You are on page 1of 361

BN R D

TUTARSIZLIIN
TUTARSIZLII
(Tehft et-Tehft)

evirenler
Prof. Dr. Kemal IIK

Prof. Dr. Mehmet DA

Samsun * 1986

Ondokuz Mays niversitesi


Basmevi

fy ati

800

t l

BN R U D

TUTARSIZLIIN
TUTARSIZLII
(Tehft et-Tehft)

evirenler
Prof. Dr. Kemal 1IK

Prof. Dr. Mehmet DA

Samun 1986

ONDOKUZ MAYIS NVERSTES YAYINLARI


Yayn No : 14

NSZ

Aada evirisini sunduumuz Endls (spanya)'i filozof t b n R d'n


Tehfut et-Tehfut (Tutarszln Tutarszl) adl eseri, nl kelamc ve mutasavvf
G a z z ll'n in Tehfut el-Felsife (Filozoflarn Tutarszl) adl eserine kar bir
cevap, bir savunma olarak, bu eserden yaklak bir yzyl sonra yazlmtr. G a z z 11'*
nin eseri. Yunan filozoflarndan nemli lde esinlenen kimi M u't e z i ) kelamclann grlerine tepkiyle balayarak, t b n S n ile altn devrini yaayan slm Fel
sefesine kar E 'a r kelmclarca srdrlen eletiri rnn zirvesinde yer alr. Bu
nedenle, denebilir ki, G a z z 1 , kendi dneminden nce slm Felsefesine kar
ortaya konan dnce ve eletirileri biraraya toplayp, sistemletiren kiidir. G a z z 1,
eserinde, hibir grn temsilciliini yapma amacnda olmadn sylemesine kar
n, gr ve eletirilerinde izledii dnrler, kendisi gibi E 'a r kelmclardr.
Kesin kanta deil, halk arasnda yaygn ve nemsenen nermelere dayal ol
duu iin flozoflarca fazlaca ciddiye alnmad anlalan kelmclarn grlerine
dou slm dnyasnda F r b i ve b n S n nm eserlerinde yer yer eitli
vesilelerle eletiriler yer almakla birlikte, G a z z 1 'nin eserinin sistpmli plptirisi
bat slm dnyasnda yaplmtr. G a z z 1I'nin eletirilerinin odak noktasnda
yer alan b n S n 'dan sonra slm Felsefesi, G a z z 1 'nin eletirilerinin de
yardmyla, tm Itavrmlar ve MantgyTFKTefaTiT girmi veT~a^ p H . p t n pg.
R z

ile birlikte kelm dncesi iinde zmsenerek. Felsefi Kelm biimine

dnmtr. Bu nedenle, G a z z 1'ye doudan tepki gelmesi dnlemezdi.


i b n ^l''d^^genedeT^m filozofannin savunmasm ltlenmeKIe vebnlarn
temel grlerini benimsemekle birlikte, her zaman onlara, zeUikle b n S n 'ya
hak verir bir tutum taknmamaktadr. Onun zellikle gven duyduu filozoflar A r i st o ve onun gvenilir yorumculardr. Bunlarn grlerine aykr dt yerlerde
i b n S i n 'ya aka kar koymakta, kimi zaman onu kelmclara dn vermekle
sulamaktadr; tpk G a z z 1i'yi halka dn vermekle sulad gibi. . .
i b n R d salt eletiri ile yetinmekte, savunduu grlerin kesin kantlama
sn yapmamakta, okuyucuyu ou kez bu trden kantlamalarn bulunduu eski Y u
nan filozoflarnn, zellikle A r i s t o'nun eserlerine bavurmaya armakta; kimi
konularda ise kesin kantn bulunmadn itenlikle ifade etmektedir.

Gerek b n R d, gerekse teki slm filozoflarn, G a z z 1t'nin bana::ca


bir tutum iinde sulad gibi, islmdan km, kfre dm kiiler olarak grmek,
onlarn eserlerini dikkatle okuyan bir kimse iin pek mmkn grnmemektedir.. s
lm filozoflar ve kelmclar, her iki grup ta, slmn inan ilkelerini temellendirme
amacyla vola karlar: ancak birinciler kincilere gre daha aklc bir yol izlerler. Sz
gelimi, G a z z 1i, filozoflar, lemin ncesizliini kabul ettikleHlmTturufleTsular;
oysa filozoflarn szn ettii ncesizlik, b n R d'n de behrttii gibi, fiil, ger
ekte var olan bir ncesizlik deil; zihindeki, tasavvurdaki bir ncesizliktir; dizideki
olaylardan birinin bitip, tekinin balamas biiminde sregelen, insan aklnn her
ncenin bir ncesinin bulunmadn kavrayamayndan kaynaklanan bir ncesizlik
tir. Bu nedenledir ki, lemin yaratlml konusundaki ayn kantlar hem kelmclar
hem de slm filozoflarnca kullanlmtr, yle grnyor ki, G a z z 1 kfrle
sulamay, filozoflar zerinde psikolojik bir bask arac olarak kullanmakta; halk
onlardan uzaklatrma ve korkutma amac tamaktadr. Bu silah, tarihin her dne
minde, bugn bile ayn amala kullanlm ve kullanlmaktadr.
Eseri evirirken metne bal kalmaya, ancak Trkemizin ifade zelliklerinden
de dn vermemeye altk. evirimizde ayn baskdan yararlandk. Bunlar M.
B o u y g e s 'un (Beyrut 1930) ve S l e y m a n D n y nn (2 cilt. Kahire 1966)
hazrladklar basklarla H o c a z d eninki ile birlikte 3 Tehfut' de ieren eski bir
Kahire (1321/1903) basksdr. evirimizde sayfa kenarlarnda verdiimiz Arapa
metnin sayfa numaralan S. D n y 'nn hazrlad iki ciltlik baskya aittir. Metinde
zellikle eitli dnrlerden yaplan alntlarn kaynaklar dipnotlarnda olabildi
ince gsterilmeye alld. b n R d'n G a z z 1'nin metnini yanda brakt
yerlerde biz metni sonuna kadar gtrdk. Bu nedenle, G a z z 1'nin Tehfut el
Felsife'sinin te ikilik bir blm de Trkemize kazandrlm oldu.
Eserin slm felsefesi ve Kelm konularnda alanlara yararl olmas dileiyle....

evirenler

-IV-

NDEKLER

NSZ

............................................................................................................

BRNC TARTIMA
KNC TARTIMA

............................. ..................................................... 3

...................................................................................

65

NC TARTIMA .................................................................................

81

DRDNC TARTIMA

.......................................................................

139

BENC TARTIMA

.......................................................................

153

ALTINCI TARTIMA

..............................................................................

169

YEDNC T A R T I M A ..............................................................................

199

SEKZNC T A R T I M A ............................................................................

211

DOKUZUNCU TARTIMA

.....................................................................

217

ONUNCU T A R T I M A ..............................................................................

225

ONBRNC TARTIMA

............................................................. ...........

231

............................................................................

243

ONKNC TARTIMA

ONNC TARTIMA

.......................................................................

ONDRDNC TARTIMA

249

..................................................................

259

ONBENC T A R T I M A ..........................................................................

267

ONALTINCI T A R T I M A ..........................................................................

273

TABAT B L M L E R ...........................................................................................

283

BRNC TARTIMA

..........................................: ..................................

289

.................................................................................

305

NC T A R T I M A ..............................................................................

327

YRMNC TARTIMA

329

KNC TARTIMA

............................................................................

AHIS, KTAP, YER VE ZMRE ADLARI DZN

..............................

333

...................................................................................

337

DEYMLER D Z N ...................................................................................

338

AYETLER DZN

-Y-

59

Esirgeyen, balayan Tann adyla :


Varl zorunlu olan Tannya vgden, btn elilerine ve peygamberlerine
esenlik diledikten sonra, [ deriz ki: ] Bu yaptn amac, E b H m i d ( e l - G a z z l)'nin Tehft el- Felsife (Filozoflarn Tutarszl)adl kitabnda ileri srd grle
rin doruluk ve doyuruculuk (f't tasdik vel-ikn) derecesini gstermek ve bu gr
lerden byk bir blmnn kesinlik ve doruluk derecesinden uzak olduunu ortaya
koymaktr.

1-

BRNC TARTIMA
FLOZOFLARIN ALEMN NCESZL KONUSUNDAK
GRLERNN GEERSZLG

60

G a z z 1 , filozoflarn lemin ncesizlii hakkndaki kantlarndan sz ederken, diyor ki : /


Bu bolnde yalnzca insan zihnini (nefsini) etkileyen kantlar ele alalm.
Burada drt kant bulunmaktadr <D:

Birinci Kant
Filozoflar diyor ki ; ncesi olann (hdisin), ncesiz olandan (kadimden)
kmas kesinlikle imknszdr; nk biz, szgelii, kendisinden daha nce
lemin kmad bir ncesizin bulunduunu ve daha sonra onun belli bir anda
ondan kmaa baladn dnecek olursak, onun bu belli andan nce k
mam olduu anlalr; nk onun, varln yeleyen (tercih eder^bir neden
bulunmamaktadr,daha dorusu, varh salt imkn halindedir. / Daha sonra lem
var olunca, ya yeni bir yeleyicinin (tercih edicinin) ortaya kmas, ya da or
taya kmamas gerekir. Eer bu yeleyici ortaya kmazsa, daha nce de
olduu gibi lem salt imkn halinde kalr : yok, eer ortaya karsa, bu yele
yici hakknda u soru sorulur : Niin o, u anda tercihini kullanyor da, daha
nce kullanmyor? Bu durumda ya sonsuzca bir geriye gidi sz konusu olacak,
ya da ezelden beri tercihini kullanan bir tercih edicide (yeleyicide) durmamz
gerekecektir. /

61

64

Bence bu gr, cedelin (diyalektiin) en byk lde kullanld bir grtr


ve kesin kant (burhan, . berhn) dzeyine ulamamtr; nk onun nclleri ge
nel fikirlerden olumaktadr; baka bir deyile, bu ncllerin yklemleri konularnn
znl (zt) nitelikleri deildir ve genel fikirler de, ortak adla adlandrlan nesnelere
benzer; buna karlk, kesin kantn nclleri (mukaddimt el - berhm) ayn tzden
(cevherden) olan nesnelerle ilgilidir. nk "mmfen" szc ortaklaa olarak hem
65

sk sk gerekleen mmkn anlamnda, hem seyrek olarak gerekleen mmkn anlamnda /, hem de eit gerekleme olaslna sahip olanTnmkn anlamnda kullanhr; Bu tr mmknn yeleyiciye eit lde gereksinme duyduu sylenemez.
Sk sk gerekleen mmknn, eit gerekleme olaslna sahip olan mmkn'n
aksine, ou kez yeleyicisine, kendi dnda deil, kendi znde sahip olduu d
nlr. Ayrca imkn, bazan bir i yapma imkn olarak etkinde ('/a'7de), bazan da
kabul etme imkn olarak kendisi zerinde bir i yaplanda (edilgin olanda -mnfa'il)
bulunur ve bu durumda her ikisinin de bir yeleyiciye eit lde gereksinme duy
duu sylenemez; nk kendisi zerinde bir i yaplanda bulunan imkn'm dar-

1.

Burada kant bulunduundan sz edildii halde, daha sonraki sayfalarda


drt ayr kantm aklamas yaplmtr. Bu nedenle biz, " kant" deyiini
"drt kant" biiminde deitirdik.

-3-

66

67

dan bir yeleyiciye gereksinme duyduu herkese bilinmektedir; bu husus kendi yap
tmz eylerde olduu gibi, doaya ilikin eylerden ounda da duyularla algla
nabilir. Ancak doaya ilikin eyler hakknda bazan bir gle rastlanmaktadr; bu
nun nedeni, doaya ilikin eylerin ounda deime ilkesinin onlarn bir parasn
oluturmu olmasdr. te bu nedenle, doaya ilikin eylerden ounun kendi ken
dilerini hareket ettirdikleri ; hareket eden her eyin bir hareket ettiricisinin bulundu
unun ve kendi kendini hareket ettiren gte hibir eyin bulunmadnn kendiliin
den (apak olarak) bilinmedii dnlr. Fakat btn bunlar aklamay gerektirdi
i iin, eski filozoflar {et - kudem) da bu yolu tutmulardr. Etkin olanda (f'ilde)
bulunan inknn ise, ounlukla, fiile karken dardan bir yeleyiciye gereksinme
duymad dnlr; nk etkin olann (f'ilin) i yapmazken i yapmaa gemesi,
ou kez bir deitiriciye gereksinme duyan deime (tegayyr) olarak grlmez; tp
k bir mhendisin mhendislik yapmazken mhendislik yapmaa ve bir retmenin
retmenlik yapmazken retmenlikyapmaa gemesi gibi. Bir deitiriciye muhta
olduu sylenen deime, bazan tzde (cevherdey, bazen nitelikte, bazan nicelikte,
bazan da mekanda (yerde) olur. Ayrca, ou kiilere gre, ncesiz (kadm) 'den hem
z bakmndan hem de bakas dolaysyla ncesiz olan anlalr. Deimelere gelin
ce, kimilerine gre, baz deimelerin ncesiz olanda bulunmas mmkndr. Nitekim
K e r r m i y e frkasna gre, sonradan yaratlan irde (el -irdet el -hdise) ncesizde; eski filozoflara gre, oluma ve bozulma ncesiz olan ilk madde'de bulunabilir.
Yine aklla kavranan nesnelerin, ou kiilere gre, ncesiz olan g (kuvve) halinde
ki aklda bulunmas da byledir. zellikle eski filozoflardan kimilerine gre ise, mm
kn olmayan baz deimeler de bulunmaktadr.
Etkin olann (f'ilin) durumunu da buna benzetebiliriz. Nitekim baz^.tkinler
bir ii irde ile yaptklar halde, bazlar da bunu doal olarak yaparlar ve imkn ha
lindeki bir iin her iki etkinden kmas, bir yeleyiciye gereksinme duymas sz ko
nusu olunca, nitelik bakmndan bir deildir. Ayrca, acaba bu iki etkine ayrma ile
mi tam mdr, yoksa kesin kant ne doal etkine ne de tank olduumuz iradeli etkine
benzeyen bir etkine mi iletmektedir? Btn bunlar, her biri gerek bal bana gerekse
eski filozoflarn bu konulardaki grleri asndan aratrma ve incelemeyi gerekti
ren pek ok sorunu kapsamaktadr. Gerekte bir ok sorunu bir tek sorun olarak ele
almak/ yedi safsatadan
en yaygn olandr. Bu ilkelerin herhangi birinde yanlgya
dmek, var olan nesnelerin incelenmesinde byk yanlglara dmenin nedeni olur.
(*) 1 b n R d'iin "yedi safsata dedii eyler, "extra dictionem" ady
la bilinen "dile ilikin oimoyan^safsatalardr. Bunlar u ekilde sralamak m m
kndr:
1.
linti (araz) : Bir ey iin doru olan, onun btn ilintileri iin de doru
dur veya bir eyin btn ilintileri iin doru olan, o ey iin de dorudur. Bu
safsatay bir baka biimde yle deyimlendirmek te mmkndr: Genel bir
kural, zel bir duruma, bu zel durumun ilintili koullarnn sz konusu genel
kural geersiz klacan dnmeden, uygulamak. Szgelimi; eer Koriskos
Sokratesten farkl ve Sokrates te insansa, Koriskos insandan farkldr.
Bir baka rnek: Dn satn aldn bugn yersin; dn i et satn almtn;
o halde bugn onu yersin.

-4-

G a z 1 der ki ;
Bu hususa iki ynden kar klabilir. Bunlardan birincisi yle deyimBir nc rnek ; Bu kpek enindir; bu kpek babadr; o halde bu kpek
senin babandr.
2. A dicto secundum quid ad dictum simpiiciter: zel koullar belirlenme
yen bir ilke ya da nermeyi kullanmak. Szgelimi; su 100 santigrat derecede
kaynar. Bu ilke yalnzca deniz seviyesinde geerlidir. Denizden 1000 metre
ykseklikte ayn sonucu alacamz dnrsek yanlm oluruz. Bir baka de
yile, sz konusu ilkeyi deiik artlar iin de geerli grecek ekilde bir sonulamada bulunacak olursak, sz konusu safsatay yapm oluruz.
3. Ignoratio elenchi : ileri srlen savn ne anlama geldiini bilmezlikten
gelme veya istenenden farkl bir sonucu kantlamak. Parlamentoda konut yasas
grlrken, bir yenin, herkese insanca yaayabilecei konutlarn salanmas
nn istenen bir ey olduunu syleyerek yasann lehinde konumas sz konusu
safsataya bir rnektir; nk herkese insanca yaayabilecei konutlarn salan
masnn istenen bir ey olmas konu d olup, asl sorun konut a konusun
da alnacak belli bir nlemle ilgilidir.
4.Petitioprincipii (Sav kantsama, eski deyiiyle, musdara al'l - matliib):
Kantlanmas gereken sav kantlanm gibi kabul etmek. Buna yle bir rnek
verilebilir; Herkese snrsz konuma zgrl vermek, genelde devletin kar
nadr; nk her bireyin duygularn aklamak konusunda tamamyla snrsz
bir zgrlkten yararlanmas, toplumun yksek karlar iindir.
5. Conseguent : nerti (mukaddem) ile sonurtuyu (tl) evirilmemesi gere
ken bir biimde evirmek. Szgelimi, bal sar olduu iin, gerekte safra olan sa
r bir nesneyi bal sanmak. Yine "eer bir din ruhu yceltiyorsa, zulmden kurtu
labilir" nermesinden hareketle "eer bir din zulmden kurtulmusa, o dinin
ruhu yceltmesi gerekir" sonucuna ulamak sz konusu safsataya dmek de
mektir.
6. Sahte Neden : Bunun iki tr vardr. 1. Non causa pro causa: Belli bir
eserin nedeni olmayan eyi, onun gerek nedeni saymak veya bir tasmda yer
almayan bir nermenin geersizliine, o tasmda ulalan sonucun samaln
kant olarak ileri srmek. Szgelimi; lem dzdr, nk dz bir lem sonsuz
dur, sonsuz olan bir eyin evresini dolamak imknszdr. Burada lemin ev
resini dolamann imknszlnn nedeni lemin dz olmas deil, onun sonsuz
olmasdr. Bir baka rnek: Ruh ve hayat ayn eyler olduu takdirde, varolma
yokolmann zdd olduu iin belli bir yokolmann zdd belli bir varolma ola
caktr; lm yokolma anlamna geldii ve hayata zt olduuna gre, hayat var
olma anlamna gelmektedir. Ancak byle bir ey imknszdr; dolaysyla ruh
ve hayat ayn eyler deildir. Burada geersiz khnan nerme bir ncl olarak
kullanlmamtr. 2. Post hoc ergo propter hoc; Bir olayn tekinden nce
gelmesinden. nce gelenin sonrakinin nedeni olduu sonucunu karmak.
Szgelimi, ilkel kabileler, davul almay gne tutulduktan sonra yeniden
grlmesinin nedeni sayarlar.
7. Sorulann okluu, ya da karmak soru: Ortaya atlan bir sorunun pek
ok soruyu birden iermesi. Szgelimi, "Anneni dvmekten artk vazgetin
m i?" Kt davranlarn braktn m ? " Yant olumlu ya da olumsuz olsun, her
iki soru da, sorunun yneltildii kiiye gemiteki davranlarna ilikin olarak
gerekte sorulmayan bir soruya olumlu yant verdikleri izlenimini dourmak
tadr.

-5-

lendirilebilir : Alemin ncesiz bir irde tarafndan var edildii ve bu iradenin,


lem var olduu anda, varhm gerektirdii ; yokluunun ise sona erdii ana
kadar srd ; varlmn balad andan itibaren balam olduu ; daha nce
varln, irade edilmedii iin, var edilmedii ve tam var edildii anda ncesiz
bir irade ile irade edildiinden dolay var edildiini syleyenlerin grn nasil reddedersiniz? Bu grn sakncas nedir ve bunu olanaksz klan nedir?/
Derim ki :

68

69

70

Bana gre, bu, safsatadan ibaret bir grtr. nk G a z z H, yaplan eyin


fiil durumunun, filin serbeste seme gcne sahip olmas halinde, failin yapt
iten ve ii yapmaa kesin karar vermesinden sonraya ertelenebileceini sylemeyi
mmkn grmedii iin, onun f'ilin iradesinden sonraya kalabileceini syler. Yap
lan eyin fir^ durumunun f'ilin iradesinden sonra gelmesi mmkn olduu halde,
onun filinden sonra gelmesi mmkn deildir; Bu fiilin, irade sahibi filin fiile ka
rar vermesinden sonraya ertelenmesi de ayn biimde mmkn deildir; nk ayn
glk burada da sz konusudur. Bu durumda onun (G a z-z iTnin) u iki olaslk
tan birini kabul etmesi zorunlu olur ; Ya f'ilin fiili, f'ilin kendisinde bir deimeyi
gerektirmeyip, onun dardan bir deitiricisinin bulunmas zorunludur; ya da f'ile
iliik bir deitiriciye gerek kalmakszn baz deimelerin deienin znden (ztn
dan) ileri gelmesi ve bazlarnn ise bir deitirici bulunmakszn ncesize iliik olabilmesi gerekir. / Bu konu ile ilgili olarak burada onun kartlarnn (hasmlannm) be
nimsemi olduklar iki husus vardr: 1) F'ilin fiili, zorunlu olarak bir deimeyi ve
her deimenin de bir deitiricisinin bulunmasn gerektirir, 2) ncesiz, hibir bi
imde deimeye uramaz. Btn bunlarn akla kavuturulmas gtr. E'arler
ya bir ilk f'ilin bulunduunu, ya da onun bir ilk fiile sahip olduunu kabul etmek
zorunda kalmlardr; nk f'ilin, fiili iledii anda, sonradan var edilen esere naza
ran durumu, fiilin henz bulunmad andaki durumunun ayn olduunu kabul etmek
onlar iin mmkn deildir. O halde yeni bir durumun ya da daha nce bulunmayan
bir ilikinin varl zorunludur; bunun ise ya filde, ya eserde, ya da her ikisinde bir
den olmas zorunludur. Bu durumda eer biz her yeni bir durum iin bir f'ilin bu
lunmasn kesinlikle zorunlu grrsek, ya bu yeni durumun f'ilinin bir baka f'ile
gereksinme duymas zorunlu olur ki, bu durumda sz edilen f'il ilk f'il olmad
gibi, onun kendiliinden fiilini meydana getirme gc de bulunmayp, bir bakasna
gereksinme duyar;/ ya da fiilinin koulu olan durumun f'ili fiilin f'ili ile ayn olur
k, bu durumda da varsaylan bu fiil ilk olarak ondan km olmayp, eserin koulu
olan bu durumla ilgili f'ilin fiili, onun, eseri ortaya karan fiilinden nce gelir. G
rld gibi, bu f'illerde bir varediciye gereksinme duymayan baz sonradan olma
durumlarn varl mmkn grlmedike, bu zorunlu olarak ortaya kan bir sonu
tur. Bir kimse kendiliinden var olan eylerin bulunmasn mmkn grmedike, by
le bir ey gerek olmaktan kar. Bu kendiliinden var olan eylerin bulunabileceine
dair olan gr, fili inkar eden eski filozoflarn ncleri tarafindan ileri srlmtr
ve yanll apak olan bir grtr.
G a z z 1 nin bu itiraznda bir karklk sz konusudur. yle ki : Bizim
'ncesiz irade" ve "nceli irade" deyimimiz ortaklaa bir ada sahip, hatta birbirine
zt deyimlerdir; nk gerekte deneyimine sahip olduumuz irade eit olarak birbi
rine kart iki eyden birini yapma ve daha sonra da eit olarak irade edilen iki ey-

.6

den birini k a b u l e tm e o la n a n a s a h ip o la n b ir g t r;z ira ira d e , failin b ir fiili y ap m a


iste id ir ( e vk ). F 'il b u fiili ile d i in d e , iste i so n b u lm u ve irad e e tti i e y g e r e k
lem i o lu r. te bu iste k ve bu fiil e it o larak b irb irin e k a r t o la n e y le rle ilikilidir.
K en disin de b u lu n a n b irb irin e k a r t iki e y d e n birini irad e e d en in ncesiz (ezel) o l
d u u , ileri srlrse, b u ra d a o n u n ta b ia t im k n h a lin d e vucCb ( z o r u n lu lu k ) h aline
d n t r lm o la c a n d a n , irad en in ta n m o rta d a n k alk a r. / Y in e irad en in ncesiz
ezel) o ld u u , irade e d ilen e y in o rta y a akm asyla o rta d a n k alk m ad , ncesi
b u lu n m a d i in irad e ed ilen e y in g e r ek lem esin in h erh an g i b ir anla sn rlan m ad
ileri srlrse, b u n a an cak y le cevap v ereb iliriz : K esin k a n t, ne iradeli n e d e tabii
b ir gce sahip o lan bir f 'ilin v arl n a iletir ve i te bu gce er"? yarg lar, "irade"
adn verir. T p k b u n u n gibi, k esin k a n t, g e r e k te n k a r t o lm ad h ald e, ilk b a k ta
k a r t o ld u u sanlan b ir tak m n esn e le r arasn d ak i o r ta te rim le re gtrr; n ite k im biz
b u n u n la ilgili o larak n e le m in i in d e , n e de le m in d n d a b u lu n a n b ir e y d e n sz
etm em izi rn ek o larak gstereb iliriz.
G a z z 1 r, filo zo fla r ad n a, cev ap o larak u n la r s y l e r :
B u, im kan szl a k o la n b ir h u su s tu r; n k so n ra d a n var o lan nesne
zo ru n lu k ln m ve b ir n e d e n e b a la n m tr; nasl ki b ir sebebi ve z o ru n lu k l

72

cs o lm a d a n bir e y in so n ra d a n v ar olm as im k an sz ise, ay n ek ild e o n u n z o


ru n lu k ln m asm n , seb ep lerin in ve u n su rlarn n b t n k o u lla r ta m o larak y e
rin e getirildii h ald e, eseri e rte le n e n b ir z o ru n lu k lcn n varii da im k an szd r.
B u n a k a rlk , btn k o u lla n y e rin e g etirilm ek su re tiy le z o ru n lu klcn n
ger e k lem esi a n n d a eserin in varl z o ru n lu d u r ve o n u n ertelen m esi d e tp k
z o ru n lu klcs b u lu n m a k sz n so n ra d a n olan b ir e y in v ari n n im k an sz o l
m as gibi im k an szd r. K u k u su z , le m v ar o lm ad a n n c e , b ir irade ed en , b ir irad e ve bu irad e n in irad e ed ilen ey le ilikisi v ard ; / ra d e eden,, irade ve d a h a
n ce b u lu n m a y a n irad e ile o lan ilik i de y e n ile n m e m i ti; nk btn b u y e n i
len m eler d e im e an la m n a g elm ek te d ir. O h ald e irad e e d ilen e y nasl o ld u da
d e iik li e u ra d ? D a h a n ce b u d e iik li e engel o lan e y ne idi ? D e im e
d u ru m u , herh an g i b ir e k ild e , herh an g i b ir ta rz d a , h erh an g i b ir d u ru m d a ve
jie rh a n g i b ir ilik id e d e im ezlik d u ru m u n d a n ay rd ed ilem ez. D ah a d o ru su ,
h e re y d ah a n c e k i d u ru m u n d a b u lu n d u u , a y rca irad e ed ilen ey in de var
o lm ay p , d a h a n c e k i d u ru m u n u k o ru d u u h ald e, irad e ed ilen e y in dah a so n ra
v ar olm as im k n sz l n en son d erecesidir.
D erim ki :
B ence b u husus, d a h a n ce k o y m u o ld u u m u z n c llerd e n birini in k a r ed en
k im seyi b ir y a n a b rak rsak , so n d e reced e a k b ir g e r e k tir. O ysa G a z z a 1*, bu
a k la m a y b ra k ara k , u z la m a d ay a n a n (el - vaz'i) b ir rn e i k a b u l e tm e k te ve
b y lece filo z o flar ad n a verd i i b u cevab k a rk b ir d u ru m a so k m u o lm a k ta d r.
G a z z l d e r ki ;
Bu t r im k n szlk y aln zca z o ru n lu ve znl n e d en ve eserde d e il, ay n
zam a n d a g ren e e ve u zlam a (el - urf ve'l - vaz') d a y a n a n h u su slard a d a sz
k o n u su d u r. S zgelii, b ir kim se k arsn b o a d n s y led i i an d a a y rlk d erh al
g erek lem ez se , d ah a so n ra b y le b ir e y in g erek lem esi dnlem ez; nk
" b o a d m " szn o , g ren ek ve u z la m a gre, verdii hkm n n ed en i k alm -

7-

73

74

tr; dolaysyla boamay ertesi gnn elmesi ve kadnn belirli bir eve girmesi
kouluna balamad srece, hkmn sonucunun ertelenmesi dnlemez; ko
ula bal boamada ise hkm derhal gereklemeyip, ertesi gnn gelmesi veya kadnn sz edilen eve girmesiyle kesinlemi olur; / bu durumda "boama"
sz ancak gereklemesi beklenen bir olaya bal olarak bo olmann nedeni
klnmtr. Oysa ertesi gnn gelmesi ve kadnn sz edilen eve girmesi henz
gereklemediinden, eser, sz edilen olay gerekleinceye kadar ertelenmi
olur. Eser ancak yeni bir olayn ortaya kmas, yani eve girme ya da ertesi g
nn gelmesi ile ortaya kar. Bir kimsenin, eseri, henz gereklememi bir ola
ya balamakszn, "boama" sznden sonraya brakmay istemesi, kural ken
disi koyduu ve bunun ayrntlarn kendisi setii halde, akla uygun dmez.
Byle bir eyi anlayamadmza ve aklmzla kavrayamadmza gre, nasl
olur da onu oznl (zt), aklf ve zorunlu nedenlilik ilikilerinde aklmzla kav
ramamz mmkn olur ? Adetlerimiz ve amal fiillerimiz sz konusu olunca,
bunlar, fiilen ama bulunduu halde, ancak bir engelden tr amatan sonra
ya kalabilir. Ama ve kudret gerekletii ve engeller kalktnda amalanan
eyin ertelenmesi dnlemez. Byle bir ey ancak kesin karar vermekte d
nlebilir; nk kesin karar fiilin varl iin yeterli deildir. Szgelii, yaz
yazmaya kesin karar vermek, insanda^yeni bir ama, yani fiil durumu dei
tiren bir itilim ortaya kmadka, yazma ileminin gereklemesin^sala
maz. ncesiz irade ile bizim bir fiil amalamamz arasnda bir benzerlik var
sa, amalanan eyin ancak bir engelden dolay ertelenmesi dnlebilir; bu
durumda amacn nce gelmesi dnlemez; zira bugnden ertesi gn kalkmay
amalamak, ancak kesin karar vermek suretiyle mmkn olur. Buna karlk,
ncesiz irade ile kesin karar vermemiz arasnda bir benzerlik varsa, bu, kesin
karar verilen eyin gereklemesi iin yeterli olmayp, var etme annda amal
yeni bir itilimin bulunmas kesinlikle zorunludur. Bu durumda ise ncesizin de
imesi sz konusu olur. Bylece bu itilimin, amacn, iradenin veya ne adla ad
landrrsanz o eyin niin u anda olup ta daha nce olmad konusundaki
glk olduu gibi kalr. Geride yalnzca u seenekler bulunmaktadr; Ya son
radan var olan nedensiz olarak gerekleir, ya da sonsuzca geriye gidi sz ko
nusu olur. Tartmann z udur ; Btn koullar tam olarak ve geride hibir
ey kalmakszn yerine getirilen bir zorunlu klc (neden) vardr. Bununla bir
likte eser, balangcna insan hayalinin (vehminin) ulaamayaca ve binlerce
yln kendisinden hibir ey eksiltmeyecei bir sre iinde ertelenmi olduu
ve gereklemi olmad halde, daha sonra bu eser, yeni bir ey ortaya k
makszn ve yeni bir koulun gereklemesi sz konusu olmakszn birdenbire
var olmu ve gereklik kazanmtr. Oysa byle bir eyin olmas imknszdr./
Derim ki :
Bence, boamayla ilgili grenee dayal bu rnek filozoflarn dayandklar ka
ntlar pekitirir grnmekle birlikte, aslnda bu kantlar zayf drmektedir.
Bu durumda E ' a r 1e r yle diyebilirler : Tpk fiilen boamann, eve girme vb.
gibi koullar meydana gelinceye kadar "boama" sznden sonraya ertelenmesi
gibi, lemin gereklemesi de, bu gereklemenin bal olduu koullar yerine ge-

n c e y e k ad a r A lla h n y a ra tm a fiilin d en so n ra y a e rtele n ir. te b u an , A lla h 'n lem i


v ir etm e y i a m a la d an d r. A n cak u zlam a b al h u su sla r, akla d ay a n a n h u su slar
j:b d eildir. Bu u z la m a b a l h u su slar a k l o lan lara b e n z e te n Z h i r E h i l (s z
ck lerin d a n la m la rn a b al k im seler) y le d e rle r : Bu b o a m a b a lay c d e ild ir ve
b o y a d m s z n d e n so n ray a e rte le n m i o lan k o u lu n y e rin e gelm esiyle b o a y a n n
bo am as g e r e k le m i o lm az; zira b u , b o a y a n n fih n e b a l o lm ak szn g e r e k le en
b ir bo^a.>ia o la ca k tr. B u n u n la ilgili o larak n esn elerin ta b ia tn d a n k a rla n a k l kav
ram la in san larn , zerin d e b irle tik le ri k o n u la r arasn d a h i b ir iliki y o k tu r.
D aha so nra G a z z l', E ' a r l 1 e r a d n a cevap vererek, d e r ki ;
S iz, n cesiz irad en in , h erh an g i b ir ey in var edilm esiyle ilgili o ld u u n u n
im k n szl m ak l b ir z o ru n lu lu k la m , y o k sa akii y r tm e ile mi b iliy o rsu n u z ?
Sizin M a n h k ' t a k u lla n d n z d ey im lerle ifad e ed ecek o lu rsa k , b u iki terim in
b irb irle rin e b a l o ld u k la rn b ir o rta terim le m i, y o k sa b y le b ir o rta terim e
gerek b u lu n m ak szn m b iliy o rsu n u z ? E e r b ir o rta terim le b a l o ld u k la rn
ileri srerseniz, ki b u b ir akl y r tm e y o lu d u r, bu o rta terim i k esin lik le b e lirt
m ek z o ru n d a sm z . E e r b u h u su su z o ru n lu o larak b ild i in izi ileri srerseniz, bu
d u ru m d a nasil o lu y o r da size k a r k a n la r o n u b ilm e k o n u su n d a sizinle ay n
d nceyi p a y la m y o rla r ? A lem in ncesiz b ir irad e ile so n ra d a n var o ld u u n a
in a n a n z m rey e d ahil o lan larn says b ir lkeye s d rlam ay acak ve say lam a
yacak k a d a r o k tu r . K u k u su z b u k im seler, kalb*! bilgiye sahip o ld u k lar hald e,

75

salt in ad o lsu n d iy e akla da k a r k m az lar. / Bu d u ru m u n im k n szl n


g steren kesin k a n tn m a n tk k u ra lla rn a d ay an d rlm as z o ru n lu d u r; zira
o n la rn sz k o n u su e ttik le ri btn h u su slard a salt im k n sz l o rta y a k o y m a k
ve b izim k esin k a ra r ve irad em ize b e n z e tm e sz k o n u s u d u r ki, b y le bir e y b
tn y le y a n ltr. O h ald e n cesiz irad e, so n rad a n v ar o la n a m a la ra b en zem ez.
S alt im k n sz lk ise, kesin k a n t olm ak-szn y e te rli d e ild ir.
D erim ki :
B ana gre b u gr, in a n d rm a gc so n d ere ce d e z a y f bir g rtr. B unu u b i
im d e z e tle y e b iliriz : E e r b ir kim se btn k o u lla n y e rin e gelm i o lan bir f ilin
v arl n d an so n ra eserin in m e y d a n a gelm esinin m m kn o lm ad n id d ia ederse, bu
hususu b ir tasm a (k ya sa) y a da ilk (a p r io r i) bilgilere d a y a n a ra k ileri srm olm as
gerekir. E e r b u h u su su b ir tasm a d a y a n a ra k ileri srm ise, o tasm o rta y a k o y m as
g erekir; o y sa o rta d a b y le b ir tasm y o k tu r. E e r bu h u su su ilk bilgi ile k av rad n
ileri srm ise, o n a k a r k a n la r ve b a k a la r d ahil b t n in san larn b u n u k a b u l e t
m eleri gerekir. O ysa b u d o ru d e ild ir; n k k e n d ili in d e n b ilin en ey in k o u lu ,
o n u btn in sanlarn bilm esi d e ild ir. B ir e y in btn in san larc a b ilinm esi, o eyin
h erk e s e ta n n r o lm a sn d a n b a k a b ir e y d e ild ir; n ite k im h e rk e s e ta n n a n ey in
de k e n d ili in d e n b ilin en olm as gerekm ez.
D ah a so n ra G a z z l

76

E'arler

a d n a u cevab verir :

"B iz, btn k o u lla n y e rin e gelm i o ld u u h a ld e , eseri b u lu n in a k sz m bir


zo ru n lu klcn n v arl n n d n lem ey ece in i, b y le bir ey i m m kn g rm e
nin ise, akln g ere in e ay k r d ece in i, y in e ak ln b ir gerei o larak b iliriz" denirse, b u n a y le k arlk veririz ; Size k a r k a n la r / " z n d e h erh an g i b ir

okluun b.tljnmasini gerektirmeksizin, bilgi ze eklenmeksizin ve bilinenin


artmasyla bilgide bir artma sz konusu olmakszm bir tek zn {zatn) btn
tmelleri bildiini syleyen bir kimsenin grnn imknsz olduunu zorun
lu olarak biliriz" derlerse, sizinle onlar arasnda ne fark kalr? Sizin Tanr ile il
gili grnz de ite bundan ibarettir. Byle bir ey, bize ve bizim bilgilerimize
gre, imknszln son derecesine varr. Bununla birlikte, siz ncesiz ilmin
sonradan olan ilimle karlatrlamayacan sylyorsunuz. Buna karlk siz
den bir grup, bunun mmkn olmadm kavrayarak, der ki ; Yce Tanr yalnz
kendi zn bilir; O, lem akl sahibi, hem akli, hem de aklla kavranan olup,
bunlarn hepsi de ayn eydir. Bir kimse, "akln, akl sahibinin ve aklla kavranann ayn ey olmasnn imknszl zorunlu olarak bilinir, nk lemin yarat
csnn, yapt ii bilmediini varsaymak kesinlikle mmkn deildir ve ncesiz
olan (Tanr), yalnz kendi zn bilmekte ise, - Tanr, onlarn bylesine aslsz,
sama grleri ileri srenlerin sylediklerinden ycedir - kendi yapt ii asla
bilmiyor demektir" eklinde bir gr ileri srebilir.
Derim ki :

77

78

Bu gr zetleyecek olursak, kelamclar, bavurduklar bir tasm ve dayandk


lar bir neden bulunmakszn, eserin f'ilin fiilinden sonraya ertelenmesinin kesinlikle
imknsz olduu konusunda ileri srdklerinin aksinin mmkn olduunu iddia et
meyip, kendilerim lemin sonradan olduuna ileten kesin kanta dayanrlar. Nitekim
filozoflar da ayn ekilde bilginin (ilmin) ve bilinenin f/na'lunun) artmas konusunda
herkese bilinen zorunluluun reddini, ancak onlarn Tanr'da bir olmas sz Konusu
olduunda, kendilerini ncesiz (Tanr) hakkndaki nazariyelerine ileten kesin bir kanta dayanarak ileri srerler. , Bunun da tesinde baz filozoflar Tanr nn kendisini
ve dolaysyla yapt ii bilmesi konusundaki zorunluluun reddini ileri srerler; n
k Tanr konusunda onlar, 'nun yalnzca kendi zn bildiini sylerler. Bu gr
kabul edildii takdirde, yanl olan bir eyi yanl olan bir bakasyla karlatrmak
trnden bir durum ortaya kar; nk btn varlklar hakknda kesin bilgi ile ve her
kese bilinen herhangi bir eyle eliecek kesin bir kant bulunmamaktadr. Kendisiy
le eliecek kesin bir kant bulunan herhangi bir eyin ise, gerekte kesinlik ifade et
medii halde, kesinlik ifade ettii sanlmtr. Bu nedenle, eer bilginin ve bilinenin
hem grnen hem de grnmeyen lemde oald kendiliinden ve kesin olarak bi
liniyorsa, biz tllozoflarn, onlarn Tanr'da bir olmalar hususunda kesin bir kanta sa
hip olmadklarn kesinlikle syleyebiliriz. Buna karlk, bilginin ve bilinenin oal
mas gr bir san (zann)'dan ibaretse, ite o zaman filozoflarn kesin bir kanta sa
hip olmalar mmkndr. Ayn biimde, eserin f'iUn fiilinden sonraya kalmad
kendiliinden bilinen bir husus ise, ve E ' a r l 1 e r de bunu reddeden kesin bir ka
nt getirebileceklerini ileri srdklerine gre, biz de onlarn (E a r' l e r i n) byle
bir kanta sahip olamayacaklarn kesin olarak biliriz. Eer bu ve benzeri konular ze
rinde ayrlk varsa, burada kesin l ancak onlar. Mantk kitaplarnda kesin bilgi ve
sanlar arasnda bir ayrm yaplmasn salayan bir takm belirtiler ve koullara gre
incelemek suretiyle nyarg ve tutkudan kaynaklanmayan bir doa yetisi ile dnmee dayanr. / Szgelii, iki kii belli bir deyi hakknda tartmaya giriip, bunlar
dan biri o deyiin iir biiminde olduunu, teki ise olmadn ileri srerse, bu ko-

-10-

n u d a verilecek o lan hkm , an cak iir b i im in d e o la n la o lm a j'a n k av ray ab ilecek sa


lam b ir d o a y etisi ile ve a ru z bilgisiyle m m kn o lu r. N asl ki vezni k av ra y an kim se
nin bu k a v ra y , vezni in k a r e d e n in in k arn a b ir z a ra r verm ezse, ay n b i im d e , b ir

75

k im sen in kesin bilgisi de, b u kesin bilgiyi in k a r ed en in in k a rn a b ir zara r verm ez.


B tn bu s z le r son d e re c ed e tem elsiz ve z a y ftr. E e r G a z z l 'n i n am ac,
sek in k iileri (bilginleri) ik n a e tm e k idiyse, k ita b n bu t r szlerle d o ld u rm a m a s
gerekirdi. Bu k o n u d a o n u n , k a r sn d a k in i k a b u l e tm e y e z o rla d h u su slar, k o n u y la
ilgisiz o ld u u gibi, k o n u d n d a d a k a ld n d a n , G a z z l szlerini y le srdrr:/
A sln d a biz bu k o n u n u n z o ru n lu k ld esaslarn tesin e g eem ey iz ve
o n lara y le deriz : A lem in n cesiz o lm asn n im k n sz o ld u u n u ileri srdkle
rin d e , size k a r k a n la rn s zlerin i nasl in k a r ed ersin iz ? nk le m in n c e
sizlii, gk k relerin in y a p t d n lerin h em say h em de b irim leri b a k m n
d an son lu ve snrl o lm a d n n isp atn g e re k tirm e k te d ir. O y sa bu d n lerin
altd a b iri, d rtte b in ve y ars b u lu n m a k ta d r. S o n u o larak , sizin, o n u n ne
if t ne de tek o ld u u n u k a b u l e tm e n iz gerekir.
[D erim k i ; |
D ah a so n ra d a d e in ec e im iz gibi, b u d a y in e sa fsa ta y a d ay a n a n b ir itira z d a n
ib a re ttir. Bu grn z u d u r ; N asl ki siz b izim , le m in so n ra d a n v ar ed ilm i o lm a
syla ilgili o la ra k , so n rad a n v ar e d ilm esey d i, d n le r ne if t ne de tek o lu rd u , b i i
m indeki delilim izi re d d e d e m iy o rsa n z , ay n b i im d e , biz d e sizin, fiilinin k o u llar
h e r zam an y e rin e getirilm i o lan f 'ilin eserin in k e n d isin d e n so n ra y a e rte le n e m e y e c e
ine ilik in grnz red d e d em ey iz . B u grn am ac, k u k u y a ra tm a k ve bu kuKuyu k u v v e tle n d irm e k te d ir. B y le b ir e y ise so fistlerin (safsa taclan n) b a v u rd u k la r
am a lard a n birid ir.
E y bu k ita b in c ele y e n k ii ! te b y lece sen b u k a n tta filo zo flarn , le m in n^esiz o ld u u n a ilik in s zleriy le, E ' a r l e r i n , b u n u re d d e d e n s zlerin i i itm i
Mdun. im d i ise E ' a r l 1 e r i n b u n u n la ilgili delillerini ve bu ad a m n ( G a z z l '
-ir.) a k ta rd b i im iy le filo z o fla rn , E ' a r l e r i n d elillerini re d d e d e n szlerini

-" le. /

G a z z 1 r d e r ki :
Size k a r k a n la rn , le m in n cesizli in in im k n sz o ld u u n a ilikin
szlerin i nasl in k a r ed ersin iz ? nk le m in n cesizli i, gk k relerin in y a p t
d n lerin h em say h e m de b irim leri b ak m n d a n so n lu ve snrl o lm a d
nn isp a tn g e re k tirm e k te d ir. O ysa bu d n le rin a ltd a b iri, d rtte biri ve y a r
s b u lu n m a k ta d r. S zgelii, gne kresi b ir y ld a , Z u h al (Satrn) kresi ise
o tu z y ld a b ir d n y a p m a k ta d r. B u d u ru m d a Z h a l'in d n , G n e 'in d
nnn o tu z d a b iri, M teri ( J u p i t e r ) ' n m d n ise, oniki y ld a bir d n
y ap m ak la, G n e 'in d n n n o n ik id e biri o lu r. Z h a l'in d n lerin in say ba
k m n d a n b ir so n u b u lu n m a d gibi, G n e 'in d n le ri d e, Z h a l'in o tu z d a
biri o ld u u h ald e, say b a k m n d a n so n su zd u r. Y in e G n e'in y irm id rt saat
i in d e y a p t gnlk h a re k e tin in b ir so n u b u lu n m a d gibi, o tu z a lt bin y ld a
bir k ez d n y a p a n [ s b it] y ld z la r k resin in d n le rin in de b ir so n u b u lu n
m am ak ta d r. B ir kim se b u n u n , im k n sz l z o ru n lu o larak b ilin e n iu s u sla rd a n
biri o ld u u n u ileri srerse, sizin grnzle o n u n k i a rasn d a ne ayrlk k a lr?

11-

81

Hatta bir Ki;;e bu dniieriu saysnn (;ift veya tek ya da hem ift hem tek
yahut da ne ift ne tek olduunu ileri srer ve sizin eevabmz da hem ift hem
tek ya da ne ift ne tek olduu biiminde olursa, bu cevabn geersiz oiduu
zorunlu olarak bilinir. Eer onun ift olduunu sylerseniz, bu takdirde, ift,
birin kendisine eklenmesiyle tek olur. O halde sonsuz nasl olur da bire gerek
sinme duyar ? Eer onun tek olduunu sylerseniz, bu takdirde, tek, birin
kendisine eklenmesiyle ift olur. O halde sonsuz nasl olur da kendisinin eklen
mesiyle ift olan bu bire gereksinme duyar? Bylece onun ne ift ne de tek olduu sonucuna varmamz gerekir. /
Derim ki :
Bu gr yle zetlenebilir : Eer siz ayn snrl zaman iinde iki devresel ha
reket, daha sonra ise yine ayn snrl zaman iinde bu hareketlerin belli bir parasn
fcz'J dnrseniz, bunlarn paralar arasndaki oranla btnleri arasndaki oran ay
n olacaktr. Szgelii, Zhal'in bir yl dediimiz dnemdeki dn, ayn dnemde

82

83

Gne'in dnlerinin otuzda biri orannda ise ve Gne'in btn dnlerini Zhal'in
ayn donemdeki btn dnlerine oranla dnrsek, dnlerin btnnn, teki
dnlerin btnne orannn, onlarn bir parasnn, tekilerin bir parasna oranyla
ayn olmas gerekecektir. Bununla birlikte, eer iki hareketin btnleri arasnda, bun
lardan her biri kuvve hahnde olduundan, yani balangca ve sona sahip olmadn
dan, bir oran bulunmad halde, paralar arasnda, her biri fiil halinde olduundan,
bir oran bulunuyorsa, bu takdirde, bazlarnn delillerini dayandrdklar esasa gre,
btnn btne orannn, parann paraya oranyla ayn olmas gerekmez. nk her
biri sonsuz olarak kabul edilen iki bykllc ya da iki miktar arasnda bir oran yoktur.
O halde eski tllozoflar, szgelii, hem Gne'in / hem de Zhal'in hareketlerinin bt
nnn bir balang ve sona sahip olmadn kabul ettlerine gre, bunlar arasnda
hibir oran yok demektir. Dolaysyla buradan her iki btnn de, btne oranla, her
iki parada olduu gibi, sonlu olduu sonucu kar ki, bu, apak bir husustur. Bu
gre gre, paralarn paralara oran, oun aza olan oran ile ayn ise, bir btnn
tekine oran da oun aza olan oran ile ayndr. Byle bir eyi, ancak her iki btn
de sonlu olduu takdirde, kabul etmek gerekir. Son bulunmad takdirde, ne ok ne
az sz konusu edilebilir. Burada oun aza oran gibi bir oran dnlrse, ba, bir
baka imknszln, yani bir sonsuzun bir baka sonsuzdan daha byk olmas gibi
bir imknszln, domas sonucunu dnmeye iletir. Byle bir ey, ancak fiil ha
linde sonlu olmayan iki ey dnldnde, imknsz olur; nk o takdirde arala
rnda bir oran var demektir. Buna karlk, o iki eyin kuvve halinde sonlu olmadkla
r dnld takdirse ise, aralarnda bir oran yok demektir. Bu konudaki gerek
cevap, bu olup, G a z z 1Tnin filozoflar adna verdii cevap deildir./ te bu suretle
onlarn bu konudaki btn kukular giderilmi olur. Onlarn bu kukularnn en
t>y, yle demeyi det edinmi olmalarndan ileri gelmektedir. Gemite gerek
lemi bulunan hareketler sonsuz hareketler olsayd, kendisinden nce sonsuz bir
takm hareketler gemedike, u anda bir hareket bulunmazd. Bu husus, nceki
harekelin sonraki hareketin varlnn koulu olduu kabul edildii takdirde, filooCi-"Ci, dondur ve kesinlikle kabul edilmektedir. yle ki, bir tek hareketin
ondan nce sonsuz bir takm nedenlerin de bulunmas gerekir. Oysa

84

85

bilge kiilerden (hukemdan) hibiri sonu olmayan nedenlerin varln, D e h r f l e r i n


(Maddecilerin) grlerinin aksine, mmkn grmemitir; nk byle bir eyden ne
densiz bir nedenlinin ve hareket ettiricisiz bir hareketlinin varl sonucu ortaya
kar. Fakat kesin kant baz kimseleri balangc ve sonu bulunmayan ve fiili kendi
varlndan sonraya ertelenmemesi gereken hareket ettirici ncesiz (ezeli) bir balan
gcn varlna ilettiine gre, onun fiilinin de, kendisinin var olmas durumundaki gi
bi, bir balangcnn bulunmamas gerekir. Aksi takdirde onun fiili zorunlu olmayp,
mmkn olur ve bylece bir ilk balang bulunmaz. Sonu olarak, varlnn bir ba
langc bulunmayan filin fiillerinin de, kendisinin varl durumundaki gibi, bir ba
langcnn bulunmamas gerekir. Durum byle olunca, onun nceki fiillerinden hibirisinin / daha sonraki fiillerinin varlnn bir koulu olmamas kesinlikle gerekir;
nk bu iki fiilden hibiri zyle f'il olmayp, birinin tekinden nce gelmesi ilin
tili bir husustur (bil - araz). Dolaysyla onlar z bakmndan sonsuz olann varln
mmkn grmedikleri halde, ilinti bakmndan varln mmkn grrler. Daha do
rusu, bu tr sonsuzun ncesiz (ezel) bir ilk balangcn varlna tabi zorunlu bir ey
olmas gerekir. Bu durum, birbirini zleyen ya da srekli olan trden hareketlerde sz
konusu olmayp, kendisi gibi bir insann domasna neden olan insan rneinde grl
d gibi, nce gelenin daha sonrakinin nedeni olduu sansn uyandran hususlarda
sz konusu olur. Buna gre, sz konusu olan insann domasna bir bakasnn neden
olmasnn ise, varlnn ve insann insandan var edilmesinin bir balangc bulunmayan
ncesiz bir ilk f'ile kadar gtrlmesi gerekir. Bylece, sonsuza dek bir insann bir
bakasndan olmas, ilintili olmakla birlikte, ncelik ve sonralk z bakmndandr.
Nitekim varlnn ncesi bulunmayan f'ilin, bir alete ba vurmadan iledii fiillerin
nasl bir ncesi yoksa, ncesi bulunmayan ve alete muhta olan fiillerini iledii aletin
de bir ncesi yoktur.
e 1a m c 1 1a r ise, ilintili olann z bakmndan olduuna inandklar iin,
bu ncesiz f'ili reddetmi olurlar ki, onlarn bu grlerinin iinden kmak gleir. Oysa onlar ileri srdkleri bu kantn zorunlu olduunu sanmaktadrlar. / Filozof
larn sylediklerinden bu gerek ortaya kmaktadr. Onlarn ilk nderleri olan A r i s t o
da, "Eer bir hareket bir baka hareket tarafndan meydana getirilmi olsayd, hare^
ket bulunmazd; ayn biimde, bir unsur bir baka unsur tarafndan meydana getiril
mi olsayd, unsur da bulunmazd"^^^ biiminde bir aklamada bulunmaktadr. Filozotlara gre, ite bu tr sonsuzun ne bir balangc ne de bir sonu vardr ve bundan
dolay bu dizideki herhangi bir eyin sona ermi olduunu ya da u anda veya ge
mi zamanda var olduunu sylemek doru olmaz; nk her sona ermi olan eyin
kesin olarak bir balangcnn bulunmas, balamam olan eyin ise sona ermemi
olmas gerekir. Bu husus ayn zamanda balang ve sonun birbiriyle ilikili olmasn
dan da aka anlalmaktadr. Bu nedenle gelecekte gk kresinin dnlerinin bir
sonunun bulunmadn ileri sren bir kimsenin, onlarn bir balangcnn da bulun
madn sylemesi gerekir; nk balangc olan bir eyin sonu olduu gibi, sonu
bulunmayann da bir balangc yoktur. Nitekim nce ve sonra konusunda da durum
2.

Aristo'da buna en yakn metin udur: "...nk hareketin hareketi, olumann


olumas, ya da genel olarak deimenin deimesi olamaz . Bkz., Fizik, V, 2.
225b, 1 5 ,Metafizik, X I, 12. 1068a, 15.

13-

86

87

88

ayndr;
l-ncesi oann bit sonu bulunduu gibi, ncesi bulunmayann da bir
sonu yoktur. O halde sonu bulunmayann ierhangi bir parasnn gerekte bir sonu ol
mad gibi, bir balangc da yoktur; herhangi bir parasnn balangc bulunmayann
da, kesinlikle bir sonu bulunmaz. / te bundan dolay kelamclar, filozoflara, "u
andaki hareketten nceki hareketler sona ermi midir" diye soracak olurlarsa, onlar bu
hareketlerin sona ermediini, nk onlarn bir balangc olmadna gre, bir sonla
rnn da bulunmadn, cevap olarak, ileri srerler. Kelamclarn, filozoflarn bu hare
ketlerin sona erdiini kabul ettiklerini sanmalar doru deildir; nk filozoflara g
re, ancak bir balangc olan sona erebilir.
Bylece, aka grlmektedir ki, G a z z i l ' nin lemin sonradan var olma
syla ilgili olarak kelamclardan aktarm olduu kantlar kesinlik (el -yakln) derece
sine ulamakta yetersiz kald gibi, kesin kant (el - burhan) derecesine de ulamaz.
Ayn biimde, bu kitapta G a z z 1? nin filozoflardan alp, aktard kantlar da ke
sin kant derecesinde deildir. te bizim bu kitapta aklamak istediimiz husus budur. / "ncesiz f'ilin gemite ilemi olduu fiillerinin hangi noktada baladm"
soran bir kimseye verilecek en iyi yant udur; Onun varlnn hareket noktas ne ise,
fiillerinin hareket noktas da odur; nk her ikisinin de bir balangc yoktur.
G a z z 1r, gk krelerinin hareketlerinden bazlarnn bazlarndan daha srat
li olmas ile ilgili delili geersiz klarken, filozoflar adna u yant vermekte ve onlar
yle reddetmektedir: /
G a z 2 1r,
"Sizin grnzdeki hatal nokta, bu devresel hareketlerin, birimlerin
toplam olduunu kabul etmenizdir ; oysa bu dnler gerekte yoktur; nk
gemi, son bulmu, gelecek ise henz gereklemi deildir; toplam, u anda
var olan eyleri gsterir; halbuki bu durumda var olan bir ey yoktur" denirse,
szlerini aktardktan sonra, buna karlk olarak u cevab verir: Say, ift ve tek
olmak zere, iki blme ayrlr; saylan ey, ister varl srekli, ister sreksiz
olsun, bu iki blmn dnda bir blme kesinlikle sahip olamaz. Szgelii,
herhangi bir sayy dnecek olursak, ister var ister yok olsunlar, bunlarn mut
laka ya ift ya da tek olmalarn kabul etmemiz gerekir; nk saylan ey, var
olduktan sonra yok olsa da, onun ift ya da tek olmasyla ilgili bu hkm orta
dan kalkmaz ve herhangi bir deiiklie de uramaz.
te G a z z 11 nin sznn vard sonu budur.
Derim ki :

89

Bu gr ancak nefste veya nefsin dnda bir balang ve sonu bulunan eyler
hakknda doru olur ; baka bir deyile, akl, bir eyin hem varl hem de yokluu
halinde ift ya da tek olduuna hkmeder. Kuvve halinde var olan, yani balangc ve
sonu bulunmayan sayya gelince, onun ift ya da tek olmas, / balangc ya da sonu
nun bulunmas, gemi ya da gelecek zamanda olmas doru olamaz ; nk kuvve
halinde bulunan bir ey gerekte yok demektir. Filozoflarn, gemite ve gelecekte
bulunan dnlerin yokluunu ileri srerken, sylemek istedikleri ite budur. Bu so
runu zetleyecek olursak; balangca ve sona sahip snrl bir btn olmakla nitelendi-,
rilen her ey, ya nefsin dnda, hem balangc hem de sonu bulunduundan, ya da
nefsin dnda olmayp, nefs de bu durumda bulunduundan, bu biimde nitelenmi-

-14

90

91

tir. Hem nefste hem de nefsin dmda fiil halinde ve gemite smrl olan btne ge
lince, onun zorunlu olarak ya ift ya da tek olmas gerekir. Nefsin dmda snrl ol
mayan btn ise, ancak nefste olmas asndan snrl olabilir ; nk nefs, varl kakmndan sonsuz olan bir eyi tasavvur edemez. / Dolaysyla nefste snrl olmas a
sndan bu snrsz btn ift ya da tek olarak nitelendirilebilir; nefsin dnda bulun
mas asndan ise, onun ift ya da tek olarak nitelendirilmesi olanakszdr. Gemite
bulunan ve nefsin dnda kuvve halinde bulunduu dnlen, yani balangc bu
lunmayan snrsz btnde de durum byledir. Gemite bulunan bu snrsz btnn
fiil halinde olmas, yani bir balang ve sona sahip olmas dnlmedike, ift ya da
tek olarak nitelendirilmesi mmkn dedir. Hi bir hareketin, zaman sz konusu ol
duundaki gibi, nefste bulunmadka, ne btn ne de toplam, yani ne bir balangc
ne de bir sonu bulunabilir. Devresel hareketin ise, kendi tabiatnn bir gerei olarak,
ancak nefste bulunmas bakmndan, ift ya da tek olmas zorunludur. Bu hata, bir
ey nefste belirli bir sfatla bulunduu takdirde, o eyin nefsin dnda da ayn sfatla
bulunduunun sanlmasndan ileri gelmektedir. Gemite gereklemi olan bir ey,
ancak nefste sonlu olarak tasavvur edilebildiinden, gemite gereklemi olan
her eyin nefsin dnda da ayn biimde olduu sanlr. Gelecekte gerekleecek olan
eyler ise, tasavvur asndan, bir para tekini izledii dnld iin, sonsuz olarak kabul edilir. te bundan dolay, E f 1 a t u n
ve E ' a r? l e r
/ gelecekte
gk kresinin dnlerinin sonsuz olabileceini sanmlardr. Btn bunlar kesin kan
ta deil, hayale dayanan yarglardr. Bu nedenledir ki, kelamclardan ounun ileri
srd gibi, lemin bir balangc olduu takdirde, bir sonunun da bulunacam ileri
srenler, ilkelerine daha bal ve durumlar daha tutarldr.
Bundan sonra G a z z i l yle syler ;
Ayrca biz filozoflara deriz ki, sizin dayanm olduunuz ilkelere gre, ni
telik bakmndan birbirinden ayr ve sonsuz sayda u anda var olan birimlerin,
baka bir deyile, lm dolaysyla insanlarn bedenlerinden ayrlan nefslerinin
bulunmas imknsz deildir. Bunlar ift ve tek olarak nitelendirilemeyen bir

3.
4.

Eflatun, Timaeus, 38B. Burada Eflatun "sonsuzluun hareket eden rnei"


olarak tanmlad zamanm gk kreleriyle birlikte varolduunu sylemektedir.
E'arler, gemite bir balangcn bulunmayn olanaksz grdkleri halde, ge
lecekte bir sonun bulunamayacm kabul ederler. Szgelii, G a z z I l'nin
retmeni ve ona ou dncelerinde nclk eden tm m el - Harameyn el Cveyn, bu konuda u ilgin rnei vermektedir; Eer bir kimse 'sana daha n
ce bir dinar vermeden bir dirhem, bir dirhem vermeden de bir dinar vermem'
derse, bu koulun gereklemesi imknszdr; nk bir dirhem vermek daha
nce bir dinar vermeye, bir dinar vermek te daha nce bir dirhem vermeye ba
lanmtr ki, byle bir eyin gereklemesi olanakszdr. Fakat bir kimse 'sana
bir dinar verirsem, peinden mutlaka bir dirhem; bir dirhem verirsem, peinden
mutlaka bir dinar veririm' derse, bu koulun gereklemesi mmkndr; nk
burada gelecekte gerekleecek bir sz verilmitir. Bkz., Kitb e - m il fl
Usl ed-Dm, ner.: A. S. en-Ner, F. B. Avn ve S. Muhtr,skenderiye 1969,
ss. 219-220; K ith el-trd, ner. : M.Y. Mus ve A l Abd el-Mun'im Abd elHamd, Kahire 1950, ss. 26-27.

15-

takim varlklar olduuna gre, siz, ncesiz iradenin zorunlu olarak var etmekle
ilikisinin geersizliini ileri srdnz gibi, bunun da geersizliinin zorunlu
olarak bilindiini ileri sren bir kimsenin szn nasl inkar edersiniz? Nefslerle
il;;ili bu ^or, b n S' n ' nm benimsenmi olduu bir grtr ve belki bu
^r.5, A r i s l o da kabul etmektedir.^^^
Derim ki ;

92

93

Bence bu gr son derecede zayftr ve z de udur :


Sizin (filozoflarn), zorunlu olarak grdnz bir eyin aslnda zorunlu olma
d hususundaki grnz, inkar etmeniz gerekmez; nk siz, kartlarnzn akln
bir gerei olarak imknszlnn bilindiini ileri srdkleri eylerin bazan mmkn olduunu ileri srmektesiniz.; Baka bir deyile, nasl ki kartlarnzn imknsz gr
dkleri eyleri mmkn gryorsanz, ayn biimde kartlarnzn zorunlu bulmadk
lar eylerin de sizce zorunlu olduunu belirtiyor ve bylece siz, btn bu hususlarda
her iki iddia arasnda kesin bir ayrm yapamam oluyorsunuz. Bu tr eylerin hita
bete dayanan zayf veya sama bir inatlamadan ibaret olduu Mantk ilminde aka
grlmektedir. Bu konuda verilecek cevap udur; Zorunlu olarak bilindii ileri srlen
ey, z bakmndan da beyledir. Oysa sizin, geersizliinin zorunlu olarak bilindii
ni ileri srdnz ey, aslnda ileri srdnz gibi deildir. Bu konuda kesin bir yar
gya varmak, kantlama yoluyla deil, ancak dorudan doruya kavrama yoluyla
olur. Szgelii, bir kimse, bir szn ll olduunu, bir bakas ise, ll olmad
n ileri srerse, bu konudaki doru yarg, stn ve salam bir doal gcn dorudan
doruya kavramasna dayanr.
Maddesiz nefslerin say bakmndan okluunun ileri srlmesine gelince, bu
husus filozoflarca kabul edilmeyen bir grtr; nk onlar, saysal okluun nedeninin madde, saysal okluktaki birliin nedeninin ise, sret olduunu kabul ederler./
Suret ynnden bir olduu halde, madde olmakszn say bakmndan bir ok eyle
rin bulunmas imknszdr. Nitekim bir kimse herhangi bir nitelik bakmndan bir
baka kimseden ancak araz (ilinti) ynnden ayrdedebilir; nk bu nitelii kendi
siyle paylaan bir bakas mutlaka bulunabilir; oysa bunlar birbirlerinden ancak mad
deleri ynnden ayrlabilirler. Ayn biimde, fiil halinde mevcut olan bir sonsuzun im
knszl, bu sonsuz ister cisim olsun, ister olmasn, filozoflarca kabul edilen bir ilkedir.
Biz yalnzca b n S n 'dan baka hibir kimsenin bu anlamda bir durumu bulu
nanla bulunmayan ayrdettiini grmyoruz. Baka bir deyile, tekilerden hi
kimsenin bu sz sylediini bilmiyorum; stelik bu, onlarn dayand ilkelerden
hibirine de uymamaktadr; dolaysyla bu, bo bir inantan ibarettir; nk filozof5.

16

bn Sina, ldkten sonra insan bedenlerinden aynlan akl nefslerin sayca son
suz olduklarm aka sylememekle birlikte, Gazzli, bn Sina'nn, akl neflerin bedenlerden ayrldktan sonra da bireyselliini koruduu grn benim
semesinden hareketle bu sonucu karmaktadr, tbn Sna'ya gre bedenden ay
rlan akl nefsin bireysellii hakknda hkz., Avicenna's De Anima, ner.; Fazlar
Rahman, OUP 1970, ss. 224-225; Kitb ert-Nect, ner.; Krdi', Kahire 1331/
1912, s. 302. Aristo'nun ise byle bir gr kabul ettiine ilikin hibir belirti
yoktur D. Ross'agre, Aristo, nefsi her bireyde zde olarak grmektedir.
Bkz., Aristotle. Londra 1966, s. 151.

94

1ar fiil halinde mevcut olan sonsuzun, ister cisim olsun, ister olmasm, varlm inkar
ederler; aksi takdirde byle bir ey, sonlunun sonsuzdan daha fazla olmasm gerektirecektir./ Belki de b n S n , halkn nefs konusunda uymaya alk olduu sz
leri sylemekle onlar ikna etmeyi amalamktadr. Fakat bu, ikna gc az olan bir
szdr; nk fiil halinde sonsuz eyler bulunsayd ve iki paraya blnseydi, para
btne eit olurdu. Szgelii her iki ynden de fiil halinde sonsuz olan bir izgi, ya da
bir say bulunsayd ve bunlar ikiye blnseydi, bu blmlerden her biri ve btn, fiil
halinde sonsuz olurdu ki, byle bir ey imknszdr. te btn bunlar, kuvve halinde
deil ancak fiil halinde bir sonsuzun bulunduu kabul edildii takdirde sz konusu
olur.
G a z z n der ki :
Nefsin ncesiz ve bir olduu; onun ancak bedenlerde blnd ve be
denlerden ayrldnda, yeniden aslna dnp, bir olduunu ifade eden E f l a t u n '
un^^* gr dorudur denirse, buna u karl veririz ; Bu, ok daha kt,
ok daha sama ve akln zorunlu olarak bildii hususlara aykr olduuna ina
nlmas ok daha yerinde olan bir grtr. nk bizce, Zeyd'm nefsi ydiAmr'
n nefsinin ayndr veya deildir. Ayn olmas, zorunlu olarak samadr; nk
herkes kendi nefsinin bilincinde olup, onun bir bakasnn nefsi olmadn bi
lir; ayn olsayd, nefslerin znl sfatlar olan ve nefslerle birlikte her trl ilikide yer alan bilgilerde de bir eitlik sz konusu olurdu. / Onlarn nefsleri birbi
rinin ayn olduu halde, yalnzca bedenlerle ilikisi bakmndan blndklerini
ileri srerseniz, deriz ki : Hacim ve saysal nicelik bakmndan bykl olma
yan bir'in blnmesi, aklen zorunlu olarak imknszdr. O halde nasl olur da
bir; iki, hatta bin olur ve sonra da tekrar geri dnp bir olur? Byle bir ey, ka
nallara ve rmaklara ayrlan ve sonra da tekrar denize dklen deniz suyu gibi,
bykl ve nicelii bulunan eylerle ilgili olarak dnlebilir.
O halde
nicelii olmayan eyin blnmesi nasl mmkn olur ? Btn bunlarla biz, filo
zoflarn, ncesiz iradenin var etmeyle ilikili olduu biimindeki kartlarnn
inanlarn ancak bunun imknszlnn zorunluluunu ileri srmek sure
tiyle sarsabileceklerini ve onlarn bu konularda kendi inanlarna aykr olarak
ayn zorunluluu ileri srenlerle hibir farklar kalmadn gstermeyi amala
maktayz. Bu konuda baka trl dnmek mmkn deildir.

95

Derim ki :
Zeyd sayca Amr'dan baka olduu halde, suret, yani nefs bakmndan her ikisi
de birdir. Szgelii, Zeyd sayca Amr'dan baka olduu gibi, Zeyd'in nefsi de sayca
i4mr'n nefsinden baka olsayd, Zeyd'n nefsi ile Amr'm nefsi sayca iki, fakat suret

o.

Aslnda Yeni Eflatuncularda, zellikle Piotinus'ta bulunan bu grn kayna


n Eflatun'a kadar gtrmek mmkndr. Szgelii, Eflatun, Timaeus (41D)'da
Demiurgus'un bireysel nefsleri, evrensel nefsle ayn tzden biimlendirdiini;
fakat bireysel nefslerin tzlerinin, evrensel nefsin tzne oranla, daha eksik
olduunu; Philebus (30A )ta bireysel nefslerin evrensel nefsin paras olduunu
sylemekte; Phaedrus (246B)'ta ise, bireysel nefslerin varln yadsyarak,
geriye yalnzca bir tek evrensel nefs brakt grlmektedir.

-17-

96

97

98

99

bakmndan bir olur ve byleee nefsin bir Daka nefsi bulunurdu. O halde zorunlu
olarak u sonu ortaya kar : Zcydin ve Amrn nefsleri suret bakmndan birdir. /
Suret bakmndan bir olana saysal okluk, yani blnme, ancak maddeler vastasyla
iliir. Eer beden yok olduunda nefs yok olmuyorsa, ya da kendisinde bu nitelikle
ilgili bir ey varsa, bedenlerden ayrldnda nefsin sayca bir olmas zorunlu olur. Bu
rada bu konuyu daha fazla aklamaya gerek yoktur.
E f 1 a t u n ' un grn geersiz klmak iin onun kulland kant safsata
dan ibarettir, zet olarak bunu aklayacak olursak, Zeyd'in nefsi yaA m r'n nefsinin
ayndr ya da deildir; oysa Zeyd'in nefsi Am/*n nefsinin ayn olmayp, ondan ba
kadr ; "bakalk ise, ortaklaa bir ad olan bir terimdir. Ayn biimde, ''aynlk'' a
"baka nn kullanld bir takm eyler hakknda kullanlr. Bu nedenle Zeyd'in ve
A m r'n nefsi bir ynden birlik, teki ynden ise okluk ifade eder. Baka bir deyile
o, suret ynnden bir, kendisine sahip olan ynnden ise oktur./
G a z z 1~ nin, blnmenin ancak nicelie sahip olan eyde dnlebilecei
biimindeki sz, ksmen doru deildir. yle ki, bu sz oznl olarak blnebilen
eyler hakknda doru olduu halde, ilintili olarak blnebilen, yani znl olarak
blnebilen bir eyde bulunmasndan tr blnebilen eyler hakknda doru deil
dir. Szgelii, znl olarak blnebilen ey cisimdir; ilintili olarak blnebilen ey
ise, cisimlerde bulunan beyazln, cisimlerin blnmesiyle blnmesi gibidir. Bunun
gibi suretler ve nefsler de ilintili olarak, yani bulunduklar eyin blnmesiyle bl
nebilir. Nefs daha ok a benzeyen bir eydir. In, aydnlk cisimlerin blnp,
bu cisimler yok olduunda, tekrar birlenmesi hususu, bedenlerle birlikte bulunan nefs
iin de geerlidir. Onun bylesine safsatal szler ileri srmesi irkindir; nk onun
byle bir eyi kabul eden birisi olmad sanlabilir. O, bu szleriyle ancak kendi
zamannda yaayan kitlelere ho grnmeyi amalamtr; oysa kendisi / byle
yapmakla gerei ortaya karmay amalayanlarn tutumlarndan alabildiine
uzaklam olmaktadr. Belki bu adam (G a z z 1 yi), iinde yaad zaman ve
mekan dnerek mazur grebiliriz. Nitekim o, kitaplarnda kendisini zora komu
ve bu szleri hibir biimde kesinlik ifade etmedii iin, yle demitir :
Btn bunlarla biz, filozoflarn, ncesiz iradenin var etmeyle (ihds) ilikili ol
duu biimindeki kartlarnn inalarn, ancak bunun imknszlnn zorun
luluunu ileri srmek suretiyle sarsabileceklerini ve onlarn bu konularda kendi
inanlarna, aykr olarak ayn zorunluluu ileri srenlerle hibir farklar kalma
dn gstermeyi amalamaktayz. Bu konuda baka kar yol bulunmamaktadr./
Derim ki ;
Belli bir durumda olduu kendiliinden bilinen bir eyin bu durumda bulunma
dn ileri sren bir kimse, aradaki ayrl ortaya koyacak bir kant bulamaz; nk
her kant, ancak birbirine kart iki zrnrenin birletikleri bir takm bilinen ncllerle
aklanabilir. Eer kartlardan biri, tekinin ileri srd her kantn aksini iddia
ederse, tartma yolu kapanm olur. Aslnda bu nitelie sahip olan kimselerin insan
lkla ilgileri kalmaz; dolaysyla onlarn glkleri zmlemeyi terkettiklerinden do
lay eitilmeleri gerekir. Bir kimse, kendiliinden bilinen bir eyin, kendisinde bulu
nan bir pheden dolay, kendiliinden bilinmediini ileri srd takdirde ise, onun

18

bu phesinin ilac vardr ki, bu da o phenin giderilmesidir. Doa gcnde bulunan


bir eksiklikten dolay kendiliinden bilinen bir eyin bulunabileceini kabul etmeyen
bir kimseye gelince, bu kimseye bir eyi anlatmak imkn olmad gibi, onu eitme
nin de bir anlam yoktur; nk o, kr bir kimseyi, renkleri veya renklerin varln
kabul etmekle ykml klan bir kimseye benzer.
G a z z 1, filozoflar adna delil getirerek, der ki :

100

101

Eer "bu gr (yani imdiki zamann sonsuz bir gemiten sonra gelme
si), sizin aleyhinize evrilebilir; nk yce Tanr lemi yaratmadan, szgelii,
bir ya da iki yl nce, yaratma gcnde idi ve bu gcn bir snr yoktu; / byle
olduu halde, sanki 0,bekleyi^lemi o anda yaratmamtr da, daha sonra ya
ratmtr; bu durumda yaratma iinin kesintiye urama sresi, ya sonludur ya
da sonsuzdur; er sonlu derseniz, yaratcnn varl da sonlu olur; yok, eer
sonsuz derseniz, ierisinde saylar sonsuz olan bir takm imknlarn bulunduu
sre sona ermi demektir" denirse, buna yle karlk veririz ; Bize gre, sre
ve zaman yaratlmtr. Fakat biz bu sorunun gerek yantn, filozoflarn ikinci
delilini incelerken aklayacaz.
Derim ki :
Alemin sonradan var edilmi olduunu ileri srenlerin ou, zamann da lemle
birlikte var edilmi olduunu sylerler. Bu nedenle G a z z 1'nin, yaratma iinin
kesintiye urama sresinin sonlu ya da sonsuz olmas gerektiini sylemesi, doru bir
sz deildir; nk balangc bulunmayan bir ey, geip gitmedii gibi, sona da er
mi olmaz; nitekim kart grteki kimseler, yaratma iinin kesintiye uramasnn
bir sresi bulunduunu kabul etmemektedirler. Onlara bu konuda yle bir sorunun
yneltilmesi gerekir : Zamann sonradan yaratld kabul edildii takdirde, onun ba
langcn oluturan ucunun, iinde bulunduumuz u andan daha uzakta bulunmas
mmkn mdr, yoksa mmkn deil midir? Eer bunun mmkn olmadn syler
lerse, yaratcnn, tesine geemeyecei snrl bir l koymu olurlar ki, kendilerine
gre, byle bir ey son derecede irkin ve imknszdr. Eer onlar, zamann balang
cn oluturan ucunun, u andaki yaratlm olan ucundan daha uzakta bulunmasnn
mmkn olduunu sylerlese, / onlara yeniden u soru yneltilebilir : Bu ikinci ucun
tesinde bir baka ucun daha bulunmas mmkn mdr? Evet, karln verirlerse,
ki aslnda baka trl yant vermeleri de mmkn deildir, onlara yle denir: Bu tak
dirde, sonsuz sayda zaman srelerinin var olabilecei gerei ortaya kar ve sizin,
gk krelerinin dnleri hakknda ileri srdnz hususlara uygun olarak, onlarn
da sona ermesinin, bu noktadan itibaren mevcut olan zaman srelerinin var olmasnn
bir koulu olduunu kabul etmeniz gerekir. Sonsuz olan eyin sona ermediini sy
lerseniz, gk krelerinin dnleri hakknda kartlarnz kabule zorladnz hususla
r, onlar ele alarak, sonradan yaratlm zaman srelerinin mmkn olduu konusunda
size kar bir delil olarak getirebilirler. "Bu iki husus arasndaki fark, bu sonsuz im
knlarn fiil alanna henz kmam srelere ait olmasdr; halbuki sonu bulunmayan
dnlere ait imknlar fiile kmtr" denirse, u karlk verilir: Nesnelere ait im
knlar, bazlarnn ileri srdne gre, ister nesnelerden nce, ister onlarla birlikte
bulunsunlar, nesnelerden ayr olmas mmkn olmayan eylerdir. O halde bu imkn
lar zorunlu olarak nesnelerin saysna baldr. Bu durumda, eer u andaki dnten

- 19

102

nce sonsuz dnlerin varl imknsz olsayd, sonsuz dnlere ait imknlarn varl da ayn biimde imknsz olurdu, / Ancak bir kimse yle diyebilir: Zaman, yani
lemin zaman, snrl bir sreden olumaktadr; dolaysyla bazlarnn lemin ls
hakknda ileri srdkleri gibi, ondan daha byk ya da daha kk bir zamann bulun
mas mmkn deildir. Bu nedenle, bu tr kantlar kesinlik ifade etmemektedir. Fa
kat lemin sonradan yaratlm olduunu kabul eden bir kimse iin en gvenilir yol,
imknn mmknden nce geldiini kabul etmedii halde, zamann snrl bir sreye
sahip bulunduunu ve bykln de sonlu olduunu kabul etmesidir. Ancak, byk
ln bir btn bulunduu halde, zamann byle bir btn yoktur.
G a z z 11, filozoflardan aktararak, yle der :
Filozoflar kartlarnn bu konuda bit tr akl yrtmeye bavurarak, ncesizin fiilinin ncesizden sonraya ertelenebileceinin ilk (a priori) bilgilerden
olduu biimindeki grlerini, inkar ettikleri iin, [kelamclara] yle denebi
lir: Zamanlarn, ilahi iradenin kendileriyle ilikili olabilmesi bakmndan, eit
olduklarn ileri srerek [baka bir biimde delil getirmek suretiyle bu delilin
zorunlu olduu iddiasn brakan bir kimseye nasl kar karsnz? Bu durum
da belki bir zaman, daha nceki ve daha sonraki zamandan ayran nedir? Daha
nce ya da daha sonrann irade edilmi olmas imknsz deildir. Nitekim siz,
beyaz ve siyah, hareket ve slcunla ilgili olarak unlar sylyorsunuz : Beyaz,
ncesiz irade ile var edilmi olduu halde, onun iinde bulunduu ey beyaz
olduu kadar siyah da kabul edecek bir durumdadr. O halde, ncesiz irade si
yaha deil de, niin beyaza ilimitir? rade ile ilikisi srasnda
bu iki
mmknden birini tekinden ayran nedir? Oysa biz zorunlu olarak biliyoruz ki,
bir ey kendi benzerinden ancak bir ayrt edici araclyla ayrt edilebilir. Bu
nun aksi mmkn olsayd, yokluu mmkn olduu gibi varl da mmkn
olan lemin sonradan var edilmi olmas mmkn, olur ve bylece yokluk y
nyle imkn bakmndan eit olan varlk yn bir ayrt edici olmakszn belir
lenmi ve ortaya km olurdu. Eer Allah'n iradesinin belirleyici bir ilke
olduunu ileri srerseniz, o zaman bu irade niin belirlenmitir sorusunu sor
mak gerekir. Eer ncesize "niin" sorusu yneltilemez derseniz, o halde bra
kn lem de ncesiz oluversin ve onun yaratcs ve yaratma nedeni de sorulmayversin, nk ncesize "niin" sorusu yneltilemez. ncesizin mmkn olan
iki eyden birini tesadfen belirlemesi mmkn grlrse, lemin, baka biim
lerde olmas muhtemel olan belli biimlerde belirlendiini sylemek son derece
uzak bir ihtimal olacaktr. Bu takdirde byle bir eyin tesadfen ortaya kt
sylenebilir. Nitekim siz ilahi iradenin belirli bir zaman ve belirli bir biimi te
sadfen belirlemi olduunu sylemektesiniz. Byle bir sorunun gereksiz oldu
unu nk, bunun, Tannnn amalayabilecei ve takdir edebilecei her eye
ilikin bulunduunu sylerseniz, deriz ki: Hayr, aksine bu soru gereklidir,
nk o, her zaman ilgilendirir ve kartlarmz iin Allah'n her trl takdirin
de sz konusudur.
Deriz ki : Alem, var olduu biimde, sahip olduu niteliklerle var olduu
zaman ve mekanda ilahi irade sayesinde var olmutur; irade bir eyi benzerin
den ayrt etme gcnde olan bir niteliktir; eer byle bir gce sahip olmasayd.

20

yalnzca kudret yeterli olurdu. Oysa kudretin iki zdda oran eit olduu ve bir
eyi benzerinden aynt edecek bir belirleyicinK bulunmas gerektii iin, yle
denmitir : ncesizin, kudretin tesinde, bir eyi benzerinden ayrt edebilecek
bir nitelii vardr. Szgelii, iradenin birbirine benzer iki eyden birisini niin
belirlediini sormak, bilginin, bilineni, olduu gibi, niin ierdiini sormaya
benzer. Buna, bilgi bu tabiata sahip bir nitelikten ibarettir, biiminde cevap ve
rilebilir. Ayn biimde, "irade" de ayn tabiata sahip olan, daha dorusu, z
bir eyi benzerinden ayrt etmek olan bir nitelikten ibarettir.
yle bir itirazda bulunulabilir : Tabiat, bir eyi benzerinden ayrt et
mek olan bir nitelii kabul etmek, akla uygun olmayp, eliiktir; nk onun
''benzer'' olmasnn anlam, ayrt edilmemi olmaktr; "ayrt edilm i" olmas
nn anlam ise, benzer olmamaktr. ki ayr yerde bulunan iki siyahln her
bakmdan birbirine benzediini sanmak gerekmez, nk bu iki siyallktan biri
bir eyde, dieri bir baka eydedir ve bu, bir ayrt etmeyi gerektirir. Ayn
biimde, iki ayr zamanda bir tek mekanda bulunan iki siyahlk da mutlak
surette benzer deildir, nk bunlar zaman bakmndan birbirinden ayrlmak
tadr; o halde bunlar nasl olur da her ynden birbirine eit olur? ki siyahln
birbirine eit olduunu sylediimizde, bu szmzle onlarn mutlak surette
deil, siyahlk bakmndan, zellikle kendisine oranla benzer olduklarn
amalarz. Aksine yer ve zaman herhangi bir ayrm bulunmakszn bir olsayd,
artk ki siyahlk ve herhangi bir ikilik dnlemezdi. Bu da gsteriyor ki, "ilahi
irade" sz bizim irademizden alnmtr ve iki benzer eyin irademizle ayrt
edilebileceinin dnlmesi mmkn deildir. Szgelii, susam bir kimsenin
nnde amacna uygun olarak her bakmdan birbirine benzer iki bardak su bu
lunsayd, bunlardan hibirini almas mmkn olmazd. Aksine o kimse, ancak
bunlardan en gzel veya en hafif yahut da salak ise sa yanna en yakn olann
veya gizli ya da ak buna benzer bir nedenle alabilir]. Byle olmasayd, bir
eyi benzerinden ayrt etmek, kesinlikle dnlemezdi.
Derim ki :

103

Bu blmde G a z z iTnin, filozoflara ait sonradan yaratlann ncesiz bir f'ilden kmasnn mmkn olmad hakkndaki kantlara ilikin szlerinin z udur:
Hibir iradenin varl sz konusu olamaz. Filozoflarn bu kat tutumu, kartlarnn
u grn kabul etmelerinden ileri gelmektedir ; Buna gre, btn kartlar, nce
ve sonra gibi, zaman bakmndan kart olanlar ve / beyazla siyah gibi, nitelik bak
mndan birbirine kart olanlar, ncesiz iradeye oranla birbirine benzer; ayrca onlara
(kelamclara) gre, yokluk ve varlk ta ncesiz iradeye oranla birbirine benzer. Filo
zoflar, kabul etmedikleri halde, bu ncl kartlarndan alp, kabullendikten sonra,
yle demilerdir: radenin tabiat, iki benzerden birisinin gereklemesini, ancak
onlardan birinde bulunup, tekinde bulunmayan bir belirleyici ve bir nedenle yeleyebilmesidir. Byle olmasayd, onlardan biri tesadfen var olacakt. Filozoflar bu sz
leriyle, kelamclarn, "ncesizin bir iradesi bulunsayd, sonradan yaratlann bir ncesizden kmas mmkn olurdu" grlerini kabul eder grnmlerdir. Kelamclar,
inandrc bir cevap veremedikleri iin, u gre snmlardr: ncesiz irade, tabia
t, Allah iin kendisini iki benzer fiilden birine ynelten bir belirleyici bulunmakszn,

21

104

105

bir eyi benzerinden ayrmak olan bir niteliktir; bu nitelik, tabiat stmak olan scak
lk ya da tabiat bilineni iermek olan bilgi gibi bir niteliktir. Onlarn kartlar olan
filozoflar onlara yle dediler : Byle bir eyin olmas imknszdr, nk iki benzer
ey, irade sahibi olan varlk asndan birbirine eit olup, onun fiili, ancak onlarn
benzer olmamalar, yani / birinin sahip olduu nitelie tekinin sahip olmamas dola
ysyla, onlardan biriyle ilikili olabilir. Bununla birlikte onlar, her ynden birbirine
benziyor ve Allah iin hibir belirleyici ilke bulunmuyorsa, irade her ikisiyle de eit
olarak ilikili olacak demektir. Durum byle olunca, irade, fiilin bir nedeni olduu
iin, fiilin biriyle ilikili olmas, tekiyle ilikili olmasndan daha uygun olmayacak
veya birbirine kart iki fiile ayn zamanda ilikili olacak ya da hibiriyle ilikili ol
mayacaktr ki, her iki husus da imknszdr. Bu nedenle filozoflar ilk grlerinde b
tn nesnelerin ilk f'ile oranla eit olduklar grn kabul etmi grnmekle kelamclar, Allah iin, kendisinden daha nce gelen bir belirleyici ilkenin bulunmas gerek
tiini kabule zorlamlardr ki, byle bir ey imkanszdr. Kelamclar, iradenin, tabia
t, benzer olmas bakmndan bir benzeri tekinden ayrt etmek olan bir nitelik oldu
u cevabn verdiklerinde, filozoflar, irade kavramndan byle bir eyin anlalamayacan ve akla uygun olamayacan ileri srerek, kat tutumlarn srdrmlerdir.
Boylece onlar, balangta kabul ettikleri kelamclara ait olan ilkeyi inkar eder grn
mektedirler.
Bu blmn ierdii hususlar ksaca ite budur. Bu da sz asl sorundan irade
sorununa aktarmak demektir; byle bir eyi yapmak ise safsatadan ibarettir./
G a z z 1^, iradenin ispat konusunda kelamclar adna cevap vererek, yle der;
[Filozoflara] iki ynden itiraz edilebilir : Bunlardan birincisine gre, siz
"bu dnlemez" biimindeki sznz zorunlu olarak m yoksa bir akl y
rtmenin sonucu olarak m ileri sryorsunuz? Gerekte bunlardan hibirini
ileri sremezsiniz. Allah'n iradesini bizim irademize benzetmeniz, tpk bilgide
ortaya konan benzetme gibi, aslsz bir benzetmedir. Aslnda Allah'n bilgisi,
kabul etmi olduumuz baz hususlar asndanhendi bilgimizden bakadr. O
halde, irade konusunda ayrl ileri srmek imknsz deildir. Bu (sizin gr
nz), ne alemin iinde ne de lemin dnda bulunan, ne onunla bitiik ve on
dan ayn olan mevcut bir zn aklen dnlemeyeceini sylemeye benzer;
nk biz kendimizle ilgili olarak byle bir eyi dnemeyiz. Bunun hayale da
yanan bir husus olduu ileri srlmtr; nk akit delil, akl sahiplerini bunun
doruluunu kabul etmeye sevketmitir. O halde akl delilin, tabiat bir eyi
benzerinden ayrt etmek olan Allah'a ait bir sfatn kabulne gtrdn ileri
sren bir kimsenin grn nasl inkar edersiniz? Eer "irade" ismi uygun de
ilse, bunun yerine bir baka isim kullanabilirsiniz, nk isimler konusunda
tartmaya gerek yoktur. Bizim bu ismi kullanmamzn tek nedeni, e^'atn bu
ismi kullanm olmasdr. Aslnda irade, dilde, amalanan eyin belirlenmesi
iin kullanlmtr; oysa yce Allah iin byle bir ama sz konusu deildir.
Dolaysyla burada amalanan ey, dille sylenen sz olmayp, ifade ettii an
lamdr. Bununla birlikte, byle bir eyin kendimizle ilgili olarak dnlemeye
ceini kabul etmeyiz. nk iddetli bir arzu duyduu halde, hibirini alama
yan bir kimsenin nnde bir birine eit iki hurma tanesinin bulunduunu d
necek olursak, bu kimse, tabiat bir eyi benzerinden ayrt etmek olan bir nite-

-22

106

lik sayesinde bu hurmalardan bir tanesini mutlaka alacaktr. / Gzellik, yakmik,


alma kolayl gibi sizin ileri srdnz btn belirleyici niteliklerin yokluunu
varsayabiliriz; ancak yine de geriye bir alma imkan kalmaktadr ve siz u iki
olaslktan birini seme durumuyla kar karya bulunmaktasmz: Ya siz, o
kimsenin amalarna oranla bir eitliin dnlemeyeceini ileri sreceksiniz
ki, byle bir ey ileri srmek, mmkn olmakla birlikte, aslnda aptallktan ba
ka bir ey deildir; ya da bu eitlik varsayldnda, iddetli arzu duyan kimse
srekli olarak bu iki hurma tanesine aknca bakacak ve dolaysyla amasz
salt irade ve seme gc ile onlardan hibirini alamayacaktr ki, yine bu da im
knszdr ve samal zorunlu olarak bilinen bir husustur, O halde, ister bu
dnyada ister tekinde olsun, seme gcne dayanan fiilin gereklemesini ara
tran bir kimsenin, tabiat bir eyi benzerinden ayrt etmek olan bir nitelii is
pat etmesi zorunludur.
Derim ki :

107

108

s
Bu tartma iki noktada zetlenebilir : a) G a z z l , bu dnyadaki iradenin
bir eyi, benzer olmas itibariyle benzerinden ayrt etmesinin imknsz olduunu, fa
kat akl delilin, tabiat ilk f'ilde bulunmak olan byle bir sfatn varln zorunlu kl
dn kabul etmektedir. Byle bir sfatn varlnn mmkn olmadm sanmak, lemin ne iinde ne de dnda bulunan bir varln olamayacan sanmaya benzer,/ Bu
na gre, f'ili (Allah') ve insan nitelendiren irade, ncesizde bulunmas sonradan
yaratlanda bulunmasndan baka olan bilgi ve teki sfatlar gibi ortak bir adla ifade
edilir. Biz ancak er'i adan Allah'n iradesine "irade" adn veririz. Bu kat tutumun
son derecede yksek bir mertebeye ulamasnn, onun bir cedelden (diyalektikten)
teye gememesine neden olduu aktr; nk byle bir sfatn, yani varetme
dolaysyla bir eyi benzerinden ayrt eden bir niteliin ispatna gtren kesin kant,
ancak birbirine benzer, irade olunan nesnelerin varln ortaya koyar; irade olunan
eyler birbirine benzer olmayp, birbirine karttr; nk birbirine kart olan btn
ne.sneler varlk ve yoklua baldr. Bu varlk ve yokluk ise, benzerliin tam tersine,
ar bir kartlk durumuudadr. Onlarn (kelamclarn), iradenin, kendileriyle ilikili
olduu nesnelerin benzer olduklarn ileri srmeleri doru deildir; bu konuyu daha
sonra ele alacaz. Eer onlar "ancak ilk irade sahibi amalardan yce olduu,
amalar da bir eyi fiilen benzerinden ayrt ettii iin, kendisine oranla onlarn
birbirine benzer olduklarn ileri srdk" derlerse, buna yle karlk veririz; rade
mizin nesnelerle ilikili olmasn salayan kendi amalarmzda olduu gibi gereklemesi, irade sahibinin zn yetkinletiren amalara gelince, bunlarn / yce Allah
hakknda soz sonusu edilmesi imknszdr; nk tabiat byle olan irade, irade
edenin znde bir eksiklik bulunduunda ortaya kan bir yetkinlie ulama isteidir.
rade edilen nesnenin zne ait olan amalar ise, irade edilen nesneden irade eden iin
daha nce bulunmayan bir eyin gereklemesini deil, bir eyin yokluktan varla
kmasnda olduu gibi, byle bir eyin, yalnzca irade edilen nesne iin gerekle
mesini salar; nk, hi kuku yok ki, varlk, var edilen nesne iin yokluktan daha
stndr. lk iradenin var olan nesnelerle ilikili olmas ite bu ekilde olur; nk bu
irade, onlar iin her zaman iki karttan en stn olan seer ve bu da ncelik ve z
bakmndan olur. te bu, bu delili ieren tartmann iki ynnden birisini olutur

23 -

maktadr.

109

110

b) Tartmann ikinci ynne gelince, G a z z l bu sfatn bu dnyada gr


len iradeden kaldrlmasn kabul etmeyip, birbirine benzeyen nesnelerle ilgili olarak
bizde bir eyi benzerinden ayran bir iradenin bulunduunu kantlamaa alr.
G a z z l^ bu konuda u rnei verir. Szgelii, bir kimsenin nnde her ynden
birbirine benzeyen iki hurma tanesi bulunduu, onun bu hurmalardan ayn anda her
ikisini birden alamayaca ve onun iin bunlardan herhangi birini tercih ettirecek / bir
neden dnlemeyecei varsaylmaktadr. Bu duruma ramen o, bu hurmalardan bir
tanesini almak suretiyle zorunlu olarak birini tekinden ayrdetmi olacaktr. Ancak,
byle bir ey yanltcdr. nk bu nitelikte bir eyin bulunduu ve hurma tanesinin
yeme ya da alma ihtiyac duyan bir kimsenin varl varsaylp, bu kimse bu durumda
hurmalardan birisini alrsa, byle bir ey bir benzeri tekinden ayrmak anlamna gel
meyip, ancak bir benzeri tekinin yerine koymaktan, yani iki benzerin eit oldukla
rn kabul etmekten baka bir ey deildir; nk bu kimse, hurmalardan hangisini
alrsa alsn, isteine ulam ve amac gereklemi olur. Bylece onun iradesi, bu
hurmalardan birini almakla ve onu tekinden ayrt etmekle deil, ancak birini almay
kesinlikle her ikisini de dmay brakmaktan ayrt etmekle ilikilidir; baka bir deyile,
bu durum her iki hurma iin de, amalarn eit olduu varsaylnca, ortaya kar; bu
durumda o kimsenin bunlardan birini almas, tekini almasn etkilemeyip, hangisi
olursa olsun, onlardan birini almas almay terketmesini etkiler ve bylece onu al
may, almay terketmeye yelemi olur. Bu kendiliinden ak olan bir husustur;
nk onlardan birini, tekinden ayrt etmek, aslnda birini tekine yelemektir; /
oysa benzer olmalar bakmiiidan iki benzerden birini yelemek mmkn deildir; as
lnda bunlar, varlklar bakmndan iki bireysel nesne olarak birbirine benzememekte
dir; nk iki bireyden her biri kendisine zg bir nitelikten dolay tekinden farkl
dr. radenin onlardan birinde bulunan zel bir kavrama (ma'n) ilikili olduunu
varsayarsak, her ikisinde de bakalk sz konusu olduu iin, iradenin bunlardan bi
riyle ilikili olup, tekiyle ilikili olmamas dnlebilir. Bu durumda irade, benzer
olmalar bakmndan iki benzerle ilikili olmam olur. G a z z 1 'nin, itiraznn
birinci yn olarak, anlattklannn anlam ite budur.
Daha sonra G a z z l , iki benzeri birbirinden ayrt eden bir niteliin bulun
madn ileri srenlerin szlerine kar itiraznn ikinci ynn yle ifade etmektedir:
tirazn ikinci ynn yle deyimlendiririz : Siz, kendi grnzde de
bir eyi benzerinden ayrt etmekten geri durmadnz; nk lem, kendisini zo
runlu klan bir nedenden tr belirii ayrntlar olan zel bir biimde var ol
mutur. O halde niin bu ayrntlardan bazlar yelenmitir? Bir eyi tekin
den ayrt etmenin imknszl, ister Allah'n fiili, ister tabiat, ister zorunluluk
dolaysyla gereklilii bakmndan olsun, farketmez. [Belki de siz yle diyecek
siniz: Alemin evrensel dzeni, olduundan farkl olamaz; eer lem, u andaki
durumundan daha kk ya da daha byk olsayd, bu dzen mkemmel ol
mazd; ayn ey gk kreleri ve yldzlarn saylan hakknda da sylenebilir. Y i
ne diyebilirsiniz ki: Byk kkten, ok azdan, anlam itibariyle, farkldr;
o halde bunlar benzer olmayp, farkldrlar; fakat insan gc, onlarn ls ve
ayrntlar ile ilgili hikmeti kavramaktan acizdir; ancak bunlardan bazlarnda,

24

szgelii, burlar kresinin


eltvatora oranla eiliminde, zenit noktasnn ve
merkez dndaki gk kresinin oluturulmasndaki hikmette olduu gibi, bir
hikmet bulunduunu kavramak mmkndr. Oysa ou durumlardaki sr kavranamad halde, bunlann farkl olduklar bilinmektedir ve bir eyin bir baka
sndan ayrt edilmesi imknsz deildir; nk lemin dzeni buna dayanmak
tadr. Zamanlara gelince, bunlar lemin imkn ve dzenine oranla kesinlikle
birbirine benzerler; lem, yaratlmasndan sonra ya da nce yaratlm olsayd,
bu dzen dnlemezdi gibi bir iddiada bulunmak mmkn deildir; nk za
manlar arasnda benzerlik bulunduu zorunlu olarak bilinmektedir. Bu durum
da yle cevap veririz: Zamanlar konusunda biz, size kar ayn delili kullana
bilirsek de, - nk Allahn lemi, yaratlmas iin en uygun zamanda yaratt
n ileri sren baz kimseler bulunmaktadr -biz bu karlkla yetinmeyip, sizin
kendi koyduunu^;; ilkeye gre, ayrlk bulunmas mmkn olmayan iki hususu
derinliine ele alacaz: Bunlardan biri, kresel hareketin ynndeki farkllk;
teki ise kresel harekette gnein yrngesine oranla kutuplarn yerinin belir
lenmesidir. Kutuplar u biimde aklayabiliriz: Gkyz hareketsiz gibi gr
nen iki kutup zerinde hareket eden bir kredir. Gkyz kresi ayn cinsten ve
basit paralardan olumaktadr; zellikle en yksek gk kresi, yani dokuzuncu
kre kesinlikle hibir yldza sahip deildir. te bu iki kre, kuzey ve gney ol
mak zere iki kutup zerinde hareket etmektedir. Bu durumda biz deriz ki: On
lara gre, sonsuz olan birbirine kart noktalar arasnda hibir iki nokta yoktur
ki, kutup olarak dnlmesin. O halde niin kuzey ve gney noktalar kutup
olmak ve hareketsiz olmak zere belirlenmitir? Gnein yrngesi zerinde bu
lunan birbirine kart iki nokta niin kutuplar oluturmasn? Eer gkyz
nn bykl ve biiminde bir hikmet bulunduu sz konusu ise, kutuplarn
yerini, btn paralar ve noktalar dnda bu kutuplar kutup olarak belirlemek
amacyla dierlerinden ayrt eden nedir? Aslnda btn noktalar birbirine ben
zemekte ve gk kresinin btn paralan birbirine eit bulunmaktadr. te bu
glkten kurtulmann yolu yoktur.
Denebilir ki; Kutup noktasnn bulunduu yer, bu yerin kutbun yeri ol
masna ve burada hareketsiz bulunmasna elverili olan zel bir nitelikle teki
lerden ayrt edilir, yle ki, bu nokta bulunduu mekandan, yerden, iinde bu
lunduu durumdan ya da ne isim verilmesi dnlrse dnlsn ondan ayrl
mamaktadr; gk krelerine ait teki btn yerler, dnmek suretiyle yeryzne
ve dier gk krelerine oranla durumunu deitirmekte ve yalnzca kutuplar,
bulunduu yer bakmndan, hareketsiz kalmaktadr; belki de bu yerin tekilere
oranla hareketsiz bulunmas daha uygundur. Deriz ki: Bu husus, ilk krenin par
alarnn tabiat bakmndan deiik olmasyla aklanr; bu durumda ilk kre
nin paralar birbirine benzer deildir ve bu sizin koyduunuz ilkeye aykrdr;
nk sizin, gkyznn kre biiminde olmasnn zomnluluu hakknda getir
mi olduunuz delillerden biri udur: Gkyz basit bir tabiata sahip olup, par
alar birbirine benzemekte; bu paralarn aralarnda bir farkllk bulunmamak7.

Gnein dnya evresinde dndnn sanld dnemlerde, gnein birlikte


hareket ettii ve eitli burlara girmesini salayan kre.

-25-

tadr ve ekillerin en basiti de kredir; nk drtgen, altgen vb. ekiller, ken


dilerinin bir takm alarnn bulunmasn ve bu alarn farkl olmalarn gerek
tirir; byle bir ey ise, ancak basit tabiata bir eyin eklenmesiyle ortaya kar.
Fakat bu husus, her ne kadar sizin grnze aykr bulunsa da, kartlarnzn
iddiasn ortadan kaldrmaz; baka bir deyile, bu zel nitelik hakkndaki soru
hal olduu gibi durmaktadr; nk acaba teki paralar (czler) bu zellii
kabul etmekte midir, yoksa etmemekte midir? Eer "evet, etmektedir" karl
m verirlerse, bu takdirde birbirlerine benzeyenler arasndan bu nitelik niin
belirlenmitir? "Hayr, bu zellik ancak o yer iin sz konusu olup, teki par
alar byle bir zellii kabul etmezler" derlerse, u karl veririz: teki par
alar, suretleri kabul eden bir cisim oluturmalar ynnden zorunlu olarak bir
birlerine benzerdirler ve bu zel nitelii bu yere, salt bir cisim ve salt gkyz
olmas dolaysyla, maletmek doru deildir; nk gkyznn teki paralar
da bu nitelii paylamaktadr. O halde bu niteliin o yere verilmesinin ya bir
hkme ya da tabiat bir eyi benzerinden ayrt etmek olan bir nitelie bal
olmas gerekir. Byle olmad taktirde filozoflarn, lemin gereklemesi a
sndan, zamanlarn birbirine eit olduuna dair szleri doru olaca gibi, kar
tlarnn da, gkyznn paralarnn, bu niteliin kabulnde eit olduklarna,
nk bu niteliin], yerin hareketsiz olmasnn,/ deimesinden daha uygun bu
lunmasn saladna dair szleri de doru olacaktr. te bu glkten kurtul
mann yolu yoktur.

ll\

Derim ki :

112

Bu szn z udur: Filozoflar, lemin yaratcsnda bir eyi benzerinden ayrt


eden bir niteliin bulunduunu kabul etmek zorundadrlar; buna gre lemin, bulun
duu ekilden baka bir ekilde bulunmasnn ve sahip olduu nicelikten baka bir
nicelie sahip olmasnn mmkn olduu aka grlmektedir; nk lem olduun
dan daha byk ya da daha kk olabilir. Durum byle olunca, bu farkl olaslklar,
lemin varlnn bir gerei olarak, birbirine benzerdirler. te yandan filozoflar, le
min ancak kendisine zg bir biimi, cisimlerinin zel nicelii ve zel bir saysyla var
olabileceini ve lemin belli bir anda var olmas, bir baka anda var olmasndan daha
uygun olmayaca iin, sz edilen benzerliin ancak sonradan var olma anlarnda
dnlebileceini ileri srerlerse, onlara yle denebilir: Buna, lemin yaratlmas en
uygun zamanda gereklemitir, demek suretiyle karlk vermeniz mmkndr./ Fa
kat biz (kelamclar) onlara, aralarnda farkllk bulunduunu ileri sremeyecekleri iki
benzer eyi gsterebiliriz. Bunlardan birisi, gk krelerine ait olan hareketin ynn,
teki ise gk krelerine oranla iki kutbun yerini belirlemektir; nk krenin merke
zinden geerek birini tekine balayan bir izgide bulunduklar varsaylan birbirine
kart iki noktann iki kutbu oluturmas mmkndr. Bu krede bulunan teki nok
talara oranla ayn krenin kutbu olmaya elverili olan teki noktalarn yerine iki nok
tay belirlemek, ancak iki benzeri birbirinden ayran bir nitelikle mmkn olur. Eer
filozoflar, krede bulunan her yer, iki kutbun yeri olmaya elverili deildir, derlerse,
onlara yle deriz: Bu ilkeye gre, sizin paralarn benzer olmadklarn kabul etme
niz gerekir: oysa siz, bir ok yerde krenin basit olduunu ve dolaysyla onun kresel
olan basit bir ekli bulunduunu ileri srm bulunuyorsunuz. Ayn ekilde onlar, k

26

113

114

115

116

rede benzer olmayan yerlerin bulunduunu ileri srerlerse, onlara yle bir soru yneltilebilir: Bu yerler tabiatlar dolaysyla hangi ynden benzer deildirler? Bir cisim
olmalar bakmndan m yoksa gksel bir cisim olmalar ynnden mi? Oysa bu iki
ynden aralarnda bir benzerliin bulunmamas doru deildir. Bununla ilgili olarak
G a z z 1 diyor ki : Durum byle ise, filozoflarn, "lemin sonradan var olmas ile
ilgili zamanlarn benzer olduklarn" sylemeleri doru olaca gibi kartlarnn,
"gk kresinin btn paralarnn kutup olmalar bakmndan eit olduklar ve bu
paralardan ikisinin belli bir durumda ve iareketsiz belli bir yerle belirlendiinin
aka grlmediini sylemeleri de doru olacaktr.
Bu kat tutumun zeti ite budur ve bu tutum hitabete dayanmaktadr; nk
kesin kantla zorunlu olduu grlen eylerden ou, balangta mmkn gibi gr
nr. Filozoflar buna yle karlk verirler: Alemin be cisimden olutuuna dair ke
sin kant bulunmaktadr. Bunlardan biri, ne ar ne de hafif olan ve dnerek hareket
eden kre eklindeki gk cisimleridir. Geriye kalan drt cisimden ikisinden biri mut
lak anlamda ar olan ve dnen cisim kresinin merkezini oluturan yerj^z; teki ise
mutlak anlamda hafif olup, gk kresinin i yznde bulunan atetir, teki ikisinden
yere bitiik olan su olup, havaya oranla ar, yere oranla hafiftir; / suya bitiik olan
ise suya oranla hafif, atee oranla ar olan havadr. Y eriq^utlak arla sahip olma
snn nedeni, onun kresel hareketten en uzak noktada bulunmasdr; bu nedenle yer,
hareketsiz bir merkez durumundadr; te yandan atein mutlak anlamda hafif olma
snn nedeni ise, kresel harekete en yakn noktada bulunmasdr. Bu ikisi arasnda
bulunan cisimlerde ancak u iki zellik bulunur; Bunlar, arlk ve hafifliktir, nk
iki ucun, yani en uzak nokta ile :?n yakn noktann tam ortasnda bulunurlar. Kresel
dn yapan cisim bulunmasayd, tabiat bakmndan ister mutlak ister greceli an
lamda olsun, ne arlk ne hafiflik, ne alt ne de st bulunur ve yine tabiatlar bakmn
dan cisimler arasnda bir ayrlk bulunmazd. Oysa yerin tabiat belli bir yere doru
hareket etmek, atein tabiat ise bir baka yere doru hareket etmektir./ Bu ikisi ara
sndaki cisimlerde de durum ayndr. Alem, ancak kresel bir cisim olmas ynnden
sonludur; kresel cisim, z ve tabiat dolaysyla sonludur; nk onu kresel bir y
zey evrelemektedir. Dz cisimlere gelince, bunlar zleri bakmndan sonlu deildir
ler, nk onlarda bir fazlalk ve eksikliin bulunmas mmkndr; bunlar ancak ken
disinde fazlalk ve eksikliin olamayaca ve bu nedenle de z bakmndan sonlu
olan bir cismin ortasnda bulunduklar iin sonludurlar. Bu durumda lemi evrele
yen cismin ancak kre eklinde olmas doru olur. Aksi takdirde, cisimlerin ya baka
cisimlerde son bulmas gerekir ki, byle bir ey sonsuzca devam eder; ya da bolukta
son bulmas gerekir ki, her iki durumun da imknsz olduu aka grlmektedir.
Byle dnen bir kimse, bilir ki, varsaylan her lem ancak bu cisimlerden oluabilir;
cisimlerin ise, / ya kresel olup, ne ar ne da hafif olmas, ya da dz olup, ya ar ya
da hafif olmas, yani ya ate, ya yer olmas, ya da bu ikisi arasnda bulunan bir ey
olmas gerekir; bunlarn da ancak kresel olmas ya da kresel yzeyin iinde bulun
mas zorunludur; nk her cisim ya merkeze ya merkezden ya da merkezin etrafinda
hareket eder; gk cisimlerinin saa ve sola doru hareketlerinden cisimler birbirleri
ile karp kaynaarak, btn kart varlklar meydana gelir; birbirine kart olan bu
drt cismin paralan, bu hareketlerden tr, daima srekli bir varolu ve zl
iindedirler; bu hareketlerden herhangi biri durduu takdirde, bu dzen ve tertip bo

27-

117

118

119

zulmu olur; nk aka grlyor ki, bu dzenin, bu hareketlerin fiilen var olan sa
ysna bal olmas zorunludur; nk bu hareketlerin says, olandan daha az ya da
daha ok olsayd, bu dzen bozulacak ya da baka bir dzen halini alacakt; / yine
aka grlyor ki, bu hareketlerin says ya bu dnyadaki nesnelerin varl iin zo
runlu bulunduundan, ya da en -stn olduundan ileri gelmektedir.
Btn bunlar iin aslnda kesin bir kanta bavurmaya gerek yoktur; eer sen
kesin kant isteyen biri isen, byle bir kant iin bu kantn bulunduu yeriere bakar
sn. Burada sen, onlarn (kelamclarn) kantlarndan daha doyurucu olan u szleri
dinle! nk bu szler, her ne kadar senin iin kesinlik ifade etmeseler de, bilimsel
incelemenin bir sonucu olarak kesinlie ulamada senin daha iyi dnmene yardmc
olacaktr. Senin gk krelerinden her birinin, belli ls ve ekli bulunan cisimlere
sahip olmalan ve bu cisimlerin, zleri bakmndan rastgele bir ynde deil, belli yn
lerde hareket etmeleri dolaysyla diri olduklarn dnmen gerekir. O halde, bu nite
likte olan her ey zorunlu olarak diri demektir; baka bir deyile, nitelii ve nicelii
belirii bir cismin rastgele bir ynde kendi dnda bir eyden tr deil, belli bir
ynde kendi znden tr mekanda ve iki kart yne doru ayn anda hareket ettiini grdmz zaman,/ onun kesinlikle canl olduuna hkmederiz. Biz "kendi dndii bulunan bir eyden tr szn syledik, nk demir, kendisine dardan
bir mknats yaklatrldfmda, ona doru hareket eder; ayn ekilde o, mknatsa
do*u rastgele bir ynde de hareket edebilir. Byle bir ey doru olunca, gk cisimle
rinde tabiatlar bakmndan bulunduklar yerden baka bir yerde bulunmalar mm
kn olmayan kutuplar adn verdiimiz yerler var demektir. Tpk bunun gibi bu dn
yada bulunan canhlarm da belli fiiller iin cisimlerinin belli yerierinde bulunup, ba
ka yerierinde bulunmas mmkn olmayan hareket uzuvlar gibi belli uzuvlar vardr;
nk bu uzuvlar canllarn belirli yerlerinde bulunmaktadr. Kre eklindeki canllara
ait olan kutuplar ite bu uzuvlara, baka bir deyile hareket uzuvlarna benzer; ancak,
kre eklindeki canllar ile kre eklinde olmayan canllar arasnda u fark vardr: Bu
uzuvlar kre eklinde olmayan canhlarda ekil ve g (kuvve) bakmndan, kre ek
linde olan canllarda ise, yalnzca g (kuvve) bakmndan farkllk gsterirler. Bu ne
denle ilk bakta bu uzuvlarn farkllk gstermedikleri ve gk kresinde bulunan iki
kutbun rastgele iki noktada bulunabilecei sanlmtr./ Bir kimse, bu dnyada buluiian bu trden canllardaki bu hareketin rastgele bir yerde, ve baka trden canllarda
bulunmas gereken bir yerde bulunabileceini ileri srerse, gln bir duruma der;
nk bu hareket her canlda ancak ya onlarn tabiatlarna en uygun den yere ya da
onlarn, hareketlerini yerine getirebilecekleri bir yere yerletirilmitir. Gk cisimleri
nin, kutuplarn yerleri bakmndan farkllk gstermeleri de ite buna benzer. yle
ki, gk cisimleri tr bakmndan bir olmad gibi, sayca da ok olmayp, tre ait yal
nzca bir tek bireyin variinn sz konusu olduu yerlerde, eitli canllarn birey
lerinde olduu gibi, tr bakmndan oktur.
Derim ki ; Ayn cevap, gk tabakalar niin eitli ynlere doru hareket eder
ler, sorusuna karlk olarak da verilebilir; nk canl olmalan bakmndan onlarn
sa, sol,n ve arka gibi belirli ynlerden hareket etmeleri gerekir; bu ynler aslnda
canllarn hareketleriyle belirlenmi olan ynlerdir. Ancak bu hareketler bu lemdeki
eitli canllarda ekil ve kuvvet bakmndan farkl olduklar halde, gk cisimlerinde
yalnzca kuvvet bakmndan farkldr. te bu nedenle A r i s t o u gr ileri sr-

28

120

121

122

inektedir* : Gkyznn sa, solu, n, arkas, st ve alt bulunmaktadr. Gk ci


simlerinin, hareketlerinin ynleri bakmndan, farkllk gstermeleri, tr bakmndan
farkllk gstermelerine dayanmaktadr. Hareketlerinin ynlerinin deimesiyle, tr
lerinin de deiecei hususu ona zg bir eydir. lk gk cismi tek bana canl bir
varlk olduu iin, onun tabiat, ya zorunlu olarak ya da stn olmas bakmndan,
onun, btn paralaryla birlikte doudan batya doru bir tek hareketle hareket et
mesini gerektirir, teki gk krelerinin tabiat ise, onlarn bu hareketlen farkl bir bi
imde hareket etmelerini gerektirmektedir. Evrenin cismine ait tabiatn gerektirdii
yn, ynlerin en stn olandr; nk bu gk cismi, gk cisimlerinin en stndr;
hareket eden cisimlerin en stnnn ise en stn yne sahip olmas zorunludur. B
tn bunlar burada doyurucu bir biimde, yeri geldike de kesin kantla aklanmtr.
Bu husus Allah'n u szlerinde de aka grlmektedir: "Allah'n szlerinde dei
me yoktur". (Ynus, X, 64). "Allah'n yaratmasnda deime yoktur". (Rm, XXX,
30)./ Eer sen kesin kant isteyen biri isen, bu kant senin, bununla ilgili yerlerde
arayp bulman gerekecektir.
Btn bunlar anlaynca, G a z z l nin, gk cisimlerinin tek tek her cismine
ve bu dnyadaki cisimlere oranla iki farkl hareketin birbirine benzedii konusunda bu
rada ileri srd delillerinin yanl olduunu anlamakta glk ekmezsin; nk ilk
bakta doudan hareketin ilk gik kresinden bakalarna, batdan hareketin ise ilk
gk kresine ait olabilecei dnlebilir. Bu ise Yenge Burcundaki hareket ynnn
insandaki hareket ynyle ayn olabileceini dnmeye benzer. Ancak, insan ve
Yenge Burcu hakkndaki bu dnce, onlarn ekil bakmndan farkl bulunmalarn
dan tr, hatra gelmeyebilirse de, gk kreleri hakknda, ekil bakmndan uyumlu
olduklar iin, hatra gelebilir. Herhangi bir sanat eserine bakan kimse, bu eserin ya
plmasndaki hikmeti ve amac aka anlamyorsa, onun hikmetini aka kavrayamaz./ Onun hikmetini hibir biimde kavrayamad zaman, bu eserin herhangi bir
biim ve nicelie, paralan bakmndan herhangi bir duruma ve bileiklie sahip ola
bileceini dnmesi mmkndr. Kelamclann gk cismiyle ilgili tutumlar da ite
byledir. Btn bunlarn birer sandan ibaret olduklar daha ilk bakta anlalr. Sa
nat eseriyle ilgili olarak bu tr sanlara sahip olan kimse, bu eserler ve yapcs hak
knda bilgisiz olup, bu konularda doru olmayan bir takm sanlara sahiptir. Yaratk
lar konusunda da durum byledir. Bu ilkeyi akla kavutur ve acele etmeyip,
Allah'n yaratklar konusunda daha ilk bakta bir yargya varma! Yoksa yce Allal'
m sz konusu ettii u kiilerden olursun; "Ey Muhammedi Size, amelce en ok
kayba urayanlar haber verelim mi? de. Bu kimselerin dnya yaamndaki almala
r boa gitmitir; oysa onlar, gzel i yaptklarn sanyorlard" (Kehf, XVIII, 103-104).

123

Yce Allah bizi, gerekleri gren kiilerden klsn ve bizden bilgisizlik perdelerini kal
drsn; kukusuz, Allah nimet veren ve cmert olandr. Gk cisimlerine zg fiiller
zerinde dnmek aslnda bunlarn hkmranl zerinde dnmek demektir. Nitekim yce Allah, H z . b r h m 'i bu husustan u yetle haberdar etmitir:/ "ke
sin bilgi sahibi bulunanlardan olmas iin brahim'e gklerin ve yerin hkmranln
ylece gsterdik" (EVan, VI, 75). imdi ise burada G a z z i f 'nin hareketler ko

nusundaki grn aktaralm. Bu gr yledir :


8.

Aristo, De Caelo, II, 2. 284b, 6-25.

-29-

G a z z 1 der ki :
kinci nokta, ynler birbirine eit olduu halde, gk krelerinin, bazlar
doudan batya, bazlar da batdan douya olan, hareketinin ynnn belirlen
mesiyle ilgilidir. [Oysa tpk zamanlar gibi ynler de birbirine eit olduuna g
re, bu tr hareketin nedeni nedir? Bununla ilgili olarak yle bir itiraz ileri sr
lebilir : Evren yalnzca bir ynde dnyor olsayd, gk krelerinin durumlar
farkl olmaz; yldzlarn birbirleriyle l, altl, vb. gibi biimlerde olan bir ta
km ilikileri ortaya kmaz ve evrenin hibir deiiklik olmakszn bir tek du
rumda
bulunmas gerekirdi; oysa bu farkl ilikiler lemde sonradan var olan
eylerin ilkelerini oluturmaktadr. Buna u karl veririz: Biz, hareketin y
nnn farkl olmas hususuyla kendimizi bal saymyoruz; aksine en yksek
gk kresinin doudan batya doru; onun altnda bulunan gk kresinin ise
kart ynde, yani batdan douya doru hareket ettiini ileri sryoruz; oysa
bu tarzda meydana gelen her ey, tersi bir durum gerekletii takdirde, yani
en yksek gk kresi batdan douya doru, onun altndaki de kart ynde
hareket etmek suretiyle, ayn ekilde meydana gelebilir ve boylece aralarnda
bir farkllk bulunmas yine sz konusu olur. Hareket devresel ve birbirine kar
t olduuna gre, bu hareketin ynleri birbirine eit demektir. "O halde, bir
yn, kendisine benzeyen bir bakasndan niin ayrt edilmitir? Her iki yn de
birbirine kart ve zt olduklar halde, nasl olur da benzer olabilirler? derlerse,
deriz ki : Bu, bir kimsenin yle demesine benzer: "nce ve sonra lemin varl
nda birbirine zt olduu halde, nasl olur da bunlarn.birbirine benzer olduk
lar ileri srlebilir? Oysa onlar yine de zamanlarn, gerekleme imkn ve ger
eklemeleri halinde dnlebilen yararlar bakmndan, birbirine eit olduu
nun bilindiini ileri srmektedirler. Ayn ekilde biz de yerlerin, durumlarn,
mekanlann ve ynlerin, hareketi kabul etmeleri ve onunla ilgili olabilecek ya
rarlar bakmndan, eit olduklarnn bilindiini ileri sreriz. Eer onlar, bu
eitlie ramen, onlarn farkl olduklarn ileri srebilirlerse,] kartlarnn da
hallerin ve zamanlarn farkl olduklarn ileri srmeleri mmkn olur.
Derim ki :
Daha nce de getii zre, bu delilin ve verilen cevabn inandrclk niteliini
aka bilmektesin. Btn bunlar, bu yce tabiatlar ve yaratllarnn nedeni olan
hikmetin fiillerini anlayan ve yce Allah'n bilgisini, bilgisiz olan insann bilgisine ben
zeten bir kimsenin iidir.
G a z z l der ki:
Eer onlar, birbirine kart ve zt iki yn, nasl birbirine eit olur, derlerse,/ deriz ki : Bu, bir kimsenin yle demesine benzer : Alemin varhnda nce
ve sonra birbirine zt olduklar halde, bunlann birbirine benzedikleri nasl ileri
srlebilir? Oysa onlar yine de eitli anlarn, gerekleme imkan ve gerekle
melerinde dnlebilen yararlar bakmndan, birbirine eit olduunun bilindi
ini ileri srmektedirler. Ayn ekilde biz de, yerlerin, durumlarn, mekanlann
ve ynlerin, hareketi kabul etmeleri ve onunla ilgili olabilecek yararlar bak
mndan eit olduunun bilindiini ileri sreriz.

124

30

[Derim ki:]

125

126

127

Bu szn geersiz olduu kendiliinden (apak olarak) bilinmektedir; nk


insann varlk ve yokluk imknnn, yaratld madde bakmndan eit olduu ve bu
nun, varl yoklua yeleyen bir f'ilin bulunduuna bir delil olduu kabul edilse bi
le, gzlerin grme ve grmeme imknnn birbirine eit olduu dnlemez. Buna
gre, bir kimsenin, birbirine kart olan ynlerin benzer olabileceklerini ileri srmesi
mmkn olmayp, / ancak bunlar kabul eden eyin benzer olduunu ve bunlardan
birbirine benzer fiillerin doduunu ileri srmesi mmkndr. Ayn ekilde nce ve
sonra da, bir eyin nce, bir baka eyin de sonra olmas bakmndan, birbirine ben
zer deildir. Bunlarn, ancak varl kabul etme ynnden birbirine benzer olduklar
ileri srlebilir. Btn bunlar doru deildir; nk z bakmndan kart olanlar,
onlar kabul edenlerin de farkl olmalarn gerektirir; bu durumda zt fiilleri kabul
eden eyin ayn anda bir tek ey olmas imknsz olur. Filozoflar, bir eyin varik ve
yokluk imknnn ayn anda eit olabileceini kabul etmezler; nk bir eyin varik
imknnn zaman, onun yokluk imknnn zamanndan bakadr. Onlara gre, zaman,
sonradan var olan eyin sonradan var olmasnn ve yok olan eyin de yok olmasnn
artdr. Eer bir eyin var olma imknnn zaman ile yok olma imknnn zaman,
bu eyin yakn maddesi bakmndan, ayn olsayd, onun varl, yokluunun mmkn
olmasndan dolay, geersiz olur ve bylece onun var ya da yok olmas, bunlar kabul
eden ey ynnden deil, ancak onlar meydana getiren varik ynnden mmkn
olurdu.
Bu nedenle f'ilin variin bu tarzda ispat etmee alan bir kimse, kesin kan
ta deil, cede/ve jfert'a dayal bir sz sylemi olmaktadr. F r b ve b n S 'n'
nn her fiilin bir f'ili bulunduunu ispat ederken bu yolu izledii sanlr.^^V Eskiler
(mtekaddimn) ise bu yolu izlememilerdir. Ancak, F r b i ve b n S n b u
konuda dindalarmzdan kelamclara uymulardr. Evrenin sonradan yaratldn ile
ri srenlere gre, onun sonradan yaratlm olmasnda nce ve sonra'nn bulunmas
dnlemez; nk zaman bakmndan nce ve sonra, ancak imdiki ana oranla d
nlebilir. Onlarca lemin var olmasndan nce bir zaman bulunmadna gre, onun
lemin var olduu andan nce gelmesi nasl dnlebilir? Bu durumda lemin var ol
mas iin bir zaman belirlemek mmkn deildir; nk ondan nce ya zaman yoktur
ya da sonsuzca uzayan bir zaman var demektir. Bu iki durumda da lem iin ilahi
iradenin ilikili olduu belirli bir zaman bulunmamaktadr. te bu nedenledir ki, bu
kitaba Telfiit el - Fdsife (Filozoflarn Tutarszl) deil, tek bana "Tehfut
(Tutarszlk) kitab demek daha doru olacaktr; nk bu kitap, onu okuyan kimseye tutarszlktan baka bir yarar salamamaktadr./
G a z z 1 der ki :
Filozoflar, bu eitlie ramen, onlarn farkl bulunduklarn ileri srebilir
lerse, kartlarnn da hallerin ve zamanlann farkl olduklarn ileri srmeleri
mmkn olur.

9.

Frb, Kitb el-Fuss, Haydarabad 1345/1926, s. 3; IbnSn,

en-Nect,

s. 347.

-31 -

[ Derim ki :]

128

G a z z l b u szyle unu amalamaktadr;Filozoflarn^areketlerin ynlerin


de farkllk bulunduuna dair iddialan doru ise, kartlarnn da benzer olduklarna
inandklar halde, zamanlarda bir farklln sz konusu olduunu iddia etmeleri de
doru olur. Kart ynlerle farkl zamanlar arasnda bir uygunluk bulunduu kabul
edildii takdirde, bu tartma gerekle ilgili olmayp, kiisel bir grn sonucu ola
rak ortaya kmalctadr. Buna ou kez zamanlar ve ynlerde bulunan bu farkllklar
arasnda bir uygunluk bulunmad iin itiraz edilir. Oysa kart grte olann bu iki
si arasnda, hem farkl olmalar hem de benzer olmalar bakmndan, bir eitlik bulun
duunu kabul etmesi gerekir. Bu nedenle, btn bu grler cedele dayanan bir takm
grlerdir./
G a z z 1? der ki:
Onlarn (filozoflarn) delillerinin esasna kar olan ikinci itiraz yle deyimlendirilebilir: Sonradan olann ncesizden meydana gelmesini siz imknsz
gryorsunuz, oysa sizin bunu kesinlikle kabul etmeniz gerekir; nk lemde
bir takm sonradan var olan nesneler bulunup, bunlarn da bir takm nedenleri
vardr. Sonradan var olan nesnelerin sonsuz sayda sonradan var olan nesnelere
dayandrlmas imknszdr. Byle bir eye akl sahibi bir kimsenin inanmas d
nlemez. Byle bir ey mmkn olsayd, senin yaratcy kabul etmen ve
mmkn varlklarn dayana olan zorunlu varl ispat etmen gerekmezdi. Bu
nunla birlikte, sonradan var olan nesnelerin birbirini izleyerek gidiinin son bul
duu bir uca sahip olsayd, ite bu u ncesiz olur ve dolaysyla kendi ilkeleri
ne uygun olarak sonradan olann ncesizden kmasnn mmkn olduunu ke
sinlikle kabul etmek gerekirdi.
Derim ki :

129

Eer filozoflar byle bir akl yrtmeyle ncesiz varln, sonradan olan varlk
ynnden fiilen var olduunu kabul etmi olsalard, baka bir deyile, sonradan var
olmas bakmndan sonradan var olann ancak ncesizden ktn kabul etmi olsa
lard, bu meselede glkten kurtulamazlard. Fakat bilinmesi gerekir ki filozoflar
sonradan var olann varlnn ilintili olarak sonr^uzca sonradan var olandan kabile
ceini kabul ederler; ite o zaman bu durum, sonradan var olan iki nesneden birinin
yok olmasnn tekinin varlnn art olmas eklinde snrl ve sonlu bir maddede
tekerrr etmi olur./ Szgelii, filozoflara gre, nc bir insann meydana gelmesini
salayan madde olabilmesi iin, nceki insann yok olmas kouluyla, insann insan
dan tremesi zorunludur. Yine rnek olarak iki insan dnelim; bunlardan biri
tekini, yok olan bir insann maddesinden meydana getirir; kincisi, z bakmndan
bir insan durumuna gelince, birinci insan yok olur ve dolaysyla ikinci insan da bu
birinci insann maddesinden nc bir insan meydana getirir; daha sonra ise ikinci
insan yok olup, nc insan bu ikinci insann maddesinden drdnc bir insan
meydana getirir. Bylece biz, hibir imknszlk ortaya kmakszn, f'il varln
srdrd srece, iki maddede fiilin sonsuz olarak devam edeceini dnebiliriz.
Eer bu ilk f'ilin varlnn ncesi ve sonras yok ise, bu fiilin de, yukarda da aka
grld gibi, varlnn ncesi ve sonras yok demektir. Ayn ekilde bu hususun
gemite de byle olduu dnlebilir; yani bir insan var olunca, daha nce onu

-32.

130

131

132

meydana getiren bir insan ve yok olan bir insan var demektir./ Bu insandan nce de
yine onu meydana getiren bir insanla yok olan bir insan bulunmaktadr; nk bu
tabiatta olan herey, ncesiz bir f'ile dayandmdan (ksr) dng tabiatmda olup,
bu durumda btnn fiilen var olmas mmkn deildir. Oysa insann insandan sonsuz
maddeler sayesinde meydana gelmesi ve sonsuz olarak bir oalmann sz konusu
olmas, bu durumda sonsuz bir maddenin ve sonsuz bir btnn varl mmkn
olaca iin, imknszdr; nk kendisinde herhangi bir yok olma bulunmakszn,
sonsuzca oalan sonlu bir btn var olsayd, sonsuz olan bir btnn var olmas
mmkn olacakt. A r i s t o da bu hususu Fizik' inde^^* aka belirtmitir. Bu
duruma gre, eskiler (eski filozoflar) hibir ekilde deimeyen ncesiz bir varl,
sonradan var olanlarn sonradan var olmalar itibariyle ondan meydana gelmesi
nedeniyle deil, bunlarn cins bakmndan ncesiz olmalari itibariyle ondan meydana
gelmesi nedeniyle kabul etmilerdir. Onlara gre, en dorusu, bu sonsuza dek gidiin /
ncesiz bir f'ilin varlnn zorunlu bir sonucu olmasdr; nk sonradan var olann
ancak z bakmndan sonradan olan bir nedenden meydana gelmesi gerekirdi. Eskile
rin herhangi bir deiiklie uramayan sayca tek ncesiz (eze^) bir varln fiilen var
olduunu kabul etmelerinin iki nedeni vardr: Bunlardan birincisi, bu dngsel
varln ncesiz olduunun onlarca anlalm olmasdr; nk onlar u anda var olan
bireyin, daha ncekinin yok olmasyla meydana geldiini ve ayn ekilde onlardan
yok olann yok olmasnn da daha sonrakini meydana getirdiini anlamlardr. O
halde onlara gre, bu ncesiz deiikliin, ncesiz bir hareket ettiriciden ve tz
(cevher) ynnden deimeyip, ancak paralar bakmndan mekanda deiiklie
urayan, baka bir deyile, oluan nesnelerin bazlarna yaklap, bazlarndan
uzaklaan ve bunun sonucu olarak da bunlardan yok olann yok olmasna, var olann
da var olmasna neden olan ncesiz bir hareketliden meydana gelmesi zorunludur.
Bu gk cismi yalnzca mekanda deiiklie urayan bir varlktr. Bu varlk mekan
dnda baka tr bir deiiklie uramaz ve sonradan var olan fiilleri bakmndan
sonradan var olanlarn nedenidir. Fiillerinin srekli olmas, yani balangcnn ve sonu
nun bulunmamas dolaysyla bu varlk balangc ve sonu bulunmayan bir nedenden
doar./ Filozoflarn kesinlikle cisim olmayan ve maddesi bulunmayan ncesiz bir var
l kabul etmelerinin ikinci nedeni ise, hareketin btn trlerinin mekndaki hareke
te dayandn ve mekandaki hareketin de hem z hem de ilinti bakmndan kendisi
kesinlikle hareket etmeyen bir ilk hareket ettirici tarafndan z dolaysyla hareket
ettirilmesine bal olduunu grm olmalardr. Byle olmasayd, ayn anda sonsuz
sayda hem hareket eden hem de hareket ettirenler bulunurdu ki, byle bir ey im
knszdr. O halde bu ilk hareket ettiricinin ncesiz olmas gerekir; aksi takdirde o, ilk
olmazd. Durum byle olunca, d lemde var olan her hareket, ilinti bakmndan de
il, z bakmndan bu hareket ettiriciye dayanr. Hareket ettii anda hareket edenle
birlikte bulunan ite bu ilk hareket ettiricidir. Bir insann bir baka insan dourmas
gibi, hareket ettirilenden nce bir hareket ettiricinin bulunmas, z bakmndan deil,
ilinti bakmndandr. Yaratlnn balangcndan sonuna, yani var oluundan yok
oluuna dek, insann varlnn bir koulu olan hareket ettirici ise, ite bu ilk hareket
ettiricidir. Ayn biimde, onun varl btn var olanlarn; gklerin, yerin ve bunlarn
10.

Aristo, Fi2 ife, III, 5. 204b, 20.

-33.

133

arasnda bulunan nesnelerin korunmasnn da bir kouludur./ Btn bunlar burada


kesin kantla deil, yukarda grlen trden szlerle aklanmtr ve bu szler insaf
sahibi bir kimse iin kartlarmzn szlerinden daha doyurucudur. Bu husus sence
aksa, G a z z 1 'nin bu konuda filozoflara kar itirazda bulunurken, filozoflarn
kartlarndan ayrlmasna neden olan bir ayrla sen dmezsin. Aslnda G a z z l ?
nin ayrla der grnmesi yeterli deildir; nk ncesiz bir varln gerekte var
olduunu kabul etmelerinin nedeni aka bilinmezse, sonradan olan varln ncesizden meydana geldii konusundaki ayrlklarnn nedeni de aka bilinmi olmaz.
Daha nce de sylediimiz gibi, onlar bu hususu, tz bakmndan ncesiz olup daire
eklindeki btnsel hareket bakmndan deil, belirli hareketleri bakmndan var ve
yok olan bir varlk ya da cins ynnden ncesiz, yani ncesi ve sonu bulunmayan bir
takm fiiller aracl ile aklariar.
G a z z 1, filozoflar adna cevap vererek, der ki:
yle bir ey iler srlebilir: Biz, ne olursa olsun, sonradan olan bir varin ncesizden kmasn deil, sonradan olan varlklarn ilkinin/ ncesizden
kmasn imknsz t'rrz; nk sonradan var olma durumu, daha ncekin
den hem varln ar basmas ynnden, hem de bir ann, bir aletin, bir kou
lun, bir tabiatn, bir amacn ve onun yeni bir duruma sahip olmasn salayacak
herhangi bir nedenin bulunmas dolaysyla, bir ayrlk gstermez. Eer sz ko
nusu olan bu varlk, bu duruma gre, sonradan olan ilk varlk deilse, kendisin
den bir baka ey kt zaman onun, belirli bir mahalli kabule yatkn olmas
ya da uygun bir zamann ortaya kmas vb. dolaysyla, ncesizden kmas
mmkn olur.
G a z z 1, filozoflar adna bu yant verdikten sonra, onlara u karl verir:
Onda yatknln, uygun bir zamann ya da herhangi bir yeni durumun
ortaya kmas ile ilgili bu soru zmlenmi olmayp, ya sonsuzca bir zincir
leme gerekecek ya da kendisinden ncesi bulunan bir ilk varln kt bir ncesizde durmak gerekecektir.

134

Derim ki :

135

te bu soru, G a z z l* 'nin filozoflara yjneltmi olduu ilk sorudur. Bunun


bir sonucu olarak da, G a z z 1 , filozoflar, sonradan olann ncesizden ktn
kabule zorlamtr. Filozoflar adna soruya uygun olmayan, yani sonradan var olan bir
ilk varlk bulunmakszn sonradan olann ncesizden kabilecei eklinde bir cevap
verince,/ ayn soruyu onlara kar bir kant olarak bir kez daha yneltmektedir. Bu
sorunun cevab, daha nce de grld gibi, yledir: Sonradan olan, sonradan ol
mas bakmndan deil, ncesiz olmas bakmndan, yani cins ynnden ncesiz, fakat
paralar bakmndan nceli olmas dolaysyla ilk ncesizden kar; nk onlara
(filozoflara) gre, her ncesiz fil, kendisinden z itibariyle sonradan olan bir varlk
ksa da, ilk ncesiz varik deildir. Yine onlara gre, her ncesiz filin fiili de ilk
ncesiz variia dayanr; yani ilk olmayan ncesiz varln fiilinin koulunun bulun
mas, sonradan var edilenin ilk ncesiz varla dayanmas gibi, ilk ncesiz varla ba
ldr; Bu ballk ise, paralar dolaysyla deil, btn dolaysyladr.
Daha sonra G a z z 11, flozoflann grleri hakknda eitli aklamalar bu
lunduunu ileri srerek onlar adna cevap verir. yle ki, sonradan olan variin nce-

34.

136

sizden (kadm) kmas, ancak ncesi ve sonunun bulunmamas bakmndan, ncesize; her parasnm var ve yokluu dnlmesi bakmndan ise, sonradan olan varla
benzeyen devresel bir hareket aracl ile dnlebilir./ Bylece bu hareket, parala
rnn sonradan olmas dolaysyla sonradan var olanlarn balangc (ilkesi), btnnn
ncesiz (ezel) olmas bakmndan da ncesizin fiili olmu olur.
Daha sonra G a z z l T, filozoflarn, sonradan olan varln ilk ncesiz varlk
tan ktna ilikin szlerine itiraz ederek, onlara yle der :

137

Devresel hareket sonradan m yaratlmtr, yoksa ncesiz midir? Eer ncesiz


ise, o, sonradan var olanlarn nasl olur da balangc olabilir? Eer sonradan ya
ratlm ise, o, sonradan var olana muhta olacak ve bu muhta olmalar zincir
leme birbirini izleyip gidecektir. Siz, onun bir ynden ncesiz, bir ynden de
sonradan var olana benzediini; nk onun sabit olmas bakmndan ncesize,
deiken olmas bakmndan da sonradan olana benzediini ileri srmektesiniz.
Bu grnze kar / deriz ki: O, sabit olmas ynnden mi, yoksa deiken
olmas ynnden mi sonradan olanlarn balangcdr? Eer o, sabit olmas y
nnden sonradan olanlarn balangc ise, sonradan olan bir ey nasl olur-da
sabit olmas bakmndan bir baka eyden kabilir? Eer deiken olmas ba
kmndan ondan kyorsa, deikenlii gerektiren bir eye muhta demektir
ki, bu durum zincirleme olarak birbirini izleyecektir.
[Derim ki :]

138

G a z z 1 ' nin sznn anlam ite budur. Bu sz de safsatadan baka bir ey


deildir. Sonradan olan varlk, sabit olmas bakmndan deil, deiken olmas bak
mndan, devresel hareketten kar; u kadar var ki, devresel hareket, yenilenmesi ba
kmndan, yenilenen ve sonradan var edilen bir nedene muhta deildir; nk onun
yenilenmesi, sonradan var edilmi olmayp, balangc ve sonu bulunmayan ncesiz
bir fiildir. O halde bunu yapan varln ncesiz bir f'il olmas gerekir; nk ncesiz
fiil, ncesiz bir f'ilin; sonradan yaratlan fiil de, sonradan yaratlan bir filin fiilidir.
Hareketin ncesiz olmasndan, ancak onun balangc ve sonunun bulunmamas anla
lr. Onun sabit olmasndan anlalan da budur; nk hareket, sabit olmayp, deikendir./
G a z z 1 ite bu hususu kavrad indir ki yle der :
Bu sonutan kurtulmalar iin filozoflar bir tr hileye bavurmaktadrlar
ki, biz bunu yeri geldike aklayacaz.

kinci Kant
G a z z n der ki:
Filozoflarn ileri srdne gre, lemin Allah'tan sonra geldiini ve
Allahn lemden nce olduunu syleyen bir kimsenin, bu szle Allah'n za
man bakmndan deil, z bakmndan nce geldiini amalam olmas gerekir;
szgelii, bir'in iki'den nce gelmesi, zaman bakmndan bunlarn birlikte bu
lunmas mmkn olduu halde, tabiat dolaysyladr; ayn ekilde Gnein ha
reketinin, ona tabi olan glgenin hareketinden, elin hareketinin yzn hare

-35-

139

ketinden, su iindeki elin hareketinin suyun hareketinden nce gelmesi gibi, ne


den de nedenliden nce gelir; nk btn bunlar, zaman bakmmdan eit ol
duklar halde, bunlardan biri neden, teki ise nedenlidir; zira kiinin hareketi
ile glgenin hareket ettii, suyun iinde bulunan elin hareketi ile suyun hareket
ettiinin sylenmesi mmkn oldua halde, aralannda bir eitliin bulunmas
sz konusu olsa da, glgenin hareketi ile kiinin hareket ettii ve suyun hareke
ti ile elin hareket ettii sylenemez. Eer Allahn lemden nce gelmesinden
amalanan bu ise, her ikisinin de ya sonradan yaratlm ya da ncesiz olmas
gerekir; nk bunlardan birinin sonradan yaratlm, tekinin ise ncesiz olmas imknszdr./ Eer Allah'n leme ve zamana olan nceliinin z bakmndan
deil, zaman bakmndan olduu amalanrsa, o takdirde lemin ve zamann
varlndan nce lemin yok olduu bir zaman bulunurdu; nk yokluk var
lktan nce gelmi ve Allah'la varlk arasnda sonu bulunup, ba bulunmayan
uzun bir sre gemitir; buna gre zamandan nce gemite sonu olmayan bir
zaman var demektir ki, byle bir ey eliiktir. te bundan dolay, zamann
sonradan var olduunu sylemek imknszdr. Hareketin ls diye tanmla
nan zamann ncesiz olmas zorunlu olduuna gre, hareketin de ncesiz olma
s zorunludur. Hareketin ncesiz olmas zorunlu olunca da hareketinin srekli
olmasyla zamann srekli olmasn salayan hareketli nesnenin ncesiz olmas
zorunlu olur.
Derim ki ;

140

141

G a z z i l nin filozoflardan aktard grn ifade ettii husus, kesin bir kant
deildir. Bu gr yle zetleyebiliriz: Allah lemden nce ise, ya kiinin, glgesinden nce gelmesi gibi, zaman bakmndan deil, nedensellik bakmndan, / ya da yap
ustasnn, yapnn duvarndan nce gelmesi gibi, zaman bakmndan nce gelir. Eer
Allah, kiinin, glgesinden nce gelmesi gibi, nce geliyor ve ncesiz ise, o zaman
lem de ncesiz demektir. Eer Allah zaman bakmndan nce geliyor ise, kendisi ile
lem arasnda ncesi olmayan bir zamann gemesi gerekir ki, buna gre zaman da
ncesiz olur; nk zamandan nce bir zaman bulunduuna gre, onun sonradan var
olduu dnlemez. Zaman ncesiz olduuna gre, hareket de ncesiz demektir;
nk zaman ancak hareketle birlikte dnlebilir. Hareket ncesiz olduuna gre,
hareketli de ncesizdir ve dolaysyla onu hareket ettiren de zorunlu olarak ncesiz
olur.
Bu kantn doru olmamasnn tek nedeni, Allah hakknda zamann sz konusu
edilememesidir; oysa lem iin zamanda bulunmak sz konusudur. Buna gre, ncesizi lemle kyaslamak suretiyle/onlarn ayn anda birlikte olduklarn syleyemeyece
imiz gibi, zaman ya da nedensellik bakmndan Allah'n lemden nce olduunu da
syleyemeyiz; nk ncesiz iin zamanda bulunmak sz konusu olmad halde,
lem iin sz konusudur,
G a z z 1 der ki ;
Buna yle kar Klabilir : Zaman sonradan var edilmi ve yaratlm
olup, bundan nce kesinlikle zaman yoktur. "Yce Allah lemden ve zamandan
ncedir" sznzn anlam, O'nun lem ve zaman asndan nce var olmas,
daha sonra da lem ve zamann var olup, O'nunla birlikte bulunmasdr. "O var

.36.

iken lem yoftfu " sznzn anlam ise, Allah'n znn varolup, hibir biim
de lemin znn bulunmamasdr. "Allah vard ve O'nunla birlikte lem de
vard sznzn anlamna gelince, bu, yalnzca iki zn var olmas demektir.

Ayrca, nce olmann anlam, yalnzca Allah'n varlk bakmndan tek bana
bulunmasdr. Buna karlk, lem de bir tek belirlenmi bireye benzemektedir.
142

"Szgelii, Allah var iken s yoktu, / fakat daha sonra, var olan Allah'la birlik
te s da vard" dersek, bu szmz, ancak bir zn var olup, tekinin bulun

madn, daha sonra ise, iki zn de var olduunu ifade eder. Her ne kadar bu
durumda hayalgc bir nc eyin, yani zamanm varln dnmeden ede
miyorsa da, gerekte byle bir eyin varlmn dnlmesi gerekmez. nk
hayal gcnn yanlglarna katlmamz gerekmez.
Derim ki :

143

144

145

Ashnda bu, irkin bir yanltmacadr; nk kesin kant, iki tr varln bulun
duunu ortaya koymutur. Bu iki tr varlktan biri, tabiatnda hareket bulunan var
lktr ki, bunun zamandan ayrlmas mmkn deildir; teki ise tabiatnda hareket
bulunmayan varlktr ki, bu varlk ncesiz (ezeli) olup, zamanla nitelendirilemez. Ta
biatnda hareket bulunan varlk, duyular ve aklla bilinen bir varlktr. Tabiatnda hareket ve deime bulunmayan varlk ise,/ her hareketlinin bir hareket ettiricisi ve her
eserin bir filinin bulunduunu, birbirini hareket ettiren nedenlerin sonsuzca devam
etmeyip, hibir ekilde hareket etmeyen bir ilk nedende son bulacan kabul edenlerce, kesin olarak kantlanmtr. Yine kesin olarak kantland zre, tabiatnda
hareket bulunmayan varlk, tabiatnda hareket bulunan varln nedenidir. Ayrca
kesin kantla gsterildii zre, tabiatnda hareket bulunan varlkzamandanaynlamaz;
tabiatnda hareket bulunmayan varla ise hibir ekilde zaman iliemez. Buna gre,
iki varlktan biri tekinden nce gelmi demektir. Baka bir deyile, kendisine
zaman ilimeyen varln ne zamanda bir ncelii ne de kiinin glgesine nceliinde
olduu gibi, hareketli varln tabiatna bal olan nedenin nedenliden nce gelmesi
sz konusudur,/ Bu nedenle hareket etmeyen varln hareket edenden nce gelme
sini, iki hareketli varlktan birinin tekinden nce gelmesine benzeten kimse kesinlik
le yanlg iindedir; nk bu cinsten iki varlktan her birinin tekine kyaslandn
da, ya tekiyle zamanda ya ondan nce ya da ondan sonra olmas gerekir. Eski
filozoflarn grlerini iyice anlayamadklar iin daha sonra gelen slm
filozoflar
byle bir yanlgya di mlerdir. O halde iki varlktan birinin tekinden nce gelmesi,
deimez olan ve zamanda bulunmayan varln, deien ve zamanda bulunan varlk
tan nce gelmesidir; ite bu, nceliin bir baka trdr. Bu durumda bu iki varln
zamanda olmas veya birinin tekinden nce gelmi olmas, doru deildir./ O halde
G a z z I T'nin "Allah'n lemden nce gelmesi, zamanda bir ncelik deildir" sz
dorudur. Fakat Allah'n zamanda bir ncelii bulunmad takdirde, lemin ondan
sonra gelmesinden ancak nedenlinin nedenden sonra gelmesi anlalr; nk sonra
gelme, nce gelmenin kartdr; iki kart ey ise, bilimlerde ortaya konduu zre,
zorunlu olarak ayn cinstendir, ncelik zamanda olmasayd, sonralk da zamanda
olmazd. Bylece daha nce karlalan glk burada da ortaya kar. yle ki; Ne
denli, bir fiili yerine getirme koullarna sahip olan nedenden nasl olur da sonra gele
bilir? Filozoflar, hareketli varln btn olarak bir ilkesi bulunduunu kabul ettikle

37

146

147

ri iin, bu glkten etkilenmezler. Dolaysyla onlar iin sonradan var olan varlkla
rn ncesiz bir varlktan ktn ileri snneleri mmkn olmutur. Onlarn bu konu
daki kantlarndan biri udur : Hareketli varln bir balangc bulunmad gibi, b
tn olarak sonradan var olan bir ey de deildir. Nitekim sonradan var olan bir ey
kabul edildii takdirde, onun var olmadan nce de var olduu kabul edilmi olur;
nk .sonradan var olma, bir harekettir; hareket ise,/ ister zamanda isterse anda za
mansz olsun, zamanl olarak hareketli bir nesnede bulunur. Yine her sonradan var
olan nesnenin, var olmadan nce de var olmas mmkndr. Geri, daha sonra deini
lecei zre, bu ilke kelamclar arasnda tartma konusudur. mkn, hareketli varla
iliik olan zorunlu bir niteliktir, O halde, sonradan var olan bir varlk kabul edildii
takdirde, onun var olmadan nce de var olmas gerekir. Burada sz konusu edilen b
tn bu szler, cedel ttndendir; fakat kelamclarn ileri srdklerinden ok daha do
yurucudur.
G a z z 1 nin, ''szgelii, Allah var iken s yoktu, fakat daha sonra var olan
Allah'la birlikte a da vard, dersek, bu szmz ancak bir zn var olup, tekinin
yok olduunu, daha sonra ise iki zn de var olduunu ifade eder ve bu, nc bir
eyin, yani zamann varlnn dnlmesini gerektirmez sz dorudur. Ancak,
sann Allah'tan sonra gelmesi, z bakmndan zamanda bir sonralk olmayp, bir
sonralk sz konusu olduu takdirde, bu sonralk ilinti bakmndan bir sonralktr;
nk / zaman, sonra gelen eyden nce gelir; baka bir deyile, s'nn varl, za
mann nce gelmesini ve kendisini sonradan var edilmi olmasn gerektirir. Alem iin
byle bir gereklilik ancak, s ve teki var olup yok olan varlklarda olduu gibi, her
iki ucundan da zamann, daha teye uzand hareketlinin bir paras olduu takdirde,
sz konusu edilebilir. Btn bunlar burada kesin kantla ortaya konmam, yalnzca
karlkl kat tutumun ve G a z z 1 nin daha sonra filozoflardan aktard delille
rin doru olmad aklanmtr.
G a z z 1, filozoflar adna cevap vererek, der ki :
Bir kimse bu konuda diyebilir ki ; "Allah vard ve lem yofeiu szm
zn, bir znvarl ve lemin yokluu dnda, nc bir anlam daha vardr;
nk gelecekte lemin yokluunu varsayarsak, bu durumda bir zn varl,
bir baka zn de yokluu / sz konusu olacaktr. Oysa "Allah vard ve lem
y o k tu " demek doru olmayp, "lem yok iken Allah var olacaktr" demek
doru olur; nk gemi iin "Allah vard, lem y o k tu " denebilir. "Vardt"'\e
"var olacaktr" szmz arasnda bir fark bulunmaktadr; nk bunlardan biri
tekinin yerine geemez. O halde bu farklln nereden geldiini inceleyelim.
Kukusuz, "vard" ve '' var olacaktr" szckleri arasnda ne zn varl ne de
lemin yokluu ynnden bir farkllk bulunmayp, bu farkllk sadece nc
bir kavramda bulunmaktadr; nk biz, gelecekte lemin yokluu hakknda
"Allah vard, lem y o k tu " dersek, bize u itirazda bulunulur : Bu yanltr;
nk vard szc ancak "gem i" i ifade eder ve bu da "vard" szcnn
altnda nc bir anlamn bulunduunu gsterir ki, bu nc anlam da "ge
m i" kavramdr. "G em i" kavram, kendi z dolaysyla zaman; bakas
dolaysyla ise hareket ifade eder; nk hareket, zamann gemesine bal ola
rak gemektedir. O halde lemden nce, lemin fiilen var olmasnda son buluncaya dek, geip gitmi olan bir zamann zorunlu olarak bulunmas gerekir./

148

149

.38-

Derim ki :
G a z z 1r, burada ksaca onlarn unu bilmelerini istemektedir : "Bu ey vard,
u ey y ok tu , daha sonra ise "bu ey vard ve u ey de vard" diyen bir kimsenin

150

151

152

sznde nc bir anlam daha vardr ki, bu da zamandr. te bunu ifade eden ey de
"vard" szcdr. Bunun kant ise, bu anlamdaki kavramn gemi ve gelecek y
nnden farkllk gstermesidir; nk biz gemite belli bir eyin varln, bir baka
eyin yokluuyla birlikte dndmz takdirde, "bu ey vard, u ey yoklu"deriz.
te yandan gelecekte bir eyin yokluunu, bir baka eyin varlyla birlikte dn
dmz takdirde ise, "bu ey var olacaktr, u ey var olmayacaktr" deriz. O halde
bu iki kavramn deiik olmas, burada nc bir anlamn bulunmasn gerektirir.
Eer "bu ey vard, u ey y o k tu " szmzdeki ''t'ardi szc, bir anlam tamasayd, "vard" ile "var olacaktr" szmz arasnda bir farkllk bulunmayacakt.
G a z z 1"'nin btn syledikleri bundan ibarettir ve aka kendiliinden bilinen
hususlardr./ Bununla birlikte, tabiatlar zamanda bulunmak olan varlklar, ncelik
ve sonralk bakmndan, birbiriyle karlatrdmzda, bu husustan kuku duyula
maz. Eer bu varlklar zamanda bulunsayd, "vard" szc vb., bu tr nermelerde,,
"Allah balayc ve esirgeyici idi. " sznde olduu gibi, konu ile yklem arasndaki
"b a " dan baka bir eye iaret etmezdi. "Aliah vard, lem yoktu, daha sonra Allah
vard ve lem de vard" sznde olduu gibi, bunlardan biri zamanda bulunup, teki
bulunmad takdirde de durum ayndr. Bu nedenle bu tr varlklarda byle bir
karlatrma yapmak doru deildir. Byle bir karlatrma, ancak lemin yoklu
unu varlyla karlatrdmz zaman, kuku gstermeyecek bir biimde doru
olur; nk lemin varl zamanda olsayd, yokluunun da zamanda bulunma.s gere
kirdi. Alemin, lem var olduu anda, yokluu doru olmadna gre, bu yokluun
varlktan nce olmas gerekir./ Buna gre yokluk varlktan nce, lem ise yokluktan
daha sonradr; nk hareketteki ncelik ve sonralk ancak zamanla birlikte kavrana
bilir. Bu grn eksik yn, karlatrmann Allah ile lem arasnda yaplm olma
sdr. te yalnzca bu ynden G a z z 1 Tnin filozoflardan aktrd bu gr, ge
ersiz olduu gibi, kesin bir kant da oluturmaz.
G a z z 1 ?, filozoflarn grne kar kma konusunda kelamclar adna
onlara yant olarak der ki:
Bu iki szcn temel anlam, bir zn varl, teki zn de yoklu
udur. Bu iki szck arasndaki balanty ortaya koyan nc unsur, bizimle
ilgili olan zorunlu bir ilikidir. Bunu yle kantlayabiliriz: Biz gelecekte lemin
yokluunu, daha sonra da kendimizce bir ikinci varl dnecek olursak, bu
durumda "Allah vard, lem y o k tu " dememiz gerekir. Kendisinden, ister
ilk yokluu isterse varlktan sonra gelen ikinci yokluu amalayalm, bu
grmz dorudur./ Bunun bir ilikiyi gsterdiinin belirtisi, "gelecek in
gemi olabilecei ve onun "(em", szc ile ifade edilebileceidir. B
tn bunlar, hayal gcnn bir eyin ncesini dnmeksizin, o eyin balan
gcn dnemeyeceinden ileri gelir. Hayalgcnden ayrlamayan bu nceliin
gerekte var olan bir ey olduu dnlr ki, bu da zamandr. Bu durum hayalgcnn, szgelii, ba ynnde, yzeyinin tesinde herhangi bir ey bulunmakszm sonlu bir cismi dnmekten aciz kalmasna benzer. Bylece lemin

-39

tesinde dolu ya da bo bir mekann bulunduu dnlr. Alemin yzeyinin


stnde bir eyin ve onun tesinde bir uzakhn bulunmad sylenirse, hayalgcnn byle bir eyi kabul etmesi mmkn deildir. Ayn biimde lemin
varlndan nce gerekte var olan bir ncenin olmad ileri srlrse, hayalgcnn byle bir eyi de kabul etmesi mmkn deildir. Bunun yannda, hayalgcnn, lemin tesinde sonsuz bir uzantya sahip olan bir boluun bulundu
unu dnmekte yanlgya dmesi mmkndr; nk byle bir boluun
kendiliinden kavrand sylenemez. Uzant ise, boyutlar birbirinden uzak
olan cisme tabidir. Cisim sonlu olduu takdirde, ona tabi olan uzant da sonlu
olur. Boluk ve doluluun kesintiye uramas kavranamadna gre, hayalgc,
kabul etmese de, lemin tesinde boluun da doluluun da bulunmad anlalm olur./ Mekandaki uzantnn cisme tabi olduu sylenebilecei gibi,
zamandaki uzantnn da ayn biimde harekete tabi olduu sylenebilir; nk
.zaman hareketin uzantsdr; tpk bunun gibi, mekandaki uzant da cismin
boyutlarnn uzantsdr. Cismin boyutlarnn sonlu olduuna ilikin kant,
lemin tesinde mekanda bir uzantnn varln imknsz kld gibi, her iki
utan da hareketin sonlu olduuna ihkin kant da lemin tesinde zamanda
bir uzantnn dnlmesini imknsz klar. Oysa hayalgc, kendi hayali ve
tasavvuru dolaysyla byle bir eyi kabul etmekte ve bundan geri durmamak
tadr. " n c e " ve "sonra" ya oranla ayirdedilebilen zamandaki uzant ile "st"
ve "a lt" a oranla ayirdedilebilen mekandaki uzant arasnda hibir fark yoktur,
st bulunmayan bir stn varln kabul etmek mmkn olursa gerekte n
cesi bulunmayan bir ncenin de kabul edilmesi mmkn olur. Byle bir ey
ancak, en yksek noktann bir stnn de bulunduu ileri srldnde olduu
gibi, kuruntuya dayah bir hayalden ibarettir. Bu, zerinde dnlmesi gereken
zorunlu bir sonutur; nk filozoflar, lemin tesinde boluun da, dolulu
unda da bulunmad hususunda birlemilerdir.

J 53

Derim ki :

154

155

Bu gr zetle iki itirazdan olumaktadr: Bunlardan biri, "nce" ve "sonra"


dan oluan gemi ve gelecein hayalgcne kyasla var olan iki nesne olduunun d
nlmesidir; nk biz gelecein gemi olacan ve gemiin de daha nce gelecek
olduunu dnebiliriz./ Durum byle olunca, gemi ve gelecek, zleri dolaysyla
var olan nesnelerden olmayp, bunlarn, insan nefsinin dnda ayrca bir varlklar da
yoktur. Dolaysyla bunlar, yalnzca insan nefsinin meydana getirdii eylerdir. Hare
ket ortadan kalknca, bu iliki ve karlatrmann da bir anlam kalmaz.
Btn bunlara yle yant verilebilir: Hareketle zaman arasnda zorunlu bir ba
lantnn bulunduu hususu dorudur. Zaman, zihnin harekete oranla meydana ge
tirdii bir eydir; bununla birlikte ne hareket ne de zaman ortadan kaldrlabilir;
nk zamann varl, ancak hareketi kabul etmeyen varlklarda imknsz olur. Za
man ancak hareketli varlklarla ya da onlarn varlnn dnlmesiyle zorunlu olarak
ilikilidir; nk burada hareketi kabul eden ve etmeyen olmak zere yalnzca iki
tr varlk bulunmaktadr. Bunlardan hibiri tekine dntrlemez. Aksi takdirde
zorunlunun mmkne dntrlmesi imkn dahilinde olurdu. / Eer hareket mm
kn deilken var olsayd, hareketi kabul etmeyen varlklarn tabiatnn da hareketi

40

kabul eden varlklarn tabiatna dnmesi mmklin olurdu ki, byle bir ey imkn
szdr. Bunun byle olmasnn nedeni, hareketin zorunlu olarak bir eyde bulunmas
dr. Eer hareket, lemin varlndan nce mmkn olsayd, hareketi kabul eden nes
neler zorunlu olarak zamanda bulunurdu; nk hareket mutlak yoklukta deil, an
cak skunu kabul eden bir nesnede mmkndr. Bunun nedeni, yokluun, varla
dnmesi mmkn olmakszn, yoklukta kesinlikle bir imkn halinin bulunmamas
dr. Bundan dolay, sonradan var olan bir eyin kendisinden nce gelen bir yokluu
nun bulunmas; bu eyin yokluunun, onun varlm kabul eden bir eyle (mevzi')
balantl olmas ve teki btn kartlarda olduu gibi, kendisinden yokluun kalk
mas gerekir. Szgelii, scak olan nesne souyunca, scakln tz souklua dnmeyip, ancak scakl kabul eden ve onu tayan nesne scaklktan souklua
dnr.

156

157

158

Bu itirazlardan kincisi ise, - ki sz edilen itirazlardan en gl olandr - irkin


bir safsatadan ibarettir. Bu itirazn z udur: Kendisinden nce hareketli nesne bu
lunmayan ilk hareketin balamasndan nce bir nceliin bulunduunu dnmek,
hayalgcnn, lemin snrnn, szgelii, en st noktasnn, zorunlu olarak, / ya bir
baka cisimde ya da bir bolukta son bulduunu, dnmesine benzer; nk uzant
cisme tabi olan bir eydir; tpk bunun gibi, zaman da harekete tabi olan bir eydir.
Eer sonu olmayan bir cismin varl mmkn deilse, sonu olmayan bir uzntnm da
varl mmkn deildir. Sonu olmayan bir uzantnn varl mmkn olmadna
gre, her cismin bir baka cisimde ya da szgelii, boluk gibi, kendisinde uzant
dnlebilen bir nesnede son bulmas ve bunun da bylece sonsuzca devam edip
gitmesi mmkn deildir. te hareket ve harekete bal olan zaman da byledir. Eer
gemi bir hareketin sonsuz olmas imknsz olup, balangcnda snrl olan bir ilk
hareket varsa, onun bir ncesinin bulunmas imknsz olur; nk onun bir ncesi
olsayd, ilk hareketten nce de bir baka hareket bulunurdu.
te bu itiraz, daha nce de sylediimiz gibi, irkindir ve yanltmaca ve saptr
ma trndendir. "Safsata Kitah" (Sophistici Elenchi)'n okursan, bu gerei daha iyi
anlarsn. Baka bir deyile, G a z z l, zaman ve hareket gibi, herhangi bir durumu
(vaz') bulunmayan ve btn de olmayan bir nicelii, cisim gibi, durumu ve btn
bulunan bir nicelie benzetmekte ve / durumu buiunan nicelikte sonsuzluun imkn
szln, durumu bulunmayan nicelikte sonsuzluun imknszlna bir kant olarak
gstermektedir. Bylece G a z z 1 , cisim gibi, fiilen var olduu dnlen bir
nicelikte artma olduunu tasavvur ettiinde, nefsin bu fiilini her iki nicelik iin de
ayn trdenmi gibi gstermektedir. Oysa byle bir eyin yanl olduu aka grl
mektedir; nk fiilen var olan bir byklkte artma olabileceini tasavvur etmek, bu
artmann yine flen var olan bir baka byklkte son bulmas gerekecei iin, b
ykln znde ve tanmnda bulunmayan bir eyi tasavvur etmek demektir. Sonra
dan var olan harekette ncelik ve sonral dnmek ise, tz bakmndan var olan
bir eyi dnmek demektir; nk sonradan var olan bir hareket, ancak zamanda
mmkndr; baka bir deyile zamann, hareketin balangcndan daha teye gemesi
gerekir. Ayn biimde, balangc bir baka zamann sonu olan bir zaman dnmek
mmkn deildir; nk "an, gemiin sonu ve gelecein de balangc olan eydir,
biiminde tanmlanr; nk "an" imdi var olandr; imdi var olan ise: zorunlu olarak gemile gelecek arasnda bulunur./ imdi var olandan nce bir "gemi in bu

-41-

159

160

161

lunmadn dnmek imknszdr. [Matematikteki) noktada ise durum byle deil


dir; nk nokta izginin ucu olup, izgiyle birlikte bulunur. Bunun nedeni, izginin
hareketsiz olmasdr. Dolaysyla bir izginin balangc olup, tekinin sonu olmayan/
bir noktay dnmek mmkndr. "A n " a gelince, onun hem gemi hem de gelecek
zamanla birlikte bulunmamas mmkn deildir. O halde "an zorunlu olarak gemi
len sonra, gelecekten de ncedir. Kendi bana var olmas mmkn olmayan eyin,
gemi bir zamann sonu olmakszn, gelecein varlndan nce bulunmas da mm
kn deildir. O halde bu yanlgnn nedeni "un" n noktaya benzetilmesidir. Sonradan
var olan her hareketten nce bir zamann bulunduunun kant udur: Her sonradan
var olan nesnenin daha nce yok olmas gerekir; sonradan var olduu dorulanan
nesnenin bu var olduu anda yok olmas mmkn deildir./ O halde onun iinde bu
lunduu dorulanan ann dnda baka bir anda yok olmas doru olur; her iki an
arasnda ise, bir zaman bulunur; nk bir noktay bir baka nokta izlemedii gibi,
bir an da bir baka an izlemez. Bu durum, bilimlerde aka ortaya konm u^r. O halde
hareketin bulunduu andan nce zorunlu olarak bir zaman var demektir; nk
gerekte var olan iki an dndmzde, bunlar arasnda kesinlikle bir zaman bulun
maktadr.
Bu konuda sylenenin aksine, "st" "nce" ye, "a n " "nokta" ya, "durumu
olan nicelik" "durumu bulunmayan nicelie" benzemez. imdi var olmayan, ken
disinden nce bir "gemiti" bulunmayan bir ann bulunabileceini ileri sren kimse
SZ edilen nitelie sahip olan bir an kabul etmek suretiyle zaman ve an ortadan kal
drm ve daha sonra da balangc bulunmayan bir zaman ortaya koymu olmakta
dr ki, bu durum kendi kendisiyle eliiktir. Bu nedenle, her sonradan var olan nesne
deki nceliin varln hayalgcne balamak doru deildir; nk ncelii ortadan
kaldran kimse, sonradan var olan eyi de ortadan kaldrm olur. Oysa stn st oldu
unu ortadan kaldran kimse, bunun aksini kabul etmi olur; nk bu kimse, mutlak
st ortadan kaldrmaktadr./ Mutlak st ortadan kaldrldnda, mutlak alt da orta
dan kaldrlm olur. Bu ikisi birden ortadan kaldrlnca da, ar ve hafif ortadan
kaldrlm olur. Hayalgcnn, boyutlar dz olan bir cismin baka bir cisimde son
bulduuna ilikin verisi yanl olmayp, zorunlu olarak dorudur; nk boyutlar
dz olan nesnede artma sz konusu olabilir. Kendisinde artmann sz konusu olduu
eyin ise tabiat bakmndan bir snn yoktur. Bu nedenle dz cisimlerin, onlar kua
tan kre biiminde bir cisimde son bulmas sorunludur; nk bu cisim her bakmdan
tam olup, kendisinde artma ve eksilme sz konusu olamaz. Bu bakmdan zihin, kre
biimindeki cismin kendisinden baka bir eyde son bulmasn tasavvur etmek iste diinde, imknsz olan bir eyi tasavvur etmek [istemi] olur. te btn bunlar, kelamclar ve konuyu dzenli bir biimde incelemeye girimeyenlerce kavranamayan
sorunlardr.
Ayn biimde zaman, sonun bykle bal olmas anlamnda harekete bal deildir; nk son, / byklkte bulunduu iin, bykle baldr; bu durum,
ilintinin kendisini belirleyen bir eyde (konuda) bulunmasna, kendisine bu ey
sayesinde iaret edilmesine ve onun bu eyin bulunduu yerde bulunmasna ben
zer. Zamanla hareketin birbirinden ayrlmazl konusunda ise, durum byle deildir.
Aksine zamanm harekete bal olmas, daha ok, saynn saylan eye bal olma
sna benzer. Baka bir deyile, saynn saylan eyin belirlenmesiyle belirlenmedii

42-

162

ve oalmasyla oalmad hususu, zamanla hareketler arasndaki ilikide de ayn


biimde sz konusudur. Bu nedenle zaman her hareket ve her hareketli iin ayn olup,
her yerde bulunmaktadr, yle ki, yeryzndeki bir maarada bir grubun kk ya
larndan itibaren kapal tutulduklarn dnecek olursak, bunlarn lemdeki duyu
larla alglanan hibir hareketi alglayamasalar da, zaman algladklarn kesinlikle sy
leyebiliriz. le bu nedenledir ki, A r i s t o , zamanda hareketlerin varlnn, daha
ok, sayda saylanlarn varlna benzediini ileri srmektedir;^^
nk say, say
lanlarn oalmasyla oalmad gibi, saylanlarn yerlerinin belirlenmesiyle de say
nn yeri belirlenemez. A r i s t o 'ya gre, bu nedenle, zamann kendine zg zellii, tpk saynn saylan nesneleri lmesi gibi, hareketleri ve/ hareketli olmalar
ynnden hareketli varlklarn varln l m e k t i r . ^ t e bu nedenle A r i s t o ,
zaman tanmlarken, onun harekette bulunan ncelik ve sonralk dolaysyla hareke
tin says olduunu sylem ektedir.^^D urum byle olduuna gre, sonradan var
olan belli bir saylabilir nesnenin varln varsaydmz takdirde, saynn sonradan
var olmu olmas gerekmeyip, kendisinden nce bir saynn gelmesi, saylabilir bir
nesnenin varlnn zorunlu kouludur. Tpk bunun gibi, sonradan var olan bir hare
ket bulunuyorsa, bu hareketten nce bir zamann da bulunmas sorunludur. Zaman,
hangi trden olursa olsun, belli bir hareketin varl dolaysyla meydana geliyorsa,
ancak o hareketle birlikte alglanabilir. te bylece sen, zamann tabiatnn bykl
n tabiatndan ok daha farkl bir ey olduunu anlam olursun.
G a z z l^, filozoflar adna cevap vererek, der ki;

163

yle denebilir: Bu karlatrma yetersiz bir karlatrmadr; nk


lemin ne st ne de alt vardr; o, yalnzca kre biimindedir; krenin ise st
bulunmad gibi, alt da yoktur. Bir yne, bann stnde olmasndan dolay,
st; bir bakasna da ayaklarnn altnda olmasndan dolay, alt adn verirsen,
bunlar, sana gre deien isimlerdir./ Sana gre alt olan yn, ayaklarnn ta
ban, senin ayaklarnn tabannn tam altna decek biimde yerkresinin kar
t ynnde durduunu dndn bir bakasna gre, sttr. Hatt gky
znn, gndzn senin stnde bulunduunu dndnde paralarndan olu
an yn, geceleyin btnyle yeryznn altnda bulunur. Yeryznn altnda
bulunan ey ise, gnlk dn dolaysyla yeryznn stne geri dner. Oysa
lemin varlnn balangcnn, onun sonu haline dnmesi dnlemez.
Szgelii, bir ucu kaln, tek ucu ince olan bir odun paras dnecek ve
ince olan ucun son bulduu yne st, kaln ucun son bulduu yne de alt
adn verecek olursak, bylece lemin paralarnda ze ilikin bir ayrlk grl
mez. Bunlar yalnzca bu odun parasnn biimine uygun olarak verilen bir ta
km isimlerden ibarettir; nk bu odun paras tersine evrildiinde, isimler de
deimi olur. Oysa lem deimez. Dolaysyla lemin paralar ve onda bulu
nan yzeyler deimedii halde, lemdeki st ve alt yalnzca senin durumuna
gre deimektedir. lemden nce gelen yoklua ve onun varlnn balan

l.

12.
13.

Aristo, Fizik, IV , 11. 219b, 6vd.; 220b, 7-10.


Aristo, Fzife. IV, 12. 220b, 15-24; 221b, 14-18.
Aristo, Fizik, IV, 11. 219b, 1-2; 220a, 24-25.

-43-

g noktasna geiince, bu, lemin zne ilikin gerek bir varlk olup, bunun
deiip, son haline gelmesi dnlemez. Ayn ekilde, leme ilien ve lemin
yok olmas annda dnlen yokluun da lemden nce gelen bir yokluk olduunu dnmek mmkn deildir./ lemin varlnn nce ve sonra olan
iki ucu, lemin zne ilikin ve gerekte var olan ulardr. Bunlarn st ve altn
dnda kendilerine oranla deimeleri suretiyle deimeleri dnlemez. Biz
(filozoflar) lemin st ve alt bulunmadn syleyebilirsek de, siz (kelamclar) lemin varlnn ncesi ve sonras bulunmadn syleyemezsiniz. nce
ve sonra ortaya konduuna gre, zamann, nce ve sonra sayesinde kavranan
ey dnda, baka bir anlam yoktur.

164

Derim ki :

165

166

G a z z l Tnin filozoflar adna verdii bu yant, son derecede zayftr. Bu


yantn z udur; st ve alt greceli olan eylerdir. Bu nedenle onlarda hayalgcnn dourduu bir sonsuzca gidi sz konusu olmaktadr. Oysa nce ve
sonra ile ilgili olan sonsuzca gidi, hayalgcnden doan bir sonu deildir; nk
burada bir grecelik sz konusu olmayp, yalnzca akl bir kavram sz konusudur.
Bunun anlam udur; Bir eye ait olduu dnlen stn, o eyin alt olduunun
dnlmesi de mmkndr. Ayn biimde, altn da st olduunu dnmek olasdr./ Oysa sonradan var olan bir eyden nce gelen ve nce ad verilen yokluun,
sonradan var olan eyden sonra gelen ve sonra ad verilen yoklukla ayn olduunu
dnmek mmkn deildir. Bundan sonra da onlar iin glk ortadan kalkm
deildir; nk filozoflara gre, burada doal bir st sz konusudur ve hafif olan
cisim, bu ste doru hareket eder, ayrca burada bir de alt sz konusudur ve ar
olan cisim bu alta doru hareket eder. Byle olmasayd, ar ve hafif greceli ve bir
duruma bal olurdu. Onlara gre, cismin doal st denilen ucunun hayalgcnde ya
bir bolukta ya da bir dolulukta son bulmas sz konusu olabilir. te bu kant, filo
zoflarn haklln ortaya koymak bakmndan yalnzca u iki ynden geersiz olur;
Bunlardan biri, filozoflarn mutlak bir st ve mutlak bir alt kabul etmekle birlikte,
mutlak bir nce ve mutlak bir sonra kabul etmemeleridir./ kincisi ise, onlara kar
kanlarn u gr ileri srmeleridir: Hayalgcnn stn bir st bulunaca ve
bunun da sonsuza dek sreceini dnmesinin netieni, onun greceli olmas deildir;
aksine, byle bir ey, hayalgcnn, tpk sonradan var olan bir nesnenin ancak bir
ncesinin bulunduunu dnmesi gibi, bir bykln de ancak baka bir byk
le bitiik olduunu dnmesinden ileri gelmektedir. Bu nedenle G a z z l u st
ve alt szcnden i ve d szcne gemektedir.
Bylece o, filozoflara yant olarak, der ki;
Deriz ki; st ve alt szckleri arasnda bir ayrlk yoktur; nk bu sz
ckleri belirlemenin hibir anlam yoktur. O halde i ve d szcklerini ele
alarak yle diyebiliriz; Alemin bir ii, bir de d vardr. [O halde acaba lemin
dnda dolu ya da bo bir nesne var mdr? Onlar (filozoflar) diyeceklerdir ki;
Alemin tesinde ne bir boluk ne de bir doluluk vardr. Eer siz dtan lemin
en yksek yzeyini anlyorsanz, onun bir d var demektir. Eer bundan baka
bir eyi anlyorsanz, onun bir d yok demektir. Onlar buna benzer bir biim
de bize "lemin varlnn bir ncesi var m dr? diye sorarlarsa, yant ola

44

rak deriz ki: Eer bu szden lemin varlnn balangcn, yani balad ucu
nu anlyorlarsa, o takdirde onun bir ncesi vardr. Bu durumda lemin bir d
da var demektir; nk sizce bu d, lemin son ucu ve yzeyinin sona erdii
yerdir. Eer siz nce szcnden baka bir eyi anlyorsanz, o zaman lemin
bir ncesi yok demektir. Tpk bunun gibi, "lemin dndan" yzeyden baka
bir ey anlalyorsa, o takdirde de yine "lemin dnda bir ey yoktur" denir.
"ncesi bulunmayan varln bir balangcnn bulunabilecei akla aykrdr"
derseniz, "d bulunmayan bir cismin sonunun bulunabilecei de akla aykr
dr" denir. "Onun d yalnzca son bulduu yzeydir" derseniz, "onun ncesi
yalnzca varln balangcdr" deriz. Sonu olarak unu syleyebiliriz: Allah
var iken lem yoktu. Bu gerek, baka bir eyi kabul etmeyi gerektirmez.
Bu gerek dnda bir eyin kabulnn, hayalgcnn bir ii olduunun kant,
onun hem zamana hem de mekana bal olarak ilemesidir; nk kartlarmz,
her ne kadar cismin ncesizliine (kdemine) inanyorlarsa da, sonradan
olduunu dnrken hayalglerine boyun emektedirler. Buna karlk biz,
cismin sonradan olduuna inandmz halde, byk bir olaslkla hayalgcmz, onun ncesizliini kabul edebilir. Cisim konusunda durum ite byledir.
Zamana dnecek olursak, kartlarmz, ncesi bulunmayan bir zamann ncesi
bulunduunu mmkn grmezler. Ancak yine de bu inancn aksine, onlarn ha
yalgc byle bir eyi mmkn bir varsaym olarak benimseyebilir; oysa zaman,
cisim konusunda olduu gibi, hayalgc tarafndan ortaya konamaz; nk
cismin sonlu olduuna inanan ve inanmayanlar ortaklaa olarak, tesinde bo
luk da doluluk da bulunmayan bir cismi kavrayamazlar; hatt hayalgc de
byle bir eyi kabule yanamaz. Bununla birlikte yle denebilir; Ak bir d
nceye sahip olan akl, kanta dayanarak cismin sonlu olduunu reddedemedii takdirde, hayalgcne deer vermez. Ayn biimde bu nitelie sahip olan
akl, ncesi bulunmayan bir varln balangc bulunduunu reddedemedii ve
hayalgc byle bir eyi kavrayamad takdirde de, yine hayalgcne deer
vermez; nk hayalgc, bir baka cisim ya da hava ile snrl olmadan bir cis
mi alglamaa almad iin, boluu da bu biimde dnr. Oysa alglanamad iin bolukta herhangi bir ey bulunamaz. Ayn biimde hayalgc,
sonradan var olan bir eyin varln ancak bir bakasndan sonra dnmeye
alk olduu iin, var olup ta sona ermi bir ncesi bulunmayan sonradan var
olan bir eyi dnmekten kanr.] te dlen yanlgnn nedeni budur ve bu
rada sz konusu edilen tutum da bu tartmann bir sonucudur.
[Derim ki:]

167

G a z z ITnin filozoflara kar karken, zamandaki snr byklkteki sn


ra benzetmesi, bir kavTam tekinin yerine koyduu iin, geersiz olur. Biz bu ben
zetmedeki yanlhm neden ileri geldiini ikna edici bir biimde akladk ve ayr
ca onun safsataya dayal bir kat tutum olduunu gsterdik. O halde bu konuya yeniden dnmeye gerek yoktur./
G az z
der ki:
Filozoflarn, kartlarn zamann ncesiz olduunu kabule zorlamak iin
bir ikinci yntemleri daha vardr. Onlar derler ki: Sizce Allah'n lemi yarat-

.45-

madan bir yl, yz yl, bin yl ya da sonsuzca uzanan bir sre nce onu yarat
ma gcne sahip olduu konusunda kuku yoktur. 6u olaslklar ise, l ve ni
celik bakmndan birbirinden farkldr. O halde lemin varlndan nce biri
tekinden uzun olan llebilir bir eyin kabul edilmesi gerekir. (Bu durumda
lemin varhndan nce bir eyin bulunmas ge rekm ektedir).^["Y llar" sz
cnn ancak gk kresinin yaratlmas ve dnmesinden sonra sz konusu edi
lebileceini ileri srerseniz, "yllar szcn brakp, bir baka yol seelim ve
yle diyelim: Eer biz lemin balangcndan u ana dek lemin kresinin,
szgelii, bin dn yaptn dnrsek, bu durumda Allah u anda var olan
lemden nce, szgelii, u ana dek binyz dn yapan bir ikinci lemi yara
tabilir miydi? Bu soruya "hayr" karln verirseniz, bu durumda ncesiz,
gszlkten glle ya da lem, imknszlktan imkn haline dnm ola
caktr. Bu soruya "evet" karln verirseniz, ki yle demeniz de gerekir, bu
durumda acaba Allah u ana dek bin ikiyz dn yapan nc bir lemi ya
ratabilir miydi diye sonlabilir. Bu soruya sizin mutlaka "evet" karln ver
meniz gerekir. Yine biz (filozoflar) deriz ki; Tasavvurda dzenleyerek nc
adn verdiimiz lem, gerekte birinci de olsa, ikinci adn verdiimiz lemle
ayn zamanda yaratlm olabilir mi? nk nc lem u ana dek bin iki yz
dn, ikinci lem ise binyz dn yapmaktadr. Dolaysyla bunlar, dner
ken, ayn uzakl eil hzla gemektedirler. Yukardaki soruya "evet" karl
n vermeniz imknszdr; nk iki hareketin, saylar farkl olduu halde, ay
n hza sahip olup, ayn zamanda son bulmas imknszdr. " u ana dek binikiyz dn yapan nc lemin, u ana dek binyz dn yapan ikinci lemle
ayn zamanda yaratlm olmas imknsz olup, onun, ikind lemle, hayalgc,
iinde bulunduumuz andan kendisine doru ilerlediinde sra bakmndan en
yakn olduu iin ilk adn verdiimiz birinci lem arasndaki miktara eit bir
miktar kadar ikinci lemden nce yaratlm olmas gerekir" derseniz, bu du
rumda imkn says bir baka imkn saysnn iki kat olur ve kendisinden ba
kalarnn toplamnn katlar olan baka bir imknn bulunmas gerekir. Belli
bir miktar kadar birbirlerine oranla uzun olan bu llebilir ve nicelie sahip
imknlarn zamann dnda bir gereklikleri yoktur. O halde bu llebilir
nicelikler, herhangi bir lye smayan yce Allahn bir sfat olmad gibi,
lemin yokluunun da bir sfat deildir; nk yokluk, eitli llerle ll
medike bir ey deildir. Nicelik, nicelik sahibi bir eyi gerektiren bir niteliktir.
Bu nitelik ise, hareketten baka bir ey deildir. 0te yandan nicelik, hareketi
len zamandan baka bir ey deildir.] O halde size (kelamclara) gre,
lemden nce farkl nicelie sahip bir ey vardr ki, bu da zamandr. Buna gre,
sizce lemden nce bir zaman vardr.
Derim ki:

Bu gr yle zetleyebiliriz: Bir hareketi dndmzde, onunla birlikte


14.

46

Bu tmce, gerek eviride esas aldmz S. Dnya'nm nerinde gerekse M.Bouyges*


in Tehft el -Felsife nerinde yer almamaktadr. Bununla birlikte, evirisini
verdiimiz metne uygun olduu ve M. Bouygesin Tehft et-TehfUt nerinde
yer ald iin, evirimize bu tmceyi de ekledik.

168

169

170

onu len bir uzanty da dnm oluruz. Sanki bu uzant, hareketi; hareket de bu
uzanty lmektedir./ Bu durumda biz, bu l ve uzantda, varsaylan ilk hareket
ten daha uzun bir hareketi dnebiliriz ve harekete eit ve uygun olan bu uzant
sayesinde bir hareketin tekinden daha uzun olduunu syleriz. Durum byle olunca
ve lemin de sizce (kelamclarca) balangcndan u ana dek bir uzants bulunduuna
gre, bu uzantnn, szgelii, bin yl olduunu dnelim. Yce Allah, sizce, bu
lemden nce bir baka lemi yaratma gcnde olduu iin, Allahn belirlemi
olduu uzantnn, birinci alem iin belirlenmi olan uzantdan belli bir miktar kadar
daha uzun olmas dnlebilir. Ayn ekilde Allah'n bu ikinci lemden nce de
bir ncsn yaratm olmas mmkndr. te btn bu lemlerden her birinin
varlndan nce var olmas sresinin llmesini mmkn klan bir uzantnn bu
lunmas gerekir. Alemlerdeki bu imkn hali sonsuzca birbirini izlerse, yani bu lem
den nce baka bir lemin, ondan nce bir baka lemin bulunmas mmkn olur ve
bu durum sonsuza dek devam ederse,/ btn bu lemlerden nce gelen bir uzantnn
bulunduu anlalm olur. Btn lemleri len bu uzantnn yok olmas mmkn
deildir; nk yokluk hibir eyi lemez. O halde bu uzantnn zorunlu olarak bir
nicehk olmas gerekir; nk nicelii len ey, zorunlu olarak bir niceliktir. O hal
de biz bu len nicelie zaman adn vermekteyiz. Aka grld zre, bu, varlk
bakmndan sonradan var olduu dnlen her eyden nce gelmektedir. Bu durum
tpk lnn varlk bakmndan llen eyden nce gelmesine benzer. Eer zaman
ad verilen bu uzant bir ilk hareketin var olmasyla var olsayd, bu hareketten nce,
kendisini len bu hareketin iinde var olaca ve ls durumunda olan bir uzant
nn bulunmas gerekirdi. Ayn ekilde varl dnlebilen her lemden nce de onu
len bir uzantnn bulunmas gerekirdi. O halde bu uzant sonradan var olmu deil
dir; nk sonradan var olmu olsayd, onun, kendisini len bir uzants bulunurdu.
Her sonradan olan ey de, kendisini len ve zaman ad verilen bir uzantya sahip
olurdu.
Bu gr konusunda izlenmesi gereken en uygun yol ite budur. Bu yol b n
S 1 n 'nn zaman kantlarken izledii y o l d u r . F a k a t her mmknle birlikte bir
uzant ve/her uzant ile birlikte onunla ilikili olan bir mmkn bulunduu iin, izle
nen bu yolu anlamak gtr. Tartma konusu olan da ite budur. Aksi takdirde,
lemden nce gelen imknlarn, lemde var olan mmknle ayn tabiata sahip olduu
kabul edilmi olur. Baka bir deyile, lemde bulunan bu mmknn tabiat, kendi
siyle zamann ilikili olmas olduu gibi, lemden nce gelen mmknn tabiat da,
kendisiyle zamann ilikili olmasdr. Bu husus, bu lemde bulunan mmknde aka
grlmektedir. Bu bakmdan zamann varln onun sayesinde dnebiliriz.
G a z z 1 der ki:
Bu konuda yaplan itiraz, btn bunlarn hayal gcnn bir ii olduu
noktasnda toplanmaktadr. Bu itiraz reddetmenin en elverili yolu, zaman
mekanla karlatrmaktr. Bununla ilgili olarak deriz ki: En yksek gk kresini,
bulunduu byklkten bir kula daha byk yaratmak, Allah'n gc dahilinde
mi idi? Eer "hayr karln verirlerse, bu, Allah'n gsz olduu anlamna

15.

bn Sn, Kitb e-if, Tahran 1886, ss. 72, 1 8 ,K itb en-Nect, ss. 186 vdd..

-47

gelir. "Evet" karln verirlerse, bu takdirde, o, iki kula ta, kula ta b


yk olabilir ve bu olaslklar sonsuzca arttrlabilir. Bu durumda deriz ki: Bu,
lemin tesinde ls ve nicelii bulunan bir uzakln kabul edilmesi anlam
na gelir; nk iki ya da kula daha byk olan, bir kula daha byk olandan daha byk bir yer kaplar./ Bu duruma gre, lemin tesinde cisim ya da
boluk gibi nicelik sahibi bir eyi gerektiren bir nicelik var demektir. O halde
lemin tesinde ya boluk ya da doluluk bulunmaktadr. Bu durum karsnda
ne cevap verebilirsdniz ?

171

Ayn ekilde yle bir soru da sorabiliriz: Acaba Allah, lemin kresini
yaratldndan bir ya da iki kula daha kk yaratabilir miydi? Doluluk ya da
kapladklar yerlerden bir blmnn karlmas ve geriye onlardan bir mikta
rn kalmas, bu iki byklk arasnda bir farklla yol amaz m? nk iki ku
latk byklk karldnda, ortadan kaldrlan doluluk, bir kulalk byk
lk karldnda, ortadan kaldrlan doluluktan daha oktur. Bu durumda
boluk, llm olmaktadr; oysa boluk bir ey deildir. O halde, o, nasl
A
llm olmaktadr? Buna yantmz udur: Alemin varlndan nce zamana
ilikin bir takm imknlarn bulunduunu dnmek, hayalgcnn kuruntu
suna dayanmaktadr. Nitekim siz de bu konuda u karl vermektesiniz:
Alemin varUnn tesinde mekana ilikin bir takm imknlann bulunduunu
dnmek, hayalgcnn kuruntusuna dayanmaktadr. Bu her iki gr arasnda
da hi bir ayrlk yoktur.
Derim ki :

172

173

lemin cisminin lsnn sonsuzca artmas mmkn grld takdirde, var


lan bu sonu dorudur; nk bu gre gre, kendisinden nce sonsuz nicelie sa
hip olan bir takm imknlarn getii sonlu bir eyin Allah tarafndan yaratlm olmas gerekir. Bu husus, byklkteki imkn konusunda geerli ise,/ zamandaki im
kn konusunda da geerlidir. O halde her ne kadar daha nce sonsuz sayda mmkn
olan zamanlar gemi olsa da, her iki ynden de sonlu olan bir zamann bulunmas
dnlebilir. Bunun yant udur; Alemin daha byk ya da daha kk olduunu
dnmek doru olmayp, imknszdr. Oysa bunun imknsz olmasndan bu lem
den nce bir lemin mmkn olduunu dnmenin imknsz olduu sonucu kmaz.
Ancak byle bir sonu, mmknn tabiat daha nce var olmu ise, sz konusu ola
bilir. Bu durumda lemin varlndan nce, zorunlu tabiat ve imknsz tabiat olmak
zere yalnzca iki tabiat bulunmakta idi. Bu husus aka bilinmektedir; nk ak
ln tabiatn varii hakknda onlarn hem gemi hem de gelecekte sonsuz oldukla
r biimindeki yargs, zorunlu ve imknsz hakkndaki yargs gibidir.
Bu itiraz, filozoflar balamaz; nk onlar/ lemin olduundan ne daha kk
ne de daha byk olabileceine inanmaktadrlar. Eer bir bykln tekinden daha
byk olmas mmkn olup, bu artma sonsuzca devam ederse, sonu bulunmayan bir
bykln var olmas da mmkn demektiLSonubulunmayan bir bykln var
olmas
mmkn olunca da, fiilen sonsuz bir byklk var olmu olur ki, byle bir
ey imknszdr. A r i s t o da bunun imknszln ortaya koymu ve bykln
sonsuzca artmasnn imknsz olduunu aka gstermitir.*
Yaratcya gszlk
16.

48.

Aristo, Fizik, III, 8. 208a, 8-25.

174

isnat etmemek iin, bu imkn kabul eden kimseye kar, bu itiraz dorudur; nk
buradaki imkn hali, filozoflara gre, lemin varlndan nce bulunan bir imkn
gibi, akl bir imkndr. Bu nedenle lemin zamanda var olduunu ileti sren ve her
cismin bir mekanda bulunduunu syleyen kimsenin lemden nce de bir meknn
bulunduunu kabul etme gerekir. Bu mekan, ya lemin kendisinde var olduu bir
cisimdir ya da boluktur; nk mekann sonradan var olandan nce gelmesi zorunludur./ Boluun varln reddedip, cismin sonlu olduunu syleyen kimsenin lemin
sonradan var olduunu ortaya koymas mmkn olmad iin, boluun varln
inkr eden sonraki E'arllerden kimileri, kelamclann birletikleri ilkelerden ayrlm
lardr. Fakat ben onlarn byle bir ey sylediklerini grmedim; bunu bana onlarn
grlerini inceleyen baz kimseler sylediler. Eer hareketi len ve onun ls
durumunda olan bu fiil halindeki uzant,lemin olduundan daha byk ya da daha
kk olduunun dnlmesi gibi, yanlgya dren hayalgcnn bir ii olsayd,
zaman var olmazd; nk zaman, hareketi len bu uzantnn zihinde kavranmasn
dan baka bir ey deildir. Zamann var olduu kendiliinden bilinen bir ey ise, bu
takdirde zihnin bu fiilinin hayalgcne ait olan bir fiil olmayp, onun akla dayanan
gerek bir fiili olmas gerekir.
G a z z i t der ki :

175

Buna u itirazda bulunulabilir: Biz deriz ki: Mmkn olmayan eyin, ya


plmas da g dahilinde deildir. Ayn ekilde, lemin de olduundan daha
byk ya da daha kk olmas mmkn deildir; dolaysyla byle bir eyin
gerekletirilmesi, gcn dndadr./
Derim ki ;
Bu, E'arlerin, gszlk imknsz olan ey hakknda deil, g dahilindeki
ey hakknda sz konusu olduu iin, Allah'n lemi daha byk ya da daha kk
yaratamayacan kabul etmenin, O'na gszlk isnat etmek olduu biimindeki
knayc tutumlarna bir yanttr.
G a z z 1, daha sonra bu gre kar karak, der ki:
Bu yanl rtme abas, ynden geersizdir. Bunlardan birisi udur:
Bu, akla bir hakarettir; nk akln lemin olduundan bir kula kadar daha
byk ya da daha kk olabileceini dnmesi, siyahla beyazn ve varlkla
yokluun ayn anda birarada bulunduunu dnmesine benzememektedir.
Burada imknsz olan, olumlu ile olumsuzun ayn anda biarada bulunmasdr.
Btn imknszlklar da buna dayanr. O halde bu, aptalca ve yanl bir iddia
dan ibarettir.
Derim ki:

176

Bu gr, G a z z 11 'nin syledii zre, ilk bakta akla hakaret gibi grnr
se de, gerek akl sz konusu olduunda, byle bir hareket yoktur; nk bu grn
mmkn olupolmadm sylemek, kantlanmas gereken bir husustur. Bu nedenle
onun, / bu grn, siyahla beyazn bir arada bulunmasn dndmzdekinin aksi
ne, imknsz olmadna ilikin sz dorudur; nk byle bir eyin(siyahla beyazn
birarada bulunmasnn)imknszh kendiliinden bilinmektedir. Bununla birlikte le
min, olduundan daha kk yada daha byk olamayaca hususu, kendiliinden bi
linmemektedir. mknsz olan btn hususlar, imknszl kendiliinden bilinen hu

-49-

177

suslara indirgenebilirse, bu takdirde bu indirgeme, ancak iki biimde ortaya kabilir:


Bunlardan birincisi, onun, imknsz olduunun kendiliinden bilinmesidir. kincisi
ise, byle bir eyi kabul etmekten erge mutlaka imknszl kendiliinden bilinen
hususlara ilikin bir imknszln ortaya kmasdr. Szgelii, lemin, daha byk
ya da daha kk olabilecei dnld takdirde, byle bir ey lemin dnda bir
doluluun ya da bir boluun bulunmasn gerektirir. lemin dnda bir doluluun
ya da bir boluun bulunduunu dnmekten ise, imknsz trnden baz imknsz
lklar ortaya kar. Szgelii, boluun bulunmasndan, onun tek bana bir uzant
olduu, cisimden, onun ya yukar ya aa doru ya da dairesel bir biimde hareket
ettii sonucu kar. Eer durum byle ise, bunlarn baka bir lemin paras olmalar
gerekir. Oysa bu lemle birlikte baka bir lemin bulunmasnn / imknsz olduu
Tabiat Biliminde aka kantlanmtr. Bundan, en azndan bir boluun bulunduu
sonucu kar; nk her lemin drt unsura ve kendi ekseni etrafnda dnen kresel
bir cisme sahip olmas gerekir. Bu hususu daha iyi anlamak isteyen kimse, bu konu
nun getii yerlere baksn. Byle bir ey, ancak bir kimsenin kesin kantla incelemesi
gereken n koullar yerine getirmesinden sonra, yaplabilir.
Daha sonra G a z z 1, ikinci nedeni zikrederek, yle der:
Eer lem u anda bulunduu durumda ise, onun daha byk ya da daha
kk olmas mmkn deildir. Dolaysyla bulunduu gibi olmas mmkn ol
mayp, zorunludur. Aslnda zorunlunun nedene gereksinimi yoktur. O halde,
D e h r " I e r i n (Maddecilerin) dedii gibi, yaratcy ve nedenlerin nedeni
olan Nedeni inkr ettiinizi syleyin. Oysa sizin grnz bu deildir./

178

Derim ki:

179

i
b n S^ n a nn, kendi grne uygun olarak, buna verdii yant, geree uy
gundur. Ona gre, varl zorunlu olan, z dolaysyla zorunlu ye bakas dolaysyla
zorunlu olmak zre, iki ksma a y r l r . ^ B u n a benim yantm ise, geree daha ya
kndr. Buna gre, zorunlu olan nesnelerin bir f'ilinin ya da bir yaratcsnn bulun
mas gerekir. Szgelii, odunu bien let, nicelii, nitelii ve maddesi belirli bir let
tir; yani onun demirden baka bir eyden yaplm olmas, testere biimi dnda bir
biiminin bulunmas ve bu testerenin herhangi bir lde olmas mmkn deildir.
Hi kimse, bu testerenin varlnn zorunlu olduunu sylemez. Bu yamitmacann ne
kadar aalk bir ey olduunu gr! Eer zorunluluk, E anlerin yaratklarla yaratc
arasndaki ilikide dndkleri gibi, yapay nesnelerin niceliklerinden, niteliklerinden
ve maddelerinden kaldrlacak olsayd, yaratcda ve yaratklarda bulunan hikmet (bil
gelik) de ortadan kaldrlm ve bylece her f'ilin bir yapc ve var olan nesneleri her
etkileyenin de bir yaratc olmas mmkn olurdu. Btn bunlar akh ve hikmeti (bilinkr etmek demektir./
G a z z l der ki :
nc neden ise udur: Bu gr, kart grl olan ayn grle kar
lk vermekten alkoyamaz. Biz deriz ki: Alemin var olmadan nce var olmas
mmkn olmayp, herhangi bir artma ve eksilme olmakszn varlk imknla ayn
17.

50-

bn Sn, Kitb en-Nect, ss. 367-368.

180

ldedir. Bylece siz, ncesizin gszlkten glle dnm olduunu


sylerseniz, deriz ki; "Hayr, nk varlk mmkn deildi ve dolaysyla g
dahilinde de deildir. Mmkn olmayan bir eyin gereklemesinin imknszl
gszlk anlamna gelmez. Eer, daha nce imknsz iken, nasl oldu da da
ha sonra mmkn oldu, sorusunu sorarsanz, buna u karl veririz: Onun
[ Zamann ] bir annda imknsz, tekinde ise mmkn olmas niin imknsz
olsun? Eer, anlar eittir, derseniz, size yle denir; ller de eittir, o halde
nasl olur da bir l mmkn olup, bir trnak kadar daha byk ya da daha
kk olan bir bakas imknsz olur? Eer bu imknsz deilse, teki de imknsz deil demektir./ Onlara kar kmann yolu ite budur.
Gerek yant udur: Onlarn, imknlarn dnlmesi konusunda ileri
srdklerinin hibir anlam yoktur. Herkese kabul edildii zre, Allah ncesizdir, gldr ve diledii eyi yapmak onun iin imknsz deildir. Bu varsa
ymda, hayalgc, Allah'n kudretini baka eylerle kartrmak suretiyle, onu
zamana bal grmedike, uzantya sahip bir zamann varln gerektiren hi
bir ey yoktur.
Derim ki :

181

182

Bu grn z udur : E'ar^ler filozoflara yle derler: Bizce bu sorun, yani


lemin olduundan daha byk ya da daha kk olmasn ileri sren kimsenin gr
imknszdr. Bu sorun, ancak imknn, bir eyin fiile kmasndan, yani mmkn
olan eyin varlndan nce geldiini ileri sren kimsenin grne gre dnlebilir.
Buna karlk deriz ki: imkn, hibir artma ya da eksilme olmakszn bulunduu bi
imde fiil haliyle birlikte gerekleir.
Derim ki : Mmkn olan bir eyin imkn halinin nce geldiini yadsmak, zo
runlu olan eyleri yadsmaktr; nk mmknn kart imknszdr ve aralarnda
hibir orta terim yoktur./ Eer bir ey var olmadan nce mmkn deilse, bu ey,
zorunlu olarak, imknsz demektir. mknsz varsaymak, imknsz bir yanltr.
Oysa mmkn varsaymak, mmkn olan bir yanl olup, imknsz bir yanl deildir.
Onlarn, imknn fiille birlikte bulunduunu sylemeleri de yanltr; nk imkn ve
fiil ayn anda bir arada bulunamayan eliik eylerdir. O halde onlarn, imknn ne
fiille birlikte ne de ondan nce bulunduunu kabul etmeleri gerekir. Bu tartmada
E'ar'lerin vard doru sonu, ncesizin gszlkten glle dnmesi deildir;
nk imknsz olan bir ii yapamayana gsz denmez. Doru sonu, ancak bir
eyin imknsz olma tabiatndan var olma tabiatna dnmesidir. Bu ise, zorunlunun
mmkne dnmesi gibidir. Bir eyi belli bir zamanda imknsz, bir baka zamanda
ise mmkn olarak grmek, onu mmkn olma tabiatndan alkoymaz. te her
mmknn durumu byledir./ Szgelii, her mmknn varl, kendisinin bulunduu
nesnede kart var olduu anda, imknszdr. Kart grte olanlar, bir eyin belli
bir anda imknsz, bir baka anda ise mmkn olduunu kabul ederlerse, bu eyin
imknsz tabiatnda olmayp, mutlak mmkn tabiatnda olduunu kabul etmi
olurlar. Bunun sonucu olarak, eer lemin, yaratlmadan sonsuz bir sre nce imkn
sz olduu dnlrse, var olduu anda onun tabiat imknszlktan imkna dn
m olur. Bizim zerinde durduumuz sorun bu deildir. Daha nce de sylediimiz
gibi, bir konudan tekine gemek, safsataclarn iidir.

-51-

G a z z l nin u szlerine gelince :

183

184

185

G erek yant udur: Onlarn, im knlarn dnlmesi konusunda ileri sr


dklerinin h ibir anlam yoktur. H erkese kabul edildii zre, yce Allah ncesizdir, gldr ve diledii eyi yapm ak O 'nun iin im knsz deildir. Bu varsa
ym da, hayalgc, A llahn kudretini baka eylerle karlatrm ak suretiyle
onu zam ana bal grm edike, uzantya sahip bir zam ann varln gerektiren
hib ir ey yoktur.
Derim ki:
O nun syledii gibi, bu varsaym da zam ann ncesizliini gerektiren hibir ey
olm asayd, onda lem in gereklem e im knnn ncesiz olmasn gerektiren bir ey
bulunur ve zam an da bu durum da olurdu;/ nk yce Allah ezelden beri yapm a g
cnde idi. dolaysyla burada O 'nun fiilinin srekli olarak varlna bal olmasn im
knsz klacak hibir ey yoktur. Belki de bu sylediim izin tersi, yani A llah'n belli
bir anda gsz, bir baka anda ise gl olmas im knszla iaret etm ektedir. A y
rca A llah'n, ncesiz ve ezef bir varlk olduu halde, yalnzca snrl ve sonlu zam an
larda g sahibi olduunun sylenm esi de im knszdr. Bylece eski sorunlar yeniden
ortaya km olm aktadr; Acaba lem in ncesiz olm as, ya da sonradan yaratlm
olmas, mmkn m dr? Yoksa onun ncesiz ya da yaratlm olmas mmkn deil
m idir? Y ahu t da sonradan yaratlm olmas mmkn olup, ncesiz olmas mmkn
deil m idir? E er spnradan yaratlm ise, A llah'n ilk fiili olmas mmkn mdr, de
il m id ir? E er bu kartlardan birini aklla kavram ak mmkn deilse, bu takdirde
nakle (Kur'n ve Snnete) bavurm ak gerekir. Aslnda bu sorun aklla kavranabilecek
hususlardan deildir./ Eer, ilk neden'in (A lla h n) en stn olan fiili terkedip, en de
ersiz olan yapm as mmkn deildir; nk bu O 'n u n iin bir eksikliktir, dersek,
ncesiz'in fiilini, sonradan yaratlm olann fiili gibi, sonlu ve snrl olarak dn
m ekten daha byk bir eksiklik olabilir mi ? nk snrl fiilin, varl ve fiili snrl
olm ayan bir ncesiz f ilden deil, yalnzca snrl bir f ilden km as dnlebilir.
O halde btn bunlar, grdnz zre, akl eyleri kavrayabilecek en ufak bir anla
ya sahip olan kimse iin gizli olan eyler deildir. Bu durum da ncesiz iin nasl
olur da u anda kendisinden kan bir fiilden nce bir baka fiilin, ondan nce yine
bir baka fiilin bulunm as ve kendi varlnn sonsuza dek devam etm esi gibi, bu d u ru
m un zihinlerim izde sonsuza dek devam etmesi im knsz o lu r? nk varl zam anla
llem eyen ve her iki ynden de kuatlam ayan kim senin fiilinin de zorunlu olarak
zam anla kuatlam am as ve snrl bir zam anla llem em esi gerekir. Bu durum da her
varln fiili, ancak varlnda bir eksiklik var.sa, yani varl yetkinlie ulam am sa,
kendi varlndan sonraya ertelenebilir./ Ya da bu varlk sem e gcne sahiptir ve d o
laysyla onun fiili varlndan ve sem e gcnden sonraya ertelenebilir. ncesizden
ancak sonradan yaratlm bir fiilin kabileceini ileri sren kimse, n cesiz'in fiilinin
belirli bir ynden zorunlu olduunu ve bu ynden dolay da fiilinde herhangi bir
sem e gcne sahip bulunm adn kabul etm i olur.
A

Alemin ncesizliine likin nc Kant


A

G a z z 1 1 der ki :
O nlar, lem in varlnn, var olm adan nce mmkn olduu grnde s

52

rar ederler; nk lem in varlnn, im knsz iken daha sonra mmkn olmas
dnlemez. Bu im kn halinin ncesi yo k tu r; baka bir deyile, o ezelden beri
deim ez ve dolaysyla varl ezelden beri mmkndr; nk lem in varl
nn im knsz olarak nitelenebilecei h ib ir du ram y o k tu r. E er im kn hali
ezelden beri m evcutsa, bu im kn haline uygun olarak mmkn de ezelden beri
m evcut dem ektir. lemin varlnm mmkn olduu biim indeki szmzn
anlam, onun varlnn im knsz olm am asdr. O nun varl sonsuza dek mm
kn o lduuna gre, bu varlk yine sonsuza dek im knsz deil dem ektir. Tersi
ne onun varl sonsuza dek im knsz olsayd, onun varlnn sonsuza dek
mmkn olduu biim indeki szmz geersiz olurdu. O nun varlnn sonsuza
dek mmkn olduu biim indeki szmz geersiz olunca, im kn halinin
ezelden beri var olduu biim indeki szmz de geersiz olur./ Yine bu im kn
halinin ezelden beri m evcut olduu biim indeki szmz geersiz olunca,
im kn halinin bir ncesinin bulunduu biim indeki szmz doru olur. Bir
ncesi bulunduuna gre, onun varl daha nce im knsz olur ve bu da
lem in mmkn olm ad; yce A llah'n onun zerinde bir kudretinin b ulun
mad bir durum un varlnn kabul edilmesi sonucuna iletirdi.

186

Derim ki ;
A

Alemin, var olm adan nce, ncesiz bir im knla mmkn olduunu benim seyen
kimsenin, lem in ncesiz olduunu kabul etmesi gerekir; nk ezelden beri mmkn
olan eyin, ezelden beri var olduu kabul edildii takdirde, im knsz olarak grlmesi
gerekmez, ncesiz olmas mmkn olan eyin, ezel olmas zorunludur; nk nce
sizlii kabul etm esi mmkn olan eyin yok olucu bir ey olmas, ancak yok olucu
eyin ncesize dnm esi mmkn olduu takdirde, mmkndr. Bu nedenle A r i s t o ,
ncesiz eylerdeki im kn halinin zorunlu olduunu sylem ektedir.
G a z z 1*1 der ki :
A

Buna u biim de karlk verilebilir : Alemin sonradan var olmas ezelden


beri mmkndr. O halde onun herhangi bir anda var olabileceini dnm ekte
hibir saknca yoktur. Eer lem in sonsuzca var olduu dnlrse, o sonra
dan yaratlm deil dem ektir; nk gerek varlk im kn haliyle uyum ayp,
ondan farkldr./ Bu, onlarn m ekan hakkndaki u grlerine benzer : Buna
gre, lem in olduundan daha byk olabilecei ya da lem in stnde bir cis
min yaratlabilecei ve onun stnde de bir baka cismin bulunabilecei ve bu
durum un, artm a im knna bir snr konulm akszn sonsuzca arttrlabilecei d
nlebilir. Bununla birlikte, sonu bulunm ayan m utlak bir doluluun varl
mmkn deildir; bunun gibi, ucu bulunm ayan bir nesnenin varl da im k n
szdr. Daha doru bir deyile, mmknn, yzeyi sonlu bir cisim olm akla bir
likte, byklk ve kklk bakm ndan lsnn belirlenem edii sylenebile
cei gibi, varl sonradan mmkn olann da d u rum unun byle olduu ve varlk
ilkelerinin ncelik ve sonralk bakm ndan belirlenem eyecei sylenebilir. Onun
sonradan yaratlm olm asnn tem eli, onun belirlenm i olm asdr; nk o,
mmkn varlktan baka bir ey deildir.

187

18.

Aristo, Fizik, III, 4. 203b, 29.

-53-

Derim ki :

188

189

lem den nce say bakm m dan ezelden beri bir tek im kn halinin b u lu n d u u
nu kabul eden kim senin, lem in ncesiz oldu u n u da kabul etm esi gerekir. G a z z l nin yan tm d a ileri srd gibi, lem den nce lem iin say bakm ndan sonsuz im
knlarn b u lunduunu kabul eden kim senin ise, bu lem den nce bir baka lem in,
bu kinciden nce bir nc lem in b ulu n du u n u ve bunun da, insanlarda ve zellik
le nce gelenin yok olm asnn sonra gelenin varlnn koulu old u u n u n varsaylmasnda olduu gibi, sonsuza dek srp, gittiini kabul etm esi gerekir. Szgelii, eer
yce Allah / bu lem den nce baka bir lem , o lem den nce de yine bir baka
lem yaratm a gcne sahip olsayd, bu olaslklarn sonsuzca srmesi gerekirdi. Eer
byle olm asayd, kendisinden nce baka bir lem in yaratlm as mmkn olm ayan
bir lem de durm ak gerekirdi. Oysa kelam clar byle bir ey sylem em ekte ve bunu
lem in sonradan yaratldna bir kant olarak grm em ektedirler. H er ne kadar bu
lem den nce sonsuz sayda baka lem lerin bulunabilecei hususu im knsz deil
gibi grnse de, bu konu iyice incelendiinde, aslnda bu duru m u n im knsz olduu
o rtay a kar; nk bundan, bu lem in tabiatn n , bu geici lem de bulunan bir tek
insann tabiatna benzedii sonucu kar ve dolaysyla bu lem in tik N edenden k
mas, insann O 'ndan km as biim inde olur. Bu k ilem i de ancak ncesiz bir
hareketli ve ncesiz bir hareket araclyla m eydana gelir. O zam an bu lem , bu
lem deki gelip geici varlklarn durum unda olduu gibi, bir baka lem in paras
olur ve bu durum un zorunlu olarak ya tek bana ncesiz bir lem de son bulmas ya
da zincirlem e olarak srp gitmesi gerekir. Eer bu zincirlem enin b ir yerde kesintiye
uram as/ zorunlu ise, onu bu lem de durdurm ak daha uygundur; nk bu lem i
say bakm ndan ncesiz bir tek ey olarak grm ek mmkndr.

Drdnc Kant
G a z z 1? der ki :
Drdnc k an tta onlar derler ki : H er sonradan var olan eyden nce, on
da bulunan bir m adde gelir; nk sonradan var olann bir m addesinin b u lu n
mas gerekir. D olaysyla m adde sonradan var olm u deildir. Sonradan var
olanlar yalnzca m addeler zerinde bulunan suretler, ilintiler (arazlar) ve nitelik
lerdir.
[Bu husus yle aklanabilir ; H er sonradan olan eyin varlnn, var ol
m adan nce, ya mmkn ya im knsz ya da zorunlu olmas gerekir. Bu eyin
im knsz olduu dnlemez; nk z bakm ndan im knsz olan, h ib ir za
man var olam az. O nun z bakm ndan zorunlu olmas da im knszdr; nk
z bakm ndan zorunlu o la n ,h i bir zam an yok olamaz. D olaysyla bu durum ,
onun z bakm ndan mmkn olduunu gsterir. O halde onun var olm a im
kn, gerekte var olm asndan nce gelm itir. Oysa var olma im kn kendi ba
na bulunm ayan greceli bir niteliktir. Buna gre, onun m u tlak a ilikili olduu
bir eyin bulunm as gerekir: Bu ey ise, m addeden baka bir ey olm ayp, onun
ilikili olduu ey ite bu m addedir. Bunu yle rnekleyebiliriz: Bu m adde,
scaklk ve soukluu veya siyahlk ve beyazl ya da hareket ve skunu kabul
eder; baka bir deyile, bu nitelik ve deim elerin o n d a m eydana gelmesi mm-

-54

kndr. Dolaysyla im kn, m addenin bir niteliidir. M addenin bir baka m ad


desi y o k tu r ve sonradan var olam az; nk sonradan var olsayd, onun var olm a
im kn varlndan nce gelir ve im kn, baka h ib ir eye bal olmakszn
kendi bana bulunurdu. Oysa im kn greceli bir nitelik olup, kendi bana var
olan bir ey olarak dnlemez. m kn n , g dahilinde olan ve A llah'n gc
iinde.bulunan bir ey anlam na geldii sylenem ez; nk bir eyin g dahi
linde b ulunduunu ancak onun mmkn olm asyla bilir ve "bu e y g dahilin
dedir, nk mmkndr; u e y g dahilinde deildir, nk mmkn de il
d i r ' deriz. Eer "bu e y m m kndr sz, "bu e y g dah ilin dedir anlam
na gelseydi, bu e y g dahilindedir, nk g dahilindedir; u e y g dahi
linde deildir, nk g dahilinde d e ild ir dem i gibi olurduk ki, bu, bir eyi

kendisiyle tanm lam aktr. Bu durum gsterm ektedir ki, onun mmkn olmas,
akln ak ilk yargs olup, ikinci bir yargnn bilinmesini salar ve bu ikinci yar
g da, onun g dahilinde olmasdr. Ayn ekilde, byle bir ey mmkn o ldu
u iin onun, ncesiz'in (Allah'm) bilgisiyle ilikili olmas da im knszdr;
nk bilgi bilineni gerektirir. Oysa bilinen im kn kesinlikle bilgiden baka bir
eydir. A yrca o, greceli bir nitelik olduundan, kendisiyle ilikili olan bir
zn bulunm as zorunludur. te bu z m addeden baka bir ey deildir. O hal
de her sonradan var olan eyden nce kesinlikle bir m adde var dem ektir.] Do
laysyla ilk m adde hibir durum da sonradan var olm u deildir.
Derim ki :

190

191

Bu szn zeti udur; H er sonradan varolan ey, var olm adan nce mmkndr.
m kn ise kendisinin iinde bulunduu bir eyi gerektirir ki, bu, mmkn olan eyi
kabul eden mahaVdir; nk fiili kabul eden eyin im kn halinin, f'ilin im kn ha
liyle ayn olduuna inanm am ak gerekir. Szgelii, "Zeyd, falan e y i y a p a b ilir dem ek,/ yaplan eyin mmkn olduunu sylem ekten farkldr. Bu nedenle fiili kabul
eden eyin im kn hali, f'ilin im kn halinin k o uludur; nk f'il im knsz olan bir
eyi yapam az. Sonradan var olan eyden nce gelen im k n halinin herhangi bir daya
nakta (mahalde) bulunm am as ve f'ilin , onun dayana ve mmkn bir ey olmas
mmkn fiilen gerekleince, im kn hali ortadan kalkt iin, mmkn olm adna
gre, geriye yalnzca im kn halini kendisinde bulunduran eyin mmkn kabul eden
ey olmas kalm aktadr ki, bu da m addedir. M adde ise, m adde olmas bakm ndan
m eydana getirilm i bir ey deildir; nk m adde bu biim de m eydana getirilmi
olsayd, bir baka m addeye m uhta olur ve bu durum sonsuzca srp giderdi. Eer
m adde olum u bir ey ise, bu olum a m addenin suretle birlem esinden iler gelir.
Her oluan ey, yalnzca belli bir eyden olum aktadr. Bu durum un ya / sonsuz olan
m adde d o rultusunda sonsuzca srp gitmesi gerekecektir ki, bu, ncesiz bir hareket e t
tiricinin bulunduunu dnsek bile, sonsuz bir ey fiilen var olam ayaca iin, im
knszdr. Ya da suretlerin olum ayan ve yok olm ayan bir dayanak zerinde birbirini
izlemesi ve bu izlem elerin de ncesiz ve dng biim inde olmas gerekecektir. Bu du
rum da, burada ezelden beri oluan ve yok olan eylerde grlen bu izlem elerin ifade
etti i ezeli bir hareketin bulunm as zorunludur. Bylece ak a grlm ektedir ki,
oluan nesnelerden her birinin varl, tekinin y o kluu; yokluu ise tekinin varl
dem ektir. Byle olm asayd, bir eyin hib ir eyden m eydana gelmesi gerekirdi; nk

55-

192

olum ann anlam , bir eyin kuvve halinden fiil haline dnm esi ve deim esidir. Bu
bakm dan bir eyin y o kluunun varla dnm esi ve var olm akla nitelenm esi, yani
onun o lu tu u n u n sylenm esi mmkn deildir. Bylece geriye, birbirine k art su
retleri zerinde bulunduran ve bu suretlerin, kendisinde birbirini izledii bir eyin
bulunm as kalm aktadr./
G a z z l' der ki :
Buna yle kar klabilir : Onlarn szn ettikleri im kn hali akln bir
yargsdr. Akln, varlm dnd ve akla gre dnlmesi im knsz olm ayan
her eye, "mmkn''; dnlmesi mmkn olm ayan eye, " im knsz" \ e y o k lu
u dnlem eyen eye de, "zorunlu" (vcib) adn veririz. te bunlar, kendile
rinin nltelendirebilecekleri bir var olana gerek duym ayan ak l yarglardr. Bu k o
nuda kant bulunm aktadr. Bunlardan birincisi udur: Eer im kn hali, kendi
sinin ilikili olabilecei var olan bir eyi gerektirse ve bu im knn, onun im kn
hali olduu sylense idi, o zam an im knszlk da var olan bir eyi gerektirir ve bu
im knszln, onun im knszlk hali olduu sylenirdi. Oysa im knszn, z ba
km ndan bir varl y oktur. Ayn ekilde im knszln, kendisinde gerekletii
ve kendisiyle ilikili olduu bir m adde de y o k tu r.
Derim ki ;

193

194

m k n halinin var olan bir m addeyi gerektirdii ak tr; nk btn doru akl
kavram larn, kendileri dnda var olan bir eyi gerektirm eleri zorunludur; zira " d o
ruluk", tanm land zre, nefste (zihinde) bulunann nefsin (zihnin) dndakine tam am yla uym asdr./ O halde bir eyin mmkn olduunu sylediim izde, bundan,
onun, kendisinde im kn halinin bulunduu bir eyi gerektirdii anlalr. m knsz,
var olan bir eye dayanm ad iin, aklla kavranan im knn da var olan bir eye d a
yanm ad biim indeki kanta gelince, bu, safsatadan ib arettir; nk im knsz da
im kn gibi bir dayana gerektirir. Bu durum ak a bilinm ektedir; nk im knsz
mmknn kartdr ve birbirine kart olan ztlarn da kesinlikle bir dayanann bu
lunmas gerekir. m knszlk, im knn bulunm am asdr. Eer im k n bir dayana
gerektiriyorsa, ou im knn bulunm am as olan im knszlk da bir dayana gerektiri
yor dem ektir. Szgelii, biz b oluun varlnn im knsz olduunu syleriz; nk
boyutlarn bam sz olarak doal cisimlerin dnda ya da iinde var olmalar im k n
szdr. Biz,ayrca, iki k artn ayn zam anda ve yerde bulunm alarnn im knsz o ld u
unu syleriz. Yine biz deriz ki, gerekte ikinin bire eit olmas im knszdr. te b
tn bunlar kendiliinden a k a bilinm ektedir. O halde burada sz konusu edilen bu
yanltm acay gz nne alm ann bir anlam y o k tu r./
G a z z l ' der ki :
kinci kant da udur: Akl siyah ve beyazn, var olm adan nce, mmkn
olduklarna hkm eder. E er bu im kn hali, kendisinin, zerinde gerekletii
bir cisimle ilikili ise ve dolaysyla bunun, o cismin siyah ve beyaz olmas mm
kndr, anlam na geldii syleniyorsa, bu durum da beyaz, z bakm ndan
mmkn deildir ve onun im kn nitelii de y oktur. Mmkn olan, yalnzca
cisim olup, im kn hali onunla ilikilidir. O halde deriz ki : z bakm ndan si
yahn kendisi ne d urum dadr? Mmkn mdr, zorunlu m udur, yoksa im k n

56

sz m dr? O nun mmkn olduunu sylem ek gerekir. Bu gsterm ektedir ki,


akl im kn konusunda hkm verirken, im kn halinin kendisiyle ilikili b ulun
duu var olan bir z kabul etm e gereini duym am aktadr.
Derim ki :
Bu, bir yanltm acadr; nk hem bir fiili kabul edene hem de kabul edilen eye
195

196

198

''mmkn" denir. Bir fiili kabul eden dayanaa verilen adn kart "im knsz" dr.
Kabul edilen eye verilen adn kart da "zorunlu" d u r./ m knla nitelendirilen ve

im knszn kart olan ey, fiil haline km olduu iin, im kn halinden fiil haline
kan ey deildir; nk fiil haline kt anda im k n hali ortadan kalkm olur. O
ancak "kuvve" halinde (henz gereklem em i bir durum da) olmas bakm ndan
im kn haliyle nitelendirilebilir. Bu im k n halini kendisinde bulunduran ey, kuvve
halindeki varlktan fiil halindeki varla dnen dayanaktr. Bu husus, mmknn ta
nm ndan da aka anlalm aktadr; nk mmkn var olm aya ya da var olm am aya
elverili bir durum da bulunan " yo k " tur. Bu mmkn olan "yok", hem yok olmas
hem de fiilen var olmas bakm ndan mmkn olm ayp, ancak kuvve halinde bulun
mas bakm ndan mmkndr. te bu nedenledir ki, / M u 't e z i l l e r "yok, bir tr
zd r" dem ilerdir. / nk yokluk varln kartdr. Bunlardan her biri tekinden
sonra gelir. Bir eyin yokluu ortadan kalknca, onu bu eyin varl izler; varl or
tadan kalknca da, yokluu sz konusu olur. Y okluun kendisi varla dnem eyecei ve varln kendisi de yoklua dnem eyecei iin, bunlar kabul eden kendilerin
den baka bir nc eyin bulunm as zorunludur, " im k n " la, "oluma" ile ve
" yokluk niteliinden varlk niteliine d n m e " ile nitelendirilen ite bu nc ey
dir; nk yokluk, ne olum a ile ne de deim e ile nitelendirilebilir. Ayrca, fiilen
var olan ey de bu biim de nitelendirilem ez;.nk var olan ey fiil haline dnt
nde, olum a, deim e ve im kn nitelii ondan kalkm olur, O halde olum a, d e i
me ve kartlarn birbirine dnm esinde olduu gibi, "yokluktan varla d n m e "
ile nitelendirilebilecek bir eyin zorunlu olarak bulunm as gerekir. Baka bir deyile,
onlarn, zerinde birbirlerini izleyecekleri bir dayanaklarnn bulunm as zorunludur.
A ncak bu dayanak, btn ilintilerde sz konusu olan deim elerde fiil halinde olup,
tzde kuvve halinde bulunm aktadr.
Ayn biim de biz, im kn ve deim e ile nitelendirilen bu eyin fiilen var olan,
yani fiilen var olmas dolaysyla kendisinde olum a bulunan ey olduunu da syle
yem eyiz; nk im kn ve deim e de geip gitm ekte ve kendisinde olum a bulunan
eyin ise oluan eyin bir paras olmas gerekm ektedir. O halde burada im kn halini
kabul eden, deim e ve olum ay kendisinde bulunduran bir dayanan zorunlu ola
rak var olmas gerekm ektedir. "Olutu", " D eiti" ve " yokluktan varla g e ti " d e
nen ey ite budur. Yine biz, bu dayanan fiile kan eyin tabiatnda, yani fiilen var
olan eyin tabiatnda olduunu syleyem eyiz; nk durum byle olsayd, var olan
ey oluam azd; zira olum a var olandan deil, y o k olandan m eydana gelm ektedir, i
te b u tabiatn (dayanan) kabul edilm esinde filozoflar ve M u 't e z i l e birlem iler
dir. Ancak filozoflar, onun fiilen var olan suretten, yani varlktan, ayrlam ayacan
ve ancak nutfenin (spermann) kana,/ kann da ceninin (em briyon u n ) organlarna
dnm esi gibi, bir varlktan baka bir varla dneceini ileri srmlerdir. nk
m adde ad verilen bu dayanak, varlktan yoksun olsayd, kendi z dolaysyla var
olurdu. Kendi zyle var olsayd, ondan bir olum a o rtay a km azd. Onlara gre,
-

57-

ite bu tab iata, var olu ve yok oluun nedeni olan ilk m adde (heyul) ad verilm itir.
3 u ta b iattan yoksun olan her varlk, onlara gre, ne o lu u r ne de yok olur.
G a z z l d er ki :
n kant ise yledir: O nlara (filozoflara) gre, insanlarm nefsleri,
kendi bana bulunan cisim ve m addede b u lunm ayp, m addede herhangi bir yer
de etm ey en tzlerdir. b n S n ^ ^ ^ ^ v e filozoflarn nde gelenlerinin gr
ne gre, bunlar sonradan var olm ulardr ve var olm adan nce im k n haline
sahip olduklar halde, ne bir zleri ne de bir m addeleri b u lunm aktadr. O nlarn
im k n hali greceli bir nitelik olup, ne glnn (Allah'iri) gcne ne de F ile
dayanr. O halde bu im kn hali neye d ay an r? Bu glkler, bylece, onlarn
aleyhine dnm o lur./

199

D erim ki ;

200

b n S n 'dan aktarlanlar dnda nefsin gerek anlam da sonradan yaratl


m oldu un u syleyen hibir filozof grm edim . Tersine btn filozoflar, nefsin son
radan yaratlm olm asnn, birlem eyi kabul eden cisimsel im knlara bal olduu ve
onlarla ilgili bulunduu grnde birleirler. Bu im knlar, Gne nlarnn kendisi
ne arpp, yansm alarndan dolay, aynalarda bulunan im knlara benzer. O nlara (fi
lozoflara) gre, bu im kn gelip geici suretlerin sahip olduu im k n trnden olm a
yp, kesin kantn ilettiini ileri srdkleri trden bir im k n d r ve bu im kn kendisin
de bulu nd uran da ilk m addenin tabiatn d an b aka bir tab iattr. O nlann bu konular
daki grlerini, ancak onlarn kitaplarn, koy m u olduklar esaslara gre inceleyen,
stn bir yaratla ve bilgili bir retm ene sahip olan kimse kavrayabilir. G a z z i t ,
bu gibi konular, bylece, kendisinden beklenm eyen bir biim de ele alm tr. Bu da
u iki nedenden ileri gelmi olabilir: Ya G a z z l , bu konular gerek biim iyle
anlam olm akla birlikte, gerek durum larndan sap trm tr, ki byle bir eyi ancak
kt am al kiiler yapabilir;/ ya da o nlan gerek biim iyle anlam am ve anlayam a
d eylere dokunm ak d urum unda kalm tr, ki bu da, bilgisizlerin yapaca bir itir.
A slnda o, bizce, bu iki nitelie sahip olam ayacak kadar stndr. F akat kimi zaman
iyi bir at da tkezleyebilir. te G a z z l nin tkezlem esi de bu kitab yazm
olm asdr. Belki de G a z z 1 *, bu kitab, yaad zam an ve m ekann bir gerei
olarak yazm ak zorunda kalm tr.
G a z z 1 1, filozoflar adna cevap vererek, der ki;
yle denilebilir : m k n halini akln yargsna indirgem ek im knszdr;
nk akln yargsnn, im kn bilm ekten baka bir anlam y o k tu r, m k n bilgi olm ayp, bilinen bir eydir./ D aha dorusu, im kn ierir, onu izler ve on u n
la, olduu gibi, iliki iindedir. Bilginin yok oldu\ dnlse de, bilinen ey
o rtadan kalkm az. Oysa bilinen eyin yok lu u dnlnce, bilgi o rtad an kalkar.
nk bilgi ile bilinen, birbirine bal iki eydir. E er akl sahibi kiilerin im
k n halini dnm ekten yz evirdikleri ve onu nem sem ediklerini dnecek
olursak, yle dem em iz gerekir; m k n hali o rtad an kaldrlam az; nk im kn

201

19.

-58-

A vicenna's D e Anim a, ss. 2 2 3 -2 2 5 ; kr., K it b en -N ec t, ss.3 0 0 -3 0 2 ; Lure d e


Science, c. II, fr. e v .: M. Achena ve H. Masse, Paris 1958, s, 77.

halleri, kendi balarna vardrlar. F akat akllar ya bunu nem sem em iler ya da
bu akllar ve akl sahibi kiiler ortadan kalkm tr. O halde geriye, im kn hali
nin bu lunduunu kesinlikle kabul etm ek kalm aktadr.

202

Aslnda sz edilen kantn bir geerlilii y o k tu r; nk im knszlk


da, kendisine balanabilecek bir varl gerektiren greceli bir niteliktir. m
knsz, iki k artn ayn anda birarada bulunm as anlam na gelir. Szgelii, bir
nesne beyazsa, onun, bu beyazlk bulunduu srece, siyah olmas im knszdr.
O halde bir nitelikle nitelendirilen sz konusu nesnenin bulunm as gerekir. Bu
srada o niteliin kartnn onda bulunm asnn im knsz olduu sylenir. O
halde bu im knszhk, bir nesnede bulunan ve onunla ilikili olan greceli bir
niteliktir. / Z orunluluun ise, zorunlu olann varl ile ilikili olduu aktr.
ikinci kanta gelince, bu, siyahln kendi bana mmkn olmasdr ki,
byle bir ey yanltr; nk siyahlk herhangi bir nesnede bulunm akszn so
y u t olarak ele alnd takdirde, onun mmkn olm ayp, im knsz olduu g
rlr. A ncak o, cisimde bulunan bir ekil olarak dnldnde, mmkn hale
gelir, nk cisim, ekil deiikliine elverili bir durum dadr ve cisim iin her
trl deim e mmkndr. Eer byle olm asayd, siyahln im knla nitelendi
rilebilecek soyut bir varl olmazd.
nc kant ise nefsle ilgilidir. Kimilerine gre, nefsin, ncesiz olm akla
birlikte, bedenlere ilimesi mmkndr, O halde bu kant, bu filozoflara kar
ileri srlemez. Nefsin sonradan yaratlm olduunu kabul eden kim selerden
bir blm, onun, baz yerlerde G a 1 e n'in de belirttii gibi, m addede yer e tti
ine ve unsurlarn dengeli bileim ine (miza) bal o lduuna inanm lardr. O
halde onlara gre, nefs bir m addede bulunur ve on u n im kn hali de maddesiyle
ilikilidir. Nefsin m addede yer etm eyip, sonradan var olduunu kabul edenlerin
bu grnn anlam udur: Akll nefsin m addeyi ynetm esi mmkndr.
Dolaysyla onlara gre, nefs yaratlm adan nce gelen im kn hali m addeyle
ilikilidir ve her ne kadar onda yer etm ese de, nefsin onunla bir ilikisi b ulun
m aktadr; nk m addeyi y neten ve onu kullanan nefstir. te bu yolla im kn
hali nefse balanm olur.
Derim ki :

203

G a z z l^ 'n in bu blmde ileri srdkleri dorudur. Mmknn tabiatn an, irsan, bu hususu aka kavram olursun./
Daha sonra G a z z 1 filozoflara kar karak der ki ;
Buna yle cevap verilebilir: m kn, zorunluluu ve im k n szh r akl
yarglara indirgem ek dorudur. Onlarn, "ak h n yarglar akln bilgisi anlam na
gelir; bilgi ise bilineni gerektirir dem elerine gelince, onlara yle denir: Onlara
gre, renklilik, hayvanlk ve teki tm el yarglarn aklda bulunduu bir gerek
tir. Bunlarn, bilineni olm ayan bir takm bilgiler olduu sylenem ez. Bununla
birlikte, bu bilinenlerin d lem de hibir varlklar bulunm am aktadr. te b u n
dan dolaydr ki, filozoflar tmellerin d lem de deil, zihinlerde b u lu n d u u
nu; d lem de yalnzca bireysel tikellerin (c z'iyyt) olduunu ve b u n la rn d a
aklla kavranam ayp, duyularla alglandn; bununla birlikte bu tikellerin akln

- 59-

bunlardan, m addeden soyutlanm akl bir kavram karm asm a neden o ld u u


nu aklam lardr. Bu bakm dan renklilik, aklda siyahlk ve beyazlktan ayr
bir kavram dr. Oysa gerekte siyah, beyaz vb. gibi olm ayan bir rengin varl
tasavvur edilem ez. Bylece ayrntlarna girmeksizin renkliliin aklda b u lu n d u
u o rtaya konm u olm aktadr. Bundan dolay renkliliin d lem de bulunm a
yp, sadece zihinlerde bulunan bir suret olduu sylenebilir. Bunun byle olmas im knsz deilse, bizim sylediklerim iz de im knsz deildir./

204

Derim ki:

205

206

Bu gr safsatadan ibarettir. nk im kn tm el bir kavram dr ve o n un, teki


tmel kavram lar gibi, zihnin dnda bulunan tikel karlklar vardr. Bilgi, tmel bir
kavram a ilikin bir bilgi olm ayp, tmel bir tarzd a tikellere ilikin bir bilgidir. Bu t
mel kavram zihin, tikellerden, m addelere dalm olan ortak bir tek tabiat k ar
m ak suretiyle m eydana getirm itir. O halde tm elin tabiat tmele sahip olan nesnele
rin tabiat ile ayn deildir. Bu noktada G a z z I yanlgya dm ektedir; nk
o, im knn tabiatn, tm elin, yani tm el bir kavram olarak im k n n , kendisine da
yand tikeller bulunm akszn, tm elin tabiatyla ayn saym aktadr.-B ununla birlik
te, tmel bilinen bir ey olm ayp, nesneler onunla bilinir. Aslnda tmel, bilinen nes
nelerin tabiatnda kuvve halinde var olan bir eydir. Byle olm asayd, onun (zihnin)
tikelleri, tm el olmalar bakm ndan kavramas yanl bir kavram a olurdu. Byle bir
durum un o rtay a km as, ancak bilinen tabiat, ilinti bakm ndan deil, z bakmndan tikel olsayd, m mkn olurdu./ Oysa gerek durum b u n u n tersidir. Baka bir de
yile, bu bilinen tabiat ilinti bakm ndan tikel, z bakm ndan ise tm eldir, ite bu
nedenle, akl onu t;nel olmas bakm ndan kavrayam adnda, yanlgya dm ve
onun hakknda bir takm yanh hkmler verm itir. Eer akl,tikellerde bulunan bu
tabiatlar m addelerden soyutlayp, onlar tm el hale getirirse, ancak o zam an, onlar
hakknda doru bir hkm verm i olabilir. Aksi takdirde akl, tabiatlar birbirine k a
rtrm olur. te mmkn bu tabiatlardan biridir.
A yn biim de filozoflar, tm ellerin d lem de deil, zihinlerde b u lunduunu
sylerken, ancak onlarn d lem de deil, zihinlerde fiilen var olduunu anlatm ak
istem ilerdir. Bununla birlikte, bundan da onlarn d lem de kesinlikle bulunm ad
n kastetm eyip, fiilen var olm akszn, kuvve halinde var olduklarn kastetm ilerdir.
E er onlar d lem de kesinlikle var olm asalard, dzm ece kavram lar olurlard. T
meller zihinlerin dnda kuvve halinde var olduklarna ve mmkn de nefsin (zihnin)
dnda kuvve halinde olduuna gre, onlarn tab iat bu ynden mmknn tabiatna
benzem ektedir. te G a z z 1 t bu noktad a yanlm aktadr; nk o, im knla
tm eller g er ek te kuvve bakm ndan birlikle bulunduklar iin , im kn tm ellere
b en zetm itir./ Daha sonra G a z z 1 , filozoflarn tm ellerin zihnin (nefsin) dnda
hib ir varlnn bulunm adn sylediklerini sanarak, im knn da nefsin (zihnin)
dnda bir varh bulunm ad sonucuna varm tr ki, bu son derecede irkin ve kaba
bir yanltm acadr.
G a z z 17 der ki :
Onlarn, "e er akl sahiplerinin ortad an kalkt ya da nem sem ez bir tu
tum takndklan dnld takdirde, im kn hali ortadan kalkm azd" b ii
m indeki szlerine gelince, deriz ki : O nlarn yok olduu dnld takdirde,

-60-

cins ve trlerden oluan tmel kavram lar da yok mu o lu rd u ? E er "evet, yok


olurdu, nk bu kavram lann aklda bulunan kavram lar olm aktan baka hibir
anlam y o k tu r" derlerse, bizim im kn konusunda sylediklerim iz de bundan
baka bir ey olm ayp, her ikisi arasnda hibir ayrlk yoktur. Eer o n un, Al
lah'n bilgisinde srekli olduunu ileri srerlerse, im kn konusunda sylenecek
sz de bundan baka bir ey deildir. O halde szn ettiim iz gr gerektir
ve am acmz da onlarn szlerinin eliikliini gsterm ektir.
Derim ki :
207

G a z z 1t'n in bu grnn deersiz ve eliik olduu ak a grlm ektedir.


Bu hususu ifde edebileceim iz en inandrc yol, onu iki ncle dayandrm aktr./ Bu
ncllerden birincisi olan, im knm ksm en tikel, yani nefsin (zihnin) dnda b ulun
duu; ksm en de tmel olduu, yani bu tikel olan im knlardan kavrand biim in
deki, ak nerm e doru deildir. kinci ncl olarak, nefsin (zihnin) dndaki mm
kn varlklarla ilgili olan tikellerin tabiatnn zihindeki tmelin tabiatyla ayn olduu
ve bu durum da mmknn ne bir tikel tabiat ne de bir tmel tabiat bulu n d u u ,y a da
tikelin tabiatnn tmelin tabiatyla ayn olmas gerekecei sylenir ki, btn bunlar
dayanaksz szlerdir. D urum ne olursa olsun tmelin nefsin (zihnin) dnda bir tr
varl bulunm aktadr.
G a z z 1^ der ki :

208

O nlarn, "im kanszlk, bir eyle nitelendirilen m addeyle ilikilidir; nk


m addenin bu eyin kart ile nitelendirilm esi im knszdr" biim inde im k n
szlkla ilgili olarak saptklar dolam bal yola gelince, aslnda her im knszlk
byle deildir;/ nk yce T anr'nn bir ortann bulunm as im knsz olm akla
birlikte, kendisine im knszln ilitii bir m adde y o k tu r. Eer "A llah'n bir
ortann bulunm asnn im knsz olm asnn anlam A llah'n z bakm ndan tek
bana bulunm as ve bir olmas zoru n lud u r ve tek bana bulunm asnn O 'nunla
ilikili olm asdr" derlerse, deriz ki ; Byle bir ey zorunlu deildir; nk lem
A llah'la birlikte vardr ve Allah tek bana deildir. "A llah'n benzerinden ayr
olarak tek bana bulunm as zorun ludu r; zorunlunun kart im knszdr ve im
knsz da onunla ilikilidir" derlerse, deriz ki : Bu drm da A llah'n lem den
ayr olarak tek bana bulunm asnn, benzerinden ayr olarak tek bana b u
lunm asndan ayr bir anlam vardr; nk O 'nun kendi benzerinden ayr olarak
tek bana bulunm as zorunludur; mmkn yaratklardan ayr olarak tek bana
bulunm as ise zorunlu deildir.
Derim ki :

209

Btn bunlar bo szlerdir; nk akln yarglarnn, nefsin (zihnin) dndaki


nesnelerin tabiatlar ile ilgili yarglar olduu konusunda kuku y o k tu r. Eer nefsin
(zihnin) dnda mmkn ve im knsz olan hibir ey bulunm asayd, bu konuda akln
verdii hkm, hkm olm aktan kar ve aklla k u ru n tu arasnda bir fark kalm azd./
Nasl ki A llah'n varl gerekte zorunlu ise, O 'n u n bir benzerinin bulunm as da ger
e k te im knszdr. O halde bu konuda sz fazla uzatm ann bir anlam y oktur.
G a z z 17 der ki :
Bundan baka sonradan var olan nefsler hakknda bir takm dolam bal

- 61-

yollara sapm ak da doru deildir; nk bu nefslerin kendi balarna bulunan


zleri ve yaratlm alarndan nce gelen im k n halleri b u lunup, bu zlerin ve im
k n hallerinin ilgili olduu hib ir ey y o k tu r. O nlarn, nefslerin m addeyi y n ete
bileceini sylem eleri gerekten uzak b ir ilikiye iaret etm ek ted ir. E er siz bu
kadarla yetinecek olursanz, yle dem ek mmkndr: Sonradan var olan nefs
lerin im kn halinin anlam , onu yaratm a gcnde olann onu yaratm asnn
mmkn olm asdr. Bu durum da, nasl ki bu im k n hali bedende yer etm em ekle
birlikte, edilgin bedene ilim ise, ayn ekilde o, filde yer etm em ekle birlikte,
f'ile de ilim itir. Bu iki ey zerinde h ib ir yerlem e sz konusu olm adna
gre, bu im kn halini f'ile ilitirm ekle, edilgine ilitirm ek arasnda h ib ir fark
y o k tu r./

2 10

Derim ki :

211

G a z z 1 1, nefsin sonradan var olma im knnn m addede yer etm ediini ileri
srenlerin, fiil halini kabul edende bulunan im k n n , fiil f'ild en k t iin , f'ild e
bulunan im kna benzediini ve dolaysyla bu im k n n eit o ld u u n u kabul etm ek
zorunda brakm ak istem ektedir. irkin olan da ite G a z z iV nin bu tu tu m u d u r;
nk bu durum a gre, sanki nefs, yapcnn y ap t eyi ynetm esi gibi, dardan
bedeni ynetm ektedir. Bylece, yapcnn, yapt eydeki yatknlk olmamas gibi,
nefs de bedendeki yatknlk olm aktan k m aktadr. Buna y an t olarak deriz ki : Y at
knlklara benzeyen yetkinlikler arasnda, kap tann gem isinden, ustann i yapt
letten ayr olmas gibi, m ahallinden ayr olan bir eyin bulunm as im knsz deildir.
Eer beden nefsin leti d u rum unda ise, nefs ayr bir yatknlk dem ektir. Bu durum da
lette bulunan im kn, f'ild e bulunan im kn gibi deildir. D orusu, let, her iki d u
rum da, yani edilginde bulunan im kn ve f'ild e bulunan im kn hallerinde bulunm ak
tadr. Bu nedenle letler hem hareket ettirici hem de hareketlidir. O halde hareket
ettirici olm alar bakm ndan letlerde, fiilde var olan im kn hali; hareketli olmalar
bakm ndan ise fiil halini kabul edende var olan im kn hali bu lu n m ak tad r./ O nlarn
nefsin ayr bir varh olduunu dnm eleri, fiili kabul edende var olan im knn,
f'ild e bulunan im knla ayn ey olduunu kab;l etm elerini gerektirm ez. Ancak
filozoflara gre, f'ild e bulunan im kn yalnzca akl bir hkm olm ayp, nefsin d n
daki bir ey h akknda verilm i bir hkmdr. O halde bu iki im kndan birini tek in e
benzetm ek suretiyle tartm ann bir yarar y oktu r.
G a z z 11, aslnda yalnzca safsataclarn ileri srebilecei btn bu szlerin,
bu gibi sorunlar zem eyecek durum da bulunanlar k u k u ve aknla drecei
nin bilincinde olduu iin, yle der :
Eer "btn itirazlarnzda glkleri glklerle karlam a yolunu seti
niz ve onlarn ileri srd h ib ir gl de zem ediniz" denirse, deriz ki: ti
razlar, ileri srlen bir grn geersizliini kesinlikle o rtay a k o y ar ve gln
eitli ynleri, kart gr ve bu k o nuda varlmak istenen amac o rtay a k o y
m ak suretiyle zm lenm i olur. Biz bu k itap ta yalnzca onlarn grlerini za
yflatm ay ve tutarszlklarn a k a gsterm ek suretiyle ileri srm olduklar
kantlardaki yanlglar belirtm eyi zerimize aldk. Bunu y aparken, belirli bir
grten h areket etm ediim iz gibi, bu kitabn am acndan da sapm adk ve lem in
sonradan var o luuna ilikin kan tlan ay rn tlan y la o rtay a koym adk; nk

62-

bizim am acmz, ncesizliin bilinmesi konusunda n la n n ileri srdkleri iddialan geersiz klm aktr./G erek grn o rtay a konm asna gelince, T an n 'n m d i
lei ve yardm yla bu kitab b itirdikten sonra, bu kon u d a yeni bir kitap yazacak
ve buna ''K av 'id el-A k'id" (nanlarn Tem elleri)
adn vereceiz. Nasl
ki bu k itap ta filozoflarn grlerini rtm eye alyorsak, o k ita p ta da ger
ek gr o rtay a koym aa alacaz. En dorusunu Allah bilir.

212

Derim ki :

214

Glkleri glklerle karlam ak, bir grn ortadan kaldrlm asn gerektir
m ez; ancak byle yapan bir kim sede aknlk ve kuku uyandrr. N iin bu kimse
kart iki kavram dan birini kabule deer grp, tekini geersiz saysn? Bu adam n
(G a z z I t n i n ) filozoflara kar ileri srd grlerin o u bir takm kukulardan
ibarettir ve bu kukular da filozoflarn grlerinden bir ksmn teki ile kar kar
ya koym asndan ve farkl grleri birbirine benzetm esinden d o m u tu r. Byle bi
ek ise eksik bir itirazdr. Eksiksiz itiraz ancak bir kimsenin kendi grne gre de
il, gereklere uygun olarak onlarn grlerini geersiz klm ay salayan bir itirazdr
Szgelii byle bir kimse, filozoflarn kartlarnn, filozoflann tm el kavram lar hak
knda ileri srdkleri gibi, im knn da zihinsel bir kavram olduunu ileri srebilecek
lerini dnebilir. nk bu ikisi arasndaki benzerliin doru olduu kabul edilirse,
bu durum , im knn varla (geree) dayanan bir kavram olduunu geersiz klm ay
gerektirm eyip, ancak u iki olasln, yani ya tmelin ya da im knn yalnzca zihinde
bulunduunu geersiz klm ay gerektirir. Aslnda onun, okuyucularn aknla ve
k ukuya drm eden nce, szn etti i kitab yazarak, gerei o rtay a koym ak su
retiyle ie balam as gerekirdi; nk okuyucularn bu kitabn ieriini renm eden
nce ya da kendisinin bu kitab yazm adan nce, lmesi mmkndr. Bu kitap henz
bize ulam am tr ve belki de hi yazm am tr. O nun bu k itap ta belirli bir m ezhebe
yardm etm eyi am alam adm sylemesi ancak E 'ariyye m ezhebine yardm etm eyi
am alad sansn uyandrm am ak iindir. K endisine ait olan kitaplardan da ak a
anlalm aktadr ki, ilhiyat konusunda, filozoflarn grne dayanm tr. O nun bu
hususu en ak ve en doru bir biim de o rtay a koyan yaptlarndan biri, "M ik t
el-E nvr" adl k itabdr./

20.

Oa 2z lnin bu balk altnda bam sz bir yapt bulunm am aktadr. Sz edilen


bu kitap, G azzl'nin th y Ulm e d -Dn'inin bir blmn oluturm aktadr.

- 63-

KNC

TARTIMA

FLOZOFLARIN, ALEMN, ZAMANIN VE HAREKETN


SONSUZLUU KONUSUNDA SYLEDKLERNN
GEERSZLIGI
G a z z i der ki ;
Bilinsin ki, bu ta rtm a birincinin bir koludur. nk onlara gre, lem ,
varlmm balangc bulunm akszn, ncesiz olduu gibi, sonu bulunm akszn
sonraszdr. O nun yok olmas ve bozulm as dnlemez; daha dorusu, ncesiz
olduu gibi, sonsuz olarak da devam edecektir.
O nlarn, lem in ncesizliine ilikin olarak ileri srdkleri d rt kant,
sonsuzluu hakknda da geerlidir. Bu konuda yaplacak itirazla daha nce
yaplan itiraz arasnda hibir fark y o ktur. nk onlar derler ki; Alem nedenli
bir varlk olup, nedeni ncesiz ve sonraszdr; nedenle nedenli arasndaki durum
da byledir. Yine derler k :Neden deim edike, nedenli de deim ez. Sonra
dan var olann im knszln onlar ite buna dayandrm lardr. Ayn durum ,
son bulm a konusunda da, ayn biim de geerlidir. zledikleri ilk yol ite budur.
Onlarn izledikleri ikinci yola gelince; lem yok olunca, onun yokluu
varlndan sonra gelir; bir sonras bulunur ve bu da orada zam ann bulunduunu kantlar./
nc yollar da udur: Var olm a im kn kesintiye uram az; ayn bi
im de mmknn varlnn da im kna uygun olarak bulunm as mmkndr.
Ancak bu kant yetersizdir; nk biz lem in ncesiz olmasn im knsz grp,
eer Allah onun varln sonsuza dek srdrmeyi dilem ise, sonrasz olmasn
im knsz grm eyiz; nk sonradan var olan bir eyin sonunun bulunm as
zorunlu deildir. Oysa fiilin sonradan var olmas ve bir ncesinin bulunm as
zorunludur. Alemin kesinlikle bir sonunun bulunm as gerektiini E b ' l - H u zeyl
e l - A l l f 'tan baka hi kimse ileri srmemitir;^
nk o bu ko
nuda yle dem ektedir: G em ite sonsuz sayda dnler im knsz olduu gibi,
gelecekte de im knszdr. A ncak bu gr geersizdir, nk gelecein btn
hibir zam an gerekte ne bitiik olarak ne de birbirini izler bir biim de var
olur. Oysa gem iin btn, her ne kadar birbirini izler bir biim de olmasa da,

215

21.

Onun bu konuya ilikin grleri e itli kaynaklarda gem ektedir. Szgelii,


K i t b e l'tn tis r'd a (n e r .: A .N. Nader. B eyrut 1 9 5 7 , s. 2 0 ) y le dedii aktarl
maktadr: "Eer sen ilintilerinbtnna,cisimlerin btnnden ayr olduunu
sylersen, hem cisimlerin hem de ilintilerin bir btn bulunduunu kabul e t
m i olursun... Btn varolacaklar bir gn varolm u eyler olarak niteleneceklerdir... B ylece sen hem varolm u eylerin btnnn bulunduunu hem de var
olacak eylerin bir btnnn bulunduunu kabul etm ektesin". Yine el ntir,
s. 18'de gelecekte sonsuz olm ann g em ite de sonsuz olm ay gerektireceini
ileri srd belirtilm ektedir. A yn yaptn 56. sayfasnda ise C ennet ehlinin
fiilleri ile ilgili olarak E b'l-H uzeyl'den unlar aktarlmaktadr: "Eer Cennet
ehlinin fiillerinin bir sonu bulunm asayd, C ennetteki fiillerinden dolay da yine
dllendirilm i olm alar gerekirdi".

<65

birbirine bitiik olarak gerekte var o lm u tu r. Akl asndan lem in sonsuza


dek var olacan im knsz deil, onun varln srdrmesini veya yok olmasn
mmkn grdmz aka anlaldna gre, mmkn olan bu iki olaslktan
hangisinin gerek olduunu ancak er^'at yoluyla bilebiliriz. Bu konuyu yal
nzca aklla incelem ek mmkn deildir.
Derim ki :

216

217

2 18

G a z z I 'n in , onlarn, gem ite lem in ncesiz olduu konusundaki birinci


kantlar, ancak onun gelecekte de sonsuz olduu sonucuna iletir" biim indeki sz
d orudur./ Onlarn ikinci kant da bu durum dadr. F akat G a z z 1^nin, filozof
larn ileri srdkleri nc kantn hem gelecek hem de gem i iin geerli olm ad
n; dolaysyla lem in gem ite ncesiz olmasn im knsz grp, lem in her iki y n
den de snrsz olm asnn im knsz olduunu ileri sren E b 'l - H u z e y l'in aksine,
gelecekte sonrasz olmasn m mkn grebileceimizi sylemesi doru deildir. n
k onlarn lem in im kn halinin gem ite ncesiz olduu ve im kn haline, kendisiyle
birlikte uzayp, bu im kn halini len bir halin ilim esinin, tpk mmkn varln,
fiil haline k tnda bu hale ilimesine benzedii ve bu uzantnn da bir ncesinin
bulunm adnn a k a o rtaya kt biim indeki grleri kabul edilirse, onlarn
zam ann da ncesinin bulunm adn kabul etm eleri gerekir; nk bu uzant zam an
dan baka bir ey deildir ve buna ncesiz sre (dehr) dem enin bir anlam y o k tu r.
Zam an im kn haline ve im kn hali de hareketli varla iliik o lduuna gre, hareketli
varln da bir ncesi yok dem ektir./ Kelamclarn, "g em ite var olan her eyin bir
ncesi vardr", biim indeki szlerine gelince, bu geersiz bir yargdr; nk n c e
(Allah)
gelecekte olduu gibi, gem ite de ncesiz olarak bulunm aktadr. O nlarn
bu konuda nce ile fiilinin birbirinden farkl olduunu sylemeleri ise, kesin kant
gerektiren bir iddiadr; nk gem ite ncesiz olmakszn gerekleen varlk, ge
m ite ncesiz olarak gerekleen varlktan farkldr. Bu durum a gre; gem ite nce
siz olm akszn gerekleen ey, her iki ucu bakm ndan da sonludur. Baka bir dey i
le, onun hem bir balangc hem de bir sonu vardr. F akat gem ite ncesiz olarak
gerekleen eyin ne bir balangc ne de bir sonu vardr. Bu bakm dan filozoflar,
devresel hareketin bir balangc olduunu ileri srmedikleri iin, onlarn bu hareke
tin bir sonu b ulunduunu sylem eleri de gerekm ez; nk onlar, bu hareketin ge
m iteki varln geici b ir varhk olarak grmezler. O nlardan bu hareketin varln
geici olarak grenler, elikiye dm olurlar. Bu nedenle, her balangc olann bir
sonu vardr yargs, dorudur. Bir eyin balangc olup, sonunun bulunm am as, an
cak mmkn ncesize dnt takdirde, doru olur; nk balangc olan her ey
mmkndr. Bir eyin hem yok olm ay/ hem de ncesiz olm ay kabul etm esinin
mmkn olmas, kavranmas im knsz bir eydir. Bu konunun incelenmesi gerekir. Bu
konuyu nceki filozoflar incelem ilerdir. E b u l - H u z e y l, her sonradan var ola
nn yok olaca konusunda filozoflara uym aktadr ve sonradan var olm a grnn
dayand ilkeye daha sk bir biim de balanm aktadr. G em ite var olan ey, bir
btn olarak gerekte var olduu, gelecekte var olacaklar ise, bir btn olarak gerek
te var olm ayp, ancak bir eyin tekini izlemesi biim inde var olacaklar iin, ge
mile gelecek arasnda bir ayrm yapan kimsenin gr yanltc bir grtr; nk
gerekte gem i olan, zam anda bulunur; zam anda bulunann ise, her iki ucu bak
m ndan da tesinde bulunan bir zaman ve zorunlu olarak sonlu olan bir btn

-66-

219

220

221

vardr. Sonradan var olann gem ite bulunm as gibi gem ite bulunm ayan eye ge
lince, bu ey ancak ortak bir ada sahip olmas bakm ndan gem ite bulunur. Daha
dorusu o ey, gem ile birlikte bulunup, sonsuza dek uzanr ve onun bir btn
bulunm az; yalnzca onun paralar btndr. te bu, gem ite var olup, bir ilk ba
langc bulunm ayan ey zam andr; nk sonradan var olm u her balang u andr
ve her u andan nce de bir gem i b ulu n m ak tad r./ Dolaysyla zam ana eit ve za
mann da kendisine eit olduu eyin sonsuz olmas gerekir. Bu eyin yalnzca her iki
ucundan zam ann snrlandrd paralar gem ite bulunabilir. Szgelii, gerekte
hareketli varlkta bulunan, yalnzca bir anlk zam an ve hareketlinin b ir uzant (m esafe)
zerinde hareket etm esiyle srekli deierek ortaya kan yalnzca bir anlk hareket
tir. Biz, gem ite ezelden beri bulunan bir varln ncesinin gerekte bir anda b u lu n
duunu syleyem eyiz; nk byle olsayd, onun varlnn bir ncesi b ulunur ve za
man onu her iki ucundan da k uatm olurdu. Ayn eyi zamanla birlikte bulunup,
zam anda olm ayan eyler hakknda da syleyebiliriz. Szgelii, gem i dnlerden
yalnzca zam ann snrlandrd dnler, ancak hayal gcnn bir rn olarak var
olurlar. Z am anla birlikte bulunan dnler ise, tpk ezelden beri var olan bir eyin,
zam an onu snrlandrm ad iin gem ite var olmas gibi, henz gem ite var
olm am tr. Fiillerin kendisinden sonraya ertelenm eyen ve bu nitelikle her var olann
varl yetkinlie kavuan ncesiz bir varlk dnld takdirde, u sonu ortaya
kar:/ Eer bu varlk ncesiz ise ve gem i zam anda bulunm uyorsa, onun fiillerinin
de zorunlu olarak gem i zam anda bulunm am as gerekir; nk bu fiiller gem i
zam anda bulunsayd, onlarn sonlu olmalar ve dolaysyla bu ncesiz varln da
ezelden beri fiilden yoksun olmas gerekirdi. Ezelden beri fiilden yoksun olan varln
bulunm as ise, zorunlu olarak im knszdr. Varl zam anda bulunm ayan ve zam anla
snrlanm ayan bir varlk iin en uygun olan ey, onun fiillerinin de bu biim de
olm asdr; nk var olan bir eyin varl ile onun fiilleri arasnda bir ayrlk y o k tu r.
E er gk cisim lerinin hareketleri ve bu hareketlere bal olan eyler, varl gem i
zam anda bulunm ayan ncesiz bir varln fiilleri olsayd, onun fiillerinin de gemi
zam anda bulunm am as gerekirdi. O halde ncesiz olan bir ey hakknda her syledi
imizi, gem i zam anda bulunan ve sona eren ey hakknda sylem em iz mmkn
deildir; nk sonu olan bir eyin, bir balangc da var dem ektir. N itekim bizim , bir
eyin ezelden beri var olduunu sylem em iz, onun gem i zam anda bulunduunu ve
bir balangcnn olduunu reddetm em iz dem ektir. O nun gem i zam anda bulunduunu kabul eden kimse, onun bir balangcnn b u lunduunu da kabul etm i o lu r./
Oysa byle bir ey sav kantsam adr (ysdiru al'l-m atl b = petitio principii). O
halde ncesiz varlkla birlikte ezelden beri var olan eyin, ancak ncesiz varlk,
gem i zam anda bulunm as dolaysyla, gerekte var oluyorsa, gerekte var olmas
doru olur. Bu durum a gre, her geen eyin var olduu biim indeki szmzden iki
ey anlalr: Bunlardan birincisi, gem i zam anda bulunan her eyin gerekte var
olm asdr ki, bu nerm e dorudur. kincisi ise, ezelden beri var olann varlna
ayrlm ayacak bir biim de bal olarak geen eyin gerekte var olmasdr ki, byle
eyi syleyem eyiz; nk gem i eyin gerekte var olduunu sylem em iz, onun
ncesiz varla bal olduunu sylem em ize ters der. Burada fiille varlk arasnda
bir fark y oktur. Baka bir deyile, gem ite ezelden beri var olan bir varln var
olabileceini kabul eden kimsenin ayn zam anda gem ite ezelden beri ncesi bu

-67

222

223

lunm ayan fiillerin de varln kabul etm esi gerekir. Bu durum da O 'n u n (Allah'n)
znn gem ite srekli olm as, gerekte belli bir zam anda var olm asn gerektirm e
dii gibi, onun fiillerinin var olmas da, bu fiillerin belli bir zam anda var olmasn
hibir biim de gerektirm ez. G rdn gibi, btn bunlar ak a bilinm ektedir.
Bu ilk varlk araclyla / balangc ve sonu olm ayan fiillerin var olmas m m
kndr. Bu durum , fiil konusunda im knsz olursa, varlk konusunda da im knsz
olur; nk her var olan eyin fiili, varlk bakm ndan o eye iliiktir. Kelamclar
A llahn varlnn ncesiz olduunu kabul ettikleri halde, fiilinin neesiz olmasn
im knsz grm lerdir. F akat bu gr son derecede yanltr. Bununla birhkte,
e n 'a tn yapt gibi lem e "sonradan var lm a deyimini ilitirm ek, bu konuda
E a r l e r i n ileri srdkleri grten daha uygundur; nk fiil, fiil olm asbakjm ndan, sonradan var o lm u tu r; bu fiilin ncesiz olmas, ancak bu sonradan var etm e
ve sonradan var olan fiilin ncesi vsonras bulunm am as bakm ndan, dnlebilir.
Ayrca derim ki : tte bundan tr, mslmanlarn, h em lem in hem de A llah'n
ncesiz olduunu sylemeleri gtr; nk mslmanlar, ncesizden yalnzca bir
nedeni bulunm ayan anlam lardr. Bununla birlikte, kimi tslm bilginlerinin bu
gr benim sediklerini grdm ./
G a z z 1 1 der ki :
O nlarn izledikleri drdnc yola gelince, bu da im knszdr; nk onlar
derler ki : Alem yok olduunda, geriye onun var olm a im kn kalr, b u nun ne
deni, mmknn im knsza dnm em esidir. Bu im kn hali, greceli bir n ite
liktir; dolaysyla onlarn ileri srdklerine gre, her sondradan var olan ey
kendisinden nce gelen bir m addeye, her yok olan ey de, kendisinden yok o l
duu bir m addeye m u h tatr. O halde m addeler ve unsurlar y o k olm ayp,
yalnzca onlarda bulunan suretler ve ilintiler yok olur.
Derim k i :

22 4

E er suretlerin, iinde bulunduklar bir tek ey zerinde dng biim inde birbi
rini izledikleri ve bu izlemeleri m eydana getiren f'ilin ncesiz olduu kabul edilirse,
byle b ir varsaym im knszl gerektirm ez. F akat bu izlem elerin sonsuz sayda m ad
deler zerinde m eydana geldiinin ya da suretlerin tr bakm ndan sonsuzca birbirini
izlediinin kabul edilmesi im knszdr. A yn biim de, bu izlem elerin ncesiz bir f'il
bulunm akszn ya da ncesiz olm ayan bir f'il araclyla m eydana gelmesi de im
knszdr. nk burada sonsuz sayda m addelerin bulunm as sz konusu olsayd,
sonsuz olan, fiilen var olurdu ki, byle bir ey im knszdr. Bundan da daha im knsz
olan, bu izlem elerin, sonradan var olan f'iller araclyla m eydana gelmesidir. te
bu adan / bir insann zorunlu olarak tekinden m eydana gelmesi, bu birbirini izle
yen dizilerin nce gelen insanlarn sonrakilerin maddesi olabilmesi ve f'ili ve leti
durum unda bulunabilm esi iin, bir tek m adde zerinde gerekletii kabul edilm e
dike, doru olmaz. Btn bunlar ilintili olarak byledir; nk bunlar, ezelden beri
insan bir insan araclyla ve bir insan m addesinden m eydana getiren bir f'ilin leti
gibidir. Btn bunlar ayrntl bir biim de aklanm ad takdirde, bu konular ince
leyen kimse, kendisir.i zm lenem eyecek glklerden kurtaram az. Gelin, A llah'tan
sizi ve bizi, O 'n u n sonsuz fiillerinden mmkn ve zorunlu olanlar hakknda gerein
zirvesine ulaan bilginler derecesine ykseltmesini dileyelim . Burada sylediklerim in

68-

225

hepsi akla kavuturulm u deildir. D olaysyla bunlar eski filozoflarn bu konuda


ileri srdkleri koullara ve incelem e iin gerekli grdkleri kurallara uyarak incele
mek gerekir. Bununla birlikte, insann, gerei bilen kiilerden olm ak istiyorsa, aratrd her konuda eitli grleri de gznne almas gerekir./
G a z z 1 der ki :

226

Btn bunlarn yant daha nce verilm iti. Filozoflarn bu konuda iki ka
ntlan olduu iin, biz bu meseleyi bah bana ele almay uygun bulduk. Bu
kantlardan birincisi, G a 1 e n 'in benim sedii k an ttr, nk G a l e n der ki:
Szgelii, Gnein yok olmas mmkn olsayd, uzun bir sre iin G nete bir
klme ortaya kard. Oysa binlerce yldr onun byklne ilikin olarak
yaplan gzlemler, onun ayn lde b u lunduunu gsterm ektedir. Gne bu
uzun sre iinde klm ediine gre, yok olm ayacak dem ektir.
Bu gre bir ka ynden kar klabilir: Birinci itiraz udur: Bu kant
yle ortaya koyabiliriz : Eer Gne yok olsayd, onda bir klm enin m eyda
na gelmesi gerekirdi. Oysa sonurtu im knsz olduu iin, nerti de im knszdr,
t te bu nerm e, onlara gre, bitiik artl bir nerm edir. Ancak varlan bu so
nu, balayc deildir; nk nerti, kendisine baka bir koul ilim edike,
doru deildir. Bu koul, onun, "Gne y o k olsayd, klmesi gerekirdi", biim indeki szdr./ Bu durum da sonu rtu , ancak bir koulun eklenm esiyle,
nertiyi gerektirir ki, bu da, ya "eer Gne klm ek suretiyle y o k olsayd,
uzun bir sre iinde klmesi gerekirdi", biim inde ifade edilirdi, ya da so
nurtu n u n nertiyi gerektirebilm esi iin, Gnein ancak klmek suretiyle yok
olduu aka ortaya konurdu. Oysa biz, bir eyin yalnzca klm ek suretiyle
yok olduunu kabul etm iyoruz. Tersine bize gre, klme, yok olm a trlerin
den birisidir. N itekim bir e y in , en yetkin bir durum da iken,birdenbire yok
olmas da uzak bir olaslk d e ild ir.
Derim ki :

227

Bu gre G a z z l , u bakm dan kar km aktadr: n e rti ile sonurtu ara


sndaki balant doru deildir; nk yok olan eyin klmesi, yok olm a bir eye,
klm eden nce iliebilecei iin, zorunlu deildir. Bu balant, ancak yok olm ann
zoraki olm ayp, tabii bir biim de m eydana geldii ve ayrca gk cisimlerinin canl ol
duu kabul ediliyorsa, d orudur; nk her canl doal bir biim de yok olup, yok olm adan nce zorunlu olarak klm ektedir./ Bununla birlikte, bu nclleri, k art g
rte olanlar, kesin kant bulunm akszn, gk kresi hakknda kabul etm em ektedirler.
te bu nedenle G a l e n'in gr inandrm aya ynelik bir gr olm aktadr. Bu g
r daha doru bir biim de yle deyim lendirilebilir: Eer gk kresi yok olsayd,
ya m eydana geldii unsuriara ayrlmas ya da kendi suretini brakp, bir baka sureti
kabul etm esi dolaysyla yok olurdu. Bu durum d rt unsurun, birbirlerine dnmesi
dolaysyla, basit cisimlerin suretlerinin ortay a km asna benzer. Eer gk kresi un
surlara ayrlm ak suretiyle yok olsayd, bu unsurlar bir baka lem in paralar olurdu;
nk bu gk kresinin, bu lem de bulunan unsurlardan m eydana gelmesi doru o l
m azd; zira bu unsurlar, gk kresine oranla byklkleri olm ayan paralardr; h a tt
bu paralarn gk kresine oran, noktann daireye oran gibidir. Eer gk kresi k en
di suretini brakp, bir baka suret kabul edecek olsayd, bu unsuriara k art olan al-

-69-

228

tnc bir cisim bulunurdu ki, bu altnc cisim ne gkyzdr, ne to p rak tr, ne sudur,
ne hava ne de atetir. Oysa btn bunlar im knszdr./ O nun (G a 1 e n in), G ne'in
klm ediine ilikin olan sz, yaygn bir szdr ve kesinlik ifade eden zorunlu
nerm elerin dnda kalm aktadr. Bu ncllerin hangi trden olduu " K itb elB u r h n (A nalitica Posteriora) adl k itap ta aklanm tr.
G a z z l der ki :

229

kinci itiraz ise yledir ; E er G a 1 e n'in y o k olm a ancak klme d o


laysyla olur" eklindeki gr kabul edilirse, klm enin G nete g erekle
m ediini kendisi nereden bilm ektedir? O nun gzleme dayanm as im knszdr ;
nk gnein bykl gzlemle ancak yaklak olarak bilinebilir. Eer y er
yznden yzyetm i ya da buna yakn bir lde daha byk olduu sylenen
G ne, szgelii, bir da byklnde eksilseydi, bu eksilme duyularla kavranam azd. Belki de u ana kadar G ne'te bir da k adar ya da daha byk l
de bir eksilme olm utur. Oysa duyular byle bir eyi kavrayam az, nk "k
Bilimi" (tim el-M enzir O ptik Bilim i)'nde byle bir eyin bilinm esi, ancak
yaklak bir biim de m mkn oIur.Bu durum una benzem ektedir: O nlara gre,
y ak u t ve altn yok olm aya elverili bir takm unsurlardan o lu m u tu r. E er bir
y ak u t yz yl sreyle bir yerde braklrsa, ondaki eksilme duyularla kavranam az.
Belki de gzlem in yapld uzun sre iinde Gnein eksilme oran, yz ylda
y ak u tu n eksilme oranna eittir ve bu d u ru m duyularla kavranam az. Bu, onun
(G a I e n in) kantnn son derecede geersiz oldu u n u gsterm ektedir.
Biz, burada, akl sahibi kim selerin de yapt gibi, bu trden bir o k ka
ntlar o rtay a koym aktan kandk. Biz terk etti im iz eylere bir rnek olsun
diye yalnzca bu tek kant o rtay a koyduk ve kendim izi, daha nce getii bi
im d e, kukular giderm ede aba gsterm eyi gerektiren bu d rt kantla snrtandrdk./
Derim ki :
E er Gne klseydi ve gzlem srasnda onu o lu tu ran p aralar, Gnein cis
m inin byklnden tr, duyularla alglanamaz olsayd, onun klmesinin bu
lem deki cisim ler zerindeki etkisi yine de duyularla alglanabilir bir lde olurdu;
nk klen her ey ancak onu olutu ran paralardan bir ksm nn yok olmas d o
laysyla klr ve klen eyden ayrlan bu paralarn da lem de ya btnyle
bulunm as ya da baka paralara dnm esi gerekir, her iki d u rum da d a lem de ya
onun paralarnn saysnda ya da bu paralarn niteliklerinde ak bir deiikliin
o rtaya km as zorunlu olur. E er gk cisimlerinin nicelikleri deiecek olsayd,
onlarn etkinlik ve edilginlik halleri de deiirdi. Eer onlarn ve zellikle yldzlarn
etkinlik ve edilginlik halleri deiseydi, bu lem deki cisimler de deim i olurdu. Bu

230

durum da gk cisim lerindeki klm e, filozoflara gre, bu lem de var olan lhi
dzenin bozulm as sonucunu dndrebilirdi. Bu gr, kesin kant derecesine
ulam am aktadr./
G a z z 11 der ki :
Filozoflar, lem in y o kluu nun im knszl hakkndaki ikinci k antlarn
da yle derler: lemi oluturan tzler (cevherler) yok olm az; nk bunun iin

- 70-

bir teden dnlemez ve yo k deilken sonradan y o k olan eyin m utlaka bir


nedeninin bulunm as gerekir. Bu nedenin, ya ncesiz'in iradesi olm as gerekir
ki. b yle bir ey im knszdr; nk ncesiz, onun yok lu u n u dilem ezken, da
da sonra dileseyd'. Kendisi d e im i olurdu. Ya da bu neden n cesiz'in ve ira
desinin her durum da ayn trden olm asna y o l aard; oysa O'nun irade etti i
ey , yokluktan varla ve daha sonra da varlktan yo k lu a dnm ektedir. S o n
radan var olan bir eyin ncesiz'in iradesiyle var olduu konusunda szn e tti
im iz im knszlk, yokluk hakknda da sz konusudur. Biz burada bundan da
daha kuvvetli bir gl daha belirteceiz. Bu glk u d u r ; rade edilen e y ,
hi kukusuz, irade edenin bir fiilidir. F'il deilk en , daha sonra f'il olan bir
kim se, kendi z bakm ndan d eim iyorsa, onun fiilinin y o k iken var olm as

231

gerekir; nk o, daha nce olduu gibi kalsayd, onun, nce olduu gibi,/ u
anda da bir fiili bulunm azd. O halde bu kimse, h ib ir ey yapm am dem ektir
ve yokluk ta bir ey olm adna gre, nasl o lu r da bir fiil olabilir? lem yok
olduu halde, o kimsede daha nce bulunm ayan bir fiil o rtay a ksayd, bu
fiil ne olabilirdi ? Acaba bu fiil lem in varl m dr? O nun lem in varl olm a
s im knszdr; nk lem in varl sona erm itir. O halde acaba bu fiil lem in
yokluu m u d u r? Byle bir ey de olam az, nk lem in yokluu aslnda bir
ey deildir ki, bir fiil olsun. Fiilin, en dk derecesinde bile, var olmas gere
kir; oysa lem in yokluu var olan bir ey deildir ki, o n un, f'ilin yapt ve
var edenin var etti i bir ey olduu sylenebilsin. Filozoflar, kelam clarn bu
glkten kurtulm ak iin d rt frkaya ayrldklarn ve her frkann da glk
lerden kurtulam adn ileri srmlerdir.
Derim ki :
G a z z 1 T'nin filozoflardan aktardklarna gre, onlar kartlarn, tpk sonra
dan var olm a konusunda olduu gibi, lem in y ok lu u n u n mmkn old u u kon u su n
da da, n c e s iz den, yani sonradan var edenden, sonradan var olan bir fiilin, yani yok
etm e fiilinin km as gerektii sonucunu kabule zorlarlar. Aslnda bu konudan, daha
n ce, lem in sonradan olduu zerinde durulurken, ayrntl bir b iim d e sz ed ilm i
ti; nk sonradan var etm e konusunda ortaya kan glkler, btnyle y o k etm e
konusunda da ortaya km aktadr. Bu nedenle k on u yu yen id en ele alm ann bir anla-

232

m y o k tu r./ G a z z l7 nin ileri srd, "lem in sonradan var olduunu kabul eden
bir kim senin, f'ilin fiilininin yoklua ilitiini ve bunun sonucu olarak da f'ilin yal
nzca yok olan bir eyi yaptn kabul etm esi gerekir , biim indeki zel gle ge
lince, bu, hibir frkann kabul edem eyecei kadar irkin bir eydir. Bu nedenle, bu
frkalar daha sonra (J a z z 11 nin kendilerinden aktard grlere snm ak zo
runda kalm lardr. Bu. f'ilin fiilinin yalnzca m utlak var etm eye, yani daha nce
ne kuvve halinde bulunan ne de mmkn olan, ancak daha sonra f'ilin kuvve halin
den fiil haline kard, daha dorusu, yok iken var etti i bir eyi var etm eye iliti
ini ileri sren kimsenin zorunlu olarak kabul etm esi gereken bir so n u tu r. F ilozofla
ra gre ise, f'ilin fiili, kuvve halinde bulunan bir eyi, fiil haline karm aktan baka
bir ey deildir. Dolaysyla bu fiil, onlarca, her iki bakm dan da, yani ya bir eyi
kuvve halindeki varlktan fiil halindeki varla dntrm ek ve dolaysyla yokluu
ortadan kaldrm ak suretiyle var etm e bakm ndan, ya da bir eyi fiil halindeki varlk
tan kuvve halindeki varla dntrm ek ve bylece on u n yok lu u n u n o rtay a km a

-71-

sn salam ak suretiyle yok etm e bakm m dan, var olan bir eye ilim itir. F 'ilin fi
linin bu biim de olm adm dnen bir kim senin u glkle kar karya kalmas
zorunludur: F 'ilin fiili her iki ynden de, yani var etm e ve yok etm e ynnden de
233
yoklua iliebilir.. u kadar var ki, bu husus yok etm e konusunda daha ak olarak
grldnden, kelam clar, kartlarnn grlerinden kendilerini kurtaram am lardr. nk a k a grlm ektedir ki, bu grte olan bir kim senin, f'ilin yok olan bir
eyi yapabileceini kabul etm esi gerekir. Bu bakm dan f'il, bir eyi varlktan salt
yoklua aktarnca, bir eyin fiil halindeki varlktan kuvve halindeki varla aktarld
nda grlenin tersine, ilk am acna uygun olarak salt yok olan bir eyi yapm olur:
nk bu aktarm a ilem inde yokluun ortaya km as bakasna bal bir eydir,
tte bu durum u, onlarn, btnyle var etm e konusunda da kabul etm eleri gerekir;
ancak o, burada o denli ak deildir; nk bir ey var olduunda, onun yokluu
zorunlu olarak geersiz olur. D urum byle olduuna gre, var etm e, bir eyin y o k
luunun varla dnm esinden baka bir ey deildir. Ancak bu hareketin amac,
var etm e olduu iin, onlar (kelam clar), f'iUn fiilinin yalnzca var etm eye ilitiini
syledikleri halde, ayn eyin yok etm e konusunda da geerli o ld u u n u syleyem e
m ilerdir; nk bu hareketteki am a, y o klu k tu r. te bu nedenle onlar, f'ilin fiiHnin yokluu o rtadan kaldrm aa deil, yalnzca var etm ee ilitiini syleyebilm i234
lerdir. Bu d urum da y okluun sz konusu olmamas gerekir./ Bununla birlikte onlar,
f'ilin fiilinin yoklua ilitiini kabul etm ek zo runda kalm lardr. nk onlarn
grne gre, var olann, ancak m utlak yok olarak, ierisinde bu lu n d u u bir durum u
ile, fiil halinde var olarak ierisinde bulunduu bir durum u vardr, F 'ilin fiili, var
olan ey fiil halinde var olarak bulunduunda, ona ilim edii gibi, yok olarak b ulun
duunda da, ona ilimez. O halde geriye, u iki seen ek ten biri kalm aktadr: Ya
f'ilin fiili, varla ilim ektedir, ya da yoklua iliip, bu yokluk btnyle varla d
nm ektedir. F 'ili bu biim de kavrayan kim senin, yokluun kendisinin varla ve
varln kendisinin de yoklua dneceini ve dolaysyla f'ilin fiilinin, bu iki k art
eyden birinin btnyle tekine dnm esine ilieceini mmkn grmesi gerekir.
Oysa btn bunlar, yokluk ve varlk bir yana, teki btn kart eyler konusunda da
son derecede im knszdr.
O nlar (kelam clar), f'ili, kt grl kim selerin var olan ey yerine, o eyin gl
gesini kavramalar ve bunun sonucu olarak da o eyin glgesini kendisi sanmalar gibi
235
kavram lardr. Bu durum , grdnz gibi/ var etm ek ten , bir eyi kuvve halindeki
varlktan fiil halindeki varla karm ay, yok etm e konusunda ise, b u nun tersini, ya
ni onun
fiil halinden kuvve haline dnm elini anlayan kimse iin balaycdr.
Bundan da a k a anlalm aktadr ki, im kn ve m adde her sonradan var olan ey iin
zorunlu iki unsurdur. Eer var olan bir ey kendi z bakm ndan v arise, onun yok
olmas da, sonradan var olmas da mmkn deildir.
G a z z l i 'n in E a r 1 e r d e n, onlarn, kendi z bakm ndan var olan t
zn sonradan olm asn mmkn grp, yok olm asn mmkn grmem eleri konusunda
aktard
gre gelince, bu son derecede zayf bir grtr; nk yok etm e k o n u
sunda geerli olan ey, var etm e konusunda da geerlidir; ancak bu husus, yok etm e
* sz konusu olduu takdirde, daha aktr. te bu nedenle, onlarn bu anlam da dei
ik eyler o lduu sanlm tr.
Daha sonra O a z z I , yok etm e konusunda kendilerinin kar karya bra-

-72.

kldklar bu gle ilikin olarak frkalarn verdikleri yant anlatarak, yle der :

236

M u' t e z i 1 e der ki
A llah'tan kan fiil, var olan bir eydir ve bu
da A llahn hibir nahalde yaratm ad yok olm adr. te bu yok olm adan d o la
y btn lem ayn anda yok olacak ve kendi bana yaratlm olan yok olma
da, baka bir yok olm aya m uhta olup, bu d urum un sonsuza dek zincirlem e
olarak devam etm em esi iin, yok olacaktr.
G a z z l , onlardan, sz edilen gle verdikleri bu cevab ak tard k tan sonra yle der;/
Bu cevap bir ka ynden yanltr. Birincisi u d u r : Y ok olma, aklla kav
ranan bir varlk deildir ki, yaratlm as mmkn olsun. Ayrca o, aklla kavra
nan bir varlk olduu takdirde, herhangi bir yok edici bulunm akszn neden
kendiliinden yok olsun? te yandan lemi de niin yok etsin ? O nun, lem in
znde bulunm as ve onun iinde yer almas im knszdr; nk bir nesnede
bulunan ey, iinde bulunduu eyle birlikte b ulunur ve dolaysyla bunlar, bir
an iin bile olsa, biraraya gelirler. O nlarn birarada bulunm alar mmkn
olduuna gre, kart deiller dem ektir ve dolaysyla yok olma varl ortadan
kaldrm am aktadr. Eer yok olma, ne lem de ne de bir m ahalde olmakszn,
yaratlm sa, onun varlnn, lem in varlna k art olmas nereden gelm ekte
dir? Bu grte bir baka irkin durum da, yce A llah'n bu lem in kimi
paralarn yok etm e gcnde olup, kimi paralarn yok etm e gcnde olm a
mas, h a tt A llah'n lem i btnyle yok edecek olan bir y o k olm ay var
etm ekten baka bir gc bulunm am asdr; nk yok olm a bir m ahalde b u
lunm adna gre, onun btnle olan ilikisi de ayn durum dadr.
Derim ki :

237

Bu gr, reddiyle uram aya dem eyecek kadar sam a bir grtr; nk
yok olma (fena') ve yokluk (adem) eanlam l iki szcktr. Eer Allah yokluu ya
ratm am sa, yok ounay da yaratm am dem ektir. Y ok olm ay var olan bir ey sa
yacak olursak, ilinti olm aktan teye geem ez. Oysa bir ilintinin, bir m ahalde b ulun
makszn, var olmas im knszdr. Ayrca yokluun bir b aka yokluu m eydana getir
mesi nasl dnlebilir? Btn bunlar, birsaml (hayal gren) bir kiinin szne
benzer./
G a z z i t der ki :
K e r r m ^ l e r e gre, A llahn fiili, yok etm edir; yok etm e ise, Allah'
n Kendi znde var ettii var olan bir eyden ibarettir ve lem onunla yok olur
(Allah, onlarn sylediklerinden ycedir). Ayn biim de onlarca, varlk da
A llah'n Kendi znde var ettii bir var etm e ile o rtay a kar ve bylece var
olan ey onunla yar olm u olur. Bu gr te y an ltr; nk ncesiz'i sonradan
var olanlarn bir mahalli durum una sokm aktadr. A yrca bu, akla da aykrdr ;
nk var etm ekten, ancak irade ve kudrete bal olan bir varlk anlalr. Do22.

Sz konusu gr, M u 'tezileden Eb Al el-Cbb'* ile olu Eb H im 'in


benim sedii ileri srlr. Bkz., el-B a d d , el-Fark b e y n el Firak, ner.: Kevser, Kahire 1 3 6 7 /1 9 4 8 , ss. 1 1 0 , 118; trk. e v .: E. R. Flah, stanbul 1979,
ss. 16 2 , 17 3 .
-

73-

laysyla irade, k u d ret ve k u d ret dahilinde oian eyin, yani lem in varlnn,
dnda baka bir eyi kabul etm ek akla uygun dm ez. te y o k etm e de
byiedir.
Derim ki :

238

239

K e r r m ^ 1 e r burada u eyin sz konusu olduu grndedirler. B un


lar; f il, var etm e dedikleri tl ve fiilin ilitii ilenen ey (m ef'l) dir. Yine onlara
gre, burada, yok eden, yok etm e dedikleri fiil ve yok olan ey sz konusudur./
O nlarca, fiil, fp.'ilin kendisinde bulunan bir eydir ve byle bir d u ru m u n f'ild e var
olm as, onun var eden olmasn gerektirm ez; nk bu d urum bir iliki ve bir grece
lik trndendir. liki ve greceliin bulunm as, onlarn m ahallinin bulunm asm ge
rektirm ez. Mahallin deim esini gerektiren varlklar, bir eyin beyazlktan siyahla
dnm esinde olduu gibi, yalnzca m ahallin zn d e itiren varlklardr. Bununla
birlikte onlarn, fiilin , f'ilin znde b ulu n d u u n u sylem eleri y anltr; fiil yalnz
ca f 'il ile ilenen ey arasnda bulunan bir iliki o lup, o n a , f'ile ilitiinde, fiil, i
lenen eye ilitiinde ise, edilginlik ad verilir. K e r r m l e r , bylece, E 'a r t i er i n sandklarnn tersine, n ce siz 'in , sonradan var edilen bir eyi m eydana getirdii
ni ve n cesiz'in ncesiz olm adn kabul etm ek zorunda kalmazlar. F ak at onlarn
kabul etm ek zorunda kaldklar husus, burada n ce siz 'd e n daha nce gelen bir nedenin bulunm asdr;/ nk f'il, hibir ey yapm azken, bu h ib ir ey yapm ad anda
ilenen eyin var olm a koullarndan hepsini yerine getirerek, daha sonra bir eyi
yapt zam an, bu eyi yapm a annda daha nce f ilde bulunm ayan bir niteliin or
taya k t a k a grlr. [Bu nitelik sonradan o lduuna ve] her sonradan olann
bir sonradan var edicisi b u lu nduuna gre, lk nedenden nce baka bir nedenin b u
lunm as ve bu durum un sonsuzca davam etm esi gerekir. Bu husus daha nce a k
lanm t.
G a z z 1 der ki ;
nc frka olan E 'a r l e r e gelince, onlar da yle derler : lintiler
kendi zleri dolaysyla yok olucudurlar ve varlklarnn srekli olmas dnle
m ez, nk varlklarnn srekli olduu dnlecek olursa, bu nedenden (srek
li olm alarndan) tr yok olm alar d a dnlemez. T zler ise, kendi balarna
srekli olm ayp, varlklarna sonradan eklenm i bir sreklilik (b ek ') dolaysyla
sreklidirler. Yce Allah sreklilii yaratm aynca, sreklilik yok olduundan
tr, t z de yok olur,<^^^ Bu gr te ayn ekilde y an ltr; nk bu gr,
szgelii, siyahn ve beyazn srekli olm adn ve bunlarn varlklarnn srekli
yenilendiini ifade ederken, duyularla alglanan hususlara aykr dm ektedir.
A kl,/ "cisim her an varl yenienen bir eydir" diyenin sznden uzaklat
gibi, anlan grten de uzaklar. Bugn bir insann banda bulunan san,
dnk san benzeri olm ayp, ayni o ld u u n a hkm eden akl, san siyahl (ve
beyazl) konusunda da ayn hkm verir. B urada bir glk daha sz k o n u su
dur: Srekli olan ey, sreklilik dolaysyla srekli olunca, yce A llahn sfatla-

240

23.

- 74-

im m el-H aram eyn ve B k ill n dndaki E'arler bu grtedir. Bu gr


iin bkz., B add, Usill ed-D tn , stanbul 1 3 4 6 /1 9 2 8 , ss. 42 ve 56; Cveyn,
K i t b el'rdyss. 1 3 8 -1 3 9 ; iff b e - a m il , ss. 2 0 4 ve 270.

n n n da sreklilik dolaysyla srekli olmas gerekir. Oysa bu sreklilik de yine


sreklilik dolaysyla srekli olup, bu da baka bir sreklilie m u h ta olacan
dan, sreklilikler dizisinin sonsuzca birbirini izlemesi gerekir.
Derim ki :

241

242

Her ne kadar eski dnrlerden bir o u benim sem i ise de, son derecede de
ersiz bir gr olan bu gre gre, var olan eyler srekli akp gitm ektedir ve bu g
rn ierdii im knszlklara hem en hem en hibir son bulunm am aktadr. Var olan
b ir ey, kendiliinden yok olup, yok olmasyla da varlk o rtadan kalkt halde, nasl
olur da var olabilir? Eer bu varlk kendiliinden yok oluyorsa, kendiliinden var ola
cak dem ektir. D urum byle olunca, bir ey aracl ile var olan eyin yine bu ey
aracl ile yok olmas gerekir ki, byle bir ey im knszdr. nk varlk yokluun
(fen ') kartdr ve iki kartn da ayn ynden bir tek eyde bulunm as mmkn
deildir. Bu nedenle,/ salt varla sahip olan bir eyde yok olm ann bulunm as da
dnlemez, nk onun varl yokluunu gerektiriyorsa, o ayn anda hem var
hem de yok olacak dem ektir ki, byle bir ey im knszdr. A yn ekilde, var olan
eyler, ancak kendilerinde srekli olan bir nitelik dolaysyla srekli iseler, onlar var
olm alar ynnden mi yoksa yok olmalar ynnden mi deiiklie uram azlar? O n
larn, yok olmalar ynnden deiiklie uram am alar im knszdr. O halde geriye
onlarn, var olm alar ynnden bir sreklilie sahip olmalar kalm aktadr. Buna gre,
her var olan eyin, var olmas ynnden srekli olmas gerekir ve yokluk ise, onda
oluan bir eydir. D urum byle olunca, var olan eyleri srekli klan bir "sreklilik''
niteliine ne gerek vardr; keki bunu an layabilseydim ! Btn bunlar, aklda bo zu k
luk bulunduunun bir belirtisidir. O halde gelin, bu frkann grnden uzaklaalm ;
nk onlarn grnn im knszl herhangi bir tartm ay a gerek brakm ayacak
kadar a k tr./
G a z z l *1 der ki :
E ' a r l e r d e n bir blm de derler ki : lintiler (arazlar) kendiliin
den yok olur. Tzler ise yce A llahn onlarda hareket, skun, birlem e ve ayrl
m ay yaratm am as dolaysyla yok olur, nk hareket ve skun halinde bulun
mayan bir cismin, srekli olmas im knsz olduundan, zorunlu olarak yok ol
mas gerekir.^^"^) y le grnyor ki, E 'a r t l e r d e n szn ettiim iz iki
grup, yokluun bir fiil olduunu dnem edikleri iin, y o k etm enin bir fiil
olm ayp, ancak fiili brakm a olduu grn benim sem ilerdir. Filozoflar der
ler ki : Bu grler geersiz olduuna gre, lem in sonradan var olduu sylen
se bile, lem in yok edilebileceini sylem enin bir anlam kalm am aktadr. n
k filozoflar, insan nefsinin sonradan var olduunu kabul ettikleri halde, daha
nce szn ettiim iz yola benzer bir biim de o n u n yok edilem iyeceini ileri
srerler. Ksaca, onlara gre, bir m ahalde bulunm akszn kendi bana var olan
bir eyin, ister ncesiz ister sonradan var olm u olsun, var o ld u k tan sonra yok
olmas dnlemez. Eer onlara "ate su yu k a yn a tt lde, su y o k olur"
diye bir itirazda bulunulursa, onlar yle cevap verirler: Aslnda su yok olma24.

Bu grn tem silcileri m m el-H aram eyn el-Cvenn ile B k illn dir. Bkz.,
Cveyn, K it b el-tr d , ss. 78, l Z ^ \ K i t b e - m il , s. 270.

75-

243

yp> i^ ta a dnm tr; buhar da daha sonra su haline gelir;/ dolaysyla he


yula denilen ilk m adde havada srekli bir varla sahiptir ve bu m addede suyun
sureti bulunm aktadr; burada heyl yalnzca su suretini brakp, hava suretine
brnm tr; bu hava iyice souyup su haline gelince, burada m adde yenilenm em itir, daha dorusu m adde, unsurlann ortak dayana o lup, yalnzca onun
zerindeki suretler deim itir.
Derim ki :

244

245

lintilerin iki anlk bir sresinin bulunm adn ve onlarn tzlerde var olm as
nn, tzlerin srekli bir varla saljip olm asnn koulu olduunu syleyen bir kimse,
sylem i olduu szdeki elikinin farknda deildir; nk ilintilerin, iinde b u lu n
duklar tzlerden ayr olarak bulunm as mmkn olm adndan, tzlerin, ilintilerin
varlnn bir koulu olmas ve ilintilerin, tzlerin varlnn bir koulu olarak d
nlmesi, tzlerin kendilerinin, kendi varlklarnn da bir koulu olmasn gerektirir.
Oysa bir eyin kendisinin, kendi varlnn bir koulu olmas im knszdr. Ayrca, iki
anlk bir sresi bulunm ad halde ilintiler, nasl orur da bir koul olabilir? Bu durum
da an, ilintilerden varolann yokluunun sonu ve onlardan var olan parann varlnn da balangc olduuna gre,/ tzn ite bu anda yok olmas zorunludur, nk
bu anda ne yok olann bir paras ne de var olann bir paras bulunm aktadr. Eer
bu anda y o k olan eyden bir p ara bulunsayd, onun y o k luunun bir sonu bulunm az
d; yine bun un gibi, t u anda var olan eyden bir para bulunsayd, onun varlnn da
bir balangc bulunm ayacakt. Ksaca sylem k gerekirse, iki anlk sresi olm ayan bir
eyi, iki anlk sresi olan bir eyin varlnn srekli olmasnn koulu durum una k o y
mak gerekten uzaktr. G erekten de iki anlk sresi olan, iki anlk sresi b ulunm a
yandan srekli olm aya daha elverilidir; nk iki anlk sresi bulunm ayan ey, varl
bakm ndan srekli akp giden anda bulunm aktadr. Oysa iki anlk sresi bulunan ey,
varl bakm ndan deim em ektedir. O halde, akp giden ey nasl o lu r da d eim e
yenin (tzn) varlnn koulu olabilir? Ya da tr bakm ndan srekli olan ey, nasl
olur da bireysellik bakm ndan srekli olann srekliliinin koulu olabilir? Btn
bunlar anlamsz szlerdir. O luan bir eyin bir ilk m addesinin (heyl) bulunmadfejn kabul eden kim senin, varolann basit bir ey o lduunu kabul etm ek zo runda kalaca
nn bilinmesi gerekir. Aslnda bu basit varlkta yokluk bulunm am aktadr; nk bu
basit varlk deim edii gibi, tz de bir baka tze dnm ez, te bu nedenle,
H i p o k r a t e s der k i ; "E er insan bir tek nesneden m eydana gelseydi, onun bedeni ac duym az, yani yok olmaz ve deim ezdi,/ Ayn biim de onun olum am as,
daha dorusu gem ite ve gelecekte her zam an var olarak bulunm as gerekirdi".
G a z z li'n in , nefsin var olmas ve yok olmas arasndaki ayrlkla ilgili olarak
i b n S n 'd a n aktardklarna gelince, bunlarn bir anlam y oktur,
G a z z 1, filozoflara yant vererek, d er k i ;
Sizin szn ettiiniz eitli zm relerden her birinin grn savunma
mz ve kendi ilkelerinize dayanarak onlarn grlerinin geersiz klnmasnn,
bu ilkeleriniz de onlarnki ile ayn trden ilkeler olduu iin , d o ru olm ayaca
n aklam am z mmkn ise de, bu konuda sz uzatm ayarak, yalnzca bir
zmreyi ele alp, yle diyeceiz; "V ar etm e ve yok etm e, gl olan yce A llah
n iradesi ile gerekleir; Allah dilerse var eder, dilerse yok eder, A llah'n her

-76-

246

bakm dan gl olm asnn anlam ite b u d u r; btn bu durum larda deim e
A llah'n znde olm ayp, yalnzca fiilindedir" diyen kim senin bu grn nasl
reddedersiniz? Sizin, "evet, fa'ilden m utlaka bir fiilin km as gerekir; ama bu
kan ey nedir?" biim indeki sorunuza gelince, deriz ki: F ailden yeni bir ey,
yani yokluk kar; nk yokluk bulunm azken, daha sonra yokluk o rtay a ak
m tr ki, ite fa'ilden kan da budur. "Y okluk bir ey olm adna gre, nasl
olup da f'ilden k m tr?" diye sorarsanz, biz de buna karlk u soruyu
sorarz; "Y okluk bir ey olm adna gre, nasl olup da g ereklem itir?"/
"Y o kluun f'ilden km asnn" gerekleen eyin f'ilin gcyle ilikili olm a
sndan baka bir anlam bulunm am aktadr. Y okluun gereklem esi aklla d
nldne gre, onun kudretle (gle) ilikili bulunm as da neden aklla d
nlmesin?
D erim k i ;

247

Btn bunlar safsataya dayanan irkin szlerden ib arettir, nk filozoflar, yok


eden varlk, bir eyi yok ettiinde, o eyin yo k luunun gerekletiini in k r etm ez
ler; ancak, bu yok eden varln fiilinin, yoklua, salt yokluk olmas bakm ndan de
il, fiil halindeki varlktan kuvve halindeki varla dntrm esi bakm ndan ilitiini
sylerler. O halde yokluun gereklem esi ve var olmas, yok eden varla baldr,
tte bu ynden yokluk, yok eden varlkla ilikilidir. Oysa var olan bir ey zerinde
f'ilin fiilinin bir sonucu olarak yokluun gereklem esi, f'iHn bu fiili birincil ve
znl olarak yapm olmasn gerektirm ez. Bu kon u d a G a z z IT nin ileri srd
"yokluk m utlaka yok eden varln, yo k olan bir ey zerindeki fiilinin bir sonucu
olarak gerekleir" gr kabul edilince, bundan yoklu u n znl ve birincil olarak
onun fiilinden tr gerekletii sonucu k ar ki, byle bir ey mmkn deildir;
nk f'ilin fiili yoklua, yok olmas dolaysyla, yani birincil ve znl olarak ili
mez. Ayn ekilde, eer duyularla alglanan varlklar basit varlklar olsayd bu varlk
lar, f'ilin fiili birincil ve znl olarak yoklua ilim edii srece, olum az ve bozulm azlard./ Oysa f ilin fiili yoklua yalnzca ilinti bakm ndan ve ikincil olarak iliir;
bu da^yplan eyi f'ilin fiil halindeki varlktan bir b aka varla dntrm esi sure
tiyle olur. Dolaysyla bu fiilden, atein havaya dnm esi ve bunun sonucu olarak
atein yok olmas gibi, yokluk o rtay a kar. Varlk ve y okluk konusunda filozoflarn
gr ite budur.
G a z z 1 1 der k i :
Sizinle, yokluun ilintilere ve suretlere ilim esini kesinlikle reddederek
y o k lu u n bir ey olm adn syleyip, onun nasl olup da bir eye ilitiini;
ilim e ve deim e ile nasl olup da nitelenebileceini soran kimse arasnda ne
fark vardr? Hi kuku yok ki, yokluun ilintilere ilitii dnlebilir. O hal
de, kendisine ister ey densin ister denm esin, ilim ekle nitelenen eyin gerek
lemesi aklen dnlebilir, t te bu aklla kavranan gereklem i eyin, A llah'n
(ncesizin) kudretine ilimesi de yine aklla kavranabilir.
Derim k i :
Bu trden bir yokluun gereklem esi do ru d u r, nitekim filozoflar d a bunu ka
bul ederler; nk bu yokluk ikinci b ir am a ve ilinti bakm ndan f'ild en km aktadr.

77

248

Bununla birlikte, yokluun f'ilden km as, ya da aklla dnlebilir olmas, onun


znl ve birincil olarak ortaya km asn gerektirm ez./ Filozoflarla, yokluun ger
eklem esini reddedenler arasndaki fark, filozoflarn yoklu u n gereklem esini
kesinlikle reddetm eyip, ancak birincil ve znl olarak f'ild en karak gereklem e
sini in k r etm eleridir; nk onlarca f'ilin fiili yoklua, zorunlu olarak birincil ve
znl olm ak bakm ndan ilim ez. Filozoflara gre, yokluun gereklem esi, ancak
gerekte f'ilin fiiline baldr. lemin kesinlikle var olm ayacak bir biim de yok
olabileceini syleyen kim senin ite bu gerei kabul etm esi gerekir,
G a z z l der ki:
Bunun, ancak bir eyin var o lduktan sonra yok olmasn mmkn gren
kim senin grne gre, gerekli olduu ileri srlrse, "b u gerekleen ey ne
d ir? " diye sorulabilir. Bize (filozoflara) gre, var olan bir ey y o k olm az; biz
ilintinin yok olm asndan, hibir ey olm ayan so y u t yoklu u n gereklem esini
deil, ancak var olan ilintinin kartlarnn gereklem esini anlyoruz; nk
hib ir ey olm ayan yokluk gereklem ekle nasl nitelendirilebilir? Sa beyaz
lanca, gerekleen ey yalnzca d lem de var olan beyazhktr. Bu gerekleen eyin, siyahln bulunm am as olduu sylenem ez./

249

Derim ki :
Filozoflar adna verilen bu yant y an ltr; nk filozoflar, yokluun, birinci
am aca bah olm am akla birlikte, f'ilden kp, gerekletiini inkar etm ezler; n ite
kim bu sonucu, bir eyin salt yoklua dnebileceini kabul edenlerin de benim se
mesi gerekir. D aha doru bir deyile, onlarca yokluk, yok olan bir eyin sureti kalkp,
onun zdd olan bir suret var olduunda, gerekleir. te bu nedenle G a z z iV nin
bu gre kar km as dorudur.
G a 2 z 1 der ki :
Bu gr, iki ynden yanltr. Yanl olduu birinci n o k ta udur: Acaba
beyazln gereklem esi, siyahln yokluunu ierir mi, ierm ez m i? Eer
"hayr, ierm ez" derlerse, aklla kavranan eyi km sem i olurlar. "E vet, i e
rir" derlerse, acaba ieren ey, ierilenin ayn mdr, yoksa ondan baka bir ey
m idir? Eer "ierilenin ayndr" derlerse, b urada bir eliki sz konusudur;
nk bir ey kendi kendisini ierm ez. E er "ierilenden bakadr" derlerse,
acaba bu baka olan ey aklla m kavranm aktadr, yoksa aklla kavranamamakta m dr? E er "kavranam am aktadr" derlerse, "o n u n ierilen olduunu nasl
anladnz?" diye sorarz; nk onun ierilen olduuna hkm etm ek, onun akl
la kavranabileceim kabul etm ek dem ektir. E er "b u b aka olan ey, aklla
kavranabilir" derlerse, bu aklla kavranabilen ve siyahln yokluu olan ieri
len ey ncesiz midir, yoksa sonradan var olm a m dr? O nun ncesiz olduunu
sylem eleri im knszdr./ O nun sonradan olduunu sylerlerse, sonradan o l
m akla nitelendirilen ey, nasl olur da aklla kavranam az? te yandan, o n u n ne
ncesiz, ne de sonradan var olduunu sylem eleri de im knszdr; nk beyazhn gereklem esinden nce siyahln y o k olduunu sylem ek yanl olm ak
la birlikte, beyazln gereklem esinden sonra siyahln yok olduunu syle
mek dorudur. O halde yokluk kesinlikle gereklem itir. Bu gerekleen ey

250

-78-

de, aklla kavranabilen bir eydir. O halde bu gerekleen eyin A llah'n k u d


retine bal olmas zorunludur.
Derim ki

251

Bu, gerekleen ve aklla kavranan bir eydir. A llah'n kudreti ona z bakm n
dan deil, ilinti bakm ndan baldr; nk f'ilin fiili m utlak yoklua ve herhangi
bir eyin yokluuna ilim ez; zira Allah var olan bir eyi birincil olarak ve z dolay
syla yok edem ez; baka bir deyile, varln kendisini y o k luun kendisine dntremez. M addenin varln kabul etm eyen bir kimse bu glkten kurtulam az. Baka bir
deyile, onun f'ilin fiilinin birincil olarak ve z dolaysyla yoklua ilitiini kabul
etmesi gerekir. Btn bunlar ak olup, bu konuda sz daha fazla uzatm ann anlam
y oktur, ite bundan dolay filozoflar, oluan ve yok olan eylerin z bakm ndan
m adde ve suret olm ak zere iki, ilinti bakm ndan i.se yokluk olm ak zere/ bir ilkeleri
bulunduunu sylem ilerdir; nk yokluk, sonradan var olann var olm asnn bir
k ouludur; yani yokluk sonradan var olann var olm asndan nce gelir, sonradan var
olan var olunca, yokluk ortadan kalkar; bozulunca da yokluk gerekleir.
G a z z 1 der ki :

252

itirazn ikinci yn ise yledir : Onlara gre, ilintilerden bazlar ztlan


dnda bir baka ey dolaysyla yok olurlar; nk hareketin bir zdd y o k tu r.
O nlarca, hareketle skun arasndaki kartlk, ancak varl olm a ile (m elke)
yoksunluun, baka bir deyile, bir varln tekine kart olmas deil, varlk
ile yokluun kartldr. Skun ise, hareketin yokluu anlam na gelir; dolay
syla hareket yok olunca, onun zdd olarak skun gereklem ez; nk bu tr
bir skun salt y o kluktur. D uyularla alglanan eylerin gzn cams cismi (e r-ru
tu b e t el-celdiyye), h atta aklla kavranan suretlerin nefs zerinde iz brakm as
gibi, yetkinlie iletm e trnde olan sfatlar da byledir. nk bu sfatlarn var
olmas, zdd yok olm akszn varln balam as dem ektir; bu sfatlarn yok olmas ise, kendisini zdd izlem eksizin, varln kalkmas dem ektir./ O halde bu
sfatlarn o rtadan kalkmas, gereklem i olan salt bir yo k lu k tan ibarettir. Buna
gre, ortaya kan yokluun gereklem esi aklla kavranan bir husustur. Ken
diliinden gerekletii aklla kavranan eyin de gerekte var olan bir ey o l
masa d a, A llah'n kudretine bal olduu aklla kavranabilir. Bylece, aka
ortaya km aktadr ki, sonradan var olann ncesiz bir irade ile gerekletii
dnldnde, sonradan gerekleen ey ister yokluk olsun ister varlk olsun,
durum deim ez.
Derim ki :
Tersine, varln f'ilden kmas gibi, yokluun da ondan kt kabul edildi
inde, sz edilen durum da byk bir farkllk o rtay a kar. Birincil olarak varln,
ikincil olarak da yokluun ortaya kt, yani sonradan olan bir eyin f'ild en bir
varlk tr araclyla kt, baka bir deyile, f'ilin bir m ahalde bulunan fiil ha
lini ortadan kaldrm ak suretiyle fiil halindeki varl kuvve halindeki varla dntr
d kabul edildii takdirde, byle bir farklhk sz konusu deildir. Bu bakm dan filo
zoflara gre, lem in bir baka surete dnm esi yoluyla yok olmas im knsz deildir;
nk yokluk burada bir baka durum a baldr ve ilintilidir. Filozoflarn im knsz

-79

253

grd husus, bir eyin h ib ir biim de var olm ayacak lde yok olm asdr;/ nk
bu duru m da (yani m utlak yokluk sz konusu olsayd), f'ilin fiili yo k lu a birincil
olarak ve z dolaysyla iliirdi.
G a z z 1 ', btn syledikleri boyunca, ilintili olan znl olann yerine
koym u ve filozoflar, im knszln kabul ettik leri bir eyi kabule zorlam tr. Bu
kitabn ierdii grlerden ou bu trdendir. te bundan dolay, G a z z t'n in
kitabna verilmesi gereken doru isim, "Filozoflarn T utarszl" (T eh fu t el-Fel*
sife) deil, "Mutlak Tutarszlk K ita b " (K itab et-T eh fu t el-M utlak), ya da "Eb
H m id 'in ( G a z z l nin) Tutarszl" (T e h fu t Ebl H m id )'d r. Bizim kitabm za ve
rilmesi en do ru isim ise, " D oru yu Tutarsz Grlerden A y r m a K ita b " (K itb et T efrika beyne'l - H akk vet - T e h fu t min el - E kvl)'dr.

'6D

NC

TARTIMA

FLOZOFLARIN, "YCE ALLAH ALEMN YAPICISI VE


YARATICISIDIR VE ALEM ONUN BR YAPITI VE FLDR
DERKEN, YAPTIKLARI SAHTEKARLIIN VE BU SZN
GEREK ANLAMDA DEL, MECAZ ANLAMDA SYLEND
KONUSUNDA LER SRDKLER GRLERN
AIKLANMASI
G a z z 1 1 der ki ;
[D e h r 1 e r dnda kalan btn filozoflar, lem in bir yapcs olduu,
A llah'n lem in yapcs ve yaratcs olduu ve lem in O 'nun yapt ve fiili ol
duu, konusunda birlem ilerdir. Aslnda onlarn byle bir gr kabul etm e
leri, kendi ilkeleri asndan sahtekrlktan baka bir ey deildir. O nlarn ka
bul ettikleri ilkelere gre, lem in Allahn bir yapt olduu, f'il ynnden, fiil
ynnden ve fiille f'il arasndaki ortak iliki ynnden olmak zere, y n
den dnlemez. F 'il ynnden dnlemez; nk f'il (Allah)'n diledii
eyi yapabilm esi iin, diledii eyi kesinlikle irade ve sem e gcne sahip olmas
ve bilen bir varlk olmas zorunludur. Oysa onlara gre, yce Allah irade gcne
sahip deildir; h a tt O 'nun hibir sfat da bulunm am aktadr, dolaysyla O'ndan kan her ey, O 'ndan zorunlu olarak km aktadr. Fiil ynnden de d
nlemez, nk, lem ncesizdir; fiil ise sonradan var olm utur. te yandan
fiille f il arasndaki ortak iliki ynnden de dnlemez; nk, onlara gre,
Allah her bakm dan birdir; dolaysyla onlarca birden yalnzca her ynden bir
olan kabilir.] Oysa lem eitli unsurlardan o lu tu u n a gre, nasl olur da
lem , O 'ndan kabilir?
Derim ki :

255

256

G a z z 1 'nin, "f'ilin , diledii eyi yapabilm esi iin, diledii eyi irade eden,
seen ve bilen bir varhk olmas gerektii" biim indeki sz, kesin k an t ortay a k o n
m adka veya bu lem le ilgili bir hkmn teki lem e de uygulanmas doru olmadka, kendiliinden bilinm eyen bir sz ve lem in yapcs hakknda kabul edilmesi /
mmkn olm ayan bir tanm dr; nk biz, d lem de etkili f illerin iki blme ay
rldn gryoruz. Bunlardan birinci blme giren f'iller ancak bir tek eyi yapar
lar, bu da scakln scakl, soukluun da soukluu m eydana getirmesi gibi z
bakm ndan olur. Bu trden olan f'illere, filozoflar "doa/ f 'iller adn verirler.
kinci blme giren f'illere gelince, bunlar belli bir anda bir eyi, bir baka anda da
onun zddn yapabilen eylerdir. te bunlara da, filozoflar "irade e d e n ve " seen
varlklar adn verirler. Bu f'iller yalnzca bilgiye ve ayrntl incelem eye dayanarak
bir eyi yaparlar. Oysa lk F 'il olan yce Allah, filozoflara gre, oluan ve yok olan
eyleri nitelendirm esi bakm ndan bu iki fiilden biri ile nitelendirilm ekten uzaktr;
nk seen ve irade eden varlk idare etti i eyden yo k su n d u r, oysa yce Allah irade
ettii eyden yoksun o la m a z ./ te yandan sem e gcne sahip olan varlk kendisi iin
stn grd iki eyden birini seer, oysa yce Allah Kendisi iin stn bir durum a
m uhta deildir. A yrca irade edilen ey gerekletiinde irade edenin iradesi sona

-81

257

erer. Ksaca irade bir edilginlik ve deim edir; oysa yce Allah, edilginlik ve d ei
m eden uzaktr. B undan baka Allah, ta b i fiilden daha da u zaktr; nk tab i bir
eyin fiili, bu eyin tz bakm ndan zorunlu olup, irade sahibinin tz bakm ndan
zorunlu deildir; ancak o, bu eyin yetkinlie ulam asn salam aktadr. Ayn biim
de tabi fiil bilgiye de dayanm az; oysa kesin kantla aklanm tr ki, yce Allah'm
fiili bilgiye dayanm aktadr. A llah'n hangi ynden f'il ve irade sahibi olduu burada
aka o rtaya konm am tr; nk bu lem de A llah'n iradesinin bir benzeri y o k tu r.
O halde nasl olur da f'ilden ancak incelem e ve sem e sonucu olarak bir eyi yapa
nn anlalabilecei ve bu tanm n hem bu lem e hem de teki lem e ayn lde
uygulanabilecei sylenebilir?/O ysa filozoflar, bu tanm n her iki lem e de birden
uygulanabileceini kabul etm ezler. Dolaysyla onlarn bu tanm lk F 'il hakknda
kabul etm em elerinden, fiilin de O 'dan kaldrlaca sonucu karlabilir. Bu, k u k u
suz, kendiliinden bilinm ektedir. Aslnda byle bir eyi syleyen de filozoflar deil,
sahtekrlardr; nk sah tek r gerei deil, yanltm ay am alar. Oysa gerek
konusunda yanlgya dene sah tek r denem ez. Aslnda filozoflarn, gerei bulm a
peinde kotuklar bilinm ektedir; dolaysyla onlar asla sah tek r olamazlar. "Yce
Allah, insan iradesine benzem eyen bir irade ile irade eder" diyen kim se ile "A llah,
insan bilgisine benzem eyen bir bilgi ile bilir" diyen kimse arasnda h ib ir fark y o k tu r.
Dolaysyla O 'nun bilgisinin nasl olduu kavranam ad gibi, iradesinin de nasl
olduu kavranamaz.
G a z z 1 der ki :
Gelin, im di de filozoflarn, kendilerini savunurken kullandklar hayali
kantlarla birlikte, u ynden her birini tek er tek er aratralm :/
Bu ynden birincisi ile ilgili olarak yle deriz: F 'il, sem e yoluyla
fiili irade ederek ve irade edilen eyi bilerek kendisinden bir fiilin kt varlk
tr. Oysa size (filozoflara) gre, lem in A llahla olan ilikisi, eserin nedene olan
ilikisi gibidir; bu iliki zorunlu olup, glgenin kiiden, n da gneten ayrl
mamas gibi A llah'tan ayrld dnlemez; [oysa bun u n fiille hib ir ilgisi
y o k tu r. Tersine lam bann , insann da glgeyi m eydana getirdiini syleyen
kimse, ly aarak, bu terim in tanm n gereinden fazla geniletm i ve onu
m ecz anlam da kullanarak, bu terim in aslnda uyguland nesne ile kendisine
aktarlarak uyguland nesne arasnda bir benzerlik bulunduu hususuna da
yanm tr. Baka bir deyile, f'il genel anlam da bir neden; lamba ve gne te
n bir nedenidir; oysa f'ile yalnzca bir neden olmas dolaysyla deil, zel
bir biim de bir neden olmas, yani irade \ e sem e gc ile bir eye neden olm a
s dolaysyla yaratc f'il denm itir. O halde, szgelii, bir kimse "duvar, ta
ve cansz eyler f'il deildir; yalnz canllar fiile sahiptir" derse, bu yadsnam az
ve onun sznn yanl olduu da sylenem ez. Ancak filozoflara gre, atein,
stm a; duvarn m erkeze doru ynelm e ve glge etm esi gibi, tan da dm e,
arlk ve m erkeze doru ynelm e gibi, fiileri b ulunm aktadr] nk btn bu
fiiller bu nesnelerden km aktadr. Oysa byle bir ey im knszdr.

258

Derim ki :
Bu gr iki noktada toparlayabiliriz. Bu iki nok tad an birincisi udur: ncele
me ve sem e sayesinde bir i yapan kimse, ancak f'il (etkin) nedenlerden saylabilir;

82.

259

260

nk f ilin, tabiat dolaysyla baka bir eyi yapm as, f'il nedenlerden saylmaz.
kinci nokta ise udur: Filozoflar, "lem in yce A llah'tan k t " biim indeki g
rlerini, glgenin kiiye, n gnee, aa doru dm enin taa zorunlu olarak
bal olduu trden bir takm rneklere dayandrrlar. Oysa byle bir eye fiil ad ve
rilem ez, nk burada fiil f'ilden ayr deildir.
Derim k i ; Btn bunlar yanltr; nk filozoflar, nedenlerin "f'H, " m a d d e ,
sret" ve ''g ye olm ak zere d rt blme ayrldn dnrler./ Onlarca f'il,
baka.sm kuvveden fiile ve yokluktan varla karan eydir. Bu karm a ilemi bazan inceleme ve sem eye, bazan da tabiata dayanr. Filozoflar, kiiye, glgeyi m ey
dana getirdii iin, ancak m ecz"anlam da f'il adn verirler, nk glge kiiden ay
r deildir. Oysa f'il, ortak gre gre, yaplan eyden ayrlr. Onlar yce A llah'n
lem den ayr olduuna inanrlar; dolaysyla Allah tabu nedenler trnden olmad
gibi, bu lem de grdmz sem e gc olan ve sem e gc bulunm ayan f'il anla
mnda bir f'il de deildir. Tersine O, bu nedenleri m eydana getiren, her eyi yo k lu k
tan varla karan ve bunlar koruyan bir varlktr. O, btn bu fiilleri, bu lem de gr
dmz f'illerden farkl olarak, en yetkin ve en erefli bir biim de yapar. O halde
filozoflar, byle bir itirazdan etkilenm ezler; nk onlarca A llahn fiili, bilgisinin bir
sonucu olarak, bu fiili gerektiren herhangi bir zorunluluk bulunm akszn, Kendi z
ve znn dnda herhangi bir eyden dolay deil, tersine yceliinden ve cm ertli
inden tr ortaya kar. Buna gre Allah zorunlu olarak, irade ve sem e gcne sa
hip olanlarn en st derecesinde bir irade ve sem e gnce sahiptir, nk bu dnyada
grdmz irade sahibine ilien eksiklik O 'na ilim ez./F ilozoflarn nderi olan A r i s t o
(el-Hakm) m etafizik konusunda yazd baz m akalelerinde aynen yle dem ektedir;
"B ir zmre, Allah alemi hibir eyden (yoktan) nasl y aratt ve onu nasl h ib ir ey
den (yoktan) bir ey haline getirdi, diye sorarsa, buna cevap olarak deriz ki: Ya f'ilin
kuvvetinin gc lsnde, gcnn iradesi lsnde ve iradesinin de hikm eti (bilge
lii) lsnde olmas, ya da kuvvetinin gcnden, gcnn iradesinden ve iradesinin
de hikm etinden (bilgeliinden) daha zayf olmas, gerekir. E er bu kuvvetlerden bir
blm bir blm nden daha zayf olsayd, lk N edenin kuvvetleriyle bizim kiler ara
snda bir fark kalmaz ve eksiklik bize ilitii gibi, O 'na da iliirdi. Oysa byle bir eyi
sylem ek o k irkindir. Y ahut da bir baka olasla gre, btn bu kuvvetlerden her
biri en yetkin bir durum dadr. Buna gre Allah, irade ettiinde, gce sahiptir ve gce
sahip olduunda da, kuvveti vardr ve btn bunlar da en stn bir bilgelie (hikm ete)
dayanm aktadr. O halde Allah, dilediini diledii biim de h ib ir eyden (yoktan)
m eydana getirerek, var olagelm itir. Bu durum a, ancak bizde bulunan bu eksiklikten
tr, hayret edilebilir. "A r i s t o ayrca der ki : "Bu lem de bulunan her ey, yce
Allah tarafndan kendisinde var edilen kuvvet sayesinde, birbirine baldr. Nesneler
de byle bir kuvvet bulunm asayd, bu nesneler b ir an bile var olam azlard."
Derim ki : Birleik varlk, iki blme ayrlr. Birinci blm de bileiklik, bileik
olanlarn varlna eklenm i bir kavram (ma'n)'dr. kinci blm de ise, bileik olan-

25.

bn Rd'n aktard bu grleri Aristonun M etafizik'inde bulamadk, y le


anlalyor ki, bu metinler aslnda Aristoya ait olmayan, fakat ona mal edilen
bir yapttan alnmtr. Bu grlere temelde en yakn metin Aristo'nun De
M u n do (6. 379b, 9 -2 6 ) adl yaptnda bulunmaktadr.

. 83-

262

larn varit.bileiklikleri bakm ndan, m addenin suretle birlikte varlna benzer;


bu tr varlklarda varlm bileiklikten nce gelmesi aklen mmkn olm ayp, bileik
lik varln bir nedenidir ve varlktan nce gelm ektedir. Eer lk N eden olan yce
Allah, varl bileiklikte ortaya kan lem in paralarnn bileikliinin bir nedeni
ise, Allah'n onlarn varhnm da bir nedeni olmas gerekir./ Buna gre, herhangi bir
eyin varlnn nedeni olan varlk, ayn zam anda onun f'ili dem ektir. Filozoflarn
gr, bu konuyu inceleyene gre, doru ise, onlarn grne uygun olarak, k o n u
nun bu biim de anlalmas gerekir.
G a z z 1, filozoflar adna cevap vererek, der ki :
Filozoflar yle diyebilirler: Varl z dolaysyla zorunlu olm ayp,
bakas dolaysyla var olan her varla "yaplan e y ve bunun nedenine de,
tpk siz, bu nedenin bir let dolaysyla ya da bir alet bulunm akszn, f'il o l
duuna bakm adnz gibi, biz de bu nedenin, tab iat ya dairad e dolaysyla f'il
olduuna bakm akszn, f'il adn veririz. [Nasl ki fiil bir cins olup, bir let
araclyla gerekleen ve bir let bulunm akszn gerekleen fiiller olm ak ze
re ikiye ayrlyorsa, ayn ekilde tab iat dolaysyla gerekleen ve sem e sonucu
gerekleen fiiller olm ak zere de iki blme ayrlr. Szgehi, biz "tabiat d o la
ysyla y a p t " dediim izde, buradaki "tabiat d olaysyla" szmz "yapt" s
zmze aykr dm edii gibi, onu reddetm i ya da onunla elim i de olmaz;
tersine bu szmzle onun tr aklanm olur; nitekim biz "bir let o lm aks
zn d oru dan d o ru y a y a p t " dediim izde de, bir eliki sz konusu olm ayp,
onun tr ortaya konm u ve aklanm olur. "Sem e gcyle y a p t " dedii
m izde ise, "canl varlk - insan" szmzde olduu gibi, bir tek rar sz konusu
olm ayp, "bir le t araclyla yap^^" szmzde olduu gibi, fiilin tr aklanm aktadr. Bununla birlikte "yapt" szmz iradeyi ierip, irade de fiil olmas
bakm ndan fiilin zne ilikin olsayd, "tabiat dola ysyla y a p t " szmz,
"yapt" ve "yapm ad" szmzde olduu gibi, eliik olurdu.
Derim ki :

263

Bu grte zet olarak iki cevap bulunm aktadr; Bu cevaplardan biri u d u r :


Varl bakas dolaysyla zorunlu olan her ey, varl z dolaysyla zorunlu olann
(Allah'n) yapt eydir; fakat bu cevaba itiraz edilebilir; nk bakas dolaysyla
zorunlu olan varlk araclyla varl zorunlu olann,/ gerek f'il, yani kuvveden fii
le karan f'il olduu ortaya konm adka, f'il olmas gerekmez.
kinci cevap ise udur: F 'il sz hem sem e gc ve incelem e ile bir ii yapan,
hem de tabiat dolaysyla bir ii yapan iin kullanlan bir cinse benzem ektedir. Bu
gr d o rud ur ve " f 'il" sz konusundaki tanm m z da bunu kantlam aktadr. An
cak bu gr, filozoflarn, lk F 'ilin (Allah'n) irde sahibi olduu grnde olm a
dklar kansn uyandrm aktadr. Buna gre bu blm lem e, yani her varhn ya z
dolaysyla varl zorunlu olan ya da bakas dolaysyla var olan biim indeki ayrm ,
kendiliinden bilinen bir ey deildir.
G a z z iT, filozoflarn grn reddederek, der ki ;
Bylesine bir adlandrm aya bavurm ak y anltr; nk biz, her ne y n
den olursa olsun, her nedene f 'il diyem ediim iz gibi, her nedenliye de "yap-

84-

264

lan e y diyem eyiz. Eer durum byle olsayd,/ cansz varln fiili bulunm a
yp, yalnzca canl varln fiili bulun du u n u n sylenmesi doru olmazd. te
bu, herkese kabul edilen ve doru olan szlerden biridir.

Derim ki :

265

G a z z 1 V nin her nedene f'il ad verilemeyeceini sylemesi dorudur.


O nun cansz varla f'il denem eyecei hususundaki kant ise, yanltr; nk cansz
varlktan fiil kaldrld zam an, ondan m utlak fiil deil, ancak akl ve iradenin sonu
cu olan fiil kaldrlm olur; zira biz, kimi sonradan olan cansz varlklarn, atein her
kuru ve ya nesneyi, bu nesnede kuvve halinde bulunan fiil haline karm ak su retiy
le, kendisine benzer bir atee dntrm esi gibi, benzerlerini kuvveden fiille k ara
rak, varettiklerini grrz. te bu nedenle, kendisinde kuvve hali bulunm ayan ve a te
in fiilini kabule elverili olm ayan herhangi bir eyde atein kendi benzerini m eydana
getirmesi mmkn deildir. Bununla birlikte onlar (kelam clar), atein f'il olmasn
inkar ederler. Bu konu daha sonra ele alnacaktr./ Ayrca canl varlklarn bedenlerin
de besini, beslenenin bir paras haline getiren ve canl varln bedenini y neten bir
takm tabi kuvvetlerin bulunduundan hi kim senin kukusu y o k tu r. E er bu kuv
vetlerin ynetim inin ortadan kalkt dnlrse, G a l e n (C lns)'in de dedii
gibi, carA varlklar yok olur. te bu ynetim dolaysyla ona "diri", bu kuvvetlerin
onda bulunm am as halinde de ona "l adn veririz.
Daha sonra G a z z 1 der ki :
Cansz varla ancak istire yoluyla f'il ad verilebilir; nitekim ona meczi anlam da "isteyen" ve " dile yen ad da verilm ektedir; [nk tan, merkezi
dilemesi (irade etm esi) ve onu istemesi dolaysyla, dt sylenir. Oysa ger
ek te dileme ve istem e ancak dilenen ve istenen eyi bilm ek suretiyle dnle
bilir. Bunlarn da ancak canl varlklarda bulunm as sz konusu olabilir.]
Derim ki :

266

Cansz varla f'il adnn verilmesi ve bundan da irade edenin fiilini yerine ge
tirm esinin anlalm as, tpk onu isteyen ve dileyen olduu sylendiinde olduu gibi,
m ecz anlam dadr. Fakat cansz varln yapan, isteyen ve dileyen olm asndan onun
kendisinden bakasn kuvveden fiile karm as anlalyorsa, o tam anlam yla gerek
f'il dem ektir./
Daha sonra G a z z l der ki;
Sizih, "yapt" sznzn genel bir anlam ifade ettiini; tabii ve irad fiil
olm ak zere ikiye ayrldn sylem eniz kabul edilem ez. Bu, bir kim senin,
"irade e tt i" sznn genel bir anlam da olup, irade edilen eyi bilm ek suretiyle
irade eden ve irade ettii eyi bilm eden irade eden olm ak zere ikiye ayrldn
sylemesine benzer ki, byle bir ey y an ltr; nk irade zorunlu olarak bilgi
yi ierir; nitekim fiil de zorunlu olarak iradeyi ierm ektedir.
Derim ki :
Onlarn (filozoflarn) f'ilin irade eden ve irade etm eyen olm ak zere ikiye a y
rldn sylem eleri doru olup, bu hususu f'ilin tanm da kantlam aktadr. Bunu,
iradenin bilgiye dayanan ve bilgiye dayanm ayan biim inde ikiye ayrlm asna b en zet
m ek yanltr; nk iradeye dayanan fiil, bilenin tanm nda da bulunm aktadr ve do-

85-

267

laysyla bu ay n m , bo bir ayrm dr., Oysa fiilin tanm bilgiyi ierm em ektedir;
nk bilgisi olm ayan bir kim se kendisinden baka bir eyi, y o k lu k tan varla k ara
bilir. Bu husus, a k a bilinm ektedir, tte bu nedenle bilginler yce A llah'n "ykl
m a y d ileyen (yklm aya y z tu tm u ) bir du var grdler (K u r'n , Kehf, X VIII, 77)
yetinin bir istire olduunu sylem ilerdir.
D aha sonra G a z z 1T der k i :
Sizin "tabiat dolaysyla y a p t sznzn, szckleri asndan, eliik
olm adn sylem eniz doru deildir; nk burada gerek anlam da bir eliki
sz konusudur; fakat bu elikiyi hem en anlam ak mmkn olm ad gibi, ta b i
atn fiilden kanm as da nem senecek lde deildir; nk burada m eczt
bir anlam sz konusudur. T abiat bir bakm a neden olduu ve f'il de yine bir
neden olduu iin, ona m ecz anlam da fiil ad verilm itir, te yandan s e m e
gcyle y a p t dendiinde, bu deyi, "diledii e y i bilerek irade e t t i sznde
olduu gibi, gerekte bir tekrardan ibarettir.
Derim ki :

268

Bu szn yanl olduundan hi kim senin kukusu y o k tu r; nk kendisinden


bakasn yoklu k tan varla karan, yani bu kon u d a bir ey yapann, baka bir eye
benzetm e yoluyla, f il olduu sylenem eyip, f'ilin tanm kendisine uygun dt
iin, onun gerek anlam da f il olduu sylenebilir./ F 'ilin , tab iat dolaysyla yapan
ve sem e gc sayesinde yapan olm ak zere ikiye ayrlmas, o rtak laa bir ada sahip
blm lem e olm ayp, yalnzca bir cinsin blm lem eye tabi tutulm asdr. te bundan
dolay bir kim senin, f'ilin, tabiat dolaysyla f il ve sem e gc dolaysyla f il o l
m ak zere iki blme ayrldn sylemesi d o ru d u r; nk kendisinden bakasn
kuvveden fiile karan, ite bu iki blme ayrlm aktadr.
G a z z 1^ der ki :
Bununla birlikte, " y a p t sznn hem m ecaz hem de gerek anlam da
kullanlabilecei dnld iin , insan "sem e gcyle y a p f" szn syle
m ekten kanm az; dolaysyla bu szn anlam , "diliyle k o n u t u ve "gzyle
b a k t sznde olduu gibi, "mecz' olarak d^il gerek bir fiil olarak y a p t
dem ektir;/ nk grm e yerine mecz' anlam da "klp" szn kullanm ak ve
konum a yerine bayla "evet" dem ek anlam nda ba ve eli hareket ettirm ek
mmkn olduuna gre, "diliyle s y l e d i ve "gzyle b ak t" dem ek yanl
olm az; dolaysyla burada herhangi bir m ecz olasl y o k tu r. te bu, insann
srm esine neden olacak ince bir noktadr. O halde, o aklszlarn yanlgya d
tkleri konuda dikkatli davranlsn !

269

Derim ki :

270

Bilgiye sahip olduu iddia edilen bir kimsenin bylesine geersiz bir b enzetm e
yi ve insanlarn, fiili, tabii ve irad olm ak zere ikiye ayrrken ortaya attklar yanl
bir nedeni ileri srmesi, ite bu srm e noktasn o lu tu rm ak tad r. nk hi kimse
"gzyle ba kt" ve "gznden baka bir e y le ojkf" szn, bunlarn bakm ann blmleri olduu inancyla sylem ez;/ tersine, yalnzca gerek anlam da bakm ay vurgu
lamak ve ondan meczT anlam da bakm ann anlalm asn im knsz klm ak iin "g
z yle b a k t" der. te bundan dolay gren kimse, ilk b akta gerek anlam n am a

86

271

landn anladnda, akln, onun bakm ay gzle belirlem esinin hem en hem en anlam
sz bir ey olduunu kavramas mmkndr. Oysa ir kimse, "tabiat dola ysyla y a p t"
dediinde, h ib ir akl sahibi, bunun, fiilin bir blmn o lu tu rd u u konusunda a y
rla dmez. E er "iradesiyle y a p t " sz, "gzyle bakt" szne benzeseydi, "ta
biat dola ysyla y a p t " sz m eczi bir anlam ifd e ederdi. "Tabiat dolaysyla yap an "
deyii, fiil ynnden, "irade ile yapan "dan daha ok yerlem i bir dey itir; nk
"tabiat dola ysyla yapan", fiilini, hi kesintiye uram akszn, srekli olarak yapar.
Oysa "irade dolaysyla yapan", byle deildir. te bundan tr, kelam clara kar
kanlar,/ bu kant onlara kar kullanarak yle derler ; "Tabiat dolaysyla y a p t"
sz, "gzyle b a k t" szne benzer; "iradesiyle y a p t " sz ise, zellikle insann
hib ir kazanm a fiili (iktisab) ve var olan nesneleri etkileyen bir fiili bulunm adn
ileri sren E 'arlerce m ecz anlam dadr. Eer bu lem de bulunan f'il bu durum da
ise. teki dnyadaki gerek F ilin tanm nda, O nun, bilgi ve iradenin sonucu olarak,
bir fiili yaptnn sylenmesi nereden bilinebilir?
G a z z 1 r, filozoflar adna cevap vererek, der ki :
Filozoflar diyebilirler ki : F 'ilin f'il diye adlandrlm as, ancak dil arac
lyla bilinir. [Byle olm asayd, akl bir eyin nedeninin irade eden ve etm eyen
biim inde ikiye ayrlabileceini ak a dnebilir ve her iki durum da da "fiil"szcnn gerek anlam da olup olm ad hususunda bir tartm a o rtay a k a
bilirdi. O rtaya kan bu durum un inkar mmkn deildir; nk araplar,
"ate yakar", "kl keser", "buz soutur", "mshil (skamonya) ishal eder",
"ekmek d o y u ru r " ve "su susuzluu giderir" derler. "Dvyor" szmz,
"dvm e iini yap yor" ; "yafeyor" szmz, "yakma iini y a p y o r " \ e "kesiyor"
szmz de, "kesme iini y a p y o r " anlam na gelir.] Btn bunlarn m ecaz ol

duunu syleyecek olursanz, bu konuda hibir dayananz olm adan hkm


veriyorsunuz dem ektir.
Derim ki :

272

Ksaca bu gr, yaygn bir kantlam adr; nitekim araplar, bir ey zerinde etk i
si olan kim seye, sem e gc bulunm asa da, m ecz anlam da deil, gerek anlam da
f'il derler. D olaysyla bu kant, cedel olup, cevap olarak h ib ir deeri bulunmam aktadr./
G a z z 1 filozoflara cevap vererek, der ki :
Btn bunlar m ecz olarak sylenm itir. G erek fiil ancak iradeye daya
nan fiildir. Bunun kant udur: Bir olayn, biri irad olan, teki irad olm ayan
eklinde iki tem ele dayandn varsaydm zda, akl, fiili irad olana balar.
Dilde de durum byledir; nk bir kimse, bir insan atee atar ve o insan da
lrse, k til ate deil, o insan atee atan kimsedir. Bylece, "onu falan kim^e
ldrd" sz doru olm u olur. [E er "f'il" szc hem irade eden hem de
irade etm eyen hakknda, biri gerek, teki ise m ecz anlam da olmakszm,
ayn anlam da kullanlacak olsayd, bu du rum da ldrme ii ate ldrme olay
nn en yakn nedeni olduu ve atee atan kimse ise yalnzca insanla atei bir
araya getirm ekten baka bir ii yapm ad halde, dil, grenek ve akl ynnden,
niin irde sahibine balanm olsun? Fakat bu bir araya getirm e irade saye

-87

sinde olup, atein etkisi irade sayesinde olm adndan, insana k lil ad veril
m itir, ate iin ise, bu ad yalnzca m ecz? anlam da kullanlm tr. Bu da gs
term ek ted ir ki, f il, fiili iradesi sayesinde kendisinden kan kim sedir. Allah,
nlarn syledii gibi, fiili irade eden ve seen varlk olm asayd,J ancak m ecz
anlam da yaratc ve yapc olurdu.
Derim ki :

273

Bu cevap, yanl zerine yanl yapan kim selerin verecei bir cevaptr. G a z z 1?
ise, bu bakm dan en stn yeri igal etm ek ted ir. Bununla birlikte belki de adalar
onu, kendisinden filozoflarn grnde olduu sansn o rtadan kaldrm ak iin, bu
kitab yazm aa zorlam lardr. nk hi kimse fiili bir lete balam am aktadr. Fiil
yalnzca kendisini ilk hareket ettirene balanm aktadr. O halde bir kimseyi atee atarak ldren kimse gerek f il; ate ise ldrm e iini yapm ay salayan bir lettir.
Hi kimse, atein yakt kim seyi, bu yakm a ii herhangi bir kim senin dilem esine
dayanm akszn, atein m ecaz anlam da yaktn syleyem ez. Buradaki yanlgnn
nedeni, bileik iin doru olan, basit ve bileik olm ayp, tikel olana kan t getirm ek
tir ki, bu yol, zencinin, dileri beyaz olduu iin, m utlak anlam da beyaz olduunu
sylem ek gibi, safsataclarn izledikleri yollardan biridir. Oysa filozoflar, yce Allah'
n m utlak anlam da irade sahibi olm adn sylem em ektedirler; nk Allah bilgi sa
yesinde ve bilginin sonucu olarak f'ild ir ve O. her ikisi de mmkn olan bir birine
k art iki fiilden en stnn yapandr. Filozoflar, yalnzca, A llahn insan iradesine b en
zer bir irade ile irade eden olm adn sylerler.
G a z z 1^, filozoflar adna cevap vererek, der ki ;

274

F ilozoflar yle diyebilirler : Yce A llah'n f 'il olm asndan biz. O nun
dndaki her varln var olm asnn bir nedeni olduunu ve lem in O nunla var
ln srdrdn anlarz. Eer Allah var olm asayd, lem in varl da dn
lem ezdi. [Tpk gnein yokluu dnldnde, n da y o k olaca gibi,
A llah'n yokluu dnlecek olsayd, lem de yok olurdu. A llah'n f 'il olm a
sndan biz ite bunu anlyoruz. Eer kartlarm z, bu anlam "fiil'' szcne
verm ekten kanrlarsa] anlam ak a o rtay a ktna gre, szckler zerinde
ta rtm ay a gerek y o k tu r./
Derim ki :
Ksaca bu cevaptan filozoflarn, kartlar kar'.snda, yce A llah'n f il olm a
yp, yalnzca bir eyin tam am lanm asn salayan nedenlerden biri olduu biim indeki
gr kabul ettikleri anlam km aktadr. Bu cevap do ru bir cevap deildir; nk
filozoflarn bu durum da nefsin bedenin ilkesi olmas biim inde, ilk nedenin de, bt
nn sureti imi gibi, bir ilke olduu sonucuna varmalar gerekir. Oysa filozoflardan
hibiri byle bir ey sylem em ektedir.
D aha sonra G a z z l?, filozoflara cevap vererek, der ki :
Deriz ki : A m acm z , bu anlam n "fiil" ve " y a p m a szcklerine verile
m eyeceini aklam aktr. "Fiil" ve " yapm a" ancak g erekten iradenin sonucu
olarak ortaya kan ey anlam na gelebilir. Oysa siz, fiilin gerek anlam n red
dederek, [mslmanlar arasnda stn bir yer kazanm ak iin bu szc kullan

88.

m aktasnz. F akat din, kendi anlam larna sahip olm ayan szckleri kullanm akla
olgun bir durum a gelmez. O halde, A llah'n hibir fiili bulunm adn aka
syleyiniz ki, inancnzn slm dinine aykr olduu ortaya ksn. A llah'n,
lem in yaratcs ve lem in Onun yapt olduunu syleyerek kimseyi ald at
m ayn; nk siz, kullandnz szcklerin gerek anlamlarn reddetm ektesi
niz.] Bu tartm ann amac, yalnzca bu aldatm ann ortaya konm asdr.
Derim ki ;

275

Eer onlar G a z z i Tni n kendilerine sylettii eyi sylyor olsalard, bu g


r filozoflar iin balayc olurdu; nk bu durum a gre filozoflarn, lem in ne ta
biat ne de irade dolaysyla bir f'ilinin bulunduunu ve ayrca bu iki durum dnda
f'il olabilecek bir eyin de olm adn kabul etm eleri gerekm ektedir. G a z z i t
nin sylediklerinin, onlarn aldatm alarnn ak a ortay a konm asyla h ib ir ilgisi
yoktur. Tersine asl aldatm ay G a z z 1 , filozoflara sylem edikleri szleri isnat
etm ekle yapm aktadr./
G a z z l ? der ki :
Filozoflarn ilkelerine gre, lem in, yce A llah'n bir fiili o ld u unun ge
ersiz klnmasn salayan ikinci yn, fiilde bulunan koulla ilgilidir. Fiil, son
radan var etm ekle ilgilidir. Oysa filozoflara gre, lem ncesiz olup, sonradan
var olm am tr. Fiilin anlam, var etm ek suretiyle bir eyin y okluktan varla
karlm asdr. ncesizde ise, byle bir ey dnlemez; nk var olann var
edilmesi mmkn deildir. O halde fiin koulu, sonradan var olm aktr. Buna
karlk, filozoflarca lem ncesiz olduuna gre, nasl olur da A llah'n bir fiili
olabilir ?
Derim ki ;

276

Alem, her hareket sonradan var olan paralardan o lutuu iin, hareketli olm a
s bakm m dan deil, z dolaysyla ncesiz ve var olsayd, onun asla bir f'ili b ulun
mazd. te yandan lem , srekli var olmas ve var olm asnn da bir balangc ve sonu
nun bulunm am as anlam nda ncesiz olsayd, var etm e deyim inin srekli var olmay
salayan varla verilmesi, sreksiz var etm eye neden olan varla verilmesinden daha
doru olurdu. te bu bakm dan lem , yce Allah tarafndan sonradan var edilm itir.
Dolaysyla lem in sonradan var olduunu sylem ek, ncesiz olduunu sylem ekten
daha uygundur./ Filozoflar ise, lem in, bir eyden var olduunu, bir zam anda b ulun
duunu ve yokluk halinden sonra var olduunu sylem ekten kanm ak iin, ncesiz
olduunu sylem ilerdir.
Daha sonra G a z z 11, filozoflar adna cevap vererek, der ki :
Filozoflar yle diyebilirler ; "S onradan var olan ' (hdis) y okluktan son
ra var olan anlam na gelir. O halde f'il, bir eyi var ettiinde, kendisinden
kan ve onunla ilikili olan eyin salt varlk m, salt yokluk mu, yoksa hem salt
varlk hem de salt yokluk mu olduunu inceleyelim . F ille ilikili olan eyin
daha nce gelen yokluk olduunu sylem ek y anltr; nk f'ilin yokluk ze
rinde hibir etkinlii yoktur. Ayn ekilde, onunla ilikili olan eyin hem salt
varlk hem de salt yokluk olduunu sylem ek de y an h tr; nk yokluun
f'ille hibir ekilde ilikili olm ad ve yoklu u n yokluk olmas bakm ndan
-

89-

bir f'ile asla ihtiyac bulunm ad a k a bilinm ektedir. O halde geriye onun
var olmas bakm ndan f'ille ilikili o ld u u , f'ild en kan eyin salt varlk o l
duu ve f'il iin varlk dm da bir iliki bulunm ad hususu kalm aktadr.
E er varlm srekli olduu var saylrsa, ilikinin de srekli olduu varsaylyor
d em ek tir./ Bu iliki srekli olunca, ilikinin sz konusu olduu ey de etkinlik
bakm ndan daha stn ve daha srekli olm u olur; nk y o k lu u n f'ille hi
bir zam an ilikisi y o k tu r. O halde geriye on u n sonradan olmas bakm ndan f ille ilikisi olduunu sylem ek kalm aktadr. O nun sonradan var olm asm n, y o k
luktan sonra var olm asm dan baka bir anlam y o k tu r. Y okluun ise, r'ille ihkisi y oktur.
[E er daha nce gelen yokluk varln bir nitelii saylp, f'ille ilikisi
olan eyin, herhangi bir varlk deil, zel bir varlk yani kendisinden nce
yokluk gelen varlk olduu sylenirse, yle karlk verilebilir ; Y okluun o n
dan nce gelmi olmas bir f'ilin fiili ve bir yapcnn yapt deildir; nk bu
varln, f'ilinden km as, ancak yo k lu k daha nce geldii tak d ird e, dn
lebilir. Y okluun daha nce gelmesi ise, f'ilin fiili olam az. O halde, varlktan
nce gelen y o k lu u n f ilin fiili olm am asndan, onu n f'ille ilikisi bulunm ad
sonucu o rtaya kar. Dolay.syla yok lu u n , fiilin fiil olmas iin, a rt o ld u
unu ileri srmek, kendisi zerinde f'ilin h ib ir etkisinin bulunm ad bir eyi
art olarak ileri srmek dem ektir.]

277

Derim ki :

278

279

Bu gr, 1 b n S n , nn bu konuda filozoflar adna verdii bir yamttr.*^^*


Ancak bu yant safsatadan ibarettir; nk t b n
n , tam bir blmlemenin ifade
etmesi gereken hususlardan birini danda brakmaktadr. Zira t b n S n diyor ki:
F'ilin fiilinin sonradan olann varlyla ya da ondan nce gelen ve yokluk olmas ba
kmndan yoklukla, yahut da her ikisiyle birden ilikili olmas gerekir. Oysa bu fiilin
yoklua ilimesi im knszdr; nk f'il yok lu u m eydana getirem ez./ te bu ne
denlerle onun her ikisine birden ilimesi im knszdr. O halde geriye, on u n yalnzca
varla ilitii hususu kalm aktadr. N itekim var etm e, fiilin varla ilim esinden baka
bir ey deildir. Baka bir deyile, f'ilin fiili, var etm eden b aka bir ey deildir.
Bu durum a gre, kendisinden nce y o k lu u n getii varlkla, kendisinden nce
y o k lu u n gem edii varlk arasnda h ib ir fark y o k dem ektir. Bu grteki
yanlln nedeni, f'ilin fiilinin ancak yokluk durum undaki varla, yani kuvve
halindeki varla ilim esi, buna karlk, fiil halinde olmas bakm ndan fiil halindeki
varla ve yokluk olmas bakm ndan yoklua ilim eyip, tersine kendisinde yokluun
bulunduu eksik varla ilim esidir. O halde f'ilin fl y o klua ilim ez; nk y o k
luk fiil deildir. A yrca yoklukla ilgisi bulunm ayan varla da ilim ez; nk varln
en yetk in d u rum una laan her nesne ne var edilm eye/ ne de bir var edene gereksin
me duyar. Y oklukla ilgisi bulunan varlk ise, ancak var eden var olduu srece var
olabilir. te bu nedenle, daim a bir hareket ettiriciy e m u h ta olan hareketin varln
da olduu gibi, lem in varlna ezelden beri y o k lu u n ilitii ve daha sonra da ili
m ekte devam edecei kabul edilm edike, bu glkten kurtu lm ak mmkn deildir.

26.

-90-

bn Sn'nm bu gr iin bkz., K i t b e n -N e c t,

bs.

3 4 7 -3 4 8 .

Filozotlardan gerei aratranlar, ayalt lem inde olduu gibi, gk lem inin de yce
A llah'la olan ilikisinin byle olduuna inanrlar. Y aratlm eylerle yaplm eyler
bu suretle birbirlerinden ayrlrlar; nk yaplm eyler var olunca, kendilerine y o k
luk iliir ve bundan dolay bu trl eyler, varlklarn srdrebilmeleri iin, bir f'ile
m uhtatrlar.
G a z z 1? der ki ;
280

281

Var olann var edilem eyecei biim indeki sznzle, y o k lu k tan sonra
onun varlnn balam ayacan am alyorsanz, bu gr d o ru d u r./ Eer bu
grnzle, onun var olduu anda, var edilem eyeceini am alyorsanz, biz
daha nce onun yok olduu anda deil, ancak var olduu anda var edilebilece
ini gsterm itik. nk bir ey, ancak f'il onu var etti in d e, var olm u olur ;
dolaysyla f'il onu yokluu annda deil, f'ilden karak var olduu anda,
var etm i olur. Var etm e, f'ilin var eden ve yaplann da var edilen olm asna
baldr; nk var etm e, var edenle var edilen arasndaki bir ilikiden ibarettir.
Btn bunlar varlkla birlikte bulunup, daha nce bulunm ayan ilikilerdir. O
halde var etm eden, f'ilin var eden ve yaplann da var edilen olmasn salayan
bir iliki am alanyorsa, var etm e ancak var olan ey iin sz konusudur. Filo
zoflar derler ki : tte bundan tr, lem in, A llah'n ncesiz ve sonsuz (ezoltve.
ebed) bir fiili olduuna; O 'nun, lem in f'ili olm ad b ira n n bulunm adna
hkm ederiz, nk f ille ilikili olan ey varlktr. Bu iliki devam ederse,
varlk da devam eder;/ bu iliki sona ererse, varlk da sona erer. Bu durum yce
A llah'm yok olduu dnlse bile lem in yine de varln srdrecei b ii
m indeki dncenize benzem ez; nk siz, A llah'n, yapy yapan ustaya
benzediini sanyorsunuz; zira usta yok olduu halde, yap varln srd
rr. Dolaysyla yapnn varln srdrmesi, ustann varlna bal olm ayp,
yapy o lu tu ran eylerin salam lndan ileri gelm ektedir; nk suda olduu
gibi, yapy btn halinde tu ta n bir g bulunm asayd, f'ilin fiilinin onda
m eydana getirdii eklin varln srdrmesi dnlemezdi.
Derim ki ;

282

Belki de lem bu nitelie sahiptir. Fakat genel olarak bu gr ileri srmek


doru deildir; nk bu gre gre, var eden f'ilin var etm e ii, kendisinde hibir
eksiklik bulunm ayp, hibir kuvve hali de olm akszn, fiilen var olmas bakm ndan
var olan bir eye ilim ektedir. A ncak var olan eyin tznn, onun var edilm i o l
m asna dayandm dnm ek de mmkndr; nk yaplp, var edilen ey, ancak
var eden bir f'il tarafndan var edilm i olur. Eer onun bir var eden tarafndan var
edilm i olmas, tzne eklenm i bir ey ise, var eden f'il ile yaplp, var edilen ara
sndaki iliki sona erince, onu n varlnn da sona ermesi gerekmez. Eer o n un, tz
ne eklenm i bir ey olm ayp, onun tz bu ilikiye, yani var edilm i olm asna d ay a
nyorsa, t b n
n 'n n ileri srdkleri doru olm u olur. Oysa bu husus, lem ko
nusunda d o ru deildir; nk lem byle bir iliki dolaysyla var olm u deildir;
o, ancak tz dolaysyla var olm u ve bu iliki de onda sonradan gereklem itir.
Belki de I b n S n 'n n syledikleri bundan ib arettir ve m addelerinden ayr olarak
bulunan suretleri / kavrayan gk cisimlerinin suretleri hakknda do ru d u r. Filozoflar
byle bir iddiada bulunurlar, nk varlklar dnmeleri dem ek olan ve maddelerin-

- 91-

den ayr olarak bulunan bir takm suretlerin var olduu a k a o rtay a k o n m u tu r.
Oysa bu dnyada bilgi, ancak bilinen sjey m addede bulunduu iin, bilinenden
bakadr.
G a z z I. filozoflara cevap vererek, der k

283

284

285

Buna yle cevap veririz Fiil, daha nce yok olmas ve yalnzca var ol
mas bakm ndan deil, sonradan \a r olmas bakm ndan t ile iliir, nk bizt e fiil, var o luunun ikinci annda, yani var iken f ile lim eyip. sonradan var
olmas ve yokluktan varla km as bakm ndan var oluu annda, f'ile iliir.
Eer ondan, sonradan var olm a anlam kaldrlrsa, onun bir fiil olduu dn
lemeyecei gibi, f ile ilitii de dnlemez. Sizin, onun sonradan \a r olm as
nn, kendisinden nce yokluun gem esine bal olduunu ve ondan nce y o k
luun gemesinin f ilin fiilve yaratann yaratm as olm adn sylem eniz de
bunun gibidir. F akat bu nce gelen yokluk varln, f'ilin fiili olmasnn k o u
ludur. O halde kendisinden nce yokluk gem eyen varlk srekli olup, bu varln, f'ilin fiili olmas doru deildir. Fiilin fiil olmas iin koulan her artn
f'ilin fiiline bal olmas gerekmez, nk f ilin z. kudreti, iradesi ve bilgisi,
onun f'il olm asnn bir koulu olup, f ilin bir eseri deildir Bununla birlikte,
fiilin ancak var olan bir eyden kt dnlebilir O halde f ilin varl, ira
desi, kudreti ve bilgisi, her ne kadar f ilin bir esen olmasa da. f il olmasnn
bir kouludur
Derim ki :
Btn bu .syjenenler d orudur, nk f'ilin fiili yaplan eye, ancak hareketli
olmas bakm ndan, iliir. Kuvve halindeki varhktan. fiil haUndeki varla hareket ise,
olu ihudus) ad verilen eydir. C a z z I i nin de dedii gibi, yokluk, hareket e ttiri
cinin m eydana getirdii hareketin varlnn koullarndan biri.sidir I b n S t n nn
ileri srdnn tersine, f ilin fiilinin koulu olan eye, (yani varla) f ilin fiili ili
m edike, bu fiil onun zddna da (yani yoklua) ilimez. Fakat filozoflar tzsel
(cevhe/) ayrm lar, rzgr vb. gibi harekette sz konusu olan bir takm varlklarn
b ulunduunu ileri srerler. Gk kreleri ve bu krelerin altnda yer alan eyler, ancak
varlklar harekette sz konusu olan varlklar cinsindendir. D urum byle olunca, bu
varlklar srekli olarak ncesiz ve sonsuz bir biim de olum a halinde dem ektir./ te
buna gre, ncesiz varlk var olm aya, ncesiz olm ayandan daha layk olduu gibi,
olum as ncesiz olan da oluan adna, olum as belli bir anda olandan daha layktr.
Eer lem bu nitelie, yani tznn hareket halinde olmas niteliine sahip bulunm asayd, tpk bir evin, tam am lanp, ii b ittik ten sonra, daha nceki kantnda b n
S * n 'n n aklam aa alt zere, kendisiyle iliki kurulan ey trnden olm adk
a, ustaya m u h ta olmamas gibi lem de var o ld u k tan sonra yce Allaha m uhta
olmazd. Biz, daha nce, bu grte otan b n S f n nn gk cisim lerinin suretleri
konusunda hakl olduunu sylem itik. D urum byle olunca, lem in, varl annda,
tz harekette bulunduu ve kendisine sreklilik kazandran sureti ile varl, nitelikle
ilgili blm de sz edilen ekiller ve yetiler gibi, nitelik tabiatnda olm ayp, kendisiy
le iliki kurulan ey tabiatnda olduu iin, f'il olmas ynnden bir f'ilin in b u lu n
mas gerekir. nk sureti bu cins iinde yer alan ve bu cins iinde saylan her
ey var olduunda ve varl sona erdiinde, f'ile muhta deildir. te btn bun
lar senin kukunu ortadan kaldrr ve senden bu kart grler dolaysyla insanlarn

.92-

dtkleri aknl giderir.


G a z z 1 r, filozoflar adna cevap vererek, der ki :

286

Filozoflar yle diyebilirler : Eer fiilin f'ild en sonra gelmeksizin fa ille


birlikte bulunabileceini kabul ederseniz, f'il sonradan olm usa, fiilin de son
radan olduunun; f'il ncesiz ise, fiilin de ncesiz olduunun kabul edilmesi
gerekir. Fiilin zam an bakm ndan f'ild en sonra gelebileceini ileri srmeniz im
knszdr; nk bir kap iindeki suda elini hareket ettiren kimse, elinin hare
keti ile birlikte bir ncelik ya da sonralk bulunm akszn, ayn anda suyu da ha
reket ettirm i olur; zira su elin hareketinden sonra hareket etseydi su harekete
gem eden nce el ile ayn yerde bulunurdu. te yandan su daha nce hareket
etseydi, elden ayrlrd ve su elin hareketinden nce hareket ettii halde, suyun
hareketi elin bir eseri ve onun bir fiili olurdu. E er elin suda, bir ncesi b u lu n
m akszn, srekli hareket ettiini varsayacak olursak, suyun hareketi de ncesiz
olacak ve ncesiz olduu halde, elin bir eseri ve onun yapt bir ey olacaktr
Byle bir ey srekliliin varsaylmasyla im knsz olmaz. Alemin A llah'la olan
ilikisi de ite byledir./
Derim ki :

287

Bu gr, hareketin hareket ettirici ile birlikte bulunm as konusunda doru o l


makla birlikte, skun halindeki varln onu var edenle birlikte bulunm as veya tabiat
skun ya da hareket halinde bulunm ak olm ayan bir ey konusunda, bu tr eyler
varsaylsa da, doru deildir. O halde bu ilikinin, hareketli olmas bakm ndan, yal
nzca f'ille lem arasnda bulunduunu kabul edelim . Her var olann fiilinin, varl
na bal olduu hususu, var olana tabiat dnda bulunan bir ey ya da herhangi bir
ilinti ilim edike, fiil ister ta b if ister irad^olsun, d o rudur. O halde, E a r l e r i n
ncesiz varl nasl nitelendirdiklerine; ncesiz varlktan fiili, ncesiz varl srasn
da nasl kaldrdklarna ve daha sonra da bu fiili O 'n u n iin nasl mmkn grdkleri
ne ve bylece O 'nun ncesiz varln gem i ve gelecek diye nasl ikiye ayrdklarna
bir baknz. te btn bunlar, filozoflara gre, bo ve saptrlm eylerdir./
G a z z iT, daha nceki grlerle ilgili olarak, filozoflara cevap vererek der ki:
Deriz ki : Y okluktan var olan suyun hareketinde olduu gibi, fiil var o l
d uktan sonra onun f ille birlikte bulunm asn im knsz grm eyiz; dolaysyla
suyun bu hareketinin, ister f'ilin znden sonra gelsin ister onunla birlikte b u
lunsun, bir fiil olmas mmkndr. Biz ancak ncesiz olan fiili im knsz gr
rz; nk y okluktan var olm ayan bir eye fiil adn vermek, gereklii olm a
yan salt bir m eczdr. N edenlinin nedenle birlikte bulunm asna gelince, bunla
rn sonradan olmas da, ncesiz olmas da m mkndr; nitekim ncesiz bilginin,
ncesizin bilgili olm asnn nedeni olduu sylenir ve bu hususta herhangi bir
ta rtm a sz konusu deildir. T artm a ancak "fiil'' ad verilen ey konusunda
olur. N edenin neden olduu eye ancak m ecz'anlam da nedenin fiili ad verile
bilir; daha doru bir deyile, ona y o klu k tan var olmas k o uluyla fiil ad verile
bilir. Bir kim se varl srekli olan ncesizi bir bakasnn fiil hali olarak n ite
lendirm eyi mmkn grrse, byle bir ey ancak istiare yoluyla m mkn gr
lebilir. Sizin, "eer suyun hareketinin parm an hareketiyle birlikte ncesiz ve

93.

srekli olduunu dnrsek, suyun hareketi bir fiil olm aktan k m az" b i i
m indeki sznz, gerekleri saptrm aktan b aka bir ey deildir; nk parmam bir fiili y o k tu r; f 'il, yalnzca parm an sahibi olan iradeli kim sedir. Eer
on u n ncesiz olduunu dnrsek, parm an hareketi, hareketin her paras
y o k tan var olduu iin, onun bir fiili olur. H areket ite bu anlam da bir fiildir.
Suyun hareketine gelince, bu hareketin onun fiilinden ileri geldiini deil, an
cak A llah'n fiilinin bir sonucu olduunu syleyebiliriz. Her ne suretle olursa
olsun, onun fiil olm as, sonradan var olmas bakm ndandr; ancak, sonradan
olmas bakm ndan bir fiil olduu halde, onun var oluu sreklidir.

288

Daha sonra G a z z 1T, filozoflar adna cevap vererek, der ki :


Filozoflar yle diyebilirler: E er siz, fiilin var olmas bakm ndan f'ille
olan ilikisinin, nedenlinin nedenle olan ilikisine benzediini ve daha sonra da
nedensellik ilikisinin srekli old uunun dnlebileceini kabul ederseniz,
yle deriz; Biz lem in bir fiil olm asndan, ancak yce Allah'la ilikisi srekli
olan bir nedenli olm asn anlarz. Eer siz buna fiil adn vermezseniz, anlam lar
akla kavutuktan sonra szckler zerinde tartm ay a gerek y o k tu r. Deriz
ki ; Bu konuda bizim am acm z, d o ruluunu aratrm akszn, bu szcklere
fazla deer verdiinizi; size gre ne A llahn gerek anlam da f 'il, ne lem in
gerek anlam da O nun fiili olduunu ve bu szc gerek anlam da deil, mecz*! anlam da kullandnz aklam aktr. Bu husus da byjece akla kavum utur./

289

Derim ki ;

2 90

Bu gr ileri srerken G a z z i t , filozoflarn, A llah'n f'il olm asndan yal


nzca lem in nedeni olduunu ve nedenin nedenli ile birlikte bu lu n d u u n u , am alaya
rak, kendisine uyduklarn sanm aktadr. F akat byle bir ey filozoflarn asl grle
rinden dnm eleri anlam na gelir; nk nedenli, kendisinin, suret ya da gaye olm ak
bakm ndan, nedeni olan bir nedenden k t halde, f'il (etkin) neden olan bir ne
denden km az; daha dorusu etkin neden bazan bulunduu halde, nedenli b u lu n
m ayabilir. Bylece G a z z 1 , mvekkilinin aklam a yaplm asna izin vermedii
bir konuda aklam ada bulunan bir vekile benzem ektedir. G erekte ise filozoflar,
lem in, ncesiz ve sonsuz olarak f'il durum u n d a olan, yani lem i ncesiz ve sonsuz
olarak y o klu ktan varla karan bir f'ilin in bulunduu grndedirler. Bu konu
daha nce A ristocularla E flatuncular arasnda ta rtlm tr./ Buna gre, E f l a t u n
(Plato), lem in sonradan olduu grn ileri srd iin, onun lem in bir yaratc
s ve yapcs bulunduunu kabul etti in d en k u k u y o k tu r .^2 7 ) A r i s t o ise, lem in
ncesiz olduunu ileri srdnden, E flatuncular, onun bu grne kar byle bir
kukuya dm ler ve A r i s t o nun alem in bir yaratcs b u lunduu grnde
olm adn s y l e m i l e r d i r . D olaysyla A jU tocular, A r i s t o 'n u n gerekte

27.

B kz., E flatun, Timaeus, 2 8 A -2 9 A . A ncak Eflatun burada, parada belirtildii


gibi y ok tan var eden bir yaratcy d eil, biim lendiren bir yaratc, bir sanat
kr kastetm ektedir.

28c

Nitekim D. Ross ta Aristo'nun yaptlarmm incelenmesinden bu sonucu kar


maktadr. Bkz., A ris to tle , Londra 1 966 , s. 184.

. 94-

291

292

lem in bir yaratcs ve yapcs bulunduu grnde olduunu ifade eden bir takm
yantlar vermek zorunda kalm lardr. Yeri gelince bu husus yeterince aklanacaktr.
Burada ilke olarak ileri srlen fikir udur; Onlara (Aristoculara) gre, gk ci
sim lerinin varlklar, kendilerinde bulunan hareketle sreklilik kazanr. H areketi onla
ra veren ise, gerekte bu hareketin f'ilidir. G k cisimlerinin varl ise, ancak hare
ketle yetkinlie ulatna gre, onlara hareketi veren ayn zam anda gk cisimlerinin
de f'ili dem ektir./ Ayrca onlara gre, bu f'il (Allah) lem in bir olmasn salayan
birlii verendir. Bileik bir eyin varlnn koulu olan birlii veren de, bileiklii
gerekletiren paralarn varln verendir, nk bileiklik, daha nce akland
zere, paralarn bir nedenidir. Btn lem le birlikte bulunan lk lke'nin (yce
Allah'n) durum u ite byledir. Onlarn, "fiil sonradan var o l m u t u r
dorudur;
nk fiil hareket dem ektir. Burada harekete verilen ncesizliin anlam, yalnzca
onun ncesinin de sonrasnn da bulunm am asdr, ite bundan dolay onlar, "lem
n cesizdir" szleriyle, onun, hareket olm alarndan dolay ncesiz olan nesnelerden
m eydana geldiini am alam azlar. te E 'a r ^ 1 e r bu hususu iyice anlayam adkla
rndan, Allah'n da lem in de ncesiz olduunu sylem ekte glk ekm ilerdir.
te bundan tr, lem iin "srekli var o lm a" szc, "ncesizlik szcnden
daha doru grlm tr./
G a z z iT der ki :
Filozoflarn kabul ettikleri ilkelere gre, lem in yce A llah'n bir fiili o l
masnn im knszlna ilikin nc yn, f'il ile fiil arasnda ortak bir k o u
lun bulunm asna baldr; nk filozoflara gre, birden yalnzca bir tek ey
kar. lk lke, her bakm dan bir olduu halde, lem eitli nesnelerden o lu
m utur. Dolaysyla onlarn kabul ettikleri ilkelere gre, lem in yce A llah'n
bir fiili olmas dnlemez.
Derim ki ;
Bu ilke ve gerektirdii sonu kabul edildii takdirde, buna cevap vermek g
tr. Bununla birlikte, byle bir ilkeyi yalnzca sonraki slm filozoflar ileri srm
lerdir.
Daha sonra G a z z 1* filozoflar adna cevap vererek, der ki;
Filozoflar yle diyebilirler; Alem, bir btn olarak, hibir arac b ulun
makszn, yce A llah'tan km am tr. Tersine, O ndan kan bir tek varlktr ve
bu varlk ta yaratklarn ilkidir. Bu ilk yaratk salt akldr; baka bir deyile o,
herhangi bir yer kaplam akszn, tek bana var olan bir tz olup, hem kendi nef
sini hem de kendi ilkesini bilir ve e ^ 'a t dilinde ona " m elek ad\ verilir. Daha
sonra bundan da bir nc ve bu ncden de bir drdnc ilke kar ve bylece varlklar bir takm araclar vastasyla oalrlar./ nk fiilin eitli olmas
ve oalm as ya tpk tu tk u (e-ehvet) yetisi ile yaptm z eyin, fke (el-gazab)
yetisiyle yaptm z eyden farkl olmas gibi, etkin glerin (f'il kuvvetlerin)
farkl olm asndan, ya tpk gnein ykanm giysileri beyazlatrm as, insann
yzn esm erletirm esi, baz tzleri eritip, bazlarn katlatrm as gibi, madde-

293

29.

Szgelim i, bkz., b n Sn, K it b en N ec t, s. 4 53.

95*

lerin farkl olm asndan, ya tpk bir lek m arangozun, bk ile bim esi, keserle
kesmesi ve m atkapla delmesi gibi, letlerin farkl olm asndan ilen gelir, ya da
fiilin oalm as, nce bir fiili, daha sonra bu fiilin baijka bir fiili m eydana
getirmesi suretiyle fiilin oalm as bgm m de, bir takm araclar sayesinde olur
Btn bu olaslklar lk lke sz konusu olduunda, im knszdr, nk lk
lkenin znde, daha sonra Allah m birlii ile ilgili kantlarda greceim iz gibi,
ne bir farkllk, ne bir ikilik, ne de okluk b u lunm aktadr .Ayrca burada
m addelerin farkll da sz konusu deildir, nk buradaki tartjma. szgelii,
ilk m adde olan ilk nedenli hakkndadr te yandan burada letin farkll da
sz konusu deildir, nk A llah'la birlikte kendisine eil dzeyde bir varlk
y o k tu r; dolaysyla buradaki ta r t m a ilk letin sonradan var olmas h akknda
dr. O halde geriye lem deki o klu un, daha nce de getii gibi, bir takm
ilintiler vastasyla yce A llah'tan km:> olm asndan baka bir ek kalm am ak
tadr.

294

Derim ki
Bu gr ksaca yle ifade edilebilir: lk lke bileik olm ayp, bir tek ise, O'ndan ancak bir tek nesne kabilir. D olaysyla f'iiin fiili ancak ya m addelerden tr
farkllk gsterir, oalabilir ki, aslnda bu lk lke ile birlikte h ib ir m adde y o k tu r:
ya da letten tr farkllk gsterip, oalabilir k, aslnda O nunla birlikte bir let
te bulunm am aktadr. Bylece geriye, farklln ve oalm ann bir takm araclardan
tr olmas kalm aktadr ki, bunun sonucu olarak O ndan nce "b ir": bu birden de
baka bir " b ir : yine bu birden de bir baka " b ir" km ak suretiyle okluk m eydana
gelir.
D aha sonra (i a z z 1 1, onlarn bu grne kar karak, yle der:
Deriz ki : Filozoflarn bu grnden u sonu kar. Alemde bireylerden
bileik h ibir ey y o k tu r; tersine btn varlklar tek tek vardr; her tek varlk,
kendi stnde yer alan teki tek varln eseri, altndakinin ise nedenidir. Bu
sralanm a, tpk onun yukarya doru nedeni bulunm ayan bir nedende sona
ermesi gibi, eseri bulunm ayan bir eserde sona erer. G erekte ise durum byle
deildir; nk onlara gre, cisim, suret ve ilk m addeden bileik olarak m ey
dana gelm ekte; ve bunlarn biraraya gelmesiyle de bir tek ey o rtay a km aktadr. Y ine insan da cisim ve nefsten m eydana gelm ekte; bunlardan biri
tekinden var olm ayp, her ikisinin varl da baka bir nedene dayanm aktadr.
O nlara gre, gk kresi de byledir; nk [,k kresi nefs sahibi olan bir gk
cismidir. Byle olduu halde ne nefs bu gk cism inden ne de gk cismi bu
nefsten m eydana gelm ektedir; tersine, her ikisi de bunlarn dnda bir baka
nedenden km aktadr. O halde bu bileik varlklar nasl var olm u lard r? Aca
ba bir tek nedenden mi var olm ulardr? Bu durum da onlarn "birden ancak bir
kar" sz geersizdir. Acaba bileik bir nedenden mi var olm ulardr? Bu d u
rum da ise, bu nedenle ilgili ayn soru, bileik ve basi^zorunlu olarak buluuncaya kadar, tekrarlanr. nk lk lke basittir; tekiler ise bileiktir; bu da o n la
rn bulum asyla dnlebilir. Bu bulum a gerekletii anda, onlarn "birden
ancak bir kar" sz geersiz olur.

295

96

Derim ki ;

296

Bu sz, lk F 'ili, bu dnyadaki basit f ii gibi grdkleri ve btn varlklar da


basit sandklar takdirde, filozoflar iin balaycdr. B ununla birlikte, bu sz, ancak
onu genel olarak btn varlklara uygulayan kimse iin geerli olur. V arl,/ ayrk
(soyu t) varlk ve duyularla alglanan m ad d varlk olm ak zere, ikiye ayran kimseye
gelince, bu kimse bu ayrm yapm akla duyularla alglanan varln, kendilerine doru
ykseldii ilkeleri, aklla kavranan varlklarn, kendilerine doru ykseldii ilkelerden
ayrm , duyularla alglanan varlklarn ilkelerini m adde ve suret olarak grm;
gk cismine varncaya dek, bu varlklardan bazlarn bazlarnn f'ili saym ve aklla
kavranan tzleri, bir bakm a surete, bir bakm a gayeye, bir bakm a da f'ile benzeyen
bir ilkeye sahip lk lkeye balam tr. Btn bu hususlar filozoflarn kitaplarnda
a k a o rtay a k onm utur. B urada bu ncller genel bir biim de belirtilm itir. Btn
bunlara gre, bu glklerin onlar iin sz konusu olm am as gerekir. A r i s t o nun
da gr ite bu yndedir.

297

Eski filozoflar, lem in lk lkesini, kendilerinin kesin kantlam a/ yolu sandklar


"cedel" yoluyla aratrdklarnda, "birden ancak bir kar" biim indeki bu hkm

298

zerinde birlem ilerdir. Bylece onlardan hepsi, lk lkenin btn varlklar iin bir
olduu ve birden ahcak bir km as gerektii sonucuna varm lardr. Onlar bu iki il
keyi ortaya k oy d u k tan sonra, okluun nereden geldiini aratrm lardr. Onlar bu
aratrm ay yaparken, nceki filozoflarn ileri srdkleri grn geersiz olduunu
kantlam lardr. ncekilerin ileri srdkleri bu gre gre, ilk lkeler, biri iyilik,
texi ise ktlk iin olm ak zere, iki blme ayrlr, nk bu nceki filozoflara g
re, k art ilkelerin bir ve ayn olmalar mmkn deildir. Bylece onlar btn k artla
r ieren genel kartlarn iyilik ve ktlk olduunu belirterek, ilkelerin iki blme
ayrlmas gerektiini sanm lardr. Eski filozoflar btn varlklar inceleyip, hepsinin
bir tek am aca, yani ordu kom utan vastasyla orduda ve kentlerin yneticileri vasta
syla kentlerde var olan dzene benzer bir biim de bu lem de var olan dzene yneldiini anladklarndan,/lem in bu durum da olm as gerektiine inanm lardr. Allah'n
"yerde ve g k te Allah'tan baka tanrlar bulunsayd, b e r i k is i de b o zu lu rd u " (Kur'n,
E nbiy^X X 1, 22) sznn anlam ite budur, Bylece onlar, her varlkta iyilik b ulun

299

duu iin, kentlerin erdemli yneticilerinin ko y m u olduklar cezalar gibi, ktln


ilintili olarak o rtaya ktna inanm lardr, nk bu cezalar, ilk am aca gre deil,
iyilii salam ak am acyla konm u olan ktlklerdir; zira bu dnyada yle iyilikler
vardr ki, onlar, aklla ve hayvansal nefsten oluan insann varlnda grld gibi,
ancak ktlkle kark olarak var olabilir. Dolaysyla bu filozoflara gre, tanrsal
bilgelik (ilh hikm et), az bir m iktar ktlk karm da olsa, iyiliin m ik tar bak
m ndan o k olarak bulunm asn zorunlu klm tr; nk az bir m iktar ktlkle bir
likte o k m iktarda iyiliin bulunm as, az bir ktln bulunm asndan dolay, bu
o k m iktarda iyiliin hi bulunm am asndan daha ye tu tu lu r.
Sonu olarak onlar, lk lkenin bir tek olmas gerektiini kabul ettikleri halde,
bu bir tek lk lke konusunda kuk u ortay a k t n d a,/b u konuda ayr y an t verir
ler: O nlardan kim ileri, o k lu u n ancak ilk m addeden ileri geldiini belirtirler ki, bu

30.

B kz., A risto, Metafizik, I, 2. 9 8 3 a , 8 - 1 0 .

-97-

300

grte olanlar A n a x a g o r a s ve yandalardr.*^ ^ Kimileri ise, oklu u n ancak


letlerin o kluundan ileri geldiini, kimileri de, bu o k lu u n ancak bir takm arac
lardan do du unu ileri srerler. Bu son gr ileri srenlerden ilki E f 1a t u n 'd u r
^
ve bu gr en doyurucu olandr: nk bunun dnda kalan teki iki yant ko n u
sunda yle bir soru o rtay a km aktadr M addelerin ve letlerin ok lu u nereden
gelm ektedir? Bu ncl , yani "birden ancak bir ka r" ncln kabul edenler, ortak
bir glkle kar karyadrlar. O nlann. o k lu u n birden km asnn nedenini a k
lamalar gerekir. Bununla birlikte, bugn yaygn bir biim de kabul edilen gr, b u
nun tam tersidir. Baka bir deyile, ilk birden ilk olarak birbirinden farkl olan btn
varlklar km tr. O halde, yaadm z ada, bu ada yaayan kiilerle, ancak
bu ncl zerinde tartm ak gerekir
G a z z l ,nin A ristoculara (el-M e'iyyn) kar yapt, "okluk bir takm
araclar vastasyla ortaya k m olsayd, bu du rum ancak her biri bir o k lu k ta n o lu
an basit bir o k lu u n bulunmasn gerektirirdi" hiim in dek i itiraz,onlan balam az,

301

302

nk filozoflara gre, iki trl okluk vardr- Birincisi, basit nesnelerin o k lu u d u r


ki, bunlar ilk m addede bulunm ayan basit varlklar olup, bu varlklardan bir blm
teki blmn nedenidir. Dolaysyla bu varlklarn hepsi kendi cinsinden olan bir tek
nedene ykselir ki, bu bir tek neden bu cinsin ilkidir. Gk cisimlerinin okluu ancak
ite bu ilkelerin okluundan ileri gelm ektedir. kinci tr o k lu k olan ayalt varlkla
rn oklu u ise, ancak ilk m adde, suret ve gk cisim lerinden ileri gelmektedir. O hal
de bu glk, hib ir bakm dan o nlan balam az. Gk cisimleri her eyden nce hibir
ekilde m addede bulunm ayan hareket ettiriciler vastasyla hareket ederler. Bu gk
cisimleri, suretlerini bu hareket ettiricilerden alrlar; Ayalt lem indeki varlklar ise,
suretlerini, ister bu suretler ne var ne de yok olan ilk m addede bulunan basit cisimlerin suretleri,/ister basit cisim lerden oluan cisimlerin suretleri olsunlar, gk cisim lerin
den ve birbirlerinden alrlar. G erekten de bu ayalt lem indeki bileiklik, gk cisimle
rinden dolay ortaya kar. O nlarn bu lem deki dzenle ilgili inanlar ite budur.
Filozoflar byle bir inanca gtren nedenlerin burada ayrntl olarak aklanm as
mmkn deildir; nk filozoflar, bunu tutarl bir biim de bir o k bilim lerde ve bir
ok bilimler vastasyla aklanan ilkelere ve ncllere dayandrm lardr.
E b N a s r e l - F r b v e b n S n gibi Islm filozoflar, grlmeyen
lem deki f ilin, grlen lem deki f'ile benzedii, bir tek f'ild en ancak bir tek eser
kabilecei ve herkese gre lik 'in m utlak Bir olduu konusundaki kartlarna u y
duklarndan, O 'ndan okluun nasl k t n aklam akta glk ekm ilerdir ve bu
glk onlar lik 'in , gnlk hareketi m eydana getiren varlk olm adn sylemek zorunda brakm tr. G erekte onlar,/ ik in basit bir varlk olup, O 'ndan en byk gk
kresinin hareket ettiricisinin ve en byk gk kresinin hareket ettiricisinden de en
byk gk kresinin ve bunun altnda yer alan ikinci gk kresinin harek et ettirici
sinin k t n sylem ilerdir; nk bu hareket ettirici varlk lik in ve kendi znn
31.

32.

.98-

Anaxagoras diyor ki: "Btn nesneler, hem sayca hem de kklk bakmndan
sonsuz olarak, biraradayd". Bkz., Sim plidus, Fizik, 155, 26; kar., Sextus
Empiricus, A dv. Phys., (A gainst the Physisists), I, 6.
Eflatun, araclardan alemin yetkinlem esini salayan yaratlm tanrlar anhyor. Bkz.j Timaeus, 41A - D, tslm Felsefesinde ise bu araclar tik lke'den su*
dur eden ncesiz soyut varlklardr.

303

304

bilincinde olan eyden olum aktadr. Oysa bu, o n lan n benim sedikleri ilkelere gre,
yanltr; nk akl eden ve akl edilen ey insan aklnda ayn eydir^
ve bu durum
ay n k akllar iin o k daha dorudur. Btn bunlar A r i s t o 'n u n grn bala
m am aktadr; nk grlen lem de kendisinden bir tek fiilin k t bir tek f'ilin,
ancak ortak bir ada sahip olduklan iin , lk F 'ilin duru m u n d a olduu sylenebilir.
Zira grlmeyen lem deki lk F 'il, m utlak bir f'ild ir; grlen lem deki f'il ise,
snrl bir f'ildir. M utlak f ilden ancak m utlak fiil kar; m utlak fiil ise, zellikle
belli bir esere iliik deildir./ te bu suretle A r i s t o , insan akl ile kavranan
eylerin f ilinin m addeden soyutlanm ve her eyi kavrayan bir akl olduunu
kantlam tr. Ayn biim de A r i s t o , edilgin akln da, her eyi kavradndan dola
y, ne oluan ne de bozulan bir ey olduunu o rtay a k o y m u t u r . A r i s t o 'n u n
grne gre, sz konusu soruna yle cevap verilebilir : M addenin suretle ve lem in
basit paralarnn birbirleriyle balantl olmas gibi, varlklar ancak birbirleriyle balantlan dolaysyla mmkn olan nesneler, bu balantlarnn bir sonucu olarak varhklann elde ederler. Bu durum da bu balanty salayan, varii da salayandr. Her
bal olan nesne, kendisinde "bir bulunm as bakm ndan, bal olduuna ve onun
bal olmasn salayan "bir", ancak kendisiyle birlikte bulunan ve z dolaysyla var
olan "bir" den ktna gre, burada tek ve z dolaysyla var olan bir "bir" in bubunmas ve bu "b ir"in de ancak z dolaysyla bir tek anlam vermesi zorunludur. I ^
te bu birlik, varlklarn tabiatlan n a gre eitlilik gsterir. Tek tek varlklara verilen
bu birlikten onlarn varlklar o rtaya kar/ ve btn bu birlikler, tpk tek tek scak
olan variklarda bulunan scakln, ate olan ilk scak ey d en m eydana gelmesi ve ilk
scakla doru ykselmesi gibi,,^^^ ilk birlie ykselir. Bylece A r i s t o , duyularla
alglanan varlkla aklla kavranan varl birletirm i ve yle dem itir: Alem bir olup,
bir'den km tr, bu bir, bir bakm dan birliin, bir bakm dan da oklu u n nedenidir.
33.

34.

35.

A slnda b n Sn insan aklnn genel anlamda hem akleden hem de akdedilen


old uu nu sylem em ek ted ir. Ona gre insan akU, kendi zn kavramas d o la y
syla hem akleden hem de akledilendir. Bunu bir yana brakrsak, b n Sn,
akledilirler insan nefsinde akledilir olm a n iteliin e kavutuklar ve insan nefsi
bu akledilirlerin kendisi olm ad i in , akl, kil ve makln bizim nefslerim izde ayn e y olm adm sylem ektedir. B kz., A v icen n a 'sD e Anim a, ss. 239 -2 4 0 .
O, bu nitelii yalnzca ayst alem deki akllara verm ektedir. S zg elii, b k z., Kit b en - N e c t, s. 3 1 6 .
A risto, n efste bulunan bir edilgin aklla n efsin dnda bulunan bir etk in akl
ayurm yapm az. Ona gre, "N efste her nesnenin dayana ve kuvve halinde bu
nesnelerin kendileri olan m adde ile onlar vareden etk in neden arasndaki ayr
ma benzer bir ayrm sz konusudur". A risto, bu ayrm a sanatla maddesi ara
sndaki ayrm rnek olarak veriyor. Bkz., A risto, De A nim a, III, 5. 4 3 0 a , 10 14. Kuvve halinde olan (edilgin) e y , ancak daha n ce fiil halinde bulunan bir
ey sayesinde fiilen var olab ilecei iin ,(b k z.. Metafizik, IX, 1 0 4 9 b , 2 4 ), etkin
akl edilgin akn fiilen so y u t suretleri kavramasn salar (De A nim a, III, 5.
430a^ 16 ) ve bylece onu kendi dzeyine ulatrr; aralarndaki ayrm gideril
m i olur. Bizde bedenden ayrlabilir, basit, o lu u p - bozulm ayan akl ite bu
duruma gelm i olan akldr (b k z.. De A nim a, III, 5. 4 3 0 a , 17 - 2 0 ). Y oksa ed il
gin akhn kendisi deildir.
Bu b enzetm e i in bkz., A risto, Metafizik, II, 1. 9 9 3 b , 2 4 - 2 5 .

- 99-

305

A r i s t o 'd an nce hi kimse bu hususu kavrayam ad ve bu hususun anlalmas da


zor olduu iin, daha nce de sylediim iz gibi, A r i s t o'dan sonra gelenlerin o u ,
bu hususu anlayam am lardr. D urum byle olunca, kendisinden bir tek kuvvetin
kt bir tek varln bulunduu ve bu kuvvetle btn varlklarn m eydana geldii
aka ortay a kar. Bu varlklar ok olduuna gre,/ bir olmas bakm ndan bir'den
o k luun var olmas, ya da okluun km as zorunludur. Bu k o nuda hangi deyii
kullanrsanz kullann, durum u deitirm ez. A r i s t o 'n u n sznn anlam ite budur ve bu gr, "bird en ancak bir k a r diyenlerin sandklarndan farkldr. O halde
filozoflarn dtkleri yanlgnn ne denli byk olduuna b a k n ! Sizin, onlarn bu
grlerinin kesin kant olup olm adn, m etafizik konusunu ilerken eski filozofla
rn grlerini zannt olacak bir biim de deitiren t b n S n a v e yandalarnn kitaplannda deil, zellikle eski filozoflarn k itap lan n d a aratrm anz gerekir.
G a z z 1, filozoflar adna cevap vererek, der ki ;

306

307

Filozoflar yle diyebilirler : Bizim grmz iyice anlaldnda, g


lkler ortadan kalkar. nk var olan nesneler, ilintiler ve suretler gibi, bir ma
halde bulunan ve bir m ahalde bulunm ayanlar olm ak zere iki blme ayrlrlar.
Bir m ahalde bulunm ayan varlklar da/cisim ler gibi, bakasnn mahalli olan ve
kendi balarna var olan tzler gibi, bir m ahalde bulunm ayan varlklar olmak
zere iki blme ayn h r. Yine bu sonuncular da, cisihler zerinde etkisi olup,
"nefsler adn verdiim iz varlklar ve cisimler zerinde etkili olm ayp, nefsler
zerinde etkisi olan ve soyut akllar adn verdiim iz varlklar olm ak zere iki
blme ayrlr. lintiler gibi, bir m ahalde bulunan varlklara geUnce, bunlar
sonradan var o lm u tu r ve o nlann sonradan var olan nedenleri vardr. Bu neden
ler bir bakm dan sonradan var olan, bir bakm dan da devresel hareket gibi,
srekli olan bir ilkede son bulur. Bu konuda herhangi bir tartm a sz konusu
deildir. T artm a yalnzca bir m ahalde bulunm ayp, kendi balarna var olan
ilkeler hakkndadr. Bu ilkeler e ayrlr. Birincisi, en aada yer alan cisim
lerdir. kincisi, ne etkinlik ne de kendileri zerinde iz brakm a bakm ndan
cisimlerle hibir ilikisi bulunm ayan so y u t akllardr ve bunlar, varlklarn en
soylu olanlardr, ncs ise, nefslerdir ve bunlar, varlklar dizisinin ortasnda
yer alrlar; nk onlarn cisimlerle bir tr ilikileri vardr ve bu iliki de cisim
ler zerinde etkili olm a ve bir i yapm a biim indedir. Buna gre nefsler, soylu
luk bakm ndan o rtada bulunurlar; nk onlar, akllardan etkilenir ve cisimleri
etkilerler. Cisimlerin says ondur; bunlardan dokuzu gk kreleri;/ onuncusu
da, ay kresinin ortasn dolduran m addedir. D okuz gk kresi, cisimleri ve
nefsleri olan, daha sonra aklayacam z zere, varlk bakm ndan bir dzeni
bulunan canh varlklardr. Bu d?ene gre, lk llk e'n in varlndan ilk akl
kar. Bu ilk akl kendi bana var olup, cisim olm ayan, cisimde bir iz brakm a
yan, kendi kendisini ve ilkesini bilen bir varhktr. Biz, bu varha, ilk akl adn
verm itik. Aslnda ona "m elek" ad da verilse, akl ad da verilse, y a h u t da ne
ad verirsek verelim, farketm ez; nk biz adlar zerinde durm uyoruz. Bu ilk
akln varlndan ey ortaya kar. Bunlar, akl, dokuzuncu gk kresi olan
en yksek krenin nefsi ve en yksek gk kresinin cismidir. Bu ikinci akldan
nc akl, [sbit] yldzlar kresinin nefsi ve cismi o rtay a kar. D aha sonra
nc akldan drdnc akl, Zuhal (S atu m ) kresinin nefsi ve cismi kar.

. 100.

308

Bundan sonra drdnc akldan beinci akl,/ Mteri (Jpiter) kresinin nefsi
ve cismi k ar ve bu durum , kendisinden ay kresinin akl, nefsi ve cisminin
kt aklda son bulur. Bu sonuncu akla, "fa'l a k l (etkin akl) ad verilir.
D aha sonra bunu, ay kresini dolduran ey izler. Bu ey, varolu ve bozuluu
etkin akldan ve gk krelerinin tab iatlan n d an alan m addedir. D aha sonra ise
m addeler, gk krelerinin ve yldzlarn hareketleri nedeniyle, eitli biim lerde
birleerek m adenleri, bitkileri ve canhian m eydana getirir. H er akldan sonsuzca
bir baka akln km as gerekm ez; nk bu akllarn eitli trleri vardr. Bu
akllardan birisi iin geerli olan teki iin geerli deildir.
Btn bunlardan u sonu k m ak tad r : lk lk e'd en (A llah'tan) sonra
akllarn says ondur; gk krelerinin says ise dokuzdur, ilk lkeden sonra bu
soylu ilkelerin toplam ondokuzdur. D olaysyla ilk akllardan her birinin altn
da ey yer alr. Bunlar, akl, gk kresinin nefsi ve cismidir. O halde akllarda
balangcndan itibaren bu lem enin bulunm as zo ru n lu d u r./llk N edenlide
okluk ancak bir tek bakm dan dnlebilir ki, o da udur: O, kendi ilkesini ve
kendi zn bilir. O nun varl, z bakm ndan mmkndr; nk varl
kendi z dolaysyla deil, bakas dolaysyla zorunludur. Birbirinden farkl
anlam ite bunlardr. Bu nedenliden en soylusunun bu anlam lardan en
soylusuna balanm as gerekir. D olaysyla ondan, kendi ilkesini dnmesi ba
km ndan, akl; kendi zn dnmesi bakm ndan, gk kresinin nefsi ve var
lnn, z dolaysyla mmkn olmas bakm ndan da, gk kresinin cismi
kar.
Bylece geriye, bu lem enin ilk nedenlide, ilkesi bir olduu halde, nasl
ortaya ktn aklam ak kalm aktadr. Bu nedenle biz deriz ki: lk lke'den
ancak b ir kar ki, bu da kendi kendisini dnmesini salayan bu akln zdr.
Bununla birlikte o nun, ilkesi dolaysyla deil, kendiliinden, zorunlu olarak
ilkesini dnmesi gerekir, t e yandan onun varl z bakm ndan m m kn
dr. O nun sahip olduu bu im k n , lk lk e'd en gelmeyip, znden trdr. Biz
bu nedenli, ilkesi dolaysyla deil, kendiliinden greceli olsa da, olm asa da,
bir takm zorunlu eyleri gerektirdii halde, birden bir km asn im knsz
grmeyiz. Byece okluk o rtay a kar ve o , o k lu u n varlnn bir ilkesi olur./
Bu bakm dan bileiin basitle bir araya gelmesi, bu biraraya gelme zorunlu ol
duu iin, mmkndr; aksi takdirde mmkn deildir. Bu kon u d a verilmesi ge
reken hkm ite budur. Dolaysyla onlarn grleri ancak bu biim de anlah r bir durum a sokulabilir.

309

310

Derim k i :
Btn bunlar, b n Sn,^^^ E b N a s r e l - F r b ^ ^ ^ N e tekilerin filo
zoflara kar uydurduklar szlerdir. Oysa eski filozoflarn grleri yledir: Bu lem
de bir takm ilkeler bulunm aktadr ve bu ilkeler de gk cisimleridir. Gk cisimlerinin il36.
37,

bn Sn mn "sudr'' kuram i in bkz., K it b en * N e c t, ss. 4 4 8 = 4 5 5 ; K it b


~ i f o. Tahran basks, ss. 6 1 8 vdd. .
FrbV nin sudiir gr i in b k z., A r ' Ehl el M ed n e t el - Fzla, ner.:
D ieterici, L eyden 1 8 9 5 , s. 1 6 ; Uyun el -M es'il, M ebdi' el - F elsefet el - Ka
dm e iin d e. Kahire 1 3 2 8 /1 9 1 0 , ss. 6 - 8 .

- 101-

311

312

313

314

keleri ise, m addelerden ayr olarak bulunan bir takm varlklardr ve bu varlklar gk
cisimlerini hareket ettirirler. G k cisimleri bu ilkelere d o ru, uysallk ( t a t) ve sevgi
nin (m eh a bb et) bir sonucu olarak ye onlarn hareket etm e ve kendilerini anlam a b u y
ruklarna uym ak am acyla hareket ederler. Onlar ancak byle b ir hareket iin yaratlm lardr;/ nk gk cisimlerini hareket ettiren ilkelerin m addelerden ayr olduklar
ve onlarn cisim olm adklar doru olunca, geriye bu nitelikte olan cisimleri hareket
ettirenin hareketi buyurm asndan baka bir seenek kalm am aktadr, tte bundan d o
lay, filozoflara gre, gk cisimlerinin akl sahibi canl olm as; kendi zn ve b u y u r
m ak suretiyle kendisini hareket ettiren ilkeleri dnmesi gerekir. "K it b en-N efs"
adl yap tta, bilinenin m addede bulunm as, bilginin ise m addede bulunm am as dnda,
bilgi ile bilinen arasnda hib ir aynlk bulunm ad kesinlik kazandna gre, m adde
de bulunm ayan nesneler var ise, bu nesnelerin tzlerinin bilgi, akl, ya da herhangi bir
adla adlandracanz b ir ey olmas zorunludur. O nlara gre, bu ilkelerin m addeler
den ayr olduu d o ru d u r; nk bu ilkeler, gk cisim lerine, kendilerine h ib ir y o r
gunluk ve bitkinlik ilim eyen srekli hareket verirler. Yine onlarca, bu suretle srekli
hareket veren her eyin ne cisim ne de cisimde bulunan bir kuvvet olduu ve gk
cism inin, sreklilii ancak bu ayrk ilkelerden ald d o ru d u r./ Ayrca onlara gre,
bu ayrk ilkelerin varlnn kendi ilerinden bir ilk ilkeye bal olduu da d o rudur.
E er durum byle olm asayd, bu lem de b ir dzenin varl sz konusu olam azd.
O nlarn grleri yukarda sz edilen k ita p ta yazldr. Dolaysyla gerei renm ek
isteyen kim senin bu kitab incelemesi gerekir. Btn gk krelerinin, filozoflarn ileri
srdklerine gre, kendilerine zg hareketleri bulunduu halde, gnlk bir harekete
sahip olm alarndan, bu hareketi buyurann lk lke olan yce Allah o lduu ve O 'nun
teki ilkelerin tek i gk krelerine baka hareketleri yapm ay buyurm alarn b u y u r
du u a k a anlalm aktadr, tte bu buyruk sayesinde gkler ve yeryz var o lm u
tur. B unu, devletin en yksek m akam n igal eden sultann buy ru u y la eitli insan
snflarn ynetm ek ve devletin ilerini yrtm ek zere kendilerine yetki verdii kim
selerden kan btn buyruklarn var olm asna benzetebiliriz. N itekim yce Allah da
K ur'an da yle dem ektedir: "Allah, her ge, yapaca ii bildirdi ( v a h y e t t i )
(K u r'n , Fussilet, XLI, 12)./ te bu ykmllk ve bu ykmlle uym a, akl
sahibi canl bir varlk olduundan dolay insan iin zorunlu olan ykmllk ve bu
ykmlle uym ann tem elini olutu rm ak tad r, t b n S 7 n nn, bu ilkelerin bir
birinden km as konusunda anlattklar, eski filozoflar arasnda bilinm eyen bir gr
tr. Bu eski filozoflara gre, bu ilkelerin lk lke'ye oranla bilinen b ir takm m akam la
r vardr ve bu ilkelerin varl ancak lk llk e ye oranla yetkinlie ular. N itekim yce
Allah bu k onuda yle dem ektedir: "Bizden (m eleklerden) her birinin bilinen bir
makam vardr" (K u r'n , S ff t, XXXVII, 164). O nlar arasnda bulunan bu balant,
onlarn birbirinin nedeni olm alarn ve hepsinin de lk llk e 'y e dayanm alarn gerektir
m ektedir. Byle bir var olm a sz konusu olunca, f'ild en , yaplandan, yaratcdan ve
yaratlandan, ancak bu husus anlalr. Oysa bizim her var olann variinn Bir'le balants konusunda sylediklerim iz, bu lem de f'ild en , y aplandan,/ yaratcdan ve
yaratlandan anlalandan farkldr. Bir em redicinin (bu y u ru cu n u n ) bir o k kiilere
em retti i (b u y u rd u u ), bu n lan n da b ak alan n a buyurduklar ; bu b u y u ru lan lan n
b uyru u kabul etm e ve buyrua uym akla varla sahip olduklar ve bu buyurulanlardan daha aa dzeyde kalanlarn ancak bu buyurulanlar sayesinde varla sahip ol-

102

duklar dnlrse, btn varlklara, var olmalarn salayan bir nitelik verenin, lk
Buyuran Varlk olmas zorunludur. nk buyurulan olmas bakm ndan var olan bir

315

316

ey, ancak lk Buyurucudan tr bir varla sahiptir. Filozoflar da e n 'a tn yaratm a,


yoktan var etm e ve ykmllkten am alad eyin bu olduu grndedirler. Bu
rada G a z z T n in filozoflarn grleri hakknda ileri srd ayrntlar dinleyen
kim seye ilien irkin durum kendilerine ilim eksizin, insanlara, on lan n grlerini an
layabilecekleri bir biim de retm enin en iyi yolu ite budur. Filozoflar btn bu hususlann kendi kitaplarnda akla kavu turulduunu ileri srerler./ Dolaysyla onla
rn ileri srdkleri koullar altnda kitaplarn inceleyebilen bir kimse, onlarn grle
rinin doruluunu ya da yanhhn kavram olur. Bu kimse, A r i s t o ve E f l a t u n ' un grlerinden, bundan baka bir ey anlayamaz. Aslnda insan aklnn ulaabilece
i en son n o k ta da ite budur.
Bazan insann, akla uygun olduu gibi, herkese de bilindiini grd gr
lerden bu anlam lan karm as mmkndr. Bu nitelie sahip bir retim , herkese ho
gelen ve herkese sevilen bir retim biim idir. K endilerinden bu anlam n kt n
cllerden biri udur: nsan bu lem deki nesneleri dnd zam an, "diri" ve "bilgi
sahibi" denen nesnelerin, kendilerinden belli fiillerin doduu belli am alara ve fiille
re doru kendiliinden belli hareketlerle hareket eden nesneler olduunu ak a gr
m olur. te bundan dolay, kelm clar, "her fiil ancak diri ve bilgili olandan kar"
dem ilerdir. Bir kimse, "belirli hareketlerle hareket eden her n esn eden / belirli ve d
zenli fiillerin k m as ve dolaysyla bu nesnelerin canl ve bilgili olmalar gerekir" b\-

im indeki bu ilkeyi kabul ettii ve buna duyularla alglanan bir ikinci ilkeyi, yani
"gklerin kendiliklerinden belirli hareketlerle hareket e tti i ve hu durum un onlardan
daha aa d ze yd e bulunan varlklarda, bunlardan da aada y e r alan varlklarn s
rekliliini salayan belirli fiiler, dzen ve tertip bulunmasn g erektirdii" hususunu

317

ekledii takdirde, ortaya, hi kukusuz, bir nc ilke daha k m ak tad r ki, o da


gklerin diri ve kavray sahibi cisimler olduu hususudur. G klerin hareketlerinden
belirli fiillerin kt ve bu fiillerin canllar, bitkiler ve canszlar gibi, bu lem deki
eylerin srekliliini ve korunm asn salad hususu, dnen kimse iin kendiliin
den bilinm ektedir; nk gne, bask yrngesinde ayalt leme yaklap, uzaklamasayd,^^^ ayalt lem de d rt mevsim bulunm ayacakt. Yine bu ayalt lem de d rt
mevsim bulunm asayd, ne bitkiler ne de canllar var olur, ne de unsurlarn, varlklann
korum alar iin, birbirlerinden olum asnda bir dzen bulunurdu. Szgelii, gne gneye doru uzaklanca,/ kuzeyde hava sour ve yam ur yaar; dolaysyla su unsuru
artar. Buna karhk gveyde hava unsuru oalr; su unsuru azalr. Yazn gne bizim
zenit noktam za yaklat zam an, bunun tersi o rtay a kar. Gnein, daim a ayn
m ekanda bulunan varhklara yaklam as ve onlardan uzaklam as dolaysyla, yerine
getirdii bu fiiller, ayn biim de ay ve teki btn yldzlar iin de geerlidir; nk
btn bunlar da bask yrngelere sahip olup, devresel hareketleriyle d rt mevsimi
m eydana getirirler. Y aratkann varl ve korunm as iin zorunlu olmas bakm ndan
btn bunlardan en nemlisi, gece ile gndz m eydana getiren en yksek gk kresi
nin gnlk hareketidir. Yce K u r'n , bir o k y e tte , btn gklerin insann buyruu38.

Eski gkbilime gre, gne dnyam zn evresinde bask bir gk kresi iinde
hareket etm ektedir.

.103-

318

319

3 20

na verildiini belirterek, ona verdii byk deeri ortay a k o y m u tu r. Szgelii, yce


Allah bir y etinde bu konuda yle dem ektedir: "(Allah) gece ile gndz sizin buy
ruunuza verdi" {K ur'n, tbrinm , XIV, 33; Nahi, XVI, 12). nsan, sabit {duraan}
yldzlann hareketlerinden srekli ve zorunlu olarak kan bu fiilleri ve/ dzenlemeleri
dnr ve sz konusu yldzlann bu lr hareketlerle hareket ettik lerin i; on lan n belirli
biim lere sahip olduklarn belirli ynlerden birbirine kart hareketlerle belirli fiillere
doru hareket ettiklerini grrse, bu belirli fiillerin ancak kavray sahibi, canl, sec
me gc ve irade sahibi varlklardan m eydana geldiini bilir. Bu insan, bu dnyadaki
kk, deersiz, nem siz, cesetleri karanlk cisimlerden bir o u n u n , hacim lerinin
kklne, deerlerinin dklne, mrlerinin ksalna ve cesetlerinin karanlk
hna ram en, tam am yla h ayattan yoksun olm adklarn ve ilh cm ertliin, onlann
kendi zlerini ynetm elerini ve varlklann korum alarn salayan hayat ve kavray
onlara bah etm i olduunu grnce, bu konuda daha da fazla ikna edilm i ve hacim
lerinin bykl, varlklarnn stnl ve aydnhklannn okluu dolaysyla gk
cisimlerinin canl ve kavray sahibi olm aya sz edilen ayalt lem deki cisimlerden
daha layk olduklarn kesinlikle bilm i olur. N itekim yce Allah da bu konuda yle
dem ektedir:/ "Kukusuz, gklerin ve yerin yaratlmas, insanlarn yaratlmasndan
daha byk bir eydir. Fakat insanlarn o u bunu bilm ezler" (Kur'n^ M'min, XL,
57). Bu kimse, zellikle onlarn bu lem deki diri cisimleri y n etti in i gz nne aln
ca, onlarn diri olduklann kesinlikle bilm i olur; nk diri olan, ancak dirilik bak
m ndan kendisinden daha yetkin olarak diri olan ynetebilir. nsan, bu stn, diri,
akl ve sem e gc sahibi ve bizi kuatan cisimleri dnp, bu cisimler bu lem deki
varlklan gzettikleri halde, kendilerinin, varlklan bakm ndan, byle bir gzetim e
m u h ta olm adklarna dair nc ilkeye gz atnca, on lan n bu hareketleri yapm akla
buyurulm u olduklarn; canllar, bitkiler ve canszlar gibi, kendilerinden daha aa
dzeyde bulunan varlklarn onlarn buy ruuna verilmi olduunu bilm i olur. Yine
bilm i olur ki, bunlar buyuran, onlardan bakadr; dolaysyla Kendisi zorunlu ola
rak cisim deildir; nk cisim olsayd, onlardan biri olurdu; te yandan bu kimse,
gk cisim lerinden daha aa dzeyde bulunan bu lem deki varlklarn, onlardan her
birinin b uyruuna verilmi olduunu, fakat bu varlklann, varl bakm ndan, k endi
lerinin hizm etine m uhta olm ayan varla sayg gsterdiini anlam olur. Eer bu
buyuran varlk bulunm asayd gk cisimleri bu dnyadaki nesneleri srekli ve kesinti
siz olarak gzetm ezlerdi; nk bunlar, bu dnyadaki nesneleri dzenleyen varlklar
olduu halde, bu fiillerden tr zel bir k arlan da y o k tu r. O halde bu gk cisimle
rini ieren btn gk kreleri, bu lem deki nesneleri korum ak ve onlarn varlnn
srekliliini salam ak am acyla,/ buyruk ve ykmllk sayesinde hareket ederler.
te bu buyuran varlk yce A llah'tr ve btn bun lan n ifade ettii a n la m , yce
A llah'n u sz ierm ektedir: "(Sonra duman halinde bulunan g e yneldi, ona
ve yeryzne, 'isteyerek veya iste m e yerek bu y ru u m a gelin' dedi, tkisi de) 'isteyerek
ge ldik ' dediler"tK.ut'n, Fussilet, XLI, 11).

rnek olarak u kan t ileri srlebilir: Bir insan, nemli ve stn kiilerden olu
an byk bir insan top lu lu u n u n , varlklan iin zorunlu olm ad ve kendileri m uh
ta olm adklan halde, belli bir takm fiilleri kesintisiz olarak yaptklarn grrse, o n
lann bu fiilleri yapm akla ykml bulunduklarn ve b u n lan yapm akla buyurulm u
old u k lan n ; onlara buyuran bir n d er bulunduunu ve bu nderin onlar, bakalarn

.104

srekli gzetm eleri iin srekli hizm etle ykml kldm kesinlikle anlar. Bu nder,
r tb e ve deer bakm ndan, onlar arasnda en stn kiidir. Yce Allah K utsal K ita
bnda u yetle bu anlam a iaret etm ek ted ir: "Kesinlikle bilenlerden olmas iin
brhum'e gklerin ve yerin hkmranln y l e c e g s t e r iy o r d u k (Kur'n E n am,

321

322

VI, 75). nsan baka bir hususu gznne alp^yedi uydudan her birinin,/ btnn ev
rensel hareketine hizm et eden bir takm hareketlere sahip olduunu ve btnn bir
paras olarak onlarn cisim lerinin de btnn evrensel cismine, sanki hepsi de bir tek
hizm etiyi gzeten h izm etilerm i gibi, hizm et ettiklerini dnnce, yine kesinlikle
bilm i olur ki, her uydu topluluunun kendilerine zg ve ilk buyurucu tarafndan
atanm , kendilerini gzleyen bir buyurucusu vardr. N itekim nasl ki ordu dzenle
rinde grlen birliklerden her biri bir tek ko m u tan n ynetim i altnda ve birlik k o m u
tanlar ad verilen bu kom utanlar da ordu kom utan (b ak o m u tan ) denen bir k o m u
tana bal ise, ayn durum , eski filozoflarn da kavradklar zere, k cisimlerinin ha
reketlerinde de sz konusudur. O nlara gre, bu hareketlerin says krkn stnde olup,
hepsi de yedi b u yurucuya baldr; bu yedi ya da sekiz b u y u ru cu da nk eski fi
lozoflar hareketlerin says konusunda gr ayrlna dm lerdir tik Buyurucu
olan yce A llah'a baldr. nsan, bu gk cisim lerinin yaratl ilkesinin nasl olduunu ve/ teki buyurucularn varlnn ilk B u yu ru cu ya ne biim de bal b u lu n d u u n u
bilse de bilmese de, bu bilgiyi ancak ite bu ekilde elde edebilir; nk, hi k u k u
suz, bu gk cisimleri kendiliklerinden var olsalard, baka bir deyile, hib ir neden ve
h ib ir buyurucu bulunm akszn ncesiz olsalard, onlardan her birinin kendilerine
boyun edirecek bir buyurucusunun bulunm am as ve ona ita at etm em esi mmkn
olur ve dolaysyla buyurucularn tik B u yurucu ile olan ilikilerinde de ayn durum
sz konusu olurdu. Byle bir ey mmkn olm adna gre, bu buyurucularla lk B u
yurucu arasnda onlarn lk B uyurucunun b u y ru u n u dinlem e ve bu buy ru a uym ay
gerektiren bir iliki var dem ektir. Bu da, bu b u y u ru cu lan n , ilinti bakm ndan deil,
varlklarnn z bakm ndan, lk B uyurucunun hkmran olduu eyler olm asndan
baka bir anlam ifade etm ez. N itekim efendi ile kleleri arasndaki iliki de, onlarm
varlklarnn z bakm ndan, buna benzer; nk klelik ze eklenm i bir ey olm a
yp, bu zler klelik sayesinde sreklilik kazanr. Yce A llah'n u sznn anlam da
ite budur; "Gklerde ve y e r d e olan her e y Allah'n kulundan baka bir e y d e il d ir
(K u r'n , M eryem , XIX, 93). Bu hkm ranlk, yce A llah'n aadaki y eti H z. b
r h m 'e bildirm i olduu gklerin ve yerin hkm ranldr. Kesinlikle bilenler
d en olmas iin brahim 'e gklerin ve yerin hkmranln y le c e g s t e r iy o r d u k
(K u r'n , En'am, VI, 75). Siz de bihrsiniz ki, durum byle olunca, bu cisimlerin

323

yaratl ve onlarn var olu ilkesi bu dnyadaki cisimlerin var o lu u n a benzem ez/ ve
insan akh, varln kabul etse de, bu iin nasl olduunu kavrayam az. Bu her iki
varii (ayst ve ayalt lem deki varii) birbirine benzetm eye alp, ayst lem in
f'ilinin bu dnyadaki f'illere benzer bir f 'il olduunu ileri sren kimse, byk bir
dncesizlik, isabetsizlik ve yanlg iindedir.
Eski filozoflarn, gk cisimleri, onlarn yaratcsnn kantlanm as, onlarn cisim
olm adklar ve yaratcdan daha aa dzeyde yer alan, cisim olm ayan ve kendile
rinden her biri "ne/is" olan varlklarn kantlanm as konusundaki grlerini anlam akta
ulalabilecek en son n o k ta ite budur. Y aratcnn varlnn, kelm clarn ileri
srdkleri zere, gk cisim lerinin, bu lem de grdmz cisimlerin sonradan var

-105-

324

olm asna benzer bir biim de sonradan var olan nesneler olm asm dan hareketle,
kanitlanm asm a gelince, byle bir kantlam aya girimek o k gtr. nk bu kon u d a
kullandklar ncller onlar, aklam ay am aladklar sonuca gtrm em ektedir./ Biz
bunu daha sonra yce A llah'n varln kantlam a yollarn ele alrken aklayacaz.
Bu durum aka o rtaya k onduuna gre, G a z z IT n in filozoflardan aktard
hususlar reddederken ileri srd eylerden bazlarn teker teker bir kez daha ele
alp, onun ileri srdklerinin doruluk derecesini gsterelim ; nk bu kitabn balca
amac ite budur.
G a z z l , filozoflarn grlerini reddederek, der ki :

Deriz ki ; Sizin ileri srdkleriniz bir takm varsaym lardan ib a re ttir ve


gerekte bir takm kapal grleri baka bir takm kapal grlerle aklam ak
tan baka bir ey deildir. Bir insan, ryasnda bu trl eyleri grdn syle
se, bu durum onun kt bir m izaca (karaktere) sahip old u u n a kant saylr. Ya
da bir insan ulalan sonular sanlardan teye gem eyen fkh* konularda ayn
trden kantlar ileri srse, bu kantlarn san derecesine bile ulam ayan bir
takm sam alklar olduu sylenir.
Derim ki :
Bu durum , bigisizlerin bilginlerle, halk tabakasnn da sekinlerle olan ilikileri325

ne benzer./ N itek im ayn durum, halk tabakas iin , yapay rnlerde de sz kon u su
dur. nk sanatkrlar halk tabakasndan olanlara, m eydana getirdikleri rnlerin bir
o k niteliklerini gsterip, bu niteliklerin olaanst fiilleri gerektirdiini ileri srdk
lerinde, halk onlarla alay eder ve bu sanatkrlarn birsaml olduklarn sanr; oysa
gerekte onlar, kendileri, akl sahibi kiilere oranla birsaml, bilginlere oranla da kara
cahil durumundadrlar. Bu tr szleri bizim , bilginlerin ve aratrclarn grleri ola
rak kabul etm em em iz gerekir. G a z z 1 k bu grleri ileri srerken, dinleyicinin bu
grlerle onlar geersiz klm ay am alayan kantlar karlatrabilm esi iin , filo
zoflar bu grlere y n elten nedenleri belirtm esi gerekirdi.

G a z z 1* der ki :
Bu grleri reddetm enin saysz yollan vardr. F ak at biz burada bunlar
dan yalnzca bir kan zikretm ekle yetineceiz :

Birinci Yol
Deriz ki : Siz, lk nedenlideki o k lu u n anlam larndan birinin, onun varinn mmkn olmas olduunu ileri srm ektesiniz./ Buna karlk biz deriz k i :
A caba onun varlnn mmkn olmas, varlnn ayn m dr, yoksa varlndan
baka bir ey m idir? E er ayn olsayd, ondan o k lu k km azd. E er varindan baka bir ey olsayd, lk lk e 'd e o k lu k bulu n d u u n u sylem eniz gerek
mez m iydi? nk bu lk lke yalnzca var olm akla kalm ayp, aslnda varl zo
runlu du r; varln zorunluluu ise, varln kendisinden bakadr; o halde bu
ok lu k tan dolay ondan eitli varlklarn k t n varsayalm. E er varln
zorunlu luunun, varlktan baka b ir anlam olm ad sylenirse, bu durum da
varln im knnn da varlktan baka bir anlam yok dem ektir. E er onun
mmkn olduu bilinm edii halde, var old u u n u n bilinebileceini ve dolaysy

326

106

327

la onlarn birbirinden ayr eyler olduklarn sylersentz, zo nnlu varln da,


ayn biim de, varlnn bilinmesi mmkn olduu halde, zom ialuunun ancak
baka bir kantla bilinebileceini de kabul etm eniz g e r e k ir ^ halde bunlarn da
birbirinden ayr olduklarn varsayalm. Ksaca, varlk genel bir anlam ifade edip,
zorunlu ve mmkn olm ak zere iki blme ayrlr. Bu iki blm den birinin
zel ayrm bu genel anlam a eklenm i ise, kincinin zel ayrm da byle olup,
aralarnda hibir ayrlk y o k tu r./ E er onun varlk im knna sahip olmas kendi
znden olup, varlnn bakasndan olduu sylenirse, sahip olduu ey ken
di znden olanla, bakasndan olan nasl olur da ayn olabilir?
Deriz ki : V arln zorunluluu nasl olur da varlkla ayn olup, varlk ka
bul edildii halde, varln zorunluluu inkar edilebilir? H er ynden gerek
olan Bir, ne inkar ne de kabul ierir; nk Onun hakknda "ne vardr ne
yoktu r" , ya da "ne varl zo r u n lu d u r ne d e varl zorunlu d eildir" denebilir,
te yandan O 'nun hakknda "vardr, fakat varl mmkn
denebile
cei gibi, "vardr ve varl zorunlu d e il d ir de denebilir. G erek birhk, ancak
bu suretle anlalabilir. Dolaysyla onlarn (filozoflarn), varln im k n hali
nin, mmkn varlktan baka bir ey olduu hususunda ileri srdkleri doru
ise, bu birliin lk lke'de bulunm as dnlemez.
Derim ki :

328

329

G a z z l, bir ey hakknda, varlnn mmkn olduunu sylediim izde, bu


im kn halinin ya varln ayn ya da J varlktan baka bir ey, yani varlna eklenm i
bir ey olmas gerektii anlam n am aladm z sylem ektedir. O, varlnn ayn
ise, okluk sz konusu deildir; Dolaysyla flozoflann, varl mmkn olan eyde
okluk b ulunduunu sylem elerinin bir anlam y oktur. E er o varlndan baka bir
ey ise, sizin (flozoflann) bunu varl zorunlu olan hakknda da kabul etm eniz gere
kir. Bu durum a gre, varl zorunlu olanda da okluk sz konusu dem ektir. Oysa bu
durum , onlarn anlattklarna aykr dm ektedir. G erekte byle bir gr ileri sr
mek doru deildir. G a z z iT burada nc bir blm gznne alm am tr. Bu
nc blme gre, varln zorunluluu, nefsin dnda (nesnel olarak) varla ek
lenm i bir ey olm ayp, ancak varl zorunlu olan bir varln durum udur. Bu d
rm , onun zne eklenm i deildir. Bylece bu d urum un, nedenin bulunm am asn,
yani onun varlnn bakasndan kaynaklanan bir nedenli olm am asn ifade etti i an
lalm aktadr. Yine anlaldna gre, bakas iin var olduu kabul eiilen ey, k en
disinden kaldrlm olm aktadr. Bu bizim , var olan bir ey hakknda, on u n bir o ldu
unu sylem em ize benzer; nk beyaz varlktan sz ettiim izde anlalann aksine,
birliin var olan bir eyde varhk bakm ndan nefsin dnda (nesnel olarak) bu var
olan eyin zne eklenm i bir ey olduu anlalm ayp,/ ondan ancak bir yokluk an
lalr ki, bu da blnm enin yokluudur. V arl zorunlu olann durum u da ite byledir. Varln zorunluluundan ancak znn gerektirdii yokluk durum u anlalr ki,
bu da onun varlnn bakas dolaysyla deil, kendi z dolaysyla zorunlu olm as
dr. N itekim biz kendi z dolaysyla varl mmkn olandan sz ettiim izde de, b u n
dan, gerek m m knden anlalann aksine, nefsin dnda (nesnel olarak) ze eklen
m i bir nitelik anlalam az. B undan ancak onun znn, yalnzca b ir nedenden dolay
varlnn zorunlu olmasn gerektirdii anlalr. Dolaysyla -u d urum bir zn bu-sterm ektedir. P u ^den, nt/deri y sid m .d .
on u n , kendi z do-

107-

330

331

laysyla zorunlu olm ad gibi, astia zorunlu bir varlk ta olm ad, yani ondan var
lnn zorunlu olm a niteliinin kaldrlm olduu grlr. Sanki bylece G a z z l,
zorunlu varln bir blmnn, z dolaysyla zorunlu, bir blmnn de bir neden
den tr zorunlu varlk olduunu sylem i olm aktadr. Bir nedenden tr zorunlu
olan varlk, kendi z dolaysyla zorunlu deildir. Dolaysyla hi kim senin bu zel
ayrm larn ne tze ilikin, yani z blnm eyen ayrm lar, ne de ze eklenm i ayrm1ar olduundan kukusu y o k tu r./ Bunlar, ancak bir eyin var olduunu sylediim iz
de olduu gibi, olum suz veya greceli durum lardr; nk b ir eyin beyaz olduunu
sylediim izde o lduunun tersine, bir eyin var olm as, onun varlnn nefsin ddnda(nesnel olarak) bu eyin tzne eklenm i bir ey oldu u n u gsterm em ektedir.
te bundan tr t b n S n , yanlgya dm ve bir'in ze eklenm i bir ey o l
duunu sanm tr. Ayn biim de varlk da, "ey u ardr" szmzde olduu gibi, eye
eklenm itir. Bu konu y u daha sonra ele alacaz, ''znden tr varl mmkn olan,
bakasndan tr zoru n lud u r" grn ilk o rtay a atan kii, b n 8*1 n 'd r; nk
onca im kn, eyde bulunan bir nitelik olup, kendisinde im kn bulunan o eyin k en
disi deildir. Bu szden anlaldna gre, lk llk e'n in altnda yer alan varlk, iki ey
den olum aktadr. Birincisi, im knla nitelenen ey; kincisi ise, varl zorunlulukla
n itelenen eyd ir;/ oysa bu gr yan l bir grtr. Ancak bundan bizim d e in d i i
m iz anlam anlalrsa, G a z z l^nin 1 b n S t n 'ya kar ileri srd glk
ortadan kalkar. lk n edenliden, onun varlnn im knn anladnda, geriye u soru
yu sormas kalmaktadr: A caba bu im kn hali ilk nedenlide bileik bir ey i mi gerek
tirm ektedir, yok sa bileik bir eyi gerektirm em ekte m idir? nk nitelik greceli ise,
b ileik lii gerektirm ez. Herhangi bir ey d e aklla kavranabilen d e iik bir takm du
rumlarn bulunm as, bu durumlarn nefsin dnda ze eklenm i nitelikler olm asn
gerektirm ez; nk bu durumlar yok lu k ve grecelik ifade eden durumlardr, i te
bundan dolay eski filozoflardan kimileri grecelik kategorisini, nefsin dnda b u lu
nan varlkla*, yani on kategori arasnda saym amlardr.

Bununla birlikte, G a z z 1 ileri srd k an tta kendisine eklenm i bir kav


ram olan her eyin, nefsin dnda fiilen bulunan eklenm i bir anlam gerektirdiini
ifade etm ektedir. Aslnda bu kant yanl olup, safsatadan ibarettir. Bu husus, onun
u grnden a k a anlalm aktadr:
Genel olarak, varlk genel bir kavram olup, zorunlu ve mmkn olm ak zere
332

ikiye ayrlr./ Eer bu iki blm den birinin zel ayrm genel kavrama eklenm i ise,
kincisinin zel ayrm da ayn durumda olup, aralarnda hibir ayrlk yoktur. Oysa
varl, mmkn ve zorunlu olm ak zere ik iye ayrm ak, canl varl, akll ve aklsz
ya da yryen, yzen ve u an canllar d iye ayrm aa benzem ez; nk bunlar, cinse
eklenm i eyler olu p , ek len m i bir takm trleri ifr de ederler; szgelii, canllk onlan n ortak kavramdr. Bu zel ayrmlar, onlara eklenm i eylerdir. te yandan 1 b n

333

n 'n n yapt blm lem eye gre, varln bir blmn o lu tu ran mmkn, nef
sin HsnHa^J iile n hlunan bir ey deildir. D aha nce de sylediim iz gibi, bu gr
yan ltr; nk varl iin bir nedene m uhta olan varln yo k lu k tan baka kendi
znden kaynaklanan bir kavram y o k tu r./ Baka bir deyile, bakas dolaysyla var
olan her eyin yokluktan baka kendi znden kaynaklanan bir kavram bulunm a
m aktadr. O nun byle bir kavram a sahip olmas, ancak onun tabiatnn, gerek m m
knn tabiatyla ayn olmas d urum unda sz konusu olabiUr. te bundan dolay, var

108-

334

335

336

ln, zorunlu ve mmkn olm ak zere ikiye ayrlm as, mm knden gerek mmkn
anlalm adka, geersiz bir blm lem edir. Bu konu y u daha sonra yeniden ele alacaz.
Burada sylediklerim izin zeti u d u r : V arlk blm lem eye tabi tu tu ld u u n d a,
ya znl ayrm lara, ya greceli durum lara, ya da ze eklenm i ilintilere blnebilir.
V arlm znl ayrm lara blnm esi, varlktan kan fiillerin kesinlikle o k lu u n u
gerektirir. te yandan, varln greceli ya da ilintili durum lara blnmesi, eitli fiil
lerin ok luunu gerektirm ez. Eer bir kimse, bu varln durum belirten bir takm
niteliklere blnm esinin bir takm fiilleri gerektirdiini ileri srerse, bu d u ru m d a lk
tik e den zorunlu olarak okluk km dem ek tir ve bu o k lu k ta lk lk e 'd en kan
ve o k lu u n ilkesi olan bir nedenliye m u h ta deildir, te yandan, durum belirten
niteliklerin oklu u n u n , eitli fiillerin km asn gerektirm edii ileri srlrse,/
bu durum da ilk nedenlideki dururu bildiren nitelikler de, kendisinden eitli fiillerin
knns.sm gerektirm iyor dem ektir, ilk nedenlinin duru m u n u bu biim de belirlem ek
geree daha uygundur.
G a z z l'I'n in , "kendi z dolaysyla sahip olanla bakas dolavsyla sahip
olan, nas! olur da ayn o lu r?" sorusuna gelincc; bu adam (G a z z I*) im k n n y al
nzca zihinde bir varl bulunduunu ileri srm ekte idi; o halde burada bu soru,
kendisini de balam yor m u ? Bir tek zn, kendisinde o k lu k o rtay a km akszn,
sahip olduu eitli durum larda olum luluk ve olum suzluu gerektirm esi im knsz de
ildir. O ysa G a z z l bunu im knsz grm ektedir. Bu hususu anladnz takdirde,
G a z z T n in bu blm de ileri srd soruyu zm leyebilirsiniz.
Buna gre, "ne kendi z dolaysyla zorunlu olan varlkta ne de bakas dola
ysyla zorunlu o an varlkta bir bileikliin bulunm as gerekir" denirse, deriz ki :
Bakas dolaysyla varl zorunlu olana gelince, akl, o nda neden ve nedenli sayesinde bir bileiklik b u lunduunu kavrar./ E er bu bakas dolaysyla varl zorunlu
olan ey, oluup bozulm ayan bir cisim ise, onda bir bakm dan birliin, yani fiilf birli
in, bir b aka bakm dan da o k lu u n , yani kuvve halindeki o k lu u n bulunm as ge
rekir; eer o, cisim deilse, akl onda ne fiil ne de kuvve halinde b ir o k lu u n b u lu n
duunu kavrayam ayp, yalnzca her bakm dan o n d a bir birliin b u lu n d u u n u kavra
yabilir. te bu nedenle filozoflar, bu trl varlklarn basit (yaln) varlklar olduunu
sylerler. B ununla birlikte onlar, bu varlklardaki nedenin nedenliden daha basit
(yaln) olduunu ileri srerler. Bu nedenle onlara gre, lk lke bu varlklarn en basi
tidir (yalndr); nk lk lke'de kesinlikle ne neden ne de nedenli b u lu n d u u anla
labilir. lk lk eden sonra gelen varlklarda ise, b ir bileikliin b u lu n d u u n u akl anlayabilir. te bundan tr, filozoflara gre, ikinci ilke de ncden daha b asittir./
Filozoflarn grlerini ite bu biim de anlam ak gerekir. O halde bu varlklarda bu
lunan neden ve nedenlinin anlam , bu varlklarda nedenlide grlen kuvve halinde bir
o k luun bulunm asdr. Baka bir deyile, ondan, kendisinde h ib ir zam an var olm a
yan bir o k nedenliler ortaya kar. E er o n lan n szlerinden bu anlalr ve kabul
edilirse, G a z z l 'n in y nelttii itirazlarn onlar ilgilendirm edii grlr, te
yandan onlarn szlerinden, G a z z 1'n in de anlad gibi, ikinci ilkenin kendi
zn ve ilkesini bildii; iki sureti ve iki varh b u lu n d u u iin zn bilm ek suretiyle
ondan bir eyin ve ilkesini bilm ek suretiyle de bir b aka eyin k t anlalrsa, bu
yanl bir an laytr; nk d urum byle olsayd, ikinci ilke b ir tek su retten daha ok
peyden o lum u olur ve dolaysyla bu su ret, nefste sz konusu olduu gibi, iinde

- 109-

337

bulunduu ey bakm ndan tek. tanm bakm m dan ise o k olurdu. F akat kelamclan n bu sansn, sz konusu lkelent birbirinden k t n a ilikin olarak leri srdkleri
grler kuvvetlendirm itir
Sanki kelamclar, bylece bu n u , duyularla alglanan
f'illere benzetm ek yoluyla anlam ak istem ilerdir. G erekten de l h bilimler, bu
grlerle alabildiine doldurulduu i ia, Fkh'tan (slm H ukukundan) daha ok
sanya dayanr bir durum a gelm itir
Bu grten de a k a anlayacan zere, G a z z l''n in filozoflar, mmkn
varlkta bulunm aln zorunlu sayd o k lu k tan dolay, zorunlu varlkta da byle bir
okluun b u lund'gupu kabul etm ek zorunda brakm ak istemesi doru deildir. n
k im kndan gerek im kn anlald takdirde, burada kesinlikle bir bileiklik var
dem ektir. Daha nce sylediim iz ve ileride de syleyeceim iz zere, byle bir ey im
knsz olduuna gre, varl zorunlu olanda da byle bir ey dnlemez, te y an
dan im kndan, zihinsel bir kavram anlahrsa, bu bakm dan ne zorunlu varln ne de
mmkn varln bileik saylmas gerekir. Burada bileikliin sz konusu olmas, an
cak neden ve nedenli ilikisinden ileri gelm ektedir.
G a z z 1T der ki
kinci itirazm zda yle deriz ; O nun kendi ilkesini bilmesi, varlnn ve
kendi zn bilm esinin^^^' ayn mdr, yoksa baka bir ey m idir?/ Eer varl
nn ve kendi zn bilm esinin ayn ise, kendi znde okluk bulunm ayp, bu
okluk ancak onun zn aklayan dey ite bulunur. Eer baka bir ey ise,
bu okluk tik tike de de var dem ektir; nk tik tike kendi zn bildii gibi,
znden bakasn da bilir.

338

Derim k i :

339

D orusu, onun, ilkesi hakknda sahip olduu bilginin, znn ayn olmas;
onun, greceliin sz konusu olduu bir tabiata sahip bulunm as, bu suretle lk lke'den daha aa bir dzeyde yer almas ve lk lke'nin de kendi z dolaysyla var
olann tabiatna sahip olmasdr. Filozoflara gre ise, doru olan, lk lke'nin kendi
z dolaysyla yalnzca kendi zn bilmesi, greceli bir ey olmamas, yani bir ilke
olmasdr. F ak at onlara gre, bu lk lke'nin z, daha sonra aklayacam z zere,
btn akllan h a tt variklan, hepsinden daha stn ve daha y etk in bir biim de,
ierm ektedir. te bundan dolay, bu gr G a z z l^ 'n in isnat etti i irkin bir
takm sonular gerektirm ez./
G a z z l"^ der ki :
Filozoflar u iddiada bulunabilirler : O 'n u n kendi zn bilmesi, znn
ayndr, O, bakasnn ilkesi olduunu bilm edike, zn de bilm ez; nk bil
gi, bilinene uygundur ve dolaysyla O 'nun zne ilikindir.
Derim ki ;
Bu gr sam adr, nk O 'nun bir ilke olmas greceli bir eydir; dolaysyla
znn ayn olmas doru delidir. E er O, ilke olduunu bilirse, ilkesi olduu eyi
de, var olduu biim iyle, bilir. D urum byle ise, daha yce olan daha aada olan
sayesinde yetkinlik kazanm dem ektir; nk bilinen ey, filozoflara gre, insan akl
39.

. 110 -

A klla kavramasnn.

ile ilgili bilim lerde o rtay a k o nduu zere, bilenin yetkinliidir.


G a z z l der ki :

340

Biz filozoflara yle karlk veririz : N edenlinin kendi zn bilmesi,


znn ayndr; nk o, tz dolaysyla, dnr ve zn bilir. Akl (bilgi),
akleden (bilen) ve akledilen (bilinen) ayn eydir. A yrca on u n kendi zn bil
mesi, znn ayn ise, o halde brakn da zn bir nedenin nedenlisi olarak biliversin; nk gerekte de durum byledir. Akl, akledilire uygundur; dolaysy
la btn bunlar, onun zne dayandna gre, b ir o k lu k sz konusu deil de
m ektir. okluk sz konusu olsayd, bu o k lu k lk lk ede de bulunurdu. O halde brakn, O 'ndan eitli varlklar kversin./
Derim ki ;

341

342

G a z z 1^'nin tik lke dnda yalnzca o k lu u n varl konusunda filozoflar


dan aktardklar yanl olup, onlarn kabul ettikleri ilkelere gre, geersizdir; nk
onlarca bu akllarda hibir okluk sz konusu deildir ve aralarnda basitlik ve o k
luk bakm ndan b ir aynlk ta y o k tu r; ayrlk ancak neden ve nedenli olm alar bak
m ndandr. O nlara gre, lk lkenin kendi zn bilmesi ile teki ilkelerin k tn d i zle
rini bilm eleri arasndaki fark, lk lke'nin (kil'in) kendi zn bir nedene iliik bir
ey olarak deil, zyle var olan bir ey olarak bilm esi; teki ilkelerin iae, zlerini
nedenlerine iliik bir ey olarak bilm eleri ve dolaysyla bu bakm dan onlarda o k lu
un bulunm asdr. O halde btn bun lan n basitlik bakm ndan ayn dzeyde olm alar
gerekm ez, nk onlar, lk lke ile ilikileri bakm ndan, ayn dzeyde olm adklar gi
bi, onlardan hibiri de lk lke^nin basit olmas anlam nda basit deildir; zira lk lke,
kendi zyle varsayld halde, teki ilkeler birbirleriyle ilikileri bakm ndan varsaylrlar./
G a z z iV nin "o n u n kendi zn bilmesi, znn ayndr; o halde brakn da,
zn bir nedenin nedenlisi olarak biliversin; nk gerekte de durum byledir; Akl,
akledilire uygundur; btn bunlar onun zne dayandna gre, bir o k lu k sz k o
nusu deil dem ektir; okluk sz konusu olsayd, bu okluk lk lke'de de b u lu n u rd u "
biim indeki szlerine gelince, derim ki : A yrk akllarda bulunan akl ve akledilirin
ayn ey olmas, onlarn hepsinin basitlik bakm ndan eit olm alarn gerektirm ez;
nk filozoflara gre, akllarn bu bakm dan birbirlerine gre daha az ya da daha
o k olm ak zere stnlkleri vardr, M utlak anlam da basitlik, gerekte ancak lk A k l
da bulun ur; bunun nedeni ise, lk A k ln znn kendi bana var olmas; teki aklla
rn ise, kendi zlerinden tr, O nunla var olduklarn bilm eleridir. E er akl ve akledilen, onlardan her birinde, lk lke'de olduu gibi, ayn birlik dzeyinde olsayd, ya
kendi bana var olan z, bakas dolaysyla var olana uygun olur ya da akl bilinen
eyin tabiatna uygun olm azd. Btn bunlar, filozoflara gre, im knszdr. / Btn bu
kantlar ve onlara verilen yantlar, cedele ilikindir. Bu konud ak esin k an ttan , ancak
insan, kstl incelem e olanaklarna karn, belirli bir dzeye ulap, akln ne olduunu
bildiinde, sz edebiliriz. G erek ten de insan, nefsin ne olduunu bilm edike, akln
ne olduunu ve nefs sahibi olan bilm edike de, nefsin neolduunubilem ez. O halde
daha ilk b ak ta zel bir bilgiye dayanm ayan ve k o nuyla ilikisi o rtay a konm ayan
genel bir takm bilgilerie bu kon u lan ele alm ann anlam y o k tu r. ns&n, akln tabia
tn bilm eden bu konularda grler ileri srdnde, onun bu grleri sam a o l
m aktan tey e geem ez. te bu nedenle E 'a r ? l e r, filozoflarn grlerini ak tarr

111-

ken, bu grleri ok irkin ve insann varlklar hakkndaki ilk grlerine bile yaban
c kalacak bir biimde ortaya koymulardr.
G a z z i t der ki :
O halde eer bu tr bir oklukla O'nun birlii ortadan kalkyorsa, O'nun
her ynden bir olduu savn bir yana brakalm./

343

Derim ki :
G a z z l' bu szyle unu amalamaktadr. Filozoflar, lk lke'nin kendi z
n dndn (aklettiini) ve kendi znden tr kendisinin, bakasnn bir nede
ni olduunu bildiini (aklettiini) ileri srdklerinde, O'nun her bakmdan bir olma
dn da kabul etmeleri gerekir; nk Onun her ynden bir olmas gerektii hususu
henz akla kavumamtr. te G a z z iVnin ifade ettii bu gr, M e 'i l e r d e n (Aristoculardan) kimilerinin grdr. Bunlar, bu grn A r i s t o'ya
ait olduu biiminde bir yorum a giderler.
G a z z 1f der ki :
Eer "tik lke ancak kendi zn bilir; zn bilmesi, znn ayndr; do
laysyla akl (bilgi), akll (bilen) ve akledilen (bilinen) bir olup, kendisinden
bakasn bilemez" denirse, buna iki ynden karlk verilebilir. Birincisi, t b n
S 1 n ve teki aratrclar bu gr, irkinliinden dolay terketm iler ve lk
lkenin, kendi zn kendisinden kanlarn kmasnn bir ilkesi olarak bildi
ini ve btn varlklar trleriyle birlikte tikel olarak deil, tmel olarak dn
dn ileri srmlerdir; nk onlar "lk lkeden ancak bir tek akl kar; fakat bu lke kendisinden kan bilmez; O'nun neden olduu ey akldr;/ bu
akldan bir akl, gk kresinin nefsi ve gk kresinin cismi kar; bu akl kendi
zn ve neden olduu eyi bildii halde, kendisinin nedeni ve ilkesi, yalnz
ca kendi zn bilm ektedir grn uygun grmemilerdir; nk bu durum
da nedenden ancak bir tek ey, nedenliden ise, ey ktna gre, nedenli
nedenden daha stn demektir. lk lke, yalnzca kendi zn bilir; nedenli ise
hem kendi zn, hem ilkesini, hem de nedenlilerin zn bilmektedir. Yce
Allah hakkndaki gr bu durum uyla doyurucu bulan bir kimse, Allah', ken
di zn ve Allah' bilen her varlktan daha aa bir dzeye indirmi olur; n
k Allah' ve kendi zn bilen bir varlk, Allah'tan daha stndr, zira Allah,
[bu gre gre] kendi znden bakasn bilmemektedir. Filozoflarn, Allah'n
ycelii konusunda ileri srdkleri arla varan dnceleri, onlarn, Allah'n
yceliinden anlalan her eyi reddetneleri ve Allah'n durumunu, bu lemde
meydana gelen eylerden habersiz, cansz bir varln durumuna koymalar so
nucunu dourm utur. Ancak, burada Allah'n cansz varlktan tek fark, kendi
zn bilmesidir. Allah, kendi yolundan ayrlanlar, doru yoldan sapanlar ve
O 'nun,/ "ben onlar ne gklerin ne yerin yaratlmasnda, ne de kendilerinin y a
ratlmasnda hazr bu/undurdum "(K urn Kehf, XVIII, 51) yetini inkar eden
leri, "Allah'a k t sanda bulunanlar" (K ur'n, Feth, XLVIII, 6)', Allah'la
ilgili hususlarn insann gc iinde bulunduuna inananlar, yalnz kendi
akllanna gvenerek, peygamberlere ve onlan izleyenlere uymann gerekli
olmadn ileri srenleri ite bu duruma sokar. Kukusuz onlar, bylece

344

345

.112

dndklerinin znn, uykuda bile anlatlsa, insan aknla drecek


samalklara dayandn kabul etmek zorunda kalrlar.
Derim ki :

346

347

348

Bu konular incelemek isteyen kimsenin, kuramsal bilimlerin aka ortaya


koyduu eylerden ounun balangta ve bunlar hakknda sradan halkn sahip ol
duu bilgilere kyasla, G a z z 1^'nin de dedii gibi, uyuyan kimsenin uykusunda
kavrad eylere benzediini bilmesi gerekir. Yine bu kimsenin, bunlardan ounun,
sradan halka doyurucu gelen ve onlarca akla uygun den ncller trnden bir tatm nclleri iermediini bilmesi gerekir. Aslnda sradan bir kimsenin bu nclleri
doyurucu bulmas imknszdr. Bu ncller ancak kesin bilgiye ulamak isteyen bir
kimse iin yardmc olabilir. Szgelii, sradan halka ve onlardan daha stn bir kltr
dzeyinde bulunan bir kimseye / g ze bir ayak byklnde grnen gnein yerk
resinden yaklak olarak yzyetmi kez daha byk olduu sylenirse, onlar byle bir
eyin imknsz olduunu sylerler ve byle bir eyi hayal edeni de, uykuda byle bir
eyi hayal ediyormu gibi grrler. Dolaysyla bizim onlar bu konuda ksa zamanda
ve ksa bir srede kabul edebilecekleri bir takm ncllerle ikna etmemiz gtr. As
lnda byle bir bilgiyi elde etmenin tek yolu, geree ulamak isteyenin kesin kanta
bavurmasdr. Bu husus, geometri ve genel olarak matematie ilikin problemlerde
de sz konusu olduuna gre, bunun metafizik bilimlerde daha da ok geerli olmas
gerekir. Baka bir deyile, bu husus sradan halka akland zaman ilk bakta irki ve kt grnp, bir ryaya benzer. nk bu trl bilgilerde, balang durum un
da bulunan akl, yani sradan halkn akl iin, doyurucu olabilecek ncller bulunma
m aktadr; zira akl ivin son aamada ak ve seik olarak ortaya kan ey, ilk aamada
imknszm gibi grnebilir. Bu gibi durumlar yalnzca bilimsel konularda deil, ayn
zamanda pratik (amef) konularda da grlebilir. te bu nedenle/ herhangi bir sana
tn nce yok olduunu, daha sonra var olduunu dnmemiz, daha ilk bakta im
knszdr. Bu nedenledir ki, insanlardan bir ou bu sanatlarn insan st bir nitelii
nin bulunduuna inanr. Kimileri bu sanatlarn cinlere, kimileri de peygamberlere ait
olduunu sylerler; h a tt t b n H a z m, peygamberliin varlnn en gl kant
nn busanatlarmvarii olduunu syleyecek kadar ileri gitmitir.
Durum byle olunca, gerei aramak isteyen bir kimsenin, gerekd bir gr
e rastlayp, bu gerekdl ondan giderecek gvenilir ncller bulamad takdir
de hemen bu grn geersiz olduuna inanmayp, bu gr ortaya atann izledii
yolu aratrmas ve bunu renm ek iin uzun sre harcamas ve renilen bu konu
nun tabiatnn gerektirdii bir dzeni izlemesi gerekir.
Bu durum metafizik bilimler dndaki bilimlerde de sz konusu olduuna gre,
metafizik bilimlerde ayn eyin daha da ok sz konusu olmas gerekir; nk bu bilimler, balang durumunda bulunan bilimlerden ok daha uzaktadr./ Durum byle
olduuna gre, metafizikte, teki konularda olduunun tersine, cedelf bir tartm a
nn sz konusu olamayacann bilinmesi gerekir, tek i bilimlerde cedel yararl olup,
cedelin kullanlmasnda bir saknca yoktur; oysa bu bilimde (metafizikte) cedel ya
saktr. Bu nedenle bu bilimde inceleme yapanlarn ou, metafizikle ilgili btn hu
suslarn, akln nitelendiremedii tzn nitelendirilmeyle ilgili olduu grne sn
mlardr; nk akl tz nitelendirebilseydi, ncesiz aklla geici eyler ayn dzey

113

349

350

351

352

de olurdu, durum byle ise, bu konularda geliigzel grler ortaya atanlar ve Allah
hakknda gerek bilgiye dayanmadan tartm aya bavuranlar konusunda hkm Allah'a
brakalm. te bu nedenle filozoflarn bu bilimlerde son derecede zayf olduklar sa
nlr ve G a z z l de ayn nedenle onlarn metafizik bilgilerinin sanya dayandn
syler.
Fakat durum ne olursa olsun, biz kimi gvenilir esaslar ve herkese bilinen ki*
ni nclleri, kesin kanta dayanmasalar da, aklamaa alacaz./ Aslnda biz, by
le bir ie girimeyi dnmyorduk; ama bu adam (G a z z 1^), bylesine hayal bir
dnceyi bu byk bilime sokmaa alt ve insanlarn erdemli iler yaparak m ut
lulua ulamalarn imknsz kld iin, bu ie girimeyi doru bulduk. Kukusuz,
Allah onu bundan tr sorguya ekip, yaptklarnn hesabn soracaktr. Biz ise, fi
lozoflar lk lke ve teki varlklar hakknda bu trl grlere inanmaya ynelten ne
denleri; bu konuda insan aklnn eriebilecei son noktay ve yine bu konuda ortaya
kan kukular aklayacaz. Ayrca biz, slm kelamclarn lk lke ve teki varlk
lar konusunda belli bir inanca sahip olmaya ynelten nedenleri, bu konuda kendile
rinde ortaya kan kukular ve yine bu konuda akllarnn ulaabilecei son noktay
aklayacaz. Bu suretle biz, geree ulamak isteyen kimseyi uyarm; her iki zm
renin (filozoflarn ve kelamclann) sahip olduu bilimleri aratrmaya yneltmi ve
bu konularda Allah'n da kendisine yardmyla almasn salam olacaz.
Biz deriz ki : Filozoflar kendilerini, kesin bir kant olmadan, grlerini kabul
etmeye aran bir kimsenin szne dayanmakszn,/ yalnz kendi akllan sayesinde
varlklar bilmeye almlardr. Daha dorusu, onlar, byle davranmakla, bazan du
yularla alglanan eylere aykn hareket etmilerdir; nk onlar ayalt lemde duyu
larla alglanan nesnelerin, canl ve cansz olmak zere iki blme ayrldn ve btn
oluan bu eylerden her birinin suret ad verilen bir nesne ile m a dd e ad verilen bir
nesneden olduunu grmlerdir. Burada suret, onlarn yok iken varolmalann; m a d
de ise, onlarn kendisinden olumalarn salayan ey anlamna gelmektedir. Filozof
lar, ayrca bu lemde oluan her eyin, f'il ad verilen bir eyden ve g y e (ama) ad
verilen bir ey iin olutuunu grmlerdir. Bylece onlar, drt nedenin bulunduunu ortaya koym ulardr./ Filozoflar, oluan bir eyin olumasn salayan suret ile
bu olumay meydana getiren y a k m f'ilin gerek tr gerekse cins bakmndan ayn ol
duunu saptamlardr. Tr bakmndan bir olmasna insann insandan, atn da attan
meydana gelmesini; cins bakmndan bir olmasna ise, katrn at ve eekten meydana
gelmesini rnek olarak gsterebiliriz.
Onlara gre, nedenler sonsuzca birbirini izleyecei iin, lk ve varl srekli
olan bir f'il nedenin varln kabul etmilerdir. Onlardan kimilerine gre, ite bu ni
telie sahip olan neden, gk cisimleridir. Onlardan kimileri bu nedeni gk cisimleri ile
birlikte bulunan ayrk bir ilke saymlar; kimileri bu ilkenin//fe ilk e olduunu ileri srmler/ ve kimileri de onu daha aa dzeyde bulunan bir ilke olarak grmlerdir.
Bu filozoflar, gk kreleri ile gk cisimlerinin ilkelerini, basit cisimlerin olumasnda
yeterli saymlardr; nk onlara gre, bunlarn da yine f'il bir nedeninin bulunmas
gerekmektedir. Basit cisimlerden daha alt dzeydeki birbirinden oluan canl varlk
lara gelince, filozoflarn, bu canlhn nedeni olarak bir baka ilkeyi kabul etmeleri
gerekmitir. te bu ilke, varlklarda grlen nefsi, sureti ve h ik m eti verendir. G a le n ,
bu ilkeye "suretlendiren g (el kuvvet el-musavvira)adn vermektedir. Filozoflar

114 -

353

354

355

356

dan kimileri, bu gc aynk bir ilke olarak; kimileri akl olarak; kimileri nefs olarak;
kimileri gk cismi olarak ve kimileri de lk lke olarak grmlerdir. G a 1 e n, bu g
ce "yaratc" adm vermekte, fakat onun Tann olup olmadmdan kuku duymaktadr./Bu g, reyen canl varlklarda ve bitkilerde etkinliini gsterir. Bunun dnda
remesi bulunmayan canllar ve bitkilere gelince, filozoflar bu varlklarn byle bir il
keye daha da fazla gereksinme duyduklarn aka grmlerdir. Ayalt lemdeki
variklar hakknda filozoflarn incelemelerinin ulat en son nokta ite budur.
Ayrca onlar, gk krelerinin, duyularla alglanan cisimlerin ilkeleri olduklar
konusunda birletikten sonra, gk krelerini incelemiler ve gk cisimlerinin bu
lemde deiken ve duyularla alglanan cisimlerin ilkeleri olduuna ve bu lemdeki
trlerin ya tek balarna ya da aynk bir ilke ile birlikte bulunduklar hususunda ayn
gr paylamlardr. Onlar, gk cisimlerini inceledikten sonra, bu gk cisimlerinin,
bu alemdeki cisimlerin gelip geici olmalar anlamnda, oluan eyler olmadklarn
grmlerdir; nk oluan eyin, olumas bakmndan duyularla alglanan bu le
min bir paras olduu ve onun olumasnn ancak bir para olmas bakmndan tamamlanabilecei anlalr; zira oluan nesne, ancak bir eyden kaynaklanarak,/ bir
ey vastasyla bir mekanda ve bir zamanda oluur. Filozoflar, gk cisimlerinin (duyu
larla alglanan eylerin bir koulu olduunu grmlerdir; nk onlarca gk cisimleri,
uzak f'il nedenlerdir. Eer gk cisimleri bu biimde olumu olsalard, onl^.rdan n
ce gelen ve baka bir lemin paras olarak onlarn olumalarnn bir koulu olan bir
takm cisimler bulunur ve bylece bu cisimlere benzeyen baka bir takm gk cisim
lerinin varl sz konusu olurdu. te yandan bu baka lemin cisimleri de olumu
olsalard, onlardan nce de yine bir takm baka gk cisimlerinin bulunmas gerekir
ve bu durum sonsueca srer giderdi. Onlara gre, bu husus, bu tr bir inceleme ile ve
benzeri baka incelemelerle kesinlik kazannca, ortaya kan en yakn olaslk, gk
cisimlerinin, bu lemdeki eylerin oluup bozulmas anlamnda, oluup bozulmaddr; nk olumann bundan baka ne bir tanm, ne bir betimlemesi (tasviri), ne bir
aklamas, ne de bir anlam vardr. Bylece onlar, bunlarn, yani gk cisimlerinin de,
kendileri arachyla ve kendilerinden hareket ettikleri bir takm ilkeleri bulunduunu aka grmlerdir,/ Filozoflar bu ilkeleri aratrdklarnda, onlar hareket ettiren
bu ilkelerin cisim olmad gibi, cisimlerde bulunan bir takm gler de olmamas ge
rektiini aka anlamlardr. Bu ilkelerin cisim olmamasnn nedeni, onlann lemi
kuatan cisimlerin ilk ilkeleri olmalardr. Onlarn cisimlerde bulunan bir takm gler
olmamalarnn nedeni ise, cisimlerin, bu dnyadaki canl varlklarn sahip olduu bi
leik ilkelerde grld gibi, kendilerinde bulunan glerin varlklarnn koulu ol
malardr; nk onlara gre, cisimde bulunan her g canhdr ve cismin blnmesiyle
blnr. Bu nitelie sahip her cisim ise, oluup bozulan, yani ilk madde (heyul) ve
suretten meydana gelen bir eydir. lk madde de, suretin varlnn bir kouludur.
Ayn biimde, gk cisimlerinin ilkeleri ayalt lemin ilkelerine benzeseydi, gk cisim
leri de ayalt lemin cisimlerine benzer ve dolaysyla kendilerinden nce gelen bir
takm baka gk cisimlerine muhta olurdu. Bylece bu nitelie sahip olan, yani ne
cisim ne de cisimde bulunan gler durum unda olan ilkelerin varl filozoflar iit
kesinlik kazannca,/ insan aklna ilikin olarak, suretin iki tr varii bulunduu da
kesinlik kazanmtr. Bunlardan biri, maddeden soyutlanm, aklla kavranan varlk;
kincisi ise, maddede bulunan, duyularla alglanan varlktr. Szgelii, tan cansz ve

- 1 15 -

357

358

359

360

nefsin dnda (nesnel olarak) maddede bulunan bir sureti ve kavray ve akl (dn
ce) durumunda bulunan ve nefste maddeden soyutlanm olan bir baka sureti vardr.
O halde, filozoflara gre, mutlak anlamda bu ayrk varlklarn salt akllar olmas zo
runludur; nk bakasndan ayr olan eye akl ad verilebiliyorsa, mutlak anlamda
ayrk olan eye akl adn vermek daha da uygun der. Yine filozoflara gre, bu akl
larn kavrad eylerin de, insan aklnda olduu gibi, lemdeki varlklarn ve dzenin
suretleri olmas zorunludur; nk akl, varlkl&rn suretlerini, maddeden soyutlanm
olmalar bakmndan kavramaktan baka bir ey deildir. Bylece onlar, bu noktadan
hareket ederek, var olan nesnelerin duyularla alglanan varlk ve aklla kavranan varlk
olmak zere iki trl varl bulunduu;/ duyularla alglanan varln, aklla kavranan
varlkla olan ilikisinin sanat rn olan eylerin, sanatkrlarn bilgilerine olan ilikisi
ne benzedii sonucuna varmlar; dolaysyla gk cisimlerinin bu ilkeleri kavradna
ve onlarn bu lemdeki varlklar dzenlemelerinin ancak nefs sahibi olmalarndan
ileri geldiine inanmlardr. Filozoflar, bu ayrk akllarla insan akln karlatrdkla
rnda, bu ayrk akllarla insan aklnn, kavradklar nesnelerin, varlklarn suretleri ol
mas ve bu akllardan her birinin suretinin, tpk insan aklnn kavrad suretler ve
dzenden baka bir ey olmamas gibi, kendi kavrad varlklarn suretleri ve dze
ninden baka bir ey olmamas konusunda ortak ynleri bulunduu halde, ayrk akl
larn, insan aklndan daha stn olduunu grmlerdir. Bununla birlikte bu iki tr
akl arasnda ayrlk, varlklarn suretlerinin, insan aklnn bir nedeni olmalardr; n
k var olan bir ey nasl ki kendi sureti sayesinde yetkinlie ulayorsa, insan akl da
bu suretler sayesinde yetkinlie ular;/ayrk akllarn kavrad eyler ise, varlklarn
suretlerinin nedenidir. nk varlklarda bulunan dzen ve tertip, ancak bu ayrk akl
larda bulunan dzene tabi ve bal bir eydir. nsan aklnda bulunan dzen ise, yal
nzca varlklarda kavrad tertip ve dzene baldr. te bundan tr, insan akl, son
derecede eksiktir; nk varlklarda bulunan tertip ve dzenin byk bir blmn
insan akl kavrayamaz.
Durum byle olunca, duyularla alglanan varlklarn suretlerinin, varlk bak
mndan, bir takm dereceleri vardr. Bu suretlerden en aa dzeyde bulunanlar,
maddelerde olanlardr; bunlardan insan aklnda bulunanlar, maddelerde bulunanlar
dan; ayrk akllarda bulunanlar, insan aklnda bulunanlardan daha stndr. Yine onlann aynk akllarda, bu akllarn zleri bakmndan birbirlerine olan stnlkleri dolaysyla varlk ynnden birbirinden stn bir takm dereceleri vardr./
Yine onlar, gk cismine baknca, gerekte bu cismin bir tek canlya benzer bir
cisim olduunu; onun, canhnn btn bedenini hareket ettiren tmel hareketine ben
zer bir tek tmel hareketinin, yani gnlk hareketinin bulunduunu grmlerdir. Yi
ne grmlerdir ki, teki gk cisimleri ve onlarn tikel hareketleri, bir tek canlnn ti
kel organlarna ve bu organlarn tikel hareketlerine benzemektedir. Bylece onlar, bu
cisimler birbirlerine bal olduklar, bir tek cisme, bir tek amaca yneldikleri ve btn
olarak lemi ilgilendiren bir tek fiilde yardmlatklar iin, bu cisimlerin bir tek sanat
rnn amalayan ve en bata yer alan bir tek sanata ynelen bir ok sanatlarda ol
duu gibi, bir tek ilkeye dayandna inanmlardr. te bundan dolay onlar, bu ay
nk ilkelerin, hepsinin nedeni olan bir tek ayrk ilkeye dayandn; bu ilkede yer alan
suretler, dzen ve tertibin, btn varlklardaki suretler, dzen ve tertibin sahip olduu
/en stn varlklar olduunu; bu dzen ve tertibin ayalt lemdeki teki dzenler ve

-116

361

tertiplerin nedeni olduunu ve akllarn, bu ilkeye yaknl ve uzakl orannda,


birbirlerine gre, stnlk kazandklarn dnmlerdir. Filozoflara gre, lk lke
ancak kendi zn bilir; kendi zn bilmekle de btn varlklar, varlk, tertip ve
dzen ynnden en stn bir biimde bilir. Bu lk tikenin altnda yer alan eylerin
tz, ancak bu eylerin, ilk aklda bulunan suretleri, tertip ve dzeni kavrama biim
lerine baldr. Onlarn birbirlerine gre stnl, ancak bu anlamda sz konusu ola
bilir. Bylece onlar stnlk bakmndan daha alt dzeyde olann daha stn olan,
daha stn olann kendi zn kavrad gibi kavrayamayaca ve daha stnn de,
eref bakmndan daha alt dzeyde olann kendi zn kavrad gibi onu kavrayama
yaca sonucuna varrlar. Baka bir deyile, bunlardan her birinin kavrad varlklar
ayn dzeyde deildir, nk durum byle olsayd, bu her iki ilke bir olup, sayca
ok olmazlard, tte bu bakmdan onlar derler ki;/ lk lke yalnzca kendi zn bilir,
ondan sonra gelen ise, ancak lk lke'yi bilip, kendi altnda yer alan bilmez; nk
bu kendi altnda yer alan ey, bir nedenlidir; eer o, bu nedenliyi bilseydi, nedenli
nedene dnm olurdu. Filozoflar, lk lke'nin kendi z hakknda kavrad
eyin, btn varlklarn nedeni olduuna ve bu lk lke'nin altnda yer aln akllardan
her birinin kavrad eyin ise, ksmen, yaratlmalar her bir akla zg olan varlklarn
bir nedeni, ksmen de, kendi znn bir nedeni, yani btn olarak insan akl olduuna
inanmlardr.
Filozoflarn bu konulardaki ve onlan lem hakknda byle bir inanca ileten
nedenlere ilikin grlerini bu biim de anlamak gerekir. Bu hususlar incelenecek
otursa, bu hususlarn en azndan slm kelmclarn, ncc M u t e z i 1^1 e r i, ikinci
olarak da E 'a r 1 e r i, lk lke hakkndaki inanlarna inanmaya ynelten neden
ler kadar doyurucu olduu grlr. Baka bir deyile, bu kelamclar, cisimsel olma
d gibi, cisimde de bulunmayan, diri, bilgili, iradeli, kudretli, konuan, iiten ve
gren bir zn bulunduuna inanmlardr. Ancak, M u't e z i 1 l e r i n aksine,

362

363

E 'a r ' 1 e r, bu zn/ hibir arac bulunmakszn btn varlklar meydana getiren
olduuna ve varlklar sonsuz olduu iin sonsuz bir bilgi ile onlar bildiine inan
mlardr. Bylece E *a r 1 e r, bu lemde var olan btn nedenleri reddetmiler
ve bu diri, bilgili, iradeli, iiten, gre, kudretli ve konuan zn her eyle birlikte ve
her eyde srekli olarak bulunduunu sylemilerdir. Bu grn geerli olmayan bir
takm hususlar ierdii dnlebilir; nk sz edilen bu tr niteliklere sahip olan
bir varln nefs cinsinden olmas zorunludur; zira nefs, cisim olmayp, diri, bilgili,
kudretli, iradeli, iitici, grc ve konuucu bir zdr. Dolaysyla bu kelamclar,
bilinsiz bir biimde varlklarn ilkesini maddeden ayr tmel nefs olarak grmlerdir.
imdi biz, bu grn bir sonucu olarak ortaya kan glklerden sz edece
iz. Onlarn sfatlar hakkndaki grleri ile ilgili olarak bu glklerin en a, ncesiz bileik bir zn/ ve dolaysyla ncesiz bir bileikliin bulunmasdr. Oysa bu, E 'a r 1 1 e r i n "her bileikliin sonradan o l d u u biimindeki ilkelerine aykrdr;
nk onlara gre, bileiklik bir ilinti; her ilinti de sonradan var olmadr. Bununla bir
likte onlar, btn varlklar, mmkn bir takm fiiller olarak kabul etmiler ve bu var
lklarda, tabiatlarnn gerektirdii bir tertip, bir dzen ve bir hikmetin (bilgeliin) bu
lunduunu kabul etmeyip, her varln, olduundan farkl bir durumda bulunabilece
ine inanmlardr. Bu, onlar iin, akl konusunda da zorunlu olarak geerlidir. Bu
nunla birlikte onlar, tabiat rnleri ile karlatrdklar sanat rnlerinde de bir dzen

117.

ve tertibin bulunduunu ileri srmler; buna hikmet (bilgelik), yapcsma da hakh


(bilge) adn vermilerdir. Evrende byle bir ilkenin bulunduuna inanmalarnn bir
sonucu olarak, tabi fiileri irad fiillere benzetmiler ve yle demilerdir: Her fiil, fiil
olmas bakmndan, iradeli, kudretli, seme gc sahibi, diri ve bilgili bir f'ilden
364 km tr./ Fiil olmas bakmndan fiilin tabiat da bunu gerektirir. Bunun dorulu
unu u szleri syleyerek kantlamlardr: Diri olmayan ey cansz ve ldr; l
den bir fiil kmaz; dolaysyla diri olmayandan da bir fiil kmaz. Bylece onlar, ta
bi nesnelerden kan fiilleri inkar etmiler; bununla birlikte bu lemdeki diri nesne
lerin bir takm fiilleri bulunduunu da reddetmiler ve yle demilerdir; Bu fiiller,
d lemde diri olana iliikmi gibi grnr; oysa bu fiillerin gerek f'ili grnmeyen
lemdeki diri varlktr. O halde onlarn d lemde yaam (hayt) bulunmadn ka
bul etmeleri gerekir; nk yaamn varl ancak bu lemdeki fiillerden anlalr, te
yandan, onlarn grnmeyen lem hakknda byle bir yargya nasl ulatklarn an
lamay ok isterdim!
Bu yaratcnn varln kantlamak iin izledikleri yol, sonradan olann bir varedicisi bulunduunu ve bu ilikinin sonsuza dek sremeyeceini ve dolaysyla nce365 siz bir varedicide zorunlu olarak durmak gerektiini kabul etmeleridir./
Bu gr dorudur; fakat bu grten ncesizin cisim olmad aka anlala
mamaktadr. Bu nedenle bu gre, hibir cismin ncesiz olmad, tmcesini ekle
mek gerekir. Bu tmce eklense bile, onlar yine de bir ok glklerle kar karya ka
lacaklardr. Buna ilikin olarak onlarn, lemin sonradan yaratlm olduunu syle
meleri de yeterli deildir; nk onlara yle demek mmkndr: Sonradan yaratl
m olann ncesiz bir cismi vardr; bu ncesiz cisimde, gklerin yaratlm olduuna
ilikin olarak, kendilerinden kant getirdiimiz ilintilerden, devresel hareketlerden
vb,'den hibiri yoktur. Bununla birlikte, siz ncesiz bir bileiin varln kabul
ediyorsunuz. Kelamclar, gk cisminin olumu olduunu kabul edince, bu oluma
nn d lemdeki olumadan anlalandan farkl bir nitelikte bulunduunu ileri sr
mlerdir. Baka bir deyile, d lemdeki eylerin, bir btn olarak deil, bir zaman
ve mekanda herhangi bir nitelikte bir eyden meydana geldiini ileri srmlerdir;
nk d lemde cisim olmayandan oluan bir cisim bulunmamaktadr. Kelamclar,
366 bu cisim iin, bu lemdeki f'ile benzer bir f'il de kabul etmemilerdir;/ nk d
lemdeki f'ilin fiili ancak var olan eydeki bir nitelii bir bakasna dntrp,
yokluu varla dntrmez; daha dorusu, var olan belirli bir surete ve nefst bir
nitelie sokar ve bu suret ve nefsi nitelik sayesinde bu var olan ey, tz, tanm, isim
ve fiil bakmndan kendisinden farkl olan bir varla dnr. Nitekim yce Allah,
bununla ilgili olarak, yle demektedir: "And olsun ki, insan szme amurdan y a r a t
tk. Sonra onu n utfe halinde salam bir yere yerletirdik. Sonra nutfeyi, p h tla m
kana evirdik; p h tla m kan da bir i n em lik e t y a p t k ..." (K ur'n,M umnun,

367

XXIII, 12-14). te bundan dolay eski filozoflar, mutlak anlamda var olann oluup,
bozulmadn ileri srmlerdir. Bu nedenle onlarn (kelamclann), gklerin sonradan
yaratlm olduu savlar kabul edilse de, onlar, bunlarn sonradan yaratlmlarn ilki
olduunu aklayamamlardr. Oysa bu husus yce K ur'n'da geen bir ok ayette de
aka grlmektedir: "nkar edenler, daha n ce g kler ue yerin y a p k old uunu
g rm e zler m i?" (K ur'n, E nbiy, XXI, 30). "A llahn ar su zerinde idi (Allah suya
h km ediyordu)... " (K ur'n, Hud, XI, 7)./ "Sonra, (O) du m an halinde olan g e

118-

y n e ld i .. . (K ur'n, Fussilet, XLI, 11).

368

369

370

Kelatnclardan, oluan eyin bir maddesi bulunduuna inananlar, f'ilin bu e


yin madde ve suretini meydana getirdiini; blnmeyen tz (atom) hakkmdaki inan
lar gibi, onun basit olduuna inananlar ise, onu btnyle meydana getirdiini ileri
srerler. Durum byle ise, bu tr bir f il, ancak oluma, yani onlara gre, cisimlerin
unsuru olan blnmeyen tzn (a tom un) olumas anmda, yokluu varla dnt
rr. Ya da bu f'il, bozulma, yani paralanmayan parann (a tom un) bozulmas ann
da, varl yoklua dntrr. Oysa kartn kartna dnemeyecei ak bir ger
ektir; nk yokluun kendisi varla dnmedii gibi, scakln kendisi de souk
lua dnmez. Ancak yok olan var olana, scak olan souk olana ve souk olan da
scak olana dnr./ te bundan dolay, M u 't e z i 1^ 1 e r, yokluun belli bir z
olduunu syledikleri halde, bu zn, lem var olmadan nce, varlk niteliinden
yoksun olduunu ileri srmlerdir.
Kelamclarn, bir eyin bir eydan oluamayacan sanmalarna neden olan g
rler, doru deildir. Bu grlerden en doyurucu olan, onlarn u szleridir: Eer
bir ey bir eyden olusayd, bu durum sonsuza dek srer giderdi.
Buna yle cevap verilebilir : Bu sonsuzca gidi, ancak dz bir dorultuda im
knsz olur; nk byle bir ey sonsuzluun fiilen var olmasn gerektirir. Ku sonsuz
ca gidi, dz bir dorultuda olmayp, dayandklar nesne ncesiz olduu halde, hava
dan atein, ateten de havann sonsuzca olumas gibi, dngsel olursa, imknsz
deildir. nk onlar, evrenin sonradan yaratlmas konu.sunda u esasa dayanmlardr: Sonradan yaratlanlardan yoksun olmayan ey sonradan yaratlm tr;/ sonradan
yaratlm nesneleri ieren evren, sonradan yaratlm eylerden yoksun deildir; o
halde evren sonradan yaratlmtr. Onlarm ileri srdkleri bu ncl kabul edildii
takdirde, bu kantlama srasnda iine dtkleri yanlglardan bir tanesi, onlarn bu
nermeyi genelletirmeleridir, nk bu lemde sonradan yaratlm nesnelerden
yoksun olmayan ey, hibir eyden deil, belli bir eyden var olm utur. Oysa onlar,
evrenin hibir eyden yaratlm olduunu ileri srerler. Ayrca filozoflarn ilk madde
adn verdikleri bu dayanak, cisimlikten yoksun olmad gibi, onlara gre, mutlak
cisimlik te, sonradan yaratlm deildir. te yandan "sonradan yaratlm olan nes
nelerden yoksun olmayan ey, sonradan yaratlm tr" ncl, ancak bu ey sonradan
yaratlm olan bir tek nesneden yoksun olamyorsa, dorudur. Cins bakmndan bir
olan sonradan yaratlm nesnelerden yoksun olmayan eyin ise, bir balangc yoktur.
O halde onlarn dayanaklarnm sonradan yaratlm olduu sonucu nereden kaynak
lanyor? te bundan dolay, E 'a r ^ kelamclan bu hususu kavraynca, bu ncle
bir ikinci ncl daha eklemilerdir. Bu ncl de udur: Sonsuz sayda, yani balangc
ve sonu bulunmayan sonradan yaratlm / nesnelerin var olmas imknszdr. Aslnda
filozoflara gre de, bu nerme zorunludur. Kelamclarn ileri srdkleri grlerden
ite bu ve benzeri glkler ortaya km aktadr. Bu glkler, filozoflarn kar kar
ya kaldklar glklerden daha oktur.
Kelamclarn, "lk lke olan belirli bir tek f'ilin, herhangi bir arac olmakszn
lemdeki btn nesnelerin f'ili olduu" hususundaki grleri de byledir; nk
onlarn bu grleri, "nesnelerin nesneler zerinde bir i yaptklar" konusunda duyu
larla alglanan hususlara aykr dmektedir. Bu noktada onlann ileri srdkleri en
doyurucu kant udur: Eer f'il, edilgin olsayd, bu durum sonsuza dek srerdi. Oysa

119 .

371

372

373

byle bir durum ancak f'ilinyalnzca edilgin olmas bakmndan f il,hareket ettire
nin de hareketli olmas bakmndan hareketli olmas durumunda sz konusu olabilir
di. Gerekte ise, durum byle deildir; aksine f il, ancak fiilen var olmas bakmn
dan, f'ildir; nk yok olan, hibir ey yapamaz. Bundan kan sonu, kelamclarm
sand gibi, edilgin f'illerin bulunmamas olmayp, bu edilgin f'illerin, hibir
ekilde edilgin olmayan bir f ilde son bulmasdr./ te yandan onlarn vard
sonucun imknszlnn derecesi, onlar bu sonuca gtren ncllerinin gerektirdii
imknszln derecesinden daha byktr; nk varlklarn ilkesi, yaam, bilgi, g
ve irade sahibi bir z olup, bu nitelikler ze eklenmi nitelikler ise ve bu z decisimsel
deilse, nefsle bu varlk arasnda, nefsin bir cisimde bulunmas ve bu varln ise
cisimde bulunmayan bir nefs olmas dnda, bir fark yok demektir. Fakat bu durum
da olan ey zorunlu olarak bir z ve bir takm niteliklerden olumaktadr. Her bileik
ey ise, zorunlu olarak baka bir bileie nuhtatr; nk kendiliinden oluan bir
eyin varl mmkn olmad gibi, kendiliinden bileik olan bir eyin varh da
mmkn deildir. Bunun nedeni, oluturann fiili olan oluturm ann, oluan eyin
birletirilmesinden ve oluturann da birle tirenden baka bir ey olmamasdr. Genel
bir deyile, nasl ki her edilginin bir f'ili varsa, ayn biimde her bileiin de f il
olan bir biletiricisi vardr; nk bileiklik, bileiin varlnn kouludur. Bir eyin,
kendi varlnn koulunun bir nedeni olmas da, mmkn deildir; nk bu durumda o eyin kendi znn bir nedeni olmas gerekecektir./ te bundan dolay M u tez i 1 1 1 e r, tik lke'deki bu niteliklerin O'nun zne bah olduunu ve bir eyin
mevcut, bir, ncesiz vb. olmas gibi bir ok varlklarda bir ok znl niteliklerin
bulunmas biiminde bu niteliklerin O'nun zne eklenmi eyler olmadn ileri
srerlerken, E a rT l e r d e n daha ok geree yaklamlardr. lk lke konusun
da filozoflarn gr de Mu'tezillerinkine yakndr.
Bu iki zmreyi lk lke konusunda bu tr inanlara ynelten nedenleri; her iki
zmrenin vard yanl sonulan aklamtk. Filozoflarn vard yanl sonulara
gelince, bunlar G a z z 1?, yeterince ele almtr. Bunlardan kimilerine daha nce
cevap vermi; kimilerinin cevab ise, daha sonra gelecektir. Kelamclarm ulam ol
duu yanl sonulara gelince, biz bunlara burada ayrntl olarak deindik.
O
halde bu adamn (G a z z T nin) bu kitapta ileri srd grlerin tek tek
doyuruculuk derecesini belirleyip, bizim koullarmza gre, bu grlerin ifade ettii
doruluk derecesini inceleyelim./ Biz, evrenin ilkeleri konusunda filozoflar bu tr
inanlara ynelten geerli grlere deinmek zorunda kaldk; nk filozoflar, kar
tlarna, ancak bu grler sayesinde onlarn kendilerine isnat ettikleri yanl bir ta
km sonular konusunda cevap vermi olacaklardr. Biz, ayrca, kelamclarm vardk
lar yanl sonulardan da sz ettik; nk doru olan, onlarn bu konuda kantlarn
ortaya koymak ve onlar adna hareket etm ektir; zira onlar, ancak bu suretle kantla
rn ortaya koyabilirler. A r i s t o'nun da dedii gibi,^^J doru olan, insann kart
larnn kantlarn ortaya koyarken, bunlar tpk kendisinin kantlarym gibi ortaya
koymas; baka bir deyile, kartlarn kantlarn aratrrken, tpk kendi grnn
40.

tbn Rd'n Aristo'dan aktardn syledii gr, aktarld biim iyle onun
kitaplarnda yer almamakla birlikte, onun izlenmesi gereken aratrma yntem i
konusundaki gryle karlatrlabilir. Aristo, Metafizik. III, 1. 995a, 21 995b , S;Topika, I, 2.

120.

374

375

376

kantlarn aratryorm u gibi, aba harcamas ve onlann kantlarn kendi kantlary


m gibi kabul etmesidir.
O
halde biz deriz ki : "tik lke, yalnz kendi zn biliyorsa, yaratt hibir
eyi bilmiyor demektir" biimindeki sulamaya gelince, bu sulama, ancak bu lke
nin kendi z hakknda bildii ey, mutlak anlamda btn varlklarn dnda kalan
bir ey ise, geerlidir. Oysa filozoflar yalnzca Onun kendi z hakknda bilgisinin,
varlklar en yce varla sahip olarak ierdiini; bizim aklmzda sz konusu olduu
gibi, varlklarn O'nun aklnn bir nedeni olmas bakmndan, varlklar bilmesinden
tr deil, yalnzca varlklarn bir nedeni olmas ynnden akl olduunu ileri srmektedirler./ Onlarn, 0 | kendi dzeyinin altnda kalan varlklar bilmez" biimindeki
szlerinin anlam udur; O, bu varlklar, bizim bildiimiz biimde deil, daha do
rusu, kendisinden baka hibir varln bilemeyecei bir biimde bilir, nk baka
bir varlk, bu varlklar O'nun bildii bir biimde bilmi olsayd, O'nun bilgisine ortak
olmu olurdu. Oysa yce Allah, byle bir eyden ok ycedir. Yalnzca Allah'a zg
olan nitelik ite budr. Bundan dolay kimi kelamclar, Allah'n kendisine ait oldu
unu ileri srdkleri yedi sfatn dnda Kendisine zg bir baka sfatn daha bulun
duunu sylemilerdir. Bu nedenle, O 'nun bilgisini tmel ve tikel olarak nitelendir
mek mmkn deildir; nk tmel ve tikel, varlklarn neden olduklan eylerdir; her
ikisi hakkndaki bilgi de var olup, yok olucudur. Biz, bu hususu, filozoflarm ortaya
koyduklar bir biimde O'nun tikelleri bilip bilmedii sorusunu ele alit'ken, daha
ak bir biimde ortaya koyacaz ve byle bir eyin yce Allah iin imknsz bir so
run olduunu aklayacaz. Bu konu zorunlu olarak iki blme ayrlmaktadr. Bun
lardan birincisi udur: Eer Allah varlklar, kendi bilgisinin bir nedeni olarak bilsey
di, aklnn oluan ve bozulan bir ey olmas ve daha yce olann daha aa dzeyde
olanla yetkinlik kazanmas gerekirdi./ te yandan, Onun z nesneleri ve onlarn d
zenini bilmeseydi, varlklarn suretlerini, tertip ve dzen bakmndan, olduklar gibi
kavramayan baka bir akl bulunurdu. Bu her iki varsaym da, imknsz olduuna g
re, O'nun znn kavrad eyin, var olmay salayan varlktan daha yce bir varla
sahip olan varlklar olmas gerekmektedir. Belirli bir tek varln varlk bakmndan
bir takm derecelerinin bulunduunun kant, renklerde grlen husustur; nk biz,
rengin varlk bakmndan birbirinden stn bir takm derecelerinin bulunduunu gr
yoruz; onun en dk derecesi, ilk maddedeki varldr. Rengin bundan daha stn
varl ise, gzde bulunan varldr; nk bu varlk, kendi zn kavrayan rengin
varldr^^^ > lk maddedeki varl ise, cansz bir varlk olup, kendi zn kavrayamaz. Psikoloji (lm en-Nefs)'de de aka grld zere, rengin hayalgcnde de
bir varl bulunm aktadr ve bu varlk, onun grme gcndeki varlndan daha stndr./ Yine aka grlmektedir ki, onun anmsama yetisinde hayalgcnde olduun
dan daha stn bir varl bulunmaktadr. Aynca onun aklda btn bu varlklardan
daha stn olan bir varl vardr. Yine biz inanyoruz ki, onun lk Bilginin znde b
tn varlklarndan daha stn bir varl bulunmaktadr ve bu varlk, kendisinden daha
stnn bulunmas mmkn olmayan bir varlktr.
41,

Aristocu alglama kuramna gre, duyum orgam duyumlanan eyin niteliini


ahr. Szgelii, bir cismin rengini alglayan gz, o rengi alr ve renkli olur. Du
yum alglan ortak duyuda birbirlerinden ayrdedilip, birletirilebilirler. Bkz.,
Aristo, De Anima, III, 2. 425b, 11 - 26,

- 121-

377

378

379

G a z z
nin aynk ilkelerin lk ike'den k diueni ve tek tek bu ilkelerden
kan nesnelerin says ile ilgili olarak filozoflardan aktardklarna gelince, bunlar
dorulayacak ve btiireyecck hibir kant bulunmamaktadr. te bundan dolay,
G a z z 1^'nin aktard hususlar, eski filozoflarn kitaplarnda gememektedir. Bu
ayrk olan ve olmayan ilkelerin lk llke'den kt; bu bir tek gcn ortaya kmasyla lemin btnyle bir tek olduu/ve bu gle de lemin btn paralarnn birbirine
bal olmasnn bir sonucu olarak, evrenin, eitli gleri, organlar ve fiilleri bulunan
bir tek canlnn bedeninde olduu gibi, bir tek fiili amaladna ve gerekten de bil
ginlere gre, lemin lk lke'den kan kendisindeki bir tek gle bir tek olarak var
olduuna gelince, bu konuda filozoflar ayn grte birlemilerdir; nk onlarca
gk bir btn olarak bir tek canl grnmndedir ve btn gn sahip olduu gn
lk hareket te canlnn mekandaki tmel hareketine benzemektedir, te yandan g
n farkl paralarnn sahip olduu hareketler de canl varln organlarnn sahip ol
duu tikel hareketlere benzemektedir. Filozoflar, daha nce, canl varlkta, kendisi
nin bir olmasn ve kendisinde bulunan btn glerin bir tek fiile, yani canl varln
korunmasna ynelmesini salayan bir tek gcn bulunduuna kesin kant getirmi
lerdir.^^^' te bu gler, lk llke'den kan gce baldr. Eer byle olmasayd,
onun paralar dalr ve bu canhik gz ap, kapayncaya dek varln srdremez
di. Eer bir tek canlda, btn paralarna nfuz eden ru h n b ir tek gcn bulunmas
ve bu g sayesinde kendisinde bulunan bir ok gler ve cisimlerin, kendisinde bulunan bu cisimlerin/bir tek cisim olduu ve yine kendisinde bulunan glerin bir tek
g olduu sylenebilecek bir biimde, bir tek olmas ve varlklarn paralarnn b
tn leme oran, bir tek canlnn paralarnn bu bir tek canlya oran gibi, onun canl
paralarnda ve bu paralarn hareket ettirici nefsm ve akl glerinde de ayn du
rumun sz konusu olmas, yani btn bunlarda ruhm ve cismri btn gleri birle
tiren ve evrene bir tek olarak nfuz eden bir tek ruhn gcn bulunmas da zorunlu
dur. Durum byle olmasayd, ortada ne dzen ne de tertip kalrd. O halde, "Allah'n
her eyin yaratcs, birarada tutucusu ve koruyucusu" olduunu sylemek doru
olur. Nitekim yce Allah bu konuda yle demektedir: "Dorusu, y o k olmasn d iy e
gkleri ve yeri tutan A llah 'tr... (K ur'n, Ftr, XXXV, 41). Bir tek gcn bir ok
eye nfuz etmesi, bir tek ilkeden, nce, yalnzca bir tek eyin ktn ve daha son
ra da bu bir tek eyden okluun ktn ileri srenlerin sandklar gibi, bu gte bir
okluun bulunmasn gerektirmez;/ nk byle bir varsaym, ancak madde olma
yanda bulunan f'il maddede bulunan f ile benzeMIdiinde, geerli olabilir. te
bundan dolay, f'il ad ancak isimdeki ortaklktan tr, madde olmayanda ve mad
dede bulunana verilebilir. Budurum dasana okluun tekten kacan aka gsterir.
Ayn biim de teki ayrk ilkelerin varl da, ancak bunlarn lke lke hakknda
kavradklar eylerde bulunmaktadr. Bu varlk, belirli bir tek ey olduu halde, on
dan, eitli kavramlar gibi, bir ok eyin kabileceini dnmek imknsz deildir.
Nitekim okluunda bir tek kavramla kavranmas imknsz deildir. Kimi zaman biz,
gnlk hareketleri srasnda btn gk cisimlerinin ve sabit yldzlarn krelerinin
42.

Bu g canh varhm "birletiricisi" ve "koruyucusu" olan nefs'tir. Szgelii,


bkz.^ tbn Sin, e l - r t veH - Tenbht, ner.: Forget, Leyden 1 8 92, s. 121,
ve ayn yaptn S. Dnya tarafndan yaplan nerinde (Kahire 1 3 6 6 /1 9 4 7 ) ss.
321 - 324 arasnda bulunan notlar.

-122.

380

381

382

383

belirli bir tek kavramla dndklerini grrz; nk onlar, btnyle bu hareketleri


srasnda bir tek hareket ettirici tarafndan hareket ettirilirler. Bu hareket ettirici sabit
yldzlar kresini hareket ettirendir./ Yine biz, bunlarn kendilerine zg eitli
hareketlerinin bulunduunu da grrz. O halde onlarn hareketlerinin bir bakmdan
farkl, bir bakmdan da, yani onlarn hareketlerinin ilk gk kresinin hareketiyle
balantl olmas bakmndan da, bir olan iki hareket ettiriciden kaynaklanmas
zorunludur. Szgelii, nasl ki canl bir varlk iin hayati nemi olan bir organn ya da
gcn ortadan kaldrlmas, o canl varln btn organlar ve glerinin de ortadan
kalkmasn gerektiriyorsa, gk kresinin paralarnda ve onu hareket ettiren glerin
de ve genel olarak lk lke ile olan ilikisi bakmndan lemin ilkeleri, paralan ve
bunlarn birbirleriyle olan ilikilerinde de ite bu durum sz konusudur. Filozoflara g
re lem bir tek kente benzemektedir. Nasl ki kent, bir tek bakan ve bu bakann buy
ruunda bulunan bir ok bakanlarca ynetiliyorsa, ayn durum, onlarca, lem iin
de sz konusudur. Nasl ki kentte bulunan teki bakanlar, lk Bakan onlardan her
birinin atanmalarna esas olan am alan ve bu amalarn gerei olan fiillerin dzenliliini denetledii iin, lk Bakan'a bal iseler,/ teki bakanlarla olan ilikisi ynn
den lemdeki lk Bakan'n durumu da byledir. Filozoflarca aka bilinmektedir ki,
maddeden ayr olan varlklardaki amac salayan, onlardaki varl da verendir. nk
bu tr varlklarda suret ve ama birdir. Bu duruma gre, bu varlklardaki amac sala
yan, sureti de salayandr. Sureti salayan ise f'dir. Dolaysyla bu varlklardaki
amac salayan, f'ildir. te bundan dolay, lk lke'nin btn bu ilkelerin ilkesi oldu
u aka ortaya km aktadr; nk bu lk lke hem f il, hem suret, hem de am a
tr. Bu lk lke'nin duyularla alglanan varlklara oranla durumuna gelince, onlara birli
i salayan O olduu ve onlardaki birlik, bu birliin bal bulunduu okluun varlnn bir nedeni olduu iin, bu lk lke/fil, suret ve ama olmas bakmndan btn
bunlarn ilkesi olmu ve btn varlklar da O'na doru hareket etmek suretiyle kendi
amalarnn peinde komulardr. O'na doru yaptklar bu hareket, kendi yaratl
amalarn elde etmelerini salayan bir harekettir. Btn varlklar bu hareketi tabi
olarak, insan ise irad^olarak yapar. Bu nedenle, teki varlklar arasnda yalnzca insan
ykml ve sorumlu tutulm utur. Yce Allah'n u yetinin anlam da ite budur;
''Dorusu, biz, sorumlu luu gklere, y e re ve dalara su n m u u zdu r [da onlar bunu
yklenmekten ekinmiler ve ondan korkup titremilerdir. Pek zlim ve ok chil
olan insan ise, onu yklenmitir.] (K ur'n, A h z b , XXXIII, 72).
Filozoflara ancak yle demek der ; Alemdeki btn bu bakanlar, lk lke'
den km olsalar da, onlardan kimileri, bu lke'den hibir arac olmakszn, kimileri
de, en aa alemden en st leme doru ykselirken, bir arac vastasyla, kmlar
dr; nk filozoflar, gk kresinin paralanndan bir blmnn teki blmn hare
ketleri iin var olduunu grmler ve bunlan her durumda mutlak anlamda lk
lke'ye varncaya dek bir lk lkeye balamlardr./ Bylece onlar, bir baka dzenin
ve btn varlklarn bir tek olarak paylatklar bir fiilin bulunduunu aka grm
lerdir. Aslnda varlklan inceleyenlerin lk lke hakkndaki bilgiye ularken kavra
dklar dzeni iyice anlamak gtr. Bu konuda insan aklnn kavrayabilecei, yalnz
ca genel bir bilgidir. Fakat filozoflar, bu ilkeleri, gk krelerinin bulunduklar
yerdeki dzene uygun olarak lk lke'ye oranla bir takm derecelerinin bulunduuna
inanmaya ynelten neden, onlann, en yksek gk kresinin durumu itibariyle.

123-

384

385

kendisinin altnda bulunandan daha yce olduunu ve teki gk krt'lerinin onun


hareketine tabi olduunu grmeleridir. Bylece filozoflar, kendilerinden aktarld
zere, onlarn, kapladklar yere oranla, bir dzene sahip olduklarna inanmlardr.
Fakat bir kimse yle diyebilir: Buradaki dzen, belki de, yalnzca gk krelerinin
fiillerine iikin olup, gk krelerinin kapladklar yerdeki dzene ilikin deildir;
nk bu yldzlarn, yani uydularn fiilleri ve hareketlerinin, gnein hareketlerinden
ileri geldii aka anlaldna gre, belki de bunlar hareket ettirenler,/ bunlar
hareket ettirirken, gnein hareketine uymaktadrlar ve gnein hareket etmesi de, lk
lke'den ileri gelmektedir. te bu nedenle, bu konuda kesin ncller deil, baka
ncllere oranla daha doru ve daha stn ncller bulunmaktadr. Bu durum kesinlik
kazandna gre, imdi asl konumuza dnelim.
G a z z i t der ki :
kinci yant udur: lk llke'nin yalnzca kendi zn bildiini syleyen
kimse, byle bir eyi, bu lkede okluk bulunduunu ifade etmekten kan
mak iin, sylemitir; nk O'nun kendi znden bakasn bildiini sylesey
di, ona, "O 'nun bakasn bilmesi. Kendi zn bilmesinden farkldr" demek
gerekirdi. Ayn durum lk nedenlide de sz konusudur; dolaysyla onun da
ylnzca kendi zn bilmesi gerekir; nk kendisinden bakasn bilseydi,
znden baka bir eyi bilmi olur ve dolaysyla kendi znn nedeni baka
bir nedene m uhta olurdu. Oysa kendi znn nedeninden baka bir neden
yoktur ve bu neden de lk llke'dir. O halde o, yalnzca kendi zn bilmektedir
ve bu bakmdan ortaya kan okluk ortadan kalkm olmaktadr.
Eer "o, var olup, kendi zn bilince, kendi ilkesini de bilmesi gerekir"
denirse,/ buna karlk olarak deriz ki : Acaba bu gereklilik bir nedenden mi
ileri gelmektedir, yoksa hibir neden bulunmadan m ortaya kmaktadr? Eer
bu gereklilik bir nedenden ileri geliyorsa, aslnda lk lke'den baka hibir ne
den yoktur ve bu lke de birdir. Dolaysyla O'ndan yalnzca bir'in kaca d
nlebilir. Nitekim O'ndan bir km tr ve bu da lk nedenlinin zdr. O
halde ikinci nedenli nasl olur da O'ndan kabilir? Eer bu gereklilik bir ne
den olmakszn ortaya kmsa, o halde izin verin de, lk llke'nin varl, hibir
neden bulunmakszn, bir ok varlklar gerektirsin ve bu varlklardan da okluk
ortaya ksn! Zorunlu varlk, yalnzca bir olabilecei, bire eklenen ey mm
kn olduu ve mmkn de bir nedene muhta olduu iin, byle bir ey dnlemiyorsa, nedenli hakknda da u sonuca varmak gerekir: Eer nedenli z
dolaysyla zorunlu bir varlk ise, filozoflarn "zorunlu varlk birdir" demeleri
geersizdir. Eer bu nedenli mmkn ise, mutlaka onun bir nedeninin bulun
mas gerekir; oysa onun bir nedeni yoktur ve dolaysyla kendi nedeninin varl
n bilmesi mmkn deildir.
Bununla birlikte, lk nedenlinin mmkn bir varlk olmas iin byle bir
zorunluluk yoktur;^ nk var olma imkn, her nedenlide zorunlu olarak bu
lunmaktadr. Fakat nedenin nedenliyi bilmesi kendi znn varl iin zorunlu
olmad gibi, nedenlinin nedeni bilmesi de, kendi znn varl iin zorunlu
deildir. Hatta nedenliyi bilmenin gereklilii, nedeni bilmenin gerekliliinden
geree daha yakndr. Bylece, aka anlalmaktadr ki, onun kendi ilkesini
bilmesinden, okluun ortaya kmas imknszdr; nk bu bilginin bir ilkesi

-124-

386

bulunmamaktadr; ayrca bu bilgi nedenlinin znn varl iin de zorunlu deildir. te bu glkten kurtulmann bir yolu yoktur./
Derim ki :

387

Bu, lk lke nin kendi znden dolay, bir nedene sahip olan bilmesi gerektiini
ileri sren bir kimsenin kantdr; nk, bu kimseye gre. O, kendi znden dolay,
bir ilke olduunu bilmeseydi, kendi zn eksik olarak bilmi olurdu.
G a z z T nin bu gre itiraznn anlam udur: Eer nedenli kendi ilkesini
biliyorsa, bu bilginin ya bir nedenden tr olmas ya da hibir nedene dayanmaks
zn meydana gelmesi gerekir. Eer bu bilgi bir nedenden tr ortaya kyorsa, lk
lke'nin bir nedeninin olmas gerekir; oysa lk lke'nin bir nedeni yoktur. Eer bu bil
gi bir nedene dayanmakszn ortaya kyorsa, lk lke den, bilmeden de olsa, bir ok
luun kmas gerekir. Eer O'ndan bir okluk kyorsa, O, zorunlu bir varlk deil
demektir; nk zorunlu varlk yalnzca bir tektir. Kendisinden birden ok ey kan
varlk mmkn varlktr; mmkn varlk ise bir nedene m uhtatr. O halde, onlarn
"lk tik e zorunlu varlktr ve neden oldu u e y i bilir" demeleri yanltr./
Yine G a z z i t der ki :
Nedenlinin nedeni bilmesi, varl iin zorunlu olmadna gre, nedenin
de neden olduu eyi bilmesinin zorunlu olmamas geree daha yakndr.
Derim ki :

388

Bu, safsataya dayal bir grtr; nk biz nedeni, neden olduu eyi bilen bir
akl olarak dnecek olursak, bu dncemizden, akln, nedenin zne eklenmi bir
nedene ait olduu sonucu deil, onun kendi zne ait olduu sonucu kar; nk bu
nedenden nedenin kmas, nedenin kendi zne bal olan bir eydir. Nedenlinin on
dan kmas, bir nedenden tr deil, nedenin kendi znden tr ise, ondan bir
okluun kmas gerekmiyor demektir; zira filozoflarn benimsedikleri ilkelere gre,
nedenlinin nedenden kmas, nedenin kendi zne baldr. Eer nedenin z bir ise,
ondan bir kar; eer ok ise, ondan ok kar. G a z z 1 'nin bu konuyla ilgili
olarak her nedenlinin mmkn bir varlk olduunu ilerj srmesi, ancak bileik ne
denli hakknda dorudur; nk bileik bir eyin ncesiz olmas mmkn deildir. Filozoflara gre, varl mmkn olan her ey,/ A r i s t o nun da kitaplarnn bir ok
yerinde aklad zere, sonradan var olmutur. Biz bu hususu daha sonra zorunlu
varl ele alrken, daha geni bir biimde aklayacaz. b n S ? n 'nn pmkn
varlk adn verdii eye gelince, bu varla mmkn varlk adnn verilmesinin nedeni,
gerekte mmkn olan varlkla ortak bir ismi paylamasdr. te bu nedenle onun,
mmkn varln bir f'ile m uhta olmas biiminde bir f'ile muhta olup olmad
aka anlalamamaktadr.
G a z z 1 1 der ki :
n itiraz yledir: Acaba lk nedenlinin kendi zn bilmesi, kendi
znn ayn mdr, yoksa kendi znden baka mdr? Kendi znn ayn
olmas imknszdr; nk bilgi bilinenden bakadr. Eer bu bilgi kendi
znden baka ise, brakn da, ayn durum lk lkede de sz konusu olsun!
nk bu durumda O'ndan okluk kacaktr. Eer nedenlinin kendi zn
bilmesi, kendi znn aym deilse, nedenlide yalnzca ne drtlk ne de, onlarn

125-

iddia ettii gibi, yalnzca lk sz konusudur; tersine onun z, kendi zn


bilmesi ve ilkesini bilmesi,/ onun z dolaysyla mmkn varlk olmas ve
muhtemelen bunlara bir de onun bakas dolaysyla zorunlu varlk olduunun
eklenmesiyle beli bir durum ortaya kmaktadr. te bu durum onlarn
samalamakta ne denli ileri gittiklerini gstermektedir.

389

Derim ki :
Akllarn ele alnd bu konuda iki husustan sz edilebilir : Bunlardan birincisi,
akllarn kavrad ve kavrayamad hususlarla ilgilidir. Bu konu eski filozoflarca in
celenmitir. kincisi ise, akllardan kan eylerle ilgilidir. Burada G a z z T nin
filozoflardan aktard gr kabul eden yalnzca b n S n 'dr. G a z z l, yal
nzca 1 b n S n ve yandalarnn grlerini reddettii halde, btn filozoflarn
grlerini reddettii izlenimini uyandrmak istemitir. Bu, kendisinin de ifade ettii
gibi, bilgisizliin en son derecesidir. Bu gr, eski filozoflardan hibirince benimsen
memitir. Ayrca bu gr, onlarn "birden ancak bir kar" biimindeki varsaymla
rnn dnda kesin bir kanta da dayanmamaktadr. Fakat bu nerme, maddeden so
yutlanm suretler olan f'illere ilikin olduu lde, maddelerdeki suretler olan f'illere ilikin deildir; nk filozoflara gre, nedenli akln znn kesinlikle kendi il-

390

kesi hakknda bir eyi kavramas gerekir. Ashnda burada/biri z, teki ze eklenmi
bir kavram olmak zere, iki ey yoktur; nk durum byle olsayd, akln bileik ol
mas gerekirdi; oysa akl basit olup, bileik deildir. Ayrk suretlerde nedenle nedenli
arasndaki fark, tik Nedenin kendi z dolaysyla, ikinci nedenin ise tik Nedene bal
olmas dolaysyla, var olmasdr; nk ikinci nedenin nedenli olmas, kendi tzn
den tr olup, madd^nedenlilerde olduunun aksine, kendisine eklenmi bir kavram
deildir. Szgelii, renk kendi z dolaysyla cisimde var olan bir eydir; rengin, gr
menin bir nedeni olmas, baka bir eye bal olmasndan ileri gelmektedir; grmenin
ancak bu iliki iinde bir varl bulunmaktadr. te bundan dolay, maddeden so
yutlanm tzler, greceli olma tabiatndaki tzlerdir. Bu nedenle, maddelerden ayr
olan suretlerde neden ve nedenli birlemilerdir. Yine bu nedenle, Psikoloji kitabnda
(K it b en-Nefs) akland zere, duyularla alglanan suretler de greceli olma tabi
atna sahiptirler.
G a z z 1^ der ki :

391

Drdnc itirazla ilgili olarak yle denebilir: lk ilk nedenlide yeterli


deildir; nk ilk gn cism i, onlara gre, kendi ilkesinin znden kaynaklanan/bir tek kavramdan kar ve bu cisimden bakmdan bir bileiklik sz
konusudur.
Bu bakmdan birincisi, bu cismin suret ve maddeden bileik olmasdr.
Onlarca, btn cisimler de byledir. Dolaysyla bunlardan her birinin bir ilkesinin bulunmas gerekir; nk suret maddeden farkldr ve onlarn grne g
re bunlardan her biri tekinden bamsz bir neden deildir; bu nedenle, onlar
dan birinin kendisine eklenmi baka bir neden bulunmakszn tekisi aracl
yla var olmas: mmkn deildir.
Derim ki ;
Onun burada sylemek istedii udur; Filozoflara gre, gk cismi madde, suret

. 1 26-

392

393

ve nefisten bileik olarak meydana gelmitir. O halde kendisinden gk kresinin k


t ikinci aklda u drt kavramn bulunmas gerekir: Bunlardan birincisi, kendisin
den suretin kt; kincisi ise, kendisinden ilk maddenin kt kavramdr; nk
bunlardan hibiri tekinden bamsz bir neden olmayp, bir ynden madde suretin,
bir baka ynden de suret maddenin nedenidir, ncs, kendisinden nefsin kt;
drdncs ise, kendisinden ikinci gk kresini hareket ettirenin kt kavramdr.
Bylece burada zorunlu olarak bir drtlk sz konusudur./ Oysa gk cisminin teki
cisimler gibi suret ve maddeden bileik olarak meydana geldii gr, 1 b n Sti nn yanl olarak A r i s t o c u l a r a mal ettii bir grtr. Aslnda A r i s t ocu1 a r a gre, gk cismi basit bir cisimdir; eer o bileik olsayd, onlara gre, yok
olmas gerekirdi. te bundan dolay onlar, gk cisminin oluan ve bozulan bir ey
olmadn ve onda kartlar kabul etme gc bulunmadn sylemilerdir. Eer
durum t b n s t n 'nn dedii gibi olsayd, gk cismi, canl varlk gibi, bileik olurdu.
Bu gr kabul edildii takdirde, "birden ancak bir k ar" diyen kimsenin drtl
kabul etmesi gerekirdi. Daha nce sylediimiz zere, bu suretlerin birbirlerinin, gk
cisimlerinin ve gk cisimlerinin altnda yer alan nesnelerin nedeni olmasn ve lk
Nedenin de btn bunlarn bir nedeni olmasn salayan
ey, btn bunlardan
farkldr./
fi

G a z z 1 1 der ki :
Sz edilen bakmdan 4kincisi udur : En yksek gk cisminin byk
lk bakmndan belirli bir ls bulunmaktadr. Onun teki llere oranla
bu belirli lde bulunmas, kendi znn varlna eklenmi bir husustur;
nk onun znn, olduundan daha kk ya da daha byk olmas mm
kndr. O halde onun iin, zellikle kendisine, varln gerektiren basit kav
rama eklenmi bu ly veren bir varln bulunmas gerekir. Bu gereklilik
akln varl iin sz konusu deildir; nk akl salt varlk olup, onun teki
llere oranla belirli bir ls yoktur. O halde akln ancak basit bir nedene
m uhta olduu sylenebilir.
Derim ki :

394

Bu szn anlam udur : Filozoflar, gk cisminin, bir nc kavram olarak or


taya ktn ve kendi z bakmndan basit olmadn, yani nicelii bulunan bir cis
min olduunu sylediklerinde, ortaya iki kavram km olmaktadr ; Bunlardan bi
rincisi, ona tzsel cisimlilii veren; kincisi ise, belirli niceliktir. O halde kendisinden
gk kresinin cisminin km olduu bu aklda birden fazla kavramn bulunmas zorunludur; dolaysyla ikinci neden, l deil, drtldr. /
Btn bunlar geersiz varsaymlardr; nk filozoflar, cismin bir btn olarak
ayrk ilkelerden ktna inanmamaktadrlar; onlara gre, bu ilkelerden yalnzca tz
sel suret kmaktadr. Yine onlarca, cisimlerin paralarnn ls suretlere baldr.
Bununla birlikte, btn bunlar, onlarca, maddesel suretlerde bulunmaktadr. Oysa on
larca, gk cisimleri basit olmalar dolaysyla, kkl ve bykl kabul etmezler.
Aynca suret ve maddenin ayrk bir ilkeden ktn kabul etmek, onlarn ileri sr
dkleri ilkelere aykr olduu gibi, gerekten de son derecede uzaktr. Filozoflara g
re, var ve yok olan eylerde bulunan gerek f'il , ne sureti ne de maddeyi meydana
getirebilir. Bu f'il ancak madde ve suretten, her ikisinde meydana gelmi olan bile

127.

395

ik eyi yapar, nk bu f il maddedeki sureti meydana getirmi olsayd, bu sureti


bir eyden deil, bir eyde meydana getirmi olurdu. Btn bunlar flozoflarm gr
leri deildir; dolaysyla bunlar filozoflarn gr imi gibi reddetmenin hibir anlam yoktur.
G a 2z i

filozoflar adna cevap vererek, der ki :

Bir kimse yle diyebilir : En yksek gk cisminin belirli bir lde bu


lunmasnn nedeni udur : Onun bulunduu lden daha byk olmas, evren
sel dzenin gereklemesi iin gerekli deildir, te yandan, onun bulunduun
dan daha kk olmas da, amalanan dzen iin yeterli olamaz.
Derim ki :
G a z z 1^1, bu szyle filozoflarn, szgelii, gk cisminin olduundan daha
byk ya da daha kk olabilecei grnde olmadklarn anlatmak istemektedir;
nk gk cismi bu iki nitelikten birine sahip olsayd, bu lemde amalanan dzen
gereklemez ve bu gk cismi, bu lemdeki varlklar tabi olarak deil, daha fazla ya
da daha eksik olarak hareket ettirirdi. Bu her iki durum da, bu lemdeki varlklarn yok
olmasn gerektirir. G a z z li'n in dedii gibi, byklk yalnzca bir fazlalk olmayp,
hem byklk hem de kklk, varolduklar anda, lemin yok olmasn gerektire
cektir.
G a z z 1, filozoflarn grlerini reddederek, der ki :
3%

Deriz ki : Acaba dzen biiminin belirli olmas, dzene sahip olan eyin
varl iin yeterli midir, yoksa varl iin var eden bir nedene mi m uhtatr ? /
Eer yeterli ise, bir takm nedenler dnmenize gerek yoktur; dolaysyla bu
varlklarda dzenin bulunmasnn, fazladan bir neden olmakszn, bu varlklar
gerektirdiine hkmedebirsiniz. Eer bu yeterli olmayp, varl iin bir nede
ne m uhta ise, bu neden de, llerin belirli olmas iin,yeterli olmayp, bile
iklik iin gerekli olan bir baka nedene m uhtatr.
Derim ki :

397

Bu grn z udur : G a z z l ?, filozoflar, "bir tek f ilden bir ok fiilin


kacan sylemedike, ya da cisme iliik eylerden ounun cismin suretinden ve
cismin suretinin de f'ilden doduuna inanmadka " cisimde bir tek f'ilden k
mas mmkn olmayan bir ok eylerin bulunduunu kabul etmek zorunda brak
maktadr. te bu gre gre, f'ilden meydana gelen cisme bal ilintiler, bu f'ilden
dorudan doruya deil, ondan suretin kmas dolaysyla, kar. Bu gr, filozof
larn ilkelerine uygun olup, kelamclarnkilere uygun deildir.
y le sanyorum ki, M u' t e z i 1?1 e r, tpk filozoflar gibi, bir eyin f'ilinden
dorudan / doruya kmayan bir takm eylerbulunduu grndedirler. Bize ge
lince, daha nce de sylediimiz gibi, bir tek olan, nasl olur da dzenin varlnn ve
dzeni salayan eylerin varlnn bir nedeni olabilir? Dolaysyla bunu yinelemenin
bir anlam yoktur.
G a z z 1 1 der ki :
Sz edilen bu bakmdan sonuncusu da udur : En yksek gk kresi
nin kutup ad verilen iki noktas bulunmaktadr. Bu kutup noktalar sabit olup,
- 128.

durumlarn deitirmezler. Oysa ekvatorun paralan durumlarm deitirirler.


Bu durumda en yksek gk kresinin paralannm hepsi, ya birbirine benzemek
tedir; yleyse niin teki noktalar arasmdan kutuplan oluturmas iin iki nok
tann belirlenmesi gerekmitir; ya da onun paralar farkl olup, kimilerinde
tekilerde bulunmayan bir takm zellikler vardr. O halde acaba bu varlklarn
ilkesi nedir? Aslnda en yksek gk cismi yalnzca basit bir tek eyden km
tr ve bu basit ey de, ancak ekil bakmndan basit olan, yani kre biiminde
olan ve ayrdedici niteliklere sahip olmamas anlamnda kavram bakmndan
benzer olan gerektirir. te bu glkten kurtulmann da bir yolu yoktur.
Derim ki :

398

399

400

tki eye basit denebilir : Bu iki eyden birincisi, bir ok paralardan bileik ol
mayan, fakat madde ve suretten bileik olan eydir. te bundan dolay, drt unsurun basit olduu sylenmitir. / kincisi ise, suret ve sureti deiebilen maddeden
meydana gelmeyen gk cisimleridir. Ayrca, basit, her ne kadar drt unsurdan olu
mu olsa da, btnyle paras ayn tanma sahip olan eye de denebilir. Gk cisimle
ri iin kullanld anlamda basitin, gk kresi ve kutuplarn sa ve solu gibi, tabiat
bakmndan eitli paralara sahip olmas pekl mmkndr. Krenin, kre olmas
bakmndan, belirli bir takm kutuplannn ve krelerinin birbirinden farkl olmalarn
salayan belirli bir merkezinin bulunmas zorunludur. Krenin belirli bir takm yn
lerinin bulunmas, onun basit olmamasn gerektirmez; nk o, suret ve kendisinde
kuvve hali bulunan maddeden bileik olmad iin basittir. Ayrca, bu krede, iki
kutbun yerini kabul eden para, krenin herhangi bir paras olmad iin, bir ben
zeme de sz konusu deildir; nk bu para, her kredeki tabiat dolaysyla belirli
olan bir paradr. Eer byle olmasayd, krelerin, eitli olmalarn salayan, tabi
bir takm merkezleri bulunmazd. O halde, bu kreler bu anlamda benzememektedirler. Bu anlamda onlarn benzememi olmalar, eitli tabiatlara sahip olan cisim
lerden bilemi olmalarn gerektirmedii gibi, onlarn f'ilinin de bir ok glerden
bilemi olmasn gerektirmez; nk her kre birdir. / Yine filozoflara gre, hangi
kre olursa olsun, her noktasnn bir merkez olabileceini ve her noktay da, ancak
bir f'ilin beliriediini sylemek doru deildir; nk byle bir ey ancak tabi kre
lerde deil, yapay krelerde sz konusu olabilir. Krenin her noktasnn merkez olma
a elverili olduu ve bu noktalan da bir f'ilin belirledii varsaym, d lemde bir
tek f ilden kabilecek hibir eyin bulunmad kabul edilmedike, f ilin ok ol
masn gerektirmez; nk d lemdeki eyler on kategoriden olumaktadr. Dolay
syla bu lemdeki eylerden her biri, on f ili gerektirecektir. Aslnda btn bunlar,
metafizikteki samalklara benzeyen samasapan bir takm szlerdir. D lemdeki
bir tek sanat rnn, her ne kadar kendisinde on kategori bulunuyorsa da, ancak bir
tek sanatkr meydana getirir. b n S ^ n , F r b v e M ikt [el-Envr] adl ya
ptnda lk tike ile ilgili olarak onlarn grlerini benimseyen G a z z l'nin^^^^ de
indikleri, "bir tek e y ancak bir tek e y i yapar" nermesinden daha yanl bir nerne bulunabilir mi?/
43.

Gazzl, M ik t'ta yaratmann araclarla meydana geldiini kabul etmekle bir


likte, onun burada "birden yalnzca bir tek ey kar" ilkesini kabul ettiine
ilikin hibir belirti yoktur. B k z.,M ik t e l-E n v r, Kahire 1 3 2 2/1904, ss. 15 46.

129

G a z z I? der ki :
Bir kimse yle diyebilir: Belki de ilkede, ilke olmasndan ileri gelmeyen
bir takm okluk trleri bulunmaktadr. Bizce bu okluk trlerinden ya da
drd bilinmektedir; tekiler hakknda henz hibir bilgimiz yoktur. Onlar
hakknda bilgimizin olmamas, okluun ilkesini okluk olduu ve birden o
un kamayaca konusunda bizi kukuya yneltmemektedir.
Derim ki :

401

402

Eer bu gr filozoflar ileri srseydi, onlarn, lk nedenlide sonsuzca okluun


bulunduuna inanmalar gerekir ve dolaysyla onlara u sorunun yneltilmesi kanl
maz olurdu: lk nedenlideki okluk nereden kaynaklanmaktadr? Onlar birden oun
kmayacan ileri srdklerine gre, oun bir olan Tann'dan da kamayacan ka
bul etmeleri gerekir. Dolaysyla onlarn, "birden ancak bir k a r szleri, "ilk Bir'den,
kendisinde o k lu k bulunan bir e y ka r" szleriyle eliiktir; nk birden bir kmas gerekmektedir./ Ancak onlar, ilk nedenlideki okluun her birinin ilk olduunu
da syleyebilirler. Bu durumda ise, onlarn ilklerin ok olduunu kabul etmeleri ge
rekir. Bu durumun F r b ^ ve b n S n 'ya nash olup ta gizli kaldna ar
mamak elden gelmiyor; nk onlar, bu tr bo eyleri ilk syleyenlerdir. Daha sonra
insanlar, onlara uymular ve bu gr filozoflara mal etmilerdir. nk fllozoflar,
ikinci ilkedeki okluun, ancak kendi zn ve bakasn bilmesinden ileri geldiini
sylediklerinde, onun znn iki tabiata, yani iki surete sahip olduunu da kabul e t
meleri gerekir. Bunlardan hangisinin lk lke'den ktn, hangisinin kmadn
keki bilebilseydim! Onlarn, bu ikinci ilkenin, z bakmndan, mmkn; bakas
dolaysyla, zorunlu olduunu sylediklerinde de, ayn durumla karlamalar gere
kir; nk mmknn tabiatnn zorunlu varlktan elde ettii zorunlu tabiattan baka
olmas kesinlikle gerekir; zira mmknn tabiat, zorunlu olmadka, zorunluya dnmesi mmkn deildir. te bu nedenle, zorunlu tabiatlarda/, ister kendi z dola
ysyla ister bakas dolaysyla zorunlu olsunlar, kesinlikle bir imkn hali bulunma
maktadr. Btn bunlar bo ve kelamclarnkinden daha zayf olan szlerdir. Bunlarn
hepsi de, aslnda, filozoflarn benimsedikleri ilkelere ters den ve felsefeye sonradan
sokulmu hususlardr. Yine btn bunlar, cedele dayanmalar bir yana, hitab bir doyuruculuk derecesine de ulaamayan szlerdir. te bu nedenle, kitaplarnn bir ok
yerlerinde G a z z 1^nin, onlarn metafizikle ilgili bilgilerinin sanya dayandn,
sylemesinde hakllk pay vardr.
G a z z 1^ der ki :

403

Deriz ki ; Eer birden oun kabileceini kabul ediyorsanz, yle de


meniz gerekir: Btn varlklar, okluk bakmndan saylar binlere varmasna
karn, ilk nedenliden km tr; o halde, ilk nedenliden kan eyleri en yksek
gk kresinin cismi ve nefsi ile snrlandrmak gereksizdir; tersine ondan btn
gk krelerinin ve insanlarn nefslerinin, btn yer ve gk cisimlerinin, kendileri
iin gerekli olan, henz hi kimsenin bilmedii bir ok trleriyle birlikte kmas mmkndr. O halde, ilk nedenli ile yetinilebilir./
Derim ki ;
Bu sonu, zellikle onlar, ilk lke'den kan fiilin, kendisinde bulunan oklua
1 3 0 .

404

karn, ilk nedenlinin bir tek varlk olmasn salayan birlik olduunu kabul ettikleri
takdirde, dorudur. nk onlar, ilk nedenlide belirsiz bir okluun bulunabileceini
kabul ederlerse, bu okluun ya var olanlarn saysndan daha az, ya daha ok, ya da
onlarn saysna eit olmas gerekir. Eer sayca daha az ise, bu durumda onlarn, bir
nedeni bulunmayan nc bir ilkeyi eklemeleri gerekir. Eer sayca eit ya da daha
ok ise, onlarn, nc bir ilkeyi eklemeleri gerekmez; fakat onda bulunan okluk
bir fazlalk olur./
G a z z l ? der ki:
O
halde, bunun sonucu olarak, tik Nedenle yetinmek gerekir; nk ilk
nedenlinin varlnda, zorunlu olmad ve bir nedene bal bulunmad halde,
bir okluun meydana gelmesi mmkn ise, ayn durumu lk Neden iin de d
nmek mmkndr. Dolaysyla, okluun varl da bir nedene dayanmaya
caktr, Oysa okluun gerekli olduu, fakat saysnn bilinmedii sylenmitir.
okluun lk Nedene oranla nedensiz olarak var olduu dnlecek olursa,
onun ikinci nedene oranla da nedensiz olarak var olduu dnlebilir. Aslnda
"lk Nedene ve kinci nedene oranla" dememizin bir anlam yoktur; nk on
lar arasnda ne zaman ne de mekan bakmndan bir ayrlk bulunmaktadr. O
halde, onlardan hibiri, zaman ve mekan bakmndan kendilerinden farkl olma
yan ve bir nedene dayanmakszn var olabilen eylere bal olmakla nitelendi
rilemez.
Derim ki ;

405

G a z z I ? diyor ki; lk Neden'den okluk kamayaca iin, bir nedene da


yanmakszn ilk nedenlide okluk bulunmas mmkn ise, lk Neden'de okluun bu
lunduunu dnmek te mmkndr. Bylece ikinci bir neden ve bir ilk nedenli ka
bul etmeye gerek yoktur. Eer lk Neden de bir nedene dayanmakszn bir eyin var
l imknsz ise, ayn ey ikinci neden iin de imknszdr. Hatta ikinci bir nedenden
sz etmemizin de bir anlam yoktur; nk lk Nedenle ikinci neden anlam bakmn
dan bir olup, ne zaman ne de mekan bakmndan aralarnda bir ayrlk vardr. Eer bir
eyin bir nedene dayanmakszn var olmas mmkn ise, bu iki nedenden, yani lk ve
ikinci nedenden hibiri/ o eyle bir zellik kazanmaz. Ashnda burada o eyin onlar
dan biri ile bulunmas yeterli olup, ikinci ile bulunduunu ileri srmek gerekmez,
G a z z I , filozoflar adna cevap vererek, der ki;
"Nesneler sayca o kadar oktur ki, saylar binin de stne km tr; oy
sa ilk nedenlideki okluun bu sayya ulamas uzak bir olaslktr; ite bu ne
denle biz, araclar oalttk" denirse, buna karlk biz, filozoflara deriz ki;
"Uzak bir olaslktr" demek sanya dayanan bir ey olup, bununla aklla kav
ranan eyler konusunda bir yargda bulunulamaz. Ancak "o imknszdr" sz
sylenebilir ki, o zaman biz, "niin imknszdr, onun imknsz olduunu sy
lemenin nedeni ve ls nedir" diye sorarz. Biri amak suretiyle ilk nedenli
nin, nedene dayanmakszn biri, ikiyi ve gerektirebileceine inandmz
takdirde, drdn ve bein, hatta binlerin de bulunmasn imknsz klan nedir?
te yandan bu konuda belli ly kim koyacaktr? Biri bir kez atktan sonra,
artk bunun bir sonu yok demektir. te bu da kesin bir kanttr.

131

Derim ki :
406

407

Eer 1 b n S* n ve teki filozoflar, lk nedenlide okluun bulunduu;/ her


okluun da, okluun bire dayanmasn gerektiren birlik dolaysyla, ancak bir ola
ca ve okluun bir olmasn salayan bu birliin, basit bir tek birden kan basit bir
ey olduu biiminde karlk verirlerse, G a z z 1^nin ileri srd itirazlardan
kendilerini kurtarm ve bu samalklarn dnda kalm olurlar. G a z z 1^, filozof
lara yanl bir gr mal etmek suretiyle bu konuda baarya ulap, kendisine doru
yant verebilecek bir kimseyi bulamaynca, bu durumdan sevin duymu ve dolay
syla filozoflar iin balayc bir ok imknszlklar ortaya kmtr. Bo bir alanda
serbeste hareket eden kimse elbette sevin duyacaktr. Eer G a z z if, bu suretle
flozoflann grlerinin reddedilemeyeceini bilmi olsayd, bundan bir sevin duy
mazd. 1 b n S n ve tekilerin yanlgya dmelerinin temelinde onlarn "birden
ancak bir kar" szn syledikten sonra, bu kan birde okluk bulunduunu kabul
etmeleri yatm aktadr. Dolaysyla onlar bu okluun bir nedene dayanmadn sy
lemek zorunda kalmlardr. Onlarn bu okluun belirli olduunu ve bu belirli okun varlklarn varl iin bir nc ve drdnc ilkenin eklenmesini gerektirdiini/
kabul etmeleri, kesin bir kantn zorunlu klmad bir varsaymdr. Genel olarak bu
varsaym, birinci ve ikinci ilke iin geerli bir varsaym deildir; nk bu durumda
niin lk Nedende deil de, zellikle ikinci nedende okluk bulunduu sorusu sorula
bilir. Btn bunlar sama ve bo szlerdir. Aslnda onlar, A r i s t o v e A r i s t o c u l a r 1 n grne gre, birin nasl bir neden olduunu anlayamamlardr. A r i s t o ,
Metafzik'inin XII. kitabnda ileri srd bu zmden kvan duymu ve kendisin
den nce gelen eski filozoflardan hibirinin bu konuda hibir ey sylemediklerini
belirtm itir.
Filozoflardan aktardmz biimiyle "birden ancak bir ka r"
nermesi doru bir nerme olduu gibi, "birden o k fcar" nermesi de dorudur.
G a z'z 1^ der ki :
Ayrca deriz ki: Bu husus ikinci nedenli ile ilgili olarak geersizdir. nk
ondan sabit yldzlar kresi kar ve bu krede binikiyzden fazla yldz bulunur./ Bu yldzlar byklk, biim, durum, renk, e tk i^ u tsu z lu k ve mutluluk
bakmndan eitlidirler. Bunlardan kimileri olak, kz, aslan biiminde, kimi
leri de insan biimindedir. Bunlarn, aa alemin belli bir blgesi zerinde
meydana getirdikleri etkiler, soukluk, scaklk, mutluluk ve mutsuzluk gibi
eitli olup, onlarn kendi lleri de farkldr, O halde bunlardan hepsinin, bu
farkllklara ramen, bir tek tr oluturduunu sylemek mmkn deildir.

408

44.

132

Aristo, M eta fizik 'in in XII. kitabnda Tann'nn varhnm kozmolojik adan bir
kantlamasn yapmaa almaktadr. Onca, ncesiz bir nitelie sahip olan k
resel hareketin, ierisinde yer ald gksel tzler bulunmaktadr ve bunlar da
maddi olmayp, ncesizdir. Onlar hareket ettirip, kendisi hareket etm eyen bir
varlk bulunmaktadr. Bkz., M eta fizik , XII, 7. 1073a, 2 - 10; 1076a, 4. Aristo,
ncesiz gksel tzlerin saysn saptarken, bn Rd'n aktardklarna ya
kn olarak unlar sylemektedir: "...Bizim ayn zamanda, bakalarnca ifade
edilen grlerle ilgili olarak, onlarn tzlerin says hakknda aka ifade edi
lebilecek hibir ey sylemediklerini belirtmenrz gerekmektedir. Bkz.,M etofzik , XII, 8. 1073a, 1 4 - 1 7 .

409

Eer byle bir eyi sylemek mmkn olsayd, alemin btn cisimlerinin de ci
sim olmalar bakmndan bir tek tr oluturduklarn, onlar iin bir tek nedenin
yeterli olduunu sylemek mmkn olurdu. Eer bunlarn nitelikleri, tzleri ve
tabiatlarnn deiik olmas, kendilerinin de deiik olduunu ortaya koysayd,
ayn biimde yldzlarn da eitli olmas ve her birinin, kendi sureti iin bir
nedene; maddesi iin bir baka nedene; stc, soutucu, mutluluk ve mutsuz
luk verici belli bir tabiata sahip olmas, zel bir yerinin bulunmas ve onlarn k
meler halinde eitli hayvan ekillerine brnmeleri iin bir baka nedene muh
ta olmas gerekirdi. Eer bir okluun ikinci aklla kavranabilecei dnlr
se, birinci aklda da kavranabilecei dnlebilir. Dolaysyla birinci aklda yetinmek durumu ortaya km olur./
Derim ki ;

410

G a z z
bu kitapta sk sk rastlanan trden bu gl bylece sona er
dirmi olmaktadr. Eer bizim filozoflar adna ileri srdmz cevap geerli ise, bu
imknszlklardan hibiri sz konusu olamaz. Eer bu szden "basit ve sayca bir
olandan ancak bir bakmdan sayca bir, bir bakmdan da ok olan deil, basit ve say
ca bir olann kt ve ondaki birliin, okluun varlnn bir nedeni olduu" anla
lrsa, bu glklerden hibir zaman kurtulmak mmkn deildir. Yine, filozoflara
gre, nesneler tzsel ayrmlar dolaysyla oalrlar. Nesnelerin, ilintileri dolaysyla
eitli olmalarna gelince, bu ilintiler ister nicelik ister nitelik isterse teki kategori
lerden biri olsun, bu durum onlarca tzde herhangi bir deiiklii gerektirmez. Daha
nce de sylediimiz gibi, gk cisimleri ise, madde ve suretten bilemi olmadklar
gibi, tr bakmndan eitli de deildirler; nk gk cisimleri, onlarca, ayn cinsi
paylamazlar;/ zira ayn cinsi paylasalard, bileik olup, basit olmazlard. Bu husus
lardan daha nce sz etm itik; dolaysyla sz uzatmann bir anlam yoktur.
G a z z i t der ki :

411

Beinci itiraz u ekilde ifade edebiliriz: Bu geersiz varsaymlar ve yan


l yarglar kabul etsek bile, onlarn "ilk nedenlinin varlnn mmkn olma
sndan en yksek gk kresinin cisminin varlnn gerektiini; onun kendi z
n bilmesinden gk kresinin varlnn gerektiini ve onun lk lke'yi bilmesin
den de akln varlnn gerektiini" ileri srerken utanmalar gerekir. Bununla
bulunmayan bir insann varln bildiini; onun varlnn mmkn olduunu
ve onun kendi zn ve yaratcsn bildiini ileri srp, onun varlnn mm
kn olmasndan gk kresinin varlnn gerektiini belirten kimsenin gr
arasnda ne fark vardr? Bu kimseye yle denebilir: Onun varlnn mmkn
olmasyla gk kresinin ondan kmas arasnda ne gibi bir iliki vardr? Yine
onun kendi zn ve yaratcsn bilmesinden iki eyin daha ortaya kmas ge
rekir. Byle bir ey, bir insan ya da bir baka varhk hakknda sylenecek olur
sa, bunu syleyen kimse, gln bir duruma der; nk varhk imkn, mm
knn znn, ister insan, ister melek, isterse gk kresi olsun, deimesiyle
deimeyen bir nermedir./ Aklla kavranan varlklar ele alrken, kl krk ya
ran bilginler bir yana, bir delinin bile kendisini bu tr varsaymlarla ikna edebi
leceini dnemiyorum.

133 -

Derim ki :

412

413

b n S n ya ait olan btn bu grler ve onun gibi dnenlerin grleri


doru olmayan bir takm grler olup, filozoflarm dayandklar ilkelere aykrdr.
Fakat filozoflar, G a z z 1 nin syledii lde yetersiz deillerdir ve G a z z l,
onlarn grlerini doru bir biimde yanstmamaktadr. nk G a z z iVnin, ken
di z bakmndan mmkn, bakas dolaysyla ise zorunlu, kendi zn ve f'ilini
bilen bir varlk olarak dnd insan ikinci nedene benzetmesi, ancak t b n 8*1 n 'nn grn benimseyenlerin ikinci ilke ve btn filozoflarn lk lke (Allah) konu
sunda ileri srdkleri biimde bu insann z ve bilgisi ynnden varlklarn yapcs
olarak kabul edilmesi kouluyla mmkn olur. Eer byle bir ey kabul edilecek
olursa, bu insandan birincisi, zn bilmesi; kincisi de yaratcsn bilmesi bakmn
dan olmak zere, iki eyin kmas gerekir; nk insan, ancak bilgisi dolaysyla ya
pc olarak dnlebilir. Ayn ekilde insan, kendi z dolaysyla yapc olarak dnld takdirde de,/ varlnn mmkn olmas dolaysyla bu insandan kan e
yin, varlnn zorunlu olmas dolaysyla bu insandan kan eyden baka olduunu
sylemek imknsz deildir; nk bu her iki nitelik te kendi znde bulunmaktadr.
O halde bu gr, insanlar fllozoflann grlerinden soutm ak ve bu grleri ara
trclarn gznde deersiz bir duruma sokmak iin bu adamn (G a z z T nin) an
latmak istedii lde kt bir gr deildir.
G a z z l'^nin bu benzetmesiyle "dirilikle diri, iradeyle iradeli, bilgi ile bilgili,
iitmekle iitici, grmekle grc, konumakla konuucu bir varlktan btn alemin
ktn kabul ederseniz, diri, bilgili, iitici, grc ve konuucu olan insandan da
yine btn alemin km olmas gerekir diyen kimsenin bu gr arasnda hibir
fark yoktur; nk bu nitelikler alemin varln gerektiren nitelikler ise, bu nitelikler
le nitelendirilmi olan her varln meydana getirdii eylerde de hibir ayrln
bulunmamas gerekir. Eer bu adam (G a z z l?), bu konularda gerei bulmay
amalayp, yanlgya dseydi, balanabilirdi. Eer bu konularda yanlgya dt
n bilerek, byle bir eyi amalamsa ve aslnda kendisini byle bir eye ynelten
zorunlu bir neden de yoksa, balanabilir bir durumu yok demektir./ Eer byle bir
eyi ancak, onun aada syleyeceklerinden de anlalaca zere, bu konuda, yani
okluun nereden geldii konusunda, dayanabilecei kesin bir kant bulunmadn
anlamak iin, amalamsa, tuttuu bu yol dorudur; nk bu adam (G a z z l)
bu konuyu anlamak iin gerekli olan bilgi derecesine ulaamamtr. Daha sonraki
durumundan da bu husus aka anlalacaktr. Bunun nedeni, bu adamn 1 b n S n 'nn kitaplarndan baka hibir kitab incelememi olmasdr. Dolaysyla bilgisindeki
eksiklik ite bundan ileri gelmektedir.
G a z z 1 der ki :
Bir kimse yle diyebilir: Onlarn grlerini rttnze gre, siz bu
konuda ne diyorsunuz? Her bakmdan bir olan eyden, farkl iki eyin kabi
leceini ileri srp, akl kmser bir tutum mu taknyorsunuz? Yoksa lk llke'de okluun bulunduunu syleyip, Allahn birlii grn terk mi ediyorsu
nuz? Yoksa alemde okluun bulunmadn syleyip, duyularn ortaya koy
uluu kantlar inkr m ediyorsunuz? Yoksa okluun araclarla ortaya kt
n syleyip, onlarn ileri srdklerinin doruluunu kabul etmek zorunda m

- 13 4 -

kjyersunuz?
Deriz ki ; Biz bu kitapta derin bir incelemeye girimedik. Amacmz yal
nzca onlarn savlarn kukulu bir duruma sokmakt ki, bu ama gereklemitir. Ayrca deriz ki: Birden iki eyin kacan kabul etmenin akl/ kmser
bir tutum taknmak olduunu veya lk ilkenin ncesiz ve sonsuz bir takm nite
liklerle nitelenmesinin Allah'n birliine aykr olduunu ileri sren kimsenin,
bu iki sav da geersiz olup, bu iki konuda onun kesin bir kant da bulunma
maktadr. nk iki eyin bir tek eyden kmasnn imknszl, birtek kii
nin iki yerde birden bulunmasnn imknszlnn bilinmesi gibi, bilinmemek
tedir. Ksaca, bu husus ne zorunlu olarak, ne de aklbir aratrmayla bilinmek
tedir. O halde lk lkenin, bilgili, kudretli ve iradeli, dilediini yapp, dilediine
hkmettiini, benzer ve benzer olmayan nesneleri diledii gibi ve diledii zere
yarattn sylemeye ne engel vardr? Dolaysyla bunun imknsz olduu, ne
zorunlu olarak, ne de akl inceleme ile b^inebilir. Bir takm mucizelerle doru
lanm olan peygamberlerce bu husus^rtaya konduu iin, onun kabul edilme
si zorunludur. Fiilin Allah'tan irade sayesinde nasl ktn aratrmaya gelin
ce byle bir aratrma gereksiz ve bouna yaplm bir aratrmadr. Bu durumu
aratrmak ve bilmek isteyenler, aratrmalarnn bir sonucu olarak, varlnn
mmkn olmas bakmndan ilk nedenliden gk kresinin; kendi zn bilmesi
bakmndan ondan gk kresinin nefsinin kabilecei sonucuna varmlardr.
Aslnda bu, bir ilikiyi ortaya koymak deil, salt aptallktr. O halde gelin, bu
hususlarn ilkelerinin peygamberler tarafndan ortaya konduunu kabul edip,
bunlara inanalm; nk akl bunlar imknsz grmemektedir. Dolaysyla
bunlarn nitelik, nicelik ve neliini (mahiyetini) aratrmay brakalm; nk
bu, insan gcnn eriemeyecei bir eydir./ te bundan dolay eriat sahibi
peygamber yle demektedir; "Allah'n yaratklar zerinde dnn, fa k a t

414

415

A lla h n z zerinde d n m eyin .

Derim k i :

416

G a Z z 1^'nin, "insan aklnm kavrayam ayaca her e y iin erV ata ba vu


rulm as zoru n lu d u r" sz dorudur; nk vahiyle elde edilen bilgi, ancak akl bilgi
lerin bir tamamlaycs niteliindedir: baka bir deyile, akln yetersiz olduu her e
yi Allah insana vahiy vastasyla bildirmitir. Bilinmesi insan hayat ve varl iin
zorunlu olan eyleri kavrayamamak, ya mutlak anlamdadr, yani akl olmas bak
mndan bu tr eyleri kavramak akln tabiatnda bulunmamaktadr, ya da bu eyleri
kavramak belli bir insan snfnn tabiatnn dnda bulunmaktadr. Bu tr gszlk,
ya yaratltan vardr, ya da eitimden yoksunluk gibi d bir nedenden ileri gelmektedir. Vahyin verdii bilgi ise, btn bu insan snflarna Allah'n bir badr./
G a z z li n in , "bizim amacmz, ancak filozoflarn savlarn kukulu bir duru
ma sokmakt ki, bu da gereklemitir" szne gelince, bu ama G a z z l'y e yakmamaktadr ve bilgindeki bir srmeye iarettir; nk bilgin, bilgin olmas bakmmdaa, kukulan uyandrmay ve akllan aknla drmeyi deil, yalnzca ger
ee ulamay amalar.

45.

Bu, zayf olduu bildirilen bir hadistir. Bkz., Cmi' es - Sagr, 1/132.

- 135

417

418

419

G a z z I Vnin, "nk iki eyin bir tek eyden kmasnn imknszl, bir
tek kiinin iki yerde birden bulunmasnn imknszlnn bilinmesi gibi, bilinme
mektedir szne gelince; her ne kadar bu iki ncl ayn lde dorulanabilir
deilse de, "basit olan birden ancak basit olan bir kar" ncl , d alemde kesinli
ini grebileceimiz bir nermedir. Kesinlik bildiren ncller. Burhan Kitabnda
(ikinci Analitikler= AnaliticaPosteriora kitabnda) da aka grld gibi, birbirle
rinden stndrler.^"^^ Bunun nedeni, hayal gc yardm ettiinde, kesinlik bildiren
ncllerin daha gl bir doruluk derecesine ulamalar, byle bir yardm olmaynca
da doruluk bakmndan zayf bir duruma dmeleridir. Oysa hayalgc, ancak halk
tabakas iin geerlidir. te bundan dolay, aklla kavranan eylerle yetinip, hayalgcne dayanan eyleri bir yana atan kimse iin bu iki ncl doruluk bakmndan
ayn derecededir.
Kesinliin en st derecesi, bu tr ncllerle ilgilidir; nk insan, var olup, yok
olan varlklar inceledii zaman,/ onlarn ancak fiillerinden tr isim ve tanmlar
bakmndan eitli olduklarn, herhangi bir varln, herhangi bir fiilden ve herhangi
bir f'ilden kt takdirde, zlerin ve tanmlarn birbuine karacan ve bu konu
daki bilgilerin geersiz olacan grr. Szgelii, nefs, ancak kendisinden kan zel
fiilleri dolaysyla cansz varlklardan ayrlr. Cansz varlklar ise, ancak kendilerine
zg bir takm fiiller dolaysyla birbirlerinden ayrlrlar. Nefsler de tpk byledir.
Eer bileik glerden bir ok fiiller kt gibi, bir tek gten de bir ok
fiiller km olsayd, basit zle bileik z arasnda bir fark kalmaz ve bizce ayrdedilemezlerdi. Ayn biimde bir tek zden bir ok fiiller kabilecek olsayd, f'ilsiz bir
fiilin ortaya kmas mmkn olurdu; nk var olan bir nesne yok olandan deil,
ancak var olan bir nesneden var olur. te bundan dolay, yok olann kendi z
dolaysyla var olmas mmkn deildir. Eer yok olan hareket ettiren ve onu
kuvveden fiile karan, onu, ancak fiilen var olmas bakmndan fiile karyorsa,/
kendisinde bulunan fiil halinin kendisini yokluktan varla karan fiil gibi olmas
zorunludur; nk herhangi bir eser, herhangi bir f'ilden kyorsa, eserlerin, kendi
lerini meydana getiren hibir f'il olmakszn, kendiliklerinden fiil haline kmalar
imknsz deildir. Eer bir ok kuvve trleri bir tek f'ilden fiile kyorsa, bu
f ilde, bu kuvve trlerinin, ya da onlara ilikin olanlarnn bulunmas zorunludur;
nk bu f'ilde onlardan yalnzca bir tr bulunsayd, teki trler, kendilerini ortaya
karacak herhangi bir f'il bulunmakszn, ancak kendiliklerinden ortaya karlard.
Bir kimsenin, f ilin tek koulunun, belli bir tr fiille deil, mutlak bir fiille f'il
olarak bulunmas olduunu sylemesi doru deildir; nk byle bir durumda her
hangi bir varln herhangi bir fiili meydana getirmesi mmkn olur ve dolaysyla varhklar birbirleriyle karrd, te yandan mutlak varlk, yani tmel varlk, yoklua
gerek varlktan daha yakndr. te bundan dolay,/ halleri (tm elleri) reddedenler
m utlak varl ve mutlak olumay reddetmilerdir. Halleri kabul edenler ise, onlarn
ne var ne de yok olduunu sylemilerdir. Eer bu gr doru ise, hallerin (t m el
lerin) varlklarn bir nedeni olmas da doru demektir. Bir tek fiin bir tek eyden
kmas, bu d alemde, bunun dndaki alemde olduundan daha ak bir biimde
grlmektedir, nk bilgi,, alemdeki aklla kavranan eylerin oalmasyla oalmak46.

Bu konuda bkz. kinci Analitikler (Analytica Posteriora)^ 1 ,10.

- 1 36 -

420

421

422

423

tadr; zira akl, kavrad eyleri var olduklar biimde bilmektedir ve bu, aklla kav
ranan eyler, onun bilgisinin bir nedenidir. Bir ok bilinen eylerin bir tek bilgi ile
bilinmesi mmkn olmad gibi, bir tek bilgi de bu alemde kendisinden bir ok bi
linenlerin kmasnn bir nedeni olamaz; szgelii, sanatkrn kasay meydana getiren
bilgisi, sandelyeyi meydana getiren bilgisinden farkldr. Fakat ncesiz bilgi , bu ba
kmdan, sonradan olan bilgiden farkl olduu gibi, ncesiz f'il de, sonradan var olan
f'ilden farkldr.
Eer, "i b n S n nm okluun nedeni konusundaki grn geersiz kld
na gre, .sen, bu konuda ne diyorsun? nk farkl felsefe okullarnn bu soruyu u
cevaptan biriyle cevaplandrdklar sylenmitir;/ bu cevaplardan birincisi, oklu
un ancak maddeden ileri geldii, kincisi aletlerden ileri geldii, ncs de araclar
dan ileri geldiidir; nitekim A r i s t o c u l a r d a n , onlarn bu aracl okluun
nedeni olarak gren gr doru olarak kabul ettikleri aktarlm tr" denirse, buna
u karl veririz; Bu kitapta bu soruya kesin kanta dayanan bir yant vermek
mmkn deildir. Bununla birlikte biz, ne A r i s t o'nun ne de Mantk Bilimine Giri
kitabnn yazar S u r ' l u P o r p h y r i u s dnda eski A r i s t o c u l a r d a n n
yapm olanlarnn kendilerine mal edilen bu gr kabul ettiklerini gryoruz. As
lnda bu adam (G a z z 1?) bilgi bakmndan onlarn dzeyinde bile deildir. Bence,
onlarn benimsedikleri ilkelere gre, okluun nedeni, bu nedenin, yani araclarn,
yatknlklarn ve aletlerin toplamdr. Biz btn bunlarn nasl bir tek varla dayan
dklarn ve ona bal olduklarn aklamtk; nk onlardan her biri, okluun ne
deni olan salt birlik saye.sinde var olm utur. yle grnyor ki, ayrk akllarn okluunun nedeni, onlarn tabiatlarnn farkl olmasdr. Bu farkllk/ dolaysyla onlar,
lk lke'yi kavrarlar ve bu lkeden, znde bir tek fiil olduu halde, bu fiili kabul
edenlerin okluu dolaysyla ok olan birlii elde ederler. Bu durum, bir tek baka
nn buyruunda bir ok bakanlarn bulunmasna ve bir tek sanatn bir ok sanatlar
kapsamna almasna benzer. Bu konuyu bir baka yerde ele alacaz. Eer bu konuda
baz eyler akla kavumusa, ne al! Aksi takdirde, vahye ba vurmak gerekecektir.
Farklln bu drt nedenden ileri geldii aktr; nk gk krelerinin farkll
, hareket ettiricilerinin, suretlerinin, varsa, maddelerinin alem zerindeki zel
fiillerinin - her ne kadar flozoflarca gk kreleri bu fiiller iin var olmamlarsa da farkllndan ileri gelmektedir./ ncelikle ayalt alemdeki basit cisimlere ilikin fark
lla gelince, bu farkllk, ate ile topran, ksaca ztlarn farkll gibi, maddenin
farkllna ve onun, kendisini hareket ettiren gk cisimlerine nazaran, farkl uzaklk
larda bulunmasna dayanmaktadr. Biri varln, teki yokluun f'ili olan iki byk
hareketin farkl olmasnn nedeni ise, Kevn ve Fesd (Oluma ve Bozulma - Generatio et Corruptio) adl kitapta akland z e r e , g k cisimlerinin ve onlann
hareketlerinin farkl olmasdr; nk gk cisimlerinin oluturduu farkllk, aletlerin
farkUlndan ileri gelen farkhha benzer. Bu durumda, A r i s t o'ya gre, bir tek
f'ilden kan okluun nedenleri tr ve bu neden, yukarda sz edilen anlamda, yani birin okluun nedeni olmas anlamnda. Bir olana baldr./ Ayalt alemdeki
47.

Oluma ve bozulmama gk krelerinin dnleri srasnda gk ekvatoruna yak


lap, uzaklamalaryla ilgili olduu konusunda bkz., Aristo, De Generatione e t
Corruptione, II, 10. 336a, 32 - 336b, 24.

-137.

424

eylerde bulunan farkllk, drt nedenden, yani f'illerin, maddelerin, aletlerin ve


fiillerin lk F ilden kmasn salayan ve aletlere benzer bir durumda olan araclarn
farkl olmalarndan ileri gelmektedir. Edilginlerin farkllndan ve farkl eylerin
birbirlerinin nedenleri olmasndan ileri gelen farklla rnek olarak rengi verebiliriz;
nk havada oluan renk cisimde oluan renkten; grme yetisinde,yani gzde oluan
renk havada oluan renkten,-ortak duyu da oluan renk gzde oluan renkten; hayalgcnde oluan renk ortak duyuda oluan renkten;/ anmsama ve bellek gcnde
oluan renk de hayalgcnde oluan renkten farkldr.
te btn bunlar. Psikoloji Kitab'nda (Kitb en-Nefs) aklanmtr.

48.

D alg yetilerinden elde edilen izlenimler i alg yetilerinde giderek daha fazla
soyutlanrlar ve baka izlenimlerle ilikiye sokulurlar. Bu nedenle, aralarnda
alg bakmndan farkhiklar mevcuttur. Szgelii, gzn alglad renk, ortak
duyunun alglad renkten farkhdr. Aristo ve bn Sn'ya gre, biz bu ortak
duyu sayesinde, grdmz beyaz nesnenin, yalnzca beyaz bir nesne olmayp,
onun belli bir kii ya da algc olduuna da karar veririz. Bkz., Aristo, D e A n ima, III, 1. 425b, 14 - 2 1 , A vicen n a's D e A n im a, ss. 152, 163.

138-

427

DRDNCTARTIMA
FLOZOFLARIN, ALEMN YARATICISININ VARLIINI
KANITLA^/IA KONUSUNDAK YETERSZLKLERNN
AIKLANMASI
Gazz

der ki :

Deriz ki : nsanlar iki zmreye ayrlr. Birinci zmre, geree sahip olan
lardr (Ehl e lH a k k ). Bunlara gre, alem sonradan yaratlmtr. Bunlar, sonra
dan yaratlm olann, kendiliinden var olmayp, bir yaratcya muhta ol
duunu zorunlu olarak bilirler. Bunlarn grlerinin akla uygunluu, yaratc
hakkndaki ileri srdkleri hususlarda yatmaktadr. teki zmreyi ise, D e h rt1 e r oluturm aktadr. Onlara gre, alem, olduu biimiyle, ncesizdir. Dolay
syla onlar, alemin bir yaratcs olduunu kabul etmemilerdir. Gerek kant
bunun geersizliini gsteriyorsa da, onlarn inanlar anlalr bir durumdadr.
Filozoflara gelince, bunlar, alemin ncesiz olduunu ileri srdkleri halde,
onun bir yaratcsnn bulunduunu kabul etmilerdir. Bu gr, ileri srld
biimiyle, eliik olup, bunu geersiz klmaya gerek yoktur.
Derim ki :
428

429

Dorusu, filozoflarn gr, d aleme ilikin kantlar ynnden teki iki grten daha ak bir biimde anlalmaktadr./nk f'il iki snftan olumaktadr:
Bunlardan birincisi, fiilinin ilitii eserin fiilin var oluu annda, kendisinden kt
f'il snfdr. Bir yapnn, var olmasyla, artk yap ustasna gereksinmesi bulunmad
gibi, bir eserin de var oluu tamamlannca, artk, bir f'ile gereksinmesi kalmaz. kinci
f'il snf ise, kendisinden esere iliik olan yalnzca bir fiilin kt ve bu eserin de,
ancak fiilin kendisine ilimesiyle var olduu f'il snfdr. Bu f'ilin zellii, fiilinin o
eserin varlyla birlikte bulunmasdr. Baka bir deyile, bu fiil yok olunca, eseri de
yok olur ; bu fiil var olunca, eseri de var olur, yani her ikisi srekli olarak birlikte
bulunur. Bu f il, f il olma ynnden, birincisinden daha stn ve f'il olmaya daha
layktr; nk o, eserini var eder ve onu korur. teki f'il ise, eserini var eder, fakat
var ettikten sonra onu korumak iin baka bir f'ile gerek duyar. Harekete ve varlk
lar ancak harekette sz konusu olan nesnelere oranla hareket ettirenin durumu ite
byledir. Filozoflar, hareketin f'ilin bir fiili olduuna ve alemin varhnn da ancak
hareketle tamamlandna inandklar iin, yle derler : Harekelin f'ili alemin de
f'ilidir. Eer onun fiili bir n iin hareketten/yoksun kalsa idi alem yok olurdu.
Onlar yle bir tasm yaparlar: Alem bir fiildir ya da varl bir fiile bal olan bir
nesnedir. Her fiilin, varl dolaysyla, var olan bir f'ilinin bulunmas gerekir. Onlar
buradan u sonuca varrlar: Alemin, varl dolaysyla, var olan bir f'ili bulunmak
tadr. Alemin f'ilinden kan fiilin sonradan var olduunu gerekli gren kimse yle
der: Alem ncesiz bir f'il tarafndan sonradan yaratlmtr, ncesizin fiilinin nce
siz olduunu ileri sren kimse ise yle der: Alem ezelden beri ncesiz olan ve nce
siz bir fiili bulunan, yani ba ve sonu bulunmayan bir f'il tarafndan sonradan yara
tlm tr; ancak, alem, onu ncesiz olmakla nitelendiren bir kimsenin dnd gibi,
kendi z dolaysyla ncesiz bir varlk deildir.

139-

G a z z 1?, filozoflar adna cevap vererek, der ki:

430

431

yle denebilir: Alemin bir yaratcsnn bulunduunu sylediimizde,


bifndan terzi, dokumac ve yap ustas trnden f iller snfnda grdmz gi
bi, bir eyi yapmaz iken yapan, seme zgrlne sahip bir f'ili deil, tersi
ne, varlnn nedeni bulunmayan, fakat kendisinden bakasnn varlnn ne
deni olan anlamnda lk lke adn verdiimiz alemin nedenini anlyoruz. te
bu anlamda biz ona yaratc adn veriyoruz./Varlnn bir nedeni bulunmayan
bir varl ortaya koymak iin kesin kant getirmek kolaydr. nk biz deriz
ki: Alem ve onda bulunan varlklarn ya bir nedeni vardr ya da yoktur. Eer bir
nedeni var ise, ya bu nedenin de bir baka nedeni bulunmaktadr ya da bulun
mamaktadr. Nedeninin nedeni konusunda da durum byledir. Durum byle olunca, ya sonsuzca bir zincirleme sz konusudur ki, byle bir ey imknszdr,
ya da bu nedenler bir noktada son bulacaktr, tte bu son neden, varlnn ne
deni bulunmayan ilk Neden'dir ki, biz buna lk lke adn vermekteyiz. Eer
alem, herhangi bir nedeni bulunmakszn, kendiliinden var olsayd, bylece lk
lke ortaya km olurdu [alemin kendisinin lk lke olduu ortaya km
olurdu]; nk biz, lk llke'den yalnzca, bir nedeni bulunmayan ve zorunlu olarak var olan bir varl anlyoruz. Bununla birlikte, lk lke nin gkler olmas
mmkn deildir; nk bunlar sayca oktur ve birlik kantna aykrdr. Dola
ysyla bunun geersiz olduu, bu ilkenin nitelii incelendiinde aka ortaya
kar. Bu ilkenin bir tek gk, bir tek cisim, bir tek gne vb. olduunu syle
mek mmkn deildir; nk btn bunlar cisimdir; cisim ise madde ve suretten
bilemitir. Oysa lk lke nin bileik olmas mmkn deildir./ Bu husus ta ikinci bir inceleme ile bilinir. Buradaki amacmz, varlnn nedeni bulunmayan
bir varln zorunlu olarak var olmas ve bunun da herkese kabul edildiini
gstermektir. Burada anlamazlk, yalnzca sfatlar konusundadr. Bizim lk ll
ke'den anladmz ite budur.
Derim ki:

432

Bu gr, her ne kadar ikna edici gibi grnyorsa da, aslnda doru deildir;
nk "neden" deyimi u drt nedene ortak olarak verilen bir isimdir. Bu drt neden
f 'il, suret, m adde ve ama (gaye)'dir. te bu nedenle, filozoflarn yant yukarda sz
edildii gibi olsayd, bu yant salksz bir yant olurdu. nk onlara, alemin bir ilk
nedeninin bulunduunu sylerken, hangi nedeni anladklar sorulabilir. Eer bundan
fiilinin ba ve sonu bulunmayan ve eseri fiili olan f'il bir nedeni anladklarn syler
lerse, onlarn grlerine gre, bu yant dorudur ve daha nce de sylediimiz gibi,
hi kimsenin kar kamayaca bir yanttr. Fakat, bundan suri nedeni anladklarn
sylerlerse, buna, "alemin suretinin kendi iinde bulunduunu mu varsayyorsunuz?
diye kar klr. Eer "maddeden ayr bir sureti amaladk" derlerse, onlarn bu sz kendi grlerine uygun olur./ Eer "maddi bir sureti amaladk" derlerse, onlarca
[lk ]llke herhangi bir cisimden farkl bir ey deil demektir ki, aslnda onlar byle bir
ey sylememektedirler. Ayn ekilde, onlar bu lk Neden'in bir amaca ynelik bir
neden olduunu ileri srerlerse, bu da yine onlarn kendi ilkelerine uygun bir yant olur. Grdnz gibi, bu grte bir takm olaslklar bulunduuna gre, nasl olur da
bu, filozoflarn bir yant olarak kabul edilebilir?

140

G a z z l?'n in , "varlnn bir nedeni bulunmamas, fakat kendisinden baka


snn bir nedeni olmas anlamnda biz ona lk lke adn veririz" biimindeki sz de
salksz bir szdr. nk byle bir isim, ilk gk kresine ya da btnyle ge ve
genel olarak nedeni bulunmad varsaylan her trden varlklara verilebilir. Durum
byle olunca, bu inanla D e h r t l e r i n inanc arasnda hibir fark kalmaz.
G a z z iTnin filozoflardan naklen, "varlnn nedeni bulunmayan bir varla
kesin kant getirmek kolaydr" biimindeki sz de yine salksz bir szdr; nk
bu durumda drt nedenin ayrntl olarak belirlenmesi ve bunlardan her birinde nede
ni bulunmayan bir balangcn bulunduunun; baka bir deyile, f'il durumunda
433 olan nedenlinin bir ilk F ile, suri nedenlerin bir ilk surete,/ maddi nedenlerin bir ilk
maddeye ve amal (g'i) nedenlerin de bir ilk amaca kadar uzandnn aklanmas
gerekir. Bundan sonra geriye, bu son drt nedenin bir lk Nedene kadar uzandn
aklamak kalmaktadr. Oysa btn bunlar, G a z z l''nin filozoflardan aktard bu
szden aka anlalmamaktadr. Nitekim onun, bir lk Neden'in bulunduunu ak
larken, syledii, "nk biz deriz ki: Alem ve lemde bulunan varlklarn ya bir ne
deni vardr ya da bir nedeni yoktur..." biimindeki sz de salksz bir szdr. n
k neden deyimi ortaklaa olarak kullanlan bir deyimdir. Ayn ekilde, nedenlerin'
sonsuza dek uzayp gitmesi de, filozoflara gre, bir bakmdan imknsz, bir bakmdan
da zorunludur. nk onlara gre, bu sonsuza dek uzayp gitme, z bakmndan ve
nce gelenin sonra gelenin bir koulu olmas dorultusunda olduu takdirde, im kn
sz; bir Uk f'il bulunduu halde, ilintili ve dngsel olduu ve nce gelenin sonra434 kinin bir koulu olmad takdirde ise, imknsz deildir./ Bu kinciye, yamurun bu
luttan, bulutun buhardan ve buharn da yine yamurdan olumasn rnek olarak
gsterebiliriz. nk bu durum, onlara gre, sonsuza dek dngsel olarak srp gider.
Fakat bunun byle olmas, bir lk Neden'den dolay zorunludur. Ayn ekilde, insa
nn insandan olumas da sonsuza dek devam edip, gider; nk, onlara gre, bu gibi
durumlarda nce gelenlerin varl sonrakilerin koulu olmayp, burada sz konusu
olan koul, byk bir olaslkla, onlardan bazlarnn yok olmasdr. Onlara gre, bu
tr nedenler, ncesiz olan bir lk Nedene kadar uzanrlar ve bu nedenlerden her birin
deki hareket, son nedenlinin var oluu annda, bu lk Nedende son bulur. Szgelii,
S o k r a t e s , E f l a t u n ' u meydana getirdiinde, filozoflara gre, en uzak hareket
ettirici ya gk kresi, ya nefs, ya akl, ya hepsi birden, ya da yce Tanrdr. te bu
nedenle A r i s t o yle demektedir: nsan, insanla gne birlikte meydana ge435 tirir.^'^^yA ka anlalmaktadr ki, gne hareket ettiricisine doru ve hareket et
tiricisi de, lk lke'ye doru ykselir. O halde, gemi insan, gelecek insann varl
nn bir koulu deildir. Nitekim bir sanatkr, eitli aletlerle birbirini izleyen zaman
larda birbirinin pei sra bir takm sanat eserleri meydana getirip, bu aletleri daha
baka bir takm aletlerle ve bunlar da baka aletlerle yaptnda, bu aletlerin birbirin
den meydana gelmi olmas ilintili bir durum olup, bunlardan hibiri yaplan eserin
varlnn koulu deildir. Onun varlnn koulu, yalnzca, dorudan doruya mey49.

Kr., Aristo, M eta fizik , XII, 5. 1071a, 13 - 16. Aristo burada neden sayyor:
1. nsandaki unsurlar, 2. bir d neden, szgelii, baba ve 3. gne ve gnein
bask yrngesi. Metne uygun para ise F izik, II, 3. 194b, 13'te yer almaktadr:
"nsan meydana getiren, insanla gnetir".

- 141.

436

437

438

dana getirilen eserle balantl olan ilk alettir. Tpk sanat eseriyle dorudan doruya
balantl olan aletin bu sanat eserinin varl iin zorunlu olduu gibi, baba da ou1un varl iin zorunludur. Bu aletin yapld alet ise, dorudan doruya balantl
olduu aletin var olmas iin zorunlu olup, yaplan eserin var olmas iin ancak ilinti
li olarak zorunludur. te bu nedenle, nceki aletin yok olmas, sonraki ncekinin
maddesinden yapld takdirde, sonrakinin varlnn koulu olabilir./ Szgelii,
bir insan, yok olmu bir insandan nce, onun bitki ve bitkinin de sperm ya da ana
rahmindeki kan olmas yoluyla meydana gelir. Bu konuya daha nce deinmitik.
Nedenlerin zleri bakmndan sonsuza dek uzayp gitmesini mmkn grenler, D e hr i 1 e r d i r. Bu gr kabul eden kimsenin, f'il bir nedenin varln kabul etmeme
si gerekir. Oysa filozoflar arasnda f'il bir nedenin varl konusunda hibir ayrlk
yoktur.
G a z z 1 'nin, "eer alem, kendiliinden, bir nedeni bulunmakszn var ol
sayd, lk lke aka ortaya km olurdu" biimindeki szyle D e h r .l e r i n ve
bakalarnn nedeni bulunmayan bir lk llke'nin varln kabul ettiklerini ve onlarn
ayrlklarnn yalnzca bu llkede toplandn sylemek istemektedir. Sz gelii,
D e h r t l e r, bu llke'nin evrensel gk kresi olduunu; bakalar ise, gk kresinin
dnda kalan bir ey ve gk kresinin de nedenli olduunu sylerler. Bu sonuncular,
iki zmreye ayrlrlar. Bunlardan bir zmre, gk kresinin yaratlm bir fiil olduunu;
teki zmre ise, ncesiz bir fiil olduunu ileri srer./ Bu aklama, D e h r"M e r ve
bakalarnn ortaklaa olarak kabul ettikleri bir aklama olduu iin, G a z z i t ,
"evet, lk llke'nin gkler olmas mmkn deildir; nk gkler sayca oktur ve do
laysyla birlik kantna aykr dmektedir" der.
G a z z l bu szyle, tpk ordudaki dzenden onu yneten kumandann bir
tek olduunun aka anlalmas gibi, alemde bulunan dzenden de onun dzenleyi
cisinin bir tek olduunun aka anlaldn anlatmak istemektedir. Aslnda btn
bunlar doru szlerdir.
Yine G a z z 1 1 diyor ki: "O nun bir tek gk, bir tek cisim, bir tek gne ya da
baka bir ey olduunu sylemek te mmkn deildir; nk btn bunlar cisimdir;
cisim ise, madde ve suretten bileiktir, oysa lk llke'nin bileik olmas mmkn
deildir".
Derim ki : G a z z l'n in , "her cisim madde ve suretten bileiktir" sz, ancak
buradaki madde, deyimi ortak bir deyim olarak kullanld takdirde, filozoflarn gk
cismi ile ilgili grlerinde yer alabihr. Nitekim bu gr yalnzca 1 b n S 'n ileri
srmektedir; nk filozoflara gre, madde ve suretten bileik olan her ey,/ evin ve
dolabn sonradan yaratlm olmas gibi, sonradan yaratlmtr. Oysa onlarca gk, bu
biimde sonradan yaratlm bir ey deildir. te bundan tr, onlar, gn ncesiz
olduunu, yani varlnn ncesizle birlikte bulunduunu sylemilerdir. nk, on
lara gre, yok olmann nedeni madde olduundan dolay, yok olmayan, maddeye
sahip bir ey olmayp, basit bir nesnedir. Bu gk cisimlerinde var olma ve yok olma
bulunmuyorsa, bunlarn madde ve suretten bileik olmas gerekmez; nk asl olan,
duyumlamada olduu gibi, cismin varlk bakmndan bir tek olmasdr. Eer bu cisim
lerin yok olmalar sz konusu deilse, onlarn basit olduklarna ve maddenin cisim
olduu sonucuna varrz. Aslnda gk cismi yok olmadna gre, bu durum ondaki
maddenin fiilen var olan bir cisim olduunu ve onda bulunan nefsin bu cisme m uhta

.142

439

440

olmadn gstermektedir; nk canllarn cisimlerinin nefse muhta olmalarnn ak


sine, bu cisim srekli olarak var olmak iin nefse m ahta deildir. Bu cisim, nefse, an
cak varlnn zorunlu olarak nefse sahip olmasna bal olmasndan dolay deil, s
tn olan varln zorunlu olarak stn bir durumda olmasndan tr, m uhtatr. Ni
tekim nefs sahibi olan, nefs sahibi olmayandan daha stndr. Filozoflar arasnda
gk cisimlerinde tz gcnn bulunmad konusunda hibir gr ayrl yoktur.
Bundan dolay/ oluan cisimlerin aksine, gk cisimleri zorunlu olarak maddeye sahip
deildir. Ancak onlar y a T h e m i s t i u s'un da dedii gibi, surettir, ya da onlarn
ortak bir deyim olarak maddeleri bulunmaktadr. Ben derim ki: Ya onlar maddelerin
kendileridir, ya da zleri bakmndan canl maddeler olmakla birlikte, canllk dolay
syla canl deildir.
G a z z iT der ki :
Buna iki ynden cevap verilebilir: Birinci cevap yledir; Sizin grn
zn, alemde bulunan cisimlerin ncesiz olduu ve ayn zamanda onlarn bir ne
denlerinin de bulunmad sonucuna gtrmesi gerekir. Sizin, bunun geersiz
olduunun ikinci bir inceleme ile bilinebilecei biimindeki sznz ise, bu
tartmadan sonra Allah'n birlii ve sfatlarnn inkr edilmesini ele alrken
geersiz klnacaktr./
Derim ki :

441

G a z z iT bu szyle filozoflarn, Allah'n sfatlarn inkr edememelerinin bir


sonucu olarak, onlarca lk lke sfatlara sahip bir z olduu ve bu nitelikte olan bir
eyin ise ya bir cisim ya da cisimde bulunan bir g hali olduu iin, Allah'n
birliini ve Bir'in cisim olmadn kantlayamadklarndan, nedeni bulunmayan lk
lke'nin gk cisimleri olduunu sylemek zorunda kaldklarn anlatmak istemekte
dir. Bu gr G a z z li'n in filozoflardan aktard gr benimseyen bir kimse
iin balaycdr. Oysa filozoflar, nedeni bulunmayan lk lke'nin varlna, kendile
rine mal edilen bir takm kantlarla kant getirmedikleri gibi, ne Allah'n birliine ne
de cisimliin lk lke'den kaldrlmasna kant getirmekte yetersiz kaldklarn kabul
ederler. Bu konu daha sonra ele alnacaktr./
G a z z l ^ der ki :
Bu konu ile yakndan ilgili olan ikinci cevap ta udur: Bir varsaym olarak
bu varlklarn bir nedeninin
bulunduu, bu nedenin de bir nedeninin olduu,
bu nedenin nedeninin de bir nedeninin bulunduu ve bu durumun sonsuza dek
gittii ortaya konm utur.
Sizin, sonsuz sayda nedenlerin kabul edilmesinin imknsz olduu, bi
iminde bir sz sylemeniz doru deildir; nk biz size yle bir soru ynel
tebiliriz: "Acaba siz bunu hiDir arac bulunmakszn zorunlu olarak m, yoksa
bir arac dolaysyla m biliyorsunuz?" Byle bir zorunluluu ileri srmeniz
mmkn deildir. Sizin akl^ incelemeye dayal olarak ileri srdnz hibir
yntem, gk krelerinin ncesi bulunmayan dnlerini mmkn grdnz
iin, geerli deildir. Eer sonsuz sayda eylerin gereklemesi mmkn ol
sayd, bunlardan kimilerinin kimilerine neden olmas imknsz olmaz ve onlarn
en son noktada nedenlisi bulunmayan bir nedenlide son bulmas; teki ynde

- 143

442

443

ise nedeni bulunmayan bir nedende son bulmamas mmkn olurdu. Nitekim
gemi zamanm bir sonu vardr ki, bu da iinde bulunduumuz andr; oysa bu
zamann bir balangc bulunmamaktadr. Eer gemi olgularn ne u anda
birarada ne de kimi anlarda var olmadklarn; yokun sonluluk ve sonsuz
lukla nitelendirilemeyeeeini ileri srerseniz, byle bir eyi bedenlerden ayrlan
insan nefsleri konusunda da kabul etmeniz gerekir; nk sizce, insan nefsleri
yok olmazlar. Bu nedenle bedenden ayrlm olan nefslerin sayca sonu yoktur;
nk sperm ncesiz olarak insandan; insan da spermden meydana gelir ve bu
durum sonsuzca devam edip gider./ Ayrca len her insann geriye nefsi kalr ve
bu nefs say bakmndan kendisinden nce, kendisiyle birlikte ve kendisinden
sonra len kimsenin nefsi olmayp, aslnda btn bu nefsler tr bakmndan
birdir. Dolaysyla sizce, her anda sayca sonsuz nefsler bulunmaktadr.
Buna karlk yle denebilir: Nefslerin birbirleriyle balantlar olmad
gibi, onlarn ne tabiatlar ne de durumlar bakmndan bir dzenleri vardr. Biz
ancak cisimler gibi, durum lan bakmndan bir dzenleri bulunan sonsuz sayda
varlklarn bulunabileceini imknsz grrz; nk bu varlklar ya biri teki
nin zerinde olmak zere dzenlenmitir ya da onlarn nedenler ve nedenliler
gibi tabiatlar bakmndan bir dzenleri bulunmaktadr. Oysa nefslerin durumu
byle deildir.
Deriz ki: Durum konusundaki bu yargnn benimsenmesi, kartnn be
nimsenmesinden daha uygun deildir. O halde, neden, bu iki olaslktan zellik
le birini setiniz. Bu iki olasl birbirinden ayran kant nedir? "Aslnda sonu
bulunmayan bu nefsler bir dzenden yoksun deillerdir; nk bunlardan kimi
lerinin varl kimilerinden ncedir" diyen bir kimsenin szn nasl reddeder
siniz? Gemi gn ve gecelerin bir sonu yoktur; eer her gn ve gece bir tek
nefsin var olduunu dnrse, u anda onlardan var olanlarn toplam sayca
sonsuz olup, birbirleri peisra bir dzen iinde var olmulardr.
Neden hakknda ancak u sylenebilir: Neden, tabiat bakmndan neden
liden ncedir. Nitekim onun, mekan bakmndan deil, z bakmndan neden
linin stnde yer ald da sylenir. Byle bir ey, zamandaki gerek ncelik
hakknda imknsz olmadna gre, tabi znl ncelik hakknda da im kn
sz olmamas gerekir. O halde filozoflar, varlklarn zaman bakmndan sonsuzca
birbirlerinden nce bulunduklarn mmkn grdkleri halde, nasl oluyor da ci
simlerin mekan bakmndan sonsuzca birbirlerinin stnde yer aldklarn
mmkn grmyorlar?/ Byle bir ey temelsiz ve yetersiz bir yargdan baka
bir ey deildir.
Derim ki ;
G a z z l'n in , "fakat belki de onlarn bir nedeni, nedenin nedeninin de bir
nedeni vardr ve bu durum sonsuzca srmektedir... akl incelemeye dayal olarak ileri
srdnz hibir yntem, gk krelerinin ncesi bulunmayan dnlerini mmkn
grdnz iin, geerli deildir" biimindeki sznn ortaya kard gle daha
nce cevap vermi ve yle demitik: Filozotlar sonsuz sayda nedenlerin ve nedenli
lerin varln kabul etmezler; nk bu durum, nedeni bulunmayan bir nedenlinin
varlna iletir ve nedenlilerin, dz bir dorultuda, hep birlikte ve sonsuz sayda

144-

444

maddelerde deil, dngsel bir biimde ncesiz bir nedenden tr ilintili olarak
meydana gelmeleri gerekir.
G a z z I n in , b n S n 'dan aktard "onun sonsuz sayda nefslerin var
ln mmkn grd; bu durumun ise ancak bir durumu bulunan nedenlerde im
knsz olduu biimindeki szne gelince, bu doru bir gr deildir ve filozoflar
dan hibiri byle bir gr ileri srmemitir. Bu grn imknszl, bizim filozof
lardan aktarm olduumuz genel kanttan da aka anlalmaktadr. Dolaysyla bu
varsaymdan, yani sonsuz saydaki nefslerin fiilen var olduklar grnden G a z z it nin kard sonu, filozoflar balamaz. te bundan dolay, nefslerin, bireylerin
oalmasyla oaldn ve kalc olduunu syleyen kimse, ruh - g (tensuh)
grn ileri srm olur.
G a z z ITnin, "filozoflar, varlklarn zaman bakmndan sonsuzca birbirlerinden nce bulunduklarn mmkn grdkleri halde,/ nasl oluyor da cisimlerin mekan
bakmndan sonsuzca birbirlerinin stnde yer aldklarn mmkn grmyorlar? By-'
le bir ey temelsiz ve yetersiz bir yargdan baka bir ey deildir" szne gelince, bu
iki olaslk arasndaki ayrlk, filozoflara gre, apaktr nk sonsuz saydaki
cisimlerin birarada bulunduunu kabul etmek, sonu bulunmayanlarn bir btn
olarak bulunmasn ve onlarn fiilen var olmalarn gerektirir. Oysa byle bir ey
imknszdr. Aslnda zaman, bir duruma sahip deildir, dolaysyla sonsuzca birbir
lerinden nce gelen cisimlerin varl, sonsuz olann fiilen varln gerektirmez.
Filozoflarca imknsz olan da ite budur.
G a z z 1?, filozoflar adna cevap vererek, der ki :
yle denebilir: Sonsuzca uzanan nedenler dizisinin imknszlna kesin
kant olarak yle denir; Nedenler dizisinde bireylerden her biri kendi z ba
kmndan ya mmkndr ya da zorunludur. Eer zorunlu ise, bir nedene muh
ta deildir. Eer mmkn ise, dizinin btn imknla nitelenmi demektir; her
mmkn ise, kendi zne eklenmi bir nedene m uhtatr; dolaysyla dizinin
btn de bu dizinin dnda kalan bir nedene m uhtatr.
Derim ki :

445

446

G a z z I*! nin filozoflardan aktarm olduu bu kant eski filozoflarn yn


temlerinin en iyisi olarak felsefeye sokan ilk kii I b n S n 'dr; nk b n S*n
ya gre,/ bu kant var olan nesnenin tznden ileri geldii halde, eski filozoflarn bu
kanta ilikin yntemleri, lk llke'ye bal olan ilintilere dayanmaktadr. Bu kant
i b n S t n kelamclardan almtr; nk kelamclara gre, varolann mmkn ve
zorunlu olmak zere iki blme ayrld hususu, kendiliinden bilinen bir husustur.
Onlarca, mmknn bir f'ilinin bulunmas zorunludur; lem ise, btnyle mmkn
olduuna gre, onun f'ilinin zorunlu varlk olmas gereklidir. te bu, E a r*! 1 e r d e n nce Mu'tezilenin inancdr. Onlarn, alemin btnyle mmkn olduu biimin
deki grleri bir yana braklrsa, bu inan gzel bir inan olup, hibir yanllk ta
mamaktadr, nk alemin btnyle mmkn olduu hususu, kendiliinden bilinen
bir ey deildir. Bylece b n S n a b u gr genelletirmek istemi ve, G a z z l Tnin de szn ettii gibi, mmknden bir nedeni bulunan eyin anlaldn ileri
srmtr. Bu anlay kabul edilecek olsa bile, b n S t n a b u blmlemeden / ama
lam olduu sonuca ulaamaz; nk var olan nesneyi ncelikle bir nedeni bulunan

- 145-

447

ve bir nedeni bulunmayan biiminde ikiye ayrmak da kendiliinden bilinen bir ey


deildir. Ayrca nedeni bulunmayan nesne de, mmkn ve zorunlu olmak zere, iki
blme ayrlmaktadr. Eer biz mmknden gerek mmkn anlarsak, bu durum,
nedeni bulunmayan bir zorunluya deil, zorunlu bir mmknn varlna iletir. Eer
biz mmknden, zorunlu olduu halde, nedeni olan anlarsak, bu durum ancak nede
ni bulunann bir nedeninin bulunaca sonucunu gerektirir. Bylece bu nedenin bir
baka nedeninin bulunduunu ve bu durumun sonsuza dek devam edip gittiini ka
bul etmemiz mmkndr. Dolaysyla b n Sl*n a'nn , nedeni bulunmayann kar
sna koyduu mmknden gerek mmkn anlalmadka, burada sz konusu olan
mmkn, nedeni bulunmayan bir varlkta-ki, filozoflarn zorunlu varlktan anladkla
r da budur- son bulmaz;nk bu mmkn varlklarda sonsuza dek uzanan nedenlerin
bulunmas imknszdr.
te yandan, mmknden nedeni bulunan zorunlu nesneler anlalyorsa, daha
nce bu durumun sonsuz sayda nedenlerin imknsz olduu, gerekte mmkn olan
varlklarda aka ortaya konduu gibi aka ortaya konmamtr. Nitekim bugn
de bir nedene muhta olan zorunlu bir varln bulunduu aklk kazanmamtr.
Bylece bu varsaym, ancak mmknlerin toplamnda sz konusu olan eyin, neden
ve nedenliden meydana gelen zorunlu varlklarn toplamnda sz konusu olduu
aka ortaya konmadka, dizinin, nedeni bulunmayan zorunlu bir varlkta son bulmasn gerektirir.,
G a z z i t der ki:
Deriz ki: Mmkn ve zorunlu szckleri ak olmayan szcklerdir. An
cak bunlar, zorunludan varlnn bir nedeni bulunmayan ve mmknden de
varlnn bir nedeni bulunan anlald takdirde, aklk kazanr. Eer anla
lan bu ise, tekrar bu szcklere dnelim ve yle diyelim: Her bir nesne zne
eklenmi bir nedeni bulunduu anlamnda mmkndr. Oysa bu tr nesnelerin
meydana getirdii btn, kendi dnda zne eklenmi bir nedeni bulunmad
anlamnda mmkn deildir. Eer mmkn szcnden bizim anladmz d
nda baka bir anlam amalanrsa, byle bir ey kavranamaz. Eer, "bu durum
zorunlu varln mmkn varlklarla varln srdrd sonucuna gtrr; oysa
byle bir ey imknszdr denirse, yle deriz: Eer siz, zorunlu ve mmknden
bizim anladmz anlyorsanz, aslnda varlmak istenen sonu budur. Dolay
syla biz, byle bir eyin imknsz olduunu kabul etmiyoruz. Byle bir eyin
imknsz olduunu sylemek, yle sylemee benzer: ncesizin sonradan ya
ratlmlarla varln srdrmesi imknszdr; nk filozoflara gre, zaman ncesizdir; te yandan, gk krelerinin tek tek btn dnleri sonradan yaratl
m olup, balanglan vardr; btnn ise balangc yoktur. O halde balangc
olmayan ey, balangc olanlarla varln srdrebilir. Dolaysyla tek tek bi
rimlerin balanglannn bulunduunu sylemek doru olduu halde, btnn
balangcnn bulunduunu sylemek doru deildir. Ayn ekilde mmknler
dizisinde bulunan her bir nesnenin bir nedeninin bulunduu sylenebildii hal
de, btnn bir nedeninin bulunduu sylenemez. Dizideki her bir nesne hak
knda doru olan eyin btn hakknda da doru olmas gerekmez; nk dizi
deki her bir nesnenin bir tek olduu, bir blm ve bir para olduunu syle-

-146

448

mek doru olduu halde, byle bir eyi btn hakknda sylemek doru deildir./ Szgelii, yeryznn belirlemi olduumuz her bir paras gndz gne
le aydmlanr, geceleyin ise karanr. Filozoflara gre, bunlardan her biri yok iken
sonradan yaratlmtr, yani bir balangca sahiptir; btnn ise, bir balangc
yoktur. Dolaysyla drt unsurun suretlerinin oluturduu balangc olmayan
yaratklarn varln mmkn gren kimsenin, sonsuz sayda nedenlerin varl
n inkr etmesinin de mmkn olmad aka ortaya kmaktadr. Bundan, fi
lozoflarn, bu glk dolaysyla, lk lke'yi kantlayamayacaklar sonucu orta
ya kar. Onlarn ayrlklar salt kendi grlerini kabul ettirme abalarnn bir
sonucudur.
Derim ki;

449

450

Sonsuz sayda mmkn nedenlerin varln kabul etmek, f'ili olmayan bir
mmknn varln kabul etmeyi gerektirir. Sonsuz sayda nedenleri bulunan zorunlu
nesnelerin varln kabul etmek ise, nedeninin bulunduu kabul edilen bir eyin ne
deninin bulunmad sonucunu gerektirir ki, bu gr dorudur. Ancak bu nitelikteki
nedenlerin dourduu imknszlk mmkn tabiatnda bulunan nedenlerden ileri gel
memektedir. te bundan dolay b n S i n a nn benimsedii bu gr, bir kimse
bir kant olarak benimseyip, mmkn varlklar da bu biimde ele almak isterse, bu
mmkn varlklarn kendilerinden nce gelen bir takm nedenlerinin bulunmas zo
runlu olur. Eer bu nedenler de mmkn ise, onlarn da bir takm nedenlerinin bulunmas ve bu durumun sonsuzca uzamas gerekir./ Eer bu durum sonsuzca zyorsa,
ortada bir neden yok demektir; o halde mmknn varlnn bir nedeninin bulunma
mas gerekir. Byle bir ey ise imknszdr. Dolaysyla bu durumun, zorunlu olan bir
nedende son bulmas gerekir. Eer bu durum zorunlu bir nedende son buluyorsa, bu
zorunlu nedenin ya bir nedenden dolay ya da nedensiz olarak zorunlu olmas gerekir.
Eer bir nedenden dolay zorunlu ise, [bu nedenin de bir nedeninin bulunmas ve bu
durumun sonsuzca devam edip gitmesi gerekir]. Eer nedenler sonsuzca devam edip
gidiyorsa, bir nedenden dolay var olduu kabul edilen eyin nedensiz olarak var ol
mas gerekir. Oysa byle bir ey imknszdr. O halde bu durumun bir sebebe dayan
makszn, yani kendiliinden zorunlu olan bir nedende son bulmas gerekir. Zorunlu
varlk, zorunlu olarak, bundan baka bir ey deildir. Bu trden ayrntl bir akla
ma ile, kant doruluk kazanr. Eer bir kimse bu konuda I b n S n 'nn grn
kabul edecek olursa, bu gr bir ka ynden doru deildir;
Birincisi udur : Burada kullanlm olan mmkn, ortaklaa olarak kullanlan
bir szcktr. Yine burada var olann ncelikle, mmkn olan varlk/ ve mmkn ol
mayan varlk, diye ikiye blnmesi doru deildir. Baka bir deyile, bu blmleme,
var olan, var olmas dolaysyla, iine alan bir blmleme deildir.
G a z z iT n n , "herbir nesne, zne eklenmi bir nedeni bulunduu anlamn
da, mmkndr ^ oysa bu tr nesnelerin meydana getirdii btn, kendi dnda zne
eklenmi bir nedeni bulunmad anlamnda, mmkn deildir"szne gelince, G a zz it, bununla unu anlatmak istemektedir :
Filozoflar, mmkn varlktan yalnzca nedeni bulunan; zorunlu varlktan da ne
deni bulunmayan anladklarn kabul ederlerse, onlara yle denebilir : Sizin ilkeleri
nize gr, sonsuz sayda neden ve nedenlilerin bulunmas, imknsz deildir ; bu du

147 -

451

452

453

rumda btn, zorunlu varln kendisi olacaktr ; nk onlar, kendi ilkelerinin bir
sonucu olarak, parann hkmnn^tnn ve toplamn hkmnden ayn olabileceini
ileri srerler. Bu grte bir ka ynden eksiklik bulunmaktadr ; Bu eksikliklerden
birincisi udur : Filozoflar, daha nce de getii gibi, akladmz zere, neden ve
nedenliler, ister mmkn tabiatnda ister zorunlu tabiatnda olsunlar, sonsuz sayda
znl nedenlerin varln kabul etmezler./ Bu grte b n S^n 'y balayan
eksiklik konusunda yle denebilir : Eer var olan nesneyi mmkn varlk ve zorunlu
varlk diye ikiye ayrr ve mmkn varlktan nedeni bulunan ; zorunlu varlktan da
nedeni bulunmayan anlarsan, sonsuz sayda nedenlerin varlnn imknszhma
kant getirmen mmkn olmaz ; nk bu nedenlerin sonsuzca var olmalar, onlarn
nedenleri bulunmayan varlklar olmalarn gerektirir. Bylece bunlar, zorunlu varlk
lar cinsinden olurlar, zellikle ona ve onu izleyenlere gre, ncesizin, her biri sonra
dan yaratlm olan sonsuz sayda nedenlerden ibaret olmas mmkndr. Bu grte
ortaya kan eksiklik, ancak var olann, nedeni bulunmayan ve nedeni bulunan
biimde ikiye ayrlmasndan domaktadr. Eer b n
n , bizim yaptmz
ayrm kabul etseydi, bu itirazlardan hibiriyle karlamazd./
G a z z 1^'nin, "eski filozoflar, ncesizin sonu bulunmayan eylerden ibaret
olduunu kabul ederler ; nk onlarca gk krelerinin sonsuz sayda dnlerinin
bulunmas mmkndr sz yanltr ; nk ncesiz szc ortaklaa olarak hem
sonsuz saydaki diziler hem de bir tek olan ncesiz hakknda kullanlabilir.
G a z z 11, "eer, bu durum zorunlu varln mmkn varlklarda varln
srdrd sonucuna gtrr ; [oysa byle bir ey imknszdr], denirse, yle deriz :
'Eer siz, zorunlu ve mmknden bizim anladmz anlyorsanz, aslnda varlmak is
tenen sonu budur ; dolaysyla biz, byle bir eyin imknsz olduunu kabul etm i
yoruz' " biimindeki szyle filozoflarn, zorunludan nedeni bulunmayan ; mmkn
den de nedeni bulunan anladklarn ve kendisinin nedeni bulunmayan bir eyin son
suz sayda nedenlerle varln srdrmesinin imknsz olduunu kabul etmediini ;
nk bunun imknsz olduunu kabul etmesinin sonsuz sayda nedenlerin reddedil
mesi sonucunu douracan ; oysa filozoflarn zorunlu varl kabul etmelerinin bir
sav kantsama olduunu anlatmak istemektedir.
Daha sonra G a z z l^ y le diyordu : Byle bir eyin imknsz olduunu sy
lemek, yle demeye benzer : ncesizin sonradan yaratlmlarla varln srdrmesi
imkanszdr;/ nk filozoflara gre, zaman ncesizdir.; te yandan gk krelerinin
tek tek btn dnleri sonradan yaratlm olup, balanglar vardr ; btnn ise
balangc yoktur. O halde balangc olmayan ey, balangc olanlarla varhn sr
drebilir. Dolaysyla tek tek birimlerin balanglannn bulunduunu sylemek
doru olduu halde, btnn balangcnn bulunduunu sylemek doru deildir.
Ayn ekilde mmknler dizisinde bulunan her bir nesnenin bir nedeninin bulunduu
sylenebildii halde, btnn bir nedeninin bulunduu sylenemez. Dizideki her bir
nesne hakknda doru olan eyin, btn hakknda da doru olmas gerekmez ; nk
dizideki her bir nesnenin bir tek olduu, bir blm ve bir para olduunu sylemek
doru olduu halde, byle bir eyi btn hakknda sylemek doru deildir .
Bu szyle G a z z 1, nasl ki, filozoflara gre, ncesiz sonu bulunmayan ol
gularla varln srdryorsa, nedeni bulunmayann da sonsuz sayda nedenlerle var
ln srdrmesinin imknsz olmadn anlatmak istemektedir ; nk filozoflara

-148*

454

455

4.S6

gre, zaman ncesiz olup, varln sonradan yaratlm zamanlarla srdrmektedir.


Ayn biimde onlara gre, gk kresinin hareketi de ncesiz olup, bu hareketi olutu
ran dnler de sonsuzdur.
Bunun yant udur : Sayca sonsuz olmalar bakmndan sonradan yaratlm
paralardan ibaret olan bir ncesizin varl, filozoflarn ilkeleri arasnda bulunmamaktadr T ashnda^onlar, byle bir eyi en ok / inkar edenlerdir. Byle bir eyi an
cak D e h r t l e r ileri srmlerdir. nk btnn ya var olup, yok olan sonlu ya da
sonsuz bireylerden olumas gerekir. Eer btn sonlu bireylerden oluuyorsa, herkes,
cinsin var olup, yok olan bir ey olduu hususunda ayn grtedir. Eer btn son
suz sayda bireylerden oluuyorsa, D e h r l e r bunun mmkn olduunu kabul et
milerdir. Onlara gre, btnn, kendisini meydana getiren bir nedene dayanmakszn
ncesiz olmas zorunludur. Filozoflara gelince, onlar byle bir eyi mmkn grmek
le birlikte, bu tr cinslerin var olup, yok olan mmkn bireylerden olumas bakmn
dan, kendileri dnda srekli ve ncesiz bir nedenlerinin bulunmas gerekir. Bu cinsler
ncesizlii ite bu nedenden alrlar. Ayn ekilde fllozoflar, sonu bulunmayan neden
lerin varlnn imknszlnn, ncesizin sonu bulunmayan nesnelerle varlm sr
drmesinin imknszlndan doduunu da ileri srmezler. Onlar bu konuda yle
derler ; Bu alemde cins bakmndan farkl olan hareketlerin srekli olmas, zorunlu
olarak, say bakmndan bir tek ncesiz hareketin bulunduu sonucunu dourur. Par
alar bakmndan var olup, yok olan, btn bakmndan ise, ncesiz olan cinslerin
bulunmasnn nedeni, para ve btn bakmndan ncesiz bir varln bulunmasdr ki,
bu varlk gk cismidir./ Sonu bulunmayan hareketler, ancak sayt bakmndan bir tek
olan bitiik ve srekli hareketten tr, cins bakmndan sonsuz olur. te bu bir tek
bitiik ve srekli hareket, gk cisminin hareketleridir. Gn hareketi, yalnzca zihin
de, bir ok dnlerden olumaktadr. Gk cisminin hareketi, paralar bakmndan
var olup, yok olan bir ey olsa da, srekliliini ancak kimi kez hareket ettirip, kimi
kez hareket ettirmemesi mmkn olmayan bir hareket ettiriciden ; yine, bu dnyada
grdmz hareketli nesnelerde olduu gibi, hareketli olmas ynnden, kimi kez
hareket edip, kimi kez skun halinde olmas mmkn olmayan bir hareketliden al
maktadr.
Cinsler hakknda insanlar arasnda gr vardr. Bunlardan birincisi, bireyle
rinin canl olmas dolaysyla, her cinsin var olup, yok olan bir ey olduunu ileri s
renlerin ; kincisi, tabiatlarndan sonsuz saylan bireylerden olutuu aka anlal
d iin, kimi cinslerin ezeli olduunu, yani balangc ve sonunun bulunmadn
ileri srenlerin grdr. Bu kinciler de iki zmreye ayrlrlar. Bunlardan birinci
zmre yle der : Bu tr cinsler ancak sy bakmndan bir tek zorunlu nedenden do
lay srekli olabilirler ; aksi takdirde bu cinslere sonsuz zaman iinde sonsuz kez yokluk iliirdi./ te bu gr ileri srenler, filozoflardr, teki zmre ise, u inantadr :
Bu cinslerin sonsuz saydaki bireylerinin varl, onlarn ezeli olmalar iin yeterlidir.
Bu gr ileri srenler de D e h rT 1 e r d i r. Bu gr zerinde nemle durmak
gerekir. Alemin ncesiz olup, olmad, baka bir deyile, bir f'ilinin bulunup
bulunmad konusundaki btn ayrlklar bu ilkeye dayanmaktadr. Kelamclarn
ve alemin sonradan yaratlm olduunu ileri srenlerin gr, bir ucu; D e h r l e r i n
gr de teki ucu oluturm aktadr. FUozoflann gr ise, bu ikisi arasnda yer
almaktadr.

149

457

Btn bunlar kesinlikle ortaya ktna gre, " sonsuz sayda nedenlerin var
ln mmkn gren kimse, bir lk Nedenin varln kantlayamaz" sznn doru
olmad aka anlalm olur. Tersine bunun zdd, yani sonsuz sayda nedenlerin
variin kabul etmiyen kimsenin, nceiz olan bir lk Neden'i kantlayamayaca hu
susu aka ortaya km aktadr ; nk sonsuz saydaki nedenlilerin varl, ncesiz
bir nedenin varlnn zorunlu olmasn gerektirir ki, sonsuz olan ey variji! ite bu
nedenden almtr. Aksi takdirde, bireylerinden her biri yaratriTi ^ n cinslerin son
lu olmalar gerekirdi. Ancak bu yolla ncesizin sonradan yaratlmlarn bir nedeni
olmas mmkndr ve sonsuz saydaki yaratlmlarn varl da, bir tek olan ve ncesi
bulunmayan bir balangcn varln gerektirir ki, bu da O'ndan baka Tanr bulunmayan ve her eyden yce olan Allah'tr./
G a z z 1?, filozoflara ynelttii bu itiraza onlar adna cevap vererek, der k i ;
yle denebilir ; Gk krelerinin dnleri ve unsurlarn suretleri u anda
var deildir ; fiilen var olan, ancak bunlarn bir tek suretidir. Dolaysyla varl
bulunmayan nesne, varl hayalgcnde dnlmedike, sonlu olmakla da,
sonsuz olmakla da nitelendirilemez ; hayalgcnde dnlen eyin varli ise,
bu dnlen eyler birbirlerinin nedeni olsalar da, imknsz deildir ; nk
insann hayalgcnde byle bir eyi dnmesi mmkndr. Aslnda ise sz ko
nusu olan, zihinlerde var olan nesneler deil, d alemde bulunan varlklardr.
Bylece geriye, yalnzca llerin nefslerinin durumu kalmaktadr. Kimi
filozoflara gre, bu nefsler, bedenlere ilimeden nce, ncesiz olan bir tek varhk olup, bedenlerden ayrlnca da , yine bir tek varla dnrler. Dolaysyla
bunlar, sonsuzlukla nitelendirilemeyecekleri gibi, bir sayya da sahip deillerdir.
Bu konuda bakalar da yle demektedirler : Nefs, insann yapsna tabi
dir , lm ise nefsin yok olmasndan baka bir ey deildir ve nefsin, tz bak
mndan, cisim dnda bir varl da yoktur. O halde yalnzca diri olanlarn nefsleri vardr. Var olan diri varlklar sayca snrl olup, bunlarn sonluluu inkar
edilemez. Bunlardan yok olanlar ise, hayalgcnde var olduklar dnlmedike
ne sonlu ne de sonsuz olmakla nitelendirilebilirler.
Daha sonra G a z z 1* der ki :
Bunun yant udur ; Nefsler konusundaki bu gl biz, 1 b n S'Tn,
F r b 1 ve filozoflarn ileri gelenlerinden aldk ; nk / onlar, nefsin kendi
bana var olan bir tz olduuna hkmetmilerdir. Bu gr ayn zamanda
A r i s t o'nun ve ilk filozoflardan gvenilir olanlarn grdr. Bu grten yz
eviren kimseye u soruyu sorarz : Kalc olan bir eyin her anda yaratlmas
dnlebilir mi,dnlemez mi? Onlarn buna karlk "hayr" yantn verme
leri imknszdr. Eer "evet, dnlebilir'' derlerse, buna karlk yle deriz :
Eer her gn biz bir eyin yaratldn ve srekli olarak kaldn dnrsek,
kukusuz u ana dek sonsuz sayda varlklar birikmi olur. Gk kresinin
dn sonlu olsa da, bu dn srasnda srekli olan ve son bulmayan bir
varln meydana gelmesi imknsz deildir. te sz konusu olan glk bu
biimde kesinlikle ortaya konmu olur. Bu kalc olan ey, ister insann, ister
cinin, ister eytann, ister melein, isterse herhangi bir baka varln nefsi
olsun, farketmez. Her felsefi gr iin bu sonu balaycdr; nk filoflar,

458

150 -

gk kresinin sonsuz sayda dnlere sahip olduunu kabul etmilerdir.


Derim ki ;

459

G a z z ll'n in filozoflar adna verdii, "gk krelerinin gemiteki dnleri


yok olm utur; ayn ekilde, birbirlerinden oluan unsurlarn gemiteki suretleri de
yok olm utur; yok olan ey ise ne sonluluk ne de sonsuzlukla nitelendirilebilir" biimindeki yant, doru bir yant deildir. Bu konu daha nce aklanmt./
Nefsler konusunda filozoflarn inanlarna ilikin olarak G a z z l'^nin ileri
srd kukuya gelince, filozoflarn grlerinde byle bir kukuyu gerektirecek
hibir ey yoktur. Bir konudan tekine atlamak, safsataya dayanan bir fiildir.

-151

460

BENCTARTIMA
YCE ALLAHIN BR OLDUUNA VE HER BR NEDENSZ
OLAN K ZORUNLU VARLII DNMENN MKANSIZ
OLDUUNA KESN KANIT GETRP.IEKTE FLOZOFLARIN
YETERSZ KALDIKLARININ AIKLANMASI
G a z z l'? der ki ;

461

Filozoflar bu konuda iki kant getirirler. Onlar birinci kantlarnda yle


derler; Eer iki zorunlu varlk olsayd, zorunlu varlk tr her ikisi iin de sz
konusu olurdu. Kendisine zorunlu varlk denen eyin varlnn zorunluluu ya
mutlaka kendi znden ileri gelir ve bakasndan ileri gelmesi dnlemezdi;
ya da onun varlnn zorunluluu mutlaka bir nedenden ileri gelir; zorunlu
varln z bylece nedenli olur ve onun nedeni, varlnn zorunlu olmasn
gerektirirdi. Biz, zorunlu varlktan, ancak varl herhangi bir ynden bir nede
ne bal olmayan eyi anlyoruz. Onlara gre, insan tr hem Zeyd hem de Amr
iin sz konusudur. Zeyd kendi/ znden dolay deil, bir nedenden dolay in
sandr; nk Zeyd, kendi znden dolay insan olsayd, Amr insan olmazd.
O halde ite bu neden hem Zeyd'i hem de Amr' insan yapmtr. Bylece in
sanlk, insanl tayan maddenin oalmasyla oalm olur. nsanln m ad
deye iliik olmas, nedenli olup, bu nedenlilik insanhn znde bulunmamak
tadr. Zorunlu varln varlnn zorunlu olduunun ortaya konmasnda da ayn
ey sz konusudur. Eer bu zorunluluk zorunlu varln znden ileri geliyorsa
yalnzca ona aittir. Eer bu zorunluluk bir nedenden ileri geliyorsa, bu takdir
de, bu zorunlu varlk nedenli olacak ve dolaysyla zorunlu varhk olmaktan
kacaktr. Bylece, aka grlmektedir ki, zorunlu varln kesinlikle bir tek
olmas gerekir.
Derim ki :
G a z z 1'1'nin, filozoflardan aktard gr ite budur.
Daha sonra G a z z 1, filozoflar eletirerek, u yant verir :

462

Deriz ki ; Sizin "zorunlu varln, varln zorunluluu trne sahip olma


s ya kendi znden ya da bir nedenden dolaydr" sznz, bu durumuyla yanh bir blmlemeyi ifade etmektedir; nk daha nce ortaya koyduumuz
zere, varln zorunluluu deyiminde bir kapallk sz konusudur.Bu kapallk,
ancak varln zorunluluu deyiminden nedenin inkar anlalyorsa, ortadan
kalkar. Dolaysyla bu deyimi kullanarak yle diyelim; Nedeni bulunmayan ve
biri tekinin nedeni olmayan iki varln bulunmas niin imknsz olsun?
Sizin "nedeni bulunmayann ya znden ya da bir nedenden dolay bir
nedeni yoktur" sznz de yine yanl bir blmlemeyi ifade etmektedir; n
k nedenin inkr ve varln birnedeneihtiya gstermemesi, bir nedenin bulunmasn gerektirmez. O halde nedeni bulunmayann/ ya kendi znden ya da
bir nedenden dolay nedeninin bulunmadn syleyen kimsenin bu sznn
nasl olur da bir anlam olabilir? nk bizim "bir nedeni yoktur" szmz, bir
salt yokluu ifade etmektedir. Salt yokluun da bir nedeni olamaz, dolaysyla

- 15 3-

nedeni bulunmayann ne znden ne de znn dnda bir eyden dolay var


olduu sylenebilir. Eer varln zorunluluundan, zorunlu varln, varlnn
nedeni bulunmayan bir varlk olmas dnda, olumlu bir nitelie sahip olduu
nu anlyorsanz, byle bir eyi kendiliinden apak kavramak mmkn deil
dir. Bu deyimin anlam, zorunlu varln, varlnn bir nedeninin bulunmama
sdr. Byle bir ey ise, salt yokluu ifade etmekte olup, onun ne kendi zn
den ne de bir nedenden tr var olduu sylenebilir. Dolaysyla byle bir
blmlemeye ba vurmann hibir amac yoktur. Bu durum gstermektedir ki,
bu kant herhangi bir temele dayanmayan sama, bir kanttr. Tersine biz bu
konuda yle deriz: Onun zorunlu varlk olduunun anlam, varlnn bir ne
deninin bulunmamas ve onun nedensiz oluunun da bir nedeninin bulunmama
sdr. Onun nedensiz olmas, z dolaysyla da nedenli deildir. Aksine, onun
varlnn bir nedeni bulunmad gibi, nedensiz oluunun da kesinlikle bir ne
deni yoktur. Sz edilen bu blmleme, Allah'n olumsuz sfatlar bir yana,
olumlu sfatlarna da ilimez; nk bir kimse yle diyebilir : Siyahlk ya zn
den ya da bir nedenden tr bir renktir; Eer kendi znden dolay bir renk
ise. o takdirde, krmzln bir renk olmamas; bu trn, yani renkliliin ancak
siyahhn znden dolay var olmas gerekir. Eer siyahlk, kendisini renk
yapan bir nedenden tr bir renk ise, bu takdirde, siyahln renk olmadnn,
yani nedenin onu renk yapmadnn dnlmesi gerekir; nk bir nedenden
dolay zde bulunan ze eklenmi bir eyin, d alemde gereklemi olsa
da,^^' hayalgcnde yokluunu dnmek mmkndr. Fakat yle bir
itirazda bulunulabilir: "Bu blmleme bu biimiyle yanltr; dolaysyla
siyahhn/ kendi znden dolay bir renk olduu sz, siyahln kendi znn
dnda bir nedenden tr var olmasn imknsz klan bir sz olarak sylene
mez. Ayn biimde, bu var olan eyin kendi znden dolay zorunlu olduu,
yani bir nedeninin bulunmad sz de,onun herhangi bir ekilde kendi znn
dnda bir nedenden tr var olmasn imknsz klan bir sz olarak syleneme;: .

463

Derim k i :

464

Allahn birlii konusundaki bu kant, yalnzca b n S n 'nn ileri srd


bir kant olup, eski filozoflardan hibirinin ileri srd bir kant deildir. Bu kant
hemen hemen ortak kavramlara sahip olan bir takm genel ncllerden olumaktadr.
Bundan dolay bu ncller ou kez, bir takm itirazlarla kar karya kalmtr. Bu
nunla birlikte, bu kavramlar ve bunlardan amalanan ey iyice incelendiinde, kesin
kant niteliindeki szlere yaklalm olur.
G a z z l nin, ilk blmlemenin yanl bir blmleme olduunu sylemesi
doru deildir; nk G a z z 1^, " zorunlu varlktan nedeni bulunmayan eyin an
laldm; bir kimsenin, nedeni bulunmayan eyin ya kendi znden ya da bir ne
denden dolay bir nedeninin bulunmadn sylemesi, imknsz olduu gibi, bir
kimsenin, zorunlu varln ya kendi znden ya da bir nedenden dolay zorunlu varlk
olmas gerektiini sylemesi de/imknszdr" demektedir ki, aslnda durum byle de50.

Arapa metindeki "gereklememi olsa da deyiini " gereklem i olsa da


biiminde deitirdik.

-15 4-

465

466

ildir. Bu szn gerek anlam, ancak u olabilir ; Acaba O'nun zorunlu bir varlk ol
mas, say bakmndan bir olduu iin, kendisine zg bir tabiattan m ileri gelmekte
dir, yoksa kendisinde ve bakalarnda ortaklaa bulunan bir tabiattan m ileri gelmek
tedir? Buna rnek olarak yle diyebiliriz: Acaba Anr, Amr olmas bakmndan m
insandr, yoksa kendisinde ve Hlid'te ortaklaa bulunan bir tabiattan dolay m bir
insandr? Eer Amr, Amr olmas bakmndan bir insan ise, kendisinden bakasnda in
sanlk yok demektir. Eer ortaklaa bulunan bir tabiattan dolay bir insan ise, Amr,
genel ve zel olmak zere, iki tabiattan bileik demektir. Bileik olan ey ise, nedenli
dir. Oysa zorunlu varln nedeni yoktur. Dolaysyla zorunlu varlk bir tektir. Durum
bu biimde akland takdirde, 1 b n S n 'nn sz doru olur.
G a z z iT nin "salt yokluun bir nedeni yoktur; onun kendi znden ya da
kendi z dnda baka bir nedenden dolay var olduu da sylenemez sz de do
ru bir sz deildir; nk bir ey baka bir eyden bazan ya o eye zg basit bir
kavramdan dolay kaldrlr ki, buradaki "onun z " sznden anlalmas gereken de
budur; ya da o eye zg olmayan bir nitelikten dolay kaldrlr ki,/ buradaki "ne
den" szcnden anlalmas gereken de budur. G a z z l ,'*bu ayrm, olumsuz ni
telikler bir yana, olumlu nitelikler hakknda da doru deildir" demekte ve rnek
olarak siyahlk ve renklilikten sz ederek, buna itirazda bulunmaktadr. Onun burada
sylediklerinin anlam udur: Yanhlk ve doruluu sz konusu olmayan siyahln
bir renk olduu szyle onun ya kendi znden ya da bir nedenden dolay bir renk
olduu sz doru deildir; nk siyahlk kendi znden tr bir renk olsayd,
krmzln bir renk olmamas gerekirdi; bu durum tpk una benzemektedir: Amr
kendi znden dolay bir insan olsayd, Halid'in bir insan olmamas gerekirdi. Eer
siyahlk bir nedenden dolay bir renk olsayd, bu niteliin (yani rengin) ze eklenmi
olmas gerekirdi. Kendi zne bir ey eklenmi olan her eyin, eklemenin dnda,
kendi bana var olduunun dnlmesi mmkndr. Dolaysyla bu varsaym, siyah
ln, renklilik bakmndan da, varlnn dnlebileceini gerektirmektedir ki, by
le bir ey imknszdr. te G a z z ll'n in bu sz, "neden" deyimi ile bizim "kendi
znden d o la y " szmzn ortaklaa kullanlan bir sim olmalarndan dolay, yanltcdr ve safsataya dayanmaktadr./ nk zden ilintili olarak var olan anlalrsa,
rengin kendi znden dolay siyahlk iin sz konusu olduu szmz doru olur ve
rengin bakas iin, yani krmzlk iin sz konusu olmas imknsz olmaz. Eer ren
gin bir nedenden, yani siyahla eklenmi bir kavramdan, baka bir deyile, siyahln
dnda kalan bir nedenden dolay siyahlk iin sz konusu olduu anlalyorsa, bu
durum siyahln renklilik dnda varlnn dnlmesini gerektirmez; nk cins,
ayrma ve tre eklenmi bir kavramdr; dolaysyla trn ya da ayrmn cins dnda
varlnn dnlmesi mmkn deildir. Byle bir ey ancak eklenmi tz niteliin
deki nesnede deil, eklenmi ilinti niteliindeki nesnede mmkndr. Bu duruma g
re, rengin kendi znden ya da bir nedenden tr siyahhk iin var olduu szm
zn doruluu ve yanll sz konusudur. Baka bir deyile, renk, ya siyahhn ken
disi olmas ya da siyahla eklenmi bir kavram olmas bakmndan siyahlk iin sz
konusudur. I b n S l n nn u szyle anlatmak istedii de ite budur: Zorunlu var
ln, kendisind^endisinezg bir kavramdan dolay ya da kendisine eklenmi, ken
disine zg olmayan bir kavramdan dolay zorunlu varlk olmas gerekir. Eer zorunlu
varlk, kendisine zg olan bir kavramdan dolay zorunlu varlk ise, bu takdirde, her

155 -

467

468

biri zorunlu varlk olan iki varhm bulunmas dnlemez. / Eer zorunlu varlk, ge
nel bir kavramdan tr, zorunlu varlk ise, bu takdirde, yukarda sz edilen her iki
varlk, genel ve zel olmak zere, bileik iki kavramdan meydana gelirdi. Oysa bileik
olan, kendiliinden zorunlu varlk deildir. Durum byle olunca, G a z z ITnin
"her biri zorunlu varlk olan iki varln bulunduunun dnlmesini imknsz klan
nedir?" szn sylemesi imknszdr.
Eer "siz bunun kesin kanta yakn olduunu ve bundan kantn aka ortaya
ktn ileri srdnz" denirse, buna u karl veririz ; Bizim byle bir eyi sy
lememizin nedeni, bu kantn unu ifade etmi olmasdr : Varsaylan iki zorunlu varhk arasndaki ayrln ya bireysel bir ayrlk olmas gerekir ki, bu durumda bu iki varhk trsel bir nitelikte birlemi olur ; ya da trsel bir ayrlk olmas gerekir ki, bu
durumda da onlar cinssel bir nitelikte birlemi olur. Bu her iki tr farkllk, ancak
bileik varlklar iin sz konusudur. Bunun kant olmakta yetersiz kalmas undan
ileri gelmektedir : Basit varlklar olup, ne tr ne de bireyleri bakmndan farkhhk
gsterdikleri halde, bu alemde birbirlerinden farkl bir takm varlklarn bulunduu
aka grlmektedir. te bu varlklar aynk akllardr. Bununla birlikte, bu varlk
larn tabiatlarndan aka anlalmaktadr ki, bunlarn varlnda bir nce ve sonra
nn bulunmas zorunludur. Byle olmasayd, onlar arasnda bir farklln bulunduu
kesinlikle kavranamazd./
i
b n S n nn zorunlu varlk hakkndaki kant u biimde sona ermektedir:
ki tane zorunlu varlk bulunsayd, bunlar arasndaki ayrln, ya say bakmndan ya
tr bakmndan ya da ncelik ve sonralk bakmndan olmas gerekirdi. Eer bunlar
arasndaki ayrlk say bakmndan olsayd, bu iki varlk, trde birlemi olurdu. Eer
bu ayrlk tr bakmndan olsayd, bu iki varlk, cinste birlemi olurdu. Bu iki ba
kmdan da zorunlu varln bileik olmas gerekir. Eer bunlar arasndaki ayrlk, n
celik ve sonralk bakmndan ise, bu takdirde, zorunlu varln bir tek olmas, sz
edilen btn bu varlklarn nedeni olmas zorunludur ki, doru olan da ite budur. O
halde zorunlu varlk birdir; nk bu olasln dnda baka bjr olaslk bulun
mamaktadr. Bu olaslktan ikisi geersiz ; zorunlu varln zellikle bir olmasn
gerektiren nc olaslk ise dorudur.
G a z z i t der ki;
Filozoflarn ikinci kant udur; Filozoflar derler ki : Eer biz iki zorunlu
varln bulunduunu varsayarsak, bunlar ya her ynden benzerdir ya da farkldr./ Eer bunlar her ynden benzer olsalard, okluk ve ikilik dnlemezdi;
nk iki siyahlk, ancak iki farkl yerde bulunduunda ya da ayn yerde, fakat
iki farkl zamanda bulunduunda, ikidir ; oysa ayn anda ayn yerde bulunan
siyahhk ve hareket, zleri farkl olduu iin, ikidir. ki z, tpk iki siyahlk gi
bi farkl olmayp, zaman ve mekan bakmndan ayn olduu takdirde, bunlarn
okluu dnlemez. Eer ayn anda, ayn yerde iki siyahln bulunduu sy
lenebilirse, her bireyin iki birey olduu, fakat bunlar arasnda bir ayrln bubunduunun aka grlmedii de sylenebilir. [ki zorunlu varlkta] her
ynden benzerlik mmkn olmadna ve bunlarn arasnda zaman ve mekan
bakmndan da mmkn olan bir ayrlk bulunmadna gre, geriye, yalnzca,
zde bir ayrln bulunduu kalmaktadr. Bu iki zorunlu varlk bir eyde fark

469

156

470

llk gsterdii takdirde, onlarn ya bir eyde birlemeleri ya da bir eyde birlememeleri gerekir. Onlarn hibir eyde birle memeleri imknszdr ; nk
bu durumda onlarn ne varlkta ne varln zorunluluunda ne onlardan her biri
nin kendi bana var olmasnda ne de bir konuda (mevzu') ortak olmalar gere
kirdi. Eer sz konusu bu iki varlk bir eyde birleip, bir baka eyde farkllk
gsterseydi, birletikleri ey ayrldklar eyden baka olur ve bu durum ince
lendiinde, onlarda bir bileiklik ve blnme sz konusu olurdu. Oysa zorunlu
varlkta bir bileiklik yoktur. Bu varlk nicelik bakmndan blnemedii gibi,
bir inceleme sonucu olarak da blnemez, nk zorunlu varln z, inceleme
sonucu olarak ok sayda olduu gsterilen bir takm nesnelerden bileik deildir./ Nitekim byle bir inceleme "canl" ile "aftZ/''kavramlarnn, insann ma
hiyetini oluturduunu gstermektedir; nk insan canl ve akll bir varlktr.
Oysa insan iin kullanlan "canl" szcnden anlalan ey, "akll" szc
nden anlalandan bakadr. Dolaysyla insan, tanm bakmndan, kendileri
ne iaret eden szckler sayesinde dzenlenen bir takm paralardan olumakta
ve "insan" szc de bunlarn toplam olmaktadr. Oysa byle bir ey zorunlu
varlkta dnlemez; bunsuz da ikilik dnlemez.
Buna u karl verebiliriz: kiliin, ancak herhangi bir eydeki ayrlk
tan ileri geldiinin dnlebilecei ve her ynden benzer olan iki eyde ise,
herhangi bir ayrln dnlemeyecei kabul edilmitir. Fakat sizin "bu tr
bileikliin lk lke'de bulunmas imknszdr" sznz salt bir iddiadr. Bu id
dianz hangi kanta dayandryorsunuz?
Gelin bu konuyu tek bana inceleyehm. Filozoflarn yaygn szlerinden
birisi de, lk llke'nin, nicelik bakmndan herhangi bir blmlemeye tabi tutula
mayaca gibi inceleme sonucu olarak ta bir blmlemeye tabi tutulama
yaca hususudur. Filozoflara gre, Allah'n birliinin ite bu esasa dayal
olarak kantlanmas gerekir.
Derim ki :

471

472

G a z z 1, bu ikinci kantta bulunan eksikliin bilincinde deildir. Dolaysyla


o, filozoflarn zorunlu varlkta bulunabileceini inkr ettikleri okluun, tanm bak
mndan, zorunlu varlk iin mmkn grlebilecei konusunu onlarla tartmaya koyulmu ve bu konuyu tek bana ele almay uygun grmtr;/ nk E 'a r t kelamclar lk lke'de okluun bulunabileceini sylemiler ve onu bir z ve bir takm
sfatlar olarak grmlerdir. Bu ikinci kanttaki eksiklik udur: Birbirinden ayr olan
iki ey, tzleri bakmndan birbirinden ayrlr; bunlarn isim dnda ortak olduklar
hibir ey yoktur; bu ayrlk, onlar ne uzak ne de yakn hibir ortak cinse sahip ol
madklar takdirde, sz konusudur. Szgelii, "cisim " szc, filozoflara gre, hem
gk cismine hem de yok olucu cisme verilmitir, yine "afej/ szc hem insan akl
na hem de ayrk akllara verilmitir, ayn biimde, "var olan" szc de hem var
olup, yok olan eylere, hem de ncesiz olan eylere verilmitir, nk bu tr szck
ler ayn anlamda szckler snfna girmekten ok, farkl anlamdaki ortak szckler
snfna girmektedir. O halde, birbirinden ayr olan varlklarn bileik olmalar gerek
mez. G a z z 1f, bu konuda filozoflara cevap verirken, syledii kadaryla yetindii
iin, ncelikle onlarn, Allahn birlii konusundaki grlerini ortaya koymaya/ ve
onlarn bu grlerini rtmeye girimitir.
-

157 .

G a z z 1, filozoflarn grlerini anlatarak, der ki ;

473

474

Aslnda filozoflara gre, Allah'n birliinin kantlanmas, ancak Allah'n


znn her ynden birliinin kantlanmasyla; birliin kantlanmas ise, oklu
un her bakmdan reddedilmesiyle tamamlanr. okluk, zlere u be ynden
iliir :
Birincisi, zlerin fiilen ya da kuruntu yetisinde blnmeyi kabul etmesiy
le olur. te bu nedenledir ki, bir tek cisim, mutlak anlamda bir tek deildir;
nk o, kendisinde bulunan ve yok olmay kabul eden bitiiklik dolaysyla
birdir. Dolaysyla o, kuruntu yetisinde nicelik bakmndan blnebilir. Oysa
byle bir ey lk lke iin imknszdr.
kincisi, cismin madde ve surete blnmesi gibi, bir eyin aklda nicelik
dnda iki farkl kavrama blnmesidir. nk madde ve suretten her birinin,
teki bulunmakszn, tek bana varl dnlemese de, bunlar tanm ve ger
eklik bakmndan iki ayr eydir; bunlarn toplamndan da bir tek ey ortaya
kar ki, bu da cisimdir. te bu da Allah hakknda doru deildir, nk yce
Allah'n ne cisimdeki bir suret ne bir cismin maddesi, ne de her ikisinin toplam
olmas mmkndr. Yce Allah'n, onlann toplam olmamasnn iki nedeni vardr./ Bunlardan biri, onlarn toplamnn fiilen ya da kuruntu yetisinde blnme
si halinde, nicelik bakmndan blnebilir olmas; kincisi ise, bu toplamn kav
ramsal olarak suret ve maddeye blnebilir olmasdr.
Allah madde de olamaz; nk madde surete m uhtatr; zorunlu varlk
ise, hibir bakmdan m uhta bir varlk deildir, o halde Allah'n varl, kendisi
dnda, herhangi bir koula bal deildir.
Allah suret te deildir; nk suret maddeye muhtatr.
ncs, oklun bilgi, kudret ve irade gibi, bir takm sfatlardan do
masdr; nk bu sfatlar zorunlu varlk iseler, varln zorunluluu zle bu
sfatlar arasnda ortak demektir. Bunun bir sonucu olarak, zorunlu varlkta bir
okluun bulunmas ve birliin ortadan kalkmas gerekir.
Drdncs, cins ve trn birlemesiyle ortaya kan akl okluktur; nki siyahlk, hem siyahlk hem de renktir. Oysa siyahlk, akla gre, renklilikten
bakadr. Aksine renklilik bir cinstir; siyahlk ise bir ayrmdr. Dolaysyla si
yahlk cins ve ayrmdan bileiktir. Yine canllk ta aklda insanlktan bakadr;
nk insan hem canl hem de akll bir varlktr. Canl, bir cins; akll ise, bir
ayrmdr, insan bu cins ve ayrmdan bileiktir ki, bu da bir tr okluktur./ Do
laysyla filozoflara gre, byle bir ey de lk lke hakknda sz konusu olamaz.
Beincisi, bir mahiyetin ve bu mahiyetin varlnn dnlmesinden doan
okluktur. nk insann, varlndan nce bir mahiyeti olup, varlk ona iliir
ve onunla ilgili bir ey olur. Ayn ekilde genin de bir mahiyeti vardr. Bu
mahiyet, onun kenarla evrelenmi bir ekil olmasdr ve varlk bu mahiye
tin zn meydana getiren paralardan birisi deildir. te bundan dolaydr ki,
akl sahibi bir kimsenin, d alemde varlklarnn bulunup bulunmadn bilme
dii halde, insann ve genin mahiyetini bilmesi mmkndr. Eer varlk insa
nn ve genin mahiyetini oluturan paralardan birisi olsayd, onlarn varln
dan nce mahiyetlerinin bulunmas aklda dnlemezdi. O halde, ister varlk,
gk gibi, mahiyeti her zaman var olan bir eyde grld zere, mahiyetin ay

- 158-

rlmaz bir paras, isterse Zeyd ve Amr'a oranla insann mahiyeti ve sonradan
var olmu olan ilinti ve suretlerin mahiyeti gibi, yok iken var olan ilintili bir
paras olsun, varln mahiyetle bir ilikisi vardr. Bu nedenle filozoflara gre,
bu okluun da ayn ekilde lk tike'den soyutlanmas gereklidir. "lk lke'nin,
kendisine varlk ilimi olan bir mahiyeti yoktur; aksine, nasl ki mahiyet baka
varlklar iin zorunlu ise, varlk ta onun iin zorunludur,"denebilir. Dolaysyla,
nasl ki insan, aa ve gk bir mahiyet ise, zorunlu varlk ta hem bir mahiyet,
hem evrensel bir gereklik, hem de gerek bir tabiattr. nk lk lkenin bir
475

mahiyeti bulunsayd, zorunlu varlk/ bu mahiyetin ayrlmaz bir paras olur ve


onu meydana getirmezdi. Ayrlmaz para, baml ve nedenli bir eydir. Bu du
rumda zorunlu varlk, nedenli olm u olur ki, bu da onun zorunlu olmasna
aykrdr.
Derim ki :
G a z z H'nin, birden okluun soyutlanmasyla ilgili olarak filozoflardan ak
tardklar, ite bundan ibarettir. G a z z 1 ", daha sonra, filozoflarn bu konuda
kendi kendileriyle nasl elikiye dtklerini ortaya koymaya girimektedir.

imdi bizim, her eyden nce, G a z z iT nin filozoflara mal etmi olduu
bu grleri incelememiz, bunlarn ne lde doru olduklarn aklamamz, daha
sonra G a z z IT nin, filozoflarn elikileri hakknda sylemi olduu eyleri ele
almamz ve nihayet bu konuda onlarn kat tutumlar karsnda G a z z ITnin izle
dii yolu incelememiz gerekmektedir.
Gazzlt'nin filozoflarn lk lke'den soyutladklann syledii blnme trlerin
den ilki, gerekte ya da dncede, nicelik bakmndan olan blnmedir. ster cismin
blnmeyen paralardan (atomlardan) olutuuna, isterse bunlardan olumadna
inanlsn, lk lke'nin bir cisim olmadna inanan herkes, bu konuda birlemitir.
[lk llke'den bu tr blnmenin soyutlanmasnn] kant, onun bir cisim olmadnn
476

da kantdr. Bu kanta ilikin gr daha sonra aklayacaz,/

kinci tr blnmeye gelince, bu da, cismin madde ve surete blnmesi gibi,


nitelik bakmndan olan blnmedir. Bu durum, cisimlerin madde ve suretten bileik
olduunu ileri sren filozoflarn grne gre, byledir. Fakat buras, bu iki gr
ten herhangi birinin doruluunu ortaya koymann yeri deildir. Bu blnme de yine
lk lke'nin cisim olmadna inanan herkese lk llke'den soyutlanmtr, z dolay
syla zorunlu varlk olmas bakmndan lk llke'den cisimliin soyutlanmasna gelince,
bu konuda ileri srlen grn doruluk derecesini daha sonra tam olarak belirleme
e alacaz. nk G a z z I tn in , "zorunlu varlk bakasna muhta deildir;
baka bir deyile, o bakasyla varln srdrmez, oysa cisim suret ve madde ile varhn srdrmektedir; madde ve suretten her biri de zorunlu varlk deildir; nk su
ret maddesiz, madde de suretsiz olamaz" sznn incelenmesi gerekir, nk filozof
lara gre, gk cismi madde ve suretten bileik deildir; onlara gre, gk cismi, yalnz
ca basit bir cisimdir. Dolaysyla onun kimi kez tz bakmndan zorunlu varlk oldu
unun doru olduu dnlr. Bu konuyu daha sonra ele alacaz. Biz, 1 b n S n
dnda, gk cismini, bu alemde bulunan basit cisimler gibi, madde ve suretten bileik
477

olduuna inanan hibir filozof


tanmyoruz,/^
kez ele aldk ve daha sonra yeniden ele alacaz.

Bu konuyu daha nce bir ok

159-

478

479

nc tr blnme ise, sfatlarn okluunun zorunlu varlktan soyutlanmas


dr; nk hem bu sfatlar hem de bu sfatlarn bulunduu z zorunlu varlk olsayd,
bu durumda zorunlu varlk birden ok olurdu. Eer bu sfatlar, iinde bulunduklar
z tarafndan meydana getirilmi olsalard, onlarn zorunlu varlk olmamalar gerekir
ve dolaysyla zorunlu varln sfatlan zorunlu varlk olmam olurdu. Ya da bu
"zorunlu varlk" deyimi hem zorunlu varlk olan hem de olmayan iermi olurdu.
Oysa byle bir ey imknsz ve geree aykrdr. Zorunlu varln kesinlikle madde
de bulunmayan bir varla iaret ettii kabul edildii takdirde, bu aklama geree
yakn bir aklamadr; nk maddede bulunmayan, yani cisim olmakszn kendi ba
na var olan varlklarda ilinti ad verilen, ze eklenmi sfatlarn bulunmasnn d
nlmesi bir yana, zn kendileriyle varln srdrd znl sfatlarn bulunmas da
dnlemez; nk ilinti ad verilen sfatlarn ortadan kalkt kuruntu yetisinde d
nld takdirde, znl sfatlarda olduunun tersine, z ortadan kalkmaz. te
bundan dolay znl sfatlarn, zn kendisi olduklar iin, nitelendirdikleri varla
yklem olarak verilmeleri doru olduu halde, znl olmayan sfatlarn, ismin tretilmi olmas dnda, ona yklem olarak verilmesi doru deildir./ Nitekim biz, insann
"canl" olduunu syleyebildiimiz halde, onun "7^" olduunu syleyemeyiz, biz
ancak onun "bilgili" olduunu syleyebiliriz. Dolaysyla cisimde bulunmayan bu tr
sfatlarn varl imknszdr, nk bu sfatlarn tabiat, kendisini nitelendirdikleri
varla yabanc bir tabiattr, ite bu nedenledir ki, bu tr sfatlara ilinti ad verilmi
ve nefste ve nefsin dnda (d alemde) nitelendirilen varlktan ayrdedilmilerdir.
Eer "filozoflar nefste bu tr sfatlarn bulunduuna inanrlar; nk onlar nefsin
kavrayc, irade edici ve hareket ettirici olduuna inandklar halde, onun bir cisim
olmadna inanmlardr" denirse, buna u karl veririz: Gerekte filozoflar, nef
se ait olan bu sfatlarn ze eklenmi sfatlar olduklarn deil, onlarn znl sfatlar
olduklarn ileri srerler. znl sfatlar, kendilerini fiilen tayan varln oalmasn
gerektirmezler; gerekte ise byle bir okluk, filozoflara gre, zihinsel bir okluk
olup, nefsin dnda fiilfbir okluk deildir. Szgelii, insan, "akll canl bir varlktr"
biiminde tanmlanr; oysa tpk onda bulunan renk ve ekilde olduu gibi, "aklllk"
ve "canllk" kavramlarndan her biri, nefsin dnda, iinde bulunduklar varlktan
fiilen ayrdrlar./ te bundan dolaydr ki, maddenin, nefsin varlnn bir koulu ol
madn ileri sren bir kimsenin, ayn zamanda ayrk (m addeden so y u tla n m ) varlk
larda, tanm bakmndan ok olduu halde, nefsin dnda fiilen bir birliin bulundu
unu da kabul etmesi gerekir. Hristiyanlarn uknum hakkndaki gr de byledir; nk bunlar, bu u kn u m u n ze eklenmi sfatlar olduunu kabul etmezler.
Bu uknumlar, onlara gre, yalnzca tanm bakmndan okluk ifade ederler; onlar
fiil halinde deil, kuvve halinde okturlar. te bu nedenle, Hristiyanlar derler ki,
birdir, yani onlar fiilen bir, fakat kuvve halinde tr. Biz, daha sonra, lk lke nin,
zne eklenmi bir takm sfatlara sahip olduunu kabul eden kimsenin kar kar
ya kald samalklar ve imknszhklar sayacaz.
Drdnc tr oklua gelince, bu, cinsi ve ayrm dolaysyla, bir eyin sahip ol51.

bn Stn'nm gk cismini madde ve suretlerden bileik olarak grdne ilikin


olarak bkz.. szgelii K it b en - N e c t, s. 428. Burada bn Sn, gk kresinin
nefs tarafndan hareket ettirildiini; gk kresinin hareketinin yakn ilkesi olan
nefsin gk kresinin cisim ve suretinin yetkinlii (k em li) olduunu sylyor.

- 160-

480

481

duu okluktur. Dolaysyla bu oktuk maddesi ve sureti dolaysyla, bir eyin sahip
olduu oklua yakndr; nk tanmlar, ancak, basit nesneler iin deil, madde ve
suretten oluan nesneler iin sz konusudur. Dolaysyla tanmsal okluun lk lkeden (Allah'tan) soyutlanmas konusunda ayrla dlmesi gerekmez./
Beinci okluk ise, mahiyet (nelik) ve varln okluudur, nk gerekte var
olan eylerde bulunan varlk, zihinsel bir kavramdr. Bu zihinsel kavram, nefsin dn
da bulunan bir nesnenin nefste bulunan nesne ile ayn durumu paylatn ifade e t
mektedir. Onun ifade ettii ey, doru ile eanlamdadr. te bu varlk kavram yklemli nermelerde (el-kazy el-hamliyye) varla ilikin baa iaret etmektedir. As
lnda >ar/fe"szc iki anlamda kullanlr: Bunlardan birincisi, " d o ru dan anla
lan eydir. Nitekim biz "acaba bir e y var mdr, yok sa y o k mudur?" veya, "acaba fa
lan e y falan biim de mi vardr, y o k sa bu b iim d e var deil midir.? sorularn sordu
umuzda, byle bir eyi ifade etmi oluruz. Onun ikinci anlam ise, var olan eyleri
cins durumuna getiren eydir. Nitekim var olann on kategoriye (el-mekult el-ar )
vc tz ve ilintiye blnmesi bu anlam ifade etmektedir. Eer var olandan, doru
olandan anlalan ey anlalyorsa, o halde nefsin dnda bir okluk yok demektir.
Eer ondan, zden ve nesneden anlalan ey anlalyorsa, bu durumda scaklk
szcnn hem atee hem de scak olan nesnelere verilmesi gibi, 'Var o/an" szc
de ncelik ve sonralk bakmndan hem zorunlu varla hem de onun dnda
kalan eylere veriliyor demektir. Filozoflarn gr ite budur.
G a z z 1 ise, bu konuda ileri srdkleri eyleri yalnzca I b n S n nn aslnda
yanl olan grne dayandrmtr; nk b n S n , bir eyin var olmas anlam
na gelen varln, nefsin dnda mahiyete (nelie) eklenmi bir ey, sanki mahiyette
bulunan bir ilinti olduuna inanmtr.^^^^Eer varln, mahiyetin varlnn bir ko
ulu olduu kabul edilir ve dolaysyla zorunlu varln da kendi mahiyetinin koulu
olan bir varla sahip olduu dnlrse, bu durumda zorunlu varlk koul ve koullu
dan olumu ve bunun sonucu olarak . mmkn bir varlk olmu olurdu. Yine b n
S n 'ya gre, varl zne eklenmi olan eyin bir nedeni vardr. Onca, varlk ma
hiyete ilimi olan bir ilintidir. G a z z ll'n in burada ileri srdkleri de ite buna
iaret etmektedir, nk G a z z 1 bu konuda yle demektedir:
"nk insann, varlndan nce bir mahiyeti olup, varlk ona iliir ve onunla
ilgili bir ey olur. Ayn ekilde, genin de bir mahiyeti vardr. Bu mahiyet,
onun kenarla evrelenmi bir ekil olmasdr ve varlk, bu mahiyetin zn
meydana getiren paralardan birisi deildir. te bundan dolaydr ki, akl sahi
bi bir kimsenin, d alemde varlklarnn bulunup bulunmadn bilmedii hal
de, insann ve genin mahiyetini bilmesi mmkndr."
52.

Bkz., bn Snj K it b e - if, el - tlhiyyt I, ner.: C. C. Anawati, S. Dny


ve S. Zyid, gzden geiren ve takdim eden, . Madkr, Kahire 1 3 8 0 /1 9 6 0 , s.
347; Livre de Science II, Paris 1955, s. 116; c/ - I r t ve't - Tenbht, s. 11.
bn Sn'nn varhk ve z (zt) konusunda ileri srd grn bn Rd tara
fndan yorumu ve daha sonra bu yorumun Hristiyan skolastiklerince benimsen
mesinin zamannzda bn Sn zerinde alan M. Goichon ve E. Gilson gibi
yazarlara etkisi ve bu yorumun yanhh konusunda bkz., Fazlur Rahman,
Essence and Existence in Avicenna, Medieval and Renaissance Studies, c. IV,
1958, ss. 1 - 1 6 .

161-

482

483

484

G a z z 1'n in bu sz gstermektedir ki, burada onun szkonusu ettii varlk,


nesnelerin zlerine iaret eden varhk deildit Baka bir deyile, bu varlk, ne bu eylerin
cinsi gibi olan bir varlktr, ne de bir eyin, nefsin dnda varolduunu gsteren bir
varlktr. nk "var olan szc iki anlama gelir : Birincisi, onun "doru anlam
na gelmesi; teki ise, yokluun kart olan ey anlamna gelmesidir, tte bu ikinci
anlamda varlk,/ on kategoriye ayrlr ve bu on kategorinin cinsi gibidir. Varlk, bu
ikinci anlamda, yani zihnin dnda bulunan eyler anlamnda, var olan eylerden n
ce gelir, ncelik ve sonralk bakmndan on kategoriye verilen varlk, ite bu anlam
daki varlktr. Yine bu anlamda biz, zn kendi bana var olduunu syleriz. " D o
r u anlamndaki varla gelince, bu varl btn kategoriler eit olarak paylarlar.
Aynca "doru" anlamndaki varlk, zihinlerde bulunan bir kavramdr, yani bir e
yin nefsin dnda nefste bulunduu durumuyla bulunmasdr. Bu bilgi, bir eyin
mahiyetini bilmekten nce gelir, yani bir eyin var olduunu bilmedike, o eyin ma
hiyetinin bilinmesi mmkn deildir. Zihinlerimizde var olduunu bilmekten nce
gelen mahiyete gelince, bu, bir mahiyet olmayp, belirli bir ismin anlamnn aklan
masndan baka bir ey deildir. Bu anlamn nefsin dnda bulunduu anlalnca,
onun bir mahiyet ve bir tanm olduu da anlalm olur. te bu anlamda " K atego
rile r adl kitapta nesnelerin aklla kavranan tmellerinin, ancak bireyleri dolaysy
la, var olduu ve bireylerinin de tmelleri dolaysyla aklla kavrand ileri srlmtr.(53) Yine/"De A n im a ( Kitb en-Nefs ) adl kitapta da bir eyin var olan belirli
bir ey olduunun kavranmasn salayan yetinin (melekenin), bu belirli eyin mahi
yetinin kavranmasn salayan yetiden baka olduu ileri srlmtr.(54) te bu an
lamda bireylerin d alemde, tmellerin ise zihinlerde bulunduu sylenmitir. O hal
de , maddi varlklar ve ayrk varlklarla ilgili olarak "doru" nun sahip olduu anlam
da hibir ayrlk szkonusu deildir. Varln mahiyete eklenmi bir ey olup, var
olann tz bakmndan onunla variin srdrmedii gr ok yanl bir grtr;
nk byle bir ey, "uar oian" szcnn, nefsin dnda on kategoride ortak olan
bir ilintiye iaret etmesini gerektirecektir. te hu , b n S ? n 3 ' nn grdr. Bu
ilintinin var olduu sylendii taktirde, bu ilinti hakknda u soru sorulabilir; Acaba
bu ilinti "doru"anlam nda mdr, yoksa bu ilintide bulunan baka bir ilintiye mi ia
ret etm ektedir ? Bu son durumda sonsuz sayda ilintiler varolacaktr ki, byle bir ey
imknszdr. Biz, bunu bir ok yerde akladk. G a z z a 11' nin ,tlk tikeden soyutla
mak istedii anlamn bu olduunu sanyorum. Bu anlamda varlk, lk lke bir yana,
btn var olanlardan da soyutlanm tr; nk bu inan geersiz bir inantr.
Filozoflara gre " birliin bu anlamn anlattktan sonra, G a z z 1 , kendi
grnce bu anlam konusunda filozoflarn kendi kendileriyle elikiye dtkleri
h suslan anlatmaya g irim itir/
53.

54.

Burada deyimlendirildii biim iyle bu gr, Aristo'nun Kategoriler kitabnda


yer almamaktadr. Burada yalnzca tmellerin tikellere yklem olacandan sz
edilmektedir. Bkz., K ategoriler, 5.
Bkz. Aristo, D e A nim a. II, 5. 417b, 21 - 25. Burada Aristo, duyumun bireyleri,
b ilen in de tmelleri kavradn ve her ikisinin bir bakma nefste yer aldn
sylemektedir. Bylece Aristo, d idrak yetileriyle i idrak yetilerini; duyum
ve dnmeyi birbirinden ayrmaktadr.

- 162-

G a z z n der ki :
Bununla birlikte, filozoflar yce Allah iin yle derler : Allah ilkedir,
ilktir, vardr, tzdr, birdir, ncesizdir, kalcdr, bilgilidir, akldr, akl sahibidir,
akl edilendir, f'ildir, yaratcdr, iradeli ve kudretlidir, diridir, sevendir, sevilen
dir, tatldr, tad alnandr, cm erttir ve salt iyiliktir. Filozoflara gre, btn
bunlar, kendisinde okluk bulunmayan bir tek anlam tarlar. Oysa byle bir
ey, gerekten tuhaftr.
Daha sonra G a z z l1 der ki :
Onlarn grn anlamamz iin, nce bu gr incelememiz; daha son
ra da bu gre yaplan itiraz ele almamz gerekir; nk herhangi bir gre
b'; gr anlamadan, yaplan itiraz gerekten uzak olur. Onlarn grn
a la.makta esas olan nokta udur: Onlar derler ki: lk ilke'nin z birdir; isimle
rin oalmas, ancak bununla ya bir eyin ilikisi olmas {iz fet) ya bunun bir
eyle ilikili olmas ya da bundan bir eyin yoksun klnmasyla olur. Yoksun
luk {olu m suzlu k) ise, yoksun klnan ^eyin znde bir okluu gerektirmedii
gibi, iliki de bir okluu gerektirmez. Dolaysyla filozoflar, olumsuzluklarn
ve ilikilerin okluunu reddetmezler. Ancak burada esas olan, btn bunlarn
o.umsuzlua ve ilikiye dayandrlmasdr./
Filozoflar derler ki: Allah'm ilk olduu sylendii taktirde, bu o'nun
kendisinden sonra gelen varlklarla ilikisi olmas anlamna gelir.
Eer Allah'n ilke olduu sylenirse, bu, kendisinden bakasnn varl
nn kendisinden geldiine ve kendisinin onun nedeni olduuna iarettir. Do
laysyla byle bir ey de, O'nun neden olduu eylerle ilikisi bulunmas an
lamna gelir.
Eer "Allah var ola n d r denirse, bu "Allah b ilend ir anlamna gelir.
Eer Allahn bir t z olduu sylenirse, bunun anlam da, Onun bir da
yana bulunmakszn var olmasdr ki, bu da olumsuzluk demektir.
Eer O'nun ncesiz olduu sylenirse, bunun anlam, balangtaki yok
luun Ondan kaldrlmasdr.
" O k alcdr denirse, bunun anlam da, sonraki yokluun O'ndan kaldu:lmasdr."nces/2 " ve k alc szckleri, ksaca Ifendisine ne nce ne de
sonra yokluk ilien bir varla iaret etmektedir.
Onun zorunlu varlk olduu sylenirse, bu, O'nun nedeni bulunmayan
fakat kendisi bakasnn nedeni olan bir varlk olduu anlamna gelir ki, bylece olumsuzluk ve iliki burada bir araya getirilmi olur; nk Onun nedenini
k -drmak olumsuzluk anlamna geldii gibi, O'nu bakasnn nedeni klmak
ta iliki anlamna gelir.
O 'nun akl olduu sylenirse, bu O'nun maddeden uzak bir varlk ol
duu anlamna gelir. Nitelii byle olan bir varhk akldr; yani zn
dnr ve onun bilincine varr ve kendisinden bakasn da dnr. Allah'n
z ite bu niteliktedir, yani maddeden uzaktr. O halde Allah akldr; Buna g
re Allahla akl ayn anlamdadr.
Eer "Allah akl sahibidir" denirse, bu Onun akl olan znn , z olan

163

486

487

aklettii nesneye sahip olduu anAnuna gelir; nk, Allah kendi znn bilincindedir ve Kendi zn aklla kavramaktadr./ O halde, O'nun z hem akl
la kavranan eydir, hem aklla kavrayandr, [hem de akldr]; bunlarn hepsi de
ayn eydir; nk o, maddeden soyutlanm ve akl olan znden gizli kalmayan
bir mahiyet olmas bakmndan, aklla kavranan varlktr; baka bir deyile, O,
maddeden soyutlanm bir m ahiyet olup, Ondan hibir ey gizli kalmamakta
dr. Allah, kendi zn aklla kavrad iin, akl sahibi; kendi z kendi z ta
rafndan kavranan bir ey olduu iin, aklla kavranan bir varlk; ve zne ekle
nen bir ey bulunmakszn, kendi zn kendi z dolaysyla kavrad iin
de, akldr. Aklla kavrayan ile aklla kavranann bir olmas imknsz deildir;
nk aklla kavrayan kendisinin aklla kavrayan olduunu kavraynca, aklla
kvrayan olduu iin, kendisini kavram olur. Dolaysyla aklla kavrayan
ile aklla kavranan, bir bakma ayn demektir; bununla birlikte, bizim aklmz
bu ynden lk lke'nin aklndan ayrdr; nk Ilklke'nin sahip olduu her ey
her zaman fiil hahnde olduu halde, bizim sahip olduumuz her ey, kimi kez
kuvve halinde, kimi kez de fiil halindedir.
Eer " A llah ya ra tcd r, f ildir, var e d icid ir ve te k i fiil sfatlarnn da
sah ib idir" denirse, bu, O'nun varlnn kendisinden btn nesnelerin varlnn
zorunlu olarak kaynakland stn bir varlk olduu ve bakalarnn varlnn
da O'ndan meydana geldii,tpk n gnee ve snn atee bal olmas 0bi
O 'nun varlna bal olduu anlamna gelir. Aslnda alemin Allah'a oran ile
n gnee oran arasnda bir benzerlik yoktur. Byle bir benzerlik yalnzca alem
le n nedenli olmalar bakmndan sz konusudur; bunun dnda bir benzer
hkten sz edilemez; nk gne, kendisinden n ktnn bilincinde olma
d gibi, ate te kendisinden snn ktnn bilincinde deildir. Aslnda bu
yalnzca doal bir olgudur. Oysa lk lke hem kendi zn, hem de kendi znn
bakasnn varlnn bir ilkesi olduunu bilir; dolaysyla O'ndan nesnelerin
kmas, kendisince bilinmektedir ve kendisinden kan eyler O'nun dikkatin
den kamam aktadr. Ayrca, Allah, bizden birisi gibi de deildir. Szgelii, bir
kimse hasta ile gne arasnda durunca, kendi istei olmakszn, kendisinden
tr, hasta, gnein scaklndan korunm u olur. Oysa bu kimse, bu durumu
bilmekte/ve bu ii de zorla yapmamaktadr; aslnda glge eden, onun ahs ve
cismidir; oysa glgenin meydana gelmesinden honut olup, bunu bilen, onun
cismi deil, nefsidir. lk Ilke'de ise, durum byle deildir; nk llk llk e'd e bir ii
yapan varlk, hem bilendir, hem de honut olandr; baka bir deyile O, hem bu
ii zorla yapmamakta, hem de kendi yetkinliini bakasnn kendisinden kma
snn oluturduunu bilmektedir. Dorusu, glge eden cismin, glgenin meydana
geldiini bilen ve bundan honut olan kimsenin kendisi olduu dnlebilse
bile, bu kimse lk llk eye eit bir durumda olamazd; nk lk lke, hem bilen,
hem de yapandr; O'nun bilesi, yapt iin ilkesidir. O'nun kendi zn hereyin ilkesi olarak bilm e ise, her eyin ortaya kmasnn bir nedenidir; nk bu
alemde var olan dzen, Allah tarafndan gerekletirilmi olmas anlamnda,
aklla kavranan dzenin bir sonucudur; dolaysyla O'nun her eyin yapcs
olmas, O 'nun her eyi bilen olmasna eklenmi bir ey deildir; nk O'nun her
eyi bilm e, hereyin ondan kmasnn bir nedenidir, onun her eyi bilmesi. O**

164

488

489

nun zn bilmesine hibir ey eklemez; nk O, kendisinin hereyin bir ilkesi


olduunu bilmedike, kendi zn de bilemez. Dolaysyla ilk ama sayesinde
O 'nun z, ikinci ama sayesinde ise bu alemde var olan her ey kendisince
bilinmi olur. O'nun f'il olmasmm anlam ite budur.
Eer "Allah k u d r e tlid ir denirse, bundan ancak, daha nce de ortaya koy
duumuz gibi, Onun f'il olduu anlalr. yle ki: O'nun varl, kendisinden
kudret dahilinde olan eylerin kt bir varlktr; bu kudret dahilinde olan ey
lerin O'ndan kmasyla evrendeki dzen mmkn olan en yksek yetkinlik ve
gzellik derecesinde gereklemi olur.
Eer Allah'n iradeli olduu sylenirse, bundan, ancak O'ndan kan eyin
O 'nun dikkatinden kamad; buna zorlanmad; aksine O'nun yetkinliinin
b>.tn nesnelerin. Kendisinden kmasndan ileri geldiini bildii anlalr. te
bu anlamda O'nun honut olduu sylenebildii gibi,/ honut olann da iradeli
olduu sylenebilir. O halde irade kudretten, kudret bilgiden, bilgi de zden
baka bir ey deildir. Bylece bunlarn tm zn kendisine indirgenmi olur,
nk Allah'n nesneleri bilmesi, nesnelerden kaynaklanm bir ey deildir.
Aksi taktirde, Allah nitelii ve yetkinlii bakasndan alm olurdu ki, byle bir
ey zorunlu varlk iin imknszdr. Oysa bizim bilgimiz iki blme ayrlr: Bun
lardan birincisi, tpk gk ve yerin suretini bilmemiz gibi, bir eyin, bu eyin su
retinin bir sonucu olarak elde edilen bilgisidir. kincisi ise, suretini grmediimiz
halde, kendi iimizde tasavvur edip, daha sonra da varettiimiz bir eyde olduu
gibi, kendi kendimize var ettiim iz bilgidir. Bylece bilgi, varlktan deil, su
retin varh bilgiden kaynaklanm olur. te tik lkenin bilgisi bu ikinci blme
girmektedir; nk dzenin Allahn znde bulunmas, dzenin Onun znden
kmasnn bir nedenidir. G erekten de, bir resmin ya da bir yazmn suretinin
yalnzca nefslerimizde bulunmas, bu suretin var olmas iin yeterli olsayd, bu
taktirde bizim bilgimiz de kudretim iz ve irademizle ayn olurdu. Oysa eksiklii
mizden tr, bizim dnmemiz byle bir sureti var etmeye yeterli olmayp, ak
sine bizim bununla birlikte istek yetisinden kaynaklanan yeni bir iradeye ihtiya
cmz vardr ki, ite bu istek ve irade gcyle organlarmzdaki adale ve sinirleri
hareket ettiren g harekete gemi olur ve bu adele ve sinirlerin hareketiyle de
el ve teki organlar hareket etm i olur. te yandan elin hareketiyle kalem ya
da bunun dnda kalan baka bir ara, kalemin hareketiyle de mrekkep vb. gibi bir
madde hareket etmi olur. Daha sonra nefslerimizde dnlen suret gerekle
mi olur. te bu nedenledir ki,nefslerimizde bu suretin bulunmas, ne kudret, ne
de iradedir; aksine bizde bulunan kudret/ aslnda adeleyi hareket ettiren ilkede
bulunmaktadr ve bu suret, kudretin ilkesi olan bu hareket ettiriciyi hareket e t
tirm ektedir. Oysa durum , zorunlu varlk iin byle deildir; nk O, kendi y
resinde bir takm gler meydana getiren cisimlerden bileik deildir; dolaysyla
O 'nun kudreti, iradesi, bilgisi ve z birdir.
Eer "Allah dirid ir" denirse, bundan ancak Onun bir bilgi ile bildii ve
bu bilgiden "O'nun fiili" ad verilen bir varhm kt anlalr. nk "diri"
yapan ve kavrayandr; dolaysyla "diri" den anlalan, daha nce de szn
ettiimiz zere, fiillerle olan ilikisi ile birlikte Onun zdr. Bizim diriliimiz

165

491

ise byle deildir; nk bizim diriliimiz, ancak kendilerinden kavrama ve fi


ilin kt iki ayr gie tamamlanm olur. Allahn dirilii ise, O'nun znn
ayndr.
Eer Allah'n " cmert" olduu sylenirse, bundan kendisine ait herhangi bir
ama tamakszm, kendisinden btn nesnelerin kt anlalr. Cmertlik
u iki eyle ta aamlanr ; Birincisi, kendisine bir iyilik yaplan kimsenin, ken
disine verilen bu eyden bir yarar salam olmasdr; nk gereksinmesi ol
mayan kimseye gereksinmesi olmad bir eyi veren bir kimse, cmertlikle
nitelendirilemez. kincisi ise . cmert olan kimsenin cmertlie muhta olma
masdr; dolaysyla onun cmertlie ynelmesi, kendi nefsinde duyduu bir
gereksinmeden trdr, vlmek, beenilmek ya da herhangi bir yerilmeden
kurtulm ak amacyla cmertlik yapan kimse, bir karlk peinde kom akta
dr; dolaysyla cm ert deildir. Gerek cmertlik ise, ancak Allah'a zgdr.
nk O, bununla yerilmeden kurtulmay amalamad gibi, vlmenin bir
sonucu olarak elde edilen bir yetkinlii de amalamaz. Dolaysyla cmert sz
c, fiille olan ilikisi ve hibir ama tamamas ile birlikte Allah'n varlna
iaret eden bir szcktr. O halde bu durum, Onun znde bir okluu gerek
tirmez.
Eer "Allah salt iy ilik tir denirse,/ bundan O'nun varlnn herhangi
bir eksiklikten ve yokluk imknndan uzak olduu anlalr; nk ktlk, bir
ze sahip olmayp, yalnzca bir tzn yokluuna ya da tzn bir yararnn bu
lunmadna iaret eder. Bu durumda varlk, varlk olmas bakmndan, bir iyi
liktir. O halde bu sck (ktlk szc) ekklik ve ktlk imkanndan dola
y olumsuzlua iaret etm ektedir. Kimi zaman da nesnelerin dzeninin nedeni
olan eye iyilik ad verilir; Nitekim Uc lke, her eyin dzeninin bir ilkesidir;
dolaysyla iyiliktir. Bu durumda, bu szck (iyilik szc), bir tr iliki sonucu
olarak varla iaret eder.
Eer 'Allah zoru n lu v a rlk tr denirse, bunun anlam, balangta ve
sonda, O'nun varhnm br nedeninin bulunmamas ve yokluunun da bir ne
deninin bulunmasnn imknszldr.
Eer "Allah sevendir, sevilendir, tatldr, tad alnandr" denirse, bunun
anlam udur. Allah her trl gzelliin, ihtiamn ve yetkinliin kendisidir;
dolaysyla Allah yetkinlik sahibi olan tarafndan sevilen ve ak olunandr. Tat
lln ise uygun olan yetkinliin kavranmasndan baka bir anlam yoktur. Si
linenleri kavramas, suretinin gzellii, kudretinin yetkinlii, organlarnn gl
l ve ksaca, kendisi iin mmkn olan her trl yetkinliin kendisinde top
landn kavranas bakmndan, kendi znn yetkinliini bilen bir kimsenin
bulunduu dnlebilecek olursa, kukusuz, byle bir kimse kendi yetkin
liini sevecek ve bundan tad alacaktr. O'nun tad almas ancak yokluun ve ek
sikliin varsaylmas ile eklm i olur; nk yok olan ya da yok olmasndan
korkulan eyle tam bir sevince ulalamaz. Oysa lk lke en yetkin ihtiama,
en tam gzellie sahiptir; nk her trl yetkinlik O'nun iin mmkndr ve
O'nda bulunmaktadr. O eksiklik ve yokluk olaslndan gvencede olduu iin
bu yetkinlii kavramaktadr. O'nda bulunan yetkinlik, her tri yetkinliin stndedir. Dolaysyla Onun bu yetkinlii sevmesi ve ona ak olmas/, her tr-

- 166

492

sevpnin; O 'nun tad almas da, her trl tad almann stndedir. Aslnda bizim
tad almamzla O'nun tad almas arasnda hibir iliki bulunmamaktadr; gerek
te O'nun tad almas bizim anladmz anlamdaki tad alma, sevin ve beeniden
daha ycedir. Ancak, Allahtaki bu kavramlarn bizde bir karlklar yoktur.
Dolaysyla bu kavramlar O'nun iin kullanrken, aradaki byk ayrl gz
nnde tutm ak gerekir. Nitekim biz O'nun iin, O'nun iradesinin bizim irade
mizden, kudretinin ve bilgisinin bizim kudretimiz ve bilgimizden ok ayr ol
duunu bilerek, bize ait olan "iradeli, se m e gc sahibi ve /S 7 / ''kavramlarn
kullanmaktayz. Dolaysyla "tad a lm a szcn uygunsuz grerek, onun
yerine bir baka szc kullanmakta bir saknca yoktur. Burada O 'nun duru
munun I^Ieleklerin durumundan daha stn olduu; daha ok zlemi duyulan
bir ey olduu ve Meleklerin durumunun da bizim durumumuzdan daha stn
olduu anlatlmak istenmektedir. Bedensel ve cinsel istekte grlenin dnda
bir tad alma (haz) bulunmasayd, eein ve domuzun durumu Meleklerin duru
mundan daha stn olurdu. Oysa onlar, yani maddeden soyutlanm Melekler
trnden ilkeler iin, ancak yok olmalarndan korkulmayan yetkinlik ve gzellik
gibi kendilerine zg hususlarn bilincinde olmaktan doan sevinte grlenin
dnda bir tad alma szkonusu deildir. Bununla birlikte, lk lke iin sz
konusu olan tad alma, Melekler iin sz konusu olan tad almadan daha stn
dr, nk soyut akllar olan Meleklerin varh z bakmndan mmkn, fakat
bakas dolaysyla zorunlu olan bir varlktr, Yokluun mmkn olmas, bir tr
ktlk ve eksikliktir. Dolaysyla lk lke dnda hibir ey her trl ktlk
ten mutlak anlamda uzak deildir; nk lk lke salt iyiliktir; en yetkin ihti
am ve gzellik O'na aittir. Ayrca ister bakasnca sevilsin ister sevilmesin, sevi
lendir; nitekim O, ister bakas tarafndan aklla kavransn ister kavranmasn,
aklla kavrayan ve aklla kavranandr. Btn bu anlamlar, O'nun zne, zn
kavramasna ve aklla bilmesine iaret etmektedir. O'nun zn aklla bilmesi,
znn ayndr; nk O soyut akldr. Dolaysyla btn bunlar bir tek anlama
iaret etmektedir.
Filozoflarn grlerini aklamann yolu ite budur. Bu hususlar iki
blme ayrlr:/ Birincisi, inanlmas mmkn olan hususlardr ki, biz bunlarn
onlarn ilkelerine gre doru olmadn aklayacaz, kincisi ise, inanlmas
doru olmayan hususlardr ki, bunlarn da yanhln ortaya koyacaz. O
halde okluun blmleri konusundaki be dereceye ve onlarn bunlar kabul
etmeme konusundaki iddialarna dnelim; bu konuda kant getirmekte nasl
yetersiz kaldklarn aklayalm ve her sorunu teker teker ele alalm.
Derim ki:
Yce Allah'n, bir ok sfatlarla nitelendirilmesine ramen, bir olduu konu
sunda G a z z l ,
filozoflarn grlerim aktarrken, ileri srdklerinin byk bir
blmnde doruluktan ayrlmamtr. Bu konuda onunla bir anlamazlmz yok
tur, Anlaamadmz nokta, G a z z iT nin lk lke'ye akl ad verilip, onun olum
suz bir anlama iaret ettiini sylemesidir. Aslnda durum byle deildir; nk
E f 1 a t u n' un, akln lk lke'den baka bir ey olup, lk lke'nin aklla nitelendirilemeyecei biimindeki grnn aksine, bu isim (akl), A r i s t o c u f i l o z o f l a -

167-

r a gre, O'nun zne en ok zg olan bir isimdir. Ayn ekilde G a z z 1' nin ayrk
(so yu t) akllarda bir im kn, bir yokluk ve bir ktlk halinin bulunduu biimindeki
sz de, filozoflarn gr deildir. O halde biz, G a z z ITnin, filozoflarn bu be
konudaki grlerini reddederken, sylediklerine dnelim.

168

493

ALTINCI TARTIMA
FLOZOFLARIN SIFATLARIN NKARI KONUSUNDAK
GRLERNN REDD

G a z z 1 der ki ;

494

495

Tpk M u ' t e z i 1 e gibi, filozoflar da, tik lke'nin bilgi, kudret ve ira
desinin bulunamayaca konusunda ayn grtedirler. Filozoflara gre, bu
kavramlar er'atn ortaya koyduu kavramlardr ve bu kavramlarn dil bakmmdan kullanlmas mmkn olmakla birlikte, bunlar, daha nce de getii
gibi, bir tek ze iaret etm ektedir; bizim iin bilgi, kudret ve irademizin kendi
zmze eklenmi bir nitelik olmas mmkn olduu halde, O'nun zne eklen
mi bir sfatn bulunmas mmkn deildir. Onlar byle bir eyin okluu ge
rektireceini ileri srerler; nk bu sfatlar bize ilitikleri takdirde, bunlarn
yenilenen eyler olduklar iin, ze eklenmi sfatlar olduklarn biliriz. Eer bu
sfatlarn herhangi bir gecikme olmakszn bizim varlmzla birlikte bulunduk
lar varsaylrsa, onlar, bizim varlmzla birlikte bulunsalar da, ze eklenmi
eyler olmaktan kamazlar. ki eyden biritekine ilitii; bunlarn birbirinin
ayn olmad bilindii takdirde, onlarn, birlikte bulunsalar da, iki ayr ey ol
duklar kavranr. O halde bu sfatlar, lk lke'nin z ile birlikte bulunsalar da,
zn dnda bir takm eyler olmaktan kamazlar. Byle bir ey ise, zorunlu
varlkta bir okluun bulunmasn gerektirir ki, byle bir ey imknszdr. te
bundan dolaydr ki, filozoflar sfatlar inkar etmekte birlemilerdir. /
Derim ki:
Sfatlarn okluunu inkar eden kimsenin karlat glk, eitli sfatla
rn bir tek ze iaret etmi olmasdr ki, bu durumda, szgelii, bilgi, irade ve kudret
kavramlar, bir tek kavram, bir tek z olacak ve yine bilgi ve bilgili, kudret ve kudret
li, irade ve iradeli de ayn anlam ifade edecektir. Bir zn ve ze eklenmi bir takm
sfatlarn bulunduunu syleyen kimsenin karlat glk ise, zn, sfatlarn var
lnn; sfatlarn da zn yetkinliinin bir koulu olmas ve bunlarn toplamnn var
l zorunlu olan bir eyi, yani kendisinde ne bir neden ne de bir nedenli bulunan bir
tek varl oluturmasdr. Fakat gerekte z dolaysyla varl zorunlu olan bir e
yin bulunduu kabul edildii takdirde, bu gle verilecek bir yant yoktur; nk
zorunlu varln her ynden bir tek olmas ve hibir biimde koul ve koulludan, ne
den ve nedenliden bileik olmamas gerekir; zira bu nitelie sahip olan her varln bileiklii ya zorunludur ya da mmkndr. Eer onun bileik olmas zorunlu olsayd,
kendi z dolaysyla deil, bakas dolaysyla zorunlu olurdu; nk znden dolay, yani bir birletiricisi olmayan ncesiz bir / bileiin varln dnmek gtr.
Byle bir eyi dnmek^zellikle her ilintinin sonradan var olduunu syleyen bir
kimse iin daha da gtr; nk bu durumda ortaya kan bileiklik ncesiz bir ilin
ti olurdu. Eer onun bileik olmas mmkn olsayd, byle bir varlk nedenin nedenli
ile birlikte bulunmasn gerektiren bir eye muhta olurdu.
Filozoflarn ilkelerine gre, bileik bir eyin kendi z dolaysyla var olmas,
oi.lar, ncesiz ilintilerin var olabileceini ileri sryorlarsa da, mmkn deildir; nk
bileiklik, onun (bileik olann) varlnn bir kouludur ve onun paralarnn bileik-

- 169-

496

49

498

lii meydna getiren ey olmas mmkn deildir; zira bileiklik, bu paralarm varlmm da bir kouludur, te bundan dolaydr ki, doal nesnelerden oluan her bilei
in paralar zldnde, bunlara verilen isim, ancak ortaklaa olarak verilen bir
isimdir. Nitekim "el" ad hem canl insann bir paras olan organa, hem de kesilmi
olan ele verilmektedir.
Hatta A r i s t o 'ya gre, her bileiklik, nedeninin bulun
mamas bir yana, var olup, yok olucu bir eydir.
b n S n 'nn zorunlu ve mmkn varlk konusunda izlemi olduu yntemin ncesiz bir bileiin inkarna iletmesine gelince,/ onun izlemi olduu yntem,
byle bir sonuca iletmez; nk biz mmknn zorunlu bir nedende son bulduunu;
bu zorunlu nedenin ya bir nedeninin bulunmas ya da bulunmamas gerektiini; onun
bir nedeni varsa ve bu nedenin de nedeni bulunmayan bir zorunlu varlkta son bula
can dnrsek, byle bir dnce, ancak sonsuz dizilerin imknszl dolaysyla,
hibir biimde nedeni bulunmayan bir varla deil, etkin bir nedeni bulunmayan zo
runlu varla iletir; nk bu varln, maddesi ve sureti bulunan her eyin, ksaca her
bileiin, kendisinin dnda bir f'ilinin bulunmas gerektii kabul edilmese de suri
ya da maddi bir nedeni bulunabilir.
Bu husus bir aklamay gerektirmektedir; nk zorunlu varln aklanma
snda izlenmi olan yntem , daha nce burada bir eksiklik bulunduunu sylemi ol
mamza karn, bu aklamay ierm em ektedir. Yine ayn nedenledir ki, E ' a r 1 er i n, "her sonradan olann bir var edicisi vardr" biimindeki kant da beik olma
yan ncesiz bir lk lkeye gtrmeyip, ancak sonradan olmayan bir lk lke'ye gtr
mektedir.
Bilgili ve bilginin ayn ey olmasna gelince, bu gibi eylerden onlarn kavramLrm n ayn eyi ifade etmesi imknsz olmayp, zorunludur. Szgelii, bilgili bilgi dolaysyla bilgili ise, bilgiliyi bilgili yapan eyin / bilgili olmas daha uygun olur; nk
herhangi bir eyin bakasndan edindii bir niteliin, edinilen bir anlama sahip olmas
daha uygundur. Buna u rnei verebiliriz; Bu dnyada bulunan diri cisimler, zlerin
den tr deil, kendilerine giren bir dirilikten tr, diri olsalard, diri olmayann,
kendisinden dirilii elde ettii bu diriliin z dolaysyla diri olmas gerekir, ya da
burada bir sonsuzca gidi sz konusu olurdu. Ayn durum, bilgide ve teki sfatlarda
da sz konusudur.
Bir tek zn, sfatlarn oalmasyla oalmad halde, eitli biimlerde
ilikili, olumsuz ya da kuruntuya dayal bir ok sfatlara sahip olmas inkar mmkn
olmayan bir husustur. Bu durum , bir eyin hem var, hem bir, hem mmkn, ya da zo
runlu olmasna benzer; nk bir tek eyin kendia, kendisinden, kendisinden baka
bir eyin kmas bakmndan, kudretli ve f'il diye; birbirine kart olan iki fiilden
birini belirlemesi bakmndan, iradeli diye; yapt ii kavramas bakmndan bilgili
diye / ve bilgi de bir kavrama ve hareketin bir nedeni olduu iin, diri diye adlandr
lr; nk diri, znden dolay kavrayan ve hareket edendir. Burada imknsz olan,
ancak kendi balarna var olup, zellikle tzsel olan ve fiil halinde bulunan bir ok
sfatlara sahip basit bir tek varln bulunmasdr. Bu sfatlarn kuvve halinde bulun55 .

-170

"El" rnei Aristo'da De Generatione A nim alium, I, 19. 726b, 22'de gemek
tedir. Baka kitaplarnda ise Aristo, parmak rneim (Metafizik, VII, 10;
1035b, 25) ve ceset rneini (Meteorologica, IV, 12. 389b, 31) vermektedir.

malarna gelince, filozoflara gre, bir eyin fii halinde bir, kuv\e halinde ise ok
olmas imknsz deildir. Onlara gre, tanmlanan eye oranla tanmn paralarnn
durumu ite byledir.
G a z z l , "onlar byle bir eyin okluu gerektireceini ileri srerler; [n
k bu sfatlar bize ilitikleri takdirde, bunlann, yenilenen eyler olduklar iin, ze
eklenmi sfatlar olduklarn biliriz. Eer bu sfatlarn, herhangi bir gecikme olmaks
zn, bizim varlmzla birlikte bulunduklar varsaylrsa, onlar bizim varlmzla bir
likte bulunsalar da, ze eklenmi eyler olmaktan kamazlar. ki eyden biri tekine
ilitii; bunlarn birbirinin ayn olmad bilindii takdirde, onlarn, birlikte bulunsa
lar da,] iki ayn ey olduklar kavranr szyle bu sfatlarn zle birlikte bulunmas
nn, kendi zleri bakmndan ok olmalarnn zorunlu olmasna engel olmadn
anlatmak istemektedir. Nitekim onlarn varl zden sonra, ya da kimilerinin varl
kimilerinden sonra gelseydi, aklen bundan onlann ayn ey olduklar anlalmazd.
G a z z 1 , filozoflann grlerini aktardktan sonra, der ki :
499

500

Filozoflara yle denebilir : Bu tr / bir okluun imknszln nasl bi


liyorsunuz ? Aslnda siz, M u t e z i 1 e dndaki btn mslmanlara kar
kyorsunuz. O halde sizin bu konudaki kantnz nedir ? Bir kimsenin "nitelen
dirilen z bir olduu iin okluun zorunlu varlkta bulunmas imknszdr"
sz, sfatlann okluunun imknszlna iaret eder. Anlamazlk ite bu nok*
tadadr. Burada sz konusu olan imknszlk, zorunlu olarak bilinmedii iin,
kesin kanta gerek vardr. Filozoflann bu konuda izlemi olduklar iki yol var
dr. Birincisi, onlarn yle demeleridir: Bunun kesin kant udur; Nitelik ve ni
telendirilen birbirinin ayn deilse, bunlardan her ikisi de varl bakmndan
ya karlkl olarak birbirine m uhta deildir, ya karlkh olarak birbirine m uh
tatr, ya da bunlarn yanlzca biri tekine m uhta olmad halde, teki ona
m uhtatr. Eer bunlardan her ikisi de karlkh olarak birbirine m uhta deil
lerse, onlarn her ikisi de zorunlu varlk dem ektir ve bu da mutlak ikilii ifa
de etm ektedir ki, byle bir ey imknszdr. Bunlann her ikisinin karlkl olarak birbirine m uhta olmalar halinde ise, bunlardan hibirisi zorunlu varlk
deil dem ektir; nk zorunlu varlk kendi bana var olan ey anlamna
gelir ve byle bir varlk ta hibir bakmdan bakasna m uhta deildir. Baka
sna m uhta olan eyin bir nedeni vardr ve bu neden de onun m uhta olduu
bu baka eydir; nk bu bakas ortadan kalkarsa, onun varl imkansz ol
mu olur. O halde onun varl kendi znden deil, bakasndan trdr.
Eer "onlardan biri m uhtatr, teki ise deildir" denirse, m uhta olan neden
lidir; zorunlu varlk ise tekidir. Bunlardan nedenli olan bir nedene m uhta
tr; [ nedenlinin zorunlu varlk olmas ise], zorunlu varln znn bir nedene
balanmas sonucuna iletecektir.
Derim ki:
Filozoflann kartlan, znden dolay varl zorunlu olan bir varln bulunduunu / ve zorunlu varln, ne kendi znde ne de znn dnda var olmasn sa
layan hibir nedenin bulunmad anlamna geldiini kabul ettikleri taktirde, onlar,
filozoflarn kendilerini kabul etmek zorunda braktklar sonutan kaamazlar; nk
sfatlar, z dolaysyla varlklann srdrselerdi, z varl zyle zorunlu olan varlk;

171

sfatlar ise, bakas dolaysyla zorunlu olan varlklar olur ve dolaysyla varl z
dolaysyla zorunlu olan, z; sfatlar ise, varl bakas dolaysyla zorunlu olan var
lklar olurdu. Bunlarn her ikisinin toplam da bileik bir varl olutururdu. Fakat
E ' a r l e r, filozoflarn, varl z dolaysyla zorunlu olan varln bu anlama
(hij ir biimde nedeni bulunmayan varlk anlamna) geldiine ilikin grlerini
kabul etmezler; nk onlarn ileri srdkleri kesin kant, byle bir sonuca iletmemektedir.Zira onlarn ileri srdkleri kesin kant, ancak kendisine eklenmi f'il bir
nedeni bulunmayan bir varla iletir.

501

G a z z 1 der ki :
Buna u itirazda bulunulabilir; [Yukarda sz edilen] olasklardan sonun
cusunun kabul edilmesi gerekir. Fakat birinci olasl, yani mutlak ikilii sizin
geersiz klmanza ilikin bir kantn bulunmadn bundan nceki tartmada
aklam ve bu konunun, bu ve bundan sonraki tartmada okluun inkrna
dayandrlmakla tamamlanabileceini sylemitik. O halde, bu tartma nasl
olur da kendisinin bir dal olan eye dayandnlabilir ? Oysa bu konuda yle
demek, geree daha uygun olur: " z, kendi bana var oluu bakmndan,
sfatlara muhta olmayp, sfatlar, kendi durumumuzda olduu gibi, nitelendi
rilen eye muhtatr". Bylece geriye, onlarn " kendisinden bakasna muh
ta olann, zorunlu varlk olamayacan sylemeleri kalmaktadr.
Bu konuda yle denebilir: Eer siz' zorunlu varlktan f'il bir nedeni
bulunmayan anlyorsanz, niin byle bir eyi sylemek gereini duyuyorsunuz? / Nasl ki zorunlu varln z ncesiz olup, bir f'ili yoksa, ayn ekilde
onun sfatnn da kendisiyle birlikte ncesiz olup, bir f'ilinin bulunmadn
sylemek neden imknsz olsun? Eer siz, zorunlu varlktan alc bir nedeni
bulunmayan anlyorsanz, sz konusu anlaya gre, bu varlk, zorunlu varlk
olmayp, yine de ncez ve f'ili bulunmayan bir varlktr. O halde byle bir
anlay imknsz klan ey nedir?
Eer "mutlak zorunlu varlk, ne f'il ne de alc bir nedeni bulunan var
lktr; nk onun alc bir nedeninin bulunduu kabul edilirse, onun nedenli
olduu da kabul edilmi olur denirse, deriz ki: Ahc olan zn, alc bir neden
olduunu sylemek, sizin kullanm olduunuz deyimlerdendir ve sizin bu de
yiminize uygun den bir zorunlu varln bulunduuna hibir kant ta yoktur.
Tek kant, neden ve nedenlilerin sonsuzca gidiini sona erdiren ucun varlnn
ortaya konmas konusunda olup, baka bir eye iaret etmemektedir. Sonsuzca
gidiin bir tek varhkta son bulmas mmkndr ve bu varlk, ncesiz olan ve tp
k kendi znn f'ilinin bulunmamas gibi, f'ili bulunmayan, fakat onun
znde var olduu dnlen bir takm sfatlara sahiptir. O halde gelin, zorunlu
varlk szcn bir yana brakalm; nk bu konuda karkla dmek mm
kndr. Aslnda kesin kant, ancak sonsuzca gidiin son bulmas konusunda
olup, baka hibir eye kesinlikle iaret etmemektedir. Bunun dnda ileri s
rlen savlar, gereklik ifade etmeyen savlardr.
Eer "f'il nedende sonsuzca gidiin son bulmas nasl zorunlu ise, alc
nedende de bu gidiin sona ermesi zorunludur; nk her varlk, iinde buluna
ca bir mahalle ve bu mahal de bir baka mahalle muhta olsayd, tpk her

-172-

varln bir nedene ve bu nedenin de baka bir nedene muhta olmasnda grl
d gibi, sonsuzca gidii kabul etmek gerekirdi denirse deriz k i: Bu gr

502

nz dorudur; dolaysyla byle bir sonsuzca gidii sona erdirmenizin bir sakn
cas yoktur. Bu konuda deriz ki: Sfat onun (zorunlu varln) znde bulunup,
onun z bakas dolaysyla var deildir./ Nitekim bizim bilgimiz de bizim z
mzde olup, zmz onun mahallidir, fakat zmz bir mahalde deildir. Do
laysyla sfatn f'il nedeninin sonsuzca zincirleme gitmesi, zle birlikte son bu
lur; nk tpk zn bir f'ilinin bulunmamas gibi, sfatn da bir fili yoktur;
daha dorusu, bu nitelie sahip olan z, ne kendisinin ne de sfatnn nedeni
bulunmad halde, srekli olarak vardr. Ahc nedene gelince, bu nedenin son
suzca zincirleme gidii, ancak zde son bulur. Bu durumda neden yok olunca,
mahallin de yok olmas nereden ileri gelmektedir? Kesin kant ancak sonsuzca
gidiin son bulmasn gerektirmektedir. Sonsuzca gidiin son bulmasn mm
kn klacak her yol, zorunlu varla ileten kesin katn ortaya koymak iin yeterlidir.
Eer zorunlu varlktan, sonsuzca gidii sona erdirecek f'il bir nedeni bu
lunmayan bir varlktan baka bir ey anlahyorsa, byle bir varln zorunlu
varlk olduunu biz kesinlikle kabul etmeyiz. Her ne zaman akl, varlnn bir
nedeni bulunmayan ncesiz bir varl kabul etmeyi mmkn grrse, hem
znde hem de sfatlarnda, varlnn bir nedeni bulunmayan, nitelenmi olan
ncesiz bir varln kabuln de mmkn grm olur.
Derim ki;

503

G a z z l, oysa birinci olasl, yani mutlak ikilii, sizin geersiz klmanza


ilikin bir kantnzn bulunmadn bundan nceki tartmada aklam ve bu ko
nunun [bu ve bundan sonraki tartmada ] okluun inkrna dayandrlmakla ta
mamlanabileceini sylemitik sz ile, filozoflarn nitelenen ile nitehkten her bi
rinin kendi balarna var olabilecekleri grn reddettiklerini anlatmak istemekte
dir; nk byle bir gr, bunlarm birbirlerine muhta olmamalar ve kendi bala
rna bamsz birer tanr olmalar sonucunu douracaktr ki, bylece burada bir iki
lik szkonusu olacaktr; nk burada nitelik ile nitelenenin bir olmasn salayacak
bir anlam bulunmamaktadr./ Filozoflar, bu tr bir okluu geersiz klarken, Tanndaki ikiliin bu okluktan kaynaklandn, oysa kesin kantn bunun tam tersinip
yani okluk geersiz klnmakla ikiliin de geersiz klnmas gerektiini ortaya koy
duunu bir gr olarak benimsedikleri iin, G a z z l' bu konuda yle demekte
dir: " Onlar, kann tersine evirip, ilkeyi dalyla aklamlardr".
Filozoflarn bu itirazc davran, konuyu olduu gibi deil, kartlarnn g
rne dayanarak ele almalarndan ileri gelmektedir; nk onlarn kartlar ikilii
inkr ederler. Sen daha nce baka bir yerde karlkl tartmann, konuyu olduu
gibi ele alarak yaplan tartma ve kartnn grne dayanarak yaplan tartma
olmak zere, iki blme ayrldn rendin. Gerek tartma, konuyu olduu gibi
ele alarak yaplan tartmadr, tkinci tr tartma yntemi ise, gerek bir tartma
olmasa da, kimi kez kullanlabilir.
Daha sonra G a z z i t diyor ki
Oysa bu konuda yle demek geree daha uygun olur;

z, kendi ba
- 173

^ma var oluu bakmndan, sfatlara muhta olmayp, sfatlar, kendi durumu
muzda oidujiu gibi, nitelendirilen eye muhtatr". Bylece geriye, onlarn,
'kendisinden bakasna muhta olann zorunlu varlk olamayacan" syleme-

504

ler kalmakladr.
G a z z l 1 bu szyle unu anlatmak istemektedir. Bu olaslk, onlarn,
okluun geersiz klnmas konusunda ileri srdkleri olaslklardan biri olarak
kabul edilirse,bu durum onlar, zorunlu varln nitelik ve nitelendirilenden bileik
olamayacan ve O'nun znn bir ok sfatlarn z olamayacan kantlamak
zorunda brakacaktr. Oysa ileri srdkleri ilkelere gre, onlarn byle bir eyi kant
lamaa gleri yetmez.
Daha sonra G a z z 1 1, onlarn bu olaslktan karmaa altklar imknsz
ln balangc olmadn aklamaa girimekte ve yle demektedir:
Bu konuda yle denebilir; Eer siz, zorunlu varlktan f'il bir nedeni bu
lunmayan anlyorsanz, niin byle bir eyi sylemek gereini duyuyorsunuz?
Nasl ki zorunlu varln z ncesiz olup, bir f'ili yoksa, ayn ekilde onun
sfatnn da kendisiyle birlikte ncesiz olup, bir f'ilinin bulunmadn syle
mek neden imknsz olsun?

Derim ki
Btn bunlar, sfatlarn inkar konusunda varl zyle zorunlu olan ispat
ederken, b n S f n nn izlemi olduu yolu izleyen bir kimseye yaplm bir itiraz
dr. Burada birliin zorunlu olmas ve E 'a r 1 e r i n de bunun byle olduunu ka
bul etmek zorunda braklmalar konusunda izlenmesi gereken en doyurucu yol,
M u'i e z i l e'nin izlemi olduu yoldur. nk M u't e z i 1 e mmknden gerek
mmkn anlamakta ve lk lke'nin dnda kalan eylerin bu.nitelikte olduunu ileri

505

srmektedir./ M u't e z i I e nin kartlar olan E a r l e r de bunun byle olduunu


kabul etmekte, ayrca her mmknn bir f'ilinin bulunduu ve sonsuzca gidiin,
kendi znde mmkn olmayan eye varmakla, sona erebileceini ileri srmektedir
ler. E 'a r l e r i n kartlar (Mute z i 1e ) da onlarn bu grn kabul ederler.
M u't e z i l e onlarn bu grn kabul edince, bu grn, kendisinde imkn halinin
sona erdii lk lke'nin mmkn [bir varlk] olmad sonucuna ulatracana ve do
laysyla lk lkenin bileik olmayp, basit bir varlk olmas gerektiine inanrlar. Oysa E a r l e r i n bu konuda yle demeleri gerekmektedir; Gerek imknn, ken
disinden soyutland varln basit olmayp, fil bir nedeni bulunmayan ncesiz bir
varlk olmas gerekir. te bundan dolaydr ki, E 'a r l e r i n lk lkenin, zorunlu
varlk olmas dolaysyla, basit bir varlk olduuna ilikin kantlar yoktur.
Daha sonra G a z z l yp diyor ;
Eer "mutlak zorunlu varlk ne f il ne de alc bir nedeni bulunan varlk
tr. nk onun alc bir nedeninin bulunduu kabul edilirse, |onun nedenli ol
duu da kabul edilmi olur]"
denirse . . . .
G a z z 1 bu szyle unu anlatmak istemektedir; Eer filozoflar, kesin ka
nt, zorunlu varln fil bir nedeni bulunmad ve dolaysyla onun alc bir nede
56.

Bu cmle bn Rd'n metninde yer almyor. Buraya Gazzl'nin sz konusu


yaptmdan alarak ekledik.

- 174 -

506

ninin de bulunmad sonucuna iletmektedir,/ sizin, bir zn ve sfatlarn varln


kabul etmeniz durumunda, alc bir nedenin varln da kabul etmeniz gerekmek
tedir" derlerse . . .
Daha sonra G a z z l', bu itiraza cevap vererek, der ki ;
Deriz ki: Alc olan zn alc bir neden olduunu sylemek, sizin kul
lanm olduunuz deyimlerdendir ve sizin bu deyiminize uygun den bir zo
runlu varln bulunduuna hibir kant da yoktur. Tek kant, neden ve neden
lilerin sonsuzca gidiini sona erdiren ucun varlnn ortaya konmas konusudur.
G a z z 1 bu szyle E 'a r 1 1 e r i n, sfatlar tayan bu zn alc bir neden
olduunu kabul etmediklerini; [eer~boyle bir eyi kabul etselerdi], bu zn f'il bir
nedeninin bulunduunu da kabul etmek zorunda kalacaklarn ve filozoflarn ileri sr
d kesin kanta gre zorunlu varln, z ve sfatlan bulunmayan bir varla iaret
etmesi bir yana, alc nedeni bulunmayan bir varla da iaret etmeyip, f'il nedeni
bulunmayan bir varla iaret ettiini anlatmak istemektedir.

507

Derim ki ; Bu itiraz, onlarn kantlarna gre, yerinde bir itirazdr. E a r I e r,


filozoflarn, "f'il bir nedeni bulunmayann alc bir nedeni de yoktur" biimindeki
grlerini kabul etseler bile, onlann grlerine bir zarar gelmez, nk onlarn kabul ettikleri z, ancak lk llke'ye ait olmayan sfatlar alandr, zira onlar,/ sfatlarn
ze eklenmi olduklarn kabul edip, Hristiyanlarn yaptklar gibi, onjarr: r.7.:in!ii
sf?t5r G duklrii! kib!'! GtTszsr.

Daha sonra G a z z 11 yle diyor :


Eer "f'il nedende sonsuzca gidiin son bulmas nasl zorunlu ise, alc
nedende de bu gidiin sona ermesi zorunludur; nk her varlk, iinde buluna
ca bir mahalle ve bu mahal de bir baka mahalle muhta olsayd, [tpk her
varln bir nedene ve bu nedenin de baka bir nedene muhta olmasnda grl
d gibi], sonsuzca gidii kabul etmek gerekir ve bu da fil nedenin duru
munda olduu gibi, mahalli bulunmayan bir varla iletirdi" denirse,
G a z z it, bu itiraz ileri srenlere karlk vererek, der ki:
Bu grnz dorudur; dolaysyla byle bir sonsuzca gidii sona erdir
memizin bir sakncas yoktur. Bu konuda deriz ki : Sfat, onun (zorunlu varl
n) znde bulunup, onun z bakas dolaysyla var deildir. Nitekim bizim
bilgimiz de bizim zmzde olup, zmz onun mahallidir, fakat kendisi bir
mahalde deildir.
Derim ki :

508

Bu szn, gerek G a z z 11nin filozoflardan aktard grler, gerekse onlara


verdii cevaplar bakmndan, bu tartmayla hibir ilintisi yoktur. Dolaysyla onun
bu sz, bir tr safsatadr; nk alc nedenlerin sonlu olup, olmamasnn zorunlu
olduunun ileri srlmesiyle zerinde konuulan sorun arasnda hibir balant
bulunmamaktadr. [Aslnda zerinde konuulan sorun u idi);/ Acaba alc bir nede
ninin bulunmas lk F'ilin bir koulu mudur? nk alc nedenlerin sonluluunu
aratrmak, f'il nedenlerin sonluluunu aratrmaktan bakadr. Alc nedenlerin varhn kabul eden kimse, alc maddelerin dnda bir lk Fa il in varln kabul ettii

175 -

509

gibi, bu alc nedenlerin sonsuzca gidiinin de lik F'il'in dnda alc bir ilk nedende
son bulduunu zorunlu olarak kabul etmi olur. Buna gre, lk F il'in bir maddesi
bulunsayd, bu madde ne ilk alc nedende ne de onun dndaki teki varlklarn
alclarnda bulunurdu; baka bir deyile, gerekte lk F'il byle bir maddeye sahip
olsayd, ona ait olan bu maddenin ya onun ilk maddesi olmas ya da bir alcda son
bulmas suretiyle kendisine zg ve ksaca kendisine ait bir madde olmas gerekirdi.
Ksaca, bu maddenin bir ilk alcda son bulmas halinde, bu alc lk F il'den kan
teki varlklarn varlnn koulu olan alclar cinsinden deildir. Fakat madde, lk
F'il'in varlnn bir koulu olsayd, onun, nesnelerin btn f'illerinin varlnn da
bir koulu olmas gerekecek ve dolaysyla madde, her f'il fiilini ancak biri alc var
lk zerinde yapt iin, sadece filih filmin varlnn bir koulu olmayacak, ayn
zamanda f'ilin varlnn da bir koulu olacak ve bunun bir sonucu olarak ta her
f'il bir cisim olacakt./
te btn bu hususlar E 'a r ! 1 e r kabul etmedikleri gibi, red de etmezler.
Eer filozoflar, E 'a r' 1 e r e, bu sfatlarla nitelendirilen bu zn bir cisim olmas
gerektiini sylerlerse, onlar filozoflara u karl verirler: Size gre, nefs cisim ol
mad halde, bu sfatlarla nitelendirilmitir. Cedel ifade eden bu tr szlerin bu
tartmada varabilecei en son nokta ite budur. Kesin kanta dayal szlere gelince,
bu szler, eski filozoflarn felsefe (hikmet) konusunda yazm olduklar kitaplarda
_ve zelli^kle ilk filozofun (A r i s t o'nun) yaptlarnda bulunmakta olup, b n S i n
ve bu konu>^de|rnen~m :e^^
dnrlerin bu konuda ortaya koyduu ya
ptlarda yer almamaktadr; nk onlarn bu bilimle ilgili olarak ortaya koydukian,
sanya dayal grler cinsindendir; zira bu grler zel deil, genel, yani aratrlan
eyin tabiatnn dnda kalan bir takm ncllerden kaynaklanmaktadr.
G a z z 11'nin,
"dolaysyla sfatn f'il nedeninin sonsuzca zincirleme gitmesi, zle birlikte son
bulur; nk, tpk zn de bir f'ilinin bulunmamas gibi, sfatn da bir f'ili
yoktur; daha dorusu bu nitelie sahip olan zn ne kendisinin ne de sfatnn
bir nedeni bulunmaktadr",

510

szne karlk,/ derim ki :


Bu, filozoflarn kabul etmedikleri bir grtr; aksine onlar bu konuda yle
derler; lk F'il'in koulu, herhangi bir sfat kabul etmemesidir; nk kabul etmek
maddeye iaret eder; dolaysyla f'ilin herhangi bir sfata sahip olduunu dnmek
le deil, kesinlikle f'ili bulunmayan ve bir f'ilinin bulunmasn gerektiren bir sfatla
nitelendirilemeyen bir f'ille sonsuzca gidii sona erdirmek mmkndr; nk
varlnn bir koulu olan alc bir neden sayesinde var olan bir ilk f'il sfatn varl
n kabul etmenin imknsz olduu dnlebilir, aslnda varlnn bir koulu
bulunan her eyin, o koulla birlikte bulunmas, kendisinin dndaki bir nedenden
trdr; nk bir ey kendi varlnn bir nedeni olamayaca gibi, kendisinin,
varlnn koulu ile birlikte bulunmasnn bir nedeni de olamaz. Dolaysyla koullu
nun, koulla birlikte bulunmamas halinde, kendi bana var olmas gerekecek ve
koullu, koulla birlemi olmak iin, f'il bir nedene muhta olacaktr; nk bir
ey, kendi varlnn koulu olan bir eyin nedeni olamaz. Fakat btn bunlar genel
hkmlerdir. Ksaca sylemek gerekirse, z dolaysyla zorunlu olan varlk deyimiyle
-

176 -

511

zndep dolay mmkn, fakat bakas dolaysyla zorunlu deyiminde ve bunlara


eklenen teki ncllerde isim bakmmdan bir ortaklk sz konusu olduu iin, bu
tartmada uygulanan bu yntemle kesin denebilecek bir sonuca ulamann dnlmesi mmkn deildir./
G a z z 1 der ki :
Filozoflar, izlemi olduklar ikinci yolu yle aklarlar : Bizde bulunan
bilgi ve kudret, bizim zmzde bulunmayp, zmze ilimi olan eylerdir.
Bu sfatlarn lk llke'de bulunduu kabul edildiinde, onlarn, srekli varlklar
bulunsa da, O'nun znn mahiyetinde bulunmayp, Kendisine oranla Kendisi
ne ilimi eyler olmas gerekir. Kimi kez ilien ey lk ilke'nin mahiyetinden
ayrlmayp, bu mahiyetin zorunlu bir niteliidir; fakat O'nun znn var olma
sn salayan bir unsur deildir. Nitelik [bu ekilde] ze ilimi bir ey olsayd,
kendisi ze bal bir ey, z de onun nedeni olur ve dolaysyla bu ilien nitelik
nedenli olurdu. Byle bir ey ise, nasl olur da zorunlu varlk olabilir?
Daha sonra G a z z 1, bu gr reddederek, der ki:
Bu yntem, ifade biimi farkl olmakla birlikte, birinci ytemin ayndr.
O halde biz deriz ki: Niteliin ze bah olmasndan ve zn de onun nedeni
olmasndan, zn onun f'il nedeni olduunu ve dolaysyla onun zn eseri
olduunu anlyorsanz, durum hi te byle deildir; nk kendi zmze
oranla byle bir ey bizim bilgimizde sz konusu deildir; zira bizim zlerimiz,
kendi bilgimizin fil bir nedeni deildir. Eer siz, bundan zn bir mahal oldu
unu ve sfatn bir mahalde olmakszn kendi bana var olduunu anlyorsanz,

512

bu gr geerli olup, niin byle bir ey imknsz olsun?/ Ondan ''bal'',


"iliik", "nedenli" vb. diye sz edilirse, anlamda bir deiiklik olmaz; nk
bunun, onun, niteliklerin nitelendirilenlerle var olmas gibi, zle var olmasndan
baka bir anlam yoktur. O halde niteliin ncesiz olduu ve dolaysyla bir
f'ili bulunmad halde, bir zde bulunmasi niin imknsz olsun?
Filozoflarn bu konudaki btn kantlan, "mmkn", "ciz", "bal",
"zorunlu" ve "nedenli" gibi bir takm benimsenemeyecek szckleri kullanmak

suretiyle, bir rknt yaratma amac tamaktadr. Fakat byle bir ey kabul
edilemez. Bu konuda yle denebilir: Eer bundan, onun bir f'ilinin bulunma
d anlatlmak isteniyorsa, durum hi te byle deildir. Eer bundan, ancak,
bir f'ili bulunmamakla birlikte, yer ald bir mahallinin bulunduu anlatlmak
isteniyorsa, bu anlam ne biimde ifade edilirse edilsin, bunda bir imknszhk
yoktur.
Derim ki .
Bu. ayn anlam bir ok szle ifade etmektir. Bu konuda kartlar arasnda gr
len ayrlk, bir tek noktada toplanmaktadr. Bu nokta da, alc bir nedeni bulunan nesnenin bir f'iUnin bulunup, bulunamayaca hususudur. Kelamclarn benimsedii 11513 kelere gre, koulun, koullu ile birlikte bulunmas mmkn alanna girer / ve her
mmkn olan ey ise. gereklemek ve fiil alanna kmak iin, kendisini fiil alanna
karan bir f'ile ve koulun koullu ile birlikte bulunmasna muhtatr; aslnda bu
birlikte bulunma durumu, koullunun var olmasnn bir kouludur, dolaysyla bir
eyin, kendi varlnn koulunun bir nedeni olmas mmkn olmad gibi, koulun
- 177-

514

da, koullunun varlnn f'il nedeni olmas mmkn deildir; nk bizim zmz
kendimizde bilginin bulunmasnn f'il bir nedeni olmayp, kendimizde bilginin bu
lunmasnn bir kouludur, tte bundan dolaydr ki, bu ilkelere gre, koulun koullu
ile birlikte bulunmasn gerektirecek f'il birnedeninbulunmas zorunludur. Koul ve
koulludan oluan her bileikte de bu durum sz konusudur. Fakat btn bu ilkeler,
filozoflar, g ncesiz kabul ettikleri halde, onu z ve sfatlar olarak grdkleri iin
geerliliini yitirmektedir; nk filozoflar, bu ilkelerin bir gerei olarak, gn d
dnyadaki f'ile benzer bir f'ilinin bulunduunu kabul etmezler. Ancak onlar, nce
siz bir balayc vastasyla ncesiz bir balantya ileten kesin bir kantn bulunduu
nu dnrler ki, bu da var olup, yok olan eylerde (d dnyada) grlenden baka
bir balant trdr. Aslnda btn bunlar titizlikle aratrlmas gereken konulardr.
Filozoflarn, bu sfatlarn z meydana getirmediini ileri srmeleri, doru de
ildir; nk her z, kendisini daha yetkin ve daha stn klan bir takm sfatlarla
yetkinlik kazanr ve dolaysyla bu z bu sfatlarla varln kazanm olur; zira biz,
bilgi, kudret ve irade sayesinde bilgili olmayan varlklardan daha stn olmu oluruz./
Kendisinde bu sfatlar bulunan zmz, hem bizim iin, hem de cansz varlklar iin,
ortaktr. O halde, nasl olur da bu tr sfatlar bizim zmze bal bir takm ilintiler
olabilir? te btn bu szler, znl (nefsn) ve ilintili sfatlar benimsemeyenle
rin szleridir.
G a z z l der ki :
Byk bir olaslkla filozoflar, benimsenmeyecek bir takm szckleri
kullanmak suretiyle bir baka biimde rknt yaratma amacn gderler ve
yle derler; Bu, tik tike'nin bu sfatlara muhta olmas sonucuna iletir; dola
ysyla bu tike, bu sfatlara gereksinme duymakszn, mutlak anlamda kendi
kendine yeterli olamaz; nk mutlak anlamda kendi kendine yeterli olan
varlk, kendisinden bakasna muhta deildir.
Daha sonra G a z z 1 1, onlarn grlerini reddederek, der ki:
Bu son derecede zayf, szcklere dayal bir grtr; nk yetkinlik s
fatlar yetkin olann zne aykr olamayacandan, onun bakasna muhta
olduu sylenemez. Yetkin olan, gemi ve gelecekte her zaman iin bilgi, kud
ret ve dirilik bakmndan yetkin ise, o, nasl olur da muhta olan bir varlk ola
bilir; ya.da yetkinliin ihtiyala badat nasl sylenebilir? Bu, yle syle
mee benzer; Yetkin, yetkinlie muhta olmayandr; z iin yetkinlik sfat
larnn varlna muhta olan ise, eksik bir varlktr. O halde, onun, z iin
yetkinliin bulunmas dnda, yetkin olduunu sylemenin bir anlam olmad
ve ayn ekilde onun kendi kendine yeterli olmasnn da z iin her trl
ihtiyac ortadan kaldran bir takm sfatlarn varl dnda, bir anlamnn bu
lunmad sylenebilir. Bu durumda tanrsall (ilhiyye) tamamlayan yetkin
lik sfatlar nasl olur da szcklere dayal bu tr hayali kantlarla inkr edilebilir? /

515

Derim ki;
Yetkinlik, kendi zyle yetkin ve yetkinlik ifade eden sfatlarla yetkin olan,
olmak zere iki blme ayrlr. Yetkinlik ifade eden bu sfatlarn da zorunlu olarak
kendi zleriyle yetkin olmalar gerekir; nk bu sfatlar yetkinlik sfatlan ile yetkin
olsalard, bu ikinci sfatlar hakknda da, onlarn kendi zleri dolaysyla m, yoksa
-

178 -

baka sfatlar araclyla m yetkin olduklar sorulabilir ve bu durum zyle yetkin


olanda son bulur. O halde, bakas dolaysyla yetkin olan, yukarda sz edilen ilke
ler kabul edildii taktirde, zorunlu olarak kendisine yetkinlik sfatlarn salayan bir
varla muhta demektir; aksi taktirde o, eksik bir varlk olurdu. z dolaysyla yet
kin olana gelince, bu kendi z dolaysyla var olan gibidir. O halde, z dolaysyla
var olann, z dolaysyla yetkin olmasndan daha doru ne olabilir? Eer z
dolaysyla var olan bir varlk bulunuyorsa, onun, z dolaysyla yetkin ve z
dolaysyla kendi kendine yeterli olmas da gerekir; Aksi taktirde bu varlk, eksik bir
z ve bu z yetkinletiren bir takm sfatlardan bileik olurdu. Durum byle oldu
una gre, bu varlkta nitelik ve nitelendirilen ayn eydir ve kendisinde bulunan
farkl bir takm sfatlardan kt iin, kendisine mal edilen fiiller de, bir ilikinin
sonucu olarak vardr.
G a z z 1, filozoflara cevap vererek der ki:
516

Bizim ve Allah'n bu anlamda/ ayn durumda bulunmamzdan, yani bi


zim zmzn yetkinliinin bir takm yetkinlik sfatlarndan tr var olduu
nu ileri srmekten daha irkin ne olabilir? " Eer siz bir z ve bir sfat kabul
edip, sfatn ze girdiini ileri srerseniz, bu bir bileiklik demektir; her bileik
ise, bir birletiriciye muhtatr ve bundan dolaydr ki,lk tike'nin cisim olma
s, cisim bileik olduu iin mmkn deildir" denirse, deriz ki: Bir kimsenin
her bileiin bir birletiriciye muhta olduunu sylemesi, onun her var ola
nn bir var ediciye muhta olduunu sylemesine benzer. Bu durumda ona y
le cevap verilebilir: tik ilke ncesiz ve nedeni bulunmayan bir varlk olup, onun
bir var edicisi yoktur. Ayrca, denebihr ki: tik lke, nitelendirilmi ncesiz bir
varlk olup, ne znn ne sfatnn ne de sfatnn kendi z dolaysyla var
olmasnn bir nedeni bulunmaktadr. Daha dorusu, btn bunlar nedensiz
olarak ncesizdir. Oysa cismin ilk ilke olmas mmkn deildir; nk cisim,
sonradan var olan eylerden yoksun olmad iin, sonradan var olmutur. Bu
nunla birlikte, cismin sonradan var olduunu kabul etmeyen kimsenin, daha
sonra sizi de ( filozoflar da ) kabul etmek zorunda brakacamz gibi, lk Neden'in bir cisim olabileceini kabul etmesi gerekir.
Derim ki:

Bileiklik varlk gibi deildir; nk bileiklik hareketlilik gibidir, yani bileiklii kabul eden nesnelerin zne eklenmi edilgin bir niteliktir; varlk ise z ayn olan bir niteliktir. Bunun dnda bir gr ileri sren kimse yanlm olur. Ayrca,
bileik te, znden tr bileik ve bakasndan tr bileik olmak zere, iki blme
517
ayrlamaz./ Dolaysyla varlklarn ncesiz bir varlkta son bulmas gibi, bileiin
ncesiz bir bileikte son bulmas gerekmez. Bukonudandaha baka yerlerde de sz etmitik. Yine durum, daha nce sylediimiz gibi, bileikliin varla eklenmi bir
ey olduu biiminde ise, yle demek mmkndr: Eer znden dolay bileik olan
bir varlk bulunuyorsa, znden dolay hareketli olan bir varlk ta var demektir; eer
znden dolay hareketli olan bir varlk var ise, znden dolay yok olan bir ey de
var demektir, nk yok olann varl, kuvve halinde var olann fiil halinde kmas
dr. Hareket ve hareketli konusunda da durum byledir. Oysa varlk byle deildir;
nk varlk ze eklenmi bir nitelik deildir. Kimi kez kuvve halinde, kimi kez de
179.

fiil halinde bulunmakszn var olan her ey, kendi zyle var demektir.Hareketli olan
eyin varl ise, ancak hareket ettirici gle birlikte bulunmaktadr. te bundan do
laydr ki, her hareketli bir hareket ettiriciye muhtatr.
Bu tartmada nemli olan nokta udur; Bileiin iki parasndan ya da onu
meydana getiren paralardan her birinin, ya A r i s t o c u l a r a gre, madde ve
suretlerden meydana gelmi olan bileiklerin durumunda da grld gibi, iki ayr
518 ynden, tekinin / varlnn koulu olmas, ya onlardan hi birinin tekinin varl
nn bir koulu olmamas, ya da yalnzca birinin tekinin varlnn bir koulu olmas
gerekir.
Birinci olasla gre, bileiin ncesiz olmas mmkn deildir; nk bileikliin kendisi, paralarn varlnn bir kouludur; dolaysyla paralarn, bileikliin nedeni olmas, mmkn olmad gibi, bileikliin de, bir ey kendi ken
disinin nedeni olmadka, kendi kendisinin nedeni olmas mmkn deildir. te
bundan dolaydr ki, bu tr bileikler var olup, yok olucudur ve dolaysyla onlarn
kendilerini yokluktan varla karan bir f'illerinin bulunmas zorunludur.
kinci olasha, yani bileiin iki paradan hi birinin tekinin varlnn bir
koulu olmamasna gelince, bu tr paralardan hi birinin tabiatnda tekini ge
rektirmek gibi bir durum bulunmadna gre, bu paralarn kendi dlarnda bu
lunan bir biletirici olmakszn birlemi olmalar mmkn deildir; nk bileik
lik, paralarn kendi zlerini meydana getiren, ya da kendi zlerine bal olan tabi
atlarnda bulunmamaktadr. Eer onlarn tabiatlar bileiklii gerektirse ve her iki
para da kendi zlerinde ncesiz olsalard, bunlardan meydana gelen bileiin de n
cesiz olmas, fakat onun kendisine birlii veren bir nedeninin bulunmas gerekirdi;
519 nk ilintili olarak birlie sahip olan ncesiz bir eyin bulunmas mmkn deildir./
nc olasha, yani bileiin iki parasndan yalnzca birinin, tekinin var
lnn bir koulu olmasna gelince, bu, tzsel olmayan nitelik ve nitelendirilende g
rlen duruma benzer. Eer nitelendirilen ncesiz olup, nitelikten ayrlmas hibir e
kilde mmkn olmasayd, bileik ncesiz olurdu. Durum byle olunca, ncesiz bir
bileiin varln kabul eden bir kimsenin, E ' a r t 1e r i n yolunu izleyerek, aka
her cismin sonradan yaratlm olduunu kabul etmesi doru deildir; nk ncesiz
bir bileik bulunsayd, bir takm ncesiz ilintiler de bulunmu olurdu ki, bu ilinti
lerden birisi bileikliktir; zira ilintilerin sonradan yaratlm olmalarnn zorunluluu
nu E ' a r l e r i n, zerine dayandrdklar temel ilke, onlara gre, cismi oluturan
paralarn, ancak bir ayrlk durumundan sonra, var olmalardr. Eer onlar, ncesiz
bir bileiin varln mmkn grselerdi, kendisinden nce bir ayrlk bulunmakszn
bir bitiikliin; bir skun bulunmakszn, bir hareketin bulunmas mmkn olurdu.
Byle bir ey mmkn olsayd, ncesiz bir takm ilintilere sahip olan bir cismin bu
lunmas da mmkn olur ve E a r 1 e r i n, sonradan var olan eylerden yoksun
olmayan eyin, sonradan var olduunu sylemeleri doru olmazd. Ayrca her bilei
in, ancak kendisinde bulunan bir birlikten tr, bir olduu ve bu birliin de ancak
kendi z dolaysyla bir olan bir eyden tr, onda bulunduu sylenmitir.Durum
520 byle olunca, bir, bir olmas bakmndan, her bileikten nce gelir./ Bu tek f'il n
cesiz ise, onun btn varlklara varhn bir olmasn salayan birlikleri veren fiili de
srekli olup, ncesizdir ve zaman zaman varl sz konusu deildir; nk fiili, ese
re kuvve halinden fiil haline kt anda ilien f'il, zorunlu olarak sonradan yara- 18 0 -

tlm bir f'il olup, eseri de zorunlu olarak sonradan yaratlmtr. lk F'ile gelince,
O'nun eserine ilimesi sreklidir: eseri ise, gcyle birlikte srekli olarak bulunur, te
lk F.'\Vin(Allahm) btn varlklarla ilikisinin bu biimde anlalmas gerekir. Btn
bu hususlarn burada aklanmas mmkn olmad iin, imdilik bunlar aklamak
tan vaz geelim; nk buradaki amacmz, [G a z z 1 nin] bu kitabn kapsamna
giren grlerinin kesin kanta dayanmayan; ou safsataya dayanan ve en-geerli
olanlar da cedel olan grler olduunu aka ortaya koymaktr. Gerekten de
kesin kanta dayanan grler ok azdr. Bu ok az saydaki kesin kanta dayanan
grler de, teki madenlere oranla salt altn ve teki deerli talara oranla salt inci
durumundadr. O halde gelin, konumuza dnelim.
G a z z i t der ki :
Filozoflarn bu meselede izlemi olduklar yntemler hayale dayanmakta
dr. Ayrca onlar, zn kendisi iin kabul etmi olduklar btn nitelikleri
reddedecek gce de sahip deillerdir; nk onlar, onun bilgili olduunu kabul
ederler ve/bu da onlar, bilginin soyut varla eklenmi bir ey olduunu kabul
etmek zorunda brakr. Dolaysyla onlara u soru yneltilebilir: "Siz, tik'in
kendi znden bakasn bildiini kabul ediyor musunuz?" Bu soru karsnda,
onlardan bazlar byle bir eyi kabul ederler, bazlar da ik'in kendi znden
bakasn bilmediini ileri srerler. Birinci gr 1 b n S 1 n benimsemitir;
nk o, lkin btn nesneleri zamanla kaytl olmayan tmel bir biimde
bildiini; fakat O'nun tikelleri tek tek kavramas, bilgilinin znde bir deiik
lii gerektirecei iin, onlar bilmediini ileri srmektedir.*^^
Buna karlk biz deriz ki: ik'in sonu bulunmayan btn trleri ve cinsleri
bilmesi, acaba, kendi zn bilmesinin ayn mdr, yoksa ondan baka bir ey
midir? Eer ondan baka bir ey olduunu sylerseniz, bu durumda bir oklu
un bulunduunu kabul etmi ve koyduunuz kurala ters dm olursunuz.
Eer kendi zn bilmesinin ayn olduunu sylerseniz, sizin, bir insann
bakasn bilmesinin, kendi zn bilmesinin ve dolaysyla kendi znn ayn
olduunu ileri sren bir kimseden hibir farknz kalmaz. Byle bir eyi ileri
sren kimsenin ise, aklnda bir eksiklik var demektir. Bu konuda yle denebi
lir: Belirli bir tek eyin tanmnda olumluluk ve olumsuzluu bir araya getirmek
kuruntu yetisinde bile mmkn deildir; dolaysyla belirli bir tek eyin bilin
mesinin, o ey belirli bir tek ey olduu iin, ayn anda hem var hem de yok
olduu dnlemez. nsann kendi znden bakasn bilmeksizin kendi zn
bilmesi kuruntu yetisinde dnlebileceine gre, onun bakasn bilmesinin
kendi zn bilmesinden farkl olduu sylenebilir; nk bu her ikisi ayn
olsayd, onlardan birinin yokluu tekinin de yokluunu, birinin varl
tekinin de varln gerektirirdi. Zira Zeyd'in ayn anda hem var hem de yok
olmas imknszdr; oysa/ byle bir ey ayn anda hem bakasn hem de kendi
zn bilmek konusunda imknsz deildir. O halde, ik'in ayn anda hem
kendi zn hem de bakasn bilmesi konusunda da durum byledir; nk
bunlardan biri bulunmakszn tekinin varln dnmek mmkndr; dola-

521

522

57.

bn Sn, Kitb e - if, el - lhiyyt I, ss. 358 - 362; kr., el - Irt ve't Tenbht, ss. 182 - 185.
- 1 81 -

ysyla bunlar, iki ayr eydir. Oysa [ikin] z bulunmakszn znn varln
dnmek mmkn deildir. Eer btn durumlarda byle bir ey sz konusu
olsayd, yukanda sz edilen dnce imknsz olurdu. O halde, tik'in kendi
znden bakasn bildiini kabul eden her filozof kesinlikle bir okluun
bulunduunu da kabul etmi olur.
Derim k i :

523

lkin hem kendi zn hem de bakasn aklla kavradn ileri sren bir kim
seye kar yaplan itirazda ileri srlen bu grn z udur: lik'in kendi zn bil
mesi bakasn bilmesinden farkldr. Oysa bu bir karkla dmektir: nk bun
dan u iki ey anlalmaktadr. Bunlardan biri, Zeyd'in kendi znn gerei olarak
bilmesinin bakasn bilmesiyle ayn olduudur ki, byle bir ey kesinlikle doru
olamaz.kincisiise, insann kendisinden baka varlklar bilmesinin kendi zn bilme
siyle ayn olduudur ki, byle bir gr dorudur. Bu u biimde aklanabilir:
nsann z varlklar bilmesinden baka bir ey deildir. Eer insan, teki nesneler
gibi, yalnzca kendisine zg olan mahiyetini bilebilse ve mahiyeti de nesneleri bil
mekle ayn olsa idi, onun zorunlu olarak kendi zn bilmesi teki nesneleri bilmesiyle ayn olurdu; nk farkl olsayd, onun z nesneleri bilmekten farkl olurdu./ Bu
husus, yaratc sz konusu olduunda, aka grlmektedir. nk yaratcnn
kendisine yaratc adnn verilmesini salayan z, onun yaratlmlar bilmesinin
tesinde bir ey deildir.
G a z z l n in , "onun kendi zn bilmesi, bakasn bilmesinin ayn olsayd,
onlardan birinin yokluu tekinin de yokluunu; birinin varl tekinin de varln
gerektirirdi sz u anlama gelmektedir: Eer insann kendi zn bilmesi bakasn

524

bilmesiyle ayn olsayd, bakasn bilmedike, kendi zn de bilemezdi. Baka bir


deyile, bakasn bilmeseydi, kendi zn de bilmezdi, dolaysyla bakasn biliyor
sa, kendi zn de biliyor demektir. Bu sz bir bakma doru, bir bakma da yanl
tr; nk insann mahiyeti bilgidir; bilgi ise, bir bakma bilinen, bir bakma da bili
nenden bakadr. Eer insan belirli bir bilineni bilmiyorsa, kendi znn bir parasn
bilmiyor demektir, eer btn bilinenleri bilmiyorsa, kendi zn de bilmiyor de
mektir. Dolaysyla bu bilgiyi insandan soyutlamak, onun kendi zn bilmesini inkar
etmek demektir, nk bilinenle bilginin ayn ey olmas bakmndan bilinen bilenden soyutland takdirde, insann kendi zn bilmesi de ortadan kaldrlm olur,/
Bilgiden baka bir ey olmas bakmndan bilinene gelince, bu, insandan farkldr ve
bu bilginin insandan soyutlanmas, insann kendi zn bilmesinin ortadan kaldrl
masn gerektirmez. Bireyler konusunda da durum byledir; nk Zeyd'in Amr' bil
mesi Zeyd'in kendisi deildir, ite bundan dolaydr ki, Zeydin Amr' bilmedii hal
de, kendi zn bilmesi mmkndr.
G a z z 1 der k i :
Bu konuda bir kimse yle diyebilir; lk, ilk ama bakmndan, bakasn
bilmeyip, kendi zn her eyin ilkesi olarak bilmektedir. Bunun bir sonucu
olarak, onun, ikinci ama bakmndan, her eyi bilmesi gerekir ; nk onun
kendi zn ancak bir ilke olarak bilmesi mmkndr ; zira bu durum, onun
znn gerekliini oluturmaktadr. Dolaysyla onun kendi zn, bakas
onun bilgisine ilem ve gereklilik yoluyla girmedike, bakasnn ilkesi olarak
-

182-

525

bilmesi mmkn deildir ve onun znn bir takm gerekliliklere sahip olmas
da imknsz deildir. Byle bir ey onun znn mahiyetinde bir okluun
bulunmasn gerektirmez ; yalnzca onun kendisinde bir okluun bulunmas
imkanszdr.
Buna bir ka ynden cevap verilebilir ; Birincisi udur Sizin, onun kendi
zn bir ilke olarak bildiini sylemeniz, geree uygun olmayan bir yargdr .
gerekte onun yalnzca kendi znn varln bilmesi gerekir. Onun bir ilke ol
duunu bilmesine gelince, bu bilgi varl bilmeye eklenmi bir bilgidir ; nk
ilke olma, zle olan bir ilikiyi ifade eder ; dolaysyla onun, zn bildii halde, byle bir ilikiyi bilmemesi mmkndr., Eer ilke olma, bir ilikiyi ifade
etmeseydi, onun z oalr : onun bir varl ve bir de ilke olma durumu bulu
nur ve bylece iki farkl ey ortaya km olurdu. nsann bir eser olmas,
onun nedeniyle bir ilikiye sahip olduunu ifade ettii iin, onun, eser olduu
nu bilmedii halde, kendi zn bilmesi nasl mmknse, ayn ekilde lk in bir
neden olmas da eseriyle bir ilikiye sahip olduunu ifade etmektedir. Bu bala
yc sonu, filozoflarn salt u szlerinden de anlalmaktadr ; lk, kendisinin
bir ilke olduunu bilmektedir ; nk onda hem zn hem de ilke olmann bil
gisi bulunmaktadr ki, bu da bir ilikiyi ifade eder ve bu iliki de zden ayrdr.
Dolaysyla ilikiyi bilmek, yukarda szn ettiimiz kanta gre, z bilmek
ten ayrdr. Bu kanta gre, ilke olmay bilmeksizin z bilmenin dnlmesi
mmkn olduu halde, z bir tek olduundan, z bilmeksizin, z bilmenin
dnlmesi mmkn deildir.
Derim ki:

526

Filozoflarn bu adamla (G a z z ile) bu konudaki tartmas, flozoflnn


koyduklar bir takm ilkelere dayanmaktadr. ncelikle bu ilkelerin ele alnp, tartl
mas gerekir. nk filozoflarn ileri srd ilkeler ve onlarn, kesin kantn byle bir
sonuca gtrd biimindeki iddialar kabul edildii takdirde, G a z z l nin onla
ra kar ileri srd btn bu sonular onlar balamaz. Aslnda filozoflara gre, ci
sim olmayan varlk, znde, yalnzca bilgidir ; nk filozoflar, suretlerin, salt maddelerde bulunmalar nedeniyle,/ bilgi sahibi olmadklarn ileri srerler. Eer bir ey
maddede bulunmuyorsa, onun bilgi sahibi olduu bilinmi olur. Byle bir eyin bi
linmesi de u kanta dayanmaktadr: Filozoflar, maddi suretlerin, nefste maddelerin
den soyutlandklarnda, bilgi ve akl olduklarn ve akln da maddeden soyutlanm
suretlerden baka bir ey olmadn grmlerdir. Kendi tabiatnn aslnda soyutlan
mam olan nesnelerin bilgi ve akl olmalar daha da uygun der. Nesnelerin akl kav
ramlar, nesnelerin gerekliliklerini oluturduu ve akl da akl kavramlarn kavranma
sndan baka bir ey olmad iin, bizde bulunan akl, aklla kavranabilen olmas ba
kmndan, aklla kavranabilenin kendisidir. O halde, aklla akledilen arasnda, akledilirlerin, tabiatlarnda akl bulunmayan, ancak akln, suretlerini maddelerden soyutla
masyla akl haline gelen nesnelerin akl kavramlar olmalar dnda, bir ayrlk bu
lunmamaktadr. te bundan tr, bizde bulunan akl her ynden aklla kavranann
ayn deildir. Eer bir ey maddede bulunuyorsa, bu eyi aklla kavramak her yn
den aklla kavranann ayndr ve byle bir ey deaklla kavrananlarn aklla kavranma
s demektir. u da kesinlikle bilinmektedir ki, ak, var olan nesnelerin dzen ve terti
binin kavranmasmdan baka bir ey deildir. Bununla birlikte, ayrk akln, var olan
183-

527

528

529

nesnelerin ve onlarn dzeninin aklla kavranmasnda / var olan nesnelere dayanmama


s ve onun aklla kavrad eyin bu nesnelerden sonra gelmemesi zorunludur ;
nk bu nitelikte [olmayan)
her akl, varlklarda bulunan dzene bal olup, bu
dzen sayesinde yetkinlik kazanr ve dolaysyla zorunlu olarak nesneleri aklla kav
ramakta yetersiz kalr. te bundan dolaydr ki, bizde bulunan akl, varlklarda bulu
nan tertip ve dzen bakmndan, varlklarn tabiatlarnn gerektirdii hususlar kavra
makta yetersiz kalmaktadr. Eer varlklarn tabiatlar, akln hkmne (yasasna) gre
iliyorlarsa ve bizde bulunan bu akl da varlklarn tabiatlarn kavramakta yetersiz ka
lyorsa, dzen ve tertibe ilikin bir bilginin bulunmas ve bu bilginin de tek tek her
varlkta bulunan dzen, tertip ve hikmetin nedeni olmas zorunludur. Yine sz
edilen akln da, kendisinden ileri gelen bir dzeninin bulunmasndan dolay, varlklar
daki bu dzenin nedeni olmas ve onun kavraynn, tikellik bir yana, tmellikle de
nitelendirilmemesi gerekir ; nk tmeller varlklara bal olan ve onlardan sonra
gelen akli' kavramlardr ; oysa variklar akla baldr ve bu akl da kendi z dndaki
bir eyi kavramak suretiyle deil, varlklarda bulunan dzen ve tertibi kendi z
dolaysyla kavramak suretiyle zorunlu olarak variklan kavramaktadr ; nk [ akl
kendi z dndaki bir eyi kavramak suretiyle varlklar kavrasayd], kavrad
varln / eseri olup, nedeni olmazd ve dolaysyla yetersiz olurdu.
Eer filozoflarn grnden bunu anlarsan, nesnelerin tmel bir bilgi ile bilin
mesinin yetersiz bir bilgi olduunu anlam olursun ; nk bu bilgi kuvve halindeki
bir bilgidir, te yandan ayrk akln yalnzca kendi zn kavradn ve kendi zn
kavramak suretiyle de btn varlklar kavram olduunu da anlam olursun ; nk
onun akla kavramas btn varlklarda bulunan dzen ve tertipten baka bir ey
deildir, te bu dzen ve tertibi kabul eden, btn varlklardaki dzen ve tertibe
sahip olan f'il glerdir ki, filozoflar bunlara '7aafiar''adn verirler. yle grn
yor ki, her varlkta akhn dzen ve tertibine gre ileyen bir takm fiiller bulunmakta
dr. Byle bir eyin ilintili olarak meydana gelmesi mmkn olmad gibi, bizdeki
akla benzeyen bir akldan ileri gelme de mmkn deildir. Aksine byle bir eyin
ancak btn varlklarn stnde yer alan ve ne tmel ne de tikel olan bir akldan ileri
gelmesi mmkndr,/
Eer filozoflarn grnden bunu anlarsan, burada G a z z l nm filozoflara
kar ileri srd kukularn hepsi sence zmlenmi olur. Grlmeyen alemdeki
akhn insan akhna benzediini kabul edersen, sz edilen bu kukulara dmen ka
nlmaz olur ; nk bizdeki akla okluk ve fazlalk ilimitir. teki akla gelince, bu
akla byle bir eyin ilimesi sz konusu deildir ; nk o, dnyadaki aklla kavranan
eylere ilien okluktan uzaktr ve onda kavrayanla kavranan arasnda bir ayrlk bu
lunduu dnlemez. Bizdeki akln bir eyin zn kavramas ise, bir eyin ilkesi ol
duunu kavramasndan farkldr. Ayn ekilde onun bakasn kavramas da bir bak
ma kendi zn kavramasndan farkldr. Bununla birlikte, bizdeki aklla teki akl ara
snda bir benzerlik te yok deildir. Bizdeki akla bu benzerlii veren ite o akldr; nk
o akldaki akledilirler, bizim akhmzdaki akledilirlere ilien eksikliklerden uzaktr.
Szgelii, akl ancak akledilir olmas bakmndan akledilir olmutur ; nk her yn
den akledilir olan bir akl bulunmaktadr ; zira kendisinde eksik bir nitelik bulunan
58.

Anlam asndan bu tmcenin olumsuz balamas uygun dt iin, "bu nite


likte olan yerine "bu nitelikte olmayan" deyiini yeledik.

184-

530

531

her ey,/ kendisinde bu niteliin eksiksiz olarak bulunduu bir varlktan tr, bu ek
sik nitelie zorunlu olarak sahiptir. Buna u rnei verebiliriz : Kendisinde eksik bir
scakhn bulunduu ey, eksikz scaklk sayeande scak olan bir eyden tr, bu
eksik scakha sahiptir. Ayn biimde eksik bir dirilikle diri olan bir ey de, eksiksz
bir dirilikle diri olan bir eyden tr bu eksik dirilie sahiptir. Yine eksik bir aklla
akl sahibi olan ey, eksiksiz bir aklla akll olan bir eyden tr bu eksik akla sahip
tir. Bunun gibi, eksiksiz akl bir fiile sahip olan ey de, ekksiz bir akldan tr, bu
eksiksiz akl fiile sahiptir. Eer akllara sahip olmadklar halde, btn varlklarn fiil
leri, eksiksiz, salam akl fiiller ise, btn varlklarn fiillerinin akit fiiller olmasn sa
layan bir akl var demektir.
tik lke'nin kendi zn m, yoksa kendi znn dndaki bir eyi mi kavra
dn aratranlar, bu gerei anlamayan yetersiz filozoflardr. Eer onun kendi z
nn dndaki bir eyi aklla kavrad kabul edilirse, yetkinlii bakasndan kazanm
olmas gerekir. Eer kendi znn dndaki bir eyi aklla kavramad kabul edilirse,/ varlklar hakknda herhangi bir bilgisinin bulunmamas gerekir. Ne kadar tuhaftr
ki, filozoflar hem yce Allah'ta hem de yaratklarda bulunan sfatlar, yaratklardaki
sfatlara ilien eksikliklerden soyutlamlar ve bizde bulunan akl O'nda bulunan akla
benzetmilerdir ; aslnda O'nun akl byle bir soyutlamaya en layk olandr. Bu konu
da imdilik bu kadar yeterlidir. Bununla birlikte, her olasla kar G a z z l' nin
bu blmdeki teki grlerini de zikredelim ve dt yanlglar konusunda uyarda
bulunalm.
G a z z 11 der ki :
Buna cevap vermenin ikinci yolu da udur : Onlarn, "her ey O'nca ikin
ci ama sayesinde bilinir biimindeki szleri akla uygun deildir ; nk

532

O nun bilgisi kendi zn ierdii 0bi, bakasn da ieriyorsa, O'nun birbirin


den farkh iki bilineni bulunuyor ve her ikisi hakknda bir bilgiye sahip oluyor
demektir. Bilinenin okluu ve farkhi bilginin de okluunu gerektirir ;
nk iki bilinenden biri kuruntu yetisinde onu tekinden ayran bir ayrm
kabul eder ve dolaysyla onlardan birini bilmek tekini bilmenin ayn olamaz ;
nk onlar ayn olsayd, biri bulunmakszn tekinin varln dnmek imknsz olur ve her ikisi ayn ey olduu iin, bir "baka bulunmazd./ Burada
"ikinci ama "tan sz etmek te bir deiiklik yaratmaz.
te yandan gklerde ve yerde olan en kk bir eyin bile Allah'n bilgi
sinin dnda kalamayacan syleyen bir kimsenin, Allah'n her eyi tmel bir
biimde bildiini sylemedike, okluu reddetmeye nasl giritiini keki
bilebilseydim! Ashnda Allah'n bildii tmellerin bir sonu yoktur ; dolaysyla
bunlar ne kadar ok ve deiik olsalar da, onlara ilimi olan bilgi her ynden
birdir.
Derim ki :
Burada sz edilen hususu zetle iki soruda toplamak mmkndr. Birincisi u
dur : O'nun kendi zn bilmesi nasl bakasn bilmesi olabilir? Bunun cevab daha
nce verilmiti. Bu cevaba gre, insan aklnda bizi lk Akl'da varlnn zorunlu ol
duunu kabul etmeye ileten trden bir anlam vardr.
kinci soru ise udur ; Acaba O'nun bilgisi bilinenlerin oalmasyla oalmak

185 -

533

534

535

ta mdr? nk O btn sonlu ve sonsuz olan bilinenleri, bilgisi sonsuzu ierebilecek


bir biimde iermektedir. Bu sorunun yant udur ; tik Bilgi'e, birliine ramen,
bilinenlerin ayrntlarnn bulunmas imknsz deildir ; nk filozoflara gre, O'nun
bakasn ve kendi zn bir ok bilginin bulunmas ynnden farkl olan bir bilgi ile
bilmesi imknsz deildir./ Ancak onlara gre, imknsz olan, akln akledilirle yet
kinlik kazanmas ve onun eseri olmasdr. Eer O bakasn, bizim aklmzla kavra
dmz gibi kavrasayd. O nun akl akledilir bir varln eseri olur, nedeni olmazd.
Oysa kesin kant ta gstermektedir ki, O var olann bir nedenidir. Filozoflarn red
detmi olduklar okluk, Onun kendi z dolaysyla deil, kendi zne eklenmi
bir bilgiden dolay bilici olmasna ilikindir. Yce Allah'tan bu trl bir okluun kal
drlmas, cedel yntemine bavurulmadka, bilinenlerin okluunun reddedilmesini
gerektirmez. Dolaysyla G a z z 1T nn, filozoflara gre bilgide bulunan oklua
ilikin soruyu bilinenlerin kendilerinde bulunan oklua aktarmas safsataclarn ya
paca bir itir ; nk o, filozoflarn, zne ve yklemden oluan okluu reddettik
leri gibi, bilinenlerden dolay bilgide ortaya kan okluu da reddettiklerini sanm
tr.
Fakat bu konuda doru olan udur ; ncesiz bilgideki bilinenlerin okluu in
sann bilgisindeki bilinenlerin okluu gibi deildir. nk insann bilgisindeki bili
nenlere okluk ancak iki ynden iliebilir : Birincisi, onlara okluun hayaller
ynnden ilimesidir ki, bu mekansal oklua benzer;/ kincisi ise, bilinenlerin kendi
balarna bizim aklmzdaki okluudur; baka bir deyile, "varolan" diyebilecein
lk Cins'e, onun kendi altnda yer alan btn trlere blnmesiyle ilien okluktur;
nk akl alemde var olan btn trleri kapsayan tmel bir ey olmas ynnden bir,
fakat trlerin okluu dolaysyla oktur. Aka grlmektedir ki, ncesiz bilgiyi t
mel kavramdan soyutladmzda, bu okluk ortadan kalkar ve geriye bizim aklmzn
kavrayamayaca bir okluk kalr. Aksi takdirde bizim bilgimizi ncesiz bilgi ile ayn
saymamz gerekirdi. Byle bir ey ise imknszdr. te bundan dolay filozoflarn
akllarn , tesine geemeyecekleri bir snrlarnn bulunduunu sylemeleri geree
daha yakndr. Byle bir ey ise bu bilgideki (ncesiz bilgideki) nitelii, bizim aklla
rmzn anlamakta yetersiz kalmas demektir. Yine bizim aklmz, varlklar fiil halin
de deil, kuvve halinde bilir. Kuvve halindeki bilgi ise, fiil halindeki bilgiden eksiktir.
Bizim bilgimiz ne kadar ok tmellik kazanrsa, o kadar kuvve halindeki bilgi durumuna girer ve o kadar da eksik bir duruma gelir./ Oysa ncesiz bilpnin, her ne biim
de olursa olsun, eksik olmas mmkn deildir ve onda kuvve halindeki bir bilgi de
bulunamaz; nk kuvve halindeki bilgi maddede bulunan bir bilgidir, tte bundan
dolaydr ki, filozoflar, ilk Bilgi'nin fiil halindeki bir bilgi olmas; onda tmel bir bil
ginin bulunmamas ve cinsten doan trlerin okluu gibi, kuvve halinden doan bir
okluun da bulunmamas gerektiini ileri srmlerdir. Bizim fiil halinde sonsuz
olan kavrayamamamz, ancak bizce bilinenlerin birbirlerinden ayr olmalarndan ileri
gelmektedir.Eer bilinenleri birletiren bir bil bulunsayd, bu bilgide sonlu ve son
suz birbirine eit olurdu. te filozoflar btn bu hususlar iin kesin kant bulun
duunu ileri srmlerdir. Eer biz bilgideki okluktan yalnzca bu okluu anlarsak
ve bu okluun da Allah'tan soyutlandn kabul edersek, bu durumda O'nun bilgisi
fiil halinde bir tek bilgi demektir. Fakat insan aklnn bu bir tek bilginin niteliini
kavramas ve onun gerekliini dnmesi imknszdr; nk insan bu birlii kavra- 186-

sayd, onun akl Allah'n akl ile ayn olurdu. Byle bir ey ise imknszdr. Bizim
bireyi bilmemiz, fiil halindeki bir bilgi olduu iin, Onun bilgisinin, tmel ve bireysel
olmasa da, tmel bilgiden ok bireysel bilgiye benzediini biliriz./ Bu gerei anlayan
kimse Allah'n u szlerini ve buna ilikin teki yetlerinin anlamn da kavram
olur: "Gklerde ve yerde zerre kadar olanlar bile O'nun bilgisinin dnda deildir"
(Kur'n,Sc6e'. XXXIV, 3).
G a z z 1 1 derki:

537

b n S'i n , bu konuda, okluk ortaya kaca korkusuyla Allah'n yal


nzca kendi zn bildiini syleyen teki filozoflardan ayrlmtr. O halde na
sl oluyor da o, okluun reddi konusunda onlarla ayn dnceyi paylat
halde, Allah'n bakalarn bilmesinin isoat konusunda onlardan ayrlyor?
t b n S n , yce Allah'n bu dnyada ve tekinde hibir eyi bilmeyip, yalnzca
kendi zn bildiini; teki eylerin ise, hem Allah' hem de kendi zlerini ve
bakalarn bildiklerini; bylece bunlarn bilgi bakmndan Allah'tan daha stn
olduunu sylemekten utand iin, bu gr brakm ve ondan uzak dur
mutur. Buna ramen o, her ynden okluun reddi zerinde srar etmekten
utanmam ve Allah'n hem kendi zn hen de bakalarn, daha dorusu b
tn nesneleri bilmesinin, bir fazlalk bulunmakszn, kendi znn ayn olduu
nu ileri srmtr. te bu, ilk bakta akagrldiin, teki filozoflarn
kabul etmekten utandklar elikinin ta kendisidir. Dolaysyla filozoflardan
hibir grup bylesine utan verici bir grten kendisini kurtaramamtr. te
Allah yolundan sapanlar ve kendi incelemeleri ve hayallemeleri sayesinde tannsal konularn zne ulaabileceklerini sananlar bu duruma sokar./
Derim ki:
Btn bunlarn cevab daha nce sylediklerimizden aka anlalmaktadr.
yle ki: Filozoflar, ancak teki varlklarn aa bir varlk derecesinde bulunmalar
bakunndan, nedenlinin nedene, stn bir varlk derecesinde bulunann aa bir var
lk derecesinde bulunana dnmemesi iin, Allah'n onlar bildiini inkar ederler;
nk bilgi bilinenle ayndr. Oysa flozoflar, Allah'n bu baka eyleri, varlk bak
mndan bizim onlar bilmemizi salayan bilgiden daha stn bir bilgi ile bildiini in
kar etmezler; aksine Allah'n onlar bu ekilde bilmesi zorunludur; nk bu ekildeki
bilgi sayesindedir ki. teki varlklar Allah'tan kmaktadr, ncesiz bilgideki bilinen
lerin ok olabilecei konusundaki aratrmaya gelince, bu ikinci bir mesele olup, bu
nu daha nce ele almtk. Filozoflar, G a z z l' nin sand gibi, bu meseleden t
r deil, daha nce bizim szn ettiimiz nedenlerden tr, ksaca Allah'n bilgisi
nin, son derece aykr dt, bizim bilgimize benzememesi iin, O'nun yalnzca
kendi zn bildii grne snmlardr. b n S t n yalnzca, Allah'n ancak
kendi zn bildii gryle teki varlklar insann bilgisinden daha stn bir bil
giyle bildii grn birletirmek istemektedir; nk bu bilgi Allah'n znn aynd t Bu husus onun, bizim aklam olduumuz gibi aklamam olmasna ramen,

538

"Allah'n kendi zn ve bakasn,/ daha dorusu, btn nesneleri, bilmesi znn


ayndr demesinden de aka anlalmaktadr. te bu nedenledir ki, onun bu

sznde hibir eliki bulunmad gibi, teki filozoflarn da bu szde utan duyacaklan hibir husus yoktur. Tersine bu, onlarn hepsinin kabul ettikleri bir grtr
- 18 7-

ya da onlann kabul ettikleri grn zorunlu bir sonucudur. Bu hususu kesinlikle


kavrayacak olursan, filozoflarn ou grlerinde G a z z 1' nin onlarla uyum
halinde olduu aka grld halde, onun filozoflara srf saldrmak amacyla
malettii eylerin ne denli irkin eyler olduklarn anlam olursun.
G a z z 1, filozoflar adna cevap vererek, der ki:
Bu konuda yle denebilir: lk tlke';in kendi zn, iliki yoluyla bir ilke
olarak bildii kabul edilirse, birbiri ile ilikili olan iki ey hakkndaki bilgi ayn
olur; nk oulu bilen kimse, onu bir tek bilgi ile bilir ve bu bilid e kapal ola
rak hem babann, hem babaln, hem de oulluun bilgisi de yer almaktadr;
budurumdabilgi bir olduu halde, bilinenler oktur./ Ayn ekilde lk lke
kendi zn bakasnn ilkesi olarak ta bilir; bu durumda, her ne kadar bilinen
ler ok olsa da. bilgi birdir. Ayrca lk lke bir tek nedenlide byle bir durumun
bulunduunu ve onun kendisiyle olan ilikisini aklla kavrar ve byle bir ey de
bir okluu gerektirmezse cinsi bir okluu gerektirmeyen eylere yaplan ek
leme de bir okluu gerektirmez. Ayn ekilde bir eyi bilen ve o eyi bildiini
bilen kimse, bu eyi bu bilgi ile bilmi olur. Dolaysyla her trl bilgi, kendi
zn ve bildii eyi bilmektir. Bu durumda bilgi bir olduu halde, bilinen
oalm olur. Buna kant olarak siz, yce Allah'n bildii eylerin bir sonu bu
lunmad halde, bilgisinin bir tek olduunu ileri sryor ve dolaysyla Allah'
sayca sonsuz olan bilgilere sahip olmakla nitelendirmiyorsunuz. Eer bilinenin
oalmas bilginin znn oalmasn gerektiriyorsa, o halde brakn da
Allah n znde sonsuz sayda bilgiler bulunsun! Ancak byle bir ey imknsz
dr.

539

Daha sonra G a z z 11, filozoflara cevap vererek, der ki:


Deriz ki Bilgi her ynden bir olduka, onun iki bilinene ilimesi dnlmeyip, tersine bu durum, okluun deerlendirilmesi konusunda filozoflarn
ileri srdkleri varsayma ve gre gre, bir eit okluu gerektirir. Hatta on
lar bu konuda daha da ileri giderek yle derier; lk'in varlkla nitelenen bir
mahiyeti bulunsayd, bu durum bir okluun bulunduu anlamna gelirdi.
Dolaysyla onlar gereklii bulunan ve bunun da tesinde varlkla nitelenen bir
tek eyin bulunabileceini kavrayamayp, bu eyin kendisinden baka olan
varln gerkeklie ilitiini ileri srmlerdir ki, byle bir ey bir okluu
gerektirmektedir. te bu bakmdan bilginin / bir ok bilinene iliebileceim
dnmek mmkn deildir. Aksi takdirde, bu bilgide mahiyete ilimi varl
dnmede ortaya kacak olandan daha stn ve daha nemli lde bir tri
okluun bulunmas gerekecektir. Oulu ve ayn ekilde teki birbirleriyle ili
kili olan eyleri bilmeye gelince, bu bilgide de bir okluk bulunmaktadr; nk
hem ocuun hem de babann z ile ilgili bir bilginin bulunmas zorunludur ki,
bunlar iki ayr bilgiyi oluturmaktadr; nc bir bilgi de, bunlar arasndaki
ilikidir. Gerekten de bu nc bilgi nceki iki bilgiyi iermektedir; nk
bu iki bilgi nc bilginin sadece zorunlu bir kouludur, ncelikle ilikili olan
ey bilinmedike^ iliki bilinemez ve dolaysyla bunlar birbirlerinin koulu
olan ok sayda bilgileri oluturur. Ayn ekilde tik lke kendi zn ilkeleri ol
mas dolaysyla teki cins ve trlerle ilikili olarak bildii takdirde de, onun

540

188-

541

hem kendi zn hen de cinslerin bireylerini bilmesi ve kendi znn bunlarm


ilkeleri olmas dolaysyla bunlarla olan ilikisini bilmesi gerekir. Aksi takdirde,
bu ilikinin O'nca bilindii dnlemezdi.
Filozoflarn, *'<> e y i bilen kim se, bu bilginin kendisi ile o eyi bilmi ve
dola ysyla bilgi bir tek oldu u halde, bilinen e y o a lm d u r eklindeki
szlerine gelince^ durum byle deildir. Tersine, bu kimse o eyi bir baka
bilgiyle bilmi olur ve bu durum, haberdar olmad ve bilmedii bir bilgide
son bulur. Biz bu bilginin sonsuzca srp gideceini de syleyemeyiz; aksine bu
bilgi bilinene ilikin bir bilgide sona erer ve bu kimse bilinenin varlndan deil,
bilginin varlndan habersizdir./ Nitekim bir kimse siyahl bildii ve bunu
bilirken de bu kimsenin nefsi, siyahlk olarak bildii eye iyice dald halde,
bu siyahl bildiinden habersiz ve dikkatini bu bilgiye yneltmemi olabilir.
Eer dikkatini bu bilgiye yneltmi olsayd, bu dikkati sona erinceye kadar .
bir baka bilgiye muhta olurdu.
Filozoflarn, "bu husus, Allah'n bildii eyle r konusunda size kar
kullanlabilir, nk bu eyler sayca sonsuzdur; oysa sizce bilgi birdir" bii
mindeki szlerine karlk deriz ki: Biz bu kitaba (filozoflarn grleriyle ilgili
olarak) yapc deil, ykc ve reddedici bir amala baladk ve bundan dolay
da biz. bu kitaba "Gerein Ortaya Konmas" (T em hd el Hakk) deil, "Filozoflarm Tutarszlklar" (T ehft el-Felsife) a:*n veraik. O halde bu cevap bi
zi balamaz.
Eer "biz, sizi (kelamclar) belirli bir frkann grn kabule zorlam
y o ru z; ancak btn insanlarn kar karya kaldklar ve zm e it glk arzed en bir meseleyi sizin ortaya atm a n z do ru deildir; nk bu glk size
kar da kullanlabilir ve hibir frka da bu glkten bir k y o l u

542

bulamaz "

denirse, deriz ki; Bizim amacmz bu deildir; aksine amacmz, sizi, nesnelerin
gerekliklerini bilme konusundaki savnzda kesin kantlar ileri srerek yetersiz
brakmak ve ileri srdnz savlarda sizleri kukuya drmektir. Sizin yeter
sizliiniz aka ortaya knca, insanlar arasnJatanrsal hususlarn gereklik
lerine akl bir incelemeyle ulalamayacan ve bunlar anlamann insan gc
nn dnda olduunu ileri srenler kacaktr. te bundan dolaydr ki, er'atn
sahibi olan ( H z . M u h a m m e d ) "Allah'n z zerinde deil, y a ra tk
lar zerinde dnn"^^^^ demitir. O halde siz, mucizeye dayanan bir kantla
peygamberin doruluuna inanan; peygamberlerin ispat konusunda akln yar
gsna nem vermeyen; akl incelemeyle sfatlar aratrmaktan kanan;
Allah'n sfatlar ile ilgili olarak getirdii hususlarda er'at sahibine uyan;
Allah'a bilgili, iradeli, kudretli ve diri adn vermekte onun yolunu izleyen; /
Allah'a verilmemesi gereken adlar Ona vermekten kendisini alkoyan ve ger
ei anlamakta yetersiz olduunu kabul eden byle bir zmrenin inancn niin
inkar ediyorsunuz? Siz, bu zmrenin grlerini, ancak onlarn kesin kant ge
tirme yollarn ve nclleri eitli tasm biimlerine gre dzenlemeyi bilmeme
leri bakmndan, inkar edebilir ve sizin bunlar akl yntemlerle bildiinizi ileri
srebilirsiniz. Oysa sizin yetersizliiniz, yntemlerinizin tutarszl ve bilgiye
59.

Zayf hadislerden saylan bu hadis C m i' es - Sar de geiyor (1 /1 3 2 ).

189 -

sahip olduunuzu iddia etmenizde dtnz gln durum aka ortaya k


mtr Bu aklamann amac da ite budur. O halde tanrsal konulara ilikin
kantlarn geometrik kantlar gibi kesin olduunu ileri srecek biri varsa, ortaya
ksnda grelim!
Derim ki
Btn bunlar hitabet ve cedel deeri tayan uzun szlerdir. G a z z ITnin
Allah'n bilgisinin bir olduu konusunda filozoflara yardmc olmak zere anlattkla
rnn z iki kanttan olumaktadr. Bu iki kantn ilettii sonu udur: Bizim aklla^
kavradmz nesnelerde kendilerinin oalmasyla bu nesnelerin zlerinin oalma
d bir takm durumlar bulunduu aka anlalmaktadr. Nitekim var olan nesne
lerde de kendilerinin oalmasyla bu nesnelerin zlerinin oalmad bir takm
durumlar bulunduu grlmektedir. Szgelii, bir ey hem bir, hem var, hem de
zorunlu ya da mmkn olabilir. Gerekte byle bir durum var ise, bu, sonlu olmayan
543 bir ok bilgileri ieren bir tek bilginin varlnn bir kantdr./
Bu kesimde G a z z 1'nin kulland birinci kant, nefste aklla kavranan eye
ilien zihinsel ilemlerin aka ortaya koyduu hususlarla ilgilidir. Bu hususlar, var
lklarda bulunan ilikiler ve olumsuzluklar gznne alndnda, onlardaki bir takm
durumlara benzer; nk aklla kavranan eylere bal olan ilikinin nitelii gster
mektedir ki, bu iliki, kendisi dolaysyla aklla kavranan eylerin oalmad bir du
rumdur. Buna kant olarak ilikili olan eylere bal olan ilikinin bu trden bir du
rum olduu ileri srlmektedir.
G a z z l* bu kant^ilikinin ve ilikili olan eylerin ok sayda bilgiyi olu
turduunu ve szgelii, babal bilmemizin babay ve oulu bilmemizden baka bir
ey olduunu syleyerek kar kmaktadr. Gerek ise yledir; liki nefsin dn
da varlklarda ilikili olan eylere eklenmi bir niteliktir. Aklla kavranan eylerdeki
ilikinin ise, ilikili olan eylere eklenmi bir nitelik olmaktansa, bir durum olmas
daha uygundur. Btn bunlar, insann bilgisini, ncesiz bilgiye benzetmekten baka
bir ey deildir ve dlen yanlg da ite burada yatmaktadr. te bundan dolaydr
ki, nceaz bilgi konusunda kukuya den ve bunu insan bilgisinde grlen eyle
544 zmlemek isteyen bir kimse/ hkm, tr ya da cins bakmndan ortak olan iki var
lk hakknda deil, birbirinden son derecede farkl olup, ayn lde uzak olan iki
varlk hakknda bu alemden teki aleme aktarm olur.
kinci kant ise udur: Biz bir nesnevi bir tek bilgi ile biliriz ve ilk bilgideki bir
durum olup, ona eklenmi bir nitelik olmayan bir bilgi ile bildiimizi de biliriz. Bu
nun kant, burada sonsuzca bir ^diin sz konusu olmasdr. Bu durumda G a z z 1'nin, bu bilginin ikinci bir bilgi olduu ve bu durumun sonsuzca srp gitmedii bii
mindeki yantnn hibir anlam yoktur; nk bu durumun sonsuzca gittii herkese
bilinmektedir. Dolaysyla bilenin bir eyi bilen olmas, onun bildiini bildii zaman
ilk bilgiye eklenmi olan bir bilgi ile bilmi olduunu bildiini bildiinden habersiz
olmasn gerektirmez. Gerekte bu ikinci bilgi ilk bilginin durumlarndan biridir. te
bundan dolaydr ki, bu durumun sonsuzca srp gitmesi imknsz deildir. Eer bu
bilgi kendi zyle var olan ve ilk bilgiye eklenmi bir bilgi olsayd, bu bilginin sonsuz
ca bir dizi halinde srp gitmesi doru olmazd.
545
Filozoflarn, btn kelamclann, yce Allah'n sahip olduu bilgilerin/ sonsuz

190

sayda olduunu ve ayn zamanda da bir tek bilgiyioluturduunukabul ettiklerini


syleyerek kelamcla g durumda brakmalarn salayan kant, konunun aslna
ilikin bir kant olmayp, bu gr ileri srenin kendi inancna ilikin bir kanttr.
Ayrca bu kant, filozoflarn kartlarmn, yce Allah'n bilgisinin bu anlamda yaratk
larn bilgisine benzemediini kabul etm edike, kendilerini kurtaramayacaklar bir
kanttr. Gerekten de yce Allah'n bilgisinin yalnzca nicelik ynnden yaratklarn
bilgisinden farkl olduuna; baka bir deyile, onun yalnzca daha fazla bilgiye sahip
bulunduuna inanan kimseden daha bilgisiz biri dnlemez. Btn bunlar cedele
dayal szlerdir. Oysa burada dayanlmas gereken nokta, yce Allahn bilgisinin bir
tek olmas ve bu bilginin bilinenlerin eseri olmayp, onlarn nedenini oluturmasdr.
Nedenleri ok sayda olan bir ey, elbetteki, sayca oktur; oysa eserleri ok sayda
olan bir eyin eserlerin ok sayda olmas gibi, ok sayda olmas gerekmez. Tpk
ilk bilgiden bilinenin deim esiyle ortaya kan deiikliin soyutlanmas gibi, yara
tklarn bilgisinde bulunan okluun da yine ondan soyutlanmas konusunda hibir
kuku bulunmamaktadr. Aslnda kelamclar da bunu kendi ilkelerinden biri sayarlar.
P:urada sz edilen btn grler cedele dayal grlerdir.
546

547

G a z z ll'nin burada amacmn/ gerei bilmek olmayp, yalnzca filozoflarn


szlerinin geersizliini ortaya koymak ve onlarn geersiz iddialarn meydana kar
mak olduunu sylemesine gelince, byle bir ama gtmek, ona deil, ktlkte ileri
gidenlere bile yaramaz. Byle bir eyin ona yaramadnn tersini dnmek nasl
mmkn olabilir? nk G a z z l' nin zekice vard sonulardan ou ve yazm
olduu kitaplarda ortaya koyduu grlerde teki insanlara oranla stn bir yer i
gal etmesi, filozoflarn kitaplarndan ve onlarn retilerinden elde ettii eylerden
kaynaklanmaktadr. Onlarn bu konuda yanlgya dtkleri dnlse bile, onlarn
akl incelemede ve bizim aklmzn da benimseyebilecei hususlardaki stnlklerini
inkar etmek gerekmez. Onlar yalnzca mantk sanatna sahip bile olsalar, hem onun
hem de bu sanatn nemini bilen herkesin bu sanat iin onlara teekkr etmesi gere*
kir. G a z z 1' nin kendisi de bu durumu kabul etm ekte ve herkesi bu durumu ka
bul etm eye armaktadr. Nitekim kendisi de bu konuda bir ok eser ortaya koy
mu ve bir kimsenin bu sanat olmadan gerei renmesinin mmkn olmad sy
lemitir. Hatta G a z z 11, mantk sanatn yce Allah'n kitabndan kardn
syleyecek kadar ileri gitmitir.^* Filozoflarn kitaplarndan ve retilerinden, kendine, adalarna oranla, stnlk salayacak ve mslmanlar arasnda byk bir
ne ulatracak lde yararlanan bir kimsenin onlar hakknda byle bir sz syle
mesi ve kesin bir ifadeyle onlar ve sahip olduklar bilimleri knadn aka ortaya
koymas mmkn olabilir mi? Onlarn ilahi ilimlerle/ ilgili husularda yanlgya dtk
lerini dnsek bile, biz ancak onlarn yanllarn, mantk ilminde onlarn bize
rettikleri kantlardan yararlanarak gsterebilir ve onlarn grlerinde bir yanllk
varsa, bu yanlla bizim de bal kalmamzn doru olmadn kabul edeceklerin60.

Gazzl, el - Mustasf min tim el - Usl, (Msr 1 3 5 6 /1 9 3 7 , c. I, s. 7 )da "o


(Mantk) btn ilimlere bir giri niteliindedir; kim bu ilmi bilmezse, onun il
mine hibir zaman gvenilemez"demekte ve el - Kstas el - Mstakm'de (ner.;
Mustafa el - Kabbn. Msr 1318/1 9 0 0 , ss. 2 0 - 2 1 ) ise Mantk'taki tasm y n
temlerinin Kur n'da da yer aldma deindikten sonra, bu konuda eitli r
nekler vermektedir (ss. 27 - 100).

191-

den emin olabiliriz; nk onlarn amac yalnzca gerei bilmektir. Onlarn yalnzca
bu amac bile vlmeleri iin yeterlidir. stelik hibir kimse ilahi ilimlerde gvenilir
bir sz sylememitir. Yce Allah'n insan tabiatnn dnda kalan ilahi bir buyrukla
hatasz kld kimseler, yani peygamberler dnda hi kimse hatadan uzak deildir.
Dolaysyla ben G a z z iV yi bu trl szleri sylemeye ynelten eyin ne olduu
nu bilemiyorum. Allah'n gerek szde gerek ide yanlglara dmekten korumasn
dilerim.
G a z z I Vnin bu konularda er'at izleyen bir kimsenin inancnn nitelii
hakknda anlatt hususlar, filozoflarn ileri gelenlerinin de syledikleri eylerdir;
nk Allah'n bilgisi ve teki sfatlarnn, zn kendisi ya da ze eklenmi oldukla
rnn sylenmemesi iin, yaratklarn sfatlaryla nitelendirilemeyeceklerini ve onlarla
kyaslanamayacaklann ileri sren bir kimsenin sz, filozoflarn ileri gelenlerinin ve
onlarn dnda kalan gerek aratrclarn da szdr. Allah baarl klan ve doru
yola iletendir
G a z z 1 1 der ki:
*Bu glk, lk lke nin bakasn bildiini ileri srmesinden dolay yalnzca t b n S n iin sz konusudur; oysa filozoflarn ileri gelenleri, O'nun!
kendi znden bakasn bilmedii hususunda birlemiler ve bylece bu glk
ortadan kalkmtr" denirse, deriz ki; Bylesine sama bir gr benimsemek

548

ten saknmanz gerekir. Bu gr son derecede zayf bir gr olmasayd, daha


sonraki filozoflar, bu gr desteklemekten ekinmezlerdi. Biz bu grn
samaln aklayacaz; nk burada Allah'n eserlerinin Kendisinden daha
stn tutulmas sz konusudur; zira melek, insan ve her akl sahibi kendi zn,
ilkesini ve bakasn bilir. Oysa lk lke ancak kendi zn bilmektedir; dolay
syla O melekler bir yana, tek tek insanlara oranla bile eksik demektir; hatt
hayvanlar da, kendi zlerinin bilincinde olmalan yannda, baka eyleri de bil
mektedirler. Kukusuz bilgi bir stnlk; onun yokluu ise bir eksikliktir.
O halde onlarn, en stn ihtiam ve gzellie sahip olmasndan dolay, Allah'n
seven ve sevilen olduunu sylemelerinin anlam nedir? Mahiyeti ve hakikati
bulunmayan, ne alemde meydana gelen olaylardan, ne de znn gerektirdii
ve ondan kan eylerden haberi olan basit bir varln ne gzellii olabilir?
Allah'n yaratt alemde bundan byk bir eksiklik bulunabilir mi? Akl sahibi
olan bir kimsenin, kendi iddialarna gre, aklla kavranan eyleri derinliine
inceleyen ve incelemeleri, Rablerin Rabbi ve Nedenlerin Nedeninin hibir
ekilde alemde meydana gelen olaylar hakknda bir bilgisi bulunmad sonu
cuna ileten bir zmre karsnda hayrete dmemesi mmkn deildir. Allah'la
l arasnda kendi zn bilmekten 3aka ne gibi bir ayrlk vardr? Allah'n,
bakasn bilmedii halde, yalnzca kendi zn bilmesinde nasl bir yetkinlik
bulunabilir? Bu grn samaln ortaya koymak iin, sz daha fazla uzat
maya ve aklamalarda bulunmaya gerek yoktur.
Ayrca onlara yle denebilir; Bu sama grleri benimsemi olmanza
ramen, okluktan kurtulamadnz. Bu konuda biz deriz ki: Acaba O'nun kendi
zn bilmesi, znn ayn mdr,/ yoksa znden baka bir ey midir? Eer
baka bir ey olduunu sylerseniz, okluk ortaya km olur. Eer onun ayn

549

. 192

550

olduunu sylerseniz, sizinle "insann zn bilmesi, znn a y n d r diyen


kimse arasnda ne fark kalr? Byle bir eyi ileri srmek aptallktan baka bir
ey deildiri nk bu insan dikkatini kendi zne yneltmemi bir durumda
iken,onun znn varl aklla kavranabilir; daha sonra ise onun bu dikkatsiz
lii ortadan kalkar ve kendi zn kavram olur; dolaysyla onun kendi z
hakkndaki bilinci, phesiz, onun znden bakadr.
Eer insann kendi znn bilgisinden yoksun olabileceini; daha sonra
bu bilginin ona ilieceini ve dolaysyla ondan kesinlikle baka bir ey ola
can sylerseniz, deriz ki* Bakalk ilimek ve birlikte bulunmakla bilinemez;
nk bir eyin aynsnn bir baka eye ilimesi mmkn deildir; o eyden
bakas ise o eyle birlikte bulunduunda, o eyle ayn olamaz ve bakas ol
maktan kurtulamaz. Nitekim ik'in kendi zn ezelden beri bilmesi, O'nun
kendi zn bil meinin znn ayn olduunu gstermez. Kuruntu (vehm) nce
z, daha sonra da bilincin ilimesini dnebilecek bir duruma gelir. Eer bu
ikisi birbirinin ayn olsayd, byle bir ey dnlemezdi.
Eer O'nun znn akl ve bilgi olduu; dolaysyla O'nun bir znn ve
onunla birlikte bulunan bir bilginin bulunmad sylenirse, deriz ki: Bu szn
aptalca sylenmi bir sz olduu aktr; nk bilgi, niteleneni gerektiren bir
nitelik, bir ilintidir. O'nun, kendi znde akl ve bilgi olduunu sylemek,
Onun kudret ve irade olduunu ve kendi zyle var olduunu sylemeye ben
zer. Byle bir sz sylemek te, siyahlk ve beyazln kendi zleriyle var olcluklarn,/ niceliin, drtln ve ln kendi zleriyle bulunduklarn ve
btn ilintilerde de durumun byle olduunu sylemeye benzer. Bir cisim bu
lunmakszn, cisimlerin niteliklerinin kendi balarna var olmalarnn imknsz
klnabilecei yntemin ayns kullanlarak, bilgi, dirilik, kudret ve irade gibi di
rilerin niteliklerinin de kendi balarna var olmayp, ancak bir zle var olduklar
bilinir. Szgelii, dirilik bir zle var olur ve diriliini bu z sayesinde kazanr.
teki nitelikler de bunun gibidir. Dolaysyla filozoflar, lk lke'den btn nite
likleri ve bunun yannda hakikati ve mahiyeti kaldrmakla yetinmeyip, O'ndan
kendi bana var olmay da kaldrmlar ve O'nu kendi balarna varlklar bu
lunmayan ilintiler ve nitelikler durumuna indirmilerdir. Bununla birlikte, biz,
daha sonra ayr bir tartmada filozoflarn Allah'n kendi zn ve bakasn bil
dii konusunda kant getirmekte yetersiz kaldklarn aklayacaz.
Derim ki:

551

Allah'n kendi zn ve bakasn bilmesi konusundaki tartma, bir kitapta yer


almas yle dursun, karlkh tartma biiminde cedel yoluyla ele alnmas bile, ya
saklanm bir husustur; nk halkn bu gibi ince konular anlamas mmkn deildir.
Onlarla birlikte bu trl konular ele alnrsa, onlar iin tanrsalln anlam ortadan
kalkm olur. te bu nedenledir ki, byle bir bilgiyi aratrmak, onlara yasaklanmtr; nk onlarn mutluluklar iin/ kendi gleri dahilinde olan eyleri kavramalar
yeterlidir. te bundan trdr ki, ilk amac halkn eitilmesi olan er'at, insanda
da bulunmalar dolaysyla, yce Allah'ta bulunan eyleri anlatmakla snrlandrlm
deildir. Nitekim yce Allah bu konuda yle demektedir: "itm eyen, g rm e y e n ve
sana bir yarar olm a yan eylere niin ta p y o r s u n { K m 'in , Meryem, XIX, 42). Hatt
- 193-

552

553

554

er'at yce Allah'ta bulunan bir takm kavramlar, nsan uzuvlarna benzetmek sure
tiyle anlatmak zorunda kalmtr. Nitekim bu husus yce Allah'n u ayetinden anla
lmaktadr; "Ellerimizle (k udretim izle) kendileri iin bir takm hayvanlar y a ra tt
mz g rm e zle r mi? G e r e k te kendileri bu hayvanlara sahip o lm a k ta d rla r. (Kur'n,
Y- Sn, XXXVI, 71). Bir baka ayette de bu konuda yle buyurulmaktadr: "Elle
rimle (kudretim le) y a r a ttm "
(Kur'n, Sd, XXXVIII, 75). Bu konu yce
Allah'n kendilerine gerekleri gstermi olduu derinlemi bilginlere zgdr. te
bu nedenledir ki, byle bir konunun kesin kanta dayanarak yazlm kitaplar dnda
bir kitapta yer almamas gerekir. Ayrca bu trl kitaplarn bir dzen iinde ve ou
insann kesin kanta dayanarak incelemesi son derece g olan teki bilimleri elde
ettikten sonra okunmas gereklidir. Bunun yannda byle bir konuyu ele alan kiilerin stn bir yaratla da sahip olmalar gerekmektedir; oysa/ insanlar arasnda bu
yaratltaki kimseler az saydadr. Bu konular halkla tartmak, bir kimsenin bir ok
hayvana kendileri iin zehir durumunda olan eyleri iirmesine benzer; nk zehir
yalnzca greceli bir eydir; zira bir hayvan iin zehir olan ey, bir baka hayvan iin
ben durumunda olabilir. nsan asndan da durum byledir. Baka bir deyile, bir
ksm insanlar iin zehir olan ey, bir ksm insanlar iin besin durumunda olabilir.
Dolaysyla btn grlerin her trl insana uygun debileceini ileri sren kimse,
her eyin btn insanlar iin besin olduunu syleyen kimse durumundadr. Yetenek
li birini incelemeden alkoyan bir kimse de, btn besinlerin, btn insanlar iin zehir
olduunu ileri sren kimseye benzer. Oysa durum byle deildir; aksine bu eyler
arasnda kimi insanlar iin zehir, kimi insanlar iin de besin olanlar vardr. Dolaysy
la kendileri iin zehir olan bir eyi insanlara iiren kimse, bu ey bakalar iin besin
olsa da, cezalandrlmas gerekir. Kendisi iin besin durumunda olan zehiri vermeyip,
lmesine neden olan kimsenin de yine cezaya arptrlmas zorunludur. Konunun i
te bu biimde anlalmas gerekir. Fakat kt ve bilgiz bir kimse, haddini aar ve
zehir durumunda olan bir eyi benmi gibi bir kimseye iirirse,/ doktorun, onun
salna kavumas iin, btn gcyle sanatn gstermesi gerekir. te bu nedenle
biz, bu konuyu byle bir kitapta ele almay uygun bulduk. Aksi takdirde, byle bir
eyi yapmay uygun bulmazdk; nk byle bir durum sz konusu deilken, bu e
kilde davranmak byk bir su ya da yeryznde yaplm byk bir bozgunculuk
olurdu. Bozguncularn cezalandrlaca da er'at tarafndan bildirilmektedir. Bu
konuyu mutlaka ele almak gerekiyorsa, gelin, burada bu konuda, mmkn olduu l
de, hazrl olmayan bir kimseyi gznne alarak konualm ki, bu kimse bu konu
da hibir aratrma yapmadan nce kabul etmesi gereken eyleri kabul etsin.
O
halde biz deriz ki; Filozoflar btn kavranabilir eylere baktklarnda, onlarn
iki gruba ayrldklarn grmlerdir. Bunlardan birincisi, duyularla alglananlardr ki,
bunlar kendi balarna var olan cisimler ya da bu cisimlerde bulunan ilintilerdir. kinci, aklla kavrananlardr ki, bunlar da bu, duyularla alglanan eylerin, yani tzler
ve ilintilerin, mahiyetleri ve tabiatlardr. Ayrca onlar gerekte kendilerinde mahiyet
lerin bulunduu eylerin cisimler olduklarn grmlerdir. Cisimlerin mahiyetlerinden ben, onlarda bulunan, onlarn/ fiil halinde var olmalarn ve kendilerinden kan
61.

Kur'n'da geen "e'* szc, ou kelamclarca "ftudrcf" biiminde yorum


lanmtr.

194 .

555

556

bir fiille belirlenmelerini salayan nitelikleri anlyorum. Filozoflara gre, bu nitelikler


ilintilerden farkldr; nk filozoflar ilintilerin kendi bana var olan belli bir ze ek
lenmi ve kendisiyle var olduklar zlere muhta olan eyler olduklarn; zlerin ise
var olmalar bakmndan onlara, yani ilintilere muhta olmadklarn grmlerdir.
Ayrca onlar, ilinti olmayan niteliklerin ze eklenmi olmayp, aksine kendi bana
var olan belirli bir zn hakikatinin kendisi olduunu ve bylece bu niteliklerin orta
dan kalktnn dnlmesiyle zn de ortadan kalktn grmlerdir. Onlar, belir
li varlklarda, yani cisimlerde bulunan bu sfatlarn; ait olduklar tek tek her cismin
fiillerinden ileri geldiini grmlerdir. Szgelii, onlar, bitkilerin bitki olmalarn
salayan sfatlarn, kendilerine zg fiillerinden ve hayvann hayvan olmasn salayan
sfatlarn da kendisine zg fiilinden ileri geldiini kavramlardr. Ayn ekilde onlar,
cansz varlklarda kendilerine zg bu trden suretler bulunduunu ve bu suretlerin
de cansz varlklarn kendilerine zg fiillerinden ileri geldiini anlamlardr. Daha
sonra onlar, bu sfatlar incelediklerinde, onlarn bu ze ait bir mahalde bulunduunu
renmiler ve bu sfatlarn dnmesi ve deimesi sonucu sz konusu varlklarn bir
trden tekine, bir cinsten bir baka cinse dnmesiyle bu mahallin farkllk kazandn aka grmlerdir. Atein tabiatnn,/ atein fiil halinin kendisinden kt
ve atee ate denmesini salayan sfatn yok olup, yerini havann kendisine zg olan
fiil halinin kendisinden kt ve havaya hava denmesini salayan sfata brakmas so
nucu hava haline gelmesini buna bir rnek olarak gsterebiliriz. Ayrca onlar, surete
fiil halini bir kant olarak getirdikleri gibi, bu mahallin varlna da sz konusu zn
bakasndan etkilenmesini kant olarak getirmilerdir; nk fiil halinin ve edilginliin ayn tabiattan ktnn dnlmesi mmkn deildir. te bundan dolay, on
lar, btn etkin ve edilgin olan cisimlerin, etkin ve edilgin olan iki ayr tabiattan mey
dana geldiine inanmlar; etkin tabiata suret, mahiyet ve tz, edilgin olan tabiata da
mevz' (dayanak), unsur ve madde adn vermilerdir. Bylece onlar, duyularla algla
nan bu cisimlerin, duyulara grndkleri zere, basit cisimler olmadklarn ve basit
cisimlerden de olumadklarn aka grmlerdir; nk her cismin bir fiil ve bir de
edilginlik hali vardr. Bylece onlar, duyularn algladklar eylerin, suret ve madde
adn verdikleri iki eyden oluan belirli cisimler olduklarn; akln kavrad eylerin
ise,/ suretler olduunu ve suretlerin de, akhn kendilerini iinde bulunduklar, yani
mevz' (dayanak) ve madde adn verdikleri eylerden soyutlandnda, akledilerler
ve akl durumuna gelen eyler olduklarn grmlerdir. Yine onlar, ilintilerin aklda
bu iki tabiata benzer bir biimde blnebilecei sonucuna varmlardr. Ancak, on
larca, gerekte bu ilintilerin iinde bulunduu ey, yani onlarn igal ettikleri mahal,
bu iki tabiattan oluan cisimlerdir. Onlar aklla kavranan eyleri, duyularla alglanan
eylerden aka ayrdedince ve duyularla alglananlarda kuvve ve fiil hali olmak ze
re, iki tabiat bulunduunu aka grnce, bu iki tabiattan hangisinin tekinden nce
geldiini aratrmlar ve f'ilin eserine ncelii olduu iin, fiil halinin kuvve halin
den nce geldii sonucuna varmlardr. Aynca nedenleri ve nedenlileri de incelemi
ler ve bu da onlar btn nesnelerin fiil halindeki ilk kayna olan bir lk Neden'e
gtrmtr. Bylece onlar, bu lk Neden'in salt bir fiil hali olduu ve kendisinde ke
sinlikle bir kuvve halinin bulunmad sonucuna varmlardr; nk O'nda bir kuvve hali
bulunsayd, Onun bir ynden nedenli, bir ynden de neden olmas ve dolaysyla lk
Neden olmamas gerekirdi. Nitelik ve nitelenenden oluan her eyde bir kuvve ve bir
- 195-

557

558

de fiil hali bulunduuna gre, onlarca, tik Neden'in nitelik ve nitelenenden olumamas gerekmektedir./ Yine onlarca kuvve hali bulunmayan her ey, akl olduu iin,
lk Neden'in de akl olmas zorunludur.
Ksaca, filozoflarn izledikleri yol ite budur. Eer sen bilimleri kabul etmeye
hazrlkl bir yaratla sahip isen ve azimli olup, bo zamann da varsa, filozoflarn ki
taplarn ve bilimlerini, bu kitaplarda doru ya da yanl olan grleri anlaman iin,
incelemen gerekir. Eer sen bu nitelikten yoksun olanlardan isen^bu hususta erTatn ak hkmlerine ba vurman ve slamiyette ortaya kan bu yeni inanlar gz
nne almaman gerekir. Eer bu kimselerden olursan, ne kesin bilgi sahibi ne de
er'at ehli olabilirsin.
Filozoflar, alemin ilkesi olarak grdkleri bu zn basit olduuna, bilgi ve akl
olduuna inanmaya ileten ite bu husustur. Filozoflar bu alemde ve onun paralarn
da bulunan dzenin kendisinden nce gelen bir bilgiden ktn grnce, bu akl ve
bilginin, var olan ve akl edilen/ bir ey olmasn salayan alemin ilkesi olduuna hk
metmilerdir. Byle bir ey ise, insann ilk bilgilerinden ve insanlar arasnda ortaklaa
kabul edilen dncelerden uzaktr; bundan dolay bu gibi eylerin halka ve ou
insanlara aklanmas doru deildir. Kesin bilgiye sahip olan bir kimsenin bu gibi
eyleri, kesin bilgiye ulama olanana sahip olmayan bir kimseye aklamas yasak
tr (haramdr); nk byle bir aklama yapan kimse, onun ktili durumundadr.
Onlarn, maddeden ayn olan eye tz adn vermelerine gelince, onlar tzn^
tanmnn 'k e n d i bana var olan e y " olduunu ve tik Neden'in de bu kendi balar
na varolan eylerin kayna olduunu grnce, bu tik Neden'e " t z , "var, "bilgili",
"diri" adlarnn ve varlklara O'nun vermi olduu btn kavramlarn, zellikle bun
lar arasndan stn nitelikler tayanlarn verilmesinin daha uygun dt sonucuna
varmlardr. G a z z 11' nin bu gre kar ynelttii teki knayc szlerine gelin
ce, bunlar, bu trl grleri duymalar yasaklanan halk ve sradan insanlar dnda
hi kimsenin nem vermedii hususlardr.
G a z z 1l nin "mahiyeti ve hakikati bulunmayan, ne alem de m eyda n a gelen
olaylardan, ne d e znn g erektirdii ve ondan kan eylerden haberi olan basit bir

559

560

varln ne gzellii olabilir?..."! yolundaki sz btnyle yanltr; nk filozoflar


mahalle muhta olmayan bir mahiyeti kabul etmi olsalard, bu mahiyet sfatlara
muhta olmad gibi, kendisinin bir mahalde bulunmas dnda, sfatlarn da bir
mahalli olmazd ve dolaysyla bu mahiyet kuvve tabiatyla fiil tabiatndan olumu
olurdu. Oysa lk lke mutlak anlamda var olan bir mahiyete sahiptir. Var olan eyler
ise, ancak O'nun sayesinde bir mahiyete sahip olmulardr. Bu lk lke, var olan ey
ler, O'nun kendi zn bilmesi dolaysyla var olduklar ve aklla kavrandklar iin,
mutlak anlamda varlklar bilen bir varlktr; nk bu lk lke, varlklarn var ve aklla
kavranr olmalarnn nedeni ise ve bu varlklar da mahiyetleri dolaysyla var olup,
lk lke'nin bilgisi dolaysyla aklla kavranr iseler, bu lke, onlarn mahiyetlerinin, ve
var ve aklla kavranr olmalarnn da nedenidir. Filozoflar yalnzca O'nun varlklar
bilmesinin, insann varlklar, varlklarn eseri olarak, bilmesine benzediini reddetmi
ler ve O'nun varlklar bilmesinin, insann onlar bilmesinin tam zdd olduunu ileri
srmlerdir; nk bu trl bir bilgi iin kesin kant bulunmaktadr. E ' a r 1e r i n
grne gre ise, Allahn ne bir mahiyeti ne de bir z bulunmaktadr; nk kimi
E ' a r l e r, Allah'n, z teki varlklardan ayrdeden zel bir mahiyeti bulunduunu kabul etmi olsalar da, mahiyeti bulunmayan/ ve mahiyet te olmayan bir zn var

- 196-

561

l anlalamaz. S f 1 e r e gre ise, bu mahiyet Allah'n en yce isminin iaret


etmi olduu mahiyettir.
G a z z l yle diyordu: "Ayrca onlara sylenen, 'bu sam a grleri be
nim sem i olm anza ramen, o klu k ta n ku rtu lam ad m z' szne ek olarak, biz yle
deriz: Acaba O'nun kendi zn bilmesi, znn ayn mdr, yoksa znden baka bir
ey midir? Eer baka bir ey olduunu sylerseniz, okluk ortaya km olur.
Eer O'nun ayn olduunu sylerseniz, sizinle, 'insanm zn bilmesi znn ayndr'
diyen kimse arasnda ne fark kalr? G a z z l nin bu sz son derece zayf bir sz
dr. Byle bir sz syleyen kimse, yerilmeye ve knanmaya en ok layk olan kimse
dir; nk bu, sonradan var olma, deime ve eksiklik sfatlarndan uzak olan yetkin
varln eksik ve deiken sfatlarla nitelendirilmesinden baka bir ey deildir.
Gerekte insan bir mahal ve bu mahalde bulunan bilgiden olumu bir ey olduuna
gre, onun bilgisinin, daha nce de belirtildii gibi, bir bakma znden baka bir ey
olmas gerekir; nk mahal bilgideki ve zdeki deimenin nedenidir. nsan, ancak
insan olduu ve duyularla alglanan btn varlklar arasnda/ znl olarak bulunan
deil, zyle birlikte bulunan akl bakmndan en ereflisi olduu iin, kendi z do
laysyla akl olan eyin varlklarn en ereflisi olmas ve onun insan aklnda bulunan
eksiklikten uzak olmas gerekir.
G a z z 1 'nin, "eer O'nun znn akl ve bilgi olduu; dolaysyla O'nun bir
znn ve onunla birlikte bulunan bir bilginin bulunm ad sylenirse, de riz ki: Bu
szn aptalca s y le n m i bir s z o ld u u aktr; nk bilgi niteleneni gerektiren bir
nitelik, bir ilintidir; O'nun ken d i znde akl ve bilgi o ld u u n u sy lem e k, O'nun k u d
r et ve irade o ld u u n u ve k en di zyle var o ldu u n u s y l e m e y e benzer; b y le bir sz
s y le m e k te siyahlk ve beyazln ken di zleriyle var olduklarn; niceliin, drtln
ve ln k e n d i zleriyle var olduklarn ve btn ilintilerde d e du ru m u n b yle
o ld u u n u s y l e m e y e benzer...; te k i nitelikler de bunun g ib id ir szne gelince, bu

562

563

konuda derim ki: Onun bu szndeki yanllk ve arpklk olduka ak bir biimde
grlmektedir; nk tzlk adna zyle var olan tzden daha layk olan bir sfatn
bulunduu aka ortaya konmutur. te bu sfat, zyle var olan tz, zyle var
olan haline getiren sfattr. nk bu sfatn mahalli ne kendi zyle ne de fiil halinde
var olan bir eydir; aksine onun kendi zyle ve fiil halinde var olmas ancak bu sfat
tan ileri gelmektedir. Her ne kadar baz ilintilerin tabiatndan onlarn deien nesnelerde bir mahalle muhta olduu aka anlalsa da, bu sfat/ varl bakmndan
ilintilerin tam karsnda yer alr; nk ilintilerde asl olan, onlarn bakalar dolay
syla var olmalar; mahiyetlerde asl olan ise, bu dnyadaki var olup yok olan nesnele
rin mahiyetlerinin bir dayanaa muhta olmalar bir yana braklacak olursa, onlarn
kendi zleriyle var olmalardr. Byle bir nitelik, ilintilerin tabiatndan son derece
uzaktr. G a z z 1'nin teki dnyadaki bilgiyi bu dnyada bulunan ilintilere benzet
mesi, son derecede sama bir benzetmedir. Hatt bu benzetme nefsi, lk ve drtlk
gibi bir ilinti olarak kabul eden bir kimsenin grnden daha da samadr. Btn ola
rak bu grn tutarszl ve samal konusunda bu kadar yeterlidir. O halde, gelin,
bu kitaba "Filozoflarn Tutarszl" deil, yalnzca "Tutarszlk" adn verelim. Bil
ginin tabiat ilintinin tabiatndan; ve zellikle lk lke'nin (Allah'n) bilgisi ilintinin
tabiatndan tasavvur edilemeyecek kadar uzaktr. Allah'n bilgisinin tabiat ilintinin
tabiatndan son derece uzak olduuna gre, bir mahalle muhta olmaktan da son derece uzaktr./
- 197-

YEDNC

TARTIMA

FLOZOFLARIN, LKN KENDSNDEN B A K A SIY L A


CNSTE ORTAK OLAMAYACAI VE ONDAN BR AYIRIMLA
AYRILAM AYACAI; AKIL AISINDAN CNS VE AYIRIM
BLMLEMESNN O NA UYGULANAM AYACAI
KONUSUNDAK SZLERNN GEERSZL
G a z z 1 der ki:

564

Filozoflar bu grte birlemiler ve buradan u sonuca varmlardr:


Eer [lk in] kendisinden bakasyla cins bakmndan ortak olmas mmkn
deilse, bir ayrmla ondan ayrlmas da mmkn deildir. Dolaysyla Onun bir
tanm yoktur. nk tanm, cins ve ayrmdan meydana gelir. Kendisinde
bileiklik bulunmayan eyin tanm da yoktur; nk tanm, bir trl bileikliktir. Filozoflar u iddiada bulunurlar; lk'in, var olmas, tz olmas ve bakasnn
bir nedeni olmas bakmndan ilk nedenli ile ayn olduu, fakat baka bir
adan kesinlikle ondan farkl bulunduu sz, cinste bir ortaklk bulunduu
anlamn tamaz; aksine bu sz, genel anlamda zorunlu olan bir nitelikte
ortaklk bulunduu anlamn ifade eder. Mantkta bilindii zere, cinsle zorunlu
nitelik arasnda, genellik bakmndan bir ayrlk bulunmasa da, gereklik bakmndan bir ayrlk vardr; nk cins/ "o nedir?" szne karlk olarak sylenen
znl bir genel kavramdr; tanmlanan eyin mahiyetinde bulunur ve onun
zn oluturan bir parasdr. Szgelii, insann diri olmas, insann mahiye
tinde, yani hayvanlkta bulunur; hayvanlk ise bir cinstir; oysa onun domu ve
yaratlm olmas, onun zorunlu bir nitelii olup, ondan hibir zaman ayrlma
d halde, mahiyetinde yer almaz. Bu husus herhangi bir kukuya yer brakma
yacak ekilde Mantk Biliminde bulunmaktadr.
Ayrca filozoflar u iddiada da bulunurlar: Varlk asla nesnelerin mahiye
tinde bulunmaz, aksine ya gkyz gibi, onun ayrlmayan zorunlu bir nitelii
olarak, ya da sonradan var olan nesneler gibi, onlann yok iken var olmalar
suretiyle mahiyetle ilikili bir eydir. Dolaysyla varlkta ortalk, cinste ortalk
demek deildir.
teki nedenler gibi onun, kendisinden bakasnn bir nedeni olmasnda
ortaklna gelince, bu da mahiyette yer almayan zorunlu bir ilikideki ortak
lktr; nk ne ilkelik ne de varlk z oluturan bir paradr; aksine bunlar,
zn mahiyetinin paralar z oluturduktan sonra, z iin zorunlu eylerdir.
Dolaysyla varlkta ortaklk, cinste deil, ze bal, genel anlamda zorunlu olan
bir nitelikteki ortaklktan baka bir ey deildir. te bundan dolay nesneler,
ancak kendilerini oluturan paralaryla tanmlanabilirler. Eer nesneler zorun
lu niteliklerle tamamlanrlarsa, bu trl tanmlar bir eyin, hakikatinin tasviri
iin deil, ayrm iin yaplm bir aklamasdr (resmidir). Szgelii, genin
tanm ile ilgili olarak, onun i alarnn toplamnn iki dik aya eit olan ey
olduu sylenemez; oysa her gen iin bu, genel anlamda zorunlu bir nitelik
tir. Aksine onun tanm ile ilgili olarak, onun, kendiani kenarn kuatt bir
ekil olduu sylenebilir.
199-

565

Onun tz olmaktaki ortaklnda da durum byledir; nk onun tz


olmasmm anlam, onun bir dayanakta bulunmadan var olmasdr; oysa var olan
ey cins deildir;/ nk o, kendisine olumsuz bir ey eklendii, yani bir daya
nakta bulunmad iin, bir eyin yapsn oluturan bir cins deildir. Aksine,
kendisine bir olumluluk iliir ve onun bir dayanakta var olduu sylenirse, o,
ilintili bir cins olmaz. nk tz, kendisinin bir aklamas (resm) niteliinde
olan tanmyla, yani onu bir dayanakta bulunmadan var olan bir ey olmasyla
bilen bir kimse, onun bir dayanakta bulunup, bulunmadn bilmesi bir yana,
var olduunu bile bilemez .
Ancak tzn aklamasyla ilgili olarak bizim szmzn anlam udur:
Tz bir dayanakta (konuda) bulunmadan var olan bir eydir; yani var olduun
da, bir dayanakta bulunmadan var olan belli bir hakikattir. Fakat biz bununla
tzn tanm srasnda fiilen var olduunu kastetmiyoruz. Gerekte mahiyeti
oluturan paralardaki ortaklk zel bir ayrm gerektiren cinsteki bir ortaklk
tr. Oysa ik'in zorunlu varlk dnda bir mahiyeti yoktur. nk zorunlu var
lk, gerek bir tabiat ve yalnzca kendisine ait olan kendi zndeki bir mahiyet
tir. Varln zorunluluu yalnzca Kendisine ait ise, bakas bu zorunluluu
paylaamamaktadr; dolaysyla varln zorunluluu O'ndan trsel bir ayrmla
ayrlmad gibi, O'nun bir tanm da yoktur.
Derim ki ;

566

G a z z 1n in bu konuda filozoflardan aktardklar ite bu kadardr. Onun aktarm olduu hususlarda doru olanlar da, yanl olanlar da vardr./ Filozoflarn,
"tik'in ken din d en bakasyla cinste ortak olmas mmkn olm a d gibi, bir ayrmla
ondan ayrlmas da mmkn degiidr biinndeki szlerine gelince, eer G a z z 1 1

567

buradaki cins sznden onun ortaklaa olarak ayn anlamda kullanlmasn ve yine
ayrmdan da ayn tr bir kullanm kastediyorsa, byle bir ey dorudur; nk
nitelii byle olan her ey, genel suretle zel suretten olumutur ve bu trl eylerin
de bir tanm vardr. Eer G a z z l cins sznden ncelik ve sonralk bakmndan
benzetme yoluyla kullanlan bir eyi kastediyorsa, byle bir eyin de "varlk", "ey",
"hviyet (k im lik )" veya "z" gibi bir cinsi bulunmaktadr ve dolaysyla onun da bir
tr tanm bulunabilir; nk bu gibi tanmlar, "nefsin, organ sahibi tabi cismin y e t
kinlii (entelechia)": tzn, bir dayan akta bulunmayan forife " biiminde tanmlan
mas gibi, bilimlerde kullanlmaktadr; fakat bu tr tanmlar bir eyin bilinmesi iin
yeterli deildir. Onlar ancak bu tr tanmlarn ierdii unsurlardan her birini gstermek ve onlarn zelliklerini tasavvur etmek amacyla yaplr./
G a z z 1Vnin, varlk adnn ancak nesnelerin zlerinin genel ve zorunlu bir ni
teliini gsterdii biiminde filozoflardan aktardna gelince, bu gr doru deildir.
Bir ok yerlerde aklam olduumuz bu gr b n S n ' dan bakas ileri sr
memitir, b n S n , varln ortaklaa olarak ayn anlamda kullanlan bir cins
olduunu ve yine onun ortaklaa kullanlan bir isim olduunu kabul etmedii iin,
onun nesnelerin genel.ve zorunlu bir niteliini gsteren bir isim olduunu ileri srmtr.^^^ Gerekte b n S n 'nn z hakknda sylediklerini zorunlu nitelik ko
nusunda da sylemesi gerekir. Eer varlk zorunlu bir nitelik olsayd, "o nedir.?" so
rusunun yant olarak verilemezdi. Yine eer varlk nesnelerin zorunlu bir niteliini

200

gsterseydi, acaba bu zorunlu nitelii ortaklaa ayn anlamda olarak m, ortaklaa


farkl anlamda olarak m, yoksa bir tr zorunlu nitelendirme dolaysyla m gsterirdi?/
Eer varlk bu zorunlu nitelii ortaklaa ayn anlamda olarak gsterseydi, nasl olur
da zleri eitli nesnelere ortaklaa ayn anlamda verilen bir ilintinin bulunmas
mmkn olurdu? Sanyorum ki, b n S n da bunu kabul edecektir. Bu, u neden
le imknszdr: eitli nesnelerden uyumlu tek bir eyin kmas, ancak bu eitli
eylerin bir tek tabiatta birlemeleri bakmndan, mmkn olur; nk bir tek zorun
lu niteliin, tpk bir tek akln (?) (fiilin) bir tek tabiattan kmas gibi, bir tek tabiat
tan kmas gerekir. Bu imknsz olduuna gre, varlk ad, ancak anlam bakmndan
birbirlerine yakn olup, bu adan birbirlerine oranla daha yetkin olan nesnelerin z
lerini gstermektedir. te bu nedenle, bu trden bir varl bulunan nesnelerde bir il
ke vardr ve bu ilke de bu cinsten teki varlklarn nedenidir. Szgelii, "scak" sz
c, ncelik ve sonralk bakmndan, hem atee hem de scak nesnelere verilebilir.
"Scak" szcnn kendisine ncelikle verildii ey olan ate, teki scak nesneler569 in scak olarak varlnn nedenidir./ Tz, akl, ilke vb. gibi terimlerde de durum byledir. Metafiziin (llm el-llh'i) ierdii ou tabiatlar da bu cinstendir. Bu nitelikteki
deyimler, tzlerde ve ilintilerde bulunur.
Tzn aklanmasnda, onun (G a z z 1' nin) sylemi olduklar anlamsz bir
takm szlerden ibarettir. Oysa bu dnyada bulunan nesnelerin cinslerinin , kendi ta
nmlarnda yer almas gibi, varlk ta kendi tanmnda yer alan bir tz cinsidir. Bu
hususu E b i i N a s r e l - F r b , Burhan konusundaki kitabnda aklam tr^^* ve bu husus filozoflar arasnda ok yaygn bir grtr. b n S n ancak u
noktada yanlgya dmtr: "Varlk" deyiminin Arap dihnde "doru"yu iaret et570 tiini ve "doru"yu iaret edenin de bir ilintiye iaret edip, gerekte/ mantksal ikin
ci kavramlardan birini iaret etmediini grnce, onun, eviricilerin kullandklar bu
anlam iaret ettiini sanmtr. Oysa durum byle deildir; aksine eviriciler bundan
yalnzca onun "z" ve "ey" deyimlerinin iaret ettii eyi gsterdiini kastetmi
lerdir.
E b i j N a s r e l - F r b , bunu "Kitb el-Hurf" (Harfler Kitab) adl ya
ptnda aklam
ve burada dlen yanlgnn nedenlerinden birinin, "varlk"
(meucud) deyiminin tretilmi bir ekle sahip bulunmas ve tretilmi olan eyin de
bir ilintiyi gstermesi olduunu ortaya koymutur. Gerekte de o, dilin kendisinde
tretilmi bir szcktr. Ancak eviriciler, Arap dilinde eski filozoflarn tz ve ilin-

568

62.

63.
64.

Kr. Ibn S m , Kitb e - if el - lhiyyt I, ss. 2 9 - 3 1 . tbn Rd'n yorumu,


tbn Sina'nn varh zel bir tr ilinti olarak grd biimindeki yanh bir y o
rumdan kaynaklanmaktadr. Fazlur Rahmn'n da belirttii zere (ad geen
makale, ss. 1 - 16) tbn Sn, gerekte, varl bizzat mevcut olmayan nesnelere
eklenmi bir ilinti ya da sfat olarak deil, onlarn gereki hakknda bilgi ve
rici nermelerin ortaya konmasnn ilk koulu olarak grmektedir. Bu nedenle
Ibn Sn'ya gre, srf bir eyin varlndan sz etmek totolojidir. bn Sin, K i
tb e - if, el - lh iyyt I, ss. 29 - 30.
Bu eserin henz basl bir metni elimizde bulunmamaktadr.
Frb'i, Kitb el - Huruf, ner.; M. Mehdi, Beyrut 1970, s. 113. Bu eserin bir
zeti, Prof. Dr. Hseyin Atay tarafndan yaplmtr. (A. . lahiyat Fakltesi
Dergisi, e. XVII, (1969), ss. 315 - 327.
- 201-

571

572

573

tiye, kuvve ve fiile ayrm olduklar bu kavrama iaret eden bir szck, baka bir
deyile, bir ilk rnek olarak kullanabilecekleri bir szck bulamadklan iin, onlardan
bazlar kk anlam anlalmamak ve dolaysyla bir ilintiye iaret etmemek kaydyle
onu "varlk (m evcd) deyimiyle ifade etmilerdir. Dolaysyla "z" szcyle ayn
anlam ifade eden bu kavram dille ilgili bir szck olmayp, teknik bir terimdir. Bazlan da burada ortaya kan glkten tr, Yunan dilinde/ yklemin konu ile ba
lantsn gsteren zamirden tretmek suretiyle ifade edilmeye allan kavram bu an
lama dellet eden bir kavramla aklamak istemilerdir; nk bu dile gre, bu szck
bu anlama en yakn olandr. Bylece " m evcu t" d e yim i yerine "hviyet (k im lik)" de
yimi kullanlm, ancak Arap dilinde bulunmayan byle bir szcn tretilmi olma
s, bu szcn kullanlmasn zorlatrmtr. te bundan dolaydr ki, teki zmre,
" m evcu t" szcn tercih etmitir. "Doru" anlamndaki "m evcu t" kavram mahi
yet kavramndan farkl bir eyi ifade etmektedir. Dolaysyla varl bilmeyen bir
kimse pekl mahiyeti bilebilir. te bu kavram bileik bir nesnede zorunlu olarak
mahiyetten bakadr. Basit nesnede ise, bu kavram eviricilerin "mevcut" szcyle
ifade ettikleri kavramdan farkh olarak, mahiyetle ayndr; nk bu, mahiyetin kendi
sidir. Szgelii, eer biz, "varlk ksm en tz, ksm en de ilintidir" dersek, "m evcut"
szcnden eviricilerin ifade etmek istedikleri anlam anlamak gerekir ki, bu da e
itli nesnelerin zlerine ncelik ve sonralk dolaysyla verilen bir anlamdr. Buna kar
lk, eer biz, "z vardr" dersek, bundan da doru sznden anlalan eyin anlalmas gerekir./ Ayn ekilde eer biz, A r i s t o nun F i z i k ' inin banda eski filozoflar
dan P a r m e n i d e s v e M e l i s s u s ile yapt, tartma konusu olan "mevcut bir
midir, y o k sa birden fazla mdr?"
eklinde eskiler arasnda yaygn bir sorunu an
larsak, "mevcut" tan yalnzca ze delalet eden eyin anlalmas gerekir. Eer
"mevcut" bir konuda bulunan ilintiye delalet etseydi, "mevcut birdir" sz kendi
kendisiyle eliik olurdu. te btn bunlar, filozoflarn kitaplarna vakf olanlarca
aka bilinen hususlardr.
G a z z l , filozoflarn szlerini akladktan sonra, onlar cevaplandrmaya
girimi ve yle demitir:
te filozoflarn grlerinin anlam budur. Bu grler zerinde, aratr
ma ve geersiz klma olmak zere, iki ynden durulabilir. Aratrma asndan
bu konu zerinde yle denebilir; Bu grn aklanmas byle olduuna gre,
lk lke hakknda byle bir eyin imknsz olduunu hangi yolla bildiinizi or
taya koymalsnz ki, ikiciliin reddini ona dayandrabilesiniz. nk siz, ikinci
ilkenin lk lke ile bir eyde ortak olmas ve bir baka eyde ise farkl olmas gerektiini; kendsinde ortaklk ve/ farkllk bulunan eyin bileik olduunu sy
lemitiniz. Oysa lk lke'nin bileik olmas imknszdr.
Derim ki :
Bunun ancak ortaklaa ayn anlaml olarak kullanlan bir cins araclyla deil,
ortaklaa ayn anlaml olarak kullanlan cins araclyla var olan bir ortaklk ol
duunu sylemitim. Eer ikinci ilahn uluhiyet bakmndan ilk ilahn derecesinde
bulunan bir ilah olduu dnlrse, ilah ad berikisi iin de ortaklaa ayn anlamda
65.

Aristo, Fizik, 1 ^ 2 . 185a, 20 vdd. .

- 202-

kullanlan bir cins olacak, dolaysyla onlarn bir ayrmla ayrlmas gerekecek ve bu
nun sonucunda da onlardan her biri bir cinsle bir ayrmdan meydana gelmi olacaktr.
Oysa filozoflar, ncesiz bir varlk iin cinste bir ortakl asla mmkn grmezler.
Eer "mevcut szc ncelik ve sonralk bakmndan kullanlyorsa, nce olann
sonrakinin nedeni olmas gerekir.
Daha sonra G a z z 1, onlarn (filozoflarn) grlerini reddederek, der ki:

574

Biz deriz ki: Bu trl bir bileimin imknszln nereden biliyorsunuz?


nk bununla ilgili olarak sfatlarn reddi konusunda sizden aktarlan grler
den baka bir kant yoktur. Bu kanta gre, cins ve ayrmdan bileik olan ey
bir takm paralarn biraraya gelmesinden olumutur. Eer paralardan biri
veya hepsinin, bakalar bulunmakszn, varii mmkn ise, bu bir tek para
zorunlu varlk (vcib el-vucid) olup, tekiler zorunlu deildir./ Eer paralarn
birarada bulunmakszn varl ve birarada bulunanlarn da paralan bulunmak
szn varh mmkn deilse, bunlarn hepsi de nedenli olup, bakasna muh
tatr. Biz bu hususu, sfatlar ele alrken, tartm ve nedenler dizisinin sona
ermesi bakmndan byle bir eyin imknsz olmadn aklamtk. Aslnda
ortaya konan kant ta yalnzca nedenler dizisinin sona erdiine iaret etmektedir.
Zorunlu varln nitelendirilmesinin gereklilii konusunda filozoflarn or
taya atm olduklar byk glklere gelince, bu trl glklerin varlna dair
hibir kant yoktur. Eer zorunlu varlk, onlarn nitelendirdikleri gibi, kendisin
de okluk bulunmayan bir varlk ise, onun, varl iin, bakasna ihtiyac yok
tur. Dolaysyla zorunlu varln ispat iin de bir delil yoktur. Yalnzca neden
ler dizisinin sona ermesi konusunda delil vardr. Biz bu konuyu, sfatlan ele
alrken, btnyle ilemitik. Bu husus, bu trl bir oklukta daha ak olarak
grlmektedir; nk bir eyin cins ve ayrma blnmesi, nitelendirilen eyin
ze ve sfata blnmesine benzemez; zira sfat zden, z de sfattan bakadr.
Oysa tr, her bakmdan cinsten farkl deildir. Her ne zaman biz trden sz et
sek, bir fazlalkla birlikte cinsten de sz etmi oluruz. Szgelii, biz, insandan
sz edince, aklllk (nutk) niteliinin eklenmesiyle hayvandan baka bir eyden
sz etmi olmayz. "nsanlk, hayvanlk olmadan olabilir m i ? sorusu
"insanlk, baka bir e y kendisine eklendiinde, k en d i z bulunmadan var ola
bilir m i ? sorusuna benzer. te bu,nitelik ve nitelendirilenin sahip bulunduu

575

okluktan daha imknszdr./


O
halde nedenliler zincirinin, biri gklerin, teki unsurlann veya biri akl
larn, teki btn cisimlerin nedeni olmak zere, iki nedende sona ermesi ve
aralarnda, ayn mahaldeki krmzlk ve scaklk arasndaki kartlk gibi, anlam
bakmndan kartlk ve ayrlk bulunmas niin imknsz olsun? nk krmz
lkla scaklk, krmzlkta blnmeyi kabul edecek kadar cinse ve ayrma ili
kin bir bileim bulunduu dnlmeksizin, anlam bakmndan birbirlerine
karttrlar. Aslnda burada bir okluk bulunsa bile, bu okluk, zn birliine
zarar vermeyecek bir okluk trdr. O halde byle bir ey nedenler konusunda
niin inknsz olsun? Bylece filozoflarn yaratc iki tanrnn yokluunu
ortaya koymakta yetersiz kaldklar ortaya kmaktadr.
Derim ki
203

576

577

578

Cins ve ayrmdan oluan bileim, kuvve halindeki eyle fiil halindeki eyden
oluan bileimin ayndr; nk cinsin delalet ettii tabiat, ayrm ve suret ad verilen
tabiat bulunmakszn, hibir zaman fiilen var olamaz. Filozoflara gre, bu iki tabiat
tan bileik olan her ey, var olup, yok olucudur ve bir f'ili vardr; nk ayrm,
cinsin,/ kuvve halinde olmas bakmndan, varlnn koullarndan biridir. O halde
cins, ayrm bakmndan var olamaz. Cinsle ayrmdan her birinin tekiyle olan mna
sebeti, tekinin varlnn kouludur. Bir eyin kendisi, kendi varlnn koulunun
nedeni olamaz. O halde onun kendisinde koul ve koullununbirarada bulunmas su
retiyle kendisine zorunlu olarak varlk veren bir nedeni bulunmaktadr. Yine onlara
(filozoflara) gre, gerekte alc olan (kbil) yalnzca kuvve halinde bulunandr; o
fiil halinde ancak ilintili olarak bulunmaktadr. Alnan ey (makbul) ise fiil halinde
olandr; o kuvve halinde ancak ilintili olarak bulunmaktadr. nk alnan ey, alc
olandan ancak onlardan biri kuvve halinde baka bir ey olup, fiilen ..lnan ey olma
s bakmndan ayrlabilir. Kuvve halinde baka bir ey olan her ey zorunlu olarak o
baka eyi alacak ve fiil halinde bulunduu eyi brakacaktr. te bu nedenledir ki,
eer hem fiil halinde alc olan hem de fiil halinde alnan ey bulunacak olsayd, her
ikisi de kendi bana var olurdu. Oysa alc olan zorunlu olarak cisimdir; nk alclk
ncelikle/ cisme ya da cisimde bulunan eye aittir; ilintiler, suretler, dzlem, izgi,
nokta ve ksaca blnmeyen ey alclkla nitelenemez. Cisim olmayan f'ile gelince,
bunun hakknda daha nce kant getirilmitir. Cisim olmayan ve cisimde bulunmayan
ahclann varl ise, her ne kadar filozoflarn kuvve halindeki akl konusunda kuku
lar varsa da, imknszdr. Aslnda nitelik ve nitelenenden bileik olan ey ze eklen
mi bir ey deilse, var olup, yok olucudur ve dolaysyla zorunlu olarak bir cisimdir.
Eer nitelenen ve nitelikten bileik olan ey, kendisinde tz bakmndan kuvve hali
bulunmakszn ve hatt eski filozoflarn gk cisimleri hakknda ileri srdkleri zere,
o nitelikle ilgili olarak bir kuvve hali olmakszn, ze eklenmi bir ey ise, onun da
yine zorunlu olarak bir niceliinin bulunmas ve bir cisim olmas gerekir; nk
nitelii tayan o zden cisimlik kalkt takdirde, duyularla alglanan alcl da
kalkm olur. Ayn ekilde bu niteliin duyu ile idrak edilme de ortadan kalkacak;
hem nitelik hem de nitelendirilen, akl haline gelmi olacak/ ve dolaysyla bunlar
basit bir tek kavrama indirgenmi olacaktr; nk akl ve aklla kavranann tabiatn
dan onlarn bir tek kavram olduklar ortaya kmtr; zira onlardaki okluk ilintili,
yani konu (dayanak) ynnden bir okluktur. Ksaca, filozoflarn bir z ile ze
eklenmi sfatlarn varln kabul etmeleri, onlarn ncesiz bir cisimle onda yer alan
ilintilerin varln kabul etmelerinden baka bir ey deildir. Fakat onlar gerein
bilincinde deillerdir; nk onlar, cisimlikten ibaret olan nicelii ortadan kaldrdk
larnda cismin kendisindeki duyulur kavram da ortadan kaldrlm olacak ve dolay
syla ortada ne zne (hmil) ne de yklem (mahmul) kalacaktr. Eer filozoflar zne ile
yklemin maddeden ve cisimden ayr olduunu kabul ederlerse, onlarn akl sahibi ve
akl edilir olmalar gerekir. te bu, basit (bileik olmayan) bir tek gerek varlktr.
G a z z iT nin, filozoflarn yanlgsnn yalnzca Allah'a zorunlu varlk deme
lerinden ileti geldiini ve bunun yerine "nedeni bulunmayan deyimini kullanmalar
halinde de, zorunlu varln zorunlu sfatlar konusunda ileri srdkleri hususlarn tik
lke iin geerli olmad, sz doru deildir; nk nedeni bulunmayan bir varlk
kabul edildiinde, onun znl olarak varlnn zorunlu olmas gerekir. Nitekim
- 204

579

znl olarak varl zorunlu olan bir varlk kabul edildiinde de,/ onun bir nedeninin
bulunmamas zorunludur. Nedeni bulunmayan varln ise, neden ve nedenli olmak
zere ikiye ayrlmamas daha uygun olur.
Kelamclarn lk lke'yi nitelik ve nitelenenden bilemi kabul etmeleri, onun
etkin (f'il) bir nedeninin bulunmasn gerektirir. Dolaysyla bu ilk lke, ne ilk neden
ne de zorunlu varlk olur. Byle bir ey se, lk lke'nin nitelikle nitelenenin, kendile
rinde basit bir tek kavrama indirgendii varlklardan biri olduu eklindeki grleri
ne aykrdr. Dolaysyla bunu yinelemenin ve bu konuda sz uzatmann bir anlam
yoktur.
G a z z 1 ' nin,
"lk lke'nin (Yce Tanr'nn) nitelenen ve nitelenene ekle n m i bir nitelikten
m eydana gelm esi im k n sz deilse, O'nun nitelenenle, nitelenenle ayn olan
nitelikten m eyda na gelmesinin im k n sz olmamas daha uygun o l u r

szne gelince, bu konuda biz daha nce onlarn maddelerden ayr olduklar halde,
hangi ynden imknsz olduunu, hangi ynden imknsz olmadn sylemitik.
G a z z i l ' nin,

580

581

"filozoflarn ikiliin reddi konusundaki kantlarnn bu alemde, szgelii, biri


gkyznn, teki ise yeryznn, ya da biri cisimlerden aklla kavranann,
teki de cisimlerden duyularla alglanann nedeni olmak zere, iki tanrnn bu
lunmasna bir engel olmad ve bir tek mahalde bulunduklar iin, bunlar arasmda/ krmz ile s arasnda bulunan ayrlk gibi bir aykrlk bulunmasn ge
rektirmeyen ayrlk ve farklln bulunduu"
eklindeki sz doru deildir. nk bir varln eitli tabiatlarn eseri olarak deil
de, yalnzca bir tek tabiat ve bir tek zn eseri olarak meydana getirilmesi ve var edil
mesi dnld takdirde, tabiat ve akl bakmndan ilk tabiata denk olan bu tabiat
ta bir baka eyin kabul edilmesi, onlarn bir nitelikte ortak, bir baka nitelikte ise
farkl olmalarn gerektirir. Onlar farkl klan eyin ise, bireylerin farkll ya da tr
lerin farkll trnden olmas gerekir. Eer bu farkllk, trlerin farkll trnden
ise ortak bir ad olarak onlara tanr (ilah) ad verilir. Byle bir ey ise, onlarn ileri sr
dkleri gre aykrdr; nk bir tek cinste ortak olan trler, ya birbirlerine zttrlar
ya da ztlar arasnda bir yerde bulunurlar. Gerekte btn bunlar imknszdr. Eer
onlarn farkll bireysel bir farkllk ise, onlarn berikisi de bir maddede bulunmak
tadr. Bu da, zerinde birleilen gre aykrdr. Bu tabiatlardan birinin tekinden
daha stn olduu ve bu tabiatn ncelik ve sonralk bakmndan onlara yklem ola
rak verildii kabul edilirse, ilk tabiat kincisinden daha stn ve kincisi de zorunlu
olarak birincinin eseri demektir. Bylece, szgelii, gklerin var edicisi,/ unsurlar var
eden nedenin de var edicisi olacaktr. te filozoflarn gr budur. Her iki gr te,
yani lk lke'nin ok sayda nedenler araclyla bir eyi yapt gryle, lk
lkenin aracsz olarak birbirinden deiik btn nesnelerin znl nedeni olduu
gr, lk Neden'in kabulne iletmektedir. Fakat ikinci gr, filozoflara gre,
doru deildir; nk aka bilinmektedir ki, alemler bir neden ve bir nedenli
araclyla var olmulardr. Dolaysyla bu nedenleri incelemek, bizi btn nesnelerin
bir lk Neden i bulunduu sonucuna iletmektedir. Eer bu eitli ilkeler birbirlerin
den bamsz iseler, yani birbirlerinin nedeni deillerse, alemin birbirine bal bir tek
-20 5-

ey olmas mmkn deildir. Allahm "yerde ve g k te Allah'tan baka tanrlar


bulunsayd, her ikisi d e bozu lu rdu " (Kur'n, E n biy, XXI, 22) anlammdaki sz bu
gr geersiz klmaktadr.
G a z z 1 der ki:
Eer "byle bir ey, ancak iki z arasndaki farklln, varln zorun lu
luunun

bir ko u lu olmas halinde, onlardan her birinin bir zorunlu varlnn

bulunmas gerektiinden ve dolaysyla aralarnda bir farklln bulunmamas


ndan ve bu iki ze ait farkl zelliklerin k o u l olm amas halinde ise, zorunlu
varln ko u lu olm ayan her eyin varlnn, zorunlu varlk olmadan da,
bulunabilm esinden ve zorunlu varln bu duru m da bakasyla lamamlanm

582

olmasndan tr im k n szdr" denirse,/ buna u karl veririz; te bu,

583

sfatlar konusunda sizin sylediklerinizin aynsdr ve bu konudan daha nce


yeterince sz etmitik. Btn bu hususlardaki yanlgnn kayna, zorunlu
varlk szdr. Bu sz bir yana atalm. nk biz, zorunlu varlktan f'ili
bulunmayan ncesiz bir varl kastetmedike, kantn zorunlu varla delalet
edeceini kabul etmiyoruz. Eer kastedilen ey bu ise, zorunlu varlk szn
brakalm; nedeni ve f'ili bulunmayan bir varlkta okluun ve farklln
bulunamayacam aklayalm. Ancak buna kant getirilmesi mmkn deildir.
Bylece geriye onlarn, "acaba bu (yani farkllk), nedeni bulunmayan
varln nedeni bulunmamasnn bir ko u lu mudur?" sorusu kalmaktadr. An
cak byle bir soru sama olmaktan ileri gidemez. nk biz daha nce, koulu
aratrlmadka, nedeni bulunmayan eyin nedeninin bulunmamasna bir ne
den gsterilemeyeceini aklamtk. Bu, bir kimsenin yle sormasna benzer;
Acaba siyahhk rengin renk olmasnn bir koulu mudur? Eer koulu ise, krm
zlk niin renk olmutur? Buna yle yant verilebilir; Bunlardan hibiri rengin
hakikati, yani renkliliin gerekliinin aklda bulunmas asndan, koul deil
dir. Rengin varh bakmndan ise, onlardan belli bir tanesi deil, herhangi biri
si kouldur; nk gerekte bir cinsin, ayrm bulunmadan, var olmas imkn
szdr. Ayn ekilde iki neden kabul edip, bunlarda sonsuzca gidii sona erdiren
kimse yle der; Onlar bir ayrmla birbirinden ayrlrlar; bu ayrmlardan belirli
biri deil,/ herhangi biri kesinlikle varln kouludur.
Derim ki:
G a z z 1' nin, filozoflarn kant konusunda anlattklarnn z udur; Onlar
derler ki: Zorunlu varlkta ikilii meydana getiren ayrmn, ya zorunlu varln
koulu olmas, ya da onun koulu olmamas gerekir. Eer aralarndaki farkll
salayan ayrm, onlardan her birinin zorunlu varlnn koulu ise, zorunlu varlkta
herhangi bir farkllk yok demektir. Dolaysyla zorunlu varlk, zorunlu olarak birdir.
Nitekim siyah, rengin zorunluluunun, beyaz ise renkliliin bir koulu olsayd, onlar
renklilikte birbirlerinden ayn olmazlard. Eer onlarn farkl olmalarn salayan
ayrm, zorunlu varln kendinde yer almyorsa, zorunlu varlk ilintili olarak
onlardan her birine ait demektir ve dolaysyla onlar, her biri zorunlu varlk olmayan
iki eydir.
Oysa bu gr doru deildir; nk trler, cinsin varlnn kouludur ve renk
lerden her biri de, belirli ve zel bir biimde olmakszn, cinsin varlnn kouludur;
- 206 -

584

zira durum byle olsayd,/ onlar rengin varlnda birlemezlerdi. G a z z 1 i bu g


re kar iki itiraz yneltmektedir.
Bunlardan biri udur; Byle bir ey ancak zorunlu varln belli bir tabiat gs
terdiinin sanlmasndan tr ortaya kar. Oysa biz [k^lamclara] gre, durum by
le deildir. Aksine biz, zorunlu varlktan ancak olumsuz bir eyi, yani nedeni bulun
mayan bir eyi anlarz. Olumsuzlarn nedeni yoktur. O halde nedeni bulunmayan e
yin reddinde nasl olur da yle bir kant ileri srlebilir; Nedeni bulunmayan belli bir
eyin farkl olmasn salayan ayrmn, ya onun nedeninin bulunmamasnn bir kou
lu olmas, ya da olmamas gerekir. Eer o koul ise, ne okluk ne de farkllk sz konu
sudur. Eer o koul deilse, nedeni bulunmayan eyde okluu meydana getirmez
ve dolaysyla nedeni bulunmayan ey birdir. G a z z 1 ' nin, "nedeni bulunmayan
e y salt olum suzluktur; o lum suzluun bir nedeni bulunmadna gre, nasl olur da
onun, varlnn nedeni olan bir k oulu bulunabilir? eklinde ileri srd g

585

mugalatadan baka bir ey olmamas asndan geersizdir./ nk belirsiz isimler


( e l e s m ' el-ma'dule) yerine geen ve varlklar birbirinden ayrmda kullanlan zel
olumsuzluklarn, olumlu nitelikleri gerektiren bir takm nedenleri ve koullan bulun
duu gibi, sz edilen olumsuzluu gerektiren bir takm nedenleri ve koullar da
bulunmaktadr. Dolaysyla bu anlamda olumlu niteliklerle, olumsuz nitelikler
arasnda bir fark yoktur. Zorunlu varln zorunluluu ise, nedeni bulunmayann
zorunlu bir niteliidir ve dolaysyla "zorunlu varlk demekle "nedensiz" demek
arasnda bir fark yoktur. Samalk, G a z z iT nin kartlarndan deil, bu trl
szleri syleyenden gelmektedir.
G a z z 1 T nin ikinci itiraznn z ise udur: Filozoflarn "zorunlu varl
ayrdeden ayrm y a k o u l olur, y a da k o u l olm az; e er k o u l olursa, bunlardan h i
biri, zorunlu varlk olmas bakmndan, tekin den ayrlm a z ve dolaysyla da zorunlu
varlk birdir; e er ko u l olmazsa, zorunlu varln kendisini ayran bir ayrm y o k tu r "

586

sz bir kimsenin yle demesine benzer; Eer birden fazla renk bulunursa,/ bir rengi
tekinden ayrann ya rengin varlnn koulu olmas, ya da olmamas gerekir ;eer
rengin varlnn koulu ise, onlardan hibiri, renk olmas bakmndan, tekinden ay
rlmaz ve dolaysyla renk bir tek tabiat olur; eer onlardan biri renkliliin varlnn
bir koulu deilse, rengin, kendisini bir baka renkten ayran bir ayrm yok demek
tir ki, byle bir ey yanltr.
Daha sonra G a z z 1 , bu konuda filozoflar adna yant vererek, der ki;
Eer "byle bir ey renk iin s z konusu olabilir, nk m ah iyetle iliki
li, m a h iy ete eklen m i bir varl vardr; o ysa b yle bir e y zorunlu varlk iin
sz konusu olamaz; nk o, zorunlu varla sahiptir ve dolaysyla varln,
kendisine iliik oldu u herhangi bir m a h iyeti y o k tu r ; nasl ki siyahln ve
krmzln ayrm renklilik olmas bakm ndan renkliliin ko u lu olm ayp,
yalnzca onun bir nedenle fiilen var olmasnn k ou lu olabiliyorsa, ayn biim de
zel ayrmn da zorunlu varln bir k oulu olm amas gerekir; nk lk lke
iin zorunlu varlk ne ifade ediyorsa, renk iin de renklilik ayn e y i ifade edip,
renklilie ilikin varlk gibi deildir" denirse, deriz ki; Byle bir gr biz ka

bul etmeyiz; aksine zorunlu varln, daha sonraki tartmada aklayacamz


gibi, varlkla nitelenen bir gereklii (hakikati) vardr. Filozoflarn, zorunlu var
ln mahiyetsiz bir varlk olduunu sylemeleri akla aykndr. Dolaysyla flo- 20 7 -

5 g7

zoflarm szlerinin z una varr: Onlar ikiliin reddini cinssel ve aynmsal bileikliin reddine dayandrmlar ve daha sonra da bunu varln ardndaki
mahiyetin reddine balamlardr./ Ana ilke durumunda olan son nermeyi ge
ersiz kldmz takdirde, filozoflarn meydana getirdikleri sistemin btn de
geerz olur. Bu nedenle filozoflarn meydana getirdii sistemin btn rk
bir yap oluturmakta olup, tpk bir rmcek ana benzemektedir.
Derim ki;

588

G a z z 1 , filozoflar adna vermi olduu yant, burada varln var olanda,


yani mahiyette bulunan bir ilinti olduu szne dayandrm, onlara, her eyde yer
alan varln mahiyetten baka olduu biiminde itirazda bulunmu ve filozoflarn,
kendi grlerini yalnzca bu noktaya dayandrdklarn ileri srmtr. Filozoflarn
ortaya atm olduklar ayrlk, sorunu ne biimde ortaya koyarlarsa kcysunlar, kendi
lerini renklilik ve renklilikteki ayrmlar konusunda ileri srlen hususlardan kurtara
maz; nitekim hi kimse, ister cinsin kendi mahiyeti dnda bir varl bulunduu, is
terse mahiyetin onun varlnn kendisi olduu dnlsn, cinse ait ayrmlarn cinsin
nedeni olduundan kuku duymaz; nk bu ayrmlar varla ait ayrmlar olsayd ve
rengin varl da rengin mahiyetinden baka olsayd, rengi ayran ayrmlarn rengin
mahiyetine ait ayrmlar olmayp, rengin ilintilerinden birine ait ayrmlar olmas ge
rekirdi. Oysa byle bir ey imknsz bir varsaymdr. te bu nedenle gerek udur;
Biz rengi ayrmlarna ayrp, rengin renk olmas bakmndan varhnn, onun beyaz
veya siyah ya da herhangi bir baka renk olmasndan tr ancak fiil halinde bulun
duunu sylediimiz takdirde, renge ait bir ilintiyi deil, yalnzca rengin tzn
ayrm oluruz./ Varln var olanda bir ilinti olduunu sylemek, bu bakmdan, ge
ersizdir ve dolaysyla yaplan itiraz ve bu itiraza verilen karlk temelsizdir.
G a z z 11 nin, "filozoflarn ikiliin reddini cins ve ayrm dan oluan bileikliin reddine dayandrp, daha sonra da bunu varln tesind eki m a hiyetin reddine
baladklar ve dolaysyla ana ilke d urum unda olan bu sonuncu n e rm e y i geersiz kl
d m zda, btn sistemin de k e c e in i" sylemesi doru deildir; nk filozofla

589

rn, ayn anlamda ayn szcn kendilerine verildii iki basit nesnede saysal olarak
ikilii reddetmeleri, kendiliinden apak olan bir husustur. nk ikilii ve iki basit
nesnede ortakl ileri srdmzde, basit olan, bileie dnm olur.
Bu konuda ksaca yle denebilir; Zorunlu varlk denen, kendisinin nedeni bu
lunmad halde, bakasnn nedeni olan tabiatn saysal olarak bir ya da ok olmas
gerekir./ Eer bu tabiat ok olsayd, suret bakmndan ok,kendisine ayn anlamda
ayn szcn verildii cins bakmndan ise bir olmas, veya nispet bakmndan tek
olmas, yahut da yalnzca ad bakmndan tek olmas gerekir. Eer Zeyd ve Amr gibi
say bakmndan eitli, fakat tr bakmndan tek ise, bu tabiat zorunlu olarak madde
nin kendisi olur ki, byle bir ey imknszdr. Eer bu tabiat suret^bakmndan eit
li, fakat kendisine ayn anlamda ayn szcn verildii cins bakmndan tek ise, zo
runlu olarak bileik demektir. Yine eer bu tabiat, bir tek eye oranla yklem olan
cins bakmndan tek ise, byle bir eye hibir engel bulunmayp, bu tabiatn bir bl
m bir baka blmnn nedeni olur ve bu nedenler de bir lk Neden'de son bulur.
Filozoflara gre, maddeden ayn olan suretlerin durumu ite byledir. Eer bu tabiat
yalnzca adda ortak ise, bunlardan birden fazlasnn bulunmasna hibir engel yoktur.

208

N itek im d r t ilk n ed en in , y an i ilk f 'il, son su re t, so n a m a ve son m a d d e n in d u ru m u


b y led ir. Bu n e d en le b y le b ir in c e lem e d en , t b n S i n ' m n san d gibi, b ir so n u ca
590

u lalp ,lk N e d e h 'in v arl n a/ ve O 'n u n zo ru n lu o larak b ir o ld u u so n u c u n a v arlam az.


G a z z 1* d e r ki:
k in ci y o l, kesin so n u alm a ( i i z m) y o lu d u r. B u n u n la ilgili o larak y le
d eriz: E e r varlk , t zl k ve ilk elik , " o n ed ir?" so ru su n u n y a n t o lm a d iin ,
b ir cins de d eilse,size (filo z o flara) gre, lk ilk e salt ak ld r. N ite k im size gre,

59]^

m elek a d y la an lp, varl n ilkeleri o lan ve tik lk e 'n in eserleri d u ru m u n d a b u


lu n a n te k i a k llar d a m a d d e le rd e n so y u tla n m ak llard r. Bu g erek lik h em lk
llk e 'y i h em d e lk lk e 'n in lk eserini i in e alr; n k ilk v arlk, z o ru n lu n ite lik
leri b ir y a n a brak lrsa, z n d e b ileik lik b u lu n m a y a n b a sit b ir v arlk tr. D o la
y syla ilk n e d en le ilk eser, h e r b irin in m a d d e d e n so y u tla n m akl olm as b a k
m n d a n , o rta k trla r. B yle b ir e y ise, cinse a it b ir g e r e k lik tir. D olaysyla
zn s o y u t akllii de z o ru n lu n ite lik lerd en o lm a y p , m a h iy e ttir ve b u m a h iy e t
te lk lk e ile te k i ak lla r arasn d a o rta k tr. E e r o n la r b ir b a k a e y b irb irin
d en ay rm azsa, a ralarn d a b ir ayrlk b u lu n m a y a n ikilii k av ram o lu rsu n u z.
B u n lar a y ran b ir b a k a e y var ise, k en d isin d e ayrl m e y d a n a g etiren ey ,
o rta k l ve akllii m e y d a n a g etiren e y d e n b a k a d e m e k tir. B u n lard ak i o rtakh k ise, g er e k lik te o rta k lk d e m e k tir; nk lk lk e 'n in / k en d i z n d e m a d d e
d e n so y u tla n m b ir akl o ld u u n u k a b u l ed en kim sey e gre, lk lk e h e m k en d i
zn hem de b a k a sn ak lla kav rar. A y n ek ild e ilk n ed en li, y an i yce A llah n
h i b ir arac olm ak szn y a ra tt ilk akl d a b u an lam d a o rta k tr. B u n u n k a n t
ise, n e d e n lile rd en ib a re t o la n ak llarn e itli t rle rin in b u lu n m a s ve o n la rn akfilikte b irle ip , b u n u n d n d a b a k a ay rm larla ayrlm asdr. A y n ek ild e lk
lk e de b t n te k ile rle b irlik te ak llik te b irleir. Bu n ed en le o n la r (filo zo flar)
b u k o n u d a k e n d i k u ra lla rn a ay k r d m ek ile a k lli in , z a y a k ta tu ta n b ir
e y o lm ad , so n u c u n u k a b u l e tm ek a rasn d a k a lm la rd r k i, b u n la rd a n h er
ikisi de o n la ra gre im k n sz d r.
D erim ki:

592

E er sen d ah a n ce b u d n y ad a b ir te k ad altn d a b irlee n , fa k a t ay n an lam d a


ayn szckle ifa d e edilen genel a d la r d u ru m u n d a b u lu n m a d gibi o rta k genel ad lar
d u ru m u n d a d a o lm a y p , aksine b ir tek e y e n isp e t ed ilen m p h em genel ad la r d u ru
m u n d a b u lu n a n n esn elerin b u lu n d u u n u ve b u n esnelerin b u cin ste b ir ilk nesn ey e,
yani a te e ve te k i scak n esn elere y k len en scaklk te rim i/, t z e ve tek i ilin tilere
y k len en varlk terim i ve m e k a n d a h a re k e t ile te k i h are k e tle re verilen h a re k e t ad
gibi bu adn k en d isin e verildii h e r e y in ilk n e d en in e k a d a r ykselm e zellik lerin e
sahip o ld u u b i im in d e ifad e e tti im iz hu su slar a n lad n ta k d ird e , bu g r te y e r alan
b ir tak m e k sik lik ler zerin d e d u rm a n gerekm ez. nk akl terim i, filo zo flara gre,
ncelik ve sonralk b a k m n d a n ay rk ak llara verilir ve o n la r arasn d a, te k ile rin n e
deni o lan b ir ilk akl b u lu n u r. T z k o n u su n d a d a d u ru m ay n d r. O n larn o rta k b ir tek
ta b ia tla rn n b u lu n m a m a sn n k a n t, o n larn b irb irle rin in n ed en i o lm alard r. A slnda b ir
ey in n ed en i o la n , eserd en n ce d ir. D o lay sy la n ed e n in ve eserin ta b ia tn n , cins b a
k m n d a n d eil, ancak birey sel n e d e n le rd e b ir olm as m m kndr. te b u trl b ir o r
ta k lk , cinse ili k in gerek o rta k l a a y k rd r; nk c in s te o rta k o lan n e sn e ler arasn-

209-

593

594

da, tekilerin nedeni olan bir ilk mevcut olmayp, onlann hepsi de ayn derecededir
ve/ onlar arasmda basit bir nesne bulunmamaktadr. Kendilerine ncelik ve sonralk
bakmmdan yklenmi bir kavramda ortak olan nesnelerde ise, basit bir ilkin bu
lunmas zorunludur ve bu ilkte bir ikiliin bulunmas dnlemez; nk onun bir
kincisinin bulunduu dnldnde, bu kincinin, varlk bakmndan, onunla ayn
derecede ve ayn tabiatta olmas gerekir ve dolaysyla burada, kendisinde onlarn ger
ek bir cins ortaklna sahip bulunduklar ortak bir tabiatlar var demektir. Bunun
sonucu olarak onlann cinse eklenmi bir takm ayrmlarla ayrdedilmeleri gerekir.
Bylece bunlardan her biri cins ile ayrmdan bilemi olur. Bu nitelikte olan her ey
ise, sonradan var olmutur. Ksaca, varlkta yetkinliin son derecesinde bulunan var
ln bir tek olmas gerekir; nk bu varlk bir olmazsa, varlkta yetkinliin son dere
cesinde bulunamaz; zira son derecede bulunan varla bakas orl .k olamaz. Szgelii,
bir tek izginin bir tek ynden iki ucu nasl yoksa, varlkta uzam bulunan ve artma
ve eksilme bakmndan farkl olan nesnelerin de ayn ynden iki ucu bulunmamaktadr./ b n S n . kendine ayn anlamda ayn szcn dellet ettii tabiat ile yal
nz szde veya uzak bir ilintide ortak olan tabiatlar arasnda bulunan bu tabiatn var
ln kabul etmedii iin, bu itirazla karlamtr.

- 210-

595

S E K Z I N C T A R T I M A
FLO ZO FLARIN, LK LKE NN VARLIININ BAST, YAN
SALT VARLIK OLUP, VARLIIN, KENDSNE LK
OLDUU BR MAHYET VE HAKKAT OLMADII, AKSNE
ZORUNLU VARLIIN LK LKE YE O RANININ, MAHYETN
BA K A SIN A ORANI GB OLDUU EKLNDEK
G R LERNN GEERSZL

[G a z z 1 1 der ki ]
Bu konu iki ynden incelenebilir: Bu iki ynden birisi, kant istemektir.
Byle bir eyi nasl biliyorsunuz, akln zorunlu bilgisi ile mi, yoksa akl yrt
meyle mi? diye sorulabilir. Byle bir eyi akln zorunlu bilgisiyle elde etmek
mmkn olmadna gre, bu konuda akl yrtme yolunu kabul etmek zorun
lu olur.
Eer "lk lke'n in bir m a h i y e t i o lsa y d , varlk o n u n la ilikili v e y a ona
bal ve o n u n z o r u n lu bir n i te li i o lu rd u ; o y s a bal o lan bir e y n e d e n lid ir; bu
d u r u m d a z o r u n lu varlk n e d e n l i o la ca n da n , e l i i k bir d u r u m o r t a y a k a r

596

denirse, deriz ki: Bu, " z o ru n lu varlk " deyiminin kullanlnda ortaya kan ka
rkln kaynana dnmektir; nk bizce onun bir hakikati ve bir mahiyeti
bulunmaktadr; bu hakikat yok olmayp, vardr ve varl da kendisiyle ilikilidir./ Eer ona, ''b a l ve " zoru n lu n i t e l i k adn vermeyi isterlerse, onun var
lnn bir fili bulunmayp, etkin bir neden olmakszn, her zaman iin ncesiz olduu bilindikten sonra, isimler konusunda tartmaya gerek yoktur. Eer
' b a l ve "neden//"den onun etkin bir nedeni bulunduunu kastediyorlarsa,
gerek byle deildir. Eer bundan, daha baka bir eyi kastediyorlarsa, bu ka
bul edilebilir ve byle yapmakta da hibir saknca yoktur; nk nedenlerin
zincirleme gidiinin sona erdiini ispat eder. Zincirleme gidiin var olan bir
hakikat ve d alemde bulunan bir mahiyetle sona ermesi mmkndr. Dolay
syla bu durumda mahiyetin ortadan kaldrlmasna gerek yoktur. Eer "bu d u
r u m d a m a h i y e t , lk l k e ' y e bal olan varln s e b e b i o l u r ve d o l a y s y la varlk
ta n e d e n li ve e dilgin bir hale g e l i r denirse, deriz ki: Sonradan var olan nesne
lerde mahiyet varln bir sebebi deildir; bu durumda "sebep"ten f'il k^stediliyorsa, nasl olur da bu mahiyet ncesizde varln bir sebebi olabilir? Eer on
dan onsuz yaplamayacak baka bir ey kastediliyorsa, varsn byle olsun!
Nitekim byle bir eyi kabulde herhangi bir imknszlk yoktur; imknszlk
ancak nedenlerin zincirleme gidiinde sz konusudur. Zincirleme gidi sona
erince, bu imknszlk ta ortadan kalkm olur. Bunun dnda kalan ve inknszl bilinmeyen hususlarn imknszlna kant getirmek gerekir. Oysa onla
rn btn kantlar geliigzel bir takm hkmlerden ibarettir. Lu geliigzel
hkmler "zorun lu varlk deyimini, onun bir takm zorunlu nitelikleri bulun
duu anlamna almalarndan ileri gelmektedir. Kantn, onlarn nitelendirdikleri
biimde zorunlu varl kantlad kabul edilmektedir. Oysa daha nce de ge
tii zere, durum byle deildir. Ksaca, onlarn bu konudaki kantlan, sfatla

-211-

rn inkan ile dns ve fasl ayrmnn reddi kantna dayanmaktadr. Ancak bu


kant ta daha mphem ve daha zayftr; nk bu okluk yalnzca salt sze dayanmaktadr. Oysa akl, var olan bir tek mahiyeti dnebilecek yetenektedir./
Onlar bu konuda derler ki: Her var olan mahiyet bir okluk ifade etmektedir;
nk onda bir mahiyet ile bir varlk bulunmaktadr. Ancak byle bir ey, sa
pkln son derecesidir; nk bir tek varlk her durumda aklla kavranr.
Hakikati bulunmayan hibir varhk yoktur. Hakikatin varl da birlii ortadan
kaldrmaz.

5 97

Derim ki.

598

599

G a z z 1 ^ t b n S n ' nn grn, el-Maksd [el-Felsife](Filozoflarn


Amalan)'' de yapt gibi, yeterince aktarmamtr. nk bu adam (G a z z 1 1) bir
eyin varhnm, onun zne eklenmi bir nitelii gsterdiine inand iin, znn
mmkn nesnelerde varlnn f'ili olmasn mmkn grmemitir. Zira durum byle
olsayd, sz konusu nesne kendi varlnn nedeni olur; dolaysyla onun bir fili bu
lunmazd. te bundan dolay G a z z 1 , varl zne eklenmi olan her eyin bir
etkin (fil) nedeni bulunduunu sylemek zorunda kalmtr. G a z z 1 ye gre,
lk lke'nin bir f'ili bulunmad iin, O'nun varhnm, znn kendisi olmas gerek
mitir. Bu nedenledir ki, G a z z 1V nin, b n S n ' nn, varh, zn zorunlu
niteliklerinden birine benzettii eklindeki itiraz doru deildir; nk nesnenin z
zorunlu bir nedendir./ Oysa nesnenin, kendi varhnm nedeni olmas mmkn deil
dir. nk nesnenin varl mahiyetinden ncedir. Onun mahiyetini varl
(enniyetuhu) ile ayn saymak, G a z z 1V nin syledii gibi, mahiyetini ortadan kal
drmak anlamna gelmeyip, yalnzca mahiyetle varln bir olmasnn kabul anlamna
gelir. Eer biz varl var olana iliik bir nitelik olarak grr ve mmkn nesnelerde
varh verenin, f il olduunu kabul edersek, f'ili bulunmayann ya varlnn bulun
mamas gerekir ki, byle bir ey imknszdr; ya da varlnn mahiyetiyle ayn olmas
gerekir. Fakat btn bunlarn temelinde 'bir nesnenin varl, onun zorunlu nitelikle
rinden biridir" eklinde bir takm yanllklar yatmaktadr. nk kendi bilgimizde
bir nesnenin mahiyetini bilmekten nce gelen varlk, " d o r u ya. delalet eden eydir,
te bu nedenle bizim "bir nesne m e v c u t m udur?" eklindeki sorumuz, varhn gerektiren bir sebebi bulunan eye iaret etmektedir ve dolaysyla bu/, "bir e yin s e b e
bi var mdr, y o k sa y o k mudur? eklinde sorumuzla edeerdedir; nitekim A r i s t o
da, kinci Analitikler (el-Burhn) kitabnn ikinci makalesinin banda ayn eyleri
sylemektedir.*^ Onun bir sebebinin bulunmamas ise, *'bir ey, varln gerektiren
zorunlu bir nitelie sahip midir?" sorusuna iaret eder. "Var o/an"danj "nesne"den
ve "2 "den anlalan eyin kendisi anlald takdirde, o. ncelik ve sonrala gre
dzenlenmi bulunan cinsin yerini alr. Mevcudun (var olann) anlam ne olursa olsun,
mevcudu yklem olarak almak bakmndan nedeni bulunanla bulunmayan arasnda
hibir fark bulunmad gibi, burada mevcudun anlamndan baka bir anlam da sz
konusu deildir, tte " d o ru olandan anlalan da budur. Eer o, ze eklenmi bir
anlama iaret etseydi, tmelde sz konusu olduu gibi, nefsin dnda ancak kuvve
halinde bir varl bulunan zihinsel bir kavram olmas gerekirdi. Eski filozoflar, tlktlkeyi ite bu ynden ele almlar ve O'nun basit bir varlk olduunu ileri srmlerdir.
66.

Aristo, tkinci Analitikler, II, I.

. 212

600

601

602

503

Sonraki tslm filozoflarna gelince, onlar, "mevcut"un tabiatn mevcut olmas bakmndan inceledikleri iin, bu nitelikte/ basit bir mevcudu kabul etmek zorunda kal
mlardr.
Bence , kesin kanta yaklamak zere, zlenebilecek yol, tznde varl mm
kn olan varlklarn kuvveden fiile kmalarnn, ancak kendisi fiil halinde bulunan bir
fiil haline karcdan, yani kuvve halinden fiil haline hareket ettiren ve karan bir
f'ilden zorunlu olarak kaynaklanmasdr. Eer bu fiil haline karc da mmkn
tabiatnda olsayd, onun da kendisini fiil haline karan bir ilkesinin bulunmas gere
kirdi. Eer bu son fiil haline karc da yine mmkn, yani tz bakmnddan mm
kn tabiatnda olsayd, bu dnyadaki nesnelerin korunmasn salamak ve sonsuza
dek varan mmkn nedenlerin tabiatnn srekli olarak kalmas iin, tz bakmndan
mmkn olmayp, zorunlu olan bir fiil haline karcnn bulunmas gerekirdi. Ger
ekte bu mmkn nedenler, tabiatlarndan aka anlald zere, sonsuz olarak var
olsalard ve onlardan her biri de mmkn olsayd, onlar gerektiren, yani sreklilikle
rini salayan ilkenin, tz bakmndan, zorunlu bir ey olmas gerekirdi. nk onla
rn, yani tzlerinde mmkn olan nesnelerin tabiatndan, onlarda sonsuza dek bir
gidiin zorunlu olduu aka anlalmaktadr./ Eer kendisinde hibir hareketlinin
bulunmad bir an (vakt) olsayd, hareketin var olmas imkansz olurdu, tik lkeye
bir ynden ncesiz, bir ynden de nceli olan hareket araclyla hibir deime ilimeksizin, ancak, balangc bulunan varln ncesiz varhkla birlemesi sz konusu
olur. Bu hareketle hareketli olan ey, b n S n ' mn, varl bakasyla zorunlu di
ye aklad eydir. Bu bakas dolaysyla zorunlu olan varln srekli hareket ha
linde olan bir cisim olmas gerekir. te bu ekilde tz bakmndan sonradan var
olanla yok olann ncesizden kaynaklanmas mmkn olur. Bu ise, gk cisimlerine
oranla var olup, yok olan varlklarda grld gibi, bazan bir eye yaklamak, bazan
da ondan uzaklamak suretiyle olur. Bu hareket ettirici, tz bakmndan zorunlu,
mekansal hareketi bakmndan ise mmkn olduu iin,/ meselenin diziyi mutlak su
rette varl zorunlu olan, yani kendisinde ne tz, ne mekan, ne de bir baka hareket
bakmndan hibir ekilde imkn hali bulunmayan bir varlkta sona erdirmek suretiy
le zmlenmesi ve bu nitelikte olan bir eyin de zorunlu olarak b ast olmas gerekir;
nk bileik olsayd, zorunlu olmayp mmkn olur ve zorunlu bir varla muhta
olurdu. Bu konuda bu kadarlk bir aklama, bize gre, yeterli ve dorudur.
b n S n , bu konuya eklemede bulunarak^ der ki: Varh mmkn olann
ya varh bakasyla zorunlu olanda son bulmas, ya da z dolaysyla zorunlu olan
da son bulmas gerekir. Eer o, bakas dolaysyla zorunluda son bulursa, bakas dolaysyla zorunlunun da z dolaysyla zorunlu olandan km olmas gerekir;/ n
k 1 b n S n ,varIbakasylazorunlunun,zdolaysylammknvarlkolduunu ve mmknn de zorunluya muhta bulunduunu ileri srmtr.
Bence,
I b n S n ' nn bu eklemesi gerekaz ve yanltr; nk nasl dnlrse dnl
sn, zorunluda asla imkn hali yoktur. Bir ynden mmkn, bir ynden ise zorunlu
olduu sylenen bir tek tabiata sahip hibir ey bulunmamaktadr. nk filozoflar,
mmkn, zorunlunun eliii olduu iin, zorunluda asla imkn halinin bulunamaya
can aklamlardr. Burada ancak belli bir tabiat bakmndan zorunlu, bir baka
67.

bn Sin, K it b e - if, el lhiyyt I, s. 38.

213-

tabiat bakmndan ise mmkn olan bir eyin varl mmkndr. Szgelii, onlar,
gk dsmi ya da gk cisminin zerinde yer alan eylerle ilgili olarak byle bir eyin
mmkn olduunu, yani onun tz bakmndan zorunlu, hareket ve yer bakmndan
ise mmkn olduunu sanrlar, t b n S n ' y gk konusunda byle bir blmleme
yi yapmaya ileten husus, ancak gn tz bakmndan bakasyla zorunlu, z bak
mndan ise mmkn olduuna inanmasdr. Biz bir ok yerde bunun doru olmad604 n sylemitik. Byle bir ayrntl aklamada bulunulmad ve/ bu trl bir belirle
me yaplmad takdirde, t b n S n ' nnzorunlu varlk konusunda kulland kant,
cedele dayanan genel grlerle ayn tabiattadr. Bu ayrntl aklama ve belirleme ya
pld takdirde ise, kesin kanta dayanan grlerle ayn tabiata sahip olur.
Bu alem hakknda er'atn aklam olduu sonradan var olu-un (huds) d
alemde gzlenen var olu trnden olduunun. bilinmesi gerekir. te bu var olu hali, E ' a r 1 1 e r i n nefsi (znl) nitelikler^filozoflarn ise suretler adn verdikleri,
varlklarn suretlerinde ortaya kar. Bu var olu hali, bir baka eyden oluur ve za
manda meydana gelir. Yce Allahn u sz de buna iaret etmektedir: "inkr ed en
ler, g kler ve y e r ya p k k e n , onlar ayrdmz... g rm ezler m?" (Kur'n, Enbiy,
XXI, 30). Yine u ayet te bu hususa iaret etmektedir; "Sonra du m an halinde b u lu 605 nan g e y n e ld i" (Kur'n, Fussilet, XLI, 11)./ Mmkn varln tabiatnn zorunlu
varlkla ilikisinin nasl olduuna gelince, insanlarn kavraylarnn tesinde olduu
ve bunu bilmek halkn mutluluu bakmndan zorunlu olmad iin, bu konuda
er'at herhangi bir ey sylememitir.
Filozoflar, ister alemin sonradan yaratldn, isterse bunun aksini ileri srm
olsunlar, E a r 1 e r i n, mmknn tabiatnn yoktan yaratld ve var olduu ek
lindeki grlerine kar kmlardr. E ' a r' l e r i n ileri srdkleri gr, iyice
dnldnde, mslmanlarn en'atna uygun olmad gibi, ona kesin bir kantn
606 da bulunmad anlalr./Aslnda eratn aka ortaya koyduu husus, eratn
suskun kald hususlar aratrmaktan kanmaktr. te bu nedenle aadaki hadis
te ye denmektedir: "nsanlar, 'ite bu Allah'n yaratdr; o halde Allah' kim
y a ratt?' d e y in c e y e kadar d n m eye d eva m ederler. P ey ga m be r d e d i k i: 'S iz d e n biri
[bu sorunun cevabn] bulursa, ite g erek iman budur'" (Mslim, Sahih, man, 211;
Ahmet b. Hanbel, VI, 106). Bu hadsin deiik bir rivayeti de udur: "Sizden biri

[bu sorunun yantn ] bulursa, 'de ki, Allah bir


ayetini okusun".
Bilin ki, halkm byle bir istekte bulunacak duruma gelmesi, vesveseden ileri
gelmektedir. te bu nedenle Hz. Peygamber "gerek iman budur demitir.
G a z z 1 1 der ki

607

kinci yn yle aklayabiliriz: Mahiyet ve hakikat olmadan varlk kavranamaz. Nasl ki salt yokluk, yokluu dnlebilen bir varla nispet edilmeksizin kavranamazsa, salt varlk ta, zellikle bir tek z olarak belirlendiinde,/
belirli bir hakikata nispet edilmeksizin, kavranamaz. O halde nasl olur da var
lk hakikati bulunmakszn anlam bakmndan bakasndan ayr bir tek z ola
rak belirlenebilir? nk mahiyetin kaldrlmas hakikatin da kaldrlmas
demektir. Varln hakikati kaldrlnca da, varlk kavranamaz. Bylece onlar
ayn zamanda hem varl hem de yokluu ileri srm olurlar ki, byle bir ey
eliiktir^Bunun kant udur: Eer byle bir ey aklla kavranabilseydi, neden-

- 2 14 -

608

llerde (eserlerde) lk lUce'ye hakikati ve mahiyeti olmamas bakmndan ortak,


fakat nedeni bulunmas bakmndan O'ndan farkl olan hakikattan yoksun bir
varln bulunmas mmkn olurdu. Oysa tik lke'nin bir nedeni yoktur. O hal
de byle bir ey niin nedenlilerde de dnlmesin? Acaba onun kendi znav
kavranamamas dnda bir sebebi mi vardr? Kendi znde kavranamayan eyin
nedeni ortadan kaldrlmak suretiyle aklla kavranr bir hale sokulamaz. Aklla
kavranan ey de bir nedeni bulunduu dnlmekle, aklla kavranr olmaktan
karlamaz. Meseleyi bu dereceye vardrmalar, grlerinin ne derecede karan
lk olduunu ortaya koymaktadr. Bununla birlikte onlar kendi grlerini ka
ntladklarn sanrlar. Gerekte onlarn grleri salt inkrda son bulmaktadr;
nk mahiyetin inkar hakikatin da inkardr ve dolaysyla hakikatin inkaryla
geriye yalnzca "varlk '' sz kalmaktadr. Ancak varlk sznn, kendisi bir
mahiyete balanmadka, nitelendirdii bir nesnesi yoktur.
"Onun hakikati, zorunlu olan m a h iy e ttir " denirse, deriz ki:Zorunlunun
nedenin inkarndan baka bir anlam yoktur. Byle bir ey, zn hakikatinin
var olmamasn salayan bir yokluk halidir (selbdir).! Nedenin hakikattan
kaldrlmas ise hakikatin bir gereidir. O halde brakn, hakikat nedeni bulun
mamakla nitelendirilebilecek bir biimde aklla kavranabilsin! Oysa onun
yokluu dnlemez; nk zorunluluun bundan baka bir anlam yoktur.
Bunun yannda, zorunluluk varla eklendii takdirde, okluk ortaya kar.
Zorunluluk varla eklenmedii takdirde ise, varlk mahiyet olmadna gre,
nasl olur da zorunluluk mahiyet olur? O halde varla eklenmeyen eyin
durumu da byledir.
Derim ki:

609

Btn bu sylenenler, sofiste bir yanlgdan ibarettir; nk filozoflar, lk lke


nin mahiyetsiz bir varl olduunu ve varlksz bir mahiyetinin bulunduunu kabul
etmemilerdir. Onlar ancak bileik nesnede bulunan varln, bu nesnenin zne ek
lenmi bir nitelik olduuna ve bu niteliin de yalnzca filden ktna inanmlar
dr. Onlar f'ili bulunmayan basit nesneler konusunda ise, onlarda bulunan bu nite
liin mahiyete eklenmi bir ey olmadna ve varlktan baka bir mahiyeti bulunma
dna inanp, onun hibir ekilde mahiyeti bulunmadna inanmamlardr. Oysa
Gazzl, filozoflara kar ynelttii itirazlarn lk lke'nin mahiyeti bulunmad esa
sna dayandrmaktadr.
Onlann mahiyeti kaldrdklarn yanl olarak ileri srnce, onlar knamaya
balam ve yle demitir:/ "Eer b yle bir e y aklla kavranabilseydi, nedenlilerde
(eserlerde) lk lk e 'y e hakikati olm amas bakm ndan ortak olan hakikattan yok su n
bir varln bulunmas mmkn o lu r d u .

Aslnda filozoflar, mutlak anlamda mahiyetti bulunmayan bir varl kabul et


memiler ve yalnzca onun, teki varlklarn mahiyetleri biiminde bir mahiyeti
bulunmadn kabul etmilerdir. Bu ise bir tr safsatadr; nk mahiyet terimi ift
anlaml bir terimdir. Bu varsaymda, bu varsayma dayanan her ey safsatadan ibaret
tir; nk yok olan, kendisinde herhangi bir eyin bulunmas ya da bulunmamas ile
nitelendirilemez. Bu adam (G a z z 11) bu kitabn buna benzer yerlerinde ktlk
ten ve bilgisizlikten kanmaz. Aslnda onun davran bilgisizlikten ok ktle

215 -

610

daha yakndr. Yahut ta bizim onu byle bir davrana ynelten bir zorunluluun
bulunduunu sylememiz gerekir./
Onun "zorunlu varlk nedeni bulunmayan anlamna gelir sz doru deildir.
Aksine bizim onun zorunlu varlk olduunu sylememiz, onda hibir ekilde nedeni
bulunmayan, darda bir f'ili bulunmayan ve onun bir paras olmayan bir tabiata
baml olumlu bir niteliin bulunmas anlamna gelir.
nn "zorunluluk, varla ekli bir ey olsayd, okluk ortaya kard; eklenme
sz konusu olmad takdirde ise, nasl olur da O,bir mahiyet olduu halde, varlk
mahiyet olmaz; nitekim varla eklenmeyen eyin durumu da byledir szne kar
lk, deriz ki: Filozoflara gre, zorunluluk, ze eklenm i bir nitelik deildir. Aslnda
bu, "o, ezel ve zorunludur" szmzdekine benzer bir anlama sahiptir. Ayn ekilde
varlaktan zihinsel bir nitelii anlarsak, o, ze eklenm i bir ey olmaz. Ancak ondan,
1 b n S 1 n ' nn bileik varlkta bulunduunu syledii gibi, bir ilintiyi anlarsak,
basitte bulunan bilginin nasl bilenin kendisi olabilecei sorusuna yant verilmedike,

611

basitin nasl mahiyetin kendisi olabilecei sorusuna yant vermek gleir./ Eer
"m evcuf'tzn "do^ru "dan anlalan ey anlalrsa, bu trl kukular anlamsz bir
hale gelir. Nitekim "mevcut't^n "z"den anlalan ey anlald takdirde de,
durum byledir. Buna gre, basitteki varln mahiyetin kendisi olduunu sylemek
doru olur.

216-

612

DOKUZUNCU

TARTIMA

FLOZOFLARIN LK LKE NN CSM OLMADII


K ONUSUNDAK KANITLARININ YETERSZL

G a z z l der ki;
lk llke'nin cisim olmadna ilikin kant ancak cismin sonradan var
olduu gereini, onun sonradan olan eylerden yoksun olamayaca ve her
sonradan var olann da mutlaka bir var ediciye (muhdis) muhta olaca gibi
nedenlere balayanlar iin dorudur. Siz (filozoflar) ise, sonradan olan eyler
den yoksun olmamakla birlikte, varlnn ncesi bulunmayan ncesiz bir cismi
dndnze gre, ilk llke'nin, gne, en uzak gk kresi vb. gibi bir cisim
olmas niin imknsz olsun?
Eer buna yant olarak, "nk cisim ancak nicelik bakm ndan iki
paraya, kavramsal adan ilk m a dd e ve surete, kesinlikle kendisine zg olan
ve kendisini baka cisimlerden ayran bir takm niteliklere blnebilen bileik
bir varlktr; aksi takdirde, cisimler, cisim olmalar bakmndan, e i t olurlard;
zorunlu varlk ise, bir tek olup, btn bu alardan b l nm eyi kabul e t m e z

613

denirse, deriz ki: Bunun geersiz olduunu size gstermi ve bitiik nesnelerden
meydana gelen bir btnn, paralar birbirlerine muhta olduu iin, nedenli
olduunu sylemeniz dnda, sizin bir kantnzn olmadn aklamtk./
Biz bu konuyu ele alm ve u aklamay yapmtk; Var edicisi bulunmayan
bir varlk dnlemedii takdirde, birletiricisi bulunmayan bir bileik ve var
edicisi bulunmayan varlklar da dnlemez; nk siz say ve ikiliin inkrn,
bileikliin inkrna; bileikliin inkrn da varlk dnda mahiyetin inkrna
balamaktasnz. Biz bu son ilkenin de asln aratrm ve sizin bu konuda
temelsiz bir takm hkmler verdiinizi aklamtk. "Cisim, bir nefsi bulun
mad takdirde, f'il olamaz; bir nefsi bulunduu takdirde ise, nefsi kendisinin
nedeni olup, lk lke o la m a z" denirse, deriz ki; Kendi nefsimiz cismimizin

variinn bir nedeni olmad gibi, salt gk kresinin nefsi de sizce onun
cisminin varlnn nedeni olmayp, her ikisi de, kendi dlannda bir nedenle
var olmulardr. Onlarn varl ncesiz olabilseydi, onlarn bir nedeni buluna
mazd.
Nefs ile cismin nasl olup ta birletikleri sorulacak olursa, deriz ki; Bu bir
kimsenin "lk l l k e nin varl nasl old u da ortaya k t? " diye sormasna
benzer. Buna kar yle denebilir; Bu soru sonradan var olana ilikin bir
sorudur. Ezelden beri var olan ey hakknda ise, "nasl oldu da o rtay a k t? "
diye bir soru sorulamaz. Ayn ekilde cisim ve nefsi ezelden beri var olduu
takdirde, niin onlarn birlikte yaratc olmas imknsz olsun?
Derim ki:
lk llke'nin cisim olmad konusunda, her cismin sonradan yaratlm olmas
nn doruluundan baka bir kant olmayan kimsenin bu kant ne kadar rk ve
kendisine kant getirilen eyin tabiatndan ne kadar uzak bir kanttr! nk kelamclann, her cismin sonradan yaratlm olmasn dayandrm olduklar aklamalarnn
- 21 7-

614

eitli olduu daha nce belirtilmiti. Burada E ' a r 1 e r d e n sz ederken ortaya


koyduum gibi, ncesiz bir bileiin varlm mmkn gren bir kimsenin/ ncesiz
bir cismin varlm mmkn grmesinden daha uygun bir ey olamaz; nk buna
gre, bileiklik ilintisinde olduu gibi, ihntilerden kimileri ncesizdir. Dolaysyla
onlarn her cismin sonradan yaratlm olduuna ilikin kantlar doru deildir;
nk onlar bu hususu ilintilerin sonradan yaratlm olmas esasna dayandrmlar
dr. Eski filozoflar kendi z dolaysyla deil, bakasndan dolay ncesiz bir cismin
varhn mmkn grrler. te bundan dolaydr ki, onlara gre, ncesiz cismi
ncesiz klan, z dolaysyla ncesiz bir varln bulunmas gerekir. Fakat onlarn
bu konudaki grlerini burada aktaracak olursak, aktaracamz hususlarn yalnz
safsataya dayal (cedel) bir deeri olacaktr. O halde bu konuyu yeri geldiinde ele
alahm.
G a z z 1 buna ynelttii itiraznda yle der: "Biz bunun geersiz olduu
nu size gstermi ve bitiik nesnelerden meydana gelen bir btnn, paralar birbir
lerine muhta olduu iin, nedenli olduunu sylemeniz dnda, bir kantnzn ol
madn aklamtk",

615

[Derim ki:] G a z z 1 burada daha nce bu konu zerinde durduunu be


lirtmek istemekte ve onlarn, z dolaysyla zorunlu varln bir cisim olamayaca
konusunda kantlar bulunmadn, nk z dolaysyla zorunlu varln "etkin bir
nedeni bulunmayan" anlamna geldiini sylemekte ve dolaysyla onlarn, etkin nedeni bulunmayan bir cismin varln/, zellikle, ne nicelik ne de nitelik bakmndan,
blnmeyen bir basit cismin, ksaca, birletiricisi bulunmayan ncesiz bir bileiin
varlkabul edildii takdirde, hangi nedenle inkar ettiklerini sormaktadr. G a z z l ' nin bu itiraz, filozoflarn ancak safsataya dayal bir takm grlerle kendisinden
kurtulabilecekleri geerli bir itirazdr. Aslnda G a z z 1 ' nin bu kitapta (Tehft
el-Felsife'de) filozoflara veya 1 b n S n ' ya ve filozoflarn da kendisine kar ileri
srm olduklar grlerin hepsi terimlerin ift anlaml olarak kullamimasndan
doan safsataya dayal grlerdir. Bu nedenledir ki, burada sz uzatmann bir
anlam yoktur.
Gazzl, E'arler adna cevap vererek, der ki: "Kendiliinden ncesiz, kendisini
ncesiz klan bir nedene muhta deildir. Eer biz kendi znden dolay bir ncesizin varln kabul eder ve z sfatlarn nedeni olarak grrsek, z, bakasndan dolay
ncesiz olmu olmaz".

616

Derim ki
G a z z 1' nin, bu grn sonucu olarak, ncesizin neden ve nedenliden bile
ik olduunu ve sfatlarn zn kendisi olan bir nedenden tr ncesiz olduunu ka
bul etmesi gerekir. Nedenli onun varhnn bir koulu olmad takdirde, ncesiz, ne
denin kendisidir. O halde kendi bana var olan zn Tanr olduunu ve sfatlarn da
nedenli olduunu syleyelim./ Bu durumda kelamclarn, z dolaysyla ncesiz olan
bir nesne ile bakas dolaysyla ncesiz olan nesnelerin ve bunlarn toplamnn da
tanr olduunu kabul etmeleri gerekir. Ancak bunlar, kendileri de, ncesizin bir tek ol
duunu syledikleri halde, Tannnn z dolaysyla, alemin ise, bakas, yani Tanr
dan tr ncesiz olduunu ileri sren kimseye ite bu adan itiraz etmilerdir ki,
byle bir ey elikinin son derecesidir.
G a z z l nin, "var edicisi bulunmayan bir varl dnmemiz, birletiricisi
- 218-

bulunm ayan bir bileii dnm em ize benzer ve bu nitelikte bir tek y a da daha ok
varl kabul e tm e m i z aklen im k n sz olm ayan eylerden dir"

617

618

sz yanl bir szdr; nk bileiklik, kendisi de bileik olan bir birletiriciyi gerek
tirmez; dolaysyla bu durum, z dolaysyla bir birletiricinin varlna iletir. Nite
kim neden nedenli olduu takdirde, bu durum bizi nedenli olmayan bir nedene iletir.
Fakat kant, her ne kadar var edicisi bulunmayan bir varla iletse de, buradan onun
bir tek olduuna kant getirilemez./
G a z z 1 ' nin, "mahiyet y o k olunca, bileiklik te y o k olur; b yle bir e y ise
lk lke'de bileikliin bulunmasn g erektirir sz doru deildir; nk filozoflar
lk lke'de mahiyetin bulunmadn sylemezler; onlarn inkar ettikleri husus, Onda
nedenlilerde bulunan mahiyete benzer bir mahiyetin bulunmasdr. Dolaysyla btn
bunlar pheyi davet eden safsataya dayal szlerdir.
Biz daha nce bu kitapta filozoflarn ilkelerine dayanarak, lk lke nin cisim
olmad konusunda ikna edici deliller getirmitik. Bu delillere gre, mmkn, zorun
lu varha iletir ve mmkn, zorunlu varlktan ancak bir ynden zorunlu, teki yn
den mmkn olan bir varlk araclyla kar. Bu bir ynden zorunlu, teki ynden
mmkn olan varhk ise, gk cismi ve onun devresel hareketidir. Onlarn ilkelerine g
re, bu konuda sylenebilecek en doyurucu sz udur: Her cisim kuvve bakmndan
sonludur/ ve bu cisim sonsuzca hareket etme gcn cisim olmayan bir varlktan al
mtr
G a z z 1 , filozoflara gre filin ancak nefs ve bedenden bileik gk kresi
olmas sonucunu douran itiraza cevap vererek der ki:
Eer "[durumun b yle olmas mmkn deildir], nk cisim, cisim o l
mas bakm ndan bakasn yaratamaz; cisme ilikin nefs te ancak cisim arac
lyla bir ii yerine getirir; cisim ise cisimlerin yaratlmasnda, nefslerin ve
cisimlerle ilikili olm ayan nesnelerin var edilmesinde nefsin bir aracs olam az"

denirse, deriz ki: Nefsler arasnda cisimleri ve cisim olmayanlar var edebilecek
zellie sahip bir nefsin bulunmas niin mmkn olmasn? Bunun imknsz
olmas zorunlu olarak bilinemeyecei gibi, onun bir kant da yoktur; nk biz
byle bir eyi cisimlerde mahede edemiyoruz; fakat byle bir eyi cisimlerde
mahede edemememiz onun imknszln gstermez. Filozoflar baka hibir
varha vermedikleri ve baka hibir varlkta mahede edemedikleri eyleri lk
Varlk'a vermilerdir. Dolaysyla bakasnda mahede edilmeme durumu
onun imknszln gstermez. te cisimde ve cismin nefsinde de durum
byledir.
Derim ki:
619

Cisimlerin cisimleri yaratamayaca szne gelince, yaratmadan (tahlk) var


etme (tekvin) anlalsa da, dorusu bunun tersidir; nk d/ alemde bulunan bir
cisim ancak bir cisimden, nefs sahibi bir cisim de ancak nefs sahibi bir cisimden mey
dana gelebilir. Mutlak bir cismin meydana gelmesi sz konusu olamaz. Eer mutlak
cisim meydana gelecek olsayd, yokluktan sonra deil, yokluktan meydana gelirdi.
Belirli cisimler ancak belirli cimlerden, belirli cisimler araclyla meydana gelir.
Byle bir ey ise, cismin bir ismi brakp tekine; bir tanm brakp tekine sahip
olmaayla mmkn olur. Bylece, szgelii, suyun cismi atein cismine dnr; yle

219-

620

621

622

623

ki, suyun cisminden, sahip olduu nitelik ayrlr ve onun ayrlmasyla da su ad ve


taram ondan ayrlm ve onlarn yerine ate ad ve tanm ortaya km olur. Byle
bir ey de, zorunlu olarak, f'il bir cisimden meydana gelir. Bu f'il dsim de ya tr
bakmndan ya da ayn anlaml olarak veya ncelik ve sonrala bal olarak kulla
nlan dns bakmndan olumu nesne ile ortaktr. Bu durumda acaba suya zg olan
cisimliin kendisi, atee/ zg olan cisimliin kendisine mi gemitir? Bu, incelenme
si gereken bir sorudur.
G a z z 11' nin "cisim, cisimlerin yaratlmasnda ve nefslerin yoktan var edil
mesinde nefsin bir arac deildir" sz, filozoflarn benimsemi olduklar bir gre
dayanmaktadr. Bu gre gre, nefs sahibi olmayan cisimlerin suretlerini ve nefsleri
veren varlk, ya akl ya da aynk nefs olan ayrk tzdr; bunu nefs sahibi olan bir cis
min veya nefs sahibi olmayan bir cismin vermesi mmkn deildir. Eer bu gr ka
bul edilir ve gn nefs sahibi bir cisim olduu farzedilirse, gn var olup yok olan
suretlerden hibirini, ister nefs ister baka bir ey olsun, vermesi mmkn deildir./
nk cisimde bulunan nefs ancak bir cisim araclyla bir i yapar; cisim araclyla
bir ii yerine getiren eyden ise, ne suret ne de nefs meydana geleV)ilir; nk ister
nefs isterse baka bir ey olsun, tzsel bir sureti meydana getirmek cismin tabiatnda
yoktur.
Bu E f 1a t u n' un maddeden soyutlanm suretler konusundaki gr
ne benzer ki, bu gr b n S n ve slam filozoflarnn da grdr. Onlarn
kantlar yledir; Cisim bir baka ciamde ancak scaklk, soukluk, yalk veya
kuruluk meydana getirir. Onlara gre, ite bunlar yalnzca gk cisimlerinin meydana
getirdii eylerdir. Fakat tzsel suretleri ve zellikle nefs sahibi olan eyleri meydana
getiren/ "suretlerin vericisi*' adn verdikleri ayrk bir varlktr.^*
Filozoflardan bir blm ise, bunun aksini ileri srerek derler ki. Cisimlerdeki
suretleri meydana getiren, ya tr ya da cins bakmndan onlara benzeyen suretlere sa
hip cisimlerdir. Tr bakmndan onlara benzeyen cisimler, d alemde grld zere,
hayvanlarn birbirlerinden domas gibi, canl cisimleri meydana getiren canl cisim
lerdir. Cins bakmndan benzer olanlara gelince, bunlar erkek ve diiden domazlar.
Onlara gre, bunlara canll veren gk cisimleridir; nk gk cisimleri canldr. Bu
filozoflarn gzleme dayanmayan kantlar bulunmakla birlikte, buras onlardan sz
etmenin yeri deildir. te bundan dolay G a z z 1 onlara itiraz ederek yle demitir: "Nefsler arasnda cisimleri ve cisim olmayanlar/ meydana getirebilecek zel
lie sahip bir nefs neden bulunamasn?"

G a z z 1 1, bu szyle unu sylemek istemektedir: Cisimlerde bulunan nefs


ler arasnda nefs sahibi olan ve nefs sahibi olmayan teki suretleri dourma zelliine
sahip nefsler niin bulunamasn? G a z z 1' nin, bir cismin bir baka cisimden mey
dana gelmesi konusunda, bundan daha iyi bir gzlem bulunamad halde, gzleme
dayal bir bilginin bulunmadn kiabul etmesi ne kadar gariptir!
Anlamamz gerekir ki, filozoflarn szleri kantlama sanatlarndan soyutlan
dnda, safsataya dayal grler haline gelir ve bunlarn ya halk arasnda yaygn sz
ler olmalar, ya da yaygn olmadklar takdirde, inkar edilip, garip grlen szler ol
malar gerekir. Bunun nedeni, kanta dayal szlerin kanta dayanmayan szlerden an68.
69.

220 -

Burada sz konusu edilen Eflatun'un tdeler Kuramdr. Bu kuram iin bkz.,


Devlet, V, 4 7 4B - 480; VI, 507.
bn Sn. Kitb en -Nect^ ss. 461 vd. .

624

625

cak inceleme konusu olan sanat cinsi gz nne alnmakla ayrlabilir. Cinsin lanmmda yer alan ve tanmmda da cinsin yer ald szler kanta dayal szlerdir./ Bu koul
larn yer almad szler ise, kanta dayanmayan szlerdir. Kantlama ancak sz konu
su cinsin tabiat tanmlandktan; bu cinsin znl yklemlerinin var olmasn salayan
yn, var olmasn salamayan ynden ayrdedildikten; bu sanatta ortaya konmu
szlerden her birinde yer alan bu yn zihinde tutulduktan sonra ve daima bu ynn
gznnde tutulmasyla mmkn olur. Nefste, szn bu cins iin temelli bir ey ol
duu ya da onun tznn zorunlu niteliklerinden biri olduu ortaya knca, bu sz
doru olur. Fakat byle bir iliki aratrcnn akhna gelmedii, ya da zayf bir ekil
de geldii zaman, sz kesinlik ifade etmeyip, bir zan ifade eder. te bundan dolay
kantla, aklen doruluk olasl yksek olan zan (san) arasndaki fark, gze oranla
kldan ince, karanlkla aydnlak arasndaki snrdan daha kapaldr, zellikle metafi
zik meselelerde insanlar, znl olan eyleri ilintili olan eylerle kartrdklarndan,
berrak bir gre sahip olamazlar. te bundan dolaydr ki, G a z z 1 ' nin bu ve
teki kitaplarnda filozoflarn grlerini aktarrken ve filozoflarn kitaplarn, onlar
n koymu olduklar koullara uygun olarak incelemeyenlere bu grleri aklarken,
ortaya koyduu hususlarn filozoflarn grlerinde geree uygun olanlarnn tabiatn deitirir nitelikte olduklarn ya da/ ou insanlar onlarn grlerinden uzak
latrdn grmekteyiz. O, byle yapmakla, gerein elde edilmesi hususunda iyilik
ten ok ktlk yapmtr. te bu nedenle, Allah ta biliyor ki, bu hususlarda onlarn
grlerinden hibirini aktarmayacak ve felsefeye, yani nesneleri kantn tabiatna
uygun olarak aklen incelemeye ilitirilen bu ktlk olmasayd, byle bir eyi doru
bulmayacaktm.
G a z z 1i, filozoflar adna cevap vererek, der ki:
Eer "en uzak cisim, gne y a d a dnlebilecek herhangi bir cisim, fazla
ya da eksik olabilecek bir bykle (m ikdr) sahiptir; dolaysyla onun m m
kn olan b u bykle sahip olmas, o nu bu bykle sahip klan bir varla
muh ta old u u iin, onun lk lk e olmas mmkn deildir ' donrse, deriz ki:

626

Bu cismin, evrenin dzeni iin olmas gereken byklkte olduu ve onun daha
kk ya da daha byk olmayaca grn nasl inkar edersiniz? Nitekim siz
yle demektesiniz. lk nedenli, belli bir bykle sahip olan en uzak gk cis
mini gerektirir; teki byklkler ise, ilk nedenlinin zne oranla eittirler;
fakat baz byklkler de, kendilerinde bulunan dzenin gerei olarak, belirli
dirler dolaysyla meydana gelmi olan byklk zorunlu olup, bunun dnda
bir bykln meydana gelmi olmas mmkn deildir. Hibir nedenlinin
farzedilmemesi halinde de ayn ey sz konusudur. Gerekte eer onlar, en
uzak gk cisminin nedeni olan ilk nedenlide, irade trnden bir "belirleme ilke
s i (mebde' H't-tahsls) bulunduunu ileri srerlerse, bununla sorun sona ermi
olmaz; nk yle bir soru yneltilebilir; Tpk filozoflann nesneleri ncesiz
iradeye balarken mslmanlar kabul etmeye zorlamalar gibi, niin bu ilke/
bakasn deil de, bu bykln var olmasn dilemitir? Aslnda biz, filozof
larn bu grn, gn hareket ynnn ve iki kutup noktasnn belirlenmesi
ile ilgili olarak kendilerine kar evirdik. Eer onlarn, bir eyin, benzerinden
ayrdedildiini ve bunun da bir nedenle meydana geldiini kabul etmek zorun-

-221

627

da kalmalar aka anlalyorsa,bunun nedensiz olarak meydana geldiinin


kabul edilmesi ile bir nedenle meydana geldiinin kabul edilmesi arasnda bir
fark yoktur; nk bir eyin kendisi hakknda "niin bu byklkle belirlen
m itir?" sorusunu yneltmekle, neden hakknda "niin bu z e l bykl ona
verm itir" sorusunu yneltmek arasnda hibir aynlk yoktur. Eer nedenle
ilgili olan soruyu, bu bykln, dzen yalnzca kendisine bal olduu iin,
bakasna benzemediini sylemek suretiyle yantlamak mmkn ise, nesnenin
kendisine ilikin olan soruyu da onun bir nedene muhta olmasna gerek kal
makszn yantlamak mmkndr. Bu durumdan kurtulmak mmkn deildir.
nk bu, gerekte var olan belirli by iklk, gerekte var olmayan bykle
benzeseydi, yle bir soru yneltilebilirdi: zellikle ayrdedici bir iradenin var
ln inkar eden filozoflarn ilkelerine gre, nasl olur da bir nesne benzerinden
ayrdedilebilir? Eer onun (bu bykln) bir benzeri yoksa, bir imkn hali
sz konusu olamaz; tersine, yle denebilir: Bu byklk ezelden beri byle idi;
nitekim onlarn iddialarna gre, ncesiz neden de byle gereklemitir. O hal
de bu gr inceleyen kimsenin, ncesiz iradeye ilikin olarak, filozoflarn y
neltmi olduklar soru hakknda sylediklerimizden ve bu soruyu kutup noktas
ile gk kresinin hareket yn konusunda onlara kar eviriimizden yararlan
mas gerekir. Bylece ortaya kmaktadr ki, cisimlerin sonradan yaratldna
inanmayan kimsenin lk lke'nin asla cisim olmadna kant getirmesi mmkn
deildir./
Derim ki:

628

Bu adamn (G a z z 1' nin) bu konudaki sz ne kadar gariptir! nk, o, flzoflara kar u itiraz yneltmektedir: Filozoflar gk cisminin dnda bir yaratann
varln ortaya koyamazlar; nk onlarn bu konuda kendilerinin inanmayp, yalnz
ca kelamclarn inandklar bir ilkeye dayanarak, cevap vermeleri gerekmektedir.
Kelamclar derler ki: Gn sahip olabilecei byklkler dnda, snrl bir byk
lkle snrlanm olmas, belirleyici bir nedenden ileri gelir. Belirleyici ise, ncesiz
olabilir; bu durumda bu adam ( G a z z l ) ya bakalarn yanltmaya alm, ya
da kendisi yanlgya dmtr. nk filozoflarn kabul ettikleri belirleme, E a r fl e r i n anladklar belirlemeden bakadr; zira E ' a r l l e r i n anladklar belirleme
bir eyi ya benzerinden ya da zddndan bu eyin kendisinde iki kart eyden birinin
belirlenmesini zorunlu klan bir hikmetin bulunmasn gerektirmeksizin, ayrmaktr.
Filozoflar ise, belirleyiciden, meydana getirilen eserdeki hikmetin gerektirdii eyi
anlamlardr ve bu ey de amal (g') sebeptir; nk filozoflara gre, hikmete
dayanan bir ama olmadan hibir varlkta nicelik te, nitelik te bulunamaz; ite bu
ama u iki olaslktan birinden yoksun olamaz: Ya bu ama o varln fiilinin
tabiatndaki zorunlu bir eydir, ya da/ onda daha stn olmak bakmndan bulunur.
Eer filozoflara gre, yaratklarda bir hikmeti gerektirmeyen bir nicelik ya da nitelik
bulunsayd, onlar, bu durumda yalnzca kelamclar yermek amacyla tik Yapc ve
Yaratcnn, yaratlm yapclara nispet edilmesi mmkn olmayan eylerle ilikisi
olduunu ileri srm olurlard. nk bir nicelik ve
nitelie sahip bulunan yara
tlm bir eye bakp, "bu yaratlm e y in yapcs niin onda bulunmas m m
kn otan te k i nicelik ve nitelikleri d eil de, bu nicelik ve nitelii s e m i tir ? " soru&u

222 -

nu sorarak bu soruya 'nk o, b y le bir e y i yaratlm e y d e k i bir h ik m e t ve ibrete


bal olmakszn, dilemitir; zira bu nitelik ve nicelikler, yaratann bu y aratlm nes
n eyi yara tm olduu ve fiilinin y n e ld i i ama bakmndan eittirler" demekten da

629

ha byk bir ayp olamaz. Aslnda her yaratlm nesne, snrl bir nicelik, snrl bir
nitelik ve snrl bir tabiata sahip olmakszn, baz yaratlm nesnelerde bir karl
bulunsa da, ancak belli bir ey iin (belli bir amala) meydana getirilir. / Herhangi bir
yaratlm nesne, herhangi bir fiili gerektirse idi, bu alemde yaratklardan hibirinde
herhangi bir hikmet bulunmaz; bir sanatn varl sz konusu olmaz; yaratklarn nice
lik ve nitelikleri yaratcnn arzusuna bal olur; ve dolaysyla her insan yaratc
olurdu.
Biz bu konuda yle de diyebiliriz; Hikmet, yaratann deil, yaratklarn yapt
itedir. Bizi lk Yaratc konusunda byle bir dnceden Allah korusun! Tersine her ne
kadar akllarmz ounu kavrasa ve akl yaratclk hikmetini ancak tabii' hikmet
araclyla anlasa da, bu alemde bulunan her eyin bir hikmete bal olduuna inan-,
rz. Eer alem, hikmetin en stn derecesinde bir yaratk ise, bu durumda gklerin ve
yerlerin ve onlarda bulunanlarn, kendisinin varlna muhta olduu bir tek bilge
(hak'im) varlk zorunlu olarak bulunuyor demektir; nk hi kimse olaanst hik
metten meydana gelen nesneyi kendi kendisinin nedeni olarak dnemez. Kelamclar
(el k a vm ) ilk Yaratan yceltmek isterlerken Onun hikmetini (bilgeliini) ortadan
kaldrmlar ve en stn niteliklerini inkar etmilerdir.

223

O N U N C U T A R T I M A
FLOZOFLARIN, ALEMN BR YARATICISI VE NEDEN
BULUNDUUNU KANITLAYAM AYACAKLARININ VE EZEL
SRE (D E llR ) G R N N ONLARI BALAYICI
O LDU UNUN AIKLANMASI
G a z z 1? der ki :
Her cismin sonradan var olduunu; nk sonradan var olan eylerden
yoksun bulunmadn syleyen kimse, onlarn "cisim bir yapcya ve nedene
muhtatr szlerinden neyi amaladklarn anlam olur. Sizi (filozoflar)
D e h r i y y enin u grlerini kabul etmekten alkoyan nedir? Alem, iinde
bulunduu durumuyla ncesizdir; onun bir nedeni, bir yapcs yoktur; neden
ancak sonradan var olanlar iin sz konusudur; alemde ne bir cisim var olur ne
de bir cisim yok olur; yalnzca suretler ve ilintiler var olmaktadr; nk cisim
ler ncesiz olan gklerdir; ay kresinin iinde yer alan drt unsur, bu drt un
surun cisim ve maddeleri de ncesiz olup, bunlar zerinde suretler, ancak kar
ma ve dnme yoluyla deiime urarlar ve bylece insan, hayvan ve bitki
nefsleri meydana gelir. te bu sonradan var olan nesnelerin nedenleri devresel
bir harekette son bulurlar./ Devresel hareket ise ncesiz olup kayna gk kre
sinin ncesiz nefsidir. O halde alemin bir nedeni, cisimlerinin bir yapcs bulun
mayp, cisimlerinin bir nedeni bulunmakszn, daima bulunduu halde, ncesizdir. O halde onlarn, bu cisimlerin ncesiz olan bir nedenden dolay var olduk
larn sylemelerinin anlam nedir?

631

Derim ki :

632

Filozoflar derler ki, "her cisim sonradan var olm utur diyen ve sonradan var
olmadan (hudstan) var olmayandan, yani yokluktan meydana gelmeyi anlayan kim
se, sonradan var olmadan d alemde hi alglamad bir anlam karm olur Byle
bir ey ise zorunlu olarak bir kanta muhtatr.
Bu blmde ezel sre (dehr) grn kabule zorlamak amacyla onlara ynel
tilen itirazlara daha nce gereken yant vermitik. Yeniden o konuya dnmenin bir
anlam yoktur. Fakat ksaca ifade etmek gerekirse, onlara gre, cisim, ister sonradan
olmu isterse ncesiz olsun, var olmak bakmndan tek bana bamsz deildir. Bu
husus, onlara gre, sonradan var olan cisim iin olduu kadar ncesiz cisim iin de
zorunludur. Ancak hayalgc, yaratlm cisimde byle bir eyin nasl sz konusu
olduunu aklamakta yardmc olduu halde, ncesizde byle bir eyin nasl sz
konusu olduunu aklamakta yardmc olmamaktadr. te bu nedenledir ki, es - S e m '
ve'l - Alem (De Caelo et Mundo) adl eserinin ikinci makalesinde A r i s t 0 ,^^^ yeryznn, tabiat bakmndan, yuvarlak olduunu aklarken,/ akln, onun nedenini
kavrayabilmek iin nce onu sonradan yaratlm olarak grdn; daha sonra ise
onu ncesiz durumuna soktuunu belirtmitir.
G a z z 1 1, filozoflar kabule zorlad bu irkin sonular ortaya koyduktan
70.

Aristo, De Caelo e t Mundo, II, 1 - 6.

225 -

sonra, onlar adna cevap vermee ve onlarn bu cevaplarna kar koymaya girierek,
yle demitir;
Eer "nedeni bulu nm ayan her ey, varl zorunlu olandr ve biz zorunlu
varln niteliklerinden sz ederken, cismin zorunlu varlk olamayacan a k
la m t k denirse, deriz ki : Biz zorunlu varln nitelikleri konusunda ileri sr

dklerinizin yanl olduunu ve kesin kantn ancak sonsuzca gidiin sona erme
sine iaret ettiini aklamtk. D e h r i l e r e gre, balangta bu sonsuzca
gidi son bulmutur; nk onlar, cisimlerin bir nedeni bulunmadn; suret ve
ilintilerden bazlarnn, bazlarnn nedeni olduunu; bu durumun, tpk filozof
larn ileri srdkleri gibi, devresel harekette son bulduunu
devresel hareke
tin de bir blmnn bir baka blmn nedeni olduunu ve bylece sonsuzca
gidiin sona erdiini sylemilerdir.
te bizim bu sylediklerimizi dnen kimse, cisimlerin, bir nedeni
bulunduu savndan hareket ederek, ncesizliine inanan herkesin yetersizliini
ve ezel sre grne balanp, Allah inkar ettiini (ilhd) bilmi olur. Nite
kim bu gr bir zmre aka kabul etmi ve bu gr uyarnca hareket etmilerdir./

633

Derim ki :

634

Btn bunlara daha nce cevap verilmi ve doruluk derecesi ortaya konmutu.
O halde bu konudaki tartmay yinelemenin bir anlam yoktur.
D e h r i l e r e gelince, onlar yalnzca duyulara dayanrlar; nk onlarca hare
ketler gk cisminde son bulduu ve bylece sonsuzca gidi sona erdii iin, onlar
duyularn snrn akllarn da snr sanmlardr. Oysa durum byle deildir.
Filozoflar ise, nce gk cisminde son buluncaya dek sebepleri, daha sonra akledilir sebepleri gz nne almlar ve bu durum da onlar, duyulur olmayp, duyulur
varln nedeni ve ilkesi olan bir varla iletmitir. Yce Allah'n u sznn anlam
ite b u d u r :..J b r h tm 'e gklerin ve yerin hkmranln y l e c e gsteriyo rdu k :"
(Kur'n, En'am, M, 75)
E 'a r T 1 e r e gelince,/ onlar duyulur sebepleri inkar etmiler; baka bir deyi
le, onlarn birbirlerinin sebepleri olduklarn sylememiler; duyulur varln nedeni
ni, d alemde gzlenip, alglanamayan trden duyulur olmayan bir varlk olarak ka
bul etmiler ve sebepleri ve sebeplileri inkar etmilerdir. Fakat bu gr, insan olmas
bakmndan insan tabiatna aykr bir grtr.
G a z z l , filozoflarn grlerine kar karak der k i :
Eer "cismin zorunlu varlk olm ad hususuna, onun zorunlu varlk o l
mas halinde ne ke n di dnda ne de i in d e bir nedeninin bulunmayaca; bile
ik olmasndan tr bir nedeni bulunduu ta kdirde ise, z bakm ndan m m
kn olaca ve her mmknn de zorunlu varla m u h ta olaca" eklinde ka
nt getirilirse, deriz ki; "Zorunlu varlk" ve "mmkn uarZ/fe' ' deyimleri anlal
mamaktadr. Onlarn yaptklar btn yanllklar bu iki deyimde toplanmakta
dr. O halde gelin onlarn ak anlamn grelim. Bu ak anlama gre, onlar
"nedenin bulunmamas" ve "nedenin bulunmas"m ifade eder, yle anlalyor
ki, bylece onlar bu cisimlerin bir nedeninin bulunup bulunmad sorusunu or
taya atm oluyorlar. Buna karlk olarak D e h r i 1 e r, onlarn bir nedeninin
-

226 -

635

bulunmadn sylyorlar, O halde byle bir cevab iikar etmenizin nedeni


nedir? Eer/ " im k n ve "zorunluluk"t&n anlalan bu ise, cismin mmkn ol
mayp, zorunlu olduunu syleriz. Filozoflarn, "cisim zorunlu o la m a z eklin
deki szleri temelsiz bir iddiadan ibarettir.
Derim ki :

636

637

Daha nce de sylediimiz gibi, eer zorunlu varlktan nedeni bulunmayan,


mmkn varlktan da nedeni bulunan anlalrsa, aslnda var olann bu ekilde iki b
lme ayrlmas kabul edilemez-^ nk kart grl biri "durum sizin s y led i in iz g i
bi olm ayp, her var olanm bir nedeninin bulunmas g e r e k m e z diyebilir. Firkat zorun
lu varlktan, zorunlu mevcut (el - m ev c d ez - zarur), mmknden de gerek mmkn
anlalrsa, bu durum bizi mutlaka nedeni bulunmayan bir var olana iletir; nk her
var olann ya mmkn ya da zorunlu (zarur) olduu sylenebilir./ Eer var olan ey
mmkn ise, onun bir nedeni var demektir; eer bu neden de mmkn tabiatnda ise,
sonsuzca gidi sz konusu olur ve dolaysyla bu sonsuzca gidi zorunlu bir nedende
son bulur. Daha sonra ayrca bu zorunlu nedenin ne olduu aratrlr: Acaba zorunlu
mevcuttan bir ksmnn nedeninin bulunmas, bir ksmnn da nedeninin bulunmamas
dnlebilir mi? Eer nedenin, nedeni bulunan zorunlunun tabiatnda olduu kabul
edilirse, sonsuzca gidi sz konusu olur ve bu durum, nedeni bulunmayan zorunlu bir
nedende sona erer. b n S n bu blmlemeyle ancak filozoflarn var olanlar hakkndaki grlerine uymak istemitir; nk btn fllozoflara gre, gk cismi bakas
dolaysyla zorunludur. Fakat acaba bakas dolaysyla zorunluda kendi zne oranla
bir imkn hali sz konusu mudur? sorusunu aratrmak gerekir. te bu nedenledir ki,
bu metot izlendii takdirde, sz konusu gr yanl olur. O halde bu metot ta zo
runlu olarak yanltr. nk varlklarn tabiatndan anlalan bir blmleme ekli olarak var olan, her eyden nce, gerek mmkn ve zorunlu diye ayrlmamtr./
Daha sonra G a z z l', filozoflarn "cisim, kendisinin nedeni olan bir takm
paralara sahip oldu u iin, z dolaysyla zorunlu varlk d e ild ir eklindeki szle
rine cevap vererek, der ki :
Eer "cismin bir takm paralarnn bulunduu; btnn ancak bir takm
paralardan o lu tu u ve paralarn da zd e btnden n ce geldii inkar olu
n a m a z denirse, deriz ki: Varsn yle olsun. Aslnda btn, paralardan ve par

alarn biraraya gelmesinden olumutur. Oysa bu paralarn ve onlarn braraya gelmelerinin bir nedeni bulunmayp etkin bir nedeni bulunmakszn, ncesizdirler. O halde onlarn szn ettikleri ilk var olandan okluun kaldrlma
snn gereklilii dnda bunu reddetmeleri mmkn deildir. Biz daha nce byle
bir eyin imkanszln onlara gstermitik. Onlarn bundan baka da bir kar
yollar yoktur. Bylece ortaya kmaktadr ki, cisimlerin sonradan yaratldna
inanmayan kimsenin yaratc hakkndaki inancnn hibir dayana olamaz.
Derim ki :
Bu gr, kuku gerektirmeyecek bir biimde, cisim olmayan bir varln kant
lanmasnda zorunlu varlk yntemini izleyen bir kimse iin balaycdr. nk bu
yntem, eski filozoflarn izlemedii bir yntemdir. Bildiimiz kadaryla bu yolu ilk
izleyen kii 1 b n S f n 'dr. Ibn Sn bu yntemin eskilerin ynteminden daha stn

227-

638

639

640

olduunu syler. nk eskiler, hareket ve zamandan ibaret olan sonraki eylerden


hareketle cisim olmayp, her eyin ilkesi olan bir varlm ispatma ulamlardr. Oysa
bu yol, I b n S n 'nn ilersrd gibi, u sonuca, yani eskilerin var olann tabiatn, var olmas bakmndan, incelemek suretiyle ortaya koyduklar zere/ bir ilkenin
ispatna iletmitir. Eer bu yol sz konusu sonuca iletseydi, t b n S n 'nn dedii
doru olurdu; oysa byle bir sonuca iletmemektedir. nk z dolaysyla zorunlu
varlk var olarak dnldnde, ondan kesinlikle soyutlanmas gereken ey, onun
madde ve suretten bileik olmas ve ksaca onun bir tanmnn bulunmasdr. Alemin
ve paralannn durumunda olduu gibi, birbirleriyle birleme tabiatna sahip ncesiz
paralardan bilemi olan bir varlk (mevcud) kabul edildii takdirde, alemin ve par
alarnn zorunlu varlk olduunu sylemek doru olur. Btn bunlar bu dnyada
varl zorunlu bir varln bulunduunu kabul ettiimiz takdirde sz konusu olur.
Daha nce biz bu nitelie sahip bir varln kantlanmas konusunda t b n S n 'nn
izledii yolun kesin kanta dayal olmadn ve tabiat bakmndan dei), ancak sz
n ettiimiz ekilde byle bir kanta iletebileceini sylemitik. Bu grn ulatr
d en nemli sonu, (ki bu yntemin zayf ynn oluturmaktadr) bu alemde
madde ve suretten bileik olmayan bir cismin bulunduunu kabul eden M e ' 1 er i n (Aristocularn) grdr. nk fiil paralardan oluan ncesiz bir bileiin
varln kabul eden kimsenin, onun z dolaysyla bir olduunu kabul etmesi gerekir. Bileik bir nesnedeki her birim ise, birden dolay/ kendi z bakmndan bir, yani
basit ve bu bir vastasyla da alem bir olur, tte bundan dolaydr ki, (A fr o d i s i a s'l)
s k e n d e r yle demektedir;Tpkbir tek hayvann (canlnn) btn paralarnda
bu paralar birbirine balayan bir gcn bulunmas gibi, alemin paralarnda yayl
m bulunan ruhan bir gcn bulunmas gerekir. Bu iki g arasndaki ayrlk, bala
yc ilkenin ncesiz olmasndan dolay, alemdeki balantnn ncesiz olmas ve tpk
alemde olduu gibi canllarda da balant bireylik bakmndan ne var ne de yok olucu
olamayaca iin, bu alemdeki canlnn paralar arasndaki balantnn, bireylik ba
kmndan var olup, yok olucu, tr bakmndan ise ncesiz balant dolaysyla ne var
ne de yok olucu o l m a s d r . A r i s t o ' n u n Kitb el Hayavn (De Animalibus)'mda
belirttii gibi, yce Yaratan kendisine ilien bu noksanl, bakasnn ulaamayaca
bir yetkinlik tryle gidermitir.
Zamanmzda b n S n 'y izleyenlerden o
unun, bu kukudan tr, bu gr b n S' n 'ya malettiklerini gryoruz. Bun
lar, b n S n 'nn bu alemde ayrk bir varln bulunduuna inanmadn; bu hu
susun, onun bir ok yerde geen zorunlu varlk hakkndaki sznden aka anlaldn / ve bunun, onun Dou Felsefesi'nde (el- Felstfet el - Menkyye) ortaya, koy
duu gr olduunu sylemiler ve Doulularn grn yanstt iin bu felse
feye 1 b n S n 'nn. Dou Felsefesi adn vermi olduunu ileri srmlerdir. Yine
onlar, t b n S n nn belirttii zere, Doululara gre, tanrlarn gk cisimleri ol
duu grndedirler. Bununla birlikte onlar, A r i s t o'nun hareket yoluyla lk
lke'yi ispatlama yntemini yetersiz bulmulardr.
71.
72.

Bu para hibir Yunanca metinde yer almamaktadr. Ancak, skender'in genel


dnce eilimi ile uyum halindedir.
Aristo, De Partibus A n im alium , B 10. 656a, 8: "Bizce bilinen canllar arasnda
insan cinsi ya yalnzca ilahi olana katlr ya da ona en yksek derecede katlr".
Yine bkz.^ 686a, 28: "En ilahi olann ilevi, akl ve dncedir".. .

228 -

641

642

Biz, bu yntemden, daha nce, bir ok kez sz ettik; bizi kesin bilgiye ula
tracak yn akladk; bu konuyla ilgili btn kukular giderdik ve (A f r o d i s i a s'h)
s k e n d e r'in "lkeler Cel - Mebdi') adyla anlan yaptnda benimsemi olduu
yntem hakknda da bilgi verdik. nk s k e n d e r bylece kendisinin A r i s t o ' nun yolundan baka bir yola ynelmi olduunu sanmtr. Ancak onun yntemi
Aristo'nunki aklad ilkelerden kaynaklanmaktadr. Bu her iki yol da doru ol
makla birlikte, A r i s t o'nun ki daha yaygndr.
Ancak zorunlu varlk, benim ortaya koyacam zere, kantland takdirde, bu
kant,/ ayrntlar gerektirecek kadar ksa bir biimde ortaya konmu olsa da, gerei
yanstt anlalacaktr. Baka bir deyile, O'nun varlndan nce tz bakmndan
mmkn varlklarn snflarn ve yine tz bakmndan zorunlu varln snflarn bil
mek gerekir. Bu kant u ekilde ortaya koyabiliriz: Cisimsel tz bakmndan mm
kn varlktan nce yine cisimsel tz bakmndan zorunlu varln gelmesi gerekir. Ci
simsel tz bakmndan zorunlu varlktan nce ise, mutlak anlamda zorunlu varln
gelmesi gerekir. te bu varlkta ne tz bakmndan ne de teki hareket trleri bak
mndan bir kuvve halinin bulunmas sz konusudur. Byle bir varlk ise cisim deil
dir. Szgelii, gk cisminin tabiatndan, onun cisimsel tz bakmndan zorunlu varlk
olduu anlalmaktadr. Byle olmasayd, kendisinden nce gelen bir cismin bulun
mas gerekirdi. Yine onun tabiatndan anlald zere, o, mekandaki hareket bak
mndan mmkn varlktr. O halde onu hareket ettirenin tz bakmndan zorunlu
varlk olmas gerekir. Aksi takdirde, O'nda ne hareket ne de baka bir ey zerinde
bulunan ve ne hareket, ne skun ne de herhangi bir deiiklik tryle nitelendirilebilen bir g bulunurdu. Bu nitelikte olan bir varhk ise, kesinlikle ne cisimdir, ne de
cisimde bulunan bir g halidir./ Alemin ncesiz olan paralar, ancak toz bakmn
dan, ya drt unsurda olduu gibi, tmel olarak, ya da gk cisimlerinde olduu gibi,
bireysel olarak zorunlu varlktr.

229 -

643

ON B R N C1 T A RT I MA
LK LKE NN KENDSNDEN BA K A SIN I, CNSLER VE
TRLER TMEL OLARAK BLDN LER SREN
FLOZOFLARIN YETERSZL

G a z z l der ki ;
Mslmanlara gre, varlk, hem nceli hem de ncesiz varlklara ait oldu
u, Allah ve sfatlar dnda bir ncesiz bulunmad ve Allah'n dndaki varlk
lar, Onun tarafndan iradesi sayesinde meydana getirildii iin, bu varlklar
Allah'n bilgisinde nceden zorunlu olarak meydana gelmitir; nk zorunlu
luktan bir eyin irade eden tarafndan bilinmesi gerektii anlalr. Dolaysyla
onlar, her eyin Allah tarafndan bilindii hususunu bu esasa dayandrmlardr;
nk her ey O'nun tarafndan irade edilmi ve iradesi sayesinde olumutur.
Onun iradesiyle olumam hibir varlk yoktur. O halde kalc olan yalnzca
O'nun zdr. Allah'n iradeli ve irade ettii ey konusunda bilgili olduu orta
ya knca, zorunlu olarak diri olduu da anlalr. Her diri olan kendi zn*^^
bilebildiine gre, Allah'n kendi zn bilmesi ok daha yerindedir. O halde
onlara gre, her ey Allah tarafndan bilinmektedir. Onlar, Allahn alemi var
etmeyi irade ettiini aka anladktan sonra, ite bu yolla bu gerein bilincine varmlardr. /

644

Derim ki ;

645

O, bu gr yalnzca kendisininki ile filozoflarn ncesiz ilim konusundaki g


rleri arasnda bir karlatrma yapmak iin hazrlk olmak zere ortaya koymu
tur; nk bu gr, daha ilk bakta, tllozoflarnkinden daha doyurucu olarak grn
mektedir. Aslnda kelamclarn gr incelenip, bu grn mahiyeti, konu ile ilgili
olan kiiye aklandnda, onlarn Tann'y ncesiz bir insan haline koyduklar anla
lr. nk onlar alemi, insann iradesi, bilgisi ve kudreti sayesinde meydana gelen
sanat eserlerine benzetmilerdir. Onlara, "bu durum Allah'n cisim olmasn gerektirir
denince, O'nun ncesiz olduunu, fakat her cismin sonradan olduunu sylemiler
dir. Dolaysyla onlarn maddl^ olmayp, btn varlklar zerinde etkili olan bir insann
varln kabul etmeleri gerekmitir. Bylece bu gr, iirsel ve benzetmeye dayal
bir ifadeye brnmtr. Benzetmeye dayal grler ise, her ne kadar olduka doyu
rucu grnse de, gerek bir aratrmaya tabi tutulduunda, bunlarn salam olmadk
lar ortaya kar. nk var olup, yok olucu varln tabiat ile ncesiz varln tabiat
arasnda alamayacak bir uzaklk mevcuttur. Eer durum byle ise, tpk bir tek cin
sin, onu blmlere ayran ayrmlara gre, farkllk gstermesi gibi, ncesizlik ve nce
sizliin yokluu eklinde farkllk gsteren bir tek trn var olmas mmkn deildir.
nk ncesizin sonradan var olandan uzakl, sonradan var olmada ortak olan trlerin birbirlerine olan uzaklndan daha fazladr./ Eer ncesizin ncesiz olmayan
dan uzakl, trlerin birbirlerine uzaklndan daha ok ise, bu durumda hkmn,
73.

Metindeki "gayrahu * szc yerine "ztehu* (kendi zn) szcn, metne


daha uygun dt iin, yeledik.
- 23 1 -

646

647

648

birbirlerine son derecede zt olduklar halde, grnenden grnmeyene aktarlmas


nasl mmkn olabilir? Eer grnen ve grnmeyen alemde bulunan niteliklerin an
lam anlalrsa, bunlarn ortak bir ada sahip olup, bu durumuyla grnenden grn"
meyene gemenin mmkn olmad ortaya kar. nk insandaki akla eklenen
hayat, herhangi bir ey iin deil, mekanda duyularla hasl olan idrakten ve iradeden
kaynaklanan hareket gc iin sz konusu olabilir. Oysa Allah iin duyularn sz ko
nusu olmas imknsz olduu gibi, O'nun mekandaki harekete sahip olmas daha da
imknszdr./ Kelamclar ise, Allah'n duyum organ olmakszn hayata sahip olduu
nu kabul etmiler ve mutlak olarak hareketin O'nda bulunamayacan sylemiler
dir. O halde ya canl varlklarda bulunup, insanda ilmin bulunmasnn koulu olan
hayat kavramnn Allah'ta bulunduunu kabul etmezler, ya da filozoflarn lk lke'deki idrak ve ilmin hayatn kendisi olduunu sylemeleri gibi, hayat idrakin kendisi
olarak grrler. Ayn ekilde canl varlklardaki iradenin anlam da harekete ynelten
istektir. Bu istek canllarda ve insanda zlerindeki eksiklii tamamlamak iin bulu
nur. Yce Allah'ta ise, zndeki bir eksiklikten dolay ya kendinde ya da bakasnda
hareket ve fiilin nedeni olabilecek bir istein bulunmas imknszdr. O halde nasl
olur da fiilin bulunduu anda istei artrmakszn sonradan var edilmi bu fiilin nede
ni olan ncesiz bir iradenin varl dnlebilir? Ya da nasl olur da bir irade ve iste
in fiilden nce, fiilin olduu anda ve fiilden sonra, kendisine hibir deiiklik ili
meden ayn durumda bulunmas dnlebilir? Yine istek, hareketin nedeni olduu,
hareket te ancak cisimde bulunduu iin,/ yalnzca nefse sahip bir cisimde bulunabi
lir. O halde filozoflara gre, tik lkedeki iradenin anlam, O'nun fiilinin bilgiden
kaynaklanmasndan baka bir ey deildir. Bilgi ise, iki zt eyi bilme anlamna
geldii iin, ondan, bu iki zt eyden her birinin kmas mmkndr. Bu iki zt
eyden daha aada olann deil, daha stn olann bu iki eyi bilenden kmas
dolaysyla bilgilfye erdemli (f zl) ad verilir, tte bu nedenledir ki, filozoflar Allah'a
en uygun sfat bulunduunu ve bunlarn da O'nun bilgili, erdemli ve kudretli
olduunu sylemilerdir. Yine onlar, O'nun dilediinin, varlklarda, bilgisine uy
gun olarak meydana geldiini ve kudretinin de insanlarda olduu gibi, dileinin ge
risinde kalmadn ileri srmlerdir.
Filozoflarn bu konuda ileri srd grler ite bundan ibarettir. Bu gr, bi
zim sz konusu kantlarla ortaya koyduumuz ekilde ortaya konursa, kesin olma
yp, doyurucu bir gr olur. Dolaysyla sizin, tam mutlulua sahip insanlardan ve
kantlama konusunu ileyen bilgileri (sanatlar) renenlerden isen, bu hususlar kantlamaya ilikin kitaplarn uygun yerlerinde incelemen gerekir./ Ashnda kantlamaya
ilikin sanatlar uygulamal (am el) sanatlara daha ok benzemektedir. Nitekim sanat
kr olmayan bir kimsenin sanata ilikin bir fiili yapmas mmkn olmad gibi, ka
ntlama sanatlarn (yollarn) bilmeyen bir kimsenin de kantlamann esas durum un
da olan kantlama sanatna ilikin bir fiili yerine getirmesi mmkn deildir. Aslnda
bu sanat teki sanat dallarna gre daha nemlidir. Uygulama (am el) ancak bir tek
fiilden ibaret olduu iin, sz konusu uygulamaya ilikin gre kar klmtr.
Dolaysyla bu sanat yalnzca bu sanat bilen kiiden kar. Bu konuda ileri srlen
grler ok olmakla birlikte, bunlardan bazlan kantlamaya ilikindir; bazlar ise
deildir. Kantlamaya ilikin olmayanlar, bir sanata dayal olmayarak ortaya ktklan iin, kanta dayal grlerinde bir sanata dayal olmakszn ortaya ktklar sa

232

649

650

651

nlmtr. Byle bir ey ise, byk bir yanlgdr. te bu nedenle kanta dayal sanat
larn iinde yer alan hususlarda ancak sanata ilikin bir sz sylenebilir ve byle
bir eyi de geometri sanatnda olduu gibi, sanat bilen bir kimse syleyebilir. Bu ne
denle, bu kitapta yer alan hususlar, kantlama sanatna dayal bir gr oluturm a
maktadr. Bunlar ancak sanata dayal olmayan bir takm grler olup, bunlardan ba
zlar tekilerden daha ok doyurucudur. O halde bu kitapta yazm olduklarmzn
bu ekilde anlalmas gerekir./ te bu nedenle [G a z z l nin] bu kitabna "Her
k i Zm renin T u ta rszl (et Tehfut min el - Firkateyn Cem'an) adn vermek
daha doru olacaktr.
Bence btn bunlar er'atn snrlarn amak ve er'atn emretmedii eyleri
aratrmak demektir; nk insan gc bu konuda yetersizdir. Asimda er'atn sz
sylemedii bilimlerden her birinin aratrlmas ve akl incelemenin ulatrd so
nularn er' inanlar olarak halka aklanmas gerekmez. nk byle bir eyden
son derecede byk bir karklk doar. Dolaysyla eriatn sz sylemedii husus
larda sz sylememek gerekir. Herkes te bilir ki, insan akl bu trl konulan incele
mekte yetersiz olup, er'atn aklam olduu retilerin dna kamaz. nk
er'atn ortaya koyduu reti, herkesin paylat ve mutlulua ulamalar iin ye
terli olan bir retidir. Nitekim nasl ki tabip, salklkiilerinsaln korumak ve
hastalarn da hastalklarn gidermek iin onlara uygun gelecek lde salk konu
sunda aratrma yaparsa, peygamber (shib e er') de er'at konusunda benzeri
bir biimde davranr; nk peygamber er'at konusunda halka, onlarn mutluluu
nu salayacak kadar bilgi verir. Amel' (uygulam aya ilikin ) konularda da durum byledir. Ancak er'atn sz sylemedii uygulamaya ilikin hususlar incelemek, zel^
likle bu hususlarn er yargnn bulunduu uygulamalar (am eller) cinsinden olduklar aka grlen durumlarda daha uygundur. / te bundan dolaydr ki, slm hukuk
ular (fakhler) bu alanda ayrla dmlerdir. Szgelii bunlardan Z h i r 1 e r
k y s' reddettikleri halde, K y s E h l i bunu kabul etmilerdir. Ayn durum bili
me ilikin (ilm*) hususlarda da sz konusudur. Belki d e Z h i r t l e r bilimsel alan
da, uygulama alanna nazaran daha mutludurlar.
Birbirine kar olan iki kiiden bu trl konularda aratrma yapan biri, ya m ut
laka kant ehlidir ya da deildir. Eer kant ehli ise, bu hususta kanta dayanarak sz
eder; bu trl bir konumann kant ehline zg bir konuma olduunu ve er'atn
bu trl bir bilgiye sahip kimselere kantn ulatraca sonularn ipularn verdiini
de bilir. Eer bu kimse kant ehli deilse, ya mutlaka er'ata inanmaktadr, ya da
kfirdir (inkarcdr). Eer inanmakta ise, bu trl hususlarda konumann, er'ata
gre haram (yasak) olduunu bilir. Eer kfir ise, kant ehlinin kesin kantlamalarla
ona kar kmas g deildir. Her dinde ( erV atta) zellikle kendisinde bilimsel
konularda kantn iletecei sonularla ilgili olarak ipular vermeksizin sz syleme
den geitirdii hibir ey bulunmayan ve yalnzca halkn retiminde bu hususlarda
sz etmemeyi uygun gren, bizim bu lah dinimizde ( erV a tm zd a )/ kamt sahibinin
byle olmas gerekir.
Bu durum ortaya ktna gre, bir zorunluluk sonucu olarak ele aldmz ko
nuya yeniden dnelim. Aksi takdirde, bilen, tank olan, her eyi gren Tanr'ya and
olsun ki, bu hususlarda bu biimde konumay istemiyorduk. G a z z l', kelamclarn, ilim ve teki sfatlan ispatlamalarn salayan yollan, dorulanmalar asndan,

233

olduka iyi bilindikleri ve kolaylkla kabul edilebilir olduklar iin, olduka ak ola
rak nitelendirdiinden, bunlarla filozoflarn bu sfatlar konusundaki yollarn kar
latrmaya girimitir. Byle bir ey ise, hitabete ilikin bir itir.
Dolaysyla G a z z 1, filozoflara seslenerek, der ki :

652

Siz, alemin ncesiz olup, Allah'n iradesiyle var olmadn ileri srerseniz,
O'nun znn dnda bulunan eyleri bildiini nereden biliyorsunuz? Bunun
iin kant gereklidir./
G a z z ? 1 devamla der k i :
i b n S n nn bu hususun ortaya konmasnda ileri srd grleri zet
le u iki noktada toplamak mmkndr ;
a)
lk tike maddede bulunmayan varlktr. Maddede bulunmayan her var
lk salt akldr. Dolaysyla btn akledilirler salt akl tarafndan aka kavra
nrlar. Btn nesnelerin kavranmasna engel olan ey madde: e iliik olmak ve
maddeyle megul olmaktr. nsan nefsi, maddenin, yani bedenin ynetimiyle
urar. Eer [lm nedeniyle] nefsin, bedensel arzularla ve tabi nesneler vasta
syla kendisini etkileyen aalk niteliklerle kirlenmemi olarak, bu ura sona
erdiinde, btn akledilirlerin gereklikleri kendisine aklanr. te bu nedenle
btn meleklerin, btn akledilirleri bildiine hkmedilmi ve hibir ey onlar
dan gizli tutulm am tr; nk onlarn kendileri de maddede bulunmayan
(m addesiz) salt akllardr.
G a z z 11, onlarn grlerini aktardktan sonra, onlara kar der ki :

653

"lk lke m a dd ed e bulunm ayan bir varlktr" eklindeki sznzden O'


nun cisim olmad ve cisimde yerletirilmemi olup, yer kaplamakszn ve zel
bir yeri bulunmakszn, kendi bana var olduu anlam anlalrsa, bu, kabul
edilebilir. Bylece geriye "ite bu n itelik te olan e y sa lt a k ld r sznz kal
maktadr. O halde akldan neyi anlyorsunuz? Eer ondan teki nesneleri kav
rayan eyi anlyorsan, aslnda bu, aratnlan ve tartm a konusu olan husustur.
O halde onu nasl olur da kendisini aratran tasmn (k y sn ) nclleri arasn
da sayarsn? Eer ondan baka bir eyi, yani kendi zn kavramasn anlyorsan,/ - belki de byle bir eyi senin filozof kardelerin kabul edebilirler; ancak
byle bir ey kendi zn kavrayann bakasn da kavrad sonucuna gtrr buna karlk "zorunlu bir durum s z konusu o lm a d halde, n iin b yle bir
iddiada bu lu n u yorsu n u z?" sorusu sorulabilir. teki filozoflardan ayr olarak
bu gr yalnz b n S n ileri srmtr. O halde byle bir eyin zorunlu
olduunu nasl iddia edersin? Eer byle bir iddiay akl incelemeye dayal ola
rak yapyorsan, bunun kant nedir?
Eer "nesneleri kavram aya engel olan m addedir; o ysa ortada b y le bir
m adde y o k tu r " denirse, deriz k i : Onun bir engel oluturduunu kabul etmekle
birlikte, tek engelin madde olduunu kabul etmeyiz. Onlarn tasmlan koullu
bir tasm biiminde dzenlenebilir. Bu tasm yle ifade edilebilir: Eer bu (lk
lke) maddede olsayd, nesneleri kavrayamazd; fakat o maddede deildir; o
halde nesneleri kavramaktadr. Bu, nertinin kartn [kk nerme olarak]
kabul etmektir, nertinin kartn kk nerme olarak kabul etmek ise, her

234-

zaman sonuca iletmez; bu durum bir kimsenin "eer u e y bir insan ise, ayn
zam anda bir hayvan dr da; oysa o e y insan de ild ir; o halde o, hayvan da
d e ild ir eklindeki szne benzer. O halde byle bir ey balayc deildir;

nk bu ey insan olmayp, at olabilir ve at da bir hayvandr. Aslnda nertinin kartnn kk nerme olarak kabul edilmesi, Mantk'ta sz konusu edildii
zere, kstl bir biimde sonurtunun nertiye evirilebilmesi kouluyla sonurtu
nun kart sonucunu verir. Buna onlarn u sz rnek olarak verilebilir: Eer
gne domu ise, gndz vardr; fakat gne domamtr; o halde gndz yoktur./ nk gndzn varlnn, gnein domasndan baka bir nedeni yoktur.
Dolaysyla onlardan biri tekine evirilebilir. Bu grlerin ve terimlerin ak
lanmalar, bu kitaba ek olarak yazm olduumuz Medrik el - Ukl (Akllarn
K avray Ols)^^'^^ adl kitabmzda ortaya konmutur. Eer b iz burada o n

654

larn evirilebilir. olduunu, ya n i engelin m a d d ed e y e r alm ak oldu u n u , d o la y


syla onun d n da baka bir engel olm a d n ileri sryoruz'' denirse, "bu
grnz tem eld en y o k su n d u r; varsa, bu kon u da k a n t g etirm en iz gerekir"^^^^

deriz.
Derim ki :

655

656

Bu tartm ada gze arpan ilk yanl, sz konusu grn anlatmnda ve delillendirilmesinde grlmektedir . Nitekim G a z z 1, ortaya koyduu nclleri sanki
ilk ilkelermi gibi ne srmektedir. Oysa filozoflara gre, bunlar bir ok nclden el
de edilmi sonulardr. nk filozoflar duyularla alglanan her varln madde ve
suretten bileik olduunu; suretin, varln varolmasn salayan bir kavram
ma'n) olduunu; suretin isim ve tanmla gsterildiini ve ondan tek tek her varla zg,
var olan nesnede suretlerin varlna iaret eden fiilin ktn aka ortaya koy
mulardr. Yine onlar tzlerde tek tek her varla zg, etkin glerle, ister zel ister
ortak olsun, edilgin gler bulunduunu/ ve bir eyin etkin olmay salayan eyle
edilgin olamayacan ortaya koymulardr. nk etkinlik (fi'l) edilginliin (infi'l)
kartdr. Kartlar ise, birbirlerini kabul etmeyip, yalnzca birbirini izler bir biimde
onlar tayan tarafndan kabul edilirler. Szgelii, scaklk soukluu kabul etmez;
scak cisim soukluu, ancak kendisinden scakln ayrlmas ve soukluu kabul
etmesiyle, kabul eder; bunun tersi de dorudur. Filozoflar, etkinlik ve edilginliin bu
durumda olduunu grnce, bu nitelikteki btn varlklarn, biri fiil hali, teki kuvve
hali olan iki tzden bileik olduunu anlamlar ve fiil halindeki tzn, kuvve halin
deki tzn yetkinlii olduunu ve birincinin kinciye oranla var oluun sonucuna
benzediini kavramlardr; nk bunlar birbirlerinden fiilen ayrlmamaktadr. Daha
sonra onlar, varlklarn suretlerini aratrdklarnda, btn bu tzlerin maddeden
yoksun fiil halindeki bir tze iletmesi gerektiini aka anlamlardr./ Dolaysyla
bu tzn de etkin olup, asla edilgin olmamas ve ona bir uyuukluun, yorgunluun
ve zlmenin ilimemesi gerekir. nk bu trl nesneler, ancak salt etkinlik oldu
undan deil, kuvve halindeki tzn yetkinlii olmasndan dolay, fiil halindeki tze
ilimilerdir. Aslnda kuvve halindeki tz, ancak fiil halindeki tzden tr, fiil haline
74.
75.

GazzaD'nin bu balk altnda bir eseri bilinmiyor. Byk bir olaslkla sz


edilen eser. M i'yr el - lm f Fenn el - M antk adh eseridir.
**Varsa" szcn biz ekledik.

235*

657

658

659

kt iin, etkin ve edilgin varhklann salt etkinlik olan bir tzde son bulmas ve
sonsuzca gidiin bu tzle kesintiye uramas gerekir. Bu tzn varlnn hareket
ettirici ve etkin olmas bakmndan kendisine zg znl ncllerle aklanmas, es Sem et - Tabi' (F izik) adyla bilinen kitabn sekizinci makalesinde bulunmaktadr.
Filozoflar bu tz, kitaplarndan da anlalaca zere, zel ve genel bir takm
yollarla ortaya koyunca, hareket ettirici maddesel (h eyu l n ) suretlerin tabiatm ara-"
trmlar ve bunlardan bazlarnn, kendilerine zg madde belirtisi olan edilginlie
bakalarndan daha az sahip olduklar iin, fiil haline daha yakn, kuvve haline ise
daha uzak olduunu grmlerdir. Yine filozoflar, nefsin, zellikte akln bu suretlere
gre maddeden son derecede soyutlandn ortaya koymular ve bylece bunlarn
maddesel suretlerden olup,/ olmadklar hususunda kukuya dmlerdir. Onlarn
nefsin suretleri arasnda kavrayc olan suretleri inceleyip, bunlarn maddeden soyut
lanm olduklarn grdklerinde, kavramann nedeninin maddeden soyutlanma ol
duunu anlamlardr. Akln edilgin olmadn grdklerinde ise, suretin, kuvve ha
linde olann yetkinlii olmas halinde, cansz ya da kavrayc olmasnn nedeninin,
cansz ya da kavrayc olmamasnn daha tesinde bir ey olmadn anlamlardr.
Bu suret, salt yetkinlik olmas ve kuvve halinin onda bulunmamas halinde ise, akldr,
le btn bunlar bir kantlama dzeni ierisinde ve tabi tasmlar sayesinde ortaya
konm utur. Bu tasmlarn burada bir kantlama dzeni iinde aklanmas, ancak
kitaplarn yazlmasn gerektiren hususlarn bir tek yerde ele alnmasyla mmkn olur.
Byle bir eyin imknsz olduunu. Mantk sanatyla en kk bir ilgisi bulunan kimse bile bilir. Filozoflar ite bu trl yntemlerle asla edilgin olmayan eyin akl olup,/
cisim olmadn kavramlardr; nk onlarca her edilgin maddede yer alan cisimdir.
Filozoflara bu konularda yaplacak itirazn, bu adamn (G a z z ln in ) itiraz
ettii hususlann kendisinde deil, bu hususlarn aklanmasnda kullanm olduklar
ilkelerde toplanmas gerekir. Bu suretle onlar, bu alemde salt akl olan bir varln bu
lunduunu kavramlardr. Filozoflar ayn ekilde bu alemdeki dzenin de tabiat ve
fiilleri bakmndan yapay bir dzene benzeyen akl bir dzene gre ortaya ktn
grdklerinde, bu alemde bu tabi glerin fiilinin akln fiiline uygun olarak meydana
gelmesini salayan bir akln bulunduunu anlamlar ve bylece bu iki noktadan salt
akl olan bu varln, varlklara fiillerinde var olan dzen ve tertibi verdii sonucuna
varmlardr. Btn bunlardan da onun kendi zn i kavramasnn btn varlklar kav
ramas olduunu; bu trl bir varln, insan aklnda olduu gibi, kavram olduu
kendi znn, yine kendisinin kavram olduu teki nesnelerden farkl olmadn
ve bu hususta daha nce geen "her akl y a k en d i zn, ya bakasn, y a da her ik i
sini birden kavrar" biimindeki blmlemenin doru olmadn renmilerdir. n
k bu blmleme konusunda yle denebilir: Eer o, bakasn kavryorsa, kendi
zn kavrad da biliniyor demektir;/ zn bildii takdirde ise, bakasn kavrama
s gerekmez. Bu konudan daha nce sz etmitik.
G a z z ITnin kendi grne gre oluturduu artl tasm hakknda syledi
i hibir ey doru deildir. nk artl tasm, ancak kk nerme ile zorunluk
(el - lu z m ) bir ya da birden fazla yklemli tasmla aklandnda, doru olur. Bu
konuda doru olan artl tasm yledir: Eer kavramayan ey maddede bulunuyor
sa, maddede bulunmayan ey kavryor demektir. Burada bu bitiiklik ve ayrkln
doruluunun aka ortaya konmas gerekir. Bunlar da, filozoflara gre sonu ol-

- 2 36-

660

661

duklanm sylediimiz; bu adamn (G a z z ll'n in )/ ise, filozoflara gre ilk ilke ya


da ilkelere yakm olduklarn syledii ncllerdir. Aklama bizim sylediimiz bi
imde yapldnda, ekli ve nclleri doru olan bir tasm olur. Tasm eklinin doru
olmas iin, kk nermenin sonurtunun kart olmas gerekir Bylece onlar, G a zz 1 n in dedii gibi, nertinin kartn kk nerme haline getirip, sonurtunun
kartn sonu olarak ortaya koymazlar; aksine, nertinin kart sonu olarak elde
edilir. Fakat onlar ilke olmadklar, yaygn bir biimde bilinmedikleri ve ilk bakta
dorulanmadklar iin, kukusuz bu konulardan haberdar olmayanlarca, ok irkin
grlmtr. Aslnda bu adam (G a z z 1), bilimleri ok kt bir biimde kartrm ve bilimi kaynandan ve yolundan skp karmtr,/
G a z z t der ki :

662

b) Filozoflar diyorlar ki : Biz her ne kadar lk lke'nin sonradan var et


meyi dilediini ve her eyin zaman iinde var olduunu sylemesek te, lk
lkenin onu yaptn; onun lk lke'den var olduunu ve lk lke'nin ezelden
beri f'il olma niteliini koruduunu ve f'il olarak bulunduunu syleriz. Biz
bakalarndan bu noktada ayrldmz halde, fiilin kkeni konusunda onlarla
ayn dnceyi paylarz. F'ilin, fiiline uygun olarak bilgili olmas gerektii
iin, bizce her ey O'nun fiilinin rndr.
Buna iki ynden cevap verilebilir: 1) Fiil, hayvan ve insann fiili gibi, ira
deli; gnein aydnlatma, atein stma ve suyun soutma fiili gibi, tabi olmak
zere iki blme ayrlr. radeli fiilde, tpk insann meydana getirdii sanat
eserlerinde olduu gibi, fiili bilmek gerekir. Tabii fiil ise byle bir eyi gerektirmez./ Siz, filozoflara gre, yce Allah alemi, dilemek ve semek (irade ve ihtiy r) suretiyle deil, kendi znn kanlmaz bir sonucu olarak tabiat ve zorun
luluk yoluyla yaratmtr. Daha dorusu, her ey, tpk n gnei gerektir
mesi gibi, O'nun zn gerektirir. Yine gnein ortadan kaldrma ve atein
sy giderme gc olmad gibi, lk lke'nin de fiillerinden kanma gc yoktur.
Yce Allah onlarn bu szlerinden ycedir. Byle bir olguya fiil adnn verilmesi
mmkn olsa da, bu olgu f'ilin hibir ekilde bilgisinin bulunmasn gerektir
mez. Eer "bu iki husus arasnda bir fark vardr; nk her e y O 'nun znden,
her e y i bilm esi d o la ysyla kar; evrensel dzenin [O'nun zih n in d e] b iim len
mesi, her e y in o rta ya k n n (fey e za n ) n eden idir ve bu k n her e y i bilm ek ten baka bir nedeni y o k tu r ; her e y i bilm ek ise, O'nun znn ayn dr; O '
nun her e y in bilgisine sahip olm am as halinde, n g n eten km as gibi,
h erey O 'ndan var o lm a zd " denirse, deriz ki : Bu konuda [filozof] kardelerin

senden (I b n S n 'dan) ayrldlar; nk onlar yle derler: lk lke'nin z,


her eyin varlnn, onlar lk lkenin bilmesinden dolay deil, tabi ve zorun
lu bir dzene sahip olmasnn bir sonucu olarak, Kendisinden kanlmaz bir bi
imde kt zdr. Sen, iradenin inkar konusunda onlara uyduuna gre, bu
grn sakncas nedir? Gnein bilmesi, n zorunlu olarak varlnn
koulu olmayp, k ona zorunlu olarak bal olduu iindir ki, bu durum lk
lke hakknda dnlebilir ve byle bir eyi dnmekte bir engel de sz konu
su deildir.
Derim k i :

237-

663

664

665

G a z z 1 1, bu blm, filozoflardan irkin bir eyi aktarmak suretiyle amaktadr. Bu da n gneten kmas gibi,/ yce Allah'n fiilinin de zorunlu olarak
kendi znden kmas nedeniyle, O'nun ne sonradan var olan nesnelerde, ne de
evrende herhangi bir iradesinin bulunmasdr. D ah aso n ra G azz l,o n la rm , "Allah'n
f 'il olm asnn bilgili olm asn g e rek tird i in i" s y \e d \k \en n i aktarmaktadr. Oysa filo
zoflar, iradeyi yce Allah'tan kaldrmadklar gibi, insan iradesini de O'na isnat etmez
ler; nk insan iradesi, irade edende bir eksiklii ve irade edilende de bir edilginlii
gerektirmektedir. rade edilen ey elde edilince, eksiklik tamamlanm ve irade ad
verilen bu pd^tjinlik ortadan kalkm olur. Filozoflar Allah'ta iradenin bulunmasnn,
O'ndan ka> im rin bilgi araclsyla kmas aniamma geldiini kabul ederler.
[Onlarca] bilgi ve bilgeliin sonucu olarak ortaya kan her ey, zorunlu ve tabi bir
biimde olm a^s/m , f'ilin iradesiyle ortaya kmaktadr; nk bilginin tabiat;
G a z z i 'i'nin filozoflardan aktard gibi, fiilin kendisinden kmasn gerektirmez.
Zira biz, O'nun iki zdd bildiini sylediimiz takdirde,/ bu iki uddn ayn anda
O'ndan kmas da gerekir. Oysa byle bir ey imknszdr, yleyse O'ndan bu iki
zttan birinin kmas, bilgiye eklenmi bir sfata iaret eder ki, bu sfat ta iradedir.
te iradenin filozoflara gre ilk lke'de bulunmasn bu ekilde anlamak gerekir. Doliystyla Allah, onlarca, zorunlu olarak bilgili ve bilgisinden dolay irade sahibidir.
G a z z li'n in . fiilin tabi ve iradf olmak zere ikiye ayrld eklindeki sz de yan
ltr; nk filozoflara gre, Allah'n fiili hibir bakmdan tabi olmad gibi, mutlak
anlamda irad de deildir. Daha dorusu, O'nun fiili, insan iradesinde bulunan eksik
liklerden uzak olan iradi bir fiildir, ite bu nedenledir ki, "irade" deyimi hem insana
hem de Allaha ortaklaa olarak verilmi bir deyimdir. Nitekim "bilgi" deyimi de hem
ncesiz, hem de sonradan olan bilgiye (yaratklarn bilgisine) karhk olarak kullanlm tr./ nk hayvandaki ve insandaki irade, irade edilen eyden tr, onlara ili
mi olan bir edilginliktir ve dolaysyla irade edilen eyin eseridir, ite insan iradesin
den anlalan budur. Oysa yce Allah, kendisinde nedenli bir sfatn bulunmasndan
ycedir. Dolaysyla iradenin, bilgiye bal olarak fiilin kmasndan baka bir anlam
yoktur; nk bilgi, daha nce de sylediimiz gibi, iki zt eyle ilgilidir. Dolaysyla
ilk Ilke'nin bilgisinde bir bakma iki zt eyin bilgisi yer almaktadr. O'nun bu iki zt
tan birini yapmas, O'nda baka bir sfatn bulunduunu gsterir ki, bu sfata da irade
ad verilir.
G a z z I der ki :

666

2) Biz bir eyin f'ilden kmasnn, kan eyi bilmeyi gerektirdiini ka


bul ederiz; Filozoflara gre ise, Allah'n fiili birdir ve bu fiil de basit akl olan
ilk nedenlidir. Dolaysyla Allah'n ancak bu nedenliyi bilmesi gerekir. Yine ilk
nedenli de yalnzca kendisinden kan eyi bilir; nk Allah her eyi bir anda
var etm eyip/araclar, birbirinden doma ve zorunluluk yoluyla var etmitir.
O halde Allahtan ancak bir tek ey ktna gre, O'ndan sudur eden eyden
kan eyin O'nun tarafndan bilinmesi niin gereksin? Aslnda byle bir ey
iradeli fiilde sz konusu olmadna gre, nasl olur da byle bir ey tabii' fiilde
sz konusu olabilir? nk tan dantepesindenhareketi, hareketin kaynan
bilmeyi gerektirip, bir arpma ve bakasn paralama araclyla kendisinden
doan eyi bilmeyi gerektirmeyen iradeli bir hareket ettirme ile olabilir. Dola
ysyla filozoflarn byle bir eye verebilecekleri bir yantlar yoktur.

238-

Derim ki :
Buna cevap olarak yle denebilir: Son derecede mkemmel bir bilgiye sahip
olan f il, kendisinden kandan kan ve bu kinciden kan vb. bilir. Eer lik'in
bilgisi son derecede mkemmel ise, ister aracl ister aracsz olsun, kendisinden kan
her eyi bilir. Bundan da O'nun bilgisinin bizim bilgimizle ayn cinsten olduu sonu
cu kmaz; nk bizim bilgimiz eksik olup bilinenden sonra gelmektedir.
Daha sonra G a z z il, filozoflara kar ynelttii itiraza cevap vererek der ki:
667

Biri yle diyebilir: Eer biz, Allah'n kendisinden bakasn bilmediine


hkmedersek, byle bir hkm son derecede irkin olur./ nk Allah'tan ba
kas hem kendisini, hem Allah', hem de bakasn bildii iin, er^f bakmn
dan Allah'tan daha stn bir durumdadr. Nedenli nasl olur da nedenden daha
erefti olu^
Derim ki :
Bu yant eksiktir; nk bu yant, akl olan irkin olanla kar karya getir
mitir.
G a z z 1 1, buna cevap vererek, der ki :
Deriz ki : Bu irkinlik iradenin ve alemin sonradan olduunun reddi ko
nusunda filozoflarn ortaya koyduklar Ivususlarn bir sonucudur. O halde teki
filozoflarn da yapt gibi, ya bu irkinhe bulamuk, ya da felsefeyi brakp,
alemin irade yoluyla sonradan var olduunu kabul etmek gerekir.
Derim k i :

r,

663

G a z z
eer filozoflar Allah'n, yapt eyi, sz konusu irkinlikten t
r, bilmesi gerektiine inananlardan iseler, onlarn bu irkinlii de kabul etmek zorun
da olduklarn anlatmak istemektedir. Nitekim onca onlar alemin ncesiz olmas ve
iradenin inkan konusunda bir baka irkin gr daha ortaya atmlardr. Oysa onlar
iradeyi inkar etmemiler; ancak iradeyi eksik klan ksm inkar etmilerdir./
Daha sonra G a z z 1 1 yle demektedir:
Filozoflardan yle diyenlere nasl kar karsnz? Bu bilgi erefin art
masn salamaz; nk bakalar, kendi zlerinde eksik olduklarndan, ancak
yetkinlik elde etm ek iin, bilgiye muhta olur. nsan ise, akledilirler sayesinde,
ya dnyada ve ahirette kendisine ulaacak olan yararlar kavramak, ya da ka
ranlk ve eksik olan zn yetkinletirmek amacyla eref kazanr. teki yara
tklar da byledir. Allah'n zne gelince, O 'nun yetkinlemeye ihtiyac yoktur.
Aslnda O'nun kendisini yetkinletiren bir bilgisinin bulunduu dnlrse, O'
nun z, z olma bakmndan, eksik demektir. Bu durum, daha nce de syle
diim gibi, iitme, grme ve zamanda bulunan tikelleri bilme hakknda da sz
konusudur. nk sen, Allah'n bundan yce olduu ve zamanda bulunup, ge
mi ve gelecee blnen deimeleri tik lke'nin bilmedii hususunda teki fi
lozoflara uymaktasn; zira byle bir ey O 'nun znde bir deiiklii ve etki
lenmeyi gerektirir. Byle bir eyin O'ndan kaldrlmas bir eksiklik deil, y et
kinlik ifade eder. Eksiklik yalnzca duyularda ve duyulara muhta olmada sz

239-

konusudur. Eer insan eksik bir varlk olmasayd, kendisine iliecek deime
den korunmas iin duyulara ihtiyac olmazd. Ayn ekilde s iz , tikel olgular
bilmenin de eksiklik olduunu ileri sryorsunuz. lk lke hi bir tikeli bilmedi
i, hibir duyuluru alglamad ve bu da bir eksiklik olmad halde, biz btn
olgular bilir, btn duyulurlar alglarsak,/ akl tmelleri bilmek te O'nun iin
doru olmad halde, bakas iin doru olabilir ve bu da bir eksiklik olarak
grlemez. Bundan kurtulmann hibir yolu yoktur.

669

Deri.Ti ki
Bu, Tanr ancak k en d i zn bilir, diyenlerin kantdr. Biz, "Tanr ancak ken d i
zn b itir gryle "Tanr btn varlktan bilir" grn uzlatran kimselerin

670

671

grn (iaha nce aktarm tk. te bu nedenledir ki, filozoflarn ileri gelenlerinden
bazlar "yce A llah varlklarn btndr ve onlar n im etlen diren v a rlk tr demi
lerdir, Dolaysyla burada sz yinelemenin bir anlam yoktur. Bu blmde kulanlan
ncller, cedele ilikin yaygn ncllerdir; nk bu ncllerden hepsi de, bir cinste
toplanmayan ve aralarnda kesinlikle bir ortaklk ta bulunmayan, grnmeyenle g
rnen arasnda bir trl benzetmeden elde edilmilerdir. Ksaca, G a z z l'n in , bu
konuda baz filozoflarn/ "Allah k en d i zn ve y a p t ii bilm esi g erek ti in d en
d o la y da, bakasn b ilir eklindeki grn kant olarak getirdii iin, b n S n
ile olan tartmas ve ksaca G a z z 1 'nin bu gr ortaya koymak iin aktard
ve i b n S n 'ya kar kulland btn ncller, yce Allah'a da isnat etmeye al
t insanla ilgili herkese bilinen hususlardan alnmtr. Oysa byle bir ey doru
deildir; nk her iki bilgi ortak bir adla adlandrlmtr.
Aslnda b n S n 'nn "kendisinden bir fiil kan akl sahibi herkes, bu fiili
bilir" eklindeki sz doru bir ncldr; fakat Allah'n bilmesi, insann aklla kavra
d eyi bilmesine benzemez; nk insan akl, idrak ettii, kavrad ve etkilendii
ey sayesinde yetkinleir. nsandaki fiilin nedeni, aklla kavramasdr. G a z z 1 bu
trl ncllere itiraz etmektedir; nk ona gre, bir kimse bir fiili ileyip, bu flil bir
bakasn; bu baka fiil de bir ncsn; bu ncs bir drdncsn gerektiriyorsa,/ akl sahibi bir f'ilin ilk fiilinin gerektirdii eyleri bilmesi gerekmez. Bu durumda
G a z z 1 , i b n S n 'y a der ki : Bu, iradesiyle bir i yapanda bulunan bir husus
olduuna gre, iradesiyle bir i yapmayan bilgini kabul ettiimizde, durum nasl ola
caktr? G a z z 1 , yce Allah'n, ancak bilgisine dayanarak, iradesi ispatlanabilecei
iin, byle bir eyi sylemitir. te bundan dolaydr ki, o, bu hususun balayc
olduunu ve bir yant bulunmadn sylemitir. G a z z 1 1 bu durumu yle ak
lar: i b n S n 'ya gre, lk lke'nin ilk olarak kendisinden kan fiilden bakasn
kavramas gerekmez; bu fiil de ikinci neden ve ilk nedenlidir. G a z z ll'n in "eer
A llah k en d i zn kavrad halde, bakasn kavram asayd, insan ondan daha stn
o lu r d u eklinde b n S i n 'dan aktardklar da bu niteliktedir. G a z z 1 nin bu

672

grnn doyurucu olmasnn nedeni udur; Bir kimse, biri ancak kendi zn kavrayan,/ teki ise hem zn hem de bakasn kavrayan iki insan dndnde, hem
kendi zn hem de bakasn kavrayan insann, kendi zn kavrayp, bakasn kav
ramayan insandan daha stn olduuna hkmeder. Bu iki akl (Allah'la insan akl)
arasnda birincisi f'il olup edilgin olmad; kincisi ise edilgin olup, f'il olmadn
dan, yalnzca isim bakmndan bir ortaklk bulunduu iin, byle bir benzetme do
ru deildir.
-

240-

b n S n adna, onun her akl sahibi kimse iin geerli grd zere, "bilgi

si daha o k olann daha erefli o ld u u eklindeki ncln kant olarak getirip,

673

67 I

kendi inancna gre filozoflarn iradeyi ve sonradan var olmay reddetmelerinin, lk


lke'nin bakasn bildiini ispat edemeyecekleri sonucunu dourduunu;/ nk akl
sahibi f'ilin, ancak iradeli olmas bakmndan, kendisinden baka bir ey olan eserini
bildiini ileri srdkten sonra, G a z z 1 yle demitir: "Bu irk in gr, yaln zca
filozofla r balar. " Bu irkin grten G a z z 1 1, insandan ibaret olan eserin. Yce
Yaratcdan ibaret olan nedenden daha stn olmasn kastetmektedir; nk filozof
lar, G a z z 1 nin de ileri srd zere, alemin sonradan varolduunu reddetmi
olsalard, iradeyi de reddetmi olurlar ve bylece irade reddedilince, Allah'n kendisin
den
kan eyleri bilmesi de reddedilmi olurdu. te btn bunlarn, yani irade
nin yce Allahtan kaldrlmasnn doru olmad daha nce ele alnmt. Filozoflar
yalnzca sonradan olan iradeyi reddederler. G a z z l , b n S n adna, onun
hem yaratlm hem de ncesiz bilgi iin geerli olduunu sand ncllerle kant
getirdikten sonra, bu noktada bu iki bilgi arasndaki fark konusunda filozoflarn g
rleriyle ona kar kant getirmeye giriir. Gerekte bu, I b n S n 'y balayc
bir husustur./
Bunun zerine G a z z l der ki : "Ayrca, bilgiye yaln zca bakalar m u h ta
olduu iin, bu hususun, stnln artm as anlam na gelm ed i in i s y le y e n filozoflalara nasl kar karsn z? d iy e so ru la b ilir

67 i

676

G a z z l i nin bu konuda sylediklerinin zeti udur: Btn bu idrakler insan


daki bir eksiklikten tr ise, Allah, byle bir eyden ycedir. Bu nedenle b n S n 'ya yle der: Tikelleri kavramann kavrayan eydeki eksiklikten ileri geldiini syle
diin iin, sen ve arkadalarn nasl Allah'n tikelleri kavramamasnn O'ndaki bir ek
siklikten ileri gelmedii konusunda ayn gr paylayorsanz, ayn ekilde bakassn kavramamak ta O'ndaki bir eksiklikten ileri gelmez; nk bakasn kavramak,
kavrayann eksikliinden ileri gelmektedir.
Btn bunlardan yle syrlnabilir: Allah'n bilgisi, insan bilgisinde olduu gibi, birbirine kart olarak doru ve yanla blnemez./ Szgelii, insann ya bakas
n bildii, ya da bilmedii sylenebilir; nk bunlar birbirleriyle eliik olan hkm
lerdir. Bunlardan biri doru olduunda, teki yanl olur. Oysa yce Allah iin bu
her iki nerme de, yani Allah bakasn bilir ve bakasn bilmez, veya eksiklik gerek
tiren insan bilgisiyle bilmez ve el'siklik gerektirmeyip, keyfiyetini ancak Allahn kav
rad bir bilgiyle bilir, nermeleri de dorudur. Tmel ve tikellerde durum byle
olup, yce Allah'n bunlar bilmesi de, bilmemesi de dorudur. Eski filozoflarn il
kelerinin ulatrd sonu ite budur. Fakat bir ayrm yaparak, Allah'n tmelleri
bilip, tikelleri bilmediini syleyenler, kendi grlerinin bilincinde olmadklan gibi,
ilkelerinin gereine de uymamaktadrlar. nk insanu ait b.Hgilerin hepsi, varlklar
dan edinilen etkilenim ve edilginliklerden ibarettir. Varlklar, onlar zerinde etkili
olurlar. Allah'n bilgisi ise, varlklar zerinde etkilidir/ ve varlklar Ondan etk'^ -lirler.
Bu durum ortaya k n ca, b u n d a /e daha sonraki blmlerde G a z t l filozoflar arasnda vuku bulan btn tartmalarda bir rahatlk salanm ol ij'vaunla biriikte, yine de biz bu blmleri zikredip, onlara ilikin hususlar hakknda bilgi
verecek ve daha nceki kantlardan da sz edeceiz.

241

677

ONKNCTARTIM A
FLO ZO FLARIN, ALLAHIN KEND ZN BLD
K O NUSUNDA KANIT GETRMEKTE YETERSZL

Deriz ki :

678

Mslmanlar, alemin Allah'n iradesiyle var olduunu bilince, iradeyi bil


giye, irade ile bilgiyi hayata, hayat da her canlnn kendi znn bilincinde ol
duu ilkesine balayarak, Allah'n, diri olmas dolaysyla, kendi zn de bildi
ine kant olarak ileri srmlerdir. Bu, son derecede gl bir akl yntemdir.
Size (Filozoflara) gelince, iradeyi ve var etmeyi reddedip, Allah'tan kan her
eyin zorunlu ve doal olarak ktn ileri srdnz takdirde, O'nun z
nn, kendisinden yalnzca lk nedenlinin kmasn salayan bir tabiata sahip
olmas; bu ilk nedenliden ikinci nedenlinin kmas ve bu dzenin btn var
olan nesnelerde sz konusu olmas niin imknsz olsun? Ancak Allah, durum
byle olduu halde, tpk / kendisinden scakln kt ate ve n kt
gne gibi, kendi zn bilmeyebilir; nk onlardan hibiri, baka nesneleri
bilmedii gibi, kendi zlerini de bilmezler. Aslnda kendi zn bilen, kendisin
den kan da bilir; dolaysyla o, bakasn da bilir. Biz, daha nce, filozoflarn,
Allahn kendisinden baka nesneleri bilmedii hakkndaki grlerini akla
m ve bu konuda onlardan ayrlm olanlar, onlann grlerinden byle bir
sonucun ktn kabule zorlamtk. O halde Allah, kendisinden baka eyi
bilmiyorsa, kendi zn bilmemesi de imknsz deildir.
Eer "kendi zn b ilm eyen her e y canszdr; o halde nasl olu r da lk
lke cansz olur?" denirse, yle cevap veririz: Byle bir sonu, sizin grn
zn ulatrm olduu bir sonutur; nk sizinle "iradesi, k u d re ti ve se m e g
c sayesin de bir i yap m a ya n , d u ym ayan ve g rm eyen her e y canszdr; d o la
ysyla bakasn b ilm eyen d e canszdr" diyen kimsenin sz arasnda bir ayr-

hk yoktur. Eer lk lke'nin btn bu niteliklerden yoksun olmas mmkn ise,


O'nun kendi zn bilmesine ne gerek vardr? Eer onlar maddeden bamsz
olan her eyin kendi bana akl olup, kendi zn bildii grne dnecek
olurlarsa, biz daha nce byle bir eyin, kant olmayan temelsiz bir gr oldu
unu aklamtk.
Eer onlar, bunun kant olarak, "varln canl ve cansz d iy e ik iy e a yrl
^<79

d n ; canlnn canszdan daha n ce g eldiin i ve daha stn o ldu u n u ; lk lke'nin ise, en n ce ve en stn varlk old u u n u ;/ d o la ysyla bu lk lke'nin diri
olm as g e rek ti in i ve her diri olann da k en d i zn bildiini; nk O nun eser
leri arasnda canlnn bulunup ta kendisinin canl olm am asnn im k n sz o ld u
u n u " sylerlerse, deriz ki : Bunlar temelsiz hkmlerdir; nk biz, kendi

zn bilmeyenden kendi zn bilenin, bir ok araclarla ya da aracsz olarak,


meydana gelmesi niin imknsz olsun? diye sorarz. Eer byle bir eyi neden
linin nedenden daha stn olmas imknsz klyorsa, gerekte de nedenlinin
nedenden daha stn olmas niin imknsz olsun? nk bu husus ak ve se
ik deildir. Ayrca siz onun, bilgisi bakmndan deil, evrensel varln onun

-243-

zne bal olmas bakmndan, stn olduunu nasl inkar edersiniz? Bu husus
yle kantlanabilir: tik lke grp, iitmedii halde. O nun dndaki nesnele
rin, kendilerinden bakalarn bilmesi, grmesi ve iitmesi mmkndr. Eer bi
ri, "varlk, gren ve g rm eyen , bilen ve b ilm eyen olm a k zere, blm lere ayrlr"
derse, "brakalm da, gren daha n ce gelsin; lk lk e de her e y i gren ve her
e y i bilen o lsu n deriz. Fakat filozoflar byle bir eyi inkar edip, yle derler:
stnlk, nesneleri grmek ve bilmek bakmndan olmayp, grme ve bilmeye
gerek duymamak ve ierisinde bilginlerin ve gr sahiplerinin bulunduu
evrenin, kendisinden var olduu z olmak bakmndandr. Ayn ekilde zn,
bilmesinde deil,/ bilgi sahiplerinin ilkesi olmasnda stnlk sz konusudur.
Bu, tik llke'nin zne zg bir stnlktr. Bylece filozoflar, zorunlu olarak,
O'nun kendi zn bildiini de inkar etmek zorunda kalmlardr; nk irade
nin dnda hibir ey byle bir bilginin varln gstermez; yine alemin sonra
dan yaratlmlnn dnda hibir ey de iradenin varlna delalet etmez.
Byle bir eyin yanl olmas halinde, btn bunlar, onlar akln incelemesi so
nucu elde edenlere gre, yanl olur. Onlarn, lk lke'nin sfatlar konusunda
szn ettikleri, ya da inkar ettikleri btn hususlarda, fakihlerin sanya ilikin
konularda kanm olduklar, tahminler ve sanlar dnda bir kantlan yoktur.
Aslnda akln tanrsal sfatlara ilikin olarak hayrete dmesinde artc bir
durum olmad gibi, bir gariplik te yoktur. alacak husus, filozoflarn ken
dilerine ve kantlarna son derecede gvenmeleri ve bu hususlar, bir takm sa
malklarna ve yanllklarna ramen, kesin bilgi ile bildiklerine inanmalardr.

680

Derim ki :

681

682

Aslnda en garibi, kelamclarm u sav ileri srmeleridir: Alemin sonradan varl


, onun bir irade araclyla var olmasn gerektirir. Biz, sonradan var olan nesnelerin
tabiat ve irade vastasyla ve bir rastlant sonucu olarak meydana geldiini grmekteyiz,/ rade vastasyla meydana gelenler, yapay nesnelerdir. Tabiat vastasyla olanlar
ise, tabii' nesnelerdir. Eer sonradan olan ey ancak irade vastasyla var olsayd, irade
onun tanmnda bulunurdu. Oysa sonradan olann (hdis) tanmnn, yokluktan sonra
var olan ey olduu bilinmektedir. Eer alem sonradan var olmu ise, onun tabi bir
varlk olarak tabi nesnelerin ilkelerinden meydana gelmesi, yapay ilkelerden, yani
iradeden meydana gelmesinden daha uygundur. Fakat alemin, varln yokluuna
yeleyen ilk f'ilden varolduu ortaya konduur a gre, onun iradeli olmas gerekir.
Eer o, ezelden beri varl yeliyorsa, ve G a z z ln in de dedii gibi, irade sahibi
nin bilgili olmas gerekiyorsa, kelamclar, filozoflarla ayn ilkede birleiyorlar demek
tir. G a z z 11'nin kelamclardan aktarm olduu btn bu grler, ancak tabi
nesnelerle yapay nesneler arasnda bir benzerlik bulduklar iin doyurucu olmutur.
G a z z l nin, "yce A llah 'tan kan e y in ta b i olarak k t eklinde filo
zoflardan aktard gre gelince, bu gr onlara isnat edilmi yanl bir grtr.
Gerekte ise onlar, varlklarn O'ndan tabiatn ve insan iradesinin stnde bir nedenle/
ktn ileri srmektedirler; nk bu her iki sebebe de eksiklik iliir ve bunlar, do
ru ve yanl diye ikiye ayrhp, C)ir nc olasl ortadan kaldrmazla^y. Nitekim,
kantland zere, Allah'tan fiilin ne tabi olarak, ne de bu dnyada iradeye verilen
anlamda iradf olarak kmas mmkndr. nk canllarda irade, hareket ilkesidir.

244-

Yaratan, harekete sahip olmaktan yce olduuna gre, bu alemdeki iradeli varlklarda
grldnn aksine, hareket ilkesine sahip olmaktan ycedir. O halde sz konusu
olan fiil, Allahtan, iradeden daha stn bir neden sayesinde kar ve bu nedeni de
yalnz Allah bilir. O'nun iradeli olduunun kant, birbirine zt iki eyi bilmesidir.
Eer O, yalnz bilgili olmas dolaysyla f'il olsayd, iki zt ii birlikte yapard ki,
byle bir ey imknszdr. O halde, O nun iki zttan birini semek suretiyle yapmas
gerekir.
Kelamclarm bu konudaki yanlgs, her fiilin ya tabiat ya da irade vastasyla
683 meydana geldiini/ sylemelerinden ileri gelmektedir. Aslnda onlar, tabiatn da, ira
denin de anlamn bilmemektedirler. nk filozoflara gre, tabiatn bir takm anlam
lar vardr. Bu anlamlardan birincisi, atein yukarya doru ykselmesi, topran aa
doru inmesidir. Bu hareket, bir varlktan, ancak kendisine bir ilinti ilitiinde, baka
bir deyile, bir eyin tabi yerinin dnda bir yerde bulunmas ve onu orada zorla tu
tan bir nedenin bulunmas halinde, meydana gelir. Oysa yce Allah, bu trl bir tabia
ta sahip olmaktan ycedir. Filozoflar yine sanatlardan doan fiiller gibi, kendisinden
akl bir fiil kan her kuvve haline tabiat adn verirler. Filozoflardan bazlar, bu ta
biatn akla sahip olduunu; bazlar ise onun bir akl bulunmadn ancak tabiat do
laysyla bir i yaptn sylerler. Bunlar sz konusu tabiatn akldan ktn ileri
srerler; nk onlar, bu tabiat kendiliinden hareket eden ve kendisinden dzenli
fiiller kan yapay nesnelere benzetirler. te bu nedenle onlarn nderleri olan
68 - A r i s t o , akln tabiatnn her eyi kuattnn aka bilindiini sylemektedir.^^*/
Bu gr, E b H m i d ( e l - G a z z l i)nin filozoflara isnat ettiklerinden ne
kadar da u zak tr!
"K endi zn bilen varlk, kendisinden kan e y i de bilir" biiminde evrensel
bir nerme ortaya koyan kimseye gelince, bu kimsenin "bakasn bilm eyen varlk,
k en di zn de b ilm ez" sonucunu kabul etmesi gerekir. G a z z 1 , I b n S n 'nn,
sz konusu varln bakasn da bilebilecei eklindeki szn, filozoflarn bu konu
daki kantlarna dayanarak, geersiz klnca, onu lk ilk en in kendi zn bilmedii
sonucunu kabul etmek zorunda brakmtr. Gerekte de varlan bu sonu dorudur.
G a z z 1 nin bu konuda filozoflardan aktard, "kendi zn bilm eyen l
dr, lk lke'n in ise l olm as mmkn d e ild ir" eklindeki kantlarna gelince, bu
kant, yaygn (m ehur) ncllerden oluan ikn edici bir kanttr; nk diri olmayan
varlk, hayat kabul edecek bir tabiata sahip olmadka ve ''7"den "ller" ve "can
sz varlklar" szcklerinin iaret ettii anlam kastedilmedike, l de deildir. te
bu durumda bu kartlk, doruluk ve yanllk bakmndan, birbirinden ayrlr. n685 k canllktan hem ncesiz hem de yok olucu nesnelere verilen/ ortak bir ad anlad
mz takdirde, her varlk ya canldr ya da canszdr.
G a z z 1 i'nin, "eer onlar m addeden arnm olan her e y in k en diliin den
akl olup, zn kavrad grne dayanrlarsa, b y le bir grn k a n tsz bir var
saym dan ib aret oldu u n u s y le riz" eklindeki szne gelince, biz, daha nce filozof-

76.

bn Rd'n Aristoya mal ettii bu gre en yakn metin. M eta fizik , I, 3.


984b, 15 - 19' da geen ve Anaxagoras'tan onaylayarak aktard u paradr:
"O halde bir adam (Anaxagoras) akhn, dzenin ve her trl tertibin bir nedeni
Olarak her eyde bulunduunu sylediinde, kendisinden nce gelenlerin gelii
gzel szlerinin aksine, makl bir insan gibi davranmaktadr".

245-

larn, bu kitapta ortaya konduunda koruduu gc orannda, nasl kant getirdikle


rini belirtmitik; nk bu kitapta ortaya konduu biimiyle bu kantn gc eksil
mekte ve tabi yerinden kan bir ey durum una dmektedir. Yine G a z z 1 'nin
bu konuda filozoflarn kantlar hakknda aktarm olduu "varlk, y a canl, y a da
canszdr; canl canszdan daha stndr; ilke de, canldan daha stn oldu u n a gre,

686

zoru n lu olarak ca n ld r eklindeki grlerine gelince,/ eer canszdan cansz olan

eyler (ller) anlallyorsa, sz konusu ncller doruluu herkese kabul edilen


nermelerdir.
G a z z 1 'nin "canl olm a ya n da n canlln, bilgili olm ayan dan bilginin k
mas m m kndr ve d o la ysyla stnlk ilk e y e ancak btn varlklarn ilkesi olm as
yn n den a ittir" eklindeki sz ise, yanl bir szdr; nk canl olmayandan can

687

688

lln kmas mmkn olsayd, var olmayandan var olann ve herhangi bir eyin de
herhangi bir eyden kmas mmkn olurdu. Bylece nedenlerle nedenliler arasnda
ne ncelik ve sonralk snfna giren cins, ne de tr ynnden bir uyuma sz konusu
olurdu.
Yine G a z z 1 Vnin, filozoflarn "canldan stn olan canldr" eklindeki
szlerinin " iitm e ve g rm e y e sahip olandan stn olan e y iitm e ve g rm ey e sa h ip
tir" demeye benzediini sylemesine gelince, aslnda filozoflar byle bir eyi syle
memektedirler; nk onlar, lk llke'den iitme ve grmeyi kaldrrlar. [G a z z l nin anlatt biimiyle] onlarf gre, iiten ve grenden daha stn olann iitmeyen
ve / grmeyen olmas mmkn olsayd, canldan ve bilgiliden daha stn olann da
cansz ve bilgisiz olmas mmkn olurdu. Yine [onun deyimiyle] filozoflara gre gr
mesi olmayandan grmesi olann kmas mmkn olduu gibi, bilgisi olmayandan da
bilgisi olann kmas mmkndr. Fakat bu yanltc ve safsataya dayal bir szdr.
nk filozoflara gre, iitmesi ve grmesi olmayan kimse, mutlak surette deil, an
cak iitme ve grmeden daha stn olan idrake, yani bilgiye, sahip olmas bakmndan,
iitme ve grmeye sahip olandan daha stndr. Bilgiden daha stn bir ey bulunma
dna gre, ister ilke olsun,ister olmasn, bilgili olmayann bilgili olandan daha soylu
olmas mmkn deildir. nk ilkeler arasnda bilgili ve bilgisiz olanlar bulunduun
dan dolay, onlar arasnda bilgili olmayann, bilgili ve bilgisiz nedenlilerde olduu gi
bi, bilgili olandan daha soylu olmas mmkn deildir. Dolaysyla ilkenin soyluluunun bilginin soyluluundan daha stn olmas,/ bilgili olmayan ilkenin soyluluu
bilgili olan ilkenin soyluluundan daha stn olmadka, mmkn deildir. Yine
ilkenin stnlnn bilginin stnlnden dahi soylu olmas mmkn deildir. te
bu nedenledir ki, en st derecede bir soylulua sahip olan ilke, yani bilgi, en yce
stnle sahiptir. Filozoflar, ancak lk lke'yi iitme ve grme ile nitelendirmeleri,
O 'nun nefse sahip bir varlk olduu sonucunu douracandan, O'nu iitme ve grme
ile nitelendirmekten kanmlardr. Allah'n her trl bilgi ve marifetten yoksun
olmayacan anlatmak iin, erl'atta O, iitme ve grme ile nitelendirilmitir. Bu
anlam,halka ancak iitm e ve grme ileanlatmakolasdr. Bu nedenle bu yorum (te'vl)
bilginlere zg bir husustur ve dolaysyla bu yorumun, tpk eri'atn bilime brakt
meselelerden ounda olduu gibi, herkesin kabul ettii en'atn inan esaslarn
dan biri olarak grlmesi mmkn deildir.
Bu blmn ierdii her ey, G a z z 1 'nin dt yanlglar ve tutarszhklar ortaya koymaktadr. Gerekte biz, bilginlerin dtkleri yanlglar dolaysyla ve

.246-

689

bu trl konularda Allah'n adn / gzel bir biimde anmay arzulamalarndan tr,
kendilerini balamas iin, Allah'a yneliriz. Allahtan bizi, dnyay ahirete perde
klan, aalk eyleri arzulayarak yce eylerden yoksun kalan kimseler arasna koy
mamasn ve bize iyi bir son vermesini dilerim. Kukusuz, O'nun her eye gc yeter.

247-

690

ONNC

TARTIMA

FLOZOFLARIN, ZAMANIN M D , "G EM VE


"GELECEK DYE BLNMESYLE BLNEBLEN
TKELLER ALLAH IN BLMED (ALLAH ONLARIN
SYLEDKLERNDEN YCEDR) EKLNDEK SZLERNN
GEERSZL

691

692

Filozoflar bu gr zerinde birlemilerdir; nk onlar arasnda Allah'n


yalnzca kendi zn bildiini syleyenler bu hususu kendi grlerinde aka
ortaya koyarlar. Onun kendi znden bakasn bildiini syleyenler ise, ki bu
gr b n S t n da benimsemektedir, O'nun nesneleri, zaman iinde dnlemeyen ve gemi, gelecek ve imdi ile ayrdedilemeyen, tmel bir bilgi ile
bildiini ileri srmlerdir. Bununla birlikte, 1 b n S n gklerde ve yerdeki
bir tek zerrenin bile Allah'n bilgisi dnda kalmadn iddia etm itir; nk
Allah tikelleri tmel bir biimde bilmektedir. O halde her eyden nce onlarn
grlerini anlamak; daha sonra da onlara karlk vermek gerekmektedir.Onla
rn bu grn bir rnekle aklayalm: Gne henz tutulmam bir durumda
iken tutulur; daha sonra ise, gne tutulmas sona erer ve bunun bir sonucu ola
rak ta gnein ayr durumu ortaya kar: a) Tutulmann bulunmada fakat
bulunmas beklenen, yani var olacak olduu an; b) / tutulmanm varolduu,
yani o anda bulunduu an; c) tutulmann bulunmad, fakat daha nce v arol
duu an. Biz, ite bu durum karsnda eit bilgiye sahibiz; nk biz
ilkin tutulm ann bulunmadn, fakat bulunacan; ikinci olarak onun o anda
var olduunu ve nc olarak ta onun daha nce var olup u anda bulunma
dn biliriz. te bu bilgi, ok sayda ve eitlidir; bu bilgilerin bir ma
halde birbirini izlemesi, bilen zn deimesini gerektirir; nk bu bilen z,
tutulmann sona erdikten sonra nce olduu gibi u anda da bulunduunu bilir
se, byle bir ey bilgi deil, bilgisizlik olur. Eer bu z tutulmann bulunduu
anda, bulunmadn bilirse, bu da yine bilgisizlik olur. Dolaysyla bunlardan
hibiri tekinin yerine geemez.
Filozoflar, Allah'n bu halde de durumunun deimediini ileri sr
mlerdir; nk byle bir ey deiiklie yol aar. Oysa durumu deimeyen
eyin bu durumu bilmesi dnlemez; nk bilgi bilinene baldr. Bilinen
ey deiince, bilgi; bilgi deiince de, bilgili kesinlikle deiir. Oysa yce
Allah'ta bir deimenin olmas imknszdr./ Bununla birlikte onlar, Allah'n
tutulmay ve onun btn nitelik ve ilintilerini ancak ezelde nitelenmi olduu
ve deimeyen bir bilgi ile bildiini ileri srmlerdir. Szgelii, Allah, gnein
de, ayn da var olduunu; onlarn her ikisinin de, filozoflarn kendi deyileriyle,
" soyut a kllar denilen " m elek ler araclyla Kendisi tarafndan meydana
getirildiini bilir. Yine O bilir ki, gne ve ay devresel hareketlerle hareket eder
ler; onlarn yrngeleri arasnda st ve alt olmak zere iki noktada kesimeleri
sz konusudur ve onlar baz durumlarda bu iki noktada birleirler ve bunun bir
sonucu olarak ta gne tutulm u olur. Baka bir deyile, ayn cismi gnele g
nee bakan kimseler arasna girmekte ve bylece gne gzden kaybolmaktadr;

249-

693

694

695

szgelii, gne, bu birleme noktasn belirli bir miktar, szgelii, bir yl at


nda gne yeniden tutulur; bu tutulma, gnein ya btnnde ya te birinde,
ya da yarsnda olur ve bu da bir veya iki saat srer; tutulmann btn durumla
rnda ve ilintilerinde de ayn eyler sz konusudur. Allah'n bilgisinden hibir
ey kamaz; fakat Onun bunu tutulmadan nce, tutulm a annda ve tutulmadan sonra bilmesi, O'nun znde hibir/ deiiklik olmakszn ve deiiklii
gerektirmeksizin ayn ekilde olur. Allah'n btn sonradan olan nesneleri bil
mesi de byledir; nk bu nesneler bir takm nedenler araclyla, bu nedenler
de baka nedenler araclyla var olmak suretiyle gn devresel hareketinde
sen bulurlar. Bu hareketin nedeni gklerin kendisidir. Nefsin hareketinin ne
deni ise, Allah'a ve Allah'a en yakn olan meleklere (el m el 'ik e t el mukarrabn) benzeme isteidir. Her ey O'nun bilgisi iindedir; baka bir deyile, her
ey, zamann O'nun zerinde bir etkisi bulunmakszn, bir defada uygun bir
biimde O'na almtr. Bununla birlikte, gnein tutulm a annda ne Allah'n,
tutulm ann u anda var olduunu bildii sylenebilir; ne de O, daha sonra
tutulm ann u anda sona erdiini bilebilir. Gnein tutulmasn bilmek iin ge
rekli olan tek husus, zamanla ilikili olmaktr; dolaysyla Allah'n byle bir ol
guyu bildii dnlemez; nk byle bir ey deimeyi gerektirir. Bu durum
zamana gre blnebilen hususlarda sz konusudur.
nsanlarn ve hayvanlann bireyleri gibi, madde ve mekan asndan bl
nebilen hususlarda da filozoflarn grleri byledir; nk onlar derler ki,
Allah, Zeydin, Amr'n ve Hlid'in ilintilerini bilemez; ancak O, mutlak anlam
da insan, onun ilintilerini ve zelliklerini; insann bedeninin kimileri tutm ak,
kimileri yrmek, kimileri kavramak amacn tayan; yine/ kimileri ift, kimi
leri de tek olan bir takm uzuvlardan bileik olmas ve yetilerinin de uzuvlarna
yaylm olmas gerektiini tmel bilgiyle bilir. nsann iinde ve dndaki her
nitelik; onun ilintilerinden, niteliklerinden ve ayrlmaz zelliklerinden olan her
ey konusunda da durum byledir. O halde hibir ey Allah'n bilgisi dnda
deildir ve O, her eyi tmel olarak bilmektedir. Birey olarak Zeyde gelince,
o birey olarak Amr'dan akl bakmndan deil, duyum bakmndan ayrlr. Bu
ayrmn dayana belli bir yn belirtmektir. Akl ise, yn ve mekan mutlak
olarak tmel bir biimde kavrar. "B u ve " u eklindeki szlerimiz, duyulur
nesnenin duyan varlkla olan zel bir ilikisini belirtir; nk bu nesne ona
oranla ya yaknda ya uzakta ya da belirli bir ynde bulunmaktadr. Byle bir
ey yce Allah iin imknszdr.
te bu, filozoflarn inanm olduklar bir kural olup, onlar bu kural arachyla btn en'at temelinden ykmlardr; nk bu kural u hususu ier
mektedir: Szgelii, Zeyd Allah'a itaat eder ya da isyan ederse, Allah, Zeyd'in
durumunda meydana gelen/ bu deiiklikleri bilemez; nk O, Zeydi gerek
te var olduu ekliyle bilmemektedir. Aslnda o bir birey olup, fiilleri yok iken
var olmutur. Allah bireyi bilmediine gre, onun durumlarn ve fiillerini bil
medii gibi, onun kfir mi yoksa mslman m olduunu da bilemez. Allah in
sann kfir mi yoksa mslman m olduunu bireylere zg olarak deil ancak
mutlak anlamda tmel olarak bilir. Gerekte yle sylemek gerekir: H z.
M u h a m m e t peygamber olarak ortaya atld halde, Allah o anda bu duru

250-

mu bilmez, te gnderilen her peygamberin durumu da buna benzer. Allah yal


nzca insanlar arasmda peygamberlik iddiasmda bulunanlar olduunu ve bunlann niteliklerinin yle ya da byle olduunu bilir. Allah, gnderilen peygambe
ri birey olarak bilemez; nk byle bir ey duyumla bilinir. Allah peygamber
den kan halleri bilemez; nk bunlar belli bir bireyin, zamann blnmesiyle,
blnebilen durumlardr ve bunlar kendi eitlilikleri iinde kavramak dei
meyi gerektirir, nce filozoflarn grlerini aktarmak, sonra ikinci olarak bun
lar anlalr bir hale getirmek ve nc olarak ta bunlara zorunlu olarak bal
olan eksiklikleri ortaya koymaktaki amacmz ite budur.
O halde imdi onlarn grlerinin inceliklerini ve hangi noktalarda geer
siz olduklarn anlatalm. Onlarn grlerinin incelikleri u noktada toplanmaktadr; Sz konusu bu durumlar farkl durumu ierm ektedir./ Farkl olan ey
ler ayn mahalde birbirini izlerse, kesinlikle bu mahalde bir deimenin olmas
gerekir. Eer tutulm a annda Allah, tutulmann daha nce olduu gibi olacan
biliyor olsayd, bilgili deil, bilgisiz olurdu. Eer Allah, tutulmann u anda ol
duunu, daha nce ise tutulm a durumunun bulunmadn, fakat tutulmann
olacan biliyor olsayd, Onun hem bilgisi, hem de durumu deiiklie urar;
dolaysyla deime sz konusu olurdu; nk deimenin bilginin farklla
masndan baka bir anlam yoktur. Bilgi deimeye uraynca, bilgili olanda da
bir deime ortaya kar. nk bir eyi bilmeyip, daha sonra ise onu bilen
kimse, deiiklie uram olur. Baka bir deyile, bu kimse, daha nce o eyin
bulunduu hakknda herhangi bir bilgiye sahip olmad halde, daha sonra var
olma durumu gereklemi ve dolaysyla bir deiiklik sz konusu olmutur.
Filozoflar, bu hususu ayr durumun bulunmasyla aklamlardr. Bu
durumun birincisi, "sa" ve "sol" szcklerini kullanmzda grld
gibi, salt bireysel ilikidir; nk bu, znl bir nitelie iaret etmeyip, salt bir
ilikidir. Szgelii, senin sanda bulunan bir ey, soluna doru yer deitirirse,
senin zn hibir ekilde deiiklie uramad halde, senin o nesneyle olan
ilikin deimitir. te bu, zn deimesi olmayp, zle olan ilikinin dei
mesidir. Sen, nnde duran cisimleri hareket ettirme gcnde olduun takdirde
de durum byledir. Bu durumda cisimler ya da cisimlerden bir blm, senin
doal gcn ve kudretin deiiklie uramad halde, yok olur;/ nk kudret
ilkin mutlak olarak cismi hareket ettirme gc; ikinci olarak ta, cisim olmas
bakmndan belirli bir cismi hareket ettirme gcdr. Dolaysyla kudretin
belirli bir cisimle olan ilikisi znl bir nitelik olmayp, salt bir ilikidir. Bu
kudretin yokluu, kudretlinin durumunda bir deiiklik olmakszn, ilikinin
yok olmasn gerektirir.
kincisi, zde meydana gelen deiikliktir; bu da onun bilgili olmad
halde, bilmesi ve kudretli olmad halde, kudretli olmas eklinde ortaya kar
ki, byle bir durum deimeyi ifade etmektedir.
[ncs],^^^^ bilinendeki deiikliin bilgide de deiiklii gerektir-

696

697

77.

Filozoflarn szn ettii husus, Arapa metinde ak bir biimde numaralandurlmam; stelik ikinci hususta "ncs" diye sze balanmtr.Metnin
ierii de dikkate alndnda nc hususun bizim saptadunz yerde bulun
mas gerekmektedir.

251 .

mesidir; nk bilginin kendi hakikatnda zel bir bilinen nesne ile olan iliki
yer alr; nk belli bir bilginin hakikati, o belli bilinen nesneyle olduu gibi,
bir ilikinin bulunmasdr. O halde bilginin bilinen nesneyle baka bir ilikiye
sahip olmas zorunlu olarak baka bir bilgi anlamna gelir. Bu bilgilerin birbirini
izlemesi ise, bilginin durum unda bir deiiklii gerektirir. Bu durumda zn
hem bir tek bilgiye sahip olduu, hem de bu bir tek bilginin gelecek hakknda
bir bilgi olduktan sonra u an hakknda bir bilgi haline geldii; u an hakknda
bir bilgi olduktan sonra, gemi hakknda da bir bilgi durumuna geldii sy
lenemez. O halde bilgi, benzer durumlara sahip bir tek ey olduu halde,
ondaki iliki deim itir; nk bilgideki iliki, bilginin kendi hakikatim m ey
dana getirir. Bu ilikinin deimesi, bilginin znn deimesini de gerektirir ve
bunun bir sonucu olarak ta deime sz konusu olur. Oysa byle bir ey Allah
iin imknszdr.
Buna iki ekilde kar klabilir: 1) lk itiraz olarak yle denebilir;
698

"Yce Allah'n, szgelii, gnein belirli anda / tu tu lm as hakknda bir tek bilgi
si vardr; bu bilgi gnein tu tu lm asndan nce tu tu lm an n olaca kon u su n daki
bilgidir; var o ldu u anda u anda var old u u h akkn daki bilgidir; tu tu lm adan
sonra ise tu tu lm an n sona erd i i hakkn daki bilgidir; bu trl d e iik lik ler
bilginin z n de bir d e iik li i g e rek tirm eyen bir takm ilik ilere dayan r; d o la
ysyla bilenin z n de bir d e i ik li i g erek tirm ez; b y le bir e y sa lt ilik i d u
ru m u n d a d r diyen kimseye nasl kar karsnz? nk ayn birey senin

nce sanda, sonra nnde, daha sonra da solunda bulunabilir; bylece seninle
olan ilikiler birbirini izlemektedir; dolaysyla deien, sen olmayp, yer dei
tiren bireydir. Allah'n bilgisindeki durumu da ite bu ekilde anlamak gerekir;
nk biz, O'nun ezelde (g em ite), ebette (g elecek te) ve u anda deimeyen
bir tek bilgi ile nesneleri bildiini kabul ederiz. Aslnda filozoflarn amac, de
imenin reddedilmesidir ve bu da herkesin kabul ettii bir husustur. Onlarn
"u anda olm ann ve daha sonra da bunun sona erm esinin bilin diin in ileri
srlmesi zoru n lu olarak bir d e iik li in s z konusu oldu u n u ifade e d e r

699

eklindeki szleri kabul edilemez. Onlar bunun byle olduunu nasl biliyorlar?
Gerekte, Allah, Zeyd'in ertesi gn gnein douu annda gelecei konusunda
bizde bir bilgi yaratp, baka bir bilgi ve bu bilgiden haberdar olmamay yarat
makszn, sz konusu bilgiyi srdrseydi, gnein doduu anda biz, Zeyd'in u
anda geldiini ve daha sonra da onun daha nceden gelmi olduunu salt nce
ki bilgiyle bilmi olurduk. te srekli olarak kalan bu tek bilgi, bu durumu
kavramak iin yeterlidir.
Bylece onlarn geriye u szleri kalmaktadr; Belli bir bilinenle olan ili
ki, onun (bilginin) hakikatnda yer alr; bu iliki farkllk gsterdike, ilikinin
kendisi iin znl olduu ey de farkllk gsterir; yine farkllk ve birbirini
izleme sz konusu olduka, deime de sz konusu olur./
Deriz ki ; Eer byle bir ey doru ise, o halde, aadaki grleri ileri
sren filozof kardelerinizin yolunu izleyin: Allah ancak kendi zn bilir; O '
nun zn bilmesi, znn ayndr; nk O, birbirinden kesinlikle farkl olan
insan, hayvan ve cansz varhklar mutlak olarak bilseydi, onlarla olan iliki de
kesinlikle farkl olurdu. O halde, bir tek bilginin eitli nesnelerin bilgisi olmas

252-

700

mmkn deildir; nk kendisiyle iliki kurulan ey, eitli olduu gibi, iliki
de eitlidir ve bilinen eyle olan iliki, bilgi iin znl bir iliki olur. Byle
bir ey ise, yalnz benzerlikle birlikte olan okluu deil, okluu ve eitlilii
gerektirir; nk benzerler birbirlerinin yerini tutan eylerdir; oysa hayvan
bilmek, canszlar bilmenin yerini tutm ad gibi, beyaz bilmek te siyah
bilmenin yerini tutmaz. Dolaysyla bunlar birbirinden farkl iki eydir.
Ayrca bu trler, cinsler ve tmel ilintilerin sayca sonlar yoktur; bunlar
birbirlerinden farkl eylerdir. O halde eitli bilgiler nasl olur da bir tek bilgi
altnda toplanabilir ve bu bilgi de, hibir eklenti olmakszn, bilgili olann z
olabilir? Akl sahibi kiinin kendiliinden btn eitli cins ve trlerle ilikili
olan bilginin birliini imknsz grmedii halde, durumu gemi, gelecek ve u
an olmak zere, ayr eye blnebilen bir tek eyin bilgisinin birliini nasl
olup ta imknsz grebileceini keki bilebilseydim! Cinsler ve uzak trler arasndaki farkllk ve uzaklk/, zamann blnmesiyle blnebilen bir tek eyin
durumlar arasnda yer alan farkllktan daha byktr, nceki hususun oklu
u ve eitlilii gerektirmemesi halinde, nasl olur da sonraki husus byle bir
eyi gerektirebilir? Zamanlardaki farkllklarn cinsler ve trlerdeki farkllklar
dan baka olduu ve bunlardan kincisinin okluu ve eitlilii gerektirmedii
kesin kantla ortaya konunca, birincisi de bir eitlilii gerektirmez. Bu durum
bir eitlilii gerektirmediine gre, btn her eyi ezelde ve ebette {g em ite
ve g elecek te) sregelen bir tek bilgi ile kavramak mmkndr. Dolaysyla bu
husus bilen kimsenin znde bir deiiklii gerektirmez.
Derim ki :

701

Bu karklk yce Yaratcnn bilgisini, insann bilgisine benzetmekten ve bu iki


bilgiden birini teki ile karlatrmaktan kaynaklanmaktadr. nk insan, bireyleri
duyularla ve genel (tm el) varlklar ise akl ile kavrar. Kavramann nedeni ise, kavra
nan eyin kendisidir. Dolaysyla kavranan eylerin deimesiyle kavramann deimesi ve onlarn oalmasyla da kavramann oalmas konusunda / kuku yoktur.
G a z z 1 'nin huna^bilinenlerin ken disin e oran, sa ve sola sahip olan nesne
d ek i sa ve so l y n le r gibi, tz bakm ndan ken dileri ili k i o lm a yp , ili k iy e giren
nesnelerin oran trnden bir bilginin bulunm as m m kndr eklindeki yantna ge

lince, insan bilgisinin tabiatndan byle bir ey anlalamaz. Dolaysyla bu tartma,


safsataya dayal bir tartmadr.
G a z z 1'nin "filozoflardan, Allah'n tm elleri bildiin i s y le y e n kim selerin,
O'nun bilgisinde trlerin o k lu u n u m m kn grdkleri takdirde, p ekala bireylerin ve
bir tek bireyin e itli hallerinin o k lu u n u da mmkn grm eleri g e r e k ti i eklinde

702

[filozoflara kar] ikinci bir gr ileri srmesi de safsataya dayanmaktadr. nk


bireyleri bilmek, bir duyumlama ya da hayallemedir. Oysa tmelleri bilmek, aklla
kavramaktr. Bireylerin ya da onlarn durumlarnn yenilenmesi,/ kavramann dei
mesi ve oalmas olmak zere, iki eyi gerektirir. Trleri ve cinsleri bilmek ise, her
hangi bir deiiklii gerektirmez; nk onlar bilmek, deimezdir. Onlar, kendile
rini kuatan bilgide bir olurlar. Tmellik ve tikellik ancak okluk anlamnda birleir.
G a z z I 'nin "filozoflardan trlerin ve cinslerin e itli ve ayr olm alarn g e
rektiren herhangi bir o k lu k ve e itlilik olm akszn , cinsleri ve trleri k u atan basit

253

bir tek bilgiyi kabu l edenlerin, e itli bireyleri ve bir tek bireyin e itli durum larn
kuatan bir tek bilginin varlm da m m kn grm eleri gerekir" biimindeki sz,
"trleri ve cinsleri ku a ta n bir tek akln bulunm as halinde, e itli bireyleri ku atan

703

704

basit bir tek cinsin bulunm as gerekir" demeye benzer. Oysa byle bir ey samadr;
nk bilgi deyimi, onlar (Allah ve insan) iin ortaklaa olarak kullanlan bir deyimdir.
G a z z l'i'nin "trlerin ve cinslerin o k lu u bilgide de o k lu u gerektirir"
sz dorudur. te bu nedenledir ki, filozoflarn derinlemi olanlar, yce Allahm,
varlklar bilmesini/ ne tmel ne de tikel olarak nitelendirirler. nk bu hususlar
gerektiren bilgi, edilgin akldr ve nedenlidir. lk akl ise, salt fiildir ve nedendir.
Dolaysyla O'nun bilgisi, insann bilgisiyle karlatrlamaz. O nun bakasn bakas
olmas itibariyle kavramamas sonucu elde ettii bilgi, edilgin olmayan bir bilgidir:
O'nun bakasn kendi z olarak kavramas sonunda elde ettii bilgi de etkin bilgidir.
Onlarn grlerinin zeti udur: Onlar kantlar aracl yla Allah'n ancak ken
di zn kavrad sonucuna vannca, O 'nun znn zorunlu olarak akl olduunu ka
bul etmilerdir. Akl, akl olmas bakmndan, yok olan eyle deil, yalnzca var olan
eyle ilikili olduundan ve bizim bizzat aklla kavradmz varlklardan baka bir
varlk bulunmadna ilikin kant bulunduundan, Allah'n aklnn da bu varlklarla
ilikili olmas gerekir; nk O 'nun aklnn yoklukla ilikili olmas mmkn olmad
gibi, kendileriyle ilikili olabilecei baka trl varlklarn bulunmas da sz konusu
deildir. O'nun aklnn bu varlklarla ilikili olmas gerekseydi, ya bu iliki bizim
bilgimizin onlarla olan ilikisine benzer bir biimde olurdu, ya da /bu iliki bizim
bilgimizin onlarla ilikisinden daha stn bir biimde olurdu. Allah'n bilgisinin onlar
la olan ilikisinin, bizim bilgimizin onlarla olan ilikisine benzer bir biimde olmas
imknszdr. O halde O 'nun bilgisinin varlklarla olan ilikisinin daha stn bir biim
de ve bu varlklarn bizim bilgimizin ilikili olduu varlklarn varlndan daha yetkin
bir varla sahip olmas gerekir. nk doru bilgi, var olana uygun olan bilgidir.
Allah'n bilgisi bizim bilgimizden daha stn olduuna gre, Allah'n bilgisi var olan
nesneyle, bizim bilgimizin onunla ilikili olmasndan daha stn bir tarzda ilikilidir.
O halde, var olan nesnenin, daha stn ve daha aa olmak zere, iki varl bulun
maktadr. Daha stn olan varlk, daha aa olann nedenidir. Eski filozoflarn "yce
A llah varolan larn btndr; bu varlklar insanlarn h izm etin e sunan ve onlar yapan
O 'dur" eklindeki szlerinin anlam ite budur. Bu nedenle Sif nderleri "O'ndan
baka O y o k tu r " (O'ndan baka hakikat yoktur) demilerdir. Fakat btn bunlar

705

yalnzca/ bilgide derinlemi olanlarn bilebilecei eylerdir. Bunlarn yazlmalar


gerekmez ve insanlar da bunlara inanmakla ykml deillerdir. te bu nedenle bun
lar er' retinin iinde yer almamtr. Bunlar ehlinden gizlemek zulm olduu gibi,
yeri olmad halde, ortaya koyan kimse de zulmetmi olur. Bir tek nesnenin eitli
varlk derecelerine sahip olmas, nefsin durumundan renilen bir eydir.
tkinci itiraz yle ifade edilebilir: Sizin ilkelerinize gre, Allah'n, her ne
kadar deimeye urasa da, bu tikel nesneleri bilmesine engel olan nedir? Bu
trl bir deimenin Allah'ta sz konusu olmasnn imknsz olmadna niin
inanmyorsunuz? Szgelii, Mu'tezileden C e h m [b. S a f v n] O'nun son
radan olan nesneler konusundaki bilgilerinin yaratlm (hadis) olduunu be
nimsemi; sonraki K e r r m l e r ise, O'nun sonradan var olan nesnelerin
mahalli olduuna inanmlardr. E h l - i S n n e t ' i n (Ehl el - Hakk) byk

254.

bir ounluu da, bu gr yalnzca " deien in d e im ed e n yo k su n olam ayacan; d e im e d e n ve sonradan olan nesnelerden yo k su n olm ayan e y in ise
n cesiz o lm a yp , sonradan y a ra tlm oldu u n u " sylemek suretiyle inkr

etmilerdir. Size gelince, grnz udur; Alem ncesizdir ve deimeden yok


sun deildir. Dolaysyla deien bir ncesizin varlm dnebildiinize gre,
sizin bu inanca katlmanz iin hibir engel yoktur.
Eer "biz b yle bir e y i im k n sz grrz; nk A llah'n z n de sonra
dan ya ra tlm olan bilginin y a O 'nun tarafndan y a da bakas tarafndan yara
tlm olm as gerekir; g e r e k te bu bilginin O 'nun tarafndan y a ra tlm olm as,
im kn szd r; nk biz, d e iik li i g e rek tirec e i iin, n cesizd en sonradan

706

tjar olann kam ayacan , O 'nun etkin d e ilk e n / e tk in (f'il) olam ayacan
aklam ve alem in sonradan varln ele alrken, bu k o n u da kesin bir sonuca
varm tk ; te yandan Allah'n z n de ya ra tlm olan e y bakas tarafndan
m eydan a getirilseyd i, bu durum da nasl olu r da bakas O'nun zerinde e tk ili
olabilir ve O 'nun hallerinin bakas tarafndan zo ra k i olarak d e itirileb ilm esin e
y o l aacak bir b i im d e O'nu d e itiren olabilir?" denirse, deriz ki : Bu iki ola

707

slktan hi biri, sizin ilkelerinize gre, imknsz deildir, te yandan sizin


"ncesizden sonradan ya ra tlm bir nesnenin ftmasu'mfednszdr''eklindeki
sznz, bu tartm a srasnda geersiz klmtk. Size gre, ncesizden sonra
dan yaratlmlarn ilki olan bir yaratlm varln kmas imknsz olduu
halde, byle bir ey nasl mmkn olabilir? Bu imknszln koulu, onun
"ilk" olmasdr. Ancak sonradan yaratlm bu varlklarn sonsuzca uzayan
yaratlm nedenleri bulunmayp, bu varlklar devresel hareket araclyla gk
kresinin nefsi ve hayat olan ncesiz bir nesnede sona ermektedir. Gk kresi
nin nefsi, ncesiz olup, devresel hareket ondan kaynaklanmaktadr. Hareketin
her paras var olur ve yok olur; ondan sonras ise, mutlaka yeniden ortaya
kar. O halde, sonradan yaratlm varlklar, sizce ncesizden kmaktadr.
Fakat ncesizin durumlar birbirine benzediine gre, sonradan yaratlm
varlklarn srekli olarak ondan kmas da birbirine benzer. Szgelii, hareketin
durumlar birbirine benzemektedir; nk hareket, durumlar birbirine benzer
olan ncesizden km tr. Bylece ortaya kmaktadr ki, filozoflarn her
zmresi, uyumlu ve srekli bir biimde meydana gelmek kouluyla, sonradan
yaratlm olann ncesizden kabileceini kabul etmitir. O halde, sonradan
yaratlm bilgiler de byle olsun!
kinci olasla gelince, bu, Allah'taki bu bilginin bakasndan kmasdr.
Bununla ilgili olarak deriz ki ; Sizce byle bir ey/ niin imknsz olsun? Bura
da ancak husus sz konusudur: Birincisi, deimedir. Biz daha nce sizin
ilkenize gre, byle bir eyin zorunlu olduunu aklamtk. kincisi, bakas
nn bir bakasnn deimesinin nedeni olmasdr. Byle bir ey sizce imknsz
deildir. O halde, bir eyin sonradan yaratlmas, onu bilmenin yaratlmasnn
nedeni olsun! Szgelii, siz bu konuda yle diyorsunuz: Renkli bir nesnenin
gzbebeinin nnde belirmesi, o nesnenin grntsnn gzbebei ile bakan
kimse arasndaki berrak havaaracyla gzbebeinin saydam tabakas zerinde
izlenim brakmasnn nedenidir. Dolaysyla cansz bir varln, gzbebei ze
rinde suretin izlenim brakmasnn (ki grmenin anlam da budur) nedeni ol

255-

708

mas halinde, sonradan yaratlm olanlarn var oluunun, lk lke'nin onlar


hakkndaki bilgisinin meydana gelmesinin nedeni olmas niin imknsz olsun?
Grme yetisi, kavramaya yatkn olduuna ve renkli nesnenin, engellerin kalk
masyla birlikte, meydana gelmesi, kavramann meydana gelmesinin bir nedeni
olduuna gre, sizce ilk lke'nin z de bilgiyi kabul etmeye yatkn olsun ve bu
sonradan yaratlm varln var olmasyla kuvveden fiile ksn! Eer burada
ncesizin deimesi sz konusu ise, sizce deien ncesizin varl zaten im kn
sz deildir. Eer byle bir eyin zorunlu varlk iin imknsz olduunu ileri
srerseniz, bu durum da sizin, daha nce de getii gibi, neden ve nedenliler
zincirinin kesintiye uramas dnda, zorunlu varlk iin bir kantnz olamaz.
Biz daha nce zincirleme gidiin sona ermesinin deien bir ncesizle mmkn
olduunu aklamtk.
Byle bir eyi ieren nc husus, ncesizin bakasyla deiebilir oyna
dr. Byle bir ey bakasn buyruk altna almaya ve ona hkmetmeye benzer.
Bu konuda yle denebilir: Sizce byle bir ey niin imknsz olsun?
Baka bir deyile, ncesizin bir takm araclarla sonradan yaratlm nesnelerin
var oluunun nedeni; sonradan yaratlm nesnelerin varoluu da, araclarla da
olsa, sanki bilginin kendisine ulamasnn nedeni imi gibi, ncesizin onlar hakkndaki bilgisinin var oluunun nedeni olmas niin imknsz olsun? Sizin,
" byle bir e y , bakasn bu yru k altna alm aya b e n ze r sznze gelince, var
sn dediiniz gibi olsun! Aslnda bu, sizin ilkenize de uygundur; nk sizce, bir
ey Allah'tan zorunlu ve doal olarak kar/ ve Allah'n byle bir eyi yerine
getirmeme gc yoktur. Bu da yine bir trl buyruk altna almaya benzer ve
O'nun kendisinden kan ey konusunda zorunlu bir durumda olduuna iaret
eder. Eer " byle bir e y bir zo ru n lu lu k sonucu d e ild ir; nk O 'nun y e tk in
lii btn nesnelerin k ayn a olm asnda y a ta r denirse, byle bir ey buyruk
altna almak deildir; nk Onun yetkinlii btn nesneleri bilmekte yatar.
Eer her yaratlm eyle birlikte bulunan bir bilginin bizde meydana geldiini
sylersek,bu bilgi bir eksiklik ve buyruk altna girme anlamna gelmeyip, bizim
iin bir yetkinlii ifade eder. O halde, Allah iin de durum byle olsun!
Derim ki :

709

Sorunun kendisine ilikin olmayp, yalnzca filozoflarn grlerine ilikin olan


ilk tartm ann z konusunda yle denebilir; Sizin ilkelerinize gre, sonradan olan
eylerin iinde bulunduu bir ncesiz vardr ki, o da gk kresidir. O halde ilk nce
sizin sonradan olanlara mahal olmasn nasl inkr edebilirsiniz? E 'a r 1 e r byle
bir eyi, ancak onlarca sonradan var olanlann iinde bulunduu hereyin yaratlm
olmasndan tr, inkr etmilerdir. Aslnda bu, cedele dayal bir tartmadr. nk
sonradan yaratlm varlklardan bazlar ncesizde bulunmazlar ve iinde bulunduk
lar mahallin tzn deitirirler. Onlardan bazlar ise ncesizde bulunurlar ve hare
ketli cismin mekandaki hareketi, effaflk ve aydnlk gibi, kenderini tayann tzn deitirmezler./ Ayn ekilde ncesizin de kendisinde asla hareket ve yenilenmeler
bulunmayan ve cisim de olmayan bir tr ile kendisinde baz hareketler bulunan ve
gk cisimleri gibi bir cisim olan bir baka tr bulunmaktadr. Filozoflarn gerekli
grm olduklan bu ayrm yapld takdirde, bu tartm a geersiz bir tatrm a olur;

-256-

710

711

nk burada sz konusu olan yalnzca cisim olmayan ncesizdir. G a z z 1, filozoflann bu tartmasm ortaya koyduktan sonra, onlarm bu konudaki yantlann da
sz konusu eder. Bunu zet olarak yle ifade edebiliriz: Filozoflar, ncesizin, yalnz
ca kendisindeki sonradan yaratlm bilginin, onun znden ya da bakasndan kay
naklanmas gerekeceinden, yaratlm bir bilgiye sahip olmasn imknsz grmler
dir. Eer bu yaratlm bilgi onun znden kaynaklansayd, ncesizden yaratlm bir
nesne km olurdu. Oysa onlarn ilkelerine gre, ncesizden yaratlm bir ey k
maz. Dolaysyla G a z z 1, gk kresinin ncesiz olduunu ve yaratlm varlklarn
da ondan ktn kabul ettikleri iin, filozoflarn, "ncesizden ya ra tlm e y
k m a z eklindeki szlerine kar kmaktadr.
Filozoflar kendilerini byle bir durumdan yle kurtarrlar: Yaratlm eyin
salt ncesizden deil,/ ancak tznde ncesiz, fakat hareketlerinde yaratlm bir ey
den, yani gk cisminden kmas mmkndr. te bu nedenledir ki, onlarca, gk
cismi gerekte salt ncesizle salt yaratlm arasnda bir arac durumuna konm utur;
nk o, bir bakmdan, ncesiz; bir bakmdan da, yaratlmtr. Filozoflara gre, bu
arac, gn devresel hareketidir; nk bu hareket, onlarca, trde ncesiz, paralar
bakmndan ise yaratlmtr. Dolaysyla o, ncesiz olmas bakmndan, ncesizden
km tr; yaratlm olan paralar bakmndan ise, onlardan sonsuz sayda yaratlm
eyler kmtr. Filozoflar, kendisi cisim olmad, sonradan yaratlm varlklarda
ancak cisimde bulunaca iin lk tike'de sonradan yaratlm eylerin varln red
detmilerdir; nk alclk, onlarca, ancak cisimde bulunan bir niteliktir. Oysa mad
deden arnm olan ey alc deildir.
Filozoflarn, lk Neden in nedenli olmayaca, eklindeki kantlarnn ikinci
blmne ilikin tartm ann/ z udur: ncesizin bilgisinin insann bilgisine benze
mesi, yani bilinenlerin Onun bilgisinin nedeni olmas ve onlarn oluumunun da onlar
hakkndaki bilgisinin oluumunun nedeni olmas mmkndr. Nitekim grlen nesne
ler, grme duyusuyla alglamann; akdedilir nesneler ise akln kavramasnn nedenidir.
Bu durumda Allahn bilgisi, onlan yaratmasnn nedeni olmayp, var olan nesneleri
meydana getirmesi ve yaratmas, onlan kavramasnn nedeni olacaktr. Oysa filozofla
ra gre, O'nun bilgisi bizim bilgimizle karlatrlamaz; nk bizim bilgimiz varlk
larn eseri; O'nun bilgisi ise onlarn nedenidir, ncesiz bilginin yaratlm bilgi eklin
de olmas doru deildir. Byle bir eye inanan kimse, Tanr'y ncesiz bir insan; in
san da var olup, yok olan bir Tann olarak dnm olur. Ksaca, lk lke'nin bilgi
siyle ilgili hususlarn, insann bilgisiyle ilgili hususlann tam karsnda yer aldndan
daha nce sz etmitik. Baka bir deyile, Onun bilgisi varlklar meydana getirir;
varlklar O'nun bilgisini deil...

257

712

ONDRDNC

TARTIMA

FLO ZO FLARIN, GGN, DEVRESEL HAREKETLER


LE ALLAH'A BOYUN ECEN BR CANLI VARLIK
O LD U U N U KANITLAMA K O NUSUNDAK
YETERSZLKLER

G a z z 1 1 der ki:

713

714

Filozoflar derler ki: Gk canldr; onun, gn cismine oran, bizim


nefslerimizin bedenlerimize oranna benzeyen bir nefsi vardr. Nasl ki bizim
bedenlerimiz nefsin hareket ettirmesiyle amalarna doru iradeli olarak hare
ket ederlerse, gkler de byle hareket ederler; gklerin znl hareketlerindeki
amac, aada szn edeceimiz gibi, alemlerin Rabbine kulluk etmektir.
Onlarn bu konudaki grleri inkar mmkn olmayan bir eydir. Biz
onun imknsz olduunu iddia edemeyiz; nk Allah her cisimde hayat yarat
ma kudretine sahiptir. Cismin ne bykl, ne de yuvarlakl, diri olmasna
engeldir; nk zel bir biime sahip olmak hayatn koulu deildir. Nitekim
canl varlklar eitli biimlere sahip olmalarna ramen, hayat kabul etmede
ortaktrlar./ Fakat biz onlarn byle bir eyi akl kanta dayanarak bilemeye
ceklerini iddia ederiz. Eer bu doru ise, bunu ancak Allah'tan gelen bir ilham
ya da vahiy araclyla peygamberier bilirler. Dolaysyla akln kant byle bir
eyi ortaya koyamaz. Aslnda kant bulunduu ve geerli olduu takdirde, by
le bir eyi kantla bilmek imknsz deildir. Fakat biz deriz ki: Onlarn kant
diye ileri srdkleri, sandan baka bir ey ifade etmeyip, kesinlikleri asla sz
konusu deildir.
Filozoflar bu konudaki tasarmlaryla ilgili olarak yle derler: Gk hare
ketlidir; bu ncl duyularla elde edilen bir ncldr. Her hareketli cismin bir
hareket ettiricisi vardr; bu ise akUbir ncldr; nk dsim , cisim olduu iin
hareketli olsayd, her dsim hareketli olurdu. Her hareket ettirici ise, ya tan
aaya doru hareketindeki tabiat ve kudretle birlikte canh varln hareketin
deki irade gibi, hareketlinin znden kaynaklanr; ya da hareket ettirici darda
olduu halde tan yukarya atlmas gibi, zoraki olarak hareket ettirir, zn
deki bir kavramdan (nedenden) trii hareket eden her ey, ya hareketin bilind n d e deildir ve biz buna tan aaya doru hareketi gibi, " ta b ia t " adn veri
riz; ya da bu hareketin bilincindedir ve biz buna da " ird ve n e fs n adn
veririz. Dolaysyla hareket, olumsuzluk ve olumluluk arasnda dnen bu kstl
blmlemelere g r e j ya zorakidir, ya tabiidir, ya da iradidir, tki olashk geer
siz olursa ncs gereklemi olur. Gn hareketi zoraki olamaz; nk
zoraki hareket ettiren ey, ya irade ile veya zoraki olarak hareket eden bir ba
ka dsim dir ve bu durum zorunlu olarak sonunda bir iradede sona erer; gk dssimlerinin irade ile hareket ettiinin kabul edilmesi halinde de, amaca ulalm
olur. Bu durumda, sonunda iradeyi kabul etmek gerektiine gre, zoraki hare
ketleri kabul etmenin ne yarar vardr? te yandan onun zoraki olarak hareket
ettii ve dorudan doruya Allah tarafndan hareket ettirildii sylenebilir.

2S9-

Oysa byle bir ey imknszdr; nk eer o, cisim olmas bakmmdan, kendi


sinin yaratcs olan Allah tarafndan hareket ettirilirse, her cismin hareketli ol
mas zorunludur. O halde, bu hareketin, cisimlerin birbirinden ayrdedilmelerini
salayan zel bir nitelie sahip olmas gerekir. Bu zel nitelik te, ya iradi ya da
tabii bir yakn hareket ettiricidir. Allahn onu iradeyle hareket ettirdii syle
nemez; nk Allah'n iradesi btn cisimlere ayn lde uygun der. O
halde, niin bu cisim zellikle hazrlkh olup, Allah bakasn deil de, onu
hareket ettirsin? Byle bir ey dnlemez; nk byle bir ey, alemin
yaratlml tartmas ele alnrken getii gibi, imknszdr. Bu cisimde
hareket ilkesi olan bir nitelik bulunmas gerektii ortaya konunca, zoraki
hareketi bir varsaym olarak ileri sren birinci olaslk geersiz olur. Bylece
geriye bu hareketin tabii hareket olduunu sylemek kalmaktadr ki,bu da
mmkn deildir; nk tabiat yalnz bana hareketin nedeni jlamaz; zira
hareket bir mekandan uzaklap, bir baka mekan istemek anlamna gelir./
Dolaysyla iimin iinde bulunduu mekan kendisine uygun ise, oradan
hareket etmez. te bundan dolay hava ile dolu olan tulum su zerinde hareket
etmez; suya daldrldnda ise, su yzne doru hareket eder; bylece o,
kendisine uygun olan yeri bulmu; hareketsiz kalm ve tabiat sreklilik ka
zanmtr. Fakat o, kendisine uygun olmayan baka bir yere iletildiinde,
suyun ortasndan havann bulunduu yere doru uzaklamas gibi, oradan
kendisine uygun olan yere uzaklar. Devresel hareketin doal olmas dn
lemez; nk terketmesi dnlebilen her duruma ve her yere o geri dner.
Tabii olarak kendisinden uzaklalm olan mekan ise, tabii olarak istenen
mekan olamaz. te bundan dolaydr ki, hava ile dolu olan tulum, suyun iine
ynelmedii gibi, ta ta yerde skuna erdikten sonra ondan ayrlp, havaya
doru uzaklamaz. Bylece geriye iradeli hareketle ilgili nc olaslk kal
maktadr.

715

Derim ki:
Bu konuda G a z z 11' nin ortaya att "her h areketli ya k en d i z yle ya da
dardan bir cisim araclyla h a rek et ed er -ite zoraki d en en e y de 6udur-" hususu

716

apak olarak bilinmektedir. Kendi zyle hareket eden her eyin hareket ettiricisinin
hareketli olan eyden bakas olmamas hususu ise, apak olarak (kendiliinden) bi
linen bir ey olmayp, yaygn (m ehur) bir anlaytr. Filozoflar, kendi zyle hare
ket eden her hareketlinin kendisinde bulunan ve hareketliden baka olan bir hareket
ettiriciye sahip olduuna, kendiliinden bilinen baka bir takm ncllerle/ baka bir
takm kantlarn sonular olan nclleri kullanmak suretiyle kant getirmek zorunda
kalmlardr. Bu husus, filozoflarn kitaplarndan anlalabilir. Ayn ekilde kendi
dndan bir hareket ettirici araclyla hareket eden her hareketlinin kendiliinden
hareketli bir eyde son bulmas da kendiliinden bilinemez. te burada kendiliinden
bilinen ncller olarak ortaya konan eyler, sonular ve kendiliinden bilinen ncl
ler olmak zere_, iki farkl tre ayrlrlar. Dardan bir cisim araclyla olmakszn,
kendiliinden hareketli olan nesnenin ya tz ve tabiat dolaysyla ya da kendisinde
ki bir ilkeden tr hareketli olmas ve onun dardan kendisine bitiik olan, fakat
duyumlanamayan ve dokunulamayan, yani cisim olmayan bir ey araclyla hareket

260 -

717

edemeyecei apak olarak bilinmektedir. Bu hususta siz bir aklama zorunluunun


bulunduunu dnmektesiniz. yle ki: Eer durum byle olsayd, atein yukar
doru hareketi topraa nazaran daha uygun olmazd; durumun byle olduu kendi
liinden bilinmektedir. Bir nesnenin kendi tz ve tabiat ile hareket etm eane gelin
ce bu husus bazan hareket eden, bazan da skun halinde bulunan nesnelerde aka
grlmektedir: nk tabiat dolaysyla hareket edenin iki zt eyi yapmas mmkn
deildir Srekli hareketli olduunu algladmz nesneler iin, kant gereklidir./ Yine
bu konuda G a z z l nin ortaya att "zyle hareket eden nesne ken d isin d ek i
bir ilke araclyla h areket ed er ki, bu ilke de y a ta b ia t ya da nefs ve sem e gc
(ih tiyr) adn alr" hususu, zyle hareketli bir nesnenin bulunmad aka ortaya
konduu takdirde, dorudur. G a z z 1 V nin, onun znn kendisindeki tabiat ad
verilen bir ilke araclyla hareket ettii; ancak kendisine uygun olmayan bir mekan
da bulunduu takdirde, z dolaysyla hareket etmeyip, kendisine uygun olan me
kana doru hareket ettii ve orada skun haline getii, eklindeki gr de doru
dur. Yine G a z z 1Vnin bu konuda ortaya att "daire b iim in d e h areket eden n es
nenin ne btnyle ne de paralaryla birinden te k in e in tikal e d e b ilece i kendisine

718

uygun olm ayan y a da uygun olan bir m ekana sahip o lm a d " eklindeki grne ge
lince^ bu, hemen hemen kendiliinden apak olan, kabullenilmesi kolay olan bir
nerme niteliindedir./ G a z z l 'i bu konuda kendi gr ve aklamasndan bir l
de sz etmitir, tte bundan dolaydr ki, biz tabiattan onun burada ortaya koy
duu anlam anladmz takdirde, onun (daire eklinde hareket eden nesnenin) tabi
at dolaysyla hareketli olmamas gerekir. Yine G a z z 1 Vnin ileri srd "onun
ta b ia t araclyla h a rek et e tm e d i i takdirde, ya nefs y a da nefse b en zer bir y e tiy le
hareket e i" eklindeki grne gelince, aka anlalmaktadr ki, gk cisimle

719

rindeki nefse ancak ortaklaa olarak nefs ad verilir. Filozoflar ou kez tabiat adn
akl bir fiili, yani akl nesnelerde bulunan tertip ve dzene uygun olan bir fiili izleyen
her gce verirler; fakat onlar g byle bir gce sahip olmaktan yce tutarlar; nk
onlarca gk btn varlklar yneten gc verendir. G a z z 1 'nin burada eski filo
zoflardan aktard bu gr, cedele dayanan bir grtr; nk o, bir bakmdan ka
ntn bir sonucu olan eylerden ounun kendiliinden bilindiini dnm; bir bakmdan da kart olmayan eyleri kartm gibi grmtr./ Yine bu gr, nclle
rinin kabul edilebilir ve yaygn ncller olmas dolaysyla da, cedele dayaldr. Gk
cisminin nefs sahibi bir cisim olduunu aklayan bu yntem b n S n ' nm ynte
midir. Eski filozoflarn ise, t b n S n ' nm bu ynteminden daha gvenilir ve daha
ak olan bir yntemleri vardr.
G a z z 1 1, itiraz ederek der ki:
Biz, sizin grnzn dnda yanllna kant bulunmayan olaslk
kabul edebiliriz. Birincisi, gn hareketinin, onun srekli olarak daire biim
inde hareket etmesini irade eden baka bir cismin zorlamasyla meydana
geldiini^ hareket ettiren bu cismin, ne kre ne de evreleyen yzey olduu
iin, gk olamayacan kabul etmektir. Buna gre, onlarn "gn h areketi
iradidir ve gk canl bir varlktr" eklindeki szleri yanltr. Dolaysyla bizim
szn ettiimiz husus mmkndr, bunu reddetmek dayanaksz bir inkardan
ibarettir.

261

Derim ki
720

Bu yanltr; nk onlara gre, gn dnda/ bir baka cismin bulunmad


ve onun iinde de byle bir eyin olamayaca aka ortaya konm utur. Eer bu dsim g hareket ettirmi olsayd, kendisinin de hareket etmesi gerekir ve sorun
zmlenmeden kalrd.
[G a z z i 1 der ki:]
kincisi sz konusu hareketin zoraki bir hareket ve ilkesinin de Allah'n
iradesi olduunu kabul etmektir. nk biz, cismin aaya doru hareketinin
de zoraki olup, Allah'n onda hareketi yaratmas suretiyle meydana geldiini
syleriz. Canl olmayan cisimlerin hareketleri hakknda da ayn ey sylenebi
lir. Bylece geriye onlarn (filozoflarn ) byle bir eyi imknsz grp, btn
teki cim ler de cisim olmakta ortak olduklar halde, iradenin niin yalnzca
bu cismi ayrdettii sorusunu ortaya atmalar kalmaktadr. Biz
daha nce
ncesiz iradenin, tabiat dolaysyla bir eyi benzerinden ayrdvitme zelliine
sahip olduunu ve filozoflarn, devresel hareketin ynnn, kutbun ve noktann
yerinin belirlenmesinde bu nitelikte bir sfatn bulunmasn kabul etmek
zorunda kaldklarn aklamtk. Dolaysyla biz bunlar yeniden sz konusu
etmeyeceiz. Ksaca, cismin, herhangi bir nitelikle ayrdedilmeksizin, kendisine
iradenin ilimesi suretiyle ayrdedilmesi konusunda imknsz grdkleri husus,
aslnda bu nitelikle ayrdedilmesine ilikin olarak kendilerine kar kullanlabi
lir; nk biz, "gn cism i, kendisini, k en dileri de cisim olan o t ^ i cisim lerden
ayran bu n itelik le niin a y rd e d ilm itir? " sorusunu ve dolaysyla "bakasnda
m eydan a g elm eyen e y niin g k cism inde m eydan a g e lm itir? " sorusunu
sorarz. Eer bunun nedeninin bir baka sfat olduu kabul edilirse, ayn soru
teki sfat hakknda da yneltilebilir ve sonsuzca zincirleme bir gidi ortaya
kar,/ Bylece onlar, sonunda, irade konusunda dayanaksz bir yargda bu
lunmak ve ilkeler arasnda bir eyi benzerinden ayrdedip, bir sfatla benzerin
den ayran bir eyin bulunduunu kabul etmek zorunda kalrlar.

721

Derim k i :
Tan kendisinde yaratlm bir nitelikle aa doru, atein ise yukarya doru
hareket etmesi ve bu iki sfatn birbirine zt olmas, kendiliinden bilinen bir husustur^
aksini iddia etmek aptallktan baka bir ey deildir. Bundan da daha aptalcas, nce
siz iradenin bu nesnelerde, herhangi bir etkisi olmakszn, srekli bir hareket meydana
getirdii ve bu hareketin de onun tabiatnda yer almayp, kendisine zoraki adnn ve
rildii iddiasnda bulunmaktr; nk byle olsayd, nesnelerin ne herhani bir tabia
t, ne herhangi bir hareketi ne de herhangi bir tanm bulunurdu. Zira kendiliinden
bilinmektedir ki^ nesnelerin tabiatlar ve tanmlar ancak fiillerinin farkl olmas dola
ysyla deiiklie urar. Nitekim cisim iin zoraki olan her hareketin ancak dar
daki bir cisim araclyla meydana geldii de kendiliinden bilinmektedir. O halde,
byle bir grn hibir anlam yoktur.
G a z z 1 1' nin "var olan bir nesneden kan fiilin ze l bir n itelii gerek tird i i722

ni dnm ek, bu n itelik le ilgili olarak niin k en d i cinsinden bir baka e y i d e il d e ,/


zellik le var olan bu n esn eyi belirledii sorusunun z m len m ed en kalm asna y o l a-

262 -

m aktadr" szn u ekilde rneklemek mmkndr: Yer ve ate cisim olmakta


ortaktrirar; dolaysyla "bunlar cisim olm aya ek len m i bir n itelik le a yrlm la rd r

diyen kimseye u soruyu sormak gerekir: Niin atein nitelii atei, yerin nitelii de
yeri belirleyip, bunun tersi olmamtr? Asimda bu, sfatlarn kendilerinin iinde bu
lunduklar zel bir konusu (mevz ) olduunu kabul etmeyip, her niteliin her nitele
nen eyde bulunmasn mmkn grenlerin grdr. Byle bir eyi syleyen de,
yine tanm, konularn farkhin ve bunlarn zel niteliklerle belirlenmesini-ki bu,
var olan nesnelerin zel niteliklerle belirlenmesinin ilk nedenidir- inkar etmektedir.
te bu gr er'f ve akl hikmeti, ksaca, akl geersiz klmaya alan E 'a r l e ri n
dayandklar ilkelerden biridir.
G a z z l f der ki:
723

724

ncs ise, gn, hareketin ilkesi olan bir nitelikle belirlenmi olduunu kabul etm ektir./ Nitekim filozoflar, tan aa doru hareketinde buna
inanrlar; ancak sen, tan hareketinin ilkesini bildiin halde, gn hareket il
kesinin bilincinde deilsin. Filozoflarn, "tabiat d o la ysyla istenen e y , k e n d i
sinden ta b ia t d o la ysyla kalan ey d e ild ir" szleri, konuyu kartrm aktadr;
nk onlarca burada saysal bir stnlk olmayp, cisim de birdir, devresel ha
reket te birdir. Dolaysyla ne cismin ne de hareketin fiilen bir paras bulun
maktadr. Bunlar ancak kuruntu yetisinde blnrler. Bu hareket ne mekan
istemek ne de mekandan kamak iindir. Dolaysyla Allah, znde devresel
hareketi gerektiren bir kavram (neden) bulunan bir cisim yaratabilir. Bu durum
da da hareketin kendisi bu kavram (nedeni) gerektirir; bu kavramn gerektiricisi mekariin istenmesi deildir; nk [bu kavramn gerektiricisi mekann isten
mesi olduu takdirde], hareket bu mekana ulamak amacn gdecektir.
Sizin, "her hareket, y a bir m ekan istem ek , y a da ondan k a m a k am acn
tar' szn sylemeniz gerekiyorsa, bununla siz, sanki mekan istemeyi tabia
tn bir gerei saymakta ve hareketi, kendisi iin amalanm bir ey olarak deil,
mekana ileten bir vesile olarak grmektesiniz. Oysa biz deriz ki: Mekanm isten
mesi deil, hareketin, gerektiricinin kendisi olmas uzak bir olaslk deildir.
Byle bir eyi imknsz klan nedir? O halde, aka anlalmaktadr ki, onla
rn szn ettikleri hususun bir baka olaslktan daha stn olduu sanld
takdirde, bu baka olasln kesinlikle ortadan kalkmas gerekmez. Dolaysyla
gn canl bir varlk olduuna kesinlikle hkmetmek, dayana bulunmayan
salt bir iddiadan ibarettir./
Derim ki:
Onlarn "bu hareket, to p ra k ta ve a te te k i tabii gce b en zeyen tabii bir g
de ild ir ' szleri dorudur. Bu husus onlarn u szlerinden aka anlalmaktadr;

Bu gj varii onun sayesinde sz konusu olan cisme uygun mekan arzular. Her me
kann kendisine uygun olduu gk cismi ise, byle bir gle hareket etmez. Bu nedenle
filozoflar^ bu gce ne ar ne de hafif demilerdir. Bu gcn kavramaya dayanmas ya
da dayanmamas, eer kavramaya dayanyorsa, hangi tr bir kavramaya dayand e
itli ekillerde aklanmtr.
z e t olarak bu hususta yle diyebiliriz: "Gn h areket ettiricisi, g k sel o lm a
yan baka bir cisim dir" eklindeki ilk varsaymn geersizlii ya apaktr, ya da apa

263 *

725

726

kla yakndr. nk bu cismin gk cismini daire eklinde hareket ettirmesi, kendisi


kendiliinden hareket eden bir ey olmakszn, mmkn deildir. Bylece sen, sanki
gk cismini, bir insan ya da bir melein doudan batya hareket ettirdiini sylemektesin./ Eer durum byle olsayd, bu nefs sahibi olan cisim ya alemin dnda ya da
iinde olurdu. Onun alemin dnda olmas imknszdr; nk alemin dnda, bir
ok yerde de akland ^ b i, ne bo ne de dolu bir mekan bulunmaktadr. Ayn e
kilde bu cismin, gk cismini hareket ettirmesi halinde, skun halinde bulunan bir
cisme dayanmas ve bu skun halindeki cismin de bir baka cisme dayanmas ve bu
durumun sonsuzca uzamas gerekir. Yine onun alemin iinde bulunmas da imknsz
dr; nk byle olsayd, duyularla kavranrd; zira alemin iindeki her cisim duyular
la alglanr. Dolaysyla bu cisim de kendisini dndrenin dnda kendisini tayan bir
baka cisme m uhta olurdu; ya da kendisini dndren, ayn zamanda kendisini ta
yan olur ve tayan da baka bir tayana m uhta olurdu. Ayrca hareket ettiren nefs
sahibi cisimlerin saysnn da gk cimlerinin hareketlerinin says nca olmas gerekir
di. Yine bu cisimlerin ya drt unsurdan m bileik olduklar sorusu sorulur; ancak bu
durumda onlarn var olup, yok olmalar sz konusudur; ya da onlarn basit mi olduk
lar sorulur ancak bu durumda da onlarn tabiatlarnn ne olduunun ortaya konmas
gerekir./ Btn bunlar, zellikle basit cisimlerin tabiatlarna vakf olan ve saylar ile
onlardan bileik cisimlerin trlerini bilen bir kimse iin imknszdr. Burada bununla
uramann bir anlam yoktur; aslnda bir ok yerde bu hareketin zoraki olmad
kesinlikle kantlanmtr; nk bu hareket, btn hareketlerin ilkesi olup, onun vas
tasyla btn varlklara* hareketler bir yana, canllk (h a y t) ta verilir.
"Yce A llah onu, k en disin de h a reketi salayan bir g yaratm akszn , h a rek et
e ttir ir eklindeki ikinci varsaym da insann anlayndan ok uzak olan irkin bir
grtr. Bu varsaym, 'yce A llah bu dnyada bulunan her eyi, ken dilerin e brn
m ek su retiyle, h arekete geirir; insann kavram o ld u u n eden ler ve neden liler g e e r
sizdir; insan, k en disin de A llah'n ya ra tm o ld u u bir n itelik ten tr, insan deildir;
btn te k i varlklarda da du ru m b y le d ir" szne benzer. Bunu inkar etmek, akledi-

727

lirlerin de inkar anlamna gelir; nk akl, nesneleri, ancak nedenleri asndan, kav
rar. Bu sz, eski filozoflardan R e v k i l e r i n (Stoallarn) "yce A llah her e y d e
m e v c u ttu r ^ ^ eklindeki szlerine benzer. Biz onlarla konuyu, nedenler ve eserlerin
inkarn ele alrken, tartacaz./
Tabiata ilikin olan nc varsaym ise, gn hareketinin bir nefs vastasyla
deil^ kendisinde tabiatyla ayn ey ve znl bir nitelik olan bir g araclyla
meydana geldiini kabul etmektir. Buna gre, flczoflann, bunun inkar konusundaki
kantlar geersizdir; nk onlar kantlarn, "gn h areketi tabii olsayd, onun tabii
h areketiyle arzulanan m ekanla k en disin den kalan m ekan ayn olu rdu ." temeline
dayandrmlardr: zira gn her paras, hareketi daire biiminde olduundan, ken
disinden ayrlarak, hareket etmi olduu yerlere doru hareket eder. Bununla birlikte,
tabii hareket vastasyla kendisinden uzaHlalan mekan, arzulanan mekandan baka78.

J. von Arnim, S to ico ru m veteru m fragm enta, (Leipzig 1905 - 1924, 4 cilt), c.
II, 637.Seneca'dan ahnt olan bu parada "bizi de iine alan btn evren birdir
ve T ann'dr" denmektedir. Themistius'tan aktarlan bir baka parada ise (c. I,
158) yle denmektedir; "Stoallara gre, Tanr her tze yaylmtr; O, lemin
bir blmnde akl, bir baka blmnde ise nefs, tabiat ya da bileikliktir".

264 -

728

729

dr, nk kendinden hareket edilen mekan ilintili bir mekan; kendisine doru ha
reket edilen mekan ise, kendisinde skun halinde bulunulan tabii mekandr. Oysa bu,
onlar kendi ilkelerine uygun olarak gn paralarnn, nesneler iin bir ok hareket
lerinin bulunduunu kabul ettikleri iin, geersiz bir varsaymdr; nk onlar, devresel hareketin bir olduunu ve kendisiyle hareketli olan cismin de yine bir olduunu
sylerler. Dolaysyla hareketli nesne dn hareketiyle hibir mekan arzulamaz.
Buna gre, gkte hareketlinin hareketin kendisini istemesine neden olan bir kavramn
yaratlmas ve bu kavramn da nefs olmayp, tabiat olmas mmkndr.
Filozoflar iin bu durumdan kurtulmann yolu udur: Onlarn bu szleri, an
cak "yldzlarn yerlerin i de itirm elerin in , tabiatla h a rek et edenlerin m ekanlarn
d e itirm elerin e b e n zeyen tabii bir h a rek etten ileri g e ld i in i iddia eden kimseler
iindir./ Aslnda onlarn gerek grleri udur; Devresel hareketle hareket eden nes
ne hibir mekan arzulamaz; ancak devresel hareketin kendisini arzular. te bu,.durumda olan eyin hareket ettiricisi, tabiat olmayp, zorunlu olarak nefstir; jifk.
hareketin ancak aklda bir varl vardr; zira nefsin dmda yalnzca hareketli ^ ^ n e
bulunur ve hareketli nesnede de varl srekli olmayan bir hareket paras yei- alr.
Hareket olmas dolaysyla harekete doru hareket eden ey, bu hareketi zorunlu
olarak arzular; hareketi arzulayan ise, onu zorunlu olarak dnr (tasavvur eder).
te bUj gk cisimlerinin akl ve istek sahibi olduklarn aka ortaya koyan
hususlardan biridir; bu durum, ayrca, eitli yerlerde de aka grlebihr. Bu
durum un ortaya konduu yerlerden birinde [yle denmektedir]: Kresel cisimler
den bir hareketlinin ayn anda birbirine kart, yani batya ve douya doru, iki
hareketle hareket ettiini gryoruz. Bu, tabiat araclyla meydana gelebilecek bir
ey deildir; nk tabiat araclyla hareketli olan ey, yalnzca bir tek hareketle
hareket eder.
Daha nce biz, filozoflarn, gn akl sahibi olduuna inanmalarna neden
olan hususlardan sz etmitik. Bunlarn en a udur; Filozoflara gre, gn hare
ket ettiricisinin maddeden arnm bir akl olduu aka ortaya knca, onun, g,
ancak akledilir ve dnlr olmas bakmndan, hareket ettirmesi gerekir./ Durum
byle olunca, kendisnden hareket edilen ey, zorunlu olarak akl sahibidir ve d
nen varhktr (m u tasavvir). Bu da yine gn hareketinin bu dnyadaki nesnelerin var
lnn veya bu nesnelerin korunmasnn bir koulu olmasndan aka anlalabilir.
Byle bir eyin rastgele meydana gelmesi mmkn deildir. Fakat bu hususlar burada
ancak bilgi verici ve doyurucu bir biimde aklanabilir.

730

ONBENC

TARTIMA

FLOZOFLARIN, G HAREKET ETTREN AMALA


LGL OLARAK SYLEDKLERNN GEERSZL

731

732

G a z z 1 1 der ki:
Filozoflar, gn, hareketi ile Allah'a boyun een ve O'na yaknlaan
canl bir varhk olduunu sylerler; nk her iradeli hareket bir amaca ynelik
tir; zira fiil ve hareketin canh bir varlktan kmas, bu varlk fiili ilemeyi ilememeye ye tutm adka, dnlemez. Fiili ilemekle ilememek eit olduu
takdirde ise, herhagi bir fiilin ilenmesi dnlemez.
Ayrca, Allah'a yaklamak, O'nun honutluunu istemek ve O'nun ga
zabndan kanmak anlamna gelmez; nk yce Allah, gazaba ve honutlua
sahip olmayacak kadar kutsaldr. Bu szlerden herhangi biri Ona ancak mecazi
olarak verilebilir. O'nun cezay ve dl irade etmesinden sz edildiinde de,
yine bu deyimler mecazi bir anlamda kullanlr. Allah'a yaklamak, mekanda
O'na yaklafm^ay istemek anlamna gelemez; nk byle bir ey imknszdr.
Bylece geisfc sfatlar bakmndan O'na yaklamak anlam kalmaktadr; nk
en yetkin varlk, Allah'n varldr; her varlk O'nun varlna oranla eksiktir;
eksikliin de dereceleri ve eitleri vardr. Melek, O'na mekan bakmndan deil,
sfat bakmndan en yakndr. "En ya kn m elekler" den (el-meliket el-mukarrabn), yani deimeyen, dnmeyen, yok olmayan, nesneleri olduu gibi bi
len "akit t zle r" (el cevhir el-akyye)'den anlalan da budur. nsan, sfatlar
bakmndan, melee ne denli yaklarsa, Allah'a da o denli yaklam olur./ in
san tabiatnn en yksek derecesi, meleklere benzemektir.
Allah'a yaklamann, bu anlama geldii, sfatlar bakmndan O'na yak
lamay istemeye iaret ettii ortaya konunca, bunun, nesnelerin gereklikleri
ni bilmek ve kendia iin mmkn olan en yetkin bir biimde sonsuz bir srekli
lie sahip olmak suretiyle insana ait bir ey olduu anlalr; nk en yce yet
kinlik zere sreklilik,yalnz Allah'a aittir.
Allah'a en yakn meleklerin sahip olabilecei yetkinlik ise, gerekte
onlarla birlikte bulunmaktadr; nk onlarda fiil haline kabilecek kuvve ha
lindeki bir ey yoktur. O halde, onlarn yetkinlikleri, Allahtan bakalarna
oranla en st dzeydedir. Gk melekleri (el-m e l 'ik et e s-se m v iy y e ), gkleri
hareket ettiren nefslerden ibarettir ve onlarda kuvve halinde bir ey bulunmak
tadr. Dolaysyla, bunlarn yetkinlikleri, kresel ekilleri ve grntleri gibi,
daima bulunan fiil halinde bir ey ile, belli bir durumdaki ve yerdeki grntleri
gibi, kuvve halindeki eye ayrlmaktadr. Onlarn herhangi bir belirli durumda
bulunmalar mmkn olup, fiilen baka durumlarda bulunamazlar; nk bun
larn hepsinin ayn anda bulunmas mmkn deildir. Onlarn sz konusu du
rumlarn her birinde ayn anda srekli olarak bulunmalar mmkn olmad
iin, onlarn bu durumlarn her birinde tr bakmndan bulunmalar amalan
mtr. Bylece onlar srekli olarak durumlar ve yerlerden her birini birbiri
peisra ister ve ne bu imkn hali ne de bu hareketler kesintiye urar./

267 -

Onlarn amac yalnzca kendileri iin olabildiince en yksek yetkin


lie erimek bakmndan, lk lke'ye benzemektir. Gk meleklerinin Allah'a
boyun emelerinin anlam ite budur. Onlarda bu benzerlik iki bakmdan ger
eklemitir: Birincisi, tr bakmndan kendisi iin mmkn olan her durumun
gerekletirilmesidir ki, ilk amala amalanan da budur. kincisi ise, onlarn ha
reketlerine bal olarak lk, drtlk, paralellik ve kartlk bakmndan oran
tlarn ve [gk cisimlerinin] doularnn yeryzne oranla eitlilik arzetmesidir ki^ bylece ay kresinin altndaki nesneler zerine oradan iyilik akar ve b
tn olgular oradan kaynaklanr.
te gk nefsi yetkinlie bu ekilde ular. Akl sahibi olan her nefs,
kendi zn yetkinlie ulatrmay arzular.
Derim ki.

733

734

G a z z 1 V nin filozoflardan aktarm olduu her ey, ya onlarn grleridir,


ya grlerinin bir gereidir, ya da onlarn grlerine indirgenebilir. Ancak onun
filozoflardan aktarm olduu "gk, h areketi sayesin de so n su z sayda tik e l durum lar
arzular" gr byle deildir; nk sonsuz istenemez; zira kendisine ulalamaz.
Byle bir gr 1 b n S n ' dan bakas sylemi olamaz.
G a z z IT nin bu gre kar yapt itiraz, daha sonra da grlecei gibi,
yeterlidir./ Filozoflara gre, gn amalad ey, ancak hareket olmak bakmndan,
hareketin kendisidir. nk canhnn, canl olmas bakmndan, yetkinlii, harekettir.
Bu dnyada var olup, yok olan canhya skun ilintili olarak, yani ilk maddenin zorun
luluu dolaysyla ilimitir; nk yorgunluk ve bitkinlik, bu canlda ancak madd
olmas dolaysyla bulunur. Kendisine yorgunluk ve bitkinlik ihmeyen canlya gelin
ce, onun btn hayatnn ve yetkinliinin harekete dayanmas zorunludur. Onun
Yaratanna benzemeye almas, hareket araclyla bu dnyadaki varlklara canlh
vermesidir.
Yine filozoflara gre, bu hareket, ilk amaca uygun olarak, bu dnyadaki nesne
ler iin deildir; baka bir deyile, gk cismi ilk ama bakmndan yalnzca bu dnya
daki nesneler iin yaratlmamtr; nk hareket, gn kendisi iin var olduu zel
fiilidir. Eer bu hareket ilk amaca uygun olarak bu dnyadaki nesneler iin olsayd^
gk cismi ancak bu dnyadaki nesneler iin yaratlm olurdu. Onlara gre, stn ola
nn eksik olan iin yaratlmas imknsz olup, eksik olann varlnn stn olandan
kmas gerekir. Szgelii, bakann bakanl altnda bulunan kimseye oranla yetkini./ bakanln dnda yer alr ve bakanlk, onun yetkinliinin yalnzca bir gl
gesidir. Ayn ekilde bu dnyadaki nesnelerde grlen inayet, bakann, kendileri iin
kurtulu bulunmayan ve ancak onun sayesinde zellikle en olgun ve en stn varl
iin uyruklarnn varl bir yana, bakanla da ihtiyac olmayan, kendisi sayesinde
varla sahip olan uyruklarna gsterdii inayete benzer.
G a z z l der ki .
Buna yle itiraz edilebilir: Bu tartmann ncllerinde, zerinde tart
labilecek hususlar vardr. Fakat biz bu konu zerinde fazla durmayp, sonunda
belirlemi olduumuz amaca dnecek ve bunu iki adan geersiz klacaz:
Birincisi udur. [Gk cisminin] her yerde bulunma yetkinliini istemesi,
uysallk (t-at) deil, aptallk olabir. Bu durumda o, ancak istek ve ihtiyalar
-

268 -

n gidermek iin yeterli imknlara salip olup, lke lke ya da ev ev dolaarak


Allah'a yakmlatm ve kendi nefsi iin mmkn olan her yerde bulunmamn
gereklemesiyle yetkinlie ulatn ileri sren; her yerde bulunmann kendisi
iin mmkn olduunu, fakat bu yerleri sayca birletirmee gc olmadn,
dolaysyla bu grevi tr bakmndan yerine getirdiini ve bunda da bir yetkin
lik ve Allah'a yaklama bulunduunu iddia eden, hibir ii bulunmayan insana
benzer. Aslnda ona akh bu konuda ihanet etmi ve onu aptalla srklemitir.
Bir yerden baka bir yere, bir mekandan baka bir mekana gitmenin, kendisine
bel balanacak ya da arzulanacak bir yetkinlik olmad sylenebilir. Bu konuda filozoflarn anlattklar ile bunun arasnda hibir fark yoktur./

735

Derim ki:
Bu grn aptalca oluundan dolay ya bilgisiz ya da kt niyetli birinden k
t dnlebilir. E b H m i d ( G a z z l i ) ise, bu iki nitelie de sahip deildir.
Ancak bazan pek seyrek te olsa, bilgisiz olmayandan bilgisizce bir sz kt gibi, k
t niyetli olmayandan da kt sz kabilir. Byle bir ey, insann, karlam ol
duu baklenmedik hususlarda, eksikliinin bulunduunu gsterir.
Eer I b n S n nn "gk kresi h a rek etiyle durum lar d e i tirm e y i am alar;
onun bu d n yadaki varlklara nazaran onlann duru m larm d e itirm esi, var oldu ktan
sonra varlklarm korunm alarm salar; ondan kan bu fiil ise s r e k l i d i r szn

736

kabul edersek, bu durumda bu ibadetten daha byk bir ibadet dnlebilir mi? Nite
kim eer bir insan herhangi bir kenti, gece gndz etrafnda dolamak suretiyle, d
manlardan korumakla grevlendirilirse, bu fiilin yce Allah'a yaklatran en byk
fiillerden biri olduunu kabul etmemek mmkn m? Eer bu adamn kentin etrafndaki hareketinin, G a z z 1 V nin t b n S n adna "onun h a re k e tin d e / sonsuz
sayda ye rlerd e bulunm ak su retiy le y e tk in li e ulam ak dn d a bir am a bulunm a
d ' eklinde aktard amaca ynelik olduunu varsayarsak, bu durumda onun bir

lgn olduu sylenir. Allahn u sznn anlam da ite budur:"Scn ne y e ri d e le b i


lir ne de b o yca dalara ulaabilirsin { m t' n ytsr', XVII, 37).

G a z z 1V nin bu konudaki "onun sayca birim leri tam am lam as ya da onlar


btn halinde b irletirm esi mm kn o lm ad iin , onlar tr bakm ndan tam am lam
o lu r sz, harekette paralan sayesinde srekli olmak mmkn olmad iin, onun

btnyle srekli olduunu kastetm edike, dayanaksz bir sz olup, anlalmas


mmkn deildir. nk hareketlerden bazlar, ne paralar sayesinde ne de btny
le srekli olup, var olur ve yok olurlar; onlardan bazlar ise, trleri bakmndan srekli
olduklar halde> paralan bakunndan var olup, yok olurlar. Ancak yine de bu hareke
tin, onlarn kitaplarnn bir ok yerinde aynnth olarak belirtildii zere, bir tek hare
ket olduu sylenebilir.
G a z z l i ' nin, "onun (gn) bu birim leri sayca tam am lam as mmkn o l
m ad iin, onlar tr bakm ndan tam am lar" sz, geersizdir; nk gn hareketi
79.

bn Sn, Dninme, llh iyyt, ner.: M. Mun, Tahran 1 3 3 1 /1 9 5 2 , ss. 165;


keza bkz.j ayn eser, s. 118; Rislet ez Ziyre, Traite m ystique d'Avicenne
iinde, ner. ve ev.: A. F. von Mehren, Leiden 18 8 9 >1891, s. 33; A. M. Goichon, La Distinction de l'essence et de l'exi$tence d'apres tbn Sin (Avicenne),
Paris 1937, s. 242.

269 -

737

sayca birdir. Byle bir ey, ancak gn dnda var olup, [yok olucu] olan hareket1er iin, sylenebilir. nk sayca bu hareketlerin/ bir olmas mmkn olmadn
dan, onlar tr bakmndan birdirler ve sayca bir olan hareketin sreklilii dolaysyla
tr bakmndan sreklidirler.
G a z z 1 1 der ki

738

kinci hususu yle ifade edebiliriz: Sizin ama hakknda syledikleriniz,


batdan douya doru olan hareket sayesinde gereklemi olmaktadr. O hal
de, niin ilk hareket doudan batya doru olmutur? Evrenin btn hareketle
ri bir tek yne doru olamaz myd? Eer hareketlerin farkl olmasnn bir ama
c bulunsayd, bunun terane bir durumda, doudan hareket batdan hareket,
batdan hareket te doudan hareket olmak suretiyle, yine farkllk sz konusu
olamaz myd? Hareketlerin farkhl dolaysyla lk, altlk vb. gibi olgularn
ortaya kmalar konusunda filozoflarn sylemi olduklar hu uslar, bunun
tam tersi bir durumda da, ayn ekilde gerekleebilir. Durumlarn ve yerlerin
tamamlanmas konusunda filozoflarn szn ettikleri hususlar da byledir.
Gn baka bir yne doru hareketinin bulunmas mmkn olduuna gre,
her mmknn tamamlanmasnda bir yetkinlik bulunduu takdirde, o (gk),
btn mmkn olan hareketleri tamamlamak zere, niin bazan bir ynden,
bazan da bir baka ynden hareket ediyor olmasn? Bylece btn bunlarn
gerekle ilgisi olmayan bir takm hayaller olduu; gklerin hkmranlnn sr
larnn bu trl hayallerle bilinemeyecei ve bunlar, ancak Allah'n kendi pey
gamber ve velilerine, akl yrtme (istidlal) yoluyla deil, ilham yoluyla bildir
dii ortaya kmaktadr. te bu nedenledir ki, sonraki filozoflar, hareketin niin belli bir yne sahip olup, onu setii sorusunu aklayamamlardr./
Derim ki

739

Bu, safsataya dayal bir tartm adr; nk bir sorundan bir baka soruna atla
mak safsataya dayal bir fiildir. Gn hareketlerine ait ynlerin farkllna neden
gstermemelerij nasl olur da gn hareketine neden gstermemelerini ve gn ha
reketinin bir nedeni bulunmadn ortaya koyamamalarn gerektirir. Btn bu szler
son derecede dayanaksz ve zayftr. Aslnda bu mesele kelamclar son derecede
mutlu klmtr; nk onlar bu hususta filozoflar ariz braktklarn sanmlardr.
Byle sanmalarnn nedeni, onlarn sebepleri ortaya koymada izlenmesi gereken
eitli yollar bunlardan gerekli olanlar ve varlklardan hangilerine hangi yolun
uygun olduunu bilmeyileridir; nk bu yollar varlklarn tabiatlarnn deime
siyle deiiklik gsterir. Zira basit nesnelerin, tabiat ve suretlerinin kendileri dnda,
kendilerinden kan eylere ilikin bir nedenleri yoktur. Bileik nesnelerin ise,
suretleri dnda etkin (f'il) nedenleri bulunabilir ve bu nedenler, onlarn bileik
olmalarn ve paralarnn birbirlerine ilimelerim zorunlu klar. Szgelii, topran
aa doru dmesinin, toprak olma niteliinden baka bir nedeni yoktur. Ayn
ekilde atein de yukarya doru ykselmesinin, kendi tabiat/ ve suretinden baka
bir nedeni yoktur. te bu tabiat dolaysyla atein, topran kart olduu sylenir.
Ayn ekilde yukar ve aann da, bu iki ynden birinin daha yksek, tekinin ise
daha aa olmasn salayan bir nedeni bulunmayp, bu husus, onlarn tabiatlarnn
bir gereidir Ynlerin farkllnn kendi zleri dolaysyla, hareketlerin farkllnn

- 270.

740

ise ynlerin farkllndan tr olmas gerktiine gre, hareketlerin farkll iin,


hareketli nesnelerin ynlerinin farkll dnda, gsterilebilecek bir neden bulunma
makta ve ynlerin farkll ise, tabiatlarnn farkllndan, yani onlardan kimilerinin
kimilerinden daha stn olmalarndan ileri gelmektedir. Szgelii, insan, canl bir
varln, yrrken, nce ayaklarndan birini, sonra tekini attn alglar ve bu canl
varln niin tersine bir biimde deil de, bu ayan nce, tekini ise sonra attn
sorarsa^ onun yle sylemekten baka bir yant yoktur; Canl varln,hareketi iin
daha nce bir ayan atmas ve tekine dayanmas gerekir. Byle bir ey ise, canl
varln/ sa ve sol olmak zere, iki ynnn bulunmasn gerektirir; sa, kendisine
zg bir gten tr ilk olarak atlan ayak; sol ise, yine kendisine zg bir gten
dolay ou kez ilk olarak atlm olan sa izleyen ayaktr. Durumun bunun tersine
olmas, yani sa ynn sol yn olmas mmkn deildir; nk canl varlklarn
tabiatlar ya bunu ounlukla ya da srekli olarak gerektirir.
Gk cisimlerinde de ayn durum sz konusudur; nk bir kimse, gfe niin hu
y n d en d e il de, u y n d e n h areket eder?'' d iy e sorarsa, nk onun bir sa, b ir d e
solu vardr; zellik le onun tabiatndan canl bir varlk o ld u u ; ancak onun, bir b
lm ndeki sa yn , bir baka blm ndeki so l y n olu tu ran bir zelli e sahip
o ld u u ve bununla birlikte onun bir tek parasndan tr, sa ayan y a p t ii,
solun da yapa b ilm esi gibi, ik i k a rt y n e d o ru h a rek et e tti i o rta ya k o n m u tu r"
diye cevap verilebilir. Nitekim bir kimse "canl varln hareketi, bu varln sa sol,
solu sa o ld u u tak d ird e tam am lanm olu rd u " der ve "acaba niin sa sa olm akla,
solu sol olm akla b elirlen m itir?" diye sorarsa, ona u yant verilebilir: Bunun, "sa"
ad verilen ynn tabiatnn, tz dolaysyla "sol" olmay deil, "sa" olmay
gerektirmesinden ve ''so /un tabiatnn da tz dolaysyla "sa" olmayp, " sol

olmay gerektirmesinden baka bir nedeni yoktur ve stnlk stn olan yne aittir.
Yine bir kimse "en byk d evresel h a rek ette niin sa y n sa y n , sol y n de sol
y n olarak belirlen m itir? nk y e r kaplayan yld zla rn krelerinde o ld u u gibi,
bunun tersi de p ekala s z k o n u olabilir" diye sorarsa, buna ancak yle cevap veril-

741

742

ebilir: En stn yn,/ atein yukaryla, topran aayla belirienmesinde olduu gibi,
en tn cisimle belirlenmitir. [En yksek gn dndaki] gklerin, gnlk hare
keti dnda birbirine kart iki hareketle hareket etmelerine gelince, bu, bu dnya
daki hareketlerin, yani var olu ve bozulu hareketlerinin kartlnn zorunlu bir
sonucudur, tnsan akl^ bu trl grlerde, burada bundan daha fazlasn kavrama
tabiatnda deildir.
G a z z 1, filozoflara kar bu itiraz ynelterek, onlann buna kar bir yan
tnn bulunmadn syledikten sonra, baz filozoflarn bu konudaki cevaplarn akta
rarak, yle demitir.
Baz filozoflar derler ki; Onun yetkinlie ulamas, hangi ynden olursa
olsun, bir hareketle gerekleecei ve yeryzne ilikin olgularn dzeni/, hare
ketlerin farklln ve ynlerin belirlenmesini gerektirecei iin, onu hareketin
kaynana ileten, Allah'a yaklama; hareket ynne ileten de, aa aleme iyi
liin verilmesidir.
Buna karlk G a z z 1 yle der ;
Bu, iki ynden geersizdir: Birincisi, byle bir ey dnlebiliyorsa,
gn tabiatnn) hareket ve deimeden kanarak, skunu gerektirdiinin ileri
srlmesidir. Bu da gerekte Allah'a benzemektir; nk Allah, deimeyecek

- 2 71 -

kadar kutsaldr; hareket ise bir deimedir. Ancak Allah, iyilii vermek iin ha
reketi semitir; nk bundan, Allah'tan bakas yararlanr. Hareket O'na ar
gelmez ve O'nu yormaz. O halde, byle bir varsayma engel olan nedir?
kincisi ise, olgularn, hareketlerin ynlerinin farkllndan doan oranla
rn eitliliine dayandrlmasdr. O halde, ilk hareketin batdan, tekilerin ise
doudan olduunu dnelim. Bu durumda farkllk gerekleecek ve buradan ua
oranlarn eitlilii ortaya kacaktr. O halde, niin bir tek yon belirlenmitir?
Ashnda bu farkhiklar yalnzca farklln ilkesini gerektirir. Belirli bir ynUt)
kendisi ise, bu anlamda kendi kartndan daha uygun deildir.
Derim ki:
743

Bu kelamc (G a z z ll ) , etkin neden asndan deil, amal neden (es sebeo


el - g'f) asndan buna neden gstermek istemitir./ Fozoflardan hibiri, ikinci

am ata amal bir nedenin bulunduundan ve bu amal nedenin, bu dnyadaki nes


nelerin varh iin zorunlu olduundan phe etmez. Henz bu konuda ayrntl bilgi
elde bulunmasa da. bu dnyadaki her hareketin, yldzlarn gidi ve dnlerinin bu
vart zerinde mutlaka bir etkisi bulunduundan phe yoktur, yle ki, onlarla ilgili
herhangi bir ey deiiklie urad takdirde, bu dnyadaki varlklarn dzeni de bo
zulur. Fakat A r i s t o ' nun, "Gk K relerinin T ik el Y n e tim leri" (et - Tedbrt el Felekiyye el - Cziyye) adl kitabnda ortaya koyduunun da belirtildii zere,^^
bu tikel nedenlerden ou ya hi biUnmezler, ya da uzun bir zaman ve deneyimden
sonra bilinebilirler
Tmel meselelere gelince, onlan anlamak kolaydr. Nitekim gk bilginleri bunlar
dan ounu anlayp, aklamlardr. inde bulunduumuz u zamanda K e l d n l e r
ve dierleri gibi eski uluslarn daha nce ortaya koymu olduklar hususlardan ou kav
ranm durumdadr. te bu nedenledir ki, byle bir eyin variklarda bir hikmetinin
JulUAduuna inanlmas gerekir; nk tmevanm yoluyla gkyznde aka gr
len her eyin amal bir hikm et ve amal bir nedenden kaynakland aka ortaya
km tr. Canl varlklarda durum byle olduuna gre, gk cisimlerinde de duru744 mun byle olmas^ geree daha uygundur./ Canl varlklarda ve insanda bin. yllk bir
sre iinde onbine yakn hikmetin bulunduu aka anlalmaktadr. Dolaysyla
uzun yllar boyu gk cisimlerinde bir ok hikmetin bulunduunun aka ortaya
kmas imknsz deildir. Biz, eskilerin, bu konuda, yorumunu, bilimde derinlemi
olan filozoflarn, yani uzman filozoflarn, bilebilecekleri, bir takm kapal ifadeler
kullandklarn gryoruz
G a z z 1T nin [filozoflarn kantlarn geersiz klarken eri srd] birinci
nedene gelince, burada o, yle demekte idi: Bir.kimse, yce Allaha benzemenin,
gn skun halinde bulunmasn gerektirdiini; nk yce Allah'n, hareket halinde
olmayacak kadar kutsal olduunu, fakat iyilii varlklara vermek zere hareketi se
tiini syleyebilir. G a z z iT nin bu sz, dayanaksz bir szdr; nk yce Allah,
ne skun halindedir ne de hareket halindedir. Cismin ise, hareketli olmas, skun halinde
olmasndan daha stndr. Var olan ey, Allah'a benzedii takdirde, hallerinin en
st derecesinde bulunduu, yani hareket halinde bulunduu iin, O'na benzer.
745
G a z z iV nin ikinci itirazna gelince, buna daha nce cevap verilmiti./______
80.

Aristo'nun bu balk altnda bir eseri bulunduuna ilikin bir bilgimiz bulunma
maktadr.

-272-

ON A L T I N C I

TARTIMA

FLOZOFLARIN, "GKLERN NEFSLER BU DNYADAK


SONRADAN VAR OLAN BTN TKELLER BLR; LEVH-
MAHFZ (K O RUNM U LEVHA) DAN GKLERN NEFSLER
A N L A IL IR ; ALEMN TKEL OLGULARININ BU LEVHAYA
YAZILMASI, NSANIN BEYNNDE BULUNAN BELLEK
YETSNDE SAKLANM I EYLERN ORAYA YAZILMASINA
BENZER; BU LEVHA, OCUKLARIN ALITIRM A
LEVHASINA YAZDIKLARI GB, NESNELERN KENDS
ZERNE YAZILDII G E N SERT BR CSM DELDR;
NK BU YAZININ OKLUU, ZERNE YAZI YAZILAN
NESNENN G E N OLMASINI GEREKTRR; YAZILANLARIN
BR SONU BULUNMADIINA GRE, ZERNE YAZI
YAZILAN NESNENN DE BR SONU YOKTUR; OYSA SONU
BULUNM AYAN BR CSM DNLEM EDG GB, CSM
ZERNDE SONSUZ SAYIDA SATIRLARIN DA BULUNMASI
MMKN DELDR; YNE BELRL SAYIDA SATIRLARLA
SONSUZ NESNELERN BELRLENMES SZ KONUSU
DELDR" BMNDEK G R LERNN GEERSZL
[G a z z l der ki]:;

746

Filozoflar gk meleklerinin gklerin nefsleri olduunu; Allah'a son dere


cede yakn olan meleklerin de kendi balarma var olan, yer kaplamayan ve ci
simlerle ilikisi olmayan tzlerin oluturduu salt akllar olduunu ve bu akl
lardan gk nefsleri zerine tikel suretlerin aktn ileri srmlerdir. Onlarca,
bu akllar gk meleklerinden daha stndr; nk akllar, kazandran; gk
melekleri ise kazanan varlklardr;/ kazandran kazanandan daha stndr. te
bu nedenledir ki, en stn olan *'kalem" le nitelendirilmitir. Nitekim yce
Allah "...kalem le re te n ..." (K u r'k n , A lak, XCVI, 4) deyimini kullanmtr;
nk Allah^ tpk kalem gibi, kazandran bir varlk durumundaki nakkaa ben
zer; kazanan ise, levhaya benzetilmitir. te onlarn grleri budur.
Bu sorun zerindeki tartm a daha nceki sorunlar zerindeki tartma
dan farkldr; nitekim onlarn daha nce syledikleri imknsz deildir; nk
onlarn sylediklerinden gn bir amaca ynelik olarak hareket eden canl bir
varlk olduu sonucu kmaktadr ki, byle bir ey mmkndr. Bu sorun ze
rinde sylediklerine gelince, bunlar, yaratn sonsuz sayda tikelleri bildii esa
sna dayanmaktadr. Oysa byle bir eyin imknsz olduu pekala dnlebilir
ve dolaysyla bunun kantlanmas istenir; nk bu, kendi z bakmndan da
yanaksz bir hkmdr.
Derim ki:
G a z z l ' nin anlattklarn, yani gk cisimlerinin sonsuz sayda hayllfiri
edinmesi bir yana, bif^takm hayalleri edindii hususunu, b n S n ' dan baka

. 273-

hibir filozof sylememitir. Nitekim (A p h r c d i s i a s l ) s k e n d e r ^'Evrenin


adl makalesinde
bu ciamlerin hayallemediklerini
aklamaktadr: nk hayal, ancak esenlie ulatrmak amacyla canl varhkta bulu
nur. Bu cisimler bozulmaktan korkmazlar; dolaysyla onlarn hayallere sahip olmalar doru deildir;/ ayn ekilde onlarda duyumlarn bulunmas da doru deildir.
Eer onlar hayallere sahip olsalard, duyumlara da sahip olurlard; nk duyumlar,
hayallerin kouludur. Bu nedenle her hayal yetisine sahip olan varlk, zorunlu olarak
duyumlama yetiane de sahiptir ve bunun tersi sz konusu deildir. O halde,
G a z z iV nin filozoflardan aktard biimde Leuh-i M ahfuz' u yorumlamak mm
kn deildir. Uysallk sonucu olarak tek tek gk krelerini hareket ettiren ayrk akl
larn Allah'a yakn melekler olduu biimindeki yorumuna gelince, bu yorum, onla
rn kendi ilkelerine gre, geerli bir yorumdur. Eer kantn ilettii sonula er'atn
ilettii sonu arasnda bir uygunluk amalanyorsa, gk krelerinin nefslerinin gk
m elekleri diye adlandrlmasnda da durum byledir.

lk e le ri' (Mebdi* el - KuU)

747

G a z z 1 1 der ki:

748

749

Onlar bu konuda delil getirerek, derler ki: Devresel hareketin iradi olduu
ortaya konm utur. rade ise, irade edilen nesneye baldr; irade edilen tmel
nesneye, ancak tmel bir irade iliebilir. Tmel iradeden hibir ey kmaz.
nk fiilen var olan her ey belirli ve tikel olan bir eydir. Tmel iradenin tek
tek tikel nesnelere oram ayn biimdedir; dolaysyla ondan tikel bir ey k
mayp, belli bir hareket iin tikel bir iradenin bulunmas gerekir. Dolaysyla bir
noktadan belli bir noktaya doru her belirli tikel hareketle hareket eden gk
kresinin bu hareket iin tikel bir iradesi vardr ve kukusuz, o, bu tikel hareketleri/ cisimsel bir yetiyle kavramaktadr; nk tikeller ancak cisimsel yeti
lerde kavranabilir. Her irade, irade edilen eyin ister tikel ister tmel olsun, kav
ranmasn, yani bilinmesini gerektirir. Gk kresi tikel olan hareketleri kavrad
ve onlar kuatt iin, kukusuz, bunun sonucu olarak yeryzne ilikin baz
paralarnn domakta, bazlarnn batm akta, bazlarnn da, kimi kiilere gre,
gn ortasnda, kimi kiilere gre de, bastklar yerin altnda olmas gibi, oranla
rn (nispetlerin) farkllndan doan hususlar da kuatr ve kavrar. Ayn ekilde
gk kresi lk, althk, kartlk, bitiiklik ve buna benzer gk olaylar gibi, hare
ketle yenilenen oranlarn farkllndan doan hususlar da bilir. Btn teki
yer olgular ya aracsz olarak, ya bir tek arac ile, ya da bir ok arac ile gk
olgularna dayanr. Ksaca her sonradan var olaun, bir paras tekinin nedeni
olan sonsuz gk hareketine ykselmek suretiyle zincirleme gidi kesintiye urayncaya dek, sonradan olan bir nedeni vardr. O halde, nedenler ve nedenliler
zinciri gn tikel hareketlerinde son bulur. Hareketleri tasarlayan varlk, ayn
zamanda bu hareketlerin zorunlu sonularn, bu sonularn sonularn da zin
cirleme gidi sona erinceye kadar tasarlyor demektir. te bu nedenle o, olgular
hakknda bilgi sahibi olmaktadr; nk olacak olan her eyin oluu, nedeninden tr zorunludur./ Biz, gelecekte vuku bulacak eyleri, ancak onlarn btn
nedenlerini bilmediimiz iin, bilemeyiz. Eer btn nedenleri bilseydik, nedenli
leri de bilirdik; nk szgelii, belli bir anda atein pamua dokunacan bil81,
-274-

Sz konusu metni skender'in yaptlarnda bulamadk,

750

751

diimizde, pamuun yanacan da biliriz. Yine bir kimsenin yemek yiyeceini


bilirsek, doyacan da biliriz. Bir kimsenin gmlm ve st hafife kapatl
m bir hzinenin bulunduu belli bir yerden geeceini ve geerken de aya
hzineye taklarak onu farkedeceini bildiimiz takdirde, bu hzineyi bulma
syla onun zengin olacan da biliriz. Gerekte biz, bu nedenleri bilemeyiz.
Bazan onlarn bir blmn bilebiliriz ve dolaysyla nedenlinin gereklemesi
konusunda bir tahminde bulunabiliriz. Eer biz onlardan bir ounu ve nemli
olanlarn bilirsek, nedenlinin gereklemesi konusunda ak bir sanya sahip
oluruz. Btn nedenlerin bilgisini elde ettiimiz takdirde ise, btn nedenlilerin
bilgisini de elde etmi oluruz. u kadar var ki, gk olaylar ok saydadr; ayr
ca onlar, yer olaylaryla da karm bir durumdadr. Bu nedenle bunlar bilmek
insann gc dndadr. Oysa gklerin nefsleri, ilk nedeni; olaylarn sonularn;
bu sonularn sonularn zincirleme gidiin son noktasna kadar bildii iin,
bu olaylar da bilir.
te bundan dolay filozoflar, uyuyan bir kimsenin, uykusunda Levh i
M ahfuz' la iliki kurduundan ve onu algladndan tr, gelecekte olacak e
yi grdn ileri srmlerdir. Bu kimse, bir eyi algladnda, bu ey bazan,
onun belleinde olduu gibi kalr ve bazan da hayal yetisi onun benzerini orta
ya koymaa alr: nk onlar, aralarnda bir eit iliki bulunan nesnelere
simgelerle benzetmek, ya da bunlardan kartlarna gemek, hayal yetisinin ta
biatnda bulunan bir niteliktir. Bylece idrak edilen gerek nesne bellekten si
linmi ve yerine bellekte hayal bir rnek yerlemi olur. Dolaysyla hayal yetisinin simgeledii eyleri yorumlamak,/ szgelii, insan aala, kadn ayakka
byla, hizmetiyi evin bir ksm kap kaayla, hayr ve sadaka ilerine bakan
bir kimseyi, aydnlanmann nedeni olan lambann yanmasn salad iin, ke
ten tohum unun yayla aklamak gerekir. Yorumlama bilimi (Ilm et-T a ' hr)
ite bu ilkeden kaynaklanmtr.
Filozoflar bu nefslerle balant kurmann yaygn olduunu ileri srm
lerdir; nk bu balant srasnda ortada herhangi bir perde yoktur. Fakat biz
uyank iken duyularn ve isteklerin bize ilettikleri ile megul oluruz. Bizim bu
duyulara ilikin eylerle megul olmamz, bu balanty kurmamza engel olur.
Uykuda iken duyularn baz meguliyetleri ortadan kalknca,balant kurmak
iin elverili bir ortam olumu olur.
Yine filozoflar, H z . P e y g a m b e r i n bu yolla gayb (grnm eyeni)
bildiini belirtmilerdir. Ancak, nefsani peygamberlik yetisi, d duyularn etki
alannn dnda kalan bir gce ulaabilir. Dolaysyla peygamber uyank iken
bakasnn uykuda grd eyleri pekala grebilir. Ayrca hayali yeti onun
grd eyin benzerini ona gsterir. Bazan grd nesnenin ayn, bazan da
benzeri belleinde kalr. Dolaysyla, sz konusu ryann yorumlanmas gerek
tii gibi, byle bir vahyin de yorumlanmas gerekir. Btn var olan eyler
Levh-i M ah fu z' da bulunmasayd, peygamberler grnmeyeni (gayb) ne uya
nkken ne de uykuda iken bilebilirlerdi. Fakat kalemin yazm olduu ey,
kyamet gnne dek var olarak kalacaktr. te szn etmi olduumuz eyle
rin anlam budur. Onlarn grlerini anlalr bir hale getirmek iin ortaya
koymay istediimiz hususlar bunlardan ibarettir./

-275-

Derim ki

752

753

Biz, bu gr b n S t n ' dan bakasnn ileri srdn bilmediimizi daha


nce sylemitik.^^' G a z z 1 V nin ondan aktarm olduu dele gelince, bu de
lil ikna edici ve cedeli olsa da, ok zayf ncllere dayanmaktadr. nk o, her tikel
eserin nefs sahibi bir varlktan, ancak bu eserin tikel kavranndan ve bu tikel eserin
olumasn salayan tikel hareketlerden dolay, ktn kabul etmekte ve daha sonra
da bu byk ncle "^k ken disin den tikel fiiller kan nefs sahibi bir varlk tr * ek
lindeki kk ncl eklemektedir. Buradan da gkten kan tikel eserler ve tikel fiil
lerin tikel bir kavram araclyla ortaya kt sonucuna varlr. te bu tikel kavra
ma hayal ad verilir. Bu, yalnzca sanat rnlerinde deil, ar, rmcek vb. gibi snrl
fiiller ileyen bir ok canh variklarda da aka grlr.
Bu ncllere u itirazda bulunulabilir^Tikel bir fiil, ancak tmel bir hayal olarak
kavrand iin,
akl sahiplerinden kar; dolaysyla onlardan sonsuz sayda tikel
nesneler kar. Szgelii, bir sanatdan, para kasasnn sureti, bir para kasas belirlenmeksizin. genel ve tmel bir hayal olarak kar./ Hayvanlarn tabiat dolaysyla mey
dana getirdikleri sanat rnlerinde de durum byledir, te bu hayaller tmel idrakler
le tikel idrakler arasnda bir arac durumundadrlar. Baka bir deyile, bunlar bir e
yin tanmyla o eye zg hayali arasnda bir vastadrlar. Gk cisimleri, hayal yetisiy
le kavram olsalard^ duyularla elde edilen tikel hayalle deil, tmel tabiatnda olan
bu trl bir hayalle kavram olurlard. Bizim fiillerimizin tikel kavramdan kmas
mmkn deildir. Bu nedenle filozoflar, hayvanlarn belirli fiillerinin kendilerinden
kt hayali suretleri^ [le yemeyen] kularn yrtc kulardan kamalarna ve onla
rn peteklerini yapmalarna neden olan suret p bi, akdedilirlerle bireysel hayali suret
ler arasnda bir arac durumunda olarak grrler. Duyularla kavranan tikel bir r
nee m uhta olan sanatda ise^ tikellerin kmas iin gerekli olan bir tmel rnek
yoktur.
Bu tmel hayal, herhangi bir bireyi/ amalamayan tmel bir iradenin nedenidir.
Tikel iradeler ise, ayn trden belli bir bireyi amalar. Oysa byle bir durum gk ci
simlerinde sz konusu deildir.
Tmel olmas itibariyle tmel bir nesne iin genel bir iradenin bulunmas ise,
imknszdr; nk tmellerin zihnin dnda bir varh olmad gibi, var olup yok
olucu da deildir Onun balangta iradeyi tmel ve tikre ayrmas doru deildir.
Burada ancak yle denebilir Gk cisimleri, bizdekinin tersine, nesnelerin berli
snrlarna doru hareket ederse de, belli bir snr, varlklardan her birinin kavramna
iliik deildir. G a z z 1 V nin "tm el iradeden tik el k a m a y a c a i z , tmel
iradeden, sultann askerlerini savaa hazrlamasnda olduu gibi, bireylerden belli
birini semeyen eyi, daha dorusu genel bir hayal anlald takdirde, doru
deildir. radeden, onun tmel kavramnn kendisine ilimesi anlald takdirde,
aslnda ona hibir irade imi olmaz ve bu nitelikte bir irade, ancak bizim daha nce
sylediimiz tarzda olabilir.
Eer gk cisimlerinin hayal etmek suretiyle dnyadaki nesneleri kavrama tabi82.
83.

bn Sn, A vicen n a's D e A nim a, ss. 248 - 249; K it b en N ec t, s. 272; yine


bkz. A vicen n a's D e A nim a, s. 173.
' fiil' szcn uygun grdk.

276-

754

755

atna sahip )lduklan aka ortaya karsa, byle bir eyin, duyumlamalar gerektiren tikel havailer vastasyla deil,/ tanmlar gerektiren genel hayaller vastasyla
meydana gelmesi gerekir zellikle bu dnyada gk cimlerinden kan nesnelerin
ancak ikinci amaca gre kt sylendii takdirde, byle bir eyin tikel bir kavramlan kaynaklanmad ok ak olarak grlmektedir. Fakat filozoflara gre, gk ci
simleri hem kendi zlerini hem de bu dnyadaki nesneleri kavrarlar. Onlarn bu dn
yadaki nesneleri kendilerinden farkl olarak kavrayp kavramadklar sorusunun bu
konuya ayrlm yerlerde incelenmesi gerekir. Ksaca, eer gk cisimleri bilgi sahi
bi ise, "bilgi" deyimi ortaklaa olarak hem bizim bilgimize hem de onlarn bilgisine
uygulanyor demektir.
G a z z 1 i' nin rya ve vahyin nedeni konusunda bu blmde syledii sz
ler, yalnzca b n S i n ' ya aittir. Bu konuda eski filozoflarn grleri ise, bundan
farkldr. Bireylerin, bireysel bir bilgi olmas bakmndan, fiilen sonsuz bilgisinin bu
lunmas imknsz bir eydir. Ben, burada bireysel bilgiden hayal ad verilen idraki
kastediyorum. Ancak bu noktada rya ve vahy sorununu ie kartrmann bir anlam
yoktur;/ bu yalnzca tartmann uzamasna yol aar. Aslnda byle bir yol izlemek,
cedeli olmayp, safsataya dayal bir fiildir. Gk cisimlerinin tikel hayallerle tmel ha
yaller arasnda arac olan hayalleri edindii eklindeki szlerim doyurucu szlerdir.
Filozoflarn ilkelerinden kan sonu udur: Gk cisimleri asla hayal etmezler; nk
bu hayaller, daha nce de sylediimiz gibi, ister genel ister zel olsunlar, yalnzca
esenlik amacn tarlar. Bu hayaller, ayn zamanda, bizim aklla kavramamzn bir
gereidir. Bu nedenle bizim kavraymz var olup, yok olucudur. Gk cisimlerinin
kavraynn ise^ var olup, yok olucu olmadklar iin, herhangi bir hayale iliik
olmamas ve hibir ekilde ona dayanmamas gerekir. te bu nedenle, bu idrak ne
tmel ne de tikel olup, her iki bilgi, yani tmel ve tikel bilgi burada zorunlu olarak
birlemitir. Bu nedenle onlar, ancak maddeleri bakmndan birbirlerinden ayrlrlar.
Grlmeyen eylerin, rya vb.'nin, bilgisini elde etmek bylece gereklemitir. Bu
husus yeri geldiinde tam olarak aklanacaktr.
G a z z 1 1 derki:
Cevap olarak u soruyu sorabiliriz: "Hz. P eygem ber, A llah'n ilk olarak
(vah iyle) bildirm esi sonucu, g r lm eyen i b ilir diyen bir kimseye nasl kar

756

karsnz?/ Nitekim uykusunda rya gren bir kimsenin durumu da byledir;


o da Allahn, ya da bir melein bildirmesiyle grd eyi bilir. O halde, sizin
sylediklerinizin hibirine gerek yoktur. Bu konuda bir delil bulunmad gibi,
en ' atn " levha" ve " kalem vastasyla gerekletiine dair deliliniz de yok
tur. nk efi' at ehli "levha" ve "kalem " den kesinlikle bu anlam karma
mlardr. er' konularn akl yollarna uygun olmayan bir biimde kabul edil
memesi gerekir. Sizin sylediklerinizin mmkn olduu kabul edilse bile, sz
konusu bilinen eylerin snrszln art komadka, onlarn var olduu bili
nemez ve varlklar gerekleemez. Dolaysyla bu hususlar aklla deil, ancak
eri'atla bilnebilir. Sizin akl kant konusunda anlattklarnza gelince, bu, her
eyden nce, burada geersiz klnmalar iin sz uzatmaya gerek grmedii
miz bir ok ncllere dayanmaktadr. Bununla birlikte biz burada bu ncller
den yalnzca zerinde duracaz.

-277 -

757

758

Birinci ncl yle ifade ediyorsunuz: Gn hareketi iradelidir. Biz


daha nce bu sorunu zm ve bu konudaki grnzn geersizliini gster
mitik.
kinci ncl ise, udur: Eer bu husus, size bir dn kabilinden, kabul
edilecek olsa bile, sizin, "tikel h arek etler tik el bir kavram a m u h ta tr" sznz
kabul edilemez. Asimda size gre, cisimde (gk kresinin cism inde} herhangi bir
para yoktur; nk o, bir tek nesne olup, ancak kuruntu yetisinde paralanna
ayrlabilir. Ayn ekilde harekette de (gn h areketin de de) bir parann bu
lunmas sz konusu deildir, nk bu da sreklilik sayesinde bir ve ayn eydir.
Dolaysyla onlarn da szn ettikleri gibi, kendileri iin mmkn olan yerleri
tamamlamay arzulamalar, tmel bir kavrama ve tmel bir iradeye sahip olma
lar yeterlidir. Onlarn amalarn anlatabilmek iini, tmel iradeyle tikel
iradeye bir rnek verelim./ Szgelii, insann Kabe'yi (beytu llah ) haccetmek
konusunda tmel bir amac varsa, bu tmel iradeden hareket kmaz; nk
hareket belli bir ynde, belh bir lde tikel olarak gerekleir ve hatta insann
Kabeye yneliinde zerinde yriiyecei mekan ve ynelecei yn konusunda
tasavvurlarnn yenilenerek birbirini izlemesi kesintisiz devam eder ve her tikel
kavram da, hareketle kendisine ulalan bir mahalden hareketin tikel iradesi
izler. Filozoflarn tikel kavram izleyen tikel iradeden anladklar ite budur.
Bunun kabul edilmesi mmkndr; nk Mekke'ye doru olan ynler ok
sajadadr ve uzaklk da belirsizdir. Dolaysyla bir mekan tekinden, bir yn
bir bakasndan ayrdetmek iin, tikel iradelere gerek vardr.
Gn hareketinin ise, bir tek yn vardr; nk kre kendi ekseni etra
fnda ve kendi yerinde hareket eder, ve ne bu yerin ne de amalanan hareketin
dna kar O halde, ancak bir tek yn, bir tek itilim ve bir tek cisim bulun
maktadr. Bu, tan aaya dmesine benzer; nk o, yeryzne, en yakn
yoldan ulamay ister ve en yakn yol da dz iz id ir. Dz izgi bu nedenle be
lirlenmitir. Dolaysyla, tan hareketinin, bu hareket srasnda yaknlk, uzaklk,
bir snra varmak ve ondan uzaklamakta bir deime olduu halde, merkezi
arzulayan tmel tabiat dnda sonradan var olan yeni bir nedene ihtiyac yok
tur. Ayn ekilde gn hareketi iin de tmel bir iradenin bulunmas yeterli
olup, daha fazlasna gerek yoktur. Filozoflar bu ncl salt bir iddia olarak
ileri srerler./
Derim ki:
G a z z 1 V nin, "cevap olarak. '

diyen lere nasl kar karsnz? S izin

s yled ik lerin izin h ibirin e gerek y o k tu r ' d en eb ilece i" eklindeki sz, akla deil,

nakle dayanan bir cevaptr. Dolaysyla, onu bu kitaba sokmann bir anlam yoktur.
Felsefe eri'atta yer alan her eyi aratrr. Eer felsefe erVat iyi kavrarsa, felsefe
nin anlay ile e ria tn anlay arasnda bir fark'kalmaz ve dolaysyla bilgi bakmn
dan daha yetkin bir dereceye ulam olur. Eer felsefe erat iyi bir biimde kavrayamazsa, insan aklnn bu konudaki yetersizlii bilinmi olur ve onu yalnzca erat
kavrar. G a z z 1 i nin " levh a \ e kalem "in yorumu konusunda filozoflara ynelt
tii itiraz, bu meselenin dnda kalan bir eydir.Dolaysyla bunu da bu kitapta ele
almann bir anlam yoktur. b n S n ' nin grlmeyenin bilgisi konusundaki bu

278-

759

760

yorumu sz konusu edilecek kadar nemli bir ey deildir.


G a z z iV nin bu konuda b n S i n ya kar ileri srd akl itiraza gelin
ce, bu geerli bir itirazdr^ nk gn, tikel mesafelerde, bir hayallemeyi gerektire
cek tikel hareketleri yoktur. Tikel yerlerde tikel hareketlerle hareket eden nefs sahibi/ bir varlk, kesinlikle zerinde hareket ettii mekanlar ve bu mesafeleri grme ara
clyla kavrayamad takdirde ise, bu hareketleri tahayyl eder. Yuvarlak nesne,
G a z z 1 1' nin de dedii gibi, yuvarlak olmas bakmndan, bir tek hareketle hareket
eder: geri bu bir tek hareketi, kendisinin aasnda yer alan varlklarda, bir ok
eitli tikel hareketler izlemektedir. Filozoflara gre, bu tikellerden ama yalnzca,
bu tikellerin tikel olmalar ynnden, tek tek varl deil, onlarn kendisinin tikelleri
olduu trlerin korunmasdr. Ancak durum byle olduu takdirde, gn mutlaka
hayal yetisine sahip olmas gerekecektir.
Gn hareketlerinden doan tikeller konusunda aratrlan husus,yalnzca bu
tikellerin kendi zleri dolaysyla m, yoksa trlerin korunmas iin mi amaland
sorusudur. Bu hususun burada akha kavuturulmas mmkn deildir. Fakat ak
a anlalmaktadr ki, gelecekte vuku bulacak eyleri nceden bilmek gibi doru
(sdk) ryalar vb.'nin varlnda olduu zere, tikel nesnelerin gzetilmesi (in a y e t)
gerekir. Gerekte bu gzetme, trn gzetilmesidir./
G a z z 11 der ki;

761

Gerekten son derecede uzak bir iddia olan nc ncl ise, onlarn u
szleridir: Gk. tikel hareketleri dndnde, onlara bal olan hususlarla on
larn gerei olan hususlar da dnm olur. Byle bir iddia sama olmaktan
teye geemez ve yle sylemeye benzer: insan, hareket edip, hareketini bil
diinde, paralellik, yaknlk gibi,hareketinin gerektirdii hususlar da zorunlu
olarak bilir ki^ bu, onun, stnde, altnda ve yanlarnda olan cisimlere olan
orandr; onun, gnein altnda yrdnde ise, glgesinin decei ve dme
yecei yerleri, glgenin sonucu olarak, bu noktalarda gne nlarnn bulun
mamas dolaysyla meydana gelen soukluu, ayan altndaki toprak parala
rna yaplan basnlar ve basncn kalkmasndan doan eyleri, scakla doru
hareket nedeniyle guddelerinde meydana gelen deimeyi, bedeninin parala
rndan hangilerinin tere dntn, bedeninde ve bedeninin dnda hareketin,
kendisinin nedeni, koulu, hazrlaycs, yatknlatncs olduu her trl olgu
lar da bilmesi gerekir. Oysa byle bir ey samadr; hibir akl sahibi byle bir
eyi tahayyl edemeyecei gibi, childen bakas da byle bir eye kanmaya
caktr. Bu bo iddiann dayana ite budur.
Bununla birlikte deriz ki: Gk kresinin nefsinde bilinen bu eitli tikel
ler ya u anda var olan eylerdir, ya da gelecekte var olmas beklenen eyler
ona ilitirilmilerdir./ Siz bu bilinen eyleri u anda var olan nesnelerle snrlandnrsanz, gn grlmeyeni bilmesi, peygamberlerin uyankken, dier kiile
rin de uykuda iken, gk araclyla gelecekte olacak eyleri bilmesi doru ola
maz. Ayrca, delilin dayana da doru olmaktan kar. nk "bir e y i bilen
onun gereklerin i ve ona bal olan eyleri d e bilir ve d o la y sy la nesnelerin
btn n eden lerin i b ild i im iz takd ird e, g e le c e k te k i btn olgular da b ilir iz sz

dayanaksz bir iddiadr. Aslnda btn olgularn nedenleri u anda mevcuttur;

279-

nk bu nedenler gn hareketidir; ancak gn hareketi, eseri, bir tek arac


ya da bir ok araclarla gerektirmektedir. Eer gn bilgisi gelecei de kapsar
sa, onun bir sonu bulunmayacaktr. O halde gelecekte sonsuz saydaki tikellerin
ayr ayr her biri nasl olur da bilinebilir ve yine nasl olur da sayca sonsuz ve
birimlerinin bir sonu bulunmayan tek tek tikel bilgiler birbiri peisra meydana
gelmeksizin, ayn anda bir yaratn kendisinde toplanabilir? Akl byle bir e
yin imknszln kabul etmeyen kimse, kendi aklndan kuku duymaldr,
Eer onlar bu hususu Allah'n bilgisi konusunda bize kar kullanrlarsa,
aslnda Allah'n bilgisinin, bildii nesnelere uygun olarak ilimesi, yaratklarn
bilgilerinin ilimesine benzemez. Fakat gk kresinin nefsi, insan nefsi gibi, bir
dn yaptnda, bu dn insannki trnden bir dn olur. nk o, tikelle
ri bir arac ile kavramas bakmndan, insana benzer. Bu konuda herhangi bir ke
sinlik olmasa da byk bir olaslkla gk kresinin nefsi insan nefsine benze
mektedir. Burada byk bir olaslk sz konusu deilse, mmkn olmas sz
konusudur. m kn ise, onlarn ileri srdkleri kesin iddiay geersiz klar.
"nsan nefsinin, tz bakm ndan, btn nesneleri bilm ek hakkdr; fa k a t

o, efkat, fke, hrs, kin, haset, alk, ac, ksaca bed en d e m eydan a gelen o lg u
lar ve duyularn ona ilettik lerin in son u laryla ylesin e m egu l o lu r ki, insan

762

nefsi bunlardan biri zerine d ik k a tin i y n e ltti in d e , bakas d ik k a tin d en k aar;/


gk krelerinin nefslerine gelince, onlar bu n iteliklerden uzak olup, onlar m e
gu l ed ecek h i b ir e y olm a d gibi, herhangi bir ked er, ac ve duyu m lam an n
onlarda bulunm as da s z k o n u su o la m a z;o halde, onlar btn nesneleri bilirler"

denirse ederiz ki: Onlar megul eden bir eyin bulunmadn nereden biliyorsu
nuz? Onlarn lk lke'ye kulluk etmeleri ve O'na olan arzular, onlar birbirin
den farkh tikelleri dnmekten alkoyamaz m? Ya da fke, istek (eh vet) ve
duyularla alglanan bu engellerin dnda baka bir engelin dnlmesini im kn
sz klan nedir? Bu engelin kendi nefsimizde gzlediimiz hususlarla snrh ol
duu nereden bilinmektedir? nk akl sahiplerinin, ocuklarn bile dne
meyecekleri ve bir meguliyet ve engel saymayacaklar yce emeller ve bakan
lk istei trnden bir takm meguliyetleri vardr, O halde, gk krelerinin
nefslerinde bu trden eylerin bulunmasnn imknsz olduu nereden bilin
mektedir?
Onlarca ilahi diye adlandrlan bilimler konusunda anlatmak istediimiz
hususlar ite bunlardr.
Derim ki;

763

Onun, maddeden yoksun olan ve nesneleri kendisinden ayrlmaz nitelikleriyle


bunlar kuatr bir biimde kavrayan bir akhn bulunduunu imknsz grmesine ge
lince, bunun ne imknszh ne de varlnn zorunluluu kendiliinden bilinen hu
suslardandr. Ancak filozoflar, bu nitelikte bir akhn varhna kesin kant bulunduu
nu ileri srerler. Sonsuz sayda hayallerin varlna gelince, byle bir ey, hayal yetisi
bulunan her tikel varlk iin imknszdr./ ncesiz olan bilgide sonsuz sayda nesnele
rin bulunmasna ve insana ncesiz bilgiden tr gelecekte olacak tikellerin nasl bildi
rileceine gelince, bu, filozoflarn, aklamasnn kendilerinde bulunduunu iddia
ettikleri bir husustur; nk [filozoflara gre], nefs, bunlardan belirli bir zaman bu-

280-

764

lunan tikelleri ve kendisince bilinen bireyleri deil, aklda bulunan tmelleri kavrar;
nk o, kuvve halinde btn varlklarn kendisidir ve kuvve halinde olan ey ise, ya
duyularla alglanan eyler, ya da varlk bakmndan duyularla alglanan nesnelere n
celii olan akln, yani duyularla alglanan varlklar, bu bilgide sonsuz sayda bireyle
rin hayalleri bulunmayacak bir biimde, deimez bir akl kavram haline sokan akhn,
tabiat arachyla fiil haline kar. Ksaca, filozoflar, maddeden ayr olan bilgide t
mel ve tikel olmak zere, iki bilginin birlemi olduunu ve bu bilginin ne tmel ne
tikel olduu halde, bu dnyadaki nesneler zerine aktnda, tmel ve tikel olmak
zere, ikiye ayrldn ileri srerler.
Bu ya da bunun zddnn burada aklanmas mmkn deildir. Burada bu hu
suslardan sz edilmesi, bir kimsenin, ilk bakta ne dorulama ne de doyuruculuk bakmndan herhangi bir i grme nitelii bulunan matematiksel nclleri ele almasna,/
bunlar birbirine kartrmasna, yani birbirine kar kullanmasna benzer; nk ko
nuyu bu ekilde ele almak, en zayf ve en verimz inceleme trdr; zira bu sayede
ne kanta dayal, ne de doyuruculuk nitelii bulunan bir nerme ortaya km olur.
Ayn ekilde gk eiamlerinin nefsleri ile insan nefsi arasndaki ayrlklarn bilin
mesi de, btnyle kapal olan sorunlardr. Bu sorunlardan biri, yeri olmad halde
ele alndnda^ tartma, ya ilksiz ya da doyurucu ve yzeysel bir biimde yaplm,
yani burada mmkn ncllerden yararlanlm olur. Szgelii, onlar derler ki, fkeli
ve ehvetli nefs, insan nefsini >kavrayabilecei eyleri kavramaktan alk oyar; nk bu
ve buna benzer szlerin mahiyetinden onlarn mmkn olduklar, bunlarn delillere
m uhta olduklar ve onlarn ok sayda birbirine kart olaslklara yol aaca aka
anlalmaktdr.
Bu kitapta (T eh fu t el F elsife) ilahi sorunlar hakknda ortaya konmu olan
szlerin aklanmas konusunda syleyebileceklerimiz ite bu kadardr. lahi sorunlar
bu kitabn en nemli blmn oluturmaktadr. Bundan sonra, eer Tanr dilerse,
tabiata ilikin sorunlar ele alacaz.

281.

767

TABAT

BLMLER

G a z z 11 der k i.
Tabiat bilimleri ok saydadr. [Biz, bunlarn blmlerinden, eri'atn,
szn edeceimiz noktalar dnda, onlar tartmay ve inkar gerektirmedii
nin bilinmesi iin, sz edeceiz. Bunlar, kkler (usl) ve dallar (fu r ) olmak
zere ikiye ayrlr. Kkler sekiz blmden olumaktadr. Bunlardan birincisinde
blnme, hareket ve deime gibi, cisme, cisim olmas dolaysyla iliik olan
hususlar zaman, mekan ve boluk gibi, harekete iliik olan ve ona bal olan
hususlar ele alnr. Btn bunlar, A r i s t o nun "Fizika " (Kitb Sem'el - K iyn) adl eserinde bulunmaktadr. kincisi, alemin temel esaslarnn blmleri
nin hallerini, yani gkleri, drt unsur gibi, ay kresinin iinde yer alan eyleri,
drt unsurun ayr ayr tabiatlarn, bunlardan her birinin belli bir yerde bulun
ma niteliine sahip olma sebebini ele alr. Bunlar da A r i s t o' nun D e C elo et
Mundo (Kitb es - Sem' ve - lem) adl eserinde yer almaktadr. ncsnde, var olu ve bozuluun, doma ve remenin, byme ve eskimenin, dn
melerin halleri ve bireyler, gn doudan ve batdan olmak zere, iki hareke
tiyle yok olduu halde, trierin nasl korunduklar hususu ele alnr. Bunlar da,.
D e G eneration e e t C orru ption e (K itb el - Kevn ve'l - Fesd) adl eserde
bulunur. Drdncs, bulutlar, yamur, gk grlts, imek, ay etrafnda
oluan hale, gkkua, yldrmlar, rzgrlar ve depremler gibi, meteorolojik
olaylara {el - sr el u lviyye) neden olan karmlar araclyla drt unsura
ilien hallerden sz eder. Beincisi, madensel tzleri; altncs, bitkilerin nitelik
lerini ele alr. Yedincisi hayvanlardan sz eder ve H istoria A nim aliu m (K itb
T ab'i' el - Hayavant)' ta yer alr. Sekizincisi ise, hayvansal nefs ve kavrama
yetilerini, ve bedenin lmyle insan nefsinin lmeyip, onun, yokluu imknsz
olan ruhan bir tz olduunu ele alr.
Dallar (fu r ) ise yedidir: Birincisi, tiptir. Bunun amac, insan bedeninin
ilkelerini, salk ve hastalk hallerini; hastaln giderilmesi ve saln korunma
s iin, bunlarn neden ve bertilerini bilmektir, kincisi, yldzlara ilikin olgu
lar bildirir ve yldzlarn ekilleri ve birarada bulunmalarndan alemin ve dev
letlerin halleri hakknda olacak eyleri, doumlarn ve yllarn getirecei husus
lar nceden sonulama (istidlal) yoluyla ortaya koymaa alr, ncs,
"feraset ilm i" dir. Bu ilim, d grne bakarak karakteri ortaya koyan bir
ilimdir. Drdncs, rya yorumu ilmidir (ilm e t ta br). Bu, ryada grlen
eylerden, nefsin grlmeyen lem hakknda gzledii hususlara ulamaktr;
nk hayal yetisi bu hususlar, kendilerinden baka bir rnekle (sim gelerle)
hayal eder. Beincisi, tlsmlar ilmidir; bu, yeryznde olaand fiili ileyecek
bir gc oluturmak zere, gk glerini baz yer cisimlerinin gleriyle birle
tirme ilmidir Altncs, byclk (en = n ren ct) ilmidir; bu, yer tzlerinin
glerini, kendilerinden bir takm olaanst eyler meydana getirmek iin,
biraraya getirmektir. Yedincisi ise, kimya (simya; ilmidir; bu ilmin amac, bir
takm dzenlemelerle altn ve gm elde etmek zere madensel tzlerin zellik
lerini deitirm ektir. Bu ilimlerin hibirine onlarn en'at bakmndan kar
kmalar gerekmez.] Biz filozoflara bu ilimler iinde yer alan yalnzca drt me-

- 28 3-

selede kar kmaktayz.


Derim ki:

768

769

G a z z iV nin tabiat ilminin sekiz blmyle ilgili olarak yapt sayma gelin
ce, bu saym, A r i s t o nun grne uygundur. Bu ilmin dallar ile ilgili olarak yap
t saym ise, doru deildir. Tp, tabiat ilimlerinden olmayp, ilkeleri tabiat ilminden alnan uygulamal bir sanattr; nk tabiat ilmi nazari,/ tp ise uygulamal (a m el)'
dr. Biz bu her iki ilimde ortak olan bir eyden sz ettiimiz zaman, onu, salk ve
hastalktan sz etmemiz gibi, iki adan ele alrz; nk tabiat bilgini salk ve hasta
l, tabii varlklar cinsinden olmas asndan, inceler; tabip ise, bunlar, sal i;orumak ve hastal gidermek asndan inceler. Yldzlara ilikin olgularn ilmine (Um
ah km en - nucm } gelince, bu ilim de tabiat ilimlerinden olmayp, alemde olacak
eyleri nceden bilmeye ilikin bir ilimdir; yldz falcl ve kehanet ttndendir.
Feraset ilmi de bu trdendir. Ancak feraset ilmi, gelecekte deil, u anda gizli
olan nesnelerin ilmidir. Yorumlama ilmi de yine olacak eyleri nceden bilmeye ili.kin ilimlerdendir. Bu trl bir ilim, her ne kadar uygulamada kendisinden yararlana
labilecei sanlsa da, ne nazari ne de ameli (ne kuram sal ne de uygulam al)' dr. Tlsm
ilimleri ise, geersiz ilimlerdir; nk gk kresinin durumlarnn yapay nesnelerde bir
etkisinin bulunduunu kabul edersek, onlarn bu etkisinin, ancak yapay nesne zerinde kalmas mmkn olup,/ kendisinin dndaki baka bir nesneye gemesi mm
kn deildir. Byclk ilmi (ulum el = h iyel)
aknlk uyandran bir ilim tr
olup, kuramsal sanatlarla hibir ilgi yoktur. Kimya ilmi, varhmdan kuku duyulan
bir sanattr. Eer byle bir ilim varsa, onun rettii nesnenin, tabiatn rettii eyin
ayn olmas mmkn deildir; nk sanat, olsa olsa tabiata benzeyebilir, fakat ger
ekte onunla ayn olamaz. Onun d n s bakmndan tabii bir nesneyi meydana getirip,
getiremeyeceine gelince, bizce, bunun imknsz olmasn da, mmkn olmasn da,
gerektiren bir ey yoktur Byle bir ey ancak geni bir zaman aralnda uzun bir
deneyim sonucu bilinebilir. G a z z l l ' nin szn ettii drt meseleye gelince, bun
lar biz teker teker ele alacaz.
G a z z l l der ki:

770

Birinci mesele,u hkme varmalardr: Gerekte grlen sebeplerle eserler


arasndaki bu iliki, zorunlu olarak onlar birbirine balayan bir ilikidir. Eser
olmadan sebebin, sebep olmadan da eserin varl ne g ne de imkn dahilinde
dir,
kinci mesele,onlarn u sz sylemeleridir: nsan nefsleri cisme bal
olmakszn kendi balarna var olan tzlerdir; lm bedenin nefs tarafndan y
netilmesinin sona ermesiyle nefsin bedenle olan ilikisinin sona ermesi anlamna
gelir. Bye olmasayd insan srekli olarak kendi bana var olurdu./ Filozoflar
bunun akl kantla bilindiini ileri srmlerdir.
nc mesele^ onlarn u szleridir: Nefslere yokluun ilimesi imkansizdr. Daha dorusu onlar, var olduklarnda srekli olarak kalrlar ve yok olma
lar dnlemez.
Drdnc mesele ise, onlarn u grleridir: Bu nefslerin bedenlere yeni84.

284-

tbn Rd bu terimi Gazzl'nin "en =m r e n c f' yerine kullanmaktadr.

den dnmeleri imknszdr.


Birinci meselenin tartlmas gerekir; nk denein ylana dnmesi,
llerin diriltilme^ ayn ikiye blnmesi gibi, olaanst mucizelerin kantlan
mas, ona dayanmaktadr Tabiattaki olgularn olaan akn (m a c ri el - d t)
son derecede zorunlu bir ak olarak gren kimseler, btn bu mucizevi olaylar
imknsz grm olurlar. Dolaysyla onlar, llerin diriltilmesi konusundaki
K ur'n ayetlerini yorumlamlar ve ondan Allah'n, bilgisizlikten ileri gelen
lmn yerini bilgiden kaynaklanan hayatn almasn kastettiini sylemiler
dir. Yine onlar denein bir anda ylana dnmesini byclerin bir ii olarak
yorumlamlar ve bylece inkarclarn kukularn gidermek zere, H z.
M u s a ' da kendisini gsteren tanrsal kant geersiz klmlardr. Ayn ikiye
blnmesine gelince., ou kez byle bir eyin gerekletiini inkr etmiler ve
onun yaygn bir haber (tevatr) derecesine ulamadn ileri srmlerdir.
Filozoflar, tabii olaylarn olaan gidiini kesintiye uratan mucizeleri yalnzca
u noktada kabul etmilerdir;
a) Mucize olaylarn hayalleme yetisiyle ilgili grmlerdir; nk onlar
bu yetinin egemen olup, glenmesi ve kendisini duyular ve meguliyetin bas
trmamas halinde^ Levh i Mahfuz' u (K o ru n m u L evh ay) mahade ettiini
ve gelecekte olacak tikellerin suretlerinin bu yeti zerinde izlenim braktn
ileri srerler/O nlarca byle bir ey, peygamberlerde uyank iken, teki insan
larda ise, uyku halinde iken meydana gelir. te bu, hayalleme yetisine ilikin
bir peygamberlik zelliidir.
^
b) Mucize olaylarn onlar, nazari, akl? yetiyle ilgili bir zellik olarak
grmlerdir, Byle bir ey sezgi yetisine dayanr ki, bu da bir bilinenden te
kine sratla ulamak anlamna gelir. ou kez zeki bir kiiye, kendine kant
getirilen ey aklandnda, bu kii, hemen onun kantn bulur; ayn ekilde
ona kanttan sz edilince de, dorudan doruya kant getirilen eyi anlar. Ksa
ca) orta terimi bulduu zaman, hemen sonuca ular ve, yine onun zihninde so
nucun iki terimi belirdiinde de, bu iki terimi birletiren orta terimi bulur.
nsanlar bu hususta farkhik gsterirler. Onlardan bazlar kendiliinden bilgi
edinir; bazan en ufak bir belirti ile bilgiye ular; bazlar da, kendilerine bilgi
verildii halde, ancak byk bir aba sonucunda, bu bilgiyi kavrar. EksikUin
bilgi verildii halde, akdedilirleri anlamaya hazrlkl olacak kadar herhangi bir
sezgiye bile sahip olmayan bir kimsede en yksek derecede bulunmas mmkn
olduuna gre, gllk ve stnlk te, en yksek derecesinde, bir kimsenin
btn akl edilebilirleri ya da onlardan ounu en ksa ve buna yakn bir zaman
da edinmesiyle, mmkn olur. Bu durum, nicelik bakmndan btn meselelerde
ya da baz meselelerde; nitelik bakmndan ise, abukluk ve kolaylk asndan
farkllk gsterir Arnm kutsal nefs ou kez btn akdedilirlerin sezgisine
kesintisiz olarak en ksa srede ular. te bu nefs, nazari yetiden kaynaklanan
mucizenin sahibi peygamberin nefsidir ve ekledilirler konusunda/ renmeye

771

772
85.

Bkz., bn Sn, A uicenna's D e A nim a, s. 173; Frb'nin bu konudaki gr


iin bkz. Wa ur - Rahman, P sych o lo g y o f b n Sn, Islamic Culture iinde,
c. IX, (1935), s. 352.

285

mihta olmayp, sanki kendiliinden bilgi edinmitir/^ "...[O], a te d e m e


se mle, kandilin yan n aydnlatm asna b e n zeyen nur stnde bir n u rd u r...
(Kur*n, Nur, XXIV,35) ayetiyle anlatlan ite budur.
c)
Mucize olaylarm ameli,nefsi yetiyle ilgili grmlerdir. Bu yeti, tabii
nesneleri etkileyecek ve onlara boyun edirecek bir dereceye ulaabilir. Szge
lii, bizim nefsimiz bir eyi kuruntu yetisinde alglad zaman, ona uzuvlar ve
uzuvlarda bulunan yetiler hizmet ederler ve bylece nefs, bu uzuvlar istenen
hayallenmi yne doru hareket ettirir. Szgelii, nefs lezzetli bir eyi kuruntu
yetisinde alglaynca, insann az sulanr ve tkrn kaynandan kmasn
salayan tkrk salglama yetisi harekete gemi olur. Yine cinsel birleme d
nldnde de, bu konudaki yetiyi harekete geirir ve tensl organ byr.
Nitekim insan iki duvar arasnda boluk zerine uzatlm bir kalas zerinde y
rtldnde de, onun dme kuruntusu artar ve insan bedeni bu kuruntudan
etkilenerek aa der. Eer bu kalas yerde olsayd, onun zerinde dmeden
yrrd. nk insan bedeni ve cisman yetiler, nefslerin hizmetinde ve onlara
boyun eer bir zellikte yaratlmlardr. Bu durum, nefslerin anl ve gcnn
farkllna gre, deiiklik gsterir. Nefslerin gc yle bir dzeye ular ki, bu
durumda bedenin dndaki tabii g ona hizmet eder; nk insan nefsi, kendi
bedenine balanm deildir; ancak onun, kendi doasnda yaratlm olan
bir trl bedeni ynetm e istek ve arzusu bulunmaktadr. Eer bedenin organllarmm ona itaat etmesi mmknse, bedenin dndaki eylerin de ona itaat
etmesi imknsz deildir. Bylece insan nefsi, rzgrn esmesi, yamumn
yamas, yldzlarn arpmas ya da depremin bir ulusu yok etmesinde etkili
olabilir. Bu trden olaylarn gereklemesi, soukluun, scakln ya da
havada bir hareketin olmasna bal/ olduuna gre, sz konusu scaklk ya
da soukluk ta insan nefsi tarafndan meydana getirilebilir. Bu olaylar, hibir
ak tabii neden bulunmakszn, insan nefsinin etkisiyle meydana gelebilir
ve bunlar peygamberin mucizesi olabilir. Fakat byle bir ey ancak bu trl
olgular kabul etmeye elverili olan maddelerde gerekleir ve dolaysyla
odunun hayvana dnmesi ya da yarlmay kabul etmeyen ayn blnmesi
dnlemez. te mucize konusunda onlarn grleri budur.^^* Biz onlarn
szn ettikleri hibir eyi ve bu trl eylerin peygamberlere zg hususlardan
olduunu inkar etmiyoruz. Biz yalnzca onlarn kendilerini bununla snrlama
larn, denein ylana dnemeyecei ve llerin diriltilemeyecei vb. gibi ko
nulardaki grlerini reddediyoruz. O halde, mucizelerin kantlanmas iin bu
konuyu iyice incelemek gerekir. Bu konuyu incelemenin bir baka nedeni de,
mslmanlann, zerinde birlemi olduklar, yce Allah'n her eye gcnn
yettii biimindeki grlerine yardmc olmaktr. O halde imdi konuyu ele
alalm.

773

Derim ki:
Eski filozoflar mucizeler konusunda hibir ey sylememilerdir; nk onlara
gre; bunlar aratrlmalarna ve sorun haline getirilmelerine gerek bulunmayan ey86.

87.
-

Bkz., bn Sn, A vicen n a's D e A nim a, ss. 248 - 249; JCifb en N ec t, s. 272.
Bkz. bn Sn, A vicen n a's D e A nim a, ss. 200 - 201.

286 -

774

775

776

lerdendir. Aslnda bunlar eri*atn ilkeleridir; bunlar aratran ve bu konularda ku


kuya den kimsenin, onlara gre, "acaba A llah var m dr; m u tlu lu k var m dr; er
dem ler var m dr* diye en'atn teki genel ilkelerini aratran kimse gibi, cezalandnlmas gerekir;/ nk bunlardan phe edilemez. Onlarn nasl var olduklar, insan
akllarnn kavrayamayaca tanrsal bir husustur. Bunun nedeni, bu hususlarn insan
erdemli klan ilerin ilkeleri olmalardr. Bilgi ancak erdemin varlndan sonra elde
edilebilir. Dolaysyla erdem var olmadan nce erdemi gerekli klan ilkelerin aratrl
mas zorunludur. Nazari bilimler (es-sani'e l-ilm iy y e ) ancak balangta bir reti
cinin elde ettii varsaymlar ve ilkeler (m u sdart) araclyla tamamlandna gre,
ayn durum, uygulamal bilimler (el um u r el - a m e liy y e ) de daha da fazla sz konu
sudur.
G a z z l nin bunun nedenleri konusunda filozoflardan aktard gr be
nimseyen i b n S 1 n ' dan baka birinin bulunduunu bilmiyorum. Eer bu trl
olgular gerek olup, bir cismin dsim olmayan ve herhangi bir dnme uramadan
cimde kuvve halinde bulunmayan bir ey araclyla deiime uramas mmknse,/ onun bu konuda neden olarak ileri srd eyin de mmkn olmas gerekir.
nsann, tabiat bakmndan mmkn olan her eyi yapmas, gc dahilinde deildir;
nk insan iin neyin mmkn olduu bilinmektedir. Kendi zlerinde mmkn olan
eylerden ou, onun iin imknszdr. Dolaysyla peygamberij olaanst bir fiili
meydana getirdii hkm insan iin imknsz, fakat kendi znde mmkndr. 6u
nedenle, aklen imknsz olan eylerin peygamberler iin mmkn olduunu dn
mek gerekmez. Gereklemesi mmkn olan mucizeleri dndnde, onlarn bu
trden olduklarn grrsn. Mucizelerin en ak olan, olaanst nitelii, denein
ylana dnmesi gibi, bakalarndan iitmek suretiyle (nakli olarak) iletilmi olma
yan Allah'n yce Kitabdr. Onun mucize oluu ancak bugn var olan ve kyamete
dek var olacak olan insanlarn duyum - alglar ve incelemeleri sayesinde anlalmtr
ve anlalacaktr./ Bu nedenle bu mucize, teki mucizelere nazaran, ok daha stn
dr O halde bu meseleyi sukutla geitirmekle tatm in olmayan kimsenin, bu anlat
tklarmzla yetinmesi ve G a z z IV nin bir ok yerde aklad gibi, peygamberle
rin doruluu konusunda sekinlerin izledikleri yntemin baka bir yntem olduu
nu bilmesi gerekir. Bu yntem de, peygamberlere peygamber adnn verilmesine ne
den olan grlmeyen eyleri bilmek, geree uygun eratlar koymak ve yaplan i
lerden kendisinde btn insanlarn mutluluu bulunan eyi kazandrmak niteliinden
kan bir fiildir.
G a z z l ' nin rya konusunda filozoflardan aktard eye gelince, eski filo
zoflar arasnda 1 b n S n ' dan baka birinin byle bir ey sylediini bilmiyorum.
Eskilerin vahy ve rya konusundaki grleri, bunlarn ancak cisim olmayan ruhani
bir varlk, yani onlarca insan akln veren bir varik, araclyla Allah'tan kmas ek
lindedir. nsan akhn veren bu ruhani varla, onlardan uzmanlam olanlar, Fa'l
Akl (E tkin A k l); erat ise, M elek adn verir.
O halde imdi G a z z iV nin drt tartmada ileri srd hususlara dnelim.

287

BRNC

777

TARTIMA

G a z z 1 1 der ki:

778

779

Tabiatta sebep olarak dnlen ey ile eser olarak dnlen ey arasn


deki iliki, bizce, zorunlu bir iliki deildir. Aslnda bu her iki eyden biri teki
olmad gibi, onlardan birinin kabul, tekinin kabuln; birinin reddi de, te
kinin reddini gerektirmez. Ayrca onlardan birinin varl tekinin varln, bi
rinin yokluu da tekinin yokluunu zorunlu klmaz; nitekim susuzluu gi
dermekle su imek, doymakla yemek yemek, yanmakla atein ilimesi, aydn
lkla gnein domas, lmle boynun kesilmesi, iyileme ile ilacn iilmesi, is
hal ile ishal ilacnn kullanlmas arasnda ve buna benzer tpta, astronomide,
sanatlarda ve eitli mesleklerdeki gzleme dayal ilikilerde bir zorunluluk sz
konusu deildir. Onlar arasndaki iliki, Allah'n takdirinde daha nce bulunmaktadr;/ nk aralannda iliki bulunan olgular^, Allah birbiri ardndan ya
ratm akta olup, bunlarn kendi znde, ayrlmay kabul etmeyen zorunlu bir
iliki bulunmamaktadr. Tersine, yemek yemeden doymay, boyun kesilmeksi*
zin lm yaratmak, boyun kesildii halde yaam srdrmek ve buna benzer
btn ilikileri meydana getirmek Allah'n gc dahilindedir ve takdiri sonucu
dur. Bununla birlikte, filozoflar, byle bir eyin mmkn olmasn reddetmi
ler ve imknszln ileri srmlerdir. Bu trden saysz eyleri incelemek uzun
zaman alr. O halde^ bu konuda u tek rnei ele alalm: Pamuk, atee temas
etmesi halinde, yanar, ancak biz, yanma olmadan, onlarn birbirine temas etme
sini ve ate, kendine dokunmakszn, pamuun yanm bir kl haline dn
mesini mmkn grmekteyiz. Oysa onlar byle bir eyi inkar etmektedirler. Bu
meselenin ele alnmas u aamadan gemektedir
Bm n d aama, kartlarmzn, yanmay meydana getirenin, seme gc
dolaysyla deil, tabiat dolaysyla bir f il olan ate olduunu ileri srmeleri
dir. Dolaysyla, onlara gre, kendisini kabul eden nesneye temas ettikten son
ra^ tabiatnda bulunan eyi yapmaktan kanmas mmkn deildir, tte bizim
reddettiimiz husus budur. Biz, bu konuda yle deriz: Pamukta siyahl ve
paralarnda ayrlmay yaratmak, onu yakmak ve/ kl haline getirmek suretiyle
yanmamaya neden olan varlk Allah'tr. Allah, byle bir eyi ya melekler arac
lyla ya da hibir arac bulunmadan meydana getirebilir. Atee gelince, o,
cansz bir ey olup, hibir etkinlii yoktur. O halde, atein f'il olduuna kant
nedir? Filozoflarn, atein dokunduu anda yanmann meydana gelmesi gz
leminden baka bir kantlar yoktur. Oysa bu gzlem, yanmann, atee temas
srasnda meydana geldiini gsterir; yoksa onun tarafndan meydana getiril
diini deil... Aslnda Allah'tan baka bir neden bulunmamaktadr; nk
ruhun hayvanlarn spermalarndaki (nutfelerindeki) idrak ve hareket yetileriyle
birlemesinin, scaklk, soukluk, yalk ve kurulukla snrlanm tabiatlardan
domad ve babann ne spermay rahme brakmak suretiyle ceninin f'ili, ne
onun yaamnn, ne grmesinin, ne iitmesinin ve ne de onda bulunan baka
eylerin f ili olduu konusunda hibir gr aynh bulunmamaktadr.
Bunlann baba ile ayn anda var olduu bilindii halde, onun tarafndan meyda

289-

na getirildiini hi kimse sylememektedir. Tersine, onlarn varl ya aracsz


olarak, ya da bu trl yaratlm eyleri meydana getirmekle grevlendirilmi
melekler araclyla Allah tarafmdan salanr. Yaratcnn varln kabul eden
filozoflarn kesinlikle benimsemi olduklar hususlardan biri ite budur. Buna
ramen biz, onlarla tartm aktayz. Aka grlmektedir ki, bir eyle ayn
anda var olmak, o ey tarafndan meydana getirilmi olmay gstermez. Bunu
bir rnekle aklayabiliriz: Gznde perde bulunan/ ve gece ile gndz arasn
daki farkhik konusunda insanlardan hibir ey iitmemi olan doutan kr
bir kimsenin gznden sz konusu perde gndzn kalkar ve o kimse gz
kapaklarn ap, renkleri grrse, gznde renklerin suretlerinin kavranmasn
salayan eyin gzn almas olduunu; gz salam, ak, sz konusu perde
kalkk ve karsndaki nesne renkli olduu srece, mutlaka greceini sanr ve
gne batp ta hava kararnca, gne nn, renklerin onun gz zerinde
izlenim brakmasnn nedeni olduunu bilinceye dek grmeyeceini aklna
getirmez. O halde, kartlarmz, j^ l n ilkeleri arasnda yanyana bulunan
olgularn kendisinden kt neden ve sebepler bulunduuna, bu neden ve
sebeplerin deimez olup, yok olmalar ve gzden kaybolan hareketli cisimler
olmamalar dnda, hangi yolla emin olabilirler? Eer onlar yok olur ya da
gzden kaybolurlarsa, biz onlarn ayr olduklarn kavrar ve btn bu grd
mz eylerin tesinde baka bir nedenin bulunduunu anlarz. Onlarn ilkeleri
ne bakacak olursak^ baka bir k yolu bulunmadn grrz.
te bundan dolay, filozoflarn aratrc olanlar, bu cisimlerin yanya
na bulunmalar ve ksaca onlarn birbirleriyle ilikilerinin farkl olmas halinde
ortaya kan bu ilinti ve olgularn, ancak suretlerin vericisinden, yani melek ya
da meleklerden kt konusunda birlemilerdir. Hatta onlar derler ki: Renk
lerin suretinin gzde izlenim brakmas, suretleri veren varlk tarafindan gerekletirilir; gnein domas,/ salam bir gz ve renkli cisim, yalnzca, mahalli bu
sureti kabul etmeye hazrlayan ve yetkin klan unsurlardr. Onlar bu gr her
olaya uygulamlardr. te bu, atein yanmann, ekmein doymann, ilacn sa
ln vb.'nin f'ili olduu iddiasn geersiz klmaktadr.

780

781

Derim ki:

--------- -

782

Duyulur nesnelerde gzlenen etkin nedenlerin varlnn inkan bir safsatadr.


Byle bir eyi syleyen kimse, ya diliyle gnlndekini inkr etmektedir, ya da bu
konuda kendisine ilien safsataya dayal bir kukunun peindedir. Bunu reddeden
kimsenin^ her fiilin mutlaka bir f ili bulunduunu kab l etmesi mmkn deildir.
Bu nedenlerin, kendilerinden kan fiillerde kendi kendilerine yeterli olmalar ya da
ister ayrk olsun, ister olmasn, ancak dardaki bir nedenle fiillerin tamamlanmas,/
kendiliinden bilinen bir husus deildir ve bir ok aratrma ve incelemeyi gerektir
mektedir. Onlarn (k ela m cla n n ), bu dnyada f'illeri alglanmayan bir takm eserler
bulunduu iir^ birbirlerini etkiledikleri alglanan etkin nedenler konusunda byle
bir kukuya dmeleri doru deildir. Nedenleri alglanmayanlar, ylnzca nedenleri
nin bulunduunun alglanamamasndan tr, bilinmemekte ve aratrlmalar gerek
mektedir. Nedenlerinin bulunduu alglanmayan nesneler, tabii olarak bilinmiyor ve
aratn!malar gerekiyorsa, bu durum da bilinmeyenler dnda kalan nesnelerin

-290

783

784

785

nedenleri zorunlu olarak duyularla kavranyor demektir. Byle bir ey ise, kendi
liinden bilinenle bilinmeyen arasmda bir aynm yapamayan kimsenin iidir. Dolay
syla G a z z 1T nin bu blmde ileri srd hususlar safsataya dayal bir yanltma
cadr
Yine kelamclar, acaba, var olan ey ancak kendilerinin anlalmasyla anlala
bilen znl nedenler konusunda ne derler? nk nesnelerin tek tek her varla zg
fiilleri gerektiren ve nesnelerin zlerinin, adlarnn ve tanmlarnn farkl olmalarn
salayan zleri ve niteliklerinin bulunduu kendiliinden binmektedir. Eer tek tek
her varln kendine zg bir fiili bulunmasayd, kendisine zg bir tabiat da bulunmazd./ Kendine zg bir tabiat olmaynca da, kendine zg ne bir ad, ne de bir ta
nm bulunur ve dolaysyla btn nesneler bir tek ey olabilecei gibi, bir tek ey
olmayabilirdi de; nk bu bir tek ey hakknda onun kendisine zg bir tek fiili mi,
ya da edilginlii mi bulunmaktadr, yoksa o, bu trden hibir eye sahip deil midir?
diye bir soru sorulabilir. Eer onun kendisine zg bir fiili varsa, bu durumda zel
tabiatlardan kan zel bir takm fiiller bulunuyor demektir. Eer onun kendisine
zg bir tek fiili bulunmuyorsa, bu durumda da bir tek, bir tek deil demektir. Bir
tek tabiat kabul edilmediinde ise, var olann tabiat da kabul edilmiyor demektir.
Var olann tabiat kaldrldnda da yokluk gerekmektedir.
Acaba tek tek her varlktan kan fiiller, tabiatnda bu fiilleri meydana getirme
zellii bulunan nesneler iin zorunlu bir takm fiiller midir, ya da ounlukla ortaya
kn fiiller midir, yoksa her iki husus birlikte mi bu konuda etkili olmaktadr? soru
su, aratrlmas gereken bir sorudur; nk iki var olan nesne arasmda bulunan bir
tek fiille edilgi, ancak sonsuz saydaki ilikilerden biriyle meydana gelmektedir ve
ou kez bir iliki tekine bir engel^^ oluturmaktadr. Bu nedenledir ki, atein,
duyarl bir cisme yaklatrldnda, mutlaka onu etkileyecei kesin olarak bilinemez;
nk talk ta vb. hakknda sylendii gibi, duyarl bir cisimle atein etkin ilikisini
engelleyen bir ilikiye sahip bulunan bir varln sz konusu olmas hi te imknsz
deildir./ Ancak bu, atein ate adna ve tanmna sahip olduu srece, yakma nite
liinin kaldnimasn gerektirmez.
Sonradan var olan varlklarn, etkin, madde, suret ve ama (gye) olmak zere,
drt nedeni olduu kendiliinden bilinen bir eydir. Bunlarn, eserlerin varl iin
zellikle eser olan nesneden bir para olan, yani bazlarnn madde, bazlarnn koul
ve mahal dedikleri, bazlarnn suret, bazlarnn da znl sfat adn verdikleri eyle
rin, eserlerin varl iin zorunlu olduu da yine kendiliinden bilinmektedir. Kelamclar hayatn bilgi iin art (k o u l) olduunu syledikleri gibi, artl iin zorunlu
olan bir takm artlarn bulunduunu kabul ederler. Yine onlar nesnelerin bir hakikatlar ve tanmlar bulunduunu ve onlarn var olann varl iin zorunlu olduunu
benimserler. Bu nedenle onlar, grlen ve grlmeyen alemi ayn rnee gre deerlendirirler. Yine onlar / bir nesnenin tz iin gerekli olan dehl adn verdikleri ilinti
ler konusunda da ayn tutum u taknrlar. Szgelii, onlar derler ki, var olan eyde g
rlen dzenlilik, f ilin akl sahibi bir varlk olduunu gsterir; var olan eyin f il
tarafndan amalanm olmas da, en azndan onun amalad eyi bildiine iaret
eder Akl, varlklar nedenleriyle kavramasndan baka bir ey deildir, tte bununla
88.

Burada '"engel'* metnin anlamna daha uygun dmektedir.

291-

786

787

788

o, teki kavrama yetilerinden ayrlr. O halde, nedenleri reddeden kimse, akl reddet
mi olur. Mantk Sanat, nedenlerin ve eserlerin bulunduunu ve bu eserleri bilmenin
ancak onlarn nedenlerini bilmekle yetkinlie ulaabileceini ortaya koymaktadr. Bu
eyleri reddetmek, bilgiyi geersiz klmak ve reddetmek demektir; nk bu, gerek
bilgiyle bilinebilen herhangi bir eyin bulunamayaca; bulunsa bile, byle bir eyin
sanya dayal bir ey olaca, ne bir kantn ne de bir tanmn bulunaca ve kantlar
oluturan znl yklem kategorilerinin (snflarnn) ortadan kalkaca anlamna
gelir. Zorunlu hibir bilginin bulunmadn kabul eden kimsenin, bu sznn zorun
lu olmadn kabul etmesi gerekir.
Bu nitelikte bir takm nesnelerin yansra,/ nefsin, kendileri hakknda sansal bir
yargda bulunduu ve onlarn zorunlu olmadklar halde, zorunlu olduklar kuruntu
suna kapld zorunlu olmayan nesneler bulunduunu kabul eden kimseye gelince,
onun bu grn filozoflar inkar etmezler. Eer onlar buna "det (alkanlk) adn
verirlerse, byle bir ey mmkndr. Aksi takdirde, onlarn "det" szcnden ne
anladklarn kestirmek mmkn deildir. Acaba onlar bundan filin detini mi,
varlklarn detini mi, yoksa bu varlklar hakknda hkm verme detimizi mi anlyor
lar? Yce Allah'n bir detinin olmas imknszdr; nk det, f'ilin kazanm
olduu bir yeti olup, f ilden kan fiilin sk sk yinelenmesini gerektirir. Oysa yce
Allah yle demektedir: "Sen Allah'n snnetinde (yasasnda) bir deiiklik bula
mazsn; sen Allah'n snnetinde bir deime de bulamazsn" (Kurn, Ftr, XXXV,
42 - 43). Eer onlar var olanlarn alkanln anlarlarsa, bu alkanlk ancak nefs sa
hibi olan varlkta bulunabilir. Eer bu alkanlk nefs sahibi olmayanda bulunuyorsa,
bu gerekte bir tabiat demektir; byle bir ey, yani var olanlarn, ister zorunlu olarak
ister ounlukla olsun, nesneyi gerektiren bir tabiatnn bulunmas da mmkn deil
dir. Bizim var olanlar hakknda bir hkm verme alkanlmzn bulunmasna gelince,
bu alkanlk, akhn tabiatnn gerektirdii ve akh akl haline getiren akl fiilden baka
bir ey deildir. Filozoflar bu trden bir alkanh inkar etmezler. Aslnda bu al
kanlk szc, yanltc bir szcktr. Aratrldnda, bu szcn altnda, "oun
lukla yle yapar" anlamnda "falan kimsenin deti yle yapmaktr" dediimizde grld gibi, onun/ sonradan konulmu bir fiil olmasndan baka bir anlamn yer al
mad grlmektedir. Durum byle olduu takdirde, btn var olan nesneler de son
radan konulmu eyler olur ve f'ile bilge denilmesini salayan hibir bilgelik bu
lunmaz.
Daha nce de sylediimiz gibi, bu varlklarn birbirlerini meydana getirdikleri
ve birbirleri arachyla i grdkleri; bu i iin kendi kendilerine yeterli olmayp, fiili,
variklarn fiilinin koulu olan, yalnzca onlarn fiilinin deil, varlklarnn da koulu
olan bir d f'ilin bulunmas gerektii konusunda kuku duyulmas gerekmez. Bu
f'ilin ya da f'illerin tz konusunda filozoflar bir ynden ayrla dmler, bir
baka ynden ise birlemilerdir. Onlarn hepsi u konuda birleirler; tik F il mad
deden uzaktr^ bu f'ilin fiili var olanlarn varlnn ve onlarn fiillerinin kouludur;
bu f'ilin fiilij f ilin eseri araclyla bu var olan nesnelere iliir ve f'ilin sz konusu
olan bu eseri de, bu var olan nesnelerden farkldr. Bazlar bu eseri yalnzca gk kresi olarak grmler;/ bazlar da onu gk kresi ile birlikte ilk maddeden uzak baka
bir varlk olarak kabul etmiler ve bu varla "suretlerin vericisi" dini vermilerdir.
Bu grleri incelemenin yeri buras deildir. Felsefenin inceledii en stn ko-

-292-

789

nu ite budur. Eer sen, bu gerekleri aratrmay isteyen biri isen, bu konu iin en
doru olan yolu semelisin. Onlar tzsel suretlerin, zellikle nefsani suretlerin var
oluu konusunda ayrla dmlerdir; nk filozoflar, bu suretleri bu dnyadaki
tabii nesnelerin nedenleri olarak grdkleri scak, souk, ya ve kuru ile ilgili gre
memilerdir. D e h r i 1e r ise, bu dnyada ak bir nedeni bulunmadan ortaya kan
her eyi scaa, soua, yaa ve kuruya balamlar ve bu unsurlarn belli bir bileim
le bir araya geldiklerinde renklerin ve teki ilintilerin meydana gelmesinde grld
gibij bu nesnelerin sz konusu bileimlere bal olarak meydana geldiini sylemilerdir. Filozoflar, D e h r i 1 e r i n grlerinin reddine nem vermilerdir./
[G a z z 1 der ki]:

790

kinci aama, sonradan olan nesnelerin, kendi ilkelerinden ktn kabul


eden, fakat suretleri almaya hazrlkl olmann bu alemdeki u anda var olan bu
nedenler sayesinde meydana geldiini syleyen kimselerle ilgilidir. Bununla bir
likte, yine onlarca, bu ilkelerden nesneler, isteme ve seme yoluyla deil, n
gneten kmas gibi, zorunlu ve doal olarak kmaktadr ve mahaller, alcLk
bakmndan yeteneklerinin farkh oluu dolaysyla, farkllk gstermektedir. Ni
tekim parlak cisim gne nlarn alr ve baka bir yeri aydnlatmak zere yan
str; mat cisim ise onu kabul etmez; hava gne nlarnn gemesine engel ol
mad halde, ta engel olur; baz nesneler gnete yumuar, bazlar sertleir,
bazlar, tpk temizleyicinin temizledii giysi gibi, bayazlar ve bazlar da,
tpk temizleyicinin yz gibi, siyahlar. Bununla birlikte, ilke bir tek olduu
halde, mahaldeki yetenek hallerinin farkllndan tr eserler eitlidir. Ayn
ekilde varlk ilkeleri, bu ilkelerden km olan nesnelerin kmasn salar ve
bunda da ne bir engel ne de bir yetersizlik sz konusudur; buradaki eksiklik al
clarda yer almaktadr. Durum byle olunca ve atei kendi niteliiyle, birbirine
benzer iki para pamuu da ayn lde onunla temas halinde farzettiimizde,
burada hibir seme sz konusu olmad halde, nasl olur da onlardan birinin
yanp, tekinin yanmad dnlebilir. te bu nedenle onlar, H z. b r h i m'
in atee atlp, atein ateliini srdrd halde, yanmamasn inkar etmiler
ve bunun ancak ya ateten scakhn kaldrlmasyla mmkn olduunu ileri
srmlerdir ki, bu, atei ate olmaktan karr, ya da H z. b r h m' in ba
ka bir eye dnerek, ta vaya atein etki edemeyecei bir nesne haline gelme
siyle mmkn olduunu ve dolaysyla her iki durumun da mmkn olmadn
ileri srmlerdir./
Derim ki:
Filozoflar arasnda duyularla alglanan bu varlklarn birbirinin f'ili olmad
ve onlarn f'ilinin ancak bir d ilke olduunu ileri srenler, onlarn (varlklarn) bir
birlerini etkilemelerinden aka ortaya kan eyin btnyle hayal olduunu syle
yemezler. Ancak onlar bu konuda yle diyebilirler: Bu varlklar d ilkeden suretleri
almaya hazrikl olarak birbirierini etkilerler. Fakat ben kesinlikle filozoflardan hi
birinin byle bir eyi sylediini bilmiyorum. Onlar byle bir eyi ancak tzsel suret
ler konusunda sylemilerdir. lintiler konusunda ise, byle bir ey yoktur. nk
btn filozoflar scakln, kendiane benzer bir scaklk meydana getireceinde ve teki drt nitelikte de durumun byle olduunda birleirler; zira bu scaklk onlarca
-

293

791

792

atein gesel (e l ustukusiyye) scaklnn ve gk cisimlerinden kan scakln ko


runmasna neden olur
G a z z 11' nin ayrk ilkelerin semeyle deil, tabiat dolaysyla etkili oldukla
r eklinde filozoflara malettii hususlara gelince, bunlardan, sz edilmeye deer
hibir filozof sz etmemitir. Tersine, onlarca, her bilgi sahibi seerek i yapar. Bu
nunla birlikte, filozoflara gre, bu dnyadaki erdemlilikten tr, iki zttan ancak en
stn ortaya kar. Onlarn seilmesi, onlann zlerini yetkinletirme amacna yne
lik olmayp. - nk onlarn zlerinde bir ekklik bulunmamaktadr- tabiatlarnda
bir eksiklik bulunan varhklar yetkinlie ulatrmak amacna/ yneliktir.
H z. b r h m' in mucizesine kar G a z z iT nin filozoflara malettii iti
raz ise mslmanlar arasnda zndklardan bakas tarafndan yaplmamtr. nk Glozoflarn bilgeleri, eri'atn ilkeleri zerinde konumay ve tartma yapmay caiz
grmemilerdir. Onlara gre, bu yola ba vuran kimsenin, iddetle cezalandrlmas
gerekir. nk her sanatn ilkeleri bulunduuna ve bu sanat uygulayan kimsenin, onun ilkelerini kabul etmesi gerektiine, ne reddetmek ne de geersiz lalmakla onlara
kar kamayacana gre, eri'atn ameli sanatnn byle olmas daha da uygundur;
nk er' erdemlere uygun olarak hareket etmek, filozoflara gre, insann varl
iin, insan olmas bakmndan deil, bilgili insan olmas bakmndan zorunludur. te
bu nedenle^ her insann eri'atn ilkelerini kabul etmesi, onlara uymas ve onlar ko
yan birini nder olarak kabul etmesi gerekir. Onlar inkar etmek ve onlar zerinde
tartmaya girimek, insann varln anlamsz klar. te bu nedenle, zndklar ldr
mek gerekir. O halde, bu konuda sylenmesi gereken husus, eri'atn ilkelerinin insan
akln aan ilah ilkeler olduunu/ ve dolaysyla onlann nedenleri bulunmad halde,
kabul edilmeleri gerektiini sylemektir. te bu nedenle, eski filozoflardan hibirin
in alemde yaygn olduu ve aka grld halde, mucizeler konusundan sz et
tiini grmemekteyiz; nk mucizeler er'at kantlayan ilkeler; er'at ise erdem
lerin ilkeleridir. Yine onlardan hibirinin, lmden sonra ne olaca konusunda da
konutuklar grlmemitir. Eer insan eri'atn erdemlerine uygun olarak yetiirse,
kesinlikle erdemli olur Eer ilimde derinlemi olan bilginlerden olmas iin ona za
man ve mutluluk salanr ve eriatn ilkelerinden birini yorumlamas (te'vli) gerekir
se, bu yorumunu aklamamas ve bu konuda yce Allah'n sylemi olduu u szle
ri sylemesi gerekir: "... limde derinlemi olanlar: 'Ona inandk, hepsi Rabbimizin
katmdandr' derler" (Kur'n, Al - i tmrn, III, 7). eriatn ve bilginlerin snr ite
budur.
G a z z 1 der ki:

793

Buna iki ekilde cevap verilir; Birinci cevap olarak yle deriz: Biz, ilkele
rin seerek i yapmadklarn ve yce Allah'n irade ile i yapmadn kabul
etmiyoruz. Biz, daha nce alemin sonradan yaratlmas sorununu ele alrken,
onlarn bu konudaki iddialarn rtmtk. F'ilin, pamuun atee dokunma
syla irade ederek yanmay yaratt bylece ortaya ktna gre, dokunma
sz konusu olduu halde, onun yanmay yaratmamas da aklen mmkndr./
Derim ki:
Burada G a z z 1 , karsndakini artmak iin, onun kar kt eyi ka
ntlanm gibi gstermekte ve onun buna kar bir kantnn bulunmadn sylemek

294-

tedir. G a z z l 'i bu konuda 'ife f'il yanmay, ateten olumas iin, yaratt bir
arac bulunmakszn, meydana ^eftnr" demektedir. Byle bir iddia nedenlerin ve eser
lerin varlnn alglanmasn ortadan kaldrr. Gerekte hibir filozof, szgelii, ate
sayesinde pamukta meydana gelen yanmann f'ilinin, mutlak anlamda deil, atein
yakmasndan da te, varlnn koulu olan d bir ilkeden tr, ate olduundan
kuku duymamaktadr. Onlar sadece bu ilkenin ne olduu, ayrk m, yoksa atein d
nda sonradan var olanla ayrk olan arasnda bir arac olduu hususunda m ayrlm
lardr?
G a z z 11, filozoflar adna cevap vererek, der ki:

794

Bu konuda yle diyenler olabilir; Byle bir anlay, irkin bir takm im
knsz sonulara ulalmasna yol aar. nk eserlerin nedenlerden zorunlu
olarak ktn inkar edip, bunlar Yaratann iradesine baladmz ve iradenin
de belirlenmi zel bir yolu bulunmayp, eitli dallara ve trlere ayrlmas
mmkn olduu takdirde, her birimizin, yrtc bir aslann, alevli atelerin, gr
kemli dalarn ve silahlarla donanm dmanlarn karsnda bulunduunu, fa
kat yce Allah'n her birimizde grme yetisini yaratmad iin, onlar grme
diini mmkn grmek gerekir. Yine evinde bir kitap brakan kimsenin, onu, evine geri dndnde/ yakkh, akll ve becerikli bir ocua ya da bir hayvariS;
evde brakt ocuun kpee; kln gzel kokulu b;? nesneye (miske)', tan
altna ve altnn taa dnm halde bulduunu mmkn grmek gerekir. Bu
kimse, kendisine, sz konusu hususlara dair bir ey sorulduu takdirde, yle
diyebilir: "u anda evde neyin bulunduunu bilmiyorum. Tek bildiim ey,
evde bir kitap brakm olduumdur; bu kitap belki de u anda bir at olmu ve
ktphaneyi idrar ve dksyla kirletmektedir. Yine evde bir para ekmek b
rakmtm, belki de o u anda elma aacna dnmtr; nk Allah'n her
eye gc yeter. Atn nutfeden, aacn ekirdekten yaratlmas zorunlu olma
d gibi ..herhangi bir eyden yaratlmas da zorunlu deildir; belki de Allah,
daha nce var olmayan bir takm nesneler yaratmaktadr. Nitekim daha nce
hi grmedii bir insana bakan bir kimseye, 'bu domu mudur.?'diye sorulur
sa, biraz durakladktan sonra yle diyebilir: arda satlan kimi meyvelerin
insana dnm olmas olasdr. te kendisine baktn insan budur nk
yce Allah'n, mmkn olan her eye gc yeter. Szn ettiimiz ey mm
kndr; dolaysyla bu konuda insan tereddt iinde kalmadan edemez. Bunun
aklanmas iin ok eitli yollar bulunmakla birlikte, biz burada bu kadaria
yetineceiz.
G a z z 1 1, filozoflar adna bu gr aktardktan sonra u cevab verir:

795

Deriz ki: Mmknn var olmas insanda kendisinin yokluu hakknda bir
bilginin yaratlamayacan ifade ettii doru olarak kabul edildii takdirde,
imknsz olan btn bu sonular zorunlu olarak ortaya kar./ Biz, sizin ileri
srdnz bu rnekleri garip karlamyoruz. nk yce Allah, bizde bu
mmkn olan eyleri meydana getiremeyecei konusunda bir bilgi yaratmtr.
Biz, bu trl nesnelerin zorunlu olmayp, gereklemesi de gereklememesi de
mmkn olan eyler olduklarn ileri sreriz. Bu konudaki adetin (olgularn ak d
zeninin) her an iin srekli cumas, zihinlerimize, onlarn akn gemiteki dzene

295.

(dete) uygun olarak meydana geldiini iyice yerletirir. Nitekim herhangi bir pey
gamberin filozoflarm szn ettikleri yollarla bir kimsenin ertesi gn geziden dn
meyeceini bilmesi mmkndr. Peygamber, onun dnmesi mmkn olduu
halde, bu mmkn olan eyin gereklemeyeceini bilmektedir. Ashnda sradan
bir insanm bile hibir ekilde grlmeyeni bilemeyeceini ve renim grme
den akl eyleri kavrayamayacam bildii grlmektedir. Bununla birlikte yine
de onun^ nefsini ve sezgi gcn, peygamberlerin, mmkn olduunu bilerek
idrak ettikleri eyi idrak edecek kadar glendirdii inkar edilemez. Ancak o,
bu mmkn olan eyin meydana gelmeyeceini bilmektedir. Eer Allah,
detlerin (tabiattaki dzenlerin) kesintiye uramas anmda bu trl mmkn
eyleri gerekletirmek suretiyle tabiattaki dzeni (deti) bozarsa, bu dzen
konusundaki bilgiler kalplerden (zihinlerden) atlr ve Allah onlar artk yarat
maz. Bu nedenle, bir nesnenin Allahn kudreti dahilinde mmkn bir ey
olmasnda, Allah n gemi bilgisinde byle bir eyi belli bir zamanda yapmas
mmkn olduu halde, yapmamasnda ve byle bir eyi o anda yapmayaca
konusunda bizde bir bilgi yaratm olmasnda hibir engel yoktur. Dolaysyla
bu tartmada irkin bir iddiadan baka bir ey bulunmamaktadr.
Derim ki

796

797

Kelamclarn varlklardaki kart niteliklerin ayn lde mmkn olduklarn,


f'il konusunda da ayn eyin sz konusu olduunu ve bu kart zelliklerden birinin
ancak filin iradesiyle belirlendiini kabul etmeleri halinde, ne srekli olarak ne de
ounlukla O'nun iradesi iin sabit bir l bulunmaJctadr. Bu nedenle, kelamclar,
kendilerine yneltilen btn bu irkin ithamlara layktrlar./ nk kesin bilgi (el
ilm el - yakn) bir eyi olduu gibi bilmektir. Eer gerekte (varlkta) alc ve yapc
iin iki kart eyin imknndan baka bir ey yoksa, gz ap kapayncaya kadar ge
en bir sre in bile, kesinlikle hibir eyin deimez bir bilgisi bulunmamakta de
mektir; nk biz byle bir f'ili, lkesinde bir benzeri daha bulunmayan en yksek
gce sahip, ba vuraca veya tabi olaca bir yasa ve gelenek te bulunmayan zlim
bir hkmdar gibi, varlklar zorbalkla yneten biri olarak dnmekteyiz. Aslnda bu
hkmdarn fiillerinin doal olarak bilinmemesi gerekir. Eer ondan bir fiil ortaya
karsa, bu fiilin her an iin varhnn srekli olmas da doal olarak bilinmez.
G a z z 1V nin bu imknsz sonulardan kendisini, "Allah bizde bu mmkn
olan eylerin ancak mucize an gibi, belirli anlarda gerekleecei konusunda bir bil
gi yaratmtr demek suretiyle kurtarmaya almas, gerek bir kurtulu yolu deil
dir- nk bizde yaratlm olan bilgi srekli olarak ancak var olann tabiatna bal
olan bir eydir Nitekim gerek (sdk), bir eyin gerekte olduu gibi bulunduuna
inanlmasdr. Eer bizde bu mmknler konusunda bir bilp varsa, mmkn olan var
lklarda bilgimizin kendisiyle ya bu mmkn varlklarn kendilerinden, ya f'ilden, ya
da her ikisinden tr ilikili olduu bir durum bulunuyor demektir. Kelamclarn
"det adn verdikleri ite bu "durum " dur.I Adet ad verilen bu durumun ilk F'ilde bulunmas imknsz olduu iin, o ancak var olan nesnelerde bulunabilir. Daha
nce de dediimiz gibi, filozoflarn tabiat adyla andklar ey itebudur. Yce Allah'
n varlklar bilmesi de byledir. Eer Allahn bilgisi varlklarn nedeni ise, bu varlk
lar O nun bilgisinin zorunlu bir sonucudur. te bu nedenle, var olann O nun bilgisi

-296-

798

799

ne uygun olarak gereklemesi gerekir. Szgelii, Zeydin geldiini bilmek, Allahm


bildirmesi sonucu peygamberde gerekleirse, bilgiye uygun olarak onun gerekle
mesinin nedeni varlm tabiatmm ncesiz bilgiye bal olmasmdan baka bir ey
deildir nk bilgi, bilgi olmas bakmndan, gereklemi bir tabiat olmayan eyle
ilikili deildir. Yaratcnn bilgisi, var olann ilikili bulunduu tabiatnn gerekle
mesinin nedenidir. Bizim mmkn olan eyleri bilmemiz, ancak var olann varl ya
da yokluunu gerektiren bu tabiat bilmememizden ileri gelir. nk var olanlarda
bulunan kartlar hem kendi zlerinden hem de onlar meydana getiren nedenlerden
dolay denge durumunda iseler, ya onlarn ne var ne de yok olmalar, ya da hem var
hem de yok olmalar gerekir. Durum byle olunca, gerekte iki karttan birinin ye
lenmesi gerekir, iki kart eyden birinin gereklemesini gerektiren, ite bu tabiatn
varln bilmektir./ Bu tabiatla ilikili olan bilgi de ya bu tabiattan nce gelen bilgidir
ve ncesiz bilginin eseridir, ya da bu tabiata bal olan ve ncesiz olmayan bilgidir.
Grlmeyeni bilmek, bu tabiat kavramaktan baka bir ey deildir. Daha nce kan
ta sahip olmadmz bir ey konusunda bizde bir bilginin gereklemesi, insanlar iin
rya, peygamberler iin ise, vahiy adn alr. ncesiz irade ile ncesiz bilgi var olan
nesnelerde bu tabiat gerektirir. Allah'n u sznn anlam da ite budur: "De ki:
Gklerde ve yerde grlmeyeni Allah'tan baka bilen yoktur" (Kur'n, Nemi,
XXVII, 65).
Bu tabiat bazan zorunludur, bazan da ounlukla vukubulmaktadr. Daha nce
de sylediimiz gibi, ryalar ve vahiy, ancak mmkn olan varlklardaki bu tabiat bil
dirmek amacn tar. Gelecekte olacak eylerin nceden bilineceini ileri sren sanat
larda bu tabiatn yaratln ya da adlandracan baka bir eyin, yani kendi znde
gereklemi olan ilmin kendisine ilitii eyin, ancak pek az grlen bir etkisi bulunmaktadr./
G a z z 1 der ki:
Onlara cevap vermenin ikinci yolu, -ki bu yolda sz konusu irkin sonu
lara ulamaktan kurtulu vardr- u hususlar kabul etmemizdir: Ate, yle bir
tabiatla yaratlmtr ki, birbirine benzer iki para pamua temas ettiinde on
lar yakar; bu pamuk paralar her bakmdan birbirlerine benzer olduklar tak
dirde ise, aralarnda hibir ayrm yapmaz. Bununla birlikte biz, yine de herhan
gi bir peygamberin atee atldnda, ya atein niteliinin, ya da peygamberle
rin niteliinin deimesiyle yanmamasn mmkn grrz. Bylece ya Allah veya
melekler atee scakl kendi cismiyle snrl ve o cismin dna tamayan ve
bylece scakl kendisiyle birlikte kalan ve atein suret ve hakikatini alan, fa
kat scakl ve etkisi bunun tesine gemeyen bir nitelik yaratr; ya da onlar
kiinin bedeninde onu et ve kemik olarak kalmaktan alkoymayan bir nitelik
yaratr ve bu nitelik atein etkisini ortadan kaldrr. Nitekim biz, kendisini
talkla ovalayan ve daha sonra da ate ocana oturduu halde, ondan etkilen
meyen kimseleri grebiliriz. Byle bir eyi grmemi olan kimse, bu gerei
inkar eder. Kartmzn yanmay engelleyen ateteki ya da bedendeki nitelik
lerden birine Allahn kudretinin yetmesini inkar etmesi, talk ve etkisini hi
grmemi olan kimsenin inkarna benzer. Aslnda Allah'n kudretinde olan
nesneler arasnda grmediimiz bir takm garip ve olaanst olgular bulun

-297-

800

80

maktadr. O halde, bu trl olgularn mmkn olduunu niin inkar etmemiz ve


imknsz olduklarna hkm vermemiz gereksin! Ayn ekilde lnn diriltilme
si, denein ylana dnmesi de ite ;jU yolla mmkndr: Madde her eyi
alcdr. Szgelii toprak ve teki unsurlar bitkiye, sonra bitkiler, kendilerini
hayvann yemesiyle kana; sonra kan spermaya dnr; daha sonra da sperma^
rahimde yerleerek, canl varlk tabiatna alr. Bu durum, alemin olaan
dzeninde (bi hkm el -de) ok uzun bir sre iinde vuku bulmaktadr. O
halde, kartmz, maddenin olaandan daha ksa bir srede bu aamalardan
gemesinin Allah'n gc dahilinde olduunu niin imknsz grmektedir? Bu
hususun, daha ksa bir srede olmas mmkn olunca, bundan daha ksa bir
srede olmas da pekala mmkndr. Bylece, bu gler, yaptklar ilerde srat
kazanabilir ve bu sratle peygamberin mucizesi gereklemi olur.
Eer "acaba bu, peygamberin nefsinden mi, yoksa peygemberin isteme
siyle bir baka ilkeden mi kar?" denirse, u karl veririz; Ya nurun ya
mas, yldrmlarn dmesi, yerin sarslmas gibi, peygamberin nefs gcyle
meydana getirmesinin mmkn olduunu kabul ettiimiz hususlar, acaba, ken
disi tarafndan m, yoksa baka bir ilke tarafndan m meydana getirilmektedir?
Bizim szn ettiimiz bu olgular hakkndaki grmz, .sizin mmkn gr
dnz olgular hakkndaki grnze benzer. Bizim ve sizin iin en uygun
yol bu olgular ya aracsz olarak, ya da meleklerin araclyla Allah'a bala
maktr. Fakat bu olgularn gereklemelerinin uygun olduu an, peygamberin
youn isteinin bu olgularn gereklemesine yneldii andvr ve iyilik dzeni
de, er' dzenin srmesi iin, o ann ortaya kmas bakmndan,belirlenmitir.
te bu durum, onun varlk ynn tercih ettirici bir ilkedir. Nesne kendi zn
de mmkndr; onun ilkesi, Allah'n ycelii ve cmertliidir; fakat byle bir
ey Allah'tan, ancak o eyin varlna ihtiya ar bastnda, kar ve iyilik o
anda belirlenmi olur. yilik o anda, ancak peygamberin iyilii yaymak amacy
la peygamberliini ispat etmek iin kendisine gerek duyduu anda, belirlenmi
olur./
Btn bunlar, filozoflarn grlerinin hedeflerine uygundur ve grleri
nin zorunlu sonucudur; nk onlar, peygamberin, insanlarn sahip olduklar
olaan zelliklerden farkh bir zellie sahip olmasn mmkn grrier. Bu
zelliin mmkn olmas konusunda aklda saptanm herhangi bir l bu
lunmamaktadr. ok sayda kiinin rivayet ettii (tevtere) ve er'atn da do
ru grd bir eyi yalanlamak doru deildir. Ksaca, canl suretini yalnzca
nutfe (sperma) alr; hayvansal yetiler, flozoflarca, ancak varlklarn ilkeleri olan
melekler arachyla onlar zerine akar; insan nutfesinden ancak insan, at nutfesinden de yalnzca at yarathr, -nk nutfenin attan meydana gelmesi, kendi
sine benzer bir at suretinin teki suretlere tercihini gerektirir ve ite bu yolla at
tercih edilen sureti alm olur. te bu nedenledir ki, hibir zaman arpadan bu
day, eftaliden de elma yetimez. Ayrca biz, baz hayvan cinslerinin topraktan
meydana geldiini ve onlarn, solucanlarda olduu gibi, birbirlerinden reme
diklerini grrz. Baz hayvan cinsleri de, fare, ylan ve akrep gibi, hem kendi
liklerinden meydana gelirler, hem de topraktan meydana geldikleri halde, bir
birlerinden rerler. Bunlarm bir takm suretleri kabul etmeye hazrlkl olma-

-298-

lan, bizim bilmediimiz ve bilinmesi insan gcnn dahilinde olmayan bir


takm. nedenlere bal, olarak ^ ^ U il ik gstelr, ^nk onlarca suretler, mes

80

803

lek lerdehr bouna ve bir takm arz ve istekl^rinitt yerine getirilmtti amacyla
kmazlar; aksine bu ^retler^ her mahal zerine, ancak bu Mahallin ft^nd zn
de bazrikh olmas b'sttretleri almasma evelip lduu takdi'i?de,-akarlar. Bu
hazrlkh olma dummlan; eitli lp, onlar gre, tJnlarh Ikl6ri- yildizlarm
rbirasaya gelmelei v6 gk dsimleriniri harekelieri^^ij'snda brbirriH'# ranla
alm olduklar-Reitli dunrmlardr.
Buradan anHilac^ zere,-bu hazrlkl<X)lma hattednin ilketeTHide ma;densel tzlerin zelliklerini ve. yldzlan bilmek suretiyle gk iglerini maden
sel zelliklerle birletirebilin; yerle il^li tzlerften ekiller meyden getirerek,
onlar iin zel bir, yaratl isteminde bulunan ve bunl^ia ^emde bir takm
olaanst eyler meydana getiren,/ bazan yl^n ve akrebi^ feazan da;tahtakurusunu bir lkeden karan ve tlm ilminde bilinen daha pek ok eyi yapan tl
sm sahiplerinin baarabilecei bir .takm garip veplaanst-: eyler bulunmak
tadr Hazrhkh olma hallerinin ilkeleri^ bUdiimiz llerin djna taar ve ne
olduklarn bilemezsek: ve onlar berlememn bir areni. de bulametesak,
hazrlkl olma halinin en ksa zamanda eitlirekillere brnecek ve bylece
daha nce ajmaya hazriklv olmad sureti almaya haZKlklolacak ve mucize
halinde ortaya kacak ekilde baz cisimlerde meydana gelmesinin imknsz
olduunu nasl bilebiliriz? Byle bir eyin inkar,.ancak anlay ktlndan,
stn varlklar yakndan tammaytan
yce AUah'm yaraklarndaki ve
yaratltaki srlarm bilmemekten ileri gelebilirv Bilim lerin^hip oldu^u/olaanst eyleri inceleyen kimse, peygamberlerin mucizeleri hakkmda anlatlan
eyleri hibir zaman AUah'n kudreti iin imknsz grmez
Bir kimse bu konuda yle diyebilir; Biz sizin, her mmknn Allahn
kudreti dahilinde olduu eklindeki grnz paylayoruz; siz de bizim, her
imknszn g dahilinde olmad eklindeki grmz paylayorsunuz. Ba
z nesnelerin imknsz olduu, bazlarnn mmkn dduu^ bazlarnn ise'hak
knda akln tereddt iinde olduu ve mmkiHi olup, olmad hususunda h
km veremedii bilinmektedir. O halde^ size gre, imknszn snmie olmakta
dr? Eer imknsz, bir tek ey hakknda olomlu ve olumsuzluun Byn anda
birarada bulunmasna bal ise, bu durumda iki peyden her birinin teki olma
dn ve dolaysyla bunlardan birinin varinn tekinin vart|n gerektirme
diini syleyebilirsiniz. Yine diyebilirsiniz ki, yce Allah'n irde edilen eyi
bilmeksizin iradeyi) hayat olmakszn bilgiyi yaratmaya; lht elini hareket ettirmeye^ oturtmaya^ eliyle ciltler dolusu kitap yazdrmaya ve/ gz aik, gzbe
bei ona doru dikilmi olmakla birlikte, grmedii, kendisinde hayat bulun
mad ve ona gc yetmedii halde, sanatlarla uramasn salamaya gc ye
ter. Bu dzenli fiilleri yce Allaha ancak onun elini hareket ettirmek suretiyle
yaratr ve hareket te yce Allah'tan gelir. Bunu mmkn grmek suretiyle, se
imli hareketle zoraki hareket (titreme hareketi gibi, isteimiz dndaki hare
ket) arasndaki fark ortadan kalkar. Dolaysyla, dzenli fiil ilme iaret etmedii
gibi, f'ilin kudretine de iaret etmez. Bu durumda Allah'n, cansz canUya, ta
altna dntrmeye gc yettii gibi, cinsleri deitirmeye, tz ilinti yap

.299*

804

maya, bilgiyi kudrete, yah beyaza, sesi kokuya dntrmeye de gcnn


yetme ve imknsz olan daha bir ok saysz eyleri yapmas gerekir.
Buna cevap olarak yle deriz: imknsz g dahilinde olan bir ey deil
dir. mknsz ya bir eji aym anda hem kabul hem de reddetmek, ya genel ola
n reddedip, zel olan kabul etmek, ya da biri reddedip, ikiyi kabul etmektir.
Bunlarla ilgili olmayan ey imknsz deildir. mknsz olmayan ey de g
dahilindedir. Siyahla beyazn aym anda birarada bulunmas imknszdr; nk/
mahaldeki siyahln suretinin kabul edilmesinden beyazln suretinin redde
dildii ve siyahln var olmas anlalr. Eer siyahln kabul edilmesinden
beyazln reddedilmesi anlayorsa, beyazln ayn anda hem reddedilip,
hem de kabul edilmesi imknsz olur. Bir kiinin iki yerde birden bulunma
mmkn deildir; nk biz, onun evde bulunmasndan evin dnda bulunma
masn anlamaktayz. Dolaysyla onun hem evin dnda bulunmamas anlam
na gelen evde bulunmas^ hem de evin dnda olduunu dnmek mmkn
deildir. Ayn ekilde iradeden de bilinen bir eyi istemek anlalr. Eer bil0
olmadan istein bulunduu dnlrse, irade de yok demektir. Dolaysyla
burada bizim anladmz eyin reddi sz konusudur. Canszda bilginin yara
tlmas imknszdr, nk biz canszdan alglamayan eyi anlanz. Eer onda
bir alg yeti yaratlrsa, bizim anladmz anlamda ona cansz adn vermek
imknszdr.
Cinslerin birbirine dnmesine gelince, baz kelamclar bunun Allah'n
gc iinde olduunu sylemilerdir. Biz ise deriz ki: Bir eyin baka bir ey
olmas akl ddr; nk, sz gelii, siyahlk kudrete dnnce, acaba siyahlk
siyahlk olarak kalr m, yoksa kalmaz m? Eer siyahlk yok oluyorsa, dn
myor, artk var olmuyor, bir baka ey var oluyor demektir. Eer kudretle
birlikte var olarak kalyorsa, yine dnmyor, fakat bakas kendisine ekleni
yor demektir. Eer siyahlk kalyor, kudret ise bulunmuyorsa, yine dnmeyip, olduu ^b i kalyor demektir. Eer kann spermaya dntn sylersek,
bundan biz, bu maddenin kendisinin bir sureti atp, bir baka surete brn
dn anlanz. zet olarak bir suretin yok olup, tekinin var olduu ve bu
suretlerin tek bana var olan madde zerinde birbirlerini izledikleri sonucuna
varlr./ Eer suyun stlmak suretiyle havaya dntn sylersek, bundan
suyun suretini kabul eden maddenin bu sureti brakp, baka bir arete brn
dn anlarz. Buna gre madde ortak, sfat ise deikendir. Yine biz, de
nein ylana, topran hayvana dntn sylediimizde de, durum ayndr.
Oysa ilinti ile tz arasnda ortak bir madde bulunmad gibi, siyahlkla kudret
ve teki cinsler arasnda da ortak bir madde bulunmamaktadr. Sz edilen
dnmeler ite bu nedenle imknszdr.
Allah'n, lnn elini hareket ettirmesine ve onu oturan ve elin hareke
tinden dzgn bir yaz kacak ekilde yazan canl bir surete sokmasna gelince,
byle bir ey sonradan olan nesneleri seme gcne sahip bir iradeye balad
mz srece, kendi znde imknsz deildir. Byle bir ey ancak tabiatn olaan
dzeni kendisine aykr dt iin reddedilmektedir. Sizin (filozoflarn) fiilin
dzenli olmasnn f'ilin ilmine iaret edecei hususunun bylece geersiz klna
ca eklindeki sznz doru deildir. nk u anda f', yce Allah'n ken-

-300-

diidir; fiili dzenli klan da, o fiili meydana getiren de O'dur. Sizin zoraki hare
ketle seimli hareket arasmda bir fark kalmad eklindeki sznze gelince,
bu konuda yle deriz' Biz bu durumu kendi nefslerimizden biliriz; nk biz
kendimizde bu her iki tr hareket arasnda farkllk bulunduunu grmekte ve
bunlar birbirinden ayran eye de kudret demekteyiz. Bylece biz mmkn
olan iki ksmdan birinin bir anda, tekinin ise bir baka anda gerekletiini,/
yani hareketi meydana getiren kudretle birlikte hareketin bir anda, kudrete da
yanmayan hareketin de bir baka anda var edildiini anlarz. Kendi dmzdaki
eylere bakp, dzenli bir ok hareketin bulunduunu grdmzde ise, hareket
leri yapma kudreti konusunda bizde bir bilgi meydana gelir. te bu ^llgieri
yce Allah, tabiattaki olgularn dzenli akna uygun olSrak yaratr ve bu
bilgiler sayesinde imkn halinin iki blmden, birinin varh bilinir; teki
blmn imknszh ise, daha nce de getii gibi, bu suretle akla kavu
mu olmaz.
Derim ki;

807

808

G a z z 11 aslnda son derecede uygunsuz ve insann akh ile kavrad eylere


aykr olduu halde, nesnelerin zel nitelikleri bulunmad gibi, kendilerinden tek
tek zel fiillerin kmad bir takm suretlerin de bulunmadn grnce, bu nokta
da bu gr benimsemi ve bu grn inkarn iki noktada toplamtr. Bunlardan
birincisine gre, bu sfatlar bir varlkta bulunabilir, fakat atein durumunda olduu
gibi, olaan hallerde etkili olduklar eyler zerinde hibir etkileri bulunmayabilir;
nk atete scaklk bulunabilir, fakat kendisine yaklatrlan eyi, yanma nitelii
bulunsa da yakmayabilir, ikinci noktaya gre ise, tek tek zel suretlerin zel bir
maddesi yoktur.
Birinci noktay, filozoflarn kabullenmesi uzak bir olaslk deildir; nk f'illerin kendilerinden fiillerin kmas, bir takm d nedenlerle zorunlu deildir. Dolay
syla, szgeliij atein belli bir anda pamua yaklatrlmas ve pamua temas ettiin*
de,/ onda, tpk hayvanla talk rneinde grld gibi, yanmay nleyen bir ey bu
lunduu takdirde, pamuu yakmamas imknsz deildir.
Maddelerin, maddelere sahip olan varlklarn koullarndan biri olmasna gelin
ce, bu, kelamclarn reddedemeyecei bir eydir; nk G a z z 11' nin de dedii gi
bi^ bir eyi ayn anda hem reddetmemiz, hem de kabul etmemiz, ya da ayn anda bir
ksmn reddetmemiz, btnn ise kabul etmemiz arasnda hibir fark yoktur. Nesne
ler, filozoflarn cins ve ayrmdan meydana gelen tanmla kendilerine iaret ettikleri
genel ve zel olmak zere, iki nitelikten neydana geldiine gre, bu iki sfattan birinin
ortadan kalkmasyla var olann ortadan kalkmasnda bir ayrm sz konusu deildir.
Buna u rnek verilebilir nsan, biri genel o!an canhiik, kincisi zel olan aklllk
olmak zere, iki nitelikten olutuuna gre, nasl ki biz ondan aklllk niteliini
kaldrdmzda, geride insan kalmazsa, ondan canllk niteliini kaldrdmzda da,
ayn ey sz konusu olur;/ nk canhhk aklhln kouludur; koul kalknca,
koullu da ortadan kalkar Bu konuda filozoflarla kelamclar arasnda yalnzca filo
zoflarn genel niteliklerin zel nitelikler cadar tikel nesnelerin de koulu olduuna
inanmalar bakmndan bir ayrlk sz konusudur. Kelamclar byle bir eye inanmaz
lar. Szgelii, hayatn aklllk ile birlikte bulunmasnda olduu gibi, scaklk ve yalk

301

8(j9

810

811

ta, filozoflara gre, var olup, yok olucu diri bir varln hayatnn bir kouludur;
nk bu iki nitelik hayattan daha geneldir. Kelamclar ise byle bir eyi kabul
etmezler te bu nedenle sen, kelamclarn, bizim sz konusu ettiimiz hayatn
koulunun kuruluk
ve yallk olduunu sylediklerini duymazsn. Ayn ekilde
filozoflara gre, ekillenme de ekli olan bir varla zg hayatn koullarmdan
biridir; eer bu hayatn art olmasayd, u iki husustan biri mmkn olurdu: Ya
canlya ait zellik (ekillenme) var olup, fiili hibir zaman var olmazd; ya da canlya
ait bu iki zellik bulunmazd. Szgelii, filozoflara gre, pl; yazma vb., gibi sanatlarda
grld zere, akln, insanda akl fiillerin kmasn salayan bir aletidir. Eer
canszda akln varl mmkn olsayd,/ onun, kendisinden kan bir fiili bulunmaks
zn var olmas mmkn olurdu. Szgelii, snn, kendisinde snma zellii bulunan
eyi stmakszm, var olmasnn mmkn olmas halinde de, durum byledir. Filozof
lara gre, her var olan nesnenin, tek tek her var olan nesnede birer ilinti olarak
bulunan belirli bir nicelik ve de nitelii bulunmaktadr. Yine onlarca, varlklarn
belirli olmakla birlikte, birer ilinti durumunda olan belirli bir var olu an ile varhklarn srdrme zaman da bulunmaktadr.
Filozoflarla kelamclar arasnda, ayn maddeyi paylaan varlklarn bu nitelik
teki maddesinin, onlarca ate, hava, su ve topraktan ibaret olan drt basit cismin su
retinde grld gibi, bazan iki suretten birini, bazan da kart kabul ettii konu
sunda hibir ayrlk yoktur. Ayrk yalnzca ortak bir maddeye sahip olmayan, ya da
maddeleri eitli olan nesnelerin birbirlerinin suretlerini kabul edip, etmeyecekleri
konusundadr./ Szgelii, acaba belli bir sureti sadece bir ok araclarla kabul etme
zelliine sahip olduu grlen ey, en son sureti aracsz olarak kabul edebilir mi?
Buna u rnek verilebilir. Unsurlar birleerek, kendilerinden bitki meydana gelir.
Daha sonra dacanhlarbu bitkilerle beslenir. Buradan da kan ve sperma meydana gelir.
Daha sonra sperma ve kandan da hayvan meydana gelir. Nitekim yce Allah ta bu ko
nuda yle demektedir. "A n d olsun ki, insan amur soyundan yarattk; sonra onu
nutfe halinde salam bir yere yerletirdik -sonra nutfeyi kan phtsna evirdik, kan
phtsn bir inemlik et yaptk; bir inemlik etten kemikler yarattk; kemiklere de
et giydirdik; sonra onu baka bir yaratk haline soktuk. Yaratanlarn en gzeli olan
Allah ne uludur!" (Kur'n, el - M uminn, X X III, 12 - 14). Kelamclar, insan sureti
nin, bu grlen araclar olmadan toprakta bulunabileceini .sylerler. Filozoflar ise
byle bir eyi reddederek, "eer byle bir ey mmkn olsayd, hikmet (bilgelik), bu
araclar bulunmakszn, insann yaratlmasndan ibaret olur ve onun bu nitelikteki ya
ratcs da yaratclarn en giizeli ve en glsu olurdu" derler. Bu iki zmreden hev iki
si de, grlerinin kendiliinden bilindiini ileri srerler. Aslnda onlardan hibirinin
kendi grn destekleyecek kant bulunmamaktadr. Sen (okuyucu) kalbine dan;
onun sana bildirdikleri/, inanlmas senin zerine farz'olan bir grevdir. te senin ye
rine getirmekle ykml bulunduun ey budur. Allah bizi de, seni de hakikata ula
an kesin bilgi sahibi olan kiilerden klsn.
Baz mslmanlar yce Allah'n iki kart ayn anda biraraya getirme gcyle
nitelendirilebileceini ileri srmlerdir. Onlarn kukular, byle bir eyin imkansz
olduu konusunda akln verdii hkmn ancak aklda yer eden bir ey olmasyla ilgi89.

Burada "kuruluk " szc metnin anlamma daha uygundur.

-302-

812

lidir. Eer aklda byle bir eyin mmkn olduuna hkmeden bir tabiat yer etseydi,
akl bunu reddetmez ve mmkn grrd. Bu kimseler akln ve varlklarn belirlenmi
bir tabiat bulunmadn ve aklda var olan doruluun var olan eylerin varlna
bal olmadn kabul etmek zorunda kalmlardr. Kelamclar ise byle bir grten
utan duymulardr. Eer onlar byle bir gr benimseselerdi, onlarn durumlar,
bu konuda kartlarnn kendilerine ynelttii elikilerden daha salam olurdu;
nk onlarn kartlar, kelamclarn kabul ettikleri bu trden eylerle, reddettikleri
eyler arasnda bulunan fark gstermelerini istemiler; bu da kelamclara g gelmi
tir; daha dorusu onlar, kuruntuya ilikin grlerden baka bir ey bulamamlardr.
te bu nedenledir ki, biz, kelam sanatnda uzmanlam olan bir kimsenin artla
artl, eyle tanm, eyle nedeni ve eyle kant arasnda yer alan zorunluu reddetmek yoluna bavurduunu grmekteyiz./ Btn bunlar ancak S o f i s t l e r i n
grleri arasnda yer alabilir; dolaysyla hibir anlamlar yoktur. Kelamclar arasnda
byle yapan kii ETd ia' l -Me' l ( m m e l - H a r a m e y n e l - C v e y n ) '
dir. Bu glkleri zmleyen genel gr udur Var olan nesneler, kartlar ve uy
gunlar (mtekbilt, mtensibt) olmak zere ikiye ayrlrlar. Eer uygunlar ayrlabilseydij kartlarn da birarada bulunmalar mmkn olurdu. Oysa ne kartlar birarada bulunmakta ne de uygunlar ayrlabilmektedir. Yce Allah'n varlklardaki bilge
lii ve yaratlm nesnelerdeki snneti (srekli izledii yol, yani yasas) ite budur:
"Allah'n snnetinde (yasasnda) bir deime bulamazsn ' (Kur'n, A/i2d 6 , X X X III,
62; Ftr, XXXV, 43; Feth, XLVIII, 23). te bu bilgelii kavramakla insandaki akl
gerek anlamda akl olur. Bilgeliin ncesiz aklda bu biimde var olmas, onun var
olan eylerde bulunmasnn nedenidir. te bu nedenle akl, b n H a z m' m sand
gibi, eitli niteliklerle yaratlabilecek mmkn bir ey deildir.*^

90.

bn Hazm, Kitb el -Fisal, Kahire 1317/1899, c. I, s. 82; c. II, s. 282.

303

813

KN el

TARTIMA

FLOZOFLARIN, NSAN NEFSNN KEND BAINA VAR OLAN,


YER KAPLAMAYAN, CSM OLMAYAN, CSMDE YER
ALMAYAN, TIPKI ONLARCA YCE ALLAHIN VE DE
MELEKLERN NE ALEMN NDE NE DE DIINDA OLMASI
GB, NE BEDENE LK NE DE ONDAN AYRI OLAN RUHAN
BR TZ OLDUUNA AKL KANIT GETRMEKTEK
YETERSZLKLER
G a z z 1i der ki

814

Bu konuyu incelemek, filozoflarn hayvansal yetilerle insan yetiler konu


sundaki grlerini aklamay gerektirir. Onlarca, hayvansal yetiler, hareket ve
idrak yetileri olmak zere, ikiye ayrlr. drak yetileri, d ve i olmak zere ikiye ayrlmaktadr./ D yetiler, cisimlerde yer alan be duyudur.
yetiler ise, tanedir:

815

Birincisi, beynin n yznde grme yetisinin arkasnda yer alan hayal g


cdr (el - kuvve el - hayliyye). Grlen nesnelerin suretleri, gz kapandktan
sonra, bu yetide kalr; daha dorusu, be duyunun ilettii eyler orada yerleir
ve orada toplanrlar. Bu nedenle ona "ortak duyu" (el - hiss el -mterek) ad
da verilir. Eer bu yeti olmasayd, beyaz bal gren ve tatlln ancak tatmak
suretiyle idrak eden kimse, onu ikinci kez grdnde, ilk kez olduu gibi, tat
madan tadn alamazd. Fakat ortak duyuda bu beyaz eyin tatl olduuna hk
meden bir ey bulunmaktadr. Dolaysyla bu yetide renk ve tat olmak^zere
iki eyi biraraya getirip, birinin varlyla tekinin varlna hkmeden bir
yarg yetisinin bulunmas gerekmektedir.
yetilerden kincisi, anlamlar kavrayan kuruntu yetisidir (el - kuvve
el - vehmiyye). Oysa birinci yeti suretleri kavramakta idi. Suretlerden varl
iin bir maddeye, yani cisme muhta olan ey anlalr; anlamlardan ise, varl
bir cismi gerektirmeyen, fakat dmanlk ve dostluk (el - muvafakat) gibi, bazan bir cisimde bulunmas sz konusu olabilen ey anlalr. Koyun kurdun ren
gini, eklini ve grnn alglar. Bunlar_ancak cisimde bulunabilir.
manda o, kurdun keruiishe'^u^an olduunu da kavramaktadr. Kuzu da nce
annesinin rengi ve eklini, sonra da onun sevgisini ve efkatini kavrar. te bu
nedenle, kuzu, annesinin peinde koarak kurttan kaar. Dmanlk ve dostluunT^HlTve ekil gibi, cisimlerde bulunmalar gerekmezse de^bazan cisimlerde
bulunabilirler./ Dolaysyla bu yeti birinci yetiden farkl olup, beynin arka kv
rmnda yer alr.
nc yeti ise, hayvanlarda hayalleme ('mtehayy/iej, insanlarda dnme
(mfekkire) ad verilen yetidir. Bu yeti duyulur suretleri birbirleriyle ve anlam
lar suretlerle birletirme zelliine sahiptir ve suretlerle anlamlarn korunduu
yer arasnda bulunan orta kvrmda yer alr. te bu nedenle, hi grmedii hal
de insan, uan bir at ve ba insan ba, gvdesi at gvdesi olan ya da baka bir
bileimde bulunan bir varl hayalleyebilir. Daha sonra aklanaca zere, bu

305-

816

8 17

yetiyi kavrama yetisine deil, hareket yetisine balamak daha uygundur. Bu


yetilerin yerlerini bize, ancak tp sanat, bildirir; nk bu kvrmlar herhangi
bir hasara urad zaman, bu yetiler grevlerini yapamaz hale gelirler.
Aynca filozoflar, duyulur suretlerin be duyu sayesinde kendisinde izle
nim brakt yetinin, bu suretleri, kabul ettikten sonra, yok olmamalar iin,
koruduunu ileri srerler. Bir ey bir baka eyi, kabul etmeyi salayan bir ye
tiyle korumaz; nk su, izlenim kabul eder, fakat korumaz; mum ise, suyun
aksine, yal sayesinde izlenimi kabul eder ve kuruluu sayesinde de onu
korur. Bu bakmdan, koruyucu alc olmayp, ona bellek (hafza) yetisi ad veri
lir. Ayn ekilde anlamlar da kuruntu yetisinde izlenim brakrlar. Bu izlenimle
ri anmsama (zkira) denilen bir yeti korur. Bu bakmdan, d yetilerin be
tane olmas gibi, i kavrama yetileri de, hayalleme yetisi de eklendiinde,be
tane olur.
Hareket yetisine gelince, bunlar/ harekete iten (b'ise) anlamnda hareket
yetisiyle, dorudan doruya hareketi yapan anlamnda hareket yetisine ayrlr.
Harekete iten hareket yetisi, istek ve arzu yetisidir. Bu yeti, szn ettiimiz
hayal yetisinde istenen ya da kendisinden kalan bir suret izlenim braktn
da, f'il hareket yetisini harekete geirir. Bu yetinin iki dal vardr: Bunlardan
birincisine ehvani yeti denir. Bu yeti, harekete geiren ve haz ararken zorunlu
olarak ya da yararl olarak hayallenen nesnelere yaklatran bir yetidir. Bunlar
dan kincisine ise fke yetisi ad verilir. Bu yeti, harekete iten ve stnlk elde
etmeyi isterken zararl ya da yararsz olarak hayallenen eyi ortadan kaldran
bir yetidir. Bu yetiyle irade ad verilen fiile tam bir yneli gereklemi olur.
F'il hareket yetisine gelince, bu yeti, adaleleri bzme, uzuvlara iliik lif
leri ve balantlar yetinin bulunduu yere doru ekme ya da onlar aksi yn
de gevetme ve uzatma zelliine sahip olup, sinirler ve adalelerde yaylm bubulan bir yetidir. Hayvansal yetiler ksaca ve zl olarak ite bunlardan ibarettir,
Filozoflara gre, nesneleri aklla kavrayan ve / akln grnteki en zel
rn olduu ve bu nedenle akla nispet edildii iin, "konuan" (en -natka)
ad verilen, aklla kavrayan anlamndaki nefse gelince, bunun, bilme (lime) ve
yapma (mile) yetisi olmak zere iki yetisi vardr. Bunlardan her ikisine de, akl
ad verilebilirse de, byle bir ey ancak onlara ortak bir ad vermekten teye
eecen^^ Yapma yetisi, insan-bedanini dzenli insait sanatlara doru ynel
ten bir ilkedir; insan sanatlann sahip olduu bu d z ^ d e insana zg etrafl bir
dnce ile elde edilmitir. Bilme yetisine ise, kuramsal (nazar) ad verilir. Bu
yeti, madde, mekan ve ynlerden soyutlanm akledilirlerin gereklikler! id
rak etme zelliine sahip olan bir yetidir. Bu soyut akledilirler, kelamclann
bazan "haller" bazan da "cihetler" (vcuh), fjlozoflarn ise soyut tmeller adn
verdikleri tmel nermelerdir. O halde nefsin sz konu.su iki yne kyasla iki
yetisi bulunur: Birincisi, melekler ynne kyasla kuramsal yetidir (el - kuvve
en - nazariyye): nk bu yeti ile meleklerden gerek bilgiler elde edilir. Bu
yetinin yukardan srekli olarak alclk niteliine sahip olmas gerekir. kincisi,
daha aada olana, yani bedene, onun ynetimine, ahlkn denetlenmesine
oranla, yapma yetisidir (el - kuvve el -ameliyye). Bu yetinin teki bedensel ye
tilere egemen olmas ve teki yetilerin de onun eitmesiyle eitilmeleri ve ona

-306-

818

boyun emeleri, boylece kendisinin teki yetilere kar edilgin olmamas, onlar
dan etkilenmemesi, fakat onun bu yetileri etkilemesi gerekir; bunun nedeni,
nefste bedensel niteliklerden "irkin fiiller" (rez'il) ad verilen bir takm uysal
yatknlklarn ortaya kmamas, aksine bu yetinin stn bir yeti olup, nefste
kendisinden tr "erdemler" ad verilen bir takm yetkinliklerin gerekle
mesidir.
Filozoflarn hayvansal ve insani yetiler konusunda ayrntl olarak ve
uzun uzadya anlattklar hususlarn zeti budur. Burada biz/ bitkisel yetilerden
sz etmedik; nk bunlardan sz etmek bizim amacmz dnda kalmaktadr.
Onlann szn ettikleri eylerden hibiri er'an inkar gereken hususlardan de
ildir; nk bunlar Allah'n tespit etmi olduu olaan dzene gre cereyan
eden, mahedeye dayal hususlardr. Biz u anda ancak nefsin kendi bana
var olan bir tz olmasnn, akln kantlar ile bilindii eklindeki s avlarnakar
kmak istiyoruz. Amacmz, byle bir eyin Allah'n kudretinden ileri geldii
ni kabul etmeyen ya da er'atm bunun aksini ortaya koyduu grnde olan
kimselere kar kmak deildir. Aslnda belki de Kyametin ayrntlarnda
erfatn bunu dorulad aka grlmektedir. Fakat biz onlarn enata
gerek kalmadan salt akln onu kantlayaca eklindeki savlarn reddediyoruz.
O halde onlarn kant getirmelerini isteyelim. Onlann, kendi iddialarna gre,
bu konuda ok sayda kantlar bulunmaktadr.
Derim ki :

819

820

Btn bu anlatlanlarda sz konusu yetiler ve onlarn aklanmasna ilikin ola


rak filozoflarn grlerinin aktarlmasndan baka bir ey yoktur. u kadar var ki,
G a z z Tl bu konuda b n S n 'y izlemitir. b n S n ise, hayvanlarda insan
daki dnme yetisinin karl olarak hayalleme yetisi dnda kuruntu yetisi dedii
bir yetinin bulunduunu kabul etmekle filozoflardan ayrlmaktadr. b n S n der
ki : Hayalleme yetisi terimini eski filozoflar ounlukla bu yeti iin kullanmlardr.
Onlar hayalleme yetisini bu anlamda kullannca,/ hayvanlardaki hayalleme yetisi d
nme yetisinin karl olmu olur ve beynin tam orta kvrmnda yer alr. Hayalle
me yetisi terimi, ekli zel bir hale koyan yetiye verildiinde ise, onun beynin n ta
rafnda bulunduu sylenir. Bellek (el-hfza) ve anmsamann (ez-zkira) beynin
arka tarafnda bulunduu konusunda bir ayrlk yoktur, nk bellekte tutma ve
anmsama fiil bakmndan iki ayr ey, konu bakmndan (iinde bulunduklar ey ba
kmndan) ise ayn eydir. Eski filozoflarn grlerinden aka anlald zere,
hayvanlardaki hayalleme yetisi, kurdun koyuna oranla dman olduuna, kuzunun
ise dost olduuna hkm veren yetidir; nk hayalleme yetisi bir kavrama yetisi
dir (kuvve derrke); dolaysyla kendisi dnda baka bir yetinin ortaya konmasna
gerek bulunmakszn, onun bir yarg gcnn bulunmas zorunludur. Hayalleme yetisi
ancak bir kavrama yetisi olmad takdirde, 1 b n S n 'nm syledikleri mmkn
olabilirdi. O halde, hayvanlarda, zellikle tabiatlar dolaysyla bir ok sanatlara sahip
olan hayvanlarda, hayalleme yetisinin dnda bir yetinin eklenmesinin hibir anlam
yoktur; nk bu konudaki hayaller duyulardan elde edilmemekte, onlarn akledilir
suretle hayallenen suret arasnda arac olan idrakler olduu anlalmaktadr. / Bu sure
tin durumu De Sensu et Sensato (Ff'I Hiss ve'l Mahss) adl yaptta zetle anlatl
mtr. O halde, bu meseleyi burada brakp, bu adamn (G a z z 11 nin) filozoflara

-307-

ynelttii itiraz incelemeye girielim.


G a z z 1 der ki :

321

822

tik kant, filozoflann u szlerinde ifade edilmektedir: Akl bilgiler insan


nefslerinde yer alrlar ve smrldrlar. Bu bilgilerde blnmeyen birimler bulu
nur; dolaysyla onlarn mahallerinin de blnemez olmas gerekir. Her cismin
blnebilir oluu, onun mahallinin cisim olmayan'^^^ bir ey olduunu gs
termektedir. Bunu mantkta art koulan ekillere uygulamak mmkndr. Bu,
en basit ekilde yle ifade edilebilir: Eer bilginin mahalli blnebilen bir ci
sim olsayd, onda bilgi de blnebilir olurdu. Oysa onda bulunan bilgi blne
mezdir. O halde bilginin mahalli cisim deildir. Bistisn nermesinde sonur
tunun reddedildii artl bir tasmdr. Buradan nertinin btnyle reddedil
dii sonucu kmaktadr. Bu tasm biiminin doruluunu incelemeye gerek
bulunmad gibi, iki ncln de incelenmesine gerek yoktur: nk birinci
ncl, "blnebilen bir eyde bulunan herey, mahallinde varsaylan blnme
dolaysyla, zorunlu olarak blnebilir" szmzdr./ Bu ncl, kendisinden
kuku duyulmas mmkn olmayan bir ilk ncldr. kinci ncl ise, "insanda
blnemeyen bir tek bilgi yer alr; nk bu bilginin sonsuzca blnmesi
imknszdr; sonu bulunduu takdirde ise, zorunlu olarak blnmeyen birimleri
iine alr" szmzdr. Ksaca biz, nesneleri bildiimiz halde, onlarn paralar
bulunmad iin, bir ksmnn yokluunu, bir ksmnn da srekliliini d
nemeyiz.
Buna iki aamada kar klabilir: Birinci aamada yle demek mm
kndr: "Bilginin mahalli yer kaplayan, blnmeyen bir atomdur (cevher ferd)
diyen kimseye nasl kar karsnz? Aslnda durumun byle olduu kelamclarn grnden anlalmaktadr. Bylece geriye btn bilgilerin bir atomda na
sl yer ald ve onu evreleyen btn atomlarn bu bilgilerden nasl yoksun
olduklar sorusunu zmlemenin imknszl kalmaktadr. Bu imknszln
hibir deeri bulunmamaktadr; nk onlarn grlerine kar da u soru yneltilebilir: Nefs nasl olur da yer kaplamayan, belirli olmayan, ne bedende ne
de bedenin dnda bulunan, ne cisme bitiik ne de ondan ayr olan bir tek ey
olabilir? Ancak, biz, bu nokta zerinde srar etmiyoruz. nk atom konusun
da ok ey sylenebilir. Filozoflann bu konuda anlatlmas uzun srecek olan
geometrik kantlar bulunmaktadr. Bu kantlardan birisi udur: Acaba iki atom
arasnda bulunan bir atoma bunlardan biri tekinin dokunduu tarafla ayn ta
rafa m dokunur, yoksa baka bir tarafa m? Bunlardan birinin tekinin dokun
duu tarafa dokunmas imknszdr; nk buradan her iki tarafn birbirine
dokunduu (birbiriyle akt) sonucu kar; zira dokunana dokunan da do
kunuyor demektir. Eer bu atomlardan biri tekinin dokunduu taraftan ba
ka bir tarafa dokunuyorsa, burada da okluk ve blnmenin kabul sz konusu
demektir./ Bu gln zm uzun zaman alr; dolaysyla biz bunu incele
meye girimeyeceiz. O halde teki aamaya dnelim.
kinci aamada ise yle diyebiliriz: Cisimde yer alan her eyin blnmesi
gerekir, eklindeki sznz, koyunun kuruntu yetisinin kurdun dmanhn
91.
-308*

"Blnemeyen" yerine "cisim olmayan" terimini daha uygun bulduk.

823

824

kavrad eklindeki grnzle geersiz olmaktadr; nk bir tek eyin hk


mnde blnmenin bulunduu dnlemez; zira dmanln bir paras bu
lunmad iindir ki, onun bir ksmnn kavrand, bir ksmnn da yok olduu
dnlemez. Sizce, bunun kavranmas cismani bir yetide gerekleir. Hayvan
larn nefsleri cisimlerde yerleirler ve lmden sonra da yok olurlar. Filozoflar
bu konuda birleirler. Eer onlarn be duyu ile, ortak duyu ile ve suretleri ko
ruyan yetiyle kavranan nesnelerde blnmenin bulunabileceini dnmeleri
mmkn ise, maddede bulunmas art olmayan bu anlamlarla blnmenin bu
lunabileceini dnmeleri mmkn deildir.
Eer koyunun maddeden soyutlanm salt dmanl idrak etmeyip,
belirli, somut bir kurdun dmanln kendi bireyi ve biimine ilikin olarak
kavrad ve yalnzca akl yetinin gerekleri maddelerden ve bireylerden soyut
lanm olarak kavrad sylenirse, deriz ki ; Koyun kurdun [nce] rengini ve
biimini, sonra da dmanln kavramtr. Eer renk ve ayn zamanda ekil
de grme yetisinde izlenim brakr ve grme mahallinin blnmesiyle blnrse,
bu durumda dmanlk ne ile kavranacaktr? Eer cisimle kavranacaksa, d
manln blnmesi gerekir. Blnd takdirde, bu kavrama ne durumda ola
caktr; onun paras nasl olacaktr; acaba dmanln bir parasnn kavran
mas m olacaktr, ki bu durumda onun nasl olur da bir paras bulunabilir,
yoksa her para btn dmanl m idrak edecektir, ki bu durumda da /d
manlk mahallin her parasnda kavranaca iin, tekrar tekrar bilinmi ola
caktr; keki bu sorularn yantlarn bilebilseydim! O halde bu sorun, onlarn
kantlarnda mutlaka zmlenmesi gereken bir glk ortaya karmaktadr.
Eer, "bu, akdedilirlerde bir elikiyi ortaya koyar; oysa akdedilirler
elimezler; nk siz, bir tek bilgi blnemez ve blnmeyen ey de blnen
bir cisimde bulunmaz eklindeki iki nclden phe edemediiniz takdirde, so
nutan da phe edemezsiniz denirse, buna yle cevap verilebilir; Biz bu ki
tab, yalnzca filozoflarn grlerindeki tutarszlklar ve elikileri aklamak
iin yazdk; nitekim byle bir eliki sz konusudur; nk onunla u iki
husustan biri, yani ya onlarn akl (ntka) nefs, ya da kuruntu yetisi hakknda
syledikleri elimektedir.
Ayrca biz deriz ki : Bu eliki aka ortaya koymaktadr ki, onlar tas
mn hangi noktasnda karklk olduundan habersizdirler. Belki de bu kark
lk onlarn u sznde yer almaktadr: Bilgi cisimde, rengin renkli olanda izle
nim brakmas gibi, bir izlenim brakmaktadr. Renk renklinin blnmesiyle
blnd gibi, bilgi de mahallin blnmesiyle blnr. Buradaki yanl, izle
nim szcnde yer almaktadr; nk bilginin mahalline oran, rengin renkliye
oranna benzetilemeyebilir ve bylece de bilginin mahallini kapsad, onda
izlenim brakt ve her yanna yayld ve bu mahallin blnmesiyle blnebilecei sylenebilir. Belki de bilginin mahalline oran, mahal blnd halde,
kendisi blnmeyen, tersine mahalline oran, dmanln kavranmasnn cisme
oranna benzeyen bir baka bakmdandr./ Niteliklerin mahallerine oranlar,
bir tek biimle snrl olmad gibi, kendisine gvenebileceimiz ayrntl bir
bilgi ile de bilinmemektedir. Orantnn ayrntlarn bilmeden bu konuda
hkm vermek, kendisine gvenilemeyecek bir hkm vermektir. Ksaca, onla

309

rn szn ettikleri hususlarn gl ve stn bir sanya dayal eyler olduklar


inkar edilemez. Bu hususlarn ancak yanl olmas mmkn olmayan ve kendi
sinden kuku duyulmayan kesin bir bilgi ile bilindii inkar edilebilir. te bu
tarzda bu konuda bir kuku yaratlabilir.
Derim ki :

825

826

Filozoflarn burada kullanm olduu ncller, belirsiz bir biimde ele alnd
takdirde, G a z z 1 'nin szn ettii itiraz balayc olur. nk "cisimde yer alan
her nitelik cismin blnmesiyle blnr sz.mzden u iki ey anlalr: Bunlardan
birincisi, cismin bir parasnda yer alan bu sfatn bir parasnn tanmnn, beyaz
cisimde beyazln bulunmas gibi, btnn de tanm olmasdr; nk sz edilen
cisimdeki beyazln her parasnn tanm, btn beyazln tanm ile ayn tanma
sahiptir. kincisi ise, niteliin zel bir ekli bulunmakszn cisme ilikin olmasdr. Bu
nitelik te yine gzdeki grme yetisi gibi,/ onun btn ve parasna ilikin tanmlar
nn ayn lde olmas eklinde deil, konusunun (mevzu') az ve ou kabul etme
sinden dolay, az ve ou kabul etmesi anlamnda, cismin blnmesiyle blnr. te
bu nedenle, salkl kiilerdeki grme yetisi, hastalkl olanlarn grme yetisinden;
genlerin grme yetisi de yallarn grme yetisinden daha gldr. Her iki snf
grme yetisinde ortak olan husus, onlarn iki bireyden olumasdr, yani onlar nitelik
bakmndan blnebilir, mahiyet bakmndan ise blnemez; baka bir deyile, onlar,
ya tanm ve maVtiyet bakmndan ayn kalrlar, ya da geersiz olurlar. Nicelik bak
mndan, belirli bir paraya blnebilen eyler, tanm ve mahiyet bakmndan ayndr
lar. Herhangi bir paraya blnemeyenler ise, ancak azlk ve okluk bakmndan,
ncekinden farkl imi gibi grnrler; ondan ayrlan parann fiili, geriye kalann fiili
deildir; nk zayf grme yetisinden ayrlan fiil, zayf grme fiilini yerine getirmez.
Her iki snf grme yetisi, rengin de ayn ekilde konusunun blnmesiyle her hangi
bir paraya blnmemesi noktasnda birlemektedir. Burada rengin tanm olduu
gibi kalr, daha dorusu, blnme yle bir parada sona erer ki, bu paraya blnd
takdirde, renk ortadan kalkar. Bu blnmeyi srekli olarak bir btn halinde tutan
ancak srekli olmas itibariyle/ srekli olann tabiat, yani srekliliin suretidir.
Bu ncl, bu haliyle, yani bu iki trden blnmeyi kabul eden her eyin mahal
linin herhangi bir cisim olduu, kendiliinden aka bilinmektedir. Yine bunun evirilmii de, yani cisimde bulunan her eyin bu iki trden blnmeden biri ile bln
meyi kabul ettii de ayn lde aka bilinmekteair. Bu doru olunca, onun zddnn evirilmiinin, yani bu trden biriyle blnmeyi kabul etmeyen eyin cisimde bu
lunamayaca hususunu da,bu konu hakknda bir bilgiye sahipsen, doru olduunu
katul etmen gerekir. Eer buna akledilir tmel kavramlar konusundan aka anla
lan, onlarn bireysel suretler olmadklar iin, bu iki trden biriyle blnmeyi kabul
etmedikleri hususu da eklenirse, buradan akledilirlerin mahallinin herhangi bir cisim
olmad ve onlar meydana getiren yetinin de cisimde bulunan bir yeti olmad so
nucunun kt aka anlalr. Dolaysyla onlarn mahallinin kendi zn ve ba
kalarn kavrayan ruhan bir yer olmas gerekir.
G a z z 1 ise, iki trl blnmeden birini kabul edip, bu benimsedii bln
me trn tmel akl kavramlardan kaldrd iin, grme ve hayalleme yetilerinde
bulunan ikinci tr blnme ile itirazda bulunmu ve bu konuda safsataya dayal sz-

-310-

827

828

829

sarfetmitir./ Oysa psikoloji (Um en -nefs) cedel sanatyla kavranamayacak kadar


kapal ve yce bir ilimdir.
Bunun yansra, G a z z l , b n S n nn kantn yeterince anlayamam
tr; nk I b n S n (er -recul), kantn, u szne dayandrmaktadr: Eer akledilirler cisimde bulunsalard, cisme ait olah blnemez, ya da blnebilir bir parada
(eyde) bulunmalar gerekirdi. Daha sonri b n S i n , onlarn cisme ait blnemeyen bir parada bulunmasn geersiz klmtr. Bunu geersiz klnca da, akln cisim
de bulunduu takdirde, cisme ait olan blrremez bir parada bulunabileceini red
detmitir. Daha sonra ise, o, akln cisme ait blnebilir bir parada bulunmasn ge
ersiz klm ve bylece de onun asla bir cisimde bulunamayaca ortaya kmtr.
G a z z 1, bu blmlerden birini geersiz klarak, yle demitir; Aklla cisim
arasndaki ilikinin baka trl bir iliki olmas imknsz deildir. Buradan aka
anlalaca zere, akl cisme baland takdirde, ortaya yalnzca iki trl iliki
kar; bunlardan biri akln blnebilir bir mahal ile olan ilikisi; kincisi ise onun blnemeyen bir mahal ile olan ilikisidir.
Bu kant u ekilde tamamlanmaktadr: Akln nefsin yetilerinden hibiri ile/
suretin mahal ile balants eklinde bir balants yoktur; nk akln cisimle balan
tl olduu reddedildii takdirde, cisimle balantl olan nefsin yetilerinden herhangi
biri ile balantl olduunun redededilmesl gerekir. Eer akl nefsin yetilerinden biri
ile balantl olsayd, A r i s t onun da dedii gibi, onun ancak bu yeti sayesinde bir
fiili bulunurdu. Durum byle olsayd, bu yeti akl kavrayamazd. te bu, A r i s t o'nm, akln ayrk bir varl bulunduunu aklarken dayanm olduu kanttr.^^^
imdi de G a z z 1 'nin, filozoflarn ileri srd ikinci kanta ilikin ikinci
itirazndan sz edelim. Fakat daha nce filozoflarn kantlar, ait olduklar balamdan
(sanattan) karldklar takdirde, bu kantlarn cedele dayal kantlar olmaktan ileri
gidemeyeceklerini bilmek gerekir. te bu nedenle, bu kitabmzn amac, onda yer
alan ve iki zmreye (frkaya) mal edilen grlerin dourduu sonular bildirmek ve
bu iki gr sahibinden hangisine tutarszlk ve eliki isnat etmenin daha doru olduunu aklamaktr. /
G a z z l der ki :
kinci kant filozoflarn u szlerinde deyimlendirilir: Maddelerden soyut
lanm bir tek akl kavramn bilgisi, ilintilerin cismanl tzlerde braktklar izle
nim gibi, maddede bir izlenim braksayd, daha nce de getii gibi, cismin b
lnmesiyle zorunlu olarak onun da blnmesi gerekirdi. Eer maddede izlenim
brakmyor ve maddeye de yaylm deilse, ve izlenim szcnden de holanlmyorsa, baka bir ifade kullanarak, yle diyelim: Acaba bilginin bilenle bir
ilikisi var mdr, yoksa yok mudur? Bir ilikinin olmamasr imknszdr; nk
bilenden bu iliki kaldrld takdirde, onun bilgi ile bilen olmas niin bu bilgi
ile bilen olmamasndan daha uygun olmutur? Eer bir iliki sz konusu ise, u
olasln bulunmas, yani ya sz konusu ilikinin mahallin her parasna, ya
belirli baz paralarna ait olmas, ya da bu paralardan hibirinin onunla
ilikisi bulunmamas gerekir. Bu paralardan hibirininonunla ilikisi bulunma92.
93.

Bkz., Avicennas De Anima, ss. 210 -214; Kitb en Nect, ss. 287 -290.
Kr., Aristo, De Anima, III, 4. 429a, 10 26.

311

dn sylemek yanltr; nk birimler iin bir iliki sz konusu olmad


takdirde, btn iin de bir iliki sz konusu olamaz; zira birbirinden ayr olan
eylerin toplam da ayrdr. likinin baz paralar iin sz konusu oldu
unu sylemek de yanltr; nk kendisi iin bir iliki sz konusu olmayan
para, byle bir anlam iermemektedir ve aslnda szn ettiimiz konu bu
deildir. Varsaylan her parann zle bir ilikisi bulunduunu sylemek de,
yine yanltr; nk her parann, bir btn olarak bilginin zyle olan bir
ilikisi bulunsayd, paralardan her birinin kavram, btn kavramn bir paras
olmayp, btn olarak kavramn kendisi olur ve bu kavram fiilen sonsuz/ kez
kavranan akl'bir kavram olurdu. Eer her parann baka bir parann bilginin
zyle olan ilikisinden baka bir ilikisi bulunsayd, bu durumda bilginin z
kavram bakmndan blnrd. Biz, bir tek kavram her ynden bilmenin kav
ram bakmndan blnemeyeceini aklamtk. Eer her bir parann bilginin
zne ait bir eyle olan ilikisi, bakasnn sahip olduu ilikiden baka bir ey
olsayd, bu durumda bilginin znn blnmesi de daha ak bir gerek olurdu
ki, byle bir ey imknszdr. Buradan aka anlalmaktadr ki, be duyuda
izlenim brakan duyulurlar, ancak blnebilir tikel suretlerin grntleridirler.
nk kavrama, kavranan eyin grntsnn kavrayann nefsinde meydana
gelmesi anlamna gelir. Dolaysyla duyularla alglanan grntnn her paras
nn cisman organn bir parasyla ilikisi vardr.
Buna daha nce itiraz edilmiti. nk izlenim szcn iliki szc
ile deitirmek, daha nce de szn ettikleri gibi, koyunun kuruntu yetisinde,
kurdun brakt dmanlk izlenimi konusundaki kukuyu ortadan kaldrmaz;
zira bu, kavramadan baka bir ey olmayp, kavramann onunla ilikisi vardr.
Bu iliki iin sizin sylemi olduunuz hususlar gereklidir; nk dmanlk,
grnts, ll bir cisimde izlenim brakacak ve paralar cismin paralaryla
ilikili olacak ekilde saysal nicelii olan ll bir ey deildir. Kurdun bii
minin ll olmas sorunu zmez; nk koyun kurdun eklinden baka bir
eyi kavramtr ki, o da aykrlk, ztlk ve dmanlktr. Biime eklenen bu
dmanln bir ls bulunmad halde, koyun bunu llebilir bir cisim
sayesinde kavramtr./ te bu zorunlu olarak bu kantta, daha ncekinde ol
duu gibi, bir gl ortaya koymaktadr.
Eer bir kimse "siz bu kantlan, 'bilgi, cisme ait yer kaplayan paralan
mayan bir tzde, yani atomda bulunur' szyle reddetmi olmuyor musunuz?"
derse, deriz ki : Hayr, nk atom konusundaki tartma zm uzun zaman
alacak geometri konularyla ilgilidir. Ayrca, burada gl gideren bir durum
da sz konusu deildir; nk kurdet ve iradenin de, bu durumda, bu parada
bulunmas gerekir. Zira insan bir fiili yerine getirir ve bu fiil de ancak onun
kudret ve irade sayesinde dnlebilir. rade de ancak bilgi arachyla tasavvur
edilebilir. Yazma kudreti elde ve parmaklarda bulunur; onu bilmek, elde bulun
maz; nk elin kesilmesiyle kudret ortadan kalkmaz. Ayrca onun iradesi de
elde deildir; nk insan onu, eli fel geirdikten sonra da irade edebilir. Elin
fiili yerine getirememesi, iradenin yokluundan deil, kudretin yokluundan
ileri gelmektedir.

830

831

Derim ki ;

312 -

832

833

834

Bu szler, kendi bana btnlk arzeden aklama olmayp, daha nceki gr


tamamlar; nk nceki gr, bilginin, mahallinin blnmesiyle blnemeyeceini
ortaya koymaktadr. Burada l bir blmlemeden yararlanlmak suretiyle bu hususun aklanmasna giriilmitir. G a z z 1, yapm olduu ilk itiraz korumaktadr./
Onun byle bir itiraza bavurmasnn nedeni, kendileri hakknda maddesel blnme
den sz edilen iki anlam tam olarak ortaya koymam olmasdr. nk filozoflar,
akln; ilintilerin, mahallerin blnmesiyle blnmesine benzer biimde, mahallinin
blnmesiyle blnebileceini inkar edince, ve burada cisman kavrama yetilerinde
bulunan baka trl bir cismanl blnmenin olmas sz konusu olunca, bu yetiler
hakknda kendilerinde bir kuku uyanmtr. Kesin kant, bu iki trl blnmenin
akl iin sz konusu olmad ortaya konunca, ancak tamamlanm olur. Cisimde
bulunan her eyin bu iki trl blnmeden birine sahip olmas gerektii aka bilin
mektedir. Cisimde bulunan baka bir varlk trnn, yani tanm bakmndan konusu
nun blnmesiyle blnmeyen eyin, konusundan ayr olup olmad eklinde bir
kuku duyulabilir. nk biz, konunun ou paralarnn yok olduunu, fakat bu tr
den bir varln, yani bireysel kavramn yok olmadn grmekteyiz. Tpk suretin,
iinde yer ald konunun bir paras ya da paralarnn yok olmasyla yok olmamas
gibi, onun, ayn ekilde, btn yok olduu halde, yok olmad ve suretin fiilinin,
konusundan tr yok olmasnn, sanatlarn fiilinin, sahip olduu aletten tr yok
olmasna benzedii sanlr. te bu nedenle, A r i s t o yle demektedir:/ Eer yal
bir kimse gencin sahip olduu bir gze sahip olsayd, gencin grmesi gibi grrd.^^^^
A r i s t o , bylece, yal kimsenin grme yetisinde vuku bulan eksikliin, bu yetinin
olmayndan deil, grme organnn eksikliinden ileri geldiinin sanlabileceini
anlatmak istemektedir. O, buna, organn i grememesini ya da duyularn alglamas
na engel olan baygnlk, sarholuk ve hastalk srasnda bu organn ou paralarnn
grev yapamamasn kant olarak ileri srmektedir. nk bu durumlarda yetilerin
yok olmadklarndan kuku duyulmaz. Bu durum ou hayvanlarn, ikiye blndk
leri halde, yaamalar ve ou bitkilerin de, kendilerinde kavrama yetisi olmad hal
de, bu nitelikte olmasndan da aka anlalmaktadr.
Nefs konusundaki tartma son derecede kapaldr. Dolaysyla yce Allah bu i
iin insanlardan ilimde derinlemi olan bilginleri semitir. te bu nedenle yce
Allah, insanlarn bu konuda Kendisine soru yneltmeleri zerine, byle bir soru bii
minin kendilerine yaramadn bildirerek yle demitir; "Sana ruhun ne olduunu
soruyorlar. De ki : Ruh Rabhimin emrindendir: bu hususta size pek az bilgi uerilmitir. " (Kur'n, Isr, XVII, 85). lmn bu anlamda uykuya benzetilmesi/nefsin kalc
ve srekli olduu hususunda ak bir kant oluturmaktadr; nk nefsin kendisi yok
olmad halde, fiili, uyku srasnda, organnn ileyiini durdurmasyla, yok olmak
tadr. Dolaysyla onun lm srasndaki durumunun uyku srasndaki durumuna ben
zemesi gerekir; nk paralar iin ayn hkm geerlidir. Bu da herkesin ortaklaa
kabul edebilecei, halkn doruluuna inanabilecei ve bilginlere nefsin kalcln
ortaya koymak konusunda izleyecekleri yolu gsterecek bir kanttr. Bu husus yce
Allah'n u sznden aka anlalmaktadr:'k//a/, leceklerin lmeleri amndajlmeyeceklerin de uykular srasnda ruhlarn a/jr(Kurn, Zmer, XX X IX , 42).
94.

Aristo, De Anma, I, 4. 408b, 20 -25.

313 .

G a z z 11 der ki ;

ft35

nc kant onlar yle ifade ederler: Eer bilgi cismin bir parasnda
bulunsayd, insann btn paralan arasnda yalnzca bu para bilen olurdu.
Oysa insana bilen denmektedir. Bilginlik onun zel bir parasna deil, btn
ne verilen bir niteliktir.
Bu sama bir grtr; nk insana, gren, iiten ve tadan adlan da veri
lir. Ayn ekilde hayvanlar da ayn niteliklerle nitelendirilirler. Bu durum duyu
lur nesnelerin kavranmasnn cisimde bulunmadn gstermez; aslnda bu, bir
tr mecaza bavurmadr ve bir insann Badat'm btnnde deil de, belli bir
yresinde bulunduu halde, btne izafe edilerek, Badat'ta olduunu sylemeye benzer./
Derim ki :
Akln insann zel bir organna balanamayaca kabul edildiinde, -bu husus
kendiliinden bilinmedii iin daha nce ona kant getirilmiti- buradan onun mahal
linin belli bir cisim olmad sonucunun kmayaca ve insann bilgin olduu eklin
deki szmzn, onun gren olduu eklindeki szmze benzemedii aktr. nk
onun zel bir organla gren olduu kendiliinden aka bilindiine gre, insann
mutlak anlamda grme yetisine sahip olduunu, ancak araplar ve teki uluslar bu
hususu kendi dillerinde byle ifade ettikleri iin, sylediimiz aka ortaya kar.
Akln kendine zg bir organ bulunmadna gre, insann bilen olduu szmzn,
onun bir parasnn bilgili olmasndan ileri gelmedii aka anlalr. Fakat bunun
nasl olduu kendiliinden bilinen bir husus deildir; nk burada beynin neresin
de bulunduklar bilinen hayalleme, dnme ve anmsama yetilerinde olduu gibi, ne
zel bir organ, ne de belli bir uzvun zel bir yeri bulunduu aka bilinmektedir.
G a z z 1i der ki :
Drdnc kant udur: Szgelii, bilgi kalp veya beynin bir parasnda
yer alsayd,/ bilgisizliin de, onun kart olduu iin, kalbin ya da beynin baka
bir parasnda bulunmas ve bylece insann ayn anda bir tek eyi hem bilen
hem de bilmeyen olmas gerekirdi. Byle bir ey imknsz olduuna gre, bilgi
sizliin mahallinin bilginin de mahalli olduu ve bu mahallin de kendisinde iki
zddn bulunmas imknsz olan bir tek ey olduu ortaya kmaktadr. Eer
bu mahal blnebilir olsayd, bilgisizliin onun bir blmnde, bilginin de bir
baka blmnde bulunmas imknsz olmazd; nk bir mahalde bulunan ey,
baka bir mahalde bulunan kartna zt olamaz. Nitekim bir tek atta bulunan
alacalk ve bir tek gzde bulunan siyahlk ve beyazlk, aslnda iki mahalde bu
lunmaktadr. Duyularda ise byle bir ey sz konusu deildir; nk onlarn
kavramalarnn bir kart yoktur; ancak onlar bazan kavrarlar bazan da kavra
mazlar; dolaysyla bu iki husus arasnda yalnzca varlk ve yokluk bakmndan
bir kartlk sz konusudur, O halde, yle sylememizde hibir saknca yok
tur: nsann gz ve kulak gibi, kimi paralaryla kavrad halde, bedeninin te
ki paralanyla kavrayamamasnda hibir eliki yoktur. Sizin "bilginlik, bil
gisizliin kartdr" eklindeki sznzle bu durumdan kurtulmak mmkn
deildir. Buradaki hkm btn bedeni ilgilendirir; nk hkmn, nedenin
mahallinin dmda bulunmas imknszdr. O halde, bilgin, bilginin kendisinde
-314-

837

bulunduu mahaldir. Eer bu ad btne verilirse, byle bir ey ancak mecazi


bir anlamda yaplabilir. Szgelii, bir kimse Badat'n bir blmnde bulundu
u halde, onun Badat'ta bulunduu sylenebilir. Yine grmenin ayak ve elde
meydana gelmeyip, yalnzca gze ait bir ey olduunu kesinlikle bildiimiz hal
de, bir kimsenin "gren kii olduu sylenebilir. Hkmlerin kartl, neden
lerin kartlna benzer; nk hkmler nedenlerin mahalli ile snrldr. nsa
na ait bilgi ve bilgisizlii kabule yatkn olan mahallin bir tek olup, orada birbir
lerine kart olduklarn sylemekle bu durumdan kurtulmak mmkn deildir.
nk size gre, kendisinde hayat bulunan bir cisim bilgiyi de, bilgisizlii de
kabul edebilir/ ve bu konuda hayattan baka bir koul da bulunmamaktadr.
Sizce bedenin teki paralar da bilginin kabulnde ayn durumdadr.
Buna yle kar klabilir: Bu, ehvet, istek (evk)/rade konusunda size
(filozoflara) kar yneltilebilir; nk bu hususlar, hayvanlarda da, insanlarda
da bulunmaktadr. Bunlar cisimde yerleik olarak bulunan kavramlardr. Ayrca
bir kimsenin arzulad eyden kanmas ve onda bir mahalde istein, bir ba
ka mahalde de nefretin bulunmas dolaysyla herhangi bir ey konusunda nef
ret ve eilimin ayn anda birarada bulunmas imknszdr. Ancak byle bir ey,
onlarn cisimlerde bulunmadn gstermez, nk bu yetilerin, sayca okve
eitli organlara dalm olsalar da, onlar birbirine balayan bir balayclar
bulunmaktadr ki, o da hem hayvanlarda hem de insanlarda bulunan nefstir. Bu
balayc varlk, bir tek olduuna gre, ona oranla eliik ilikilerin bulunmas
imknszdr. Bu durum, nefsin, hayvanlarda olduunun aksine, cisimde yerleik
olarak bulunmadn gstermez.
Derim ki :

838

Burada G a z z 1'nin filozoflardan aktarm olduklarndan bilginin kesinlikle


bir cisimde bulunmad deil, yalnzca, onun, rengin ve genellikle btn ilintilerin ci
simde bulunmas gibi, bulunmad sonucu kar. nk bilginin mahallinin hem bir
eyi bilmemeyi, hem de bilmeyi kabul etmesinin imknszl, zorunlu olarak onun
birliini gsterir. Gerekten de kartlar ayn mahalde bulunmazlar. Bu trl bir imknszlk, kavramaya ilikin olsun, olmasn, btn nitelikler iin sz konusudur./
Alclk bakmndan bilginin mahalline zg olan husus, onun kartlar, yani bir eyi
ve zddn birlikte kavramasdr. Byle bir ey ancak blnmeyen bir mahalde, bln
meyen bir kavrama sayesinde meydana gelebilir; nk hkm veren, zorunlu olarak
bir tektir. te bu nedenle, kartlar bilmenin bir tek bilgi olduu sylenir. Bu trl
bir alchk, zorunlu olarak nefse zg olan bir eydir. Ancak filozoflarn aka ortaya
koyduklar zere, be duyu zerinde hkm veren ortak duyunun durumu ite byledir. Onlarca bu ortak duyu cismanidir. te bundan dolay, burada akln cisimde bu
lunmayaca konusunda herhangi bir kant yoktur; nk biz daha nce belirttik ki,
bir eye yerleme hali, kavrayc olmayan niteliklerde yerleme ve kavrayc olan nite
liklerde yerleme olmak zere, iki trldr.
G a z z ITnin filozoflara kar bu konuda ynelttii itiraz dorudur. Bu itira
za gre, istekli nefs (en - nefs en - nuz'iyye), ztlan ayn anda istemedii halde, cis
manidir. Ben, nefsin kalchna bunu kant getiren hibir filozof tanmyorum. An
cak G a z z 1 nin u grn nemsemeyenler byle bir kant getirebilirler: Her

315 -

839

840

kavrama yetisi, kavraynda, iki eliiin birarada bulunmamas zelliine sahiptir.


Nitekim nefsin dndaki iki kartn da bir tek konuda birarada bulunmama zellii
vardr. Bu hususta kavrama yetileri kavrayc olmayan yetilerle ortak zellie sahiptir.
Kavrama yetileri,/ ayn anda var olan kartlar zerinde hkm verme, yani onlardan
birini kincinin bilgisi ile bilme zelliine sahiptir. Nefsanf olmayan yetilerin ise, cis
min blnmesiyle blnebilme zellii vardr. Dolaysyla kartlar bir tek parada
deil, bir tek cismin eitli paralarnda ayn anda bulunabilirler. Nefs, byle bir b
lnmeyle blnemeyen bir mahal olduuna gre, iki eliiin bu mahallin iki para
snda ayn anda bulunmas sz konusu olamaz, tte bundan dolaydr ki, btn bu
szler, bu konularda filozoflarn grlerini kavrayamayan kimselerin szleridir. Nef
sin kalclna, onun ayn anda eliikler zerinde hkm vermediini kant olarak
getiren kimsenin anlay ne kadar kttr! nk bu kimse, bundan nefsin mahallinin
blnmeyen bir tek ey olduu sonucunu karmaktadr. Bu blnmeyen mahallin
kesinlikle ilintilerin mahallerinin blnmesi tarznda blnemez olduuna kant
nedir?
G a z z 1 der ki :
Onlar (filozoflar) beinci kant yle ifade ederler; Eer akl akledileni
cismam bir organla kavrasayd, kendi zn kavrayamazd. Oysa bu nermedeki
sonurtu imknszdr; nk o kendi zn kavramaktadr./ O halde, nerti de
imknszdr. [Buna karlk] biz deriz ki : sonurtunun zddmn istisn edilme
sinden, nertinin zddmn ortaya kmas sonucunun doduu kabul edilmek
tedir. Ancak, byle bir ey sonurtu ile nerti arasndaki zorunlu balant sap
tandnda sz konusu olabilir. Aslnda biz, sonurtunun zorunluluunu kabul
etmemekteyiz, byle olunca, [sizin sonurtu ile nerti arasndaki zorunlu iliki]
konusundaki kantnz nedir?
Buna kant olarak yle denebilir: Grme, cisimde bulunduundan, gr
me ile ilikili deildir; nitekim grme, grlemedii gibi, iitme de iitilemez;
teki duyularda da durum ayndr. Eer akl da ancak bir cisim araclyla
kavrasayd, kendi zn kavrayamazd. Oysa akl, bakasn kavrad gibi, ken
di zn de kavramaktadr; nk iimizden biri, bakasn kavrad gibi, ken
di zn, bu arada bakasn ve kendi zn kavradn da kavrar. Buna yant
olarak deriz ki: Sizin syledikleriniz u iki adan geersizdir: 1) Bizce grme,
kendi zyle ilikili olabilir ve bylece o, tpk bir tek bilginin, hem bakasn
bilmek hem de kendi zn bilmek olmas gibi, hem bakasn hem de kendi
zn grme olur. Ancak olaylarn ak bunun aksi bir ynde olumaktadr.
Olaylarn akn deitirmek ise bizce mmkndr. 2) Daha kuvvetli olan bu
ikinci yn yle ifade edebiliriz: Byle bir eyi biz duyular konusunda kabul
etmekteyiz. Fakat byle bir ey baz duyular iin imknsz olduunda, baka
lar iin niin imknsz olsun? Duyularn, cisman olmak bakmndan ortak ol
makla birlikte, kavrama asndan farkl zelliklere sahip olmas niin imknsz
olsun? Nitekim grme ile dokunma, dokunmann ancak dokunan organn do
kunulan eye temas etmesi suretiyle kavramay elde etmesi bakmndan, birbi
rinden ayrlmaktadr. Tadalmada da durum byle olup, tadalma grmeden
farkldr; nk grmenin meydana gelebilmesi iin [grenle grlenin birbirin
den] ayr olmas (infsl) arttr; ite bundan dolaydr ki bir kimse gz kapak

.316

841

larn kapatt takdirde, gzkapann rengini gremez; nk gz kapa gz


den uzakta deildir. Bu ayrlk cisme muhta olmak bakmndan bir ayrl ge
rektirmez. Dolaysyla cisman duyularda akl ad verilen bir eyin bulunmas ve
onun bakalarndan/ kendi zn kavramas bakmndan ayrlmas imknsz
deildir.
Derim ki :

842

G a z z 1nin ilk itiraz olan "olaylarn aknn deitirilmesi ve grme duyu


sunun kendi zn grmesi mmkndr eklindeki sz samaln ve sahtekrln
son derecesidir. Daha nce biz bu konudan sz etmitik.
G a z z 1 'nin "cisman kavramann kendi zn kavramas imknsz deildir"
eklindeki ikinci itiraz ise, belli bir doyuruculuk gcne sahiptir. Fakat onlar byle
bir gre ynelten neden anlaldnda, byle bir varsaymn imknszl bilinmi
olur; nk kavrama etkin ve edilgin, yani kavrayanla kavranan arasnda bulunan bir
eydir. DuyunUn bir tek ynden hem etkin hem de edilgin olmas imknszdr. Etkin
ve edilgin onda iki ynden bulunur: Etkinlik suret bakmndan, edilginlik ise heyul
(ilk maddej'dan tr duyuda bulur. Hibir bileik, z kavramay salayan eyden
baka olaca iin, kendi zn kavrayamaz; zira o, ancak kendi znn bir paras
ile kavrayabilir ve akl da akledilenin kendisidir. Bu durumda eer bileik kendi zn kavrasayd, basite dnr ve btn de para haline gelirdi./ Oysa btn bunlar
imknszdr. Bu gr burada bu ekilde ortaya konsayd, doyurucu (mukni'an)
olurdu. Bu gr kesin kanta dayal bir dzene gre yazlsayd, yani nce gelmesi
gereken sonular baa yerletirilseydi. kesin kanta dayal bir hale dnmesi mm
kn olurdu.
G a z z l' der ki :

843

Onlar altnc kant yle ifade ederler: Eer akl grme duyusu gibi cismani bir organla kavram olsayd, teki duyular gibi, organn kavrayamazd.
Fakat o beyni, kalbi ve organ olduu ileri srlen eyi kavramaktadr. Bylece
onun bir organ, bir mahalli olmad kantlanm olmaktadr. Eer byle ol
masayd, onlan kavrayamazd.
Buna kar yaplacak itiraz daha nceki itiraza benzer. Biz deriz ki: Gr
me duyusunun mahallini kavramas imknsz olmayp, onun mahallini kavra
yamamas, olaylarn olaan akna bal olan bir eydir. Ya da biz yle diyebi
liriz. Daha nce de getii gibi, duyular cisimlerde yerleik olarak bulunmas
bakmndan ortak olsa da, bu anlamda farkl olmalar niin imknsz olsun?
Cisimde bulunan bir eyin kendi mahalli olan cismi kavramasnn imknsz ol
duunu niin ileri sryorsunuz? Belli bir tikelden belirsiz bir tikel yargya varmak niin zorunlu olsun ?/Geersiz olduu herkese bilinen ve mantkta sz
edilen hususlardan biri, bir tikel ya da bir ok tikellerden hareket ederek, tmel
bir yargya varmaktr. Bu trl bir akl yrtmeye filozoflar, bir kimsenin
"btn hayvanlar ineme srasnda alt enelerini oynatrlar; nk biz btn
hayvanlar gzleyerek byle bir sonuca u/atj/z' ' demesini rnek olarak gste
rirler, Bu durumda onun byle bir yargya varmas 7'imsah'tan haberdar olma
masndan ileri gelmektedir; nk Timsah st enesini oynatr. Onlar (filozoflar)
yalnzca be duyu zerinde bir tmevarmda bulunmular; duyumlar hep

317 *

bilinen zellikte bulmular ve hepsinin bu biimde olduuna hkmetmilerdir,


Belki de akl teki hayvanlara oranla Timsah'm durumu ne ise teki duyulara
oranla kendisinin durumu da o olan bir baka duyudur. O halde, duyular,
cisman olmakla birlikte, mahallerini kavrayan ve kavramayan olmak zere
ikiye ayrlrlar. Nitekim onlar, grme duyusu gibi, kavranan nesneyi, temas
etmeksizin, kavrayan,ve tadalma ve dokunma duyusu gibi, onu ancak temas
etmek suretiyle kavrayan duyular olmak zere iki blme ayrlmaktadr, te
yandan filozoflarn szn ettikleri husus, belli bir sanya yol ayorsa, gveni
lir, kesin bir bilgiye iletmiyor demektir.
Denebilir ki ; Biz yalnzca duyular konusundaki tmevarm ilemine da
yanmyoruz; tersine biz kesin kanta dayanyor ve diyoruz ki, kalp ya da beyin
insann nefsi olsayd, bunlarn kavramalar onun bilgisinin dnda kalmaz ve
tpk kendi zn kavramadan edemedii gibi, her an onlan kavramadan da
edemezdi; nk hi kimsenin z kendisinden habersiz deildir; aksine her
kesin z srekli olarak kendi znde kendi zn kantlar. nsan, kalpten ve
beyinden sz edildiini iitmedike, ya da onlar ameliyat (terih) suretiyle
gzlemedike, onlar kavrayamaz ve var olduklarna inanmaz. Eer akl bir
cisimde bulunsayd, bu cismi srekli olarak kavramas ya du/ srekli olarak
kavrayamamas gerekirdi. Oysa bu iki olaslktan hibirisi de doru deildir;
tersine o, bazan kavramakta, bazan da kavrayamamaktadr.
Bu husus u ekilde ortaya konabilir: Bir mahalde bulunan kavrama,
ancak bir mahal ile ilikisi olmasndan tr, mahalli kavrar. Oysa kavramann
mahalde bulunmaktan baka bir ilikisi bulunduu dnlemez. O halde,
brakn da onu srekli olarak kavrasn. Eer bu iliki yeterli deilse, onun srek
li olarak kavramamas gerekir, nk kavramann mahal ile baka bir ilikisinin
bulunmas mmkn deildir. Nitekim o, kendi zn kavrad iindir ki z
n srekli olarak kavrar ve hibir zaman ondan habersiz deildir.

844

Deriz ki; nsan kendi znn bilincinde olduu ve ondan habersiz olma
d srece, bedeni ve cisminin de bilincindedir. Gerekten de kalp ad, sureti,
biimi onun iin belirlenmi olmad halde, o kendi zn bir cisim olarak gr
mekte ve bylece kendisinin, giysileri iinde ve evinde bulunduu sylenebilmektedir. Oysa filozoflarn szn ettikleri nefsin ne evle ne de giysi ile herhan
gi bir ilikisi vardr. nsann nefsin cisme ait olduunu sylemesi zorunludur.
Onun, nefsinin biimini ve adn bilmemesi, beynin n tarafnda iki meme ucu
na benzeyen knt halinde bulunan koklama mahallini bilmemesine benzer.
Her insan kokuyu cismi ile kavradn bildii halde, kavrama mahalli onun iin
biimsiz ve belirsizdir; geri o, bu mahallin, insann alt tarafndan daha ok st
tarafna daha yakn olduunu ve st tarafta bulunan organlardan kulan i ta
rafndan daha ok burnun i tarafna daha yakn olduunuda kavramaktadr. te
insan kendi znn bu ekilde bilincindedir ve onun var olmasn salayan
kimliinin, ayaklarndan daha ok kalbine ve gsne yakn olduunu bilmek
tedir; nk kendi znn ayaksz da bulunabileceini dnd halde, kalpsiz
bulunabileceini dnememektedir./ Filozoflarn, insann kendi cismini bazan
bilip, bazan bilmedii eklindeki szleri doru deildir.

845

318

Derim ki :

846

847

Onun, cisim ya da cisimdeki bir yeti olanm kendi zn, duyularm cisimlerdeki
zlerini kavramayan kavrama yetileri olmalar nedeniyle, kavrayamayaca eklindeki
itirazna gelince, bu itiraz kesin bilgi salamayan bir tmevarm (istikr') niteliinde
dir. G a z z 1 i'nin bunu, "her hayvan alt enesini oynatr eklinde ortaya konan
tmevarma benzetmesi, kesinlikle syleyebilirim ki, bir bakmdan yanl, bir bakm
dan dorudur. G a z z 1Vnin, sz konusu tmevarm biimine kar k undan
ileri gelmektedir: "Her hayvan alt enesini oynatr" biimindeki tmevarm, btn
hayvan trlerini iine almad iin eksik bir tmevarmdr. Buna karlk, hibir du
yu kendi zn kavrayamaz grnde olan kimse, kesinlikle syleyebilirim ki, tam
bir tmevarm yapm olmaktadr; nk be duyudan baka bir duyu bulunmamak
tadr. Duyular gzlemekle varlan "hibir kavrama yetisi cisimde deildir" eklindeki
hkme gelince, bu, "her hayvan alt enesini oynatr" hkmne ulatran tmevarma
benzemektedir; nk byle bir eyi kabul eden kimse, nasl ki btn hayvanlar gz
den geirmemise, ayn ekilde duyular gzlemekle hibir kavrama yetisinin cisimde
bulunmadn kabul eden kimse de, btn kavrama yetilerini gzden geirmi
deildir./
G a z z 1Vnin filozoflardan "eer akl cisimde bulunsayd, kavramas srasnda
iinde bulunduu cismi kavrard" eklinde aktard szler aptalca ileri srlm bo
szler olup, aslnda filozoflarn szleri deildir. nk bir eyin varln kavrayan
herkes, o eyi tanmyla kavrad takdirde, ancak byle bir ey sz konusu olabilir.
Oysa durum byle deildir; nk biz nefsi ve bir ok eyi kavradmz halde, onla
rn tanmn kavramamaktayz. Eer biz nefsin tanmn varl ile birlikte kavram
olsaydk, zorunlu olarak onun tanmndan onun bir cisimde bulunup, bulunmadn
renmi olurduk. nk nefs bir cisimde bulunsayd, cisim zorunlu olarak onun ta
nmnda bulunurdu. Bir cisimde bulunmad takdirde ise, cisim nefsin tanmnda yer
almazd. Bu konuda inanlmas gereken husus ite budur.
G a z z l'nin, "insan, nefsin, bedenin hangi organnda olduunu ayrdedemese
de, kendi cisminde bulunduunun bilincindedir" eklindeki itirazna gelince, bu, ke
sinlikle syleyebilirim ki, dorudur. Eski filozoflar bu konuda ayrlmlardr. Ancak
nefsin cisimde bulunduunu bilmemiz, onun cisimle varln srdrdn bilmek
anlamna gelmez; nk bu, kendiliinden aka bilinen bir husus deildir. Eski ve
yeni filozoflarrv/ayrldklar husus ite budur; nk cisim nefs iin bir organ duru
munda olsayd, cisim sayesinde bir varla sahip olmazd. Cismin ilintinin mahalli ol
mas durumunda ise, nefsin ancak cisim sayesinde bir varl bulunurdu.
G a z z 1i' der ki :
Filozoflar yedinci kant yle ifade ederler: Cisimsel organlarla kavrayan
yetiler kavrama ilemini uzun sre yapmalar halinde yorulurlar; nk hareke
tin srmesi cisimlerin bileimini (mizacn) bozar ve onlar yorgun drr. Ayn
ekilde kavramay gl ve ar bir biimde etkileyen nesneler de onlar zayf
latr ve hatt kimi zaman da bozar; bunun bir sonucu olarak, iitme duyusuna
oranla yksek ses ve grme duyusuna oranla parlak k gibi, daha alak ve za
yf olan kavrayamaz. Bylece bu durum alak sesin kavranmasn ve g grle
bilen zayf nesneleri grmeyi bozar ya da engeller. Hatt ok tatl olan bir eyi

319

tadan kimse, bunun zerine daha a? tatl olan bir eyin tadn alamaz
Akl yetiler konusunda ise. durum bunun tersinedir unku bu yetilerin
akledilirleri incelemeyi srdrmesi onu yormaz ve apak zorunlu hakikatlan
kavramak, gizli kuramsal hakikatlan kavramak konusunda onlar glendirir
zayflatmaz. Kimi zaman bu yetilere yorgunluk iliirse, bu durum onlarn ha
yal yetisini kullanmalarndan ve ondan yardm almalarndan leri gelir Bu ne
denle hayal yetisinin organ zayflar ve akla hizmet etmez
Bu konudaki itirazmz daha nceki itirazmza benzer Bu konuda deriz
ki: Cisman duyularn bu konularda farkl olmalar imknsz deildir Dolay
syla onlardan bazlar iin geerli olan eyin bakalar iin de geerli olmas
gerekmez; aslnda cisimlerin de farkllk gstermeleri imknsz deildir. Bu
durumda belli bir hareket tr bu cisimlerden bazlarn zayflatr, belli bir ha
reket tr ise bazlarm glendirir ve onlar zayflatmaz. Eer Lu hareket tr
onlar zerinde etkili olsayd, onlarn gcnn yenilenmesine neden olur ve bylece onlar onun kendileri zerindeki etkisini duymazlard. Btn bunlar mm
kndr; nk baz nesneler iin kabul edilen hkmn btn nesneler iin kabul
edilmesi gerekmez.

S48

Derim ki ;

849

Bu, onlarn (filozoflarn) eski bir kantdr. Bu kant yle ifade edilebilir: Akln,
gl bir aklediliri kavradktan sonra, ondan daha az gl olann kavramas daha
kolaydr. te bu gstermektedir ki, onun kavramas cisim sayesinde deildir: nk
biz cisimsel kavrama yetilerinin, kavramay gl bir biimde etkileyen nesnelerden
kavramasn zayflatacak lde etkilendiklerini grmekteyiz, bylece onlann kavra
may gl bir biimde etkileyen nesnelerden etkilenmesiyle kavranmas daha kolay
olan eyleri kavramas mmkn olmaz. Bunun nedeni udu/: Cisimde bulunan her su
retin cisimde bulunmas, bu bulunu srasnda ad geen cismin ondan etkilenmesiyle
sz konusu olur; nk cisimle suret zorunlu olarak birbirlerinden farkl eylerdir;
byle olmayasd, suret cisimde bulunmazd./ Filozoflar, akledilirleri kabul eden e
yin akledilirlerden etkilenmediini grnce, bu kabul eden eyin cisim olmadna
kesin hkm vermilerdir.
Bu hususta tartmaya gerek yoktur. nk suretin kendisinde bulunmasndan
isteyerek ya da istemeyerek az ok etkilenen her mahal zorunlu olarak cismandir.
Bunun tersi, yani her cisman nesnenin kendisinde hasl olan suretten etkilendii de
dorudur.Cismin etkilenmesinin ls sz konusu suretin cisimle karm olmas
lsndedir. Bunun nedeni de, her oluun dnmn sonucu olmasdr. Eer suret
dnme uramadan cisimde bulunsayd, kentlisinden, var oluu srasnda, mahallin
etkilenmedii bir cisman suretin bulunmas mmkn olurdu.
G a z z 11 der ki .
Onlar sekizinci kant da yle ifade ederler: Bedenin btn paralarnn
yetileri krk ya da krk yl aan bir srede gelime dnemini bitirip, duraklama
dnemine girdikten sonra, zayflar. Bylece grme, iitme vb. yetileri zayflam olur. Akli yetiler ise, ou kez, ancak bu aamadan sonra glenir. / Buna
kar, bedenin hastalanmas ve yallk dolaysyla bunama srasnda akledilirleri incelemenin imknszl kant olarak ileri srlemez; nk baz hallerde

850

320 -

beden zayf olduu halde, akln gl olduu aka bilindiinden, onun kendi
zyle var olduu da aka bilinir. Bedenin faaliyetini durdurmasyla akln da
faaliyetini durdurmas, onun varlk bakmndan bedene bal olmasn gerek
tirmez; nk sonurtunun kendisinin istisn edilmesi herhangi bir sonuca
ulatrmaz. Nitekim biz yle deriz. Eer aklf yeti varlk bakmndan bedene
bal olsayd, bedenin zayflamas her zaman iin onu zayflatrd. Oysa sonur
tu imknszdr; dolaysyla nerti de imknszdr. Bizim sonurtunun baz
hallerde bulunduunu sylememiz, nertinin de bulunmasn gerektirmez.

851

852

Ayrca bunun nedeni, nefsin, herhangi bir engel bulunmad ve herhangi bir
ey tarafndan megul edilmedii takdirde, z dolaysyla bir fiilinin bulun
masdr. nk nefsin, bedene oranla onu ynetmek ve denetlemek olan bir
fiili, bir de ilkelerine ve zne oranla akledilirleri kavramak olan bir baka fiili
bulunmaktadr. Nefsin bu her iki fiili de birbirlerini engellerler ve birbirlerine
karttrlar. Nefs bunlardan biriyle megul olunca, tekinden yz evirir ve
bylece onun her ikisini ayn anda yapmas imknsz olur. Nefsin bedenle ilgili
meguliyetleri; duyumlama, hayalleme, istekler, fkeler, korku, znt ve
acdr. Bir aklediliri dnmee baladn anda, btn teki eylere ynelmen
imknsz olur. Gerekten de salt duyunun kendisi akln organna ya da zne
herhangi bir zarar gelmeksizin,onu kavramaktan ve incelemekten alkoyabilir.
Bunun nedeni, nefsin dikkatini bir fiile yneltip,/ tekinden alkoymasdr. te
bundan dolaydr ki, ac, korku ve hastalk srasnda akln inceleme ilevi
ortadan kalkar; nk bunlar ayn zamanda beyinde meydana gelen bir hasta
lktr. Nefsin iki trl fiilindeki farkllk dolaysyla bu fiillerin birbirlerini
engellemeleri niin imknsz olsun? Ayn trden birden fazla fiil, onlarn
birbirlerini engellemelerini gerektirebilir, nk korku acy, istek fkeyi ve bir
aklediliri incelemek te bir baka aklediliri incelemeyi ortadan kaldrr. Beden
deki bir hastaln bilgilerin mahallinde voku bulmadnn kant, bedenin
sala kavumasyla yeniden bilgileri renmeye muhta olmamas, aksine
bedenin nceki halini almas ve herhangi bir renime bavurmadan bu bilgile
rin ona geri dnmesidir.
Buna bizim itirazmz udur; Yetilerin azl ve okluunun saylamaya
cak kadar ok nedenleri vardr. Szgelii, kimi yetiler, insan yaamnn bala
rnda, kimileri ortalarnda ve kimileri de sonlarnda glenir. Akl da ayn du
rumdadr ve burada akla en yakn olan olasln ileri srlmesinden baka bir
kant bulunmamaktadr. Koklama ve grmenin cisimde bulunmalar bakmn
dan eit olduklar halde, birbirinden farkl olmas, krk yandan sonra kokla
mann glenip, grmenin zayflamas imknsz deildir. Nitekim hayvanlardaki bu yetiler farkl olup, onlardan kimilerinde koklama,kimilerinde iitme,/ ki
milerinde de grme duyusu gldr; nk onlar mizalar bakmndan birbir
lerinden farkl olup, bu hususlar tam olarak kavramak mmkn deildir. Ayn
ekilde organlarn mizacnn da bireylere ve durumlara gre deiiklik gster
mesi imknsz deildir. Zayfln akldan nce grmede meydana gelmesinin
nedenlerinden biri, grme duyusunun daha nce bulunmasdr; nk insan
doar domaz grme duyusuna sahip olduu halde, akl 15 ya da daha ileri
yalardan nce olgunlamaz. Nitekim insanlarn bu konuda farkl grlere

-321-

sahip olduklar grlmektedir. Hatt sa sakaldan nce var olduu iin salann
krlamasnn sakaln krlamasndan daha nce olduu sylenmitir. Bir kimse
bu nedenleri inceler ve bu hususlar olaylarn olaan akna balamazsa, onun
bunlara gvenilir bir bilgiyi dayandrmas mmkn deildir; nk yetileri
glendiren ya da zayflatan hususlarda sz konusu olan olaslklar sayszdr.
Dolaysyla bundan hibir kesin bilgi ortaya kmaz.
Derim ki :

853

Kavrama yetilerinin iinde bulunduklar nesnenin doal scakla sahip olan


ey olduu ve bu doal scakla sahip olan nesneye de 40 yandan sonra eksikliin
ilitii kabul edildii takdirde, bu bakmdan akln da teki yetiler gibi olmas, yani
onun iinde bulunduu nesne doal scakla sahip olan ey olduu takdirde, bu do
al scakla sahip olan nesnenin yalanmasyla akln da yalanmas gerekir. Buna
karlk, eer akln ve duyularn inde bulunduklar nesnelerin farkl olduklar dnld takdirde ise, bunlarn yaam srelerinin eit olmas gerekmez./
G a z z l der ki :
Onlar dokuzuncu kant yle ifade ederler: Nasl olur da insan, ilintile
riyle birlikte cisimden ibaret olabilir? nk bu cisimler srekli olarak zlme
ve eksilme halindedir ve besin, bu zlp, eksilenin yerini almaktadr. Szgeli
i, cenin halinden kp, yeni doan bir bebein sk sk hastalandn, zayf
ladn, daha sonra imanlayp, gelitiini grdmzde, yle diyebiliriz:
Onda 40 yamdan sonra, doduktan hemen sonra grlen paralardan hibiri
kalmamtr; nk varln balangcnda yalnzca sperma paralarndan ibaret
olduu halde, imdi onda bu paralardan hibiri kalmam; btn bunlar z
lerek, baka eylere dnm ve bu cisim, sz konusu olan cisimden baka bir
ey haline gelmitir. Yine de biz deriz ki : Bu insan sz konusu insann tpks
dr; yle ki, btn paralar deitii halde, onunla birlikte ocukluunun ilk
yllarna ait bir takm bilgiler kalmtr. Bu da gstermektedir ki, nefsin beden
den ayr bir varl vardr ve beden onun aletidir.
Buna yle itiraz ederiz: Bu, kklkleri byklkleriyle karlatrld
nda, hayvanlar ve bitkilerle ilgili olan eylere aykr dmektedir; nk tpk
insanla ilgili olarak sylendii gibi, onlarn birbirinin ayn olduklar sylenebi
lir. Oysa byle bir ey onun cisim olmayan bir varl olduunu gstermez.
Bilgi hakknda sylenenler, hyalgcnn suretlerinin bellekte korunduu
ileri srlerek, geersiz klnabilir; nk bunlar, kk ocukta, beynin paralar deise de, yalanncaya dek kalr./

854

Derim ki :
Bu, nefsin kaUcl konusunda eskilerden hibirinin kullanmad bir kanttr.
Onlar bunu ancak bireylerde doumdan lme dek kalc bir tz bulunduu ve on
lardan ounun inandklar zere, nesnelerin srekli ak halinde bulunmadklarn
gstermek iin kullanmlardr. Bu filozoflar zorunlu bilgiyi inkar etmiler ve bylece
E f l a t u n , suretleri ie kartrmak zorunda kalmtr. Bununla vakit harcamann
hibir anlam yoktur ve G a z z I 'nin de bu kanta itiraz dorudur.
G a z z 11 der ki :

322 -

855

Onlar onuncu kant yle ifade ederler: Akl yeti, kelamclann "haller"
adn verdikleri genel akl tmelleri kavrar; dolaysyla o, duyunun belirli bir in
san bireyini duyumlad anda, bu duyumlanan bireyden baka olan mutlak
insan kavram olur. nk bu duyumlanan birey belirli bir mekanda, zel bir
renkte, zel bir lde/ ve belirli bir durumda bulunmaktadr; Akledilir mutlak
insan ise, bu zelliklerden soyutlanm olup, her ne kadar duyumlanan nesne
nin rengi, ls, durum ve yerine sahip olmasa da, insan ad verilen her ey bu
kavramn iinde yer alr. Hatt gelecekte varl mmkn olan insan da bu kav
ramn iinde yer almaktadr. Nitekim nsan yok olduu takdirde, onun akldaki
hakikati bu zelliklerden soyutlanm olarak kalr.
Duyumun somut olarak (bireysel olarak) duyumlad btn nesnelerin
durumu da byledir. Bylece akU, buradan bu bireyin hakikatm madde ve du
rumlardan soyutlanm bir tmel olarak elde etmi ve bunun sonucu olarak bi
reyin sfatlar, bitki ve hayvanlarn cisimlii, insann canll gibi znl; insa
nn ve bitkinin beyazlk ve uzunluu gibi ilintili olmak zere, ikiye ayrlr. [n
san ve bitki cinsi ve duyularla alglanan bir birey olarak kavranmayan her ey
iin bu niteliklerin znl ya da ilintili olduklarna hkmedilir. O halde, du
yumlanan maddesel balantlardan soyutlanm tmel, onca, aklla kavranan
ve aklnda deimez olarak bulunan bir kavramdr. Bu akledilir tmele iaret edi
lemedii gibi, onun bir durumu ve ls de yoktur. Ya onun durumdan ve
maddeden soyutlanm olmas, soyutlanan eye oranladr, ki byle bir ey im
knszdr; nk soyutlanan ey bir duruma, yere ve lye sahiptir; ya da
onun soyutlanm olmas, soyutlayana, yani akl eden nefse oranladr. Buna gre
nefsin bir durumunun bulunmamas, kendisine iaret edilememesi ve bir lye
sahip olmamas gerekir; tersine nefs bu trl eylere sahip olsayd, kendisinde
bulunan eyler de bunlara sahip olurdu.
Buna u karlk verilebilir: Sizin (filozoflarn), aklda bulunduklarn ka
bul ettiiniz tmel kavram kabul edilemez. Aslnda aklda ancak duyuda yer
alan eyler bulunabilir; ancak, onlar duyuda toplu olarak bulunurlar. Duyu on
lar birbirinden ayrarak, ele almad halde, akl byle bir eyi yapabilir. Ayr
ca sz konusu ayrm yapldnda, aklda balantlarndan ayrlp, tek bana
kalan ey, tikel olmas bakmndan, balantlaryla birlikte bulunan eye ben
zer; u kadar var ki, aklda bulunan eyin akledilirle ve benzerleriyle bir tek
ilikisi bulunmaktadr; bylece onun bu anlamda tmel olduu sylenir. nk
aklda, ilkin duyularla kavranan tek akledilirin sureti bulunmaktadr. Bu sure
tin, bu cinsten dier bireylerle olan ilikisi bir tek ilikidir. Bir kimse, (birini
grdkten sonra) bir bakasn grrse, onun zihninde insandan sonra at gr
dnde olduunun tersine, baka bir insan ekli olumaz. nk insan gr
dkten sonra at gren kimsenin zihninde iki farkl suret meydana gelmektedir.
Ayn durum duyularda da sz konusudur; nk suyu gren bir kimsenin haya
linde bir suret meydana gelir; bu kimse daha sonra kan grrse, onun hayalinde
baka bir suret oluur; fakat bu kimse, baka bir su grrse, onun hayalinde
baka bir suret meydana gelmeyip, hayalinde su olarak izlenim brakan suret,
tek tek her suyun bir rneidir. Bu nedenle onun bu anlamda tmel olduu sanlabilir.

323

Ayn ekilde, bir kimse, szgelii, eli grnce, elin paralarnn birbirleri
ne gre durumu, yani elin yzeyi, parmaklarm elin zerinde blnmesi ve parmaklann trnaklarda son bulmas; ayrca elin kkl, bykl ve rengi de,
onun hayalinde ve aklnda izlenim brakr. Bu kimse, (daha sonra), her bakm
dan birinciye benzeyen bir baka el grnce, yeniden onun hayalinde baka bir
suret meydana gelmez. Aslnda bu ikinci gzlem, onun hayalinde yeni bir eyin
olumasnda etkili olmaz. Nitekim, daha nce ayn kap iinde, ayn lde su
gren kimse, bu suyu yeniden grnce, onun hayalinde yeni bir suret olumaz.
Bazan bir kimse, renk ve l bakmndan ilk grdnden baka bir el grebi
lir ve bylece onun hayalinde baka bir renk ve baka bir l meydana gelebi
lirse de, elin baka bir sureti meydana gelmez; nk kk siyah el, byk be
yaz elle, paralarnn durumu bakmndan, ortak olduklar halde, bunlar yalnz
ca renk ve l bakmndan birbirlerinden ayrdrlar. El olmas bakmndan bi
rinciye eit olan eyin sureti deimez; nk her iki suret te birbirinin ayndr;
yalnzca surec bakmndan farkl olan eylerin sureti deiiktir. Tmelin hem
duyudaki hem de akldaki anlam ite budur; nk akl, bir hayvann cisminin
suretini kavradnda, bitkiden cisimlik bakmndan yeni bir suret elde etmez;
nitekim hayalde iki farkl zamanda iki ayn suyun suretinin kavranmasyla da,
yeni bir izlenim elde edilemez. Benzer her nesnede de a>Ti durum sz konusu
dur. Fakat bu, hibir duruma sahip olmayan bir tmelin varln kabul etmeye
izin vermez. Bununla birlikte akl, kendisine iaret edilmeyen ve hibir duruma
sahip olmayan bir eyin varlna hkmedebilir; nitekim o, evrenin yaratcsnn
varlna hkmedebilmektedir; oysa byle bir varln cisimde bulunmasnn d
nlemeyecei hususunun nereden kaynaklandnn aklanmas gerekmekte
dir. Bu durumda maddeden soyutlanm olan ey, akln ve akl edenin dnda
akledilenin kendisidir. Maddelerden elde edilen suretlere gelince, bu suretlerin
elde edilmesi, daha nce szn ettiimiz biimde olur.]
Derim ki ;

856

Bu kantla ilgili olarak G a z z 1'nin filozoflardan aktardklar u anlama gel


mektedir: Akl, trde ortak olan bireylerden, bu bireylerin paylatklar bir tek kavra
m idrak eder; bu kavram, sz konusu trn mahiyeti olup, oalmasna neden olan
mekan, durum ve maddeler gibi, bireylerin bireyler olarak blnmelerini salayan
eyler araclyla blnmez. Dolaysyla bu kavramn var olup, yok olmamas ve
onun, kendisinde bulunduu bireylerden birinin ortadan kalkmasyla ortadan kalk
mamas gerekir. te bu nedenledir ki, bilgiler ncesiz olup, ancak ilinti olarak, yani
onlarn Zeyd ve Amr'a iliik olmas nedeniyle, var olup, yok olurlar. Baka bir deyile, onlar, iliiklik dolaysyla yok olup, kendi zlerinde yok olmazlar;/ nk onlar
var olup, yok olsalard, bu iliiklik kendi tzlerinde bulunur ve ayn eyde birlemez
lerdi. Filozoflar derler ki: Aklla ilgili olarak bu durum saptannca ve akln da nefste
bulunduu gz nne alnnca, nefsin bireylerin blnmesiyle blnmemesi ve hem
Zeyd hem de Amr'da ayn eyi ifade etmesi gerekir. Aklla ilgili bu kant, gl bir
kanttr; nk aklda bireysel anlam tayan hibir ey yoktur. Bireylerin oalma
sna neden olan ilintilerden soyutlanm olup, kavrama gcne sahip bir ey olsa da,
nl filozoflar, nefsin bireyin tabiatndan ayr olmadn sylerler. te bu, incelen

324 -

857

mesi gereken bir noktadr.


G a z z 1'nin filozoflara ynelttii itiraz ise, una indirgenebilir: Akl bireysel
bir kavramdr; tmellik ona ilimitir. te bu nedenle, G a z z 1, akln bireylerde
ortak olan kavram gzlemesini duyunun ayn eyi bir ok kez gzlemesine benzemektedir; nk bu ortak kavram, nce bir olup, tmel bir kavram deildir./ Szgeli
i, Zeyd'deki hayvanlk, sayca Hlidde grlenin ayndr. Byle bir ey ise, yanltr;
nk durum byle olsayd, duyum - idraki ile akl - idraki arasnda hibir ayrlk
bulunmazd. G a z z l'nin szlerini, uzun olduu iin, ancak buraya kadar naklettim.

325

858

g59

860

861

TAB N E S N E L E R L E LGL
NC TARTIMA
Bundan sonra G a z z 1, filozoflarn, nefsin var olduktan sonra yok olamaya
ca konusunda^ iki kantlarnn bulunduunu sylemektedir.
Bu kantlardan birisi udur- Nefs yok olduu takdirde, yokluunun u biimde olmas gerekir; Ya nefs bedenin yok olmasyla yok olur;/ ya kendisinde
bulunan bir kart dolaysyla yok olur; ya da gl olan varln gcyle yok olur.
Nefsin, bedenin yok olmasyla yok olmas geersizdir; nk nefs bedenden ayrdr.
Yine onun bir zddnn bulunmas da imknszdr; nk ayrk tzn bir zdd yoktur.
Nihayet gl olan varln, gcnn, daha nce de getii gibi, yoklua ilimesi
geersizdir,
G a z z 1, filozoflara kar karak, "biz nefsin bedenden ayr olduunu ka
bul etmeyiz" demektedir. Ayrca 1 b n S n nm zellikle benimsedii gre gre,
nefsler bedenlerin oalmasyla oalr; nk nefsin btn bireylerde her bakmdan
sayca bir olmas, bir ok imknszlklar dourur; szgelii, "Zeyd bir eyi bilince,
Amr'm da o eyi bilmesi; Anr o eyi bilmeyince, Zeyd'in de bilmemesi gerekir" 0bi
sz konusu grn gerektirdii bir takm imknszlklar sz konusu olur. G a z z l,
bu gr kabul etmeyerek, yle demektedir: Bedenlerin oalmasyla nefslerin de
oalmasnn dnlmesi halinde,/ nefslerin bedenlere bal olmas gerekir. Bu du
rumda nefsler zorunlu olarak bedenlerin yok olmalaryla yok olurlar.
Filozoflar buna kar yle diyebilirler: ki ey arasnda, sevenle sevilen ve de
mirle mknats arasndaki iliki gibi bir ballk ve sevgi ilikisi bulunduunda, bunlar
dan birinin yokluu tekinin yokluunu gerektirmez. Fakat tartmac onlara (filo
zoflara), nefslerin, maddelerden ayr olduklar halde, bireylemelerini ve sayca oal
malarn salayan nedenin ne olduunu sorabilir; nk sayca bireysel okluk; ancak
maddenin yol at bir durumdur. Ancak, nefslerin kalcln ve okluunu ileri
sren kimse yle diyebilir: Nefs, ince bir maddede, yani gk cisimlerinden akan nefsani sda yer almaktadr; bu ise ate olmad gibi, kendisinde ate ilkesi de yoktur;
aksine onda bu dnyadaki cisimleri ve cisimlerde bulunan nefsleri yaratan nefsler yer
almaktadr. Filozoflardan hibiri, unsurlarda hayvanlan ve bitkileri meydana getiren
yetilerin taycs gksel snn bulunduu konusunda ayrlmamlardr. Bununla bir
likte, onlardan bazlar, buna gksel "doal yeti" adn verirler. G a e n ise, buna,
'suretlendirme yetisi", kimi kez de 'yaratc" adn verir/ ve yle der: Aka grl
mektedir ki, hayvanlarn, kendilerini yaratan bilge bir yapcs bulunmakta ve bu da
hayvan cesedinin anatomik incelenmesinden anlalmaktadr; fakat bu yapcnn nere
de olduu ve tznn ne olduu, insann bilgisi d n d a d r . B u r a d a n hareketle
E f l a t u n , nefsin bedenden ayr olduunu kantlamaktadr; nk bedeni yaratan
ve suretlendiren nefstir. Eer beden nefsin varlnn koulu olsayd, nefs ne bedeni
ne de bedenin suretini yarat rd . ^Ne olduu ok ak olarak bilinen bu yaratc
nefs, nce remeyen hayvanlarda, daha sonra da reyen hayvanlarda grlmektedir.
Nasl ki biz, nefsin doal sya eklenmi bir kavram (ey) olduunu, nk snn s
95.
96,

GsAen iin hLZ., De plac. Hipp. et Plat., Mueller, s. 809. 6.


Bu tmce Eflatun'da deil, Plotinus'ta bulunmaktadr. Bkz., Enn., IV, 7. 11.

327-

862

863

olarak dzenli, akla uygun fiiller yapma ilevine sahip olmadn biliyorsak, ayn e
kilde tohumlarda bulunan snn da yaratmak ve suretlendirmek iin yeterli olmad
n bilmekteyiz. Unsurlarda hayvan, bitki, maden trlerinden her birini yaratan nefsler
bulunduu konusunda filozoflar arasnda bir ayrlk yoktur. Btn bunlar, [onlara g
re,] var olmalar ve varlklarn srdrmeleri iin, bir ynetime ve kendilerini koruyan
glere muhtatrlar./Bu nefsler ya gk cisimlerinin nefsleriyle bu d n y a d a duyularla
alglanan cisimlerdeki nefsler arasnda bir arac gibidirler -ki, bu durumda onlrn-, kesinkle bu dnyadaki nefslere ve bedenlere egemendirler ve buradan da cin konusun
daki gr domaktadr- ya da onlar, oznlU clarak, aralarndaki benzerlikten tr
var ettikleri bedenlere iliirler. Bedenler yok olunca, nefsler ruhani maddelerine ve
duyularla alglanmayan ince cisimlerine dnerler.
Bu nefsleri kabul etmeyen hibir eski filozof bulunmamaktadr. Onlar yalnzca,
bu nefslerin cisimlerde bulunan nefslermi olduklar, yoksa onlarn dndabir bakacins
mi oluturduklar konusunda ayrlrlar. 'Suretleri Veren Varlk" (Vhib es Suvar)' tan
sz edenlere gelince, onlar bu gleri ayrk akl olarak grrler. Ancak bu gr, eski
filozoflardan hibirine ait olmayp, yalnzca baz tslm filozoflarna aittir; nk ayrk (soyut) ilkelerin. zellikle, zlerini deitirecek kadar maddeleri/ deitiremeye
cei, onlarn benimsedikleri ilkelerdendir; zira deiimi salayan neden, deiime
urayan eyin zdddr. Bu sorun felsefedeki en g sorunlardan biridir. Burada ileri
srlebilecek en gl yant udur; Maddesel akl bir tek akdedilirde sonsuzca nesne
leri kavrayp, onlar hakknda tmel bir hkm verir. Byle bir tze sahip olan ey,
kesinlikle maddesel deildir. te bu nedenledir ki, A r i s t o , A n a x a g o r a s '
lk Hareket Ettiriciyi akl olarak, yani maddeden uzak bir suret olarak grd iin,
v m e k t e d i r . B u nedenle o, varlklardan hibirinden etkilenmez ; nk edilginlik nedeni maddedir. Bu bakmdan ahc (edilgin) glerin durumu etkin glerin du
rumuna benzemektedir; nk ahc gler maddelere sahip olup, belirli eyleri kabul
ederler.

97.

-328

Aristo, Fizik, VIII, 5. 20b, 25 - 26. Burada Aristo, Anaxagoras'tan unlar


aktarmaktadr; "Anaxagoras ta akhn edilgin ve bileik olmadn sylerken
hakldr, nk o, ak hareket ilkesi olarak grmektedir".

YRMNC

864

TARTIMA

FLOZOFLARIN, CESETLERN HAZLA DOLU OLARAK


DRLECEKLERN REDDETMELERNN GEERSZLG

865

866

867

i
b n R d der ki: G a z z 1 T, bu sorunu bitirince, filozoflarn cesetlerin di
rilmesi hususunu reddettiklerini ileri srmeye girimitir. Bu sorun, eskilerden hi
kimsenin,, zerinde sz etmedii bir sorundur. Oysa cesetlerin dirilmesi gr en
azmdan bin yldr eri atlarda yaygn olan bir grtr. Felsefeleri bize kadar ulaan
filozoflar ise, daha yakm zamanlarda bu konuyu ele almlardr. Cesetlerin dirilmesi
konusunu ilk olarak ele alanlar H z . M s ' dan sonra gelen Israiloullar peygambeleridir,/ Bu husus, Zebur'dan ve srailoullanna mal edilen bir ok yazl metinler
den (es suhf) aka anlalmaktadr. Yine bu husus, ncil de de yer alm ve
H z . s a' dan ok sayda ravi tarafndan nakledilmitir. Aslnda cesetlerin dirilmesi
gr, S a b i' 1 1 e r e (es Sbi'a) ait bir gr olup, E b M u h a m m e d b .
H a z m, [Sabi'lerin] er'atnn en eski eri at olduunu sylemektedir.^^
Ancak filozoflarn, kendi tabiatlar gerei, bu gre en ok deer veren ve ona
balanan kiiler olduklar anlalmaktadr. Bunun nedeni, filozoflarn, bu grn,
insann insan olarak var olmas ve kendine zg mutlulua ulamas iin, insanlara
ekidzen vermeyi ama edindii grnde olmalardr; nk o, insanlarn ahlaksal
ve kuramsal erdemleri ile uygulamaya ynelik (amel) sanatlarn var olmas iin
gereklidir. Filozoflara gre, insann uygulamaya ynelik sanatlar olmadan bu dnya
da, kuramsal erdemler olmadan da hem bu dnyada hem de tekinde yaamas
mmkn deildir; yine ahlaksal erdemler olmadan, bunlardan hibiri yetkin bir hale
gelmez ve kendilerine ulalamaz; ahlaksal erdemlere ancak yce Allah' tanmak ve
O'nu her dinde sz konusu din mensuplarna farz klnm/ kurban, namaz, dua ve
benzeri trde yce Allah'a, meleklere ve peygamberlere vg biiminde sylenen
szler gibij ibadetlerle yceltmek suretiyle ulalabilir.
Ksaca filozoflar, eratlarn, az ok farkllk gsterseler de, zellikle btn e
riatlarda ortak olan hususlarla ilgili olarak, ilkeleri akl ve nakilden elde edilen zorun
lu siyasal sanatlar olduu grndedirler. Bununla birlikte, filozoflar, szgelii,
"Allaha kulluk etmek zorunlu (vcib) mudur, deil midir?"
ve bunun da tesinde
"acaba Allah var mdr, yok mudur? gibi eriatn genel ilkelerinde olumlu yada
olumsuz bir gr belirtilmesi gerektii grn benimserler. Yine filozoflar, teki
dnya mutluluu ve bu mutluluun nasl olaca gibi, enatn teki ilkeleri hakknda
da ayn gr ileri srerler; nk eri'atlarn hepsi, nasl olaca konusunda farkllk
gsterseler de, lmden sonra baka bir yaamn varl zerinde birlemilerdir; ni
tekim onlar^ tike'nin z ve fiilleri konusunda ileri srdkleri hususlarda az ok
ayrlsalar da, Allahn varii, sfatlan ve fiilleri zerinde birlemektedirler. Ayn
ekilde btn eri'atlar, deerlendirme hususunda ayrlsalar da,/ teki dnyada
mutlulua ulatracak olan fiiller konusunda birlemilerdir.
Ksaca, filozoflara gre, eri'atlar, btn insanlar iin ortak bir tarzda bilgelie
yneldiklerinden,, zorunludur; nk felsefe ancak baz akll kiileri mutluluun bil98.

bn Hazm, Kitb el -Fisal, c. I, s. 35.

329-

868

869

870

gisine ulatrmay amalar ve bylece bu kiiler doal olarak bilgelii renmeye y


nelirler. eri'atlar ise, genel olarak halk eitmeyi amalar. Bununla birlikte, halkm
ortak ihtiyalaryla ilgilenmesinin yansra, bilge kiilerin (filozoflarn) zel ihtiyala
rn da gzetmeyen hibir er'at yoktur, zel bir insan zmresinin varl ve mutlu
luun gereklemesi, ancak halk zmresiyle ibirlii yapmak suretiyle tamamlana
candan, sz konusu zel snfn varh ve hayat iin genel eitim ve retim ya o
cukluk ve ergenlik srasnda zorunludur ki, bunda hi kimsenin kukusu yoktur, ya
da kendine zg hususlar kavrad sralarda zorunludur. Dolaysyla onun, kendisine
retilen grleri hafife almas; bu grleri en iyi bir biimde yorumlamas;/ bu
retimden amalanann zel bir retim olmayp, genel bir retim olduunu bilmesi
ve kendisine retilmi olan er' ilkelerden kuku duyduunu aklad ya da bun
lar peygamberlerin bildirdiklerine aykr bir biimde yorumlad ve onlarn yolun
dan sapt takdirde, kendisinin kfir denmeye en layk kii olduunu ve byle bir
durumun renim grd dinde kfr cezasyla cezalandrlacan bilmesi, erdemi
nin bir gereidir.
Bununla birlikte, o kimsenin kendince hepsi geerli (hakk) olsa da, dneminin
en stn dinini semesi ve stn olann, kendisinden daha stn olanla geersiz kln
dna (neshedildiine) inanmas gerekir, tte bundan dolaydr ki, skenderiye de
retim grevi yapan bilge kiiler, kendilerine slm eriat ulatnda mslman
olmulardr. Yine Rum lkesinde (Roma mparatorluunda) yaayan bilge kiiler de,
H z. t s ' nn erat kendilerine ulatnda, Hristiyan olmulardr. Hi kimse tsrailoullar arasnda bir ok bilge kii bulunduundan kuku duymamaktadr. Bu husus,
H z . S l e y m n ' a mensup olan srailoullarnn sahip olduu kitaplardan aka
anlalmaktadr. Bilgelik, vahiy alan kimseler, yani peygamberlerde srekli olarak bu
lunan bir eydir. te bu nedenledir ki, btn sylenen szler arasnda en dorusu,
her peygamber bilge olduu halde, her bilgenin peygamber olmaddr; onlar, yalnzca,/ peygamberlerin varisleri olduklar sylenen bilginlerdir.
Kantlamaya ilikin sanatlarn ilkeleri arasnda, postlalar (el msdart) ve
aksiyomlar (el - usl el mevzua) bulunduuna gre, byle bir eyin vahiy ve akldan
kaynaklanan eri atlarda da yer almasnn daha da uygun olmas gerekir. Her er'at
vahye dayanr ve ak da onunla iie bulunur. Yalnzca akla dayanan bir eri at bu
lunabileceini kabul eden kimsenin zorunlu olarak byle bir eratn hem akla hem
de vahye dayanan eriattan daha eksik olduunu kabul etmesi gerekir. Herkesin bir
letii gre gre insan davranlarna ve karekterlerine ilikin ilkelerin taklide da
yal olmas gerekir; nk taknlan davran ve yaplan 'aareketin zorunlu olduu, ah
laksal ve uygulamal hareketlerden kaynaklanan erdemlerin varlndan baka bir yol
la kantlanamaz. Bu grten aka anlalmaktadr ki, btn bilge kiiler, eri'atlar
konusunda bu gre^ baka bir deyile, her dinde uygulanan insan fiillerine ynelik
ilkeler ve kurallarn peygamberlerden ve yasa koyuculardan (el - vz'iyn) elde edil
dii grne sahiptirler. Onlara gre, bu zorunlu ilkelerden vgye deer (el - mcmduh) olanlar, halk erdemli fiillere en ok ynlendirenleridir. Bu nedenle, bizim dini
mizdeki ibadetler gibi^ sz konusu ilkeleri iyice renerek yetimi olanlar, baka ilkeleri renerek yetienlerden ok daha yetkin bir erdeme sahip olurlar;/ nk iba
detlerin, yce Allah'n da iaret ettii gibi, hayaszlktan ve ktKklerden insanlar
uzak tuttuundan (Kur'n, Ankebt, X XIX , 45) kuku yoktur. Yine hi kukusuz,

-330.

871

872

873

bizim eriatmzda bulunan ibadette bu [erdemli] fiil, teki eriatlarda yer alan ibadetlerdekinden daha yetkin olarak gerekleir. Dinimizdeki ibadetle daha yetkin bir
erdeme sahip olunmasnn koulu, bu ibadetlerin saylar, zamanlar, okunan ayetler
ve dualar, bunun dnda temizlik, terkler, yani ibadetleri bozan fiil ve szlerin terkedilmesidir. Kyamet (Dirili) konusunda ileri srlen grlerde de ayn durum sz
konusudur; nk slm dininde bu konuya ilikin olarak ileri srlen grler,
insanlar erdemli fiillere, baka dinlerde ileri srlen grlerden daha ok ynlendi
rir. te bu nedenledir ki, Dirili'in insanlara cisman ifadelerle anlatlmas ruhan
ifadelerle anlatlmasndan daha iyidir. Nitekim yce Allah ye demektedir: "Allah'a
kar gelmekten saknanlara vadedilen cennetin nitelii udur: Onun altndan rmak
lar akar...'-' (Kurn, R ad, X III, 35). Hz. Peygamber bu konuda yle der: "Cennette
hibir gzn grmedii, hibir kulan duymad ve hibir insann hatrna bile
gelmeyen eyler vardr"
b n A b b s da yle demektedir: "teki dnyada,
bu dnyaya ait, isimlerden baka hibir ey yoktur" [Btn bunlar] teki dnyadaki
varln, bu dnyadaki varlktan daha stn olan bir baka yaratl/ ve teki dnya
daki durumun da bu dnyadaki durumdan daha erdemli bir durum olduunu gster
mektedir. Bizim bir tek varln, cansz suretlerin kendi zlerini, yani akli suretleri
kavrar bir duruma dnmesi gibi, bir durumdan tekine dntn kavradnza
inanan bir kimsenin byle bir eyi inkar etmesi gerekmez. Bu hususlardan kuku
duyanlar, bunlara kar kanlar ve bunlar aklamaya alanlar, ancak eriatlar ve
erdemleri geersiz klmay amalayanlardr. Bunlar, insann bazlardan yararlanmak
tan baka bir amac olmad grnde olan zndklardr. Bu, hi kimsenin kuku
duymad bur husustur. Btn eri'at sahipleri ve bilginler, hi kukusuz, bunlardan
glerinin yettii kimseleri ldrrler, glerinin yetmedii kimseler iin getirilecek
en mkemmel kantlar ise, yce Kitab n ierdii kantlardr. Bu adamn (G a z z 1i
nin) filozoflara kar syledii eyler, dorudur; onlar reddederken, akl ve er'
kantlarn da gsterdii gibi, nefsin lmsz olduunun ve dirilen varln bu dnya
daki cisimlerin kendileri deil, benzerleri olduunun kabul edilmesi gerekir; nk
yok olan ey, bireysel olarak dirilmeyip, ancak G a z z 1' nin de aklad zere,/
yok olann ayn olan bir varlk olarak deil, onun benzeri olan bir varik olarak dirilir.
te bu nedenledir ki. kelamclardan nefsin ilinti olduuna ve dirilen cisimlerin yok
olan cisimlerin kendileri olduuna inananlara gre, yeniden dirilme gr doru
olamaz. nk yok iken var olan ey, tr bakmndan bir olup, sayca bir deildir;
terane, bunlar sayca ikidir. [Bu kant] zellikle kelamclardan ilintilerin iki anlk bir
sre var olmayacaklarn syleyenler [iin geerlidir]./ '
Bu adam, filozoflar u meselede kfrle sulamtr. Bunlardan biri, [szn
ettiimiz] bu meseledir. Biz [burada,] filozoflarn bu meselede nasl bir gre sahip
olduklarn ve onlara gre bunun kuramsal meselelerden biri olduunu sylemitik.
kinci mesele Allahn tikelleri bilmediini sylemeleridir ki, biz bu grn de,
onlarn gr olmadn sylemitik.
ncs, onlarn alemin ncesizlii konusundaki grleridir. Yine biz, filo
zoflarn [ncesizlik] deyimini, kelamclarn filozoflar kfrle suladklar anlamda
99.

ed Drim, Snen, er
370.

Rikk, 98, 105; Ahmed b. Hanbel, Msned II 313


.331

874

kullanmadklarn da sylemitik. G a z z 1f, bu kitapta (fehft el-Felsife 'de) ruhan


dirilmenin hibir mslman tarafndan ileri srlmediini; bir baka kitapta ise, byle
bir eyi S u f i' 1 e r i n sylediklerini belirtmektedir. Buna gre,/ cisman (duyulur)
dirilmeyi deil, ruhani' dirilmeyi ileri sren ve byle bir dirilmeyi mmkn gren kim
se^ herkese ortaklaa kabul edildii zere, kfrle sulanamaz. Fakat yine de o, bu
nun (Tehft el - Felsife' nin) dnda bir baka kitapta da kfrie sulamay, sanki
herkesin birletii bir hususmu gibi, srdrmtr. Grdn gibi, ite btn bunlar
karkha dmekten baka bir ey deildir. Kukusuz, bu adam, felsefe (hikmet)
konusunda yanld gibi, er'at konusunda da yanlmtr.
Allah, doruyu bulmada yardm eden ve dilediini gereklie (hakka) ulat
randr.
Bu konularda sz burada kesmeyi ve bunlar zerinde konutuum iin ba
lanma dilemeyi uygun grdm. Eer gerei, onu bilenlerden isteme zorunluluu bulunmasayd, (ki bunlar, G a 1e n in de syledii gibi, bin kiide ancak bir kiidir), ve
bilgi sahibi olmayan kimseler bu konularda konumaya yeltenmeselerdi, Allah ta bi
liyor ki, bu konularda bir tek harf bile sylemezdim. Umarm ki, Allah bu konuda
zrmz kabul eder ve kendi yardm, cmertlii, keremi ve stnl ile srmele
rimi balar. O'ndan baka Rabb yoktur. Alemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun.

.332

AHIS, KTAP, YER VE ZMRE ADLARI DZN

Afrodisiasl skender, 228, 229, 274.


Ahmed b. Hanbel, 214.
Akllarn Kavray ls, (bkz. Medrik el Ukl).
Analitica Posteriora, (bkz. Burhan Kitab).
Anaxagoras, 98, 328.
De Anima, (bkz. Psikoloji).
De Animalibus, (bkz. Kitb el-Hayavn).
Aristo, 1, 13, 16, 28, 33, 43, 48, 53, 83, 94, 97, 99, 103, 112, 120, 125, 132, 137.
141, 170, 176, 202, 212 225, 228, 229, 245, 283, 284, 311, 313, 328.
Badat, 314, 315
Beytullah, (bkz. Kabe).
Burhan Kitab, 70, 136, 201, 212.
De Caelo et Mundo, (bkz. Kitb es Sem' vel-lem).
Clns, (bkz. Galen).
Cehm b. Safvn, 254.
Dehriler, 13, 50, 81,139, 141, 142, U 9 , 225, 226, 293.
Dehriyye, (bkz. Dehriler).
Dou Felsefesi, 228.
Eb Hmid, (bkz. Gazzh).
Ebl-Huzeyl el-Allf, 65, 66.
Ebu'l-Me'f mm el-Harameyn el-Cveyn, 15, dipnot 4, 303.
Eflatun, 15, 17, 18, 94, 98, 10*3,141, 167, 220, 322, 327.
Ehl el-Hakk, (bkz. Ehl-i Siumet).
Ehl-i Snnet, 139, 254.
Endls, I.
E'artkelamclar, (bkz. E'afler).
E'arler, I, 6, 8, 10, 11, 15, 49, 51, 63, 68, 72, 74, 87, 93, 95, 117. 119, 120, 145,
157, 170, 172, 174, 175,176, 180,196, 214, 218, 222, 256, 263.
E'ariyye, (bkz. E'arler).
Evrenin lkeleri, 229, 274.
Fahr ed*Dn er-Rz, I.
Frbi, I, 31, 98, 101, 129, 130, 150, 201
el-Felsefet el-Menkyye, (bkz. Dou Felsefesi).
Filozoflarn Amalar, (bkz. el-Maksd el-Felsife)
Filozoflarn Tutarszl, (bkz. Tehfut el-Felsife).
Fizik, (bkz. es-Sem' et-Tabi').
Fizika, (bkz. es-Sem' et-Tabi').

333

Galen, 59, 69, 70, 85, 114,115, 327, 332.


Gazzall, I, 1, 3, 5, 6, 7, 9, 11, 12, 14, 15, 17, 18, 19, 20, 21, 22, 23, 24, 29, 30, 31,
32, 34, 35, 36, 37, 38, 39, 41, 43, 44, 45, 47, 49, 50, 52, 53, 54, 56, 58, 59,
60, 61, 62, 63, 65, 66, 68, 69, 70, 71, 72, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 79, 80,
81, 82, 84, 85, 86, 87, 88, 89, 91, 92, 93, 94, 95, 98, 103, 106.114, 120,
124, 125, 131-148, 150, 151, 153-159, 61-164, 167-169, 171-179,
181-183, 185-192, 196-198, 200, 20^.-203, 205-209, 211, 212, 214, 215,
217-222, 225, 226, 231, 233-241, 244, 245, 246, 253, 254, 257, 259-263,
267-274, 276-279, 283, 286, 287, 289, 291, 293-297, 301, 307 308, 310,
311, 313, 314-317, 319, 320, 322, 324, 325, 327, 329, 331, 332.
De Generatione et Corruptione, (bkz. Kitb el-Kevn ve'l-Fesd).
Gk Krelerinin Tikel Ynetimleri, 272.
Hipokrates, 76.
F'1-Hiss ve'l-Mahss, 307.
Historia Animalium, (bkz. Kitb Tab'i' el-Hayavnt).
bn
bn
bn
bn

Abbas, 331.
Hazm, 113, 303, 329,
Rd, I, 329.
Sn, I, 16, 17, 31, 47, 50, 58, 90-92, 98, 100, 101, 102, 108, 112, 125-127,
129,130,132, 134,137, 142,145-148, 150,154-156, 159-162, 170,174,
176, 181, 187, 192, 200, 201, 209, 210, 212, 213, 214, 216, 218, 220,
227, 228, 234, 237, 240, 241, 245, 249, 261, 268, 269, 273, 276, 277,
278, 279, 287, 307,311,327.
brhm (Hz.), 29, 105, 293, 294.
kinci Analitikler, (bkz. Burhan Kitab).
lm el-tlh, (bkz. Metafizik).
lm en-Nefs, (bkz. Psikoloji).
nanlarn Temelleri, (bkz. Kav'id el-Akid).
ncil, 329.
sa (Hz.), 37, 38, 329, 330.
skenderiye, 330.
spanya, (bkz. Endls).
Kabe, 278.
Kategoriler, 162.
Kav'id el-Ak'id, 63.
Keldaniler, 272.
Kerrmler, 4, 73, 74, 254.
Kerrmiye, (bkz. Kerrmler),
Kyas Ehli, 233.
Kitb el Burhn, (bkz. Burhn Kitab).
Kitb el-Hayavn, 228.
Kitb e-Huruf, 201.

334

Kitb el-Kevn vel-Fesd, 137, 283.


Kitb en-Nefs, (bkz. psikoloji).
Kitb es-Sem' ve'1-lem, 225, 283.
Kitb es-Sem' el-Kiyn, (bkz. Fizik).
Kitb Tab'i' el-Hayavnt, 283.
Koriskos, 4.
Maddeciler, (bkz. Dehriler).
el-Maksd el-Felsife, 212.
Mantk, 9, 10,16, 199, 235.
Mantk Bilimine Giri (saguvi, Eisagoge). 137.
Maurice Bouyges, II,
el-Mebdi', (bkz. Evrenin lkeleri).
Mebdi' el-Kull, (bkz. Evrenin lkeleri).
Medrikel-Ukl, 235.
Mekke, 278.
Melissus, 202.
MeHer, 98, 112,228.
ei-Me'iyyun, (bkz. Me'ller).
Metafizik, 132, 201.
Mikt el-Envr, 63,129.
Muhammet (Hz.), 189, 250, 275, 277.
Ms (Hz.), 285, 329.
Mu'tezile, (bkz. Mu'tezililer).
Mu'tezilKelamclar, (bkz. Mu'tezililer).
Mu'tezililer, I, 57, 73, 117, 119,120, 128, 145, 169, 171,174, 254.
Mslim, 214.
Oluma ve Bozulma, (bkz. Kito el-Kevn ve'l Fesd).
Parmenides, 202.
Peygamber (Hz.), (bkz. Hz. Muhammet).
Plato, (bkz. Eflatun)
Plotinus, 17, dipnot .
Porphyrius, 137.
Psikoloji, 102,121,126, 138,162, 311.

Revkler, 264.
Rum lkesi, 330.
es-Sbi'a, (bkz. Sbi'ler).
Sbi'ler, 329
Safsata Kitab, 41.
Safsataclar, 11, 51.
es-Sem et-Tabi', 202, 236, 283.

.335

De Ser.su et Sensata, (bkz. F 4-Hiss ve'l>Mahsus).


Sokrates, 4, 141.
Sophistici Elenchi, (bkz. Safsata Kitab).
Sofistler, (bkz. Safsataclar).
Stoallar, (bkz. Revkler).
Sfiler, 197, 332.
Sleymn (Hz.), 330.
Sleyman Dny, II.
et'Tedblrt el-Felekiyye el-Cz'iyye, (bkz. Gk Krelerinin Tikel Ynetimleri).
Tehfut el-Felsife, I, 1, 31, 46, dipnot 14, 80, 189, 197, 218, 281, 322.
Tehfut et-Tehfut, I, 46, dipnot 14.
Themistius, 143.
Tutarszlm Tutarszl, (bkz. Tehfut et-Tehfut).
Yeni Eflatuncular, 17, dipnot 6.
Zhir Ehli, (bkz. Zhiriler)
Zhirler, 9, 233.
Zebur, 328.

336

AYETLER DZN

(Ahzb, XX X III, 62), 303.


(Ahzb, X X XIII, 72), 123.
(Alak, XCVI, 4), 273.
(Al.ilrnrn, III, 7), 294.
(Ankebut, XXIX, 45), 330.
(En am, VI, 75), 29, 105, 229.
(Enbiy, XXI, 22), 97, 206.
(Enbiy, XXI, 30), 118, 214.
(Ftr, XXXV, 41), 122.
(Ftr, XXXV, 42-43), 292, 303.
(Feth, XLVIII, 6), 112.
(Feth, XLVI1I, 23), 303.
(Fussilet, XLI, 11), 104, 118, 214.
(Fussilet, XLI, 12), 102.
(Hd, XI, 7), 118.
(brhm, XIV, 33), 104.
(sr, XVII, 37), 269.
(sr, XVII, 85), 313.

(Kehf,X Vm ,51), 112.


(Kehf, XVIII, 77), 86.
(Kehf, XVIII, 103-104), 29.
(Meryem, XIX, 42), 193.
(Meryem, XIX, 93), 105.
(Mu'minn, XXIII, 12-14), 118, 302.
(M'min, XL, 57), 104.
(NahI, XVI, 12), 104.
(Nemi, XXVII, 65), 297.
(Nr, XXIV, 35), 286.
(Ra'd, XIII; 35), 331.
(Rm, XXX, 30), 29.
(Sd, X XXV III, 75), 194.
(Sfft, XXXVII, 164), 102.
(Sebe, XXXIV, 3), 187.
(Y-Sn, XXXVI, 71), 194.
(Ynus, X, 64), 29.

(Ziimer^ XXXIX, 42), 313.

.337

DEYMLER DZN

Adem, 73,
det, 292, 295, 296,
Arlk ve hafiflik, 27,
Ak, 10, 101, 111, 157.
Akdedilen, 111,
Akledilirler, 311, 320.
Akl-idraki, 325,
Akiyiirtme, 9, 270,
Akiedilen, 111,
Akl bilgi, 308,
Akl okluk, 158.
Akl fiiller, 185.
Akl gler, (bkz< akl yetiler).
Akl hikmet, 263.
Akl imkn, 49.
Akl inceleme, 135,143, 144, 233.
Akl kant, 259.
Akl kavramlar, 56, 183, 310.
Akl nedenlilik, 8.
Akl nefs, 309c
Akl nesneler, 261.
Akl tzler, 267.
Akl tmeller, 240
Akl yetiler, 122, 285, 320, 321, 323
^siyom lar, 330.
Alemin ncesizlii, II, 3,11
Ahc neden, 172,173, 174,175.
Allahm birlii, 36.
Allahn ncelii, 36.
Allah'n snneti, 292.
Amal neden, (bkz. g neden).
Amel sanatlar, (bkz. uygulamal sanatlar)c
An, 30, 41,42
Anmsama, 307c
Anmsama gc, (bkz. anmsama yetisi).
Anmsama yetisi, 121,138,
a priori, 9, 20.
Araz, (bkz. ilinti).
Aruz, 11.
el-sr el-ulviyye, (bkz. meteorolojik olaylar),
atom, (bkz. blnmeyen para).
Ayalt lem, 91, 98, 103, 115, 116,137.

338

Ayrm, 203, 204.


Ayrmsal bileiklik, 208.
Ay kresi, 100,101,222, 283,
Ayrk akllar, 156, 168,183, 328.
Ayrk ilkeler, 116,122, 294, 328
Ayrk varlk, 97,116, 160, 228.
Ayrlma, 75.
Basit akl, 238.
Basit cisimler, 137, 159
Basit varlklar, 76,109.
Bedenler, 17, 59, 62,150.
Bedensel yetiler, 306.
Belirleme ilkesi, 221.
Belirsiz isimler, 207.
Bellek, 306, 307.
Bellek gc, 138.
Be duyu, 309.
Beyin, 314, 318.
Bileiklik, 83, 84,110,157, 169, 170,179, 208.
Bilge kiiler, 13.
Bilgelik, 50, 83, 117, 118, 222, 223, 238, 302, 303.
Bilgi, 82, 231, 232, 238, 241, 243, 246, 249, 250, 251, 252, 257, 277, 299,
Bilinen, 10
Bireyler, 281.
Bireylik, 288
Bireysel ayrlk, 156
Bireysel bilgi, 187.
Bireysel kavram, 325
Bireysellik, 76
Birincil, 77, 79
Birleme, 75.
Birlik, 99, 107.
Bitiik artl nerme, 69
Bo inan, 16
Boluk, 40, 44, 48, 49, 50, 56.
Bozulu, 101.
Blnmeyen para, 119,159, 308.
Blnmeyen tz, (bkz. blnmeyen para).
Burlar kresi, 25
Burhan, . berhn, (bkz. kesin kant).
Buyruk, 102, 104.
Byclk, 283, 284.
Cams cisim, 79

.339

Canl varlklar, 85.


Cansz varlklar, 85.
Cedel, 3, 23, 31, 113, 130,176, 256
Cedel sanat, 311.
Cesetler, 329,
Cennet ehli, 65, dipnot 21.
el-cevhir el-akliyye, (bkz, akl tzler).
Cevher, (bkz. tz)^
Cevher ferd, (bkz. blnmeyen para)
Cinler, 113.
Cins, 203, 204, 253, 254.
Cinsel bileiklik, 208.
Cisim, 157,159, 220.
Cismnf dirilme, 332
Cismn gler, (bkz. cismn yetiler).
Cismn ifade, 331
Cismnl yetiler, 122, 309.
Consequent, 5.
Cz'iyyt, (bkz. tikeller).
eitlilik, 99
irkin fiiller, 307.
okluk, 96, 97, 98, 99,101,106, 111,122,134, 137, 160,161,171,185, 188,192.
Deime, 4, 6, 7, 13, dipnot, 2, 37.
Dehr, 66, 225.
Dengeli bileim, (bkz. miza).
Devresel hareket, 14,15, 35,103, 226, 249, 250, 259, 260, 265, 274.
A dicto secundum quid ad dictum simpliciter, 5.
Dirili, (bkZc Kymet)^
Diyalektik, (bkz. cedel).
Doa gc, (bkz. doa yeti).
Doa yetisi, (bkz. doal yeti).
Doal f'il, 81.
Doal yeti, 10,11, 19, 327.
Doru ryalar, 279
Doruyu Tutarsz Grlerden Ayrma Kitab, 80.
Doluluk, 40, 44, 50.
Drt neden, 140, 291.
Drt unsur, 147.
Dnme, 57.
Durum, 41,
Duyum*idraki, 325,
Dnme, 305.
Dz cisim, 27,

-340

Ebedi, 91
Eb Hmid'in Tutarszl, 80.
Edilgin, 3.
Edilginlik, 235,
Edilgin varlk, 236^
Ekvator, 25.
Entelechia, (bkz. yetkinlik)
En Yakn Melekler, 250, 267=
EnYiLksek Gk, 271.
En Yksek Gk Kresi, 47,100,128.
En Yksek Kre, (bkz, En Yksek Gk Kresi)
Erdemler, 307.
Erdemli yneticiler, 97,
Eski filozoflar, 4,
Eskiler, 31.
el-esm* el-ma'dle, (bkz belirsiz isimler)
Etkin, (bkz. f il).
Etkin ak, 101, 287
Etkin gler, 95.
Etkinlik, 235.
Etkin neden, (bkz. f'il neden).
Etkin varlk, 236^
Evrensel gk kresi, 142.
Extra dictionem, 4.
Ezel sre, (bkz. dehr).
Ezel, (bkz. ncesiz).
Faal akl, (bkz. etkin ak)
Fil, 4, 7, 81, 92,114.
Fil kuvvetler, (bkz. etkin gler).
Fil neden, 82, 83, 94,142, 172,173, 174,175, 176, 177, 205.
Fakihler, 233, 244.
Farkllk, 96.
Felsefi kelm, I.
Fen, (bkz. yokolma).
Feraset ilmi, 283, 284.
Fkh, 110.
Fiil, 7, 81, 87, 92, 93.
Fiil hali, 56, 71, 72, 93.
Fiil halinde sonsuz, 12, 17.
Fiil sfatlar, 164.
Fur*, 283.
G neden, 83,141, 272.
Gayb, 275, 278.

341

Gye, 114.
elGazab, (bkz. fke yetisi).
Genel fikirler, 3,
Geometrik kantlar, 190.
Geometri sanat, 233.
Gerein Ortaya Konmas, 189.
Gerek mmkn, 108,146, 227.
Gk lemi, 91,
Gk cisimleri, 28,29,70,91, 92, 95, 96, 98, 101,102, 115,116, 122,126, 127, 128,
129, 130,137,149,159,214,222,227,228, 229, 256, 259, 262, 264,
268,273,276,277.
Gk kreleri, 11,13,14, 26, 28, 29, 30, 96, 98,100,102, 123,124,135, 144, 146,
148,150,151, 255, 256, 257, 279, 280.
Gk melekleri, 267, 268, 273, 274,
Greceli, 44, 54, 55, 59, 68, 126.
Grecelik, 74,163.
Grecelik kategorisi, lOS.
Grenek, 7.
Grme duyusu, 317, 318.
Grme yetisi, 138, 310.
Grlmeyen, (bkz. gayb).
G, 4, 28, 136.
G hali, 55, 56, 71, 72, 85.
Gne, 11,12.
'ddis, (bkz. nce olan).
Hfza, (bkz. bellek).
Hakikat, 214.
Haller, (bkz. tmeller).
Hareket, 36, 41, 42, 43, 66, 75, 94.
Hareket ettirici, 33.
Hareket yetileri, 289, 306,
Hayalgc, 39, 40, 42, 44, 45, 48, 49,121,136,138,154, 225, 305.
Hayalleme yetisi, 305, 310.
Hayat, 243,
Hayvansal nefs, 97.
Hayvansal yetiler, 307.
Her ki Zmrenin Tutarszl, 233.
Heyul, (bkz. ilk madde).
Hikmet, (bkz, bilgelik).
el-Hiss el-mterek, (bkZc ortak duyu)c
Hitbet, 234c
Hitab, 130.
Huds, 92.
Hukem, (bkz. bilge kiiler).

342

Hkm el-de, 298.


Hkmranlk, 105.
Hviyet, 202.
Ignoratio elenchi, 5
Ik Bilimi, 70.
drak, 232
drak yetileri, 289, 307, 316, 319.
Ihds, 18
kicilik, 202.
kilik, 96, 206, 210
kincil, 77.
kinci nedenli, 132.
lh bilimler, 110,
lK dzen, 70.
lh irde, 20,21.
lham, 259
linti, 4, 16, 54, 74, 75, 76, 79, 100, 194,195, 197, 202, 208, 293, 313, 331.
liki, 190, 253.
lk akl, 111, 254.
lk ama, 97.
lk bilgiler, 9, 20,121, 186
lk Buyurucu, 105.
lk fil, 6, 81, 84, 99,175, 176, 181, 292, 296.
lk fiil, 6.
lk Hareket Ettirici, 328.
lk lke, 95, 96, 97, 100, 101, 102, 108, 109, 112, 114, 117, 119, 122, 123, 124,
125, 130,133,134, 137, 140, 141,142, 143,145,147,157,159, 160,161,
162, 164, 165,167,169, 174, 175,179, 185, 188, 192,193, 197, 202, 204,
205, 209, 211, 212, 215, 217, 221, 228, 231, 232, 234, 237, 238, 239, 240,
244, 246, 256, 257, 280.
lk madde, 58, 76, 115,119, 121, 127, 317.
lk Neden, 83, 84,126,127,131,140,141,150,179, 195,196, 205, 208, 257, 275.
lk nedenli, 101, 106,125, 130, 131, 221, 238, 243.
lk Varlk, 219.
lk Yapc, 222
lk Yaratc, 222, 223.
lm Ahkm en-Nucm, 284
lm el'Menzir, (bkz. ILk Bilimi)
lm et-Tabr, (bkz Yorumlama Bilimi).
mkn, 7, 38, 47, 48, 49, 51, 53, 55, 60, 63, 65, 227.
mkn hali, 56, 58, 59, 62, 66, 68,108.
mknsz, 49, 50, 54, 56, 57.
mknszlk, 51, 59, 61.

343

imknsz tabiat, 48.


Inyet, 279.
nsnt yetiler, 307.
rade, 4, 6, 7, 8, 9, 20, 21, 22, 23, 24, 71, 82, 83, 84, 87, 88, 231, 234, 237, 238,
241, 243, 244, 245, 294, 299, 312.
rde gc, 81.
el-lrdet el-ldise, 4.
rad fiil, 85, 93, 118.
rdrhareket, 259, 260, 261
tsrailouUar, 330.
stek ve arzu yetisi, 306.
stekli nefs, 315.
stidll, (bkz. akyrtme)c
stikra', (bkz. tmevarm).
Istisn nermesi, 308.
yilik, 97.
zafet, (bkz. grecelik).
Jpiter, (bkz. Mteri)
Kadm, (bkz, ncesiz)c
Kfir, 233.
Kalb bilgi, 9.
Kalem, 277, 278.
Kalp, 314, 318.
Karmak soru, 5.
Kavrama yetisi (bkz> idrak yetisi).
el-kazy el>hamliyye, (bkz.yklemli nermeler)c
Kesin bilgi, 113,196, 296.
Kesin kant, I, 3, 7, 9, 10,14, 28, 29, 31, 38, 70,111,114,172, 174, 176, 280.
Kesinlik, 14.
Ksr dng, 33.
Kyamet, 307, 331.
Kyas, (bkz. tasm).
Kyas (fkh), 233.
Kimya, 283.
Kimya lmi, 284.
Kitb et'Tefrika beyne'l>Hakk ve't-Tehfut min el*Ekvil, (bkz. Doruyu Tutarsz
Grlerden Ayrma Kitb)c
Kitb et-Tehfut el-Mutlak, (bkz. Mutlak Tutarszlk Kitb),
Korunmu Levha, (bkz. Levh*i Mahfu 2)^
Ktlk, 97.
el-Kudem, (bkz, eski filozoflar).
Kudret, 21, 77, 79, 231, 251, 312.
Kuramsal bilimler, 113.

-344-

Kuramsal yeti, 306.


Kuruntu, 193, 303.
Kuruntu yetisi, 158.
Kutuplar, 25, 28,128.
Kuvve, (bkz g).
el kuvve el-ameliyye, (bkz. yapma yetisi),
kuvve derrke, (bkz. kavrama yetisi).
Kuvve hali, (bkz g hali).
Kuvve halinde sonsuz, 12.
el-Kuvve el-hayliyye, (bkz hayalgc).
el-Kuvve el-musavvra, (bkz. suretlendiren g)
el-Kuvve en*nazariyye, (bkz. kuramsal yeti),
el-Kuvve el-vehmiyye, (bkz. kuruntu yetisi).
Kk nerme, 234, 235, 236, 237.
Kfr, II, 330, 331.
Kre, 26.
Kresel cisim, 27.
Levha, 277, 278.
Levh-i Mahfuz, 273, 274, 275, 285.
Madde, 55, 114, 158, 159.
Maddesiz nefsler, 18.
Maddi neden, 83,141.
Maddf varlk, 97
Mahal, 55, 73.
Mahiyet, 158, 159,161,196,199, 211, 212, 214, 219
Ma'lm, (bkz. bilinen).
Man, 24, 83.
Mantk sanat, 236, 292.
Marifet, 246.
Mebde li't-tahss, (bkz. belirleme ilkesi).
Mecr el-dt, 285.
el-Meklt el-ar, (bkz. on kategori)
el-Mel'iket el>mukarrabun, (bkz. en yakn melekler)
el-Mel'iket es-Semviyye, (bkz. gk melekleri)
Melek, 95,100, 167,192, 273, 287, 298.
Metafizik, 113.
Meteorolojik olaylar, 283
el-Mevcd ez-zarr, (bkz. zorunlu mevcut).,
Mevzu', 41,157,195, 263, 310.
Miza, 59, 319, 321.
Mucize, 285, 286, 287, 294.
Mukaddem, (bkz. nerti).
Mukaddimt el-berhtn, 3.

-345

Musdara al'UmatiGb, (bkz. sav kantsama).


el'Musdart, (bkz. postiilalar).
Mutlak alt, 42, 44.
Mutlak cim, 219.
Mutlak doluluk, 53.
Mutlak fiil, 85.
Mutlak ikilik, 172.
Mutlak Tutarszlk Kitb, 80.
Mutlak st, 42, 44.
Mutlak yokluk, 41, 80.
Mutlak zorunlu varlk, 174.
el-Muvfakat, 305.
Mfekkire, (bkz. dnme).
Mmkn, 3, 51, 54, 56, 57,130, 213.
Mmkn varlk, 107,108,109, 110,126,147, 148, 229.
Ainfa'il, (bkz. edilgin).
Mteri, 11, 101.
Mtehayyile, (bkz. hayalleme yetisi).
Mtekbilt, 303.
Mtekaddimn, (bkz. eskiler).
Mtensibt, 303.
Nakil, 52.
Nedenlerin Nedeni, 192.
Nefs, 17,18, 58, 59,62,100,105, 111, 150, 219, 265, 273, 280.
Nefsn, (bkz. znl),
Nefsni gler, 122.
Nefsn hareket, 259.
Nefsn suretler, 293.
Nefsi nitelikler, 214.
en*nefs en>nuz'iyye, (bkZc istekU nefs).
Nesh, 330,
Nicelik,
41, 46, 48.
en-Nrenct, (bkz, byclk).
Nitelik, 4, 54.
Non causa pro causa, 5.
Olu, 92
Oluma, 57.
On kategori, 161,162.
Optik Bilimi, (bkz. Ik Bilimi).
Orta terim, 9.
Ortak duyu, 138, 305, 309, 315.
fke yetisi, 95, 307.

-346

l, 47.
nceli irde, 6.
ncelik, 144.
ncesiz, 3, 4 ,7 ,3 3 ,3 4 , 35,37, 91.
ncesiz bilgi (ilim), 231, 297.
ncesiz irde, 8, 16,17,18, 20, 232, 297
ncesizlik, 45, 65
ncller, 3, 7.
nerti, 5, 69, 234, 237.
nyarg, 10
z , 6 , 10,79,196
zel ayrm, 107
znl, 3, 8,178
znl nitelikler, (bkz, nefs nitelikler)
Petitio principii, (bkz sv kantsama).
Peygamberlik, 113.
Post hoc ergo propter hoc, 5.
Postlalar, 330,
Rab, 259, 332.
Rablerin Rabbi, 192
Resm, 199.
Rezil (bkz. irkin fiiller).
Ruhm dirilme, 332
Ruhn gler, 122, 228.
Ruhan ifade, 331.
Ruh-g, 145.
er=Rutubet el-celdiyye, (bkz, cams cisim).
Rya, 277, 287.
Rya yorumu ilmi, (bkz. yorumlama ilmi).
Sabit yldzlar, 11, 100,104,122, 123,132o
Safsate, 18, 22, 45, 56, 60, 77, 108, 151, 215, 218, 277, 310.
Sahte neden, 5.
Salt akllar, 116, 209, 234, 236, 249,
Salt etkinlik, 236.
Salt fiil, 254,
Salt imkn, 3
Salt imknszlk, 9c
Salt iyilik, 167
Salt varlk, 89, 214
Salt yokluk, 89, 153,155, 214.
es-San'i el ilmiyye, 287.
San, 10, 221,

-347-

Satrn, (bkz< Zuhal).


Sav kantsama, 5, 67o
es^Sebeb el-g, (bkz. amal neden).
Seme gc, 23, 52,82, 83, 84, 86o '
Sezgi yetisi, 285c
Sfatlar, 169,171
Simya, (bkz^ kimya)c
Sofistler, 303.
Sonsuzluk, 65^
Sonurtu, 5, 69, 237c
Sorularn okluu, 5c
Soyut akllar, 100,167c
Soyut tmeller, 306c
Sufler, 254c
e&^Suhf, 329c '
Suret, 16, 5 5 ,114,1 5 8,159c
Suretlendirme yetisi, 114, 327c
Suretleri Veren Varlk, (bkZo Suretlerin vericisi).
Suretlerin vericisi, 220, 292, 328.
Sun neden, 83, 141.
Skun, 75.
Sreklilik, 74, 75c
artl tasm, 236.
ehvam yeti, 306.
e-ehvet, (bkz, tutku yetisi).
eriat, 66, 68, 95, 103, 135, 189, 193, 194, 214, 233, 246, 274, 277, 283, 287,294,
307, 329, 330, 331.
er' hikmet, 263.
er' inanlar, 233.
er' yarglar, 7.
evk, 7, 315.
Tabiat, 84, 184, 245, 259, 265.
Tabiat Bilimi, 50,
Tabi g, 263.
Tabi fiil, 82, 85, 93, 118, 237, 238.
Tabi hareket, 260, 261.
Tabi kreler, 129.
Tabi nedenler, 83.
Tabi nesneler, 234, 327.
Tl, (bkz. sonurtu).
Tanm, 199.
Tanrsal bilgelik, 97.
Tasm, 9, 234, 308.
Tegayyr, (bkz. deime).

-348 -

Tehfut Ebl Hmid, (bkz. Eb Hmid'in Tutarszl).


et-Tehfut min el-Frkateyn CemTan, (bkz. Her iki zmrenin tutarszl)
Temhd el-}Iakk, (bkz. Gerein Ortaya Konmas).
Tensuh, (bkz. ruh-g).
Tercit eden (edici), (bkz. yeleyen, yeleyici).
Teril, 318.
Tevtr, 285,
Te vil, 246, 294.
Tp, 284.
Tp Sanat, 306.
Tlsm limleri, 284, 299.
Tikeller, 59, 60, 61, 121, 241, 254, 280, 281.
Tikel fiiller, 276.
Tikel hareket, 116, 278, 279.
Tikel irde, 274, 276, 278.
Tikellik, 184, 253.
Tikel olgular, 240.
Tikel yarg, 317.
Tz, 3, 4, 33, 70, 74, 75, 76, 126, 194, 200, 201, 208, 209,
Tzsel ayrm, 92.
Tzsel suret, 220, 293.
Tutku, 10.
Tutku yetisi, 95.
Tmeller, 10, 59, 60, 61, 63, 121, 136, 241, 254, 323.
Tmel bilgi, 187, 231, 250.
Tmel hareket, 116.
Tmel hayaller, 277.
Tmel irde, 274, 276, 278.
Tmel kavram, 325.
Tmellik, 184, 253.
Tmevarm, 318, 319.
Trler, 253, 254.
Trsel ayrlk, 156.
Uknum, 160.
Ulm el-Hiyel, (bkz. byclk).
el-Umur el-ameliyye, 287.
Unsur, 13.
el-Urf, (bkz. grenek).
el-Ustukusiyye), 294.
Usl, 283.
el-Usul el-mevz'a, (bkz. aksiyomlar).
Uygulamal sanatlar, 232.
Uysallk, 102, 274.
Uzak fail nedenler, 115.

-349

Uzant, 40, 47.


Uzlam, 7, 9.
Vcib, (bkz. zorunlu).
Vhib es-Suvar, (bkz. Suretlerin Vericisi).
Vahy, 135, 277, 287, 297, 330.
Varlk, 75, 79, 90, 91, 108, 161, 162, 201, 215.
Varln imkn, (bkz. varlk imkn).
Varhk mkn, 31, 54, 106.
Varolma mkn, (bkz. Varolma imkn).
Varln zorunluluu, 106, 107, 154.
Varolu, 101.
Vaz', (bkz. durum).
el-Vaz', (bkz. grenek).
Vehm, 8.
Vezn, 11.
Vucb, (bkz. zorunluluk).
Yapay kreler, 129.
Yapma yetisi, 306.
el-Yakm, (bkz. kesinlik).
Yedi safsata, 4.
Yedi sfat, 121.
Yeleyen (yeleyici), 3, 4,
Yenge Burcu, 29.
Yer cisimleri, 130.
Yetkinlik, 79, 82, 95, 165, 200, 239, 256.
Yetkinlik sfatlar, 178.
Yok, 57.
Yokluk, 73, 75, 77, 78, 79, 90, 91,162, 167.
Yokolma, 73.
Yorumlama bilimi, 275.
Ynler, 30.
Yklemli nermeler, 161.
Yklemli tasm, 236.
Ykmllk, 102, 104.
Ysdru al'l-matlub, (bkz. sav kantsama).
eZ'Zkira, (bkz. anmsama).
Zaman, 19, 20, 25, 30, 31, 36, 39, 40, 41, 42, 43, 45, 46, 47, 48, 49, 52, 66, 67, 148,
253.
Zamanda ncelik, 37.
Zann, (bkz. san).
Zt, (bkz. z).
Zt, (bkz. znl).

350

Zenit noktas, 25.


Zihinsel kavramlar, 110.
Zoraki hareket, 259, 262, 299.
Zorunlu, 51, 54, 56, 57, 130, 146, 213, 227.
Zorunlu kc, 7, 8.
Zorunluluk, 7, 9, 50, 215, 227.
Zorunlu mevcut, (bkz. zorunlu varlk).
Zorunlu nedenlilik, 8.
Zorunlu nitelik, 200, 201.
Zorunlu tabiat, 48
Zorunlu varlk, 107, 108, 109, 110, 126, 146, 147, 148, 153, 154, 155, 156, 157,
159, 160, 171, 172, 203, 204, 206, 207, 208, 211, 216, 226, 227,
229.
Zuhal, 11, 12, 100.

351

H
<D I
CO ra ^
H si d a
r-\
H
>
::' d o
o H H *rl

r3

= b

H
H
H

C3 5 r-t
H rH CJ *H
C
- -p rH ^
>
^3
cj aj -P
.
- d rH -H
C
d) c: d JD >3-H 'H
tH 5h s d o >-! H
O r-! -P w 0
CJ
>5 O
(1 53 H
:3
'H Cj C' 11 0
s <H ro
C3 03 C
s
H G
2 S
CD
3
QJ H C' H OJ
H 1( d Jb rH
O G
:3

fi
H
H
0
-P
0)

:3
H
d
1(
Sh
H

H
i
r-
>-*
a

o
3

d
r- i

>5
d

C
/H
o
H
H

ca

>

13
O
P
1
o*
H

;h
H
-P
Cj
CO

pH

I!

CsJ
rH

VID

CQ

r-i
C
d
H

c
d

d
bC
d
d
Ph

C
O
ca

O
CQ

O
CQ

OJ

(d
t> O
d v o CO CO
CO 11 11 rH

Od

rc\j

You might also like