Professional Documents
Culture Documents
TUTARSIZLIIN
TUTARSIZLII
(Tehft et-Tehft)
evirenler
Prof. Dr. Kemal IIK
Samsun * 1986
fy ati
800
t l
BN R U D
TUTARSIZLIIN
TUTARSIZLII
(Tehft et-Tehft)
evirenler
Prof. Dr. Kemal 1IK
Samun 1986
NSZ
evirenler
-IV-
NDEKLER
NSZ
............................................................................................................
BRNC TARTIMA
KNC TARTIMA
............................. ..................................................... 3
...................................................................................
65
NC TARTIMA .................................................................................
81
DRDNC TARTIMA
.......................................................................
139
BENC TARTIMA
.......................................................................
153
ALTINCI TARTIMA
..............................................................................
169
YEDNC T A R T I M A ..............................................................................
199
SEKZNC T A R T I M A ............................................................................
211
DOKUZUNCU TARTIMA
.....................................................................
217
ONUNCU T A R T I M A ..............................................................................
225
ONBRNC TARTIMA
............................................................. ...........
231
............................................................................
243
ONKNC TARTIMA
ONNC TARTIMA
.......................................................................
ONDRDNC TARTIMA
249
..................................................................
259
ONBENC T A R T I M A ..........................................................................
267
ONALTINCI T A R T I M A ..........................................................................
273
TABAT B L M L E R ...........................................................................................
283
BRNC TARTIMA
..........................................: ..................................
289
.................................................................................
305
NC T A R T I M A ..............................................................................
327
YRMNC TARTIMA
329
KNC TARTIMA
............................................................................
..............................
333
...................................................................................
337
DEYMLER D Z N ...................................................................................
338
AYETLER DZN
-Y-
59
1-
BRNC TARTIMA
FLOZOFLARIN ALEMN NCESZL KONUSUNDAK
GRLERNN GEERSZLG
60
Birinci Kant
Filozoflar diyor ki ; ncesi olann (hdisin), ncesiz olandan (kadimden)
kmas kesinlikle imknszdr; nk biz, szgelii, kendisinden daha nce
lemin kmad bir ncesizin bulunduunu ve daha sonra onun belli bir anda
ondan kmaa baladn dnecek olursak, onun bu belli andan nce k
mam olduu anlalr; nk onun, varln yeleyen (tercih eder^bir neden
bulunmamaktadr,daha dorusu, varh salt imkn halindedir. / Daha sonra lem
var olunca, ya yeni bir yeleyicinin (tercih edicinin) ortaya kmas, ya da or
taya kmamas gerekir. Eer bu yeleyici ortaya kmazsa, daha nce de
olduu gibi lem salt imkn halinde kalr : yok, eer ortaya karsa, bu yele
yici hakknda u soru sorulur : Niin o, u anda tercihini kullanyor da, daha
nce kullanmyor? Bu durumda ya sonsuzca bir geriye gidi sz konusu olacak,
ya da ezelden beri tercihini kullanan bir tercih edicide (yeleyicide) durmamz
gerekecektir. /
61
64
sk sk gerekleen mmkn anlamnda, hem seyrek olarak gerekleen mmkn anlamnda /, hem de eit gerekleme olaslna sahip olanTnmkn anlamnda kullanhr; Bu tr mmknn yeleyiciye eit lde gereksinme duyduu sylenemez.
Sk sk gerekleen mmknn, eit gerekleme olaslna sahip olan mmkn'n
aksine, ou kez yeleyicisine, kendi dnda deil, kendi znde sahip olduu d
nlr. Ayrca imkn, bazan bir i yapma imkn olarak etkinde ('/a'7de), bazan da
kabul etme imkn olarak kendisi zerinde bir i yaplanda (edilgin olanda -mnfa'il)
bulunur ve bu durumda her ikisinin de bir yeleyiciye eit lde gereksinme duy
duu sylenemez; nk kendisi zerinde bir i yaplanda bulunan imkn'm dar-
1.
-3-
66
67
dan bir yeleyiciye gereksinme duyduu herkese bilinmektedir; bu husus kendi yap
tmz eylerde olduu gibi, doaya ilikin eylerden ounda da duyularla algla
nabilir. Ancak doaya ilikin eyler hakknda bazan bir gle rastlanmaktadr; bu
nun nedeni, doaya ilikin eylerin ounda deime ilkesinin onlarn bir parasn
oluturmu olmasdr. te bu nedenle, doaya ilikin eylerden ounun kendi ken
dilerini hareket ettirdikleri ; hareket eden her eyin bir hareket ettiricisinin bulundu
unun ve kendi kendini hareket ettiren gte hibir eyin bulunmadnn kendiliin
den (apak olarak) bilinmedii dnlr. Fakat btn bunlar aklamay gerektirdi
i iin, eski filozoflar {et - kudem) da bu yolu tutmulardr. Etkin olanda (f'ilde)
bulunan inknn ise, ounlukla, fiile karken dardan bir yeleyiciye gereksinme
duymad dnlr; nk etkin olann (f'ilin) i yapmazken i yapmaa gemesi,
ou kez bir deitiriciye gereksinme duyan deime (tegayyr) olarak grlmez; tp
k bir mhendisin mhendislik yapmazken mhendislik yapmaa ve bir retmenin
retmenlik yapmazken retmenlikyapmaa gemesi gibi. Bir deitiriciye muhta
olduu sylenen deime, bazan tzde (cevherdey, bazen nitelikte, bazan nicelikte,
bazan da mekanda (yerde) olur. Ayrca, ou kiilere gre, ncesiz (kadm) 'den hem
z bakmndan hem de bakas dolaysyla ncesiz olan anlalr. Deimelere gelin
ce, kimilerine gre, baz deimelerin ncesiz olanda bulunmas mmkndr. Nitekim
K e r r m i y e frkasna gre, sonradan yaratlan irde (el -irdet el -hdise) ncesizde; eski filozoflara gre, oluma ve bozulma ncesiz olan ilk madde'de bulunabilir.
Yine aklla kavranan nesnelerin, ou kiilere gre, ncesiz olan g (kuvve) halinde
ki aklda bulunmas da byledir. zellikle eski filozoflardan kimilerine gre ise, mm
kn olmayan baz deimeler de bulunmaktadr.
Etkin olann (f'ilin) durumunu da buna benzetebiliriz. Nitekim baz^.tkinler
bir ii irde ile yaptklar halde, bazlar da bunu doal olarak yaparlar ve imkn ha
lindeki bir iin her iki etkinden kmas, bir yeleyiciye gereksinme duymas sz ko
nusu olunca, nitelik bakmndan bir deildir. Ayrca, acaba bu iki etkine ayrma ile
mi tam mdr, yoksa kesin kant ne doal etkine ne de tank olduumuz iradeli etkine
benzeyen bir etkine mi iletmektedir? Btn bunlar, her biri gerek bal bana gerekse
eski filozoflarn bu konulardaki grleri asndan aratrma ve incelemeyi gerekti
ren pek ok sorunu kapsamaktadr. Gerekte bir ok sorunu bir tek sorun olarak ele
almak/ yedi safsatadan
en yaygn olandr. Bu ilkelerin herhangi birinde yanlgya
dmek, var olan nesnelerin incelenmesinde byk yanlglara dmenin nedeni olur.
(*) 1 b n R d'iin "yedi safsata dedii eyler, "extra dictionem" ady
la bilinen "dile ilikin oimoyan^safsatalardr. Bunlar u ekilde sralamak m m
kndr:
1.
linti (araz) : Bir ey iin doru olan, onun btn ilintileri iin de doru
dur veya bir eyin btn ilintileri iin doru olan, o ey iin de dorudur. Bu
safsatay bir baka biimde yle deyimlendirmek te mmkndr: Genel bir
kural, zel bir duruma, bu zel durumun ilintili koullarnn sz konusu genel
kural geersiz klacan dnmeden, uygulamak. Szgelimi; eer Koriskos
Sokratesten farkl ve Sokrates te insansa, Koriskos insandan farkldr.
Bir baka rnek: Dn satn aldn bugn yersin; dn i et satn almtn;
o halde bugn onu yersin.
-4-
G a z 1 der ki ;
Bu hususa iki ynden kar klabilir. Bunlardan birincisi yle deyimBir nc rnek ; Bu kpek enindir; bu kpek babadr; o halde bu kpek
senin babandr.
2. A dicto secundum quid ad dictum simpiiciter: zel koullar belirlenme
yen bir ilke ya da nermeyi kullanmak. Szgelimi; su 100 santigrat derecede
kaynar. Bu ilke yalnzca deniz seviyesinde geerlidir. Denizden 1000 metre
ykseklikte ayn sonucu alacamz dnrsek yanlm oluruz. Bir baka de
yile, sz konusu ilkeyi deiik artlar iin de geerli grecek ekilde bir sonulamada bulunacak olursak, sz konusu safsatay yapm oluruz.
3. Ignoratio elenchi : ileri srlen savn ne anlama geldiini bilmezlikten
gelme veya istenenden farkl bir sonucu kantlamak. Parlamentoda konut yasas
grlrken, bir yenin, herkese insanca yaayabilecei konutlarn salanmas
nn istenen bir ey olduunu syleyerek yasann lehinde konumas sz konusu
safsataya bir rnektir; nk herkese insanca yaayabilecei konutlarn salan
masnn istenen bir ey olmas konu d olup, asl sorun konut a konusun
da alnacak belli bir nlemle ilgilidir.
4.Petitioprincipii (Sav kantsama, eski deyiiyle, musdara al'l - matliib):
Kantlanmas gereken sav kantlanm gibi kabul etmek. Buna yle bir rnek
verilebilir; Herkese snrsz konuma zgrl vermek, genelde devletin kar
nadr; nk her bireyin duygularn aklamak konusunda tamamyla snrsz
bir zgrlkten yararlanmas, toplumun yksek karlar iindir.
5. Conseguent : nerti (mukaddem) ile sonurtuyu (tl) evirilmemesi gere
ken bir biimde evirmek. Szgelimi, bal sar olduu iin, gerekte safra olan sa
r bir nesneyi bal sanmak. Yine "eer bir din ruhu yceltiyorsa, zulmden kurtu
labilir" nermesinden hareketle "eer bir din zulmden kurtulmusa, o dinin
ruhu yceltmesi gerekir" sonucuna ulamak sz konusu safsataya dmek de
mektir.
6. Sahte Neden : Bunun iki tr vardr. 1. Non causa pro causa: Belli bir
eserin nedeni olmayan eyi, onun gerek nedeni saymak veya bir tasmda yer
almayan bir nermenin geersizliine, o tasmda ulalan sonucun samaln
kant olarak ileri srmek. Szgelimi; lem dzdr, nk dz bir lem sonsuz
dur, sonsuz olan bir eyin evresini dolamak imknszdr. Burada lemin ev
resini dolamann imknszlnn nedeni lemin dz olmas deil, onun sonsuz
olmasdr. Bir baka rnek: Ruh ve hayat ayn eyler olduu takdirde, varolma
yokolmann zdd olduu iin belli bir yokolmann zdd belli bir varolma ola
caktr; lm yokolma anlamna geldii ve hayata zt olduuna gre, hayat var
olma anlamna gelmektedir. Ancak byle bir ey imknszdr; dolaysyla ruh
ve hayat ayn eyler deildir. Burada geersiz khnan nerme bir ncl olarak
kullanlmamtr. 2. Post hoc ergo propter hoc; Bir olayn tekinden nce
gelmesinden. nce gelenin sonrakinin nedeni olduu sonucunu karmak.
Szgelimi, ilkel kabileler, davul almay gne tutulduktan sonra yeniden
grlmesinin nedeni sayarlar.
7. Sorulann okluu, ya da karmak soru: Ortaya atlan bir sorunun pek
ok soruyu birden iermesi. Szgelimi, "Anneni dvmekten artk vazgetin
m i?" Kt davranlarn braktn m ? " Yant olumlu ya da olumsuz olsun, her
iki soru da, sorunun yneltildii kiiye gemiteki davranlarna ilikin olarak
gerekte sorulmayan bir soruya olumlu yant verdikleri izlenimini dourmak
tadr.
-5-
68
69
70
.6
72
7-
73
74
tr; dolaysyla boamay ertesi gnn elmesi ve kadnn belirli bir eve girmesi
kouluna balamad srece, hkmn sonucunun ertelenmesi dnlemez; ko
ula bal boamada ise hkm derhal gereklemeyip, ertesi gnn gelmesi veya kadnn sz edilen eve girmesiyle kesinlemi olur; / bu durumda "boama"
sz ancak gereklemesi beklenen bir olaya bal olarak bo olmann nedeni
klnmtr. Oysa ertesi gnn gelmesi ve kadnn sz edilen eve girmesi henz
gereklemediinden, eser, sz edilen olay gerekleinceye kadar ertelenmi
olur. Eser ancak yeni bir olayn ortaya kmas, yani eve girme ya da ertesi g
nn gelmesi ile ortaya kar. Bir kimsenin, eseri, henz gereklememi bir ola
ya balamakszn, "boama" sznden sonraya brakmay istemesi, kural ken
disi koyduu ve bunun ayrntlarn kendisi setii halde, akla uygun dmez.
Byle bir eyi anlayamadmza ve aklmzla kavrayamadmza gre, nasl
olur da onu oznl (zt), aklf ve zorunlu nedenlilik ilikilerinde aklmzla kav
ramamz mmkn olur ? Adetlerimiz ve amal fiillerimiz sz konusu olunca,
bunlar, fiilen ama bulunduu halde, ancak bir engelden tr amatan sonra
ya kalabilir. Ama ve kudret gerekletii ve engeller kalktnda amalanan
eyin ertelenmesi dnlemez. Byle bir ey ancak kesin karar vermekte d
nlebilir; nk kesin karar fiilin varl iin yeterli deildir. Szgelii, yaz
yazmaya kesin karar vermek, insanda^yeni bir ama, yani fiil durumu dei
tiren bir itilim ortaya kmadka, yazma ileminin gereklemesin^sala
maz. ncesiz irade ile bizim bir fiil amalamamz arasnda bir benzerlik var
sa, amalanan eyin ancak bir engelden dolay ertelenmesi dnlebilir; bu
durumda amacn nce gelmesi dnlemez; zira bugnden ertesi gn kalkmay
amalamak, ancak kesin karar vermek suretiyle mmkn olur. Buna karlk,
ncesiz irade ile kesin karar vermemiz arasnda bir benzerlik varsa, bu, kesin
karar verilen eyin gereklemesi iin yeterli olmayp, var etme annda amal
yeni bir itilimin bulunmas kesinlikle zorunludur. Bu durumda ise ncesizin de
imesi sz konusu olur. Bylece bu itilimin, amacn, iradenin veya ne adla ad
landrrsanz o eyin niin u anda olup ta daha nce olmad konusundaki
glk olduu gibi kalr. Geride yalnzca u seenekler bulunmaktadr; Ya son
radan var olan nedensiz olarak gerekleir, ya da sonsuzca geriye gidi sz ko
nusu olur. Tartmann z udur ; Btn koullar tam olarak ve geride hibir
ey kalmakszn yerine getirilen bir zorunlu klc (neden) vardr. Bununla bir
likte eser, balangcna insan hayalinin (vehminin) ulaamayaca ve binlerce
yln kendisinden hibir ey eksiltmeyecei bir sre iinde ertelenmi olduu
ve gereklemi olmad halde, daha sonra bu eser, yeni bir ey ortaya k
makszn ve yeni bir koulun gereklemesi sz konusu olmakszn birdenbire
var olmu ve gereklik kazanmtr. Oysa byle bir eyin olmas imknszdr./
Derim ki :
Bence, boamayla ilgili grenee dayal bu rnek filozoflarn dayandklar ka
ntlar pekitirir grnmekle birlikte, aslnda bu kantlar zayf drmektedir.
Bu durumda E ' a r 1e r yle diyebilirler : Tpk fiilen boamann, eve girme vb.
gibi koullar meydana gelinceye kadar "boama" sznden sonraya ertelenmesi
gibi, lemin gereklemesi de, bu gereklemenin bal olduu koullar yerine ge-
75
76
E'arler
a d n a u cevab verir :
77
78
-10-
75
-" le. /
G a z z 1 r d e r ki :
Size k a r k a n la rn , le m in n cesizli in in im k n sz o ld u u n a ilikin
szlerin i nasl in k a r ed ersin iz ? nk le m in n cesizli i, gk k relerin in y a p t
d n lerin h em say h e m de b irim leri b ak m n d a n so n lu ve snrl o lm a d
nn isp a tn g e re k tirm e k te d ir. O ysa bu d n le rin a ltd a b iri, d rtte biri ve y a r
s b u lu n m a k ta d r. S zgelii, gne kresi b ir y ld a , Z u h al (Satrn) kresi ise
o tu z y ld a b ir d n y a p m a k ta d r. B u d u ru m d a Z h a l'in d n , G n e 'in d
nnn o tu z d a b iri, M teri ( J u p i t e r ) ' n m d n ise, oniki y ld a bir d n
y ap m ak la, G n e 'in d n n n o n ik id e biri o lu r. Z h a l'in d n lerin in say ba
k m n d a n b ir so n u b u lu n m a d gibi, G n e 'in d n le ri d e, Z h a l'in o tu z d a
biri o ld u u h ald e, say b a k m n d a n so n su zd u r. Y in e G n e'in y irm id rt saat
i in d e y a p t gnlk h a re k e tin in b ir so n u b u lu n m a d gibi, o tu z a lt bin y ld a
bir k ez d n y a p a n [ s b it] y ld z la r k resin in d n le rin in de b ir so n u b u lu n
m am ak ta d r. B ir kim se b u n u n , im k n sz l z o ru n lu o larak b ilin e n iu s u sla rd a n
biri o ld u u n u ileri srerse, sizin grnzle o n u n k i a rasn d a ne ayrlk k a lr?
11-
81
Hatta bir Ki;;e bu dniieriu saysnn (;ift veya tek ya da hem ift hem tek
yahut da ne ift ne tek olduunu ileri srer ve sizin eevabmz da hem ift hem
tek ya da ne ift ne tek olduu biiminde olursa, bu cevabn geersiz oiduu
zorunlu olarak bilinir. Eer onun ift olduunu sylerseniz, bu takdirde, ift,
birin kendisine eklenmesiyle tek olur. O halde sonsuz nasl olur da bire gerek
sinme duyar ? Eer onun tek olduunu sylerseniz, bu takdirde, tek, birin
kendisine eklenmesiyle ift olur. O halde sonsuz nasl olur da kendisinin eklen
mesiyle ift olan bu bire gereksinme duyar? Bylece onun ne ift ne de tek olduu sonucuna varmamz gerekir. /
Derim ki :
Bu gr yle zetlenebilir : Eer siz ayn snrl zaman iinde iki devresel ha
reket, daha sonra ise yine ayn snrl zaman iinde bu hareketlerin belli bir parasn
fcz'J dnrseniz, bunlarn paralar arasndaki oranla btnleri arasndaki oran ay
n olacaktr. Szgelii, Zhal'in bir yl dediimiz dnemdeki dn, ayn dnemde
82
83
Gne'in dnlerinin otuzda biri orannda ise ve Gne'in btn dnlerini Zhal'in
ayn donemdeki btn dnlerine oranla dnrsek, dnlerin btnnn, teki
dnlerin btnne orannn, onlarn bir parasnn, tekilerin bir parasna oranyla
ayn olmas gerekecektir. Bununla birlikte, eer iki hareketin btnleri arasnda, bun
lardan her biri kuvve hahnde olduundan, yani balangca ve sona sahip olmadn
dan, bir oran bulunmad halde, paralar arasnda, her biri fiil halinde olduundan,
bir oran bulunuyorsa, bu takdirde, bazlarnn delillerini dayandrdklar esasa gre,
btnn btne orannn, parann paraya oranyla ayn olmas gerekmez. nk her
biri sonsuz olarak kabul edilen iki bykllc ya da iki miktar arasnda bir oran yoktur.
O halde eski tllozoflar, szgelii, hem Gne'in / hem de Zhal'in hareketlerinin bt
nnn bir balang ve sona sahip olmadn kabul ettlerine gre, bunlar arasnda
hibir oran yok demektir. Dolaysyla buradan her iki btnn de, btne oranla, her
iki parada olduu gibi, sonlu olduu sonucu kar ki, bu, apak bir husustur. Bu
gre gre, paralarn paralara oran, oun aza olan oran ile ayn ise, bir btnn
tekine oran da oun aza olan oran ile ayndr. Byle bir eyi, ancak her iki btn
de sonlu olduu takdirde, kabul etmek gerekir. Son bulunmad takdirde, ne ok ne
az sz konusu edilebilir. Burada oun aza oran gibi bir oran dnlrse, ba, bir
baka imknszln, yani bir sonsuzun bir baka sonsuzdan daha byk olmas gibi
bir imknszln, domas sonucunu dnmeye iletir. Byle bir ey, ancak fiil ha
linde sonlu olmayan iki ey dnldnde, imknsz olur; nk o takdirde arala
rnda bir oran var demektir. Buna karlk, o iki eyin kuvve halinde sonlu olmadkla
r dnld takdirse ise, aralarnda bir oran yok demektir. Bu konudaki gerek
cevap, bu olup, G a z z 1Tnin filozoflar adna verdii cevap deildir./ te bu suretle
onlarn bu konudaki btn kukular giderilmi olur. Onlarn bu kukularnn en
t>y, yle demeyi det edinmi olmalarndan ileri gelmektedir. Gemite gerek
lemi bulunan hareketler sonsuz hareketler olsayd, kendisinden nce sonsuz bir
takm hareketler gemedike, u anda bir hareket bulunmazd. Bu husus, nceki
harekelin sonraki hareketin varlnn koulu olduu kabul edildii takdirde, filooCi-"Ci, dondur ve kesinlikle kabul edilmektedir. yle ki, bir tek hareketin
ondan nce sonsuz bir takm nedenlerin de bulunmas gerekir. Oysa
84
85
13-
86
87
88
ayndr;
l-ncesi oann bit sonu bulunduu gibi, ncesi bulunmayann da bir
sonu yoktur. O halde sonu bulunmayann ierhangi bir parasnn gerekte bir sonu ol
mad gibi, bir balangc da yoktur; herhangi bir parasnn balangc bulunmayann
da, kesinlikle bir sonu bulunmaz. / te bundan dolay kelamclar, filozoflara, "u
andaki hareketten nceki hareketler sona ermi midir" diye soracak olurlarsa, onlar bu
hareketlerin sona ermediini, nk onlarn bir balangc olmadna gre, bir sonla
rnn da bulunmadn, cevap olarak, ileri srerler. Kelamclarn, filozoflarn bu hare
ketlerin sona erdiini kabul ettiklerini sanmalar doru deildir; nk filozoflara g
re, ancak bir balangc olan sona erebilir.
Bylece, aka grlmektedir ki, G a z z i l ' nin lemin sonradan var olma
syla ilgili olarak kelamclardan aktarm olduu kantlar kesinlik (el -yakln) derece
sine ulamakta yetersiz kald gibi, kesin kant (el - burhan) derecesine de ulamaz.
Ayn biimde, bu kitapta G a z z 1? nin filozoflardan alp, aktard kantlar da ke
sin kant derecesinde deildir. te bizim bu kitapta aklamak istediimiz husus budur. / "ncesiz f'ilin gemite ilemi olduu fiillerinin hangi noktada baladm"
soran bir kimseye verilecek en iyi yant udur; Onun varlnn hareket noktas ne ise,
fiillerinin hareket noktas da odur; nk her ikisinin de bir balangc yoktur.
G a z z 1r, gk krelerinin hareketlerinden bazlarnn bazlarndan daha srat
li olmas ile ilgili delili geersiz klarken, filozoflar adna u yant vermekte ve onlar
yle reddetmektedir: /
G a z 2 1r,
"Sizin grnzdeki hatal nokta, bu devresel hareketlerin, birimlerin
toplam olduunu kabul etmenizdir ; oysa bu dnler gerekte yoktur; nk
gemi, son bulmu, gelecek ise henz gereklemi deildir; toplam, u anda
var olan eyleri gsterir; halbuki bu durumda var olan bir ey yoktur" denirse,
szlerini aktardktan sonra, buna karlk olarak u cevab verir: Say, ift ve tek
olmak zere, iki blme ayrlr; saylan ey, ister varl srekli, ister sreksiz
olsun, bu iki blmn dnda bir blme kesinlikle sahip olamaz. Szgelii,
herhangi bir sayy dnecek olursak, ister var ister yok olsunlar, bunlarn mut
laka ya ift ya da tek olmalarn kabul etmemiz gerekir; nk saylan ey, var
olduktan sonra yok olsa da, onun ift ya da tek olmasyla ilgili bu hkm orta
dan kalkmaz ve herhangi bir deiiklie de uramaz.
te G a z z 11 nin sznn vard sonu budur.
Derim ki :
89
Bu gr ancak nefste veya nefsin dnda bir balang ve sonu bulunan eyler
hakknda doru olur ; baka bir deyile, akl, bir eyin hem varl hem de yokluu
halinde ift ya da tek olduuna hkmeder. Kuvve halinde var olan, yani balangc ve
sonu bulunmayan sayya gelince, onun ift ya da tek olmas, / balangc ya da sonu
nun bulunmas, gemi ya da gelecek zamanda olmas doru olamaz ; nk kuvve
halinde bulunan bir ey gerekte yok demektir. Filozoflarn, gemite ve gelecekte
bulunan dnlerin yokluunu ileri srerken, sylemek istedikleri ite budur. Bu so
runu zetleyecek olursak; balangca ve sona sahip snrl bir btn olmakla nitelendi-,
rilen her ey, ya nefsin dnda, hem balangc hem de sonu bulunduundan, ya da
nefsin dnda olmayp, nefs de bu durumda bulunduundan, bu biimde nitelenmi-
-14
90
91
tir. Hem nefste hem de nefsin dmda fiil halinde ve gemite smrl olan btne ge
lince, onun zorunlu olarak ya ift ya da tek olmas gerekir. Nefsin dmda snrl ol
mayan btn ise, ancak nefste olmas asndan snrl olabilir ; nk nefs, varl kakmndan sonsuz olan bir eyi tasavvur edemez. / Dolaysyla nefste snrl olmas a
sndan bu snrsz btn ift ya da tek olarak nitelendirilebilir; nefsin dnda bulun
mas asndan ise, onun ift ya da tek olarak nitelendirilmesi olanakszdr. Gemite
bulunan ve nefsin dnda kuvve halinde bulunduu dnlen, yani balangc bu
lunmayan snrsz btnde de durum byledir. Gemite bulunan bu snrsz btnn
fiil halinde olmas, yani bir balang ve sona sahip olmas dnlmedike, ift ya da
tek olarak nitelendirilmesi mmkn dedir. Hi bir hareketin, zaman sz konusu ol
duundaki gibi, nefste bulunmadka, ne btn ne de toplam, yani ne bir balangc
ne de bir sonu bulunabilir. Devresel hareketin ise, kendi tabiatnn bir gerei olarak,
ancak nefste bulunmas bakmndan, ift ya da tek olmas zorunludur. Bu hata, bir
ey nefste belirli bir sfatla bulunduu takdirde, o eyin nefsin dnda da ayn sfatla
bulunduunun sanlmasndan ileri gelmektedir. Gemite gereklemi olan bir ey,
ancak nefste sonlu olarak tasavvur edilebildiinden, gemite gereklemi olan
her eyin nefsin dnda da ayn biimde olduu sanlr. Gelecekte gerekleecek olan
eyler ise, tasavvur asndan, bir para tekini izledii dnld iin, sonsuz olarak kabul edilir. te bundan dolay, E f 1 a t u n
ve E ' a r? l e r
/ gelecekte
gk kresinin dnlerinin sonsuz olabileceini sanmlardr. Btn bunlar kesin kan
ta deil, hayale dayanan yarglardr. Bu nedenledir ki, kelamclardan ounun ileri
srd gibi, lemin bir balangc olduu takdirde, bir sonunun da bulunacam ileri
srenler, ilkelerine daha bal ve durumlar daha tutarldr.
Bundan sonra G a z z i l yle syler ;
Ayrca biz filozoflara deriz ki, sizin dayanm olduunuz ilkelere gre, ni
telik bakmndan birbirinden ayr ve sonsuz sayda u anda var olan birimlerin,
baka bir deyile, lm dolaysyla insanlarn bedenlerinden ayrlan nefslerinin
bulunmas imknsz deildir. Bunlar ift ve tek olarak nitelendirilemeyen bir
3.
4.
15-
takim varlklar olduuna gre, siz, ncesiz iradenin zorunlu olarak var etmekle
ilikisinin geersizliini ileri srdnz gibi, bunun da geersizliinin zorunlu
olarak bilindiini ileri sren bir kimsenin szn nasl inkar edersiniz? Nefslerle
il;;ili bu ^or, b n S' n ' nm benimsenmi olduu bir grtr ve belki bu
^r.5, A r i s l o da kabul etmektedir.^^^
Derim ki ;
92
93
16
bn Sina, ldkten sonra insan bedenlerinden aynlan akl nefslerin sayca son
suz olduklarm aka sylememekle birlikte, Gazzli, bn Sina'nn, akl neflerin bedenlerden ayrldktan sonra da bireyselliini koruduu grn benim
semesinden hareketle bu sonucu karmaktadr, tbn Sna'ya gre bedenden ay
rlan akl nefsin bireysellii hakknda hkz., Avicenna's De Anima, ner.; Fazlar
Rahman, OUP 1970, ss. 224-225; Kitb ert-Nect, ner.; Krdi', Kahire 1331/
1912, s. 302. Aristo'nun ise byle bir gr kabul ettiine ilikin hibir belirti
yoktur D. Ross'agre, Aristo, nefsi her bireyde zde olarak grmektedir.
Bkz., Aristotle. Londra 1966, s. 151.
94
1ar fiil halinde mevcut olan sonsuzun, ister cisim olsun, ister olmasm, varlm inkar
ederler; aksi takdirde byle bir ey, sonlunun sonsuzdan daha fazla olmasm gerektirecektir./ Belki de b n S n , halkn nefs konusunda uymaya alk olduu sz
leri sylemekle onlar ikna etmeyi amalamktadr. Fakat bu, ikna gc az olan bir
szdr; nk fiil halinde sonsuz eyler bulunsayd ve iki paraya blnseydi, para
btne eit olurdu. Szgelii her iki ynden de fiil halinde sonsuz olan bir izgi, ya da
bir say bulunsayd ve bunlar ikiye blnseydi, bu blmlerden her biri ve btn, fiil
halinde sonsuz olurdu ki, byle bir ey imknszdr. te btn bunlar, kuvve halinde
deil ancak fiil halinde bir sonsuzun bulunduu kabul edildii takdirde sz konusu
olur.
G a z z n der ki :
Nefsin ncesiz ve bir olduu; onun ancak bedenlerde blnd ve be
denlerden ayrldnda, yeniden aslna dnp, bir olduunu ifade eden E f l a t u n '
un^^* gr dorudur denirse, buna u karl veririz ; Bu, ok daha kt,
ok daha sama ve akln zorunlu olarak bildii hususlara aykr olduuna ina
nlmas ok daha yerinde olan bir grtr. nk bizce, Zeyd'm nefsi ydiAmr'
n nefsinin ayndr veya deildir. Ayn olmas, zorunlu olarak samadr; nk
herkes kendi nefsinin bilincinde olup, onun bir bakasnn nefsi olmadn bi
lir; ayn olsayd, nefslerin znl sfatlar olan ve nefslerle birlikte her trl ilikide yer alan bilgilerde de bir eitlik sz konusu olurdu. / Onlarn nefsleri birbi
rinin ayn olduu halde, yalnzca bedenlerle ilikisi bakmndan blndklerini
ileri srerseniz, deriz ki : Hacim ve saysal nicelik bakmndan bykl olma
yan bir'in blnmesi, aklen zorunlu olarak imknszdr. O halde nasl olur da
bir; iki, hatta bin olur ve sonra da tekrar geri dnp bir olur? Byle bir ey, ka
nallara ve rmaklara ayrlan ve sonra da tekrar denize dklen deniz suyu gibi,
bykl ve nicelii bulunan eylerle ilgili olarak dnlebilir.
O halde
nicelii olmayan eyin blnmesi nasl mmkn olur ? Btn bunlarla biz, filo
zoflarn, ncesiz iradenin var etmeyle ilikili olduu biimindeki kartlarnn
inanlarn ancak bunun imknszlnn zorunluluunu ileri srmek sure
tiyle sarsabileceklerini ve onlarn bu konularda kendi inanlarna aykr olarak
ayn zorunluluu ileri srenlerle hibir farklar kalmadn gstermeyi amala
maktayz. Bu konuda baka trl dnmek mmkn deildir.
95
Derim ki :
Zeyd sayca Amr'dan baka olduu halde, suret, yani nefs bakmndan her ikisi
de birdir. Szgelii, Zeyd sayca Amr'dan baka olduu gibi, Zeyd'in nefsi de sayca
i4mr'n nefsinden baka olsayd, Zeyd'n nefsi ile Amr'm nefsi sayca iki, fakat suret
o.
-17-
96
97
98
99
bakmndan bir olur ve byleee nefsin bir Daka nefsi bulunurdu. O halde zorunlu
olarak u sonu ortaya kar : Zcydin ve Amrn nefsleri suret bakmndan birdir. /
Suret bakmndan bir olana saysal okluk, yani blnme, ancak maddeler vastasyla
iliir. Eer beden yok olduunda nefs yok olmuyorsa, ya da kendisinde bu nitelikle
ilgili bir ey varsa, bedenlerden ayrldnda nefsin sayca bir olmas zorunlu olur. Bu
rada bu konuyu daha fazla aklamaya gerek yoktur.
E f 1 a t u n ' un grn geersiz klmak iin onun kulland kant safsata
dan ibarettir, zet olarak bunu aklayacak olursak, Zeyd'in nefsi yaA m r'n nefsinin
ayndr ya da deildir; oysa Zeyd'in nefsi Am/*n nefsinin ayn olmayp, ondan ba
kadr ; "bakalk ise, ortaklaa bir ad olan bir terimdir. Ayn biimde, ''aynlk'' a
"baka nn kullanld bir takm eyler hakknda kullanlr. Bu nedenle Zeyd'in ve
A m r'n nefsi bir ynden birlik, teki ynden ise okluk ifade eder. Baka bir deyile
o, suret ynnden bir, kendisine sahip olan ynnden ise oktur./
G a z z 1~ nin, blnmenin ancak nicelie sahip olan eyde dnlebilecei
biimindeki sz, ksmen doru deildir. yle ki, bu sz oznl olarak blnebilen
eyler hakknda doru olduu halde, ilintili olarak blnebilen, yani znl olarak
blnebilen bir eyde bulunmasndan tr blnebilen eyler hakknda doru deil
dir. Szgelii, znl olarak blnebilen ey cisimdir; ilintili olarak blnebilen ey
ise, cisimlerde bulunan beyazln, cisimlerin blnmesiyle blnmesi gibidir. Bunun
gibi suretler ve nefsler de ilintili olarak, yani bulunduklar eyin blnmesiyle bl
nebilir. Nefs daha ok a benzeyen bir eydir. In, aydnlk cisimlerin blnp,
bu cisimler yok olduunda, tekrar birlenmesi hususu, bedenlerle birlikte bulunan nefs
iin de geerlidir. Onun bylesine safsatal szler ileri srmesi irkindir; nk onun
byle bir eyi kabul eden birisi olmad sanlabilir. O, bu szleriyle ancak kendi
zamannda yaayan kitlelere ho grnmeyi amalamtr; oysa kendisi / byle
yapmakla gerei ortaya karmay amalayanlarn tutumlarndan alabildiine
uzaklam olmaktadr. Belki bu adam (G a z z 1 yi), iinde yaad zaman ve
mekan dnerek mazur grebiliriz. Nitekim o, kitaplarnda kendisini zora komu
ve bu szleri hibir biimde kesinlik ifade etmedii iin, yle demitir :
Btn bunlarla biz, filozoflarn, ncesiz iradenin var etmeyle (ihds) ilikili ol
duu biimindeki kartlarnn inalarn, ancak bunun imknszlnn zorun
luluunu ileri srmek suretiyle sarsabileceklerini ve onlarn bu konularda kendi
inanlarna, aykr olarak ayn zorunluluu ileri srenlerle hibir farklar kalma
dn gstermeyi amalamaktayz. Bu konuda baka kar yol bulunmamaktadr./
Derim ki ;
Belli bir durumda olduu kendiliinden bilinen bir eyin bu durumda bulunma
dn ileri sren bir kimse, aradaki ayrl ortaya koyacak bir kant bulamaz; nk
her kant, ancak birbirine kart iki zrnrenin birletikleri bir takm bilinen ncllerle
aklanabilir. Eer kartlardan biri, tekinin ileri srd her kantn aksini iddia
ederse, tartma yolu kapanm olur. Aslnda bu nitelie sahip olan kimselerin insan
lkla ilgileri kalmaz; dolaysyla onlarn glkleri zmlemeyi terkettiklerinden do
lay eitilmeleri gerekir. Bir kimse, kendiliinden bilinen bir eyin, kendisinde bulu
nan bir pheden dolay, kendiliinden bilinmediini ileri srd takdirde ise, onun
18
100
101
Eer "bu gr (yani imdiki zamann sonsuz bir gemiten sonra gelme
si), sizin aleyhinize evrilebilir; nk yce Tanr lemi yaratmadan, szgelii,
bir ya da iki yl nce, yaratma gcnde idi ve bu gcn bir snr yoktu; / byle
olduu halde, sanki 0,bekleyi^lemi o anda yaratmamtr da, daha sonra ya
ratmtr; bu durumda yaratma iinin kesintiye urama sresi, ya sonludur ya
da sonsuzdur; er sonlu derseniz, yaratcnn varl da sonlu olur; yok, eer
sonsuz derseniz, ierisinde saylar sonsuz olan bir takm imknlarn bulunduu
sre sona ermi demektir" denirse, buna yle karlk veririz ; Bize gre, sre
ve zaman yaratlmtr. Fakat biz bu sorunun gerek yantn, filozoflarn ikinci
delilini incelerken aklayacaz.
Derim ki :
Alemin sonradan var edilmi olduunu ileri srenlerin ou, zamann da lemle
birlikte var edilmi olduunu sylerler. Bu nedenle G a z z 1'nin, yaratma iinin
kesintiye urama sresinin sonlu ya da sonsuz olmas gerektiini sylemesi, doru bir
sz deildir; nk balangc bulunmayan bir ey, geip gitmedii gibi, sona da er
mi olmaz; nitekim kart grteki kimseler, yaratma iinin kesintiye uramasnn
bir sresi bulunduunu kabul etmemektedirler. Onlara bu konuda yle bir sorunun
yneltilmesi gerekir : Zamann sonradan yaratld kabul edildii takdirde, onun ba
langcn oluturan ucunun, iinde bulunduumuz u andan daha uzakta bulunmas
mmkn mdr, yoksa mmkn deil midir? Eer bunun mmkn olmadn syler
lerse, yaratcnn, tesine geemeyecei snrl bir l koymu olurlar ki, kendilerine
gre, byle bir ey son derecede irkin ve imknszdr. Eer onlar, zamann balang
cn oluturan ucunun, u andaki yaratlm olan ucundan daha uzakta bulunmasnn
mmkn olduunu sylerlese, / onlara yeniden u soru yneltilebilir : Bu ikinci ucun
tesinde bir baka ucun daha bulunmas mmkn mdr? Evet, karln verirlerse,
ki aslnda baka trl yant vermeleri de mmkn deildir, onlara yle denir: Bu tak
dirde, sonsuz sayda zaman srelerinin var olabilecei gerei ortaya kar ve sizin,
gk krelerinin dnleri hakknda ileri srdnz hususlara uygun olarak, onlarn
da sona ermesinin, bu noktadan itibaren mevcut olan zaman srelerinin var olmasnn
bir koulu olduunu kabul etmeniz gerekir. Sonsuz olan eyin sona ermediini sy
lerseniz, gk krelerinin dnleri hakknda kartlarnz kabule zorladnz hususla
r, onlar ele alarak, sonradan yaratlm zaman srelerinin mmkn olduu konusunda
size kar bir delil olarak getirebilirler. "Bu iki husus arasndaki fark, bu sonsuz im
knlarn fiil alanna henz kmam srelere ait olmasdr; halbuki sonu bulunmayan
dnlere ait imknlar fiile kmtr" denirse, u karlk verilir: Nesnelere ait im
knlar, bazlarnn ileri srdne gre, ister nesnelerden nce, ister onlarla birlikte
bulunsunlar, nesnelerden ayr olmas mmkn olmayan eylerdir. O halde bu imkn
lar zorunlu olarak nesnelerin saysna baldr. Bu durumda, eer u andaki dnten
- 19
102
nce sonsuz dnlerin varl imknsz olsayd, sonsuz dnlere ait imknlarn varl da ayn biimde imknsz olurdu, / Ancak bir kimse yle diyebilir: Zaman, yani
lemin zaman, snrl bir sreden olumaktadr; dolaysyla bazlarnn lemin ls
hakknda ileri srdkleri gibi, ondan daha byk ya da daha kk bir zamann bulun
mas mmkn deildir. Bu nedenle, bu tr kantlar kesinlik ifade etmemektedir. Fa
kat lemin sonradan yaratlm olduunu kabul eden bir kimse iin en gvenilir yol,
imknn mmknden nce geldiini kabul etmedii halde, zamann snrl bir sreye
sahip bulunduunu ve bykln de sonlu olduunu kabul etmesidir. Ancak, byk
ln bir btn bulunduu halde, zamann byle bir btn yoktur.
G a z z 11, filozoflardan aktararak, yle der :
Filozoflar kartlarnn bu konuda bit tr akl yrtmeye bavurarak, ncesizin fiilinin ncesizden sonraya ertelenebileceinin ilk (a priori) bilgilerden
olduu biimindeki grlerini, inkar ettikleri iin, [kelamclara] yle denebi
lir: Zamanlarn, ilahi iradenin kendileriyle ilikili olabilmesi bakmndan, eit
olduklarn ileri srerek [baka bir biimde delil getirmek suretiyle bu delilin
zorunlu olduu iddiasn brakan bir kimseye nasl kar karsnz? Bu durum
da belki bir zaman, daha nceki ve daha sonraki zamandan ayran nedir? Daha
nce ya da daha sonrann irade edilmi olmas imknsz deildir. Nitekim siz,
beyaz ve siyah, hareket ve slcunla ilgili olarak unlar sylyorsunuz : Beyaz,
ncesiz irade ile var edilmi olduu halde, onun iinde bulunduu ey beyaz
olduu kadar siyah da kabul edecek bir durumdadr. O halde, ncesiz irade si
yaha deil de, niin beyaza ilimitir? rade ile ilikisi srasnda
bu iki
mmknden birini tekinden ayran nedir? Oysa biz zorunlu olarak biliyoruz ki,
bir ey kendi benzerinden ancak bir ayrt edici araclyla ayrt edilebilir. Bu
nun aksi mmkn olsayd, yokluu mmkn olduu gibi varl da mmkn
olan lemin sonradan var edilmi olmas mmkn, olur ve bylece yokluk y
nyle imkn bakmndan eit olan varlk yn bir ayrt edici olmakszn belir
lenmi ve ortaya km olurdu. Eer Allah'n iradesinin belirleyici bir ilke
olduunu ileri srerseniz, o zaman bu irade niin belirlenmitir sorusunu sor
mak gerekir. Eer ncesize "niin" sorusu yneltilemez derseniz, o halde bra
kn lem de ncesiz oluversin ve onun yaratcs ve yaratma nedeni de sorulmayversin, nk ncesize "niin" sorusu yneltilemez. ncesizin mmkn olan
iki eyden birini tesadfen belirlemesi mmkn grlrse, lemin, baka biim
lerde olmas muhtemel olan belli biimlerde belirlendiini sylemek son derece
uzak bir ihtimal olacaktr. Bu takdirde byle bir eyin tesadfen ortaya kt
sylenebilir. Nitekim siz ilahi iradenin belirli bir zaman ve belirli bir biimi te
sadfen belirlemi olduunu sylemektesiniz. Byle bir sorunun gereksiz oldu
unu nk, bunun, Tannnn amalayabilecei ve takdir edebilecei her eye
ilikin bulunduunu sylerseniz, deriz ki: Hayr, aksine bu soru gereklidir,
nk o, her zaman ilgilendirir ve kartlarmz iin Allah'n her trl takdirin
de sz konusudur.
Deriz ki : Alem, var olduu biimde, sahip olduu niteliklerle var olduu
zaman ve mekanda ilahi irade sayesinde var olmutur; irade bir eyi benzerin
den ayrt etme gcnde olan bir niteliktir; eer byle bir gce sahip olmasayd.
20
yalnzca kudret yeterli olurdu. Oysa kudretin iki zdda oran eit olduu ve bir
eyi benzerinden aynt edecek bir belirleyicinK bulunmas gerektii iin, yle
denmitir : ncesizin, kudretin tesinde, bir eyi benzerinden ayrt edebilecek
bir nitelii vardr. Szgelii, iradenin birbirine benzer iki eyden birisini niin
belirlediini sormak, bilginin, bilineni, olduu gibi, niin ierdiini sormaya
benzer. Buna, bilgi bu tabiata sahip bir nitelikten ibarettir, biiminde cevap ve
rilebilir. Ayn biimde, "irade" de ayn tabiata sahip olan, daha dorusu, z
bir eyi benzerinden ayrt etmek olan bir nitelikten ibarettir.
yle bir itirazda bulunulabilir : Tabiat, bir eyi benzerinden ayrt et
mek olan bir nitelii kabul etmek, akla uygun olmayp, eliiktir; nk onun
''benzer'' olmasnn anlam, ayrt edilmemi olmaktr; "ayrt edilm i" olmas
nn anlam ise, benzer olmamaktr. ki ayr yerde bulunan iki siyahln her
bakmdan birbirine benzediini sanmak gerekmez, nk bu iki siyallktan biri
bir eyde, dieri bir baka eydedir ve bu, bir ayrt etmeyi gerektirir. Ayn
biimde, iki ayr zamanda bir tek mekanda bulunan iki siyahlk da mutlak
surette benzer deildir, nk bunlar zaman bakmndan birbirinden ayrlmak
tadr; o halde bunlar nasl olur da her ynden birbirine eit olur? ki siyahln
birbirine eit olduunu sylediimizde, bu szmzle onlarn mutlak surette
deil, siyahlk bakmndan, zellikle kendisine oranla benzer olduklarn
amalarz. Aksine yer ve zaman herhangi bir ayrm bulunmakszn bir olsayd,
artk ki siyahlk ve herhangi bir ikilik dnlemezdi. Bu da gsteriyor ki, "ilahi
irade" sz bizim irademizden alnmtr ve iki benzer eyin irademizle ayrt
edilebileceinin dnlmesi mmkn deildir. Szgelii, susam bir kimsenin
nnde amacna uygun olarak her bakmdan birbirine benzer iki bardak su bu
lunsayd, bunlardan hibirini almas mmkn olmazd. Aksine o kimse, ancak
bunlardan en gzel veya en hafif yahut da salak ise sa yanna en yakn olann
veya gizli ya da ak buna benzer bir nedenle alabilir]. Byle olmasayd, bir
eyi benzerinden ayrt etmek, kesinlikle dnlemezdi.
Derim ki :
103
Bu blmde G a z z iTnin, filozoflara ait sonradan yaratlann ncesiz bir f'ilden kmasnn mmkn olmad hakkndaki kantlara ilikin szlerinin z udur:
Hibir iradenin varl sz konusu olamaz. Filozoflarn bu kat tutumu, kartlarnn
u grn kabul etmelerinden ileri gelmektedir ; Buna gre, btn kartlar, nce
ve sonra gibi, zaman bakmndan kart olanlar ve / beyazla siyah gibi, nitelik bak
mndan birbirine kart olanlar, ncesiz iradeye oranla birbirine benzer; ayrca onlara
(kelamclara) gre, yokluk ve varlk ta ncesiz iradeye oranla birbirine benzer. Filo
zoflar, kabul etmedikleri halde, bu ncl kartlarndan alp, kabullendikten sonra,
yle demilerdir: radenin tabiat, iki benzerden birisinin gereklemesini, ancak
onlardan birinde bulunup, tekinde bulunmayan bir belirleyici ve bir nedenle yeleyebilmesidir. Byle olmasayd, onlardan biri tesadfen var olacakt. Filozoflar bu sz
leriyle, kelamclarn, "ncesizin bir iradesi bulunsayd, sonradan yaratlann bir ncesizden kmas mmkn olurdu" grlerini kabul eder grnmlerdir. Kelamclar,
inandrc bir cevap veremedikleri iin, u gre snmlardr: ncesiz irade, tabia
t, Allah iin kendisini iki benzer fiilden birine ynelten bir belirleyici bulunmakszn,
21
104
105
bir eyi benzerinden ayrmak olan bir niteliktir; bu nitelik, tabiat stmak olan scak
lk ya da tabiat bilineni iermek olan bilgi gibi bir niteliktir. Onlarn kartlar olan
filozoflar onlara yle dediler : Byle bir eyin olmas imknszdr, nk iki benzer
ey, irade sahibi olan varlk asndan birbirine eit olup, onun fiili, ancak onlarn
benzer olmamalar, yani / birinin sahip olduu nitelie tekinin sahip olmamas dola
ysyla, onlardan biriyle ilikili olabilir. Bununla birlikte onlar, her ynden birbirine
benziyor ve Allah iin hibir belirleyici ilke bulunmuyorsa, irade her ikisiyle de eit
olarak ilikili olacak demektir. Durum byle olunca, irade, fiilin bir nedeni olduu
iin, fiilin biriyle ilikili olmas, tekiyle ilikili olmasndan daha uygun olmayacak
veya birbirine kart iki fiile ayn zamanda ilikili olacak ya da hibiriyle ilikili ol
mayacaktr ki, her iki husus da imknszdr. Bu nedenle filozoflar ilk grlerinde b
tn nesnelerin ilk f'ile oranla eit olduklar grn kabul etmi grnmekle kelamclar, Allah iin, kendisinden daha nce gelen bir belirleyici ilkenin bulunmas gerek
tiini kabule zorlamlardr ki, byle bir ey imkanszdr. Kelamclar, iradenin, tabia
t, benzer olmas bakmndan bir benzeri tekinden ayrt etmek olan bir nitelik oldu
u cevabn verdiklerinde, filozoflar, irade kavramndan byle bir eyin anlalamayacan ve akla uygun olamayacan ileri srerek, kat tutumlarn srdrmlerdir.
Boylece onlar, balangta kabul ettikleri kelamclara ait olan ilkeyi inkar eder grn
mektedirler.
Bu blmn ierdii hususlar ksaca ite budur. Bu da sz asl sorundan irade
sorununa aktarmak demektir; byle bir eyi yapmak ise safsatadan ibarettir./
G a z z 1^, iradenin ispat konusunda kelamclar adna cevap vererek, yle der;
[Filozoflara] iki ynden itiraz edilebilir : Bunlardan birincisine gre, siz
"bu dnlemez" biimindeki sznz zorunlu olarak m yoksa bir akl y
rtmenin sonucu olarak m ileri sryorsunuz? Gerekte bunlardan hibirini
ileri sremezsiniz. Allah'n iradesini bizim irademize benzetmeniz, tpk bilgide
ortaya konan benzetme gibi, aslsz bir benzetmedir. Aslnda Allah'n bilgisi,
kabul etmi olduumuz baz hususlar asndanhendi bilgimizden bakadr. O
halde, irade konusunda ayrl ileri srmek imknsz deildir. Bu (sizin gr
nz), ne alemin iinde ne de lemin dnda bulunan, ne onunla bitiik ve on
dan ayn olan mevcut bir zn aklen dnlemeyeceini sylemeye benzer;
nk biz kendimizle ilgili olarak byle bir eyi dnemeyiz. Bunun hayale da
yanan bir husus olduu ileri srlmtr; nk akit delil, akl sahiplerini bunun
doruluunu kabul etmeye sevketmitir. O halde akl delilin, tabiat bir eyi
benzerinden ayrt etmek olan Allah'a ait bir sfatn kabulne gtrdn ileri
sren bir kimsenin grn nasl inkar edersiniz? Eer "irade" ismi uygun de
ilse, bunun yerine bir baka isim kullanabilirsiniz, nk isimler konusunda
tartmaya gerek yoktur. Bizim bu ismi kullanmamzn tek nedeni, e^'atn bu
ismi kullanm olmasdr. Aslnda irade, dilde, amalanan eyin belirlenmesi
iin kullanlmtr; oysa yce Allah iin byle bir ama sz konusu deildir.
Dolaysyla burada amalanan ey, dille sylenen sz olmayp, ifade ettii an
lamdr. Bununla birlikte, byle bir eyin kendimizle ilgili olarak dnlemeye
ceini kabul etmeyiz. nk iddetli bir arzu duyduu halde, hibirini alama
yan bir kimsenin nnde bir birine eit iki hurma tanesinin bulunduunu d
necek olursak, bu kimse, tabiat bir eyi benzerinden ayrt etmek olan bir nite-
-22
106
107
108
s
Bu tartma iki noktada zetlenebilir : a) G a z z l , bu dnyadaki iradenin
bir eyi, benzer olmas itibariyle benzerinden ayrt etmesinin imknsz olduunu, fa
kat akl delilin, tabiat ilk f'ilde bulunmak olan byle bir sfatn varln zorunlu kl
dn kabul etmektedir. Byle bir sfatn varlnn mmkn olmadm sanmak, lemin ne iinde ne de dnda bulunan bir varln olamayacan sanmaya benzer,/ Bu
na gre, f'ili (Allah') ve insan nitelendiren irade, ncesizde bulunmas sonradan
yaratlanda bulunmasndan baka olan bilgi ve teki sfatlar gibi ortak bir adla ifade
edilir. Biz ancak er'i adan Allah'n iradesine "irade" adn veririz. Bu kat tutumun
son derecede yksek bir mertebeye ulamasnn, onun bir cedelden (diyalektikten)
teye gememesine neden olduu aktr; nk byle bir sfatn, yani varetme
dolaysyla bir eyi benzerinden ayrt eden bir niteliin ispatna gtren kesin kant,
ancak birbirine benzer, irade olunan nesnelerin varln ortaya koyar; irade olunan
eyler birbirine benzer olmayp, birbirine karttr; nk birbirine kart olan btn
ne.sneler varlk ve yoklua baldr. Bu varlk ve yokluk ise, benzerliin tam tersine,
ar bir kartlk durumuudadr. Onlarn (kelamclarn), iradenin, kendileriyle ilikili
olduu nesnelerin benzer olduklarn ileri srmeleri doru deildir; bu konuyu daha
sonra ele alacaz. Eer onlar "ancak ilk irade sahibi amalardan yce olduu,
amalar da bir eyi fiilen benzerinden ayrt ettii iin, kendisine oranla onlarn
birbirine benzer olduklarn ileri srdk" derlerse, buna yle karlk veririz; rade
mizin nesnelerle ilikili olmasn salayan kendi amalarmzda olduu gibi gereklemesi, irade sahibinin zn yetkinletiren amalara gelince, bunlarn / yce Allah
hakknda soz sonusu edilmesi imknszdr; nk tabiat byle olan irade, irade
edenin znde bir eksiklik bulunduunda ortaya kan bir yetkinlie ulama isteidir.
rade edilen nesnenin zne ait olan amalar ise, irade edilen nesneden irade eden iin
daha nce bulunmayan bir eyin gereklemesini deil, bir eyin yokluktan varla
kmasnda olduu gibi, byle bir eyin, yalnzca irade edilen nesne iin gerekle
mesini salar; nk, hi kuku yok ki, varlk, var edilen nesne iin yokluktan daha
stndr. lk iradenin var olan nesnelerle ilikili olmas ite bu ekilde olur; nk bu
irade, onlar iin her zaman iki karttan en stn olan seer ve bu da ncelik ve z
bakmndan olur. te bu, bu delili ieren tartmann iki ynnden birisini olutur
23 -
maktadr.
109
110
24
-25-
ll\
Derim ki :
112
26
113
114
115
116
rede benzer olmayan yerlerin bulunduunu ileri srerlerse, onlara yle bir soru yneltilebilir: Bu yerler tabiatlar dolaysyla hangi ynden benzer deildirler? Bir cisim
olmalar bakmndan m yoksa gksel bir cisim olmalar ynnden mi? Oysa bu iki
ynden aralarnda bir benzerliin bulunmamas doru deildir. Bununla ilgili olarak
G a z z 1 diyor ki : Durum byle ise, filozoflarn, "lemin sonradan var olmas ile
ilgili zamanlarn benzer olduklarn" sylemeleri doru olaca gibi kartlarnn,
"gk kresinin btn paralarnn kutup olmalar bakmndan eit olduklar ve bu
paralardan ikisinin belli bir durumda ve iareketsiz belli bir yerle belirlendiinin
aka grlmediini sylemeleri de doru olacaktr.
Bu kat tutumun zeti ite budur ve bu tutum hitabete dayanmaktadr; nk
kesin kantla zorunlu olduu grlen eylerden ou, balangta mmkn gibi gr
nr. Filozoflar buna yle karlk verirler: Alemin be cisimden olutuuna dair ke
sin kant bulunmaktadr. Bunlardan biri, ne ar ne de hafif olan ve dnerek hareket
eden kre eklindeki gk cisimleridir. Geriye kalan drt cisimden ikisinden biri mut
lak anlamda ar olan ve dnen cisim kresinin merkezini oluturan yerj^z; teki ise
mutlak anlamda hafif olup, gk kresinin i yznde bulunan atetir, teki ikisinden
yere bitiik olan su olup, havaya oranla ar, yere oranla hafiftir; / suya bitiik olan
ise suya oranla hafif, atee oranla ar olan havadr. Y eriq^utlak arla sahip olma
snn nedeni, onun kresel hareketten en uzak noktada bulunmasdr; bu nedenle yer,
hareketsiz bir merkez durumundadr; te yandan atein mutlak anlamda hafif olma
snn nedeni ise, kresel harekete en yakn noktada bulunmasdr. Bu ikisi arasnda
bulunan cisimlerde ancak u iki zellik bulunur; Bunlar, arlk ve hafifliktir, nk
iki ucun, yani en uzak nokta ile :?n yakn noktann tam ortasnda bulunurlar. Kresel
dn yapan cisim bulunmasayd, tabiat bakmndan ister mutlak ister greceli an
lamda olsun, ne arlk ne hafiflik, ne alt ne de st bulunur ve yine tabiatlar bakmn
dan cisimler arasnda bir ayrlk bulunmazd. Oysa yerin tabiat belli bir yere doru
hareket etmek, atein tabiat ise bir baka yere doru hareket etmektir./ Bu ikisi ara
sndaki cisimlerde de durum ayndr. Alem, ancak kresel bir cisim olmas ynnden
sonludur; kresel cisim, z ve tabiat dolaysyla sonludur; nk onu kresel bir y
zey evrelemektedir. Dz cisimlere gelince, bunlar zleri bakmndan sonlu deildir
ler, nk onlarda bir fazlalk ve eksikliin bulunmas mmkndr; bunlar ancak ken
disinde fazlalk ve eksikliin olamayaca ve bu nedenle de z bakmndan sonlu
olan bir cismin ortasnda bulunduklar iin sonludurlar. Bu durumda lemi evrele
yen cismin ancak kre eklinde olmas doru olur. Aksi takdirde, cisimlerin ya baka
cisimlerde son bulmas gerekir ki, byle bir ey sonsuzca devam eder; ya da bolukta
son bulmas gerekir ki, her iki durumun da imknsz olduu aka grlmektedir.
Byle dnen bir kimse, bilir ki, varsaylan her lem ancak bu cisimlerden oluabilir;
cisimlerin ise, / ya kresel olup, ne ar ne da hafif olmas, ya da dz olup, ya ar ya
da hafif olmas, yani ya ate, ya yer olmas, ya da bu ikisi arasnda bulunan bir ey
olmas gerekir; bunlarn da ancak kresel olmas ya da kresel yzeyin iinde bulun
mas zorunludur; nk her cisim ya merkeze ya merkezden ya da merkezin etrafinda
hareket eder; gk cisimlerinin saa ve sola doru hareketlerinden cisimler birbirleri
ile karp kaynaarak, btn kart varlklar meydana gelir; birbirine kart olan bu
drt cismin paralan, bu hareketlerden tr, daima srekli bir varolu ve zl
iindedirler; bu hareketlerden herhangi biri durduu takdirde, bu dzen ve tertip bo
27-
117
118
119
zulmu olur; nk aka grlyor ki, bu dzenin, bu hareketlerin fiilen var olan sa
ysna bal olmas zorunludur; nk bu hareketlerin says, olandan daha az ya da
daha ok olsayd, bu dzen bozulacak ya da baka bir dzen halini alacakt; / yine
aka grlyor ki, bu hareketlerin says ya bu dnyadaki nesnelerin varl iin zo
runlu bulunduundan, ya da en -stn olduundan ileri gelmektedir.
Btn bunlar iin aslnda kesin bir kanta bavurmaya gerek yoktur; eer sen
kesin kant isteyen biri isen, byle bir kant iin bu kantn bulunduu yeriere bakar
sn. Burada sen, onlarn (kelamclarn) kantlarndan daha doyurucu olan u szleri
dinle! nk bu szler, her ne kadar senin iin kesinlik ifade etmeseler de, bilimsel
incelemenin bir sonucu olarak kesinlie ulamada senin daha iyi dnmene yardmc
olacaktr. Senin gk krelerinden her birinin, belli ls ve ekli bulunan cisimlere
sahip olmalan ve bu cisimlerin, zleri bakmndan rastgele bir ynde deil, belli yn
lerde hareket etmeleri dolaysyla diri olduklarn dnmen gerekir. O halde, bu nite
likte olan her ey zorunlu olarak diri demektir; baka bir deyile, nitelii ve nicelii
belirii bir cismin rastgele bir ynde kendi dnda bir eyden tr deil, belli bir
ynde kendi znden tr mekanda ve iki kart yne doru ayn anda hareket ettiini grdmz zaman,/ onun kesinlikle canl olduuna hkmederiz. Biz "kendi dndii bulunan bir eyden tr szn syledik, nk demir, kendisine dardan
bir mknats yaklatrldfmda, ona doru hareket eder; ayn ekilde o, mknatsa
do*u rastgele bir ynde de hareket edebilir. Byle bir ey doru olunca, gk cisimle
rinde tabiatlar bakmndan bulunduklar yerden baka bir yerde bulunmalar mm
kn olmayan kutuplar adn verdiimiz yerler var demektir. Tpk bunun gibi bu dn
yada bulunan canhlarm da belli fiiller iin cisimlerinin belli yerierinde bulunup, ba
ka yerierinde bulunmas mmkn olmayan hareket uzuvlar gibi belli uzuvlar vardr;
nk bu uzuvlar canllarn belirli yerlerinde bulunmaktadr. Kre eklindeki canllara
ait olan kutuplar ite bu uzuvlara, baka bir deyile hareket uzuvlarna benzer; ancak,
kre eklindeki canllar ile kre eklinde olmayan canllar arasnda u fark vardr: Bu
uzuvlar kre eklinde olmayan canhlarda ekil ve g (kuvve) bakmndan, kre ek
linde olan canllarda ise, yalnzca g (kuvve) bakmndan farkllk gsterirler. Bu ne
denle ilk bakta bu uzuvlarn farkllk gstermedikleri ve gk kresinde bulunan iki
kutbun rastgele iki noktada bulunabilecei sanlmtr./ Bir kimse, bu dnyada buluiian bu trden canllardaki bu hareketin rastgele bir yerde, ve baka trden canllarda
bulunmas gereken bir yerde bulunabileceini ileri srerse, gln bir duruma der;
nk bu hareket her canlda ancak ya onlarn tabiatlarna en uygun den yere ya da
onlarn, hareketlerini yerine getirebilecekleri bir yere yerletirilmitir. Gk cisimleri
nin, kutuplarn yerleri bakmndan farkllk gstermeleri de ite buna benzer. yle
ki, gk cisimleri tr bakmndan bir olmad gibi, sayca da ok olmayp, tre ait yal
nzca bir tek bireyin variinn sz konusu olduu yerlerde, eitli canllarn birey
lerinde olduu gibi, tr bakmndan oktur.
Derim ki ; Ayn cevap, gk tabakalar niin eitli ynlere doru hareket eder
ler, sorusuna karlk olarak da verilebilir; nk canl olmalan bakmndan onlarn
sa, sol,n ve arka gibi belirli ynlerden hareket etmeleri gerekir; bu ynler aslnda
canllarn hareketleriyle belirlenmi olan ynlerdir. Ancak bu hareketler bu lemdeki
eitli canllarda ekil ve kuvvet bakmndan farkl olduklar halde, gk cisimlerinde
yalnzca kuvvet bakmndan farkldr. te bu nedenle A r i s t o u gr ileri sr-
28
120
121
122
123
Yce Allah bizi, gerekleri gren kiilerden klsn ve bizden bilgisizlik perdelerini kal
drsn; kukusuz, Allah nimet veren ve cmert olandr. Gk cisimlerine zg fiiller
zerinde dnmek aslnda bunlarn hkmranl zerinde dnmek demektir. Nitekim yce Allah, H z . b r h m 'i bu husustan u yetle haberdar etmitir:/ "ke
sin bilgi sahibi bulunanlardan olmas iin brahim'e gklerin ve yerin hkmranln
ylece gsterdik" (EVan, VI, 75). imdi ise burada G a z z i f 'nin hareketler ko
-29-
G a z z 1 der ki :
kinci nokta, ynler birbirine eit olduu halde, gk krelerinin, bazlar
doudan batya, bazlar da batdan douya olan, hareketinin ynnn belirlen
mesiyle ilgilidir. [Oysa tpk zamanlar gibi ynler de birbirine eit olduuna g
re, bu tr hareketin nedeni nedir? Bununla ilgili olarak yle bir itiraz ileri sr
lebilir : Evren yalnzca bir ynde dnyor olsayd, gk krelerinin durumlar
farkl olmaz; yldzlarn birbirleriyle l, altl, vb. gibi biimlerde olan bir ta
km ilikileri ortaya kmaz ve evrenin hibir deiiklik olmakszn bir tek du
rumda
bulunmas gerekirdi; oysa bu farkl ilikiler lemde sonradan var olan
eylerin ilkelerini oluturmaktadr. Buna u karl veririz: Biz, hareketin y
nnn farkl olmas hususuyla kendimizi bal saymyoruz; aksine en yksek
gk kresinin doudan batya doru; onun altnda bulunan gk kresinin ise
kart ynde, yani batdan douya doru hareket ettiini ileri sryoruz; oysa
bu tarzda meydana gelen her ey, tersi bir durum gerekletii takdirde, yani
en yksek gk kresi batdan douya doru, onun altndaki de kart ynde
hareket etmek suretiyle, ayn ekilde meydana gelebilir ve boylece aralarnda
bir farkllk bulunmas yine sz konusu olur. Hareket devresel ve birbirine kar
t olduuna gre, bu hareketin ynleri birbirine eit demektir. "O halde, bir
yn, kendisine benzeyen bir bakasndan niin ayrt edilmitir? Her iki yn de
birbirine kart ve zt olduklar halde, nasl olur da benzer olabilirler? derlerse,
deriz ki : Bu, bir kimsenin yle demesine benzer: "nce ve sonra lemin varl
nda birbirine zt olduu halde, nasl olur da bunlarn.birbirine benzer olduk
lar ileri srlebilir? Oysa onlar yine de zamanlarn, gerekleme imkn ve ger
eklemeleri halinde dnlebilen yararlar bakmndan, birbirine eit olduu
nun bilindiini ileri srmektedirler. Ayn ekilde biz de yerlerin, durumlarn,
mekanlann ve ynlerin, hareketi kabul etmeleri ve onunla ilgili olabilecek ya
rarlar bakmndan, eit olduklarnn bilindiini ileri sreriz. Eer onlar, bu
eitlie ramen, onlarn farkl olduklarn ileri srebilirlerse,] kartlarnn da
hallerin ve zamanlarn farkl olduklarn ileri srmeleri mmkn olur.
Derim ki :
Daha nce de getii zre, bu delilin ve verilen cevabn inandrclk niteliini
aka bilmektesin. Btn bunlar, bu yce tabiatlar ve yaratllarnn nedeni olan
hikmetin fiillerini anlayan ve yce Allah'n bilgisini, bilgisiz olan insann bilgisine ben
zeten bir kimsenin iidir.
G a z z l der ki:
Eer onlar, birbirine kart ve zt iki yn, nasl birbirine eit olur, derlerse,/ deriz ki : Bu, bir kimsenin yle demesine benzer : Alemin varhnda nce
ve sonra birbirine zt olduklar halde, bunlann birbirine benzedikleri nasl ileri
srlebilir? Oysa onlar yine de eitli anlarn, gerekleme imkan ve gerekle
melerinde dnlebilen yararlar bakmndan, birbirine eit olduunun bilindi
ini ileri srmektedirler. Ayn ekilde biz de, yerlerin, durumlarn, mekanlann
ve ynlerin, hareketi kabul etmeleri ve onunla ilgili olabilecek yararlar bak
mndan eit olduunun bilindiini ileri sreriz.
124
30
[Derim ki:]
125
126
127
9.
en-Nect,
s. 347.
-31 -
[ Derim ki :]
128
129
Eer filozoflar byle bir akl yrtmeyle ncesiz varln, sonradan olan varlk
ynnden fiilen var olduunu kabul etmi olsalard, baka bir deyile, sonradan var
olmas bakmndan sonradan var olann ancak ncesizden ktn kabul etmi olsa
lard, bu meselede glkten kurtulamazlard. Fakat bilinmesi gerekir ki filozoflar
sonradan var olann varlnn ilintili olarak sonr^uzca sonradan var olandan kabile
ceini kabul ederler; ite o zaman bu durum, sonradan var olan iki nesneden birinin
yok olmasnn tekinin varlnn art olmas eklinde snrl ve sonlu bir maddede
tekerrr etmi olur./ Szgelii, filozoflara gre, nc bir insann meydana gelmesini
salayan madde olabilmesi iin, nceki insann yok olmas kouluyla, insann insan
dan tremesi zorunludur. Yine rnek olarak iki insan dnelim; bunlardan biri
tekini, yok olan bir insann maddesinden meydana getirir; kincisi, z bakmndan
bir insan durumuna gelince, birinci insan yok olur ve dolaysyla ikinci insan da bu
birinci insann maddesinden nc bir insan meydana getirir; daha sonra ise ikinci
insan yok olup, nc insan bu ikinci insann maddesinden drdnc bir insan
meydana getirir. Bylece biz, hibir imknszlk ortaya kmakszn, f'il varln
srdrd srece, iki maddede fiilin sonsuz olarak devam edeceini dnebiliriz.
Eer bu ilk f'ilin varlnn ncesi ve sonras yok ise, bu fiilin de, yukarda da aka
grld gibi, varlnn ncesi ve sonras yok demektir. Ayn ekilde bu hususun
gemite de byle olduu dnlebilir; yani bir insan var olunca, daha nce onu
-32.
130
131
132
meydana getiren bir insan ve yok olan bir insan var demektir./ Bu insandan nce de
yine onu meydana getiren bir insanla yok olan bir insan bulunmaktadr; nk bu
tabiatta olan herey, ncesiz bir f'ile dayandmdan (ksr) dng tabiatmda olup,
bu durumda btnn fiilen var olmas mmkn deildir. Oysa insann insandan sonsuz
maddeler sayesinde meydana gelmesi ve sonsuz olarak bir oalmann sz konusu
olmas, bu durumda sonsuz bir maddenin ve sonsuz bir btnn varl mmkn
olaca iin, imknszdr; nk kendisinde herhangi bir yok olma bulunmakszn,
sonsuzca oalan sonlu bir btn var olsayd, sonsuz olan bir btnn var olmas
mmkn olacakt. A r i s t o da bu hususu Fizik' inde^^* aka belirtmitir. Bu
duruma gre, eskiler (eski filozoflar) hibir ekilde deimeyen ncesiz bir varl,
sonradan var olanlarn sonradan var olmalar itibariyle ondan meydana gelmesi
nedeniyle deil, bunlarn cins bakmndan ncesiz olmalari itibariyle ondan meydana
gelmesi nedeniyle kabul etmilerdir. Onlara gre, en dorusu, bu sonsuza dek gidiin /
ncesiz bir f'ilin varlnn zorunlu bir sonucu olmasdr; nk sonradan var olann
ancak z bakmndan sonradan olan bir nedenden meydana gelmesi gerekirdi. Eskile
rin herhangi bir deiiklie uramayan sayca tek ncesiz (eze^) bir varln fiilen var
olduunu kabul etmelerinin iki nedeni vardr: Bunlardan birincisi, bu dngsel
varln ncesiz olduunun onlarca anlalm olmasdr; nk onlar u anda var olan
bireyin, daha ncekinin yok olmasyla meydana geldiini ve ayn ekilde onlardan
yok olann yok olmasnn da daha sonrakini meydana getirdiini anlamlardr. O
halde onlara gre, bu ncesiz deiikliin, ncesiz bir hareket ettiriciden ve tz
(cevher) ynnden deimeyip, ancak paralar bakmndan mekanda deiiklie
urayan, baka bir deyile, oluan nesnelerin bazlarna yaklap, bazlarndan
uzaklaan ve bunun sonucu olarak da bunlardan yok olann yok olmasna, var olann
da var olmasna neden olan ncesiz bir hareketliden meydana gelmesi zorunludur.
Bu gk cismi yalnzca mekanda deiiklie urayan bir varlktr. Bu varlk mekan
dnda baka tr bir deiiklie uramaz ve sonradan var olan fiilleri bakmndan
sonradan var olanlarn nedenidir. Fiillerinin srekli olmas, yani balangcnn ve sonu
nun bulunmamas dolaysyla bu varlk balangc ve sonu bulunmayan bir nedenden
doar./ Filozoflarn kesinlikle cisim olmayan ve maddesi bulunmayan ncesiz bir var
l kabul etmelerinin ikinci nedeni ise, hareketin btn trlerinin mekndaki hareke
te dayandn ve mekandaki hareketin de hem z hem de ilinti bakmndan kendisi
kesinlikle hareket etmeyen bir ilk hareket ettirici tarafndan z dolaysyla hareket
ettirilmesine bal olduunu grm olmalardr. Byle olmasayd, ayn anda sonsuz
sayda hem hareket eden hem de hareket ettirenler bulunurdu ki, byle bir ey im
knszdr. O halde bu ilk hareket ettiricinin ncesiz olmas gerekir; aksi takdirde o, ilk
olmazd. Durum byle olunca, d lemde var olan her hareket, ilinti bakmndan de
il, z bakmndan bu hareket ettiriciye dayanr. Hareket ettii anda hareket edenle
birlikte bulunan ite bu ilk hareket ettiricidir. Bir insann bir baka insan dourmas
gibi, hareket ettirilenden nce bir hareket ettiricinin bulunmas, z bakmndan deil,
ilinti bakmndandr. Yaratlnn balangcndan sonuna, yani var oluundan yok
oluuna dek, insann varlnn bir koulu olan hareket ettirici ise, ite bu ilk hareket
ettiricidir. Ayn biimde, onun varl btn var olanlarn; gklerin, yerin ve bunlarn
10.
-33.
133
134
Derim ki :
135
34.
136
sizden (kadm) kmas, ancak ncesi ve sonunun bulunmamas bakmndan, ncesize; her parasnm var ve yokluu dnlmesi bakmndan ise, sonradan olan varla
benzeyen devresel bir hareket aracl ile dnlebilir./ Bylece bu hareket, parala
rnn sonradan olmas dolaysyla sonradan var olanlarn balangc (ilkesi), btnnn
ncesiz (ezel) olmas bakmndan da ncesizin fiili olmu olur.
Daha sonra G a z z l T, filozoflarn, sonradan olan varln ilk ncesiz varlk
tan ktna ilikin szlerine itiraz ederek, onlara yle der :
137
138
kinci Kant
G a z z n der ki:
Filozoflarn ileri srdne gre, lemin Allah'tan sonra geldiini ve
Allahn lemden nce olduunu syleyen bir kimsenin, bu szle Allah'n za
man bakmndan deil, z bakmndan nce geldiini amalam olmas gerekir;
szgelii, bir'in iki'den nce gelmesi, zaman bakmndan bunlarn birlikte bu
lunmas mmkn olduu halde, tabiat dolaysyladr; ayn ekilde Gnein ha
reketinin, ona tabi olan glgenin hareketinden, elin hareketinin yzn hare
-35-
139
140
141
G a z z i l nin filozoflardan aktard grn ifade ettii husus, kesin bir kant
deildir. Bu gr yle zetleyebiliriz: Allah lemden nce ise, ya kiinin, glgesinden nce gelmesi gibi, zaman bakmndan deil, nedensellik bakmndan, / ya da yap
ustasnn, yapnn duvarndan nce gelmesi gibi, zaman bakmndan nce gelir. Eer
Allah, kiinin, glgesinden nce gelmesi gibi, nce geliyor ve ncesiz ise, o zaman
lem de ncesiz demektir. Eer Allah zaman bakmndan nce geliyor ise, kendisi ile
lem arasnda ncesi olmayan bir zamann gemesi gerekir ki, buna gre zaman da
ncesiz olur; nk zamandan nce bir zaman bulunduuna gre, onun sonradan var
olduu dnlemez. Zaman ncesiz olduuna gre, hareket de ncesiz demektir;
nk zaman ancak hareketle birlikte dnlebilir. Hareket ncesiz olduuna gre,
hareketli de ncesizdir ve dolaysyla onu hareket ettiren de zorunlu olarak ncesiz
olur.
Bu kantn doru olmamasnn tek nedeni, Allah hakknda zamann sz konusu
edilememesidir; oysa lem iin zamanda bulunmak sz konusudur. Buna gre, ncesizi lemle kyaslamak suretiyle/onlarn ayn anda birlikte olduklarn syleyemeyece
imiz gibi, zaman ya da nedensellik bakmndan Allah'n lemden nce olduunu da
syleyemeyiz; nk ncesiz iin zamanda bulunmak sz konusu olmad halde,
lem iin sz konusudur,
G a z z 1 der ki ;
Buna yle kar Klabilir : Zaman sonradan var edilmi ve yaratlm
olup, bundan nce kesinlikle zaman yoktur. "Yce Allah lemden ve zamandan
ncedir" sznzn anlam, O'nun lem ve zaman asndan nce var olmas,
daha sonra da lem ve zamann var olup, O'nunla birlikte bulunmasdr. "O var
.36.
iken lem yoftfu " sznzn anlam ise, Allah'n znn varolup, hibir biim
de lemin znn bulunmamasdr. "Allah vard ve O'nunla birlikte lem de
vard sznzn anlamna gelince, bu, yalnzca iki zn var olmas demektir.
Ayrca, nce olmann anlam, yalnzca Allah'n varlk bakmndan tek bana
bulunmasdr. Buna karlk, lem de bir tek belirlenmi bireye benzemektedir.
142
"Szgelii, Allah var iken s yoktu, / fakat daha sonra, var olan Allah'la birlik
te s da vard" dersek, bu szmz, ancak bir zn var olup, tekinin bulun
madn, daha sonra ise, iki zn de var olduunu ifade eder. Her ne kadar bu
durumda hayalgc bir nc eyin, yani zamanm varln dnmeden ede
miyorsa da, gerekte byle bir eyin varlmn dnlmesi gerekmez. nk
hayal gcnn yanlglarna katlmamz gerekmez.
Derim ki :
143
144
145
Ashnda bu, irkin bir yanltmacadr; nk kesin kant, iki tr varln bulun
duunu ortaya koymutur. Bu iki tr varlktan biri, tabiatnda hareket bulunan var
lktr ki, bunun zamandan ayrlmas mmkn deildir; teki ise tabiatnda hareket
bulunmayan varlktr ki, bu varlk ncesiz (ezeli) olup, zamanla nitelendirilemez. Ta
biatnda hareket bulunan varlk, duyular ve aklla bilinen bir varlktr. Tabiatnda hareket ve deime bulunmayan varlk ise,/ her hareketlinin bir hareket ettiricisi ve her
eserin bir filinin bulunduunu, birbirini hareket ettiren nedenlerin sonsuzca devam
etmeyip, hibir ekilde hareket etmeyen bir ilk nedende son bulacan kabul edenlerce, kesin olarak kantlanmtr. Yine kesin olarak kantland zre, tabiatnda
hareket bulunmayan varlk, tabiatnda hareket bulunan varln nedenidir. Ayrca
kesin kantla gsterildii zre, tabiatnda hareket bulunan varlkzamandanaynlamaz;
tabiatnda hareket bulunmayan varla ise hibir ekilde zaman iliemez. Buna gre,
iki varlktan biri tekinden nce gelmi demektir. Baka bir deyile, kendisine
zaman ilimeyen varln ne zamanda bir ncelii ne de kiinin glgesine nceliinde
olduu gibi, hareketli varln tabiatna bal olan nedenin nedenliden nce gelmesi
sz konusudur,/ Bu nedenle hareket etmeyen varln hareket edenden nce gelme
sini, iki hareketli varlktan birinin tekinden nce gelmesine benzeten kimse kesinlik
le yanlg iindedir; nk bu cinsten iki varlktan her birinin tekine kyaslandn
da, ya tekiyle zamanda ya ondan nce ya da ondan sonra olmas gerekir. Eski
filozoflarn grlerini iyice anlayamadklar iin daha sonra gelen slm
filozoflar
byle bir yanlgya di mlerdir. O halde iki varlktan birinin tekinden nce gelmesi,
deimez olan ve zamanda bulunmayan varln, deien ve zamanda bulunan varlk
tan nce gelmesidir; ite bu, nceliin bir baka trdr. Bu durumda bu iki varln
zamanda olmas veya birinin tekinden nce gelmi olmas, doru deildir./ O halde
G a z z I T'nin "Allah'n lemden nce gelmesi, zamanda bir ncelik deildir" sz
dorudur. Fakat Allah'n zamanda bir ncelii bulunmad takdirde, lemin ondan
sonra gelmesinden ancak nedenlinin nedenden sonra gelmesi anlalr; nk sonra
gelme, nce gelmenin kartdr; iki kart ey ise, bilimlerde ortaya konduu zre,
zorunlu olarak ayn cinstendir, ncelik zamanda olmasayd, sonralk da zamanda
olmazd. Bylece daha nce karlalan glk burada da ortaya kar. yle ki; Ne
denli, bir fiili yerine getirme koullarna sahip olan nedenden nasl olur da sonra gele
bilir? Filozoflar, hareketli varln btn olarak bir ilkesi bulunduunu kabul ettikle
37
146
147
ri iin, bu glkten etkilenmezler. Dolaysyla onlar iin sonradan var olan varlkla
rn ncesiz bir varlktan ktn ileri snneleri mmkn olmutur. Onlarn bu konu
daki kantlarndan biri udur : Hareketli varln bir balangc bulunmad gibi, b
tn olarak sonradan var olan bir ey de deildir. Nitekim sonradan var olan bir ey
kabul edildii takdirde, onun var olmadan nce de var olduu kabul edilmi olur;
nk .sonradan var olma, bir harekettir; hareket ise,/ ister zamanda isterse anda za
mansz olsun, zamanl olarak hareketli bir nesnede bulunur. Yine her sonradan var
olan nesnenin, var olmadan nce de var olmas mmkndr. Geri, daha sonra deini
lecei zre, bu ilke kelamclar arasnda tartma konusudur. mkn, hareketli varla
iliik olan zorunlu bir niteliktir, O halde, sonradan var olan bir varlk kabul edildii
takdirde, onun var olmadan nce de var olmas gerekir. Burada sz konusu edilen b
tn bu szler, cedel ttndendir; fakat kelamclarn ileri srdklerinden ok daha do
yurucudur.
G a z z 1 nin, ''szgelii, Allah var iken s yoktu, fakat daha sonra var olan
Allah'la birlikte a da vard, dersek, bu szmz ancak bir zn var olup, tekinin
yok olduunu, daha sonra ise iki zn de var olduunu ifade eder ve bu, nc bir
eyin, yani zamann varlnn dnlmesini gerektirmez sz dorudur. Ancak,
sann Allah'tan sonra gelmesi, z bakmndan zamanda bir sonralk olmayp, bir
sonralk sz konusu olduu takdirde, bu sonralk ilinti bakmndan bir sonralktr;
nk / zaman, sonra gelen eyden nce gelir; baka bir deyile, s'nn varl, za
mann nce gelmesini ve kendisini sonradan var edilmi olmasn gerektirir. Alem iin
byle bir gereklilik ancak, s ve teki var olup yok olan varlklarda olduu gibi, her
iki ucundan da zamann, daha teye uzand hareketlinin bir paras olduu takdirde,
sz konusu edilebilir. Btn bunlar burada kesin kantla ortaya konmam, yalnzca
karlkl kat tutumun ve G a z z 1 nin daha sonra filozoflardan aktard delille
rin doru olmad aklanmtr.
G a z z 1, filozoflar adna cevap vererek, der ki :
Bir kimse bu konuda diyebilir ki ; "Allah vard ve lem yofeiu szm
zn, bir znvarl ve lemin yokluu dnda, nc bir anlam daha vardr;
nk gelecekte lemin yokluunu varsayarsak, bu durumda bir zn varl,
bir baka zn de yokluu / sz konusu olacaktr. Oysa "Allah vard ve lem
y o k tu " demek doru olmayp, "lem yok iken Allah var olacaktr" demek
doru olur; nk gemi iin "Allah vard, lem y o k tu " denebilir. "Vardt"'\e
"var olacaktr" szmz arasnda bir fark bulunmaktadr; nk bunlardan biri
tekinin yerine geemez. O halde bu farklln nereden geldiini inceleyelim.
Kukusuz, "vard" ve '' var olacaktr" szckleri arasnda ne zn varl ne de
lemin yokluu ynnden bir farkllk bulunmayp, bu farkllk sadece nc
bir kavramda bulunmaktadr; nk biz, gelecekte lemin yokluu hakknda
"Allah vard, lem y o k tu " dersek, bize u itirazda bulunulur : Bu yanltr;
nk vard szc ancak "gem i" i ifade eder ve bu da "vard" szcnn
altnda nc bir anlamn bulunduunu gsterir ki, bu nc anlam da "ge
m i" kavramdr. "G em i" kavram, kendi z dolaysyla zaman; bakas
dolaysyla ise hareket ifade eder; nk hareket, zamann gemesine bal ola
rak gemektedir. O halde lemden nce, lemin fiilen var olmasnda son buluncaya dek, geip gitmi olan bir zamann zorunlu olarak bulunmas gerekir./
148
149
.38-
Derim ki :
G a z z 1r, burada ksaca onlarn unu bilmelerini istemektedir : "Bu ey vard,
u ey y ok tu , daha sonra ise "bu ey vard ve u ey de vard" diyen bir kimsenin
150
151
152
sznde nc bir anlam daha vardr ki, bu da zamandr. te bunu ifade eden ey de
"vard" szcdr. Bunun kant ise, bu anlamdaki kavramn gemi ve gelecek y
nnden farkllk gstermesidir; nk biz gemite belli bir eyin varln, bir baka
eyin yokluuyla birlikte dndmz takdirde, "bu ey vard, u ey yoklu"deriz.
te yandan gelecekte bir eyin yokluunu, bir baka eyin varlyla birlikte dn
dmz takdirde ise, "bu ey var olacaktr, u ey var olmayacaktr" deriz. O halde
bu iki kavramn deiik olmas, burada nc bir anlamn bulunmasn gerektirir.
Eer "bu ey vard, u ey y o k tu " szmzdeki ''t'ardi szc, bir anlam tamasayd, "vard" ile "var olacaktr" szmz arasnda bir farkllk bulunmayacakt.
G a z z 1"'nin btn syledikleri bundan ibarettir ve aka kendiliinden bilinen
hususlardr./ Bununla birlikte, tabiatlar zamanda bulunmak olan varlklar, ncelik
ve sonralk bakmndan, birbiriyle karlatrdmzda, bu husustan kuku duyula
maz. Eer bu varlklar zamanda bulunsayd, "vard" szc vb., bu tr nermelerde,,
"Allah balayc ve esirgeyici idi. " sznde olduu gibi, konu ile yklem arasndaki
"b a " dan baka bir eye iaret etmezdi. "Aliah vard, lem yoktu, daha sonra Allah
vard ve lem de vard" sznde olduu gibi, bunlardan biri zamanda bulunup, teki
bulunmad takdirde de durum ayndr. Bu nedenle bu tr varlklarda byle bir
karlatrma yapmak doru deildir. Byle bir karlatrma, ancak lemin yoklu
unu varlyla karlatrdmz zaman, kuku gstermeyecek bir biimde doru
olur; nk lemin varl zamanda olsayd, yokluunun da zamanda bulunma.s gere
kirdi. Alemin, lem var olduu anda, yokluu doru olmadna gre, bu yokluun
varlktan nce olmas gerekir./ Buna gre yokluk varlktan nce, lem ise yokluktan
daha sonradr; nk hareketteki ncelik ve sonralk ancak zamanla birlikte kavrana
bilir. Bu grn eksik yn, karlatrmann Allah ile lem arasnda yaplm olma
sdr. te yalnzca bu ynden G a z z 1 Tnin filozoflardan aktrd bu gr, ge
ersiz olduu gibi, kesin bir kant da oluturmaz.
G a z z 1 ?, filozoflarn grne kar kma konusunda kelamclar adna
onlara yant olarak der ki:
Bu iki szcn temel anlam, bir zn varl, teki zn de yoklu
udur. Bu iki szck arasndaki balanty ortaya koyan nc unsur, bizimle
ilgili olan zorunlu bir ilikidir. Bunu yle kantlayabiliriz: Biz gelecekte lemin
yokluunu, daha sonra da kendimizce bir ikinci varl dnecek olursak, bu
durumda "Allah vard, lem y o k tu " dememiz gerekir. Kendisinden, ister
ilk yokluu isterse varlktan sonra gelen ikinci yokluu amalayalm, bu
grmz dorudur./ Bunun bir ilikiyi gsterdiinin belirtisi, "gelecek in
gemi olabilecei ve onun "(em", szc ile ifade edilebileceidir. B
tn bunlar, hayal gcnn bir eyin ncesini dnmeksizin, o eyin balan
gcn dnemeyeceinden ileri gelir. Hayalgcnden ayrlamayan bu nceliin
gerekte var olan bir ey olduu dnlr ki, bu da zamandr. Bu durum hayalgcnn, szgelii, ba ynnde, yzeyinin tesinde herhangi bir ey bulunmakszm sonlu bir cismi dnmekten aciz kalmasna benzer. Bylece lemin
-39
J 53
Derim ki :
154
155
40
kabul eden varlklarn tabiatna dnmesi mmklin olurdu ki, byle bir ey imkn
szdr. Bunun byle olmasnn nedeni, hareketin zorunlu olarak bir eyde bulunmas
dr. Eer hareket, lemin varlndan nce mmkn olsayd, hareketi kabul eden nes
neler zorunlu olarak zamanda bulunurdu; nk hareket mutlak yoklukta deil, an
cak skunu kabul eden bir nesnede mmkndr. Bunun nedeni, yokluun, varla
dnmesi mmkn olmakszn, yoklukta kesinlikle bir imkn halinin bulunmamas
dr. Bundan dolay, sonradan var olan bir eyin kendisinden nce gelen bir yokluu
nun bulunmas; bu eyin yokluunun, onun varlm kabul eden bir eyle (mevzi')
balantl olmas ve teki btn kartlarda olduu gibi, kendisinden yokluun kalk
mas gerekir. Szgelii, scak olan nesne souyunca, scakln tz souklua dnmeyip, ancak scakl kabul eden ve onu tayan nesne scaklktan souklua
dnr.
156
157
158
-41-
159
160
161
42-
162
163
l.
12.
13.
-43-
g noktasna geiince, bu, lemin zne ilikin gerek bir varlk olup, bunun
deiip, son haline gelmesi dnlemez. Ayn ekilde, leme ilien ve lemin
yok olmas annda dnlen yokluun da lemden nce gelen bir yokluk olduunu dnmek mmkn deildir./ lemin varlnn nce ve sonra olan
iki ucu, lemin zne ilikin ve gerekte var olan ulardr. Bunlarn st ve altn
dnda kendilerine oranla deimeleri suretiyle deimeleri dnlemez. Biz
(filozoflar) lemin st ve alt bulunmadn syleyebilirsek de, siz (kelamclar) lemin varlnn ncesi ve sonras bulunmadn syleyemezsiniz. nce
ve sonra ortaya konduuna gre, zamann, nce ve sonra sayesinde kavranan
ey dnda, baka bir anlam yoktur.
164
Derim ki :
165
166
44
rak deriz ki: Eer bu szden lemin varlnn balangcn, yani balad ucu
nu anlyorlarsa, o takdirde onun bir ncesi vardr. Bu durumda lemin bir d
da var demektir; nk sizce bu d, lemin son ucu ve yzeyinin sona erdii
yerdir. Eer siz nce szcnden baka bir eyi anlyorsanz, o zaman lemin
bir ncesi yok demektir. Tpk bunun gibi, "lemin dndan" yzeyden baka
bir ey anlalyorsa, o takdirde de yine "lemin dnda bir ey yoktur" denir.
"ncesi bulunmayan varln bir balangcnn bulunabilecei akla aykrdr"
derseniz, "d bulunmayan bir cismin sonunun bulunabilecei de akla aykr
dr" denir. "Onun d yalnzca son bulduu yzeydir" derseniz, "onun ncesi
yalnzca varln balangcdr" deriz. Sonu olarak unu syleyebiliriz: Allah
var iken lem yoktu. Bu gerek, baka bir eyi kabul etmeyi gerektirmez.
Bu gerek dnda bir eyin kabulnn, hayalgcnn bir ii olduunun kant,
onun hem zamana hem de mekana bal olarak ilemesidir; nk kartlarmz,
her ne kadar cismin ncesizliine (kdemine) inanyorlarsa da, sonradan
olduunu dnrken hayalglerine boyun emektedirler. Buna karlk biz,
cismin sonradan olduuna inandmz halde, byk bir olaslkla hayalgcmz, onun ncesizliini kabul edebilir. Cisim konusunda durum ite byledir.
Zamana dnecek olursak, kartlarmz, ncesi bulunmayan bir zamann ncesi
bulunduunu mmkn grmezler. Ancak yine de bu inancn aksine, onlarn ha
yalgc byle bir eyi mmkn bir varsaym olarak benimseyebilir; oysa zaman,
cisim konusunda olduu gibi, hayalgc tarafndan ortaya konamaz; nk
cismin sonlu olduuna inanan ve inanmayanlar ortaklaa olarak, tesinde bo
luk da doluluk da bulunmayan bir cismi kavrayamazlar; hatt hayalgc de
byle bir eyi kabule yanamaz. Bununla birlikte yle denebilir; Ak bir d
nceye sahip olan akl, kanta dayanarak cismin sonlu olduunu reddedemedii takdirde, hayalgcne deer vermez. Ayn biimde bu nitelie sahip olan
akl, ncesi bulunmayan bir varln balangc bulunduunu reddedemedii ve
hayalgc byle bir eyi kavrayamad takdirde de, yine hayalgcne deer
vermez; nk hayalgc, bir baka cisim ya da hava ile snrl olmadan bir cis
mi alglamaa almad iin, boluu da bu biimde dnr. Oysa alglanamad iin bolukta herhangi bir ey bulunamaz. Ayn biimde hayalgc,
sonradan var olan bir eyin varln ancak bir bakasndan sonra dnmeye
alk olduu iin, var olup ta sona ermi bir ncesi bulunmayan sonradan var
olan bir eyi dnmekten kanr.] te dlen yanlgnn nedeni budur ve bu
rada sz konusu edilen tutum da bu tartmann bir sonucudur.
[Derim ki:]
167
.45-
madan bir yl, yz yl, bin yl ya da sonsuzca uzanan bir sre nce onu yarat
ma gcne sahip olduu konusunda kuku yoktur. 6u olaslklar ise, l ve ni
celik bakmndan birbirinden farkldr. O halde lemin varlndan nce biri
tekinden uzun olan llebilir bir eyin kabul edilmesi gerekir. (Bu durumda
lemin varhndan nce bir eyin bulunmas ge rekm ektedir).^["Y llar" sz
cnn ancak gk kresinin yaratlmas ve dnmesinden sonra sz konusu edi
lebileceini ileri srerseniz, "yllar szcn brakp, bir baka yol seelim ve
yle diyelim: Eer biz lemin balangcndan u ana dek lemin kresinin,
szgelii, bin dn yaptn dnrsek, bu durumda Allah u anda var olan
lemden nce, szgelii, u ana dek binyz dn yapan bir ikinci lemi yara
tabilir miydi? Bu soruya "hayr" karln verirseniz, bu durumda ncesiz,
gszlkten glle ya da lem, imknszlktan imkn haline dnm ola
caktr. Bu soruya "evet" karln verirseniz, ki yle demeniz de gerekir, bu
durumda acaba Allah u ana dek bin ikiyz dn yapan nc bir lemi ya
ratabilir miydi diye sonlabilir. Bu soruya sizin mutlaka "evet" karln ver
meniz gerekir. Yine biz (filozoflar) deriz ki; Tasavvurda dzenleyerek nc
adn verdiimiz lem, gerekte birinci de olsa, ikinci adn verdiimiz lemle
ayn zamanda yaratlm olabilir mi? nk nc lem u ana dek bin iki yz
dn, ikinci lem ise binyz dn yapmaktadr. Dolaysyla bunlar, dner
ken, ayn uzakl eil hzla gemektedirler. Yukardaki soruya "evet" karl
n vermeniz imknszdr; nk iki hareketin, saylar farkl olduu halde, ay
n hza sahip olup, ayn zamanda son bulmas imknszdr. " u ana dek binikiyz dn yapan nc lemin, u ana dek binyz dn yapan ikinci lemle
ayn zamanda yaratlm olmas imknsz olup, onun, ikind lemle, hayalgc,
iinde bulunduumuz andan kendisine doru ilerlediinde sra bakmndan en
yakn olduu iin ilk adn verdiimiz birinci lem arasndaki miktara eit bir
miktar kadar ikinci lemden nce yaratlm olmas gerekir" derseniz, bu du
rumda imkn says bir baka imkn saysnn iki kat olur ve kendisinden ba
kalarnn toplamnn katlar olan baka bir imknn bulunmas gerekir. Belli
bir miktar kadar birbirlerine oranla uzun olan bu llebilir ve nicelie sahip
imknlarn zamann dnda bir gereklikleri yoktur. O halde bu llebilir
nicelikler, herhangi bir lye smayan yce Allahn bir sfat olmad gibi,
lemin yokluunun da bir sfat deildir; nk yokluk, eitli llerle ll
medike bir ey deildir. Nicelik, nicelik sahibi bir eyi gerektiren bir niteliktir.
Bu nitelik ise, hareketten baka bir ey deildir. 0te yandan nicelik, hareketi
len zamandan baka bir ey deildir.] O halde size (kelamclara) gre,
lemden nce farkl nicelie sahip bir ey vardr ki, bu da zamandr. Buna gre,
sizce lemden nce bir zaman vardr.
Derim ki:
46
168
169
170
onu len bir uzanty da dnm oluruz. Sanki bu uzant, hareketi; hareket de bu
uzanty lmektedir./ Bu durumda biz, bu l ve uzantda, varsaylan ilk hareket
ten daha uzun bir hareketi dnebiliriz ve harekete eit ve uygun olan bu uzant
sayesinde bir hareketin tekinden daha uzun olduunu syleriz. Durum byle olunca
ve lemin de sizce (kelamclarca) balangcndan u ana dek bir uzants bulunduuna
gre, bu uzantnn, szgelii, bin yl olduunu dnelim. Yce Allah, sizce, bu
lemden nce bir baka lemi yaratma gcnde olduu iin, Allahn belirlemi
olduu uzantnn, birinci alem iin belirlenmi olan uzantdan belli bir miktar kadar
daha uzun olmas dnlebilir. Ayn ekilde Allah'n bu ikinci lemden nce de
bir ncsn yaratm olmas mmkndr. te btn bu lemlerden her birinin
varlndan nce var olmas sresinin llmesini mmkn klan bir uzantnn bu
lunmas gerekir. Alemlerdeki bu imkn hali sonsuzca birbirini izlerse, yani bu lem
den nce baka bir lemin, ondan nce bir baka lemin bulunmas mmkn olur ve
bu durum sonsuza dek devam ederse,/ btn bu lemlerden nce gelen bir uzantnn
bulunduu anlalm olur. Btn lemleri len bu uzantnn yok olmas mmkn
deildir; nk yokluk hibir eyi lemez. O halde bu uzantnn zorunlu olarak bir
nicehk olmas gerekir; nk nicelii len ey, zorunlu olarak bir niceliktir. O hal
de biz bu len nicelie zaman adn vermekteyiz. Aka grld zre, bu, varlk
bakmndan sonradan var olduu dnlen her eyden nce gelmektedir. Bu durum
tpk lnn varlk bakmndan llen eyden nce gelmesine benzer. Eer zaman
ad verilen bu uzant bir ilk hareketin var olmasyla var olsayd, bu hareketten nce,
kendisini len bu hareketin iinde var olaca ve ls durumunda olan bir uzant
nn bulunmas gerekirdi. Ayn ekilde varl dnlebilen her lemden nce de onu
len bir uzantnn bulunmas gerekirdi. O halde bu uzant sonradan var olmu deil
dir; nk sonradan var olmu olsayd, onun, kendisini len bir uzants bulunurdu.
Her sonradan olan ey de, kendisini len ve zaman ad verilen bir uzantya sahip
olurdu.
Bu gr konusunda izlenmesi gereken en uygun yol ite budur. Bu yol b n
S 1 n 'nn zaman kantlarken izledii y o l d u r . F a k a t her mmknle birlikte bir
uzant ve/her uzant ile birlikte onunla ilikili olan bir mmkn bulunduu iin, izle
nen bu yolu anlamak gtr. Tartma konusu olan da ite budur. Aksi takdirde,
lemden nce gelen imknlarn, lemde var olan mmknle ayn tabiata sahip olduu
kabul edilmi olur. Baka bir deyile, lemde bulunan bu mmknn tabiat, kendi
siyle zamann ilikili olmas olduu gibi, lemden nce gelen mmknn tabiat da,
kendisiyle zamann ilikili olmasdr. Bu husus, bu lemde bulunan mmknde aka
grlmektedir. Bu bakmdan zamann varln onun sayesinde dnebiliriz.
G a z z 1 der ki:
Bu konuda yaplan itiraz, btn bunlarn hayal gcnn bir ii olduu
noktasnda toplanmaktadr. Bu itiraz reddetmenin en elverili yolu, zaman
mekanla karlatrmaktr. Bununla ilgili olarak deriz ki: En yksek gk kresini,
bulunduu byklkten bir kula daha byk yaratmak, Allah'n gc dahilinde
mi idi? Eer "hayr karln verirlerse, bu, Allah'n gsz olduu anlamna
15.
bn Sn, Kitb e-if, Tahran 1886, ss. 72, 1 8 ,K itb en-Nect, ss. 186 vdd..
-47
171
Ayn ekilde yle bir soru da sorabiliriz: Acaba Allah, lemin kresini
yaratldndan bir ya da iki kula daha kk yaratabilir miydi? Doluluk ya da
kapladklar yerlerden bir blmnn karlmas ve geriye onlardan bir mikta
rn kalmas, bu iki byklk arasnda bir farklla yol amaz m? nk iki ku
latk byklk karldnda, ortadan kaldrlan doluluk, bir kulalk byk
lk karldnda, ortadan kaldrlan doluluktan daha oktur. Bu durumda
boluk, llm olmaktadr; oysa boluk bir ey deildir. O halde, o, nasl
A
llm olmaktadr? Buna yantmz udur: Alemin varlndan nce zamana
ilikin bir takm imknlarn bulunduunu dnmek, hayalgcnn kuruntu
suna dayanmaktadr. Nitekim siz de bu konuda u karl vermektesiniz:
Alemin varUnn tesinde mekana ilikin bir takm imknlann bulunduunu
dnmek, hayalgcnn kuruntusuna dayanmaktadr. Bu her iki gr arasnda
da hi bir ayrlk yoktur.
Derim ki :
172
173
48.
174
isnat etmemek iin, bu imkn kabul eden kimseye kar, bu itiraz dorudur; nk
buradaki imkn hali, filozoflara gre, lemin varlndan nce bulunan bir imkn
gibi, akl bir imkndr. Bu nedenle lemin zamanda var olduunu ileti sren ve her
cismin bir mekanda bulunduunu syleyen kimsenin lemden nce de bir meknn
bulunduunu kabul etme gerekir. Bu mekan, ya lemin kendisinde var olduu bir
cisimdir ya da boluktur; nk mekann sonradan var olandan nce gelmesi zorunludur./ Boluun varln reddedip, cismin sonlu olduunu syleyen kimsenin lemin
sonradan var olduunu ortaya koymas mmkn olmad iin, boluun varln
inkr eden sonraki E'arllerden kimileri, kelamclann birletikleri ilkelerden ayrlm
lardr. Fakat ben onlarn byle bir ey sylediklerini grmedim; bunu bana onlarn
grlerini inceleyen baz kimseler sylediler. Eer hareketi len ve onun ls
durumunda olan bu fiil halindeki uzant,lemin olduundan daha byk ya da daha
kk olduunun dnlmesi gibi, yanlgya dren hayalgcnn bir ii olsayd,
zaman var olmazd; nk zaman, hareketi len bu uzantnn zihinde kavranmasn
dan baka bir ey deildir. Zamann var olduu kendiliinden bilinen bir ey ise, bu
takdirde zihnin bu fiilinin hayalgcne ait olan bir fiil olmayp, onun akla dayanan
gerek bir fiili olmas gerekir.
G a z z i t der ki :
175
176
Bu gr, G a z z 11 'nin syledii zre, ilk bakta akla hakaret gibi grnr
se de, gerek akl sz konusu olduunda, byle bir hareket yoktur; nk bu grn
mmkn olupolmadm sylemek, kantlanmas gereken bir husustur. Bu nedenle
onun, / bu grn, siyahla beyazn bir arada bulunmasn dndmzdekinin aksi
ne, imknsz olmadna ilikin sz dorudur; nk byle bir eyin(siyahla beyazn
birarada bulunmasnn)imknszh kendiliinden bilinmektedir. Bununla birlikte le
min, olduundan daha kk yada daha byk olamayaca hususu, kendiliinden bi
linmemektedir. mknsz olan btn hususlar, imknszl kendiliinden bilinen hu
-49-
177
178
Derim ki:
179
i
b n S^ n a nn, kendi grne uygun olarak, buna verdii yant, geree uy
gundur. Ona gre, varl zorunlu olan, z dolaysyla zorunlu ye bakas dolaysyla
zorunlu olmak zre, iki ksma a y r l r . ^ B u n a benim yantm ise, geree daha ya
kndr. Buna gre, zorunlu olan nesnelerin bir f'ilinin ya da bir yaratcsnn bulun
mas gerekir. Szgelii, odunu bien let, nicelii, nitelii ve maddesi belirli bir let
tir; yani onun demirden baka bir eyden yaplm olmas, testere biimi dnda bir
biiminin bulunmas ve bu testerenin herhangi bir lde olmas mmkn deildir.
Hi kimse, bu testerenin varlnn zorunlu olduunu sylemez. Bu yamitmacann ne
kadar aalk bir ey olduunu gr! Eer zorunluluk, E anlerin yaratklarla yaratc
arasndaki ilikide dndkleri gibi, yapay nesnelerin niceliklerinden, niteliklerinden
ve maddelerinden kaldrlacak olsayd, yaratcda ve yaratklarda bulunan hikmet (bil
gelik) de ortadan kaldrlm ve bylece her f'ilin bir yapc ve var olan nesneleri her
etkileyenin de bir yaratc olmas mmkn olurdu. Btn bunlar akh ve hikmeti (bilinkr etmek demektir./
G a z z l der ki :
nc neden ise udur: Bu gr, kart grl olan ayn grle kar
lk vermekten alkoyamaz. Biz deriz ki: Alemin var olmadan nce var olmas
mmkn olmayp, herhangi bir artma ve eksilme olmakszn varlk imknla ayn
17.
50-
180
181
182
-51-
183
184
185
G a z z 1 1 der ki :
O nlar, lem in varlnn, var olm adan nce mmkn olduu grnde s
52
rar ederler; nk lem in varlnn, im knsz iken daha sonra mmkn olmas
dnlemez. Bu im kn halinin ncesi yo k tu r; baka bir deyile, o ezelden beri
deim ez ve dolaysyla varl ezelden beri mmkndr; nk lem in varl
nn im knsz olarak nitelenebilecei h ib ir du ram y o k tu r. E er im kn hali
ezelden beri m evcutsa, bu im kn haline uygun olarak mmkn de ezelden beri
m evcut dem ektir. lemin varlnm mmkn olduu biim indeki szmzn
anlam, onun varlnn im knsz olm am asdr. O nun varl sonsuza dek mm
kn o lduuna gre, bu varlk yine sonsuza dek im knsz deil dem ektir. Tersi
ne onun varl sonsuza dek im knsz olsayd, onun varlnn sonsuza dek
mmkn olduu biim indeki szmz geersiz olurdu. O nun varlnn sonsuza
dek mmkn olduu biim indeki szmz geersiz olunca, im kn halinin
ezelden beri var olduu biim indeki szmz de geersiz olur./ Yine bu im kn
halinin ezelden beri m evcut olduu biim indeki szmz geersiz olunca,
im kn halinin bir ncesinin bulunduu biim indeki szmz doru olur. Bir
ncesi bulunduuna gre, onun varl daha nce im knsz olur ve bu da
lem in mmkn olm ad; yce A llah'n onun zerinde bir kudretinin b ulun
mad bir durum un varlnn kabul edilmesi sonucuna iletirdi.
186
Derim ki ;
A
Alemin, var olm adan nce, ncesiz bir im knla mmkn olduunu benim seyen
kimsenin, lem in ncesiz olduunu kabul etmesi gerekir; nk ezelden beri mmkn
olan eyin, ezelden beri var olduu kabul edildii takdirde, im knsz olarak grlmesi
gerekmez, ncesiz olmas mmkn olan eyin, ezel olmas zorunludur; nk nce
sizlii kabul etm esi mmkn olan eyin yok olucu bir ey olmas, ancak yok olucu
eyin ncesize dnm esi mmkn olduu takdirde, mmkndr. Bu nedenle A r i s t o ,
ncesiz eylerdeki im kn halinin zorunlu olduunu sylem ektedir.
G a z z 1*1 der ki :
A
187
18.
-53-
Derim ki :
188
189
lem den nce say bakm m dan ezelden beri bir tek im kn halinin b u lu n d u u
nu kabul eden kim senin, lem in ncesiz oldu u n u da kabul etm esi gerekir. G a z z l nin yan tm d a ileri srd gibi, lem den nce lem iin say bakm ndan sonsuz im
knlarn b u lunduunu kabul eden kim senin ise, bu lem den nce bir baka lem in,
bu kinciden nce bir nc lem in b ulu n du u n u ve bunun da, insanlarda ve zellik
le nce gelenin yok olm asnn sonra gelenin varlnn koulu old u u n u n varsaylmasnda olduu gibi, sonsuza dek srp, gittiini kabul etm esi gerekir. Szgelii, eer
yce Allah / bu lem den nce baka bir lem , o lem den nce de yine bir baka
lem yaratm a gcne sahip olsayd, bu olaslklarn sonsuzca srmesi gerekirdi. Eer
byle olm asayd, kendisinden nce baka bir lem in yaratlm as mmkn olm ayan
bir lem de durm ak gerekirdi. Oysa kelam clar byle bir ey sylem em ekte ve bunu
lem in sonradan yaratldna bir kant olarak grm em ektedirler. H er ne kadar bu
lem den nce sonsuz sayda baka lem lerin bulunabilecei hususu im knsz deil
gibi grnse de, bu konu iyice incelendiinde, aslnda bu duru m u n im knsz olduu
o rtay a kar; nk bundan, bu lem in tabiatn n , bu geici lem de bulunan bir tek
insann tabiatna benzedii sonucu kar ve dolaysyla bu lem in tik N edenden k
mas, insann O 'ndan km as biim inde olur. Bu k ilem i de ancak ncesiz bir
hareketli ve ncesiz bir hareket araclyla m eydana gelir. O zam an bu lem , bu
lem deki gelip geici varlklarn durum unda olduu gibi, bir baka lem in paras
olur ve bu durum un zorunlu olarak ya tek bana ncesiz bir lem de son bulmas ya
da zincirlem e olarak srp gitmesi gerekir. Eer bu zincirlem enin b ir yerde kesintiye
uram as/ zorunlu ise, onu bu lem de durdurm ak daha uygundur; nk bu lem i
say bakm ndan ncesiz bir tek ey olarak grm ek mmkndr.
Drdnc Kant
G a z z 1? der ki :
Drdnc k an tta onlar derler ki : H er sonradan var olan eyden nce, on
da bulunan bir m adde gelir; nk sonradan var olann bir m addesinin b u lu n
mas gerekir. D olaysyla m adde sonradan var olm u deildir. Sonradan var
olanlar yalnzca m addeler zerinde bulunan suretler, ilintiler (arazlar) ve nitelik
lerdir.
[Bu husus yle aklanabilir ; H er sonradan olan eyin varlnn, var ol
m adan nce, ya mmkn ya im knsz ya da zorunlu olmas gerekir. Bu eyin
im knsz olduu dnlemez; nk z bakm ndan im knsz olan, h ib ir za
man var olam az. O nun z bakm ndan zorunlu olmas da im knszdr; nk
z bakm ndan zorunlu o la n ,h i bir zam an yok olamaz. D olaysyla bu durum ,
onun z bakm ndan mmkn olduunu gsterir. O halde onun var olm a im
kn, gerekte var olm asndan nce gelm itir. Oysa var olma im kn kendi ba
na bulunm ayan greceli bir niteliktir. Buna gre, onun m u tlak a ilikili olduu
bir eyin bulunm as gerekir: Bu ey ise, m addeden baka bir ey olm ayp, onun
ilikili olduu ey ite bu m addedir. Bunu yle rnekleyebiliriz: Bu m adde,
scaklk ve soukluu veya siyahlk ve beyazl ya da hareket ve skunu kabul
eder; baka bir deyile, bu nitelik ve deim elerin o n d a m eydana gelmesi mm-
-54
kendisiyle tanm lam aktr. Bu durum gsterm ektedir ki, onun mmkn olmas,
akln ak ilk yargs olup, ikinci bir yargnn bilinmesini salar ve bu ikinci yar
g da, onun g dahilinde olmasdr. Ayn ekilde, byle bir ey mmkn o ldu
u iin onun, ncesiz'in (Allah'm) bilgisiyle ilikili olmas da im knszdr;
nk bilgi bilineni gerektirir. Oysa bilinen im kn kesinlikle bilgiden baka bir
eydir. A yrca o, greceli bir nitelik olduundan, kendisiyle ilikili olan bir
zn bulunm as zorunludur. te bu z m addeden baka bir ey deildir. O hal
de her sonradan var olan eyden nce kesinlikle bir m adde var dem ektir.] Do
laysyla ilk m adde hibir durum da sonradan var olm u deildir.
Derim ki :
190
191
Bu szn zeti udur; H er sonradan varolan ey, var olm adan nce mmkndr.
m kn ise kendisinin iinde bulunduu bir eyi gerektirir ki, bu, mmkn olan eyi
kabul eden mahaVdir; nk fiili kabul eden eyin im kn halinin, f'ilin im kn ha
liyle ayn olduuna inanm am ak gerekir. Szgelii, "Zeyd, falan e y i y a p a b ilir dem ek,/ yaplan eyin mmkn olduunu sylem ekten farkldr. Bu nedenle fiili kabul
eden eyin im kn hali, f'ilin im kn halinin k o uludur; nk f'il im knsz olan bir
eyi yapam az. Sonradan var olan eyden nce gelen im k n halinin herhangi bir daya
nakta (mahalde) bulunm am as ve f'ilin , onun dayana ve mmkn bir ey olmas
mmkn fiilen gerekleince, im kn hali ortadan kalkt iin, mmkn olm adna
gre, geriye yalnzca im kn halini kendisinde bulunduran eyin mmkn kabul eden
ey olmas kalm aktadr ki, bu da m addedir. M adde ise, m adde olmas bakm ndan
m eydana getirilm i bir ey deildir; nk m adde bu biim de m eydana getirilmi
olsayd, bir baka m addeye m uhta olur ve bu durum sonsuzca srp giderdi. Eer
m adde olum u bir ey ise, bu olum a m addenin suretle birlem esinden iler gelir.
Her oluan ey, yalnzca belli bir eyden olum aktadr. Bu durum un ya / sonsuz olan
m adde d o rultusunda sonsuzca srp gitmesi gerekecektir ki, bu, ncesiz bir hareket e t
tiricinin bulunduunu dnsek bile, sonsuz bir ey fiilen var olam ayaca iin, im
knszdr. Ya da suretlerin olum ayan ve yok olm ayan bir dayanak zerinde birbirini
izlemesi ve bu izlem elerin de ncesiz ve dng biim inde olmas gerekecektir. Bu du
rum da, burada ezelden beri oluan ve yok olan eylerde grlen bu izlem elerin ifade
etti i ezeli bir hareketin bulunm as zorunludur. Bylece ak a grlm ektedir ki,
oluan nesnelerden her birinin varl, tekinin y o kluu; yokluu ise tekinin varl
dem ektir. Byle olm asayd, bir eyin hib ir eyden m eydana gelmesi gerekirdi; nk
55-
192
olum ann anlam , bir eyin kuvve halinden fiil haline dnm esi ve deim esidir. Bu
bakm dan bir eyin y o kluunun varla dnm esi ve var olm akla nitelenm esi, yani
onun o lu tu u n u n sylenm esi mmkn deildir. Bylece geriye, birbirine k art su
retleri zerinde bulunduran ve bu suretlerin, kendisinde birbirini izledii bir eyin
bulunm as kalm aktadr./
G a z z l' der ki :
Buna yle kar klabilir : Onlarn szn ettikleri im kn hali akln bir
yargsdr. Akln, varlm dnd ve akla gre dnlmesi im knsz olm ayan
her eye, "mmkn''; dnlmesi mmkn olm ayan eye, " im knsz" \ e y o k lu
u dnlem eyen eye de, "zorunlu" (vcib) adn veririz. te bunlar, kendile
rinin nltelendirebilecekleri bir var olana gerek duym ayan ak l yarglardr. Bu k o
nuda kant bulunm aktadr. Bunlardan birincisi udur: Eer im kn hali, kendi
sinin ilikili olabilecei var olan bir eyi gerektirse ve bu im knn, onun im kn
hali olduu sylense idi, o zam an im knszlk da var olan bir eyi gerektirir ve bu
im knszln, onun im knszlk hali olduu sylenirdi. Oysa im knszn, z ba
km ndan bir varl y oktur. Ayn ekilde im knszln, kendisinde gerekletii
ve kendisiyle ilikili olduu bir m adde de y o k tu r.
Derim ki ;
193
194
m k n halinin var olan bir m addeyi gerektirdii ak tr; nk btn doru akl
kavram larn, kendileri dnda var olan bir eyi gerektirm eleri zorunludur; zira " d o
ruluk", tanm land zre, nefste (zihinde) bulunann nefsin (zihnin) dndakine tam am yla uym asdr./ O halde bir eyin mmkn olduunu sylediim izde, bundan,
onun, kendisinde im kn halinin bulunduu bir eyi gerektirdii anlalr. m knsz,
var olan bir eye dayanm ad iin, aklla kavranan im knn da var olan bir eye d a
yanm ad biim indeki kanta gelince, bu, safsatadan ib arettir; nk im knsz da
im kn gibi bir dayana gerektirir. Bu durum ak a bilinm ektedir; nk im knsz
mmknn kartdr ve birbirine kart olan ztlarn da kesinlikle bir dayanann bu
lunmas gerekir. m knszlk, im knn bulunm am asdr. Eer im k n bir dayana
gerektiriyorsa, ou im knn bulunm am as olan im knszlk da bir dayana gerektiri
yor dem ektir. Szgelii, biz b oluun varlnn im knsz olduunu syleriz; nk
boyutlarn bam sz olarak doal cisimlerin dnda ya da iinde var olmalar im k n
szdr. Biz,ayrca, iki k artn ayn zam anda ve yerde bulunm alarnn im knsz o ld u
unu syleriz. Yine biz deriz ki, gerekte ikinin bire eit olmas im knszdr. te b
tn bunlar kendiliinden a k a bilinm ektedir. O halde burada sz konusu edilen bu
yanltm acay gz nne alm ann bir anlam y o k tu r./
G a z z l ' der ki :
kinci kant da udur: Akl siyah ve beyazn, var olm adan nce, mmkn
olduklarna hkm eder. E er bu im kn hali, kendisinin, zerinde gerekletii
bir cisimle ilikili ise ve dolaysyla bunun, o cismin siyah ve beyaz olmas mm
kndr, anlam na geldii syleniyorsa, bu durum da beyaz, z bakm ndan
mmkn deildir ve onun im kn nitelii de y oktur. Mmkn olan, yalnzca
cisim olup, im kn hali onunla ilikilidir. O halde deriz ki : z bakm ndan si
yahn kendisi ne d urum dadr? Mmkn mdr, zorunlu m udur, yoksa im k n
56
196
198
''mmkn" denir. Bir fiili kabul eden dayanaa verilen adn kart "im knsz" dr.
Kabul edilen eye verilen adn kart da "zorunlu" d u r./ m knla nitelendirilen ve
im knszn kart olan ey, fiil haline km olduu iin, im kn halinden fiil haline
kan ey deildir; nk fiil haline kt anda im k n hali ortadan kalkm olur. O
ancak "kuvve" halinde (henz gereklem em i bir durum da) olmas bakm ndan
im kn haliyle nitelendirilebilir. Bu im k n halini kendisinde bulunduran ey, kuvve
halindeki varlktan fiil halindeki varla dnen dayanaktr. Bu husus, mmknn ta
nm ndan da aka anlalm aktadr; nk mmkn var olm aya ya da var olm am aya
elverili bir durum da bulunan " yo k " tur. Bu mmkn olan "yok", hem yok olmas
hem de fiilen var olmas bakm ndan mmkn olm ayp, ancak kuvve halinde bulun
mas bakm ndan mmkndr. te bu nedenledir ki, / M u 't e z i l l e r "yok, bir tr
zd r" dem ilerdir. / nk yokluk varln kartdr. Bunlardan her biri tekinden
sonra gelir. Bir eyin yokluu ortadan kalknca, onu bu eyin varl izler; varl or
tadan kalknca da, yokluu sz konusu olur. Y okluun kendisi varla dnem eyecei ve varln kendisi de yoklua dnem eyecei iin, bunlar kabul eden kendilerin
den baka bir nc eyin bulunm as zorunludur, " im k n " la, "oluma" ile ve
" yokluk niteliinden varlk niteliine d n m e " ile nitelendirilen ite bu nc ey
dir; nk yokluk, ne olum a ile ne de deim e ile nitelendirilebilir. Ayrca, fiilen
var olan ey de bu biim de nitelendirilem ez;.nk var olan ey fiil haline dnt
nde, olum a, deim e ve im kn nitelii ondan kalkm olur, O halde olum a, d e i
me ve kartlarn birbirine dnm esinde olduu gibi, "yokluktan varla d n m e "
ile nitelendirilebilecek bir eyin zorunlu olarak bulunm as gerekir. Baka bir deyile,
onlarn, zerinde birbirlerini izleyecekleri bir dayanaklarnn bulunm as zorunludur.
A ncak bu dayanak, btn ilintilerde sz konusu olan deim elerde fiil halinde olup,
tzde kuvve halinde bulunm aktadr.
Ayn biim de biz, im kn ve deim e ile nitelendirilen bu eyin fiilen var olan,
yani fiilen var olmas dolaysyla kendisinde olum a bulunan ey olduunu da syle
yem eyiz; nk im kn ve deim e de geip gitm ekte ve kendisinde olum a bulunan
eyin ise oluan eyin bir paras olmas gerekm ektedir. O halde burada im kn halini
kabul eden, deim e ve olum ay kendisinde bulunduran bir dayanan zorunlu ola
rak var olmas gerekm ektedir. "Olutu", " D eiti" ve " yokluktan varla g e ti " d e
nen ey ite budur. Yine biz, bu dayanan fiile kan eyin tabiatnda, yani fiilen var
olan eyin tabiatnda olduunu syleyem eyiz; nk durum byle olsayd, var olan
ey oluam azd; zira olum a var olandan deil, y o k olandan m eydana gelm ektedir, i
te b u tabiatn (dayanan) kabul edilm esinde filozoflar ve M u 't e z i l e birlem iler
dir. Ancak filozoflar, onun fiilen var olan suretten, yani varlktan, ayrlam ayacan
ve ancak nutfenin (spermann) kana,/ kann da ceninin (em briyon u n ) organlarna
dnm esi gibi, bir varlktan baka bir varla dneceini ileri srmlerdir. nk
m adde ad verilen bu dayanak, varlktan yoksun olsayd, kendi z dolaysyla var
olurdu. Kendi zyle var olsayd, ondan bir olum a o rtay a km azd. Onlara gre,
-
57-
ite bu tab iata, var olu ve yok oluun nedeni olan ilk m adde (heyul) ad verilm itir.
3 u ta b iattan yoksun olan her varlk, onlara gre, ne o lu u r ne de yok olur.
G a z z l d er ki :
n kant ise yledir: O nlara (filozoflara) gre, insanlarm nefsleri,
kendi bana bulunan cisim ve m addede b u lunm ayp, m addede herhangi bir yer
de etm ey en tzlerdir. b n S n ^ ^ ^ ^ v e filozoflarn nde gelenlerinin gr
ne gre, bunlar sonradan var olm ulardr ve var olm adan nce im k n haline
sahip olduklar halde, ne bir zleri ne de bir m addeleri b u lunm aktadr. O nlarn
im k n hali greceli bir nitelik olup, ne glnn (Allah'iri) gcne ne de F ile
dayanr. O halde bu im kn hali neye d ay an r? Bu glkler, bylece, onlarn
aleyhine dnm o lur./
199
D erim ki ;
200
201
19.
-58-
halleri, kendi balarna vardrlar. F akat akllar ya bunu nem sem em iler ya da
bu akllar ve akl sahibi kiiler ortadan kalkm tr. O halde geriye, im kn hali
nin bu lunduunu kesinlikle kabul etm ek kalm aktadr.
202
203
G a z z l^ 'n in bu blmde ileri srdkleri dorudur. Mmknn tabiatn an, irsan, bu hususu aka kavram olursun./
Daha sonra G a z z 1 filozoflara kar karak der ki ;
Buna yle cevap verilebilir: m kn, zorunluluu ve im k n szh r akl
yarglara indirgem ek dorudur. Onlarn, "ak h n yarglar akln bilgisi anlam na
gelir; bilgi ise bilineni gerektirir dem elerine gelince, onlara yle denir: Onlara
gre, renklilik, hayvanlk ve teki tm el yarglarn aklda bulunduu bir gerek
tir. Bunlarn, bilineni olm ayan bir takm bilgiler olduu sylenem ez. Bununla
birlikte, bu bilinenlerin d lem de hibir varlklar bulunm am aktadr. te b u n
dan dolaydr ki, filozoflar tmellerin d lem de deil, zihinlerde b u lu n d u u
nu; d lem de yalnzca bireysel tikellerin (c z'iyyt) olduunu ve b u n la rn d a
aklla kavranam ayp, duyularla alglandn; bununla birlikte bu tikellerin akln
- 59-
204
Derim ki:
205
206
-60-
208
209
- 61-
2 10
Derim ki :
211
G a z z 1 1, nefsin sonradan var olma im knnn m addede yer etm ediini ileri
srenlerin, fiil halini kabul edende bulunan im k n n , fiil f'ild en k t iin , f'ild e
bulunan im kna benzediini ve dolaysyla bu im k n n eit o ld u u n u kabul etm ek
zorunda brakm ak istem ektedir. irkin olan da ite G a z z iV nin bu tu tu m u d u r;
nk bu durum a gre, sanki nefs, yapcnn y ap t eyi ynetm esi gibi, dardan
bedeni ynetm ektedir. Bylece, yapcnn, yapt eydeki yatknlk olmamas gibi,
nefs de bedendeki yatknlk olm aktan k m aktadr. Buna y an t olarak deriz ki : Y at
knlklara benzeyen yetkinlikler arasnda, kap tann gem isinden, ustann i yapt
letten ayr olmas gibi, m ahallinden ayr olan bir eyin bulunm as im knsz deildir.
Eer beden nefsin leti d u rum unda ise, nefs ayr bir yatknlk dem ektir. Bu durum da
lette bulunan im kn, f'ild e bulunan im kn gibi deildir. D orusu, let, her iki d u
rum da, yani edilginde bulunan im kn ve f'ild e bulunan im kn hallerinde bulunm ak
tadr. Bu nedenle letler hem hareket ettirici hem de hareketlidir. O halde hareket
ettirici olm alar bakm ndan letlerde, fiilde var olan im kn hali; hareketli olmalar
bakm ndan ise fiil halini kabul edende var olan im kn hali bu lu n m ak tad r./ O nlarn
nefsin ayr bir varh olduunu dnm eleri, fiili kabul edende var olan im knn,
f'ild e bulunan im knla ayn ey olduunu kab;l etm elerini gerektirm ez. Ancak
filozoflara gre, f'ild e bulunan im kn yalnzca akl bir hkm olm ayp, nefsin d n
daki bir ey h akknda verilm i bir hkmdr. O halde bu iki im kndan birini tek in e
benzetm ek suretiyle tartm ann bir yarar y oktu r.
G a z z 11, aslnda yalnzca safsataclarn ileri srebilecei btn bu szlerin,
bu gibi sorunlar zem eyecek durum da bulunanlar k u k u ve aknla drecei
nin bilincinde olduu iin, yle der :
Eer "btn itirazlarnzda glkleri glklerle karlam a yolunu seti
niz ve onlarn ileri srd h ib ir gl de zem ediniz" denirse, deriz ki: ti
razlar, ileri srlen bir grn geersizliini kesinlikle o rtay a k o y ar ve gln
eitli ynleri, kart gr ve bu k o nuda varlmak istenen amac o rtay a k o y
m ak suretiyle zm lenm i olur. Biz bu k itap ta yalnzca onlarn grlerini za
yflatm ay ve tutarszlklarn a k a gsterm ek suretiyle ileri srm olduklar
kantlardaki yanlglar belirtm eyi zerimize aldk. Bunu y aparken, belirli bir
grten h areket etm ediim iz gibi, bu kitabn am acndan da sapm adk ve lem in
sonradan var o luuna ilikin kan tlan ay rn tlan y la o rtay a koym adk; nk
62-
bizim am acmz, ncesizliin bilinmesi konusunda n la n n ileri srdkleri iddialan geersiz klm aktr./G erek grn o rtay a konm asna gelince, T an n 'n m d i
lei ve yardm yla bu kitab b itirdikten sonra, bu kon u d a yeni bir kitap yazacak
ve buna ''K av 'id el-A k'id" (nanlarn Tem elleri)
adn vereceiz. Nasl
ki bu k itap ta filozoflarn grlerini rtm eye alyorsak, o k ita p ta da ger
ek gr o rtay a koym aa alacaz. En dorusunu Allah bilir.
212
Derim ki :
214
Glkleri glklerle karlam ak, bir grn ortadan kaldrlm asn gerektir
m ez; ancak byle yapan bir kim sede aknlk ve kuku uyandrr. N iin bu kimse
kart iki kavram dan birini kabule deer grp, tekini geersiz saysn? Bu adam n
(G a z z I t n i n ) filozoflara kar ileri srd grlerin o u bir takm kukulardan
ibarettir ve bu kukular da filozoflarn grlerinden bir ksmn teki ile kar kar
ya koym asndan ve farkl grleri birbirine benzetm esinden d o m u tu r. Byle bi
ek ise eksik bir itirazdr. Eksiksiz itiraz ancak bir kimsenin kendi grne gre de
il, gereklere uygun olarak onlarn grlerini geersiz klm ay salayan bir itirazdr
Szgelii byle bir kimse, filozoflarn kartlarnn, filozoflann tm el kavram lar hak
knda ileri srdkleri gibi, im knn da zihinsel bir kavram olduunu ileri srebilecek
lerini dnebilir. nk bu ikisi arasndaki benzerliin doru olduu kabul edilirse,
bu durum , im knn varla (geree) dayanan bir kavram olduunu geersiz klm ay
gerektirm eyip, ancak u iki olasln, yani ya tmelin ya da im knn yalnzca zihinde
bulunduunu geersiz klm ay gerektirir. Aslnda onun, okuyucularn aknla ve
k ukuya drm eden nce, szn etti i kitab yazarak, gerei o rtay a koym ak su
retiyle ie balam as gerekirdi; nk okuyucularn bu kitabn ieriini renm eden
nce ya da kendisinin bu kitab yazm adan nce, lmesi mmkndr. Bu kitap henz
bize ulam am tr ve belki de hi yazm am tr. O nun bu k itap ta belirli bir m ezhebe
yardm etm eyi am alam adm sylemesi ancak E 'ariyye m ezhebine yardm etm eyi
am alad sansn uyandrm am ak iindir. K endisine ait olan kitaplardan da ak a
anlalm aktadr ki, ilhiyat konusunda, filozoflarn grne dayanm tr. O nun bu
hususu en ak ve en doru bir biim de o rtay a koyan yaptlarndan biri, "M ik t
el-E nvr" adl k itabdr./
20.
- 63-
KNC
TARTIMA
215
21.
<65
216
217
2 18
-66-
219
220
221
vardr. Sonradan var olann gem ite bulunm as gibi gem ite bulunm ayan eye ge
lince, bu ey ancak ortak bir ada sahip olmas bakm ndan gem ite bulunur. Daha
dorusu o ey, gem ile birlikte bulunup, sonsuza dek uzanr ve onun bir btn
bulunm az; yalnzca onun paralar btndr. te bu, gem ite var olup, bir ilk ba
langc bulunm ayan ey zam andr; nk sonradan var olm u her balang u andr
ve her u andan nce de bir gem i b ulu n m ak tad r./ Dolaysyla zam ana eit ve za
mann da kendisine eit olduu eyin sonsuz olmas gerekir. Bu eyin yalnzca her iki
ucundan zam ann snrlandrd paralar gem ite bulunabilir. Szgelii, gerekte
hareketli varlkta bulunan, yalnzca bir anlk zam an ve hareketlinin b ir uzant (m esafe)
zerinde hareket etm esiyle srekli deierek ortaya kan yalnzca bir anlk hareket
tir. Biz, gem ite ezelden beri bulunan bir varln ncesinin gerekte bir anda b u lu n
duunu syleyem eyiz; nk byle olsayd, onun varlnn bir ncesi b ulunur ve za
man onu her iki ucundan da k uatm olurdu. Ayn eyi zamanla birlikte bulunup,
zam anda olm ayan eyler hakknda da syleyebiliriz. Szgelii, gem i dnlerden
yalnzca zam ann snrlandrd dnler, ancak hayal gcnn bir rn olarak var
olurlar. Z am anla birlikte bulunan dnler ise, tpk ezelden beri var olan bir eyin,
zam an onu snrlandrm ad iin gem ite var olmas gibi, henz gem ite var
olm am tr. Fiillerin kendisinden sonraya ertelenm eyen ve bu nitelikle her var olann
varl yetkinlie kavuan ncesiz bir varlk dnld takdirde, u sonu ortaya
kar:/ Eer bu varlk ncesiz ise ve gem i zam anda bulunm uyorsa, onun fiillerinin
de zorunlu olarak gem i zam anda bulunm am as gerekir; nk bu fiiller gem i
zam anda bulunsayd, onlarn sonlu olmalar ve dolaysyla bu ncesiz varln da
ezelden beri fiilden yoksun olmas gerekirdi. Ezelden beri fiilden yoksun olan varln
bulunm as ise, zorunlu olarak im knszdr. Varl zam anda bulunm ayan ve zam anla
snrlanm ayan bir varlk iin en uygun olan ey, onun fiillerinin de bu biim de
olm asdr; nk var olan bir eyin varl ile onun fiilleri arasnda bir ayrlk y o k tu r.
E er gk cisim lerinin hareketleri ve bu hareketlere bal olan eyler, varl gem i
zam anda bulunm ayan ncesiz bir varln fiilleri olsayd, onun fiillerinin de gemi
zam anda bulunm am as gerekirdi. O halde ncesiz olan bir ey hakknda her syledi
imizi, gem i zam anda bulunan ve sona eren ey hakknda sylem em iz mmkn
deildir; nk sonu olan bir eyin, bir balangc da var dem ektir. N itekim bizim , bir
eyin ezelden beri var olduunu sylem em iz, onun gem i zam anda bulunduunu ve
bir balangcnn olduunu reddetm em iz dem ektir. O nun gem i zam anda bulunduunu kabul eden kimse, onun bir balangcnn b u lunduunu da kabul etm i o lu r./
Oysa byle bir ey sav kantsam adr (ysdiru al'l-m atl b = petitio principii). O
halde ncesiz varlkla birlikte ezelden beri var olan eyin, ancak ncesiz varlk,
gem i zam anda bulunm as dolaysyla, gerekte var oluyorsa, gerekte var olmas
doru olur. Bu durum a gre, her geen eyin var olduu biim indeki szmzden iki
ey anlalr: Bunlardan birincisi, gem i zam anda bulunan her eyin gerekte var
olm asdr ki, bu nerm e dorudur. kincisi ise, ezelden beri var olann varlna
ayrlm ayacak bir biim de bal olarak geen eyin gerekte var olmasdr ki, byle
eyi syleyem eyiz; nk gem i eyin gerekte var olduunu sylem em iz, onun
ncesiz varla bal olduunu sylem em ize ters der. Burada fiille varlk arasnda
bir fark y oktur. Baka bir deyile, gem ite ezelden beri var olan bir varln var
olabileceini kabul eden kimsenin ayn zam anda gem ite ezelden beri ncesi bu
-67
222
223
lunm ayan fiillerin de varln kabul etm esi gerekir. Bu durum da O 'n u n (Allah'n)
znn gem ite srekli olm as, gerekte belli bir zam anda var olm asn gerektirm e
dii gibi, onun fiillerinin var olmas da, bu fiillerin belli bir zam anda var olmasn
hibir biim de gerektirm ez. G rdn gibi, btn bunlar ak a bilinm ektedir.
Bu ilk varlk araclyla / balangc ve sonu olm ayan fiillerin var olmas m m
kndr. Bu durum , fiil konusunda im knsz olursa, varlk konusunda da im knsz
olur; nk her var olan eyin fiili, varlk bakm ndan o eye iliiktir. Kelamclar
A llahn varlnn ncesiz olduunu kabul ettikleri halde, fiilinin neesiz olmasn
im knsz grm lerdir. F akat bu gr son derecede yanltr. Bununla birhkte,
e n 'a tn yapt gibi lem e "sonradan var lm a deyimini ilitirm ek, bu konuda
E a r l e r i n ileri srdkleri grten daha uygundur; nk fiil, fiil olm asbakjm ndan, sonradan var o lm u tu r; bu fiilin ncesiz olmas, ancak bu sonradan var etm e
ve sonradan var olan fiilin ncesi vsonras bulunm am as bakm ndan, dnlebilir.
Ayrca derim ki : tte bundan tr, mslmanlarn, h em lem in hem de A llah'n
ncesiz olduunu sylemeleri gtr; nk mslmanlar, ncesizden yalnzca bir
nedeni bulunm ayan anlam lardr. Bununla birlikte, kimi tslm bilginlerinin bu
gr benim sediklerini grdm ./
G a z z 1 1 der ki :
O nlarn izledikleri drdnc yola gelince, bu da im knszdr; nk onlar
derler ki : Alem yok olduunda, geriye onun var olm a im kn kalr, b u nun ne
deni, mmknn im knsza dnm em esidir. Bu im kn hali, greceli bir n ite
liktir; dolaysyla onlarn ileri srdklerine gre, her sondradan var olan ey
kendisinden nce gelen bir m addeye, her yok olan ey de, kendisinden yok o l
duu bir m addeye m u h tatr. O halde m addeler ve unsurlar y o k olm ayp,
yalnzca onlarda bulunan suretler ve ilintiler yok olur.
Derim k i :
22 4
E er suretlerin, iinde bulunduklar bir tek ey zerinde dng biim inde birbi
rini izledikleri ve bu izlemeleri m eydana getiren f'ilin ncesiz olduu kabul edilirse,
byle b ir varsaym im knszl gerektirm ez. F akat bu izlem elerin sonsuz sayda m ad
deler zerinde m eydana geldiinin ya da suretlerin tr bakm ndan sonsuzca birbirini
izlediinin kabul edilmesi im knszdr. A yn biim de, bu izlem elerin ncesiz bir f'il
bulunm akszn ya da ncesiz olm ayan bir f'il araclyla m eydana gelmesi de im
knszdr. nk burada sonsuz sayda m addelerin bulunm as sz konusu olsayd,
sonsuz olan, fiilen var olurdu ki, byle bir ey im knszdr. Bundan da daha im knsz
olan, bu izlem elerin, sonradan var olan f'iller araclyla m eydana gelmesidir. te
bu adan / bir insann zorunlu olarak tekinden m eydana gelmesi, bu birbirini izle
yen dizilerin nce gelen insanlarn sonrakilerin maddesi olabilmesi ve f'ili ve leti
durum unda bulunabilm esi iin, bir tek m adde zerinde gerekletii kabul edilm e
dike, doru olmaz. Btn bunlar ilintili olarak byledir; nk bunlar, ezelden beri
insan bir insan araclyla ve bir insan m addesinden m eydana getiren bir f'ilin leti
gibidir. Btn bunlar ayrntl bir biim de aklanm ad takdirde, bu konular ince
leyen kimse, kendisir.i zm lenem eyecek glklerden kurtaram az. Gelin, A llah'tan
sizi ve bizi, O 'n u n sonsuz fiillerinden mmkn ve zorunlu olanlar hakknda gerein
zirvesine ulaan bilginler derecesine ykseltmesini dileyelim . Burada sylediklerim in
68-
225
226
Btn bunlarn yant daha nce verilm iti. Filozoflarn bu konuda iki ka
ntlan olduu iin, biz bu meseleyi bah bana ele almay uygun bulduk. Bu
kantlardan birincisi, G a 1 e n 'in benim sedii k an ttr, nk G a l e n der ki:
Szgelii, Gnein yok olmas mmkn olsayd, uzun bir sre iin G nete bir
klme ortaya kard. Oysa binlerce yldr onun byklne ilikin olarak
yaplan gzlemler, onun ayn lde b u lunduunu gsterm ektedir. Gne bu
uzun sre iinde klm ediine gre, yok olm ayacak dem ektir.
Bu gre bir ka ynden kar klabilir: Birinci itiraz udur: Bu kant
yle ortaya koyabiliriz : Eer Gne yok olsayd, onda bir klm enin m eyda
na gelmesi gerekirdi. Oysa sonurtu im knsz olduu iin, nerti de im knszdr,
t te bu nerm e, onlara gre, bitiik artl bir nerm edir. Ancak varlan bu so
nu, balayc deildir; nk nerti, kendisine baka bir koul ilim edike,
doru deildir. Bu koul, onun, "Gne y o k olsayd, klmesi gerekirdi", biim indeki szdr./ Bu durum da sonu rtu , ancak bir koulun eklenm esiyle,
nertiyi gerektirir ki, bu da, ya "eer Gne klm ek suretiyle y o k olsayd,
uzun bir sre iinde klmesi gerekirdi", biim inde ifade edilirdi, ya da so
nurtu n u n nertiyi gerektirebilm esi iin, Gnein ancak klmek suretiyle yok
olduu aka ortaya konurdu. Oysa biz, bir eyin yalnzca klm ek suretiyle
yok olduunu kabul etm iyoruz. Tersine bize gre, klme, yok olm a trlerin
den birisidir. N itekim bir e y in , en yetkin bir durum da iken,birdenbire yok
olmas da uzak bir olaslk d e ild ir.
Derim ki :
227
-69-
228
tnc bir cisim bulunurdu ki, bu altnc cisim ne gkyzdr, ne to p rak tr, ne sudur,
ne hava ne de atetir. Oysa btn bunlar im knszdr./ O nun (G a 1 e n in), G ne'in
klm ediine ilikin olan sz, yaygn bir szdr ve kesinlik ifade eden zorunlu
nerm elerin dnda kalm aktadr. Bu ncllerin hangi trden olduu " K itb elB u r h n (A nalitica Posteriora) adl k itap ta aklanm tr.
G a z z l der ki :
229
230
durum da gk cisim lerindeki klm e, filozoflara gre, bu lem de var olan lhi
dzenin bozulm as sonucunu dndrebilirdi. Bu gr, kesin kant derecesine
ulam am aktadr./
G a z z 11 der ki :
Filozoflar, lem in y o kluu nun im knszl hakkndaki ikinci k antlarn
da yle derler: lemi oluturan tzler (cevherler) yok olm az; nk bunun iin
- 70-
231
gerekir; nk o, daha nce olduu gibi kalsayd, onun, nce olduu gibi,/ u
anda da bir fiili bulunm azd. O halde bu kimse, h ib ir ey yapm am dem ektir
ve yokluk ta bir ey olm adna gre, nasl o lu r da bir fiil olabilir? lem yok
olduu halde, o kimsede daha nce bulunm ayan bir fiil o rtay a ksayd, bu
fiil ne olabilirdi ? Acaba bu fiil lem in varl m dr? O nun lem in varl olm a
s im knszdr; nk lem in varl sona erm itir. O halde acaba bu fiil lem in
yokluu m u d u r? Byle bir ey de olam az, nk lem in yokluu aslnda bir
ey deildir ki, bir fiil olsun. Fiilin, en dk derecesinde bile, var olmas gere
kir; oysa lem in yokluu var olan bir ey deildir ki, o n un, f'ilin yapt ve
var edenin var etti i bir ey olduu sylenebilsin. Filozoflar, kelam clarn bu
glkten kurtulm ak iin d rt frkaya ayrldklarn ve her frkann da glk
lerden kurtulam adn ileri srmlerdir.
Derim ki :
G a z z 1 T'nin filozoflardan aktardklarna gre, onlar kartlarn, tpk sonra
dan var olm a konusunda olduu gibi, lem in y ok lu u n u n mmkn old u u kon u su n
da da, n c e s iz den, yani sonradan var edenden, sonradan var olan bir fiilin, yani yok
etm e fiilinin km as gerektii sonucunu kabule zorlarlar. Aslnda bu konudan, daha
n ce, lem in sonradan olduu zerinde durulurken, ayrntl bir b iim d e sz ed ilm i
ti; nk sonradan var etm e konusunda ortaya kan glkler, btnyle y o k etm e
konusunda da ortaya km aktadr. Bu nedenle k on u yu yen id en ele alm ann bir anla-
232
m y o k tu r./ G a z z l7 nin ileri srd, "lem in sonradan var olduunu kabul eden
bir kim senin, f'ilin fiilininin yoklua ilitiini ve bunun sonucu olarak da f'ilin yal
nzca yok olan bir eyi yaptn kabul etm esi gerekir , biim indeki zel gle ge
lince, bu, hibir frkann kabul edem eyecei kadar irkin bir eydir. Bu nedenle, bu
frkalar daha sonra (J a z z 11 nin kendilerinden aktard grlere snm ak zo
runda kalm lardr. Bu. f'ilin fiilinin yalnzca m utlak var etm eye, yani daha nce
ne kuvve halinde bulunan ne de mmkn olan, ancak daha sonra f'ilin kuvve halin
den fiil haline kard, daha dorusu, yok iken var etti i bir eyi var etm eye iliti
ini ileri sren kimsenin zorunlu olarak kabul etm esi gereken bir so n u tu r. F ilozofla
ra gre ise, f'ilin fiili, kuvve halinde bulunan bir eyi, fiil haline karm aktan baka
bir ey deildir. Dolaysyla bu fiil, onlarca, her iki bakm dan da, yani ya bir eyi
kuvve halindeki varlktan fiil halindeki varla dntrm ek ve dolaysyla yokluu
ortadan kaldrm ak suretiyle var etm e bakm ndan, ya da bir eyi fiil halindeki varlk
tan kuvve halindeki varla dntrm ek ve bylece on u n yok lu u n u n o rtay a km a
-71-
sn salam ak suretiyle yok etm e bakm m dan, var olan bir eye ilim itir. F 'ilin fi
linin bu biim de olm adm dnen bir kim senin u glkle kar karya kalmas
zorunludur: F 'ilin fiili her iki ynden de, yani var etm e ve yok etm e ynnden de
233
yoklua iliebilir.. u kadar var ki, bu husus yok etm e konusunda daha ak olarak
grldnden, kelam clar, kartlarnn grlerinden kendilerini kurtaram am lardr. nk a k a grlm ektedir ki, bu grte olan bir kim senin, f'ilin yok olan bir
eyi yapabileceini kabul etm esi gerekir. Bu bakm dan f'il, bir eyi varlktan salt
yoklua aktarnca, bir eyin fiil halindeki varlktan kuvve halindeki varla aktarld
nda grlenin tersine, ilk am acna uygun olarak salt yok olan bir eyi yapm olur:
nk bu aktarm a ilem inde yokluun ortaya km as bakasna bal bir eydir,
tte bu durum u, onlarn, btnyle var etm e konusunda da kabul etm eleri gerekir;
ancak o, burada o denli ak deildir; nk bir ey var olduunda, onun yokluu
zorunlu olarak geersiz olur. D urum byle olduuna gre, var etm e, bir eyin y o k
luunun varla dnm esinden baka bir ey deildir. Ancak bu hareketin amac,
var etm e olduu iin, onlar (kelam clar), f'iUn fiilinin yalnzca var etm eye ilitiini
syledikleri halde, ayn eyin yok etm e konusunda da geerli o ld u u n u syleyem e
m ilerdir; nk bu hareketteki am a, y o klu k tu r. te bu nedenle onlar, f'ilin fiiHnin yokluu o rtadan kaldrm aa deil, yalnzca var etm ee ilitiini syleyebilm i234
lerdir. Bu d urum da y okluun sz konusu olmamas gerekir./ Bununla birlikte onlar,
f'ilin fiilinin yoklua ilitiini kabul etm ek zo runda kalm lardr. nk onlarn
grne gre, var olann, ancak m utlak yok olarak, ierisinde bu lu n d u u bir durum u
ile, fiil halinde var olarak ierisinde bulunduu bir durum u vardr, F 'ilin fiili, var
olan ey fiil halinde var olarak bulunduunda, ona ilim edii gibi, yok olarak b ulun
duunda da, ona ilimez. O halde geriye, u iki seen ek ten biri kalm aktadr: Ya
f'ilin fiili, varla ilim ektedir, ya da yoklua iliip, bu yokluk btnyle varla d
nm ektedir. F 'ili bu biim de kavrayan kim senin, yokluun kendisinin varla ve
varln kendisinin de yoklua dneceini ve dolaysyla f'ilin fiilinin, bu iki k art
eyden birinin btnyle tekine dnm esine ilieceini mmkn grmesi gerekir.
Oysa btn bunlar, yokluk ve varlk bir yana, teki btn kart eyler konusunda da
son derecede im knszdr.
O nlar (kelam clar), f'ili, kt grl kim selerin var olan ey yerine, o eyin gl
gesini kavramalar ve bunun sonucu olarak da o eyin glgesini kendisi sanmalar gibi
235
kavram lardr. Bu durum , grdnz gibi/ var etm ek ten , bir eyi kuvve halindeki
varlktan fiil halindeki varla karm ay, yok etm e konusunda ise, b u nun tersini, ya
ni onun
fiil halinden kuvve haline dnm elini anlayan kimse iin balaycdr.
Bundan da a k a anlalm aktadr ki, im kn ve m adde her sonradan var olan ey iin
zorunlu iki unsurdur. Eer var olan bir ey kendi z bakm ndan v arise, onun yok
olmas da, sonradan var olmas da mmkn deildir.
G a z z l i 'n in E a r 1 e r d e n, onlarn, kendi z bakm ndan var olan t
zn sonradan olm asn mmkn grp, yok olm asn mmkn grmem eleri konusunda
aktard
gre gelince, bu son derecede zayf bir grtr; nk yok etm e k o n u
sunda geerli olan ey, var etm e konusunda da geerlidir; ancak bu husus, yok etm e
* sz konusu olduu takdirde, daha aktr. te bu nedenle, onlarn bu anlam da dei
ik eyler o lduu sanlm tr.
Daha sonra O a z z I , yok etm e konusunda kendilerinin kar karya bra-
-72.
kldklar bu gle ilikin olarak frkalarn verdikleri yant anlatarak, yle der :
236
M u' t e z i 1 e der ki
A llah'tan kan fiil, var olan bir eydir ve bu
da A llahn hibir nahalde yaratm ad yok olm adr. te bu yok olm adan d o la
y btn lem ayn anda yok olacak ve kendi bana yaratlm olan yok olma
da, baka bir yok olm aya m uhta olup, bu d urum un sonsuza dek zincirlem e
olarak devam etm em esi iin, yok olacaktr.
G a z z l , onlardan, sz edilen gle verdikleri bu cevab ak tard k tan sonra yle der;/
Bu cevap bir ka ynden yanltr. Birincisi u d u r : Y ok olma, aklla kav
ranan bir varlk deildir ki, yaratlm as mmkn olsun. Ayrca o, aklla kavra
nan bir varlk olduu takdirde, herhangi bir yok edici bulunm akszn neden
kendiliinden yok olsun? te yandan lemi de niin yok etsin ? O nun, lem in
znde bulunm as ve onun iinde yer almas im knszdr; nk bir nesnede
bulunan ey, iinde bulunduu eyle birlikte b ulunur ve dolaysyla bunlar, bir
an iin bile olsa, biraraya gelirler. O nlarn birarada bulunm alar mmkn
olduuna gre, kart deiller dem ektir ve dolaysyla yok olma varl ortadan
kaldrm am aktadr. Eer yok olma, ne lem de ne de bir m ahalde olmakszn,
yaratlm sa, onun varlnn, lem in varlna k art olmas nereden gelm ekte
dir? Bu grte bir baka irkin durum da, yce A llah'n bu lem in kimi
paralarn yok etm e gcnde olup, kimi paralarn yok etm e gcnde olm a
mas, h a tt A llah'n lem i btnyle yok edecek olan bir y o k olm ay var
etm ekten baka bir gc bulunm am asdr; nk yok olm a bir m ahalde b u
lunm adna gre, onun btnle olan ilikisi de ayn durum dadr.
Derim ki :
237
Bu gr, reddiyle uram aya dem eyecek kadar sam a bir grtr; nk
yok olma (fena') ve yokluk (adem) eanlam l iki szcktr. Eer Allah yokluu ya
ratm am sa, yok ounay da yaratm am dem ektir. Y ok olm ay var olan bir ey sa
yacak olursak, ilinti olm aktan teye geem ez. Oysa bir ilintinin, bir m ahalde b ulun
makszn, var olmas im knszdr. Ayrca yokluun bir b aka yokluu m eydana getir
mesi nasl dnlebilir? Btn bunlar, birsaml (hayal gren) bir kiinin szne
benzer./
G a z z i t der ki :
K e r r m ^ l e r e gre, A llahn fiili, yok etm edir; yok etm e ise, Allah'
n Kendi znde var ettii var olan bir eyden ibarettir ve lem onunla yok olur
(Allah, onlarn sylediklerinden ycedir). Ayn biim de onlarca, varlk da
A llah'n Kendi znde var ettii bir var etm e ile o rtay a kar ve bylece var
olan ey onunla yar olm u olur. Bu gr te y an ltr; nk ncesiz'i sonradan
var olanlarn bir mahalli durum una sokm aktadr. A yrca bu, akla da aykrdr ;
nk var etm ekten, ancak irade ve kudrete bal olan bir varlk anlalr. Do22.
73-
laysyla irade, k u d ret ve k u d ret dahilinde oian eyin, yani lem in varlnn,
dnda baka bir eyi kabul etm ek akla uygun dm ez. te y o k etm e de
byiedir.
Derim ki :
238
239
240
23.
- 74-
241
242
Her ne kadar eski dnrlerden bir o u benim sem i ise de, son derecede de
ersiz bir gr olan bu gre gre, var olan eyler srekli akp gitm ektedir ve bu g
rn ierdii im knszlklara hem en hem en hibir son bulunm am aktadr. Var olan
b ir ey, kendiliinden yok olup, yok olmasyla da varlk o rtadan kalkt halde, nasl
olur da var olabilir? Eer bu varlk kendiliinden yok oluyorsa, kendiliinden var ola
cak dem ektir. D urum byle olunca, bir ey aracl ile var olan eyin yine bu ey
aracl ile yok olmas gerekir ki, byle bir ey im knszdr. nk varlk yokluun
(fen ') kartdr ve iki kartn da ayn ynden bir tek eyde bulunm as mmkn
deildir. Bu nedenle,/ salt varla sahip olan bir eyde yok olm ann bulunm as da
dnlemez, nk onun varl yokluunu gerektiriyorsa, o ayn anda hem var
hem de yok olacak dem ektir ki, byle bir ey im knszdr. A yn ekilde, var olan
eyler, ancak kendilerinde srekli olan bir nitelik dolaysyla srekli iseler, onlar var
olm alar ynnden mi yoksa yok olmalar ynnden mi deiiklie uram azlar? O n
larn, yok olmalar ynnden deiiklie uram am alar im knszdr. O halde geriye
onlarn, var olm alar ynnden bir sreklilie sahip olmalar kalm aktadr. Buna gre,
her var olan eyin, var olmas ynnden srekli olmas gerekir ve yokluk ise, onda
oluan bir eydir. D urum byle olunca, var olan eyleri srekli klan bir "sreklilik''
niteliine ne gerek vardr; keki bunu an layabilseydim ! Btn bunlar, aklda bo zu k
luk bulunduunun bir belirtisidir. O halde gelin, bu frkann grnden uzaklaalm ;
nk onlarn grnn im knszl herhangi bir tartm ay a gerek brakm ayacak
kadar a k tr./
G a z z l *1 der ki :
E ' a r l e r d e n bir blm de derler ki : lintiler (arazlar) kendiliin
den yok olur. Tzler ise yce A llahn onlarda hareket, skun, birlem e ve ayrl
m ay yaratm am as dolaysyla yok olur, nk hareket ve skun halinde bulun
mayan bir cismin, srekli olmas im knsz olduundan, zorunlu olarak yok ol
mas gerekir.^^"^) y le grnyor ki, E 'a r t l e r d e n szn ettiim iz iki
grup, yokluun bir fiil olduunu dnem edikleri iin, y o k etm enin bir fiil
olm ayp, ancak fiili brakm a olduu grn benim sem ilerdir. Filozoflar der
ler ki : Bu grler geersiz olduuna gre, lem in sonradan var olduu sylen
se bile, lem in yok edilebileceini sylem enin bir anlam kalm am aktadr. n
k filozoflar, insan nefsinin sonradan var olduunu kabul ettikleri halde, daha
nce szn ettiim iz yola benzer bir biim de o n u n yok edilem iyeceini ileri
srerler. Ksaca, onlara gre, bir m ahalde bulunm akszn kendi bana var olan
bir eyin, ister ncesiz ister sonradan var olm u olsun, var o ld u k tan sonra yok
olmas dnlemez. Eer onlara "ate su yu k a yn a tt lde, su y o k olur"
diye bir itirazda bulunulursa, onlar yle cevap verirler: Aslnda su yok olma24.
Bu grn tem silcileri m m el-H aram eyn el-Cvenn ile B k illn dir. Bkz.,
Cveyn, K it b el-tr d , ss. 78, l Z ^ \ K i t b e - m il , s. 270.
75-
243
244
245
lintilerin iki anlk bir sresinin bulunm adn ve onlarn tzlerde var olm as
nn, tzlerin srekli bir varla saljip olm asnn koulu olduunu syleyen bir kimse,
sylem i olduu szdeki elikinin farknda deildir; nk ilintilerin, iinde b u lu n
duklar tzlerden ayr olarak bulunm as mmkn olm adndan, tzlerin, ilintilerin
varlnn bir koulu olmas ve ilintilerin, tzlerin varlnn bir koulu olarak d
nlmesi, tzlerin kendilerinin, kendi varlklarnn da bir koulu olmasn gerektirir.
Oysa bir eyin kendisinin, kendi varlnn bir koulu olmas im knszdr. Ayrca, iki
anlk bir sresi bulunm ad halde ilintiler, nasl orur da bir koul olabilir? Bu durum
da an, ilintilerden varolann yokluunun sonu ve onlardan var olan parann varlnn da balangc olduuna gre,/ tzn ite bu anda yok olmas zorunludur, nk
bu anda ne yok olann bir paras ne de var olann bir paras bulunm aktadr. Eer
bu anda y o k olan eyden bir p ara bulunsayd, onun y o k luunun bir sonu bulunm az
d; yine bun un gibi, t u anda var olan eyden bir para bulunsayd, onun varlnn da
bir balangc bulunm ayacakt. Ksaca sylem k gerekirse, iki anlk sresi olm ayan bir
eyi, iki anlk sresi olan bir eyin varlnn srekli olmasnn koulu durum una k o y
mak gerekten uzaktr. G erekten de iki anlk sresi olan, iki anlk sresi b ulunm a
yandan srekli olm aya daha elverilidir; nk iki anlk sresi bulunm ayan ey, varl
bakm ndan srekli akp giden anda bulunm aktadr. Oysa iki anlk sresi bulunan ey,
varl bakm ndan deim em ektedir. O halde, akp giden ey nasl o lu r da d eim e
yenin (tzn) varlnn koulu olabilir? Ya da tr bakm ndan srekli olan ey, nasl
olur da bireysellik bakm ndan srekli olann srekliliinin koulu olabilir? Btn
bunlar anlamsz szlerdir. O luan bir eyin bir ilk m addesinin (heyl) bulunmadfejn kabul eden kim senin, varolann basit bir ey o lduunu kabul etm ek zo runda kalaca
nn bilinmesi gerekir. Aslnda bu basit varlkta yokluk bulunm am aktadr; nk bu
basit varlk deim edii gibi, tz de bir baka tze dnm ez, te bu nedenle,
H i p o k r a t e s der k i ; "E er insan bir tek nesneden m eydana gelseydi, onun bedeni ac duym az, yani yok olmaz ve deim ezdi,/ Ayn biim de onun olum am as,
daha dorusu gem ite ve gelecekte her zam an var olarak bulunm as gerekirdi".
G a z z li'n in , nefsin var olmas ve yok olmas arasndaki ayrlkla ilgili olarak
i b n S n 'd a n aktardklarna gelince, bunlarn bir anlam y oktur,
G a z z 1, filozoflara yant vererek, d er k i ;
Sizin szn ettiiniz eitli zm relerden her birinin grn savunma
mz ve kendi ilkelerinize dayanarak onlarn grlerinin geersiz klnmasnn,
bu ilkeleriniz de onlarnki ile ayn trden ilkeler olduu iin , d o ru olm ayaca
n aklam am z mmkn ise de, bu konuda sz uzatm ayarak, yalnzca bir
zmreyi ele alp, yle diyeceiz; "V ar etm e ve yok etm e, gl olan yce A llah
n iradesi ile gerekleir; Allah dilerse var eder, dilerse yok eder, A llah'n her
-76-
246
bakm dan gl olm asnn anlam ite b u d u r; btn bu durum larda deim e
A llah'n znde olm ayp, yalnzca fiilindedir" diyen kim senin bu grn nasl
reddedersiniz? Sizin, "evet, fa'ilden m utlaka bir fiilin km as gerekir; ama bu
kan ey nedir?" biim indeki sorunuza gelince, deriz ki: F ailden yeni bir ey,
yani yokluk kar; nk yokluk bulunm azken, daha sonra yokluk o rtay a ak
m tr ki, ite fa'ilden kan da budur. "Y okluk bir ey olm adna gre, nasl
olup da f'ilden k m tr?" diye sorarsanz, biz de buna karlk u soruyu
sorarz; "Y okluk bir ey olm adna gre, nasl olup da g ereklem itir?"/
"Y o kluun f'ilden km asnn" gerekleen eyin f'ilin gcyle ilikili olm a
sndan baka bir anlam bulunm am aktadr. Y okluun gereklem esi aklla d
nldne gre, onun kudretle (gle) ilikili bulunm as da neden aklla d
nlmesin?
D erim k i ;
247
77
248
249
Derim ki :
Filozoflar adna verilen bu yant y an ltr; nk filozoflar, yokluun, birinci
am aca bah olm am akla birlikte, f'ilden kp, gerekletiini inkar etm ezler; n ite
kim bu sonucu, bir eyin salt yoklua dnebileceini kabul edenlerin de benim se
mesi gerekir. D aha doru bir deyile, onlarca yokluk, yok olan bir eyin sureti kalkp,
onun zdd olan bir suret var olduunda, gerekleir. te bu nedenle G a z z iV nin
bu gre kar km as dorudur.
G a 2 z 1 der ki :
Bu gr, iki ynden yanltr. Yanl olduu birinci n o k ta udur: Acaba
beyazln gereklem esi, siyahln yokluunu ierir mi, ierm ez m i? Eer
"hayr, ierm ez" derlerse, aklla kavranan eyi km sem i olurlar. "E vet, i e
rir" derlerse, acaba ieren ey, ierilenin ayn mdr, yoksa ondan baka bir ey
m idir? Eer "ierilenin ayndr" derlerse, b urada bir eliki sz konusudur;
nk bir ey kendi kendisini ierm ez. E er "ierilenden bakadr" derlerse,
acaba bu baka olan ey aklla m kavranm aktadr, yoksa aklla kavranamamakta m dr? E er "kavranam am aktadr" derlerse, "o n u n ierilen olduunu nasl
anladnz?" diye sorarz; nk onun ierilen olduuna hkm etm ek, onun akl
la kavranabileceim kabul etm ek dem ektir. E er "b u b aka olan ey, aklla
kavranabilir" derlerse, bu aklla kavranabilen ve siyahln yokluu olan ieri
len ey ncesiz midir, yoksa sonradan var olm a m dr? O nun ncesiz olduunu
sylem eleri im knszdr./ O nun sonradan olduunu sylerlerse, sonradan o l
m akla nitelendirilen ey, nasl olur da aklla kavranam az? te yandan, o n u n ne
ncesiz, ne de sonradan var olduunu sylem eleri de im knszdr; nk beyazhn gereklem esinden nce siyahln y o k olduunu sylem ek yanl olm ak
la birlikte, beyazln gereklem esinden sonra siyahln yok olduunu syle
mek dorudur. O halde yokluk kesinlikle gereklem itir. Bu gerekleen ey
250
-78-
251
Bu, gerekleen ve aklla kavranan bir eydir. A llah'n kudreti ona z bakm n
dan deil, ilinti bakm ndan baldr; nk f'ilin fiili m utlak yoklua ve herhangi
bir eyin yokluuna ilim ez; zira Allah var olan bir eyi birincil olarak ve z dolay
syla yok edem ez; baka bir deyile, varln kendisini y o k luun kendisine dntremez. M addenin varln kabul etm eyen bir kimse bu glkten kurtulam az. Baka bir
deyile, onun f'ilin fiilinin birincil olarak ve z dolaysyla yoklua ilitiini kabul
etmesi gerekir. Btn bunlar ak olup, bu konuda sz daha fazla uzatm ann anlam
y oktur, ite bundan dolay filozoflar, oluan ve yok olan eylerin z bakm ndan
m adde ve suret olm ak zere iki, ilinti bakm ndan i.se yokluk olm ak zere/ bir ilkeleri
bulunduunu sylem ilerdir; nk yokluk, sonradan var olann var olm asnn bir
k ouludur; yani yokluk sonradan var olann var olm asndan nce gelir, sonradan var
olan var olunca, yokluk ortadan kalkar; bozulunca da yokluk gerekleir.
G a z z 1 der ki :
252
-79
253
grd husus, bir eyin h ib ir biim de var olm ayacak lde yok olm asdr;/ nk
bu duru m da (yani m utlak yokluk sz konusu olsayd), f'ilin fiili yo k lu a birincil
olarak ve z dolaysyla iliirdi.
G a z z 1 ', btn syledikleri boyunca, ilintili olan znl olann yerine
koym u ve filozoflar, im knszln kabul ettik leri bir eyi kabule zorlam tr. Bu
kitabn ierdii grlerden ou bu trdendir. te bundan dolay, G a z z t'n in
kitabna verilmesi gereken doru isim, "Filozoflarn T utarszl" (T eh fu t el-Fel*
sife) deil, "Mutlak Tutarszlk K ita b " (K itab et-T eh fu t el-M utlak), ya da "Eb
H m id 'in ( G a z z l nin) Tutarszl" (T e h fu t Ebl H m id )'d r. Bizim kitabm za ve
rilmesi en do ru isim ise, " D oru yu Tutarsz Grlerden A y r m a K ita b " (K itb et T efrika beyne'l - H akk vet - T e h fu t min el - E kvl)'dr.
'6D
NC
TARTIMA
255
256
G a z z 1 'nin, "f'ilin , diledii eyi yapabilm esi iin, diledii eyi irade eden,
seen ve bilen bir varhk olmas gerektii" biim indeki sz, kesin k an t ortay a k o n
m adka veya bu lem le ilgili bir hkmn teki lem e de uygulanmas doru olmadka, kendiliinden bilinm eyen bir sz ve lem in yapcs hakknda kabul edilmesi /
mmkn olm ayan bir tanm dr; nk biz, d lem de etkili f illerin iki blme ay
rldn gryoruz. Bunlardan birinci blme giren f'iller ancak bir tek eyi yapar
lar, bu da scakln scakl, soukluun da soukluu m eydana getirmesi gibi z
bakm ndan olur. Bu trden olan f'illere, filozoflar "doa/ f 'iller adn verirler.
kinci blme giren f'illere gelince, bunlar belli bir anda bir eyi, bir baka anda da
onun zddn yapabilen eylerdir. te bunlara da, filozoflar "irade e d e n ve " seen
varlklar adn verirler. Bu f'iller yalnzca bilgiye ve ayrntl incelem eye dayanarak
bir eyi yaparlar. Oysa lk F 'il olan yce Allah, filozoflara gre, oluan ve yok olan
eyleri nitelendirm esi bakm ndan bu iki fiilden biri ile nitelendirilm ekten uzaktr;
nk seen ve irade eden varlk idare etti i eyden yo k su n d u r, oysa yce Allah irade
ettii eyden yoksun o la m a z ./ te yandan sem e gcne sahip olan varlk kendisi iin
stn grd iki eyden birini seer, oysa yce Allah Kendisi iin stn bir durum a
m uhta deildir. A yrca irade edilen ey gerekletiinde irade edenin iradesi sona
-81
257
erer. Ksaca irade bir edilginlik ve deim edir; oysa yce Allah, edilginlik ve d ei
m eden uzaktr. B undan baka Allah, ta b i fiilden daha da u zaktr; nk tab i bir
eyin fiili, bu eyin tz bakm ndan zorunlu olup, irade sahibinin tz bakm ndan
zorunlu deildir; ancak o, bu eyin yetkinlie ulam asn salam aktadr. Ayn biim
de tabi fiil bilgiye de dayanm az; oysa kesin kantla aklanm tr ki, yce Allah'm
fiili bilgiye dayanm aktadr. A llah'n hangi ynden f'il ve irade sahibi olduu burada
aka o rtaya konm am tr; nk bu lem de A llah'n iradesinin bir benzeri y o k tu r.
O halde nasl olur da f'ilden ancak incelem e ve sem e sonucu olarak bir eyi yapa
nn anlalabilecei ve bu tanm n hem bu lem e hem de teki lem e ayn lde
uygulanabilecei sylenebilir?/O ysa filozoflar, bu tanm n her iki lem e de birden
uygulanabileceini kabul etm ezler. Dolaysyla onlarn bu tanm lk F 'il hakknda
kabul etm em elerinden, fiilin de O 'dan kaldrlaca sonucu karlabilir. Bu, k u k u
suz, kendiliinden bilinm ektedir. Aslnda byle bir eyi syleyen de filozoflar deil,
sahtekrlardr; nk sah tek r gerei deil, yanltm ay am alar. Oysa gerek
konusunda yanlgya dene sah tek r denem ez. Aslnda filozoflarn, gerei bulm a
peinde kotuklar bilinm ektedir; dolaysyla onlar asla sah tek r olamazlar. "Yce
Allah, insan iradesine benzem eyen bir irade ile irade eder" diyen kim se ile "A llah,
insan bilgisine benzem eyen bir bilgi ile bilir" diyen kimse arasnda h ib ir fark y o k tu r.
Dolaysyla O 'nun bilgisinin nasl olduu kavranam ad gibi, iradesinin de nasl
olduu kavranamaz.
G a z z 1 der ki :
Gelin, im di de filozoflarn, kendilerini savunurken kullandklar hayali
kantlarla birlikte, u ynden her birini tek er tek er aratralm :/
Bu ynden birincisi ile ilgili olarak yle deriz: F 'il, sem e yoluyla
fiili irade ederek ve irade edilen eyi bilerek kendisinden bir fiilin kt varlk
tr. Oysa size (filozoflara) gre, lem in A llahla olan ilikisi, eserin nedene olan
ilikisi gibidir; bu iliki zorunlu olup, glgenin kiiden, n da gneten ayrl
mamas gibi A llah'tan ayrld dnlemez; [oysa bun u n fiille hib ir ilgisi
y o k tu r. Tersine lam bann , insann da glgeyi m eydana getirdiini syleyen
kimse, ly aarak, bu terim in tanm n gereinden fazla geniletm i ve onu
m ecz anlam da kullanarak, bu terim in aslnda uyguland nesne ile kendisine
aktarlarak uyguland nesne arasnda bir benzerlik bulunduu hususuna da
yanm tr. Baka bir deyile, f'il genel anlam da bir neden; lamba ve gne te
n bir nedenidir; oysa f'ile yalnzca bir neden olmas dolaysyla deil, zel
bir biim de bir neden olmas, yani irade \ e sem e gc ile bir eye neden olm a
s dolaysyla yaratc f'il denm itir. O halde, szgelii, bir kimse "duvar, ta
ve cansz eyler f'il deildir; yalnz canllar fiile sahiptir" derse, bu yadsnam az
ve onun sznn yanl olduu da sylenem ez. Ancak filozoflara gre, atein,
stm a; duvarn m erkeze doru ynelm e ve glge etm esi gibi, tan da dm e,
arlk ve m erkeze doru ynelm e gibi, fiileri b ulunm aktadr] nk btn bu
fiiller bu nesnelerden km aktadr. Oysa byle bir ey im knszdr.
258
Derim ki :
Bu gr iki noktada toparlayabiliriz. Bu iki nok tad an birincisi udur: ncele
me ve sem e sayesinde bir i yapan kimse, ancak f'il (etkin) nedenlerden saylabilir;
82.
259
260
nk f ilin, tabiat dolaysyla baka bir eyi yapm as, f'il nedenlerden saylmaz.
kinci nokta ise udur: Filozoflar, "lem in yce A llah'tan k t " biim indeki g
rlerini, glgenin kiiye, n gnee, aa doru dm enin taa zorunlu olarak
bal olduu trden bir takm rneklere dayandrrlar. Oysa byle bir eye fiil ad ve
rilem ez, nk burada fiil f'ilden ayr deildir.
Derim k i ; Btn bunlar yanltr; nk filozoflar, nedenlerin "f'H, " m a d d e ,
sret" ve ''g ye olm ak zere d rt blme ayrldn dnrler./ Onlarca f'il,
baka.sm kuvveden fiile ve yokluktan varla karan eydir. Bu karm a ilemi bazan inceleme ve sem eye, bazan da tabiata dayanr. Filozoflar, kiiye, glgeyi m ey
dana getirdii iin, ancak m ecz"anlam da f'il adn verirler, nk glge kiiden ay
r deildir. Oysa f'il, ortak gre gre, yaplan eyden ayrlr. Onlar yce A llah'n
lem den ayr olduuna inanrlar; dolaysyla Allah tabu nedenler trnden olmad
gibi, bu lem de grdmz sem e gc olan ve sem e gc bulunm ayan f'il anla
mnda bir f'il de deildir. Tersine O, bu nedenleri m eydana getiren, her eyi yo k lu k
tan varla karan ve bunlar koruyan bir varlktr. O, btn bu fiilleri, bu lem de gr
dmz f'illerden farkl olarak, en yetkin ve en erefli bir biim de yapar. O halde
filozoflar, byle bir itirazdan etkilenm ezler; nk onlarca A llahn fiili, bilgisinin bir
sonucu olarak, bu fiili gerektiren herhangi bir zorunluluk bulunm akszn, Kendi z
ve znn dnda herhangi bir eyden dolay deil, tersine yceliinden ve cm ertli
inden tr ortaya kar. Buna gre Allah zorunlu olarak, irade ve sem e gcne sa
hip olanlarn en st derecesinde bir irade ve sem e gnce sahiptir, nk bu dnyada
grdmz irade sahibine ilien eksiklik O 'na ilim ez./F ilozoflarn nderi olan A r i s t o
(el-Hakm) m etafizik konusunda yazd baz m akalelerinde aynen yle dem ektedir;
"B ir zmre, Allah alemi hibir eyden (yoktan) nasl y aratt ve onu nasl h ib ir ey
den (yoktan) bir ey haline getirdi, diye sorarsa, buna cevap olarak deriz ki: Ya f'ilin
kuvvetinin gc lsnde, gcnn iradesi lsnde ve iradesinin de hikm eti (bilge
lii) lsnde olmas, ya da kuvvetinin gcnden, gcnn iradesinden ve iradesinin
de hikm etinden (bilgeliinden) daha zayf olmas, gerekir. E er bu kuvvetlerden bir
blm bir blm nden daha zayf olsayd, lk N edenin kuvvetleriyle bizim kiler ara
snda bir fark kalmaz ve eksiklik bize ilitii gibi, O 'na da iliirdi. Oysa byle bir eyi
sylem ek o k irkindir. Y ahut da bir baka olasla gre, btn bu kuvvetlerden her
biri en yetkin bir durum dadr. Buna gre Allah, irade ettiinde, gce sahiptir ve gce
sahip olduunda da, kuvveti vardr ve btn bunlar da en stn bir bilgelie (hikm ete)
dayanm aktadr. O halde Allah, dilediini diledii biim de h ib ir eyden (yoktan)
m eydana getirerek, var olagelm itir. Bu durum a, ancak bizde bulunan bu eksiklikten
tr, hayret edilebilir. "A r i s t o ayrca der ki : "Bu lem de bulunan her ey, yce
Allah tarafndan kendisinde var edilen kuvvet sayesinde, birbirine baldr. Nesneler
de byle bir kuvvet bulunm asayd, bu nesneler b ir an bile var olam azlard."
Derim ki : Birleik varlk, iki blme ayrlr. Birinci blm de bileiklik, bileik
olanlarn varlna eklenm i bir kavram (ma'n)'dr. kinci blm de ise, bileik olan-
25.
. 83-
262
263
84-
264
lan e y diyem eyiz. Eer durum byle olsayd,/ cansz varln fiili bulunm a
yp, yalnzca canl varln fiili bulun du u n u n sylenmesi doru olmazd. te
bu, herkese kabul edilen ve doru olan szlerden biridir.
Derim ki :
265
266
Cansz varla f'il adnn verilmesi ve bundan da irade edenin fiilini yerine ge
tirm esinin anlalm as, tpk onu isteyen ve dileyen olduu sylendiinde olduu gibi,
m ecz anlam dadr. Fakat cansz varln yapan, isteyen ve dileyen olm asndan onun
kendisinden bakasn kuvveden fiile karm as anlalyorsa, o tam anlam yla gerek
f'il dem ektir./
Daha sonra G a z z l der ki;
Sizih, "yapt" sznzn genel bir anlam ifade ettiini; tabii ve irad fiil
olm ak zere ikiye ayrldn sylem eniz kabul edilem ez. Bu, bir kim senin,
"irade e tt i" sznn genel bir anlam da olup, irade edilen eyi bilm ek suretiyle
irade eden ve irade ettii eyi bilm eden irade eden olm ak zere ikiye ayrldn
sylemesine benzer ki, byle bir ey y an ltr; nk irade zorunlu olarak bilgi
yi ierir; nitekim fiil de zorunlu olarak iradeyi ierm ektedir.
Derim ki :
Onlarn (filozoflarn) f'ilin irade eden ve irade etm eyen olm ak zere ikiye a y
rldn sylem eleri doru olup, bu hususu f'ilin tanm da kantlam aktadr. Bunu,
iradenin bilgiye dayanan ve bilgiye dayanm ayan biim inde ikiye ayrlm asna b en zet
m ek yanltr; nk iradeye dayanan fiil, bilenin tanm nda da bulunm aktadr ve do-
85-
267
laysyla bu ay n m , bo bir ayrm dr., Oysa fiilin tanm bilgiyi ierm em ektedir;
nk bilgisi olm ayan bir kim se kendisinden baka bir eyi, y o k lu k tan varla k ara
bilir. Bu husus, a k a bilinm ektedir, tte bu nedenle bilginler yce A llah'n "ykl
m a y d ileyen (yklm aya y z tu tm u ) bir du var grdler (K u r'n , Kehf, X VIII, 77)
yetinin bir istire olduunu sylem ilerdir.
D aha sonra G a z z 1T der k i :
Sizin "tabiat dolaysyla y a p t sznzn, szckleri asndan, eliik
olm adn sylem eniz doru deildir; nk burada gerek anlam da bir eliki
sz konusudur; fakat bu elikiyi hem en anlam ak mmkn olm ad gibi, ta b i
atn fiilden kanm as da nem senecek lde deildir; nk burada m eczt
bir anlam sz konusudur. T abiat bir bakm a neden olduu ve f'il de yine bir
neden olduu iin, ona m ecz anlam da fiil ad verilm itir, te yandan s e m e
gcyle y a p t dendiinde, bu deyi, "diledii e y i bilerek irade e t t i sznde
olduu gibi, gerekte bir tekrardan ibarettir.
Derim ki :
268
269
Derim ki :
270
Bilgiye sahip olduu iddia edilen bir kimsenin bylesine geersiz bir b enzetm e
yi ve insanlarn, fiili, tabii ve irad olm ak zere ikiye ayrrken ortaya attklar yanl
bir nedeni ileri srmesi, ite bu srm e noktasn o lu tu rm ak tad r. nk hi kimse
"gzyle ba kt" ve "gznden baka bir e y le ojkf" szn, bunlarn bakm ann blmleri olduu inancyla sylem ez;/ tersine, yalnzca gerek anlam da bakm ay vurgu
lamak ve ondan meczT anlam da bakm ann anlalm asn im knsz klm ak iin "g
z yle b a k t" der. te bundan dolay gren kimse, ilk b akta gerek anlam n am a
86
271
landn anladnda, akln, onun bakm ay gzle belirlem esinin hem en hem en anlam
sz bir ey olduunu kavramas mmkndr. Oysa ir kimse, "tabiat dola ysyla y a p t"
dediinde, h ib ir akl sahibi, bunun, fiilin bir blmn o lu tu rd u u konusunda a y
rla dmez. E er "iradesiyle y a p t " sz, "gzyle bakt" szne benzeseydi, "ta
biat dola ysyla y a p t " sz m eczi bir anlam ifd e ederdi. "Tabiat dolaysyla yap an "
deyii, fiil ynnden, "irade ile yapan "dan daha ok yerlem i bir dey itir; nk
"tabiat dola ysyla yapan", fiilini, hi kesintiye uram akszn, srekli olarak yapar.
Oysa "irade dolaysyla yapan", byle deildir. te bundan tr, kelam clara kar
kanlar,/ bu kant onlara kar kullanarak yle derler ; "Tabiat dolaysyla y a p t"
sz, "gzyle b a k t" szne benzer; "iradesiyle y a p t " sz ise, zellikle insann
hib ir kazanm a fiili (iktisab) ve var olan nesneleri etkileyen bir fiili bulunm adn
ileri sren E 'arlerce m ecz anlam dadr. Eer bu lem de bulunan f'il bu durum da
ise. teki dnyadaki gerek F ilin tanm nda, O nun, bilgi ve iradenin sonucu olarak,
bir fiili yaptnn sylenmesi nereden bilinebilir?
G a z z 1 r, filozoflar adna cevap vererek, der ki :
Filozoflar diyebilirler ki : F 'ilin f'il diye adlandrlm as, ancak dil arac
lyla bilinir. [Byle olm asayd, akl bir eyin nedeninin irade eden ve etm eyen
biim inde ikiye ayrlabileceini ak a dnebilir ve her iki durum da da "fiil"szcnn gerek anlam da olup olm ad hususunda bir tartm a o rtay a k a
bilirdi. O rtaya kan bu durum un inkar mmkn deildir; nk araplar,
"ate yakar", "kl keser", "buz soutur", "mshil (skamonya) ishal eder",
"ekmek d o y u ru r " ve "su susuzluu giderir" derler. "Dvyor" szmz,
"dvm e iini yap yor" ; "yafeyor" szmz, "yakma iini y a p y o r " \ e "kesiyor"
szmz de, "kesme iini y a p y o r " anlam na gelir.] Btn bunlarn m ecaz ol
272
Ksaca bu gr, yaygn bir kantlam adr; nitekim araplar, bir ey zerinde etk i
si olan kim seye, sem e gc bulunm asa da, m ecz anlam da deil, gerek anlam da
f'il derler. D olaysyla bu kant, cedel olup, cevap olarak h ib ir deeri bulunmam aktadr./
G a z z 1 filozoflara cevap vererek, der ki :
Btn bunlar m ecz olarak sylenm itir. G erek fiil ancak iradeye daya
nan fiildir. Bunun kant udur: Bir olayn, biri irad olan, teki irad olm ayan
eklinde iki tem ele dayandn varsaydm zda, akl, fiili irad olana balar.
Dilde de durum byledir; nk bir kimse, bir insan atee atar ve o insan da
lrse, k til ate deil, o insan atee atan kimsedir. Bylece, "onu falan kim^e
ldrd" sz doru olm u olur. [E er "f'il" szc hem irade eden hem de
irade etm eyen hakknda, biri gerek, teki ise m ecz anlam da olmakszm,
ayn anlam da kullanlacak olsayd, bu du rum da ldrme ii ate ldrme olay
nn en yakn nedeni olduu ve atee atan kimse ise yalnzca insanla atei bir
araya getirm ekten baka bir ii yapm ad halde, dil, grenek ve akl ynnden,
niin irde sahibine balanm olsun? Fakat bu bir araya getirm e irade saye
-87
sinde olup, atein etkisi irade sayesinde olm adndan, insana k lil ad veril
m itir, ate iin ise, bu ad yalnzca m ecz? anlam da kullanlm tr. Bu da gs
term ek ted ir ki, f il, fiili iradesi sayesinde kendisinden kan kim sedir. Allah,
nlarn syledii gibi, fiili irade eden ve seen varlk olm asayd,J ancak m ecz
anlam da yaratc ve yapc olurdu.
Derim ki :
273
Bu cevap, yanl zerine yanl yapan kim selerin verecei bir cevaptr. G a z z 1?
ise, bu bakm dan en stn yeri igal etm ek ted ir. Bununla birlikte belki de adalar
onu, kendisinden filozoflarn grnde olduu sansn o rtadan kaldrm ak iin, bu
kitab yazm aa zorlam lardr. nk hi kimse fiili bir lete balam am aktadr. Fiil
yalnzca kendisini ilk hareket ettirene balanm aktadr. O halde bir kimseyi atee atarak ldren kimse gerek f il; ate ise ldrm e iini yapm ay salayan bir lettir.
Hi kimse, atein yakt kim seyi, bu yakm a ii herhangi bir kim senin dilem esine
dayanm akszn, atein m ecaz anlam da yaktn syleyem ez. Buradaki yanlgnn
nedeni, bileik iin doru olan, basit ve bileik olm ayp, tikel olana kan t getirm ek
tir ki, bu yol, zencinin, dileri beyaz olduu iin, m utlak anlam da beyaz olduunu
sylem ek gibi, safsataclarn izledikleri yollardan biridir. Oysa filozoflar, yce Allah'
n m utlak anlam da irade sahibi olm adn sylem em ektedirler; nk Allah bilgi sa
yesinde ve bilginin sonucu olarak f'ild ir ve O. her ikisi de mmkn olan bir birine
k art iki fiilden en stnn yapandr. Filozoflar, yalnzca, A llahn insan iradesine b en
zer bir irade ile irade eden olm adn sylerler.
G a z z 1^, filozoflar adna cevap vererek, der ki ;
274
F ilozoflar yle diyebilirler : Yce A llah'n f 'il olm asndan biz. O nun
dndaki her varln var olm asnn bir nedeni olduunu ve lem in O nunla var
ln srdrdn anlarz. Eer Allah var olm asayd, lem in varl da dn
lem ezdi. [Tpk gnein yokluu dnldnde, n da y o k olaca gibi,
A llah'n yokluu dnlecek olsayd, lem de yok olurdu. A llah'n f 'il olm a
sndan biz ite bunu anlyoruz. Eer kartlarm z, bu anlam "fiil'' szcne
verm ekten kanrlarsa] anlam ak a o rtay a ktna gre, szckler zerinde
ta rtm ay a gerek y o k tu r./
Derim ki :
Ksaca bu cevaptan filozoflarn, kartlar kar'.snda, yce A llah'n f il olm a
yp, yalnzca bir eyin tam am lanm asn salayan nedenlerden biri olduu biim indeki
gr kabul ettikleri anlam km aktadr. Bu cevap do ru bir cevap deildir; nk
filozoflarn bu durum da nefsin bedenin ilkesi olmas biim inde, ilk nedenin de, bt
nn sureti imi gibi, bir ilke olduu sonucuna varmalar gerekir. Oysa filozoflardan
hibiri byle bir ey sylem em ektedir.
D aha sonra G a z z l?, filozoflara cevap vererek, der ki :
Deriz ki : A m acm z , bu anlam n "fiil" ve " y a p m a szcklerine verile
m eyeceini aklam aktr. "Fiil" ve " yapm a" ancak g erekten iradenin sonucu
olarak ortaya kan ey anlam na gelebilir. Oysa siz, fiilin gerek anlam n red
dederek, [mslmanlar arasnda stn bir yer kazanm ak iin bu szc kullan
88.
m aktasnz. F akat din, kendi anlam larna sahip olm ayan szckleri kullanm akla
olgun bir durum a gelmez. O halde, A llah'n hibir fiili bulunm adn aka
syleyiniz ki, inancnzn slm dinine aykr olduu ortaya ksn. A llah'n,
lem in yaratcs ve lem in Onun yapt olduunu syleyerek kimseyi ald at
m ayn; nk siz, kullandnz szcklerin gerek anlamlarn reddetm ektesi
niz.] Bu tartm ann amac, yalnzca bu aldatm ann ortaya konm asdr.
Derim ki ;
275
276
Alem, her hareket sonradan var olan paralardan o lutuu iin, hareketli olm a
s bakm m dan deil, z dolaysyla ncesiz ve var olsayd, onun asla bir f'ili b ulun
mazd. te yandan lem , srekli var olmas ve var olm asnn da bir balangc ve sonu
nun bulunm am as anlam nda ncesiz olsayd, var etm e deyim inin srekli var olmay
salayan varla verilmesi, sreksiz var etm eye neden olan varla verilmesinden daha
doru olurdu. te bu bakm dan lem , yce Allah tarafndan sonradan var edilm itir.
Dolaysyla lem in sonradan var olduunu sylem ek, ncesiz olduunu sylem ekten
daha uygundur./ Filozoflar ise, lem in, bir eyden var olduunu, bir zam anda b ulun
duunu ve yokluk halinden sonra var olduunu sylem ekten kanm ak iin, ncesiz
olduunu sylem ilerdir.
Daha sonra G a z z 11, filozoflar adna cevap vererek, der ki :
Filozoflar yle diyebilirler ; "S onradan var olan ' (hdis) y okluktan son
ra var olan anlam na gelir. O halde f'il, bir eyi var ettiinde, kendisinden
kan ve onunla ilikili olan eyin salt varlk m, salt yokluk mu, yoksa hem salt
varlk hem de salt yokluk mu olduunu inceleyelim . F ille ilikili olan eyin
daha nce gelen yokluk olduunu sylem ek y anltr; nk f'ilin yokluk ze
rinde hibir etkinlii yoktur. Ayn ekilde, onunla ilikili olan eyin hem salt
varlk hem de salt yokluk olduunu sylem ek de y an h tr; nk yokluun
f'ille hibir ekilde ilikili olm ad ve yoklu u n yokluk olmas bakm ndan
-
89-
bir f'ile asla ihtiyac bulunm ad a k a bilinm ektedir. O halde geriye onun
var olmas bakm ndan f'ille ilikili o ld u u , f'ild en kan eyin salt varlk o l
duu ve f'il iin varlk dm da bir iliki bulunm ad hususu kalm aktadr.
E er varlm srekli olduu var saylrsa, ilikinin de srekli olduu varsaylyor
d em ek tir./ Bu iliki srekli olunca, ilikinin sz konusu olduu ey de etkinlik
bakm ndan daha stn ve daha srekli olm u olur; nk y o k lu u n f'ille hi
bir zam an ilikisi y o k tu r. O halde geriye on u n sonradan olmas bakm ndan f ille ilikisi olduunu sylem ek kalm aktadr. O nun sonradan var olm asm n, y o k
luktan sonra var olm asm dan baka bir anlam y o k tu r. Y okluun ise, r'ille ihkisi y oktur.
[E er daha nce gelen yokluk varln bir nitelii saylp, f'ille ilikisi
olan eyin, herhangi bir varlk deil, zel bir varlk yani kendisinden nce
yokluk gelen varlk olduu sylenirse, yle karlk verilebilir ; Y okluun o n
dan nce gelmi olmas bir f'ilin fiili ve bir yapcnn yapt deildir; nk bu
varln, f'ilinden km as, ancak yo k lu k daha nce geldii tak d ird e, dn
lebilir. Y okluun daha nce gelmesi ise, f'ilin fiili olam az. O halde, varlktan
nce gelen y o k lu u n f ilin fiili olm am asndan, onu n f'ille ilikisi bulunm ad
sonucu o rtaya kar. Dolay.syla yok lu u n , fiilin fiil olmas iin, a rt o ld u
unu ileri srmek, kendisi zerinde f'ilin h ib ir etkisinin bulunm ad bir eyi
art olarak ileri srmek dem ektir.]
277
Derim ki :
278
279
26.
-90-
bs.
3 4 7 -3 4 8 .
Filozotlardan gerei aratranlar, ayalt lem inde olduu gibi, gk lem inin de yce
A llah'la olan ilikisinin byle olduuna inanrlar. Y aratlm eylerle yaplm eyler
bu suretle birbirlerinden ayrlrlar; nk yaplm eyler var olunca, kendilerine y o k
luk iliir ve bundan dolay bu trl eyler, varlklarn srdrebilmeleri iin, bir f'ile
m uhtatrlar.
G a z z 1? der ki ;
280
281
Var olann var edilem eyecei biim indeki sznzle, y o k lu k tan sonra
onun varlnn balam ayacan am alyorsanz, bu gr d o ru d u r./ Eer bu
grnzle, onun var olduu anda, var edilem eyeceini am alyorsanz, biz
daha nce onun yok olduu anda deil, ancak var olduu anda var edilebilece
ini gsterm itik. nk bir ey, ancak f'il onu var etti in d e, var olm u olur ;
dolaysyla f'il onu yokluu annda deil, f'ilden karak var olduu anda,
var etm i olur. Var etm e, f'ilin var eden ve yaplann da var edilen olm asna
baldr; nk var etm e, var edenle var edilen arasndaki bir ilikiden ibarettir.
Btn bunlar varlkla birlikte bulunup, daha nce bulunm ayan ilikilerdir. O
halde var etm eden, f'ilin var eden ve yaplann da var edilen olmasn salayan
bir iliki am alanyorsa, var etm e ancak var olan ey iin sz konusudur. Filo
zoflar derler ki : tte bundan tr, lem in, A llah'n ncesiz ve sonsuz (ezoltve.
ebed) bir fiili olduuna; O 'nun, lem in f'ili olm ad b ira n n bulunm adna
hkm ederiz, nk f ille ilikili olan ey varlktr. Bu iliki devam ederse,
varlk da devam eder;/ bu iliki sona ererse, varlk da sona erer. Bu durum yce
A llah'm yok olduu dnlse bile lem in yine de varln srdrecei b ii
m indeki dncenize benzem ez; nk siz, A llah'n, yapy yapan ustaya
benzediini sanyorsunuz; zira usta yok olduu halde, yap varln srd
rr. Dolaysyla yapnn varln srdrmesi, ustann varlna bal olm ayp,
yapy o lu tu ran eylerin salam lndan ileri gelm ektedir; nk suda olduu
gibi, yapy btn halinde tu ta n bir g bulunm asayd, f'ilin fiilinin onda
m eydana getirdii eklin varln srdrmesi dnlemezdi.
Derim ki ;
282
- 91-
den ayr olarak bulunan bir takm suretlerin var olduu a k a o rtay a k o n m u tu r.
Oysa bu dnyada bilgi, ancak bilinen sjey m addede bulunduu iin, bilinenden
bakadr.
G a z z I. filozoflara cevap vererek, der k
283
284
285
Buna yle cevap veririz Fiil, daha nce yok olmas ve yalnzca var ol
mas bakm ndan deil, sonradan \a r olmas bakm ndan t ile iliir, nk bizt e fiil, var o luunun ikinci annda, yani var iken f ile lim eyip. sonradan var
olmas ve yokluktan varla km as bakm ndan var oluu annda, f'ile iliir.
Eer ondan, sonradan var olm a anlam kaldrlrsa, onun bir fiil olduu dn
lemeyecei gibi, f ile ilitii de dnlemez. Sizin, onun sonradan \a r olm as
nn, kendisinden nce yokluun gem esine bal olduunu ve ondan nce y o k
luun gemesinin f ilin fiilve yaratann yaratm as olm adn sylem eniz de
bunun gibidir. F akat bu nce gelen yokluk varln, f'ilin fiili olmasnn k o u
ludur. O halde kendisinden nce yokluk gem eyen varlk srekli olup, bu varln, f'ilin fiili olmas doru deildir. Fiilin fiil olmas iin koulan her artn
f'ilin fiiline bal olmas gerekmez, nk f ilin z. kudreti, iradesi ve bilgisi,
onun f'il olm asnn bir koulu olup, f ilin bir eseri deildir Bununla birlikte,
fiilin ancak var olan bir eyden kt dnlebilir O halde f ilin varl, ira
desi, kudreti ve bilgisi, her ne kadar f ilin bir esen olmasa da. f il olmasnn
bir kouludur
Derim ki :
Btn bu .syjenenler d orudur, nk f'ilin fiili yaplan eye, ancak hareketli
olmas bakm ndan, iliir. Kuvve halindeki varhktan. fiil haUndeki varla hareket ise,
olu ihudus) ad verilen eydir. C a z z I i nin de dedii gibi, yokluk, hareket e ttiri
cinin m eydana getirdii hareketin varlnn koullarndan biri.sidir I b n S t n nn
ileri srdnn tersine, f ilin fiilinin koulu olan eye, (yani varla) f ilin fiili ili
m edike, bu fiil onun zddna da (yani yoklua) ilimez. Fakat filozoflar tzsel
(cevhe/) ayrm lar, rzgr vb. gibi harekette sz konusu olan bir takm varlklarn
b ulunduunu ileri srerler. Gk kreleri ve bu krelerin altnda yer alan eyler, ancak
varlklar harekette sz konusu olan varlklar cinsindendir. D urum byle olunca, bu
varlklar srekli olarak ncesiz ve sonsuz bir biim de olum a halinde dem ektir./ te
buna gre, ncesiz varlk var olm aya, ncesiz olm ayandan daha layk olduu gibi,
olum as ncesiz olan da oluan adna, olum as belli bir anda olandan daha layktr.
Eer lem bu nitelie, yani tznn hareket halinde olmas niteliine sahip bulunm asayd, tpk bir evin, tam am lanp, ii b ittik ten sonra, daha nceki kantnda b n
S * n 'n n aklam aa alt zere, kendisiyle iliki kurulan ey trnden olm adk
a, ustaya m u h ta olmamas gibi lem de var o ld u k tan sonra yce Allaha m uhta
olmazd. Biz, daha nce, bu grte otan b n S f n nn gk cisim lerinin suretleri
konusunda hakl olduunu sylem itik. D urum byle olunca, lem in, varl annda,
tz harekette bulunduu ve kendisine sreklilik kazandran sureti ile varl, nitelikle
ilgili blm de sz edilen ekiller ve yetiler gibi, nitelik tabiatnda olm ayp, kendisiy
le iliki kurulan ey tabiatnda olduu iin, f'il olmas ynnden bir f'ilin in b u lu n
mas gerekir. nk sureti bu cins iinde yer alan ve bu cins iinde saylan her
ey var olduunda ve varl sona erdiinde, f'ile muhta deildir. te btn bun
lar senin kukunu ortadan kaldrr ve senden bu kart grler dolaysyla insanlarn
.92-
286
287
93.
srekli olduunu dnrsek, suyun hareketi bir fiil olm aktan k m az" b i i
m indeki sznz, gerekleri saptrm aktan b aka bir ey deildir; nk parmam bir fiili y o k tu r; f 'il, yalnzca parm an sahibi olan iradeli kim sedir. Eer
on u n ncesiz olduunu dnrsek, parm an hareketi, hareketin her paras
y o k tan var olduu iin, onun bir fiili olur. H areket ite bu anlam da bir fiildir.
Suyun hareketine gelince, bu hareketin onun fiilinden ileri geldiini deil, an
cak A llah'n fiilinin bir sonucu olduunu syleyebiliriz. Her ne suretle olursa
olsun, onun fiil olm as, sonradan var olmas bakm ndandr; ancak, sonradan
olmas bakm ndan bir fiil olduu halde, onun var oluu sreklidir.
288
289
Derim ki ;
2 90
27.
28c
. 94-
291
292
lem in bir yaratcs ve yapcs bulunduu grnde olduunu ifade eden bir takm
yantlar vermek zorunda kalm lardr. Yeri gelince bu husus yeterince aklanacaktr.
Burada ilke olarak ileri srlen fikir udur; Onlara (Aristoculara) gre, gk ci
sim lerinin varlklar, kendilerinde bulunan hareketle sreklilik kazanr. H areketi onla
ra veren ise, gerekte bu hareketin f'ilidir. G k cisimlerinin varl ise, ancak hare
ketle yetkinlie ulatna gre, onlara hareketi veren ayn zam anda gk cisimlerinin
de f'ili dem ektir./ Ayrca onlara gre, bu f'il (Allah) lem in bir olmasn salayan
birlii verendir. Bileik bir eyin varlnn koulu olan birlii veren de, bileiklii
gerekletiren paralarn varln verendir, nk bileiklik, daha nce akland
zere, paralarn bir nedenidir. Btn lem le birlikte bulunan lk lke'nin (yce
Allah'n) durum u ite byledir. Onlarn, "fiil sonradan var o l m u t u r
dorudur;
nk fiil hareket dem ektir. Burada harekete verilen ncesizliin anlam, yalnzca
onun ncesinin de sonrasnn da bulunm am asdr, ite bundan dolay onlar, "lem
n cesizdir" szleriyle, onun, hareket olm alarndan dolay ncesiz olan nesnelerden
m eydana geldiini am alam azlar. te E 'a r ^ 1 e r bu hususu iyice anlayam adkla
rndan, Allah'n da lem in de ncesiz olduunu sylem ekte glk ekm ilerdir.
te bundan tr, lem iin "srekli var o lm a" szc, "ncesizlik szcnden
daha doru grlm tr./
G a z z iT der ki :
Filozoflarn kabul ettikleri ilkelere gre, lem in yce A llah'n bir fiili o l
masnn im knszlna ilikin nc yn, f'il ile fiil arasnda ortak bir k o u
lun bulunm asna baldr; nk filozoflara gre, birden yalnzca bir tek ey
kar. lk lke, her bakm dan bir olduu halde, lem eitli nesnelerden o lu
m utur. Dolaysyla onlarn kabul ettikleri ilkelere gre, lem in yce A llah'n
bir fiili olmas dnlemez.
Derim ki ;
Bu ilke ve gerektirdii sonu kabul edildii takdirde, buna cevap vermek g
tr. Bununla birlikte, byle bir ilkeyi yalnzca sonraki slm filozoflar ileri srm
lerdir.
Daha sonra G a z z 1* filozoflar adna cevap vererek, der ki;
Filozoflar yle diyebilirler; Alem, bir btn olarak, hibir arac b ulun
makszn, yce A llah'tan km am tr. Tersine, O ndan kan bir tek varlktr ve
bu varlk ta yaratklarn ilkidir. Bu ilk yaratk salt akldr; baka bir deyile o,
herhangi bir yer kaplam akszn, tek bana var olan bir tz olup, hem kendi nef
sini hem de kendi ilkesini bilir ve e ^ 'a t dilinde ona " m elek ad\ verilir. Daha
sonra bundan da bir nc ve bu ncden de bir drdnc ilke kar ve bylece varlklar bir takm araclar vastasyla oalrlar./ nk fiilin eitli olmas
ve oalm as ya tpk tu tk u (e-ehvet) yetisi ile yaptm z eyin, fke (el-gazab)
yetisiyle yaptm z eyden farkl olmas gibi, etkin glerin (f'il kuvvetlerin)
farkl olm asndan, ya tpk gnein ykanm giysileri beyazlatrm as, insann
yzn esm erletirm esi, baz tzleri eritip, bazlarn katlatrm as gibi, madde-
293
29.
95*
lerin farkl olm asndan, ya tpk bir lek m arangozun, bk ile bim esi, keserle
kesmesi ve m atkapla delmesi gibi, letlerin farkl olm asndan ilen gelir, ya da
fiilin oalm as, nce bir fiili, daha sonra bu fiilin baijka bir fiili m eydana
getirmesi suretiyle fiilin oalm as bgm m de, bir takm araclar sayesinde olur
Btn bu olaslklar lk lke sz konusu olduunda, im knszdr, nk lk
lkenin znde, daha sonra Allah m birlii ile ilgili kantlarda greceim iz gibi,
ne bir farkllk, ne bir ikilik, ne de okluk b u lunm aktadr .Ayrca burada
m addelerin farkll da sz konusu deildir, nk buradaki tartjma. szgelii,
ilk m adde olan ilk nedenli hakkndadr te yandan burada letin farkll da
sz konusu deildir, nk A llah'la birlikte kendisine eil dzeyde bir varlk
y o k tu r; dolaysyla buradaki ta r t m a ilk letin sonradan var olmas h akknda
dr. O halde geriye lem deki o klu un, daha nce de getii gibi, bir takm
ilintiler vastasyla yce A llah'tan km:> olm asndan baka bir ek kalm am ak
tadr.
294
Derim ki
Bu gr ksaca yle ifade edilebilir: lk lke bileik olm ayp, bir tek ise, O'ndan ancak bir tek nesne kabilir. D olaysyla f'iiin fiili ancak ya m addelerden tr
farkllk gsterir, oalabilir ki, aslnda bu lk lke ile birlikte h ib ir m adde y o k tu r:
ya da letten tr farkllk gsterip, oalabilir k, aslnda O nunla birlikte bir let
te bulunm am aktadr. Bylece geriye, farklln ve oalm ann bir takm araclardan
tr olmas kalm aktadr ki, bunun sonucu olarak O ndan nce "b ir": bu birden de
baka bir " b ir : yine bu birden de bir baka " b ir" km ak suretiyle okluk m eydana
gelir.
D aha sonra (i a z z 1 1, onlarn bu grne kar karak, yle der:
Deriz ki : Filozoflarn bu grnden u sonu kar. Alemde bireylerden
bileik h ibir ey y o k tu r; tersine btn varlklar tek tek vardr; her tek varlk,
kendi stnde yer alan teki tek varln eseri, altndakinin ise nedenidir. Bu
sralanm a, tpk onun yukarya doru nedeni bulunm ayan bir nedende sona
ermesi gibi, eseri bulunm ayan bir eserde sona erer. G erekte ise durum byle
deildir; nk onlara gre, cisim, suret ve ilk m addeden bileik olarak m ey
dana gelm ekte; ve bunlarn biraraya gelmesiyle de bir tek ey o rtay a km aktadr. Y ine insan da cisim ve nefsten m eydana gelm ekte; bunlardan biri
tekinden var olm ayp, her ikisinin varl da baka bir nedene dayanm aktadr.
O nlara gre, gk kresi de byledir; nk [,k kresi nefs sahibi olan bir gk
cismidir. Byle olduu halde ne nefs bu gk cism inden ne de gk cismi bu
nefsten m eydana gelm ektedir; tersine, her ikisi de bunlarn dnda bir baka
nedenden km aktadr. O halde bu bileik varlklar nasl var olm u lard r? Aca
ba bir tek nedenden mi var olm ulardr? Bu durum da onlarn "birden ancak bir
kar" sz geersizdir. Acaba bileik bir nedenden mi var olm ulardr? Bu d u
rum da ise, bu nedenle ilgili ayn soru, bileik ve basi^zorunlu olarak buluuncaya kadar, tekrarlanr. nk lk lke basittir; tekiler ise bileiktir; bu da o n la
rn bulum asyla dnlebilir. Bu bulum a gerekletii anda, onlarn "birden
ancak bir kar" sz geersiz olur.
295
96
Derim ki ;
296
297
298
zerinde birlem ilerdir. Bylece onlardan hepsi, lk lkenin btn varlklar iin bir
olduu ve birden ahcak bir km as gerektii sonucuna varm lardr. Onlar bu iki il
keyi ortaya k oy d u k tan sonra, okluun nereden geldiini aratrm lardr. Onlar bu
aratrm ay yaparken, nceki filozoflarn ileri srdkleri grn geersiz olduunu
kantlam lardr. ncekilerin ileri srdkleri bu gre gre, ilk lkeler, biri iyilik,
texi ise ktlk iin olm ak zere, iki blme ayrlr, nk bu nceki filozoflara g
re, k art ilkelerin bir ve ayn olmalar mmkn deildir. Bylece onlar btn k artla
r ieren genel kartlarn iyilik ve ktlk olduunu belirterek, ilkelerin iki blme
ayrlmas gerektiini sanm lardr. Eski filozoflar btn varlklar inceleyip, hepsinin
bir tek am aca, yani ordu kom utan vastasyla orduda ve kentlerin yneticileri vasta
syla kentlerde var olan dzene benzer bir biim de bu lem de var olan dzene yneldiini anladklarndan,/lem in bu durum da olm as gerektiine inanm lardr. Allah'n
"yerde ve g k te Allah'tan baka tanrlar bulunsayd, b e r i k is i de b o zu lu rd u " (Kur'n,
E nbiy^X X 1, 22) sznn anlam ite budur, Bylece onlar, her varlkta iyilik b ulun
299
30.
-97-
300
301
302
32.
.98-
Anaxagoras diyor ki: "Btn nesneler, hem sayca hem de kklk bakmndan
sonsuz olarak, biraradayd". Bkz., Sim plidus, Fizik, 155, 26; kar., Sextus
Empiricus, A dv. Phys., (A gainst the Physisists), I, 6.
Eflatun, araclardan alemin yetkinlem esini salayan yaratlm tanrlar anhyor. Bkz.j Timaeus, 41A - D, tslm Felsefesinde ise bu araclar tik lke'den su*
dur eden ncesiz soyut varlklardr.
303
304
bilincinde olan eyden olum aktadr. Oysa bu, o n lan n benim sedikleri ilkelere gre,
yanltr; nk akl eden ve akl edilen ey insan aklnda ayn eydir^
ve bu durum
ay n k akllar iin o k daha dorudur. Btn bunlar A r i s t o 'n u n grn bala
m am aktadr; nk grlen lem de kendisinden bir tek fiilin k t bir tek f'ilin,
ancak ortak bir ada sahip olduklan iin , lk F 'ilin duru m u n d a olduu sylenebilir.
Zira grlmeyen lem deki lk F 'il, m utlak bir f'ild ir; grlen lem deki f'il ise,
snrl bir f'ildir. M utlak f ilden ancak m utlak fiil kar; m utlak fiil ise, zellikle
belli bir esere iliik deildir./ te bu suretle A r i s t o , insan akl ile kavranan
eylerin f ilinin m addeden soyutlanm ve her eyi kavrayan bir akl olduunu
kantlam tr. Ayn biim de A r i s t o , edilgin akln da, her eyi kavradndan dola
y, ne oluan ne de bozulan bir ey olduunu o rtay a k o y m u t u r . A r i s t o 'n u n
grne gre, sz konusu soruna yle cevap verilebilir : M addenin suretle ve lem in
basit paralarnn birbirleriyle balantl olmas gibi, varlklar ancak birbirleriyle balantlan dolaysyla mmkn olan nesneler, bu balantlarnn bir sonucu olarak varhklann elde ederler. Bu durum da bu balanty salayan, varii da salayandr. Her
bal olan nesne, kendisinde "bir bulunm as bakm ndan, bal olduuna ve onun
bal olmasn salayan "bir", ancak kendisiyle birlikte bulunan ve z dolaysyla var
olan "bir" den ktna gre, burada tek ve z dolaysyla var olan bir "bir" in bubunmas ve bu "b ir"in de ancak z dolaysyla bir tek anlam vermesi zorunludur. I ^
te bu birlik, varlklarn tabiatlan n a gre eitlilik gsterir. Tek tek varlklara verilen
bu birlikten onlarn varlklar o rtaya kar/ ve btn bu birlikler, tpk tek tek scak
olan variklarda bulunan scakln, ate olan ilk scak ey d en m eydana gelmesi ve ilk
scakla doru ykselmesi gibi,,^^^ ilk birlie ykselir. Bylece A r i s t o , duyularla
alglanan varlkla aklla kavranan varl birletirm i ve yle dem itir: Alem bir olup,
bir'den km tr, bu bir, bir bakm dan birliin, bir bakm dan da oklu u n nedenidir.
33.
34.
35.
- 99-
305
306
307
. 100.
308
Bundan sonra drdnc akldan beinci akl,/ Mteri (Jpiter) kresinin nefsi
ve cismi k ar ve bu durum , kendisinden ay kresinin akl, nefsi ve cisminin
kt aklda son bulur. Bu sonuncu akla, "fa'l a k l (etkin akl) ad verilir.
D aha sonra bunu, ay kresini dolduran ey izler. Bu ey, varolu ve bozuluu
etkin akldan ve gk krelerinin tab iatlan n d an alan m addedir. D aha sonra ise
m addeler, gk krelerinin ve yldzlarn hareketleri nedeniyle, eitli biim lerde
birleerek m adenleri, bitkileri ve canhian m eydana getirir. H er akldan sonsuzca
bir baka akln km as gerekm ez; nk bu akllarn eitli trleri vardr. Bu
akllardan birisi iin geerli olan teki iin geerli deildir.
Btn bunlardan u sonu k m ak tad r : lk lk e'd en (A llah'tan) sonra
akllarn says ondur; gk krelerinin says ise dokuzdur, ilk lkeden sonra bu
soylu ilkelerin toplam ondokuzdur. D olaysyla ilk akllardan her birinin altn
da ey yer alr. Bunlar, akl, gk kresinin nefsi ve cismidir. O halde akllarda
balangcndan itibaren bu lem enin bulunm as zo ru n lu d u r./llk N edenlide
okluk ancak bir tek bakm dan dnlebilir ki, o da udur: O, kendi ilkesini ve
kendi zn bilir. O nun varl, z bakm ndan mmkndr; nk varl
kendi z dolaysyla deil, bakas dolaysyla zorunludur. Birbirinden farkl
anlam ite bunlardr. Bu nedenliden en soylusunun bu anlam lardan en
soylusuna balanm as gerekir. D olaysyla ondan, kendi ilkesini dnmesi ba
km ndan, akl; kendi zn dnmesi bakm ndan, gk kresinin nefsi ve var
lnn, z dolaysyla mmkn olmas bakm ndan da, gk kresinin cismi
kar.
Bylece geriye, bu lem enin ilk nedenlide, ilkesi bir olduu halde, nasl
ortaya ktn aklam ak kalm aktadr. Bu nedenle biz deriz ki: lk lke'den
ancak b ir kar ki, bu da kendi kendisini dnmesini salayan bu akln zdr.
Bununla birlikte o nun, ilkesi dolaysyla deil, kendiliinden, zorunlu olarak
ilkesini dnmesi gerekir, t e yandan onun varl z bakm ndan m m kn
dr. O nun sahip olduu bu im k n , lk lk e'd en gelmeyip, znden trdr. Biz
bu nedenli, ilkesi dolaysyla deil, kendiliinden greceli olsa da, olm asa da,
bir takm zorunlu eyleri gerektirdii halde, birden bir km asn im knsz
grmeyiz. Byece okluk o rtay a kar ve o , o k lu u n varlnn bir ilkesi olur./
Bu bakm dan bileiin basitle bir araya gelmesi, bu biraraya gelme zorunlu ol
duu iin, mmkndr; aksi takdirde mmkn deildir. Bu kon u d a verilmesi ge
reken hkm ite budur. Dolaysyla onlarn grleri ancak bu biim de anlah r bir durum a sokulabilir.
309
310
Derim k i :
Btn bunlar, b n Sn,^^^ E b N a s r e l - F r b ^ ^ ^ N e tekilerin filo
zoflara kar uydurduklar szlerdir. Oysa eski filozoflarn grleri yledir: Bu lem
de bir takm ilkeler bulunm aktadr ve bu ilkeler de gk cisimleridir. Gk cisimlerinin il36.
37,
- 101-
311
312
313
314
keleri ise, m addelerden ayr olarak bulunan bir takm varlklardr ve bu varlklar gk
cisimlerini hareket ettirirler. G k cisimleri bu ilkelere d o ru, uysallk ( t a t) ve sevgi
nin (m eh a bb et) bir sonucu olarak ye onlarn hareket etm e ve kendilerini anlam a b u y
ruklarna uym ak am acyla hareket ederler. Onlar ancak byle b ir hareket iin yaratlm lardr;/ nk gk cisimlerini hareket ettiren ilkelerin m addelerden ayr olduklar
ve onlarn cisim olm adklar doru olunca, geriye bu nitelikte olan cisimleri hareket
ettirenin hareketi buyurm asndan baka bir seenek kalm am aktadr, tte bundan d o
lay, filozoflara gre, gk cisimlerinin akl sahibi canl olm as; kendi zn ve b u y u r
m ak suretiyle kendisini hareket ettiren ilkeleri dnmesi gerekir. "K it b en-N efs"
adl yap tta, bilinenin m addede bulunm as, bilginin ise m addede bulunm am as dnda,
bilgi ile bilinen arasnda hib ir aynlk bulunm ad kesinlik kazandna gre, m adde
de bulunm ayan nesneler var ise, bu nesnelerin tzlerinin bilgi, akl, ya da herhangi bir
adla adlandracanz b ir ey olmas zorunludur. O nlara gre, bu ilkelerin m addeler
den ayr olduu d o ru d u r; nk bu ilkeler, gk cisim lerine, kendilerine h ib ir y o r
gunluk ve bitkinlik ilim eyen srekli hareket verirler. Yine onlarca, bu suretle srekli
hareket veren her eyin ne cisim ne de cisimde bulunan bir kuvvet olduu ve gk
cism inin, sreklilii ancak bu ayrk ilkelerden ald d o ru d u r./ Ayrca onlara gre,
bu ayrk ilkelerin varlnn kendi ilerinden bir ilk ilkeye bal olduu da d o rudur.
E er durum byle olm asayd, bu lem de b ir dzenin varl sz konusu olam azd.
O nlarn grleri yukarda sz edilen k ita p ta yazldr. Dolaysyla gerei renm ek
isteyen kim senin bu kitab incelemesi gerekir. Btn gk krelerinin, filozoflarn ileri
srdklerine gre, kendilerine zg hareketleri bulunduu halde, gnlk bir harekete
sahip olm alarndan, bu hareketi buyurann lk lke olan yce Allah o lduu ve O 'nun
teki ilkelerin tek i gk krelerine baka hareketleri yapm ay buyurm alarn b u y u r
du u a k a anlalm aktadr, tte bu buyruk sayesinde gkler ve yeryz var o lm u
tur. B unu, devletin en yksek m akam n igal eden sultann buy ru u y la eitli insan
snflarn ynetm ek ve devletin ilerini yrtm ek zere kendilerine yetki verdii kim
selerden kan btn buyruklarn var olm asna benzetebiliriz. N itekim yce Allah da
K ur'an da yle dem ektedir: "Allah, her ge, yapaca ii bildirdi ( v a h y e t t i )
(K u r'n , Fussilet, XLI, 12)./ te bu ykmllk ve bu ykmlle uym a, akl
sahibi canl bir varlk olduundan dolay insan iin zorunlu olan ykmllk ve bu
ykmlle uym ann tem elini olutu rm ak tad r, t b n S 7 n nn, bu ilkelerin bir
birinden km as konusunda anlattklar, eski filozoflar arasnda bilinm eyen bir gr
tr. Bu eski filozoflara gre, bu ilkelerin lk lke'ye oranla bilinen b ir takm m akam la
r vardr ve bu ilkelerin varl ancak lk llk e ye oranla yetkinlie ular. N itekim yce
Allah bu k onuda yle dem ektedir: "Bizden (m eleklerden) her birinin bilinen bir
makam vardr" (K u r'n , S ff t, XXXVII, 164). O nlar arasnda bulunan bu balant,
onlarn birbirinin nedeni olm alarn ve hepsinin de lk llk e 'y e dayanm alarn gerektir
m ektedir. Byle bir var olm a sz konusu olunca, f'ild en , yaplandan, yaratcdan ve
yaratlandan, ancak bu husus anlalr. Oysa bizim her var olann variinn Bir'le balants konusunda sylediklerim iz, bu lem de f'ild en , y aplandan,/ yaratcdan ve
yaratlandan anlalandan farkldr. Bir em redicinin (bu y u ru cu n u n ) bir o k kiilere
em retti i (b u y u rd u u ), bu n lan n da b ak alan n a buyurduklar ; bu b u y u ru lan lan n
b uyru u kabul etm e ve buyrua uym akla varla sahip olduklar ve bu buyurulanlardan daha aa dzeyde kalanlarn ancak bu buyurulanlar sayesinde varla sahip ol-
102
duklar dnlrse, btn varlklara, var olmalarn salayan bir nitelik verenin, lk
Buyuran Varlk olmas zorunludur. nk buyurulan olmas bakm ndan var olan bir
315
316
im indeki bu ilkeyi kabul ettii ve buna duyularla alglanan bir ikinci ilkeyi, yani
"gklerin kendiliklerinden belirli hareketlerle hareket e tti i ve hu durum un onlardan
daha aa d ze yd e bulunan varlklarda, bunlardan da aada y e r alan varlklarn s
rekliliini salayan belirli fiiler, dzen ve tertip bulunmasn g erektirdii" hususunu
317
Eski gkbilime gre, gne dnyam zn evresinde bask bir gk kresi iinde
hareket etm ektedir.
.103-
318
319
3 20
rnek olarak u kan t ileri srlebilir: Bir insan, nemli ve stn kiilerden olu
an byk bir insan top lu lu u n u n , varlklan iin zorunlu olm ad ve kendileri m uh
ta olm adklan halde, belli bir takm fiilleri kesintisiz olarak yaptklarn grrse, o n
lann bu fiilleri yapm akla ykml bulunduklarn ve b u n lan yapm akla buyurulm u
old u k lan n ; onlara buyuran bir n d er bulunduunu ve bu nderin onlar, bakalarn
.104
srekli gzetm eleri iin srekli hizm etle ykml kldm kesinlikle anlar. Bu nder,
r tb e ve deer bakm ndan, onlar arasnda en stn kiidir. Yce Allah K utsal K ita
bnda u yetle bu anlam a iaret etm ek ted ir: "Kesinlikle bilenlerden olmas iin
brhum'e gklerin ve yerin hkmranln y l e c e g s t e r iy o r d u k (Kur'n E n am,
321
322
VI, 75). nsan baka bir hususu gznne alp^yedi uydudan her birinin,/ btnn ev
rensel hareketine hizm et eden bir takm hareketlere sahip olduunu ve btnn bir
paras olarak onlarn cisim lerinin de btnn evrensel cismine, sanki hepsi de bir tek
hizm etiyi gzeten h izm etilerm i gibi, hizm et ettiklerini dnnce, yine kesinlikle
bilm i olur ki, her uydu topluluunun kendilerine zg ve ilk buyurucu tarafndan
atanm , kendilerini gzleyen bir buyurucusu vardr. N itekim nasl ki ordu dzenle
rinde grlen birliklerden her biri bir tek ko m u tan n ynetim i altnda ve birlik k o m u
tanlar ad verilen bu kom utanlar da ordu kom utan (b ak o m u tan ) denen bir k o m u
tana bal ise, ayn durum , eski filozoflarn da kavradklar zere, k cisimlerinin ha
reketlerinde de sz konusudur. O nlara gre, bu hareketlerin says krkn stnde olup,
hepsi de yedi b u yurucuya baldr; bu yedi ya da sekiz b u y u ru cu da nk eski fi
lozoflar hareketlerin says konusunda gr ayrlna dm lerdir tik Buyurucu
olan yce A llah'a baldr. nsan, bu gk cisim lerinin yaratl ilkesinin nasl olduunu ve/ teki buyurucularn varlnn ilk B u yu ru cu ya ne biim de bal b u lu n d u u n u
bilse de bilmese de, bu bilgiyi ancak ite bu ekilde elde edebilir; nk, hi k u k u
suz, bu gk cisimleri kendiliklerinden var olsalard, baka bir deyile, hib ir neden ve
h ib ir buyurucu bulunm akszn ncesiz olsalard, onlardan her birinin kendilerine
boyun edirecek bir buyurucusunun bulunm am as ve ona ita at etm em esi mmkn
olur ve dolaysyla buyurucularn tik B u yurucu ile olan ilikilerinde de ayn durum
sz konusu olurdu. Byle bir ey mmkn olm adna gre, bu buyurucularla lk B u
yurucu arasnda onlarn lk B uyurucunun b u y ru u n u dinlem e ve bu buy ru a uym ay
gerektiren bir iliki var dem ektir. Bu da, bu b u y u ru cu lan n , ilinti bakm ndan deil,
varlklarnn z bakm ndan, lk B uyurucunun hkmran olduu eyler olm asndan
baka bir anlam ifade etm ez. N itekim efendi ile kleleri arasndaki iliki de, onlarm
varlklarnn z bakm ndan, buna benzer; nk klelik ze eklenm i bir ey olm a
yp, bu zler klelik sayesinde sreklilik kazanr. Yce A llah'n u sznn anlam da
ite budur; "Gklerde ve y e r d e olan her e y Allah'n kulundan baka bir e y d e il d ir
(K u r'n , M eryem , XIX, 93). Bu hkm ranlk, yce A llah'n aadaki y eti H z. b
r h m 'e bildirm i olduu gklerin ve yerin hkm ranldr. Kesinlikle bilenler
d en olmas iin brahim 'e gklerin ve yerin hkmranln y le c e g s t e r iy o r d u k
(K u r'n , En'am, VI, 75). Siz de bihrsiniz ki, durum byle olunca, bu cisimlerin
323
yaratl ve onlarn var olu ilkesi bu dnyadaki cisimlerin var o lu u n a benzem ez/ ve
insan akh, varln kabul etse de, bu iin nasl olduunu kavrayam az. Bu her iki
varii (ayst ve ayalt lem deki varii) birbirine benzetm eye alp, ayst lem in
f'ilinin bu dnyadaki f'illere benzer bir f 'il olduunu ileri sren kimse, byk bir
dncesizlik, isabetsizlik ve yanlg iindedir.
Eski filozoflarn, gk cisimleri, onlarn yaratcsnn kantlanm as, onlarn cisim
olm adklar ve yaratcdan daha aa dzeyde yer alan, cisim olm ayan ve kendile
rinden her biri "ne/is" olan varlklarn kantlanm as konusundaki grlerini anlam akta
ulalabilecek en son n o k ta ite budur. Y aratcnn varlnn, kelm clarn ileri
srdkleri zere, gk cisim lerinin, bu lem de grdmz cisimlerin sonradan var
-105-
324
olm asna benzer bir biim de sonradan var olan nesneler olm asm dan hareketle,
kanitlanm asm a gelince, byle bir kantlam aya girimek o k gtr. nk bu kon u d a
kullandklar ncller onlar, aklam ay am aladklar sonuca gtrm em ektedir./ Biz
bunu daha sonra yce A llah'n varln kantlam a yollarn ele alrken aklayacaz.
Bu durum aka o rtaya k onduuna gre, G a z z IT n in filozoflardan aktard
hususlar reddederken ileri srd eylerden bazlarn teker teker bir kez daha ele
alp, onun ileri srdklerinin doruluk derecesini gsterelim ; nk bu kitabn balca
amac ite budur.
G a z z l , filozoflarn grlerini reddederek, der ki :
ne benzer./ N itek im ayn durum, halk tabakas iin , yapay rnlerde de sz kon u su
dur. nk sanatkrlar halk tabakasndan olanlara, m eydana getirdikleri rnlerin bir
o k niteliklerini gsterip, bu niteliklerin olaanst fiilleri gerektirdiini ileri srdk
lerinde, halk onlarla alay eder ve bu sanatkrlarn birsaml olduklarn sanr; oysa
gerekte onlar, kendileri, akl sahibi kiilere oranla birsaml, bilginlere oranla da kara
cahil durumundadrlar. Bu tr szleri bizim , bilginlerin ve aratrclarn grleri ola
rak kabul etm em em iz gerekir. G a z z 1 k bu grleri ileri srerken, dinleyicinin bu
grlerle onlar geersiz klm ay am alayan kantlar karlatrabilm esi iin , filo
zoflar bu grlere y n elten nedenleri belirtm esi gerekirdi.
G a z z 1* der ki :
Bu grleri reddetm enin saysz yollan vardr. F ak at biz burada bunlar
dan yalnzca bir kan zikretm ekle yetineceiz :
Birinci Yol
Deriz ki : Siz, lk nedenlideki o k lu u n anlam larndan birinin, onun varinn mmkn olmas olduunu ileri srm ektesiniz./ Buna karlk biz deriz k i :
A caba onun varlnn mmkn olmas, varlnn ayn m dr, yoksa varlndan
baka bir ey m idir? E er ayn olsayd, ondan o k lu k km azd. E er varindan baka bir ey olsayd, lk lk e 'd e o k lu k bulu n d u u n u sylem eniz gerek
mez m iydi? nk bu lk lke yalnzca var olm akla kalm ayp, aslnda varl zo
runlu du r; varln zorunluluu ise, varln kendisinden bakadr; o halde bu
ok lu k tan dolay ondan eitli varlklarn k t n varsayalm. E er varln
zorunlu luunun, varlktan baka b ir anlam olm ad sylenirse, bu durum da
varln im knnn da varlktan baka bir anlam yok dem ektir. E er onun
mmkn olduu bilinm edii halde, var old u u n u n bilinebileceini ve dolaysy
326
106
327
328
329
107-
330
331
laysyla zorunlu olm ad gibi, astia zorunlu bir varlk ta olm ad, yani ondan var
lnn zorunlu olm a niteliinin kaldrlm olduu grlr. Sanki bylece G a z z l,
zorunlu varln bir blmnn, z dolaysyla zorunlu, bir blmnn de bir neden
den tr zorunlu varlk olduunu sylem i olm aktadr. Bir nedenden tr zorunlu
olan varlk, kendi z dolaysyla zorunlu deildir. Dolaysyla hi kim senin bu zel
ayrm larn ne tze ilikin, yani z blnm eyen ayrm lar, ne de ze eklenm i ayrm1ar olduundan kukusu y o k tu r./ Bunlar, ancak bir eyin var olduunu sylediim iz
de olduu gibi, olum suz veya greceli durum lardr; nk b ir eyin beyaz olduunu
sylediim izde o lduunun tersine, bir eyin var olm as, onun varlnn nefsin ddnda(nesnel olarak) bu eyin tzne eklenm i bir ey oldu u n u gsterm em ektedir.
te bundan tr t b n S n , yanlgya dm ve bir'in ze eklenm i bir ey o l
duunu sanm tr. Ayn biim de varlk da, "ey u ardr" szmzde olduu gibi, eye
eklenm itir. Bu konu y u daha sonra ele alacaz, ''znden tr varl mmkn olan,
bakasndan tr zoru n lud u r" grn ilk o rtay a atan kii, b n 8*1 n 'd r; nk
onca im kn, eyde bulunan bir nitelik olup, kendisinde im kn bulunan o eyin k en
disi deildir. Bu szden anlaldna gre, lk llk e'n in altnda yer alan varlk, iki ey
den olum aktadr. Birincisi, im knla nitelenen ey; kincisi ise, varl zorunlulukla
n itelenen eyd ir;/ oysa bu gr yan l bir grtr. Ancak bundan bizim d e in d i i
m iz anlam anlalrsa, G a z z l^nin 1 b n S t n 'ya kar ileri srd glk
ortadan kalkar. lk n edenliden, onun varlnn im knn anladnda, geriye u soru
yu sormas kalmaktadr: A caba bu im kn hali ilk nedenlide bileik bir ey i mi gerek
tirm ektedir, yok sa bileik bir eyi gerektirm em ekte m idir? nk nitelik greceli ise,
b ileik lii gerektirm ez. Herhangi bir ey d e aklla kavranabilen d e iik bir takm du
rumlarn bulunm as, bu durumlarn nefsin dnda ze eklenm i nitelikler olm asn
gerektirm ez; nk bu durumlar yok lu k ve grecelik ifade eden durumlardr, i te
bundan dolay eski filozoflardan kimileri grecelik kategorisini, nefsin dnda b u lu
nan varlkla*, yani on kategori arasnda saym amlardr.
ikiye ayrlr./ Eer bu iki blm den birinin zel ayrm genel kavrama eklenm i ise,
kincisinin zel ayrm da ayn durumda olup, aralarnda hibir ayrlk yoktur. Oysa
varl, mmkn ve zorunlu olm ak zere ik iye ayrm ak, canl varl, akll ve aklsz
ya da yryen, yzen ve u an canllar d iye ayrm aa benzem ez; nk bunlar, cinse
eklenm i eyler olu p , ek len m i bir takm trleri ifr de ederler; szgelii, canllk onlan n ortak kavramdr. Bu zel ayrmlar, onlara eklenm i eylerdir. te yandan 1 b n
333
n 'n n yapt blm lem eye gre, varln bir blmn o lu tu ran mmkn, nef
sin HsnHa^J iile n hlunan bir ey deildir. D aha nce de sylediim iz gibi, bu gr
yan ltr; nk varl iin bir nedene m uhta olan varln yo k lu k tan baka kendi
znden kaynaklanan bir kavram y o k tu r./ Baka bir deyile, bakas dolaysyla var
olan her eyin yokluktan baka kendi znden kaynaklanan bir kavram bulunm a
m aktadr. O nun byle bir kavram a sahip olmas, ancak onun tabiatnn, gerek m m
knn tabiatyla ayn olmas d urum unda sz konusu olabiUr. te bundan dolay, var
108-
334
335
336
ln, zorunlu ve mmkn olm ak zere ikiye ayrlm as, mm knden gerek mmkn
anlalm adka, geersiz bir blm lem edir. Bu konu y u daha sonra yeniden ele alacaz.
Burada sylediklerim izin zeti u d u r : V arlk blm lem eye tabi tu tu ld u u n d a,
ya znl ayrm lara, ya greceli durum lara, ya da ze eklenm i ilintilere blnebilir.
V arlm znl ayrm lara blnm esi, varlktan kan fiillerin kesinlikle o k lu u n u
gerektirir. te yandan, varln greceli ya da ilintili durum lara blnmesi, eitli fiil
lerin ok luunu gerektirm ez. Eer bir kimse, bu varln durum belirten bir takm
niteliklere blnm esinin bir takm fiilleri gerektirdiini ileri srerse, bu d u ru m d a lk
tik e den zorunlu olarak okluk km dem ek tir ve bu o k lu k ta lk lk e 'd en kan
ve o k lu u n ilkesi olan bir nedenliye m u h ta deildir, te yandan, durum belirten
niteliklerin oklu u n u n , eitli fiillerin km asn gerektirm edii ileri srlrse,/
bu durum da ilk nedenlideki dururu bildiren nitelikler de, kendisinden eitli fiillerin
knns.sm gerektirm iyor dem ektir, ilk nedenlinin duru m u n u bu biim de belirlem ek
geree daha uygundur.
G a z z l'I'n in , "kendi z dolaysyla sahip olanla bakas dolavsyla sahip
olan, nas! olur da ayn o lu r?" sorusuna gelincc; bu adam (G a z z I*) im k n n y al
nzca zihinde bir varl bulunduunu ileri srm ekte idi; o halde burada bu soru,
kendisini de balam yor m u ? Bir tek zn, kendisinde o k lu k o rtay a km akszn,
sahip olduu eitli durum larda olum luluk ve olum suzluu gerektirm esi im knsz de
ildir. O ysa G a z z l bunu im knsz grm ektedir. Bu hususu anladnz takdirde,
G a z z T n in bu blm de ileri srd soruyu zm leyebilirsiniz.
Buna gre, "ne kendi z dolaysyla zorunlu olan varlkta ne de bakas dola
ysyla zorunlu o an varlkta bir bileikliin bulunm as gerekir" denirse, deriz ki :
Bakas dolaysyla varl zorunlu olana gelince, akl, o nda neden ve nedenli sayesinde bir bileiklik b u lunduunu kavrar./ E er bu bakas dolaysyla varl zorunlu
olan ey, oluup bozulm ayan bir cisim ise, onda bir bakm dan birliin, yani fiilf birli
in, bir b aka bakm dan da o k lu u n , yani kuvve halindeki o k lu u n bulunm as ge
rekir; eer o, cisim deilse, akl onda ne fiil ne de kuvve halinde b ir o k lu u n b u lu n
duunu kavrayam ayp, yalnzca her bakm dan o n d a bir birliin b u lu n d u u n u kavra
yabilir. te bu nedenle filozoflar, bu trl varlklarn basit (yaln) varlklar olduunu
sylerler. B ununla birlikte onlar, bu varlklardaki nedenin nedenliden daha basit
(yaln) olduunu ileri srerler. Bu nedenle onlara gre, lk lke bu varlklarn en basi
tidir (yalndr); nk lk lke'de kesinlikle ne neden ne de nedenli b u lu n d u u anla
labilir. lk lk eden sonra gelen varlklarda ise, b ir bileikliin b u lu n d u u n u akl anlayabilir. te bundan tr, filozoflara gre, ikinci ilke de ncden daha b asittir./
Filozoflarn grlerini ite bu biim de anlam ak gerekir. O halde bu varlklarda bu
lunan neden ve nedenlinin anlam , bu varlklarda nedenlide grlen kuvve halinde bir
o k luun bulunm asdr. Baka bir deyile, ondan, kendisinde h ib ir zam an var olm a
yan bir o k nedenliler ortaya kar. E er o n lan n szlerinden bu anlalr ve kabul
edilirse, G a z z l 'n in y nelttii itirazlarn onlar ilgilendirm edii grlr, te
yandan onlarn szlerinden, G a z z 1'n in de anlad gibi, ikinci ilkenin kendi
zn ve ilkesini bildii; iki sureti ve iki varh b u lu n d u u iin zn bilm ek suretiyle
ondan bir eyin ve ilkesini bilm ek suretiyle de bir b aka eyin k t anlalrsa, bu
yanl bir an laytr; nk d urum byle olsayd, ikinci ilke b ir tek su retten daha ok
peyden o lum u olur ve dolaysyla bu su ret, nefste sz konusu olduu gibi, iinde
- 109-
337
bulunduu ey bakm ndan tek. tanm bakm m dan ise o k olurdu. F akat kelamclan n bu sansn, sz konusu lkelent birbirinden k t n a ilikin olarak leri srdkleri
grler kuvvetlendirm itir
Sanki kelamclar, bylece bu n u , duyularla alglanan
f'illere benzetm ek yoluyla anlam ak istem ilerdir. G erekten de l h bilimler, bu
grlerle alabildiine doldurulduu i ia, Fkh'tan (slm H ukukundan) daha ok
sanya dayanr bir durum a gelm itir
Bu grten de a k a anlayacan zere, G a z z l''n in filozoflar, mmkn
varlkta bulunm aln zorunlu sayd o k lu k tan dolay, zorunlu varlkta da byle bir
okluun b u lund'gupu kabul etm ek zorunda brakm ak istemesi doru deildir. n
k im kndan gerek im kn anlald takdirde, burada kesinlikle bir bileiklik var
dem ektir. Daha nce sylediim iz ve ileride de syleyeceim iz zere, byle bir ey im
knsz olduuna gre, varl zorunlu olanda da byle bir ey dnlemez, te y an
dan im kndan, zihinsel bir kavram anlahrsa, bu bakm dan ne zorunlu varln ne de
mmkn varln bileik saylmas gerekir. Burada bileikliin sz konusu olmas, an
cak neden ve nedenli ilikisinden ileri gelm ektedir.
G a z z 1T der ki
kinci itirazm zda yle deriz ; O nun kendi ilkesini bilmesi, varlnn ve
kendi zn bilm esinin^^^' ayn mdr, yoksa baka bir ey m idir?/ Eer varl
nn ve kendi zn bilm esinin ayn ise, kendi znde okluk bulunm ayp, bu
okluk ancak onun zn aklayan dey ite bulunur. Eer baka bir ey ise,
bu okluk tik tike de de var dem ektir; nk tik tike kendi zn bildii gibi,
znden bakasn da bilir.
338
Derim k i :
339
D orusu, onun, ilkesi hakknda sahip olduu bilginin, znn ayn olmas;
onun, greceliin sz konusu olduu bir tabiata sahip bulunm as, bu suretle lk lke'den daha aa bir dzeyde yer almas ve lk lke'nin de kendi z dolaysyla var
olann tabiatna sahip olmasdr. Filozoflara gre ise, doru olan, lk lke'nin kendi
z dolaysyla yalnzca kendi zn bilmesi, greceli bir ey olmamas, yani bir ilke
olmasdr. F ak at onlara gre, bu lk lke'nin z, daha sonra aklayacam z zere,
btn akllan h a tt variklan, hepsinden daha stn ve daha y etk in bir biim de,
ierm ektedir. te bundan dolay, bu gr G a z z l^ 'n in isnat etti i irkin bir
takm sonular gerektirm ez./
G a z z l"^ der ki :
Filozoflar u iddiada bulunabilirler : O 'n u n kendi zn bilmesi, znn
ayndr, O, bakasnn ilkesi olduunu bilm edike, zn de bilm ez; nk bil
gi, bilinene uygundur ve dolaysyla O 'nun zne ilikindir.
Derim ki ;
Bu gr sam adr, nk O 'nun bir ilke olmas greceli bir eydir; dolaysyla
znn ayn olmas doru delidir. E er O, ilke olduunu bilirse, ilkesi olduu eyi
de, var olduu biim iyle, bilir. D urum byle ise, daha yce olan daha aada olan
sayesinde yetkinlik kazanm dem ektir; nk bilinen ey, filozoflara gre, insan akl
39.
. 110 -
A klla kavramasnn.
340
341
342
111-
ken, bu grleri ok irkin ve insann varlklar hakkndaki ilk grlerine bile yaban
c kalacak bir biimde ortaya koymulardr.
G a z z i t der ki :
O halde eer bu tr bir oklukla O'nun birlii ortadan kalkyorsa, O'nun
her ynden bir olduu savn bir yana brakalm./
343
Derim ki :
G a z z l' bu szyle unu amalamaktadr. Filozoflar, lk lke'nin kendi z
n dndn (aklettiini) ve kendi znden tr kendisinin, bakasnn bir nede
ni olduunu bildiini (aklettiini) ileri srdklerinde, O'nun her bakmdan bir olma
dn da kabul etmeleri gerekir; nk Onun her ynden bir olmas gerektii hususu
henz akla kavumamtr. te G a z z iVnin ifade ettii bu gr, M e 'i l e r d e n (Aristoculardan) kimilerinin grdr. Bunlar, bu grn A r i s t o'ya
ait olduu biiminde bir yorum a giderler.
G a z z 1f der ki :
Eer "tik lke ancak kendi zn bilir; zn bilmesi, znn ayndr; do
laysyla akl (bilgi), akll (bilen) ve akledilen (bilinen) bir olup, kendisinden
bakasn bilemez" denirse, buna iki ynden karlk verilebilir. Birincisi, t b n
S 1 n ve teki aratrclar bu gr, irkinliinden dolay terketm iler ve lk
lkenin, kendi zn kendisinden kanlarn kmasnn bir ilkesi olarak bildi
ini ve btn varlklar trleriyle birlikte tikel olarak deil, tmel olarak dn
dn ileri srmlerdir; nk onlar "lk lkeden ancak bir tek akl kar; fakat bu lke kendisinden kan bilmez; O'nun neden olduu ey akldr;/ bu
akldan bir akl, gk kresinin nefsi ve gk kresinin cismi kar; bu akl kendi
zn ve neden olduu eyi bildii halde, kendisinin nedeni ve ilkesi, yalnz
ca kendi zn bilm ektedir grn uygun grmemilerdir; nk bu durum
da nedenden ancak bir tek ey, nedenliden ise, ey ktna gre, nedenli
nedenden daha stn demektir. lk lke, yalnzca kendi zn bilir; nedenli ise
hem kendi zn, hem ilkesini, hem de nedenlilerin zn bilmektedir. Yce
Allah hakkndaki gr bu durum uyla doyurucu bulan bir kimse, Allah', ken
di zn ve Allah' bilen her varlktan daha aa bir dzeye indirmi olur; n
k Allah' ve kendi zn bilen bir varlk, Allah'tan daha stndr, zira Allah,
[bu gre gre] kendi znden bakasn bilmemektedir. Filozoflarn, Allah'n
ycelii konusunda ileri srdkleri arla varan dnceleri, onlarn, Allah'n
yceliinden anlalan her eyi reddetneleri ve Allah'n durumunu, bu lemde
meydana gelen eylerden habersiz, cansz bir varln durumuna koymalar so
nucunu dourm utur. Ancak, burada Allah'n cansz varlktan tek fark, kendi
zn bilmesidir. Allah, kendi yolundan ayrlanlar, doru yoldan sapanlar ve
O 'nun,/ "ben onlar ne gklerin ne yerin yaratlmasnda, ne de kendilerinin y a
ratlmasnda hazr bu/undurdum "(K urn Kehf, XVIII, 51) yetini inkar eden
leri, "Allah'a k t sanda bulunanlar" (K ur'n, Feth, XLVIII, 6)', Allah'la
ilgili hususlarn insann gc iinde bulunduuna inananlar, yalnz kendi
akllanna gvenerek, peygamberlere ve onlan izleyenlere uymann gerekli
olmadn ileri srenleri ite bu duruma sokar. Kukusuz onlar, bylece
344
345
.112
346
347
348
113
349
350
351
352
de olurdu, durum byle ise, bu konularda geliigzel grler ortaya atanlar ve Allah
hakknda gerek bilgiye dayanmadan tartm aya bavuranlar konusunda hkm Allah'a
brakalm. te bu nedenle filozoflarn bu bilimlerde son derecede zayf olduklar sa
nlr ve G a z z l de ayn nedenle onlarn metafizik bilgilerinin sanya dayandn
syler.
Fakat durum ne olursa olsun, biz kimi gvenilir esaslar ve herkese bilinen ki*
ni nclleri, kesin kanta dayanmasalar da, aklamaa alacaz./ Aslnda biz, by
le bir ie girimeyi dnmyorduk; ama bu adam (G a z z 1^), bylesine hayal bir
dnceyi bu byk bilime sokmaa alt ve insanlarn erdemli iler yaparak m ut
lulua ulamalarn imknsz kld iin, bu ie girimeyi doru bulduk. Kukusuz,
Allah onu bundan tr sorguya ekip, yaptklarnn hesabn soracaktr. Biz ise, fi
lozoflar lk lke ve teki varlklar hakknda bu trl grlere inanmaya ynelten ne
denleri; bu konuda insan aklnn eriebilecei son noktay ve yine bu konuda ortaya
kan kukular aklayacaz. Ayrca biz, slm kelamclarn lk lke ve teki varlk
lar konusunda belli bir inanca sahip olmaya ynelten nedenleri, bu konuda kendile
rinde ortaya kan kukular ve yine bu konuda akllarnn ulaabilecei son noktay
aklayacaz. Bu suretle biz, geree ulamak isteyen kimseyi uyarm; her iki zm
renin (filozoflarn ve kelamclann) sahip olduu bilimleri aratrmaya yneltmi ve
bu konularda Allah'n da kendisine yardmyla almasn salam olacaz.
Biz deriz ki : Filozoflar kendilerini, kesin bir kant olmadan, grlerini kabul
etmeye aran bir kimsenin szne dayanmakszn,/ yalnz kendi akllan sayesinde
varlklar bilmeye almlardr. Daha dorusu, onlar, byle davranmakla, bazan du
yularla alglanan eylere aykn hareket etmilerdir; nk onlar ayalt lemde duyu
larla alglanan nesnelerin, canl ve cansz olmak zere iki blme ayrldn ve btn
oluan bu eylerden her birinin suret ad verilen bir nesne ile m a dd e ad verilen bir
nesneden olduunu grmlerdir. Burada suret, onlarn yok iken varolmalann; m a d
de ise, onlarn kendisinden olumalarn salayan ey anlamna gelmektedir. Filozof
lar, ayrca bu lemde oluan her eyin, f'il ad verilen bir eyden ve g y e (ama) ad
verilen bir ey iin olutuunu grmlerdir. Bylece onlar, drt nedenin bulunduunu ortaya koym ulardr./ Filozoflar, oluan bir eyin olumasn salayan suret ile
bu olumay meydana getiren y a k m f'ilin gerek tr gerekse cins bakmndan ayn ol
duunu saptamlardr. Tr bakmndan bir olmasna insann insandan, atn da attan
meydana gelmesini; cins bakmndan bir olmasna ise, katrn at ve eekten meydana
gelmesini rnek olarak gsterebiliriz.
Onlara gre, nedenler sonsuzca birbirini izleyecei iin, lk ve varl srekli
olan bir f'il nedenin varln kabul etmilerdir. Onlardan kimilerine gre, ite bu ni
telie sahip olan neden, gk cisimleridir. Onlardan kimileri bu nedeni gk cisimleri ile
birlikte bulunan ayrk bir ilke saymlar; kimileri bu ilkenin//fe ilk e olduunu ileri srmler/ ve kimileri de onu daha aa dzeyde bulunan bir ilke olarak grmlerdir.
Bu filozoflar, gk kreleri ile gk cisimlerinin ilkelerini, basit cisimlerin olumasnda
yeterli saymlardr; nk onlara gre, bunlarn da yine f'il bir nedeninin bulunmas
gerekmektedir. Basit cisimlerden daha alt dzeydeki birbirinden oluan canl varlk
lara gelince, filozoflarn, bu canlhn nedeni olarak bir baka ilkeyi kabul etmeleri
gerekmitir. te bu ilke, varlklarda grlen nefsi, sureti ve h ik m eti verendir. G a le n ,
bu ilkeye "suretlendiren g (el kuvvet el-musavvira)adn vermektedir. Filozoflar
114 -
353
354
355
356
dan kimileri, bu gc aynk bir ilke olarak; kimileri akl olarak; kimileri nefs olarak;
kimileri gk cismi olarak ve kimileri de lk lke olarak grmlerdir. G a 1 e n, bu g
ce "yaratc" adm vermekte, fakat onun Tann olup olmadmdan kuku duymaktadr./Bu g, reyen canl varlklarda ve bitkilerde etkinliini gsterir. Bunun dnda
remesi bulunmayan canllar ve bitkilere gelince, filozoflar bu varlklarn byle bir il
keye daha da fazla gereksinme duyduklarn aka grmlerdir. Ayalt lemdeki
variklar hakknda filozoflarn incelemelerinin ulat en son nokta ite budur.
Ayrca onlar, gk krelerinin, duyularla alglanan cisimlerin ilkeleri olduklar
konusunda birletikten sonra, gk krelerini incelemiler ve gk cisimlerinin bu
lemde deiken ve duyularla alglanan cisimlerin ilkeleri olduuna ve bu lemdeki
trlerin ya tek balarna ya da aynk bir ilke ile birlikte bulunduklar hususunda ayn
gr paylamlardr. Onlar, gk cisimlerini inceledikten sonra, bu gk cisimlerinin,
bu alemdeki cisimlerin gelip geici olmalar anlamnda, oluan eyler olmadklarn
grmlerdir; nk oluan eyin, olumas bakmndan duyularla alglanan bu le
min bir paras olduu ve onun olumasnn ancak bir para olmas bakmndan tamamlanabilecei anlalr; zira oluan nesne, ancak bir eyden kaynaklanarak,/ bir
ey vastasyla bir mekanda ve bir zamanda oluur. Filozoflar, gk cisimlerinin (duyu
larla alglanan eylerin bir koulu olduunu grmlerdir; nk onlarca gk cisimleri,
uzak f'il nedenlerdir. Eer gk cisimleri bu biimde olumu olsalard, onl^.rdan n
ce gelen ve baka bir lemin paras olarak onlarn olumalarnn bir koulu olan bir
takm cisimler bulunur ve bylece bu cisimlere benzeyen baka bir takm gk cisim
lerinin varl sz konusu olurdu. te yandan bu baka lemin cisimleri de olumu
olsalard, onlardan nce de yine bir takm baka gk cisimlerinin bulunmas gerekir
ve bu durum sonsueca srer giderdi. Onlara gre, bu husus, bu tr bir inceleme ile ve
benzeri baka incelemelerle kesinlik kazannca, ortaya kan en yakn olaslk, gk
cisimlerinin, bu lemdeki eylerin oluup bozulmas anlamnda, oluup bozulmaddr; nk olumann bundan baka ne bir tanm, ne bir betimlemesi (tasviri), ne bir
aklamas, ne de bir anlam vardr. Bylece onlar, bunlarn, yani gk cisimlerinin de,
kendileri arachyla ve kendilerinden hareket ettikleri bir takm ilkeleri bulunduunu aka grmlerdir,/ Filozoflar bu ilkeleri aratrdklarnda, onlar hareket ettiren
bu ilkelerin cisim olmad gibi, cisimlerde bulunan bir takm gler de olmamas ge
rektiini aka anlamlardr. Bu ilkelerin cisim olmamasnn nedeni, onlann lemi
kuatan cisimlerin ilk ilkeleri olmalardr. Onlarn cisimlerde bulunan bir takm gler
olmamalarnn nedeni ise, cisimlerin, bu dnyadaki canl varlklarn sahip olduu bi
leik ilkelerde grld gibi, kendilerinde bulunan glerin varlklarnn koulu ol
malardr; nk onlara gre, cisimde bulunan her g canhdr ve cismin blnmesiyle
blnr. Bu nitelie sahip her cisim ise, oluup bozulan, yani ilk madde (heyul) ve
suretten meydana gelen bir eydir. lk madde de, suretin varlnn bir kouludur.
Ayn biimde, gk cisimlerinin ilkeleri ayalt lemin ilkelerine benzeseydi, gk cisim
leri de ayalt lemin cisimlerine benzer ve dolaysyla kendilerinden nce gelen bir
takm baka gk cisimlerine muhta olurdu. Bylece bu nitelie sahip olan, yani ne
cisim ne de cisimde bulunan gler durum unda olan ilkelerin varl filozoflar iit
kesinlik kazannca,/ insan aklna ilikin olarak, suretin iki tr varii bulunduu da
kesinlik kazanmtr. Bunlardan biri, maddeden soyutlanm, aklla kavranan varlk;
kincisi ise, maddede bulunan, duyularla alglanan varlktr. Szgelii, tan cansz ve
- 1 15 -
357
358
359
360
nefsin dnda (nesnel olarak) maddede bulunan bir sureti ve kavray ve akl (dn
ce) durumunda bulunan ve nefste maddeden soyutlanm olan bir baka sureti vardr.
O halde, filozoflara gre, mutlak anlamda bu ayrk varlklarn salt akllar olmas zo
runludur; nk bakasndan ayr olan eye akl ad verilebiliyorsa, mutlak anlamda
ayrk olan eye akl adn vermek daha da uygun der. Yine filozoflara gre, bu akl
larn kavrad eylerin de, insan aklnda olduu gibi, lemdeki varlklarn ve dzenin
suretleri olmas zorunludur; nk akl, varlkl&rn suretlerini, maddeden soyutlanm
olmalar bakmndan kavramaktan baka bir ey deildir. Bylece onlar, bu noktadan
hareket ederek, var olan nesnelerin duyularla alglanan varlk ve aklla kavranan varlk
olmak zere iki trl varl bulunduu;/ duyularla alglanan varln, aklla kavranan
varlkla olan ilikisinin sanat rn olan eylerin, sanatkrlarn bilgilerine olan ilikisi
ne benzedii sonucuna varmlar; dolaysyla gk cisimlerinin bu ilkeleri kavradna
ve onlarn bu lemdeki varlklar dzenlemelerinin ancak nefs sahibi olmalarndan
ileri geldiine inanmlardr. Filozoflar, bu ayrk akllarla insan akln karlatrdkla
rnda, bu ayrk akllarla insan aklnn, kavradklar nesnelerin, varlklarn suretleri ol
mas ve bu akllardan her birinin suretinin, tpk insan aklnn kavrad suretler ve
dzenden baka bir ey olmamas gibi, kendi kavrad varlklarn suretleri ve dze
ninden baka bir ey olmamas konusunda ortak ynleri bulunduu halde, ayrk akl
larn, insan aklndan daha stn olduunu grmlerdir. Bununla birlikte bu iki tr
akl arasnda ayrlk, varlklarn suretlerinin, insan aklnn bir nedeni olmalardr; n
k var olan bir ey nasl ki kendi sureti sayesinde yetkinlie ulayorsa, insan akl da
bu suretler sayesinde yetkinlie ular;/ayrk akllarn kavrad eyler ise, varlklarn
suretlerinin nedenidir. nk varlklarda bulunan dzen ve tertip, ancak bu ayrk akl
larda bulunan dzene tabi ve bal bir eydir. nsan aklnda bulunan dzen ise, yal
nzca varlklarda kavrad tertip ve dzene baldr. te bundan tr, insan akl, son
derecede eksiktir; nk varlklarda bulunan tertip ve dzenin byk bir blmn
insan akl kavrayamaz.
Durum byle olunca, duyularla alglanan varlklarn suretlerinin, varlk bak
mndan, bir takm dereceleri vardr. Bu suretlerden en aa dzeyde bulunanlar,
maddelerde olanlardr; bunlardan insan aklnda bulunanlar, maddelerde bulunanlar
dan; ayrk akllarda bulunanlar, insan aklnda bulunanlardan daha stndr. Yine onlann aynk akllarda, bu akllarn zleri bakmndan birbirlerine olan stnlkleri dolaysyla varlk ynnden birbirinden stn bir takm dereceleri vardr./
Yine onlar, gk cismine baknca, gerekte bu cismin bir tek canlya benzer bir
cisim olduunu; onun, canhnn btn bedenini hareket ettiren tmel hareketine ben
zer bir tek tmel hareketinin, yani gnlk hareketinin bulunduunu grmlerdir. Yi
ne grmlerdir ki, teki gk cisimleri ve onlarn tikel hareketleri, bir tek canlnn ti
kel organlarna ve bu organlarn tikel hareketlerine benzemektedir. Bylece onlar, bu
cisimler birbirlerine bal olduklar, bir tek cisme, bir tek amaca yneldikleri ve btn
olarak lemi ilgilendiren bir tek fiilde yardmlatklar iin, bu cisimlerin bir tek sanat
rnn amalayan ve en bata yer alan bir tek sanata ynelen bir ok sanatlarda ol
duu gibi, bir tek ilkeye dayandna inanmlardr. te bundan dolay onlar, bu ay
nk ilkelerin, hepsinin nedeni olan bir tek ayrk ilkeye dayandn; bu ilkede yer alan
suretler, dzen ve tertibin, btn varlklardaki suretler, dzen ve tertibin sahip olduu
/en stn varlklar olduunu; bu dzen ve tertibin ayalt lemdeki teki dzenler ve
-116
361
362
363
E 'a r ' 1 e r, bu zn/ hibir arac bulunmakszn btn varlklar meydana getiren
olduuna ve varlklar sonsuz olduu iin sonsuz bir bilgi ile onlar bildiine inan
mlardr. Bylece E *a r 1 e r, bu lemde var olan btn nedenleri reddetmiler
ve bu diri, bilgili, iradeli, iiten, gre, kudretli ve konuan zn her eyle birlikte ve
her eyde srekli olarak bulunduunu sylemilerdir. Bu grn geerli olmayan bir
takm hususlar ierdii dnlebilir; nk sz edilen bu tr niteliklere sahip olan
bir varln nefs cinsinden olmas zorunludur; zira nefs, cisim olmayp, diri, bilgili,
kudretli, iradeli, iitici, grc ve konuucu bir zdr. Dolaysyla bu kelamclar,
bilinsiz bir biimde varlklarn ilkesini maddeden ayr tmel nefs olarak grmlerdir.
imdi biz, bu grn bir sonucu olarak ortaya kan glklerden sz edece
iz. Onlarn sfatlar hakkndaki grleri ile ilgili olarak bu glklerin en a, ncesiz bileik bir zn/ ve dolaysyla ncesiz bir bileikliin bulunmasdr. Oysa bu, E 'a r 1 1 e r i n "her bileikliin sonradan o l d u u biimindeki ilkelerine aykrdr;
nk onlara gre, bileiklik bir ilinti; her ilinti de sonradan var olmadr. Bununla bir
likte onlar, btn varlklar, mmkn bir takm fiiller olarak kabul etmiler ve bu var
lklarda, tabiatlarnn gerektirdii bir tertip, bir dzen ve bir hikmetin (bilgeliin) bu
lunduunu kabul etmeyip, her varln, olduundan farkl bir durumda bulunabilece
ine inanmlardr. Bu, onlar iin, akl konusunda da zorunlu olarak geerlidir. Bu
nunla birlikte onlar, tabiat rnleri ile karlatrdklar sanat rnlerinde de bir dzen
117.
367
XXIII, 12-14). te bundan dolay eski filozoflar, mutlak anlamda var olann oluup,
bozulmadn ileri srmlerdir. Bu nedenle onlarn (kelamclann), gklerin sonradan
yaratlm olduu savlar kabul edilse de, onlar, bunlarn sonradan yaratlmlarn ilki
olduunu aklayamamlardr. Oysa bu husus yce K ur'n'da geen bir ok ayette de
aka grlmektedir: "nkar edenler, daha n ce g kler ue yerin y a p k old uunu
g rm e zler m i?" (K ur'n, E nbiy, XXI, 30). "A llahn ar su zerinde idi (Allah suya
h km ediyordu)... " (K ur'n, Hud, XI, 7)./ "Sonra, (O) du m an halinde olan g e
118-
368
369
370
119 .
371
372
373
byle bir durum ancak f'ilinyalnzca edilgin olmas bakmndan f il,hareket ettire
nin de hareketli olmas bakmndan hareketli olmas durumunda sz konusu olabilir
di. Gerekte ise, durum byle deildir; aksine f il, ancak fiilen var olmas bakmn
dan, f'ildir; nk yok olan, hibir ey yapamaz. Bundan kan sonu, kelamclarm
sand gibi, edilgin f'illerin bulunmamas olmayp, bu edilgin f'illerin, hibir
ekilde edilgin olmayan bir f ilde son bulmasdr./ te yandan onlarn vard
sonucun imknszlnn derecesi, onlar bu sonuca gtren ncllerinin gerektirdii
imknszln derecesinden daha byktr; nk varlklarn ilkesi, yaam, bilgi, g
ve irade sahibi bir z olup, bu nitelikler ze eklenmi nitelikler ise ve bu z decisimsel
deilse, nefsle bu varlk arasnda, nefsin bir cisimde bulunmas ve bu varln ise
cisimde bulunmayan bir nefs olmas dnda, bir fark yok demektir. Fakat bu durum
da olan ey zorunlu olarak bir z ve bir takm niteliklerden olumaktadr. Her bileik
ey ise, zorunlu olarak baka bir bileie nuhtatr; nk kendiliinden oluan bir
eyin varl mmkn olmad gibi, kendiliinden bileik olan bir eyin varh da
mmkn deildir. Bunun nedeni, oluturann fiili olan oluturm ann, oluan eyin
birletirilmesinden ve oluturann da birle tirenden baka bir ey olmamasdr. Genel
bir deyile, nasl ki her edilginin bir f'ili varsa, ayn biimde her bileiin de f il
olan bir biletiricisi vardr; nk bileiklik, bileiin varlnn kouludur. Bir eyin,
kendi varlnn koulunun bir nedeni olmas da, mmkn deildir; nk bu durumda o eyin kendi znn bir nedeni olmas gerekecektir./ te bundan dolay M u tez i 1 1 1 e r, tik lke'deki bu niteliklerin O'nun zne bah olduunu ve bir eyin
mevcut, bir, ncesiz vb. olmas gibi bir ok varlklarda bir ok znl niteliklerin
bulunmas biiminde bu niteliklerin O'nun zne eklenmi eyler olmadn ileri
srerlerken, E a rT l e r d e n daha ok geree yaklamlardr. lk lke konusun
da filozoflarn gr de Mu'tezillerinkine yakndr.
Bu iki zmreyi lk lke konusunda bu tr inanlara ynelten nedenleri; her iki
zmrenin vard yanl sonulan aklamtk. Filozoflarn vard yanl sonulara
gelince, bunlar G a z z 1?, yeterince ele almtr. Bunlardan kimilerine daha nce
cevap vermi; kimilerinin cevab ise, daha sonra gelecektir. Kelamclarm ulam ol
duu yanl sonulara gelince, biz bunlara burada ayrntl olarak deindik.
O
halde bu adamn (G a z z T nin) bu kitapta ileri srd grlerin tek tek
doyuruculuk derecesini belirleyip, bizim koullarmza gre, bu grlerin ifade ettii
doruluk derecesini inceleyelim./ Biz, evrenin ilkeleri konusunda filozoflar bu tr
inanlara ynelten geerli grlere deinmek zorunda kaldk; nk filozoflar, kar
tlarna, ancak bu grler sayesinde onlarn kendilerine isnat ettikleri yanl bir ta
km sonular konusunda cevap vermi olacaklardr. Biz, ayrca, kelamclarm vardk
lar yanl sonulardan da sz ettik; nk doru olan, onlarn bu konuda kantlarn
ortaya koymak ve onlar adna hareket etm ektir; zira onlar, ancak bu suretle kantla
rn ortaya koyabilirler. A r i s t o'nun da dedii gibi,^^J doru olan, insann kart
larnn kantlarn ortaya koyarken, bunlar tpk kendisinin kantlarym gibi ortaya
koymas; baka bir deyile, kartlarn kantlarn aratrrken, tpk kendi grnn
40.
tbn Rd'n Aristo'dan aktardn syledii gr, aktarld biim iyle onun
kitaplarnda yer almamakla birlikte, onun izlenmesi gereken aratrma yntem i
konusundaki gryle karlatrlabilir. Aristo, Metafizik. III, 1. 995a, 21 995b , S;Topika, I, 2.
120.
374
375
376
- 121-
377
378
379
G a z z
nin aynk ilkelerin lk ike'den k diueni ve tek tek bu ilkelerden
kan nesnelerin says ile ilgili olarak filozoflardan aktardklarna gelince, bunlar
dorulayacak ve btiireyecck hibir kant bulunmamaktadr. te bundan dolay,
G a z z 1^'nin aktard hususlar, eski filozoflarn kitaplarnda gememektedir. Bu
ayrk olan ve olmayan ilkelerin lk llke'den kt; bu bir tek gcn ortaya kmasyla lemin btnyle bir tek olduu/ve bu gle de lemin btn paralarnn birbirine
bal olmasnn bir sonucu olarak, evrenin, eitli gleri, organlar ve fiilleri bulunan
bir tek canlnn bedeninde olduu gibi, bir tek fiili amaladna ve gerekten de bil
ginlere gre, lemin lk lke'den kan kendisindeki bir tek gle bir tek olarak var
olduuna gelince, bu konuda filozoflar ayn grte birlemilerdir; nk onlarca
gk bir btn olarak bir tek canl grnmndedir ve btn gn sahip olduu gn
lk hareket te canlnn mekandaki tmel hareketine benzemektedir, te yandan g
n farkl paralarnn sahip olduu hareketler de canl varln organlarnn sahip ol
duu tikel hareketlere benzemektedir. Filozoflar, daha nce, canl varlkta, kendisi
nin bir olmasn ve kendisinde bulunan btn glerin bir tek fiile, yani canl varln
korunmasna ynelmesini salayan bir tek gcn bulunduuna kesin kant getirmi
lerdir.^^^' te bu gler, lk llke'den kan gce baldr. Eer byle olmasayd,
onun paralar dalr ve bu canhik gz ap, kapayncaya dek varln srdremez
di. Eer bir tek canlda, btn paralarna nfuz eden ru h n b ir tek gcn bulunmas
ve bu g sayesinde kendisinde bulunan bir ok gler ve cisimlerin, kendisinde bulunan bu cisimlerin/bir tek cisim olduu ve yine kendisinde bulunan glerin bir tek
g olduu sylenebilecek bir biimde, bir tek olmas ve varlklarn paralarnn b
tn leme oran, bir tek canlnn paralarnn bu bir tek canlya oran gibi, onun canl
paralarnda ve bu paralarn hareket ettirici nefsm ve akl glerinde de ayn du
rumun sz konusu olmas, yani btn bunlarda ruhm ve cismri btn gleri birle
tiren ve evrene bir tek olarak nfuz eden bir tek ruhn gcn bulunmas da zorunlu
dur. Durum byle olmasayd, ortada ne dzen ne de tertip kalrd. O halde, "Allah'n
her eyin yaratcs, birarada tutucusu ve koruyucusu" olduunu sylemek doru
olur. Nitekim yce Allah bu konuda yle demektedir: "Dorusu, y o k olmasn d iy e
gkleri ve yeri tutan A llah 'tr... (K ur'n, Ftr, XXXV, 41). Bir tek gcn bir ok
eye nfuz etmesi, bir tek ilkeden, nce, yalnzca bir tek eyin ktn ve daha son
ra da bu bir tek eyden okluun ktn ileri srenlerin sandklar gibi, bu gte bir
okluun bulunmasn gerektirmez;/ nk byle bir varsaym, ancak madde olma
yanda bulunan f'il maddede bulunan f ile benzeMIdiinde, geerli olabilir. te
bundan dolay, f'il ad ancak isimdeki ortaklktan tr, madde olmayanda ve mad
dede bulunana verilebilir. Budurum dasana okluun tekten kacan aka gsterir.
Ayn biim de teki ayrk ilkelerin varl da, ancak bunlarn lke lke hakknda
kavradklar eylerde bulunmaktadr. Bu varlk, belirli bir tek ey olduu halde, on
dan, eitli kavramlar gibi, bir ok eyin kabileceini dnmek imknsz deildir.
Nitekim okluunda bir tek kavramla kavranmas imknsz deildir. Kimi zaman biz,
gnlk hareketleri srasnda btn gk cisimlerinin ve sabit yldzlarn krelerinin
42.
-122.
380
381
382
383
123-
384
385
-124-
386
bulunmamaktadr; ayrca bu bilgi nedenlinin znn varl iin de zorunlu deildir. te bu glkten kurtulmann bir yolu yoktur./
Derim ki :
387
Bu, lk lke nin kendi znden dolay, bir nedene sahip olan bilmesi gerektiini
ileri sren bir kimsenin kantdr; nk, bu kimseye gre. O, kendi znden dolay,
bir ilke olduunu bilmeseydi, kendi zn eksik olarak bilmi olurdu.
G a z z T nin bu gre itiraznn anlam udur: Eer nedenli kendi ilkesini
biliyorsa, bu bilginin ya bir nedenden tr olmas ya da hibir nedene dayanmaks
zn meydana gelmesi gerekir. Eer bu bilgi bir nedenden tr ortaya kyorsa, lk
lke'nin bir nedeninin olmas gerekir; oysa lk lke'nin bir nedeni yoktur. Eer bu bil
gi bir nedene dayanmakszn ortaya kyorsa, lk lke den, bilmeden de olsa, bir ok
luun kmas gerekir. Eer O'ndan bir okluk kyorsa, O, zorunlu bir varlk deil
demektir; nk zorunlu varlk yalnzca bir tektir. Kendisinden birden ok ey kan
varlk mmkn varlktr; mmkn varlk ise bir nedene m uhtatr. O halde, onlarn
"lk tik e zorunlu varlktr ve neden oldu u e y i bilir" demeleri yanltr./
Yine G a z z i t der ki :
Nedenlinin nedeni bilmesi, varl iin zorunlu olmadna gre, nedenin
de neden olduu eyi bilmesinin zorunlu olmamas geree daha yakndr.
Derim ki :
388
Bu, safsataya dayal bir grtr; nk biz nedeni, neden olduu eyi bilen bir
akl olarak dnecek olursak, bu dncemizden, akln, nedenin zne eklenmi bir
nedene ait olduu sonucu deil, onun kendi zne ait olduu sonucu kar; nk bu
nedenden nedenin kmas, nedenin kendi zne bal olan bir eydir. Nedenlinin on
dan kmas, bir nedenden tr deil, nedenin kendi znden tr ise, ondan bir
okluun kmas gerekmiyor demektir; zira filozoflarn benimsedikleri ilkelere gre,
nedenlinin nedenden kmas, nedenin kendi zne baldr. Eer nedenin z bir ise,
ondan bir kar; eer ok ise, ondan ok kar. G a z z 1 'nin bu konuyla ilgili
olarak her nedenlinin mmkn bir varlk olduunu ilerj srmesi, ancak bileik ne
denli hakknda dorudur; nk bileik bir eyin ncesiz olmas mmkn deildir. Filozoflara gre, varl mmkn olan her ey,/ A r i s t o nun da kitaplarnn bir ok
yerinde aklad zere, sonradan var olmutur. Biz bu hususu daha sonra zorunlu
varl ele alrken, daha geni bir biimde aklayacaz. b n S ? n 'nn pmkn
varlk adn verdii eye gelince, bu varla mmkn varlk adnn verilmesinin nedeni,
gerekte mmkn olan varlkla ortak bir ismi paylamasdr. te bu nedenle onun,
mmkn varln bir f'ile m uhta olmas biiminde bir f'ile muhta olup olmad
aka anlalamamaktadr.
G a z z 1 1 der ki :
n itiraz yledir: Acaba lk nedenlinin kendi zn bilmesi, kendi
znn ayn mdr, yoksa kendi znden baka mdr? Kendi znn ayn
olmas imknszdr; nk bilgi bilinenden bakadr. Eer bu bilgi kendi
znden baka ise, brakn da, ayn durum lk lkede de sz konusu olsun!
nk bu durumda O'ndan okluk kacaktr. Eer nedenlinin kendi zn
bilmesi, kendi znn aym deilse, nedenlide yalnzca ne drtlk ne de, onlarn
125-
389
Derim ki :
Akllarn ele alnd bu konuda iki husustan sz edilebilir : Bunlardan birincisi,
akllarn kavrad ve kavrayamad hususlarla ilgilidir. Bu konu eski filozoflarca in
celenmitir. kincisi ise, akllardan kan eylerle ilgilidir. Burada G a z z T nin
filozoflardan aktard gr kabul eden yalnzca b n S n 'dr. G a z z l, yal
nzca 1 b n S n ve yandalarnn grlerini reddettii halde, btn filozoflarn
grlerini reddettii izlenimini uyandrmak istemitir. Bu, kendisinin de ifade ettii
gibi, bilgisizliin en son derecesidir. Bu gr, eski filozoflardan hibirince benimsen
memitir. Ayrca bu gr, onlarn "birden ancak bir kar" biimindeki varsaymla
rnn dnda kesin bir kanta da dayanmamaktadr. Fakat bu nerme, maddeden so
yutlanm suretler olan f'illere ilikin olduu lde, maddelerdeki suretler olan f'illere ilikin deildir; nk filozoflara gre, nedenli akln znn kesinlikle kendi il-
390
kesi hakknda bir eyi kavramas gerekir. Ashnda burada/biri z, teki ze eklenmi
bir kavram olmak zere, iki ey yoktur; nk durum byle olsayd, akln bileik ol
mas gerekirdi; oysa akl basit olup, bileik deildir. Ayrk suretlerde nedenle nedenli
arasndaki fark, tik Nedenin kendi z dolaysyla, ikinci nedenin ise tik Nedene bal
olmas dolaysyla, var olmasdr; nk ikinci nedenin nedenli olmas, kendi tzn
den tr olup, madd^nedenlilerde olduunun aksine, kendisine eklenmi bir kavram
deildir. Szgelii, renk kendi z dolaysyla cisimde var olan bir eydir; rengin, gr
menin bir nedeni olmas, baka bir eye bal olmasndan ileri gelmektedir; grmenin
ancak bu iliki iinde bir varl bulunmaktadr. te bundan dolay, maddeden so
yutlanm tzler, greceli olma tabiatndaki tzlerdir. Bu nedenle, maddelerden ayr
olan suretlerde neden ve nedenli birlemilerdir. Yine bu nedenle, Psikoloji kitabnda
(K it b en-Nefs) akland zere, duyularla alglanan suretler de greceli olma tabi
atna sahiptirler.
G a z z 1^ der ki :
391
. 1 26-
392
393
G a z z 1 1 der ki :
Sz edilen bakmdan 4kincisi udur : En yksek gk cisminin byk
lk bakmndan belirli bir ls bulunmaktadr. Onun teki llere oranla
bu belirli lde bulunmas, kendi znn varlna eklenmi bir husustur;
nk onun znn, olduundan daha kk ya da daha byk olmas mm
kndr. O halde onun iin, zellikle kendisine, varln gerektiren basit kav
rama eklenmi bu ly veren bir varln bulunmas gerekir. Bu gereklilik
akln varl iin sz konusu deildir; nk akl salt varlk olup, onun teki
llere oranla belirli bir ls yoktur. O halde akln ancak basit bir nedene
m uhta olduu sylenebilir.
Derim ki :
394
127.
395
Deriz ki : Acaba dzen biiminin belirli olmas, dzene sahip olan eyin
varl iin yeterli midir, yoksa varl iin var eden bir nedene mi m uhtatr ? /
Eer yeterli ise, bir takm nedenler dnmenize gerek yoktur; dolaysyla bu
varlklarda dzenin bulunmasnn, fazladan bir neden olmakszn, bu varlklar
gerektirdiine hkmedebirsiniz. Eer bu yeterli olmayp, varl iin bir nede
ne m uhta ise, bu neden de, llerin belirli olmas iin,yeterli olmayp, bile
iklik iin gerekli olan bir baka nedene m uhtatr.
Derim ki :
397
398
399
400
tki eye basit denebilir : Bu iki eyden birincisi, bir ok paralardan bileik ol
mayan, fakat madde ve suretten bileik olan eydir. te bundan dolay, drt unsurun basit olduu sylenmitir. / kincisi ise, suret ve sureti deiebilen maddeden
meydana gelmeyen gk cisimleridir. Ayrca, basit, her ne kadar drt unsurdan olu
mu olsa da, btnyle paras ayn tanma sahip olan eye de denebilir. Gk cisimle
ri iin kullanld anlamda basitin, gk kresi ve kutuplarn sa ve solu gibi, tabiat
bakmndan eitli paralara sahip olmas pekl mmkndr. Krenin, kre olmas
bakmndan, belirli bir takm kutuplannn ve krelerinin birbirinden farkl olmalarn
salayan belirli bir merkezinin bulunmas zorunludur. Krenin belirli bir takm yn
lerinin bulunmas, onun basit olmamasn gerektirmez; nk o, suret ve kendisinde
kuvve hali bulunan maddeden bileik olmad iin basittir. Ayrca, bu krede, iki
kutbun yerini kabul eden para, krenin herhangi bir paras olmad iin, bir ben
zeme de sz konusu deildir; nk bu para, her kredeki tabiat dolaysyla belirli
olan bir paradr. Eer byle olmasayd, krelerin, eitli olmalarn salayan, tabi
bir takm merkezleri bulunmazd. O halde, bu kreler bu anlamda benzememektedirler. Bu anlamda onlarn benzememi olmalar, eitli tabiatlara sahip olan cisim
lerden bilemi olmalarn gerektirmedii gibi, onlarn f'ilinin de bir ok glerden
bilemi olmasn gerektirmez; nk her kre birdir. / Yine filozoflara gre, hangi
kre olursa olsun, her noktasnn bir merkez olabileceini ve her noktay da, ancak
bir f'ilin beliriediini sylemek doru deildir; nk byle bir ey ancak tabi kre
lerde deil, yapay krelerde sz konusu olabilir. Krenin her noktasnn merkez olma
a elverili olduu ve bu noktalan da bir f'ilin belirledii varsaym, d lemde bir
tek f ilden kabilecek hibir eyin bulunmad kabul edilmedike, f ilin ok ol
masn gerektirmez; nk d lemdeki eyler on kategoriden olumaktadr. Dolay
syla bu lemdeki eylerden her biri, on f ili gerektirecektir. Aslnda btn bunlar,
metafizikteki samalklara benzeyen samasapan bir takm szlerdir. D lemdeki
bir tek sanat rnn, her ne kadar kendisinde on kategori bulunuyorsa da, ancak bir
tek sanatkr meydana getirir. b n S ^ n , F r b v e M ikt [el-Envr] adl ya
ptnda lk tike ile ilgili olarak onlarn grlerini benimseyen G a z z l'nin^^^^ de
indikleri, "bir tek e y ancak bir tek e y i yapar" nermesinden daha yanl bir nerne bulunabilir mi?/
43.
129
G a z z I? der ki :
Bir kimse yle diyebilir: Belki de ilkede, ilke olmasndan ileri gelmeyen
bir takm okluk trleri bulunmaktadr. Bizce bu okluk trlerinden ya da
drd bilinmektedir; tekiler hakknda henz hibir bilgimiz yoktur. Onlar
hakknda bilgimizin olmamas, okluun ilkesini okluk olduu ve birden o
un kamayaca konusunda bizi kukuya yneltmemektedir.
Derim ki :
401
402
403
404
karn, ilk nedenlinin bir tek varlk olmasn salayan birlik olduunu kabul ettikleri
takdirde, dorudur. nk onlar, ilk nedenlide belirsiz bir okluun bulunabileceini
kabul ederlerse, bu okluun ya var olanlarn saysndan daha az, ya daha ok, ya da
onlarn saysna eit olmas gerekir. Eer sayca daha az ise, bu durumda onlarn, bir
nedeni bulunmayan nc bir ilkeyi eklemeleri gerekir. Eer sayca eit ya da daha
ok ise, onlarn, nc bir ilkeyi eklemeleri gerekmez; fakat onda bulunan okluk
bir fazlalk olur./
G a z z l ? der ki:
O
halde, bunun sonucu olarak, tik Nedenle yetinmek gerekir; nk ilk
nedenlinin varlnda, zorunlu olmad ve bir nedene bal bulunmad halde,
bir okluun meydana gelmesi mmkn ise, ayn durumu lk Neden iin de d
nmek mmkndr. Dolaysyla, okluun varl da bir nedene dayanmaya
caktr, Oysa okluun gerekli olduu, fakat saysnn bilinmedii sylenmitir.
okluun lk Nedene oranla nedensiz olarak var olduu dnlecek olursa,
onun ikinci nedene oranla da nedensiz olarak var olduu dnlebilir. Aslnda
"lk Nedene ve kinci nedene oranla" dememizin bir anlam yoktur; nk on
lar arasnda ne zaman ne de mekan bakmndan bir ayrlk bulunmaktadr. O
halde, onlardan hibiri, zaman ve mekan bakmndan kendilerinden farkl olma
yan ve bir nedene dayanmakszn var olabilen eylere bal olmakla nitelendi
rilemez.
Derim ki ;
405
131
Derim ki :
406
407
408
44.
132
Aristo, M eta fizik 'in in XII. kitabnda Tann'nn varhnm kozmolojik adan bir
kantlamasn yapmaa almaktadr. Onca, ncesiz bir nitelie sahip olan k
resel hareketin, ierisinde yer ald gksel tzler bulunmaktadr ve bunlar da
maddi olmayp, ncesizdir. Onlar hareket ettirip, kendisi hareket etm eyen bir
varlk bulunmaktadr. Bkz., M eta fizik , XII, 7. 1073a, 2 - 10; 1076a, 4. Aristo,
ncesiz gksel tzlerin saysn saptarken, bn Rd'n aktardklarna ya
kn olarak unlar sylemektedir: "...Bizim ayn zamanda, bakalarnca ifade
edilen grlerle ilgili olarak, onlarn tzlerin says hakknda aka ifade edi
lebilecek hibir ey sylemediklerini belirtmenrz gerekmektedir. Bkz.,M etofzik , XII, 8. 1073a, 1 4 - 1 7 .
409
Eer byle bir eyi sylemek mmkn olsayd, alemin btn cisimlerinin de ci
sim olmalar bakmndan bir tek tr oluturduklarn, onlar iin bir tek nedenin
yeterli olduunu sylemek mmkn olurdu. Eer bunlarn nitelikleri, tzleri ve
tabiatlarnn deiik olmas, kendilerinin de deiik olduunu ortaya koysayd,
ayn biimde yldzlarn da eitli olmas ve her birinin, kendi sureti iin bir
nedene; maddesi iin bir baka nedene; stc, soutucu, mutluluk ve mutsuz
luk verici belli bir tabiata sahip olmas, zel bir yerinin bulunmas ve onlarn k
meler halinde eitli hayvan ekillerine brnmeleri iin bir baka nedene muh
ta olmas gerekirdi. Eer bir okluun ikinci aklla kavranabilecei dnlr
se, birinci aklda da kavranabilecei dnlebilir. Dolaysyla birinci aklda yetinmek durumu ortaya km olur./
Derim ki ;
410
G a z z
bu kitapta sk sk rastlanan trden bu gl bylece sona er
dirmi olmaktadr. Eer bizim filozoflar adna ileri srdmz cevap geerli ise, bu
imknszlklardan hibiri sz konusu olamaz. Eer bu szden "basit ve sayca bir
olandan ancak bir bakmdan sayca bir, bir bakmdan da ok olan deil, basit ve say
ca bir olann kt ve ondaki birliin, okluun varlnn bir nedeni olduu" anla
lrsa, bu glklerden hibir zaman kurtulmak mmkn deildir. Yine, filozoflara
gre, nesneler tzsel ayrmlar dolaysyla oalrlar. Nesnelerin, ilintileri dolaysyla
eitli olmalarna gelince, bu ilintiler ister nicelik ister nitelik isterse teki kategori
lerden biri olsun, bu durum onlarca tzde herhangi bir deiiklii gerektirmez. Daha
nce de sylediimiz gibi, gk cisimleri ise, madde ve suretten bilemi olmadklar
gibi, tr bakmndan eitli de deildirler; nk gk cisimleri, onlarca, ayn cinsi
paylamazlar;/ zira ayn cinsi paylasalard, bileik olup, basit olmazlard. Bu husus
lardan daha nce sz etm itik; dolaysyla sz uzatmann bir anlam yoktur.
G a z z i t der ki :
411
133 -
Derim ki :
412
413
- 13 4 -
kjyersunuz?
Deriz ki ; Biz bu kitapta derin bir incelemeye girimedik. Amacmz yal
nzca onlarn savlarn kukulu bir duruma sokmakt ki, bu ama gereklemitir. Ayrca deriz ki: Birden iki eyin kacan kabul etmenin akl/ kmser
bir tutum taknmak olduunu veya lk ilkenin ncesiz ve sonsuz bir takm nite
liklerle nitelenmesinin Allah'n birliine aykr olduunu ileri sren kimsenin,
bu iki sav da geersiz olup, bu iki konuda onun kesin bir kant da bulunma
maktadr. nk iki eyin bir tek eyden kmasnn imknszl, birtek kii
nin iki yerde birden bulunmasnn imknszlnn bilinmesi gibi, bilinmemek
tedir. Ksaca, bu husus ne zorunlu olarak, ne de aklbir aratrmayla bilinmek
tedir. O halde lk lkenin, bilgili, kudretli ve iradeli, dilediini yapp, dilediine
hkmettiini, benzer ve benzer olmayan nesneleri diledii gibi ve diledii zere
yarattn sylemeye ne engel vardr? Dolaysyla bunun imknsz olduu, ne
zorunlu olarak, ne de akl inceleme ile b^inebilir. Bir takm mucizelerle doru
lanm olan peygamberlerce bu husus^rtaya konduu iin, onun kabul edilme
si zorunludur. Fiilin Allah'tan irade sayesinde nasl ktn aratrmaya gelin
ce byle bir aratrma gereksiz ve bouna yaplm bir aratrmadr. Bu durumu
aratrmak ve bilmek isteyenler, aratrmalarnn bir sonucu olarak, varlnn
mmkn olmas bakmndan ilk nedenliden gk kresinin; kendi zn bilmesi
bakmndan ondan gk kresinin nefsinin kabilecei sonucuna varmlardr.
Aslnda bu, bir ilikiyi ortaya koymak deil, salt aptallktr. O halde gelin, bu
hususlarn ilkelerinin peygamberler tarafndan ortaya konduunu kabul edip,
bunlara inanalm; nk akl bunlar imknsz grmemektedir. Dolaysyla
bunlarn nitelik, nicelik ve neliini (mahiyetini) aratrmay brakalm; nk
bu, insan gcnn eriemeyecei bir eydir./ te bundan dolay eriat sahibi
peygamber yle demektedir; "Allah'n yaratklar zerinde dnn, fa k a t
414
415
Derim k i :
416
45.
Bu, zayf olduu bildirilen bir hadistir. Bkz., Cmi' es - Sagr, 1/132.
- 135
417
418
419
G a z z I Vnin, "nk iki eyin bir tek eyden kmasnn imknszl, bir
tek kiinin iki yerde birden bulunmasnn imknszlnn bilinmesi gibi, bilinme
mektedir szne gelince; her ne kadar bu iki ncl ayn lde dorulanabilir
deilse de, "basit olan birden ancak basit olan bir kar" ncl , d alemde kesinli
ini grebileceimiz bir nermedir. Kesinlik bildiren ncller. Burhan Kitabnda
(ikinci Analitikler= AnaliticaPosteriora kitabnda) da aka grld gibi, birbirle
rinden stndrler.^"^^ Bunun nedeni, hayal gc yardm ettiinde, kesinlik bildiren
ncllerin daha gl bir doruluk derecesine ulamalar, byle bir yardm olmaynca
da doruluk bakmndan zayf bir duruma dmeleridir. Oysa hayalgc, ancak halk
tabakas iin geerlidir. te bundan dolay, aklla kavranan eylerle yetinip, hayalgcne dayanan eyleri bir yana atan kimse iin bu iki ncl doruluk bakmndan
ayn derecededir.
Kesinliin en st derecesi, bu tr ncllerle ilgilidir; nk insan, var olup, yok
olan varlklar inceledii zaman,/ onlarn ancak fiillerinden tr isim ve tanmlar
bakmndan eitli olduklarn, herhangi bir varln, herhangi bir fiilden ve herhangi
bir f'ilden kt takdirde, zlerin ve tanmlarn birbuine karacan ve bu konu
daki bilgilerin geersiz olacan grr. Szgelii, nefs, ancak kendisinden kan zel
fiilleri dolaysyla cansz varlklardan ayrlr. Cansz varlklar ise, ancak kendilerine
zg bir takm fiiller dolaysyla birbirlerinden ayrlrlar. Nefsler de tpk byledir.
Eer bileik glerden bir ok fiiller kt gibi, bir tek gten de bir ok
fiiller km olsayd, basit zle bileik z arasnda bir fark kalmaz ve bizce ayrdedilemezlerdi. Ayn biimde bir tek zden bir ok fiiller kabilecek olsayd, f'ilsiz bir
fiilin ortaya kmas mmkn olurdu; nk var olan bir nesne yok olandan deil,
ancak var olan bir nesneden var olur. te bundan dolay, yok olann kendi z
dolaysyla var olmas mmkn deildir. Eer yok olan hareket ettiren ve onu
kuvveden fiile karan, onu, ancak fiilen var olmas bakmndan fiile karyorsa,/
kendisinde bulunan fiil halinin kendisini yokluktan varla karan fiil gibi olmas
zorunludur; nk herhangi bir eser, herhangi bir f'ilden kyorsa, eserlerin, kendi
lerini meydana getiren hibir f'il olmakszn, kendiliklerinden fiil haline kmalar
imknsz deildir. Eer bir ok kuvve trleri bir tek f'ilden fiile kyorsa, bu
f ilde, bu kuvve trlerinin, ya da onlara ilikin olanlarnn bulunmas zorunludur;
nk bu f'ilde onlardan yalnzca bir tr bulunsayd, teki trler, kendilerini ortaya
karacak herhangi bir f'il bulunmakszn, ancak kendiliklerinden ortaya karlard.
Bir kimsenin, f ilin tek koulunun, belli bir tr fiille deil, mutlak bir fiille f'il
olarak bulunmas olduunu sylemesi doru deildir; nk byle bir durumda her
hangi bir varln herhangi bir fiili meydana getirmesi mmkn olur ve dolaysyla varhklar birbirleriyle karrd, te yandan mutlak varlk, yani tmel varlk, yoklua
gerek varlktan daha yakndr. te bundan dolay,/ halleri (tm elleri) reddedenler
m utlak varl ve mutlak olumay reddetmilerdir. Halleri kabul edenler ise, onlarn
ne var ne de yok olduunu sylemilerdir. Eer bu gr doru ise, hallerin (t m el
lerin) varlklarn bir nedeni olmas da doru demektir. Bir tek fiin bir tek eyden
kmas, bu d alemde, bunun dndaki alemde olduundan daha ak bir biimde
grlmektedir, nk bilgi,, alemdeki aklla kavranan eylerin oalmasyla oalmak46.
- 1 36 -
420
421
422
423
tadr; zira akl, kavrad eyleri var olduklar biimde bilmektedir ve bu, aklla kav
ranan eyler, onun bilgisinin bir nedenidir. Bir ok bilinen eylerin bir tek bilgi ile
bilinmesi mmkn olmad gibi, bir tek bilgi de bu alemde kendisinden bir ok bi
linenlerin kmasnn bir nedeni olamaz; szgelii, sanatkrn kasay meydana getiren
bilgisi, sandelyeyi meydana getiren bilgisinden farkldr. Fakat ncesiz bilgi , bu ba
kmdan, sonradan olan bilgiden farkl olduu gibi, ncesiz f'il de, sonradan var olan
f'ilden farkldr.
Eer, "i b n S n nm okluun nedeni konusundaki grn geersiz kld
na gre, .sen, bu konuda ne diyorsun? nk farkl felsefe okullarnn bu soruyu u
cevaptan biriyle cevaplandrdklar sylenmitir;/ bu cevaplardan birincisi, oklu
un ancak maddeden ileri geldii, kincisi aletlerden ileri geldii, ncs de araclar
dan ileri geldiidir; nitekim A r i s t o c u l a r d a n , onlarn bu aracl okluun
nedeni olarak gren gr doru olarak kabul ettikleri aktarlm tr" denirse, buna
u karl veririz; Bu kitapta bu soruya kesin kanta dayanan bir yant vermek
mmkn deildir. Bununla birlikte biz, ne A r i s t o'nun ne de Mantk Bilimine Giri
kitabnn yazar S u r ' l u P o r p h y r i u s dnda eski A r i s t o c u l a r d a n n
yapm olanlarnn kendilerine mal edilen bu gr kabul ettiklerini gryoruz. As
lnda bu adam (G a z z 1?) bilgi bakmndan onlarn dzeyinde bile deildir. Bence,
onlarn benimsedikleri ilkelere gre, okluun nedeni, bu nedenin, yani araclarn,
yatknlklarn ve aletlerin toplamdr. Biz btn bunlarn nasl bir tek varla dayan
dklarn ve ona bal olduklarn aklamtk; nk onlardan her biri, okluun ne
deni olan salt birlik saye.sinde var olm utur. yle grnyor ki, ayrk akllarn okluunun nedeni, onlarn tabiatlarnn farkl olmasdr. Bu farkllk/ dolaysyla onlar,
lk lke'yi kavrarlar ve bu lkeden, znde bir tek fiil olduu halde, bu fiili kabul
edenlerin okluu dolaysyla ok olan birlii elde ederler. Bu durum, bir tek baka
nn buyruunda bir ok bakanlarn bulunmasna ve bir tek sanatn bir ok sanatlar
kapsamna almasna benzer. Bu konuyu bir baka yerde ele alacaz. Eer bu konuda
baz eyler akla kavumusa, ne al! Aksi takdirde, vahye ba vurmak gerekecektir.
Farklln bu drt nedenden ileri geldii aktr; nk gk krelerinin farkll
, hareket ettiricilerinin, suretlerinin, varsa, maddelerinin alem zerindeki zel
fiillerinin - her ne kadar flozoflarca gk kreleri bu fiiller iin var olmamlarsa da farkllndan ileri gelmektedir./ ncelikle ayalt alemdeki basit cisimlere ilikin fark
lla gelince, bu farkllk, ate ile topran, ksaca ztlarn farkll gibi, maddenin
farkllna ve onun, kendisini hareket ettiren gk cisimlerine nazaran, farkl uzaklk
larda bulunmasna dayanmaktadr. Biri varln, teki yokluun f'ili olan iki byk
hareketin farkl olmasnn nedeni ise, Kevn ve Fesd (Oluma ve Bozulma - Generatio et Corruptio) adl kitapta akland z e r e , g k cisimlerinin ve onlann
hareketlerinin farkl olmasdr; nk gk cisimlerinin oluturduu farkllk, aletlerin
farkUlndan ileri gelen farkhha benzer. Bu durumda, A r i s t o'ya gre, bir tek
f'ilden kan okluun nedenleri tr ve bu neden, yukarda sz edilen anlamda, yani birin okluun nedeni olmas anlamnda. Bir olana baldr./ Ayalt alemdeki
47.
-137.
424
48.
D alg yetilerinden elde edilen izlenimler i alg yetilerinde giderek daha fazla
soyutlanrlar ve baka izlenimlerle ilikiye sokulurlar. Bu nedenle, aralarnda
alg bakmndan farkhiklar mevcuttur. Szgelii, gzn alglad renk, ortak
duyunun alglad renkten farkhdr. Aristo ve bn Sn'ya gre, biz bu ortak
duyu sayesinde, grdmz beyaz nesnenin, yalnzca beyaz bir nesne olmayp,
onun belli bir kii ya da algc olduuna da karar veririz. Bkz., Aristo, D e A n ima, III, 1. 425b, 14 - 2 1 , A vicen n a's D e A n im a, ss. 152, 163.
138-
427
DRDNCTARTIMA
FLOZOFLARIN, ALEMN YARATICISININ VARLIINI
KANITLA^/IA KONUSUNDAK YETERSZLKLERNN
AIKLANMASI
Gazz
der ki :
Deriz ki : nsanlar iki zmreye ayrlr. Birinci zmre, geree sahip olan
lardr (Ehl e lH a k k ). Bunlara gre, alem sonradan yaratlmtr. Bunlar, sonra
dan yaratlm olann, kendiliinden var olmayp, bir yaratcya muhta ol
duunu zorunlu olarak bilirler. Bunlarn grlerinin akla uygunluu, yaratc
hakkndaki ileri srdkleri hususlarda yatmaktadr. teki zmreyi ise, D e h rt1 e r oluturm aktadr. Onlara gre, alem, olduu biimiyle, ncesizdir. Dolay
syla onlar, alemin bir yaratcs olduunu kabul etmemilerdir. Gerek kant
bunun geersizliini gsteriyorsa da, onlarn inanlar anlalr bir durumdadr.
Filozoflara gelince, bunlar, alemin ncesiz olduunu ileri srdkleri halde,
onun bir yaratcsnn bulunduunu kabul etmilerdir. Bu gr, ileri srld
biimiyle, eliik olup, bunu geersiz klmaya gerek yoktur.
Derim ki :
428
429
Dorusu, filozoflarn gr, d aleme ilikin kantlar ynnden teki iki grten daha ak bir biimde anlalmaktadr./nk f'il iki snftan olumaktadr:
Bunlardan birincisi, fiilinin ilitii eserin fiilin var oluu annda, kendisinden kt
f'il snfdr. Bir yapnn, var olmasyla, artk yap ustasna gereksinmesi bulunmad
gibi, bir eserin de var oluu tamamlannca, artk, bir f'ile gereksinmesi kalmaz. kinci
f'il snf ise, kendisinden esere iliik olan yalnzca bir fiilin kt ve bu eserin de,
ancak fiilin kendisine ilimesiyle var olduu f'il snfdr. Bu f'ilin zellii, fiilinin o
eserin varlyla birlikte bulunmasdr. Baka bir deyile, bu fiil yok olunca, eseri de
yok olur ; bu fiil var olunca, eseri de var olur, yani her ikisi srekli olarak birlikte
bulunur. Bu f il, f il olma ynnden, birincisinden daha stn ve f'il olmaya daha
layktr; nk o, eserini var eder ve onu korur. teki f'il ise, eserini var eder, fakat
var ettikten sonra onu korumak iin baka bir f'ile gerek duyar. Harekete ve varlk
lar ancak harekette sz konusu olan nesnelere oranla hareket ettirenin durumu ite
byledir. Filozoflar, hareketin f'ilin bir fiili olduuna ve alemin varhnn da ancak
hareketle tamamlandna inandklar iin, yle derler : Harekelin f'ili alemin de
f'ilidir. Eer onun fiili bir n iin hareketten/yoksun kalsa idi alem yok olurdu.
Onlar yle bir tasm yaparlar: Alem bir fiildir ya da varl bir fiile bal olan bir
nesnedir. Her fiilin, varl dolaysyla, var olan bir f'ilinin bulunmas gerekir. Onlar
buradan u sonuca varrlar: Alemin, varl dolaysyla, var olan bir f'ili bulunmak
tadr. Alemin f'ilinden kan fiilin sonradan var olduunu gerekli gren kimse yle
der: Alem ncesiz bir f'il tarafndan sonradan yaratlmtr, ncesizin fiilinin nce
siz olduunu ileri sren kimse ise yle der: Alem ezelden beri ncesiz olan ve nce
siz bir fiili bulunan, yani ba ve sonu bulunmayan bir f'il tarafndan sonradan yara
tlm tr; ancak, alem, onu ncesiz olmakla nitelendiren bir kimsenin dnd gibi,
kendi z dolaysyla ncesiz bir varlk deildir.
139-
430
431
432
Bu gr, her ne kadar ikna edici gibi grnyorsa da, aslnda doru deildir;
nk "neden" deyimi u drt nedene ortak olarak verilen bir isimdir. Bu drt neden
f 'il, suret, m adde ve ama (gaye)'dir. te bu nedenle, filozoflarn yant yukarda sz
edildii gibi olsayd, bu yant salksz bir yant olurdu. nk onlara, alemin bir ilk
nedeninin bulunduunu sylerken, hangi nedeni anladklar sorulabilir. Eer bundan
fiilinin ba ve sonu bulunmayan ve eseri fiili olan f'il bir nedeni anladklarn syler
lerse, onlarn grlerine gre, bu yant dorudur ve daha nce de sylediimiz gibi,
hi kimsenin kar kamayaca bir yanttr. Fakat, bundan suri nedeni anladklarn
sylerlerse, buna, "alemin suretinin kendi iinde bulunduunu mu varsayyorsunuz?
diye kar klr. Eer "maddeden ayr bir sureti amaladk" derlerse, onlarn bu sz kendi grlerine uygun olur./ Eer "maddi bir sureti amaladk" derlerse, onlarca
[lk ]llke herhangi bir cisimden farkl bir ey deil demektir ki, aslnda onlar byle bir
ey sylememektedirler. Ayn ekilde, onlar bu lk Neden'in bir amaca ynelik bir
neden olduunu ileri srerlerse, bu da yine onlarn kendi ilkelerine uygun bir yant olur. Grdnz gibi, bu grte bir takm olaslklar bulunduuna gre, nasl olur da
bu, filozoflarn bir yant olarak kabul edilebilir?
140
Kr., Aristo, M eta fizik , XII, 5. 1071a, 13 - 16. Aristo burada neden sayyor:
1. nsandaki unsurlar, 2. bir d neden, szgelii, baba ve 3. gne ve gnein
bask yrngesi. Metne uygun para ise F izik, II, 3. 194b, 13'te yer almaktadr:
"nsan meydana getiren, insanla gnetir".
- 141.
436
437
438
dana getirilen eserle balantl olan ilk alettir. Tpk sanat eseriyle dorudan doruya
balantl olan aletin bu sanat eserinin varl iin zorunlu olduu gibi, baba da ou1un varl iin zorunludur. Bu aletin yapld alet ise, dorudan doruya balantl
olduu aletin var olmas iin zorunlu olup, yaplan eserin var olmas iin ancak ilinti
li olarak zorunludur. te bu nedenle, nceki aletin yok olmas, sonraki ncekinin
maddesinden yapld takdirde, sonrakinin varlnn koulu olabilir./ Szgelii,
bir insan, yok olmu bir insandan nce, onun bitki ve bitkinin de sperm ya da ana
rahmindeki kan olmas yoluyla meydana gelir. Bu konuya daha nce deinmitik.
Nedenlerin zleri bakmndan sonsuza dek uzayp gitmesini mmkn grenler, D e hr i 1 e r d i r. Bu gr kabul eden kimsenin, f'il bir nedenin varln kabul etmeme
si gerekir. Oysa filozoflar arasnda f'il bir nedenin varl konusunda hibir ayrlk
yoktur.
G a z z 1 'nin, "eer alem, kendiliinden, bir nedeni bulunmakszn var ol
sayd, lk lke aka ortaya km olurdu" biimindeki szyle D e h r .l e r i n ve
bakalarnn nedeni bulunmayan bir lk llke'nin varln kabul ettiklerini ve onlarn
ayrlklarnn yalnzca bu llkede toplandn sylemek istemektedir. Sz gelii,
D e h r t l e r, bu llke'nin evrensel gk kresi olduunu; bakalar ise, gk kresinin
dnda kalan bir ey ve gk kresinin de nedenli olduunu sylerler. Bu sonuncular,
iki zmreye ayrlrlar. Bunlardan bir zmre, gk kresinin yaratlm bir fiil olduunu;
teki zmre ise, ncesiz bir fiil olduunu ileri srer./ Bu aklama, D e h r"M e r ve
bakalarnn ortaklaa olarak kabul ettikleri bir aklama olduu iin, G a z z i t ,
"evet, lk llke'nin gkler olmas mmkn deildir; nk gkler sayca oktur ve do
laysyla birlik kantna aykr dmektedir" der.
G a z z l bu szyle, tpk ordudaki dzenden onu yneten kumandann bir
tek olduunun aka anlalmas gibi, alemde bulunan dzenden de onun dzenleyi
cisinin bir tek olduunun aka anlaldn anlatmak istemektedir. Aslnda btn
bunlar doru szlerdir.
Yine G a z z 1 1 diyor ki: "O nun bir tek gk, bir tek cisim, bir tek gne ya da
baka bir ey olduunu sylemek te mmkn deildir; nk btn bunlar cisimdir;
cisim ise, madde ve suretten bileiktir, oysa lk llke'nin bileik olmas mmkn
deildir".
Derim ki : G a z z l'n in , "her cisim madde ve suretten bileiktir" sz, ancak
buradaki madde, deyimi ortak bir deyim olarak kullanld takdirde, filozoflarn gk
cismi ile ilgili grlerinde yer alabihr. Nitekim bu gr yalnzca 1 b n S 'n ileri
srmektedir; nk filozoflara gre, madde ve suretten bileik olan her ey,/ evin ve
dolabn sonradan yaratlm olmas gibi, sonradan yaratlmtr. Oysa onlarca gk, bu
biimde sonradan yaratlm bir ey deildir. te bundan tr, onlar, gn ncesiz
olduunu, yani varlnn ncesizle birlikte bulunduunu sylemilerdir. nk, on
lara gre, yok olmann nedeni madde olduundan dolay, yok olmayan, maddeye
sahip bir ey olmayp, basit bir nesnedir. Bu gk cisimlerinde var olma ve yok olma
bulunmuyorsa, bunlarn madde ve suretten bileik olmas gerekmez; nk asl olan,
duyumlamada olduu gibi, cismin varlk bakmndan bir tek olmasdr. Eer bu cisim
lerin yok olmalar sz konusu deilse, onlarn basit olduklarna ve maddenin cisim
olduu sonucuna varrz. Aslnda gk cismi yok olmadna gre, bu durum ondaki
maddenin fiilen var olan bir cisim olduunu ve onda bulunan nefsin bu cisme m uhta
.142
439
440
441
- 143
442
443
ise nedeni bulunmayan bir nedende son bulmamas mmkn olurdu. Nitekim
gemi zamanm bir sonu vardr ki, bu da iinde bulunduumuz andr; oysa bu
zamann bir balangc bulunmamaktadr. Eer gemi olgularn ne u anda
birarada ne de kimi anlarda var olmadklarn; yokun sonluluk ve sonsuz
lukla nitelendirilemeyeeeini ileri srerseniz, byle bir eyi bedenlerden ayrlan
insan nefsleri konusunda da kabul etmeniz gerekir; nk sizce, insan nefsleri
yok olmazlar. Bu nedenle bedenden ayrlm olan nefslerin sayca sonu yoktur;
nk sperm ncesiz olarak insandan; insan da spermden meydana gelir ve bu
durum sonsuzca devam edip gider./ Ayrca len her insann geriye nefsi kalr ve
bu nefs say bakmndan kendisinden nce, kendisiyle birlikte ve kendisinden
sonra len kimsenin nefsi olmayp, aslnda btn bu nefsler tr bakmndan
birdir. Dolaysyla sizce, her anda sayca sonsuz nefsler bulunmaktadr.
Buna karlk yle denebilir: Nefslerin birbirleriyle balantlar olmad
gibi, onlarn ne tabiatlar ne de durumlar bakmndan bir dzenleri vardr. Biz
ancak cisimler gibi, durum lan bakmndan bir dzenleri bulunan sonsuz sayda
varlklarn bulunabileceini imknsz grrz; nk bu varlklar ya biri teki
nin zerinde olmak zere dzenlenmitir ya da onlarn nedenler ve nedenliler
gibi tabiatlar bakmndan bir dzenleri bulunmaktadr. Oysa nefslerin durumu
byle deildir.
Deriz ki: Durum konusundaki bu yargnn benimsenmesi, kartnn be
nimsenmesinden daha uygun deildir. O halde, neden, bu iki olaslktan zellik
le birini setiniz. Bu iki olasl birbirinden ayran kant nedir? "Aslnda sonu
bulunmayan bu nefsler bir dzenden yoksun deillerdir; nk bunlardan kimi
lerinin varl kimilerinden ncedir" diyen bir kimsenin szn nasl reddeder
siniz? Gemi gn ve gecelerin bir sonu yoktur; eer her gn ve gece bir tek
nefsin var olduunu dnrse, u anda onlardan var olanlarn toplam sayca
sonsuz olup, birbirleri peisra bir dzen iinde var olmulardr.
Neden hakknda ancak u sylenebilir: Neden, tabiat bakmndan neden
liden ncedir. Nitekim onun, mekan bakmndan deil, z bakmndan neden
linin stnde yer ald da sylenir. Byle bir ey, zamandaki gerek ncelik
hakknda imknsz olmadna gre, tabi znl ncelik hakknda da im kn
sz olmamas gerekir. O halde filozoflar, varlklarn zaman bakmndan sonsuzca
birbirlerinden nce bulunduklarn mmkn grdkleri halde, nasl oluyor da ci
simlerin mekan bakmndan sonsuzca birbirlerinin stnde yer aldklarn
mmkn grmyorlar?/ Byle bir ey temelsiz ve yetersiz bir yargdan baka
bir ey deildir.
Derim ki ;
G a z z l'n in , "fakat belki de onlarn bir nedeni, nedenin nedeninin de bir
nedeni vardr ve bu durum sonsuzca srmektedir... akl incelemeye dayal olarak ileri
srdnz hibir yntem, gk krelerinin ncesi bulunmayan dnlerini mmkn
grdnz iin, geerli deildir" biimindeki sznn ortaya kard gle daha
nce cevap vermi ve yle demitik: Filozotlar sonsuz sayda nedenlerin ve nedenli
lerin varln kabul etmezler; nk bu durum, nedeni bulunmayan bir nedenlinin
varlna iletir ve nedenlilerin, dz bir dorultuda, hep birlikte ve sonsuz sayda
144-
444
maddelerde deil, dngsel bir biimde ncesiz bir nedenden tr ilintili olarak
meydana gelmeleri gerekir.
G a z z I n in , b n S n 'dan aktard "onun sonsuz sayda nefslerin var
ln mmkn grd; bu durumun ise ancak bir durumu bulunan nedenlerde im
knsz olduu biimindeki szne gelince, bu doru bir gr deildir ve filozoflar
dan hibiri byle bir gr ileri srmemitir. Bu grn imknszl, bizim filozof
lardan aktarm olduumuz genel kanttan da aka anlalmaktadr. Dolaysyla bu
varsaymdan, yani sonsuz saydaki nefslerin fiilen var olduklar grnden G a z z it nin kard sonu, filozoflar balamaz. te bundan dolay, nefslerin, bireylerin
oalmasyla oaldn ve kalc olduunu syleyen kimse, ruh - g (tensuh)
grn ileri srm olur.
G a z z ITnin, "filozoflar, varlklarn zaman bakmndan sonsuzca birbirlerinden nce bulunduklarn mmkn grdkleri halde,/ nasl oluyor da cisimlerin mekan
bakmndan sonsuzca birbirlerinin stnde yer aldklarn mmkn grmyorlar? By-'
le bir ey temelsiz ve yetersiz bir yargdan baka bir ey deildir" szne gelince, bu
iki olaslk arasndaki ayrlk, filozoflara gre, apaktr nk sonsuz saydaki
cisimlerin birarada bulunduunu kabul etmek, sonu bulunmayanlarn bir btn
olarak bulunmasn ve onlarn fiilen var olmalarn gerektirir. Oysa byle bir ey
imknszdr. Aslnda zaman, bir duruma sahip deildir, dolaysyla sonsuzca birbir
lerinden nce gelen cisimlerin varl, sonsuz olann fiilen varln gerektirmez.
Filozoflarca imknsz olan da ite budur.
G a z z 1?, filozoflar adna cevap vererek, der ki :
yle denebilir: Sonsuzca uzanan nedenler dizisinin imknszlna kesin
kant olarak yle denir; Nedenler dizisinde bireylerden her biri kendi z ba
kmndan ya mmkndr ya da zorunludur. Eer zorunlu ise, bir nedene muh
ta deildir. Eer mmkn ise, dizinin btn imknla nitelenmi demektir; her
mmkn ise, kendi zne eklenmi bir nedene m uhtatr; dolaysyla dizinin
btn de bu dizinin dnda kalan bir nedene m uhtatr.
Derim ki :
445
446
- 145-
447
-146
448
mek doru olduu halde, byle bir eyi btn hakknda sylemek doru deildir./ Szgelii, yeryznn belirlemi olduumuz her bir paras gndz gne
le aydmlanr, geceleyin ise karanr. Filozoflara gre, bunlardan her biri yok iken
sonradan yaratlmtr, yani bir balangca sahiptir; btnn ise, bir balangc
yoktur. Dolaysyla drt unsurun suretlerinin oluturduu balangc olmayan
yaratklarn varln mmkn gren kimsenin, sonsuz sayda nedenlerin varl
n inkr etmesinin de mmkn olmad aka ortaya kmaktadr. Bundan, fi
lozoflarn, bu glk dolaysyla, lk lke'yi kantlayamayacaklar sonucu orta
ya kar. Onlarn ayrlklar salt kendi grlerini kabul ettirme abalarnn bir
sonucudur.
Derim ki;
449
450
Sonsuz sayda mmkn nedenlerin varln kabul etmek, f'ili olmayan bir
mmknn varln kabul etmeyi gerektirir. Sonsuz sayda nedenleri bulunan zorunlu
nesnelerin varln kabul etmek ise, nedeninin bulunduu kabul edilen bir eyin ne
deninin bulunmad sonucunu gerektirir ki, bu gr dorudur. Ancak bu nitelikteki
nedenlerin dourduu imknszlk mmkn tabiatnda bulunan nedenlerden ileri gel
memektedir. te bundan dolay b n S i n a nn benimsedii bu gr, bir kimse
bir kant olarak benimseyip, mmkn varlklar da bu biimde ele almak isterse, bu
mmkn varlklarn kendilerinden nce gelen bir takm nedenlerinin bulunmas zo
runlu olur. Eer bu nedenler de mmkn ise, onlarn da bir takm nedenlerinin bulunmas ve bu durumun sonsuzca uzamas gerekir./ Eer bu durum sonsuzca zyorsa,
ortada bir neden yok demektir; o halde mmknn varlnn bir nedeninin bulunma
mas gerekir. Byle bir ey ise imknszdr. Dolaysyla bu durumun, zorunlu olan bir
nedende son bulmas gerekir. Eer bu durum zorunlu bir nedende son buluyorsa, bu
zorunlu nedenin ya bir nedenden dolay ya da nedensiz olarak zorunlu olmas gerekir.
Eer bir nedenden dolay zorunlu ise, [bu nedenin de bir nedeninin bulunmas ve bu
durumun sonsuzca devam edip gitmesi gerekir]. Eer nedenler sonsuzca devam edip
gidiyorsa, bir nedenden dolay var olduu kabul edilen eyin nedensiz olarak var ol
mas gerekir. Oysa byle bir ey imknszdr. O halde bu durumun bir sebebe dayan
makszn, yani kendiliinden zorunlu olan bir nedende son bulmas gerekir. Zorunlu
varlk, zorunlu olarak, bundan baka bir ey deildir. Bu trden ayrntl bir akla
ma ile, kant doruluk kazanr. Eer bir kimse bu konuda I b n S n 'nn grn
kabul edecek olursa, bu gr bir ka ynden doru deildir;
Birincisi udur : Burada kullanlm olan mmkn, ortaklaa olarak kullanlan
bir szcktr. Yine burada var olann ncelikle, mmkn olan varlk/ ve mmkn ol
mayan varlk, diye ikiye blnmesi doru deildir. Baka bir deyile, bu blmleme,
var olan, var olmas dolaysyla, iine alan bir blmleme deildir.
G a z z iT n n , "herbir nesne, zne eklenmi bir nedeni bulunduu anlamn
da, mmkndr ^ oysa bu tr nesnelerin meydana getirdii btn, kendi dnda zne
eklenmi bir nedeni bulunmad anlamnda, mmkn deildir"szne gelince, G a zz it, bununla unu anlatmak istemektedir :
Filozoflar, mmkn varlktan yalnzca nedeni bulunan; zorunlu varlktan da ne
deni bulunmayan anladklarn kabul ederlerse, onlara yle denebilir : Sizin ilkeleri
nize gr, sonsuz sayda neden ve nedenlilerin bulunmas, imknsz deildir ; bu du
147 -
451
452
453
rumda btn, zorunlu varln kendisi olacaktr ; nk onlar, kendi ilkelerinin bir
sonucu olarak, parann hkmnn^tnn ve toplamn hkmnden ayn olabileceini
ileri srerler. Bu grte bir ka ynden eksiklik bulunmaktadr ; Bu eksikliklerden
birincisi udur : Filozoflar, daha nce de getii gibi, akladmz zere, neden ve
nedenliler, ister mmkn tabiatnda ister zorunlu tabiatnda olsunlar, sonsuz sayda
znl nedenlerin varln kabul etmezler./ Bu grte b n S^n 'y balayan
eksiklik konusunda yle denebilir : Eer var olan nesneyi mmkn varlk ve zorunlu
varlk diye ikiye ayrr ve mmkn varlktan nedeni bulunan ; zorunlu varlktan da
nedeni bulunmayan anlarsan, sonsuz sayda nedenlerin varlnn imknszhma
kant getirmen mmkn olmaz ; nk bu nedenlerin sonsuzca var olmalar, onlarn
nedenleri bulunmayan varlklar olmalarn gerektirir. Bylece bunlar, zorunlu varlk
lar cinsinden olurlar, zellikle ona ve onu izleyenlere gre, ncesizin, her biri sonra
dan yaratlm olan sonsuz sayda nedenlerden ibaret olmas mmkndr. Bu grte
ortaya kan eksiklik, ancak var olann, nedeni bulunmayan ve nedeni bulunan
biimde ikiye ayrlmasndan domaktadr. Eer b n
n , bizim yaptmz
ayrm kabul etseydi, bu itirazlardan hibiriyle karlamazd./
G a z z 1^'nin, "eski filozoflar, ncesizin sonu bulunmayan eylerden ibaret
olduunu kabul ederler ; nk onlarca gk krelerinin sonsuz sayda dnlerinin
bulunmas mmkndr sz yanltr ; nk ncesiz szc ortaklaa olarak hem
sonsuz saydaki diziler hem de bir tek olan ncesiz hakknda kullanlabilir.
G a z z 11, "eer, bu durum zorunlu varln mmkn varlklarda varln
srdrd sonucuna gtrr ; [oysa byle bir ey imknszdr], denirse, yle deriz :
'Eer siz, zorunlu ve mmknden bizim anladmz anlyorsanz, aslnda varlmak is
tenen sonu budur ; dolaysyla biz, byle bir eyin imknsz olduunu kabul etm i
yoruz' " biimindeki szyle filozoflarn, zorunludan nedeni bulunmayan ; mmkn
den de nedeni bulunan anladklarn ve kendisinin nedeni bulunmayan bir eyin son
suz sayda nedenlerle varln srdrmesinin imknsz olduunu kabul etmediini ;
nk bunun imknsz olduunu kabul etmesinin sonsuz sayda nedenlerin reddedil
mesi sonucunu douracan ; oysa filozoflarn zorunlu varl kabul etmelerinin bir
sav kantsama olduunu anlatmak istemektedir.
Daha sonra G a z z l^ y le diyordu : Byle bir eyin imknsz olduunu sy
lemek, yle demeye benzer : ncesizin sonradan yaratlmlarla varln srdrmesi
imkanszdr;/ nk filozoflara gre, zaman ncesizdir.; te yandan gk krelerinin
tek tek btn dnleri sonradan yaratlm olup, balanglar vardr ; btnn ise
balangc yoktur. O halde balangc olmayan ey, balangc olanlarla varhn sr
drebilir. Dolaysyla tek tek birimlerin balanglannn bulunduunu sylemek
doru olduu halde, btnn balangcnn bulunduunu sylemek doru deildir.
Ayn ekilde mmknler dizisinde bulunan her bir nesnenin bir nedeninin bulunduu
sylenebildii halde, btnn bir nedeninin bulunduu sylenemez. Dizideki her bir
nesne hakknda doru olan eyin, btn hakknda da doru olmas gerekmez ; nk
dizideki her bir nesnenin bir tek olduu, bir blm ve bir para olduunu sylemek
doru olduu halde, byle bir eyi btn hakknda sylemek doru deildir .
Bu szyle G a z z 1, nasl ki, filozoflara gre, ncesiz sonu bulunmayan ol
gularla varln srdryorsa, nedeni bulunmayann da sonsuz sayda nedenlerle var
ln srdrmesinin imknsz olmadn anlatmak istemektedir ; nk filozoflara
-148*
454
455
4.S6
149
457
Btn bunlar kesinlikle ortaya ktna gre, " sonsuz sayda nedenlerin var
ln mmkn gren kimse, bir lk Nedenin varln kantlayamaz" sznn doru
olmad aka anlalm olur. Tersine bunun zdd, yani sonsuz sayda nedenlerin
variin kabul etmiyen kimsenin, nceiz olan bir lk Neden'i kantlayamayaca hu
susu aka ortaya km aktadr ; nk sonsuz saydaki nedenlilerin varl, ncesiz
bir nedenin varlnn zorunlu olmasn gerektirir ki, sonsuz olan ey variji! ite bu
nedenden almtr. Aksi takdirde, bireylerinden her biri yaratriTi ^ n cinslerin son
lu olmalar gerekirdi. Ancak bu yolla ncesizin sonradan yaratlmlarn bir nedeni
olmas mmkndr ve sonsuz saydaki yaratlmlarn varl da, bir tek olan ve ncesi
bulunmayan bir balangcn varln gerektirir ki, bu da O'ndan baka Tanr bulunmayan ve her eyden yce olan Allah'tr./
G a z z 1?, filozoflara ynelttii bu itiraza onlar adna cevap vererek, der k i ;
yle denebilir ; Gk krelerinin dnleri ve unsurlarn suretleri u anda
var deildir ; fiilen var olan, ancak bunlarn bir tek suretidir. Dolaysyla varl
bulunmayan nesne, varl hayalgcnde dnlmedike, sonlu olmakla da,
sonsuz olmakla da nitelendirilemez ; hayalgcnde dnlen eyin varli ise,
bu dnlen eyler birbirlerinin nedeni olsalar da, imknsz deildir ; nk
insann hayalgcnde byle bir eyi dnmesi mmkndr. Aslnda ise sz ko
nusu olan, zihinlerde var olan nesneler deil, d alemde bulunan varlklardr.
Bylece geriye, yalnzca llerin nefslerinin durumu kalmaktadr. Kimi
filozoflara gre, bu nefsler, bedenlere ilimeden nce, ncesiz olan bir tek varhk olup, bedenlerden ayrlnca da , yine bir tek varla dnrler. Dolaysyla
bunlar, sonsuzlukla nitelendirilemeyecekleri gibi, bir sayya da sahip deillerdir.
Bu konuda bakalar da yle demektedirler : Nefs, insann yapsna tabi
dir , lm ise nefsin yok olmasndan baka bir ey deildir ve nefsin, tz bak
mndan, cisim dnda bir varl da yoktur. O halde yalnzca diri olanlarn nefsleri vardr. Var olan diri varlklar sayca snrl olup, bunlarn sonluluu inkar
edilemez. Bunlardan yok olanlar ise, hayalgcnde var olduklar dnlmedike
ne sonlu ne de sonsuz olmakla nitelendirilebilirler.
Daha sonra G a z z 1* der ki :
Bunun yant udur ; Nefsler konusundaki bu gl biz, 1 b n S'Tn,
F r b 1 ve filozoflarn ileri gelenlerinden aldk ; nk / onlar, nefsin kendi
bana var olan bir tz olduuna hkmetmilerdir. Bu gr ayn zamanda
A r i s t o'nun ve ilk filozoflardan gvenilir olanlarn grdr. Bu grten yz
eviren kimseye u soruyu sorarz : Kalc olan bir eyin her anda yaratlmas
dnlebilir mi,dnlemez mi? Onlarn buna karlk "hayr" yantn verme
leri imknszdr. Eer "evet, dnlebilir'' derlerse, buna karlk yle deriz :
Eer her gn biz bir eyin yaratldn ve srekli olarak kaldn dnrsek,
kukusuz u ana dek sonsuz sayda varlklar birikmi olur. Gk kresinin
dn sonlu olsa da, bu dn srasnda srekli olan ve son bulmayan bir
varln meydana gelmesi imknsz deildir. te sz konusu olan glk bu
biimde kesinlikle ortaya konmu olur. Bu kalc olan ey, ister insann, ister
cinin, ister eytann, ister melein, isterse herhangi bir baka varln nefsi
olsun, farketmez. Her felsefi gr iin bu sonu balaycdr; nk filoflar,
458
150 -
459
-151
460
BENCTARTIMA
YCE ALLAHIN BR OLDUUNA VE HER BR NEDENSZ
OLAN K ZORUNLU VARLII DNMENN MKANSIZ
OLDUUNA KESN KANIT GETRP.IEKTE FLOZOFLARIN
YETERSZ KALDIKLARININ AIKLANMASI
G a z z l'? der ki ;
461
462
- 15 3-
463
Derim k i :
464
-15 4-
465
466
ildir. Bu szn gerek anlam, ancak u olabilir ; Acaba O'nun zorunlu bir varlk ol
mas, say bakmndan bir olduu iin, kendisine zg bir tabiattan m ileri gelmekte
dir, yoksa kendisinde ve bakalarnda ortaklaa bulunan bir tabiattan m ileri gelmek
tedir? Buna rnek olarak yle diyebiliriz: Acaba Anr, Amr olmas bakmndan m
insandr, yoksa kendisinde ve Hlid'te ortaklaa bulunan bir tabiattan dolay m bir
insandr? Eer Amr, Amr olmas bakmndan bir insan ise, kendisinden bakasnda in
sanlk yok demektir. Eer ortaklaa bulunan bir tabiattan dolay bir insan ise, Amr,
genel ve zel olmak zere, iki tabiattan bileik demektir. Bileik olan ey ise, nedenli
dir. Oysa zorunlu varln nedeni yoktur. Dolaysyla zorunlu varlk bir tektir. Durum
bu biimde akland takdirde, 1 b n S n 'nn sz doru olur.
G a z z iT nin "salt yokluun bir nedeni yoktur; onun kendi znden ya da
kendi z dnda baka bir nedenden dolay var olduu da sylenemez sz de do
ru bir sz deildir; nk bir ey baka bir eyden bazan ya o eye zg basit bir
kavramdan dolay kaldrlr ki, buradaki "onun z " sznden anlalmas gereken de
budur; ya da o eye zg olmayan bir nitelikten dolay kaldrlr ki,/ buradaki "ne
den" szcnden anlalmas gereken de budur. G a z z l ,'*bu ayrm, olumsuz ni
telikler bir yana, olumlu nitelikler hakknda da doru deildir" demekte ve rnek
olarak siyahlk ve renklilikten sz ederek, buna itirazda bulunmaktadr. Onun burada
sylediklerinin anlam udur: Yanhlk ve doruluu sz konusu olmayan siyahln
bir renk olduu szyle onun ya kendi znden ya da bir nedenden dolay bir renk
olduu sz doru deildir; nk siyahlk kendi znden tr bir renk olsayd,
krmzln bir renk olmamas gerekirdi; bu durum tpk una benzemektedir: Amr
kendi znden dolay bir insan olsayd, Halid'in bir insan olmamas gerekirdi. Eer
siyahlk bir nedenden dolay bir renk olsayd, bu niteliin (yani rengin) ze eklenmi
olmas gerekirdi. Kendi zne bir ey eklenmi olan her eyin, eklemenin dnda,
kendi bana var olduunun dnlmesi mmkndr. Dolaysyla bu varsaym, siyah
ln, renklilik bakmndan da, varlnn dnlebileceini gerektirmektedir ki, by
le bir ey imknszdr. te G a z z ll'n in bu sz, "neden" deyimi ile bizim "kendi
znden d o la y " szmzn ortaklaa kullanlan bir sim olmalarndan dolay, yanltcdr ve safsataya dayanmaktadr./ nk zden ilintili olarak var olan anlalrsa,
rengin kendi znden dolay siyahlk iin sz konusu olduu szmz doru olur ve
rengin bakas iin, yani krmzlk iin sz konusu olmas imknsz olmaz. Eer ren
gin bir nedenden, yani siyahla eklenmi bir kavramdan, baka bir deyile, siyahln
dnda kalan bir nedenden dolay siyahlk iin sz konusu olduu anlalyorsa, bu
durum siyahln renklilik dnda varlnn dnlmesini gerektirmez; nk cins,
ayrma ve tre eklenmi bir kavramdr; dolaysyla trn ya da ayrmn cins dnda
varlnn dnlmesi mmkn deildir. Byle bir ey ancak eklenmi tz niteliin
deki nesnede deil, eklenmi ilinti niteliindeki nesnede mmkndr. Bu duruma g
re, rengin kendi znden ya da bir nedenden tr siyahhk iin var olduu szm
zn doruluu ve yanll sz konusudur. Baka bir deyile, renk, ya siyahhn ken
disi olmas ya da siyahla eklenmi bir kavram olmas bakmndan siyahlk iin sz
konusudur. I b n S l n nn u szyle anlatmak istedii de ite budur: Zorunlu var
ln, kendisind^endisinezg bir kavramdan dolay ya da kendisine eklenmi, ken
disine zg olmayan bir kavramdan dolay zorunlu varlk olmas gerekir. Eer zorunlu
varlk, kendisine zg olan bir kavramdan dolay zorunlu varlk ise, bu takdirde, her
155 -
467
468
biri zorunlu varlk olan iki varhm bulunmas dnlemez. / Eer zorunlu varlk, ge
nel bir kavramdan tr, zorunlu varlk ise, bu takdirde, yukarda sz edilen her iki
varlk, genel ve zel olmak zere, bileik iki kavramdan meydana gelirdi. Oysa bileik
olan, kendiliinden zorunlu varlk deildir. Durum byle olunca, G a z z ITnin
"her biri zorunlu varlk olan iki varln bulunduunun dnlmesini imknsz klan
nedir?" szn sylemesi imknszdr.
Eer "siz bunun kesin kanta yakn olduunu ve bundan kantn aka ortaya
ktn ileri srdnz" denirse, buna u karl veririz ; Bizim byle bir eyi sy
lememizin nedeni, bu kantn unu ifade etmi olmasdr : Varsaylan iki zorunlu varhk arasndaki ayrln ya bireysel bir ayrlk olmas gerekir ki, bu durumda bu iki varhk trsel bir nitelikte birlemi olur ; ya da trsel bir ayrlk olmas gerekir ki, bu
durumda da onlar cinssel bir nitelikte birlemi olur. Bu her iki tr farkllk, ancak
bileik varlklar iin sz konusudur. Bunun kant olmakta yetersiz kalmas undan
ileri gelmektedir : Basit varlklar olup, ne tr ne de bireyleri bakmndan farkhhk
gsterdikleri halde, bu alemde birbirlerinden farkl bir takm varlklarn bulunduu
aka grlmektedir. te bu varlklar aynk akllardr. Bununla birlikte, bu varlk
larn tabiatlarndan aka anlalmaktadr ki, bunlarn varlnda bir nce ve sonra
nn bulunmas zorunludur. Byle olmasayd, onlar arasnda bir farklln bulunduu
kesinlikle kavranamazd./
i
b n S n nn zorunlu varlk hakkndaki kant u biimde sona ermektedir:
ki tane zorunlu varlk bulunsayd, bunlar arasndaki ayrln, ya say bakmndan ya
tr bakmndan ya da ncelik ve sonralk bakmndan olmas gerekirdi. Eer bunlar
arasndaki ayrlk say bakmndan olsayd, bu iki varlk, trde birlemi olurdu. Eer
bu ayrlk tr bakmndan olsayd, bu iki varlk, cinste birlemi olurdu. Bu iki ba
kmdan da zorunlu varln bileik olmas gerekir. Eer bunlar arasndaki ayrlk, n
celik ve sonralk bakmndan ise, bu takdirde, zorunlu varln bir tek olmas, sz
edilen btn bu varlklarn nedeni olmas zorunludur ki, doru olan da ite budur. O
halde zorunlu varlk birdir; nk bu olasln dnda baka bjr olaslk bulun
mamaktadr. Bu olaslktan ikisi geersiz ; zorunlu varln zellikle bir olmasn
gerektiren nc olaslk ise dorudur.
G a z z i t der ki;
Filozoflarn ikinci kant udur; Filozoflar derler ki : Eer biz iki zorunlu
varln bulunduunu varsayarsak, bunlar ya her ynden benzerdir ya da farkldr./ Eer bunlar her ynden benzer olsalard, okluk ve ikilik dnlemezdi;
nk iki siyahlk, ancak iki farkl yerde bulunduunda ya da ayn yerde, fakat
iki farkl zamanda bulunduunda, ikidir ; oysa ayn anda ayn yerde bulunan
siyahhk ve hareket, zleri farkl olduu iin, ikidir. ki z, tpk iki siyahlk gi
bi farkl olmayp, zaman ve mekan bakmndan ayn olduu takdirde, bunlarn
okluu dnlemez. Eer ayn anda, ayn yerde iki siyahln bulunduu sy
lenebilirse, her bireyin iki birey olduu, fakat bunlar arasnda bir ayrln bubunduunun aka grlmedii de sylenebilir. [ki zorunlu varlkta] her
ynden benzerlik mmkn olmadna ve bunlarn arasnda zaman ve mekan
bakmndan da mmkn olan bir ayrlk bulunmadna gre, geriye, yalnzca,
zde bir ayrln bulunduu kalmaktadr. Bu iki zorunlu varlk bir eyde fark
469
156
470
llk gsterdii takdirde, onlarn ya bir eyde birlemeleri ya da bir eyde birlememeleri gerekir. Onlarn hibir eyde birle memeleri imknszdr ; nk
bu durumda onlarn ne varlkta ne varln zorunluluunda ne onlardan her biri
nin kendi bana var olmasnda ne de bir konuda (mevzu') ortak olmalar gere
kirdi. Eer sz konusu bu iki varlk bir eyde birleip, bir baka eyde farkllk
gsterseydi, birletikleri ey ayrldklar eyden baka olur ve bu durum ince
lendiinde, onlarda bir bileiklik ve blnme sz konusu olurdu. Oysa zorunlu
varlkta bir bileiklik yoktur. Bu varlk nicelik bakmndan blnemedii gibi,
bir inceleme sonucu olarak da blnemez, nk zorunlu varln z, inceleme
sonucu olarak ok sayda olduu gsterilen bir takm nesnelerden bileik deildir./ Nitekim byle bir inceleme "canl" ile "aftZ/''kavramlarnn, insann ma
hiyetini oluturduunu gstermektedir; nk insan canl ve akll bir varlktr.
Oysa insan iin kullanlan "canl" szcnden anlalan ey, "akll" szc
nden anlalandan bakadr. Dolaysyla insan, tanm bakmndan, kendileri
ne iaret eden szckler sayesinde dzenlenen bir takm paralardan olumakta
ve "insan" szc de bunlarn toplam olmaktadr. Oysa byle bir ey zorunlu
varlkta dnlemez; bunsuz da ikilik dnlemez.
Buna u karl verebiliriz: kiliin, ancak herhangi bir eydeki ayrlk
tan ileri geldiinin dnlebilecei ve her ynden benzer olan iki eyde ise,
herhangi bir ayrln dnlemeyecei kabul edilmitir. Fakat sizin "bu tr
bileikliin lk lke'de bulunmas imknszdr" sznz salt bir iddiadr. Bu id
dianz hangi kanta dayandryorsunuz?
Gelin bu konuyu tek bana inceleyehm. Filozoflarn yaygn szlerinden
birisi de, lk llke'nin, nicelik bakmndan herhangi bir blmlemeye tabi tutula
mayaca gibi inceleme sonucu olarak ta bir blmlemeye tabi tutulama
yaca hususudur. Filozoflara gre, Allah'n birliinin ite bu esasa dayal
olarak kantlanmas gerekir.
Derim ki :
471
472
157 .
473
474
- 158-
rlmaz bir paras, isterse Zeyd ve Amr'a oranla insann mahiyeti ve sonradan
var olmu olan ilinti ve suretlerin mahiyeti gibi, yok iken var olan ilintili bir
paras olsun, varln mahiyetle bir ilikisi vardr. Bu nedenle filozoflara gre,
bu okluun da ayn ekilde lk tike'den soyutlanmas gereklidir. "lk lke'nin,
kendisine varlk ilimi olan bir mahiyeti yoktur; aksine, nasl ki mahiyet baka
varlklar iin zorunlu ise, varlk ta onun iin zorunludur,"denebilir. Dolaysyla,
nasl ki insan, aa ve gk bir mahiyet ise, zorunlu varlk ta hem bir mahiyet,
hem evrensel bir gereklik, hem de gerek bir tabiattr. nk lk lkenin bir
475
imdi bizim, her eyden nce, G a z z iT nin filozoflara mal etmi olduu
bu grleri incelememiz, bunlarn ne lde doru olduklarn aklamamz, daha
sonra G a z z IT nin, filozoflarn elikileri hakknda sylemi olduu eyleri ele
almamz ve nihayet bu konuda onlarn kat tutumlar karsnda G a z z ITnin izle
dii yolu incelememiz gerekmektedir.
Gazzlt'nin filozoflarn lk lke'den soyutladklann syledii blnme trlerin
den ilki, gerekte ya da dncede, nicelik bakmndan olan blnmedir. ster cismin
blnmeyen paralardan (atomlardan) olutuuna, isterse bunlardan olumadna
inanlsn, lk lke'nin bir cisim olmadna inanan herkes, bu konuda birlemitir.
[lk llke'den bu tr blnmenin soyutlanmasnn] kant, onun bir cisim olmadnn
476
159-
478
479
- 160-
480
481
duu okluktur. Dolaysyla bu oktuk maddesi ve sureti dolaysyla, bir eyin sahip
olduu oklua yakndr; nk tanmlar, ancak, basit nesneler iin deil, madde ve
suretten oluan nesneler iin sz konusudur. Dolaysyla tanmsal okluun lk lkeden (Allah'tan) soyutlanmas konusunda ayrla dlmesi gerekmez./
Beinci okluk ise, mahiyet (nelik) ve varln okluudur, nk gerekte var
olan eylerde bulunan varlk, zihinsel bir kavramdr. Bu zihinsel kavram, nefsin dn
da bulunan bir nesnenin nefste bulunan nesne ile ayn durumu paylatn ifade e t
mektedir. Onun ifade ettii ey, doru ile eanlamdadr. te bu varlk kavram yklemli nermelerde (el-kazy el-hamliyye) varla ilikin baa iaret etmektedir. As
lnda >ar/fe"szc iki anlamda kullanlr: Bunlardan birincisi, " d o ru dan anla
lan eydir. Nitekim biz "acaba bir e y var mdr, yok sa y o k mudur?" veya, "acaba fa
lan e y falan biim de mi vardr, y o k sa bu b iim d e var deil midir.? sorularn sordu
umuzda, byle bir eyi ifade etmi oluruz. Onun ikinci anlam ise, var olan eyleri
cins durumuna getiren eydir. Nitekim var olann on kategoriye (el-mekult el-ar )
vc tz ve ilintiye blnmesi bu anlam ifade etmektedir. Eer var olandan, doru
olandan anlalan ey anlalyorsa, o halde nefsin dnda bir okluk yok demektir.
Eer ondan, zden ve nesneden anlalan ey anlalyorsa, bu durumda scaklk
szcnn hem atee hem de scak olan nesnelere verilmesi gibi, 'Var o/an" szc
de ncelik ve sonralk bakmndan hem zorunlu varla hem de onun dnda
kalan eylere veriliyor demektir. Filozoflarn gr ite budur.
G a z z 1 ise, bu konuda ileri srdkleri eyleri yalnzca I b n S n nn aslnda
yanl olan grne dayandrmtr; nk b n S n , bir eyin var olmas anlam
na gelen varln, nefsin dnda mahiyete (nelie) eklenmi bir ey, sanki mahiyette
bulunan bir ilinti olduuna inanmtr.^^^^Eer varln, mahiyetin varlnn bir ko
ulu olduu kabul edilir ve dolaysyla zorunlu varln da kendi mahiyetinin koulu
olan bir varla sahip olduu dnlrse, bu durumda zorunlu varlk koul ve koullu
dan olumu ve bunun sonucu olarak . mmkn bir varlk olmu olurdu. Yine b n
S n 'ya gre, varl zne eklenmi olan eyin bir nedeni vardr. Onca, varlk ma
hiyete ilimi olan bir ilintidir. G a z z ll'n in burada ileri srdkleri de ite buna
iaret etmektedir, nk G a z z 1 bu konuda yle demektedir:
"nk insann, varlndan nce bir mahiyeti olup, varlk ona iliir ve onunla
ilgili bir ey olur. Ayn ekilde, genin de bir mahiyeti vardr. Bu mahiyet,
onun kenarla evrelenmi bir ekil olmasdr ve varlk, bu mahiyetin zn
meydana getiren paralardan birisi deildir. te bundan dolaydr ki, akl sahi
bi bir kimsenin, d alemde varlklarnn bulunup bulunmadn bilmedii hal
de, insann ve genin mahiyetini bilmesi mmkndr."
52.
161-
482
483
484
54.
- 162-
G a z z n der ki :
Bununla birlikte, filozoflar yce Allah iin yle derler : Allah ilkedir,
ilktir, vardr, tzdr, birdir, ncesizdir, kalcdr, bilgilidir, akldr, akl sahibidir,
akl edilendir, f'ildir, yaratcdr, iradeli ve kudretlidir, diridir, sevendir, sevilen
dir, tatldr, tad alnandr, cm erttir ve salt iyiliktir. Filozoflara gre, btn
bunlar, kendisinde okluk bulunmayan bir tek anlam tarlar. Oysa byle bir
ey, gerekten tuhaftr.
Daha sonra G a z z l1 der ki :
Onlarn grn anlamamz iin, nce bu gr incelememiz; daha son
ra da bu gre yaplan itiraz ele almamz gerekir; nk herhangi bir gre
b'; gr anlamadan, yaplan itiraz gerekten uzak olur. Onlarn grn
a la.makta esas olan nokta udur: Onlar derler ki: lk ilke'nin z birdir; isimle
rin oalmas, ancak bununla ya bir eyin ilikisi olmas {iz fet) ya bunun bir
eyle ilikili olmas ya da bundan bir eyin yoksun klnmasyla olur. Yoksun
luk {olu m suzlu k) ise, yoksun klnan ^eyin znde bir okluu gerektirmedii
gibi, iliki de bir okluu gerektirmez. Dolaysyla filozoflar, olumsuzluklarn
ve ilikilerin okluunu reddetmezler. Ancak burada esas olan, btn bunlarn
o.umsuzlua ve ilikiye dayandrlmasdr./
Filozoflar derler ki: Allah'm ilk olduu sylendii taktirde, bu o'nun
kendisinden sonra gelen varlklarla ilikisi olmas anlamna gelir.
Eer Allah'n ilke olduu sylenirse, bu, kendisinden bakasnn varl
nn kendisinden geldiine ve kendisinin onun nedeni olduuna iarettir. Do
laysyla byle bir ey de, O'nun neden olduu eylerle ilikisi bulunmas an
lamna gelir.
Eer "Allah var ola n d r denirse, bu "Allah b ilend ir anlamna gelir.
Eer Allahn bir t z olduu sylenirse, bunun anlam da, Onun bir da
yana bulunmakszn var olmasdr ki, bu da olumsuzluk demektir.
Eer O'nun ncesiz olduu sylenirse, bunun anlam, balangtaki yok
luun Ondan kaldrlmasdr.
" O k alcdr denirse, bunun anlam da, sonraki yokluun O'ndan kaldu:lmasdr."nces/2 " ve k alc szckleri, ksaca Ifendisine ne nce ne de
sonra yokluk ilien bir varla iaret etmektedir.
Onun zorunlu varlk olduu sylenirse, bu, O'nun nedeni bulunmayan
fakat kendisi bakasnn nedeni olan bir varlk olduu anlamna gelir ki, bylece olumsuzluk ve iliki burada bir araya getirilmi olur; nk Onun nedenini
k -drmak olumsuzluk anlamna geldii gibi, O'nu bakasnn nedeni klmak
ta iliki anlamna gelir.
O 'nun akl olduu sylenirse, bu O'nun maddeden uzak bir varlk ol
duu anlamna gelir. Nitelii byle olan bir varhk akldr; yani zn
dnr ve onun bilincine varr ve kendisinden bakasn da dnr. Allah'n
z ite bu niteliktedir, yani maddeden uzaktr. O halde Allah akldr; Buna g
re Allahla akl ayn anlamdadr.
Eer "Allah akl sahibidir" denirse, bu Onun akl olan znn , z olan
163
486
487
aklettii nesneye sahip olduu anAnuna gelir; nk, Allah kendi znn bilincindedir ve Kendi zn aklla kavramaktadr./ O halde, O'nun z hem akl
la kavranan eydir, hem aklla kavrayandr, [hem de akldr]; bunlarn hepsi de
ayn eydir; nk o, maddeden soyutlanm ve akl olan znden gizli kalmayan
bir mahiyet olmas bakmndan, aklla kavranan varlktr; baka bir deyile, O,
maddeden soyutlanm bir m ahiyet olup, Ondan hibir ey gizli kalmamakta
dr. Allah, kendi zn aklla kavrad iin, akl sahibi; kendi z kendi z ta
rafndan kavranan bir ey olduu iin, aklla kavranan bir varlk; ve zne ekle
nen bir ey bulunmakszn, kendi zn kendi z dolaysyla kavrad iin
de, akldr. Aklla kavrayan ile aklla kavranann bir olmas imknsz deildir;
nk aklla kavrayan kendisinin aklla kavrayan olduunu kavraynca, aklla
kvrayan olduu iin, kendisini kavram olur. Dolaysyla aklla kavrayan
ile aklla kavranan, bir bakma ayn demektir; bununla birlikte, bizim aklmz
bu ynden lk lke'nin aklndan ayrdr; nk Ilklke'nin sahip olduu her ey
her zaman fiil hahnde olduu halde, bizim sahip olduumuz her ey, kimi kez
kuvve halinde, kimi kez de fiil halindedir.
Eer " A llah ya ra tcd r, f ildir, var e d icid ir ve te k i fiil sfatlarnn da
sah ib idir" denirse, bu, O'nun varlnn kendisinden btn nesnelerin varlnn
zorunlu olarak kaynakland stn bir varlk olduu ve bakalarnn varlnn
da O'ndan meydana geldii,tpk n gnee ve snn atee bal olmas 0bi
O 'nun varlna bal olduu anlamna gelir. Aslnda alemin Allah'a oran ile
n gnee oran arasnda bir benzerlik yoktur. Byle bir benzerlik yalnzca alem
le n nedenli olmalar bakmndan sz konusudur; bunun dnda bir benzer
hkten sz edilemez; nk gne, kendisinden n ktnn bilincinde olma
d gibi, ate te kendisinden snn ktnn bilincinde deildir. Aslnda bu
yalnzca doal bir olgudur. Oysa lk lke hem kendi zn, hem de kendi znn
bakasnn varlnn bir ilkesi olduunu bilir; dolaysyla O'ndan nesnelerin
kmas, kendisince bilinmektedir ve kendisinden kan eyler O'nun dikkatin
den kamam aktadr. Ayrca, Allah, bizden birisi gibi de deildir. Szgelii, bir
kimse hasta ile gne arasnda durunca, kendi istei olmakszn, kendisinden
tr, hasta, gnein scaklndan korunm u olur. Oysa bu kimse, bu durumu
bilmekte/ve bu ii de zorla yapmamaktadr; aslnda glge eden, onun ahs ve
cismidir; oysa glgenin meydana gelmesinden honut olup, bunu bilen, onun
cismi deil, nefsidir. lk Ilke'de ise, durum byle deildir; nk llk llk e'd e bir ii
yapan varlk, hem bilendir, hem de honut olandr; baka bir deyile O, hem bu
ii zorla yapmamakta, hem de kendi yetkinliini bakasnn kendisinden kma
snn oluturduunu bilmektedir. Dorusu, glge eden cismin, glgenin meydana
geldiini bilen ve bundan honut olan kimsenin kendisi olduu dnlebilse
bile, bu kimse lk llk eye eit bir durumda olamazd; nk lk lke, hem bilen,
hem de yapandr; O'nun bilesi, yapt iin ilkesidir. O'nun kendi zn hereyin ilkesi olarak bilm e ise, her eyin ortaya kmasnn bir nedenidir; nk bu
alemde var olan dzen, Allah tarafndan gerekletirilmi olmas anlamnda,
aklla kavranan dzenin bir sonucudur; dolaysyla O'nun her eyin yapcs
olmas, O 'nun her eyi bilen olmasna eklenmi bir ey deildir; nk O'nun her
eyi bilm e, hereyin ondan kmasnn bir nedenidir, onun her eyi bilmesi. O**
164
488
489
165
491
- 166
492
sevpnin; O 'nun tad almas da, her trl tad almann stndedir. Aslnda bizim
tad almamzla O'nun tad almas arasnda hibir iliki bulunmamaktadr; gerek
te O'nun tad almas bizim anladmz anlamdaki tad alma, sevin ve beeniden
daha ycedir. Ancak, Allahtaki bu kavramlarn bizde bir karlklar yoktur.
Dolaysyla bu kavramlar O'nun iin kullanrken, aradaki byk ayrl gz
nnde tutm ak gerekir. Nitekim biz O'nun iin, O'nun iradesinin bizim irade
mizden, kudretinin ve bilgisinin bizim kudretimiz ve bilgimizden ok ayr ol
duunu bilerek, bize ait olan "iradeli, se m e gc sahibi ve /S 7 / ''kavramlarn
kullanmaktayz. Dolaysyla "tad a lm a szcn uygunsuz grerek, onun
yerine bir baka szc kullanmakta bir saknca yoktur. Burada O 'nun duru
munun I^Ieleklerin durumundan daha stn olduu; daha ok zlemi duyulan
bir ey olduu ve Meleklerin durumunun da bizim durumumuzdan daha stn
olduu anlatlmak istenmektedir. Bedensel ve cinsel istekte grlenin dnda
bir tad alma (haz) bulunmasayd, eein ve domuzun durumu Meleklerin duru
mundan daha stn olurdu. Oysa onlar, yani maddeden soyutlanm Melekler
trnden ilkeler iin, ancak yok olmalarndan korkulmayan yetkinlik ve gzellik
gibi kendilerine zg hususlarn bilincinde olmaktan doan sevinte grlenin
dnda bir tad alma szkonusu deildir. Bununla birlikte, lk lke iin sz
konusu olan tad alma, Melekler iin sz konusu olan tad almadan daha stn
dr, nk soyut akllar olan Meleklerin varh z bakmndan mmkn, fakat
bakas dolaysyla zorunlu olan bir varlktr, Yokluun mmkn olmas, bir tr
ktlk ve eksikliktir. Dolaysyla lk lke dnda hibir ey her trl ktlk
ten mutlak anlamda uzak deildir; nk lk lke salt iyiliktir; en yetkin ihti
am ve gzellik O'na aittir. Ayrca ister bakasnca sevilsin ister sevilmesin, sevi
lendir; nitekim O, ister bakas tarafndan aklla kavransn ister kavranmasn,
aklla kavrayan ve aklla kavranandr. Btn bu anlamlar, O'nun zne, zn
kavramasna ve aklla bilmesine iaret etmektedir. O'nun zn aklla bilmesi,
znn ayndr; nk O soyut akldr. Dolaysyla btn bunlar bir tek anlama
iaret etmektedir.
Filozoflarn grlerini aklamann yolu ite budur. Bu hususlar iki
blme ayrlr:/ Birincisi, inanlmas mmkn olan hususlardr ki, biz bunlarn
onlarn ilkelerine gre doru olmadn aklayacaz, kincisi ise, inanlmas
doru olmayan hususlardr ki, bunlarn da yanhln ortaya koyacaz. O
halde okluun blmleri konusundaki be dereceye ve onlarn bunlar kabul
etmeme konusundaki iddialarna dnelim; bu konuda kant getirmekte nasl
yetersiz kaldklarn aklayalm ve her sorunu teker teker ele alalm.
Derim ki:
Yce Allah'n, bir ok sfatlarla nitelendirilmesine ramen, bir olduu konu
sunda G a z z l ,
filozoflarn grlerim aktarrken, ileri srdklerinin byk bir
blmnde doruluktan ayrlmamtr. Bu konuda onunla bir anlamazlmz yok
tur, Anlaamadmz nokta, G a z z iT nin lk lke'ye akl ad verilip, onun olum
suz bir anlama iaret ettiini sylemesidir. Aslnda durum byle deildir; nk
E f 1 a t u n' un, akln lk lke'den baka bir ey olup, lk lke'nin aklla nitelendirilemeyecei biimindeki grnn aksine, bu isim (akl), A r i s t o c u f i l o z o f l a -
167-
r a gre, O'nun zne en ok zg olan bir isimdir. Ayn ekilde G a z z 1' nin ayrk
(so yu t) akllarda bir im kn, bir yokluk ve bir ktlk halinin bulunduu biimindeki
sz de, filozoflarn gr deildir. O halde biz, G a z z ITnin, filozoflarn bu be
konudaki grlerini reddederken, sylediklerine dnelim.
168
493
ALTINCI TARTIMA
FLOZOFLARIN SIFATLARIN NKARI KONUSUNDAK
GRLERNN REDD
G a z z 1 der ki ;
494
495
Tpk M u ' t e z i 1 e gibi, filozoflar da, tik lke'nin bilgi, kudret ve ira
desinin bulunamayaca konusunda ayn grtedirler. Filozoflara gre, bu
kavramlar er'atn ortaya koyduu kavramlardr ve bu kavramlarn dil bakmmdan kullanlmas mmkn olmakla birlikte, bunlar, daha nce de getii
gibi, bir tek ze iaret etm ektedir; bizim iin bilgi, kudret ve irademizin kendi
zmze eklenmi bir nitelik olmas mmkn olduu halde, O'nun zne eklen
mi bir sfatn bulunmas mmkn deildir. Onlar byle bir eyin okluu ge
rektireceini ileri srerler; nk bu sfatlar bize ilitikleri takdirde, bunlarn
yenilenen eyler olduklar iin, ze eklenmi sfatlar olduklarn biliriz. Eer bu
sfatlarn herhangi bir gecikme olmakszn bizim varlmzla birlikte bulunduk
lar varsaylrsa, onlar, bizim varlmzla birlikte bulunsalar da, ze eklenmi
eyler olmaktan kamazlar. ki eyden biritekine ilitii; bunlarn birbirinin
ayn olmad bilindii takdirde, onlarn, birlikte bulunsalar da, iki ayr ey ol
duklar kavranr. O halde bu sfatlar, lk lke'nin z ile birlikte bulunsalar da,
zn dnda bir takm eyler olmaktan kamazlar. Byle bir ey ise, zorunlu
varlkta bir okluun bulunmasn gerektirir ki, byle bir ey imknszdr. te
bundan dolaydr ki, filozoflar sfatlar inkar etmekte birlemilerdir. /
Derim ki:
Sfatlarn okluunu inkar eden kimsenin karlat glk, eitli sfatla
rn bir tek ze iaret etmi olmasdr ki, bu durumda, szgelii, bilgi, irade ve kudret
kavramlar, bir tek kavram, bir tek z olacak ve yine bilgi ve bilgili, kudret ve kudret
li, irade ve iradeli de ayn anlam ifade edecektir. Bir zn ve ze eklenmi bir takm
sfatlarn bulunduunu syleyen kimsenin karlat glk ise, zn, sfatlarn var
lnn; sfatlarn da zn yetkinliinin bir koulu olmas ve bunlarn toplamnn var
l zorunlu olan bir eyi, yani kendisinde ne bir neden ne de bir nedenli bulunan bir
tek varl oluturmasdr. Fakat gerekte z dolaysyla varl zorunlu olan bir e
yin bulunduu kabul edildii takdirde, bu gle verilecek bir yant yoktur; nk
zorunlu varln her ynden bir tek olmas ve hibir biimde koul ve koulludan, ne
den ve nedenliden bileik olmamas gerekir; zira bu nitelie sahip olan her varln bileiklii ya zorunludur ya da mmkndr. Eer onun bileik olmas zorunlu olsayd,
kendi z dolaysyla deil, bakas dolaysyla zorunlu olurdu; nk znden dolay, yani bir birletiricisi olmayan ncesiz bir / bileiin varln dnmek gtr.
Byle bir eyi dnmek^zellikle her ilintinin sonradan var olduunu syleyen bir
kimse iin daha da gtr; nk bu durumda ortaya kan bileiklik ncesiz bir ilin
ti olurdu. Eer onun bileik olmas mmkn olsayd, byle bir varlk nedenin nedenli
ile birlikte bulunmasn gerektiren bir eye muhta olurdu.
Filozoflarn ilkelerine gre, bileik bir eyin kendi z dolaysyla var olmas,
oi.lar, ncesiz ilintilerin var olabileceini ileri sryorlarsa da, mmkn deildir; nk
bileiklik, onun (bileik olann) varlnn bir kouludur ve onun paralarnn bileik-
- 169-
496
49
498
lii meydna getiren ey olmas mmkn deildir; zira bileiklik, bu paralarm varlmm da bir kouludur, te bundan dolaydr ki, doal nesnelerden oluan her bilei
in paralar zldnde, bunlara verilen isim, ancak ortaklaa olarak verilen bir
isimdir. Nitekim "el" ad hem canl insann bir paras olan organa, hem de kesilmi
olan ele verilmektedir.
Hatta A r i s t o 'ya gre, her bileiklik, nedeninin bulun
mamas bir yana, var olup, yok olucu bir eydir.
b n S n 'nn zorunlu ve mmkn varlk konusunda izlemi olduu yntemin ncesiz bir bileiin inkarna iletmesine gelince,/ onun izlemi olduu yntem,
byle bir sonuca iletmez; nk biz mmknn zorunlu bir nedende son bulduunu;
bu zorunlu nedenin ya bir nedeninin bulunmas ya da bulunmamas gerektiini; onun
bir nedeni varsa ve bu nedenin de nedeni bulunmayan bir zorunlu varlkta son bula
can dnrsek, byle bir dnce, ancak sonsuz dizilerin imknszl dolaysyla,
hibir biimde nedeni bulunmayan bir varla deil, etkin bir nedeni bulunmayan zo
runlu varla iletir; nk bu varln, maddesi ve sureti bulunan her eyin, ksaca her
bileiin, kendisinin dnda bir f'ilinin bulunmas gerektii kabul edilmese de suri
ya da maddi bir nedeni bulunabilir.
Bu husus bir aklamay gerektirmektedir; nk zorunlu varln aklanma
snda izlenmi olan yntem , daha nce burada bir eksiklik bulunduunu sylemi ol
mamza karn, bu aklamay ierm em ektedir. Yine ayn nedenledir ki, E ' a r 1 er i n, "her sonradan olann bir var edicisi vardr" biimindeki kant da beik olma
yan ncesiz bir lk lkeye gtrmeyip, ancak sonradan olmayan bir lk lke'ye gtr
mektedir.
Bilgili ve bilginin ayn ey olmasna gelince, bu gibi eylerden onlarn kavramLrm n ayn eyi ifade etmesi imknsz olmayp, zorunludur. Szgelii, bilgili bilgi dolaysyla bilgili ise, bilgiliyi bilgili yapan eyin / bilgili olmas daha uygun olur; nk
herhangi bir eyin bakasndan edindii bir niteliin, edinilen bir anlama sahip olmas
daha uygundur. Buna u rnei verebiliriz; Bu dnyada bulunan diri cisimler, zlerin
den tr deil, kendilerine giren bir dirilikten tr, diri olsalard, diri olmayann,
kendisinden dirilii elde ettii bu diriliin z dolaysyla diri olmas gerekir, ya da
burada bir sonsuzca gidi sz konusu olurdu. Ayn durum, bilgide ve teki sfatlarda
da sz konusudur.
Bir tek zn, sfatlarn oalmasyla oalmad halde, eitli biimlerde
ilikili, olumsuz ya da kuruntuya dayal bir ok sfatlara sahip olmas inkar mmkn
olmayan bir husustur. Bu durum , bir eyin hem var, hem bir, hem mmkn, ya da zo
runlu olmasna benzer; nk bir tek eyin kendia, kendisinden, kendisinden baka
bir eyin kmas bakmndan, kudretli ve f'il diye; birbirine kart olan iki fiilden
birini belirlemesi bakmndan, iradeli diye; yapt ii kavramas bakmndan bilgili
diye / ve bilgi de bir kavrama ve hareketin bir nedeni olduu iin, diri diye adlandr
lr; nk diri, znden dolay kavrayan ve hareket edendir. Burada imknsz olan,
ancak kendi balarna var olup, zellikle tzsel olan ve fiil halinde bulunan bir ok
sfatlara sahip basit bir tek varln bulunmasdr. Bu sfatlarn kuvve halinde bulun55 .
-170
"El" rnei Aristo'da De Generatione A nim alium, I, 19. 726b, 22'de gemek
tedir. Baka kitaplarnda ise Aristo, parmak rneim (Metafizik, VII, 10;
1035b, 25) ve ceset rneini (Meteorologica, IV, 12. 389b, 31) vermektedir.
malarna gelince, filozoflara gre, bir eyin fii halinde bir, kuv\e halinde ise ok
olmas imknsz deildir. Onlara gre, tanmlanan eye oranla tanmn paralarnn
durumu ite byledir.
G a z z l , "onlar byle bir eyin okluu gerektireceini ileri srerler; [n
k bu sfatlar bize ilitikleri takdirde, bunlann, yenilenen eyler olduklar iin, ze
eklenmi sfatlar olduklarn biliriz. Eer bu sfatlarn, herhangi bir gecikme olmaks
zn, bizim varlmzla birlikte bulunduklar varsaylrsa, onlar bizim varlmzla bir
likte bulunsalar da, ze eklenmi eyler olmaktan kamazlar. ki eyden biri tekine
ilitii; bunlarn birbirinin ayn olmad bilindii takdirde, onlarn, birlikte bulunsa
lar da,] iki ayn ey olduklar kavranr szyle bu sfatlarn zle birlikte bulunmas
nn, kendi zleri bakmndan ok olmalarnn zorunlu olmasna engel olmadn
anlatmak istemektedir. Nitekim onlarn varl zden sonra, ya da kimilerinin varl
kimilerinden sonra gelseydi, aklen bundan onlann ayn ey olduklar anlalmazd.
G a z z 1 , filozoflann grlerini aktardktan sonra, der ki :
499
500
171
sfatlar ise, bakas dolaysyla zorunlu olan varlklar olur ve dolaysyla varl z
dolaysyla zorunlu olan, z; sfatlar ise, varl bakas dolaysyla zorunlu olan var
lklar olurdu. Bunlarn her ikisinin toplam da bileik bir varl olutururdu. Fakat
E ' a r l e r, filozoflarn, varl z dolaysyla zorunlu olan varln bu anlama
(hij ir biimde nedeni bulunmayan varlk anlamna) geldiine ilikin grlerini
kabul etmezler; nk onlarn ileri srdkleri kesin kant, byle bir sonuca iletmemektedir.Zira onlarn ileri srdkleri kesin kant, ancak kendisine eklenmi f'il bir
nedeni bulunmayan bir varla iletir.
501
G a z z 1 der ki :
Buna u itirazda bulunulabilir; [Yukarda sz edilen] olasklardan sonun
cusunun kabul edilmesi gerekir. Fakat birinci olasl, yani mutlak ikilii sizin
geersiz klmanza ilikin bir kantn bulunmadn bundan nceki tartmada
aklam ve bu konunun, bu ve bundan sonraki tartmada okluun inkrna
dayandrlmakla tamamlanabileceini sylemitik. O halde, bu tartma nasl
olur da kendisinin bir dal olan eye dayandnlabilir ? Oysa bu konuda yle
demek, geree daha uygun olur: " z, kendi bana var oluu bakmndan,
sfatlara muhta olmayp, sfatlar, kendi durumumuzda olduu gibi, nitelendi
rilen eye muhtatr". Bylece geriye, onlarn " kendisinden bakasna muh
ta olann, zorunlu varlk olamayacan sylemeleri kalmaktadr.
Bu konuda yle denebilir: Eer siz' zorunlu varlktan f'il bir nedeni
bulunmayan anlyorsanz, niin byle bir eyi sylemek gereini duyuyorsunuz? / Nasl ki zorunlu varln z ncesiz olup, bir f'ili yoksa, ayn ekilde
onun sfatnn da kendisiyle birlikte ncesiz olup, bir f'ilinin bulunmadn
sylemek neden imknsz olsun? Eer siz, zorunlu varlktan alc bir nedeni
bulunmayan anlyorsanz, sz konusu anlaya gre, bu varlk, zorunlu varlk
olmayp, yine de ncez ve f'ili bulunmayan bir varlktr. O halde byle bir
anlay imknsz klan ey nedir?
Eer "mutlak zorunlu varlk, ne f'il ne de alc bir nedeni bulunan var
lktr; nk onun alc bir nedeninin bulunduu kabul edilirse, onun nedenli
olduu da kabul edilmi olur denirse, deriz ki: Ahc olan zn, alc bir neden
olduunu sylemek, sizin kullanm olduunuz deyimlerdendir ve sizin bu de
yiminize uygun den bir zorunlu varln bulunduuna hibir kant ta yoktur.
Tek kant, neden ve nedenlilerin sonsuzca gidiini sona erdiren ucun varlnn
ortaya konmas konusunda olup, baka bir eye iaret etmemektedir. Sonsuzca
gidiin bir tek varhkta son bulmas mmkndr ve bu varlk, ncesiz olan ve tp
k kendi znn f'ilinin bulunmamas gibi, f'ili bulunmayan, fakat onun
znde var olduu dnlen bir takm sfatlara sahiptir. O halde gelin, zorunlu
varlk szcn bir yana brakalm; nk bu konuda karkla dmek mm
kndr. Aslnda kesin kant, ancak sonsuzca gidiin son bulmas konusunda
olup, baka hibir eye kesinlikle iaret etmemektedir. Bunun dnda ileri s
rlen savlar, gereklik ifade etmeyen savlardr.
Eer "f'il nedende sonsuzca gidiin son bulmas nasl zorunlu ise, alc
nedende de bu gidiin sona ermesi zorunludur; nk her varlk, iinde buluna
ca bir mahalle ve bu mahal de bir baka mahalle muhta olsayd, tpk her
-172-
varln bir nedene ve bu nedenin de baka bir nedene muhta olmasnda grl
d gibi, sonsuzca gidii kabul etmek gerekirdi denirse deriz k i: Bu gr
502
nz dorudur; dolaysyla byle bir sonsuzca gidii sona erdirmenizin bir sakn
cas yoktur. Bu konuda deriz ki: Sfat onun (zorunlu varln) znde bulunup,
onun z bakas dolaysyla var deildir./ Nitekim bizim bilgimiz de bizim z
mzde olup, zmz onun mahallidir, fakat zmz bir mahalde deildir. Do
laysyla sfatn f'il nedeninin sonsuzca zincirleme gitmesi, zle birlikte son bu
lur; nk tpk zn bir f'ilinin bulunmamas gibi, sfatn da bir fili yoktur;
daha dorusu, bu nitelie sahip olan z, ne kendisinin ne de sfatnn nedeni
bulunmad halde, srekli olarak vardr. Ahc nedene gelince, bu nedenin son
suzca zincirleme gidii, ancak zde son bulur. Bu durumda neden yok olunca,
mahallin de yok olmas nereden ileri gelmektedir? Kesin kant ancak sonsuzca
gidiin son bulmasn gerektirmektedir. Sonsuzca gidiin son bulmasn mm
kn klacak her yol, zorunlu varla ileten kesin katn ortaya koymak iin yeterlidir.
Eer zorunlu varlktan, sonsuzca gidii sona erdirecek f'il bir nedeni bu
lunmayan bir varlktan baka bir ey anlahyorsa, byle bir varln zorunlu
varlk olduunu biz kesinlikle kabul etmeyiz. Her ne zaman akl, varlnn bir
nedeni bulunmayan ncesiz bir varl kabul etmeyi mmkn grrse, hem
znde hem de sfatlarnda, varlnn bir nedeni bulunmayan, nitelenmi olan
ncesiz bir varln kabuln de mmkn grm olur.
Derim ki;
503
z, kendi ba
- 173
^ma var oluu bakmndan, sfatlara muhta olmayp, sfatlar, kendi durumu
muzda oidujiu gibi, nitelendirilen eye muhtatr". Bylece geriye, onlarn,
'kendisinden bakasna muhta olann zorunlu varlk olamayacan" syleme-
504
ler kalmakladr.
G a z z l 1 bu szyle unu anlatmak istemektedir. Bu olaslk, onlarn,
okluun geersiz klnmas konusunda ileri srdkleri olaslklardan biri olarak
kabul edilirse,bu durum onlar, zorunlu varln nitelik ve nitelendirilenden bileik
olamayacan ve O'nun znn bir ok sfatlarn z olamayacan kantlamak
zorunda brakacaktr. Oysa ileri srdkleri ilkelere gre, onlarn byle bir eyi kant
lamaa gleri yetmez.
Daha sonra G a z z 1 1, onlarn bu olaslktan karmaa altklar imknsz
ln balangc olmadn aklamaa girimekte ve yle demektedir:
Bu konuda yle denebilir; Eer siz, zorunlu varlktan f'il bir nedeni bu
lunmayan anlyorsanz, niin byle bir eyi sylemek gereini duyuyorsunuz?
Nasl ki zorunlu varln z ncesiz olup, bir f'ili yoksa, ayn ekilde onun
sfatnn da kendisiyle birlikte ncesiz olup, bir f'ilinin bulunmadn syle
mek neden imknsz olsun?
Derim ki
Btn bunlar, sfatlarn inkar konusunda varl zyle zorunlu olan ispat
ederken, b n S f n nn izlemi olduu yolu izleyen bir kimseye yaplm bir itiraz
dr. Burada birliin zorunlu olmas ve E 'a r 1 e r i n de bunun byle olduunu ka
bul etmek zorunda braklmalar konusunda izlenmesi gereken en doyurucu yol,
M u'i e z i l e'nin izlemi olduu yoldur. nk M u't e z i 1 e mmknden gerek
mmkn anlamakta ve lk lke'nin dnda kalan eylerin bu.nitelikte olduunu ileri
505
- 174 -
506
507
508
175 -
509
gibi, bu alc nedenlerin sonsuzca gidiinin de lik F'il'in dnda alc bir ilk nedende
son bulduunu zorunlu olarak kabul etmi olur. Buna gre, lk F il'in bir maddesi
bulunsayd, bu madde ne ilk alc nedende ne de onun dndaki teki varlklarn
alclarnda bulunurdu; baka bir deyile, gerekte lk F'il byle bir maddeye sahip
olsayd, ona ait olan bu maddenin ya onun ilk maddesi olmas ya da bir alcda son
bulmas suretiyle kendisine zg ve ksaca kendisine ait bir madde olmas gerekirdi.
Ksaca, bu maddenin bir ilk alcda son bulmas halinde, bu alc lk F il'den kan
teki varlklarn varlnn koulu olan alclar cinsinden deildir. Fakat madde, lk
F'il'in varlnn bir koulu olsayd, onun, nesnelerin btn f'illerinin varlnn da
bir koulu olmas gerekecek ve dolaysyla madde, her f'il fiilini ancak biri alc var
lk zerinde yapt iin, sadece filih filmin varlnn bir koulu olmayacak, ayn
zamanda f'ilin varlnn da bir koulu olacak ve bunun bir sonucu olarak ta her
f'il bir cisim olacakt./
te btn bu hususlar E 'a r ! 1 e r kabul etmedikleri gibi, red de etmezler.
Eer filozoflar, E 'a r' 1 e r e, bu sfatlarla nitelendirilen bu zn bir cisim olmas
gerektiini sylerlerse, onlar filozoflara u karl verirler: Size gre, nefs cisim ol
mad halde, bu sfatlarla nitelendirilmitir. Cedel ifade eden bu tr szlerin bu
tartmada varabilecei en son nokta ite budur. Kesin kanta dayal szlere gelince,
bu szler, eski filozoflarn felsefe (hikmet) konusunda yazm olduklar kitaplarda
_ve zelli^kle ilk filozofun (A r i s t o'nun) yaptlarnda bulunmakta olup, b n S i n
ve bu konu>^de|rnen~m :e^^
dnrlerin bu konuda ortaya koyduu ya
ptlarda yer almamaktadr; nk onlarn bu bilimle ilgili olarak ortaya koydukian,
sanya dayal grler cinsindendir; zira bu grler zel deil, genel, yani aratrlan
eyin tabiatnn dnda kalan bir takm ncllerden kaynaklanmaktadr.
G a z z 11'nin,
"dolaysyla sfatn f'il nedeninin sonsuzca zincirleme gitmesi, zle birlikte son
bulur; nk, tpk zn de bir f'ilinin bulunmamas gibi, sfatn da bir f'ili
yoktur; daha dorusu bu nitelie sahip olan zn ne kendisinin ne de sfatnn
bir nedeni bulunmaktadr",
510
176 -
511
512
suretiyle, bir rknt yaratma amac tamaktadr. Fakat byle bir ey kabul
edilemez. Bu konuda yle denebilir: Eer bundan, onun bir f'ilinin bulunma
d anlatlmak isteniyorsa, durum hi te byle deildir. Eer bundan, ancak,
bir f'ili bulunmamakla birlikte, yer ald bir mahallinin bulunduu anlatlmak
isteniyorsa, bu anlam ne biimde ifade edilirse edilsin, bunda bir imknszhk
yoktur.
Derim ki .
Bu. ayn anlam bir ok szle ifade etmektir. Bu konuda kartlar arasnda gr
len ayrlk, bir tek noktada toplanmaktadr. Bu nokta da, alc bir nedeni bulunan nesnenin bir f'iUnin bulunup, bulunamayaca hususudur. Kelamclarn benimsedii 11513 kelere gre, koulun, koullu ile birlikte bulunmas mmkn alanna girer / ve her
mmkn olan ey ise. gereklemek ve fiil alanna kmak iin, kendisini fiil alanna
karan bir f'ile ve koulun koullu ile birlikte bulunmasna muhtatr; aslnda bu
birlikte bulunma durumu, koullunun var olmasnn bir kouludur, dolaysyla bir
eyin, kendi varlnn koulunun bir nedeni olmas mmkn olmad gibi, koulun
- 177-
514
da, koullunun varlnn f'il nedeni olmas mmkn deildir; nk bizim zmz
kendimizde bilginin bulunmasnn f'il bir nedeni olmayp, kendimizde bilginin bu
lunmasnn bir kouludur, tte bundan dolaydr ki, bu ilkelere gre, koulun koullu
ile birlikte bulunmasn gerektirecek f'il birnedeninbulunmas zorunludur. Koul ve
koulludan oluan her bileikte de bu durum sz konusudur. Fakat btn bu ilkeler,
filozoflar, g ncesiz kabul ettikleri halde, onu z ve sfatlar olarak grdkleri iin
geerliliini yitirmektedir; nk filozoflar, bu ilkelerin bir gerei olarak, gn d
dnyadaki f'ile benzer bir f'ilinin bulunduunu kabul etmezler. Ancak onlar, nce
siz bir balayc vastasyla ncesiz bir balantya ileten kesin bir kantn bulunduu
nu dnrler ki, bu da var olup, yok olan eylerde (d dnyada) grlenden baka
bir balant trdr. Aslnda btn bunlar titizlikle aratrlmas gereken konulardr.
Filozoflarn, bu sfatlarn z meydana getirmediini ileri srmeleri, doru de
ildir; nk her z, kendisini daha yetkin ve daha stn klan bir takm sfatlarla
yetkinlik kazanr ve dolaysyla bu z bu sfatlarla varln kazanm olur; zira biz,
bilgi, kudret ve irade sayesinde bilgili olmayan varlklardan daha stn olmu oluruz./
Kendisinde bu sfatlar bulunan zmz, hem bizim iin, hem de cansz varlklar iin,
ortaktr. O halde, nasl olur da bu tr sfatlar bizim zmze bal bir takm ilintiler
olabilir? te btn bu szler, znl (nefsn) ve ilintili sfatlar benimsemeyenle
rin szleridir.
G a z z l der ki :
Byk bir olaslkla filozoflar, benimsenmeyecek bir takm szckleri
kullanmak suretiyle bir baka biimde rknt yaratma amacn gderler ve
yle derler; Bu, tik tike'nin bu sfatlara muhta olmas sonucuna iletir; dola
ysyla bu tike, bu sfatlara gereksinme duymakszn, mutlak anlamda kendi
kendine yeterli olamaz; nk mutlak anlamda kendi kendine yeterli olan
varlk, kendisinden bakasna muhta deildir.
Daha sonra G a z z 1 1, onlarn grlerini reddederek, der ki:
Bu son derecede zayf, szcklere dayal bir grtr; nk yetkinlik s
fatlar yetkin olann zne aykr olamayacandan, onun bakasna muhta
olduu sylenemez. Yetkin olan, gemi ve gelecekte her zaman iin bilgi, kud
ret ve dirilik bakmndan yetkin ise, o, nasl olur da muhta olan bir varlk ola
bilir; ya.da yetkinliin ihtiyala badat nasl sylenebilir? Bu, yle syle
mee benzer; Yetkin, yetkinlie muhta olmayandr; z iin yetkinlik sfat
larnn varlna muhta olan ise, eksik bir varlktr. O halde, onun, z iin
yetkinliin bulunmas dnda, yetkin olduunu sylemenin bir anlam olmad
ve ayn ekilde onun kendi kendine yeterli olmasnn da z iin her trl
ihtiyac ortadan kaldran bir takm sfatlarn varl dnda, bir anlamnn bu
lunmad sylenebilir. Bu durumda tanrsall (ilhiyye) tamamlayan yetkin
lik sfatlar nasl olur da szcklere dayal bu tr hayali kantlarla inkr edilebilir? /
515
Derim ki;
Yetkinlik, kendi zyle yetkin ve yetkinlik ifade eden sfatlarla yetkin olan,
olmak zere iki blme ayrlr. Yetkinlik ifade eden bu sfatlarn da zorunlu olarak
kendi zleriyle yetkin olmalar gerekir; nk bu sfatlar yetkinlik sfatlan ile yetkin
olsalard, bu ikinci sfatlar hakknda da, onlarn kendi zleri dolaysyla m, yoksa
-
178 -
Bileiklik varlk gibi deildir; nk bileiklik hareketlilik gibidir, yani bileiklii kabul eden nesnelerin zne eklenmi edilgin bir niteliktir; varlk ise z ayn olan bir niteliktir. Bunun dnda bir gr ileri sren kimse yanlm olur. Ayrca,
bileik te, znden tr bileik ve bakasndan tr bileik olmak zere, iki blme
517
ayrlamaz./ Dolaysyla varlklarn ncesiz bir varlkta son bulmas gibi, bileiin
ncesiz bir bileikte son bulmas gerekmez. Bukonudandaha baka yerlerde de sz etmitik. Yine durum, daha nce sylediimiz gibi, bileikliin varla eklenmi bir
ey olduu biiminde ise, yle demek mmkndr: Eer znden dolay bileik olan
bir varlk bulunuyorsa, znden dolay hareketli olan bir varlk ta var demektir; eer
znden dolay hareketli olan bir varlk var ise, znden dolay yok olan bir ey de
var demektir, nk yok olann varl, kuvve halinde var olann fiil halinde kmas
dr. Hareket ve hareketli konusunda da durum byledir. Oysa varlk byle deildir;
nk varlk ze eklenmi bir nitelik deildir. Kimi kez kuvve halinde, kimi kez de
179.
fiil halinde bulunmakszn var olan her ey, kendi zyle var demektir.Hareketli olan
eyin varl ise, ancak hareket ettirici gle birlikte bulunmaktadr. te bundan do
laydr ki, her hareketli bir hareket ettiriciye muhtatr.
Bu tartmada nemli olan nokta udur; Bileiin iki parasndan ya da onu
meydana getiren paralardan her birinin, ya A r i s t o c u l a r a gre, madde ve
suretlerden meydana gelmi olan bileiklerin durumunda da grld gibi, iki ayr
518 ynden, tekinin / varlnn koulu olmas, ya onlardan hi birinin tekinin varl
nn bir koulu olmamas, ya da yalnzca birinin tekinin varlnn bir koulu olmas
gerekir.
Birinci olasla gre, bileiin ncesiz olmas mmkn deildir; nk bileikliin kendisi, paralarn varlnn bir kouludur; dolaysyla paralarn, bileikliin nedeni olmas, mmkn olmad gibi, bileikliin de, bir ey kendi ken
disinin nedeni olmadka, kendi kendisinin nedeni olmas mmkn deildir. te
bundan dolaydr ki, bu tr bileikler var olup, yok olucudur ve dolaysyla onlarn
kendilerini yokluktan varla karan bir f'illerinin bulunmas zorunludur.
kinci olasha, yani bileiin iki paradan hi birinin tekinin varlnn bir
koulu olmamasna gelince, bu tr paralardan hi birinin tabiatnda tekini ge
rektirmek gibi bir durum bulunmadna gre, bu paralarn kendi dlarnda bu
lunan bir biletirici olmakszn birlemi olmalar mmkn deildir; nk bileik
lik, paralarn kendi zlerini meydana getiren, ya da kendi zlerine bal olan tabi
atlarnda bulunmamaktadr. Eer onlarn tabiatlar bileiklii gerektirse ve her iki
para da kendi zlerinde ncesiz olsalard, bunlardan meydana gelen bileiin de n
cesiz olmas, fakat onun kendisine birlii veren bir nedeninin bulunmas gerekirdi;
519 nk ilintili olarak birlie sahip olan ncesiz bir eyin bulunmas mmkn deildir./
nc olasha, yani bileiin iki parasndan yalnzca birinin, tekinin var
lnn bir koulu olmasna gelince, bu, tzsel olmayan nitelik ve nitelendirilende g
rlen duruma benzer. Eer nitelendirilen ncesiz olup, nitelikten ayrlmas hibir e
kilde mmkn olmasayd, bileik ncesiz olurdu. Durum byle olunca, ncesiz bir
bileiin varln kabul eden bir kimsenin, E ' a r t 1e r i n yolunu izleyerek, aka
her cismin sonradan yaratlm olduunu kabul etmesi doru deildir; nk ncesiz
bir bileik bulunsayd, bir takm ncesiz ilintiler de bulunmu olurdu ki, bu ilinti
lerden birisi bileikliktir; zira ilintilerin sonradan yaratlm olmalarnn zorunluluu
nu E ' a r l e r i n, zerine dayandrdklar temel ilke, onlara gre, cismi oluturan
paralarn, ancak bir ayrlk durumundan sonra, var olmalardr. Eer onlar, ncesiz
bir bileiin varln mmkn grselerdi, kendisinden nce bir ayrlk bulunmakszn
bir bitiikliin; bir skun bulunmakszn, bir hareketin bulunmas mmkn olurdu.
Byle bir ey mmkn olsayd, ncesiz bir takm ilintilere sahip olan bir cismin bu
lunmas da mmkn olur ve E a r 1 e r i n, sonradan var olan eylerden yoksun
olmayan eyin, sonradan var olduunu sylemeleri doru olmazd. Ayrca her bilei
in, ancak kendisinde bulunan bir birlikten tr, bir olduu ve bu birliin de ancak
kendi z dolaysyla bir olan bir eyden tr, onda bulunduu sylenmitir.Durum
520 byle olunca, bir, bir olmas bakmndan, her bileikten nce gelir./ Bu tek f'il n
cesiz ise, onun btn varlklara varhn bir olmasn salayan birlikleri veren fiili de
srekli olup, ncesizdir ve zaman zaman varl sz konusu deildir; nk fiili, ese
re kuvve halinden fiil haline kt anda ilien f'il, zorunlu olarak sonradan yara- 18 0 -
tlm bir f'il olup, eseri de zorunlu olarak sonradan yaratlmtr. lk F'ile gelince,
O'nun eserine ilimesi sreklidir: eseri ise, gcyle birlikte srekli olarak bulunur, te
lk F.'\Vin(Allahm) btn varlklarla ilikisinin bu biimde anlalmas gerekir. Btn
bu hususlarn burada aklanmas mmkn olmad iin, imdilik bunlar aklamak
tan vaz geelim; nk buradaki amacmz, [G a z z 1 nin] bu kitabn kapsamna
giren grlerinin kesin kanta dayanmayan; ou safsataya dayanan ve en-geerli
olanlar da cedel olan grler olduunu aka ortaya koymaktr. Gerekten de
kesin kanta dayanan grler ok azdr. Bu ok az saydaki kesin kanta dayanan
grler de, teki madenlere oranla salt altn ve teki deerli talara oranla salt inci
durumundadr. O halde gelin, konumuza dnelim.
G a z z i t der ki :
Filozoflarn bu meselede izlemi olduklar yntemler hayale dayanmakta
dr. Ayrca onlar, zn kendisi iin kabul etmi olduklar btn nitelikleri
reddedecek gce de sahip deillerdir; nk onlar, onun bilgili olduunu kabul
ederler ve/bu da onlar, bilginin soyut varla eklenmi bir ey olduunu kabul
etmek zorunda brakr. Dolaysyla onlara u soru yneltilebilir: "Siz, tik'in
kendi znden bakasn bildiini kabul ediyor musunuz?" Bu soru karsnda,
onlardan bazlar byle bir eyi kabul ederler, bazlar da ik'in kendi znden
bakasn bilmediini ileri srerler. Birinci gr 1 b n S 1 n benimsemitir;
nk o, lkin btn nesneleri zamanla kaytl olmayan tmel bir biimde
bildiini; fakat O'nun tikelleri tek tek kavramas, bilgilinin znde bir deiik
lii gerektirecei iin, onlar bilmediini ileri srmektedir.*^^
Buna karlk biz deriz ki: ik'in sonu bulunmayan btn trleri ve cinsleri
bilmesi, acaba, kendi zn bilmesinin ayn mdr, yoksa ondan baka bir ey
midir? Eer ondan baka bir ey olduunu sylerseniz, bu durumda bir oklu
un bulunduunu kabul etmi ve koyduunuz kurala ters dm olursunuz.
Eer kendi zn bilmesinin ayn olduunu sylerseniz, sizin, bir insann
bakasn bilmesinin, kendi zn bilmesinin ve dolaysyla kendi znn ayn
olduunu ileri sren bir kimseden hibir farknz kalmaz. Byle bir eyi ileri
sren kimsenin ise, aklnda bir eksiklik var demektir. Bu konuda yle denebi
lir: Belirli bir tek eyin tanmnda olumluluk ve olumsuzluu bir araya getirmek
kuruntu yetisinde bile mmkn deildir; dolaysyla belirli bir tek eyin bilin
mesinin, o ey belirli bir tek ey olduu iin, ayn anda hem var hem de yok
olduu dnlemez. nsann kendi znden bakasn bilmeksizin kendi zn
bilmesi kuruntu yetisinde dnlebileceine gre, onun bakasn bilmesinin
kendi zn bilmesinden farkl olduu sylenebilir; nk bu her ikisi ayn
olsayd, onlardan birinin yokluu tekinin de yokluunu, birinin varl
tekinin de varln gerektirirdi. Zira Zeyd'in ayn anda hem var hem de yok
olmas imknszdr; oysa/ byle bir ey ayn anda hem bakasn hem de kendi
zn bilmek konusunda imknsz deildir. O halde, ik'in ayn anda hem
kendi zn hem de bakasn bilmesi konusunda da durum byledir; nk
bunlardan biri bulunmakszn tekinin varln dnmek mmkndr; dola-
521
522
57.
bn Sn, Kitb e - if, el - lhiyyt I, ss. 358 - 362; kr., el - Irt ve't Tenbht, ss. 182 - 185.
- 1 81 -
ysyla bunlar, iki ayr eydir. Oysa [ikin] z bulunmakszn znn varln
dnmek mmkn deildir. Eer btn durumlarda byle bir ey sz konusu
olsayd, yukanda sz edilen dnce imknsz olurdu. O halde, tik'in kendi
znden bakasn bildiini kabul eden her filozof kesinlikle bir okluun
bulunduunu da kabul etmi olur.
Derim k i :
523
lkin hem kendi zn hem de bakasn aklla kavradn ileri sren bir kim
seye kar yaplan itirazda ileri srlen bu grn z udur: lik'in kendi zn bil
mesi bakasn bilmesinden farkldr. Oysa bu bir karkla dmektir: nk bun
dan u iki ey anlalmaktadr. Bunlardan biri, Zeyd'in kendi znn gerei olarak
bilmesinin bakasn bilmesiyle ayn olduudur ki, byle bir ey kesinlikle doru
olamaz.kincisiise, insann kendisinden baka varlklar bilmesinin kendi zn bilme
siyle ayn olduudur ki, byle bir gr dorudur. Bu u biimde aklanabilir:
nsann z varlklar bilmesinden baka bir ey deildir. Eer insan, teki nesneler
gibi, yalnzca kendisine zg olan mahiyetini bilebilse ve mahiyeti de nesneleri bil
mekle ayn olsa idi, onun zorunlu olarak kendi zn bilmesi teki nesneleri bilmesiyle ayn olurdu; nk farkl olsayd, onun z nesneleri bilmekten farkl olurdu./ Bu
husus, yaratc sz konusu olduunda, aka grlmektedir. nk yaratcnn
kendisine yaratc adnn verilmesini salayan z, onun yaratlmlar bilmesinin
tesinde bir ey deildir.
G a z z l n in , "onun kendi zn bilmesi, bakasn bilmesinin ayn olsayd,
onlardan birinin yokluu tekinin de yokluunu; birinin varl tekinin de varln
gerektirirdi sz u anlama gelmektedir: Eer insann kendi zn bilmesi bakasn
524
182-
525
bilmesi mmkn deildir ve onun znn bir takm gerekliliklere sahip olmas
da imknsz deildir. Byle bir ey onun znn mahiyetinde bir okluun
bulunmasn gerektirmez ; yalnzca onun kendisinde bir okluun bulunmas
imkanszdr.
Buna bir ka ynden cevap verilebilir ; Birincisi udur Sizin, onun kendi
zn bir ilke olarak bildiini sylemeniz, geree uygun olmayan bir yargdr .
gerekte onun yalnzca kendi znn varln bilmesi gerekir. Onun bir ilke ol
duunu bilmesine gelince, bu bilgi varl bilmeye eklenmi bir bilgidir ; nk
ilke olma, zle olan bir ilikiyi ifade eder ; dolaysyla onun, zn bildii halde, byle bir ilikiyi bilmemesi mmkndr., Eer ilke olma, bir ilikiyi ifade
etmeseydi, onun z oalr : onun bir varl ve bir de ilke olma durumu bulu
nur ve bylece iki farkl ey ortaya km olurdu. nsann bir eser olmas,
onun nedeniyle bir ilikiye sahip olduunu ifade ettii iin, onun, eser olduu
nu bilmedii halde, kendi zn bilmesi nasl mmknse, ayn ekilde lk in bir
neden olmas da eseriyle bir ilikiye sahip olduunu ifade etmektedir. Bu bala
yc sonu, filozoflarn salt u szlerinden de anlalmaktadr ; lk, kendisinin
bir ilke olduunu bilmektedir ; nk onda hem zn hem de ilke olmann bil
gisi bulunmaktadr ki, bu da bir ilikiyi ifade eder ve bu iliki de zden ayrdr.
Dolaysyla ilikiyi bilmek, yukarda szn ettiimiz kanta gre, z bilmek
ten ayrdr. Bu kanta gre, ilke olmay bilmeksizin z bilmenin dnlmesi
mmkn olduu halde, z bir tek olduundan, z bilmeksizin, z bilmenin
dnlmesi mmkn deildir.
Derim ki:
526
527
528
529
184-
530
531
her ey,/ kendisinde bu niteliin eksiksiz olarak bulunduu bir varlktan tr, bu ek
sik nitelie zorunlu olarak sahiptir. Buna u rnei verebiliriz : Kendisinde eksik bir
scakhn bulunduu ey, eksikz scaklk sayeande scak olan bir eyden tr, bu
eksik scakha sahiptir. Ayn biimde eksik bir dirilikle diri olan bir ey de, eksiksz
bir dirilikle diri olan bir eyden tr bu eksik dirilie sahiptir. Yine eksik bir aklla
akl sahibi olan ey, eksiksiz bir aklla akll olan bir eyden tr bu eksik akla sahip
tir. Bunun gibi, eksiksiz akl bir fiile sahip olan ey de, ekksiz bir akldan tr, bu
eksiksiz akl fiile sahiptir. Eer akllara sahip olmadklar halde, btn varlklarn fiil
leri, eksiksiz, salam akl fiiller ise, btn varlklarn fiillerinin akit fiiller olmasn sa
layan bir akl var demektir.
tik lke'nin kendi zn m, yoksa kendi znn dndaki bir eyi mi kavra
dn aratranlar, bu gerei anlamayan yetersiz filozoflardr. Eer onun kendi z
nn dndaki bir eyi aklla kavrad kabul edilirse, yetkinlii bakasndan kazanm
olmas gerekir. Eer kendi znn dndaki bir eyi aklla kavramad kabul edilirse,/ varlklar hakknda herhangi bir bilgisinin bulunmamas gerekir. Ne kadar tuhaftr
ki, filozoflar hem yce Allah'ta hem de yaratklarda bulunan sfatlar, yaratklardaki
sfatlara ilien eksikliklerden soyutlamlar ve bizde bulunan akl O'nda bulunan akla
benzetmilerdir ; aslnda O'nun akl byle bir soyutlamaya en layk olandr. Bu konu
da imdilik bu kadar yeterlidir. Bununla birlikte, her olasla kar G a z z l' nin
bu blmdeki teki grlerini de zikredelim ve dt yanlglar konusunda uyarda
bulunalm.
G a z z 11 der ki :
Buna cevap vermenin ikinci yolu da udur : Onlarn, "her ey O'nca ikin
ci ama sayesinde bilinir biimindeki szleri akla uygun deildir ; nk
532
185 -
533
534
535
sayd, onun akl Allah'n akl ile ayn olurdu. Byle bir ey ise imknszdr. Bizim
bireyi bilmemiz, fiil halindeki bir bilgi olduu iin, Onun bilgisinin, tmel ve bireysel
olmasa da, tmel bilgiden ok bireysel bilgiye benzediini biliriz./ Bu gerei anlayan
kimse Allah'n u szlerini ve buna ilikin teki yetlerinin anlamn da kavram
olur: "Gklerde ve yerde zerre kadar olanlar bile O'nun bilgisinin dnda deildir"
(Kur'n,Sc6e'. XXXIV, 3).
G a z z 1 1 derki:
537
538
sznde hibir eliki bulunmad gibi, teki filozoflarn da bu szde utan duyacaklan hibir husus yoktur. Tersine bu, onlarn hepsinin kabul ettikleri bir grtr
- 18 7-
539
540
188-
541
542
bulamaz "
denirse, deriz ki; Bizim amacmz bu deildir; aksine amacmz, sizi, nesnelerin
gerekliklerini bilme konusundaki savnzda kesin kantlar ileri srerek yetersiz
brakmak ve ileri srdnz savlarda sizleri kukuya drmektir. Sizin yeter
sizliiniz aka ortaya knca, insanlar arasnJatanrsal hususlarn gereklik
lerine akl bir incelemeyle ulalamayacan ve bunlar anlamann insan gc
nn dnda olduunu ileri srenler kacaktr. te bundan dolaydr ki, er'atn
sahibi olan ( H z . M u h a m m e d ) "Allah'n z zerinde deil, y a ra tk
lar zerinde dnn"^^^^ demitir. O halde siz, mucizeye dayanan bir kantla
peygamberin doruluuna inanan; peygamberlerin ispat konusunda akln yar
gsna nem vermeyen; akl incelemeyle sfatlar aratrmaktan kanan;
Allah'n sfatlar ile ilgili olarak getirdii hususlarda er'at sahibine uyan;
Allah'a bilgili, iradeli, kudretli ve diri adn vermekte onun yolunu izleyen; /
Allah'a verilmemesi gereken adlar Ona vermekten kendisini alkoyan ve ger
ei anlamakta yetersiz olduunu kabul eden byle bir zmrenin inancn niin
inkar ediyorsunuz? Siz, bu zmrenin grlerini, ancak onlarn kesin kant ge
tirme yollarn ve nclleri eitli tasm biimlerine gre dzenlemeyi bilmeme
leri bakmndan, inkar edebilir ve sizin bunlar akl yntemlerle bildiinizi ileri
srebilirsiniz. Oysa sizin yetersizliiniz, yntemlerinizin tutarszl ve bilgiye
59.
189 -
190
547
191-
den emin olabiliriz; nk onlarn amac yalnzca gerei bilmektir. Onlarn yalnzca
bu amac bile vlmeleri iin yeterlidir. stelik hibir kimse ilahi ilimlerde gvenilir
bir sz sylememitir. Yce Allah'n insan tabiatnn dnda kalan ilahi bir buyrukla
hatasz kld kimseler, yani peygamberler dnda hi kimse hatadan uzak deildir.
Dolaysyla ben G a z z iV yi bu trl szleri sylemeye ynelten eyin ne olduu
nu bilemiyorum. Allah'n gerek szde gerek ide yanlglara dmekten korumasn
dilerim.
G a z z I Vnin bu konularda er'at izleyen bir kimsenin inancnn nitelii
hakknda anlatt hususlar, filozoflarn ileri gelenlerinin de syledikleri eylerdir;
nk Allah'n bilgisi ve teki sfatlarnn, zn kendisi ya da ze eklenmi oldukla
rnn sylenmemesi iin, yaratklarn sfatlaryla nitelendirilemeyeceklerini ve onlarla
kyaslanamayacaklann ileri sren bir kimsenin sz, filozoflarn ileri gelenlerinin ve
onlarn dnda kalan gerek aratrclarn da szdr. Allah baarl klan ve doru
yola iletendir
G a z z 1 1 der ki:
*Bu glk, lk lke nin bakasn bildiini ileri srmesinden dolay yalnzca t b n S n iin sz konusudur; oysa filozoflarn ileri gelenleri, O'nun!
kendi znden bakasn bilmedii hususunda birlemiler ve bylece bu glk
ortadan kalkmtr" denirse, deriz ki; Bylesine sama bir gr benimsemek
548
549
. 192
550
551
552
553
554
er'at yce Allah'ta bulunan bir takm kavramlar, nsan uzuvlarna benzetmek sure
tiyle anlatmak zorunda kalmtr. Nitekim bu husus yce Allah'n u ayetinden anla
lmaktadr; "Ellerimizle (k udretim izle) kendileri iin bir takm hayvanlar y a ra tt
mz g rm e zle r mi? G e r e k te kendileri bu hayvanlara sahip o lm a k ta d rla r. (Kur'n,
Y- Sn, XXXVI, 71). Bir baka ayette de bu konuda yle buyurulmaktadr: "Elle
rimle (kudretim le) y a r a ttm "
(Kur'n, Sd, XXXVIII, 75). Bu konu yce
Allah'n kendilerine gerekleri gstermi olduu derinlemi bilginlere zgdr. te
bu nedenledir ki, byle bir konunun kesin kanta dayanarak yazlm kitaplar dnda
bir kitapta yer almamas gerekir. Ayrca bu trl kitaplarn bir dzen iinde ve ou
insann kesin kanta dayanarak incelemesi son derece g olan teki bilimleri elde
ettikten sonra okunmas gereklidir. Bunun yannda byle bir konuyu ele alan kiilerin stn bir yaratla da sahip olmalar gerekmektedir; oysa/ insanlar arasnda bu
yaratltaki kimseler az saydadr. Bu konular halkla tartmak, bir kimsenin bir ok
hayvana kendileri iin zehir durumunda olan eyleri iirmesine benzer; nk zehir
yalnzca greceli bir eydir; zira bir hayvan iin zehir olan ey, bir baka hayvan iin
ben durumunda olabilir. nsan asndan da durum byledir. Baka bir deyile, bir
ksm insanlar iin zehir olan ey, bir ksm insanlar iin besin durumunda olabilir.
Dolaysyla btn grlerin her trl insana uygun debileceini ileri sren kimse,
her eyin btn insanlar iin besin olduunu syleyen kimse durumundadr. Yetenek
li birini incelemeden alkoyan bir kimse de, btn besinlerin, btn insanlar iin zehir
olduunu ileri sren kimseye benzer. Oysa durum byle deildir; aksine bu eyler
arasnda kimi insanlar iin zehir, kimi insanlar iin de besin olanlar vardr. Dolaysy
la kendileri iin zehir olan bir eyi insanlara iiren kimse, bu ey bakalar iin besin
olsa da, cezalandrlmas gerekir. Kendisi iin besin durumunda olan zehiri vermeyip,
lmesine neden olan kimsenin de yine cezaya arptrlmas zorunludur. Konunun i
te bu biimde anlalmas gerekir. Fakat kt ve bilgiz bir kimse, haddini aar ve
zehir durumunda olan bir eyi benmi gibi bir kimseye iirirse,/ doktorun, onun
salna kavumas iin, btn gcyle sanatn gstermesi gerekir. te bu nedenle
biz, bu konuyu byle bir kitapta ele almay uygun bulduk. Aksi takdirde, byle bir
eyi yapmay uygun bulmazdk; nk byle bir durum sz konusu deilken, bu e
kilde davranmak byk bir su ya da yeryznde yaplm byk bir bozgunculuk
olurdu. Bozguncularn cezalandrlaca da er'at tarafndan bildirilmektedir. Bu
konuyu mutlaka ele almak gerekiyorsa, gelin, burada bu konuda, mmkn olduu l
de, hazrl olmayan bir kimseyi gznne alarak konualm ki, bu kimse bu konu
da hibir aratrma yapmadan nce kabul etmesi gereken eyleri kabul etsin.
O
halde biz deriz ki; Filozoflar btn kavranabilir eylere baktklarnda, onlarn
iki gruba ayrldklarn grmlerdir. Bunlardan birincisi, duyularla alglananlardr ki,
bunlar kendi balarna var olan cisimler ya da bu cisimlerde bulunan ilintilerdir. kinci, aklla kavrananlardr ki, bunlar da bu, duyularla alglanan eylerin, yani tzler
ve ilintilerin, mahiyetleri ve tabiatlardr. Ayrca onlar gerekte kendilerinde mahiyet
lerin bulunduu eylerin cisimler olduklarn grmlerdir. Cisimlerin mahiyetlerinden ben, onlarda bulunan, onlarn/ fiil halinde var olmalarn ve kendilerinden kan
61.
194 .
555
556
557
558
de fiil hali bulunduuna gre, onlarca, tik Neden'in nitelik ve nitelenenden olumamas gerekmektedir./ Yine onlarca kuvve hali bulunmayan her ey, akl olduu iin,
lk Neden'in de akl olmas zorunludur.
Ksaca, filozoflarn izledikleri yol ite budur. Eer sen bilimleri kabul etmeye
hazrlkl bir yaratla sahip isen ve azimli olup, bo zamann da varsa, filozoflarn ki
taplarn ve bilimlerini, bu kitaplarda doru ya da yanl olan grleri anlaman iin,
incelemen gerekir. Eer sen bu nitelikten yoksun olanlardan isen^bu hususta erTatn ak hkmlerine ba vurman ve slamiyette ortaya kan bu yeni inanlar gz
nne almaman gerekir. Eer bu kimselerden olursan, ne kesin bilgi sahibi ne de
er'at ehli olabilirsin.
Filozoflar, alemin ilkesi olarak grdkleri bu zn basit olduuna, bilgi ve akl
olduuna inanmaya ileten ite bu husustur. Filozoflar bu alemde ve onun paralarn
da bulunan dzenin kendisinden nce gelen bir bilgiden ktn grnce, bu akl ve
bilginin, var olan ve akl edilen/ bir ey olmasn salayan alemin ilkesi olduuna hk
metmilerdir. Byle bir ey ise, insann ilk bilgilerinden ve insanlar arasnda ortaklaa
kabul edilen dncelerden uzaktr; bundan dolay bu gibi eylerin halka ve ou
insanlara aklanmas doru deildir. Kesin bilgiye sahip olan bir kimsenin bu gibi
eyleri, kesin bilgiye ulama olanana sahip olmayan bir kimseye aklamas yasak
tr (haramdr); nk byle bir aklama yapan kimse, onun ktili durumundadr.
Onlarn, maddeden ayn olan eye tz adn vermelerine gelince, onlar tzn^
tanmnn 'k e n d i bana var olan e y " olduunu ve tik Neden'in de bu kendi balar
na varolan eylerin kayna olduunu grnce, bu tik Neden'e " t z , "var, "bilgili",
"diri" adlarnn ve varlklara O'nun vermi olduu btn kavramlarn, zellikle bun
lar arasndan stn nitelikler tayanlarn verilmesinin daha uygun dt sonucuna
varmlardr. G a z z 11' nin bu gre kar ynelttii teki knayc szlerine gelin
ce, bunlar, bu trl grleri duymalar yasaklanan halk ve sradan insanlar dnda
hi kimsenin nem vermedii hususlardr.
G a z z 1l nin "mahiyeti ve hakikati bulunmayan, ne alem de m eyda n a gelen
olaylardan, ne d e znn g erektirdii ve ondan kan eylerden haberi olan basit bir
559
560
- 196-
561
562
563
konuda derim ki: Onun bu szndeki yanllk ve arpklk olduka ak bir biimde
grlmektedir; nk tzlk adna zyle var olan tzden daha layk olan bir sfatn
bulunduu aka ortaya konmutur. te bu sfat, zyle var olan tz, zyle var
olan haline getiren sfattr. nk bu sfatn mahalli ne kendi zyle ne de fiil halinde
var olan bir eydir; aksine onun kendi zyle ve fiil halinde var olmas ancak bu sfat
tan ileri gelmektedir. Her ne kadar baz ilintilerin tabiatndan onlarn deien nesnelerde bir mahalle muhta olduu aka anlalsa da, bu sfat/ varl bakmndan
ilintilerin tam karsnda yer alr; nk ilintilerde asl olan, onlarn bakalar dolay
syla var olmalar; mahiyetlerde asl olan ise, bu dnyadaki var olup yok olan nesnele
rin mahiyetlerinin bir dayanaa muhta olmalar bir yana braklacak olursa, onlarn
kendi zleriyle var olmalardr. Byle bir nitelik, ilintilerin tabiatndan son derece
uzaktr. G a z z 1'nin teki dnyadaki bilgiyi bu dnyada bulunan ilintilere benzet
mesi, son derecede sama bir benzetmedir. Hatt bu benzetme nefsi, lk ve drtlk
gibi bir ilinti olarak kabul eden bir kimsenin grnden daha da samadr. Btn ola
rak bu grn tutarszl ve samal konusunda bu kadar yeterlidir. O halde, gelin,
bu kitaba "Filozoflarn Tutarszl" deil, yalnzca "Tutarszlk" adn verelim. Bil
ginin tabiat ilintinin tabiatndan; ve zellikle lk lke'nin (Allah'n) bilgisi ilintinin
tabiatndan tasavvur edilemeyecek kadar uzaktr. Allah'n bilgisinin tabiat ilintinin
tabiatndan son derece uzak olduuna gre, bir mahalle muhta olmaktan da son derece uzaktr./
- 197-
YEDNC
TARTIMA
564
565
566
G a z z 1n in bu konuda filozoflardan aktardklar ite bu kadardr. Onun aktarm olduu hususlarda doru olanlar da, yanl olanlar da vardr./ Filozoflarn,
"tik'in ken din d en bakasyla cinste ortak olmas mmkn olm a d gibi, bir ayrmla
ondan ayrlmas da mmkn degiidr biinndeki szlerine gelince, eer G a z z 1 1
567
buradaki cins sznden onun ortaklaa olarak ayn anlamda kullanlmasn ve yine
ayrmdan da ayn tr bir kullanm kastediyorsa, byle bir ey dorudur; nk
nitelii byle olan her ey, genel suretle zel suretten olumutur ve bu trl eylerin
de bir tanm vardr. Eer G a z z l cins sznden ncelik ve sonralk bakmndan
benzetme yoluyla kullanlan bir eyi kastediyorsa, byle bir eyin de "varlk", "ey",
"hviyet (k im lik )" veya "z" gibi bir cinsi bulunmaktadr ve dolaysyla onun da bir
tr tanm bulunabilir; nk bu gibi tanmlar, "nefsin, organ sahibi tabi cismin y e t
kinlii (entelechia)": tzn, bir dayan akta bulunmayan forife " biiminde tanmlan
mas gibi, bilimlerde kullanlmaktadr; fakat bu tr tanmlar bir eyin bilinmesi iin
yeterli deildir. Onlar ancak bu tr tanmlarn ierdii unsurlardan her birini gstermek ve onlarn zelliklerini tasavvur etmek amacyla yaplr./
G a z z 1Vnin, varlk adnn ancak nesnelerin zlerinin genel ve zorunlu bir ni
teliini gsterdii biiminde filozoflardan aktardna gelince, bu gr doru deildir.
Bir ok yerlerde aklam olduumuz bu gr b n S n ' dan bakas ileri sr
memitir, b n S n , varln ortaklaa olarak ayn anlamda kullanlan bir cins
olduunu ve yine onun ortaklaa kullanlan bir isim olduunu kabul etmedii iin,
onun nesnelerin genel.ve zorunlu bir niteliini gsteren bir isim olduunu ileri srmtr.^^^ Gerekte b n S n 'nn z hakknda sylediklerini zorunlu nitelik ko
nusunda da sylemesi gerekir. Eer varlk zorunlu bir nitelik olsayd, "o nedir.?" so
rusunun yant olarak verilemezdi. Yine eer varlk nesnelerin zorunlu bir niteliini
200
568
62.
63.
64.
571
572
573
tiye, kuvve ve fiile ayrm olduklar bu kavrama iaret eden bir szck, baka bir
deyile, bir ilk rnek olarak kullanabilecekleri bir szck bulamadklan iin, onlardan
bazlar kk anlam anlalmamak ve dolaysyla bir ilintiye iaret etmemek kaydyle
onu "varlk (m evcd) deyimiyle ifade etmilerdir. Dolaysyla "z" szcyle ayn
anlam ifade eden bu kavram dille ilgili bir szck olmayp, teknik bir terimdir. Bazlan da burada ortaya kan glkten tr, Yunan dilinde/ yklemin konu ile ba
lantsn gsteren zamirden tretmek suretiyle ifade edilmeye allan kavram bu an
lama dellet eden bir kavramla aklamak istemilerdir; nk bu dile gre, bu szck
bu anlama en yakn olandr. Bylece " m evcu t" d e yim i yerine "hviyet (k im lik)" de
yimi kullanlm, ancak Arap dilinde bulunmayan byle bir szcn tretilmi olma
s, bu szcn kullanlmasn zorlatrmtr. te bundan dolaydr ki, teki zmre,
" m evcu t" szcn tercih etmitir. "Doru" anlamndaki "m evcu t" kavram mahi
yet kavramndan farkl bir eyi ifade etmektedir. Dolaysyla varl bilmeyen bir
kimse pekl mahiyeti bilebilir. te bu kavram bileik bir nesnede zorunlu olarak
mahiyetten bakadr. Basit nesnede ise, bu kavram eviricilerin "mevcut" szcyle
ifade ettikleri kavramdan farkh olarak, mahiyetle ayndr; nk bu, mahiyetin kendi
sidir. Szgelii, eer biz, "varlk ksm en tz, ksm en de ilintidir" dersek, "m evcut"
szcnden eviricilerin ifade etmek istedikleri anlam anlamak gerekir ki, bu da e
itli nesnelerin zlerine ncelik ve sonralk dolaysyla verilen bir anlamdr. Buna kar
lk, eer biz, "z vardr" dersek, bundan da doru sznden anlalan eyin anlalmas gerekir./ Ayn ekilde eer biz, A r i s t o nun F i z i k ' inin banda eski filozoflar
dan P a r m e n i d e s v e M e l i s s u s ile yapt, tartma konusu olan "mevcut bir
midir, y o k sa birden fazla mdr?"
eklinde eskiler arasnda yaygn bir sorunu an
larsak, "mevcut" tan yalnzca ze delalet eden eyin anlalmas gerekir. Eer
"mevcut" bir konuda bulunan ilintiye delalet etseydi, "mevcut birdir" sz kendi
kendisiyle eliik olurdu. te btn bunlar, filozoflarn kitaplarna vakf olanlarca
aka bilinen hususlardr.
G a z z l , filozoflarn szlerini akladktan sonra, onlar cevaplandrmaya
girimi ve yle demitir:
te filozoflarn grlerinin anlam budur. Bu grler zerinde, aratr
ma ve geersiz klma olmak zere, iki ynden durulabilir. Aratrma asndan
bu konu zerinde yle denebilir; Bu grn aklanmas byle olduuna gre,
lk lke hakknda byle bir eyin imknsz olduunu hangi yolla bildiinizi or
taya koymalsnz ki, ikiciliin reddini ona dayandrabilesiniz. nk siz, ikinci
ilkenin lk lke ile bir eyde ortak olmas ve bir baka eyde ise farkl olmas gerektiini; kendsinde ortaklk ve/ farkllk bulunan eyin bileik olduunu sy
lemitiniz. Oysa lk lke'nin bileik olmas imknszdr.
Derim ki :
Bunun ancak ortaklaa ayn anlaml olarak kullanlan bir cins araclyla deil,
ortaklaa ayn anlaml olarak kullanlan cins araclyla var olan bir ortaklk ol
duunu sylemitim. Eer ikinci ilahn uluhiyet bakmndan ilk ilahn derecesinde
bulunan bir ilah olduu dnlrse, ilah ad berikisi iin de ortaklaa ayn anlamda
65.
- 202-
kullanlan bir cins olacak, dolaysyla onlarn bir ayrmla ayrlmas gerekecek ve bu
nun sonucunda da onlardan her biri bir cinsle bir ayrmdan meydana gelmi olacaktr.
Oysa filozoflar, ncesiz bir varlk iin cinste bir ortakl asla mmkn grmezler.
Eer "mevcut szc ncelik ve sonralk bakmndan kullanlyorsa, nce olann
sonrakinin nedeni olmas gerekir.
Daha sonra G a z z 1, onlarn (filozoflarn) grlerini reddederek, der ki:
574
575
576
577
578
Cins ve ayrmdan oluan bileim, kuvve halindeki eyle fiil halindeki eyden
oluan bileimin ayndr; nk cinsin delalet ettii tabiat, ayrm ve suret ad verilen
tabiat bulunmakszn, hibir zaman fiilen var olamaz. Filozoflara gre, bu iki tabiat
tan bileik olan her ey, var olup, yok olucudur ve bir f'ili vardr; nk ayrm,
cinsin,/ kuvve halinde olmas bakmndan, varlnn koullarndan biridir. O halde
cins, ayrm bakmndan var olamaz. Cinsle ayrmdan her birinin tekiyle olan mna
sebeti, tekinin varlnn kouludur. Bir eyin kendisi, kendi varlnn koulunun
nedeni olamaz. O halde onun kendisinde koul ve koullununbirarada bulunmas su
retiyle kendisine zorunlu olarak varlk veren bir nedeni bulunmaktadr. Yine onlara
(filozoflara) gre, gerekte alc olan (kbil) yalnzca kuvve halinde bulunandr; o
fiil halinde ancak ilintili olarak bulunmaktadr. Alnan ey (makbul) ise fiil halinde
olandr; o kuvve halinde ancak ilintili olarak bulunmaktadr. nk alnan ey, alc
olandan ancak onlardan biri kuvve halinde baka bir ey olup, fiilen ..lnan ey olma
s bakmndan ayrlabilir. Kuvve halinde baka bir ey olan her ey zorunlu olarak o
baka eyi alacak ve fiil halinde bulunduu eyi brakacaktr. te bu nedenledir ki,
eer hem fiil halinde alc olan hem de fiil halinde alnan ey bulunacak olsayd, her
ikisi de kendi bana var olurdu. Oysa alc olan zorunlu olarak cisimdir; nk alclk
ncelikle/ cisme ya da cisimde bulunan eye aittir; ilintiler, suretler, dzlem, izgi,
nokta ve ksaca blnmeyen ey alclkla nitelenemez. Cisim olmayan f'ile gelince,
bunun hakknda daha nce kant getirilmitir. Cisim olmayan ve cisimde bulunmayan
ahclann varl ise, her ne kadar filozoflarn kuvve halindeki akl konusunda kuku
lar varsa da, imknszdr. Aslnda nitelik ve nitelenenden bileik olan ey ze eklen
mi bir ey deilse, var olup, yok olucudur ve dolaysyla zorunlu olarak bir cisimdir.
Eer nitelenen ve nitelikten bileik olan ey, kendisinde tz bakmndan kuvve hali
bulunmakszn ve hatt eski filozoflarn gk cisimleri hakknda ileri srdkleri zere,
o nitelikle ilgili olarak bir kuvve hali olmakszn, ze eklenmi bir ey ise, onun da
yine zorunlu olarak bir niceliinin bulunmas ve bir cisim olmas gerekir; nk
nitelii tayan o zden cisimlik kalkt takdirde, duyularla alglanan alcl da
kalkm olur. Ayn ekilde bu niteliin duyu ile idrak edilme de ortadan kalkacak;
hem nitelik hem de nitelendirilen, akl haline gelmi olacak/ ve dolaysyla bunlar
basit bir tek kavrama indirgenmi olacaktr; nk akl ve aklla kavranann tabiatn
dan onlarn bir tek kavram olduklar ortaya kmtr; zira onlardaki okluk ilintili,
yani konu (dayanak) ynnden bir okluktur. Ksaca, filozoflarn bir z ile ze
eklenmi sfatlarn varln kabul etmeleri, onlarn ncesiz bir cisimle onda yer alan
ilintilerin varln kabul etmelerinden baka bir ey deildir. Fakat onlar gerein
bilincinde deillerdir; nk onlar, cisimlikten ibaret olan nicelii ortadan kaldrdk
larnda cismin kendisindeki duyulur kavram da ortadan kaldrlm olacak ve dolay
syla ortada ne zne (hmil) ne de yklem (mahmul) kalacaktr. Eer filozoflar zne ile
yklemin maddeden ve cisimden ayr olduunu kabul ederlerse, onlarn akl sahibi ve
akl edilir olmalar gerekir. te bu, basit (bileik olmayan) bir tek gerek varlktr.
G a z z iT nin, filozoflarn yanlgsnn yalnzca Allah'a zorunlu varlk deme
lerinden ileti geldiini ve bunun yerine "nedeni bulunmayan deyimini kullanmalar
halinde de, zorunlu varln zorunlu sfatlar konusunda ileri srdkleri hususlarn tik
lke iin geerli olmad, sz doru deildir; nk nedeni bulunmayan bir varlk
kabul edildiinde, onun znl olarak varlnn zorunlu olmas gerekir. Nitekim
- 204
579
znl olarak varl zorunlu olan bir varlk kabul edildiinde de,/ onun bir nedeninin
bulunmamas zorunludur. Nedeni bulunmayan varln ise, neden ve nedenli olmak
zere ikiye ayrlmamas daha uygun olur.
Kelamclarn lk lke'yi nitelik ve nitelenenden bilemi kabul etmeleri, onun
etkin (f'il) bir nedeninin bulunmasn gerektirir. Dolaysyla bu ilk lke, ne ilk neden
ne de zorunlu varlk olur. Byle bir ey se, lk lke'nin nitelikle nitelenenin, kendile
rinde basit bir tek kavrama indirgendii varlklardan biri olduu eklindeki grleri
ne aykrdr. Dolaysyla bunu yinelemenin ve bu konuda sz uzatmann bir anlam
yoktur.
G a z z 1 ' nin,
"lk lke'nin (Yce Tanr'nn) nitelenen ve nitelenene ekle n m i bir nitelikten
m eydana gelm esi im k n sz deilse, O'nun nitelenenle, nitelenenle ayn olan
nitelikten m eyda na gelmesinin im k n sz olmamas daha uygun o l u r
szne gelince, bu konuda biz daha nce onlarn maddelerden ayr olduklar halde,
hangi ynden imknsz olduunu, hangi ynden imknsz olmadn sylemitik.
G a z z i l ' nin,
580
581
582
583
584
585
586
sz bir kimsenin yle demesine benzer; Eer birden fazla renk bulunursa,/ bir rengi
tekinden ayrann ya rengin varlnn koulu olmas, ya da olmamas gerekir ;eer
rengin varlnn koulu ise, onlardan hibiri, renk olmas bakmndan, tekinden ay
rlmaz ve dolaysyla renk bir tek tabiat olur; eer onlardan biri renkliliin varlnn
bir koulu deilse, rengin, kendisini bir baka renkten ayran bir ayrm yok demek
tir ki, byle bir ey yanltr.
Daha sonra G a z z 1 , bu konuda filozoflar adna yant vererek, der ki;
Eer "byle bir ey renk iin s z konusu olabilir, nk m ah iyetle iliki
li, m a h iy ete eklen m i bir varl vardr; o ysa b yle bir e y zorunlu varlk iin
sz konusu olamaz; nk o, zorunlu varla sahiptir ve dolaysyla varln,
kendisine iliik oldu u herhangi bir m a h iyeti y o k tu r ; nasl ki siyahln ve
krmzln ayrm renklilik olmas bakm ndan renkliliin ko u lu olm ayp,
yalnzca onun bir nedenle fiilen var olmasnn k ou lu olabiliyorsa, ayn biim de
zel ayrmn da zorunlu varln bir k oulu olm amas gerekir; nk lk lke
iin zorunlu varlk ne ifade ediyorsa, renk iin de renklilik ayn e y i ifade edip,
renklilie ilikin varlk gibi deildir" denirse, deriz ki; Byle bir gr biz ka
5 g7
zoflarm szlerinin z una varr: Onlar ikiliin reddini cinssel ve aynmsal bileikliin reddine dayandrmlar ve daha sonra da bunu varln ardndaki
mahiyetin reddine balamlardr./ Ana ilke durumunda olan son nermeyi ge
ersiz kldmz takdirde, filozoflarn meydana getirdikleri sistemin btn de
geerz olur. Bu nedenle filozoflarn meydana getirdii sistemin btn rk
bir yap oluturmakta olup, tpk bir rmcek ana benzemektedir.
Derim ki;
588
589
rn, ayn anlamda ayn szcn kendilerine verildii iki basit nesnede saysal olarak
ikilii reddetmeleri, kendiliinden apak olan bir husustur. nk ikilii ve iki basit
nesnede ortakl ileri srdmzde, basit olan, bileie dnm olur.
Bu konuda ksaca yle denebilir; Zorunlu varlk denen, kendisinin nedeni bu
lunmad halde, bakasnn nedeni olan tabiatn saysal olarak bir ya da ok olmas
gerekir./ Eer bu tabiat ok olsayd, suret bakmndan ok,kendisine ayn anlamda
ayn szcn verildii cins bakmndan ise bir olmas, veya nispet bakmndan tek
olmas, yahut da yalnzca ad bakmndan tek olmas gerekir. Eer Zeyd ve Amr gibi
say bakmndan eitli, fakat tr bakmndan tek ise, bu tabiat zorunlu olarak madde
nin kendisi olur ki, byle bir ey imknszdr. Eer bu tabiat suret^bakmndan eit
li, fakat kendisine ayn anlamda ayn szcn verildii cins bakmndan tek ise, zo
runlu olarak bileik demektir. Yine eer bu tabiat, bir tek eye oranla yklem olan
cins bakmndan tek ise, byle bir eye hibir engel bulunmayp, bu tabiatn bir bl
m bir baka blmnn nedeni olur ve bu nedenler de bir lk Neden'de son bulur.
Filozoflara gre, maddeden ayn olan suretlerin durumu ite byledir. Eer bu tabiat
yalnzca adda ortak ise, bunlardan birden fazlasnn bulunmasna hibir engel yoktur.
208
59]^
592
209-
593
594
da, tekilerin nedeni olan bir ilk mevcut olmayp, onlann hepsi de ayn derecededir
ve/ onlar arasmda basit bir nesne bulunmamaktadr. Kendilerine ncelik ve sonralk
bakmmdan yklenmi bir kavramda ortak olan nesnelerde ise, basit bir ilkin bu
lunmas zorunludur ve bu ilkte bir ikiliin bulunmas dnlemez; nk onun bir
kincisinin bulunduu dnldnde, bu kincinin, varlk bakmndan, onunla ayn
derecede ve ayn tabiatta olmas gerekir ve dolaysyla burada, kendisinde onlarn ger
ek bir cins ortaklna sahip bulunduklar ortak bir tabiatlar var demektir. Bunun
sonucu olarak onlann cinse eklenmi bir takm ayrmlarla ayrdedilmeleri gerekir.
Bylece bunlardan her biri cins ile ayrmdan bilemi olur. Bu nitelikte olan her ey
ise, sonradan var olmutur. Ksaca, varlkta yetkinliin son derecesinde bulunan var
ln bir tek olmas gerekir; nk bu varlk bir olmazsa, varlkta yetkinliin son dere
cesinde bulunamaz; zira son derecede bulunan varla bakas orl .k olamaz. Szgelii,
bir tek izginin bir tek ynden iki ucu nasl yoksa, varlkta uzam bulunan ve artma
ve eksilme bakmndan farkl olan nesnelerin de ayn ynden iki ucu bulunmamaktadr./ b n S n . kendine ayn anlamda ayn szcn dellet ettii tabiat ile yal
nz szde veya uzak bir ilintide ortak olan tabiatlar arasnda bulunan bu tabiatn var
ln kabul etmedii iin, bu itirazla karlamtr.
- 210-
595
S E K Z I N C T A R T I M A
FLO ZO FLARIN, LK LKE NN VARLIININ BAST, YAN
SALT VARLIK OLUP, VARLIIN, KENDSNE LK
OLDUU BR MAHYET VE HAKKAT OLMADII, AKSNE
ZORUNLU VARLIIN LK LKE YE O RANININ, MAHYETN
BA K A SIN A ORANI GB OLDUU EKLNDEK
G R LERNN GEERSZL
[G a z z 1 1 der ki ]
Bu konu iki ynden incelenebilir: Bu iki ynden birisi, kant istemektir.
Byle bir eyi nasl biliyorsunuz, akln zorunlu bilgisi ile mi, yoksa akl yrt
meyle mi? diye sorulabilir. Byle bir eyi akln zorunlu bilgisiyle elde etmek
mmkn olmadna gre, bu konuda akl yrtme yolunu kabul etmek zorun
lu olur.
Eer "lk lke'n in bir m a h i y e t i o lsa y d , varlk o n u n la ilikili v e y a ona
bal ve o n u n z o r u n lu bir n i te li i o lu rd u ; o y s a bal o lan bir e y n e d e n lid ir; bu
d u r u m d a z o r u n lu varlk n e d e n l i o la ca n da n , e l i i k bir d u r u m o r t a y a k a r
596
denirse, deriz ki: Bu, " z o ru n lu varlk " deyiminin kullanlnda ortaya kan ka
rkln kaynana dnmektir; nk bizce onun bir hakikati ve bir mahiyeti
bulunmaktadr; bu hakikat yok olmayp, vardr ve varl da kendisiyle ilikilidir./ Eer ona, ''b a l ve " zoru n lu n i t e l i k adn vermeyi isterlerse, onun var
lnn bir fili bulunmayp, etkin bir neden olmakszn, her zaman iin ncesiz olduu bilindikten sonra, isimler konusunda tartmaya gerek yoktur. Eer
' b a l ve "neden//"den onun etkin bir nedeni bulunduunu kastediyorlarsa,
gerek byle deildir. Eer bundan, daha baka bir eyi kastediyorlarsa, bu ka
bul edilebilir ve byle yapmakta da hibir saknca yoktur; nk nedenlerin
zincirleme gidiinin sona erdiini ispat eder. Zincirleme gidiin var olan bir
hakikat ve d alemde bulunan bir mahiyetle sona ermesi mmkndr. Dolay
syla bu durumda mahiyetin ortadan kaldrlmasna gerek yoktur. Eer "bu d u
r u m d a m a h i y e t , lk l k e ' y e bal olan varln s e b e b i o l u r ve d o l a y s y la varlk
ta n e d e n li ve e dilgin bir hale g e l i r denirse, deriz ki: Sonradan var olan nesne
lerde mahiyet varln bir sebebi deildir; bu durumda "sebep"ten f'il k^stediliyorsa, nasl olur da bu mahiyet ncesizde varln bir sebebi olabilir? Eer on
dan onsuz yaplamayacak baka bir ey kastediliyorsa, varsn byle olsun!
Nitekim byle bir eyi kabulde herhangi bir imknszlk yoktur; imknszlk
ancak nedenlerin zincirleme gidiinde sz konusudur. Zincirleme gidi sona
erince, bu imknszlk ta ortadan kalkm olur. Bunun dnda kalan ve inknszl bilinmeyen hususlarn imknszlna kant getirmek gerekir. Oysa onla
rn btn kantlar geliigzel bir takm hkmlerden ibarettir. Lu geliigzel
hkmler "zorun lu varlk deyimini, onun bir takm zorunlu nitelikleri bulun
duu anlamna almalarndan ileri gelmektedir. Kantn, onlarn nitelendirdikleri
biimde zorunlu varl kantlad kabul edilmektedir. Oysa daha nce de ge
tii zere, durum byle deildir. Ksaca, onlarn bu konudaki kantlan, sfatla
-211-
5 97
Derim ki.
598
599
. 212
600
601
602
503
Sonraki tslm filozoflarna gelince, onlar, "mevcut"un tabiatn mevcut olmas bakmndan inceledikleri iin, bu nitelikte/ basit bir mevcudu kabul etmek zorunda kal
mlardr.
Bence , kesin kanta yaklamak zere, zlenebilecek yol, tznde varl mm
kn olan varlklarn kuvveden fiile kmalarnn, ancak kendisi fiil halinde bulunan bir
fiil haline karcdan, yani kuvve halinden fiil haline hareket ettiren ve karan bir
f'ilden zorunlu olarak kaynaklanmasdr. Eer bu fiil haline karc da mmkn
tabiatnda olsayd, onun da kendisini fiil haline karan bir ilkesinin bulunmas gere
kirdi. Eer bu son fiil haline karc da yine mmkn, yani tz bakmnddan mm
kn tabiatnda olsayd, bu dnyadaki nesnelerin korunmasn salamak ve sonsuza
dek varan mmkn nedenlerin tabiatnn srekli olarak kalmas iin, tz bakmndan
mmkn olmayp, zorunlu olan bir fiil haline karcnn bulunmas gerekirdi. Ger
ekte bu mmkn nedenler, tabiatlarndan aka anlald zere, sonsuz olarak var
olsalard ve onlardan her biri de mmkn olsayd, onlar gerektiren, yani sreklilikle
rini salayan ilkenin, tz bakmndan, zorunlu bir ey olmas gerekirdi. nk onla
rn, yani tzlerinde mmkn olan nesnelerin tabiatndan, onlarda sonsuza dek bir
gidiin zorunlu olduu aka anlalmaktadr./ Eer kendisinde hibir hareketlinin
bulunmad bir an (vakt) olsayd, hareketin var olmas imkansz olurdu, tik lkeye
bir ynden ncesiz, bir ynden de nceli olan hareket araclyla hibir deime ilimeksizin, ancak, balangc bulunan varln ncesiz varhkla birlemesi sz konusu
olur. Bu hareketle hareketli olan ey, b n S n ' mn, varl bakasyla zorunlu di
ye aklad eydir. Bu bakas dolaysyla zorunlu olan varln srekli hareket ha
linde olan bir cisim olmas gerekir. te bu ekilde tz bakmndan sonradan var
olanla yok olann ncesizden kaynaklanmas mmkn olur. Bu ise, gk cisimlerine
oranla var olup, yok olan varlklarda grld gibi, bazan bir eye yaklamak, bazan
da ondan uzaklamak suretiyle olur. Bu hareket ettirici, tz bakmndan zorunlu,
mekansal hareketi bakmndan ise mmkn olduu iin,/ meselenin diziyi mutlak su
rette varl zorunlu olan, yani kendisinde ne tz, ne mekan, ne de bir baka hareket
bakmndan hibir ekilde imkn hali bulunmayan bir varlkta sona erdirmek suretiy
le zmlenmesi ve bu nitelikte olan bir eyin de zorunlu olarak b ast olmas gerekir;
nk bileik olsayd, zorunlu olmayp mmkn olur ve zorunlu bir varla muhta
olurdu. Bu konuda bu kadarlk bir aklama, bize gre, yeterli ve dorudur.
b n S n , bu konuya eklemede bulunarak^ der ki: Varh mmkn olann
ya varh bakasyla zorunlu olanda son bulmas, ya da z dolaysyla zorunlu olan
da son bulmas gerekir. Eer o, bakas dolaysyla zorunluda son bulursa, bakas dolaysyla zorunlunun da z dolaysyla zorunlu olandan km olmas gerekir;/ n
k 1 b n S n ,varIbakasylazorunlunun,zdolaysylammknvarlkolduunu ve mmknn de zorunluya muhta bulunduunu ileri srmtr.
Bence,
I b n S n ' nn bu eklemesi gerekaz ve yanltr; nk nasl dnlrse dnl
sn, zorunluda asla imkn hali yoktur. Bir ynden mmkn, bir ynden ise zorunlu
olduu sylenen bir tek tabiata sahip hibir ey bulunmamaktadr. nk filozoflar,
mmkn, zorunlunun eliii olduu iin, zorunluda asla imkn halinin bulunamaya
can aklamlardr. Burada ancak belli bir tabiat bakmndan zorunlu, bir baka
67.
213-
tabiat bakmndan ise mmkn olan bir eyin varl mmkndr. Szgelii, onlar,
gk dsmi ya da gk cisminin zerinde yer alan eylerle ilgili olarak byle bir eyin
mmkn olduunu, yani onun tz bakmndan zorunlu, hareket ve yer bakmndan
ise mmkn olduunu sanrlar, t b n S n ' y gk konusunda byle bir blmleme
yi yapmaya ileten husus, ancak gn tz bakmndan bakasyla zorunlu, z bak
mndan ise mmkn olduuna inanmasdr. Biz bir ok yerde bunun doru olmad604 n sylemitik. Byle bir ayrntl aklamada bulunulmad ve/ bu trl bir belirle
me yaplmad takdirde, t b n S n ' nnzorunlu varlk konusunda kulland kant,
cedele dayanan genel grlerle ayn tabiattadr. Bu ayrntl aklama ve belirleme ya
pld takdirde ise, kesin kanta dayanan grlerle ayn tabiata sahip olur.
Bu alem hakknda er'atn aklam olduu sonradan var olu-un (huds) d
alemde gzlenen var olu trnden olduunun. bilinmesi gerekir. te bu var olu hali, E ' a r 1 1 e r i n nefsi (znl) nitelikler^filozoflarn ise suretler adn verdikleri,
varlklarn suretlerinde ortaya kar. Bu var olu hali, bir baka eyden oluur ve za
manda meydana gelir. Yce Allahn u sz de buna iaret etmektedir: "inkr ed en
ler, g kler ve y e r ya p k k e n , onlar ayrdmz... g rm ezler m?" (Kur'n, Enbiy,
XXI, 30). Yine u ayet te bu hususa iaret etmektedir; "Sonra du m an halinde b u lu 605 nan g e y n e ld i" (Kur'n, Fussilet, XLI, 11)./ Mmkn varln tabiatnn zorunlu
varlkla ilikisinin nasl olduuna gelince, insanlarn kavraylarnn tesinde olduu
ve bunu bilmek halkn mutluluu bakmndan zorunlu olmad iin, bu konuda
er'at herhangi bir ey sylememitir.
Filozoflar, ister alemin sonradan yaratldn, isterse bunun aksini ileri srm
olsunlar, E a r 1 e r i n, mmknn tabiatnn yoktan yaratld ve var olduu ek
lindeki grlerine kar kmlardr. E ' a r' l e r i n ileri srdkleri gr, iyice
dnldnde, mslmanlarn en'atna uygun olmad gibi, ona kesin bir kantn
606 da bulunmad anlalr./Aslnda eratn aka ortaya koyduu husus, eratn
suskun kald hususlar aratrmaktan kanmaktr. te bu nedenle aadaki hadis
te ye denmektedir: "nsanlar, 'ite bu Allah'n yaratdr; o halde Allah' kim
y a ratt?' d e y in c e y e kadar d n m eye d eva m ederler. P ey ga m be r d e d i k i: 'S iz d e n biri
[bu sorunun cevabn] bulursa, ite g erek iman budur'" (Mslim, Sahih, man, 211;
Ahmet b. Hanbel, VI, 106). Bu hadsin deiik bir rivayeti de udur: "Sizden biri
607
kinci yn yle aklayabiliriz: Mahiyet ve hakikat olmadan varlk kavranamaz. Nasl ki salt yokluk, yokluu dnlebilen bir varla nispet edilmeksizin kavranamazsa, salt varlk ta, zellikle bir tek z olarak belirlendiinde,/
belirli bir hakikata nispet edilmeksizin, kavranamaz. O halde nasl olur da var
lk hakikati bulunmakszn anlam bakmndan bakasndan ayr bir tek z ola
rak belirlenebilir? nk mahiyetin kaldrlmas hakikatin da kaldrlmas
demektir. Varln hakikati kaldrlnca da, varlk kavranamaz. Bylece onlar
ayn zamanda hem varl hem de yokluu ileri srm olurlar ki, byle bir ey
eliiktir^Bunun kant udur: Eer byle bir ey aklla kavranabilseydi, neden-
- 2 14 -
608
609
215 -
610
daha yakndr. Yahut ta bizim onu byle bir davrana ynelten bir zorunluluun
bulunduunu sylememiz gerekir./
Onun "zorunlu varlk nedeni bulunmayan anlamna gelir sz doru deildir.
Aksine bizim onun zorunlu varlk olduunu sylememiz, onda hibir ekilde nedeni
bulunmayan, darda bir f'ili bulunmayan ve onun bir paras olmayan bir tabiata
baml olumlu bir niteliin bulunmas anlamna gelir.
nn "zorunluluk, varla ekli bir ey olsayd, okluk ortaya kard; eklenme
sz konusu olmad takdirde ise, nasl olur da O,bir mahiyet olduu halde, varlk
mahiyet olmaz; nitekim varla eklenmeyen eyin durumu da byledir szne kar
lk, deriz ki: Filozoflara gre, zorunluluk, ze eklenm i bir nitelik deildir. Aslnda
bu, "o, ezel ve zorunludur" szmzdekine benzer bir anlama sahiptir. Ayn ekilde
varlaktan zihinsel bir nitelii anlarsak, o, ze eklenm i bir ey olmaz. Ancak ondan,
1 b n S 1 n ' nn bileik varlkta bulunduunu syledii gibi, bir ilintiyi anlarsak,
basitte bulunan bilginin nasl bilenin kendisi olabilecei sorusuna yant verilmedike,
611
basitin nasl mahiyetin kendisi olabilecei sorusuna yant vermek gleir./ Eer
"m evcuf'tzn "do^ru "dan anlalan ey anlalrsa, bu trl kukular anlamsz bir
hale gelir. Nitekim "mevcut't^n "z"den anlalan ey anlald takdirde de,
durum byledir. Buna gre, basitteki varln mahiyetin kendisi olduunu sylemek
doru olur.
216-
612
DOKUZUNCU
TARTIMA
G a z z l der ki;
lk llke'nin cisim olmadna ilikin kant ancak cismin sonradan var
olduu gereini, onun sonradan olan eylerden yoksun olamayaca ve her
sonradan var olann da mutlaka bir var ediciye (muhdis) muhta olaca gibi
nedenlere balayanlar iin dorudur. Siz (filozoflar) ise, sonradan olan eyler
den yoksun olmamakla birlikte, varlnn ncesi bulunmayan ncesiz bir cismi
dndnze gre, ilk llke'nin, gne, en uzak gk kresi vb. gibi bir cisim
olmas niin imknsz olsun?
Eer buna yant olarak, "nk cisim ancak nicelik bakm ndan iki
paraya, kavramsal adan ilk m a dd e ve surete, kesinlikle kendisine zg olan
ve kendisini baka cisimlerden ayran bir takm niteliklere blnebilen bileik
bir varlktr; aksi takdirde, cisimler, cisim olmalar bakmndan, e i t olurlard;
zorunlu varlk ise, bir tek olup, btn bu alardan b l nm eyi kabul e t m e z
613
denirse, deriz ki: Bunun geersiz olduunu size gstermi ve bitiik nesnelerden
meydana gelen bir btnn, paralar birbirlerine muhta olduu iin, nedenli
olduunu sylemeniz dnda, sizin bir kantnzn olmadn aklamtk./
Biz bu konuyu ele alm ve u aklamay yapmtk; Var edicisi bulunmayan
bir varlk dnlemedii takdirde, birletiricisi bulunmayan bir bileik ve var
edicisi bulunmayan varlklar da dnlemez; nk siz say ve ikiliin inkrn,
bileikliin inkrna; bileikliin inkrn da varlk dnda mahiyetin inkrna
balamaktasnz. Biz bu son ilkenin de asln aratrm ve sizin bu konuda
temelsiz bir takm hkmler verdiinizi aklamtk. "Cisim, bir nefsi bulun
mad takdirde, f'il olamaz; bir nefsi bulunduu takdirde ise, nefsi kendisinin
nedeni olup, lk lke o la m a z" denirse, deriz ki; Kendi nefsimiz cismimizin
variinn bir nedeni olmad gibi, salt gk kresinin nefsi de sizce onun
cisminin varlnn nedeni olmayp, her ikisi de, kendi dlannda bir nedenle
var olmulardr. Onlarn varl ncesiz olabilseydi, onlarn bir nedeni buluna
mazd.
Nefs ile cismin nasl olup ta birletikleri sorulacak olursa, deriz ki; Bu bir
kimsenin "lk l l k e nin varl nasl old u da ortaya k t? " diye sormasna
benzer. Buna kar yle denebilir; Bu soru sonradan var olana ilikin bir
sorudur. Ezelden beri var olan ey hakknda ise, "nasl oldu da o rtay a k t? "
diye bir soru sorulamaz. Ayn ekilde cisim ve nefsi ezelden beri var olduu
takdirde, niin onlarn birlikte yaratc olmas imknsz olsun?
Derim ki:
lk llke'nin cisim olmad konusunda, her cismin sonradan yaratlm olmas
nn doruluundan baka bir kant olmayan kimsenin bu kant ne kadar rk ve
kendisine kant getirilen eyin tabiatndan ne kadar uzak bir kanttr! nk kelamclann, her cismin sonradan yaratlm olmasn dayandrm olduklar aklamalarnn
- 21 7-
614
615
616
Derim ki
G a z z 1' nin, bu grn sonucu olarak, ncesizin neden ve nedenliden bile
ik olduunu ve sfatlarn zn kendisi olan bir nedenden tr ncesiz olduunu ka
bul etmesi gerekir. Nedenli onun varhnn bir koulu olmad takdirde, ncesiz, ne
denin kendisidir. O halde kendi bana var olan zn Tanr olduunu ve sfatlarn da
nedenli olduunu syleyelim./ Bu durumda kelamclarn, z dolaysyla ncesiz olan
bir nesne ile bakas dolaysyla ncesiz olan nesnelerin ve bunlarn toplamnn da
tanr olduunu kabul etmeleri gerekir. Ancak bunlar, kendileri de, ncesizin bir tek ol
duunu syledikleri halde, Tannnn z dolaysyla, alemin ise, bakas, yani Tanr
dan tr ncesiz olduunu ileri sren kimseye ite bu adan itiraz etmilerdir ki,
byle bir ey elikinin son derecesidir.
G a z z l nin, "var edicisi bulunmayan bir varl dnmemiz, birletiricisi
- 218-
bulunm ayan bir bileii dnm em ize benzer ve bu nitelikte bir tek y a da daha ok
varl kabul e tm e m i z aklen im k n sz olm ayan eylerden dir"
617
618
sz yanl bir szdr; nk bileiklik, kendisi de bileik olan bir birletiriciyi gerek
tirmez; dolaysyla bu durum, z dolaysyla bir birletiricinin varlna iletir. Nite
kim neden nedenli olduu takdirde, bu durum bizi nedenli olmayan bir nedene iletir.
Fakat kant, her ne kadar var edicisi bulunmayan bir varla iletse de, buradan onun
bir tek olduuna kant getirilemez./
G a z z 1 ' nin, "mahiyet y o k olunca, bileiklik te y o k olur; b yle bir e y ise
lk lke'de bileikliin bulunmasn g erektirir sz doru deildir; nk filozoflar
lk lke'de mahiyetin bulunmadn sylemezler; onlarn inkar ettikleri husus, Onda
nedenlilerde bulunan mahiyete benzer bir mahiyetin bulunmasdr. Dolaysyla btn
bunlar pheyi davet eden safsataya dayal szlerdir.
Biz daha nce bu kitapta filozoflarn ilkelerine dayanarak, lk lke nin cisim
olmad konusunda ikna edici deliller getirmitik. Bu delillere gre, mmkn, zorun
lu varha iletir ve mmkn, zorunlu varlktan ancak bir ynden zorunlu, teki yn
den mmkn olan bir varlk araclyla kar. Bu bir ynden zorunlu, teki ynden
mmkn olan varhk ise, gk cismi ve onun devresel hareketidir. Onlarn ilkelerine g
re, bu konuda sylenebilecek en doyurucu sz udur: Her cisim kuvve bakmndan
sonludur/ ve bu cisim sonsuzca hareket etme gcn cisim olmayan bir varlktan al
mtr
G a z z 1 , filozoflara gre filin ancak nefs ve bedenden bileik gk kresi
olmas sonucunu douran itiraza cevap vererek der ki:
Eer "[durumun b yle olmas mmkn deildir], nk cisim, cisim o l
mas bakm ndan bakasn yaratamaz; cisme ilikin nefs te ancak cisim arac
lyla bir ii yerine getirir; cisim ise cisimlerin yaratlmasnda, nefslerin ve
cisimlerle ilikili olm ayan nesnelerin var edilmesinde nefsin bir aracs olam az"
denirse, deriz ki: Nefsler arasnda cisimleri ve cisim olmayanlar var edebilecek
zellie sahip bir nefsin bulunmas niin mmkn olmasn? Bunun imknsz
olmas zorunlu olarak bilinemeyecei gibi, onun bir kant da yoktur; nk biz
byle bir eyi cisimlerde mahede edemiyoruz; fakat byle bir eyi cisimlerde
mahede edemememiz onun imknszln gstermez. Filozoflar baka hibir
varha vermedikleri ve baka hibir varlkta mahede edemedikleri eyleri lk
Varlk'a vermilerdir. Dolaysyla bakasnda mahede edilmeme durumu
onun imknszln gstermez. te cisimde ve cismin nefsinde de durum
byledir.
Derim ki:
619
219-
620
621
622
623
220 -
624
625
cak inceleme konusu olan sanat cinsi gz nne alnmakla ayrlabilir. Cinsin lanmmda yer alan ve tanmmda da cinsin yer ald szler kanta dayal szlerdir./ Bu koul
larn yer almad szler ise, kanta dayanmayan szlerdir. Kantlama ancak sz konu
su cinsin tabiat tanmlandktan; bu cinsin znl yklemlerinin var olmasn salayan
yn, var olmasn salamayan ynden ayrdedildikten; bu sanatta ortaya konmu
szlerden her birinde yer alan bu yn zihinde tutulduktan sonra ve daima bu ynn
gznnde tutulmasyla mmkn olur. Nefste, szn bu cins iin temelli bir ey ol
duu ya da onun tznn zorunlu niteliklerinden biri olduu ortaya knca, bu sz
doru olur. Fakat byle bir iliki aratrcnn akhna gelmedii, ya da zayf bir ekil
de geldii zaman, sz kesinlik ifade etmeyip, bir zan ifade eder. te bundan dolay
kantla, aklen doruluk olasl yksek olan zan (san) arasndaki fark, gze oranla
kldan ince, karanlkla aydnlak arasndaki snrdan daha kapaldr, zellikle metafi
zik meselelerde insanlar, znl olan eyleri ilintili olan eylerle kartrdklarndan,
berrak bir gre sahip olamazlar. te bundan dolaydr ki, G a z z 1 ' nin bu ve
teki kitaplarnda filozoflarn grlerini aktarrken ve filozoflarn kitaplarn, onlar
n koymu olduklar koullara uygun olarak incelemeyenlere bu grleri aklarken,
ortaya koyduu hususlarn filozoflarn grlerinde geree uygun olanlarnn tabiatn deitirir nitelikte olduklarn ya da/ ou insanlar onlarn grlerinden uzak
latrdn grmekteyiz. O, byle yapmakla, gerein elde edilmesi hususunda iyilik
ten ok ktlk yapmtr. te bu nedenle, Allah ta biliyor ki, bu hususlarda onlarn
grlerinden hibirini aktarmayacak ve felsefeye, yani nesneleri kantn tabiatna
uygun olarak aklen incelemeye ilitirilen bu ktlk olmasayd, byle bir eyi doru
bulmayacaktm.
G a z z 1i, filozoflar adna cevap vererek, der ki:
Eer "en uzak cisim, gne y a d a dnlebilecek herhangi bir cisim, fazla
ya da eksik olabilecek bir bykle (m ikdr) sahiptir; dolaysyla onun m m
kn olan b u bykle sahip olmas, o nu bu bykle sahip klan bir varla
muh ta old u u iin, onun lk lk e olmas mmkn deildir ' donrse, deriz ki:
626
Bu cismin, evrenin dzeni iin olmas gereken byklkte olduu ve onun daha
kk ya da daha byk olmayaca grn nasl inkar edersiniz? Nitekim siz
yle demektesiniz. lk nedenli, belli bir bykle sahip olan en uzak gk cis
mini gerektirir; teki byklkler ise, ilk nedenlinin zne oranla eittirler;
fakat baz byklkler de, kendilerinde bulunan dzenin gerei olarak, belirli
dirler dolaysyla meydana gelmi olan byklk zorunlu olup, bunun dnda
bir bykln meydana gelmi olmas mmkn deildir. Hibir nedenlinin
farzedilmemesi halinde de ayn ey sz konusudur. Gerekte eer onlar, en
uzak gk cisminin nedeni olan ilk nedenlide, irade trnden bir "belirleme ilke
s i (mebde' H't-tahsls) bulunduunu ileri srerlerse, bununla sorun sona ermi
olmaz; nk yle bir soru yneltilebilir; Tpk filozoflann nesneleri ncesiz
iradeye balarken mslmanlar kabul etmeye zorlamalar gibi, niin bu ilke/
bakasn deil de, bu bykln var olmasn dilemitir? Aslnda biz, filozof
larn bu grn, gn hareket ynnn ve iki kutup noktasnn belirlenmesi
ile ilgili olarak kendilerine kar evirdik. Eer onlarn, bir eyin, benzerinden
ayrdedildiini ve bunun da bir nedenle meydana geldiini kabul etmek zorun-
-221
627
628
Bu adamn (G a z z 1' nin) bu konudaki sz ne kadar gariptir! nk, o, flzoflara kar u itiraz yneltmektedir: Filozoflar gk cisminin dnda bir yaratann
varln ortaya koyamazlar; nk onlarn bu konuda kendilerinin inanmayp, yalnz
ca kelamclarn inandklar bir ilkeye dayanarak, cevap vermeleri gerekmektedir.
Kelamclar derler ki: Gn sahip olabilecei byklkler dnda, snrl bir byk
lkle snrlanm olmas, belirleyici bir nedenden ileri gelir. Belirleyici ise, ncesiz
olabilir; bu durumda bu adam ( G a z z l ) ya bakalarn yanltmaya alm, ya
da kendisi yanlgya dmtr. nk filozoflarn kabul ettikleri belirleme, E a r fl e r i n anladklar belirlemeden bakadr; zira E ' a r l l e r i n anladklar belirleme
bir eyi ya benzerinden ya da zddndan bu eyin kendisinde iki kart eyden birinin
belirlenmesini zorunlu klan bir hikmetin bulunmasn gerektirmeksizin, ayrmaktr.
Filozoflar ise, belirleyiciden, meydana getirilen eserdeki hikmetin gerektirdii eyi
anlamlardr ve bu ey de amal (g') sebeptir; nk filozoflara gre, hikmete
dayanan bir ama olmadan hibir varlkta nicelik te, nitelik te bulunamaz; ite bu
ama u iki olaslktan birinden yoksun olamaz: Ya bu ama o varln fiilinin
tabiatndaki zorunlu bir eydir, ya da/ onda daha stn olmak bakmndan bulunur.
Eer filozoflara gre, yaratklarda bir hikmeti gerektirmeyen bir nicelik ya da nitelik
bulunsayd, onlar, bu durumda yalnzca kelamclar yermek amacyla tik Yapc ve
Yaratcnn, yaratlm yapclara nispet edilmesi mmkn olmayan eylerle ilikisi
olduunu ileri srm olurlard. nk bir nicelik ve
nitelie sahip bulunan yara
tlm bir eye bakp, "bu yaratlm e y in yapcs niin onda bulunmas m m
kn otan te k i nicelik ve nitelikleri d eil de, bu nicelik ve nitelii s e m i tir ? " soru&u
222 -
629
ha byk bir ayp olamaz. Aslnda her yaratlm nesne, snrl bir nicelik, snrl bir
nitelik ve snrl bir tabiata sahip olmakszn, baz yaratlm nesnelerde bir karl
bulunsa da, ancak belli bir ey iin (belli bir amala) meydana getirilir. / Herhangi bir
yaratlm nesne, herhangi bir fiili gerektirse idi, bu alemde yaratklardan hibirinde
herhangi bir hikmet bulunmaz; bir sanatn varl sz konusu olmaz; yaratklarn nice
lik ve nitelikleri yaratcnn arzusuna bal olur; ve dolaysyla her insan yaratc
olurdu.
Biz bu konuda yle de diyebiliriz; Hikmet, yaratann deil, yaratklarn yapt
itedir. Bizi lk Yaratc konusunda byle bir dnceden Allah korusun! Tersine her ne
kadar akllarmz ounu kavrasa ve akl yaratclk hikmetini ancak tabii' hikmet
araclyla anlasa da, bu alemde bulunan her eyin bir hikmete bal olduuna inan-,
rz. Eer alem, hikmetin en stn derecesinde bir yaratk ise, bu durumda gklerin ve
yerlerin ve onlarda bulunanlarn, kendisinin varlna muhta olduu bir tek bilge
(hak'im) varlk zorunlu olarak bulunuyor demektir; nk hi kimse olaanst hik
metten meydana gelen nesneyi kendi kendisinin nedeni olarak dnemez. Kelamclar
(el k a vm ) ilk Yaratan yceltmek isterlerken Onun hikmetini (bilgeliini) ortadan
kaldrmlar ve en stn niteliklerini inkar etmilerdir.
223
O N U N C U T A R T I M A
FLOZOFLARIN, ALEMN BR YARATICISI VE NEDEN
BULUNDUUNU KANITLAYAM AYACAKLARININ VE EZEL
SRE (D E llR ) G R N N ONLARI BALAYICI
O LDU UNUN AIKLANMASI
G a z z 1? der ki :
Her cismin sonradan var olduunu; nk sonradan var olan eylerden
yoksun bulunmadn syleyen kimse, onlarn "cisim bir yapcya ve nedene
muhtatr szlerinden neyi amaladklarn anlam olur. Sizi (filozoflar)
D e h r i y y enin u grlerini kabul etmekten alkoyan nedir? Alem, iinde
bulunduu durumuyla ncesizdir; onun bir nedeni, bir yapcs yoktur; neden
ancak sonradan var olanlar iin sz konusudur; alemde ne bir cisim var olur ne
de bir cisim yok olur; yalnzca suretler ve ilintiler var olmaktadr; nk cisim
ler ncesiz olan gklerdir; ay kresinin iinde yer alan drt unsur, bu drt un
surun cisim ve maddeleri de ncesiz olup, bunlar zerinde suretler, ancak kar
ma ve dnme yoluyla deiime urarlar ve bylece insan, hayvan ve bitki
nefsleri meydana gelir. te bu sonradan var olan nesnelerin nedenleri devresel
bir harekette son bulurlar./ Devresel hareket ise ncesiz olup kayna gk kre
sinin ncesiz nefsidir. O halde alemin bir nedeni, cisimlerinin bir yapcs bulun
mayp, cisimlerinin bir nedeni bulunmakszn, daima bulunduu halde, ncesizdir. O halde onlarn, bu cisimlerin ncesiz olan bir nedenden dolay var olduk
larn sylemelerinin anlam nedir?
631
Derim ki :
632
Filozoflar derler ki, "her cisim sonradan var olm utur diyen ve sonradan var
olmadan (hudstan) var olmayandan, yani yokluktan meydana gelmeyi anlayan kim
se, sonradan var olmadan d alemde hi alglamad bir anlam karm olur Byle
bir ey ise zorunlu olarak bir kanta muhtatr.
Bu blmde ezel sre (dehr) grn kabule zorlamak amacyla onlara ynel
tilen itirazlara daha nce gereken yant vermitik. Yeniden o konuya dnmenin bir
anlam yoktur. Fakat ksaca ifade etmek gerekirse, onlara gre, cisim, ister sonradan
olmu isterse ncesiz olsun, var olmak bakmndan tek bana bamsz deildir. Bu
husus, onlara gre, sonradan var olan cisim iin olduu kadar ncesiz cisim iin de
zorunludur. Ancak hayalgc, yaratlm cisimde byle bir eyin nasl sz konusu
olduunu aklamakta yardmc olduu halde, ncesizde byle bir eyin nasl sz
konusu olduunu aklamakta yardmc olmamaktadr. te bu nedenledir ki, es - S e m '
ve'l - Alem (De Caelo et Mundo) adl eserinin ikinci makalesinde A r i s t 0 ,^^^ yeryznn, tabiat bakmndan, yuvarlak olduunu aklarken,/ akln, onun nedenini
kavrayabilmek iin nce onu sonradan yaratlm olarak grdn; daha sonra ise
onu ncesiz durumuna soktuunu belirtmitir.
G a z z 1 1, filozoflar kabule zorlad bu irkin sonular ortaya koyduktan
70.
225 -
sonra, onlar adna cevap vermee ve onlarn bu cevaplarna kar koymaya girierek,
yle demitir;
Eer "nedeni bulu nm ayan her ey, varl zorunlu olandr ve biz zorunlu
varln niteliklerinden sz ederken, cismin zorunlu varlk olamayacan a k
la m t k denirse, deriz ki : Biz zorunlu varln nitelikleri konusunda ileri sr
dklerinizin yanl olduunu ve kesin kantn ancak sonsuzca gidiin sona erme
sine iaret ettiini aklamtk. D e h r i l e r e gre, balangta bu sonsuzca
gidi son bulmutur; nk onlar, cisimlerin bir nedeni bulunmadn; suret ve
ilintilerden bazlarnn, bazlarnn nedeni olduunu; bu durumun, tpk filozof
larn ileri srdkleri gibi, devresel harekette son bulduunu
devresel hareke
tin de bir blmnn bir baka blmn nedeni olduunu ve bylece sonsuzca
gidiin sona erdiini sylemilerdir.
te bizim bu sylediklerimizi dnen kimse, cisimlerin, bir nedeni
bulunduu savndan hareket ederek, ncesizliine inanan herkesin yetersizliini
ve ezel sre grne balanp, Allah inkar ettiini (ilhd) bilmi olur. Nite
kim bu gr bir zmre aka kabul etmi ve bu gr uyarnca hareket etmilerdir./
633
Derim ki :
634
Btn bunlara daha nce cevap verilmi ve doruluk derecesi ortaya konmutu.
O halde bu konudaki tartmay yinelemenin bir anlam yoktur.
D e h r i l e r e gelince, onlar yalnzca duyulara dayanrlar; nk onlarca hare
ketler gk cisminde son bulduu ve bylece sonsuzca gidi sona erdii iin, onlar
duyularn snrn akllarn da snr sanmlardr. Oysa durum byle deildir.
Filozoflar ise, nce gk cisminde son buluncaya dek sebepleri, daha sonra akledilir sebepleri gz nne almlar ve bu durum da onlar, duyulur olmayp, duyulur
varln nedeni ve ilkesi olan bir varla iletmitir. Yce Allah'n u sznn anlam
ite b u d u r :..J b r h tm 'e gklerin ve yerin hkmranln y l e c e gsteriyo rdu k :"
(Kur'n, En'am, M, 75)
E 'a r T 1 e r e gelince,/ onlar duyulur sebepleri inkar etmiler; baka bir deyi
le, onlarn birbirlerinin sebepleri olduklarn sylememiler; duyulur varln nedeni
ni, d alemde gzlenip, alglanamayan trden duyulur olmayan bir varlk olarak ka
bul etmiler ve sebepleri ve sebeplileri inkar etmilerdir. Fakat bu gr, insan olmas
bakmndan insan tabiatna aykr bir grtr.
G a z z l , filozoflarn grlerine kar karak der k i :
Eer "cismin zorunlu varlk olm ad hususuna, onun zorunlu varlk o l
mas halinde ne ke n di dnda ne de i in d e bir nedeninin bulunmayaca; bile
ik olmasndan tr bir nedeni bulunduu ta kdirde ise, z bakm ndan m m
kn olaca ve her mmknn de zorunlu varla m u h ta olaca" eklinde ka
nt getirilirse, deriz ki; "Zorunlu varlk" ve "mmkn uarZ/fe' ' deyimleri anlal
mamaktadr. Onlarn yaptklar btn yanllklar bu iki deyimde toplanmakta
dr. O halde gelin onlarn ak anlamn grelim. Bu ak anlama gre, onlar
"nedenin bulunmamas" ve "nedenin bulunmas"m ifade eder, yle anlalyor
ki, bylece onlar bu cisimlerin bir nedeninin bulunup bulunmad sorusunu or
taya atm oluyorlar. Buna karlk olarak D e h r i 1 e r, onlarn bir nedeninin
-
226 -
635
636
637
alarn biraraya gelmesinden olumutur. Oysa bu paralarn ve onlarn braraya gelmelerinin bir nedeni bulunmayp etkin bir nedeni bulunmakszn, ncesizdirler. O halde onlarn szn ettikleri ilk var olandan okluun kaldrlma
snn gereklilii dnda bunu reddetmeleri mmkn deildir. Biz daha nce byle
bir eyin imkanszln onlara gstermitik. Onlarn bundan baka da bir kar
yollar yoktur. Bylece ortaya kmaktadr ki, cisimlerin sonradan yaratldna
inanmayan kimsenin yaratc hakkndaki inancnn hibir dayana olamaz.
Derim ki :
Bu gr, kuku gerektirmeyecek bir biimde, cisim olmayan bir varln kant
lanmasnda zorunlu varlk yntemini izleyen bir kimse iin balaycdr. nk bu
yntem, eski filozoflarn izlemedii bir yntemdir. Bildiimiz kadaryla bu yolu ilk
izleyen kii 1 b n S f n 'dr. Ibn Sn bu yntemin eskilerin ynteminden daha stn
227-
638
639
640
228 -
641
642
Biz, bu yntemden, daha nce, bir ok kez sz ettik; bizi kesin bilgiye ula
tracak yn akladk; bu konuyla ilgili btn kukular giderdik ve (A f r o d i s i a s'h)
s k e n d e r'in "lkeler Cel - Mebdi') adyla anlan yaptnda benimsemi olduu
yntem hakknda da bilgi verdik. nk s k e n d e r bylece kendisinin A r i s t o ' nun yolundan baka bir yola ynelmi olduunu sanmtr. Ancak onun yntemi
Aristo'nunki aklad ilkelerden kaynaklanmaktadr. Bu her iki yol da doru ol
makla birlikte, A r i s t o'nun ki daha yaygndr.
Ancak zorunlu varlk, benim ortaya koyacam zere, kantland takdirde, bu
kant,/ ayrntlar gerektirecek kadar ksa bir biimde ortaya konmu olsa da, gerei
yanstt anlalacaktr. Baka bir deyile, O'nun varlndan nce tz bakmndan
mmkn varlklarn snflarn ve yine tz bakmndan zorunlu varln snflarn bil
mek gerekir. Bu kant u ekilde ortaya koyabiliriz: Cisimsel tz bakmndan mm
kn varlktan nce yine cisimsel tz bakmndan zorunlu varln gelmesi gerekir. Ci
simsel tz bakmndan zorunlu varlktan nce ise, mutlak anlamda zorunlu varln
gelmesi gerekir. te bu varlkta ne tz bakmndan ne de teki hareket trleri bak
mndan bir kuvve halinin bulunmas sz konusudur. Byle bir varlk ise cisim deil
dir. Szgelii, gk cisminin tabiatndan, onun cisimsel tz bakmndan zorunlu varlk
olduu anlalmaktadr. Byle olmasayd, kendisinden nce gelen bir cismin bulun
mas gerekirdi. Yine onun tabiatndan anlald zere, o, mekandaki hareket bak
mndan mmkn varlktr. O halde onu hareket ettirenin tz bakmndan zorunlu
varlk olmas gerekir. Aksi takdirde, O'nda ne hareket ne de baka bir ey zerinde
bulunan ve ne hareket, ne skun ne de herhangi bir deiiklik tryle nitelendirilebilen bir g bulunurdu. Bu nitelikte olan bir varhk ise, kesinlikle ne cisimdir, ne de
cisimde bulunan bir g halidir./ Alemin ncesiz olan paralar, ancak toz bakmn
dan, ya drt unsurda olduu gibi, tmel olarak, ya da gk cisimlerinde olduu gibi,
bireysel olarak zorunlu varlktr.
229 -
643
ON B R N C1 T A RT I MA
LK LKE NN KENDSNDEN BA K A SIN I, CNSLER VE
TRLER TMEL OLARAK BLDN LER SREN
FLOZOFLARIN YETERSZL
G a z z l der ki ;
Mslmanlara gre, varlk, hem nceli hem de ncesiz varlklara ait oldu
u, Allah ve sfatlar dnda bir ncesiz bulunmad ve Allah'n dndaki varlk
lar, Onun tarafndan iradesi sayesinde meydana getirildii iin, bu varlklar
Allah'n bilgisinde nceden zorunlu olarak meydana gelmitir; nk zorunlu
luktan bir eyin irade eden tarafndan bilinmesi gerektii anlalr. Dolaysyla
onlar, her eyin Allah tarafndan bilindii hususunu bu esasa dayandrmlardr;
nk her ey O'nun tarafndan irade edilmi ve iradesi sayesinde olumutur.
Onun iradesiyle olumam hibir varlk yoktur. O halde kalc olan yalnzca
O'nun zdr. Allah'n iradeli ve irade ettii ey konusunda bilgili olduu orta
ya knca, zorunlu olarak diri olduu da anlalr. Her diri olan kendi zn*^^
bilebildiine gre, Allah'n kendi zn bilmesi ok daha yerindedir. O halde
onlara gre, her ey Allah tarafndan bilinmektedir. Onlar, Allahn alemi var
etmeyi irade ettiini aka anladktan sonra, ite bu yolla bu gerein bilincine varmlardr. /
644
Derim ki ;
645
646
647
648
232
649
650
651
nlmtr. Byle bir ey ise, byk bir yanlgdr. te bu nedenle kanta dayal sanat
larn iinde yer alan hususlarda ancak sanata ilikin bir sz sylenebilir ve byle
bir eyi de geometri sanatnda olduu gibi, sanat bilen bir kimse syleyebilir. Bu ne
denle, bu kitapta yer alan hususlar, kantlama sanatna dayal bir gr oluturm a
maktadr. Bunlar ancak sanata dayal olmayan bir takm grler olup, bunlardan ba
zlar tekilerden daha ok doyurucudur. O halde bu kitapta yazm olduklarmzn
bu ekilde anlalmas gerekir./ te bu nedenle [G a z z l nin] bu kitabna "Her
k i Zm renin T u ta rszl (et Tehfut min el - Firkateyn Cem'an) adn vermek
daha doru olacaktr.
Bence btn bunlar er'atn snrlarn amak ve er'atn emretmedii eyleri
aratrmak demektir; nk insan gc bu konuda yetersizdir. Asimda er'atn sz
sylemedii bilimlerden her birinin aratrlmas ve akl incelemenin ulatrd so
nularn er' inanlar olarak halka aklanmas gerekmez. nk byle bir eyden
son derecede byk bir karklk doar. Dolaysyla eriatn sz sylemedii husus
larda sz sylememek gerekir. Herkes te bilir ki, insan akl bu trl konulan incele
mekte yetersiz olup, er'atn aklam olduu retilerin dna kamaz. nk
er'atn ortaya koyduu reti, herkesin paylat ve mutlulua ulamalar iin ye
terli olan bir retidir. Nitekim nasl ki tabip, salklkiilerinsaln korumak ve
hastalarn da hastalklarn gidermek iin onlara uygun gelecek lde salk konu
sunda aratrma yaparsa, peygamber (shib e er') de er'at konusunda benzeri
bir biimde davranr; nk peygamber er'at konusunda halka, onlarn mutluluu
nu salayacak kadar bilgi verir. Amel' (uygulam aya ilikin ) konularda da durum byledir. Ancak er'atn sz sylemedii uygulamaya ilikin hususlar incelemek, zel^
likle bu hususlarn er yargnn bulunduu uygulamalar (am eller) cinsinden olduklar aka grlen durumlarda daha uygundur. / te bundan dolaydr ki, slm hukuk
ular (fakhler) bu alanda ayrla dmlerdir. Szgelii bunlardan Z h i r 1 e r
k y s' reddettikleri halde, K y s E h l i bunu kabul etmilerdir. Ayn durum bili
me ilikin (ilm*) hususlarda da sz konusudur. Belki d e Z h i r t l e r bilimsel alan
da, uygulama alanna nazaran daha mutludurlar.
Birbirine kar olan iki kiiden bu trl konularda aratrma yapan biri, ya m ut
laka kant ehlidir ya da deildir. Eer kant ehli ise, bu hususta kanta dayanarak sz
eder; bu trl bir konumann kant ehline zg bir konuma olduunu ve er'atn
bu trl bir bilgiye sahip kimselere kantn ulatraca sonularn ipularn verdiini
de bilir. Eer bu kimse kant ehli deilse, ya mutlaka er'ata inanmaktadr, ya da
kfirdir (inkarcdr). Eer inanmakta ise, bu trl hususlarda konumann, er'ata
gre haram (yasak) olduunu bilir. Eer kfir ise, kant ehlinin kesin kantlamalarla
ona kar kmas g deildir. Her dinde ( erV atta) zellikle kendisinde bilimsel
konularda kantn iletecei sonularla ilgili olarak ipular vermeksizin sz syleme
den geitirdii hibir ey bulunmayan ve yalnzca halkn retiminde bu hususlarda
sz etmemeyi uygun gren, bizim bu lah dinimizde ( erV a tm zd a )/ kamt sahibinin
byle olmas gerekir.
Bu durum ortaya ktna gre, bir zorunluluk sonucu olarak ele aldmz ko
nuya yeniden dnelim. Aksi takdirde, bilen, tank olan, her eyi gren Tanr'ya and
olsun ki, bu hususlarda bu biimde konumay istemiyorduk. G a z z l', kelamclarn, ilim ve teki sfatlan ispatlamalarn salayan yollan, dorulanmalar asndan,
233
olduka iyi bilindikleri ve kolaylkla kabul edilebilir olduklar iin, olduka ak ola
rak nitelendirdiinden, bunlarla filozoflarn bu sfatlar konusundaki yollarn kar
latrmaya girimitir. Byle bir ey ise, hitabete ilikin bir itir.
Dolaysyla G a z z 1, filozoflara seslenerek, der ki :
652
Siz, alemin ncesiz olup, Allah'n iradesiyle var olmadn ileri srerseniz,
O'nun znn dnda bulunan eyleri bildiini nereden biliyorsunuz? Bunun
iin kant gereklidir./
G a z z ? 1 devamla der k i :
i b n S n nn bu hususun ortaya konmasnda ileri srd grleri zet
le u iki noktada toplamak mmkndr ;
a)
lk tike maddede bulunmayan varlktr. Maddede bulunmayan her var
lk salt akldr. Dolaysyla btn akledilirler salt akl tarafndan aka kavra
nrlar. Btn nesnelerin kavranmasna engel olan ey madde: e iliik olmak ve
maddeyle megul olmaktr. nsan nefsi, maddenin, yani bedenin ynetimiyle
urar. Eer [lm nedeniyle] nefsin, bedensel arzularla ve tabi nesneler vasta
syla kendisini etkileyen aalk niteliklerle kirlenmemi olarak, bu ura sona
erdiinde, btn akledilirlerin gereklikleri kendisine aklanr. te bu nedenle
btn meleklerin, btn akledilirleri bildiine hkmedilmi ve hibir ey onlar
dan gizli tutulm am tr; nk onlarn kendileri de maddede bulunmayan
(m addesiz) salt akllardr.
G a z z 11, onlarn grlerini aktardktan sonra, onlara kar der ki :
653
234-
zaman sonuca iletmez; bu durum bir kimsenin "eer u e y bir insan ise, ayn
zam anda bir hayvan dr da; oysa o e y insan de ild ir; o halde o, hayvan da
d e ild ir eklindeki szne benzer. O halde byle bir ey balayc deildir;
nk bu ey insan olmayp, at olabilir ve at da bir hayvandr. Aslnda nertinin kartnn kk nerme olarak kabul edilmesi, Mantk'ta sz konusu edildii
zere, kstl bir biimde sonurtunun nertiye evirilebilmesi kouluyla sonurtu
nun kart sonucunu verir. Buna onlarn u sz rnek olarak verilebilir: Eer
gne domu ise, gndz vardr; fakat gne domamtr; o halde gndz yoktur./ nk gndzn varlnn, gnein domasndan baka bir nedeni yoktur.
Dolaysyla onlardan biri tekine evirilebilir. Bu grlerin ve terimlerin ak
lanmalar, bu kitaba ek olarak yazm olduumuz Medrik el - Ukl (Akllarn
K avray Ols)^^'^^ adl kitabmzda ortaya konmutur. Eer b iz burada o n
654
deriz.
Derim ki :
655
656
Bu tartm ada gze arpan ilk yanl, sz konusu grn anlatmnda ve delillendirilmesinde grlmektedir . Nitekim G a z z 1, ortaya koyduu nclleri sanki
ilk ilkelermi gibi ne srmektedir. Oysa filozoflara gre, bunlar bir ok nclden el
de edilmi sonulardr. nk filozoflar duyularla alglanan her varln madde ve
suretten bileik olduunu; suretin, varln varolmasn salayan bir kavram
ma'n) olduunu; suretin isim ve tanmla gsterildiini ve ondan tek tek her varla zg,
var olan nesnede suretlerin varlna iaret eden fiilin ktn aka ortaya koy
mulardr. Yine onlar tzlerde tek tek her varla zg, etkin glerle, ister zel ister
ortak olsun, edilgin gler bulunduunu/ ve bir eyin etkin olmay salayan eyle
edilgin olamayacan ortaya koymulardr. nk etkinlik (fi'l) edilginliin (infi'l)
kartdr. Kartlar ise, birbirlerini kabul etmeyip, yalnzca birbirini izler bir biimde
onlar tayan tarafndan kabul edilirler. Szgelii, scaklk soukluu kabul etmez;
scak cisim soukluu, ancak kendisinden scakln ayrlmas ve soukluu kabul
etmesiyle, kabul eder; bunun tersi de dorudur. Filozoflar, etkinlik ve edilginliin bu
durumda olduunu grnce, bu nitelikteki btn varlklarn, biri fiil hali, teki kuvve
hali olan iki tzden bileik olduunu anlamlar ve fiil halindeki tzn, kuvve halin
deki tzn yetkinlii olduunu ve birincinin kinciye oranla var oluun sonucuna
benzediini kavramlardr; nk bunlar birbirlerinden fiilen ayrlmamaktadr. Daha
sonra onlar, varlklarn suretlerini aratrdklarnda, btn bu tzlerin maddeden
yoksun fiil halindeki bir tze iletmesi gerektiini aka anlamlardr./ Dolaysyla
bu tzn de etkin olup, asla edilgin olmamas ve ona bir uyuukluun, yorgunluun
ve zlmenin ilimemesi gerekir. nk bu trl nesneler, ancak salt etkinlik oldu
undan deil, kuvve halindeki tzn yetkinlii olmasndan dolay, fiil halindeki tze
ilimilerdir. Aslnda kuvve halindeki tz, ancak fiil halindeki tzden tr, fiil haline
74.
75.
235*
657
658
659
kt iin, etkin ve edilgin varhklann salt etkinlik olan bir tzde son bulmas ve
sonsuzca gidiin bu tzle kesintiye uramas gerekir. Bu tzn varlnn hareket
ettirici ve etkin olmas bakmndan kendisine zg znl ncllerle aklanmas, es Sem et - Tabi' (F izik) adyla bilinen kitabn sekizinci makalesinde bulunmaktadr.
Filozoflar bu tz, kitaplarndan da anlalaca zere, zel ve genel bir takm
yollarla ortaya koyunca, hareket ettirici maddesel (h eyu l n ) suretlerin tabiatm ara-"
trmlar ve bunlardan bazlarnn, kendilerine zg madde belirtisi olan edilginlie
bakalarndan daha az sahip olduklar iin, fiil haline daha yakn, kuvve haline ise
daha uzak olduunu grmlerdir. Yine filozoflar, nefsin, zellikte akln bu suretlere
gre maddeden son derecede soyutlandn ortaya koymular ve bylece bunlarn
maddesel suretlerden olup,/ olmadklar hususunda kukuya dmlerdir. Onlarn
nefsin suretleri arasnda kavrayc olan suretleri inceleyip, bunlarn maddeden soyut
lanm olduklarn grdklerinde, kavramann nedeninin maddeden soyutlanma ol
duunu anlamlardr. Akln edilgin olmadn grdklerinde ise, suretin, kuvve ha
linde olann yetkinlii olmas halinde, cansz ya da kavrayc olmasnn nedeninin,
cansz ya da kavrayc olmamasnn daha tesinde bir ey olmadn anlamlardr.
Bu suret, salt yetkinlik olmas ve kuvve halinin onda bulunmamas halinde ise, akldr,
le btn bunlar bir kantlama dzeni ierisinde ve tabi tasmlar sayesinde ortaya
konm utur. Bu tasmlarn burada bir kantlama dzeni iinde aklanmas, ancak
kitaplarn yazlmasn gerektiren hususlarn bir tek yerde ele alnmasyla mmkn olur.
Byle bir eyin imknsz olduunu. Mantk sanatyla en kk bir ilgisi bulunan kimse bile bilir. Filozoflar ite bu trl yntemlerle asla edilgin olmayan eyin akl olup,/
cisim olmadn kavramlardr; nk onlarca her edilgin maddede yer alan cisimdir.
Filozoflara bu konularda yaplacak itirazn, bu adamn (G a z z ln in ) itiraz
ettii hususlann kendisinde deil, bu hususlarn aklanmasnda kullanm olduklar
ilkelerde toplanmas gerekir. Bu suretle onlar, bu alemde salt akl olan bir varln bu
lunduunu kavramlardr. Filozoflar ayn ekilde bu alemdeki dzenin de tabiat ve
fiilleri bakmndan yapay bir dzene benzeyen akl bir dzene gre ortaya ktn
grdklerinde, bu alemde bu tabi glerin fiilinin akln fiiline uygun olarak meydana
gelmesini salayan bir akln bulunduunu anlamlar ve bylece bu iki noktadan salt
akl olan bu varln, varlklara fiillerinde var olan dzen ve tertibi verdii sonucuna
varmlardr. Btn bunlardan da onun kendi zn i kavramasnn btn varlklar kav
ramas olduunu; bu trl bir varln, insan aklnda olduu gibi, kavram olduu
kendi znn, yine kendisinin kavram olduu teki nesnelerden farkl olmadn
ve bu hususta daha nce geen "her akl y a k en d i zn, ya bakasn, y a da her ik i
sini birden kavrar" biimindeki blmlemenin doru olmadn renmilerdir. n
k bu blmleme konusunda yle denebilir: Eer o, bakasn kavryorsa, kendi
zn kavrad da biliniyor demektir;/ zn bildii takdirde ise, bakasn kavrama
s gerekmez. Bu konudan daha nce sz etmitik.
G a z z ITnin kendi grne gre oluturduu artl tasm hakknda syledi
i hibir ey doru deildir. nk artl tasm, ancak kk nerme ile zorunluk
(el - lu z m ) bir ya da birden fazla yklemli tasmla aklandnda, doru olur. Bu
konuda doru olan artl tasm yledir: Eer kavramayan ey maddede bulunuyor
sa, maddede bulunmayan ey kavryor demektir. Burada bu bitiiklik ve ayrkln
doruluunun aka ortaya konmas gerekir. Bunlar da, filozoflara gre sonu ol-
- 2 36-
660
661
662
237-
663
664
665
G a z z 1 1, bu blm, filozoflardan irkin bir eyi aktarmak suretiyle amaktadr. Bu da n gneten kmas gibi,/ yce Allah'n fiilinin de zorunlu olarak
kendi znden kmas nedeniyle, O'nun ne sonradan var olan nesnelerde, ne de
evrende herhangi bir iradesinin bulunmasdr. D ah aso n ra G azz l,o n la rm , "Allah'n
f 'il olm asnn bilgili olm asn g e rek tird i in i" s y \e d \k \en n i aktarmaktadr. Oysa filo
zoflar, iradeyi yce Allah'tan kaldrmadklar gibi, insan iradesini de O'na isnat etmez
ler; nk insan iradesi, irade edende bir eksiklii ve irade edilende de bir edilginlii
gerektirmektedir. rade edilen ey elde edilince, eksiklik tamamlanm ve irade ad
verilen bu pd^tjinlik ortadan kalkm olur. Filozoflar Allah'ta iradenin bulunmasnn,
O'ndan ka> im rin bilgi araclsyla kmas aniamma geldiini kabul ederler.
[Onlarca] bilgi ve bilgeliin sonucu olarak ortaya kan her ey, zorunlu ve tabi bir
biimde olm a^s/m , f'ilin iradesiyle ortaya kmaktadr; nk bilginin tabiat;
G a z z i 'i'nin filozoflardan aktard gibi, fiilin kendisinden kmasn gerektirmez.
Zira biz, O'nun iki zdd bildiini sylediimiz takdirde,/ bu iki uddn ayn anda
O'ndan kmas da gerekir. Oysa byle bir ey imknszdr, yleyse O'ndan bu iki
zttan birinin kmas, bilgiye eklenmi bir sfata iaret eder ki, bu sfat ta iradedir.
te iradenin filozoflara gre ilk lke'de bulunmasn bu ekilde anlamak gerekir. Doliystyla Allah, onlarca, zorunlu olarak bilgili ve bilgisinden dolay irade sahibidir.
G a z z li'n in . fiilin tabi ve iradf olmak zere ikiye ayrld eklindeki sz de yan
ltr; nk filozoflara gre, Allah'n fiili hibir bakmdan tabi olmad gibi, mutlak
anlamda irad de deildir. Daha dorusu, O'nun fiili, insan iradesinde bulunan eksik
liklerden uzak olan iradi bir fiildir, ite bu nedenledir ki, "irade" deyimi hem insana
hem de Allaha ortaklaa olarak verilmi bir deyimdir. Nitekim "bilgi" deyimi de hem
ncesiz, hem de sonradan olan bilgiye (yaratklarn bilgisine) karhk olarak kullanlm tr./ nk hayvandaki ve insandaki irade, irade edilen eyden tr, onlara ili
mi olan bir edilginliktir ve dolaysyla irade edilen eyin eseridir, ite insan iradesin
den anlalan budur. Oysa yce Allah, kendisinde nedenli bir sfatn bulunmasndan
ycedir. Dolaysyla iradenin, bilgiye bal olarak fiilin kmasndan baka bir anlam
yoktur; nk bilgi, daha nce de sylediimiz gibi, iki zt eyle ilgilidir. Dolaysyla
ilk Ilke'nin bilgisinde bir bakma iki zt eyin bilgisi yer almaktadr. O'nun bu iki zt
tan birini yapmas, O'nda baka bir sfatn bulunduunu gsterir ki, bu sfata da irade
ad verilir.
G a z z I der ki :
666
238-
Derim ki :
Buna cevap olarak yle denebilir: Son derecede mkemmel bir bilgiye sahip
olan f il, kendisinden kandan kan ve bu kinciden kan vb. bilir. Eer lik'in
bilgisi son derecede mkemmel ise, ister aracl ister aracsz olsun, kendisinden kan
her eyi bilir. Bundan da O'nun bilgisinin bizim bilgimizle ayn cinsten olduu sonu
cu kmaz; nk bizim bilgimiz eksik olup bilinenden sonra gelmektedir.
Daha sonra G a z z il, filozoflara kar ynelttii itiraza cevap vererek der ki:
667
r,
663
G a z z
eer filozoflar Allah'n, yapt eyi, sz konusu irkinlikten t
r, bilmesi gerektiine inananlardan iseler, onlarn bu irkinlii de kabul etmek zorun
da olduklarn anlatmak istemektedir. Nitekim onca onlar alemin ncesiz olmas ve
iradenin inkan konusunda bir baka irkin gr daha ortaya atmlardr. Oysa onlar
iradeyi inkar etmemiler; ancak iradeyi eksik klan ksm inkar etmilerdir./
Daha sonra G a z z 1 1 yle demektedir:
Filozoflardan yle diyenlere nasl kar karsnz? Bu bilgi erefin art
masn salamaz; nk bakalar, kendi zlerinde eksik olduklarndan, ancak
yetkinlik elde etm ek iin, bilgiye muhta olur. nsan ise, akledilirler sayesinde,
ya dnyada ve ahirette kendisine ulaacak olan yararlar kavramak, ya da ka
ranlk ve eksik olan zn yetkinletirmek amacyla eref kazanr. teki yara
tklar da byledir. Allah'n zne gelince, O 'nun yetkinlemeye ihtiyac yoktur.
Aslnda O'nun kendisini yetkinletiren bir bilgisinin bulunduu dnlrse, O'
nun z, z olma bakmndan, eksik demektir. Bu durum, daha nce de syle
diim gibi, iitme, grme ve zamanda bulunan tikelleri bilme hakknda da sz
konusudur. nk sen, Allah'n bundan yce olduu ve zamanda bulunup, ge
mi ve gelecee blnen deimeleri tik lke'nin bilmedii hususunda teki fi
lozoflara uymaktasn; zira byle bir ey O 'nun znde bir deiiklii ve etki
lenmeyi gerektirir. Byle bir eyin O'ndan kaldrlmas bir eksiklik deil, y et
kinlik ifade eder. Eksiklik yalnzca duyularda ve duyulara muhta olmada sz
239-
konusudur. Eer insan eksik bir varlk olmasayd, kendisine iliecek deime
den korunmas iin duyulara ihtiyac olmazd. Ayn ekilde s iz , tikel olgular
bilmenin de eksiklik olduunu ileri sryorsunuz. lk lke hi bir tikeli bilmedi
i, hibir duyuluru alglamad ve bu da bir eksiklik olmad halde, biz btn
olgular bilir, btn duyulurlar alglarsak,/ akl tmelleri bilmek te O'nun iin
doru olmad halde, bakas iin doru olabilir ve bu da bir eksiklik olarak
grlemez. Bundan kurtulmann hibir yolu yoktur.
669
Deri.Ti ki
Bu, Tanr ancak k en d i zn bilir, diyenlerin kantdr. Biz, "Tanr ancak ken d i
zn b itir gryle "Tanr btn varlktan bilir" grn uzlatran kimselerin
670
671
grn (iaha nce aktarm tk. te bu nedenledir ki, filozoflarn ileri gelenlerinden
bazlar "yce A llah varlklarn btndr ve onlar n im etlen diren v a rlk tr demi
lerdir, Dolaysyla burada sz yinelemenin bir anlam yoktur. Bu blmde kulanlan
ncller, cedele ilikin yaygn ncllerdir; nk bu ncllerden hepsi de, bir cinste
toplanmayan ve aralarnda kesinlikle bir ortaklk ta bulunmayan, grnmeyenle g
rnen arasnda bir trl benzetmeden elde edilmilerdir. Ksaca, G a z z l'n in , bu
konuda baz filozoflarn/ "Allah k en d i zn ve y a p t ii bilm esi g erek ti in d en
d o la y da, bakasn b ilir eklindeki grn kant olarak getirdii iin, b n S n
ile olan tartmas ve ksaca G a z z 1 'nin bu gr ortaya koymak iin aktard
ve i b n S n 'ya kar kulland btn ncller, yce Allah'a da isnat etmeye al
t insanla ilgili herkese bilinen hususlardan alnmtr. Oysa byle bir ey doru
deildir; nk her iki bilgi ortak bir adla adlandrlmtr.
Aslnda b n S n 'nn "kendisinden bir fiil kan akl sahibi herkes, bu fiili
bilir" eklindeki sz doru bir ncldr; fakat Allah'n bilmesi, insann aklla kavra
d eyi bilmesine benzemez; nk insan akl, idrak ettii, kavrad ve etkilendii
ey sayesinde yetkinleir. nsandaki fiilin nedeni, aklla kavramasdr. G a z z 1 bu
trl ncllere itiraz etmektedir; nk ona gre, bir kimse bir fiili ileyip, bu flil bir
bakasn; bu baka fiil de bir ncsn; bu ncs bir drdncsn gerektiriyorsa,/ akl sahibi bir f'ilin ilk fiilinin gerektirdii eyleri bilmesi gerekmez. Bu durumda
G a z z 1 , i b n S n 'y a der ki : Bu, iradesiyle bir i yapanda bulunan bir husus
olduuna gre, iradesiyle bir i yapmayan bilgini kabul ettiimizde, durum nasl ola
caktr? G a z z 1 , yce Allah'n, ancak bilgisine dayanarak, iradesi ispatlanabilecei
iin, byle bir eyi sylemitir. te bundan dolaydr ki, o, bu hususun balayc
olduunu ve bir yant bulunmadn sylemitir. G a z z 1 1 bu durumu yle ak
lar: i b n S n 'ya gre, lk lke'nin ilk olarak kendisinden kan fiilden bakasn
kavramas gerekmez; bu fiil de ikinci neden ve ilk nedenlidir. G a z z ll'n in "eer
A llah k en d i zn kavrad halde, bakasn kavram asayd, insan ondan daha stn
o lu r d u eklinde b n S i n 'dan aktardklar da bu niteliktedir. G a z z 1 nin bu
672
grnn doyurucu olmasnn nedeni udur; Bir kimse, biri ancak kendi zn kavrayan,/ teki ise hem zn hem de bakasn kavrayan iki insan dndnde, hem
kendi zn hem de bakasn kavrayan insann, kendi zn kavrayp, bakasn kav
ramayan insandan daha stn olduuna hkmeder. Bu iki akl (Allah'la insan akl)
arasnda birincisi f'il olup edilgin olmad; kincisi ise edilgin olup, f'il olmadn
dan, yalnzca isim bakmndan bir ortaklk bulunduu iin, byle bir benzetme do
ru deildir.
-
240-
b n S n adna, onun her akl sahibi kimse iin geerli grd zere, "bilgi
673
67 I
67 i
676
241
677
ONKNCTARTIM A
FLO ZO FLARIN, ALLAHIN KEND ZN BLD
K O NUSUNDA KANIT GETRMEKTE YETERSZL
Deriz ki :
678
d n ; canlnn canszdan daha n ce g eldiin i ve daha stn o ldu u n u ; lk lke'nin ise, en n ce ve en stn varlk old u u n u ;/ d o la ysyla bu lk lke'nin diri
olm as g e rek ti in i ve her diri olann da k en d i zn bildiini; nk O nun eser
leri arasnda canlnn bulunup ta kendisinin canl olm am asnn im k n sz o ld u
u n u " sylerlerse, deriz ki : Bunlar temelsiz hkmlerdir; nk biz, kendi
-243-
zne bal olmas bakmndan, stn olduunu nasl inkar edersiniz? Bu husus
yle kantlanabilir: tik lke grp, iitmedii halde. O nun dndaki nesnele
rin, kendilerinden bakalarn bilmesi, grmesi ve iitmesi mmkndr. Eer bi
ri, "varlk, gren ve g rm eyen , bilen ve b ilm eyen olm a k zere, blm lere ayrlr"
derse, "brakalm da, gren daha n ce gelsin; lk lk e de her e y i gren ve her
e y i bilen o lsu n deriz. Fakat filozoflar byle bir eyi inkar edip, yle derler:
stnlk, nesneleri grmek ve bilmek bakmndan olmayp, grme ve bilmeye
gerek duymamak ve ierisinde bilginlerin ve gr sahiplerinin bulunduu
evrenin, kendisinden var olduu z olmak bakmndandr. Ayn ekilde zn,
bilmesinde deil,/ bilgi sahiplerinin ilkesi olmasnda stnlk sz konusudur.
Bu, tik llke'nin zne zg bir stnlktr. Bylece filozoflar, zorunlu olarak,
O'nun kendi zn bildiini de inkar etmek zorunda kalmlardr; nk irade
nin dnda hibir ey byle bir bilginin varln gstermez; yine alemin sonra
dan yaratlmlnn dnda hibir ey de iradenin varlna delalet etmez.
Byle bir eyin yanl olmas halinde, btn bunlar, onlar akln incelemesi so
nucu elde edenlere gre, yanl olur. Onlarn, lk lke'nin sfatlar konusunda
szn ettikleri, ya da inkar ettikleri btn hususlarda, fakihlerin sanya ilikin
konularda kanm olduklar, tahminler ve sanlar dnda bir kantlan yoktur.
Aslnda akln tanrsal sfatlara ilikin olarak hayrete dmesinde artc bir
durum olmad gibi, bir gariplik te yoktur. alacak husus, filozoflarn ken
dilerine ve kantlarna son derecede gvenmeleri ve bu hususlar, bir takm sa
malklarna ve yanllklarna ramen, kesin bilgi ile bildiklerine inanmalardr.
680
Derim ki :
681
682
244-
Yaratan, harekete sahip olmaktan yce olduuna gre, bu alemdeki iradeli varlklarda
grldnn aksine, hareket ilkesine sahip olmaktan ycedir. O halde sz konusu
olan fiil, Allahtan, iradeden daha stn bir neden sayesinde kar ve bu nedeni de
yalnz Allah bilir. O'nun iradeli olduunun kant, birbirine zt iki eyi bilmesidir.
Eer O, yalnz bilgili olmas dolaysyla f'il olsayd, iki zt ii birlikte yapard ki,
byle bir ey imknszdr. O halde, O nun iki zttan birini semek suretiyle yapmas
gerekir.
Kelamclarm bu konudaki yanlgs, her fiilin ya tabiat ya da irade vastasyla
683 meydana geldiini/ sylemelerinden ileri gelmektedir. Aslnda onlar, tabiatn da, ira
denin de anlamn bilmemektedirler. nk filozoflara gre, tabiatn bir takm anlam
lar vardr. Bu anlamlardan birincisi, atein yukarya doru ykselmesi, topran aa
doru inmesidir. Bu hareket, bir varlktan, ancak kendisine bir ilinti ilitiinde, baka
bir deyile, bir eyin tabi yerinin dnda bir yerde bulunmas ve onu orada zorla tu
tan bir nedenin bulunmas halinde, meydana gelir. Oysa yce Allah, bu trl bir tabia
ta sahip olmaktan ycedir. Filozoflar yine sanatlardan doan fiiller gibi, kendisinden
akl bir fiil kan her kuvve haline tabiat adn verirler. Filozoflardan bazlar, bu ta
biatn akla sahip olduunu; bazlar ise onun bir akl bulunmadn ancak tabiat do
laysyla bir i yaptn sylerler. Bunlar sz konusu tabiatn akldan ktn ileri
srerler; nk onlar, bu tabiat kendiliinden hareket eden ve kendisinden dzenli
fiiller kan yapay nesnelere benzetirler. te bu nedenle onlarn nderleri olan
68 - A r i s t o , akln tabiatnn her eyi kuattnn aka bilindiini sylemektedir.^^*/
Bu gr, E b H m i d ( e l - G a z z l i)nin filozoflara isnat ettiklerinden ne
kadar da u zak tr!
"K endi zn bilen varlk, kendisinden kan e y i de bilir" biiminde evrensel
bir nerme ortaya koyan kimseye gelince, bu kimsenin "bakasn bilm eyen varlk,
k en di zn de b ilm ez" sonucunu kabul etmesi gerekir. G a z z 1 , I b n S n 'nn,
sz konusu varln bakasn da bilebilecei eklindeki szn, filozoflarn bu konu
daki kantlarna dayanarak, geersiz klnca, onu lk ilk en in kendi zn bilmedii
sonucunu kabul etmek zorunda brakmtr. Gerekte de varlan bu sonu dorudur.
G a z z 1 nin bu konuda filozoflardan aktard, "kendi zn bilm eyen l
dr, lk lke'n in ise l olm as mmkn d e ild ir" eklindeki kantlarna gelince, bu
kant, yaygn (m ehur) ncllerden oluan ikn edici bir kanttr; nk diri olmayan
varlk, hayat kabul edecek bir tabiata sahip olmadka ve ''7"den "ller" ve "can
sz varlklar" szcklerinin iaret ettii anlam kastedilmedike, l de deildir. te
bu durumda bu kartlk, doruluk ve yanllk bakmndan, birbirinden ayrlr. n685 k canllktan hem ncesiz hem de yok olucu nesnelere verilen/ ortak bir ad anlad
mz takdirde, her varlk ya canldr ya da canszdr.
G a z z 1 i'nin, "eer onlar m addeden arnm olan her e y in k en diliin den
akl olup, zn kavrad grne dayanrlarsa, b y le bir grn k a n tsz bir var
saym dan ib aret oldu u n u s y le riz" eklindeki szne gelince, biz, daha nce filozof-
76.
245-
686
687
688
lln kmas mmkn olsayd, var olmayandan var olann ve herhangi bir eyin de
herhangi bir eyden kmas mmkn olurdu. Bylece nedenlerle nedenliler arasnda
ne ncelik ve sonralk snfna giren cins, ne de tr ynnden bir uyuma sz konusu
olurdu.
Yine G a z z 1 Vnin, filozoflarn "canldan stn olan canldr" eklindeki
szlerinin " iitm e ve g rm e y e sahip olandan stn olan e y iitm e ve g rm ey e sa h ip
tir" demeye benzediini sylemesine gelince, aslnda filozoflar byle bir eyi syle
memektedirler; nk onlar, lk llke'den iitme ve grmeyi kaldrrlar. [G a z z l nin anlatt biimiyle] onlarf gre, iiten ve grenden daha stn olann iitmeyen
ve / grmeyen olmas mmkn olsayd, canldan ve bilgiliden daha stn olann da
cansz ve bilgisiz olmas mmkn olurdu. Yine [onun deyimiyle] filozoflara gre gr
mesi olmayandan grmesi olann kmas mmkn olduu gibi, bilgisi olmayandan da
bilgisi olann kmas mmkndr. Fakat bu yanltc ve safsataya dayal bir szdr.
nk filozoflara gre, iitmesi ve grmesi olmayan kimse, mutlak surette deil, an
cak iitme ve grmeden daha stn olan idrake, yani bilgiye, sahip olmas bakmndan,
iitme ve grmeye sahip olandan daha stndr. Bilgiden daha stn bir ey bulunma
dna gre, ister ilke olsun,ister olmasn, bilgili olmayann bilgili olandan daha soylu
olmas mmkn deildir. nk ilkeler arasnda bilgili ve bilgisiz olanlar bulunduun
dan dolay, onlar arasnda bilgili olmayann, bilgili ve bilgisiz nedenlilerde olduu gi
bi, bilgili olandan daha soylu olmas mmkn deildir. Dolaysyla ilkenin soyluluunun bilginin soyluluundan daha stn olmas,/ bilgili olmayan ilkenin soyluluu
bilgili olan ilkenin soyluluundan daha stn olmadka, mmkn deildir. Yine
ilkenin stnlnn bilginin stnlnden dahi soylu olmas mmkn deildir. te
bu nedenledir ki, en st derecede bir soylulua sahip olan ilke, yani bilgi, en yce
stnle sahiptir. Filozoflar, ancak lk lke'yi iitme ve grme ile nitelendirmeleri,
O 'nun nefse sahip bir varlk olduu sonucunu douracandan, O'nu iitme ve grme
ile nitelendirmekten kanmlardr. Allah'n her trl bilgi ve marifetten yoksun
olmayacan anlatmak iin, erl'atta O, iitme ve grme ile nitelendirilmitir. Bu
anlam,halka ancak iitm e ve grme ileanlatmakolasdr. Bu nedenle bu yorum (te'vl)
bilginlere zg bir husustur ve dolaysyla bu yorumun, tpk eri'atn bilime brakt
meselelerden ounda olduu gibi, herkesin kabul ettii en'atn inan esaslarn
dan biri olarak grlmesi mmkn deildir.
Bu blmn ierdii her ey, G a z z 1 'nin dt yanlglar ve tutarszhklar ortaya koymaktadr. Gerekte biz, bilginlerin dtkleri yanlglar dolaysyla ve
.246-
689
bu trl konularda Allah'n adn / gzel bir biimde anmay arzulamalarndan tr,
kendilerini balamas iin, Allah'a yneliriz. Allahtan bizi, dnyay ahirete perde
klan, aalk eyleri arzulayarak yce eylerden yoksun kalan kimseler arasna koy
mamasn ve bize iyi bir son vermesini dilerim. Kukusuz, O'nun her eye gc yeter.
247-
690
ONNC
TARTIMA
691
692
249-
693
694
695
250-
696
697
77.
Filozoflarn szn ettii husus, Arapa metinde ak bir biimde numaralandurlmam; stelik ikinci hususta "ncs" diye sze balanmtr.Metnin
ierii de dikkate alndnda nc hususun bizim saptadunz yerde bulun
mas gerekmektedir.
251 .
mesidir; nk bilginin kendi hakikatnda zel bir bilinen nesne ile olan iliki
yer alr; nk belli bir bilginin hakikati, o belli bilinen nesneyle olduu gibi,
bir ilikinin bulunmasdr. O halde bilginin bilinen nesneyle baka bir ilikiye
sahip olmas zorunlu olarak baka bir bilgi anlamna gelir. Bu bilgilerin birbirini
izlemesi ise, bilginin durum unda bir deiiklii gerektirir. Bu durumda zn
hem bir tek bilgiye sahip olduu, hem de bu bir tek bilginin gelecek hakknda
bir bilgi olduktan sonra u an hakknda bir bilgi haline geldii; u an hakknda
bir bilgi olduktan sonra, gemi hakknda da bir bilgi durumuna geldii sy
lenemez. O halde bilgi, benzer durumlara sahip bir tek ey olduu halde,
ondaki iliki deim itir; nk bilgideki iliki, bilginin kendi hakikatim m ey
dana getirir. Bu ilikinin deimesi, bilginin znn deimesini de gerektirir ve
bunun bir sonucu olarak ta deime sz konusu olur. Oysa byle bir ey Allah
iin imknszdr.
Buna iki ekilde kar klabilir: 1) lk itiraz olarak yle denebilir;
698
"Yce Allah'n, szgelii, gnein belirli anda / tu tu lm as hakknda bir tek bilgi
si vardr; bu bilgi gnein tu tu lm asndan nce tu tu lm an n olaca kon u su n daki
bilgidir; var o ldu u anda u anda var old u u h akkn daki bilgidir; tu tu lm adan
sonra ise tu tu lm an n sona erd i i hakkn daki bilgidir; bu trl d e iik lik ler
bilginin z n de bir d e iik li i g e rek tirm eyen bir takm ilik ilere dayan r; d o la
ysyla bilenin z n de bir d e i ik li i g erek tirm ez; b y le bir e y sa lt ilik i d u
ru m u n d a d r diyen kimseye nasl kar karsnz? nk ayn birey senin
nce sanda, sonra nnde, daha sonra da solunda bulunabilir; bylece seninle
olan ilikiler birbirini izlemektedir; dolaysyla deien, sen olmayp, yer dei
tiren bireydir. Allah'n bilgisindeki durumu da ite bu ekilde anlamak gerekir;
nk biz, O'nun ezelde (g em ite), ebette (g elecek te) ve u anda deimeyen
bir tek bilgi ile nesneleri bildiini kabul ederiz. Aslnda filozoflarn amac, de
imenin reddedilmesidir ve bu da herkesin kabul ettii bir husustur. Onlarn
"u anda olm ann ve daha sonra da bunun sona erm esinin bilin diin in ileri
srlmesi zoru n lu olarak bir d e iik li in s z konusu oldu u n u ifade e d e r
699
eklindeki szleri kabul edilemez. Onlar bunun byle olduunu nasl biliyorlar?
Gerekte, Allah, Zeyd'in ertesi gn gnein douu annda gelecei konusunda
bizde bir bilgi yaratp, baka bir bilgi ve bu bilgiden haberdar olmamay yarat
makszn, sz konusu bilgiyi srdrseydi, gnein doduu anda biz, Zeyd'in u
anda geldiini ve daha sonra da onun daha nceden gelmi olduunu salt nce
ki bilgiyle bilmi olurduk. te srekli olarak kalan bu tek bilgi, bu durumu
kavramak iin yeterlidir.
Bylece onlarn geriye u szleri kalmaktadr; Belli bir bilinenle olan ili
ki, onun (bilginin) hakikatnda yer alr; bu iliki farkllk gsterdike, ilikinin
kendisi iin znl olduu ey de farkllk gsterir; yine farkllk ve birbirini
izleme sz konusu olduka, deime de sz konusu olur./
Deriz ki ; Eer byle bir ey doru ise, o halde, aadaki grleri ileri
sren filozof kardelerinizin yolunu izleyin: Allah ancak kendi zn bilir; O '
nun zn bilmesi, znn ayndr; nk O, birbirinden kesinlikle farkl olan
insan, hayvan ve cansz varhklar mutlak olarak bilseydi, onlarla olan iliki de
kesinlikle farkl olurdu. O halde, bir tek bilginin eitli nesnelerin bilgisi olmas
252-
700
mmkn deildir; nk kendisiyle iliki kurulan ey, eitli olduu gibi, iliki
de eitlidir ve bilinen eyle olan iliki, bilgi iin znl bir iliki olur. Byle
bir ey ise, yalnz benzerlikle birlikte olan okluu deil, okluu ve eitlilii
gerektirir; nk benzerler birbirlerinin yerini tutan eylerdir; oysa hayvan
bilmek, canszlar bilmenin yerini tutm ad gibi, beyaz bilmek te siyah
bilmenin yerini tutmaz. Dolaysyla bunlar birbirinden farkl iki eydir.
Ayrca bu trler, cinsler ve tmel ilintilerin sayca sonlar yoktur; bunlar
birbirlerinden farkl eylerdir. O halde eitli bilgiler nasl olur da bir tek bilgi
altnda toplanabilir ve bu bilgi de, hibir eklenti olmakszn, bilgili olann z
olabilir? Akl sahibi kiinin kendiliinden btn eitli cins ve trlerle ilikili
olan bilginin birliini imknsz grmedii halde, durumu gemi, gelecek ve u
an olmak zere, ayr eye blnebilen bir tek eyin bilgisinin birliini nasl
olup ta imknsz grebileceini keki bilebilseydim! Cinsler ve uzak trler arasndaki farkllk ve uzaklk/, zamann blnmesiyle blnebilen bir tek eyin
durumlar arasnda yer alan farkllktan daha byktr, nceki hususun oklu
u ve eitlilii gerektirmemesi halinde, nasl olur da sonraki husus byle bir
eyi gerektirebilir? Zamanlardaki farkllklarn cinsler ve trlerdeki farkllklar
dan baka olduu ve bunlardan kincisinin okluu ve eitlilii gerektirmedii
kesin kantla ortaya konunca, birincisi de bir eitlilii gerektirmez. Bu durum
bir eitlilii gerektirmediine gre, btn her eyi ezelde ve ebette {g em ite
ve g elecek te) sregelen bir tek bilgi ile kavramak mmkndr. Dolaysyla bu
husus bilen kimsenin znde bir deiiklii gerektirmez.
Derim ki :
701
702
253
bir tek bilgiyi kabu l edenlerin, e itli bireyleri ve bir tek bireyin e itli durum larn
kuatan bir tek bilginin varlm da m m kn grm eleri gerekir" biimindeki sz,
"trleri ve cinsleri ku a ta n bir tek akln bulunm as halinde, e itli bireyleri ku atan
703
704
basit bir tek cinsin bulunm as gerekir" demeye benzer. Oysa byle bir ey samadr;
nk bilgi deyimi, onlar (Allah ve insan) iin ortaklaa olarak kullanlan bir deyimdir.
G a z z l'i'nin "trlerin ve cinslerin o k lu u bilgide de o k lu u gerektirir"
sz dorudur. te bu nedenledir ki, filozoflarn derinlemi olanlar, yce Allahm,
varlklar bilmesini/ ne tmel ne de tikel olarak nitelendirirler. nk bu hususlar
gerektiren bilgi, edilgin akldr ve nedenlidir. lk akl ise, salt fiildir ve nedendir.
Dolaysyla O'nun bilgisi, insann bilgisiyle karlatrlamaz. O nun bakasn bakas
olmas itibariyle kavramamas sonucu elde ettii bilgi, edilgin olmayan bir bilgidir:
O'nun bakasn kendi z olarak kavramas sonunda elde ettii bilgi de etkin bilgidir.
Onlarn grlerinin zeti udur: Onlar kantlar aracl yla Allah'n ancak ken
di zn kavrad sonucuna vannca, O 'nun znn zorunlu olarak akl olduunu ka
bul etmilerdir. Akl, akl olmas bakmndan, yok olan eyle deil, yalnzca var olan
eyle ilikili olduundan ve bizim bizzat aklla kavradmz varlklardan baka bir
varlk bulunmadna ilikin kant bulunduundan, Allah'n aklnn da bu varlklarla
ilikili olmas gerekir; nk O 'nun aklnn yoklukla ilikili olmas mmkn olmad
gibi, kendileriyle ilikili olabilecei baka trl varlklarn bulunmas da sz konusu
deildir. O'nun aklnn bu varlklarla ilikili olmas gerekseydi, ya bu iliki bizim
bilgimizin onlarla olan ilikisine benzer bir biimde olurdu, ya da /bu iliki bizim
bilgimizin onlarla ilikisinden daha stn bir biimde olurdu. Allah'n bilgisinin onlar
la olan ilikisinin, bizim bilgimizin onlarla olan ilikisine benzer bir biimde olmas
imknszdr. O halde O 'nun bilgisinin varlklarla olan ilikisinin daha stn bir biim
de ve bu varlklarn bizim bilgimizin ilikili olduu varlklarn varlndan daha yetkin
bir varla sahip olmas gerekir. nk doru bilgi, var olana uygun olan bilgidir.
Allah'n bilgisi bizim bilgimizden daha stn olduuna gre, Allah'n bilgisi var olan
nesneyle, bizim bilgimizin onunla ilikili olmasndan daha stn bir tarzda ilikilidir.
O halde, var olan nesnenin, daha stn ve daha aa olmak zere, iki varl bulun
maktadr. Daha stn olan varlk, daha aa olann nedenidir. Eski filozoflarn "yce
A llah varolan larn btndr; bu varlklar insanlarn h izm etin e sunan ve onlar yapan
O 'dur" eklindeki szlerinin anlam ite budur. Bu nedenle Sif nderleri "O'ndan
baka O y o k tu r " (O'ndan baka hakikat yoktur) demilerdir. Fakat btn bunlar
705
254.
bir ounluu da, bu gr yalnzca " deien in d e im ed e n yo k su n olam ayacan; d e im e d e n ve sonradan olan nesnelerden yo k su n olm ayan e y in ise
n cesiz o lm a yp , sonradan y a ra tlm oldu u n u " sylemek suretiyle inkr
706
tjar olann kam ayacan , O 'nun etkin d e ilk e n / e tk in (f'il) olam ayacan
aklam ve alem in sonradan varln ele alrken, bu k o n u da kesin bir sonuca
varm tk ; te yandan Allah'n z n de ya ra tlm olan e y bakas tarafndan
m eydan a getirilseyd i, bu durum da nasl olu r da bakas O'nun zerinde e tk ili
olabilir ve O 'nun hallerinin bakas tarafndan zo ra k i olarak d e itirileb ilm esin e
y o l aacak bir b i im d e O'nu d e itiren olabilir?" denirse, deriz ki : Bu iki ola
707
255-
708
709
-256-
710
711
nk burada sz konusu olan yalnzca cisim olmayan ncesizdir. G a z z 1, filozoflann bu tartmasm ortaya koyduktan sonra, onlarm bu konudaki yantlann da
sz konusu eder. Bunu zet olarak yle ifade edebiliriz: Filozoflar, ncesizin, yalnz
ca kendisindeki sonradan yaratlm bilginin, onun znden ya da bakasndan kay
naklanmas gerekeceinden, yaratlm bir bilgiye sahip olmasn imknsz grmler
dir. Eer bu yaratlm bilgi onun znden kaynaklansayd, ncesizden yaratlm bir
nesne km olurdu. Oysa onlarn ilkelerine gre, ncesizden yaratlm bir ey k
maz. Dolaysyla G a z z 1, gk kresinin ncesiz olduunu ve yaratlm varlklarn
da ondan ktn kabul ettikleri iin, filozoflarn, "ncesizden ya ra tlm e y
k m a z eklindeki szlerine kar kmaktadr.
Filozoflar kendilerini byle bir durumdan yle kurtarrlar: Yaratlm eyin
salt ncesizden deil,/ ancak tznde ncesiz, fakat hareketlerinde yaratlm bir ey
den, yani gk cisminden kmas mmkndr. te bu nedenledir ki, onlarca, gk
cismi gerekte salt ncesizle salt yaratlm arasnda bir arac durumuna konm utur;
nk o, bir bakmdan, ncesiz; bir bakmdan da, yaratlmtr. Filozoflara gre, bu
arac, gn devresel hareketidir; nk bu hareket, onlarca, trde ncesiz, paralar
bakmndan ise yaratlmtr. Dolaysyla o, ncesiz olmas bakmndan, ncesizden
km tr; yaratlm olan paralar bakmndan ise, onlardan sonsuz sayda yaratlm
eyler kmtr. Filozoflar, kendisi cisim olmad, sonradan yaratlm varlklarda
ancak cisimde bulunaca iin lk tike'de sonradan yaratlm eylerin varln red
detmilerdir; nk alclk, onlarca, ancak cisimde bulunan bir niteliktir. Oysa mad
deden arnm olan ey alc deildir.
Filozoflarn, lk Neden in nedenli olmayaca, eklindeki kantlarnn ikinci
blmne ilikin tartm ann/ z udur: ncesizin bilgisinin insann bilgisine benze
mesi, yani bilinenlerin Onun bilgisinin nedeni olmas ve onlarn oluumunun da onlar
hakkndaki bilgisinin oluumunun nedeni olmas mmkndr. Nitekim grlen nesne
ler, grme duyusuyla alglamann; akdedilir nesneler ise akln kavramasnn nedenidir.
Bu durumda Allahn bilgisi, onlan yaratmasnn nedeni olmayp, var olan nesneleri
meydana getirmesi ve yaratmas, onlan kavramasnn nedeni olacaktr. Oysa filozofla
ra gre, O'nun bilgisi bizim bilgimizle karlatrlamaz; nk bizim bilgimiz varlk
larn eseri; O'nun bilgisi ise onlarn nedenidir, ncesiz bilginin yaratlm bilgi eklin
de olmas doru deildir. Byle bir eye inanan kimse, Tanr'y ncesiz bir insan; in
san da var olup, yok olan bir Tann olarak dnm olur. Ksaca, lk lke'nin bilgi
siyle ilgili hususlarn, insann bilgisiyle ilgili hususlann tam karsnda yer aldndan
daha nce sz etmitik. Baka bir deyile, Onun bilgisi varlklar meydana getirir;
varlklar O'nun bilgisini deil...
257
712
ONDRDNC
TARTIMA
G a z z 1 1 der ki:
713
714
2S9-
715
Derim ki:
Bu konuda G a z z 11' nin ortaya att "her h areketli ya k en d i z yle ya da
dardan bir cisim araclyla h a rek et ed er -ite zoraki d en en e y de 6udur-" hususu
716
apak olarak bilinmektedir. Kendi zyle hareket eden her eyin hareket ettiricisinin
hareketli olan eyden bakas olmamas hususu ise, apak olarak (kendiliinden) bi
linen bir ey olmayp, yaygn (m ehur) bir anlaytr. Filozoflar, kendi zyle hare
ket eden her hareketlinin kendisinde bulunan ve hareketliden baka olan bir hareket
ettiriciye sahip olduuna, kendiliinden bilinen baka bir takm ncllerle/ baka bir
takm kantlarn sonular olan nclleri kullanmak suretiyle kant getirmek zorunda
kalmlardr. Bu husus, filozoflarn kitaplarndan anlalabilir. Ayn ekilde kendi
dndan bir hareket ettirici araclyla hareket eden her hareketlinin kendiliinden
hareketli bir eyde son bulmas da kendiliinden bilinemez. te burada kendiliinden
bilinen ncller olarak ortaya konan eyler, sonular ve kendiliinden bilinen ncl
ler olmak zere_, iki farkl tre ayrlrlar. Dardan bir cisim araclyla olmakszn,
kendiliinden hareketli olan nesnenin ya tz ve tabiat dolaysyla ya da kendisinde
ki bir ilkeden tr hareketli olmas ve onun dardan kendisine bitiik olan, fakat
duyumlanamayan ve dokunulamayan, yani cisim olmayan bir ey araclyla hareket
260 -
717
718
uygun olm ayan y a da uygun olan bir m ekana sahip o lm a d " eklindeki grne ge
lince^ bu, hemen hemen kendiliinden apak olan, kabullenilmesi kolay olan bir
nerme niteliindedir./ G a z z l 'i bu konuda kendi gr ve aklamasndan bir l
de sz etmitir, tte bundan dolaydr ki, biz tabiattan onun burada ortaya koy
duu anlam anladmz takdirde, onun (daire eklinde hareket eden nesnenin) tabi
at dolaysyla hareketli olmamas gerekir. Yine G a z z 1 Vnin ileri srd "onun
ta b ia t araclyla h a rek et e tm e d i i takdirde, ya nefs y a da nefse b en zer bir y e tiy le
hareket e i" eklindeki grne gelince, aka anlalmaktadr ki, gk cisimle
719
rindeki nefse ancak ortaklaa olarak nefs ad verilir. Filozoflar ou kez tabiat adn
akl bir fiili, yani akl nesnelerde bulunan tertip ve dzene uygun olan bir fiili izleyen
her gce verirler; fakat onlar g byle bir gce sahip olmaktan yce tutarlar; nk
onlarca gk btn varlklar yneten gc verendir. G a z z 1 'nin burada eski filo
zoflardan aktard bu gr, cedele dayanan bir grtr; nk o, bir bakmdan ka
ntn bir sonucu olan eylerden ounun kendiliinden bilindiini dnm; bir bakmdan da kart olmayan eyleri kartm gibi grmtr./ Yine bu gr, nclle
rinin kabul edilebilir ve yaygn ncller olmas dolaysyla da, cedele dayaldr. Gk
cisminin nefs sahibi bir cisim olduunu aklayan bu yntem b n S n ' nm ynte
midir. Eski filozoflarn ise, t b n S n ' nm bu ynteminden daha gvenilir ve daha
ak olan bir yntemleri vardr.
G a z z 1 1, itiraz ederek der ki:
Biz, sizin grnzn dnda yanllna kant bulunmayan olaslk
kabul edebiliriz. Birincisi, gn hareketinin, onun srekli olarak daire biim
inde hareket etmesini irade eden baka bir cismin zorlamasyla meydana
geldiini^ hareket ettiren bu cismin, ne kre ne de evreleyen yzey olduu
iin, gk olamayacan kabul etmektir. Buna gre, onlarn "gn h areketi
iradidir ve gk canl bir varlktr" eklindeki szleri yanltr. Dolaysyla bizim
szn ettiimiz husus mmkndr, bunu reddetmek dayanaksz bir inkardan
ibarettir.
261
Derim ki
720
721
Derim k i :
Tan kendisinde yaratlm bir nitelikle aa doru, atein ise yukarya doru
hareket etmesi ve bu iki sfatn birbirine zt olmas, kendiliinden bilinen bir husustur^
aksini iddia etmek aptallktan baka bir ey deildir. Bundan da daha aptalcas, nce
siz iradenin bu nesnelerde, herhangi bir etkisi olmakszn, srekli bir hareket meydana
getirdii ve bu hareketin de onun tabiatnda yer almayp, kendisine zoraki adnn ve
rildii iddiasnda bulunmaktr; nk byle olsayd, nesnelerin ne herhani bir tabia
t, ne herhangi bir hareketi ne de herhangi bir tanm bulunurdu. Zira kendiliinden
bilinmektedir ki^ nesnelerin tabiatlar ve tanmlar ancak fiillerinin farkl olmas dola
ysyla deiiklie urar. Nitekim cisim iin zoraki olan her hareketin ancak dar
daki bir cisim araclyla meydana geldii de kendiliinden bilinmektedir. O halde,
byle bir grn hibir anlam yoktur.
G a z z 1 1' nin "var olan bir nesneden kan fiilin ze l bir n itelii gerek tird i i722
262 -
diyen kimseye u soruyu sormak gerekir: Niin atein nitelii atei, yerin nitelii de
yeri belirleyip, bunun tersi olmamtr? Asimda bu, sfatlarn kendilerinin iinde bu
lunduklar zel bir konusu (mevz ) olduunu kabul etmeyip, her niteliin her nitele
nen eyde bulunmasn mmkn grenlerin grdr. Byle bir eyi syleyen de,
yine tanm, konularn farkhin ve bunlarn zel niteliklerle belirlenmesini-ki bu,
var olan nesnelerin zel niteliklerle belirlenmesinin ilk nedenidir- inkar etmektedir.
te bu gr er'f ve akl hikmeti, ksaca, akl geersiz klmaya alan E 'a r l e ri n
dayandklar ilkelerden biridir.
G a z z l f der ki:
723
724
ncs ise, gn, hareketin ilkesi olan bir nitelikle belirlenmi olduunu kabul etm ektir./ Nitekim filozoflar, tan aa doru hareketinde buna
inanrlar; ancak sen, tan hareketinin ilkesini bildiin halde, gn hareket il
kesinin bilincinde deilsin. Filozoflarn, "tabiat d o la ysyla istenen e y , k e n d i
sinden ta b ia t d o la ysyla kalan ey d e ild ir" szleri, konuyu kartrm aktadr;
nk onlarca burada saysal bir stnlk olmayp, cisim de birdir, devresel ha
reket te birdir. Dolaysyla ne cismin ne de hareketin fiilen bir paras bulun
maktadr. Bunlar ancak kuruntu yetisinde blnrler. Bu hareket ne mekan
istemek ne de mekandan kamak iindir. Dolaysyla Allah, znde devresel
hareketi gerektiren bir kavram (neden) bulunan bir cisim yaratabilir. Bu durum
da da hareketin kendisi bu kavram (nedeni) gerektirir; bu kavramn gerektiricisi mekariin istenmesi deildir; nk [bu kavramn gerektiricisi mekann isten
mesi olduu takdirde], hareket bu mekana ulamak amacn gdecektir.
Sizin, "her hareket, y a bir m ekan istem ek , y a da ondan k a m a k am acn
tar' szn sylemeniz gerekiyorsa, bununla siz, sanki mekan istemeyi tabia
tn bir gerei saymakta ve hareketi, kendisi iin amalanm bir ey olarak deil,
mekana ileten bir vesile olarak grmektesiniz. Oysa biz deriz ki: Mekanm isten
mesi deil, hareketin, gerektiricinin kendisi olmas uzak bir olaslk deildir.
Byle bir eyi imknsz klan nedir? O halde, aka anlalmaktadr ki, onla
rn szn ettikleri hususun bir baka olaslktan daha stn olduu sanld
takdirde, bu baka olasln kesinlikle ortadan kalkmas gerekmez. Dolaysyla
gn canl bir varlk olduuna kesinlikle hkmetmek, dayana bulunmayan
salt bir iddiadan ibarettir./
Derim ki:
Onlarn "bu hareket, to p ra k ta ve a te te k i tabii gce b en zeyen tabii bir g
de ild ir ' szleri dorudur. Bu husus onlarn u szlerinden aka anlalmaktadr;
Bu gj varii onun sayesinde sz konusu olan cisme uygun mekan arzular. Her me
kann kendisine uygun olduu gk cismi ise, byle bir gle hareket etmez. Bu nedenle
filozoflar^ bu gce ne ar ne de hafif demilerdir. Bu gcn kavramaya dayanmas ya
da dayanmamas, eer kavramaya dayanyorsa, hangi tr bir kavramaya dayand e
itli ekillerde aklanmtr.
z e t olarak bu hususta yle diyebiliriz: "Gn h areket ettiricisi, g k sel o lm a
yan baka bir cisim dir" eklindeki ilk varsaymn geersizlii ya apaktr, ya da apa
263 *
725
726
727
lirlerin de inkar anlamna gelir; nk akl, nesneleri, ancak nedenleri asndan, kav
rar. Bu sz, eski filozoflardan R e v k i l e r i n (Stoallarn) "yce A llah her e y d e
m e v c u ttu r ^ ^ eklindeki szlerine benzer. Biz onlarla konuyu, nedenler ve eserlerin
inkarn ele alrken, tartacaz./
Tabiata ilikin olan nc varsaym ise, gn hareketinin bir nefs vastasyla
deil^ kendisinde tabiatyla ayn ey ve znl bir nitelik olan bir g araclyla
meydana geldiini kabul etmektir. Buna gre, flczoflann, bunun inkar konusundaki
kantlar geersizdir; nk onlar kantlarn, "gn h areketi tabii olsayd, onun tabii
h areketiyle arzulanan m ekanla k en disin den kalan m ekan ayn olu rdu ." temeline
dayandrmlardr: zira gn her paras, hareketi daire biiminde olduundan, ken
disinden ayrlarak, hareket etmi olduu yerlere doru hareket eder. Bununla birlikte,
tabii hareket vastasyla kendisinden uzaHlalan mekan, arzulanan mekandan baka78.
J. von Arnim, S to ico ru m veteru m fragm enta, (Leipzig 1905 - 1924, 4 cilt), c.
II, 637.Seneca'dan ahnt olan bu parada "bizi de iine alan btn evren birdir
ve T ann'dr" denmektedir. Themistius'tan aktarlan bir baka parada ise (c. I,
158) yle denmektedir; "Stoallara gre, Tanr her tze yaylmtr; O, lemin
bir blmnde akl, bir baka blmnde ise nefs, tabiat ya da bileikliktir".
264 -
728
729
dr, nk kendinden hareket edilen mekan ilintili bir mekan; kendisine doru ha
reket edilen mekan ise, kendisinde skun halinde bulunulan tabii mekandr. Oysa bu,
onlar kendi ilkelerine uygun olarak gn paralarnn, nesneler iin bir ok hareket
lerinin bulunduunu kabul ettikleri iin, geersiz bir varsaymdr; nk onlar, devresel hareketin bir olduunu ve kendisiyle hareketli olan cismin de yine bir olduunu
sylerler. Dolaysyla hareketli nesne dn hareketiyle hibir mekan arzulamaz.
Buna gre, gkte hareketlinin hareketin kendisini istemesine neden olan bir kavramn
yaratlmas ve bu kavramn da nefs olmayp, tabiat olmas mmkndr.
Filozoflar iin bu durumdan kurtulmann yolu udur: Onlarn bu szleri, an
cak "yldzlarn yerlerin i de itirm elerin in , tabiatla h a rek et edenlerin m ekanlarn
d e itirm elerin e b e n zeyen tabii bir h a rek etten ileri g e ld i in i iddia eden kimseler
iindir./ Aslnda onlarn gerek grleri udur; Devresel hareketle hareket eden nes
ne hibir mekan arzulamaz; ancak devresel hareketin kendisini arzular. te bu,.durumda olan eyin hareket ettiricisi, tabiat olmayp, zorunlu olarak nefstir; jifk.
hareketin ancak aklda bir varl vardr; zira nefsin dmda yalnzca hareketli ^ ^ n e
bulunur ve hareketli nesnede de varl srekli olmayan bir hareket paras yei- alr.
Hareket olmas dolaysyla harekete doru hareket eden ey, bu hareketi zorunlu
olarak arzular; hareketi arzulayan ise, onu zorunlu olarak dnr (tasavvur eder).
te bUj gk cisimlerinin akl ve istek sahibi olduklarn aka ortaya koyan
hususlardan biridir; bu durum, ayrca, eitli yerlerde de aka grlebihr. Bu
durum un ortaya konduu yerlerden birinde [yle denmektedir]: Kresel cisimler
den bir hareketlinin ayn anda birbirine kart, yani batya ve douya doru, iki
hareketle hareket ettiini gryoruz. Bu, tabiat araclyla meydana gelebilecek bir
ey deildir; nk tabiat araclyla hareketli olan ey, yalnzca bir tek hareketle
hareket eder.
Daha nce biz, filozoflarn, gn akl sahibi olduuna inanmalarna neden
olan hususlardan sz etmitik. Bunlarn en a udur; Filozoflara gre, gn hare
ket ettiricisinin maddeden arnm bir akl olduu aka ortaya knca, onun, g,
ancak akledilir ve dnlr olmas bakmndan, hareket ettirmesi gerekir./ Durum
byle olunca, kendisnden hareket edilen ey, zorunlu olarak akl sahibidir ve d
nen varhktr (m u tasavvir). Bu da yine gn hareketinin bu dnyadaki nesnelerin var
lnn veya bu nesnelerin korunmasnn bir koulu olmasndan aka anlalabilir.
Byle bir eyin rastgele meydana gelmesi mmkn deildir. Fakat bu hususlar burada
ancak bilgi verici ve doyurucu bir biimde aklanabilir.
730
ONBENC
TARTIMA
731
732
G a z z 1 1 der ki:
Filozoflar, gn, hareketi ile Allah'a boyun een ve O'na yaknlaan
canl bir varhk olduunu sylerler; nk her iradeli hareket bir amaca ynelik
tir; zira fiil ve hareketin canh bir varlktan kmas, bu varlk fiili ilemeyi ilememeye ye tutm adka, dnlemez. Fiili ilemekle ilememek eit olduu
takdirde ise, herhagi bir fiilin ilenmesi dnlemez.
Ayrca, Allah'a yaklamak, O'nun honutluunu istemek ve O'nun ga
zabndan kanmak anlamna gelmez; nk yce Allah, gazaba ve honutlua
sahip olmayacak kadar kutsaldr. Bu szlerden herhangi biri Ona ancak mecazi
olarak verilebilir. O'nun cezay ve dl irade etmesinden sz edildiinde de,
yine bu deyimler mecazi bir anlamda kullanlr. Allah'a yaklamak, mekanda
O'na yaklafm^ay istemek anlamna gelemez; nk byle bir ey imknszdr.
Bylece geisfc sfatlar bakmndan O'na yaklamak anlam kalmaktadr; nk
en yetkin varlk, Allah'n varldr; her varlk O'nun varlna oranla eksiktir;
eksikliin de dereceleri ve eitleri vardr. Melek, O'na mekan bakmndan deil,
sfat bakmndan en yakndr. "En ya kn m elekler" den (el-meliket el-mukarrabn), yani deimeyen, dnmeyen, yok olmayan, nesneleri olduu gibi bi
len "akit t zle r" (el cevhir el-akyye)'den anlalan da budur. nsan, sfatlar
bakmndan, melee ne denli yaklarsa, Allah'a da o denli yaklam olur./ in
san tabiatnn en yksek derecesi, meleklere benzemektir.
Allah'a yaklamann, bu anlama geldii, sfatlar bakmndan O'na yak
lamay istemeye iaret ettii ortaya konunca, bunun, nesnelerin gereklikleri
ni bilmek ve kendia iin mmkn olan en yetkin bir biimde sonsuz bir srekli
lie sahip olmak suretiyle insana ait bir ey olduu anlalr; nk en yce yet
kinlik zere sreklilik,yalnz Allah'a aittir.
Allah'a en yakn meleklerin sahip olabilecei yetkinlik ise, gerekte
onlarla birlikte bulunmaktadr; nk onlarda fiil haline kabilecek kuvve ha
lindeki bir ey yoktur. O halde, onlarn yetkinlikleri, Allahtan bakalarna
oranla en st dzeydedir. Gk melekleri (el-m e l 'ik et e s-se m v iy y e ), gkleri
hareket ettiren nefslerden ibarettir ve onlarda kuvve halinde bir ey bulunmak
tadr. Dolaysyla, bunlarn yetkinlikleri, kresel ekilleri ve grntleri gibi,
daima bulunan fiil halinde bir ey ile, belli bir durumdaki ve yerdeki grntleri
gibi, kuvve halindeki eye ayrlmaktadr. Onlarn herhangi bir belirli durumda
bulunmalar mmkn olup, fiilen baka durumlarda bulunamazlar; nk bun
larn hepsinin ayn anda bulunmas mmkn deildir. Onlarn sz konusu du
rumlarn her birinde ayn anda srekli olarak bulunmalar mmkn olmad
iin, onlarn bu durumlarn her birinde tr bakmndan bulunmalar amalan
mtr. Bylece onlar srekli olarak durumlar ve yerlerden her birini birbiri
peisra ister ve ne bu imkn hali ne de bu hareketler kesintiye urar./
267 -
733
734
268 -
735
Derim ki:
Bu grn aptalca oluundan dolay ya bilgisiz ya da kt niyetli birinden k
t dnlebilir. E b H m i d ( G a z z l i ) ise, bu iki nitelie de sahip deildir.
Ancak bazan pek seyrek te olsa, bilgisiz olmayandan bilgisizce bir sz kt gibi, k
t niyetli olmayandan da kt sz kabilir. Byle bir ey, insann, karlam ol
duu baklenmedik hususlarda, eksikliinin bulunduunu gsterir.
Eer I b n S n nn "gk kresi h a rek etiyle durum lar d e i tirm e y i am alar;
onun bu d n yadaki varlklara nazaran onlann duru m larm d e itirm esi, var oldu ktan
sonra varlklarm korunm alarm salar; ondan kan bu fiil ise s r e k l i d i r szn
736
kabul edersek, bu durumda bu ibadetten daha byk bir ibadet dnlebilir mi? Nite
kim eer bir insan herhangi bir kenti, gece gndz etrafnda dolamak suretiyle, d
manlardan korumakla grevlendirilirse, bu fiilin yce Allah'a yaklatran en byk
fiillerden biri olduunu kabul etmemek mmkn m? Eer bu adamn kentin etrafndaki hareketinin, G a z z 1 V nin t b n S n adna "onun h a re k e tin d e / sonsuz
sayda ye rlerd e bulunm ak su retiy le y e tk in li e ulam ak dn d a bir am a bulunm a
d ' eklinde aktard amaca ynelik olduunu varsayarsak, bu durumda onun bir
269 -
737
sayca birdir. Byle bir ey, ancak gn dnda var olup, [yok olucu] olan hareket1er iin, sylenebilir. nk sayca bu hareketlerin/ bir olmas mmkn olmadn
dan, onlar tr bakmndan birdirler ve sayca bir olan hareketin sreklilii dolaysyla
tr bakmndan sreklidirler.
G a z z 1 1 der ki
738
739
Bu, safsataya dayal bir tartm adr; nk bir sorundan bir baka soruna atla
mak safsataya dayal bir fiildir. Gn hareketlerine ait ynlerin farkllna neden
gstermemelerij nasl olur da gn hareketine neden gstermemelerini ve gn ha
reketinin bir nedeni bulunmadn ortaya koyamamalarn gerektirir. Btn bu szler
son derecede dayanaksz ve zayftr. Aslnda bu mesele kelamclar son derecede
mutlu klmtr; nk onlar bu hususta filozoflar ariz braktklarn sanmlardr.
Byle sanmalarnn nedeni, onlarn sebepleri ortaya koymada izlenmesi gereken
eitli yollar bunlardan gerekli olanlar ve varlklardan hangilerine hangi yolun
uygun olduunu bilmeyileridir; nk bu yollar varlklarn tabiatlarnn deime
siyle deiiklik gsterir. Zira basit nesnelerin, tabiat ve suretlerinin kendileri dnda,
kendilerinden kan eylere ilikin bir nedenleri yoktur. Bileik nesnelerin ise,
suretleri dnda etkin (f'il) nedenleri bulunabilir ve bu nedenler, onlarn bileik
olmalarn ve paralarnn birbirlerine ilimelerim zorunlu klar. Szgelii, topran
aa doru dmesinin, toprak olma niteliinden baka bir nedeni yoktur. Ayn
ekilde atein de yukarya doru ykselmesinin, kendi tabiat/ ve suretinden baka
bir nedeni yoktur. te bu tabiat dolaysyla atein, topran kart olduu sylenir.
Ayn ekilde yukar ve aann da, bu iki ynden birinin daha yksek, tekinin ise
daha aa olmasn salayan bir nedeni bulunmayp, bu husus, onlarn tabiatlarnn
bir gereidir Ynlerin farkllnn kendi zleri dolaysyla, hareketlerin farkllnn
- 270.
740
olmay gerektirmesinden baka bir nedeni yoktur ve stnlk stn olan yne aittir.
Yine bir kimse "en byk d evresel h a rek ette niin sa y n sa y n , sol y n de sol
y n olarak belirlen m itir? nk y e r kaplayan yld zla rn krelerinde o ld u u gibi,
bunun tersi de p ekala s z k o n u olabilir" diye sorarsa, buna ancak yle cevap veril-
741
742
ebilir: En stn yn,/ atein yukaryla, topran aayla belirienmesinde olduu gibi,
en tn cisimle belirlenmitir. [En yksek gn dndaki] gklerin, gnlk hare
keti dnda birbirine kart iki hareketle hareket etmelerine gelince, bu, bu dnya
daki hareketlerin, yani var olu ve bozulu hareketlerinin kartlnn zorunlu bir
sonucudur, tnsan akl^ bu trl grlerde, burada bundan daha fazlasn kavrama
tabiatnda deildir.
G a z z 1, filozoflara kar bu itiraz ynelterek, onlann buna kar bir yan
tnn bulunmadn syledikten sonra, baz filozoflarn bu konudaki cevaplarn akta
rarak, yle demitir.
Baz filozoflar derler ki; Onun yetkinlie ulamas, hangi ynden olursa
olsun, bir hareketle gerekleecei ve yeryzne ilikin olgularn dzeni/, hare
ketlerin farklln ve ynlerin belirlenmesini gerektirecei iin, onu hareketin
kaynana ileten, Allah'a yaklama; hareket ynne ileten de, aa aleme iyi
liin verilmesidir.
Buna karlk G a z z 1 yle der ;
Bu, iki ynden geersizdir: Birincisi, byle bir ey dnlebiliyorsa,
gn tabiatnn) hareket ve deimeden kanarak, skunu gerektirdiinin ileri
srlmesidir. Bu da gerekte Allah'a benzemektir; nk Allah, deimeyecek
- 2 71 -
kadar kutsaldr; hareket ise bir deimedir. Ancak Allah, iyilii vermek iin ha
reketi semitir; nk bundan, Allah'tan bakas yararlanr. Hareket O'na ar
gelmez ve O'nu yormaz. O halde, byle bir varsayma engel olan nedir?
kincisi ise, olgularn, hareketlerin ynlerinin farkllndan doan oranla
rn eitliliine dayandrlmasdr. O halde, ilk hareketin batdan, tekilerin ise
doudan olduunu dnelim. Bu durumda farkllk gerekleecek ve buradan ua
oranlarn eitlilii ortaya kacaktr. O halde, niin bir tek yon belirlenmitir?
Ashnda bu farkhiklar yalnzca farklln ilkesini gerektirir. Belirli bir ynUt)
kendisi ise, bu anlamda kendi kartndan daha uygun deildir.
Derim ki:
743
Aristo'nun bu balk altnda bir eseri bulunduuna ilikin bir bilgimiz bulunma
maktadr.
-272-
ON A L T I N C I
TARTIMA
746
. 273-
747
G a z z 1 1 der ki:
748
749
Onlar bu konuda delil getirerek, derler ki: Devresel hareketin iradi olduu
ortaya konm utur. rade ise, irade edilen nesneye baldr; irade edilen tmel
nesneye, ancak tmel bir irade iliebilir. Tmel iradeden hibir ey kmaz.
nk fiilen var olan her ey belirli ve tikel olan bir eydir. Tmel iradenin tek
tek tikel nesnelere oram ayn biimdedir; dolaysyla ondan tikel bir ey k
mayp, belli bir hareket iin tikel bir iradenin bulunmas gerekir. Dolaysyla bir
noktadan belli bir noktaya doru her belirli tikel hareketle hareket eden gk
kresinin bu hareket iin tikel bir iradesi vardr ve kukusuz, o, bu tikel hareketleri/ cisimsel bir yetiyle kavramaktadr; nk tikeller ancak cisimsel yeti
lerde kavranabilir. Her irade, irade edilen eyin ister tikel ister tmel olsun, kav
ranmasn, yani bilinmesini gerektirir. Gk kresi tikel olan hareketleri kavrad
ve onlar kuatt iin, kukusuz, bunun sonucu olarak yeryzne ilikin baz
paralarnn domakta, bazlarnn batm akta, bazlarnn da, kimi kiilere gre,
gn ortasnda, kimi kiilere gre de, bastklar yerin altnda olmas gibi, oranla
rn (nispetlerin) farkllndan doan hususlar da kuatr ve kavrar. Ayn ekilde
gk kresi lk, althk, kartlk, bitiiklik ve buna benzer gk olaylar gibi, hare
ketle yenilenen oranlarn farkllndan doan hususlar da bilir. Btn teki
yer olgular ya aracsz olarak, ya bir tek arac ile, ya da bir ok arac ile gk
olgularna dayanr. Ksaca her sonradan var olaun, bir paras tekinin nedeni
olan sonsuz gk hareketine ykselmek suretiyle zincirleme gidi kesintiye urayncaya dek, sonradan olan bir nedeni vardr. O halde, nedenler ve nedenliler
zinciri gn tikel hareketlerinde son bulur. Hareketleri tasarlayan varlk, ayn
zamanda bu hareketlerin zorunlu sonularn, bu sonularn sonularn da zin
cirleme gidi sona erinceye kadar tasarlyor demektir. te bu nedenle o, olgular
hakknda bilgi sahibi olmaktadr; nk olacak olan her eyin oluu, nedeninden tr zorunludur./ Biz, gelecekte vuku bulacak eyleri, ancak onlarn btn
nedenlerini bilmediimiz iin, bilemeyiz. Eer btn nedenleri bilseydik, nedenli
leri de bilirdik; nk szgelii, belli bir anda atein pamua dokunacan bil81,
-274-
750
751
-275-
Derim ki
752
753
276-
754
755
atna sahip )lduklan aka ortaya karsa, byle bir eyin, duyumlamalar gerektiren tikel havailer vastasyla deil,/ tanmlar gerektiren genel hayaller vastasyla
meydana gelmesi gerekir zellikle bu dnyada gk cimlerinden kan nesnelerin
ancak ikinci amaca gre kt sylendii takdirde, byle bir eyin tikel bir kavramlan kaynaklanmad ok ak olarak grlmektedir. Fakat filozoflara gre, gk ci
simleri hem kendi zlerini hem de bu dnyadaki nesneleri kavrarlar. Onlarn bu dn
yadaki nesneleri kendilerinden farkl olarak kavrayp kavramadklar sorusunun bu
konuya ayrlm yerlerde incelenmesi gerekir. Ksaca, eer gk cisimleri bilgi sahi
bi ise, "bilgi" deyimi ortaklaa olarak hem bizim bilgimize hem de onlarn bilgisine
uygulanyor demektir.
G a z z 1 i' nin rya ve vahyin nedeni konusunda bu blmde syledii sz
ler, yalnzca b n S i n ' ya aittir. Bu konuda eski filozoflarn grleri ise, bundan
farkldr. Bireylerin, bireysel bir bilgi olmas bakmndan, fiilen sonsuz bilgisinin bu
lunmas imknsz bir eydir. Ben, burada bireysel bilgiden hayal ad verilen idraki
kastediyorum. Ancak bu noktada rya ve vahy sorununu ie kartrmann bir anlam
yoktur;/ bu yalnzca tartmann uzamasna yol aar. Aslnda byle bir yol izlemek,
cedeli olmayp, safsataya dayal bir fiildir. Gk cisimlerinin tikel hayallerle tmel ha
yaller arasnda arac olan hayalleri edindii eklindeki szlerim doyurucu szlerdir.
Filozoflarn ilkelerinden kan sonu udur: Gk cisimleri asla hayal etmezler; nk
bu hayaller, daha nce de sylediimiz gibi, ister genel ister zel olsunlar, yalnzca
esenlik amacn tarlar. Bu hayaller, ayn zamanda, bizim aklla kavramamzn bir
gereidir. Bu nedenle bizim kavraymz var olup, yok olucudur. Gk cisimlerinin
kavraynn ise^ var olup, yok olucu olmadklar iin, herhangi bir hayale iliik
olmamas ve hibir ekilde ona dayanmamas gerekir. te bu nedenle, bu idrak ne
tmel ne de tikel olup, her iki bilgi, yani tmel ve tikel bilgi burada zorunlu olarak
birlemitir. Bu nedenle onlar, ancak maddeleri bakmndan birbirlerinden ayrlrlar.
Grlmeyen eylerin, rya vb.'nin, bilgisini elde etmek bylece gereklemitir. Bu
husus yeri geldiinde tam olarak aklanacaktr.
G a z z 1 1 derki:
Cevap olarak u soruyu sorabiliriz: "Hz. P eygem ber, A llah'n ilk olarak
(vah iyle) bildirm esi sonucu, g r lm eyen i b ilir diyen bir kimseye nasl kar
756
-277 -
757
758
s yled ik lerin izin h ibirin e gerek y o k tu r ' d en eb ilece i" eklindeki sz, akla deil,
nakle dayanan bir cevaptr. Dolaysyla, onu bu kitaba sokmann bir anlam yoktur.
Felsefe eri'atta yer alan her eyi aratrr. Eer felsefe erVat iyi kavrarsa, felsefe
nin anlay ile e ria tn anlay arasnda bir fark'kalmaz ve dolaysyla bilgi bakmn
dan daha yetkin bir dereceye ulam olur. Eer felsefe erat iyi bir biimde kavrayamazsa, insan aklnn bu konudaki yetersizlii bilinmi olur ve onu yalnzca erat
kavrar. G a z z 1 i nin " levh a \ e kalem "in yorumu konusunda filozoflara ynelt
tii itiraz, bu meselenin dnda kalan bir eydir.Dolaysyla bunu da bu kitapta ele
almann bir anlam yoktur. b n S n ' nin grlmeyenin bilgisi konusundaki bu
278-
759
760
761
Gerekten son derecede uzak bir iddia olan nc ncl ise, onlarn u
szleridir: Gk. tikel hareketleri dndnde, onlara bal olan hususlarla on
larn gerei olan hususlar da dnm olur. Byle bir iddia sama olmaktan
teye geemez ve yle sylemeye benzer: insan, hareket edip, hareketini bil
diinde, paralellik, yaknlk gibi,hareketinin gerektirdii hususlar da zorunlu
olarak bilir ki^ bu, onun, stnde, altnda ve yanlarnda olan cisimlere olan
orandr; onun, gnein altnda yrdnde ise, glgesinin decei ve dme
yecei yerleri, glgenin sonucu olarak, bu noktalarda gne nlarnn bulun
mamas dolaysyla meydana gelen soukluu, ayan altndaki toprak parala
rna yaplan basnlar ve basncn kalkmasndan doan eyleri, scakla doru
hareket nedeniyle guddelerinde meydana gelen deimeyi, bedeninin parala
rndan hangilerinin tere dntn, bedeninde ve bedeninin dnda hareketin,
kendisinin nedeni, koulu, hazrlaycs, yatknlatncs olduu her trl olgu
lar da bilmesi gerekir. Oysa byle bir ey samadr; hibir akl sahibi byle bir
eyi tahayyl edemeyecei gibi, childen bakas da byle bir eye kanmaya
caktr. Bu bo iddiann dayana ite budur.
Bununla birlikte deriz ki: Gk kresinin nefsinde bilinen bu eitli tikel
ler ya u anda var olan eylerdir, ya da gelecekte var olmas beklenen eyler
ona ilitirilmilerdir./ Siz bu bilinen eyleri u anda var olan nesnelerle snrlandnrsanz, gn grlmeyeni bilmesi, peygamberlerin uyankken, dier kiile
rin de uykuda iken, gk araclyla gelecekte olacak eyleri bilmesi doru ola
maz. Ayrca, delilin dayana da doru olmaktan kar. nk "bir e y i bilen
onun gereklerin i ve ona bal olan eyleri d e bilir ve d o la y sy la nesnelerin
btn n eden lerin i b ild i im iz takd ird e, g e le c e k te k i btn olgular da b ilir iz sz
279-
o, efkat, fke, hrs, kin, haset, alk, ac, ksaca bed en d e m eydan a gelen o lg u
lar ve duyularn ona ilettik lerin in son u laryla ylesin e m egu l o lu r ki, insan
762
denirse ederiz ki: Onlar megul eden bir eyin bulunmadn nereden biliyorsu
nuz? Onlarn lk lke'ye kulluk etmeleri ve O'na olan arzular, onlar birbirin
den farkh tikelleri dnmekten alkoyamaz m? Ya da fke, istek (eh vet) ve
duyularla alglanan bu engellerin dnda baka bir engelin dnlmesini im kn
sz klan nedir? Bu engelin kendi nefsimizde gzlediimiz hususlarla snrh ol
duu nereden bilinmektedir? nk akl sahiplerinin, ocuklarn bile dne
meyecekleri ve bir meguliyet ve engel saymayacaklar yce emeller ve bakan
lk istei trnden bir takm meguliyetleri vardr, O halde, gk krelerinin
nefslerinde bu trden eylerin bulunmasnn imknsz olduu nereden bilin
mektedir?
Onlarca ilahi diye adlandrlan bilimler konusunda anlatmak istediimiz
hususlar ite bunlardr.
Derim ki;
763
280-
764
lunan tikelleri ve kendisince bilinen bireyleri deil, aklda bulunan tmelleri kavrar;
nk o, kuvve halinde btn varlklarn kendisidir ve kuvve halinde olan ey ise, ya
duyularla alglanan eyler, ya da varlk bakmndan duyularla alglanan nesnelere n
celii olan akln, yani duyularla alglanan varlklar, bu bilgide sonsuz sayda bireyle
rin hayalleri bulunmayacak bir biimde, deimez bir akl kavram haline sokan akhn,
tabiat arachyla fiil haline kar. Ksaca, filozoflar, maddeden ayr olan bilgide t
mel ve tikel olmak zere, iki bilginin birlemi olduunu ve bu bilginin ne tmel ne
tikel olduu halde, bu dnyadaki nesneler zerine aktnda, tmel ve tikel olmak
zere, ikiye ayrldn ileri srerler.
Bu ya da bunun zddnn burada aklanmas mmkn deildir. Burada bu hu
suslardan sz edilmesi, bir kimsenin, ilk bakta ne dorulama ne de doyuruculuk bakmndan herhangi bir i grme nitelii bulunan matematiksel nclleri ele almasna,/
bunlar birbirine kartrmasna, yani birbirine kar kullanmasna benzer; nk ko
nuyu bu ekilde ele almak, en zayf ve en verimz inceleme trdr; zira bu sayede
ne kanta dayal, ne de doyuruculuk nitelii bulunan bir nerme ortaya km olur.
Ayn ekilde gk eiamlerinin nefsleri ile insan nefsi arasndaki ayrlklarn bilin
mesi de, btnyle kapal olan sorunlardr. Bu sorunlardan biri, yeri olmad halde
ele alndnda^ tartma, ya ilksiz ya da doyurucu ve yzeysel bir biimde yaplm,
yani burada mmkn ncllerden yararlanlm olur. Szgelii, onlar derler ki, fkeli
ve ehvetli nefs, insan nefsini >kavrayabilecei eyleri kavramaktan alk oyar; nk bu
ve buna benzer szlerin mahiyetinden onlarn mmkn olduklar, bunlarn delillere
m uhta olduklar ve onlarn ok sayda birbirine kart olaslklara yol aaca aka
anlalmaktdr.
Bu kitapta (T eh fu t el F elsife) ilahi sorunlar hakknda ortaya konmu olan
szlerin aklanmas konusunda syleyebileceklerimiz ite bu kadardr. lahi sorunlar
bu kitabn en nemli blmn oluturmaktadr. Bundan sonra, eer Tanr dilerse,
tabiata ilikin sorunlar ele alacaz.
281.
767
TABAT
BLMLER
G a z z 11 der k i.
Tabiat bilimleri ok saydadr. [Biz, bunlarn blmlerinden, eri'atn,
szn edeceimiz noktalar dnda, onlar tartmay ve inkar gerektirmedii
nin bilinmesi iin, sz edeceiz. Bunlar, kkler (usl) ve dallar (fu r ) olmak
zere ikiye ayrlr. Kkler sekiz blmden olumaktadr. Bunlardan birincisinde
blnme, hareket ve deime gibi, cisme, cisim olmas dolaysyla iliik olan
hususlar zaman, mekan ve boluk gibi, harekete iliik olan ve ona bal olan
hususlar ele alnr. Btn bunlar, A r i s t o nun "Fizika " (Kitb Sem'el - K iyn) adl eserinde bulunmaktadr. kincisi, alemin temel esaslarnn blmleri
nin hallerini, yani gkleri, drt unsur gibi, ay kresinin iinde yer alan eyleri,
drt unsurun ayr ayr tabiatlarn, bunlardan her birinin belli bir yerde bulun
ma niteliine sahip olma sebebini ele alr. Bunlar da A r i s t o' nun D e C elo et
Mundo (Kitb es - Sem' ve - lem) adl eserinde yer almaktadr. ncsnde, var olu ve bozuluun, doma ve remenin, byme ve eskimenin, dn
melerin halleri ve bireyler, gn doudan ve batdan olmak zere, iki hareke
tiyle yok olduu halde, trierin nasl korunduklar hususu ele alnr. Bunlar da,.
D e G eneration e e t C orru ption e (K itb el - Kevn ve'l - Fesd) adl eserde
bulunur. Drdncs, bulutlar, yamur, gk grlts, imek, ay etrafnda
oluan hale, gkkua, yldrmlar, rzgrlar ve depremler gibi, meteorolojik
olaylara {el - sr el u lviyye) neden olan karmlar araclyla drt unsura
ilien hallerden sz eder. Beincisi, madensel tzleri; altncs, bitkilerin nitelik
lerini ele alr. Yedincisi hayvanlardan sz eder ve H istoria A nim aliu m (K itb
T ab'i' el - Hayavant)' ta yer alr. Sekizincisi ise, hayvansal nefs ve kavrama
yetilerini, ve bedenin lmyle insan nefsinin lmeyip, onun, yokluu imknsz
olan ruhan bir tz olduunu ele alr.
Dallar (fu r ) ise yedidir: Birincisi, tiptir. Bunun amac, insan bedeninin
ilkelerini, salk ve hastalk hallerini; hastaln giderilmesi ve saln korunma
s iin, bunlarn neden ve bertilerini bilmektir, kincisi, yldzlara ilikin olgu
lar bildirir ve yldzlarn ekilleri ve birarada bulunmalarndan alemin ve dev
letlerin halleri hakknda olacak eyleri, doumlarn ve yllarn getirecei husus
lar nceden sonulama (istidlal) yoluyla ortaya koymaa alr, ncs,
"feraset ilm i" dir. Bu ilim, d grne bakarak karakteri ortaya koyan bir
ilimdir. Drdncs, rya yorumu ilmidir (ilm e t ta br). Bu, ryada grlen
eylerden, nefsin grlmeyen lem hakknda gzledii hususlara ulamaktr;
nk hayal yetisi bu hususlar, kendilerinden baka bir rnekle (sim gelerle)
hayal eder. Beincisi, tlsmlar ilmidir; bu, yeryznde olaand fiili ileyecek
bir gc oluturmak zere, gk glerini baz yer cisimlerinin gleriyle birle
tirme ilmidir Altncs, byclk (en = n ren ct) ilmidir; bu, yer tzlerinin
glerini, kendilerinden bir takm olaanst eyler meydana getirmek iin,
biraraya getirmektir. Yedincisi ise, kimya (simya; ilmidir; bu ilmin amac, bir
takm dzenlemelerle altn ve gm elde etmek zere madensel tzlerin zellik
lerini deitirm ektir. Bu ilimlerin hibirine onlarn en'at bakmndan kar
kmalar gerekmez.] Biz filozoflara bu ilimler iinde yer alan yalnzca drt me-
- 28 3-
768
769
G a z z iV nin tabiat ilminin sekiz blmyle ilgili olarak yapt sayma gelin
ce, bu saym, A r i s t o nun grne uygundur. Bu ilmin dallar ile ilgili olarak yap
t saym ise, doru deildir. Tp, tabiat ilimlerinden olmayp, ilkeleri tabiat ilminden alnan uygulamal bir sanattr; nk tabiat ilmi nazari,/ tp ise uygulamal (a m el)'
dr. Biz bu her iki ilimde ortak olan bir eyden sz ettiimiz zaman, onu, salk ve
hastalktan sz etmemiz gibi, iki adan ele alrz; nk tabiat bilgini salk ve hasta
l, tabii varlklar cinsinden olmas asndan, inceler; tabip ise, bunlar, sal i;orumak ve hastal gidermek asndan inceler. Yldzlara ilikin olgularn ilmine (Um
ah km en - nucm } gelince, bu ilim de tabiat ilimlerinden olmayp, alemde olacak
eyleri nceden bilmeye ilikin bir ilimdir; yldz falcl ve kehanet ttndendir.
Feraset ilmi de bu trdendir. Ancak feraset ilmi, gelecekte deil, u anda gizli
olan nesnelerin ilmidir. Yorumlama ilmi de yine olacak eyleri nceden bilmeye ili.kin ilimlerdendir. Bu trl bir ilim, her ne kadar uygulamada kendisinden yararlana
labilecei sanlsa da, ne nazari ne de ameli (ne kuram sal ne de uygulam al)' dr. Tlsm
ilimleri ise, geersiz ilimlerdir; nk gk kresinin durumlarnn yapay nesnelerde bir
etkisinin bulunduunu kabul edersek, onlarn bu etkisinin, ancak yapay nesne zerinde kalmas mmkn olup,/ kendisinin dndaki baka bir nesneye gemesi mm
kn deildir. Byclk ilmi (ulum el = h iyel)
aknlk uyandran bir ilim tr
olup, kuramsal sanatlarla hibir ilgi yoktur. Kimya ilmi, varhmdan kuku duyulan
bir sanattr. Eer byle bir ilim varsa, onun rettii nesnenin, tabiatn rettii eyin
ayn olmas mmkn deildir; nk sanat, olsa olsa tabiata benzeyebilir, fakat ger
ekte onunla ayn olamaz. Onun d n s bakmndan tabii bir nesneyi meydana getirip,
getiremeyeceine gelince, bizce, bunun imknsz olmasn da, mmkn olmasn da,
gerektiren bir ey yoktur Byle bir ey ancak geni bir zaman aralnda uzun bir
deneyim sonucu bilinebilir. G a z z l l ' nin szn ettii drt meseleye gelince, bun
lar biz teker teker ele alacaz.
G a z z l l der ki:
770
284-
771
772
85.
285
773
Derim ki:
Eski filozoflar mucizeler konusunda hibir ey sylememilerdir; nk onlara
gre; bunlar aratrlmalarna ve sorun haline getirilmelerine gerek bulunmayan ey86.
87.
-
Bkz., bn Sn, A vicen n a's D e A nim a, ss. 248 - 249; JCifb en N ec t, s. 272.
Bkz. bn Sn, A vicen n a's D e A nim a, ss. 200 - 201.
286 -
774
775
776
287
BRNC
777
TARTIMA
G a z z 1 1 der ki:
778
779
289-
780
781
Derim ki:
--------- -
782
-290
783
784
785
nedenleri zorunlu olarak duyularla kavranyor demektir. Byle bir ey ise, kendi
liinden bilinenle bilinmeyen arasmda bir aynm yapamayan kimsenin iidir. Dolay
syla G a z z 1T nin bu blmde ileri srd hususlar safsataya dayal bir yanltma
cadr
Yine kelamclar, acaba, var olan ey ancak kendilerinin anlalmasyla anlala
bilen znl nedenler konusunda ne derler? nk nesnelerin tek tek her varla zg
fiilleri gerektiren ve nesnelerin zlerinin, adlarnn ve tanmlarnn farkl olmalarn
salayan zleri ve niteliklerinin bulunduu kendiliinden binmektedir. Eer tek tek
her varln kendine zg bir fiili bulunmasayd, kendisine zg bir tabiat da bulunmazd./ Kendine zg bir tabiat olmaynca da, kendine zg ne bir ad, ne de bir ta
nm bulunur ve dolaysyla btn nesneler bir tek ey olabilecei gibi, bir tek ey
olmayabilirdi de; nk bu bir tek ey hakknda onun kendisine zg bir tek fiili mi,
ya da edilginlii mi bulunmaktadr, yoksa o, bu trden hibir eye sahip deil midir?
diye bir soru sorulabilir. Eer onun kendisine zg bir fiili varsa, bu durumda zel
tabiatlardan kan zel bir takm fiiller bulunuyor demektir. Eer onun kendisine
zg bir tek fiili bulunmuyorsa, bu durumda da bir tek, bir tek deil demektir. Bir
tek tabiat kabul edilmediinde ise, var olann tabiat da kabul edilmiyor demektir.
Var olann tabiat kaldrldnda da yokluk gerekmektedir.
Acaba tek tek her varlktan kan fiiller, tabiatnda bu fiilleri meydana getirme
zellii bulunan nesneler iin zorunlu bir takm fiiller midir, ya da ounlukla ortaya
kn fiiller midir, yoksa her iki husus birlikte mi bu konuda etkili olmaktadr? soru
su, aratrlmas gereken bir sorudur; nk iki var olan nesne arasmda bulunan bir
tek fiille edilgi, ancak sonsuz saydaki ilikilerden biriyle meydana gelmektedir ve
ou kez bir iliki tekine bir engel^^ oluturmaktadr. Bu nedenledir ki, atein,
duyarl bir cisme yaklatrldnda, mutlaka onu etkileyecei kesin olarak bilinemez;
nk talk ta vb. hakknda sylendii gibi, duyarl bir cisimle atein etkin ilikisini
engelleyen bir ilikiye sahip bulunan bir varln sz konusu olmas hi te imknsz
deildir./ Ancak bu, atein ate adna ve tanmna sahip olduu srece, yakma nite
liinin kaldnimasn gerektirmez.
Sonradan var olan varlklarn, etkin, madde, suret ve ama (gye) olmak zere,
drt nedeni olduu kendiliinden bilinen bir eydir. Bunlarn, eserlerin varl iin
zellikle eser olan nesneden bir para olan, yani bazlarnn madde, bazlarnn koul
ve mahal dedikleri, bazlarnn suret, bazlarnn da znl sfat adn verdikleri eyle
rin, eserlerin varl iin zorunlu olduu da yine kendiliinden bilinmektedir. Kelamclar hayatn bilgi iin art (k o u l) olduunu syledikleri gibi, artl iin zorunlu
olan bir takm artlarn bulunduunu kabul ederler. Yine onlar nesnelerin bir hakikatlar ve tanmlar bulunduunu ve onlarn var olann varl iin zorunlu olduunu
benimserler. Bu nedenle onlar, grlen ve grlmeyen alemi ayn rnee gre deerlendirirler. Yine onlar / bir nesnenin tz iin gerekli olan dehl adn verdikleri ilinti
ler konusunda da ayn tutum u taknrlar. Szgelii, onlar derler ki, var olan eyde g
rlen dzenlilik, f ilin akl sahibi bir varlk olduunu gsterir; var olan eyin f il
tarafndan amalanm olmas da, en azndan onun amalad eyi bildiine iaret
eder Akl, varlklar nedenleriyle kavramasndan baka bir ey deildir, tte bununla
88.
291-
786
787
788
o, teki kavrama yetilerinden ayrlr. O halde, nedenleri reddeden kimse, akl reddet
mi olur. Mantk Sanat, nedenlerin ve eserlerin bulunduunu ve bu eserleri bilmenin
ancak onlarn nedenlerini bilmekle yetkinlie ulaabileceini ortaya koymaktadr. Bu
eyleri reddetmek, bilgiyi geersiz klmak ve reddetmek demektir; nk bu, gerek
bilgiyle bilinebilen herhangi bir eyin bulunamayaca; bulunsa bile, byle bir eyin
sanya dayal bir ey olaca, ne bir kantn ne de bir tanmn bulunaca ve kantlar
oluturan znl yklem kategorilerinin (snflarnn) ortadan kalkaca anlamna
gelir. Zorunlu hibir bilginin bulunmadn kabul eden kimsenin, bu sznn zorun
lu olmadn kabul etmesi gerekir.
Bu nitelikte bir takm nesnelerin yansra,/ nefsin, kendileri hakknda sansal bir
yargda bulunduu ve onlarn zorunlu olmadklar halde, zorunlu olduklar kuruntu
suna kapld zorunlu olmayan nesneler bulunduunu kabul eden kimseye gelince,
onun bu grn filozoflar inkar etmezler. Eer onlar buna "det (alkanlk) adn
verirlerse, byle bir ey mmkndr. Aksi takdirde, onlarn "det" szcnden ne
anladklarn kestirmek mmkn deildir. Acaba onlar bundan filin detini mi,
varlklarn detini mi, yoksa bu varlklar hakknda hkm verme detimizi mi anlyor
lar? Yce Allah'n bir detinin olmas imknszdr; nk det, f'ilin kazanm
olduu bir yeti olup, f ilden kan fiilin sk sk yinelenmesini gerektirir. Oysa yce
Allah yle demektedir: "Sen Allah'n snnetinde (yasasnda) bir deiiklik bula
mazsn; sen Allah'n snnetinde bir deime de bulamazsn" (Kurn, Ftr, XXXV,
42 - 43). Eer onlar var olanlarn alkanln anlarlarsa, bu alkanlk ancak nefs sa
hibi olan varlkta bulunabilir. Eer bu alkanlk nefs sahibi olmayanda bulunuyorsa,
bu gerekte bir tabiat demektir; byle bir ey, yani var olanlarn, ister zorunlu olarak
ister ounlukla olsun, nesneyi gerektiren bir tabiatnn bulunmas da mmkn deil
dir. Bizim var olanlar hakknda bir hkm verme alkanlmzn bulunmasna gelince,
bu alkanlk, akhn tabiatnn gerektirdii ve akh akl haline getiren akl fiilden baka
bir ey deildir. Filozoflar bu trden bir alkanh inkar etmezler. Aslnda bu al
kanlk szc, yanltc bir szcktr. Aratrldnda, bu szcn altnda, "oun
lukla yle yapar" anlamnda "falan kimsenin deti yle yapmaktr" dediimizde grld gibi, onun/ sonradan konulmu bir fiil olmasndan baka bir anlamn yer al
mad grlmektedir. Durum byle olduu takdirde, btn var olan nesneler de son
radan konulmu eyler olur ve f'ile bilge denilmesini salayan hibir bilgelik bu
lunmaz.
Daha nce de sylediimiz gibi, bu varlklarn birbirlerini meydana getirdikleri
ve birbirleri arachyla i grdkleri; bu i iin kendi kendilerine yeterli olmayp, fiili,
variklarn fiilinin koulu olan, yalnzca onlarn fiilinin deil, varlklarnn da koulu
olan bir d f'ilin bulunmas gerektii konusunda kuku duyulmas gerekmez. Bu
f'ilin ya da f'illerin tz konusunda filozoflar bir ynden ayrla dmler, bir
baka ynden ise birlemilerdir. Onlarn hepsi u konuda birleirler; tik F il mad
deden uzaktr^ bu f'ilin fiili var olanlarn varlnn ve onlarn fiillerinin kouludur;
bu f'ilin fiilij f ilin eseri araclyla bu var olan nesnelere iliir ve f'ilin sz konusu
olan bu eseri de, bu var olan nesnelerden farkldr. Bazlar bu eseri yalnzca gk kresi olarak grmler;/ bazlar da onu gk kresi ile birlikte ilk maddeden uzak baka
bir varlk olarak kabul etmiler ve bu varla "suretlerin vericisi" dini vermilerdir.
Bu grleri incelemenin yeri buras deildir. Felsefenin inceledii en stn ko-
-292-
789
nu ite budur. Eer sen, bu gerekleri aratrmay isteyen biri isen, bu konu iin en
doru olan yolu semelisin. Onlar tzsel suretlerin, zellikle nefsani suretlerin var
oluu konusunda ayrla dmlerdir; nk filozoflar, bu suretleri bu dnyadaki
tabii nesnelerin nedenleri olarak grdkleri scak, souk, ya ve kuru ile ilgili gre
memilerdir. D e h r i 1e r ise, bu dnyada ak bir nedeni bulunmadan ortaya kan
her eyi scaa, soua, yaa ve kuruya balamlar ve bu unsurlarn belli bir bileim
le bir araya geldiklerinde renklerin ve teki ilintilerin meydana gelmesinde grld
gibij bu nesnelerin sz konusu bileimlere bal olarak meydana geldiini sylemilerdir. Filozoflar, D e h r i 1 e r i n grlerinin reddine nem vermilerdir./
[G a z z 1 der ki]:
790
293
791
792
793
Buna iki ekilde cevap verilir; Birinci cevap olarak yle deriz: Biz, ilkele
rin seerek i yapmadklarn ve yce Allah'n irade ile i yapmadn kabul
etmiyoruz. Biz, daha nce alemin sonradan yaratlmas sorununu ele alrken,
onlarn bu konudaki iddialarn rtmtk. F'ilin, pamuun atee dokunma
syla irade ederek yanmay yaratt bylece ortaya ktna gre, dokunma
sz konusu olduu halde, onun yanmay yaratmamas da aklen mmkndr./
Derim ki:
Burada G a z z 1 , karsndakini artmak iin, onun kar kt eyi ka
ntlanm gibi gstermekte ve onun buna kar bir kantnn bulunmadn sylemek
294-
tedir. G a z z l 'i bu konuda 'ife f'il yanmay, ateten olumas iin, yaratt bir
arac bulunmakszn, meydana ^eftnr" demektedir. Byle bir iddia nedenlerin ve eser
lerin varlnn alglanmasn ortadan kaldrr. Gerekte hibir filozof, szgelii, ate
sayesinde pamukta meydana gelen yanmann f'ilinin, mutlak anlamda deil, atein
yakmasndan da te, varlnn koulu olan d bir ilkeden tr, ate olduundan
kuku duymamaktadr. Onlar sadece bu ilkenin ne olduu, ayrk m, yoksa atein d
nda sonradan var olanla ayrk olan arasnda bir arac olduu hususunda m ayrlm
lardr?
G a z z 11, filozoflar adna cevap vererek, der ki:
794
Bu konuda yle diyenler olabilir; Byle bir anlay, irkin bir takm im
knsz sonulara ulalmasna yol aar. nk eserlerin nedenlerden zorunlu
olarak ktn inkar edip, bunlar Yaratann iradesine baladmz ve iradenin
de belirlenmi zel bir yolu bulunmayp, eitli dallara ve trlere ayrlmas
mmkn olduu takdirde, her birimizin, yrtc bir aslann, alevli atelerin, gr
kemli dalarn ve silahlarla donanm dmanlarn karsnda bulunduunu, fa
kat yce Allah'n her birimizde grme yetisini yaratmad iin, onlar grme
diini mmkn grmek gerekir. Yine evinde bir kitap brakan kimsenin, onu, evine geri dndnde/ yakkh, akll ve becerikli bir ocua ya da bir hayvariS;
evde brakt ocuun kpee; kln gzel kokulu b;? nesneye (miske)', tan
altna ve altnn taa dnm halde bulduunu mmkn grmek gerekir. Bu
kimse, kendisine, sz konusu hususlara dair bir ey sorulduu takdirde, yle
diyebilir: "u anda evde neyin bulunduunu bilmiyorum. Tek bildiim ey,
evde bir kitap brakm olduumdur; bu kitap belki de u anda bir at olmu ve
ktphaneyi idrar ve dksyla kirletmektedir. Yine evde bir para ekmek b
rakmtm, belki de o u anda elma aacna dnmtr; nk Allah'n her
eye gc yeter. Atn nutfeden, aacn ekirdekten yaratlmas zorunlu olma
d gibi ..herhangi bir eyden yaratlmas da zorunlu deildir; belki de Allah,
daha nce var olmayan bir takm nesneler yaratmaktadr. Nitekim daha nce
hi grmedii bir insana bakan bir kimseye, 'bu domu mudur.?'diye sorulur
sa, biraz durakladktan sonra yle diyebilir: arda satlan kimi meyvelerin
insana dnm olmas olasdr. te kendisine baktn insan budur nk
yce Allah'n, mmkn olan her eye gc yeter. Szn ettiimiz ey mm
kndr; dolaysyla bu konuda insan tereddt iinde kalmadan edemez. Bunun
aklanmas iin ok eitli yollar bulunmakla birlikte, biz burada bu kadaria
yetineceiz.
G a z z 1 1, filozoflar adna bu gr aktardktan sonra u cevab verir:
795
Deriz ki: Mmknn var olmas insanda kendisinin yokluu hakknda bir
bilginin yaratlamayacan ifade ettii doru olarak kabul edildii takdirde,
imknsz olan btn bu sonular zorunlu olarak ortaya kar./ Biz, sizin ileri
srdnz bu rnekleri garip karlamyoruz. nk yce Allah, bizde bu
mmkn olan eyleri meydana getiremeyecei konusunda bir bilgi yaratmtr.
Biz, bu trl nesnelerin zorunlu olmayp, gereklemesi de gereklememesi de
mmkn olan eyler olduklarn ileri sreriz. Bu konudaki adetin (olgularn ak d
zeninin) her an iin srekli cumas, zihinlerimize, onlarn akn gemiteki dzene
295.
(dete) uygun olarak meydana geldiini iyice yerletirir. Nitekim herhangi bir pey
gamberin filozoflarm szn ettikleri yollarla bir kimsenin ertesi gn geziden dn
meyeceini bilmesi mmkndr. Peygamber, onun dnmesi mmkn olduu
halde, bu mmkn olan eyin gereklemeyeceini bilmektedir. Ashnda sradan
bir insanm bile hibir ekilde grlmeyeni bilemeyeceini ve renim grme
den akl eyleri kavrayamayacam bildii grlmektedir. Bununla birlikte yine
de onun^ nefsini ve sezgi gcn, peygamberlerin, mmkn olduunu bilerek
idrak ettikleri eyi idrak edecek kadar glendirdii inkar edilemez. Ancak o,
bu mmkn olan eyin meydana gelmeyeceini bilmektedir. Eer Allah,
detlerin (tabiattaki dzenlerin) kesintiye uramas anmda bu trl mmkn
eyleri gerekletirmek suretiyle tabiattaki dzeni (deti) bozarsa, bu dzen
konusundaki bilgiler kalplerden (zihinlerden) atlr ve Allah onlar artk yarat
maz. Bu nedenle, bir nesnenin Allahn kudreti dahilinde mmkn bir ey
olmasnda, Allah n gemi bilgisinde byle bir eyi belli bir zamanda yapmas
mmkn olduu halde, yapmamasnda ve byle bir eyi o anda yapmayaca
konusunda bizde bir bilgi yaratm olmasnda hibir engel yoktur. Dolaysyla
bu tartmada irkin bir iddiadan baka bir ey bulunmamaktadr.
Derim ki
796
797
-296-
798
799
-297-
800
80
-298-
80
803
lek lerdehr bouna ve bir takm arz ve istekl^rinitt yerine getirilmtti amacyla
kmazlar; aksine bu ^retler^ her mahal zerine, ancak bu Mahallin ft^nd zn
de bazrikh olmas b'sttretleri almasma evelip lduu takdi'i?de,-akarlar. Bu
hazrlkh olma dummlan; eitli lp, onlar gre, tJnlarh Ikl6ri- yildizlarm
rbirasaya gelmelei v6 gk dsimleriniri harekelieri^^ij'snda brbirriH'# ranla
alm olduklar-Reitli dunrmlardr.
Buradan anHilac^ zere,-bu hazrlkl<X)lma hattednin ilketeTHide ma;densel tzlerin zelliklerini ve. yldzlan bilmek suretiyle gk iglerini maden
sel zelliklerle birletirebilin; yerle il^li tzlerften ekiller meyden getirerek,
onlar iin zel bir, yaratl isteminde bulunan ve bunl^ia ^emde bir takm
olaanst eyler meydana getiren,/ bazan yl^n ve akrebi^ feazan da;tahtakurusunu bir lkeden karan ve tlm ilminde bilinen daha pek ok eyi yapan tl
sm sahiplerinin baarabilecei bir .takm garip veplaanst-: eyler bulunmak
tadr Hazrhkh olma hallerinin ilkeleri^ bUdiimiz llerin djna taar ve ne
olduklarn bilemezsek: ve onlar berlememn bir areni. de bulametesak,
hazrlkl olma halinin en ksa zamanda eitlirekillere brnecek ve bylece
daha nce ajmaya hazriklv olmad sureti almaya haZKlklolacak ve mucize
halinde ortaya kacak ekilde baz cisimlerde meydana gelmesinin imknsz
olduunu nasl bilebiliriz? Byle bir eyin inkar,.ancak anlay ktlndan,
stn varlklar yakndan tammaytan
yce AUah'm yaraklarndaki ve
yaratltaki srlarm bilmemekten ileri gelebilirv Bilim lerin^hip oldu^u/olaanst eyleri inceleyen kimse, peygamberlerin mucizeleri hakkmda anlatlan
eyleri hibir zaman AUah'n kudreti iin imknsz grmez
Bir kimse bu konuda yle diyebilir; Biz sizin, her mmknn Allahn
kudreti dahilinde olduu eklindeki grnz paylayoruz; siz de bizim, her
imknszn g dahilinde olmad eklindeki grmz paylayorsunuz. Ba
z nesnelerin imknsz olduu, bazlarnn mmkn dduu^ bazlarnn ise'hak
knda akln tereddt iinde olduu ve mmkiHi olup, olmad hususunda h
km veremedii bilinmektedir. O halde^ size gre, imknszn snmie olmakta
dr? Eer imknsz, bir tek ey hakknda olomlu ve olumsuzluun Byn anda
birarada bulunmasna bal ise, bu durumda iki peyden her birinin teki olma
dn ve dolaysyla bunlardan birinin varinn tekinin vart|n gerektirme
diini syleyebilirsiniz. Yine diyebilirsiniz ki, yce Allah'n irde edilen eyi
bilmeksizin iradeyi) hayat olmakszn bilgiyi yaratmaya; lht elini hareket ettirmeye^ oturtmaya^ eliyle ciltler dolusu kitap yazdrmaya ve/ gz aik, gzbe
bei ona doru dikilmi olmakla birlikte, grmedii, kendisinde hayat bulun
mad ve ona gc yetmedii halde, sanatlarla uramasn salamaya gc ye
ter. Bu dzenli fiilleri yce Allaha ancak onun elini hareket ettirmek suretiyle
yaratr ve hareket te yce Allah'tan gelir. Bunu mmkn grmek suretiyle, se
imli hareketle zoraki hareket (titreme hareketi gibi, isteimiz dndaki hare
ket) arasndaki fark ortadan kalkar. Dolaysyla, dzenli fiil ilme iaret etmedii
gibi, f'ilin kudretine de iaret etmez. Bu durumda Allah'n, cansz canUya, ta
altna dntrmeye gc yettii gibi, cinsleri deitirmeye, tz ilinti yap
.299*
804
-300-
diidir; fiili dzenli klan da, o fiili meydana getiren de O'dur. Sizin zoraki hare
ketle seimli hareket arasmda bir fark kalmad eklindeki sznze gelince,
bu konuda yle deriz' Biz bu durumu kendi nefslerimizden biliriz; nk biz
kendimizde bu her iki tr hareket arasnda farkllk bulunduunu grmekte ve
bunlar birbirinden ayran eye de kudret demekteyiz. Bylece biz mmkn
olan iki ksmdan birinin bir anda, tekinin ise bir baka anda gerekletiini,/
yani hareketi meydana getiren kudretle birlikte hareketin bir anda, kudrete da
yanmayan hareketin de bir baka anda var edildiini anlarz. Kendi dmzdaki
eylere bakp, dzenli bir ok hareketin bulunduunu grdmzde ise, hareket
leri yapma kudreti konusunda bizde bir bilgi meydana gelir. te bu ^llgieri
yce Allah, tabiattaki olgularn dzenli akna uygun olSrak yaratr ve bu
bilgiler sayesinde imkn halinin iki blmden, birinin varh bilinir; teki
blmn imknszh ise, daha nce de getii gibi, bu suretle akla kavu
mu olmaz.
Derim ki;
807
808
301
8(j9
810
811
ta, filozoflara gre, var olup, yok olucu diri bir varln hayatnn bir kouludur;
nk bu iki nitelik hayattan daha geneldir. Kelamclar ise byle bir eyi kabul
etmezler te bu nedenle sen, kelamclarn, bizim sz konusu ettiimiz hayatn
koulunun kuruluk
ve yallk olduunu sylediklerini duymazsn. Ayn ekilde
filozoflara gre, ekillenme de ekli olan bir varla zg hayatn koullarmdan
biridir; eer bu hayatn art olmasayd, u iki husustan biri mmkn olurdu: Ya
canlya ait zellik (ekillenme) var olup, fiili hibir zaman var olmazd; ya da canlya
ait bu iki zellik bulunmazd. Szgelii, filozoflara gre, pl; yazma vb., gibi sanatlarda
grld zere, akln, insanda akl fiillerin kmasn salayan bir aletidir. Eer
canszda akln varl mmkn olsayd,/ onun, kendisinden kan bir fiili bulunmaks
zn var olmas mmkn olurdu. Szgelii, snn, kendisinde snma zellii bulunan
eyi stmakszm, var olmasnn mmkn olmas halinde de, durum byledir. Filozof
lara gre, her var olan nesnenin, tek tek her var olan nesnede birer ilinti olarak
bulunan belirli bir nicelik ve de nitelii bulunmaktadr. Yine onlarca, varlklarn
belirli olmakla birlikte, birer ilinti durumunda olan belirli bir var olu an ile varhklarn srdrme zaman da bulunmaktadr.
Filozoflarla kelamclar arasnda, ayn maddeyi paylaan varlklarn bu nitelik
teki maddesinin, onlarca ate, hava, su ve topraktan ibaret olan drt basit cismin su
retinde grld gibi, bazan iki suretten birini, bazan da kart kabul ettii konu
sunda hibir ayrlk yoktur. Ayrk yalnzca ortak bir maddeye sahip olmayan, ya da
maddeleri eitli olan nesnelerin birbirlerinin suretlerini kabul edip, etmeyecekleri
konusundadr./ Szgelii, acaba belli bir sureti sadece bir ok araclarla kabul etme
zelliine sahip olduu grlen ey, en son sureti aracsz olarak kabul edebilir mi?
Buna u rnek verilebilir. Unsurlar birleerek, kendilerinden bitki meydana gelir.
Daha sonra dacanhlarbu bitkilerle beslenir. Buradan da kan ve sperma meydana gelir.
Daha sonra sperma ve kandan da hayvan meydana gelir. Nitekim yce Allah ta bu ko
nuda yle demektedir. "A n d olsun ki, insan amur soyundan yarattk; sonra onu
nutfe halinde salam bir yere yerletirdik -sonra nutfeyi kan phtsna evirdik, kan
phtsn bir inemlik et yaptk; bir inemlik etten kemikler yarattk; kemiklere de
et giydirdik; sonra onu baka bir yaratk haline soktuk. Yaratanlarn en gzeli olan
Allah ne uludur!" (Kur'n, el - M uminn, X X III, 12 - 14). Kelamclar, insan sureti
nin, bu grlen araclar olmadan toprakta bulunabileceini .sylerler. Filozoflar ise
byle bir eyi reddederek, "eer byle bir ey mmkn olsayd, hikmet (bilgelik), bu
araclar bulunmakszn, insann yaratlmasndan ibaret olur ve onun bu nitelikteki ya
ratcs da yaratclarn en giizeli ve en glsu olurdu" derler. Bu iki zmreden hev iki
si de, grlerinin kendiliinden bilindiini ileri srerler. Aslnda onlardan hibirinin
kendi grn destekleyecek kant bulunmamaktadr. Sen (okuyucu) kalbine dan;
onun sana bildirdikleri/, inanlmas senin zerine farz'olan bir grevdir. te senin ye
rine getirmekle ykml bulunduun ey budur. Allah bizi de, seni de hakikata ula
an kesin bilgi sahibi olan kiilerden klsn.
Baz mslmanlar yce Allah'n iki kart ayn anda biraraya getirme gcyle
nitelendirilebileceini ileri srmlerdir. Onlarn kukular, byle bir eyin imkansz
olduu konusunda akln verdii hkmn ancak aklda yer eden bir ey olmasyla ilgi89.
-302-
812
lidir. Eer aklda byle bir eyin mmkn olduuna hkmeden bir tabiat yer etseydi,
akl bunu reddetmez ve mmkn grrd. Bu kimseler akln ve varlklarn belirlenmi
bir tabiat bulunmadn ve aklda var olan doruluun var olan eylerin varlna
bal olmadn kabul etmek zorunda kalmlardr. Kelamclar ise byle bir grten
utan duymulardr. Eer onlar byle bir gr benimseselerdi, onlarn durumlar,
bu konuda kartlarnn kendilerine ynelttii elikilerden daha salam olurdu;
nk onlarn kartlar, kelamclarn kabul ettikleri bu trden eylerle, reddettikleri
eyler arasnda bulunan fark gstermelerini istemiler; bu da kelamclara g gelmi
tir; daha dorusu onlar, kuruntuya ilikin grlerden baka bir ey bulamamlardr.
te bu nedenledir ki, biz, kelam sanatnda uzmanlam olan bir kimsenin artla
artl, eyle tanm, eyle nedeni ve eyle kant arasnda yer alan zorunluu reddetmek yoluna bavurduunu grmekteyiz./ Btn bunlar ancak S o f i s t l e r i n
grleri arasnda yer alabilir; dolaysyla hibir anlamlar yoktur. Kelamclar arasnda
byle yapan kii ETd ia' l -Me' l ( m m e l - H a r a m e y n e l - C v e y n ) '
dir. Bu glkleri zmleyen genel gr udur Var olan nesneler, kartlar ve uy
gunlar (mtekbilt, mtensibt) olmak zere ikiye ayrlrlar. Eer uygunlar ayrlabilseydij kartlarn da birarada bulunmalar mmkn olurdu. Oysa ne kartlar birarada bulunmakta ne de uygunlar ayrlabilmektedir. Yce Allah'n varlklardaki bilge
lii ve yaratlm nesnelerdeki snneti (srekli izledii yol, yani yasas) ite budur:
"Allah'n snnetinde (yasasnda) bir deime bulamazsn ' (Kur'n, A/i2d 6 , X X X III,
62; Ftr, XXXV, 43; Feth, XLVIII, 23). te bu bilgelii kavramakla insandaki akl
gerek anlamda akl olur. Bilgeliin ncesiz aklda bu biimde var olmas, onun var
olan eylerde bulunmasnn nedenidir. te bu nedenle akl, b n H a z m' m sand
gibi, eitli niteliklerle yaratlabilecek mmkn bir ey deildir.*^
90.
303
813
KN el
TARTIMA
814
815
305-
816
8 17
-306-
818
boyun emeleri, boylece kendisinin teki yetilere kar edilgin olmamas, onlar
dan etkilenmemesi, fakat onun bu yetileri etkilemesi gerekir; bunun nedeni,
nefste bedensel niteliklerden "irkin fiiller" (rez'il) ad verilen bir takm uysal
yatknlklarn ortaya kmamas, aksine bu yetinin stn bir yeti olup, nefste
kendisinden tr "erdemler" ad verilen bir takm yetkinliklerin gerekle
mesidir.
Filozoflarn hayvansal ve insani yetiler konusunda ayrntl olarak ve
uzun uzadya anlattklar hususlarn zeti budur. Burada biz/ bitkisel yetilerden
sz etmedik; nk bunlardan sz etmek bizim amacmz dnda kalmaktadr.
Onlann szn ettikleri eylerden hibiri er'an inkar gereken hususlardan de
ildir; nk bunlar Allah'n tespit etmi olduu olaan dzene gre cereyan
eden, mahedeye dayal hususlardr. Biz u anda ancak nefsin kendi bana
var olan bir tz olmasnn, akln kantlar ile bilindii eklindeki s avlarnakar
kmak istiyoruz. Amacmz, byle bir eyin Allah'n kudretinden ileri geldii
ni kabul etmeyen ya da er'atm bunun aksini ortaya koyduu grnde olan
kimselere kar kmak deildir. Aslnda belki de Kyametin ayrntlarnda
erfatn bunu dorulad aka grlmektedir. Fakat biz onlarn enata
gerek kalmadan salt akln onu kantlayaca eklindeki savlarn reddediyoruz.
O halde onlarn kant getirmelerini isteyelim. Onlann, kendi iddialarna gre,
bu konuda ok sayda kantlar bulunmaktadr.
Derim ki :
819
820
-307-
321
822
823
824
309
825
826
Filozoflarn burada kullanm olduu ncller, belirsiz bir biimde ele alnd
takdirde, G a z z 1 'nin szn ettii itiraz balayc olur. nk "cisimde yer alan
her nitelik cismin blnmesiyle blnr sz.mzden u iki ey anlalr: Bunlardan
birincisi, cismin bir parasnda yer alan bu sfatn bir parasnn tanmnn, beyaz
cisimde beyazln bulunmas gibi, btnn de tanm olmasdr; nk sz edilen
cisimdeki beyazln her parasnn tanm, btn beyazln tanm ile ayn tanma
sahiptir. kincisi ise, niteliin zel bir ekli bulunmakszn cisme ilikin olmasdr. Bu
nitelik te yine gzdeki grme yetisi gibi,/ onun btn ve parasna ilikin tanmlar
nn ayn lde olmas eklinde deil, konusunun (mevzu') az ve ou kabul etme
sinden dolay, az ve ou kabul etmesi anlamnda, cismin blnmesiyle blnr. te
bu nedenle, salkl kiilerdeki grme yetisi, hastalkl olanlarn grme yetisinden;
genlerin grme yetisi de yallarn grme yetisinden daha gldr. Her iki snf
grme yetisinde ortak olan husus, onlarn iki bireyden olumasdr, yani onlar nitelik
bakmndan blnebilir, mahiyet bakmndan ise blnemez; baka bir deyile, onlar,
ya tanm ve maVtiyet bakmndan ayn kalrlar, ya da geersiz olurlar. Nicelik bak
mndan, belirli bir paraya blnebilen eyler, tanm ve mahiyet bakmndan ayndr
lar. Herhangi bir paraya blnemeyenler ise, ancak azlk ve okluk bakmndan,
ncekinden farkl imi gibi grnrler; ondan ayrlan parann fiili, geriye kalann fiili
deildir; nk zayf grme yetisinden ayrlan fiil, zayf grme fiilini yerine getirmez.
Her iki snf grme yetisi, rengin de ayn ekilde konusunun blnmesiyle her hangi
bir paraya blnmemesi noktasnda birlemektedir. Burada rengin tanm olduu
gibi kalr, daha dorusu, blnme yle bir parada sona erer ki, bu paraya blnd
takdirde, renk ortadan kalkar. Bu blnmeyi srekli olarak bir btn halinde tutan
ancak srekli olmas itibariyle/ srekli olann tabiat, yani srekliliin suretidir.
Bu ncl, bu haliyle, yani bu iki trden blnmeyi kabul eden her eyin mahal
linin herhangi bir cisim olduu, kendiliinden aka bilinmektedir. Yine bunun evirilmii de, yani cisimde bulunan her eyin bu iki trden blnmeden biri ile bln
meyi kabul ettii de ayn lde aka bilinmekteair. Bu doru olunca, onun zddnn evirilmiinin, yani bu trden biriyle blnmeyi kabul etmeyen eyin cisimde bu
lunamayaca hususunu da,bu konu hakknda bir bilgiye sahipsen, doru olduunu
katul etmen gerekir. Eer buna akledilir tmel kavramlar konusundan aka anla
lan, onlarn bireysel suretler olmadklar iin, bu iki trden biriyle blnmeyi kabul
etmedikleri hususu da eklenirse, buradan akledilirlerin mahallinin herhangi bir cisim
olmad ve onlar meydana getiren yetinin de cisimde bulunan bir yeti olmad so
nucunun kt aka anlalr. Dolaysyla onlarn mahallinin kendi zn ve ba
kalarn kavrayan ruhan bir yer olmas gerekir.
G a z z 1 ise, iki trl blnmeden birini kabul edip, bu benimsedii bln
me trn tmel akl kavramlardan kaldrd iin, grme ve hayalleme yetilerinde
bulunan ikinci tr blnme ile itirazda bulunmu ve bu konuda safsataya dayal sz-
-310-
827
828
829
Bkz., Avicennas De Anima, ss. 210 -214; Kitb en Nect, ss. 287 -290.
Kr., Aristo, De Anima, III, 4. 429a, 10 26.
311
830
831
Derim ki ;
312 -
832
833
834
313 .
G a z z 11 der ki ;
ft35
nc kant onlar yle ifade ederler: Eer bilgi cismin bir parasnda
bulunsayd, insann btn paralan arasnda yalnzca bu para bilen olurdu.
Oysa insana bilen denmektedir. Bilginlik onun zel bir parasna deil, btn
ne verilen bir niteliktir.
Bu sama bir grtr; nk insana, gren, iiten ve tadan adlan da veri
lir. Ayn ekilde hayvanlar da ayn niteliklerle nitelendirilirler. Bu durum duyu
lur nesnelerin kavranmasnn cisimde bulunmadn gstermez; aslnda bu, bir
tr mecaza bavurmadr ve bir insann Badat'm btnnde deil de, belli bir
yresinde bulunduu halde, btne izafe edilerek, Badat'ta olduunu sylemeye benzer./
Derim ki :
Akln insann zel bir organna balanamayaca kabul edildiinde, -bu husus
kendiliinden bilinmedii iin daha nce ona kant getirilmiti- buradan onun mahal
linin belli bir cisim olmad sonucunun kmayaca ve insann bilgin olduu eklin
deki szmzn, onun gren olduu eklindeki szmze benzemedii aktr. nk
onun zel bir organla gren olduu kendiliinden aka bilindiine gre, insann
mutlak anlamda grme yetisine sahip olduunu, ancak araplar ve teki uluslar bu
hususu kendi dillerinde byle ifade ettikleri iin, sylediimiz aka ortaya kar.
Akln kendine zg bir organ bulunmadna gre, insann bilen olduu szmzn,
onun bir parasnn bilgili olmasndan ileri gelmedii aka anlalr. Fakat bunun
nasl olduu kendiliinden bilinen bir husus deildir; nk burada beynin neresin
de bulunduklar bilinen hayalleme, dnme ve anmsama yetilerinde olduu gibi, ne
zel bir organ, ne de belli bir uzvun zel bir yeri bulunduu aka bilinmektedir.
G a z z 1i der ki :
Drdnc kant udur: Szgelii, bilgi kalp veya beynin bir parasnda
yer alsayd,/ bilgisizliin de, onun kart olduu iin, kalbin ya da beynin baka
bir parasnda bulunmas ve bylece insann ayn anda bir tek eyi hem bilen
hem de bilmeyen olmas gerekirdi. Byle bir ey imknsz olduuna gre, bilgi
sizliin mahallinin bilginin de mahalli olduu ve bu mahallin de kendisinde iki
zddn bulunmas imknsz olan bir tek ey olduu ortaya kmaktadr. Eer
bu mahal blnebilir olsayd, bilgisizliin onun bir blmnde, bilginin de bir
baka blmnde bulunmas imknsz olmazd; nk bir mahalde bulunan ey,
baka bir mahalde bulunan kartna zt olamaz. Nitekim bir tek atta bulunan
alacalk ve bir tek gzde bulunan siyahlk ve beyazlk, aslnda iki mahalde bu
lunmaktadr. Duyularda ise byle bir ey sz konusu deildir; nk onlarn
kavramalarnn bir kart yoktur; ancak onlar bazan kavrarlar bazan da kavra
mazlar; dolaysyla bu iki husus arasnda yalnzca varlk ve yokluk bakmndan
bir kartlk sz konusudur, O halde, yle sylememizde hibir saknca yok
tur: nsann gz ve kulak gibi, kimi paralaryla kavrad halde, bedeninin te
ki paralanyla kavrayamamasnda hibir eliki yoktur. Sizin "bilginlik, bil
gisizliin kartdr" eklindeki sznzle bu durumdan kurtulmak mmkn
deildir. Buradaki hkm btn bedeni ilgilendirir; nk hkmn, nedenin
mahallinin dmda bulunmas imknszdr. O halde, bilgin, bilginin kendisinde
-314-
837
838
315 -
839
840
.316
841
842
843
Onlar altnc kant yle ifade ederler: Eer akl grme duyusu gibi cismani bir organla kavram olsayd, teki duyular gibi, organn kavrayamazd.
Fakat o beyni, kalbi ve organ olduu ileri srlen eyi kavramaktadr. Bylece
onun bir organ, bir mahalli olmad kantlanm olmaktadr. Eer byle ol
masayd, onlan kavrayamazd.
Buna kar yaplacak itiraz daha nceki itiraza benzer. Biz deriz ki: Gr
me duyusunun mahallini kavramas imknsz olmayp, onun mahallini kavra
yamamas, olaylarn olaan akna bal olan bir eydir. Ya da biz yle diyebi
liriz. Daha nce de getii gibi, duyular cisimlerde yerleik olarak bulunmas
bakmndan ortak olsa da, bu anlamda farkl olmalar niin imknsz olsun?
Cisimde bulunan bir eyin kendi mahalli olan cismi kavramasnn imknsz ol
duunu niin ileri sryorsunuz? Belli bir tikelden belirsiz bir tikel yargya varmak niin zorunlu olsun ?/Geersiz olduu herkese bilinen ve mantkta sz
edilen hususlardan biri, bir tikel ya da bir ok tikellerden hareket ederek, tmel
bir yargya varmaktr. Bu trl bir akl yrtmeye filozoflar, bir kimsenin
"btn hayvanlar ineme srasnda alt enelerini oynatrlar; nk biz btn
hayvanlar gzleyerek byle bir sonuca u/atj/z' ' demesini rnek olarak gste
rirler, Bu durumda onun byle bir yargya varmas 7'imsah'tan haberdar olma
masndan ileri gelmektedir; nk Timsah st enesini oynatr. Onlar (filozoflar)
yalnzca be duyu zerinde bir tmevarmda bulunmular; duyumlar hep
317 *
844
Deriz ki; nsan kendi znn bilincinde olduu ve ondan habersiz olma
d srece, bedeni ve cisminin de bilincindedir. Gerekten de kalp ad, sureti,
biimi onun iin belirlenmi olmad halde, o kendi zn bir cisim olarak gr
mekte ve bylece kendisinin, giysileri iinde ve evinde bulunduu sylenebilmektedir. Oysa filozoflarn szn ettikleri nefsin ne evle ne de giysi ile herhan
gi bir ilikisi vardr. nsann nefsin cisme ait olduunu sylemesi zorunludur.
Onun, nefsinin biimini ve adn bilmemesi, beynin n tarafnda iki meme ucu
na benzeyen knt halinde bulunan koklama mahallini bilmemesine benzer.
Her insan kokuyu cismi ile kavradn bildii halde, kavrama mahalli onun iin
biimsiz ve belirsizdir; geri o, bu mahallin, insann alt tarafndan daha ok st
tarafna daha yakn olduunu ve st tarafta bulunan organlardan kulan i ta
rafndan daha ok burnun i tarafna daha yakn olduunuda kavramaktadr. te
insan kendi znn bu ekilde bilincindedir ve onun var olmasn salayan
kimliinin, ayaklarndan daha ok kalbine ve gsne yakn olduunu bilmek
tedir; nk kendi znn ayaksz da bulunabileceini dnd halde, kalpsiz
bulunabileceini dnememektedir./ Filozoflarn, insann kendi cismini bazan
bilip, bazan bilmedii eklindeki szleri doru deildir.
845
318
Derim ki :
846
847
Onun, cisim ya da cisimdeki bir yeti olanm kendi zn, duyularm cisimlerdeki
zlerini kavramayan kavrama yetileri olmalar nedeniyle, kavrayamayaca eklindeki
itirazna gelince, bu itiraz kesin bilgi salamayan bir tmevarm (istikr') niteliinde
dir. G a z z 1 i'nin bunu, "her hayvan alt enesini oynatr eklinde ortaya konan
tmevarma benzetmesi, kesinlikle syleyebilirim ki, bir bakmdan yanl, bir bakm
dan dorudur. G a z z 1Vnin, sz konusu tmevarm biimine kar k undan
ileri gelmektedir: "Her hayvan alt enesini oynatr" biimindeki tmevarm, btn
hayvan trlerini iine almad iin eksik bir tmevarmdr. Buna karlk, hibir du
yu kendi zn kavrayamaz grnde olan kimse, kesinlikle syleyebilirim ki, tam
bir tmevarm yapm olmaktadr; nk be duyudan baka bir duyu bulunmamak
tadr. Duyular gzlemekle varlan "hibir kavrama yetisi cisimde deildir" eklindeki
hkme gelince, bu, "her hayvan alt enesini oynatr" hkmne ulatran tmevarma
benzemektedir; nk byle bir eyi kabul eden kimse, nasl ki btn hayvanlar gz
den geirmemise, ayn ekilde duyular gzlemekle hibir kavrama yetisinin cisimde
bulunmadn kabul eden kimse de, btn kavrama yetilerini gzden geirmi
deildir./
G a z z 1Vnin filozoflardan "eer akl cisimde bulunsayd, kavramas srasnda
iinde bulunduu cismi kavrard" eklinde aktard szler aptalca ileri srlm bo
szler olup, aslnda filozoflarn szleri deildir. nk bir eyin varln kavrayan
herkes, o eyi tanmyla kavrad takdirde, ancak byle bir ey sz konusu olabilir.
Oysa durum byle deildir; nk biz nefsi ve bir ok eyi kavradmz halde, onla
rn tanmn kavramamaktayz. Eer biz nefsin tanmn varl ile birlikte kavram
olsaydk, zorunlu olarak onun tanmndan onun bir cisimde bulunup, bulunmadn
renmi olurduk. nk nefs bir cisimde bulunsayd, cisim zorunlu olarak onun ta
nmnda bulunurdu. Bir cisimde bulunmad takdirde ise, cisim nefsin tanmnda yer
almazd. Bu konuda inanlmas gereken husus ite budur.
G a z z l'nin, "insan, nefsin, bedenin hangi organnda olduunu ayrdedemese
de, kendi cisminde bulunduunun bilincindedir" eklindeki itirazna gelince, bu, ke
sinlikle syleyebilirim ki, dorudur. Eski filozoflar bu konuda ayrlmlardr. Ancak
nefsin cisimde bulunduunu bilmemiz, onun cisimle varln srdrdn bilmek
anlamna gelmez; nk bu, kendiliinden aka bilinen bir husus deildir. Eski ve
yeni filozoflarrv/ayrldklar husus ite budur; nk cisim nefs iin bir organ duru
munda olsayd, cisim sayesinde bir varla sahip olmazd. Cismin ilintinin mahalli ol
mas durumunda ise, nefsin ancak cisim sayesinde bir varl bulunurdu.
G a z z 1i' der ki :
Filozoflar yedinci kant yle ifade ederler: Cisimsel organlarla kavrayan
yetiler kavrama ilemini uzun sre yapmalar halinde yorulurlar; nk hareke
tin srmesi cisimlerin bileimini (mizacn) bozar ve onlar yorgun drr. Ayn
ekilde kavramay gl ve ar bir biimde etkileyen nesneler de onlar zayf
latr ve hatt kimi zaman da bozar; bunun bir sonucu olarak, iitme duyusuna
oranla yksek ses ve grme duyusuna oranla parlak k gibi, daha alak ve za
yf olan kavrayamaz. Bylece bu durum alak sesin kavranmasn ve g grle
bilen zayf nesneleri grmeyi bozar ya da engeller. Hatt ok tatl olan bir eyi
319
tadan kimse, bunun zerine daha a? tatl olan bir eyin tadn alamaz
Akl yetiler konusunda ise. durum bunun tersinedir unku bu yetilerin
akledilirleri incelemeyi srdrmesi onu yormaz ve apak zorunlu hakikatlan
kavramak, gizli kuramsal hakikatlan kavramak konusunda onlar glendirir
zayflatmaz. Kimi zaman bu yetilere yorgunluk iliirse, bu durum onlarn ha
yal yetisini kullanmalarndan ve ondan yardm almalarndan leri gelir Bu ne
denle hayal yetisinin organ zayflar ve akla hizmet etmez
Bu konudaki itirazmz daha nceki itirazmza benzer Bu konuda deriz
ki: Cisman duyularn bu konularda farkl olmalar imknsz deildir Dolay
syla onlardan bazlar iin geerli olan eyin bakalar iin de geerli olmas
gerekmez; aslnda cisimlerin de farkllk gstermeleri imknsz deildir. Bu
durumda belli bir hareket tr bu cisimlerden bazlarn zayflatr, belli bir ha
reket tr ise bazlarm glendirir ve onlar zayflatmaz. Eer Lu hareket tr
onlar zerinde etkili olsayd, onlarn gcnn yenilenmesine neden olur ve bylece onlar onun kendileri zerindeki etkisini duymazlard. Btn bunlar mm
kndr; nk baz nesneler iin kabul edilen hkmn btn nesneler iin kabul
edilmesi gerekmez.
S48
Derim ki ;
849
Bu, onlarn (filozoflarn) eski bir kantdr. Bu kant yle ifade edilebilir: Akln,
gl bir aklediliri kavradktan sonra, ondan daha az gl olann kavramas daha
kolaydr. te bu gstermektedir ki, onun kavramas cisim sayesinde deildir: nk
biz cisimsel kavrama yetilerinin, kavramay gl bir biimde etkileyen nesnelerden
kavramasn zayflatacak lde etkilendiklerini grmekteyiz, bylece onlann kavra
may gl bir biimde etkileyen nesnelerden etkilenmesiyle kavranmas daha kolay
olan eyleri kavramas mmkn olmaz. Bunun nedeni udu/: Cisimde bulunan her su
retin cisimde bulunmas, bu bulunu srasnda ad geen cismin ondan etkilenmesiyle
sz konusu olur; nk cisimle suret zorunlu olarak birbirlerinden farkl eylerdir;
byle olmayasd, suret cisimde bulunmazd./ Filozoflar, akledilirleri kabul eden e
yin akledilirlerden etkilenmediini grnce, bu kabul eden eyin cisim olmadna
kesin hkm vermilerdir.
Bu hususta tartmaya gerek yoktur. nk suretin kendisinde bulunmasndan
isteyerek ya da istemeyerek az ok etkilenen her mahal zorunlu olarak cismandir.
Bunun tersi, yani her cisman nesnenin kendisinde hasl olan suretten etkilendii de
dorudur.Cismin etkilenmesinin ls sz konusu suretin cisimle karm olmas
lsndedir. Bunun nedeni de, her oluun dnmn sonucu olmasdr. Eer suret
dnme uramadan cisimde bulunsayd, kentlisinden, var oluu srasnda, mahallin
etkilenmedii bir cisman suretin bulunmas mmkn olurdu.
G a z z 11 der ki .
Onlar sekizinci kant da yle ifade ederler: Bedenin btn paralarnn
yetileri krk ya da krk yl aan bir srede gelime dnemini bitirip, duraklama
dnemine girdikten sonra, zayflar. Bylece grme, iitme vb. yetileri zayflam olur. Akli yetiler ise, ou kez, ancak bu aamadan sonra glenir. / Buna
kar, bedenin hastalanmas ve yallk dolaysyla bunama srasnda akledilirleri incelemenin imknszl kant olarak ileri srlemez; nk baz hallerde
850
320 -
beden zayf olduu halde, akln gl olduu aka bilindiinden, onun kendi
zyle var olduu da aka bilinir. Bedenin faaliyetini durdurmasyla akln da
faaliyetini durdurmas, onun varlk bakmndan bedene bal olmasn gerek
tirmez; nk sonurtunun kendisinin istisn edilmesi herhangi bir sonuca
ulatrmaz. Nitekim biz yle deriz. Eer aklf yeti varlk bakmndan bedene
bal olsayd, bedenin zayflamas her zaman iin onu zayflatrd. Oysa sonur
tu imknszdr; dolaysyla nerti de imknszdr. Bizim sonurtunun baz
hallerde bulunduunu sylememiz, nertinin de bulunmasn gerektirmez.
851
852
Ayrca bunun nedeni, nefsin, herhangi bir engel bulunmad ve herhangi bir
ey tarafndan megul edilmedii takdirde, z dolaysyla bir fiilinin bulun
masdr. nk nefsin, bedene oranla onu ynetmek ve denetlemek olan bir
fiili, bir de ilkelerine ve zne oranla akledilirleri kavramak olan bir baka fiili
bulunmaktadr. Nefsin bu her iki fiili de birbirlerini engellerler ve birbirlerine
karttrlar. Nefs bunlardan biriyle megul olunca, tekinden yz evirir ve
bylece onun her ikisini ayn anda yapmas imknsz olur. Nefsin bedenle ilgili
meguliyetleri; duyumlama, hayalleme, istekler, fkeler, korku, znt ve
acdr. Bir aklediliri dnmee baladn anda, btn teki eylere ynelmen
imknsz olur. Gerekten de salt duyunun kendisi akln organna ya da zne
herhangi bir zarar gelmeksizin,onu kavramaktan ve incelemekten alkoyabilir.
Bunun nedeni, nefsin dikkatini bir fiile yneltip,/ tekinden alkoymasdr. te
bundan dolaydr ki, ac, korku ve hastalk srasnda akln inceleme ilevi
ortadan kalkar; nk bunlar ayn zamanda beyinde meydana gelen bir hasta
lktr. Nefsin iki trl fiilindeki farkllk dolaysyla bu fiillerin birbirlerini
engellemeleri niin imknsz olsun? Ayn trden birden fazla fiil, onlarn
birbirlerini engellemelerini gerektirebilir, nk korku acy, istek fkeyi ve bir
aklediliri incelemek te bir baka aklediliri incelemeyi ortadan kaldrr. Beden
deki bir hastaln bilgilerin mahallinde voku bulmadnn kant, bedenin
sala kavumasyla yeniden bilgileri renmeye muhta olmamas, aksine
bedenin nceki halini almas ve herhangi bir renime bavurmadan bu bilgile
rin ona geri dnmesidir.
Buna bizim itirazmz udur; Yetilerin azl ve okluunun saylamaya
cak kadar ok nedenleri vardr. Szgelii, kimi yetiler, insan yaamnn bala
rnda, kimileri ortalarnda ve kimileri de sonlarnda glenir. Akl da ayn du
rumdadr ve burada akla en yakn olan olasln ileri srlmesinden baka bir
kant bulunmamaktadr. Koklama ve grmenin cisimde bulunmalar bakmn
dan eit olduklar halde, birbirinden farkl olmas, krk yandan sonra kokla
mann glenip, grmenin zayflamas imknsz deildir. Nitekim hayvanlardaki bu yetiler farkl olup, onlardan kimilerinde koklama,kimilerinde iitme,/ ki
milerinde de grme duyusu gldr; nk onlar mizalar bakmndan birbir
lerinden farkl olup, bu hususlar tam olarak kavramak mmkn deildir. Ayn
ekilde organlarn mizacnn da bireylere ve durumlara gre deiiklik gster
mesi imknsz deildir. Zayfln akldan nce grmede meydana gelmesinin
nedenlerinden biri, grme duyusunun daha nce bulunmasdr; nk insan
doar domaz grme duyusuna sahip olduu halde, akl 15 ya da daha ileri
yalardan nce olgunlamaz. Nitekim insanlarn bu konuda farkl grlere
-321-
sahip olduklar grlmektedir. Hatt sa sakaldan nce var olduu iin salann
krlamasnn sakaln krlamasndan daha nce olduu sylenmitir. Bir kimse
bu nedenleri inceler ve bu hususlar olaylarn olaan akna balamazsa, onun
bunlara gvenilir bir bilgiyi dayandrmas mmkn deildir; nk yetileri
glendiren ya da zayflatan hususlarda sz konusu olan olaslklar sayszdr.
Dolaysyla bundan hibir kesin bilgi ortaya kmaz.
Derim ki :
853
854
Derim ki :
Bu, nefsin kaUcl konusunda eskilerden hibirinin kullanmad bir kanttr.
Onlar bunu ancak bireylerde doumdan lme dek kalc bir tz bulunduu ve on
lardan ounun inandklar zere, nesnelerin srekli ak halinde bulunmadklarn
gstermek iin kullanmlardr. Bu filozoflar zorunlu bilgiyi inkar etmiler ve bylece
E f l a t u n , suretleri ie kartrmak zorunda kalmtr. Bununla vakit harcamann
hibir anlam yoktur ve G a z z I 'nin de bu kanta itiraz dorudur.
G a z z 11 der ki :
322 -
855
Onlar onuncu kant yle ifade ederler: Akl yeti, kelamclann "haller"
adn verdikleri genel akl tmelleri kavrar; dolaysyla o, duyunun belirli bir in
san bireyini duyumlad anda, bu duyumlanan bireyden baka olan mutlak
insan kavram olur. nk bu duyumlanan birey belirli bir mekanda, zel bir
renkte, zel bir lde/ ve belirli bir durumda bulunmaktadr; Akledilir mutlak
insan ise, bu zelliklerden soyutlanm olup, her ne kadar duyumlanan nesne
nin rengi, ls, durum ve yerine sahip olmasa da, insan ad verilen her ey bu
kavramn iinde yer alr. Hatt gelecekte varl mmkn olan insan da bu kav
ramn iinde yer almaktadr. Nitekim nsan yok olduu takdirde, onun akldaki
hakikati bu zelliklerden soyutlanm olarak kalr.
Duyumun somut olarak (bireysel olarak) duyumlad btn nesnelerin
durumu da byledir. Bylece akU, buradan bu bireyin hakikatm madde ve du
rumlardan soyutlanm bir tmel olarak elde etmi ve bunun sonucu olarak bi
reyin sfatlar, bitki ve hayvanlarn cisimlii, insann canll gibi znl; insa
nn ve bitkinin beyazlk ve uzunluu gibi ilintili olmak zere, ikiye ayrlr. [n
san ve bitki cinsi ve duyularla alglanan bir birey olarak kavranmayan her ey
iin bu niteliklerin znl ya da ilintili olduklarna hkmedilir. O halde, du
yumlanan maddesel balantlardan soyutlanm tmel, onca, aklla kavranan
ve aklnda deimez olarak bulunan bir kavramdr. Bu akledilir tmele iaret edi
lemedii gibi, onun bir durumu ve ls de yoktur. Ya onun durumdan ve
maddeden soyutlanm olmas, soyutlanan eye oranladr, ki byle bir ey im
knszdr; nk soyutlanan ey bir duruma, yere ve lye sahiptir; ya da
onun soyutlanm olmas, soyutlayana, yani akl eden nefse oranladr. Buna gre
nefsin bir durumunun bulunmamas, kendisine iaret edilememesi ve bir lye
sahip olmamas gerekir; tersine nefs bu trl eylere sahip olsayd, kendisinde
bulunan eyler de bunlara sahip olurdu.
Buna u karlk verilebilir: Sizin (filozoflarn), aklda bulunduklarn ka
bul ettiiniz tmel kavram kabul edilemez. Aslnda aklda ancak duyuda yer
alan eyler bulunabilir; ancak, onlar duyuda toplu olarak bulunurlar. Duyu on
lar birbirinden ayrarak, ele almad halde, akl byle bir eyi yapabilir. Ayr
ca sz konusu ayrm yapldnda, aklda balantlarndan ayrlp, tek bana
kalan ey, tikel olmas bakmndan, balantlaryla birlikte bulunan eye ben
zer; u kadar var ki, aklda bulunan eyin akledilirle ve benzerleriyle bir tek
ilikisi bulunmaktadr; bylece onun bu anlamda tmel olduu sylenir. nk
aklda, ilkin duyularla kavranan tek akledilirin sureti bulunmaktadr. Bu sure
tin, bu cinsten dier bireylerle olan ilikisi bir tek ilikidir. Bir kimse, (birini
grdkten sonra) bir bakasn grrse, onun zihninde insandan sonra at gr
dnde olduunun tersine, baka bir insan ekli olumaz. nk insan gr
dkten sonra at gren kimsenin zihninde iki farkl suret meydana gelmektedir.
Ayn durum duyularda da sz konusudur; nk suyu gren bir kimsenin haya
linde bir suret meydana gelir; bu kimse daha sonra kan grrse, onun hayalinde
baka bir suret oluur; fakat bu kimse, baka bir su grrse, onun hayalinde
baka bir suret meydana gelmeyip, hayalinde su olarak izlenim brakan suret,
tek tek her suyun bir rneidir. Bu nedenle onun bu anlamda tmel olduu sanlabilir.
323
Ayn ekilde, bir kimse, szgelii, eli grnce, elin paralarnn birbirleri
ne gre durumu, yani elin yzeyi, parmaklarm elin zerinde blnmesi ve parmaklann trnaklarda son bulmas; ayrca elin kkl, bykl ve rengi de,
onun hayalinde ve aklnda izlenim brakr. Bu kimse, (daha sonra), her bakm
dan birinciye benzeyen bir baka el grnce, yeniden onun hayalinde baka bir
suret meydana gelmez. Aslnda bu ikinci gzlem, onun hayalinde yeni bir eyin
olumasnda etkili olmaz. Nitekim, daha nce ayn kap iinde, ayn lde su
gren kimse, bu suyu yeniden grnce, onun hayalinde yeni bir suret olumaz.
Bazan bir kimse, renk ve l bakmndan ilk grdnden baka bir el grebi
lir ve bylece onun hayalinde baka bir renk ve baka bir l meydana gelebi
lirse de, elin baka bir sureti meydana gelmez; nk kk siyah el, byk be
yaz elle, paralarnn durumu bakmndan, ortak olduklar halde, bunlar yalnz
ca renk ve l bakmndan birbirlerinden ayrdrlar. El olmas bakmndan bi
rinciye eit olan eyin sureti deimez; nk her iki suret te birbirinin ayndr;
yalnzca surec bakmndan farkl olan eylerin sureti deiiktir. Tmelin hem
duyudaki hem de akldaki anlam ite budur; nk akl, bir hayvann cisminin
suretini kavradnda, bitkiden cisimlik bakmndan yeni bir suret elde etmez;
nitekim hayalde iki farkl zamanda iki ayn suyun suretinin kavranmasyla da,
yeni bir izlenim elde edilemez. Benzer her nesnede de a>Ti durum sz konusu
dur. Fakat bu, hibir duruma sahip olmayan bir tmelin varln kabul etmeye
izin vermez. Bununla birlikte akl, kendisine iaret edilmeyen ve hibir duruma
sahip olmayan bir eyin varlna hkmedebilir; nitekim o, evrenin yaratcsnn
varlna hkmedebilmektedir; oysa byle bir varln cisimde bulunmasnn d
nlemeyecei hususunun nereden kaynaklandnn aklanmas gerekmekte
dir. Bu durumda maddeden soyutlanm olan ey, akln ve akl edenin dnda
akledilenin kendisidir. Maddelerden elde edilen suretlere gelince, bu suretlerin
elde edilmesi, daha nce szn ettiimiz biimde olur.]
Derim ki ;
856
324 -
857
325
858
g59
860
861
TAB N E S N E L E R L E LGL
NC TARTIMA
Bundan sonra G a z z 1, filozoflarn, nefsin var olduktan sonra yok olamaya
ca konusunda^ iki kantlarnn bulunduunu sylemektedir.
Bu kantlardan birisi udur- Nefs yok olduu takdirde, yokluunun u biimde olmas gerekir; Ya nefs bedenin yok olmasyla yok olur;/ ya kendisinde
bulunan bir kart dolaysyla yok olur; ya da gl olan varln gcyle yok olur.
Nefsin, bedenin yok olmasyla yok olmas geersizdir; nk nefs bedenden ayrdr.
Yine onun bir zddnn bulunmas da imknszdr; nk ayrk tzn bir zdd yoktur.
Nihayet gl olan varln, gcnn, daha nce de getii gibi, yoklua ilimesi
geersizdir,
G a z z 1, filozoflara kar karak, "biz nefsin bedenden ayr olduunu ka
bul etmeyiz" demektedir. Ayrca 1 b n S n nm zellikle benimsedii gre gre,
nefsler bedenlerin oalmasyla oalr; nk nefsin btn bireylerde her bakmdan
sayca bir olmas, bir ok imknszlklar dourur; szgelii, "Zeyd bir eyi bilince,
Amr'm da o eyi bilmesi; Anr o eyi bilmeyince, Zeyd'in de bilmemesi gerekir" 0bi
sz konusu grn gerektirdii bir takm imknszlklar sz konusu olur. G a z z l,
bu gr kabul etmeyerek, yle demektedir: Bedenlerin oalmasyla nefslerin de
oalmasnn dnlmesi halinde,/ nefslerin bedenlere bal olmas gerekir. Bu du
rumda nefsler zorunlu olarak bedenlerin yok olmalaryla yok olurlar.
Filozoflar buna kar yle diyebilirler: ki ey arasnda, sevenle sevilen ve de
mirle mknats arasndaki iliki gibi bir ballk ve sevgi ilikisi bulunduunda, bunlar
dan birinin yokluu tekinin yokluunu gerektirmez. Fakat tartmac onlara (filo
zoflara), nefslerin, maddelerden ayr olduklar halde, bireylemelerini ve sayca oal
malarn salayan nedenin ne olduunu sorabilir; nk sayca bireysel okluk; ancak
maddenin yol at bir durumdur. Ancak, nefslerin kalcln ve okluunu ileri
sren kimse yle diyebilir: Nefs, ince bir maddede, yani gk cisimlerinden akan nefsani sda yer almaktadr; bu ise ate olmad gibi, kendisinde ate ilkesi de yoktur;
aksine onda bu dnyadaki cisimleri ve cisimlerde bulunan nefsleri yaratan nefsler yer
almaktadr. Filozoflardan hibiri, unsurlarda hayvanlan ve bitkileri meydana getiren
yetilerin taycs gksel snn bulunduu konusunda ayrlmamlardr. Bununla bir
likte, onlardan bazlar, buna gksel "doal yeti" adn verirler. G a e n ise, buna,
'suretlendirme yetisi", kimi kez de 'yaratc" adn verir/ ve yle der: Aka grl
mektedir ki, hayvanlarn, kendilerini yaratan bilge bir yapcs bulunmakta ve bu da
hayvan cesedinin anatomik incelenmesinden anlalmaktadr; fakat bu yapcnn nere
de olduu ve tznn ne olduu, insann bilgisi d n d a d r . B u r a d a n hareketle
E f l a t u n , nefsin bedenden ayr olduunu kantlamaktadr; nk bedeni yaratan
ve suretlendiren nefstir. Eer beden nefsin varlnn koulu olsayd, nefs ne bedeni
ne de bedenin suretini yarat rd . ^Ne olduu ok ak olarak bilinen bu yaratc
nefs, nce remeyen hayvanlarda, daha sonra da reyen hayvanlarda grlmektedir.
Nasl ki biz, nefsin doal sya eklenmi bir kavram (ey) olduunu, nk snn s
95.
96,
327-
862
863
olarak dzenli, akla uygun fiiller yapma ilevine sahip olmadn biliyorsak, ayn e
kilde tohumlarda bulunan snn da yaratmak ve suretlendirmek iin yeterli olmad
n bilmekteyiz. Unsurlarda hayvan, bitki, maden trlerinden her birini yaratan nefsler
bulunduu konusunda filozoflar arasnda bir ayrlk yoktur. Btn bunlar, [onlara g
re,] var olmalar ve varlklarn srdrmeleri iin, bir ynetime ve kendilerini koruyan
glere muhtatrlar./Bu nefsler ya gk cisimlerinin nefsleriyle bu d n y a d a duyularla
alglanan cisimlerdeki nefsler arasnda bir arac gibidirler -ki, bu durumda onlrn-, kesinkle bu dnyadaki nefslere ve bedenlere egemendirler ve buradan da cin konusun
daki gr domaktadr- ya da onlar, oznlU clarak, aralarndaki benzerlikten tr
var ettikleri bedenlere iliirler. Bedenler yok olunca, nefsler ruhani maddelerine ve
duyularla alglanmayan ince cisimlerine dnerler.
Bu nefsleri kabul etmeyen hibir eski filozof bulunmamaktadr. Onlar yalnzca,
bu nefslerin cisimlerde bulunan nefslermi olduklar, yoksa onlarn dndabir bakacins
mi oluturduklar konusunda ayrlrlar. 'Suretleri Veren Varlk" (Vhib es Suvar)' tan
sz edenlere gelince, onlar bu gleri ayrk akl olarak grrler. Ancak bu gr, eski
filozoflardan hibirine ait olmayp, yalnzca baz tslm filozoflarna aittir; nk ayrk (soyut) ilkelerin. zellikle, zlerini deitirecek kadar maddeleri/ deitiremeye
cei, onlarn benimsedikleri ilkelerdendir; zira deiimi salayan neden, deiime
urayan eyin zdddr. Bu sorun felsefedeki en g sorunlardan biridir. Burada ileri
srlebilecek en gl yant udur; Maddesel akl bir tek akdedilirde sonsuzca nesne
leri kavrayp, onlar hakknda tmel bir hkm verir. Byle bir tze sahip olan ey,
kesinlikle maddesel deildir. te bu nedenledir ki, A r i s t o , A n a x a g o r a s '
lk Hareket Ettiriciyi akl olarak, yani maddeden uzak bir suret olarak grd iin,
v m e k t e d i r . B u nedenle o, varlklardan hibirinden etkilenmez ; nk edilginlik nedeni maddedir. Bu bakmdan ahc (edilgin) glerin durumu etkin glerin du
rumuna benzemektedir; nk ahc gler maddelere sahip olup, belirli eyleri kabul
ederler.
97.
-328
YRMNC
864
TARTIMA
865
866
867
i
b n R d der ki: G a z z 1 T, bu sorunu bitirince, filozoflarn cesetlerin di
rilmesi hususunu reddettiklerini ileri srmeye girimitir. Bu sorun, eskilerden hi
kimsenin,, zerinde sz etmedii bir sorundur. Oysa cesetlerin dirilmesi gr en
azmdan bin yldr eri atlarda yaygn olan bir grtr. Felsefeleri bize kadar ulaan
filozoflar ise, daha yakm zamanlarda bu konuyu ele almlardr. Cesetlerin dirilmesi
konusunu ilk olarak ele alanlar H z . M s ' dan sonra gelen Israiloullar peygambeleridir,/ Bu husus, Zebur'dan ve srailoullanna mal edilen bir ok yazl metinler
den (es suhf) aka anlalmaktadr. Yine bu husus, ncil de de yer alm ve
H z . s a' dan ok sayda ravi tarafndan nakledilmitir. Aslnda cesetlerin dirilmesi
gr, S a b i' 1 1 e r e (es Sbi'a) ait bir gr olup, E b M u h a m m e d b .
H a z m, [Sabi'lerin] er'atnn en eski eri at olduunu sylemektedir.^^
Ancak filozoflarn, kendi tabiatlar gerei, bu gre en ok deer veren ve ona
balanan kiiler olduklar anlalmaktadr. Bunun nedeni, filozoflarn, bu grn,
insann insan olarak var olmas ve kendine zg mutlulua ulamas iin, insanlara
ekidzen vermeyi ama edindii grnde olmalardr; nk o, insanlarn ahlaksal
ve kuramsal erdemleri ile uygulamaya ynelik (amel) sanatlarn var olmas iin
gereklidir. Filozoflara gre, insann uygulamaya ynelik sanatlar olmadan bu dnya
da, kuramsal erdemler olmadan da hem bu dnyada hem de tekinde yaamas
mmkn deildir; yine ahlaksal erdemler olmadan, bunlardan hibiri yetkin bir hale
gelmez ve kendilerine ulalamaz; ahlaksal erdemlere ancak yce Allah' tanmak ve
O'nu her dinde sz konusu din mensuplarna farz klnm/ kurban, namaz, dua ve
benzeri trde yce Allah'a, meleklere ve peygamberlere vg biiminde sylenen
szler gibij ibadetlerle yceltmek suretiyle ulalabilir.
Ksaca filozoflar, eratlarn, az ok farkllk gsterseler de, zellikle btn e
riatlarda ortak olan hususlarla ilgili olarak, ilkeleri akl ve nakilden elde edilen zorun
lu siyasal sanatlar olduu grndedirler. Bununla birlikte, filozoflar, szgelii,
"Allaha kulluk etmek zorunlu (vcib) mudur, deil midir?"
ve bunun da tesinde
"acaba Allah var mdr, yok mudur? gibi eriatn genel ilkelerinde olumlu yada
olumsuz bir gr belirtilmesi gerektii grn benimserler. Yine filozoflar, teki
dnya mutluluu ve bu mutluluun nasl olaca gibi, enatn teki ilkeleri hakknda
da ayn gr ileri srerler; nk eri'atlarn hepsi, nasl olaca konusunda farkllk
gsterseler de, lmden sonra baka bir yaamn varl zerinde birlemilerdir; ni
tekim onlar^ tike'nin z ve fiilleri konusunda ileri srdkleri hususlarda az ok
ayrlsalar da, Allahn varii, sfatlan ve fiilleri zerinde birlemektedirler. Ayn
ekilde btn eri'atlar, deerlendirme hususunda ayrlsalar da,/ teki dnyada
mutlulua ulatracak olan fiiller konusunda birlemilerdir.
Ksaca, filozoflara gre, eri'atlar, btn insanlar iin ortak bir tarzda bilgelie
yneldiklerinden,, zorunludur; nk felsefe ancak baz akll kiileri mutluluun bil98.
329-
868
869
870
-330.
871
872
873
bizim eriatmzda bulunan ibadette bu [erdemli] fiil, teki eriatlarda yer alan ibadetlerdekinden daha yetkin olarak gerekleir. Dinimizdeki ibadetle daha yetkin bir
erdeme sahip olunmasnn koulu, bu ibadetlerin saylar, zamanlar, okunan ayetler
ve dualar, bunun dnda temizlik, terkler, yani ibadetleri bozan fiil ve szlerin terkedilmesidir. Kyamet (Dirili) konusunda ileri srlen grlerde de ayn durum sz
konusudur; nk slm dininde bu konuya ilikin olarak ileri srlen grler,
insanlar erdemli fiillere, baka dinlerde ileri srlen grlerden daha ok ynlendi
rir. te bu nedenledir ki, Dirili'in insanlara cisman ifadelerle anlatlmas ruhan
ifadelerle anlatlmasndan daha iyidir. Nitekim yce Allah ye demektedir: "Allah'a
kar gelmekten saknanlara vadedilen cennetin nitelii udur: Onun altndan rmak
lar akar...'-' (Kurn, R ad, X III, 35). Hz. Peygamber bu konuda yle der: "Cennette
hibir gzn grmedii, hibir kulan duymad ve hibir insann hatrna bile
gelmeyen eyler vardr"
b n A b b s da yle demektedir: "teki dnyada,
bu dnyaya ait, isimlerden baka hibir ey yoktur" [Btn bunlar] teki dnyadaki
varln, bu dnyadaki varlktan daha stn olan bir baka yaratl/ ve teki dnya
daki durumun da bu dnyadaki durumdan daha erdemli bir durum olduunu gster
mektedir. Bizim bir tek varln, cansz suretlerin kendi zlerini, yani akli suretleri
kavrar bir duruma dnmesi gibi, bir durumdan tekine dntn kavradnza
inanan bir kimsenin byle bir eyi inkar etmesi gerekmez. Bu hususlardan kuku
duyanlar, bunlara kar kanlar ve bunlar aklamaya alanlar, ancak eriatlar ve
erdemleri geersiz klmay amalayanlardr. Bunlar, insann bazlardan yararlanmak
tan baka bir amac olmad grnde olan zndklardr. Bu, hi kimsenin kuku
duymad bur husustur. Btn eri'at sahipleri ve bilginler, hi kukusuz, bunlardan
glerinin yettii kimseleri ldrrler, glerinin yetmedii kimseler iin getirilecek
en mkemmel kantlar ise, yce Kitab n ierdii kantlardr. Bu adamn (G a z z 1i
nin) filozoflara kar syledii eyler, dorudur; onlar reddederken, akl ve er'
kantlarn da gsterdii gibi, nefsin lmsz olduunun ve dirilen varln bu dnya
daki cisimlerin kendileri deil, benzerleri olduunun kabul edilmesi gerekir; nk
yok olan ey, bireysel olarak dirilmeyip, ancak G a z z 1' nin de aklad zere,/
yok olann ayn olan bir varlk olarak deil, onun benzeri olan bir varik olarak dirilir.
te bu nedenledir ki. kelamclardan nefsin ilinti olduuna ve dirilen cisimlerin yok
olan cisimlerin kendileri olduuna inananlara gre, yeniden dirilme gr doru
olamaz. nk yok iken var olan ey, tr bakmndan bir olup, sayca bir deildir;
terane, bunlar sayca ikidir. [Bu kant] zellikle kelamclardan ilintilerin iki anlk bir
sre var olmayacaklarn syleyenler [iin geerlidir]./ '
Bu adam, filozoflar u meselede kfrle sulamtr. Bunlardan biri, [szn
ettiimiz] bu meseledir. Biz [burada,] filozoflarn bu meselede nasl bir gre sahip
olduklarn ve onlara gre bunun kuramsal meselelerden biri olduunu sylemitik.
kinci mesele Allahn tikelleri bilmediini sylemeleridir ki, biz bu grn de,
onlarn gr olmadn sylemitik.
ncs, onlarn alemin ncesizlii konusundaki grleridir. Yine biz, filo
zoflarn [ncesizlik] deyimini, kelamclarn filozoflar kfrle suladklar anlamda
99.
ed Drim, Snen, er
370.
.331
874
.332
333
Abbas, 331.
Hazm, 113, 303, 329,
Rd, I, 329.
Sn, I, 16, 17, 31, 47, 50, 58, 90-92, 98, 100, 101, 102, 108, 112, 125-127,
129,130,132, 134,137, 142,145-148, 150,154-156, 159-162, 170,174,
176, 181, 187, 192, 200, 201, 209, 210, 212, 213, 214, 216, 218, 220,
227, 228, 234, 237, 240, 241, 245, 249, 261, 268, 269, 273, 276, 277,
278, 279, 287, 307,311,327.
brhm (Hz.), 29, 105, 293, 294.
kinci Analitikler, (bkz. Burhan Kitab).
lm el-tlh, (bkz. Metafizik).
lm en-Nefs, (bkz. Psikoloji).
nanlarn Temelleri, (bkz. Kav'id el-Akid).
ncil, 329.
sa (Hz.), 37, 38, 329, 330.
skenderiye, 330.
spanya, (bkz. Endls).
Kabe, 278.
Kategoriler, 162.
Kav'id el-Ak'id, 63.
Keldaniler, 272.
Kerrmler, 4, 73, 74, 254.
Kerrmiye, (bkz. Kerrmler),
Kyas Ehli, 233.
Kitb el Burhn, (bkz. Burhn Kitab).
Kitb el-Hayavn, 228.
Kitb e-Huruf, 201.
334
Revkler, 264.
Rum lkesi, 330.
es-Sbi'a, (bkz. Sbi'ler).
Sbi'ler, 329
Safsata Kitab, 41.
Safsataclar, 11, 51.
es-Sem et-Tabi', 202, 236, 283.
.335
336
AYETLER DZN
.337
DEYMLER DZN
Adem, 73,
det, 292, 295, 296,
Arlk ve hafiflik, 27,
Ak, 10, 101, 111, 157.
Akdedilen, 111,
Akledilirler, 311, 320.
Akl-idraki, 325,
Akiyiirtme, 9, 270,
Akiedilen, 111,
Akl bilgi, 308,
Akl okluk, 158.
Akl fiiller, 185.
Akl gler, (bkz< akl yetiler).
Akl hikmet, 263.
Akl imkn, 49.
Akl inceleme, 135,143, 144, 233.
Akl kant, 259.
Akl kavramlar, 56, 183, 310.
Akl nedenlilik, 8.
Akl nefs, 309c
Akl nesneler, 261.
Akl tzler, 267.
Akl tmeller, 240
Akl yetiler, 122, 285, 320, 321, 323
^siyom lar, 330.
Alemin ncesizlii, II, 3,11
Ahc neden, 172,173, 174,175.
Allahm birlii, 36.
Allahn ncelii, 36.
Allah'n snneti, 292.
Amal neden, (bkz. g neden).
Amel sanatlar, (bkz. uygulamal sanatlar)c
An, 30, 41,42
Anmsama, 307c
Anmsama gc, (bkz. anmsama yetisi).
Anmsama yetisi, 121,138,
a priori, 9, 20.
Araz, (bkz. ilinti).
Aruz, 11.
el-sr el-ulviyye, (bkz. meteorolojik olaylar),
atom, (bkz. blnmeyen para).
Ayalt lem, 91, 98, 103, 115, 116,137.
338
.339
-340
Ebedi, 91
Eb Hmid'in Tutarszl, 80.
Edilgin, 3.
Edilginlik, 235,
Edilgin varlk, 236^
Ekvator, 25.
Entelechia, (bkz. yetkinlik)
En Yakn Melekler, 250, 267=
EnYiLksek Gk, 271.
En Yksek Gk Kresi, 47,100,128.
En Yksek Kre, (bkz, En Yksek Gk Kresi)
Erdemler, 307.
Erdemli yneticiler, 97,
Eski filozoflar, 4,
Eskiler, 31.
el-esm* el-ma'dle, (bkz belirsiz isimler)
Etkin, (bkz. f il).
Etkin ak, 101, 287
Etkin gler, 95.
Etkinlik, 235.
Etkin neden, (bkz. f'il neden).
Etkin varlk, 236^
Evrensel gk kresi, 142.
Extra dictionem, 4.
Ezel sre, (bkz. dehr).
Ezel, (bkz. ncesiz).
Faal akl, (bkz. etkin ak)
Fil, 4, 7, 81, 92,114.
Fil kuvvetler, (bkz. etkin gler).
Fil neden, 82, 83, 94,142, 172,173, 174,175, 176, 177, 205.
Fakihler, 233, 244.
Farkllk, 96.
Felsefi kelm, I.
Fen, (bkz. yokolma).
Feraset ilmi, 283, 284.
Fkh, 110.
Fiil, 7, 81, 87, 92, 93.
Fiil hali, 56, 71, 72, 93.
Fiil halinde sonsuz, 12, 17.
Fiil sfatlar, 164.
Fur*, 283.
G neden, 83,141, 272.
Gayb, 275, 278.
341
Gye, 114.
elGazab, (bkz. fke yetisi).
Genel fikirler, 3,
Geometrik kantlar, 190.
Geometri sanat, 233.
Gerein Ortaya Konmas, 189.
Gerek mmkn, 108,146, 227.
Gk lemi, 91,
Gk cisimleri, 28,29,70,91, 92, 95, 96, 98, 101,102, 115,116, 122,126, 127, 128,
129, 130,137,149,159,214,222,227,228, 229, 256, 259, 262, 264,
268,273,276,277.
Gk kreleri, 11,13,14, 26, 28, 29, 30, 96, 98,100,102, 123,124,135, 144, 146,
148,150,151, 255, 256, 257, 279, 280.
Gk melekleri, 267, 268, 273, 274,
Greceli, 44, 54, 55, 59, 68, 126.
Grecelik, 74,163.
Grecelik kategorisi, lOS.
Grenek, 7.
Grme duyusu, 317, 318.
Grme yetisi, 138, 310.
Grlmeyen, (bkz. gayb).
G, 4, 28, 136.
G hali, 55, 56, 71, 72, 85.
Gne, 11,12.
'ddis, (bkz. nce olan).
Hfza, (bkz. bellek).
Hakikat, 214.
Haller, (bkz. tmeller).
Hareket, 36, 41, 42, 43, 66, 75, 94.
Hareket ettirici, 33.
Hareket yetileri, 289, 306,
Hayalgc, 39, 40, 42, 44, 45, 48, 49,121,136,138,154, 225, 305.
Hayalleme yetisi, 305, 310.
Hayat, 243,
Hayvansal nefs, 97.
Hayvansal yetiler, 307.
Her ki Zmrenin Tutarszl, 233.
Heyul, (bkz. ilk madde).
Hikmet, (bkz, bilgelik).
el-Hiss el-mterek, (bkZc ortak duyu)c
Hitbet, 234c
Hitab, 130.
Huds, 92.
Hukem, (bkz. bilge kiiler).
342
343
-344-
-345
-346
l, 47.
nceli irde, 6.
ncelik, 144.
ncesiz, 3, 4 ,7 ,3 3 ,3 4 , 35,37, 91.
ncesiz bilgi (ilim), 231, 297.
ncesiz irde, 8, 16,17,18, 20, 232, 297
ncesizlik, 45, 65
ncller, 3, 7.
nerti, 5, 69, 234, 237.
nyarg, 10
z , 6 , 10,79,196
zel ayrm, 107
znl, 3, 8,178
znl nitelikler, (bkz, nefs nitelikler)
Petitio principii, (bkz sv kantsama).
Peygamberlik, 113.
Post hoc ergo propter hoc, 5.
Postlalar, 330,
Rab, 259, 332.
Rablerin Rabbi, 192
Resm, 199.
Rezil (bkz. irkin fiiller).
Ruhm dirilme, 332
Ruhn gler, 122, 228.
Ruhan ifade, 331.
Ruh-g, 145.
er=Rutubet el-celdiyye, (bkz, cams cisim).
Rya, 277, 287.
Rya yorumu ilmi, (bkz. yorumlama ilmi).
Sabit yldzlar, 11, 100,104,122, 123,132o
Safsate, 18, 22, 45, 56, 60, 77, 108, 151, 215, 218, 277, 310.
Sahte neden, 5.
Salt akllar, 116, 209, 234, 236, 249,
Salt etkinlik, 236.
Salt fiil, 254,
Salt imkn, 3
Salt imknszlk, 9c
Salt iyilik, 167
Salt varlk, 89, 214
Salt yokluk, 89, 153,155, 214.
es-San'i el ilmiyye, 287.
San, 10, 221,
-347-
-348 -
-349
350
351
H
<D I
CO ra ^
H si d a
r-\
H
>
::' d o
o H H *rl
r3
= b
H
H
H
C3 5 r-t
H rH CJ *H
C
- -p rH ^
>
^3
cj aj -P
.
- d rH -H
C
d) c: d JD >3-H 'H
tH 5h s d o >-! H
O r-! -P w 0
CJ
>5 O
(1 53 H
:3
'H Cj C' 11 0
s <H ro
C3 03 C
s
H G
2 S
CD
3
QJ H C' H OJ
H 1( d Jb rH
O G
:3
fi
H
H
0
-P
0)
:3
H
d
1(
Sh
H
H
i
r-
>-*
a
o
3
d
r- i
>5
d
C
/H
o
H
H
ca
>
13
O
P
1
o*
H
;h
H
-P
Cj
CO
pH
I!
CsJ
rH
VID
CQ
r-i
C
d
H
c
d
d
bC
d
d
Ph
C
O
ca
O
CQ
O
CQ
OJ
(d
t> O
d v o CO CO
CO 11 11 rH
Od
rc\j