ok saatte dokuz mil hza eriir ve rzgrn etkili
yzeyde kalrd. Sadece iki yz metre aada bile, su sakin olurdu.

krm

Ama tsunamiler yzeyde olumaz, derinlerden gelirdi. Yksek rzgrlarla

deil sismik okun etkisiyle oluurlard ve sismik ok dalgalan tamamen fark 11


hzda ilerlerdi. En kts de, tsunaminin enerjisinin deniz yatana tm l(|
ktlesi yksekliince iletmesiydi. Okyanus ne kadar derin olursa olsun, dalgl
her zaman deniz taban ile balantda olurdu. Su ktlesinin tamam harkei
ederdi.

Alban'n imdiye kadar grd en iyi tsunami gsterimi bir bilgisayl

simlasyonu deil, ok daha basit bir eydi. Birileri bir kovay suyla doldurup
altna vurmutu ve e merkezli halkalar su zerinde yaylmt. Bir tsunami\
gz nnde canlandrmak iin bu grnty sadece birka milyon kez ilaha
byk hayal eresi gerekiyordu.
310

Sadece.
Yer kaymas ile tetiklenen tsunami, saatte yedi yz kilometrelik bil hzl
da doru yaylmt. Dalgann tepe noktas uzun ve dzd. Milyonlarca tonluk
su tayordu ve enerji yklyd. Birka dakika iinde sahanln krld
noktaya ulat. Deniz slat ve bu dalgann hzn kesti. Dalgann cephesi
yavalamasna karn tad enerjiden ok azn kaybetti. Su ktlesi hzla
ilerlemeye devam etti ama yavalad iin st ste ylarak ykselmeye
balad. Deniz slatka, tsunaminin ykseklii artmaya devam etti ve dalga
boyu arpc biimde azald. Sradan yzey dalgalar tepe noktasnda rpnarak
ona katld. Kuzey Denizi sahanlndaki platformlara ulatnda hz saatte
400 kilometreye kadar azalm ama ykseklii imdiden on be metreyi
bulmutu.
On be metre bir petrol platformu iin hibir eydi, tabii dalga sradan deniz
dalgas olduu takdirde.
On be metrelik bir su tmseini tayarak, saatte drt yz kilometre hzla
ilerleyen ve deniz tabanndan yzeye uzanan bir sismik dalga, son hzda giden
bir jumbo jetin momentumuna sahipti.

Gullfaks

C,

Norve

Sahanl

Lars Jrensen, bir an iin Gullfaks'n kalan son birka ayma katlanabilmek iin
ok yal olduunu dnd. Titriyordu. Ne oluyor?, diye dnd. O kadar
titriyordu ki sanki platform da onunla birlikte sallanyordu. Bunun dnda hi
de fena hissetmiyordu. Biraz bunalmlyd belki ama hasta deildi.

krm

Sonra birden kendinin deil, platformun sallandn fark etti.


Bir vin kulesine, bir de denize bakt. Deniz kabaryordu ama bundan
ktsn daha evvelden yaamt ve bir frtnann imdiye kadar platformu
etkiledii hi olmamt. Jrensen platformlarn sarslabildiini daha nce
duymutu: bu bir sonda operasyonu patlamaya sebep olduunda petrol veya
gazn yksek basnla yzeye frlamasyla olurdu. Tm platform ne arkaya
sallanabilirdi. Ama bu, rezervleri yar boalm, petroln yzeyalt tanklarna
pompalanm olduu Gullfaks C'de mmkn deildi. stelik petrol karma
ilemi platformun altnda deil daha uzakta yaplyordu.

Ak deniz endstrisinin kendine zg en byk on tehlike listesi vard.


Platformlar destekleyen elik iskelet ve payandalar kebilirdi.Aknt ve
rzgrn birleerek sebep olduklar muazzam su ktlelerinden oluan garip
dalgalar, endstrinin en byk kaza l*aytlarna denkti. Yzer platformlarn
kopan dubalar veya motor anzas olarf-tankerler de tehlikeliydi. Ama korku
geidinin en nnde gaz szntlar vard. Szan gaz fark etmek neredeyse
311

imknszd ve fark edildiinde de i iten gemi, yangn km olurdu. Bu tr


vakalarda platform patlard. ngiliz Piper Alpha'da byle olmu, 160'tan fazla
insan lmt. Bu endstrinin tarihindeki en byk felaketti.
Ama bir deniz depremi kbuslarn en byyd.
Ve bu, diye fark etti Jrensen, bir deprem.
Artk her ey olabilirdi. Yer sallandnda iler kontrolden kard. Metal
bklr ve yrtlr, szntlar olur ve yangnlar kard. Sarsnt platformu
sarsacak kadar glyse, yaplacak tek ey daha ktsnn olmamas, mesela
deniz yatann kp kaymamas ya da platformun temelinin oka
dayanabilmesini mit etmekti. Ama tm bunlarn yannda, depremle birlikte
gelen, kimsenin elinden bir eyin gelmeyecei bir sorun daha vard.
Ve o u anda platforma arpmak zereydi.
Jrensen yaklaan eyi grd, biliyordu ki hi ans yoktu. Dnp elik
merdivenlere seirtti, ak havadan ieriye kamaya alyordu.
Her ey bir anda oluverdi.
Yer ayann altndan kayd ve Jrensen dt. Parmaklan igdsel olarak
altnda gcrdayan metale tutundu. Byk bir grlt koptu, sanki platform
paralara ayrlyormu gibi bir kkreme ve atrdama sesi duyuldu. lklar ve
kulaklar sar eden bir patlama vard ve Jrensen parmaklklara doru
savnlmutu. Ac btn vcudunu sard. Orada metal parmaklklardan
sarkarken, deniz bir anda ykseliverdi. Yrtlan metalin ln duyabiliyordu
ve platformun yana yattnn farkndayd. Zihni kapand. Artk sadece paniin
ele geirdii bir bedenden ibaretti, yaklaan sudan kamak iin mitsizce
srnmeye alyordu. Dakikalar nce dz zemin olan bir tmsee doru
srnd ama eim gittike dikleiyordu.

Gc tkenmeye balamt. Sa elinin parmaklan metali brakt. Korkun


bir sarsntnn ardndan tek koluyla asl kalmt. Vin devriliyordu ve
bumbadaki gaz alevi artk deniz zerine pskrmyor, karanlk gkyzne
doru dikine ykseliyordu.

Oslo,

krm

Sonra her ey ateli, akkor halinde bir bulut gibi patlad ve Jrensen denize
utu. Patlamann paralad ve parmaklklarda kalan elinin acsn hissenedi
bile. Ate halkalan onu yutmadan nce tsunami batan platforma arpt. Gullfaks
C paralara ayrld ve beton direkler denize dald.
Bykbaba, bize bir hikye anlat...

Norve

Kadn adam dinledike kalar atlyordu. "Ne demek istiyorsun?" diye sordu.
"Yani bir eit zincirleme reaksiyon m u ? "
312

evre Bakanl Afet Ynetimi Komitesi'ndeydi ve nne gelen en lgn


teorilerle uramaya alkt. Ama Geomar Centre' bilirdi ve onlar genelde
zrva iddialarda bulunmazlard. Telefondaki Alman bilim adamnn demek
istediini anlamaya odakland.
"Tam olarak deil." dedi Bohrmann. "E zamanl. Tm kta yamac boyunca
ykm oluuyor. Ayn anda her yerde gerekleiyor."
Kadn yutkundu. "Ve... vuraca yerler nereler?"
"Bu krlmann yerine ve ne kadar mesafeye yaylacana bal. Yine de
sahilin byk blm diyebilirim. Tsunamiler binlerce kilometreye
yaylabilirler. evredeki herkesi uyaryoruz zlanda, Birleik Krallk,
Almanya... Herkesi."
Kadn ofis penceresinden dar bakt. Denize yaylm petrol platformlarn
dnyordu. Kuzeyde Trondheim'a kadar yzlercesi vard.
"Ky blgelerine ne olacak?" diye sordu sersemlemi bir halde.
"Tahliye planlar yapmalsnz."
"Ya ak deniz endstrisi?"
"Dediim gibi ngrde bulunmak zor. anslysak kk toprak
kaymalarndan bir seri olur. Bu durumda platformlar sallanabilir ama sonuta
salam kalr. Dier yandan eer..."
Kap ald ve adamn biri alelacele ieri girdi. Yz kat gibi bembeyazd.
Kadnn nne bir sayfa itti ve konumay bitirmesi iin iaret etti. Kadn kad
alp ksa yazy gzden geirdi. Bir gemiden gelen telsiz mesajyd.
Thorvaldson.

krm

Okuduka yerin ayann altndan kaydn hissetti.


"Uyar iaretleri oktan geldi." diyordu Bohrmann. "Olas duruma karn
ky blgelerinde yaayan herkes ne beklemesi gerektiini bilmeli. Tsunamiler
vurmadan nce varlklarn bildirirler, deniz seviyesi ykselip alalr. Hzla olur
ve birka kez tekrarlanr, yani eer neye bakmanz gerektiini biliyorsanz fark
edersiniz. On ila yirmi dakika arasnda bir sre sonunda su kydan ekilir.
Resifler ve kayalklar gzle grnr hale gelir. Deniz yatann genelde suyla
kapl yerlerini grmeye balarsnz. te bu son uyardr. Ardndan daha yksek
bir yerlere kamanz gerekir."

Kadn konumad. Neredeyse dinlemeyi bile brakmt. Birka dakika nce,


eer adam doru sylyorsa neler olabileceini hayal etmeye alyordu.
imdiyse o saniyede olanlar dnyordu.

Sveggesundet,

Norve

Lund skntdan patlyordu. Mutfak yama onun iin espresso makinasm


313

amt ve kahve lezizdi. Frtnaya ve gr mesafesinin dklne karn


panoramik pencerelerden grnen deniz manzaras byleyiciydi. Ama Lund
beklemeyi ekilmez buluyordu.
Bir souk hava dalgas ieri girdi.
"Merhaba Tina."
Kare'nin bir arkada Ake'ydi. Kristiansund'da baarl bir kiralk tekne
vard ve o yaz epey para kazanmt.
Biraz havadan sudan bahsettiler. Sonra ke "Buraya neden geldin?" diye
sordu. "Kare'yi mi ziyaret ediyorsun?"
"Plan buydu " Belli belirsiz glmsedi.
ke aknca ona bakt. "Eee, o nerede?"
"Benim hatam. Erken geldim."
"O zaman arasana."
"Denedim. Telesekreter."
"Tabii." ke alnna bir aplak att. "Unutmuum. Arama kabul etmez."
Lund dikildi. "Nerede olduunu biliyor musun?"
"Tabii, ben de onunlaydm. Beraber Hauffen'e gittik."
"ki fabrikasna m ? "
"Evet. ki alyor. Bir iki tane denedik ama bilirsin ki Paskalya orucundaki
bir keiten ancak bir miktar daha az ier."
"Hl orada m ? "
" O n u braktmda arap mahzenindekilerle sohbet ediyordu. Oraya
gitmelisin. Hauffen"in nerede olduunu biliyor musun?"

Biliyordu. Kk imalathane sadece Norve pazar iin saklanan


mkemmel kalitede aquavit' retiyordu. Gneyde alak bir platodayd,
yryerek on dakika kadar uzakta. Karadan ierideki yoldan giderse, arabayla
iki dakikada orada olurdu. Ama ksa bir yry ona nedense cazip geldi
stelik jipin iinde imdiden fazlasyla oturmutu. "Yrrm." dedi.

krm

"Bu havada m ? " ke suratn buruturdu. "Eh, sen bilirsin. Donuna kada
slanrsan sakn beni sulama."

" K k salmaktan iyidir." Ayaa kalkt. "Sonra grrz. Kare'yi buraya


getiririm."
Dar ktnda paltosunun yakasn kaldrp aa, plaja yrd ve oradan
yola kt. yi havalarda iki imalathanesi rahata grnrd. imdiyse yaan
yamurun tesi sadece soluk bir griydi.
Fiskehuset'i geride brakrken denize bakt. Herhalde daha nce yanlmt
Talk plajn her zamankinden daha uzun olduunu sanmt ama imdi ayn
grnyordu. Yok... biraz daha kkt.
Omuz silkip devam etti.
Srlsklam imalathaneye vardnda fuayede kimsecikler yoktu. Uzak bi
314

kede ahap bir kap ak duruyordu. Mahzenlerden k geliyordu. I torul


merdivenlerden aa indi. Aada flara yaslanp sohbet eden iki adini
buldu, her ikisinin de elinde birer kadeh vard. malathanenin sahibi iki karde,
sert hava koullarnn iz brakt yzleriyle dost canls iki yal adamd. Kare
ortalkta grnmyordu.
"zgnm," dedi biri, "onu az farkla kardn. Birka dakika nce kt."
"Yryerek mi gelmiti?" diye sordu, belki onu yolda yakalard.
"Kamyonetle. Birka ie ald. Tamak iin ok ard."
"Restorana m dnyordu?"
"yle dedi."
"Teekkr ederim."
"Hey, dur bir dakika. malathaneye gelip de bir kadeh imemek olmaz."
"ok naziksiniz a m a "
"Biliyorsun, hakk var." dedi dier karde evkle.
"Ben"
"Haydi ama, darda donacaksn. nce iine seni stacak bir eyler akt."
"Peki." dedi. Sadece bir kadeh.

ki karde muzaffer bir tavrla srttlar. Israr sava kazanlmt.

Shetland Adalar,

Byk

Britanya

krm

Helikopter inie hazrlanyordu. Johanson pencereden dar bakt. Biraz nce


tepelerin zerinden uup sahil eridini izleyerek Karen VVeaver'm onlar
bekleyecei kk ini pistine doru ilerlemilerdi. Adann dousuna doru
tepeler nefes kesici birjtoya doru alahyorlard. Oradan sonra, arazi dzd.
Bitmek bilmez bir kum ve akl hkmranl denizi orak ve yollarn
zerlerinde yara izleri gibi grnd uzun, sra sra tepelerden ayryordu.
Helikopter pisti, ki bu tanm yeil gri krla evrelenmi kaba akl ta kapl
daire iin fazlayd bile, eri ve rzgrn ypratt ats altnda on iki bilim
insann barndran bir deniz aratrma istasyonuna aitti. Dar bir yol tepelerden
gelerek aada kk bir iskelede son buluyordu. Johanson etrafta tekne
gremiyordu. ki jip ve bir tozlu VW minibs binalarn yanna park edilmiti.
VVeaver foklarla ilgili bir makale zerinde alyordu, bu yzden buray
semiti. Barakalardan birinde yayor ve bilim insanlanna keif gezilerinde
elik edip aratrma dallarna katlyordu.
Kuvvetli rzgr son kez Bell 430'u sallad ve sonunda kzaklar yere dedi.
Helikopter sarslarak indi.
"Eh, bu ok da kt saylmazd, yle deil mi?" dedi pilot.
Johanson pistin kenarnda duran ufak tefek kadn grd, salar rzgrda
315

dalyordu. Karen VVeaver diye tahmin etti. Kadndan birka metre tede bir
motosiklet ayaa alnm duruyordu. Johanson gerinip VVhitman'n iirlerini
antasna koydu ve paltosunu ald. "Birka tur daha yapmak elenceli olurdu,"
dedi, "ama hanmefendiyi bekletmi olurduk. Yarn len vakti beni almaya
gelir misin? Saat 12'de diyelim."
"Sorun deil."
Kapnn kayarak almasn bekledi, sonra merdivenlerden aa indi. Yeniden
salam topraa adm atmaktan memnundu. Pilot yeniden kalkmak zorundayd ama
grnen o ki zor hava artlan iinin bir parasyd. Ksa bir mola verip benzin almak
zere Lervvick'e gidecekti. Johanson antasn omzuna att. Paltosu rzgrda uuup
ayaklanna dolanyordu ama en azndan yamur yamyordu. Karen VVeaver onu
karlamak zere yaklat. Garipti ama att her admla daha da klyonnu
gibiydi. Johanson'un yanna geldiinde anca 1.67 metre boyunda grnyordu. Ho
ve skyd. Kot pantolonu kasl bacaklannda gerilmiti ve gl omuzlar den
ceketinin altndan belli oluyordu. Johanson'un grd kadanyla makyaj
yapmamt. Cildi doal bir bronzlukla parlyordu ve ahuyla geni elmack kemikleri
boyunca yaylan illeri vard. Rzgr koyu kestane buklelerini datyordu. Kadn
onu merakla inceledi. "Sigur Johanson." dedi. "Uuun nasl geti?"
"Perian. Yanmda beni rahatlatacak VValt VVhitman'n olmasna
krediyorum."
Kadn glmsedi. "Yemek yiyelim mi?"
"Tabii. Ne tarafa?"
Motosikleti iaret etti.
"Kasabaya kadar onunla gidebiliriz. Eer umay becerebildiysen Harley
sorun olmayacaktr. Geri tuzlanm biftek ve bezelye orbas cann skmazsa
istasyonda attrmak daha kolay olur."

krm

Johanson kadnn gzlerinin allmadk kadar parlak bir mavi olduunu


fark etti. "Neden olmasn?" dedi. "Bilim insanlarnz nerede? Denize mi
aldlar?"
"Hayr, hava ok kt. Malzeme almak iin kasabaya indiler. Burada canm
ne isterse onu yapmama ses etmiyorlar, buna konservelerine el koymak da
dahil. Benim alm buraya kadar."
Johanson pistin oradan istasyona doru kadm takip etti. Binalar bu adan
baktnda, yukardan grndkleri kadar rk durmuyorlard."Tekneler
nerede?" diye sordu.
"Onlar darda brakmaktan holanmyoruz." Suya en yakn binay iaret
etti. "Koy pek de korunakl deil bu yzden iimiz bittiinde onlar deniz
kenarndaki kulbeye ekiyoruz."
Deniz...
Neredeydi?
316

Johanson'da afak att ve durdu. Birka dakika nce dalgala koyi


vuruyordu ama imdi amur ve kayalardan baka bir ey yoktu. Bir dakikada
deniz ekilmi ve deniz yatan aa karmt.
Gelgitin bu kadar hzl dnmesi mmkn deildi. Su yzlerce metre geriye
ekilmiti.
VVeaver dnd. "Sorun ne?"
Johanson ban sallad. Grlty duyabiliyordu. nceleri kaynann
kydan giden bir uak olduunu sanmt. Ama ses bir uankinden ziyade
bir frtnaya benziyordu, ykselip alalan bir frtnaya ve ses...
Aniden ne olduunu anlad.
VVeaver onun bakn takip etti. "Ne c e h e n n e "
Johanson utkun karardn grd. "Helikoptere!" diye bard.
VVeaver mesaj alm gibiydi. leri atld. Birlikte helikoptere doru kotular.
Johanson kokpit camndan pilotun gstergeleri kontrol ettiini grebiliyordu.
Bir anda ona doru koan ikiliyi grd ve yapt ii brakt. Johanson
merdiveni indirmesini iaret etti. Helikopter karaya doru dnk olduundan,
pilotun denizden yaklaan eyi gremediini biliyordu.
Adam kalarn atp ban sallad. Bir tslamayla kap yana kayd ve
merdiven indi.
Gk grlts yaklayordu. Artk tm dnya hareket etmi, koya doru
koturuyormu gibi bir ses duyuluyordu.
Ki olan aynen bu, diye dnd Johanson.
Yanl yer, yanl zaman.
Dehet ve bylenme arasnda kalan Johanson merdivenin kenarnda durup
amurlu dzle akarak geri dnen denize bakt.
"Johanson!"

krm

Kendini toplad ve hemen arkasndaki VVeaverTa birlikte aceleyle


basamaklar kt. Pilotun gzlerindeki aknl grd ve "Hemen altr
unu! Acele e t ! " diye bard.
"Grlt de nereden kt? Neler oluyor?"
"u eyi havalandr."
"Ben byc deilim. Ne oluyor? Nereye gideceim."
"Yukar olduu srece nereye istersen."
Pervaneler alt. Bell sarsld ve kalka geip bir iki metre ykseldi. Sonra
pilotun merak korkusunu yendi ve 180 derece dnerek denize bakt. "Siktir!"
Nefesi kesildi.
"Bakn!" VVeaver barakalar iaret etti. "Oraya."
Biri ana binadan km onlara doru kouyordu. Kot pantolon ve tirt
giymi bir adam. VVeaver dehet iinde adama bakt. "nmeliyiz. Ah Tanrm!
Yemin ederim Steven'n orada olduunu bilmiyordum. Sandm ki h e p s i "
317

Johanson ban sallad. "Baaramayacak."


"Onu orada brakamayz."
"Tanr akna dar bir bak. Baaramayacak. Aa inersek hibirimiz
kurtulamayacaz."
Pilot kum pistin zerinden adama doru ilerlemek iin dnerken VVeaver
kapya seirtti. Helikopter dnd, gl hava akmyla boutu ve bir an adam
gzden kaybettiler. Ardndan kendilerini neredeyse adamn hemen zerinde
buldular.
"nmeliyiz!" diye bard VVeaver,
"Hayr." dedi Johanson.
VVeaver onu duymad. Dalgann gk grlts gibi sesi iinde pervanelerin
sesi dahi duyulmuyordu. Johanson adam kurtarmak iin ok ge olduunu
biliyordu ama ok deerli zaman harcamlard ve kendilerini kurtarp
kurtaramayacaklarn merak etti. Baklarn zorla koan bilim adamndan
ayrd ve nne odakland.
Dalga otuz metre boyunda olmalyd; dik, kara bir su duvar. Kydan hl
birka yz metre uzaktayd ama bir hzl tren gibi yaklayordu. Kurtulmak iin
sadece birka saniyeleri vard. Pilot son bir kez kamaya alan adama
yaklamay denedi. Belki de adamn dublrlerin yapt gibi ak kapdan ieri
atlayacan veya kzaklardan birini yakalayvereceini umuyordu
Bilim adam tkezleyip dt.

krm

Karanlk hemen nlerinde ykseldi. Kokpitten bakldnda gkten eser


yoktu, sadece dev su duvar vard. anslarn karmlard. Gidebilecekleri bir
yer yoktu. Ykseldikleri takdirde devasa dalgann tam ortasna deceklerdi.
Karann ilerine doru kasalar biraz zaman kazanabilirlerdi ama dalga onlar
yine de yakalayacakt. Tsunami onlardan daha hzlyd, stelik burunlar yanl
yne bakyordu. Pilot artk helikopteri dndremezdi.
Johanson'un zihni boald ve delirmeden nce bu dik su duvarna ne kadar
bakabileceini merak etti. Sonra gereklie dnd. Pilot ellerindeki tek mantkl
seenei gerekletirdi ve geriye gidip ykseldi. Bell'in burnu batt. Bir
anlna kokpitten yeri grebiliyorlard ama aklmadlar ve kyya doru yarr
gibi dalgadan uzaa, geriye ve yukar doru ilerlediler. Bell, dilileri
patlayacakm gibi kkredi. Johanson bir helikopterin bylesine manevra
yapabileceini hayatta hayal edemezdi. Belki pilot da hi dnmemiti. Ama
ie yarad.

iddetli dalga kyya vurdu ve kt. Su damlacklarndan oluan dalar


ykseldi ve lgn uuuna devam eden Bell'c arptlar. Tsunami kkreyip
feryat etti. Bir an sonra mthi bir darbe helikopteri sallad. Johanson ak
kapnn hemen yanma, kenara frlad. Su yzne arpt. Parmaklan tutunacak
bir destek buldu ve iyice kilitlendi. Her tarafn bir ac kaplad. Artk
318

kkremenin sudan m yoksa kafasnn iinden mi geldiini, yukar m aa m


gittiklerini ayrt edemiyordu. Artk tek dnebildii dalgann sonunda onlarla
iinin bittii ve paralarna ayrlmak zere olduklaryd. Sonunun gelmesini
bekledi.
Sonra gr ald. Kabin su damlacklaryla doluydu. Gri bulutlarn anlk
grnts helikopterin zerinde belirdi.
Baarmlard. Tsunamiye dalmak yerine tepesinden kamlard.
Helikopter ykselmeye devam etti ve altlarndaki kylan grebilmeleri iin
dnd. Ama ky yok olmutu. Aada yavalamaya hi niyeti olmayan
korkutucu bir dalga ileri atlarak karay yutmutu. stasyon, aralar ve bilim
insan ortadan kaybolmutu. Sa taraflarnda parlayan su damlacklarndan
oluan elaleler fkryor, tepelere doru ilerliyor ve sanki bulutlarn iinde
eriyecekmi gibi ge ykseliyordu.

krm

Weaver darbe helikoptere arptnda koltuklarn zerinden umutu. imdi


toparlanp dar bakyordu. "Ah Tannm." diye mrldand.
Pilotun yz kl gibi olmu, yumruklar sklmt.
Ama baannlard.
Dalgay takip ettiler. Su ktlesi karay takip edebileceklerinden daha byk
bir hzla yutuyordu. Grntye bir tepe girdi ve su krlk araziye damlacklar
pskrterek atldnda hzndan pek azn kaybetti. Arazi o denli dzd ki
suyun istilas daha kilometrelerce devam edecekti. Johanson aada hareket
eden bir grup beyaz benek grd ve bunlarn koyun olduunu fark etti. Bir an
sonra onlar da yok olmulard.
Bir ky kasabasn yok ederdi, diye dnd,
Yanl. Aslna baklrsa o anda Kuzey Denizi kysndaki her kasaba yok
oluyordu. Her nereden baladysa tsunami halkalar halinde yaylyordu. Bu
dalgalarn etkisiydi. Yok edici kuvvet Norve, Hollanda, Almanya, skoya ve
zlanda'nn zerinden geecekti. Aniden afetin gerek doas bir tokat gibi
yzne arpt. Sanki kzgn bir demir kamna saplanm gibi iki bklm oldu.
Lund Sveggesundet'teydi.

Sveggesmdet,

Norve

Lund, Hatiften kardelerin hi deilse elenceli olduklarn dnd. Tanr


biliyor ya, onu kalmaya ikna etmek iin her numaray denemilerdi. Hatta Kare
Sverdrup'tan daha iyi ak olacaklarn bile ilan etmekten ekinmemilerdi ki
bunu yaparken birbirlerini drtp bilmi baklar atmlard. Sonunda, Lund'u
brakmaya raz geldiklerinde bir tur daha imeleri gerekmiti.
Saatine bakt. imdi kalkarsa Fiskehuset'e tam zamannda varrd.
319

Yal adamlar veda iin kucaklamakta srar ettiler. Onun Kare iin doru
kadn olduuna emin olduklarn sylediler; mnasip bir kadeh aquavite burun
kvrmayan bir kadn. Sonra, kardelerden biri ona mahzenlerden dar,
merdivenlerden yukar elik edene kadar Lund'u aka, t ve iltifat
yamuruna tuttular. Adam kapy ap bardaktan boanrcasna yaan yamuru
grdnde Lund'un emsiyesi olmadan gidemeyeceine karar verdi. Lund
idare edebileceine dair onu ikna etmek iin her yolu denedi ama hi ans
yoktu. Yal adam b emsiye bulmak iin ieri dnd ve sonra veda seremonisi
yeniden balad. Sonunda iki kardein iyi dileklerinden kap yamurun iinde
ilerlemeye balad.
Her ey ok keyifliydi, diye dnd. Hava biraz nce olduundan daha da
kararmt ve rzgr daha da amanszd. Hzland.
Bir yerlerden bir zil sesi belli belirsiz duyuldu. Lund durdu. alan cep
telefonuydu. Arayan Kare olmalyd! Ceketinin fermuarn at ve Kare'nin
sesini duymay bekleyerek aceleyle telefonu kard.
"Tina?"
"Sigur araman ok ho ama-"
"Tanr akna neredeydin? Sana ulamaya alyorum."
"zr dilerim, b e n "
"Neredesin?"
"Sveggesundet." kekeledi. Hatta czrtlar vard ve arkadan gelen grlt
yznden Johanson baryordu ama sesinde Lund'un daha nce hi duymad
bir tn vard. Bu onu korkuttu. "Sahilde yryorum. Hava kt ama beni
bilirsin. B e n "

"Oradan uzakla!"
"Ne?"
"Yapabildiin kadar abuk ka!"
"Sigur! Delirdin m i ? "

krm

"Hemen imdi." Nefes almadan konumaya devam etti. Kelimeler yamur


gibi akyordu. Czrtlar sesini bozuyordu, bu yzden Tina ilk nce onu yanl
duyduunu sand. Sonra adamn ne dediini anlad ve bacaklar titredi.

"Merkez ss nerede bilmiyorum." dedi Johanson. "Dalgann size ulamas


daha uzun srm olmal. Her halkarda zaman harcyorsun. Tanr akna ka!
Hl imknn varken ka!"
Lund denize bakt. Frtna suyu kpk kpk beyaz dalgalarla
kartryordu.
"Tina?" diye bard Johanson.
"Ben... Tamam." Derin bir nefes ald ve cierlerini havayla doldurdu.
Sonra emsiyeyi frlatp komaya balad.
Restorann klann yamurun arasnda grebiliyordu, scak ve davetkrd.
320

Kare, diye dnd. Senin ya da benim arabay alrz. Jip restorandan be yz


metre teye park edilmiti ama Kare arabasn genelde restorann hemen
yanndaki zel park yerine koyard. Yamur gzlerine girerken arabann
restorann uzak kesine, grlmeyecek bir yere park edildiini hatrlad.
Rzgrn uultusu ve dalgalarn grltsnn arasnda baka bir ses daha
vard, yksek, aprth bir ses.
Durmadan etrafna baknd.
nanlmaz bir ey oluyordu. Lund denizin sanki tpas alm gibi bir anda
yok oluunu seyretti. Karanlk, tekinsiz deniz yata ortaya kt, uzakta bir
yerlere kadar geniliyordu.
Sonra gmbrty duydu.
Gzlerini krptrp yamur damlalarn sildi. Uzakta, ufka doru muazzam,
uzun bir ey ekilleniyordu. nce karanlk bir bulut kmesi olduunu dnd.
Ama sonra ekil ileri atld ve Lund kusursuz bir hat oluturduunu fark etti.
Geriye bir adm atp yeniden komaya balad.
Araba olmadan hi ans yoktu, bundan phesi yoktu. Etraftaki tek yksek
yer kasabann te tarafnda, ana karaya doruydu. Soluk solua iinde ykselen
panii denetlemeye alyordu. Adrenalin kaslanna akn etti ve sonsuza kadar
koabilecek gce kavutu ama bunun ona yaran olmayacakt. Dalga ok daha
hzlyd.
nndeki patika atalland. Sola doru restorana gidiyordu, saa doru ise
Johanson'un jipini brakt park yerine bir kestirme yol vard. Eer o tarafa

giderse otoparka varabilir ve jipin onu gtrebilecei kadar hzla tepeye


gidebilirdi. Ama Kare'yi brakamazd. malathanedeki yal adamlar onun
restorana dndn sylemilerdi ve bu da Kare'nin imdi orada kendisini

krm

bekledii anlamna geliyordu. Yalnz braklmay hak etmiyordu. Lund da daha


fazla yalnz olmay hak etmiyordu.

Saa dnp binaya doru komaya balad. Fiskehuset pek uzak deildi.
Gk grlts artmt ama duymazdan gelmeye alp korkusundan syrld.
stelik hzlyd. Dalgadan daha hzl. Hz iki kiiye de yeterdi.

Taraaya alan kap araland. Biri dan frlad ve donup kald.


Kare.

Lund adama seslendi ama sesi uuldayan rzgrn iinde kayboldu.


Kare komaya balayp binann yan tarafnda gzden kayboldu. Lund olan
bitene inanamayarak inledi. Sonra frtnann iinden bir motor sesi geldi. Bir an
sonra Karp'nin arabas tepeye don hzla kayboldu

Bir kez daha deerli saniyeler kaybetmi, bu arada dalga yaklamt. Ama artk
jipi gryordu, yamur perdesinin arasnda karanlk bir siluet. Bo bir mit
verecek kadar yaknd.
Daha ncekinden de htzl kotu. Kayalar bir patikaya aldlar ve sonunda
betona ayak bast. te, jip oradayd.
Haydi Tina, ko.
Beton salland.
Ko.
Elleri cebine girdi, parmaklan anahtarlarn etrafna kilitlendi. izmeleri
yerde dzenli bir ritim vuruyordu. Son birka metrede tkezledi ama nemli
deildi, gelmiti. A haydi, abuk!
Anahtar elinden kayd.
Ah hayr, diye dnd. Ltfen, imdi deil.
Kendi etrafnda dnerek deli gibi anahtar arad.
Gkyz karanla gmld.
Yavaa ban kaldrd ve dalgay grd.
Acelesi gemiti. Artk ok ge olduunu biliyordu. Hzl yaamt ve
abucak da lecekti. En azndan abucak olacan umuyordu. Bazen kendi
kendine lmn nasl bir ey olacan dnd olmutu, kaderi
mhrlendiinde ve vaktinin geldiini anladnda bir insann aklndan neler
geerdi? Senin iin geldim, diyecekti lm. Be saniyen var, o yzden cann
ne isterse son olarak onu dn. stersen dnp hayatna bak.
Arabam takla atarken veya yksek bir yerden derken, hayatnn,
ocukluunun, ilk aknn grntlerinin bir en iyiler potpurisi gibi gzlerinin
nnden getiini sylemezler miydi?

Ama Lund'un hissettii tek ey lmnn can actaca ve strap ekecei


korkusuydu. Bu kadar acnas bir ekilde bitmesi gerektii iin neredeyse
utanmt. i berbat ettii iin.

krm

Tsunami Kare Sverdrup'un restoranm paralara aynr ve ilerlerken seyretti.


Su duvar otoparka eriti.
Birka saniye sonra tepeye trmanyordu.

Sahanlk

Dalga denizi evreleyen ky eridine ulatnda sahanla akl almaz bir hasar
vermiti.
Knlmanm yaknlannda olan petrol kuleleri ve platformlan yamala birlikte
gzden kaybolmulard. Tek bana bu durum bile binlerce kiinin yaamna
mal olmutu ama yine de daha gelecek olaylann yannda erez kalrd. Su ileri
322

atlp dik bir duvar oluturacak ekilde ykselirken suyun derinlii azalmt
Darbenin gc altnda platformlarn payandalar kibrit p gibi krlmlard.
On be dakikadan ksa sre iinde seksenden fazlas suya gmlmt. Kuzey
Denizi'ndeki platformlar krk be metre ykseklikteki dalgalara dayanabilir
ekilde ina edilmiti ve bu da istatistiksel olarak yz ylda bir olurdu;
dolaysyla sorun sadece dalgann ykseklii deildi, dier faktrlerin
birleimiydi.
Sradan dalgalar bile metrekare bana yirmi tona kadar basn
yaratabilirlerdi ve bu da limanlardaki dalgakranlardan paralar koparmalarna
ve onlar kasabann ortasna savurmalarna; veya yelkenlileri havaya
uurmalarna ve bir ilebi ikiye blmelerine yeterdi. Bu sadece rzgr kaynakl
bir dalgann etkisiydi. Bir tsunaminin gc ise bambaka bir meseleydi. Bir
tsunaminin iddetinin yannda, en vahi yzey dalgas bile uysal bir kuzu gibi
kalrd.
Toprak kaymas ile tetiklenen tsunami sahanln yarsna ulatnda yirmi
metre yksekliindeydi, bu da platformlarn gvertelerinin altndan geip
gidecek kadar alakt.
Ama platformlarn temellerine vurduu kuvvet ise ok daha lmcld.

krm

Petrol platformlarnn da tpk gemiler veya denizde uzun sre kalmas


planlanan dier yaplar gibi yllar birimi ile llen belli bal gerilimlere
dayanmalar beklenirdi. Eer tanmlanan kriter krk metrelik dalgaysa,
mhendisler platformu bu lekteki dalgadan kurtulabilecek ekilde
tasarlarlard. Byle bir dalga sadece yz ylda br beklendiinden, platformun
ok da gven uyandrmayan bir mantk sonucu yz. yllk bir dayankll
olduu var saylrd. Bu da istatistiksel olarak bir yz yl boyunca srecek
dalgalarn darbelerine kar koyabilecei anlamna gelirdi. Tabii, hi kimse yz
yl boyunca krk metrelik dalgalarla boumasn beklemiyordu. Asl sorun
canavar dalgalar deildi: hasar, sradan dalga ve akntlarn sebep olduu
gnlk zorlama ve anmadan kaynaklanyordu. Platformlarn ve dier teknik
yaplarn ok gemeden bir yumuak karnlan olmutu, ancak bu sefer yerini
kimse bilmiyordu. Eer ilk on yllk srete platformun zayf bir noktas elli
yllk bask grdyse, sradan bir dalga bile bir anda bir tehlikeye dnyordu.

Hesap kitap bu ikilemi zemiyordu. Deniz mhendisliinde kullanlan


istatistikler ve ortalama deerler, ideal senaryolardan yola kyordu, gerekte
ne olduundan deil. Ortalamalar, brokratlar ve mhendisler iin bir anlam
ifade edebilirdi ama denizin istatistikle ii olmazd; o ngrlemez kouHann
ve arlklarn abidesiydi. Belli bal bir su ktlesinin jrtalama on metre
ykseklii olabilirdi ama istatistiksel olarak var olmayan otuz metrelik bir
canavar vurduunda ortalamalar pek teselli olmazd:.lrdnz.
Tsunami elik kulelerden oluan manzaraya vurduunda, onlarn
323

maksimum basn snrlarn at. Payandalar krld, kaynaklanm balant


noktalan patlayarak ald ve gverteler kt. elik yaplann standart oldu?-1
Britanya tarafnda tm platformlar ya paralanna ayrld ya da lmcl hasar
ald.
Yllar nce Norve glendirilmi beton temellere gemih. bu K
tsunamiye kar iin dayanklyd ama sonucu tekinden daha a/ belal deildi
dalgalar, insanlan tayan asansrlere gemileri savurmi
Teorik olarak ou gemi yirmi metreden daha yksek yuey daigalanyla
baa kabilecek donanma sahip deildi. Gemi gvdelerin'! salaml, en
fazla on alt buuk metrelik dalga yksekliine g ' x tasarlanmt. Ama
gerekte iler baka trl yryordu. 9 l ) 0 ' h u i o m u m d a , iskoya'nn
kuzeyinde, canavar dalgalar 300,000 tonluk tanka trnotu nn gvdesinde ev
byklnde bir delik amlard ama gem' paasn kurtarmt. 2001'deotuz
be metrelik dev bir dalga, Gney Ainka kylarnda yolcu gemisi MS Bremen'i
neredeyse batrmt. Ayn yl, Talklands yaknlarnda doksan metre
uzunluundaki Endeavour. oinograflar tarafndan ' Kz karde' olarak
bilinen bir fenomene, birbirini ok ksa aralklarla takip eden her biri otuz metre
yksekliindeki dalgaya kurban olmutu. Endeavour ar hasar alm ama
limana varmay baarmt.

krm

Ancak gemilerin bu tip durumlarla karlat ou vakada, o gemilerden


bir daha haber alnamamt. Her canavar dalgann nnde, 'Okyanustaki
Delik' diye adlandnlan ve geminin k ya da pruvadan iine decei bir ukur,
suda iyice derin bir oyuk olurdu. Eer dalgalar birbirinden yeteri kadar uzaksa,
geminin ykselmesi ve dalgann tepesine trmanabilmesi iin yeterli zaman
olurdu. Dalga boyu ksa olduunda iler baka bir hal alrd. Gemi iki dalga
arasndaki ukura der ve birincisinin hemen ardndan gelen ikinci dalgann
dik cephesiyle karlard. Gemi yutulur ve suya gmlrd. ukurdan
kmaya ve dalgann tepesine trmanmaya balasa bile hl dalgann ok
yksek veya dik olma tehlikesi vard. ou zaman her iki ihtimal de
gerekleirdi. Son derece yksek ve son derece dik. Bu da imknsz denemek
anlamndayd: dimdik bir duvar amak. zellikle dalgann ykseklii kendi
boylarndan fazla olan daha kk gemiler dalgaya kurban olurlard ama
okyanus aan devler bile her zaman k tamamlayp dalgann tepesine
yaramayabilirdi. Dalga onlan ters evirip ba aa suya arpard.
v
Canavar dalgalar aknt ve rzgrn ortak etkileimiyle oluur, en fazla saatte
elli kilometre hza eriebilirdi. Bu zarar vermesine yeterdi ama sahanl kasp
kavuran yirmi metre yksekliindeki tsunami ile karlatrldnda bir canavar
dalga aksak rdek saylrd.
Kuzey Denizi 'nde olma bahtszlmdaki ou rmorkr, tanker ve ilep o
anda oyuncak gibi oradan oraya savruluyordu. Bazlar batt, dierleri
324

platformlarn beton temellerine savruldu veya yanap demirledikleri ykleme


platformuna arpp ezildiler. Glendirilmi beton bile arpmann iddetine
dayanamazd. Dev yaplar kmeye balad. Ayakta kalmay baaranlardan pek
ou da ksa srede dierlerine kad. Azna kadar petrolle dolu baz tankerler
arptlar ve infilak ederek platformlar ate bulutlarna bodular. Sondaj
kuleleri zincirleme reaksiyonlarla havaya utular. Yanan enkaz yzlerce
kilometre boyunca etrafa yayld. Tsunami, platformlar deniz yatandaki
temellerinden skt ve suya gmd. Sahanlktaki ykm, deniz altndaki
kaymann olduu blgeden balayan dalgann ortaya kmasndan sadece
birka dakika sonra, kyya doru ilerlerken, yolunun zerinde gereklemiti.
Olaylarn sadece biri bile, ak deniz ve gemicilik endstrilerinin en kt
kbuslarnn vuku bulmasyd. Ama o akamzeri Kuzey Denizi'nde yaanan
ey sadece bir kbustan ibaret deildi.
Gerek bir kyametti.

Sahil
D sahanln kmesinden sekiz dakika sonra tsunami Faroe Adalar'nin sarp
kayalklarna vurdu. Drt dakika sonra Shetland Adalan'na ulat ve ondan iki
dakika sonra da sko anakarasna ve Norve'in gneybat sahillerine arpt.
Hibir g Norve'i tamamen su altnda brakamazd, belki bir tek denize
dmesi halinde tm insanl dnyadan silebilecek bir kuyrukluyldz dnda.
Norve karas, birbiri ardna gelen dalardan oluuyor ve en byk dalgalarn
bile amas g yksek uurumlarla korunuyordu.

krm

Ama Norve su zerinde yayor, sudan geiniyordu ve byk ehirlerinin


hemen hemen tm ykselen dalarn eteklerinde, deniz seviyesindeydi. Onlar
ak denizden ayran tek ey kk, dz takmadalard ve b u n l a n n bazlar
kendi bana birer ehirdi. Egersund, Haugesund ve Sandnes gibi limanlar
dalgann merhametine kalmlard, tpk daha kuzeydeki lesund ve
Kristiansund ve ky boyunca uzanan dier daha kk kasaba gibi.

En kts Stavanger'in bana geldi.


Kyya ulatnda tsunamiye ne olacan bir ok deiken belirlerdi;
mercan resifleri, nehir azlan, deniz altndaki sradalar, kum ymlan, kydan
uzaktaki adalar ve hatta sahilin as bile. Sonu olarak tsunaminin etkisi byr
ya da klrd. Norve petrol endstrisinin kalbi, nemli ticaret ve gemicilik
merkezi, Norve'in en eski, en sevimli ve en zengin kentlerinden Stavanger
neredeyse savunmasz bir ekilde kyda duruyordu. Sadece dz adalardan
olumu bir sra limann kuzeyinde yer alyor ve kprlerle ana karaya
balanyordu. Dalga ehre vurmadan dakikalar nce Norve hkmeti
325

Stavanger'deki yetkilileri uyarm, onlar da radyo, televizyon ve-internetten


acil bir uyan yaynlamlard. Ama harekete gemek iin hi zaman kalmamt.
ehri tahliye etmek sz konusu deildi.
Tarihin bandan beri tsunamilerle mcadele eden halklann yaad Pasifik
devletlerinin aksine, Avrupa, Akdeniz ve Atlantik'in bir uyar sistemi yoktu.
Havvaii'de, Pasifik Tsunami Uyar Sistemi yirmiden fazla Pasifik devletini
temsil ediyordu ve buna Alaska'dan Japonya'ya pek ok ky lkesi, ili ve
Peru dahildi ama Norve gibi lkelerde insanlar tsunamilerle ilgili hibir ey
bilmiyorlard. Bu, Stavanger'in son anlarnn aknlk ve dehetle dolu
olmasnn sebeplerinden biriydi.
Herhangi biri kaacak zaman bulamadan dalga ehrin zerine kapand.
Adalar aras kprlerin ayaklar ykld srada hl bymekteydi. Kente
ulamadan hemen nce ykseklii otuz metreyi buldu. Buna ramen hemen
krlmad nk dalga boyu ok uzundu; dikine liman bariyerlerine arpp
iskeleleri ve depolar parampara etti ve karann iine dora ilerledi. On yedinci
yzyln sonu, on sekizinci yz yln bandan kalma ahap evleriyle eski ehir
yerle bir oldu. Su, kentin tarihi liman Vgen'den ehir merkezine pskrd.
Dalga Stavanger'in en eski binas Anglo-Norman katedrale arptnda
duvarlar kp enkaz srklenmeden nce camlar patlad. Suyun yoluna kan
her ey bir fzenin gcyle savruluyordu. Ama ehri mahveden tek bana su
deildi. amur, yirmi tonluk kaya paralan, gemiler ve arabalar binalan devasa
roketler gibi paralyorlard.

krm

Artk btn su duvar fokurdayan kpe dnmt ve tsunami


sokaklarda eski hznda dalgalanmyordu ama alkantl ve ykcyd. Kpk
havay yakalayarak iine hapsediyordu ve bu darbeyle skyor ve bir tank
zrhn gertmeye yetecek kadar, 15 barlk bir basn oluturuyordu. Su
aalar krdan gibi skyordu ve tomruklar cephaneliinin bir paras
oluyordu. Dalga liman bariyerlerine arptktan sonra daha bir dakika bile
gememiken, bitiiindeki mahallelerle birlikte tm liman harabeye dnmt.
Su sokaklarda ilerledike ilk patlamalar duyulmaya balad.

Stavanger ahalisin kurtulu midi yoktu. Ykselen sudan kamaya alanlar


bo yere koturuyorlard. Tsunami kurbanlarnn ou dalgann gcyle lmlerdi
Su beton gibiydi. Hibir ey hissetmediler. lk arpmadan kurtulanlann akbeti de,
su onlan binalara frlatr veya enkaza gmerken benzer oldu. Su basan mahzenlerde
hapsolanlar hari neredeyse kimse boulmad, hatta oralarda bile pek ok insan
suyun korkun gcnn veya amurun altnda ezildi. Boulanlarn lm korkuntu
ama en azndan abuktu. Birka kiinin neler olduunu anlayacak zaman oldu.
Oksijene a, hapsolmu bedenleri karanlk, souk suya kant, kalp atlar yavalad
ve sonunda metabolizmalan durdu. Beyinleri ok az bir sre daha yaad ama on ila
yirmi dakika kadar sonra elektriksel aktivitenin son kvlcmu da snd.
326

Dalgann banliylere ulamas iki dakika daha ald. Kaplad alan


bydke suyun derinlii azald. Hz kesiliyordu. Sokaklar boyunca rpnp
kabararak karlat herkesi ldrd ama en azndan evler ayakta kald. Ancak
kurtulanlarn kutlama yapmaya balamalar iin hl ok erkendi. Tsunaminin
gelii, ykmn balangcyd.
Geri ekilmesi neredeyse daha beterdi.
Knut Olsen ve ailesi geri ekilen dalgay, tsunaminin birka dakika nce geldii
Trondheim'da yaadlar. Stavanger'in aksine Trondheim'n onu koruyacak
fiyordu vard. Birok daha byke adayla evrili ve karann denize uzanan
krntsyla korunan fiyort neredeyse krk kilometre kadar ierilere uzanyor,
sonra da dou kysnda ehrin kurulduu bir havzaya yaylyordu. Norve
ehirlerinin ve kasabalarnn pek ou fiyort kylarnda, deniz seviyesinde
kuruluydu. Haritaya bakan birileri otuz metrelik dalgann bile Trondheim'a
zarar veremeyeceini dnrd.
Fiyortlarn birer lm tuza olduu ortaya kmt.
Tsunami bir kanala veya koya girdiinde, zaten aadan sktrlan su
birden stne iki yandan kstlanyordu. On binlerce tonluk su geide
skyordu. Bergen'in kuzeyindeki uzun ama dar Soigne Fiyordu'nda, su
inanlmaz bir ekilde ykseldi. Yanndaki pek ok kasaba, fiyordun kylarnn
zerinde, yksek platolarda kurulmutu. Su zerlerine fkrd ama ciddi bir
hasar vermedi. Ama iler, yz kilometre uzunluundaki fiyordun, birok kasaba
ve kentin suya doru knt yapan dz bir kesimine kurulduu sonunda ok
farklyd. Su, bitki rtsn yararak 200 metreye frlad ve sonra kt.
Fiyordun kanallarnda yoluna devam etti.

krm

Trondheim fiyordu Soigne Fiyordu kadar dar ve kylar o kadar yksek'


deildi. Bu ve bir de uzadka geniliyor olduu gerei suyun o kadar da
skmayacan gsteriyordu. Yine de Trondheim'a arpan dalga liman
ykmaya ve eski ehrin bir blmn dmdz etmeye yetmiti. Nid, setlerini
ykm ve Bakklandet ile Mollenberg mahallelerine akmt. gibi kpkler
eski ahap evlere dolmutu. Kirkegata Caddesi'nde, Sigur Johanson'unki dahil
olmak zere hemen hemen her ev su basknnn kurban olmutu. Sevimli n
cephesi dm, ahap ilemeler paralanm, ats duvar enkaznn iine
kmt. Enkaz, hz ancak NTNU'nun duvarlarna dayandnda kesilen ve
orada bir girdap oluturup geri akmaya balayan fkeli anafora kaplp
srklenmiti.
Olsenler Kirkegata Caddesi'nin biraz zerindeki bir sokakta yayorlard.
Johanson'unki gibi ahap olan evleri tsunaminin saldrsnda ayakta kalmt.
Titreyip sarslm, eyalar ter yz olup arpm ve n odalarn yeri bel
vermiti. ocuklar dehet iindelerdi ve Olsen karsna onlan arkaya gtrmesi
327

iin bard. Aslnda ne yapmas gerektiini bilmiyordu ama dalga evin n


tarafna vurduuna gre arka odalarn daha gvenli olabileceini dnmt
Ailesi kaarken nefes nefese n pencerelere gitti ve neler olup bittiini grd.
ne doru giderken yer biraz daha ne km ama dayanmt. Olsen pencere
erevesine yasland, bir dalga daha gelirse hemen arkaya kamaya hazrd.
Dehete dm bir ekilde ehrin harabelerine bakt, aalar, arabalar ve
insanlar suyun yzeyine kp iniyorlard. Duvarlar kerken lklar ve
arpma sesleri duyuluyordu. Patlamalar oluyor kara krmz bulutlar limann
zerine ykseliyordu.
Hayatnda grd en korkun grntyd ama okla savat ve tek bir
dnceye odakland: ailesini kurtarmak. u anda nemli olan tek ey karsnn
ve ocuklarnn kurtulmasyd.
Dalga durmu grnyordu. Olsen bir sre dary seyretti sonra dikkatle
evin arka tarafna ilerledi. Zihnini annda sorular doldurmutu. ocuklarnn
kocaman alm korku dolu gzlerine bakt ve onlar sakinletirmek iin elini
kaldrp her eyin bittiini ve artk korkmalarna gerek olmadn syledi. Tabii
ki bitmemiti, nasl biterdi ki? Ama bir ekilde evden kmalar gerekiyordu.
atlardan ilerleyerek, kuru araziye kama fikri vard ama kars ok fazla
Hitchcock filmi seyrettiini syledi. Bunu drt ocukla nasl yapmay
neriyordu? Olsen bilmiyordu o yzden vazgeti. Tekrar pencere nbetine
dnd.

krm

Bu sefer dar baktnda suyun hzlanarak fiyorda doru geri aktn


grd.
Kurtulacaz, diye dnd.
Daha iyi bir gr as elde etmek iin eildi. O anda ev lgn gibi salland.
Olsen pencereye yapt. Yer dalyordu. Geriye dnmek istedi ama ayann
altnda hibir ey yoktu. Oturma odasnn tabam koca bir delikti. Su ieri akt
ve Olsen ileri frlad. nce pencereden dar savrulduunu sand ama sonra
evin n ksmnn duvarlardan ayrldn fark etti. Onu suya ekiyordu.
lk att.

Havvaii ahalisi nesillerdir bu canavarla yayorlard ve yaratn ekilmesi


srasnda neler olacan biliyorlard. Geri ekilen su, her eyi denize doru
spren vahi bir ekim oluturuyor, ayakta kalm her eyi srklyordu.
Afetin ilk hareketi srasnda hayatta kalanlar ikincisinde lrd ama onlarn
lm ac dolu olurdu. Sonlar, kpren suya kar umutsuz bir savala,
akntya kar yzmek iin mcadeleyle balard. Gleri tkenir ve kaslar
zayflard. Enkazlara arpar ve kemikleri krlrd. Bulabildikleri her eye
tutunur ama yeniden amurun ve molozlarn arasna srklenirlerdi.
Derinlerin canavar beslenmek iin karaya kar ve okyanusa dnerken de
avn yannda srklerdi.
328

Olsen'in bunu ilk rendii an evin n cephesinin girdaba kapld and


Sonra leceini anlad. Duvarlar ileri sallanrken, gemilerin ve petrol
fabrikalarnn olduu limandan daha ok patlamalar duyuldu ve alevler
ykseldi. Bir ksa devre dierini tetikledike kentin hemen hemen tm elektrik
sistemi kmt. Belki de byle lecekti, sudaki yksek voltajla.
Ailesini dnd. Ksa bir an Sigur Johanson aklna geldi ve ii ani bir
fkeyle doldu. Sulu Johanson'du. Bir eyleri, onlan kurtarabilecek bir eyleri
saklamt, orospu ocuu.
Evin cephesi kulaklarn sar eden bir grltyle nnde, suda eilen bir
aacn zerine dt. Olsen kafas nde pencereden ykseldi. Havaya frlad ve
yapraklar yakalad. Deli gibi yukan aa sallanan daldan sarkt ve kendini
yukan ekmeye alt. Ardndan bir amur bulutu geldi. zerine ahap ve al
yayor, ban az farkla skalyorlard. Su aknts ahap duvarlardan paralar
koparyordu. Evinin n cephesi syrlm ve paralara ayrlmt. Aacn
gvdesine yaklamaya alt. Biraz daha aada ve kenarda, ulaabilecei
daha kaln bir dal vard. Belki zerine basabilirdi. Devasa aa inledi ve Olsen
ilerledi, bir elini dier elinin nne koyarken nefes nefese kalmt.
Duvardan geriye kalanlar suya derken beraberinde dallar ve yapraklan da
srkledi. Olsen'in tutunduu dal salland. Parmaklan ald. Bir anda tek
koluyla asl kalmt. Derse kaderi mhrlenecekti. Evini y a da geriye
kalanlar grebilmek iin ban garip bir ekilde dndrd. Ltfen, diye
dnd, lmelerine izin verme.

Ev hl ayaktayd. Sonra karsn grd.


Elleri ve dizleri zerinde keye emeklemi, dar, ona bakyordu. Yznde
bir kararllk ifadesi vard, sanki suya dalp ona yardm edecekmi gibi. Elbette
yapamazd ama oradayd ve onu anyordu. Sesi sakin, nedeyse fkeli gibiydi,
sanki herkes onu bekledii iin Olsen'in gezinmeyi brakmas gerekliymi gibi.

krm

Bir an, Olsen sadece ona bakt.


Soma kaslarn gerdi. Bo eli uzanp dal tuttu. Parmaklarn aaca gmp
ayaklan salam daim zerine gelene dek ilerledi. Yavaa kendini brakt. Artk
doru dzgn dengedeydi. Ayaa kalkt. Omuzlan titredi. Kollarn gvdeye
sanp yzn aacn kabuuna yaslayarak kansma bakt.

Sonsuza dek srd. Aa yklmad ev de.


Su en sonunda ganimetlerini denize gtrdnde titreyerek aa, amur
ve enkaz ynna indi. Kars ve ocuklarna evden kmalar iin yardm etti.
Sadece ihtiyalar olan eyleri aldlar: para, kredi kartlan, pasaportlar ve birka
tane hatras nemli eya alelacele iki srt antasna tktrld. Olsen'in arabas
kaybolmutu. Yrmek zorundaydlar ama her ey olduu yerde kalmaktan
daha iyiydi.
329

Sessizce evlerinin harabe kalntlarn terk edip nehrin dier tarafna,


Trondheim'dan uzaa yrdler.

Felaket
Dalga, dar doru yaylmaya devam ediyordu. Birleik Krallk'n dou
sahillerini, ardndan Danimarka'y bast. Edinburgh ve Kopenhag arasndaki
sahanlk allmadk derecede sd. Kuzey Denizi'nin hl ksmen kuru bir
kara paras olduu zamanlardan kalma antik bir kalnt olan Dogger Bank*
burada deniz yatandan ykseliyordu. Bir zamanlar birok hayvana ev
sahiplii yapan bir adayd ama zamanla dalgalar giderek ykselmi ve sonunda
adada yaayan hayvanlar bomutu. imdi deniz seviyesinin otuz metre
altndayd ve ilerleyen, dev dalgann daha da ykselmesine sebep oluyordu.

Dogger Bank'in gneyinde, sahanlk Britanya'nn gneybat sahili, Belika


ve Hollanda'nn kuzey kylar boyunca uzanan petrol platformlanyla doluydu.
Dalga daha kuzeyde olduundan daha da vahi vuruyordu ama sahanln kum
setleri, yarklar ve gcdikleriyle engebeli yaps bir fren grevi grd. Frisian
Adalar sele boulmutu ama bu arada dalga, momentumunun bir ksmn
kaybetmiti; bylece Hollanda, Belika ve Kuzey Almanya tm gcyle kar
karya gelmekten kurtulmutu. Hague ve Amsterdam'a eritiinde hz saatte
yz kilometreye kadar dmt ama yine de ky eridinin ounu silip
sprmesine yetmiti. Hamburg ve Bremen karann ok daha iindeydi ama
Elbe ve VVeser nehirlerinin azlan neredeyse savunmaszd. Tsunami iki nehir
boyunca ilerledi ve ehirlere ulamadan btn nehir kylan su altnda kald.
Londra'da Thames nehri hzla ykselip setlerini krd ve gemileri kprlere
frlatt.

krm

Akn eden su Dover Boaz'na dkld ve Nonnandiya'dan Brittany'ye


kadar tm ky eridini sarst. Sadece Baltk Denizi kylar hasar almadan
kurtuldu. Kopenhag, Kiel ve dier Baltk ehirlerinin aklarndaki deniz
normalden daha alkantlyd ama tsunami oralara ulaamad; dalana kadar
Skagenak ile Kattegat arasnda gidip geldi. Daha kuzeyde ise tsunami zlanda,
Grnland ve Spitsbergen kylarna vurdu-ve ykm hz kesmeden devam etti.

Faciadan sonra Olsenler dmdz daha yksek bir araziye ilerlemilerdi.


Daha sonralar dndnde, Knut Olsen neden byle yaptklarn
bilemeyecekti. Bunu neren oydu. Belki de, hayal meyal tsunamilerle ilgili
grd bir filmi ya da okuduu bir makaleyi hatrlamt, ya da sadece
igdyd. Her halkarda kama karar hayatlarn kurtarmt.
Bir tsunaminin gidip geliinden kurtulan ou insan ayn anda lrd. lk
dalga bittiinde kasabalarna ve evlerine dnp ellerinde ne kaldna

bakarlard. Ama bir tsunami ard ardna gelen dalgalardan oluurdu. Zirveleri
arasndaki geni aralk ikinci dalgann insanlar gvende olduklarn
zannettiinde vurduu anlamna geliyordu.
Olanlar bu sefer de farkl deildi.
Bir eyrek saat sonra ikinci dalga ilki kadar gle arpt ve ykm
tamamlad. Kyy yirmi dakika sonra vuran ncs dierlerinin anca yars
boyundayd. Ardndan bir drdncs geldi. Sonrasnda ise hibir ey olmad.
Almanya, Belika ve Hollanda'da sahip olduklar fazladan uyar zamanna
ramen tahliye nlemleri pek ie yaramad. Neredeyse herkesin bir arabas
vard ancak hepsi de arabay kullanmak gibi bir parlak fikre de sahipti. Hzla
yaylan haberlerden on dakika sonra trafik kilitlenmiti. Sonra dalga geldi ve
trafik ald.

Deniz altndaki heyelandan bir saat sonra, Kuzey Avrupa'daki ak deniz


petrol endstrisi yok olmutu. evredeki hemen hemen btn ky ehirleri
tahrip olmu ve yklmt. Yz binlerce insan hayatn kaybetmiti. Sadece
nfus younluu dk iki alan, zlanda ve Spitsbergen olay kurban vermeden
atlatabilmilerdi.
Thorvaldson ve Sonne beraber ktklar keif gezisinde, solucanlarn
hidratlar kuzeye, Tromso'ye kadar dengesizletirdiini belirlemilerdi. Yer
kaymas ise gneyde olmutu. Tsunaminin yaratt panik ve korku nedeniyle
hi kimsenin durup da kuzey yamacnn da kme tehlikesi altnda olup
olmadm dnecek vakti olmamt. Byk ihtimalle, Gerhard Bohrmann
buna bir cevap verebilirdi. Ama onun bile kaymann olaca kesin noktay
bilmesi mmkn deildi. Thorvaldson'un yeterince uzaa ve ak denize
almasn salayarak tsunamiden kurtaran Jean-Jaques Alban'n bile neler
olduu hakknda bir fikri yoktu.

krm

Patlama sesleri deniz boyunca yanklanarak ehirlerin harabelerinden geri


dnd. Helikopterlerin kkremeleri, alan sirenler ve hoparlrlerden yaplan
duyurular kurtulanlarn lklarna karyordu. Bir sefalet kakpfonisiydi ve
kalbi lmn sessizlii ile doluydu.
saat geti ve son dalga denize dnd.
Ve sonra kuzey kta yamac da kt.

331

KNC BLM

FELAKET ATOSU

Uluslararas evre kurulularnn yllk raporlarndan

krm

1994'teki yasaklamaya ramen Dnya okyanuslarna radyoaktif atk


boaltm devam etmektedir. Greenpeace dalglar, La Hague'deki
Fransz yeniden ileme tesisinin boaltma borularnn azndaki
deniz yatanda, temiz deniz suyundakinden on yedi milyon kat daha
yksek radyoaktivite tespit ettiler. Norve kylarnn aklarndaki
yengelerde ve su yosunlarnda radyoaktif izotop technetium-99'a
rastlanmtr. Norve'teki radyasyondan korunma uzmanlar
kirliliin kayna olarak Sellafeld'daki ngiliz nkleer yeniden
ileme fabrikasnn eskimi reaktrlerini belirlediler. Ancak
Amerikal jeologlar, yksek radyoaktif atklarn okyanusun altna
gmlmesine ynelik nerilerini srdryorlar. lem nkleer
konteynerlerin borular vastasyla deniz yatann kilometrelerce
altna atlmasn ve stlerinin kelti ile kaplanmasn ieriyor.
1959'dan beri eski Sovyetler Birlii, kullanmdan kaldrlan nkleer
reaktrler dahil olmak zere byk miktarlarda radyoaktif atn
Kuzey Buz Denizi'ne boaltt. u anda, milyonlarca tonun zerinde
kimyasal silah okyanusun deniz yatanda, 500 ile 4.500 metre
arasndaki derinliklerde ryor. zellikle 1947'de batrlan ve o
zamandan beri ryen metal konteynerlerdeki Rus sinir gazna
ynelik endieler ykseldi. 100,000 varillik tbbi, teknolojik veya
endstriyel kaynakl radyoaktif atn spanya'nn kylarnn
aklarndaki deniz tabannda yatt bilinmektedir. Gney
denizlerinde gerekletirilmi nkleer denemelerden gelen
pltonyum, Atlantik'in ortasnda, 4.000 metrenin zerindeki
derinliklerde tespit edilmitir.

Birleik Krallk Hidrograf Brosu deniz yatanda 57,435 enkaz


listelemektedir ve bunlarn iinde saysz Amerikan ve Rus nkleer
denizalts bulunmaktadr.
Ekolojik zehir DDT deniz organizmalar iin zel bir tehlike
oluturmaktadr. Zehirli madde akntlar vastasyla tanarak kresel
olarak yaylmakta ve okyanustaki besin zincirinde birikmektedir.
Televizyon ve bilgisayarlarda kullanlan yanmay nleyici kimyasal
PBDE ispermeet balinalarnn ya tabakalarnda bulunmutur.
Klbalklarnn yzde doksannda tehlikeli oranlarda cva
bulamtr ve bunlarn yzde yirmisi ayrca KOK'a maruz kalmtr.
Kuzey Denizi'ndeki nucella lapillus trne ait dii deniz
salyangozlar erkek cinsel organlar gelitirmektedir. Sulunun
gemilerde organik kirlenmeyi nleyen boyalarda bulunan kimyasal
tributyltin olduu dnlyor.
Petrol kuyularnn evrelerindeki yirmi kilometre kareden fazla alan
kirlettii ortaya karlmtr ve bu alann te birindeki yaam yok
olmutur.

krm

Derin deniz kablolarnn oluturduu manyetik alanlar somonlarn


ve ylanbalklarnn yol bulma" igdlerini etkilemektedir.
Elektromanyetik kirlilik ayrca larvalar iin de zararldr.
Alg patlamalar ve balklarn kitlesel lmleri dnyada artan
saylarda grlmektedir. Ayn srada, srail endstriyel atklarn deniz
sularna dklmesini yasaklayan szlemeyi imzalamay srarla
reddetmektedir. Haifa Chemicals sadece 1999'a kadar ylda 60.000
tonluk zehirli atk boaltt. inde kurun, cva, kadmiyum, arsenik ve
krom bulunan zehirli atklar, Lbnan ve Suriye kylarn
kirletmektedir. Ayn zamanda Gabes Krfezi'ndeki gbre endstrisi
her gn denize 12,800 ton fosfojips boaltmaya devam ediyor.
Gda ve Tarm Organizasyonu'na gre dnyann en ok tketilen iki
yz tr balndan yetmii soyu tkenme tehlikesi ile kar karya;
ancak balk endstrisi yine de genilemeye devam ediyor. 1970'te
on milyon insan geimini balklkla salyordu. 1997 itibar ile
bu say otuz milyona ulamtr. Morina, kum ylanbalt ve Alaska
somonu avlamak iin kullanlan dip trol alar, deniz yaam zerine
ykc bir etki yapmakta, ekosistemleri tam anlamyla yok etmektedir.
Deniz memelileri, yrtc balklar ve deniz kularnn avlar ellerinden
alnmaktadr.

En ok kullanlan gemi yakt Bunker C yaklmadan nce iindeki


kl ve ar metaller keltiden arndrlr. Ortaya kan yapkan artk
madde, ou kaptann sorumlu davranmaktansa, dnmeden
334

yasad olarak denize dkt youn bir amurdur.


Manganez nodllerinin ticari olarak karlmas planlanmaktadr ve
Alman bilim insanlar bunun etkilerini Peru kylarnn aklarnda
deniz

seviyesinin

4000

metre

aasnda

gerekletirdikleri

simlasyonda grmtr. Aratrma gemisi deniz yatanda trmk


srm ve deniz tabannda 11 kilometre karelik bir alan srerek
kaldrmtr. Saysz canl lmtr. almadan yllar sonra bile
blgedeki yaam kendini toparlayamamtr.
Florida Keys'te bir inaat projesi srasnda byk miktarlarda toprak
denize boaltlmtr. Bu toprak mercan resiflerinin zerini kaplam
ve oradaki yaamn byk blmn bomutur.
Denizbilimcilere gre fosil yaktlarn tketimi nedeniyle ykselen
atmosferdeki karbon dioksit oran mercan resiflerinin geliimini
etkilemektedir. C O 2 zlrken, suyun ph deerini azaltmaktadr.
Yine de byk enerji irketleri gazn atmosfere giriini engellemek
iin okyanusa byk miktarlarda C O 2 pompalama planlar

krm

yapmaktadrlar.

335

10 Mays

Chteau

Whistler,

Kanada

Haber Kiel'den saniyede 300,000 kilometre hzla yayld.


Ervvin Suess'in Geomar Aratrma Merkezi'ndeki dizst bilgisayarna
tulanan metin, dijital halde internete girdi. Bir lazer diyotu tarafndan k
atmlarna dntrlen bilgi, milimetrenin 1.5 bini kadar bir dalga boyuyla
milyonlarca telefon grmesi ve veri paketleriyle birlikte bir transparan fiber
optik kabloya atld. Optik lifler n akmn iki sa kl kadar incelene dek
sanp sarmalarken toplam i yansma kamasn engelledi. ehirleraras kablo
zerinden sahil blgesine ilerleyen dalgalar, elli kilometrede bir
glendiricilerden geti ve bakr kaplamalarla evrilen ve birok gl tel ve
izolasyon tabakalaryla sarmalanan optik kablolar denize dalarak kayboldu.

krm

Su alt kablosu kasl bir kol kadar kaimdi. Sahanlk boyunca uzanyordu ve
apalar ile balk teknelerinden korunmas iin deniz tabanna gmlmt.
Resmi adyla TAT 14, Avrupa'y Amerika'ya balayan transatlantik bir
kabloydu. Kapasitesi hemen hemen dnyadaki tm dier kablolardan stnd.
Bunun gibi kablolardan sadece Atlantik'te dzinelerce vard. Gezegen boyunca
yz binlerce kilometrelik fberoptik kablo uzanyor ve bilgi ann omurgasn
oluturuyordu. Kapasitelerinin te biri internet iin ayrlmt. Oksijen Projesi,
175 lkeyi bir eit kresel sper internet ile birletiriyordu. Bir dier sistem,
ayn anda yaplan 48 milyon telefon grmesine edeer olan saniyede 3.2
terabitlik aktarm kapasitesi salayabilmek iin sekiz fiber optik kabloyu
balyordu. Hassas cam elyaflar oktandr uydu teknolojisinin yerine gemiti.
t)nya, sanal toplumun bitlerinin ve baytlannn, telefon konumalarnn, video
grntlerinin, mziin, e-postalannn gerek zamanl yolculuklarn yapt
k tayan kablolarla sarlyd.Kresel ky uydulardan deil kablolardan
mteekkildi.

Ervvin Suess'in elektronik postas skandinavya ve Byk Britanya


arasndan kuzeye frlad ve skoya'nn zerinde TAT 14 sola kvrld. Hebrid
336

Adalar Sahanl'n getikten sonra kablo deniz yatana ylan gibi sokularak
okyanus tabannda uzand.
Ya da en azndan yle yapacakt, tabii eer deniz yata ve sahanlk yok
olmasayd.
Kiel'den yola ktktan sonra sekiz milisaniye bile gemeden mesaj,
kablonun aniden gigatonlarca amur ve kayann altna gmlp bittii Faroe
Adalan'nn gneyindekiokyanusa ulat. Glendirilmi telleri ve esnek plastik
klfyla dayankl kaplamas yrtlm, cam optik lifleri paralanmt; bylece
k dalgalarndan oluan mesaj amura gnderilmi oldu. Heyelan kablonun
zerine ylesine bir gle kmt ki paralanm ular yzlerce kilometre
boyunca yaylmt. TAT 14 yoluna ancak zlanda Havzas'nda devam ediyor
ve sahanl Nevvfoundland'in gneyinden geip sahile paralel ilerleyerek artk
yararsz kablo uzantsnn kara hattna baland Boston'a ulaana kadar
devam ediyordu. Rocky Dalan'nn zerinden dnen veri otoban kuzeye
doru ilerleyerek, Kanada'nn bat kysndaki Vancouver' geiyor ve optik
kablo Blackcomb Da'nn eteklerindeki prestijli lks otel Chteau VVhistler'n
trafosunda geleneksel bakr bir kabloya balanyordu. Orada bir fotodiyot ilk
bataki ilemi tersine dndryor ve optik vurular yeniden dijital veriye
eviriyordu.
Normal artlarda Kiel'den gelen mesaj fotodiyottan geerek Gerhard
Bohrmann'n dizst bilgisayarnda bir elektronik posta olarak grnrd. Ama
durum hi normal deildi ve milyonlarca insan gibi Bohrmann'n da balants
kesilmiti. Kuzey Avrupa'daki felaketten bir hafta gemi, transatlantik internet
trafii sekteye uramt ve telefon grmeleri bile yaplabildikleri zaman
uydu araclyla gerekletiriliyordu.

krm

Bohrmann otelin lobisinde oturmu ekrana bakyordu. Suess'in ona bir


dosya gndermeyi planladn biliyordu. Dosyada solucan kolonilerinin
byme erileri ve dnyann baka blgelerinde benzer istilalar gerekletii
takdirde olabileceklere dair ngrler vard. lk oktan kurtulur kurtulmaz
Kiel'deki bilim insanlar harekete gemiler ve verileri dzenlemeye
balamlard.

Kfretti. Kk dnya kopmu balantlaryla yeniden bymt. O sabah


elektronik postalar iin uydu balants kurulaca ve gn sonunda iler duruma
gelecei sylenmiti ama buna dair olumlu bir iaret yoktu. Hl paralanm
kabloya muhta grnyorlard. Bohrmann, dnyann drt bir yanndaki kriz
ekiplerinin otonom iletiim alan kurmak iin hararetle altklarn biliyordu
ama internet kmeye devam ediyordu. Asl sorunun teknik bilgi birikimi deil
de i gc kapasitesinde olduundan pheleniyordu. Askeri uydular gayet iyi
alyordu ama Amerikan ordusu bile transatlantik fiber optik kprnn, gnn
birinde uzaydan ynlendirilmesi gerekebileceini dnmemiti.
337

Acil durum komitesi tarafndan ona verilen rnobil telefonuna uzand v<
KielTe uydu balantsn tulad. Bekledi. Birka denemeden sonra Geoma 'l
irtibat kurmu ve Sues'e balanmt. "Hibir ey gelmedi." dedi.
" E h , denemeye deerdi." Suess"in sesi son derece net geliyordu ama
cevabn gelmesinde B o h n n a n n ' sinir eden bir gecikme oluyordu. U y d u
aramalarna bir trl alamamt. Sinyal, arayan kiiden uyduya gidene k a d
36,000 kilometre dolayor ve alcya gitmek iin yine ayn mesafeyi
geiyordu. Konumalar duraklamalar ve st ste binen seslerle dolu oluyordu
"Burada da hibir ey almyor." dedi Suess. "Hatta gittike ktye gidiyo
Norve'e ulaamyoruz, skoya dan ses soluk kmad ve Danimarka u and
sadece haritada bir nokta. Acil durum nlemlerini unut gitsin, hibir e)
yaplmyor."
"u anda telefonda konuuyoruz yle deil m i ? "
"Sadece Amerikallar istedii iin. Bir spergcn askeri ayncalklartnm
tadm karyorsun. Avrupa'da ise durum mitsiz. Bir telefon amay
istemeyecek tek kii bile yok. Herkes dehete dm durumda nk ailelerini
ve arkadalanna ne olduunu bilmiyorlar. Bir veri karmaas iindeyiz. Msail
olan birka ebeke de hkmet ve acil durum birlikleri tarafndan alnd."
"Peki ne yapacaz?" diye sordu Bohrmann mitsizce.
" H i bir fikrim yok. Belki Queen Elizabeth hl denize alabilir. All
postaclar sahile gnderip dokmanlar aldrabilirsin. Eh, bu durumda, dm
bakaym alt hafta gibi bir zamanda bilgi sana ular herhalde?"
Bohrmann ac dolu bir kahkaha att. "Cidden." dedi.
" B u durumda baka seeneimiz yok. Kalem kat al."

krm

"Bala."
Suess'in ona sylediklerini yazarken arkasndaki lobiden bir grup
niformal adam geip asansre ilerlediler. Balarnda Afrikal hatlar olan uzun
boylu bir adam vard. Nianlarna baklrsa ABD ordusunda st rtbeliydi
zerinde PEAK yazan bir knye takmt.
Adamlar asansre dolutular. ou ikinci ve nc katlara gidiyordu,
kalanlarysa baka bir kata kacakt.

Binba Salomon Peak tek bana devam etti. 550 odalk otelin st dzey
misafirlere ayrlm zel lks sitlerine giderken dokuzuncu kata kt. Bir al
kattaki kk sitlerden birinde kalyordu. Sade, tek kiilik bir oda ona uyard
ama otel ynetimi komiteye en iyi odalarn ayrmak konusunda srar etmil
Ayak seslerini boan halyla kapl koridorda yrrken sunum iin yapacaklarn
aklndan geirdi. Dier taraftan bazlar niformal bazlar sivil kadn VI
erkekler geldi. Kaplar alarak ofislere dntrlm odalar gz nne serdi
Birka saniye iinde Peak byk bir kapnn nne gelmiti. Kapnn nndek
338

iki asker selam verdiler. Peak rahat iareti verdiinde biri kapy alp c e v a p
bekledi ve gsterili bir ekilde kapy at. Peak ieri kabul edilmiti.
"ler nasl?" diye sordu Judith Li.
Kadn spor salonundan odasna bir kou band getirilmesini ayarlamt.
Peak onun uyumaktan ok kotuunu dnyordu. Her zaman kou bandnn
zerindeydi: televizyon seyrederken, elektronik postalarna bakarken, dizst
bilgisayarndaki ses tanma program vastasyla bildirilerini, rapor ve
konumalarn! dikte ettirirken, her tr konuda brifing alrken ve dnrken
bile. imdi de kou bandndayd. Bir earp ipeksi salarn tutuyordu. nden
fermuarl ince bir eofman st ve skca oturan altn giymiti. Tutturduu hza
karn nefesi dzenliydi .Peak kendi kendine Amiral Li'nin krk sekiz yanda
olduunu hatulatmak zorunda kalyordu. Kou bandndaki ince kadn rahatlkla
on ya daha gen biriyle kantnlabilirdi.
"yi." dedi. "Baa kyoruz."
Etrafna baknd. Sit lks bir apartman dairesi byklndeydi ve buna
uygun olarak denmiti. Geleneksel Kanada tarz eyalar mine, bolca
odun ve ahabn gzellii Fransz zarafetiyle btnletirilmiti. Pencerenin
yannda byk bir piyano vard. Kou band gibi o da odann standart bir
paras deildi: Li onu aadaki lobiden getirtmiti. Muhteem bir kemer
soldaki byk yatak odasna alyordu. Peak banyoyu hi grmemiti ama
iinde bir sauna ile jakuzi olduunu duymutu.

Ona kalrsa kou band odadaki tek yararl eyayd, zenle tasarlanm
dekorda kaba siyah bir ktleydi. P e a k ' e gre sofistike eyler ve ordu ileri
birbirine uyum salamyordu. Peak mtevaz bir gemiten geliyordu. Orduya
gz ho eylerde olduu iin deil, yaad evrenin sokaklar ounlukla
hapishaneye ald iin katlmt. niversite diplomasn" ve subay
niformasn trnaklar ile kazyarak elde etmiti. Kariyeri dierleri iin bir
ilham kaynayd ama kklerini deitirmiyordu. Hl adr bezinin altnda
veya ucuz motellerde kendini daha rahat hissederdi.

krm

"NOAA"uydularndan gelen veriyi aldk."-dedi Li'nin tesine, pencereden


grnen panoramik vadi manzarasna bakarken. Gne sedir ve am ormannn
zerinde parlyordu. Manzarann gzel olduunu reddetmek mmkn deildi
ama Peak etkilenmemiti. Akl nlerindeki birka saatteydi.
"Ve?"
"Haklymz."
"Yani benzerlik var m ? "

"Evet. U R A ' n m toplad sesler ve 1997 deki tanmlanamam


spektrogramlar arasnda kesin benzerlikler var."
"yi." dedi Li, belli ki memnun olmutu. "Bu iyi."
"yle mi? Elbette bir ipucu ama bir aklamas yok." <
339

"Haydi ama Sal, herhalde aradn cevab okyanusun ylece sana vereceim
sanmyordun." Li kou bandnn sfrlama dmesine bast ve indi. "Tm
karnaval bu yzden burada, unuttun mu? Yardm etmek, neler olduunu
anlamak iin. Herkes geldi m i ? "
"Herkes burada. Sonuncusu imdi geldi."
"Kim?"
"Solucanlar kefeden Norveli. Ad, eee..."
"Sigur Johanson." Li banyoya gitti ve boynuna dolad bir el havlusuyla
geri dnd. "Artk isimlerini renmenin vaktidir Sal. Bu otelde yz k
var, yetmi bei bilim insan. Kahretsin Sal, istediim ok da fazla bir ey
deil."
" yz ismi rendiini mi sylyorsun?"
"Gerekirse bin tanesini de renirdim. Kendini toplamaya balasan iyi olur."
"aka yapyorsun." dedi Peak.
"Kantlayabilirim."
"Peki. Johanson'un yannda ngiliz bir gazeteci var. Kutupta neler olup
bittiini sylemesini umut ediyoruz. Kadnn ad n e ? "
"Karen VVeaver." dedi Li salarn kurularken. "Londra'da yayor
Oinografiye ilgi duyan bir muhabir. Bilgisayar merakls. Grnland Denizi'nde
mrettebatyla birlikte batan gemide bulunmutu." Srtarak kar beyaz dilerim
gsterdi. "Keke o geminin olduu gibi dier her eyin de fotoraflar elimizde
olsayd."
"Keke." dedi Peak glmseyerek. "O fotoraflar ve Vanderbilt'ten sz
aan herkesin yz kzaryor."

"Gelmek zere."

krm

"zere?"
"Helikopterde."

"armadm. CJA ne anlama geldiini zemedii eyleri grmeye


katlanamyor. Geldi m i ? "

"Vay canna. Hava aracmzn arlk tama kapasitesi beni hep artyor.
Biliyorsun ki Sal, o domuzu uurmak zorunda olsaydm ter iinde kalrdm
Eh, konuklarmz akna evirmeden nce Chteau VVhistler'da sansasyonel
bulular olursa beni haberdar et."
Peak tereddt etti. "Azlarndan karmayacaklarn nerden biliyoruz?"
"Bunu milyon kez konutuk."
"Tabii ama bu daha birka milyon kez az saylr. Bu adamlar gizlilikten hi
anlamyorlar. Hepsinin aileleri ve arkadalar var. Daha farkna bile varmadan
gazeteciler buraya doluup soru sormaya balayacak."
"Bizim derdimiz deil."
"Eh olabilir de."
340

"O zaman onlan orduya al." Li umursamazca bir iaret yapt. "Skynetime
tbi kl. Konuurlarsa vur."
Peak dondu.
"aka yapyorum Sal." Li ona el sallad. "Merhaba, dedim ki akayd!"
"aka kaldracak halde deilim," dedi Peak, "Vanderbilt hepsini
skynetime almak iin lp bitiyor ama bu hi de gereki deil. Yardan
fazlas yabanc, ounlukla Avrupal. Szlerinden dnmeye karar verirlerse
elimizden bir ey gelmez."
"O zaman elimizden geleni yaparz."
"Onlar zorlayacak msn? e yaramaz. Kimse bask altnda ibirlii
yapmaz."
" K i m zorlamaktan bahsetti ki? Tanr akna Sal, olmayan sorunlar icat
etmekten bir vazgesen. Bize yardm etmek istiyorlar. Ve sessiz kalacaklar. Ve
eer bir ekilde dillerini tutmazlarsa hapsi boylayacaklan fikrini edinirlerse
daha iyi. Telkin gc ok ie yarar."
Peak ona pheyle bakt.
"Baka bir ey?"
"Hayr, sanrm tamamz."
"yi. O halde sonra grrz."
Peak kt.

krm

Li onun gidiini seyrederken glmsedi. nsanlar hakknda ne kadar az ey


biliyordu. Mkemmel bir asker ve parlak bir stratejistti ama insanlar
makinalardan ayrmakta zorluk ekiyordu. Peak sanki insan vcudunda tm
ilevlerin kusursuz ilemesini salayacak gizli bir dme olduunu dnr
gibiydi. Bu, VVest Point mezunlar arasnda yaygn bir yanlsamayd.
Amerika'nn sekin askeri akademisi acmasz ynetimi ile tannrd ki bu
ynetim koulsuz, kr itaate yol ayordu. Peak endielenmekte tamamen
haksz saylmazd ama grup psikolojisi ile ilgili algs hedefi fazlasyla
armt.

Li'nin dnceleri Jack Vanderbilt'e kayd. Adam, ClA'in almalarndan


sorumluydu. Li ondan holanmamt. Adam srekli terliyordu ve hem kendi
hem az kokuyordu ama iini bildiini kesindi. Geen son birka haftada,
zellikle de tsunami Kuzey Avrupa'y mahvettikten sonra departman iyice
sivrilmiti. O ve ekibi, gelien olaylarn oluturduu kaosa artc netlikte bir
zet karmlard. Bu baz cevaplar bulduklar anlamna gelmiyordu ama
kimsenin iyi bir soru katalogundan fazlasn istedii yoktu.
Li, Beyaz Saray' aramas gerekip gerekmediini dnd. Rapor edecek bir
ey olduu yoktu ama Bakan onunla konumaktan holanyor, kadnn
zeksna imreniyordu. Aralarndaki durum buydu ve Li bunu biliyor ama
341

kendine saklyordu. Bu haliyle daha iyiydi. Ordudaki bir avu kadn generalden
biriydi ve askeriyenin komuta kademesindeki ya ortalamasnn epey
altndayd. Bu bile deneyimli komutan ve siyasetilerin phesini ekmeye
yeterdi. Dnyann en gl adamyla olan arkadaa ilikisi durumu
iyiletirmeyecekti bu yzden Li hedeflerini amaz bir dikkae takip ediyordu.
Sahne klarndan kanyordu ve Bakan'n ona ne kadar ihtiyac olduunu
dnme biiminde karmakla asla yer olmad iin senaryolarn kark
olarak anlatlmasndan holanmadn, u karmak dnyay daha basit
terimlerle aklamann ounlukla Li'ye dtn, Savunma Bakan veya
Ulusal Gvenlik Danman'nn tleri pek de akl k a n gibi gelmediinde hep
onun rehberliini aradm ve Li'nin hem onlarn hem Dileri Bakanl'nn
bak alarn akladn kamuoyu nnde asla ak etmiyordu.
Li, kendine Bakan'n fikirlerinin kayna olduunun fark edilmesine asla
izin vermezdi. Eer sorulursa "Bakan yle dnyor..." veya "Bu konuda
Bakan'n fikri..." diye cevaplard. Kimsenin, Beyaz Saray'n Efendisi'ne nasl
hocalk ettiini, entelektel ve kltrel ufkunu atm ve onu sahiplenebilecei
fikirlerle donattn bilmesine gerek yoktu.

krm

Bakan'n yakn evresindekiler bunu biliyordu elbette ama Li'nin tek


umursad ey, doru zamanda yetenekleri iin dllendirilmekti; tpk 1991
Krfez Sava'nda General Schvvarzkopf un onu yetenekli bir stratejist ve jilet
keskinliindeki zeks ile herkese, her eye kar dik durabilecek cesareti olan
politik bir taktisyen olarak kefettii zaman olduu gibi. O zamana kadar L
oktan etkileyici bir baarlar silsilesi biriktirmiti bile. VVest Point'ten mezun
olan ilk kadn, doal bilimler diplomas, donanmada uzman subay eitimi,
ABD Komuta Personeli niversitesi'ne kabul edilme ve son olarak Duke
niversitesi Politika ve Tarih doktoras. Schvvarzkopf, Li'yi kanatlar altna
alm ve tm doru insanlarla birlikte seminerlere ve konferanslara katlmasn
salamt. Politikayla hi ilgisi olmayan Stormin' Norman, Li'nin politik ve
askeri karlarn i ie getii, g haritalarnn her gn yeniden izildii
bulank diyara giriini kolaylatrmt.

Gl hamilerinin ilk dl Orta Avrupa'daki Mttefik Kuvvetler'de


komutan yardmcl olmutu. Li, ok gemeden Avrupa'nn diplomatik
evrelerinde youn bir poplarite kazanmt. En sonunda yetitiriliinin,
eitiminin ve doal yeteneinin tm meyvelerini topluyordu. Babas ABD'li
generallerden oluan kkl bir aileye mensuptu ve sal ii brakmasn
gerektirecek kadar bozuluncaya dek Beyaz Saray'n Ulusal Gvenlik
Konseyi'nde nemli bir rol oynamt. inli annesi Nevv York Operas'nda
tannm bir ellistti ve saysz solo albm vard. ift, tek kzlarndan
kendilerinden bile daha fazlasn bekliyordu. Judith bale kurslarna gitti, bu/,
pateni dersleri ald, piyano ve ello almay rendi. Avrupa ve Asya

ziyaretlerinde babasna elik ederek ok erken yata farkl kltrlerin


eitliliine dair bir grgs oldu. Farkl etnik gruplarn gelenekleri ve tarihleri
hakknda bir eyler dinlemekten hi sklmaz, gittii yerdeki insanlar kendileri
hakknda konumalar iin ikna eder ve ounlukla kendi dillerinde sohbetlerini
dinlerdi. On iki yana geldiinde, Annesinin anadili ince'ye hakimiyeti
mkemmeldi, on be yanda akc bir ekilde Almanca, Franszca, talyanca ve
spanyolca konuuyordu ve on sekizine geldiinde Japonca ve Korece
anlaabiliyordu. Ailesi, kzlarn davranlar, kyafetleri ve grg kurallar
konusunda elik gibi bir disiplin altnda tutuyordu ama dier eylerde
allmn dnda hogrlydler. Babasnn Presbiteryen prensipleri ile
annesinin Budist eilimleri, iftin kendisi kadar uyumluydu.
Asl srpriz babasnn karsnn soyadn almak iin direnmesi olmutu, bu
karar otoritelerle bitap drc bir mcadeleye sebep olmutu. Judith Li,
sevdii ve onun iin anayurdunu terk eden kadna bu jesti yapan babasna
tapyordu. Babas elikilerin adamyd, fikirleri hem liberal hem kkne kadar
Cumhuriyeti'ydi ve tmne de salam ve hakiki bir inanla balyd. Daha
zayf karakterdeki biri, bu ailenin her eyde en iyi olma kararll yznden
muhtemelen dalrd ama ailenin en kk yesi mcadele iin domu, liseyi
yatlarndan iki yl nce gz kamatran notlarla bitirmiti. Judith Li aklna
koyduu her eyi yapabileceine inanmt. Bakanlk bile eriemeyecei kadar
uzakta deildi.

krm

1990'larn ortasnda ordunun Amerikan Operasyonlar Departman,


personel komutan yardmcs olarak atand ve VVest Point Akademisi'nde tarih
dersi vermesi teklif edildi. Savunma Bakanh'nda onun hakknda ok iyi
eyler syleniyordu. Ayn zamanda siyasete olan ilgisi de gzden kamamt.
Artk tek ihtiyac olan gzle grnr bir askeri baaryd. Pentagon, daha
yksek kademelere giden yolu amadan nce aktif grevde bulunulmasnda
srarcyd ve Li'nin birinci dereceden bir uluslararas krize ihtiyac vard. ok
beklemesi gerekmedi. 1999'da Kosova'ya ABD komutan yardmcs olarak
atand ve ismi eref listesinde yer ald.

Bu sefer eve gelii birlik komutan general rtbesi ve Beyaz Saray'daki


Ulusal Gvenlik Konseyi'ne katlm ars ile talanmt. Ulusal Gvenlik
ile ilgili yazd bir makale olay yaratyordu. Meseleyi olduka sert bir adan
ele almt. Birok adan Cumhuriyeti ynetimden bile daha dnszd ama
hepsinden tesi vatanseverdi. Tm kozmopolitliine ramen Amerika Birleik
Devletleri'nden daha hakkaniyetli ve zgrlk bir yer olmadna gnlden
inanyordu ve makalesinde lkenin en baskn gvenlik sorunlarn bu inancnn
nda ele almt.
Kendini birden gcn koridorlarnda buluvermiti.
Ama General Li, tutku dolu, ele avuca smaz duygularnn iinde yatan
343

hayvan gayet iyi tanyordu. Bu, bir sonraki admnda ne yapacana bal
olarak yararl olduu kadar tehlikeli de olabilirdi. Kimsenin onun hakknda
kibirli olduunu veya yetenekleriyle gsteri yaptn dnmesine izin
veremezdi. imdiden yeteri kadar parlamt. Arada bir niformasn kolsuz bir
elbise ile deitirerek, Beyaz Saray'daki dinleyicilerini memnun etmek iin
Chopin, Schubert veya Brahms alacakt. Balo salonunda Bakan'n ayaklann
yerden kesip kendini Fred Astaire gibi hissetmesini salyordu. Veya ona,
ailesine ve eski Cumhuriyeti dostlarna kurucu atalarnn gnlerinden kalma
arklarla serenat yapyordu. Grntsnn bu ksm tamamen ona aitti. Yakn,
kiisel balar kurmakta ustayd, bylece Savunma B a k a m ' n m beyzbol
tutkusunu ve Dileri Bakat'nn Avrupa tarihine olan ilgisini paylayor,
Beyaz Saray'daki akam yemeklerine alaca davetleri garantiye alyor ve
Bakanlk konutunda tm bir hafta sonunu geiriyordu.
Dardan bakldnda alakgnll grnyordu. Siyasi meselelerle ilgili
fikirlerini kendine saklyordu. Nazik, byleyici, kendinden emin fakat buna
karn asla kendini beenmi veya kat grnmeden askeriye ve siyasetiler
arasnda arabuluculuk yapyordu. Birok forslu adamla ilikisi olduu
syleniyordu ama hibiri doru deildi. Li bunu kaygszca grmezden
geliyordu. Hibir soru onu telalandracak kadar garip olamazd. Gazetecileri
ve siyasetileri kolayca yenir yutulur duyumlarla beslemekteki yetenei ile her
zaman hazrlklyd ve parmaklarnn ucundaki engin bilgileri, detaylar
hazmedilir biimde sktrlm bir dosya gibi aabilirdi.

Elbette okyanusta neler olup bittiine ilikin en kk bir fikri bile yoktu
ama Bakan' olaylara dahil etme becerisini gstermiti. Ktk gibi CIA
dosyasn birka anahtar noktayla aklamt. Sonu olarak Chteau VVhistler'a
gnderilmiti ve Li bunun ne anlama geldiini ok iyi biliyordu.

krm

Bu, atmas gereken son byk admd.

Belki de Bakan' aramalyd. Ksa bir sohbet iin. Bakan bundan hep memnun
kalrd. Delegelerin geldiini veya Li'nin tanmyla evlerindeki krize ramen
ABD'nin gayr resmi arsna uyduklarn syleyebilirdi. Ya da NOAA'nn
tanmlanamayan seslerle benzerlikler bulduunu anlatmalyd. Bakan bu tr eyleri
severdi. Bunun "Efendim, gelime kaydettik." gibi bir tns vard. Elbette Bakan'n
Bloop ve Upsweeps'zerine veya NOAA bilim insanlarnn neden Slowdown'\n
kaynan belirlediklerini dndkleri hakknda bir eyler bilmesini beklemiyordu.
Bunlarn tm fazla detayd ve stelik gerekli de deildi. Gvenli uydu balants
zerinden birka gven veren kelimeyle Bakan mutlu olacakt ve mutlu bir Bakan
yararl bir Bakan'd.
Onu arayacakt.

Dokuz kat aada Leon Anavvak, krlaan sa ve sakalyla ho grnml bil


adam fark etti. n baheden Chteau'ya doru yryordu. Yannda minyon,
geni omuzlu ve bronzlam, kot pantolon ve deri ceket giyen bir kadn vard
Anavvak kadnn yirmili yalarnn sonlarnda olduunu tahmin etti. Kestane
rengi bukleler srtndan aa uzanyordu. Yeni gelenlerin her ikisi de otel
grevlilerinin hemen ellerinden ald antalar tayorlard. Kadn adama
bakarak bir yorum yapt ve evresine baknd. Baklar ksa bir sre iin
Anavvak'ta sabidendi, soma salarn alnndan geriye itip ieriye girerek gzden
kayboldu.
Anavvak dncelere dalm halde kadnn biraz nce durduu noktaya
bakakald. Sonra ban kaldrp elleriyle gzlerini gneten koruyarak
Chteau'nun neo-klasik n cephesini gzden geirdi.
Lks otel, insanlarn Kanada ile ilgili kurduklar hayalleri geree tayacak
biimde konumlandrlmt. Horseshoe Koyu'ndan gelen 99 numaral otoyol
Vancouver'dan uzaklaarak zerleri yaz boyu beyaz parlayan heybetli
zirvelerin nnde, aal yamalarn arasnda Chteau Whistler'n yatt
dalara yneliyordu. Vv'histler-Blackcomb dnyadaki en etkileyici kayak
blgelerinden biri saylyordu. Geri Mays gibi gelen otel mterilerinin ou
golf oynamak ya da ormanlk arazide gizlenmi gllerin etrafnda yry
yapmak iin oradayd. Ziyaretiler evreyi da bisikletleriyle gezebilir veya
yl boyu karla kapl tepelere helikopterle kabilirlerdi. Chteau'nun kendine ait
birinci snf bir restoran vard ve her tr konforu sunuyordu.
Dalardaki bu uzak nokta, dnya zerindeki her trl donanma sahipti.
Ama bir dzine kadar askeri helikopterin varl srpriz olmutu.

krm

Anavvak oraya iki gn nce gelmiti. Vancouver Akvaryumu, Nanaimo ve


Chteau arasnda mekik dokuyan, verileri eleyen, istatistikleri analiz eden ve
sonular toparlayan John Ford gibi, o da Li'nin sunumu iin yaplan
hazrlklara yardm ediyordu. Anavvak'n dizi hl aryordu ama ilik inmiti.
Temiz da havas, cierleri kadar zihnini de temizlemi ve uak dtnden
beri zerine ken mitsizlik buhar olup uarak onu huzursuz bir enerjiyle
babaa brakmt.

Son zamanlarda o kadar ok ey olmutu ki, Li ile utan verici koullarda


ilk tant gnn zerinden henz iki hafta gemi olmasna karn, askerlerin
onu yakalamas eski hikye kalmt. Kadn, Anavvak'n gece macerasnn
amatrl ile elenmti. Daha arabadan kmadan onu fark etmilerdi.
Rhtmn iine park etmesine izin verip bir sre neyin peinde olduunu
arlamak iin onu izlemiler, sonra da mdahale etmilerdi.
Endielenmesi gereksizdi. Artk bulgularn komitenin engin kara deliinde
kaybetmek yerine ilerin tam merkezinde, Ford ve yeni gelen Sue Oliviera ile
birlikte alyordu. En azndan, yukardan gelen emirler yznden iletiimi
345

kopard iin bol bol zr dileyen Inglevvood idari mdr Clive Roberts'la
irtibat kurmasna izin verilmiti. Li'nin kesin talimatlar yznden msait
olamamt ki bu da sekreteri telefonlarna cevap verip Anavvak'
savutururken, onun yan banda olduu anlamna geliyordu.
Sunum hazrland iin Anavvak'n oturup beklemek dnda yapacak bir
eyi yoktu, bylelikle tm dnya kaosa srklenir ve Avrupa'y sel basarken
Anavvak tenis oynamaya gitti. Dizini denemek iin sabrszlanyordu. Oyun ei,
al gibi kalar ve kocaman burnu olan, ufak tefek, Fransz bir adamd. Ad
Bemard Roche'tu, bakteriyologdu ve bir gece nce Lyons'tan gelmiti. Kuzey
Amerika kendini gezegenin en byk yaratna kar savunmak iin mcadele
ederken, Roche'un mcadelesi en kk olanylayd.

Anavvak saate bakt. Yanm saat sonra bulumak iin szlemilerdi. Hkmet
gsteriyi ynetmeye baladndan beri otel turistlere kapalyd ama etraftaki insan
kalabal sanki turist sezonunun en ilek zamanlan gibi bir grnt veriyordu. u
ana kadar en azndan birka yz delege gelmi olmalyd. Bunlarn yandan fazlas
ABD istihbarat evreleriyle bir ekilde balantlyd. ou, Chteau'yu kendi
kumanda merkezine dntrmek iin hi vakit kaybetmeyen CIA adna
alyordu. Amerika'nn en byk istihbarat tekilat NSA, muhabere istihbarat,
veri koruma ve kriptolojiden sorumluydu ve drdnc kata yerleen neredeyse bir
departman dolusu adamm gndermiti. Beinci kata Pentagon ve Kanada Gvenlik
stihbarat Tekilat tarafndan el konulmutu. Onun zerindeki kat MI5'e ve ngiliz
stihbarat Tekilat'na ve Alman Askeri Gvenlik Tekilat ile Federal stihbarat
Tekilat'nrn bir blmne aynlmt. Franszlar Direction de la Surveillance du
Territoire'dan temsilciler gndermilerdi ve Finlandiya'dan Paeiskunnan
Tiedusteluosasto gibi sve stihbarat Tekilat da oradayd. stihbarat servisleri iin
tarihi bir bulumayd, benzersiz bir insan ve veri topluluu dnyay yeniden biraz
olsun anlama abasyla bir araya gelmiti.

krm

Anavvak dizini ovdu. Dizinden yukan bak gibi bir ar sapland. Tenis iin
aceleci davranmt. zerine bir glge dt, bir dier askeri helikopter inie
geerek bumunu karaya edi. Anavvak gl makinann alalmasn izledi,
sonra duruu dikleti ve ieri girdi.

nsanlar drt bir yanda koturuyorlard. Kubbeli lobinin altnda hareket


yry admlanyla, kararl ama telasz bir ekilde balamt. Oradakilerin
en az yars cep telefonuyla konuuyordu. Dierleri, lobinin sahanln yan
kondorlardan ayran kolonlarn etrafna dizili lks koltuklara kurulmu dizst
bilgisayarlanna bir eyler yazyor veya ekrana bakyorlard. Anavvak, Ford ve
Oliviera'nn onu bekledikleri bitiikteki bara doru ilerledi. kisinin yannda
nc biri, uzun boylu, ask suratl, bykl bir adam daha vard.
"Leon Anavvak, Gerhard Bohrmann." Ford ikisini tantrd. "Gerhard'n
elini skarken yava ol. Kopabilir."
346

"Tenis sakatl m ? "


"Tkenmez kalem." Bohrmann ac ac glmsedi. "ki hafta ncesine kada
fareye bir kez tklamann yetecei ey iin, bir saati durmakszn yazarak
geirdim. Orta a'da yaamak gibi bir ey."
"Ya uydular?"
"Tm bu trafii kaldramyorlar." diye aklad Ford.
"Kiel'deki i arkadalarm ve ben yeteri sayda uyduya eriemiyoruz." dedi
Bohrmann kasvetle.
"Herkes yle." Anavvak bir bardak su syledi. "Ne zamandr buradasnz?"
"ki gndr. Sunum zerinde altm."
"Ben de yle. Daha nce karlamam olmamz garip."
Bohrmann ban sallad. "Btn otel bir sve peyniri gibi, her taraf koridor
dolu. Senin alann ne?"
"Balina ve yunuslar. Hayvan zeks."
"Son zamanlarda Leon'un kambur balinalarla birka tatsz karlamas
oldu." diye lafa dald Oliviera. "Grnen o ki Leon'un zihinlerini okumasndan
pek holanmyorlar... Onun burada ne ii var?"
Hepsi dnd. Bardan, bir adamn asansrlere doru ilerledii lobiyi ak
bir ekilde grebiliyorlard. Anavvak adam tand. Birka dakika nce kvrck
sal kadnla birlikte gelen adamd.
"O da kim?" diye sordu kalarn atan Ford.
"Sen hi sinemaya gitmez msin?"diye ck cklad Oliviera. "u Avrupal
aktr. Ad neydi? Maximillian Schell! Muhteem grnyor yle deil mi?
Gerek hayattaki hali sinemadakinden daha iyiymi."
"Kendine gel kadn," dedi Ford, "bir aktrn burada ne ii var?"

"Sue hakl olabilir, biliyorsun," dedi Anavvak, "eer yanl hatrlamyorsam


bir felaket filminde oynamt galiba Deep Impact 'te. Bir gkta dnyaya
apyordu v e "

krm

"Hepimiz bir felaket flmindeyiz." diye szn kesti Ford. "Fark


etmediinizi sylemeyin."
"Yani imdi srada Bruce VVillis mi var?"
Oliviera gzlerini yuvarlad. "Neyse, o mu deil mi?"
"Ben olsam imza almaya zahmet etmezdim." diye glmsedi Bohrmann.
" O , Maximillian Schell deil."
"Gerekten m i ? " Oliviera hayal krklna uram gibiydi.
"Evet. Ad Sigur Johanson ve Norveli. Sizlere Avrupa'da neler olup
bittiine dair bir iki ey anlatabilir. O, ben ve Statoil'den birka kii..."
Bohrmann Johanson'un arkasndan bakt ve yz ifadesi karard. "Aslna
bakarsanz, en iyisi size kendi anlatana kadar bekleyin. Trondheim'dan geliyor
ve oradan geriye pek bir ey kalmad. Johanson evini kaybetti."
347

te yine dehetin gereklii karlarndayd, televizyondaki grntlerin


gerek olduklarnn kant. Anavvak sessizce suyunu iti.
"Pekl." Ford saatine bakt. "Bu kadar sohbet yeter. Gidip bize ne
syleyeceklerini dinleyelim."
Chteau'nun birka konferans salonu vard. Li, sunuma katlmak iin oraya
gelen istihbarat elemanlar, hkmet temsilcileri ve bilim insanlarndan oluan
grup iin ucu ucuna yeterli olacak orta byklkte bir tanesini semiti.
Deneyimlerinden biliyordu ki, insanlar sk tk bir araya geldiklerinde ya
birbirlerini sinir ederlerdi ya da bir birliktelik duygusu oluurdu. Her halkarda
birbirlerini veya ellerindeki ii dlamak gibi bir anslar yoktu.
Oturma plan uygun olarak izilmiti. Deiik milletlerden ve uzmanlk
alanndan delegeler kark bir ekilde datlmlard. Her koltuun, zerinde
bir dizst bilgisayar ve not defteri bulunan kk bir masas vard. Sunumun
grsel blm iki metreye be metre boyutlarnda, beraberinde byk
hoparlrleri olan ve Povver Point sunumu iin uzaktan kumanda edilebilen bir
ekranda yaplacakt. Rahat, muhafazakar mobilyalarn iindeki yksek
teknoloji yn gze batyordu.
Peak dnerek konumaclar iin ayrlan koltuklardan birinde yerini ald.
Arkasndan krk takm elbisesi ve muazzam gbeiyle bir adam geldi.
Adamn ceketinin koltuk altlarnda koyu lekeler vard. ncelmi sar-gri sa
telleri geni alndan geriye taranmt. Elini Li'ye uzatrken yksek sesle
hrldad. Be sosis gibi parmak bebek balonlar gibi uzanyordu. "Merhaba
Suzie Wong." dedi. -

Li elini uzatt ve adamn elini sktktan sonra ellerini pantolonuna silme


isteini glkle bastrd. "Jack. Seni grmek ne gzel."
"Tabii yledir, bebek." Vanderbilt srtt. "Haydi kzm, onlar yere ser.
"Eer alklamazlarsa, elbiselerini kar. Ben alklarm."

krm

Alnndaki teri silip ba parmaklaryla baar iareti yapt ve Peak'in yanma


kt. Li onu eki bir glmsemeyle seyretti. Vanderbilt CIA'in mdr
yardmcsyd. Deerli bir operasyon adamyd ve CIA onu zleyecekti. Li,
zaman geldiinde onu yok etmeye karar verdi. Sadece bir sre gemesi
gerekiyordu. Jack Vanderbilt ne kadar zeki olursa olsun, yaknda iko domuzu
amurda debelenirken brakaca zaman gelecekti.
Salon doluyordu.
Delegelerin ou birbirini tanmyordu, bu yzden sessizlik iinde yerlerine
oturdular. Li sandalye gcrtlar ve kat hrtlar azalana dek sabrla bekledi.
Gerginliklerini hissedebiliyordu. Her bir yze att tek bakta, o kiinin ruh
halini anlayabilirdi. Li kendine insanlarn ruhlarn okumay retmiti.
Konumak iin krsye ilerledi ve glmsedi. "Ltfen rahat edin."
348

Salonun iinde ksa bir mrldanma oldu. Birka gergince arkasna yasland
ve bacak bacak stne att. Bir tek omuzlarna zensizce att atksyla
Norveli biyolog, can sknts olarak nitelenebilecek bir kaytszlkla
sandalyesinde geriye yaslanmt. Koyu gzleri Li'ye sabitlenmiti. Li, adam
lp bimeye alt ama Johanson'un ifadesinden bir ey karamyordu.
Neden, diye dnd. Adam evini kaybetmiti, yani felaket onu pek ok kiiye
gre daha dorudan etkilemiti. Kederli olmas gerekirdi ama belli ki deildi.
Li'nin aklna tek bir ey geliyordu. Johanson, yeni bir ey duymay
beklemiyordu. mitsizlik ve kederinden daha baskn bir teorisi vard. Ya
dierlerinden daha fazlasn biliyordu ya da yle olduunu sanyordu.
Li, gzn ondan ayrmayacakt.
"Hepinizin byk bir bask altnda olduunu biliyorum." diye devam etti.
"Bu yzden, bu toplanty mmkn kldnz iin her birinize gnlden
teekkrlerimizi sunuyorum. Ve her eyden nce bugn burada bizimle olan
bilim insanlarna teekkr ediyorum. tenlikle inanyorum ki, sizin
yardmnzla yakn gemiin olaylarn iyimser bir ekilde gzden
geirebileceiz. Siz bize umut etmek iin sebep veriyorsunuz."
Li sakin, dost canls bir sesle konuuyordu. Herkes pr dikkat onu
dinliyordu ama Vanderbilt'in az akt ve dilerini kartryordu.
"Sanrm hepinizin aklna bu toplanty neden Pentagon, Beyaz Saray ya da
Kanada Parlamentosu'nda yapmadmz sorusu gelmitir. Bir yandan size
olabildii kadar rahat bir alma ortam yaratmak istedik. Chteau VVhistler'n
letafeti efsanevidir. Ama en nemli zellii konumu. Dalar gvenli, kylar
ise deil. Amerika veya Kanada'da bizim iin gvenli olan tek bir ky ehri
dahi yok."

krm

Baklar ona dnk yzlerin arasnda gezindi.


"Bu sebeplerden biri. Dieri ise ngiliz Kolombiyas'na olan greli
yaknl. ahit olduumuz fenomenlerin tm hayvanlarn anormal
davrantan, mutasyonlar, kta yamalarndaki hidrat yataklarnda deiimler
burada bulunabilir. Chteau Whistler'dan ky eridine helikopterle hi vakit
geirmeden ulaabilirsiniz. Ayrca nde gelen aratrma merkezlerinden bir
ksmna kolayca eriebilecek uzaklktayz, bunlarn arasnda en nemlisi
Nanaimo'daki laboratuvar. Burada birka hafta nce balinalarn davranlann
gzlemlemek iin bir merkez kurduk. Avrupa'daki gelimelerin nda, bunu
dnyadaki en iyi kriz ynetimi takmyla uluslararas bir kriz merkezine
dntrmeye karar verdik. Ve bu ekip, hanmlar beyler, sizsiniz."
Szlerinin istedii etkiyi yaratmas iin bir an duraklad. Dinleyicilerinin
kendi nemlerinin farknda olmalarn istiyordu. Onlarn gururlarn okamak,
yaanan trajediye ramen sekinlerin arasnda olduklar duygusunu
glendirmek iine yarayacakt.
349

"Burada olmamzn nc sebebi ise rahatsz edilmemek. Chteau


VVhistler basndan uzak tutuluyor. Sylememe gerek yok, ok revata olan bir
otel birden kapatlp tepesinde askeri helikopterler umaya baladnda, bu
elbette fark ediliyor. Ama burada ne olup bittiine dair resmi bir aklama hi
yaplmad. Birileri sorduunda da tatbikat yaptmz sylyoruz. Eh, bununla
ilgili yazacaklar ok ey var ama ellerinde kesin bir ey yok bu yzden
kafanza takmayn." Li duraklad. "Halka her eyi sylemek hem tavsiye
edilmez, hem de mmkn deildir. Kitlesel panik sonun balangc olur.
Herkesin sakin kalmas, iimizi yapmamza izin veriyor. Burada size kar
drst olacam; savan ilk zayiat gereklerdir. Ve aksini dnmeyin, bu bir
sava k a z a n m a d a n nce anlamamz gereken bir sava. Kendimize ve
insanln geri kalanna kar bir sorumluluumuz var. u andan itibaren
kimseyle, en yakn arkadalarnz ve ailenizle bile bu komite iin yaptnz
ilerle ilgili konumanz yasaktr. Bu toplantnn sonunda hepiniz, son derece
ciddiyetle ele alnacak bir sessizlik taahhtnamesi imzalamak durumundasnz.
Herhangi birinizin itiraz varsa, onlar imdi, sunumdan nce dile getirmesini
rica ediyorum. Eminim farkndasnz; taahhtnameyi imzalamama hakknz
var. Kimse riayet etmeyi reddettii iin bir sorunla karlamayacak. Ama
imzalamamay dnen herkes u anda aramzdan ayrlmaldr, bu kiiler
hemen evlerine gnderileceklerdir."

krm

Kendi kendine iddiaya girmiti. Kimse gitmeyecek ama birileri soru


soracakt.
Bekledi.
Bir el kalkt.
Mick Rubin'di. ngiltere, Mahchester'dan geliyordu ve yumuakalar
zerine uzman bir biyologdu.
"Bu Chteau'dan ayrlamayacamz anlamna m geliyor?"
"stediiniz zaman gidebilirsiniz. Ama iiniz hakknda konuamazsnz"
dedi Li ona.
"Peki ya..." Rubin nasl bitireceinden emin deildi.
"Konuursanz?" Li'nin yz bir hayret ifadesine brnd. "Bu kesinlikle
geerli bir soru, tabii ki. Pekl, her eyi inkr etmek zorunda kalr ve bir daha
sznz bozmayacanza emin oluruz."
"Yani siz., eee... demek istediim... bunu yapabilir misiniz? Yani buna...
eee..."
"Yetkimiz var m? Birounuz, gn nce Almanya'nn u anki durumla
ilgili ortak bir Avrupa Birlii Komisyonu kurulmas iin ar yaptn biliyor
olmalsnz Alman ileri Bakan u anda bu giriimin bakanln yapyor.
NATO anlamasnn beinci bendi r.lem olarak hayata geirildi. Norve,
Byk Britanya, Belika, Hollanda, Danimarka ve Faroe Adalan olaanst
350

hal ilan ettiler. Kanada ve ABD imdiden ABD'nin liderlii altnda glerini
birletirdiler.Uluslararas durumun nasl gelieceine gre Birlemi
Milletler'in bir ekilde kontrol ele alma olasl var. Dnyann drt bi
yannda var olan dzen sarslyor ve yeni yetki alanlar ortaya kyor. Sra d
koullar gz nne alndnda evet, yetkimiz mevcut."
Daha fazla soru yoktu.
"Peki," dedi Li, "o zaman balayalm. Binba Peak, sra sizde...."
Peak ne kt. Yukardan gelen k abanoz teninde parlyordu. Uzaktan
kumandann dmesine bast ve ekranda bir uydu grnts belirdi.
Kasabalarn benek benek grnd bir ky eridinin epey yksekten ekilmi
fotorafyd.
"Belki baka bir yerde balamtr," dedi, "belki balangc bu deildi ama
bugnk bilgilerimize gre, ilk vaka Peru'da grld. Ortada biraz daha
belirgin olarak grnen kasaba Huanchaco." Elindeki lazer iaretleyicisini
denizin farkl blgelerinde dolatrd. "Huanchaco, ak ve berrak havaya
ramen birka gn iinde yirmi iki balk kaybetti. Bazlarnn tekneleri daha
sonra denize doru srklenirken bulundu. ok gemeden spor tekneler, motor
yatlar ve kk yelkenliler de kaybolmaya balad. Baz vakalarda enkazdan
kk paralar bulundu ama ounlukla geriye hibir iz kalmamt."

krm

Baka bir grntye geti.


"Denizler aralksz gzlem altndadr." diye devam etti. "Tuzluluk, s,
karbon dioksit ak, aknt hz ve bunlar gibi dier tm fenomenlere ilikin
kesintisiz veri gnderen tanmclar ve robotik amandralarla doludurlar. Deniz
ara gereleri, su ve deniz yata arasndaki madde alveriini gzlemler.
Okyanus zerinde, aratrma gemilerinden oluan kk bir filo her zaman
vardr ve gkyz de askeri ve dnya gzlem uydular ile doludur. Bu durumda,
kayp bir teknenin izini srmenin zor olmayacan sanrsnz ama iler o kadar
da basit deil. Bilmeniz gereken,' gkyzndeki casuslarmzn da gz olan
her ey gibi bir sorunu olduu mehur kr nokta."

Bir diyagram dnyann bir kesitini gsterdi. Deiik ebatlarda uydulardan


bir topluluk, fazla bym sinekler gibi zerinde dnp duruyordu.
"Size buradaki yapay yldzlarn hepsini saymay denemenizi bile tavsiye
etmem." dedi Peak. "Macellan veya Hubble gibi d yrnge aralarn
saymazsak bin be yz adet var. Yukardaki vrzvnn ou p. Uydularn
sadece alt yz kadar tamamen ilev grebiliyor ve sizin sadece birkana
eriiminiz olacak. Buna askeri uydular dahil."
Peak son cmleyi bir pimanlk ifadesiyle mrldanmt. Lazer
iaretleyiciyi, gne yelkenleri olan f gibi bir ekle kaydrd. "Bir Amerikan
KH-12 keyhole uydusu". Gnnda znrl be santimetreyi bulur. Bu
351

neredeyse kiern yzlerini tanmaya yeterlidir. Ayrca, geceleri de veri elde


edebilmek iin kzltesi ve oktayfl ekim yapabiliyor. Maalesef bulutlu
gnlerde ie yaramyor."
Bir baka uyduyu iaret etti. "Bu nedenle pek ok keif uydusu bunun yerine
radar kullanr t a m olarak sylemek gerekirse mikrodalga radyasyonu.
Bulutlar radarn yoluna kamaz. Bu uydular fotoraf ekmez, gezegenin
yzeyini santim santim tarayarak boyutlu olarak modellerler. Ama burada
da bir yumuak karn bulunuyor. Radar grntlerinin yorumlanmaya ihtiyac
vardr. Radar renkleri ayrt edemez ve camdan bakamaz. Radarn dnyas
btnyle ekillerden oluur."
"ki teknolojiyi birletiremez misiniz?" diye sordu Bohrmann.
"Yaplabilir ama pahalya patlar ve kimse bununla uramyor. Ve bu da
uydu ile gzetlemenin temel sorununa balanyor. Bir lkenin tmn veya bir
su ktlesini gzetlemek iin, her biri epey geni bir alan tarama kapasitesine
sahip olan ve birlikte alan birka sisteme ihtiyacnz olur. Belirli bir alann
detayl grntlerini elde etmek isteyen herhangi biri, zaman iinde ekilen
anlk grntlerle yetinmek durumundadr. Uydular yrngede hareket
halindedir ve ou durumda orijinal konumlarna dnmeleri doksan dakika
alr."
"Ya pozisyonlarn Dnya'y bal olarak koruyan uydular?" Bu soruyu
Finli bir diplomat sormutu. "Bunlar sorunun hedefndeki blgelere
ynlendiremez miyiz?"

"ok yukardalar. Yerduraan uydular ancak ve tam olarak 35,888


kilometrelik bir ykseklikte sabit durabilirler. Bu ykseklikten tannabilir en
kk detay sekiz kilometre uzunluundadr. Bu da Helgoland'n" siz fark
etmeden batabilecei anlamna gelir." Peak duraklad, sonra devam etti. "Ama
bir kez ne aradmz anlaynca, buna uygun olarak sistemlerimizi deitirdik."

krm

Bir sonraki fotoraf makul bir ykseklikten ekilmi deniz yzeyi


fotorafyd. Gne nlar zerinde krlyor ve denize oluklu cam gibi bir
grnt veriyordu. zerinde benek benek tekneler ve daha yakndan
bakldnda, her birinin zerinde bir figrn meldii kam kayklar olduu
anlalan ekiller vard.

"KH-12'den bir yakn plan fotoraf," dedi Peak, "Huanchaco yaknlarndaki


sahanlk blgesi. O gn, bu blgede bir grup balk kayboldu. Grnt sabahn
erken saatlerinde ekildi bu nedenle denizden yansyan k fena deil ve bu da
bir ans nk bunu grmemize olanak veriyor."
Bir sonraki fotoraf epey bir alana yaylan gmi bir lekeyi gsteriyordu.
ki talihsiz, kk kam kayk onun zerinde seyrediyordu.
"Balk. nanlmaz byklkte bir sr. Yzeyin hemen hemen metre
altnda toplanmlar, bu nedenle onlar grebiliyoruz. Gzlem yaparken
352

okyanusla olan sorunumuz, elektromanyetik dalgalar iin ok zayf bir iletken


olmasdr. Neyse ki su yeterince temizse, optik sistemlerimiz yzeyin biraz
altn grebiliyor. Elbette termal grntlemeyi kullanarak otuz metre
derinlikteki bir balinay tespit edebiliriz. Bu nedenle ordu kzltesi
teknolojisinden ok memnundur, nk bize derinlikleri gnnemizi salyor"
"Bu balklar hangi tr?" Soruyu soran koyu renk sal, gen bir kadnd.
Yaka kartna baklrsa Reykjavik'teki evre Bakanl'ndan gelen bir uzmand.
"Dorado m u ? "
"Belki, Gney Amerika sardalyalar da olabilir."
"Milyonlarca olmallar. nanlmaz. Gney Amerika sulannda ciddi bir balk
ktl ekildiini sanyordum."
"yleydi." dedi Peak. "Bu da bizi dndrd. Bu ve bir de balklarn
yzclerin, dalglarn ve kk teknelerin kaybolduu yerlerde ortaya
kmalar. Balk srs oluumlarnda karlatmz anormalliklerden
bahsediyorum. Yaklak ay nce bir ringa srs Norve aklarnda on
dokuz metre byklnde bir trol teknesi batrd."
"Bunu duymutum." dedi evrebilimci. "Steinholm deil mi?"
Peak bayla onaylad. "Balklar aa taklmt ama tam mrettebat onlar
gverteye ekecekken hep birlikte dnp dibe yzdler. Gemi devrilip alabora
oldu. Mrettebat alar kesmeyi denedi ama ok geti. Gemiyi terk etmek
zorunda kaldlar. On dakika iinde batt."
"Biz zlanda aklarnda ok benzer bir olay yaadktan hemen sonrayd."
dedi evrebilimci dnceli bir halde. "ki denizci boulmutu."

krm

"Biliyorum. artc olduu kadar tuhaf bir olay, ya da size yle gelebilir.
Ama kresel olarak gerekleen tm tuhaf olaylar bir araya getirdiinizde balk
srlerinin son birka ayda daha nce olmad kadar ok gemi batrdklar ok
ak. Bazlar balklarn hayatlarn kurtarmak iin dibe yzdklerini, bunun
bir tesadf olduunu sylyor. Ayn olay rgsne bakan dierleri ise bir
stratejiye iaret ediyor. Balklarn gemileri alabora etmek iin bile bile
yakalanm olmalar ihtimalini grmezden gelmiyoruz."

"Bu samalk!" dedi Rus diplomat inanamayarak. "Ne zamandan beri


balklarn iradeleri var?"
"Trol teknelerini batrmaya baladklarndan beri." dedi Peak ters ters. "u
anda bunu Atlantik'te yapyorlar. Pasifik'te ise alardan kanmay renmi
gibiler. Nasl olduu hakknda en ufak bir fikrimiz bile yok, ancak kavramsal
bir srama yaptklarn, bir anda trollerin ve alarn ne olduunu bildiklerini
ve ne ie yaradn anladklarn varsayabiliriz. Ama herhangi bir eyin
zihinsel kapasitelerinin bylesine hzl artmasna sebep olduunu farz etsek
bile, mesafe lme yeteneklerinin arpc bir ekilde gelitiini dnmemiz
gerekiyor."
353

"Byle bir a az ksmnda yz on metreye yz krk metre geniliindedir.


Brakn bir bal, bir srnn bile onu fark etmesi imknsz."
"Ama yine de grnen o ki, tam olarak da bunu yapyorlar. Balk filolar
avlarnn ok byk oranlarda azaldndan ikayetiler. Tm gda endstrisi
bunun acsn ekiyor." Peak grtlan temizledi. "Eminim hepiniz insanlarn
ve gemilerin kaybolmasndaki ikinci etkeni duymusunuzdur. Geri KH-12'ni
bu faktre rnek bir olay kayt etmesi biraz zaman ald."
Anavvak ekrana bakt. Fotoraflar daha nce grmt hatta veriler iin
yardm etmiti ama her seferinde nefesi kesiliyordu.
Susan Stringer' dnd.
Fotoraflar o kadar ksa bir arayla ekilmiti ki, bir arada bir film gibi
grnyordu. Yaklak on iki metre uzunluunda bir yelkenli ak denizde
seyrediyordu. Rzgr durmutu, deniz kusursuz bir biimde dzd ve yelkenler
indirilmiti. ki adam k tarafta otururken kadnlar n gvertede
gneleniyordu.
Devasa bir karanlk glge teknenin yaknndan geti, muazzam gvdenin
zerindeki her detay grlebiliyordu. Yetikin bir kambur balinayd. ki balina
daha onu izledi.Srtlar suyun dna kt ve adamlardan biri ayaa kalkp onlan
iaret etti. Kadnlar balarm kaldrdlar.
"imdi." dedi Peak.

krm

Balina bir kez daha geti, ardndan iskele tarafndaki suyun derinliklerinde
bir ey belirerek yavaa ykselmeye balad. Baka bir balina. Suyu dik olarak
yarp, yzgeleri ak biimde yzeyin dna frlad. Gvertedeki insanlar
baklar sabitlenmi ekilde balarn evirdiler.
Hayvann vcudu yana yatt ve sonra tekneye yatay olarak arpp ikiye
bld. Enkaz paralan havaya sald ve insanlar oyuncak bebekler gibi
savruldular. Anavvak yelken direinin krldn grd. kinci balina enkazn
zerine atld. Ksa srede cennetin skuneti yerini cehenneme brakmt.
Tekne batt ve gemi gvdesinin paralan genileyen kpk halkasnn etrafnda
sahipsizce szld. nsanlardan hi iz yoktu.

"Aranzdan sadece bir avu kii, bu tarz bir saldrya tanklk etti." dedi
Peak. "te bu yzden geri kalannzn grmesi nemliydi. Tehlikeli blge artk
sadece Amerika ve Kanada ky eritleri ile snrl deil. Dnya apnda en
byk gemiler dnda tm teknelerin denize kmas yasakland."
Anavvak gzlerini kapatt. DHC-2'nin balinayla arpmas uzaydan acaba
nasl grnrd? O olayn da bir kayd var myd? Sormaya cesaret edemedi.
Faciaya mdahale etmeden sadece eylemsiz ekilde seyreden camdan bir gzn
dncesi bile rahatsz ediciydi.
Sanki dncelerini iitmi gibi Peak devam etti. "Byle bir kayt size
354

kalpsizce gelebilir, bayanlar ve baylar ama biz rntgenci deiliz. Mmkn olan
her seferde yardm etmeyi denedik." fadesiz gzlerini bilgisayar ekranndan
kaldrd. "Maalesef bu tr vakalarda hep ok ge kalnr."
Peak kaygan zemin zerinde hareket ettiini biliyordu. Kazalar aradklarn
ima

etmiti

ve

bu

yzden

neden

bunlar

nlemek

iin

daha

fazla

almadklarna ilikin sorular gndeme gelebilirdi.


"Saldrlarn yaylmasn bir epidemi gibi dnrsek," dedi, "bu durumda
salgn Vancouver Adas'nm sularnda balad. lk bildirilen olaylar Tofno
yaknlarnda oldu. nanlmas g biliyorum ama birok vakada stratejik
ittifaklarn i banda olduu ok ak. Gri balinalar, kamburlar ve baz
olaylarda da fin balinalar, ispermeet ve buna benzer byk balinalar teknelere
saldrdktan sonra daha kk, daha hzl balinalar o r k a l a r kazazedelerin
icabna bakt."
Norveli biyolog elini kaldrd. "Bunun bir salgn olduunu hangi sebeple
dnyorsunuz?"
"Bir salgn olduunu sylemiyorum, Dr. Johanson." dedi Peak. "Grnen,
bir salgn gibi yayld diyorum. nce Tofino, birka saat ardndan Baja
Kaliforniya, sonra da kuzeyde Alaska."
"Ben yayldndan emin deilim "
"Eh, besbelli ki yle."
Johanson ban sallad. "Besbelli ki. Demek istediim grnrdeki eyler
bizi yanl sonular karmaya itebilir."
"Dr. Johanson," dedi Peak sabrla, "bana biraz daha zaman verirseniz"
"yle bir ey de dnlemez mi," diye devam etti Johanson azimle, "e
karya olduumuz?"

zamanl ama kusurlu bir ekilde koordine edilmi bir saldrlar zinciri ile kar
Peak ona bakt ve isteksizce "Olabilir." dedi.

krm

Li talimin etmiti. Johanson kendine ait bir teori gelitiriyordu ve bu niformal

bir subayn szn sivillerin kesmesinden hi holanmayan Peak'i cann


skyordu.

Elenerek seyretmeye devam etti.

Bacak bacak stne atarak sandalyesinde geriye yasland ve Vanderbilt'in


ona soru sorar gibi baktn fark etti. JohansonTa nceden konutuunu
zannettii aka belliydi. Adamn baklarna karlk verdi ve ban iki yana
sallayarak tekrar Peak'e dnd.

"imdiden belirlediimiz bir nokta," diyordu Peak, "saldrganlarn tmnn


gezgin balinalar olmas. Yerleik balinalar ise hep burada kalyorlar, onlar
manzarann bir paras. te yandan gezginler ya uzun sreli glere kyorlar
355

-rnein gmen kamburlar veya griler ya da rnein ak deniz orkalar


gibi okyanusta geziniyorlar. Bu bilgileri temel aldmzda tabii ki, kesin bir
sonu k a r m a d a n davran deiikliinin sebebinin uzakta, uzak ak
denizde olduunu dnyoruz."
Ekranda bir dnya haritas belirdi, saldrlarn bildirildii yerler
iaretlenmiti. Krmz renklendirilmi alan, Alaska'dan Horn Bumu'na, oradan
Afrika'nn dou ve bat kylarna ve Avustralya sahil eridine yaylyordu.
"Denizde yaayan trlerden insanlara aktif olarak saldranlarn says tm
dnyada artm durumda. Avustralya ve Gney Afrika'da kpekbal saldrlarnn
says birden artt. Artk kimse yzmeye veya balk tutmaya gitmiyor. Sahilleri
eviren nleyici alar genelde kpekbalklarn uzak tutmaya yeterliydi ama artk
para para olmu durumdalar ve elimizde bunun sorumlusunun kim ya da ne
olduunu syleyebilecek gvenilir hibir kant yok. Optik gzlem sistemlerimiz
bu gizemi zmekte baarsz oldu ve inceleme iin kullanabileceimiz dal
robotlarndan nc dnya lkelerinde pek bulunmuyor."
"Yani bir tesadfler serisinden ibaret olduuna inanmyor musunuz?" diye
sordu bir Alman diplomat.
Peak ban sallad. "Donanmada rendiiniz ilk eylerden biri, efendim,
kpekbalklarnn oluturduu tehlikeyi nasl ele alacanzdr. Evet tehlikeliler
ama her zaman saldrgan deiller. stelik bizim tadmzdan holanmazlar. ou
vakada srdklar baca veya kolu geri tkrrler."
"ok teselli edici." diye mrldand Johanson.

" A m a farkl kpekbal trleri aniden insan etine bir alk duymaya
baladlar. Birka haftalk zaman iinde saldrlarda on kat art yaand.
Binlerce mavi kpekbal b i r ak deniz t r sahanla g etti. Dikburun
canavar, byk beyazlar ve ekibal srleri kurtlar gibi hep birlikte
avlanyor, ky blgelerine akn ediyor ve ciddi hasar veriyorlar."

"Hasar derken?" diye sordu bir diplomat koyu Fransz aksan ile.
"Anladmdan emin deilim. ldrlen insanlar m var?"

krm

Baka ne olacakt, aptal herif, diye dnyormu gibiydi,Peak.


"Evet, insanlar ldrlyorlar." dedi. "Kpekbalklar ayrca gemilere dc
saldryor."
"Afon dieu! Bir kpekbal gemiye ne yapabilir k i ? "

"Sizi kandrmalarna izin vermeyin." Peak clzca glmsedi. "Yetikinlie


ulam bir byk beyaz kpekbal rahatlkla bir botu batrabilecek kapasiteye
sahiptir ister arparak,
ister
gvdesinden
paralar kopararak.
Kpekbalklarnn kazazedeleri tayan botlara saldrd biliniyor. Eer ayn
anda birka tanesi saldrrsa ok az kurtulma midi vardr."
Ekrana derisi parlayp snen mavi halkalarla kapl bir ahtapot fotoraf
getirdi.
356

"Sradaki, Hapalochlaena maculosa, mavi halkal ahtapot. Yirmi santimetre


uzunluunda, Avustralya, Yeni Gine ve Solomon Adalar'nda bulunuyor.
Dnyadaki en zehirli hayvanlardan biri. Isryla toksik enzimler zerk ediyor.
Kurbanlar pek bir ey hissetmiyor ama iki saat sonra .lyorlar."
Fotoraflardaki baz organizmalar hayret vericiydi. "Tabal, trakonya,
iskorpit, deniz yanlar, koni kabuklu salyangozlar denizler bunlar gibi
zehirli yaratklarla dolup tayor. Genelde toksinleri savunma amal
kullanrlard ama son zamanlarda zehirlenme vakalar belirgin bir ekilde artt.
Baz hayvanlar iin istatistikler tavana vurdu ve bunun basit bir aklamas var;
normalde kendilerini kamufle eden ve insanlardan saklanan trler saldrmaya
balad."
Roche, Johanson'a doru eildi. Li, onun, "Asl soru u, bir
kpekbalndaki deiiklii tetikleyen ey, kabuklularda da bir deiimi
tetikleyebilir m i ? " diye fsldadn duydu. "Bu mmkn olabilir mi?"
"Ben kesinlikle mmkn derdim." diye cevaplad Johanson.
Peak, Gney Amerika, Endonezya ve Avustralya'da kriz haline gelen sahil
blgelerindeki denizanas istilalarna gemiti. Johanson yar kapal gzlerle
dinledi. Portekiz savas artk saniyeler iinde ldren bir zehir
boaltabiliyordu.

"Net olabilmek iin fenomeni deiik kategoriye ayrdk." dedi Peak.


"Davran deiiklikleri, mutasyonlar ve evre felaketleri. Tabii, hepsi birbirine
bal. imdiye kadar anormal davranlar inceledik ama denizanalar vakasnda
ounlukla mutasyonta kar karyayz. Kutu denizanalar bir navigasyon
yeteneine hep sahiplerdi ama artk sanki birer uzman oldular. Devriye
geziyorlarm gibi bir hisse kaplyorsunuz. Sanki ulaabildikleri her yeri insan
varlndan arndrmak istiyorlar. Dal sektr km durumda ama asl
kurban balklar."

krm

Ekran bir fabrika trol gemisi, yakalanan av gvertesinde ileme birimi olan
dev gibi bir aracn resmi doldurdu.
"Bu Anlhanea. ki hafta nce mrettebat bir gverte dolusu Chironex
fleckeri yakalad. Bir dier deyile kutu denizanas. Ya da en azndan biz
Chirone.r veya ok benzeri bir ey olduunu sanyoruz. Her halkarda balklar
bir hata yapp avlarn gerisin geriye denize atmaktansa, alar atlar ve
tonlarca saf zehir gverteye boald. Baz balklar hemen ld; dierleri daha
sonra, neredeyse grnmez ve bir metre uzunluunda dokunalar geminin
orasna burasna saldmda ldler. Ertesi gn yamur yad. Tm gemideki
denizanas paralan yamurla denize dkld. Kimse zehrin nasl olup da ime
suyuna kartn bilmiyor, ama Anthanea artk bir hayalet gemi. Ve imdi
insanlar daha dikkatli ve trol gemilerinde koruyucu kyafetler bulunduruluyor
357

ama asl sorun hl ayn. Dnyann pek ok blgesinde balk filolar balk
yerine zehir yakalyorlar."
Balk avlayamyorlar, nk denizde hi balk kalmad, diye dnd
Johanson. Haydi ama Peak, asl sebep olmasa da bylesine bir detay
geitirilmemeli.
Ya da, belki de gerekten sebep o?
Elbette. Saysz sebepten biriydi.
Akl solucanlara kayd.
Ne yaptklarn bilir gibi grnen tm bu mutant organizmalar... Kimse neler
olup bittiini fark etmiyor muydu? Grnmez sebepleri her yerde olan ama
imdiye dek hep gizli kalm bir hastaln belirtilerini yayorlard. ok
ustalkl bir kamuflaj. nsanlk denizdeki balklar tketmiti ve geriye kalan
birka sr lm kapanlarndan kanmay renmiti; ve zehir saan
askerlerden oluan ordular alarda onlarn yerini alarak balklk sektrn
zehirli kollarla bomulard.
Deniz insanl ldryordu.
Ve sen de Tina Lund'u ldrdn, diye hznle dnd Johanson. Onu Kare
Sverdrup'tan vazgememesi iin tevik ettin. Seni dinlemeseydi asla
Sveggesundet'e gitmeyecekti.
Onun suu muydu?
Neler olacan nereden bilebilirdi ki? Lund muhtemelen Stavanger'de olsa
da lecekti. Ya Havvaii veya Floransa'ya giden ilk uaa binmesini syleseydi?
Lund'u kurtard iin kendini tebrik mi edecekti?

Hepsinin savaacak kendi iblisleri vard. Bohrmann dnyay daha erken


uyarabilecei fikriyle kendi kendine ikence ediyordu. Eh, elbette yapabilirdi.
Ama ne diyecekti ki? Bir afetin olabileceini dndn m? Bir gn, bir ara
felaketin saldrabileceini mi? Tam bir cevap bulabilmek iin ellerinden gelen
her eyi yapmlard. Sonuta yeteri kadar hzl davranamamlard ama en
azndan denemilerdi. Bohrmann hatal myd?

krm

Peki ya Statoil? Finn Skaugen lmt Dalga vurmadan hemen nce


Stavanger rhtmna arlmt. Johanson petrol patronunu farkl bir adan
grmeye balamt. Skaugen bir hilebazd. Kt bir endstrinin iyi vicdan
olmakla ilgili tm o bo szler... ama ne yapmt ki? Clifford Stone da afet
srasnda lmt. Belki de Skaugen'in onu soktuu hesap canavar klnda
olmayabilirdi.
Solucanlar, denizanalar, balinalar, kpekbalklar...
Plan yapabilen balklar. ttifaklar. Stratejiler.
Johanson, Trondheim'daki yerle bir olmu evini dnd. Gariptir bu kayp
yznden pek de zgn hissetmiyordu. Gerek yuvas baka bir yerde, ayna
gibi suyun havann ak olduu gecelerde evreni yanstt yerdeydi. Kendini
358

oraya kaptrm, gzel ve doru olan her ey iin bir cennet yaratmt. Ev onun
yaratm, kendinin cismiydi. Kiralanm bir kasaba evinin asla olmayaca bir
biimde bir smakt.
Tna'yla geirdii hafta sonundan beri oraya gitmemiti.
Oras da deimi miydi?
Gldeki su gvenliydi ama bu fikir onu huzursuz etti. nnde ne kadar i
olursa olsun en ksa zamanda ilk i oraya gidip kontrol edecekti.

krm

Peak ekrana bir grnt daha getirdi. Bir stakozdan geriye kalanlard.
"Hollyvvood buna maher habercisi gibi bir eyler derdi." dedi Peak
ineleyici bir srtla. "Ve bu sefer safsatalar doru kard. Orta Avrupa,
patojenleri bunun gibi yaratklarn iine saklanan bir salgn tarafndan kuatld.
Dr. Roche'a teekkr edelim nk artk bu mikroskobik kaak yolcularla ilgili
hakikati biliyoruz. En yakn taksonomik eleme Pfesteria piscicida, tekhcreli
bir alg. Dinoflagelletalarn zehirli olarak bilinen yaklak altm trnden biri.
Tm katil algler iinde Pfesteria en beteri. Birka yl nce ncelikli olarak
Kuzey Carolina civarnda olmak zere Kuzey Amerika kylarnda onunla hi
ho olmayan bir temasmz oldu. Pfesteria milyarlarca baln lmnden
sorumluydu. Yerel balklar iin ekonomik bir felaketti ama asl olarak
salklarn etkiledi. Pek ounun kollarnda ve bacaklarnda lezyonlar olutu,
hafza kaybndan mustariptiler ve en sonunda ilerini brakmak zorunda
kaldlar. Pfesteria 'y inceleyen bilim insanlar da uzun vadede salk soranlar
ile yz yze geldiler." Duraklad. "1990 ylnda algi inceleyen bilim
insanlarndan biri, Hovvard Glasgovv, Kuzey Carolina niversitesi'nin zel
tasarlanm laboratuvarlarndan birinde cam bir tank temizliyordu ki bir
eylerin yanl gittiini fark etti. Zihni hzla alyordu ama bedeni sanki yava
ekimde hareket ediyormu gibiydi. Eklemleri hzna erimeyi reddediyorlard.
Glasgovv'un hastal Pfesteria toksinlerinin havaya karabileceinin ilk
iaretiydi, bylece organizmalar daha gvenlikli bir birime aktarldlar.
Maalesef binann mimar ileri eline yzne bulatrmt ve havalandrma
toksinleri direkt olarak Glasgovv'un ofisine pompalamts. Kimse hatay fark
etmedi, bu yzden alt ay boyunca zehirli havay soludu. Ba arlar o kadar
ktlemiti ki zorlukla alabiliyordu. Dengesini yitirdi. Karacieri ve
bbrekleri zehirlendi. Telefonda konutuktan be dakika sonra tm konuma
hafzasndan siliniyordu. Kasabada dolanyor ve eve giderken kayboluyordu.
Telefon numarasn, hatta ismini dahi unuttu. ou kii bir beyin tmr
olduuna veya Alzheimer hastas olduuna inanyordu ama Glasgovv onlar
dinlemedi. Sonunda Duke niversitesi'nde bir seri test yaptrmaya ikna oldu
ve sorunun bambaka bir karakteristii olduu anlald. Pfesteria ile temas
etmi dier aratrmaclar daha sonra akcier enfeksiyonlar ve kronik bronit
359

ile boutular. Ve anlaymz aan bir organizmaya kar hafzalarn


kaybettiler."
Peak bir elektron mikroskobundan kan bir dizi fotoraf gsterdi. Deiik
trlerde mikroplar gsteriyorlard. Bazlar yldz eklinde amip gibi
grnyor, dierleri paral veya kll krler gibi, kalan da hamburge
eklindeydi ve dokunalar iki ekmek arasndan kyor gibiydi.
"Bunlarn tm de Pfesteria fotoraflar." dedi Peak. "Grnmn
dakikalar iinde deitirebilir ve bir nceki halinin on katna kadar byyebilir,
kendini bir kistin iine gizleyebilir veya zararsz bir lekfcreli organizmadan
yksek derecede toksik bir zoospora dnebilir. Pfesteria'nn alabilecei
yirmi drt farkl biim var ve her farkl biimle birlikte farkl zellikler geliyor
u anda rettii toksini izole etmeyi baardk ve Dr. Roche'la ekibi kimyasal
yapsn zebilmek iin deliler gibi alyorlar ama Amerika Birleik
Devletleri'ndeki bilim insanlarndan bile daha byk glklerle kar
karyalar. Orta Avrupa su rezervlerini kirleten organizma Pfesteria piscicida
deil, ok daha zehirli baka bir soy. Pfesteria piscicida 'balk yiyen Pfesteria'
anlamna geliyor. Dr. Roche yeni tre Pfesteria homicida adn verdi. 'nsan
yiyen Pfesteria. "

krm

Peak algle baa kmay bu kadar gletiren faktrleri zetledi. Yeni


organizma patlamal byme dngleri ile remeye programl gibi
grnyordu. Bir kez su rezervlerine girdiinde ondan kurtulmak imknszd
Topraa szd ve filtrelemek iin harcanan tm abalara direnen toksinlerini
brakt. Ve soan da buydu. Algin kurbanlarnn ounun onu canl canl yiyen
Pfesteria hcreleri ile kapl olmas yeteri kadar ktyd. Bedenlerinde iltihapl
yaralar alp enfekte oldular, kangrene dntler ve iyilemediler. Ama alg
tarafndan salnan zehir ok daha byk bir tehlikeydi. Yetkililer su borularn
ve tanklarn ne kadar azimle temizlemeye alrlarsa alsnlar organizmala
bir baka yerde ortaya kp toksinlerini yayyorlard. Onlara kar ate ve asitle
savamay denediler, kimyasal sopalarla lmne dvdler ama bir ktl
dieri ile deitirmemek iin dikkatli davranmalar gerekiyordu.

Pfesteria homicida umursamam gibiydi. Pfesteria piscicida sinir


sistemini etkiliyordu ama yeni soy yle bir agresyon ile saldryordu ki sinir
sistemi saatler iinde paralize oluyordu. Kurbanlar komaya giriyor, ardndan
lyorlard. Roche toksinin yapsn ortaya karamadndan baklk iin
genetik temeli zmeyi umut ediyordu ama zaman da azalyordu. Salgn <>
kadar hzl yaylyordu ki takp etmek imknsz gibiydi.
"Alg bir Troya at iinde geldi." dedi Peak. "Kabuklularn iine
tktrlmt. Bunlara dilerseniz Troya stakozlar diyebilirsiniz ya da en
azndan stakoza benziyorlard. Yaratklar belli ki yakalandklarnda hl
hayattaydlar ama etleri, iinde Pfesteria kolonilerinin gizlendii jlemsi bi
360

maddeyle yer deitirmiti. Avrupa Birlii artk stakoz avn ve satn


yasaklad. u anda sadece Fransa, spanya, Belika, Hollanda ve Almanya
hastalk ve lm bildirdiler. Elimize geen son rakamlar on drt bin lm
olduunu gsteriyor. Amerikan stakozlar hl hakiki gibi grnyorlar ama
yetkililer tm kabuklu satlarn yasaklama niyetinde."
"Korkun." diye fsldad Rubin. "Alg nereden geliyor?"
Roche dnd. "Onlar biz yarattk." dedi. "Svlatrlm domuz pislikleri
dou kysndaki besi domuzu endstrisi tarafndan denize boaltld. Pfiesteria
verimli sularda serpilir. Hcreler, tarlalar andrp nehirlere akan hayvan
gbresindeki fosfat ve nitratlarla beslenir. Endstriyel atklar da severler. Belli
ki, etrafta pek ok organik maddenin bulunduu kent lamlarnda da pek mutlu
olacaklardr. Bu dnyada Pfiesteria'nn yaratlmasnn sorumlusu bizleriz.
Onlar biz icat etmedik ama canavara dnmelerine yol verdik." Roche
duraklad ve Peak'e dnd. "rnein Baltk Denizi'ni ele alalm. Eer iler
daha da ktye giderse balklar tkenecek ve bunun sulusunun kim olduu da
ok ak: Danimarkal domuz besicilii sektr. Sv gbre algin ar derecede
serpilmesine yol ayor. Suyun oksijen seviyesi dyor ve balklar lmeye
balyor. Ama bu zehirli algler balk rdrmekten ok daha beterini yapacak ve
hibir yer gvenli deil gibi. Aklmza gelen en lmcl soyla kar karyayz."
"Peki ama neden birileri onlar hakknda daha nceden bir eyler yapmad?"
diye sordu Rubin.

krm

"Daha nce?" Roche gld. "Al, denediler dostum. Denediler. Bu kadar


zamandr neredeydin sen? Yok, aratrmalar iin tevik edilecekleri yerde bilim
insanlarnn suratna glnd. Hayatlar pahasna tehdit edildiler. Getiimiz
yllarda Kuzey Carolina yetkililerinin, ayn zamanda domuz besicilii yapan
pek ok gl politikacy sakinletirmek iin Pfiesteria vakalarn rt bas
etmeye yeltendikleri ortaya ktnda bir skandal olmutu. Elbette her zaman
hangi manyan bize Pfiesteria dolu stakozlar gnderdii sorusu mevcut ama
gerek deimiyor, bu afetin doumuna biz yardm ettik. Sulular srasnn bir
yerlerinde biz de varz."

"Bu midyeler birer zebra midyesinin zelliklerini tayorlar ama sradan zebra
midyelerinin yapamad bir eyi yapabiliyorlar. Ynlerini belirleyebiliyorlar."
Peak gemicilik kazalarna gemiti. Delegeler henz Pfiesteria byme
erilerinin arasnda yollarn bulmulard ama imdi bir baka harap eden
istatistikle kar karyaydlar. Renkli izgiler dnyay aprazlamasna
kesiyordu.
"Ticari gemiler iin seyrsefer rotalar." diye aklad Peak. " H e r eyin
anahtar tanabilir mallarn yeniden datm. Bir kural olarak hammaddeler
kuzeye doru gnderiliyor. Boksit Avustralya'dan, petrol Kuveyt'ten ve demir
361

filizi Gney Amerika'dan ihra ediliyor ve ham maddenin Stuttgart, Delmi


Paris veya Tokyo gibi kara ilerindeki ehirlere nakliyatnn yaplarak arabalar.
elektronik malzemelere ve makinalara dntrld Avrupa, Kuzey Amerika
veya Japonya'ya kadar on bir bin deniz miline kadar kabilen mesafeleri kal
ediyor. Sonra rnler yeniden konteynrlara yklenerek Avustralya, Kuveyt ya
da Gney Amerika'ya gnderiliyor. Asya Pasifi'nden neredeyse dnya
ticaretinin drtte biri geiyor. Bu be milyar ABD dolar tutarnda bir toplam
deere tekabl ediyor. Benzer bir miktar da Atlantik zerinden naklediliyor
En ilek noktalar burada kaim izgilerle iaretli: en nemli liman New York da
dahil olmak zere Amerika'nn dou sahil eridi, sonra Kuzey Avrupa Man.
Kuzey Denizi, Baltk Denizi ve lkeleri ve son olarak da Akdeniz, zellikle
Riviera blgesi. Avrupa sular dnya ticaretinde hayati bir rol oynuyor. stelik
Akdeniz, Svey Kanal vastasyla Kuzey Amerika'nn dou sahilleriyle
Gney Asya arasnda bir geit grevi gryor. Sonra da Japonya ve Basra
Krfezi var, Kuzey Denizi'nden sonra en ilek sular olarak sralanan in
Denizlerini hatrlatmama bile gerek yok. Uluslararas deniz ticaretini anlamak
iin balantlar anlamanz gerekiyor. Dnyann bir yerinde bir kargo gemisi
battnda dier ucu iin ne anlama geldiini bilmelisiniz h a n g i retim
zincirleri kesintiye urar, kimin ii riske girer, kimin geimi ve hatta hayat
tehlikede olur ve eer yle birileri varsa kim bu karklktan kr elde eder.
Havayollar denizlerdeki yolcu tamaclnn sonunu getirdi ama dnya
ticareti hl denizlere bal. Deniz rotalarmz hayati nem tayor."
Peak duraklad.
"Sizin iin birka rakam vereyim. Malacca Boaz ve yaknlarndaki
sulardan her gn iki bin ara geiyor. Svey Kanal'ndan her yl her tr
byklk ve eitte yirmi bin gemi geiyor. Bu blgelerden her biri dnya

ticaretinin yzde on beini srtlanyor. Gnde yz gemi dnyann en dolu

denizi Kuzey Denizi yoluyla Man Denizi'ni geiyor. Kabaca her yl krk drt

bin gemi Hong Kong'u dnyann geri kalanna balyor. Saysz ilep, tanker

krm

ve feribot dnyann drt bir yannda gidip geliyor ki balk filolar, filikalar,

yelkenliler ve motor yatlar saymyoruz bile. Okyanuslar, idenizler, kanallar ve


boazlarda milyonlarca yolculuk yaplyor. Tm bunlar hesaba kattnzda
arada srada olan bir byk tanker kazasnn tm dnya ticaretini gerekten
tehdit edeceini sylemek mantk d gibi grnyor. Elbette bylesine kk
bir ey kimseyi khne tankerlerini petrolle doldurmaktan alkoyamaz, yle deil
mi? Gryorsunuz ya, dnya zerindeki yedi bin petrol tankerinden pek ou
rezalet durumda. Yandan fazlas yirmi yldan fazladr hizmette ve ou yapld
metal kadar bile para etmez. Bu iteki insanlar risk almaktan korkmuyorlar. Her
zaman bir felaketin olma olasl vardr ama onlar buna alktr. Sonunda
kendilerine yle sorarlar: Ya her ey yolunda giderse? htimalleri hesaplarlar ve
362

geri kalan her ey bir kumardr. Eer yz metre uzunluundaki bir tank bu
dalga ukuruna batarsa gvdesi bir metreye kadar erilip drlebl. Bu
herhangi bir yap iin muazzam bir esnemedir. Ama tanker yine de denize alr
nk hesaplarna gre her ey yolunda gidecektir." Peak belli belirsiz
glmsedi. "Ama bu hesaplamalar aklanamaz kazalar olmaya baladnda
hibir anlam ifade etmez. Riski hesaplayamazlar. Farkl bir zihin biimi ne
kar. Biz buna kpekbal saldrs sendromu diyoruz. Kimse yrtcnn nerede
dolandn veya bir dahaki sefer kimi yiyeceini bilemez bu yzden tek bir
kpekbal binlerce turistin denizde yzmesini engelleyebilir. Teorik olarak tek
bir insan-yiyen kpekbalmm turizmin zerinde ciddi bir etkisi olmas mmkn
deildir ama pratikte etkisi harap edici olabilir. Yani, birka hafta iinde,
aklanabilir bir neden ortada yokken daha nce hi olmad kadar fazla kaza
gren bir armatr firma dnn. Hibir aklamas olmayan, endie verici bir
fenomen tarafndan gemiler batrlyor ve hatta parmak ucunda yryenler bile
gvende deil. Kimse sradakinin kim olduunu veya durumu gvenlik altna
almak iin ne yapmak gerektiini bilmiyor. Artk rme, frtna hasar veya
yn hatalarndan bahis almyor. Sokaklarda dolanan sz u: Denize alma."
Peak imdi midyeleri gsteriyordu. izgili kabuklarn arasndan kan
psklleri iaret etti.

"Bu lif, bir eit ayak. Zebra midyeler bunlar akntda srklenirken bir
yzeye tutunmak iin kullanrlar. Teknik olarak yapkan protein reten
liflerden oluurlar. Bu son midye soyunda lifler bir dmene dnm. Yzme
teknii Pfesteria piscicida'nin ne doru gidiinden pek farkl deil. Elbette
paralel evrim srasnda adaptasyonlarn olduu biliniyor ama bu binlerce
milyonlarca yl alyor. Yani ya bu yeni midyeler kendilerini gzelce sakl
tuttular ya da bir gecede hayret verici yeni yetenekler gelitirdiler. Eer durum
buysa, hzl bir mutasyonla kar karyaysak ki birok adan bunlar hl zebra
midye, sadece artk tam olarak nereye gittiklerini bilir gibi grnyorlar.
rnein Barrier Queen 'in su kesimi tertemizken yekesi midyelerle kaplyd."

krm

Peak kazann oluumundaki koullar ve balinalarn nasl rmorkrlere


saldrdn aktard. Her ne kadar Barrier Queen sonunda kurtulmu olsa da
midyeler ve balinalar arasndaki ibirlii stratejisi kamburlar ve orkalar
arasndaki kadar verimli olduunu kantlamt.

"Bu delilik." dedi bir Alman yarbay.


"Ah, hayr, deil." Anavvak ona dnd. "Bunun arkasnda bir yntem var."
"Samalk Bana balinalarn baz midyelerle anlama imzaladn
sylemeyin!"
"Hayr ama kesinlikle glerini birletirdiler. Olaya kendiniz ahit
olsaydnz hi pheniz olmazd. Bizce Barrier Queen 'e yaplan saldr sadece
bir denemeydi "
363

Peak uzaktan kumanday altrd ve ekranda yan yatm dev gibi bir gemi
belirdi. Ykselen deniz bir ev byklnde dalgalar gvdesine arpyordu.
Bardaktan boanrcasna yaan yamur detaylar grmeyi gletiriyordu.
"Japonya'nn en byk otomobil ileplerinden Sansuo." diye aklad Peak.
"Son yolculuunda kamyonlardan oluan bir kargosu vard. Gemi, Los Angeles
aklarnda bir midye srsne toslad. Barrier fitee olay bir kez daha
gerekleti, midyeler yekeyi kilitledi ama bu kez koullar daha sertti. Dev bir
dalga sancak tarafndan gemiye arpp onu suyla doldurdu. Sonra neler
olduunu ancak tahmin edebiliriz. Dalgann gc kamyonlardan bir ksmm
yana yatrm olmal. Fotoraf, yeke kilitlendikten on be dakikadan az bir sre
sonra ekildi. Bir on be dakika daha sonra Sansuo ikiye ayrld ve batt."
Duraklad. "O gnden beri benzer vakalarn listesi her geen gn byyor.
Gemilere yardm etmek iin yola kar rmorkrler saldrya uruyor ve pek
ok kurtarma operasyonundan vazgeiliyor. Her kazada verilen hasar da
oalyor. Dr. Anawak bu deliliin ardnda bir yntem olduunu sylerken
hakl. Ve ok yakn bir zamanda bunun pek ok biimde geldiini kefettik."
Peak bir kilometre uzunluunda, karanlk bir bulutun uydu fotorafn
gsterdi. Denizin uzak bir noktasndan kyya doru srkleniyor ve orada
kalnlap, kirli krmz renkte bir sorguca dnyordu. Sanki denizin hemen
altnda daha yeni bir yanarda patlamas olmu gibi grnyordu.

"Bu bulutun altnda Phoebos Apollon n, likit doal gaz tayan bir tankerin
kalntlar var. Bir Panamax gemisi trnn en byk rnei. Ancak Nisan'm
on birinde Tokyo kylarndan elli deniz mili akta makina dairesinde bir
yangn kt ve drt tankn silip spren bir seri patlamaya sebep oldu. Phoebos
Apollon birinci snf bir tankerdi, kusursuz durumdayd ve dzenli olarak bakm
gryordu. Yunanistan'daki armatr irket soruturma iin azimliydi bu
nedenle aaya bir robot gnderildi."

krm

Ekranda k parlamalar belirdi. Rakamlar birbirini stne bindi sonra bir


kar frtnas bulank resmi doldurdu.
"Patlayan bir gaz tankerinden geriye pek bir ey kalmyor. Honshu
yaknlarndaki deniz yata dokuz bin metre derinlie kadar iniyor ve enkaz
birka kilometre kare boyunca yaylyor. Ama sonunda robot geminin k
tarafn bulmay baard."

Kar frtnasnn arasndan belli belirsiz hatlar semeye baladlar b i r


pervane plakas, sonra dmenin bklm kalntlar ve dev yapnn baz
blmleri. Robot geip giderek derine dalp gvdenin d hatlarn takip etti.
Tek bana bir balk ekranda belirdi.
"Altta her trden organik madde var plankton, kelti, ne ararsanz. Bu
derinlikte manevra yapmak pek kolay deil. Size tm filmi izletmeyeceim
ama birazdan gelecek olan ilgi uyandracaktr."
364

Kamera artk gvdeye ok daha yaknd. Bir ey tabakas, kaln bir ynt
halinde metali kaplamt. Projektrlerin nda erimi mum gibi parlyordu.
Rubin heyecanla ne eildi. "Ne diye oradalar?" dedi.
"Onlarn ne olduunu sylerdiniz?" diye sordu Peak.
"Denizanalar." Rubin ekrana bakt. "Kk denizanalar. Tonlarca
olmallar. Ama neden gvdeye yapyorlar?"
"Zebra midyeleri ne zaman yn belirlemeye balad? Her neyse," diyen
Peak devam etti, "O smks tabakann altnda bir yerlerde deniz sandklar
bulunuyor. Skm olduklarn tahmin etmek pek de zor deil."
Bir diplomat tereddtle elini kaldrd. "Eee... eyler nedir... eee..."
"Deniz sandklar m?" Lanet olas her eyi aklamas gerekiyordu. "Emme
sistemi iin su alan dikdrtgen oyuklar. Flora ve buzun ieri girmesini
engellemek iin metal szgelerle korunurlar. Borular geminin iinde dallanr
ve deniz suyunu ihtiya olan yerlere tarlar artma iin, yangn ktnda
kullanmak zere veya en nemlisi motorlar soutmak iin. Denizanalannn
gvdeye ne zaman yerletiini sylemek zor. Belki gemi batana kadar
gelmediler. te yandan... Eh u senaryoyu kafanzda canlandrn. Denizanas
srleri tankere doru srkleniyor. Bir beden ktlesi olarak gvdeye
arpyorlar ve birka saniye iinde deniz sandklar tkanyor. eri su
alnamyor. Gittike daha ok denizanas st ste toplanyor ve organik
amurun szgelere skmasna sebep oluyor. Bu arada motorlar son su
damlalarn kurutuyor ve borularda su kalmyor. Bir somaki admda soutma
sistemi bozulacaktr. Motor an snr, kaygan petrol hava kabarcklar ile dolar,
silindir balar krmz krmz parlar ve valflardan biri patlar. Kzm benzin
dan frlar ve zincirleme bir reaksiyonu tetikler stelik bunu sndrmenin
hi yolu yoktur nk sisteme su girmez."

"Son derece modem bir tanker deniz sandkarndaki denizanalan yznden


patlyor mu yani?" diye sordu Roche.

krm

Gerekten komik, diye dnd Peak. Tm bu pek gl bilim insanlar,


yksek teknoloji onlar yar yolda brakt iin burada hayal krklna
uram ocuklar gibi oturuyorlard.
"Tanker ve ileplerin bir yars teknoloji ile yaplr, kalan ise kadim tarihtir.
Dizel ve yeke motorlan sofistike makinalar olmak zorunda ama genelde sadece
bir pervaneyi dndrmek ya da elik plakay hareket ettirmek iin
kullanlyorlar. Navigasyon sisteminde GPS var ama soutma sistemi
gvdedeki bir delie dayal. Hem neden olmasn? Gemiler yzer yle deil mi?
Mesele bu kadar basittir. Arada srada deniz sandklar biraz yosunla tkanr
ama ok gemeden temizlenirler. Bir delik tkandysa her zaman bir dieri
vardr. Doa imdiye dek hi deniz sandklanna bir saldr balatmamt, bu
yzden neden tasarm deitirelim ki?" Bir eylere gebe bir sessizlie izin
365

verdi. "Gryorsunuz ya Dr. Roche, kk sinekler burun deliklerinize toplu


bir akn balatsalard, son derece iyi ayarlanm, fazlasyla karmak bedeniniz
kme tehlikesiyle burun buruna gelirdi. Hi durup bunu dnm mydnz
te tm saldrlardaki problem tam olarak da bu. Kimse byle eylerin
olabileceini dnmemiti."
Johanson artk dikkat etmiyordu. Bir sonraki blm ezbere biliyordu. Toplant
hazrl srasnda o ve Bohrmann malzemeyi hazrlamlard. Solucanlara ve
metan hidratlara odaklanyordu. Peak konumaya devam ederken Johanson
dizst bilgisayarna baz fikirlerini yazd.
Doal sistemdeki deiimlerin

sebebi...

Tam olarak neydi?


Bunun iin bir isim bulmak zorundayd. Her eyi bir arada anlatmaya
almak asap bozucuydu. Odaklanarak ekrana bakt. Komite bilgisayarna
girebilir miydi? Aniden Li ve rekasnn onun dnceleri arasnda casusluk
yaptndan phelendi ve bu fikre ierledi. Bu onun teorisiydi ve yeterince
demlendiine inandnda komiteyle o paylaacakt. Sol eli klavye zerinde gezinirken orta ve yzk parmaklarnn bir solucan
ekline girmesi tamamen tesadft. stelik bir kelime bile etmiyordu. Ekranda
harf belirdi: Yrr. Johanson onlar silmek zereyken durdu. Neden yle
brakmasnd ki? Herhangi bir kelime iini grrd. Ve bu kelime gerek bir
szckten ok daha iyiydi nk kimse ifresini zemezdi. stelik neyi tarif
etmeye altndan bile emin deildi. Bunun iin bir sz yoktu bu nedenle
anlamsz bir kelime gayet iyi olurdu.
Yrr.

imdilik yrr ile devam edecekti.


Bu, Vveaver'n sunum baladndan beri inedii nc kalemdi.

krm

"Belki bu da Byk Tufan'n krp geirdii trden bir ykmdr." Peak,


konunun dnda srdrd bir monologun sonuna geliyordu. "Tufan
anlatmlar birok dini hikye ve mitte bulunur. Doruluu kantlanabilir en
erken tsunami tanm, . 479 ylnda Ege'yi vuran bir felaketin yksn
anlatr. Daha yakn tarihlere gelirsek, 1755'te Portekiz on metrelik dalgala
tarafndan dvldnde, Lizbon'da altm bin kii ld. 1883'teki Krakatoa
patlamasnn verdii hasarla ilgili de gvenilir kantlar bulunabilir. Volkann
zirvesinin byk ksm havaya umu ve su altndaki kalderann magma
haznesine kmesine sebep olmutu. ki saat sonra krk metreyi bulan dalgala
Sumatra ve Java'ya ulam, yz ky ykp, yaklak otuz alt bin kiiyi
ldrmt. 1933'te ok daha kk lekli bir tsunami Japon kasabas
Sanriku'ya vurmu, Honshf nun kuzeydousunu dmdz etmiti. Sonu mu?
366

bin kii ld, dokuz bin bina yok oldu ve sekiz bin tekne denizde kayboldu.
Ama bu vakalardan hibiri, en son Kuzey Avrupa'da yaanan tsunaminin
yanma bile yaklaamaz. Kuzey Denizi lkeleri, gelimi, endstriyel
toplumlardr. Orada, ounluu kyya yakn olmak zere, iki yz krk milyon
insan yayor."
lmcl bir sessizlik oldu.
"Corafi olarak tm blge gz ap kapayncaya kadar dnme urad.
Bunun insanlk asndan ne sonular douracan ngrmek iin henz ok
erken ama ekonomik etkileri bir felaket oldu. Dnyann en nemli
limanlarndan baz lan ok ciddi hasar ald veya tamamen yok oldu. Birka gn
nce Rotterdam hl tarihin en byk deniz ticareti merkezi, Kuzey Denizi ise
dnyann ok nemli fosil yakt depolarndan biriydi. Kuzey Denizi'nden
gnlk ortalama drt yz elli bin varil petrol karlyordu. Avrupa'nn petrol
yataklarnn yans Norve kylan aklarnda, nemli bir blm ise Britanya
aklarnda bulunuyordu ve bu hesaba blgenin Dnya'nn toplam doal
gazmdaki payn katmadk bile. Ama yine de tm endstri saatler iinde yok
oldu. Erken tahminler l saysnn iki veya milyon olduunu ngryor, bir
o kadar da yaral ve evsiz bulunuyor."
Peak saylar sanki hava durumu sunuyormu gibi sralyordu.
"Asl soru kaymaya neyin sebep olduu. Polychaeteler hi phesiz imdiye
kadar karlatmz en arpc mutasyon rnei. Hibir ey, milyarlarca
solucann nasl olup da bakterilerle birleip kta yamacn istila ettiini
aklayamyor. stelik, Dr. Johanson ve Kiel'deki arkadalarmz hl tm
hikyeyi bilmediimize inanyorlar. Hi phesiz solucanlarn istilas hidratlar
dengesizletirdi ama bu lde bir felaket hibir manta smyor. Baka bir
etken daha olmal. Dalga, sadece sorunun en ok grnr ksmyd."

krm

VVeaver donldu. Ensesindeki tyler diken diken olmutu. ok yksek


mesafeden ekilmi bir uydu grnts ekranda beliriyordu. Kontrast ile
oynanmt ve hatlar bulankt ama grntdeki arac annda tand.
"Ne demek istediimi bu fotoraflarda grebilirsiniz. Gemi uydu gzetimi
altna alnmt..."

Ne? VVeaver kulaklarna inanamyordu. Bauer gzetim altnda myd?


"Juno bir aratrma gemisiydi." dedi Peak. "Fotoraflar bir askeri keif
uydusu olan EORSAT tarafndan gece ekildi. Gr ak ve deniz sakindi;
ansmz varm diyebiliriz nk bu sularda pek alk olunmayan bir
durumdur. O srada Juno Spitsbergen aklarmdayd."
Geminin soluk klar denizin karanlnda kendilerini fark ettiriyordu.
Sonra suda parlak noktalar belinneye balad. Hzla oaldlar ve deniz
fokurdamaya balad.
Juno sadan sola yatt, ykseldi...
367

Ve sonra ta gibi batt.


VVeaver dondu. Onu kimse buna hazrlamamt. imdi en azndan Bauer'e
ne olduunu biliyordu. Juno, Grnland Denizi'nin dibinde yatyordu. Adamn
aratrmasndaki endie duyduu bulgularn, korkularn ve kayglarn
dnd. Sonra o aratrmann detaylarn bilen yaayan tek kiinin kendi
olduu kafasna dank etti. Bauer ona bilimsel mirasn brakmt.
"zlediiniz, bu fenomene gerekten tank olduumuz," diyordu Peak, "ilk
olaydr. Elbette, bir sredir blgede metan patlamalar olduunu biliyoruz a m a "
VVeaver elini kaldrd. "Byle bir eyin olabileceini ngrm mydnz?"
Peak gzlerini ona dikti. Yz o kadar ifadesizdi ki, tatan oyulmu gibiydi.
"Hayr."
" J u n o ' n u n battn grdnzde ne yaptnz?"
"Hibir ey."
"Yani blgenin ve geminin uydu gzetimi altnda olmasna ramen hibir
ey yapamadnz m sylyorsunuz?"
"Farkl tekneleri izleyerek veri topluyorduk. Ayn anda birden fazla yerde
olmak imknsz. zellikle, bu geminin bana bir ey geleceini tahmin
edebilmemizin hi yolu y o k t u "
"Eer yanlyorsam ltfen beni dzeltin," VVeaver iddetle adamn szn
kesti, " a m a eminim ki bir metan patlamasnda neler olduunun
farkndasnzdr? Bermuda eytan geni hemen kap komunuz."
"Bayan VVeaver, b i z "
"zin verin de baka trl syleyeyim. Metan patlamalarnn gemilerin
kaybolmasna sebep olduunu biliyordunuz. Ve Kuzey Kutbu'nda metan
sahmm olduunu da biliyordunuz. Sahanla ne olaca hi mi aklnza
gelmedi?"

Peak gzn kadna dikti. "Ne demeye alyorsunuz?"


'"Yapabileceiniz herhangi bir ey var myd, bana bunu sylemenizi
istiyorum!"

krm

Peak'in ifadesi deimedi. Gzleri hl VVeaver'dayd. Sessizlik rahatsz


ediciydi. "Durumu yanl deerlendirdik." dedi en sonunda.

Bu tr bir senaryo Li iin fazlasyla tandkt. Peak hava keiflerinin ie


yaramadn itiraf etmek zorunda kalacakt. Norve yaknlarnda olan metan
patlamalarnn saysnda gerekten bir art tespit etmilerdi ama gzledikleri
bir sr baka ey daha vard. Solucanlarn ortaya k onlara srpriz olmutu
Li ayaa kalkt. "Yapabileceimiz hibir ey yoktu." dedi sakince. "stelik
Bayan VVeaver, hemen sonulara varmak yerine binbann syleyeceklerini
dinlerseniz ok memnun olurdum. Ltfen, bu odadaki bilim insanlarnn iki
sebeple seildiklerini aklnzda tutun: uzmanlklar ve olup bitene aina
368

olmalar. Delegelerimizin bazlar bahsettiiniz olaylarn dorudan iindcleul


Dr. Bohrmann bu felaketi engellemek iin ne yapabilirdi? Dr. Johanson veya
Statoil ne yapabilirdi? Ya siz ne yapabilirdiniz Bayan VVeaver? Gkyznde
kameralarmzn olmas, her an her yerde hazr bulunan ve insanlar her trl
tehlikeden annda kurtarabilecek glerimiz olduu anlamna gelmiyor. Bu
kayd yapmaktansa gzlerimizi kapamamz m tercih ederdiniz?"
Gazeteci kalarn att.
"Bugn buraya suu paylatrmak iin gelmedik." dedi Li, VVeaver cevap
vermeye frsat bulamadan. "Gnahsz olan ilk ta atsn b a n a bu retildi ve
ncil'de yazan da budur. Ve ncil ounlukla hakl kar. Gelecekte olabilecek
felaketleri nleyebilmek iin buradayz. Bu konuda ayn fikirde miyiz?"
"Hallelujah." diye mrldand VVeaver.
Li odann sessizlemesini bekledi.
Sonra glmsedi. Bir jest yapmann zaman gelmiti. "Hepimiz ok
gerginiz," dedi. "Neler hissettiinizi arlyorum, Bayan VVeaver. Binba Peak
devam edin ltfen..."
Peak bir an iin bocalad. Askerler hibir zaman eletirilerini veya phelerini
yle bir tonla ifade etaezlerdi. Eletiri veya pheye kar deildi ama u anda,
otoritesini bir emirle yeniden tesis edemezken, bu meydan okumaya ierlemiti.
Gazeteciye kar iinde kr bir nefret uyand. Kahrolas bilim insanlarnn
tmn nasl kontrol altnda tutacakt?

krm

"Az nce ahit olduumuz ey," dedi, "deniz tabanndan byk miktarlarda
metann salnmasyd. imdi, her ne kadar gvertede olanlarn yaamlarn
kaybetmeleri beni zm olsa da, serbest kalan gaz ok daha byk sorunlar
yaratacak. Su alt heyelan srecinde atmosfere salnan gaz, Juno batarken
salnann bir milyon kat kadar. Su alt rezervlerinde kalan tm metann benzer
ekilde serbest kalmas durumunda neler olabileceine dair senaryolar
inceledik. Bu durum bir lm emrine e deer. Atmosferin dengesi lmcl
ekilde bozulacaktr."

Durdu. Peak sert bir adamd ama bundan sonra gelecek olan ey onun bile
korkudan dn patlatyordu. "Size sylemek zorundaym." dedi yavaa.
"Solucanlar Atlantik ve Pasifik'te de bulundular. Daha ak olmak gerekirse
Kuzey ve Gney Amerika, Bat Kanada ve Japonya kylarnda, kta
yamalarnda varlar."
Soluksuz bir sessizlik vard.
"Bu kt haberdi."
Bir ksrk, odada kk bir patlama gibi yankland.
"yi haber ise, bu istilalarn henz Norve yaknlarnda kaydedilen miktarn
yaknna bile gelmemesi. Organizmalar birbirinden izole edilmi alanlarda
369

kmeleniyorlar. imdilik ciddi bir hasar oluma riski yok. Ancak, bir ekilde, bil
anda, saldrnn younlaarak gerekleeceini dnmek zorundayz
Kaynaklarmz geen sene Norve yaknlarnda Statoil tarafndan bir ilemci
kurulmak iin seilen blgede, kk solucan gruplarna rastlandn gsteriyor"
"Hkmetim bu iddiay dorulayamyor." dedi bir Norveli politikac arka
sralardan.
"Tabii ki." dedi Peak alayla. "Zaten bu projede grev alan herkes ld. Bilgi
almak iin Dr. Johanson ve Kiel'deki bilim insanlarna gvenmek
durumundayz. Ama bu sefer avantajl balyoruz ve bunu kullanmak bizim
sorumluluumuz. Bu Tann'nn belas solucanlarla savamak zorundayz."
Ksaca duraklad. T a n n ' n n belas solucanlar. Bu iyi olmamt. ok
duygusal bir laf etmiti, bitie az kala tkezlemiti.
"Tanr yardmcmz olsun, ama haklsn." diye bir ses grledi.
artc bir grn olan bir adam ayaa frlamt. Bir kaya gibi salam
ve sert grnyor, bir kule gibi ykseliyordu. Turuncu kyafetlere brnmt
ve fra gibi siyah salar beyzbol apkasnn altndan kyordu. An byk
bir gne gzl, geni, kurbaa gibi azndan kanmak istercesine yukar
kvrlm kck burnunun zerinde dengede duruyordu. Geni az alp
muazzam enesi dtnde Muppet Show'u hatrlamamak imknszd.
Dr. Stanley Frost, yazyordu devin yaka kartnda. Volkannlog.
"Dokmanlar okumu olarak geldim," diye grledi sanki vaaz verir gibi,
"ve grdklerimden hi holanmadm. Nfusu youn blgelerin yaknlarndaki
kta yamalar ile ilgileniyorsunuz."

"Elbette, nk Norve'teki olay rgsn tekrar ediyor. nce birka


solucan sonra da korkun srler."
"Bu blgelere odaklanmak yanl."
"Baka bir Avrupa daha m istersiniz?"

krm

" A m a ltfen, Binba Peak! Bu blgeleri gzlemeyi brakn m dedim? Tek


sylediim bu blgelere odaklanmak byk bir hata olabilir. ok grnr
hedefler. eytann yntemleri daha sinsicedir."
Peak kafasn kad. "Biraz daha ak konuur musunuz, Dr. Frost?"
Volkanolog derin bir nefes ald. Gs iti. "Hayr."
"Sizi doru mu anladm?"

"Samimiyetle yle olduunu umuyorum. Meseleyi biraz daha dnmem


gerekiyor. Gereksiz bir alarm vermemi istemezsiniz... Sadece ne dediimi
hatrlayn yeter."
enesini seyircilere kararllkla kaldrd. Sonra tekrar yerine kt.
Harika, diye dnd Peak. Bir salan ardndan teki.

Vanderbilt krsye yalpalayarak ilerledi. Li onu ksk gzlerle izliyordu. CIA'i


mdr yardmcs burnuna komik derecede kk gzlkler yerletirmiti ve
Li'yi hem tiksindiriyor hem elendiriyordu.
"Tann'nn belas solucanlar, tam da benim aklmdan geen isim, Sal." dedi
Vanderbilt neeyle. Kalabala doru mjdeli haberleri varm gibi eildi.
" A m a inann bana, bu zavall boklar, gtleri tutuana kadar kzartacaz.
Pekl, elimizde ne var? imdiye kadar pek az ey. ok deerli yakt
rezervlerimiz yok oldu. Bizim gibi petrol tiryakileri iin kt haber. Ekonomik
adan baktmzda, dnya retiminin dibe vuraca kesin. O P E C ' i oluturan
zengin deve binicilerinin umurunda olmayacak tabii. Uluslararas deniz
tamaclna gelince, eh, Peak'in tm detaylar anlatt gibi, doann yeni
zalim kurnazlklarna kar direnmeye alyor. Ve biliyor musunuz? Korkunun
hkmranl ie yaryor! Aramzda kalsn ama saldrgan balinalar ve
kpekbalklar gibi samalklar sadece ocuklar iin. Abartlm bir eek akas
deyin isterseniz. Tamam, Amerikal bir ailenin kydan akta bala
kamamas kabul edilemez ama genel anlamda insanln uykularn karacak
bir sorun deil bu. Ve evet nc dnya lkelerinin birinde on alt ocuu ve
karsn tek bir sardalya ile besleyen fukara balknn yem olmaktan korktuu
iin sahilde oturmas da pek zc. Bu berbat bir durum. Ama btn dnyann
merhameti ona yardm edemez. nsanln baka dertleri var. Zengin lkeler
darbe ald. Kabaday balklar yakalanmak istemiyor ve bu yzden alar zehirle
doldurup trolleri batryorlar. sterseniz bunlara mnferit vakalar deyin ama
bunlardan bir sr var. Ve bu gelimekte olan lkeler iin kt haber, nk
artk sadaka databilecek kimse kalmad."

krm

Vanderbilt onlara gzlklerinin zerinden eytanca bir bak frlatt.


"Biliyorsunuz millet, eer dnyay yok etmek isterseniz, en byk, en zengin
lkeleri dara sokarak dnyann te ikisini ldrebilirsiniz. Kastettiim, onlan
tamamen sktrp, kendi sorunlar ile ilgilenecek vakit bulamamalarna neden
olmak. nc dnya lkelerinin hayatta kalabilmelerinin tek nedeni, zengin
devletlerin onlar desteklemesi. Amerika'nn gazabna ihtiyac var
biliyorsunuz ki tm o ie yarar rejim deiiklikleri uyuturucu baronlar ile
mnazara ediliyor ve ekonomik yardmla birlikte geliyor. Eh, o gnler artk
geride kald. Siz ve biz gemilere saldran balina fikrine ks ks glebiliriz, ne de
olsa tm ekonomimiz hurda kanolar ve kam sazlara dayanmyor ama bu akam
ak bfede eelenirken unu hatrlayn: Bat yaam standartlar dnyann geri
kalann yanstmaktan ok uzak. Anomaliler, nc dnyann sonunu
hazrlyor. El Nifio sonu ilan ediyor. La Nina sonu ilan ediyor. Ve son zamanlarda
doann bize sunduu letafetle kyaslandnda bu eski tarz felaketlerden
herhangi biri bize uyard. Hey belki El Nifio bir bira imek iin urar. ok
beklersiniz. Bizim arlayacak baka konuklarmz var. Avrupa'nn baz

blgeleri skynetim altnda. Bunun ne anlama geldiini biliyor musunuz?


Milletin geceleri ortalkta dolamasn ve balarn belaya sokmalarn
engellemek iin deil. Skynetim Avrupa'nn insani krizi ynetemediini
gsteriyor. Kzl Ha, afet sonras organizasyonlar, UNESCO gibi bilinen tm
kurumlarn adr ve yiyecek ihtiyacn karlayamadn gsteriyor. Bu, medeni
Avrupa'da insanlarn alktan veya enfeksiyonlardan lecei anlamna geliyor.
Salgn hastalklar Avrupa'y kasp kavuruyor. Avrupa'y! Sanki Pfesteria
hcreleri ve bakteri konsorsiyumu yeteri kadar ykm getirmemi gibi. Ama
yetmez, Norve kolera tarafndan tahrip edildi. Skynetim, yarallarn tedavi
edilmeyecei ve makbul Avrupa vatandalarnn, Cumartesi gecelerini yarma
program seyrederek geiren insanlarn, sinekler hastal yayarken kurtuklarla
dolu yaralarlarla kaplanacaklar anlamna geliyor. Mideniz hl bulanmad m?
Bu daha hibir ey. Biliyorum hibir ey tsunamiden daha kt olamaz ama ya
bittiinde ne olacak? Malzemeler patlamaya balayacak. tfaiye yangnlara
yetiemiyor. nce ky eridi srlsklam oldu imdi de alevlere brnd. Ah evet,
bir ey daha var; geri ekilen tsunami birka enerji santralindeki soutma
sistemlerini berbat etti, hyarn tekinin denizin yanna ina ettii nkleer reaktrleri.
Yani imdi Norve'te ve bir de ngiltere'de nkleer felaket var. Bu yeter mi yoksa
size verebileceim baka bir eyler daha var m? Elektriklerin kesildiinden
bahsetmi miydim? zgnm baylar bayanlar ama u anda Avrupa olmadan idare
etmek zorundasnz. Ha bir de nc dnya obuadan. Avrupa'nn anas bellendi."

Vanderbilt beyaz bir mendil karp alnndaki teri sildi. Peak kusacak gibi oldu.
Bu adamdan nefret ediyordu. Kimsenin ondan holanmamas, hatta belki
adamn bile kendinden holanmad gereinden nefret ediyordu. Bir
bozguncuydu, alaycyd ve amur atard. Ve her eyden te, Peak adamn her
zaman hakl olmasndan nefret ediyordu. Vanderbilt'e olan nefreti Li ile
paylat birka eyden biriydi.

krm

Bunun yannda, Li'den de nefret ediyordu.


Bazen kendini kadnn kyafetlerini yrtp attn ve onu lanet kou bandna
ediini hayal ederken yakalyordu. Bu yzndeki kendini beenmi srt
siler atard. Zengin ailesi, bildii yabanc diller ve zel eitimiyle kibirli bir
orospu. Byle zamanlarda bir ete lideri, hrsz, katl ya da tecavzc olabilecek
Jonathan Peak kontrol ele geirirdi.

Bu dier Peak'ten korkuyordu. Dier Peak VVest Point ideallerine, onura,


zafere ve lkeye inanmyordu, daha ok Vanderbilt gibiydi, her eyi amurun
iine ekiyor ve asl gerekliin amur olduunu gsteriyordu. Dier Peak
amurun iinde bymt. Bronx'un pisliinde yetimi siyah bir adamd.
"Pekl o zaman." dedi Vanderbilt neeyle. "Yani Avrupa'nn suyu minik,
sevimli alglerle dolu. Peki bununla ilgili ne yapacaz? Onlar kimyasallarla
372

m boacaz? Her zaman suyu kaynatabilir ya da iine kk gtleri ldrecek


kadar zehir basabiliriz ama bu ayn zamanda bizi de gtrr. Su tkeniyor. Daha
evvelden hi kimse, du yaparken kendilerine serenat yapp yapmamak
konusunda kararsz kalmamt ama artk durum deiti. Amerika'da ilk
stakozlarn ne zaman patlayacan kim biliyor? Tanr'nn kayrd lke
dikkatli olsa iyi olur. Efendimizin bize kar sabr tkendi." Vanderbilt ks ks
gld. "Kusura bakmayn Allah demeliydim. ler buraya dayanacak dostlarm.
Kendinizi sansasyonel bir takm haberlere hazr edin. Az sonra."

krm

Neden bahsediyor? diye dnd Peak. Vanderbilt akln m karmt? Tek


aklamas buydu. Byle konumaya balamak iin birinin akln karmas
gerekirdi.
Ekranda bir dnya haritas belirdi. lkeler ve ktalar renkli izgilerle
birletirilmiti. Kaln bir demet ngiltere'den uzanp Atlantik'i geiyor ve
Boston, Long Island, Nevv York, Manasquan ve Tuckerton'a ulayordu. Baka
bir izgi blou, biraz daha yaylm, Pasifik'i geerek Amerika'nn bat kysn
Asya'ya balamt. Kaln izgiler Karayip Adalar'n ve Kolombiya'y aarak
Akdeniz ve Svey Kanal'ndan dou Asya'y geip Tokyo'ya varyordu.
"Derin deniz kablolar." diye aklad Vanderbilt. "Veri otobanlar. Telefon
grmelerimizi iletiyor, internette sohbet etmemizi salyorlar. Amerika ve
Avrupa arasndaki baz fiberoptik balantlar, en byk be transatlantik kablo
dahil, su alt heyelan yznden mahvoldu. ki gn nceden beri FLAG
Atlantic-1 isimli bir baka kablo da veri iletmiyor. Bu kablo Nevv York'tan
Bretagne'daki St. Brieuc'a uzanyor ve hatr saylr ekilde saniyede 1.28
terabit iletiyor. zr dilerim. letiyordu. FLAG Atlantic-1 yeni imha edildi ve
bu sefer sulusu su alt heyelan deil. Aynen San Luis Obispo ile Havvaii
arasndaki TPC-5 de yle. Bir eyleri fark ediyor musunuz? Biri kablolarmz
kemiriyor. Kprlerimiz kyor. Elektriin prizden geldiini mi
sanyordunuz? Artk yle deil. Dnya klyor denirdi. Tam tersine.
Kalkta'daki Polly teyzenizi aramak ve doum gnn kutlamak istiyorsanz,
unutun gitsin! Uluslararas iletiim kyor ve nedenini bilmiyoruz. Ama kesin
olan bir ey var." Vanderbilt dilerini gstererek srtt ve bodur gvdesinin el
verdii kadar krsye eildi. "Bu bir tesadf deil. Hayr, millet, btn bunlarn
arkasnda birileri var ve bizi yava yava medeniyetten uzaklatnyorlar. Ama
kaybettiimiz ve kaybetmek zere olduumuz eyler hakknda bu kadar
konumak yeter."
en akrak bir tavrla delegelere ban sallad. Yal krklklar enesinin
etrafnda salland.
"Elimizde ne var, imdi onu konualm."

Anavvak Vanderbilt'in szlerinde biraz teselli bulmutu. Bir sreliine dnyaya


inancn yitirmiti ama imdi sanki dnya nne gemi, elinde byk bir
pankartla geit yapyordu: LEON SANA NANIYORUZ.
"Dr. Anavvak biyolojik ldayan bir organizma grd," diyordu Vanderbilt,
"dz ve ekilsiz. Barrier Queen"\ ararken byle bir yaratk bulmadk ama
krler olsun ki kahramanmz gemiyi eli bo terk etmemiti. Keserek yanma
ald doku paras test edildi. Madde, Dr. Oliviera ve Dr. Fenvvick'in kafa tutan
balinalarn beyinlerinde bulduklar biimsiz jleyle tpatp aynyd. imdi,
alglerin nasl da taksiye biner gibi stakozlarn iine girdiini hatrlayn. Eh,
bunlarn dost canls taksi ofr Bay Istakoz deildi. Direksiyonda onun yerine
geen baka bir herif vard. O kabuklar havayla temas eder etmez zlen
smks bir maddeyle tka basa doluydu. Yine de, Dr. Roche izlerini
yakalamay baard ve tahmin edin ne oldu? Madde bizim eski dostumuz, jle,
kt."
Ford ve Oliviera hzla fsldatlar, sonra Oliviera o ksk sesiyle konutu.
"Gemideki ve balinalarn beynindeki madde tpatp ayn, bu doru. Ama
stakozlardaki madde ayn younlukta deil. Hcreler birbirine o kadar da yakn
deil."

"Jle meselesi hakknda bir fikir ayrl olduunun farkndaym," dedi


Vanderbilt, " a m a bunu zmek sizin iiniz. Ben bildiimi syleyeceim.
Barrier Oueen'i davetsiz misafirlerinin kap gitmesini engellemek iin tecrit
ettik ve o zamandan beri rhtm mavi mavi parlyor. Ilt uzun srmyor ama
Dr. Anavvak, yetkisiz bir dal iin yasak blgemize izinsiz girerken onu fark
etmiti. Su rnekleri, her okyanus damlasnda bulunabilen sradan
mikroorganizma orbasn gsteriyor. Peki, o zaman, ldama nereden geliyor?
Bilimsel olarak daha doru bir terim ihtiyac ile, ldamann etkilerine URA
dal robotunun video kaytlarnda ahit olan Dr. John Ford'a teekkrlerimizle,
onu mavi bulut olarak adlandrdk."

krm

Vanderbilt, kambur balina Lucy ve srsnn grntlerini oynatt.


"Ik akmalar balinalar korkutmu veya onlara zarar vermi grnmyor
ama u bulut kesinlikle davranlarn etkiliyor. Belki de iinde, balinalarn
beynindeki maddeyi tetikleyen bir eyler vardr, Belki de onlara yapkan
maddeyi zerk eden budur. Demek istediim, u parlayan, kam gibi dokunalar
ne ie yaryor? Pekl, bir adm teye geelim. Belki de dokunalar sadece
jleyi zerk etmiyordur, belki de jlenin kendisidir. Eer durum buysa,
balinalarda grdmz ey, Dr. Anavvak'n Barrier Queen'de rahatsz ettii
eyin dev bir versiyonudur. Yani, ayn bilinmeyen organizma balinalar
delirtiyor, midyelerin gemileri batrmasna sebep oluyor ve stakozlarn
bedenlerini ele geiriyor. Grdnz gibi millet, ilerleme kaydediyoruz!
imdi tek bilmemiz gereken bu eyin ne olduu, neden orada olduu, jle ve
374

bulut arasndaki iliki ve ah, hangi orospu ocuunun bunlar laboratuvarnda


planlad. Belki bu bize biraz ipucu verir."
Vanderbilt filmi tekrar oynatt. Bu kez kadrajn hemen alt kesinde bir
spektrogram belirdi. Bir seri gl frekans salnm grdler.
"URA akll bir kk pi. Robot, bulut biimlenmeden saniyeler nce
hidrofonlarndan bir ses ald. Zavall aciz insan kulaklarmzla onu
duyamyoruz ama eer doru numaralan biliyorsanz sestesi ve sesaltn
duyulur klmann yollan var bunlar SOSUS'f idare eden adamlar gibi
profesyonel telekulaklar iin ocuk oyunca."
Anavvak doruldu. SOSUS. Bu ebekeyi daha nce defalarca kullanmt.
Ulusal Okyanus ve Atmosfer daresi, NOAA, Akustik Gzlem Projesi'nin bir
paras olarak deniz altndaki sesleri tespit ve analiz etmeyi amalayan birka
tesis iletiyordu. Deniz dinleme operasyonu iin kullanlan alclar Souk Sava
zamanndan kalmayd. SOSUS, ilk kez 1960'larda ABD donanmas tarafndan
Rus denizaltlarn izlemek iin yerletirilen, dnya apnda pek ok hassas
hidrofondan oluan bir ses aratrma sistemi ayd. Sovyetler Birlii'nin
kmesiyle birlikte sistem 1991 'de yeniden snflandrlm ve veri taban
NOAA bilim insanlarnn eriimine almt.

Bilim insanlar, okyanus derinliklerinin hi de sessiz olmadn SOSUS


sayesinde renmilerdi. zellikle on alt hertzden dk frekans alan ok
youndu. Grlty insanlar tarafndan duyulur klmak iin gerek hzndan on
alt kez daha hzl almalar gerekiyordu. Birdenbire bir deniz alt depremi gk
grltsne dnyor ve kambur balinalar cvldaan kular gibi ark
sylyor, bu arada mavi balinalar birbirlerine yzlerce kilometre teden
grleyerek kesik kesik mesajlar gnderiyorlard. Yllk veri kaytlarnn
neredeyse yzde yetmii yksek, ritmik bir gmbrtyle doluydu okyanus
tabannn jeolojik yapsn anlamak iin petrol irketlerinin kullandklar haval
silahlarn sesi.

krm

O zamandan beri NOAA kendi sistemlerini gelitirerek SOSUS'u


glendirmiti. Hidrofonlar a her yl okyanusun daha derinine ulayordu. Ve
her yl bilim insanlar daha fazla grlt duyuyorlard.

" G n m z d e , bir nesnenin kimliini ya da ne olduunu sesinden


tanmlayabiliyoruz." dedi Vanderbilt. "Bu sayede bir geminin ne kadar byk
olduunu, ne kadar hzl gittiini, ne tr bir g kayna kullandn, hangi
yne ilerlediini ve ne kadar uzakta olduunu anlayabiliriz. Hidrofonlar bize
her eyi anlatr. Suyun sesi epey verimli bir ekilde ilettii bilinen bir gerek.
Ses dalgalar su altnda saatte be bin be yz kilometreye kadar kan
olaanst bir hzla ilerler. Mesela eer bir mavi balina Havvaii aklarndan
osururs\ Kaliforniya'daki biri bunu kulaklklarnda neredeyse altm dakika
sonra duyabilecektir. SOSUS sadece sesi tespit etmiyor, kaynan da
375

tanmlyor. N O A A ' n n ses arivi dilediiniz her tr sesle dolu: klikler,


gmbrtler, vzltlar, kprtler, gcrtlar, fsltlar, biyoakustik ve sismik
veri ve evre grlts. Neredeyse her eyi kategorize edebiliyoruz ancak
birka tane istisna mevcut. Ve bakn kim bizimle? N O A A ' d a n Dr. Murray
Shankar! Size bundan sonrasn o anlatacak."
Hintli hatlar ve altm ereveli gzlkleri olan, tknaz, rkek bir adam n
sradan ayaa kalkt. Vanderbilt baka bir spektrogram ekrana getirdi ve
hzlandrlm sesi ald. Oda, tonlarnda aamal ykselmeler olan bouk bir
uultu ile doldu.
Shankar grtlam temizledi. "Bu sese Upsweep diyoruz," dedi yumuak bir
ses tonuyla. "lk kez 1991'de kaydedildi ve kayna 54 derece gney, 140
derece batda bir yerlerde gibi grnyor. Upsweep. SOSUS tarafndan
kaydedilen ilk tanmlanamayan seslerden biriydi ve o kadar yksekti ki, btn
Pasifik'te her yerden tespit edilmiti. Hl ne olduunu bilmiyoruz. Bir teoriye
gre, ili ve Yeni Zelanda arasndaki deniz alt da srasnda bir yerinde, su ile
erimi lav arasndaki rezonanstan kaynaklanyor olabilir. Bir somaki grnt
ltfen, Jack."
Vanderbilt iki yeri spektrogram gsterdi.

"Julia, 1999'da kaydedildi ve Scratch ise ondan iki yl nce Ekvatoral


Pasifik'teki bir otonom hidrofon dizisi tarafndan kaydedildi. Genlik be
kilometre apnda bir alanda rahatlkla duyulabiliyordu. Julia, kulaa dab- ok
bir hayvan ars gibi geliyor, yle deil mi? Sesin frekans hzla deiiyor.
Tek tek nota serilerine ayrlyor, tpk balina arks gibi. Ama bir balina olamaz.
Hibir balina, bu ykseklikte sesleri karamaz. te yandan Scratch, ineyi bir
plak zerinde enlemesine srklyormusunuz gibi bir ses karyor ama byle
bir sesi yaratmak iin bir ehir byklnde pikap gerekecektir."
Bir sonraki ses bitkin bir gcrtyd ve yavaa kayboldu.

krm

"1997'de tespit edildi," dedi Shankar. "Slowdown. Gney Kutbu'nda bir


yerlerden kaynaklandn sanyoruz. Gemileri ve denizaltlar eledik. Ses,
Antarktika'da kayalarn zerine srtnen bir buz tabakasndan geliyor olabilir.
Ancak, yine tamamen farkl bir ey de olabilir. Biyolojik kkenli olmas
ihtimali her zaman var. Baz insanlar bizim bu sesleri dev krakenin varln
kantlamak iin kullanmamz bekliyorlar ama benim bildiim kadaryla bu
trden yaratklar pek ses karabilecek yetenee sahip deiller. Bence yanl
bir varsaym. Her halkarda, kimse Slowdown'm ne olduunu bilmiyor ama..."
Utangaa glmsedi. "En azndan bugn sizin iin apkadan karabileceimiz
bir tavanmz var."
Vanderbilt URA video kaydndan gelen spektrogram bir kez daha ald.
Bu kez sesi duyulacak kadar amt.
"Ses tandk geldi mi? Bu Scratch. Peki, URA'nn bize ne sylediini
376

tahmin edebiliyor musunuz? Sesin kayna mavi bulutun iindeydi! Yan


bundan karabileceimiz"
"Teekkrler Murray, performansn bir Oscar' hak ediyor." Vanderbilt
ksrd ve mendiliyle alnn sildi. "Bunlar gereklerdi. Gerisi speklasyon.
Pekl, millet, haydi size beyinlerinizi altracak bir eyler vererek bugn
bitirelim."
Ekran, ksz derinliklerde ekilmi grntler gsterdi. Projektrlerin nda
szlen paracklar parlyordu. Sonra dz ve yass grnen bir ey kadraja girdi
ve aniden geri kat.

"Film, enstit denize srklenmeden nce Marintek'te temizlendi. imdi


eer onlarn versiyonunu izlerseniz iki eyi ak olarak greceksiniz: birincisi,
bu ey dev gibi; ikincisi ise parlyor ya da daha dorusu k akmas yapyor
ve sonra kadraja girdiinde de snyor. Tek bildiimiz Norve'e yakn
kta yamacnda, deniz seviyesinin yedi yz metre altnda gezindii. Ona iyice
bir bakn. Bizim jlemsi dostumuz, deil mi? Bizim iin baz cevaplar bulun.
T a n n ' n m yaratt bir numaral trn kurtuluu sizin ellerinizde." Vanderbilt
delege sralarna srtt. "Size yalan sylemeyeceim: Dosdoru maher gnne
ilerliyoruz. Bu yzden ii aramzda paylatrmay neriyorum. Siz bu mutasyon
geirmi boku durduracaksnz onu ehliletirmenin bir yolunu bulacak, ona
barsaklann kusturacak bir eyler yedireceksiniz. Bu arada, biz de bu pislii
bize gnderen pii bulacaz. Ne gerekiyorsa yapn, ama aznz sk tutun.
Manetlere kma fikrine elveda deseniz iyi olur. Stratejik dezenformasyon iin
birleik bir ABD-Avrupa politikas oktan harekete geti bile. En son
ihtiyacmz olan ey, herhangi bir trden sosyal, politik, dini veya baka tr bir
huzursuzluk. Yani biz oyun oynamanza izin verirken, siz de Li Halacnza
sz verdiinizi unutmayn."

krm

Johanson grtlan temizledi. "Buradaki herkes adna, elenceli sunumunuz


iin teekkr etmek isterim," dedi kibarca, "imdi unu bir anlamama izin verin.
Size suda neyin dolandn bizim sylememizi istiyorsunuz."

"Bu doru, Doktor."


"Peki siz ne olduundan pheleniyorsunuz?"
Vanderbilt glmsedi. "Jle. Ve birka mavi bulut."
"Anladm." Johanson da ona sntt. "Yani olaylar kendi bamza
zmemizi istiyorsunuz... Biliyor musunuz, Vanderbilt, bence sizin bir teoriniz
var. Ve eer bizim ibirliimizi istiyorsanz, belki de bize teorinizin ne
olduunu anlatmalsnz? Bu makul, yle deil m i ? "
Vanderbilt burun kemerini kad. Li ile baktlar. "Pekl... Ylba,
hediyeler ohnadan ylba olmazd." diye geveledi. "Tamam. Bizim kendimize
sorduumuz soru uydu: Felaketlerin en youn olduu blgeler nerelerdi?
377

Hangi blgeler kurtulmutu? Dnyann herhangi bir blgesi kaynlm myd?


Ve, vay canna, etkilenmeyen blgeler Ortadou, eski Sovyetler Birlii,
Hindistan, Pakistan ve Tayland'd. Bir de in ve Kore. Arktik ve Antarktika'da
da bir afet olmad ama kutuplan imdilik bir kenara brakalm. Temelde, asl
kurban Bat. rnein Norve ak deniz endstrisinin ykmn ele aln. Bu bile
uzun vadede Bat'ya fazlasyla hasar verip bizi birilerine baml olacamz bir
konuma srkler."

krm

"Yani sizi doru anladysam," dedi Johanson yavaa, "bunun terrizm


olduunu sylyorsunuz."
"u adama bir madalya takn! Gryorsunuz ya bu kitlesel ykm terrizmin
iki zelliini tayor. lk olarak, bedeli ne olursa olsun, hatta sre iinde
binlerce insan ldrmek gerekse bile politik ve sosyal devrim istiyor. rnein
slami arlklar oksijenin gerek imana sahip olmayanlar iin fazla olduunu
dnyor. kinci tr ise kafay Maher Gn ile bozmu ve insanolunun
eytani olduunu, Tann'nn gezegenine buyur edilme hakkmz kaybettiimizi
ve yok olmamz gerektii fikrini yayyorlar. Bu insanlar ellerini ne kadar fazla
para ve gce uzatrlarsa o kadar tehlikeli hale geliyorlar. rnein katil algi ele
aln. Danda birileri herhalde bfeyi retme kabiliyetine sahiptir, Herkes bir
kpei srmas iin eitmeyi bilir. Gen teknolojisi DNA'y kurcalamamza
olanak tanyor, neden onu davranlar deitirmek iin kullanmayalm ki? Bir
dnn... O kadar ksa srede bu kadar ok mutasyon. Bu size nasl
grnyor? Bana sorarsanz birileri test tpleriyle epey megul olmu derim.
Orada bir yerlerde bilinmeyen, biimsiz bir organizmamz da var. Neden
biimsiz? Her eyin bir biimi vardr! Belki de amac iin bir biime ihtiyac
yoktur? Belki bir eit protoplazma, organik bileim, molekler zincirler gibi
kendini kk kmeler halinde ynlendiren yapkan bir ktledir, balina
Beyinlerini veya stakoz kabuklarm ev belliyordur. Biliyorsunuz ki dostlar bu
kesinlikle bir tesadf deil. Bu tasarlanm. Ve eer bir sebep anyorsanz sadece
Avrupa petrol endstrisinin knn Orta Dou'ya neler kazandracana bir
bakn yeter."
Johanson ona bakt. "Siz delisiniz, Vanderbilt."

"yle mi dnyorsunuz? Hrmz Boaz veya Svey Kanal'nda hi


arpma veya kaza olmad ama."
"Ama neden salgnlar ve tsunamiler? Neden Arap petrol iin iyi para
deyecek insanlar yok etsinler? Hi mantkl deil."
"Ah, katlyorum," dedi Vanderbilt, "bu delilik. Mantkl olduunu hi
sylemedim zaten, sadece ikiyle ikiyi topladm. Akdeniz de felaketlerden
uzakt, biliyorsun; bylece u anda Basra Krfezi'nden Cebelitark'a kadar ak
bir rota var. Ama solucan populasyonlannn nerede olduuna bir b a k Gney
Amerika ve Bat'ya ait petrol sahalarnn olduu her yerde."
378

"Unutmayn, Amerika'nn kuzeydou kylarnda da varlar. Avrupa'da


gerekleen lekteki bir tsunami, sizin petrol ticareti yapan terristleriniz iin
de bir felaket olurmterileri pazardan silinir gider."

"Dr. Johanson." Vanderbilt glmsedi. "Siz bir bilim adamsnz ve bilimde


her zaman mantk aranr. CIA bundan yllar nce vazgeti. Doann kanunlar
bir anlam ifade edebilir. nsanlar etmez. Nkleer savan soyumuzu
kurutabileceim hepimiz biliyoruz ama bu tehdit hl orada, Demokles'in klc
gibi tepemize asl duruyor. Mesele udur, Dr. Johanson, Bond filmlerindeki
dnyay rehin almak isteyen kt adamlar gerekten varlar. Asl var olmayan
ise Bond. Saddam 1991 'de Kuveyt petrol kuyularn atee verdiinde, kendi
danmanlarndan bazlar bile bunun yllar srecek bir nkleer kn kapsn
aralayabileceini dnmlerdi. Haksz ktlar. Ama, yine de, uyarlar onu
durdurabildi mi? Bir ey daha: Neden Kiel'deki arkadalarnza tm deniz
altndaki
metan
atmosfere
szarsa
gerekten
neler
olabileceini
sormuyorsunuz? Bu konuda ancak speklasyon yaplabilir. Elbette deniz
seviyesi ykselir, bu Avrupa'nn sonu olur ve Hollanda, Belika ve Kuzey
Almanya ahane birer su sporlar merkezi haline gelir. Peki ama ya
Ortadou'nun orak arazilerine ne olur? Belki ller iek aar. Bat dnyasn
kknden silip sprmek iin birka tsunamiden fazlasna ihtiyacnz var.
Araplarn petroln almak iin hl birileri bulunacaktr. Ve belki de terrist
harekatn amac kyamet gnn getirmek deildir; belki Bat'y zayflatmak
ve hi kimsenin bunun iin savamasna gerek kalmadan dnya zerindeki
gcn yeniden datlmasn salamaktr. Ve gezegenimize gelince eminim
hepiniz eninde sonunda kendi kendinize anlayacaksnz... Canavarlar
okyanustan ykseliyor olabilirler ama son kuruunuza kadar bahse girebilirsiniz
ki sahipleri karadalar."

krm

Li projektr kapatt. "Bu toplanty yapmamza olanak tanyan


diplomatlara ve uluslararas istihbarat camiasna teekkr ederim." dedi.
"Bazlarnzn bugn ge saatlerde evine dneceini biliyorum ama ounuz
nmzdeki birka hafta boyunca burada konuumuz olacaksnz. Eminim,
ayn gizlilik kurallarnn hepimiz iin geerli olduunu hatrlatmama gerek
yoktur. almalarmz ve bulgularmz gizli kalmal. Bu hepimizin
hkmetlerinin karnadr."

Duraklad.
"Bilim insanlarna gelince, ltfen size yardm etmek iin elimizden gelen
her eyi yaptmzdan emin oun. u andan itibaren sadece size verilen dizst
bilgisayarlar kullanmanz rica ediyoruz. Otelin her yerinde internet balants
mevcutbarda, lobide, odalarnzda, spor salonunda yani nerede olursanz
olun evrimii olabilirsiniz. Otelin ats uydu anaklaryla dolu ve btn
tehizat yeniden alr halde. Telefon konumalar, fakslar, elektronik postalar
379

ve internet, NATO III uydular zerinden alacak. Normalde NATO


hkmetleri arasndaki irtibat iin kullanlrlar ama artk sizin kullanmnza
da ak. Sadece burada alan grubun giri yapabilecei bir secretus n
secretum, bir kapal ebeke kurduk. Bunu birbirinizle irtibat kurmak ve gizli
verileri grmek iin kullanabilirsiniz. Eriim iin kendinize zel bir ifreye
ihtiyacnz olacak ve bu ifre gizlilik formlarn imzaladnzda size verilecek.
Serte onlara bakt. "Ltfen bu ifrenin yetkisi olmayan kiilerle paylalmamas
gerektiini unutmayn. Oturum atnzda, keif ve Dnya gzlem uydularna,
NOAA'den ve SOSUS'den verilere, arivlenmi ve yeni telemetrik malzemelere,
CIA ve NSA'n uluslararas terr, biyolojik silah ve gen teknolojisi zerine veri
tabanlarna eriiminiz olacak. Size elimizdeki derin deniz teknolojisiyle
yapabileceklerimizin bir zetini vereceiz ve ayrca jeolojik ve jeokimyasal bilgiler
bulacaksnz. Deiik organizmalarn kataloglar, donanmadan aldmz derin
deniz izelgeleri ve elbette bugnk sunumun istatistikler ve rakamlar dahil olmak
zere tm detaylar mevcut. Yeni gelimeler otomatik olarak ve hzla sizlere
iletilecek. Sizi bilgilendireceiz ve sizden de aynsm bekleyeceiz."
Li dinleyicilerine yreklendirici bir tavrla glmsedi. "Hepinize iyi anslar.
ki gn sonra ayn saatte ve ayn yerde tekrar buluacaz. O zamandan nce
herhangi birileri ald notlar karlatrmak isterse Binba Peak ve ben
danmanlk iin her zaman hazr olacaz."
Vanderbilt kalarn kaldrd. "Umarm cici bir kz olur ve her eyi Jack
amcana anlatrsn." dedi yavaa, sadece kadnn duyaca ekilde.
"unu unutma," dedi Li eyalarn toparlarken, "ben senin stnm."

krm

Johanson

"zgnm tatlm, yanl duymu olmalsn. Artk eit ortaklarz."


"Ben yle demezdim. Entelektel adan deiliz..."
Odadan kt.

Kalabaln ou bara doru ilerlemiti ama Johanson'un iinden onlara


katlmak gelmiyordu. Belki birka kiiyi tanmak iin iyi bir frsat olabilirdi
ama aklnda baka eyler vard.
Kap alndnda sitine daha yeni girmiti. VVeaver bir cevap beklemeden
ieri girdi.
"Byle ieri dalmadan nce, yal bir adamn korsesini giymesine zaman
tanmalsn," dedi Johanson, "hayallerini ykmak istemem."
Dizst bilgisayarn ald samimi bir biimde denmi oturma odasnda
dolanp modemi aryordu. VVeaver mini bar ap kendine bir kola ald.
"alma masasnn zerinde." dedi.
380

"Ah ite burada." Johanson bilgisayar fie takt ve altrd.


VVeaver omzunun zerinden onu seyrediyordu. "Terrizm teorisine ne
diyorsun?" diye sordu.
"Anlamsz."
"Ben de yle dnmtm."
"ClATn izofrenisinin beni arttn syleyemeyeceim." Johanson bir
dizi ikona tklad. "Byle dnmek iin eitiliyorlar. Ve Vanderbilt bir konuda
haklyd: bilim insanlar, insanlarn doa kanunlar kadar gvenilir olmadn
unutma eiliminde."
VVeaver eildi ve koyu renk bukleleri yzne dt. Salarn geri itti.
"Onlara anlatmalsn Sigur."
"Neyi anlatacam."
"Teorini."
Johanson bir ikona iki kez tklad ve ifresini girdi: Chteau Disaster 000
550899-VVK/0. "Ta-ra-ra-ra..." diye mrldand. "Harikalar Diyan'na ho geldiniz."
Ho ifre diye dnd. Dnya'y canavarlardan, su basknlarndan ve
felaket niteliindeki iklim deiikliinden kurtarmaya alan bilim insanlan,
istihbarat subaylar ve askerlerle dolu bir kale. Chteau Disaster cuk oturmutu.
Ekranda daha fazla ikon belirdi. Johanson dosyalarn isimlerine bakt ve
yavaa slk ald. "Tanrm gerekten de uydulara eriimimiz var."
"Gerekten mi? Onlar ynlendirebilir miyiz?"
"ok zor. Geri verileri indirebiliyorsun. Bak GOES-VV ve GOES-E... tm
NOAA filosu burada. Ve unu gryor musun? QuikSCAT, o da fena deildir.
Ve tm Lacrosse uydularna da iletiim var; bunlar almamza izin verdiklerine
gre gerekten hap yutmu durumdalar. Ve urada SAR-Lupe var"

krm

"Anladm. Artk dnyaya inebilirsin. Herhalde bize devlet bilgilerine ve


istihbarat kaynaklama snrsz eriim vermemilerdir deil m i ? "
"Tabii ki hayr. Bizim neyi grmemizi istiyorlarsa ona eriebiliyoruz."
"Neden Vanderbilt'e ne dndn sylemedin?"

"Henz ok erken."
"Fazla vaktimiz yok Sigur."
Johanson ban sallad. "Li ve Vanderbilt gibiler ikna edilmeyi isterler.
Kaya gibi kant isterler, varsaymlar deil."
"Salam kantlarmz var!"
"Zamanlama tamamen yanl olurdu. Bugn onlarn zafer gn. Tm bu bilgiyi
bir araya toplayp, renkli bir felaket festivaline dntrmlerdi. Vanderbilt'in
byk Arap teorisini anlatma frsat oldu ve onu grdn deil mi? Tann askna,
bununla gurur duyuyordu! Eer bir ey syleseydim meydan okuyormuum gibi
alglanrd. Kendi zekice teorilerinden yine kendi kendilerine phelenmelerini
istiyorum ve bu dndnden daha abuk olacak."
381

"Pekl." VVeaver bayla onaylad. " N e kadar eminsin?"


"Kendi teorimden m i ? "
"Demek istediim hl eminsin, deil mi?"
"Tabii. Ama bugnden itibaren Amerikan istihbarat servisini hata yaptklar
konusunda ikna etmemiz gerekecek." Johanson ekranna bakt. "Her halkarda
Vanderbilt'in o kadar da nemli olmadn hissediyorum. Bence asl zerinde
almamz gereken Li. Grdklerime baklrsa, ne istiyorsa onu mutlaka
yapyor, ne olursa olsun."

Li
lk ncelii kou bandna kmakt. Hz saatte dokuz kilometreye ayarlad ve
rahat bir tempo tutturdu. Beyaz Saray' arama vakti gelmiti. ki dakika sonra
kulaklklarnda Bakan'n sesini duyuyordu. "Jude! Sesini duymak ne gzel.
Nasl gidiyor?"
"u anda kouyorum."
"Kouyorsun. Tanrm Jude, sen bir harikasn. Hepimiz iin bir rneksin
tabii benim dmda." ten bir kahkaha att. "Benim zevkime gre fazla
sporseversin. Pekl, sunum plana uygun gitti mi?"
"Kesinlikle."
"Peki onlara phelerimizden bahsettin m i ? "
"Maalesef efendim artk Vanderbilt'in phelerini biliyorlar."
Bakan hl kkrdyordu. "Ah Jude, artk Vanderblt'e kar yrttn bu
kan davasn bitirmen gerek."
"O herif gtn teki."

krm

"Ama iini iyi yapyor. stelik senden onunla evlenmeni istemiyorum."


"Eer bu ABD'nin gvenliini salasayd," dedi Li aksice, "onunla hemen
evlenirdim. Ama hibir ey beni onunla ayn fikirde olmaya ikna edemez."
"Tabii ki."

"Demek istediim, siz olsaydnz phelerinizi ortaya sermek iin bugn


m seerdiniz? Henz terrizm hipotezine ynelik hi kant yok ve bilim
insanlarnn zihinlerini artk bu megul edecek. Onlarn yeni bir teori
gelitirmelerini istiyorduk, olan bir tanesinin peini kovalamalar deil."
Bir sessizlik oldu. Li, Bakan'n dnmekte olduunu anlayabiliyord.
nsanlarn dizginleri ellerine almalarndan holanmazd ve Vanderbilt tam da
bunu yapmt.
"Haklsn, Jude. Bunu kendimize saklasaydk daha iyi olurdu."
"Katlyorum, efendim."
"Pekl. Onunla bu konuyu konu."
382

"Ah, hayr, efendim, onunla siz konumalsnz. Beni dinlemez."


"Peki. Ben konuurum o halde."
Li iinden glmsedi. "Elbette, Jack'in bann derde girmesini istemem..."
dedi hrmetle.
"Tabii. Sorun deil. Ama onun hakknda konutuumuz yeter. Akademik
hapishanemizi anlat biraz. Bilim insanlar greve hazr m? imdiye kadar bir
fikir geldi m i ? "
"Tm de fazlasyla donanml."
"ne kan birileri var m?"
"Bir Norveli. Sigur Johanson. Bir molekler biyolog d e n i z bilimleri,
tabii. Onu bu kadar zel klann ne olduundan emin deilim ama meseleleri
ele al kendine zg."
Bakan odaya birini ard. Li, kou bandnn hzn artrd.
"Daha nce Norve dileri bakan ile konutum." dedi. "Akllar durmu
vaziyette. Demek istediim AB inisiyatifinden memnunlar ama bana kalrsa
ABD i bana gelse daha da mutlu olurlard. Almanlar da yle dnyor
bizim bilgi birikimimizi toplamak istiyorlar. Adamakll resmi bir bildiriyle
yeteneklerimizi birletirecek uluslararas bir komisyon ars yapacaklar."
"Bunu ynetmek iin akllarndan kim geiyor?"
"Alman eliye gre BM tarafndan ynetilen bir komite."
"H-h, anlyorum."
/
"Bana fena fikir deilmi gibi geldi."
"Ah iyi bir fikir." Li duraklad. "Sadece, geenlerde BM'in imdiye dek hi
bugn grevde olandan daha beceriksiz bir genel sekreteri olmadn
sylememi miydiniz? hafta nceki u elilik resepsiyonundayd, sonra da
u hep bildiimiz evrelerin yaylm ateine tutulmutuk. Hatrladnz m?"

"Evet. Hepsi de pek bir kibirliydi. Eh, herif mymntnn tekiyse benim
elimden bir ey gelmez. Bu bir gerek. Peki sen ne demeye alyorsun Jude?"

krm

"Sadece syledim."
"Haydi ama, baklay kar! Dier seeneimiz ne?"
"Demek istediiniz, dzinelerce Ortadou delegesinin de dahil olduu bir
komite tarafndan ynetilmenin alternatifi mi?"
Bakan sessizleti. "Belki de biz ynetebiliriz." dedi sonunda.
Li konumadan nce, sanki dnmesi gerekiyormu gibi bekledi. "Bu
mkemmel bir fikir efendim."

"Ama o zaman da tm dnyann sorunlar bamza kalacak, yine. Bktrc


deil m i ? "
"Eh onlarla her halkarda bouacaz. Biz tek sper gcz ve eer yle
kalmak istiyorsak liderlii srdrmemiz gerekir. stelik kt gnler, gl
olanlar iin iyi gndr."
383

"Sen ve u senin in ataszlerin." dedi Bakan. "Eh bunu bize gm


tepside sunacak deiller. Onlar, uluslararas bir komisyonu herkesin arasnda
bir tek bizim ynetmemiz gerektiine ikna etmek iin epey zorlanacaz.
Araplarn verecei tepkiyi bir dn! in ve Kuzey Kore'yi sylememe bile
gerek yok. Ah, imdi hatrladm, Bilim insanlar ile ilgili dosyalarna biz gz
attm. Biri Asyal galiba. Asyal ve Arap olmayacak kararn vermitik diye
hatrlyorum."
"Asyal m? Hangisi?"
"Of, kula komik gelen bir isim, VVakavvaka gibi ya da-"
"Leon Anavvak m? zgemiini okudunuz m u ? "
"Hayr, sadece yle bir baktm."
"Asya kkenli deil." Li hz saatte on iki kilometreye kard.
"VVhistler'daki en Asyal kii benim."
Bakan gld. "Ah Jude, istersen Marsl ol, umurumda deil. Yine de seni
kollarm. Buraya gelip de ma seyredememen ok yazk. iftlie gideceiz
tabii bir eyler olmazsa. Mangalda pirzola var. Karm onlar oktan marine
ettirdi bile."
"Bir dahaki sefere efendim." dedi Li itenlikle.
Bir sre beyzboldan konutular. Li, kresel koalisyonu ABD'nin ynetmesi
gerektii fikrini daha fazla zorlamad. Krk sekiz saat iinde, Bakan bunun
kendi fikri olduuna inanacakt. neriyi ona fsldamak yeterliydi.

Telefonu kapattktan sonra bir sre daha kotu. Sonra byk piyanonun
basma oturdu, vcudu hl terden srlsklamd ve ellerini tulara yerletirdi.
Odakland.

Birka saniye sonra Mozart'n Sol Majr Sonat' parmaklarndan akyordu.

krm

KH-112

Rzgra kaplm parfm kokusu gibi Li'nin piyanosundan kan melodiler


Chteau VVhistler'n dokuzuncu katndaki koridorlarda gezindi ve yar ak
camlardan kp, havaya kart. Yer seviyesinden yz metre kadar yukarda, ses
dalgalar e merkezli halkalar halinde yayld. Otelin en tepesinde, yukar
yerletirilmi masal kulesinde, keskin kulaklar olan biri, her ne kadar belli
belirsiz de olsa mzii duyabilirdi. Geri gen atnn biraz tesinde ses
dalgalan dalmaya balyordu. Birka yz metre daha yukanda dier saysz
ses dalgalaryla birleiyor ve ykseklik arttka grlt yerini sessizlie
brakyordu. Yerden bir kilometre yukarda birka ses hl duyulabilirdi
alan araba motorlar, geip giden pervaneli uaklar ve eer u anda yasak
blge snrlarna dahil edilmemi olsayd sokaklar Cvl cvl kalabalk olacak
384

Whistler kasabasnn presbiteryen kilisesinin canlan. En sonunda, iki kilometre


ykseklikte, Chteau'nun dnyayla ana balants askeri helikopterlerin prpr
grlts bile yava yava duyulmaz oluyordu.
O kadar yksekten bakldnda batya doru zarife uzanan ormann iine
yuvalanan otel hl plak gzle rahatlkla grlebiliyordu. Yol yol olmu karlar
yakndaki da yamalannda parlyordu. II. Ludvvig byle bir yeri ancak
ryasnda grrd.
Atmosferin daha da ykseklerinde aada ekillenen sesler hep birlikte yok
oldular.
Artk sadece havalanan veya inen jetlerin sesleri duyulabiliyordu. On
kilometrelik bir ykseklikten bakldnda, Chteau manzarada kayboluyordu.
Kiralk uaklar havada beyaz izler brakyorlard ve ufuk izgisi kvrlyordu.
Aada kmelenen bulutlar mavi gkte buzdalar ve karl dzlkler gibi
grnyor, zerlerindeki pus bir sert zemin yanlsamas yaratyordu. Be veya
on kilometre daha yukarda spersonik uaklarn sesleri incelen atmosferi
deliyordu. Troposfer havann kaprisleri tarafndan ynetiliyordu ama daha
yukars, stratosfer, mortesi klarnn byk blmn filtreleyen ozon
tabakasna aitti. Scaklk artt. O ykseklikte bulutlar sadece ty demetleri
gibiydiler ve sedef gibi parlryorlard. Gmms meteoroloji balonlar
gnnda parlyor, aalarda UFO grldne dair raporlara sebep
oluyorlard. 1962'de bir Amerikan keif ua, yerden yirmi kilometre
ykseklikten Kba'daki Sovyet sava balklarn grntlemek iin sessiz
gklere szmt. Ar ykseklik nedeniyle efsanevi U-2'nin pilotu uzay
elbisesi giymek zorunda kalmt. Tm zamanlarn en cretkr uularndan
biriydi ve koyu mavi gklerin uzayn engin boluuna ald yerde
gerekletirilmiti.

krm

Seksen kilometre ykseklikte, tek tek birbirlerine gemi gece parlayan


bulutlar k sayordu. Scaklk eksi 113 derece Celsiusru. Burada insan
varlnn tek iareti, frlatlan veya inen uzay aralarnn ok ender
grntsyd. Derin mavi artk yerini mavi-siyaha brakmt. Buras putperest
tanrlarnn diyaryd ve gizemleri modem bilim tarafndan kutup klar ve
parlayan meteorlar olarak zlmt. Termosfer, dier tm fiziksel evre
olaylanndan ok daha fazla masal ve efsaneye kaynak olmutu. Gerekte ise,
tanrlar ya da yaayan tm canllar iin elverisiz bir yerdi. Gama ve X-mlan
engelsizce yukardan yayordu. Termosfer yzlerce kilometre boyunca
uzanyordu ama gaz moleklleri hem ender hem de birbirlerinden uzakt.

Geri grecek baka eyler vard.


Saatte 28,000 kilometre hzla ilerleyen en alaktaki uydular 150
kilometrelik bir ykseklikte Dnya'nm etrafnda yrngedeydiler. Doalan
gerei ncelikle casus uydularydlar, yere mmkn olan en yakn mesafede
385

konumlanmalard. Onlann seksen kilometre zerinde Uzay Radar Topograti


Grevi uydusu, yirmi birinci yzyln gezegen haritasn karmak zere kara
rakm verilerini topluyordu. Bunlar gibi greceli alak yksekliklerde, atmosfer
uydular yavalatacak kadar youndu ve onlan yrngede kalmak iin arada bir
yaplan yakt atelemelerine muhta ediyordu. Dnyann yz kilometre
zerinde ise yakta gerek yoktu. Merkezka kuvveti ve yerekimi birbirini
dengeliyor ve uydunun yrngesi sabit kalyordu. Gkler dolmaya balamt.

krm

Uydular, otoban alarnda dolaan otomobiller gibi dnyann evresinde


dnyor, birbirlerinin zerinden ve altndan geiyorlard. rtifa ykseldike
trafik younlayordu. Be yz kilometrede Champ ve Grace ad verilen iki
kk sekin uydu dnyann ekim ve manyetik alanlarn gzlemliyorlard.
Kutup blgelerinden alt yz kilometre yukarda ICESat dnyann yzeyinden
gelen k yansmalarn lyor ve bilim insanlarnn kutup buzullarmdaki
deiiklikleri saptamasna olanak tanyordu. Onun yetmi kilometre
yukarsnda da adet, son teknoloji aheseri Amerikan Askeri Lacrosse
uydulan Dnya'nm evresinde dnyor, yksek znrlkl radarla yzeyini
taryordu. 700 kilometrelik irtifada NASA'nn Landsat uydulan karay ve ky
blgelerini gzlyor, genileyen veya ekilen buzullarla ilgili veri topluyor,
ormanlarn geliimini ve denizde srklenen buz ktlelerinin oluumunu
haritalandryor ve Dnya'nn yzey scakl ile ilgili doru grafikler
hazrlyordu. te yandan SeaVViFS okyanuslardaki alg younluunu ve
oahmn izlemek iin optik tarama ve kzltesi grntleme kullanyordu.
Yerden 850 kilometre ykseklikte NO AA uydulan, gezegenin etrafnda gnele
ezamanl yrngeyi kendileri yuva bellemilerdi; saysz meteoroloji uydusu
da kutuptan kutuba hareketlerini srdryorlard. Uydu kalabal, kozmik ve
gne paracklarnn Van Ailen Kuaklan olarak bilinen iki radyasyon kua
oluturduu manyetosfere kadar ulamt. Van Ailen Kuaklan yakn zamanda
medyada olduka "yer almlard, birok Amerikal iin aya iniin asla
gereklemediine ynelik sk bir kanttlar saygn bilim insanlar bile
astronotlarn bu lmcl radyasyon kuandan geip de hayatta kalabilmek
iin yeterli konmaya sahip olduklanna ilikin kukularn belirtmilerdi. Uydu
terminolojisinde uzay basite e aynlyordu: Alak Dnya Yrngesi, LEO,
ardndan yerden 20,000 kilometre ykseklikteki GPS uydulan dahil olmak
zere saysz uydu tarafndan kullanlan Orta Dnya Yrngesi, MEO ve son
olarak da yerduraan uydularn zellikle uluslararas iletiim iin kullanlan
InlelsatTarn 35,888 kilometre ykseklikle, Dnya'nn kendi etrafnda
dnne ayak uydurduu Yerduraan Yrnge, GEO.
Mozart, bu uzaklktan artk duyulamyordu.
Piyanodan kan notalar bahar rzgrnda uup gitmise de, Li'nin
Bakan'la olan konumas uyduya kadar uzun bir yol gidip gelmiti. Telefon
386

grmesinin en hararetli anlarnda, sohbetlerini uzayda yapmlard


gklerdeki teknoloji sayesinde bilgi dei toku etmilerdi. Uydu ordu.
olmadan ABD asla Krfez Sava'n veya Kosova ya da Afganistan
mcadelelerini srdremezdi. Hava Kuvvetlerinin nokta at bombardmanlar
uzaydan gelecek olan yardma bamlyd ve eer KH-12 olarak da biline
Crystal'n yksek znrlkl grntleri olmasayd, ABD komuta merkez
dalarda hareket eden dman kuvvetlerine kar kr kalrd.
KH, Keyhole'm ksaltmasyd. ABD'nirt en hassas casus uydular v
LacrosseTarn oluturduu radar sisteminin optik karlydlar. Drt-bt
santimetre geniliindeki nesneleri tespit edebiliyor ve kzltesi kla alarak
geceleri i grebiliyorlard. Dnya'nn atmosferinin hemen zerinde yrnged
olan uydularn aksine bir roket motoruna sahiptiler ve bylece epey alak bi
yrnge zerinde hareket edebiliyorlard. Genelde 340 kilometrelik b
ykseklikten kutuptan kutuba devriye geziyorlard ki bu da tm Dnya'y yirmi
drt saat iinde fotoraflayabilecekleri anlamna geliyordu. Vancouver Adas
aklarnda saldrlar baladnda, Keyhole uydularndan bazlar 200
kilometrelik bir ykseklie indirilmilerdi. 11 Eyll terr saldrlarna karlk
olarak ABD dnyann evresinde ok alak bir yrngede dnmek zere yirmi
drt adet yksek znrlkl optik casus uydu frlatmt ve bunlar Keyhole
ve Lacrosse ile birlikte, Almanya'nn nl SAR-Lupe sisteminin yeteneklerim
bile aan mthi bir keif ebekesi oluturmulard.

krm

Akam saat sekizde, Denver'dan ok da uzak olmayan Buckley Field'da


bir yeralt snanda oturan iki adama bir telefon geldi. stihbarat merkezi,
grevi Amerikan hava kuvvetleri ile uydu casusluunda ibirlii yapmak olan
ABD Ulusal Keif Brosu NRO'nun'birok gizli yer istasyonlarndan biriydi.
Ulusal gvenlik ve kriptolojiden sorumlu NSA ile sk balan vard. i gizli
dinleme ve nlemeydi. ki istihbarat servisinin glerini birletirmesi ABD
hkmetine emsalsiz bir gzetleme gc vermiti. Ek olarak, tm gezegen
kesintisiz ekilde ECHELON adyla bilinen ve uydu, radyo ve fberoptik trafik
dahil olmak zere tm uluslararas haberlemeyi dinlemek iin deiik
teknolojik sistemler kullanan neredeyse tamamen otonom keif ebekesi
tarafndan gzetleniyordu.

ki adam yeraltnda, devasa bir uydu anann aasnda oturuyorlard.


Monitrlerle dolu bir ekranda alrken zamanlann Keyhole, Lacrosse ve dier
keif sistemlerinden gelen gerek zamanl verileri alp bilgiyi analiz edip
deerlendirerek geiriyor, sonra da bu bilgileri ilgili otoritelere gnderiyor!ard.
Unvanlarna baklrsa istihbarat ajanlarydlar ama d grnlerinden hibir
ak vermiyorlard. Kot pantolon ve spor ayakkab giymilerdi ve daha ok
derbeder rocklara benziyoiard.
ar onlara Long Island'n kuzey dou ucunda bir balk teknesinin
387

telsizle yardm istediini bildirdi. Anlalan Montauk yaknlarnda muhtemelen


bir ispermeet balinasnn sebep olduu bir kaza olmutu. Yine de yardm
arsnn gerek olduunun garantisi yoktu. imdiden histeri havas yaylm
ve yanl alarmlar yamaya balamt. Daha byk bir geminin yardm
yolunda olduu syleniyordu ama bunun da doru olup olmadn bilmenin
yolu yoktu. Santral, mrettebatla irtibat saniyeler iinde kaybetmiti.
Bir Keyhole snf uydu K.H-12-4 gneydoudan Long Island'a
yaklayordu. Aratrmaya balamak iin iyi bir konumdayd. Buckley Field'a
verilen talimatlar teleskopu ky eridinin ilgili blmne odaklamakt.
Adamlardan biri klavyeye bir dizi komut yazd.
Atlantik kylarnn yz doksan be kilometre zerinde K.H-12-4
gkyznde sratle ilerliyordu; 15 metre uzunluunda, 4.5 metre apnda, yakt
dahi) toplam 20 ton arlnda silindirik bir teleskoptu. Her iki yanndan byk
gne yelkenleri uzanyordu. Buckley Field'dan verilen emir, uydunun
herhangi bir ynde bin kilometrelik bir alan tarayabildii dnen aynasn
altrd. Bu durum sadece ok kk bir ayar gerektiriyordu. Akam
kyordu bu yzden grnt glendiriciler devreye girerek grnty gn
ortasymasna aydnlattlar. Her be saniyede bir KH-12-4 bir fotoraf ekti
ve veriyi Buckley Field'a geen bir nakil uydusuna gnderdi.

krm

Adamlar ekrana baktlar.


Montauk uzakta belirdi, kartpostal gibi eski bir kasabayd ve dnyaca nl
bir deniz feneri vard. Ama 195 kilometre yukardan Montauk un cazibesi
ancak bir haritada grlebilecek kadard. Binalardan grnebilen yegane ey
olan k benekleriyle dolu manzara yollarn ince izgileriyle blnyordu.
Fener bile burundaki soluk beyaz bir k noktacndan ibaretti.
Arkasnda Atlantik ufka uzanyordu.
Uyduyu idare eden birinci adam teknenin saldrya uram olmas gereken
blgeyi iaretledi, koordinatlar girdi ve grnty yaklatrd. Ekran suyla
dolarken sahil grntden kayboldu. Grnrde tekne falan yoktu.
Dier adam izledi. Balk kroket ile dolu kat torbaya uzand. "Aramaya
devam et, o zaman." dedi.
"Sakin ol be adam."
"Sakin mi? Veriyi imdi istediklerini sylediler."
"Eh, km psnler." Operatr teleskopun aynasn ok az oynatt.
"Anlamyor musun, Mike? Sonsuza kadar srecek. Bu i tmden boktan. Her
eyi hep o anda istiyorlar ve bu sefer beklemeleri gerekecek. u boktan minik
tekne sa olsun, btn lanet okyanusu taramamz gerekiyor."
"Okyanusu aramamz gerekmiyor, tekne burada olmal. Yardm ars
NOAA araclyla geldi. Eer gremiyorsak, batmtr."
"Gnm enlendiriyorsun."
388

"Yaa." Adam parmaklarn yalad. "Zavalllar."


"Siktir et. Asl zavalllar biziz. Lanet gemi battysa enkaz aramamz
gerekecek."
"Tembelin tekisin, bitiyor muydun, Cody?"
"yle."
"Biraz kroket al Hey, o da ne?" Mike yal parmaklarndan birini ekrana
uzatt. Suda uzun, karanlk bir leke vard.
"imdi anlarz."
Teleskop, dalgalarn arasnda bir balinann hatlar belirene kadar grnty
yaklatrd. Ama tekneden hl eser yoktu. Ekranda zerlerinde soluk beyaz
noktalarla daha fazla balina belirdi pskrtmelerinden kan dumanlard bu
noktalar. Sonra daldlar.
"O zaman buraya kadar herhalde." dedi Mike.
Cody tekrar zum yapt. Artk grnt maksimum znrlkteydi.
Dalgalarn zerinde ilerleyen bir mart grdler. Teknik olarak iki dzine kare
pikselden ibaretti ama bir ku gibi grnyordu.
Blgeyi taradlar ama ne gemiyi ne de enkaz grebildiler.
"Belki de yanl yerdeyiz." dedi Cody.
" M m k n deil. Verilen bilgiye gre, eer ilerlemediyse tekne burada
olmal." Mike esnedi, kat torbay bir top haline getirdi ve p nianlad.
Iskalad. "Yanl alarm olmal. Geri, orada olmay isterdim."

"Orada nerede?"
"Montauk'ta. Gzel bir kasaba. Geen yl arkadalarla oraya gitmitim,
Sandy ile ayrldktan hemen sonra. ounlukla sarhotuk ya da kafamz gzeldi
ama orada kayalklarda ylece yatp gnbatmn izlemek gzeldi. nc gece
bardaki garson kzla ii piirdim, vay be, ne yolculuktu!"

krm

"Dileiniz benim iin bir emirdir."


"Yani?"
Cody ona srtt. "Montauk'u ziyaret etmek mi istiyorsun? Biz bu lanet uydu
ordusunun kumandanyz. Ve burada olduumuza gre ve tm..."

Mike'n yz aydnland. "Deniz fenerine gidelim," dedi. "sana nerede


sevitiimizi gstereyim."
"Ba stne, Kaptan."
"Ah, aslnda... belki de yapmamamz gerekir. Bamz derde girebilir..."
"Neden? Zaten oraya bakmamz gerekiyor. Enkaz aryoruz, unuttun m u ? "
Parmaklar klavyenin zerinde dans edercesine hareket etti. Teleskop
grnty yeniden uzaklatrd. Ekranda anakara belirdi. Cody beyaz noktay
seti ve fener nlerinde belirene dek yaknlat. Kayalklar krmzms kla
ykanmt adeta. Gne Montauk'un zerinde batyordu. Bir ift, kollarn
birbirine dolam halde feneri getiler.
389

"Gnn en iyi zaman," dedi Mike, "deli gibi romantik."


"Onu fenerin nnde mi becerdin?"
"Samalama! Hayr, daha aada... Bak ite oras! u ikilinin gittii yer.
iana syleyeyim, oras ok nldr. Her akamzeri plajda pantolonlar
ndirme zaman."
"Hey, belki bir eyler grrz."
Cody teleskopu evirdi, bylece iftin nnden ilerledi. Kara kayalklarda
iaka birileri yokmu gibi grnyordu. Martlar zerlerinden uuuyor,
.iyecek paralar iin dalyorlard.
Sonra ekranda baka bir ey belirdi. Dz bir ey. Cody kalarn att. Mike
ne eildi. Bir sonraki fotoraf beklediler.
Grnt deiti.
"Bu da n e ? "
"Hi fikrim yok. Daha yaknlaabiliyor musun?"
"Hayr."
KH-12-4*ten bir sonraki grnt geldi. Manzara yine deiti.
"Siktir." diye fsldad Cody.
"Bu da ne byle?" Mike gzlerini iyice at. "Yaylyor. Lanet yamatan
yukar srnyor."
"Siktir." dedi Cody yeniden. Bu kez korkmu gibiydi.

Montauk,

ABD

krm

Linda ve Darryl Hooper haftadr evliydiler ve balaylarn Long Island'da


geiliyorlard. Blgenin yerlileri olarak balklarn yerini film yldzlan aldndan
beri Long Island kalmak iin pahal bir yer haline gelmiti. Artk kilometrelerce
uzanan kumsallarda yzlerce sekin balk restoran vard. Son modaya uygun giyinen
Nevv Yorklular hafta sonlarn sekin stillerini sergileyerek orada geiriyorlard. Aslna
baklrsa Amerika'nn gerekten zengin sanayicileri ayrcalkl East Hampton'a
yerlemilerdi; yalboya bir tablo kadar mkemmel tarihi kasaba, alan nfusu
iin olduka pahalyd. Daha gney batdaki Southhampton da ucuz deildi ama
Darryl Hooper gen ve hrsl bir avukat olarak nam salmt. Manhattan ehir
merkezindeki avukatlk firmasnn ortaklna hazrland bir sr deildi. Henz
byk paralar akmyordu ama Hooper hi phesiz doru yoldayd. stelik sevimli
bir fstkla evlenmiti. Linda hukuk fakltesinin gz bebeiydi ama sonunda, seyrelen
salan ve kaim caml gzlklerine ramen Darryl'i semiti.

Hooper ans yznden mutluydu ve yldznn ykseldiinin bilincinde


kendine ve Linda'ya gelecekte yaayacaklarnn ufak bir parasn tattrmaya
karar venriti. Gerei sylemek gerekirse Southhampton'da bir oteli
390

karlayacak paralar yoktu ve dardaki zevkli restoranlarda yemek yemek


onlara gecede yz dolara patlyordu. Ama dert deildi. Deli gibi alyorlard
ve biraz olsun lks hak etmilerdi. stelik Hooperlar'n en gzde meknlar
diledikleri sklkta ziyaret etmeleri iin ok zaman gemesi gerekmeyecekti.
Karsn biraz daha yaknma ekti ve Atlantik'e bakt. Gne denizin iine
batmaya hazrlanyordu. Gkyz meneke rengine dnmt, bulut demetleri
urukta pespembe parlyor, minik dalgalar kumsala arpyordu. Hooper biraz
daha kalmay dnd. Otoyol bu saatte dolu olurdu ama bir iki saat iinde
Southhampton'a giden yol alrd. Harley'le elli kilometreyi yirmi dakikada
giderlerdi. imdi gitmek yazk olur gibi geliyordu.
zellikle de Montauk Burnu gn batmndan sonra aklar iin kusursuz bir
yerken, en azndan herkes yle diyordu.
Yavaa kayalklara doru ilerlediler. Birka adm sonra plajn geri
kalanndan grnmeyen dz bir alana geldiler. Hooper akt ve kimsenin onlan
gremeyecei fikri houna gitmiti.
Kansn per, ellerini tirtnn iine kaydrr ve tirtn kard srada,
kars onun kemerini zmekle megulken Buckley Field'da yerin altnda
oturan iki adamn, 195 kilometre yukardan onlar izleyebilecei dnyada
aklna gelmezdi. Sonunda birbirlerine sokularak giysilerin zerine yattlar.
Kansn pckleriyle kuatt ve Linda srtst dnd. pckleri karsnn
gslerinde dolat ve beline doru indi, elleri ayn anda her yerdeydi.
Kadn kkrdad. "Dur. Gdklanyorum."
Sa elini kadnn baldnnn i ksmndan ekti ve onu yeniden pt.
"Hey, ne yapyorsun?"

Ne yapyordu? Her zaman yapt eyleri yapyordu kadnn houna


gittiini bildii eyleri. Dudaklann dudaklarna kapad ama kadnn gzleri
onun arkasnda bir yere kilitlenmiti. Hooper dnd.

krm

Linda'nn bacanda bir yenge vard. Kadn kk bir lkla bacan


sallayarak onu uzaklatrd. Yenge srt st dt, sonra kskalarn aarak
dnmeye urat. "Of, beni korkuttu."

"Galiba o da aksiyona katlmak istedi." Hooper sntt. "ansn yok dostum,


kendi trnde bir hanm bulman gerek."
Linda glmsedi ve dirseklerinin zerinde doruldu. "Kk komik ey,"
dedi, "daha nce hi bunun gibi bir yenge grmemitim."
"Nesi komik?"
"Bilmem. Sence de komik grnmyor mu?"
Hooper yengeci daha yakndan inceledi. Yenge hl hareket etmemiti.
ok byk saylmazd, on santimetreden uzun deildi ve beyazd. Kabuu
kayann koyu rengi zerinde parlyordu. Elbette sra d bir renkti ama baka,
bir gariplik daha vard. Linda haklyd. Komik grnyordu.

Sonra fark etti. "Gzleri yok." dedi.


"Aaa evet." Linda dnerek dizleri ve elleri zerinde yarata, doru
emekledi. "Acayip. Hasta olabilir m i ? "
"Bana kalrsa hi gzleri olmam." Hooper parmaklarn Linda'nn
omurgasnda gezdirdi. Linda parmaklar ile yengecin kskalarn drtt ve
hzla elini geri ekti. Ama hibir ey olmad.
" A m m a sakin."
"Haydi ama, bo ver u aptal yengeci."
"Kendini korumaya almyor."
Hooper iini ekti. Kadnn yanna meldi ve yengeci drtt. "Haklsn.
Neyse, hayvan rahat brakalm."
Linda glmseyerek onu pt. Hooper kadnn dilinin kendininkine
dolandn hissetti. Gzlerini kapayp kendini...
Linda silkindi. "Darryl."
Yenge eline gelmiti. Arkasnda bir tane daha, onun ardnda da nc bir
tane vard. Hooper'n gzleri onlar sahilden ayran kaya duvara kayd.
Siyah ta yzey saysz zrhl kabukla kaplyd. Kskal, beyaz, gzsz
yaratklar gz alabildiine, sra sra uzanyordu.
Milyonlarcas vard.
"Ah Tanrm." diye fsldad Linda.
Vcut denizi hareket etmeye balad. Hooper daha nce daha kk
kabuklularn kumda hareket ettiim grmt ama nedense yengelerin daha
yava ve rahat bir biimde hareket ettiklerini dnrd. Bunlar hzlyd
korkutucu derecede hzl. Sanki bir gelgit dalgas gibi onlara doru aktlar, zrhl
bacaklar kayada yumuak sesler karyordu.

Linda rlplak ayaa frlad ve geriledi. Hooper eyalarn toplamaya


alt ama sendeleyip kollarndaki elbiseleri drd. Yengeler giysilerin
zerine t ve Hooper geri srad.

krm

Yaratklar onu takip etti.


"Sana zarar vermezler." diye bard. Ama Linda oktan kayalarn zerine
trmanyordu.
"Linda!"

Kadn dengesini kaybetti ve ba nde kayalara dt. Hooper hzla ona


seirtti ama yengeler daha hzl hareket ediyorlard, yetiip zerlerine
trmandlar. Linda lk att, sesi panikle dolu ve tizdi. Hooper elinin tersiyle
yaratklar kadnn srtndan ve kendi kollarndan att. Linda zplad, panie
kaplmt ve salarn kartnyordu.Kafasnda yengeler vard. Hooper onu
yakalad ve ne itti. Cann actmak istememiti sadece yengelerden
kurtulmaya, ikisini kayalarn zerine gibi en yaratklardan
uzaklatrmaya alyordu. Ama Linda yine takld ve Hooper'a tutunup onu
392

da kendiyle birlikte aa ekti. Yere arptnda altnda paralanan yenge


kabuu ktlesini hissem. Sivri ular actarak etine batyordu. rpnd. Yzlerce
keskin ayak vcudu boyunca kouturuyordu. Parmaklarndaki kan grd ve
ayaa kalkarak Linda'y da ekti.
Her nasl olduysa kayalklar geip rlplak Harley marka
motosikletlerine kotular. Hooper omzunun zerinden geriye bakt. Fenerin
etrafndaki ykseltilmi alandan balayarak tm kumsal yenge kaynyordu.
Okyanustan da geliyorlard, saylamayacak kadar oktular. lk dalga imdiden
otoparka ulam ve dz alanda hzlanmt. Hooper ardndan Linda'y
srkleyerek kouyordu. Tabanlarna trdayan kabuklar batyordu ve ayaklar
smks bir maddeyle kaplanmt. Kaymamak iin dikkatli olmas
gerekiyordu. Sonunda motorsiklete ulatlar, zerine atladlar ve Hooper
motoru altrd.
Otoparktan hzla ak yola ktlar ve yarr gibi Southampton'a yneldiler.
Motosiklet ezilen yengelerin kayganlatrd yolda tehlikeli bir biimde
kayd. En sonunda kaynayan ktleden uzaklam, asfaltta ok gibi ilerliyorlard.
Kar ynden bir kamyonet belirdi, direksiyondaki yal adamn gzleri
grdklerine inanamyormuasna fal ta gibi almt. Sanki bir film karesi
gibi, diye dnd Hooper zerlerinde en ufak bir kuma paras bile
olmadan motosikletle giden iki kii. O kadar berbat olmasa durumu komik bile
bulabilirdi.

Montauk'un kysndaki evler grnd. Long Island'n dou ucu, kyya


paralel ilerleyen otoyoluyla birlikte ince bir arazi eridinden ibaretti. Hooper
kasabaya girerken beyaz yengelerden oluan bir selin soldan yaklatn
grd. Kayalklardan dklyor ve yola doru ilerliyorlard.

krm

Hzland.
Beyaz sel daha hzlyd.
'Montauk'aho geldiniz' tabelasna birka metre kala araba yoluna ulatlar.
Yol onlarla kaynyordu. Bir kamyon geri dnerek kamaya alyordu. Hooper
Harley'nin altndan kaydn hissetti. Arac dzeltmeye alt ama motosiklet
kontrolden kmt.
Ah, hayr, diye dnd. Ltfen. Tamun, hayr.
Kamyon yola devrildi. Harley ona doru kayyordu. Hooper, Linda'nn
lk attm duydu ve motosikleti btn gcyle dndrmeye alt.
Kamyonun nnden kayarak getiler ve krom kapl metali kl pay skaladlar.
Harley hl dnyordu ama Hooper onu dzeltti. nsanlar yollarndan
kayordu. Umursamad. nlerindeki yol akt.
Son srat Southampton'a ilerlediler.

Buckley Feld,

ABD

"Orada ne oluyor?"
Cody'nin parmaklar klavyede gezindi. Grntlere deiik filtrelerle
bakmaya alt ama tm grebildikleri ak renkli bir ktlenin okyanustan
karaya aktyd.
"Bir dalgaya benziyor." dedi. "Lanet olas kocaman bir dalga."
"Ama bir dalga grmedik." dedi Mike. "Bunlar hayvanlar olmal."
"Hangi siktiimin hayvan?"
"Onlar..." Mike monitre bakt. aret etti. "Bak, tam orada! una yaknla.
Bir metreye kadar."
Cody blgeyi seerek yaknlat. Ekran aydnlk ve karanlk piksellerden
oluan bir grntyle kapland.
"Daha yakn."
Pikseller geniledi, bazdan beyaz, dierleri ise grinin deiik tonlarndayd.
"Peki, belki de delirdim," dedi Mike yavaa, " a m a eye benzemiyorlar
m ? " Nasl mmkn olabilirdi ki? "Kskalar," dedi, "kska ve kabuklar."
Cody ona bakt. "Kska m ? "
"Yengeler."
Cody'nin enesi dt. Uyduya ky eridini aramas iin gerekli komutlar
girdi.
KH-12-4, Montauk'tan East Hampton'a, oradan da Southhampton, Mastic
Plaj ile Patchogue'ye geti.
"Bu olamaz." dedi Mike.

"Olamaz m?" Cody dnd. "Bal gibi de oluyor. Orada aada denizden bir
eyler kyor, stelik tm Long Island kylar boyunca. Hl Montauk'a
gitmek istiyor musun?"

New

krm

Mike merkezi aramak iin telefonu kaldrd.

York Byk ehir,

ABD

Montauk'un kndan hemen sonra 27. Otoyol, Long Island 495. Ekspres
Yol'a balanyordu. Bu yol Queens'e gidiyordu. Montauk'tan New York'a 200
kilometre
civar mesafe vard ve byk ehre yaklatka yol
kalabalklayordu. Yolun hemen hemen yarsnda, Patchogue yaknlarnda,
fazladan trafik skkl olacakt.
Bo Henson kendi zel kurye irketinde bir postacyd. Long Island'a gnde
iki kez gidip geliyordu. Patchogue'ye havaalanndan bir paket alp yaknlarda
bir yere brakmak iin gitmiti. imdi de ehre geri dnyordu. imdiden
394

yorucu bir gn geirmiti ama Fedex gibi byk irketlere kar savarken
uzun saatlerden yaknmann bir alemi yoktu. Geri ok yaknda
rahatlayabilecekti. Tm teslimatlarn yapmt ve ii beklediinden daha erken
bitmiti. Yorgunluktan can kmt ve can bir bira ekiyordu.
Amityville yaknlarnda, Queens'ten aa yukan krk kilometre nce,
ndeki araba kayd.
Henson frene asld. ndeki araba dzeldi ve hemen yavalad. Drtleri
yanmt. Bir ey yolu kaplamt. Gm karanyordu ve Henson yolu neyin
kapladn gremedi, sadece hareket ettiini ve soldaki allardan geldiini
fark etti. Sonra yengeleri grd. Otoban onlarla dolup tayordu. Yolu
gemeye alyorlard ama hi anslar yoktu -krk kabuk paralan ve smk
izleri imdiye kadarki zayiatn kahntsyd.
Trafik srnerek ilerliyordu. Sanki sabun zerinde gider gibiydiler. Henson
kfretti. Yaratklarn nereden km olabileceklerini merak etti. Gazetelerde
Christmas Adas'ndaki dalardan remek iin denize g eden yengeleri
okumutu. Her yl yz milyon tanesi adeta tek bir ktle halinde yola
kyorlard. Ama Christmas Adas Hint Okyanusu'ndayd ve fotoraflarda
grd yengeler dev gibi ve kmnzlard, bunun gibi kaynaan beyaz bir
ktle deil.

krm

Henson bunun gibi bir eyi daha nce hi grmemiti.


Bir kez daha kfretti ve radyoyu at. Bir sre sonra bir country mzik
istasyonu buldu ve kendini kaderine brakt. Dolly Parton, radyodan onu teselli
etmek iin elinden geleni yapyordu ama hibir ey ruh halini dzeltemezdi.
On dakika sonra haberler balad ama yenge istilasndan bahsetmiyorlard.
Bir kar temizleme arac belirdi, skk trafiin arasndan ilerleyerek
milyonlarca yengeci yoldan sprmeye alt. Etkisi ileri hepten kantrmak
oldu. Henson tm yerel radyolar denedi ama hibiri bundan bahsetmiyordu, bu
da onu iyice sinirlendirdi: o ac ekiyordu ve kimsenin umurunda deildi. Bu
arada havalandrma aracm iine dayanlmaz bir koku pompalyordu, bu yzden
kapatmak zorunda kald.

Kesien yollarn soldan Hempstead ve sadan Long Island'a giden kar


tarafnda trafik hz ald. Yaratklar henz oraya kadar gelmemilerdi. Henson
gaza bast ve Queens'e umut ettiinden bir saat sonra vard. Burnundan
soluyordu. Dou Nehri'ne varmadan hemen nce sola dnd ve Brooklyn,
Greenpoint'teki her zaman i.ki itii yere yol alrken Nevvton Creek'i geti.
Aracn park etti, indi; kamyonetinin durumunu grdnde neredeyse kalp
krizi geirecekti. Tekerlekler, jant kapaklar ve boya, ta pencerelere kadar
ulaan bir yenge amuru ile kaplanmt. Ertesi gn ilk i yollara dmesi
gerekiyordu ve bu halde teslimat yapamazd.
Ge olmutu ama bira, o kamyoneti yirmi drt saat ak araba ykama
395

merkezine gtrene kadar bekleyebilirdi. Tekrar kamyonete bindi, blok


boyunca araba srd ve ocuklara alamlara dikkat etmelerini syledi,
kamyonetinde en ufak bir kir bile grmek istemiyordu. Sonra onu nerede
bulacaklarn syledi ve bira iin tekrar bara dnd.
Araba ykama servisi detayl, adam gibi i yapmakla nlyd. Henson'm
kamyonetindeki smks yapkan maddeyi karmak gt ama uzunca bir
sre scak su fskiyesine tutulunca eridi. Tpk gnete kalaa jle eker gibi,
diye dnd basnl suyun bandaki ocuk. Atk su kanalizasyona akt.
New York'un benzersiz bir su sistemi vard. Aralar ve trenler Dou
Nehri'nin otuz metre altndan geerken, temiz su ve kanalizasyon borular yerin
240 metre altnda uzanyordu. Gl matkaplanyla mhendisler suyun ehre
rahata girip kmasn salamak iin srekli yeni tneller ayorlard. Var olan
borularn yan sra artk kullanlmayan saysz eski tnel vard. Uzmanlar, Nevv
York'un altnda yatan borulaun tmn kimsenin bilemeyeceini iddia
ediyorlard. Tm ebekeyi gsteren bir tek harita bile yoktu. Baz tneller
sadece bir grup serseri tarafndan bilinirdi ve onlar da bunu sr gibi saklarlard.
Kanalizasyon sistemi, ynetmenlere iinden korkun yaratklarn kt korku
filmleri yapmalar iin ilham kayna olmutu. Nevv York kanalizasyonlarna
akan her ey bir anlamda yolundan sapard.
O gece ve takip eden birka gn iinde Brooklyn, Queens, Staten Island ve
Manhattan'daki araba ykama servisleri Long Island'dan gelen aralarla dolup
tat. Atk su ehrin barsaklarna akt, dier atk svlarla kart ve geri
dnm istasyonlarna girdi. Sonra tekrar sisteme pompaland. Henson'n
kamyoneti prl prl teslim edilmesinden birka saat sonra, atk svlar Nevv
York'un su ebekesine karmt.

krm

Alt saat iinde ilk ambulanslar caddelerde hzla gemeye balamlard.

396

11 Mays

Chteau

fVhistler,

Kanada

Deiimle bark olmann her zaman bir yolu vard. Ya da en azndan Johanson
hep bir yolunu bulmutu. Evini kaybetmek her ne kadar onu zse de onsuz
yaayabileceini de biliyordu. Evliliinin bitii bile yeni bir balang olmutu.
Trodheim'dayken ksa sreli ilikileri yalnzln blm ama hibiri onu
rahatsz etmemiti. Ona kalrsa, estetik duyarllklarna veya armoni zevkine
bir ey eklemeyen her ey pe gidebilirdi. Yzey, bakalar ile paylat bir
eydi ama derinlikleri kendine saklyordu. Hayatla baa kmak iin yntemi
buydu.
Ancak imdi, gnn erken saatlerinde, baka, daha rahatsz edici hatralar
gemiten kendilerini belli ediyordu. Sol gznn almasn istememiti ama
artk aldna gre daha tepeden bir ayla bakyor, hayatndaki deiim
tarafndan mahvedilen insanlar dnyordu.

krm

Kars.
nsanlar hayatlarnn kontrolnn kendi ellerinde olduunu dnerek
byrlerdi. Ama o karsn terk etmiti ve kars kontroln bir yanlsama
olduunu renmek zorunda kalmt. Onunla tartm, ona yalvarm,
barm, anlay gstermeye alm, sabrla dinlemi, acmas iin yalvarm
ve ortak yaamlarndan dertop edilip atlarak geride braklmt. Herhangi bir
eyi deitirebilme gc olduuna inanmaktan vazgemiti. Hayat bir kumard
ve o kaybetmiti.

Bir anda daha farkl hissetmeye balamas onun suu muydu? Duygular
masumiyet ve sululuun tesindeydi, hayatn koullarna kar verilen
biyokimyasal tepkimelerdi. Pek romantik olmadn biliyordu ama endorfinler
her trl romantizmden fazlasn ifde ediyordu. O zaman suu neydi?
Tutamayaca szler vermek...
Johanson dier gzn at.
Deiim onun iin yaam iksiriydi. Kars iin ise bir eit komay
397

tetiklemiti. Yllar sonra Trondheim'dayken, arkadalar karsnn sonunda


ayaklan zerinde durduunu ve hayatnn dizginlerini yeniden ele aldn
sylemilerdi. Bir sre sonra yeni birini bulmutu. Johanson'la, zlem ve
hntan duygulan olmakszn, birka kez telefonda sohbet etmilerdi. Ac kendi
kendine yok olmu ve Johanson sululuk yknden kurtulmutu.
Ama imdi geri dnmt.
Tina Lund'un soluk, sevimli yzyle onu her yerde takip ediyordu. imdiye
dek her trden farkl senaryoyu aklndan geirmiti. Glde birlikte olmu
olsalard her ey deiecekti. Belki de onunla Shetland Adalar'na gelirdi. Ya
da her eyi mahvederdi ve Johanson kadnn szn dinleyecei son kii olurdu,
mesela Kare'yle bulumas iin tevik ettiinde. Her iki trl de imdi hayatta
olurdu.
Kendi kendine byle dnmenin aptalca olduunu sylyordu.
Ama dnceler geri gelmeye devam ediyordu.
Gnein ilk nlar odaya girdi. Her zaman yapt gibi perdeleri ardna
kadar ak brakmt; perdeleri kapal bir yatak odas bir mezardan beterdi.
Kahvalt iin kalkp kalkmamay dnd ama iinden hareket etmek
gelmiyordu. Lund'un lm onu kedere bomutu. Ona ak deildi ama onu
seviyordu. Kadnn huzursuzluu ve zgrlk tutkusu ikisini ayrd kadar bir
araya da getirmiti.

Sonsuza kadar yaamayacam diye dnd. Lund ldnden beri lm


dnr olmutu. Kendini yal hissetmeye alk deildi ama grnen o ki
kader artk ona bir son kullanma trihi damgalamt. Elli alt yandayd,
mkemmel durumdayd ve istatistiksel olarak kaza ya da hastalkla zamanndan
nce lme tehdidini atlatmt. Hatta bir tsunamiden bile kurtulmutu. Ama
zamann geip gittiine hi phe yoktu. Yaamnn ou geride kalm ve
tmnn bir hata olabileceinden endielenmeye balamt.

krm

Hayatnda iki kadn ona gvenmiti ve o onlar korumay baaramamt.


Karen VVeaver hayattayd. Ona Lund'u anmsatyordu. O kadar hiperaktif,
temkinli ve deiken mizal deildi ama Lund'un gcne, dayankllna ve
sabrszlna sahipti. Tsunamiden katktan sonra ona teorisini anlatmt ve
kadn da ona Lukas Bauer iin yapt ii aklamt. Bir sre sonra Norve'e
gelmi ve evsizler kervanna katlmlard. Ama N T N U ' y a ait binalar hl
ayaktayd. Yetkililer onu ie bomu ve daha gle kaamadan Kanada'dan
arlar gelmiti. VVeaver'n onlara katlmas onun fikriydi, grnrde Bauer'in
ii hakknda herkesten daha fazla bilgiliydi ve bunlar aktarabilirdi. Ana asl
sebep bu deildi. Eer helikopter olmasayd VVeaver asla kurtulamayacakt,
yani bir anlamda Johanson onu kurtarmt. VVeaver, Lund'a yardm etmeyi
baaramad iin onun kefaretiydi ve ona gz kulak olmaya karar vermiti. O
yzden onu yaknnda tutmak en iyisiydi.
398

Gemiin anlar gnnda solup gittiler. Johanson kalkt, bir du ald ve


alt buukta ak bfeye vardnda erken kalkann bir tek kendisi olmadn
grd. Yemek odas kahve ien, msli ve meyve yiyen ve aceleyle konuan
istihbarat ajanlar ve askerlerle doluydu. Johanson taban tepeleme rplm
yumurta ve domuz pastnnas ile doldurdu ve tandk bir yz arad.
BohrmannTa konumay isterdi ama adam grnrde yoktu. Ama General Li
orada, iki kiilik bir masada tek bana oturuyordu. Bir dosyay kartryordu
ve ara sra nndeki bir kase meyveyi kaklyordu.
Li'deki bir ey Johanson'un ilgisini ekiyordu. Olduundan daha gen
grndn tahmin etti. Bir adamn onu yataa atmak iin ne yapmas
gerektiini merak etti ama bunu denemenin pek tavsiye edilecek bir ey
olmadna karar verdi. Li, bakasnn inisiyatifi ele almasndan holanan birine
benzemiyordu.
Okuduu eyden ban kaldran Li onu grd. "Gnaydn Dr. Johanson."
diye seslendi. "yi uyudunuz mu?"
"Bebek gibi." Masaya doru yrd. "Kahvaltda yalnzsnz sanrm.
Galiba yukarlar yalnz oluyor."

"Neden bana katlmyorsunuz? Kendi fikirleri ile megul insanlarn


evremde olmasndan holanrm. Bu zihni biler."
Johanson oturdu. "Benim yle olduumu kim sylemi?"
"Belli." Li dosyasn brakt. "Kahve?"
"Evet ltfen."
"Dn kendinizi ak ettiniz. Buradaki dier bilim insanlar kendi alanlarna
odaklanyorlar. Shankar gizemli derin deniz sesleriyle urayor, Anavvak,
balinalarna neler olduunu anlamaya alyor geri sorunumuz hakknda
dierlerinden daha fazla bilgiye s a h i p ve Bohrmann'n bir metan felaketi
olacak diye d kopuyor. Deikenlerle oynayp duruyor ve ikinci bir heyelan
nlemeye alyor. Geri kalanlar da ayn azimle alyor."

krm

"Baya bir i bu."


"Ama daha hepsini birbirine balayacak bir teori gelitiremediler."
"Byle bir teoriye ihtiyacmz olduunu dnmemitim." dedi Johanson
ifadesiz bir sesle. "Bu bir Arap komplosu deil miydi?"
"Buna inanyor musunuz?"
"Hayr."

"O zaman neye inanyorsunuz?"


"Ne dndm bilmek istiyorsanz, bir iki gn daha beklemeniz gerek."
"Henz kendinizi ikna edemediniz mi?"
"Hemen hemen." Johanson kahvesini yudumlad. "Bu hassas bir mesele.
Sizin Bay Vanderbilt'iniz terrizmle kafay bozmu. phelerimi dile
getirmeden nce, beni destekleyecek birini bulmalym."
399

"Ve bu kii kim olacak?"


Johanson bardan masaya brakt. "Siz, General."
Li arm grnmyordu. "Beni bir eye ikna edecekseniz, belki de ne
olduunu sylemelisiniz."
"Kesinlikle." diyerek glmsedi Johanson. "yi bir zamanlamayla."
Li dosyay masann dier yanna itti. inde bir dolu faks vard. "Belki bu
kararnz hzlandrr, Dr. Johanson. Bunlar bu sabah saat bete aldm.
Grne gre kimse bize tam olarak ne olduunu anlatamyor ve hl tam bir
rapor bekliyoruz ama hzl bir karar vermem gerekiyordu. Birka saat iinde
Nevv York ve evresinde skynetim ilan edilecek. Peak imdiden ilemleri
balatmak iin oraya gitti."

krm

Bir baka tsunaminin grnts Johanson'un gzlerinde canland.


"Neden?"
"Size Long Island kylan boyunca denizden milyarlarca beyaz yengecin
karaya ktn sylesem?"
"Bir ekip kurma tatbikat yapyorlar derdim."
"Evet ama ne ekibi?"
"Bana bu yengelerden biraz daha bahsedin." dedi. "Orada ne yapyorlar?"
"Emin deiliz. Ama u Breton stakozlarna benzer bir ey olduunu
dnyoruz. Bir salgn getiriyorlar. Bu sizin teorinize nasl oturuyor?"
Johanson bir dnd. "Onlan inceleyebileceimiz yerde biyolojik tehlike
tesisi var m ? "
" N a n a i m o ' d a bir tane kurduk. Yengelerle dolu bir kargo u anda oraya
gnderiliyor."
"Canllar m ? "
"Yakalandklarnda canlydlar. Bir ok insan ld. Bu seferki zehir
Avrupa'daki toksinlerden daha hzl ilerliyor gibi grnyor."
Johanson bir sre hibir ey sylemedi. "Oraya gideceim." dedi sonunda.
"Ve bana ne dndnz ne zaman sylemeyi dnyorsunuz?"
"Bana yirmi drt saat verin."
Li dudaklarn bzd. "Yirmi drt saat olsun." dedi. "Ama bir dakika bile
fazla olmaz."

Nanaimo,

Vancouver Adas

Anavvak, Ray Fenvvick, John Ford ve Sue Oliviera ile birlikte enstitnn byk
sunum odasnda oturuyordu. Projeksiyon cihaz balina beyinlerinin boyutlu
modellerini gsteriyordu. Oliviera onlar bilgisayarda tasarlam ve jlenin
bulunduu blgeleri iaretlemiti. Beyinlerin iinde ve etrafnda dolaabiliyor,
400

sanal bir bakla diklemesine kesebiliyordunuz. O ana kadar simlasyo


seyretmilerdi ve imdi de maddenin beyin merkezine doru kvrmlar iinde
nasl yolunu atn gsteren drdncye bakyorlard.
"Pekl, ite teori." dedi Anavvak. "Bir hamambcei olduunu farz et."
"Vay, sa ol Leon." Oliviera'nn kaldrd kalar ata benzeyen suratn
daha da uzun gsterdi. "Bir hanm nasl pohpohlayacan iyi biliyorsun."
"Bir hamambcei zeki dnme yeteneinden yoksundur."
"Devam et, iyi gidiyorsun."
Fenvvick gld ve burnunun ucunu kad.
"Yaptn her ey sadece bir reflekstir," dedi Anavvak bozuntuya vermeden,
"yani eer ben bir nrofzyolog olsaydm, hi sorun yaamadan davranlarn
ynlendirebilirdim. Sadece reflekslerini kontrol etmem ve gerektiinde onlar
tetiklemem yeterdi. Yapay bir uzuv gibi olurdun. Sadece doru dmelere
basmam yeterdi."
"Bir bcein kafasn kesip baka bir bcein kafasn diktikleri bir deney
yok muydu?" dedi Ford. "Doru hatrlyorsam yryebiliyordu."
"Hemen hemen. Bir hamambceinin kafasn kestiler ve bir dierinin de
bacaklarn. Sonra merkezi sinir sistemini birletirdiler. Ba olan hamambcei
sanki kendininmiesine bacaklar kontrol etti. Gelmek istediim nokta buydu:
basit yaratklardaki basit sreler. Benzer bir eyi farelerle denedikleri bir deney
daha vard. Bir fareyi aldlar ve bedenine ikinci bir kafa naklettiler. artc
derecede uzun bir sre yaad -birka saat ya da gn sanrm. Her neyse, iki
kafa da normal ilev gryor gibiydi ama fare hareketlerini koordine etmekte
zorlanyordu. Yryebiliyordu ama bu her zaman amalad ynde deildi,
yani ounlukla birka admdan sonra dyordu."

krm

"artc." diye mrldand Oliviera.


"Yani herhangi bir organizmann kontroln ele geirmek teknik olarak
mmkn ama organizma karmaklatka daha zorlayor. Bir de ayn zamanda
bilinli, zeki, yaratc ve bireysel farkndah olan karmak yaratklarla
uratnz dnn. Emirlerinize uymasn salamak ok zorlaacaktr, o
zaman ne yapmak gerekir?"
"radesini krar ve bir hamambceininkine eitlersin. Mesela konu
erkeklerse, sadece plak kn gstermen yeter."
"Aynen yle." Anavvak srtt. "nk insanlar ve hamambcekleri ok da
farkl deildir."
"Baz insanlar." diye dzeltti Oliviera.
"Yoo, herkes. zgr irade harika bir eydir ama sadece birka dmeyi
evirene kadar zgrdr. rnein ac."
"Yani bu jleyi kim yaptysa, balina beyninin nasl ilediini biliyor." dedi
Fenvvick. "Bunu sylemeye alyorsun, yle deil mi? Maddenin beyindeki
401

belirli merkezleri uyardm yani?"


"Evet."
"Ve bunu yapabilmek iin hangileri olduunu bilmek gerekir."
"Bulmak ok zor deil." dedi Oliviera. "John Lilly'nin deneylerini bir
dnn."
"Aynen." Anavvak ban sallad. "Lilly, zevk ve ac uyandrmak iin hayvan
beyinlerine elektrotlar yerletirerek deney yapan ilk kiiydi. Beynin baz
blgelerini uyararak hayvann zevk, honutluk, ac, fke veya korku
hissetmesini salamann mmkn olduunu kantlamt. Hatrlarsanz, bu
dney maymunlarla yaplmt ve maymunlar karmaklk ve zek anlamnda
bulmalarla yunuslara yakndr. e yaramt. Ceza veya dl kabilinden deiik
duygular tetiklemek iin elektrotlar kullanarak hayvanlar kontrol edebilmiti.
.Ve bu ta altmlardayd."
'*yine de, Fenvvick hakl," dedi Ford, "bunlarn hepsi iyi, ho tabii ama
ameliyat masanda bir maymun varsa ve
onun kafasnn
iini
kurcalayabiliyorsan. Ama jle kulak veya az yoluyla beyne girmi olmal ve
bunun iin ekil deitirmi olmal. Maddeyi beynin iine sokmay basarsan
bile, orada kendini doru olarak datacandan ve sonra da eee... doru
dmelere basacandan nasl emin olacaksn?"
Anavvak balinalarn iindeki jlenin tam olarak bunu yaptna emindi ama
nasl olduuna dair en kk bir fikri bile yoktu. "Belki de baslmas gereken
ok fazla dme yoktur." dedi. "Belki d e "
Kap ald.
"Dr. Oliviera?" Bir laboratuvar teknisyeni ieri kafasn uzatt. "Sizi rahatsz
ettiim iin zgnm ama tecrit laboratuvarnda size ihtiyalar var. Acil."

krm

Oliviera tekilere bakt. "Byle eyler daha nce hi olmazd." dedi.


"Sadece birka hafta nce rahata oturup kimse bizi rahatsz etmeden her trl
zrva hakknda saatlerce konuabiliyorduk. imdiyse kendimi bir Bond
filmindeymi gibi hissediyorum. Dr. Oliviera, ltfen, hzla tecrit laboratuvarna
ilerler m i y m i ! " Ayaa kalkp ellerini rpt. "Peki, o zaman. Vamos,
muchachos. Gelmek isteyen var m? Naslsa yannzda ben olmadan bu binada
hibir yere gidemezsiniz."

Yksek Gvenlik Laboratuvar

Yengeler ulatktan dakikalar sonra, Johanson'u tayan helikopter enstitnn


yannda yere indi. Bir laboratuvar teknisyeni ona asansrlere kadar elik etti.
ki kat aa indiler ve neonla aydnlatlm sade koridordan aa yrdler.
Teknisyen ar bir kapy at ve monitrlerle dolu bir odaya girdiler.
402

Arkalarndaki elik kapnn zerindeki biyolojik tehlike iareti, biraz telerinde


gizlenmi lmn tek habercisiydi. Johanson sessizce birbirleri ile konuan
Roche, Anavvak ve Ford'u grd. Oliviera ve Fenvvick, Rubin ve Vanderbilt
ile konuuyorlard. Rubin Johanson'u grd ve el skmak iin yanna geldi.
"Hi bo kalmyoruz, deil m i ? " lgn bir kahkaha att.
"Galiba yle.
"Daha konuma ansmz olmad." dedi Rubin. "Bana solucanlar
anlatmalsn. Bu koullarda tanmamz zc ama bunlarn heyecan verici
olmadn syleyemezsin... Son haberleri duydun m u ? "
"Sanrm, bu yzden buradaym."
Rubin elik kapy iaret etti. "nanlr gibi deil, deil mi? Buralar eskiden
depolama odataryd ama ordu onlar hava geirmez birer laboratuvara evirdi.
Biraz ereti gibi geliyor ama endielenecek bir ey yok, buradaki her ey 4.
Biyogvenlik
Seviyesi'nde.
Kimseyi riske atmadan organizmalar
inceleyebiliriz."
4. Seviye, en st seviyede tecrit demekti.
"eride bize katlacak msn?" diye sordu Johanson.
"Ben ve Dr. Oliviera olacaz."
"Roche'un kabuklular zerine uzman olduunu sanyordum."
"Buradaki herkes her ey zerine uzman." Vanderbilt ve Oliviera onlara
katldlar. C1A ajan hafife ter kokuyordu. "Aratrmaclarmz ok dikkatle
setik iyi bir pizza yapmak iin birka lezzetin karm gerekir. Ama Li sizde
bir eyler buluyor, Dr. Johanson. Bahse girerim, sizi gznn nnden
ayrrnyordur. Aklnzdan neler getiini bilmeyi ok isterdi." Anrr gibi gld.
"Tabii, peinde olduu baka bir ey deilse... Siz ne dersiniz?"

krm

"yle mi? Ne gibi?"


"Siz syleyin."
"Hibir ey bilmiyorum."

Johanson mesafeli bir tavrla glmsedi. "Belki de ona sormalsnz."


"Ah, sordum." dedi Vanderbilt sakince. "Sizi hayal krklna uratmak
istemem ama tek ilgilendii ey aklnz. Bir eyler bildiinizi dnyor."

Vanderbilt ona kt kt bakt. "Dzgn bir teori yok mu?"


"Sizinkinin yeterince muntazam olduunu dnmtm."
"Eh, siz daha iyi bir fikirle kp gelmediiniz srece yle. Ve hazr bu
konudayken unu dnn, Dr. Johanson. Biz buna Krfez Sava sendromu
diyoruz. Amerika, 1991'de Kuveyt'teki zayiatn minimumda tutmutu ama
tahmin edin ne oldu? Gazilerimizin neredeyse drtte biri garip bir dizi semptom
gelitirdi. Gemie dnp baknca, ikayetlerinin Pfesteria 'nin verdii hasarn
ok hafif bir ekli olduunu grebiliriz hafza kayb, konsantrasyon gl,
i organlarda hasar... Bir eit kimyasala maruz kaldklarn dnmtk.
403

Sonuta, Irak cephanelikleri patladnda adamlarmz o civardayd. O


zamanlar sarin gazndan phelendik ama belki de Irakllar bir yandan da
biyolojik harp maddesi retiyorlard. slam dnyasnn yansnn azna kadar
dolu patojen deposu var. Zararsz bakterileri veya virsleri genetik olarak
deitirmek ve onlan katillere dntrmek ok da zor deil."
"Ve siz btn bu olanlann byle bir ey olduunu mu dnyorsunuz?"
"Li Teyzeye almadan nce iyice bilgilenmeniz gerektiinizi
dnyorum." Vanderbilt gz krpt. "Aramzda kalsn, o delidir. Capisce? Ve
asla bir delinin yoluna kmamalsnz."
"Bana son derece akl banda grnd."
"O sizin probleminiz. Uyanmad demeyin."
"Benim problemim hl ne olup bittiini bilmemek." dedi Oliviera kapya
iaret ederek. " zaman. Tabii Roche da bize katlacak."
"Ya ben? Bir koruma grevlisine ihtiyacn olmadna emin misin?" diye
srtt Vanderbilt. "Gnll olmaktan memnun olurum."
"ok zarifsin Jack, ama senin bedenindeki giysilerimiz yeni bitti."
Drd, elik kapdan geerek hava kilidinden ilkine girdiler. Tavandan
bir kamera sarkyordu. Transparan balklar, eldivenleri ve siyah vinil botlar
olan drt parlak sar koruyucu giysi asl duruyordu.
"Hepiniz bir yksek gvenlik laboratuvarnda almaya alk msnz?"
diye sordu Oliviera.
Roche ve Rubin balarn salladlar.
"Sadece teoride." diye kabul etti Johanson.

"Dert deil. Normalde seni eitmemiz gerekirdi ama imdi vaktimiz yok.
Her halkarda elbiseler korumann te birini oluturuyor. Onlara yzde yz
gvenebilirsin. Su ve hava geirmez PVC'den yaplmtr. Dier te ikisi ise
konsantrasyon ve dikkat. Bekle, giymene yardm edeyim."

krm

Elbise epey hantald. Johanson, Oliviera'nn aklamalarn dinlerken


evresindeki havann vcudun etrafnda eit derecede dalmasn salamak
iin tasarlanm bir eit yelek giydi sonra da san tuluma girmek iin urat.
"Kyafetin iine gvenle girdiinizde sizi hava sistemine balayp
tulumunuzu nemi alnm ve soutulmu hava ile dolduracaz. Kmr filtresi
bunu pozitif basn altna alyor. Bu nemli, nk bir sznt durumunda hava
giriini engelliyor. Fazla hava boaltma valf ile atlyor. Kendi dolumunuzu
yapabilirsiniz ama art da deil. Tamam msnz? Nasl hissediyorsunuz?"
"Michelin adam gibi."
Oliviera gld ve ilk hava kilidinden ktlar. Johanson, Oliviera'nn ksk
sesini duyabiliyordu ve hepsinin de birbirleriyle balantda olduunu fark etti.
"Laboratuvardaki hava, atmosfer basncnn elli paskal altna ayarlanmtr. Tek
bir spor bile dar kamaz. Eer laboratuvarm g kayna azalrsa, yedek
404

i m , k.vnamz var, yani bir sorun yaanmas pek mmkn deil. Yer,
zdrmaz beton kapldr ve pencereler kurun geirmezdir. Laboratuvardaki
hava yksek teknoloji rn filtrelerle dezenfekte edilmitir.Herhangi bir atk
su borusu yok nk sv atklar bina iinde sterilize ediyoruz. Radyo, faks
veya bilgisayar vastas ile d dnyayla balant kurabiliriz. Dondurucular ve
hava dolam sistemi, kontrol odas, viroloji laboratuvar ve resepsiyon e
zamanl alarmlarla dendi. Laboratuvann her kesi kameralarla
gzetleniyor."
"ok doru." diye grledi Vanderbilt hoparlrlerden. "Yani herhangi biriniz
dp lrse ocuklara harika bir film kacak."
Johanson, Oliviera'nn gzlerini devirdiini grd.
Dier mhrl kabinlerden geerek laboratuvara girdiler. Oda, otuz metre
karelik bir alana yaylyordu ve dondurucular, buzdolaplan ve duvara monte
edilmi raflaryla daha ok bir restoran mutfan andryordu. Duvarlardan
birinin nne sra sra dizilmi byk metal flarda viral kltrler ve sv
nitrojende korunan dier organizmalar vard. Deiik bankolarda alacak
fazlasyla yer vard. Laboratuvann ii giysileri delecek sivri keler olmayacak
biimde tasarlanmt. Oliviera alarm almasn salayacak byk krmz
dmeyi iaret ettikten sonra onlan bankolardan birine gtrd. Tp eklindeki
konteyneri at. Otuz santimetrelik suyun iinde kk beyaz yengeler, hibir
hayati belirti gstermeden ylece yatyorlard. Oliviera metal bir spatula ald ve
onlar drtt ama hibiri kmldamad. "l gibiler."
"Maalesef," dedi Rubin, "bize canl rnek sz vermemiler miydi?"
"Li'ye baklrsa, yolculuun banda canhlarm." dedi Johanson. ne eilip
hepsini tek tek inceledi. Oliviera'nn koluna dokundu. "Soldan ikincisi. Baca
kprdad."

krm

Oliviera yengeci alma alanna kardnda yenge birka saniye


hareketsiz durduktan sonra bankonun kesine frlad. Oliviera tutup geri
getirdi. Yenge itiraz etmeden tekrar banko boyunca iteklenmeyi kabul etti,
sonra bir kez daha kamay denedi. Oliviera ayn eyi birka kez tekrarlad
sonra yengeci yeniden tpe koydu. "lk fikirler?"

"ine bakmam gerekir." dedi Roche.


Rubin omuz silkti. "Davran yeteri kadar nonnal grnyor. Geri bu tr
tanmyorum. Ya siz, Dr. Johanson?"
"Hayr." Johanson bir an dnd. "Ama davran normal deil. Nonnal
artlarda spatulay dman olarak grrd. Kskalarn ap tehdit edercesine
sallamas beklenirdi. Bana kalrsa motor aktiviteleri normal ama dyularyla
ilgili bir sonn var. B e n c e "
"Tkr tkr ileyen bir oyuncak gibi." dedi Oliviera.
" D o m . Bir yenge gibi kayor ama bir yenge gibi davranmyor."
405

"Hangi tr olabileceini biliyor musunuz?"


"Ben bir taksonomist deilim. Size ne dndm syleyebilirim ama
szlerimi kesin kabul etmemelisiniz."
,
"Devam edin."
"ki ilgin zellii var." Johanson spatulay ald ve birka hareketsiz kabua
dokundu. "ncelikle yengeler beyaz. Renksiz. Doa asla ss olsun diye renk
kullanmaz, her zaman bir amac vardr. Birok renksiz organizma
grlmelerinin mmkn olmad yerlerde yaarlar bu nedenle renge ihtiyalar
olmaz. kinci zellik ise gzlerinin olmamas."
"Yani
maaralardan
sylyorsunuz?"

veya

ksz

derinlerden

geldiklerini

mi

"Evet. Karanlkta yaayan baz yaratklarn gzleri krelmitir ama izlerini


grebilirsiniz. Ama bu yengelerin, ey, ben derim ki hibir zaman gzleri
olmam. Eer durum byleyse, doal ortamlar zifiri karanlk olmal. Aslna
baklrsa karanlkta evrim geirmi olmallar. Benim bildiim kadaryla bu
bilinen yenge trleri arasnda sadece birine uyuyor."
"Baca yengeleri." diye bayla onaylad Rubin.
"Yani nereden geliyorlar?" diye sordu Roche.
"Deniz dibindeki hidrotermal bacalardan." dedi Rubin. "Volkanik yaam
vahalar."
Roche kalann att. "O zaman karada bir saniye bile hayatta kalamamalar
gerekirdi."
"Asl soru, o kabuun iinde neyin hayatta kald." dedi Johanson.

Oliviera lm bir yengeci tpten kard ve srtst evirip bankoya yatrd.


Istakoz setini andran birka alet toplad ve pille alan, kk, dairesel bir
testere ile yenge kabuunu kenanndan kesti. Transparan bir madde havaya
fikrd. Kabuk ikiye ayrlana kadar Oliviera hi direnle karlamadan devam
etti. Bacaklarn bal olduu alt kabuu kard ve bir kenara koydu.

krm

Paralara ayrlm yarata baktlar.


"Bu bir yenge deil." dedi Johanson.

"Deil." dedi Roche. Kabuun ounu dolduran yar sv, yapkan jle
ktlesini iaret etti. "Bizim stakozlarn iinde bulduumuz yapkan madde
ile ayn."
Oliviera jleyi kakla bir kavanoza koydu. "una bakn," dedi, "kafann
arkas hl normal bir yenge gibi grnyor. Ortaya doru inen u lifleri
gryor musunuz? Bunkr sinir sistemi. Yengecin tm duyular yerinde ama
onlar kullanmasn salayacak bir ey yok."
"Aslnda," dedi Rubin, "jle var."
"Normal anlamda bir yenge deil." Roche kavanozdaki transparan ktleye
bakt. "Sistem alyor ama canl deil."
406

"Bu da neden bir yenge gibi davranmadn aklar, tabii u kavanozdaki


eyi yeni bir tr yenge eti olarak tanmlamazsak."
"Mmkn deil." dedi Roche. "Bu yengece ait deil. Yabanc bir
organizma."
"Bu durumda yabanc organizma yengecin karaya kmasnn sorumlusu."
dedi Johanson. "renmemiz gereken yengelerin lp yabanc organizmann
onlar canlandrmak iin mi ilerine girdii yoksa"
"Byle mi yetitirildikleri." diye onun yerine cmleyi bitirdi Oliviera.
Huzursuz bir sessizlik oldu. Sonunda sessizlii Roche bozdu. "Pekl, bu
madde nereden geliyor olursa olsun, garanti ederim bu elbiseler olmadan
hepimiz lmtk. Bu yengelerin Pfesteria ya da daha beter bir eyle
kaynadna iddiaya girerim. u anda laboratuvardaki havann zehir dolu
olduu bence kesin."
Johanson Vanderbilt'in sylediklerini hatrlad. Biyolojik cephanelik!
Elbette, haklyd. Tamamen hakl. Sadece dnd ekilde deil.

fVeaver
VVeaver mutluluktan uuyordu. Sadece ifreyi girecekti ve dizst bilgisayar
ona hayal bile edemedii kadar bilgiye eriim salayacakt. Normal artlarda
buradaki kadar veriyi bir araya toplamas aylar alrd ve stelik askeri uydulara
ulamak hibir zaman mmkn deildi. Ama bu inanlmazd! Sitinin
balkonunda oturup NASA'nin sunucusuna balanabilir ve Amerikan
ordusunun uydu haritalarna dalabilirdi.

krm

1980 Terde ABD Donanmas dikkat ekici bir fenomeni aratrmaya


balamt. Bir radar grntleme uydusu olan Geosat, kutba yakn bir
konumda yrngesine frlatlmt. Radar su iine ileyemedii iin okyanus
tabannn haritasn karmas mmkn deildi .'Bunun yerine, Geosat'n grevi
birka santimetreye kadar deniz yzeyi yksekliklerini lmekti. Byk
miktarlardaki su ktlelerinin hartalandrlmasyla, deniz yzeyinin gelgit
dalgalanmalar dnda btn gezegende ayn seviyede olup olmadnn
bulunabilecei dnlmt.
Geosat'n bulgular tm beklentileri amt.
Bilim insanlar, suyun araf gibi dmdz olduu zamanlarda bile
okyanuslarda yzey ykseklii fark olduundan pheleniyorlard ama
Geosat'tan gelen grntlerde gezegen kocaman yamru yumru bir patates gibi
grnyordu. Okyanuslar oyuklar, tmsekler ve ukurlarla doluydu. Uzun bir
sre boyunca, bilim insanlar okyanuslardaki suyun gezegen boyunca eit
olarak daldn farz etmilerdi ama haritalandrma bambaka bir grnt
407

iziyordu. rnein Hindistan'n gney kysnn aklarnda deniz seviyesi


zlanda evresine gre 170 metre daha alaktayd. Dier yandan Kuzey
Avustralya'da ortalama deniz seviyesinin 85 metre zerine kyordu.
Okyanuslarn yzeyi, topografyas su altndaki arazinin durumunu takip eder
gibi grnen dalk bir araziydi. Ykselen su alt sradalar ve derin okyanus
vadileri yzeyde birka metre ykseklik farkyla tekrar ediliyordu.
Her ey dnp dolap yerekimindeki deimelere dayanyordu. Bir su alt
da deniz tabanna fazladan ktle yklyordu, bu yzden o blgenin yerekimi
alan bir derin deniz vadisinden daha glyd. evredeki suyu daa doru
ekiyor ve bir ykselti halinde kmelenmesine neden oluyordu. Yzeydeki su
dan zerinde toplanyor ve bir ukurun zerinde alalyordu. Ksa bir sre
boyunca baz istisnalar bilim insanlarnn zihnini megul etti r n e i n su
byk bir derin deniz dzl zerinde ykseltiler yaptnda ama sonunda
ortaya kt ki, deniz yatandaki baz kayalar ortalamadan daha youn ve daha
ard ve bylece yerekimi topografyas anlald.

krm

Su yzeyindeki tepelerin ve vadilerin yamalar herhangi bir denizcinin fark


edemeyecei kadar yumuakt. Aslna baklrsa uydu haritalamas olmasayd
kimse bu fenomeni fark etmeyecekti ama artk bilim insanlar derinliklerde ne
olup bittiini anlamak iin yzey bilgilerini kullanabileceklerdi. Bu, deniz
yatann topografyasn karmak iin kullanlacak yeni bir metottan daha
fazlasyd: okyanus dinamiklerini anlamak iin bir anahtard. Geosat, okyanusta
gl akntlarn dolatn, yzlerce kilometre ile llecek anaforlar
yarattklarn ortaya karmt. Bir fincanda kartrlan kahve gibi dnen su
ktlesi merkezde bir knt yaratyor, bu arada d halkalar ykseliyordu.
Anaforlarn ayn zamanda okyanus yzeyinin de, yer ekimi deiimlerinden
bamsz olarak ykselip alalmasna sebep olduu ortaya kmt ve kendileri
de daha byk halkalarn, okyanus dnglerinin parasyd. Uydu
haritalandrmasnn uzun erimli perspektifinden dnyann tm okyanuslarnn
dnme hareketi yapt aka grlyordu. Kuzey yarkrede devasa halkalar
a saat ynne doru dnerken, gney yarkrede saatin aksi ynnde
dnyorlard. Dn hz, kutuplara olan yaknla bal olarak artyordu.
Bu durum, bilim insanlarna baka bir temel okyanus prensibini kantlama
olana vermiti: Gezegenin kendi etrafnda dn, okyanus dnglerinin
hzn ve ynn belirliyordu.

Bu durumda Gulf Stream aslnda bir aknt deil, daha kk girdaplar


tarafndan oluturulan muazzam bir anaforun batdaki ksmyd; yavaa hareket
eden ve saat ynnde Kuzey Amerika'ya doru ilerleyen bir dngyd. Merkezi,
Atlantik Okyanusu'nun ortasnda deil de daha batda olduu iin ve Amerika
kysndaki bir da srasnda suyun toplanmasyla o yne doru itiliyordu. Gl
rzgrlar ve suyun Kuzey Kutbu'na doru ak anaforun hzn artryor; bu arada
408

ky ile akntnn srtnmesi gerilimi yavalatyordu. Sonu olarak Kuzey Atlantik


anaforu, sabit bir dairesel hareketle dngsn gerekletiriyor ve dairesel
hareketlerin bir d etken tarafndan kesintiye uratlmadklan srece sabit
kaldklarn syleyen asal momentum prensibine uyuyordu.
Bauer, ite bu d etkenleri tespit etmi olduuna inanyor ancak kesin olarak
emin olamyordu. Grnland aklarnda suyun dibe bat durmutu ve bu bir
uyar iaretiydi ama kesin deildi. Kresel deiiklikleri kantlamak kresel
veri toplamak gerektiriyordu.
1995'te, Souk Sava bittikten sonra Amerikan ordusu Geosat haritalarn
yaynlamaya balamt ve sistem yeni bir uydu dizisi ile deitirilmiti. Karen
VVeaver, tmnn verilerine girebiliyordu ve bu veriler birleerek doksanlarn
ortalarndan bu yana yaplan okyanus haritalamalarnn yksn anlatyordu.
Detaylarda baz farkllklar vard bazen bir uydu radar kaln bir sis tabakasn
bir yzey dalgasyla kartrabiliyor ve baka bir uydunun onaylamad bir
veri oluturuyordu ama genele bakldnda ayn sonulara ulalyordu.
Daha yakndan baktka, ilk bataki heyecan huzursuzlua dnt.
En sonunda Bauer'in hakl olduuna karar verdi.
Srklenir-tammclar, sadece ksa bir sre boyunca veri gndermilerdi ve
herhangi bir akntnn izini takip etmiyor gibiydiler. Sonra amandralar
birbirini ardna sessizlie gmlmlerdi. Bauer'in keif gezisinden geriye
hibir geri bildirim yoktu. Acaba ne kadar hakl olduunu fark etmi miydi?
Adamn btn bilgisinin omuzlarna yklendiini hissedebiliyordu. Karen'a
mirasn brakacak kadar gvenmiti ve kadn imdi satr aralarn
okuyabiliyordu. Bir felaketin yaklatm anlayacak kadar biliyordu.
Hesaplamalarnn zerinden geti ve hata arad. lemi tekrar tekrar yeniledi.

krm

evrimii

Korktuundan daha da beterdi.

Johanson, Oliviera, Rubin ve Roche hl PVC kyafetlerin iinde


dezenfeksiyon duunun altnda duruyorlard. Solsyonun buhar yzde bir
buuk perasetik asit ieriyordu ve herhangi bir biyolojik ajandan kalan son
izleri de yok edecei garantiydi. Yakc sv su ile ykanp, sodyum hidroksit ile
ntralize edildiinde bilim insanlarnn hava geirmez kabinden kmalarna
izin vard.
Shankar ve ekibi tanmlanamaya seslerden bir anlam karmak iin canlarm
dilerine takm alyorlard. Onlara yardm etmesi iin Ford'u armlard
ve Scratch ile dier spektrogramlar tekrar tekrar dinlemekle megullerdi.
409

Anavvak ve Fenvvick bir yrye kmlar ve derin sohbete dalmlard; bir


organizmann sinir sistemine el koymann nasl mmkn olabileceini
tartyorlard.
Dr. Stanley Frost, Bohrmann'n sitine girdi. Beyzbol apkas gzlklerine
kadar ekilmiti ve dev vcudu oday doldurmutu. "Pekl doktor,
konumamzn zaman geldi." diye grledi.
Solucanlarla ilgili fikirlerini aklad, hepsi de ok ilginti. Bohrmann'la
birbirlerine annda uyum gsterdiler, birka biray yldrm hznda itiler ve
muhtemel felaketlere eklenecek birka rahatsz edici ancak akla yakn senaryo
rettiler. Artk uydu zerinden Kiel ile grebiliyorlard. nternet balants
yeniden kurulduundan beri Geomar'daki bilim insanlar dzenli bir hzla
simlasyonlar gnderiyorlard. Suess, Norve yamacnda olanlar mmkn
olduu kadar geree yakn bir ekilde yeniden yaplandrmt ve elde ettikleri
sonu, bylesine muazzam bir felaketin yaanmamas gerektii idi.
Solucanlarn ve bakterilerin yamaca korkun bir etkisi olmutu ama yine de
bir eyler eksikti: bulmacann minicik bir paras, ek bir katalizr.
"Ve eer bunun ne olduunu bulamazsak," dedi Frost, "Tanr ahidim olsun,
hepimiz yeni bir tufanda boulacaz. Ve bunun Amerika ya da Japonya
yaknlarnda kecek bir yamala bir ilgisi olmayacak"

krm

Li dizst bilgisayarnda alyordu. Byk sitinde yalnzd ama her yerde,


herkesin yanndayd. Bilim insanlarnn tecrit laboratuvarnda almalarn
izlemi, sylediklerini dinlemiti. Chteau'daki her oda sesli ve grntl
olarak gzleniyordu. Ayn ey Nanaimo, ngiliz Kolombiyas niversitesi ve
Vancouver Akvaryumu iin de geerliydi. Belli bir merkez apndaki bilim
insanlarnn evleri de dinleniyordu; Ford, Oliviera ve Fenvvick'in daireleri,
Anavvak'n yaad tekne ve hatta Vancouver'daki dairesi. Komitenin gz
kula her yerdeydi. Bilgi alverii onlardan ancak darda, ak havada,
restoranlarda ve barlarda gerekletirilirse kaabilirdi. Bu dnce Li'yi
rahatsz ediyordu ama her bilim insanna bir ip takmak dnda bu konuda
yapabilecei bir ey yoktu.

intranet izleme yetersiz bir baaryd. Bohrmann ve Frost u anda


evrimiiydiler ve Karen VVeaver Gulf Stream aknts ile ilgili uydu verilerini
analiz ediyordu. te bu ilginti, tpk Kiel'den gelen simlasyonlar gibi.
ebekeyi kurmak ilham verici bir fikirdi. Tabii kullanclarn gerekten ne
dndklerini grmenin veya duymann imkn yoktu ana yaptklar her ey,
atklar her sayfa kaydediliyordu ve istenen her an takip edilebilirdi. Vanderbilt
terrizm fikrinde hakl karsa, ki Li bundan kukuluydu, hepsini sorgulamak
yasal olacakt. Grnrde hepsi temizdi. Kimsenin anlk bir rgtle ya da
410

Arap lkeleriyle bir ba yoktu ama hibir zaman yeteri kadar dikkatli olmak
mmkn olamazd. CIA'in pheleri yersiz ksa bile, bilim insanlarn
haberleri olmadan omuz zerinden gzetlemek yararlyd. Gerekleri ortaya
ktklar anda renmek her zaman en iyisiydi.
N a n a i m o ' y a geti ve asansre doru ilerleyen JohansonTa Oliviera'y
dinledi. Tecrit laboratuvanndaki gvenlik nlemlerini konuuyorlard. Oliviera
kimyasal duun onlar kemiklerine kadar delebilecek gte olduu gibi bir ey
syledi ve Johanson bir espri yapt. kisi de glerek zemin kata ktlar.
Johanson neden kimseye teorisini anlatmamt? Sunumdan sonra, sitinde
WeaverTa birlikteyken neredeyse syleyecekti ama yine imalara dnmt.
Li bir dizi telefon grmesi yapt, Nevv York'taki Peak ile konutu ve
saatine bakt. Vanderbilt'in rapor saati gelmiti. Sitinden kt ve Chteau'nun
gney tarafndaki gvenlikli odaya ilerledi. Bu, Beyaz Saray'daki Sava
Odas'yla eti ve tpk konferans salonu gibi dinlemeye kar korumalyd.
Vanderbilt ve ekibinden iki kii onu bekliyorlard. CIA efi daha yeni
helikopterle Nanaimo'dan dnmt ve her zamankinden daha bile klkszd.
"Washington'u balayabilir miyiz?" diye sordu Li, merhaba demeye bile
gerek grmeden.
"Eh, yapabiliriz," dedi Vanderbilt, "ama pek ie yaramaz"
"Konuya gel, Jack."
"BakanTa konumak istiyorsan Vvashington'u aramann manas yok. Orada
deil."

Vancouver

Adas

Nanaimo,

JohansonTa asansrden inen Oliviera fuayede Fenvvick ve AnavvakTa karlat.


"Neredeydiniz?" diye sordu ararak.

krm

"Yrye ktk." Anavvak ona dnd. "Laboratuvarda elendiniz mi?"


"Yaa, tabii." Oliviera srtt. "Grne gre, Avrupa'nn soranlar bizim
sahile vurdu. Yengelerdeki jle, dier hayvanlardakinin ayns. Ama sadece o
deil, Roche ayrca bir biyolojik ajan izole etti."

"Pfesteria m?" diye sordu Anavvak.


"Ondan ok farkl deil." dedi Johanson. "Mutasyonun mutasyonu
diyebiliriz. Yeni organizma, Avrupa'daki trevinden ok daha zehirli."
"Birka fare kurban etmemiz gerekti," dedi Oliviera. "Onlar l
yengelerle bir araya koyduk ve dakikalar iinde ldler."
Fenvvick gnlszce bir adm geri att. "Toksin bulac m ? "
"Ah, hayr, istersen bana sarlabilirsin. rettikleri zehir insandan insana
bulamyor. Kar karya olduumuz bir virs deil, daha ok bir bakteriye!
411

istila. Sorunumuz, Pfesteria' mn bir kez suya girmesiyle birlikte her eyin
kontrolden kmas. Gittike artan bir hzla yaylyorlar, yengeler ldkten
ok sonra bile. Biri dnda tm de geldiklerinde lyd ama artk sonuncusu
da gitti."
"Kamikaze yengeler." diye mrldand Anavvak.
"leri bakteriyi karaya karmak, tpk solucanlarn grevinin buza
nakletmek olduu gibi." dedi Johanson. "Bundan sonra yok oluyorlar.
Denizanalar, midyeler, hatta jle bile b u organizmalardan hibiri uzun
yaamyor ama hepsi de grevlerini yerine getiriyor."
"Ve o da, ne pahasna olursa olsun bize zarar vermek."
"Kesinlikle. Balinalar bile intihara meyilli oldular." dedi Fenvvick.
"Saldrgan davran normalde hayatta kalma stratejisinin bir parasdr, aynen
kamak gibi ama burada byle bir duruma dair kant gzkmyor."
Johanson glmsedi. Koyu renk gzleri parlad. "Ben bundan o kadar da
emin deilim. Tm bu olaylarn merkezinde, ak bir hayatta kalma stratejisi
var derim."
Fenvvick gzlerini ona dikti. "Vanderbilt gibi konuuyorsun."
"Aslnda, hayr. Vanderbilt baz konularda hakl ama temelde onunla ayn
fikirde deilim." Johanson duraklad. "Ama ksa sre sonra, o benim gibi
konumaya balayacak."

Li

"Bu da ne demek oluyor?" dedi Li otururken. "Bakan VVashington'da deilse


nerede?"

krm

"Nebraska'daki Offutt Hava Kuvvetleri ss'ne gidiyor." dedi Vanderbilt.


"Potomac Nehri civarnda ve Chesapeake Koyu'nda yenge srleri ortaya
kt. Nehrin azndan kyor gibi grnyorlar. Ayrca Alexandria ve
Arlington'n gneyinde grldklerine dair de raporlar alyoruz ancak teyit
edilmesini bekliyoruz."
"Offutt'a kim karar verdi?"

Vanderbilt omuz silkti. "Beyaz Saray personel amiri, VVashington'n da yeni


bir Nevv York vakasna dneceinden korkuyor," dedi, "ama Bakan' bilirsin.
Kannn son damlasna kadar savat. Yengelerle yzleip pilere kendi bana
sava ilan etmek istiyordu. Ama sonunda bir mola vermeyi kabul etti."
Li bir an dnd. Offutt, ABD Stratejik Komutan!'nn ss,
Amerika'nn nkleer silahlarnn kontrol merkeziydi. s, Bakan' korumak
iin ideal yerdi. lkenin tam kalbinde, denizden ykselen tm tehlikelerden
uzakta yer alyordu. Bakan, oradan Ulusal Gvenlik Konseyi ile gvenli bir
412

uydu balantsndan iletiim kuracakt ve hkmetin tm y e t k i l e r i n i


kullanabilecekti.
" B u trden zensizlikleri kaldramayz." dedi hararetle. "Bundan sonras
iin Jack, bu tr eylerden hemen haberdar edilmeyi bekliyorum. Eer byle bir
ey dnyann herhangi bir yerinde sudan ban karacak olsa bilmek
istiyorum."
" N e yapabileceime bir bakarm," Vanderbilt, "belki birka yerel yunusla
bir iki konuma ayarlarz v e "
"Dahas, herhangi biri Bakan' bir yerlere gnderdiinde bilmek
istiyorum."
Vanderbilt dost canls bir tavrla glmsedi. "Bir neride bulunabilirsem"
Li szn kesti. "Ve senden Washington'da tam olarak ne olup bittiini
renmeni bekliyorum. nmzdeki iki saat iinde tam bilgiye ihtiyacmz
olacak. Eer raporlar doru karsa etkilenen blgeleri boaltacaz ve
WashingtonT da tpk Nevv York gibi olaan st hal blgesi ilan edeceiz."
"Bunu sylemen ok komik," dedi Vanderbilt sakince, "ben de, tam bunu
syleyecektim."
"yi. Baka neyiniz var?"
"Bok ve daha ok bok." dedi.
"Buna altm artk."
" B u yzden bulabildiim tm kt haberleri toplayp duruyorum. unla
balayabiliriz; NOAA, Georges Bank'teki kta sahanlnda iki robotu aa
indirerek yeni aratrmalar iin solucan toplayacakt. Eee... Bunu baardlar."

krm

Li kalarn kaldrd ve arkasna yaslanarak bekledi.


"Evet, solucanlar topladlar," dedi Vanderbilt, "ama gemiye alamadlar.
Tam hepsini sepete atmlard ki, bir ey gelip balant kablosunu kopard. ki
robotu da kaybettik. Japonya'dan da buna benzer bir haber geldi. Honshu ve
Hokkaido arasnda bir blgede, yine solucan toplama grevinde olan insanl
bir denizaltlarm kaybetmiler. Ve Japonlar'n dediklerine gre solucanlar
yaylyorlar. Sanrm rahata olaylarn farkl bir boyut kazandn
syleyebiliriz. imdiye kadar sadece dalglara saldrlyordu ama artk
denizaltlar, su alt aralar ve robotlar da var."

"Herhangi bir bilgi elde edebildik m i ? "


"Kesin bir ey yok o anda hibir dman arac veya denizalt tespit
edilmedi. Ama NOAA'nn arac yedi yz metre derinlikte yzen dz bir eyi
kaydetti. Birka kilometre uzunluundayd. Geminin bilini subay bir plankton
srs olduuna yzde doksan emin ama bunu kesin olarak syleyemiyor."
Li Johanson'u dnd. Neredeyse onun da burada olup dinleyememesine
zlecekti.
"Srada derin deniz kablolar var. Hl saldrya uruyorlar. Ana
413

transatlantik balantlarndan ANTAT-3 ve birka TAT kablosu da artk yok.


Grne gre, ayn zamanda Avustralya ile ana balantlarmzdan Pasifik'teki
PACRIM VVEST'i de kaybettik. Ek olarak son iki gnde deniz kazalarnda bir
art oldu, hepsi de en ilek su yollar zerinde. Dnyada iki yz ana skma
noktas var ve hemen hemen yars etkilendi, zellikle Cebelitark Boaz,
Malacca Boaz ve Man. Panama Kanal'nda da sorunlar vard ve... eh bundan
ok fazla bir ey karmamalyz ama Hrmz Boaz ve Khalij as-Suways'dan
kaza haberleri geldi ve bu da eee..."

Vanderbilt her zamanki kadar kinayeli veya kibirli grnmyordu ve artk


Li nedenini biliyordu. "Khalij as-Suvvays'tn nerede olduunu biliyorum." dedi.
"Svey Krfezi demek istiyorsun. Kzl Deniz ve Svey Kanal arasnda. Ki
bu da demek oluyor ki iki byk Arap gemicilik merkezi hasar ald."
"Bingo bebeim. Navigasyon sorunlar vard. Aklma gelmiken yeni bir
tarz. Ne olduunu tam olarak yeniden canlandrmak mmkn deil ama
Hrmz Boaz'ndaki arpma yedi arac ieriyor. Grnen o ki, paraketalar
ve yank iskandilleri toptan ayvay yemi."
Herhangi bir geminin gvenlii iin drt para teknoloji hayati nem
tayordu: yank iskandili, paraketa, radar ve rzgrler. Radar taramas ve
rzgr hz lm su snrnn zerinde yer alyordu ama yank iskandilleri,
tpk yandan geen suyun hzn lmek iin iine bir alc yerletirilmi bir
pitot borusu olan paraketa gibi karinann dna alyordu. Paraketa geminin
radar sistemine rota ve hz ile ilgili veri salarken, radar dier objelerle
arpma riskini hesaplyor ve alternatif rotalar gelitiriyordu. Basite
sylenirse, mrettebat aletlerin verilerini kr gibi kabul ediyordu kr gibi
nk denizde geen zamann yzde yetmiinde hava sisli, karanlk veya
rpntl oluyor ve gr ak olmuyordu.

krm

"Raporlara gre gemilerden birinin paraketasmda asl deniz canllar


varm." dedi Vanderbilt. "Alete baklrsa gemi hl olduu yerde duruyormu,
bu yzden radar, etraf gemilerle dolu olmasna ramen arpma tehlikesini
belirleyememi. Dier aracn vakasnda da yank iskandili derinliin azaldn
iddia etmi. Su yeterince derinken mrettebat karaya oturacaklarna inanp
manevra yapmaya balam. ki gemi de dier aralara arpm ve karanlk
olduundan onlara birka tane daha katlm. Buna benzer vakalar tm dnyada
gerekleiyor. Hatta balinalarn gemiler arptrmak iin altlarndan
yzdklerini bile duyduk."

"Eh, bu akla yakn." dedi Li dnceli bir halde. "Eer byk bir nesne
derinlik leri uzun bir sre kapatrsa rahatlkla kaya ile kantrlabilir."
"Hepsinin stne bir de istila edilen dmenler ve pervaneler var. Deniz
sandklar hl etkisi artan biimde tkanyorlar. Hindistan aklarnda batan
bir demir filizi ilebinin haberini yeni aldk, anlalan o ki, haftalar nce
414

balam bir istila.sonucu hzlandrlm bir rme sz konusu. Dem/ tritl


gibi dmdzken burun taraf suya batm. Dakikalar iinde dibi boylanu. V e
byle srp gidiyor. Dinecek gibi de grnmyor. Aslna baklrsa gittike
ktleiyor. Sonra bir de zehirli salgn var."
Li parmak ularn birbirine bastrd ve olup biteni zihninden geirdi.
Bu samayd. Ama gemilere olan da yleydi. Peak kesinlikle haklyd.
Gemiler, modas gemi birer elik hurdayd, yksek teknoloji rn
navigasyon sistemleri kullanyor ama soutma suyunu gvdedeki bir delikten
alyorlard. Ve imdi de yengeler yirmi birinci yz yl ehirlerini igal ediyor,
otomobillerle arpyor ve kanalizasyonlara tonlarca toksik alg boaltyorlard.
imdiden bir ehri tecrit etmek zorunda kalmlard ve ikincisinin tecridine
ramak kalmt. Bakan bile ktann ilerine kamak zorunda kalmt.
"u solucanlardan daha fazlasna ihtiyacunz var." dedi Li. "Ve alglerle ilgili
de bir eyler yapmamz gerekiyor."
"Ayn fikirdeyim." dedi Vanderbilt elinden geldiince nezaketle.
Adamlar her iki yanna oturmulard, yzleri ifadesizdi, gzleri Li'ye
sabitlenmiti. Dorusunu sylemek gerekirse bir neri getirmek Vanderbilt'in
iiydi ama o da Li'den ayn ekilde holanmyordu. Ona yardm edecek deildi.
Ama Li'nin karar vermek iin Vanderbilt'e ihtiyac yoktu. "nce," dedi,
"bu raporlann doru olduunu anlar anlamaz, Washington T tahliye edeceiz.
kinci olarak etkilenen blgelere ime suyu dolu tankerlerin gnderilmesini
istiyorum. Erzak, kat bir biimde karneye balanacak. Kanalizasyonlar
kurutacak ve o mikroplar kimyasallarla yakacaz."
Vanderbilt gld. Adamlar srtmaya balad. "Nevv York'un suyunu
kesmek? Kanalizasyonu kurutmak?"

"Evet."
"Harika fikir. Nevv Yorklular' kimyasallarla ldrelim, sonra ehri kiraya
verebiliriz. Belki inliler ilgilenir! Asya'da yerleri kalmadn duymutum."

krm

"Nasl yapacan umurumda deil Jack. Orasn sana brakyorum.


Bakan'dan Gvenlik Konseyi'ni genel bir toplantya armasn isteyeceim,
bylece olaanst hal ilan edebiliriz."
"Tabii!"
"Ky eridini kapatacaz. Devriye gezen insansz uaklar ve ellerinde alev
pskrtc ile koruyucu kyafetler iinde hazr bekleyen birlikler grmek
istiyorum. u andan itibaren denizden srnerek kan her ey yaklacak."
Ayaa kalkt. "Balinalara gelince, korkmu ocuklar gibi davranmay
brakmann zaman geldi. Gemilerimizin istedikleri yere, istedikleri zaman yola
kabilmelerini istiyorum b u da hi istisnasz her bir tekne demek. Bakalm
psikolojik savaa nasl yant verecekler."
"Onlara ne yapacaksn Jude. Sk bir konuma m ? "
415

"Hayr." Li'nin yznde clz bir glmseme belirdi. "Onlan avlayacam.


O balinalara ve efendilerine bir ders vermek gerekiyor. Hayvanlar korumann
can cehenneme. u andan itibaren zerlerine ate alacak."
"Uluslararas Balina Av Komisyonu'na kar m geleceksin?
"Hayr. Onlar sonarla patlatacaz, ta ki bizi rahat brakana kadar."

New

York, ABD

Tam nnde bir adam yere kt ve ld. Peak ar koruyucu giysisinin altnda
terliyordu. Bir oksijen maskesiyle nefes alrken kurun geirmez gzlklerinin
ardndan bir gecede cehenneme dnm olan ehre bakt.

Yannda oturan avu jipi yavaa Birinci Cadde'ye dndrd. Dou


Yakas'nn tm bloklan terk edilmi grnyordu. Arada srada askeriye
tarafndan toplanan bir grup insan gryorlard. Asl sorun, hastaln
yaylmayacana emin olana kadar kimsenin ehirden kmasna izin
veremeyecek olmalaryd. Bulac gibi grnmyordu. Aslnda etraftaki
manzara Peak'e geni apl bir zehirli gaz saldnsn hatrlatyordu. Ama yine
de pheliydi. Birok kurbann vcudunda bozuk para byklnde yaralar
vard. Eer Nevv York katil bir algin penelerinde ise bunlar havaya toksin
samakla kalmayp, kurbanlannn derilerine de yapyorlard. Bu, teorik olarak
vcut svlarnda da bulunduklar anlamna geliyordu. Peak biyolog deildi
ama hastalkl birinin salkl olan pp salyasyla bulatrdnda ne olacan
merak etmeden duramyordu. Alg, suda hayatta kalabiliyordu, geni bir
skaladaki deiik scaklklarda rahatt ve anlad kadanyla inanlmaz bir hzla
oalyordu.

krm

Ama Nevv York ve Long Island' hastalkl olanlarn salkl olanlarla eit
muamele grebilecei ekilde karantina altna almakt. Bunu baarmak iin
canlanm dilerine takp alyorlard ve ilk etki iyimserdi. Nevv York hazrlkl
grnyordu. Dnya Ticaret Merkezi'ne 1993'te yaplan ilk saldndan sonra,
daha sonra olabilecek krizleri ynetmek iin o zamann valisi acil ynetim
brosu O E M ' i kurmuta. Doksanlarn sonunda ehir tarihinin en byk
tatbikatn gerekletirerek bir kimyasal silah saldrsn canlandnn ve alt
yzden fazla polis, itfaiyeci ve FBI ajann Nevv York'u kurtarmaya armt.
Tatbikat hi hata olmadan gerekletirilmi, Senato cmert saylabilecek ek
fonu onaylamt. OEM elinde birden bombaya dayankl, kendi havalandrma
depolan olan ve Kyamet Gn'n beklentisi iinde krk yksek donanml
personelin alabilecei kadar byk komuta merkezine harcayacak on be
milyon dolar bulmutu. 11 Eyll 2001'den ksa sre nce Dnya Ticaret
Merkezi'nin yirmi nc katma kurulmutu. imdi OEM yeniden kuruluyordu
416

ve kesinlikle krizle ba edebilecek kapasitede deildi. nsanlar herhangi biri


yardmlarna koamadan hzla hastalanyor ve lyorlard.
Jip l bedenlerden saknarak dnd ve 14. Cadde'nin balant noktasna
ulat. Arabalar deliler gibi korna alarak hzla yanlarndan geip gidiyorlard.
nsanlar ehri terk etmeye alyordu: ama yollar kapatld iin fazla uzaa
gidemeyeceklerdi. imdiye kadar ordu sadece Brooklyn ve ManhattanTn baz
blgelerini kontrol altna alabilmiti ama en azndan yetkisi olmayan hi kimse
Nevv York Byk ehir'i terk edemiyordu.
Her iki yanlarnda sralanan askeri barikatlar getiler. Yzlerce asker,
maskelerinin ardnda yz olmayan, hantal grnml ve parlak N B C *
kyafetleri iinde uzayl istilaclara benzer halde ehirde dolanyordu. OEM
ekibi de darda i bandayd. ehir boyunca cesetler ceset torbalarna konuyor
ve askeri jipler veya ambulanslar ile gtrlyorlard. Kaza yapm v terk
edilmi aralar yollan tkyor, ehrin baz blgelerine ulam engelliyorlard.
Helikopterlerin
aralksz grlts caddelerin arasndaki vadilerde
yanklanyordu.
Peak'in ofr birka yz kilometre boyunca kaldrma kt ve Dou
Nehri'nin kysndaki geici komuta merkezinin olduu Bellevue Hastanesi'nin
nnde durdu. Giri salonu insanlarla kaynyordu. Panikle dolmu gzler
Peak'e dnd ve Peak admlann hzlandrd. Kayp insanlarn fotoraflar
yolunun zerindeydi; lklar ve alamalar etrafn kuatt. ki askerin arasnda
gvenli blgeye geti ve hastanenin biliim merkezine ilerledi. Dinlemeye kar
gvenli bir hattan Chteau Whistler'a baland. Birka dakika sonra Li hartayd.
"Bir antitoksine ihtiyacmz var, hem de hemen."
"Nanaimo bunun zerinde alyor."

"O kadar bekleyemeyiz. Nevv York kontrolden km durumda.


Kanalizasyonlann planlann grdm, onlan kurutmay unutabilirsin. Bu pekl
Potomac Nehri'ni boaltmak gibi bir ey."

krm

"Yeterli tbbi malzemeniz var m ? "


"Kimseyi tedavi edemiyoruz! Onlara nasl yardm edeceimizi bilmiyonz.
Tek yapabildiimiz onlara baklk glendirici ilalar verip, alglerin lmesi
iin dua etmek."

"Dinle Sal," dedi Li, "bu eyin bizi yenmesine izin vermeyeceiz.
Toksinlerin insandan insana bulamadndan neredeyse yzde yz eminiz.
Bedensel bulama riski neredeyse hi yok. Bu mikroplan kanalizasyondan
silmek dnda hi ansmz yok. Onlar kimyasallara boacaz, yakacaz,
yok olmalar iin dua edeceiz n e gerekiyorsa onu yapacaz."
"Pekl, yapalm o zaman." dedi Peak. "Ama hibir ie yaramayacak. Evet
rzgr muhtemelen zehirli bulutu datacak ama alglere gelince... Bu ehirdeki
herkesin sudan yararlandn unuttun mu? Ykandlar, bulaklan ykadlar,
417

itiler, ss bal kaselerini doldurdular ve Tanr bilir daha neler yaptlar.


nsanlar arabalarn ykyor, itfaiye yangn sndryordu. Tm ehir azna
kadar algle kapl. Binalara bulap havalandrma sistemlerine giriyorlar.
Yengelerin sonu gzkse bile bu alglerin remesini nasl durdururuz
bilmiyorum." Nefes almaya alt. "Tanr adna Jude, demek istediim
Amerika'da alt bin hastane var ve bunlardan bylesi bir krize hazrlkl olan
drtte biri bile deil. ok byk bir hastane olmasna ramen Bellevue bile
kapasitesini doldurdu."
Li bir an iin sessizleti. Sonra, "Peki," dedi, "ne yapman gerektiini
biliyorsun. Nevv York Byk ehir'i bir hapishaneye evir. Kimsenin girip
kmasna izin verme."
"Ama eer burada kalrlarsa lecekler. Onlara yardm edemeyeceiz."
"Korkun, biliyorum. Ama geri kalan herkesi de dnmemiz gerekiyor.
u andan sonra Nevv York'un bir ada olmasn istiyorum."
"Bunu nasl yapmam gerekiyor?" Peak'in sesi umutsuzdu. "Dou Nehri
ktann ilerine doru akyor." x
"Bir eyler dnrz. Bu arada..."
Peak patlamay duymad, hissetti. Yer ayaklarnn altnda salland. Bouk
bir gmbrt oldu ve Manhattan sanki deprem olmuasna ok dalgalaryla
salland.
"Bir ey patlad." dedi Peak.
" N e olduunu ren. Raporunu on dakika iinde bekliyorum."
Peak pencereye kotu ama bir sorun grnmyordu. Adamlarna iaret edip
hzla odadan kt, tekrar koridordan geti ve Franklin Yolu'nun ve Brooklyn ile
Queens tarafnda Dou Nehn'nin grlebildii hastanenin arka cephesine vard.

Nehrin akntsn izleyerek sola bakt.

krm

nsanlar hastaneye doru kouyorlard. Bir kilometre kadar tede devasa


bir mantarn havaya ykseldiini grd. Birlemi Milletler Binas'nn
bulunduu alann zerinde ykseliyordu. Sonra bulutun merkezinin
dndnden yakn olduunu fark etti.
Dou Nehri'nin altndan geerek Manhattan' kar kyya balayan Queens
Midtown Tneli'nden geliyordu.
Tnelde yangn kmt.

Peak ehri dolduran tm o arabalar dnd yollardaki yntlar,


dkkanlarn cephesine veya sokak lambalarna arpanlar. O direksiyonun
banda ken tm ofrleri dnd. Tnelde ne olduunun anlatlmasna
ihtiyac yoktu ve bu patlama daha kt bir zamanda olamazd.
Tekrar geriye, binaya kotular, fuayeden getiler ve jiplere ilerlediler,
hareketleri koruyucu giysiler yznden sarsakt ama Peak her naslsa aracn
kenarna adamay becerdi ve hzla ilerlediler.
418

Onlarn kat zerinde, FedEx'le savaan kurye Bo Henson ld.


Hooperlar ise bu anda saatlerdir lyd.

lincouver

Adas,

Kanada

"( bada, VVhistler da ne halt kantmyorsunuz?"


Bunun yeniden bir normallie dn olmas gerekiyordu ama tabii ki tam
tersi olmutu. Anavvak, Davie'nin Balina sasyonu'nda oturmu, onun erefine
I m ka kutu Heineken deviren Shoemaker ve Delavvare ile konuuyordu. Davie
yeni bir gelime olana kadar istasyonu kapatmt. Karadaki gzlem turlar da
artk i yapmyordu. Kimsede herhangi bir hayvan izleme heyecan
kalmamt. Eer balinalar insanlara srt evirmise aylara nasl gvenilecekti
ki? stelik, Avrupa dalgalarla dmdz edilmiti ve Pasifik sahilinin gvenli
okluunu kim syleyebilirdi? Birok turist imdiden Vancouver Adas'n terk
etmiti. stasyonun iletmecisi olarak Shoemaker ileri tek bana idare ediyor,
eski borlan toplamaya alarak gemiyi yzdrmeye alyordu. " N e iler
kartrdm bilmek iin her eyimi verirdim." diye tekrar etti,
Anavvak ban iki yana sallad. "Tom, enemi kapal tutacama sz verdim.
Baka bir eylerden bahsedemez miyiz?"
"Bu tiyatro neden? Ne zerinde altnz niye syleyemiyorsun?"
"Tom..."
"Mesele u ki Leon, buradan ne zaman toz olmam gerektiini bilmeyi
isterim." dedi. "yani u tsunamileri dnecek olursan."
"Tsunamiden bahseden kim?"

krm

"Hadi canm sen de! Neler olup bittiini ne senin ne de u arlatan


komitenin sylemesine gerek var. nsanlar aptal deil, biliyorsun. Gemiler
alabora oluyor, Avrupa'da insanlar lyor ve imdi bir de Nevv York'taki bir
salgnla ilgili sylentiler kt." ne doru eilip gz krpt. " N e dersin Leon?
kimiz Lady Wexham 'daki insanlar beraber kurtardk deil mi? Haydi ama ben
sizdenim, eteden, ekipten biriyim."

Delavvare birasndan bir yudum ald ve azn sildi. "Of, adam sktrmay
brak. Eer syleyemiyorsa, syleyemiyordur. Tamam m ? "
Yuvarlak, turuncu camlar olan yeni bir gzlk takmt, Sana bir eyler
yapm, diye dnd Anavvak. Kannan orman hali gitmi, ipeksi bir ekilde
omuzlarna dklyordu. Koca dilerine ramen gzel grnyordu. Gerekten
gzel.
Shoemaker ellerini kaldrd ve soma mitsizce iki yana sarktt. "Beni de
katmalsnz. Demek istediim, yardmc olabilirim. Hem burada oturup rehber
kitaplarn tozunu almaktan iyidir."
419

Anawak bu kadar gizli kapakl davranyor olmaktan honut deildi. Bu rol


ona uymuyordu. Kendi hayat ile ilgili o kadar uzun zaman suskun kalmt ki,
en kk bir sr bile sinirine dokunuyordu. Onlara doruyu sylemeyi dnd
ama spnra Li'nin gzlerindeki ifadeyi hatrlad. Hep dost canls ve yardmc
gibi grnyordu ama Anavvak, byle bir ey yaptn duyarsa Li'nin ciddi
anlamda fkeleneceini hissediyordu.
Ofise bir bakt. Aniden, uzak kald u ksa sre iinde istasyona ne kadar
yabanclam olduunu fark etti. Bu, artk onun yaam deildi. Greyvvolf la
ileri yoluna soktuundan beri yle ok ey deimiti ki. Sanki ok nemli
bir ey olacak ve yaamn ters yz edecekmi gibi hissetti. Bir lunaparkta hz
trenine binmi olmak gibiydi hareket etmeye balamt ve artk inemezdi.
Korku ve dehet, heyecan ve beklentiyle karkt. stasyon onun evresine
rlm bir duvar gibiydi ama artk akta kalm hissediyordu, her ey,
dayanamayaca kadar byk bir grlt ye parlaklkla stne stne'
geliyordu.
"Eh, u kitaplarn tozunu almaya devam edeceksin." dedi. "Sen de benim
kadar biliyorsun ki, senin yerin buras, sana ukalalk yapacak bilimcilerin yan
deil. stelik Davie sensiz ne yapacan bilemez."
"Bu motive edici mi imdi?" diye sordu Shoemaker.
"Neden seni motive etmem gereksin ki? enesini kapamas sylenen ve
arkadalar ile bile konuamayan benim. Neden sen beni motive etmiyorsun?"

krm

Shoemaker elindeki bira kutusunu bzd. Sonra srtt. " N e kadar


kalabilirsin?"
" C a n m ne kadar isterse," dedi Anavvak. "Bize krallar gibi muamele
ediyorlar. Gece gndz ileyen kendi helikopter servisimiz var. Sadece bir
aramam yeter, gelip beni alrlar."
"Tam kraliyet muamelesi h a ? "
" E h karlnda almamz bekliyorlar. Aslna bakarsan u anda Nanaimo,
akvaryum ya da bir yerlerde alyor olmalydm ama sizi grmek istedim."
"ok gerekiyorsa burada da alabilirsin. Haydi sana moral verelim. Bu
akam yemee gel. Seni bekleyen kocaman bir biftek olacak ve ben kendi
ellerimle piireceim. Tad cennet gibi olacak."
"Kulaa ho geliyor." dedi Delavvare. "Kata?"

Shoemaker ona muzipe bakt. "Eminim fazladan bir kii iin yer
bulabilirim."
Delavvare kalarn att. Anavvak neler dndn merak etti ama saat
yedide geleceine dair Shoemaker'a sz verdi. Artk kalkma zaman gelmiti.
Shoemaker Davie ile bulumak iin Ucluelef e gidecekti, Anavvak ise, yannda
konuacak Delavvare'in olmasna memnun bir halde ana caddeden teknesine
doru ilerledi.
420

"O da neydi yle?" diye sordu.


"Ne?"
"Bu akamki yemek ite. Sanrm Tom senin bir arkada getirme fikrinden
holanmad."
Delavvare bir tutam san ekitirip burnunu krtrd. "Galiba sen
gittiinden beri baz deiiklikler oldu. Demek istediim, hayat srprizlerle
doludur, yle deil mi? Bazen sen bile kendine inanamazsn."
Anavvak durdu. "Haydi anlat."
"ey, senin Vancouver'a gittiin gn yani bir gecede ortadan kayboldun
ve bir daha geri gelmedin! Kimse nerede olduunu bilmiyordu ve bazlar
endielendi. Ve bu insanlar arasmda ey de vard... Jack. Jack beni arad ve, eh,
yani aslnda seninle konumak istiyordu ama sen yoktun ve..."
"Jack m i ? " diye sordu Anavvak.
"Evet." .
"Greyvvolf mu? Jack O'Bannon m?"
"Dedi ki sohbet etmisiniz," diye devam etti Delavvare aceleyle, "ve sanrm
bu olumlu bir sohbetti. Ya da en azndan o memnundu ve sadece...eee... seninle
biraz daha konumak istiyordu..." Anavvak'n gzlerinin iine bakt. "yi bir
sohbetti deil m i ? "
"Peki ya yle deilse?"
"Bu biraz garip olurdu nk..."
"Peki peki, tamam. JackTe gzelce sohbet ettik. Oldu mu? imdi lafn
etrafnda dolanmay bitirdiysen belki sadede gelebilirsin."
"JackTe birlikteyiz." dedi bir rpda.
Anavvak'n enesi dt. Sonra azn kapad.

krm

"Tofino'ya geldi. Ben de ona numaram vermitim nk ho biri olduunu


dnyordum... Demek istediim, biliyorsun onun bak asna hep sempati
duymutum ve..."
Anavvak ciddi grnmeye alt. "Sempati demek... Peki, tabii."
"Yani buraya geldi. Schooners'da bir eyler itik ve sonra iskeleye indik.
Kendi hakknda bir sr ey anlatt ve ben de ona biraz kendimden bahsettim.
Sonra, bilirsin ite, yrdk, konutuk ve sonra... birden... eh kalann tahmin
edersin."

Anavvak srtt. "Ve Shoemaker bundan hi holanmad."


"Jack'ten nefret ediyor!"
"Biliyorum. Ve bunun iin onu sulayamazsn. Srf Greyvvolf bizden,
zellikle de senden holand diye bu onun bir pi gibi davrand gereini
deitirmez. Demek istediim u, bu meselede drst olalm, yllar boyunca
bir pi gibi davrand. O, piin teki."
"Senden daha ok deil." diye satat Delavvare.
421

Anawak baru sallad. Sonra dnyadaki tm sefillie meydan okurcasna


gld. Delaware'in garip aklamasna, Greywolfia olan fkesine ki bu
aslnda bir arkadan kaybettii iin duyduu kzgnlkt ve kendine gld.
O kadar ok gld ki karnna ar girmiti.
Delavvare ban sallad. "Bu kadar komik olan ne?"
"Haklsn." dedi Anavvak boulur gibi.
"Ne demek haklsn? Sen iyi misin?"
Glme krizi histeriye doru gidiyordu ve bunu bilmesine karn elinden bir
ey gelmiyordu. En son ne zaman byle gldn hatrlamyordu tabii eer
hi bu kadar gldyse. "Licia sen bir hazinesin." dedi soluk almaya alrken.
"O kadar haklsn ki. Bizler piiz. Sapna kadar. Ve sen Greyvvolf la birliktesin.
Ay aman, inanamyorum."

Licia gzlerini kst. "Bana glyorsun."


"Yok, yok, hayr," dedi tkrkler saarak.
"Evet efendim yle."
"Yemin ederim ki hayr. Sadece" Aniden bir ey hatrlad ve kahkahas
dondu. "Jack u anda nerede?"
"Bilmiyorum." Omuz silkti. "Belki evdedir."
"Jack hi evde olmaz. Artk birliktesiniz sanyordum?"
"Tanr akna Leon, daha evlenmedik. Sadece biraz eleniyoruz. Adama
zincir takmadm."
"Hayr." dedi Anavvak. "Bundan hi holanmazd."
"Onunla konumak m istiyorsun?"
"Evet." Ellerini Delavvare'in omuzlarna koydu. "Pekl, beni dinle. Yoluna
koymam gereken birka ey var ama bu arada onu bulmaya al, olur mu
Licia? Ona de ki, onu grmekten, ee, memnun olurum. Yok yok, onu hemen
imdi grmek beni ok mutlu eder."

krm

Delavvare emin olamyormu halde glmsedi. "Peki... Erkekler bir garip,


yani gerekten yleler. Ve siz ikiniz, en az birbiriniz kadar garipsiniz."

Anavvak teknesinin gvertesine kt, mektuplarna bakt ve Schooners'a gidip


bir kahve syledikten sonra kasaba sakinleriyle konutu. Onun yokluunda iki
adam lmt. Yasaa kar kmlar ve bir kanoyla denize almlard. On
dakikadan ksa bir sre iinde bir grup orka onlar alabora etmiti. Adamlardan
birinin kalntlar daha sonra kyya vurmutu ama dierinden hi iz yoktu ve
kimse de aramaya kacak halde deildi.
"Ve bu hi umurlarnda deil." dedi balklardan biri, ilepleri, gemileri,
trol teknelerini ve sava gemilerini kastederek. Suluyu bulmu ve bunu
haykrmaktan ekinmeyen bir adamn hrsyla birasn iiyordu. Bir onay bekler
gibi Anavvak'a bakt.
422

Anavvak, ite haksz olduun nokta bu, demek istedi. Byk gemiler de daha
iyi durumda deillerdi. Ama sessiz kald. Dier kazalardan bahsetmesine izin
yoktu ve Tofno ahalisi dnyaya sadece kendi gzlerinden bakyordu.
"Eminim byk altndan glyorlardr." diye homurdand yal adam. "u
byk balklk irketleri tekellerini durmadan geniletiyorlar. nce
stoklarmz silip sprdler, imdi de geriye kalanlar tketiyorlar, bu arada
benim gibi sradan balklar da oturup seyretmek zorunda kalyoruz."
Birasndan bir yudum ald. "O lanet olas balinalan vurmamz gerekir. Onlara
patronun kim olduunu gstermeliyiz."
Bu tepki her yerde aynyd. Anavvak Tofino'ya geldiinden beri ayn istekle
karlayordu.
Balinalar ldrn.
Btn abalar boa m gitmiti? Birka tane delik deik koruma yasas
karmak iin yllardr verilen zorlu uralar? Zvanadan km balklar,
bamteline basmlard avlanma sahalarna sadece en byk fabrika trol
gemileri girebiliyordu ve onlar da Uhslaras Balina Av Komisyonu, av kotalan
ve av yasaklarna sinir olanlarn eline koz veriyorlard.
Anavvak kahvenin parasn dedi ve tekrar istasyona dnd. Ofis botu.
Tezgahn arkasna geip bilgisayar at ve internette deniz memelileri zerine
yaplan askeri aratrmalan aramaya balad. Chteau'da istedikleri her bilgiye
erime imknlar vard ama genel internet balants derin deniz kablolarndaki
sorunlar yznden sk sk kopuyordu.

krm

Sonunda ABD Donanmas Deniz Memelileri Program'nn resmi sitesini


buldu. Zaten bildiklerinin dnda yeni bir ey yoktu h e r yarm akll
aratrmac gazeteci bu konuda dzinelerce makale yazmt ama ok
gemeden eski Sovyetler Birlii'nin bir askeri program ile ilgili bilgi buldu.
Souk Sava srasnda ok sayda yunus, denizaslan ve beyaz balina mayn
bulmalar ve kayp torpidolar bulup getirmeleri iin eitilmilerdi. nternette
yazanlara baklrsa Karadeniz'deki Sovyet gemilerini korumak iin
eitilmilerdi. Sovyetler Birlii'nin kmesinden sonra Krm yanmadasndaki
Sivastopol'daki bir deniz akvaryumuna yerletirilmiler ve yeni sahiplerinin
veteriner faturalarna ve yiyeceklere verecek paralar tkenene kadar orada
gsteri yapmlard. Baz yunuslar en sonunda otistik ocuklar iin terapi
merkezlerine gnderilmilerdi. Dierleri ran'a satlmlard; izleri orada
kayboluyor, askeri kariyerlerine baka bir yerde devam ettikleri kukusunu
uyandryordu.
Deniz, memelileri stratejik savalarn bir paras olarak geri dnyor
gibiydiler. Souk Sava srasnda silahlanma yans, ABD ve Sovyetler
Birlii'nin en etkili deniz memelisi bln kurma hedefleriyle yeni bir yne
kaymt. SSCB'nin dalmasnn ardndan dnya daha gvenli bir yer haline
423

gelmemiti, daha o zamandan srail-Filistin atmas kontrolden kyor ve


Amerikan sava gemilerini sabote edebilecek yeni bir terrist nesil yetiiyordu.
Su alt maynlar yerletiriliyor, roketler kayboluyor ve okyanusun dibine batan
pahal cephaneliklerin geri karlmas gerekiyordu. Bu, yunuslarn,
denizaslanlannn ve beyaz balinalarn, insanlar ve robotlar dahil herkesten daha
iyi yaptklarn kantladklar bir iti: testler bir yunusun bir mayn, herhangi
bir dalgtan on iki kat daha hzl bulabildiini gsteriyordu. Charleston ve San
Diego'daki deniz slerinde, denizaslanlar torpidolar tespit etmede yzde
doksan belik bir basan gsteriyorlard. Su altnda i gren insanlar fizyolojileri
ile snrlyd, yn bulma duygulan ilemezdi ve sonrasnda da basn odasnda
saatlerce beklemeleri gerekirdi; halbuki deniz memelileri kendi yaam
ortamlarnda alyorlard. Denizaslanlannn k zayfken bile iyi bir gr
alar vard. Yunuslar zifiri karanlkta sonarlarn kullanrlard; arka arkaya
kardklar klik seslerinin yanklan ile herhangi bir nesnenin yerini ve biimini
artc bir kesinlikle belirler ve ynlerini bulabilirlerdi. Deniz memelileri, bir
gn iinde yzlerce metre derinlie hi yorulmadan defalarca inebilirlerdi.
Milyonlarca dolar deerindeki dalglar, aralar ve mrettebat kk bir yunus
blyle deitirilebilirdi. Ve hayvanlar her zaman geri dnerdi. Otuz yl
iinde ABD donanmas sadece yedi yunus kaybetmiti,

krm

ABD deniz memelileri program hl devam ediyordu ve Rusya'da


hayvanlann yeniden askeri amalarla kullanldna dair gl iaretler vard.
Hindistan ordusu da bir yetitirme ve eitim program balatmt. Orta
Dou'da da benzer giriimler balamt.
Vanderbilt hakl myd?
Anavvak, internetin derinliklerine dalarsa, ABD donanmasnn sitesinde
verilmeyen detaylar bulacana emindi. Balinalar ve yunuslarn, askeri
amalarla tmyle insan kontrol altna alnmasnn denendiini ilk kez
duymuyordu. Program, John Lilly'nin yaptna benzer bir sinir sistemi
aratrmasna dayanyordu. Dnyann drt bir yanndaki silahl kuvvetler,
insanlarn icat ettii her tr sonardan stn ve hl srlar tam olarak
anlalamam bu ses yanks ile konum belirleme sisfemi ile ilgileniyordu. Son
yllarda kamuoyunun kabullenemeyecei snrlar zorlayan deneylerin
yapldn gsteren iaretler vard.
Ama internet ona hi bir ey anlatmyordu. Ve bu sessizliini tam saat
boyunca, Anavvak vazgeme noktasna gelene dek korudu. Gzleri acyordu
ve heyecanyla konsantrasyonu o kadar azalmt ki, ekranda.beliren ve Earth
Island Journal tarafndan yaymlanan ksa makaleyi neredeyse gzden
karyordu. "l yunuslarn sorumlusu Amerikan Deniz Kuvvetleri mi? "
ayda bir yaymlanan dergi, evre koruma hareketleri iin yeni fikirler retmeye
adanm bir rgt olan Earth Island Enstits tarafndan yaynlanyordu.
424

Yrtt birok kampanyas vard. Dergi ekibi iklim tartmalarnn fazlasyla


iindeydi ve baz nemli evre skandallann ortaya karmt. lennin nemli
bir blm balinalar ve okyanus yaamn korumakt.
Makale, 1990Tarn balarnda gerekleen bir olay, Fransa'nn Akdeniz
kylarnda karaya vuran on alt l yunusu anlatyordu. Cesetlerin tmnde de
ayn gizemli yara vard ensenin hemen aasnda ve kafatasnn altn gzler
nne seren yumruk byklnde bir delik. O zaman, soruturmay yrtenler
bu izleri aklamay baaramamlard ama yaralarn yunuslarn lm sebebi
olduuna phe yoktu. Olay, lk Krfez Sava srasnda, Amerikan sava
gemileri Akdeniz'i geerlerken olmutu. Earth Island makalesi o sralarda
ABD Donanmas tarafndan yrtld sylenen gizli deney programlan ile
bir iliki olduunu ne sryordu. Sylentilere gre deneyler baarsz olmutu
ve katlanlar programn varln inkr etmek zorunda braklmlard. "Bir
eyler korkun derecede yanl gitti." demiti muhabire bir uzman.
Anavvak makalenin ktsn ald ve daha fazla ipucu bulabilmek umuduyla
derginin arivini tarad. Yapt ie ylesine dalmt ki, istasyonun kapsnn
aldn duymad bile. Ekrann zerine bir glge dnce kafasn kaldrp
bakt.
"Benimle konumak istediini duydum." dedi Greyvvolf.
Set takm her zamanki gibi yal ve buruuktu ama sa uzun, parlak bir
at kuyruu eklinde arkadan balanmt. Dileri ve gzleri parlyordu. Anavvak
onunla son konutuundan beri birka gn gemiti ama aniden Greyvvolf a
baka bir gzle bakt. G, karizma ve doal cazibesini grd. Delavvare'in
ona tutulmasna amamak gerekirdi. "Ucluelef tesin sanmtm." dedi.

"yleydi." Greyvvolf bir sandalye ekti. Otururken sandalye arl altnda


trdad. "Licia bana ihtiyacn olduunu syledi."

krm

"htiyacm m var?" Anavvak glmsedi. "Seni grmenin iyi olacan


sylemitim."
"Fark etmez. te buradaym."
"ler nasl?"
"Bir ikiyle daha iyi olur."

Anavvak buzdolabna gidip bir bira ve kola kanp, onlar tezgahn zerine
koydu. Greyvvolf, Heineken'in yansn tek bir yudumda iti.
"nemli bir iini mi bldm?"
"Bahse deer bir ey deil. Beverly Hills'ten gelen birka zengin pislikle
balk avlyordum. Sizin balina gzleminizden kaan tm aptallar benim bama
t. Anlalan kimse bir alabalk saldrsndan korkmuyor bu yzden oltayla
avlama turlarna dndm. Adamzn glleri ve nehirlerine balk turlar
dzenliyorum."
"Balina gzlemine olan tavrn deimemi bakyorum."
425

"Neden deisin ki? Geri sana sorun karacak deilim."


"Hey, teekkr ederim." dedi Anavvak alayla. "Ama imdi bir nemi yok.
Demek istediim, doann intikamn alma grevine devam etmen ok ie
yarayacak. Bana donanmada ne yaptn bir daha anlatsana."
Greywoif ona bo bo bakt. "Ne yaptm biliyorsun."
"Yine de anlat."
"Bir yunus terbiyecisiydim. Yunuslar askeri amalar iin eitiyorduk."
"San Diego'da m?"
"Evet ve dier yerlerde."
"Ve bir kalp sorunu ya da yle bir ey yznden emekli edildin. erefinle
terhis oldun."
"Aynen yle." dedi Greyvvolf.
"Bu doru deil Jack. Sen terhis olmadn, ayrldn."
Greyvvolf elindeki teneke kutuyu dikkatle tezgaha brakt. "Bu samal da
nereden duydun?"
"San Diego Uzay ve Deniz Sava Sistemleri Merkezi'ndeki dosyalar bana
yeteri kadar ak grnd." dedi Anavvak. "Bildiimi anla diye syleyeyim,
SSC San Diego, Deniz Kuvvetleri Komutanl Kontrol ve Okyanus Sistemleri
Merkezfmn grevini devralmt ve ayn ekilde Point Loma, San Diego'dayd.
Finansman, u anda ABD Donanmas Deniz Memelileri Program'n
destekleyen bir organizasyondan geldi. Biraz nce saydm kurumlarn her
birinin ad deniz memelileri eitimi ile ilgili btn balklarda geiyor ve resmi
olarak gereklikleri reddedilen karanlk deneylerle her zaman bir ilgileri olduu
syleniyor." Anavvak Greyvvolf un blfn grmeye karar vermiti. "Deneyler
Point Loma'da yaplyordu, senin grevli olduun yerde."

krm

Greyvvolf odada volta atarken yorgun bir ifadeyle onu izledi. "Bana neden
bu samalklar anlatyorsun ki?"
"San Diego'daki u anki aratrma yunuslarn beslenme alkanlklar,
avlanma, iletiim ve eitilebilirlik potansiyelleri, yunuslar tekrar doal yaama
gndermenin yollan ve bunun gibi eyleri inceliyor. Ama orduyu asl
ilgilendiren ey beyinleri. Yunus beyni altmlardan beri orduyu bylyordu
ama ilk Krfez Sava zamanndan beri bu ilgi artt. Sen, orduya bundan birka
yl nce katlmtn. Aynldnda, toplam drt yunus blnden ikisi, MK-6
ve MK-7'den sonmlu temendin."

Greyvvolf kalarm att. "Ne olmu? Komitende uraacak baka ilerin


yok mu? Mesela Avrupa gibi."
"Bir rtbe daha atlasan tm yunus programndan sorumlu olacaktn. Ama
istifa ettin."
"stifa etmedim. Terhis edildim."
Anavvak ban sallad. "Jack son zamanlarda baz ayrcalklarm oldu ve
426

bunlardan biri de yzde yz gvenilir kaynaklara eriebilmek. Sen kendi


isteinle ayrldn ve ben neden olduunu bilmek istiyorum."
Earth Island makalesini kaldrd ve Greyvvolf a verdiinde adam yle bir
bakp masaya geri koydu.
Bir sessizlik oldu.
"Jack." dedi Anavvak yumuaka. "Haklydn. Seni grmekten mutluyum,
ama yardmna ihtiyacm var."
Greyvvolf cevap vermedi.
"Bana o zamanlar ne olduunu anlat. Neden braktn?"
Greyvvolf arkasna yasland ve ellerini bann arkasnda kavuturdu.
"Neden bilmek istiyorsun?"
"nk bylece balinalarmza neler olup bittiini renme ansmz
olabilir."
"Onlar sizin balinalarnz deil Leon, sizin yunuslarnz da deiller. Onlarn
sahibi deilsiniz. Neler olduunu gerekten bilmek istiyor musun? Kar
koyuyorlar, savayorlar. deme vakti geldi. Onlara oyuncaklarmzm gibi
davrandk, canlarn yaktk,.istismar ettik, aval aval seyrettik ve artk bizden
bktlar."
"Bunu gerekten kendi iradeleriyle yaptklarna inanmyorsun, yle deil
mi?"
Greyvvolf ban sallad. "Neden bir eyler yaptklar ile ilgilenmiyorum.
Daha ilk bata bu kadar rahatsz etmemeliydik. Ben onlar anlamak
istemiyorum Leon. Sadece huzur iinde braklmalarn istiyorum."
"Jack," dedi Anavvak yumuaka, "byle davranmaya zorlanyorlar."
"Bu samalk. Kim b u n u "

"Zorlanyorlar! Kantm var. Bu kadarn bile sylememem gerek ama


yardmna ihtiyacm var. Ac ekmelerini durdurmak istiyorsan yardm et bana.
Ne kadar ac iinde olduklarn hayal bile e d e m e "

krm

"Edemem h a ? " Greyvvolf ayaa kalkmt. "Sen ac ekmeyi nereden


bilirsin ki? Hi bir bok bildiin yok."
"O zaman anlat bana."
" B e n " Kendi iinde bir sava verir gibiydi. Sonra sakinletik "Benimle
gel," dedi, "yrye kyoruz."

Bir sre sessizce dolandlar. Greyvvolf ormann iindeki denize inen bir patika
seti. Krk dkk bir iskele kydan koyun sade gzelliine uzanyordu.
Greyvvolf ypranm kalaslarn zerinden geip ayaklarn aa sallandrarak
oturdu. Anavvak da onu izledi. Tofno'dan grlebilen tek ey bumun arkasnda
saa doru destek payandalarnn zerindeki birka ev ve rhtmdaki
istasyondu. Akam gneinde gz alan dalara baktlar.
427

"Kaynaklarnn sana sylemediini birka ey var." dedi Greyvvolf sonunda.


"Resmi olarak drt deniz memelisi bl vard: MK-4'ten MK-7'ye kadar.
Ama MKo olarak bilinen bir beincisi var. Bu arada donanma onlar sistem
olarak adlandrr, filo deil. Her sistem operasyonlarn belli bir parasn
yklenmekle grevlidir. Sistemlerin merkezi San Diego'dur, doru, ama ben
zamanmn ounu hayvanlarn eitildii Coronado, Kaliforniya'da geirdim.
Orada doal ortamlarnda baklrlar ve epey iyi bir yaamlar vardr: iyi beslenir
ve mkemmel tbbi bakm alrlar ki, bunu pek ok insan iin syleyemezsin."
"Yani beinci sistemden sorumluydun."
"Hayr, yle deildi. MKo farkldr. Sradan bir sistem, belirli bir amac
olan drtten sekize kadar memeliden oluur. rnein MK-4 deniz yatandaki
maynlar bulmak ve konumlarn iaretlemekle grevliydi. Bu sadece
yunuslardan oluan bir sistemdi ve yunuslar ayn zamanda sabotajclar varsa
bakclarn uyarmak iin de eitiliyorlard. MK-5 bir denizaslan sistemidir.
MK-6 ve MK-7 de mayn bulmak iin kullanlrd ama asl amalar donanma
tesislerini dman dalglardan korumakt."

"Saldrarak m?"
"teleyerek. Dalgcn kyafetine, davetsiz misafiri bir amandraya balayan bir
kangal ip rarnyorlard. amandra bir elektronik flaa balyd, bylelikle dalgcn
konumunu belirlemek kolay oluyordu ve bizim adamlarmz gerisini hallediyordu.
Mayn tarama da ayn ekilde ilerliyordu. Yunus mayn bulur bulmaz bakcsn
uyaryordu. Baz dunmlarda bir ip ve mknatsla, mknats maynda kalyor ve ipin
ucunda tekneye karlyordu. Maynn ok sk dibe batmad durumlarda ii
bitirmek iin ipi yukar ekmek yetiyordu. Biliyorsun, katil balinalar ve beyaz
balinalar bir kilometrelik derinlikten torpido bile getirebilirler. Gerekten etkileyicidir.
Anlaman gereken ey u ki, mayn bulma ii insanlar im tehlikelidir. lk nce yzne
patlatma tehlikesi vardr ama daha beteri, deniz yatan atmann tam gbeinde,
kynn hemen yannda araman gerekir, bylece her zaman vunlursun."

krm

"Ama maynlar yunuslar ldrmyor mu?"


"Deniz Kuvvetlerine bakarsan hayr, hibir yunus mayn yznden lmedi.
Aslnda birka tanesi ld ama lm vakalar ok nadirdir. Her halkarda, ben
baladmda MKo hakknda hibir bilgim yoktu ve sylentileri dedikodu deyip
gemitim. Anlyorsun ya, MKo tek bir sistem deildir; deiik yerlerde,
srekli bir hayvan akyla yaplan bir dizi program ve deneyin kod addr.
Sradan sistemlere ait memeliler bazen MKo'ya alnsa da, MKo memelileri
asla dier sistemlerle temas etmez. MKo'ya kabul edili, onlardan alnan son
haber olur." Greyvvolf duraklad. "Ben iyi bir bakcydm. MK-6 benim ilk
sistemirndi. Her byk manevrada yer alrdk. 1990'da MK-7'nin de
sorumluluunu aldm. Bir sre sonra, bana biraz daha fazla ey anlatlmas
gerektiine karar verildi."
428

" M K o hakknda."
"Doal olarak donanmann ilk yunus basan yksn biliyordum
yetmilerin bamda, Vietnam'da. Yunuslar Cam-Ranh Koyu'ndaki limanlan
korumak ve herhangi bir Vietkong su alt sabotajn engellemekle
grevlendirilmilerdi. Bu M M S ' t e sana ilk anlattklan hikyedir ve bununla
gerekten gurur duyarlar. Ama anlatmadklar ey, detaylardr. Yzc
Etkisizletirme Program gibi eyler mesela b u n u hibir yerde
duyamayacana emin olabilirsin. Bu sradan bir yunus operasyonu deildi. Bu
hayvanlar dalglann maskelerine ve paletlerine saldnrd ve hava tehizatyla
balantlarn kesmek iin eitilirdi. Ha, daha sertlemek gerektiinde
kullanmalan iin burunlarnda ve yzgelerinde mzrak benzeri baklar vard.
Hatta bazlarnn srtlarna taklm zpknlan vard. Artk yunus deillerdi,
birer lm makinasydlar. Ama sonrasnda olacaklarla kyaslannca bu bile
zararsz saylrd. Donanma yunuslann bunnlanna hidrotermik ineler balad
ve dalglara toslamalann emretti. rngalarn iinde 207 bara kadar
sktrlm karbondioksit vard, bu da dalgcn bedeninde dolaarak
genleiyordu. Kurbanlar patlyordu. Hayvanlanmz krkn zerinde Vietkong ve
yanllkla iki tane de kendi adammz ldrdler."

krm

Anavvak midesinin kasldn hissedebiliyordu.


"Ayn ey seksenlerin sonunda Bahreyn'de de oldu." diye devam etti
Greyvvolf. "Bu benim ilk n cephe grevimdi. Sistemim tam olarak kendinden
bekleneni yapt ve ben hl MKo hakknda hibir ey bilmiyordum. Yunuslan
dman blgelerine paratle indirdiklerinden hi haberim yoktu. Bazlar
denizden kilometre yukarda braklyordu ve hepsi de bu ykseklikten sa
kamyordu. Bazlarysa yirmi metreden, helikopterden paratsz atlyordu.
Yunuslar dman sava gemilerine ve denizaltlara mayn takmak iin
kullanlyordu. Baz zamanlar, yunuslar patlamann etki menziline girdikleri
anda, fnyeler patlatlyor ve hayvanlar da hedefleri ile birlikte havaya
uuyordu. Bana bunlar anlattklarnda istifa etmeliydim ama donanma benim
evimdi. Orada mutluydum. Senden anlaman beklemiyorum ama dorusu bu."
Anavvak sessizdi. Fazlasyla iyi anlyordu.

"Yani iyi adamlardan biri olduum fikriyle rahattm. Ama stmdekiler


yeteneklerimin M K o ' d a daha faydal olacana karar vermilerdi. Kt
adamlara gre, ben hayvanlar idare etmekte harbiden iyiydim," Greyvvolf
tkrd, "ve orospu ocuklar haklyd. imde iyiydim. Ama aptaldm.
MKo Tarm mnasip bir yerlerine sokmalarn sylemek yerine yardm
edeceimi syledim. Sava byle, dedim kendi kendime. atmada insanlar
hep lyor, o zaman niye birka yunusun lmesini dert edelim ki? Beni orkalara
nkleer silah tatma deneyleri yaptklar San Diego'ya gnderdiler."
" N e tattklan?"
429

"Bunlara armaktan uzun sre nce vazgemitim. Balinalarn nkleer


balklar tamalarn istiyorlard. Silahlar yedi ton arlndayd ama yetikin
bir orkann onlar kilometreler boyunca, dosdoru dman sularna
srklemesini salayabilirsin. Bir nkleer orkay durdurmak neredeyse
imknszdr. imdi hangi aamada olduklarn bilmiyorum ama sanrm ii
zmlerdir o zamanlar hl denemeler yapyorlard. Ve bylece baka
trden bir deneye de ahit oldum. Donanma muhabirlere yunus videolar
gstermekten holanrd: yunus bir maynla yzp gider ama maym Ruslarn
tepesinde patlatp onlar parampara etmek yerine glmseyerek geri getirirdi,
mayn hl dilerinin arasndadr. Bu gibi kaytlar, katil yunuslarn varl ile
ilgili sylentileri bitirmek iin tasarlanmtr. Evet, bazen yunuslar grevlerini
bitirmeden patlamaya hazr maynlarla geri dnerdi ama bu duyulmam bir
eydi. stelik byle bir ey olursa, bu orduya sadece bir gemi ve -be adama
mal olurdu ve bu alabilecekleri bir riskti. Deneylere devam ettiler." Greyvvolf
durdu. "Sorun nkleer bir balinay kaybettiinde ortaya kar. Eer o
bebeklerden biri, patlamak zere bombalardan biri aznda senin ssne geri
dnerse ite o zaman ban derttedir. Donanma istedii kadar orka kullanabilir
ama bunlarn insanlarn emirleri dna kmayacaklarndan emin olmak
zorundadr. Ve bunu becermenin en iyi yolu, dnmelerini tamamen
engellemektir."

krm

"John Lilly." diye mrldand Anavvak.


"Ne?"
"Bir bilim adam. Aml yllarda yunuslarn beyinleri zerinde deneyler
yapt."
"Evet bundan bahsettiklerini hatrladm." dedi Greyvvolf. "Her neyse,
yunuslarn kafataslarn atklarn grdmde San Diego'daydm. Bu
1989'dayd. Kafalarnn zerinde bir delik amak iin eki ve keski
kullanyorlard. Bu srada hayvanlarn bilinci yerindeydi bu yzden onlar sabit
tutmak iin gl heriflerden bir ekip gerekiyordu. Masadan kamaya alp
duruyorlard. Bana, ac yznden deil, yunuslar sadece kulaklarnda
yanklanan eki sesini sevmiyorlar, diyorlard. Onlara gre, prosedr
grndnden daha az travmatikti. Ama aslnda, beyni ynlendirmek
amacyla akm gndermek iin deliklerden ieri elektrotlar sokuyorlard."

"Bu tam da Lilly'nin yapt ey," diye lafn kesti Anavvak heyecanla,
"beynin bir haritasn karmaya alyordu."
"Donanmada o haritalardan epey var, inan bana." dedi Greyvvolf ac ac.
"Beni hasta ediyordu ama enemi tutuyordum. Sonra bana bir yunus
gsterdiler. Bir tankn iinde, boynunda koum takmna benzer bir eyle
yzyordu. Mekanizmada etinin iine giren elektrotlar vard. Elektrik sinyalleri
vastasyla yunusu ynlendirmenin bir yolunu bulmulard. Yani, haklarn
430

krm

yememeliyim, epey etkileyiciydi. Saa sola yzmesini salyor sonra da yzeye


karyorlard.
Saldrganln
tetikleyebiliyor
ve
saldrmasn
salayabiliyorlard. Hatta ka mekanizmasn bile tetikleyebiliyor veya
sakinletirebiliyorlard bile. Hayvann bunlar yapmay isteyip istememesi
nemli deildi. radesi elinden alnmt. Rahatlkla uzaktan kumandal bir
araba veya makaral oyuncak da olabilirdi. Eh, elbette ok heyecanlanmlard.
En sonunda r aacak bir gelime yakalam gibi grnyorlard. Bylece
San Diego'daki aratrma ekibi nkleer balinalar zerinde almaya devam
ederken, biz de iki dzine tkr tkr i gren yunusla birlikte 1991 'de Krfez
Sava'na gittik. Kendimi akntya brakmtm. Doutan pek sessiz bir tip
deilimdir ama bir kez olsun enemi tuttum. Bu benim zerime vazife deildi,
kendime byle syleyip duruyordum. Bu arada benim yunuslarm mayn aryor,
yiyecek ve ilgiyle dllendiriliyorlard. Sonra bana M K o ' d a aktif olarak grev
almam iin bask yapmaya baladlar. Bir ekilde dnme zaman kazandm
d o n a n m a d a pek tutulan bir ey deildir, nk dnmemen gerekir. Bu
srada Cebelitark Boaz'ndaydk ve teknolojiyi denizde denemeye baladk.
nce her ey yolunda gitti ama sonra sorunlar kt. Kontrol koumu
laboratuvarda ve tanklarda kusursuz alyordu ama ak denizde yunuslar her
trden uyarc ile kar karya geliyorlard. sabetlerden ok skalamaya
balamtk. Programn doal koullarda ie yaramad akt, yani en azndan
bekledikleri ekilde. Artk o durumda yunuslar bizim gvenliimizi tehdit
etmeye balamt ve onlan ABD'ye geri gtrmek iin ok geti. te yandan
hi kimse onlarn Krfez'de babo yzmeleri fikrinden holanmyordu,
bylece sonunda Fransa'da durduk. Amacmz MKo zerine alan uzmanlann
olduu bir Fransz enstitsnden danmanlk almakt. Genelde Franszlarla
ok yaknlamayz ama okyanuslar hakknda ok ey bilirler ve bu yzden bir
ittifak kuruldu. Bize yardm edebileceklerini dndk. Rene Guy Busnel
adnda bir adam, saygn Laboratorie d'Acoustique Animale'in yneticisi olarak
bizimle tantrld. Sorunla ilgileneceine sz verdi ve bizi muhteem
tesislerinde bir tura kard. lk duramz bir mengeneye kstrlm, sakat
braklm ve vcudu tahrip olmu yunustu. Vcuduna saplanm ve srtndan
kan kolum kadar bir bak vard. Bunu neden yaptklann hi sormadm ama
isimlerini yunus kanyla imzaladklar kartvizitleri glerek verdiklerinde
oradaydm."

Greyvvolf iini ekti.


"Busnel sinir sistemi aratrmasyla ilgili bir sr laf kalabal yapt ve
prosedrn hatal olduu sonucuna vard. Belli ki fark edilmeyen ya da yanl
deerlendirilen kritik bir faktr vard. Gemiye ktmzda kurul topladk ve
kan karar hayvanlardan kurtulmak ynndeydi. Onlar denize braktk. Sonra
gemiden birka yz metre uzaklatklarnda birileri dmeye bast.
431

Boyunlarndaki koum, teknolojinin yanl ellere dmesini engellemek iin


patlayclar tayordu. Patlama kkt ama ekipman paralamaya yetiyordu.
Hayvanlar ld. Yolumuza devam ettik."
Greyvvolf dudan inedi. Sonra Anavvak'a bakt. "te rendin: Earth
Island yunuslarn bunlar. Fransa'da kyya vuran hayvanlar."
"Ve sonrasnda sen..."
"Daha fazla dayanamayacam syledim. Beni vazgeirmeye attlar ama
kararm vermitim. Elbette en iyi bakclarndan birinin gizli sebeplerle istifa
etmesi fikrinden holanmadlar, byle eyler basnn ilgisini ekerdi. Bylece
konutuk ve sonunda bir anlama saladk. Ben biraz nakit aldm ve onlar da
beni hastalk sebebiyle terhis ettiler. Bir atma dalgcydm ve grdn gibi
bunu kalp hastalyla yapamazdm. Eer sende bir sorun olduunu
dnrlerse kimse garip sorular sormazd. Bylece gitmeme izin verildi."
Anavvak koya bakyordu.
"Ben senin gibi bir bilim adam deilim," dedi Greyvvolf yumuak sesle,
"yunuslar ve onlar nasl idare etmek gerektiini biraz bilirim ama nroloji
benim iin bir anlam ifade etmez. Birilerinin balinalar veya yunuslarla fzla
ilgilenmesine dayanamyorum. Sadece fotoraf ekmelerini grmek bile beni
ldrtyor. Elimde deil."

krm

"Shoemaker hl bize kzgn olduunu dnyor."


Greyvvolf ban sallad. "Bir sreliine balina gzleminin sorun olmadn
dndm ama baa kamadm. Kendimi iten attrdm, iin zor ksmn benim
yerime sizin yapmanz saladm."
Anavvak enesini ellerine dayad. Her ey o kadar gzel grnyordu ki
koy, dalar, ada... "Jack," dedi, "fikirlerini deitirmek zorunda kalacaksn.
Anlattklarn yeniden oluyor. Bu balinalar intikam almyorlar. Birilerinin
kontrolndeler. Birileri kendi MKo'sunu yaratmakla megul. Bununla
karlatrlnca senin donanma hikyen solda sfr kalr."
Sonunda iskeleden kalkp Tofino'ya doru yrdler. Greyvvolf, Davie'nin
Balina stasyonu'nun nnde durdu. "stifa etmeden hemen nce nkleer balina
programnn aama kaydettiini duymutum. Bir isimden bahsediyorlard.
Nroloji ve nral ebekeli bilgisayarlarla ilgili bir eydi. Hayvanlar zerinde
tam kontrol salamak istiyorsan, Profesr Kurzvveil' tanman gerektiini
sylyorlard. Belki bir ey kmaz ama yine de sana syleyeyim dedim."

Chteau

Whstler,

Kanada

VVeaver, Johanson'un kapsn aldnda akamn erken saatleriydi. Kap


koluna uzand ama oda kilitliydi.
432

Nanaimo'dan dndn biliyordu. Bu yzden asansrle lobiye indi ve


lohanson'u barda, Geomar bilim adam Stanley FrostTa birlikte baz
diyagramlarn zerine eilmi vaziyette buldu.
"Merhaba." VVeaver onlara doru yrd. "Gelime var m ? "
"Tkandk." dedi Bohrmann. "Hl ok fazla bilinmeyen var."
"Hey, eninde sonunda bulacaz." diye grledi Frost. "Tanr zar atmaz."
"Bu Einstein'm lafyd." diye itiraz etti Johanson. "Ve hatalyd."
"Sana sylyorum, Tanr zar atmaz!"
VVeaver Johanson'un omzunu svazlad. "Bldm iin zr dilerim ama
ksa bir ey konuabilir miyiz?"
Johanson tereddt etti. "imdi mi? Daha Stan'in senaryosunu bitirmedik.
Bpey salam bir iddia."
"zgnm."
"Neden bize katlmyorsun?"
"ok az zamann alacam. Sensiz bir saniye bile duramazlar m ? "
Dierlerine glmsedi. "Sonra size katlacam, sz. Bana istediiniz kadar
simlasyon gsterebilirsiniz ve ben de yorumlarmla sizi sinir ederim."
"Kulaa ho geliyor," diye srtt Frost.
"imdi nereye?" diye sordu Johanson masadan uzaklarlarken.
"Lobi?"
"nemli m i ? "

krm

" ' n e m l i ' yetersiz kalr."


"Peki."
Dar ktlar. Gne alalmt ve klar batarken Chteau'yla Rocky
Dalar'nm karl tepelerini krmznn deiik tonlar ile ykyordu. Bir
helikopter dev bir sivrisinek gibi n baheye konmutu. VVhistler kasabasna
doru yrdler. Aniden VVeaver utand. Dierleri muhtemelen Johanson'la
herkesten gizli bir srlan olduunu dnmt ama aslnda sadece onun fikrine
ihtiyac vard. Johanson, teorisini komiteyle ne zaman paylaacana kendi
karar verecekti ama bu karar vermek iin VVeaver'm verecei haberleri
duymas gerekiyordu.
"Nanaimo'da iler nasl gitti?"
"Epey korkutucu."
"Katil yengelerin Long Island' igal ettiini duydum."
"Katil alglerle doldurulmu yengeler." dedi Johanson. "Avrupa'daki gibi
ama daha zehirli. Oliviera, Fenvvick ve Rubin zehri analiz etmeye baladlar."
boazn temizledi. "Sabrsz olmak istemem ama bana syleyecein bir ey
vard galiba."
"Btn gn uydu verileri zerine altm, radar taramalar ile ok spektral
grntleri kyasladm. Bauer'in srklenir-tanmclarndan daha ok veri
433

grmek isterdim ama yayn kestiler. Yine de phem yok. Sanrm okyanus
dnglerini ve deniz yzeyinin bir dngnn etki alannda ykseldiini
biliyorsun?"
"Biraz."
"Gulf Stream de byle bir alandr. Bauer bu blgede bir deiimin
olduundan pheleniyordu. Suyun normalde dibe batt Kuzey Atlantik
bacalarn bulamyordu. Akntlarn aknn bir ey tarafndan engellendiini
dnyordu ama ne olduunu bilmiyordu."
"Ve?"
VVeaver ona dnd. " T m hesaplamalar yaptm, verileri karlatrdm,
kontrol ettim, yeniden hesapladm, yeniden karlatrdm, yeniden kontrol
ettim ve sil batan yine yaptm. Gulf Stream dngs kayboldu."
Johanson kalarn att. "Demek istediin..."
"Dng artk durdu. ok spektrumlu grntlere bakarsan scakln
dtn aka grebilirsin. Hi phe yok, Sigur. nmzde yeni bir buzul
a var. Gulf Stream durdu. Bir ey onu durdurdu."

Gvenlik

Konseyi

"Bu, kahrolas bir rezalet! Ve birileri bunun bedelini deyecek!"

krm

Bakann gzn kan brmt. Offutt Hava ss'ne gelir gelmez yapt
ilk ey, gvenli bir video balantsyla Ulusal Gvenlik Konseyi'ni toplanmaya
armak olmutu. Telekonferans, Washington, Offutt ve Chteau'yu birbirine
balyordu. Bakan Yardmcs, Savunma Bakan, Savunma Bakan Yardmcs,
Dileri Bakan, Bakan'n Gvenlik Danman, FBI Mdr ve
Genelkurmay Bakan ile birlikte Beyaz Saray toplant odasndaydlar. Potomac
Nehri'nin karsnda CIA Karargahndaki Terrle Mcadele Merkezi'nin
penceresiz bir salonunda Merkezi Haber Alma Mdr, Operasyonlar Mdr
Yardmcs, CTC"Mdr ve zel Harekat Birlikleri Komutan da ekrandayd.
ABD Merkez Komutanl Kumandan Judith Li ve CIA Mdr Yardmcs
Jack Vanderbilt konseyi tamamlyorlard. Chteau Vv'histler'n geici sava
odasnda oturmu, dier konsey yelerini sra sra dizilmi monitrlerden
seyrediyorlard. Bazlar akn ve aresiz grnrken, pek ounun yznde
ac bir kararllk ifadesi vard.
Bakan fkesini gizlemeye gerek grmyordu. O akamzeri Bakan
Yardmcs, Beyaz Saray Personel Mdr'nn bir acil durum kabinesi
toplamasn nermiti ama Bakan Gvenlik Konseyi'nin tm toplantlarn
bizzat ynetmeye kararlyd. Dizginleri brakmaya hi niyeti yoktu.
Bu, tam Li'nin istedii gibiydi.

434

I ei pozisyon, Bakan'n ana askeri danman Genelkurmay Bakan'na aitti.


\ uImdan onun yardmcs geliyordu. Her bir aptaln yardmcs vard. Yinede
I Bakan'n onun tlerini takdir ettiini biliyordu ve bu onu son derece
gururlandryordu. Gelecei ile ilgili hrslar aklndaki ilk eydi. imdi,
Odaklanm bir halde ekranlara bakarken bile hayalini unutmuyordu. O an iin
HUece Bakomutand ama ok yaknda Genelkurmay Bakan olacakt. u anki
bakan emekliliinin kysna gelmiti ve yardmcsnn da ie yaramaz herifin
teki olduu bir sr deildi. Li, oradan politikaya atlayabilir, Pentagon'da veya
lileri Bakan olarak grev alabilirdi. Ve ardndan da bakanlk seimlerinde
iday olabilirdi. Eer ileri doru yrtrse k i bu da yzde yz ABD'nin
lkar iin almak anlamna geliyordu seilmesi antada keklik saylrd.
I uya cehennemin kaplarna dayanmt ama Li yolunda ilerliyordu.
"Dmanmzn bir yz yok," diyordu Bakan, "bazlarnz yzmz
lmyann tehdit oluturabilecek blgelerine evirmemiz gerektiini dnyor.
tiliyorum ki dierleri de bu iin doal afetlerin st ste gelmesinden ibaret
olduunu dnyor. Bana gelince, nutuk dinlemek istemiyorum. Bizi hareket
geirecek bir konsenss oluturulmasn istiyorum. Planlar grmek istiyorum.
Kaa patlayacan ve ne kadar sreceini bilmek istiyorum." Gzlerini kst.
I [er zamanki gibi, daralan gz kapaklar tke ve kararlln dile getiriyordu.
"Kiisel olarak doann zvanadan kt safsatasna inanmyorum. Bu bu
lava. Amerika savata. Ne yapacaz?"

krm

Genelkurmay Bakan savalarn savunmayla kazanlmayacan ve saldr


/umannn geldiini syledi. Sesi kararlyd. Savunma Bakan kalarn att.
"Kime saldracaz?" diye sordu kadn.
"Tek sylediim saldrmamz gerektii." dedi Genelkurmay Bakan st
perdeden. "Sulular bulup saldralm."
Bakan Yardmcs, bylesine byk bir saldr organizasyonunu stlenecek
kaynaklara sahip bir terrist grup olmadna inandn aka belirtti. "Eer
birileri bize saldryorsa," dedi, "bu bir devlet olmal. Veya bir devletler ittifak.
Hr siyasi blok gibi. phelerini dile ilk getiren Jack Vanderbilt'ti ve hakl
olabilir. Bunun gibi bir saldry dzenleyebilecek kapasitede olan devletlere
veya blgelere bakmalyz."

"Bu kapasitedeki devletlerin says baya fazla." dedi C1A Direktr.


Bakan bayla onaylad. CIA Direktr, bakanlnn arifesinde ona
CIA'in iyi, kt ve irkinler listesi zerine ders verdiinden beridir, dnyann
ARD'nin k iin alan inansz sulularla dolu olduuna inanyordu.
Tamamen haksz deildi. "Ama bilindik dmanla nnzdan biri olduuna emin
miyiz?" diye sordu yine de. "Sonuta sadece Amerika deij, tm zgr dnya
saldn altnda."
435

"zgr dnya?" Savunma Bakan burnundan soludu. "zgr dnya biziz.


Avrupa, Amerikan zgr dnyasnn bir paras. Japonya'nn zgrl
ABD'nin zgrldr. Ayn ey Kanada ve Avustralya iin de geerli.
ABD'nin zgrlne yaplan her saldn kresel olarak zgrle yaplm
saylr." nnde bir kat paras vard ve elini tam zerine vurdu. Katta o
gn alm olduu notlan vard. Hibir eyin, bir sayfada zetlenemeyecek kadar
karmak olmadna inanrd. "Size hatrlatmm," diye ekledi, "bizim biyolojik
silahlara eriim imknmz var, bir de srail'in. Biz iyileriz. Bir de Gney
Afrika, in, Rusya ve Hindistan var onlar irkin. Son olarak Kuzey Kore,
ran, Irak, Suriye, Libya, Pakistan, Kazakistan ve Sudan ktler. Ve bu bir
biyolojik saldr. Bu, kt."
"Kimyasal bileenlerin de olduunu sanyordum." dedi yardmcs. "yle
deil m i ? "
"Burada biraz yavalayalm." CIA Direktr sessizlik iin iaret etti.
"ncelikle bunun gibi bir harekatn snrsz nakit para ve ciddi bir emek
gerektireceini varsayalm. Kimyasal silahlar ucuzdur ve yapmas kolaydr ama
tm bu biyolojik vr zvr ok fazla kaynak emer. Ve hatrlayn, biz kr deiliz.
Pakistan ve Hindistan bizimle birlikte alyor-Gizli operasyonlar iin yzn
zerinde Pakistan ajann eittik. Afganistan ve Hindistan'da dzinelerce ajan
CIA iin alyor ve bazlannn mkemmel balantlan var. Yani bu blgeyi
listeden karabiliriz. Sudan'da muhalefetle birlikte alan paramiliter
gruplarmz var. Gney Afrika'daki dostlarmzn bir ksm hkmet bakanl
grevindeler. Aslna baklrsa byk bir hazrln yolda olduuna dair hi iaret
yoktu. nceliimiz parann nerede el deitirdiini ve pheli hareketlerin
nerelerde tespit edildiini bulmak. Dnyadaki tm ktlerin tek tek listesine
ihtiyacmz yok, sahay daraltmalyz."

krm

"Parayla ilgili olarak," dedi FBI Direktr, "para falan yok."


"Nasl yani?"
"Terrist hareketleri izlemedeki yeni yntemler pheli hesap hareketlerine
iyice bir bakabilmemizi salyor. Byk miktarlarda para el deitirdiinde
Hazine'nin haberi olacana bahse girebilirsiniz. imdiye kadar duymu
olurduk."

"Peki duydunuz m u ? " diye sordu Vanderbilt.


"Hi. Afrika, Asya ve Ortadou'dan tk yok. Herhangi bir devletin bu ie
kantn gsterecek en ufak bir iz yok."
Vanderbilt grtlan temizledi. "Bize bunu sylemeleri pek olas deil
zaten," dedi. "Washington Post manetlerine kacak deil ya."
"Dediim gibi h i "
"Hayallerinizi ykacam iin zr dilerim," diye laf bld Vanderbilt,
"ama Norve'teki cmb balatan ya da Nevv York'u zehirlemeyi becerebilen
436

nlilerinin bize cidden czdann ap gstereceini dnmyorsunuzdur


h.lalde?"
Bakan'n gz kapaklar iyice kslmt. "Dnya deiiyor," dedi, "ve bu da
n i kesin cebinde ne olduunu grebilmemiz gerektii anlamna geliyor. Ya bu
p i kurulan ok aklllar ya da biz aptalz. Ama istedikleri kadar akll olsunlar,
n/un iimiz daha akll olmak. Hemen, imdi." Kar-terr biriminin
direktrne dnd. "Pekl yleyse, ne kadar akllyz?"
Direktr omuz silkti. "Son uyan Hindistan'dan geldi. Beyaz Saray'
patlatmaya alan Pakistanl cihatlarla ilgiliydi. Terristleri biliyorduk ve
herhangi bir tehlike yoktu. Hintliler bize sylemeden de o iin peindeydik
/aten, tm fnansal ilemleri izledik. Kresel Tepki Merkezi her gn terrist
eylemlerle ilgili kucak dolusu bilgi topluyor. Bu gerek Sayn Bakan,
duyumunu almadmz hibir ey olmuyor."
"Ve bu u anda her ey .sessiz mi?"
"Hibir zaman tam sessiz olmaz ama ciddi bir planlama veya fnansal
aktivite yoktu. Ve sannm bu ikna edicidir."
Bakan'n gzleri OperasyonlarTn Mdr Muavini'ne kayd. "Ekibinin
abalarn artrmasn bekliyorum." dedi aniden. "Ajanlarnn nereye
gnderildii ya da hangi kara delikte altklar umurumda deil, oturup birileri
devini yapmad diye ABD vatandalannn ldrlmesini seyredecek deilim."
"Elbette efendim."
"Ve eer unuttuysanz hatrlataym, saldn altndayz. Savatayz! Kiminle
savatmz bilmek istiyorum."

krm

"Eh o zaman Orta Dou'ya bir bakn." dedi Vanderbilt sabrszca.


"Bunu yapyoruz zaten." dedi Li.
iman adam i ekti. Dnp bakmaya zahmet etmedi, Li'nin onun teorisine
inanmadn biliyordu.
"Dayak yemi gibi grnmek iin kendi ne zaman istersen kendini
yumruklayabilirsin." dedi Li. "Ama gereki olalm. Dman lkelerin
karlarn korumak iin ABD'ye kar saldnya getiini iddia etmek pek iyi
de, neden kendilerine de zarar versinler? Tabii ki aslnda bizim peimizdeler ve
baka bir yerlerde sorun karak dikkatimizi datmak anlaml olabilir ama bu
lekte deil."

"Biz bunu yle grmyoruz." dedi C1A Direktr.


"Biliyorum. Ama ben bu duruma yle bakyorum: ana hedef biz deiliz.
Olan biten ok fazla ey var ve hepsi de ok u noktalarda. Sadece tm bunlar
iin harcanmas gereken abay bir dnn: binlerce hayvan eitmek,
milyonlarca yeni organizma yetitirmek, Avrupa'da bir tsunami tetikleraek,
balk stoklann sabote etmek, Avustralya ve Gney Amerika'da bir denizanas
istilas balatmak ve tankerleri arptrmak... Bundan ekonomik ya da politik
437

bir kar elde edecek kimse yok. Ama bunlarn olduunu inkr etmenin de bir
anlam yok ve Jack'in houna gitsin gitmesin, Orta Dou'da bunlardan muaf
tutulmuyor. Bunlar gerekler ve ben de kervana katlp suu Araplar'a
ykleyecek deilim."
"Pekl, Orta Dou'da kk gemi kazalar olduysa ne olmu?" diye
homurdand Jack.
"Pek de kk saylmazlar Jack."
"Belki de bir megalomanla urayoruzdur," dedi Dileri Bakan, "bir
sulunun zihniyle."
"Bu daha makul." dedi Li. "Bir birey etrafta byk miktar paralar saabilir
ve szde saygdeer amalar uruna teknoloji ile uraabilir. Geri bana
sorarsanz bu olaya yle bakmalyz: birileri solucan srleri gnderiyor biz
de onlar yok etmek iin bir eyler icat ediyoruz ve bu i byle srp gidiyor."
"imdiye kadar ne tr nlemler almd?" diye sordu Dileri Bakan.
" B i z " diye balad Savunma Bakan.
"New York'u tecrit ettik." diye onun szn kesti Li. Kendi yapt iin
vgsn bakalarnn toplamasndan hi holanmazd. "Ve yeni aldm
haberlere gre Washington'daki yenge istilas haberleri doruland. Keif iin
gnderilen insansz uaklar tarafndan tespit edildiler. Bu ehri de ayn ekilde
tecrit etmek durumunda kalacaz. Beyaz Saray personeli, Bakan' takip
ederek kriz sresince ehirden ayrlmal. nemli ky ehirlerinde
grevlendirilmek zere alev pskrtclerle donanm birliklerin hazrlanmas
emrettim. Bu arada bir antitoksin gelitiriyoruz."
"Denizaltlan veya dal robotlarn kullanmak iin yaplan planlar var m?"
diye sordu CIA Mdr.

krm

"Hayr. Kaybolmasn gze almadan derinliklere herhangi bir ey


gnderemeyiz. rnein ROVlar sadece kablolarla balantllar ve u anda bilim
insanlar onlar denize her indirdiklerinde, geriye birka paralanm kablo
ekiyorlar. R O V l a r mavi bir parlama tespit ediyorlar ve ardndan kablolar
kesiliyor. AUVlar'a neler olduunu sylemek ise imknsz. Geen hafta drt
Rus bilim insan MIR denizaltlan ile yola ktlar. Hepsine de bir eyler arpt
ve binlerce metre aa batarak bouldular."
"O zaman sahadan geri mi ekileceiz?"

"Hl solucanlar itlaf etmeye alyoruz. u anda dip tarama alan ile
deniz yatan spryoruz. Ayrca deniz canllarn uzak tutmak iin stratejik
ky blgelerinin evrelerine alar geriyoruz. Bu istila kart nlemlerimizden
bir dieri."
"Biraz ilkel, deil mi?"
"Ama saldn yntemleri de yle. Her halkarda, balinalar alt etmek iin
sonar kullanr .i zereyiz. Surtass LFA ile onlar sar edeceiz. Birileri bu
438

bir kar elde edecek kimse yok. Ama bunlarn olduunu inkr etmenin de bir
anlam yok ve Jack'in houna gitsin gitmesin, Orta Do'da bunlardan muaf
tutulmuyor. Bunlar gerekler ve ben de kervana katlp suu Araplar'a
ykleyecek deilim."
"Pekl, Orta Dou'da kk gemi kazalar olduysa ne olmu?" diye
homurdand Jack.
"Pek de kk saylmazlar Jack."
"Belki de bir megalomanla urayoruzdnr," dedi Dileri Bakam, "bir
sulunun zihniyle."
"Bu daha makul." dedi Li. "Bir birey etrafta byk miktar paralar saabilir
ve szde saygdeer amalar urana teknoloji ile uraabilir. Geri bana
sorarsanz bu olaya yle bakmalyz: birileri solucan srleri gnderiyor biz
de onlar yok etmek iin bir eyler icat ediyoruz ve bu i byle srp gidiyor."
"imdiye kadar ne tr nlemler alnd?" diye sordu Dileri Bakan.
" B i z " diye balad Savunma Bakan.
"Nevv York'u tecrit ettik." diye onun szn kesti Li. Kendi yapt iin
vgsn bakalarnn toplamasndan hi holanmazd. "Ve yeni aldm
haberlere gre Washington'daki yenge istilas haberleri doruland. Keif iin
gnderilen insansz uaklar tarafndan tespit edildiler. 13u ehri de ayn ekilde
tecrit etmek durumunda kalacaz. Beyaz Saray personeli, Bakan' takip
ederek kriz sresince ehirden ayrlmal. nemli ky ehirlerinde
grevlendirilmek zere alev pskrtclerle donanm birliklerin hazrlanmas
emrettim. Bu arada bir antitoksin gelitiriyoruz."
"Denizaltlar veya dal robotlarn kullanmak iin yaplan planlar var m?"
diye sordu CIA Mdr.

krm

"Hayr. Kaybolmasn gze almadan derinliklere herhangi bir ey


gnderemeyiz. rnein ROVlar sadece kablolarla balantllar ve u anda bilim
insanlar onlar denize her indirdiklerinde, geriye birka paralanm kablo
ekiyorlar. ROVTar mavi bir parlama tespit ediyorlar ve ardndan kablolar
kesiliyor. AUVlar'a neler olduunu sylemek ise imknsz. Geen hafta drt
Rus bilim insan MIR denizaltlar ile yola ktlar. Hepsine de bir eyler arpt
ve binlerce metre aa batarak bouldular."
"O zaman sahadan geri mi ekileceiz?"

"Hl solucanlar itlaf etmeye alyoruz. u anda dip tarama alar ile
deniz yatan spryoruz. Ayrca deniz canllarn uzak tutmak iin stratejik
ky blgelerinin evrelerine alar geriyoruz. Bu istila kart nlemlerimizden
bir dieri."
"Biraz ilkel, deil mi?"
"Ama sald'H yntemleri de yle. Her halkarda, balinalar alt etmek iin
sonar kullanr <c zereyiz. Surtass LFA ile onlar sar edeceiz. Birileri bu
438

yaratklarn kontroln ele geirmi ve gerek bir karlk vermenin zaman


geldi de geiyor bile. Kulak zarlar patlayana dek sesi aacaz. Sonra kimin
patron olduunu grecekler."
"Bu ok zalimce, Li."
"Daha iyi bir fikriniz varsa memnuniyetle dinlerim."
Kimse konumad.
"Ya uydu gzetlemesi? Bir yardm oluyor m u ? " diye sordu Bakan.
"Bir yere kadar." Operasyonlar Mdr Yardmcs ban sallad. "Ordu,
ormann iinde kamufle olmu tanklar aramak iin hazrlkl durumdadr ama
bir yenge boyutlarndaki nesneleri tespit edebilecek ok fazla sistem
bulunmuyor. Yani, elimizde KH-12 ve yeni nesil Keyhole uydularmz var.
Ayrca AvrupallarTa Topex/Poseidon ve SAR-Lupe zerinden ibirlii
yapyoruz ama onlar da Lacrosse gibi radar kullanyorlar. Her ey basit bir
soruna dayanyor: kk nesneleri grebilmek iin zum yapmak zorundayz
ve bu da sahilin snrl bir alanna odaklandmz anlamna geliyor. Bir sonraki
saldrnn nerede olduunu bilmediimiz srece gafil avlanacamz kesin.
General Li ky eridinde devriye gezmeleri iin insansz uaklar kullanmay
nerdi ve bu mantkl, ancak onlar bile her eyi gremez. NRO ve NASA bilgi
bulabilmek iin ellerinden geleni yapyorlar. Belki ele geirdiimiz iletilerden
bazdan, bize biraz daha ipucu verebilir. SIGINT'in her imknn kullanyoruz."

krm

"Belki de sonnumuz budur." dedi Bakan yavaa. "Belki biraz daha


HlJMINT'e odaklanmamz gerekir."
Li glmsemesini bastrd. HUMINT Bakan'n takntlarndan biriydi.
Gvenlik jargonunda SIGINT sinyal istihbarat anlamna geliyordu ve ele
geirilen haberlemelerden toplanan tm istihbarat kapsyordu. HUMINT ise
casusluk vastasyla ele geirilen istihbaratt: insan istihbarat. Teknolojiden
derinlemesine anlamayan ve ak szl bir adam olan Bakan bir insann
gzlerinin iine bakmay severdi. Dnyadaki en gelimi teknolojiye sahip
ordusuna komuta etse de, uydularla deil, yer altnda kaynayan bir casus ordusu
tarafndan korunduunu dndnde kendini daha gvende hissediyordu.

"Adamlarnz ie koun," dedi. "Bazlar, bilgisayar programlar ve servis


deiim noktalarnn ii onlarn yerine yapmas konusunda ok teslimiyeti.
Daha az programlama ve daha ok dnme istiyorum."
CIA direktr parmak ularn birbirine bastrd. "Pekl," dedi, "Belki de
Orta Dou teorisine artk o kadar fazla mesai harcamamalyz."
Li, dmdz ileri bakan Vanderbilt'e gz att. "Umarm ok aceleci
davranmamsndr Jack." diye fsldad.
' Bo ver, Li."
. i ne eildi. "Belki de daha olumlu bir eylerden bahsedebiliriz?"
Bakan glmsedi. "yi fikir. Haydi syle Jude."
439

"Efendim kriz sonsuza dek srmeyecek. Sonrasnda ne olacan dnmek


bizim iimiz. Ve sonunda tek nemli olan ey kimin stte kalaca. Bu
bittiinde dnya farkl bir ekilde dnecek. Bir ok ynetim istikrarszlaacak
ve bazlarnn dmesine ok zlmeyeceiz. Evet Dnya korkun bir tehlike
ile yz yze ama bir kriz ayn zamanda frsattr. Eer belirli bir ynetimden
memnun deilsek ve bir eyler onu alaa ederse belki de ileri biraz
hzlandrp doru, bir halefin greve geleceinden emin olabiliriz."

krm

"Hmmm." Bakan dnyordu.


Bir an dndkten sonra Dileri Bakan sz ald. "Yani asl mesele bu
sava kimin balatt deil, galibinin kim olaca."
"Beni yanl anlamayn. Medeni dnya, griumez dmanmza kar el
birlii ile savamak." dedi Li. "Eer bu durum devam ederse mttefiklerimiz
gitgide artan bir ekilde onlara rehber olmas iin yzlerini Birlemi Milletler'e
dnecektir. Bu imdilik iyi. Kendimizi ne atalm demiyorum ama kenarda,
yardmmz sunmaya hazr olarak beklemeliyiz. Bak kemie dayandnda,
kazanan biz olmak zorundayz. Ve bizi tehdit eden ya da ;bize kar kan herkes
maluplarn arasnda yer almal. Bu durumun sonularn etkileyebildiimiz
lde kazanalar ve kaybedenler arasndaki snr netletireceiz."
"Bu gzel ve sk bir bak as." dedi Bakan.
Onaylayan birka ba sallamann iinde rahatszlk belirtisi de vard. Li
arkasna yasland. Yeteri kadar konumutu. Aslnda konseydeki pozisyonunun
izin verdiinden fazlasn sylemiti ama szleri bir etki uyandrmt. i bu tr
fikirler bulmak olan bir ka adam uzaklatrmt ama ne olmu yani? Offuff ta
iyi karlanmt.
"Tamam." dedi Bakan. "Bu neriyi aklmzda tutmal ama dier
seenekleri de gz ard etmemeliyiz. En son istediimiz ey, dnyann geri
kalannn bizim idareyi ele aldmz dnmesi. Bilim insanlarn nasl
ilerliyor Jude?"
"Bence efendim, en nemli deer onlar."
"Ne zaman sonu almaya balayabiliriz?"
"Yarn toplanacaz. Binba Peak de burada olacak. Nevv York'tan
gelmesini emrettim, krizi buradan idare edebilir."
"Ulusa sesleniin vaktidir," dedi Bakan yardmcs.
"Kesinlikle." Bakan yumruunu masaya vurdu. "letiim takmz metin
yazarlarn toparlasn. Drst bir eyler istiyorum, her ey yoluna girecek,
greceksiniz gibi deil ama onlara umut verecek bir eyler."
"Muhtemel saldrgandan bahsedilecek mi?"
"Hayr. Bunun bir doal afet gibi ele alnmasn istiyorum. Biz bile henz
nerede olduumuzdan emin deiliz, stelik kamuoyu yeteri kadar gergin.
Onlar, gcmz yettiince koruduumuza inandrmalyz. Ve onlar da.bu
440

gcmzn olduuna inanmallar. Hazr ve nazr olduumuza. Her eyle baa


kabileceimize. ABD sadece bir zgrlk diyar deil, bir gvenlik vahas.
Okyanustan ne gelirse gelsin ABD gvenlidir. Buna inanmalar gerekiyor. Ve
son bir ey: Hepinizin dua etmesini istiyorum. Buras Tann'nn lkesi ve O
bizim yanmzda olacaktr. Bize bundan zaferle kma gc bahedecektir."

New York, ABD


Bununla baa kamayz. Helikoptere trmanan Peak'in aklndaki tek ey
buydu. Bunun iin hazrlkl deiliz. Deheti nlemek iin yapabileceimiz
hibir ey yok.

krm

Helikopter, VVall Street helikopter pistinden kalkt ve gecenin iinde Soho,


Greemvich kasabas ve Chelsea zerinde ilerledi. ehir klan parlyordu ama
tek bakta bir eylerin yanl gittii anlalabiliyordu. Baz caddeler
projektrlerin sert altndayd ve trafik ak durmutu. New York, OEM ve
ordunun ellerindeydi. Helikopterler tm ehir boyunca inip kalkyordu ve liman
kapatlmt. Dou Nehri'nde sadece ordu aralar vard.
Kimseye yardm edemiyorlard. l says giderek artyordu ve bunu
durdurmak iin yapabilecekleri hibir ey yoktu. OEM arka arkaya
dzenlemeler ve neriler yaynlamt ama durmak bilmeyen uyar ve talimat
ak ie yaramamt. Her ev ahalisinin acil durumlar iin bir damacana su
bulundurmas gerekiyordu ama kimse hazrlkl deildi. Her halkarda, gvenli
bir ime suyu ikmali bile insanlan boralardan kan, kvetlerden fkran ve
bulak makinalanna szan toksinlerden koruyamazd. Peak'in tek yapabildii,
sal hl yerinde olanlan ynlendirerek tehlike hattndan karmak ve byk
kamplarda toplamakt. Nevv York'un okullan, kiliseleri ve dier kamu binalan
artk hastane olarak hizmet veriyordu ve ehrin etrafn saran toprak artk byk
bir hapishaneydi.

Saa bakt. Yangn hl tnelde alev alev devam ediyordu. Askeri tankerin
srcs gvenlik protokoln ihmal edip gaz maskesini takmam ve
direksiyon banda bilincini kaybetmiti. Bir konvoyun parasyd. Kaza bir
zincirleme reaksiyona sebep olmu, dzinelerce ara alev almt. imdi oradaki
scaklk bir volkann iindekine eti.
Peak kazaya engel olamad iin kendini suluyordu. Bir tneldeki bulama
tehlikesinin, zehirlerin dalaca sokaklardakinden kat kat fazla olaca
belliydi. Ama nasl her yere yetiebilirdi ki?
Peak'in nefret ettii bir ey varsa, o da kendini aciz hissetmekti.
Ve imdi sra Washington'dayd.
"Bununla baa kamayz." demiti Li'ye telefonda.
441

"Mcadele etmeye mecburuz,"


Hudson Nehri'ni getiler ve Peak'i Vancouver'a gtrecek askeri bir
helikopterin bekledii Hacketsack Havaalan'na ilerlediler. ManhattanTn
klarm arkalarnda brakmlard. Peak, yarn bilimcilerle yapacaklar
toplanty dnd. Bir ilerleme kaydetmiler miydi? En azndan Nevv
York'taki dehete bir son verecek bir ila bulmu olmalarn diliyordu; ama
iinden bir ses fazla mitlenmemesini sylemekteydi.
Peak arkasna yasland ve gzlerini kapad.

Chteau

Whistet;

Kanada

Li halinden memnundu. Maher gnnn eiinde strap ve aknlk daha


uygun derdi ama gn kusursuz bir baar olmutu. Vanderbilt savunmaya
ekilmek zorunda kalm ve Bakan onun dn dinlemiti. Saysz telefon
grmesinin ardndan kyametle ilgili tm son gelimeleri biliyordu ve
Savunma Bakan ile konumak iin sabrszlanyordu. Sonar saldrs ertesi gn
balayacakt ve gemilerin yerletirilmesi hakknda konumak istiyordu.
Savunma Bakan bir toplantdayd ve birka dakika daha konuamayacaklard."
Biraz Schbert almak iin piyanonun bana getiinde saat sabahn ikisine
geliyordu. Telefon ald. Amak iin frlad. Pentagon'u bekliyordu bu yzden
telefondaki ses onu artt. "Dr. Johanson! Sizin iin ne yapabilirim?"
"Vaktiniz var m ? "

krm

"imdi m i ? "
"Sizinle zel olarak konumam gerekiyor."
"Korkarm megulm. Bir saat sonra olur mu? Baz telefon grmeleri
yapmam gerekiyor."
"Hi merak etmiyor musunuz?"
"Merak m ? "
"Benim bir teorim olduunu dndnz sylemitiniz."
"Benim sitime gelin."

Bir glmsemeyle ahizeyi yerine koydu. Tam bekledii gibiydi. Johanson


son dakikac bir tip deildi ve sznden dnmeyecek kadar grglyd. Ona
ne zaman anlatacana kendi karar vermek istemiti ve gecenin bir yarsn
semiti.
Pentagon santralini arad. "Savunma Bakan ile olan telekonferansm yarm
saat erteleyin." Sonra fikrini deitirdi. "Bir saat olsun,"
Johanson'un anlatmas gereken ok ey olmalyd.
*

Vancouver

Adas

Anavvak'n Greyvvolf un itiraflarndan sonra itah kamt ama Shoemaker


kendini amt. Birka biftek kzartm ve mkemmel bir salata hazrlayarak
zerine gevrek ve fndk serpitirmiti. Delavvare yeni tomurcuklanan
arkadalndan bahsetmemeye dikkat ediyordu ve harika bir sofra arkadayd.
Bitmek tkenmek bilmeyen bir espri daarc vard ve en sivri olanlarn bile
kusursuz bir zamanlamayla yapyordu.

krm

Akam, gazap denizinin ortasnda bir vaha gibi gelmiti.


Karanlk alarda Kara l m evrelerinde esip grlerken Avrupa'da
insanlar sokaklara kp dans edip ark sylemilerdi. Shoemaker'n evinde
dans veya ark yoktu ama birka saat boyunca tsunamilerden, balinalardan ve
katil alglerden hi bahsetmeden sohbet ettiler. Shoemaker istasyonun ilk
gnlerinden anlarn arlatt ve scack geen gecenin tadn kardlar.
Verandada rahatlayp koyun karanlk sularn seyrettiler.
Anavvak sabahn ikisinde kalkt ama Delavvare kald. O ve Shoemaker eski
filmler hakknda koyu bir muhabbete dalm ve yeni bir ie arap amlard.
akrkeyif olmulard ve Anavvak gecenin iinden istasyona doru yrd.
Bilgisayar ap internete baland.
Profesr Krzvveil ile ilgili aratrmas birka dakika iinde meyve verdi.
afak skerken zihninde bir resim olumaya balamt.

443

12 Mays

Chteau

Whistler,

Kanada

Belki de, diye dnd Johanson, bu bir dnm noktas olur. Ya da belki de
aptal ve yal delinin teki olduumu dnrler.
Ekrann solundaki kk platformun zerinde duruyordu. Projeksiyon
kapalyd. Geceyi Tofino'da geiren AnavvakT bekledikleri iin birka
dakikalk bir gecikme yaanmt ama artk delegeler toplanmlard. n srada
Li, Vanderbilt ve Peak vard. Peak gece Nevv York'tan dnmt ve sanki
enerjisinin byk blmn orada brakm gibi grnyordu.
Bir toplulua seslenmek Johanson'un ikincil yeteneiydi. rencilere ders
vermeye ve konferanslarda konumaya alkt, ara sra standart gereklere
kendi gr ve teorilerini eklerdi. Ama ders vermek iin en kolay ksmyd,
sadece bakalarnn aratrmalarnn meyvelerini toplar ve sorular cevaplardn.

Ama bu sabah, hi alkn olmad bir ekilde kendinden phe ediyordu.


Tanr akna, dinleyicileri yzne glmeden teorisini nasl aklayacakt? Li
hakl olabileceini kabul etmiti, bylece btn gece uyumadan konumasn
tekrar tekrar yazp durmutu. Bunu yapmak iin tek ans vard: ya onlar
srpriz bir saldryla kazanacakt ya da onu dinleyenler Johanson'un keileri
kardna karar vereceklerdi.

krm

Elindeki katlarn en st sayfasna bakt. Detayl bir giri yazmt. imdi,


saatlik uykudan sonra ona inanlmayacak kadar karmakm gibi geliyordu.
Sabahn erken saatlerinde, dnemeyecek kadar yorgunken bu giriten
memnundu ama imdi...
Notlarn bir kenara brakt ve kendini bir ykten kurtulmu gibi hissetti.
Kendine gveni, savaa hazr bir svari gibi geri geldi, bayraklar rzgrda
uuuyor ve trompetler alyordu.
Bir adm ne geldi, bir kez kalabaln dikkatini topladndan emin
olduunda "Aslnda ok basit, gerekten." dedi. "Sonularla boumak aldatc
olacaktr ve en temel prensip sade ve akla yakn olmaktr. Bar doal felaket
4 4 4

yaamyoruz. Bir terrist rgt ya da saldrgan bir devletle savata dedi/


Evrimin ldrd bir durumla da kar karya deiliz." Duraklad. "Hayr. ok
baka bir ey gerekleiyor. Bugnlerde, imdiye kadar birok yerde kurgusunu
okuduumuz veya seyrettiimiz bir dnyalar savana tank oluyoruz. Yan yana
olduklar iin birbirinden ayr olduklarn gremediimiz, iki farkl dnya
arasndaki sava. Tm bu zaman boyunca uzayl trlerin gelecei beklentisiyle
gzmz yukar dikip durduk, oysa zeki yabanc yaam formlar en bandan
beri bizimle birlikteydiler; gezegenimizin imdiye dek asla detayl aratrma
gerei duymadmz bir blmnde yayorlard. Dnyada birbirinden
temelden farkl iki zeki yaam sistemi bulunuyor ve imdiye kadar bar bir
paylam sz konusuydu. Bunlardan bir tanesi dierinin geliimini
dnlemeyecek br zamandr izlerken, dierinin ise sualt dnyasnn
karmakl hakknda hibir fikri yoktu y a da isterseniz yle diyebilirsiniz:
bizim kremizi paylaan uzayllar hakknda. Bilinemez uzay aslnda burada,
Dnya'da. Uzayllarmz bulduk ve uzak galaksilerden gelmiyorlar. Deniz
dibinde evrimletiler. Sudaki yaam, karadaki yaamdan ok ama ok daha
eskidir ve bu yabanc tr muhtemelen insanlktan ok daha yal. Size bu
yaratklarn neye benzediini, ne dndn, nasl yaadn ve iletiim
kurduunu syleyemem. Ama bu gezegendeki tek zeki canllar olmadmz
fikrine almak zorundayz. On yllardan beri, bir baka zeki canl trnn
yaam alann yok ediyoruz ve artk imdi bayanlar baylar, bu yaratklar ok
hakl bir fkeye kaplmlar gibi grnyor."
Kimse konumad.

Vanderbilt'in devasa gds sanki glecekmi gibi kprdand, ardndan tm


bedeni titredi. Etli dudaklar araland ve azn at.
"Dnceniz akla yatkn grnyor." dedi Li.

krm

CIA Mdr Yardmcs sanki srtndan baklanm gibi grnd. Azn


kapad. Sonra, "Ciddi olamazsn." diye fsldad.
"Ah, evet, olabilirim." dedi Li sakince. "Dr. Johanson'un hakl olduunu
sylemedim ama en azndan onu bir dinlemelisin. ddialarn destekleyecek
baz kantlar olmal."
"Teekkr ederim, General." Johanson bayla selam verdi. "Evet, kantm
var."
"O zaman, ltfen devam edin. Aklamalarnz mmkn olduu kadar ksa
ve z tutarsanz, arkasndan tartmaya hemen balayabiliriz."
Johanson gzlerini odann iinde gezdirdi. Hi kimse Johanson'un al
cmlesini batan reddetmi grnmyordu; nndeki yzlerin ou aknlkla
donakalmt, bazlar etkilenmi, dierleri inanmam, pek az ise ifadesiz
kalmt. imdi ikinci adm atmas gerekiyordu. Onlan teorisini zmsemeye
ikna etmesi gerekiyordu ki, zerine kendi fikirlerini gelitirsinler.
445

krm

"Gemi birka gn ve hafta iindeki asl sorunumuz," dedi, "eitli


fenomenleri birbirine balamaya almakt. Sonuta, jle benzeri madde
ortalkta belirmeye balayana kadar grnrde hi bir ba yoktu. Bazen kk,
bazen de byk miktarlarda bulundu, ama her zaman ayn ayrt edici zellie
sahipti; havayla temas eder etmez zlyordu. Birbirinden daha fazla farkl
olamayacak organizma trnde, kabuklularda, balinalarda ve midyelerde
kefedilmi olmas ise gizemini daha da artrd. Elbette bir eit mantar, kuduza
benzer bir etki yapan bir madde ya da deli dana veya domuz vebas gibi bulac
bir hastalk da olabilirdi. Ama bu ne gemilerin kayboluunu ne de yengelerin
katil alglere tayclk yapmalarn aklar. Kta yamacn istila eden
solucanlarda jleden eser yoktu. Onlarn daha farkl bir yk vard, hidratlar
zen vc metan gaznn serbest kalmasna sebep olan bakteriler. Deniz alt
heyelanna ve tsunamiye sebep oldular. Peki ya dnyann drt bir yannda
ortaya kan mutasyona uram trler? Balklar bile bir garip davranyor.
Bunlarn hibiri tutarl bir resim izmiyor Bu adan bakacak olursak, Jack
Vanderbilt kaosun arkasnda bilinli bir zek aramakta haklyd. Ama bizlerin
yeteneklerini gznde bytt hibir bilim insan, deniz ekolojisi hakknda
onu bu boyutlarda etkileyebilecek kadar bilgiye sahip deil. Uzay hakknda,
okyanuslar hakknda olduundan daha ok ey bildiimizi sylemek, insanlarn
houna gidiyor. Bu kesinlikle doru ama nedeni ok basit: uzayda, suda
olduundan daha iyi grebiliyor ve hareket: edebiliyoruz, Hubble teleskopu hi
zorlanmadan farkl galaksileri gzlemleyebilir ama dnyann en gl
projektrleri ancak bir dzine metrekare deniz tabann aydnlatabilir. Uzay
giysileri iindeki bir astronot neredeyse tam bir zgrlk iinde hareket edebilir
ama en sofistike dal kyafetiyle bile belli bir derinlikten sonra lmne
ezilirsiniz. ROV ve AUVlar ancak uygun koullarda alabiliyorlar. Brakn
milyarlarca solucan su alt hidratlarnn zerine yerletirecek teknolojiyi, tam
anlamadmz bir yaam ortam iin onlar zel olarak retmenin gerektirecei
bilgiye de sahip deiliz. stelik bir de dier fenomenler var: derin deniz
kablolar, su alt yerkaymasnn dnda baka gler tarafndan imha ediliyor;
abisal dzlklerden denizanast ve midye srleri ykseliyor. En basit aklama,
btn bu olaylar bir plann paras olarak grmektir. Ancak bizim karay
bildiimiz kadar, okyanuslar bilen bir tr bylesi bir plan yapp uygulayabilir.
Derinliklerde yaayan ve o evrenin hakimi olan bir tr."
"Sizi doru mu anladm?" diye sordu Rubin heyecanla. "Bu gezegeni, baka
bir zeki canl tryle paylatmz m sylyorsunuz?"
"Evet."
"Eer yleyse," dedi Peak, "neden onlar daha nce grmedik veya
duymadk?"
"nk yoklar." diye mrldand Vanderbilt aksice.
446

"Yanl." dedi Johanson kuvvetlice, "Onlarla karlam olmamz iin en az


iyi neden gsterebilirim. Birincisi grnmez balk kanunu."

krm

"Ne?"
"Birok derin deniz yarat bizden daha iyi gremez ama dier duyular
gelimitir. Bedenleri basntaki en kk deiime bile tepki verir. Yzlerce
hatta binlerce kilometre teden gelen ses dalgalarn fark ederler. Dikkatlerini
ekmeden, hibir denizalt onlar grebilecek kadar yaklaamaz. Teorik olarak
milyonlarca balk belirli bir blgede yayor olabilir ama eer glgelere
gizlenirlerse, onlar asla bulamayz. Eer bu sradan balklar iin bile byleyse,
zeki varlklar nasl tespit edeceiz? Onlar grmemizi istemiyorlarsa, buna izin
vermezler! kincisi, bu yaratklarn neye benzeyebilecei konusunda hibir
fikrimiz yok. imdiye kadar birka tuhaf fenomeni kayda alabildik mavi bir
bulut, yldrma az ok benzer k akmalar ve Norve kta yamacnda garip
bir ey. Bunlar yabanc bir zeknn iaretleri mi? Peki ya jleye ne demeli? Ya
da Murray Shankar'm tanmlayamad sesler? Ve son olarak da nc sebep.
Uzun bir sre, denizlerdeki yaamn sadece n eriebildii st blgelerde
mmkn olabileceine inandk. Oysa artk okyanuslarn her yerinin, hatta on
bir bin metre derinliklerin bile yaamla kaynadn biliyoruz. Derinlerdeki
birok organizma s sular aramaya ihtiya duymuyor. Aslna baklrsa,
birou o deiiklii kaldramaz, derinliklere uyum salam vcutlar iin su
scakl ok yksek, basn ok dk olacaktr ve altklar besinleri
bulamayacaklardr. te yandan bizler suyun yzeyine ne kadar aina olsak da,
ancak ok az sayda robot ve hantal denizaltlar iindeki birka bilim insan
derinlikleri ziyaret etti. Bir uzayl gemisinin kameralarn Dnya'ya evirdiini
farz edin. Her kare sadece birka metrekarelik alan yakalayabiliyor. lk
ekimde Kalahari l'ne zum yaplsn. kincisinde Mool bozkrlarna.
ncsnde ise Antarktika'ya, drdnc kareyi ise bir ehrin zerinden
geerken eksinler ve o karede birka metrekarelik im alanda bir aaca ieyen
bir kpei yakalasnlar. Uzayllar nasl bir izlenim edinirdi? Bu gezegende zek
sahibi bir yaam formu yok ama ilkel yaam biimleri dank olarak mevcut."

"Teknolojileri hakknda ne dnyorsunuz? Tm bunlar baarmak iin


bir eit teknolojilerinin olmas gerekir," dedi Oliviera.
"Bunu ben de dndm." diye cevaplad Johanson. "Bizimki gibi bir
teknolojinin alternatifinin olabileceini dnyorum. Evler, aralar, radyolar,
giysiler vesaire gibi donanm ve aletlerimizi yaratmak iin eitli l
malzemeler kullanyoruz. Ama deniz suyu havadan ok daha ypratcdr.
Derinliklerde tek bir eyin nemi var, o da ideal uyumu salama. Canl
organizmalar, genelde bulunduklar ortama byleyici bir ekilde uyum
salarlar, bu yzden tmyle biyoloji zerine kurulmu bir teknoloji hayal
edebiliriz. Eer bu rkn fazlasyla zeki olduunu farz edersek, ayn zamanda
447

yaratc olduklarn ve deniz canllarnn biyolojisi zerine ok ey bildiklerini


dnmek son derece mantkl. Demek istediim, eer bir dnrseniz, bunu
biz de yapyoruz. Binlerce yldr dier yaam biimlerini icatlarmzn bir
paras olarak kullanyoruz. Atlar, canl motosiklet gibilerdir. Hannibal, Alpleri
bir biyolojik kamyon srsyle geti. Tarihin balangcndan beri hayvanlar
eitiyoruz ama artk bir de onlar genetik olarak deitirebiliyoruz. oktan,
birok hayvan kopyaland. Bu fikri bir adm teye tasak, ne olur? Ya tm
kltrn ve teknolojisini tamamen biyoloji zerine kurmu bir rk hayal
edersek? Neye ihtiyalar varsa onu yetitireceklerdir, ister gnlk yaam
ihtiyalar, ister tamaclk, isterse de sava iin."

krm

"Tanrm, sen yardm et." diye homurdand Vanderbilt.


"Elbette insanlar da canl organizmalar savalarda kullanyorlar." diye
devam etti Johanson duymam gibi. "Bilim insanlar Ebola ve dier virs
soylarn retiyor ve iek hastal ile deneyler yapyorlar. imdilik geleneksel
yntem onlar sava balklarna tktrmak ama ileri yapmann en dorudan
yolu bu deil ve uydu ile ynlendirilen roketler bile hedeflerini arabilir. Bir
grup hastalkl kpei ortala salmak belki daha etkili bir yntemdir. Ya da bir
ku srsn kullanabilirsiniz. Veya bcekler de olabilir! Kendinizi virs
tayan bir sinek istilasna veya zehirli bir karnca ordusuna kar koymaya
alrken hayal edin... Ya da katil algler tayan milyonlarca yengece."
Duraklad. "Kta yamalarndaki solucanlar genetik teknolojisi ile retildiler.
Onlar daha nce hi grmemi olmamz artc deil. Doada daha nce
yoklard. Tek amalar bakteriyi hidratlara, buzun iine ulatrmakt. sterseniz
onlara gdml Polychaete fzeleri diyebilirsiniz t m kltrleri organik
yaam ilemek zerine olan bir rk tarafndan yaratldlar. Bu bize tm farkl
mutasyonlar anlatacak bir cevap veriyor. Baz durumlarda organizmalar sadece
hafife deitirilmiti, dierlerinde ise yeniden yaratlmt. Jlemsi dokuyu
ele aln. ok ynl ve olduka ie yarar bir biyolojik rn ama sradan evrim
sayesinde ortaya kmad ok ak. Solucanlar gibi onun da var olmak iin bir
amac var -dier canllarn bedenlerini igal edip sinir sistemlerini ele
geirerek onlarn zerinde kontrol salamak. Jle, bir ekilde canl balinalarn
kontroln ele geiriyor. Yengeler ve stakozlar ise bambaka bir hikye. Jle
hareketlerini ynlendiriyor ama aslnda canl deiller. Ksmi eksik sinir
sistemleri ile bo birer kabuklar karaya yolculuk iin organik birer uzay
giysisi gibiler."
"Bu jleyi," dedi Rubin, "bir bilim adam gelitirmi olamaz m ? "
"Pek muhtemel deil." Anavvak tartmaya katld. "Dr. Johanson'un
aklamas daha akla yakn grnyor. Eer bu bir insan projesi olsayd,
derinliklerden saldrmann ne gerei var ki? Bu kulam tersten gstermek
olur."
448

"nk katil algler denizde yayor."


"Neden katil algleri kullanmak zorunda? Pftesteria'dan daha zehirli bir alg
soyu retme kabiliyetinde olan biri, elbette suda yaamayan bir patojen tr
de bulabilirdi. Neden karncalar, kular veya sanlar ayn ii grebilecekken
yengeleri kullansn k i ? "
"Sanlar bir tsunamiyi tetikleyemez."
"O jle bir laboratuvarda yapld." diye srar etti Vanderbilt. "Yapay bir
madde, v e "
"Ben buna inanmyorum." diye szn kesti Anavvak. "Deniz Kuvvetleri
bile bunu baaramaz, stelik duyduklarma baklrsa, hayvanlarn zihinleriyle
oynama konusunda epey baanhlarm."
Vanderbilt ban yle iddetle sallyordu ki, bir nbet geiriyormu gibiydi.
" N e demek istiyorsun?"
" K o d ad M K o olan bir deney programndan bahsediyorum."
"Hi duymadm."
"Pekl, donanma yllardan beri yunuslar ve dier deniz memelileri zerinde
deneyler yapyor ve davranlarn beyinlerine elektrotlar sokarak"
"Samalk."
"Geri ie yaramad, en azndan dndkleri gibi olmad, bu yzden imdi
Ray Kurzvve'm fikirlerini kullanarak"
"Kurzvveil m ? "

"Yapay zek konusunda nde gelen bir otorite." diye aklad Fenvvick.
Aniden canlanmt. "u anki nral biliim aratrmalarnn snrlarn zorlayan
bir gelecek vizyonu yaratt. Eer beynin nasl altna dair neler bildiimizi
anlamak istiyorsan... aslnda daha iyisi, dier zeki rklarn beyin hakknda neler
bildiini anlamak istiyorsan mutlaka onun almalarna bakman gerekir."
Fenvvick heyecanla kzard. "te bu! Kurzvveil'n nron bilgisayar! Bir ipucu
bulmu olabilirsin."

krm

" z g n m . " dedi Vanderbilt. "Ama neden bahsettiiniz hakknda hibir


fikrim yok."

"Gerekten m i ? " diyen Li srtt. " C I A ' i n beyin ykamayla uzman olarak
ilgilendiini zannediyordum."
Vanderbilt burnundan soludu. "Neden bahsettiklerini anlatacak biri var m?
Eer biliyorsam, kahrolaym. Birileri bunu aklayacak m ? "
" N r o n bilgisayar bir beynin kusursuz bir kopyasn oluturmak iin
kullanacan modeldir." dedi Oliviera. "Beyinlerimiz milyarlarca sinir
hcresinden, baka deyile nrondan oluur. Her nron dier saysz nrona
baldr. Elektrik atmlarn kullanarak birbirleri iis iletiim kurarlar ve
beyinlerimizin srekli gncellenmesini, y* d u ...^cmonmesini ve
bildiklerimizi a vleyip, hissetmemizi ve renmemizi friariar Yaadmz

her saniyede, uykuda bile beynimiz yeniden ekillendirilir. Bugnk teknoloji,


bize beynin bir milimetrelik detaylarda bile doru bir resmini salayabiliyor.
Beynin nasd dndn ve hissettiini veya hangi nronlarn ne zaman aktif
olduunu seyredebiliriz; rnein ptmzde, canmz acdnda veya
gemi bir olay hatrladmzda."
"Taramalar beynin hangi blmnn hangi ii yaptn gsteriyor, yani
donanma belli bir tepki alabilmek iin nerelere elektrik sinyali vermesi
gerektiini biliyor." diyen Anavvak sz devrald. "Ama bunlar yeteri kadar
detayl deil. Sadece elli kilometrekare detayl haritalar gibi yetersiz. Kurzvveil
ok yaknda btn beyni, her bir sinaps, her sinir balantsn, her kimyasaln
konsantrasyonunu tarayabileceimizi ngryor. Her bir hcrenin en son
detayna kadar!"
"Vay canna!" dedi Vanderbilt.
"Ve bir kez tm bu bilgiyi toparladnzda," dedi Oliviera, "tm beyni ve
fonksiyonlarn bir bilgisayara yklemek mmkn olacak, bilgisayar da bir
insann dnce srecini, anlarn ve yeteneklerini yeniden oluturacak.Bir
eit klonunuz olacak."
Li elini kaldrd. " M K o ' n u n bu safhaya erimedii konusunda sizi temin
ederim." dedi. "u an iin Kurzweil'n nron bilgisayar hl bir olaslk olarak
duruyor."
" J u d e ! " diye fsldad Vanderbilt dehet iinde. "Aklndan ne geiyor? Bu
iler gizlidir onlar ilgilendirmez!"

krm

"MKo tamamen askeri bir ihtiyatr." dedi Li sakince. "Eer var olmasayd
yerine insan hayat kurban etmemiz gerekecekti. Eminim fark etmisinizdir,
her zaman savalarmz seemiyoruz. Program u an iin beklemede ama
bunun geici bir duraksama olduuna eminim. Yapay zek yaratma yolunda
epey ilerdeyiz. Tpta organlar mikroiplerle deitirmemiz ok zaman
almayacak. rnplantlar daha imdiden krlerin grme duyularn ksmi de olsa
geri getiriyor. Tamamen yeni zek biimleri ortaya kacak." Anavvak'n
gzlerinin iine bakt. "Gelmek istediiniz nokta buydu, deil mi? Tm kantlar
Orta Dou teorisini destekler gibi grnecekti, tabii eer insanlk Kurzvve'n
ngrd kadar ilerlemi olsayd. Ama yle deil. Bu jle, bir nron
bilgisayar ile ayn ii gryor ve yaayan hibir bilim insan byle bir eyi icat
edebilecek kapasitede deil."
"Pratikte nron bilgisayar tm dnme srelerini kontrol edebilecekti."
dedi Anavvak. "Jlenin de ilevinin byle olduunu var sayarsak, o zaman bir
canly sadece ynlendirmiyor, o canl oluyor. Yabanc maddenin hcreleri
normal beyin hcrelerinin grevini stleniyor. Ya beynin kapasitesini
artryorlar"
"Ya da beynin yerine geiyorlar." diye sze kart Oliviera. "Leon hakl.
450

Bylesine bir organizma bir insan laboratuvannda yaratlamaz."

Johanson onlan dinlerken kalbi hzla arpyordu. Teorisini kavnyorlard.


zerine akl yrtyor ve yeni bak alar ekliyorlard. Tartma devam
ederken beyindeki her nronu kopyalayabilen bir biyolojik bilgisayan hayal
etti.
Roche ayaa frlad. "Belki bir eyi aklayabilirsiniz, Dr. Johanson. Bu su
alt yaam formunun bizimle ilgili bu kadar ok eyi nasl rendiini
dnyorsunuz? Teorinizin etkileyici olduunu sylemeliyims ama yine de,
okyanus derinliklerinin bir sakini bu kadar bilgiyi nereden edinebildi?" .

krm

Johanson, Vanderbilt ve Rubin'in balarn salladklann grd. "Bu olduka


ak," dedi, " n e zaman bir bal paralanna ayrsak, bunu kendi dnyamzda
yapyoruz, suyun iinde deil. Neden bu canllar kendi dnyalarnda bizimle
ilgili bir eyler bulamasmlar? Boulma vakalan her zaman olur ve bu yaratklar,
eer ihtiyalan olursa, daha fazla insan yakalayabilecek kapasitedeler. Bunu
syledikten sonra, sorunuzun geerli bir noktay iaret ettiini eklemeliyim.
Bizim hakkmzda gerekten ne kadar bilgileri var? Organize bir saldn fikrini,
ilk kez Avrupa'da kta yamac ktkten hemen sonra dnmeye baladm.
Belki garip ama sorumlunun insanlar olabilecei hi aklma gelmedi.
Kullanlan strateji ok yabanc grnyordu. Kuzey Avrupa'da geni bir
alandaki altyapy kertmek dahice bir hareketti ve elbette insanlk iin ok
ciddi sonular douruyordu ama bana balinalar kk gemileri batrmak iin
kullanmak da bir o kadar safa grnyor. Zehirli denizanalar hibir zaman
insanlarn denizde balk aramalarn engellemeyecektir. Gemi kazalan byk
hasarlara yol ayor ama mutasyon geirmi organizma srlerinin uluslararas
ticareti durdurabileceinden cidden pheliyim. Ama bir ey ok ak: gemiler
hakknda ok ey biliyorlar. Kendi doal yaamlan ile temasa gemi her eyi
biliyorlar ama hl kara ortam hakknda ok bilgileri yok. Yengeler
ordusunun iinde katil alglerin datmn yapmak mkemmel bir askeri
planlamayd ama Breton stakozlar ile yaptklan ilk saldn o kadar da etkili
olamad. Aka, aradaki basn farkn dikkate almamlard. Jle, stakozlarn
iine denizin derinliklerinde yerletirilmiti ve bu da yksek basn koullannda
demek. Haliyle, su yzne ktnda genleti ve baz stakozlar insanlarla
temasa geemeden patladlar."
"Saldn iin yengeleri ileri srdklerinde, bu hatalanndan ders alm gibi
grnyorlard." dedi Oliviera. "Yengeler dayanklyd."
" N e demek dayankl?" Rubin dudaklarn bzd. "Neredeyse karaya
ulatklar anda ldler."

"nemli deil." diye cevaplad Johanson. Grevleri oktan bitmiti. Bu


yaratklar erken lmeye ayarlanmlard. O dar d n y a m r a igal em
almyorlar. Bu tmyle bir sald"", baka i
*.y deil. Nasl bakarsanz
451

bakn, insanlar asla buna benzer bir sava yapmazlar. Niye denizden saldrlsn?
Kimin baca yengeleri gibi, denizin onlarca kilometre derinliinde yaayan
organizmalarn genleriyle oynamak iin bir nedeni olacak? Orada alacak bir
tek insan bulamazsn. Tm bunlar bizim zayf noktalarmz renmek iindi.
Deney yapyorlar v e dahas dikkatimizi datmaya alyorlar."
"Dikkatimizi datmak m?" diye tekrarlad Peak.
"Evet. Dman tm cephelerden birden saldryor. Baz saldrlar kbus
senaryolara sebep oldu, dierleri ise can skntsndan teye gitmedi ama asl
mesele, hepsinin bir ekilde bizi megul etmesi. Bizi drtyorlar ki aslnda
neler olup bittiini fark etmeyelim. Hasan en aza indirgemek iin urarken,
asl tehdidi gzden karyoruz. Sirk palyaolar gibiyiz, snklarn zerindeki
bir dizi taba dengede tutuyoruz. Srekli bir srktan dierine atlyor, tabaklan
dndrp yere arpmamalarn salamaya alyoruz. Son taba evirir
evirmez hzla ilkine dnmemiz gerekiyor. Ama tabaklarn says bizim
hokkabazlk becerilerimizi ayor. Bir sre sonra saldrlann hacmiyle baa
kamayacaz. Tek tek baklrsa balina saldrlar veya balk stoklarnn
kaybolmas ok endielenmeyi gerektirmez. Ama hepsi st ste gelince
amalarn gerekletiriyor ve bizi paralize edip bouyorlar. Eer olaylar
yaylmaya devam ederse, hkmetler kontrol yitirecek, dier devletler bu
durumdan yararlanacak ve blgesel, hatta uluslararas atmalar olacak. ler
nndan kacak ve kimse durduramayacak. Uluslararas yardm kurulular
kecek ve tbbi yardm ebekeleri an yklenecekler. Her ynden yaplan
dorudan saldnlar, derinliklerde gizlice gelitirilen bir eyi gizlemek iin ve
ok yaknda onu engellemek iin teknolojimiz, enerjimiz, bilgimiz ve hatta
zamanmz bile olmayacak."

"Neyi engellemek?" diye sordu sklm bir sesle Vanderbilt.


"nsanln yok edilmesi."
"zr dilerim, n e ? "

krm

"Bu ok ak deil mi? Bizimle, bizim zararl haerelerle baa ktmz


gibi savamaya karar verdiler. Kkmz kurutmak istiyorlar..."
"Bu samal yeteri kadar dinledim."
"...biz denizdeki tm yaam kurutmadan nce."
CIA efi ayaa frlad ve titreyen parman Johanson'a dorulttu. "Bu
imdiye kadar duyduum en byk zrva. Seni buraya bir krizle baa kasn
diye ardk. imdi bize, eee, Abyss filmindeki iyi huylu E, F.lerin, bu sefer
yaramazlk ettik diye bize parmak sallayp tehdit ettiklerini m sylyorsun?"
"Abyss?" Johanson dnd. "Ah, doru. Hayr, o filmdekiler gerekten
uzaydan geliyordu. Film onlar insanlarn daha iyi bir versiyonu olarak
gsteriyordu. Bir ahlaki mesajlar vard. Asl fark u ki, o uzayllar bizi
Dnya'daki evrimin zirvesindeki tahtmzdan indirmek istemiyorlard, ve bu
452

tam da, burada, bizim gezegenimizde, bizimle paralel olarak gelimi herhangi
bir zeki canl trnn yapmak isteyecei eydir."
"Dr. Johanson!'' Vanderbilt bir mendil karp alnndaki terleri sildi. "Siz
benim gibi profesyonel bir hafiye deilsiniz. Benim deneyimlerimin
ayrcalndan yoksunsunuz. Son on be dakikadr bizi elendirmek iin harika
bir i kardnz ama byle bir karmaann temeline inmek istiyorsanz
kendinize bu iten kimin kar olduunu sormalsnz. Kimin kar var?
Sulunun kokusu byle alnr. Ortalkta d o l a n p "
"Kimsenin kar yok." dedi bir ses.
Vanderbilt dnd.
"Aynen yle, Vanderbilt." diye devam eden Bohrmann ayaa kalkt.
"Kiel'dekiler, eer baka kta yamalar da kerse neler olabileceinin
senaryolarn modellemeyi dn gece bitirdi."
"Biliyorum." dedi Vanderbilt kaba bir tavrla. "Tsunamiler ve metan. Kk
bir iklim problemimiz o l a c a k "
"Hayr," dedi Bohrmann, "kk bir problem deil. Bu bir idam cezas.
Hepimiz elli be milyon yl nce, byk miktarlarda metan atmosfere son kez
sahndmda neler olduunu biliyoruz"
"Elli be milyon yl nce ne olduunu nereden, nasl bilebilirsiniz?"

Bir anda sessizlik kt.

"Neler olduunu hesapladk ve yeniden canlandrdk ve imdi ayn eyin


bir kez daha gerekleeceini ngryoruz. Tsunamiler sahil eritlerini vurup
ky blgelerindeki nfusu yok edecekler. Sonra dnyann yzeyi yavaa
snacak, dayanamayacamz kadar snacak ve hepimiz leceiz. Orta Dou
da lecek, Bay Vanderbilt, tm terristleriniz de dahil. Sadece Bat Pasifik ve
Amerika'nn dou sahilindeki metann serbest kalmas btn insanln
kaderini mhrlemeye yetecektir."

krm

"Ve buna kar," dedi Johanson yumuaka, Vanderbilt'e bakarak,


"kesinlikle hibir ey yapamazsnz, Jack. nk nereden balayacanz bile
bilmiyorsunuz. Ve tm bu balinalar, kpekbalklar, midyeler, denizanalar,
yengeler, katil algler ve kablo yiyen grnmez canavarlarla zaten
boutuunuz iin dnecek veya plan yapacak imknnz olmayacak. Aslnda
tm dalglarnz, robotlarnz ve dier gereleriniz yok edildii iin suya bir
gz atma ansnz bile olamayacak."
"Atmosferin insanla bir tehlike oluturacak kadar snmas ne kadar
srecek?" diye sordu Li.
Bohrmann kalarn att. "Birka yz yl sanrm."
"Zamanmz var." diye homurdand Vanderbilt.
"Tam aksine," dedi Johanson, "eer bu yaratklar, biz doal ortamlarn
tehdit ettiimiz iin bu cihada baladlarsa, bizden daha abuk kurtulmalar
453

gerek. Dnya'nn^btn tarihi iinde birka yzyl hibir ey deildir ama


insanlk bundan ok daha ksa zamanda gezegene inanlmayacak kadar byk
zarar verdi. Bylece, onlar, sessizce bir adm daha atmaya karar verdiler. Gulf
Stream'i durdurdular."
Bohrmann ona bakakald. " N e yaptlar?"
"oktan durdu." diyerek sz ald VVeaver. "Peki, belki hl zayf bir aknt
vardr ama pratikte artk yok. Dnya kendini yeni bir buzul ana hazrlasa
iyi olur. nmzdeki yzylda hava ok souyacak. Daha erken de olabilir
krk, krk be yl iinde ve hatta belki daha da abuk."
"Durun bir saniye." dedi Peak. "Metan gezegeni stacak. Bunu biliyoruz.
klim deiebilir. Ama bu durumda Gulf Stream nasl buzul ana sebep
olacak? Ondan sonra ne olacak? ki felaket birbirini mi dengeleyecek?"
VVeaver ona dnd. "Bence her eyi daha da ktye gtrecekler."

krm

nceleri teoriyi iddetle reddeden bir tek Vanderbilt varm gibi grnyordu ama
sonraki saatte durum deiti. Topluluk, sert bir mcadele iinde kilitlenmi iki
kampa blnmt. Olup biten her ey ele alnp, yeniden gzden geirildi. lk
anomaliler. Saldran balinalar. Solucanlarn kefine sebep olan olaylar. Bir ragbi
man seyretmek gibiydi, fikirler ne atlp arpyor ve geri ekiliyor, sonra da
retorik dirsekler tarafndan oyun dna atlyor, bir tarafn ne frlamasna izin
veriliyor, itirazlarla cepheden karlanyor ve sonra da usta numaralarla
engelleniyorlard. Ama tm bu manevralarn ardnda, Anavvak'a tandk gelen bir
drt vard: Baz insanlar, insanln stnlne meydan okuyan paralel bir
zeknn varh dncesine katlanamyorlard. fkelerini dile getirmiyorlard ama
hayvan zeks ile ilgili tartmalarda tecrbeli olan Anavvak onlan fark edebiliyordu.
Tartmaya alttan alta bir saldrganlk girmiti. Johanson'un teorisi ile oluan aynlk
aslnda tam olarak bilimsel deildi, her eyden nce insan olan uzmanlann arasnda
bir atlak oluturmutu. Vanderbilt'in tarafnda Rubin, Roche, Frost, Shankar ve
tereddtl Peak varken, Johanson'u Li, Oliviera, Fenvvick, Ford, Bohrmann ve
Anavvak destekliyordu. stihbarat ajanlan ve diplomatlar nceleri sessiz kalmlard
ama onlar da teker teker arpmaya katlmlard.
Hayret vericiydi.

Johanson bunu asla beklemezdi ama profesyonel ajanlar, koyu muhafazakar


savunma danmanlar ve terrle mcadele uzmanlannm neredeyse tm onun
tarafndaydlar. Bir tanesi, "Ben makul bir adamm. Akla yakn gelen bir eyler
duyarsam, zerinde bir dnmek isterim. Eer alternatif aklama
deneyimlerinize uymak iin bir kalba sokulmak zorundaysa, bence doru olma
ihtimali pek yoktur." diye yorum yapmt.
Peak, Vanderbilt'in ekibinden ayrlan ilk kii oldu. Frost, Shankar ve Roche
onu takip ettiler.
454

Sonunda bitap den Vanderbilt ara vermeyi nerdi.


Odadan karak, taze meyve sular, kahve ve keklerin onlan bekledii
bfeye yneldiler. VVeaver Anavvak'a yanat. "Fazla ikna edilmen gerekmedi."
dedi. " N e d e n ? "
Anavvak ona bakp glmsedi. "Kahve?"
"Evet ltfen. Ve st."
Kahveyi koyup kupay ona uzatt. VVeaver ondan ok az daha ksayd.
Aniden kadn Chteau'nun n bahesinde ilk grd andan itibaren ondan
holandm fark etti.
"Sanrm gerekmedi." dedi. "yi dnlm bir teori."
"Bu kadar m? Yoksa hayvan zeksna inanmanla bir ilgisi var m?"
"Hayr. Sadece genel olarak zekya inanyorum. Hayvanlar hayvandr ve
insanlar da insan. Eer yunuslarn bizim gibi bir zekya sahip olduklarn
kantlarsan, o zaman mantken artk hayvan olmaktan karlar."
"Peki, yle mi dnyorsun?"
"Hayr. Ve onlan insan kriterleri ile yarglarsak hibir zaman bilemeyiz.
nsanlarn zeki olduuna inanyor musun?"
VVeaver gld. "Eer tek bir insandan bahsediyorsan, evet... ama birka
tanesi bir araya gelince boucu bir gruh oluyorlar."
Bu tam da onun verecei trden bir cevapt. "Kesinlikle! Ve ayn ekilde"
"Dr. Anavvak?" stihbarat ajanlanndan biri aceleyle ona doru geliyordu.
"Dr. Anavvak sizsiniz, yle deil mi?"

dedi

adam. "Yoksa aramann odanza aktarlmasn m

krm

"Lobide."
isterdiniz?"

"Evet."
"Telefondan sizi istiyorlar."
Anavvak kalarm att. Chteau'da onlara dorudan ulalamyordu ama
akraba ve tandklarn acil durumlarda arayabilmesi iin bir numara vard. Li
delegelerden bu numaray verirken dikkatli olmalann rica etmiti. Numara
Shoemaker'da vard. Birinde daha m vard?

"Gerek yok. Hemen geliyorum."


"Sonra grrz." dedi VVeaver ardndan.
Anavvak adam lobiye kadar izledi. Ereti telefon kabinlerinden bir sra yan
koridorlardan birine dizilmiti.
"uradakini alm." dedi adam. "arnn size aktarlmasn salayacam;
Telefon alacak. Cevap verdiinizde, Tofno'ya balanm olacaksnz."
Tofno? O zaman, Shoemaker'd.
Anavvak bekledi. Telefon ald. At. "Leon," dedi Shoemaker, "rahatsz
ettiim iin zr dilerim. Yapacak nemli ilerin olduunu biliyorum a m a "
"Sorun deil. Geen akamki yemek iin teekkr ederim. Harikayd."
455

"Ha evet... doru... Neyse, korkarm bu da nemli. ey..." Shoemaker iini


ekti. "Leon kt haberlerim var. Cape Dorset'ten bir telefon geldi.
Sanki biri ayaklarnn altndaki haly ekivermiti. Ne duyacam biliyordu.
"Leon, baban lm."
Telefon kabininde donup kald.
"Leon."
"Tamam, ben iyiyim..."
Ben iyiyim. Her zamanki gibi. Ben iyiyim. Ben iyiyim.
Ne yapacakt?
Hibir ey iyi deildi!.

Li
"Uzayllar m ? " Bakan artc derecede kendine hakim grnyordu.
' "Tam olarak deil." dedi Li. imdiye kadar bunu saysz kez konumulard.
"Uzayl deiller, bizim gezegenimizin canllar. sterseniz, rakip bir tr
diyebilirsiniz."
Chteau, uydu kanalyla Offutt Hava ss'ne balanmt. Offutt'taki
toplantda Bakan'n yan sra Savunma Bakan, Bakan'n Gvenlik
Danman, Yurtii Gvenlik Bakan, Dileri Bakan ve CIA Mdr vard.
Artk VVashington'un da Nevv YorkTa ayn kaderi paylaacana phe yoktu.
ehir tahliye edilmi ve kabinenin tm Nebraska'da kamp kurmutu. Karann
ilerine yaplan geri ekilme genelde plana uygun olarak ilemiti, bu kez
hazrlklydlar.

Li, Vanderbilt ve Peak brifinge Chteau'dan katlyordu. Li, Offutt'takilerin


hava ssnde skp kalmaktan hi memnun olmadn grebiliyordu. CIA
Mdr, Potomac Nehri kysndaki ana merkezin altnc katndaki ofisine
dnebilmek iin can atyordu. Personelini tahliye etmeyi serte reddeden
Terrle Mcadele Mdr'ne gizliden zeniyordu.

krm

"Elemanlarn gvenli bir yere gnder." diye emretmiti ona.

"Bu doal bir afet deil, planlanm bir saldr." diye gelmiti cevap. "Bir
terrist saldr. Bu insanlarn Kresel Tepki Merkezi'ndeki bilgisayarlarnn
banda gece gndz almasna ihtiyacmz var. Rolleri hayati nemde. Onlar
bizim terrizme alan penceremiz ve hibir yere gitmeyecekler."
"Nevv York biyolojik katillerin kuatmas altnda." diye cevap vermiti CIA
Mdr. "Orada neler olup bittiini bilmiyor musun? Washington da farkl
olmayacak."
"Kresel Tepki Merkezi kritik biranda kaplarn kapasn diye kurulmad."
"Elbette ama o insanlar lebilir."
456

"O zaman lrler."


Savunma Bakan da Pentagon'daki ferah ofisine dnmeyi istiyordu ve
Bakan da doas gerei bir uaa atlayp Beyaz Saray'a dnmeyi emretmesin
diye dizginlenmesi gereken bir adamd. Herkes ne derse desin, korkak biri
deildi. Hatta o kadar gz karayd ki, onu eletirenlerden bazlar korku
hissedemeyecek kadar aptal olduundan pheleniyorlard.
Offutt Hava ss hkmete ev sahiplii yapmak iin gereken her tr
hizmeti salayabiliyordu ama oraya kamak zorunda kalmlard. Ve bu da,
diye dnd Li, zeki okyanus yaratklar fikrinin nasl bu kadar abuk kabul
grebildiini aklyor. nsan rakiplerden bu ekilde kamak zorunda kalmak,
ynetimin katlanamayaca kadar byk bir aalanma olurdu. Johanson'un
teorisi ileri farkl bir adan gstermiti. Geriye dnk olarak istihbarat
birimlerini, Savunma Bakanh'n ve Bakan' aklyordu.
"Pekl, ne dnyorsunuz?" diye sordu Bakan konseye. "Bu mmkn
m yoksa deil m i ? "
"Benim kiisel olarak inandklarmn u anda bir nemi yok." dedi Savunma
Bakan ksaca. "Asl uzmanlar Chteau'daki bilim insanlar. Eer aklamann
bu olduunu dnyorlarsa, bunu ciddiye almal ve bir sonraki admmzn
ne olacan dnmeliyiz."
"Ciddiye mi alalm?" diye karlk verdi Vanderbilt inanamayarak.
"Uzayllar? Kk yeil adamlar?"

"Uzayl deiller." dedi Li sabrla.


"Sanrm bu bizi yepyeni bir ik'temle kar karya brakyor." dedi Dileri
Bakan. "Teorinin doru olduunu var sayalm. Kamuoyuna ne kadarn
aklayacaz?"
"Kamuoyu m u ? " diye sordu CIA Mdr. "Hi. Tm dnya kaosa
srklenir."

krm

"Zaten kaosta. "


"Mesele bu deil. Medya kanmz kurutur. Delirdiimizi" syleyecekler.
Bize asla inanmayacaklar. Bize inanmak istemeyecekler. Baka bir zeki trn
varl, insan olmann zerine kurulduu temelleri sarsar."

"Bu dini bir mesele." diyen Savunma Bakan umursamaz bir el hareketi
yapt. "Politik adan nemsiz."
"Asl politikann kendisi nemsiz." dedi Peak. "Darda azap ve korku
dnda hibir ey yok. Manhattan'a bir yolculuk yaparsanz, kendiniz de
grrsnz. Asla kiliseye ayak basmam olanlar bile diz km dua ediyorlar."
Bakan dnceli bir .tavrla tavana bakyordu. "Bu olayda, Tann'nn
planlannn," dedi, " n e olabileceini kendimize sormalyz."
"Hatrlatmama izin verirseniz, efendim, O bu konseyin bir yesi deil."
dedi Vanderbilt. "Bizim tarafmz bile tutmuyor."
457

"Bu kt bir bak as, Jack." Bakan kalarn att.


"yi, kt, ne fark eder ki? Ben, bir fikri mantk erevesinde yarglarm.
Grnen o ki buradaki herkes, bu teoride bir doruluk pay olabileceini
dnyor. Bu durumda, ben de acaba kafam m gzel d i y e "
"Jack!" diye uyard CIA Mdr.
"Hele bir kant grelim, yanlann ben olduumu sylemekten mutlu
olurum. Denizdeki kk pi kurular ile yz yze konumadm srece,
onlarn varlna inanmayacam. Ama o zamana kadar, siz de geni lekli
bir terrist saldrs ihtimalini yok saymadan nce iyice dnmelisiniz.
Gardmz drme lksmz yok."
Li adamn koluna dokundu. "Jack, terristler bize neden bu ekilde
saldrsnlar ki?"
"Sizin gibi insanlar E.T tarafndan sindinldiimize inandrmak iin. Ve ie
yanyor l a n e t olsun ki ie yaryor."
"Aptal olmadmz biliyorsun," dedi Gvenlik Danman huzursuzca,
"kimsenin gardm drecei yok. Drst olmam gerekirse Vanderbilt, senin bu
terrist saplantn bizi bir yere gtrmyor. stediimiz kadar deli mollalan ve
zengin sper canileri arayp durabiliriz ama bu arada kta yamac kecek,
kentlerimiz korkun sel basknlarna urayacak ve masum Amerikallar lecek.
Pekl, sen ne yapmamz nerirdin?"
Vanderbilt kollarn kavuturdu. in iin yanarak kudurmu bir Buda'ya
benziyordu.
"Biliyor musun, Jack." dedi Li yavaa. "Bence bir neride bulundun."
" N e gibi?"
"Kk pilerle konumak. rtibat kurmak."

krm

Bakan ellerini kavuturdu. Sesi kontrollyd. "Bu tm insanlk iin bir


snav. Belki de Tanr bu gezegeni iki gl rkn paylamasn istemitir, belki
de Kutsal Kitap denizlerden ykselecek canavar hakknda doruyu
sylyordur. 'Dnyay yeniden doldur ve boyun edir.' Bunlar Tanr'nn
emirleri ve O bunlar denizdeki herhangi bir canlya sylemedi."

"Tabii ki," diye homurdand Vanderbilt. "dorudan Amerika'ya vaaz etti."


" B u ktlkle yaplaca sylenen son byk sava olabilir." Bakan
koltuunda donldu. "Ve biz Tanr'nn adna savamak ve kazanmak iin
O'nun tarafndan seildik."
"Belki de," dedi Li fikri tartarak, "bu sava kazanan dnyay ynetecektir."
Peak ona yan yan bakt ama bir ey demedi.
"Bence dier NATO ve AB lkeleriyle aka konumalyz," dedi Dileri
Bakan, "ve bundan sonra da Birlemi Milletleri de mdahil etmemiz
gerekecek."
Li hemen lafa katld. "Elbette, BM bu trden bir operasyonu ynetebilecek
458

kapasiteye sahip deil ve bizim bunu aka ortaya koymamz gerekecek. Tabu
uzmanlk sahibi ve fikirleri olan adamlar olacaktr ve bu beyinleri
kullanmamamz iin bir sebep yok. Afrikal ve Asyal mttefiklerimizin de
yardmn ekleyelim b u doru bir mesaj verecektir. Ama bu kendimizi
uluslararas camiann en tepesine konumlayabilmek iin bizim ansmz. Bir
asteroit arpmas gibi insanl bir anda yok edecek bir tehlike deil. Ama, evet,
yz yze kaldmz korkun bir tehdit, yine de eer doru hareket edersek,
kazanan biz olacaz."

krm

"Kar nlemleriniz baarl oldu m u ? " diye sordu Gvenlik Danman.


"Toksinlere kar korunmamz salayacak bir antiserum gelitirmek zere
uluslararas bir ibirlii yrtyoruz. Yengelerin ilerlemesini durdurmak,
balina saldrlarna bir son vermek ve solucanlar yok etmek iin bir eyler
yapmaya alyoruz ve beklediimizden daha ok zorlanyoruz. Riskleri
snrlamak iin yapabileceimiz tm nlemleri aldk ama geleneksel yntemler
yeterli olmayacaktr. Gulf Stream iin yapabileceimiz bir ey yok ve metan
krizi kontrolmzn dnda. Okyanustan milyonlarca solucan temizlemeye
devam edebiliriz ama nereden geldiklerini bilmediimiz srece yenileri istilaya
devam edecektir. Aa dalglar, robotlar ve denizaltlar gnderemediimiz
srece kr gibiyiz. Aada her tr ey dnyor olabilir. Bu leden sonra
Georges Bank civarnda iki byk sualt tarama amzn kaybolduu haberini
aldm. Buna ek olarak Laurentian ukuru'nda deniz tabann sprmeleri iin
grevlendirdiimiz trol teknesinden de haber yok. Keif uaklar onlar
aryor ama hava koullar berbat. O blgenin dousunda Grand Banks var ve
sis asla almyor. stelik son iki gndr ortal kasp kavuran bir frtna var."
Duraklad. "Size verebileceim bunun gibi binlerce rnek var. Gelen tm
raporlar baarszlmza kant oluyor. Evet, insansz uaklarn keif uular
iyi gidiyor ve alev pskrtcleri ile donanm birlikler yengeleri geriletiyor
ama bunlar geici. Kaybolup, baka bir yerde tekrar karaya kyorlar. Gerek
u ki, okyanuslar hakknda son sz biz syleyemiyoruz. Hibir zaman
syleyememitik ama imdi..."

"Ya sonar saldrlarndan ne haber?"


"Hl devam ediyoruz ama nemli bir baar elde ettiimiz sylenemez.
Sadece balinalar ldrmeye altmzda bir ie yaryorlar. Salkl
igdlere sahip her hayvan bylesine bir grltden kaard ama balinalar
kamyor. Korkun bir ac ektiklerini tahinin ediyorum ama baka seenekleri
yok kontrol onlarda deil. Hl sular terrize ediyorlar."
"Kontrolden bahsetmiken" dedi Savunma Bakan, "dmann stratejisini
belirlediniz m i ? "
"Be aamal bir planlar var diyebilirim. lk admlar, tm sulan, hem
yzeyde hem derinliklerde insan varlndan arndrmak. kincisi ky
459

blgelerinde yaayan nfusu, Kuzey Avrupa'da olduu gibi, srmek veya yok
etmek. nc adm alt yapmz yok etmek y i n e Kuzey Avrupa'da ak
deniz endstrisinin yklmas buna rnek. Balklk endstrisinin kesintiye
uratlmasn da bunun iinde sayabilirsiniz b u bizim besin kaynaklarmzn
ciddi ekilde azalmasna sebep olacaktr, zellikle de nc dnya lkelerinde.
Drdnc adm byk ehirler, medeniyetimizin dayanaklar kentli nfus
karann ilerine ekilmeye zorland. Ve nihayet en sonuncu, beinci adm olarak
da iklim deiiklikleri ve bylece dnya bizim trmz iin yaanmaz hale
gelecek: Ya donacak ya da sular altnda kalacak, ya snacak ya da souyacak
veya hepsi birden olacak detaylar bilmiyoruz."
"Ama bu durum dnyay tm hayvanlar alemi iin yaanmaz klmaz m ? "
diye sordu Gvenlik Danman.
"Karada evet. Flora ve faunann birok trnn yok olacan sylemek
yanl olmaz. Ayn felaketin elli be milyon yl nce de olduu bana anlatld,
sonucunda byk saylarda hayvan ve bitki trnn soylar tkendi ve dier
trlerin geliimine yer atlar. Byle bir krizi hazrlamadan nce kendi
kurtulular zerine epey kafa yormu olsalar gerek."
"Bylesine bir ykm. Bu..." Yurtii Gvenlik Bakan kelime arad. "O kadar
ar ki... nsanlk d.".
"Eh, onlar insan deil." diye hatrlatt Li.
"Onlar durdurmak iin umut var m ? "
"Kim olduklarn bulmamz gerekiyor." dedi Vanderbilt.
Li ona dnd. "Sonunda yola m geliyorsun?"

"Ah, fikrimi deitirmedim," dedi Vanderbilt sakince, " a m a bir hareketin


amacn tanmlarsan, faili ortaya karabilirsin. Bu zel durumumuzda kabul
etmeliyim ki be aamal strateji imdiye kadar duyduum en inandrc
aklama. imdi daha fazlasn renmeliyiz. Tam olarak kim bunlar?
Neredeler? Zihinlerinden ne getiini nasl anlayabiliriz?"

krm

"Ve onlar nasl durduracaz?" diye ekledi Savunma Bakan.

"Ktlk." diye mrldand Bakan, gzleri kslyordu. "Ktln


hakkndan en iyi nasl geliriz?"
"Onlarla konuarak." dedi Li.
"Temas m kuracaz?"

"eytanTa bile pazarlk edilebilir. Baka bir seenek gremiyorum.


Johanson, dnecek zamanmz kalmasn ve zm bulamayalm diye bizi
oyaladklar tezini ileri sryor. Bu kadar ok zaman onlara kaybedemeyiz.
Hl pazarlk edebilecek durumdayz, yleyse onlar bulup temasa geelim.
Sonra saldrrz."
" D e r i n deniz varlklarna kar bir saldr m dzenlemek istiyorsun?"
Yurtii Gvenlik Bakan ban sallad. "Aziz Tanrm."
460

"Durun. Bu teoriyi ciddiye almamz gerektii konusunda hem fikir miyiz?"


diye sordu CIA Mdr. "Bundan sanki hi phemiz kalmam, gerekmi
gibi bahsediyoruz. Gerekten gezegeni baka bir zeki trle paylatmz
kabullenmeye hazr myz?"
"Sadece tek bir tr Tann'nn suretinde yaratld," dedi Bakan serte, "ve bu
da insandr. Bu yaratklar zeki olabilirler ama ne kadar zeki olduklann daha
greceiz. Ve bu gezegeni bizim gibi sahiplenmeye haklar olduuna
pheliyim. Kutsal yazlarda onlarla ilgili tek kelime bile yok. Yaradl
yksnde onlardan bahsedilmiyor. Dnya insanlara aittir, insanlar iin
yaratlmtr ve T a n n ' n n plan bizim planmzdr. A m a bu kaosun
sulusunun yabanc bir. yaam formu olduu fikri bana mantkl geliyor."
"Soruma geri
syleyeceiz?"

dnersek,"

dedi

Savunma

Bakam,

"dnyaya

ne

"Henz ok erken."
"nsanlar soru soracaktr."
"O zaman yant uydurun. Sen politikacsn, yle deil mi? Eer kp
denizin dibinde baka bir zeki trn olduunu dorudan sylersek, insanlan
oktan ldrrz."
" B u arada," dedi CIA Mdr Li'ye dnerek, "bu deniz eytanlarna ne
demeliyiz?"
Li glmsedi. "Johanson'un bir nerisi var. Yrr. "
"Yrr m ? "
"Y ve iki tane r. Kazara bulmu. Klavyede bilinsiz parmak hareketlerinin
sonucu. Herhangi bir isim kadar iyi diyor ve ben de katlyorum."

"Peki, Jude." Bakan ban sallad. "Bu teorinin nasl ekilleneceini greceiz.
Tm olaslklan hesap etmek zorundayz, tm seenekleri. Ve eer ad yrr ya da her
ne diyorsanz o olan bu yabanclara kar bir sava verdiimiz ortaya karsa onlarla
savaacak ve kazanacaz. Yrr'a. sava ilan edeceiz." Dierlerine bakt. "Bu bizim
iin bir frsat. Byk bir frsat. Bunu kullanmanz istiyorum."

IVeaver

krm

" T a n n ' n n yardmyla." dedi Li:


"Amin." diye mrldand Vanderbilt.

Chteau'daki askeri igalin iinde yaamann faydalanndan biri de hibir eyin


hibir zaman kapanmamasyd. Yemek servisinin alldk kurallar geerli
deildi. Li herkesin, zellikle de bilim insanlarnn gece gndz alacan
aka sylemiti ve sabaha kar drtte byk bir biftek tam da ihtiyalar olan
ey olabilirdi.
461

Son otuz dakikadadr VVeaver havuzda bir aa bir yukar gidip geliyordu.
Saat sabaha kar biri gemiti. imdiyse bornozuna sarnm, plak ayak ve
slak salarla lobiden geip asansrlere gidiyordu. Gz ucuyla Leon Anavvak'n
otelin barnda oturduunu grd ve bir an orann adam bulmak iin garip bir
yer olduunu dnd. Mahzun bir halde bir tabureye tnemi, el srmedii bir
bardak kolasna gzlerini dikerek bir kase fst eeliyor, bir fstk alp sonra
tekrar kaseye atyordu.
O sabahki konumalarndan beri onu hi grmemiti. Belki de rahatsz
edilmek istemiyordu. Lobiyi ve evre odalar bir hareket sarmt ama bar
neredeyse bombotu. Koyu renk takm elbiseler iindeki iki adam bir keye
ekilmi aceleyle bir eyler konuuyor, askeri pantolon giymi bir kadn
nndeki ekrana bakyordu. Arkada alan bat yakas mzikleri ortama hi
ilgisi olmayan bir sradanlk havas veriyordu.
Anavvak mutsuz grnyordu.
VVeaver tam da gidip giyinmenin daha iyi olacan dnrken adama
doru yrmekte olduunu fark etti. Islak ayaklar parkede iz brakyordu.
"Merhaba."
Anavvak bo gzlerle ona dnd.
VVeaver durdu. Birinin zel alanna dalmak ve- davetsiz misafir olarak n
yapmak dnyann en kolay eyiydi. Bara yasland ve bornozunu ekitirdi.
Aralarnda iki tabure vard.
"Merhaba." dedi Anavvak. Gzleri kayd. Sonunda onu grmt.
VVeaver glmsedi. "Ne...eee... ne yapyorsun?" Aptal soru. "Bu sabah
ortadan kayboluverdin."
"Evet, kusura bakma."

"Ah, hayr, zr dileme," dedi, "seni rahatsz etmek istemedim. Sadece


burada oturduunu grdm ve dndm k i "
Ters giden bir eyler vard. Adam kendi halinde brakmak daha akllca
olacakt.

krm

Anavvak urad felten syrld. Bardana uzanp ald ve tekrar bara


brakt. Gzleri yanndaki tabureye kayd. "Bir eyler imek ister misin?" diye
sordu.

"Seni rahatsz etmediime emin misin?"


"Yok, gerekten sorun deil." Tereddt etti. "Adm Leon, Leon Anavvak."
"Ben de Karen. Buzlu Bailey's ltfen."
Anavvak barmeni ard ve iki sipariini verdi. Karen bir adm daha
yanat ama oturmad. Souk su damlalar boynundan aa, gslerinin
arasna szlyordu. kiyi iip kalk, diye dnd. "Eee, iler nasl?" diye
sordu ve bir yudum ald.
Anavvak'n kalar atld. "Emin deilim."

462

"Emin deil misin?"


"Pek deil. Babam ld."
Siktir. "Nesi vard?" diye sordu dikkatle.
"Hibir fikrim yok."
"Yani doktorlar bilmiyor muydu?"
"Henz ben bilmiyorum." Ban sallad. "Bilmek istediime bile emin
deilim."
Bir sre sessizleti. Sonra, "Bu akamst koruda yryordum." dedi.
"Saatlerce orada... bir eyler hissetmeyi denedim. Byle bir durumda bir duygu
olur sanrdm. Ama sadece kendime zldm." Gzlerinin iine bakt. "Sana
da hi olur mu, hani nerede olursan ol baka bir yerde olmak istersin? Ve sonra
aniden kamak isteyenin sen olmadn anlarsn bulunduun yer seni dar
atyordur, sana oraya ait olmadn sylyordur. Ama nereye ait olduunu da
sylemez bu yzden hep kamaya devam edersin."
VVeaver parman bardann kenarnda gezdirdi. "Galiba babanla pek iyi
bir ilikin yoktu."
Anavvak omuz silkti. "Ya sen?" diye sordu. "Senin ailen ne durumda?"
"ldler."
"Ah... zr dilerim."
"Dert deil. Bilemezdin ki. Ben on yamdayken ldler. Avustralya
kylarndaki bir dal kazasnda. Olay olduunda ben oteldeydim. Bir anafora
yakalanmlar. Deneyimli dalglard ama... eh denizde ne olacan hi
bilemezsin."
"Onlan bulabildiler m i ? "
"Hayr."

krm

"Nasl baa ktn?"


"Bir sre epey zorluk ektim.Harika bir ocukluum olmutu. kisi de
retmendi ve denizi ok severlerdi. Maldivler'e yelken yapmaya, Kzldeniz'e
dala, Yucatn'a maara dalna gitmitik. Hatta skoya ve zlanda'da bile
dal yaptk. Tabii ben onlarla birlikteyken asla ok derine inmezlerdi ama
benim iin grecek ok ey vard. Beni sadece dal tehlikeli olabilecei
zamanlar geride brakrlard v e sonra bir gn bir daha dnmediler."
Glmsedi. " A m a hey, sonuta iyi haldeyim."
"yle." O da glmsedi.
Sonra taburesinden kayd. "Sannm artk biraz uyusam iyi olacak. Yann
cenazeye gideceim." Duraklad. "yi geceler... ve teekkrler."

Yansn itii Bailey'sine bakarak orada oturdu; ailesini ve otel personelinin


onu nasl bulduunu hatrlad. Mdr cesur olmas gerektiini sylemiti.
Bardandaki ikiyi sallad. Anavvak ne kadar zor olduunu bilmiyordu.

Bykannesinin, acs fkeye dnen kk, korku dolu, huzursuz kza nasl
baktn bilmiyordu. Okulda notlan gibi davranlar da dibe vurmutu. Bir de
okulu knp sokaklarda dolanmas, ilk esrarn imesi, serserilerle taklp kendini
kaybedene dek imesi ve isteyen herkesle yatp kalkmas vard, ki bu tipler hep
orada oluyorlard. Sonunda enselenip okuldan atlm, bir sokak arasnda krtaj
olmu, sert uyuturucular kullanm, slahevine girmiti. Problemli ocuklar
iin olan bir evde alt ay yaamt. Zihni ve bedeni bir sava alan olmutu.
Ama kaza onun denize olan sevgisini azaltmamt. Su karanlk bir byyle
ona sesleniyor ve onu derinlere anyordu. Onu o kadar gle anyordu ki
bir gece Brighton'a kadar otostop ekmi ve kydan aa yzmt. Sonra,
ehrin klan ayn aydnlatt gece karas sular tarafndan yutulduunda
yzeyin altna batmt.
Boulmak kolay deildi.
ManTn karanlk sularnda srklenmi, kalp atlar kulaklannda
gmbrdeyene dek nefesini tutmutu. Ama deniz yaamn bedeninden ekip
almak yerine ona kalbinin ne kadar gl olduunu gsteriyordu.
On yandayken balayan kbusunun iinden karak yzeye frlamt.
Yaknlarnda bir filika vard ve onu kurtarmt. Ar hipotermi ile hastaneye
kaldrlmt. Orada gelecei ile ilgili plan yapmaya balad. Taburcu edildikten
sonra bir saat boyunca bedenine bakacak ve bir daha asla byle grnmek
istemediine karar verecekti. Piercinglenni karm, kafasn kaztmay
brakm, on snav ekmeyi deneyip becerememiti. Bir hafta sonra yirmi snav
ekebiliyordu.

krm

Kaybettiklerini geri kazanmak iin var gcyle almt. Bir terapiste


gitmesi artyla okula dnmesine izin vermilerdi. Kabul etmiti. Onlara
disipline girdiini ve renmeye hevesli olduunu gstermiti, zellikle de
evre ve okyanuslarla ilgili bulduu her eyi okumutu. Komu, yzm, boks
yapm ve trmanmt, kayp zamann son izlerini de, bir zamanlar olduu clz,
bo gzl kzdan eser kalmayana dek silmeye almt. On dokuz yanda
okulu bitirmiti; yatlanndan bir yl sonra ama kusursuz notlar ve eski Yunan
atletlerininkine benzer heykel gibi bir vcutla. Biyoloji ve spor zerine
niversiteye balamt.
Karen VVeaver yepyeni bir insan olmutu.
Gemiten kalan bir zlemle birlikte.
Dnyann ileyiini daha iyi anlamak iin bir bilgisayar kursu almt.
Karmak deiimleri modellemek iin bilgisayar programlamak fikri merakn
uyandnyordu; okyanus ve atmosfer deiimlerini modellemeyi renene kadar
iin peini brakmad. lk byk projesi okyanus akntlar zerine
karlatrmal bir rapordu. Var olan aratrmalara yeni bir ey eklemiyordu ama
akllca bir iti ve sevip de kaybettii iki insana bir sayg gsterisiydi/Kendi
464

medya irketi deepbluesea'yi kurmu ve Science ile National Geographic


dergilerine yazlar yazmt. Popler bilim dergilerinde yazd dzenli
stunlar olmutu ve yazlan fikirlerini duyurmaya alan bilim insanlarnn
bal olduu aratrma enstitlerinin dikkatini ekmiti. Keif gezilerine davet
edilmiti. MIR ile Ttanic'e dalm; Alvin'le Atlantik derinliklerindeki
hidrotermal bacalara inmi ve Polarstern ile k Antarktika'da geirenleri
grmeye gitmiti. Her yeri gezmi, her frsat deerlendirmiti nk Man'taki
o geceden beri hi korku duymamt. Hi kimseden veya hibir eyden
korkmuyordu.

Yalnz kalmak dnda. Bazen.


imdi barn duvanndaki aynada kendine bakyordu, bornozuna sannm ve
biraz dalgn gibiydi.

krm

Bailey's'in kalann bir defada iti ve yatmaya gitti.

14 M a y s

Anawak

Yola kma kararm vermek kolay olmamt ve kararn verdikten sonra bile
Li'nin, gitmesine izin verecei kesin deildi. Ama tersine Li onu gitmesi iin
zorlamt. "Eer burada kalrsan kendini asla affetmeyeceksin. Aile hayatta
her eyden nce gelir. Gvenebilecein tek eydir. Tek istediim sana
gerektiinde ulaabilmemiz."
imdi uakta oturmu Li'nin neden aile balan hakknda vaaz vermeye o
kadar istekli olduunu merak ediyordu. Kadnn cokusunu paylaamyordu.

Yannda oturan, Massachusetts'ten bir klimatolog horlamaya balad.


Anavvak koltuunu geriye yaslad ve pencereden dan bakt. Saatlerce kendi
dnceleri ile babaa kald. Vancouver'dan Kanada Havayollar'na ait bir
Boeing ile dizili uaklarn kalk sras bekledii Toronto Pearson Havaalan'na
umutu. iddetli bir frtna Toronto zerine km, hava trafiini aksatmt.
Bu, Anavvak'a bir iaret gibi grnd. Huzursuzca yolcu salonunda beklerken,
uaklarn birer birer akordiyona benzer koridorlara balanmasn izledi.
Sonunda, iki saatlik bir rtarla ua Montreal'e doru yola kt.

krm

O noktadan sonra her ey sorunsuz ilerledi. Dorval Havaalan'nn


yaknlanndaki Holiday Inn'de bir gece konakladktan sonra sabah ilk i yine
yolcu salonuna dnd. En azndan farkl bir dnyaya geldiine dair iaretler
vard. Duman tten kahve fincanlaryla bir grup adam aynal camn nnde
duruyorlard, i tulumlarna bir petrol irketinin amblemi ilenmiti. kisinin
yz Anavvak'nki gibiydi: geni elmack kemikleri, koyu ten rengi ve hafife
ekik gzleri. Pistin dnda, dev gibi paletler Kanada Kuzey Havayollar'na ait
Boeing 7 3 7 ' y e tel kafesler dolduruyorlard. Uaa binme ans yapldnda,
kaldrma rampas hl kafesleri uaa sokuyordu. Pisti yryerek getiler ve
kuyrua yanatrlm merdivenlerden trmandlar. Oturma alan uan ndeki
te birlik alan ile snrlyd, geri kalan alan depolama iin ayrlmt.
Anavvak artk iki saatten fazladr yoldayd. Uak ara sra sallanyordu.
466

I ilp,m byk ksmnda aadaki kaln bulut kmelerine bakmt ama


I i l ldson Boazma yaklarlarken gri buhar ktlesi ayrlarak aadaki
mimin koyu kahverengi manzarasn aa kard, dalk ve kntl
ik l karla kapl alanlar ve gllerin zerinde yzen buz ktleleri vard. Sonra
p'ilye girdi. Hudson Boaz altlarndan kayd ve Anavvak deniz snrn
il nini anlad. Bir duygu baskn karak uyuukluunu alp gtrd. Her
' udu geri dnlmez bir nokta vard. Aka sylemek gerekirse bu nokta
t Minardi ama sembolik olarak Hudson Boaz'yd. Suyun ardnda asla
I

ryeceine yemin etmi olduu bir dnya vard.


Avvak doduu diyara dn yolundayd, Kuzey kutup dairesinin
undaki memleketine, Nunavut'a.

IVneereden dar bakt, kendini dnmemeye zorluyordu. Otuz dakika


hum su karaya yol verdi ve sonra parlak, donmu bir aklk, Baffn Adas'nn
l rne doru giren Frobisher Krfezi grnd. Uak, hzla alalarak saa
lnulil. Pencerede bodur kulesiyle parlak sar bir bina grnd. Yabanc bir
diyarda tek kiilik bir ileri karakol gibi grnyordu ama aslnda havaalanyd,
H i . v u t ' u n bakenti, 'pek ok baln yeri' Iqaluit'e giden yoldu.
I Iak yere dokundu ve yavalayarak durdu.
Anavvak'n bagaj geldiinde, ineli ok zaman gememiti. Ar srt
ui.sm omuzlad ve nuit sanatn temsil eden sabunta heykellerin ve duvar
(imlerinin arasndan geerek terminalin kma yneldi. Binann tam

II snda geleneksel kyafetler iinde, ayanda izmeleriyle salam yapl bir


. I figr, bir elindeki dz davulu kafasnn zerine kaldrmt, dier elinde
I v l tokma vard. Coku ve kendine gven duygusu yayyordu. Anavvak
il imdeki yazy okumak iin durdu. "Kutup boyunca insanlar bir araya
| Idiinde dans eder ve iten arklarn sylerler." First Air bankolarna gitti

krm

| antasn Cape Dorset'e olan uu iin bagaja teslim etti. Giedeki kadn
...usunun bir saat rtarl olacan bildirdi. "Belki kasabada yapacak birka
iniz kalmtr." diye ekledi bir glmsemeyle.
Anavvak duraklad. "Eee, aslnda yok. Buralar bilmiyorum."
Kadn arm gibiydi. Grnts tam bir nuk olan birinin nasl olup da
Itkenti bilmediini dnyordu belli ki. "Grecek ok ey var." diye nerdi.
Kasabada bir tur atmalsnz. Nunatta-Sunaqutangit Mzesi rnein.

| leneksel ve ada sanat eserlerinden olumu muhteem bir koleksiyonlar


vardr."
"Ah... tabii."
"Ya da Unikkaarvik Ziyareti Merkezi'ne gidebilirsiniz. Ve Anglikan
k llisesi de uramaya deer. Dnyada iglu grnmnde tek kilisedir."
Kadn, siyah kklleri ve at kuyruu ile bir nuk'tu. Yzne bir glmseme
lyrken gzleri parlad. "Iqaluit'ten olduunuza bahse girebilirdim." dedi.
467

"Deilim." Bir anlna Cape Dorset'ten geldiini sylemek istedi. "Aslnda


Vancouver'dan geliyorum."
"Ah, Vancouver' severim!" diye nledi kz.
Anavvak etrafna baknd, arkasnda bir sra beklediinden endielenmi!
ama anlalan o gn uuu olan bir tek o vard. "Hi gittiniz m i ? "
"Hayr ama internette fotoraflarn grdm. ok gzel bir ehir." Gld
"Iqaluit'ten biraz daha byk sanrm."
Anavvak da ona glmsedi. "Galiba yle."
"Ama Iqaluit de eskisinden daha byk artk. Alt bin sakini var ve srekli
bymeye devam ediyoruz. ok yaknda biz de Vancouver kadar olacaz, yan
hemen hemen. zninizle."
Anavvak'n arkasnda bir adamla kadn belirmiti. Tek bana umayacakt
yi gnler diledi ve kz ona bizzat ehri gezdirmeye karar verebilir diye dar
kp, gzden kayboldu.

Iqaluit.
ok uzun zaman nceydi. Baz eyler tandk grnyordu ama
grdklerinin ounu hatrlamyordu. Bulutlar Montreal'in ardnda kalm
gibiydi ve artk gne elik mavisi gkte parlyor, havay keyifli bir biimde
styordu. En az on derece olmal, diye dnd Anavvak ve fazla kaln
giyindiini hissetti. Ceketini karp beline dolad ve tozlu yollarda yrmeye
balad. Etrafta artc bir trafik vard. Buralarda bu kadar ok 4x4 veya ATV
olduunu hatrlamyordu ve ok aksl iki kiilik arabalar motosikletler gibi
ortalkta dolanyorlard. Caddenin iki yanma karakteristik Kutup stili ile ina
edilmi, onlar yerden yksekte tutan payandalanyla kagir evler dizilmiti.
Dorudan tundra toprann zerine kurulan evler donmu topra eritir ve
batard.

krm

Anavvak kasabaya doru ilerlerken Tann'nn lqaluit'e el attn


dnmeden edemiyordu, bir avu binay alkalayp rasgele savuruvermiti.
Zeytin yeili ve pas krmzs barakalarn arasndan penceresiz parlak beyaz
panellerden yaplm devasa binalar, kubist soyut yaplar gibi ykseliyorlard.
Okul, kzl kahve bir UFO gibi grnyordu. Evlerden bazdan petrol yeili ve
turkuvazn koyu tonlann yanstyordu. Kasabann merkezine doru belediye
binasna rast geldi, scak bir kr evi ile astronotlar iin yaplan uzay ssnn bir
karmyd. Tarafsz kalmaya alyordu ama uak kazasndan beri
umursamazlk pelerinin altna saklanma yeteneini kaybetmiti. lgn mimari
karmaa, kendini alkoyamad bir lakaytlk hatta cmb havas yayyordu.
Yetmilerin depresif qaluit'i kaybolmutu. nsanlar arkada canlsydlar
ve onu nuktitut dilinde selamlyorlard. Ksaca yantlyordu. Bir saat boyunca
durmakszn sokaklarda yrd ve davul algcsnn daha da byk bir
heykelini sergileyen Unikkaarvik Ziyareti Merkezi'nde yle bir durdu.
468

ocukken epey davul dans grmt. Ama bu ok uzun zaman nce, her
m yolunda gittii bir dnemdi... tabii eer gerekten yle bir dnem
llmusa..

Carlayan gnmn bunaltc derecede scak olduu sokaa kt. Anglikan kilisesinin sandan geti kulesi olan ta
ilinde gazeteyle bir banka oturdu. Daha nceki iftin dnda uuu bekleyen
kimse yoktu. Kendini dnyadan soyutlamak iin gazeteyi kaldrd, makalelerin
ieriklerini zmseyerek okudu ve sonra da gazeteyi bir kenara brakt.
En sonunda bilet giesindeki gen kadn onlar almak iin geldi. Bir yan
kpdan geip kk, ift motorlu pervaneli bir uan, bir Piper'n bekledii
m.nevra alanna yrdler. Anawak ve yol arkadalar dar uaa inmek iin iki
merdiven ktlar. Sadece alt koltuk vard. Tm bagajlar uan arkasndaki
| | t n altna yerletirilmiti. Kokpit hibir blme olmadan dorudan kabine
nvilyordu. Kalk pistine ilerleyerek bir dier Piper'n kalkmasn bekledikten
loa ksa, hzl bir kalkla sallanarak havalandlar. Terminal ufalp gzden
kayboldu, uzakta Frobisher Koyu panldyordu. Buzullarla oyulmu; buz
mrlalar ve kar alanlar ile benek benek dalarn zerinden batya utular. Sol
itiraflarnda gn klar Hudson Boaz'nn zerinde parlyor, bu arada sa
taraflarnda da Anawak'n ismini birden hatrlad bir gln, Amadjuak'n
zerini ldatyorlard.
Bir zamanlar, ara sra oraya giderlerdi.
Ba dndren bir hzla hatrlyordu. Anlar gzlerinin nnde kar
lirtnasndaki birer glge gibi belirip onu hi de gitmek istemedii gemie
ekiyordu.

Arazi alalarak suya yol verdi. Uu, kokpit penceresinden hain topraklar
grnene dek denizin zerinden yirmi dakika daha devam etti. Tellik Koyu'nun
yedi adas grnd. Adalardan birinin ilerine doru ince bir izgi ilerliyordu.
Cape Dorset pisti.

krm

Yere indiler.
Anawak kalbinin lgn gibi attn hissediyordu. Yuvaya dnmt. Piper
yavaa terminale yanarken dar kmak iin sabrszlanyordu.
nuit sanatnn bakenti, yar aka yan imrenmeyle kuzeyin New York'u
denen Cape Dorset'te 1200 kii yayordu.
Bu, modern Cape Dorset'ti.
Gemite iler farklyd.

Cape Dorset: Kinngait ya da nuit dilindeki anlamyla "yksek da",


"denizde asla buzun olumad yerde", Sikusiilaq blgesndeydi ve buras
byle adlandrlmt nk kn en sert zamanlannda bile evredeki scak
akntlar, Baffn Adas'nn gney bat ucundaki Foxe Yanmadas evresinde
suyun donmasn engelliyordu. Cape Dorset yakmlanndaki kk ada
469

Mallikjuaq harikalarla dolu bir doal aland; on dokuzuncu yzyldan kalma


tilki kapanlar, eski Thule kltrnn harabeleri, saysz efsanenin kayna
olmu gm alanlar ve kamp yaptklar romantik bir gl. Anavvak tatan kayk
direklerini hatrlyordu. Oray ok severdi. Sonra ailesini dnd ve Nunavut
hl Kuzeybat Eyaleti'nin bir paras iken ve kendine ait bir ad yokken oradan
niye katn hatrlad.
Srt antasn alp uaktan indi.
Bir adam koarak ifti karlamaya geldi. Tekrar birlemeleri coku doluydu
ama bu zaten hep byle olurdu: nuit dilinde "ho geldiniz" demek iin birok
kelime vard ama "hoa kal" iin neredeyse hi yoktu. On dokuz yl nce
ayrlrken kimse Anavvak'a gle gle dememiti, arkada grltyle
uzaklarken havaalannda tek bana kalan yal babas bile. Bir an iin
Anavvak onu tanyamamt. Ijitsiaq Akesuk cidden yalanmt ve bir zamanlar
tral olan yznde artk gri bir byk vard. Ama yine de oydu. Aceleyle
Anavvak'a geldi ve kollarn boynuna dolad. Dudaklarndan nuktikuk
kelimeleri yamur gibi boald. Sonra ngilizce'ye dnd. "Leon, ocuum.
Ne kadar da yakkl bir gen bilimci olmusun."
Anavvak adamn sarlmay bitirmesini bekledi ve sonra yar gnlszce
Akesuk'un srtn svazlad. "Iji Amca. Naslsn?"
" E h bu durumda olabilecei kadar iyiyim. Yolculuk iyi geti mi? Gnlerdir
yolda olmalsn, srf buraya gelmek iin o kadar ok yol gelmen gerekir ki..."
"Birka kez uak deitirmem gerekti."

"Toronto? Montreal?" Akesuk onu brakt ve glmsedi. Pek ok nuit gibi


onun da n dilerinde eksikler vard. "Montreal. ok yer gezdin deil mi? Ne
gzel. Bana hepsini anlatmalsn. Bizimle kalacaksn deil mi? Senin iin her
eyi hazrladk. Tm bagajn bu kadar m?"
"Eee, Iji Amca...Bir otelde yer ayrttm."

Akesuk bir adm geri ekildi. "Hangisi?"

krm

"Polar Lodge."

Yal adamn yznde belirgin bir hayal krkl vard ama sonra
glmsedi. "ptal edebiliriz. Mdrn tanyorum. Hi dert deil."
"Sizi zahmete sokmak istemem." dedi Anavvak. Sadece babam buza
gmmeye geldim, diye dnd, ve sonra da buradan cehennem olup gitmek.
"Hi zahmet olmaz." dedi Akesuk. "Sen benim yeenimsin. Ne kadar
kalacaksn?"
"ki gece. Bu kadar yeter sandm, deil m i ? "

Akesuk kalarn att. Anavvak'n kolunu yakalad ve onu havaalanna


doru srkledi. "Bunu sonra konuuruz. A msn?"
"ok."
"Mkemmel. Mary-Ann geyik gveci ve ehriyeli fok orbas yapt. Tam
470

liyifet. En son ne zaman fok orbas itin bakaym?"


Anavvak srklenmeye raz geldi. Havaalannn dna bir dizi ara park
nii, Akesuk bir kamyona ilerledi.
"antay

arkaya

at.

Mary-Ann'i

hatrlyor

musun?

Tabii

ki

mi lamyorsundur... Salhit'ten buraya geldiinde sen gitmitin bile. Evlendik


' 'luz olmaktan nefret ediyordum. Benden gen ve bu iyi bir ey deil sanrm.
Sen evlendin mi? O kadar yldan sonra konumamz gereken o kadar ok ey
var ki!"
Anavvak yolcu koltuuna trmand. Akesuk onu esir etmeye kararl
pnnyordu. Yal adamn hep byle konukan olup olmadn hatrlamaya
, iliti. Sonra birden amcasnn da en az onun kadar gergin olabileceini anlad.
Iln sessizlie gmlrken dieri konuuyordu.
Ana caddede tngrdayarak ilerlediler. Tepeler dmdz Cape Dorset'in
inden geiyor, onu kk kk kylere blyordu. Ana kasaba olan
krngait'e ek olarak kuzey douda Itjurittuq, batda Kuugalaaq ve gneyde
Muliujaq

vard.

Onlarn

evi Kuugalaaq't.

Annesinin kardei

Akesuk

Kirmgait'te yayordu.
Anavvak hl orada yaayp yaamadn merak etti.
Kasabann tmn dolayor gibiydiler ve amcas neredeyse tek tek her bina
hakknda yorum yapyordu. Anavvak aniden Akesuk'un onu gezdirmekte
olduunu fark etti. "Iji Amca ben buralar biliyorum." diye itiraz etti.
"Sama! On dokuz yldr yoksun. Her ey deiti. u spermarketi hatrlyor
musun?"
"Hayr."
"Grdn m? Eskiden yoktu. Yeni. Hatta daha byk bir tane bile ald.

I .skiden hep Polar Supply Store'a giderdik, tabii bunu unutmamsndr. u da


yeni okulumuz. Yani aslnda bir sredir var ama senin iin yenidir. u sadakini

gryor musun? Tiktaliktaq belediye binas. Grtlaktan arkmz dinlemek ve

krm

davul dansn seyretmek iin buraya o kadar nemli insanlar geldi ki

inanamazsn. Bili Clinton, Jaques Chirac, Helmut Kohl. Kohl dev gibiydi,
hepimiz yannda cce kaldk. Hmm bu ne zaman olmutu? Dur bir
hatrlayaym..."

Byle srp gitti. Anglikan Kilisesi'ni ve babasnn gmlecei mezarl


getiler. Anavvak evinin nnde bir heykel zerinde alan bir nuk kadn
grd. Dev tatan ku ona Nootka sanatn hatrlatt. Ftristik bir lobisi olan
iki katl mavi gri bir bina kasaba merkezi olmutu. Nunavut'un merkez
olmayan ynetimi makul ldeki her topluluun kendine ait bir konsey ofisi
olduu anlamna geliyordu. Anavvak kaderine boyun edi, ocukluunun Cape
Dorset'i gerekten ok deimiti.
Aniden kendi kendini "Haydi limana gidelim Iji Amca." derken buldu.
471

Akesuk direksiyonu serte krd. Denize doru giden bir tali yolda hzla
ilerlediler. Her renkte ve byklkteki kagir evler koyu kahverengi manzarann
arasndan belirli bir dzene uymakszn belirip kay blyorlard. urada burada,
seyrek kar birkmtileriyle birlikte tundrann dayankl paralan gze arpyordu.
Cape Dorset Liman bir depo ve ylda bir veya iki kez bir kargo gemisinin
yaamsal nemdeki mallan getirip boaltt ykleme vinlerinden ibaretti.
Oradan ok da uzakta olmayan Tellik Koyu'nun gelgit havzasna yryebilir ve
cezir zaman komu ada Mallikjuaq'a, blgenin gm alanlannn bulunduu ve
kayklann ekee alnd gl kenan ile doal parkna geebilirdiniz.
Durdular. Anavvak kamyondan indi ve iskele boyunca yryp masmavi
kutup sularna bakt. Akesuk ksa bir sre arkasndan geldi ama sonra onu
yalnz brakt.
skelenin grnts Anavvak'n Cape Dorset'ten ayrlmadan nce grd
son eydi, uaktan deil de ikmal gemisinden grmt. On iki yandayd.
Gemi onu lkeyi umutla ve nlerindeki yeni dnyann heyecanyla terk ederken
uzun zaman nce kaybolan buzdaki cennete, yas tutan yeni ailesiyle birlikte
alp gtrmt.
Be dakika sonra yavaa kamyona geri geldi ve tek sz etmeden yolcu
koltuuna trmand.
"Evet, eski liman," dedi Akesuk yumuak bir ses tonuyla. "Bizim
limanmz. Hibir zaman unutmayacam. Gittiin zaman Leon, kalbimiz
krld..:"
Anavvak serte ona bakt. "Kimin kalbi?" diye sordu.
"ey..."

"Babamn m? Senin mi? Sokaktaki insanlarn m ? "


Akesuk motoru altrd. "Haydi." dedi. "Eve gidelim."

krm

Akesuk hl kydeki eski evde yayordu. Ak mavi duvarlan ve koyu mavi


atsyla otantik ve bakml bir evdi. Ardnda tepeler ykseliyor ve kayalar kar
damarlar ile atlak atlak "yksek da" Kinngait'te bir zirveye ulaana dek
birka kilometre boyunca uzanyorlard. Yksek bir dadan ok mermer bir
heykel gibi grnrd. Anavvak'n hatralarnda Kinngait ge doru ykselir
ama kayalk sorgucu, yryleri oraya arrd.
Akesuk kamyonun arkasna gidip antay indirdi. Narin yapl grnmne
ramen arl fark etmemi gibiydi. Tek eliyle kaldnp dieri ile kapy at.
"Mary-Ann!" diye seslendi. " G e l d i ! "
Bir kpek yavrusu tkezleyerek kapya geldi. Akesuk onun zerinden
atlayarak evin iinde kayboldu ve saniyeler sonra dost canls yz gsterili bir
gdnn zerine yaylan tombul bir kadnla geri geldi.
Anavvak' kucaklayp nuktitut dilinde selamlad.
472

"Mary-Ann ngilizce bilmiyor." dedi Akesuk zr dilercesine. "Umarn


sen anadilini unutmamsndr."
"Benim anadilim ngilizce." dedi Anavvak.
"Tabii, tabii imdi yle."
"Hl biraz anlayabiliyorum geri, ne sylediini karacak kadarn."
Mary-Ann a olup olmadn soruyordu.
Ona nuktitut dilinde cevap verdi ve kadn glmseyip Anavvak'n
izmelerini koklamakta olan kpei alp onu takip etmesi iin iaret etti. Holde
ayakkablarn dizildii bir yer vard. Anavvak hi dnmeden ayakkablarn
karmak iin eildi.
"Hl grg kurallarn hatrladn gryorum." diye akalat amcas.
"Seni bir qallunaaq" yapamamlar."
Anavvak kendine yle bir bakt ve mutfaa doru Mary-Ann'i takip etti.
Modem elektrikli oca ve Vancouver'da her iyi denmi evde bulanabilecek
ara gereci grd. Ailesinin eski yoksul evinden dnyalar kadar farklyd.
Pencerenin yannda yuvarlak bir yemek masas, sonra da balkona alan bir
kap vard. Akesuk karsyla bir iki ift laf etti ve soma Anavvak' scak bir
ekilde denmi salona gtrd. Bir televizyon seti, video kayt cihaz, radyo
ve telsiz vericisin de olduu bir dizi ekipmann etrafna ar koltuklar
gruplanmt. Bir servis penceresinden mutfak grlebiliyordu. Akesuk
banyoyu, amarhaneyi, arkadaki kileri ve yatak odasn gsterdi; tek kiilik
bir yata olan misafir odasnda komodinin zerinde bir vazo dolusu taze iek
vard, kutup gelincileri, takran iekleri ve fundalar.
"Bunlar Mary-Ann toplad." dedi Akesuk. Sesi Anavvak'a kendini evinde
hissetmesini syler gibiydi.

"Teekkr ederim ama... yine de otelde kalsam daha iyi olur sanrm:"
Amcasnn alnacan bekliyordu ama Akesuk dnceli baklarla
karlad. "Bir iki imek ister misin?" diye sordu.

krm

"Ben iki imiyorum."


"Ben de yle. Genelde yemekte meyve suyu ieriz. Bu sana uyar m ? "
"Evet, ltfen."
Akesuk iki bardak doldurdu ve balkona ktlar. Amcas bir sigara yakt.
Mary-Ann yemein daha en az on be dakika hazr olmayacan sylemiti.
"Evin iinde imeme izin yok." dedi Akesuk. "te evlendiin zaman byle
olur. Tm hayatm boyunca evde sigara itim. Ama galiba bylesi daha iyi.
Sigara iyi deil ama vazgemek de zor..." Glp bariz bir hazla duman
cierlerine ekti. " D u r talimin edeyim. Sigara imiyorsun deil m i ? "
"miyorum."
"Ve iki imiyorsun. Bu iyi."
Bir sre dan yamalarna ve kar ynlarna baktlar. Yukarda epey
473

yksekte bulut sralan vard, gm rengi martlar gkyzne frlayp aa


iniyorlard.
"Nasl ld?" diye sordu Anavvak.
"ylece dp ld." dedi Akesuk. "Karadaydk. Bir dalga grp onu
kovalamaya balad ve birden kt."
"Onu sen mi geri getirdin?"
"Cesedini."
"lene kadar iti m i ? " Anavvak bile sesindeki acla armt. Akesuk
onun tesine, dalara bakt ve kendini dumana bodu.
"Bir kalp krizi geirdi. Iqaluit'teki doktor yle dedi. Yeteri kadar spor
yapmyordu ve ok fazla sigara iiyordu. On yldr tek damla alkol almamt."

Geyik gveci lezizdi. Tad ocukluunu hatrlatmt. te yandan fok orbasn


hibir zaman sevmemiti ama bolca ald. Mary-Ann mutlulukla seyrediyordu.
Anavvak Inuktitut bilgisini canlandrmak iin elinden geleni yapt ama sonu
utan vericiydi: kelimeleri unutup duruyordu, bu yzden temelde ngilizce
konutular ve geen birka haftann olaylann tarttlar; saldrgan balinalar,
Avrupa'daki afet ve Nunavut'a kadar gelen tm dier haberler gibi. Akesuk
evirmen roln stlendi. Konumay Anavvak'n babasna getirmeye alt
ama Anavvak reddetti. Cenaze leden sonra Anglikan Kilisesi'nin
mezarlnda olacakt. ller yln bu zamannda hzla gmlrlerdi ama kn,
toprak kaztabilecek kadar yumuayana dek mezarln yanndaki kulbede
bekletilirdi. Cesetler kutbun doal soukluunda hayret verici derecede uzun
sre dayanrd ama kulbeyi silahl bir adamn korumas gerekiyordu. Nunavut
topraklar vahiydi, kurtlar ve kutup aylar l ya da diri insan yemeyi dert
etmezdi, hele de alarsa.

krm

Yemekten sonra Anavvak Polar Lodge'a dnd. Akesuk onu kalmak iin
ikna etmeye almad. Kk odadaki iekleri alp masaya koydu: "stediin
zaman fikir deitirebilirsin." dedi.

Cenazeye iki saat kalmt. Anavvak odasndan kmam, sadece ylece yatp
uyumaya almt. Baka ne yapacan bilmiyordu. Tabii ki yapacak ok ey
vard. Onu Mallikjuaq'a gtrecek birilerini bulabilir veya oraya kendi
yryebilirdi; Tellik Koyu halen donmu vaziyetteydi ve onun arlm tard.
Ya da bunu Akesuk'tan rica edebilirdi. Onu, grd herkesle tantrmak iin
Cape Dorset'i boydan boya dolatrmaya itiraz olmayaca kesindi. nuit
yerleimlerinde, ister kan bayla ister evlilik yoluyla olsun herkes bir aileydi
ve nuit sanatnn kalbi Cape Dorset'te yaplacak bir tur muazzam bir sergi
gezintisi gibiydi. Ama Akesuk tarafndan etrafta gezdirilmek hovarda oulun
eve dnmesi gibi bir ey olurdu ve kimsenin eve dndn dnmesini
474

istemiyordu. Kendini belli bir mesafede tutmaya kararlyd. Bu dnyann ona


yaklamasna izin vermek eski yaralan deerdi. Bu yzden, kprdamadan yatp
sonunda szana kadar tavandaki deliklere bakt.
Saatin alarm onu uyandrd.
Polar Lodge'dan ktnda gne ufukta alalyordu ama hava hl
aydnlkt. Donmu halicin tesinde, bir ta atm uzaklkta Mallikjuaq'
grebiliyordu. Lodge, Cape Dorset'in kuzey dou uundayd ve mezarlk
kasabann tam aksi ynndeydi. Lodge'un yan tarafnda, denize don inen
caddenin zerinde Polar Supply Store bulunuyordu. Daha yakndan baknca
Anavvak dkkann eve servis, ara kiralama ve araba tamiri de yaptn grd.
Bina tandk geliyordu ama tabela yeniydi ve Anavvak ieri girdiinde tezgahn
arkasnda duran adamlar tanmad. Oral deillerdi. Dkkann scak bir havas
vard ve kurutulmu geyik domuzundan krkl izmelere kadar neredeyse her
eyi satyordu. Arkada bir dolu bask resim ve heykel vard. Bu, onun dnyas
deildi.
Dkkandan kt ve kasabaya doru sokaklarda dolanp durdu. Yal bir
adam tahta direkler zerindeki evinin nnde oturmu bir dalg kuu heykeli
yapyordu. Biraz daha aada bir kadn beyaz mermerden bir kartal oyuyordu.
Onu selamladlar ve Anavvak yoluna devam etti, ikisinin gznn zerinde
olduunu hissediyordu. Geliinin haberi yangn gibi yaylm olmalyd.
Kimsenin onu tantrmasna gerek yoktu, hepsi de Manumee Anavvak'n
olunun, babasn gmmek iin Cape Dorset'e geldiini biliyordu. Hi phesiz
amcasnn evinde kalmak yerine Lodge'da kalarak dile dmt.
Akesuk onu bekliyordu. Anglikan Kilisesi'ne sadece birka yz metre vard
ama kamyonla gittiler. Darda bir kalabalk toplanmt.
Anavvak bu insanlarn babas iin gelip gelmediklerini sordu.

Akesuk armt. "Tabii ki. Yoksa neden burada olsunlar?"

"Bu kadar... bu kadar arkada olduunu bilmiyordum."


"Bunlar onunla birlikte yaayan insanlar. Arkada olup olmadktan ne fark

krm

eder? Bir adam ldnde, son yolculuuna mutlaka elik ederler."

Cenaze ksa srmt ve duygusal olmamt. Anavvak trenden nce herkesin


elini skmak zorunda kalmt. Daha nce hi grmedii insanlar onu
kucaklamt. Rahip ncil'den pasajlar okumu ve bir dua etmiti, sonra da ceset
anca tabutun stn kaplayacak kadar s bir ukura indirilmiti. zerine mavi
bir plastik rtlm ve adamlar mezara ta dkmlerdi. Ha sert toprakta eri
duruyordu, tpk dierleri gibi. Akesuk, cam kapakl kk bir tahta kutuyu
Anavvak'n eline tututunnutu. inde bazlar solmu yapay iekler, bir paket
sigara ve bir aynn, ucu metalle kaplanm dii vard. Amcas ona kk bir
krek verdi ve Anavvak boyun eerek mezara gidip kutuyu han yanna gmd.
475

Akesuk babasn son bir kez grmeyi isteyip istemediini sordu ama
Anavvakistemedi. Rahip hl konuurken tabutun iindeki adam hayal etmeye
alt. Orada herhangi birinin bile olduuna inanmak gt. Aniden l adamn
bir daha yanl bir ey yapamayacan fark etti, babas sonsuza dek gitmiti.
Su ve masumiyet artk nemli deildi. Hayat boyunca yapt ve yapmay
beceremedii her ey, sade tabutu souk yeryz ile sarmalanrken artk
anlamn yitirmiti. Anawak'a baklrsa oktan nemini yitirmiti. Yal adam
onun iin o kadar uzun yllardr lyd ki cenaze ge kalm bir formalite gibi
geliyordu.
Kendini bir eyler hissetmek iin zorlamay brakt. Tek istedii gitmekti.
Eve. gitmek. Ama ev neredeydi?
Cemaat ark sylemeye baladnda kendini dlanm hissetti. Titriyordu
ama souktan deil. Evi dndnde Vancouver veya Tofino'yu kastetmiti
ama artk bunun doru olmadn anlayabiliyordu.
Anavvak kara bir delie bakyordu. Gr darald ve dnya dnmeye
balad. Karanlk onu kuatt, bir dalga kadar gl ve kanlmazd. Kapana
kslm bir hayvan gibiydi, karanlk ona doru aktka seyretmeye
zorlanyordu.
"Leon."
Panik iinde ykselmeye balad.
"Leon!"
Akesuk kolunu tuttu. Anavvak krklarla dolu yze ve gri byklara kafas
karm gibi bakt.
"yi misin olum?"
"yiyim." diye mrldand.

"Gzel Tanrm, zar zor ayakta duruyorsun." dedi Akesuk, sesi merhametle
doluydu. Yas tutanlar ona doru dnd.
"yiyim, teekkrler Iji."

krm

Dierlerinin neler dndn biliyordu v e daha fazla yanlamazlard.


Bunun matem treninin bir paras olduunu dnyorlard. Sevilen birinin
mezar banda baylmann allmadk bir taraf yoktu hibir eyin iradeni
kramayaca bir nuk bile olsan.
Belki bir tek alkol ve uyuturucu dnda.
Anavvak'n midesi buland.

Dnd ve mezarlk boyunca ilerledi. Kiliseye gelip de caddeyi ayaklarnn


altnda hissettiinde kamak iin bir drt hissetti ama bunu yapmad. Kalbi
arparak yukar aa volta att. Nereye kaacan bilmiyordu. Hibir yol onun
iin iaretlenmemiti.
Polar L o d g e ' d a erken bir akam yemei yedi. Mary-Ann onlara yemek
476

hazrlamt ama Anavvak amcasna yalnz kalmak istediini syledi. Yal


adam ksaca ban sallayp onu oteline brakt. Gzlerinde, Anavvak'n onda
yaratmaya alt, babasyla sessizce bir paylam iinde olduu dncesiyle
ilgisi olmayan bir hzn vard.
Saatler geti ve Anavvak televizyona bakarak odasndaki ikiz yatakta ylece
yatt. Anlar onu bomadan Cape Dorset'te nasl bir gn daha geirecekti?
Otele iki gnlk rezervasyon yaptrmt nk bir vasiyetname ve uramas
gereken evrak ileri olacan dnmt ama Akesuk oktan bunlarn icabna
bakmt.
kinci geceyi iptal etmeye karar verdi. Iqaluit'e kadar giden bir uak bulmas
gerekiyordu ve azck ansla Montreal uuunda bo yer olurdu. Orada aktarma
iin ne kadar bekleyecei umurunda deildi. Montreal'de grlecek ok yer
vard ve cehennemin dibindeki bu ukurdan yeteri kadar uzakt.
Anavvak rya gryordu. Uakta Vancouver zerinde daireler iziyor, ini izni
verilmesini bekliyordu ama kule bir trl izin vermiyordu. Pilot ona dnd.
"nmemize izin vermeyecekler. Vancouver ve Tofino sz konusu bile deil."
" N e d e n ? " diye cyaklad Anavvak.
"Soruturma yaptk. Sen buralarda yaamyorsun. Leon Anavvak adnda bir
kaydmz yok. Yer kontrol seni evine gtrmem gerektiini sylyor. Nereye
gidelim?"

krm

"Bilmem."
"Evinin nerede olduunu biliyorsundur."
"Aada."
"Pekl."
Uak dala geip sonra yeniden dnd. ehir klar grld ama sadece
birka serpintiydi, Vancouver iin ok azd. Buras Vancouver deildi. Karanlk
suda srklenen buz ktleleri vard ve kasabann tesinde mermerden bir da
ykseliyordu.

Cape Dorset'e iniyorlard.


Bir anda ocukluundaki evdeydi ve bir kutlama vard d o u m gnyd.
Yerli ocuklardan bazlar davet edilmiti ve babas karda yarmay nerdi.
Anavvak'a balanm dev gibi bir paket verdi. Tek hediyesiydi ve babasnn
dediine gre ok deerliydi. "O paketin iinde tm hayatn boyunca ihtiyacn
olacak her eyi bulacaksn." diye aklad. "Ama koarken onu tamalsn."
Anavvak dev gibi paketi bann zerinde dengelemeye alt, iki eliyle
destek oluyordu. Dar ktlar ve beyaz karlar karanlkta parlarken bir ses ona
yans kazanmak zorunda olduunu yoksa dierlerinin onu ldreceini syledi.
Geceleri kurtlar dolard ve onu paralard. Onlar onu yakalamadan suya
ulamas gerekiyordu.
477

Anasvak alamaya balad. Doum gnne lanet etti nk ok yaknda


byyeceini ve bymek istemediini ve paralanacan biliyordu.
Parmaklarn pakete geirerek komaya balad. Kar derindi.ve batt. Kar
kalalarna kadar geldi ve zar zor hareket eder oldu. Arkasna bakt ama kimse
onunla birlikte komuyordu. Tek banayd. Sadece ailesinin evi grnyordu,
kaplar kapal, klar yanmyordu. Donuk grnml ay yukarda parlyordu
ve aniden her ey lmcl bir hareketsizlie brnd.
Anavvak eve dnp dnmemeyi dnd ama herkes gitmiti. Ev garip ve
dmanca grnyordu. Donuk ay nda grnrde kimse yoktu, tek bir ses
dahi kmyordu. Kurtlar anmsad ve onu canl canl yemelerini bekledi.
Evdeler miydi? Parti bir kan banyosuyla m bitmiti? Mmkn deildi. Gizemli
bir ekilde Cape Dorset ve ev doann koullarn altst eder gibiydi. Buras
onun doum gn iin toplandklar yerdi ama artk uzak bir gelecek ve hatta
daha da uzak bir gemiti. Belki de zaman durmutu ve Anavvak yaama
dman donmu bir evrene bakyordu.
Korku galip geldi. Eve arkasn dnd ve suya koturdu. Gerek Cape
Dorset'in iskelesi kaybolmutu ve buz dorudan suyun iinde bitiyordu.
Elindeki paket gittike klyordu, o kadar kkt ki tek eliyle
tayabiliyordu ve birka adm sonra kyya varmt.
Ay karanlk dalgalarn ve srklenen buzlarn zerinde parlyordu.
Gkyzne yldzlar serpilmiti. Birileri onun adn aryordu. Belli belirsiz
ses bir kar ynndan geliyordu ve Anavvak grebilecek kadar yaklaana kadar
ilerledi. Karla kaplanm iki vcut yan yana yatyordu. Ailesi. Bo gzlerle
gkyzne bakyorlard.
Ben artk yetikinim, diye dnd/Paketi amann zaman geldi.
Avucundakin inceledi.

krm

Kkt. Paketi amaya balad ama iinde hibir ey yoktu, sadece katlar
vard. Buruuk katlar bir yana att ve paketle birlikte ailesinin cesetleri de
onu, ardndaki kara dalgalarla buzun zerinde bir bana brakarak yok
oluncaya dek her bir katman tek tek at.
Koca bir kambur balina suyu yard ve yeniden batt.

Anavvak yavaa ban evirdi. Kk, pejmrde bir kulbenin nndeydi,


ev ondle demirden yaplm bir mezbelelikti. Kap akt.
Evi.
Hayr, diye dnd. Hayr! Gzleri doldu. Bu doru deildi. Bu onun
yaam olamazd. Ait olduu yer buras deildi. Byle bitemezdi.
Karda melip kulbeye bakt, isimsiz bir azap iinde, kontrolszce
alyordu. Hkrklarneredeyse gsn yrtp havada yanklanyor, ondan
baka kimsenin bulunmad bir dnyay matemle dolduruyordu.
Hayr. Hayr!
478

Sonra k.
Anavvak yatakta doruldu. Saat sabah 2.30'du. Dili damana yapmt bu
yzden kalkp mini bara gitti. Bir kola alp at ve iti. Sonra teneke kutuyu
tutarak pencereye gidip perdeleri at ve dar bakt.
Otel Kinngait'e ve komu kylerin bazlarna bakan bir tepenin zerine
kurulmutu. Gece ak ve bulutsuzdu ve gecenin hafif aydnl, evleri,
tundray, kar tarlalarn ve denizi tarifi imknsz bir krmzms altn rengiyle
yalyordu. Yln bu zaman asla tam karanlk olmazd, sadece ekiller biraz
yumuar ve renkler solard.
Birden gzelliini grd. Dnceli bir halde gkyzne bakt, sonra
gzleri dalarda ye koyda gezindi. Tellik Koyu'nun donmu denizi gm
damarlar gibi parlyor, Mallikjuaq Adas sudan uyuklayan bir balina gibi
ykseliyordu.
imdi ne olacakt?
Shoemaker ve Delavvare ile birlikteyken istasyonda kendini nasl
hissettiini, Davie'ye, Tofino'ya ve evresindeki her eye yabanclamasn
hatrlad. Kendini dnyann kalanndan korumak iin iinde olmas gereken bir
eyin yokluunu hissetmiti. Ufukta ok nemli bir ey vard, bundan emindi.
Sanki sra d bir deiim ona gelecekmi gibi heyecan ve korkuyla dolu
beklemiti.
Bunun yerine babas lmt.
O zaman bu muydu? Her eyi deitirecek olan o olay bu muydu? Babasn
gmmek iin kutba dnmesi miydi?

krm

Uramas gereken ok daha byk sorunlar vard. Tam u anda dnyann


imdiye dek grd en byk sorunla yz yzeydi. Sadece o ve bir avu
dolusu insan daha. Ama yine de bunun onun hayatyla bir ilgisi yoktu. Hayat
bambaka bir meseleydi; tsunamilerin, iklim deiimlerinin ve salgnlarn yeri
olmayan bir ey. Babasnn lm kendi yaamn ne karmt ve Anavvak
Nunavuf ta ona yeniden sahip kabilme ans olduunu hissediyordu.

Bir sre sonra giydi, krk eritli bir apka takt ve ay nda yrd. Caddeler
bir tek ona kalmt. Bir yorgunluk dalgas onu sarana dek kasabada doland, sonra
otel odasnn scaklna dnd ve ban yasta koyduu anda uyudu.
Ertesi gn Akesuk'u arad. "Kahvaltya ne dersin?" diye sordu.
Amcas arm gibiydi. "imdi masaya oturduk. Megul olursun sandm."
"Tamam, dert deil."
"Bekle, daha yeni baladk. Neden sen gelmiyorsun? rplm yumurta ve
jambon var."
"Harika."
479

Mary-Ann'in ona sunduu azna kadar dolu tabak o kadar kocamand ki


Anavvak daha balamadan doydu ama yine de yemee dald. Kadnn yznde
bir glmseme belirdi ve Anavvak, Akesuk'un ona ne dediini merak etti, Dn
akam Anavvak'n yemei reddetmesine iyi bir bahane bulmu olmalyd. Kadn
hi de alnm grnmyordu.
Akesuk ve karsnn ona uzattklar eli tutmak bir garipti. Onu yeniden
ailenin iine ekiyordu. Anavvak bunun iyi bir ey olup olmadn merak etti.
Ay nn bys artk kaybolmutu ve Nunavut'la uzlamaktan ok uzakt.
Kahvaltdan sonra Mary-Ann masay kaldrd ve alverie kt. Akesuk
transistorlu radyosunun dmeleriyle oynad ve bir sre dinledikten sonra "1BC
nmzdeki birka gn havann iyi olacan sylyor." dedi. "Elbette
tamamen buna gvenemezsin ama yars doru olsa bile bizim araziye
kmamza yeter."
"Bir gezi mi planlamtnz?"
"Yarn yola kyoruz. kimiz bugn bir eyler yapabiliriz ama, tabii istersen.
Hl planladn gibi mi gideceksin yoksa daha erken mi ayrlmay
dnyorsun?"
Yal tilki tahmin etmiti.
Anavvak kahvesini yudumlad. " D n gece gitmeyi dnyordum."
"O kadarn tahmin ettim." dedi Akesuk kuru kuru. "Ya imdi?"
"Bilmiyorum. Belki Mallikjuaq'a bir giderim ya da Inuksuk Burnu'na. Cape
Dorset'te kendimi rahat hissetmiyorum. Seni krmak istemem Iji ama iyi
anlarm yok eyle... eee..."

"Babanla." dedi amcas. Byn ekitirdi. "Beni asl artan gelmi


olman. imizden birileri en son senden haber alal on dokuz yl oldu ve artk
bir ben kaldm. Seninle irtibata getim nk bilmen gerektiini dndm
ama buraya bir daha geleceini asla dnmemitim. Neden geldin?"

krm

"Kim bilir? Bir eylerin beni ard falan yoktu. Belki de Vancouver bir
sre benden kurtulmak istedi."
"Sama."
" E h babamla bir ilgisi yoktu eer byle dnyorsan. Onun ardndan
alayacak deilim." Kulaa kalpsizce geldiini biliyordu ama o kadar ktyd
ki. "Bunu yapamam Iji."
" O n a ok ykleniyorsun."
"Kt bir hayat srd."
Akesuk ona uzun uzun bakt. "Evet yle ama o zamanlar ok da seenei
yoktu." Kahvesinin telvesini szd. Sonra glmsedi. "Bir nerim var.
Gezimize bugnden balanz. Mary-Ann ile birlikte deiiklik olsun diye bir
yerlere gitmeyi planlyorduk P o n d Koyu'nun kuzey batsna. Sen de bizimle
gelebilirsin."
480

Anavvak ona bakt. "Sz konusu bile olamaz. Haftalarca orada kalacaksnz.
steseydim bile o kadar uzun kalabilmem mmkn deil."
"Bizimle kal demiyorum. Birlikte yola karz ve birka gn sonra sen
dnersin. Yetikin bir adamsn, elini tutmama gerek yok. Kendi kendine uaa
binebilirsin deil mi?"
"Ama ok zahmet olur Iji, b e n "
"Zahmet lafn duymaktan skldm. Gelmek sana neden zahmet olsun ki?
Pond Koyu'nda bir grupla buluacaz. Tm ayarlamalar yapld ve eminim
senin medeni kna da kalacak bir yer bulunur." Gz krpt. "Ama kolay bir yol
olacan sanma. Hepimiz gibi kendine den ii yapacaksn."
Anavvak amcasnn davetini evirip evirdi. Onu hazrlksz yakalamt.
Kendini bir gn daha kalmak iin hazrlamt, iki deil.
Ama Li ihtiyac olduu kadar kalmas gerektiini aka sylemiti.
Pond Koyu. gn daha.
"Neden gelmemi bu kadar istiyorsun?" diye sordu.
Akesuk gld.
"Neden sanyorsun?" dedi. "Seni yuvana gtreceim."
Araziye kmak. Bu iki kelime nuit yaam felsefesini zetliyordu. Araziye
kmak kylerden kamak ve yaz kumsallardaki adrlarda veya bankizlerin
kysnda kamp yaparak geirmek, nuitlcr'in kendi tketimleri iin
avlamalarna izin olan balk, balina, fok veya narval avlamak anlamna
geliyordu. Medeniyetten uzakta, yaamak iin ihtiyalar olan her eyi
alacaklard; elbiseler, ara gere ve avlanma ekipmanlarm ATVlere, kzaklara
veya teknelere ykleyeceklerdi. Gidecekleri arazi el dememiti, insanlarn
binlerce yldr yol ald usuz bucaksz bir yerdi.

krm

Arazide zamann nemi yoktu, kentlerin rutin dzeni yok oluyordu.


Mesafeler kilometre veya millerle deil gnlerle llrd. uraya iki gnlk
yol veya unu yapmak iin yarm gn gibi. Eer yol buz ktlesi veya buzul
yanklarya doluysa, hedefinize elli kilometre kaldn bilmek bir ey ifade
etmezdi. Doa insanlarn planlarm umursamazd. Ertesi an bilinmez
endielerle doluydu, bu yzden insanlar an yaard. Topran kendi ritmi vard
ve nutler ona uyard. Gebeler onun hakimiyetini kbulleneli binlerce yl
olmutu. Yirminci yz yln ilk yars boyunca arazide zgrce dolanmaya
devam etmilerdi ve on yllarca somasnda bile gebe yaam tarz onlara tek
bir yerdeki eve bal olmaktan daha uygun geliyordu.

Yine de, Anavvak'n da gittike fark ettii gibi baz eyler deimiti.
Dnyann onlardan sradan ilere girmelerini ve endstriyel toplumun bir
paras olmalarn istediini fark etmilerdi ve bunun karlnda, Anavvak bir
ocukken esirgenen kabullenilme, onlara balanmt. Dnya aldklarnn bir
481

ksmn geri veriyor ve onlara kadim geleneklerin batl yaam tarznn yannda
yerini ald yeni bir grnm kazandryordu.
Anavvak'n ardnda brakt yer bir deeri ve kimlii olmayan corafi bir
blgeydi, insanlarnn enerjisi gitmiti ve kimse tarafndan sayg grmyorlard.
Sadece babas bu eski resmi deitirebilirdi ama bunu krklemek iin en ok
eyi yapan da o olmutu. Cape Dorset'e gmlen adam daha geni bir boyun
emenin sembol olmutu: ailesini koruyamayan, kendine acyan, fkeli, yal,
sefil bir alkolik. Cape Dorset'i gzden kaybolduu o gn Anavvak gvertede
durmu ve sislere barmt: "Haydi gidip kendinizi ldrn! O zaman
bylesine bir utan kayna olmazsnz." Bir anlna onlara bir mek
oluturup, gverteden atlamay dnmt.
Ama bunun yerine bat yakal bir Kanadal oluvermiti. Onu evlat edinen
ailesi Vancouver'da yayordu ve renimini desteklemek iin ellerinden gelen
her eyi yapan iyi insanlard. Birbirlerine ok bal olmamlard geri. Sadece
koullarn bir araya getirdii bir aileydi. Leon yirmi drt yandayken
Alaska'daki Anchorage'a tanmlard. Ona ylda bir kez tebrik kart
gnderirlerdi ve Anavvak da scak bir cevap yazard. Onlan hi ziyaret etmezdi
ve onlar da bunu bekliyor grnmezdi.bu fikir muhtemelen onlar artrd.

krm

Akesuk'un arazide bir keif laf yeni bir anlar silsilesini uyandrd- ate
banda geirilen uzun gecelerde insanlar hikyeler anlatr ve tm dnya
canlanm gibi grnrd. Kkken Karlar Kraliesi'nin ve Ay Tann'nn
gerek olduuna inanrd. glularda domu erkek ve kadnlarn yklerini
dinler ve bir gn buza yolculuk yapacan, avlanarak kendiyle ve Kutup
mitiyle uyum iinde yaayacam hayal ederdi: yorulduunda uyuyacak, hava
uygun olduunda alp avlanacak ve aken yiyecekti. Arazide bazen biraz
temiz hava iin adr brakr ve bir gn bir gece boyunca avlamrlard. Bazen
de gitmeye hazr olurlard ve av olmazd. Bariz organizasyon yokluu
qallunaaqlar'a hep pheli grnrd: nasl olur da bir insan zaman planlar ve
rakamlar olmadan yaard? Qallnaaq her zaman var olann yerine yeni
dnyalar kurard. Doann yntemleri tali yollar aard ve eer iler bekledikleri
gibi deilse ya bunu yok sayar ya da yok ederlerdi.
Anavvak Chteau'yu ve ekibin yz yze olduu zorluklan dnd. Geen
aylarn olaylarnn bir insan eylemi olduuna inanmay srdren Jack
Vanderbilt'i dnd. nuitler'in yntemini anlamak isteyen herhangi biri bat
dnyasnn temel direi olan kontrol deliliinden vazgemek zorundayd.
Ama en azndan hepsi ayn trd. Ama denizdeki yaratklarla aralannda
hibir benzerlik yoktu. Anavvak Johanson'un hakl olduuna inanmt. nsanlk
bu sava kaybetmenin eiindeydi ve Vanderbilt gibileri kendininkinden baka
bir fikri gremiyord. Belki de CIA mdr baarszlklarnn farkndayd ama
deimeyecekti.

Anavvak aniden doru ekibi kurmadan bu krizi zemeyeceklerini fark el'


Eksik biri vard ve bunun kim olduunu biliyordu.
Akesuk yola kmak iin hazrlanrken Anavvak otelde oturdu ve Chteau'yu
aramaya alt. Birka dakika sonra gvenli bir hatta aktarlmt ve birka kez
ynlendirildi. Li VVhistler'da deil, Seattle yaknlarndaki bir sava
gemisindeydi.
Bir on be dakika sonra Li'ye baland ve drt gn daha kalmay istedi.
Kadn kabul ettiinde biraz vicdan azab duydu ama kendi kendine dnyann
kaderinin ok da ona bal olmadn syledi. stelik alacakt: Kutup
dairesinde olabilirdi ama zihni hl alyordu.
Li balinalara kar bir sonar saldrs balattndan bahsetmiti. "Bundan
memnun olacan sanmam." dedi.
"e yaryor m u ? "
"Vazgemek zereyiz. stenen sonular elde edemedik. Her eyi denemek
zorundayz, en azndan balinalar bir sre uzak tutabiliyoruz ve bylece aaya
daha fazla robot ve dalg gnderebiliyoruz."
"Ekibi geniletmeniz gerekiyor."
"Aklnda kim var?"
" kii." Derin bir nefes ald. "Onlar ie alman rica ediyorum.
Davransal ve bilisel alanda daha fazla girdiye ihtiyacmz var. Ve birinin
bana yardm etmesine ihtiyacm var. Gvenebileceim birinin. Alicia
Delavvare'i kadroya katmanz istiyorum. Genelde yazlarn Tofino'da geiriyor.
Hayvan zeks zerine okuyan bir renci."

" P e k i . " dedi Li. Anavvak kadnn bu kadar abuk kabul etmesini
beklemiyordu. "Ya ikincisi?"

krm

"Ucluelet'ten bir adam. MK dosyalarna bir bakarsanz Jack O'Bannon


isminde bulursunuz. Deniz memelileri bakmnda iyidir. Bize yardm edecek bir
iki ey bilir."
"Bilim insan m ? "

"Hayr. ABD donanmasnn eski yunus bakclarndan biri. Deniz


Memelileri Program."
"Anladm." dedi Li. "Bir bakacam. Bizim fazlasyla uzmanmz var.
Neden onu alalm?"
"Benim istediim o."
"Ya ncs?"
"Hepsinden daha nemli. Bir anlamda uzayllarla ilgileniyoruz bu yzden
zamann insan olmayan yaam biimleriyle nasl iletiim kuracamza adayan
binlerine ihtiyacmz var. Arecibo'daki SETE nin bandaki kii. Dr. Samantha
Crovve."
483

Li gld. "Sen zeki bir adamsn Leon. SETl'den birilerine almaya karar
vermitik bile. Dr. Crovve'u tanyor musun?"
"Evet, iyidir."
" N e yapabileceime bir bakarm. Buraya sa salim gel."
Kuzeye dorudan bir rota tutturmak yerine Havvker Siddeley pervaneli ua
douya yneldi. Akesuk pilotu kk bir tur atmaya ikna etmiti, bylece
Anavvak, dnyann en byk kaz kolonisine ev sahiplii yapan kusursuz
yuvarlak golleriyle bir doal yaam korama alan olan Byk Koukdjuak
Dzl'n takdir edebilirdi. Cape Dorset ve Iqaluit'ten gelen yolcular vahi
doaya keif yolculuunun balayaca Pond Koyu yolundaydlar. ou iin
manzara tandkt ve oktan uyumulard. Ama Anavvak bylenmiti.
Bir sre ky hattn takip ettiler ve Kutup dairesini getiler. nlerinde Foxe
Havzas'nm gm manzaras vard, donmu yzeyi atlaklarla, patikalarla ve su
havuzlanyla yark yarkt. Bir sre sonra dik yamalar ve keskin kayalklaryla
dalk arazi tekrar grnd. Kar, derin, glgeli kayalk geitlerin altnda parlyordu.
Nehirlerin kaynayan sulan donmu gllere dklyordu. Batan gnein nda
manzara her zamankinden daha muhteemdi. Engebeli kahverengi da sralan karl
vadilerle kesiliyor, dik yamalar ge uzanyordu, kayalar kar kmelerinin altnda
gizlenmiti. Sonra, neredeyse hi uyarmadan uak mavi lekeli bir ky hattn geti
ve snrsz bir buz ktlesine bakar oldular: Eclipse Boaz.

krm

Anavvak evresindeki her eyi unuttu ve kutbun ykseltilerinin gzelliine


dald. Devasa kar beyaz kristaller, buzdalar, geidin bembeyaz yzeyinden
ykseliyorlard. Altlarnda iki kutup aysnn kk figrleri, sanki prprn
glgesi onlar kovalyormuasna buzda koturuyorlard. Havada parlayan
tanecikler uuuyordu; fildii renginde martlard bunlar. Daha uzakta buzullar
ve Bylot Adas'nn sarp tepeleri manzaraya ekleniyordu. Sonra uak alald ve
nlerinde beliren mermer gibi kyya doru ilerledi. Evlerden oluan bir
yerleimle, bir ini pisti vard P o n d Koyu ya da nuk dilinde Mittmatalik,
yani Mittima'nn yatt yer.

nlerinde, kuzey batda gne parlyordu. Yln bu zamannda tamamen


batmazd, daha ok sabaha kar ikide ufuk izgisinde birka dakikalna
dinlenirdi. ndiklerinde saat gece dokuzdu ama Anavvak tm "zaman algsn
yitirmiti. ocukluunun manzarasna bakt ve gsnden bir arln
kalktn hissetti.
Akesuk, Anavvak'n yirmi drt yl nce mmkn olamayacan dnd
bir ey yapmaya karar vermiti.
Onu yuvaya getirmiti.

Pond Koyu Cape Dorset kadard ama dier her adan gneydeki kasabalardan
ok farklyd. Blgedeki yerleim drt bin yldan eskiydi ama kimse Anavvak'n
Iqaluit'te grdne benzer, yllara meydan okuyacak mimari yaplar dikmeye
uramamt. Akesuk, Nunavut'un bu blgesinde geleneklerin dier her
yerden daha fazla rol oynadn aklad. Hatta bazlar amanizme inanyor
dedi dikkatle ve ardndan aceleyle bunlarn iyi Hristiyanlar olduklarn da
ekledi.
Geceyi otelde geirdiler. Akesuk onu erkenden uyandrd ve hep birlikte
kyya indiler. Yal adam havay koklad ve yumuak havann devam
edebileceini ilan etti. Ava klabilirdi.
" B u yl bahar bizi bekletmedi." dedi tatminle. "Otelde buzulun kysna
yarm gnlk yol olduunu duydum. Belki de bir gn, deiir."
"Neye gre deiir?"
Akesuk omuz silkti. " H e r tr ey olabilir. Deiir. Bir sr hayvan
greceksin balinalar, foklar, kutup aylar. Bu sene buz her zamankinden
daha abuk krlyor."

te bu hi de artc deil, diye dnd Anavvak, neler olup bittiini gz


nne alnca.
Grup on iki kiiden oluuyordu. Anavvak bazlarn uaktan tand, dierleri
ile Pond Koyu'nda buluulmutu. Akesuk yolculuk malzemelerini toparlayan
iki rehberle konutu. Gereksiz her ey otelin deposunda braklacakt. Drt
qamutik"bekliyordu. Anavvak'n hatralarnda kzaklar kpekler tarafndan
ekiliyordu ama artk kar aralarna balanmlard. Qamutikler deimemiti
geri; yatay kzaklar skca balanmt. Hibir vida veya ivi yoktu, kzaklar
ip ve balarla bir arada tutuluyordu ki bu da tamirat ilerini epey
kolaylatryordu. qamutik'in zerinde yolcular en kt hava koullarnda
koruyacak olan st ak tahta blmeler vard, drdncs yk kza olacakt.

krm

"Hi scak olmayacak." diye onu uyard Akesuk, Anavvak'n montuna


bakarak.

"Scakla baktm, alt derece."


"Kzaktayken hissedecein rzgrn souunu unutuyorsun. Ve umarm iki
ift orap giymisindir. Buras Vancouver deil biliyorsun."
Unutttu o kadar ok ey vard ki. Orada soukta olmann neye benzediini
daha yeni yeni hatrlyordu. Neredeyse kendinden utand. Asl mcadele
ayaklarn scak tutmakt, hep yle olmutu. kinci bir ift orap ve fazladan
bir kazak kard. Kee kyafetleri ve kar gzlkleriyle hepsi de kutup
astronotlarna benziyorlard.
Akesuk ve rehberler son bir kez ekipman kontrol ettiler. "Uyku tulumlar,
geyik postlar..."
Yal adamn gzlerinde bir parlt vard. nce gri by zevkle titriyor
485

gibiydi. Anavvak o kzaklarn arasnda aceleyle gidip gelirken izledi. Ijitsiaq


Akesuk, Anavvak'n babasna hi benzemiyordu.
Akl denizdeki bilinmeyen gce gitti.
Keif baladnda kararlan Doa verecekti. Arazide hayatta kalmak iin
neredeyse dnyayla bir olacak bir hale uyum salanmal. Sen yalnzca kendini
hayvanlar, bitkiler, buz ve bazen de insanlar olarak ortaya koyan doann bir
parassmdr.
Ve yr olarak, diye dnd, her kimseler, neye benziyorlarsa ve nasl
yayorlarsa.
Kar arac kalktnda bir sarsnt oldu ve onlar karla kapl denizin zerinde
tad. Anavvak, Akesuk ve Mary-Ann bir kza paylayorlard. Ara sra
yzeyde, buzun eridii yerlerde su birikintileri gryorlard. Artk arkalarnda
kalan buzlarn arasndan kan Baffin Adas'ndan uzaklaarak ky
tepelerindeki yerleimlerin bulunduu yerden dndler. Geit boyunca Bylot
Adas'nn yce tepeleri ge ykseliyor ve buzdalar ile evreleniyorlard.
Devasa bir buzul dalardan aa, kyya iniyordu. Anavvak kendi kendine
altlarndaki yzeyin okyanusun donmu bir paras olduunu hatrlatt. Aada
balklar yzyordu. Arada bir qamutikin kayaklar sanki sert yzeye arpmlar
gibi havalanyordu ama kzak darbeyi yumuatyordu.
Bir sre sonra, ilk kzaktaki iki nuit rotay deitirdi ve dierleri onlar
takip etti. Bir anlna Anavvak'n kafas kart ama sonra buzdaki byk bir
deliin etrafndan dolandklarn grd, kzakla geilemeyecek kadar geniti.
Amansz karanlk sular mavimsi buz uurumun iinde belirdi.
"Bu zaman alabilir." dedi Akesuk.
"Ya, biraz zaman kaybedeceiz." Anavvak bunun kza
evresinden dolandrmak anlamna geldiini biliyordu.

gediklerin

krm

Akesuk burnunu krtrd. "Ben yle demezdim. Biz douya giderken veya
daha kuzeye ilerlerken zaman ayn kalyor. Oraya ne zaman varacann nemi
yok. Hatrlamyor musun? Daha uzun bir yol setin diye hayatn almay
durdurmaz. Zaman boa gitmez."
Anavvak sessizdi.

"Biliyorsun," diye ekledi amcas glmseyerek, "belki de son yz yldr


yaadmz en byk sorun qallunaaq'm bize zaman kavramn getirmesi oldu.
Onlar bekleyerek geirilen zamann harcandna inanyor boa geen hayat
olduuna. Sen bir ocukken hepimiz yle dnrdk. Baban da yle dnrd,
bu yzden yapacak ie yarar bir ey bulamaynca hayatnn deersiz, boa gitmi
zaman olduuna karar verdi. Yaamaya demeyecek bir hayat."
Anavvak ona dnd. "Ona acma. Anneme ac."

"Eh, annen ona acyordu." diye karlk verdi Akesuk ve Mary-Ann'e bir
ey syledi.
486

Yarn geebilecekleri kadar inceldii bir yere gelene kadar birka


kilometre yol aldlar. nuit srclerden biri kar aracn zd gediin zerinden
hzla ard. Sonra kar taraftaki qamutiklere ipler att ve onlar tek tek
gvenlie ekti. Yolculuk devam etti. Anavvak'n amcas azna yal bir eyler
tkt. Sonra teneke kutuyu Anavvak'a tuttu.
Narval deriiydi. Anavvak ocukken bunlardan buzulun kenarndaki
yolculuklarna hep gtrrlerdi. Mkemmel bir C vitamini kayna, diye
hatrlad Anavvak, portakal ve limondan ok daha iyi. inediinde azna
fstk tad doldu. Tat iinde bir dizi grnt ve duygu uyandrd. Sesler duydu
ama bu geziye ait deillerdi; yirmi yl nce yolculuk ettii insanlardan
geliyordu. Annesinin, onun salarn okarkenki gsterdii efkati hissetti.
"Buzda yarklar, atmosferik basn altnda srtlar..." Amcas gld. "Eh bu
kesinlikle tatil deil. Haydi drst ol, bunu zlememi misin?"
Anavvak bam sallad. "Hayr." der demez utand.
Anavvak hayatnn ounu Vancouver Adas 'nda geirmiti ve kendini deniz
biyolojisine adamt, yani doaya herhangi bir insan yapm eye olduundan
daha fazla bal olmas gerekirdi. Yine de Clayoquot Koyu'nda balina seyri,
usuz bucaksz bir beyazln iinde kzakla gitmekten, geitten salarnda
kahverengi tundra, sollarnda Bylot Adas'nn karla kapl tepeleri, okyanusun
zerinde gemekten ok farklyd. Bat Kanada'nin iklimi insanlar dnlerek,
tasarlanm gibiyken kutup cehennem gibiydi; byleyici gzellikte ama
kendine zg ve insanlarn onu fethedebileceim dnecek kadar aptal olanlar
iin lmcl bir yerdi. Yerleimler, boyun emeyi reddeden arazide hak iddia
etmekte inat eden birer giriim gibi grnyorlard. Buzulun kenarna yaplan
qamutik yolculuu bilinmeyene bir yolculuk gibiydi.

krm

kinci bir gneli gecenin ardndan Anavvak'n zaman algs uup gitmiti.
Dnyann en temel kaynaklarndan birine yolculuk ediyorlard. Her eye
bilimsel bir aklama bulabilecek Anavvak kadar mantkl biri bile buzun
zerinde yas tutarak dolaan kutup aysn anlatan eski nuit yksndeki
mant anlayabiliyodu. Bir nuk kadnna olan ak akln glgelemiti. Ay,
kadn gayri meru bulumalarn kocasna anlatmamas iin uyarmt ama avc
haftalar boyunca sefalet iinde iz srmekten dndnde kadn ona acm ve
ann nerede bulunabileceini sylemiti. Ay onun ihanetini duymu ve avc
onu aramaya ktnda onu ldrmek iin igluya dalmt. Penesini kaldrm
ama acsna yenilmiti. Kadnn lm bile ihaneti unutturamazd. Bu yzden
kamt.

Anavvak'n tyleri souktan diken diken oldu.


Doa ne zaman insann yaklamasna izin verse gvenine ihanet edilmiti.
O zamandan beri diye devam ediyordu efsane, kutup aylar insanlara
487

saldryordu. Buras aylarn krallyd. nsanlardan daha gllerdi ama


sonunda insanlar onlar yenmiti ve bylece bizzat kendilerine yenilmilerdi.
Yine de Anavvak, yirmili yalarnn en gzel zamanlarnda yuvasna arkasn
dnmt, fazlasyla toksik KOK'lar veya D D T ' l e r gibi endstriyel
kimyasallarn rzgrlar ve Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya'dan gelen
akntlarla Kutup Denizi'ne tandn biliyordu. Kutup aylar ve insanlar
tarafndan yenen morslarn, balinalarn ve foklarn yal dokularnda
birikiyorlard ve onlar da hastalanyorlard. nuit kadnlarnn stleri, Dnya
Salk rgt'nn zararl olarak belirledii seviyeden drt kat daha fazla PCB
barndryordu. nuit ocuklar nrolojik sorunlardan mustaripti ve K vitamini
seviyeleri dyordu. Vahi alanlar zehirleniyordu nk qallunaaq hl
dnyann nasl ilediini anlayamyor ya da anlamyordu: er ya da ge, rzgr
veya suyla her ey her yere dalyordu.
Okyanusun dibindeki bir eylerin bunu durdurmaya karar vermesi artc
myd?
ki saat buz zerinde kzakla ilerledikten sonra Baffin Adas'nn kylarna
doru, saa dndler. O kadar uzun sre otunnaktan her yeri tutulmu halde ve
kendilerini engebeli araziye kar koruyarak yosunlarla kapl kayalklar getiler
ve karsz tundraya ilerlediler. Suya doymu amurlu topran orasnda
burasnda tek tk iekler amt, kzl takran ve kurtpenelerinin renkleri
bulank toprakta parlyordu. Grup buraya gelmek iin yln doru zamann
semiti. Yazn etraf sinek kaynyor olurdu.

krm

Yer yavaa ykseldi. Rehberlerden biri onlar okyanusu ve karla kapl


dalar gren bir platoya kard. Antik Thule yerleimlerinden birinin
kalntlarn ve Alman balina avclrnin mezarlarn gsterdi. Baz siksikler,
yani kutup yer sincaplar, dzlklerde birbirini kovalyor, yeraltndaki
deliklerinde kayboluyor!ard. Mary-Ann birka ta ald ve onlar hnerli bir
ekilde havada evirdi. Bu bir nuit sporuydu, tepeler kadar eskiydi. Anavvak
onu taklit etmeye alt ama abalan toplu bir kahkahaya yol at. En kk
ey bile, aya kayan biri gibi, nuitler'i hep gldrrd.

Sandvi ve kahveyle yaplan hzl bir le yemeinden sonra buzun iine


doru daha da geni bir yola girdiler ve Byiot Adas'na yneldiler. Kar
aralarnn plastik kzaklanmn altndaki erimi sular her tarafa snyordu. Buz
ktleleri garip ekillerde ylmlard ve yollarn tkayp rotalarn
deitirmelerini zonmlu klyordu ama Byiot Adas'nn tepelerinin altnda
ilerlemeleri ok snuedi. Cvldayan kularn sesleri havay doldurdu. Kk
martlarn binlercesi kayalklarn zerindeydi. Byk srler tepelerin zerinde
daireler iziyordu. Konvoy durdu.
"Yrme zaman,." diye seslendi Akesuk.
"Daha yeni yry yaptk." dedi Anavvak.
488

"O saat nceydi, evlat."


Baffin Adas'nm yumuak eimli tundrasnn aksine Bylot Adas kys
aniden sudan ykseliyordu. Yry bir trmana dnd. Akesuk, balarnn
zerinde, beyaz ku dklarnn kayadaki yarktan aa akt bir patikay
gsterdi. "Akdoanlar." dedi. "Gzel yaratklar." Garip slk sesleri kard ama
doanlarn ilgisini ekmedi. "Karann daha da ilerinde olsaydk onlar grmek
iin iyi bir frsatmz olurdu. Birka tilki, kar kaz, bayku, doan ve ahinler
de grrdk." Akesuk imal bir biimde glmsedi. "te yandan
grmeyebilirdik de. te sana Kutup. Hibir eye gvenemezsin. Gvenilmez
bir yer, bu hayvanlar da yle, tpk nuitler gibi, deil mi Leon?"
"Ben bir qallunaaq deilim, eer kastettiin buysa." diye itiraz etti Anavvak.
"yi." Amcas havay koklad. "Daha fazla ileri gitmeyelim. Sen artk bir
qallunaaq olmadna gre dnmen gerekiyor. imdi buzul kysna gidelim,
bu havay elimizden geldiince deerlendirmeliyiz."
O andan itibaren zaman yok oldu.
Bylot Adas'n geride brakp douya doru ilerledike buz gittike sertleti
ve kzaklar daha da ok darbe ald. Souk rzgr su birikintilerinin zerinde
ince buz tabakalar oluturuyordu ve bunlar altlarnda krlan camlar gibi ses
karyordu. Anavvak dar bir atlak grerek srcye seslendi ama adam oktan
grmt k a r arac buzun zerinde hzla ilerlerken dnd ve arkasndaki
qamutiki ekerek srtt.

krm

"Demek her eyi unutmamsn." diye gld Akesuk.


Anavvak tereddt etti. Sonra o da gld. Buzdaki atla fark ettii iin
komik bir ekilde kendiyle gurur duyuyordu.
Akamzeri gkyznde "gne kpekleri" oluturuyordu. Bu,
nuitier'in gnein iki yannda oluan belli belirsiz grntlere, gnein
nlarnn havadaki donmu kristallere vurduunda yaratt renkli ve parlak
beneklere verdii isimdi. Buz ktleleri uzakta ykseliyor; dik, przl engeller
oluturuyorlard. Sonra sa taraflarnda dalgasz, ak deniz belirdi. Bir fok
ykselerek onlara bakt ve yeniden dald. Bir sre sonra onlar merakla
incelemek zere tekrar ban kard. Suyu arkalarnda brakarak, Anavvak'a
sonsuza dek uzanyormu gibi gelen daha geni bir glete doru ilerlediler,
Anavvak sonradan bunun bir glet deil okyanus olduunu fark etti. Buzulun
kysna ulamlard.
ok gemeden uzakta bir adr kmesi grdler. lerleyi durdu. Her yerde
selamlamalar duyuluyordu, aralarndan bazlar birbirlerini tanyorlard.
Kamptaki grup Pond Koyu ve Igloolik'ten geliyordu. Daha nce, Anavvak'n
gezisinin ilerleyecei tarafta bir narval yakalamlard. Balinann derisinden
paralar elden ele geirildi ve konuma avlanmaya dnd. ki adam onlara
489

katld, kar kzaklaryla buzul kysndaki avdan dnen avclard. Qamutikleri


av kayaklaryla ve o gn vurduklar iki fokla doluydu. Adamlardan biri foklarn
geri ekilen buzulu takip ettiklerini; beslenme ve reme sahalarna normalden
daha nce geldiklerini syledi. Konuurken ve onlara dikkatli olmalarn
tlerken VVincfester 5.6'sm oraya buraya sallayp duruyordu. apkasnn
zerinde slogan yle diyordu: "almak sadece avlanmasn bilmeyenler
iindir." Anavvak adama balinalarla ilgili garip bir eyler fark edip etmediini
sordu, acaba saldrgan davrandklarn grmler miydi ya da onlara saldrlm
myd? Belli ki grmemilerdi. Aniden tm kamp dinlemeye balad. Herkes
raporlardan haberdard ve dnyay dehete dren fenomenle ilgili her eyi
biliyorlard. Anavvak'n bildii kadaryla Kutup blgesi esirgenmiti.
Gece kerken kamp terk ettiler.
ki avc Pond Koyu'na dnyorlard, Anavvak'n grubuysa buzul kysna
doru devam etti. Bir sre sonra l balinadan kalanlar grdler. Devam
ederek cesetle aralarna mmkn olduu kadar ok mesafe koymaya altlar
ama sonunda durduklarnda hl onu grebiliyorlard. Rehberler kamp buzul
kysndan otuz metre kadar uzakta kurdular. Kutular kzaklardan indirildi ve
d dnya ile irtibatlarn kuracak olan telsiz direi dikildi. Rehberler gz ap
kapayncaya kadar drd yolcular iin ve bir de mutfak adr olmak zere be
tane adr kurdular, tm adrlarn tahta tabanlar ve kamp matlar vard. Beyaza
boyal kontrplak tuvalet grevi gryordu ve iinde izik izik olmu emaye
ile kapl bir otura olan, kenarlarna mavi plastik geirilmi bir kova vard.
"Zaman gelmiti." diye grledi Akesuk.

Dierleri kamp kurmay bitirirken, nuitler'n takt adla bal kasesine


giden ilk o oldu. Rehberler kar aralarm kzaklardan ayrdlar ve bir yar teklif
ettiler. Anavvak'a nasl manevra yapaca gsterildi ve bir an sonra hep birlikte
parlayan buzun zerinde kayyorlard. Anavvak'n sknts hafifledi. Burada
olmaya baylyordu.

krm

Yarlar, Igloolik'ten bir adam tm zamanlarn ampiyonu ilan edilene kadar


srd ve hepsinin akl yemee gitti. Mary-Ann onlar mutfak adrndan
kkladmda darda kzaklara yaslanarak ve souktan korunmak iin
birbirlerine yaklaarak oturdular. Gen bir kadn, her anlatldnda deien bir
nuit yks anlatmaya balad. Anavvak bu hikyelerin gnler srebileceini
hatrlad.
Mary-Ann akam yemei servisini yaptnda gece yars olmutu, kutba
zg zgara kavurma, geyik pirzolas ve pilav, kzlenmi Eskimo patatesleri
ve hepsinin tesinde litrelerce ay. Mutfak adrnn herkesi almas gerekiyordu
ama ok kkt; Akesuk fkeden deliye dnm adr kiraladlar! adama
lanet okuyordu, bu yzden tabaklarn alp dar ktlar ve kzaklarn zerinde
yediler.
490

Yolcular birer birer yatmaya ekildi. Sonra, sabahn bir buuunda A k e s u k


antasnn diplerine uzand ve bir ie ampanya kard. Kurnazca Anavvak'a
gz krpt. Mary-Ann burun kvrd ve iyi geceler diledi, bylece bir buz
kmesinin orada ayann dibinde bir tfekle ay nbeti tutan adam dnda
Anavvak ve amcas yalnz kaldlar,
"Bu durumda bunu bir bamza imemiz gerekecek." dedi Akesuk.
"Ben imem."
"Elbette." Akesuk hznle ieye bakt. "Emin misin? zellikle aldm.
Doru zamann gelmesini bekliyordu. Ve zaman... Yani eve dndn bu yzden
dndm ki..."
"Kontrol kaybetmek istemiyorum Iji."
"Neyin kontrol? u anki hayatnn m ? " ieyi kaldrd. "Dert deil. Baka
zamanlar olacaktr. Belki byk bir ey yakalanz. Kim bilir? Bir beyaz balina
ya da mors yakalayabiliriz. adra girmeden bir yrye ne dersin?"
. "yi fikir,"
Buzulun kysna indiler. Anavvak amcasnn yolu gstermesini iin yol
verdi. Yal adam buzun nerede dayankl nerede krlgan olduunu ondan daha
iyi hissedebiliyordu. nuitier'in her tr kar ve buz iin yzlerce kelimesi vard
ama biri bile genel olarak buzu ya da kan belirtmezdi. u an esnek buzda
yryorlard. Tuz, su donarken ayryordu bu yzden buzdalan tamamen tatl
sudan oluurdu. Buzlalar ve yzer buzlar biraz tuz ierirdi s u ne kadar hzla
donarsa tuzluluk oran o kadar artard. Bu da esnekliklerini artrrd; bu k iin
iyi bir eydi nk abuk krlmalarn nlerdi ama ballarda durum tersine dner
ve zlmelerini hzlandnrd, Souk suyun iine dmenin oku bal bana
bir insan ldrmeye yeterdi ama asl tehlike buzun altna srklenmekti.

krm

Buzulun kysnda bir yer bulup bir su kmesine yaslandlar. Gmi deniz
nlerinde uzanyordu. Anavvak yzeyin hemen altnda yzen elik mavimsi
glge balklarm grd. Bir sre dakikalarn, ylece gemesine izin verdiler ve
sonra aniden, sanki Doa onlar bekledikleri iin dllendirmeye karar vermi
gibi iki spiral ulu azdii bir ift apraz kl gibi sudan ykseldi. Bir ift erkek
narval buzul kysnn hemen ucunda glndler. Yuvarlak bask kafalar
grndkten hemen sonra koyu gri bedenleri suya dald. On be dakikadan ksa
bir sre sonra geri dneceklerdi. Ritimleri buydu.

Anavvak bylenmiesine izledi. Narvallar Vancouver Adas kylarnda


nadiren grnrd. Yllar boyunca soylannn tkenme tehlikesi ile kar karya
kalmlard. Az dileri, aslnda modifiye di denebilirdi, saf fildiindendi ve
onlar yzyllar boyu sren kyma mahkum etmiti. Hl soyu tehlikede trler
arasmdaydlar ama Nunavut ve Grnland'daki narval nfusu yeniden on bine
kmt.
Su

ykselip

alalrken

buzdan

hafife
491

atlama

ve

krlma sesleri

duyuluyordu. Kular hl l narvaln zerinde dolanyorlard. Yumuak bir


k Byiot Adas'nn dalaryla buzullar zerinde parlyor, donmu denizin
zerine glgeler dryordu. Gne, buz gibi ve soluk ufku kucaklyordu.
"Bunu zleyip zlemediimi sormutun." dedi Anavvak.
Akesuk konumad.
"Bundan nefret ettim Iji. Nefret ettim ve kmsedim. Bir cevap istiyordun.
te cevabn."
Amcasn i ekti, "Sen baban kmsedin." dedi.
"Belki. Ama gel de bunu babas ve halk benzer ekilde enkaz haline gelmi,
on iki yandaki bir ocua anlat. Babam zayf bir adamd ve durmadan ierdi.
Tm ii gc arap ve annem buna bir son verene kadar onu dibe ekmekti,
kadncaz baka bir seenek grememiti. O zamanlar herkes intihar ediyordu.
Bana kendi yaamna son veren birileri iin yasta olmayan tek bir ailenin ismini
ver. u gururlu nuit, kendine yeten nuit ile ilgili tm masallar, eh o zaman
bunun pek bir kant yoktu." Akesuk'a dnd. "Senin ebeveynlerin be yl
iinde birer enkaz haline gelse, uyuturucu bamls olsalar, yaam sevinlerini
kaybetseler sen ne hissederdin? Annen kendini astnda ve babann tek
yapabildii imek olduunda sen ne yapardn? Ona durmasn syledim. Br i
bulabileceimi, eer imeyi brakrsa her eyi yapacam syledim ama sadece
bana bakp yoluna aynen devam etti."
"Biliyorum. Artk kendinde deildi."
"Beni evlatlk verdi." dedi Anavvak. Yllar boyunca iinde biriken ac artk
tayordu. "Onunla kalmak istedim ama o beni evlatlk verdi."
"Seni korumak istedi."

krm

"Hadi canm, gerekten mi? Benim nasl uyum salayacam hi dnd


m? Bok dnd. Annem depresyondan ld, o gitti kendini likre bodu.
kisi de beni hayatlarndan frlatp attlar. Kimse durup da bana yardm etmeyi
dnd m? Hayr. Kara bakp nuitler'in kaderine hayflanmakla megullerdi.
Ah evet, bu da bana senin hep gzel masallar anlattn ama hibir eyi
deitirmediini hatrlatyor, Iji Amca. Senin tek dndn buydu
nuitler'in zgr ruhunu anlatan peri masallar. Soylu halk. Gururlu halk."
"Bu doru." dedi Akesuk. "Biz gururlu bir halktk."
"Ve bu ne zamand?"
Akesuk'un sinirlenmesini bekledi ama yal adam yalnzca bym
ekitirdi. "Sen domadan nce." dedi. "Benim kuamdaki insanlar herkesin
onlar nasl kuracan bildii bir zamanda iglularda dodu. O zamanlar ate
yakmak iin kibrit yerine akmak talar kutlanrdk. Geyikler vurulmaz ok ve
yayla avlanrd. Qamutiklerimize kar aralar deil haskiler balardk. Kulaa
romantik geliyor yle deil mi? Sanki ok ok uzak bir gemi gibi..." Akesuk
elenmiti. " E n fazla elli yl ncesiydi. Etrafna bir bak olum. Yaam
492

biimimize bak. Demek istediim iyi eyler de var. Yeryznde ok u kifl


dnyada neler olup bittiini bizim kadar bilir. Bizimki dahil her iki evden
birinde modemiyle birlikte bir bilgisayar var. Artk kendi lkemize de sahibi/ "
Kkrdad. "Geen gn nunavut.com'a gnderilen bir soru vard. Aslnda
zararsz grnyordu. u eski iki dolarlk Kanada banknotlarn hatrlyor
musun? n yznde, arkasnda bir grup nuit ile Kralie Elizabeth vard.
Adamlardan biri bir kzan yannda elinde mzrakla grnyordu. Manzara
cennet gibiydi. Soru yleydi: 'Bu sahne gerekte neyi gsteriyor?' Sence
cevap ne?"
"Bilmem."
"Eh, ben biliyorum. Bu kovulmann fotoraf. Ottavva'daki hkmetin bunun
iin ok daha fiyakal bir terimi var. Buna 'yeniden yerletirme' diyorlar. Bir
souk sava fenomeni. Ottavva'daki politikaclar yerleim olmayan Kanada
Kutbu'nda ABD veya Sovyetler Birlii'nin hak iddia etmeyi kafalarna
koyacandan korkuyorlard; bu yzden gebe nuitler'i kutbun gneyindeki
geleneksel blgelerinden kuzey kutup dairesindeki Resolute ve Grse fiyortlarna
kaydrdlar. Oradaki avlanma sahalarnn daha iyi olduunu iddia ettiler ama
bunun tam tersi geerliydi. nuitler sanki hayvanm gibi zerlerinde rakamlar
yazan kpek tasmalar takmak zorunda kaldlar. Bunu biliyor muydun?"
"Hatrlayamadm."

krm

"Senin kuann ve bugn byyen ocuklarn ailelerin neler yaad ile


ilgili en ufak bir fikri bile yok. Ve bu ok nceleri, 1920'lerde beyaz avclar
ellerinde silahlarla buraya geldiklerinde balad. Fok ve geyik nfusunu krp
geirdiler ve bunlarn tek sebebi qalhnaaq da deil, nuitler de onlar ldrd.
Yayn tfekle takas edersen olaca budur. Her neyse, nuit halk yoksullua
mahkum oldu. Hibir zaman hastalklar balarna ok bela olmamt ama artk
ocuk felci, tberkloz, kzamk ve difteri salgnlar patlak veriyordu. Bu
yzden araziyi brakp kylere yerletiler. 1950'lerin sonunda insanlarmz
alktan ve bulac hastalklardan lyordu ve hkmet bunun iin kln dahi
kprdatmad. Sonra askeriye Kuzeybat Eyaleti ile ilgilenmeye balad ve
geleneksek nuit av sahalarnda gizli radar istasyonlar kuruldu. nuit halk
yollarna kmt bu yzden Kanada hkmetinin tevikiyle uaklara tklp,
adrlar, kar kzaklar, kanolar ve kayaklar olmadan yzlerce kilometre
kuzeye frlatldlar. Ben de gen bir adamken yeniden yerletirildim. Senin ailen
de. O zamanlar yetkililer bunu yoksul nuit halknn askeri sler yaknlarndaki
blgelerdense kuzeydeki arazide hayatta kalmasnn daha kolay olacan
syleyerek savundular. Ama yeni yerlekeler geyik izlerinin ya da yaz beslenme
alanlarnn yaknndan bile gemiyordu."
Uzun bir sessizlik oldu. Arada srada iki narval ortaya kyordu. Anavvak
apraz kllar seyrederek amcasnn hikyesine devam etmesini bekledi.
493

"Yeniden yerletirilmemizden sonra avlanma sahalarmzn zerinden


buldozerlerle getiler. Geri dnmemizi engellemek iin bize eski gzel
hayatmz hatrlatacak her ey yerle bir edildi. Ve tabii ki geyikler bize uysun
diye alkanlklarn deitirmediler. Ne yiyeceimiz ne de giyeceimiz vard.
Bir iki siksik, yabani tavan ya da balk avlayamadktan sonra cesaretin ne
anlam var ki? nsanlar istedii kadar kararl ya da gl olsun, kardelerinin
lmn engellemek iin ellerinden gelen hibir ey yoktu. Detaylara
girmeyeceim. Birka on yl iinde sadakaya muhta kaldk. Eski yaam
biimimiz yok edilmiti ve baka trlsn de bilmiyorduk. Sen doduun
sralarda Kanada hkmeti yine bizim iin zlmeye balad bu yzden bizim
iin evler d a h a dorusu kutular ina ettiler. Bu tam bir qallunaaq'n
yapaca eydi. Onlar kumlarda yaar. Eer bir geziye kmak isterlerse alt
tekerlekli kutularla giderler. Kamu kutularnda yemek yerler, kpekleri
kutularda yaar ve iinde uyuduklar kutularn evresinde pencere ve parmaklk
dedikleri baka baka kutular vardr. Bu onlarn yaam biimiydi, bizim deil
ama artk biz de kutularda yayoruz. Kimliimizi kaybetmemizin bir bedeli
oldu. Alkol, uyuturucu bamll ve intihar."
"Babam halk iin hi mcadele etti m i ? " diye yumuak bir sesle sordu
Anavvak.

"Hepimiz ettik. Biz srldmzde ben hl gen bir adamdm. Tazminat


iin hareket balattm. Otuz yl boyunca haklarmz iin mcadele ettik ve
mahkemelerde srndk. Baban da bizimle birlikte alt ama bu onun ruhunu
paralad. 1999'dan beri kendi devletimiz, Nunavut var, 'kendi topramz'.
Artk kimse bize ne yapmamz gerektiini syleyemez ve kimse bizi zorla g
ettiremez. Ama bizim yaam biimimiz, gerekten bizim olan tek yaam biimi
artk sonsuza dek yitirildi."

krm

"Kendinize yeni bir tane bulmanz gerek."


"Sanrm haklsn. Kendine acmann yardm dokunduu grlm deil.
Bizler gerdik, istediimiz gibi gelip gitmekte zgrdk ama artk
topramzn snrlanmas fikriyle uzlayoruz. Birka on yl nce tek sosyal
yapmz aileydi. eflerimiz ya da liderlerimiz yoktu ve artk nuitler, medeni bir
devlette oiduu gibi nuitler tarafndan ynetiliyor. Mlkiyet fikri bize
yabancyd ama artk her endstriyel toplumun gittii yolu izliyoruz.
Geleneklerimizi canlandrmaya baladk insanlar yeniden kpek kzaklar
kullanyor, genlere nasl iglu kurulaca ve akmakta ile nasl ate
yakacaklar retiliyor ki bu iyi bir ey ama zaman durdurmayacaktr.
Biliyor musun olum, memnuniyetsiz deilim. Dnya dnyor. Bugnlerde
bizler internetin gebeleriyiz, veri otobanlarnda dolanyor bilgi toplayp
biriktiriyoruz. Tm dnyay dolaabiliriz. Genler deiik lkelerden genlerle
sohbet ediyor ve onlara Nunavut'u anlatyor. Ama hl insanlarmzn ok
494

fazlas intihar ediyor. Derin bir travmayla uzlayoruz. Zamana ihtiyacmz var
Yaayanlarn umutlan lenlere kurban edilmemeli."
Anavvak ufuktaki gnei seyretti. "Haklsn." dedi.
Sonra ani bir drtyle Akesuk'a Chteau'da rendiklerini, ne zerine
altklarn ve denizde zeki canllann olduundan phelendiklerini anlatt.
Li'nin talimatlarna itaatsizlik ettiini biliyordu ama umurunda deildi. Btn
yaam boyunca suskun kalmt. Akesuk ailesinden geriye kalan tek kiiydi.
Amcas dinledi. "Bir amann dn dinlemek ister misin?" diye sordu
sonunda.
"Samanlara inanmam."
"Kim inanr? Ama bu bilimle zebilecein bir sorun deil. Bir aman sana
ruhlarla boutuunu syleyecektir, bir zamanlar yaayanlarn u anda
yeryznn canllarnn bedenlerini ele geirdiini. Qallunaaq yaam
mahvetmeye balad. Ruhlar, denizin ruhu Sedna'y fkelendirdiler. Bu
yaratklarn kim olduunun nemi yok, onlarla savamaya alrsanz elinize
hibir ey gemeyecek."
"O zaman ne yapmamz gerekiyor?"
"Onlar kendinizin bir paras gibi grn. Bize sylediklerine gre dnya o
kadar kk bir yer ki, ama iin gerei hl birbirimize yabancyz. Onlarla
irtibata gein, tpk nuitier'in yabanc diyaryla yaptnz gibi! Ayrlk yaralar
iyiletirilse iyi olmaz m ? "

krm

"Onlar insan deil Iji."


"Mesele bu deil. Onlar bu dnyann bir paras tpk ellerinin ve
ayaklarnn vcudunun bir paras olduu gibi. Kimse efendilik savan
kazanamaz. Savalar sadece lmle son bulur. Gezegende ka tane zeki yaratk
olduu ve hangisinin daha stn olduunu kim takar? Onlarla savamak yerine
onlar anlamay renin."
"Bana epey Hristiyan vaaz gibi geldi. br yanan dn falan..."
"Ah hayr." diye kkrdad Akesuk. "Bu bir amann tavsiyesi. Etrafta hl
epey aman var biliyorsun. Sadece bunu byk bir mesele yapmyoruz."
"Hangi aman..." Anavvak kalarn kaldrd. "Sen deil..."

Akesuk srtt. "Eh bazlarnn ruhani danmanlk yapmas gerek." Durdu.


"Bak!"
ok da uzak olmayan bir mesafede bir kutup ays narval leine dalm,
havaya kalkp saygl bir mesafeye ekilmi olan kulan korkutup kannt.
Bir yelkovan kuu hava saldrs balatt ama ay fark etmedi bile. Gzcnn
alam vermesini gerektirecek kadar kampa yakn deildi ama adam silahn
eline ald, gzleri olay yerindeydi,
"Nanq." dedi Akesuk, "Kutup ays biz dahil her eyin kokusunu alyor."
Anavvak ayy seyretti. Korkmamt. Bir sre sonra koca yaratk ilgisini
495

kaybetti ve grkemle oradan ayrld. Kampa dnerek merakl bir bak att ama
sonra bir buz ktlesinin ardnda kayboldu.
" N e kadar ar hareket ettiine bak." diye fsldad amcas. "Ama o ay
koabilir olum. Bahse girebilirsin ki koabilir " Kkrdad, sonra anorann
iine uzand ve kk bir heykelcik kararak Anavvak'n kucana brakt.
"Sana bunu vermek iin bekliyordum. Her hediyenin uygun bir an vardr ve
belki de bunu alman iin u an doru zamandr."
Anavvak oyma heykelcii ald. Bir kuun bedenine bir insan kafas
yerletirilmiti, sa yerine kutyleri vard. "Bir ku ruhu m u ? "
"Evet." Akesuk bayla onaylad. "Komularmzdan biri Toonoo Sharky
yapt. Artk nl oldu. Modern Sanatlar Mzesi onun ilerini ald. Al. nnde
engeller var. Buna ihtiyacn olacak. Zaman geldiinde dncelerini doru
yere ynlendirecektir."
"Neyin zaman geldiinde?"
"Bilincin ykselecek." Akesuk'un elleri birer kanat oldu. "Ama ok uzun
bir sre uzak kaldn. Pratiin eksik. Belki de sana ku ruhunun grdklerini
syleyecek birine ihtiyacn vardr."
"Bilmece gibi konuuyorsun."
"Bu bir amann ayrcaldr."
stlerinden bir ku utu.
"Bir Ross marts." dedi Akesuk. "imdi gerekten anslsn Leon. Her yl
buraya binlerce ku gzlemcisinin srf byle bir mart grebilmek iin geldiini
biliyor musun? O kadar nadirler. Eh artk endielenecek bir eyin yok. Ruh
sana bir iaret gnderdi."

krm

Daha sonra uyku tulumundayken Anavvak bir sre uyank yatt. leden
sonra gnei adrn zerinde parlyordu. Gzcnn "Nanuq, n a n u q ! " diye
bardn duydu. Kutup Denizi'ni dnd ve altndaki bilinmeyen dnyay
hayal etti. Zihni, akntyla Byiot Adas'na gelip orada donmadan nce
Grnland'daki bir buzuldan kopup gelen bir buzdann tepesine varncaya dek
srklendi. Sonunda rzgrlar ve dalgalar onu buzdan koparm ve daha
gneye srklemilerdi. Anavvak ryasnda buzdann tepesine giden kar kapl
dar bir patikadan kt. Orada eriyen sulardan zmrt yeili bir gl olumutu.
Bakt her yerde sakin, mavi denizi gryordu. Zamanla buzda eriyerek onu
bir bulmacann zlecei sakin sularn dibine, tm yaamn kaynana
gtrecekti.
Belki de orada, kendisine yardm edebilecek bir aman olabilirdi.

496

24 Mays

Frost

Dr, Stanley Frost ayn fikirde deildi.


Enerji endstrisinin aratrmalarna gre Pasifik'teki ana deniz alt metan
hidrat yataklar, Japonya yaknlarnda ve Kuzey Amerika'nn bat
kylarndayd; ayrca Okhotsk Denizi, Bering Denizi ile daha kuzeydeki
Beaufort Denizi'nde de baka rezervler bulunmutu. Atlantik'teki byk
yataklar hemen Amerika'nn dibindeydi. Daha byk rezervlerin Karayipler
ve Venezella sahili aklarnda olduu biliniyordu, Gney Amerika ve
Antarktika arasnda uzanan Drake Geidi civarndaki deniz taban da hidratlar
asndan zengindi. Yamacn kmesinden nce Norve aklarndaki hidrat
yataklar haritalandrlmt, tpk dou Akdeniz ve Karadeniz'dekiler gibi.
Ama Afrika'nn kuzeybat kylarnda, zellikle Kanarya Adalar civarnda,
metan rezervleri zayf grnyordu.

Ve Frost'a gre bu ok anlamszd.


nk o blgede souk, besin asndan zengin su, derinliklerden ykselir,
planktonlara besin salayarak oalmalarn salar ve bu da muhteem Kanarya
Adalar balk srlerinin artmasn tevik ederdi. Bu adan adalar evreleyen
deniz tabannn hidratlarla kapl olmas gerekiyordu nk organik yaamn
deniz: doldurduu sularn derinliklerinde metan birikirdi.

krm

Kanarya Adalar'udaki fark ryen malzemenin kebilecei alan


olmamasyd. Adalar, milyonlarca yl nce volkanik patlamalarla olumulard
ve deniz tabanndan kule gibi dimdik ykseliyorlard. Tenerife, Gran Canaria,
La Palma, Gomera, El Hierro okyanus tabanndan, 3000-3500 metre
derinlikten ykselen volkanik kayalarn tepe noktalaryd. kelti ve organik
maddeler dik yamalarna tutunamadan dibe kayyorlard. Bu yzden
konvansiyonel
haritalar
Kanarya
Adalar 'ndaki
metan
yataklarn
gstermiyordu ve bu Frost'un tahminlerine gre yaplan hesaplardaki ilk
yanlt.
497

Kanarya Adalar'nn grnen tepelerini oluturduu deniz volkanlarnn


genelde dnld kadar dik olmadklarndan pheleniyordu. Dik
olduklarn inkr etmenin anlam yoktu ama yzeyleri hibir ekilde dmdz ve
dimdik deildi. Frost, en sarp stratovolkanlarda bile bayr ve teraslar
bulunduunu bilecek kadar uzun zamandr volkanlar zerinde alyordu.
Kanarya Adalar'nda byk metan yataklar olduuna ve insanlarn doru
yerleri aratrmadklarndan dolay, daha bulunmam olduklarna kesinlikle
inanyordu. Byle bir durumda hidratlar deniz yatanda bekler halinde
yatmak yerine kayalarn iinden ince damarlar eklinde akacaklard. Ve
Frost'un keltinin yerletii teraslarda da, hidrat bulunacana kukusu yoktu.
Frost bir hidrat uzman deil de volkanolog olduu iin Bohrmann'
yardma ard. Potansiyel risk tayan adalarn bir listesini karmt: La
Palma, Havvaii ve Cape Verde, ardndan daha gneydeki Tristan da Cnha ve
Hint Okyanusu'ndaki Reunion. Hepsi de birer potansiyel saatli bombayd ama
La Palma en byk riski tayordu. Frost'un fikri doru karsa, La Palma'daki
Cumbre Vieja da sras, milyonlarca insann yaamnda iki bin metre
ykseklikten sallanan bir Demokles'in Klc idi.
Bohrmann'n abalar sayesinde Frost ve ekibi nl Polarstem'i blgeye
yaplacak keif iin dn alabilmilerdi. Aratrma gemisinde, Sonne'dc
olduu gibi bir Victor 6000 vard. Polarstern balinala. saldrdan uzak tutmaya
yetecek kadar bykt ve midye srleri, denizanas veya baka trden istilac
organizmalarn zamannda tespit edilebilmesi iin deniz alt kameralaryla
donatlmt. Victor suya indirilirken Frost'un onu bir daha grp
gremeyeceine dair hibir fikri yoktu. Btn alet ve ekipmanlar derinliklerde
kayboluyordu.

krm

Deneyip en iyisini umut etmekten baka areleri yoktu. Bu nerisine kimse


kar kmad.
Victor, La Palma'nm bat sahili aklarnda Polarstern'den indirildi. Ky
gr mesafesindeydi. Robot aa dald, sistematik olarak volkann dik
yzeyini inceliyordu. Sonra, drt yz metre derinlikte birbirinin stne binen
bir dizi teras grnd, kayalardan bir sra balkon gibi kmlard. stleri
kelti kaplyd.
Victor Frost'un ngrd hidrat rezervlerini bulmutu.
Pembe vcutlardan bir ktle zerlerinde kvranyordu:
eneleriyle kll solucanlar.

498

kska gibi

8 Haziran

La Pal ma, Kanarya Adatan, Kuzey Bat Afrika Kys

"Peki solucanlar Japonya'da veya Amerika'da ok daha fazla zarar verebilecekken,


bir tatil beldesindeki bu hareketliliin sebebi ne?" diye sordu Frost. "Kuzey Denizi
nfusun youn olduu bir blgeydi. Amerika sahili insan kaynyor, Honsh da
aynen yle, ama bu blgelerdeki solucan kolonileri bir dalga yaratmaya bile
yetmeyecek byklkte. Ve imdi de burada, Afrika'nn kuzeybat kys
aklarnda solucanlar bulduk. O zaman kendimize neden sorusunu sormalyz."
Her zamanki gibi beyzbol apkasn takm ve petrol iisi takmlarn
giymi olan Frost, ada boyunca uzanan volkanik da srasnn bat yznde
duruyordu. Devasa erozyon krateri nl Caldera de Taburiente kuzeydeydi ve
dik kaya duvarlar ile evrelenmiti. Ardnda da sras gneye devam ediyor,
volkanik koniler dizisi zerinde uzanyordu.

krm

Frost'un yannda Bohrmann ve De Beers irketler Topluluu'ndan iki


temsilci vard; bir ynetici ve Jan van Maarten adnda bir teknoloji uzman. Bir
tepede toplanmlard, helikopterleri yan taraflarndaki kum piste inmiti.
Oradan kraterin iindeki yemyeil manzarann byleyici gzelliine
bakyorlard, Uzun bir zirveler dizisi ge ykseliyordu. Kara lav izleri kyya
kadar iniyor ve narin yeilliklerle lekeleniyordu. La Palma'daki patlamalarn
arasnda uzun aralklar vard ama yine de bir sonraki patlama her an olabilirdi.
Jeolojik adan Kanarya Adalar hl greceli olarak genti. 1971'de yeni bir
volkan, Teneguia kendini belli etmi ve adann gney ucunda patlayarak karay
birka hektar uzatmt. Teknik olarak da sras birok bacas olan tek bir
volkand, bu yzden insanlar ne zaman adann volkanik durumunu konusalar
genelde ona bir btn olarak Cumbre Srt derdi.
"Sorumuz udur," dedi Bohrmann, "daha ok hasar verebilmek iin hangi
blgeleri kolonize etmeliler?"
"Gerekten bu kadar detayl planlandn dnmyorsunuz, yle deil
m i ? " diye. sordu ynetici kadn. Akl karmasfta kalarn att.
499

"u anda her ey kuramsal." dedi Frost. "Ama burada olaylarn arkasnda
bir zeknn var olduunu farz edersek, inanlmaz stratejik hareket ediyorlar.
Kuzey Denizi felaketinin sonrasnda herkes bir sonraki afetin youn nfus
blgelerinden birinde olacam dnd. Ve hakikaten solucanlar byle
blgelerde bulundu, ama kk saylarda. Bu szde ordularn tkenmesi veya
yeni solucan ordularnn yaratlmasnn zaman almas, en bariz aklama
olabilir. Ama bence dikkatimiz zellikle yanl ynlendirildi. Gerhard ve ben,
Kuzey Amerika ve Japonya'daki gsz istilalarn sadece bir dikkat datma
taktii olduuna eminiz."

"Ama La Palma hidratlarna saldrmann amac ne olabilir ki?" diye sordu


kadn. "Kimse burann yksek aktiviteye sahip bir blge olduunu iddia
edemez."
De Beers irketi, Frost ve Bohrmann metan yiyen solucanlar
vakumlayacak bir teknoloji aradklarnda meseleye dahil olmutu. Namibya ve
Gney Afrika sahillerinin deniz taban onlarca yldr elmaslar iin taranyordu.
ok eitli irketler iin iindeydi ama sektrdeki en byk oyuncu, 180 metre
aadaki madencilik almalar iin gemiler ve platformlar kullanan
uluslararas elmas irketi De Beers'ti. Birka yl nce De Beers daha derinlerde
madencilik yapabilmek iin yeni yollar gelitirmeye balamt; uzaktan
kumanda edilebilen deniz alt paletli kazclar ile kumu ve mineralleri
vakumluyor, bunlar emme borular vastasyla yzeydeki destek gemilerine
iletiyorlard. En son projeleri, yatay zemine gerek duymadan i grebilecek
daha esnek bir sistem gelitirmekti. Yeni teknoloji, uzaktan kumandal bir
emme borusu ile dik yzeyleri yakumlama yeteneine sahip olacakt. Teorik
olarak sistem binlerce metre derinlikte ileyebiliyordu ama ncelikle o
uzunlukta bir boru ina etmek gerekiyordu;

krm

Komite, De Beers tarafndan bu ile grevlendirilen ekiple dorudan temasa


gemeye karar vermiti. Kuruluun iki temsilcisine, imdiye kadar sadece
teknolojilerinin dnya apnda bir felaketi nleyebilecei sylenmiti ve bunu
baarmak iin yzlerce metre uzunluunda bir emme borusuna acilen ihtiya
vard. Frost, Cumbre Vieja'ya bir ziyarette bulunmay teklif etmiti; grevleri
baarsz olduu takdirde insanln bana neler geleceini burada anlatacakt.

"Ah, manzarann sizi aldatmasna izin vermeyin." dedi. "Burada epey bir
hareketlilik var."
Serin deniz melteminde apkasndan kan sa telleri uuuyordu. Mavi
gkyz, gne gzlklerinin camna yansyordu. Fred akmakta ile
Terminatr karm bir eye benziyordu ve sesi huzurlu am ormanlarna kadar
tanyordu.
"Eer iki milyon nceki volkanik patlama Kanarya Adalan'n denizden darya
ykseltmeseydi, u anda burada duruyor olamazdk. Cennet gibi grnebilir ama
500

sizi aldatmasn. Aada bir ifti ky var, ad Tijarafe ve harika bir yer, muhteem
quesos de almendras satarlar. Her yl sekiz Eyll'de Fiesta del Diablo kutlamalarn
yaparlar. Bir eytan ky meydan boyunca koarak alev kusar. Neden? nk
adallar Cumbre'nin doasn bilirler. Ate ve patlamalar burada doal yaamn bir
parasdr. Bunu bilirler ve solucanlarn arkasndaki g de biliyor. Adann nasl
yaratldn biliyor. Ve eer bir eylerin nasl yapldn bilirseniz, genellikle zayf
noktalarn da bulabilirsiniz."
Frost bayrn kenarna doru birka adm att. Gevrek volkanik kayalar,
adamn Doc Marten botlarnn altnda trdadlar. Aada uzakta prl prl
dalgalar kyya vuruyordu.
" 1 9 4 9 ' d a Cumbre Vieja bir patlamayla harekete geti. Patlama
kraterlerinden birinden, San Juan volkanndan gelmiti. plak gzle grmek
zordur ama o zamandan beri kilometreler boyunca bir fay, adann batsndan
durduumuz yere kadar uzanyor. Byk bir olaslkla, bu krlma La Palma'nn
derinlerine kadar iniyor. Patlama srasnda, Cumbre Vieja da srasnn bir
blm drt metre kadar okyanusa kayd. Bir sonraki patlamada, kayalarda
kslp kalm allmadk derecede yksek miktarda zemin suyu sayesinde,
adann batsndaki blgelerin tamamen denize kmesi byk olaslk. Scak
magma volkanik bacaya dolutuunda, su bir anda genleecek ve buharlaacak.
Ortaya kacak basn, bat kanadn rahatlkla suya doru patlatabilir. Daha
imdiden dengesizleti ve dou ile gney kanatlan zerine bask yapyor. 500
kilometrekp kadar kaya okyanusa kecek."

krm

" B u n u okumutum." dedi van Maarten. "Kanarya Adalar yetkilileri bu


teorinin pheli olduunu sylyorlard."
"pheli m i ? " Frost, Eriha'nn trompetleri gibi grledi. "Aslpheli olan
bir ey varsa, o da aklamalarnda sorundan bahsetmemeleri. Tek
umursadklar turistleri korkutup karmamak. Ama bu sorunu ortadan
kaldrmayacak. Dnya imdiden daha kk leklerde benzer afetleri grd.
1741'de Japonya'da Oshima-Oshima patlayarak otuz metre yksekliindeki
dalgalar tetikledi. 1888'de Yeni Gine'deki Ritter Adas'nn kyle daha
fazla dalga olutu ama orada ken toprak miktan buradaki olasln ancak
yzde biriydi. Bir GPS a, srekli olarak Havvaii'deki Kilauea yanardan
gzetleyerek, herhangi bir hareketlenmeye dair bir iaret aryor ve gerekten de
hareket ediyor. Gneydou taraf ylda on santimetrelik bir hzla denize doru
kayyor ve hzlanrsa Tann yardmcmz olsun. Sonular hayal edilemeyecek
kadar korkun olacaktr. Volkanik adalar yllar getike diklemeye meyillidir.
Eninde sonunda bir blmleri krlr. La Palma'daki yetkililer gerekle
yzlemek istemiyorlar. Mesele bunun olup olmayaca deil, ne zaman
olacadr. Yz yl m? Bin yl m? Emin olamayacamz tek ey zamanlamas.
Buradaki volkanlar pek uyan vermezler."

501

"Peki adann yars denize derse ne olur?" diye sordu ynetici.


"Kaya ktlesi, ok byk miktarlarda suyun yer deitirmesine sebep olur."
dedi Bohrmann. "Ve bu su gitgide ykselir. Tahminlerimize gre, dalga saatte
350 elli kilometrelik bir arpma hzna sahip olacaktr. Dklen enkaz, deniz
yatanda altm kilometre boyunca yaylacak ve suyun toprak kaymasnn
zerinden amasn engelleyerek, yer kaymasnn sebep olduundan ok daha
fazla suyun hareketlenmesine sebep olan dev bir hava kabarc yaratacak.
Sonra neler olaca zerine tartmalar var ama senaryolardan hibiri i
rahatlatacak trden deil. Toprak kaymas, La Palma aklarnda muhtemel
ykseklii 600 metreden 900 metreye kadar deiecek bir mega-dalga
yaratacak. Dalga, Atlantik boyunca saatte 1000 kilometre hzla ilerleyecek.
Depremlerin aksine, toprak kaymalar ve yama krlmalar noktasal olaylardr,
bu da dalgann enerjisinin okyanusa yayldka dalaca anlamna gelir.
Kaynandan uzaklatka dzleecektir."
"Bu da bir ey," dedi teknoloji uzman.
"Pek deil. Kanarya Adalar bir anda silinip sprlecek ve bir saat sonra yz
metre yksekliindeki bir tsunami Afrika'nn bat Sahra kylarna vuracak. yle
dnn, Avrupa tsunamisi fiyortlarda 40 metre ykseklie erimiti ve hepimiz
orada neler olduunu biliyoruz. Patlamadan alt ile sekiz saat sonra, 50 metre
yksekliinde bir dalga Karayipler'e vuracak ve Antiller'i harap ettikten sonra Nevv
York'tan Miami'ye kadar Amerika'nn dou sahilini sular altnda brakacak. ok
gemeden dalga benzer iddetle Brezilya'y vuracak. Daha kk dalgalar spanya,
Portekiz ve Britanya Adalan'na kadar eriecek. Bunun sonulan Orta Avupa'da
bile mahvedici olacak. Avrupa ekonomisi kecektir."

krm

De Beers temsilcileri bembeyaz kesilmiti. Frost onlara srtt. "'Derin


Darbe'yi grmediniz sanrm?"
"Filmden mi bahsediyorsunuz? O dalga ok daha bykt." dedi ynetici.
"Yzlerce metre yksekliindeydi."
"50 metre Nevv York'u dmdz etmeye yeter. Dalgann darbesi btn
ABD'nin bir ylda kullandndan daha fazla enerji aa karacaktr. Bir
binann ne kadar yksek olduu nemli deildirtsunaminin darbesini yiyen
temelidir. Binann geri kalan, ka katl olursa olsun kecektir. Ve hibirimiz
herkesi kurtaracak bir Bruce VVillis deiliz." Da srasnn sonunu iaret etti.
"Bat kanadm kertmek iin iki yol var: Ya Cumbre Vieja patlayacak ya da
bir deniz alt heyelan olacak. Solucanlar bir yer kaymas iin urayorlar
Avrupa'da yaptklarnn minyatr bir versiyonu ama gc yanardan su
altndaki blmn koparmaya ve dibe srklemeye yetecektir. Kayalar,
denizin derinliklerine batacak ve bu sayede kk bir depremi tetikleyerek
Cumbre srtn dengesizletirecektir. Deprem, bir patlamay bile tetikleyebilir
ama her halkarda bat kanad kopacak. Bu muhakkak gerekleecek ve

nmzde ok byk bir felaket var. Norve aklarndaki solucanlarn


grevlerini bitirmeleri birka hafta almt. Burada iler daha da l/h
ilerleyecektir."
" N e kadar vaktimiz var?"
" D a h a imdiden ok ge kaldk saylr. Bu solucanlarn hareketleri epey
kurnazca ve bizim ulamamzn zor olaca noktalarda yerlemiler. Tm plan,
ak denizde yaylacak mega-dalgalarn gcne dayanyor. imdiden Kuzey
Denizi'nde bir puan aldlar ama o buna kyasla kk lekteydi. Eer bu
zararsz grnen kk ada okyanusa kerse, insan medeniyeti ilerin ne kadar
zorlaabileceini grm olacak."
Van Maarten enesini ovuturdu. "Emme borusu iin hazrlam olduumuz
bir prototip var. 300 metre kadar derinde alabiliyor ama..."
"Boruyu uzatabiliriz." diye nerdi ynetici.
"Hzla bir zm bulmamz gerekiyor ve eer zerinde altmz dier
her eyi brakrsak... Beni asl endielendiren destek gemisi."
"Bir geminin bykl yetmez." dedi Bohrmann. "Milyarlarca solucandan
oluan bir koloni muazzam bir biyoktle demektir. Bunu pompalayacak bir yer
bulmanz gerek."

"Asl sorun bu deil bir eit nakli her zaman yapabiliriz. Hayr, ben asl
borunun kc ol panelinin olaca komuta gemisini dnyordum. Eer
borunun uzunluunu 400 ya da 500 metreye kadar uzatacaksak, bunu
tayabilecek kadar byk bir gemiye ihtiyacmz olacak. Bu yarm kilometrelik
bir boru demek! Kurun gibi ar ve derin deniz kablolarndan daha kaln
olacaktr. Onu sarp kaldrma imknmz yok. stelik boruyu ynlendirirken
geminin sabit kalmasna ihtiyacmz var. Bir saldrdan endie etmemiz
gerektiini sanmyorum ama hidrostatik dert olacaktr. O uzunlukta bir boru,
geminin sudaki dengesini etkilemeden ylece bir taraftan aa sarktlamaz."

krm

"Bir tarak gemisine ne dersin?"


"Yeteri kadar byk deil." Adam bir an dnd. "Bir sondaj gemisi belki.
Hayr... En iyisi bir yzer platform. Onlarla nceden almlmz var. Bir
eit duba sistemine ihtiyacmz olacak, ideal olarak yar deniz alt bir yap, u
ak deniz endstrisinin kulland trden bir ey yalnz biz onu bir noktada
demirlemek istemiyoruz. Suda normal bir gemi gibi dolatracaz. Manevra
kabiliyetinin olmas gerek." Dierlerinden uzaklat; rezonans frekanslar ve
dalga deikenleri ile ilgili bir eyler mrldand. Sonra yanlarna geri dnd.
"Bir yan denizalt ii grr. Sabittir, mobildir ve vin kolu iin mkemmel bir
alan salar ki unutmayalm o da epey ar olacak. Namibya'da bize rahata
uyacak bir yan denizalt var. Her birinde alt bin beygir gcnde bir motor olan
iki pervanesi var. Eer ihtiyacmz olduunu dnrsek ona fazladan birka
itici ekleyebiliriz."

"Heerema m?" diye sordu ynetici.


"Doru."
"Ondan kurtulmak istediimizi sanyordum."
"Daha hurdala kmaya hazr deil. ki ana dmeni var ve gverte alt
adet byk kolonla destekleniyor t a m ihtiyacmz olan ey. Evet, ]978'de
ina edilmi ama iimizi grecektir. En basi zm bu. Bir vin kulesine
ihtiyacmz olmaz, onun yerine iki ayr vincimiz olur. Birini boruyu indirmek
iin kullanrz. Solucanlar yukar pompalamak dert olmaz. Ve solucanlar
boaltmak iin gemileri balama ansmz olur."
"Kulaa iyi geliyor." dedi Frost. "Ne zaman hazr olur?"
"Normal koullarda alt ay iinde,"
"Ya bu koullarda?"
"Hibir ey iin sz veremem. Eer hemen balarsak, alt ile sekiz hafta
aras." Adam ona bakt. "Onu en ksa zamanda hazr etmek iin gcmzn'
yettii her eyi yapacaz. Bu tr eylerde gayet iyiyiz. Ama bu srede
yetitirmeyi baarrsak, bunu yine de bir mucize olarak kabul etmelisiniz.."

krm

Frost ban sallayarak onaylad. Atlantik'e doru bakt. Masmavi, nlennde


uzanyordu. Suyun alt yz metrelik bir duvar halinde ykselmesini aklnda
canlandrmaya alt.
"Dert deil." dedi. "Bir mucizeye ihtiyacmz var."

504

N C BLM

INDEPENDENCE

Matematik biliminin altnda yatan temel prensipler olduu gibi, en


nemlisi yaam hakk olan ve insan ahlakndan bamsz bir evrensel
haklar ve deerler yasas olduuna inanyorum. Sorun bunu nerede
bulabileceimizde yatyor. Bu yasay insanlktan baka kim
uygulayabilir? Algmzn snrlarnn dnda haklar ve deerler
olduunu kabul etsek bile, alglayabildiklerimiz ile snrlyz. Bu
durum, fareyi yemesinde ahlaki adan sorun olup olmadn bir
kediye sormak kadar anlamszdr.
"Bireysel Farkmdalk ve Bilin"

krm

Leon Anawak,

505

12 Austos

Independence,

Grnland

Denizi

Samantha Crovve notlarn brakt ve pencereden dar bakt. CH-53 Supef


Stallion model helikopter hzla alahyord. Gl bir esinti ar helikopteri
sallad. 30 metrelik koca ara deniz zerinde szlen ak gri renkte dev bir
platforma doru dikine iniyordu. Crovve, bu kadar byk bir aracn nasl
yzebildiim merak etti; bir yandan da zerine inebilecekleri kadar byk olup
olmadn dnyordu.

zlanda'nn kuzeydou sahilinden 950 kilometre akta olan USS


Independence LHD-8, Arktik Okyanusumun derin deniz havzas zerinde
ilerliyordu. Grnland Denizi'nde yzer bir ehir gibiydi. Grnm tpk Alien
filmindeki uzay gemisi gibi karanlk ve rktcyd. Amerikan Deniz
Kuvvetleri, onu iki hektarlk zgrlk ve 97000 tonluk diplomasi diye
tanmlyordu. Bundan sonraki iki hafta boyunca, Dnya nm en byk taktik
helikopter taycs Crovve'un evi olacakt; yeni adresi uydu: USS
Independence LHD-8, 75 derece kuzeyde, deniz tabanndan 3500 metre
yukarda.
Grevi: temas kurmak ve bir diyalog balatmak.

krm

Helikopter yan yatarak dnd. Stper Stallion ini noktasna yneldi ve


yavaa zemine dokundu. Crovve, yan camdan helikopteri ona ayrlm park
alanna ynlendiren sar gmlekli bir adam grd. Mrettebattan biri uzanarak
kadnn emniyet kemerini at, sonra da can yeleini, koruma gzlklerini ve
kulaklkl kaskn karmasna yardm etti. Uu trblansl gemiti, ve Crovve
bacaklarnn titrediini hissediyordu, Sendeleyerek helikopterin arkasndaki
rampadan indi ve Sper Stallion'un kuyruunu getikten sonra etrafna bakt.

Uu gvertesinde sadece birka helikopter gzkyordu. Sonsuz gibi


grnen asfaltta gzlerini gezdirdi. 257,25 metre uzunluk ve 32,6 metre
genilikteydi; sabitleme direkleri ile doluydu. Crovve geminin tam boyutlarm
biliyordu. Bir matematiki olduu iin kesin saylar severdi; yola kmadan
506

nce Independence hakknda bulabildii her eyi okumutu. Ama u a n d a o


istatistikler gerein yannda cce gibi kalyordu: Independence, teknik
zelliklerden, emalardan ve planlardan ok daha bykt. Havada, biraz tuz
ve snm lastik ile karm gl bir gaz ve ya kokusu vard. Sert bir rzgr,
bu koku karmn gverteden havalandrp vcudunun etrafnda dolandrd.
Normalde ziyaret etmek isteyecei bir yer deildi.
Koruyucu kulaklklar takm ve parlak renkli gmlekler giymi adamlar bir
o yana bir bu yana kouturuyorlard. Bir beyaz gmlekli ona dora yaklat.
Crovve hatrlamaya alt. Beyaz, gvenlik personelinin rengiydi. Sar
gmlekliler helikopterlerin iniinden, krmz gmlekliler ise yakt ve
cephaneden sorumluydular. Kahverengi gmlekliler de yok muydu? Ve bir de
mor renkliler. Kahverengi gmlekliler ne i yapyordu?
"Beni takip edin." Adam yavalayan rotorun grlts arasndan bard.
Uu gvertesinin sancak tarafndan byk bir apartman blou gibi ykselen
st yapy iaret ediyordu. Yap byk antenler ve sensrlerle donatlmt.
Crovve'un sa eli bilinsizce cebine gitti ama sonra sigaralarnn, zerindeki
tulumun altnda kalan ceketinin cebinde olduunu hatrlad. Helikopterde de
sigara iememiti. Gl rzgrlar eliinde Kuzey Kutbu'nda yaplacak
yolculuk gzn korkutmuyordu ama saatlerce nikotinsiz kalmak akas
yaplacak bir konu deildi.

krm

Adam bir kapy at ve Crovve st yapnn, ya da denizcilerin verdii isimle


Ada'nm, iine girdi. Arka arkaya kaplardan geerek i ksma geldiklerinde,
onlar temiz bir hava karlad. Crovve'a gre Ada daha ok bir maaraya
benziyordu. erisi fazlasyla skkt. Beyaz gmlekli grevli, kadn
niformal, uzun boylu ve siyahi bir adama teslim etti. Adam kendini Binba
Salomon Peak olarak tantt, ve el sktklarnda ok resmi davrand; sanki
sivillerle iletiim kurmakta ok az tecrbesi varm gibiydi. Geen haftalar
iinde Crovve onunla birka kez konumutu ama sadece telefonla. Dolambal
bir koridordan getiler ve dik merdivenlerden geminin ilerine doru indiler.
Crovve'un antalarn tayan askerler, onlar takip ediyordu. Duvarlardan
birinde byk harflerle '2. KAT' yazlyd."Herhalde yerleip rahatlamak
istersiniz," dedi Peak. Gei yolunun ilk yannda sralanm kaplardan birini
at. Kap beklenmedik genilikte ve gzel dekore edilmi bir kabine almt;
bir odadan ok bir siti andryordu. Crovve, helikopter tayclarnn yaama
alanlarn minimumda tuttuunu ve birliklerin koularda uyuduunu bir
yerlerde okumutu. Peak'e bunu sorduunda adam kalarn kaldrd."Tabii ki
sizi askerlerle ayn yerde yatrmayacaktk." dedi. Dudaklarnda bir glmseme
ibaresi olutu. "Donanma, konuklarn arlamay iyi bilir. Buras Flaggland.

"Flaggland?"
" E n st dzey konaklama alan. Amiraller ve personelleri iin. Gemi tam
507

kapasite dolu olmadndan, herkese yetecek kadar yerimiz var. Flaggland'i


kadnlara ayrdk, erkekler ise subay odalannda kalacak. zin verir misiniz?"
Kadnn nnden geti ve baka bir kapy at. "Banyo."
"Etkilendiimi sylemeliyim."
Askerler antalarn getirdi.
"Televizyonun altnda bir mini-bar var." dedi Peak. "Sadece alkolsz ikiler.
Tura balamamz iin yarm saat sonra geri gelsem, size uygun olur m u ? "
"Tabii."
Crovve adam kapy kapatana kadar bekledi ve sonra lgn gibi kllk
aramaya balad. Bfenin iinde bir tane buldu, tulumunu paralarcasna kard
ve ceketinin ceplerini kartrd. Ezilmi paketi dar kartt. Bir sigara yakarak
derin bir nefes ektikten sonra tekrar yaadn hissetmeye balamt.
Yatann ucunda oturdu. Gnde iki paket. Sigaray brakanyordu. ki kere
denemi ve baaramamt.
Belki de baarmak istemiyordu.
kinci sigaradan sonra du yapt, kot pantolon, spor ayakkab ve bir kazak
giydi. nc sigarasn yakt ve sonra btn dolaplar ve ekmeceleri at.
Kap vuruluncaya kadar geen zamanda kabini o kadar dikkatli incelemiti ki,
tam bir envanter listesi karabilirdi. Her eyi en batan bilmeyi severdi.
Koridordaki Peak deil, Leon Anavvak't.
"Sana tekrar karlaacamz sylemitim." diyerek srtt.
Crovve kahkaha att. "Ve ben de balinalarn bulacan sylemitim. Seni
grmek gzel, Leon. Duyduuma gre burada olmam sana borluymuum."
" K i m syledi?"
"Li."

krm

"Ah, zaten her halkarda burada olacaktn. Seni ryamda grmtm."


"Hadi canm."
"Merak etme ryamda iyi bir ruhtun. Uu nasld?
"Biraz sallantl. En son gelen ben miyim?
"Evet, geri kalanmz Norfolk'ta gemiye bindik."

"Arecibo'dan yola bir trl kamadm. Bir proje zerinde almay


brakmann ne kadar efor sarf ettirdiine inanamazsn. u anda kimsenin kk
yeil adamlan arayacak paras olmadndan SET almalarn durdurmak
zorunda kaldk."
"Byk ihtimalle istediimizden ok daha fazla yeil adam bulacaz." dedi
Anavvak. "Hazr msn? Peak her an burada olabilir. Independence'ta olan biten
her eyi gstereceiz ve ondan sonras sana ait. Herkes ok heyecanl. Haberin
olsun, imdiden sana bir isim taktlar."
"Bir isim mi? Bana ne diyorlar?"
"Bayan Uzayl."
508

"Ah, gerekten mi? Jodie o filmde beni oynadktan sonra, bir sre h e r k e s
beni Bayan Foster diye armt." Crovve kafasn sallad. "yi, peki, neden
olmasn? Kimlik kartm yanmda m? Evet. Hadi gidelim, Leon."
Peak, ona 2. KatTn her yerini gezdirdi. Tura pruva tarafndan baladlar ve
geminin ortasna doru ilerlediler. Crovve, kou bantlar ve arlk makinalar
ile dolu olan spor salonunu takdir etti. i bombotu. "Normal artlarda ieride
kalabalktan hareket edemezsiniz." dedi Peak. Independence bin kiilik
personeli barndrabilir. u anda sadece iki yz kii var."
Astsubay odalarnn yanndan getiler rahat ranzalar, yeterli depolama
alan, katlanr bir masa ve sandalyelerle donatlm drt ya da alt kiilik
koulard.
"Konforlu." dedi Crovve.
"Ne adan baktnza bal. Yukarda iler kztnda, uyuyabilmek pek
mmkn olmaz. Uu gvertesi zerinde alalp ykselen helikopterlerin ve
dikey kalkan jetlerin gmbrts, banzn birka metre stndedir. En byk
zorluu yeni personel eker. lk bata btn gleri tkenir."
"Almak ne kadar srer?"
"Alamazsnz. Sadece uyandrlmaya alrsnz. Daha nce uak
gemilerinde grev yaptmdan bilirim, genelde aylarca denizde olursunuz. Bir
sre sonra her an uyandrlmaya hazr olarak yataa girmek size normal gelir.
Derin uykunun ne olduunu unutursunuz. Eve dndnzde, ilk gece
cehennem gibi geer. Kulaklarnz durmadan motor grltlerini, inip kalkan
aralarn, koturan insanlarn seslerini ve aralksz yaplan arlan a r a r a m a
bunlarn yerinde sadece tklayan bir saatin sesi vardr."

krm

Muazzam bir yemekhanenin nnden yryp ifreli kilitle korunan su


geirmez bir kapya ulatlar. Byk ve karanlk bir odaya girdiler. Crovve, ilk
kez alan insanlar grd. Konsollarda klar parlyor, erkekler ve kadnlar
duvarlar zerinde sra sra dizilmi byk ekranlar izliyordu.
" 2 . Kat, kontrol ve komuta odalarnn ounun bulunduu yerdir." diye
aklad Peak. "Gemite Ada'nn iinde bulunuyorlard, ama daha sonra bunun
ok riskli olduu dnld. s gdml dman fzeleri iin Ada ok bariz
bir hedefti. Sadece birkan isabet ettirseler, biz kafas kesilmi bir vcuda
dnerdik. Bu yzden neredeyse btn kontrol odalar at'nn altna
yerletirildi."
"at?"
"Denizci dili. Uu gvertesini kast ediyordum."
"Peki sizin greviniz nedir?"
Peak duymazlktan geldi.
"Bu oda da C I C . . . "
509

"Ah. Muharebe Bilgi Merkezi."


Koyu tenli dar yzdeki gzler rahatszlkla ksld. Crovve, bundan sonra
enesini kapal tutmaya karar verdi.
" C I C , aracn sinir sisteminin merkezidir." dedi Peak. "Gemiye gelen ve
gemiden giden btn enformasyon buradan geer geminin sensrlerinden
ve yrngedeki uydulardan gelen veriler, fze tespit sistemi, yzey arama
radar, hasar kontrol, iletiim... Tabii hepsi gerek zamanl olarak. Bir saldr
srasnda buras cehenneme dner. u bo alma alann gryor musunuz?
Tahminen, orada epey zaman geireceksiniz, Dr Crovve."
"Samantha. Ya da Sam."
"O sistemler bizim su altndaki gzlerimiz ve kulaklarmzdr," Peak devam
etti, kadn duymam gibi. "Denizalt tespit sistemi, SOSLS sonar a ve
Surtass LFA, bunlardan bazlar. Independence''a haberimiz olmadan hibir ey
yaklaamaz." Peak tavann hemen altndaki devasa bir ekran iaret etti. Ekran
diyagramlar ve haritalardan oluan karmak bir grnt gsteriyordu. "Buna
Byk Resim diyoruz. CC'ye ulaan btn enformasyonu birletirip bir genel
bak oluturuyor. Daha kk bir versiyonu da kprdeki ekranlarda
gsteriliyor."

Peak nden ilerleyerek yan odalardan geti. Btn odalarda, sadece


ekranlar, monitrler ve gstergelerin ndan kaynaklanan bir alacakaranlk
aydnl hakimdi. CC'den hemen sonra LFOC'j karma Kuvveti Operasyon
Merkezi bulunuyordu. "Deniz piyadesi birimlerinin komuta merkezidir. Her
birime ait ayr bir konsol vardr. Bir karma operasyonu srasnda, uydu
grntleri ve-4ceif uaklar dman birliklerinin konumunu tespit eder."
Peak'in sesindeki gururun tonunu fark etmemek imknszd. "LFOC, annda
birliklerimizin yerini kaydrmamz ve yeni strateji retebilmemizi salar.
Merkezi bilgisayar, komutan ile birliklerini bir gemiden karaya iletiim
sistemiyle balar."

krm

Crovve, baz ekranjardaki uu gvertesinin grntlerini fark etti. Peak'in


houna gitmeyeceini bilmesine ramen sormaktan kendini alkoyamad.
"Bunlar nasl bize yardmc olacak, Binba? Dmanmz denizin dibinde."

"Doru." Peak sinirli bir biimde bakt. "O zaman biz de buradan derin
deniz operasyonumuzu yrtrz. Bunda bir sorun gremiyorum."
"zr dilerim. Sanrm uzayda ok fazla zaman geirmiim."
Anavvak srtt. imdiye kadar tek kelime laf etmemiti ama yine de Crovve
onun varln gven verici buluyordu. Srada JlC'yani Mterek stihbarat
Merkezi vard. "Keif sistemlerinden gelen btn veriler burada deifre edilir
ve yorumlanr." dedi Peak. "Bir ey Independence''a ok yaklarsa, iyice
inceleriz ve eer ocuklar o eyi beenmezse, ate edip vururlar."
"Bu gerekten byk bir sorumluluk." mrldand Crovve.
510

"Bilgisayar onlarn ilerinin bir ksmn stleniyor." dedi Peak. "Ama tabii
haklsnz." Dier odalara doru ynlendi. "CIC ve JC'de gerekleen birok
ey olduka teknik meselelerdir ama ayn zamanda btn dnyadan gelen
haberleri de izlemeyi ihmal etmeyiz. Ekranda her zaman CNN, NBC ve birka
nemli kanal ak olur. Savunma Haritalandrma Dairesi'nin veri tabanlar dahil
olmak zere ihtiyacnz olan btn enformasyona eriiminiz olacak. Halkn
kullanmna ak her eyden ok daha detayl olan Donanma haritalar ile
alma ayrcalna sahip olacaksnz."

Aaya doru devam ettiler. Gvertedeki alveri merkezinden sonra bo


koular ve yaam alanlar, daha sonra da 600 yata, alt operasyon masas, dev
bir youn bakm nitesiyle geni ve steni bir alan olan 3. Kattaki hastane geliyordu.
Bombotu. Crovve sahneyi bir sava srasnda hayal etti: insanlar lk atyor, kanlar
akyor, doktorlar ve hemireler yataktan yataa koturuyor. Independencei
gezdike, onu gitgide daha fazla bir hayalet gemiye benzetiyordu ya da bir
hayalet ehire. Tekrar 2. Kat'a kmaya baladlar ve k tarafa doru ilerleyip
otomobillerin zerinde srlebilecei kadar geni bir rampaya ulatlar.
"Tnel geminin kamnda balyor ve zikzaklar izerek ykselip Ada'ya
ulayor." dedi Peak. Independence'm yerleim plan, geminin stratejik olarak
nemli btn noktalarna bir jip ile ulalmasna izin vermektedir. Saldrya
uramamz halinde, askerler de bu tneli kullanacaklar. imdi, aa inelim."
elik duvarlarn ayak sesleri ile nlamas, bir an iin Crovve'a ok katl bir
otopark anmsatt ve daha sonra st kapal rampa devasa bir hangara ald.
Crovve, hangarn gemi uzunluunun te birini kapladn, iki gverte
yksekliinde olduunu okumutu. Gl bir hava akm vard. Her iki
tarafnda da ok byk geitler bir platforma kyordu. Soluk san klandnna
ile gnmn kanm geitlerden szarak, alan bulank bir kla ykyordu.
Kirilerin arasna cam blmeler ve kontrol noktalan yerletirilmiti. Yukardan
sarkan kancalar, bir tr tek rayl sisteme balyd. Crovve'un gzne arka planda
duran byk fok-liftler ve iki Hummer arpt.

krm

"Genelde hangar hava aralar ile doludur," dedi Peak, "ama bu operasyon
iin sadece an'da park etmi olan alt Sper Stallion'a ihtiyacmz olacak. Bir
acil durum annda, her ara elli kii tahliye edebiliyor. Ayrca, eer gerekirse
yardmc olabilecek iki Sper Cobra saldr helikopterimiz var." Geide
benzeyen iki akl iaret etti. "D platformlar hava aralarn hangardan
at'ya tamak iin kullandmz asansrlerdir. Her gverte asansrii otuz
tonluk kapasiteye sahiptir."
Crovve sancak tarafndaki geide doru yrd. elik grisi deniz bo ufka
doru uzanyordu. Bu sulara ok az buzda inebilirdi. Dou Grnland Aknts
onlar ky boyunca, 300 kilometre teye tayordu. Independence, bir sre
sonra srklenen yumuak buz paralar ile karlaacakt.
511

Anavvak ona katld. "Olas dnyalardan bir tanesi daha, yle deil m i ? "
Crovve bayla onaylad.
"Dnyad bir su alt uygarl zerine senaryonuz var myd?"
"Btn bir repertuarmz var, Leon. Gln gelecek, biliyorum ama ne
zaman yabanc yaam formlar hakknda dnsem, ilk aklma gelen Dnya
gezegenidirokyanuslar, Dnya'nn kabuunun alt, kutuplar, gkyz. Kendi
gezegenini bilmiyorsan, dier dnyalar nasl anlayabilirsin'?"
"te en byk problemimiz bu."
Koca bir merdiven boluu gibi birok kat birbirine balayan rampadan
aaya doru Peak'i takip ettiler. Tnel dzleti ve bir gei yoluna dnerek
geminin k tarafna yneldi. u anda Independence'' n kalbindeydiler. Bir yan
kap ak kalmt, koridora suni kla aydnlatyordu. eri girdiklerinde,
Crovve son birka haftadr video balants ile konutuu biyologu tand. Sue
Oliviera, birka laboratuvar tezgahnn arkasnda durmu, iki adamla sohbet
ediyordu. Adamlar kendilerini Sigur Johanson ve Mick Rubin olarak tanttlar.
Btn kat bir laboratuvara dntrlm gibi grnyordu. Tezgahlar ve
ekipmanlar para para gruplanmt. Crovve'un dikkatini kutu soutucular ve
sv dolu flar ekti. Yan yana birletirilmi iki byk konteynerin zerinde
biyolojik tehlike iareti vard; grne gre bir yksek gvenlik blmn
oluturuyorlard. Ortasnda, kk bir cv boyutunda olan bir yap vard, etrafn
bir yrme yolu evrelemiti. elik merdivenler tepesine kyordu. Kaln
borular ve kablo demetleri duvarlarn kutu biimli tehizatlara balyordu.
Byk oval bir pencere, genie aydnlatlm i ksmn gsteriyordu. erisi
su ile dolu gibiydi.
"Gemide bir akvaryumunuz mu var?" dedi Crovve.

krm

"Bir derin deniz simlasyon odas." diye aklad Oliviera. "Orijinali


Kiel'de. Bundan daha byk a m a bizimkinin zrhl camdan lombozlar var.
erideki basn seni ldrr ama baka organizmalarn yaayabilmesi iin
uygun. u anda iinde VVashington'da yakalanan ve basnl konteynerlerde
buraya taman birka yz yenge var. Jlemsi maddeyi canl tutmay
baardmz ilk yer buras, en azndan baardmz mit ediyoruz. Daha
jleyi gremedik ama yengelerin iinde olduuna ve hareketlerini kontrol
ettiine eminiz."

"Byleyici." dedi Crovve. "Ama bu odann sadece yengeler iin burada


olduunu sanmyorum, yle deil mi?"
Johanson gizemli bir ekilde glmsedi. "Alarmza bunlardan baka ne
taklacak, kim bilebilir?"
"Yani bu bir sava esirleri kamp."

"Sava esirleri!" Rubin gld. "yi bir fikir."

Crovve etrafna baknd. eri girdikleri kap dnda laboratuvar hava


512

geinneyecek ekilde kapalyd, "Buras normalde ara gvertesi deil mi?"


diye sordu.
"Evet," diye cevaplad Peak. "elik duvarn dier taraf geminin k
tarafndaki yars ve hangar da tam zerimizde. Gemi hakknda baya
okumusunuz, yle deil m i ? "
"Sadece aratrmacym." dedi Crovve alak gnllkle.
"Umarm bu aratrmaclnz sonulara dnr."
"Amma huysuz." diye fsldad Crovve Anavvak'a laboratuvardan karken.
"Ah, Sal yeterince makul bir adamdr. Sadece her eyi bilen sivillere alk
deil o kadar."
Koridor, uzunluu ve ykseklii hangar bile aan byk bir salonda bitti.
Ahap deme ile kapl, leen ekilli, geni bir alana doru inen suni deniz
kys zerinde yrdler. Devasa ama bo bir yzme havuzuna benziyordu.
Merkezinde dik keli ve camdan yaplm bir kmbet vard, kmbet yan yana
snrlanm iki su geirmez blmeden oluuyordu. Onun hemen yannda
muazzam, suyla doldurulmu bir tank vard. Dalgalanan yzeyi yukanndan
gelen tavan klarn yanstyordu. Crovve suyun iinde hareket eden ince,
torpido biimli vcutlar fark etti. "Yunuslar!" diye haykrd.

"Evet." Peak bayla onaylad. "Deniz memelisi blmz."


Kadn gzlerini kaldrd. Tek rayl sistem burada da tavan kaplyor ve
birok yne dalyordu. Yukardan denizaltlar ve uaklarla spor arabalarn
karm gibi grnen ftristik aralar sallanyordu. Havuzun iki yannda ise
iskeleye benzer yrme yollar vard. Ekipman ve dier ara gere kutular
duvarlar boyunca istiflenmiti. Crovve dolaplarda asl sondalar, lm aletleri
ve dal kyafetleri grd. Dzenli aralklarla yerletirilmi merdivenler havuza
iniyorlard.

krm

Drt Zodiac havuzun kenarnn yaknnda, tahta demede ylece


duruyorlard.

"Bu tarafa ltfen." Peak cam yapy iaret etti. Crovve ebatlann tahmin
etmeye alt, en azndan sekiz metreye on metre olmalyd. "Bu bizim
okyanusa alan kapmz olan su geidimiz ikiz kilit setine sahiptir: havuzun
dibindeki cam kapaklar ve gvdedeki elik kapaklar. kisinin arasnda
metrelik dik bir baca var. Son derece gvenlidirler, kapaklar asla ayn anda
almazlar. Bir denizalt bacann iine braklr braklmaz cam kapaklan kapar
elikleri aarz. Denizalt geri dndnde tam tersi yaplr. Denizalt bacaya
girer, elik kapaklar kapanr ve camdan ieriyi gzetleyerek orada olmamas
gereken bir eylerin bulunmadna emin olun
karn kontrol edilir; baca, suyu yabanc maddele
tarayclarla doludur. Sonular ik :

tieri de kontrol panelindedir. Denizalt bacada bir dakika kadar kalr. Cam
kapaklar, biz tamamen temiz mesajn alana kadar almazlar, sonra denizalt
havuza alnr. Ayn prosedr yunuslar iin de kullanyoruz. Beni izleyin."
Sancak tarafndaki iskele boyunca yrdler. Havuzun kenarndan bir
konsol ykseliyordu, havuzun tam kesine konumlandrlm, monitrler ve
dier baka gerelerle donatlmt. Delici gzleri olan palabykl, clz bir
adam bir grup askeri brakarak yanlanna geldi. "Kumandan Luther Roscovitz."
diye tantrd Peak onu. "Dal istasyonundan sorumludur."
"Siz Bayan Uzayl'snz, deil m i ? " Roscovitz uzun sararm dilerini
gstererek srtt. "Yolculuumuza ho geldiniz. Neden bu kadar geciktiniz?"
"Uzay gemim rtar yapt. k konsol."
"i gryor. Bunu kapaklar hareket ettirmek ve denizaltlan aa
gndermek iin kullanyoruz. Aynca havuzu doldurmak istediimizde pompay
da kontrol ediyor."
Crowe, Independence hakknda okuduklann hatrlad. Salonun k tarafn
kapayan elik perdeye doru ban evirdi. "Bu da bir su geirmez blme, yle
deil m i ? "
"ok doru. Safra tanklarn doldurarak geminin suda daha derine batmasn
salanz, bylece k kapa aldnda deniz suyu ieri dolar ve kendi zel
girii olan, kk, gzel bir liman yaratr."

krm

"almak iin gzel yer. Houma gitti."


"Ah, beni yanl anlamayn. Normalde bu yer karma tekneleri, ar i
rmorkrleri ve hoverkraftlarla doludur. Buras ok byk bir alan elbette ama
gz ap kapayana kadar tk tk olur. Bu grev iin etraftaki her eyi
deitirmek zorunda kaldk. En bandan karma aralarna ihtiyacmz
olmayaca belliydi. Tek ihtiyacmz olan herhangi bir deniz canavarnn
batramayaca kadar ar bir gemiydi; dev gibi dalgalara kar koyabilmeli ve
en son iletiim teknolojisine sahip olmalyd. Ah, tabii bir de hava aralar iin
ini pisti ve dal istasyonu olmas gerekiyordu. Tm zamanlarn en byk ve
en gl amfibi saldr gemisi olan LHD-8'in oktan ina aamasna gemi
olmas acayip bir ans oldu. Neredeyse hazrd ama baz deiiklikler yapma
ansmz oldu. Daha ne isteyebilirdik ki? Mississippi'deki gemi yapmclar
gerekten yetenekliydiler. Havuz gvertesi iin yeni bir tasanm getirdiler, su
geidi sistemini eklediler ve pompann alma sistemini gelitirdiler. imdi
k kapan kullanmadan da havuzu doldurabiliyoruz. Aslnda, ona tek
ihtiyacmz olan zaman, Zodiaclar' karmak istediimiz zaman olacak."

Crovve aa, havuza bakt. Neopren kyafetler iinde iki kii, yunus
havuzunun kenarnda ayakta duruyordu: kzl sal, ince bir kadn ve uzun siyah
atkuyraklu, atletik yapl dev gibi bir adam. Bir yunus onlara doru yzp
kafasn sudan kartt ve dev adamn przsz alnn okamasna izin verdi.
514

"Bu kim?" diye sordu Crovve.


"Yunus blnden sorumlular," dedi Anavvak, "Alicia Delavvare ve..."
tereddt etti. "...Greyvvolf."
"Greyvvolf m u ? "
"Evet, ya da istersen Jack diyebilirsin. ki isme de cevap verir."
"Yunuslarn grevi nedir?"
"Onlar canl kameralarmz. Gemi dnda yzerken bizim iin kamera
ekimi yapyorlar. Ama onlan daha ok keif iin kullanyoruz. Yunus sonan,
dier canllar bizim sistemlerimizden ok daha nce tespit ediyor. Jack
donanmadayken bu filodaki yunuslarn bir ksmyla alm. Kelime hazneleri
epey geni. Deiik trlerde slklar kullanyorlar orkalar iin bir slk, gri
balinalar iin farkl bir tane ve kamburlar iin bir ncs, vesaire vesaire.
Hemen hemen her makul byklkteki canly tanyorlar ve onlara ayr
sinyaller
retildiinde,
srlerini
bile
snflandrabiliyorlar.
Tanmlayamadklan herhangi bir eyi, bilinmeyen yaam formu olarak haber
veriyorlar."
"Etkileyici," dedi Crovve. "Ve u aadaki yakkl gerekten onlann diini
konuabiliyor m u ? "
Anavvak ban sallad. "Bazen onlann dilini bizimkinden daha iyi
konutuunu dnyorum."

krm

Toplant, Sancak Komuta Merkezi'nde, LFOC'un karsnda yapld. Crovve


imdiden katlanlarn ounu tanyordu, onlarla ya yz yze ya da video
balantsyla tanmt. imdi SOSUS'un ba akustikisi Murray Shankar,
Karen VVeaver, ikinci kaptan Floyd Anderson ve kark beyaz salaryla
donanmada almak iin domu gibi grnen kaptan Craig C. BuchananTa
tanyordu. Hepsiyle el skt ve Crovve kahn enseli, koyu gzl Anderson'dan
ilk grte holanmad. Son olarak, birka dakika ge gelen ve ana avrat sven
iri yan bir adamla tantnld. Birbeyzbol apkas ve spor ayakkablar giymiti.
Geni gbeinde gerilmi parlak sar tirtnde ' p beni, ben bir prensim'
yazyordu. "Jack Vanderbilt," diye tantt kendini. "Akas, E.T. 'nin annesini
gzmde farkl canlandrmtm."
"Kz deseydiniz, daha bir iltifat saylrd." dedi Crovve kuru kuru.
"Hey, benim gibi grnen birinden iltifat beklemeyin." Vanderbilt kkrdad.
"nanlmaz, deil mi, Dr. Crovve? Onca yl bou bouna umutlarnz ve
beklentilerinizi uzaya baladktan sonra, belki sonunda bir cevap
alabileceksiniz."
Yerlerine getiler. General Judith Li oda
ileri ksaca bUgl ndire;
durumu zetledi. Ne duyacaklarn bilyo i
VB1
MreatU
Konseyi'nde k ize kar liderlii stl*""- 1 ' v i; : nerge vermi e oyiaua
515

nerinin lehinde sonulanmt. Artk insanln bilinmeyen dmanna kar


yaplacak lojistik ve teknolojik sava Amerika koordine edecekti. Japon ve
Avrupal delegeler de Chteau delegeleriyle ayn sonuca varmlard: insanlk
kendi kendine saldrmyordu, tehdit yabanc bir zekdan geliyordu.

krm

"Katil alglerin toksinlerine kar ok yaknda bir ilacmzn olacan


sylemekten mutluyum. Sorunumuz yan etkilerinin epey kt olmas ve
saldrgan organizmann mutasyonlarna kar ilacn ie yaramamas. En son
dalga saldnlardaki yengelerde bu tip yeni deiimlere rastladk. u ana kadar
en kt darbeleri alan blgelerin ounda altyap ilemez hale geldi. ABD
hkmeti uluslararas bir sava gcnn liderlii grevini stlenmekten
memnuniyet duyuyor ancak kendi kylarmz bile koruyamayacak duruma
geldiimizi kabul etmek zorundayz. Ayrca devam eden bir de solucan
problemimiz var. Koloniler kta yamalannda toplanmaya devam ediyor ve
daha da endie verici olan, volkanik deniz ykseltilerinin yamalarna da
saldryorlar. Bunlarn en tehlikelilerinden olan La Palma'da Dr. Frost ve Dr.
Bohrmann istilay temizlemek iin bir derin deniz vakum temizleyicisi
kullanyorlar. Dnyann dier blgelerinde de balinalarla ilgili hl bir gelime
kaydedemedik igdleri y a b a n c r b i r zek tarafndan ele geirilmi bu
memeliler ile mcadelemizde sonar saldrlan faydasz kald. Ama balinalan
kontrol altna aldmz farz etsek bile yine de Gulf Stream akntsn yeniden
balatmamz veya metan birikimini engellememiz mmkn deil. Belirtileri
engellemek hibir eyi zmyor ve sebebe ulaamadk bile. Orada, aada
neler olup bittiine dair hibir bilgimiz yok ve bilgi alveriini zerlerinden
yaptmz ktalararas su alt iletiim kablolarmz birer birer kopanlyor. Bu
savala ilgili ykc gerek, tam anlamyla kr ve sar oluumuzdur. Bunu daha
ak ifade etmeme msaade edin. Sava kaybettik." Li duraklad. "Kime
saldracaz? La Palma okyanusa kayacak ve Amerika, Afrika ve Avrupa megadalgalar tarafndan boulacak. Savamann ne anlam var? Gerek u ki, kim
ya da neyle kar karya olduumuzu bilene kadar bir ilerleme
kaydedemeyeceiz ve imdilik hibir fikrimiz yok. Dolaysyla bu grevin
amac saldn deil mzakere balatmak. Bu yabanc yaratklarla irtibat kurmak
ve onlar insanl terrize etmeye son vermeleri iin ikna etmek istiyoruz.
Deneyimlerime gre kar tarafla mzakere etmek her zaman mmkndr ve
dmanmz burada, Grnland Denizi'nde bulmamz byk bir olaslktr."
Glmsedi. "Ban bir zm bulacamz umut etmekteyiz. imdi, son
olarak da ekibimizin son yesi Dr. Samantha Crovve'a ho geldiniz, diyelim."
Crovve ellerini masaya yaslad. "Bu scak karlama iin minnettarm."
Vanderbilt'e bakt. "Bazlarnz SET'nin abalannm belirgin bir baar
yakalayamadn biliyordur. Bilinen evren olarak tabir ettiimiz on milyar
kylndan fazla genilikteki gzlenebilir uzay dnldnde, tesadfen
516

doru istikamete sinyal gndermenin ve bir de o noktada o an dinleyen birini


bulmann ne kadar zor olduu anlalr. Yani SET'nin grevi ile
karlatrldnda u anki grevimiz olumlu bir sonu vaat ediyor. ncelikle,
dier zeki trn varlndan eminiz. kincisi kabaca nerede yaadklarn
biliyoruz o k y a n u s t a bir yerlerde, muhtemelen de bu denizde. Ama br
kutupta yayor olsalar bile, yine de arama sahamz daraltabiliriz. Denizleri
terk edemezler ve Kuzey Kutbu'ndan gnderilecek olan gl bir ses dalgasnn
Afrika'dan duyulabileceini biliyoruz; bu da bize umutlu olmamz iin bir
sebep veriyor. Ama ok daha belirleyici bir faktr var. imdiden irtibat
halindeyiz. On yllardr onlarn yaam alanna mesaj gnderiyoruz. Maalesef bu
mesajlar yanlarnda ykm da gtrd iin yrr eliler gnderme veya
diplomatik temas kurmaya zahmet ermedi: dorudan sava ilan ettiler. Bizim
bak amzdan bu ok sknt verici ama u an iin olumsuz duygularmz bir
tarafa brakp bu saldry bir frsat olarak grmeliyiz."
"Bir frsat m ? " diye cevaplad Peak.

"Evet. Bunu olduu gibi, yabanc bir yaam formundan gelen ve onun nasl
dnd n anlayabileceimiz bir mesaj olarak grmeliyiz." Elini bir plastik
dosya ynnn zerine koydu. "Bu dosyalarda uygulayacamz yaklamn
temelini zetledim. Ama bunun kolay olacan dnenleriniz varsa, maalesef
hayallerinizi ykmak zorundaym. Ne tr bir yaratn zerimize yedi salgn
birden saldn hi phesiz dndnz. Sannm Close Encounters of the
ThirdKind, E.T., Alien, IndependenceDay, TheAbyss ve Contact gibi filmlere
ainasnzdr, yani karnza ya canavarlarn ya da azizlerin kmasn
bekliyorsunuz. Close Encounters''va sonunu ele alalm: uzaydan gelen bir stn
zek, deerli bulduu kiileri daha parlak, daha iyi bir gelecee gtrecek.
Birok insan iin bu rahatlatc bir dnce ama size bir eyleri hatrlatmyor
mu? Aynen yle! Bu tr filmlerin altnda gl bir dini boyut vardr. Ayn ey
bir dereceye kadar SET iin de sylenebilir. Sorun, bu yaklamn bizi yabanc
bir zeknn ne kadar farkl olabileceine kar kr etmesi."

krm

Crovve onlara sylediklerini hazmetmeleri iin biraz zaman tand. Projeye


nasl yaklaaca zerine uzun uzun dnmt ve efsaneleri yok etmeden bir
ilerleme kaydedemeyeceini biliyordu.

" D e m e k istediim u, bilim kurgu hibir zaman insan olmayan


medeniyetlerin gerek yabancln gstermez. Bilim kurgunun uzayllar,
insan umutlarnn ve korkularnn grotesk bir ekilde abartlm yansmalardr.
Close Encounters''taki uzayllar bizim Kayp Cennefe olan zlemimizi
simgeler. Aslnda melektirler ve grevleri de udur: pek az seilmi insan iin
a doru rehberlik etmek. Bu uzayllarn kltrleri bizi ilgilendirmez. En
basit dini kavramlarmza hizmet etmektedirler. Onlarla ilgili her ey insanidir,
nk insanlar uzayllarn yle olmasn ister. Grnleri bile parlayan
517

beyaz n iinden kan gizemli siluetler bize uysun diye tasarlanmtr.


Ayn ey Independence Dav'deki uzayllar iin de geerlidir. Onlar gerekten
yabanc deillerdir, sadece bizim ktlk kavramlarmz simgelerler.
Filmlerdeki uzayllarn gerekten farkl olmalanna izin verilmez. yi ve kt,
insanlara ait kavramlardr ve onlar olmadan bir eyler yapmaya alan ykler
nadiren tutar. Bizim iin, kendi deerlerimizin dier medeniyetlerce
paylalmadn dnmek zordur ama bu srekli olarak kar karya
olduumuz bir sorundur. Her insan kltr kapsnn eiinde ya da hemen
snrlarnn tesinde kendi yabanclarn bulur. Yabanc bir zek ile iletiim
kurmak iin bunu anlamamz art. Hibir ortak deerimiz olmamas ok byk
olaslk ve eer duyularmz uyumsuz ise geleneksel bir yntemle iletiim
kuramayabiliriz."
Crovve dosya ynn hemen yannda oturan Johanson'a verdi ve ondan
onlar oda iinde dolatrmasn rica etti.

krm

"Eer yabanc bir medeniyetle cidden irtibat kurmak istiyorsak karncalar


tarafndan ynetilen bir devleti hayal ederek ie balayabiliriz. Karncalar
fazlasyla rgtl olmalanna ramen gerek anlamda zeki deillerdir ama bu
altrma niyetine yle olduklarn farz edelim. Sonuta kendi trnn yaralanan
yeleri ile kendine ziyafet ekmekte bir sorun grmeyen, sava yapan ama
bizim bar konseptimize sahip olmayan, bireysel reme diye bir fikri asla
kavrayamayacak ve dk toplamann ve tketiminin kutsal bir tren sayld
bir kolektif zek ile kar karya olurduk. Ksacas bizimkinden tamamen farkl
bir ekilde alan bir kolektif zek, farkl ama iliyor! Haydi bir adm teye
gidelim. Bir an iin yolumuza ksa bile yabanc zeky fark edemediimizi
dnelim. rnein Leon her trl testi yaparak yunuslarn zeki olup
olmadklarn bulmak istiyor ama gerekten, kesin olarak bilebilecek mi?
Tersinden bakarsak, yabanc bir zek bizim hakkmzda ne dnrd? Yrr bize
saldryor ama acaba zeki olduumuzu dnyor mu? Nereye varmaya
altm anlyor musunuz? Bizim deerler sistemimizin, evrenin tek ve
biricik sistemi olduu fikrinden uzaklamadmz srece yrr't anlamann
yanna bile yaklaamayz. Kendimizi gerekten olduumuz yere indirmeliyiz
snrsz saydaki muhtemel trlerden sadece biriyiz, ve daha fazlasn iddia
edebileceimiz bir zelliimiz de yok."

Crovve, Li'nin Johanson'un yz ifadesini, sanki onun zihnini okumaya


alrm gibi dikkatle izlediini fark etti. Gvertede enteresan gruplamalar
var, diye dnd. Sonra Jack O'Bannon ve Alicia Delavvare'in baktklarn
fark etti ve arkadatan te olduklann anlad.
"Dr. Crovve," dedi Vanderbilt, dosyasnn sayfalarn kartrrken, "bu
durumda, sizce zek nedir?"
Bir tuzak som gibiydi.
518

"ans."
"ans m ? "
"Zek birok deiik faktr zel bir ekilde bir araya geldiinde oluur. Ka
tane tanmlama istersiniz? Baz insanlar, zeknn belirli bir kltrde deerli
saylan neyse o olduunu dnrler. Bazlarna gre ise, zek temel dnme
srelerinin snanmasyla belirlenebilir, bakalar da zeky istatistiksel olarak
lmeyi dener. Bir de kaynana ilikin o som var tabii: zek doutan mdr,
yoksa kazanlr m? Yirminci yzyln banda zeknn, bir kiinin belirli
grevleri yerine getirip getiremediinin incelenmesiyle llebileceine
inanlyordu. Bugnn uzmanlar zeky deien evre koullarna uyum
salayabilme yetenei olarak tanmlamalarnda bu fikri temel alrlar. Onlarn
bak asna gre zek kazanlr, genetik olarak belirlenmez ama bakalar da
zeknn insan olmann temel bir paras, dncelerimizi yeni oluan koullara
uydurabilmemizi salayan ve doutan gelen bir kabiliyet olduunu syler. Bu
dnceye

gre

zek,

deneyimlerden

renme

ve

evrenize

uyum

salayabilmenizdir. Ve bir de benim kiisel favorim var: zek, zeknn ne


olduunu sormaktr."

I 4 4 M M * * 1 4 1 * ! *
m > * 9 9 S 1 9 8 i * Ol 9 I 1 9 4 1 1 I *
t < i
e .: ) * * * 9 9 * * * 9

* *
1 * 1 9 I l H ( < H U ) l m

L.

M 9 9 4 * M t S l l < B t H t U l ( l III 1
8 8 4 * 9 * * * 8 9 9 * a 9 9 9 8 * * I fl fl
4 1 t * s * I I. M U*M-.99 0 t S ;
1 I 4 4 8 i I t t d l 1 l !** * I 4 I 9 S t 1 i I 4 I I 1 ,
f c * 1 : i i > t : V * * * { *** 9 1 1 9 9 9 9 * * } i
9 * * S * tj * : * 9 9 t * S V * 99:*'*:* * 1
| > I iI t ) ) 0
H t t t l 9 l l t t l l l 1 I > t t S
I t t l l t l H S t I;|4sel4***4\
* > ( ) ( ' . : 9 ) S 1 * 9 t l i > * < 9 9 * * * * S {
k
t a * 6 \
K O l t t l i l ( * * 1 i M $ 1 1 1 9 9 ' a 9 9 9 9 t t S 9 S M f
li
t J f * * 4 4 4 9 i % * * 9 * l i
i 1
I
t i l ! 9 1 H K I 1 ( 1 1 9 9 8 9
I. 9 * 9 9 4 t : K 9 4 9 > 9 9 * 9 9 I
U***t*
& ) ! * 4 4 t 9 9 4 9 t ) l ! l ( a l t > l 9 9 * 9 *
11 t I ) i i 4 4 9 * 9 t 9 9 1 * i 1 9 * 1 i > 9 9 9 9 9 !
!* * * ' * .*. f 9 9 t 9 9 9 9 9 9
4 4 * 9 < > 4 C I 8 4 l t 4 M I 8
a s ( 9 9 S * 1 S 8 9 9 9 9 i 9 9 9 t # 9 *
"S 9 * *.. 4 9 i> ^ ***>* 1 4 9 9 C M M S *>
l
4 4 I > I I 9
4 9 ) > < 3 4 9 9 9 1 4 4 4 4 44
1 U
1 j 4 S 19*0 9 > S 9 9 9 9 4 9 t i l 4 4
- * < # e v 4 9 9 I H ! > U M M M I t

> S 4 :
#9 4 * 9 t * * 4 I * 11 9 9 9 4 9 1
9 4
S t * * e B s 9 9 4 4 11 S I 9 4 8 4 9 4 4 9 4
* 4 4 4 M M V l S t l i
i s * * 1 I \ 4 4 9 8* 1 4 * * * 44 4 9 4 4 1 4 . n
9 4 > 4 4 I 4 1 t 9 4 4 t 1 l t t 1 * |
3 9 f i i 4 ^ 9 8 * 8 1 H 4
. A 1 t 4 4:
H I i l t U 4* 9 : 4 4 4 ^ 9 9 4 4 4 4 4 4 4 4 9 4 t l l *
> o > > 1 e M l l l l t n t l l I M t l I I9II9I
I < I * 4 t < '1 * I I J 4.1 4 I 4 I 8 t * 4 C 9 ( M M .
1 4 9 S 9 M S : ,* * 4 . H 4 0 * 8: IS 4 *% 4 4 4 9 *|
| 8 9 4
* s> D M M t M H t H I M I I I I I I
: i D t t t l ) M M M M l t M M M l l l | | j
1 1 * 1 i t 4 4 S 8 8 M I l V I I I I I 4 I M I 4
- r i s i M t H o l l l i m l ( l l l l l l n )
.e a s * t > 9 ; 4 V i } 4 4 t 4 6 * 4 M 4 )
M M t M H M M M
I 4 * i 4 J * 4 8 4 * * * I I i

i %
m M J/ti

i t> a

1 o > 99lat h t t l K i

krm

*.**'* I
Ii it

% i I

I ! ! ( t:l

1a

1n.
tfte

iO

9-i

i*

b | ,

llllttlt

4 t t t i t t n c
'.*
|H(M>>>3

m * t ( - * i

IIt918lI1jt

8 9

i m

-i:
m

sAAsssI

mim

Vanderbilt yavaa ban sallad. "Anlyorum. Yani aslnda bilmiyorsunuz."


Crovve srtt. "Umarm tirtnz bir mek olarak kullanmama
alnmazsnz, Bay Vanderbilt ama bir yaratn zeks hakknda grnne
bakarak karar veremeyiz."
Kahkahalar oday doldurdu sonra dald. Vanderbilt ona bakyordu ve
srtt. "Haklsnz derim."
Buzlar bir kere krldnda toplant hz ald. Crovve bir sonraki aamalarn ana
hatlarn anlatt. Son birka haftadr Murray Shankar, Leon Anavvak, Judith Li
ve N A S A ' d a n baz bilimcilerin yardmyla bir strateji zerine almt.
Gemite yaplan snrl temas kurma giriimlerine dayanyordu.
"Bu iler uzayda daha kolay," diye aklad Crovve, "bir mikrodalga
spektrumunda byk veri paketleri gnderebiliyorsunuz. In tespit edilmesi
kolay ve saniyede yz bin kilometre hzla ilerliyor. Kablolara veya tellere
ihtiyacnz olmuyor. Su alt ise bambaka bir hikye. Su moleklleri ksa dalga
sinyallerin enerjisini emer, bir uzun dalga sinyali iin ise dev bir anten gerekir.
Ik dalgalan su altnda iletiim kurmak iin kullanlabilir ama ancak ksa
mesafelerde. Bylece elimizde sadece ses kalyor. Ama sesin de kendi
dezavantaj v a r y a n k efekti. Ses dalgalar her ynden yansyabilir ve bu da
karmaa yaratr. Mesaj st ste binip anlalmaz hle gelebilir. Bunu amak
iin zel bir modeme ihtiyacmz var."
"Prensibini deniz memelilerinden aldk." dedi Anavvak. "Yunuslar bunu
kullanarak yank ve ses karmaasnn stesinden geliyorlar. ark sylyorlar."

krm

"Ben ark syleyenin balinalar olduunu sanyordum." dedi Peak.


"Balina arksndan bahsettiimiz zaman kulaa ark sylyormu gibi
geldiini sylyoruz aslnda," diye aklad Anavvak, "Mzik onlarda var olan
bir konsept olmayabilir. Ama Sam'in syledii baka. ark sylemekle kast
ettiimiz, kardklar seslerin frekansn ve tonunu srekli deitirmeleri.
Bunun iki avantaj var. Karmaa sorununu ayorsunuz ve ileteceiniz veri
miktann artrabiliyorsunuz. Biz de ark syleyen bir modem kullanacaz.
kilometrelik bir uzakla otuz kilobitlik bilgi aktarmasn salayabiliriz. Bu
epey bir veri demek, bir ISDN hattnn y a n kapasitesi kadar. Yksek
znrlkl grselleri iletmeye yeter."
"Peki ne diyeceiz?" diye sordu Peak.

"Fizik kanunlar, kozmik kod, matematikle ifade edilir," dedi Crovve,


"kozmik dzen, bilincin evrim geirmesini salam ve onu matematii
yaratacak konuma getirmitir. Matematik, ayn fiziksel koullara maruz kalan
her zeki yaratn anlayaca tek evrensel dildir. Kullanacamz dil odur."
"Nasl? Onlara toplama karma m yaptracaksnz?"
"Hayr. Dncelerimizi matematikle ifade edeceiz. 1974'te SET Herkl
520

takmyldznn iindeki bir kresel yldz kmesine doru gl bir radyo


sinyali yollad. 1679 karakter gnderdik, hepsi de ikili say sisteminden
oluuyordu, birler ve sfrlardan, tpk Mors alfabesinin nokta ve izgileri gibi.
Bir matematiki 1679 says ile ne yapmasn gerektiini bilirdi, nk sadece
ikisi de asal say olan, yani ancak kendipe ve bire blnebilen iki rakamn, 23
ve 73'n arpm ile elde edilebilir. Bir baka deyile, say sistemimizin
temelleri mesajn yapsnda bulunuyordu. 1679 vuru, her biri 23 karakter
ieren 73 stuna blnyordu. Eh, basit matematik ile ok ey anlatlabilir;
noktalar ve izgileri siyah ve beyaz bloklara evirdiinizde, mucizeye bakn,
bir desen oluuvermi."
zerinde bir grafik olan nndeki sayfay havaya kaldrp gsterdi.
Grnm piksellemi bir bilgisayar ktsna benziyordu. Baz ekiller soyut
grnyordu ama dierleri kesinlikle tandk formlard.

"st sralarda birden ona kadar saylar bulunuyor ve bizim ondalk


sistemimizle ilgili bilgi veriyor. Altnda be kimyasal elementin atom
numaralan var: hidrojen, karbon, oksijen, nitrojen ve fosfor. Bu be maddeden
her biri bu gezegendeki yaam iin hayati nem tamaktadr. Mesaj,
Dnya'daki hayatn biyokimyas hakknda geni bir bilgiyle devam ediyor,
ekerler ve bazlarn formlleri, ikili sarmaln yaps, vesaire. Mesajn son te
birlik ksm bir insan formu ve onunla dorudan balantl olarak bir DNA
yaps tasvirine yer veriyor, mesaj alan uzayl bundan Dnya'daki evrimin
doasn anlayabilir. Bizim l birimlerimiz yabanc bir zek iin bir ey ifade
etmeyecektir, bu yzden ortalama insan boyunu gnderdiimiz radyo sinyalinin
dalga boyu zerinden tanmladk. Bundan sonra ise gne sistemimizin bir
tasviri ve en sonda da mesajn gnderildii Arecibo teleskopunun grnm,
ebatlan ve ileyii var."

krm

"Gezegenimizi ziyaret edip bizi canl canl yemeleri iin ok nazik bir
davetiye." dedi Vanderbilt.
"Yetkilileri endielendiren de tam olarak buydu. Ama buna her zaman bir
cevabmz vard: uzayllarn davete ihtiyac yok. nsanlk onlarca yldr uzaya
radyo sinyalleri gnderiyor. Tm radyo trafiimiz oraya gidiyor, buna istihbarat
servislerinin sohbetleri de dahil. Bu sinyalleri gnderenin teknolojiye sahip bir
medeniyet olduunu anlamak iin illa da ilamn zmeniz gerekmez." Crovve
diyagram indirdi. "Arecibo mesajnn nedefine ulamas yirmi alt bin yl
srecek, yani bir cevap alana kadar elli iki bin yl geecek. Su alt mesajmzn
daha hzl gideceini duymak sizi memnun edecektir. Birka aamal
ilerleyeceiz. lk irtibatmz dorudan olacak. Onlara iki matematik problemi
gndereceiz. Eer sportmenlerse cevap vereceklerdir. lk irtibat vrr'm
varln kantlamak ve bir diyalog balatma ansmz lmek iin tasarland."
521

"Neden cevap vermeye zahmet etsinler?" diye sordu Greywolf. "Bizim


hakkmzda imdiden yeteri kadarn biliyorlar."
"Eh, baz eyleri biliyor ama asl meseleyi bilmiyor olabilirler: bizim zeki
bir tr olduumuzu."
" P a r d o n ? " Vanderbilt ban sallad. "Tanr akna gemilerimizi yok
ediyorlar, o zaman onlar bizim yaptmz bilmeleri gerek. Neden zekmzdan
pheleri olsun ki?"

krm

"Sadece karmak yaplar kurabiliyor olmamz bizim zeki olduumuzu


kantlamaz. Termit yuvalarn bir dnn, mimari harikalardr."
"O farkl."
"Ah, kibrinizin bir yaran olmayacak, Bay Vanderbilt. Eer Dr. Johanson, yrr
kltrnn biyoloji zerine kurulduu konusunda haklysa, o zaman bizim
odaklanma yeteneimiz ve bilinli dncelerimiz olduuna inanp
inanmadklanna emin olamayz."
"Yani... yani bizim..." Vanderbilt suratn ekitti, "...hayvan olduumuzu
dnyor olabilirler mi?"
"Hatta haarat."
"Bir eit mantar enfeksiyonu." Delavvare srtt. "Belki de bir haere imha
ekibi tarafndan hedef alndk."
"Dmanmzn aklnn nasl altn dnyordum," dedi Crovve, "acaba
bu yaratklarn yaam biimine dair elimizde bir ey var m diye. Biliyorum,
bunlann tm speklasyon ama abalanmz odaklamann bir yolunu bulmamz
gerekiyor. Her halkarda, onca saldn arasnda hibir diplomasi giriiminde
bulunmadklann fark ettim ve kendime neden byle olduunu sordum. Belki de
diplomasiye hi nem vermiyorlar veya akllarna hi bunu denemek gelmedi.
Akas bir grup asker kannca avlarna saldnnadan nce duntp da diplomasi
yapmaya zahmet etmez ama saldrlar ince ayarlanm igdleri tarafndan
ynlendirilmektedir. te yandan yrr imdiden planlama yeteneinde yksek bir
gr ve gl bir bilin sergiledi. Stratejileri yaratc. Eer yrr zekiyse ve bunun
farkndaysa, belli k bizim ahlak ve erdem kavramlarmz paylamyor. Belki de
onlarn mantnda yaplacak tek ey bize acmaszca saldrmak, dolaysyla eer
durmalann istiyorsak onlara bunun iin ikna edici bir sebep sunmamz gerekiyor."

"Akas onlar derin deniz kablolarmz keserlerken, gndereceimiz bir


mesajn ne ie yaracan anlamyorum." dedi Rubin. "Herhalde ihtiyalar olan
tm bilgiyi toplayabilirlerdi."
"Bu tam olarak doru deil," diye kkrdad Shankar, "SETI'nin Arecibo
mesaj uzayllar tarafndan anlalr nk bir yabanc bir zekya ulaaca
dnlerek hazrland. Bu birbirimizle gnlk olarak iletiim kurarken nem
verdiimiz bir ey deil. Yabanc bir zek iin tm o kablo yn byk bir
p olarak grnebilir."
522

"Kesinlikle." dedi Johanson. "Ama fikir retmeye devam edelim. Sam,


benim biyoloji temelli teknoloji fikrimi kullanyor. Neden? nk bu
karlabilecek en belirgin sonu. Ekipman veya makinalara ihtiya
duymuyorlar, sadece genleri kullanyorlar. Cephaneleri organik yaam
biimlerinden oluuyor amal mutasyonlar. Bence, doaya insanlarn hi
olmadklar bir biimde ballar. Doal evrelerine bizden ok daha az yabanc
olduklarn grebilirsiniz."
"Asil vahiler demek istediiniz bu mu?"diye sordu Peak.
"Asil mi, deil mi, bilemem. Demek istediim, atmosferi egzoz dumanlanyla
kirletmemiz gerek bir ktlk ama ya dier yaam formlann kendi amalan
iin yetitirip genetik olarak deitirmelerine ne demeli? Bu daha m iyi yani? Her
neyse, beni asl ilgilendiren onlarn doal yaamlar iin oluturduumuz
tehlikeyi nasl algladklan. Hep yamur ormanlannn yok olmasyla ilgili
konuuruz. Baz insanlar buna kar savar, bazlanysa aa kesmeye devam
eder. Ama ya v e bunu mecazi olarak sylyorum ya yrr da yamur
ormanlan gibiyse. Bence biyoloji ile nasl uratklanna bakarsak, bunun grnr
kantlarn fark edebiliriz ve bu da bizi bahsetmek istediim ikinci noktaya getirir.
Balinalar haricinde imdiye dek neredeyse sadece byk srler halinde bulunan
organizmalar kullandlar: solucanlar, medzler, denizanalar, midyeler,
yengeler. Bunlar srler halinde yaayan hayvanlar. Milyonlarca yaratk, yrr
amalarna ulaabilsin diye feda ediliyor. Bireyin onlar iin bir anlam yok.
nsanlar byle mi dnrd? Elbette biz de virsler ve bakteriler yetitiriyoruz
ama ounlukla idare edilebilir saylardaki insan yapm silahlan kullanyoruz.
Kitlesel biyolojik silahlar bizim iimiz deil. Ama yrr bu iin gerekten uzman
gibi grnyor. Neden? Belki de srler en iyi bildikleri eydir."

krm

"Yani demek istediin..."


"Bence bir kolektif zek ile kar karyayz."
"Peki bu kolektif zek nasl hisseder?" diye sordu Peak.
"Adaki bir balk da balk iin ayn soruyu sorard, tabii baln
dnebildiini varsayarsak." dedi Anavvak. "Neden o ve milyonlarca arkada
alarda lmek zorundalar? Bu bir katliam deil mi?"

"Hayr," dedi Vanderbilt, "ben ona balk kroket derim."


Crovve sessizlik iin iaret etti. "Ben Dr. Johanson'a kanlyorum," dedi, "ve eer
haklysak, grne gre yrr bizimle savamak iin kolektif bir karar ald ve ahlakla
merhamet bu kararn bir paras deil. Biliyonm, filmlerde yavru kpek baklanyla
en kt uzaylnn bile iinin yalarn eritebilirsiniz ama burada ie yaramayacak.
Hayr, iletiimin iddetten daha ekici olmasn salamalyz. Yrr, fizik ve matematik
bilmese yapaklarnn yansn bile beceremezdi, o zaman onlan bir matematik
dellosuna davet edelim. Umarm bir yerde mantklan -ya da belki bir eit ahlaki
deer devreye girer ve onlan davranlarn yeniden dnmeye iter."
523

"Bizim zeki olduumuzu bilmeleri gerek," diye srar etti Rubin, "eer bir
tr stn matematik ve fizik bilgisiyle tanmlanyorsa, bu biz olmalyz."
"Evet, ama zeki ve bilinli miyiz?"
Rubin kafas kararak bakt. "Nasl yani?"
"Zekmzn farknda myz?"
"E, tabii ki."
"Veya belki de renme kapasitesiyle ina edilmi bilgisayarlaradr. Elbette
biz gerei biliyoruz ama onlar da biliyor mu? Teorik olarak btn bir beyni
elektronik benzeriyle deitirmek mmkndr ve bylece yapay zek elde
edersiniz. Yapay beyin senin yapabildiin her eyi becerebil. Bir uzay makinas
ina edebilir ve ktan hzl uurabilir. Ama baarlarnn farknda olur mu?
1997'de dnya satran ampiyonu Garry Kasparov hr [BM bilgisayar olan
Deep Blue'ya yenildi. Bu Deep Blue'nm bilinli olduu anlamna m gelir?
Yoksa niye kazandn anlamadan m bunu baard? ehirler kurmamz ve deniz
alt kablolar dememiz bizim -/eki veya bilinli olduumuzu gsterir mi? SET,
bir gn bir makina medeniyeti ile karlalabileceini hibir zaman gz ard
etmemitir; yaratclar yok olduktan sonra var olmay srdrm ve binlerce
yldr gelimeye devam etmi bir bilgisayar zeks."

krm

Bir sre sessizlik oldu.

"Peki ya aadaki yaratklar? Eer sylediklerin doruysa belki de yrr sadece


yzgeci olan karncalardan ibarettir. Ahlak olmayan bir tr, ve hatta"
"Aynen yle. te bu yzden aama aama ilerleyeceiz," diye glmsedi
Crovve. "Birinci aamada aada gerekten bir eyler olup olmadn renmek
istiyorum. kinci aama, bir diyalog mmkn m anlamak olacak. Ve nc
aamada ise y/r'n mesajmza bilinli olarak m cevap verdiini ve kendilerinin
kim, ne olduklarnn farkndalar m, bunlar reneceiz. Daha sonra, ancak grnr
bilgi ve yeteneklerinin dnda kavramsallatrma ve anlama yetileri olduunu
grdmde, onlan zeki yaratklar olarak dnmeye hazr olabilirim. Ve yine
ancak o zaman yrr'm sahip olduu deerleri dnmek anlaml olur ama yle olsa
bile bu deerlerin bizimkilere en ufak'bir benzerlii olmasn ummamak gerekir."

"Bir bilimsel tartmaya kanmak istemem," dedi Li sonunda, "ama saf zek
duygusuzdur. Bilinle balantl zek ise tamamen farkl bir meseledir. Bence
bilinli ve zeki bir yaratn mutlaka deerleri olmak zorundadr. Eer yrr
bilinli zekya sahipse, en azndan bir deeri tanmak durumundalar: yaamn
deeri. Ve kendilerini korumaya altklarna gre, buna sahipler. Demek ki,
deerleri var. renmemiz gereken nokta bu deerlerin bizimkilerle akp
akmad. Belki de kck bir rtme vardr."
Crovve ban sallad. "Evet," dedi, "belki de vardr."
O akamzeri ge saatte ilk ses dalgasn hazrladlar ve derinliklere
524

gnderdiler. Shankar, SOSUS'taki meslektalarnn Scratch adn verdikleri


tanmlanamayan sesin spektrumu iinde bir frekans alan semiti.
Modem, sinyali modle etmek zere kuruldu. Ses dalgas belli bir yansma
yaratacakt, bu yzden Shankar ve Crovve CC'de oturup bozulmalar gidene dek
deimeleri ayarladlar. Sinyal yaynlandktan bir saat sonra, Crovve akustik
sinyalleri tespit edebilen herhangi bir yaratn onu duymakta zorlanmayacandan
emindi. Yrr'm bundan bir anlam karp karmayacam ise greceklerdi.
Cevap vermeye tenezzl etmeyebilirlerdi.
CIC'nin lo aydnlatmasnda sandalyesinin kenarna tneyen Crovve, o
kadar uzun zamandr zlemini ektikleri eye, irtibat kurmaya ne kadar yakn
olduklar fikriyle bir coku dalgas hissetti. Ama her eyden te korkuyordu.
Onun ve ekibinin geri kalannn omuzlarndaki ykn arln
hissedebiliyordu. Bu Arecibo veya Phoenix Projesi gibi bir macera deildi. Bir
afeti nlemek ve insanl yok olutan kurtarmak zorundaydlar.
Akademik d, bir kbusa dnmt.

Arkadalar

Anavvak aracn iinde ilerledi, ardndan Ada'nm dar geitlerinden geerek uu


gvertesinde belirdi. Yolculuk srasmca at bir eit gezinti yerine
dnmt. Bir miktar bo vakti olan herkes derin dncelere dalm ya da
gruplar halinde bir konu zerinde tartp yry yaparken grlebilirdi.
Normalde pek ok kalk ve inie sahne olan dnyann en byk helikopter
tama gemisinin bylesi bir dnce ve bilimsel mnazara mekn hline
gelmi olmas, kaderin garip bir oyunuydu. Alt Sper Stallion ile iki Sper
Cobra, geni asfalt alann zerinde sanki terk edilmi gibi duruyorlard.

krm

Greyvvolf, Independence'tu da sra d hayatn srdrmeye devam


ediyordu fakat artk Delavvare bu hayatn byk bir paras haline gelmiti.
kisi birbirlerine gittike daha da yaknlayorlard. Delavvare akllca
davranarak ona hareket alan brakyordu ve bu da Greyvvolf un onun peinden
komasn salyordu. Topluluk iinde ilikilerinin arkadalktan daha te
olduunu gstermemelerine karn Anavvak, aralarndaki ban glenmekte
olduunu anlayabiliyordu. Belirtiler apak ortadayd. Delavvare artk nadiren
kendisiyle birlikte alyordu: zamannn tamamn Greyvvolf la birlikte
yunuslarla ilgilenerek geiriyordu.

Anavvak, Greyvvolf u geminin burnunda bada kurmu halde okyanusa


bakarken buldu. Oturmak zereydi ki Greyvvolf un bir tahta parasn
yontmakta olduunu fark etti.
"Nedir o?" diye sordu.
525

Greyvvolf elindekini ona uzatt. Bu, sedir aacndan maharetle oyulmu


byk bir nesneydi. Neredeyse tamamlanm gibiydi. Bir taraf sapn
olutururken nesnenin byk ksm i ie gemi birka figr sergiliyordu.
Anavvak bunlann arasndan bir kuu, gl enelere sahip iki hayvan ve
kendini onlarn merhametine teslim etmi bir adam ayrt edebiliyordu.
Parmaklarn yontunun yzeyinde gezdirdi. "ok gzel."dedi.

"Bir kopya." Greyvvolf srtt. "Yalnzca kopyalayabiliyorum. Orijinal bir


ey ortaya karma yeteneim yok."
"Arlyorum."dedi Anavvak glmseyerek. "Yeteri kadar Kzlderili
deilsin."
"Her zamanki gibi hibir eyi anladn yok."
"Tamam, sakin ol. Peki, nedir bu?"
"Bir tren sopas. Tla-o-qui-ahtlar'a ait. Orijinali balina kemiinden
yaplm. On dokuzuncu yzyln sonlarndan zel bir koleksiyona ait.
zerindeki figrler, atalar zamanndan kalma bir hikyeyi anlatyor. Gnn
birinde bir adam, iinde her trden yaratn bulunduu gizemli bir kafesle
karlam. Bunu kyne gtrm. Ksa bir sre sonra hastalanm, onu kimse
iyiletirememi. Hastalnn nedenine bir aklama getirilemiyormu fakat bu
sorunun cevab hasta adama ryasnda grnm. Su, kafesteki
yaratklardaym. Onlar sadece hayvan deil, ekil deitiricilermi ve
uykusunda adama saldryorlarm." Greyvvolf, bodur bir yarat iaret etti.
"Bu bir kurt-katil balina. Ryasnda adama saldrm ve kafasn enesine
kstrm. Ardndan gk grlts kuu onu kurtarmaya alm. Penelerini
kurt-katil balinann brne nasl geirmi olduunu grebilirsin. Dvtkleri
srada onlara bir ay-katil balina katlp adam ayaklarndan yakalam. Adam
uyanp oluna ryasn anlatm ve lm. Bunun zerine olu ite bu sopay
oymu ve onunla alt bin ekil deitiriciyi ldrerek babasnn intikamn
alm."
"Peki, hikyenin gizli manas nedir?"
"Her eyin gizli bir manas m olmal?"

krm

"Bylesi bir hikyenin gizli bir anlam olmal. Sonsuz mcadele, deil mi?
yi ile kt arasndaki sava."

"Hayr." Greyvvolf gzne giren san dzeltti. "Hikye hayat ve lm


hakknda. En sonunda muhakkak lrsn ama o ana dek hayatn belirsizlikler
iindedir. yi ya da kt bir hayat yaayabilirsin fakat kendi kaderini
belirleyemezsin b u daha byk glerin tasarrufindadr. Eer Doa'yla
uyum iinde yaarsan, seni iyiletirir; onunla mcadele edersen, seni yok eder.
Ama esas nemli nokta u: Doa'y kontrol edemezsin o seni kontrol eder."
"Sanrm adamn olu bunu kavrayamam,"dedi Anavvak, "yoksa neden
babasnn intikamnn peine dsn ki?"
526

"Hikye yaptnn doru olduunu sylemiyor."


Anavvak sopay Greyvvolf a uzatt, elini anorann iine soktu ve ku
totemini kartt. "Bana bunun hakknda bilgi verebilir misin?"
Greyvvolf totemi elinde evirdi. "Bat sahilinden deil."dedi.
"Hayr."
"Mermer. Senin yurdundan m geliyor?"
"Cape Dorset'ten." dedi Anavvak ve tereddtle ekledi, " B a n a bunu bir
aman verdi."
"Sen, bir amandan hediye mi kabul ettin?"
"Benim amcam."
"Peki o sana bunun hakknda ne syledi?"
"ok deil. Zaman geldiinde ku toteminin dncelerime rehberlik
edeceini syledi. Ve bunun iin bir aracya ihtiyacm olacan."
Greyvvolf bir sreliine sessiz kald. Ardndan, "Hemen hemen her kltrde
ku totemine rastlanr. Gk grlts kuu Kzlderili mitolojisinde kadim bir
figrdr. Yaradln bir paras, Doa ruhlarndan biridir, yksek bir varlktr.
Ama ku ruhlarnn baka anlamlar da vardr." dedi.
"Hemen her zaman kafalar ile balantl olarak ortaya kyorlar, deil m i ? "
"Eski Msr tasvirlerinde sklkla kua benzer ssl balklar grlr. Eski
Msrllar iin ku, bilinci temsil ediyordu. Kafann iinde, tpk bir kafes gibi
ksl kalmt. Eer kafan alrsa ku uar giderdi ama gene de onu geri
dnmeye ikna edebilirdin. Bylece bilincin de geri dnerdi."

"Yani ben uykudayken bilincim gkyznde szlyor."


"Ryalar bir hikyeden ok daha fazlasdr: baka zamanlar sana kapal olan
yksek diyarlarda bilincinin grdklerini sana aktarrlar. Bir Kzlderili reisinin
tyl baln hi grdn m ? "

krm

"Yalnzca kovboy filmlerinde."


"te, bu tyl balk reisin grnmez ruhunun kafasnn iinde hikyeler
yazmakta olduunu belirtir. Tylerin nedeni budur. Baka trl sylemek
gerekirse, kafas iyi fikirlerle doludur ve reis olmasnn nedeni de budur."

"Kanatlanm, uan dnceler."


"Tylerin yardmyla. ou kabilelerde tek bir ty yeterlidir ve anlam
ayndr. Ku totemi bilinci temsil eder. te bu nedenle bir Kzlderili'nin bana
gelebilecek en kt ey kafa derisini, ya da balim kaybetmektir. Bu,
bilinlerinden m u h t e m e l e n geri dn olmamak z e r e ayrldklar
anlamna gelir." Greyvvolf kalarm att. "Eer bu heykelcik sana bir aman
tarafndan verildiyse, st kapal bir biimde senin bilincini, fikirlerinin gcn
ima etmi olmal. Zihnini kullanmalsn ama nce onu aman gerek. Ruhun bir
yolculua kmal ve bu da bilindnla birlemesi gerektii anlamna geliyor."
"Sen neden salarna ty takmyorsun?"
527

Greyvvolf yzn buruturdu. "nk, senin belirtmi olduun gibi ben


gerek bir Kzlderili deilim."
Anavvak sessizleti.
"Nunavut'ta bir rya grdm..." dedi en sonunda.
Greyvvolf buzda hikyesini dikkatle dinledi. " E n sonunda denize
batacam biliyordum,"diye hikyesini balad Anavvak, "ama boulma
dncesi beni hi korkutmad."
"Orada, dipte ne bulmay umuyordun?"
"Hayat."diye yantlad Anavvak.
Greyvvolf, kocaman elinin iinde durmakta olan yeil mermerden figre
bakt. "Bana doruyu syle Leon, Licia ve beni neden gemiye ardlar?"diye
sordu aniden.
Anavvak gzlerini okyanusa dikti. "nk size burada ihtiyacmz var."
"Hayr, gerekte yok. Yunuslar konusunda olduka iyiyim ama Amerikan
Donanmas'nda yunus bakcs ktl yok Aynca Licia'ya belirli bir grev verilmedi."
"O mkemmel bir asistan."
"Ondan sana yardm etmesini istedin mi? Ona ihtiyacn var m ? "
"Hayr." Anavvak gkyzne bakt. "Burada olmanzn nedeni sizi istemi
olmam."
"Ama neden?"
"Sizler benim arkadalanmsnz."

krm

Bir sre boyunca bir kez daha sessizlik hakim oldu.


"Sanrm yleyiz."dedi Greyvvolf bayla onaylayarak.
Anavvak glmsedi. "Her zaman herkesle iyi geindim ama tam anlamyla
bir arkadaa sahip olduumu hatrlamyorum. Ve undan emin olabilirsin;
eletiri merakls ukala bir renci ya da gerek anlamda yumruk yumrua
gelmi olduum, kafas delice fikirlerle dolu, cssesi iki katm kadar biriyle
arkada olabileceimi hi dnmemitim."

"O eletiri merakls renci tam da bir arkadan yapacan yapt."


"Nedir o ? "
"Hayatnla ilgilendi. Ama sen ve ben aslnda hep arkadatk. Bana soracak
olursan..." Greyvvolf heykelcii havaya kaldrd ve srtt. "... yalnzca bir sre
iin kafalanmz kapal haldeydi."
" T m o eyleri ryamda grmeme neden olan sence ne? Aklma gelip
duruyor ve kimse de kp mistik inanlarm olduunu syleyemez. Ama
Nunavut'ta bana bir ey oldu Ve bunu aklayamyorum. Orada, buz arazinin
zerindeyken bu ryay grdmde, bir ey deiti."
"Sence ne anlama geliyor?"
"Sonuta denizin derinliklerindeki yaratklar tarafndan tehdit ediliyoruz,
yle deil mi? Belki de yapmam gereken oraya i n i p "

"Dnya'y kurtarmak,"
"Tamam, dediklerimi unut."
" N e dndm bilmek istiyor musun?"
Anavvak, evet anlamnda ban sallad.
"Bence daha yanl dnyor olamazsn. Yllar boyunca hep iine kapanp
tm ykn kendi bana tadn. zerinde bulunduun buzda o sendin.
Buz gibi, yanma yaklalamaz bir ktle. Ama orada bu ktle erimeye balad.
Batmakta olduun okyanus, Yrr Krall deil. Bizim dnyamz. Ait olduun
yer oras. Seni bekleyen macera ite bu. Dostluk, sevgi, dmanlk, nefret ve
fke. Senin grevin kahraman roln stlenmek deil. Bu roller uzun sre nce
datld ve l insanlara aitlerdi. Sen, yaayanlarn dnyasna aitsin."

Gece
Her biri farkl ekillerde dinleniyordu. Crovve'un minyon, narin vcudu
battaniyeyle sarmalanmt ve yalnzca gmi gri salar aktayd. VVeaver
rtnn zerine yzst yatmt, bir tarafa dm ba yastk olarak
kulland nkolunun zerine yaslanmt. Kestane rengi salar yalnzca
aralanm dudaklarn akta brakacak biimde yzn rtyordu. ShankarTn
uykusu huzursuzdu; durmakszn yatak rtsn ekitiriyor, homurdanp
aralklarla bouk bir ekilde horulduyordu.
Rubin ounlukla uyankt.

Ayn ekilde Greyvvolf ve Delavvare de fazla uyumamlard ama onlarn


uyuyamamasnn nedeni farkl bir eylerle megul olmalaryd. ki kabin kadar
tede zerinde bir t-shirtle yatm olan Anavvak uyuyordu. Oliviera'nn uyku
dzeni konusunda ise ilgi ekici bir durum yoktu.

krm

Johanson, kollan iki tarafa alm bir halde srtst uzanmt. Bylesi
yaylmac bir pozisyona yalnzca subaylara ayrlm kabinler izin verebilirdi.
Bu Norveli'ye ylesine uygun bir pozisyondu ki bir keresinde, eski
sevgililerinden biri, onun sanki bir malikanenin efendisiymiesine uyuduunu
sylemek iin uyandrmt. Her gece o ekilde uyuyordu gzleri kapalyken
dahi hayat kucaklamak ister grnen biri gibi.

Uyuyan ve uyumayan kiiler, aydnlatlm bir dizi ekran dolduruyordu.


Her bir monitr kabinlerden birini gsteriyordu. Li ve Vanderbilt arka tarafta
dururken niformal iki adam onlar izliyordu.
"Melek gibiler, deil mi?"dedi Vanderbilt.
Delavvare ve Greyvvolf u izlemekte olan Li'nin yz ifadesi deimedi. Ses
kslmt fakat sevitikleri srada kan belli belirsiz sesler, kontrol odasnn
serin havasn dolduruyordu.
529

"u minik
iaret ederek,
"Vuruldun
Vanderbilt

gzelle ansm denemek isterdim," dedi Vanderbilt, VVeaver'


"k gzel."
ona, deil m i ? "
srtt. "Of, yapma."

"Cazibeni kullansana."dedi Li. " E n az iki yz kiloluk cazibeye sahipsin."


CIA ajan alnndaki teri sildi. Bir sre daha monitrleri izlemeye devam
ettiler. Li, ekrandakilerin horuldamalar ya da yatakta dnp dunnalaryla
ilgilenmiyordu. sterlerse tavana asl uyusunlar, umurunda bile deildi.
Onun iin nemli olan nerede olduklarn, ne yaptklarn ve ne
konutuklarn bilmekti.

krm

"Devam edin," dedi. Dar karken ekledi, "Kabinlerin hepsini izlemeyi


unutmayn."

13 Austos

Ziyaretiler

Mesaj hi aralksz derinliklere gnderiyorlard a m a bir karlk yoktu. Saat


yedide alarm sesiyle yataklarndan kalkyorlard ama kimse tam anlamyla
dinlenemiyordu. Dev geminin sallants ou geceler onlar uyutuyordu.
Herhangi bir uu grevi olmad iin, at'dan gelen bir grlt de yoktu.
Scakl daima sabit tutan havalandrmann vzlts zor duyuluyordu ve
yataklar olduka rahatt. Eer yaadklar gerilim olmasayd, derin bir uyku
ekebilirlerdi. Onun yerine skntl bir ekilde szp, sk sk uyanyorlard.
Kbuslar onu ele geirene kadar, Johanson yatanda mesajlarnn Grnland
Denizi'nin derinliklerinde nasl bir olaylar zinciri balattn hayal etti.

krm

Binlerce kilometre gneyde olmak yerine Grnland Denizi'nde olmalarn,


Bohrmann ve VveaverTn da destekledii Johanson'a borluydular. Eer Rubin,
Anavvak ve dierlerine kalsayd, temas kurma denemesi Orta Atlantik Da
Sras'ndaki volkanlarn zerinde yaplacakt. Rubin'in bunu nermesinin
sebebi, bu blgede yaayan yengelerle Nevv York ve Washington'a saldranlar
arasndaki benzerlikti. Ayrca, sofistike yaam formlarnn gelimesi iin derin
denizde doru koullara sahip yegane alanlardan biriydi. Hidrotermal bacalarn
evresindeki habitat, bunun iin idealdi. Beraberinde volkanlarn kalbinden
gelen birok mineralleri ve yaam iin nemli maddeleri tayan scak su,
grkemli kaya bacalardan ykseliyordu. Solucanlar, midyeler, balklar ve
yengeler yabanc bir gezegenin koullarna benzer bir evre olan bu bacalarn
etrafnda yayorlard. Yrr da burada yayor olamaz myd?
Johanson onlarn ou argmannn doruluunu kabul etmiti ama iki
faktr ayn sonuca varmasn engelliyordu. Birincisi, hidrotermal bacalarn
derin denizdeki en zengin yaam alanlarndan biri olmasnn yan sra en
ldrcs de olmasyd. Okyanus plakalar hareket ettike, volkanlardan
srekli erimi kaya pskryordu. Byle bir patlama srasnda bir derin deniz
yaam alan tamamen yok olabilirdi; geri yeni yaamn tekrar ortaya kmas
531

uzun srmezdi. Her halkarda, karmak ve zeki bir uygarln yerlemek iin
seecei evre deildi.
ikincisi, yrr ile temas kurmak iin anslar ancak onlara yaklanca artacakt.
Bu blgenin neresi olmas gerektii tartmaya akt. Btn teoriler, ihtimalle
bir noktaya kadar doruydu. Okyanuslarn tabanndaki bentik blgede"
yaadklarna inandracak sebepler vard. Son zamanlardaki anomalilerin ou
derin deniz ukurlarnn yaknlarnda gereklemiti. Ama ayn zamanda,
evlerinin geni abisal dzlkler olduuna dair de kant vard. Ve Atlantik'in
ortasndaki yaam vahalarnda var olduklanna ilikin Rubin'in nerisi de
reddedilemezdi. En sonunda, Johanson yrr'm nerede yaadklarna deil, u
anda nerede bulunduklarna odaklanmalar gerektiini nermiti.
Grnland Denizi'nin souk suyu dibe batmay brakm ve bunun
sonucunda da Gulf Stream durmutu. Bu fenomen iin ancak iki sebep
olabilirdi: ya su snmt, ya da Kuzey Kutbu'ndaki buzlarn erimesiyle gneye
akan souk tatl s, Kuzey Atlantik Akntsnn tuzluluk orann drerek suyu
hafifletmi ve bylece batmasn engellemiti. ki aklama da blgede ok
iddetli bir hareketlilik olduunu gstermekteydi. Arktik Okyanusu'nun bir
yerlerinde yrr, denizdeki radikal deiiklikleri yaratmakla meguld.
Gemiden uzak olmayan bir yerde.

krm

Son olarak, gvenlik meselesi vard. Her eyin en ktsn bekleme


alkanl olan Bohrmann bile, Grnland havzasnda bir metan patlamasnn
gerekleme riskinin ok kk olduunu kabul ediyordu. Bauer'in gemisinin
bana gelen ac olay, kta yamacn muazzam hidrat rezervlerinin kaplad
Svalbard yaknlarnda gereklemiti. Karlatrmak gerekirse, Independence
ile deniz taban arasnda 3500 metre yksekliinde su ktlesi vard. Byle bir
derinlikte greceli olarak ok az metan bulunurdu ve bu byklkte bir gemiyi
batrmas mmkn deildi. Ayrca bilim insanlar Arktik Okyanusu'nun
zerinde seyrederken tedbiri elden brakmayarak dzenli sismik lmler
yapmlar ve hidrat bulunmayan bir pozisyon semilerdi. Ak denizde
konumlanm olan Independence'a en gl tsunamiler bile bir ey yapamazd
tabii, eer La Palma denize kmezse.
Zaten o zaman btn her ey sona ererdi.

Bilim insanlar, geni yemek salonunda kahvalt ediyorlard. Anawak ve


Greyvvolf onlarla deildi. Johanson, alarmn ardndan La Palma'da emici
boruyu mevzilendirmeye hazrlanan Bohrmann ile birka dakika telefonda
konumutu. Kanarya Adalar, Kuzey Kutbu'nun bir saat kua gerisindeydi
ama Bohrmann saatlerdir uyankt.
"500 metrelik bir elektrik sprgesi nihayet grevine balyor." dedi
glerek.
"Aman, keleri de almay unutmayn." diye tavsiye etti Johanson.
532

Alman' zlemiti, Bohrmann iyi bir herifti. Yine de Independence'n


gvertesi enteresan kiiliklerle kaynyordu. Crovve ile sohbet ederken, USS
Wasp LHD-8 armal ufak fincanyla birinci subay Floyd Anderson ieri girdi.
Kahve maknasna yryp fincann doldurdu. "Ziyaretilerimiz var." dedi
gl bir sesle.
Herkes dnd.
"Temas m kurduk?" sordu Oliviera.
"Mmkn deil. Haberim olurdu." Crovve tostundan bir para kesti ve
azna att. nc ya da drdnc sigaras kllkte ttyordu. "Shankar,
CC'de. y l e olsa arard."
"Peki o zaman ne? Birisi uu gvertesine mi indi?"
"Benimle at'ya gelin," dedi Anderson gizemli ekilde, "o zaman
grrsnz."

Uu

Gvertesi

Ak havada Johanson'un yznde souktan bir maske olutu. Gkyzn


beyaz brmt. Gri dalgalar kpkl talanyla ykseliyordu. Gece balayan
rzgr, gvertenin asfalt zeminine ine gibi buz kristalleri yadryordu.
Johanson kaln giyinmi kiilerden olumu bir grubun geminin sancak
tarafnda durduunu grd. Yaklatka, Li, Anavvak ve Greyvvolf u seti. Ayn
anda da grubun dikkatini eken eyi grmt.

krm

Independence'tan ok da uzakta olmayan bir yerde, klca benzer kara


yzgeler suyu yaryordu.
"Orkalar." dedi Anavvak, Johanson onlara katldnda.
"Ne yapyorlar?"
Anavvak buz yamurunun altnda gzlerini ksarak ona bakt. "Son saattir
geminin etrafnda dnyorlar. Yunuslar bizi uyard. Bence, bizi gzlyorlar."
Shankar Ada'dan koarak yanlarna geldi.
"Ne oluyor?"
"Sanrm birisinin dikkatini ektik." dedi Crovve. "Belki de bir cevap
alyoruz."
Orkalar gemiden belirli bir uzakl koruyorlard. Saylar ok fazlayd
yzlerce, diye tahmin etti Johanson. Sabit bir hzda yzyorlard ve parlak siyah
srtlar ara sra dalgalarn stne kyordu. Devriye gezen bir keif kolu gibi
grnyorlard.
"Acaba yabanc organizmann etkisi altnda olabilirler m i ? "
Anavvak, gzlerindeki suyu sildi. "Olmalar mmkn?"
"Sylesene," Greyvvolf enesini ovuturdu, "eer bu ey beyinlerini kontrol
533

ediyorsa, bu durumda bizi gryor ya da duyuyor olabilecekleri hi aklnza


geldi mi?"
"Haklsn," dedi Anavvak, "onlarn duyu organlarn kontrol altnda tutuyor."
"Aynen. Bu, jlenin gzleri ve kulaklarnn olduu anlamna gelir."
Denize baktlar.
"Her halkarda," dedi Crovve, sigarasndan ektii nefesi buz gibi souk
havaya verirken, "balad." Duman dalgalanarak balarnn zerinde ykseldi.
" N e balad?" diye sordu Li.
"Gcmz lyorlar."
"lsnler bakalm." nce bir glmseme Li'nin dudaklarna oturdu. "Her
ey iin hazrz."
"Bilebildiimiz her eye." diye ilave etti Crovve.

Laboratuvar
Rubin ve Oliviera ile gverteden aa inerken, Johanson bir psikozun ne
zaman kendi gerekliini yarattn merak etti. Fiei o atelemiti. Elbette,
teoriyi o bulmasayd daha sonra bakas dile getirecekti. Ama yine de,
rettikleri enformasyon bir hipotezi temel alyordu. Bilinmeyen yaratklarn
gzlerini ve kulaklarm grdklerini hayal etmeleri iin bir orka srsnn
Independence'm etrafnda yzmesi yetmiti. Aslnda her yerde yabanclar
gryorlard. Mesaj gndermelerinin en nemli sebebi buydu, ve bu yzden bir
cevap bekliyorlard.

krm

Beinci gn. Bir ilerleme kaydedemiyoruz, diye dnd aresizlik iinde.


Doru istikamette ilerlediimize, bir teorinin peinden krlemesine
gitmediimize dair bir gstergeye ihtiyacmz var.
Ayak sesleri yanklanarak rampadan aa inip, hangar geerek geminin
ilerine ilerlediler. Laboratuvann elik kaps kilitliydi. Johanson ifreyi girdi,
ve kap hafif bir hrt ile ald. Arka arkaya masa ve tezgah aydnlatmalarn
at ve alma ortamna souk bir beyaz k yayld. Derin deniz simlasyon
odas arka planda alak bir sesle uulduyordu.
Yrme yolundan trmandlar ve tankn iini tamamen izlemelerine olanak
veren byk oval pencereden ieriye gz attlar. projektrlerin nda,
koturan kk beyaz kabuklan ve clz, uzun bacaklar grebiliyorlard. Baz
yengeler sanki yollarm kaybetmi gibi tereddtl hareket ediyor, daireler
iziyor ve sanki nereye gitmek istediklerini dnrm gibi ara ara
duruyorlard. Su tankn zeminine doru detaylan bulandryordu ama su alt
kameralar yakn ekim kayt yapyor ve grntleri tankn yanndaki kontrol
masasnn monitrlerine gnderiyordu.
534

"Dnden bugne bir deiiklik yok." dedi Oliviera.


Johanson sakaln kad. "Bence birka tanesinin kabuunu ap, ne
olacana bakalm."
"Yengeleri m i ? "
"Neden olmasn? Basn laboratuvannda onlan canl tutabildiimizi artk
biliyoruz. Bu sonu gn getike deimiyor."
"Aslnda onlan bitkisel hayatta tutabildiimizi biliyoruz," diye Oliviera onu
dzeltti, "bu karmzdakine yaam denebilir mi, bu konuda kesin bir fikrimiz
yok."
"Onlarn iindeki ey, jle, canl," dedi Rubin dnceli ekilde, "ama
yengecin geri kalan bir otomobilden daha canl deil."
"Katlyorum." dedi Oliviera. "Peki bu jlenin olay nedir? Neden bir ey
yapmyor?"
" N e yapmasn bekliyorsun?"
"Etrafta koturmasn." Oliviera omuz silkti. "Bize kskalann sallamasn.
Ne bileyim? Belki kabuun iinden dar kmasn. Bu yaratklar sahile
kartma yapmaya, kyamet koparmaya ve lmeye programlanmt; u anki
durum onlar garip bir pozisyonda brakyor. Emir verecek kimse yok. Basite,
u anda stand-by durumundalar.
"Aynen yle." dedi Johanson, sabrszca. "Pille alan oyuncaklar gibiler.
Mick'e katlyorum. Yengelerin vcutlar, ofrlerine sadece bir kontrol paneli
salayacak kadar sinir dokusuna sahip. Onlar kabuklarndan kartmak
istiyorum. Derin deniz ortamlarnda zrhlarn brakmak zorunda kaldklannda
neler olacak grmek istiyorum."
"Peki,"01iviera ban sallad, "o zaman bu partiyi biraz canlandralm."

krm

Yrme yolunu terk edip merdivenlerden indiler ve kontrol masasna


ilerlediler. Bilgisayar tankn iindeki eitli robotlan ynetmelerini salyordu.
Johanson, Spherobof adnda kk, ve iki paral ROV birimini seti. zerinde
iki kumanda kolu olan konsolun zerinde bir yksek znrlkl ekranlar
serisi aydnland. Biri tankn iini gsteriyordu. Her ey uzatlm ve bulank
grnyordu. Spherobof un geni al mercei tankn iinin tmn
izleyebiliyordu ama bu yzden balk gz grnts veriyordu.

"Ka tanesini aalm?" diye sordu Oliviera.


Johanson'un elleri klavyede gezindi ve kamerann as hafife yukan kayd.
"Eh, gzel bir Norve stakozu yemeine en azndan bir dzine gerekiyor."
Tankn duvarlarndan biri, iinde her trl derin deniz ekipmannn depoland
iki katl bir garaj andnyordu. Su alt robotlannn birok eidi ve boyutlan, her
an kontrol masasndan kullanlmaya hazr olarak orada bekliyordu. Simlasyon
odasnn iindeki suni dnyaya mdahale etmek iin baka bir yol yoktu.
535

Johanson kontrolleri altrd, robotun altndaki gl klan at ve iki


itici dnmeye balad. Alveri arabas byklnde ve kutu eklinde bir
kzak garajdan dar kt. st yans makinalar ile kaplanmt, alt ksm ise
etraf tel rgl bo bir sepetti. Yapay deniz tabanna doru kayd ve hareketsiz
duran yengelerden oluan kk bir grubun nnde durdu. Gzsz kavisli
kabuklar ve gl kskalar ekranda grnd.
"imdi krenin zerindeki kameray altnyorum." dedi Johanson.
Bulank grnt, yksek znrlkl bir yakn plana dnt.
Kzak, yengelerin zerinde dururken, futbol topundan daha byk olmayan
parlak bir krmz topu serbest brakt. Spherobot isminin esin kaynan tahmin
etmek zor deildi. Suyun iinde szlen topu tek bir kablo kzaa balyordu,
kamerasnn parlayan gz dosdoru ileriye bakmaktayd. Star VVars'ta Luke
Skyvvalker'n n klc eitiminde kulland uan sava robotunu akla
getiriyordu. Aslnda, Spherobot al itici nitesiyle birlikte sinema perdesindeki
atasnn detayl bir kopyasyd. Su iinde ksa bir mesafe ilerledikten sonra,
yengelerin tam zerinde duruncaya kadar yavaa dibe kt. Hayvanlar, garip
krmz topa alt ksm alp iinden ince ve mafsall iki mekanik kol ktnda
bile aldn etmediler.
Her iki kolun ucunda bir aralar grubu dnmeye balad. Sonra sol koldan
bir robot kavrayc, sa koldan ise bir testere frlad. Johanson'un elleri her iki
kumanda kolunu kavrad ve dikkatlice hareket ettirdi, her hareketinde robotun
kollan da hareket ediyordu.
"Hasta la vista, bebek." dedi Oliviera.

Kavrayc aa yneldi, bir yengeci kabuunun ortasndan kavrayarak


kamera merceinin nne kaldrd. Ekranda, yaratk canavarm gibi devasa
grnyordu. eneleri hareket etti, bacaklan suyu tekmeledi fakat kskatan
geveke salland.

krm

"Normal motor aktivitesi," dedi Johanson, "bacaklan alyor."


"Ama bir yenge gibi davranmyor." diye iaret etti Rubin.
"Haklsn. Kskalann savurmad ve bir tehdit etme davran gstermedi.
Bu sadece bir otomat, yryen bir makina." kinci kumanda kolunu itti ve en
stteki dmeye bast. Yuvarlak testere dnmeye balad ve kabuun yanndan
kesti. Bir an iin yengecin bacaklan lgnca sarsld.

Sonra kabuk knld.


Ste benzer bir madde dar kt ve yengecin artklarnn zerinde
titreyerek ykseldi.
"Aman Tannm." dedi Oliviera.
Daha nce grdkleri hibir eye, ne bir denizanasma ne de bir mrekkep
balna benziyordu. Kesinlikle ve tamamen ekilsizdi. Kenarlar
dalgalanyordu ve varlk kabarp dzleiyordu. Bir an iin Johanson iinde bir
536

k akmas grdn zannetti ama tank aydnlatmasnn parlak nda bir


gz aldanmas da olabilirdi. Bunu dnmeye devam ederken, yaratk ylana
benzer bir ekle dnt ve hzla kaarak kayboldu.
Johanson kfretti, baka bir yengeci ald ve keserek kabuunu at. Bu sefer
her ey daha hzl geliti ve kabuun jlemsi konuu onlar daha gremeden
kat.
"Vay b e ! " Rubin'in heyecanland belliydi. "Gerek olamaz! Ne biim bir
ey b u ? "
"Baya kaygan bir ey." dedi Johanson, dilerini skarak. "Lanet olsun. Bu
pi kurusunu nasl yakalayacaz?"
"Neyi dert ediyorsun? Kaacak bir yeri yok ki?"
"Tankn iinde ekilsiz, renksiz ve tenis topu kadar iki objeyi aramay sen
dene o z a m a n ! "
"Bir sonrakini kzan sepetinin iinde aabilirsin." diye nerdi Oliviera.
"n tarafnda tel rg yok. Oradan kaar."
"Hayr, kaamaz. Sepeti kapatabilirsin. Sadece hzl hareket etmen lazm."
"Becerebilir miyim, bilmiyorum."
" E n azndan bir dene."
Oliviera haklyd. Robotun sepetinin nnde yine tel rgden bir kapak
vard. Johanson baka bir yengeci yakalad, Spherobot'u 180 derece evirdi ve
mafsall kollan sepetin iine uzanabilecek mesafeye gelene kadar kzaa doru
ilerletti. ine ulatnda dner testereyi yengece yneltti. Kabuk paralara
aynld.
Hibir ey olmad.
"i bo muydu?" sordu Rubin.

krm

Birka saniye beklediler, sonra Johanson kre biimli robotu yavaa


sepetin iinde gezdirdi.
"Kahretsin!"
Jlemsi yaratk yengeten hzla uzaklat ama yanl yne frlad. Sepetin
arkasna serte arpt. Bzlerek titreen bir top ekline brnd, ve tel rgnn
arkasnda ileri geri sendeledi. Yaratn zihin karkl, tabii eer yle bir
kavrama sahipse, bir-iki saniye srd. Sonra gerilerek yasslat.

"Kamaya alyor!"
Johanson Spherobot'u geri evirerek sepetten uzaklatrd. Robot, kafesin yan
kenanna arpt ve dan kt. Bir kolu sepetin kapan yakalayarak kapatt.
Yaratk kat kadar incelecek kadar yasslat ve kapaa doru frlad,
arpmadan birka santimetre nce durdu ve bir kez daha biim deitirdi. Bu sefer
suyun iinde effaf bir an eklini alana kadar kenarlar her yne doru geniledi
ve hareketsiz kalarak sepetin yansn kaplad. Vcudu erildi. Birka saniye iin bir
denizanasna benzemiti ama sonra toparland. Tekrar bir top eklini almt.
537

"nanlmaz." diye fsldad Rubin.


"una bakn!" Oliviera lk att. "Klyor."
Krenin boyutlar yavaa klyor ve effafl kayboluyordu. Ste
benzer renk bir kez daha yarata hakim oldu.

krm

"Dokusu kaslyor," dedi Rubin, "bu ey, molekler younluunu


deitirebiliyor."
"Size bir ey hatrlatyor m u ? "
"Basit poliplerin ilkel formlar." Rubin dnd. "Kambriyen dnemi.
Gnmzde hl bu yetenee sahip organizmalar var. ou mrekkep bal
dokularn bzebilir ama ekil deitiremezler. Birka tane daha yakalayp,
nasl tepki verdiklerine bakmalyz."
Johanson arkasna yasland. "Aynsn tekrar yapamayacam." dedi. "kinci
denemede bu elimizdeki de kaacak. Benim iin ok hzllar."
"Tamam. Zaten gzlemlemek iin bir tanesi yeterli olacaktr."
"Ah, ben buna emin deilim." dedi Oliviera. "Dediin iyi gzel de, ben
bunlarn dokularn incelemek istiyorum, havayla temas edince zlen
artklarn deil. Belki bu eyi dondurup, sonra dilimlere ayrmalyz."
"Kesinlikle." Rubin bylenmi gibi ekrandan gzn alamyordu. "Ama
imdi deil. nce biraz daha izleyelim."
"Dier ikisi de hl elimizde saylr. Onlan grebilen var m?"
Johanson dier btn ekranlar at. Tankn ii eitli alardan gzlerinin
nne serildi.
"Kayboldular."
"erde bir yerde olmallar."
"Peki, hadi birka tanesinin daha kabuklarn aalm." dedi Johanson.
"Zaten buna karar vermitik. Tankn iinde ne kadar ok bu eylerden yzerse,
birini grme ansmz o kadar artar. Sava esirimiz sepetin iinde kalsn
onunla daha sonra ilgilenebiliriz."
Bir dzine kadar yengecin kabuklarn, ilerindeki jleye benzer varlklar
yakalamaya almadan atlar. Yaratklar; kabuklar krld anda ok gibi
frlayp kamlard.
" H e r halkarda, Pfesteria'dan etkilenmedikleri aka grlyor." dedi
Oliviera.

"Tabii ki," dedi Johanson, "yrr birinin dierine zarar vermesine engel
olmutur."
"Sence bu jle, baka bir genetik mutasyon mu?"
"Bilmiyorum. Doal olabilir y a da belki de birisi tarafndan
tasarlanmtr."
"Belki de yrr bunlardr."
538

Johanson Spherobot'u kamera sepeti gsterecek ekilde dndrd,


Yakaladklar varl izledi. Kresel eklini koruyor ve camdan yaplm beyaz
bir tenis topuymu gibi kafesin zemininde yatyordu.
"Bu eyler m i ? " diye sordu Rubin inanmayarak.
"Eee, neden olmasn?" dedi Oliviera. "Bunlar balina beyinlerinde ve
Barrier Queen"ck\ midyelerin altnda bulduk; mavi bulutun da iindeydiler.
Her yerde onlar var."
"Evet, mavi bulut. O ne olabilir?
"Bir eit fonksiyonu olmal, Yaratklar onun iinde saklanyorlard."
"Bence jle de, solucanlar ve dier mutasyonlar gibi. Bir biyolojik silah."
Rubin kafesteki hareketsiz topu iaret etti. "Sizce l olabilir mi? Hareket
eunivor Belki de dokular ldklerinde bzlyordur."
O anda balarnn zerindeki hoparlrlerden bir slk sesi geldi ve Peak'in
sesi glecu
"Herkese gnaydn Dr Crovve artk burada olduuna ve bylece ekibimiz
tamamlandna goc saat 10.30'da havuz gvertesinde bir toplant yaplacak.
Size denizaltlar ve dier ekipmanlar tantacaz, dolaysyla katlmanz bizim
iin nemlidir Ayrca, saat l.OO'oa Sancak Komuta Merkezi'ndeki gnlk
olaan toplantmz da hatrlaunak istelm. Teekkrler."

"yi ki, hatrlatt,"dedi Rubin. "laKnatuvarda megulken, zamann nasl


getiini anlamyorum."
"Acaba Nanaimo'dan yeni haberler gelmi midir 7 " Oliviera'nn sesinden
sklm olduu anlalyordu.
"Neden R o c h e ' u aramyorsun?" diye nerdi Rubin. "Ona kaydettiimiz
ilerlemeleri anlatabilirsin. Belki onun almalarndan da kan yeni sonular
vardr." Johanson'u drtt. " H e m belki Li'den nce bir eyler reniriz.
Bylece toplantda hava atabiliriz."

krm

Johanson glmsedi. Rubin'den holanmyordu. Adam iinde iyiydi ama


Johanson'un gznde kariyerini ilerletmek iin annesini bile satabilecek birine
benziyordu.

Oliviera, kontrol panelinin yanndaki radyo-telefona doru gitti ve numaray arad.


Ada 'nin tepesindeki uydu anteni sayesinde gvertede her trl elektronik veri iletiimi
mmknd. Geminin neresinde olursa olsun, birok televizyon kanaln izlemek, cep
televizyonu ve el radyosu kullanmak dizst bilgisayar ile internete balanmak ve
gvenli bir hattan gezegenin zerindeki her ehri telefonla aramak mmknd.
Nanaimo ve uzaktaki Kanada'ya bile ulamak ok kolayd. Ohviera, nce Fenvvick,
sonra Roche ile konutu. Dnya'mn her tarafndaki bilim insanlarndan oluan bir ekip
ile alyorlard. Grne gre, Pfiesteria'nn mutasyon spektrumunu snrlandrmay
baarmlard ama kesin bir zm hl bulamamlard. Ayn srada yenge srleri
Boston' da igal etmiti. Ohviera, onlara kendi bulgularn iletti ve telefonu kapatt.
539

" N e boktan bir i b u ! " diye kfretti Rubin.


"Belki tankn iindeki dostlarmz bize yardmc olurlar." dedi Johanson.
"Bir eyin onlar alglerden koruduu ak. Gvenlik laboratuvannda bir seans
ayarlayalm. Esirimizin ne zaman bize..."
Ekrana bakakald.
Kafesteki varlk kamt.
Onu takip eden Oliviera ve Rubin'in gzleri fal ta gibi ald.
"Bu imknsz!"
"Hangi cehenneme gitti? Nasl dar kt?"
Ekranlarda sudan ve yengelerden baka hibir ey yoktu.
"Kayboldular."
"Bekleyin bir dakika. erde o eylerden en azndan bir dzine olmal. En
azndan bir iki tane grebilmemiz lazm."
"Ah, tabii ki oradalar. Ama kafesteki nereye gitti?"
Johanson'un yz aydnland.
"Belki de haklsn," dedi yavaa, "sonu olarak, ekil deitirme
yetenekleri, var. Kafesin tel rgs kendini ok inceletirebilen bir varl
engelleyemeyecektir."
"Bu eyler inanlmaz." diye fsldad Rubin.
Tankn iini aramaya baladlar. Btn simlasyon odasn ayn anda
tarayabilmek iin herkes kendine farkl monitrler seti. Zum yaptlar,
mmkn olan her yeri incelediler ama jleden eser yoktu. Sonunda,
Johanson btn robotlar garajdan kard ama yaratklar orada da
saklanmyordu.
Yok olmulard.

"Belki tanku tesisatlarnda bir sorun vardr." dedi Oliviera. "Orada bir yere
skm olabilirler m i ? "
"Mmkn deil." diye reddetti Rubin.

krm

" H e r ekilde," diye hrlad Johanson, "toplant saati geldi. Umalm da,
yukardayken aklmza nereye katklarna dair bir fikir gelsin."
Kafalar karm ve sklm bir ekilde simlatrn klarn kapattlar ve
kapya doru yrdler. Rubin laboratuvar klarn kapatt ve dierlerini
koridorda takip etmek iin kapya yneldi.
Ama laboratuvardan dar kmad.
Johanson, adamn kap eiinde durduunu ve karanla doru baktm
grd. Yavaa ona doru yrd, Oliviera da arkasndan geliyordu.
Derin deniz simlasyon odasnn oval penceresinin arkasnda bir ey
parlyordu. Soluk ve dank bir k.
Mayi.
"Mavi bulut." diye mrldand Rubin.
540

Karanlkta bir eylere arpma tehlikesine aldr etmeden, laboratuvann


iinden tanka doru kotular ve hzla merdivenleri trmandlar.
Mavi parlama suyun iinde asl duruyordu. Uzaym karanlndaki bir
kozmik bulut gibiydi a m a burada uzay tankn kendisiydi ve iinde de su
vard. In yaylm birka metrekplk bir alan kaplyordu. inde bir eyler
nabz gibi atiyor, kenarlar ise alev gibi titriyordu.
Johanson gzlerini ksarak daha net grmeye alt. Kenarlarnda neler
oluyordu? Sanki oralarda kk k noktalan oluuyor ve durmadan artan bir
hzla bulutun iine savruluyorlard. Tpk bir kara deliin yerekimi alanna
kaplan madde paracklar gibi.
'
Mavi renk gittike koyulat.
Ve bulut kendi iine kt.
Sanki Byk Patlama'y tersinden izliyorlard. Her ey, parlakl artan ve
younlaan merkeze doru kyordu. inde kk k imekleri akyor ve
karmak desenler oluturuyordu. Bulut arkasnda bir girdap yaratarak, artan
bir hzla merkezine doru ekiliyordu ve sonra...
"nanamyorum." dedi Oliviera.
Camn arkasnda bir futbol topu byklnde kresel bir obje gzlerinin
nnde asl duruyordu. Ik titreimli bir jleye benzeyen, mavi ldayan
youn bir madde ktlesi.
Yaratktan tekrar bulmulard.
Ve onlar birleip tek varlk olmulard.

Komuta

Merkezi

Sancak

"Tekhcreli organizmalar!" diye haykrd Johanson. "Onlar tekhcreli


organizmalar!"

krm

Heyecandan yerinde duramyordu. Rubin sandalyesinin arkasna yasland


ve serte ban sallad. Johanson ileri geri koturuyordu, byle bir anda
oturmas mmkn deildi. "imdiye kadar jlemsi madde ile mavi bulutun iki
farkl varlk olduunu dnmtk ama aslnda ikisi de ayn canl. Bunlar
tekhcreli organizmalardan oluan bileik bir yap. Aslnda jlemsi madde
istedii gibi ekil deitirmekle kalmyor t a m a m e n zlp, sonra tekrar
hzla bir araya gelebiliyor."
"Bu yaratklar kendilerini paralara m ayryorlar?" diye arkasndan sordu
Vanderbilt.
"Tabii ki hayr! Tekhcreli organizmalar, jlemsi maddeyi ve mavi bulutu
oluturmak iin bir araya geliyorlar. Yengelerin kabuklarn atmzda,
ilerinde jle topaklarn bulmutuk. Sadece bir tanesini yakalamay baardk,
541

dierleri ise kamay baardlar, Sonra yakaladmz da kaybettik. Hibir iz


brakmadan kayboldu. O anda bu gizemi zemediime inanamyorum.
Tekhcreli organizmalar bir kafeste tutamayacamz ok ak. Ve plak gzle
de asla gremezsiniz! Simlasyon odas ieriden aydnlatlyor, bu da klar
akken biyolojik ldama iaretlerini gremediimiz anlamna geliyor. Ayn
sorunla Norve'te karlamtk. ok byk bir ey kameralarmzn nnde
belirmiti ve o anda Victor'm projektrlerinden gelen kla solgun bir yzey
grmtk ama gerekte parlamaktayd. Parlyordu, nk ldayan inanlmaz
sayda mikroorganizmann birlemesinden oluuyordu. u anda tankn iinde
yzmekte olan yaratk, yengelerin iinden serbest braktmz jlemsi
maddelerin bir araya toparlanm ktlesi."
"Evet," dedi Anavvak, "bu Barrier ueen'in karinasndaki ekilsiz yarat
ve Vancouver Adas yaknlarndaki mavi bulum aklar...
Elbettebalinalarn URA tarafndan yaplan video kayd... Organizmalarn
ou su iinde serbeste dolanrken, merkezde bileip sertletiler. Bu ktle
dokunatan oluturdu. Kendi kendilerini balinalann kafalannn iine enjekte
ediyorlard, ve-"
"Bir dakika bekleyin." Li elini kaldrd. "Jle zaten kafalannn iindeydi."
"O zaman..." Johanson bir an iin dnd. "Bir ekilde balant
oluturdular. Bahse girerim, o ekilde hayvanlarn beynine giriyorlar. Belki bir
dei tokua tank oluyoruz. Eski jle dar kyor, yeni jle ieri giriyor.
Tabii, grdklerimizin bir tr tefti olma ihtimali de var. Veya belki beyinlerin
iindeki madde dardaki esas ktleye bir eyler iletiyordu."
"Bilgi." dedi Greyvvolf.
"Neden olmasn?" diye cevap verdi Johanson.

krm

Delavvare burnunu krtrd. "Yani, istedikleri bykle ulaabiliyorlar m


diyorsunuz? Ne kadar gerekirse?"
"Her ekil ve her trl byklk." Oliviera onaylad. "Bir yengeci ynetaek
iin hr avu ii kadar yeterli oluyor. Vancouver Adas'nn aklarnda,
balinalarn nnde grdmz ey ise neredeyse bir ev kadar bykt v e "
"te bu kefimizin en nemli noktas." diyerek Rubin kadnn szn kesti.
Ayaa frlamt "Jle, farkl grevleri gerekletirmek iin kullanlan
hammadde."
Oliviera sinirlenmi grnyordu.
"Norve kta sahanlnda alnan video kaydn dikkatle inceledim," dedi
nefes almadan, "ve sanrm ne olduunu biliyorum! Bu maddenin kta
yamacnn kmesine sebep olan son tetikleyici olduuna her trl iddiaya
girebilirim. Gerei kefetmek zereyiz."
"Yani her trl pislii gerekletirebilecek bir madde buldunuz." dedi Peak,
etkilenmemi bir sesle. "Harika. Peki yrr nerede?"
542

"Yrr m? E e e " Rubin sustu. Kendine gveni kaybolmu grnyordu


Tereddtle Johanson ve Oliviera'ya bakt. "imdi bizce..."
"Bu organizmalarn yrr olduunu mu dnyorsunuz?" diye sordu Crovve.
Johanson bam yana sallad. "Hibir fikrim yok."
Odaya bir sre sessizlik hakim oldu.
Crovve dudaklarn bzd ve paketten bir sigara kard. "Mesajmza hl
bir cevap alamadk. Nasl bir organizma bize karlk verebilirdi? Zeki bir varlk
m yoksa zeki varlklardan oluan bir bileik yap m? Sen ne dnyorsun
Sigur? Tankn iindeki yaratklar zeki olabilir mi?"
"Speklasyon yapmann anlamsz olduunu ok iyi biliyorsun." dedi Johanson.
Crovve glmsedi. "Bunu senin azndan duymak istedim."
"Zeki olup olmadklarn nasl anlayabiliriz? Matematikten anlamayan,
inleyerek hcresinin kesine sinmi, korkudan ya da souktan ta kesilmi bir
avu sava esiri insan iin uzayl bir zek ne dnrd?"
"Oh, Tanrm!" Vanderbilt esnedi. "imdi kalkp bir de Cenevre
Szlemesi'ni ihlal ettiimizi syleyecek."

"Szlemenin uzayllar iin geerli olduunu bilmiyordum." Peak srtt.


Oliviera adama kmseyici bir bak frlatt. "Tanktaki madde zerinde
testler yapmaya balayacaz." dedi. "Leon, rhtmda Barrier ueen'm alt
ksmn incelerken gzne arpan ne vard?"
Anavvak ona bakt. "Beni sudan karmalarndan nce mi? Mavi bir parlt."
"te bundan bahsediyordum." dedi Oliviera, Li'ye dnerek. "Askeriyenin
her konuda ynetimi elinde tutmasnda srar ediyorsunuz ama adamlarnz
Barrier Queen'\ haftalardr hibir gelime elde edemeden aratrdlar.
Rhtmdan aldklar su rneklerinin incelenmesinde can alc bir eyleri
karm olmallar. Hi kimse bir parlt grmedi mi? Ya da suyun iinde
mikroorganizmalarn olduunu?"

krm

"Suyu test ettik." dedi Li.


"Ve?"
"Hibir ey bulamadk. Sradan deniz suyu."
"Peki." Oliviera iini ekti. "Acaba o raporun bir kopyasn alabilir miyim?
Btn laboratuvar sonular ile birlikte."
"Elbette." '
"Dr Johanson." Shankar elini kaldrd. "Nasl biletiklerine ya da bunu ne
sebeple yaptklarna dair bir teoriniz var m ? "
"Buna ilave olarak," Roscovitz ilk defa sz alyordu, "sre nasl iliyor?
Ve amac nedir? Hcrelerden bir tanesi, hey ocuklar 'haydi partiye' mi diyor."
"Bu art deil," dedi Vanderbilt, kurnazca, "bizim vcudumuzdaki hcreler
birlikte almay pek gzel baaryorlar ve kimse onlara ne yapmalar
gerektiini sylemiyor."
543

" S e n CIA'in organizasyon yapsndan bahsediyorsun, deil m i ? " Li'nin


dudaklarnda bir glmseme vard.
"Lafna dikkat et, Suzie Wong."
" H e y ! " Roscovitz ellerini kaldrd. "Arkadalar, ben sadece bir denizalt
srcsym. Ve bu konutuklarmz anlamak istiyorum. Evet, insan hcreleri
bir araya geliyor ama bu baka bir ey c a n m z ektiinde paralarmza
ayrlmyoruz. Ayrca btn her eyi kontrol eden bir merkezi sinir sistemimiz
var."
"Vcutlarmzdaki
Delavvare.

hcreler kimyasal

sinyallerle

haberleirler."

dedi

"Evet ama bunun anlam nedir? Bu hcreleri ayn yne yzen balklardan
oluan bir sr gibi mi tasvir etmeliyiz?"
"Balk srleri, ayn anda ayn yne doru hareket ediyor gibi sadece
grnrler," diye aklad Rubin, " aslnda balk srs davran basnla
ilgilidir."
"Onu biliyorum, ben sadece demek istemitim k i "
"Balk vcutlarnn yanlarnda hassas organlar vardr," diye aldr etmeden
Rubin devam etti, "eer bir balk pozisyonunu deitirirse, hareketi su
araclyla bir basn dalgas oluturur. Bu dalga etrafndaki btn balklar
tarafndan fark edilir ve onlar da otomatik olarak buna uyarak btn srnn
ayn yne dnmesini salarlar."

"Biliyorum dedim!"
"Ama tabii ki!" Delavvare'in yz aydnland. "te b u ! "
"Ne?"
"Basn dalgalan. Bu jlemsi mac'deden byk bir ktle basn dalgalan
ile btn bir balk srsn ynlendirebilir. Balklarn alardan
kaabilmelerinin nasl bir sihirle olabileceini kendimize soruyorduk. Eh,
cevabmz bu olabilir."

krm

"Btn bir balk srsn ynetmek mi?" diye sordu Shankar, pheyle.

"Licia hakl." Greyvvolf tartmaya katld. "Eer yrr milyonlarca yengeci


karaya srebiliyor ve milyarlarca solucan kta yamalanna gnderebiliyorsa,
balk srlerini de ynlendirebileceklerine bahse girebilirsiniz. Ve bunu basn
dalgalan ile baarmalar kolay olmal. Srnn basnca olan hassasl, balklan
avclardan koruyan neredeyse tek eydir."
"Tanktaki tekhcrelilerin basn dalgalarna m tepki verdiini iddia
ediyorsunuz?"
"Hayr." dedi Anavvak. "Basn dalgalarndan daha komplike bir yntem
olmal. Balklar basn dalgalan yaratabilirler fakat ya tekhcreli
organizmalar?"
"Ama birlemeyi tetikleyen bir ey olmak zorunda."
544

"Bekleyin," dedi Oliviera, "bakterilerde benzer iletiim biimlen vardll


Mesela Myxococcus xanthus. Toprakta yaayan bir tr. Kk ve d a n k
MU iiler halinde hareket ederler. Tek bir hcre yeterince beslenemezse, bir eit
lik sinyali verir. Koloninin geri kalan buna ilk bata pek dikkat etmez; ama
ne kadar ok hcre ackrsa, sinyal o kadar iddetlenir ve sonunda belirli bir
snr geer. Bu noktada sr gittike birbirine yaklar ve aamalarla gvdeli
vap denilen kannak bir ok hcreli doku olutururlar. Bu yap plak gzle
grlebilir."
"Ne tr bir sinyal?"
"Bir kimyasal madde retirler."
"Yani koku gibi m i ? "
"Evet. Bir dereceye kadar."
Tartma duruldu. Herkes kalarn atm, parmak ularn birbirine
bastrarak dudaklarn bzmt.
"Pekl," dedi Li, "etkilendiimi sylemeliyim. Byk bir ilerleme
kaydettik. Artk zamanmz zaten sahip olduumuz bilgileri paylaarak
harcamayalm, Bir sonraki admmz nedir?"
"Benim bir nerim var." dedi VVeaver.
"Ltfen buyurun."

"VVhistler'dayken Leon'un yunus beyinleri hakknda sylediklerini


hatrlyor musunuz? Askeri deneyler ve elektronik implantlar sadece basit
mikroipler deil, yapay sinir hcrelerinden oluan alarn beynin blmlerini
mkemmel olarak taklit etmesi ve birbirleriyle elektrik atmlar vastasyla
iletiim kurmalar. Jlemsi maddenin gerekten tekhcrelilerden oluan bileik
bir yap olduunu ve bu organizmalarn beyin hcrelerinin fonksiyonlarn
stlendiini, hatta onlarn yerine getiini kabul edersek o zaman kendi
aralarnda iletiim kurabilirler. Buna zorunlular. Aksi halde, bileemez ve ekil
deitiremezlerdi. Belki btn kimyasal sinyalleriyle birlikte bir yapay beyin
oluturuyorlar. Belki..." Duraksad. "...konak canlnn duygulann, niteliklerini,
ve bilgisini de stleniyorlar. Bylece onu kontrol etmeyi reniyorlar."

krm

"Eer yleyse, renme kabiliyetleri olmal." dedi Oliviera. "Ama bir


tekhcreli organizma nasl renebilir?"
"Leon ve ben, byle tekhcrelilerden oluan bir sry yapay olarak
bilgisayarda yaratabiliriz. Onlara grevler verip, ne kadar zamanda bir beyin
gibi davranacaklann inceleyebiliriz."
"Yapay bir zek m ? "
"Evet ama biyoloji temelli."
"Bu ie yarayabilir. Balayn." diye karar verdi Li. "Baka nerisi olan?"
"Tarih ncesi yaam biimlerinde benzer organizmalann varlm
aratrabilirim." dedi Rubin.
545

Li onaylad. "Sende yeni bir haber var m Sam?"


"Aslnda yok." Crowe'un sesi bir duman bulutunun altndan geliyordu. "u
an iin, bir cevap beklerken bir yandan da eski Scratch sinyallerini deifre
etmeye alyoruz."
"Belki de yrr'a toplama karmadan daha zorlu bir ey yollamalsn." dedi
Peak.
D u m a n dald ve Crovve'un yal ama gzel yznde bir glmseme
belirdi. "Biraz sabret Sal."

Havuz

Gvertesi

Roscovitz tm hayatn Amerikan Donanmas'na adamt ve bunu deitirmek


iin bir sebep gremiyordu. nsanlarn en iyi olduklar ii yapmalar gerektiine
inanrd ve kendisi su altnda olmay sevdiinden denizaltlarla ilgili bir
kariyerde karar klm ve kumandanla kadar ykselmiti.
Fakat ayn zamanda merakn, bir kiinin sahip olabilecei en nemli
zelliklerden biri olduuna inanrd. Sadakata, balla ve vatanseverlie
saygs ok fazlayd ama onun doasna ters den kr krne itaati aptalca
buluyordu. Bir gn, denizalt komutanlarnn iinde olduklar dnyadan
habersiz yaadklarn fark etti ve bylece kendini bilgilendirmeye karar verdi.
Elbette bir anda bir biyolog olup kmad ama Roscovitz'in sorgulayc akl, bir
asker gibi sadk davranacak ama ayn zamanda da aratrmalarda ynetici
grevi grebilecek kvrak zekl insanlarn peinde olan donanmann teknoloji
biriminin dikkatini ekmiti.

krm

Independence71 Grnland Denizimde gerekleecek bir keif gezisine


hazrlama karan alndnda, Roscovitz gemi iin son teknoloji rn bir dal
istasyonu kurmakla grevlendirildi, Pek ok kii gemiyi insanln son umudu
olarak grdnden hibir masraftan kanlmyordu. Roscovitz'e bedelini
dnmeden ne gerekiyorsa almas ve ellerinde bulunmayan her eyi
smarlamas sylenmiti, tabii iini geminin denize almasndan nce bitinnesi
artyla.

Hi kimse onun insanl su alt aralar kullanmay dneceini


beklememiti. lk akla gelen seenek, Norveli solucanlann peine dm olan
Victor adl ara gibi ROVlar kullanmakt. ne geen bir dier seenek se
AUVlard: Victor'un aksine bu aralar gemiye balayacak bir kablo
bulunmuyordu ve robotlarn ounluu yksek znrlkl kameralar ile
mafsalh bir kavrayc ya da hassas yapay kollarla donatlmt. Hlihazrda
saldnya uram ya da lm dalglar dnldnde, kimse insan hayatlarm
riske atmaya yanamyordu. u gnlerde bir ocuk havuzu bile tehlikeliydi.
546

Roscovitz onlarn itirazlarn dinledi ve tm bunlar unutmalarn syledi


" n son ne zaman sadece maki nal ar kullanarak bir sava kazandkV'diyerek
kar kt. "Tabii ki akll bombalar frlatabilir ve dman hatlarna insansz
uaklar gnderebiliriz ama hibir robot bir sava ua pilotunun verecei
Kirden kararlar veremez. Bu grevin bir noktasnda aa inip sorunu
kendimizin halletmesi gerekecek."
Ona aklndan geenin ne olduunu sordular. ROVlar, AUVlar, dedi, ve ilave
olarak silahlandrlm insanl deniz alt aralar. Ayrca bir de yunuslardan
olumu bir alay istedi ve bir bilim adamnn talebiyle MK-6 ile MK-7'nin
|reve tahsis edilmi olduunu duymak onu memnun etti. Yunuslardan kimin
sorumlu olacan rendiindeyse mutluluu iki katma kt.
Roscovitz, Jack O'BannnT ahsen tanmyordu fakat bu eski dalg, deniz
kuvvetlerinin belli evrelerinde olduka iyi tannyordu. inden ayrldnda,
deniz kuvvetleriyle btn ilikilerini kesmiti. Roscovitz, O'BannonTn bir kalp
yetersizlii sorunu olmadn gayet iyi biliyordu ve adamn tekrar bir askeri
geminin gvertesinde olduunu duyduunda armt.
stleri onu, insanl deniz alt aralarna ihtiyac olmayacana ikna etmeye
altlarsa da bir trl Roscovitz'e sz geiremediler. En sonunda izni almt.
Ardndan onlar bir kez daha artt.

krm

Donanma Komutanl, Roscovitz'in devasa helikopter gemisinin k


tarafn Ruslar'm MR, Japonlar'n Shinkai ve Franszlar'n Nautile'i gibi
nemli denizalt modelleriyle donatmasn bekliyordu. Bu aralar, ve tabii eski
dost Alvin, 3000 metre derinlie inebilecek birka aracn arasndaydlar. Ama
Roscovitz daha yeniliki fikirlerin peindeydi. Shinkai 6500 metre derinlie
inebiliyor olabilirdi ama dal ve k balast tanklarnn doldurulup
boaltlmasna balyd. Ayn durum MIR ve Nautile denizaltlar iin de
geerliydi. Ancak Roscovitz ngrd, allagelmi derin deniz keiflerinden
deildi: bu, bilinmeyen bir dmana kar giriilen bir savat. Sradan deniz alt
aralarna gvenmek, bir hava savanda scak hava balonlar kullanmaya
benzeyecekti. Derin deniz dal aralarnn byk ounluu, kendi amac iin
fazlasyla hantald. Onun istedii derin deniz jetleriydi.

Deniz alt sava jetleri.


steklerine uygun erevede alan bir irket bulmas fazla vaktini almad.
Kaliforniya'da, Point Richmond'da bulunan Havvkes Okyanus Teknolojileri
mkemmel bir ne sahipti ve bu yalnzca iinde bulunduklar endstri ile snrl
deildi. Her ne zaman ileri teknolojili aletler gerekse, Hollyvvood bu irketin
uzmanlna bavuruyordu. nl bir mhendis ve mucit olan Graham Havvkes,
firmay doksanl yllarn ortalarnda kendi deniz altnda uma hayallerini
gerekletirebilmek iin kurmutu.
Roscovitz isteklerini listelemi ve byk miktarda nakitle birlikte masaya
547

koymutu. Bir tek koulu vard: firma, denizaltnn inasn kendilerine tannan
ok ksa srede bitirmek zorundayd.
Teklif edilen ykl para, anlamann imzalanmasn salamt.
Bilim insanlar, tepeden trnaa onlara s yaltm salayan yapay kauuktan
kyafetlerine brnm halde saat on otuzda iskelede dizildiklerinde Roscovitz,
bir kez olsun kendisi onlara bir eyler retebilecei iin memnundu. Ordu ve
mrettebat iin atamalar Norfolk, Virginia'da gereklemiti. Pek ou
Donanma zel Birlikleri yesiydi, suya ylesine alknlard ki neredeyse
yzgeleri kacakt. Ama Roscovitz bilim insanlarnn da derin deniz uuu ve
sava konusunda bilgili olduklarndan emin olmak istiyordu. Keif srasnda
bir eyin gerekleebilecei ve sivillerin belirleyici bir rol stlenmeleri
gerekebileceini biliyordu.
Ba teknisyeni Kate Ann Brovvning'e, drt deniz alt aracndan birini
indirmesi talimatn verdi. Deepflight 1 onlara doru yavaa aa inmeye
balad. Botun alt ksm tekerlekleri olmayan abartl bir Ferrari'ye benziyordu,
drt uzun, ince silindirle donatlmt. Havuzun lam stnde, gvertenin drt
metre yukarsndaki gz hizasnda asl durana dek bekledi. O adan
bakldnda, allageldik deniz alt aralanyla pek az ortak yne sahipti. Yass,
geni ve neredeyse dikdrtgenimsi biimi, k tarafnda bulunan drt itici ve n
tarafna doru knt yapan iki yar saydam pilot kabiniyle daha ok bir uzay
gemisini andryordu. Saydam kubbelerin hemen altnda ise bir ift eklemli kol,
aracn ba tarafndan dar uzanyordu. En ok dikkat ekeni ise aracn ksa
kanatlaryd.

krm

"Bir uaa benzediini dndnz sanyorum,"dedi Roscovitz,


"dnceniz doru saylr. Bu bir uak ve su altnda uaklar kadar manevra
kabiliyetine sahip. Kanatlar tpk bir uankiyle ayn ama iin kullanlyor,
profili aksi ynde alanm. Bir uan kanatlarnn altnda oluan basn,
stndekinden daha yksektir ve bu durum aracn ykselmesini salar. Bir
Deepflight'm kanatlan ise suyun kaldrma kuvvetinin etkisine kar koyan,
aa doru bir kuvvet oluturur. Dmen sistemi bile, havaclk prensipleri
dnlerek oluturuldu. Bir ta gibi batmyorsunuz; altm dereceye kadar
eilebilen bir ayla hareket ediyorsunuz ve bylece bir yandan teki yana ya
da aa ve yukarya zarif bir biimde hareket edebiliyorsunuz.""Elini dz bir
biimde tutup bu hareketleri gsterirken kendi ses efektlerini de katyordu.
Kabinleri iaret etti. "Bir hava aracyla belirgin farkllklanndan biri, oturmuyor
olmanz. Yz koyun biimde uzanyorsunuz. Bu ekilde aracn ykseklii, 3
metreye alt metrelik bir yzey alannda 1.4 metrede kalabiliyor."

" N e kadar derinlie dalabilir?"diye sordu VVeaver.


" N e kadar isterseniz. Doksan dakikadan daha ksa bir sre iinde Mariana
ukuru'nun dibine bir uu gerekletirebilirsiniz. Bu bebek saatte on iki deniz
548

millik bir hza kabilir. D gvdesi seramikten, saydam kubbeler ise akrilikten
yapld ve titanyumla evrili. Tm derinliklerde gvenli. Ayn zamanda harika
bir panoramik gr de salyor ki ite bu svalm m yoksa nian m alalm
kararn vermemize yardmc olacak." Alt ksm iaret etti. "Deepflight'l&nmm
drt torpido ile donattk. kisi az miktarda bir patlaycya sahip -bir balinay
yaralayabilecek ya da belki de ldrebilecek kadar. Dier ikisi ise daha fazla
hasar verebilir. Bunlar bir kayay paralamak ya da bir balina srsnden
kurtulmak iin kullanabilirsiniz. Ama rica ederim atelemeyi pilota brakn,
tabii lmemi ya da bilincini kaybetmemise, ki byle bir durumda zaten fazla
bir seenee sahip olmayacaksnz."
Roscovitz ellerini rpt.
"Test uuu iin ilk srada olmak konusunda aranzda kavga edebilirsiniz.
Ayrca bilmeniz gereken bir ey daha var. Aracn yakt size sekiz saatlik bir
sre tanyacaktr. Eer herhangi bir yerde skrsanz, yaam destek sistemi
size doksan alt saat yetecek oksijen salayacaktr. Her halkarda da endieye
gerek yok o zamana kadar Tanr'nn zel ordusu, Amerikan Donanmas sizi
kurtarmaya gelmi olacaktr. imdi... ilk kim denemek istiyor?"
"Su olmadan m?"diye sordu Shankar, havuza phe dolu bir bak atarak.
Roscovitz srtt. "1500 tonluk su yeterli olur m u ? "
"Eee... ey, sanrm."

"O halde balyoruz. Hadi havuzu dolduralm."

Bilgi

Merkezi

Muharebe

krm

Roscovitz bilim insanlar grubuna eitim verdii srada, Crovve ve Shankar'n


yerine bakmalar iin iki telsiz operatr grevlendirilmiti. Adamlar zaman
ldryorlard. Aslnda yapmalar gereken ey sadece azlarn kapal
kulaklarn ise ak tutmakt ama bilgisayara ve Shankar'm Birleik
Devletler'dekj SOSUS ekibine gvenebileceklerini biliyorlard. Derinlerden
gelen herhangi bir ses, saysz elektronik sistem ve insan duyulan tarafndan
kyda yakalanp fltrelenerek, ayrntl bir analiz ve raporla Independence'a
geri gnderilecekti. Crovve'un mesaj Independence'tan yollanmt ve ara
gelecek bir karl bekliyordu, fakat o pek ok dinleme istasyonundan
yalnzca bir tanesiydi. YrrTn cevap vermesi durumunda, ses Atlantik
Okyanusu'nda bulunan hidrofonlar sistemi tarafndan yakalanacakt. Ardndan
hidrofonlar arasndaki mesafe ve sinyalin srasyla her bir hidrofona ulama
sresi hesaplanarak bilgisayar sinyalin gnderilmi olduu konumu
belirleyecekti. Ardndan bu bilgi, CC'ye iletilecekti.
Teknolojinin gcne gvenmekte olari adamlar mzik konusunda hararetli
549

bir tartma iindelerdi. Beyazlarn yapt hip-hop konusunda ylesine


kendilerini kaptrmlard ki, ekranlara bakmak akllarna gelmemiti. En
sonunda biri kahvesini almak iin uzandnda ekranlara gz gezdirdi ve
bakakald.
"Tanrm! Bu da neyin nesi?"
ki ekranda da renkli dalgalar oynayordu.
Dier adam da gzlerini ekrana dikti. "Ne zamandan beri oradalar?"
" B i l m e m . " Telsiz operatr izgilere bakt. "Kydaki ekip tarafndan
bilgilendirilmi olmamz gerekirdi. Neden bizi aramyorlar? Onlar da bu
sinyalleri alyor olmallar."
"Crowe'un mesaj gndermek iin kulland frekans m b u ? "
"Hi bana sorma. Ama duyulabilir bir ses alamyorum sestesi ya da
sesalt olsa gerek."
Dier operatr bir anlna dnd. "Hidrofonlarn en yaknda bulunan
Nevvfoundland sahilinin aklarnda. Sesin ilerlemesi biraz vakit alr ama
bizden baka hi kimse bu sinyali yakalayamyorsa..."
"Bulunduumuz yerden geliyor."

Deepflight

krm

Byk balast tanklar suyla dolarken hidrolik sistem grltyle almaya


balad. Independence'm k taraf, ieri deniz duyu dolarken yavaa suya
batmaya batyordu.
"Suyu oluklardan da ieri a!abiliriz,"diye grltde sesini duyurmak iin
bard Roscovitz, "ama bu kapaklan ayn anda amamz anlamna gelir ki,
gvenliimizi tehdit eder, bu nedenle bundan kanyoruz. Bu ii zel olarak
tasarlanm bir pompalama sistemiyle hallediyoruz. Kapal devre bir boru
sistemi gverteyi suyla dolduruyor. Buraya gelinceye dek defalarca
filtreleniyor. Havuz, tpk oluklar gibi sensrlere sahip, bylece havuza
atlamadan evvel suyun gvenli olduundan emin olabilirsiniz."
"Aralar havuzda m test edeceiz?"diye sordu Johanson.
"Tabii ki hayr onlar darda uuracaz."
Yunus bl orkalarn geri ekildiine dair raporunu vermi olduundan
Roscovitz birka dal gze alabilecekleri konusunda tatmin olmutu.
"Tanrm!" Rubin gzlerini havuzdaki kpren suya dikmiti. Olduu yerde
donakalmt. "Sanki batyonnuuz gibi."

Roscovitz ona srtt. "Batmakta olan bir sava gemisinde bulundum, inan
bana, buna benzer hibir yan yok."
Devasa geminin k metre metre suya batyordu. Independence, zeminin
550

eildiini kimsenin hissedemeyecei kadar bykt. Deiim minimal


dzeydeydi fark etmek iin bir su terazisi kullanmak gerekirdi ama havuz
gvertesi zerindeki etkisi artcyd. Su seviyesi, iskelenin kenarna deene
dek ykseldi. Birka dakika iinde gverte drt metre derinliinde bir havuza
dnmt. Artk yunuslarn bulunduu tank su altnda kalmt ki bu da
yunuslarn tm gverte boyunca yzmelerine izin veriyordu. Zodiaclar, bende
skca bal halde su yzeyindeydiler. Deepflight 1, sakince dalgalarn zerinde
inip kalkyordu.
Brovvning tepelerindeki ray sistemiyle bir baka deniz alt aracn indirdi.
Kontrol panelinin nnde, kumanda kolunu idare ediyordu. Aralar teker teker,
iskelenin yannda sralanacak ekilde monorayda ilerletti. Ardndan pilot kabin
kapaklarn at. Sava ua kokpitlerininki gibiydiler.
"Kabinlerin her biri birbirinden bamsz olarak alp kapanabilir."diye
aklad kadn. "eri girmek kolay olmasna karn ilk denemenizde srlsklam
olabilirsiniz. Su, havuza dolarken stldndan on be derecelik lklktadr
ama sakn kyafetlerinizi karmay dnmeyin. Okyanusa kyafetsiz dm
olmanz durumunda her ey birka dakika iinde sona erebilir. Grnland
sahilinin aklarnda su ss en fazla iki derecedir."
"Sorunuz var m?" Roscovitz gruplarn ilkini organize edip bilim insanlarn
pilotlarla eletirdi. "O halde gidelim. Gemiye yakn kalacaz. Yunus
blndeki dost canls meslektalarmz bize ilerin yolunda olduunu
sylyor ama her an her ey deiebilir. Leon, sen benimle geliyorsun.
Deepflight / 'i alacaz."
Araca atladnda bu bir yandan tekine yalpalanmasna neden oldu.
Anavvak onu taklit etmeye alt fakat dengesini yitirip suya dt. Alelacele
yzeye ktnda kahkahalar duydu.

krm

"Sanrm demek istediim buydu."dedi Brovvning kuru kuru.


Anavvak kendisini aracn gvdesine ekip, kamnn zerinde kayarak kabine
girdi. Beklentisinin aksine ierisi rahat ve feraht. Tam olarak dmdz,
uzanmyordu; kabin hafife yukar meyilliydi bylelikle vcudu, havalanm
birkayaknnkini andran bir pozisyondayd. nnde bir kontrol paneli grd.
Roscovitz aracn g kaynan atnda kabin kapaklar sessizce kapand.

"Pek Ritz'e benzemiyor ha, Leon?"


Ses hoparlrlerden patlarcasna kp AnavvakVn kulaklarna doldu. Ban
evirdi. Bir metre tesinde Roscovitz akrilik kabin kapandan ona bakp,
srtyordu. "nndeki kumanda kolunu gryor musun? Size aracn bir uaa
benzediini sylemitim ya... te, onunla uuyor. Yani arac bir uak gibi
kullanmay renmen gerekecek irtifa kazanp alalmay, dnleri. Drt
yne hareket etmeyi becerebilmelisin. Ara, belli bir noktada durmasn
salayan yeterli kart kuvveti oluturabilecek drt iticiyle donatlm durumda.
551

nce ben bir tur arac sreceim ve ardndan kontrol sen devralacaksn ve
ben de sana neyi yanl yaptn anlatacam."
Birdenbire ara ne doru eildi. Akrilik kubbelerin st suyla kapland ve
yumuak bir eimle aa meyillendiler. Aracn nnde ve kanatlarnda yer
alan projektrler yand. Anavvak havuzun dibindeki kaplamann kaydn
grd, artk oluun giriinin zerinde duruyorlard. Geit alp, tamamen
aydnlatlm, en ucunda koyu renkli elik bir kapak bulunan bir bacay
meydana kard. Deepflight yavaa batarak baca boyunca ilerledi ve
tepelerindeki cam kapaklar kapand. inin bulandn hissetti.
" M e r a k etme,"dedi Roscovitz, "hzla kmamz salayacaklardr. Esas
zaman alan oradan geri kmak."
elik kapaklar sarsntyla harekete getiler. Devasa metal paneller ayrlrken
manzara ortaya kmaya balamt: derinliin sonsuza uzanan karanl.
Deepflight bilinmezlie doru batmaya balad.
Roscovitz hz verip arala bir kavis izdi. Ara yana yatmt. Anavvak
bylenmiti. Daha evvelden okyanusun st katmanlarnda kullanlmak zere
tasarlanm kk geleneksel dal aralarn kullanmt ama bu farklyd.
Deepflight, suda sanki havalanm bir uakmasna hareket ediyordu. Ve
hzlyd da! Bir arabada, saatte on iki deniz miline denk gelen 14 millik bir hz
yava grnebilirdi ama suyun altnda Deepflight mthi bir hz sergiliyordu.
Independence'm altndan uzaklap, suyun dalgal yzeyinin tepelerinde
belirmesini hayranlkla izledi. Roscovitz denizaltnn burnunu dik bir ayla
indirdi. Bir kez daha yana dnd, helikopter gemisinin k tarafna yneldi ve
dala geti. Tepelerinde, geminin devasa dmen kanad vnlyordu.

Ardndan Roscovitz keskin bir biimde arac yana yatrd. Anavvak her an
iin nlerinde bir orkann yuvarlak siyah-beyaz yzn grmeyi bekliyordu
ama bunun yerine iki yunus ieri bakmaya balad. Balarndaki kameralarla
deniz alt aracnn etrafnda kaygszca dolanyorlard.
"Glmse Leon!"diyerek gld Roscovitz. "Kameraya yakalandn!"

krm

Ardndan bir k panldad. "imdi sra sende,"dedi Roscovitz, "eer bir


ey yanmza taklp bizi yemeye alrsa, kahvalt niyetine ona torpidolarmz
sunarz. Ama bununla ben ilgilenirim. Sen dmene odaklan."

Anavvak bir anlna afallad. Kumanda kolunu tutuu sklat. Roscovitz


ona ne yapacan sylememiti, o da dmdz ilerledi.
"Hey Leon, direksiyonda uyuklamak yok. Bundan daha heyecanl otobs
yolculuklarnda bulunmunm."
" N e yapmam istiyorsun?"
"Herhangi bir ey. Bizi Ay'a uur!"
Bu senaryoda Ay aamzda olsa gerek, diye dnd Anavvak. te
balyor.
552

Kumanda kolunu ileri itti.


Deepflight'm bumu ani bir hareketle aa bakt ve derinlere inmeye
baladlar. Anavvak gzlerini karanla dikmiti. Kumanda kolunu kendine
doru, bu kez daha nazike ekti. Ara dzleti. Bir dn denedi fakat bu ok
sert olmutu. Bir defa daha denedi. Dmeni ok sarsarak kullandnn
farkndayd ama gerekten de kolayd. Pratik yapma meselesiydi.
tede ikinci bir Deepflight grd. Birdenbire bu houna gitmeye balamt.
Saatlerce devam edebilirdi.
"Fena deil, Leon. Tekniinin herhangi birinde deniz tutmasna yol
aabileceini syleyebilirim ama bu zemeyeceimiz bir sorun deil. imdi
arac dzletir. Harika. te byle, imdi akntya brak. Haydi imdi mafsall
kollan altrmay deneyelim. renmesi ok kolay."
Be dakika kadar sonra Roscovitz kontrolleri yeniden alp arac yavaa
bacann iine soktu. Su geidinin iinde ac verici bir dakika geirdikten sonra
cam kapaklar ald ve su yzne ktlar. Anavvak geri dnm olduklan iin
zgn deildi: orkalarn sabahn erken saatlerindeki ziyaretleri sinirlerini altst
etmiti. Ve deniz, tecrbesiz bir pilotun zerine salabilecei pek ok eye
gebeydi.
Roscovitz kabinleri at, kendilerini yukar ekip iskeleye ktlar.
Floyd Anderson onlar bekliyordu. "Nasld?" diye sordu. Umursamaz
grnyordu.
"Elenceli."
"Evet arkadalar, parti sona erdi." Birinci subay dier denizaltnn su yzne
kmasn izledi. "Kafanz suya gmdnz anda bir eyler oluyor. Bir sinyal
aldk."

krm

" N e ? " Crovve onlara katld. "Nasl bir sinyal?"


"Biz de sizin syleyebileceinizi umuyorduk." Anderson gzlerini kadnn
arkasna dikti. "Gl bir sinyal, ve yaknlarda bir yerden geliyor."

Muharebe

Bilgi

Merkezi

"Alak frekansta bir sinyal," dedi Shankar. "Scrateh ile ayn dzende."
Shankar ve Crovve CIC'ye aceleyle kotular. Ayn zamanda kydaki
istasyondan da teyit gelmiti. Hesaplamalarna gre, ses IndependenceTn
bulunduu blgeden geliyordu.
Li ieri girdi. "Ne olduunu anlayabiliyor musunuz?"
"Hemen deil." Crovve ban sallad. "Bilgisayann yardmna ihtiyacmz
var. Sinyali ayrtrp, iinde belli dzenler aramaya balamalyz,"
"O zaman gelecek sene grrz."
553

"Bizi kritik mi ediyorsunuz?" diye hrlad Shankar, sinirle.


"Sadece makul bir zaman iinde nasl deifre edebilmeyi dnyorsunuz,
onu merak ediyordum. stelik bir de NOAA'daki arkadalarnz Scratch'in
ieriini yllardr zememiken."
"Bunu imdi mi sorguluyorsunuz?"
"ocuklar, kavga etmeyin." Crowe, eeleyerek sigaralarn arad ve bir tane
yakt, "Size yabanc bir zek ile iletiim kurmann ok farkl bir mesele
olduunu anlatp durdum. Dn gnderdiimiz, byk ihtimalle yrr'n ilk defa
deifre etmeyi baard insan mesaj oldu. Ayn formatta cevap vereceklerdir."
"Gerekten ayn kodlamay kullanacaklarm dnyor musun?"
" E h , eer yrr gerekten varsa, eer bu bir mesajsa, eer kodlamamz
anladlarsa, eer bizimle konumaya ilgileri varsa o zaman, evet."
"Neden duyabileceimiz bir frekans deil de, sesalt spektrumunu
kullanyorlar?"
"Neden kullanmasnlar?" diye sordu Crovve, aknlkla.
"Daha diplomatik olurdu."
"Eer bir Rus sana kt bir ngilizce ile hitap etse, ona Rusa m cevap
verirdin?"
Li omuzlarn silkti. "Peki, tamam. imdi ne yapyoruz?"

Mterek

stihbarat

Merkezi

"Mesajmz gndermeyi keseceiz. Bu onlara cevaplarn aldmz


gsterecek. Bizim kodumuzu kullanp kullanmadklarn yaknda anlarz,
Deifre edilmesinin mmkn olduu kadar basit olmasn salamlardr. Bizim
bunu baarmak iin yeterince zeki olup olmadmz ise tabii baka bir soru."

krm

VVeaver imknsz baarmaya alyordu. Zeki yaamn evrimi zerine u ana


kadar yaplm aratrmalarn varln dikkate almadan, onlarn btn
sonularn kantlamaya alyordu.

Crovve, uzayl medeniyetler zerine olan btn teorilerin aslnda ayn birka
somya bal olduunu aklamt. Bunlardan biri uydu: Zeki yaam formlar
ne kadar byk ya da kk olabilirler? SET iinde odak noktas yldzlararas
iletiim olmasndan dolay, insanlar gzlerini gkyzne dikmi dier
gezegenlerdeki yaamlar dleyen ve temas kurmak isteyen uzayllar zerine
varsaymlarda bulunuyordu. Byle yaratklarn karada yaamas gerekirdi ve bu
yzden boyutlar ile ilgili ak snrlamalar vard.
Son zamanlarda astronomlar ve astrobiyologlar Dnya ktlesinin yzde
85'inden az, yzde 133'nden fazla olmayacak bir gezegenin, bir ya da iki
milyar yl iinde zeki yaamn gelimesine olanak salayacak yzey
554

scaklklarn oluturabileceini dnyorlar. Bu kurgu gezegenin olas farkl


boyutlar, kendi yerekimi alan ve dolaysyla orada yaayan canllarn vcut
yaplar iin deiik senaryolarn retilmesine sebep olmutu. Teoride, Dnya
benzeri bir gezegende bir canl varln ulaabilecei ller sonsuzdur. Pratikle
ise, vcudunun kendi arln kaldrma kapasitesi ile snrldr. Dinozorlar,
elbette, olaanst byk kemikler gelitirmilerdi ama beyinleri kk ve
zayf kalmt. Sadece hantal hantal dolamak ve beslenmek iin
yaplanmlard. Bu yzden hareketli zeki canllar iin aa yukar bir hesap
ortaya kyordu: on metreden daha fazla byyemezlerdi.
Daha ilgin olan soru ise ne kadar kk olabilecekleriydi. Karncalar zek
gelitirebilir miydi? Ya bakteriler? Veya virsler?
SET aratrmaclar ve astrobiyologlann bunu renmeyi istemek iin iyi bir
sebepleri vard; galakside Dnya'nn bulunduu blgede insan benzeri bir
medeniyet olmad, neredeyse kesin gibiydi. Bu yzden bilim insanlar Mars ya
da Jpiter'in uydularnn birinde babo dolaan sporlar veya birka tekhcreli
organizma bulma umuduna tutunmulard. Yaam olarak tanmlanabilecek en
kk, fonksiyonel birimi aramaya baladlar, bu da onlar kanlmaz olarak
karmak organik molekllere, enformasyon depolayan ve kullanan en kk,
bamsz birimlere yneltti. Bir molekl zek sahibi olabilir miydi?

krm

Cevap, kesin bir hayr idi.


Ama insan beynindeki sinir hcreleri de ayr ayr zeki deildi. nsanlarn
zeki olmasn salayan beyin-vcut oran, yz milyar sinir hcresi
gerektiriyordu. nsandan daha kk bir canlnn zek sahibi olabilmesi iin
belki daha az sayda hcre yetebilirdi, ama sinir hcrelerini oluturan
molekllerin boyutlarn deitirebilme imkn yoktu ve hcreler belirli bir
miktarda deillerse, o zaman zek kvlcm da parlamyordu, Karncalar
snrlayan faktr ite buydu; bilinsiz bir zekya sahipmi gibi grnseler de,
beyinlerindeki hcre says yetersizliinden asla yksek bir zekya sahip
olamayacaklard. Karncalar akcierlerle deil, vcut yzeyi zerinden nefes
aldklarndan ve oksijeni hcrelere ilettiklerinden, daha byyemezler belli
bir boyutu atktan sonra solunum sistemleri almayacaktr ve daha byk
beyin gelitiremezler. Karncalar ve dier bcekler, evrimin ayn kmaz
sokanda kapal kalmtr. Bilim insanlar, zeki bir yaam formu iin mmkn
olan en kk boyutu on santimetre olarak saptamlardr, bu da srnen bir
Aristo ile karlamay neredeyse imknsz klmtr. Tekhcreli bir zek ise
dnlmyordu bile.
Btn bunlar, zeky ve tekhcrelileri anlaml bir ekilde bir araya getirmek
iin, bilgisayar programlamaya oturan VVeaver'n aklnn bir kesindeydi.

Laboratuvardaki keiften sonra, genel olarak hakim olan hava phecilikti.


Jlemsi madde, gerekten zeki olabilir miydi? Tekhcreli organizmalar
555

yaratclk ve bireysel farkndahk gelitiremezdi. Yksek rakamlarda bir araya


gelmi tekhcrelilerin, teorik olarak bir beyin ya da hcrelerden meydana gelen
bir vcut oluturabileceini kimse tartmyordu. Grne gre, URA
tarafndan Vancouver Adas civarnda fme alnan mavi bulut milyarlarca
hcreden oluuyordu a m a bu dnebildii anlamna m gelirdi?
Dnebildii varsaylsa, nasl renebiliyordu? Bu hcreler nasl iletiim
kuruyordu? Bir hcre topluluunun yksek bir varla dnmesi iin ne
gerekiyordu?
Bu sre insanlk iin nasl ilemiti?
Jlemsi madde, ya hakikaten basit bir organik amurdu, ya da bir numaras
vard.
Balinalar ve yengeleri ynetmeyi baarmt.
Kurzvveil Teknolojileri tarafndan gelitirilen bilgisayar programlar,
nronlar ve sonucunda bir beyni taklit etmek iin milyarlarca elektronik
depolama birimi kullanyorlard. Yapay zek ile Dnya'mn farkl yerlerinde
eitli aamalarda epey bir sredir allyordu. renme kabiliyetine sahiptiler
ve hatta, belli alardan, kendi yaratclklarn daha gelitirme potansiyelleri
vard. Yapay zek aratrmaclarnn hibiri bir bilin yarattklarn iddia
etmiyordu ama kk ve zde birimler bileiminin ne zaman canl olarak
tanmlanabileceine dair bir soru bulunmaktayd. Acaba bu ekilde yapay
yaam yaratlabilir miydi?

krm

VVeaver, Ray Kurzvveil ile temasa gemiti ve bu sayede, u anda VVeaver'n


elinin altnda en son nesil yapay beyinlerden biri vard. lk ii yapay beynin bir
gvenlik kopyasn karmak olmutu. Daha sonra orijinal beyni tek tek
elektronik paralarna ayrmaya balad, aradaki bilgi kprlerini ortadan
kaldrd ve onlar kck birimlerden oluan ve hibir yaps olmayan bir
srye evirdi. Bir insan beynini de bu ekilde en kk birimlerine ayrdn
hayal etti. Hcrelerin bir araya gelip dnebilen bir btn tekrar
oluturmalarn salamak iin ne yapmak gerekirdi? Aralarnda balayc e
kalmam milyarlarca elektronik'nron, minicik veri birimleri, babo ekilde
bilgisayarnn her tarafnda geziniyordu.

Sonra onlar tekhcrel organizmalar gibi dnmeye alt.


Milyarlarca tekhcreli.
Bir sonraki admlarn tasarlamaya alt. Bilinen gereklere ne kadar yakn
hareket ederse, o kadar iyi olacakt. Biraz dndkten sonra, boyutlu bir
alan yaratp ona suyun fiziksel zelliklerini verdi. Tekhcreli organizmalar neye
benzer? Her trl deiik ekillerdeydilerubuklar, yldzlar, genler, bazen
dzensiz hatl, bazen kaml a m a en basitini semek akllcayd. Kre
ekline karar verdi.
Adm adm bilgisayar bir okyanusa dnt. VVeaver'm sanal organizmalar
556

elektronik dnyalar iinde yuvarlanarak dolanyorlard. Belki ortama akntltl


eklemeliydi, bylece sanal uzay derin deniz koullarna kavuabilrd. 1 lay,
bu bekleyebilirdi. nce ele almas gereken nemli somlar bulunuyordu.
ok fazla sayda birim vard. Zeki bir varl nasl oluttrabiliyorlard 7 Bu
sefer maksimum boyut snrlamas yoktu, nk su altnda vcut arln
etkileyen koullar farklyd. Zeki bir su canls, karada yaayandan
karlatrlamayacak kadar byk olabilirdi. SET senaryolar, su alt
uygarlklarm nadiren hesaba katyordu, nk byle bir uygarlk radyo
dalgalarnn eriimi dnda olacakt. Ayrca, su altnda yaayan bir trn, uzay
ve dier gezegenlere ilgi duymasnn ihtimal d olduu dnlyordu
tabii eer uzayda uan bir akvaryumla gezmeyi planlamyorlarsa. imdi bir
senaryoya ihtiyatan vard.
Anavvak, otuz dakika sonra JC'ye uradnda, kalar atlm, ekran
seyrediyordu. Onu grnce neesi yerine geldi. Adam Nunavut'tan geri
dndnden beri birok kez birbirlerinin gemii hakknda sohbet etmilerdi
ve Anavvak daha atak ve kendinden emin grnyordu. VVhistler'da tant
zgn Kzlderili, kutupta bir yerde kaybolmutu.
"Nasl gidiyor?" diye sordu Anavvak.
"Beynim dmlendi." Kafasn sallad. "Nereden balamam gerektiini
bilmiyorum."
"Soran nedir?"

VVeaver, o ana kadar yaptklarn adama anlatt. "Saplanp kalm olmana


armadm," dedi Anavvak, "bilgisayar simlasyonlarnda ok baanlsn ama
biraz biyoloji bilgisine de ihtiyacn var. Beynin dnebilmesi yapsndan
kaynaklanr. Nronlar genelde birbirlerinin aynsdr, aralarnda kumlan
balantnn tr ve ekli dnme eylemine imkn klar... Bak, mesela bir ehri
hayal et."

krm

"Londra."
"Pekl, ehirdeki btn evler ve sokaklar bir anda yerlerinden olmu ve
aralarnda karmlar. imdi senin grevin hepsini bir araya toplamak. Bunu
ok eitli ekillerde gerekletirebilirsin ama sadece bir tanesi Londra'y tekrar
kunnan salar."
"yi, gzel ama her ev nereye ait olduunu nasl biliyor?" VVeaver iini ekti.
"Hayr, baka adan bakalm. Hcrelerin nasl balandn bo ver neden
paralarnn toplamndan daha kabiliyetli bir eyi yaratmak iin teslim
oluyorlar?"

Anavvak dnceli ekilde enesini ovuturdu. "Tekrar ehri dn.


Sokaklardan birinde bin kiilik bir ekip tarafndan yksek bir bina ina ediliyor.
ilerin hepsi birbirinin ayns, diyelim ki hepsi klonlanm. Her birinin
kendine zel bir grevi ve i sistemi var. ilerden hibiri binann btn plann
557

bilmiyor ama yine de hep beraber inaat bitireceklerdir. imdi bir de, iilerin
yerlerini deitirdiimizi dn. On iilik bir zincir tulalar elden ele
gnderirken, ilerinden birinin yerine vidalan sktran adam koyduumuzu
dn byk bir soruna yol aarsn."
"Anladm. Sadece herkes ait olduu yerdeyken sre ileyebiliyor."
"imdi, birinin btn iilere ne yapmalar gerektiini syledii iin sorun
kmadn dnebilirsin ama o kii de iiler olmadan binay ina edemez.
Biri dierini tamamlyor. Plan iilerin mterek almasn gerekletiriyor,
iilerin mterek almas da plan."
"Bu durumda bir planlayn var."
"Ya da, belki iiler plann kendisidir."
"O zaman her ii dierinden, az da olsa, farkl kodlanm olmal k i
dnrsek gerekten yle."
"Doru. iler sadece grnmde benzer. Peki, tekrar baa dnelim. Bir
plan var. Btn birimler farkl kodlanm. Hepsini bir ebekeye evirmek iin
baka ne yapman gerekir?"
VVeaver dnd. "Sanrm birlikte almaya raz olmallar."
"Daha basit bir cevab var."
Birden Anavvak'n ne demek istediini anlad. "letiim. Hepsinin anlad
ortak bir dil. Bir mesaj."
"Ve bu mesaj iilere her sabah ne diyecek?"
"Kalk ve inaat sahasna git."
"Baka?"
"Oraya vardnda nereye ait olduunu hatrla."

"Aynen. Ama bu adamlar ii, o yzden karmak konumalara uygun


deiller. Ar alan adamlar bunlar. Gece yatakta terliyorlar, sabah kalkarken
terliyorlar, ite terliyorlar b t n gn boyunca. Birbirlerini nasl
tanyacaklar?

krm

VVeaver ona bakt ve yzn buruturdu. "Ter kokusundan m ? "


"Bingo!"
"Hayal gcn hakknda endielenmeye balyorum."

Anavvak gld. "Oliviera'nn suu. Bakteriler hakknda konuuyordu ya,


hani koloni kuranlar, Myxo occus xanthus. Hatrladn m? Bir koku
yaydklarnda, toplanp bir araya geliyorlar."
VVeaver bayla onaylad. Fikir mantklyd. Koku bir olaslkt.
"Bunu yzerken dneceim," dedi, "sen de gelmek ister misin?"
"Yzmeye mi? imdi?"
"Yzmeye, imdi." diyerek adamn taklidini yapt. "Dinle, normal artlarda
btn gn bir odann iinde hareketsiz geirmem."
"Ben bilgisayar inekleri iin bunun normal olduunu sanyordum."
558

"Bir inek gibi mi grnyorum? Renksiz ve pelte gibi olduumu mu


sylyorsun?"

Anawak

"Daha renksiz ve pelte vcutlu birini hayatmda grmedim." Anavvak srtt.


VVeaver, adamn gznde bir kvlcm grd. George Clooney deildi ve
ksa boyluydu ama o anda uzun, kendinden emin ve yakkl grnmt.
"Aptal," dedi glerek.
"Teekkrler."
"Sen hayatnn yarsn suda geiriyorsun diye bilgisayarlarla alan
herkesin masalarna zincirli olduunu mu sanyorsun? Bilgin olsun, ben iimin
ounu ak havada yaparm. Zamanmn ou dnmekle geer. Dizst
bilgisayarm alr ve dar frlarm. Bir tepeye trmanp orada da yazabilirim.
Burada oturmak beni geriyor. Omuzlarm elik kiriler gibi olacak."
Anavvak ayaa kalkt. Bir an iin VVeaver onun gittiini sand. Sonra adamn
ellerini omuzlarnda hissetti. Parmaklar ensesinde geziniyor, ba parmaklar
omuzlarn ovuyordu.
Kadna masaj yapyordu.
VVeaver doruldu.
Houna gitmiti ama gerekten istiyor muydu?
"Gergin deilsin." dedi Anavvak.
Haklyd. Neden yle dedim ki, diye dnd.
Silkinerek ayaa kalkt ve adam ellerini geri ekti. VVeaver bir hata yaptn
fark etti. Tekrar sandalyesine oturmay ve adamn masaja devam etmesini
istiyordu. Ama artk ok geti.
"Eh, ben gideyim o zaman." dedi mahcupa.

krm

Kendine neyi yanl yaptn soruyordu. Havuzda kadna katlm olmay


isterdi ama durum deimiti. Omuzlarna masaj yapmadan evvel ona sormas
gerekirdi. Belki de durumu yanl deerlendirmiti. Bu tr konularda hi
baarl deilsin, dedi kendi kendine. Balinalarnla ura sen, seni aptal Eskimo.
Johanson'u arayp onunla tekhcrelilerin zeks hakknda yaptklar
tartmay srdrmeyi dnd ama bir nedenle can istemiyordu. Bunun yerine
CC'yi ziyaret etmeye karar verdi. Greyvvolf ve Delavvare vakitlerinin byk
ksmn orada geiriyor, filodan gelen ses ve grnt verilerini
deerlendiriyorlard. Ama, geminin kameralarndan gelen bulank su
grntsnden baka grecek bir ey yoktu. O sabah balinalarn gemiyi
evrelemesinin ardndan her ey sakin gemiti ve imdi de gitmi
grnyorlard. Shankar tek basma, kocaman bir kulakl takp oturmu,

nnden srekli olarak bir dizi rakam geerken derinlerden gelen sesleri
dinliyordu. Mrettebattan birine gre Greyvvolf ve Delavvare havuz
gvertesinde MK-6 Tan MK-7'lerle deitiriyorlard.
Anavvak hzla ara rampasna ve oradan da bo hangar gvertesine ilerledi.
Hava souk ve rzgrlyd. Devam etmek niyetindeydi ama bir ey onu tuttu.
Gverte asansrlerinin bulunduu yerde bulunan kap yksekliindeki
aklklardan gn grnyor olmasna karn hangar blmne sodyum
buharl lambalarn uuk sarms hakimdi. Alann yalnzca bir kapnn
almasna, bir pencereye trmanlmasna ya da bir kapaktan ieri girilmesine
izin verecek kadar helikopterler, Harrier jetleri, aralar, kargo ve tehizat ile
dolu olduunda nasl grneceini kafasnda canlandrmaya alt. Jipler ve
fork-lift kamyonlar rampalar sarsacak ve hava arac an'dayken yzlerce
denizci ie odaklanm ekilde silahlar ve ara gereleri hzla
yerletireceklerdi. Independence'm heybetli grnm kolektif bir almann
iine gmlecekti.
Bu bo haliyle hangar ksm absrd bir grnm sergiliyordu. e yaramaz
haldeydi. Kirilerin aralarndaki barakalarda kimse yoktu. Lo tavann elik
kirilerine yerletirilmi sar lambalarn aydnlataca hibir ey yoktu.
Duvarlar boyunca borular uzanyor, bolukta sonlanyordu. Her yer tehlike
iaretleriyle doluydu fakat bunlar grecek kimse yoktu.

krm

"Spor salonu fazla kalabalk olmaya baladnda, bazen kou bantlarndan


birkan buraya yerletiririz,"demiti Peak, Norfolk'ta onlara gemiyi
gezdirirken, "ite o zaman gerekten de ev gibi grnr." Sanki bir ey ararm
gibi somurtarak etrafa baknm ve sonra konumaya devam etmiti: "ok bo.
Hangar bu ekilde grmekten nefret ediyorum. yle zamanlar var ki tm bu
grevden nefret ettiim oluyor."
En bo oda, diye dnd Anavvak, her zaman iimizdekidir.
Telaszca hangar alann geip darya karak iskele tarafndaki asansre
bindi. Platform, dalgalarn zerinde usuz bucaksz bir balkon gibi ykseliyor
ve geminin yan boyunca uzanan dikey srgl raylarla yerinde tutuluyordu.
Anavvak suya bakt. Rzgr onu itekliyordu. Sert bir esinti onu rahatlkla
yerinden edip, platformun kenarndan dar savurabilirdi. Platformda
parmaklklar yoktu ama gemiyi gvenlik alan evreliyordu, bylelikle hi
kimsenin rzgr ya da hava arac egzozlanyla denize dmemesi salanyordu.
Ama gene de riskliydi.
On metre kadar aasnda okyanustan dalgalar ykseliyordu.
Ik zayft ama buz gibi yamur dinmiti. Barut rengi, beyaz damarl deniz
ykselip alalyordu. Sudan bir ld. Hayatnn yarsndan fazlasn
Kanada'nn lman iklime sahip bat sahilinde geirmiti, imdi ise birka ay
iinde ikinci kez kader onu buza geri gndermiti.
560

Rzgr salarn uurdu. Yava yava teninin souktan uyumaya


baladn hissedebiliyordu. Ellerini aznn nnde kovuturdu ve ilerine
scak nefesini fledi.
*
Ardndan hangara geri dnd.

Laboratuvar
Johanson Oliviera'ya, kriz sona erdiinde gerek bir stakoz sz vermiti.
Tanktan bir yenge kartp, PVC kaplamal hava geirmez konteynerierin hazr
beklemekte olduu garaja getirmek iin Spherobofu kulland. Robot yengeci
kutulardan birinin iine brakp kapan kapatt.
Konteyner bir su geidinden geirilip kuru bir alana getirildi. zerine
perasetik asit pskrtldkten sonra duruland, sodyum hidroksit zeltisinden
geirildi ve baka bir su geidine ynlendirilip tanktan karld. Artk derin
deniz haznesinin iindeki suyun ne kadar zehirli olduu nemli deildi:
konteynerin d temizdi.
"Kendi bana halledebileceinden emin misin?"diye sordu Johanson. La
Palma'daki emme tpn indirmek zere olan Bohrmann'la bir telefon
grmesi ayarlamt bile.
"Sorun deil." Oliviera iinde yengecin bulunduu kutuyu kaldrd. "Eer
ters giden bir ey olursa lk atanm. Umarm beni o pislik Rubin deil de, sen
duyarsn."

Johanson kkrdad. "Ortak bir antipati mi seziyorum?"


"Aslnda adamla bir alp veremediim yok."dedi Oliviera. "Bir de Nobel
dl kazanmak iin yrtnmasa."

krm

"Demek istediini anlyorum. Peki ya sen? Az da olsa an hretle


ilgilenmiyor musun? Eer bundan sa kurtulursak hepimiz bir miktar nl
olacaz."
"Eh, peimden koan birka hayrana hayr demem. Laboratuvarda hayat
olduka skc olabiliyor." Oliviera aniden durdu. "Sahi, nerede o ? "
"Rubin m i ? "
" D N A testleri srasnda burada olmak konusunda kararlyd."
"Minnettar olmalsn."
"Ah, yleyim. Ama gene de neyin peinde olduunu bilmek isterdim."
"Aratrmay gelitirecek bir eydir."dedi Johanson sakinletirici bir sesle.
"Demek istediim, o kt biri deil. Kt kokmuyor, baltal bir katil deil ve
ekmecesinde bir sr madalyas var. imize yarasn yeter, ondan holanmak
zorunda deiliz."
"Peki, yle mi? Bana u ana kadar yapm olduu ie yarar bir ey syle."
561

"Sevgili bayan," Johanson kollarn at, "eer bir fikir sahip olunmaya
deerse, bu fikre ilk kimin vardnn ne nemi var ki?"
Oliviera srtt. "Kendini kandryorsun. Peki. Brakalm istediini yapsn
a m a ie yarar biri olduu konusunda ikna olmu deilim."

Sedna
Anavvak havuzun kenarna doru yrd. Gverte hl suyla doluydu. Neopren
kyafetlerini giymi olan Delavvare ve Greyvvolf, dizlerine kadar suyun iine
girmi, yunuslarn koumlarn kartyorlard. Oda grltlyd. Deepflight
deniz alt aralarndan biri olan Afi raydan aa indiriliyor, Roscovitz ile
Brovvning ise bu sreci kontrol masasndan denetliyorlard. Ara yavaa
havuza doru alald ve yavaa indiinde suda hafife salland. Su geidinden
gelen k, kk dalgalarla dolu yzeyde parldyordu.
"Denizaltlan yine gezintiye mi kartyorsun?" diye seslendi Anavvak.
"Hayr." Roscovitz, Deepflight' iaret etti. "Bu bebekte bir arza olutu
dikey hareketle ilgili bir hata."
"Ciddi bir ey mi?"
"Kontrolden geirmemiz gerekiyor."
"Bu bizim kullandmz, deil mi?"
"Endielenme. Senin hatan deil." Roscovitz gld. "Muhtemelen bir
yazlm hatas. Birka saat iinde dzeltiriz."
Ufak bir dalga taarak Anavvak'n ayaklarn slatt.
" L e o n ! " dedi Delavvare gzleri prldayarak. "Gel, bize katl."

"Harika bir fikir,"dedi Greyvvolf, "ie yarar bir eyler yaptn grmek
isterim."
"Yapyordum." diye kar kt Anavvak.

krm

"Ya, eminim." Greyvvolf kendisini bumu ile drtp gcrtl sesler kartan
bir yunusu okad.
"Sadece nasl olduunuzu grmek istedim."
"ok naziksin." Greyvvolf yunusu hafife okad ve hzla uzaklamasn
izledi.
"Hi haber var m ? "

"MK-7'leri gndermek zereyiz."dedi Delavvare. "MK-6Tarbu sabah bizi


orkalar konusunda uyardklarndan beri olaanst bir durum grmediler."
"Ve stelik orkalar sensrlerden evvel haber verdiler."diye ekledi Greyvvolf
gururla.
"Evet, sonarlar"
Anavvak bu sefer bir torpido gibi sudan frlayp kendisine su sratan bir
562*

yunus tarafndan sland. Yunus durumundan honut grnyordu. Burnunu


sudan kararak gcrtl bir ses kard.
"Yerinde olsam bouna uramazdm,"dedi Delavvare yunusa, "Leon
gelmez. Kn dondurmaya hazr deil nk o gerek bir nuk deil. Sadece
gsteri yapyor. Eer gerek bir mik olsayd"
"Tamam, tamam!" Anavvak teslimiyet belirten bir hareket yapt. "Nerde u
lanet olas kyafet?"
Be dakika sonra, ikinci alaya kameralar ve etiketler yerletirirken Delavvare ve
Greyvvolf a yardm ediyordu ki bir eyi hatrlad. "Neden bir Makah olduumu
dndn?"
"Bir ekilde Kzlderili olduunu biliyordumne de olsa sarn, mavi gzl
deilsin. Ama imdi gerei biliyorum, ey..." ona glmsedi "...Senin iin bir
eyim var." Kemeri yunusun gsne balad. "nternet'te rastladm. Houna
gideceini dndm ve hepsini ezberledim. Ne olduunu bilmek ister misin?"
"sterim."
"Senin dnyann tarihi." dedi abartl bir ifadeyle.
"Vay canna."
"lgilenmiyor musun?"
"Ah, ilgileniyor, "dedi Greyvvolf. "Leon sevgili anavatan hakknda bir
eyler duymak iin lyor. Yalnzca bunu kabullenmekten nefret eotyor." Her
iki yannda birer yunusla birlikte onlara doru yzd. Yaltml kyafe ' iinde
bir deniz canavar gibi grnyordu. "Bir Makah zannedilmeyi yeler."

krm

"ok konuma!" Anavvak kalarn att.


"ocuklar, kavga etmeyin!" Delavvare srtst suyun zerine yatt.
"Balinalarn, yunuslarn ve foklarn gerekten nereden geldiklerini biliyor
musunuz? Size syleyeyim mi?"
"Heyecandan lebilirim."
"Aslnda her ey insanlarla hayvanlar halen birken balad. Uzun yllar
evvel, Arviat yaknlarnda bir kz yaarm."

te imdi Anavvak'n dikkatini zerine ekmiti.


"Arviat nerde?"diye sordu Greyvvolf.
"Nunavut'un en gneyinde yer alan bir yerleim."diye yantlad Anavvak.
"Kzn ismi Talilayuk muymu?"
"Evet,"dedi Delavvare, "salar ok gzelmi, tm erkekler onun
peindeymi ama onun kalbini yalnzca bir kpek-adam kazanabilmi. Ksa
zaman iinde Talilayuk hamile kalp her trden ocuklar dourmu, nuitler ve
kpekler. Gnlerden bir gn kpek-adam avlanrken, Talilayuk'un kamp
alanna gsterili bir ku-adam, kanosuyla gelmi. Kadn kanosuna davet
etmi, uzun lafn ksas, birlikte kamlar."
563

"Her zamanki hikye." Greyvvolf kameralardan birinin lensini kontrol


ediyordu. "Balinalar hikyeye ne zaman giriyor?"
"Zaman geldiinde... Bir gn Talilayuk'un babas onlar ziyarete gelmi
ama kz ortada yokmu ve kpek-adam kadnn arkasndan uluyormu. Yal
adam okyanusta bir ileri bir geri krek ekip durmu, ta ki ku-adamm kamp
yerim buluncaya dek. Daha henz denizdeyken kznn, adrnn nnde
oturmakta olduunu grm. Adam, kznn evine dnmesini sylemi ve
bylelikle kz itaatkr bir biimde adamn kanosuna binmi; beraber yola
kmlar. ok zaman gememi ki okyanusun kabarmaya baladn fark
etmiler. Dalgalar gittike ykselmi ve korkun bir frtna kopuvermi.
Dalgalar kanoyu amaya, yal adam da boulacaklarndan korkmaya balam.
Bu ku-adamm intikamym ama Talilayuk'un babasnn lmeye hi niyeti
yokmu. Zaten kzna fke duyduundan uzanp onu yakalam ve suya
frlatm. Talilayuk, kanonun kenarm tutunmu ama babas kanoyu
brakmasn sylemi. Kz daha da sk tutunmaya balam. Yal adam
korkudan deliye dnm. Baltasn karm, savurup kzm parmak ularn
kesmi. Parmak ular daha henz suya dmm ki hepsi birer narvala
dnm, trnaklar ise boynuzsu dileri oluturmu. Talilayuk hl kanoyu
brakmay reddettiinden yal adam bu kez de parmaklarn eklem yerlerine
kadar kesmi ve bunlar da beyaz balinalara belugalara dnm. Kz hl
kenara tutunuyormu. Bu inatlnn bedelini parmaklarndan geri kalanyla
demi ve ortaya bir fok srs kvermi. Talilayuk kanoyu brakmamakta
kararlym. Artk ellerinde parmaklan bulunmasa da, iine su dolmakta olan
kanoya tutunmaya devam etmi. Yal adam dehet iindeymi. Kznn yzne
kreiyle vurmu ve kz sol gzn kaybetmi. Yavaa ellerini brakm ve
dalgalar onu yutmu."

"O zamanlar acmasz detler vard."

krm

" A m a Talilayuk lmemi, en azndan lm normal olmam. O, deniz


tanras Sedna'ya dnm ve kendi diyarnn yaratklanna hkmetmi. Sakat
kollann ne doru uzatarak su iinde, tek gzyle szlr. Sa her zamanki
gibi gzeldir ama salarn tarayacak elleri yoktur. te bu yzden salar
birbirine dolanr, bu nedenle onun kzgn olduunu syleyebilirsin. Ama onun
san tarayp rmeyi baaran birine, onun krallndaki yaratklar avlama izni
bahedilir."
"Bu
hikyeyi
kkken
geirdiim
uzun
k
gecelerinden
hatrlyorum."dedi Anavvak ksk sesle. "Defalarca duydum ve hibir zaman
hikye ayn deildi." Delavvare'in kendisi iin neden Sedna efsanesini
aratrm olduunu merak etti. Ona, sanki kadn tesadfen bu hikyeyle
karlam gibi geldi. Deniz hakknda bir hikye bulmak iin aratrma
yapmt. Bu bir hediye, dostluklarnn bir kantyd. Anavvak etkilenmiti.
564

"Samalk." Greywolf yunuslarn sonuncusunu bir slkla arp,


lidrofonlar ve kameray yerletirmeye balad. "Leon bir bilim adam (.
byle deniz tanralaryla ilgili hikyeler anlatamazsn."
"Ah u aranzdaki lanet kan davas."dedi Delavvare kafasn sallayarak.
"Ayrca bu hikye tamamen yanl. Gerekten nasl baladn renmek
ister misin? Ortada bir kara paras yoktu. Yalnzca suyun altnda, kulbesinde
yaayan bir reis vard. Yerinden asla kalkmayan tembelin tekiydi yalnzca
kristallerin canl tuttuu atee srtn verip, deniz yatana uzanrd. Yalnz
bana yaard ve ad da Muhteem Yaratc'yd. Bir gn hizmetkr aceleyle
geldi ve ona ruhlarn ve doast varlklarn yerleebilecekleri bir kara paras
bulamadklarn syledi. Reisin bu konuda bir ey yapmasn ve adna layk
olmasn istiyorlard. Reis zeminden iki ta kaldrp hizmetkrna vererek,
onlar suya frlatmasn emretti. Hizmetkr kendisine syleneni yapt ve talar
Kralie Charlotte Adalar 'yla anakaray oluturdu."
"Teekkrler." Anavvak glmsedi. "Nihayet gl bir bilimsel aklama
dinledik."
"Hikye bir dizi eski Haida mitinden geliyor: Hoy Kganas, Kuzgun'un
Seyahatleri."dedi Greyvvolf. "Nootkalar da benzer hikyeler anlatrlar. Denize
ilikin pek ok mit bulunur y a soyun oradan geliyordur ya da deniz seni yok
ediyordur."
"Belki de onlar daha fazla dikkate almamz gerekiyor,"dedi Delavvare,
"eer bilim bizi daha ileriye gtremiyorsa..."

" N e zamandan beri efsanelerle ilgileniyorsun?" dedi Anavvak. "Sen benden


bile daha fazla empiriksindir."
"Yani? En azndan bu hikyeler bize, doayla nasl uyum iinde
yaayabileceimizi anlatyorlar. Doru olmamalar kimin umumnda? Bir ey
alp, bir eyi geri veriyorsun. Btn gerek bu."

krm

Greyvvolf srtt ve yunusu okad. "Bylece dnyada hibir sorun kalmazd,


deil mi Licia? Tabii ilave olarak biraz da vcudunu kullanman gerekecek."

" N e demek istiyorsun?"


"Kkeni Bering Denizi'ne dayanan birka gelenek biliyorum. yle bir
detleri vard: Avclar denize almadan evvel, zpknc zerine vajinasnn
kokusu sinsin diye kaptann kzyla yatmak zorundayd. Bir balinay
teknelerinin yaknna ekebilmenin ve ldrebilecekleri kadar sakinletirmenin
tek yolu buydu."
"Zaten byle bir eyi ancak erkekler dnr." dedi Delavvare.
"Erkekler, kadnlar, balinalar..."diye gld Greyvvolf, "Hishuk ish ts 'awalk
her ey birdir."
"Peki,"dedi Delavvare, "durum buysa sanrm okyanusun dibine dalp
Sedna'nm san taramalyz."

Her ey birdir. Anavvak, Akesuk'un kendisine sylediklerini hatrlad.


Bu bilimle zebilecein bir sorun deil. Bir aman sana ruhlarla boutuunu
syleyecektir,
bir zamanlar yaayanlarn u anda yeryznn canllarnn
bedenlerini ele geirdiini. Qallunaaq yaam mahvetmeye balad. Ruhlar,
denizin nht Sedna 'y fkelendirdiler. Bu yaratklarn kim olduunun nemi yok,
onlarla savamaya alrsanz elinize hibir ey gemeyecek. Onlar kendinizin bir
paras gibi grn. Bize sylediklerine gre dnya o kadar kk bir yer ki, ama
iin gerei hl birbirimize yabancyz. Onlarla irtibata gein, tpk inuitler'in
yabanc diyaryla yaptnz gibi. Ayrlk yaralar iyiletirilse iyi olmaz m? Onlar
bu dnyann bir paras tpk ellerinin ve ayaklarnn vcudunun bir paras
olduu gibi. Kimse efendilik savan kazanamaz. Savalar sadece lmle son
bulur. Gezegende ka tane zeki yaratk olduu ve hangisinin daha stn olduunu
kim takar? Onlarla savamak yerine onlar anlamay renin.
Roscovitz ve Brovvning Deepflighf tamir ederken, yunuslarla yzyor
ve birbirlerine denizin ruhlarna dair hikyeler anlatyorlard. S suyun iinde,
stlm olmasna ve zerlerindeki kyafetlere ramen mlerdi.
Peki deniz tanrasnn salarn nasl tarayacaklard?
u ana kadar insanlk, Sedna'y toksinler ve nkleer atklarla hrpalamt.
Ard arkas kesilmeyen ya tabakalar salarna toplanmt. Sedna'nn b n i
olmadan, onun yaratklarn avlayarak bazlarnn neslini tketmilerdi.
Anavvak'n kalbi hzla atyor ve titriyordu. Kasvetli bir nsezi ona bu mutlu
ann devam etmeyeceini, bir eyin sona ermekte olduunu sylyordu. Bir
daha asla bu ekilde birlikte olamayacaklard.

Yksek

Gvenlik

Laboratuvar

Greyvvolf altnc yunusun da koumunun dzgnce taklm olduunu


onaylad. "Hepsi tamam."dedi. "Onlar denize gnderebiliriz."

krm

"Ah, Tannm, ne aptalm. Kr olmalym!"

Oliviera, floresan mikroskobundaki bytlm grntye bakyordu.


Nanaimo'da eitli jle rneklerini analiz etmiti y a da en azndan,
balinalarn beyinlerinden kazyarak karttklarndan arta kalanlar. Ayrca
Anavvak'n Barrier ueen'cki incelemesinden sonra bann stnde
getirdii madde topan da iyice incelemilerdi. Ama zlen maddenin,
birlemi tekhcreli organizmalarn dalmasyla olutuu asla aklna gelmezdi.
Ne utan verici.
Bunu oktan anlam olmalyd ama Pfesteria panii yznden herkesin
aklnda sadece katil algler vard. Roche bile, jlemsi maddenin zldkten
sonra mikroskoptan baklnca, l ya da lmek zere olan tekhcreli ler olarak
566

hal grnr olduunu fark etmemiti. Btn bileenler en bandan ben


stakozlar ve yengelerle birlikte gzlerinin nndeydi: katil algler, jlemsi
madde v e deniz suyu.
Deniz suyu!

Eer deniz suyunun bir tek damlas bile bir evren dolusu yaam
larndrmasayd, belki Roche gizemli maddenin doasn anlayabilirdi.
Yzyllardr insanlar, btn balklar, memeliler ve kabuklular ile ilgilenmekten,
okyanuslardaki yaamn yzde 99'unu gz ard etmilerdi. Okyanusun gerek
efendileri aslnda kpekbalklar, balinalar ve dev kalamarlar deil, sonsuz
saydaki mikroskobik organizmalard. Sadece bir litrelik deniz yzeyi suyunda
yaklak olarak birka milyar virs, bir milyar bakteri, be milyon hayvansal
tekhcreli ve bir milyon alg bir arada bulunuyordu. Hatta 6000 metre derinlikten
alnan su rneklerinde bile milyonlarca virs ve bakteri bulunuyordu. Bu
kargaay tam anlamyla takip edebilmek mmkn deildi. Dnyamn en minik
yaam formlarnn kozmosu hakknda bilimin anlay derinletike, kavramas
daha zor bir grnt ortaya kyordu. Deniz suyu gerekte nedir? Eer ona bir
lloresan mikroskobu ile yakndan baklrsa, ince bir jelden yaplm gibi
grnecektir. ie gemi bir makromolekller zinciri, her damlann iinde
birlemi asma kprler gibi uzanmaktadr. Saydam filamentlerin arasna
yaylm ince tabakalarn ve zarlarn zerinde saysz bakteri kendi ekolojik
nilerini bulmutur. ki kilometre uzunluunda DNA molekl, 310 kilometrelik
protein ve 5600 kilometrelik polisakkarit bulmak iin bir mililitrelik deniz suyu
yeterliydi. Ve btn bu karmn iinde bir yerlerde zeki olabilecek
mikroorganizmalar vard. Kendilerini sradan mikroplar gibi gstererek
saklanyorlard. Olaanst zelliklerine ramen, jle egzotik yaam
formlarndan deil, sradan derin deniz amiplerinden oluuyordu.

krm

Oliviera esnedi.
Ne Roche'un ne de rhtmdaki suyu analiz edenlerin onlar niin fark
etmedii akt. Derin deniz amiplerinin birleip yengeleri ve balinalar kontrol
edebilecei, kimsenin aklna gelmemiti.
"mknsz." diye karar verdi Oliviera.
Sesi clz kmt. Taksonomik sonular tekrar inceledi, ama bildiklerinde
hibir deiiklik olmad. Bulgularna gre, ellerindeki jlemsi madde bir amip
trnn rneklerinden oluuyordu. Bilimin daha nceden tan r ve ounlukla
okyanusun 3000 metre derinliinde inanlmaz rakamlarda var n a n bir tr.
"Samalk." diye tslad Oliviera. "Olamaz! Benimle d*\ga geiyorsun, yle
deil mi? Sen kendini gizliyorsun, bir amip taklidi yapyorsun. Sana
inanmyorum, hem de hi inanmyorum! Hangi cehennemdi: n ktn? Nesin sen?"

DNA
Johanson dndkten sonra, ikisi birlikte jlenin iindeki hcreleri ayrtrmaya
altlar. Amiplerin hcre duvarlar patlayana kadar aralksz olarak onlar
dondurup sttlar. Protein molekllerini proteinaz kullanarak paraladlar ve
amino asit zincirlerine dnmelerini saladlar. Daha sonra fenol eklediler,
rnekleri yava ve uzun sren bir santrifj leme srecinden geirdiler ve bylece
zeltiyi protein krntlar ve hcre duvar artklarndan ayrtrdlar. Sonunda
ellerinde gizemli organizmay anlamann anahtar olan kk bir miktar berrak
ve sulu bir sv kald.
Saf DNA.
kinci adm daha ok sabr gerektiriyordu. D N A ' y deifre etmek iin
blmlerini ayrp kopyalarn karmalar gerekiyordu. G e n o m bir btn
halinde okunmak iin fazlasyla karmakt, bu yzden belirli ksmlarn'dz
analizine baladlar.
Zahmetli bir iti ve Rubin de hasta olduu iin izinliydi.
"Gt herif!" diye kfretti Oliviera. "u anda bir ie yarard. Nesi varm?"
"Migren." dedi Johanson.
"Hah, bak bu bana teselli oldu. Migrenler iyi can actr."

Oliviera rnekleri pipet iinden dizi analiz cihazna aktard. Makinanm


hepsini analiz etmesi birka saat srecekti, o yzden perasetik asit ile mecburi
temizlenme ilenini uyguladlar ve ak havaya karak rahat bir nefes aldlar.
Oliviera, analiz cihaz iini bitirene kadar hangar gvertesinde bir sigara aras
vermeyi teklif etti ama Johanson'un daha iyi bir fikri vard. Kabinine gitti ve
be dakika sonra elinde bir Bordea.x iesi ve iki kadeh ile geri dnd. "Hadi
gidelim." dedi.

krm

"Nereden buldun bunlar?" dedi Oliviera aknlkla. Rampadan yukar


ktlar.

"Byle bir arab kazara bulmazsn." Johanson srtt. "Beraberinde


getirmen gerekir. Yasak eyleri gizlice karmakta stme yoktur."
"yi bir arap m? Haklarnda pek bir ey bilmem."
"Bu bir Chteau Clinet. Pomerol'da retilmi, 1990 mahsul. Hem
czdann hem de seni hafifletir." Johanson geminin kirileri arasnda bir metal
sandk seti, ona doru ilerleyip zerine oturdular. Gvertede kimse yoktu.
Sancak tarafndaki asansre alan geit onlara engelsiz bir deniz manzaras
sunuyordu. Kutup gecesinin alacakaranlnda su sakindi, grnrde buz yoktu
ve denizin zerinde donuk bir sis vard. Hangarn ii souktu ama saatlerce
gvenlik laboratuvarmda kapal kaldktan sonra temiz havaya ihtiyalan vard.
Johanson ieyi at ve araplarn koyduktan sonra Oliviera ile kadeh
tokuturdu. Tiz bir nlama sesi karanlkta kayboldu.
568

"Harika." dedi Oliviera.


"zel durumlar iin yanma birka ie aldm. Bu o anlardan biri."
"Sence onlarn izini bulabilecek miyiz?"
"oktan bulmu olabiliriz."
"Laboratuvardakiler yrr olabilir m i ? "
"Evet, sanrm esas soru bu. Tankn iinde esir tuttuumuz eyler ne?
Tekhcrelilerden oluan bir zeky dleyebilir miyiz? Amipler zekya sahip
olabilir mi?"
"nsanla baktmda, bizi amiplerden zellikle ayran eyin ne olduunu
bazen merak ediyorum."
"Biz daha karmaz."
"Bu avantaj m ? "
"Sen ne dnyorsun?"

Oliviera omuz silkti. "Yllardr mikrobiyolojiden baka hibir eyle


uramam birinden nasl bir cevap bekliyorsun? Ben senin gibi retim
grevlisi deilim, gen ve enerjik rencilerle uramyorum, bir gruba kar
konuma hi yapmyorum, kendi kendime mesafe koyamamaktan mustaribim.
nsan klnda bir laboratuvar faresiyim. Sanrm dnyaya kendi zel
merceimden bakyorum ama nereye gitsem mikroorganizmalar gryorum.
Bir bakteri anda yayoruz. milyar yldan fazla zamandr u anki
formlarn deimeden korudular. nsanlk geici bir moda akm gibidir; ama
Gne patladktan sonra bile bir yerde, bir ekilde bu mikroplardan bazdan var
olmay srdrecek. Bu gezegenin gerek basan hikyesi onlardr, insanlk deil.
nsanlarn bakterilere kar avantaj var mdr, yok mudur bilemem ama bir tek
ey kesin: eer bu iin sonucunda mikroplarn zeki olduunu renirsek,
onlardan ok daha fazla boka battk demektir."

krm

Johanson arabndan bir yudum ald. "Evet, ok vahim olacaktr. Sadece


kilisenin inananlara yapmak zorunda olduu aklamay dnsene: Tann en
stn varl beinci gnde yaratt, yedincide deil."

"Sana kiisel bir ey sorabilir miyim?"


"Elbette."
"Tm bunlarla baa kmay nasl baaryorsun?"
"Elimin altnda birka ie yllanm Bordeaux arab olduktan sonra, yle
byk bir sorun gremiyorum."
"Kzgm deil misin?"
"Kime?"
"u varlklara."
"Kzgnlk bir eyi nasl zer ki?"
"zemez, Socrates."J31iviera'nn yznde alayc bir glmseme belirdi.
"Ama ciddiyim. D e m e t istediim, onlar evini elinden ald."
569

"Bir parasn."
"Trondheim'daki evini zlemiyor musun?"
Johanson arabn kadehinin iinde dndrd.. "Beklediim kadar deil."
dedi bir anlk duraklamann ardndan. "ok gzel bir evdi a m a hayatm
orada deildi. Hi kimselerin bilmedii bir yerde, gl kysnda bir evim var.
Verandada oturup gle bakarken Sibelius ya da Brahms dinleyebilir, iyi bir
arap iebilirsin. Ei benzeri bulunmayan bir yer." Johanson ieye uzanp
kadehleri doldurdu. "Oraya gitmi olsaydn anlardn. Suya yansyan geceyi
izlemek b y l e bir n unutmak imknsz. Tm varln yldzlarda
younlam gibi geliyor. Aadaki ve yukardaki evreni delip geen k
noktacklar gibi. Harika bir duygu, ama bunu tecrbe etmeden
anlayamazsn."
"Dalgadan sonra oraya gittin m i ? "
"Yalnzca hatralarmda."
"Ben anslydm,"dedi Oliviera, "henz bir zarara uramadm. Ailem ve
arkadalarm iyiler. Her ey hlen yerli yerinde." Duraklad. "Ama benim gl
kenarnda bir evim yok."
"Herkesin gl kenarnda bir evi vardr."
Oliviera'ya sanki Johanson daha fazlasn sylemek istiyormu gibi gelmiti
ama o kadehindeki arab dndrd durdu. En sonunda konutu: "Bir
arkadam kaybettim."
Oliviera sessiz kald.

"Tina karmak biriydi. Hayatn son hzda yaard." Glmsedi. "ok garip
ama birbirimizi zgr brakmaya karar vermeden gerek anlamda birbirimizi
bulamadk. Sanrm hayat byle bir ey."
"zgnm."dedi Oliviera yumuak bir ses tonuyla.

krm

Aniden Johanson'un bak yn deitirdi. Neredeyse donakalm


grnyordu. Oliviera bakt yere dnd. "Kt bir ey mi var?"
"Az evvel Rubin'i grdm."
"Nerede?"

Johanson, geminin ortasn, hangarn sonundaki blme perdesinin olduu


yeri iaret etti. "Oraya girdi."
"Ama orada gidecek bir yer yok ki..."
Hangarn uzaktaki ksmlar lo bir kla rtlyd. Perde, kesintisiz bir
duvarda uzanyordu ve hangarla arkasndaki blmeleri ayryordu.
"Belki de arabn etkisiyle yle sandn."diye nerdi Oliviera.
Johanson ban sallad. "Rubin olduuna yemin edebilirim. Bir saniyeliine
oradayd ve sonra gzden kayboldu."
"Bizi grd m ? "
"Sanmam. Glgedeyiz."
570

"O halde migreni iyiletiinde ona soralm,"


Laboratuvara dndklerinde yarm ie Bordeaux bitmiti bile ama Oliviera
kendini ok etkilenmi hissetmiyordu, yalnzca biraz akrkeyifti ve byk
eyler kefetmeye hazrd.
Ki bu da tam olarak yapt eydi.
Gvenlik laboratuvarndaki dizi analiz cihaz iini bitirmiti. Sonulan ana
laboratuvardaki bilgisayar terminalinde izlediler. Ekran bir sra baz dizilen
gsteriyordu. Oliviera'nn gzleri ekrandaki satrlar takip ederken lgn gibi
bir ileri bir geri hareket ediyordu. "Bu imknsz." dedi alak bir sesle.
"Ne imknsz?" Johanson kadnn omzunun stnden eildi. Sonra
kalarnn arasnda iki dik izgi belirdi. "Bunlarn hepsi farkl!"
"Evet."
"Ama bu ok anlamsz. Benzer canllar, neredeyse ayn DNA'ya sahiptir."
"Eer ayn tre aitlerse, evet."
"Ama bunlarn hepsi ayn tre ait canllar."
"Doal mutasyon oran..."
"Unutun o n u ! " Johanson afallamt. "Bu grdklerimiz doal mutasyon
orannn ok tesinde. Bunlar farkl canllar, hepsi birden! DNA'lann hibiri
dierine benzemiyor."
"Her ekilde, sradan amipler olmadklan ak."

krm

Johanson

"Hayr. Onlarla ilgili hibir ey sradan deil."


"O zaman ne bunlar?"
Johanson sonulara bakakalmt.
"Bilmiyorum."
"Ben de."" Oliviera gzlerini ovuturdu. "Ama bir ey biliyorum. O ienin
iinde biraz arap kald ve benim de gerekten bir ikiye ihtiyacm var."

Bir sre boyunca farkl veri tabanlann aratrdlar ve jle iindeki hcrelerin
DNA dizi analizlerini baka yerlerde yaplm analizler ile karlatrdlar.
Oliviera, balinalarn beyinlerindeki maddeyi inceledii gne ait sonular
hemen buldu. O srada baz iftleri sralan arasnda bir farkllk fark etmemiti.
"O hcrelerden daha fazlasn incelemeliydim." dedi fkeyle.
"yle olsa bile, byk ihtimalle ayrt edemeyecektin."
"Yine d e ! "
"Tekhcreli organizmalardan oluan bir bileik yap ile uratmz
nereden tahmin edecektin? Hadi, Sue, kendini yiyip bitirmenin alemi yok.
leriyi dnmeliyiz."
571

Oliviera iini ekti. "Evet, haklsn." Saatine gz att. "Sigur, neden yatmaya
gitmiyorsun? kimizin de btn gece ayakta kalmasna gerek yok."
"Ya sen?"
" D e v a m edeceim. Bu D N A kaosunun daha nceden bulunmu olup
olmadn bilmek istiyorum."
"Brak sana yardm edeyim."
"Git de dinlen biraz. Gzellik uykuna ihtiyacn var b e n i m iin artk ge.
Krkma geldiimde doa bana yzmde ve gz kenarlarmda krklklar
verdi. Uyank ya da yar uyuklar vaziyette olduum zamanlardaki fark kimse
anlayamyor. Sen git. u gzelim arabn da yanna almay unutma bilimsel
objektifliimden daha fazla tketmeyi gze alamam.
Johanson, kadnn problemle kendi bana mcadele etmek istediini anlad.
Kendini sulamas iin hibir neden yoktu ama muhtemelen onu rahat brakmak
daha iyi olacakt.
ieyi ald ve laboratuvardan ayrld. Dar ktnda yorgun olmadn
fark etti. Kuzey Kutup Dairesi'nde zaman adeta uup gidiyordu. Neredeyse
aralksz devam eden gn, gn mkemmel bir dng haline getirinceye
dek uzatyor, bu dng yalnzca birka saat sren akam karanlyla kesintiye
uruyordu. Gne gzden uzak, ufukta kayarak ilerlemekteydi. Bu, gece olarak
tarif edilebilirdi ve psikolojik adan, yatma vaktiydi. Ama Johanson uyumak
istemiyordu. Bunun yerine rampada yrmeye devam etti.
Hangar gvertesinin bykl, glgelerin soyut ekilleriyle belirsiz hle
geliyordu. Alanda hl kimse yoktu. Daha evvelden oturmakta olduklar yere
gz att; metal sandk lo kta tamamen grnmezdi.
Rubin onlan grm olamazd.
Ama o Rubin'i grmt.

Adamn arkasnda kaybolduu perdeyi incelemek istiyordu.

krm

ncelemesinin sonu vermemesi onu hayal krklna uratm ve


artmt. Defalarca bir o tarafa bir bu tarafa yrd durdu; bir yandan da
parmaklarn elik plakalar ve onlan birbirine kenetleyen cvatalarn zerinde
gezdiriyordu. Borular ve sigorta kutularn kontrol etti. Oliviera haklyd: hayal
grm olmalyd. Orada bir ey yoktu. Ne bir kap ne de baka trl bir geit.
"Ama hayal grmyordum." diye homurdand hatife.

Belki de yatmalyd. Ama aklnda srekli bu dnp duracakt. Ya da birine


sorabilirdi L i , Peak, Buchanan ya da Anderson'a. Ama ya yamlyorsa?
Sorgulayc bir akla sahip olduunu iddia ediyorsun, dedi kendi kendine, o
halde sorgulamalarna devam et.
Yavaa hangarn arka tarafna doru yrd ve daha evvelden derme atma
bir bar olarak kullandklan sanda oturdu. Bekledi. Kt bir yer deildi. Belki
en sonunda migreni olan insanlarn duvarlarn iinden geemeyeceini kabul

572

etmeye zorlanacakta ama buras oturup manzaray seyretmek iin gzel bu


yerdi.
ieden bir yudum ald. Bordeaux arab iini srmt. Gz kapaklar
arlamaya balad. Her geen dakika arlklar sanki bir gram daha artyordu,
ta ki onlar ak tutamayncaya kadar... En sonunda ie boaldnda szd...
Metalik hafif bir ses onu uyandrd.
lk bata nerede olduunu bilmiyordu. Ardndan srtnda, elik kenara
yaslanm olduu yerdeki acy hissetti. Gkyz denizin zerinde
aydnlanyordu. Dik oturdu ve blme perdesine gz att.
Aralkt.
Ayaa kalkt. Bir kap akt. Arkasnda yaklak metre karelik bir bo
alan vard. Karanlk metalde parlt kendini iyice belli ediyordu.
Gzleri, metal sandn zerindeki bo ieye kayd.
Rya gryor olabilir miydi?
Yavaa bu aydnlk alana doru ilerledi ve yaklatka, sade duvarlardan
olumu bir koridora aldn grd. Neon aydnlatma souk ve sert bir parlt
meydana getiriyordu. Birka metre sonra koridor bir duvara ulat ve bir yana
kayboluverdi.
Johanson kapdan ieri bakt ve dinledi.
Konumalar ve baka sesler iitiyordu. gdyle geriye bir adm att. O
anda geri dnmesinin yaplabilecek en iyi ey olup olmadn dnd. Ne de
olsa bu bir sava gemisiydi. indeki odalar elbette ki bir amaca hizmet ediyor
olmalyd ve bu sivilleri ilgilendirmezdi.

krm

Ardndan Rubin'i hatrlad.


Hayr! Eer imdi geri adm atarsa, bunu bir daha aklndan kartamazd.
Rubin'i burada grmt!
eri girdi.

573

14 Austos

Heerema,

La

Palma,

Kanarya Adalar

Bohrmann, gzel havann keyfini karamyordu nk milyarlarca bakteriyi


tayan milyonlarca solucann korkutucu bir hzla 400 metre derinlikteki ince
hidrat damarlar iinde ilerlediini biliyordu. Skntyla denize bakt.
Heerema birka futbol sahas byklnde bir yzer platformdu. Drtgen
gvertesi, muazzam dubalardan ykselen apraz destekli alt stn zerine
yerlemiti. imdi dubalar ksmen doldurulmular ve deniz yzeyinin altna
batarak gzden kaybolmulard. Sadece ok kk bir blm dalgalarn
zerinden grnyordu. 21 metre derinlii ve 100.000 tonluk tarma kapasitesi
ile platformun dengesi olduka sabitti. Yar dalar platformlar, en sert koullarda
bile dalgalanan ve kabaran denizi alt edebiliyordu. Ama en nemlisi manevraya
elverili ve hzlydlar. Heerema'mn iki pervanesi Namibya'dan La Palma'ya
yol aldklar getiimiz haftalarda saatte yedi deniz mili hz yapmalarn
salamt.

krm

K taraftaki iki katl binann iinde mrettebat kabinleri, yemek salonu,


mutfak, kpr ve kontrol odas vard. Her biri 3000 ton kaldrabilen iki gl
vin, platformun nnden ykseliyordu. Soldaki vin entegre kameralara sahip
olan aydnlatma birimini indirirken, dier vin emme borusunu su altna brakt.
Src odalarndaki drt teknisyen, klar ve boruyu koordine etmek ve
ynlendirmekten sorumluydu.
"Gaerraaad!"

Stanley Frost vinlerin birinden ona doru kouyordu. Bohrmann, adama


kendisine ksaca Gerd diyebileceini sylemiti ama Frost srarla ismini koyu
Teksas aksanyla sylemeye devam ediyordu. Binaya doru yollandlar ve
karanlk kontrol odasna girdiler. Frost'un ekibinin bir ksm ve Jan van Maarten
dahil olmak zere De Beers*in ekibinin baz elemanlar da oradayd. Teknik
ynetici sz verdii mucizeyi ok ksa zamanda gerekletirmiti. Dnya'nn
ilk derin deniz elektrikli sprgesi solucan temizlemek iin i bandayd.
574

"Tamam, millet." diye seslendi Frost, teknisyenlerin arkasndaki yerlerini


alrlarken. "Tanr bizimle olsun. Eer her ey umduumuz gibi giderse, bir
sonraki duramz Havvaii olacak. Dn robotlarmzn birini orada suyun
derinliklerine gnderdik ve btn adann gneydoudaki su alt yamacn istila
ettiklerini saptadk. Dier volkanik adalara da saldr balatmlar ama biz
onlann canlarna okuyacaz. Emme borumuzla hepsini spreceiz. Btn
dnyay o pisliklerden temizleyeceiz!"
"Gzel dnce." dedi Bohrmann. "Pekl, La Palma'y temizlemenin
altndan kalkabiliriz ama ya btn Amerika kta yamac? Herhalde bir adet
emme borusunu btn o deniz tabannda kullanmay planlamyorsun?"
"Tabii ki hayr." Frost bu lafa arm grnyordu. "Motive edici bir
konuma yapmaya alyordum!"
Boluman monitrlere doru dnd. Planlarnn ie yaramas iin mit etti.
Solucanlardan kurtulsalar ile, ne kadar bakterinin buzun iine iletildiini
bilmiyorlard. Cumbre Vieja'nn kmesini engellemek iin ok ge
kaldklarndan korkuyordu. Geceleri koca bir su duvarnn hzla zerine geldii
korkun kbuslar gryordu. Ama yine de iyimser kalmak iin elinden geleni
yapyordu. Bir ekilde baannak zorundaydlar. Ve belki Independence'taki
dierleri bilinmeyen dman ikna etmek in bir yol bulabilirlerdi. Eer yrr
btn bir kta yamacn yok edebiliyorsa, belki baka bir tanesini onarabilirdi de.
Frost ateli bir konuma daha yapt, insanln dmanlann lanetledi ve De
Beers'in ekibini vd. Daha sonra borunun ve aydnlatmann aa indirilmesi
emrini verdi.

krm

Aydnlatma birimi, bir ka katl kocaman bir projektr iskelesiydi. Dalgalarn


zerinde vin kolundan asl olarak duruyordu; metal direkler ve borulardan
oluan, on metre uzunluunda kompakt bir paket gibi olan birimin st
kameralar ve klar ile doluydu. Vin onu suya dom indirdi ve Heeremaya
sadece bir fiberoptik kablo ile bal olan birim su altnda gzden kayboldu. On
dakika sonra Frost derinlik lere bakt ve "Durun." dedi.

Van Maarten emri operatre iletti. "Artk onu aabilirsiniz." diye ekledi.
"nce yarsn. Eer yolumuz zerinde bir engel yoksa, o zaman tamamm
aacaz."
Yzeyin drt yz metre altnda, zarif bir metamorfoz gerekleiyordu.
Byk metal paket kat kat alarak iskelelerden oluan bir yapya dnt.
Blgede herhangi bir mani gzkmeyince, ksa sre sonra birim yarm futbol
sahas byklndeki kafese benzeyen erevesiyle suyun iinde asl
kalmt.
"Harekete hazrz." dedi operatr.
Frost kontrol paneline bakt. "Bir kaya duvarnn hemen yannda olmalyz."
575

"klan ve kameralar an," emrini verdi van Maarten.


Birimin sra sra dizilmi gl halojen lambalar yand ve kameralar
harekete geti. Lo ve kasvetli bir manzara monitrlere yansd. Ekranlarda
planktonlar uuuyordu.
"Yaklan." dedi van Maarten.
ki dner pervane tarafndan itilen iskele ne ilerledi. Birka dakika sonra
sarp ve entikli bir yap karanlklardan ykseldi. Biraz daha yaklatklarnda
biimsiz katlam bir siyah lav duvar olduunu fark ettiler.
"Daha aa."
skele dibe inmeye devam etti. Operatr birimi derinliklerde byk bir
dikkatle ynlendirmeye devam etti, ta ki taraa biimli bir ykselti sonarda
grnene kadar. Bir anda karlarnda st kvranan solucanlarla kapl bir bayr
belirmiti. Bohrmann sekiz adet monitr izlerken midesine arlk kt.
Norve yamacnn kmesinden beri kbuslarndan kmayan yaratklarla yz
yzeydi. Eer btn blge, projektrlerin karanlktan kard krk metrelik
bu alan gibi istila altndaysa, toparlanp geri dnebilirlerdi.
"Kk adi piler!" diye grledi Frost.
ok ge kalmz, diye dnd Bohrmann.
Hemen arkasndan, onu esir alan korku yznden utan duydu. Solucanlarn
bakteri kargolann hidratlara boalttn ya da alanda gerek bir zarar vermek
iin yeterli sayda solucan olduunu sylemek iin ellerinde henz yeterli bilgi
yoktu. Aynca, felaketi balatacak son tetikleyici faktrn ne olduunu hl
bilmiyorlard. Daha ok ge deildi. Ama boa harcayacak zamanlar yoktu.

"Pekl." dedi Frost. "Daha iyi grebilmek iin birimi biraz ykseltip, krk
be derecelik ayla yana eelim. Sonra da boruyu indirmemizin zaman gelmi
olacak. Umarm solucan yemek iin ackmtr."
"Alktan kvranyor." dedi van Maarten.

krm

Tamamen alm haliyle emme borusu bir buuk kilometre boyunca


derinliklere uzanyordu, metrelik ap ve en sonundaki ak az ile blml
ve kauuk izolasyonlu bir canavard. Aznn etraf projektrler, iki kamera ve
dner iticilerle donatlmt. Borunun ucu, Heerema'dm yukar ve aa, ileri,
geri ye yanlara hareket ettirilebiliyordu. Operatr paneli, aydnlatma iskelesi ve
borunun kameralarndan gelen grntleri birletirerek btn alann geni
kapsaml bir toplu resmini salyordu. Kumanda kollan, gr ak olmasna
ramen hassas parmaklar ve hibir eyin gzden kamamasn garanti edecek
bir ikinci operatr gerektiriyordu.
Boru, uzun bir sre boyunca delirtmez karanln iinden batmaya devam etti.
Iklar kapatlmt. Daha sonra uzakta aydnlatma iskelesi grntye girdi. lk
bata kapkara suyun iinde soluk bir k noktasyd, gittike parlakl artt,

576

drtgen bir ekle dnt ve kayadan biimlenmi taraa gzler nne serildi.
skele o kadar bykt ki, Bohrmann'a bir uzay istasyonunu artryordu.Bo
dibe doru yolculuunu srdrd, ekranlar solucanlarla kaplanana kadar pembe
ktleye yaklat. tc eneleriyle, her bir kvranan, srnen, kll vcut
ekranda detayl olarak izlenebiliyordu.
Kontrol odasnda soluksuz bir sessizlik vard.
"nanlmaz." diye fsldad var Maarten.
"Bir temizliki karsndaki tozu kiri hayranlkla seyretmez." dedi Frost serte.
"Artk elektrik sprgeni amann ve onlan ortadan kaldrmann zaman geldi."
Daha don tanmlamak gerekirse, emme borusu aslnda vakum yaratarak
aznn nnden geen her eyi iine eken bir emme pompas idi. almaya
haladnda grnrde herhangi bir ey olmamt. Pompann snmaya ihtiyac
vard y a da en azndan Bohrmann yle umuyordu. Solucanlar aralksz
kazmaya devam ediyorlard. Herkese bir hayal krkl kt. Kimse tek kelime
konumuyordu. Bohrmann gzlerini boruyu gsteren iki monitre dikmiti.
Sorun neydi? Boru ok mu uzundu? Pompa yeterince gl deil miydi?
O cevap ararken, grntde bir eyler deiti. Bir ey solucanlar ekip
srklyordu. Vcutlarnn arkas ykseldi, dikine yukar ekildi ve lgnca
titreti... Ve sonra kameraya doru frlayp sonra gzden kayboldular.

krm

"alyor!" Bohrmann haykrd ve yumruklann havaya kaldrd. Sevinten


dans etmek istiyordu.
"krler olsun!" Frost hzla ban sallayarak onaylad. "Ah, Tanr'm izin
ver, dnyay ktlklerden temizleyelim. Ve pisliklerden!" Beyzbol apkasn
kard, ellerini salarnn arasnda gezdirdi ve apkay tekrar takt. "te byle
ilerini bitireceiz!"
Solucanlar boruya ylesine bir hzla ve younlukta ekiliyordu ki, ekrandaki
grnt, taraadan ykselen tortuyla beraber titreen bir k ve karanlk
karmaasna dnt.

"Sola doru devam edelim." dedi Bohrmann. "Ya da saa. Aslnda ie


yarad srece fark etmez."
"Dzlk boyunca zikzak izmeye ne dersiniz?" diye nerdi van Maarten.
"Aydnlatlm alann bir ucundan dierine. Gr iindeki blgeyi bitirdikten
sonra klan ve boruyu hareket ettirip sradaki krk metrelik alan sprrz."
"ok iyi! yle yapn."
Boru taraa boyunca gezindi, solucanlar iine ekerken kaldrd tortu
bulutlarnn altnda kayalar gzden kayboldu.
" N e kadar etkili olduumuzu grp anlamak iin suyun tekrar
benaklamasn beklememiz lazm." dedi van Maarten rahatlam bir sesle.
Derince iini ekti ve haftalarn gerginliinden kurtulmu ekilde arkasna
yasland. "Ama tahminimce sonutan ok memnun olacaz."

Independence,

Grnland Denizi

Donnnggg!
Trondheim'da pazar sabah alan anlar. Kirkegata Caddesi'ndeki kk
kilise. Gne nlarnn altnda an kulesi korkusuzca gkyzne ulamaya
alyormu gibi grnyor ve beyaz merdivenli, eimli atl, toprak renkli evi
glgesi altnda brakyordu.
Ding dong, gzel dnya. Uyan artk.
Ban yastn altna gmd. Sanki ne zaman yataktan kalkacana kilise
anlar karar verecekti. Daha neler! Dn gece faklteden arkadalaryla ya da
rencilerle takhp ok mu imiti? Bu gayet mmknd.
Donnnggg!
"Saat sekiz."
Duyuru sisteminin hoparlrleri. Kirkegata Caddesi'nin sessizlii
kaybolmutu, beraberinde an kulesi ve toprak renkli ev de. Kafasnn iindeki
nlamann sebebi Trondheim'm anlar deil, korkun bir ba ansyd.
Johanson gzlerini at ve kendini yabanc bir yatan krm araflarnn
iinde buldu. Etrafnda sralanm baka yataklar vard ama hepsi botu. Bir
sr tehizatla dolu steril grnen penceresiz byk bir odadayd Geminin
revirindeydi.
Burada ne ii vard?
Kafasn kaldrd ve tekrar yastklara doru dt. Gzleri kendiliinden kapand.
Baka her eyi ban atlatan bu nlamaya tercih ederdi. Midesi de bulanyordu.
"Saatdokuz."

Johanson doruldu. Hl ayn odadayd. Ama kendini belirgin bir ekilde


daha iyi hissediyordu. Bulants gemiti ve ba artk bir mengeneye
sktrlm gibi hissetmiyordu. Acs ise katlanlabilir bir arya dnmt.

krm

Hl neden burada olduunu bilmiyordu.


Kendisine bakt. Gmlek, pantolon, oraplar d n gece giydii
kyafetlerdi. Montu ve sveteri yanndaki yataa seriliydi, ayakkablar ise
dzgn bir biimde yere konmutu.
Bacaklarn yatan kenarndan aa sarktt.
Bir kap ald ve tbbi ekibin bandaki Sid Ageli ieri girdi. Seyrelmi
salara ve aznn kenarlarnda derin krklklara sahip bir talyan'd. Hi
kimse hasta olmadndan adam, gemideki en skc ie sahipti. Bu durum
deimi grnyordu. "Kendinizi nasl hissediyorsunuz?" Angeli ban
kaldrd. "Her ey yolunda m?"
"Emin deilim." Johanson bann arkasna dokundu ve hemen elini ekti.
578

"Bir sre acyacak,"dedi Angeli, "ama endielenmeyin d a h a kts


olabilirdi."
"Ne oldu?"
"Hatrlamyor musunuz?"
Johanson dikkatle dnd. "Birka aspirin iime yarayabilir."
"Ama ne olduunu bilmiyor musunuz?"
"Hi fikrim yok."
Angeli yaklat. "Ah peki. ey, gecenin bir yarsnda sizi hangar
gvertesinde buldular. Ayanz kaym olmal. Tanrya kr ki gemi,
kameralarla gzleniyor yoksa hl orada olurdunuz. Muhtemelen kafanz
direklerden birine arptnz."
"Hangar gvertesinde mi?"
"Evet. Hatrlamyor musunuz?"
Tabii ya... Oliviera'yla, hangar gvertesindeydiler. Ardndan ikinci bir kez
de yalnz bana. Oraya geri dndn hatrlayabiliyordu ama nedeni ve
ardndan nelerin olduu hakknda hibir fikri yoktu.
"Gerekten ok kts olabilirdi." dedi Angeli. "Eee, iiyordunuz deil mi?
Sormamn nedeni orada bo bir ie bulmu olmam. Sue Oliviera ikinizin bir
ie atnz syledi." Angeli parmaklarn gerdi. "Beni yanl anlamayn,
Dottore, bu bir soran deil ama uak gemileri tehlikeli yerlerdir. Kaygan
zeminli ve karanlk. Kayp yere ya da denize yuvarlanmak ok kolaydr. Yalnz
banza dolanmamanz en iyisi, zellikle de..."

"... bir iki kadeh itikten sonra." diye doktorun szn tamamlad Johanson.
Ayaa kalktnda kan beynine hcum etti. Angeli hemen yanna gelip onu
kolundan tuttu. "Ben iyiyim, teekkrler." Johanson onu uzaklatrd. "Sahi
neredeyim ben?"

krm

"Revirde. Kalkabilecek misiniz?"


"Eer bana u aspirinleri verirseniz, evet."
Angeli beyaz, cilal bir dolaba gitti ve bir paket ar kesici kard.
"te. Banz arptnz, hepsi bu. Yaknda iyi hissedersiniz."
"Tamam. Teekkrler."
"yi olduunuza emin misiniz?"
"Evet."
"Ve hibir ey hatrlamyorsunuz...''
"Dediim gibi, hayr."
"Va bene." dedi Angeli geni bir glmsemeyle. " B u g n kendinizi
zorlamayn, Dottore, ve eer herhangi bir soran yaarsanz buraya gelmekten
ekinmeyin."

Sancak

Komuta

Merkezi

"ok deiken blgeler mi? Hibir ey anlamadm."


Vanderbilt konuulanlara yetiebilmek iin byk aba sarf ediyordu.
Oliviera dinleyicilerinin, ilgilerini kaybetmek zere olduunu fark etti. Peak
de akna dnm grnyordu. Li'nin yz ifadesinden her zamanki gibi hibir
ey anlalamyordu ama genetik bilimi zerine odan bilgisinin zorland
muhakkakt.
Johanson aralarnda bir hayalet gibi oturuyordu. Toplantya ge kalmt,
tpk kendi kendine mrldanarak yerini alan Rubin gibi. Ama Rubin'e gre
Johanson gerekten kt grnyordu. Baklar durmadan kayyordu. Ara sra,
sanki hayal grmediine, nerede ve kimlerle olduuna emin olmak istenmi
gibi etrafna bakmyordu. Oliviera toplantdan sonra onunla konumaya karar
verdi.

"Normal insan hcreleri zerine konuarak balasak sanrm daha kolay


olacak." dedi. "Hcrelerimizi zarlar iinde sarmalanm enformasyon paketleri
olarak dnebilirsiniz. Her hcrenin iinde bir ekirdek, ve ekirdein iinde
de kromozomlar yani genlerimizin btn vardr. Beraberce genomu ya da
DNA'y olutururlar, yani mehur ift sarmal. En basit ekliyle sylemek
gerekirse, bizim yap planmz diyebiliriz. Bir organizma ne kadar gelimise, bu
plan da o derece karmaklar. Bir DNA testinin sonular ile bir katili
yakalayabilir veya kiilerin birbirleri ile akrabalk ilikilerini saptayabilirsiniz
ama geni anlamyla btn insanlar ayn plan paylar: ayaklar, bacaklar, gvde,
kollar, eller, vesaire. Baka bir deyile, kiinin DNA's iki ey syler: birincisi
insan olduunu ve ikinci olarak da kim olduunu." Dinleyenlerin yznde
ilgilendiklerini grd. Basit genetik bilgileri ile balamak iyi bir fikirdi.

krm

"Elbette iki insan arasnda, ayn trde iki tekhcreli organizma arasnda
olduundan ok daha az benzerlik vardr. Benim ve bu odadaki herhangi bir
kiinin DNA Tan arasnda istatistiksel olarak bir milyon tane kk fark vardr.
1200 baz iftinin tamam insanlar birbirinden ayrr. Ayrca, ayn bireyden iki
farkl hcre aldnzda, aralarnda kk deiiklikler grrsnz
mutasyonlarm sebep olduu biyokimyasal tutarszlklar. Ayn ekilde, sol
elimden bir hcreyi ve karacierimden de bir dierini incelerseniz, sonularn
ayn olmadn grrsnz. Ama DNA o hcrelerin kesinlikle Sue Oliviera'ya
ait olduunu syleyecektir." Duraklad. "Tekhcreli organizmalar ise baka bir
hikyedir. Tek bir hcre btn organizmay oluturur. Yani sadece bir genom
vardr ve tekhcreli organizmalar aseksel redikleri iin anne ve babann
kromozomlar birbirine karmaz. Bunun yerine organizma blnerek oalr
ve btn kaltsal bilgisini kopyalar."
580

"Yani tekhcrelilerden bahsettiimizde, bir DNA dizisini biliyorsak, btn


tr tanmlam oluyoruz." dedi Peak, kelimelerini doru semeye zen
gstererek.
"Evet." Oliviera ona glmsedi. "Doal olan budur. Tekhcrelilerden oluan
bir poplasyon birbirleriyle byk lde ayn genomu paylamaldr. Kk
bir mutasyon orann dikkate almazsak, her bireyin DNA's ayn olmaldr."
Rubin'in sandalyesinde huzursuzca kaykldn ve konumak istermi gibi
azn ap kapattn grd. Normalde u ana kadar oktan lafa karm ve
ilgi oda olmay denemi olmalyd. Zavall Mick, diye keyifle dnd
Oliviera. Migrenin yznden dn gece odana hapsolmu olman ne ansszlk.
te en sonunda bizim bilip de senin haberin olmayan bir ey.
"Ama sorunumuz da bu noktada balyor," diye devam etti, "ilk bakta,
jlemsi maddenin iindeki hcreler birbirinin ayns olarak grnyor. Bunlar
amipler, ayrca egzotik bir tr de deiller. Derin denizde yaayan sradan
amipler. DNATarnn tamamn deifre etmek, bir sr bilgisayar kullansak
bile en az iki yl sreceinden sadece bir blmn analiz etmeye karar verdik.
DNA'dan kk blmleri izole ettik ve genetik kodun paralarn kardk.
Teknik konumak gerekirse, bunlara amplikon diyoruz. Her amplikon bize bir
sra baz ifti gsteriyor ve buna genetik biliminin dili diyebiliriz. Farkl
bireylere ait DNA Tann amplikonlarn karlatrdmzda enteresan bir ey
gryoruz. Ayn poplasyona ait farkl teklcrelilerin amplikonlan una benzer
bir grnt vermek zorunda."
Toplant iin bytt bir bilgisayar ktsn yukar kaldrarak gsterdi:
AATGCCAATTCCATAGGATTAAATCGA
AATGCCAATTCCATAGGATTAAATCGA
AATGCCAATTCCATAGGATTAAATCGA
AATGCCAATTCCATAGGATTAAATCGA

Al:
A2:
A3:
A4:

krm

"Grdnz gibi analiz edilmi diziler tamamen ayn. Birbirinin ayns drt
adet tekhcreli." Kad bir kenara koydu ve ikincisini kaldrd. "Ama bizim
elde ettiimiz sonu bu oldu."
Al:
A2:
A3:
A4:

AATGCCA CGATGCTACCTG AAATCGA


AATGCCA ATTCCATAGGATT AAATCGA
: AATGCCA GGAAATTACCCG AAATCGA
: AATGCCA TTTGGAACAAAT AAATCGA

"Bunlar jlemsi madde organizmalarmzdan drt rnein amplikonlarndaki


baz dizileri. DNATar ayn grnyor t a ki ok deiken blgelere gelene
581

kadar. O noktada her ey saptyor. Hibir dzene rastlayamyoruz. Dzinelerce


hcreyi inceledik. Bazdan ok deiken blgelerde kk ayrmlar gsteriyor
ama geri kalanlar ise tamamen farkl. Doal mutasyon bylesi bir durumu
aklamak iin yeterli deil. Ya da yle diyebilirim, bu kesinlikle bir tesadf
olamaz."
"Belki de bunlar, zannettiimiz gibi ayn trden deillerdir." dedi Anavvak.
"Hayr, kesinlikle ayn tre aitler. Ve bir organizmann genetik kodunu hayat
sresi iinde deitirmesi mmkn deildir. nce yap plan gelir.
Organizmalar bir yap planna gre biimlenir ve sonra buna uyarak geliirler
ama plan kimse deitiremez."
Uzun bir sessizlik oldu.
"Ama yine de hcreler birbirinden farkl ise," dedi Anavvak, "o zaman
blndkten sonra DNATann deitirmenin bir yolunu bulmu olmallar."
"Ama hangi ama iin?" diye sordu Delavvare.
"nsanlar." dedi Vanderbilt.
"nsanlar m ? "
"Hepiniz kr msnz? Doada byle eyler olmaz, dedi Dr Oliviera, ve Dr
Johanson'dan da bir itiraz geldiini duymadm. O zaman size soruyorum, buna
benzer bir plan kim dnebilir? O hcreler bir biyolojik silah. Sadece insanlar
byle bir eyi gerekletirebilir."

"Bu durumda itiraz ediyorum." dedi Johanson. Ellerini salarnn arasnda


gezdirdi. "Sylediklerin ok anlamsz, Jack. Biyolojik silahlarn avantaj,
sadece bir formln yeterli olmasdr. reyerek oalma gerisini halleder."
"Evet ama bir virsn mutasyon geirmesi phesiz bir avantajdr. ADS
virs durmadan deiim geiriyor. Ne zaman onu anlayp yok etmeye
yaklasak, oktan form deitirmi oluyor."

krm

"O durum farkl. Burada savatmz bir sperorganizma, bir virs


enfeksiyonu deil. Hcrelerin birbirinden farkl olmasnn bir aklamas
olmal. Blndkleri srada DNATarna bir ey oluyor. Baka ekilde, deiik
kodlanyorlar. Bunun sonmlusunu bilmek ne iimize yarayacak? Anlamamz
gereken neden byle olduu."

"Neden mi? Elbette bizi ldrmek iin!" dedi Vanderbilt kzgnlkla. "Bu
vck vck pisliin amac zgr dnyay ortadan kaldrmak."
"Peki, o zaman," diye hrlad Johanson, "neden onlara ate etmiyorsun? Bu
tekhcrelilerin Mslman olup olmadna m bakalm? Belki de DNA'lar
slmi kktendincidir. Sana gre ok mantkl olurdu."
Vanderbilt gzlerini ona dikti. "Sen kimin tarafndasn?"
"Akln tarafndaym."
" D n gece kafa st dtnde akln neredeydi?" Vanderbilt kstaha
sntt. "Belki de devirdiin bir ie Bordeaux yznden onu kaybetmisindir...
582

Nasl hissediyorsun, Dr Johanson? Ban aryor mu? Belki bir sreliine


eneni kapatp dinlesen daha iyi olur."
"Eer seni dinlemek zorunda kalacaksam hi tercih etmem."
Vanderbilt derin derin soludu. Terliyordu. Li, gznn ucuyla ona
kmseyici bir bak att ve sonra ne eildi. "Birbirinden farkl kodlamalar
bulduunuzu sylyorsun, yle deil m i ? "
"Doru."
"Ben bir bilim insan deilim ama bu kodlamalarn insanlarn rettii kodlar
ile ayn amaca hizmet etmesi dnlebilir mi? Mesela savalarda kullanlan
askeri ifreler gibi."
"Evet." dedi Oliviera. "Bu mmkn olabilir."
"Birbirlerini tanmalarna izin veren ifreler."
VVeaver nndeki kat parasna bir eyler karalad ve Anavvak'a doru
itti. Adam okudu, bayla ksaca onaylad ve kad bir kenara koydu.
"Neden birbirlerini tanmaya ihtiyalar olsun?" diye sordu Rubin. "Ve
neden bu kadar karmak bir yol kullanarak?"

Ara

Rampas

"Bence sebebi ok ak." dedi Crovve.


Bir sre boyunca kan tek ses, amaya alt sigara paketinin hrtsyd.
" N e dnyorsun?" diye sordu Li.
"Bence iletiim iin kullanyorlar," dedi Crovve, "bu hcreler birbirleriyle
iletiim kuruyorlar. Aralarnda bir eit konuma geiyor."
"Yani sence bu madde..." Greyvvolf kadna bakakalmt.
Crovve akmann ateini sigarasna tuttu, bir nefes ald ve duman fledi.
"Evet. Bilgi alverii yapyorlar."

krm

"Dn gece sana neler oldu?"diye sordu Oliviera beraber laboratuvara doru
ilerlerlerken.

Johanson omuzlarn silkti. "En ufak bir fikrim dahi yok."


"Peki ya imdi nasl hissediyorsun?"
"Biraz garip. Ba ans azalyor ama hafzamda hangar alan byklnde
bir boluk var."
"Kt ans, ha?" Rubin arkasn dnp onlara bakt. Glmserken dileri ortaya
km. "ikimizin de ba ans ekeceini kim dnrd? Ne ie yaramaz adarnlarz.
Dn gece kendimi ylesine berbat hissediyordum ki yataktan kalkp size sorunun ne
olduunu bile syleyemedim. Ne kadar zr dilesem azdr. Ama bir migrerrin o ekde
yaklatn hisseminizde... Bam! ylece vuruyor. Baygn hldeydim"
Oliviera Rubin'e anlalmaz bir bak att. "Migrendi, yle m i ? "
583

"Gelip gidiyor. ok sk olmuyor ama bir balad m yapabileceim bir ey


yok. lalarm alp klar kapamak bile klfet haline geliyor."
"Ve bu sabaha kadar kalkmadn, deil mi?"
"Evet." Rubin ona sululukla bakt. "zgnm ama migren beni yere
seriyor. Normal artlarda en azndan laboratuvara yle bir urardm..."
"Ama yatakta kaldn, deil m i ? "
Rubin kadna krgnca glmsedi. "Evet."
"Emin misin?"
"ey, bunu bilmem gerekir."
Johanson'un kalasnda bir eyler yerine ordu. Bozuk bir projektr gibiydi:
dner mekanizma bir slayd yerine yerletirmeye alyor ama bir ey taklarak
bu ilemi engelliyordu.
Laboratuvarn kapsnn nnde durdular ve Rubin ifreyi girdi. Kap hzla
ald. Rubin ieri girip klar yakarken Oliviera, Johanson'a fsldad, "Neyin
var? Dn gece onu grm olduuna yemin eden sendin."
Johanson ona bakakald. "yle mi?"
"Biliyorsun ite,"diye mrldand Oliviera, "o sandn zerinde oturmu,
dizi analiz cihaznn ilemi bitirmesini beklerken arap iiyorduk."
Klik. Mekanizma bir kez daha dnerek slayd brakmaya alyor. Klik.

Nron

Bilgisayar

Zihni bulankt. Bir kadeh arap itiini hatrlyordu. Ve ksa bir sre
konumulard. Ve ardndan... Bir ey mi grmt?
Klik.
Oliviera kalarn kaldrd. "Tanrm,"dedi kadn. "Kafana gerekten salam
bir darbe yemi olmalsn."

krm

Mterek stihbarat M e r k e z i ' n d e VVeaver'n bilgisayarnn yannda


oturuyorlard. " P e k i , " dedi kadn, "bu kodlama hikyesi meseleyi
deitirdi."

Anavvak bayla onaylad. "Hcreler birbirlerine benzemiyorlar. Nronlar


gibi deiller."
"yleyse meselemiz sadece birbirlerine nasl balandklar deil. Eer
DNA Tan her birey iin ayr kodlanm diziler ieriyorsa belki de srlan budur.
Bilemelerinin anahtan bu olabilir."
"Hayr. Bilemeyi baka bir ey tetikliyor olmal. Belli bir mesafeden etki
edebilen bir ey."
" D n koku zerinde dnyorduk."
"Peki," dedi Anavvak, "bir dene bakalm. Birimleri, onlara bir araya gelme
emrini verecek bir koku maddesi salglamaya programla."
584

VVeaver bir sre dnd. Dahili telefonu alarak laboratuvan arad. "SigUf?
Merhaba. Bir bilgisayar simlasyonu zerine alyoruz. Hcrelerin nasl
biletikleri konusunda yeni fikirler var m?" Bir sre dinledi. "Anladm.
Deneriz... Tamam. Bana haber verirsin."
"Ne dedi?" diye sordu Anavvak.
"Bir faz testi uygulayacaklarm. Jleyi ayrtrp tekrar birletirmeyi
deneyecekler."
"Bu durumda onlar da hcrelerin kokuyu mu kullandn dnyor?"
"Evet." VVeaverTn aln krt. "Sorunumuz u, hangi hcre ilk olarak
kokuyu salglyor? Ve neden? Eer bu bir zincirleme reaksiyonsa, bunu balatan
birinin olmas lazm."
"Belki bir genetik program var." dedi Anavvak. "Sadece belirli hcreler
bilemeyi balatabiliyor olabilir."
"Yani beynin bir yars dierinden daha ok ey yapma kapasitesine sahip..."
VVeaver dnd. "Enteresan bir fikir. Ama doru olduundan emin deilim."
"Bekle bir dakika y a yanl izi takip ediyorsak? Sonuta hcrelerin bir
araya gelip byk bir beyin oluturduklar varsaymndan yola kyoruz."

"Dnebilen, zeki DNA?"

"Ben yle olduuna eminim."


"Ben de. Ama imdi aklma baka bir ey geldi..."
"Ne?"
Anavvak hararetle dnyordu. "Btn hcrelerin birbirlerinden farkl
olmasn garip bulmuyor musun? Bence kodlamann deiken olmasnn tek
sebebi olabilir D N A Tan farkl grevleri baarmak iin ayr ayr
programlanm. Ama eer gerek buysa, her bir hcrenin kendi basma bir beyin
olmas gerekir." Tekrar dnmek iin durdu. Bu inanlmaz olurdu! Ama byle
bir sistemin nasl ileyebileceine dair hibir fikri yoktu. "Hatta, her hcre
iindeki DNA bir beyin grevi gryor demektir."

krm

"Bir ekilde evet."


"Ama o zaman renme kabiliyetine sahip olmas lazm." Adama pheyle
bakt. "Her eye inanmaya hazrm ama bu biraz?..."

VVeaver haklyd. Sama bir fikirdi. Biyokimya biliminin batan yazlmasn


gerektirecek bir dnceydi. Varolmayan, bilinmeyen kurallara ihtiya vard.
Ama ya byle bir yapnn ileyebilmesi mmknse... "Nron bilgisayarlarnn
nasl altn bana tekrar anlatabilir misin?" dedi.
"Gittike karmaklaan, e zamanl ilemlerle. Davran alternatifleri artan
tecrbeyle oalr."
"Peki btn bu bilgiyi nasl kaybetmiyor?"
"nk depoluyor."
"Yani her birim, kullanabilecei bir depolama alanna sahip olmal. Ve
585

depolama alanlarnn birlemesinden oluan a, yapay dnceyi retiyor."


"Nereye varmaya alyorsun?"
Anavvak anlatt. VVeaver dinledi, kafasn saa sola sallad ve hepsini tekrar
batan anlattrd. "u anda biyoloji kanunlarn batan yazmaya almyor musun?"
"Evet. Yine de bu ekilde ileyecek bir program yazamaz msn?"
"Ah, Tanrm."
"Belki daha kk bir versiyonunu?"
" stediin kadar kk de, ok byk ve zor bir iten bahsediyoruz. Ne
dememi istiyorsun, Leon? Delice bir fikir bu. Ama tamam. T a m a m !
Yapacam."
VVeaver gerindi. Altn rengi salar bronzlam kollarna dklerek
parldad. Tirtnn altndaki kaslar belirgindi. Anavvak bu geni omuzlu,
yapl kza bakarken, onu ne kadar beendiini dnd.
Tam o anda VVeaver gzlerini ona evirdi. "Ama bu sana pahalya
patlayacak." dedi.
"Syle bakalm."
"Omuzlarm ve srtm. Yorgunluumun alnmas lazm." Srtt. "Ben
program zerinde alrken, sen de masaja balayabilirsin."

Rubin

len yemei vakti geldiinde subay yemekhanesine doru yryorlard.


Johanson'un kendisini daha iyi hissettii aka grlyordu ve Oliviera'yla iyi
geiniyorlard. Rubin, migreninin itahn kardn sylediinde ikisi de
hayal krklna uramamt. "atda bir yry yapacam."dedi.

krm

"Kendine dikkat et," diyerek srtt Johanson, "ayan kaysn istemezsin."


"Dikkat ederim,"diyerek gld Rubin. Bir bilseydiniz, diyordu iinden. Eer
ne kadar dikkatli olduumu bilseniz, eneleriniz havuz gvertesine derdi.
"Endielenmeyin."dedi. "Kenarlardan uzak dururum."
"Unutma, sana ihtiyacmz var."

Oliviera'nn Johanson Ta yemekhaneye giderken homurtuyla, "Evet, yle."


dediini duydu.
Rubin yumruklarn skt. Kendisi hakknda istediklerini syleyebilirlerdi.
En sonunda hak ettii itibar elde edecekti. nsanl kurtard iin teekkr
etmeleri gereken kii oydu. almalarnn CIA tarafndan rtbas edilmesinden
bkmt ama bu i sona erdiinde, elde ettiklerini dnyayla paylamas
konusunda hibir engel kalmayacak, gizliliin nemi olmayacakt. Baarlarn
drt bir yana duyurup, kendisine duyulan hayranln tadn kartacakt.
Hzla rampadan yukar doru ilerlerken keyfi yerine gelmeye balad. 3.
586

Kat'a geldiinde bir geide dnd ve dar bir kapya ulat. Kilitliydi. fic
giriini yapt. Kap hzla aldnda Rubin koridora girdi. Sonuna kadar
ilerleyip bir baka kilitli kapya ulat. Bu sefer ifreyi girdiinde, gstergede
yeil bir k yand. Bunun hemen stnde cam bir panelin arkasnda bir kamera
vard. Rubin yaklat ve camn nne gzn yerletirdi. Kamera retinasn
tarayp gei iznini verdi.
Onaylama ilemi tamamlandnda kap yana doru kayarak ald. i
bilgisayar ve monitrlerle dolu kocaman, karanlk bir odaya girdi. Grn ile
CC'ye benzerlii arpcyd. Siviller ve niformallar kontrol masalarnn
bandayd. erisi, bilgisayar seslerinden kaynaklanan bir uultuyla doluydu.
Li, Vanderbilt ve Peak, saydam yzeyi aadan aydnlatlm bir izelge
masasnn etrafndaydlar.

Peak ban kaldrp bakt. "eri gel." dedi.


Rubin yanlarna geldi. Birdenbire kendine gveni kaybolmu gitmiti.
Geen gece olanlarn ardndan telefon konumalan yalnzca ksa, bilgilendirme
amal olmutu. Aralarndaki konumalarn tonu dengeliydi. Ama artk ortama
soukluk hakimdi.
Rubin bu saldry bertaraf etmeye karar verdi. "yi ilerleme
kaydediyoruz."dedi. "Halen bir adm ilerideyiz v e "
"Otur."dedi Vanderbilt. Kabaca masann teki tarafndaki bir iskemleyi
iaret etti.
Rubin oturdu. Dierleri ayakta kalarak, onu rahatsz bir pozisyonda
braktlar. Kendini bir mahkemede sankm gibi hissetti. "Elbette, dn gece
olanlar byk talihsizlikti."
"Talihsizlik mi?" Vanderbilt yumruk halindeki ellerini masaya yaslamt. "Tann
akna, seni sersem. Farkl koullar altnda olsak seni gverteden atardm"

krm

"Ama gerekten, ben sadece"


"Ne halt etmeye onu baylttn ki?"
"Peki ya ne yapmalydm?"
"Bir defa en bata daha dikkatli olmalydn. eri girmesine izin
vermemeliydin."
"Bu benim hatam deildi," diye kar kt Rubin. "Ama sizler farknda
deilken, birinin kn kaya kaya ieri girebileceini hi dnmemitim."
"Lanet olas kapa neden atn ki?"
"nk... ey, dndm ki... te, bir mesele vardve ben de..."
"Sen de, n e ? "
"imdi bana bak Rubin," dedi Peak, "hangardaki o kapak yalnzca tek bir amaca
hizmet ediyor: aralan dar kartp, ieri almaya. Bunu bilmelisin." Serte bakt.
"Belki de bize, kapa aacak kadar nemli olan eyin ne olduunu sylersin."
Rubin dudan srd.
587

"Gemiyi yryerek kat etmeye tenezzl etmedin. Tamamen tembellikten,


ite bu kadar."

"Bunu nasd syleyebilirsin?"


"nk iin dorusu bu." Li, Rubin'in yanna geldi ve masann kenarna iliti.
Baklar endieli ve neredeyse dostaneydi. "Hava almaya kacan sylemitin."
Rubin iskemlesine iyice yld. Elbette ki byle sylemiti. Ve tabii ki
gzetleme sistemi, bunu sylerken kendisini kaydetmiti.
"Ve ardndan, ikinci kez dar ktn."
"Ama orada kimse varm gibi grnmyordu" diye kendini savundu
Rubin. "Ve sizinkiler de bunun aksini sylemediler."
"Sormadn iin sylemediler gene de o kapa amak iin izin alman
gerekiyordu. Bu arka arkaya iki kez oldu. Sana syleme anslar olmad."
"zgnm."diye mrldand Rubin.
"Seninle ak konuacam, Mick. Bizler de iimizi mkemmel bir biimde
yapm deiliz. Grnen o ki kimse Johanson'un hangar alanna dn saatini
kaydetmemi. Ayn zamanda, geminin tmnn gzetlenmemesinden dolay bizler
de sorumluyuz. Ayrca zel partileri srasnda Oliviera ve Johanson'un
sylediklerini dinleyememiiz. Rampa ve at da duyu mesafemizin dnda. Ama
bunlarn hibiri senin bir sersem gibi davranm olduun gereini deitirmiyor."
"Sz veriyorum, bir d a h a "
"Gvenlik asndan bir risk oluturuyorsun, Mick. Beyinsiz gtn tekisin.
Jack ile her zaman ayn fikirde olmayabilirim ama eer bir daha byle bir ey
olursa seni denize atmak konusunda yardmc olmak iin ilk ben gnll
olacam. Hatta birka kpekbal da bulacam ki seni paralara aynp kalbini
skmelerini izleyebileyim. Anlyor musun beni? Seni gebertirim."
Li'nin masmavi gzleri ona dostane bir biimde bakyordu ama Rubin, onun
tehdidini gerekletirmek konusunda hibir ekincesi olmadn grebiliyordu.
Bu kadn onu korkutuyordu.

krm

"Sanrm demek istediimi anlyorsun." Li, onu parmayla omzundan


drtt ve dierlerinin yanma geti. "Pekl, imdi hasan snrlama konusuna
geelim. la ie yarad m?"
"On miligram enjekte ettik." dedi Peak. "Bundan daha fazlas gerekten de denize
dmesine neden olabilirdi ve onun beynine ihtiyacmz var. la, beyinde b silgi
etkisi yapm olmal. Ama hafzasnn geri gelmeyeceinin bir garantisi yok."
" N e tr bir risk sz konusu?"
"Kestinnek zor. Bir kelime, bir renk, bir koku buna neden olabilir. Beyin bir
kez tetiklendiinde ne olduunu tamamiyle hatrlayabilir."
"Dorusu bu olduka byk bir risk saylr." dedi Vanderbilt kalarn
atarak. "Hibir ila hafzay bastramaz. Hl beynin nasl ilediini yeteri
kadar bilmiyoruz."
588

"Onu gzlem altnda tutmamz gerekecek." dedi Li. "Sen ne dnyorsun


Mick? Ona daha ne kadar ihtiyacmz var?"
"Tm gayretimizle ilerliyoruz,"dedi Rubin hevesle. te bu onun kaybettii
gveni geri kazanma frsatyd. "VVeaver ve Anavvak feromon temelli bileme
teorileri zerinde alyorlar. Oliviera ve Johanson bunun koku temelli
olabileceini de dnyor. Bu akamst baz test aamalar
gerekletireceiz, bylelikle ihtiyacmz olan kanta sahip oluruz. Eer
bilemenin kokuyla tetiklendii konusunda haklysak ksa zaman iinde
planland ekilde devam edebileceiz."
"Olsa, olmal, olabilir."dedi Vanderbilt burnundan soluyarak. "Lanet olas
bir forml bulmak iin ne kadar sre geecek?"
"Bu bilimsel bir aratrma Jack." dedi Rubin. "Kimse Alexander Fleming'in
bann etini yiyip bir an evvel penisilini bulmasn sylemedi."
Vanderbilt tam karlk vermek zereydi ki bir kadn ayaa kalkp yanlarna
yaklat.
" C C ' d e Scratch'in kodunu zdler."dedi kadn.
"Scratch m i ? "
"Grnen o. Crovve, Shankar'a anlamay baardklarn syledi."
Li, CC'den alman ses ve grntlerin ileme tbi tutulduu masaya dnd.
Tepede bulunan bir kamera Shankar, Crovve ve Anavvak'n konumakta
olduklarn gsteriyordu. VVeaver henz ieri girmiti.
"Bir dakikaya kadar bizi arrlar."dedi Li. "yi. arm gibi davranmay
unutmayn."
Bilgi

Merkezi

Muharebe

krm

Herkes Crovve ve Shankar'm etrafna toplanm, mesaja bir gz atabihnek iin


urayorlard. Grdkleri bir spektrogram deil, bir gn nce aldklar sinyalin
grsel uygulamas idi.

"Cevap m gndermiler?" diye sordu Li.


"yi soru." dedi Crovve.
"yi de, Scratch nedir?" diye sordu Delavvare ile o srada ieri giren
Greyvvolf. "Bir lisan m ? "
"Akas, Scratch belki bir lisan olabilir ama kesinlikle bu sinyalde
kodland ekliyle deil." dedi Shankar. "Arecibo mesajna benziyor. Demek
istediim, insanlar ikili kodlama sistemi ile konumazlar. Dnecek olursanz,
aslnda uzaya o mesaj biz deil, bilgisayarlarmz gnderdi."
"Verebileceimiz iyi haber u," dedi Crovve, "Scratch'in yapsn ortaya
karmay baardk. Sanki biri ineyi plak zerinde saa sola ekitiriyormu gibi
bir ses kardn hatrlarsnz. Eh, bu alak frekansta bir stakkato, kesik ve kuvvetli
589

bir ses dizisi, btn bir okyanusu aabilecek zellikte. Alak frekansta dalgalar
inanlmaz mesafeler kat edebilirler. Ve bu ok hzl bir stakkato. Sesalt ile ilgili
problemimiz, 100 hertzin altndaki sesleri duyabilmek iin onlan birka kat
hzlandrmamz gerekmesi. Ama bu durumda stakkatoyu da hzlandrmak zorunda
kahnz. Bu sinyali anlamann anahtan onu yavalatmakta yatyor."
"Paralarn ayr ayr tanmlayabilmek iin," dedi Shankar, "sinyali
esnetmemiz gerekti. Dolaysyla czrt sesini, uzunluu ve iddeti deien bir
titreimler dizisine dnene kadar yavalattk."
"Yani mors alfabesi gibi."
"Evet, ona benzer bir fonksiyonu olduunu sanyoruz."
"Tanmlamay nasl yapyorsunuz?" diye sordu Li. "Spektrogramlarla m?"
"Evet ama yeterli deiller. Bir eyi dinlemek istiyorsak, en iyi yntem onu
gerekten duyabilmektir. Biz de bir akustik hilesi kullandk. Radar resimlerine
detaylan artrmak iin eklenen sahte renk uygulamasna benziyor. Her ayn sesi
aldk ve duyabileceimiz bir frekans ile deitirdik ama orijinalinin uzunluunu ve
iddetini koruduk. Orijinal sinyal her frekans deiiklii yaptnda, kendinizinkini
uygun bir ekilde dntrdk. Bu ekilde Scratch'va stesinden geldik.
Crovve klavyede bir tua bast. "Aldmz mesajn duyabileceimiz
versiyonu yle."
Ses, sanki su altnda alan davullar gibi gmbrdyordu. Birbirinden ayrt
edebilmek iin neredeyse ok hzlyd ama dikkatle dinlendiinde, iddette ve
uzunlukta deiken bir titreimler dizisi olduundan phe duyulmuyordu.
"Gerekten bir koda benziyor," dedi Anavvak, "ama ne anlama geliyor?"
"Bilmiyoruz."
cevaplad

Vanderbilt.

"Biraz

nce

" N e demek bilmiyoruz?" diye


zdnz sylemediniz mi?"

krm

"Bilmediimiz," diye sabrla aklamaya balad Crovve, "dillerinin normal


artlarda konuulduunda nasl iledii. Geen yllarda kaydedilen Scratch
sinyallerinin ne anlama geldii hakknda en ufak bir fikrimiz yok. Ama
konumuz bu deil." Burun deliklerinden duman boald. "Elimizde daha iyisi
var. Temas kurduk. Munay, onlara ilk blm gster."
Shankar bir ikona tklad. Ekrana sra sra rakamlar dizildi. Bu kolonlardan
bazdan benzer grnyordu.
"Onlara ev devi gnderdiimizi biliyorsunuz." dedi Shankar. "Matematik
problemleri. Bir zek testinde olduu gibi. Ondalk dizileri devam ettirmelerini,
baz logaritmalan zmelerini, kayp rakamlar bulmalann falan istedik. Bunlan
elenceli bulup bize cevap yollayacaklarn umuyorduk. Bylece bize, bizi
duyduklarn, gerekten var olduklarn, matematikten anladklarn ve
kullanabildiklerini syleme imknn bulacaklard" Ekrandaki say sralann iaret
etti. "te cevaplan. En yksek notu aldlar. Btn problemleri don zdler."

"Tannm," diye fsldad VVeaver.


"Bu bize iki ey gsteriyor, dedi Crovve. Birinci olarak, Scratch gerekten
bir tr lisan. Yksek ihtimalle her Scratch byk oranda karmak enformasyon
ieriyor. kincisi ve esas nemli olan nokta, Scratch'i bizim anlayabileceimiz
bir ekle uyarlayabiliyorlar. Bu ok byk ve nemli bir basan. En az bizim
kadar zeki olduklann gsteriyor. Sadece mesajlarmz deifre etmeyi deil,
kendininkileri de kodlamay beceriyorlar."
Bir sre ekrandaki say stunlarn izlediler, hayranlklar korkuyla
karmt.
"Ama bu tam olarak neyi kantlyor?" diye sessizlii bozdu Johanson.
"ok ak deil mi?" diye karlk verdi Delavvare. "Aada dnebilen
bir eyin olduunu kantlyor."
"Tamam ama bir bilgisayar da ayn cevaplar veremez miydi?"
"Bir bilgisayarla konutuumuzu dnmyorsun, deil m i ? "
"Aslnda sylediinde hakl." dedi Anavvak. "Btn kantlanan, matematik
sorulannzn cevaplandnld. Gerekten ok etkileyici ama bilince sahip bir
zeknn varln ispat etmiyor."

"Peki, o zaman cevap gnderen kim olabilir?" diye sordu Greyvvolf.


"Uskumrular m ? "
"Samalama, hayr. Ama bir dn. Burada grdklerimiz, ustalkla
ilikilendirilmi bir semboller serisi. Yksek bir zeky bu ekilde
kantlayamazsn. Bir an iin bukalemunlar ele alalm. Her renk
deitirdiklerinde, aslnda ok karmak bir problemi zyorlar ama bunun
farknda bile deiller. Bukalemunlarn zek seviyesini bilmeyen biri, onlarn
ok zeki olduunu sanabilir n e de olsa, bir gn yaprak yn, ertesi gn ise
bir kaya yz renginde olmalann salayan bir program kullanyor olabilirler.
Onlar ile stn bir kavrama yeteneini ilikilendirebilirsin, nk sonuta
evrelerindeki dzeni okuyabiliyorlar. stelik bir de yaratc olduklarn
dnrsn, kendi zerindeki desen kodunu ayarlayabildii iin."

krm

"yleyse, u anda neye bakyoruz?" diye sordu Delavvare. Hayal krklna


uram gibiydi.

Crovve glmsedi. "Leon hakl," dedi,' Dirinin sembolleri doru ayarlamas, onlan
anlad manasna gelmez. Zeknn ve yaratcln kesin kan bir canlnn gerek
dnyadaki balantlan anlama ve zerine fikir retme yeteneinde yatar. Bunun iin
derin bir kavrama gcne ihtiya vardr. En gl bilgisayarlar bile gz karan ile
ilem yapamaz, manta kar hareket edemez, evresine anlam ykleyemez.
evresiyle ilgili deneyimlerinden tecrbe karamaz. Bence yrr da cevaplann
hazrlarken ayn kayglara sahipti. Durumu gerekten kavrayabildiklerini sinyallerinde
bize anlatabilecek bir ey aram olmallar." Crovve ekran iaret eni. "Bunlar iki
matematik probleminin zmleri. Eer yakndan bakarsanz, ilk cevabn arka arkaya
591

on bir kez sralandn grrsnz; sonra kez ikinci cevap, bir kez ilk cevap, sonra
dokuz, kez ikinci cevap, ve bu ekilde srp gidiyor. Bir noktada ikinci cevap yaklak
otuz bin kez tekrarlanyor. Ama neden? Sonularn birden fazla tekrarlanmas, mesajn
aletlerimiz tarafndan algdanabilecek uzunlua ulamasn salayacaktr, bu mantkl.
Ama neden hepsi bu karmaa iinde sralanm?"
"te imdi Bayan Uzayl devreye giriyor." dedi Shankar gizemli bir
glmseme ile.
"Jodie Foster, benim gizli kimliim!" diye bayla onaylad Crovve. "tiraf
etmeliyim ki, cevap o filmi dnrken aklma geldi. Bu sralamann kendisi
de bir kod. Eer nasl okumanz gerektiini biliyorsanz, karnza siyah ve
beyaz piksellerden oluan bir resim kyor tpk SETE de bizim zerinde
altklarmz gibi."

krm

"Umarm Hitler'in bir resmi deildir." dedi Rubin. Bu sefer herkesi gldrmeyi
baarmt. Artk gemideki herkes Jodie Foster'n oynad Contact adl filmi
seyretmiti. Filmde, uzayllar Dnya'ya mesaj olarak bir resim gnderiyorlar ve
resmin pikselleri de bir uzay gemisi ina etme klavuzunu ieriyordu. nsanlk
teknolojinin geliimi boyunca uzaya yayn yapp durmutu ve uzayllar aralarndan
birini rasgele semiti. Aksi gibi, bu Hier'in bir grntsyd.
"Hayr," dedi Crovve, "Hitler deil."

Shankar birka tua bast. Rakam kolonlar kaybolup yerini bir resme brakt.
"Nedir bu?" Vanderbilt daha iyi grebilmek iin ne eildi.
"Tanmadnz m?" diye sordu Crovve. "Fikri olan?"
"Bir gkdelene benziyor," dedi Anavvak.
"Empire State Binas olabilir mi?" diye nerdi Rubin.
"Yok artk." dedi Greyvvolf. "Empire State Binas'nn neye benzediini
nereden bilecekler? Bence bu bir fze."
"Peki bir fzenin neye benzediini nasl biliyorlar?" diye sordu Delavvare.
"nk deniz taban terk edilmi fzelerle kaynyor! Nkleer fzeler,
kimyasal fzeler..."
"Arka plandaki ekiller nedir?" diye sordu Oliviera. "Bulutlar m?"
"Su olabilir." dedi VVeaver. "Belki derin denizin bir grntsdr. Bir eit
kaya oluumu."
"Su konusunda haklsn." dedi Crovve.
Johanson sakalm kad. "Bir anta benziyor. Belki bir semboldr. Dini bir ey..."
"Bu insanca oldu, ok insanca." Crovve ok eleniyor gibi grnyordu.
"Bu resme baka bir adan da bakabileceiniz hl aklnza gelmedi mi?"

Tekrar incelemeye baladlar. Birden Li'nin yz ifadesi deiti. "90 derece


dndrebilir misiniz?"

krm

ShankarTn parmaklar klavye zerinde dans etti ve resim yatay oldu.


"Hl ne olduunu anlamyorum." dedi Vanderbilt. "Bir balk m? Devasa
bir hayvan m ? "
Li kendi kendine kkrdad. "Hayr, Jack. O arka plandaki ekiller dalgalar.
Bu aadan alnm bir anlk grnt. Derinlerden yzeye doru bakyoruz."
"Ne? O siyah ey ne peki?"
"ok basit. Biziz. O bizim gemimiz."

Heerema,

La Palma,

Kanarya Adalar

Belki kutlamaya bu kadar erken balamamak lazmd. Son on alt saattir emici
aralksz alyor, pembe yaratklar koca lokmalarla yutuyordu.
evrelerindeki ani deiim solucanlar ok rahatsz etmie benziyordu, ou
srklenirken paralanmt, geri kalanlar ise kvranp kaslyor ve lrken
eneleri seiriyordu. Boru, ilk kll solucanlar altna gerilmi koca alara
kusmaya baladnda, Frost gverteye kotu. Su alarn arasndan akp
gittikten sonra, dev kzaklar ylm bedenleri Heerema'ya yanam halde
bekleyen ilebin tanklarna boaltyordu. Frost ellerini vck vck ktlenin iine
daldrd ve kontrol odasna dnd; elleri smks bir maddeyle kaplyd ama
avularndaki birka l solucan zaferle havada sallyordu.
"En iyi solucan, l solucandr." diye grledi. "Duyun sesimi! Yiii-haaa!!!"
Bohrmann dahil hepsi alklad.
Girdap gibi savrulan tortu daldktan sonra lekeli lav kayalar ekranda
belirdi. Birbirinden ayr kabarck zincirleri kayalarn yzeyinden ykseliyordu.
Aydnlatma iskelesindeki kameralar zum yapt ve Bohrmann kayalardaki
lekelerin gerekte ne olduunu seebildi. "Bakteri tabakalar." dedi.
Frost ona dnd. "Peki, bu ne anlama geliyor?"

krm

"Sylemek zor." Bohrmann eklemleriyle enesini ovdu. "Eer sadece


yzeyi igal etmilerse, bir tehlike yok. Ama ne kadar bakterinin keltinin
iine szdm bilemiyorum. u kirli, gri izgileri gryor musun? Onlar
hidratlar."
"En azndan, hl oradalar."
"Sadece grebildiklerimiz orada. Daha nce ne kadar hidrat bulunduunu
ve ne kadarnn ayrtn bilmiyoruz. Kaan gaz henz kritik oranlara
ulamad. Kelimelerimi dikkatle semem gerekirse, .u an iin baarsz
olmadmz syleyebilirim."
"ki negatif, bir evet eder." dedi Frost keyifle ve ayaa kalkt. "Gidip
hepimize kahve getireyim."
Gzleri yanmaya balayana kadar, emicinin platoyu temizlemesini izlemeye
saatler boyunca devam ettiler. Van Maarten sonunda Frost'u yatmaya gnderdi
o ve Bohrmann gndr ok az uyumulard. Frost kalmak iin direndi
ama gzleri kapanyordu, sendeleyerek kabinine gitti.
Bohrmann, van Maarten ile kald. Saat 23.00 idi.
"Uyumaya gitmek iin sra sende." dedi Hollandal.
"Gidemem." Bohrmann gzlerini ovuturdu. "Hidratlar hakknda yeterli
bilgiye sahip olan tek kii benim."
"Bizim de yeterli bilgimiz var."
"Zaten artk daha fazla srmez." Bohrmann tkenmiti. Operasyon ekibi
594

imdiye kadar kez nbet deitirmiti. Ervvin Suess birka saat iinde
helikopterle Kiel'den gelecekti. O zamana kadar dayanmalyd.
Esnedi. Alak bir uultu oday dolduruyordu. Aydnlatma iskelesi ve emici
son saat iinde yavaa kuzeye ynlendirilmiti. Polarstern keif gezisinden
alnan lmler doruysa, istila sadece bu dzlk ile snrlyd. Solucanlar
tamamen vakumlamak iin en azndan birka gn daha gemesi gerektiini
biliyordu ama iinde umut domaya balamt. Sudaki metan miktar normalin
zerindeydi, ama endie etmek iin gerek bir sebep yoktu. Eer solucanlar ve
bakterileri yok etmeyi baarrlarsa, ksmen anm hidratlarn yeniden denge
koullarna ulamas mmknd.
Gz kapaklar arlap kapanrken, ekranlara bir bak att. Ne grdn
kavramas iin bir sre gemesi gerekti. Grnt deimiti. "Aada bir ey
parldyor." dedi. "Boruyu oradan uzaklatr."
Van Maarten gzlerini kst. "Nerede?"
"Monitrlere bak. Suyun iinde bir k akmas vard. Bak, ite orada! Bir
kere daha parlad."
Bir anda tamamen aylmti. Yanl olan bir eyler vard, aydnlatma iskelesinin
kameralar da bunu onaylyordu. Borunun aznn etrafndaki tortu bulutu
kaybolmutu. Kabarcklar ve karanlk topaklar onun evresinde dnerek ykseliyordu.
Emiciyi gsteren ekranlar bir anda karard. Boru sarslarak yana savruldu.
"Lanet olsun, neler oluyor?"
Operatrn sesi hoparlrlerden ykseldi. "Boru byk beklerhalinde bir
eyleri ekiyor. Emicinin dengesi bozuldu. Ne yapacamz"

"Boruyu uzaklatrn!" diye bard Bohnnann. "Yamatan uzaklatrn!"


Yine ayn ey, diye korkuyla dnd. Sonne'de olanlar gibi. Hidratlarda bir
patlama. Ayn yerde ok uzun sre kalmlard ve bu noktada plato dengesini
yitirmiti. Vakumun yaratt alak basn keltiyi parampara etmiti.

krm

Hayr, bu bir patlama deildi. ok daha ktsyd.


Boruyu kabaran tortu bulutunun iinden karmaya altlar. Bulut ierek
genilemeye devam etti ve bir anda sanki patlad. Bir basn dalgas aydnlatma
iskelesini sallad. Grnt yukan aa kayp duruyordu.

"Bu bir yer kaymas!" diye bard operatr.


"Pompay durdurun!" Bohrmann ayaa frlad. "Oradan uzaklatnn!"
Byk lav kayalarnn taraann zerine yap her eyi paralamasn
seyretti. Tortu ve ykntnn oluturduu sisin iinde boru gzden kaybolmutu
ama hl hareket ediyordu.
"Pompay kapattk." dedi van Maarten.
Gzleri korkudan fal ta gibi alm ekilde yer kaymasn izlemeye devam
ettiler. Yukardan kaya paralar yamaya devam ediyordu. Eer volkan
konisinin neredeyse dik olan kaya duvarndaki krklar yaylmaya devam
595

ederse, ok daha byk paralar kopmaya balayacakt. Volkan ta


gzenekliydi; birka dakika iinde kk bir yer kaymas muazzam bir
heyelana, nlemeye altklar olas senaryo ise geree dnebilirdi.
Kaderimize boyun emeliyiz, diye dnd Bohrmann. Kamak iin artk
ok ge.
Alt yz metre yksekliindeki su duvarn gznde canlandrmaya alt.
Kayalarn atrts durdu.
Uzun bir sessizlik oldu. Monitrleri izlerken kimse bir ey sylemedi.
Taraann zerinde tortunun yaratt bulanklk halojen lambalarn n
datyordu.
"Durdu." dedi van Maarten. Sesinde zor fark edilen bir titreme vard.
"Evet," diye bayla onaylad Bohrmann, "yle grnyor."
Van Maarten operatrleri arad.
"skele fena sarsld." dedi aydnlatma biriminden sorumlu adam.
"Projektrlerden birini kaybettik. Ama dierleri yanmaya devam ediyor."
"Emici ne durumda?"
"Skma benziyor," dedi dier vinten gelen ses, "sistem komutlarmz
ileme koyuyor ama tepki veremiyor."
"Sanrm borunun az kntnn altnda k a l d " dedi iskelenin operatr.

"Sence ne kadar bir kaya ktlesi aaya dm olabilir?"


"Kalkan bulutun dalmasn beklememiz lazm," dedi Bohrmann, "ama
sadece bir rk ile paay kurtarm gibiyiz."
"Peki o zaman, bekleyelim." Van Maarten mikrofona eildi. "Boruyu
kurtarmaya almayn. Hepiniz bir kahve molas verebilirsiniz. Kimsenin
gereksiz bir kazaya sebep olmasn istemiyorum. Biraz bekleyelim, sonra
durumumuzu deerlendireceiz."

krm

saat sonra, tortu hl tam olarak dibe kmemiti ve gr engelliyordu


ama borunun azn zar zor grebiliyorlard. Frost onlara katlmt, yataktan
aniden frlad iin salar drt bir yana dalmt.
"Kayalarn altnda skt." dedi van Maarten.
Frost kafasn kad. "Evet, ama krlm gibi gzkmyor."
"ticileri altramyoruz."
"Peki emiciyi oradan nasl karacaz?"

"Aaya bir robot gnderip, onunla yknty kenara kaydrmay


deneyebiliriz."
\
"Tanr ve btn melekler akna!" diye szland Frost. "ok fazla zaman
alr. Halbuki iler ne kadar gzel gidiyordu."
"Sadece acele etmemiz lazm." Bohrmann van Maarten'e dnd.
"Rambo,y\\ ne kadar abuk hazr edebiliriz?"
596

"Hemen."
"Haydi o zaman. Bunu bir deneyelim."
Rambo, ismini herhsangi bir ksaltmadan deil, gerekten de Sylvester
Stallone filmlerinden alyordu. Vctor 6000'in kk bir versiyonu gibi grnen
ROV, arkasnda ve her iki yannda dengesini salayan iticiler, drt kamera, iki
adet gl ve mafsall kol ile donatlmt. Sadece 800 metreye kadar olan
derinliklerde i grebiliyordu ve ak deniz endstrisinde ok popler bir arat.
On be dakika iinde arac kullanma hazr hale getirmilerdi. Ksa sre sonra
volkann srt boyunca taraaya doru iniyordu. Heerema'daki pilot paneline
elektrooptik bir kablo ile balyd. Aydnlatma iskelesi grntye girdi. Robot
aa doru yoluna devam etti, hzland ve manevra yaparak skm emiciye
yneldi. Gemidekiler, emiciyi Rambo'mm kameralar vastasyla yakn
mesafeden incelediklerinde, iticilerin ve video sistemlerinin salam olduunu
ama borunun dev volkanik kayalann altnda tam anlamyla tuzaa dtn
grdler. Hibir yere kprdamasna imkn yoktu.
Rambo'nun mafsall kollan kayalan oradan kaldrmaya balad. lk bata
robot grevini baaracakm gibi grnyordu. Hepsini teker teker
uzaklatnyordu, ta ki taraa zeminine gmlm, eimle ykselen ve emici
boruyu kaya duvarna doru bastran sivri bir volkanik kayaca gelene kadar.
"Robot bunu beceremez." diye karar verdi Bohrmann. "Gerekli itkiyi
retemez."
"Harika!" dedi Frost, burnundan soluyarak.
"Peki, ya pilotlar boruyu geri ekerse?" diye nerdi Bohrmann. "Serbest
kalmasn salayacak gerilim yaratlabilir."
Van Maarten ban sallad. "ok riskli. Boru yumabilir."

Bir sre daha anslarn denediler ve robotu kayalara eitli alardan


arptrmaya devam ettiler. Gece yans Rambo'mn onlara yardmc olmayaca
belli olmutu. Ayn zamanda da temizlenmi blgeler tekrar solucanlarla
kaplanmt; karanlklann iinden, her ynden srler halinde mlerdi.

krm

" B u durumu hi beenmiyorum."dedi Bohrmann. "zellikle burada,


kayalarn epey dengesiz olduu bir noktada. Emicinin serbest kalmasn
salamalyz, yoksa sonumuz ok kt."
Frost kalarm att. "Ben hallederim."
Bohrmann soran gzlerle ona bakt.
"Oraya dalacam." Frost omuzlarn silkti. "Eer Rambo bu ii
beceremiyorsa, geriye bir tek biz kalyoruz. Ben giderim. Drt yz metre.
Basn giysileri o derinlie dayanr."
"Tek bana dibe mi ineceksin?" diye sordu Bohrmann, afallam ekilde.
"Elbette." Frost ktrdayana kadar kollarn esnetti. "Sorun mu var?"

597

15 Austos

Independence,

Grnland

Denizi

Yrr'm cevab, Crowe'u derinliklere ikinci ve ok daha karmak bir mesaj


gndermeye tevik etti. inde insan tr, evrimi ve kltr hakknda
enformasyon bulunduruyordu. Vanderbilt ilk bata bu fikirden pek
holanmamt ama Crovve onu kaybedecekleri hibir ey olmadna ikna
etmiti. Yrr sava kazanmak zereydi.

krm

"Tek ansmz," dedi, "onlar yaamay hak ettiimize ikna etmek. Ve bunu
sadece onlara kendimizi anlatarak baarabilirizD Belki u ana kadar hesaplarna
katmadklar bir eyler vardr. Onlar tekrar dnmeye ikna edecek bir eyler."
"Paylalan deerler." dedi Li.
"Ne kadar az olsa da."
>
Oliviera, Johanson ve Rubin kendilerini laboratuvara kapatmlard. Tankn
iindeki jlemsi varl paralara blmeye ya da tam anlamyla ayrtrmaya
alyorlard. VVeaver ve Anavvak ile srekli iletiim iindeydiler. VVeaver,
bilgisayardaki sanal yrr'im elektronik DNA ve feromonlarla donatmt. e
yaryordu. Tekhcrelilerin bilemesinde kokunun kullanldn teorik olarak
gstermilerdi ama pratikte tankn iindeki jlemsi madde ibirliine
yanamyordu; varlk ya da varlklarn bileimi, kendini yass bir pide ekline
dntrm ve tankn zeminine kmt.

Delavvare ve Greyvvolf, 2. Kat'ta yunus kameralarnn kaytlarn izlemekle


meguld ama Independence'm gvdesinden baka grecek hibir ey yoktu,
belki birka balk ve tabii deniz memelisi bl birbirinin filmini eken
yunuslar. kili zamanlarn dnml olarak C C ' d e ve Roscovitz ile
Brovvning'in Deepflight'\ tamir etmek iin hl altklar havuz gvertesinde
geiriyorlard.
Ara sra iten uzaklap baka aktiviteler ile megul olmazlarsa, en gl
zihinler iin bile tkanma, tutukluk yapma tehlikesi bulunduunu Li ok iyi
biliyordu. Hava durumu iin son tahminleri istedi ve gvenilirliklerini tekrar
598

tekrar kontrol etti. Btn veriler bir sonraki gne kadar rzgrsz bir hava ve
dalgasz bir deniz olacan sylyordu. Su sabaha gre ok daha sakindi.
Bu bilgiye dayanarak Anavvak' konumak iin yanma artt ve aknlkla
onun Arktik mutfa hakknda neredeyse hi bilgi sahibi olmadn rendi.
Bu sorumluluk, tm ordu kariyeri sresince ilk kez olarak kendini ikram
servisinin banda bulan Peak'e yklendi.
Peak bir dizi telefon grmesinde bulundu ve o akamstnn ge
saatlerinde iki helikopter Grnland'a yolland, Li ba alarnn onlan, o gece
saat dokuzda balayacak bir partiye davet ettii duyurusunda bulundu.
Helikopterler, Grnland usul bir ziyafet iin gerekli tm malzemelerle geri
dnd. Masalar, sandalyeler ve bir bfe, Ada'nin hemen yannda, uu
gvertesine kuruldu. Danya bir stereo ses sistemi tand ve evreye, souu
kesmesi iin stclar yerletirildi.
Mutfaktaki kouturma bir faaliyet girdabna dnverdi. Yemek kaplar
ve tavalar karibu etiyle doluydu; foktan elde edilen etsuyu orbaya dnmt;
maktaaq yani gevrek narval derisi eritler haline getirilmi ve pufla rdei
yumurtalar kaynatlmaya balamt. Independence'm frncs her sene
dzenlenen hamur ii yanmalannda nuitier'in ok baarl olmasn salayan,
yass ve lezzetli bir ekmek eidi olan pide yapmyla urayordu. Kutup
alabal ve somon fileto halinde eitli bitkilerle birlikte kzartlm;
dondurulmu mors eti carpaccio haline getirilmi ve ynla pirin suya
boaltlmt. Yemek yapmak konusunda hibir bilgisi olmayan Peak blge
yerlilerinin tavsiyelerine gveniyordu. Yalnzca yerel tek bir yemek kabul
grmemiti. Her ne kadar i mors barsann stnl herkes tarafndan
yceltilse de, Peak bunun vazgeebilecei bir tecrbe olduunda karar klmt.

krm

Kaptan kk, makina dairesi ve CIC'de grev yapmas iin bir ekirdek
mrettebat ayarlad, bylelikle saat tam dokuzda neredeyse herkes; denizciler,
bilim insanlar ve ordu mensuplan gverteye varm, alkolsz ho geldiniz
kokteyllerini ierken bfenin almasn bekliyorlard. Ksa zaman iinde bilim
insanlar askerlerle, askerler denizcilerle ve denizciler de bilim insanlaryla
sohbete balamt.

Li'nin dzenlemi olduu parti arkalarnda bulunan Ada'ya ait olan elik
kule ve etraflarn kaplayan usuz bucaksz denizin grntsyle garip bir
partiydi. Uzaklarda ekilmekte olan sisin gerekst tepelerini ve ufuk
izgisinde alak bir konumda bulunan krmz bir topu andran gnei
grebiliyorlard. Temiz hava canlandrc bir biimde souktu ve masmavi bir
gkyz ykseklerde uzanyordu. .
Aslnda onlar bir araya getiren koullar dnda her ey hakknda
konuuyorlard a m a nazik bir konumaya tutunma konusundaki srarlarnda
skntl, neredeyse umutsuzca bir eyler vard. Gece yars yaklap akam
599

karanl kmeye baladnda birbirlerine artk ilk adlaryla hitap ediyorlard


ve uzmanlarn etrafnda gruplar oluturmu, aslnda olmayan bir avuntunun
peine dmlerdi.
"Artk ciddi olalm," dedi Buchanan, saat 01.00'dan sonra, "zeki amipler
fikrine gerekten inandnz sylemeyin."
"Neden olmasn?" dedi Crovve.
"Ah, haydi ama. Zeki bir yaam formundan bahsediyoruz, doru mu?"
"yle grnyor."
"Pekl..." Buchanan doru kelimeleri bulmak iin bocalad. "Btn zeki
varlklarn bize benzemesi gerektiini sylemiyorum ama amiplerden daha
karmak olmalar gerekir. empanzelerin zeki olduu syleniyor, yle deil
mi? Balinalar ve yunuslar da yle. Hepsi kompleks bir vcut yapsna sahip,
byk beyinli yaratklar. Karncalar gerekten zeki olmak iin ok kkler
bunu sen syledin yleyse bu dncenin amipler iin de geerli olmas
gerekmez mi?"
,
"Kaptan, iki farkl konuyu kartrmadndan emin misin?"
"Ne?"
"Gerek olan ve olmasn istediini."
" N e sylemeye altn anlamyorum."
"Sylemeye alt," dedi Peak, "eer gezegendeki stn varlk
zelliimizi kaybedeceksek, hi olmazsa gl ve kuvvetli bir dman arzu
ettiimiz. Byk, dzgn grnml ve kasl yaratklar."
Buchanan ak ellerini masaya vurdu. "Buna inanmam mmkn deil. lkel
yaratklarn gezegeni ynetmeye hakk olamaz. Bir amipin insan kadar zeki
olmasnn imkn yoktur. Asla! nsanlar ok daha gelimi varlklardr, onlar"

krm

"Gelimi? Kompleks yap?" Crowe ban sallad. "Gelime ile neyi


kastediyorsun? Evrim gelime midir?"
Buchanan afallam halde ona bakt.
"Peki, imdi bir dnelim." dedi Crovve. "Darvvin'in syledii gibi, evrim
varolma savadr, en gller hayatta kalr. ster dier organizmalara stnlk
salamak, ister doal felaketlerden kurtulmak olsun, znde bir dmana kar
zafer kazanmaktr. Doal seilim canllarn deien koullara uyum salamasn
salar. Ama bu organizmalarn daha karmaklat anlamna m gelir? Daha
yksek karmaklk bir gelime midir?"

"Evrim benim uzmanlk alanm deil," dedi Peak, "ama bana gre, ou
canl zamann ak sresince daha byk ve daha karmak hle gelmitir.
nsanlar buna en mkemmel rnektir. Bence evrimde byle bir eilim olduu
ok ak."
"Eilim mi? Yanl. Bunlar dnrken temel aldmz, karmaklk
zerine doann deney yapt kck bir zaman dilimi. Ama bizim evrimin
600

bir kmaz soka olmadmz kim syleyebilir? nsanl herhangi bir doal
eilimin en st seviyesi olarak grrsek kendi nemimizi ar derecede
abartm oluruz. Hepiniz evrim aacn grmsnzdr, trler arasndaki
ilikiyi gsteren ve her yne dallanan bir diyagram. Sence insanlk nerede
olmal, Sal? Aacn bir ana dalnda m yoksa ondan kan kk yan dallardan
birinde m i ? "
"Bir ana dalda, elbette."
"Bu cevab bekliyordum. nsana zg bak asna tipik bir rnek. Bir
cinsin biri hari dier btn dallarnn soyu tkendiinde, geriye kalann ana dal
olduunu dnyoruz. Neden? nk varlmz srdryoruz, en azndan
imdilik. Ama ya dierlerinden tek fark sadece biraz daha uzun sre
dayanabilmek olan sradan bir yan dal isek? nsanlk, bir zamanlar ok zengin
olan bir evrimsel kolun ayakta kalan tek yesidir. Dier btn kollar yok olmu
bir biyolojik geliimin geride kalanlaryz, Homo ad verilen bir deneyden tek
sa kalan biziz. Homo habilis: soyu tkendi. Homo erectus: soyu tkendi.
Homo sapiens neanderthalensis: soyu tkendi. Homo sapiens sapiens: hl
hayatta. Bir sreliine gezegen zerinde hakimiyet kurduk ama dikkat!
evrimin sonradan grmeleri olarak hakimiyetimizi, doal stnlk ya da uzun
sreli var olma ile kartrmamalyz. Bu gezegenden zannettiimizden ok
daha ksa srede kaybolabiliriz."

krm

"Belki haklsn," dedi Peak, "fakat bir eyi unutuyorsun. Bu sa kalan tr


ayn zamanda fazlasyla gelimi bir bilince sahip olan tek tr."
"Tamam. Ama bu geliimi doann genel grnts balamnda
deerlendir. Burada gerekten de bir ilerleme ya da genel bir eilim gryor
musun? Karmak bir sinir sistemine sahip olmalarn salayacak bu szde
genel eilim olmadan, btn ok hcreli organizmalarn yzde sekseni evrimsel
srete insanlktan ok daha byk baar elde etmitir. Zek ve bilin ile
donanm olmamz, sadece bizim kendi kiisel bak amzdan bir evrimsel
geliimdir. Biz, sadece evrimin garip ve beklenmedik bir yan rnyz ve bu
gezegenin ekosistemine bir tek katkmz oldu: bana atmz bir sr bela."

"Hl bu iin arkasnda insanlarn olduunu dnyorum." diyordu


Vanderbilt, yan masada. "Ama tamam, yanldmn ispat edilmesine am.
Eer bir insan dman ile kar karya olmadmz ortaya karsa, yrr keif
operasyonunu balatacaz. Hi korkmayn! O tekhcreli pileri, ne
dndklerini ve ne planladklarn renene kadar CIA gzlemine alacaz."
Delavvare ve Anavvak ile beraber ayakta duruyordu, evrelerine askerler ve
mrettebat toplanmt.
"Rya grmeye devam et," dedi Delavvare, "sylediini CIA bile
baaramaz."
601

"Samalama, kk kz." Vanderbilt gld. "Yeterince sabrhysan, herkesin


zihninden geenleri renebilirsin b u bir amipin zihni bile olsa. Bu sadece
bir zaman meselesidir."
"Hayr, olaylara nesnel yaklaabilmek meselesidir." dedi Anavvak. "Ve bu
da demektir ki, nesnel bir gzlemci rolne brnmeye hazr olman gerekir."
"Yaplamayacak bir ey deil. Biz zeki ve uygar varlklarz."
"Zeki olabilirsin, Jack ama doaya nesnel bakabilme kapasitesinden
yoksunsun."
"Daha da belirginletirmek gerekirse, herhangi bir hayvan kadar znel ve
ahsi bir bak asna sahipsin." dedi Delavvare.
"Hangi hayvanm b u ? " Vanderbilt kkrdad. "Deniz aygr m ? "
Anavvak ksa bir kahkaha att. "Ben ciddiyim, Jack. Doa ile sandmzdan
daha ok i ieyiz."
"Akas ben deilim. Ben ehir ocuuyum. Kr, doay hibir zaman
sevmedim. Ayn babam gibi."
"Hi fark etmez," dedi Delavvare, "sana bir rnek vereyim: ylanlar.
Onlardan hem korkarz hem de hrmet ederiz. Veya kpekbalklar.
Mitolojilerde ok sayda kpekbal tanrs vardr. nsann dier canl
varlklarla olan duygusal ba doutan gelir, hatta kaltsal bile olabilir."
"Sen ilkel insanlar hakknda konuuyorsun. Bense ehirde yaayanlardan
bahsediyorum."
" P e k i . " Anavvak bir an iin dnd. "Bir fobin var m? Fobi olarak
tanmlanabilecek herhangi bir ey?"

"Eh, aslnda fobi diye adlandrmam ama..." Vanderbilt duraklad.


"Tiksinti denebilir mi?
"Evet."
"Neye kar?"

krm

"Tanrm, o kadar enteresan bir ey deil. Gayet sradan. rmcekler.


Onlardan nefret ediyorum."
"Neden?"

"nk..." Vanderbilt omuz silkti. "nk irenler. Sen onlar iren


bulmuyor musun?"
"Hayr ama esas nokta bu deil. Uygar toplumlarda hl varln srdren
fobilerin ounun kkeni, gemite insanlara kar tehdit olan eylerdedir.
zerimize kapanan kaya duvarlar, frtnalar, seller, karanlk sular, ylanlar,
kpekler, rmcekler. Neden silahlara, elektrikli tellere, sustal baklara,
otomobillere, patlayclara ya da prizlere kar fobi gelitirmiyoruz? Onlar ok
daha tehlikeliler. nk beynimizin iinde bir kural yazl: ylana benzer
nesnelerden ve ok bacakl yaratklardan uzak dur."
"nsan beyni teknolojik bir ortamda deil, doal evrede gelimitir." dedi
602

Delavvare. Zihinlerimizin evrimi, doa ile yakn temas hlinde olduumuz iki
milyon yllk bir sre iinde gereklemitir. Hayatta kalmann tarihncesi
kurallarnn genlerimizde kazl olmas ihtimali yksektir. Her halkarda,
evrimimizin minicik bir paras uygarlk denen dnemde gemitir. Baban ve
onun babas hayatlarn ehirlerde geirdii iin beynindeki btn
biimlendirici bilginin sonsuza kadar yok olduunu mu zannediyorsun? Neden
otlarn arasnda srnen kk hayvanlardan korkarz? Neden rmceklerden
nefret ediyorsun? nk bir zamanlar buna benzer korkular insanlarn
hayatlarn kurtaryordu. nk korkuya daha duyarl olan bireyler tehlikeden
uzak duruyor ve daha ok ocua sahip oluyordu. Sebep budur ite. Haksz
mym, Jack?"
Vanderbilt, gzlerini Delavvare'den Anavvak'a evirdi. "Peki bunun yrr ile
ne alakas var?" diye sordu.
"Belki gzlerimize biraz rmcekler gibi grndkleri iin alakas var."
diye karlk yerdi Anavvak. "Hah! Dolaysyla bize nesnellikten bahsetme.
Nasl grnrlerse grnsnler, yrr'dan, jleden, tekhcrelilerden ve zehirli
yengelerden tiksinmeye devam ettiimiz srece, onlarn zihinlerinin nasl
altn asla kefedemeyiz. Bu ekilde mmkn deil. lgimizi ekecek olan
tek ey, geceleri maaralarmza srnerek girip ocuklarmz almasnlar diye,
bize benzemeyen her eyi yok etmek olacaktr.
Johanson kendini ana gruptan kurtard, glgede durmu ve nceki gece olanlar
hatrlamaya alyordu, Li ona yaklat ve bir kadeh uzatt. Krmz arap.
"Bunu, yalnzca alkolsz ikilerin dahil olduu bir keif gezisi sanyordum."
dedi Johanson arm halde.

"yle." Onunla kadeh tokuturdu. "Ama dogmatikliin anlam yok. Hem,


konuklarmn arzularna uygun servis yapmay severim."

krm

Johanson arabndan bir yudum ald. "Syle bana General," dedi, "nasl
birisin?"
"Bana Jude de. 'General' yalnzca beni selamlamak zorunda olanlar iin."
"Eh, seni anlayamyorum."
" O neden?"
"Sana gvenmiyorum."
Li elenmi bir halde gld ve kadehinden bir yudum ald. "Duygularmz
karlkl Sigur. Dn gece sana ne oldu? Bana hl hatrlayamadn syleme."
"Zihnim bombo."
"Hangar alannda ne yapyordun? Gecenin bir yansyd."
"Yalnzca rahatlyordum."
"Ve ondan evvel de Oliviera'yla birlikte rahatlyordun."
"Bizim kadar megul olduunda rahatlamak ok nemlidir."
603

" H m m m . " Li adamn ardnda kalan denize bakt. " N e hakknda


konuuyordunuz?"
"."
"Hepsi bu m u ? "
Johanson kadna bakt. "Ne istiyorsun Jude?"
"Bu krizi amak. Ya sen?"
"Ah, aynen," dedi Johanson, "ama seninle ayn ekilde amak istediimden
emin deilim. Tm bunlar sona erdiinde geride kalmasn umduun ey nedir?"
"Toplum deerlerimiz."
"nsan toplumu mu? Yoksa Amerikan toplumu m u ? "
Kadnn mavi gzleri sanki panldami gibi grnd. "Aralarnda bir fark var m?"
Crovve ok hiddetlenmiti ve Oliviera da onu destekliyordu. Etraflarnda bir
dinleyici grubu birikmiti. Peak ve Buchanan'm savunmaya ekilmek zorunda
kaldklarna phe yoktu ama Peak skunetini korurken, Buchanan fkesinin
esiri olmutu.
"Biz, doadaki stn bir evrimsel geliimin kanlmaz sonular deiliz."
diyordu Crovve. "nsanlk bir tesadfn rndr. Varlmz kozmik bir
kazaya borluyuz. Dev bir meteorit Dnya'ya arpt ve dinozorlar yok etti. Bu
olay olmasayd, belki u anda zeki dinozor soylar gezegende uygarlk kuracakt
veya belki sadece sradan ama bugnden farkl hayvanlar yaayacakt. Herhangi
bir mantn deil, bizim evrimimizi kayran doal koullarn sayesinde varz.
Kambriyenin bandan beri, ok hcreli yaamn nndeki milyonlarca olas
geliimin, belki sadece bir tanesi insanlarn ortaya kmasna imkn
verebilirdi."

" A m a insanlk gezegenin hakimidir," diye inat etti Buchanan, "bunu


tartamazsnz."

krm

"u anda gezegenin hakimi olan yrr'dr. Gereklerle yzlemen lazm.


Memeliler snfnn iinde kk bir trz ve kendimize evrimsel baar
diyebilmemiz iin daha uzun bir yol kat etmemiz gerekiyor. En baarl memeli
hayvanlar, yarasalar, sanlar ve antiloplardr. Dnya tarihinin ihtiaml sonu
deil, herhangi bir blmyz. Doada dierlerinden stn dnemler yoktur,
sadece seilim vardr. Gezegendeki trlerden birinde zaman iinde artan
anatomik ve zihinsel bir karmaklk gereklemi olabilir, ama genele bakarsak
bunun bir eilim ya da bir geliim olmadm grrz. Yaamn geliim
gstermek gibi bir amac yoktur. Doa bize kompleks canllar verir ama ayn
zamanda bakteri gibi basit olanlarn milyar yldr varolmalarn salar.
Yaamn, bir eyi gelitirmeyi istemek iin herhangi bir sebebi yoktur."

"Bu sylediklerini Tann'nn plan ile nasl rttreceksin?" diye sordu


Buchanan, tehditkr bir tonla.
604

"Pekl, eer bir Tanr varsa ve zeki bir Tann ise, o zaman Tanr dnyay
biraz nce anlattm ekilde dzenlemi olmal. Dolaysyla biz Tanr'nn eti
muhteem eseri deiliz, sadece btnn iindeki gerek roln anladnda
hayatta kalabilecek olan bir varyantz."
"O zaman insann Tann'nin suretinde yaratlm olmasna ne diyeceksin?
Buna da m kar kacaksn?"
"Esas yrr\ kendi suretinde yaratm olabilecei imdiye kadar muhakkak
aklndan gemi olmal. Yoksa bunu dnemeyecek kadar dar grl
msn?" Buchanan'm gzleri fkeyle panldad ama Crovve ona konuma frsat
vermedi. "Ama zaten bu tartmann hi nemi yok. Tanr, gzdesi olan tr
mmkn olan en iyi tasarmla yaratm olmal. Eh, biz insanlar dier trlerin
ouna gre byz. Byk bir vcut daha iyi bir vcut mudur? Baz trlerin
doal seilim yoluyla daha bydkleri dorudur ama ounluk kk
boyutlaryla soylann baanyla srdrmektedir. Kk organizmalann kitlesel
yok olularda hayatta kalma ans daha fazladr, bu da her birka milyon ylda
bir daha byk canllarn ortadan kalkt ve evrimin kk trlerle devam
ettii anlamna gelir. Baz yaratklar gittike byr ve sonra yeni bir meteorit
arpar. Boom! te sana Tanr'nn plan."
"Bu kadercilik."

krm

"Hayr, gerekilik," dedi Oliviera, "insanlar gibi fazlasyla zellemi trler


evre koullarnn deitii zamanlarda yok olurlar. Uyum salama kabiliyetleri
yoktur. Koalalar kompleks organizmalardr ama sadece okalipts yapraklar ile
beslenirler. Okaliptsn soyu tkense koalalara ne olur? Onlar da lr. Oysa
tekhcreli organizmalarn ou buzul alarn, aktif volkanik dnemleri ve
oksijen veya metan oranndaki deiimleri atlatabilir. Hatta binlerce yl
boyunca lme yakn bir durumda varolmaya devam edip, sonra hibir ey
olmam gibi tekrar hayata dnebilirler. Bakteriler her yerdedir kaynayan
pnarlarda, buzullarda ya da topran kilometrelerce altnda. Biz bakteriler
olmadan yaayamayz, onlarn ise bize hi ihtiyac yoktur. Bugn, havadaki
oksijen bakterilerin rndr. Yaammz salayan elementleri oksijen,
nitrojen, fosfor, slfr, karbon ancak mikroorganizmalarn aktivitelerinden
sonra tekrar kullanabiliriz. Bakteriler, mantarlar, tekhcreliler, mikroskobik le
yiyiciler, bcekler ve solucanlar, lm bitki ve hayvanlar paralayarak onlann
kimyasal yap talarn tekrar yaam sisteminin dngsne sokarlar.
Okyanuslarda da durum bundan farkl deildir. Mikroorganizmalar suyun
iindeki hakim yaam biimidir. Tankn iindeki jlemsi madde kesinlikle
bizden daha yal ve belki ok daha zeki. bu hounuza gitse de, gitmese de."
"nsanlarla mikroplar karlatramazsnz," diye hrlad Buchanan,
"insanlarn zel bir nemi, baka bir anlamlan vardr. Bunu anlayamyorsan, bu
ekipte ne iin var?"
605

"Doru olan yapmak iin buradaym!"


"Ama azndan kan kelimelerle insanla ihanet ediyorsun."
"Hayr, esas insanlk belli canllara orantsz nemler vererek gezegene
ihanet ediyor. Bunu yapan tek tr biziz, farknda deil misin? Her eye deer
bimeye alyoruz. Bizim iin kt hayvanlar var, nemli hayvanlar var,
gerekli hayvanlar var. Doay gzlerimizin grd ile yarglyoruz ama sadece
kk bir parasn grebiliyoruz, ve o paraya hak etmedii bir nemi
yklyoruz. Odak noktamz byk hayvanlar, omurgallar ve zellikle
kendimiziz. Btn grdklerimiz omurgal hayvanlar. Yaayan omurgal
trlerinin toplam says 43000'e yakndr; 6000'den ounu srngenler,
yaklak 10000'ini kular ve ortalama 4000*ini memeliler oluturur.
Karlnda ise bugne kadar bir milyon civarnda omurgasz trn bilim
tanmlamtr; bunlarn sadede 290000'i knkanatl bceklerdir. Btn
omurgallarn toplam saysnn yedi kat!"
Peak, Buchanan'a bakt. "O hakl, Craig." dedi. "Kabul etmelisin. kisi de
hakl."
"Baarl bir tr deiliz," dedi Crovve, "eer baar neymi grmek
isterseniz, kpekbalklarna bakn. Devoniyen dneminden beri biimlerini
deitirmeden varlklarn srdryorlar, 400 milyon yldan beri. nsanln
atalarndan yz kez daha yallar ve 350 farkl trleri var. Ama ihtimalle, yrr
onlardan da yal. Kolektif dnebilen tekhcreliler, bizden milyonlarca yl
ilerde olmallar. Aradaki fark asla kapatamayz. Yapabileceimiz tek ey,
onlarn hepsini ldrmek. Ama bu riski alabilir misiniz? Bizim varoluumuzda
nasl bir rol oynadklarn biliyor muyuz? Belki de bu dman olmadan
yaamak, onlarla ayn dnyay paylamaktan daha zordur.

"Amerikan deerlerini mi korumak istiyorsun?" Johanson ban sallad. "O


zaman, kaybetmeye mahkumsun demektir."
"Amerikan deerlerine kar ne dmanln var?"

krm

"Bir dmanlm yok. Ama Crovve'un dediini duydun: ok byk


ihtimalle, baka gezegenlerdeki zeki yaam biimlerinin insanlar ve
memelilerle hibir ortak zellii olmayacaktr. DNA temelli bile olmayabilirler,
dolaysyla deer sistemleri bizimkinden tamamen farkl olacaktr. Derin
denizde nasl bir ahlaki ve sosyal model bulacam zannediyorsun? Btn
uygarl, hcre blnmesi ve kolektif fedakrlk zerine kumlu olan bir trden
bahsediyoruz. Eer tek kaygn insanlarn bile zerinde ayn fikirde olmad
deerleri korumak ise, onlarla karlkl bir anlamaya varmay nasl
baaracaksn?"
"Anlatmaya altm ey o deildi." dedi Li. "Ahlak kavramnn bizim
tekelimizde olmadn biliyorum. Sorum u: tekilerin nasl dndn
606

anlamak kesinlikle gerekli midir? Yoksa btn enerjimizi beraberce yaamaya


harcamamz daha iyi olmaz m ? "
"Yan yana bar iinde yaamak m?"
"Evet."
"Keke bunu daha nce dnebilmi olsaydk, Jude." dedi Johanson.
"Amerika'nn, Afrika'nn ye Kuzey Kutbu'nun yerli halk bu dnceyi
mutlulukla karlard diye dnyorum. Tabii ayn ey soylar tkenene kadar
avladmz hayvan trleri iin de geerli. Ama bu olay ok daha karmak.
Onlarn dnce sistemini zebileceimizi pek sanmyorum. Ama bunu
denemek zorundayz nk birbirimizin bana bir sr bela atk. Ortak yaam
alanmz yan yana yaamak iin artk ok kk, tek aremiz birlikte yaamay
renmek. Ancak, eer Tanr'nn biricik kullar olduumuz dncesinden
vazgemezsek, bunu asla baaramayz."
"Peki ne yapmamz neriyorsun? Amiplerin trelerine mi uyacaz?"
"Tabii ki, hayr. Zaten genetik olarak mmkn deil. Bizim tre ya da
kltr diye tanmladmz eyler genlerimizde yazldr. Kltrel evrim
tarihncesi zamanlarda balamtr, zihnimizin emas o dnemde
izilmitir. Evet, bugnlerde uaklar, helikopterler ve opera salonlar
tasarlyoruz ama sadece ilkel aktivitelerimizi medeni dzeyde
srdrebilmek iin. lk ta baltay bir et parasna vurduumuzdan beri ayn
eyi yapyoruz; sava, sosyal toplantlar, ticaret. Kltr bizim evrimimizin
paras. Bizi istikrarl bir yapda tutmay salyor"

krm

"Ta ki, daha istikrarl bir tr gelip stnln ispat edene kadar.
Vurgulamak istediin noktay anlyorum, Sigur. Tarihncesi zamanlarda
kaltmsal zelliklerimiz kltrmz ekillendirdi ve karlnda genetik
olarak gereince deitik. Genlerimiz bu tartmay ynlendiriyor. Ne kadar
dnmek istemesek de, konumamzn temellerinin olumasn salyor.
Fazlasyla gurur duyduumuz btn dnsel mirasmz, genetik
ynlendirmenin bir rn sadece. Ve kltr de, hayatta kalma mcadelesiyle i
ie gemi bir sosyal davran repertuarndan daha te bir ey deil."
Johanson cevap vermedi.
"Yanl bir ey mi syledim?" diye sordu Li.
"Hayr, sessiz bir hayranlkla dinliyordum. Kesinlikle haklsn. nsan evrimi, genetik
deiim ile kltrel dnm arasndaki karlkl bir oyundan ibaret. Beynirnizin
bymesini ynlendiren genetik deiimlerdi. 500000 yl nce doa grtlamzn
yapsn deitirdi ve serebral kortekste'konuma merkezini oluturdu. Bu genetik
deiim de kltrel evrirrinizi tetikledi. Konuma, bize dncelerimizi sergileme,
gemiimizi tanmlama, geleceimizi tarama, hayallenrnizi diUmdirme imkn salad.
Kltr, biyolojik srelerin bir rndr ve biyolojik deiim de kltrel geliime verilen
tepkidir. ok uzun bir zamanda gerekleir ama aynen byledir."
607

Li glmsedi. "Testi getiime sevindim."


"Aksini beklemiyordum." dedi Johanson zarife. "Ama problemimize
parmak bastn:
ok vndmz kltrel eitliliimiz genetik
snrlamalarmza bal. Ve o snrlar bizim kltrmz ile insan olmayan zeki
varlklarn kltrn birbirinden aka ayryor. Tarih boyunca insanlk ok
sayda kltr yaratt, ve bunlarn hepsinin temeli kendi trmzn varln
korumakt. Biyolojisi bizimle uyumlu olmayan ve yaam alan ile kaynaklar
zerine olan mcadelede doal dmanmz olan bir trn deerlerine asla
uyum salayamayz."
"Yani yryen ar kovanlarnn barda yanma oturaca bir galaktik
federasyona inanmyorsun?
"Star VVars?"
"Evet."
"Harika bir filmdir. Hayr. yle bir ey ancak ok uzun bir sre
igdlerimizi bastrmay baarrsak gerekleebilir. Genlerimizin trleraras i
birliine yeniden programlanmas gerekecektir."
"Eh, bu da beni hakl karr. Yrr' anlamaya almamalyz. Birbirimizden
uzak durmann barl bir yolunu bulmalyz."
"Hayr, hakl karmaz. nk bizi rahat brakmayacaklar."
"O zaman kaybettik."
"Neden?"
"nsanlarn ve insan olmayanlarn, asla ortak bir noktada buluup
anlaamayacaklar zerine ayn fikirde deil miydik?"

krm

"Ayn ey Hristiyanlar ve Mslmanlar iin de sylenebilir. Beni dinle,


Jude: > 7 ? T anlayamayz ve anlamak zorunda da deiliz. Ama anlamadmz
eylere yer amak zorundayz. Bu onlarn deerlerinin egemenliine izin
vermek manasna gelmez ya da bizim deerlerimizin. zm geri ekilmekte
yatyor. Ve u anda bizim geri ekilmemiz isteniyor. Bu yntem ie yarayabilir.
Birbirimizi duygusal olarak anlamamz manasn tamyor zaten olanaksz.
Sadece meselelere daha geni ve farkl adan bakmak anlamna geliyor ve
bunu bir adm geri ekilip kendi trmze de ayn ekilde bakarak
gerekletirmeliyiz. Aksi halde,yrr'm bize u anda olduundan farkl bir gzle
bakmasn salamamz mmkn olmayacak."

"Ama zaten geri ekiliyoruz. Temas kurmaya alyoruz b u yeterli deil


mi?"
"Peki, kurulacak temastan ne elde etmeyi umuyorsun?"
Li hibir ey sylemedi.
"Jude, cevabn merak ettiim bir soru var. Seni bu kadar ok takdir ederken,
ayn zamanda sana neden bu kadar az gveniyorum?"
Masalardaki sohbetlerin grlts gverteyi yalayan dalgalar gibi yaylyor
608

ve yine zerlerinde dalyordu. Tartma sesleri gittike ykseldi ve nce


barlara sonra lklara dnt. O anda hoparlrlerden bir uyar sesi
ykseldi: "Yunus alarm! Dikkat! Yunus alarm!"
Li, gz dellosundan ilk ekilen oldu. Ban evirdi ve karanlk denize
doru bakt.
"Oh, Tanrm!" diye fsldad.
Deniz artk karanlk deildi.
Parlamaya balamt.

Mavi

Bulut

Etraflarnda dalgalar, ldayan bir maviyle renklenmiti. Su yzeyinde prltl


eflatun renge sahip birikintiler vard, sanki gkyz okyanusa
boalyormuasna yaylyor ve birleiyorlard.
Independence n iinde szlyordu.
"O mesajnda ne sylediysen, kesinlikle bir etki brakmsn." dedi etrafna
bakman Greyvvolf, Crovve'a.
"O kadar gzel ki." dedi Delavvare alak sesle.
"Bakn!" diye bard Rubin.

Ik perdesi hareketlenmeye balamt. Parlt nabz gibi atyordu. Devasa


girdaplar olutu, ilk bata yavaa, ardndan hzlanarak dnmeye baladlar, ta
ki iine mavi akntlar eken sarmal galaksiler gibi kendi etrafnda dnmeye
balayncaya dek. Girdaplarn merkezindeki ltlar younlat. Binlerce yldz
ldad ve ardndan yavaa snd.

krm

Ani bir parlt meydana geldi.


Gverteden bir lk ykseldi.
Bir anda manzara deimiti. Deniz boyunca yldrm zikzaklar izip,
anaforlarn arasnda dallanarak ilerledi. Deniz yzeyinin altnda sessiz bir
frtna patlamt. Ardndan, mavi bulut ufka doru hzla ilerleyip, nefes kesici
bir hzla gzden kaybolurken, byk girdap klp geminin gvdesinden
geriye ekildi.

Greyvvolf Ada'ya doru kotu.


"Jack bekle!" Delavvare arkasndan frlad. Dierleri de onlar takip etti.
Adam hzla gemi boyunca koturdu, merdivenlerden inip komuta merkezinden
uzun admlarla geerek hzla CC'ye girdi; Peak ve Li hemen arkasmdayd.
Geminin gvdesindeki kameralar koyu yeil renkteki su dnda hibir ey
gstermiyordu. ki yunus yzerek grntye girdi.
"Neler oluyor?" Peak monitrlerin bandaki adamlara seslendi. "Sonarda
ne grnyor?"
609

Adamlardan biri ona dnd. "Orada byk bir ey var, efendim. Bir ey,
eee... ey gibi"
"Ne gibi?" Li onu omzundan tuttu. "Bilgiye ihtiyacmz var, aptal herifi
Neler oluyor?"
Adamn beti benzi att. "ey b u lk bata ekranda hibir ey yoktu,
ardndan, bir saniye kadar sonra bu eyden tabakalar olumaya balad. Nereden
geldiler bilmiyorum. Deniz aniden katlat. Kendilerini duvar gibi bir eye
dntrdler, onlar h e r yerdeydiler."
"CobralarT gnderin. Blgeyi aratrmalar iin onlara imdi ihtiyacm var."
"Yunuslarn raporu ne?" diye sordu Greyvvolf.
"Bilinmeyen yaam formu." dedi askerlerden biri. "Onu ilk yunuslar tespit etti."
"Lokal m i ? "
"Hayr, her yerde. Ama geri ekiliyor gibi mesafe bir kilometre ve hareket
etmeye devam ediyor. Sonar, geminin her tarafn saran geni madde kuaklan
gsteriyor."
"Yunuslar u an nerde?"
"Aamzdalar. Giriin nnde toplanyorlar. Sanrm korktular ve ieri
girmek istiyorlar."
nsanlar hl akn akn CC'ye giriyordu.
"Uydu grntlerini ekrana getir!" diye emretti Peak.
Odann bana yerletirilmi devasa monitr, KH-12 tarafndan
grntlenen Independence \ gsteriyordu. Karanlk-bir alann zerindeydi.
Herhangi bir mavi ktan eser yoktu.
"Biraz nce tm ekran klar iindeydi." dedi uydu verilerini takip etmekle
grevli olan adam.

"Bakabileceimiz baka uydular var m?"


"Mevcutta hi yok, efendim."
"O halde KH-12'den grnt uzaklatrmas yap."

krm

Adam emri kontrol merkezine iletti. Birka saniye sonra Independence


klmt ve ekran boydan boya Grnland Denizi kaplyordu. Yunuslar halen
aadaki bilinmeyen varlk konusunda onlar uyardklarndan, hoparlrlerden
slk ve klik sesleri duyuluyordu.
"Devam et."
KH-12 grnty daha da uzaklatrd. Grnt artk yz kilometrekarelik
bir alan kaplyordu. Normalde 250 metre uzunluunda olan Independence artk
yalnzca suda srklenen bir dal gibi grnyordu. Nefeslerini tutmu monitre
bakyorlard.
Ve ardndan onu grdler.
nce mavi bir parlt geminin etrafnda geni bir ember halinde yaylmt.
Ik parldamalanyla titreiyordu.
610

"Bykl n e ? " diye sordu Peak fsltyla.


"Drt kilometre apnda," dedi ekrann nndeki kadn. "Hayr, daha da
byk. Bir eit huni gibi. Grdmz, sadece az ksm. Btn, derinliklere
uzanyor. Ve biz de, ah... tam aznn stnde duruyoruz."
"Neden olumu?"
Johanson, Peak'in hemen yannda odada beliriverdi. "Jlemsi madde
olmal."
"Tebrikler." dedi Vanderbilt hrltl bir sesle. "Lanet olsun, onlara ne
gnderdiniz?" diye Crovve'a homurdand.
"Kendilerini gstermelerini istedik."
"Bu akllca myd?"
Shankar kzgnca ona dnd. "Temas kurmamz gerekiyor, yle deil mi'?
Senin sorunun ne? Yoksa at srtnda gelecek haberciler mi bekliyor"
"Bir sinyal aldk!"
Hep birlikte sesin geldii yne dndler ses akustik gzetleme ile grevli
olan adama aitti. Shankar annda yanna gitmiti. Ekrana doru eildi.
"Nedir?" diye seslendi Crovve.
"Spektrograma bakarak bunun bir Scratbh sinyali olduunu syleyebilirim."
"Bir cevap m ? "
"yle olup olmadn b i l "
"ember! Bakn, daralyor."
Kafalarn hzla ana ekrana evirdiler. Ik emberi adeta srnrcesine,
yavaa gemiye doru yaklayordu. Ayn srada gemiden iki noktack
uzaklat. Cobralar keiflerine balamt. Hoparlrlerden gelen slk ve gcrt
sesleri ykseldi.

Birdenbire her kafadan bir ses kmaya balamt.


"Sessiz olun!" diye grledi Li. Yunuslar dinlerken aln krt. "Sinyallerini
deitirdiler."

krm

"Evet." Delavvare konsantre, olmak iin gzlerini kapatt. "Bilinmeyen


yaratklar ve..."

"Orkalar!" diye bard Greyvvolf, Delavvare henz szn bitirmeden.


"Aadan yaklaan bir grup byk hayvan tespit ettik," dedi sonar ekibinin
bir yesi, "etrafmz saran yapnn iindeler."
Greyvvolf, Li'ye dnd. "Bundan holanmadm. Yunuslar ieri almalyz."
"Neden imdi?"
"Hayatlarn riske atmaya hazr deilim. Hem zaten kameralarndaki
grntlere ihtiyacmz var."
Li bir anlna tereddtte kald. Ardndan kararn verdi. "Peki. Onlar ieri
aln. Ben Roscovitz'e haber veririm. Peak, onunla git. Yanna drt adamn al."
" L e o n ? " dedi Greyvvolf. "Licia?"
611

Hzla dar ktlar. Rubin onlarn ayrln izledi. Li'ye doru eildi ve alak
sesle ona bir eyler syledi. Li onu dinledi, bayla onaylad ve ardndan tekrar
ekranlara dnd. "Beni bekleyin!" diye seslendi Rubin. "Ben de geliyorum "

Havuz

Gvertesi

Roscovitz, Brovvning ve teknisyenlerinden biri havuz gvertesine bilim


insanlarndan daha nce ulatlar. Hasarl Deepflight' grnce yksek sesle
bir kfr savurdu. Tamiri hl bitmemiti. Giri kapaklan ak bir halde su
yzeyinde szlyordu, tavana uzanan tek bir zincirle balyd. "Sana u ii
bitir demitim!" diye bard Brovvning'e.
"Tahmin ettiimizden daha komplike kt." diye kendini savundu
bateknisyen, rhtm boyunca yrrlerken. "Dmen sistemi"
"Ah, lanet olsun." Roscovitz denizaltrna gz gezdirdi. Suyun drt metre altndaki
hatlan zor seilen su geidinin ortasna yerletirilmiti. "Orada ylece durmasna sinir
oluyorum, Brovvning. zellikle de yunuslar ieri veya dan alnrken."
"Saygszlk etmek istemem ama efendim, herhangi bir engel tekil etmiyor.
Ayrca tamiri bittiinde yine raydaki yerine ekeceiz."

krm

Roscovitz anlalmayan bir eyler homurdand ve kontrol panelindeki yerine


geti. Tekne hemen nnde duruyordu. Bu bak asndan su geidini grmesini
engelliyordu. Ekranlardaki grntlere gvenmek zorundayd. Bu sefer daha ar
ifadeler kullanarak tekrar kfretti. Independence aceleyle donatlmt ama stne
bir de iler batan savma yaplmt! Neden almayan cihazlann sorunu muhakkak
kullanm srasnda ortaya kard? Eer sonrasnda balanm hasarl bir denizalt
aralannda kalarak su geidini grmesini engelleyecekse, btn her eyi defalarca
sanal ortamda test enenin ne manas vard?

Hangar gvertesinde ayak sesleri yankland. Greyvvolf, Delavvare, Anavvak


ve Rubu hzla rampadan indiler, arkalarndan Peak ve adamlar geliyorlard.
Askerler iskelenin her iki tarafna dizildiler. Dierleri neopren kyafetlerini
giyip maskelerini takarken Rubin ve Peak Roscovitz'e doru ilerlediler.
"Haznz." dedi Greyvvolf. aret parma ile ba parman daire oluturacak
ekilde birletirip dalglarn tamam anlamna gelen iaretini yapt. "Onlar
ieri alalm."
Roscovitz yunuslar aracak ses kaydn at. Bilim insanlarnn havuza
atlamasn ve vcutlarnn su alt projektrleriyle aydnlanmasn izledi. Su
geidine doru yzdler. Birer birer cam kapaa doru daldlar.
Roscovitz gvde kapaklarn at.

Delavvare blme duvarndaki gsterge paneline doru bast indi. Byk elik
levhalar harekete getiinde hl dalmaya devam ediyordu, cam giriin
metre altndayd. Alrlarken, altndaki deniz gzler nne serildi. ki yunus
geide girdi. Tedirgin grnyorlar ve burunlaryla cama vuruyorlard.
Greyvvolf beklemelerini iaret etti. nc bir yunus ieri girdi.
Artk elik kapaklar btnyle almt. Cam kmbetin altnda azm am
bekleyen bir karanlk vard. Ne mavi bir parlt, ne bir k akmas, ne de
orkalar grnyordu, dier yunus da ortada yoktu. Delavvare, daha aaya,
elleri cam yzeye dokununcaya kadar gverte zemininin altna indi; yunus
blnn geri kalanlarn gzleriyle arad. Birden drdnc bir yunus
grnd, hzla dnd ve geidin iine girdi. Greyvvolf bayla onaylad ve
Delavvare Roscovitz'e tamam iareti yapt. elik levhalar yavaa birbirine
doru kaydlar ve donuk bir sesle kapandlar. Geidin iinde tarayclar devreye
girdi; suyu kirlenmeye ve toksinlere kar test etti. Birka saniye sonra yeil
k yand ve tehlike yok iareti Roscovitz'in kontrol panelinde belirdi. Cam
kapaklar kayarak sessizce ald.
Aklk yeterince genilediinde yunuslar hzla Greyvvolf ve Anavvak'n
onlar bekledii havuza yzdler.
Peak, Roscovitz'in cam kapaklar kapatmasn izledi. Adamn gzleri monitre
kilitlenmiti. Rubin havuzun kenarndayd ve geidin iine bakyordu.
"Geriye iki tane kald." dedi Roscovitz kendi kendine.
Hoparlrlerden darda kalan yunuslarn slk ve klik sesleri geldi. Gitgide
daha da tedirginleiyorlard. Greyvvolf un ba su yzeyine kt, arkasndan
Anavvak ve Delavvare grnd.

krm

"Ne diyorlar?" diye sordu Peak.


"Daha nceki gibi." diye karlk verdi Greyvvolf. "Bilinmeyen yaam
formlar ve Orkalar. Monitrlerde yeni bir ey var m?"
"Hayr."

"Tehlike geti manasna gelmez. Geriye kalan son ikisini de ieri alalm."
Peak bakakald. Ekranlarn kenarlarnda mavi bir parlt grnmeye
balamt.
"Acele etseniz iyi olur," dedi, "o ey yaklayor."
Bilim adamlar tekrar geide daldlar. Peak CTC'yi arad. "Oradan neler
grebiliyorsunuz?"
"Etrafmzdaki halka daralmaya devam ediyor." Li'nin sesi konsolun
hoparlrlerinden tiz bir ekilde ykseldi. "Helikopterler suyun altnda kaybolduunu
rapor ediyorlar ama onu uydu grntlerinde rahatlkla izleyebiliyoruz. Geminin
altna inmeye alyor gibi. Sizin oras her an daha aydnlanabilir."
"I zaten gryoruz. Aftmzdaki bu ey ne? Mavi bulut m u ? "
613

"Sal?" Bu Johanson'un sesiydi. "Hayr, artk bulut formunda olduunu


sanmyorum. Hcreler bir araya gelerek bileti. Bu jlemsi maddeden oluan
youn, sk ve ok byk bir hortum ve daralmaya devam ediyor. Aamzda
neler oluyor bilmiyorum ama oradaki iinizi bir an nce bitirmelisiniz."
"Bitirmek zereyiz. Rosco?"
"Tamamdr." dedi Roscovitz. "Kapaklar ayorum."
Anawak, cama bylenmi gibi yapmt. elik kapaklar tekrar aldnda
grd manzara bu kez farklyd. lk seferde koyu yeil bir lolua
bakmlard ama bu sefer derinlikler ak mavi bir renkle parldyordu, ilk bata
k soluktu ama gittike gleniyordu.
Bu o buluta benzemiyor, diye dnd. Mavi alevlerden bir ember
etraflarn kuatm gibiydi. CC'de grdklerini, Independence'm uydu
fotoraflarn gznn nne getirdi; gemi huni biimli devasa bir tnelin
aznn iinde yzyor gibiydi.
Bir anda, o tnelin iine baktn fark etti. Hortum benzeri yapnn
enginliini dnmek bile midesini altst etmeye yetti. Panik btn benliini
sard. Beinci yunus da birden belirip geidin iine kendini attnda, Anavvak
blmeden uzaklat, iindeki kama arzusunu zorlukla bastryordu. Kendini
sakinlemeye zorlad. Bir saniye sonra altnc yunus geide girdi. elik
kapaklar kapand. Tarayclar su kalitesini test etti, verdikleri onay Roscovitz'e
gnderdiler ve cam blme ald.

Brovvning ne srayarak Deepflight'm zerine kt.


"Hey! Ne yaptn zannediyorsun?" diye sordu Roscovitz.
"Hayvanlar ieri almadk m? imin bana dnyorum."
"Bu ekilde demek istememitim."
"Tabii, istemedin." Brovvning, k tarafnda bir kapa amak iin meldi.
"Bu lanet olas eyin tamirini bitireceim."

krm

"imdi zaman deil." dedi Peak aksice. "Yapacak daha nemli iler var."
Gzlerini ekranlardan alamyordu. Ik giderek gleniyordu.
"Sal, oradaki iiniz bitti mi?"
"Evet. Neler oluyor?"

"Huni eklin ucu geminin altna doru ilerliyor."


"Bu ey bize zarar verebilir mi?"
"Sanmyorum. Independence' sadece titretmeye bile hibir organizmann,
bu yaratklarn da, gc yetmez. Jlemsi madde, kasl bir lastikten baka bir ey
deil."
"Ve onlar tam altmzdalar." dedi Rubin, havuzun ucundan. Gzleri
parlyordu. "Geidi tekrar a, Luther. Hemen imdi."
614

" N e ? " Roscovitz gzleri fal ta gibi ald. "ldrdn m sen?"


Rubin birka adm atarak konsolun bandaki adamn yanna geldi.
"General?" dedi, mikrofona eilerek.
Hoparlr czrdad. "Ne istiyorsun, Mick?"
"Jleden byk miktarlarda rnek almak iin elimizde muhteem bir frsat
var. Geidin almasn neriyorum ama Peak ve Roscovitz..."
"Jude, bu ok riskli," dedi Peak, "ieri herhangi bir ey girebilir, durumu
kontrol edemeyebiliriz."
"Tek yapmamz gereken karinadaki blme kapaklarn amak ve
beklemek." dedi Rubin. "Belki organizma merakla ieri girebilir. Birka byk
bek jle topladktan sonra geidi kapatrz. Deney yapmak iin harika rnekler
elde edebiliriz. Ne diyorsunuz?"
"Ya toksik maddeler yklyse?"
"Ah, Tanrm, ne pheci adamsn!'Eer iinde toksik maddeler varsa, bunu
sensrler saptayacaktr. Gvenli olduunu saptadktan sonra cam kapaklar
aarz."
Peak ban sallad. "Ben bu neriye karym."
Rubin gzlerini devirdi. "General, byle bir ansmz bir daha asla
olmayacak!"
"Pekl." dedi Li. "Ama ok dikkatli olun."
Rubin cokulu bir kahkaha att, havuzun kenarna yrd ve kollarm sallad.
"Hey, haydi bitirin artk iinizi!" diye bard hayvanlarn koumlarn zen
Greyvvolf, Delavvare ve Anavvak'a. "Biraz acele edin v e " Onlar suyun altnda
olduu iin adam duymuyorlard. "Aman bo ver. Luther blmeyi a. Cam
kapaklar kapalyken endie edecek bir ey yok."

krm

"Onlar kana kadar beklememiz"


"Zamanmz yok!" diye tersledi Rubin. "Li'nin ne sylediini duydun. Eer
beklersek jle ekip gidecek. Btn yapman gereken azck bir miktarn
geidin iine almak ve sonra kapaklar kapatmak. Bir metrekp kadar yeterli
olacaktr."
Roscovitz, Rubin'i tutup suya frlatmak istedi ama Li pi kurusuna istedii
izni vermiti.
General emir vermiti.
Roscovitz kapaklar kontrol eden dmeye bast.

Delavvare kolay heyecanlanan bir yunusla urayordu. Huzursuz ve sabrszd;


zerindeki kameray karmaya alrken yunus uzaa frlamt. Koum
takm ardndan onu izler halde hzla su geidine doru ilerledi. Delavvare
yunusun kapan etrafnda dnmekte olduunu grdnde uzun ve gl
kulalarla arkasndan yzd.
615

skeledeki tartmay duymamt.


Hadi, diye yunusa sessizce emretti. Buraya gel. Sorun nedir? Korkacak bir
ey yok.
Ardndan yanl giden eyin ne olduunu grd.
elik kapaklar ardna kadar akt.
Bir saniye kadar ylesine hayrete dmt ki yzmeyi brakt ve ayak
parmaklar cama deene dek suda batt. Kapaklar hl hareket ediyordu.
Altnda deniz canl bir mavi renkte panldyordu. Suda imekler akyordu.
Roscovitz ne tr bir oyun oynuyordu?
Yunus, kapan etrafnda ileri geri hzla yzmeye balad. Kadna doru
yzp ynn deitirmesi iin burnuyla drtt. Delavvare bir karlk
vermeyince dnd ve hzla uzaklat.
Delavvare k saan derinliklere bakyordu.
Bir eylerin hatlarn, ileri geri hzla ilerleyen glgeleri grebiliyordu,
ardndan karanlk bir leke yaklamaya, boyum bymeye balad.
ok byk bir hzla yaklayordu.
Leke bir ekle dnt, hatlar belirginleti.

Birdenbire onun ne olduunu anlamt. Siyah bir burun ve beyaz bir alt
eneye sahipti, eit sayda sralanm dileri yan ak azmn arasndan grnen
bu eyi tanmt. Trnn imdiye kadar grd en byk rneiydi. Durmak
niyetinde olmakszn derinliklerden dikey bir biimde, her geen an biraz daha
hzlanarak ykseliyordu. Zihninde dnceler uumaya balad. Saniyenin
ksa bir blm iersinde birok bilgi parac bir araya geldi. Cam kapaklar
kaln ve ok salamdlar ama canl bir fzeyle arpmaya dayanamazlard.
Yaratn uzunluu en azndan on iki metreydi. En yksek hznda kendini
sudan saatte elli alt kilometreyle frlatabilirdi.

krm

ok ama ok hzl hareket ediyordu.


Su geidinden uzaklamak iin umutsuzca abalad.
Orka, tpk bir torpido gibi cam kapaa arpt. Meydana gelen dalga
Delavvare'in hzla etrafnda dnmesine neden oldu. Girdap halinde dnen
ykntnn arasndan krk camlan ve kapan metal erevesinin paralann ve
sonra da kapaktan ieri giren ve arpmadan pek de etkilenmemi olan
balinann beyaz karnn grd. Omuzlarnn arasnda acyla bir eyin
saplandn hissetti. Bir lk att ve su cierlerine doldu.
Roscovitz'in durumu alglamak iin ok az vakti olmutu. Orka kapa
paralayp ieri girerken ayaklarnn altnda iskele homurdand. Bir dalga
Deepjlight\ havalandrd. Brovvning'in dengesini kaybettiini ve kollann saa
sola salladn grd. Orka serte derek suya arpt ve hzla hareket etti.
"Su geidi!" diye bard Rubin. "Kapaklar kapatn."
616

Orkann kafas denizaltna hzla bir darbe indirerek onun dnerek


havalanmasna neden oldu. Zincir yerinden kurtulduunda ani bir aklama sesi
duyuldu. Brovvning yukar doru frlad ve kontrol panelinin stne serte
dt. Kadnn izmelerinden biri Roscovitz'in gsne arpt ve beraberinde
Peak'i de alarak gerisingeri elik perdeye doru sendelemesine neden oldu.
"Denizalt!" diye bard Rubin. "Denizalt!"
Brovvning'in vcudu yeniden havuza doru sarkt, bandan kan
boalyordu. Deepflight'm k ksm dikey bir biimde havaya frlayp ardndan
suyla dolarak batt. Roscovitz bocalayarak ayaa kalkt ve kontrollere ulamaya
alt. Bir ey vnlayarak ona doru geldi. Ban kaldrp baktnda zincirin
bir kam gibi kendisine doru savrulmakta olduunu grd. melmeye alt
fakat zincir akana arpp boynuna doland.
Zincir onu ne doru ekti ve kenardan aa dt.
Greyvvolf ortaya kan kaosun nedenini anlayamayacak kadar uzaktayd ve
suda olduu iin arpmay da hissetmemiti. Ama deniz alt aracnn
zincirinden koptuunu ve Brovvning ile Roscovitz'e olanlar grmt. Rubin
kontrol panelinin banda baryor ve ellerini sallyordu. Arkasnda Peak'in
ba grnd. Askerler, silahlar nian pozisyonunda felaket blgesine
koturuyorlard.

Telala suyu aratrd. Anavvak hemen yanndayd ama Delavvare'den bir iz


yoktu.
"Licia?"
Cevap yoktu.
"Licia!"
ini korku kaplad. Gl bir ayak rpyla dald ve geide doru yzd.

krm

Delavvare yanl tarafa ynelmiti. Srtnda yakc bir ac vard ve sanki


bouluyormu gibi hissediyordu. Birden kendini yeniden geitte buldu. Kapak
paralanarak ikiye ayrlmt ama elik kapaklar kapanyordu. Aalarnda ise
mavi bir kla parldayan deniz grnyordu.
Srtst dnd.
Hayr!

Deepflight kabin kapaklar ak ve pruva ksm nde ona doru dmekteydi.


Ta gibi batyordu. Tm gcyle ayaklarn rpt. Denizalt ona arpacakt.
Yukar bakt srada aracn katlanm mafsall kollan stne doru geliyordu.
Suyun iinde uzun ve ince bir su samuru gibi hzlanmaya alt ama abas
yeterli deildi. Denizalt gvdesine arptnda kaburgalarnn krldn
hissetti. Az acyla ald ve daha fazla su yuttu. Ara kadn geidin iine itti
617

ve darya, ak sulara kard. Souk, vcuduna bak gibi saplanmt. Bilinci


bulanklarken elik kapaklarn tok bir sesle deniz alt aracna arptn grd.
Deepflighfm bat durdu. Skmt ama Delavvare dmeye devam ediyordu.
Araca tutunabilmek iin kollarn gererek uzatt ama gc azalyordu ve
cierleri tkanmt.
Ltfen, diye geirdi iinden, geri dnmek istiyorum. lmek istemiyorum.
Bloke olmu kapakla skm denizalt arasnda belli belirsiz bir ekilde
Greyvvolf un yzn grd.
eneleri alm, koni biimli dilerini sergileyen kocaman bir karanlk ekil
yandan ona yaklat.
Orka kadn srp gsn paralad.
Kadn yanndan hzla geip giden, gemiye doru ykselen parlak ktleyi
grmedi. Ktle geide ulatnda, Delavvare lmt.
Peak kontrol paneline bir yumruk indirdi. Su geidini kapama abalar
baarszlkla sonulanmt. Deepflight elik plakalarn arasna skmt. Ya
kapaklar ardna kadar ap deniz alt aracn kaybedecekti ya da her eyi olduu
gibi brakp, dardaki ne olduu belirsiz eylerin gemiye girmesine imkn
tanyacakt.
Brovvning gzden kaybolmu, Roscovitz ise zincire asl kalmt, bacaklar
suyun iinde sarkm, elleri boazn kavramt.
Nerdeydi u lanet olas orka?
"Sal." diye inledi Rubin.

krm

Havuzu dolduran su fokurdayp kprd. Askerler, belli bir amalar


olmakszn havuzun etrafna toplanyorlard. Greyvvolf suya dalmt. Anavvak
hibir yerde grnmyordu. Hem ayrca Delavvare de nereye gitmiti?
Birisi kaburgalarndan onu drtt.
"Tanr akna, Sal!" Rubin onu kontrollerden uzaklatrd. Ellen dans
edercesine klavyenin zerinde hareket etmeye, parmaklar tulara basmaya
balad. "Lanet olas geidi neden kapatmadn?"
"Seni geri zekl p i ! " Peak yumruk halindeki elini geri ekip Rubin'in
yznn tam ortasna indirdi. Biyolog sendeledi ve gerisingeri havuza derek
suyu havaya sratt. Pskren suyun iinden Peak, ona doru hzla gelmekte
olan bir orkann suyu bak gibi kesen srt yzgecini grd.
Rubin'in ba dalgalarn zerinde grnd. Yzgeci artk o da
grebiliyordu. Anlalmaz szleri bir la dnt.
Peak elik kapaklan ap, Deepflight' serbest brakacak dmeye bast.
Gstergenin nn yanmasn bekliyordu.
Hibir ey olmad.

618

Greyvvolf akln kaybetmekte olduunu dnd. Bir orka srs,


Independence'm altnda devriye geziyordu. Birka saniye kadar evvel bir tanesi
enelerinin arasna Delavvare'i kstrp onu gzden uzak bir yerlere
srklemiti. Greyvvolf hi dnmeden iki elik kapan arasna dald anda
aadan kendisine doru son srat gelmekte olan eyi grd. Gzlerinde klar
ve kvlcmlar akt; dev bir yumruu andran darbe ona arparak arkaya doru
savrulmasna neden oldu. Her ey tepetaklak olmutu. Tekrar gzden
kaybolmadan nce, bir anlna Anavvak' solunda grd. lerde suyun iinde
rpman bacaklar vard. Bir vcut ona doru devrildi. Beyaz bir karn ieri
giren orkaya aitti zerinden hzla geti. Ve sonra yine nnde kapaklarn
arasna skm olan Deepflight i buldu.
Bir eyin yar ak kapaktan yol bularak geminin iine girmesini izledi.
Sanki devasa bir polipin dokunalarndan biriymi gibiydi. Ama tabii ki
Dnya zerinde bu boyutta dokunalara sahip bir polip yoktu. Dokuna
metre apndayd, yaayan herhangi bir polip iin ok bykt. ekilsiz bir
madde havuz gvertesine doru akarcasna ilerledi, sonu gelmez bir kol halinde
hzla okyanustan kyordu. Su geidinden ayrlrken bu jelimsi tek kas, yzeyi
lt motifleriyle parldayan ince filizlere dnt.

Rubin hayat pahasna yzyordu.


Balina pei sra onu takip ediyordu. ksrp, yuttuu sular tkrerek
iskeleye ulat ve korkudan lgna dnm bir halde kendini havuzdan yukar
ekmeye alt. Dirsekleri gten kesiliverdi. Silah sesleri duydu ve tekrar
suya battnda inanlmaz bir grntyle kar karya geldi. Dilei yerine
gelmiti. Yabanc organizma gemiye girmiti a m a onun ngrd
koullarda deil.
Aa kt gibi kaln, panldayan dokunalar, suyun iinde bklerek
ilerliyorlard.

krm

Ve aralarnda sivri dilerini sergileyerek hzla ilerleyen orka.


Rubin yeniden ykseldi. Yznden birka santimetre tede iki bacak suyun
yzeyini dvyordu. Roscovitz ona doru imi gzleriyle bakt. Sanki bir
daraacna aslym gibi grnyordu. Elleri boaznn etrafndaki zinciri
zmeye alyordu.
Dudaklarndan dehet iinde altl bir ses kt.

Ah, Tanrm, diye dnd Rubin. Aziz Tannm. Balinann yzgeci, oradayd,
tam nndeydi, ona ulamak zereydi...
Orka, az ardna kadar alm halde bir su pskrtsyle ykseldi.
Roscovitz'in bacaklar orkann eneleri arasnda kayboldu. Az skca
kenetlenen hayvan bir an iin suyun zerinde hareketsizce asl kald ve
ardndan suya dt.
619

Roscovitz'in asl gvdesinden kan boalyordu ve Rubin bu grntden


gzlerini alamyordu. Uzun, dehet dolu bir lk sesi duydu ve yavaa l
atann aslnda kendisi olduunu fark etti.
lklarnn ard arkas kesilmiyordu.
Srt yzgeci yeniden grnd.

Muharebe

Bilgi

Merkezi

Li gzlerine inanamyordu. Birka saniye gibi ksa bir srede, havuz


gvertesinde bir kaos olumutu. Peak'in iskele boyunca hzla koturmasn
izledi. Askerler suyun iine geliigzel ate ediyor, Roscovitz'in parampara
vcudu tepede sallanyordu. "Sesi an!" diye emretti.
Hemen ardndan silah sesleri ve lklar odann iinde yankland. Havuz
gvertesindeki kaos CC'de ses bulurken herkes bir anda konumaya balad.
Li telal bir halde ne yaplmas gerektiini dnd. Elbette destek kuvvetleri
gndermeliydi; patlayc mermiler kullanan kuvvetler. Bu geri zekllar neden
standart mermiler kullanyorlard ki?
Kontrol tekrar ele geirmek iin mcadele etmeleri gerekiyordu.
Oraya bizzat kendisi gidecekti.
Kadn, tek kelime dahi etmeden yandaki odaya girdi. Amfibik
operasyonlarn komuta merkezi LFOC'ydi. Havuz gvertesindeki kontrollerin
almamas durumunda buradan balast tanklar doldurulabilir, su dar
pompalanabilir ve geminin k tarafndaki kap alabilirdi. LFOC'den bir tek
elik kapaklar kontrol edilemiyordu b u da baka bir aptalca gafletti.

krm

"Tamam." dedi Li ekranlarn banda oka girmi mrettebat yelerine. "K


taraftaki balast tanklarnn tamamen boaltlmasn istiyorum." Bir anlna dnd.
Havuz gvertesindeki su geidi ak myd yoksa kapal m? Su dan kabilecek
miydi? Monitrlerdeki karmaadan bunun cevabn vermek imknszd. Genelde
yapay limann ak su geidi ya da k taraftaki kaps vastasyla, geminin su geidini
ykselterek suyu tamamen boaltlmas mmknd. Her ikisinin de tkal olmas
durumunda devreye girebilecek bir acil pompalama sistemi vard. lemi
gerekletirmesi biraz daha uzun srse de, sonuta ayn ie yaryordu.
Li, pompann altrlmas iin emir verdi ve hzla CC'ye dnd.
Havuz

Gvertesi

elik kapaklar kontrollere cevap vermiyordu. Bunun nedenini dnecek


zaman yoktu. Peak, nefes nefese cephaneliin bulunduu dolaplardan birine
kotu ve patlayc ykl bir zpkn tfei ald. Devasa bir ahtapota benzeyen
620

yaratk, havuzun yzeyi altnda kvrlarak ilerleyip kendini ak su geidinden


ieri sokmaya abalarken askerler dr suyun iine rasgele ate ediyorlard.
Peak gz ucuyla Rubin'in kendini sudan kartsn izledi. Ayn anda hem
tiksinti hem de rahatlama hissetti. Biyologdan nefret ediyordu ama iindeki
onu suya geri itme drtsne yenik demezdi. Rubin'in hayat korunmalyd.
Adamn hl yapmas gereken bir i vard.
Balina iskeleden uzaklat. Anavvak ve Greyvvolf biraz uzakta, havuzun
teki tarafna doru yzyorlard. Parldayan dokunalar onlar izliyor gibiydi
ama aslnda jlemsi madde her yerdeydi ve her yne uzanyordu. Fakat orka
kesinlikle onlarn izindeydi.
Daha baka kimseyi ldrmeden bu canavar ortadan kaldrmak zorundayd.
Peak kendini birdenbire sakinlemi buldu. Dier her ey bekleyebilirdi.
ncelikle yaplmas gereken, et ve diten oluan lmcl ktlenin iini
bitirmekti. Zpkn tfeini kaldrd ve nian ald.

Anavvak, orkann yaklamakta olduunu grd. Havuzun iindeki su kprd


ve dalgaland sanki canlanm gibiydi; kabaran ve parldayan mavi ktlenin
iinden orka hzla ona ve Greyvvolf a doru yaklayordu. Suyla kark havay
pskrtmek iin ykseldiinde siyah kafas grnverdi. Artk aralarnda
yalnzca metreler vard. Asla iskeleye ulaamayacaklard; bu apak ortadayd.
Ama bir eyler yapmalydlar. Orkalar, Clayoquot Koyu'nda saldrya
getiklerinde, Greyvvolf tam zamannda oraya vanp, onlar kurtarmt. u anda
tek anslar onu taktiksel stnlk salayarak alt etmekti.
Orka dald.
"Brak gesin!" diye bard Greyvvolf a.
ok ak bir talimat saylmaz, diye dnd. Jack'in anlayp
anlayamayacan Tanr bilir. Ama aklamalar iin ok ge.
Anavvak derin bir nefes alp suya batt.

krm

Peak bir kfr savurdu. Balina gitmiti ve ne Greyvvolf ne de Anavvak'tan ortada eser
yoktu. O devasa gvdeyi aramak iin iskele boyunca koturdu ama havuz, grn
engelleyen k akmalar, bulank ekiller ve pskren sularla tam bir gerekst
cehenneme dnmt. leride askerlerden biri havuzun iindeki ylankavi yarata
ate ediyordu ama bunun bir etki salamad aka ortadayd.
"Kes u n u ! " Peak adam konsolun bulunduu yne ittirdi. "Alarm ver.
Kapaklan a ve Deepflight 'tan kurtul." Gzlerini suda gezdirdi. "Ardndan u
kahrolas su geidini kapat."
Asker hzla oradan aynld.
Peak iskelenin kenanna doru yrd ve elinde zpkn tfei, havuzun iine
dikkatle bakt.
621

Anavvak suyun altna girer girmez gvertenin kulak trmalayc sesleri, alak
sesli tslamalara ve gurultulara dnt. Greyvvolf hemen yannda, dik biimde
duruyor, azndan baloncuklar kyordu. Anavvak onun kolunu, suyun altna
ektiinden beri brakmamt. Fikrinin ie yarayp yaramayacan bilmiyordu.
Bir ey sratle onlara doru geliyordu. Kocaman, ba olmayan bir ylan
gibiydi. Yar saydam mavi dokunun zerindeki k izgileri nabz gibi atyordu.
Gvdesinden kan yzlerce ince, kamya benzer uzant havuzun yzeyini
spryordu. Anavvak birden yaratn etrafn taramakta olduunu anlad.
Krbalar, havuzun her bir ayrntsn seziyordu. Korku ve hayranlkla izlerken,
gvdeden yeni bir dizi dokuna uzayp, onlara doru kvrlmaya balad.
Orkann ak az aralarnda beliriverdi.
Anavvak kendinde bir deiim hissetti. inde bir para kendini kapatm,
sakince sorular soruyordu. Bu saldrgann ne kadar balina, ne kadar jlemsi
maddeydi? Bir balina kendi igdlerinin deil de yabanc bir bilincin
kontrolndeyken nasl davranrd? Hayvan bu parldayan jlenin bir paras
olarak dnmeliydi, normal orka reflekslerine,sahip bir orka gibi deil. Belki
avantaj salayabilecekleri nokta buydu. Belki onun akln kartrabilirlerdi.
Orka hzla onlara doru atld.
Anavvak bir yana kaarken Greyvvolf u da aksi yne doru itti. Greyvvolf un
yzerek uzaklamakta olduunu grd b u iyiydi, plann anlamt. Balina
hzla aralarna girdi, avnn bir anda blnm olmas onu artmt.
Birka saniye kazanmlard.
Anavvak, orkann nerede olduuna bakmadan doruca dokuna ormannn
iine yzd.

Rubin, iskele boyunca emekleyerek ilerlerken glkle nefes alyordu. Asker


zerinden srayarak hzla kontrol masasna kotu. Gsterge paneline bakt,
kendini toparlad ve elik kapaklar aan dmeye bast.
Sistem kmt.

krm

Takmn tm dier yeleri gibi bu asker de geminin kontrol sistemlerinin


ileyii konusunda eitim almt ve nasl altklarn tam olarak biliyordu.
Brovvning'in bedeninin panelin zerine serilmi grnts aklna kaznmt.
Eildi ve dmeye dikkatle bakt. Bir tarafa bastrlm halde taklmt.
Dzeltmek zor olmayacakt. Silahyla dmeyi drtt.
Skkl gidermiti."
Anavvak, yabanc bir dnyann iinde szlyordu.

nce dokunalardan oluan bir perde etrafn sarmt. Bu canl ormann iine
dalmann iyi bir fikir olup olmadna emin deildi ama artk bu konuda
622

endielenmenin bir anlam kalmamt. Jlemsi madde saldrgan bir tepki


verebilir ya da vermeyebilirdi. Byk ihtimalle bu ey zaten zehirliydi. Ve eer
durum yleyse, zaten oktan lmlerdi.
Parldayan uzuvlar ona doru kvrld. Sanki btn havuz hareket
halindeydi. Anavvak bir yandan tekine savruldu. A darald ve Anavvak
kamlardan birinin yzne dokunduunu hissetti. Onu iterek uzaklatrd. Ona
doru daha fazlas bklp yaklaarak bana ve vcuduna dokunmaya balad.
Nabz gibi atan, vzldamay andran sesler kulaklarn doldurdu ve cierleri
acmaya balad. Eer en ksa zamanda yzeye kmazsa, kendini bu varla
teslim etmi olacakt.
ki eliyle etrafndaki ktleyi kavrad ve onlan yrtarak paralad. Organizma
gl ve olduka esnek bir kasa benziyordu ve asla durmuyor, aralksz hareket
ediyor ve ekil deitiriyordu. Anavvak'n etrafna sanlm olan kollar uzaklat,
geri ekilerek hzla yeni filizler meydana getirmekte olan ana gvdeyle birleti.
Buradan uzaklamalyd.
nce ve narin bir gvde ileri frlad.Glmseyen bir yz grd. Blkteki
yunuslardan b i n . Anavvak, tereddt etmeden onun srt yzgecine tutundu.
Yunus, dokuna ktlesinin iinden synhp onu da beraberinde ekerek son hzla
yoluna devam etti. Birdenbire gr almt. Yunusa smsk tutundu ve bu
srada yan taraftan gelen balinay grd. Balinann devasa az arkalarnda
serte kapanrken yunus hzla yukan frlayarak kl pay kurtuldu. Su yzeyinin
dna frlayarak yapay sahile ktlar.
Asker dmeye bast.

Tamir ii kabaca yaplm olsa da ie yaramt. elik kapaklar ardna kadar


alp, denizaltn serbest brakt. Su geidinden akm etmekte olan jleyi
gerisinde brakarak aaya doru batmaya devam etti. Sessizce geminin dna
karak okyanusun derinliklerinde kayboldu.

krm

ok ksa bir sre boyunca asker, kapaklarn ak kalmasnn daha iyi olup
olmayacan dnd ama kapatmas talimatn almt ve bu emre uydu. Artk
engel oluturacak bir deniz alt arac yoktu. Gl bir motorla alan kapak,
organizmann muazzam gvdesini yard.
Peak telala silahn kaldrd. Biraz nce Anavvak' grmt. Bir anlna sanki
orka onu kapm gibiydi fakat ardndan Anavvak suyun yzeyinde tekrardan
belirdiinde balina havuzun tam aksi noktasnda yzyordu. Askerler onun
siyah srtna ate ettiler ve hayvan su yzeyinin altna batt.
Onu vurmular myd?
Kontrollerin bandaki asker, "Geit kapanyor!" diye bard.

623

Peak duyduunu belli etmek iin elini kaldrd ve ardndan iskele boyunca
yrmeye balad. Gzleri havuzun uzaktaki tarafn tanyordu. Mermiler
ahtapotumsu eye zarar vermiyordu, patlayclarla ona saldrmak ise fazlasyla
riskliydi. Havuzun iinde hl insanlar vard.
Greyvvolf, AnawakT taklit ederek dokunalarn iine yzd. Tm gcn
toplayp havuzun dier yanna doru hzla yzerken gl kollaryla suda hzla
ilerliyordu. Birka metre tede jlenin ana gvdesi yoluna kt ve geri dnmek
zorunda kald, yn duygusunu tamamen kaybetmiti.
Dokunalar onu sarp omuzlarndan kavrad. Greyvvolf mthi tiksinmiti.
Artk dnemiyordu. Delavvare'in lmne ait grntler gzlerinin nnden,
tekrar tekrar oynayan bir film eridi gibi geiyordu. Dokunalar vcudundan
skp uzaklatrarak kamaya alt.
Aniden kendini su geidinde buluverdi. Denizalt gzden kaybolmutu.
Kapaklarn kapanrken yaratn gvdesine saplanmasn ve gvdesi boyunca
onu bimesini izledi. Organizmann tepkisi konusunda yanlmak mmkn
deildi: honut kalmamt.

Orka, havuzdan hzla nne ktnda da gibi bir su duvar Peak'e doru
ykseldi. Korkamayacak kadar akna dnm olan Peak onun enesine
bakakald. Geriye sendeledi, bu srada tm havuz gvertesi de darmadan
oluyordu. Organizma suyun iinde fkeyle hareket ediyordu. Jleden devasa
ylanlar sarmal bir biimde tavana ykseliyor, duvarlara arpp iskeleyi
spryorlard. Peak askerlerin lklarn ve silahlarnn seslerini duydu ve
havada uuup havuza vuran bedenleri grd. Ardndan bacaklan altndan
kayd ve serte srtst dt. Orkann gvdesi ona doru atld. Peak inledi,
zpkn tfeine skca tutundu ve serte suyun iine ekildi.

krm

Baloncuklardan olumu bir girdabn iine batt. Parltl mavi bir ktle
bacana yapt. Silahyla ona vurduunda mengenemsi kavray gevedi.
Tepesinde, orka suyu yararak tekrar havuza dald. iddetli bir basn dalgas
Peak'in suyun iinde dnerek savrulmasna neden oldu. Bir metre kadar
tesinde balinann aznm ardna kadar aldn grebiliyordu. Zpkn silahn
yaratn aznn iine dayad ve ateledi.

Bir anlna sanki her ey durmutu.


Orkann kafasnn iinden bouk bir paama sesi duyuldu. ok yksek bir ses
saylmazd ama dnyay krpknmz grmesine yermiti. Peak, bir et ve kan ynyla
kapl halde gerisingeri utu. Suyun iinde tepetaklak oldu, havuzun kenarna arpt
ve seri bir hareketle kendini iskeleye ekti. Hnlth seslerle, karn st halde kenardan
srnerek uzaklamaya balad. Her yer kan iindeydi; bu krmz amur, ya dokusu
ve kemik kymklanyla kanmt. Peak ayaa kalkmaya alt ama kayarak yere
624

dt. Ac tm vcudunu kaplad. Sol aya ters bir ayla bklmt ama neredeyse
bunun farkna dahi varmamt.
Gzlerine inanamaz halde etrafnda olumakta olan manzaraya bakakald.
Organizma lgna dnm gibiydi. Ortada havay dven dokunalardan
oluan bir kaos vard. Rafl dolaplar yklyor, ara gereler havada uuuyordu.
Yalnzca tek bir asker grnyordu ve o da iskelede kouturuyor; suyun iine
ate ediyordu. Ardndan dev bir kol askeri havuzun iine ekti. Peak, yar
saydam bir ey bann stnde savrulurken meldi. Bu te bir ylan ne bir
dokunat d a h a evvelden karlat hibir eye benzemiyordu. Gvdenin
ucu yan yolda biim deitirdi, nce bir balk formu ald, ardndan ise havada
sarmal bir ekilde ilerleyen ipliksi duyargalara dnt. Havuz, eitli
hayvanlarla dolu grnyordu. Suyun dna srt yzgeleri ykseliyor ardndan
kyorlard. Deforme olmu kafalar grndler, hatlarn kaybedip ekilsiz
bir ktleye dnerek suya dtler.
Peak gzlerini ovuturdu. Hayal mi gryordu yoksa suyun seviyesi mi
alalyordu? Bir makina homurtusu duyuyordu. Ardndan anlad: havuz
gvertesindeki suyu dan pompalyorlard. Balast tanklan boalyordu.
Independence in k taraf, yapay limann iindeki su denize boaltlrken belli
belirsiz bir biimde ykseldi. fkeli dokunalar geri ekildi. Birdenbire
organizmann tamam suyun altnda kayboldu. Peak duvardan g alarak
kalkmaya alrken sol aya onu yan yolda brakt. Tam gverteye
decekken iki el onu arkasndan kavrad. "Bana yaslan." dedi Greywolf.
Peak devin kollarna tutundu. Kendisi de ufak tefek saylmazd ama
Greyvvolf un yannda kendini clz ve gsz hissediyordu. Greyvvolf onu bir
hamlede kaldrd ve iskeleden yk indirme blmne doru komaya balad.

krm

"Dur,"dedi Peak glkle nefes alarak, "artk beni indirebilirsin."


Greyvvolf nazike onu indirdi. Laboratuvara gei salayan tnelin aznda
duruyorlard. Bulunduklar yerden gvertenin tmne baktlar. Peak, suyun
seviyesi alalrken belirmeye balayan yunus tanknn kenarlarn grd. Pompa
halen arka planda uuldamaya devam ediyordu. Muhtemelen lm olanlar
dnd; askerler, Delavvare, Brovvning...

Anavvak.
Suyu tarad. Anavvak neredeydi?
Anavvak ksrerek ykleme blmne yakn bir yerde belirdi. Greyvvolf
aceleyle yanma giderek onun kenara gelmesini salad. Suyun devam eden
alalm izlediler. Devasa bir organizma grnr hale gelmiti, yzeyi belli
belirsiz biimde mavi renkte parldyordu. eklen zayf bir balinay ya da
iman bir deniz ylanm andnyordu. Grnen o ki dar kmann bir yolunu
anyordu. Havuzun etrafn hzla doland, her keye giriyor, duvarlar boyunca
srnyor, seri ve sistemli bir biimde v?r olmayan bir k anyordu.
625

"Orospu ocuu!" dedi Peak tkrkler saarak. "Seni asp kurutacaz."


"Hayr! Onu kurtarmamz gerek!"
Bu Rubin'di. Peak onu titreyerek, kollarn gsnde kavuturmu halde
tnelden karken grd.
"Kurtarmak m?" dedi Anavvak.
Rubin tereddtle birka adm yaklat. Dikkati, yaratn hareketlerinin
gittike daha da lgna dnm bir hal ald havuzun zerindeydi. Su en fazla
iki metre derinlikteydi. Varlk, aka kendini suyun altnda tutabilmek iin
yzey alann geniletiyordu.
"Baka bir ans daha yakalayamayacaz." dedi. "Anlamyor musunuz?
Tank boaltmal, yengelerden kurtulup suyu deitirmeli ve bu eyi iine
tkmalyz. Bylelikle"
Tek bir admda Greyvvolf adamn tepesine binmiti, elleriyle boazn
skyordu. Biyologun gzleri ve az ardna kadar alm, dili sarkmt.
"Jack!" Anavvak, Greyvvolf un ellerini adamdan ayrmaya alyordu. "Dur,
Jack!"
Peak glkle ayaa kalkt. "Jack, bunun bir faydas yok!" diye seslendi.
"Brak onu."
Greyvvolf, Rubin'i havaya kaldrd. Adamn yz maviye alyordu.
"Bu kadar yeter, O'Bannon!"
Li, etrafnda bir grup askerle birlikte, uzun admlar atarak tnelden kt.
"Onu ldreceim." dedi Greyvvolf sakince.

Kumandan bir adm ilerledi ve Greyvvolf u sa bileinden kavrad. "Hayr


yapmayacaksn. Rubin'e kar dmanlnn ne olduu umurumda deil.
Yapt i ok nemli."
"Artk deil."
"O'Bannon! Beni sana zarar vermek zorunda brakacak, piman olacam
bir pozisyona sokma!"

krm

Greyvvolfun gzleri Li'nin zerinde sabidendi. Kadnn szlerinin


gerekliinin farkndayd nk Rubin'i aa indirmiti. Biyolog dizlerinin
zerine kt, ksryor ve tkryordu.
"Licia onun yznden ld." dedi Greyvvolf donuk bir halde.
Li bayla onaylad. Birdenbire kadnn ifadesi deiiverdi. "Jack," dedi
neredeyse nazik bir sesle, "zgnm. Sana sz veriyorum, lm bouna
olmayacak."
"nsanlar yalnzca bouna lr." dedi adam yorgun bir sesle. Arkasn
dnerek uzaklat. "Yunuslarm nerede?"

Li adamlaryla birlikte hzl admlarla iskeleyi geti. Peak neden takmn en


bandan patlayc mermilerle silahlandrmamt? Hi kimse olacaklar
626

nceden kestirememi olduundan m? Samalk. Bu tam da kendisinin


ngrd eydi bela. Ne biimde karlarna kacan bilememiti ama
yaklamakta olduunu grmt. Bunun farkna daha bilim insanlar
(lteau'ya gelmeden nce varmt ve kendini buna uygun biimde
hazrlamt.
Havuzun iinde artk yalnzca birka su birikintisi vard. Ortama tam bir
ykm manzaras hakimdi. Havuzun dibinde ve iskelenin drt metre altnda,
orkann cesedi ve yaknlara dalm baz askerlerin hareketsiz bedenleri
u/anyordu. Yunuslarn kaybolmutu. Muhtemelen, henz daha su geidi
akken gemiyi terk etmilerdi.
"Bu lanet olas bir rezalet!" dedi kadn.
Havuzun dibindeki biimsiz ktle belli belirsiz hareket ediyordu. Artk rengi
beyazd. Son birka damla suyun biriktii kenarlarnda, havuzda srnerek
ilerleyen ksa dokunalar oluuyordu. Varlk lyordu. ekil deitirmek ve
havaya uzuvlarn frlatmak gibi tm rahatsz edici zelliklerine ramen artk
yapabilecei bir ey yoktu. Ynn yzeyi daha imdiden zlme belirtileri
sergiliyordu. Li, bu karaya oturmu devin tek bir organizma deil, milyarlarca
amipten oluan bir bileik yap olduunu kendine hatrlatmak zorunda kalmt.
Rubin haklyd; ellerinden geldii kadarn kurtarmalar gerekiyordu. Ne kadar
hzl davranrlarsa, o kadar fazlas hayatta kalacakt.

Tek bir kelime sylemeden Anavvak ona katld. Li havuzun iindeki enkaz
incelemeye devam ediyordu. Gz ucuyla, havuzun dibinde bir hareketin farkna
vard. skelenin ucuna doru yrd ve bir merdivenden aa indi. Kadnn
dikkatini eken her ne idiyse artk Anavvak'n gr alannda deildi.
Roscovitz'in sallanan bedeninin, daha dorusu ondan arta kalanlarn yanndan
geip ilerledi. Anavvak onun bardn duydu. Kadn jle ynnn etrafndan
hzla doland. Anavvak koarak geldi, neredeyse Brovvning'e taklp dyordu.
Teknisyen, ayrmakta olan ktlenin altndan onlara bakyordu.

krm

"Bana yardm et." dedi Anavvak.


Birlikte kadnn vcudunu yaratn altndan ektiler. Jlemsi organizma,
inat bir biimde bacaklarna tutunmutu ve onlar brakmamakta srarlyd.
Li birdenbire Brovvning'in cesedinin olmamas gerektii kadar ar, l kadnn
yznn ise neredeyse cilalanm gibi parlak olduunu fark etti. Daha yakndan
bakabilmek iin eildi.
Brovvning doruldu.
"Siktir!"

Li geriye srad ve Brovvning'in yznde balayan seirmeyi grd.


Cesedin az arpld ve yz hatlar burutu. Teknisyen kollarn kaldrp
srtst dt. Parmaklar yeri trmalyordu. Bacaklar havay tekmeliyor, srt
bir kavis oluturmuken, kadnn ba bir o tarafa bir bu tarafa vuruyordu.
627

mknsz! Kesinlikle imknsz!


Li gl bir kiilie sahip olmasna karn dehet iindeydi. O canl cesede
bakmaya devam ederken, Anavvak grnr bir zorlamayla Brovvning'in
bedeninin yanna meldi.
"Jude." dedi alak bir sesle. "Bunu grmelisin."
Hissettii tiksintiyle mcadele eden kadn bir adm ne geldi.
"Bak." dedi Anavvak.
Li daha yakndan inceledi. Brovvning'in yzndeki parlak cila akmaya
balamt ve bir anda bunun ne olduunu anlad. zlmekte olan jle
teknisyenin omuzlarnda ve ensesinde hzla ilerleyerek kulaklarnn iinde
kayboluyordu.
"Bu ey onun iinde." diye fsldad Li.
"Varlk onu kontrol etmeye alyor." Anavvak bayla onaylad. Yz kl
gibiydi b u bir nuk iin dramatik bir deiim saylrd. "Muhtemelen
vcuduna dalp, yapsn tanmaya alyor. Ama Brovvning bir balina deil.
Sanrm beyninde arta kalan elektrik kalnts, yaratn kontrol ele geirme
denemesine tepki veriyor." Duraklad. "Ksa srede sona erecek."
Li hibir ey sylemedi.
"Beynindeki her fonksiyonu deniyor," dedi Anavvak, "ama insanlarn nasl
ilediini bilmiyor." Ayaa kalkt. "Brovvning ld, General. u anda gn.ekte
olduunuz ey, yanl giden bir deneyin son evresi."

Heerema,

La

Palma,

Kanarya Adalar

krm

Bohrmann dal istasyonundaki basn giysilerine pheli gzlerle bakyordu


c a m l balklar, blml kollar ve bacaklan, ve el yerine ayarl
kavrayclaryla iki gmi vcut muhafazas. Ak bir elik konteyner iinde
cansz kuklalar gibi aslydlar, ikisi de hilie bakar gibiydi.
"Ay'a yolculua kacamz bilmiyordum."

" G a e r r a a a d ! " Frost gld. "Deniz yzeyinin drt yz metre aas, Ay


yzeyi koullarna az ok benzer. Ayrca beraber gelmek iin srar eden sendin,
o yzden yaknmaya hi balama."
Aslnda Frost ona katlmas iin ilk van Maarten'i davet etmiti ama
Bohrmann'n da iaret ettii gibi, Hollandal Heerema'y en iyi tanyan kiiydi
ve gemide ona ihtiya olabilirdi, dolaysyla gvertede kalmas gerekiyordu.
Dal esnasnda bir eylerin ters gidebileceinin sessiz itirafyd bu.
"Ayrca," diye eklemiti Bohrmann, "ben burada otururken, siz ikinizin
aada bamza bir sr bela atnz monitrlerde seyretmek istemiyorum.
Mkemmel dalglar olabilirsiniz ama hidratlan bilen de benim."
628

"te bu yzden bize gemide lazmsn." diye kar kmt Frost.


'Elimizdeki tek hidrat uzman sensin. Bana bir ey gelirse, operasyona devam
demeyiz."
"Yanlyorsun. Ervvin de burada. O da benim kadar bu konuda bilgili. Belki
'e daha fazla."
Suess Kiel'den daha yeni gelmiti.
"Dal yapmak gezintiye kmak deildir." dedi van Maarten. "Daha nce
i daldn m ? "
"Defalarca."
"Demek istediim, gerekten derine daldn m ? "
Bohrmann tereddt etti. "Bir keresinde 50 metreye dalmtm. Sradan bir
.llpl dalt. Ama salm gayet yerinde. Ve aptal da deilim."
Frost bir an dnd. "ki gl kuvvetli adam bu i iin yeterli." dedi.
"Yanmza kk patlayclar alrz v e "
"Patlayclar m ? " Bohrmann lk att. "Korktuum ey buydu ite!"
"Tamam, t a m a m ! " Frost teslim olurcasna ellerini kaldrd. "Yardmna
ihtiyacm var, kabul ediyorum. Benimle geliyorsun. Ama cann yandnda
sakn alayarak yanma gelme."
imdi sancak tarafndaki dubann iinde toplanmlard, deniz yzeyinin on
sekiz metre altndaydlar. Dubalara su pompalanmt ama van Maarten ana
platformdan merdivenlerle ulalan ve robotu suya indirmek iin kullanlan
kk bir blmeyi ayr tutmutu. Operasyon balamadan nce birka yz metre
aaya dalglar indirmek gerekebileceini ngrm ve bunu dnerek
geleneksel dal tehizatndan vazgemiti. Donanm dal teknolojisinde nc
olarak tannan bir firmadan, Vancouver'daki Nuytco Aratrma'dan sipari
etmiti.

krm

"Ar grnyorlar." dedi Bohrmann.


"Her biri 90 kilogram. ounlukla titanyumdan yaplmlar." Frost elini
dal balnn zerinde sevgiyle gezdirdi. "Evet, bu giysiler kaya gibi ardr
ama su altnda elbette farkna varmazsn. stediin gibi yukar aa hareket
edebilirsin. Kendine ait oksijen rezervin var ve giysi seni bir koza gibi tamamen
saryor. Bylece kannda nitrojen baloncuklarnn oluma riskini ortadan
kaldryor ve skc dekompresyon duraklamalarna gerek kalmyor."

"Paletleri bile var."


"Fena deil, ha? Ta gibi dibe kmektense, bir balkadam gibi
yzebiliyorsun." Frost ok saydaki eklem noktalarn iaret etti. "Drt yz
metrede bile tam anlamyla bir hareket zgrl salamak iin tasarland.
Ellerin yarmkre eklindeki koruyucularn iinde gvende olacak, maalesef
eldiven kullanma ansmz yok. Parmaklarmz o derinlik iin fazla narin. Ama
iki kolun sonunda bilgisayar tarafndan kumanda edilen kavrama sistemleri var.
629

Sensrler ierdeki ellerin iin sanal bir dokunma duyusu salyorlar. nanlmaz
duyarllar; eer istersen denizin dibinde onlarla vasiyetini imzalayabilirsin."
"Aada ne kadar kalabiliyoruz?"
"48 saat," diye cevaplad van Maarten. Bohrmann'n yzndeki endieli
ifadeyi grnce srtt. "Korkma, o kadar uzun bir sreye ihtiyacn olmayacak."
Torpido biimli, yaklak bir buuk metre uzunluundaki iki robotu gsterdi.
ticiler ile donatlmlard ve ularnda camla kaplanm bir blm vard. Her
iki robot da metrelerce uzunlukta kablo ile zerinde kumanda kollar, tular ve
ekranlar olan bir konsola balyd. "Bunlar sizin trackhoundl&nmz. Arama
kpekleri, otonom su alt aralar. Aydnlatma iskelesini bulmaya
programlandlar, o yzden kendi yolunuzu bulmaya almayn, onlarn sizi
ekerek gtrmesine izin verin. Saatte drt deniz mili hz yapyorlar, yani
dakika iinde orada olacaksnz."
"Programlamalar ne kadar gvenilir?"
"Olduka. Trackhoundlar su iinde kendi pozisyonlarn ve derinliklerini
saptayacak her trl sensre sahipler. Kaybolmanza imkn yok, ayrca
nnze bir engel karsa trackhound ondan kanarak yoluna devam edecektir.
Balant kablosunun br ucundaki konsol tarafndan programlamas
etkinletiriliyor. ni, k o k kolay. ticiyi ' 0 ' iaretli tu herhangi bir
program aktif hale gelmeden altryor, bylece trackhoundu bir kumanda
kolu ile de idare edebiliyorsunuz. Kk kpekiiniz cannzn istedii yne
gidebiliyor. Sorunuz var m?"

krm

Bohrmann ban sallad.


"Gidelim, o zaman."
Van Maarten giysilere girmelerine yardm etti. Giri oksijen tplerinin
monte edildii srt ksmndaki bir kapaktan yaplyordu. Bohrmann kendini
Ay' fethetmek iin yola kan zrh kuanm bir valye gibi hissetmiti. Giysi
kapatldktan sonra, etraf bir anlna sessizlie brnd ama sonra tekrar
duymaya balad. Balnn byk Ve bkml camndan kendi giysisinin
iindeki Frost'un ona bir eyler sylediini grebiliyordu ve bir anda
volkanologun sesi kulaklarnda patlad. Dardaki grlty bile
duyabiliyordu.

"Telsiz iletiim," diye aklad Frost, "el iaretleri ile uramaktan ok daha
iyi. Kavrayclar kullanabiliyor musun?"
Bohrmann giysinin iinde parmaklarn oynatt. Kavrayc bu hareketlerini
taklit etti. "yle sanyorum."
"Van Maarten sana konsolu uzatacak, onu tutmaya al."
lk seferde baarmt. Bohrmann rahatlayarak derin bir nefes verdi. Eer
her ey kavrayclar kullanmak kadar kolay olacaksa, bir sorun kmayacak
demekti.
630

"Bir ey daha. Eer giysinin aasna bakarsan bel hizasnda kk, drtgen
bir alan greceksin, dz bir alter gibi. O bir P O D . "
"Bir ne?"
"u anda kafana takmana gerek olan bir ey deil. Sadece bir gvenlik
nlemi. htiyacmz olursa, sana ne olduunu anlatnm. Amak iin zerine
glce bastrman yeterli. Tamam myz?"
" P O D nedir?"
"Dalarken yannda olmas iyi olan bir ey."
"Ne olduunu bilmek isterdim"
"Daha sonra. Hazr msn?"
"Hazrm."
Van Maarten geit tnelinin kapan at. Aydnlatlm, ak mavi sular
ayaklarna vurdu.
"Kendinizi sakince iine brakn." dedi. Trackhoundlan arkanzdan *
atacam. Onlan altrmak iin geitten kana kadar bekleyin. Stan, bence
sen kendininkini nce altr."

Bohnnann paletlerini giriin kenanna kadar srd. En ufak bir hareket bile
inanlmaz bir g gerektiriyordu. Derin bir nefes ald ve kendini ne don
devirerek aaya brakt. Su evresinde ykseldi, tnelin yapay klarnn
yanndan gemesini seyretti ve tekrar kendini dik pozisyonda buldu. Tnel
boyunca yavaa batmaya devam etti ve denize ulat, bir balk srsnn tam
ortasna dmt. Panldayan binlerce balk her tarafa yzyor, canl bir spirale
dnyor ve sonra tekrar bir araya geliyorlard. Sr birka kez ekil
deitirdi, yayld ve tekrar kat. Bohrmann trackhound'un yannda olduunu
grd ve daha derine indi. Tnelin , dubann karanlk hatlarnn arasndan
etraf aydnlatyordu. Paletlerini rpt ve bu ekilde olduu yerde durabildiini
fark etti. Dal giysisi imdi giyilebilir bir denizalt gibi olduka rahatt.

krm

Frost, bir baloncuk stunun arasndan onu takip etti ve Bohrmann ile gz
gze gelinceye kadar aa indi. Bohrmann, Amerikah'nn apkasn hl
taktn fark etti.

"Nasl hissediyorsun." diye sordu Frost.


"R2-D2'nun aabeyi gibi."
Frost kahkaha att. Onun fradc/oMntfundaki itici dnmeye balad. Bir anda
robot burnunu aa yneltti ve volkanologu peinden derinlere ekti.
Bohrmann kendininkini altrd ve ani bir sarsntdan sonra dibe doru
yneldi. Ksa srede etraf karannaya balamt. Van Maarten haklyd, ini
ksa srecekti. evresine zifiri karanlk hakim olmutu, trackhound'dan kan
k huzmesi dnda bir ey seebilmek mmkn deildi.
Karanlktan rahatszlk hissetmesi onun iin srpriz olmutu. Robotlarn
abisal dzlklere ve hatta bentik blgeye dallarn monitrlerden defalarca
631

seyretmiti, efsanevi denizalt Alvin ile 4000 metre derinlie inmiti. Ama
hibir ey onu bir giysi iine kapatlarak elektronik bir kpek tarafndan
bilinmeyene doru ekitirilmeye hazrlayamazd.
Tutunduu robotun doru drst programlanm olmasn umut etti, aksi
halde nereye gittiini anlamasna imkn yoktu.
Projektrlerin nda bir plankton yamuru belirdi. Trackhoundlam
elektronik vzlts Bohrmann'n balnn iinde yanklanrken dikine ini
sryordu. Gece gibi karanln iinde zarif atmlarla dalgalanan narin bir
yaratk nnde beliriverdi; derinlerde yaayan bir denizanasyd, sanki bir uzay
gemisi gibi halka biimli k sinyalleri gnderiyordu. Bohrmann bunlarn daha
byk bir avcdan kaarken kard panik sinyalleri olmamasn diledi. Sonra
denizanas kayboldu. Uzakta baka denizanalar ldyordu ve parlak bir bulut
gzlerini kamatrarak nnden geti. Korkudan geri ekildi ama rengi beyazd,
mavi deil. Bulutun kayna, kendi yaratt bulankln iinde kaybolmadan
ksa bir an panldad ve Bohrmann onun ne olduunu anlad. Bir mastigoteuthis
idi, genelde 1000 metre civar derinliklerde rastlanan bir derin deniz kalamar.
Tehlikeye kar beyaz mrekkep pskrtmesi akla yatknd, karanlk dipte siyah
renk hibir ie yaramazd.
Kpek, kayn ekmeye devam etti.
Bohrmann aydnlatma iskelesinden bir k grebilmek iin suyu tarad, ama
nnde ilerleyen Frost'un soluk dnda evresi kapkarayd. En azndan
ilerlediini tahmin ediyordu, sabit duruyor da olabilirlerdi; yldzsz bir evrende
iki sabit k noktas gibiydiler, Frost ve kendisi.

"Stanley?"
"Ne oldu?"
"Artk bir eyler grmemiz gerekmiyor m u ? "
"Sabrl olmalsn, dostum. Gstergelere bak. Daha iki yz metre
derinlikteyiz."

krm

"Ah. Tamam. Sorun yok o zaman."


Bohrmann, Frost'a trackhound'larn doru programlandna emin olup
olmadn sormaya ekindi, dolaysyla sustu ve gitgide artan tedirginliini
kontrol etmeye alt. Grnrde hibir ey yoktu ve Bohrmann
denizanalannn tekrar ortaya kmalarn dilemek zereydi. Robot youn bir
ekilde vzldyordu. Aniden Bohrmann bir yn deiiklii hissetti.

nlerinde bir ey vard. Gzlerini ksarak bakt ve uzak bir parlt grd. lk
bata donuk bir leke gibiydi ama sonra bulank bir drtgene dnt. indeki
cokulu rahatlama duygusuyla, aferin sana, demek istedi. Aferin sana, akll
kpek.
Aydnlatma iskelesi ne kadar da kk grnyordu.
Bunu dnmeye devam ettii sre boyunca mesafe azalmaya devam etti ve
632

n parlakl artt. Artk iskelenin erevesi boyunca tek tek projektrleri


seebiliyordu. Birime doru ilerlemeye devam ettiler ve btn hametiyle klar
saan iskele sanki bir anda zerlerinde beliriverdi. Tabii aslnda onlar iskelenin
zeredeydiler, ba aa yolculuklar her eyi tepetaklak etmiti. Arkasndan taraa"
gzkt, o da gkyznde yzyor gibiydi. Bir anlna Frost'un formu grnr
oldu; parlak klarla bezenmi bir futbol sahasna doru tasmal bir torpidonun
kayna tutunarak uan bir glgeydi. Artk btn manzara gzlerinin nne
serilmiti. Yamataki dzlk, karanlktan ylan gibi gvdesiyle ykselen emme
borusu ve onun az ksmnn zerine ylm koca kayalar.
Ve solucanlardan oluan, kvranan, srnen ktle.
"Iklara arpmadan trackhound'unu kapat," dedi Frost, "son birka metreyi
yzebiliriz."
Bohrmann serbest elinin parmaklarn oynatt ve kavraycyla doru tua
basmaya alt. lk denemesi baarsz oldu ve artk yavalam olan Frost'a
hzla yaklat.
"Hey, Gaerraaad! Nereye gittiini sanyorsun?"
Tekrar denedi. Kavrayc kayd ama sonunda baard. Paletlerini rpp
kendini dik pozisyona getirdi. ok yaknnda olan aydnlatma iskelesi her yne
doru sonsuza kadar uzuyormu gibiydi. Birka saniye sonra BohrmannTn
yukar ve aa hissi geri dnd; iskele ve taraa altnda yatyordu.
Dengeli hareketlerle skm emiciye doru yzd ve onun seviyesine indi.
imdi iskele on be metre zerinde duruyordu. Solucanlar annda paletlerinin
zerine mt. Onlara aldr etmemek iin kendini zorlad. Solucanlarn
dal giysisi karsnda hibir anslan yoktu. Tiksindiriciydiler belki ama adama
kar bir tehlike tekil etmiyorlard. Solucanlar, onun cssesinde bir canlya
zarar veremezlerdi.

krm

Yoksa verebilirler miydi? Sonuta, bu solucanlarn aslnda var olmamas


gerekiyordu.
Trackhound onunla beraber dzln zerine inmiti. Bohrmann onu bir kaya
kntsnn zerine yerletirdi ve emme borusunu inceledi. nsan byklnde
siyah lav kayalar iticilerini sktrm ama stesinden gelemeyecekleri bir durum
deildi. Daha endie verici olan boruyu yama duvarna doru ezen katlam lav
stunuydu. En az drt metre yksekliindeydi. Lav kayalar gzeneklidir ve hafiftir;
ayrca su altnda cisimlerin arlklar azalr ama yine de Frost ile beraber onu
itebileceklerinden pheliydi.
Frost yanma geldi. "renler," dedi, "Lucifer'in ocuklar her yerdeler."

" N e her yerde?"


"Solucanlar, tabii ki! Neyse, kayalar kaldrmaya kk paralardan
balayalm derim. Bakalm ne kadar devam edebileceiz? Van Maarten?" diye
gemiyi arad.
633

"Buradaym." Adamn sesi teneke gibi geliyordu. Bohrmann onunla da


iletiim kurabileceklerini unutmutu.
"Buray biraz temizleyip dzenleyeceiz. nce iticilerin etrafn aalm.
Eer ansmz varsa, belki sonra emici kendini kurtarabilir."
"Tamam. Sen iyi misin, Bohrmann?"
"Hi olmadm kadar."
Frost, iticilerden birinin dner mafsaln engelleyen ve neredeyse kre
eklinde olan bir kayay iaret etti. "Sununla balayalm."
e koyuldular, uzun bir itip kakmadan sonra kaya serbest kald ve derek
birka yz solucan ezdi.
"Yiihaa!" diye haykrd Frost.
ki iri kayay daha yerinden oynattlar, ama bir sonraki daha bykt.
Birlikte bir abayla onu da bir yana devirmeyi baardlar.
"Bak, ne kadar glyz." dedi Frost cokuyla. "Tamam, Jan," dedi, "sadece
geriye bir itici kald. kisi de zarar grme benzemiyor. Onlar dndrebilir
misin? G verme, sadece dndr."

krm

Birka saniye sonra mrltya benzer bir ses duyuldu. Trbinlerden biri
mafsal etrafnda dnyordu. Hemen sonra dierleri de dnmeye balad.
"Harika!" diye bard Frost. "imdi onlar altrmay dene."
Gvenlik iin borudan birka metre geriye ekildiler ve iticilerin almaya
balamasn izlediler.
Boru sarsld. Baka bir ey olmad.
"Hata verdi." dedi van Maarten.
"Grebiliyorum." Frost kalarn att. "Denemeye devam et. Onlar aksi
yne dndr."
O deneme de bir ie yaramad, zeminden havalanan balk suyu iyice
bulanklatrmt.
" D u r u n ! " Bohrmann kollarn sallyordu. "Yukardakiler, biraz dunun!
Gzlerimize amur karmaktan baka hibir ie yaramyor."
ticiler yavalayarak durdu. Balk bulutu zld ve szlen amur
paracklar brakarak dibe kt. Borunun az zorlukla seiliyordu.

"Pekl." Frost dal giysisinin yanndaki dz bir kutuyu aarak iinden


kalem boyunda iki adet obje kard. "Sorunumuz u koca ktle. Gaenaaad
biliyorum, houna gitmeyecek ama o lanet olas eyi havaya uurmamz lazm."
Bohrmann'n gzleri solucanlara kayd. Dzln yeni temizlenmi
ksmlarna hzla saldryorlard. "Bu ok byk bir risk." dedi.
"Kk bir miktar kullanrz. Kayann tam altna, ucunun zemine batt
yere yerletiririz. Ayaklann patlatm gibi oluruz."
Bohrmann ayaklaryla kendini yukar itti ve bir metre kadar ykselerek
kayaya doru yneldi. Yaklatka suda yzen amur artyordu. Balnn
634

n aarak tortu bulutunun iine dald. Yavaa alald, dizlerinin zerine


kerek ban kayann topraa batt yere mmkn olduu kadar uzatt. ki
kavraycsyla solucanlar sprd. Bazlar ona saldrarak kol ve bacaklarn
srmaya altlar. Bohrmann onlan savurarak keltiyi inceledi. nce ve kirli
beyaz hidrat damarlann buldu. Onlan kavrayclar ile drttnde etrafndaki
talar atrdad ve kk baloncuklar ona doru frlad.
"Hayr." dedi. "yi bir fikir deil."
"Sende daha iyisi var m?"
"Evet. Kayann ortasnn biraz altndaki atlak ya da krklann iine biraz
daha fazla patlaycy yerletirip ateleyebiliriz. ler yolunda giderse st ksm
kopacaktr ve biz de zemini zorlamam olacaz."
"Tamam."
Frost amur bulutunun arasndan ona doru yzd. Bulanklk biraz
dalm ve gr netlemiti. Sistemli alarak kayann zerinde uygun
noktalar aradlar. En sonunda Frost yzeyde derin bir yark bularak iini oyun
hamuruna benzer bir eyle doldurdu. ine kalem inceliinde bir silindir
sokuturdu.
"Bu kadar yeterli olacaktr." dedi. "Etrafa salan paralar olacaktr.
Gvenli bir uzakla ekilelim."

Traclchoundlanm altrdlar ve onlarn peinden aydnlatlm alann


sonuna kadar gittiler. Birka metre tede bayr karanla kanyordu. Havada
uuan paracklar burada daha azd ve k dalgalan algler ile dier szlen
maddelerden az ok yansyordu ama yine de karanla gei sertti. k, suyun
iinde farkl dalgaboylarnn belirledii bir sra ile kaybolurdu n c e krmz,
iki ya da metre sonra turuncu, sonra san. On metre sonra geriye sadece yeil
ve mavi kalrd, ta ki sourma ve dalm yznden onlar da kaybolana kadar.
O noktadan sonra dnyann varl sona eriyordu.

krm

Bohrmann aydnlk blgenin rahatlndan karanln huzursuzluuna doru


ilerlemekte isteksizdi. Frost'un daha fazla uzaklamalarn gerekli grmediini
fark edince sakinleti. Loluun sonunda, mavinin mrekkep karasna
dnt yerde bir oyuk grd. Bir maara olabilirdi. Kayalarn kzgn lav
akntlaryla srklenerek yavaa soumalarn v e ' garip ekillerde
sertlemelerini gznde canlandrd. Aniden, bu derinliklerde bir yaam
geinnenin dncesiyle giysinin iinde rperdi.

Yukarya, aydnlatma iskelesine bakt. Beyaz projektrlerin mavi haleleri


dnda grecek bir ey yoktu.
"Haydi," dedi Frost, "bitirelim artk bu ii." Fitili ateledi.
Ta paracklar ve tozla kark bir baloncuk saana kayadan pskrd.
Bir gmbrdeme sesi BohrmannTn baln doldurdu. Yknt her yne
dalrken, daha ok baloncuun takip ettii karanlk bir halka da yayld.
635

Nefesini tuttu.
Yavaa, ok yavaa, kayann st yars kopmaya balad.
"Evet!" diye lk att Frost. "Tanr ahidim olsun!"
Kaya gitgide daha hzl ekilde yana yatyordu, kendi arlyla
devriliyordu. Ortasndan ikiye ayrld ve borunun yanma derek zeminden
ykselen yeni ve daha byk bir kelti bulum kaldrd. zerindeki ar dal
giysisine ramen, Frost zplayp sevinle kol sallamay becerdi. Ay yzeyinde
Amerika iin byk bir adm atan Amstrong'a benziyordu.
"krler olsun! Hey, van Maarten! Lanet olas eyi devirdik. Boruyu
hareket ettirmeyi tekrar dene!"
Bohrmann patlamann yeni heyelanlar yaratmamasn btn kalbiyle
diliyordu. Girdap gibi dnen tortunun iinden iticilerin almaya baladn
duydu ve boru birden hareket etti. Yukar doru bkld ve az ksm devasa
bir solucann ba gibi tortu bulutunun iinden ykseldi. Sanki evresini
gzlemlermi gibi nce onlara doru, sonra aksi yne dnd.
"alyor!" diye bard Frost.
"Harikasnz." dedi van Maarten kuru kuru.
"Bana bilmediim bir ey syle." diye karlk verdi Frost. "imdi bizi
yutmadan nce onu durdur. Alan bir kez daha tetkik ettikten sonra yukar
geliyoruz."
Boru biraz daha ykseldikten sonra yuvarlak az alald ve n iinde
canszca salland. Frost yzmeye balad ve Bohrmann da onu takip etti.
Gzleri nce iskeleye sonra geriye doru kayd. Ne olduunu bilmedii bir ey
onu huzursuz ediyordu.

"Ne acayip." dedi Frost ve donuk, kasvetli bulutu bayla iaret etti. "una
bir baksana Gaerraaad. O karmaada benden daha ok ey grebilirsin."

krm

Bohrmann trackhouna"\m projektrn at. Sonra bunu bir daha dnd


ve kapatt.
Orada ne var? Hayal mi gryorum?
Tekrar iskeleye bakt. Bu sefer gzleri ona takl kald. Projektrler
eskisinden daha parlak grnyorlard ama bu imknszd. Operasyonun
bandan beri ayn gte alyorlard.
Ama parlaklk projektrlerden deil etrafndaki mavi haleden geliyordu. Ve
gitgide byyordu.
"unu gryor musun?" Bohrmann koluyla iskeleyi iaret etti. Frost'un
gzleri onu takip etti.
"Hayr, g r m A m a n Tanrm."
"Ik!" dedi Bohrmann. "Mavi k."
"Melekler akma."diye fsldad Frost. "Haklsn. evreye yaylyor."
skelenin etrafnda koyu mavi renkte byk bir k bulutu olumutu. Su
636

altnda mesafeleri kestirmek gt, zellikle n krlma endeksi her eyi


drtte bir yakn ve te bir daha byk gsterirken. Ama mavi parltnn
kaynann aydnlatma iskelesinden ok daha uzakta olduu akt. Halojen
lambalar gzlerini kamatrmasna ramen, Bohrmann k. akmalar
grdne emindi. Sonra mavi k bir anda younluunu kaybetti, soldu ve
ortadan kayboldu.
"Bu i hi houma gitmedi." dedi Bohrmann. "Hemen geri dnmeliyiz."
Frost cevap vermedi. Gzleri hl iskelenin zerindeydi.
"Stan? Beni dinliyor musun? Geri dnmeli"
"Ani bir hareket yapma." dedi Frost yavaa. "Misafirlerimiz var."
skelenin tepesini iaret etti. ki uzun glge aydnlatma biriminin etrafnda
devriye gezer gibiydi. Karnlar kta mavi parlyordu ve sonra birden yok oldular.
"Bu da neydi?"
"Sakin ol, dostum. POD'u'altr."
Bohrmann giysisinin nndeki drtgen sensre bast.
"Seni korkutmak istemedim." dedi Frost. "Dndm ki, eer ne ie
yaradklarn syleseydim, durmadan etrafa bakp"
ki torpido ekilli beden iskelenin altndan ileri frlad. Bohrmann bir ift
garip biimli kafa grd. Yaratklar inanlmaz bir hzla dorudan zerlerine
geliyordu, sivri dili eneleri ardna kadar almt. Korku kalbini sard.
Bohrmann kendini geriye att ve baln kollaryla kapad. Yapt hareketlerin
hibir mant yoktu ama u anda uygar, bilimsel zihni ilkel igdlerine teslim
olmutu. Bir lk att.

"Sana zarar veremezler." dedi Frost kendinden emin bir ekilde.


Yaratklar tam adamlarn zerindeyken keskin bir dn yaptlar. Bohrmann
panikle mcadele ederken derin nefesler almaya alyordu. Frost yzerek yanna
geldi. "POD'lartn denemesini nceden yapmtk" dedi, "kesinlikle ie yaryorlar."

krm

"Ne halta yaryor bu POD dediin ey?"


"Bir Koruyucu Okyanus Cihaz. Elimizdeki en iyi kpekbal kovucu.
POD, seni koruyucu bir duvar gibi saran bir elektrik alan yaratyor ve bunu
hisseden kpekbalklarn be metreden fazla yaklatrmyor."
Bohrmann yaad oktan kmaya alyordu. Yaratklar geni bir kavis
izerek tekrar iskelenin evresine dnmlerdi. "Be metreden fazla
yaklamlard." dedi.

"Artk derslerini aldlar. Kpekbalklarnn elektrik alanlarna kar ok


hassas duyu organlar vardr. Elektrik alan duyularn ar ykleyip sinir
sistemlerinin ileyiini bozuyor. Dayanlmaz kas spazmlarna sebep oluyor.
Denemelerimiz srasnda byk beyaz ve kaplan kpekbalklarn yemle
zerimize ekip P O D ' u altrdk. Alann iinden geemediler."
" D r Bohrmann? Stanley?" Van Maarten'in sesiydi. "yi misiniz?"
637

''iyiyiz. Sorun yok." dedi Frost.


"ster POD ile, ister POD olmadan, artk geri dnmenizin zaman geldi."
BohrmannTn gzleri iskeleyi tarad. Frost'un sylediklerinin ounu
biliyordu. Her kpekbahnn kafasnn n ksm, anpullae lorenzini ad verilen
ve dier canllar tarafndan retilen en zayf elektriksel deiimleri saptayabilen
kk kanallarla donanmtr. Sadece POD denen eyin, bu elektrik duyusunu
rahatsz edebileceini bilmiyordu.
"Onlar ekibai kpekbalklaryd," dedi.
"Byk ekibai, evet. Sanrm drt metre kadardlar."
"Siktir."
"POD'lar onlarn zerinde zellikle etkili. Kafalarnn drtgen ekline bak,
hibir kpekbalmda olmad kadar ampullae lorenzini 'ye sahipler."
"imdi ne yapacaz?"
Bir hareket grd. Yap iskelesinin hemen ardnda, karanlkta iki
kpekbal bir kez daha belirdi. Bohrmann kprdamadan olduu yerde durarak
kpekbalklarnn yeniden saldrya gemelerini izledi. Normalde bir kokuyu
izlediklerinde yaptklar gibi balarn evirmeksizin, belli bir amaca
sahiplermiesine suyun iinde hzla ilerleyip, aniden sanki bir duvara arpm
gibi durdular. Akllar karm bir halde geri dnp yzerek uzaklatlar,
ardndan dnp aralarna bir mesafe koyarak dalglar evrelediler.
e yaramt.
Biimleri dier kpekbalklarnnki gibiydi. Bu tre adn sra d kafa
yaplar veriyordu. Balan iki aksi yne doru dz birer kanat gibi uzanyordu
ve gzleriyle burun delikleri iki u noktadayd. ekicin n kenar bir bak gibi
przsz ve dzd.

Bohrmann yavaa kendini toparlad. Bu yaratklar, zerlerindeki


kyafetlerle kendilerine en ufak bir zarar dahi veremezlerdi. Ama gene de
buradan uzaklamak iin istekliydi.

krm

"Geri dnmemiz ne kadar srer?" diye sordu.


"Aa inmemiz iin geen sre kadar. Yap iskelesini geip trackhoundlm
altracaz ve sr iin sk sk tutunacaz."
"Tamam."

"Oraya vanncaya dek hibir eyi altrma. Seni bir kez daha projektrlerle
arpma rotasnda grmek istemiyorum."
"Kovucunun etkisi ne kadar srecek?"
"POD'lar en azndan alt saatlik bataryaya sahip." Frost, paletlerini dzenli
biimde rpp trackhound'ua konsolunu sa elindeki kskala tutarak suda
ykseldi. Bohrmann onu takip etti.
"Neyse, elveda ocuklar." dedi Frost. "Ayrlmak zorunda olduumuz iin
zgnm."
638

Kpekbalklar takip etmeye yeltendiler ama azlar seirmeye, vcutlar


kvranmaya balad. Frost glerek aydnlatma nitesine doru ayak rpmaya
devam etti. Byk parldayan iskelenin ardnda silueti ufack grnyor ve
maviye alyordu, etrafmda ise bir hale yaylyordu.
Bohrmann uzakta gzlerine arpan mavi bulutu dnd.
Tabii ki!
Yaadklar ann okuyla, bulutun kpekbalklarnn varndan evvel
belirmi olduunu unutmutu. Ayn fenomen balinalardaki deiime ve
muhtemelen teki bir dizi anomali ve felakete neden olmutu. Bu, sradan
kpekbalklaryla kar karya olmadklar anlamna geliyordu.
Bir defa, kpekbalklar neden oraya gelmilerdi? Mkemmel bir duyma
yeteneine sahiplerdi. Belki de onlar eken patlamann grltsyd. Ama
neden saldrya gemilerdi? Ne Frost. ne de kendisi koku brakmyorlard.
Hibir biimde ava benzemiyorlard. Her halkrda, kpekbalklar genelde
derinlerde insanlara saldrmazlard.
skelenin en st ksmna doru yaklayorlard.
"Stan? Kpekbalklaryla ilgili bir terslik var."
"Sana zarar veremezler."
"Dinle beni, normal deiller."
Kpekbalklarndan biri yass ve geni kafasn evirip yana doru yzd.

krm

"Hakl olabilirsin." dedi Frost dnceli bir halde. "Benim kafam


kurcalayan derinlik. Byk ekiballann 80 metreden daha derine indikleri
hi grlmemitir. Dndrc, acaba burada n e "
Kpekbal dnd. Bir an iin durdu, ba hafife kalkm srt kavis
alm halde klasik tehdit etme pozisyonuna geti. Kuyruunu gl bir
biimde sallamasyla Frost'a doru hzla harekete geti. Volkan uzman
ylesine armt ki onun hareketini savuturmaya almad. Kpekbal
ksa bir sre iin hzla geriledi ve ardndan elektrik alanna girerek yan
tarafyla Frost'a bindirdi. Frost kollar ve bacaklar alm halde, bir topa
gibi dnyordu.

" H e y ! " Konsol, eklemli kskacndan kaymt. "Tanr akna neler o l u "
skelen zerinden birdenbire nc bir gvde ortaya kmt. Korkutucu
bir zarafetle projektr dizisine doru hzla yzyordu. Uzun ve koyu renkli bir
srt yzgecine ve eki biiminde bir kafaya sahipti.
" S t a n ! " diye bard Bohrmann.
Son gelen dier ikisinden ok daha byk, devasayd. Azn ap Frost'un
sa kolunu yakalayarak ekitirirken eki ba yukan kalkmt.
"Kahretsin!" diye bard. "Seni lanet pi, brak beni, s e n i "
ekibal kocaman dikdrtgenimsi kafasn bir yandan tekine savurdu,
sabit durmak iin kuyruunu kullanyordu. Alt ya da yedi metre uzunluunda
639

olmalyd. Frost, bir yaprak gibi sarslyordu. Kyafet iindeki kolu omzuna
kadar kpekbahnm boaznda kaybolmutu. "Defol git!" diye bard.
"Tanr akna Stan," diye bard van Maarten, "solungalarnn olduu yere
yumruk at. Gzlerine vurmaya al."
Elbette, diye dnd Bohrmann. Bizi izliyorlar. Onlar her eyi grebiliyor.
Bohrmann baz zamanlar bir kpekbalyla karlamann, onun tarafndan
saldrya uramann ya da saldrya urayan birini izlemenin nasl bir ey
olduunu merak ederdi. Ne tam olarak cesur ne de korkak saylrd. Baz kiiler
onu bir macerac olarak dahi tanmlayabilirlerdi. Kendini risk almaktan
korkmayan, ama risklerin peinden koma merakls da olmayan biri olarak
nitelendirebilirdi. imdi ise, bu kocaman avcyla kar karya gelmi halde
onun ya da bir bakasnn kendini nasl yarglayacann bir nemi yoktu.
Bohrmann kpekbalndan kamad. Ona doru yzmeye balad.
Daha kk olan yaratklardan biri yan taraftan ona yaklat. Gzleri seirdi
ve az hzla ald. Elektrik alannn iine yzebilmek iin byk efor sarf
ettii kesindi. Hzland ve serte Bohrmann'a arpt.

krm

Adam bir tarafa savruldu ve aaya, iskeleye batt. Tek dnebildii


konsolu brakmamakt. Ne olursa olsun ona tutnmahyd. Onun hedef bulma
program olmazsa, oksijeni bitene dek karanlkta, ne yne gittiini bilmeden
yzerdi.
Tabii o kadar uzun sre hayatta kalabilirse.
Ani bir basn onu yakalad ve aaya doru itti. Byk kpekbahnm
kuyruu, bann stnde suyu kamlamt. Bohrmann hareket kontroln
yeniden salamaya alt ve daha kk olan iki kpekbahnm enelerini
ap kapatarak birlikte zerine doru gelmekte olduunu grd. skeleye o
kadar yaknlard ki doal renkleri mavi tonlarnda parlyordu. Beyaz
karnlarnn stnde bronz renkli srtlan uzanyordu. Dietleri ve grtlaklar,
yeni fileto edilmi bir somonunki gibi turuncu ile pembe aras bir renkteydi. st
enelerinde karakteristik gen biimli kesiciler, altnda da sivri diler vard
birbirinin arkasna sralanm keskin ve elik gibi sert be dizi halindeydiler
ve nlerine kacak herhangi bir eyi paralamaya hazrlard.
"G-a-e-r-r-a-a-a-d!" diye lk att Frost.

Halojen klandrmaya gzlerini ksarak bakan Bohrmann, Frost'un serbest


kolunu kaldrp kpekbalnn kafasna seri darbeler indirmekte olduunu
grd. Ardndan ban serte sallayan kpekbal tek bir hareketle koruyucu
kyafetin kolunu skp bir kenara savurdu. Yrtlma sonucu kocaman oksijen
baloncuklar dar kamt. eneler ald ve Frost'un korumasz kolunu
kstrp, omuz ekleminden kopard.
Kan ve baloncuklardan olumu bir bulut kabararak suyu karartt. Kan o
kadar fazlayd ki. Kpekbalnn sprrcesine hareket ettirdii kuyruu bunu

640

datverdi. Frost'un lklar arasndan duyulabilecek bir kelime yoktu,


yalnzca anlalmaz, ok tiz sesler duyuluyordu; derken deniz suyu kyafetine
dolutuunda ses bir gurultuya dnt. lklar kesildi. Daha ufak olan
kpekbalklar BohrmannTa ilgilenmeyi brakmlard. Zihinlerini kontrol eden
her ne idiyse, doal igdlerinin ksa bir sre iin n planda olmasn
engelleyemiyordu. alkantl suya doru hzla ilerlediler ve volkanologun
cansz bedenini saa sola ekitirerek koruyucu giysiyi paralamaya altlar.
Parazitin arasndan van Maarten de lk atyordu.
Bohrmann oktan hareket edemez hale gelmiti fakat ayn zamanda beyni
de ok byk netlikle alyor ve ona hayvanlarn doal igdlerine
gvenmemesi gerektiini sylyordu. Gleri ve beslenme gdleri
ynlendiriliyordu. Konu alklarn gidermek deildi. Geici bir an iin
igdleri onlan teslim almt ama kafalarnn iindeki madde yalnzca tek bir
eyle ilgileniyordu: denizi igal eden insanlan ldrmek.
Kaya duvarna geri dnmeliydi.
Sol kolundaki kavrayc konsolun zerindeki tu takmna uzand. Eer
yanl bir altere basarsa, onu Heerema'ya. frlatacak program altracakt.
O zaman kesinlikle lecekti, nk P O D ' u n elektrik alan kpekbalklarn
engelleyemiyordu. Bir ekilde doru dmeye bast. tici vnlamaya balad, o
da trackhoundu iskeleden uzaklatrp yamaca doru ynlendirecek ekilde
kumanda kolunu hareket ettirdi. Hzlan hissedebiliyordu. Aa ini srasnda
robot hzl ve gl grnyordu oysa imdiki ar ekii bitmek bilmeyecek
gibiydi.

krm

Bohrmann paletlerini rpt ve taraaya doru szlerek ilerledi. Bylesi


bir durumda yapabilecei ok fazla bir ey yoktu ama dalglarn kurallarndan
biri kayalarn koruma saladn sylerdi. Bohrmann kara lav duvarna doru
ilerledi. Oraya ulatnda geriye dnp iskeleye doru bakt. Srt yzgeleri ve
kuyruklar, oradaki kan bulutunu dattp, baloncuklardan bir girdap
oluturuyorlard. Frost'un kyafetinin paralar suda aa kyordu. Bu, asap
bozucu bir grntyd ama onu asl dehete dren bu kan banyosu deil,
kpekbalklarnn yalnzca ikisinin bu ile megul olmasyd.
Byk kpekbal ortalarda gzkmyordu.

Hissizletiren bir korku onu ele geinniti. ticiyi kapatp etrafna baknd.
Byk kpekbal, tortu bulutunun iinden az ardna kadar alm bir
biimde ^frlad. Nefes kesici bir hzla ona doru geliyordu. Bu kez
Bohrmann'n zihni kapamvermiti. Kamay andran kafa ona arpp duvara
doru gerisingeri frlattnda hl trackhoundu altrmas gerekip
gerekmediini dnyordu. Kaya duvarna arptnda bouk bir atrt
duyuldu. Kpekbal onu ardnda brakp yzd ama ardndan yan arabas
gibi bir hzla geri dnd. Bohrmann lk att. Yaratn ak az omzundan
641

kalasna tm sol tarafm kaptnda artk zihninde yalnzca eneler ve


dilerden oluan bir cehennem vard.
Eh, demek buraya kadarm, diye dnd.
Kpekbal dzln zerinden hzla ilerleyerek Bohrmann'n vcudunu
suyun iinde itmeye balad. Kulaklklarnda hrt ve vzltlar duyuluyordu.
Kpekbalnn dileri titanyum kabuu gcrdatyordu. Kafasn ne arkaya
savurup BohrrnannTn baln lav duvarna arptrp srttrd. Etrafndaki her
ey dnp duruyordu. Titanyum alam bir sre daha darbelere dayanacak
kadar sertti ama kyafetin iinde Bohrmann'n kafas bir yandan tekine
acmaszca arpp duruyordu. Ne grebiliyor ne de iitebiliyordu. Kaderi
mhrlenmiti. Paralara ayrlp yutulacakt. Hayat, artk bir kez daha nefes
almay deneyecek kadar deerli deildi.
Onu fkelendiren bu aresizlii oldu
Hl nefes alyordu, deil mi?
Demek ki hl savaabilirdi!
ekibalnn dz kenar tepesinde uzanyordu. Kafann genilii
kpekbalnn toplam uzunluunun drtte birine denkti ki bu da gzlerini ya
da burun deliklerini deil, yalnzca ekicin kenarn grebilecei anlamna
geliyordu. Konsolla oraya vurmaya balad. Kpekbal yzmeye devam etti
ve Bohrmann'n FrostTa birlikte patlaycnn infilakn bekledikleri yere,
aydnln u noktasna yneldi. Suyun zifiri karanlk ksmna ulatklarnda
artk hayvan grme imkn kalmayacakt.

krm

Ikta kalmalar gerekiyordu.


Bohrmann'n iinde bir fke patlamas oldu. Kpekbalnn eneleri
arasnda skm halde olan sol kolu aniden yukar kalkt ve onun damana bir
darbe indirdi. Kpekbalnn yalnzca bir kol ya da baca deil de yan tarafn
kapm olmas bir anst aksi takdirde FrostTa ayn kaderi paylard.
Gvdesini koruyan metal kabukta eklem yerleri gibi zayf noktalar
bulunmuyordu. Zrh, bylesi bir avcnn dileri iin bile ok byk ve sertti.
Kpekbal da bunu anlam gzkyordu. Kafasn daha byk bir gayretle
sallamaya balad, ta ki Bohrmann kendinden geme noktasna gelinceye kadar.
Muhtemelen hlihazrda kaburgasnda pek ok kemik krlmt ama
kpekbal onu salladka, daha da fkeleniyordu. Sa kolunu bkt, uzanp
ekice konsoluyla vurdu
Birdenbire serbest kalmt.
Kpekbal onu tkrmt. Grnen o ki gz ya da burun delii gibi
hassas bir noktaya vurabilmiti. Devasa yaratk hzla yukar doru frlad,
yaknndan geip onu bir kez daha kayann olduu yere savurdu. Bir an iin
kpekbal sanki kayormu gibi grnd. Bohrmann byk bir abayla bu
durumu avantajna kullanmann bir yolunu dnyordu. Heerema'ya. ulamay
642

denemesi durumunda olabilecekler konusunda herhangi bir yanlg iinde


deildi. Geici bir sre iin kpekbalndan kurtulmutu ama yalnzca birka
saniyesi daha vard. Telala trackhoundu kendine ekip kollarn robotun ince
uzun gvdesine dolad.
artlar ne olursa olsun onu brakmayacakt.
Kpekbal karanlkta kaybolup biraz uzakta yeniden belirdi, suyun iinde
mavi bir glgeydi.

krm

Bohrmann lgna dnm halde kaya duvarna bakt.


Duvardaki yark tam karsndayd!
Biraz tesinde ekibal kpekbalnn gl gvdesi ak suda
dolanyordu. Bohrmann kendini yana doru ekti. Dier iki kpekbalnn
iskelenin alt ksmnda Frost'tan geride kalanlar iin dvtklerini
grebiliyordu. Aaya, aydnlatlm blgenin dna iniyorlard. Bohrmann
paralara ayrlm vcutla ilerinin ne zaman biteceini ve ne zaman kendisine
dneceklerini merak etti. Ama sonra hemen soru sormay brakt. Okyanusun
alacakaranlnda byk kpekbal alalm, inanlmaz bir hzla ona doru
geliyordu.
Bohnnann kendini aklktan ieri itti.
Boluk fazla byk deildi. Koruyucu kyafeti ve srtndaki oksijen tanklar
hareketini zorlatryordu; kendini ieri itmek iin mcadele ediyordu. Kollarn
yanlarna yaptrp kendini yarn derinliklerine itmeye alt ama
kpekbal tepesindeydi.
ekicin kkrdak ksm kayaya arpt ve dev balk geriye savruldu. Kafas,
ieri girmesini engelleyecek kadar bykt. Vcudu ylesine bklmt ki
sanki kendi kuyruunu takip ediyor gibi grnyordu. Bir kez daha denedi.
Akln etrafndaki kayalardan kopan paralar bir tortu bulutu halinde
dald. Bohrmann kollarn vcuduna iyice yaptrmt. Yangn daha ne kadar
ileri uzand hakknda bir fikri yoktu. eride karanlk onu sarm, iskelenin
mavi neredeyse gzden kaybolmutu.
" D r Bohrmann?"
Van Maarten. Sesi zayf geliyordu.
"Bohrmann, Tanr akna! Bir eyler syle!"
"Buradaym."
Van Maarten, i ekmeye benzer derin bir ses kard. Bohrmann onu
kpekbalnn kard patrtnn iinde zor duyuyordu. Suyun iinde grlt
kulaa ok farkl ekilde, sanki bolukta st ste gelen titreimlerden oluan
bouk bir ses curcunas gibi geliyordu. Saldr bir anda kesildi. Yarn iinde
kapana kslmt ve uuan siyah amur grn yok etmiti. skelenin nerede
olduunu ancak tahmin edebilirdi.
"Kayalarn arasnda bir yanktaym," dedi.
643

"Sana yardm etmeleri iin aaya birka robot yolluyoruz," dedi van
Maarten, "ve iki adam. Elimizde iki dal giysisi daha var."
"Unut o fikri. POD'lar ie yaramyor."
"Biliyorum. Frost'a ne olduunu" van Maarten cmleye devam edemedi.
"Onlan yine de aa gnderiyoruz. Yanlarnda patlayc mermili zpknlar
olacak v e "
"Patlayc mermi mi? Ne dahiyane bir fikir!" dedi Bohrmann ineleyici bir sesle.
"Frost onlara ihtiyacnz olmadna emindi."
"Hayr. Tabii ihtiyacmz yoktu."
"POD her zaman ok etkili olmutu..."
Bir ey Bohrmann'n gsne serte toslad ve onu yangn derinliklerine
savurdu. O kadar armt ki, lk atmay unutmutu. Lo kta ekibaly
grd. Hayvan ona dikine vurmutu. Yan yatarak aklktan ieri girmeye
alyordu.
Seni akll pi kurusu, diye dnd fkeyle. Kalbi gsnden frlayacak
gibiydi. Sana bunu deteceim.
Hayvann kafasna darbeler indirirken, bir yandan da trackhoundu elinden
karmamaya alyordu. enelerin alp kapann zar zor grebiliyordu.
ekibai aa yukar girii zorluyor ama Bohnnann'a eriemiyordu. Yukarda
kalan gz lgn gibi dnp dunyordu. Bohrmann kavrayclarndan birini
kaldrd ve tam o gzn zerine vurdu.

ekibai geri ekildi.


Tek bana buradan kamayacak, diye dnd Bohrmann. Btn gcyle
trackhoundu hayvann kafasna bastrarak onu dan itmeye alt. Yarkta
skacak kadar ieri girememi olmalyd. Jlemsi maddenin kontrol ne kadar
gl olabilirdi? Hareketlerini ynettii belliydi ama hayvann geri geri
yzmesini salayabilir miydi?

krm

Grne gre, evet. ekibai yarktan dar kmt.


Bu o byk hayvand.
Bohrmann bekledi.

Bulutun iinden bir ey ona doru firlad. Bir ekibai ona doru yatay olarak
h:2a geMyordu. Kk olanlarndan bir tanesiydi. Hayvann kafas balnn
bkml camna vurdu. eneleri ald. Sra sra diler pleksiglas kazyarak gcrtl
sesler kard. Kpekbalnn vcudu aklktan gelen engelliyor ve Bohrmann
neredeyse hibjr ey seemiyordu ama grebildii kadan ona yetti. Daha arkaya
ekilmeye alt ama birden yangn duvarlan ykld. Srtst geri dt.
Zifiri karanlk.
Sol kavraycs hantalca konsolun zerinde doland. Trackfound'un
projektrn aan dme konsolun st ksmmdayd. Biraz nce grmt...
Nerede bu dme?
644

te burada!
Projektr yand. I evresinde gezdirince yarn geni bir maaraya
aldn fark etti ve daha sonra onu akla doru evirdi. Kpekbalnn
kafas oradayd, ileri geri zorluyor ama daha fazla ileri gidemiyordu.
Skmt.
Bohrmann kollarn kaldrd ve drtgen kafaya darbeler yadrd.
Kpekbal vcudunun yansna kadar ieri girmi olmalyd. Birden hayvan
kanatacak kadar yaralamann ok iyi bir fikir olmadn fark etti. Onun yerine
btn arln kullanarak onu itmeyi denedi ama suyun iinde yeterli
olmuyordu. Sallanan kafaya kendini savurdu; kpekbal geri ekilinceye
kadar ona gsyle, omuzlaryla, kollaryla toslad. Trackhound'un
durmadan hareket ediyor, hayvann pembe grtlan ve alp kapanan
solungalarn aydnlatyordu.
Buradan nasl kacan senin sorunun, diye dnd Bohrmann. Ama artk
dar kman istiyorum. Buras benim maaram. Defol git!
"Defol git!"
"Dr Bohrmann?"
Kpekbal kayboldu.
Bohrmann geri adm att. Kollan titriyordu. O kadar gerilmiti ki, daha nasl
devam edebileceini bilmiyordu. Yorgunlua dayanamayarak dizlerinin zerine
dt.
" D r Bohrmann?"
"Kulamda vzldayp durmay brak, van Maarten." ksrd. "Beni
buradan karacak bir eyler yap."

krm

"Robotlar ve adamlar imdi gnderiyoruz."


"Niye robotlar?"
"Kpekbalklannn dikkatini ekebilecek her eyi oraya indiriyoruz."
"Bunlar kpekbal deil. Sadece yle grnyorlar. Robotlar
tanyacaklardr v e ne yapmaya altmz hemen anlayacaklar."
"Kpekbalklan m anlayacak?"
Anlalan Frost van Maarten'e her eyi anlatmamt.
"Aynen yle. Balinalarn balina olmad gibi, bunlar da kpekbal deil.
Bir ey onlar kontrol ediyor. Adamlarn dikkatli olmal." Tekrar ksrd, bu
sefer daha gl olarak. "Bu lanet olas maarada hibir ey gremiyorum.
Darda neler oluyor?"
Bir sre iin van Maarten'in sesi kmad.
"Aman Tanrm..." dedi.
" H e y ! Konu benimle!"
"Baka hayvanlar da geldi. Dzinelerce. Yzlerce! Aydnlatma
iskelesindeki projektrleri paralyorlar. Hepsini!"
645

Elbette paralayacaklar, diye dnd Bohrmann. Esas amalar bu.


Solucanlar sprmemizi engellemek. nemli olan tek ey bu.
"O zaman vazgein."
"Anlamadm?"
"Kurtarma operasyonunuzdan vazgein diyorum, van Maarten."
Baln iinde o kadar ok grlt vard ki, van Maarten'in cevabn ikinci y
kez tekrarlatt. "Ama balamaya hazrz."
"Adamlarna onlar aada zeki canllarn beklediini syle. Bu
kpekbalklar zeki. Kafalarnn iindeki varlk zeki. ki dalg ve birka hile
ile hibir ey elde edemezsiniz. Baka bir ey dnn. Senin de sylediin
gibi, iki gnlk oksijenim var."
Van Maarten tereddt etti.
"Pekl. Durumu gzleyip aratrmaya devam edeceiz. Belki
kpekbalklar birka saat iinde dalr. u anda gvende misin?"
"Nereden bileyim? Sradan kpekbalklarna kar gvendeyim ama
buradaki dostlarm ok becerikli."
"Seni oradan karacaz, Gerhard! Oksijenin bitmeden seni oradan
kurtaracaz."
"Btn kalbimle bunu diliyorum."
Yarn iine aydnlk yavaa geri dnd ama eer van Maarten'in
syledikleri doruysa, k kaybolmak zereydi.

Okyanusun karanlnda yalnz kalacakt; birisi yzlerce ekibai


kpekbalna kafa tutmaya cesaret edene kadar.
Doal igdleri ile hareket eden hibir kpekbal gl bir elektrik
alannn iine yzmezdi. Bir ekibai, zrh gibi dal giysileri giymi iki
insana asla saldrmazd. Denese bile, ilgisini hemen yitirirdi. ekiballarn
ileden karacak kadar merakl ve insanlar iin tehlikeli olduklar biliniyordu
ama genelde pheli grnen her eyden uzak dururlard.

krm

Normalde kaya duvarndaki yarklarn iine yzmezlerdi.


Geriye kalan 20 saatlik oksijeni ve almayan kpekbal kovucusuyla
Bohrmann maarasnn iine meldi. Van Maarten'in adamlar geldiinde bir
kan banyosu olmamasn umdu. Eer gelebilirlerse.
Pilinden tasarruf etmek iin trackhpund'un projektrn kapatt. Annda
mrekkep gibi bir karanlk onu sard. Sadece yarn aklndan gsz bir
k geliyordu.
Gittike zayflayan bir k.
Independence,

Grnland Denizi

Johanson rahatlayamamt. Li'nin adamlarnn, Rubin'in gzetiminde jlemsi


646

maddeyi derin deniz odasna nakletmeye hazrlandklar havuz gvertesindeyd.


Tank boaltlm ve kimyasallardan arndrlm, Pfesteria bulam yengeler
ise sv nitrojen iine yerletirilerek dondumlmutu. lemin tamam ok sk
gvenlik nlemleri altnda yrtlyordu. Johanson ve Oliviera faz testlerine
jle tanka yerletirilir yerletirilmez balamak istiyorlard. Aralarnda fikir
alverii yapp ilemlere baladklar srada, Crovve ve Shankar ikinci Scratch
mesajn zme almalarna balamt.
"Hl oktayz." dedi Li doalama konumasnda. "Her birimiz olanlardan
dolay derinden etkilendik. Dmanmz moralimizi bozup bizi yok etmek
istiyor a m a teslim olmamalyz. Eminim hepiniz bu geminin gvenli olup
olmadn soruyordur kendine. Sizi temin ederim ki, yle. Dmanmza,
gemiye kmas iin bir frsat daha vermediimiz srece, Independence
zerindeyken korkmamz gerektiren bir durum yok. t yn ekilde, acele
etmemiz ok nemli. Bir diyalog kurmak iin uramaktan vazgememeliyiz.
imdi bundan vazgeemeyiz! Onlar, insan rkna kar yrttkleri bu terr
eylemlerini durdurmaya ikna etmeliyiz!"
Johanson, mutfak grevlilerinin sona eren partiden geri kalanlar
temizlemekte olduu uu gvertesine kt. Gne bir kez daha ykselmiti
ve deniz her zamankinden farkl grnmyordu: ne mavi bir parlt, ne akan
klar, ne de kbus alameti ldayan bir grnt vard.
Li'nin kendisine bir kadeh arap sunup, gece kaama hakknda ondan
bilgi samaya almasndan nce durduu yere yrd. ki eyin ok iyi
farkndayd: ilki, Li ona ne olduunu biliyordu; ve ikincisi, adamn olanlarn ne
kadarn hatrlad ve ona doruyu syleyip sylemedii konusunda Li emin
deildi b u da kadn endielendiriyordu.

krm

Kadn yalan sylemiti. Johanson kazara dmemiti.


Eer Oliviera, Rubin'i hangar gvertesindeki bir kapdan geerken
grdnden bahsetmemi olsa, hafzasnda hibir ey canlanmayacak ve Dr.
Angeli ile dierlerinin aklamalarn da bal gibi yutacakt. Ama Oliviera'nn
szleri zihninde bir eyi tetiklemiti. Beyni kendini yeniden programlyordu.
Gizemli grntler belirip kayboluyordu. Birbirinin benzeri dalgalarn olduu
deniz manzarasn izlerken baklar kendi iine dnd. Birden kendini elinde
kadehi, sandn zerine oturmu, Oliviera'yla sohbet ederken buldu. Hangar
gvertesinin duvarndaki bir kapdan Rubin'in getiini grd. Bir kap...
leride grnyordu ama zihnindeki bir baka resimde ise kap tam nndeydi
b u Johanson iin gizemli geidin var olduuna dair bir kantt.
Peki sonra ne olmutu?
Aaya, laboratuvara inmilerdi. Ardndan yalnz bana
gvertesine geri dnmt. Neden? Bu, kapyla m ilgiliydi?
Yoksa hepsini hayal mi ediyordu?
647

hangar

Farkna varmadan yalanp deliriyor olabilirsin, dedi iinden. Bu ok utan


verici olurdu.
Kafas hl bu konuyla megulken kader ona acyp, YVeaver' yanma
gnderdi. Johanson, onun gvertede yrmekte olduunu grd iin
memnundu. Son zamanlarda birlikte fazla vakit geirememilerdi. lk balarda
kadn srda olarak gryordu fakat ksa zamanda onun Lund'un yerine
geecek biri olmadn grmt. yi geiniyorlard ama ilikileri bundan teye
gitmemiti, ne Chteau'da ne de gemide. Belki de, VVeaver ile birlikte alarak,
kadnn dostluuyla, Lund'un bana gelenlere bir anlam vermeye alyordu.
Bu srada baz eyler deimiti. Artk Johanson herhangi bir eyi telafi etmesi
gerekip gerekmediinden hibir ekilde emin deildi; ayrca LundTa paylam
olduu yaknl VVeaverTa da paylaabilecei konusunda daha da az emindi.
Kadnla Anavvak arasnda bir eyler olabilecei fikrine varmt ve onlar
birbirlerine daha fazla yakyordu...
Ama ortada gven vard. Eer ona gveniyorsa kesinlikle bunun karln
alacakt. VVeaver, aklanamaz vakalar romantikletirmek istemeyecek kadar
aya yere basan biriydi. Kendisini dinleyecek ve ona inandn ya da bir deli
olduunu syleyecekti.
Johanson kadna, akl erdiremedii ya da kendinden phe duymasn
salayan eyler ve Li onu sorgularken neler hissettii de dahil olmak zere,
hatrlayabildii her eyi ksa ve z biimde anlatt.
VVeaver biraz dnd ve sonra sordu: "Aa inip baktn m ? "
"mknm olmad."

"Bakmak iin ok ansn vard. Bence orada bir ey olmayabilecei


dncesinden korkuyorsun."
"Muhtemelen haklsn."
Kadn bayla onaylad. "Haydi beraber bakalm."

krm

VVeaver durumu doru tahmin etmiti. Kendine kar gvensiz hissediyor ve


korkuyordu h a t t a bu duygular onlar hangar gvertesine yaklatran her
admla birlikte daha da artyordu. Ya orada bir ey yoksa? Artk neredeyse
orada bir kap bulamayacaklarndan ve kuruntulu biri olabilecei fikrine
almas gerekeceinden emin hale gelmiti. Elli alt yandayd, iyi
grnmlyd ve grne gre insanlar onu zeki, ekici ve etkileyici
buluyorlard. Kadnlardan yana hibir sknts yoktu.
Tam korktuu gibiydi. elik perde boyunca dolanp durmulard ve ortada
bir kapy andran hibir ey yoktu.
VVeaver ona bakt.
"Biliyorum, biliyorum." diye homurdand.

"Endielenme." dedi VVeaver. Ardndan, onu artacak ekilde, "Duvarlarn


birbirlerine perinlenmi olduunu grebilirsin. Tm bu borulara ve ek
648

yerlerine bak. Bu duvara kimsenin fark edemeyecei bir kap yapmann


binlerce yolu olmal. Tam olarak grdn yeri hatrlaman gerekiyor." dedi.
"Bana inanyor musun?"
"Seni olduka iyi tanyorum, Sigur. Sen deh deilsin. Komaya girecek
ekilde imiyorsun, uyuturucu da kullanmyorsun. Hayatn gzel yanlarnn
deerini bilen birisin k i bu da dier insanlarn gzlerinden kaan detaylar
grdn anlamna gelir. Ben daha ok attrmalk eyler peinde bir kzm.
Muhtemelen nmde alsa dahi, gizli bir kapy fark edemezdim, nk byle
bir eyin var olabilecei aklma gelmezdi. Ne grdn bilmiyorum ama,
evet... sana inanyorum."
Johanson ani bir istekle eilip onu yanandan pt ve neredeyse neeyle
laboratuvara inen rampaya yneldi.

Laboratuvar
Rubin hl solgun grnyordu ve konutuu zaman sesi cyaklayan bir
papaan gibi kyordu. Hayatta olduu iin anslyd. Greyvvolf onu az daha
ldrecekti. Biyolog bu durumu anlayla karlamt. Yznde hafif bir
glmseme vard ve Johanson'a Guguk Kuu adl filmdeki Hemire Ratchct
karakterini anmsatyordu, tabii Jack Nicholson tarafndan boaz skldktan
sonraki halini. Saa ya da sola bakmas gerektii zaman btn gvdesini o yne
dndryordu. Acnacak haldeki durumunu kimseden saklamyor ve
Greyvvolf a hibir kzgnl olmadn ifade ediyordu.

krm

"kisi birlikteydiler, deil mi?" dedi kulak trmalayan bir sesle. "ok ac
ekiyor olmal. Geidin almas iin srar eden bendim. Bana saldrmas
yanlt ama onu anlayabiliyorum."
Oliviera ve Johanson gz gze geldiler ama bir yorum yapmadlar.
Byk jlemsi madde topaklar tankm iinde szlyordu. Tekrar k
samaya balamlard. Ama biyologun esas ilgisini eken ey jle deil
bulutun kendisiydi. Li'nin adamlar topladklar iki buuk tonluk ayrm
maddeyi simlasyon tanknn ime boaltmlard. Madde bekleri ile serbest
yzen mkrooimuizmalu arasnda vkiok duyarllk iarayclaryla bir robot
geziniyor ve suyun kimyasal analizim yaparak verilen paneldeki ekranlara
van juyord; Robotun d kenar tplerle doluydu, bir dmeye basarak suya
doru uzatlabiliyor, alyor, kapanyor ve tekrar yerine dndrlyordu. Btn
gvdesi ile Spherobt'tm ok fazla byk deildi ama manevra kabiliyeti
yksekti.
Johanson konsolun basnda bir uzay gemisi kaptan gibi oturuyordu, elleri
kumanda kollarn kavramt. Laboratuvann klan, olanlar grebilmeleri
649

iin mmkn olduu kadar kslmt. Gzlerinin nnde jlemsi madde


iyileiyor, kendini toparlyordu. Madde bekleri imdiden gl k samaya
balamlard, mavi bir kla yanp snyorlard.
"te bu," diye fsldad Oliviera, "kendini yeniden biimlendiriyor."
Johanson robotu ktlelerden birinin altna yneltti, bir test tpn at ve
maddenin iine soktu. Tpn ucu jilet gibi keskindi, jleyi keserek iine girdi,
bir rnek toplad, otomatik olarak kendini kapatt ve yerine geri dnd. Ktle
tepki vermedi ve mavi bir sisin iinde hafife ekil deitirdi. Johanson birka
saniye bekledikten sonra sreci baka bir noktada tekrarlad.
Jle ktlesinin iinde kck klar akt. Yaklak olarak yetikin bir
yunus boyutlanndayd. Evet, diye dnd Johanson test tplerini rneklerle
doldururken, bu ok doruydu. Tam olarak bir yunus boyutlanndayd. Ve
aslnda, sadece bykl deil, ekli de bir yunusunkiydi.
"nanlmaz. Bir yunus formunu ald." dedi Oliviera o anda.
Johanson robotu kumanda ettiini neredeyse unutmutu. Bylenmi
ekilde izlerken dier jle bekleri de form deitirdi. Bazlar
kpekbalklarna, bazlar kalamarlara benziyordu.
"Nasl yapyorlar?" diye sordu Rubin.
"Programlanm olmallar." dedi Johanson. "Baka bir aklamas olamaz."
"Ama nasl yapacaklann nereden biliyorlar?"
"Biliyorlar ite. renmiler."
"Ama nasl?"
"Dnn," dedi Oliviera, "eer farkl ekil
edebiliyorlarsa, kamuflaj konuunda usta olmallar."

ve

hareketleri

taklit

"Sanmyorum." dedi Johanson pheci bir sesle. "Bu grdklerimizin taklitilik


olduuna emin deilim. Bana sanki... bir eyleri hatrlyorlar gibi geliyor."
"Hatrlamak?"

krm

"Dndmz srada beynimizde neler olur, bilirsiniz. Belli nronlar


aktifleerek gnplar ve balantlar olutururlar. Ortaya bir dzen kar.
Beyinlerimiz ekil deitiremez ama sinirsel alar deitirir. Onlar
okuyabilirsen, bir kiinin dncelerini bilebilirsin."
"Yani bu ey bir yuhusu mu dnyor?"
"Bir yunusa benzemiyor." diye kar kt Rubin.

' "Bilakis o " Johanson sustu. Rubin haklyd. Yunus biimi kaybolmutu.
imdi kanata benzer yzgelerini yavaa rparak suda ykselen bir vatozu
andryordu. Kanatlann ulan byyerek ince dokunalar olutunk.
"una bir bakn!"
Vatoz ekli ylana benzer bir forma dnt. Ktle kasld. Birden senkronize
hareket eden binlerce kk balk iinden frlad, tekrar birleti; ktle gittike
artan bir hzla d grnmn deitirmeye balad, sanki bir program

650

iliyordu. Saniyeden ksa srelerde tandk ekillerin yerini yabanc, bilinmeyen


biimler ald. Dier jle bekleri de ayn lgnla katlmlard. Birbirlerine
doru yaklatlar. Daha soma tandk k akmalar belirdi, ksa ve rpertici bir
anda Johanson deien ekiller iinde bir insan formu grdn sand.
Jle bekleri ve bulut demetleri i ie geti.
"Birleiyorlar!" diye czrtyla haykrd Rubin, zerinde veriler akan
ekrandaki gstergelere bakarken gzleri parlyordu. "Suda yeni bir madde var.
Bir kimyasal bileim!"
Johanson, iine kmekte olan jle evreni iinde robotu hzla gezdirdi;
aralksz rnek topluyordu. Zamana kar bir yar gibiydi. Ne kadar toplamas
lazmd? Ne zaman geri ekilmeliydi? Ktle gerek gcne tekrar ulam
gibiydi. inde bir merkez olutu ve her ey ona doru kt. Daha nce bu
fenomene kk boyutta ahit olmulard ama imdi ok daha byk lekte
izliyorlard. Tekhcrelilerin birlemesinden bir varlk oluuyordu. Grnrde
gzleri, kulaklar ve baka duyu organlar; bir kalbi, beyni ve i organlar
olmayan ama karmak ilemler yapabilen bir organizma.
Dev bir form ortaya kt. Havuz gvertesindeki jlenin en azndan yans
denize geri atlmt ama kalan kk bir karavan kadard. Tankn oval
penceresinden, jlemsi maddenin bir araya toplanmasn ve katlamasn
izlediler. Johanson robotu mavi akmlarn merkeze yneldii aktivitenin u
noktasna srd. test tp hl botu. Onlar yerlerinden kard ve ktleye
bir kez daha daldrmaya alt.
Varlk yldrm hzyla tepki verdi, dzinelerce dokuna salarak igalciyi
yakalad. Johanson robotun kontroln kaybetti. Tankn dibine batp zerinde
durabilecei bir ayak oluturan yaratn uzantlarnn iinde tutsak kalmt.
Varlk, bir anda, lastik kollar olan devasa bir mantara benzemiti.

krm

"Kahretsin," diye fsldad Oliviera, "ona gre ok yava kaldn."


Rubin'in parmaklar klavyesinde gezindi. "Birok veri geliyor." dedi. "Bir
molekler karm. Jle bir feromon kullanyor! Ben haklydm!"
. "Anavvak haklyd," diye dzeltti Oliviera. "Ve VVeaver."
"Tabii. Demek istediim"
"Hepimiz haklydk."
"Aynen yle."
"Daha nce grdmz bir ey mi, Mick?" diye sordu Johanson, gzlerini
ekrandan kaldrmadan.
Rubin ban sallad. "Hibir fikrim yok. Bileenler tandk ama tarifeyi
incelemem lazm. O rneklere ihtiyacmz var."
Johanson, varln st ksmndan yumaa benzer bir yapnn uzamasn ve
sonra ucunda alya benzer ince dokunalar olumasn izledi. Uzantlar, robota
doru aa eildi ve dokunalar makinann ve test tplerinin zerinde gezindi.
651

Bilinli, planl bir aratrmaya benziyordu.


"Benim grdklerimi siz de gryor musunuz?" Oliviera ekrana
kilitlenmiti. "Test tplerini mi amaya alyor?"
"O kadar kolay deil." Johanson robotun kontroln yeniden ele geirmeye
alt. Robotun etrafndaki dokunalar daha da sklaarak tepki verdi.
"Sanrm robota ak oldu." diyerek iini ekti.
Dokunalar incelemelerine devam ediyordu.
"Sizce onu grebiliyor m u ? "
"Neyle?" Oliviera ban sallad. "eklini deitirebiliyor ama yoktan bir
gz yaratamaz."
"Belki ihtiyac yoktur." dedi Johanson. "Belki dnyasn dokunarak ve
kavrayarak anlyordur."
"ocuklar da yle yapar." Rubin ona kukuyla bakyordu. "Ama onlarn
bilgiyi depolayabilecekleri beyinleri var. Bu ey kavrad nesnelere nasl
anlam veriyor?"
Yaratk robotu birden serbest brakt. Uzantlar ve dokunalar geri ekildi
ve ana gvdenin iinde kayboldu. Organizma kendini dzletirdi ve tankn
zeminine ince bir jle tabakas olarak kene dek yayld.
"Yzen hal," diye espri yapt Oliviera, "demek bunu da yapabiliyor."
"Arrivederci." dedi Johanson ve robotu garaja ekti.

Muharebe

Bilgi

Merkezi

" N e demek istiyorsun?" Crovve enesini eline dayad. Her zamanki gibi
parmaklar arasnda bir sigara vard ama bu kez iilmemiti bile. Bir nefes
almaya dahi vakti olmamt. O ve Shankar yrr' dan gelen mesajdan bir anlam
karmaya alyorlard.

krm

Vahi bir saldrnn elik ettii mesajdan.

Birinciyi zdkten sonra bilgisayarn, ikinci mesajn ana hatlarn


karmas ok vakit almamt. nceki mesaj gibi, yrr ikili kodlama ile cevap
vermiti. Verinin bir resim oluturup oluturmayacan greceklerdi. imdiye
kadar sadece bir sekans anlaml gelmiti. Komik denecek kadar basit bir bilgi
parasyd, hele ki yabanc bir dnce sisteminden geldii gz nnde
bulundurulursa.
Bir molekln tarifiydi. Kimyasal bir f o r m l . ' H 2 0 .
"ok orijinal." dedi Shankar eki eki. "Sanki
bilmiyoruz."

suda yaadklarn

Ama formle baka bilgiler eklenmiti. Bilgisayar veriyi ilerken Crovve


mesajn ne anlama gelebileceini fark etti. "Belki de bir haritadr." dedi.
652

"Nasl yani? Deniz tabannn haritas m?"


"Hayr. Bu deniz tabannda yaadklarn ima ederdi. Laboratuvardaki zorba
misafirimizin yabanc zeknn bir paras olduunu farz edersek yrr ak suda
yayor. Derin deniz, iinde serbeste yzdkleri bir evren homojen ve her
ynde ayn."
Shankar bir an dnd. "Tabii eer deniz suyunu byte altna alp zel
bileimine bakmazsan. Mineraller, asitler, bazlar, vesaire..."
"Ve bylece hepsi farkl grnecektir." dedi Crovve ban sallayarak. "lk
seferde, bize iki matematik zmn olduu bir resim gndermilerdi. Bu
seferki daha karmak grnyor. Ama eer haklysak, varyasyonun snrlar
olacaktr. zerine yemin edecek kadar emin olamam ama sanrm bize baka
bir resim gnderdiler."

Mterek

stihbarat

Merkezi

VVeaver Anavvak' bilgisayar banda buldu. Sanal amipler ekranda dnp


duruyor ama adam onlara pek bakmyordu. "Arkadana olanlara ok
zldm." dedi yumuak bir ses tonuyla.
"Komik olan ne biliyor musun?" Anavvak'n sesi bouktu. "lm beni
gerekten de etkiledi. En son annemin cenazesinde alamtm. Babam ld
ama tek hissettiim zlemediim iin hissettiim dehetti. Ama Licia? Tanrm,
onun peinden kouyor falan deildim. Ondan holanmay renene kadar
sinirlerimi bozan bir renciden fazlas deildi."

krm

VVeaver ekinerek adamn omuzlarn tuttu. Anavvak elini kaldrp ona


dokundu. "Bu arada programn alyor," dedi, "yani artk sadece
laboratuvardakilerin gerek biyolojiyi buna benzer iletmesi gerekiyor."
"Evet, sorun bu. O zamana kadar sadece bir hipotez."
Sanal amiplere renme yetenei olan ve srekli olarak mutasyon geiren
DNA yklemilerdi. Her bir hcre aslnda devaml kendini programlayan
otonom bir bilgisayard. Her yeni bilgi krnts genomun yapsn
deitiriyordu. Eer belirli sayda hcre belli bir deneyim yayorsa, bu
deneyim genetik yaplarn deitiriyordu. Eer mutasyon geiren hcreler
dierleri ile bir araya gelirse bilgiyi aktaryor ve dier hcrelerin de DNA's
deiiyordu. Bu da hcrelerin sadece srekli olarak rendikleri deil, her
toplandklarnda da birbirlerini bilgisel olarak gncelledikleri anlamna
geliyordu. Tek bir amip tarafndan elde edilen her bilgi kolektif yapnn toplam
tecrbesini zenginletiriyordu.

Bu r aan bir fikirdi. Bilginin kaltsal olabilecei anlamna geliyordu.


Bunu Johanson, Oliviera ve Rubin ile tartmlard ama sonu hi olmad
653

* kadar artcyd. yi haber teorinin heyecanla kabul edilmesiydi. Kt haberse,


iin iinde mthi bir bit yenii olmasyd.

Kumanda

Odas

"Anlamanz gereken u ki," diye aklad Rubin, "DNA mutasyona uradnda


genetik bilgisi deiir ve bu yaayan her canl iin bela demektir."
Dierleri hl rnekleri analiz etmekle urarken Rubin migreninin tuttuu
bahanesiyle laboratuvardan svmt. Aslnda Li, Peak ve Vanderbilt ile
bulumak iin gizli kumanda odasna gitmiti. Ses gzlem protokollerini
inceliyorlard. VVeaver ve Anavvak'n zerine altklar bilgisayar program
ve teorileri hakkndaki her eyi oktan renmilerdi ama bunlarn ne anlama
geldiini bir tek Rubin anlayabiliyordu.
"Organizmalar bozulmadan kalabilmek iin DNATarna muhtatr." dedi
Rubin. "Yoksa hastalanr veya sakat soylar retirler. Radyasyona maruz kalmak
rnein, D N A ' d a tamir edilemez hasara yol aar ve kansere ya da sakat
doumlara sebep olur."

krm

"Ama ya evrimsel geliim?" diye sordu Vanderbilt. "Eer insanlarla


maymunlar ayn atadan geldilerse, bu srete DNA'mz deimi olmal."
"Elbette ama evrim uzun bir sre iinde gerekleir ve doal mutasyon
oran evre koullarna en iyi uyum salayan organizmalar seer. Evrimin
baanszlklarndaa pek bahsedilmez ama doa her zaman bunlardan
kurtulmann bir yolunu bulur. Ama temel genetik deiim ile ayklanma
arasnda tamir unsuru bulunur. rnein bronzlamay ele alalm. Gne
derinin st katmanlarndaki hcrelerin deiimine sebep oluyor ve D N A ' d a
mutasyona yol ayor. Cildimiz bronzlamaya balyor ve eer dikkat etmezsek
kzarp yanyoruz. Bu noktada vcudumuz tahrip olmu hcreleri dkyor.
Hayatta kalmamz salayan ey bunun gibi tamiratlardr. Onlar olmadan
DNA'mzn srekli bir deiime uramas ile kalmaz, yaralarmz iyiletiremez
ve hastalktan kurtulamazdk."
"Peki," dedi Li, "ya tekhcreli organizmalar?"
"Ayn ey onlar iin de geerli." dedi Rubin. "Eer DNATar mutasyona
urarsa tamir edilmesi gerekir. Ve hatrlayn, bunun gibi organizmalar hcre
blnmesi ile oalr. Bir trn istikrarl kalabilmesi iin DNA'snn tamir
edilebilmesi gerek. Hangi tr hcrelerden bahsettiimizin bir nemi yok, doa
her zaman mutasyon orann baa klabiir snrlar dahilinde tutar. te bu
Anavvak'n teorisindeki bit yenii. Genom btn olarak tamir edilir, tm
uzunluu boyunca. Tamir enzimlerini tm DNA boyunca devriye gezen ve
hatalar arayan polis memurlar gibi dnebilirsiniz. Bozulmu bir blge
654

bulduklar arda iyiletirmeye balarlar. DNA'nn orijinal dizisine denk gelen


bilginin kaybolmadndan emin olmak iin bu enzimler genomda kaytl
enformasyonun gardiyan gibi davranrlar. Diziyi kontrol ederler ve annda
hangi konfigrasyonlarn orijinaline sadk olduunu ve hangilerinin
bozulduunu belirleyebilirler. Sanki bir ocua konumay retmeye alp,
baarsz olmaya benziyor. ocuk, zar zor yeni bir kelime reniyor ve annda
tamir enzimleri gelip onu yeniden ilk haline programlyorlar: bilgisizlie.
Dolaysyla bir ey renmesi imknszdr."
"O zaman Anavvak'n teorisi bir samalk," dedi Li, "sadece amipler
DNATarndaki deiimi sabit tutabilseler anlaml olurdu."
"Evet, bir adan bu doru. Her tr yeni bilgi tamir enzimleri tarafndan
bozulma olarak grlecek ve genom hzla orijinal konfgrasyonuna
dndrlecek, sil batan balang noktasna."
"Sanrm," diye srtt Vanderbilt, "bu iin ama ksmn duymak zereyiz."
Rubin tereddtle ban sallad. "Bir ama var..." dedi.
"Neymi?"
"Bilmiyorum."
"Dur bir dakika." dedi Peak. Sandalyeden kalkt ve acyla irkildi. Aya
sarglyd. "Sanmtm k i "
"Biliyorum! Ama teori dahiyane," diye bard Rubin, "her eyi
aklayabilirdi. Ve bylece tanktaki maddenin dmanmz olduuna emin
olabilirdik, frr'la yz yze gelirdik bizi bu kahrolas duruma dren
yaratklarla. Ve dmanmzn onlar olduuna eminim! Bu sabah laboratuvarda
epey garip bir olaya ahit olduk. Jle ktlesi robotumuzu inceledi ve bunun
hayvani gdler veya merakla hi ilgisi yoktu. Kesinlikle saf, bilisel zekyd!
Anavvak'n teorisi doru olmal. Vveaver'm bilgisayar modeli iliyor."

krm

"Peki bundan nasl bir anlam karmamz gerek?" Vanderbilt iine ekti ve
alnn ovuturdu.
"Olaslk bir anomalide yatyor." dedi Rubin zayf bir el hareketiyle. "Tamir
enzimleri bile bazen hata yapar. ok sk deil, belki on bin tamirden birinde
yanl yapabilirler. Orijinal ekline getirilmesi gereken bir baz iftini atlarlar.
Pek bir ey deil gibi grnyor ama bir bebein hemofili ve hatta kanser
hastas olarak domasna yeter. Biz bu tr anomalileri kusur olarak grrz
ama bunlar tamir mekanizmasnn her zaman almadnn kantdr."

Li ayaa kalkt ve yavaa odada volta atmaya balad. "Yani amiplerin ve


vrr'n bir ve tek ey olduuna inanyorsun. Rakibimizi bulduumuza."
"ki artla," diye ekledi Rubin, "birincisi DNA muammasn zmemiz
gerek. kincisi ise bir eit kralie yrr gibi bir eyin varolmas lazm. Kolektifin
fazlasyla zeki olduuna phe yok ama aada tuttuumuz maddenin btnn
sadece emirleri yerine getiren bir paras olduunu dnyorum."
655

"Bir kralie yrr m? Nasl?"


"Eh, ayn ama deiik. Karncalar dnn. Kralie karnca bir kanncadr
ama zeldir. Her eyin merkezindedir. Yrr, sr organizmalar, yani amiplerde
oluan bir kolektif. Eer Anawak haklysa, zeki yaam evrimi iin ikinci bir
yolu temsil ediyorlar ama bir eyin onlara rehberlik etmesi gerek."
"Yani eer bu kralieyi bulabilseydik..." diye balad Peak.
"Hayr." Rubin ban sallad. "Kendimizi aldatmayalm. Birden ok kralie
olabilir, belki milyonlarca. Ve eer aklhlarsa bize yaklamazlar." Duraklad.
"Ama kralie olabilmeleri iin yrr ile ayn temel prensipleri paylamalar
gerekir. Bileme ve genetik hafza. Amiplerin bileme sinyali olarak
kullandklar bir koku maddesini ayrtrmak zereyiz. Oliviera ve Johanson
bunun formln karmaya ok yaknlar. Ve bu feromonun, bu kokunun
kralielerin de bilemesini saladna kalbm basarm. Koku yrr iletiiminin
anahtar." Rubin kendinden memnun bir halde glmsedi. "Ve bizim de tm
sorunlarmzn cevab bu olabilir."
"Teekkrler Mick." diyen Vanderbilt minnettar bir ifadeyle ban edi.
"Yine bizim gzmze girdin -en azndan imdilik. Havuz gvertesinde ii
bok etmi olsan bile."
"Benim suum deildi." Rubin alnm gibiydi.
"CIA'desin Mick. Benim takmmda. Benim suum deildi diye bir ey
yoktur. Seni ie aldmzda bunu sylemedik mi?"
"Sylediniz:"
Vanderbilt sakar bir hareketle mendilini pantolon cebine tktrd.

Sancak
j

Komuta

Merkezi

"Bunu duyduuma sevindim. Jude Bakan' aramak zere, ona senin ne


cesur bir ocuk olduunu syleyecektir. Uradn iin teekkrler. imdi iine
geri dn bakalm."

krm

Crovve'la Shankar, ilk sinyali zdkleri zamanki kadar kendilerinden emin


grnmyorlard. Ekibin morali, havuz gvertesindeki olaylardan sonra dmt.
Kimsenin yrr' n stratejisini anlamad gittike daha ok belli oluyordu.

"Neden bize mesaj gnderdikten sonra saldrdlar?" diye sordu Peak.


"nsanlar byle yapmaz."
"Bu ekilde dnmeyi brakmalsn," dedi Shankar, "onlar insan deil."
"Sadece anlamaya alyorum."
"Asla anlayamayacaksn, tabii fikirlerini insan mant ile kurarsan." dedi
Crowe. "Belki ilk mesajlar bir uyaryd. Nerede olduunuzu biliyoruz.
Cevaplarnda en azndan bunu belirtmilerdi."
656

"Belki de bir yanltma taktiiydi." diye nerdi Oliviera.


"Ama amac neydi?" diye sordu Anavvak.
"Dikkatimizi datmak m?"
"Neden? Darda ylba aac gibi parladklarn grmeyelim diye mi?"
"Sanld kadar delice deil." dedi Johanson. "Kesinlikle baardktan bir
ey var. Diyalog kurmakla ilgilendiklerini zannettik. Sal hakl; insanlar byle
yapmaz ama belki yrr bunu biliyordu. Bu yzden bize hayali bir gven duygusu
verdiler, butun hametleriyle kendilerini gsterdiler ve biz kr gzlerle kozmik
bir vahiy beklerken kmza tekmeyi bastlar."
"Belki de onlara bir ift aptal matematik sorusu gndermek o kadar da iyi
bir fikir deildi." dedi Vanderbilt Crovve'a.
Crovve kontroln kaybetti. Gzleri parlad. "Daha iyi bir fikrin var m?"
"neri getirmek benim iim deil." dedi Vanderbilt kavgaya anak tutarak.
"Bu senin iin. Temas kunnak senin sorumluluun."
"Kiminle temas kurmak? Hl bir takm mollann bu iin arkasnda
olduuna inanyorsun!"
"Eer boktan mesajlannzla tek yaptnz yerimizi aa karmaksa, bu
senin yarattn ve dzeltmek zonnda olduun bir sorun. Dmana insan rk
ile ilgili detayl bilgi gnderdin. Saldr iin davet gndersen yeriydi!"
"Biriyle konuabilmek iin nce tanman gerekir!" diye karlk verdi
Crovve, zehirli bir sesle. "Bunu anlamann artk zaman geldi, seni moron. Kim
olduklann bilmem gerek ve bu yzden onlara kendimizden bahsediyorum."

"Mesajlarnz kmaz sokaktan ibaret..."


"Tanr akna, daha yeni baladk!"
"...tpk k kalkm SET balonunuzun kmaz sokak olduu gibi. Yeni mi
baladnz? Ah, tebrikler gerekten ie koyulmanz iin daha ka kiinin
lmesi gerekli?"

krm

"Jack." diye araya girdi Li.


"Bu temas kurma samal..."
"Bu kadar yeter! Tartma deil sonu istiyorum. Rapor verecek bir eyleri
olanlan dinlemek istiyonm."

"Bizde bir eyler var," dedi Crovve bezgince, "ikinci mesaj bir formle
dayanyor, suyun kimyasal forml. H 2 O . Geri kalannn ne demek olduunu
alarak reneceiz, tabii eer huzur iinde almamza izin verilirse."
"Biz de biraz ilerleme kaydettik." diye ekledi VVeaver.
"Biz de yle!" dedi Rubin hzla. "Byk bir adim attk, eee, Sigur ve
Sue'nun yardm sayesinde." ksrd. "Belki sen aklamak istersin, Sue?"
"ok naziksin." diye mrldand Oliviera, sonra dierlerine dnd.
"Hcrelerin bilemesini salayan maddeyi ayrtrmay baardk. Bir feromon
ve nasl ilediini biliyoruz. Bunun iin vgleri Sigur hak ediyor, yaratk
657

ekilden sekile girerken evre rnekleri toplamak iin canavarla savaa girmeyi
o gze ald."
Masaya effaf ve kilitli bir kap koydu. Yar yarya suya benzer bir svyla
doluydu.
"Yrr kokusu bunun iinde. Analiz ettik ve sentezlemeyi baardk. Forml
artc derecede basit. Hl iletiim olarak bunu nasl kullandklarndan veya
bir araya gelmelerini neyin tetiklediinden yzde yz emin deiliz. Ama bir
eyin bilemeyi tetiklediini varsayarsak ve bunun kralie olduunu farz
edersek nasl olup da milyonlarca, milyarlarca serbest gezen, gz kula
olmayan amipi bir araya getirdii sorusu ortaya kyor. te feromon bu ie
yaryor. Koku su alt iletiimi iin uygun deildir molekller ok abuk
dalr. Ama ksa mesafelerde feromon sinyalleri mkemmel alabilir. Ve
anlayabildiimiz kadaryla amiplerin feromon iletiimi bu tek koku maddesiyle
snrl. Bir kelime daarcklar yok, sadece tekbir szck: toplan! Bilemeden
sonra hcrelerin aralarndaki iletiimi nasl srdrdklerinden emin deiliz.
Tek syleyebileceimiz bir eit bilgi alverii olduu. Bir nron
bilgisayanndan veya insan beyninden ok da farkl deil. Bamsz birimler
aralarnda ileyecek habercilere ihtiya duyuyor. Biyolojide bu haberci
maddelere ligand diyoruz. Bir hcre dierine bilgi aktarmak istiyorsa ylece
oraya gidip bunu syleyemeyeceine gre, bir mesaj gnderir ve bunu dier
hcreye ligandlar tar. Ve ligandlar hcreye ulatnda, bu herhangi bir
modem evi ziyaret etmeye benzer: zili olan bir kapya varrlar bilimsel olarak
sylemek gerekirse bir reseptr. Ligandlar zili alar ve mesaj sinyalleri bir
alayan gibi hcrenin merkezine akar ve genoma yeni bilgiyi ulatrr."
Duraklad.

krm

"Tanktaki amipler de ligandlar ve reseptrleri kullanarak haberleiyor gibi


grnyor. Elbette hcreleri zili olan kaplara ve ligandlar yardmsever
ulaklara benzetmek biraz yanltc. Her hcre koku molekllerinden oluan bir
bulut salglar ve hcrelerin bir deil, 200 000 civarnda reseptrleri vardr. Bu
da komu hcrelerle iletiim kurmalarna yarayan 200 000 zil demek! Epey
etkileyici. Bileme sreci bayrak yans gibi ilerliyor b i r hcre kolektiften
gelen feromonlar yakalyor ve kendini komu hcrelere balyor, bu srada
evresindeki suda yzen dier hcrelere ulamak iin kendisi yeni feromonlar
gnderiyor ve bu byle srp gidiyor. ten da doru yaylyor. Basitletirmek
iin birka basamak ileri gidelim ve incelediimiz hcrelerin gerekten de
byk dmanmz yrr olduunu dnelim."
Ellerini kavuturdu.
"Bizi artan ilk ey, hcrelerin sadece reseptrlere deil, reseptr iftlerine
sahip olmalanyd. Neden byle olduunu zene kadar beyinlerimizi zorladk
ve sonunda anladk: mesele kolektifin salkl kalmasn garantiye almak.
658

Reseptrleri ilevlerine gre etiketledik. Genel reseptr, 'Ben y r r ' m ' diyor.
zel reseptr ise, ben ilevini tamamen yerine getirebilen, DNA's
bozulmam, salkl bir y r r amipiyim, kolektifin bir paras olmaya laym ve
toplantda yerimi almaya hazrm.' diyor."
"Ama bunu tek reseptrle de yapamazlar m?" diye sordu Shankar kalarn
atarak.
"Hayr, muhtemelen yapamazlar." dedi Oliviera. "Aslna bakarsanz bu
dahiyane bir sistem. Modellememize gre, bir y r r hcresi daha ok duvarlarla
evrilmi bir askeri kampa benziyor. Dardan yaklaan herhangi bir asker
genel bir iaret ile, niformasyla tannyor. niforma, kampn iindeki dier
askerlere ben sizden biriyim mesajn veriyor. Ama aranzda Michael Caine
sava filmlerini seyredenler varsa, niformalarn bazen bir aldatmaca olduunu
bilirler. Bir kez kampn iine dardan biri szdnda hayatnz tehlikede
demektir. Yani Michael Caine'in tannabilmek iin zel bir iarete de ihtiyac
var. Parolay bilmesi gerekir. Benzetmelerim askeri adan doru mu, Sal?"
Peak ban sallad. "Tamamyla."

krm

"Harika. ki y r r bir araya geldiinde iler yle geliiyor: kolektifle nceden


bilemi olan y r r bir koku molekl, yani bir feromon retiyor. Bu feromon
zerinden hcreler genel reseptrleriyle irtibat kuruyor ve temel balant
oluuyor: 'Ben y r r ' m . ' kinci aama zel reseptrlerin mesaj almasn
gerektiriyor: 'Ben salkl bir y r r ' m . ' Pekl, bu pek gzel ama baz y r r
hcreleri tamamen ilevsel veya salkl deil. Bir baka deyile DNATar
hatal ya da bozulmu. Rakibimiz milyarlk srler halinde yayor ve srekli
olarak gelitii iin daha fazla gelime kabiliyetinden yoksun y r r hcrelerini
ayklamas gerek. Grnen o ki asl numara u: her amip bir genel reseptre
sahipken, sadece gelime kabiliyeti olan salkl hcrelerin zel reseptr
oluturmas mmkn. Hastalkl hcrelerde ise bunlar yok. Ve imdi asl
artc blme geiyoruz, bizi korkutmas gereken blme. Hastalkl y r r
parolay bilmiyor. Dolaysyla dierleriyle bilemesine izin verilmiyor ve
kovuluyor. Ama bu yeterli deil. Yrr, tekhcreli organizmalar ve tm
tekhcreliler gibi hcre blnmesi ile ryorlar. Srekli renen ve gelien bir
tr elbette ki ikinci, hastalkl bir nfusun ortaya kmasna izin veremez, bu
yzden hzl davranp hastalkl hcrelerin oalmasn engellemeleri gerekir.
te o zaman feromonun ikinci amac aa kyor. Hastalkl bir hcrenin
reddedilmesi durumunda feromon amipin genel reseptrne balanyor ve hzla
etki eden bir toksine dnerek programlanm hcre lmn tetikliyor.
Tekhcreli canllarda daha nce grlmemi bir fenomen bu. Kusurlu hcre
annda lyor."
"ldn nasl anlyorsun?" diye sordu Peak.
"ok basit. Metabolizmas duruyor. stelik l y r r T kolaylkla ayrt
659

edebiliyorsun nk artk parlamyor. Yrr iin ldamak biyokimyasal bir


gereklilik. Deniz canllarndaki ldamann en bilinen rnei muhtemelen
Aequorea'dr, bir Pasifik denizanas. Ildamak iin feromon retir. Burada da
benzer bir sre iliyor. Feromon yrr tarafndan salnyor ve onlarn
ldamasna neden oluyor. Ik akmalar, hcre balarndaki zellikle youn
biyokimyasal reaksiyonlardan kaynaklanyor. Yrr parladnda, iletiim kuruyor
ve dnyorlar. ldklerinde k snyor."
Oliviera dierlerine bakt. "te bu yzden korkmamz gerekiyor. Yrr
karmak bir ayklama sistemini yrtmek iin ok basit yntemler kullanyor.
Eer bir yrr salklysa ve tamamen ilevsel bir reseptr ifti varsa, feromon
bilemeyi balatyor. Ama eer hcrenin zel reseptr yoksa, o zaman
feromon lmcl bir ilev gryor. Bu ekilde ileyen bir tr, lme insandan
ok baka bir gzle bakar. Yrr toplumunda lm bir gereklilik. Hastalkl bir
hcreyi korumak akllarnn ucuna bile gelmez. Onlara gre bu absrd, hatta
aptalcadr. Kendi evrimlerine kar olan her tehdidi yok etmek onlar iin bir
zorunluluk. Kolektif tehdit edildiinde yrr lmn mant ile hareket eder.
Merhamet dilemek veya efkat gstermek diye kavramlar yoktur. stisnalar
olmaz ve ldrme mantklarnn gaddarlkla alakas yok. Bu tr fikirler y r r ' a
ok yabanc ve bu nedenle asla bizi neden ldrmemeleri gerektiini
anlayamayacaklardr, hele ki onlar iin ok ciddi bir tehdit oluturduumuz
dnlrse."

"nk biyokimyalar buna kar kacak bir ahlaka izin vermiyor." dedi Li.
" N e kadar zeki olsalar da."
"Ah, harika!" diye araya girdi Vanderbilt. "Chanel no.5 kullandklar
srlarn rendik de ne oldu? Demek istediim bunu bilmek ne iimize
yarayacak? Hep birlikte gidip onlarla bileebilir miyiz yani? Pekl, o zaman
gidip bir grup y r r ile parti yapaym."

krm

Crovve ona aalayan bir bak att. "Sanki seni aralarna alacaklar da."
"Siktir git, Crovve."

"stediiniz kadar kavga edin." dedi Anavvak. "Ama Karen ve benim,


tekhcrelilerin nasl dnebildiklerine dair bir fikrimiz var. Sigur, Mick ve
Sue bu yzden salarn balarn yoldular. Biyolojik olarak samalk ama
birok soruyu da cevaplayabilir."
VVeaver sz ald. "Sanal amiplerimizi yapay D N A i!e programladk ve
srekli mutasyon geirecek ekilde kurguladk. Bir baka deyile DNA
reniyor. Birden kendimizi baladmz noktada buluverdik, yani bir nron
bilgisayar ile. Byle bir elektronik beyni ilevsel en kk birimlerine kadar
ayrp onlar tekrar dnen bir btn olarak yeniden bir araya getirmeye
almamz hatrlarsnz. e yaramamt, yani tek tekhcrelerin renme
kabiliyeti olmadan. Ama biyolojik bir hcrenin renebilmesinin tek yolu
660

DNA'smdaki mutasyonlar vastasyladr ve bu esasen mmkn deildir. Yine


de sanal hcrelerimize bu yetenei verdik. Sue'nun tanmlad gibi bir koku
kullandk."
"Sadece btn ilevleriyle birlikte nron bilgisayarmz geri kazanmakla
kalmadk," diye devam etti Anavvak, "doal ortamlarnda ileyen gerek ve
canl yrr elde ettik. Kk eserimizin fazladan birka zellii daha vard
hcrelerimiz boyutlu uzayda hareket ediyordu. Bu sanal uzaya, derin deniz
koullarn iledik, basn, akntlar, srtnme vesaire. lk olarak, bir kolektifin
yelerinin birbirini nasl tanyabilecei sorusuna yant bulmamz gerekiyordu.
Feromon hikyenin sadece yars. Dier yars ise, kolektifin bykln
snrlamay ieriyor. te bu noktada Sigur ve Sue'nun buluu devreye giriyor.
Yrr amplikonlarnn kk ve ok deiken blgelerde farkllklar gsterdiini
kefettiler. Byle bir bilginin hangi sonuca varacan biliyorsunuz: hcreler
var olmaya baladktan sonra DNA'larm deitirmi olmallar. Biz olann tam
da bu olduunu, ok deiken blgelerin birbirlerini tanmalar ve kolektifin
bykln snrlandrmak iin bir kod ilevi grdn dnyoruz."

"Ayn kodlamaya sahip olan yrr hcreleri birbirini tanyor ve kk


kolektifler daha byk olanlar ile bileebiliyor." dedi Li.
"Bu doru." Vveaver ban sallad. "Biz de ayn ekilde sanal hcrelerimizi
kodladk. Her hcre yaam alanlar ile ilgili bir eit temel bilgiye zaten
sahipti. imdi ise baz hcreler dierlerinin sahip olmad baka bilgilere
kavutu. Ve tahmin edebileceiniz gibi bileerek bir kolektif oluturmaya
balayan ilk hcreler ayn kodlamay paylaanlar oldu. Sonra farkl bir taktik
denedik ve birbirine uyumlu olmayan iki kolektifi birletirmeye altk. e
yarad ve sonra akla gelmeyecek bir ey oldu: birbirinden farkl olan
kodlamalann dei toku etmeyi becerdiler ve birbirlerini gncellediler.
Kendilerini ayn ve yeni bir trde kodu paylaacak ekilde programladlar,
hepsinin paylat daha yksek bir bilgi seviyesine ulatlar. F.n sonunda iki
kolektif birleti sonra onlara bir ncs katld. Bylece daha nce
varolmayan, yeni bir ey ortaya kt."

krm

"Sonra renme stratejilerini incelemek istedik." dedi Anavvak. "Bir kez


daha iki kolektif yarattk, her ikisi de farkl kodlamalara sahipti. Birine belirgin
bir deneyimle ilgili bilgi ykledik b i r dman saldrs. Biliyorum, ok
orijinal deil, ama bir kpekbaln kullanmaya karar verdik. Kpekbaln
kolektiften koca bir para srmak zere programladk ve sonra kolektife ondan
nasl kaabileceini gsterdik. Saldr annda kre formunu brak ve bir
pisibal gibi kendini yasslatr, emrini verdik. kinci kolektif bu numaray
bilmiyordu ve srld. Sonra iki kolektifin bilemesine izin verdik ve ortaya
kan yapnn zerine kpekbaln saldk. Yani kolektif kpekbalndan
kurtulmay baard. Btn ktle yaplmas gerekeni renmiti. Sonunda iki
661

kolektifi daha kk gruplara bldk ve hepsi de bir kpekbalndan nasl


kaabileceklerini biliyorlard."
"Yani ok deiken blgeler renmelerine olanak salyor?" diye sordu
Crovve.
"Evet ve hayr," dedi VVeaver notlarna bakarak, "teorik olarak mmkn
ama bilgisayarda bu ok uzun sryor. Havuz, gvertesinde bize saldran jle
ktlesi tepki vermekte inanlmaz derecede hzlyd ve muhtemelen ayn hzda
dnebiliyordu. Bu sper iletken bir organizma, devasa ve deiken bir beyin.
Kendimizi kk blmlerle snrlamann bir anlam yoktu. Bu yzden tm
DNA'y renme kapasitesine sahip olarak programladk ve bu da dnme
hzn muazzam artrd."

krm

"Ve bu ne anlama geliyor?" diye sordu Li.


"Vardmz sonulan, sadece toplantdan nce yaptmz birka denemeye
dayandrabiliriz ama u karma yetecek kadar ey grdk: bir y r r kolektifi,
bykl ne olursa olsun, en son teknoloji paralel ilemciler kadar hzl
dnebiliyorlar. Tek tek hcreler tarafndan alman bilgi birletiriliyor ve
bilinmeyen aratrlyor. Balarda baz kolektifler yeni koullara uyum
salayamad ama bileip bilgi alverii yaptklarnda rendiler. Belirli bir
noktaya kadar renme sreleri izgisel ilerledi ama bir sreden sonra
kolektifin davran tahmin edilemez"
"Bekle bir dakika." diye szn kesti Shankar. "Yani programn kendine
ait bamsz bir yaam srmeye baladn m sylyorsun?"
"Onlar tamamen yeni koullara maruz braktk. Problem karmaklatka
amipler daha sk bir araya gelmeye baladlar. Programlanmam stratejiler
gelitinneleri ok snnedi. Yaratc bir biimde almaya baladlar. Merakl
oldular. Giderek artan bir hzla rendiler. Sadece birka test yapacak
zamanmz oldu ve bu sadece bir bilgisayar program ama sanal yrr verilen her
trl ekle girmeyi rendi baka canllarn biimlerini taklit etmeyi ve
eitlendirmeyi. Hassaslk karlatrmasnda bizim parmaklarmzn odun gibi
kalaca dokunalar gelitirmeyi rendiler, objeleri nano lekte incelediler ve
deneyimlerinin her biri tm hcrelerle paylald. Bizi aptallatracak
problemleri zdler."

Haberler odann ortasna kerken ar bir sessizlik oldu. Suratlanna


baknca gvertedeki olaylan hatrladklan anlalyordu. Sonunda Li konutu.
"Bana bir problem rnei ver."
Anavvak bayla onaylad. "Diyelim ki ben bir yrr kolektifiyim. Daha
nceden yetitirdiim, bakteri yklediim ve deniz yatana tadm
solucanlarla koca bir kta yamacn istila etmeyi becerdim. Yama boyunca
uzanan hidratlar yok etmelerini istiyorum ama kk bir sorun var: yardm
almadan toprak kaymasn balatamam."
662

"Bu doru." dedi Johanson. "Bunu nasl yaptklarn hl anlayamadk.


Solucanlar ve bakteriler iin temelini hallettiler ama afetin gereklemesi iin
gereken kk bir ey hl eksik."
"Mesela su seviyesindeki az bir d gibi bir ey mi? Hidratlarn
zerindeki basnc azaltacaktr. Ya da kta yamacndaki suyun scaklnda biraz
ykselme?"
"Aynen yle."
"Mesela, bir derece?"
"Muhtemelen ie yarar ama emin olamam."
"Pekl. Biz dersimize altk. Hakon-Mosby amur volkan, Norve kta
yamacndan ok uzakta deildir ve 1250 metre derinlikte bulunmaktadr.
amur volkanlar lav pskrtmez, onun yerine yeryznn ilerinden gaz, su
ve keltiyi deniz tabanna karr. Bir amur volkannn evresindeki su scak
deildir ama daha lktr. O zaman ne yapacam? Devasa bir y r r kolektifi olana
dek bileeceim. Sonra kendimi bir hortum haline getireceim ve epey uzun bir
hortum olmam gerektii iin duvarlarmn geniliini birka hcre kadar
tutacam. Benden ok byk rakamlarda bulunmas gerekiyor, milyarlarca
hcre, ama bylece birka kilometre boyunca uzayabiliyorum. Hortumumun
aznn evresi 500 metre kadar, yani volkann ana kraterine denk geliyor.
Volkann iinden gelen scak suyu dev bir su tesisat gibi solucanlarla
bakterilerin ykc kazlarn yaptklar alana tayorum. Ve sonunda, ite yama
kyor. Ayn yntemle Grnland yaknlarndaki suyu stabilir ve kutup
buzullarn eritebilirim ve bylece Gulf Stream'i durdurabilirim."
"Peki ama bunlar yapabilen senin bilgisayarndaki yrr ise," dedi Peak
kukulu bir ifadeyle, "gerek yrr neler yapabilir?"

krm

Yzmek

VVeaver dudaklarn bzd. "Tahminimce ok daha fazlasn."

VveaverTn bedeni de zihni kadar gerilmiti. Operasyon odasn terk ettiklerinde


Anavvak'a havuza girmek isteyip istemediini sordu. Omuzlan ar iindeydi,
stelik dayankllk gerektiren her trl sporu yaptndan bedeninin snrlanm
zorlamaya alkn olsa bile. Belki de soran budur, dedi kendi kendine. Belki
de dayankllk gerektirmeyen bir spor dal semeliydin.
Anavvak onunla geldi. kisi de kabinlerinde mayolarn giydiler ve sonra
bornozlarna sarnm bir halde tekrar bulutular. Havuza giden yolda
yrrlerken VVeaver Anavvak'n elini tutmak istediaslnda tam olarak istedii
bu deildi ama insanlann nasl olup da byle eyleri kendilerini utandrmadan
balatabildiklerini bilmiyordu. Hayatndaki radikal dnmden nce yoluna

kan herkesle birlikte olmutu ama ak hi sz konusu olmamt. imdi


kendini utanga, ekingen hissediyordu. Nasl flrt edileceini bile bilmiyordu.
Daha bir gece nce insanlar lmken ve tm dnya bir felaketin eiinde
salnrken nasl olup da sonunda yataa gireceklerdi?
Neden bunu bu kadar bytyordu ki?
Independence''m yzme havuzu bir sava gemisi iin artc derecede
davetkr grnyordu. Bornozu omuzlarndan kayarken Anavvak'n baklarn
ensesinde hissetti. Aniden adamn onu ilk kez byle grdn fark etti.
Mayosunun kesimi derindi ve arkas epey akt, tabii dvmesi de grnyordu.
Bilinli olarak kenara yrd, zarife yayland ve atlad. Kollar ne
uzanm suya girdi, yzeyin tam altndayd. Ardndan Anavvak'n yzdn
duydu. Belki burada olur, diye dnd. Onu yakalayacan yan mit ederek
ve bundan yar korkarak bacaklarn rpt ve hzland.
dlek. Git ve yap ite!
Derine dal ve sevi. Suyun altnda.
Birlemek...

Fikir bir anda aklna geldi.


Komik denecek kadar basitti ve maalesef epey saygszcayd, ama ie
yararsa dahice olacakt. Bylece yrr geri ekilmeye barl bir yolla ikna
edilebilirdi veya en azndan yeniden dnmelerini salanrd.
Parmaklarn havuzun kenarndaki karolarda gezdirdi. Ayaa kalkp
gzlerindeki suyu sildi. Fikir neredeyse ok ediciydi ve Anavvak'n ona
yaklat her metrede kendine olan gvenini kaybediyordu.
Bu fikri bir dnmesi gerekiyordu.
Anavvak birden ok yaknma gelmiti.

Havuzun kenarna tutundu, sanki yllar ncesinde Man Denizi'nin souk


sulanndaym gibi gs skyor ve kalbi arpyordu. imdi... imdi... imdi...
Anavvak'n ellerini belinde hissetti. Dudaklar araland.
i korkuyla rperdi.

krm

Bir ey syle, dedi kendi kendine. Syleyebilecein bir ey olmal. Herhangi


bir ey.
"Sigur kendini daha iyi hissediyor."

Kelimeler azndan kurbaalar gibi sramt ve adamn gzlerindeki hayal


knkln grebiliyordu. Adam ondan uzaklat ve glmseyerek slak salarn
geriye itti. "Evet, o komik kazas."
Nasl bu kadar ahmak olabilmiti?
"Ama onu rahatsz eden baka bir ey var. Bir sorun." Dirseklerini havuzun
kenarna dayad ve kendini yukar ekti. "Sana sylediklerimi ona syleme
ama. Herkese sylediimi dnmesini istemem. Sadece senin fikrini duymak
istiyorum." Sigur'un bir sorunu mu var? Asl sorun sende\ Aptal! Aptal!
664

"Nasl bir sorun?" diye sordu Anavvak.


"Garip bir ey grm. Ya da en azndan grdn sanyor. Dediklerine baknca
ben de ona inanyorum. Ama sonra insan merak ediyor... Tamam, anlatyorum..."

Kumanda

Odas

Li, VVeaver Anavvak'a Johanson'un ikilemini anlatrken dinledi. Monitrlerde


kusursuz bir biimde sabit oturuyordu. Ne kadar sevimli bir ift, diye dnd.
Ama sohbetlerinin konusundan pek memnun deildi. Rubin tm grevi
tehlikeye atmt. Sadece beyninden sonsuza kadar silinmi olmas gereken
anlarn, Johanson'un daha fazla hatrlayamayacan umabilirdi. Ama VVeaver
ve Anavvak bunun dedikodusunu yapyorlard.
Haydi ama ocuklar, diye dnd, neden vaktinizi byle samalklarla
harcyorsunuz ki? Sadece Sigur Amcanz'n anlatt bir korku yks ite. stediiniz
an birlikte yataa atiayabilirsiniz. Bunu istediinizi grmemek iin kr olmak gerek.
Ama siz sevimek iin ok acemisiniz. Li iini ekti. Donanmada kadnlar da erkekler
gibi grev almaya baladndan beri, epey sakar samimiyet giriimlerine ahit olmak
zorunda kalmt. Her zaman ok belli olurdu. Can skc ve ilkeldi. Eninde sonunda
herkes birbiriyle yataa girmek isterdi. Herhalde Johanson'un zihnini okumaya
almaktansa yapacak daha iyi eyler bulabilirlerdi?
"Rubin'in kimliinin aa kt fikrine almaya balasak iyi olur." dedi
Vanderbilt.

krm

CIA ajan tam arkasnda duruyordu, elinde bir fincan kahve vard. kisi
odada yalnzd. Peak havuz gvertesinde temizlik operasyonunu hzlandrmaya
alyor ve dal ekipmanlarnn durumunu tespit ediyordu.
"Sonra ne olacak?"
"Almak zorunda olduumuz karar ok ak."
"Byle bir ey yapmaya hazr deiliz. Rubin hl megul. stelik bunu
yapmamak daha iyi olur."

"Sorun ne Jack? Vicdan azab m duymaya baladn?"


"Sakin ol tatlm. Bu senin lanet plann ama onun ie yaramasn salamak
benim grevim. Vicdan azab yoluma kmaz. Buna bahse girebilirsin."
Hkrd. "Her eyden te dnmem gereken bir itibarm var."
Li ona dnd. "Var m ? "
Vanderbilt grltyle kahvesini hprdetti. "Houma giden tarafn ne
biliyor musun Jude? Feci ktsn. Kendimi iyi bir adam gibi hissetmeme sebep
oluyorsun ve bu sana bir eyler ifade ediyor olmal."

Muharebe

Bilgi

Merkezi

Crovve ve Shankar bir anlam karamyorlard. Bilgisayar ekran labirent gibi


grntlerle dolmutu. Paralel izgiler birbirinden uzaklayor, darya doru
ilerliyor, kvrlyor ve sonra birleiyorlard. Aralarnda deiik ebatlarda
boluklar uzanyordu. Benzer bir grnt dizisi Scratch sinyalini oluturmutu,
sanki byk bir resimde birbirlerini tamamlayacaklarm gibi grnmlerdi
ama bir ekilde olmamt. izgiler birbirini tutmuyordu. Ve u anda izgilerin
ne mana ifade ettii konusunda Crovve'un hibir fikri yoktu
"Su temel bilgi," diye mrldand Shankar, "ve her su molekl ikincil bir
veri ile eletirilmi. Ama neyi tarif ediyorlar? Suyla ilgili bir zellik m i ? "
"Mesela?"
"Scaklk?"
"Evet, ya da tuzluluk oran."
"Kimyasal veya fiziksel zelliklerle hi ilgili olmayabilir. Belki de veri y/?-T
tarif ediyor. izgiler nfus younluu olabilir." '
"Yani bize nerede yaadklarn m sylyorlar?"
Shankar enesini ovdu. "Pek mmkn grnmyor, yle deil mi?"
"Bilmiyorum Murray. Biz onlara ehirlerimizin yerini syler miydik?"
"Hayr ama yrr bizim gibi dnmyor."
"Hatrlattn iin teekkrler." Crovve sigarasndan bir nefes ald. "Pekl
batan balayalm. Su. Mesajn bu ksm yeterince ak. Su bizim dnyamzdr."

"Bu durumda bizim gnderdiimiz mesaja ayn cevab vermi oluyorlar."


"Doru. Biz onlara karada ve ak havada yaadmz syledik. Ve daha
sonra DNA'mz ve vcut eklimizi tarif ettik."
"Eer geri kalanna da aynen karlk verdilerse, bu izgiler onlarn
formlarn tarif ediyor olabilir m i ? "

krm

Crovve budaklarn bzd. "Ama bir ekilleri yok. Demek istediim,


tekhcrelilerin tabii ki bir biimleri var ama kendilerini yle tanmlamaktansa
bir kolektif olarak tarif etmeyi tercih edeceklerdir. Jlemsi maddenin hem
binlerce formu var hem de hibir ekli yok."

"O zaman form konu d. Baka ne gibi bir bilgi ilgi eker? Nfus
bykl m ? "
"Murray! O saynn ardnda o kadar ok sfr olmal ki tm bu gemiyi
kaplasan bile yeterli olmaz. stelik srekli olarak blnyor veya lyorlar...
Kendilerinin bile saylarn bilmediine kalbm basarm." Crovve sigarasn
inedi. "Bireysel amiplerin bir nemi yok. Tamamen nemsiz. Asl nemli
olan btn. stersen buna y r r ideas de, ya da yce yrr kimlii. Yrr genomu."
Shankar gzlklerinin zerinden ona bakt. "Biz onlara sadece
666

biyokimyamzn DNA zerinde temellendiini syledik. Buna karlk onlarn


'Bizimki de. demesini beklersin. H ! b e t t e kendi genomlarnn dizi analizini bize
vermezlerdi, yle deil mi?"
"Belki de yapmlardr."
"Ama niye?"
"nk kendilerini ifade edebilecekleri ok az eyden biri de ondan.
Genomlar ve bilemeleri varolularnn temeli. Onlarla ilgili dier her ey
bunun etrafnda dnyor."
"Tamam ama durmadan deiime urayan bir DNA'y nasl tanmlarsn?"
Crovve yeniden umutsuzca ekrana bakmaya balad. "Belki de gerekten bir
haritadr?
"Neyin haritas?"

"Kim bilir?" ini ekti. "Tekrar batan balayalm. H 2 O . Suda yayoruz..."

Kapal

Kaplar

Ardnda

krm

Li kou bandn maksimum hza ayarlamt. Nonnal artlarda takm ruhu adna
kendi payna deni yapar ve jimnastik salonunda idman yapard. Ama u anda
rahatsz edilmek istemiyordu. Offutt Hava ss ile gnlk uydu grmesini
yapyordu.
"Moraller nasl Jude?"
"Mkemmel efendim. Saldn ar bir darbe oldu ama durumu kontrol altna
aldk."
"Ve herkes hl istekli mi?"
"Daha ncekinden de fazla."
"Ben endieliyim." Bakan sava odasnda tek bana oturuyordu. "Boston
tamamen tahliye edildi. Nevv York ve Washington'dan artk umudumuzu kestik.
Ve Philadelphia ile Norfolk'tan yeni korkun haberler alyoruz."
"Biliyorum."
" B u lke cehenneme dnd, Jude. Dnyada suyun altndaki yaratklar
bilmeyen kalmad. Birileri enesini tutamad ve bunun kim olduunu renmek
istiyorum."
" N e nemi var ki, efendim?"
" N e nemi mi var?" Bakan yumruunu masaya vurdu. "Amerika bu
operasyonu yrtmeyi kabul etti ve Birlemi Milletler'den bir piin kendi
bana hareket etniae gz yummam! Acnas kk lkelerini ne kartmak
iin ok urayorlar. Burada neler olup bittiini grdn m? ler rndan
kmaya balad."
"Neler olup bittiini biliyorum."
667

"Konuan sizinkilerden biri olabilir."


"Saygszlk etmek istemem efendim ama baka insanlarn da kendi
kendilerine yrr varsaymn dnememeleri iin bir sebep yok. stelik
duyduklarma baklrsa speklasyonlarn ounluu hl doal afetler ve
uluslararas terrizm zerine. Daha bu sabah Pyongyang'dan bir bilim insan
dedi k i "
" N e dediini biliyorum." diye araya girdi Bakan. "Kt adamlarn biz
olduumuzu syledi. Suu komnistlerin zerine ykabilmek iin kendi
ehirlerimize gizli denizaltlar ile saldnyormuuz. Geri zekllar." ne eildi.
"Ne isterlerse onu sylesinler. Popler olmak umurumda bile deil. Sadece bu
meselenin zldn grmek istiyorum. Seeneklere ihtiyacm var, Jude.
Bakasna yardm etmeye gc kalan bir tek lke bile yok. Amerika Birleik
Devletleri bile yardm istemek zorunda kald! gal ediliyor ve zehirleniyoruz.
nsanlar ktann ilerine kayorlar. Tanrnn cezas bir kstebek gibi bu aptal
snaa kapanmak zorunda kalyorum. Sokaklarda anari ve yama kol
geziyor, askeriye ve gvenlik gleri adam yetitiremiyor ve yurttalarmza
tek verebildiimiz, zehirlenmi yiyecek stoklan ile ie yaramayan ilalar."
"Efendim..."
"Tanr hl koruyucu elini Bat'nm zerinde tutuyor ama herkes biliyor ki,
ayam suya soktuun anda pannaklann kaybediyorsun. Amerika ve Asya
aklanndaki solucan kolonileri bymeye devam ediyor ve La Palma kmek
zere. Ynetimler sallanyor. Onlann cephaneliklerini kim devralacak ancak
Tann bilir. Bizim mdahale edecek halimiz yok."
"Son konumanzda efendim"

krm

"Balatma imdi. Uyank kaldm tm vaktimi tutkulu konumalar


yazmaya harcyorum. Peki konuma yazarlan onlan kullanyor mu sanyorsun?
Bu lkeye ve dnyann geri kalanna ne demeye altm bile anladklarndan
pheliyim. Onlara insanlarn kendilerini gvende hissetmelerini salayn
diyorum. Amerikan halknn liderlerinin kararlln grmeye, onun bu sava
bitirmek iin, eytan hangi yzn dnerse dnsn ne gerekirse yapacan
bilmeye ihtiyac var. Onlara bo mitler vaat edelim demiyorum e n ktsne
hazrlkl olmalyz ama insanlar bunu aacamz bilmeliler. Bunu konuma
yazarlarna sylyorum ama onlar gven vermeye alrken abartl ve
samimiyetsiz oluyorlar. Korkulan yazdklannn iine kanyor. Kendi kendime
soruyorum, beni dinleyen var m?"

"nsanlar dinliyor." Dedi Li aka. "Dnyann dinledii ok az kiiden


birisiniz. Sadece siz ve Almanlar."
"Evet, Almanlar..." Bakan gzlerini kst. "Duyduklarm doru mu?
Almanlar kendi ekiplerini mi kuruyorlar?"
Li neredeyse kou bandndan decekti. Bu samalkt. "Elbette hayr.
668

Sorumluluk bizde. Birlemi Milletler idareyi bize verdi. Almanlar Avrupa


kuvvetlerini koordine ediyorlar ama birlikte alyoruz. La Palma gibi "
"O zaman CIA ne demeye bana bunlar anlatyor?"
"nk Vanderbilt yalan sayor."
"Haydi ama Jude."
"O bir entrikac, hep yleydi."
"Sevgili Jude, hakkn olan pozisyonu alma zamann geldiinde, Vanderbilt
gznn nnde olmayacak."
Li yavaa nefesini verdi ve duygusallat. Bir an iin kalkan dt ve ok
fazla eyi ele verdi. Bu iyi deildi. Gelecekte kendini tutmas gerekiyordu.
"Yine de," dedi bir glmsemeyle, "Jack'i bir sorun olarak deil, beraber
altm bir ortak olarak gryorum."
Bakan bayla onaylad. "Ruslar bize bir ekip gnderdiler. Karadeniz
sahilindeki durum ile ilgili CIA'e kapsaml bilgi veriyorlar. inlilerle yakn
temas halindeyiz ve u Almanlar meselesi de muhtemelen bir ey deildir. Bana
tek balarna bir ey yapacaklarm gibi gelmiyor ve byle zamanlarda
medyada ne tr sylentilerin ktn bilirsin. Gerekten minnettar olmamz
gerekir. Bu kadar farkl ulustan insann, eytan denizden ykseldiinde
Tanr'nn etrafnda toplandn grmek muhteem." Gzlerini ovuturdu.
"Peki, gerekten nasl gidiyoruz, Jude? Sana dierlerinin nnde sormak
istemedim nk baz eylerden bahsetmek istemeyebilirdin. Seni zor duruma
sokmak istemedim. imdi bana drst ol. Daha ne kadar srecek?"
"ok deil. nemli bir kefin eiindeyiz."
"ok deil dediin sre ne kadar?"
"Rubin, eer her ey planland gibi giderse bir iki gn iinde hazr
olabileceini sylyor. Laboratuvarda ansmz yaver gitti. Yrr birbiriyle
iletiim kurmak iin feromon kullanyor. Maddeyi yapay olarak retmeyi
baardk v e "

krm

"Detaylar ge. Rubin bu ii halledebileceini dnyor mu?"


"Bundan emin, efendim." dedi Li. "Ben de yle."
Bakan dudaklarn bzd. "Sana gveniyorum, Jude. Bilim insanlaryla
ilgili bir sorun var m?"
"Hayr." diye yalan syledi. "Daha iyi olamazlard."
Sakin ol, dedi kendi kendine. Sadece soru soruyor. Hikyeler anlatmak
Vanderbilt'in karna deildi. iko piin zehirli bir dili vard ama kendini zor
duruma drecek bir eyi asla sylemezdi. "Sizi temin ederim ki efendim,"
dedi, "iyi bir ilerleme kaydettik. Bu sorunu tamamen sizin karnza uygun
olarak zeceime sz veriyorum. Dnya'y kurtaracaz. Amerika Birleik
Devletleri Dnya'y kurtaracak. Siz Dnya'y kurtaracaksnz."
"Tpk filmlerdeki gibi, yle mi?"
669

"Daha bile iyisi."


Bakan kederli bir ekilde ban sallad. Sonra Li'ye glmsedi. Eski geni
srtmas deildi belki ama hl boyun emez ruhundan izler vard ve kadn
bunun iin ona hayrand. "Tanr seninle olsun, Jude."
Telefonu kapatt. Li kou bandnda devam etti. Aniden bu iten
syrlabileceinden phe etmiti.

Muharebe

Bilgi

Merkezi

Mesajn denizdeki yaratklar hakknda syledii her ne olursa olsun, Shankar'n


midesi yemee olan ihtiyacn ylesine grltlerle belli etmiti ki, Crovve
gurultuyu dinlemeye daha fazla tahamml edemeyerek onu yemek yemeye
gnderdi.
"Ama ben iyiyim." diye srar etti adam.
"Bana bir iyilik yapm olacaksn." dedi Crovve.
"Yemek yemek iin vaktimiz yok."
"Biliyorum. Ama alktan iskelete dndmzde hibir ie yaramayacaz.
En azndan beni besleyen Lucky StrikelarTm var. Haydi Murray. Mideni
doldurup geri gel ve iyi bir fikir kartp dertlerimizden kurtar bizi."
Shankar gitti ve Crovve yalnz kald.
htiyac olan buydu. Shankar Ta ilgili bir durum deildi o parlak bir bilim
adamyd ve mthi bir yardmcyd ama uzmanl akustikti. nsan d
dnce biimlerini okumak onun iin zordu ve stelik Crovve en iyi fikirlerini
hep sigara duman altnda tek basnayken bulmutu.

Bir sigara yakt ve problemin zerinden bir daha geti.


H 2 O . Suyun iinde yayoruz.

krm

Mesaj bir duvar kad deseni gibiydi. Tekrarlayan H 2 O motifleri. Tekrar


tekrar ayn motif vard ama her b i r . ^ O bir ikincil veriye balanmt. Birbiri
ardna milyonlarca veri ifti. Grafie evrildiklerinde izgi gibi grnyorlard.
En bariz karm, ikincil verinin suyun bir zellii veya suda yaayan bir ey
ile ilgili olduuydu.

Ama belki bu dnce yanlt.


Yrr kendisi hakknda ne anlatmak isteyebilirdi?
Su. Baka?
Crovve soruyu zihninde evirip evirdi. Aniden bir analojiyi dnd. ki
ifade. Birincisi, bu bir kovadr. kincisi, bu sudur. kisini birletirince, bu su
dolu bir kovadr. Su moleklleri birbirinin aynsdr ama bu kova iin geerli
deildir. Kovay tarif eden veriler, onun biimine, desenine ve d yznn
yapsna gre farkllk gsterecektir. Kova iin farkl tanmlamalardan bir tek
670

veri kayd karmak farkllatnc bir meseleydi. Ama


tanmlamak kolayd. Sadece her esas kova tarifine
eklemek yeterliydi.
Ya da tam tersi, H 2 O suyla hi ilgisi olmayan bir
eletirilebilirdi, mesela kova.
Suyun iinde yayoruz.
Ama bu su nerede? Sabit bir ekli olmayan bir yeri
Onu snrlayan eyle.
Kylar ve deniz taban ile.

kovay su dolu olarak


ikinci bir ifade, 'su',
eyi anlatan veriler ile

nasl tarif edersin?

Bo alanlar kylarn evreledii ktalar, kenarlar ise kylard


Crovve neredeyse sigarasn yere dryordu. Klavye ile komutlar girmeye
balad. Aniden izgilerin neden bir resim ortaya karmadn anlamt. nk
iki boyutlu deil boyutlu uzay tasvir ediyorlard. Birbirlerine oturmalar iin
bkmek gerekiyordu. boyutlu bir eye dnene kadar bkmek.
Bir kre.
Dnya gezegeni.

Laboratuvar

krm

Johanson hl yrr'dan aldklar doku rnekleri zerinde alyordu. On iki


saatlik youn almadan sonra Oliviera pes etmiti, brak mikroskoba bakmay
gzlerini dahi ak tutamyordu. Son birka gecedir sadece bir ka saatlik uyku
uyumutu. Yava yava almalarnn karln alyorlard. Yaptklar i iki
adm ileri bir adm geri ilerliyordu ama zerlerindeki basky artarak
hissediyorlard. Herkesin tepkisi farklyd. Greyvvolf havuz gvertesine
ekilmi, kalan yunusla ilgileniyor, monitrlerden gelen verilere bakyor ve
kimseyle konumuyordu. Ekibin bir ksm aka hrnd ama dierleri daha
soukkanlyd. Rubin'in zerinde ise stres kendini migren arlar ile gsteriyor
gibiydi ve bu da Oliviera'nn fazlasyla hak ettii uykusuna ekildii anda
Johanson'un laboratuvann lo nda bir bana kalmas anlamna geliyordu.

Ana klan kapatmt ye oday sadece masa lambalan ile monitrlerin


aydnlatyordu. Derin deniz odasndan alak bir mrlt ile zar zor fark edilen
mavi bir parlt geliyordu. Jle tabakas hareketsiz biimde dipte yatyordu.
Organizma l gibi grnyor ama Johanson gerei biliyordu.
Eer jlemsi madde parlyorsa, yrr hayatta demekti.
Rampadan ayak sesleri geldi. Anavvak ban kapdan ieri uzatt. Johanson
yapt iten kafasn kaldrd. "Leon, seni grdme sevindim."
Anavvak bir iskemle ekip tersine oturdu. Kollarn iskemlenin srtna
dayamt. "Saat sabahn ," dedi, "ne iler eviriyorsun?"
671

"alyorum. Ya sen?"
"1 lyuyamadm."
"Belki bira/. Bordeaux yudumlamalyz. Ne dersin?"
T e e . ey..." Anavvak utanm grnyordu. "Teklif iin teekkrler ama
ben alkol imem."
"Hi m i ? "
"Hi."
" K o m i k . " Johanson kalarn att. "Genelde byle eyleri fark ederim.
Sanrm bu ara hepimizin dikkati dank."
"yle diyebilirsin." Anavvak duraklad. "ler nasl gidiyor?"
"yi. Sorununu zdm." Sradan bir ey syler gibiydi.
"Sorun?"
" K a r e n T e birlikte zerinde altnz sorun. Mutasyon geiren DNA
yoluyla hafza. Haklydnz. Gayet mmkn ve nasl ileyebileceini buldum."
Anavvak inanmazlkla ona bakt. "Hoplayp zplamadna inanamyorum."
"Eer yeterince enerjim olsayd birka takla atardm. Ama haklsn.
Kutlamamz gerekir."
"Eee, bana nasl ilediini anlatmayacak msn?"
"O gizemli ok deiken blgeleri hatrlyor musun? Onlar kme. Genomun
zerinde, her tarafnda, deiik protein ailelerini kodlayan kmeler bulursun.
Bunlar... Anlattklarm sana bir ey ifade ediyor m u ? "
"Bana biraz yardm etmen gerek."

krm

"Kmeler genlerin bir alt snf. Belli bir ilev gren genler, mesela reseptr
oluturmak veya herhangi bir madde retmek gibi. Eer D N A ' n n bir
blmnde ayn ilevi gren genler toplanm olarak bir arada bulunuyorsa,
buna bir kme diyoruz. Yrr genomunda bunlardan sryle var. Ve i burada
ilginleiyor: yrr hcreleri kendilerini tamir ediyorlar ama tamir tm genom
boyunca olmuyor. Enzimler DNA'y tepeden trnaa hata iin taramyorlar,
belli baz sinyallere tepki veriyorlar. Biraz trenlere benzediklerini
syleyebilirim. Eer sinyal onlara bala diyorsa tamire balyorlar. Ama eer
sinyal dur derse daha ileri gitmiyorlar nk o noktada"
"Kmeler var."

"Evet. Ve bylece kmeler korunuyor."

"Onlar genomlarnn bir ksmn tamirattan koruyabiliyorlar m u ? "


"Aynen. Tamir repressrleri var, istersen bunlara biyolojik fedailer de ve
bunlar kmelerin tamir enzimlerine kar koruma salyorlar. Yani DNA'nn
geri kalan tamir enzimleri tarafndan kontrol altnda tutulurken, bu blgeler
engellenmeden srekli mutasyona urayabiliyorlar. Bylece trn ekirdek
enformasyonu korunuyor. Etkileyici yle deil mi? Her bir yrr, snrszca
geliebilen bir beyin aslnda."
672

"Ama nasl iletiim laruyorlar?"


"Sue'nun dedii gibi hcreden hcreye. Ligandlar ve reseptrler vastasyla.
Ligand dier hcrelerden gnderilen sinyal b i r reseptr tarafndan
yakalanyor ve hcre ekirdeine bir sinyal akm balatyor. Sonra genom
mutasyona uruyor ve sinyali bir sonraki hcreye iletiyor. Her ey neredeyse
bir anda oluyor. Tanktaki jle yn bir sper iletken hzyla dnyor."
Anavvak hafif bir slk koyuverdi. "Yani bu yepyeni bir biyokimyasal yap."
"Ya da ok eski. Bizim iin yeni olabilir ama muhtemelen milyonlarca yldr
vard. Belki de hayatn kendisi kadar eskidir. Evrimin bizimkine paralel olarak
ilerlemi farkl bir yolu." Johanson ksa bir kahkaha att. "Ve epey etkili."
Anavvak enesini ellerine dayad. "Peki imdi ne olacak?"
"yi soru. Hayatmda hi bu kadar kaybolmu hissetmemitim. Tm bu bilgi
elimde ama bununla ne yapacam bilmiyorum. imdilik sadece korkularmz
doruluyor y r r ile neredeyse hibir ortak noktamz yok." Gerinip esnedi.
"Bakalm Crovve'un iletiim abalan ne sonu verecek? Grnen o ki mutlu
mesut bizim felaketimizi hazrlarlarken bizle sohbet etmekten de epey
memnunlar. Belki de bunu bir eliki olarak grmyorlardr. Her halkarda, bu
benim sohbet kavramma uymuyor."
"Baka aremiz yok. Kendimizi anlatabilmenin bir yolunu bulmamz
gerek." Anavvak yzn ekitti. "Ve konu almken hepimizin el birlii
ettiini dnyor musun?"

krm

Johanson kasld. "Neden sordun?"


"ey..." Anavvak kalann att. "Pekl ltfen ona kzma ama Karen bana
gizemli kazann olduu gece senin ne grdn ya da grdn sandn
syledi."
Johanson serte ona bakt. "Peki ne dnyor?"
"Rubin'i grdn."
"Ben de yle dnmtm. Ya sen ne dnyorsun?"
"Bilmiyorum." Anavvak omuz silkti. "Sen Norvelisin. Siz trollere de
inanyorsunuz."

Johanson iini ekti. "Eer Sue olmasayd bunlarn hibirini


hatrlayamayacaktm. O gece hangar gvertesinde otururken Rubin'i
grdm sandm ama gya kt bir migren ars yznden yatakta olmas
gerekirdi. Tpk u anda migreni olduu gibi. Gya! O zamandan beri para
para bir eyler hatrlyorum ve bunlarn rya olmas mmkn deil Bazen tam
her eyi hatrlayacakm gibi oluyorum, ama sonra... Ak bir kapnn nnde
dikiliyorum, a bakyorum. eri giriyorum ve her ey karanla gmlyor."
"Peki hayal grmediini nereden biliyorsun?"
"Sue sayesinde."
"Ama o bir ey grmedi ki."

-Ve Li."
"Neden Li?"
"Partide sohbet ediyorduk ve hafzamla ilgili biraz fazla endielenmi gibi
grnyordu. Sanki ne kadar bildiimi anlamaya alyor gibi hissettim."
Johanson Anavvak'a bakt. "Fikrimi sordun. Ben hepimizin ayn ama iin
altn dnmyorum. Hibir zaman da dnmedim, UTisr/er'dayken
bile Li ile ilgili garip bir eyler hep vard, imdi bir de Rubin ve migreni kt.
Bunun ne anlama geldiini bilmiyorum ama bir eyler birbirini mtmuyor."
"Erkek sezgisi..." Anavvak huzursuzca srtt. "Peki sence Li bizden ne istiyor?"
Johanson tavana bakt. "Ona sorman gerek."

Kumanda

Odas

Johanson, o anda bilmese de gizli kameralardan birinin iinden dosdoru


Vanderbilt'in gzlerinin iine bakyordu. CIA ajan masada Li'nin yerini
Johanson'un "Oha sorman gerek." dediini duydu.
" diye mrldand. Li kamarasndayd. Gvenli bir hattan onu arad.
grnd.
bir risk olduunu sylemitim," dedi Vanderbilt,
"Johanson'un hufzas yerine geliyor."
" N e olmu?"
"Endielenmiyor musun?"
Li belirsizce glmsedi. "Rubin epey sk alyor. Daha imdi buradayd."
"Ve?"

krm

"Dahice!" Gzlerinde bir parlt vard. "Bu hyardan tam olarak memnun
olmadmz biliyorum ama bu sefer kendini atn sylemeliyim."
"Herhangi bir test yapt m?"
"Kk lekte. Ama lei nemli deil: ie yaryor. Birka saat iinde
Bakan arayacam. Sonra RubinTe beraber dala gideceiz."
"Kendin mi gideceksin?" dedi Vanderbilt ararak.

Havuz

Gvertesi

Elektrik sistemleri Independence'm bo hangarlar ile gvertelerini kaplyor


ve garip bir vzlt kararak elik perdeleri titretiyordu. Vzlt revirden ve terk
edilmi gibi grnen subay gazinosundan duyulabiliyordu ve erlerin soyunma
odasndaki dolaplara parmak ularn bastran herhangi biri zayf titremeyi
hissedebilirdi.
674

Greyvvolf un bendin kenarnda yatp tavandaki elik raylar seyrettii


geminin i ksmlarna kadar bile ulayordu.
Neden her eyi kaybediyorum?
Sululuk duygusu ve ac ile bouuyordu. Licia'y kurtarmay dahi
becerememiti. Onu korumaya alm ve baarsz olmutu.
Kendiyle gerekten gurur duyduu tek sefer o ocuu kurtard and. Lady
Wexham,da iyi i karmt. Bir dolu insana yardm etmiti ve Leon'un
arkadaln geri kazanmt. Bir fotorafnn ektii fotoraf ile ertesi gn
gazete o an lmszletirmiti.
Ama balinalar hl saldryor, yunuslar ac ekiyordu, doa ac iindeydi
ve Licia lmt.
Greyvvolf kendini bombo ve ie yaramaz hissediyordu. Kimseyle bunlar
konumayacakt ve kbus bitene kadar sadece iini yapacakt.
Ve sonra...
Gzlerinden yalar boald.

Byk

Resim

"u kreyi gryor musunuz?" dedi Crovve "Bu Dnya gezegeni."


Baz ktlar alm ve onlar yan yana duvara inelemiti. Birinden dierine
yavaa yrd. "Bu iaretler nce bizi akna evirdi ama artk bunlarn
dnyann manyetik alan olduunu dnyoruz. Bo blmler ise kesinlikle
ktalar. Bir kez bunu anlaynca mesaj zmeyi baardk."

krm

Li kalarn att. "Emin misiniz? Bu szde ktalar pek benim bildiklerime


benzemiyorlar."
Crovve glmsedi. "Zaten benzememeleri gerek. Grdmz ktalarn 180
milyon yl nceki grnm. Muazzam, tek bir kara ktlesi Pangaea,
sperkta. izgiler muhtemelen o dnemki manyetik alana tekabl ediyor."
"Bunu kontrol ettiniz mi?"
"Manyetik alann dzenini yeniden yaplandrmak g ama ktalarn o
zamanki dalm zaten biliniyor. nceleri bize ne gnderdiklerini bilmiyorduk
ama bir kez bunun bir Dnya modeli olduunu fark ettiimizde her ey yerli
yerine oturdu. Aslna baklrsa epey kolay. Suyu mesaj iin temel enformasyon
olarak kullandlar ve ona corafi veriler eletirdiler."
"Ama 180 milyon yl nce dnyann nasl grndn nereden biliyorlar?"
diye sordu Vanderbilt.
"Hatrlyorlar." dedi Johanson.
"Hatrlamak m? Nasl? O halde onlar..." Vanderbilt'in sesi ksld.
"Aynen yle," dedi Johanson, "180 milyon yl nce Dnya
675

denizlerindeydiler. Dn gece bulmacann son paras yerine oturdu. Yrr DNA's


hipermutasyon zelliine sahip. Diyelim ki Jura Dnemi'nin balangcnda,
yaklak 200 milyon yl nce, bilin gelitirdiler. O zamandan beri reniyor ve
bilgi biriktiriyorlar. Bilim kurgunun klasik repliklerini bilir misiniz? Ne
olduunu bilmiyorum ama bir ey bize doru geliyor veya Bana Bakan i
balayn. Bunlardan bir bakas da yledir: Bizden ok daha stnler, ama
kitabn ya da filmin sonunda ounlukla kendinizi aldatlm hissedersiniz.
Ama bu sefer yle olmayacak. Yrr bizden stn."
" D N A T a n bilgi saklayabildii iin m i ? "
"Doru. Bu hayati bir fark. nsanlarda genetik hafza yoktur. Kltrmzn
ayakta kalabilmesi iin kelimelere, yazd kaytlara ve resimlere ihtiyacmz var.
Biz dorudan deneyim aktaramayz. Bedenimiz ldnde zihnimiz de onunla
birlikte gider. Gemiin rettii dersleri unutmamaktan bahsederiz ama
kendimizi kandrrz. Bir eyi unutabilmek iin hatrlamak gerekir. Hibirimiz
daha nceki kuaklarn deneyimlerini hatrlayanlayz. Baka insanlarn anlarn
kaydedebilir ve onlara atfta bulunabiliriz ama bu bizim orada olmadmz
gereini deitirmez. Her yeni doan en batan balamak zorundadr. Her
birimizin, scak olduunu renmek iin firma dokunmaya ihtiyac vardr. Ama
yrr iin durum farkl. Bir hcre bilgiyi reniyor ve sonra ikiye blnyor
iindeki tm bilgiyle birlikte genomunu kopyalyor. Bu, sanki beynimizi ve
tm anlarmz kopyalamamza benzer. Yeni hcreler bilginin zetini
almyorlar s a n k i onu yaayan kendileriymi gibi deneyimin kendisini
alyorlar. Varlklarnn balangcndan beri kolektif hafzalar var." Johanson
Li'ye dnd. "imdi neyle kar karya olduumuzu anlyor musun?"
Li yavaa bam sallad. "Yrr' bilgisinden ayrabilmemizin tek yolu tm
kolektifleri ortadan kaldrmak."

krm

"Tm kolektifler muhtemelen yeterli olmayacaktr: kklerini kurutman


gerekir," dedi Johanson, "ve bunu neden yapamayacana dair epey sebep var.
ncelikle ebekelerinin ne kadar youn olduunu bilmiyoruz. Hcre zincirleri
yzlerce kilometre boyunca uzanyor olabilir. Saylar ok daha fazla. Ve
insanlar gibi deiller sadece imdiki zamanda yaamyorlar. statistiklere,
ortalamalara veya sembollere ihtiyalar yok. Bir bileik yap iinde kendi
kendilerinin istatistii, tm deerlerinin toplam, kendilerinin tarihi onlar.
Binlerce yla uzanan gelimeleri kendileri yaam gibi deerlendirebilirlerken,
biz kendi ocuklarmz veya torunlarmz iin bile doru eyleri yapmaktan
aciziz. Biz anlarmz kartrr, unuturuz. Yrr ise karlatrr, analiz eder, tehis
eder, ngrr ve ebedi bir hafzann gc ile hareket eder. Hibir yaratc basan
kaybolmaz, her ey yeni stratejileri ve konseptleri besler! Kusursuz zm iin
sonsuz bir seme ve ayklama sreci. Tekrar karlatm, gelitirir, hatalarndan
renir, uyum salar, ngrlerini yapar ve harekete geerler."
676

"Kk, souk, iren canavarlar." dedi Vanderbilt.


"yle mi dnyorsun?" Li ban sallad. "Ben onlara zeniyorum.
Dakikalar iinde bizi yllarca oyalayacak stratejiler gelitirebilirler. Sadece tam
olarak neyin ie yaramayacan kesin olarak bilmeleri bile yeterli. nk ayn
hatay daha nce yaptlar, bu hafzalarnda var, o srada orada bulunmasalar
bile..."
"Ve muhtemelen bu yzden yrr kendi yaam alanlarna bizim
kendimizinkine olduumuzdan ok daha iyi uyum salyor." dedi Johanson.
"Yrr iin dnce sreci kolektif ve genlerine eklenmi bir sre. Her zaman
ayn anda yayorlar. nsanlarn ise gemie dnk net bir fikirleri yoktur ve
gelecee nem vermezler. Bizim tm varoluumuz birey zerine kuruludur,
imdi ve burada. Daha yksek bir anlay ve igr iin endie edemeyecek
kadar kendi amalarmzla megulzdr. lmden sonra var olamayacamz
biliriz bu yzden mirasmz manifestolar, kitaplar ve mzik olarak brakrz.
simlerimizin unutulmadna emin olmak isteriz. Kuaktan kuaa geecek
tarihe admz yazdrmak isteriz ve geride braktmz fikirlerimiz ve
dncelerimiz anlatlr, yanl anlalr, arptlr, ideolojik kavgalara malzeme
olur, lmmzden ok sonralar bile. lmsz olmaya o kadar takntlyadr
ki, kiisel amalarmz tm insanlk iin iyi olanla ok nadiren uyuur.
Zihinlerimiz estetii, bireyi, entelektel olan ve kuramlar stn tutar. Hayvan
olmamaya kararlyzdr. Bir yandan bedenimiz tapnamzdr ama bir yandan
da onu sadece fonksiyonunu yerine getiren bir ara olarak grrz. Zihnimizi
bedenimizden stn tutmaya altk. Hayatta kalmamzla ilgili gerek
snrlamalara tiksinti ve nefretle bakarz."

krm

"Ama yrr iin bu ayrm yok." diye ekledi Li. Bir sebepten bu fikir onu
memnun etmiti. "Beden zihindir ve zihin de beden. Hibir yrr kolektifin
karlarna aykr bir ey yapmay dnmez. Bireyin deil trn hayatta
kalmas nemlidir ve eylemleri her zaman hepsinirt ortak kararnn sonucu.
Byleyici! Hibir yrr bulduu iyi bir fkr iin dl almaz. Yrtmenin bir
paras olmak bir yrrTn isteyebilecei en byk mutluluk. Som u ki, her bir
hcrenin bireysel bir bilinci var m?"
"Bizim bildiimiz ekilde deil." dedi Anavvak. "Tek tek hcrelerle ilgili
bir ben-bilincindenbahsedilebileceine emin deilim. Ama her hcre kesinlikle
bireysel anlamda yaratc. Onlar, bir deneyimi yaratcla eviren ve daha sonra
kolektife aktaran sensrler. Bir fikir muhtemelen sadece eer arkasndaki drt
yeterince kuvvetliyse gz nnde bulunduruluyordu^ yani yeterli sayda yrr
bu fikri kolektife vermeye alyorsa. Dier fikirlerle karlatrlacak ve sonra
gl olan fikir ayakta kalacaktr."
"Tpk evrim gibi." diyerek ban sallad VVeaver. "Doal seilim ile
dnme."
677

" N e dman a m a ! " Li hayranlkla dolmu gibiydi. "Sfr bilgi kayb ve


gereksiz kibir yok. Biz asla btnn bir parasndan tesini gremeyiz ama
onlar uzay ve zamandaki her eye hakimler."
"te bu yzden biz gezegenimizi yok ediyoruz." dedi Crovve. "nk neyi
yok ettiimizi anlamyoruz. Bunun farknda olmalar gerek ve dolaysyla
genetik hafzamz olmadn da biliyorlar."
"Doru. Her ey yerine oturuyor. Neden mzakere istemedikleri belli.
Benimle ya da seninle bir anlama yapabilirler ama ya yarn br gn biz
lnce ne olacak? O zaman kiminle konuacaklar? Genetik hafzaya sahip
olmak bizi kendi aptallmzdan kurtarrd ama yapmz yle deil. nsanlarla
anlamaya almak bouna bir hayal. Yrr bunu rendi. Bu onlarn kolektif
bilgisinin bir paras ve bize kar harekete gemeye karar vermelerinin temeli."
"Ve hibir dman bu bilgiyi yok edemeyecek." dedi Oliviera. "Bir yrr
kolektifinde herkes her eyi bilir. Ortadan kaldrabileceimiz dnce reticiler,
bilimciler, generaller veya liderler yok. stediimiz kadar yr ldrebiliriz ama birka
tanesi hayatta kald srece kolektif bilgisi de yaamaya devam edecektir."
"Bir dakika." diyen Li ona dnd. "Bir eit kralie yrr olmas gerektiini
sylememi miydin?"
"Evet. Onun gibi bir ey. Kolektif bilgi her yrrTn bir paras olabilir ama
kolektif hareketler merkezi olarak balatlyor olabilir. Kralielerin var
olduunu tahmin ediyorum."
"Yine tekhcreli olarak m?"
"Eh, jlemsi madde ile ayn biyokimyay paylamalar gerektiine gre,
tekhcreli olduklarn dnebiliriz. ok daha organize bir bileik yap. Ona
ulamann tek yolu iletiim kurmak."

"Ama bize tek gnderdikleri ifreli mesajlar!" diye patlad Vanderbilt. "Bize
tarih ncesi dnyann bir resmini gnderdiler. Neden? Ne demeye alyorlar?"

krm

"Her eyi." dedi Crovve.


"Biraz daha ak konuabilir misin?"
"Bu gezegenin onlara ait olduunu sylyorlar180 milyon yldr, belki de daha
fazla bir sre boyunca ona hkmettiklerini. Bize genetik hafzalar olduunu,
gezegenin manyetik alanna gre hareket ettiklerini ve suyun olduu her yerde
bulunduklarm anlahyorlar. Diyorlar ki, siz imdi buradasnz. Biz ebediyiz ve her
yerdeyiz. Bunlar gerekler. Hepsi de mesajn iinde ve bence ok ey sylyor."
Vanderbilt gbeini kad. "Peki biz onlara ne diyeceiz? Hakimiyetinizi
aln bir tarafnza sokun m u ? "
"yle bir taraflar yok, Jack."
"O zaman n e ? "
"Bizi yok etmek istediklerine karar verdiler. Bu man hayatta kalmak istediimizi
syleyerek yenemeyiz. Tek ansmz onlann stnln kabul ettinizi gstermek..."
678

"Amiplerin stnln m ? "


"... ve onlan artk bir tehdit oluturmadmza ikna etmek."
"Ama tehdit oluturuyoruz." dedi VVeaver.
"Hakl," dedi Johanson, "bo vaatler bir ie yaramaz. Onlara dnyalanndan
ekildiimize dair bir mesaj vermeliyiz. Denizleri kimyasal atklarla ve
grltyle kirletmeyi durdurmal ve bunu hzla yapmalyz. yle hzl olmalyz
ki, belki bizimle birlikte yaayabileceklerini dnrler."
"Artk top sende, Jude." dedi Crovve. "Biz ancak tavsiye verebiliriz. Ama
bu tavsiyeyi iletmek ya da gereken emirleri vermek sana kalm."
Tm gzler Li'ye dnd.
Kadn ban sallad. "Sanrm haklsnz," dedi, "ama acele etmemeliyiz.
Eer denizlerden ekilmeyi dnyorsak, onlara bunu ok ak ifade edecek
bir mesaj gndennemiz gerek." Dierlerine bakt. "Bu ite hep birlikte
almanz istiyorum. Ve kimsenin acele etmesini veya panie kaplmasn
istemiyorum. Aceleci davranmamalyz. Birka gn bize bir ey kaybettinnez.
Asl nemli olan derdimizi doru anlatmak. Yrr hayal edebileceim her eyin
tesinde bir yabanc tr. Barl bir zm iin en ufak bir ansmz varsa,
bunu kullanmalyz. Bu yzden elinizden gelenin en iyisini yapm."
"Jude," Crovve glmsedi, "Amerikan ordusundan gelen bu bilge szlerle
arttn beni."
Li arkasnda Vanderbilt ve Peak ile odadan kt. "Rubin u maddeden yeteri
kadar sentezleyebildi m i ? " diye mrldand.
"Evet." diye cevaplad Vanderbilt.
"yi. Decpflight'ha&n birini hazr etmesini istiyorum. ki ya da saat
iinde bu ii balatabiliriz."

Havuz

krm

"Neden acele ediyoruz?" diye sordu Peak.


"Johanson. Her eyi anlayacakm gibi grnyor. u anda tartma
havamda deilim, hepsi bu. Yarn sabah istedii kadar grlt karabilir."
"Gerekten bu plan uygulamaya hazr myz?"
L ona bakt. "Sal, Birleik Devletler Bakanma hazr olduumuzu
syledim. Dolaysyla hazr olmak zorundayz."

Gvertesi

"Hey, Jack."

Anavvak yunus tankna ilerledi. Greyvvolf kafasn kaldnp bakt ve sonra


skt minyatr video kameraya dnd. Ziyareti yaklatka iki yunus
balann sudan kanp onu slklar ve lklarla karladlar. Hak ettikleri ilgiyi
679

alabilmek iin kenara doru yzdler. "Rahatsz etmiyorumdur u m a r m " dedi


Anavvak yunuslar severken.
"Ih-h."
Saldrdan beri Anavvak ilk kez havuz gvertesine geliyordu. Greyvvolf la
ne zaman konumaya alsa baarsz olmutu. Arkada iine kapanm
grnyordu. Hibir toplantya katlmamt ve yunuslarn kamera ekimlerini
el yazsyla yazd ksa notlarla zetlemiti. Zaten fotoraflarda da pek bir ey
grnmyordu. Gemiye yaklaan jlenin grntleri hayal krkl yaratmt:
derinliklere doru solan mavi bir parlt ve arkasndan orkalarn glgeleri.
Sonrasmda yunuslar geri kam ve geminin altna doru hzla kaarken elik
gvdeyi grntlemilerdi. Greyvvolf bln geri kalannn erken uyan grevi
yapmas gerektiini ve geminin etrafnda devriye gezmelerini tavsiye etmiti.
Anavvak, artk yunuslarn yardm olacan dnmyordu ama phelerini
dillendirmemeye dikkat ediyordu. inden, Greyvvolf un hibir ey olmam'
gibi davranmak istediini dnyordu.
Bir sre sessizlik iinde oturdular. Bir grup asker ve teknisyen, havuzun
dibindeki knk cam paralarn toplama iini bitirip dan kt. Teknisyenlerden
biri iskeledeki kontrol masasna gitti. Pompalar ie koyuldu.
"Gitme vakti." dedi Greyvvolf.
Bente doru ilerlediler. Anavvak havuz suyla dolarken seyretti. "Yeniden
dolduruyorlar." dedi.
"Evet, havuz doluyken yunuslan gndermek daha kolay."
"Onlar dar m salacaksn?"
Greyvvolf ban sallad.
"Yardm ederim," dedi Anavvak, "tabii, istersen."

"Elbette." Greyvvolf kamerann arkasn at ve minik bir tornavida soktu.


"Hemen mi?"
"nce unu altrmam gerek."

krm

"Neden bir mola vermiyorsun? Bir eyler iebiliriz. Hepimizin zaman


zaman dinlenmeye ihtiyac var."

"Fazla megul deilim ki, Leon. Tek yaptm ekipmanlarla uramak ve


yunuslarn iyi olduuna emin olmak. Zaten u anda bir moladaym."
"O zaman toplantlara gelmelisin."
Greyvvolf sessizlik iinde almaya devam etti.

"Jack," dedi Anavvak, "sonsuza dek saklanamazsn."


"Kim sonsuza kadar dedi ki?"
"Peki o zaman, bu yaptn nedir?"
"Sadece iimle ilgileniyorum." Greyvvolf omuzlarn silkti. "Yunuslarn
raporlarn dinliyorum, video kaytlann seyrediyorum ve eer birilerinin bana
ihtiyac olursa, zaten buradaym."
680

"Hayr, aslnda deilsin. Son yirmi drt saatte neler olduunu bilmiyorsun."
"Biliyorum."
"Nasl?"
"Sue birka kez beni ziyarete geldi. Hatta Peak bile biraz nce nasl gittiini
kontrol etmek iin aa indi. Hepsi de, sormasam bile bana neler olduunu
anlatyorlar."
Anavvak dmdz ileri bakt. Aniden fkelenmiti. "Eh, o zaman bana
ihtiyacn yok sanrm." diye terslendi.
Greyvvolf cevap vermedi.
"Burada tek basma rmeye karar verdin."
"Hayvanlarn arkadaln tercih ediyorum."
Licia onlardan biri tarafndan ldrld, demek istedi Anavvak. Ama son
anda kendini tuttu.
"Ben de Licia'y kaybettim, biliyorsun." dedi sonunda.
Greyvvolf bir anda dondu. Sonra tornavidasn kameraya sokuturmaya
devam etti. "Mesele bu deil."
"O zaman ne?"
"Benden ne istiyorsun Leon?"
"Biliyor musun, Jack, emin deilim. Drst olmak gerekirse, ben de merak
ediyorum."
Greyvvolf un ksk sesle mnldandm duyduunda neredeyse tnele
varmt:
"Bekle, Leon."

Hatralar

krm

Johanson gzlerini ak tutamyordu. Bir nceki gecenin acs kyordu.


Ekranlarla donatlm konsolun nnde oturmutu, Oliviera ise steril
laboratuvarda konsantre yrr feromonundan yeni rnekler retiyordu. Bir
ksmn tanka boaltmay planlamlard. Ana ktle zar zor seiliyordu ama
dolanan amip srleri suyu ulandryordu. Jlemsi madde ayrm gibiydi ve
parlt kaybolmutu. Sentezlenmi feromonu ekleyerek toplanmay tetiklemeyi
ve daha ok test yapabilmeyi umuyorlard.

Belki de, diye dnd Johanson, kolektifin nasl cevap vereceini grmek
iin Crovve'un mesajlarndan birini tankn iine gndermeliyiz.
Ba aryordu ve buna neyin sebep olduunu biliyordu. ok fazla
almaktan veya uykusuzluktan deildi. Ba, beynine kslp kalan hatralar
yznden aryordu.
O sabahki toplantdan beri ar ktlemiti. Beyninin iindeki slayt
681

gsterici yeniden almaya balam ve Li'nin syledii bir cmleyle


hareketlenmiti. Ksack cmle genileyerek zihnini kaplamt ve bu iine
odaklanmasn engelliyordu. Johanson ksa sreli bir uykuya dalarken ba geri
dt ve Li'nin szleri zihninde arka arkaya yankland.
Acele etmemeliyiz. Acele etmemeliyiz. Acele...
Sesleri duydu ve aniden uyanp laboratuvarn klar altnda gzlerini
krptrd sonra gzlerini yeniden kapad.
Acele etmemeliyiz.
Karanlk.
Hangar gvertesi.
Gcrdayan metal sesi.
Sarslarak uyanyor. Johanson, bir an iin nerede olduunu hatrlayamyor.
Sonra srtnda elik duvar hissediyor. Gkyz denizin zerinde aydnlanmak
zere. Oturuyor ve elik perdeye bakyor.
Bir kap ardna kadar alm, lo bir aydnlk grnyor ve hangara k
sayor. Johanson ayaa kalkyor. Orada saatlerce oturuyor olmal ya da en
azndan aryan eklemleri yle diyor. Yavaa k drtgenine bakyor. Artk
onun plak duvarlar olan ve zerinde neon klar bulunan bir geit olduunu
grebiliyor. Geit birka metre ilerliyor ve saa dnyor.
Johanson kapdan ieriyi gzetliyor ve dinliyor.
Sesler ve grltler. Bir adm geri gidiyor.
Kararszlk.
Acele etmemeliyiz. Acele etmemeliyiz.
Tereddt ediyor.

krm

eri giriyor. plak duvarlardan baka bir ey yok, sonra dnyor. Saa
doru geidi takip ediyor. Yeniden dnyor, bu kez sola. Buras geni, bir
arabann geebilecei kadar. Sesler ve grltler geri geliyor, bu defa daha
yksekler. Yakn olmallar, ikinci dnn hemen arkasnda. Yaklayor, sonra
keskin bir sola dn ve...
Laboratuvar.

Hayr o laboratuvar deil. Baka bir laboratuvar. Daha kk, tavan daha
alak. Ama derin deniz odasnn bulunduu dntrlm ara gvertesinin
zerinde. Bu laboratuvarda da bir simlasyon tank var, ok daha kk bir
kopyas. Ve iinde mavi bir parlt var, dokunalar olan mavi bir ey.
nanamayarak etrafna bakmyor.
Tm oda altndakinin kk ama mkemmel bir kopyas. Yan yana
laboratuvar tezgahlan, ekipman raflar, sv nitrojen tanklan. Ekranl bir konsol.
Bir elektron mikroskobu. Odann bir ucunda, zrhl cam kapnn zerinde
biyolojik tehlike iaretleri. Ve daha arkada ak bir kap ve dar bir geit.
682

Ve orada insanlar var.


Derin deniz odasnn yannda kii var. Davetsiz misafiri fark etmeden
sohbetlerine devam ediyorlar. ki adamn arkas dnk ama kadn yandan
grnyor ve bir deftere bir eyler karalyor. Kadnn baklar iki adam
arasnda gidip geliyor, sonra odaya gz gezdiriyor ve Johanson'u gryor.
Az ak kalyor ve adamlar dnyorlar. Vanderbilt'in ekibinden birini
tanyor. Kimse adamn ne yaptn bilmiyor bildiin CIA ite.
kincisi Rubin.
Johanson o kadar aryor ki gzlerini o kiiden alamyor Rubin'in
gzlerindeki korkuyu ve durumu kurtaracak bir eyler aradn grebiliyor. Ve
o bak Johanson'u urad felten uyandryor ve tm almalarnn bir oyun,
bir aldatmaca olduunu anlyor. Kullanlmt. O, Oliviera, Anavvak, VVeaver,
Crovve...
Tabii eer rol yapan bir tek Rubin ise.
Neden?
Rubin yavaa yaklayor. Dudaklar bir glmsemeyle kvrlyor. "Sigur!
Tanrm, sen de mi uyuyamadn?"
Johanson gzleriyle oday tarayp dier suratlara bakyor. Gzlerdeki
baklarda burada bulunmamas gerektiini anlyor. "Bunlar ne demek, Mick?"
"Ah, hi. Sadece..."
"Buras nedir? Neler dnyor?"
Rubin ban geri atyor. "Her eyi aklayabilirim, Sigur. Anlarsn ya, ilave
laboratuvar kullanmay planlamyorduk. Sadece herhangi bir ey olursa diye,
yani acil durumlar iin var... Yani eer ana laboratuvara bir ey olursa. Sadece
sistemlerin alp almadn deniyorduk"

krm

Johanson derin deniz odasndaki organizmay iaret ediyor. "Tanknzda o


varlklardan bir tane daha var!"
"Ah, jleyi kastediyorsun." Rubin dnp bakyor. "Eee, ey, bu, yani kontrol
etmemiz gerekiyordu. Sadece emin olmak iin. Size haber vermedik, nk
gerek yoktu. Yani..."
Her kelime bir yaland.
Johanson tamamen ayk saylmazd ama bu Rubin'in bir ukurda
debelendiini fark etmesini engellemiyordu.
Geri dnp ka ilerliyor.
"Sigur! Dr. Johanson!" Arkasndan ayak sesleri geliyor. Rubin yanna
geliyor. Johanson'un kolunu tutuyor. "Yavala, Sigur."
"Burada neler oluyor?"
"Dndn gibi deil. B e n "
"Ne dndm nereden biliyorsun?"
"Sadece bir nlem."
683

"Ne?"
"nlem. Laboratuvar sadece bir nlem."
Johanson kolunu kurtaryor. "Belki de Li ile konumalym."
"Hayr, b e n "
"Ya da Oliviera'ya sylemeliyim. Aslnda belki de tm ekibe anlatmalym.
Ne dnyorsun, Mick? Bu bir oyun m u ? "
"Tabii ki hayr."
"O zaman belki bana ne halt kartrdn sylersin!"
Rubin'in gzlerinden panik okunuyor. "Sigur, bunun akllca olduunu
sanmam. Acele etmemelisin. Beni duyuyor musun Sigur? Acele etmemelisin!"
Johanson homurdanarak hzla uzaklayor. Rubin'in arkasndan geldiini
duyabiliyor. Adamn korkusunu ensesinde hissedebiliyor.
Acele etmemelisin.
Beyaz k.
Gzlerinin nnde yldzlar uuuyor ve ac zihnini ele geiriyor. Duvarlar,
geit, her ey kararyor. Yerin kaydn gryor.
Laboratuvarn tavanna bakyor.
Her ey yerli yerine oturuyor.
Johanson ayaa frlad. Oliviera hl steril blmde alyordu. Derin bir
nefes alp konsola, tezghlara, derin deniz odasna bakt. Sonra da tavana.
zerlerinde ikinci bir laboratuvar vard. Ve kimsenin bilmemesi
gerekiyordu. Rubin onu bayltm olmalyd ve unutmas iin de ila
vermilerdi.
Ama neden?

Havuz

krm

Johanson yumruklarn skt. aresiz bir fke hissediyordu. Hzla dan kt


ve rampadan yukar komaya balad.

Gvertesi

"Toplantlarda bana ihtiyacnz yok." dedi Greyvvolf. "Size ne yardmm


olacak?"
Anavvak'n fkesi uup gitti. Geri dnd. Havuz hl suyla doluyordu. "Bu
doru deil Jack."
"Hayr, doru." Bunu doal, umursamaz bir tonla sylemiti. "Donanmann
yunuslara ikence etmesini engelleyemedim. Balinalan korumaya altm ama artk
kimse onlan kurtaramaz. Zihnimde hayvanlarn insanlardan daha iyi olduklarna karar
vermitim. Aptalca biliyorum ama bu uyum salamann bir yntemiydi. Ve imdi
Licia'y bir orka yznden kaybettim. Kimseye yardm edemiyorum."
684

"Kendine ikence etmeyi brak Jack."


"Bunlar gerekler."
Anavvak onun yanma oturdu. "Donanmay brakmak doru karard ve bu
karar uyguladn." dedi. "Sahip olduklar en iyi bakcydn ve ayrlmaya sen
karar verdin, onlar deil. Gitmen gerekmiyordu ama gittin."
"Evet ama bu hibir eyi deitirmedi."
"Senin iin deitirdi. nandn eyi savundun."
"Peki, tam olarak ne kazandm?"
Anavvak sessizdi.
"Biliyorsun," dedi Greyvvolf, "en kts bir yere ait olamadn
hissetmektir. Bir insan sever ve kaybedersin. Hayvanlar seviyorsun ve o insan
onlar ldryor. Orkalardan nefret etmeye balyorum. Ne dediimi anlyor
musun? Balinalardan nefret etmeye baladm!"
"Hepimizde ayn sorun var ve b i z "
"Licia bir orkann eneleri arasnda ld. Bunu gzlerimle izledim ve
elimden hibir ey gelmedi. Bu benim sorunum! Eer imdi yere ylp lsem,
bunun dnyamzn yok oluunda bir anlam olmayacak. Kim umursayacak? Bu
gezegendeki varlmn deerli olduunu kantlayacak hibir ey yapamadm."
"Ben umursardm." dedi Anavvak. Sert bir cevap bekliyordu ama yumuak
bir ses duydu, Greyvvolf un grtlandan bouk bir hkrk koptu.
"Ve eer unuttuysan," dedi Anavvak, "Licia da umursard."

Johanson

O kadar fkeliydi ki Rubin'i tuttuu gibi uu gvertesine karp aa


atabilirdi. Eer biyolog yoluna ksayd yapard da. Ama Rubin ortalkta yoktu.
Onun yerine aksi yne yryen VVeaver'a arpt.

krm

Bir an iin ne diyeceini bilemedi, sonra kendini toplad. "Karen!"


Glmsedi. "Laboratuvarda bize katlmaya m geliyordun?"

"Aslnda havuz gvertesine gidiyordum. Leon ve Jack'e bakacam."


"Ah, tamam. Jack..." Johanson sakin olmak iin kendini zorlad. "Kt
durumda deil m i ? "
"Kabul etmek istemese de, o* ve Licia birbirlerine ok fazla ey ifade
ediyorlard."
"Leon iyi bir arkada. dare edecektir."
VVeaver bayla onaylad ve merakla ona bakt. Bunun bir sohbet olmadn
fark etmiti. "Sen iyi misin?" diye sordu.
"yiyim." Johanson onu kolundan tuttu. "Sadece yeni mesajda ne
syleyeceimize dair muhteem bir fikir buldum. at'da bir geziye ne dersin?"
685

"ey, aslnda"
"Sadece on dakika srer. Ne dndn renmek istiyorum. Sanki
gnlerdir ierideymiim gibi geliyor. Ak havaya ihtiyacm var."
"meyeceine emin misin?"
Johanson vcuduna bakt. Bir kazak ve pantolon giymiti. Kaln paltosu
laboratuvardayd. "Kendimi glendirmeye alyorum." dedi.
"zel bir sebebi var m ? "
"Nezle olman engeller. Gen tutar. Aptalca sorularla uraman engeller."
Sesini ykseltiyordu. Sakin ol, dedi kendi kendine. "Dinle, birileri ile
konumam gerek. Senin bilgisayar programn sayesinde aklma geldi ama bunu
rampada tartmak olmaz. Neden dan kmyoruz?"
"Evet, tabii."
Rampadan kp Ada nm iine ilerlediler. Johanson, gzleriyle gizli kamera
ve mikrofonlar aryormu gibi gzkmemek iin epey aba sarf etti. Zaten
onlar fark edemeyeceini biliyordu. Bunun yerine, "Jude hakl tabii." dedi.
"Acele etmemeliyiz. Sanrm ii zmek iin birka gnmz var ama
dnyordum ki..."
Ve byle konumaya devam etti. Zekice gibi grnen samalklar uydurup
durdu ve bu arada da VVeaverT zarife Ada'dan ak havaya kard. El
hareketleriyle konuuyordu ve sancak tarafndaki helikopter pistlerinden birine
gelene dek kadnn nnde ilerledi. Hava her zamankinden daha souk ve
rzgrlyd. Okyanusa bir sis perdesi inmi, aknt hzlanmt. Dalgalar aada
ilkel hayvanlar gibi yuvarlanyordu, gri ve uyuuk, havaya tuzlu su kokusu
yayyorlard. Johanson mt ama fkesi iten ie onu styor gibiydi.
"Sigur, ne demek istediini anlamyorum." dedi VVeaver.

Johanson yzn rzgra dnd. "Eh, zaten samalyordum. Bak, bizi


burada duyabileceklerini sanmyorum u u gvertesindeki konumalar
dinleyebilmek iin ok fazla uramalan gerekir."
VVeaver kafas karm bir halde ona bakt. "Sen neden bahsediyorsun?"

krm

"Hafzam geri geldi, Karen. nceki gece neler olduunu hatrlyorum."


"Kapy buldun m u ? "
"Hayr. Ama orada olduunu biliyorum."

Ksa cmlelerle btn hikyeyi anlatt. VVeaver, yz ifadesi hi deimeden


dikkatle dinledi. "Yani demek istediin, gvertede gizli bir rgt var."
"Evet."
"Peki ama neden?"
"Jude'un ne dediini hatrlyor musun? Acele etmemeliyiz. Bir dn! Sen
ve Leon, Sam ve Murray, Sue ve ben, tabii bir de Mick, hepimiz onlara yrr'n
bir tarifini verebilmek iin deliler gibi altk. Evet belki kendimizi
kandryoruz, belki her eyi yanl anladk ama hi de yle grnmyor.
686

Aslnda tm kantlar nasl bir zek ile kar karya olduumuzu ve bunun nasl
iledii konusunda yaptmz tm varsaymlarn doru olduunu gsteriyor. O
zaman neden gece gndz altktan sonra yavalamamz isteniyor?"
"nk artk bize ihtiyalar yok," dedi VVeaver ifadesiz bir tonla, "nk
Mick zaten baka bir laboratuvarda, baka bir ekiple alyor."
"Biz burada sadece bilgi salamak iin varz." diye ban sallad Johanson.
"imizi yaptk ve grevimiz bitti."
"Ama anlamyorum. Mick, bizimki ile alakasz nasl bir projede alyor
olabilir ki? Demek istediim, ortada ok fazla seeneimiz yok, yle deil mi?
Tek seeneimiz yrr ile bar yapmak. Baka ne hedeflenebilir ki?"
"Anlalan bize rakip baka bir grev var ve Mick ikili oynuyor. Ama bahse
girerim, btn bunlar onun fikri deil."
"O zaman kimin?"
"Jude."
"Ondan en bandan beri pheleniyordun, deil mi?"
"Duyulan gvensizlik karlklyd. Bence,' ikimiz de birbirimizi
ynlendiremeyeceimizi fark ettik. Onunla ilgili ereti duran bir eyler hep
vard a m a sylediklerine inanmamak iin tek bir mantkl sebep
dnemedim."
"Peki imdi ne olacak?" diye sordu VVeaver.
"Artk zihnimi toparladm ve sakin bir kafayla dnebildim." dedi
Johanson, snmak iin kollarn kendine sararken. "Jude burada durduumuzu
grecektir. Beni gz nnde tutmak zorunda. Ne hakknda konutuumuzdan
emin olamayacak ama hafzamn geri gelmesi ihtimalini dnecektir. Zaman
tkeniyor. Bu sabahki konumas bizi srtndan atmak iindi. Eer kendi hareket
plan varsa, imdi saldrmak zorunda."

"Baka bir deyile, mmkn olduu kadar abuk ekilde neyin peinde
olduklarn bulmak zorundayz." VVeaver bir an dnd. "Neden dierlerini
uyarmyoruz?"

krm

"ok riskli. Hemen fark eder. Tm gemi dinleme aletleriyle dolu olsa gerek.
Bizi bir yerlere kapatrlar ve anahtar da frlatp atarlar."
"Benden ne yapmam istiyorsun?"

"Rubin'i bul ve konutur, bu arada ben Jude ile ilgileneceim."


"Mick'in nerede olabileceine dair bir fikrin var m?"
"Muhtemelen kendi gizli laboratuvarndadr. En azndan artk nerede
olduunu biliyorum ama ieri nasl girildiini sorma. Gemide baka bir yerlerde
doland!., umalm." Johanson iini ekti. "Tm bunlar sanki kt bir filmden
kma gibi, yle deil mi? Aslnda belki de ben deliriyorum. Eer paranoyak
olduum ortaya karsa, ettiim laflar yemek iin epey vaktim olacaktr. imdi
burada neler dndn bilmek istiyorum!"
687

"Paranoyak deilsin Sigur."


Johanson minnettar bir halde glmsedi. "Haydi ieri dnelim."
Ada'nn iinden getiler ve rampadan inerken mesajlarn zmlemesi ve
barl zm hakknda dzenli olarak zrvaladlar. "Eh, ben Leon'u grmeye
gidiyorum." dedi VVeaver. "Onun ne diyeceini grmek iin sabrszlanyorum.
le yemeinden sonra u program balatrz. Kim bilir? Belki akamzeri
iler hle getirebiliriz."
" M k e m m e l , " dedi Johanson, "sonra grrz." VVeaverTn gzden
kaybolmasn seyretti, sonra bir ara geitten 2. Kat'a inip CC'ye girdi. Crovve
ve Shankar bilgisayarlarnn banda oturuyorlard. " N e yapyorsunuz?" diye
sordu.
"Dnyoruz." dedi Crovve her zamanki duman bulutunun iinden.
"Feromonla ilgili bir gelime var m ? "
"Sue yeni bir rnek grubu sentezliyor. imdiye dek iki dzine ampul
doldurmutur."
"O zaman bizden daha iyi durumdasnz. Biz matematie olan inancmz
yitirmek zereyiz. Belki de kurtuluun yolu buradan gemiyordun" Shankar
clzca glmsedi. "stelik onlarn aritmetii bizimkinden iyi."
"Baka bir fikir var m ? "
"Duygular." Crovve sigarann dumann burnundan kard. "Garip deil mi?
Onlarn hakknda tm bildiklerimize ramen y/r'n duygularna hitap etmeye
alyoruz. Ama eer y r r duygular biyokimyaya dayalysa..."
"Tpk insan duygulan gibi." diye araya girdi Shankar.

"O zaman feromonun bize yardm dokunabilir. Teekkrler, Murray. Ama


akn sadece biyokimya olduunu duymaya ihtiyacm yok."

krm

"Son zamanlarda birine hi kimyasal ekim hissetin mi, Sigur?" diye sordu
Shankar akayla.
"Hayr, bu aralar kendimle etkileimdeyim. Jude'u grmediniz deil m i ? "
"Biraz nce LFOC'deydi." dedi Crovve.
"Teekkrler."
"Ah, bu arada Mick seni anyordu."
"Mick m i ? "

"O ve Li Sohbet ediyorlard ve sonra laboratuvara gitmekle ilgili bir eyler


syledi. Daha birka dakika nce kt."
"Ah, iyi," dedi Johanson, "feromonu sentezlememize yardm edebilir, tabii
zavall adamn migreni tutmazsa."
"Sigara imeye balasn," dedi Crovve, "ba arsna iyi geliyor."
Johanson srtt ve L F O C ' y e yrd. Elektronik verilerin ou, C l C ' d e
Crovve Ta Shankar'm dikkatini datmamalar iin oraya naklediliyordu. Alak

mrltlar, sonra ara sra gelen trt ve hoparlrlerden gelen slk sesleri.
Ekrandan bir yunusun glgesi geti. Greyvvolf sonunda bl salmt.
Li, Peak veya Vanderbilt'ten eser yoktu. Johanson JC'yi kontrol etti. Tpk
dier kumanda odalar gibi o da botu. Subay gazinosuna bakmay dnd
ama orada muhtemelen ya birka asker ya da Vanderbilt'in adamlarn
bulacakt. Li kamarasnda veya jimnastik salonunda olabilirdi. Btn gemiyi
arayacak vakti yoktu.
Eer Rubin laboratuvara gidiyorsa, VVeaver onu yakalard. Kendisinin ise
nce Li ile konumas gerekiyordu.
Pekl, diye dnd. Eer ben seni bulamyorsam, sen beni bulmak
zorundasn. Acele etmeden kamarasna gitti ve odann tam ortasnda durdu.
"Merhaba Jude." dedi.
Kameralarla mikrofonlarn nereye saklandn merak etti.
"Az nce neleri hatrladma inanamazsn. Ana laboratuvann zerinde
baka bir tane daha var. Rubin, migren arlar tuttuunda oraya gitmeyi
seviyor. Belki sen bana onun orada ne yaptn anlatrsn. Tabii i arkadalanna
arkadan vurmak dnda."
Gzleri mobilyalarda, lambalarda, televizyon sehpasnda gezindi...
"Sanrm sen gnll olarak bilgi vermeyeceksin, deil mi, Jude? Sen bana
engel olamadan, ekibin geri kalanna her eyi anlatabilirim." Biraz abartyordu
ama kadnn dikkatini ekmek istiyordu. "stediin bu mu, Jude? Ya sana ne
demeli Sal? Ah, zr dilerim, Jack, senin orada olduunu neredeyse
unutmutum. Sen ne dnyorsun?"

krm

Odann iinde ileri geri yrmeye balad.


"Benim zamanm var, biliyorsunuz. Ya sizin? Hi zannetmiyorum." Omuz
silkti. "Elbette tm bu eyi sessizce halledebiliriz. Belki amalarnz takdir
edilesidir ve bu yzden Rubin'i gizli bir laboratuvarda ahtrmsnzdr. Tm
bunlarn uluslararas gvenlik adna yapldn bilmekten mutluluk duyanm.
Ama bayltlmaktan da ok holanmam. Bunu anlayabilirsin, deil mi, Jude?"
Ya Li'nin hi umumnda deilse? Dinlemiyor bile olabilirdi.
Ah, pekl onu dinliyordu. Johanson kadnn dinlediini biliyordu.
"Jude, Mick'e kendine ait bir derin deniz odas verdin. Ana
laboratuvardakinden kk olduunu biliyorum ama orada bizimle beraber
yapamad neyi yapyor, ok merak ediyorum. Umanm bizim arkamzdan yrr
ile ibirlii yapmamsnzdr. zgnm ama bana bunu anlamam iin yardm
etmek zorundasn, nk eer doruyu sylersen, b e n "
"Dr. Johanson."
Arkasna dnd. Peak'in uzun gvdesi ak kapy doldurmutu.
"Ah, bu ne srpriz." dedi Johanson yumu bir sesle. "Eski dostum, Sal. Sana
bir fincan ay ikram edebilir miyim?"
689

"Jude seninle konumak istiyor."

"Ah, gerekten m i ? " Johanson'un dudaklar kvrld. "Acaba ne istiyor?"

Weaver

krm

VVeaver ieri girdiinde Oliviera elinde metal bir kapla yksek gvenlik
nitesinden kyordu.
"Mick'i grdn m ? "
"Hayr, gzlerim sadece feromonlar gryor." Oliviera grmesi iin
elindeki kab kaldrd. Her iki yan ak olan bir mahfazayd. leri renksiz sv
ile dolu sra sra cam tpler vard. "Biraz nce arad ve buraya geleceini
syledi. Sanrm her an kapda belirebilir."
"Yrr kokusu m u ? " diye sordu VVeaver test tplerini iaret ederek.
"Evet. Bu akamzeri tanka birka damla damlatacaz. Kim bilir? Belki de
hcreleri bilemeye ikna ederiz. Eer baarrsak, teorimiz kantlanm olacak."
Oliviera laboratuvara baknd. "Kar soru: Sigur'u grdn m ? "
"Biraz nce onunla uu gvertesinde sohbet ediyorduk. Bir sonraki mesajla
ilgili baz ilgin fikirleri var. Bu Sam'in hayatn kolaylatrabilir. Her neyse,
sonra gelirim."
"Olur."
VVeaver dnd. Hangar gvertesine bakabilirdi ama eer Johanson
phelerinde haklysa sadece dikkatleri zerine ekmi olurdu. stelik yasak
blgenin yaknlarnda dolanrken o kapnn alaca pek pheliydi.
Havuz gvertesine doru tnelden ilerledi.
Havuz neredeyse tamamen dolmutu, Roscovitz'in ekibinden kalan
teknisyenler ilemi kontrol ediyorlard. Greyvvolf ile Anavvak'n suda
olduklarn grd.
"Yunuslar kardnz m?" diye sordu.
Anavvak sudan kt. "Evet." Ona doru yrd. "Sen neler yaptn?"
"Pek bir ey yapmadm. Galiba hepimiz kafamz toplamaya alyoruz."
"stersen bunu beraber yapabiliriz." dedi Anavvak yumuak bir ses tonuyla.
Adamn gzlerinin iine bakt ve kollarn boynuna dolamay nasl istediini
fark etti. Tm bu korkun meseleleri unutmak ve ok uzun zaman nce yapmas
gereken eyi gerekletirmek iin.
Ama hibiri bu durumdan kaamazd. Ve bir de, Licia'y kaybeden
Greyvvolf oradayd.
Yznde hzla solan bir glmseme belirdi.

3. KAT

Peak ve Johanson geminin iinden yukar doru trmanarak hastanenin


yanndan getiler ve aa inen bir koridora girdiler. Keyi dndklerinde
karlarna bir kap kt.
"Bu yere ne diyorsunuz?" diye sordu Johanson Peak'in parmaklan klavyede
dolanrken. Bir elektronik bip sesi kt ve kap ardna kadar ald. Kapnn
tesinde koridor devam ediyordu.
"stmzde CIC var." dedi Peak.
Johanson nerede olduunu anlamaya alt. Geminin emasn hayal etmek
gt. Eer CIC stlerindeyse gizli laboratuvar muhtemelen aalarnda
kalmt.
kinci bir kapnn nnde durdular. Bu sefer ieri girebilmeleri iin Peak'in
retina taramasndan gemesi gerekti. Johanson, elektronik vzltsna kadar
neredeyse CC'nin ikizi olan bir odaya adm att. nsanlarn konumalarndan
oluan alak bir mrlt odaya hakimdi. En az bir dzine insan i bandayd.
Duvarlarda dizili sra sra monitrler, uydu ve gizli kamera grntlerini
gsteriyordu; ara rampasndan blmler, kprdeki Buchanan ve Anderson,
uu ve hangar gverteleri ekrandayd. Johanson ayrca CC'deki CrovveTa
Shankar', Anavvak ve Greyvvolfla konuan VVeaver' ve laboratuvarda alan
Oliviera'y grd. Fazladan monitrler ise, kendisininki dahil tm kamaralarn
iini gsteriyordu, anlalan oda kaplannn stne kamera yerletirilmiti.
Kamarann tam ortasnda monolog yaparken onlara harika bir gsteri sunmu
olmalyd.

Li ve Vanderbilt alttan aydnlatmal bir masaya oturmulard. Merkez


Komutanl Kumandan ayaa kalkt.

krm

"Merhaba, Jude." dedi Johanson neeyle. "Buras ne gzelmi."


"Sigur." Kadn glmsedi. "Sana bir zr borluyuz."
"Ah, szn bile etme." Johanson hayranlkla evresine bakt.
"Etkilendiimi sylemeliyim. Sanrm her gzel eyin bir ei var."
"lgileniyorsan, sana emalar gsterebilirim."
"Bir aklama benim iin yeterli olacaktr."
"Ve bir aklama alacaksn." Li mahcup grnmek iin elinden geleni yapt.
"Ama nce ltfen izin ver, durumu bu ekilde renmi olmandan ne kadar
znt duyduumu syleyeyim. Rubin asla sana vurmamalyd."
"Onun ne yapm olduu ile ilgilenmiyonm. Simdi ne yapyor? O
laboratuvarda neyin peinde?"
"Bir toksin aryor." dedi Vanderbilt.
"Bir..." Johanson yutkundu. "Bir toksin mi?"
691

"Haydi, Sigur," Li ellerini kavuturdu, "bunu barl bir ekilde


zeceimize gvenemeyiz. Bunun kulaa ne kadar korkun geldiini
biliyorum sanki arkandan i eviriyormu ve gvenine ihanet ediyormuuz
gibi ama... eh, seni yanl ynlendirmek istemedik. Yrr hakknda daha ok ey
renmek iin senin barl bir zm zerinde alman zorunluydu. Hepiniz
ok iyi altnz. Ama size bir silah gelitirdiimizi syleseydik, asla
aratrmalarnzda bu kadar ileri gidemezdiniz."
" N e silah?"
"Sava ve bar birbirinden tamamen farkl iki oyundur. Bar iin
alyorsan sava hakknda dnmemen gerekir. Mick bansn alternatifini
aratnyor tabii sizin aratrmalannzn yardmyla."
"Onlar ldrmek iin bir toksin mi gelitiriyor?"
" B u n u yapmak iin seni mi grevlendinnemizi tercih ederdin?" dedi
Vanderbilt. "O zaman ne olurdu?"
"Bekle bir dakika!" Johanson ellerini kaldrd. "Bize verilen grev temas
kurmakt. Onlar saldnlann durdurmaya ikna etmek, onlan yok etmek deil."
"Sen bir hayalperestsin." dedi Vanderbilt aalamayla.
" A m a bu hl yaplabilir, Jack! Tann akna biz..." Johanson dehet
iindeydi. Sylenenleri akl almyordu.
"Yapabilirsin, ha? Nasl?"
"Bu kadar ksa srede o kadar ok ey rendik ki. Bir yolu olmal."
"Peki ya bir yolu yoksa?"
"Neden bize bilgi vermediniz? Bu konu zerine tartabilirdik. Ayn ekipte
deil miyiz?"

krm

"Sigur." Li ciddi grnyordu. "Burada yaptmz ey Birlemi


Milletler'in verdii grev ile pek uyumuyor. Temas kurmamz gerektiini ben
de biliyorum ve bunu zaten deniyoruz. Ama dier taraftan, eer dmann
kkn kurutursak kimselerin buna zleceini sanmyorum. Sence her iki
yntemi de dikkate almamz gerekmez m i ? "

Johanson dik dik ona bakt. "Evet, ama bu maskaralklara ne gerek vardi?"
" n k yksek komuta kademesi size gvenmiyor," dedi Li, "nk
banl abalannzm aslnda bir saldny sakladn rendiinizde, ortal
velveleye verebilirsiniz. Hatta tpk filmlerdeki bilim insanlar gibi
davranacanzdan korkuyorlar; kt niyetli olsalar bile yabanclar yok etmek
yerine korumak ve incelemek isteyebilirsiniz."
"Filmler? Hani u ordunun anlamad her eyin zerine btn silahlaryla
gidip yok ettii filmler m i ? "
"Hah, bu cmlen hakl olduumuzu gsterir ite." dedi Vanderbilt gbeini
ovuturarak.
"Ltfen mantkl ol, Sigur...."

"Bir filmin karakterleri gibi davranacamz dndnz iin mi bu


kadar zahmete katlandnz sylyorsun?"
"Hayr." dedi Li ksaca. "Elbette hayr. Mesele sizinyrr' bulmaya ve onlarla
irtibat kurmaya odaklanmanz salamakt."
Johanson, oda boyunca sra sra dizilmi monitrleri iaret etti.
"O zaman bizi niye gzetliyorsunuz?"
"Rubin o gece bir hata yapt." dedi Li srarla. "Sana vurmaya hakk yoktu.
Gzetleme sistemlerimiz sizin gvenliiniz iin. in askeri ksmn gizli tuttuk
nk ekibin geri kalann huzursuz etmek ve sizin dikkatinizi datmak
istemiyorduk."
"Peki almalarmzn tam olarak amac n e ? " Johanson neredeyse Li'ye
dokunacak mesafedeydi, dimdik gzlerinin iine bakyordu. "Bar yapmak m
yoksa bizi kandrarak bandan beri planladnz askeri saldr iin bilgi
toplamak m?"
"Her seenei dnmemiz gerekiyordu."
"Mick, askeri seenekte ne kadar ilerledi?"
"Umut vaat eden birka fikri var gibi ama salam bir ey yok." Li derin bir
nefes ald. "Senden uluslararas gvenlik iin duyduklarn dierlerine sylememeni
istemek zorundaym. Milyarlarca insann yaam bize balyken, yaptklar ii
tehlikeye atamayz. ok yaknda her iki seenek zerinde de bir ekip olarak
alabileceiz. Sen imknsz gibi grneni basardn, dmanmza bir yz verdin.
Mesaj hazr olur olmaz gizlilie gerek kalmayacak Ve hep birlikte bir silah zerinde
almaya baladmzda, umut ediyorum ki bir daha asla"

krm

"Biliyor musun, Jude." diye hrlad Johanson. Artk kadna o "kadar


yaklamt ki yzlerinin arasnda neredeyse hi mesafe kalmamt. "Sana
inanmyorum. Bir kez lanet silahlarnza kavuunca onlar kullanacaksnz.
Neler olacan gremiyor musun? Onlar amip Jude! Milyarlarca ve
milyarlarca tekhcreli organizma! Zamann balangcndan beri buradalar.
Ekosistemimizde hangi rol oynadklar konusunda hibir fikrimiz yok. Onlar
zehirlersek, okyanuslara ne olacan asla bilemeyiz. Onlar ldrrsen, bize
ne olacan bilmenin imkn yok. Bunu gremeyecek kadar m gznz
karard? Yrr olmadan Gulf Stream'i nasl yeniden harekete geirmeyi
dnyorsun? Yrr olmadan solucanlardan nasl kurtulacaz?"

"K/r'la iimiz bitince," dedi Li, "solucanlar ve bakterileri halledeceiz."


"Anlamadm? Bakterilerle savaa m girmek istiyorsun? Bu gezegenin
tamam bakterilerden oluuyorl Mikroorganizmalarn soyunu mu kurutmay
dnyorsun? Bu kadar m akln kaybettin? Eer mikroorganizmalar yok
etmeyi baarrsan, bu gezegeni lme mahkum edersin. Dnya'y ldren siz
olursunuz y r r deil. Birok hayvan trnn soyu tkenir ve sonra d a "
"Sonra da n e ? " diye patlad Vanderbilt. "Gebereceklerse gebersinier! Seni

zavall, kibirli, aptal, her boku bilen bilim adam. Birka baln lmesi kimin
umurunda, esas kurtulmas gereken biziz-"
"Ama kurtulamayz!" Johanson artk baryordu. "Anlamyor musunuz?
Btn yaam formlar birbirine baldr. Ve yrr ile savaamayz o n l a r bizden
stn. Mikroorganizmalarla savamak bouna, sradan viral enfeksiyonlar bile
bizi alt eder ama asl mesele bu deil. nsanlar bu gezegende yaayabiliyorlar,
nk bu gezegene mikroplar hkmediyorlar."
"Sigur..." dedi Li yalvarr bir sesle.
Johanson dnd. "Kapy a," dedi, "bana kalrsa bu konuma burada bitmitir."
"Pekl." Li dudaklar smsk gerilmi bir ekilde ban sallad. "Sal, Dr.
Johanson'a yolu gster."
Peak tereddt etti.
"Kulaklarnda bir sorun mu var, Sal? Dr. Johanson gitmek istediini
belirtti."
"Fikrini deitiremeyeceimize emin inisin?" dedi Peak, sesi gergin ve
umutsuzdu. "Belki daha sonra bunun doru karar olduunu grebilirsin."
"Sadece kapy a, Sal." dedi Johanson.
Peak isteksizce bir adm ne att ve duvardaki bir dmeye bast. Kap
kayarak ald.
"Ve dier kap eer zahmet olmazsa."
"Tabii."
Johanson dan kt.
"Sigur!"

Durdu. "imdi ne var, Jude?"

krm

"Beni yapaklarmn sonularin ngrememekle suladn. Kim bilir? Belki de


haklsn. Ama sen de kendi harekederinin sonularna katlanabileceine emin
olmalsn. Eer dierlerine sylersen, onlarn irtibat kurma abalarn tehlikeye atarsn.
Bunu biliyorsun. Belki daha ilk batan size yalan sylemeye hakkmz yoktu; ama sen
de bizi aa karmaya hakkn olup olmadn dnmelisin."
Johanson yavaa dnd. Li kontrol odasnn kapsnda ayakta duruyordu.
"Elbette ok dikkatle dneceim." dedi.

"O zaman bir anlama yapalm. Ben bir zm bulana dek bana biraz zaman ver.
Durumumuzu bu akam detaylca konuabiliriz. Ve bu arada ikimiz de dierine sorun
karacak bir eyler yapmaz. Bu teklifle ibirlii yapabilir miyiz?"
Johanson dilerini gcrdatt. Gerekleri dierlerine aklarsa ne olurdu? Ya
Li'yi burada ve imdi reddederse ona ne olurdu?
"Anlatk," dedi,
Li glmsedi. "Teekkrler Sigur."

Weaver
Aslnda havuz gvertesinde kalmak istiyordu. Anavvak hl Greyvvolf un
moralini ykseltmeye alyordu. Adamlardan biri iin duyduu hisler onun
yannda kalmay istemesine sebep olurken, dierinin acs da kadn yanndan
ayrlmaya gnlsz klyordu. O gl, devasa adam bu kadar kederli
grmekten nefret ediyordu. Ama Johanson'un anlattklarn ok kayg verici
bulmutu. zerinde dndke, Independence'm gvertesinde olup bitenler
daha uursuz geliyordu. ten ie lmcl bir tehlike altnda olduklarn
hissediyordu.
Rubin o ana kadar oktan laboratuvara dnm olmalyd.
"Sonra grrz," dedi, "yapacam iler var."
Kelimeler azndan kt anda kulana hatal geldi. ok sradand.
Anavvak kalarn att. "ler mi?"
"Ah, anlarsn ya unlar bunlar."
Bu tr eyleri beceremezdi. Aceleyle rampadan kp koridora geti.
Laboratuvann kaps akt. eri girdiinde Rubin'in Oliviera'yla konumakta
olduunu grd. Tezghlardan birinin yannda duruyorlard. Rubin ona dnd.
"Selam. Bana bir ey mi soracaktn?"
VVeaver duvardaki bir dmeye bast ve kap arkasndan kapand. "Bana bir
eyi aklayp aklayamayacan merak ediyordum."
"Doru adam buldun." Rubin sntt.
"Bunu bilmek gzel." Onlara katld. Gzleriyle tezghn stn tarad.
Tezgha yaylm her trl ekipman vard. Bir muhafaza biriminin iinde eitli
boyutlarda neterler duruyordu.

krm

Hangar

"Sanrm bana niye yukanda gizli bir laboratuvar olduunu, orada ne halt
ettiini ve neden igur'u baylttn rahatlkla anlatrsn?"

Johanson fkeden kuduruyordu. O kadar kzgnd ki De yapacan bilemiyordu,


bu yzden koarak hangar gvertesine gitti ve duvar inceledi. Hafzasnda
kapnn tam olarak nerede olduunu biliyordu ama gizli bir geitten iz yoktu.
Aramak bounayd. Li, zaten laboratuvann varln kabul etmiti. Ama
Johanson iin ucunu brakmaya hazr deildi.
Aniden elik perdenin boyasnda uzun pas izleri grd. Ya da belki de orada
olduklarn fark etmiti ama soyulan boya ve paslanma gemilerde sradan bir
ey olduu iin daha nce ilgisini ekmemiti. Yepyeni bir sava gemisinde
pasn ne ii vard?
695

Birka adm geri gitti. Soldaki borular elik perde boyunca ykseliyor ve
uzun bir pas izi yapyordu. Onlarn zerinde bir sigorta kutusu vard, etraf
soyulan boyayla kaplyd.
Kapy bulmutu.
inanlmayacak kadar iyi gizlenmiti. O kadar kararl bir ekilde aramasayd,
asla bulamazd. "VVeaverTa birlikte daha nce aradklarnda bile, sanat eseri
saylabilecek bu aldatmacaya kanmlard. Hl hatlarn bulamyordu, sadece
kapy gizleyen, grnte geliigzel detaylar seebiliyordu.
VVeaver!
RubinTe konumu muydu? Li'ye verdii sze uygun olarak onu geri mi
arsayd?
Nefes nefese bo gvertede volta att, ne yapmas gerektiinden emin
deildi. Birden gemi gzne bir hapishane gibi grnd. San klaryla lo
hangar bile sanki zerine zerine geliyordu.
Dnmesi lazmd.
Uzun admlarla aracn sancak ksmna yrd ve asansre bindi. Ani rzgr
giysilerini ve salarn havalandrd. Denizin alkants giderek artyordu.
Saniyeler iinde yz srayan sularla kaplanmt. Platformun kenarna giderek
aaya, Grnland Denizi'nin ay mdaki huysuz manzarasna bakt.
Ne yapacakt?

Kumanda

Odas

Li monitrlerin nnde dikiliyordu. Johanson elik perdeyi inceler ve fkeyle


gvertede volta atarken onu izledi.

"Anlamayla ilgili o samalk da neydi?" diye homurdand Vanderbilt.


"Gerekten akama kadar enesini kapal tutacana inanmyorsun, deil m i ? "

krm

"Tutarsa hi amam." dedi Li.


"Peki ya tutmazsa?"
Johanson hangar gvertesinden asansre giderek gzden kayboldu. Li
dnd. " N e gereksiz bir soru, Jack. Sorunu zeceksin. Hemen."

"Bir dakika durun," diye itiraz etti Peak, "anlatmz ey bu deildi."


"zmek derken neyi kastediyorsun?" diye sordu Vanderbilt sinsice.
"ok iyi biliyorsun." dedi Li. "Demek istediim bizi sorunumuzdan kurtar.
Frtna yaklayor. nsanlann bu havada danda dolanmann tehlikeli olduunu
bildiklerini zannedersin. Ama ani bir rzgrla..."
"Hayr," dedi Peak ban sallayarak, "byle bir karar vermedik..."
"Kapa eneni, Sal."
"Jude, onu birka saaiine bir yere kieyebiliriz. Tek ihtiyacmz olan o kadar."
696

Li onu duymu gibi davranmaya dahi zahmet etmedi. "ini yap Jack." dedi
Vanderbilt'e. "Ve onu bizzat yap."
Vanderbilt srtt. "Zevkle bebek."

Laboratuvar
Oliviera'nn uzun surat daha da uzamt. nce VVeaver'a, sonra Rubin'e bakt.
" E e e ? " dedi VVeaver.
Rubin'in yz soldu."Neden bahsettiini bilmiyorum."
"Mick, beni dinle." VVeaver onunla masa arasna girdi ve neredeyse dost
canls bir tavrla omzuna elini koydu. "Ben konumay pek beceremem. Ksa,
kesin sohbetleri severim. imdi neden batan balamyoruz? Bu sefer beni
mazeretlerle skma. Tam zerimizde bir laboratuvar var. Oraya hangardan
kabiliyorsun. Elbette kap gayet iyi gizlenmi ama Sigur seni girip karken
grd. Ve sen de ona arkadan saldrdn. yle deil mi?"
"Tahmin etmeliydim." Oliviera, hor gren bir tavrla Rubin'e bakt.
Biyolog VVeaverTn skca tutan elinden lortulmaya alt ama beceremedi.
"Hi byle bir samalk duymadm b e n asla... Hayr!"
Weaver, bota kalan eliyle bir neteri kavramt. Ucunu adamn
atardamarna bastrd. Rubin geri kamaya alt. VVeaver ba adamn
derisine biraz daha batrd ve kaslarn gerdi. Biyolog kskac iinde
hapsolmutu. "Akln m kardn?" diye inledi. " N e yaptn z a n n e d i "

krm

Vanderbilt

"Mick, ben senin gibi hanm evlad deilim. Ve dndnden daha


glym. Kk bir kzdm, bir kediyi okarken yanllkla ezerek
ldrmtm... ok korkun, deil mi?Yani bana ne sylediine dikkat etsen
iyi olur... Seni okamay hi istemem."

Vanderbilt, Johanson'u ldrmek iin bir arzu duymuyordu ama onu canl
tutmak iin zel bir sebebi de yoktu. Komik bir ekilde adamdan holanyordu
ama bunun konuyla ilgisi yoktu: grevini almt ve emirleri akt. Johanson,
bundan byle bir gvenlik riski oluturmayacakt.
Yannda Floyd Anderson vard. Independence 'taki pek ok kii gibi birinci
subayn da ikili bir grevi vard. Eitimini donanmada alm olsa da, CIA'e
sadkt. Buchanan ve mrettebattan birka dnda, gvertedeki hemen hemen
herkes gibi CIA'in kara kapl defterine kaytlyd. Anderson daha nce Pakistan
ve Krfez Sava'nda gizli operasyonlarda bulunmutu. yi bir ajand.
697

Ve bir katil.
Vanderbilt olaylann gidiatn dnd. Son ana kadar karlarnda
terristlerin olduu fikrine inanmt ama artk Johanson'un bandan beri hakl
olduunu kabul etmek zorundayd. Onu ldrmek yazk olacakt, zellikle de
bu Li'nin fikri olduu iin. Vanderbilt, mavi gzl cadya tahamml
edemiyordu. Li paranoyakt, katyd ve dzenbazd. Ondan nefret
ediyordu ama yine de kadnn sinsi acmaszlnda bir mantk hatas
bulamyordu. lgn olabilirdi ama haklyd. Ve bu konuda da haklyd.
Birden Johanson'u Li hakknda Nanaimo'da uyardn hatrlad.
Kadn deli. Capisce?
Belli ki Johanson anlamamt.
Kimse ilk bakta anlamazd. Li'nin kusurunu grmek zordu: kadnn her
yerde komplolar grmesi ve takntl hrs onu ar tepki vermeye zorluyordu.
Yalan sylyor, aldatyordu ve hedefine ulamak iin herkesi, her eyi kurban
etmeye hazrd. Bakan'n gzdesiydi ve Bakan bite kadnn gerek yzn
gremiyordu. Dnyann en gl adam kiminle dans ettiini bilmiyordu.
Hepimiz dikkat ermeliyiz, diye dnd Vanderbilt. Ta ki zaman geldiinde
birisi silah kapp sorunu zene dek.
Koridorlarda aceleyle ilerlediler. D platformda dolanan Johanson onlara
bir kyak ekiyordu. Deli kan ne demiti. ni bir rzgrla...

Kumanda

Odas

Li konsollardan birine arldnda, Vanderbilt odadan daha yeni kmt.


Masadaki adam monitr iaret etti. "Laboratuvarda elence var anlalan."
dedi.

krm

Li olay ekranda seyretti. VVeaver, Oliviera ve Rubin bir araya toplanm,


ayakta duruyorlard. VVeaver bir kolunu Rubin'in omzuna atmt ve onu
gsne bastryordu. Bu ikisi ne zamandan beri bu kadar yakn arkada
olmulard ki?
"Sesi a." dedi Li.

VVeaverTn konutuunu duydular. Sesi alakt ama netti. Gizli laboratuvarla


ilgili Rubin'i sorguluyordu. Daha yakndan baknca Rubin'in gzlerinin korku
dolu olduu ve VVeaverTn kta parlayan bir eyi elinde tuttuu grlyordu.
Her ne ise, rahatsz edecek kadar Rubin'in boazna yaknd.
Li yeteri kadar grp duymutu. "Sal, yanna makinah tfei olan adam
al, hemen imdi. eri giriyoruz."
" N e yapmay dnyorsun?" diye sordu Peak.
"Dzeni salamay." Ekrandan uzaklaarak kapya ilerledi. "Sorduun soru,
698

bize iki saniyeye mal oldu. Biraz daha vakit kaybedersen, Sal, seni kendim
vururum. Adamlarn topla. Bir dakikan var. Sonra VVeaver'a haddini
bildireceiz. Bilim insanlarnn av yasa bitti artk."

Laboratuvar
"Seni aalk pi-4curusu," dedi Oliviera, "Sigur'u baylttn. Aklndan ne
cehennem geiyordu?"
Rubin'in gzlerinde kr bir panik vard. Gzleriyle tavan tarad.
"Bu doru deil, b e n "
"Kameralar aryorsan zahmet etme, Mick," dedi VVeaver yumuak bir
tonda. "Birileri buraya gelene kadar lrsn."
Rubin titremeye balad.
"Sana bir kez daha soracam Mick, yukarda neler oluyor!"
"Bir toksin gelitirdik." diye kekeledi.
"Toksin m i ? " diye tekrarlad Oliviera.
"Senin almandan yararlandk, Sue. Demek istediim, senin ve Sigur'un tabii
ki. Siz bir kez feromonun formln karnca, istediimiz kadann retmemizin
nnde bir engel kalmad ve... Ee... Onu radyoaktif bir izotopla birletirdik."
"Ne yaptnz?"
"Feromonu zehirledik yrr hcreleri, aradaki fark anlayamyor. Baz
denemeler yaptk v e "
"Yani orada bir tane daha m derin deniz odas var?"
"Sadece kk bir tane... Karen, ltfen. Ba kaldr. Bu gereksiz. Her eyi
grebiliyor ve duyabiliyorlar."

krm

"Konudan sapma," dedi VVeaver, "sonra ne oldu?"


"ey, feromon kusurlu yrr hcrelerini ldryor. Belli bir trdeki zel
reseptrleri olmad iin lyorlar, tpk Sue'nun syledii gibi. Programl
hcre lmnn yrr biyokimyasnn bir paras olduunu anladmzda,
salkl r r ' l a r d a da bunu tetiklemenin bir yolunu bulmamz gerekiyordu."

"Feromon vastasyla m?"


"Tek yolu bu. DNA'yla dorudan oynayamyruz nk henz genomu tam
olarak zemedik ve bunu yapmak yllar srecektir. Dolaysyla koku maddesi
ile yrr'm fark edemeyecei bir radyoaktif izotopu birbirine baladk."
"Peki bu izotop ne ie yaryor?"
"zel reseptrn koruyucu etkisini devre d brakyor. Yani feromon
lmcl. Salkl hcreleri de ldrebiliyor."
"Neden bize sylemediniz?" diye sordu Oliviera. "Hibirimiz bu yaratklar
sevmiyoruz. Belki birlikte bir zm retebilirdik."
699

"Li'nin kendi planlan var." diyebildi Rubin.


"Ama ie yaramayacak."
"Yarad. Denedik bile."
"Bu delilik Mick! Ortala ne saldnz bilmiyorsunuz. Ya yrr'm soyunu
tketirseniz? Gezegenin yzde yetmiini onlar kontrol ediyorlar. Zamann
balangcndan beri var olan karmak bir biyoteknolojiyi srdryor, dier
yaratklarn, tahminen btn deniz yaamnn iine giriyor ve onlar
ynlendiriyorlar. Peki ya denizlerdeki metan ya da karbon dioksiti onlar yok
ediyorsa? Onlar tamamen ldrrseniz bu gezegene neler olacan hibirimiz
bilemeyiz."
"Ama neden hepsi lsn ki?" diye sordu VVeaver. "Toksin sadece birka
hcreyi ldrmyor mu? Ya da bir kolektifi?"
"Hayr, bir zincirleme reaksiyon balatyor." Rubin artk hrldyordu.
"Programlanm hcre lm. Bir kez bilemeye baladklarnda, kendi
kendilerini yok ediyorlar. Feromon onlara bir kez yapmaya grsn, i bitiyor.
Bunu durdurmak iin yapabilecekleri hibir ey yok. Yrr' yeniden kodluyoruz.
lmcl bir virs gibi. Hepsi birbirine bulatryor."
Oliviera Rubin'in yakasna yapt.
"Bu denemeleri durdurmanz gerek." dedi aceleyle. "Bu yolun k yok.
Lanet olsun, Mick, Dnya'nn gerek hakiminin onlar olduunu anlamyor
musun? Onlar Dnya'nn ta kendisi! Bir tr sperorganizma. Zeki okyanuslar.
Nasl bir eye bulatnzn farknda bile deilsiniz."

"Peki ya toksini kullanmazsak?" Rubin atlak bir sesle gld. "Bana


ekosistemle ilgili o zrvalan anlatma. Hepimiz leceiz ite, olaca bu. Bir
sonraki tsunamiyi mi beklemeliyiz sence? Ya da ar metan sahnm yznden
kavrulmay? Belki de yeni bir buzul an?"

krm

"Buraya geleli daha bir hafta bile olmad ama daha imdiden irtibat
saladk." dedi VVeaver. "Neden bir anlama iin uramayalm?"
"ok ge." Rubin'in sesi bir gcrt gibiydi.
VVaver'n gzleri duvara ve tavana kayd. Li veya Peak ieri dalmadan nce
ne kadar zaman kaldn bilmiyordu. Belki de Vanderbilt geliyordu. Fazla
srmezdi. " N e demek ok ge?"

" o k g e ! " diye lk att Rubin. "ki saatten az bir sre iinde toksini
salyoruz."
"Aklnz karmsnz." diye fsldad Oliviera.
"Mick," dedi VVeaver, "bana bunu nasl yapacafnz tam olarak anlatman
gerek. Yoksa elim kayabilir."
"Yetkim y o k "
"ok ciddiyim."
Rubin batan aa titriyordu. "Deepflight 3'teki iki torpidoyu kullanacaz.

Radyoaktif feromonu fzelerin iine yerletirdik."


"Denizaltna yklendiler mi?"
"Hayr. Yklemeyi yapmak benim iim v e "
"Onlar dibe kim indiriyor?"
"Li ile birlikte gideceiz."
"Kendi mi gidecek?"
"Bu onun fikri. Hibir eyi ansa brakmak istemiyor." Rubin glmsemeyi
becerdi. "Onu durduramazsn, Karen. Yapabilecein hibir ey yok. Bu gezegeni
asl biz kurtarmaya alyoruz. nsanlar bizim admz hatrlayacak"
"Kapa eneni, Mick." VVeaver onu kapya doru iteklemeye balamt.
"Beni laboratuvarna gtryorsun. O toksin hibir yere gitmeyecek.
Senaryonuz u anda deiti."

Havuz

Gvertesi

"KarenTa aranzda bir eyler mi var?" diye sordu Greywolf kasalara malzeme
yerletirirken.
Anavvak armt. "Eee, pek saylmaz."
"Saylmaz derken?"
"Benim bildiim kadaryla sadece iki iyi arkadaz."
Greyvvolf ona yle bir bakt. "imizden en azndan birinin ileri doru
drst halletmesinin vakti gelmiti." dedi.
"Ya benimle ilgilenmiyorsa?" Anavvak bunu syledii anda neyi itiraf
ettiini fark etti. "Bu tr ilerde umutsuz vakaym, Jack."

"Belli," dedi Greyvvolf alayla, "yaayanlarn alemine katlman iin babann


lmesi gerekti."

krm

"Hey..."
"tiraz etme, doru sylediimi biliyorsun. Neden onun peinden
gitmiyorsun? Belli ki seni istiyor."
"Buraya seni grmeye geldim, Karen iin deil."
"Buna minnettarm. imdi git."
"Tanr akna, Jack. ine kapanmay brak artk. Haydi ayaklarn yzgece
dnmeden bir yrye kalm."
"Yzge bana uyar."
Anavvak ne yapacan bilemez bir halde tnele bakt. Tabii ki VVeaverTn
ardndan gitmek iin sabrszlanyordu ve bu sadece biraz evvel itiraf ettii gibi
kadndan holand iin deildi. VVeaverT rahatsz eden bir eyler olduuna
emindi. Kadn heyecanl ve gergin grnyordu. Ona JohansonTa ilgili
anlattklarn dnmeden edemiyordu.
701

"Tamam o zaman, burada kendi kendine r," dedi Greyvvolf a, "ama


fiknni deitirirsen gelip beni bul."
Havuz gvertesinden kp laboratuvara doru yrd. Kap kapalyd.
ylece ieri girmeyi dnd. Belki Johanson oradayd. Sonra vazgeip
esrarengiz duvara bakmak iin hangar gvertesine doru ilerledi.
Blmeye girerken gz ucuyla VanderbiltTe
platformunun orada gzden kaybolduklarn grd.

Anderson'un

asansr

Aniden huzursuzland. Orada ne kartryorlard?


Ve VVeaver nereye kaybolmutu?

Abis
Gl bir gnbats rzgr havada uuldad. Kutuptaki buz rtlerinden geliyor
Independence'm gvdesine arpan beyaz tal dalgalar yaratarak denizin
zerinde scaklk namna ne kaldysa emiyordu.
Okyanus yzeyinin alkantl sularnn altnda girdaplar ve trblanslar
oluuyordu ama derinlere inildike sular sakinleiyordu. Burada aylar nce
iindeki tuzla arlam buz gibi souk su, denizin dibine alayanlar gibi
kmekteydi. Ac souk hl hakimiyetini srdryordu, ancak bir sredir
scaklk etkisine maruz braklarak hzla eriyen kutup buzlarnn tatl suyu
denize karyordu. Denizlerin akcieri olarak da tanmlanan ve oksijen zengini
souk suyu derinliklere tayan Kuzey Atlantik Aknts yava yava duruyordu.
Termohalin dolam durmu ve tropiklerden gelip scaklk tayan aknt
kurumutu.

Ama henz tam anlamyla durmamt. Dibe ken su stunlar artk tespit
edilemiyor olsa bile, az bir miktar souk su hl yavaa derinliklere
szmaktayd. Okyanusun karanlk durgunluunda, Grnland havzasnn
yzlerce, binlerce metre dibine inene kadar metre metre kyorlard.

krm

buuk kilometre derinlikte, amurlu deniz tabannn hemen zerinde,


zifiri karanlk koyu mavi bir parltya dnyordu.

Devasa bir alana yaylmt: bulut formunda deildi, ince duvarl ve boru
biimliydi; jlemsi maddeden oluan saysz ayak zemine sk sk tutunmutu.
Borunun iinde dokuna gibi milyonlarca uzant eit aralklarla 'sralanmt,
ritmik olarak dalgalanan bir ayr andryordu. Byk bir nesneye doru
beyazms bir maddeden byk topaklar zerlerinde ilerliyordu. Mavi parlt,
ancak bu nesnenin hatlarn gsterecek kadar glyd ve grnen iki ak
kubbeden ibaretti. Deepflight, belli bir ayla amurlu zeminin zerinde sabit
duruyordu.
Organizma, bir sredir denizaltn donmu beyaz topaklarla yklyordu ve
702

gemi neredeyse dolmutu. lem bitti. Borunun bir blm ayrlarak gemiye
doru batt ve onun d yzeyini kaplamaya balad. Gvdenin etrafndaki
transparan madde kaslarak sktka kozay kapad. Parlayan mavi tabakalar
yayld ve birleerek denizaltn jlenin iine hapsettiler. Uzun ince bir boru
ona doru ilerledi ve nabz gibi atmaya balad. inden su pompalanyordu.
Oraya ait olmayan bir su. Jleden oluan zarif boru suyu, denizaltnn zerinde
aslym gibi duran ve Norve kta sahanlndaki bir amur volkannn iinden
gelen scak suyla dolu devasa bir organik balondan ekiyordu. Aslna baklrsa,
iindeki daha scak ve hafif su yznden balonun yzeye doru ykselmesi
gerekirdi ama arl onu sabit tutuyordu.
Scaklk geminin etrafna sarlm jle kesesinde toplanyordu.
Beyaz yumrular annda tepki verdi. Saniyeler iinde hidratlarn donmu
kristal kafesleri eridi. lerinde sktrlm metan, sanki bir patlama gibi hzla,
eski hacminin yz altm drt katna kadar genileyerek Deepflight'i gazla
doldurdu ve jle kabuu davul gibi gerene dek iirdi. Jleden oluan koza
boudan ayrld ve kapand. Kaamayan gaz, bata yavaa, sonra etrafndaki
basn azaldka hzlanarak yukar ykseldi. Gaz, koruyucu kozas ve denizalt
kurun gibi yzeye frladlar.

Laboratuvar
Tek kolu Rubin'e sarlm ve dier eli adamn boazndaki neteri tutan VVeaver
ne ilerledi ama ok uzaa gidemedi. Laboratuvann kaps kayarak ald. Ar
silahl asker frtna gibi ieri dalp nian aldlar. VVeaver, Oliviera'nn dehet
iinde lk attn duydu. Durdu ama Rubin'i tutmaya devam etti.

krm

Li arkasnda Peak ile birlikte laboratuvara girdi. "Hibir yere gitmiyorsun,


Karen."
"Jude," dedi atlak sesiyle Rubin, "zaman gelmiti. u manya zerimden
aln."
"Sessiz ol." diye hrlad Peak. "Sen olmasaydn bu duruma dmeyecektik."
Li glmsedi. "Karen," dedi, "biraz ileri gittiini dnmyor musun?"
"Mick'in sylediklerine baklrsa... Hayr."
"Peki ne syledi?"
"Ah, ok yardmc oldu. yle deil mi, Mick? Bize bilmemiz gereken her
eyi anlatt."
"Yalan sylyor." diye tslad Rubin.
"Hmm... Zincirleme reaksiyonlar, toksinlerle dolu torpidolar ve Deepflight
3. Ah, bir de ikinizin nmzdeki birka saat iinde bir gezi planladnz
syledi."

703

"Ck ck ck." Li bir adm ne kt. VVeaver Rubin'i skca tuttu ve onu
tezghn arkasnda kprdamadan duran Oliviera'ya doru geri ekti.
Oliviera'nn elinde hl iinde feromon rnekleri olan test tp vard.
"Mick Rubin muhtemelen dnyadaki en iyi biyologlardan biri," dedi Li,
"sorunu u ki, her zaman kendini kantlamak zorunda hissediyor. nl olmak
iin her eyini verir. Bu yzden enesini tutmak onun iin bu kadar zor. Onu
mazur grmeniz gerek. Mick, bir para nn tadna varmak iin kendi ninesini
bile satar." Durdu. "Ama nemi yok. Ne planladmz biliyorsunuz, yani
sebeplerimizi de anlyorsunuz. lerin bu noktaya gelmemesi iin elimden
geleni yaptm ama sanrm artk herkes srrmz biliyor, yani bana baka bir
seenek brakmadnz."
"Aptalca bir ey yapma, Karen." diye yalvard Peak. "Adam brak gitsin."
"yle bir ey yapmayacam."
"Ona hl ihtiyacmz var. Eer onu serbest brakrsan, daha sonra seninle
oturur konuuruz."
"Zaten gereinden fazla konuuldu." Li tabancasn ekerek VVeaver'a nian
ald. "Onu brak, Karen, yoksa seni vururum. Bir daha uyarmayacam."
VVeaver tabancann kk namlusuna bakt. "O kadar ileri gidemezsin."
dedi.
"Gerekten mi?"
"Bunun iin bir sebep yok."

"Hata yapyorsun, Jude." dedi Oliviera bouk sesiyle. "Toksini


kullanamazsnz. Mick'e zaten anlattm, nk..."
Li dnerek Oliviera'ya nian ald ve tetii ekti. Bilim kadn tezgha arpp
kayarak yere dt. Test tplerinin mahfazas elinden dt. Bir an iin arm
grnerek gsndeki yumruk byklndeki delie bakt ve soma gznn
feri snd.

krm

"Hayr!" diye lk att Peak. "Tanr akna, ne halt ediyorsun? "


Tabanca yine VVeaver'a dnmt.
"imdi brak onu." dedi Li.

Gverte

Asansr

"Dr. Johanson!"

Johanson olduu yerde dnd. Vanderbilt ve Anderson platformdan ona


doru geliyorlard. Anderson heyecansz ve ilgisiz grnyordu. Dme gibi
kara gzleri uzakta bir eye kilitlenmiti. Vanderbilt ise parlyordu.
"Sanrm bize epey kzda." dedi.
Tavrnda samimi bir hava vard. Johanson adamlarn yaklamasn
704

seyrederken kalarn att. Platformun uzak ucunda, kenarndan hemen birka


metre ieride duruyordu. Kuvvetli rzgr yzne arpyor, altnda dalgalar
arpyordu. Adamlar grmeden nce ieri girmeyi dnyordu. "Buraya
neden geldin Jack?"
"Belli bir sebebi yok." Vanderbilt zr diler gibi bir hareket yapt. "Sadece
zgn olduumu sylemek istedim. Tm bunlar ok gereksiz. Kavga
etmememiz gerekirdi. Bu i tmden samalk."
Johanson cevap vermedi. Vanderbilt ve Anderson yaklayorlard. Kenara
doru bir adm att. ki adam durdu.
"Konumak istediin bir ey mi var?" diye sordu Johanson.
"Daha nce sana kar kaba davrandm," dedi Vanderbilt, "zr dilerim."
"Bu ok zarife, Jack. zrn kabul edildi. Yardm edebileceim baka bir
ey var m ? "
Vanderbilt frtnay karsna ald. Seyrelen san salar rzgr altndaki ot
tarlalar gibi dalgalanyordu. "Buras da cidden soukmu." dedi ne
ilerleyerek. Anderson onu takip ediyordu. kisinin arasnda bir mesafe olutu.
Sanki Johanson'u embere alyorlarm gibi grnyordu. Artk Johanson'un
yana kaabilecei veya aralarndan syrlabilecei bir alan kalmamt.
Yapmaya altklar ey o kadar barizdi ki, Johanson armad bile. i
korkuyla dolmutu, korku ve mitsiz bir fkeyle. Dnmeden kenara doru bir
adm daha att ve hata ettiini fark etti. Artk platformun kenarna ok yaknd.
Ani bir rzgr onu alara veya suyun iine savurabilirdi. "Jack," de'di yavaa,
"herhalde beni ldrmeyi planlamyorsunuz?"
"Bunu da nereden kardn?" Vanderbilt saf bir aknlk taklidi yapt.
"Sadece konumak istiyorum."

krm

"O zaman neden Anderson'u da getirdin?"


"Ah, o da buralardayd. Tamamen tesadf. Dndk k i "
Johanson Vanderbilt'e doru frlad, eildi ve saa doru atld. Kenardan
uzaklamt. Anderson ona doru srad. Bir an iin doalama taktii ie
yaram gibi grnd ama sonra Johanson birilerinin onu tutup geri ektiini
hissetti. Anderson'un yumruu ona doru utu ve yzne indi.
Dt ve platform boyunca kayd.

Yardmc kaptan acele etmeden ona doru yrd. Gl elleri Johanson'un


koltuk altlarnda kayboldu ve onu havaya kaldrd. Johanson Anderson'un
kavrayn parmaklaryla gevetmeye alt ama bu betonu tutmak gibiydi.
Ayaklar yerden kesildi. Anderson onu Vanderbilt'in denize bakarak bekledii
kenaradoru tarken lgn gibi tekmeler savurdu.
"Bugn deniz cehennem gibi." dedi CIA ajan. " U m a n m seni imdi aa
atarsak alnmazsn, Dr Johanson. Korkarm biraz yzmen gerekecek." Dilerini
gstererek sntt. "Ama korkma, ok uzaa gitmene lzum yok. Su epey souk,

en fazla iki derece. Olduka kolay ve rahat olacak. Her ey sakinleecek,


hislerin kaybolacak, kalp atlarn yavalayacak"
Johanson barmaya balad. "Yardm edin!" diye lk att. " m d a t ! "
Ayaklan kenardan aa sallanyordu. Altnda a vard ve platformdan
sadece iki metre kadar ileri kyordu. Yeteri kadar uzak deildi. Anderson,
onu rahatlkla zerinden artabilirdi.
"-m-d-a-t!"
Anderson'un inlediini duydu. Aniden platformun zeminini altnda hissetti.
Anderson srt st yere yklp onu da beraberinde ekerken gkyzn grd
ve sonra adam onu brakt. Johanson bir kenara yuvarlanarak ayaa srad.
" L e o n ! " dedi soluk solua.
nnde acayip bir manzara vard. Anderson ayaa kalkmaya alyordu.
Anavvak ona arkadan sarlmt ve ceketini ekitiriyordu. Yere birlikte
dmlerdi. imdiyse Anavvak adam brakmadan altndan kalkmaya
alyordu.
Johanson araya girmek zereydi.
"Dur!"
Vanderbilt yoluna kt. Elinde bir silah vard. Yavaa srt ka dnk
ekilde durana dek yerdeki vcutlarn arasndan ilerledi.
"yi deneme." dedi. "Ama artk yeter. Dr Anavvak, ltfen Bay Anderson'u
brakn da buraya gelsin. O sadece iini yapyor."
Anavvak gnlszce Anderson'un baln brakt. kinci kaptan ayaa
frlad. Rakibi ayaa kalkana kadar beklemeden sanki bir uval gibi onu havaya
kaldrd. Bir an sonra Anavvak'n vcudu kenara doru uuyordu.

" H a y r ! " diye kkredi Johanson.

krm

Anavvak gverteye dp platformun tam kenarna kadar kayd.


Anderson bam Johanson'a evirdi. Bir kolu ne frlayarak onu yakalad ve
yumruunu midesine saplad. Johanson'un nefesi kesildi. Midesine bir ac
dalgas yayld. Bir ak gibi ikiye katland ve dizlerinin zerine kt.
Ac neredeyse dayanlmazd.
Rzgr salarn kartrrken melip rerek Anderson'un onu yine
yumruklamasn bekledi.

DRDNC

BOLUM

BATI

krm

Aratrmalar gsteriyor ki, insanlar belli bir alt ya da metaseviyedekinin tesinde zeky tanma yeteneine sahip deiller.
Bizlerin, zeky fark edebilmemiz iin onun bizim davran
kalplarmza oturmas gerekiyor. Bu erevenin dnda ileyen bir
zek ile karlatmzda rnein mikro dzeyde onu
alglayamyoruz. Benzer bir ekilde, eer bizden ok daha stn bir
zek, bizim ok temizde bir zihin ile temas kurarsak, onun mant
bizi aaca iin sadece kaos grebileceiz. Daha yksek bir zeknn,
insan kavraynn tesindeki parametrelerle ald kararlar bizim
zekmz iin anlalmaz olacaktr. Bir kpein bizi nasl grdn
hayal edin. Kpee gre insan bir zihin deil, itaat edilmesi zorunlu
bir gtr. Onun bak asna gre insan davranlar anlamszdr,
nk bizim davranlarmz kpek algsnn kavrayamayaca
fikirlere dayanr. Bu adan bakarsak, eer Tanr varsa, onun zeksn
kavrayamazdk nk ilahi dnceleri bizim iin anlamas
olanaksz, ok fazla sayda faktr ihtiva edecekti. Bu nedenle, Tanr
kaosun bir gc olarak grnecekti ve tabii bylece brakn bir
sava, bir futbol man bile ynetmesini istemeyeceimiz bir varlk
olacakt. Bu trden bir varlk insan algsnn snrlarnn ok tesinde
olurdu. Ve bu da u soruyu ortaya karyor: bir meta-varbk olan
Tanr, daha alt seviyedeki insann zeksn fark edebilir mi? Belki
de eninde sonunda petri kabndaki bir deneyden ibaretiz...
SaTnarrtha

Crovve,

Gnlkler

Deepflight

Anderson'un yumruu hi gelmedi.


Birka saniye nce Independence mrettebat krmz alarma gemiti:
yunuslar bilinmeyen bir nesne bildirmilerdi. imdi artk geminin sonar
sistemleri de objeyi tespit etmilerdi. Belirlenemeyen bir boyut ve ekilde bir
ey hzla yaklayordu. Bir torpido gibi ses karmyordu ve sonarda onu
frlatm olabilecek bir ey grnmyordu. Mrettebat ve konsollarn
bandakileri huzursuz eden ise, hzl ve sessiz gelii deil, yukar doru dimdik
zerlerine gelmesiydi. Yuvarlak, mavimsi bir lekenin karanlktan syrlmasn
monitrlerden seyrettiler. Yzeyi dalgalanan bir kre hzla onlara doru
yaklayordu, en az on metre apndayd ve ekranlarda gittike byyp
ekilleniyordu.
Buchanan, ate etme emrini verdiinde zaten artk ok geti.

Kre tam gvdenin altnda patlad. Yolculuunun son birka dakikasnda,


iindeki gaz genlemeye devam etmi ve ykseliini hzlandrmt. Yukar
doru hzla ilerlerken, kozasnn ince jle derisi yrtlma noktasna kadar
gerilmi, sonra da batan aa yarlarak almt. Artklar suda asl kalmt.
Gaz yukar doru yoluna devam etmi, drtgen bir nesneyi beraberinde yzeye
tamt.

krm

Kendi ekseninde dnen kayp Deepflight, Independence 'a doru hzla


savrulup ona pruvadan arpm ve torpidolarn geminin gvdesine gmmt.
Sonsuzluk gibi bir an geti.
Sonra patlama oidu.

709

Kpr
Dev gemi sarsld.
Felaketin geldiini gren Buchanan harita masasna tutunarak zar zor ayakta
kalmay becerdi. Onun kadar ansl olmayan dierleri yere kapaklandlar.
Ada'nn altndaki kumanda odalarnda sallant o denli bykt ki monitrler
atlad ve ekipman paralar havaya savruldu. C C ' d e Crovve ve Shankar
koltuklarndan frladlar. Saniyeler iinde geminin her yerine kaos hakim
olmutu. almaya balayan alarm sirenlerinin sert sesi, barlar, koturan
ayak sesleri, arpma, uuldama ve bir kattan tekine, koridorlar boyunca
yaylan karmaaya kart.
arpmadan sonra saniyeler iinde makina ve soutma dairelerinde
teknisyenler lmt. Cephanelik ve iki tane LM 2500 gaz trbininin olduu
makina dairesinin olduu noktada, gvdenin dndan geminin iine doru
devasa bir krater almt. Ak yark yirmi metre uzunluundayd. Su bir tufan
gibi eri akp, patlamadan sa kurtulanlar ldryordu. Kamaya alanlar
kilitli kaplarla karlamt. Independence" kurtarmann tek yolu, hasar alan
yerlerdeki insanlar fkeyle kuduran su ile hapsederek, takn suyun geminin
kalann silip sprmesini nlemekti.

Gverte

Asansr

Platform vahice sallanp Floyd Anderson'u Johanson'un zerinden uurdu.


kinci kaptan kollarn iki yana at, parmaklar havay tutmaya alt ama
yzst dp dnd ve kprtsz kald. Gzleri akt ve bombo bakyordu.

krm

Vanderbilt'in de neredeyse ayaklar yerden kesilmiti. Elinden frlayan silah


platform boyunca kayp kenarn birka santim yannda durdu. Vanderbilt,
Johanson'un ayaa kalkmaya altn grnce ileri atld ve onu
kaburgalarndan tekmeledi. Bilim adam bouk bir lkla yana dt.
Vanderbilt gemiye ne olduunu bilmiyordu ama mthi bir ykm olduunu
anlamt. Ancak ald emir Johanson'u ortadan kaldrmakt ve bunu yerine
getirmeye kararlyd. nleyen, kan revan iindeki adam alarn zerinden
atmak iin eilirken biri yan taraftan zerine atlad.

"Vanderbilt, seni pi kurusu!" diye bard Anavvak.


Vanderbilt kendini birden saldr altnda buluverdi. Anavvak'n yumruklar
kr bir fkeyle yamur gibi zerine yayordu. Vanderbilt geri ekildi. Ban
korumak iin kollann kaldrp yana eildi ve saldrgann diz kapana bir
tekme geirdi.
Anavvak sarsld ve dizlerinin ba zld. Jack Vanderbilt'i tanyan pek
710

ok insan onun gcn ve evikliini hafife alrd. Sadece gbeini faik


ederlerdi. Ama savunma ve dv sanatlannda en st dzeyde eitim almt
ve yz ksur kilo olmasna ramen hl baz ciddi hareketler yapabiliyordu.
ne koup kendini havaya frlatt ve botunu Anavvak'n gs kemiine
gmd. Auavvak srtst dt. Az bir O harfi gibi ald ama ses kmad. yi,
diye dnd Vanderbilt. Adamn soluunu kesmiti. Eilip Anavvak'n
salarn kavrad ve dirseini adamn karn boluuna gmd.
Bu yeterliydi. imdi sra Johanson'davd. Norveli'yi suya frlattktan sonra
Anavvak da onu izleyecekti.
Ayaa kalkarken Greyvvolf un ona doru ilerlediini grd. Vanderbilt
hemen saldrya geti. Kendi etrafnda dnd, sa baca ile att tekme
rakibini buldu ama geri sekti.
Bu doru olamaz, diye dnd, kafas karmt. O tekme herhangi birini
yere devirmeye veya acdan iki bklm etmeye yeterliydi. Ama adam onun
zerine gelmeye devam etti. Gzlerindeki niyeti anlamamak imknszd.
Vanderbilt, eer hayatta kalmak istiyorsa bu sava kazanmak zorunda
olduunu anlad. Kollarn bann zerinde dndrerek bir sonraki darbeyi
indirmeye hazrland. ne atld ama kolunun geri itildiini hissetti. Sonra
Greyvvolf un sol eli Vanderbilt'in gerdanna gmld. Vanderbilt tekmeledi.
Greyvvolf uzun admlarn hi kesmeden, onu platformun kenarna itti,
yumruunu kaldrd ve vurdu.

Vanderbilt'in gzlerinde yldzlar uutu. Her ey kpkrmz oldu. Bumu


krlrken bir atrdama sesi duyuldu. kinci yumruk elmack kemiini
parampara etti. Grtlandan hrltl bir lk ykseldi. ncyumruk
aznda patlad. Dileri krld. Vanderbilt ac ve fkeden kudurmutu. Devin
dier eli hareket etmesini engelliyordu. Yz yava yava eziliyordu.

krm

Greyvvolf onu braktnda Vanderbilt srtst devrildi. Gzlerindeki kan


perdesinin arasndan, bir para gkyz, gri asfalt ve platformun zerindeki
sar iaretler dnda pek bir ey gremiyordu. Silah hemen yannda yerde
duruyordu. Ona uzanp ald ve kolunu kaldrp ate etti.

Bir an iin her ey sessizdi.


Onu vurmu muydu? Bir kez daha ate etti. Kolu geri tepti. Anavvak'n
tepeden ona baktn grd, sonra silah elinden alnd ve kendini Greyvvolf un
gzlerine bakar buldu.
i acyla doldu.
Artk srtst yatmyordu, dimdik ayaktayd. Ya da ba aa m
sallanyordu? Anlayamamt. Sanki yzer gibiydi. Yok hayr, geriye doru
uuyordu. Bir kan sisinin arasndan platformun, sonra da platform kenarnn
ondan uzaklatn grd, gvenlik alaryla birlikte gkyznde
kaybolmutu.
711

Souk, bir patlama gibi onu arpt. Kpkl sular, bedeni derinliklere inen
Vanderbilt'in gzlerindeki kan sildi. Gemi grnrde yoktu sadece iinde bir
glgenin belirdii sonsuz, kararan bir yeillik gryordu.
Glge ok hzl hareket ediyordu. Yaklatka az ald.
Sonra Vanderbilt iin her ey bitti.

Laboratuvar
"Tanr akna, ne yaptn zannediyorsun? "
"Brak onu."
Kelimeler hl VVeaver'n kulaklarnda nlyordu: Peak'in dehet iindeki
sorusu ve onu takip eden Li'nin zalim sesi. Sonra laboratuvar sallanp ykseldi.
Patlamann gmbrtsn tarifi imknsz bir grlt takip etti. Etraflarndaki her
ey altst olup birbirine arpt. VVeaver, RubinTe birlikte odann kar tarafna
savruldu. Yn halindeki aletler ve mahfazalarla dolu bir keye dtler. Gk
grlemesi gibi bir ses laboratuvara yayld. Her ey sallanyordu. Sonra knlan cam
sesini duydular. VVeaver'n ilk dnd ey yksek gvenlik laboratuvan oldu ve
laboratuvann hava geilmez odalannn, zrhl camlannn dayanmas iin dua etti.
Kalasnn zerinde srnerek etrafna lgn gzlerle bakan Rubin'den uzaklat.

Test tplerinin metal kutusunu grd. Ayaklarnn dibine doru zemin


boyunca kaymt. Hem o, hem de Rubin kutuya baktlar.
Kutuya ulama anslann lp bierken ksa bir duraklama oldu. Sonra VVeaver
ne atld ama Rubin ondan hzlyd. Kutuyu kapp ayaa frlad ve laboratuvann
arkasna doru kotu. VVeaver, tezghn arkasndaki gvenli yerinden kmak
zorunda olduunu anlayarak kfretti. Etraflannda ne olup biterse bitsin, Li her ne
halt kartnyorsa kantrsn, o kutuyu almak zorundayd.

krm

ki asker yere kapaklanmt. Biri hareketsiz yatyordu ama dieri ayaa


kalkyordu. ncs ise dengesini korumay baarmt ve silahn hazrda
tutuyordu. Li, hareketsiz bedenden silah almak iin eildi. Bir saniye sonra
silah VVeaver'a donltmutu. Peak, kaskat kesilmi ekilde kilitli kapya
dayanmt. " K a r e n ! " diye bard, "Olduun yerde kal. Sana zarar
venneyeceiz. Tanr akna, Karen, olduun yerde kal!"

Adamn sesi silahtan kan sesle bouldu. VVeaver bir kedi gibi atlarak
yakndaki tezghn arkasna snd. Li'nin elindeki silahn ne olduu hakknda
en ufak bir fikri yoktu ama kurunlar masay parampara etti. Cam paralar
yanndan uup giderken yz kiloluk bir mikroskop yere dp tuzla buz oldu.
Kaosun arasndan sirenler hi durmakszn almaya devam ediyordu. Aniden
Rubin ona doru komaya balad, gzleri panikle fal ta gibi almt.
" M i c k ! " diye bard Li. "Aptal herif, buraya gel!"

VVeaver sakland yerden frlayp Mick'in stne atld ve kutuyu kapt.


Tam o anda gemi yeniden sarsld ve oda iyice salland. Rubin yerde kayarak
bir raf dizisine arpt ve test tpleri zerine yaarken, olduu yerde srtst
kapana kslmt. Dnd ve bir bcek gibi kollaryla bacaklarn havada
sallayarak inledi. VVeaver, gz ucuyla Li'nin dnp silah ona dorulttuunu
grd. nc asker tezgh kalntlarnn zerinden atlyordu. Onun da elinde
kocaman kara silahlardan biri vard ve o da silah dorulttu.
Artk kaabilecei bir yer kalmamt. Rubin'in yanna kt.
"Ate etme." diye bardn duydu Li'nin. " o k "
Asker ate etti. VVeaver' skalad. Kurunlar derin deniz simulatrne arpp
camda bir gong sesi kard. Oval cama, soldan saa dmdz bir izgi
oluturacak ekilde saplanmlard.
Aniden, dzenli aralklarla devam eden sirenlerden farkl, uursuz bir ses
duyuldu. Hepsi de hayretten donup kalarak tanka baktlar. VVeaver tek bir yksek
atlama sesi duydu. Bam evirdi ve koca camdaki atlaklarn yayldn grd.
"Ah, Tanrm." diye inledi Rubin.
"Mick," diye bard Li, "Kaldr kn ve buraya gel!"
"Yapamam." diye szland. "Bacam. Kprdayamyorum."
"ok yazk," dedi Li, "Mick'in artk bir deeri kalmad. Haydi gidelim."
"Onu ylece braka" Peak'in sesi cmlesini bitiremeden kesildi.

krm

"Kapy a, Sal."
Eer Peak bir ey sylediyse bile kknse duymad. Kulaklar sar eden bir
patlamayla cam tuzla buz, oldu. Tonlarca deniz suyu onlara doru pskrd. VVeaver
kotu. Arkasnda bir su girdab laboratuvan sprd ve yoluna kan her eyi devirdi.
"Karen." dediini duydu Rubin'in. "Beni brakma"
Oda pskren sularla dolmutu. Peak'in kapya atldn grd, ardnda Li
vard. Kumandan dar karken eliyle bir dmeye bast. VVeaver bunun ne
demek olduunu biliyordu.

Li onlar ieri kilitlemeye niyetliydi.


Su arkasndan ykseldi ve onu ne itti. VVeaver dizlerinin zerine kerek iki
bklm oldu. Srlsklam olmutu ama kutu hl elindeydi. Nefes nefese suya
kaplp gihnemek iin abalarken kapanmaya balayan kapya doru zorlukla
ilerledi. Bir tek srayla son birka metreyi geti, pervaz at ve rampaya dt.

Gverte

Asansr

Greyvvolf ve Anavvak, Johanson'un ayaa kalkmasna yardm eltiler. Biyolog


hrpalanmt ama bilinci hl yerindeydi. "Vanderbilt nerede?" diye mrldand.
"Bala kt." dedi Greyvvolf.

Anavvak zerinden tren gemi gibi hissediyordu. Midesi o kadar acyordu


ki, zar zor ayakta durabiliyordu.
"Jack," deyip duruyordu, "aman Tanrm, Jack." Greyvvolf onu yine
kurtarmt. Bu artk bir gelenek haline gelmiti. "Nasl oldu da buraya geldin?"
"Biraz nce sana kaba davranmtm." dedi Greyvvolf. "zr dilemek istedim."
"Sen akln m kardn? zr dilemen gereken hibir ey yok."
"Tanrya kr ki, o byle dnmemi." dedi Johanson inlerken.
Greyvvolf un yz bakr rengi teninin altnda sararmt. Nesi var, diye
dnd Anavvak. Sonra arkadann omuzlan dt ve gzleri kayd.
Aniden Greyvvolf un tirtnn kanla kapl olduunu grd. Bir an iin
kann Vanderbilt'e ait olduunu sand. Sonra lekenin bydn ve kann
midesinden fkrdn grd. Gemi bir patlamayla daha salland ve Johanson
ona arpt. Greyvvolf ne eildi ve platformun kenarnda gzden kayboldu.
"Jack!"
Anavvak dizlerinin zerinde az nce Greyvvolf un durduu yere kayd. Adan
alardan birine dmt ve aadan ona bakyordu. Altnda dalgalar kpryordu
"Jack, elini uzat."
Greyvvolf hareket etmedi. Anavvak'a bakarak ellerini karnna bastrd. Kan,
parmaklarnn arasndan fkryordu.
Vanderbilt. Lanet olas pislik onu vurmutu.
"Her ey dzelecek Jack." Bir film sahnesindeki cmleler gibi. "Bana elini
ver. Seni buraya ekeceim. Baarabiliriz."

Johanson da kenara doru emekledi. Karnnn zerine yatarak aa, aa


erimeye alt ama kollar yeteri kadar uzun deildi.

krm

"Kendini biraz kaldrman gerek." dedi Anavvak. Sonra da, "Orada dur, Jack
Seni almaya geliyorum. Seni yukar iterim ve Sigur seni eker."
"Hayr." dedi Greyvvolf.
"Jack..."
"Bylesi daha iyi."

"yle konuma!" Anavvak onu tersledi. "Senin iin endielenmemem ve


seni geride brakmam ile ilgili film zrvalar duymak.istemiyorum..."
"Leon, arkadam benim..."
"Hayr! Sana hayr dedim!"
Greyvvolf un azndan incecik bir kan sznts geldi.
"Leon..."
Greyvvolf glmsedi. Aniden rahatlam gibi grnd.
Bir gayretle doruldu, kendini an kenarna doru yuvarlad ve dalgalara
gmld.

Laboratuvar
Rubin ne bir ey duyabiliyor, ne de grebiliyordu. Tanktaki su zerinde dnp
duruyordu. Son birka saniyede ne halt olup bittiini dnd. Sonra kudurmu
su ktlesinin devrilmi raf bacann zerinden kaldrdn hissetti. Serbest
kaldktan sonra doruldu.
Tanrya kr, diye dnd. En kts bitmiti.
Tankn iinde cidden ok su vard ama laborafuvar doldurmaya yetecek
kadar deil. Tamamen boalsa bile, yayldnda bir metreden fazla
ykselemezdi.
Li neredeydi?
Askerlerden birinin cesedi yannda srkleniyordu. Bir dieri ise ayaa
kalkarak aknlkla etrafna baknd.
Li gitmiti.
Onu terk etmilerdi.
Rubin nce suya sonra kapya bakt. Zihni ald. Buradan kmas
gerekiyordu. Gemide bir patlama olmutu ve muhtemelen batyorlard.
Laboratuvar parlamaya baladnda ayaa kalkmak zereydi.
Iklar akt.
Tanktan darya boalan sadece su deildi. Ayaa kalkmaya alt ama
kayp srtst dt. Ba suyun altnda kayboldu. Kendini dzeltmek iin
kollarn rpt ama bir direnle karlat.

Yumuak. Hareketli.
Gzlerinin nnde yine klar akt ve jlemsi madde yzn kaplamaya
baladnda nefes alamaz hale geldi. Jleyi yznden skp atmak iin
lgnca trmalad ama kaygan maddeyi kavramak mmkn deildi.

krm

Bu olamaz, diye dnd. Hayr!


Azn at ve yabanc maddenin ieri kaydn hissetti. Korkudan
delirmiti. nce bir dokuna yemek borusundan aa kayarken dierleri burun
deliklerine daldlar. lgn gibi tepinerek kvrand. Bir anda kulaklar armaya
balamt ve ac dayanlr gibi deildi, sanki ikence aletleri ile kafatasm
deliyorlard. Zihninin ak olduu son anda, jlenin artk beyninde olduunu
anlad.

Havuz gvertesindeki olaydan beri Rubin dnyordu; y r r ' n oradaki


hareketlerinin sebebi insan beyinlerine duyduu merak myd veya amac belli
bir plan myd, ya da yoksa milyonlarca yldr aratrmak istedikleri her eyin
iine srnmelerini syleyen ilkel bir igd myd?
Ama artk hibir eyi merak edemeyecekti.

Greyvvolf
Ne kadar huzurlu. Ne kadar sakin.
Vanderbilt muhtemelen byle hissetmemiti. Vanderbilt korkmutu. Onun
lm, hak ettii gibi vahice olmutu ama korku olmadnda her ey ok
farklyd.
Greyvvolf derinlere batt.
Nefesini tuttu. Midesindeki korkun acya ramen nefes vermemeye
kararlyd. Yaamn uzatabileceini dndnden deildi; bu onun iin son
bir irade gsterisi ve kendi kendine karar verdii son hareketti. Suyun ne zaman
cierlerine dolacana o karar verecekti.
Licia buradayd. stedii, deer verdii her ey suyun altndayd. Ve
Greyvvolf da son yolculuunu oraya yapyordu, zaten mantkl olan buydu.
Artk zaman gelmiti.
yi bir yaam sr, ve bir gn, bir orka olarak yeniden doarsn.
Suyun iinden karanlk bir glgenin zerinde dolandn grd. Sonra bir
dierinin. Balinalar ona aldrmadlar. Bu doru, diye dnd Greyvvolf. Ben
sizin dostunuzum. Bana zarar vermezsiniz. Elbette bunun gerek sebebinin
daha sradan olduunu biliyordu. Onu fark etmemilerdi. Byle orkalarm
arkada olmazd. Artk orka bile deillerdi. nsan kadar acmasz bir tr
tarafndan ele geirilmilerdi.

Peak
"Sen akimi m kardn?"

Ama bir gn her ey yoluna girecekti. Zaman gelecekti. Ve Greyvvolf bir


orka olacakt.
Nefes ald.

krm

Peak'in sesi tnelde yankland. Li nnden koturuyordu. Bileindeki acy


umursamamaya alt ve kadna yetiti. Li makinal tfei brakmt, kendi
tabancasn tayordu.

"Sinirime dokunmaya baladn, Sal." Li en yakndaki koridora yneldi. Tek


sra halinde yukardaki kata trmandlar ve koridor onlan yasak blgeye getirdi.
Geminin omurgasndan paralanma sesleri duyuluyordu. Bir patlama daha oldu.
Yer salland ve durmak zorunda kaldlar. Tahminen baz elik perdeler suyun
basncna dayanamamt. Artk Independence belirgin bir ayla yatmt. Koridor
dik bir yokua dnmt. Kumanda odasndan kadnlar ve erkekler frlyor ve
onlara doru kouyorlard. Li'nin gzlerinin iine bakarak onun emirlerini
beklediler. Kumandanlan onlann yanndan geerek dmdz ilerledi.
716

"Sinirine mi dokunuyorum?" Peak kadnn yolunu kapatt. Deheti artk kr bir


ikeye dnmt. "yle her cann ektiinde insanlan vurup ldremezsm. Tanr
akna Li, bu ok gereksizdi*. Byle planlamamk! Byle konumamk!"
Li'nin yz sakindi ama mavi gzleri saa sola dnp duruyordu. Peak
bunu daha nce fark etmemiti. Aniden bu iyi eitimli, fazlasyla zeki, birka
stn hizmet madalyal generalin akln karm olduunu fark etti.
"Vanderbilt ile konumutum." dedi Li.
" C I A ile m i ? "
"CIA'den Vanderbilt ile."
"Yani sen ve o bok uval bu delilie ortak m karar verdiniz?" Peak'in
dudaklan tiksintiyle kvrld. "u anda kusabilirim, Jude." Etrafna bakt. "Artk
gemiyi tahliye etmeye balamalyz."
"Bakan'n onay vard." diye ekledi Li.
"Yaa, tabii."
"Hemen hemen."
"Byle bir eye asla izin vermezdi. Sana inanmyorum."
"Bakan'n onaylayacan biliyordum. " Peak'i gemek iin itti. "imdi
yolumdan ekil. Zamanmz tkeniyor."
Peak kadnn arkasndan koturdu. "Ama bu insanlar hibir hata yapmadlar.
Bu greve katlarak hayatlarn tehlikeye attlar. Onlar bizim mttefikimiz. Eer
mecbur kalrsan onlar tutukla ama ldrme."

"Ya benimle birlikteler, ya da bana kar. Bunu anlamyor musun Sal?"


"Johanson sana kar deildi."
"En bandan beri karyd." Kadn dnd ve adama bakt. "Kr msn
yoksa sadece aptal m? Amerika bu mcadelede galip gelemezse neler olacan
anlamyor musun? Eer bizim yerimize baka bir devlet sava kazanrsa,
Amerika korkun bir yenilgiye urayacaktr."
"Ama bu Amerika ile ilgili deil! Bu tm dnyann meselesi."

Ara

krm

"Amerika dnyann ta kendisidir. "


Peak ona bakakald. "Sen delirmisin." diye fsldad.
"Hayr sadece gerekiyim. Ve artk sana ne syleniyorsa onu yapmann zaman
geldi. Benim emrimdesin." Li yrd. "Haydi. Yapacak bir iimiz var. Bu gemi
paralarna ayrlmadan nce o denizaltna girmem gerek. Rubin'in radyoaktif
torpidolarn bulmama yardm et. Sonra cann ne istiyorsa onu yapabilirsin."

Rampas

VVeaver rampadan gelen sesleri duyana kadar ne tarafa gideceine karar


verememiti. Li ve Peak ortadan kaybolmulard. Muhtemelen zehirli feromonu
717

almak iin Rubin'in laboratuvarna gidiyorlard. Tneldeki bir sonraki keye


doru kotu ve JohansonTa Anavvak' birbirlerine destek olarak rampadan aa
yrrlerken grd.
" L e o n ! " diye bard. "Sigur!"
Onlara doru koarak kollarn boyunlarna dolad. Kollarn epeyce amas
gerekmiti ama her ikisine de sarlmaya ihtiyac vard. zellikle de birine.
Johanson acyla inlediinde geriye ekildi. "Ah, zr dilerim, b e n "
"nemli deil." Johanson sakalndaki kan sildi. "Hl gcmz yerinde.
Her neyse, neler oluyor?"
"Asl size ne oldu?"
Gverte ayaklarnn altnda sarsld. Independencehn gvdesi harap bir
gcrt kard. Hangar bir derece daha pruvaya doru yatt.
Alelacele birbirlerine neler plduunu anlattlar, Anavvak hl Greyvvolf un
lm yznden oktayd. "Gemiye neler olduunu bilen var m ? " diye sordu.
"Hayr ama bunun iin endielenecek zamanmzn olduunu sanmyorum."
VVeaver etrafna baknd. "Bence halletmemiz gereken iki acil i var: nce
Li'nin o denizaltna binmesini engellemek ve sonra bir ekilde buradan sa
kurtulmak."
"Plann uygulayacan m dnyorsun?"
"Tabii ki yle yapacak." diye homurdand Johanson.
zerlerindeki uu gvertesinden grltler geliyordu. Dnen pervanelerin
seslerini iittiler. "Duyuyor musunuz? Fareler gemiyi terk ediyor."

"Peki ama bu kadn bylesine ne delirtti?" Anavvak anlamaz bir ifadeyle


ban sallad. "Li neden Sue'yu ldrsn ki?"
"Beni ldrmek iin de elinden geleni yapt. Yoluna kan herkesi de
ldrecek. Barl bir amac en bandan beri yoktu."
"Ama ne elde etmeye alyor?"

krm

"Artk bunun bir nemi yok." dedi Johanson. "Planlarn ne almak zorunda
kald. Birilerinin onu durdurmas gerek. O maddeyi aa indirmesine izin
veremeyiz."

"Doru." dedi VVeaver. "Bu yzden biz bunlar aa indirmeliyiz."


Johanson ilk kez VVeaver'n elindeki kutuyu fark etti. Gzleri fal ta gibi
ald. "Bu yeni parti feromonlar m?"
"Evet. Sue'nun miras."
"Ama bize ne yardm olacak?"
"Bir fikrim var." Tereddt etti. "e yarayp yaramayacana dair hibir
fikrim yok. Aklma dn geldi ama nedense o srada mantkl gzkmemiti.
Sanrm iler deiti." Akhndakileri zetledi.
"Fena fikir deil." dedi Anavvak. "Ama abuk olmalyz. Sadece birka
dakikamz kalm olabilir. Gemi batmadan buradan kmamz gerek."
718

"Bunu nasl baarabileceimizi bilmiyorum." diye itiraf etti VVeaver.


"Ben biliyorum." Anavvak rampay iaret etti. "Bir dzine hipodermk
rngaya ihtiyacmz var. Ben onlar alrm. Siz ikiniz aa inip denizaltyla
ilgilenin." Bir an iin dnd. "Ve bir de... Bekle bir saniye! Sence
laboratuvarda birini bulabilir misin?"
"Tabii. Sorun deil. Ama rngalar nereden alacaksn?"
"Revirden."
stlerindeki grlt artt. skele tarafndaki asansr boluundan bir
helikopterin kalkp havada dndn ve dalgalara yakn utuunu grdler.
Hangarn elik kirileri inledi. Gemi deforme olmaya balamt.
"abuk o l ! " dedi VVeaver.
Anavvak kadna bakt, gzleri kilitlendi.
"Bana gvenebilirsin." dedi.

Tahliye
Independence'taki birok insann aksine Crovve olan biteni tam olarak
biliyordu. Parlayan krenin ykseliini gvdedeki kameralar monitrlere
tamt. Anlayabildii kadaryla, top jlemsi maddeden yaplmt ve
patladnda gaz, iinden darya genlemiti. Muhtemelen metandr, diye
dnd Crovve. Dnen kabarcklar arasnda tandk bir grnt yakalamt,
gemiye doru hzla ilerleyen bir denizalt.
Torpidolarla silahlanm bir Deepflight.

krm

Patlamay takip eden saniyelerde cehennem skn etmi ve Shankar'n ba


masaya arpmt, ciddi bir kanamas vard. Askerler ve teknisyenler, CC'ye
dalp onlar dar karmadan nce Crovve onun ayaa kalkmasna yardm
etmiti. Susmayan alarm sirenleri vzldamaya devam ediyordu. Onlara darya
kadar elik etmek iin bir subay gelmiti ve ikisini k taraftaki bir merdivenden
yukar karmt.
"Ada'nn tam iinden uu gvertesine." dedi. "Hibir ey iin durmayn.
Sonraki talimatlarnz yukarda verilecek."

Crovve sersemlemi Shankar' merdivenden yukar itekliyordu. Kadn kk


ve clzd; Shankar ise iri ve ar. Tm gcn kullanmas gerekti.
"Kaldr km, Murray!" dedi ksrerek.
Shankar'n elleri trabzanlara tutunurken titredi. Zar zor kendini yukar
ekti. "Kurduumuz temasn byle bitecei hi aklma gelmezdi." dedi nefes
nefese.
"Yanl filmleri seyretmisin."
Esefle patlamadan birka saniye nce yakt sigarasn dnd. Hl
719

CC'de yanyordu. Ne israf. O anda bir sigara iin her eyini verebilirdi. br
taraf boylamadan nce son bir sigara tttrebilmek ne gzel olurdu. gdleri
ona gemideki hi kimsenin kurtulamayacan sylyordu.
Ama hayr, diye dnd aniden. Samalama! Cankurtaran sallarna muhta
deiliz.
Helikopterlerimiz var!
ini bir rahatlama hissi kaplad. Shankar merdivenin tepesine ulamt.
Eller uzanarak onu yukan ekti. Crovve onu izlerken, bu yaadklannn belki de
insanln en iyi bildii trden bir iletiim olduunu dnd; saldrgan,
acmasz ve lmcl.
Askerler onlar Ada'nn ilerine gtrdler.
Pekl Bayan Uzayl, diye dnd. Hl evrende zeki yaam formlar
bulmak istiyor musun?
"Sigaranz yoktur herhalde, deil mi?" diye sordu askerlerden birine.
Adam ona bakakald.

"Bayan, aka ediyorsunuz herhalde. Buradan hemen uzaklamaya bakn."

Buchanan

krm

Buchanan ikinci subay ve dmenci ile birlikte kprdeydi, son gelimeleri takip
ediyor ve gerekli emirleri veriyordu. Sknetini koruyordu. Anlad kadaryla
arpma, makina dairesini ve depolama alanlarnn bir blmn havaya
uurmutu. Depolar nemli deildi ama makina dairesindeki hasar, hidrolik
sistemler ve yakt pompalama istasyonlannda bir zincirleme reaksiyon
balatm, yeni patlamalan tetiklemiti. Aracn sistemleri birer birer kyordu.
Gemi, elektriini motor gcyle alan bir dizi enerji istasyonundan
salyordu. ki gaz trbinine ek olarak, Independence in alt dizel elektronik
jeneratr vard ve bunlar da arka arkaya bozulmulard. Artk u anda ilk
ncelikleri tahliyeydi. Patlama geminin ilerinde olmutu ama baz n kargo
kompartmanlar imdiden suyla dolmutu ve Independence pruva tarafndan
batyordu.
Gvdeye ok fazla su dolmutu. Basn arttka, su pruva blmnn en
ularna kadar yol alacak, sonra elik perdeleri yararak bir st kata kacakt
Eer k taraftaki elik perdeler de dalrsa, gemi suyla dolacakt.
Buchanan hayal kunmyordu: geminin kesinlikle batacan biliyordu. Asl
mesele ne zaman batacayd. Kurtulup kurtulamayacaklan ona ve gemide ne
olup bittiini doru tahmin etmesine balyd. u anda suyun laboratuvann
altnda olan ara kargo gvertesini basmak zere olduunu tahmin ediyordu.
Muhtemelen asker yatakhanelerinin bir blmne de girecekti. Ellerindeki tek
720

kk teselli, gemide hi denizci olmamasyd. Bir sava durumunda yaklak


3000 adam tahliye etmesi gerekirdi. imdiyse sadece 180 adam vard ve onlar
da ounlukla st kattayd.
CC'deki Byk Resim'den gelen bilgileri gsteren monitrlerden bazlar
almyordu. Buchanan'n tam zerindeki mhrl bir kutuda krmz telefon
vard, Pentagon'a olan acil balant. Gzleri dzgn ve mantkl bir dzenle
yerletirilmi gstergelerde, iletiim cihazlarnda ve yn bulma aletlerinde
gezindi. Artk bunlarn hibirinin faydas yoktu.
Gereksiz hurdalk.
Tepede ini mrettebat herkesi hareket halinde tutuyordu. nsanlar Ada'dan
karlyor ve pervaneleri dnen helikopterlerin bekledii yere ynlendiriliyorlard.
Her ey ok abuk olmutu. Buchanan ksaca Uu Kontrol ile konutu ve
kprnn yeil tonlu pencerelerinden dary izledi. Bir helikopter henz
havalanm, gemiden uzaklaarak gzden kayboluyordu. Kaybedecek zaman
yoktu. Eer pruva biraz daha batarsa uu gvertesi geni bir kaydraa
dnecekti. Helikopterler gvenli bir ekilde sabitlenmiti ama ok yaknda
durum kritik bir hal alacakt.

3. KAT
Anavvak ok fazla insanla karlamad. Li veya PeakTe burun buruna
geleceinden korkuyordu ama herhalde onlar dier yne gitmilerdi. Nefesi
kesilerek ve gsndeki srekli acyla koridorda koarak revire ulat.

Revir terk edilmiti. Ne Angeli, ne de onun ekibinden bir iz vard.


Malzemelerin tutulduu blme varana kadar bir dizi yatakl odann iinden
gemesi gerekti. Dolaplar ardna kadar akt ve yerler yrdke ayann
altnda atrdayan cam krklaryla doluydu. Birbiri ardna ekmeceleri at ve
raflardaki enkaz kartrd ama rngalar bulamad.

krm

Onlar ne cehennemde saklyorlard?


rngalarn ameliyat odalarnda genelde nereye konduunu hatrlamaya
alt: Kk ekmecelerde. Hayal edebiliyordu, kk ekmecelerle dolu
vernikli dolaplar.
Altnda bir gmbrt koptu. atrdama sesleri gemiyi sard. elik bklp
eiliyordu.
Anavvak tam karsndaki odaya hzla dald. Malzemelerin ou ezilmiti
ama odada bir ok vernikli dolap vard ve yerlerine aklmlard. ekmeceleri
ap ilerini kartrd ve sonunda aradn buldu. Steril ambalajnda bir dzine
rngay kapt ve ceketine tktrd. Artk geri dnmeliydi.
Planlar delilikti.

721

Ya Karen haklyd ve bu dahiyane bir fikirdi ya da durumun gerekliini


tasavvur edemiyorlard. Plan, bir yandan umut vaat ediyordu ama dier yandan
olanaksz ve safa grnyordu, zellikle de Crovve'un derinliklere yollad
mesajlarn karmaklyla karlatrnca.
Crovve neredeydi?
Kulaklar sar eden bir nlama sesi oldu, sanki bir an paralanmt.
Gverte daha da eildi. Bouk prt sesleri duyuyordu.
Anavvak oradan kmaya vakti kalp kalmadn merak etti. Sonra
endielenmeyi brakp komaya balad.

Laboratuvar

'

VVeaver onu neyin beklediini bilmiyordu. Laboratuvann kapsn ama fikr


bile midesinin altst olmasna sebep oluyordu. Ama eer plan
uygulayacaklarsa, bu ellerindeki tek mitti.
Yer sarsld. Gvertenin altndan gelen guruldama seslerini duydular.
Johanson ona yasland, ar ar nefes alyordu.

"Haydi yapalm unu." dedi.


VVeaver, mini klavyenin zerinde krmz acil durum sembolnn yanp
sndn grd. Laboratuvar mhrlenmiti. VVeaver ifreyi tulad ve kap
kayarak ald. Su onlara doru akt ve ayaklarnn etrafnda kprd ama
rampadan aa akmaktansa bileklerinin etrafnda topland. Su seviyesi
yksekli. VVeaver bir anda neden byle olduunu grd: Gemi ylesine bir
ayla eiliyordu ki su havuz gvertesine akamyordu. Rampann bu blm
dz bir zemine dnmt.

krm

Bir adm geri gitti.


"Dikkat etmeliyiz," dedi, "jle dan km olabilir."
Johanson ieri bakt. ki ceset derin deniz odasnn enkaznn yannda
yzyordu. Akan suyun iine girip kapya ilerledi. VVeaver da onu izledi.
Gzleri yksek gvenlik laboratuvann oluturan iki byk konteynere takld.
Hasar grmemi gibi grndkleri iin VVeaver biraz rahatlad. u an
Pfesteria 'dan zehirlenmenin zaman deildi.

K tarafta gverte sudan ykselmiti, byk blm laboratuvann kar


ucunda derin bir havuz oluturuyordu. "Hepsi de lm." diye fsldad VVeaver.
Johanson suya bir gz att. "Bak!"
nc bir ceset vard Rubin.
VVeaver korku ve tiksintisini bastrmaya alt. "Birini almamz gerek.
Hangisi olduu fark etmez." dedi.
"Bunun iin daha derine ilerlememiz lazm."
'722

"Baka aremiz yok." Harekete geti.


"Karen, dikkat et!"
Kadm dnmeye alt ama bir ey ona arkadan arpm ve ayaklarn
yerden kesmiti. lk atarak suya dt; rpnarak yzeye ykseldi ve
srtst dnd.
Askerlerden biri nnde dikilmi, ikisine doru siyah renkli, dev gibi bir
silah dorultmutu.
"Ah, hayr." dedi asker kelimeleri uzatarak, "Aaaahhh, hayr."
VVeaver adamn gzlerindeki lm korkusunu ve delilik belirtilerini
grebiliyordu. Yavaa ayaa kalkt ve avu ilerini gstererek ellerini kaldrd.
"Ah, hayr." diye tekrar etti adam.
ok genti, on dokuzundan byk deildi ve silah tutan eli titriyordu. Bir
adm geriye att ve bir VVeaver'a bir Johanson'a bakt.
"Her ey yolunda," dedi Johanson, "sana yardm etmeye geldik."
"Bizi ieri kilitlediniz." dedi asker. Sesi tizdi, sanki lk atacakm gibi.
"Sizi kilitleyen biz deildik." dedi VVeaver.
"Bizi u, u eyle ieri kilitlediniz, Bizi onunla yalnz braktnz."
Bir bu eksikti. Independence batyordu, Li'yi durdurmak iin zamana kar
yanyorlard, hl bir ceset almalan gerekiyordu ve imdi de panik olmu bir
ocukla uramak zorundaydlar.
"Adn ne?" diye sordu Johanson aniden.
" N e ? " Askerin baklan titredi. Sonra silahn kaldnp Johanson'a domlttu.
"Hayr!" diye lk att VVeaver.
Johanson silahn namlusuna bakt ve yumuak bir sesle konutu. "Bize
ismini syler misin, ltfen?"
Asker tereddt etti.

krm

"Adn bilmemiz gerek." dedi Johanson dost canls bir tavrla.


"MacMillan. Ben... Adm MacMillan."
VVeaver, Johanson'un ne yapmaya altn anlamt. Birini gerek hayata
dndrmenin en iyi yolu, onlara kim olduklarn hatrlatmakt.
"Teekkrler MacMillan. Peki. imdi beni dinle, yardmna ihtiyacmz var.
Bu gemi batyor. Son deneyimizi bitirmemiz hayati derecede nem tayor. Bu,
hepimizi kurtarabilir."
"Hepimizi mi?"
"Bir ailen var m, MacMillan?"
"Neden bilmek istiyorsun?"
"Bana onlarn nerede yaadklarn syle, MacMillan."
"Boston." Olann yz arpld. Alamaya balad. "Ama Boston"
"Biliyorum." dedi Johanson aceleyle. "Dinle, tm bunlar durdurmak iin
yapabileceimiz bir eyler var. Her eyi, hatta Boston'da olanlar bile
723

durdurmak iin. Ama yardmna ihtiyacmz var. Hem de hemen. Kaybettiimiz


her an, ailenin yaamn tehlikeye atabilir."
"Ltfen bize yardm et." dedi VVeaver. "Ltfen."
Asker bir birine bir tekine bakt. Burnunu ekip silahn indirdi. "Bizi
buradan karacak msnz?" diye sordu.
"Evet." VVeaver ban sallad. "Sz veriyorum."
Sen neden bahsediyorsun, diye dnd. Hibir ey iin sz veremezsin.
En ufak bir ey iin bile.

Li
Gizli laboratuvar zarar grmemi gibiydi. Yer cam krklaryla kaplyd ama
dier her ey olmas gereken yerde grnyordu. Arka planda birka monitrn
parlyordu.
"imdi, u silindirleri nereye koymutu?" dedi Li yksek sesle.
Tabancasn tekrar klfna koydu. Oda terk edilmiti. Minyatr tanktan
gelen mavi bir parlt grmeyi bekliyordu ama sonra Rubin'in toksini oradaki
varlk zerinde denediini hatrlad, hem de sylediine gre epey baanl bir
ekilde. Lombozlardan birinden bakt. Hibir ey. Organizma grnmyordu.
Bir parlama yoktu.

Peak tezghlanl ve dolaplarn arasnda doland. "Burada!" diye bard.


Li aceleyle oraya kotu. Bir sehpa ters dnm, her biri bir metreden ksa,
ince ve torpido biimli silindirlerden bir yn ortaya datmt. ki tanesi
dierlerinden belirgin biimde daha ard ve Li her iki yanlarndaki iaretleri
grd. Rubin iaretleri kalc mrekkeple yazmt. "Bak, Sal," dedi bylenmi
ekilde, "yeni dnya dzenini ellerimde tutuyorum."

krm

"Gryorum." Bir test tp tezghlardan birinin kenarna kayd ve bir


tngrtyla krld. "Bu durumda yeni dnya dzenini buradan karalm."

Li bir kahkaha att. Bir silindiri Peak'e verdi ve elinde dierini tutarak
laboratuvardan kmak zere yrd. "Be dakika iinde y r r T sonsuza dek
yerin altna gmeceim, buna inan."
"Aaya beraberinde kimi gtreceksin? Sence Mick hl yayor olabilir mi?"
"Mick umurumda bile deil."
"Ben gelebilirim."
"Teekkrler, Sal. Bu ok cmert bir teklif ama nasl yardm edeceksin?
Aada mavi amuru ldrmemem iin barp aracak msn?"
"Bu farkl, sen de biliyorsun! kisi arasnda o kadar fark var k i "
Neredeyse koridora kmlard. Kar ynden biri ba nde koarak
geliyordu.
724

"Leon!"
Anavvak aniden durdu. ok yaknlard. Aralarnda sadece yan koridora
alan geit vard.
"Jude, Sal..." Anawak onlara bakt. "Bu ne srpriz."
Bu ne srpriz. Amas bir cmleydi. Anavvak, hayat buna bal olsa bile rol
yapamyordu. Li, onun gzlerine bakt anda adamn her eyi bildiini
anlamt.
"Neredeydin?" diye sordu.
"Ben... ey, dierlerini bulamadm... yani..."
Li zaman kaybettiini dnd. Adam belki arkadalarn aryordu, belki
de bir i eviriyordu. Fark etmezdi. Anavvak yolunda bir engeldi.
Li silahn ekti.

Uu

Gvertesi

Yukar karlarken Crovve Shankar'n tam arkasndayd ama birden durduruldu.


"Burada bekleyin." dedi niformal bir adam.
"Ama b e n i m "
"Siz bir sonraki grupta olacaksnz."
ki Sper Stallion imdiden gverteden kalkmt ve Ada'nn hemen
yannda, arka arkaya park etmi iki tane daha bekliyordu. Shankar, bir grup
asker ve siville birlikte helikoptere koarken ona dnd. Devasa uu gvertesi
eilmeye devam ediyordu ama o kadar bykt ki, gemi deil de kpkl sular
sallanyormu gibi grnyordu.

krm

"Sonra grrz!" diye bard Shankar. "Bir sonraki uua bineceksin."


Crovve, onun helikopterin kuyruunun altnda ykselen rampada aceleyle
ilerlemesini ve Sper Stallion'un iine girmesini seyretti. Yzne buz gibi bir
rzgr arpt. Tahliye plana uygun ilerliyordu. Yani sadece sabrl olmas
gerekiyordu. Ama ya dierleri neredeydi? Leon, Sigur, Karen...
Belki oktan gitmilerdi.
Bu rahatlatc bir fikirdi. Helikopterin kaps Shankar'n ardndan kapand.
Pervaneler daha hzl dnmeye baladlar.

Gvde

Uu gvertesinin hemen hemen otuz metre atanda deniz suyundan oluan sel, n
kargo alanlarnn ve alttaki subay yatakhanelerinin elik perdelerini zorluyordu.
Tek bir torpido suda yzyordu. Denizalt patladnda serbest kalm ama
725

patlamamt. Bu sra dyd ama duyulmam bir ey de deildi. Suyun gcyle


depolama alanlarnn birinin iine srklenmi, sonra kayarak karanlkta yukan
aa dalgalanan metal bir kafesin iine girmiti. Yavaa bir yandan tekine
yuvarland, geminin eimine uygun olarak santim santim ilerliyordu.
elik perdeler dayand ama kafes basn altnda inledi ve gcrdad. Hl
bal olduu payandalar suyun altnda krlmak zereydi. Dz elik duvarda
ince yarklar ald. Sabitieme vidalarndan biri yavaa gevedi ve btn ktle
onunla beraber skld...
Byk bir patlamayla yerinden frlad.
Ykselen gerilim aniden serbest kald. Kafes havaya savruldu, baka vidalar
yerinden frrlad ve duvar paraland. Torpido, bu karmaada pruvadaki kargo
blmleri, denizcilerin byk yaam alanlar ve laboratuvann altndaki ara
gvertesine bitiik bir alana srklendi.
,
Geminin en hassas kesime noktalanndan biriydi.
Bu kez, patlayc arza karmad.

3. KAT
"Hayr." dedi Peak. Silindiri yere brakt ve silahn Li'ye evirdi. "Bunu
yapamazsn."
Li'nin tabancas hl Anavvak'a nianlanmt. "Sal, itaatsizliinden bktm
artk." diye tslad.
"Silahn indir."

krm

"Lanet olsun, Sal! Seni askeri mahkemeye kartacam, seni"


"e kadar sayp ate edeceim. Ciddiyim, Jude. Burada durup senin
insanlar ldrmeye devam etmene izin vermeyeceim. imdi silahn indir.
Bir... ki..."
Li grltyle iini ekti ve silah indirdi. "imdi mutlu musun?"
"Silahm brak."
"Neden bunu konuup"
"Brak onu dedim!"
' Li'nin gzlerini saf bir nefret ifadesi doldurdu. Silah zemine dt.
Anavvak, Peak'e bakt. "Teekkrler." dedi ve yan koridora ilerledi.
Koridorda kayboldu ve admlar duyulmaz oldu Li kfretti.
"Merkez Komutanl Kumandam Judith Li," dedi Peak resmiyetle, "seni
akli ehliyetin olmamas sebebiyle komutadan alyorum. Bundan sonra benim
emirlerimi izleyeceksin. Eer"
Gemi korkun bir salvo yapt ve ne eildi. Peak yere dp yuvarland ve
ayaa kalkt. Silah neredeydi? Li neredeydi?
726

"Sal!"
Arkasn dnd. Li nnde yere melmiti. Kadn silah kavrad ve ona
dorulttu.
Peak donup kald.
"Jude." Ban sallad. "Dinle, Jude..."
"Aptal." dedi Li ve tetii ekti.

Uu

Gvertesi

Crovve salland. Gverte daha da eilmiti. ShankarT tayan Sper Stallion,


pervaneleri dnerek nndeki duran helikoptere doru kayd. Kalka geip
kurtulmaya alrken motorlar kkredi.
Crovve nefesini tuttu. Hayr, diye dnd. Bu olamaz. imdi deil.
Kurtarlmaya bu kadar yaklamken deil.
nsanlar yere derken ve dierleri koarak kaarken lklar ykseldi.
Crovve, kalabalk tarafndan srklendi ve sonra dengesini kaybetti. Gverteye
kapaklandnda, Sper Stallion'un dier helikopterden uzaklatn grd.
Kaplarna monte edilmi makinal tfeklerden biri br helikopterin
kuyruuna takld ve havalanm ara yan yatmaya balad.
Stallion kontrolden kmt.
Crovve ayaa kalkt. Panikle komaya balad.

Kpr

krm

Buchanan grdklerine inanamyordu. Aniden rahat kolaklar ve ayaklklar


olan kaptan koltuuna doru savrulmutu. Herkes o koltuu kskanrd, Kaptan
Kirk'n komuta koltuu, ofis sandalyesi ve bir bar iskemlesi aras bir eydi.
Odann iinde malzemeler uutu. Buchanan zorla ayaa kalkt ve tam da Sper
Stallion Tardan birinin yana yattn grebilecei anda yan pencereye frlad.
Pencere skmt.
"Herkes buraya!" diye bard.
Artk insanlar kprden kayorlard ama o kapana kslan helikopter
devrilirken seyretmeye devam etti.
Stallion aniden serbest kalarak havaya ykseldi.
Buchanan yutkundu. Bir an iin pilot kontrol kazanm gibi grnmt.
Ama helikopter imknsz bir adayd, kuyruu havada dimdik duruyordu.
Motorlar daha yksek bir sesle grledi ve sonra Sper Stallion pervaneleri nde
Buchanan'a doru atld.
727

33 tonun zerindeki arl ve tad 9000 litrelik yaktla helikopter


kprye akld ve Ada'nin n tarafn alev alev bir cehenneme evirdi. Bir
ate topu dev yapy yalad ve mobilyalar kavurup monitrleri patlatarak her
eyi kl edip Ada'nn kalbine doru ilerledi.

Uu

Gvertesi

Crovve cann kurtarmak iin koarken, stlerine yanan enkaz yayordu. K


tarafa doru hzla ilerledi. Independence artk yle bir eimdeydi ki kadnn
yoku yukan komas gerekiyor, bu da nefes darlna sebep oluyordu. Son
birka ylda cierleri taze havadan ok sigara duman ekmilerdi. Ve o hep
lmnn akcier kanserinden olacan dnmt.
Asfaltta tkezleyip kayd. Tekrar ayaa kalktnda Ada'nn n cephesinin
olduu gibi alevler iinde kaldn grd. kinci helikopter de yanyordu.
nsanlar gverte boyunca kouturuyor, alevler iinde kalm dierleri ise yere
ylyordu. Korkun bir sahneydi ama Crovve iin daha da korkuncu, artk
batan gemiden kaabilmek iin en ufak bir ansnn bile kalmadn bilmesiydi.
Vahi patlamalar gemiyi sarsarken ate toplar ykseldi. Ardndan kulaklan
sar eden bir patlama duyuldu ve birka metre tesine kadar uzanm bir
kvlcm saana balad.

3. KAT

Shankar cehennemin iinde lmt.


Bu Crovve'un kendisi iin istedii bir son deildi.
Oraya vardnda ne yapacana dair hibir fikri olmadan k tarafa doru
atld.

krm

Li kfretti. Torpido hl kolunun altndayd ama ikincisi gzden kaybolmutu.


Ya yan koridora dmt ya da ka doru koridorda yuvarlanmaya devam
ediyordu. Ve tm bunlarn sulusu lanet olas Peak'ti.

Cesedin zerinden geerken, hl sadece tek bir torpidoyla ne yapacana


karar vermeye alyordu. Peki ya elindeki torpido toksini salamazsa ne
olacakt?
Gzlerini ksarak geide bakt.
Aniden zerindeki inanlmaz gmbrty duydu. Bu kez gemi u ana
kadarkilerin hepsinden daha vahice sarslmt. Geri dt ve arkasndaki
geide kayd. Buradan kmas gerekiyordu. Bu artk grevi tamamlamaktan
kmt, hayatta kalabilmek iin Deepflighfa. ihtiyac vard.
728

Torpido parmaklarnn arasndan kayd.


"Siktir!"
Onu yakalamaya alt ama torpido daha uzaa yuvarland. Eer patlayc
dolu olsayd imdiye kadar oktan havaya umu olurdu. Ama onun yerine zeki
bir trn kkn kurutmaya yetecek kadar zehirli svyla doluydu.
Kollarn ve bacaklarn gerdi ve birka saniye sonra kaymas durdu ama
sanki demir bir sopayla dayak yemi gibi ac iindeydi. Ayaa kalkmak iin
duvardan destek ald ve etrafna baknd.
kinci torpido da gzden kaybolmutu.
fkesinden lk atabilirdi.
Gemiyi basan sularn grlts tehlikeli biimde yaknd ve yukardan gelen
atlayp krlma seslerini duyabiliyordu. ok zaman kalmamt.
Hareketsiz durdu. Yanlmyordu. Etraf snmaya balamt.
u torpidolar bulmas gerekiyordu.

Laboratuvar
Patlama laboratuvar salladnda gen asker, elindeki silahla tam arkalarnda
duruyordu. Hep birlikte suya dtler. VVeaver sudan karken bir byk
patlama daha oldu. Sonra elektrikler kesildi ve karanlkta kaldlar.

krm

"Sigur?" diye seslendi.


Cevap yoktu. "MacMillan?"
"Buradaym."
Ayaklan yere dedi. Gsne kadar suya batmt. Neden imdi? Neredeyse
cesetlerden birini yakalamt... Bir ey omzuna dedi ve hzla elini att. Bir
bot v e iinde bir bacak.
"Karen?"
Johanson yaknlarda bir yerdeydi. Gzleri azar azar karanla alt. Birden
acil dunm yand ve laboratuvan krmz bir kla aydnlatt. Johanson'un
sudan ykselen kafasn grd. "Bu tarafa!" diye seslendi. "Yardma ihtiyacm
var."
Aadan olduu kadar stlerinden de bouk bir gmbrt geldi.
Laboratuvar snyordu. Johanson yannda belirdi.
"Kim bu?"
"Hibir fikrim yok. Sadece onu kaldrmama yardm et."
"Buradan kmamz gerek," dedi MacMillan soluk solua, "acele edin!"
"Geliyoruz"
"Acele edin!"
VVeaver'n gzleri laboratuvann uzak ucuna takld.
729

Soluk mavi bir parlt.


Ve sonra bir k akt.
Cesedi tutan elini skt ve suda mcadele ederek kapya ilerledi. Johanson
l adamn kolunu tutuyordu. Yoksa bir kadn myd? VVeaver, bunun zavall
Sue olmamas iin dua etti. Kenara kaan kaygan bir eylere arpt. Kafas
suyun altnda kayboldu.
Gzleri kocaman alm bir ekilde karanln iine bakt. Bir ey sinsice
ona yaklayordu. Uzun, ldayan bir ylanbalna benzer bir nesne, tehditkr
bir ekilde ve hzla zerine geliyordu. Hayr, hayr, ylanbah deil. Daha ok
devasa, basz bir solucan gibi. Ve yalnz da deildi.
Kafasn sudan kard. "Buradan kmamz lazm."
Johanson cesedi ekitirdi. Suyun altnda bir dokuna srs belirdi.
MacMillan silahn kaldrd. VVeaver ayak bileinin yanndan geen bir eyi
hissetti.
Bir anda duyarga gibi uzantlar vcuduna sarlmt ve bana doru
ilerliyorlard. Onlar zerinden skp atmaya alt. Sonra Johanson yanna
geldi ve parmaklarn dokunalara batrarak koparmay denedi ama kadnn
zerinden bir anakonday skp atmaya alsa yeriydi.
Varlk, Karen'i geriye doru ekiyordu.
Varlk m? Savat tek bir yaratk deil mlyonlarcasyd. Milyarlarca ve
milyarlarca tekhcreli.
"Onlar skemiyorum," dedi Johanson ksrerek.
Jle gsne kayd ve Karen tekrar suya batt. Ik'ama artk daha glyd.
Dokunalarn en uzak ucundan byk bir ktle yaklayordu. Organizmann
ana gvdesi.

krm

Kadn yzeye kmak iin savat. "MacMillan." dedi yutkunarak.


Asker silahn kaldrd.
"Ate etmenin faydas yok." diye bard Johanson. "e yaramaz."
Bir anda MacMillan sakinlemi grnd. Gzn suda ilerleyen ktleden
ayrmadan nian ald. "Ah, bu ie yaracak." dedi.
Ate ettiinde kesik kesik bir ses oldu.
"Bu her zaman ie yarar."

Salvo organizmann ktlesini yard. Her tarafa su pskrd. MacMillan bir


kez daha ate etti ve o ey paralara ayrld. Havada jle topaklan uutu.
VVeaver bir anda serbest kald. Johanson cesedi tuttu ve ikisi birlikte suda deli
gibi ilerlediler. Su seviyesi azaldka hzlan artt. Gemi artk iyice eim alm,
suyun ou laboratuvann pruva tarafnda toplanmt. Kapnn oradaki zemin
neredeyse kunydu. Aceleyle, kaymamaya dikkat ederek, su yeniden bileklerine
gelene dek yoku yukan ktlar.
Cesedi rampaya kardlar. Birden VVeaver bouk bir inleme duyduunu sand.
730

"MacMillan?"
Ban kapdan ieri uzatt. "MacMillan? Neredesin?"
Ildayan organizma
yeniden birleiyordu.
Dokunalar
ortada
grnmyordu. Yaratk imdi dmdz bir kat gibiydi.
"Kapy kapa." diye bard Johanson. "Hl dar kabilir. Her yerde su
var."
"MacMillan?"
VVeaver kapnn pervazna dayanp odann iine bakt ama asker gzden
kaybolmutu. Kurtulamamt.
nce, parlayan bir dokuna uzand. VVeaver geri srad ve kapy kapatacak
dmeye bast. Dokuna ne atld ama kap sratle kapand.

Deneyler
Patlama gemiyi sarstnda Anawak bir yan koridora trmanyordu. Artk nefes
nefese kalmt ve dizi aryordu. Uak kazasndan beri o dizi sorunluydu ve
bir de stne Vanderbilt tekmelemiti.

Havuz gvertesine giden tek yol, hangardan gelen bir ara rampasndan
geiyordu. Dnd ve ara rampasna ulaacak yere gelene dek trmand.
Ykseldike hava snyordu. Yukarda ne olup bitiyordu? Hangarn orada
tkezledi ve asansr boluklarndan gelen youn, kara duman grd.
Birden, birinin yardm ln duydu.
Hangara doru birka adm att. "Kimse var m?" diye bard.
Herhangi bir ey grmek ok zordu; soluk sar klar karanlk dumana
nfuz etmek iin zayf kalyordu. Ama imdi sesi daha net duyabiliyordu.
Crovve'un sesiydi.
" S a m ? " Anavvak youn dumann iine kotu. Dinlemek iin durdu. "Sam?"
Cevap yoktu.

krm

Bir an bekledi, sonra dnerek rampaya kotu. Rampann artk dik bir kanal
olduunu fark ettiinde ok ge olmutu. Bacaklar bkld ve en azndan
rngalardan bir ksmnn salam kalmasna dua ederken kayd ve dn
yumuatan bir su birikintisine devrildi. Titreyerek emekledi ve VVeaverTa
Johanson'un laboratuvardan ktklarn grd, havuz gvertesine doru
ilerlerken yanlarnda bir ceset tayorlard.
nndeki zemin ince bir su tabakasyla kaplanmt.
Tabii ki! Havuz suyla doluydu ve bu su artk koridorlardan akyordu. Eer
gemi biraz daha yatarsa bu blm tamamen sular altnda kalacakt.
Acele etmeleri gerekiyordu.
"rngalar aldm!" diye bard arkalarndan.
731

Johanson geri dnd. "Tam zamannda."


"Yannzdaki kim?"
Anavvak onlara yetimek iin kotu ve cesede bakt.
Rubin.

Uu

Gvertesi

krm

at'nn en ucunda melen Crovve, Ada'nn dumanla sarmalanmasn seyretti.


Pakistanl'ya benzeyen bir adam yannda yatyordu, zerinde bir a niformas
vard ve batan aa titriyordu. Ya bu yne koan sadece ikisiydi ya da onlardan
baka kurtulan kimse olmamt. Adam ksrd ve donlarak oturdu.
"te zeki trler anlamazla dtnde byle oluyor." dedi Crovve.,
Adam ona sanki bal bir yaratkm gibi bakt.
Crovve iini ekti. skele tarafndaki asansrn hemen zerindeki bir
noktaya komutu. Altlarnda hangara alan geit vard. Kenardan birka kez
bard ama kimse cevap vermedi.
Gemi yanyordu ve batacaklard.
Gvertede bir yerlerde cankurtaran sandallar olabilirdi ama pek ie
yaramazlard. Bir helikopter gemisindeki kurtarma planlar havadan tahliye
zerine kurulmutu. Ve stelik cankurtaran sandallarn bulsalar bile, onlar
suya indirmek iin birilerine ihtiyalar olacakt ve nasl yaplacan bilen
herkes yangnda ortadan kaybolmutu.
Zift karas bir duman onlara doru srklendi. "Sigaran var m?" diye sordu.
Adamn ona delinin teki olduunu sylemesini bekliyordu ama o bunun
yerine bir paket Marlboro ve bir akmak kard.
"Lights." dedi.
"Ah, salkl seenek..." Crovve glmsedi ve a sigarann ucunu yakarken
duman iine ekti. "ok mantkl."

Feromon

"Bu eyi dilinin altna, burnunun iine, gzlerine ve kulaklarna skacaz."


dedi VVeaver.
"Neden?" diye sordu Anavvak.
"Oralardan daha rahat tekrar dar kabilecei iin."
"O zaman trnak altlarna da skmalyz. Ayak trnaklarna da. En iyisi her
yerine. Ne kadar ok o kadar iyi."
Havuz gvertesi terk edilmiti. Teknisyenler kamlard. Johanson
732

Anavvak'n getirdii rngalar feromonla doldururken, Rubin'i i


amarlarna kadar soydular. Cesedi bendin zerine yatrmlard. Su sadece
birka santim derinlikteydi ama srekli ykseliyordu. Adamn ban saran jle
paralarn sktler ve sudan uzaa attlar. Kulanda kalanlar Anavvak kard.
"Biraz da kna enjekte edebilirsin." dedi Johanson. "Elimizde epey var."
"Sizce ie yarayacak m?" diye sordu VVeaver pheyle.
"Rubin'in iinde kapana kslm birka yrr bizim verdiimizin yars kadar
bile feromon retemez. Yani eer evirdiimiz dmene kanarlarsa tmnn
onlardan geldiini sanacaklardr." Johanson meldi ve bir tomar rngay
uzatt. "lk kim ister?"

3. KAT

VVeaver irenerek bakt.


"Ah, hepiniz ayn anda barmayn." dedi Johanson srtarak. "Leon?"
Sonuta beraberce ayn anda yaptlar. Aceleyle Rubin'in vcudunu
neredeyse iki litrelik feromon zeltisiyle ile doldurdular. Tahminen yars
aynen geri kt.
"Su ykseliyor." dedi Anavvak.
VVeaver evreyi dinledi. Geminin her yanndan hl gcrt ve yrtlma sesleri
geliyordu. "Scaklk artyor."
"nk uu gvertesi yanyor."
"Haydi." VVeaver ellerini Rubin'in koltuk altlarna soktu ve onu yukar
kaldrd. "Li kp gelmeden nce u ii bitirelim."
"Peak'in onu saf d ettiini sanmtm." dedi Johanson.
"Buna gvenme." dedi Anavvak, Rubin'in cesedini havuza srklerlerken.
"Buna inanyor musun? Li'yi tanyorsun. Ondan kurtulmak o kadar kolay
deil."

krm

Li fkeden deliye dnmt. Koridorda koarken her ak kapnn nnde


durup sonra komaya devam etti. Lanet torpido buralarda bir yerlerde
olmalyd. Muhtemelen hemen gznn nnde. "Daha dikkatli ara, aptal kar."
diye azarlad kendi kendini. "Bir torpidoyu bulamayacak kadar aptalsn. Salak.
Geri zekl kaltak!"
Gverte iddetle titredi. Dengesini kaybetti ve yan tarafa tutundu. Anlalan
su daha ok elik perdeyi yrtmay becermiti. Koridor biraz daha ykseldi.
Independence 'm pruva taraf o kadar arlamt ki ok gemeden dalgalar
uu gvertesini silip sprecekti.

Zaman tkeniyordu.
Birden torpidoyu grd. Ak bir geide yuvarlanmt. Li zaferle haykrd.
733

ne atlp torpidoyu kapt ve tekrar yan koridora kotu. Peak'in cesedi gni kapamt.
Ar cesedi ekti ve sonra merdivenlerden indi, son iki metreyi zplayarak at.
kinci torpido aada duruyordu.
Bundan sonras ocuk oyuncayd. Acele etti. Belki de o kadar kolay
olmayacakt; den nesneler birok yan koridoru kapamt. Onlan temizlemek
ok uzun srerdi. Geri dnmesi gerekiyordu. nce yukan hangara ve sonra
rampadan aa.
Torpidolar kucaklayarak elinden geldii kadar hzla ilerledi,

Anavvak
Rubin bir ton arlnda gibiydi. Dal kyafetlerini kuanr kuanmaz
Johanson bunu acdan inleyerek yapmt cesedi el birlii ile sancak
tarafndaki, artk bir kayak pistiymiesine ykselen iskeleye srklediler. Su,
k tarafndaki kapdan ekilmiti ve atlak zemin grnyordu. Demirlenmi
drt Zodiac, havuzun iindeki su laboratuvara giden tnele aktka ykselmiti.
Anavvak, atrdayan eliin sesini dinlerken geminin bu gerilime daha ne kadar
direnebileceini merak etti.
denizalt, eri ekilde tavandan sallanyordu. Deepflight 2, kayp
Deepflight /'in yerini almt. Dier iki gemi de srasyla dizilmiti.

krm

"Li hangisini almay planlyordu?" diye sordu Anavvak.


"Deepflight 3." diye cevaplad VVeaver.
Kontrol panellerine baktlar ve eitli dmeleri evirdiler. Hibir ey
olmad.
Anavvak kontrol masasna bakt. "Roscovitz, havuz gvertesinin zel bir
enerji kayna olduunu sylemiti." Konsola iyice eildi ve etiketleri okudu.
"Tamam, ite bu. Bu denizaltlar indiriyor. Haydi Deepflight 5' alalm,
bylece Li buraya geldiinde sorun karamaz."
VVeaver mekanizmay altrd. Bir denizalt raylardan alaid ama ortadaki
deil en ndekiydi.
"Deepflight 3' indiremez misin?"
"Evet, sanrm yapabilirdim, tabii bu lanet eyin nasl altn bilseydim.
Tek tek indirmemiz gerek."
"Hangisi olduu nemli deil." dedi Johanson. "Zamanmz kalmad.
Deepflight 2'yi alrz."
Gemi iskele ile ayn hizaya gelene kadar beklediler. VVeaver uzanarak
blmeleri at. Rubin'in cesedi inanlmayacak kadar ard, su ve feromon
svsyla dolmutu. Ba bir ne bir arkaya sarslyor, gzleri bombo havaya
bakyordu. Hep birlikte cesedi yardmc pilot blmesine sokuturdular.
734

Artk hazrlard.
Anavvak ryasmdaki buzdan dnd. Suyun altndan arlaca
zamann geldiini biliyordu. Buzda eriyecek ve bylece bilinmeyen
okyanusun dibine batacakt.
Ama orada onu kim ya da ne bekleyecekti?

IVeaver
"Sen gitmiyorsun, Leon.' " N e demek istiyorsun?"
"Ne dediysem onu." Rubin'in bir aya blmeden dar sarkmt. VVeaver
onu tekmeleyerek ieri soktu. "Ben gideceim."
"Neden?"
"nk yle olmas gerekiyor, ite bu yzden."
"Gidemezsin." Kadn omuzlarndan tuttu. "Karen, sa dnemeyebilirsin.
Bu"
"Tehlikesini biliyorum," dedi kadn yumuaka, "ama seeneklerimizden
hibiri ok iyi deil. Siz ikiniz dier denizaltn aln ve bana iyi ans dileyin."
"Karen! Neden?"
"Gerekten duymak istiyor musun?"
"Araya girdiim iin zr dilerim," dedi Johanson, "ama zaman
kaybettiimizi hatrlatabilir miyim? Neden ikiniz kalmyorsunuz ve ben
gitmiyorum?"

"Hayr." VVeaver gzlerini Anavvak'tan ayrmamt. "Leon hakl olduumu


biliyor. Ben bir Deepflight' uykuda bile srebilirim. Bu adan ikinizden de
daha tecrbeliyim. Alvin'le binlerce metre derine, orta Atlantik da srasna
daldm. Denizaltlar hakknda ikinizin toplamndan fazla ey biliyorum ve"

krm

"Samalk!" diye haykrd Anavvak. "Ben de senin kadar iyi srebilirim."

"Ayrca aas benim dnyam. Derin mavi deniz, Leon. On yamdan beri
oras benim yuvam."
Anavvak azn at ama VVeaver parman onun dudaklarna bastrp ban
sallad.
"Ben gidiyorum."
"Sen gidiyorsun." diye fsldad Anavvak.
"Tamam." Kadn etrafna baknd. "en girdiimde su geidini ap beni
indirebilirsiniz. Kapaklar aldnda neler olacan bilemeyiz. Belki yrr annda
saldnr, belki hibir ey olmaz. En iyisini umalm. Gemiyi zincirden saldmzda
yapabiliyorsanz. bir dakika kadar bekleyin ve sonra ikinci denizaltn indirip
buradan kan. Sakn beni takip etmeye almayn. Yzeye yakn kaim ve gemiden
735

uzaklasn. Ben epey derine dalabilirim. Ve sonra da..." Duraklad. "Ah, birinin bizi
bulmasn umalm. En azndan bu aralarn uydu vericileri var."
"On iki knotluk hzla Grnland veya Svalbard'a ulamamz iki gn srer."
dedi Johanson. "Yeteri kadar yaktmz yok."
VVeaver'a kalbi arlam gibi geliyordu. Johanson'u kucaklad ve
Shetland'de tsunamiden nasl katklarn hatrlad.
Birbirlerini tekrar greceklerdi!
"Cesur kz." dedi Johanson.
Sonra Anavvak'n yzn elleri arasna ald ve dudaklarn serte onunkilere
bastrd. Aslnda onu sonsuza dek brakmamay istiyordu. Bu konuda
konumamlard ya da yaplmas gereken eyleri hi yapmamlard...
imdi duygusal olma.
"yi anslar." dedi Anavvak yavaa. "En fazla birka gn sonra tekrar
beraberiz."
VVeaver, bir srayta pilot blmesine kayd. Denizalt hafife salland.
Kann st uzanan VVeaver pozisyonunu ald ve kilitleri altrd. Yavaa iki
kubbe de kapand. nndeki aletleri gzden geirdi. Hepsi alyordu.
Baparman kaldrarak iaret verdi.

Yaayanlarn

Dnyas

Johanson kontrol masasnn bana geti, su geidini at ve gemiyi indirdi.


Deepflight alalp altndaki elik kapaklar alrken seyrettiler. Karanlk sular
gzlerinin nne serildi. Bu kez ieri girmeye alan bir eyler yoktu. VVeaver,
kumanda aletlerini kullanarak denizaltn zincirinden ayrd. Su sratarak dt
ve batt. effaf kubbelerin altnda kapana kslm hava panldad. Denizaltnn
renkleri soldu, hatlar belirsizleti ve bir glgeye dnt.

krm

Sonra kayboldu.
Anavvak iinde bir sz hissetti.
Bu roller uzun sre nce datld
yaayanlarn dnyasna aitsin..
Greyvvolf!

ve l

insanlara

aitlerdi.

Sen,

Belki de sana ku toteminin ne sylediini anlatacathir aracya ihtiyacn


vardr.
Akesuk, Greyvvolftan bahsetmiti, arac oydu. Arkada ryasn
yorumlamay baarmt. Buzda erimiti ama Anavvak'n yolu derinliklere
inmiyordu: tam tersine a kyordu.
Yaayanlarn dnyasna.
Crovve'a.
736 '

Anavvak'n dikkati o ana odakland. Elbette! Nasl byle yanlmt?


Independence'm gvertesinde onu bekleyen bir grev vard.
"Ne oldu?" diye sordu Johanson.
"B plan."
"Neymi?"
"Benim yukar kmam gerekiyor."
"Sen delirdin mi? Neden?"
"Sam'i ve Murray"i bulmam gerek."
"Hepsi gitti." dedi Johanson. "Gemi oktan tahliye edilmi olmal. Onlar
son grdmde CIC'delerdi. Muhtemelen ilk havalanan helikoptere
binmilerdir."
"Hayr." Anavvak ban sallad. "Binmi olamazlar. Ya da en azndan Sam
binmedi onun yardm ardn duyduuma eminim. Bak, seni sorunlarmla
skmak istemem, Sigur, ama hayatm boyunca bir eylerden kandm durdum. Artk
yle bir adam deilim. Anlyor musun? Buna srtm dnemem."
Johanson glmsedi.
"Hayr. Yapamazsn."
"Dinle beni! Son bir kez deneyeceim. Bu arada sen de Deepflight 3'
indirebilir ve onu yolculua hazrlayabilirsin. Eer birka dakikada Sam'i
bulamazsam, geri gelirim ve buradan kap gideriz."
"Peki ya bulursan?"
"O zaman kullanabileceimiz Deepflight 4 var."
"Pekl."
"Gerekten m i ? "
"Tabii." Johanson ellerini at. "Ne bekliyorsun?"

Anavvak dudam srd. "Eer be dakika iinde geri dnmezsem bensiz


gitmen gerek."
"Bekleyeceim."
"Be dakika. Daha fazla deil."

krm

Anavvak iskeleden aa kotu. Tnelin giriini su basmt ama gemi u


son birka dakikada daha fazla eilmemiti.

Bileklerinin etrafnda su vard. Suya girip birka kula att ve sonra ayaa
kalkp daha derinleene dek yrd. Hangara giden rampann balad yere
geldiinde tavan sanki suya uzanyormu gibi grnyordu. Hl yukarda
kalm biraz hava vard. LaboraUvarn kilitli kapsnn yanndan yzerek geti,
keyi dnd ve yukar bakt. Rampann baz blmleri neredeyse dz hale
gelmiti ve dier yerleri ise inanlmaz dikti. Hangara giden blm artk lo bir
tepeydi. zerinde kara bir duman ktlesi asl kalmt. Emeklemek zorunda
kalacakt. Dal kyafetlerine ramen mt. Denizaltyla kamay
baarsalar bile bu iten sa kurtulacaklarnn garantisi yoktu.
737

Ama kurtulmak zorundaydlar: Karen'i yeniden grmeliydi.


Trmanmaya hazrland.
Beklediinden kolay olmutu, elik rampa askeri aralarn ve blklerin
yola tutunmasn salamak iin entiklenmiti. Ykseldike scaklk da artt ve
sndn hissetti. imdi cierlerinde biriken kaln, yapkan dumanla
bouuyordu. Ne kadar yksee trmanrsa duman da o kadar younlayordu.
Artk uu gvertesindeki gmbrtleri duyabiliyordu.
Crovve'un yardm aran lklarn duyduunda oktan her yan alevler
sarmt. Eer yangnn balangcndan kurtulduysa, hl hayatta olabilirdi.
ksrerek son birka metreyi kt ve ararak hangardaki gr ann
rampadakinden daha iyi olduunu fark etti. Tnel duman hapsetmiti ama
burada hava dolam vard ve duman bir geitten girip dierinden kyordu.
Hangarn havas frn gibi scak ve bunaltcyd. Anavvak koluyla azn
burnunu tkad ve hangar boyunca kotu. " S a m ? " diye bard.
Cevap yoktu.
"Sam Crovve? Samantha Crovve?"
Delirmi olmalyd.
Ama l bir adam gibi yaamaktan daha iyiydi. Greyvvolf haklyd. Hayatn
yaayan bir l gibi geirmiti.
"Sam!"
Havuz

Gvertesi

Johanson yalnzd.
Floyd Anderson'un yznden birka kaburgasnn krldna emindi.
Yapt en kk bir hareket bile feci can actyordu. Rubin'in cesedini btn
arlyla Deepflight''a yerletirmeye alrlarken pek ok kez lk atmann
eiine gelmiti ama diini skmt.

krm

Gc tkeniyordu.
Kamarasndaki Bordeaux'yu dnd. Ne israf! imdi bir kadeh ne gzel
giderdi. Kaburga krklarn tamir etmezdi belki ama en azndan acy daha rahat
katlanlr hale getirirdi. Tek bana kadeh kaldrmas gerekecekti, gemide
hayatta kalan tek keyfine dkn kii oydu. Aslna baklrsa, son birka aydr
beraber alt insanlardan hibiri, onun yaamdaki ince keyiflerden ald
zevki paylamyordu.

Muhtemelen o bir dinozordu.


Bir saurus exquisitus, diye dnd Deepflight i ' iskelenin yanna indirirken.
Houna gitmiti. Saurus exquisitus. Tam olarak onu tarif ediyordu. Fosil
olmaktan zevk alan bir fosil. Fantezileri, sk sk birbirine karan gemi ve
gelecekten ilham alan ve hangi ada yaadn umursamayan bir fosil.
738

Bohrmann...
Alman, bir kadeh Bordeaux'yu takdir etmeyi bilirdi. Ama ondan baka
kimse yoktu. Elbette Sue Oliviera bundan keyif alrd ama marketten alnan bi
ie araptan da ayn ekilde holanrd. Chteau'da birlikte alt tm
insanlar arasnda, bir Pomerol'u takdir edebilecek kadar kltrl kim vard,
belki bir tek...
Judith Li.
Deepflighfa atlarken gsndeki any unutmaya alt. Ayaklar zerine
dtnde inledi ve titreyen dizleriyle doruldu. Sonra melip kumanda
kapan at ve blmeleri aan mekanizmay altrd.
Kubbe eklindeki kapaklar dikey bir biimde, yavaa yukar kalktlar.
Blmeler almt. "Herkes gemiye." diye bard.
Ne kadar garip! Tam orada, yamuk duran havuz gvertesinde asl bir
denizaltnn tepesinde dengede durmaya alrken, batan bir geminin iinde
tek bana kalmt. Hayatn neler getireceini gerekten bilemezdiniz.
Judith Li mi?
Ona bir damlasn bile vermektense, tm arabn Grnland Denizi'ne
boaltrd daha iyi. Bazen dnyadaki gzellikler iin yaplacak en iyi ey,
onlarn yanl ellere dmemesini garanti altna almakt.

Li

Nefes nefese hangara kotu. Btn gverte kapkara bir bulutla kaplanm gibiydi.
Dumanlarn arasnda neler olduunu grebilmek iin gzlerini ksarak bakt.
Sonra bir ses duydu. "Sam? Samantha Crovve?"

krm

Baran Anavvak myd?


u anda onu ldrmenin bir anlam kalmamt. stelik pruvann eilen
elik perdeleri her an parampara olabilirdi. Gemiye ikiye ayrlma tehlikesi ile
kar karyayd ve bu gerekletii anda Independence saniyeler iinde dibi
boylayacakt.

Rampaya kotu ve hangarn iinde gz gezdirdi. Midesi kalkt. Li kolay


kolay korkmazd ve okyanusun dibine inmekten ekinmiyordu ama eer
torpidolan bir kez daha kaybederse, onlan tekrar bulamayacam biliyordu.
Ayaklarn iki yana aarak rampadan yavaa inmeye balad. Karanlk ve
boucuydu ve duman nefes almasn gletiriyordu. Botlarnn topuklar
metalin zerinde bo bir nlama sesi karyordu,
Birden dengesini kaybedip k st oturdu. Hl torpidolara sk sk
sarnm bir halde rampann tekinsiz yzeyinde kayd. Zemindeki kntlar
srtn yaralad ve karanlk suya hzla yaklat.
739

Rampa sona erdi ve Li yuvarlanarak suya dt. Kendi etrafnda dnd,


kendini yukar itti ve su yzne karak nefes almaya alt.
Torpidolar brakmamt!
Tnel duvarlarndan bouk bir gmbrt yayld. Li hareket etti ve koridor boyunca
yzd, keyi dnp havuz gvertesine ilerledi. Su bekledii kadar souk deildi.
Havuzdan geliyor olmalyd. Tnelin klan snmt ama havuz gvertesinin
kendine ait bir enerji kayna vard. lerisinin gittike aydnlandn grebiliyordu.
Yaklaka havada birleen iskeleleri, havuzun zerinde tehditkr ekilde ykselen
k kapsn ve biri iskele ile ayn ykseklikte sallanan iki denizaltn grd.
ki denizalt m?
Deepflight 2 ortadan kaybolmutu.

Ve Deepflight 5"n tepesinde dal kyafetleri ile biri dikiliyordu. Johanson.

Uu

Gvertesi

krm

Crovve'a sigara temin etmenin yan sra Pakistanl a pek bir ie yaramyordu. K
tarafn uzak ucunda perian bir ekilde kvrlm adamn herhangi bir plan yapacak
hali kalmamt. Crovve'un da aklna bir fikir gelmiyordu. Kuduran alevlere
mitsizce bakn. Ama vazgeme dncesinden btn kalbiyle nefret ederdi. Onlarca
yl, yabanc bir zek bulabilmek midiyle uzaydan gelen sinyalleri dinleyerek
geiren biri iin, vazgemek sama bir eydi. Kesinlikle bir seenek deildi.
Birdenbire gk grlts gibi bir patlama oldu. Alev alev bir bulut Ada'nn
etrafn sard, ate pskryor ve mirte gibi trdyordu. Gl sarsntlar
gverteyi sallad ve sonra cehennemin iinden frlayan alev demetleri onlara
doru uzand.
A lk att. Ayaa frlayp birka adm geri gitti, aya kayd ve kenardan
aa yuvarland. Crovve adamn uzanm ellerini yakalamaya alt. Bir an iin
adam dengesini bulmu gibiydi, yz korkuyla arplmt ama sonra lklar
atarak dt. Adam ykselen k kaplanna arpt, arkasndan gzden yitip gitti.
Crovve bir aprt sesi duyup dehet iinde kenardan ekildi ve etrafna baknd.
Alevler etrafn sarmt. evresindeki her yerde asfalt yanyordu.
Dayanlmayacak kadar scakt. Sadece sancak taraf yangndan kurtulmutu.
Crovve, hayatnda ilk kez gerek aresizlii hissetti.
Scaklk onu geri ekilmeye zorluyordu. Sancak tarafina kotu ve kerardan ilerledi.
D asansr kontrol paneline ulat.
imdi ne yapacakt?
"Sam?"
imdi de gaipten sesler duymaya balamt! Yoksa biri adn m
aryordu? mknsz.
740

"Sam Crovve?"
Biri onu aryordu.
"Buradaym." diye bard.
Ses nereden geliyordu? Uu gvertesinde kimse yoktu.
Sonra anlad.
Dikkatle kenardan aa sarkt ve denize doru uzanan platformu grd.
"Sam?"
"Buradaym! Yukarda!"
Btn gcyle baryordu. Aniden biri platformun zerine koup yukar bakt.
Bu Anavvak't.
" L e o n ! " diye bard. "Leon, buradaym."
"Tanrm, Sam." Kadna bakt. "Gelip seni alacam."
"Nasl?"
"Yukar trmanacam."
"Trmanacak bir yukars kalmad." diye bard. "Buras cehenneme dnd,
Ada, uu gvertesi, her ey yanyor."
"Murray nerede?"
"ld."
"Buradan kmamz gerek, Sam."
"Sylediin iin sa ol."
"Atlayabilir misin?"
Crovve aa bakt. "Bilmiyorum."
"nmzdeki on saniye iinde ie yarayacak daha iyi bir fikrin var m ? "
"Hayr."

"Bir Deepflight ile kaacaz." Anavvak kollarn uzatt. "Hadi atla. Seni
tutacam."

Havuz

krm

"Olmaz, Leon. Bir kenara eklsen daha iyi olur."


"Haydi, Sam. Konumay brak da atla."
Crovve omzundan geriye son bir bak att. Alevler ona doru geliyordu.
Gzlerini kapatt ve tekrar at.
"Geliyorum, Leon!"
Gvertesi

Anavvak hangi cehennemde kalmt? Denizalt zarife suda salland. Johanson


zerinde melmiti. Karanlkta yrrTn varln gsteren tek bir iaret yoktu.
Neden olsundu ki? Artk bir saldrya ihtiyalar yoktu. Tek yapmalar gereken
geminin batmasn beklemekti. Eninde sonunda muhteem Independence' bile
dize getireceklerdi.
Be dakika dolmutu.
741

Dorusunu sylemek gerekirse gidebilirdi. Hl Anavvak ve Crovve'a kalan


bir denizalt vard.
Ama Anavvak, Crovve ve Shankar ile birlikte dnerse her iki denizaltna da
ihtiyalar olacakt. Gidemezdi.
Ksk sesle Mahler'in 1. Senfonisini mrldanmaya balad.
"Sigur!"
Johanson hzla dnd. Vcudunun st ksmna bir ac sapland ve nefes almasn
engelledi. Li tam arkasnda, denizaltyla ayn hizada duruyordu. ki ince silindir
kadnn hemen yannda, iskelenin zerindeydi. Silahn adama doaltmutu.
"Aratan in, Sigur. Beni ate etmek zorunda brakma."
Johanson Deepflight'\ raylara balayan zinciri tuttu.
"Zorunda brakma m? Ben bundan zevk aldn sanyordum."
"n aa."
"Beni tehdit mi ediyorsun Jude?" Zihnine dnceler hcum ederken, kuru
bir kahkaha att. Kadn oyalamak, Anavvak gelene kadar konumasn
salamak iin doalama yapmas gerekiyordu. "Eh, ben senin yerinde
olsaydm ate etmezdim. Tabii eer bu denizaltn kullanmak istiyorsan."
"Bu da ne demek?"
"Yaknda anlarsn."
"Akla."
"Tm bu aklamalar artk ok skc, sence de yle deil mi? Haydi General
Li; korkma beni hemen vur ve sonra ne demek istediimi anla."
Li tereddt etti.

"Buna zaman yok."

krm

"Ah. ok yazk..."
Li ona bakt. Silahn indirdi.
"Ne soracaksan sor."

"Denizaltna ne yaptn, kahrolas geri zekl?"


"Buna inanmayacaksn," Johanson ayaa kalkt, "ama sana gerekten
syleyeceim. Hatta tamir etmene bile yardm edeceim tabii sen bana bir
eyi anlatrsan."

"Soruyu oktan tahmin etmi olmalsn. Neden?"

"Gerekten bunu mu renmek istiyorsun?" Li homurdand. "Neden u ok


becerikli beynini kullanmyorsun? Sence Amerika olmazsa dnya ne hale gelir?
Geride kalan tek istikrar faktr biziz. Ulusal ve uluslararas dzeni salamak
adna, gezegendeki btn toplumlarn btn bireyleri iin uygun olan tek bir
model vardr ve o da Amerikan modelidir. Dnyann bu sorunu zmesine izin
veremeyiz. Birlemi Milletler'in de zmesine izin veremeyiz. Yrr, insanla
korkun zararlar verdi ama bilgi birikimleri ve alglarnn inanlmaz bir
potansiyeli var. Bu bilginin mirass olarak kimi grmek istersin, Sigur?"
742

"Bununla baa kmaya en uygun olan."


"Aynen."
"Ama bu zaten bizim zerinde altmz eydi, Jude. Ayn eyi istemiyor
muyuz? Yrr ile bir anlamaya varabilirdik. B i z "
"Hl anlamyor musun? Byle bir seeneimiz olamaz. Bu, benim lkemin
karlarna ters. Biz, Amerika Birleik Devletleri, bu bilginin sahibi olmalyz
ve baka kimsenin ona erimemesi iin elimizden gelen her eyi yapmak
zorundayz. Dnyay yrr'dm kurtarrken, baka bir alternatif olamaz. Birlikte
yaamay kabullenmek bile bir baarszlk saylacaktr, Amerika'nn
yenilgisinin bir iareti, insanln yenilgisi, Tanr'ya inancmzn yenilgisi.
lkemin stnlne olan inan sarslacak. Ama birlikte yaama dncesinin
en kt taraf, arkadan gelecek olan yeni dnya dzeni. Yrr'm gznde btn
insanlk eit olacak. Gerekli teknolojiye sahip her devlet onlarla ilikiye
geebilecek. Hepsi de ittifak kurmay isteyecek, onlarn bilgilerine ulamaya
alacak ve kim bilir daha neler. Sonunda birileri yrr' fethedilebilir bile. Ve
onlar fetheden btn gezegeni ynetecektir." Johanson'a doru bir adm att.
"Bunun ne anlama geleceini gremiyor musun? Aada yaayan zeki tr,
bizim ryamzda bile gremeyeceimiz bir biyoteknolojiye hkmediyor.
Onlarla ancak biyolojik yollarla iletiim kurabileceiz ve tm dnya
mikroplarla deney yapmaya balayacak. Bunun olmasna asla izin veremeyiz.
Yrr' yok etmek dnda bir alternatifimiz yok ve bunun iin Amerika'dan baka
bir seenek olamaz! Bu gc bakasna kaptrmay gze alamayz zellikle
de her geri zeklnn oy hakk olduu Birlemi Milletler'deki aptallar
srsne."

"Akln kardn herhalde." dedi Johanson. ksrrken iki bklm oldu.


"Sen ne biim bir insansn, Li?"
"Tanr'ya inanan bir insanm"

krm

"nandn tek ey kariyerin! Sen g delisi bir manyaksn!."


"Ve- l k e m ! " diye bard, Li. "Sen neye inanyorsun? Ben inancm
biliyorum. nsanl sadece Amerika Birleik Devletleri kurtarabilir v e "
"Bylece herkese sonsuza kadar haddini bildireceksin, yle deil mi?"

"Ne olmu? Btn dnya her zaman Amerika'nn en pis ileri halletmesini
bekliyor ve ite imdi biz de yapyoruz! Ve dorusu da bu! Dnyann yrr'n
bilgisini paylamasna izin veremeyiz, bu yzden onlar yok edip o bilgiyi
kendimize saklamalyz. Sonra artk gezegenin kaderini kimin elinde tutaca
hakknda endielenmemize gerek kalmayacak. Dman rejimlerin ve
diktatrlerin en ufak bir ans bile olmayacak. Kimse bizim stnlmze
kar kamayacak."
"Yapmaya altn ey insanl yok edecek!"
Li dilerini gcrdatt.
743

"Siz bilim insanlarnn, hep ayn itirazlar zrvalamaktan baka yaptnz bir
ey yok. inizde kimsenin dman yenmeye cesareti yok y r r \ tamamen
ortadan kaldrmann sorunu zebileceini dnmediniz bile. Sadece amipleri
yok etmenin dnyann ekosistemini mahvedeceini syleyerek szlanp
durdunuz. Yrr u anda ekosistemi mahvetti bile! Bizim kkmz kurutuyorlar!
Sence ksa srecek bir evre felaketi, insanl stn rk olarak yeniden baa
geirmek iin denecek kk bir bedel saylamaz m?"
"stnlk taslamak isteyen bir tek sen varsn, seni zavall deli. Solucanlarla
nasl baa kacaksn"
"Hepsini zehirleyeceiz. Bir kez yrr yolumuzdan ekilince, aada canmz
ne isterse onu yaparz."
"Btn insanl zehirleyeceksin!"
"Biliyor musun, Sigur? nsanlarn saysnn azalmas aslnda kendi bana
bir frsat. Biraz bo alan alrsa, gezegen ne gzel havadar olur." Li'nin gzleri
ksld. "imdi yolumdan ekil."
Johanson kprdamad. Zincire tutunup ban yavaa sallad. "Denizaltn
sabote ettim." dedi.
"Sana inanmyorum."
"O zaman ansn dene."
Li bayla onaylad. "yle yapacam."
Kolunu kaldrd ve ate etti. Johanson kenara kamaya alt. Kurunun
gs kemiine girdiini hissetti ve iini bir ac dalgas kaplad.
Lanet kar onu vurmutu.

Asansr

krm

Gverte

Eli zinciri brakt. Yalpalarken bir eyler sylemeye alt, arkasn dnd
ve sonra karn st pilot blmesine dt.

Crovve'un ona doru atldn grdnde Anavvak'n ii pheyle doldu.


Crovve kollarn sallayarak ok fazla sola doru sramt. Kollarn uzatarak
kenara kotu, arpmann ikisini de denize frlatmamas iin dua ediyordu.
Tm sskalna ramen Crovve, Anavvak'a hzla gelen bir otobs gibi arpt.
Anavvak geriye dt, Crovve zerindeydi. Yokutan aa kayyorlard.
Kadnn lna onun da sesi katld. Topuklaryla hz kesmeye alrken,
bann arkasn asfalta arpt. Ayn gn asansrde yaad ikinci kt
tecrbeydi ve bunun sonuncusu olmasn umuyordu, sonucu ne olursa olsun.
Kenara ksa bir mesafe kala durdular.
Crovve ona bakt. "yi misin?" diye sordu bouk bir sesle.
"Daha iyi olmamtm."
744

Kadn zerinden yana yuvarland ve ayaa kalkmaya alt ama sonra


yzn buruturarak yere kt.
"Yapamayacam." dedi.
Anavvak ayaa kalkt. "Ne oldu?"
"Sa ayam."
Kadnn yanna meldi ve bileini yoklad.
Crovve inledi. "Sanrm krld."
Anavvak duraklad. Hayal mi gryordu, yoksa gemi ne doru mu
yatyordu?
Platform gcrdad.
"Kolunu boynuma dola."
Crovve'un ayaa kalkmasna yardm etti. En azndan ona dayanarak
topallayabilirdi. Hantal bir yryle hangara ilerlediler. nlerini zar zor
grebiliyorlard. Gverte artk daha da diklemiti.
Rampadan nasl geeceiz, diye dnd Anavvak. Artk bir uurum gibi
olmalyd.
Aniden ii fkeyle doldu.
Grnland'dalard, kutuplarda, yani onun yurdunda. Tepeden trnaa bir nuk'tu.
Kutupta domutu ve oraya aitti. Ne o, ne de Crovve burada lmeyeceklerdi.
"Haydi." dedi. "Devam edelim."

Deepflight

Li kumanda masasna kotu. ok zaman kaybetmiti. Bylesine aptalca bir


tartmaya kendini kaptrmamalyd.

krm

Deepflighf kaldrd ve sonra tam zerinde sallanana kadar iskelenin


zerine getirdi. Hzla iki bo tp buldu. Daha byk torpidolar her zamanki
yerlerindeydi ama daha kk olanlar radyoaktif silindirlere yer amak iin
karlmlard. Mkemmeli Bunlar gibi silahlarla Deepflight'm yksek bir ate
gc vard.

Hzla silindirleri torpido yuvalarna itti ve onlar yerlerine kilitledi. Sistem


ok basitti. Bir kez atelendiklerinde, patlayc bir kapsl zehirli feromonun
mavi bulutun her tarafna yksek basnla datlmasn salayacakt. Rubin'in
programl hcre lmn kullanmay dnmesi, plann en baarl tarafyd.
Denizde feromon dalacak ve gerisini yrr halledecekti. Yrr'a zehirli madde
bir kez bulatnda, kolektif inanlmaz bir zincirleme reaksiyonla kendi
kendini yok edecekti.
yi i karmt.
Silindirlerin iyice yerlerine oturduunu iki kez kontrol etti, Deepflighf
745

tekrar kapaklarn zerine gtrd ve suyun zerinde salnana kadar aa


indirdi. Dal kyafeti giymeye vakti yoktu. Dikkatli olmas gerekiyordu. Hzla
merdivenden gemiye gidip trmand. Gzleri ak pilot blmesine kayd,
Johanson yzst kprtsz yatyordu.
nat yal ahmak. Neden kenara kayp su kanalna dmemiti ki? imdi
bir de cesetten kurtulmas gerekiyordu.
Birden kendini neredeyse zgn hissetti. Bir ekilde adamdan holanm
ve onu takdir etmiti.
Baka koullar altnda olsaydlar...
Gemi salland.
Ondan kurtulmak iin ok geti. Zaten fark etmezdi. Denizalt yardmc
pilot blmesinden de gayet iyi kontrol edilebiliyordu. Sadece kontrolleri
aktarmas gerekiyordu. stelik Johanson'dan daha sonra da kurtulabilirdi, hele
bir arac deniz altna indirsin de.
atlayan eliin kard yksek bir ses duyuldu. Li aceleyle ieri emekledi
ve blmeleri kapatt. Parmaklan kumanda panelinde dansetti. Ik dizileri ve iki
kk ekran aydnlanrken alak bir mrlt yayld. Tm sistemler hazrd,
Deepflight karanlk yeil denizin zerinde sabite duruyordu ve metrelik su
geidinden geip derinliklere dalmaya hazrd. Li mutluluktan havaya utu.
Baarmt.

Smak

krm

Johanson gln kenarnda oturuyordu. Su nnde araf gibi dmdzd, zeri


yldzlarla kaplyd. Buraya dnmenin zlemini ekmiti. Ruhunun
manzarasna bakt; ii nee ve hayranlkla doldu. Garip bir biimde, bedeninden
aynlm gibiydi, scak veya souu hissetmiyordu. Bir eyler deimiti. Sanki
o gl, yanndaki kk ev, evresindeki kk karanlk orman, arkadaki kk
grltler, batan Ay kendisiydi. O her eydi ve her ey onun iindeydi.
Tina Lund.

Onun burada olamamas ok zcyd. Ona bu huzuru, mutluluu


balamak ok houna giderdi. Ama Tina lmt; doann, medeniyetin
kylara yaylan rmlne kar balatt vahi isyann kurban olmutu.
Dier her ey gibi silinip sprlm, geriye Johanson'un zihnindeki resimden
baka bir ey kalmamt. Gl sonsuzdu. Bu gece asla bitmeyecekti. Ve
yalnzlk yerini hilie, bir egoistin son zevkine brakacakt.
stedii bu muydu?
nzivann tartlmaz avantajlar vard. Zaman deerliydi ve tek bana
olmak bu zaman tamamen kendine harcayabilecein anlamna geliyordu. Eer
746

kendi iinizi dinleyebilirseniz, en sra d eyleri duyabilirdiniz.


Peki ya inziva ile yalnzlk arasndaki snr neredeydi?
Aniden iini korku sard.
Korku, tpk iinde yaylan ac gibi kalbini kemiriyor, nefesini kesiyordu. i
rperdi ve titredi. Gldeki yldzlar krmz ve yeil klara dnp, elektrikle
vzldad. Manzara bulanklat ve parlak bir dikdrtgen halini ald. Bir tnelde
veya borunun iindeydi.
Bir anda bilinci geri geldi.
Hayr, henz lmemiti. Ama sadece birka saniyesi olduunu biliyordu.
Yrr'm sularn, eer onlara su denebilirse, daha vahi bir saldrganlkla
detecek, zehirli feromonla azna kadar dolu bir denizaltndayd.
nnde hi yldz yoktu, sadece Deepflighfm kumanda paneli vard. Iklar
yanyordu. Gzlerini kaldrdnda havuz gvertesinin gzden kaybolduunu grd.
Su geidinin iindelerdi. nanlmaz bir irade gc ile ban yana evirdi.
Yanndaki blmede Li'nin gzel profilini grd.
Li.
Onu ldrmt.
Hemen hemen.
Gemi batt. evrelerinden hzla elik plakalar ve perinler geti. ok
yaknda denizalt gemiden ayrlacakt. O dakikadan sonra hibir ey ya da hi
kimse Li'nin lmcl kargosunu denize salmasna engel olamazd.
Buna izin veremezdi.
Harcad aba yznden terleyerek ellerini vcudunun altndan uzatt ve
parmaklarn esnetti. Neredeyse baylyordu. Kumanda aletleri nndeydi. Pilot
blmesinde uzanmt. Li kumanday ynlendirmiti ve denizaltn yardmc
pilot blmesinden kontrol ediyordu -ama bu durum deitirilebilirdi.

Bir dmeye bastnda kumanda ona geecekti.

krm

Hangisi?
Roscovitz'in ba teknisyeni Kate Ann Brovvning ona denizaltn nasl
kullanacan gstermiti. Son derece ak anlatmt ve Johanson da dikkatle
dinlemiti. Bu tr eyler ilgisini ekiyordu. Deepflight derin deniz
aratrmalarnda yeni bir a amt ve gelecek her zaman Johanson'un ilgisini
ekerdi. Dmenin nerede olduunu biliyordu. Ve yapmaya alt eyi
gerekletirmek iin hangi donanm kullanmas gerektiini de biliyordu. Tek
yapmas gereken, bu bilgiyi hafzasndan karmakt.
Dn.
Parmaklan lmek zere olan rmcekler gibi etrafa kan bulatrarak kontrol
panelinde dolat. Onun kan.
Dn.
te oradayd. Ve onun yannda da...

747

u anda fazlasn yapamyordu. Yaam vcudundan ekiliyordu ama hl


bir para gc vard. Ve bu yeterdi.
Cehenneme kadar yolun var, Judith Li.

Li
Judith Li, kubbesinden dar bakt. Birka metre nnde kanaln elik
duvarlarn grebiliyordu. Gemi salna salma aa iniyordu. Bir metre sonra
pervaneyi altracakt. Sonra aa ve yana doru dik bir yollar vard.
Independence sonraki birka dakika iinde batabilecei iin ondan mmkn
olduu kadar uzaklamak istiyordu.
lk kolektife ne zaman rastlayacakt? Byk bir tanesi sorun karabilirdi,
bunun farkndayd ama bir kolektifin ne kadar byk olabilecei ile ilgili en
kk bir fikri bile yoktu. Bir de orkalarla karlama riski vard ama ne olursa
olsun aracn silahlaryla yolunu aabilirdi. Korkacak bir ey yoktu.
Mavi bulutu beklemesi gerekecekti. Feromonu salmann doru zaman y r r
hcrelerinin biletii and.
Lanet olas amiplere iyi srpriz olacakt.
Ne garip bir fikir. Amiplere srpriz yaplabilir mi?
Birden ard. Kontrol panelinde bir deiiklik olmutu. Ekran klarndan
biri snmt, bu da kontroln aktarldn...
Kontroller!
Arac artk o ynetmiyordu! Kontrol pilot blmesine gemiti, Monitrn
ekrannda iki ince ve iki daha byk torpidonun, yani zrh delicilerin, grafikleri belirdi.

krm

Zrh delicilerden biri parlamaya balad.


Li dehet iinde yutkundu. Kumanda paneline yaparak kontrol tekrar
eline geirmeye alt ama ateleme emri geri alnamazd. Gstergedeki
rakamlar engellenemez bir geri saym mavi gzlerine yanstyordu:
00.03... 00.02... 00.01...
"Hayr!"
00.00

Yz ta kesildi.

Torpido

Johanson'un ateledii torpido yuvasndan hzla kt ve ileri atld. elik


duvara ulap patladnda suda sadece metre ilerleyebilmiti.
Devasa bir basn dalgas Deepflight' ele geirdi ve ara geide geri
748

savruldu. Geitten bir alayan gibi su pskrd. Denizalt hl suda dnerken


1 ikinci torpido atelendi. Kulaklar saf eden bir grltyle havuz gvertesi
patlad. Deepflight, iki yolcusu ve lmcui kargosu vahi bir alev topu olarak
havaya utu ve varlklarna dair hibir kant kalmad. Savrulan enkaz gverteler
ve duvarlar yararak k taraftaki safra tanklarn deldi ve ieri su girmesine
sebep oldu. Binlerce tonluk deniz suyu, eskiden bir havuz olan kratere doldu.
Geminin k taraf batt.

Independence artan bir hzla dibe kmeye balad.

krm

Anavvak ve Crovve rampann tepesine ulatklarnda, patlamann oku gemiyi


sallad. Anavvak havaya frlad. Tnelin isle kararm duvarlar etrafnda dnd
ve sonra ba aa karanla dt. Hemen yanndaki Crovve da savrulmu ve
sonra gzden kaybolmutu. entikli elik, omuzlarn, srtn, gsn ve kn
syrp derisini soydu. Oturup yana dndnde bir sarsntya daha kapld ve
o kadar vahice havaland ki sanki geri, hangara uacakt. Etrafnda inanlmaz
bir grlt vard, sanki tm gemi perinlerine ayrlyordu. Aa derken
havada dnd ve suyun iine dald.
Kollarn bacaklarn rparak akntya kar koydu ama ynn
bilemiyordu. Independence pruvadan batmyor muydu? Neden k taraf su
dolmutu?
Havuz gvertesi, diye dnd, havuz gvertesi patlad.
Johanson!
Bir ey suratna arpt. Bir kol. Onu skca tutup ayaklarn rpt. Bir
ilerleme kaydedemiyor gibiydi. Su her ynden bastrrken itilip kakld.
Cierleri sanki alev soluyonnu gibiydi. ksrmek istiyor ve sudaki girdap
onu aa ekerken ba dnyordu.
Aniden yzeye kt.
Lo k.
Crovve hemen yannda belirdi. Hl kadnn kolunu tutuyordu. Crovve
gzleri kapal rd ve tkrd, sonra kafas suyun altnda kayboldu. Anavvak
onu ekti. Su etraflarnda kpryordu. Rampal tnelin dibinde olduklarn
fark etti. Laboratuvar ve havuz gvertesinin yerinde ok gl bir aknt vard.
Su ykseliyordu ve ok souktu. Okyanustan gelen buzlu su. Neopren
giysisi onu bir sre korurdu ama Crovve dal kyafeti giymiyordu.
Boulacaz, diye dnd. Ya da donarak leceiz. Her halkarda iimiz
bitti. Bu kbus gibi gemi suyla doluyor ve onun kamnda kslp kaldk.
Independence'la birlikte batacaz.
749

leceiz.
leceim.
Korkuyla dolmutu. lmek istemiyordu. Her eyin sona ermesini
istemiyordu. Hayat seviyordu ve daha yapaca ok ey vard. imdi lemezdi.
Hayr. Daha zaman gelmemiti.
Korku dayanlmazd.
Suya ekildi. Bir ey kafasnn zerine kt. ok hzl arpmamt ama
onu batrmaya yetmiti. Anavvak tekmeleyerek kendini kurtard. Nefes nefese
yzeye kt ve ona neyin vurduunu grd. Kalbi durdu.
Zodiaclar'dan biri akntya kaplmt. Patlamann basnc onu havuz
gvertesinde demirlendii yerden kurtarm olmalyd. Kpren sularn
zerinde srkleniyor ve tnelden yukar ilerliyordu. Dtan takmal motoru
ve kk yamur kabini ile kusursuz bir ime bot. Sekiz kiilikti, yani iki
kiiye fazlasyla yeterdi ve ii acil durum malzemeleriyle doluydu.
" S a m ! " diye bard.
Onu gremiyordu. Sadece karanlk su vard. Hayr, diye dnd. Daha bir
saniye nce buradayd. " S a m ! "
Su hl ykseliyordu. Tnelin yars oktan batmt bile. Uzanp Zodiac'
tuttu, kendini botun stne ekip doruldu ve etrafna baknd. "Hayr." diye
inledi. "Hayr! Lanet olsun, hayr!"
Emekleyerek botun br tarafna gitti ve suyun yzeyini tarad.
te oradayd! Gzleri yan kapal, botun yannda srkleniyordu. Elleri zayfa
hareket ediyordu. Anavvak suya eilerek kadnm bileklerini yakalad ve ekti.
" S a m ! " diye bard.

Crowe'un gz kapaklan kmldad. Sonra ksrerek su kustu. Anavvak


ayaklarm kenara bastrarak kadn ekti. Kollarndaki ac o kadar youndu ki
baaramayacan dnd ama iradesi ona tek bir ey emrediyordu, Samantha
Crovve'u kurtar.

krm

Onu burada brakrsan eve hi geri dnme, diyordu sanki. Yapamayacaksan,


git kendini de suya at.
nleyip homurdanarak asld ve ekti, ve sonunda kadn bota kard.
Anavvak srtst yld.
Artk gc tkenmiti.
imdi durma, dedi iindeki ses. Zodiac'ta oturmak sana bir ey
kazandrmayacak. Sizi dibe ekmeden nce Independence'tan kmanz gerek.
Zodiac ykselen su duvarnn tepesinde sallanyor ve hangara
srkleniyordu. Gverteye savrulmalarna ok ksa bir mesafe kalmt.
Anavvak ayaa kalkt ve annda dt. Pekl, diye dnd, o zaman
emeklerim. Elleri ve dizleri zerinde kabine gidip tutunarak doruldu.
Cihazlara bir gz att. Blue Shark'taki gibi dmenin etrafna datlmlard ve
750

Anawak iin tandk bir grntyd. Bununla baa kabilirdi.


Artk rampann son birka metresine doru hzla ykseliyorlard. Anavvak
doru an gelene dek bekledi.
Bir anda tnelin dna ktlar. Dalga onlar suyla dolmaya balayan
hangara att.
Anavvak dtan takmal motoru altrd.
Hibir ey olmad.
al, diye dnd. Benimle oyun oynama, seni boktan ey. Kahretsin,
al!
Hl hibir ey olmamt.
al, lanet olas! al!!!
Birden motor grledi ve Zodiac hz ald. Anavvak sk sk dmeni tuttu.
Hangar boyunca hzla dndler ve sancak tarafndaki asansre frladlar.
Geit gzlerinin nnde klyordu.
Sratle yaklarlarken, geidin ykseklii de giderek azalyordu. Gverteye
dolan suyun hz inanlmazd. Kesik kesik, gri renkli dalgalar, altlarndan,
duvarlardan geide doluyordu. Saniyeler iinde sekiz metre yksekliindeki
geit, drt metreye inmiti.
Drtten az.
.
Dtan takmal motor acyla brd.
ten az.
imdi!

Bir glle gibi akla frladlar. Kabinin tepesi geidin tavann syrd ve sonra
Zodiac bir dalgann tepesinde uup bir an havada asl kaldktan sonra serte
suya dt.

krm

Deniz frtnalyd. Su, gri canavarlar halinde zerlerine atlyordu. Anavvak'


dmeni o kadar sk tutuyordu ki eklemleri bembeyaz kesilmiti. Hzla bir
sonraki dalgaya ilerledi, dmdz iine girdi, yine ykseldi ve dt. Sonra hz
kesti. imdi daha yava gitmek gvenli olacakt. Artk dalgalarn byk ama
ok dik olmadklarn grebiliyordu. ZodiacT yz seksen derece dndrd ve
botun bir sonraki dalgada ykselmesine izin verdi, tekrar gaz verdi ve etrafna
baknd.
Tyler rpertici bir manzarayd.
Independence'm Ada's kara dumanlar arasndan, kurun rengi denizden
ykseliyordu. Sanki okyanusun ortasnda bir volkan patlam gibiydi. Uu
gvertesi neredeyse tamamen batmt, sadece yanan birka enkaz kaderlerine
direniyordu. Mahvolmu gemiden epey uzaklamay becermiti ama alevlerin
homurtusu hl duyulabiliyordu.
751

Nefesi kesilerek bakt.


"Zeki yaam foralan." Crovve yannda belirdi, l gibi solgundu, dudaklar
morarmt ve titriyordu. ncinmi bileine arlk vermemek iin Anavvak'n
koluna asld. "Sorun karmaktan baka ie yaramyorlar."

krm

Anavvak sessizdi.
Birlikte Independence'm sulara gmlmesini seyrettiler.

BEINCI BLM

TEMAS

krm

Yabanc zek aray, kendimizi aramaktr.


Cad Saan

Dler

Uyan!
Uyanm.
Nereden biliyorsun? evrende karanlktan baka bir ey yok. Dnyann
dibine yaklayorsun. Ne gryorsun?
Hibir ey.
Ne gryorsun?
nmdeki kontrol panellerinin krmz ve yeil klarn gryorum. Bana
denizaltnn iindeki ve dndaki basnc syleyen gstergeleri gryorum. Ne
kadar oksijen kullandm, ne kadar yaktmn kaldn ve ne kadar hzla
gittiimi, Deepflight''m ne kadar bir eimle daldn gryorum. Ara
dardaki suyun kimyasal bileimini saptayp bana veriler ve grafikln
gsteriyor. D scaklk sensrlerle izleniyor ve bir rakam gryorum.
Baka ne gryorsun?
Suda dnp duran paracklar gryorum, projektrlerin nnde kar tanelen
gibiler, kk organik madde bekleri derinlere batyor. Su, organik bileimlere
doymu. Bulank grnyor. Hayr bekle. ok bulank grnyor.

Hl ok fazla ey gyorsun. Her eyi gnnek istemez misin?


Her eyi mi?

krm

VVeaverTa deniz yzeyi arasnda neredeyse bir kilometrelik bir mesafe vard
Hibir ey ona saldrmaya kalkmamt. Orkalar ve yrr yolunu kesmemilerd
Deepflight'taki her ey kusursuz bir biimde iliyordu. Denizalt byk, elipse
benzer bir spiral izerek aa iniyordu. Arada uada klarn nnde kk bi
balk beliriyor ve sonra hemen kayordu. Dkntler suda dolanyordu. Krille
a taklyor, her minik kabuklu beyaz bir nokta olarak grnyordu. Parack
yamuru kaynana geri yanstyordu.
754

Son on dakikadr, Deepflight'm nne yanstt kirli gri k kozasnn iini


seyrediyordu. Yapay olarak klandrlan karanlk. Hibir eyi aydnlatmayan
bir k. On dakika iinde tm yn duygusunu kaybetmiti. Dardaki karanlk
manzarann saklad bilgileri, her birka saniyede bir, veri ekranndan kontrol
ediyordu: ne kadar hzla ilerliyor, ne kadar dik dalyor, ne kadar zaman geti...
Bilgisayarlarn gvenilirlii.
Elbette, sohbet etmeye balad sesin kendisine ait olduunun farkndayd.
Yaanan tm deneyimlerin, renme ve gzlem ile gelen bilginin zyd.
inden bir ey konuuyor ve ayn zamanda ona sesleniyordu; daha nce
varlndan haberdar olmad bir ey. Sorular soruyor, neriler getiriyor, onu
sinirlendiriyordu.
Ne gryorsun?
ok az ey.
Bu bile bir abartyd. Bir duyu organna, koullar yznden i gremeyecei
bir ortamda gvenmek kadar sama bir fikri ancak insanlar dnebilirdi.
Aralarna saygszlk etmek istemem, Karen, ama bir k huzmesinin sana
faydas olmaz. Iklarn sadece dar bir oda. Bir hapishane. Zihnini a. Her eyi
grmek ister misin?
Evet.
O zaman klar kapat.
VVeaver tereddt etti. Mavi parlty gnnek iin onlar kapatmas gerektiini
biliyordu. Ne zaman? Zavall bir k huzmesine ne kadar baml hale geldiini
fark etmek onu artt. Ona ok uzun sre tutunmutu. Yatak rtsnn
altndaki bir el feneri gibi. Gl projektrleri teker teker kapatt. Artk sadece
kontrol paneli parlyordu. Partikl yamuru yok oldu'.
Zifiri karanlk onu sard.

krm

Kutup sular mavidir. Kuzey Pasifik ve Antarktika'nn etrafndaki baz


blgelerde, klorofil ieren canllar ok az bulunur. Yzeyin birka metre
altndaki bu mavi, gkyzne benzer. Tpk uzay gemisinin iinde ykselen bir
astronotun, tandk gk mavisinin d uzayn karanlna dnmesini izlemesi
gibi, denizalt da, tam tersi ynde ilerleyerek, gizemlerle dolu ksz bir evrene,
bir i uzaya batyordu. Yukarnn veya aann, ynn bir anlam yoktu: her iki
trl de, tandk manzaralarn eksiklii ile kaybolan grme gibi insan duyular,
beraberinde yerekimi gibi sradan alglar da yok ediyordu. Yerekimi
kanunlar, okyanuslarda da geerliydi ama yzeyin bin metre altnda
ykseldiini mi yoksa alaldn m anlamann bir yolu yoktu. Derinlik lere
gvenmek gerekiyordu. Ne i kulann ne de gzlerinin bir faydas yoktu.
VVeaver artk maksimum dal hzyla ilerliyordu. Deepflight'm tepetaklak
olmu bu kutup gn gemesi uzun srmemiti ve ok ksa srede her yan
755

karanlk sarmt. Derinlik ler 60 metreyi gsterdiinde, alclar hl yzeyde


oynaan n yzde drdn alglayabiliyorlard ama Karen evreni tek bir
fenerle aydnlatmaya alan bir astronot gibi projektrleri amt.
Uyan Karen.
Uyanm.
Tabii, uyanksn ve zihnin ak ama yanl ryay gryorsun. Tm insanlk
var olmayan bir dnyann hayalini gryor. Taksonomik tablolar ve istatistik
deerlerle oluturulmu hayali bir kozmosta yayoruz ve nesnel doay
alglamaya alyoruz. Her eyin nasl da birlikte dokunduunu ve aynlmaz bir
biimde birbirine bal olduunu anlayamadan onu derecelendiriyor, sralyor
ve kendimizi en tepeye yerletiriyoruz. lerin makul olmas iin sembollere
ve idollere ihtiyacmz var ve bunlar gerek ilan ediyoruz. Zaman ve mekn
bozan hiyerariler ve dereceler icat ediyoruz. Bir eyi bir gzlerimizle
grmeliyiz ki onu anlayabildim ama onu grnr yaptmz anda, kendi
anlaymza gre tanmlarz. Gzlerimiz ardna kadar ak ama yine de krz.
Karanla bak, Karen. Btn hayatn temelinde karanlk yatar.
Karanlk tehditkrdr.

krm

Ne alakas var? Bizi grnr varoluumuzun koordinatlarndan koparyor.


Bu o kadar kt bir ey mi? Doa nesneldir ve eitlilikle kaynar! Sadece
nyarg gzl ile baktmzda fukaralar, nk onu kendi beenilerimize
gre yarglarz. Hep kendimizi gryoruz, titrek ekran nda bile yle. Bizim
bilgisayar monitrlerimizdeki veya televizyonlarmzdaki tasvirler gerek
dnyay m yanstyor? Her zaman "kedi" veya "sar renk" gibi prototipler ile
karlkl anlamaya mecburken, tm izlenimlerimizin toplam bir eitlilik
yaratabilir mi? nsan beyninin bylesi bir deiken zenginliinden bu normlar
kartyor olmas, tartmasz bir ekilde muhteem! mknsz anlamay
mmkn hale getiriyor ama bedel olarak yaam gerekd bir hale brnyor.
Sonucu, on sper modelin milyonlarca kadn iin ablon olduu, ailelerin 1.2
ocuk yapt, inliler'in 1.75 boyunda olduu ve 63 yana kadar yaad
idealize edilmi bir dnya oluyor. Normlara o kadar takm durumdayz ki,
normalin anormalde, normalden sapmada yattn gzden karyoruz.
statistiin tarihi yanl anlamalarn tarihidir. Bize genel bir bak salamtr
ama eitlilii reddetmitir. Bizi dnyaya yabanclatrmtr.
Ve bu yzden yaknlatrmtr da.
yle mi sanyorsun?
Pekl,yrr ile uzlamak iin bir yol aramadk m? Hatta baardk da. Ortak
noktamz matematikti.
Dikkat et! O tamamen farkl. Pisagor teoreminde deikenlere yer yoktur.
In hz her zaman ayndr. Ayn fiziksel uzay tanmladklar srece

matematik formllerinin deitirilmesi imknszdr. Matematik deer atfetmez,


Bir matematik forml, maarada veya aacn tepesinde yaamaz, okayarak
sevebilecein ya da tehdit edildiinde sana dilerini gsterecek bir ey deildir.
Yerekimi iin birok kanun arasndan ortalama bir tanesini semeyiz, sadece
tek bir kanm vardr Elbette matematik yrr ile iletiim kurmamza olanak
salad ama birbirimizi gerekten anladk m? Matematiin insanl
birletirdii hi grlm m? Dnyay nasl tasvir ettiimiz, kltrlerimizin
tarihine baldr ve farkl kltr gruplar dnyay farkl grrler. nuitler'in kar
iin kullandklar bir isim yoktur, ama yzlerce kar eidi tanmlar vardr. Yeni
Gine'deki Dani halk, renklere isim vermezler.
Ne gryorsun?
VVeaver karanla bakt. Denizalt sessiz iniine devam ediyor, 60 derecelik
bir ayla ve 12 knotluk bir hzla ilerliyordu. Bin be yz metrelik mesafeyi
arkasnda brakmt. Denizaltnn kaplamasndan tek bir trt bile gelmiyordu.
Mick Rubin hemen yandaki blmedeydi. Onu dnmemeye alt. Gecenin
iinde bir cesedin eliinde umak garip bir histi.

krm

Btn umutlarn bal olduu l bir haberci.


k parlamalar.
Yrr?
Hayr, baka bir ey. Mrekkep balklan. Bir srnn iine dalmt. Bir
anda, kendini su altndaki bir Las Vegas'ta szlrken buldu. Derinliklerin
ebedi gecesinde, ne k kyafetler ne de haval bir dans sevgili bulmaya yarard,
bu yzden bir e arayan erkekler tm gsterilerini kla yapard. Fotofor
denilen kk transparan keseler, alp kapanarak ilerindeki ldayan
bakterileri aa karr ve mrekkep balnn k gsterisiyle derin denizde
yaygara koparmasn salarlard. Ama VVeaver'n gemisine kur yapmaya
almyorlard, k parlamalan onu korkutmak iindi. Geri ekil, diyorlard.
Bu ie yaramaynca fotoforlann ardna kadar ap denizaltma sardlar ve onu
a bodular. Aralarnda daha kk ve solgun organizmalar vard, krmz ve
mavi ekirdekleriyle medzler.

VVeaver ne olduunu gremiyordu ama sonarna gre onlara bir ey daha


katlmt. Byk, kat bir ktle. VVeaverTn ilk dncesi bir yrr kolektif
olduuydu ama kolektifler k sayordu ve bu ey suyun kendisi kadar
karanlkt. Gvdesi uzundu, yanlara doru ikindi ve uca doru inceliyordu.
VVeaverTn rotas ktlenin zerine gidiyordu. Ay ayarlayarak gvdenin
zerindeki suya ilerledi. stnden geerken o eyin ne olabileceini anlad.
Balinalarn hayatta kalabilmek iin su imeleri gerekiyordu. Yaam alanlar gz
nne alndnda inanlmaz gnebilirdi ama bir balinann okyanusta susuzluktan
lme riski, ak denizde bir sal zerinde tek bana kalan insanla aynyd. Denizanalan
neredeyse tamamen sudan oluur, tatl sudan. Yaam iin nemli birok svy ihtiva
757

eden mrekkep balklan da bir baka su kaynayd, yani iilebilir su aray


ispermeet balinalann derinlere ekiyordu. Dimdik aa dalarak bazen bin, iki bin
hatta bin metre derinlere iniyor, bir saatten fazla orada kalyor ve sonra yzeye on
dakikalna nefes almak iin kp sonra yeniden dalyorlard.
VVeaver, bir ispermeet balinasna rastlamt. Hareketsiz gibi grnen
avcnn keskin gzleri vard. Karanlklar ve gl gzler diyannda szlyordu.
Bu derinlikte yaayan her canl ok iyi grebilirdi.
Ne gryorsun? Ne gremiyorsun?
Bir sokakta yryorsun. Biraz uzakta bir adam sana doru gehyor. Birka adm
nnde yannda kpeiyle bir kadn var. Klik. Zihninde o ann fotorafn ekiyorsun.
Sokakta ka tane canl organizma var? Her canl dierine ne kadar uzakta?

krm

Sen nesin, Karen VVeaver?

Drt tane.
Hayr, bekle. Aalarda tane ku var, bylece yedi yapt. Adam on sekiz
metre tede. Benimle kadn arasnda on be metre var. Kpei n metre uzakta,
tam nnde kotump tasmasn ekitiriyor. Kular, yerden on metre yukandalar,
her birinin arasnda elli santimetre var. Yanl! Sokan her tarafnda kaynaan
milyarlarca organizmay gremiyoruz. Sadece tanesi insan. Biri kpek. Saydn
tane kuun dnda, gremediin elli yedi tane daha var. Aalar yaayan
organizmalardr, yapraklarnda ve kabuklannda saysz bcek yaar. Kularn
tylerini akarlar igal etmitir, tpk bizim derimizin gzeneklerini olduu gibi. Elli
kadar pire, on drt kene ve iki kk sinek kpein krkne gml ve bu arada
binlerce minik solucan midesinde yayor. Salyas bakteri dolu. insann
bedenleri mikroplarla dolu, dolaysyla organizmalar arasnda neredeyse hi mesafe
yok. Sporlar, bakteriler ve virsler havada uuuyor ve organik bir zincir
oluturuyorlar, insanlar da bunun paras. Hepimiz bir byk sperorganizma
olarak birbirimize balyz. Denizde de dunm farkl deil.
Millerce mesafe iinde tek insan yaam formuyum,
saymyoruz. O artk bir yaam formu deil, nk ld.

tabii Rubin'i

Sen bir paracksn.

Saysz farkl paracklardan biri. Hibir hcrenin dierinin tpatp benzeri


olmamas gibi, ayn ekilde hibir insan senin benzerin deil. Her zaman bir
eyler farkldr. Dnyay byle grmelisin. Farklln eitlilii olarak. Bu
ekilde esiz olduunu anladktan sonra, kendini bir parack olarak grmek
rahatlatc yle deil mi?
Uzay ve zamanda bir paracksn.

Derinlik ler parlad.


ki bin metre.
On yedi dakikadr daltaym.
Gstergen sana yle mi diyor?
Evet.
Dnyay anlamak iin zaman daha farkl kavrarnanm bir yolunu bulmalsn.
Hatrlayabilmen gerekiyor ama yapamazsn. nsanlk iki milyon yldr
ngrden yoksun yayor. Homo sapiens'in evriminin ou avclk ve
toplayclkla geti ve bu da zihinlerimizi biimlendirdi. Bizim atalarmz iin
gelecek, asla bir sonraki andan ilerisi olamad. Bunun tesindeki her ey uzak
bir gemiin sisleri kadar bulankt. reme gdsyle an yaamaya altk.
Afetler unutuldu veya masallarda kald. Unutmak bir zamanlar evrimin bir
ltfuydu ama imdi bir lanet oldu. Zihinlerimiz hl bir zaman ufkuna kstl ve
bu bizim her iki ynde de birka yldan tesini grmemize engel oluyor.
Kuaklar geip gidiyor ve biz unutuyor, bastnyor ve umursamryoruz. Gemii
hatrlamaktan ve ondan bir eyler renmekten aciz olan bizler gelecei
dnme yeteneinden de yoksunuz. nsanlar btn ve bu btn iinde
oynadklar rol grmek zere yaratlmad. Biz dnyann hafzasn
paylamyoruz.
Samalk! Dnyann bir hafzas yoktur. nsanlar hatrlayabilir ama dnya
hatrlayamaz. Gezegenin hafzas ile ilgili bu zmbrtlarn tm de ezoterik bir
samalk.
yle mi sanyorsun? Yrr her eyi hatrlyor. Yrr hafzann ta kendisi.
VVeaverTn ba dnyordu.

krm

Oksijen durumunu kontrol etti. Akl karmakarkt. Dal halsinojenik bir


tribe dnm gibiydi. Dnceleri Grnland Denizi'nin karanlklarnda drt
bir yanma dalyordu.
Yrr nerede kald?
Buradalar.
Nerede?
Greceksin.

Sen zamann iinde hareket eden bir paracksn.


Sana benzer dierleri ile birlikte, souk ve tuzlu bir su parac olarak
derinliklere batyorsun, tropik denizlerden hi misafirperver olmayan kutup
blgesine yaptn scaklk tayan yolculuk yznden ar ve yorgunsun.
Grnland ve Norve Havzas 'nda toplanarak souk ve ar sudan oluan devasa
bir havuza dntnz. Oradan Grnland, zlanda ve skoya arasnda uzanan
deniz al sradalarnn zerinden geecek ve Atlantik Havzas'na akacaksnz.
lerledike lav ynlarn ve kelti birikintilerini aacak, abise varacaksnz.
759

Siz kudretli bir akntsnz, sen ve dier paracklar. Nevvfoundland kylarnda


Labrador Denizi'nden gelen daha az youn ve souk suyla gleneceksiniz
Bennuda'ya doru devam edeceksiniz ve Cebelitank Boaz'ndan gelen scak
Akdeniz anaforlar sizi karlayacak. Grnland Denizi, Labrador Denizi.
Akdeniz h e p s i birbirine karacak ve siz derinlikleri izleyerek gneye
ilerleyeceksiniz.
Gezegenin kendini yeniden yaratmasna ahit olacaksnz.

Yolunuz sizi Atlantik da srasna gtrecek, okyanuslarn ortasnda uzanan


sradalardan birine. Tm ktalarn toplam kadar bir yzlm ile 60000
kilometrelik bir zincir oluturuyorlar ve dzenli olarak patlayan volkanlarla
talanmlar. Deniz yatann bin metre yukarsna ykseliyor, bazen de su
yzeyinden ayn ykseklikte bir su ktlesi ile ayrlyorlar. Zeminin krld
yerlerde, magma yeraltndaki haznelerden ykseliyor ama derin denizin yksek
basnc altnda patlayarak deil, salna salna tmsekler oluturarak kyorlar
Lav birikintileri dan ortasndan yukar doru bastryor ve mark ocuklarn
inatl ve srarclyla da sralarnn yamalarn birbirinden ayryorlar
Bu daha biimini bulamam, yeni doan deniz tabandr. Yava yava,
inanlmayacak kadar yavaa da srtlar ayrlyor. Lavn derin karanlktan
szd yerlerde deniz yata scak. Depremler her iki yndeki kanyonlar ve
zirveleri sarsyor. Daha dardaki yamalar serin. Zirvelerin tesindeki bu
topografya daha eski kayalardan oluuyor; da srasndan uzaklatka daha
eski, souk ve youn kayalar var, ta ki yal, ar deniz yata abise ulaana
kadar. alar boyunca devam eden termohalin dolam, derin deniz dzlkleri
ile onlarn zerine yaylm dalan ve kelti katmanlarn aarak, Amerika'ya
doru batya ve Avrupa ile Afrika'ya don douya ayrlr, ta ki bu ktalar plaka
hareketleri yznden yer kabuunun altna kayp, mantonun iine dalana ve
astenosferin devasa fnnnda eriyene kadar. Milyonlarca yl sonra okyanus da
sralanndaki knk ve yanklardan krmz parlayan, scak magma olarak geri
dnecekler.

krm

Nasl bir dng ama! Deniz taban Dnya'nin drt bir tarafnda bkp
usanmadan hareket eder, gezegenin iinden gelen basn nedeniyle krlarak
ayrlr ve batan kta plakasnn arl ile ekilir. Srekli sktrma, ekme ve
srklemeden oluan jeolitik doum sanclar ve cenaze seremonileri ile
Dnya'nin yz ekillenir. Zamanla Afrika ve Avnpa birleecekler. Tekrar
birleecekler! Ktalar hareket ediyorlar, krlgan kabuu yararak giden
buzkranlar gibi deil, tam tersine kaytsz bir ekilde srklenerek. Kambriyen
ncesinde paralara ayrlan ilk sperkta Rodinia'dan beri durmakszn bir
hareket iindeler. imdi bile onun kalntlar yeniden birlemek iin
didiniyorlar, tpk Pannotia ve sonunda Pangaea'y birleerek oluturduklar ve
sonra tekrar paralara ayrldklan gibi. En son beraberlik hatras, etrafnda tek
760

bir okyanusun olduu 165 milyon yd nceki son sperkta olan blnm bir
aile. Mantodaki eriyik talarn ak hzna bal olarak, tekrar birleene kadar
gezegenin etrafnda birbirlerini aramaya lanetlenmiler.
Sen bir paracksn.
Tm bunlarn sadece bir nefeslik blmne tank oluyorsun. Senin
yolculuunun balad bir yl ncesinden beri, Atlantik deniz taban be
santimetre kayd. Yolculuun seni yaamn gnna ihtiya duymad
yerlere gtryor. Lavlar hzla souyarak faylar ve yarklar oluturuyor. Deniz
suyu yeni olumu, delik deik zemine doluyor. Bir kilometre boyunca aktktan
sonra Dnya'nn iindeki scak magma haznelerine ulamasna ramak kala
duruyor ve sonra yaam veren mineraller ve scaklkla geri dnyor. Slfrle
kararm su, ev yksekliindeki bacaya benzer kaya oluumlarndan fkryor,
kaynayan bir scaklkta ama kaynamadan. O derinliklerde 350 derece
scaklktaki su kaynamaz, sadece yukar doru pskrerek besin zenginliini
datr ve evre sularnn saladnn yz misli besin getirir. Yolculuk yaptn
bilinmeyen evrende, a ihtiya duymayan yabanc yaratklarn ilk ileri
karakoluna ulatn. Buras, bir metre uzunluundaki boru solucanlarnn, bir
insan kolu boyundaki midyelerin, kr beyaz yengelerin, kr beyaz balklarn
ve ama hepsinden ok bakterilerin yuvasdr. Onlar, bir nevi gnyla
beslenen ve tm yaayan canllara enerji kayna salayan yzeydeki yeil
bitkiler gibi derinliklerdeki edeeri, birincil reticiler. Ama bu bakterilerin
gnna ihtiyalar yok: onlar hidrojen slfiti okside ediyorlar. Yaam
kaynaklan yerkabuunun alt. Bacalarn etrafndaki deniz tabann muazzam
miktarlarda kaplyorlar ve solucanlar, midyeler ve baz yengelerle simbiyotik
olarak yayorlar. Bu srada baka yengeler ve balklar da bu midyeler ve
solucanlarla besleniyorlar ve hibirinin tek bir gne nna ihtiyac olmuyor.

krm

Belki de en eski yaam biimleri yzeyde deil de burada, ksz derinliklerde


ortaya kmtr, Karen ve sen de Atlantik'in dibine inerken gerek cennet bahesini
gryorsundur. Biri kendine yaamak iin karay semi ve bu yzden beiini terk
etmi olan iki zeki trden, yrr' n daha yals olduuna phe yok.
Bir de yrr1 m seilmi rk olduunu dnsene.
Tann'nn sevdii kullar.

Gstergeleri kontrol etme zaman.


VVeaver bir paraca dnm ve Afrika'ya ulam dncelerini geri
ard. u ana odaklanmas gerekiyordu. Sanki bir asrdr yolculuk ediyormu
gibi hissediyordu. Denizaltndan biraz uzakta hayaletimsi bir parlama vard
ama yrr deildi, sadece minik krillerden bir sryd; geri tam olarak ne
olduklarn syleyebilmenin olana yoktu, krill yerine mrekkep bal da
olabilirlerdi.
761

2.500 metre.
Deniz tabanna doru bir bin metre daha. evresinde ak denizden baka
hibir ey yoktu ama sonar garip trtlar karyordu. Byk bir ey
yaklayordu. Hayr, sadece yaklamyordu. Dosdoru ona doru geliyordu ve
muazzam bir ktleydi. VVeaverTn zerindeydi ve aaya doru hzla batyordu.
VVeaver, o ey yaklarken suda uar gibi ilerleyerek 180 dereceyle dnd. D
mikrofonlar denizaltnn iinde bo, dnya d bir feryat yankladlar ve ses
gittike ykseldi. VVeaver uzaklamaya niyetliydi ama merak galip geldi.
Ktleden yeteri kadar uzaktayd ve onu takip ettiine dair bir iaret yoktu.
Belki de bir yaratk deildi.
Yan yatarak tekrar ona doru szld. Artk ayn derinlikteydiler ve
bilinmeyen ey tam karsndayd. Deepflight trblans nedeniyle salland.
Trblans m?
Bu kadar byk olan ne olabilirdi? Bir balina m? Ama bu ey on, yz, hatta
daha ok balina byklndeydi...
Projektrlerini at.
Ve o anda dndnden daha yakn olduunu fark etti. In hemen
kenarnda ktle grntye girdi. Bir an iin VVeaver afallad, nndeki dz yzeyin
ne olduunu veya neye ait olduunu anlayamad. Sonra gzlerinin nnden
gemeye devam etti ve kta bir ey grd. Kaln, metrelerce uzun izgiler ve onlar
takip eden kvrmlar. Dehet iinde, ekillerin tandk harflere dnmesini izledi:
USS inde...
ok iinde haykrd.

l yanklanarak gcn yitirdi ve ona bir blmenin iinde kapal


olduunu hatrlatt. Tek bana. nnde batan gemiye bakarken, hayatnda ilk
defa kendini bu kadar yalnz hissetti. Anavvak, Johanson, Crovve, Shankar ve
dierlerini dnd.
Leon!
nanamayan gzlerle izlemeye devam etti.

krm

Uu gvertesinin kenar ksaca grnp kayboldu. Geri kalan zifiri


karanla gmlmt, tek grnen iinden kaan havann fkeli girdabyd.
Sonra denizaltnn ekildiini hissetti ve Deepflight geminin peinden
srklenmeye balad.
Hayr!

Hararetle gemiyi sabitlemeye alt. Lanet olas merak! Neden uzak


duramamt ki? Denizaltnn ba beladayd, bu nndeki kontrollerden de
belliydi. "VVeaver, ekime kar direnerek maksimum itme gcyle ykselmeye
alt. Denizalt mcadele ederek dnd ve Independence i mezarna doru
takip etti. Sonra birden Deepflight'm dahiyane tasarm faydasn gsterdi ve
denizalt batan geminin anaforundan kurtularak yukar frlad.
762

Bir saniye sonra, sanki hibir ey olmam gibi szlyordu.


VVeaver kalbinin lgnca attm duyabiliyordu, kulaklarnda grlyor,
kann bir piston gibi beynine pompalyordu. Projektrleri kapatt, Deepflight'm
burnunu alaltt ve Grnland Denizi'nin dibine yapt yolculua devam etti.
Bir sre sonra, belki dakikalar veya sadece saniyeler, VVeaver hkra hkra
alamaya balad. Independence'm batacan biliyordu, herkes bunu anlamt
ama bu kadar abuk mu?
Evet, abuk olacan da biliyorduk.
Ama Leon'un hayatta olup olmadn bilmiyordu. Ya da Sigur'a ne
lduunu.
O kadar yalnzd ki.
Geri dnmek istiyorum.
Geri dnmek istiyorum!
"Geri dnmek istiyorum!"
Yz gzyalaryla srlsklam, dudaklar titreyerek grevinin bir anlam
kp olmadn sorgulad. Okyanusun dibine yaklayordu ve yrr'dan hl bir
iz yoktu. Gstergeleri kontrol etti. nndeki bilgisayar onu dorulad. Yarm
saattir yoldasn, diyordu, ve 2700 metre derinliktesin.
Yarm saat. Aada daha ne kadar kalacakt?
Her eyi grmek ister misin?
Ne?
Her eyi grmek ister misin kk parack?
VVeaver burnunu ekti, dncelerin karanlk harikalar diyarnda dnyevi
bir hareket, diye dnd.
"Baba?" diye inledi.
Sakin ol. Sakin olman gerek.

krm

Bir parack, ilerin ne kadar sreceini sormaz. Bir parack sadece hareket
eder veya durur. Yaratln ritmini izler, btnn itaatkr bir hizmetiidir. Bir
eyin ne kadar srecei saplants insanlara zel bir durumdur, yaamn anlarn
birbirinden ayrmak, kendi doanz inkr etmek iin lanetli bir abadr. Yrr
zamanla ilgilenmez. Kendi trleri ortaya ktndan beri, zaman genomlarnda
tarlar; 200 milyon yl nce bugnk Kuzey Amerika'y oluturan kara ktlesi
okyanus kaya bloklaryla birleerek byrken, 65 milyon yl nce Grnland
Avrupa'dan koparak uzaklamaya balarken, 36 milyon yl nce Atlantik'in
topografk zellikleri oluurken ve spanya hl Afrika'dan olduka uzakken;
ve sonra 20 milyon yl nce deniz alt da sralar Arktik ve Atlantik
Okyanuslar arasndaki dolama izin verecek kadar ktnde. Grnland
havzasnda balayan ve seni gneye, Afrika ve Antarktika'ya gtrecek u anki
yolculuunu ite bu dolama borlusun, kk parack.
763

Dolaykutupsal

akntya"doru ilerliyorsun,

deniz akntlarnn

triyaj

istasyonuna, ebedi su dngsne doru.


Souktan kp soua gidiyorsun.
Sadece bir parack olabilirsin ama dnyann dev nehirleri toplamndan onlarca
kat daha byk olan bu su ktlesinin parassn. Deniz taban boyunca akyor,
ekvatoru geiyor, Gney Atlantik Havzas'n ayor ve Gney Amerika'nn en
u noktasna ilerliyorsunuz. imdiye kadar dengeli ve sakince aktnz. Ama bir
kez Horn Bumu'nu getiinde alkantnn frtnal trblanslarn tam ortasna
deceksiniz. Sallanp zplayarak Arc de fr/omp/eTn'etrafndaki le trafiine
benzer bir karmaann iine ekileceksiniz ama bu ok daha vahice olacak
Gney Kutbu Dolaykutupsal Aknts, beyaz ktann evresinde batdan douya
doru devasa bir manevra lokomotifi gibi hareket eder; dnyann Atlantik,
Pasifik ve Hint havzalarn birletirerek, aralarndaki su dei tokuunu salar
Dairesel aknt asla durmaz, asla karaya vurmaz. Kendi kuyruunu kovalayarak,
yzlerce ve binlerce nehre bedel suyu tar; gezegenin btn su ktlelerini iine
ekerek, onlar datr ve kartrr, kkenlerini ve kimliklerini yok eder.
Antarktika kylar yaknlarnda seni yzeye karr ve kendini titretici soukta
bulursun. Kpren dalgalarla yzeyde gezindikten sonra, yavaa tekrar batar
ve dolaykutupsal dnme dolaba katlrsn.
Seni bir sre tar ve sonra atar.

krm

800 metre derinlikten yeniden kuzeye doru yol alrsn. D n y a ' n m tm


denizleri bu dairesel Antarktika aknts ile beslenir. Suyun biraz tekra
Atlantik'e, biraz da Hint Okyanusu'na ama ou Pasifik'e gider, tpk senin
gibi. Gney Amerika'nn bat kanadna sokularak alizelerin akntlar ayrd
ekvatora doru ilerleyeceksin ve tropik scaklk seni stacak. Yzeye
ykselecek ve batya ekileceksin, adalar ve adacklar, akntlar, anaforlar,
girdaplar ve slklar ile Endonezya'daki kaosun tam ortasna. Yolunu bulman
imknsz gibi grnecek ama sonra Borneo ile Sulavvesi arasndaki Makassar
Boaz'n geecek ve Filipinleri arkanda brakacaksn. Lombok Boaz'nda
skmak yerine onu atlayarak Timor evresinden douya gideceksin, bu rota
seni Hint Okyanusu'nun aklarna gtrecek.
imdi Afrika'ya doru ilerliyorsun.

Umman Denizi'nin lk slklar seni tuzla dolduruyor. Mozambik'i geip


gneye ilerliyorsun. Artk Agulhas Aknts 'ndasn, kaynan olan okyanusa
geri dnmek iin yanp tutuarak acele ediyor, birok denizcinin yaamna mal
olmu bir maceraya atlmak iin mit Burnu'na ulayor ama geri
pskrtlyorsun. Burada ok fazla aknt birleiyor. Antarktik Place de
l 'Etoile^ve onun cuma le trafiine benzer karmaas ok yaknnda. Ne kadar
abalarsan abala ilerleyemiyorsun. Sonunda dierleri ile birlikte bir girdabn
764

iinde ana akntdan ayrlyorsun ve nihayet Gney Atlantik'tesin. Ekvato


Aknts ile batya doru yzyor, Florida'ya gelene dek Brezilya vc
Venezella'nn devasa anaforlarnda dnyor ve savrulup duruyorsunuz.
Gulf Stream'in beii Karay ipler'desin. Tropik gn e enerji doluyor,
Nevvfoundland ve sonra da zlanda'ya doru yola kyor ve scakln sanki
bitmeyecekmi gibi cmerte Avrupa'ya datyorsun. Souduunu fark
etmiyorsun bile. Ayn zamanda Kuzey Atlantik sular buharlayor ve seni
gittike arlaan tuz ykyle brakyor. Birden kendini yolculua baladn
Grnland Havzas'nda buluveriyorsun.
Yolculuun bin yl srd.
milyon yl nce, Pasifik Atlantik'ten Panama Kara Kprs vastasyla
ayrldndan beri, su paracklar bu rotay takip ediyor. Termohalin dolamna
ancak kta plakalarnn hareketi mdahale edebilir, ya da en azndan biz yle
sanyorduk. imdiyse iklim dengesi insanlar tarafndan bozuldu. Ve kart
grler kresel snmann kutup buzullarn tamamen eritip eritmeyeceini
veya Gulf Stream'i ne kadar etkileyeceini tarta dursun, aknt oktan durdu
bile. Yrr onu durdurdu. Paracklarn yolculuklarn durdurup, Avrupa'nn
hman iklimine bir son verdiler ve kendilerini Tann'nn seilmi kullar ilan
eden trn geleceini yok ettiler. Evet, kendi yaptklarnn sonularn asla
gremeyen, genetik hafzalar olmad iin gelecei kurgulayamayan,
varoluun mantnda sonun balang olduunu ve balangcn da ayn
zamanda son olduunu anlayamayan dmanlarnn aksine, onlar Gulf Stream
durduunda neler olacan gayet iyi biliyorlar.
Bin yl, kk parack. Neredeyse insanlarn on neslinden fazla bir sre
ve sen Dnya'nn evresinde bir kez dndn.

Bunun gibi bin yolculuk daha yaparsan, deniz taban kendini tamamen
yenilemi olacak.

krm

Yzlerce deniz taban yenilemesinden sonra denizler yok olacak, baz


ktalar ayrlacak, bazlar birleecek, yeni okyanuslar oluacak ve dnyann
ehresi deiecek.
Senin yolculuunun tek bir saniyesinde basit yaam formlar dodu ve ld.
Nano saniyeler iinde atomlar yer deitirdi. ok daha ksa srede kimyasal
reaksiyonlar gerekleti.
Btn bunlarn arasnda bir yerde insan duruyor.
Ve hepsinin zerinde de yrr.
Bilince sahip okyanus.

Dnya'nn etrafn dolatn ve gemiini ve bugnn grdn, hibir balang


ve hibir son tanmayan, sadece deiimi ve sreklilii bilen sonsuz dngnn
bir paras oldun. Doduu andan itibaren bu gezegen deiiyor. Her bir
765

organizma, btn gezegenin yzeyini kaplayan ve tm yaam formlarn besin


zincirleriyle ile birbirine balayan bir an parasdr. Basit varlklar karmak
yaam formlarnn yannda yerlerini ald, birok organizma sonsuza dek
yeryznden silindi, bu arada dierleri evrim geirdi, bazlar hep buradayd ve
var olmaya devam edecekler; ta ki Dnya, Gne tarafndan yutulana kadar.
Btn bunlarn arasnda bir yerde insan duruyor.
Ve hepsinin zerinde de yrr.
Ne gryorsun?
Ne gryorsun?
VVeaver, sanki yllardr yolculuk ediyormu gibi, yorgunluktan bitmi
tkenmi hissediyordu. Kk, yorgun bir parackt; yalnz ve zgn.
"Anne? Baba?"
Gstergeye bakmak iin kendini zorlad.
Kabin basnc: Tamam. Oksijen: Tamam. Dal as: Sfr.
Sfr m?
Deepflight yatay duruyordu. VVeaver ekrana bakt. Birden aylmt. Hz
ler de sfr gsteriyordu.
Derinlik: 3466 metre.
Her taraf karanlkt.

krm

Ve sonra balad.

Denizalt artk dibe inmiyordu. Grnland Havzas'nn tabanna ulamt.


Saate bakmak iin cesaretini toplad, saatlerdir burada olduunu ve geri
dnmek iin yeterli oksijeni kalmadn grmekten korkuyordu. Ama rakamlar
dijital ekrann zerinde sakin akin parlyordu vc ona dalnn sadece otuz be
dakika nce baladn gsteriyorlard. Yani baylm olamazd. Sadece inii
hatrlayamyordu, geri prosedrleri uygulam grnyordu. ticiler durmu,
sistemler alyordu. stedii zaman yukar kabilirdi.

Kolektif

VVeaver nce halsinasyon grdn sand. Uzakta soluk bir mavi parlt
gryordu. Mavi hayalet ykseldi, dev bir avutan flenen bir toz bulutu gibi
uutu ve ardndan gzden kayboldu.
Parlt yeniden belirdi, bu kez daha yaknd ve yaylmt. Bu sefer kaybolmad
ve denizaltnn zerinden bir kavis izerek geti; VVeaver'n ban iyice
kaldrmasna sebep olmutu. Grd ey, kozmik bir buluru andryordu. Ne kadar
uzak ya da byk olduunu sylemek mmkn deildi ama kadna denizin dibine
deil de, sanki uzak bir galaksinin snrlarna ulam gibi mssettirrniti.
766

Mavi k bulanklamaya balad. Bir an iin bulutun daldn dnd


ama sonra bunun bir yanlsama olduunu fark etti: parlt solmuyordu,
denizaltna doru yaklaan ok daha byk bir bulutla birleiyordu.
Aniden eer Rubin'den kurtulmak istiyorsa, deniz tabannda yatmann iyi
bir fikir olmadn fark etti.
Kanatlarn ayarlad ve iticileri altrd. Deepflight deniz yatana srtnd
ve biraz kelti kaldrp ykseldi. Gece karanl altnda, boyutlar llemez
ufuk boyunca k akmalar oldu ve VVeaver yrrTn bilemeye baladn
anlad.
Kolektif devasayd.
Her ynden mavi-beyaz bir k yaklat. Deepflight toplanan bulutun tam
ortasnda kalmt. VVeaver, jlenin gl ve elastik dokuya dnebileceini
biliyordu. Tekhcrelilerden oluan kaslarn denizaltnn etrafna kapanmas
halinde neler olacan dnmemeye alt. Bir an iin gzne yumrukla
ezilen bir yumurta grnts geldi.
Deniz tabannn on metre zerindeydi.
Bu yeterli olmal.
imdi.
Her ey bir dmeye basmasna balyd. Bir anlk dikkatsizlik, korkuyla
kaslan sakar bir parmak ve yanl blme alverirdi. Annda lrd. Yzeyin
3500 metre altnda, basn 385 atmosferinkine eitti. Vcudu belki eklini
korurdu ama bunu grecek kadar yaayamazd.
Doru dmeye bast.

krm

Yardmc pilot blmesinin kubbeli kapaklar ald. Hava bir patlamayla


dar kt ve Rubin'in cesedini kaldrd. Adam vcudunun yarsna kadar
kapaktan dar kt. Bu ekilde denizaltn ynetmek imknsz hale gelmiti
ama VVeaver hzla ne atld ve aniden durarak Rubin'i aratan att. Cesedin
karanlk silueti, yaklaan imeklerin nnde asl duruyordu. nsan vcudunun
yabanc olduu ortam, basn altnda organlarn ve etini sktryor, kafatasn
eziyor, kemiklerini knyor ve vcut svlarn dar fkrtyordu.

Her yer kla kaplyd.


Jle, Rubin'in fini fini dnen cesedini kavrayarak her tarafn kaplad ve
VVeaver kamaya alrken onu denizaltna doru frlatt. Organizma her iki
tarafndan da geliyor, her ynden, hem yukardan hem aadan ayn anda
yaklayordu. Denizalt ve Rubin'e sarld, younlat ve Weaver lm
korkusuyla bir lk att.
Denizaltn serbest brakt.
Yrr, geldii hzla geri ekildi. Denizaltdan epey uzaklamt. Eer insan
duygularyla kolektifin tepkisini ifade etmek denense, bu derin bir dehet
olurdu.
767

VVeaver inlediini fark etti.


Mavi parlt hl onu evreliyordu. Bulank klar, muazzam jle ktlesinin
iinde arka arkaya akyor, denizaltn evreleyerek sonsuza kadar ykselen
mavi bir duvar oluturuyorlard. VVeaver ban evirip konsolundaki klarn
solgunca aydnlatt Rubin'in harap olmu yzne bakt. Kaslan jle onu
gzlem kubbesinin bir yanna yaptrmt ve Rubin iki kara krenin iinden
ona

bakyordu.

Hidrostatik

basn

gzlerini

yuvalarndan

frlatmt.

Deliklerinden kara bir sv akyordu. Sonra Rubin yavaa denizaltdan ayrld


ve gece karanlnn iine dt. Artk aydnlatlm arka planda bir glgeden
ibaretti, ceset sanki pagan bir tann iin hantal ve ok yava bir dans ediyor gibi
yuvarlanyordu.
VVeaver nefes nefese kalmt. Sakinlemek iin kendini zorlamas gerekti.
Baka koullarda kendini hasta hissederdi ama imdi bu gibi eyler iin zaman
yoktu.
Halka geri ekilmeye devam etti, kelerinde younlayordu.
ksmndan

karanlk ykseldi.

Organizmann

gvdesi boyunca

Alt

dalgalar

geziniyordu. Yukar doru bzlmeye devam etti ve biyologun cesedi


genileyen karanlkta kayboldu. Sonra birden yukardan dokunalar, uzun ve
gittike incelen duyargalar uzad, tpk tropik sarmaklar gibiydiler. Belli bir
ama ve uyumla hareket ederek Rubin'i buldular ve cesedin zerine kapandlar.
VVeaver cesedi gremiyordu ama sonarda grnyordu. Dokunalarn dikkatli
yoklama hareketleri bir insan bedeninin hatlarn takip ediyordu.
Dokunalarn ularndan zarif uzantlar kt ve vcudun iine dalmadan
nce, onun farkl paralarna odaklandlar. Bazen hi hareket etmeden ylesine
szlyor, bazen de dallara ayrlyorlard. Arada bir, sanki hi ses karmadan

bir tartma yrtr gibi birbirlerine yaklayorlard. VVeaver, o ana dek sadece
jyrr'n mavi parltsn grmt ama bu ince dokunalar ltl bir beyazd.

Hareketlerin bir koreografisi olduuna inanmak kolay olurdu, sanki sessizlikte

yaplan bir bale gsterisi gibiydi. Aniden VVeaver uzakta bir yerlerden,

krm

gemiinden gelen bir mzik duydu: Debussy'nin La pim que lente 'i, babasnn
sevdii yavan yava vals. Mzik onu artp mutlu etti ve korkularn

dindirdi. Elbette okyanusta La plus que lente alacak kimse yoktu ama iinde
olduu duruma mkemmel derecede uygundu. Gzlerinin nndeki inceleme
oyunu, izlerken ta kestirecek kadar gzeldi ve VVeaver'n o anda farknda
olduu tek ey...
Gzellik.

Anne ve babasn bu gzelliin iinde yeniden bulmutu.

VVeaver yukar bakt. zerinde inanlmaz boyutlarda, parlayan, mavi bir an


vard; sanki bir gk kubbe gibi yukarda aslyd.

VVeaver, Tanr'ya inanmazd ama dua mrldanmaya balamamak iin


768

krm

kendini tutmas gerekti. Crowe'un uzayllar insanlatrarak alglama


konusundaki uy ansn hatrlad, tekinin tasvirlerinin aslnda aynadaki
grntler olduunu syleyiini, yabanc yaam biimleri ile ilgili daha cesur
fikirlere yer amak gerektiini. Belki Crowe n saflndan holanmazd;
belki de duyargalarn kutsal beyazndan daha az sembolik bir eyler tercih
ederdi ama k kendi varlndan baka bir eyi temsil etmiyordu. Beyaz,
yaygn bir biyolojik ldama rengiydi; tpk mavi, krmz ve yeil gibi. Burada
kendini sergileyen bir tann deildi, sadece uyanlm, ldayan tekhcrelilerdi
a y n c a insan seven hangi tann kendini bu dokunal ekilsizlikle gsterirdi?
Onu boucu bir korkuya srkleyen ey ise, artk bir geri dn olmadn
bilmekti. Tekhcreli bir canlnn zek gelitirme ihtimali zerine olan tartma.
Hcrelerin kendilerini organize edebilme becerilerinin bilinli bir yaamn
iareti mi yoksa sra d bir ekilde gelimi taklit yetenei mi olduu sorusu.
Sonuta yrr, Independence'm gvdesini dokunalara benzer uzuvlara sahip bir
canavarla paralam ve korku tnelindeki yerlerini hak etmilerdi; H.G.
VVells'in MarsllarT onlann yannda zavall kalyordu. Ancak bunlarn hibiri,
bu garip ama grkemli gsterinin yannda nemli deildi. VVeaver seyrediyordu,
karsnda epey gelikin ve kesinlikle insan d bir zeknn olduuna ilikin
baka bir kanta ihtiyac kalmamt.
Gzlerini en tepesine ulaana kadar mavi kubbede gezdirdi, oradan aaya
bir ey alalyordu. Altndan dokunalar uzanyordu, yuvarlak bir formu vard
ve Ay gibi parlyordu. Beyaz yzeyinin altnda gri glgeler uuuyordu,
abucak kaybolan incecik izler, beyaz zerine beyaz glgeler, simetrik k
akmalar, parlayan izgi ve nokta dizileri, ifreli bir mesaj, bir gsterge bilimci
iin tam bir len. VVeaver'a ise, inanlmaz karmaklktaki ilemleri yzeyinde
ve iinde yapabilen canl bir bilgisayar gibi gelmiti. Varlk dnrken VVeaver
seyretti. Birden yaratn evresindeki her ey iin dndn anlad, btn
devasa ktle ve zerindeki mavi parlayan kubbe iin... Nihayet karsnda ne
olduunu anlad.
Kralieyi bulmutu.
Kralie iletiim kuruyor.

Weaver nefes almaya bile cesaret edemiyordu. Yksek basn, Rubin'in


vcudundaki svlar dar boaltm, ayn zamanda suda yaylmalarn da
salamt. Cesede solsyon enjeksiyonlarnn yapld yerlerden feromon
youn bir ekilde dar szyordu ve yrr annda igdsel bir tepki vermiti.
Hzla bir araya gelmeye balamlar ama aniden tekrar aynmlard. VVeaver,
plann ie yarayacandan hl emin deildi. Ama eer haklysa, bu tecrbe
yrr' tam bir zihin kanklna srkleyecekti. imdiye kadar y r r dnda hibir
ey feromon mesaj gndermemi veya onu anlamamt. Kolektif Rubin'i

tanyamyordu. Cesedi onun bir dman, kkn kumtmaya karar verdikleri


trn bir yesi olduunu sylyordu, bunu anlamlard ama yine de dman
"bilein!" diyordu.
Rubin, "ben j w T m " diyordu.
Kralie ne dnyordu acaba? Hileyi fark etmi miydi? Rubin'in yrr
kolektifine benzer hibir taraf olmadn, hcrelerinin ayrlmaz ekilde bal
olduunu, reseptrleri olmadn fark etmi miydi? Yrr'jn inceledii ilk insan
olmad kesindi. Yrr mantna gre yrr olmayanlar umursanmaz veya yok
edilirdi. Som uydu: Yrr, hi yrr'a. kar savam myd?
Bunu bilebilir miydi?

En azndan bundan emindi ve Anavvak, Johanson ve dierlerinin de ona


katlacan biliyordu. Yrr birbirini ldrmyordu. Elbette hastalkl ve
bozulmu hcreler kolektiften atlyor ve lmleri tetikleniyordu ama bu ilem
insan vcudunun deri dkmesinden farkl deildi. nsanlardaki bu duruma
hcrelerin sava denemezdi nk btn bu hcreler birlikte tek bir varlk
oluturuyorlard. Ayn durum yrr iin de geerliydi onlardan milyonlarca,
milyarlarcas vard ama sonuta birlerdi. Farkl kralieleri olan farkl kolektifle
bile aslnda engin bir hafzas olan tek bir varlktlar; yanl kararlar verebilen
ancak vicdan nedir bilmeyen, bireysel fikirlere yer veren ancak bireye tercih
hakk vermeyen, tm gezegeni kaplayan, tek bir beyin. Tek bir varln iinde
ne cezalandrma ne de sava olabilirdi. Sadece salkl ve hastalkl hcrele
vard ve hastalkl olan lrd.
l bir yrr, asla bu insan eklindeki et paras gibi feromon yayamazd
Yrr"m ald mesaj, cesedin bir dman ve l olduuydu ama ayn anda he
ikisi de deildi.

krm

Karen, rmcei rahat bn ak.


Karen daha ocuktu. Eline bir kitap alm, bir rmcei ezerek ldrmek
zereydi. rmcek de kckt ama dnyaya bir rmcek olarak gelmek gibi
affedilmez bir gnah ilemiti.
Onu neden ldreceksin?

rmcek irkin.
irkinlik bakann gzndedir. Neden rmcei irkin buluyorsun?
Aptalca bir soru. Ne demek, rmcek neden irkin? nk yle ite. Bir
kpek yavrusu gibi sevimli baklar yok, gzel deil, onu sevemezsin, hatta
onu okayamazsn. Yabanc ve hain bir grnm var sanki yok edilmesi
gerekirmi gibi.
Kitap hrdayarak aa inip, rmcei ezerek yere yaptrd.
Buna piman olmasr iin ok zaman gemesi gerekmemiti. Ar Maya 'nin
Maceralar n izlemek iin televizyon karsna oturdu; bal arlarnn iyi
770

olduunu renmiti. Bu sefer bir rmcek de vard, sekiz bacakl, sabit bakl,
ezilmesi gereken bir rmcek. Sonra rmcein dudaksz az ald ve tiz,
ocuksu bir ses kt kk kzn rmceklerden duymay bekledii trden
dehet verici tehditler savurmuyordu. Ah, hayr. Bu rmcek alabildiine
sevimliydi, minik ve eker bir eydi.
Birden nasl olup da bir rmcei ldrebildiini merak etmiti. Daha
kts, ldrd rmcein geceleri ryalarna gireceini, tiz ocuk sesiyle
onu aracan biliyordu. Dncesi bile o kadar korkuntu ki, Karen
alamaya balamt.
te o zaman sayg duymay renmiti.
Ve gemite ald bu ders, yllar sonra Independence''m gvertesinde bir
fikre dnmt. Zeki bir trn, bir dierini o trn zeksnn etrafndan
dolanarak kurnazlkla kandrabilecei hakknda bir fikir. Onlara belki zaman
kazandrabilecek ve hatta karlkl uzlaya varmalarn salayabilecek bir fikir.
Yksek gelimilii, kendisine benzerlik derecesiyle len insan iin, yrr'a
benzemeye almak nasl bir teslimiyetti!
Yaradln gzdesi olduunu zannedenler iin nasl bir yenilgi!
Beyaz, dnen Ay zerinde szlyordu.
Ve alahyordu.

Dokunalar Rubin'i sarmalayarak yuvarlad. Jle iinde mumyalanm bir


gvde olarak grnr hale geldi ve organizmann iine ekildi. Denizaltnn
birka kat kadar byk, grkemli kralie hl Deepflight'z. doru yaklayordu.
Karanlk birden yok oldu ve kralienin gvdesi aracn etrafn sarmaya balad.
evrede ktan baka bir ey yoktu. VVeaver'n etrafnda beyaz k nabz gibi
atyordu. Kralie denizaltn tamamen iine ald ve sanki dncelerine katt.

krm

VVeaver korkunun geri geldiini hissetti. Nefes nefeseydi. Kamaktan baka


bir ey istememesine ramen, kendini zorlayarak iticileri altrma arzusuna
direndi. Byl an gemi ve onu tehlikeyle yz yze brakmt. Ama iticinin
yarata kar bir ie yaramayacan biliyordu. Esnek ve ok glyd; onu
kzdrmaktan baka hibir ey elde edemezdi. Belki varlk elenir, hatta arac
serbest brakabilirdi ama yirte de u an iin kamay dnmemek en iyisiydi.
Denizaltnn kaldrldn hissetti.
Yaratk onu grebiliyor muydu?
Nasl? VVeaver'n hibir fikri yoktu. Yrr kolektifinin gzleri yoktu ama bu
onlarn gremedii anlamna gelir miydi?
Bunu anlamak iin, Independence'm gvertesinde ok daha fazla aratrma
yapm olmalar gerekirdi.
Varln bir ekilde onu grebilmesini ya da cam kubbeden onu
alglayabilmesini umut ediyordu. Ya ona dokunmak isteiyle blmeyi aarsa?
771

Yaratk ne kadar iyi niyetli olursa olsun bu giriim temas kurma denemesine
lmcl bir son hazrlard.
Kralie bunu yapmayacakt. O zeki bir kzd.
Kz m?
nsanca dnme biimi, nasl da hemen devreye giriyordu.
Weaver kahkahalarla gld. Sanki bununla bir iaret vermi gibi evresindeki
k azald. Her ynden geri ekiliyor gibi grnyordu. VVeaver, kralie olarak
adlandrd varln, ayrtn fark etti. zlyor, genleiyor, sanki evrenin
genlik zamanndan kalma bir yldz tozu gibi aracn evresini saryordu. Kk
beyaz noktacklar, gzlem kubbesinin zerinde dans ediyorlard. Eer her biri, bi
tekhcreli ise ok byklerdi, neredeyse bir bezelye kadar.
Deepflight serbest kald ve beyaz kre tekrar bileerek aracn tam altnda
yzmeye balad, drt bir yana sonsuzca uzanan mavi bir disk tarafndan tanyor
gibiydi. Denizalt suda epey ykselmi olmalyd. VVeaver aa, diskin yzeyine
bakt ve grdklerini ifade edebilecek tek eyi dnd: trafik skkl. Mavi
yzey, ldayan yzlerce yaratkla kaynayordu. Bedenlerinde karmak desenler
parldayan kimeraya benzer balklar, jlenin iinden dar frlyor, bir araya geliyor
ve tekrar ktlenin iine batyorlard. Uzakta bir yerlerde havai fiekler patlyor ve
krmz noktalardan oluan alayanlar dklyor, denizaltnn tam nnde, gzn
takip edemeyecei bir hzla yeni ekiller oluturuyorlard. Aa doru banp, beyaz,
kreye yaklarlarken yavaa bir ekil almaya baladlar ve gerek biimleri
VVeaver'n gzlerinin nne serildi. Kadn korkudan baylr gibi oldu. Bunlar
sand gibi sadece kk balklardan oluan bir sr deildi; on kollu ve uzun,
zayf vcuduyla devasa, tek bir varlkt.
Bir kalamar. Otobs byklnde bir kalamar.

Kralie, parlayan bir dokuna uzatp yaratn tam ortasna dokundu ve


zerindeki krmz k noktacklarnn etkileimi durdu.
Neler oluyordu?

krm

VVeaver gzlerini alamyordu. O seyrederken plankton srleri kar


tanecikleri gibi aydnlandlar ve suyun iinde yukar ykseldiler. Neon yeili bir
mrekkep bal alay, aracn yannda hzla geti ve kayboldu. Sonsuz mavinin
zerinde k akmalar gezindi ve parlamalar VVeaver'n klar artk gzleriyle
seemeyecei bir noktaya kadar devam ederek kayboldu.
Bakt, bakt...
Ve birden ok fazla geldi.
Buna daha fazla katlanamayacakt. Denizaltnn yeniden batmaya
baladn fark etti, ldayan beyaz kreye doru alalyordu. Weaver, bu
korkun gzel ve korkun yabanc diyara bir kez daha ok yaklarsa, artk
buradan asla ayrlamayacan anlad.
Hayr. Hayr!
772

Aceleyle ak blmeyi kapatt ve iine basnl hava pompalad. Sonar, ona


deniz tabanndan yz metre yukarda olduunu ve aa indiini sylyordu.
VVeaver kabin basncn, oksijen stokunu ve yaktn kontrol etti. Her ey
yolundayd. Deniz alt ua ykselmeye balad, bata yava yava ve sonra
daha byk sratle Grnland Denizi'nin dibindeki yabanc diyardan kap,
tandk yzeye yneldi.
Dnya'ya geri dnyordu.
VVeaver, hayat boyunca hi bu kadar ok duyguyu ayn anda hissetmemiti.
Aniden aklna binlerce soru geldi.
i r r ' n ehirleri var myd?
Biyoteknolojilerini nerede gelitiriyorlard? Scratch'i nasl oluturuyorlard?
Onlarn yabanc medeniyetlerinin ne kadarna ahit olmutu? Ne kadarn
grmesine izin vermilerdi? Her eyi mi? Yoksa hibir eyi mi? Grd, yzen
bir ehir miydi?
Yoksa sadece bir snr karakolu mu?
Ne gryorsun? Ne grdn?
Bilmiyorum.

Hayaletler

Ykseliyor ve alahyordu. Yukar ve aa.


Skc.
Dalgalar
Deepflighf
kaldrp
indiriyordu.
Denizalt
yzeyde
srkleniyordu. VVeaver, denizin dibinden yola ktndan beri epey zaman
gemiti. Artk izofrenik bir asansrn iinde ksl kalm gibi hissediyordu.
Yukar, aa, yukar, aa. Dalgalar yksek ama eit aralklyd. Zirveleri
nadiren krlyor, hareketli monoton gri tepeler gibi grnyorlard.

krm

Kabin blmesini amak ok riskliydi. Deepflight saniyeler iinde suyla


dolabilirdi. O yzden ieride kalp mitle denizin sakinlemesini bekliyordu.
Hl biraz yakt vard, Grnland veya Svalbard'a gitmeye yetmezdi ama
yaklaabilirdi. Bir kez aknt durunca yolculuuna devam edebilecekti
sonunda nereye varrsa varsn.
Tank olduu eyin ne olduuna hl emin olamyordu. Okyanusun
dibindeki varl, sadece bir koku da olsa, insanlarla y r r ' n ortak noktalar
olabileceine ikna etmi miydi? O zaman duygu manta galip gelmi olacakt
ve insanlk biraz zaman kazanacakt; iyi niyetle, anlayla ve eylemlerle geri
denecek bir kredi. Bir gn yrr yeni bir konsensse eriecekti, nk kkenleri
ve geliimleri, tm sreklilikleri uzla zerine temellenmiti. Ve o zamana
kadar insanlk bu uzlann varlacak mutabakatn ne olduu ile ilgili kendi
roln oynayacak.

773

VVeaver bunu daha fazla dnmek istemiyordu. Sigur Johanson'u, Sam


Crovve'u ve Murray ShankarT ya da lenleri, Alicia Delavvare'i, Sue
Olivera'y, Jack Greyvvolf u... Salomon Peak'i, Jack Vanderblt'i, Luther
Roscovitz'i de dnmek istemiyordu. Hatta Judith Li'yi bile.
Ne de Leon'u, nk dnmek iini korkuyla doluyordu.
Ama yine de dnd. Birer birer, sanki bir partiye gelir gibi ona katlp,
zihnine yerleip gevediler.
"Ev sahibimiz ok nazik," dedi Johanson, "ama doru drst bir arab
yanna almam olmas ok yazk."
"Bir denizaltdan ne bekliyorsun ki?" diye cevap verdi Oliviera. "arap
mahzeni m i ? "
"arapsz parti olmaz ki."
"Ah, Sigur." diye glmsedi Anavvak. "Minnettar olmalsn. Kz biraz nce
Dnya'y kurtard."
"vgye deer."
"Gerekten kurtard m ? " diye sordu Crovve. "Dnya'y yani?"
Kimse ne cevap vereceini bilemedi.
"Bana sorarsanz," dedi Delavvare, sakzn inerken, "gezegenin hi de
umurunda deil. nsan olsun ya da olmasn evrende dnp durmaya devam
edecek. Biz sadece kendi dnyamz kurtarabilir veya yok edebiliriz."

" h h . " Greyvvolf grtlan temizledi.


Anavvak ayn fikirdeydi: "Havann bizim soluyabileceimiz uygunlukta
olmas atmosferi hi ilgilendirmez. Eer biz insanlar ortadan yok olsak, bu
uursuz deerler sistemimizi de beraberimizde gtrrdk. Ve sonra kaynayan
bir slfr birikintisi, gneli bir gndeki Tofno kadar gzel ya da daha irkin
olurdu."

krm

"Gzel syledin, Leon." Johanson onaylad. "Haydi, anlay arabndan


ielim. nsanlk zaten krk bir dalda oUruyordu. Kopernik, Dnya'y evrenin
merkezinden kard, Darvvin bizi yaradln zirvesinden indirdi ve Freud
zihnimizin bilinaltnn esiri olduunu gsterdi. En azndan hl gezegendeki
tek organize okbilmilerdik ama imdi gezegenin eski kiraclar ortaya kt ve
bizi kap dar ediyorlar."

"Tann bizi terk etti." dedi Oliviera sert bir sesle.


"Tam olarak yle saylmaz." diye itiraz etti Anavvak. "Karen'in abas
sayesinde uzatma dakikalarn kazandk."
" A m a ne karlnda?" Johanson'un yz asld. "Bazlarmz lmek
zonnda kaldk."
"Biraz fire verdik." dedi Delavvare alayla.
"Umurunda deilmi gibi yapma."
774

"Benden ne istiyorsun? Akas gayet cesur olduumu dnyorum.


Byle eyler filmlerde olduunda hep yallar lr. Genler kurtulur."
"nk hepimiz maymunuz." dedi Oliviera kuru kuru. "Eski genler daha
salkl olan yenilerine yer amal ki reme en verimli ekilde gereklesin.
Baka trls olamaz."
"Filmlerde bile olmaz." diye ban sallad Crovve. "Eer yal olan kurtulur
ve gen olan lrse millet barp armaya balar. ou insan bunun mutlu
son olduunu dnmez. nanlmaz deil mi? Mutlu sonlarla ilgili tm o
romantik safsata bile sadece bir biyolojik gereklilik. zgr irade diyen de
kimmi? Sigaras olan var m?"

krm

"zgnm. arap yoksa, sigara da yok." dedi Johanson haince.


"Buna iyi tarafndan bakmamz lazm." diye Shankar nazike araya girdi.
"Yrr doann bir harikas ve bu harika bizden ok daha kalc. Demek istediim,
mesela King Kong'u, Javvs' ve dierlerini bir dnn. Masal canavarlar her
zaman lmek zorundadr. zlerini bulan insanlar, onlara hayranlkla bakarlar,
yabanclklarndan bylenirler ve sonra onlan vurup ldrrler. stediimiz
bu mu? Biz de Scratch'e hayran kaldk, ttr'n yabancl ve gizemi bizi
byledi. Ama amacmz neydi? Onlar yeryznden silmek mi? Neden bu
dnyann harikalann ldrmek zorundayz?"
"Esas olanla esas kz birbirlerinin kollarna atlsn ve ciyak ciyak baran
bir sr ocuk yapsn diye." Greyvvolf homurdand.
"Bu doru!" Johanson gsn yurruklad. "Bilge, yal bilim adam bile
tek erdemi gen olmak olan aklszlar uruna lmek zorunda."
"Sa ol." dedi Delavvare.
"Seni kastetmedim."
"Sakin olun ocuklar." Oliviera bir el hareketiyle onlar susturdu.
"Tekhcreliler, maymunlar, canavarlar, insanlar, doann harikalan h i fark
etmez, hepsi ayn. Hepsi biyoktle. Heyecanlanmaya gerek yok. Bizi bir
mikroskobun altna koyduun veya biyolojik terimlerle tarif ettiinde farkmz
ortaya kar. Kadn ve adam sadece dii ve erkektir, bireyin yaamdaki amac
besin bulmaktr..."
"Seks aslnda remektir." dedi Delavvare heyecanla.
"Kesinlikle. Silahl atmalar biyolojik nfusu azaltr ve cephanenin
zelliine gre trn hayatta kalmasn tehdit edebilir. Ksacas hepimiz aptalca
davranlarmz iin bahane bulabiliriz. Tmn de biyolojik gdlerle
aklayabiliriz."
"Gd m?" Greywolf kolunu Delavvare'in omzuna att. "Gdlere hibir
itirazm yok."
Bir kahkaha koptu, herkes glmeye balad ve sonra sustular.
Anavvak tereddt etti. "Mutlu son meselesine geri dnersek..."

Herkes ona bakt.


"nsanln hayatta kalmay hak edip etmediini sorabilirsiniz. Ama insanlk
yok, sadece insanlar var. Bireyler. Ve yaamay hak ettiine dair pek ok iyi
sebep sunabilecek epey birey var."
"Sen neden yaamak istiyorsun, Leon?" diye sordu Crovve.
"nk..." Anavvak omuz silkti. "ok basit aslnda. Uruna yaamak
istediim biri var."
"Mutlu son." Johanson iini ekti. "Biliyordum."
Crovve, Anavvak'a glmsedi. "Hikyenin sonunda ak olmak m gerekir,
Leon?"
"Sonunda?" Anavvak dnyor. "Evet. Sanrm hikyenin sonunda ak
oldum."
Konuma devam etti, sesler VVeaverTn zihninde yankland, ta ki dalgalarn
grlts ile karana kadar.
Seni hayalperest, dedi VVaver kendi kendine, seni mitsiz hayalperest.
Yine yalnzd.

VVeaver alyordu.
Bir saat kadar sonra deniz sakinlemeye balad. Bir saat daha geti ve da
gibi dalgalar yumuaka yuvarlanan tepelere dnt.
saat sonra blmesini amaya cesaret etti.
Kilit bir klik sesiyle serbest kald ve ykselirken alak bir vzlt kard.
VVeaver buz gibi havayla yz yze geldi. Dar bakt ve uzakta bir kambur
balinann ykselip dalgalarn arasnda yok olduunu grd. Orka deildi, daha
bykt. Bir daha yzeye ktnda ok daha yakna gelmiti; gl kuyruunu
sudan kard.

krm

Bir kambur balina.


Bir an iin blmeleri kapamay dnd. Ama bir kambur balinann mthi
arlnn karsnda ne ie yarayacakt ki? Blmede ister yatsn, ister otursun;
eer balina onu ldrmek isterse, o zaman lecekti.

Kambur yeniden rpntl gri sulardan ykseldi. Dev gibiydi. Yzeyde


szlyor, denizaltna yakn yzyordu. O kadar yakndayd ki VVeaver yana
dnp elini uzatsa midyelerle dolu srtna dokunabilirdi. Balina yan dnd ve
birka saniye iin sol gzyle makinann iindeki kk kadn seyretti.
VVeaver da onun gznn iine bakarak karlk verdi.
Balina bir gmbrtyle su pskrtt ve sonra tek bir dalga yaratmadan dibe
dald.
VVeaver blmenin kenanna tutundu.
Ona saldrmamt.
Buna zar zor inanabiliyordu. Kafasnn iinde sanki eki vuruluyordu.

Kulaklarnda bir nlama vard. Suya bakarken eki sesi ve nlama artt ve
kafasnn iinden gelmediini fark etti. Grlt yukardan geliyordu, sar
edecek kadar yksekti. VVeaver ban kaldrd.
Suyun hemen zerinde bir helikopter yaklayordu.

krm

Adam, Leon Anavvak't.

nsanlar ak kapnn oraya toplanmlard. niformalar iindeki askerler


ve sivil biri ona kollarn sallyorlard. Adamn az pervane grltsn
bastrabilmek iin sonuna kadar almt.
Sesini muhakkak duyurabilecekti ama imdilik helikopter kazanmt.
VVeaver, ayn anda hem alyor hem glyordu.

krm
z

15 Austos

Hibir ey eskisi gibi deil.


Bugn, Indendepence'm bahsinin birinci yldnm. Bir gnlk tutmaya karar
verdim. Bir yldan sonra. Anlalan, biz insanlarn yeni bir eylere balamak veya
bitirmek iin sembolik tarihlere ihtiyacmz var. Geen birka ayn olaylar pek ok
insan tarafndan elbette anlatlacaktr ama benim fMrlerimi kaydetmeyecekler. Bir
gn geri dnp baktmda, yanl hatrlamadma emin olmak istiyorum.
Bu sabah erken saatlerde Leon'u aradm. O gn, yanmak, donmak veya boulmak
arasndan bir seim yapmamz gerekiyordu. Hayatm iki kez kurtard. Independence
sulara gmldkten sonra lme hi olmadm kadar yakndm: kemiklerime kadar
kutup sulan ile slanmtm, bileim krkt ve denizden kurtanlacamza dair hi
umudum yoktu. Zodiac'm bir acil yardm kiti vard ama onu tek bama asla
kullanamazdm. Aynca, neredeyse gemiden kaar kamaz bayldm. Beynim: hl o
son sahneyi gstermemekte direniyor. Rampadan aa yuvarlandm ve son
grdm eyin su olduunu hatrhyorum. Uyandmda hastanedeydim, hipotermi,
zatrre ve beyin sarsnts geiriyor, nikotin al ekiyordum.

krm

Leon'un durumu iyi. O ve Karen, u anda Londra'dalar. lenler hakknda


konutuk: Norve'e ve gl kenanndaki evine dnemeyen Sigur Johanson, Sue
Oliviera, Murray Shankar, Alicia Delavvare ve Greyvvolf. Leon arkadalarm
zlyor, zellikle de byle bir gnde. Biz insanlar byleyiz. lenler hakknda
dndmzde, yasmz demirleyebileceimiz belirli tarihlere ihtiya
duyuyoruz. Bylece acmz bir kasa iine atp, bir yl boyunca saklayabiliyoruz.
Onu bir sonraki sefer kasadan dan kardmzda, bir ey fark ediyoruz:
Hafzamzda onu daha byk hatrlyorduk. lm, en iyisi llere braklmal.
Konumamz abucak yaayanlara dnd. Gerhard Bohrmann'la daha yeni
tantm. Tatl bir adam, nazik ve rahat. Onun yaadklarndan sonra ben olsam bir
daha su kenanna gider miydim, bilmiyorum; ama Bohrmann, La Palma
aklanndaki olaylardan daha ktsnn olamayacan sylyor. Hl kta

yamalarnn g r d p hasar belirlemek iin dal gezileri yapyor. Evet, insanlar


yeniden deniz altna inebiliyorlar.
Independence battktan hemen sonra saldrlar durdu. Tam o sralarda
SOSUS istasyonlar okyanusun bir ucundan dierine kadar duyulan Scratch
sinyalleri kaydetti. Birka saat sonra, bir kurtarma ekibi BohrmannT sualtnda
kapal kald maaradan kurtarmak iin volkann srtna ulat ve
kpekbalklarnn ortadan kaybolduunu grdler. Neredeyse bir gece iinde,
balinalar her zamanki hallerine geri dnd. Solucanlar kayboldu, tpk
denizanas ordular ve tm dier zehirli yaratklar gibi, yengeler kylar igal
etmeyi brakt. Yava yava termohalin dolam ve Gulf Stream eski ritmine
dnd, Dnya yeni bir buzul ana srklenmeden hemen nce. Hatta hidratlar
bile tekrar dengelerine kavuuyor, ya da en azndan Bohrmann yle sylyor.
Bugne kadar, Karen hl Grnland Denizi'nin dibinde ne grdn
anlayamad ama anlalan fikri ie yarad. Scratch sinyallerinin kaydedilmesi
ve onun kralie ile karlamas eleiyor. Deepjlighfvn bilgisayarlar, Rubin'in
cesedini karmak iin blmenin kapann ald zaman kaydetmi ve
bundan ksa bir sre sonra da terr son buldu.

krm

Yoksa sadece askya m alnd?


Verilen ans kullanyor muyuz?
Bilmiyorum. Avrupa yava yava tsunaminin brakt kargaadan
toparlanyor. Amerika'nn dou kysnda salgnlar hl sryor ama etkileri
azalyor ve yeni retilen ilalar ie yaramaya balad. Bu iyi haber. te yandan
dnya hl bir kafa karkl iinde. nsan kimlii para para olmuken,
insanlk yaralarn nasl saracak ki? Varolan dinler bir cevap sunamyor, mesela
Hristiyanlk. Adem ve Havva, cinsiyetlerimizin arketipleri, biyokimyann yap
talar alann terk ettiler. Sonunda Kilise, Tanr'nnvie protein ve amino
asitlerle baladn kabul etmek zorunda kald. Hristiyanlk bununla baa
kabilirdi. Asl mhim olan, O'nun bizi yaratma niyetiydi. nsann nasl ortaya
kt deil, Tanr'nn istedii ekilde yaratlm olduu nemliydi. Einstein'n
dedii gibi, Tanr zar atmaz. Tanr planlarn ileme koyar ve baarl
olacaklarna dair hibir kuku ohnaz. Onun yanlmazl her zaman nseldir]
Dier gezegenlerde zek bulunup bulunamayaca speklasyonu
baladnda bile, Hristiyanlk ayak uydurmay baarmt. Tanr yaratl
istedii kadar tekrar edebilirdi, yle deil mi? Yabanc yaam formlarnn
insana benzememesi, yine Tanr'nn plannn bir paras olabilirdi. nsanlk,
Tanr'nn Dnya'sndaki belli bir ortama mkemmel uyum salamas iin
yaratlm kusursuz bir trd. Dier gezegenlerin farkl koullar olacakt, yani
uzaydaki yaam formlarnn zaten ayn olmamas gerekirdi. Her halkrda,
Tann btn yaam fonnlarn kendi suretinde yaratmt, nk 'kendi sureti'
metaforik olarak anlalmalyd: Tanr'nn yaratklar O'nun grntsnde
782

deiller ama onlar var ederken O'nun niyetinde olann suretindeler.


Sorun baka bir yerdeydi. Eer kozmosun Tann'nn yaratt zeki yaam
biimleri ile kaynad doruysa, Tann'nn olunun bana gelenlerin her
gezegende ayn ekilde gereklemesi ve tanrsal kurbanla gnahlarndan
kurtulmalan iin, tm o uzayllann gnah ilemesi gerekmez miydi?
Doal olarak, Tann tarafndan yaratlm bir rkn illa da gnah ilemesi
gerekmedii sylenebilir. Gelimeler daha farkl ilerlemi olabilir. Uzaktaki bir
gezegende yaayan uzayl bir rk Tann'nn kanunlarn takip edebilir ve
dolaysyla onlar gnahlarndan kurtaracak biri lazm olmayabilir. Ama sorun
tam olarak da bu. Tann'nn szne uygun olarak yaayan bu rk, O'nun
gznde stn rk olmayacak m? Byle bir rk kendini O'nun sevgisine layk
klabilir ve Tanr onlar insandan stn tutabilir. Gnahlar yznden zaten
tufanla cezalandrlm olan insanlk, yaratl iinde ikinci sraya debilir. Bu
durumda yle bir ey sylenebilir: Tanr insan var ederken bir aheser
yaratmad. Tanr hata yapt. nsanlarn gnah ilemesini nleyemedi ve bu
yzden o suu silmek iin olunu feda etmek zorunda kald. Kanla yazlm
bir kredi. Hangi baba byle bir karar kolayca verir? Tanr insanln bir
baarszlk olduu sonucuna varm olmalyd.
Bilim, uzayda binlerce ve binlerce uygarlk olduunu varsayyor. Bu trlerin
hepsinin de birer erdem rnei olmas pek mmkn grnmyor. Elbette
bazlannn gnahkr olacan ve bir kurtarc gerekeceini dnebiliriz.
gnaha geldiinde Hristiyanlk'ta gri alan yoktur, sadece dogmalar ve ilkeler
vardr. nemli olan bir bireyin ne kadar gnah iledii deildir, ilemi
olduudur. Tann pazarlk yapmaz. Ne trden olursa olsun gnah gnahtr. Ceza
cezadr ve kurtulu kurtulutur.

krm

Dolaysyla mesih yks birden ok gereklemi olmal. Ama ya baka


yerlerde Tann kullarnn gnahlanndan kurtulmalan iin alternatif yollar
bulduysa? Olunun lmne izin vermek dnda! Ve ortaya yeni bir problem
kyor: sa'nn lm ac vericiydi ama gerekliydi nk Tanri mmkn olan
tek yolu semiti. Ama alternatifler olabilecei dncesiyle: Hl mmkn
olan tek ve doru yol diyebilir miyiz? Bir dnyada yaratklarnn gnahlarnn
temizlenmesi iin olunun lmne izin veriyor ve dierlerinde vermiyorsa,
Tann'nn hata yapmazlna ne olacak? sa'nn armha gerildiinde hissettii
acdan piman m olmutu ki bunun tekrar yaanmasndan kansn? Neden
insanlar ne yaptn tam olarak bilmeyen bir Tanr'ya inansnlar ki?
Aslna baklrsa, Hristiyanlk uzayl medeniyetlerin varlna ancak her biri
armh acsn yaadysa tahamml edebilir. Dier tm senaryolar ya insanl
ya da Tann'y zor duruma dryor. Ama Hristiyanlk doktrininin muhafzlar
bile saysz sa'nn armha Gerilii ile dolu bir evrenin varln tasavvur
edemiyor. Bu durumda geriye ne kalyor?
783

nsann Dnya zerindeki benzersizlii.


Tann bu gezegeni insanlar iin, Tann'nn kendi halk iin yaratt ve onlara bu
Dnya'y hkmleri akna almalan iin gvendi. Baka gezegenlerde yaayanlar,
hibir eyi deitirmezdi. Dnya insana aitti ve uzayllarn baka yerlerde
hkmdarlktan vard. Kendi dnyalannda her biri Tann'nn seilmi kullanyd.
Ama imdi bu son kale de dt. Yrr, Hristiyanln geriye kalan son byk
iddiasn rtt. Sadece insann stnl deil, Tann'nn plan da sorgulanyor.
Daha kts: Tann'nn Dnya zerinde iki eit rk yarattn farz etsek, o zaman ya
yrr'n da armha gerilme acsn yaam olmas gerekiyor ya da Tann'nn
buyruklarna tamamen uyarak yaamalan. nk br trl gnah ilemi olacaklar,
ama bu durumda da Tann'nn gazabn zerlerine ekmeleri gerekirdi.
Ve yrr Tann'nn buymklanna uygun yaamyor. Beinci Emri bile, biyokimyalan
yznden yerine getiremezler. Bu durumda olas aklamalar unlar: a) Tann yok, b)
kontrol Tann'da deil, c) yrr'n yaptklarn onaylyor. Bu da bizim insanlk kadar
eski bir yanlsamayla yaadmz anlamna geliyor. Sonuta Tann'nn seilmii falan
deiliz.

te bunlar Hristiyanlk, slam ve Yahudilik olarak byk dinleri sarsan sanclar.


Her din olan biteni anlamaya, tanmlamaya ve analiz etmeye alyor, ama ayn
zamanda yaplan sallanyor ve Tann'nn sermayesine dndmzden fazla
dayanan ekonomileri de pelerinden srklyorlar. Bu arada, retileri insann dier
canl trleri ile uyum iinde yaamasn syleyen Budizm ve Hinduizm yeni inanlan
kendilerine ekiyor. Ezoterik grenekler ykseliyor ve arkaik doa dinleri ikinci
bahann yayor. Eski tarikatlar arasnda en abuk toparlanan Mormonlar oldu nk
Mormon tanns saysz dnyalar yarattn sylyor. Ama Mormonlar da Tann'nn
ayn beikte niye iki ocuk byttn aklayamyorlar.

krm

Yeni bir gelime de bir Katolik papazn Romal bir delegasyonla denize alp
dalgalara kutsal su serpmesi ve eytana kmasn emretmesi oldu. nanlmaz.
Tann'nn emirlerine srekli kar gelen ve onun yaratm kirletmeye alm bir tr
olan bizler, inancn bir temsilcisini dmann akln basma getirmeye yolluyoruz.
Emirlerini umursamadmz bir yaratcnn retilerini yayacak yzmz var yani.
Sanki sa'nn retilerini yaratcmza vaaz ederek bizi esirgemesini ister gibiyiz.
Dnya kyor.

Birlemi Milletler, Amerika Birleik Devletleri'nin nderliini iptal etti.


aresizlik iinde bir hareket. Bir ok devlette anari ba gsterdi. Nereye baksanz,
Dnya'nn altn stne getiren apulcu kitleler gryorsunuz. Silahl ahmalar
yaylyor. Zayflar, daha zayflara saldnyor. Hayvani igdlere sahip canllar olarak
dierlerine merhamet etmek bizim doamzda yok. Denler avlanyor ve yama
devam ediyor. Yrr sadece ehirlerimizi yok etmedi: sonsuza kadar iimizi kumttular.
nandmz hibir ey olmadan Dnya'da var olmaya devam ediyoruz; terk edilmi
vahi ocuklar yeni bir aray iindeler ama her admlarnda geriye gidiyorlar.

Yine de umut var, insann bu gezegendeki roln yeniden dndmzn ilk


iareeri. nsanlar doann eitliliini, onun gerekbletirici prensiplerini anlamaya
alyor ve hiyerarilerden uzaklaarak, bizi sonuta balayan eyleri bulmaya
balyorlar. Bu balar bizim hayatta kalmamz salayacak. nsanlk, smrp
kurattuu gezegenin gelecek kuaklar zerindeki psikolojik etkisini hi dnd m?
Bir hayvan trnn, insann ruh salna olan anlamn kim deerlendirdi?
Zihinlerimiz ormanlara, mercan resiflerine, balkla dolu denizlere, temiz havaya,
temiz nehklere ve okyanuslara zlem duyuyor. Yine de Dnya'ya zarar vermeye
devam ediyoruz. Eer doann eimhini yok edersek, henz aklamay bile
baaramadmz karmak bir sistemi yok edeceiz ve bu gerekleirse, onu yeni
batan yaratmak iip yar^ileceimiz hibir ey yok. Bu a iinde doarm hangi
paras olmadan yaayabeceimize kim karar verebilir? Doann balantlarnn
gizemi, ancak btnl bozulmazsa zlebilir, insanlk bir kez fazla ileri gitti ve
yaam onu yok etmeye karar verdi. u an iin bir atekes var. Y/r'n hakkmzdaki
kararn kolayca vermesi iin elimizden geleni yaptk. Karen'in numarasna ikinci
kez kanmayacaklardr.

Bugn, gemi battktan bir y sonra gazeteyi ayorum ve unu okuyorum: "Yrr
dnyay sonsuza dek deitirdi."
Gerekten deitirdiler mi?
Bizim kaderimizde nihai bir rol oynaddar ancak onlar hakknda neredeyse hibir
ey bilmiyoruz. Biyokimyalarn anladmz sanyoruz ama bu bir bilgi mi? Onlarla
o zamandan beri karlamadk. Sinyalleri hl okyanus boyunca yanklanyor ama
anlayamyoruz, nk bizi dnerek hazrlanmamlar. Jlemsi maddeden bir kfle
nasl oluyor da ses karabiliyor? Sesi nasl alglayabiliyor? Sormann anlamsz
olduu milyonlarca somdan sadece ikisi. Cevaplar bizde yatyor. Sadece bizde.

krm

Belki de arkaik mirasmz zekmzn geliimi ile bartrmak iin yeni bir insanlk
devriminin zaman gelmitir. Eer hl bir armaan olan Dnya'ya layk olduumuzu
kantlamak istiyorsak, aratrmamz gereken yrr deil, nihayet biz, kendimiz,
olmalyz. Gkdelenlerimiz ve bilgisayarlarmz arasnda reddetmeyi rendiimiz
kkenimiz, bizi daha iyi bir gelecee gtrecek yolu aydnlatacaktr.
Hayr,yrr dnyay deitirmedi. Bize dnyann gerekte nasl olduunu gsterdi.
Artk hibir ey eskisi gibi deil. Bu ey hari, hl sigara iiyorum.
Konstantlar olmasa ne olurduk?

You might also like