You are on page 1of 40

ANDRE BRETON

NADJA
NSZ: FERT EDG
EVREN: SMAL YERGUZ

NADJA
Andre Breton
(18 ubat 1896 - 28 Eyll 1966)

Tp renimi yaparken I.Dnya Sava'nn patlamasyla askere alnd. Kendi isteiyle


II.Ordu'nun ruh ve sinir hastalklar merkezine atand. O srada ok az tannan Freud'un
yntemlerini klinik olarak kullanma olana buldu. Bu srada tant nihilist Jacques
Vache'den ok etkilendi. Apollinaire ile tant.
Paris'e dndkten sonra, 1919'da, Louis Aragon ve Philippe ve Soupault ile Littrature adl
dergiyi kurdu ve ilk kitab Mont de Pite'yi (Pieta Tepesi) kard. Shouppault ile birlikte
criture automatique (otomatik yaz) yntemiyle Les champs magnetiques (Manyetik Alanlar)
adl zgn metni bu dergide yaymlad. Bu tekniin amac bilinaltn btn d etkilerden
kurtarp, kendisini zgrce sergileme olana salamakt. 1921'de Viyana'ya gidip Freud'la
tant.
1921'de Simone Kahn ile evlendi. 1922'den itibaren, yeni bir dnya kurulmas olaslnn
tamamen gz ard edildii gerekesiyle dadaclktan uzaklamaya balad. 1924'de Manifeste
du surralisme'i (Gerekstclk Manifestosu) yaymlad. Bu metinde gerekstclk,
dncenin btn denetimlerden uzak bir biimde kendisini ortaya koymas olarak
tanmlanyordu. Dualizme kar kan Breton aykr gibi gzken eyleri gerekstclkte
birletirmeye alyordu.
Breton sanatn siyasetten ayrlamayacana inanrd. 1925'te Fransa-Fas savanda, Louis
Aragon ve Paul Eluard'la birlikte Komnist Partisi'nin grlerini savundu. Sonra 1927'de hep
birlikte partiye girdiler. 1935'te, gerekstcln bamsz bir devrimci hareket olmas
gerektiine inanan Breton partiden ayrld. 1938'de gittii Meksika'da Troki'yle birlikte
Bamsz Devrimci Sanat Federasyonu'nu kurdu. 1930'da kinci Gerekstclk
Manifestosu'nu yaymlayarak hareketin teorisini gelitirdi. Ve Antonin Artoud, Robert Desnos
ve Philippe Soupault'y hareketten attn aklad. Chilar'da yaymladklar Un Cadavre (Bir
Ceset) adl brorde Breton'u iddetle eletirdiler. 1938'de, Paris'te dzenlenen ve 14 lkeden
70 sanatnn katld Uluslararas Gerekstclk Sergisi, akmn doruk noktas oldu.
Fransa'nn igali zerine 1941'de Newyork'a gitti. Orada Max Ernst, Marcel Duchamp ve
David Hare ile birlikte VVV adl bir dergi kard. Bir dizi konferans verdi. 1942'de nc
Manifestoya Giri'i yaymlad. 1946'da Paris'e dnd. II.Dnya Sava'nn ardndan
varoluuluun yaygnlamasyla gerekstclk etkisini yitirdi. Ama Breton lene dek
gerekstcl savundu.

Nadja
MTOS YAYINLARI

Andre Breton'un 1928'de yaymlad Nadja adl kitabn evirisi,


Folio Yaynlarnn 1964 tarihli basksndan smail Yerguz
tarafndan yaplmtr.
Kapak Deseni: Nadja
Kapak Tasarm: Mehmet Ulusel
Kapak Basks: Ayhan Matbaas
Bask: MUKA Ofset
1.Bask: Ekim 1992
MTOS YAYINLARI
Bir TEM Yapm Yaynclk Ltd. ti. Kuruluudur
Oba Sokak. 9/1 Cihangir / stanbul

Tel : 249 87 37 38

Fax: 249 02 18

Yeniden Dzenleme: Branir Maissemm (empty_illusion@yahoo.com)

BRETON VE NADJA ZERNE BRKA SZ


Srrealizmin yazn ve sanat alannda etkisinin grnmedii ender lkelerden biridir
Trkiye. Bir Trk gerekstcl hibir zaman olmamtr. Srrealizmi, sanat alannda,
biraz bakaldr, biraz aykrlk, biraz deiiklik, biraz gerekstclk olarak grenler
(aslnda onun felsefesinden hi mi hi haberi olmayanlar), rnein Garip iirini, Sait Faik'in
son yklerini ve benim kuamn ilk yklerini, gnmzn biraz fantastik, biraz fantezi
rn yklerini srrealizm szcn Trkeye evirerek "gerekstc" olarak
nitelemilerdir.
Oysa srrealizm yalnz bir sanat okulu deil, bir dnya grdr. Akmlar ve okullarla
dolu 20. yzyl sanat dnyasnda, insan ve dnyay deitirmeyi amalayan tek sanat
akmdr.
Bu akmn balca yaratclarndan ve lene (1966) dein savunucularndan Andr
Breton'un, dilimizdeki ilk kitab Nadja, yaymlanndan (1928), altm drt yl sonra Trk
okuruna sunuluyor.
Geen yl Paris'te Centre George Pompidou'da dzenlenen Andr Breton sergisini gezenler,
Breton'un yalnz byk bir air, byk bir yazar, esiz bir sanat akmnn kuramcs deil, ayn zamanda
"burnu en iyi koku alan" bir sanat "kaifi" olduunu da grdler.

Breton, ada sanatn, bugn yeryznn belli bal modern sanatlar mzelerinde yer alan
yaptlarn "kefetmekle" kalmamtr. lkelerin sanatna, halk sanatna da en "doru" bakan,
onlarn dilini en iyi sken ve gemiten, yerelliklerinden koparp gnmze tayan ve
evrenselletiren ender sanatlardan biri olmutur.
Andr Breton, sanata, kendine dein bilinmeyen, ya da bilinip deerlendirilmeyen yepyeni
bir gemi yaratmtr. Gemiin karanlklarnda kalan birok yazar, air, birok sanat
srrealizmle yeniden domutur. Gerek, yeniliki sanat akm odur ki, kendini doururken,
gemiin unutulmu deerlerini de beraberinde dourur.
Breton iinden kt toplumun kltr/sanat temelini oluturan Yunan/Latin kltr, sanat
ve felsefesine kar kyordu. nk kar kt rasyonalizm, bu kltr ve felsefenin
rnyd. (Yaamndaki tutarll samaya dein gtren sanat, rnein, hibir zaman, bu
kltr ve felsefenin ana kayna saylan Yunanistan'a ayak basmad.) Kukusuz srrealizm,
bir antirasyonalist akmd. nsanolunu hibir zaman ratio'nun (usun) verileriyle
anlayamazdk. Hayalin ve dn ussal bir yn yoktu. Dler, byler, tlsmlar, seziler,
nseziler rasyonalizmin nesi ile aklanabilirdi?
Hayr, Bat'nn, ratio temelleri zerinde ykselen kltr, sanat, uygarl tek kltr, tek
sanat, tek uygarlk deildi. Usun tesinde bir sezgi; felsefenin tesinde bir alglama; hatta
dnce dilinin tesinde bir dil vard ki, bunlarn kendilerini davurumlar ok daha saf, ok
daha authentigue olabiliyordu. Srrealizm akm iinde yer alan sanatlar da, pusulalarn
daha ok bu yne evirdiler.
Nadja, Breton'un ve srrealizmin ilk genlik rnlerinden biridir. Bu kitab, yaznsal
trlerden (roman, yk, an... ) birine sokmak gtr. Geri bu kitaba adn veren kii ve
anlatlan olaylar, dsel bir kurgu deil, Breton'un tand, bir sre birlikte olduu kiinin ve
Breton'un yaad olaylardr. Ama gene de bu kitap bir an kitab deildir. (Breton hibir
zaman anlarn kaleme almamtr.) Bir roman kurgusu ile de kar karya deiliz. (Breton,
hibir zaman bir roman yazmad gibi, roman yaratc yaznsal bir eylem olarak da grmez.)
20. yzyl yaznn kendine zg, tr d bir metnidir Nadja. Srrealizmin yalnzca sanatsal
bir kuram olmadn, yaamn bir paras olduunu duyurmak istemektedir bu kitabyla
Breton. Gnlk yaamn iinde gerei aan insanlarn, durumlarn varolduunu belgelemek
ister. Yaam, rastlantlardan oluur. Ama derinine indiinizde, bu rastlantlarn kendi
aralarnda bir anlamlar vardr. D, sanr, sayklama yaammzn birer parasdr. Her dn,
her sanrnn, her sayklamann gnlk yaamda bir karl vardr. Yalnz yaanm
olanlardan deil, yaanacak olanlardan da kaynaklanabilir bunlar. Nadja, gen Breton'un bir
sokakta karlat, bir mknats gibi onu kendisine eken kadn, sanki srrealizmin
kendisidir. Doast glere inanan Breton, Nadja'nn ekim alanna girer ve ona "Gizemin

karsnda Tatan adam, anla beni" der. Sonra ekler: "Kmr topaklaryla dolu bir deliin
karanlnda bir sarka gibi sallanan bu terazi de neyin nesi?"
Gerekten neyin nesidir "dncelerini ayakkablarnn arlyla daha da
arlatrmamak" isteyen bu kadnn szleri?
Gerein, gerekstc bir biimde sylenmi dorular olmasn?
Bir akl hastanesinde noktalanan Nadja'nn yaamna karn, Breton yle yazacaktr:
"Nadja iin akl hastanesinin (tmarhane iin akl hastanesi, Trkemizin gerekstc
deyilerinden biri. -F.E.) iiyle d arasnda pek bir fark olmadn dnyordum."
Niin, yalnzca Nadja iin?
Niin, "psikiyatriye, onun afra tafrasna, eserlerine nefret" duyan herkes iin deil?
"Delilik olmayanla, delilik arasnda, iyi bilindii gibi, bir snr olmamas, bunlardan birinin
de, tekinin de alg ve dncelerine farkl deerler yklemekten" yazarn kanmas
dolaysyla m?
Bilmiyorum.
Bildiim, insan Nadja'nn deil, yapt Nadja'nn gerei. Bu da sanatsal bir gerek. Gnlk
gereklii, onu anlatrken bile aan, onun iindeki doa ve gerekstn sergileyen ve insann
iinde bir baka insan olduunu (Eluard) dile getiren grnmeyeni, alglanmayan
yadsmayan, tam tersine onlara apka karan, drt gzle bakan bir yaklam.
Bu "zamann altnn arayan", 20. yzyl sanatnn en byk devrimini yapan sanatnn
yrei, dostu ve uzun yllar yolda olan Marcel Duchamps'nn lmnn ardndan yazd
gibi, ak iin arpmtr tm yaam boyu. "Bylesi byk bir ak gcne sahip bir baka
insan tanmadm. Yaamn yceliini bylesi bir sevme yetenei (...). Breton, arpan bir
yrek gibi severdi."
Nadja, ite bylesi sevmeyi bilen bir insann yaam ve yaz servenindeki duraklardan biri.
Altm drt yl sonra da, ilk yazld gnn tazeliini tayor.
Akn iei solmad iin.
Ferit Edg, Austos 1992

NDEY
(Gecikmeli Mesaj)
Bu kitabn bandan sonuna, yazmak eylemi, dahas her trden kitap yaymlamak eylemi,
bbrlenmeyle, kendini ardan satmayla bir tutulmuken, yazarnn bunca yl sonra kitabn biiminde
bir nebze de olsa iyiletirme yapmak isteyerek gze ho grnmeye almas karsnda ne dnlr
sonra! Ne var ki, bu i srasnda, kitabn duygusal yelpazeye dair olan, tmyle ona bel balayan
yanyla iin temeli de bu zaten birbirlerine belirli bir ekilde eklemlenmi ufak tefek olaylarn,
olabildiince insan kiiliini kartrmadan, gn gnne ilikisinde kabul edilebilir olanla olmayan
birbirinden iyi ayrmak gerekir. (Gel de Lequier'nin grgen yapran anma imdi!) Bir heyecan halinin
ifadesini imdiki zamanda yaayamamak yznden, uzaktan rtulama giriimi atlak seslerle ve
baarszlkla sonulanrsa da (kendisini yiyip bitiren bir kesinlik kaygsyla "eski dizelerini" yeniden
gzden geirmeye koyulan Valery'de yeterince grlr bu), szckler, ifadeler arasnda biraz daha
tutarllk, te yanda biraz akclk elde etme istei de yasak deildir ya!

Eserin boyun edii balca iki "antiedebi" zorunluluk nedeniyle, Nadja'da da zellikle sz
konusu olabilir bu: Fotoraf bolluunun amacnn her trl betimlemeyi -bu konu,
Gerekstc Manifesto'da, faydaszlndan tr mahkum edilmiti- saf d etmesi gibi,
anlat iin benimsenen slup da, tbbi gzlemleme dilinden, ncelikle de nropsikiyatrik
gzlemleme dilinden kopya edilmitir; bu yntem, gerek hastann muayenesinden, gerekse
sorulan sorulara alnan yantlardan herhangi bir iz karmadan ,bunlar, slupta en ufak bir
dzeltme ve iyiletirmenin dolambalarna da kaplmakszn rapor etmektir.
Kitapta yol alndka gzlemlenecektir ki, "canl olarak yakalanan" belgede hibir
deiiklik yapmamaya zen gsterme kararll, Nadja kiiliine olduu gibi, nc
ahslara ve kendime de uygulanmtr. Bylesi bir yaznn, bu istemli yalnlatrlmas, hi
kukusuz szma noktasn olaan snrlarn tesine tayarak okuyanlarnn da yenilenmesine
katkda bulunmutur.
znellik ve nesnellik, bir insan yaam boyunca birbirlerine taarruz halindedirler. Bundan
ounlukla birincisi, iyice rselenmi bir halde kar. Otuz be yl sonunda (bunca yln kiri
pas az ey deil), bunlardan ikincisini hafif bir bakm ve tedaviye alma karar, bu bakm
yalnzca kendisine tannan bir ayrcalk olmakla birlikte, dorusunu sylemek gerekirse
dierinin de -ki bu benim iin byk nem tamaya devam ediyor- fazlasyla yararna
olacaktr; o znellik ki, hatalarla dolup taan ak mektuplarnda, "yazm yanllaryla dolu
erotik kitaplarda" da tmyle mevcuttur.
1962 Noel'i

Kimim ben? stisna olarak, atasz olmu bir zdeyie bakacak olursam, gerekten de her
ey, dnp dolap, unu bilmeye dayanmaz m?: "Kiminle dp kalkyorum?", "Arkadam
kim?" tiraf etmeliyim ki bu son szck, kafam kartryor, nk baz varlklarla aramda
dndmden de te, daha zel, daha az kanlabilir, daha etkileyici, allak bullak edici
ilikiler oluturmaya alyor. Bu szck sylemek istediimden de fazlasn sylyor, ben
daha yaarken bana bir hayalet rol oynatyor ve besbelli ki bir kiilik olmam iin, var
olmaktan vazgemem gerektiini ima ediyor. Szck, kullanld bu temel anlamda biraz
daha arlkla ele alndnda, varlmn nesnel belirtileri olarak algladm eylerin, ki
bunlar enikonu kesinlemi belirtilerdir, bu yaamn snrlarnda olup bitenlerden baka bir
ey olmadklar, gerek alann hi mi hi tanmadm bir hareket iindeki belirtiler
olduklarn anlatmak istemektedir bana. D grnyle olduu kadar baz olaan zaman ve
yer olgularna kr krne boyun emesi gibi geleneksel baz yanlaryla "hayalet"in
kafamdaki temsili imgesi, benim iin her eyden nce ebedi olabilecek bir i skntsnn, bir
acnn yetkin imgesiyle edeerdedir. Yaantm bu tr bir imgeden baka bir ey olmayabilir
ve ben bir eyler kefetmekte olduum kuruntusu iindeyken, gerisin geri baladm noktaya
dnmeye, aslnda ok iyi tanm, bilmi olmam gerekeni tanmaya almaya, unutmu
olduklarmn kk bir blmn renmeye mahkum olabilirim. Kendi zerime bu bak,
beni, peinen ben'in stnde varsaydka, zamanla uzlamasna, zamanla uyum salamasna
hibir neden olmayan dncemin iyice biimlenmi ekline, keyfi olarak, bir nceki dzlem
iinde yer verdike, bu ayn zamann iine, telafi edilmez bir kayp, bir ceza ya da bir d
dncesi katar ki, bu dncenin ahlaksal temelden yoksun olduu, bana gre, hibir
tartma gtrmez. nemli olan, u geici dnyada, kendimde ar ar ortaya kardm zel
becerilerin, bana zg olacak olan ancak bana verili de olmayan genel bir beceri aray iinde
beni avutmaddr. Kendimde var olduunu bildiim her trl beeninin, hissettiim
eilimlerin ve yaknlklarn, boyun ediim ekimlerin, bamdan geen ve sadece benim
bama gelen olaylarn tesinde, kendimi yaparken grdm bir sr hareketin, sadece ve
sadece kendi hissettiim heyecanlarn tesinde, dier insanlara oranla, beni onlardan ayran
eyin nereden kaynaklandn deilse de, bunun nenin nesi olduunu renmeye aba
gsteriyorum en azndan. Bu farklln bilincinde olduum lde, bu dnyaya, tm dierleri
arasna ne yapmaya geldiimi, ne mene bir biricik mesajn taycs olduumu, bunu iyi mi
yoksa kt m bir gelecein beklediini, kendi bam ortaya koyarak, gzlerimin nne
seremez miyim?
te bu tr dncelerden hareketle, eletiri, byk bir sadakatle bal olduu -ki bu bir
gerektir- ayrcalklarndan vazgeerek, ksaca, kendine, dncelerin tmyle mekanik bir
dzenlenmesinden daha az gereksiz bir hedef gstererek, kendini, fazlasyla yasak, girilmez
olduunu sand bir alanda, bir baka deyile, gnlk yaamn ufak tefek olaylarna av olan
yazarn kiiliinin alannda bilgece aratrmalarla snrlarsa, tam bir bamszlkla ve
ounlukla alabildiine farkl bir biimde ifade edecektir kendini; arzulanmas gereken bir ey
olduu kansndaym bunun. u kk hikaye geliyor akla: Hugo'nun, yaamnn sonuna
doru, belki yz bilmem kanc kez, Juliette Drouet ile ayn gezintiyi yaparken, arabalar iki
giri kaps olan bir malikanenin nnden geerken sessiz meditasyonuna ara vermesi ve birisi
byk, birisi kk kaplarn nnde, Juliette'e byn gsterirken: "Atllara ait madam"
deyii ve Juliette'in de kendisine kk kapy gstererek: "Yayalara ait msy" demesine
kulak kabart; sonra biraz ileride dallar birbirini kucaklayan iki aacn nnde, bu kez
Juliette'in yant vermeyeceini bile bile bir kez daha sze girii: "Philemon ve Baucis" ...;
stelik her trl gvence verilir ki bu insann yreine ileyen merasim yllar boyu gnbegn
yinelenmitir. Bu hikaye bilindikten sonra, Hugo'nun yaptlar zerine var olabilecek en iyi
inceleme bile, onun vaktiyle nasl biri olduunu, ne olduunu bu hikaye kadar anlatabilir mi?
Bu iki kap sanki, gcyle gszlnn aynalar gibidir onun, ancak hangi kapnn
kklnn, hangisinin byklnn aynas olduu belli deildir. Akn eitimi olan ve
Juliette'in yantnda aka belli olan o hayran olunas eitimi yan bana almadktan sonra
dnyann btn dehas gelse ne olur? Hugo'nun yaptlarnn en titiz, en cokulu yorumcusu
bile bu yce nispet anlayna edeerde bir bakasn karamaz karma. Hayran olduum
insanlar zerine bununla edeerde bir zel belgeye sahip olsam ne byk bir kvan verirdi
bu bana. Byle bir belgenin bulunmamas durumunda, daha dk deerdeki, duygusal bak

asndan kendi kendilerine pek az yeterli olan belgelerle bile yetinirdim. Flaubert'e tapacak
kadar bir hayranlm yok ama beni inandrsalar ki, kendi azndan, Salambo'yu yazarken "bir
sar renk izlenimi vermek" istediini, Madam Bovary'yle de "tespih bceklerinin gezindii
ky kedeki ktlerin rengine benzer bir ey yapmak" istediini sylemitir ve geri kalan her
ey kendisi iin botur; bu tmyle edebiyat d kayglar bile onlarn safna gemem iin
yeterli olur. Courbet'in tablolarndaki ahane k, Vendme alannn stunun devrildii
saatlerdeki dr bence. Gnmzde Chirico gibi biri, bir zamanlar kendisini sanatnda belli
biimde hareket etmeye sevk eden eyin en belirgin yann tmyle ve elbette ki, sanatsz bir
ekilde, en ince ve de en endie verici ayrntlara inerek aa vurmaya raz olsa,
yorumcularna attraca adm az bir adm mdr! Chirico'nun, kendisi olmadan, nasl
syleyeyim, hatta kendisine ramen, sadece o dnemlerdeki tuvalleri ve elinde bulunan bir el
yazmas defter araclyla, 1917ye kadar, onun kendi evreni olan o evreni sonradan kurmak,
ancak kt bir biimde kurmak olurdu. Bylesi bir boluu dolduramamaktan da bylesi bir
evrende nesnelerin yeni bir leini oluturmak gibi, ngrlen dzene kar olan her bir eyi
tmyle kavrayamamaktan da daha pimanlk verici bir ey olabilir mi! Chirico teslim
etmitir ki, nesnelerin belli bir dzeni karsnda ard (ilk aran da kendisidir zaten)
zaman resim yapabilmektedir ve kendisi iin vahyin gizemi u szckte sakldr: armlk.
Hi kukusuz bundan kaynaklanan yapt da, "kendi douunu salayanla sk bir bala bal
bir ekilde" kalmakta, ama ona benzemektir de: "ki karde birbirine nasl benzerse yle, garip
bir ekilde, ya da daha dorusu belirli bir kiinin ryadaki imgesiyle, gerek kiinin
kendisinin birbirine benzemesi gibi... Bu, hem ayn kiidir hem deildir; hatlarnda hafif ve
gizemli bir transfigrasyon gzlemlenmektedir." Kendisi iin zel bir biimde ak ve seik
olan nesnelerin belli bir dzen iinde yer almalarnn berisinde, acaba, bu nesnelerin kendileri
zerine bir eletirel dikkat yneltmek ve de bu kadar az saydaki nesnenin niin bylesine bir
dzen iinde bulunmaya davet edildiklerini aratrmaya yer var mdr? Enginar, eldiven, kuru
pasta ya da makara zerindeki en znel grlerinin hesab verilmedii srece, Chirico zerine
hibir ey sylenmemi demektir. Konu bu olunca, Chirico'nun ibirliinden niin medet
umulmasn! Bana gelince, akl iin, nesnelerin belirli birtakm dzenler, dzenlenmeler iinde
bir araya gelmesinden daha da nemlisi, akln kimi nesneler karsnda, bunlar alglamaya
hazr, dzenlenmi olmasdr, bu her iki tr dzen de, kendi balarna, duyarlln tm
biimlerini yneltir, ynlendirirler. Gene bunun gibi, Huysmans'la da, En rade'n Huysmans'
ve L-Bas'nn Huysmans'yla da, kendine grnenleri deerlendirmede, var olanlar arasnda,
umutsuzluun tarafgirliiyle bir seim yapmada ylesi ortak tavrlar buluyorum ki, onu
sadece yaptyla tanyabilmi olmakla kalsaydm, ki bu benim iin znt verici olurdu, bana
gre, dostlarm arasnda en az yabanc gelen olurdu bana. Ancak, her an imdadmza
yetimeye hazr, grnrde son derece elimsiz, krlgan can simidiyle, bizi ba aa sulara
gmmek iin su ortaklaryla bir araya gelen glerin ba dndrc aygtlar arasndaki
gerekli yaamsal ayrm baka herhangi birinden ok daha iyi yapm olan da Huysmans'n
kendisi deil miydi? Hemen hemen tm gsterilerin, kendisine verdii bu tir tir titretici
skntdan sz amt bana; ondan nce hi kimse, bilinli olaslklarn darmadan edilmi
alannda, mekanik olann o byk uyann bir yana brakn, bundaki mutlak kader,
kanlmazlk ve kendim iin birtakm kaamaklar aramamn yararsz olduu konusunda beni
insani adan ikna etmesini bilememiti. Yarataca etki konusunda hi endie duymadan,
kendisini ilgilendiren eyler hakknda, hznn en koyusunu ektii saatlerde, hznl
olmad saatlerde, airlerin birou gibi bu hzn, bou bouna, "iire dkmek"tense bana
sabrla, glgede, varoluumun, bulabildii tmyle istem d en ufak nedenlerini bir bir sayp
dkmek, beni bilgilendirmek isteiyle ylesine doluydu ki! Varolmaya gelince, burada
konuan, kimin iin konutuunu da pek bilmiyor aslnda! Dardan geliyormua benzeyen
srekli istemlerden birinin nesnesidir kendisi de; bunlar, kendimizi iyice bir sorguladk m,
iimizde gizini bulabileceimiz az ya da ok yeni nitelikteki bu rastlantsal dzenlemelerden
birinin nnde kmltsz brakrlar bizi. Onu, bilmem hangi nedenler yznden, hangi
drtlerden yola karak -bunu bilmezden gelmek ye tutulur genellikle- ortaya birbirinden
farkl birtakm kiiler getiren ve bunlara fiziksel adan, ruhsal adan bir konum veren, bir
yere oturtan tm deneyci yazarlardan ayrrm, bunu sylemeye gerek bile yok. Bunlar, belli
bir izlenim aldklarn sandklar tek bir gerek kiiden, anlatlarnn iki kiisini karr, gerek

iki kiiden ise, hi utanp sklmadan, tek bir kii karrlar. stelik bir de btn bunlar
tartma konusu yapma zahmetine bile katlanrlar! Tandm bir yazara, yaknda kacak
kitab hakknda, birisi ylesine fikirler veriyordu: Kitabn kahraman olan kadnn kim
olduu bilinebilirdi, o halde en azndan salarnn rengini deitirmesi gerekirdi bir de... Eer,
kitabn kahraman olan kadn sarn olursa, kendince, esmer bir kadna ihanet etmek gibi bir
ans olacakt bylece. Ne diyeyim, bunu ocuksu olmak bir yana, rezalet sayyorum.
Birtakm isimler talep etmekte srar ediyorum, anahtarn aramak zorunda olmadm,
kanatlar ardna kadar ak kaplar gibi olan kitaplara ilgi duymakta srar ediyorum. Bereket
versin ki romans bir masal slubu olan, safsata bir anlatmla verilen psikolojik edebiyatn
gnleri sayldr. una inanyorum ki kendini bir daha yerden kaldrtmayacak darbeyi
Huysmans'dan yemitir bu tr edebiyat. Bana gelince, ben sra kkmde oturmaya devam
edeceim, hangi saatte olursa olsun ziyarete gelenleri grebileceim bylelikle, burada
tavanlara, duvarlara asl her ey sanki bir sihirli denek dokunmu da onlar oraya
yerletirmi gibi olacak, geceleyin, araflar camdan, cam bir yatakta uyuyacam ve gene
burada, kim olduum er ya da ge, elmas kakmal gibi gzlerimin nne serilecek.
Lautramont'un, yaptnn gerisinde tmyle silinii kadar hibir ey bylememitir beni. Ve
kafamda her zaman onun o sert, acmasz "tk, tk ve tklar" gezinir durur. Ama bylesi tam
bir insani siliniin koullarnda doast bir eyler vardr bana gre. Byle bir eye tamah
etmek bile fazlasyla bo bir abadr ve kendimi kolaylkla ikna edebilirim ki bylesi bir hrs,
onun arkasna snanlara pek az onur verici bir ey olmaktan teye gitmez.
Anlatmaya koyulacam yknn yan sra, yaantmn en belirgin epizotlarn, rgensel
plan dnda kavrayabildiim kadaryla, yani ufak ya da byk rastlantlarn rzgarna
kapld lde, gzler nne sermekten baka amacm yok. Hakknda sahip olduum,
herkesinkinden farkl olmayan dnceye kar direnerek, sanki yasakl bir dnyaya buyur
edecek bu beni: Ani yaklatrmalarn, insan dona brakan tesadflerin, rastlamalarn, ussal
olann baka her hangi bir atlmn ne karan i gdlerin, bir akorun tm seslerinin ayn
anda basld, piyanodaki plake akorlarn, grmemizi salayacak, ama tam anlamyla bir
grme salayacak ltlarn, imeklerin -tekilerden daha hzl deillerse eer- dnyas bu
dnya... Burada sz konusu olan, kukusuz denetlenmesi zor, znl deere sahip olgulardr
ancak, tmyle beklenmez, yansmayla deil, aksine belli bir ayla gelen iddetli k
nitelikleri ve uyandrdklar kukulu bir tr armlarla, sizi, a rmeyen rmceklerin
yumak yumak salgladklar ekilsiz ipik ynndan, rmcek ana, yani, dnyann en
parltl en ho eyine -eer oralarda, kyda kede bir rmcek varsa elbet- gtrmenin bir
biimi, bir yolu yntemidir; her ne kadar bunlar btnyle an bir tespit, bir gzlem niteliinde
olsalar da tm grntleriyle birer iarettirler her seferinde; belki bu iaretin neyin nesi bir
iaret olduu sylenemez, nk yle bir iarettir ki, tm yalnzlmn ortasnda, akl sr
ermez su ortaklklar kefederim onda; teknenin dmeninde kendimi her yalnz hissediimde,
yanlsamam konusunda benim iin ikna edici olan su ortaklklar... Yaplacak i bu olgular,
en yalnndan en karmana sralamaktan, kendi tarafmzdan ok ender eylerin grlmesini
ya da falanca filanca yere varmz salayan, bu grmek ve varmak eylemlerinin yan sra,
bizim iin ok ciddi temelli bir eyin, buna bal olduuna dair ok net bir duyumla elik
eden, tanmlanmas olanaksz zel hareketten itibaren, idrakmz fazlasyla aan, aklc bir
etkinlie dnmz ise, ou durumda, ancak koruma igdsn imdada armakla
olanakl klan birtakm zincirlemelere, bize, baz koullarn birbiriyle atmasna mal olan,
kendi kendimize tam bir bar, i huzuru yokluuna kadar sralamaktan geer... Bu kaygan olaylarla, uurum- olaylar arasnda ok sayda ara katlar da kurulabilir. Ancak kendim iin
dalgn, akn bir tan olmaktan teye geemediim bu olgulardan, evveliyatlarn,
nedenlerini seebilmekte ve bir lde de vardklar yeri, sonularn ngrmekle vndm
dierlerine kadar belki de ayn mesafe vardr, yani "otomatik" cmle ya da metni meydana
getiren olumlamalardan biriyle ya da bir olumlamalar btnyle, gzlemci iin kendisi
tarafndan terimleri olgunlukla dnlp tartlm cmleyi ya da metni oluturan olumlama
ya da olumlamalar btnyle, arasnda olanla ayn mesafe... Deyi yerindeyse, gzlemciye,
sorumluluu birinci durumda devreye girmeyip, ikincisinde giriyormu gibi gelecektir. Buna
karlk o, yaknda olup bitenlerdense, uzakta olup bitenler karsnda sonsuz bir aknlk ve
hayranlk geirecektir. Bundan daha da ok gurur duyacaktr, ki bu da az alas bir ey

deildir ve bylelikle daha zgr hissedecektir kendini. Szn ettiim seimli duyumlar iin
de byledir bu, yle ki bunlardaki iletiimsizlik pay bile, esiz zevklerin kaynadr.
Bu alanda grp geirmem, hissetmem, denemem iin bana verili olann, tmel bir
hesabn karmam beklenmesin benden. Ben burada, benden gelecek hibir giriimin karl
olmakszn, zaman zaman bamdan gemi olan, bana kuku duyulmayacak yollardan gelen,
nesnesi olduum, taraf olduum, zel gzde kalma ve gzden dme lsn bana vereni,
belli bir gayret sarf etmeden anmsamakla yetineceim; anlatacaklarm nceden saptanm
bir dzen olmakszn ve su stnde kalm olan su stnde brakan, aklma geldii gibi
yazmaya dayanan bir slupla anlatacam.
Hareket noktas olarak 1918'e doru kaldm, Panthon alanndaki Hotel Des Grands
Hommes'u, etap olarak da Austos 1927'de kaldm, Varengeville-Sur Mer'deki Manoir
d'Ango'yu alacam; Manoir d'Ango hi kukusuz ayn Manoir d'Ango'ydu; burada, rahatsz
edilmek istemediim zaman kalmam teklif ettikleri, yapay olarak allklarla gizlenmi bir
kulbede, bir ormann kysnda kendimi keyfimce puhu kuu avna da verebilirdim stelik.
(Nadja'y yazmak istediim andan itibaren, baka trl olmas da mmkn myd?) urada
burada bir hata ya da kk bir unutkanln, hatta herhangi bir bulankln ya da itenlikle
yaplm bir atlamann anlattklarm zerine, btn ierisinde alndnda hibir phe
gtrr yan olmayan eyler zerine glge drmesi o kadar nemli deil. Bylesine dnce
kazalarnn, haksz yere gndelik olaylar boyutuna indirgenmemesini de isterdim, szgelimi
Paris'te, Maubert alanndaki Etienne Dolet heykelinin beni tmyle ektiini ve dayanlmaz
bir i skntsna neden olduunu sylyorsam, buradan, beni psikanalizin paklayaca
sonucunu karmamal hemen; sayg duyduum bir yntem bu ve hi deilse insan
kendinden, kendi iinden ekip karmay hedeflediini dnyorum ve ondan, tahrirat
katibi baarlarndan daha baka baarlar bekliyorum. Bu da beni rahatlatyor, te yandan,
psikanaliz bylesine fenomenlerle uraacak halde deil; byk baarlarna ramen, rya
sorununu son kertesine kadar bitireceini veya yarm kalm edimler aklamasndan
hareketle, kendisinin de birtakm yeni edim ihmallerinde bulunmamasn kabul etmek bile,
onu gereinden fazla onurlandrmaktr zaten. Burada kendi deneyimime, bana gre,
meditasyonlar ve hayallerle olduka blnm kendi zerimdeki bir konuya geliyorum.
Rene Maubel Konservatuar'nda, Apollinaire'in Couleur du Temps'nn ilk temsil gnnde
perde arasnda, balkonda Picasso'yla konuurken, gen bir adam yanma yaklat, birtakm
szckler geveledi ve sonunda anladm ki savata ld kabul edilen arkadalarndan biri
sanmt beni. Tabii daha ileri gidemedik. Bir zaman sonra, Jean Paulhan araclyla Paul
Eluard'la mektuplamaya baladm, ikimizin de birbirimizin d grnmz konusunda en
ufak bir fikri yoktu. zinli olduu bir srada beni grmeye geldi: Couleur du Temps'da bana
doru gelen oydu.
Champs Magntiques'in son sayfasna yaylm ODUN-KMR szckleri, Soupault'yla
birlikte dolatmz btn bir pazar boyunca, belirtmeye yaradklar tm dkkanlar
konusunda, garip bir tahmin yeteneimi ortaya koymama vesile oldu. Hangi sokaa girersek
girelim bu dkkanlarn, samzda ve solumuzda ne kadar ilerde karmza kacan
syleyebiliyordum gibi geliyor. Ve yle sanyorum ki bu her defasnda dorulanyordu. Sz
konusu szcklerin halsinasyonlu imgesi deil de, basbaya dkkann cephesinde, giriin
her iki yannda, tek renkli, baz ksmlar daha koyu olan ktklerin ylesine boyanm
kesitleri beni uyaryor, ynlendiriyordu. Eve dndmde bu imge gene peimi brakmad.
Mdicis kavandan gelen bir tahta at havas, bende odun ktklerinin etkisini yapt. Bir de,
penceremden, iki kat altmda, bana srt dnk, Jean-Jacques Rousseau heykelinin
kafatas... Korku iinde alelacele, telala geriledim.
Gene Panthon alannda, bir akam, ge vakit... Kapya vuruldu. Bugn, ne ka yalarnda
olduunu ne de hatlarn hatrlayabildiim bir kadn girdi ieri. Yas giysileri iindeydi
sanrm. Littrature dergisinin bir saysnn peindeydi. Birisi bunu ertesi gn Nantes'a
getirmesi iin sz almt ondan. Bu say daha kmamt, ne var ki, onu inandrncaya kadar
akla karay setim. Az sonra anlald ki, ziyaretinin nedeni kendisini yollayan ve ksa bir sre
sonra gelip Paris'e yerleecek olan kiiyi "tavsiye etmek"ti bana. (u deyim aklmda kald:
"Edebiyata atlmak isteyen", o andan itibaren btn urap didinmesinin nedenini anlaynca

bir kez, onu olabildiince mtecessis ve heyecan verici buldum). Benden, byle hayali
olmaktan da te, buyur etmem, tler verme grevini stlenmem istenen kii de kimdi?
Birka gn sonra Benjamin Pret karmdayd.
Nantes: Belki de Paris'le birlikte, bama yaanmaya deer bir eyler gelebilecei izlenimi
veren tek Fransa kenti, birtakm baklarn kendi kendilerine, alabildiine ltlar sat kent
(daha geen yl Nantes'dan otomobille geerken, bir adamla birlikte yryen, sanrm bir ii
kadn, gzlerini kaldrdnda saptadm bunu: Kala kaldm ylece), burada yaamn temposu
baka yerlerdekiyle ayn deil, burada tm servenlerden de te bir serven dncesi
birtakm kiilerin kafasnda yer bulmaktadr hala, Nantes ki hala oradan baz dostlar gelebilir
bana, Nantes ki nasl da sevdim bir bahesini: Proc bahesini.
imdi, kendisini tanyan aramzdan bazlarnn, uykular dnemi diye adlandrdklar
dnemdeki Robert Desnos'u tekrar gzmn nne getiriyorum. Desnos "uyuyor" ama,
uyurken de yazyor, konuuyor. Bir gece bende, Ciel barnn stndeki atlyede oluyor bu.
Darda barp aryorlar: "Giriyoruz, giriyoruz, Chat Noir'a giriyoruz!" Ve Desnos benim
grmediimi, bana ancak o gsterdike grebildiimi grmeye devam ediyor. Bunun iin de,
ounlukla, yaamakta olan en ender, en anlalmaz, d krklna uratc adamn,
Cimetire des Uniformes et Livres'nin yazan, gerekte hi grmedii Marcel Duchamp'n
kiiliine brnyor. Duchamp'daki birtakm esrarengiz "kelime oyunlar" (Rrose Slavy)
iinde en taklit edilmez olarak grlen ey, Desnos'ta, tm safl, arlyla karmza kyor
ve anszn olaanst bir genilik ve yaygnlk kazanyor. Kaleminin, en ufak bir duraksama
olmadan kadn zerine konuunu ve olaanst bir hzla, bu iirsel denklemleri grmeyen
ve benim gibi, bunlarn uzun bir hazrlk dneminden gemi olabilecekleri konusunda ikna
olmayan m kald; teknik yetkinliklerini deerlendirme yeteneine sahip olsalar ve de o
olaanst kanat rp deerlendirseler bile, btn bunlarn getirdikleri konusunda, bunun
kazand mutlak kehanetin deeri hakknda bir fikir sahibi olamazdlar. Bu saysz seanslara
katlanlardan birinin zahmete katlanp da bunlar kesinlikle betimlemesi, gerek havalarna
oturtmas gerekir. Ne var ki tutkuya kaplmadan bunlardan sz etmenin zaman henz
gelmedi. Desnos'un gzleri kapal, ilerisi iin, kendisiyle, baka birisiyle ya da kendi
kendimle verdii o kadar buluma saatinden, gitmeme cesaretini gsterebildiim tek bir tanesi
bile yok, en akl almaz yer ve saatlerde olsalar bile, syledii kimseyi orada bulacamdan
emin olmasam bile.
unu da syleyeyim bu arada, Paris'te bana rastlayacanzdan, gnden fazla gemeden,
akam zerine doru, beni, Bonne-Nouvelle Bulvar'nda Matin Basmevi ile Strasbourg
Bulvar arasnda gelip giderken greceinizden hi kukunuz olmasn... Nedendir bilmem,
admlarm beni oraya gtrr gerekten, hemen her zaman belli bir amacm olmadan, sadece
u karanlk veriden, bunun (?) orada olup biteceine dair hibir kesinlik olmadan her zaman
giderim oraya. Bu ksack yolda, ben fark etmeden bile olsa, benim iin bir ekici kutup
oluturabilecek uzamda da, zamanda da, hibir ey grmyorum. Hayr; ok gzel ve ok
gereksiz Saint-Denis kapsn bile. Hatta orada ok yaknmda, oynamakta olan bir filmin
grdm sekizinci ve son ksmnn ansn bile... Filmde kendi kendini oaltmak iin
bilmem hangi yolu bulmu bir inli, tek bana, kendinin birka milyon rneiyle birlikte
NewYork'u istila ediyordu. inli, pei sra kendisi, gene kendisi, gene kendisi, gene kendisi
olduu halde, bakan Wilson'un odasna dalyor, Wilson gzln karyordu bu durum
karsnda. Benim iin hepsinden ok vurucu olan bu filmin ad: "Ahtapotun Kollarnda" idi.
Sinemaya girmeden nce afie, ne oynadna hi bakmamaya dayanan bu sistemle
baksam bile bir arpa boyu yol alacam yoktu, nk be ya da alt oyuncunun adndan
fazlasn aklmda tutamazdm bylelikle, herhangi birinden daha fazla "faka basmak"
tehlikesini de tayordum elbet; burada en aptal Fransz filmlerine kar bir zayf tarafm
olduunu itiraf etmeliyim. Zaten filmi pek iyi anlamadm gibi, bir de bo gzlerle izlerim.
yle bir an gelir ki bu durum beni skmaya balar, yanmda oturanlara sorarm o zaman. Gene
de onuncu arondismandaki baz sinema salonlar bana mekan olacak en elverili yerlerdir; bir
zamanlar Jacques Vach ile "Folies Dramatiques"in eski salonunun birinci mevki koltuklarna
akam yemei iin yerleir, kutular aar, ekmei keser, ielerin mantarlarn attrr ve
sofradaym gibi, seslerini karmaya cesaret edemeyen seyircilerin akn baklar altnda

yksek sesle, bara bara konuurduk.


Bugn yklm olan Opra geidinin en dibinde bulunan Thtre Moderne'in, temsil edilen
oyunlarn o kadar nemli olmamas bir yana, bu anlamda idealimdekine de ne kadar uygun
dtn sylemeliyim. Rollerinden ancak bir dereceye kadar haberli olan oyuncularn
lzumsuz oyunu, birbirlerini sanki ltfedercesine umursarm gibi halleri, fazla fazla on be
kiiden oluan seyircilerin arasndan kendilerine dost aramakla megul olmalar, benim iin
bir fon perdesinden baka bir ey deildir. Kendi kendimin bu en geici, uucu, uyank imgesi
iin ne bulabilirim, o imge ki, beni srekli besleyen, alt ksmlarnda, san sazlklar arasnda
kayp giden klrengi kuularla sslenmi eski psk byk aynalarla evrili, havadan, ktan
nasibini almam kafesli, o pek az gven verici localaryla bu salonda, temsilin bandan
sonuna, farelerin cirit att, ayaklarnza srtnerek dolat bu salonda, daha girerken,
km bir koltukla, arkas st yuvarlanan bir koltuk arasnda tercih yapmak zorunda
olduumuz bu salonda! Birinci perdeyle ikinci perde arasnda, nc perdeyi beklemek ok
iyimserlik olurdu nk, u gzlerimin birinci kattaki "bar"n bir aynsn bir kez daha
grmesine olanak var myd acaba? yle bir bar ki, iine girilmesi olanaksz ardaklaryla, o
da alabildiine karanlk, "bir gln dibindeki bir salon" deil de neydi? Buraya sk sk gide
gele, btn dehetengiz eyleri grmek pahasna -bunun daha beterini bile hayal edebilirdinizolaanst arlktaki bir drtl anmsamak gibi bir kazan elde ettim. Her ne hikmetse
gzel bir kadn u arky sylyordu:
oktan hazr yreimin yuvas
Kaps alr m alr ancak yarn
Bir ey yok madem piman olas
Gzel kocacm gelebilirsin yarn

(Varyant: Yeni akm gelebilirsin yarn)

nanlmaz bir ekilde unu diledim hep; geceleyin bir ormanda, gzel ve plak bir kadnla
karlamak; ancak bylesi bir dilek bir kez ifade edildi mi, hibir anlam kalmayacandan,
bu kez inanlmaz bir ekilde byle bir kadna rastlamam olduuma pimanm. Bylesi bir
karlamay varsaymak ylesine lgnca bir ey deil alt taraf: Olmayacak ey de deil.
Bana yle geliyor ki her ey bir kalemde durur ve ah! yazmakta olduumu da yazmazdm o
zaman. Akln mevcudiyetinin yokluunu bir olaslkla en ok hissettiim, bu tr duruma
baylyorum. Bu durum karsnda kalkp kamaktan baka bir ey akl edemezdim (Bu son
cmleye glenler domuzdur). Geen yl bir akam vakti "Electric-Palace"n oralardaki
galerilerde, stnden karp atacak bir mantodan baka hibir eyi olmayan bir rlplak
kadn, bembeyaz teniyle, bir sradan dierine gidip geliyordu. Bu kadar bile ba
dndrcyd. Ne yazk olaanst olmaktan uzak "Electric"in bu kesi, hibir ilgin yan
olmayan bir sefahat mahalliydi.
Ne var ki, benim iin gecenin kmesi ve kalkmasnn (o halde bu, gn olsa gerek, yle
deil mi?) sz konusu olmad yere, akln ta dip kelerine gerekten kmek demek,
Fontaine Sokana, bugn yerinde bir barn bulunduu "Thtre des Deux Masques"a gitmek
demektir. Tiyatrodan fazla bir zevk almamamn stne stne giderek, bir zamanlar, burada
oynanan oyunun, eletirmenlerin saldrsna urad ve hatta yasaklanmasn istemeye kadar
gidildiine gre, kt bir ey olmayaca inancyla gittim oraya. Oyun, bu tiyatronun
repertuarn oluturan "Grand-Guignol" trnn beterinin beterleri arasnda, basbaya yersiz
kayordu; kabul edilir ki, bu da pek yle safsata bir tavsiye olamazd. Les Dtraques iin
duyduum snrsz hayranl ifade etmekte gecikmeyeceim; oyun hep anmsamak istediim
tek tiyatro eseri (bundan unu anlyorum: Sahnede oynanmak zere yazlm) olarak kald ve
uzun zaman da byle kalacaktr. Oyun grlmemekle neredeyse her eyi yitiriyor, en azndan
oyun kiilerinin her bir giriimi ise taklit edilmemekle her eyini yitiriyordu, srar ediyorum,
oyunun en az tuhaf taraflar bunlar da deildi. Bu ekinceleri koyduktan sonra artk oyunun
konusunu amak bo bir aba olmayacak.
Olayn getii yer bir yatl kz okulu. Perde okul mdiresinin odasnn zerine kalkar:
Krk yalarnda, nemli bir kii havasndaki sarn mdire, odasnda yalnzdr ve olaanst
sinirli bir hali vardr. Yaz tatili ncesidir ve endieyle birisinin gelmesini beklemektedir:

"Nerede kald u Solange..." Odann ierisinde sinirli sinirli dolamakta, eyalara, katlara
arpmaktadr. Arada bir, baheye bakan pencereye gider, teneffs yeni balamtr. nce
teneffs zili sonra da ordan burdan, kk kzlarn, uzak bir uultuya dnen neeli lklar
duyulur. Sersem sepelek, bn bn bakan bir bahvan kafasn sallamakta, ekilmez bir
ekilde abuk sabuk konumakta, syleneni ge mi ge anlamakta, telaffuz hatalar
yapmaktadr; kz okulunun bahvan, kapnn yannda durmakta, anrr gibi, ipe sapa gelmez
laflar sarf etmekte ve bir trl gitmek bilmemektedir. Gardan dnmektedir ve Matmazel
Solange' trenden inerken grmemitir: "Mat-mazel-So-lan..." heceleri lastik gibi ekip
uzatmaktadr. Sahnedekilerle birlikte seyirci de sabrszlanmaktadr. Bu arada kartvizitini
gnderen bir yal hanm ieri alnr. Torunundan olduka kark bir mektup almtr, ancak
kk kzn, kendisini almaya gelmesi iin yalvard aktr. Yal kadn ikna etmek zor
olmaz. Yln bu dneminde ocuklar her zaman biraz sinirlidir. En iyisi k arp,
birisinden ya da herhangi bir eyden ikayeti olup olmadn sormaktr. Kz ieri girmitir
bile. Byk annesini kucaklar. ok gemeden grlr ki gzlerini kendisini sorguya ekenin
gzlerinden ayramamaktadr. Yantlar, yapt birka inkar edici hareketle snrldr. Birka
gn sonra yaplacak dl datm trenini niin beklemeyecektir? Kzn konumaktan
ekindii hissedilir. Okulda kalacaktr. Boyun eer, ortadan ekilir. Kapya doru gider.
Eikte, iten ie byk bir mcadele verir gibidir. Koa koa dar kar. Bykanne teekkr
eder ve izin ister. Mdire gene yalnzdr. Anlamsz, dehet verici bir bekleyitir bu. Odadaki
eyalardan hangi birinin yerini deitireceini, hangi hareketi yapacan, beklenilenin
gelmesi iin ne yapacan bilemez... Sonunda bir araba sesi... zlenmekte olan ehre nurlanr
birden. Ebediyet, karsnda durmaktadr. Taplas bir kadn kapy vurmadan ieri girer.
Gelen odur. Kendisini kucaklayan kollar hafife iter. Esmer mi kumral m belli deildir.
Gentir. Hem baygn hem umutsuzca, hem incelikle hem de zalimce bakan ahane gzler...
pincecik, son derece sade giyimli, koyu renk bir elbise, siyah ipek oraplar. Ve zerinde,
alabildiine hayran olduumuz bir para "toplumdlk." Az nce neler yapt sz konusu
olmaz, bir yerde alkonulduunu syler, zr diler. D grnndeki olaanst soukluk,
kendisine gsterilen ilgiyle olabildiince elikilidir. Yapmack olduu belli olan bir
kaytszlkla, gnlerinin nasl getiini anlatr, geen yl ayn dnemde geliinden beri pek az
ey olmutur. retmenlik yapt okulla ilgili olarak pek kesin bir ey sylenmez. Ama
(burada konuma son derece samimi bir havaya brnecektir) imdi sra Solange'n
birbirinden ekici, birbirinden gzel, birbirinden yetenekli baz rencilerle arasndaki yakn
ilikilere gelmitir. Hlyalara dalar. O anlatrken ylesine dinlenmektedir ki, aznn iine
dlecektir sanki. Birdenbire keser konumay, antasn aar amaz, koyu renk jartiyerinden
az daha yukarlar grlen muhteem kalalar ortaya kar. "O da ne, kendine ine yapma
huyun yoktu eskiden! -Oh! Hayr! imdi, ne yaparsn." Olaanst vurucu bir bezginlik
ifadesiyle verilen bir yanttr bu. Yeniden canlanm gibi, imdi de haberleri alma sras
Solange'a gelmitir: "Ya sen... Senin burada? Anlat bakalm." Buraya da ok sevimli yeni
renciler gelmitir. Hele bir tanesi. ylesine tatldr ki. "te canm bak." ki kadn da uzun
sre pencereden aa sarkarlar. Sessizlik. ODAYA BR TOP DER. Sessizlik. "te o!
imdi yukar kacak. Emin misin?" Her ikisi de ayakta duvara dayanmlardr. Solange
gzlerini kapatr, gever, iini eker, kmldamadan durur. Kapya vurulur. Biraz nceki
ocuk azn amadan ieri girer, usul usul topa yaklar, gzleri mdirenin gzlerindedir;
parmaklarnn ucuna basa basa yrr. Perde. - Bir sonraki perde, bir sofada gece vaktidir.
Aradan birka saat gemitir. Elinde antasyla bir doktor vardr ortada. ocuklardan birinin
kaybolduu farkedilmitir. Allah vere de bana bir kaza gelmemi olsa! Herkes tela
iindedir, okul ve bahesi didik didik aranmtr. Mdire ncesine gre daha sakindir. "ok
tatl bir ocuktu, hznl bir hali vard. Tanrm, byk annesi daha bir saat nce buradayd!
Birisini biraz nce aramaya gnderdim onu." Doktorun kukular vardr; iki yl arka arkaya,
tam ocuklar tatile kaca srada gelen kazalar. Geen yl kuyuda bir cesedin bulunmas. Bu
yl... Bahvan sama sapan laflar eder, alar szlar. Gidip kuyuya bakmtr. "Garip ey;
bundan daha ar bir ey olamaz." Doktorun bahvan sorguya ekmesi bounadr: "Garip
ey." Bir el feneriyle baheyi batan baa arnlamtr. Kk kzn okul dna km olmas
olanakszdr. Kaplar sk skya kapaldr. Duvarlar vardr. Okul iindeyse, koydunsa bul.
Kaba adam kendi kendine sefilane bir ekilde kafa yormaya, mantk yrtmeye devam eder,

hep ayn ekilde, gittike daha anlalmaz bir ekilde, temcit pilav gibi tekrarlar durur.
Doktor da bu durum karsnda dinlemeyi brakmtr. "Garip dorusu. Evvelki yl hibir ey
grmemitim ben. Yarn bir mum koyaym bari... u kk kz nerede olabilir ki? Doktur bey.
Bastne doktur bey. Gene de garip dorusu... u ie bak, Mam-zel-Solange daha dn gelsin
de... -Ne, u Matmazel Solange'n burada olduunu mu sylyorsun? Emin misin? (Ah geen
yl dndmden beter bu kez). Bana brak sen." Doktor bir stunun arkasna gizlenir.
Henz gn domamtr. Solange sahnenin bir ucundan dierine yrr, geer gider.
Herkesteki telatan eser yoktur onda, bir otomat gibi burnunun dorusuna yrr. Aradan ksa
bir zaman gemitir. Btn aramalar bounadr. Yeniden mdirenin odas. ocuun
bykannesi grme salonunda fenalk geirmitir. Hemen gidip teskin edilmelidir. Her iki
kadnn vicdanlar rahat m rahat grnmektedir. Gzler doktordadr, komiserdedir,
uaklardadr, Solange'dadr, mdirededir... Mdire, bir kalp kuvvetlendirici ila aramak iin
ecza dolabna ynelir, aar... ocuun, ba aa sarkm kanl bedeni ortaya kar, yere
ylr. Ve feryat, unutulmaz feryat (oyun srasnda, kz ocuk roln oynayan oyuncunun on
yedi yan bitirmi olduunu seyirciye bildirmekte yarar umulmutu. Ama asl nemli olan,
kzn on bir yandaym gibi grnmesiydi) Bilmiyorum szn ettiim feryat, oyunu tam
tamna noktalyor muydu? Ama umuyorum ki yazarlar (oyun, komik rollerin oyuncusu Palau
ile, Thiry adl bir cerrahn ibirliiyle ve hatta hi kukusuz birka iblisin de onlara
katlmasyla yazlmt sanrm)* Solange'n daha fazla ac ekmesini istememilerdi, bu oyun
kiisi gerekten de te, ylesine ekiciydi ki, grnte de olsa bir ceza ekmesine raz
olmamlard. Zaten byle bir cezay btn ihtiamyla inkar ederdi o da. Sadece unu
ekleyeceim: Solange rol o devrin en hayranlk verici ve kukusuz tek ve esiz kadn
oyuncusu tarafndan stlenilmiti, ayn oyuncuyu "Deux Masques"ta bundan daha az gzel
olmad baka oyunlarda da grm ama ondan sz edildiini bir daha duymamtm; benim
iin utan verici** bir eydi bu; oyuncunun ad Blanche Derval'di.
* Yazarlarn gerek kimlikleri ancak otuz yl sonra belirlendi. Surralisme, mme dergisi Les Dtraques'nin tam metnini yaynlayacak
duruma ancak 1956'da geldi; oyunun sonunda P. -L. Palau'nun, oyunun oluumuna aklk getiren bir sonsz de yer ald dergide: "Oyunu
douran dnce, Paris varolarnda bir yatl kz okulunda geen kukulu birtakm olaylarn verdii esinden yola kyordu. Ama oyunu
yazdm tiyatronun -Les Deux Masques- oyun trnn Grand-Guignol'e kamas nedeniyle, mutlak bilimsel gerein iinde kalmakla
birlikte, oyunun dramatik yann biraz glendirmem gerekti; olayn, oyunun ilemekte olduum ahlaka aykr yan, beni zorunlu klyordu
buna. Burada sz konusu olan evrimsel ve periyodik bir lgnlk haliydi, ancak baarya ulamak iin sahip olmadm baz aydnlatc
bilgilere ihtiyacm vard. te bu aamada bir dost, hastane ba cerrah Profesr Paul Thiry, stat Joseph Babinsky'yle iliki kurmama
yardmc oldu; ksz fenerimi klandrmak zahmetine katlanan ite o idi, bu da benim, dramn, deyim yerindeyse bilimsel yann hataszca
ilememe olanak salad." Doktor Babinsky'nin, Les Dtraques'nin ortaya karlmasnda katks olduunu rendiimde byk hayrete
dtm. "Geici intern" tp rencisi sfatyla, uzun sre, Piti'deki servisinde asistanln yaptm nl nrologdan ok gzel bir an
kalmt bende. Bana kar gsterdii sevecen tavrla hala vn duyarm -hatta bunda ylesine kendinden gemi ve ileri gtrmt ki ii,
tp alannda byk bir gelecek grdn bile sylemiti bende- kendimce, retisinden nasibimi aldm sanyorum. Birinci Gerekstc
Manifesto'nun sonunda saygyla andm onu. (Yazarn notu,1962.)
** Ne demek istemitim byle sylemekle? Ona yaklamam ve ne pahasna olursa olsun, gerek kadnln ortaya karmay denemem
gerektiini... Bunun iin kadn tiyatro oyuncular karsnda belli bir n yargy amam gerekiyordu. Bu yargy besleyen Vigny ve Nerval'in
ansyd. Burada, "tutkusal bir ekim"e neredeyse kapldmdan dolay suluyorum kendimi. (Yazarn notu,1962.)

(Dn akam biraz nce anlattklarm bitirirken, oyunu her grmde, ki bu iki ya da
kez olmutu, ya da kafamdan geirdiimde, geerliini koruyan tahminler yrtmeye braktm
gene kendimi. Topun odaya dmesinden sonra olup bitenler zerinde yeterli delillerin
olmay ayrca Solange ile partnerinin tam anlamyla birer kurban olmalar, sonunda
olaanst av hayvanlarna dnmeleri zerindeki belirtilerin yetersizlii de kafam
kartran eylerin banda gelir. Bu sabah kalkarken, burada aktarma gereini duymadm,
olduka rezilane bir ryadan kendimi syrmakta her zamankinden daha fazla zorluk ektim,
nedeniyse, byk lde, bu konunun alabildiine dnda baz konumalara dayanmasyd.
Bu rya, bylesi anlarn -yeter ki insan kendini onlara iddetle versin- dncenin ak
zerindeki yansmasnn semptomlarn gsterdii lde ilgin grnd bana. Burada
ncelikle, ryann, kendimi verdiim dncelerin sadece dayanlmaz, tiksinti verici, hatta
canavarca yann vurgulamasn gzlemlemek dikkat ekiciydi, rya benim iin, inceden
inceye, btn yzyllar ap gelen bir amber ya da gl hlasas gibi, masals bir deer
kazanyordu. te yandan aka itiraf etmeli ki, uyanrsam, en son olup biteni olaanst bir
aklkla gryordum; yosun rengi, elli santim kadar bir bcek, bir ihtiyarn yerini alarak bir
tr otomatik cihaza doru ynelmiti; cihazn deliine, iki yerine, bir bozuk para att, bu da
bana zellikle knanmas gereken bir dalavere gibi geldi, yle ki, bir sakarlkla olmu gibi, bir

baston darbesi indirdim ona ve arkasndan bamn zerine dtn hissettim -ancak,
gzlerinin yuvarlaklarnn apkamn kenarlarnda parladklarn grecek kadar bir zamanm
oldu, sonra soluum kesildi ve bin bir glkle boazmdan kll ayaklarnn ikisini geri
ektiler, bu arada anlatlmaz bir tiksinti duymaktaydm- aktr ki, yzeysel olarak; bu olay, u
son gnlerde kaldm st kapal balkonun tavannda bir kuun, evresinde dolanp durduu
bir yuvayla zellikle balantlyd. Varlm biraz korku veriyordu kua, te te, tarlalardan
byk bir yeil ekirge gibi bir ey getirdii her defasnda byle oluyordu ama tartma
gtrmez bir ekilde, bir yer deitirme, bir youn sabitleme halinde, bu trden bir imgenin
baka ekilde aklanamaz olduu, hibir nemi olmayan bir dikkat ekme dzleminden,
heyecan dzlemine gemesi, ilk azda Les Detraques'nin baz epizodlarna ve szn
ettiim durumlara geriye dn artryordu. Dsel imgelerin yaratlmas, en azndan her
zaman bu ift aynalar oyununa baldr, burada ok zel ve kukusuz birinci derecede
aklayc, amlayc, Freudcu anlamda "stn belirleyici" bir roln iareti vardr; bu rol,
ok gl, ahlaki deerlerin hi mi hi bulaamad, ryada ve onun arkasnda, ok yzeysel
bir ekilde ryann karsna gerek diye karlan eyde, "iyinin ve ktnn tesinde" gerek
izlenimler oynar.)
1915'e doru Rimbaud'nun zerimde yaratt ve, o gnden beri de Dvotion gibi iirlerde
incelip ycelmi olan byleyici g* hi kukusuz o dnemde, sicim gibi yamur altnda tek
bama dolatm bir gn, bir gen kzla karlamama mal olmutu, sze nce gen kz
balamt ve birka adm atmtk ki, bana tercih ettii iirlerden birini okumay nerdi: Le
Dormeur du Val. yle beklenmez, yle ortama aykr, yle zamansz bir eydi ki bu ... Daha
ok yakn bir gemite, bir pazar gn bir arkadala Saint-Ouen'daki "bit pazar"na gittiimde
(sk sk oraya gider, baka hibir yerde bulunmayan, modas gemi, para para olmu,
kullanlmaz haldeki, neredeyse anlalmaz, iinden klmaz ve nihayet anladm ve
sevdiim anlamda, yoldan km nesnelerin peinde olurum, szgelimi, dzensiz beyaz
yzeyi cilal, u bir tr yarm-silindir gibi..: Yzeyinde benim iin hibir anlam tamayan
krmz ve yeil yatay ve dikey izgilerle girintiler ve kntlar bulunan yarm silindir... Nesne
bir mahfazann iinde dikkatlice, bir hazine gibi korunmaktayd, altnda da talyanca bir zl
sz vard, eve getirdim ve yakndan inceleyince anladm ki, bir kentin falanca yldan filanca
yla nfusunun boyutlu bir ekilde oluturulmu istatistiiydi bu, bunu anlam olmam,
zerindeki yazlar daha iyi okuyup anlamama yardmc olmuyordu tabii), dikkatimiz ayn
anda, bir sr paavrann, geen yzyldan kalma sararm fotoraflardan, hibir deeri
olmayan kitaplardan ve de demir kaklardan oluan ok ince bir tabakann altnda kaybolmu
Rimbaud'nun Btn Eserleri'nin ok yeni bir basksna yneldi. yi ki iimden kitab yle bir
kartrmak geldi de, sayfalarn arasna sktrlm iki kat paras buluverdim: Bunlardan
birisi serbest biimde yazlm bir iirin daktiloya ekilmi bir kopyas, dieri ise, kurun
kalemle yazlm Nietzsche zerine ksa notlar halindeki dncelerdi. Ne var ki, hemen
yanbamda dalgnca da olsa gzleri zerimde olan kii, daha fazla bir eyler renmem iin
zaman brakmad bana. Kitap satlk deildi, iindeki katlar ise kendine aitti. Gene son
derece gle bir gen kzd bu. Bir iiye benzeyen ve tan olduklar besbelli biriyle hararetli
hararetli konumasn srdryordu, grnd kadaryla, karsndaki de hayran hayran
dinlemekteydi kz. Biz de konumaya baladk onunla. ok kltrl biriydi, bize edebi
zevklerinden sz ama konusunda zorluk karmad, Shelley, Nietzsche ve Rimbaud'yu
beeniyordu. Kendini anlattklarnn akna kaptrp, sz, gerekstclere ve Louis
Aragon'un Paris Kyls'ne getirdi, kitab sonuna kadar okuyamamt. Karamsarlk szc
zerindeki varyasyonlar kitabn sonunu getirmesine engel olmutu. Her sznde derin bir
devrimci inan okunuyordu. Kitabn sayfalar arasnda grdm kendi iirini seve seve verdi
bana, yannda, ondan hi de aa kalmayan bakalarn da... Fanny Beznos'tu ad.**
* Burada, byleyici szc, gerekten temel anlamda alnmaldr. Benim iin d dnya, her an, kendi dnyasyla uyum halindedir, dahas,
kendi dnyas d dnya zerinde bir rg oluturur: bir kentin snr boylarnda, ki bu Nantes kentidir, gnlk gzergahm zerinde, tede,
kendisininkiyle, ba dndrc uyumlar, karllklar ortaya kyordu. Kklerin bir kesini, bahelerinin kntlarn, sanki onun gzyle
gryormuum gibi, krk yldr ainaymmcasna "tanyordum", bir saniye ncesi grnte capcanl olan yaratklar, birden bire onun
brakt ize kapp koyuveriyorlard kendilerini, vb. (Yazarn notu, 1962.)
** urda burda gzlerimin nnden geen bu notlarn kimileri ncelikle beni hayal krklna uratyor: buradan tam anlamyla beklediim
ey ne olabilirdi? in asl uydu ki gerekstclk henz kendi kendini aryordu ve bir dnya gr olarak kendi snrlarn izmekten
olduka uzakt henz. nnde bulunan zaman konusunda herhangi bir nyarg yrtemiyor, el yordamyla ilerliyordu: sat ilk klarn,

kukusuz, biraz fazla hogryle tadn karmaktayd. Glgenin yaratt huzmeler olmadan n huzmesi de olmaz. (Yazarn notu, 1962.)

Bir gn nmdeki bir kadna, srf oyun olsun diye yaptm bir neriyi de anmsyorum:
"Gerekstclk Merkezi"ne, bizi "Merkez"de ziyarete gelip elindeki alas mavi
eldivenlerden birini armaan etmesini isteyiim, tam raz olmak zere olduunu grnce de
panie kaplm ve kesinlikle byle bir ey yapmamas iin yalvarlarm ... O an, bu
eldivenin bir daha geriye dnmemek zere, bu eli terkedecei dncesinde, benim iin
korkulacak, olaanst kararllk ve kesinlikte ne olabilirdi ki. Kadn, geri gelip masann
zerine, mavi eldiveni brakmayaca umudunu yitirmediim keye, kendisine ait bir bronz
eldiveni brakmay nerdii andan itibaren bu i daha byk, daha gerek bir boyut kazand,
demek istediim, bu boyutlar korudu; bu bronz eldiveni, evinde grmtm, bilei kvrml,
parmaklar ensiz bir kadn eldiveniydi bu da, elime alp havaya kaldrmaktan alamamtm
kendimi, arl karsnda hep armtm, bana yle gelmiti ki, bu eldivenin, dayand
noktadaki gerek kar kuvveti lmekten baka bir tutama yoktu, dieri, dayanak
noktasnda ayn kar kuvveti gerektirmeyecekti.
Daha birka gn nce, Louis Aragon bir eye dikkatimi ekmiti: Pourville'de bir otelin
tabelasndaki krmz harflerle yazlm, MAISON ROUGE (KIZIL EV) szckleri, yle
hurufatla yazlm, yle dizilmilerdi ki, yolun belli bir eim yapt noktada, "MAISON"
(EV) yazs siliniyor, "ROUGE" (KIZIL) yazs ise, "POLICE" (POLS) gibi okunuyordu.*
Ayn gn bir iki saat sonra, eldivenli kadn diye adlandracamz kadn, beni, ksa bir sre
nce kiralad evin eyalar arasnda bulunan, o gne dek hi grmediim cinsten, deiken
bir tablonun nne getirmemi olsayd, sz konusu optik yanlsamann hibir deeri olmazd.
Eski bir gravrd bu ve cepheden bakldnda bir kaplan gsteriyor ama bu arada, resmin
yzeyinde yukardan aa kafesler oluturan ince dikey katlardan bantlar, sola doru birka
adm atp azck uzaklaldnda, bir vazonun, saa doru birka adm atldnda ise bir
melein kesik kesik grntsn sunuyordu. Son olarak bu iki olguyu belirtmemin nedeni,
benim iin, bu koullarda aralarndaki yaknln kanlmaz olduu ve birinden dierine
aklc bir bant kurmann hi mi hi olanakl deilmi gibi gzkmesiydi.
* "Belli bir eim": Sz konusu olan iki szcn iyice rastlantsal yaknl, birka yl beklendikten sonra, baz "dava"lar srasnda,
akmalarnn ak seikliini en dramatik bir biimde kabul ettireceklerdi. Birka satr aada, resme kardan bakldnda grlen
hayvan, herkesin az birlii etmiesine "kana susam" diye niteledii cinsten bir hayvan. Pourville'deki tabelay gsteren u iaret parma
bile, epey bir zamann ardndan uzaktan bakldnda, olduka acmasz bir ironiyle karlanacak cinsten. (Yazarn notu, 1962)

Her hal karda, bu trden bir dizi gzlemin ortaya konulmasnn, ilerde ortaya
konulacaklar da dahil, birka kiiyi sokaklara uratacak cinsten olduklarm umut ediyorum.
Bu kiiler kendi kendileri zerine szde kesin saydklar herhangi bir hesabn pei
braklmakszn uygulamay zorunlu klacak pekala nceden tasarlanm saylabilecek
herhangi bir eylemin yetersizliinin ciddiyetinin, en azndan bilincine vararak frlayacaklardr
sokaklara. Eer gerekten ngrlmemise, olagelen en kk, en nemsiz olgunun rzgarna
kaplp gitsin, silinip sprlsn ne varsa. Bundan sonra gelip de, emekten, diyeceim,
emein ahlaki deerinden sz almasn bana. Emek dncesini, maddi bir gereklilik olarak
kabullenmek zorundaym ve bu anlamda, en iyi, en adaletli ekilde paylalmasndan yana
olmayp da ne yapabilirim... Bana, bunu, yaamn uursuz zorunluklarnn zorla kabul
ettirmesine bir diyeceim yok, evet de, benden buna inanmam istenmesine, kendimin ya da
bakalarnn emeinin yceltilmesine gelince, bu asla... Bir sefer daha, gece karanlnda
yryp de, kendimi gndzn yryor sanmay ye tutuyorum. alp emek harcadka
yayor olmann hibir eye yarad yok. Her birimizin kendi z yaamnn anlamnn ortaya
kmasn beklemeye hakk olduu olay, belki henz bulamadm ancak yolu stnde
kendimi aradm olay, emek pahasna salanan bir ey deil. Ancak burada bir nceleme
yapyorum, nk belki de, her ey bir yana, vakti zamannda, olay kavramam salayan ve
bugn burada fazla gecikmeksizin Nadja'y sahneye karm dorulayacak olan da bu zaten.
te sonunda Manoir d'Ango'nun kulesi de havaya uuyor ve kulenin gvercinlerinden
yaan tylerden olumu youn bir kar, bir vakitler kiremit krntlaryla deli, bugn ise
kanla kapl bir avlunun zeminine deince eriyiveriyor!

Geen 4 Ekimde (1926), tmyle bombo geen, kasvetli, i karartc leden sonralardan
birinin son demlerinde, sknty, kasveti zerimden atmann srrn bildiimden, Lafayette
sokanda bulmutum kendimi: LHumanit kitapevinin vitrini nnde birka dakika
durakladktan ve Trokinin son yaptn edindikten sonra, hibir amacm olmakszn Opra
ynnde yoluma devam etmekteydim. Brolar, atlyeler boalmaya balamakta, evlerin
yukarsndaki, aasndaki tm kaplar kapanmakta, kaldrmlarda insanlar birbirleriyle el
skmakta, biraz nceye gre ortalardaki insan says fazlalamaktayd eni konu. stemeden
de olsa, insan yzlerini, klk kyafetleri, davranlar gzlemliyordum. Hele durun bakalm,
Devrim yapmaya hazr olanlar pek bunlar olamazd. urada, bir kilisenin nnde, adn ya
unuttuum ya da hi bilmediim u kava henz gemitim. Birdenbire, belki henz benden
daha on adm tede, kar ynden gelen ok yoksulca giyinmi gen bir kadn grdm. Ya
gryordu ya da grmt o da beni. tekilerin aksine ba dimdik yryordu. ylesine ince,
tkrldmd ki ayaklar yere basyor mu basmyor mu belli deildi. Yznde belki de belli
belirsiz bir glmseme geziniyordu. Gzne yle ilgin bir biimde srme ekmiti ki, sanki
gzlerden balam da bitirememi, gznn kenarlar bir sarnda rastlanmayacak denli,
kapkara kalmt. Ama sadece kenarlar..., gz kapaklar hi mi hi... (Bylesi bir arpclk,
parlaklk, gz kalemini gz kapa altna zenle srmekle elde edilir, ancak byle...) Hi
bylesi gzler grmemitim. Duraksamadan, yabanc kadnla konuma yolunu aradm, iin
ktye varabileceini de gzden uzak tutmuyordum. Glmsedi, ok gizemli bir glmseyile
glmsedi, nasl sylesem, sanki bu karlamann neden ve sonularnn
bilincindeymiesine... oysa ki bende kavrayacak hal yoktu. ddia ettiine gre Magenta
bulvarndaki bir kuafre gidiyordu (iddia ettiine gre, diyorum, nk o anda kukuluydum
bundan, zaten kendisi de daha sonra, hi bir amasz dolamakta olduunu kabul edecekti).
Belli bir srarla ekmekte olduu maddi skntlardan sz at bana, ancak bu bir eit
balanma niyetiyle, klk kyafetinin hatr saylr derecedeki yoksulluunu aklamak iindi.
Gare du Norda yakn bir kahvenin taraasna oturduk. Daha alc gzle baktm ona.
Gzlerinde bylesine olaanst ne gibi bir ey olabilirdi? Gzlerinin aynasnda yansyan, ne
mene bir karanlk hzn, ne mene bir kl gururdu ki? lk bakta yersiz ve zamansz
grlebilecek (ya da grlebilinemeyecek mi desem?) gibi bir gvenle, benim fikrimi
sormakszn, itiraflarnn henz banda ortaya kan muamma da buydu zaten. Doduu kent
olan ve yl nce ayrld Lille'de, sevdiini sand, o da kendisini sevmi bir renci
tanmt. Gnn birinde karar vermiti, terk edecekti onu, oysa renci byle bir eyi hi
beklemiyordu; "onu tedirgin etmekten korkuyordu," nedeni buydu terk etmek isteyiinin.
Paris'e gelii byle olmutu, oradan renciye yazd mektuplarn aras aldka almt,
Paris'teki adresini hi vermemiti. Aradan yaklak bir yl gemi gememi, bir rastlant
sonucu karlamt onunla; ikisi de amlard bu ie. renci ellerini tutmu, onu ne kadar
deimi bulduunu sylemekten kendini alamam, gzleri, avularnda tuttuu ellerine
taklm, onlar bylesine bakml grmekten aknla dmt (hi de bakml deildi
onlar imdi). O da igdsel bir hareketle, ellerini tutan ellere bakm, ellerin son iki
parmann; ayrlmas imkanszcasna birbirine yapk olduunu fark edince, l
basmaktan alamamt kendisini. "Yaralanmsn sen!" Kendisini ikna etmek iin, gen
adamn, ayn ekil bozukluuna sahip teki elini de gstermesi gerekmiti. Bunun zerine
heyecanl heyecanl, uzun uzun sorguya ekti beni: "Olacak ey miydi bu? Bir canl varlkla
uzun sre birlikte yaam olsun, onu incelemek iin her trl frsata sahip bulunmu olsun,
onun en ince bedensel ya da teki zelliklerini kefetmeye versin kendini de, sonuta hi iyi
tanyamam olsun, unun bile farkna varamam olsun! nanyor musunuz siz buna?... Siz
akn gz krdr diye bir eye inanyor musunuz? Bir de rencinin kapld fkeyi
gznzn nne getirin, ne yaparsnz, susmaktan baka arem kalmamt; o eller, o eller...
O zaman anlayamadm bir eyler syledi, bir szck kulland, anlayamadm, yle bir ey
syledi: "Hay eek kafa! Alsace-Lorraine'e dneceim gerisin geri. Bir oradaki kadnlar bilir
sevmesini." Niin mi eek kafa? Haberiniz yok mu?" Dnlecei gibi iddetli tepki
gsteriyorum: "Ne olursa olsun vz gelir bana. Alsace-Lorraine zerine byle genellemeler
iren gelir bana, besbelli ki budalann biriymi bu adam, vb... Bu szlerden sonra da ekip
gitti ve siz bir daha hi grmediniz yle deil mi? yi ya, daha ne." Burada adn syledi bana,

kendi setii ad: "Nadja, nk Rusa'da umut szcnn ba bu ... nk gene sadece
balangc, sadece ... " Bu srada aklna kim olduumu sormak geliyor (bu szcklerin dar
anlamlarnda). Sylyorum. Tekrar gemiine dnyor, babasndan annesinden sz ediyor
bana. Babasnn ans duygulandryor, ilendiriyor onu .. "Nasl da zaaflar olan bir adamd!
O zaaflarndan kendini bir trl kurtaramadn bir bilseniz. Genliinde, nasl anlatsam size,
istedii nnde istemedii arkasndaym. Anne babas ise sevecen mi sevecen... Daha
otomobil yokmu o zamanlar ama hi deilse gzel bir arabalar varm, bir de seyisleri .. Her
ey, onunla birlikte erimi gitmi bir anda. O kadar ok severim babam... Onu her aklma
getiriimde, ruha ne kadar zayf olduunu dnrm hep... Oh! nsann annesi, babasyla bir
olamaz. Amiyane derler ya, baba bir kadn, hepsi bu. Babama gre bir kadn deildi o.
Evimizde her ey tertemizdi, ama babam, anlyor musunuz, eve dndnde, onu, zerinde
nlyle grmeye tahamml edecek bir yapda deildi. Eve gelince masay hazr buluyordu,
oras doru, ya da hazr edilecek bir masa; hazr bulduu masa (alayl bir ifade ve sevinli bir
hareketle) yle mkellef bir sofra olamad hi. Annemi hi sevmez olur muyum, dnya
yklsa zmek istemezdim onu. rnek mi, Paris'e geldiim zaman, Vaugirard'n kz
kardelerine yazlm bir tavsiye mektubu getirdiimi biliyordu, hi kullanmadm onu tabii ki.
Ama ona ne zaman yazsam u szcklerle bitiriyorum mektubu: "Seni yaknda grebilmeyi
umuyorum" ve ekliyorum, "Tanrnn izniyle tabi, rahibe filancann dedii gibi...," rahibe
szcnden sonra ise herhangi bir isim koyuyorum, annemin sevincini varn tahmin edin siz!
Ondan aldm mektuplarda ise beni en ok duygulandran, geri kalan tm mektubu feda
edebileceim ey, mektubun sonundaki "hami"ti. Hep bir eyler eklemek ihtiyac duyard:
"Paris'te ne yaparsn, ne edersin diye soruyorum hep kendi kendime." Zavall anneciim, bir
bilseydi ne yaptm! Nadja'nn Paris'te ne yaptn.. kendisi de merak ediyor bunu. Evet,
akam, saat yediye doru, metronun ikinci mevki vagonlarndan birinde bulunmay seviyor.
Yolcularn ou, ilerini bitirmi dnen kiiler. Onlarn arasnda oturuyor, onlarn yzlerinde,
kayglarnn, tasalarnn nedenini yakalamaya alyor. ster istemez yarna kadar braktklar
eyi dnyorlar elbet, sadece yarna kadar braktklar, bir de akam kendilerini nelerin
beklediini dnyorlar, yzlerindeki izgileri daha da derinletiren, onlar daha tasal klan
da bu. Nadja gzlerini havada bir eye dikiyor: "Mert insanlar da var." Grnmek
istediimden de ok heyecanlanyorum ve kzyorum bu kez: "Hayr, hayr. Mesele bu deil
zaten. Bu insanlar, ya teki sefaletlerle birlikte ya da onlarsz, ie, emee tahamml
edebildikleri lde ilgin olmasn bilirler ancak. Bakaldr, onlarn iinde daha ar
basmasa, emek nasl yceltebilirdi onlar? O anda grebilirsiniz onlar, onlar ise zaten
gremezler sizi. Ben tm gcmle, bana deer biilmek istenen bu klelii yadsyorum, nefret
ediyorum ondan. Buna mahkum olduu iin insana acyorum, genelde ondan yakasn
syramad iin de acyorum ona, ne var ki beni onun safna eken, abasnn iddeti,
acmaszl deil, beni onun yanna eken, gl bakaldrsndan bakas deil ve olamaz da.
Bilirim ki Tanrnn her gn, birka saniye arayla, ayn hareketi tekrarlamaya zorlayan bir
fabrika frnnda ya da u acmasz makinalarn nnde veya baka her yerde, en az
kabullenilebilir, sineye ekilebilir emirler karsnda ya da hcrede veya bir idam mangas
karsnda bile zgr hissedebilir kendisini insan, ama ekilen ikence deildir bu zgrl
yaratan. Bir diyeceim yok buna. zgrlk srekli bir zincirlerden arnmadr; doru da, bu
arnmann srekli olabilmesi, devaml mmkn olabilmesi iin zincirlerin bizi altnda
ezmemesi gerekmez mi, sizin szn ettiiniz insanlarn ounu ezdikleri gibi... Ama
zgrlk insan asndan daha fazlasdr belki de, daha uzun ya da daha ksa admlarn, en
ok, bu zincirlerin kopar iin insana vaad edilen en grkemli admlarn zinciridir de... Bu
admlar atmaya glerinin yeteceini varsayabiliyor musunuz? Bir defa zamanlar var m
buna? Yrekleri var m? Mert insanlar diyordunuz demin, evet kendini savata ldrtenler
gibi mert, yrekli deil mi? Hadi adn koyalm, kahramanlar. Birok bedbaht, birka tane de
zavall budala... tiraf edeyim ki, bu admlar her ey benim iin. Admlar nereye doru
gidiyor, ite gerek sorun burada. Ama er veya ge kendilerine bir yol izmesini bilecekler...
Bu yolun zerinde, yolu izleyememi olanlar, zincirlerinden arndrmaya yardm etmenin
yollarnn da grnmeyeceini kim bilir? te ancak o zaman biraz duraklamak gerekecek
belki, ama geri dnlmeksizin tabii." (Bu konuda neler syleyebileceim yeterince grlyor
yeter ki somut biimde ele almay kafama koyaym...) Nadja beni dinliyor ve sylediklerimi

yadsmak istemedii belli... Belki de, biraz nceki szleriyle emei vmek istemiti sadece,
hepsi bu. Sonra salk durumunun ok bozuk olduundan sz at. Cebinde kalan son parasn
feda edip gidecei doktor gvenilir birisi olsun istemiti; doktor hi gecikmeden Mont-Dore'a
gitmesini tlemiti, bylesi bir yolculuun gereklemesinin kendisi iin hayal olmas,
oraya gitme dncesini daha da byleyici klyordu gznde. Ancak aralksz yaplan bir
kol iiliinin, gcnn yetmedii tedavinin yerini tutacana inandrmt kendini, bu
dnce onu bir frn, belki de bir kasapta i aramaya yneltmiti; tmyle iirsel bir biimde
mantk yrtyor ve diyordu ki, salkl olmam garantisi, yle de vard byle de. Btn
ilerde kendisine teklif edilen cretler son derece yetersizdi. Olumlu ya da olumsuz bir yant
verilmeden nce, kendisine yle bir alc gzyle tekrar tekrar bakld da olmutu, bylesi
de gelmiti bana. Kendisine on yedi frank yevmiye vaad eden bir frn sahibi, gzlerini dikip
bir kez daha baktktan sonra, tekrarlamt: On yedi ya da on sekiz. Neesini bulmutu: "Ben
de ona dedim ki: On yedi, tamam; on sekiz, olmaz." Ayaklarmz bizi nereye gtryorsa
oraya gidiyorduk, Faubourg-Poissonnire sokan bulmutuk bylece. evremizde bir telatr
gidiyordu, akam yemei srasyd. zin isteyip ayrlmak istediimde, bir bekleyen mi var,
diye sordu. "Evet, karm. -Evlisiniz demek! Oh! yleyse... " Sonra ok ciddi, ok dalgn bir
ifadeyle: "Peki, yle olsun, ama... peki u byk dnce de neydi? Biraz nce tam
sezinlemeye balyordum onu. Gerek bir yldzd o, kendisine doru gittiimiz bir yldz. O
yldz es geemezdiniz, karamazdnz onu. Siz anlatr, ben de dinlerken, hissettim ki, hibir
ey engelleyemezdi ona ulamaktan sizi; hibir ey, hatta ben bile... Bu yldz asla benim
grebildiim gibi gremezdiniz. Siz anlamazsnz: Yreksiz bir iein yrei gibi bir ey o."
Alabildiine heyecanlanmtm. Konuyu deitirmek iin, akam yemeini nerede yediini
sordum. Anszn, ondan baka hi kimsede grmediim bir hafiflikle, daha kesin sylersem,
serbestlikle: "Nerede mi? (Parman uzatarak:) urada ya da burada (en yaknmzdaki iki
lokanta), neredeysem orada, bu da laf m yani. Her zaman byle oldu bu." Tam kalkp
gideceim srada, tm teki sorunlarmn zeti olan bir soru, yalnz benim sorabileceim,
kukusuz benden baka kimsenin soramayaca bir soru sormak istiyorum ona, bir defaya
mahsus olmak zere kendi dzeyinde yantlad bir soru: u "Kimsiniz siz?" o ise hi
duraksamadan: "Serseri ruhlunun biriyim ben ..." Ertesi gn, Lafayette sokayla Poissonnire
bulvarnn kesindeki barda grmeyi kararlatryoruz. Kitaplarmdan bir ikisini okumak
istediini sylyor, ylesine srarl ki, bunun kendisine ne gibi bir yarar olabileceinden
samimi bir kuku duyuyorum. Yaam yazlanla bir deil. Beni bir sre daha alkoyuyor,
bende kendisini etkileyen eyin ne olduunu sylyor. Nadja'ya baklrsa dncelerimde,
ifade tarzmda, kullandm dilde, tm varolma biimindeki bir ey; yaamm boyunca bana
yaplan iltifatlardan en duyarl olduum biri de bu, sadelik.

5 Ekim. --Bulumaya, vaktinden nce ve ilk gelen Nadja, ama ayn Nadja deil. Olduka
gzel giyinmi, siyahlarla, krmzlarla; geni kenarl bir apkas var, karyor onu ve yulaf
sars salarn gzler nne seriyor, dnk inanlmaz karmakarklktan vazgemiler sanki
salar, ipek oraplar var, ayakkablar ok gzel. Btn bunlara ramen konuma daha bir
zorlanyor, Nadja konuurken baz tereddtler iinde. Bu, getirdiim kitaplar eline alncaya
kadar sryor (Yitik Admlar, Gerekstc Manifesto): "Yitik Admlar m? Yitik Adm diye
bir ey yok ki." Kitab byk bir merakla kartryor. Kitapta alnt yaplan Jarry'nin bir iiri
dikkatini ekiyor:
allklar iinde, Vens tepesinde menhirlerin ...
ki kez olduka hzl okuyup sonra daha bir yakndan inceledii bu iir, tiksindirmek yle
dursun, basbaya duygulandrma benziyor onu. kinci drtln sonunda gzleri yaaryor,
bir orman grntsyle doluyor. Ormann yaknndan geen airi gryor, deyim yerindeyse
uzaktan izleyebiliyor onu... "Yok hayr, yaknndan gemiyor ormann, evresinde dolanp
duruyor. Ormana girecek gc yok, girmiyor da." airi kaybediyor sonra ve iire dnyor,

okurken kald yerin biraz zerinde, kendisini en ok artan szckler zerinde duruyor,
her bir szce, szcn gerektirdii gibi, onu kavradna dair iaret veriyor, doru biimde
zmlyor, benimsiyor.
eliklerinden syr at samur ile kakm.
"eliklerinden mi? Samur ... ve kakm. Evet anlyorum: Bak gibi kesici inler, buz gibi
rmaklar: eliklerinden yani." Biraz daha aada:
Yerken, C'havann mays bceklerinin grltsn,
(korkuyla kitab kapatarak:) "Oh! lm bu!"
Kitaplarn kapaklar arasnda renk ilikisi, artyor, ekiyor onu. Bu renk bana "gidiyor"
Nadja'ya gre. zellikle yapm olduum besbelli (biraz da olsa). Daha sonra hayatta tant
iki erkek arkadandan sz ediyor: Birisiyle Paris'e yeni geldiinde tanm ve genelde
"Byk dost" diye niteliyor onu, zaten byle de hitap edermi ona, o ise kim olduunu
bilmesini istememi hi, ona hala byk bir hayranlk duyuyormu, yetmi beine merdiven
dayam, uzun sre smrgelerde kalm bir adamm bu; yola karken, Senegala geri
dndn sylemi ona; br ise bir Amerikalym, ok farkl duygularn esin kayna
olmu kendisi iin: "stelik, bir de beni, lm kznn ansn yaatmak iin, Lena diye
aryordu. Ne kadar sevecen, ne kadar dokunakl deil mi? Ama gn oluyor, beni byle
ryadaymasna armasna katlanamyordum: Lena, Lena... O zaman, ellerimi gzlerinin
nnden geiriyordum defalarca, ite byle, gzlerinin iine sokarak derdim ki: Hayr, Lena
deil, Nadja." kyoruz. yle bir ey daha sylyor: "Evinizi gzmn nne getiriyorum.
Karnz. Tabii ki esmer. Ufak tefek. Gzel. una da bak sen, dizinin dibinde bir de kpei
var. Belki bir de kedisi (bu doru), ama o uzakta bir yerlerde baka bir ey grebildiim yok
imdilik." Eve dnmeye kalkyorum, Nadja takside benimle birlikte geliyor. Bir sre sessiz
duruyoruz, sonra birden sen diye hitap etmeye balyor: "Bir oyun: Bir ey syle. Gzlerini
kapat ve bir ey syle . Ne olursa olsun, bir say, bir insan ismi. Aynen byle (gzlerini
kapatyor): ki, iki ne? ki kadn. Nasl bu kadnlar? Karalar iinde. Neredeler? Bir parkta...
Peki ne yapyorlar? ok kolay canm, niin oynamak istemiyorsun? Bense, yalnz olduum
zaman kendi kendimle byle konuurum ite, trl trl hikayeler anlatrm kendi kendime.
stelik bombo sama sapan hikayeler de deil: Hatta denebilir ki, tamam tamamna bu
biimde yayorum ben."* Kapda ayrlyorum ondan: "Peki imdi ben? ..Nereye gitsem ki?
Ar ar, Lafayette sokana, Poissonnire varouna kadar inmek, ie, az nce bulunduumuz
yere geri dnmekle balamaktan kolay ne var."
* Burada gerekstc yneliin, idealin son kertesine, onun o gl snr kavram dncesine dokunulmuyor muydu?

6 Ekim. --Fazla aylak aylak gezmek olmasn diye, saat drde doru kyorum, niyetim,
saat be buukta Nadja'yla buluacam "La Nouvelle France"a yaya gitmek. Bir sre yolumu
Opra'ya kadar bulvarlardan yana uzatyorum, ksa bir alveri yapacam orada. Her
zamankinin aksine, Chausse-d'Antin sokann sa kaldrmn izlemeyi tercih ediyorum.
Karmda grmeye hazrlandm ilk kadn yayalardan biri de, ilk gnk grnmyle Nadja.
Sanki beni grmek istemezmiesine ilerliyor. lk gnk gibi onunla birlikte geldiim yola
gerisin geri dnyorum. Bu sokakta bulunuunun aklamasn yapmakta olduka zorlanyor
ve daha uzun sorular bandan savmak iin, Hollanda ekerlemeleri aramakta olduunu
sylyor. Dnmeksizin tekrar geri dnyoruz, karmza kan ilk kahveye giriyoruz. Nadja
mesafeli duruyor bana, kukucu bile grnyor hatta. Gene ayn kukunun sonucu, apkam

ters eviriyor, i ksmndaki ismimin ba harflerini okumak istedii besbelli, oysa o iddia
ediyor, kimi insanlarn milliyetlerini, onlar farkna varmadan belirleyebiliyor bylelikle.
Niyetinin, anlatmz gibi, bulumaya gelmeyip beni atlatmak olduunu itiraf ediyor.
Karlatmda gryorum ki kendisine dn verdiim, Yitik Admlar kitab elinde. Kitap
imdi masann zerinde duruyor ve yandan baktm zaman sadece birka sayfasnn alm
olduunu fark ediyorum. Dur hele: "Yeni dnce" balkl makalenin bulunduu sayfalar
bunlar, bu yazda da, gnn birinde birka dakika arayla, Louis Aragon, Andr Derain ve
benim arpc bir karlama yaptmzdan sz ediliyor zaten. Bu durumda her birimizin
gsterdii kararszlk, birka saniye sonra ayn masada neyin nesi bir ile kar karya
bulunduumuzu anlama endiesi, Aragon'la beni, bir kaldrmdan dierine giderek yoldan
gelen geene sorular soran, ekici, ho bir gen kadn kisvesi altndaki bu gerek sfenksin
bize grnd noktalara eken dayanlmaz davet, nce birimizin sonra dierimizin cann
balam olan bu sfenks, bizi bu noktalarn arasn bin bir nazla birletirebilecek tm hatlar
boyunca koturan bu kovalamacann sonusuz kalmas -kovalamaca srasnda geen zamann
ise kovalamacay da umutsuz klmas- Nadja hemen btn bunlara ynelivermiti ite... Bu
gnn kk olaylarnn yksnn bana fazla bir yoruma demezmi gibi gelmesi nedeniyle
akn ve hayal krkl iindeydi. Ona o haliyle atfettiim gerek anlam aklamam iin
sktrmt beni, yazy yaynlam olduuma gre ona atfettiim nesnellik derecesi
yznden de... Hibir ey bilmiyorum diye yantlayacaktm, bylesine bir alanda srf tehis
etme hakk bile bana sakncasz bir imi gibi geliyordu. Bu gveni ktye kullanmann, eer
bir gveni ktye kullanma sz konusu idiyse tabii, ilk kurban bendim, ancak aka
gryorum ki demeye hi de niyeti yoktu, baklarnda nce bir sabrszlk sonra da bir ac
okudum. Acaba yalan sylediimi mi dnyordu: Aramzda byk bir tedirginlik, bir
sklganlk dolamaya balamt. Eve dnmekten sz anca kendisini brakmay teklif ettim.
ofre Thtre des Arts'n adresini verdi, oturduu evin iki adm tesiydi buras. Yolda
sessizce, uzun uzun yzm inceledi. Sonra gzleri, sanki karsna uzun zamandr grmedii
bir insan km ya da onu tekrar grmeyi beklemiyormu da, ona "Gzlerine inanmadn"
anlatmak istermi gibi byk bir abuklukla alp kapand. Sanki iinde bir mcadele srp
gidiyordu ama birdenbire iyice brakt kendini, gzlerini iyice yumdu, dudaklarn sundu...
imdi de zerindeki gl etkimden, kendisini dnmeye sevk etme yeteneimden ve bir de
her istediimi yapmak, hatta belki de istediimi sandmdan da fazlasn yapma
yeteneimden sz ediyordu. Byle sylemekle, kendisine kar herhangi bir teebbste
bulunmamam diliyordu. Beni tanmadan ok ncelerinden bile, kendisini, iini okuyacak
denli bilip tandm sanyordu. "znr balk"n sonundaki diyaloglu ksa bir sahne, ki,
manifestodan sadece bunu okuduu anlalyordu -zaten bu sahneye hibir zaman kesin bir
anlam verememitim, konuan kiiler de bana ylesine yabanc, kpr kpr kprdamalar,
mmkn olan en yorumlanmayacak cinstendi ki, sanki bir kum dalgasyla atlp geri ekilmi
gibiydiler- Btn bunlar ona, bu olaya gerekten de katld ve rollerin en az karanl olan
Hlne* roln oynad izlenimini vermekteydi.
* Solange ad nasl her zaman beni kendine hayran brakmsa, bu ad da bana hep sknt vermi ve yavan grnmtr, stelik
bu ad tayan ahsen hibir kadn da tanmammdr. Bununla birlikte Usines Soka no 3'teki, hakkmda hi yanlmam olan
falc madam Sacco, o yln banda, aklmn fikrimin "Hlne" diye birinde olduuna inandrmt beni. Acaba birka zaman nce,
Hlne Smith'le ilgili her eye ar derecede ilgi duymamn nedeni de bu muydu? Buradan karlacak sonu, u ok yaknlarda,
bir ryada birbirine alabildiine uzak iki imgenin birbiriyle kaynamas cinsinden bir sonu olacaktr. "Hlne benim," diyordu
Nadja.

Mekan, hava, oyuncularn karlkl tavrlar kafamda tasarladmdan bakas deildi.


Nadja bana, btn bunlarn "nerede olup bittiini" gstermek istiyordu: Akam yemeini
beraber yemeyi nerdim. Kafas biraz karm olmalyd, nk bizi gtrd yer, sand
gibi Saint-Louis adas deil, "znr balk"n bir baka epizodunun getii Dauphine
alanyd, ne ilgintir ki, bu epizodun ad ise: "Bir p ylesine abuk unutulur ki" idi. (Bu
Dauphine alan kyda kede kalm yerlerin belki bandadr, Paris'te, in cinin top oynad,
ne id belirsiz arsalarn dik alasdr. Kendimi her burada buluumda, ekip baka yere
gitme isteinin benliimi ar ar terk ettiini hissetmiimdir, alabildiine tatl bir
kucaklay, bir sarltan syrlmak iin kendi kendime gerekeler bulmam gerekmitir, ylesi
bir sarltr ki bu, sanki tatl tatl srar edercesine, yani uzun szn ksas, insann kemiklerini

krarcasna... stne stlk, bu alann burnunun dibindeki bir otelde de kaldm az bir zaman,
"City Htel"di buras ve dakika ba gidip gelmeler pek yle basit zmlerle
aklanamayacak kadar phe uyandrcyd.) Gn batmak zereydi. Ba baa kalmak
amacyla, arapya arap servisini darda yaptryorduk. Yemek srasnda Nadja belki ilk
kez olduka hoppa grnd. Sarhoun biri masamzn etrafnda dolanp duruyordu. Bara
ara, sanki bir eyleri protesto edercesine, abuk sabuk laflar ediyordu. Btn bu laflar
arasnda durmakszn yinelenen, zerine basa basa syledii bir iki mstehcen szck de
vard. Aalarn altndan kendisini izleyen kars zaman zaman, "Hadi, geliyor musun?" diye
barmakla yetiniyordu. Bilmem ka kez bamdan savmaya altm, ama bouna. Tatllar
geldiinde Nadja etrafna baknmaya balad. Ayaklarmzn altnda, Adalet sarayndan doru
(bana sarayn neresinden olduunu bile gsterdi, beyaz peronun biraz sandayd) gelen ve
Henri-IV otelinin kesini kvrlan metrolardan birinin getiinden emindi. Bu alanda vaktiyle
olup bitenler ve ilerde olup bitecekleri dnmek kafasn kartryordu. u an, karanln
iinde tek tk iftlerin yitip gittii yerde gzne byk bir kalabalk grnyordu. "Ya ller,
ller!" Sarho, bilinen lmcl akalarna devam ediyordu. Nadja imdi de evlerin zerinde
gezdiriyordu baklarn. "uradaki pencereyi gryor musun? O da dier hepsi gibi
kapkaranlk. yi bak. Bir dakika sonra bir k yanacak orda. Kpkrmz bir k." Bir dakika
geer. Pencere aydnlanr. Gerekten de krmz perdeleri vardr. (zgnm ama elimden
hibir ey gelmiyor, bu olayn belki inanlrlk snrlarn at gerek. Ne var ki bylesine bir
konu karsnda taraf tuttuum iin kzyorum kendime: Sadece unda mutabk kalmakla
yetiniyorum: Bu pencere kapkarayken, kpkrmz oluvermitir, hepsi bu.) tiraf edeyim ki
burada bir korku giriyor iime, Nadja'y da bir korku alyor. "Ne dehet! Aalarn arasnda
olanlar gryor musun? Mavi ve rzgar, mavi rzgar. Baka bir keresinde, tek bir keresinde
ayn aalarn zerinden bu mavi rzgarn getiini grdm. Orada Henri-IV (Az nce sz
konusu olan evle bu otel kar karyayd, btn bunlar kolay zm yanllar iin
sylyorum hep...) otelinin pencerelerinden birinde, dostum, sana szn ettiim ikincisi,
yola kmak zereydi. Rzgarla beraber yle syleyen bir ses de vard: leceksin, leceksin.
lmek istemiyordum ama ylesi bir ba dnmesi almt ki beni... Eer tutmasalar ylp
kalacam kesindi." Bana yle geliyordu ki bu yerlerden ayrlmann zaman gelmi de
geiyordu. Rhtmlar boyunca yrrken tir tir titrediini hissettim. Conciergerie'ye doru geri
dnmek isteyen de o oldu. Kendisini kapp koyuvermi bir hali vard, olaanst bir gven
duyuyordu bana. Gene de bir ey aryordu, oralardaki bir avluya girmemizde srar etti,
herhangi bir polis karakolunun avlusuydu bu, bir rpda tesini berisini gzleriyle tarad.
"Yok, buras deil... Peki syle bana, niin mapusaneye girmek zorundasn? Ne yapm
olabilirsin sen? Ben de hapse girdim ktm. Kimdim o zamanlar? Yzyllar nce. Ya sen, sen
kimdin o zaman?" Yeniden demir parmaklklar boyunca gidiyorduk ki birden Nadja daha
ileriye gitmeye kar kt. Orada, sa tarafta, aada kalan bir pencere vard, bir ukura
bakyordu bu pencere, onun grntsnden Nadja'y koparmak mmkn deildi. Hi
almasn istercesine kanatlar iviyle aklmt sanki, ite bu pencerenin nnde beklemek
gerekiyordu mutlaka, biliyordu o. Her ey buradan gelebilirdi. Burada balard her ey.
Kendisini ekip gtrmeyeyim diye iki eliyle demir parmaklklara yapmt. Sorularma
hemen hemen hi yant vermiyordu artk. Mcadele etmekten usanm, areyi kendi arzusuyla
yola devam etmek istemesini beklemekte buldum. Metro dncesi bir trl peini brakmak
bilmiyordu, metronun klarndan birinde sanyordu kendini. Marie Antoinette'in
maiyetinden kim olabilirim diye dnyordu. Gezenlerin admlar uzun uzun rpertti onu.
Endieleniyordum, ellerini birbiri ardna parmaklklardan ayrarak peimden gelmeye
zorladm nihayet. Bylece bir yarm saatten fazla zaman geti. Kpry geip Louvre'a doru
yneldik. Nadja dalgnln zerinden atamyordu. Dikkatini kendime ekmek iin
Baudelaire'den bir iir okudum ona, ancak sesimin ini klar yeni bir korkuya kaplmasna
yol amt, bu korkuyu, biraz nceki pn, "tehdit dolu bir pn" ans daha da
artryordu. Bir kez daha durdu, ta korkulua dirseklerini dayad, baklarmz bu saatte
klarla prl prl parlayan nehre dald: "Bu el, Seine zerindeki bu el, suyun zerinde alev
alev yanan bu elin ne ii var burda? Atele suyun ayn ey olduu doruydu. Neydi bu elin
sylemek istedii? Nasl yorumluyorsun sen bunu? Brak da bakaym bu ele. Niin gitmemizi
istiyorsun? Korktuun bir ey mi var? ok hasta sanyorsun beni deil mi? Hasta deilim ben.

Peki senin iin anlam ne bunun: Suyun zerinde ate, suyun zerinde ateten bir el? (aka
yollu:) Servet deil elbette: Atele su ayn ey; atele altn ise alabildiine farkl." Gece
yarsna doru Tuileries'nin oradayz, biraz oturmamz istiyor. nmzde, boluktaki eimini
gzleriyle izliyor grnd bir fskiye dimdik ykseliyor. "Senin ve benim dncelerimiz
bunlar. Bak nereden kyor, nereye ykseliyorlar, tekrar suya dtklerinde u gzelliklerine
bak. Suya karr karmaz ayn g tekrar kavryor onlar, yeniden u krk dkk ykseli, u
d... Sonsuza dek hep byle." Haykryorum: "Fakat Nadja ne kadar garip bir ey bu!
Senin asla bilemeyecein, bir sre nce okuduum bir kitapta neredeyse ayn biimde ifade
edilen bu imgeyi de nereden kardn?"
(Kendisine, Berkeley'in, Hylas ile Philonous Arasnda Konumann ncsnn
1750 basmnn bandaki vinyetin konusu olduunu aklamak zorunluluunu hissediyorum.
Bu imgenin, resmin altnda bir de yaz var: "Urget aquas vis sursum eadem flectit que
deorsum", imge, kitabn sonunda idealist tavrn savunmas asndan temel bir anlam
kazanyor.) Ama Nadja dinlemiyor beni, byk bir dikkatle, nmzden birok kez geen bir
adamn yapt numaralar seyrediyor, tandn sanyor onu, nk byle bir saatte bu
bahede ilk kez bulunmuyor. Eer bu adam tand adamsa kendisine evlenme teklif edenin
ta kendisi: Bu, kk kzn getiriyor aklna, varlndan bin bir nlemle haberdar olduum bir
ocuk, teki ocuklara pek az benzeyen, bu yzden de taparcasna sevdii bir ocuk, "akl
fikri hep bebeklerin gzlerini kartp arkasnda ne olduunu grmekte." ocuklar hep
kendine ektiinin farknda: Nerede olursa olsun gelip evresinde kmelenmeye, ona
glmsemeye bakyorlar. imdi de sanki kendi kendisiyle konuuyor sadece, btn dedikleri
artk beni de ilgilendirmiyor zaten, ban ters tarafa evirmi, artk usanmaya balyorum,
ancak hibir sabrszlk belirtisi de gstermiyorum: "Nokta, bu kadar... Biraz nce seni zmek
zere olduumu hissettim. (Bana doru dnerek:) te bitti." Bahenin knda, admlarmz
bizi Saint-Honor sokana, klarn henz sndrmemi bir bara gtryor. Nadja,
Dauphine alanna, "Dauphin"e (Yunus) geldiimizi vurguluyor. (Hayvan cinsiyle yaplan
benzetmelerde ounlukla yunusla zdeletirmilerdir beni.) Ama Nadja barn tezgahndan
yere doru uzayan mozaikten bir erit grr grmez panie kaplyor ve hemen kp gitmek
zorunda kalyoruz. Ancak iki gn sonra, "La Nouvelle France"ta bulumak zere anlayoruz.

7 Ekim. --Mthi bir ba ars ektim, ben bunu doru ya da yanl, o gecenin heyecanna,
dikkatimi yitirmemek, ona uyum salamak iin gsterdiim abaya balyorum. Gene de
btn sabah Nadja'nn yokluunun skntsn duydum, ona bugn bulumak iin saat
vermediime piman oldum. Kendi kendimden honut deildim. Onu biraz fazla
inceliyormuum gibi geliyordu bana, baka trl nasl olabilirdi ki? Beni nasl gryor, nasl
deerlendiriyordu acaba? Eer onu sevmiyorsam grmeyi srdrmek balanamaz bir
eydi. Sevmiyor muydum? Yannda kaldka, yanndaki eylere de daha yakn hissediyordum
kendimi. inde bulunduu durumda istese de istemese de gereksinim duyacakt bana, ister
yle ister byle, yle aniden, benden ne isterse istesin, geri evirmek iren bir ey olurdu, o
ylesine saf, ylesine her trl dnyevi badan arnm, yaama ylesine az, ama ylesine
bylenmi gibi balyd ki... Dnk titreyii souktand belki de. ylesine ince giyinmiti.
Kendisine duyduum bir eit ilgi konusunda ona gvence vermezsem, benim iin bir merak
konusundan baka bir ey olduuna inandramazsam, balanmaz bir ey olurdu bu, kendi
bana, o kararszl iinde nasl inanrd? Ne yapmalyd? Yarn akama kadar beklemeye
boyun emek, olacak ey deildi. Eer onu grmeyecek olursam ne yapardm sonra? Ne
yapacam bilemezdim. Demek ki hi bilememeyi hak etmitim. Giden bir daha hi geri
dnmeyecekti. Geri dneceine dair yalan haberler, bir gnlk balamalar, gerek manevi
dknlkler ve uurumlar, kehanetin tm grkemiyle hznl kuunun kendini att
uurumlar olabilirdi. Daha nce bulutuumuz bara saat altya doru uramaktan baka ne
yapabilirdim? Tabii onu orada bulma ansm hi yoktu, meer ki... Ancak u "meer ki" de,
Nadja'nn talihinin ok tesinde, byk mdahale olasl, bunda yatmyor muydu ite? Saat

e doru karm ve bir kadn arkadala birlikte ktk; takside, le yemeinde de yaptmz
gibi ondan sz etmeyi srdrdk. Aniden, gelen geene hi dikkat etmezken, Saint-Georges
sokann banda, sol kaldrm zerinde orada bilmem hangi hzl leke, bir makine misali,
parmamla cama vurdurdu bana. Sanki Nadja geivermiti birden. Gidebilecei ynden
birine rasgele kotum. Biraz nce birlikte yrdklerini hissettiim bir adamla durmu
konuan oydu gerekten. Olduka abuk ayrld ondan ve yanma geldi. Kahvede konuma bir
trl rayna oturamyordu. Arka arkaya iki gndr rastlayorduk: Kaderinin benim elimde
olduu besbelliydi. Byle olmasna ramen ok ekingen bir hali vard. Maddi durumu iyice
ktlemiti, dzeltme ansna sahip olmas iin ise beni tanmam olmas lazmd. Ne denli
salam olduunu gstermek iin giysisine elimi srdrd. "Salamd ama baka her trl
nitelikten yoksundu." Borlarn daha da kabartacak hali yoktu ve kald otelin sahibinin
tehditleri ve korkun nerileriyle kar karyayd. Ben var olmam olsam, para bulmak iin,
san yaptrmaya ve Claridge'e gitmeye paras olmasa da, kullanaca yolu saklayacak hali
yoktu, Claridge'de de nasl olsa... "Ne yaparsn dedi bana glerek, para kayor benden. imdi
her ey suya dt zaten. Bir defasnda arkadamn brakm olduu bir yirmi be bin frankm
vard. Lahey'e gidip kokainle dei toku etmek kouluyla bu paray birka gn iinde e
katlamann benim iin ok kolay olacana dair gvence verdiler. Ayn i iin bir baka sefer
otuz be bin frank teslim ettiler. Her ey yolunda gitti. ki gn sonra antamda iki kiloya yakn
uyuturucu getiriyordum. Yolculuk en iyi koullarda geiyordu. Ne var ki trenden inerken bir
eyler syleyen bir ses duydum sanki: Geemeyeceksin diyordu. Perona inmitim ki bana
tamimiyle yabanc olan bir bey kt karma. "Balayn dedi, konuma onuruna erdiim
matmazel D... deil mi? Evet ama balayn beni, bilmiyorum... -Hi nemi yok, ite
kimliim," ve beni karakola gtrd. antamda ne olduunu sordular orada. Hibir ey
olmamasna antam atm ve syledim ne olduunu. te byle. G... adl, avukat m yarg
m bilmem, bir dostun giriimiyle daha o gn salverdiler beni. tesini kurcalamadlar, bana
gelince ylesine heyecanlanmtm ki, hepsinin antamda olmadn, apkamn kurdelesinin
altna da bakmalar gerektiini sylemeyi unutmutum. Ne var ki bir ey bulunsa da, bu
zahmete demezdi. Kendime sakladm onu. Sana yemin ederim ki oktan bitti bu i." imdi
de elinde buruturduu bir mektubu bana gsteriyor. Bir pazar gn Thtre-Franais'nin
knda rastlad bir adamn mektubu bu. Kukusuz bir memurdu adam, diyor, "nk bana
yazncaya kadar aradan gnler geti, ancak ay banda yazd." stese u an telefon edebilir
ona, ona ya da bir bakasna, ama karar veremiyor. Parann kendisinden kat gn gibi
ortada. u anda hemen ka paraya gereksinimi var? Be yz frank. zerimde bu para yok ama
ertesi gn bunu ona vereceimi syler sylemez tm endiesi kayboluyor birden. Ondaki o
hayranlk uyandrc hafifliin, uarln, cokunun bir kez daha tadn karyorum, o gzel
dilerini saygyla pyorum, o ise, ar ar,belli bir ciddiyet iinde, ilk kezkinden daha
yksek perdeden, yle diyor ikinci kez: "Kudas ayini sessizlik iinde geiyor... Kudas ayini
sessizlik iinde geiyor." yle aklk getiriyor: Bu p kutsal bir eylerin etkisi altndaym
gibi geliyor ona, dileri ise "kutsal ekmein yerini tutuyor."

8 Ekim. --Uyandmda Aragon'un talya'dan gelen bir mektubunu ayorum, mektupla


birlikte Ucello'nun bilmediim bir tablosunun ortasndan bir detayn bir fotoraf
rprodksiyonu var. Tablonun ad: Kutsal Ekmein Ayaklar Altnda inenmesi* kayda deer
herhangi baka bir olayn gemedii gnn sonuna doru her zamanki bara ("A La NouvelleFrance") gittim ve bou bouna Nadja'y bekledim. Ortadan kayboluu hi bu denli endie
vermemiti bana. Yapabileceim tek ey, Thtre des Arts'a pek uzak olmayan oturduu yerin
neresi olduunu bulmaya almakt. Bunu baarmak zor olmad: Bavurduum nc otel
olan Chroy sokandaki Thtre oteliydi buras. Orada bulamaynca, kendisine vaad ettiim
eyi nasl ulatracam sorduum bir mektup braktm.
* Tablonun btnnn rprodksiyonunu ancak birka ay sonra grdm. Bir takm gizli niyetlerle dopdolu geldi bana,
dolaysyla, yorumu da ok incelik isteyen bir iti.

9 Ekim. --Nadja ben yokken telefon etmiti. Telefona bakan ve benim yerime, kendisine
nasl ulaabileceimi soran kiiye yle yant vermiti: "Bana ulalmaz." Ama ksa bir sre
sonra, gnderdii bir pnmatik mektupla, saat be buukta bara uramam istiyordu. Oradayd
gerekten. Bir gn nce bulumaya gelmemesinin nedeni bir anlamazlkt: "Her
zamankinden farkl olarak "la Rgence"ta buluacaktk ve bu kez de ben unutmutum. Paray
verdim.* Alyordu. Babaa kalmtk ki baka hibir yerde hi grmediim cinsten, para
dilenen bir ihtiyar girdi ieri. Fransa tarihiyle ilgili eski psk birka resmi almamz
istiyordu. Bana uzatt ve almam iin srar stne srar ettii resim, VI. ve VII. Louis
saltanatlarnn baz dnemleriyle ilgiliydi ("Cours d'Amour" ile ilgili olarak, o zamanlar
yaam anlaynn ne olabileceini iyiden iyiye kafamda canlandrmaya alyordum ve daha
ok yaknlarda, tam da bu dnemle ilgilenmitim). htiyar adam her bir resmi, ok kapal,
bulank bir ekilde yorumlamaktayd, Suger hakknda sylediklerini bir trl anlayamadm.**
Kendisine verdiim iki frank, daha sonra yakam brakmas iin verdiim fazladan iki frank
karlnda, tm bu resimleri ve bunlarla birlikte zerinde kadn resimleri bulunan on kadar
parlak kartondan renkli kartpostal ille de bize brakmak istiyordu. Adam bundan
vazgeirmek olanakszd. Geri geri giderek karken: "Tanr sizi kutsasn matmazel. Tanr sizi
kutsasn msy, diye syleniyordu. imdi de Nadja u yaknlarda kendisine gnderilen
mektuplar okutuyordu bana, hi mi hi zevk almyorum bundan. Aralarnda alamakllar
vard, tumturakllar vard, gln olanlar vard ve hepsi de az nce sz konusu olan u
malum G... imzalyd. G... mi? Elbette, daha birka gn nce, an zehirlemekle sulanan
Sierri kadnn davasnda san,"batnn ne olduunu bile bilmedii" (glmeler) iin
paylarken yakas almadk bir szck sarf etmekten kanmayan u ar ceza reisinin ad.
Gerekten de Paul Eluard unuttuu bu adn bulunmasn istemiti, La Rvolution surraliste
iin yaplan "basn zeti"nin el yazmasnda bo brakmt bu adn yerini. Gzmn nndeki
zarflarn zerinde bir terazi resminin bulunduunu gryorum, canm skyor bu.
* ngrlen miktarn katyd ve bir rastlantnn sonucuydu bu da, ancak yeni fark etmitim.
** "Sska Suger alelacele Seine'in yolunu tuttuunda (Guillaume Apollinaire). (Yazarn notu, 1962)

10 Ekim. --Akam yemeimizi Malaquais rhtmnda, Delaborde lokantasnda yiyoruz.


Garson beceriksiz mi beceriksiz: Nadja'dan bylenmi gibi bir hali var. Gereksiz yere
masamzn etrafnda drt dnyor, rtnn zerindeki hayali ekmek krntlarn topluyor,
Nadja'nn antasn ordan alp buraya koyuyor, verdiimiz siparileri bir kez olsun aklnda
tutamyor. Nadja byk altndan glyor, iin bu kadarla kalmayacan sylyor bana.
Syledii de kyor, Garson yanmzdaki masalara servisi hi aksatmakszn yaparken, bize
gelince, koyduu arab bardaklarmzn kenarna dkp sayor, ikimizden birinin nndeki
taba bin bir zenle yerletireyim derken bir bakasn yere drp kryor. Yemein
bandan sonuna kadar (gene inanlmazlar konusuna giriyor bu da) on bir krk tabak
sayyorum. Mutfaktan her knda bizim karmzda buluyor kendini, gzleri Nadja'yla
karlanca sanki ba dnyor, sersemliyor. Hem ar derecede gln hem de acnas bir
durum bu. Sonunda areyi masamza yaklamamakta buluyor, yemeimizi g bela
bitirebiliyoruz. Nadja hi armam grnyor. Baz erkekler zerinde, zellikle kara rktan
olanlar zerindeki etkileyici gcnn farknda, bunlar Nadja nerede olursa olsun, sanki
mahkummular gibi gelip kendisiyle konuuyorlar. Saat te, "Le Peletier" metro
istasyonunun giesinde, birisinin, eline yeni bir iki franklk sktrdn, merdivenden
inerken bu paray sk sk elinde tuttuunu anlatyor. Biletleri zmbalayan grevliye soruyor:
"Yaz m tura m?" Grevli yaz diyor. Sahiden de yle. "inizden biraz sonra erkek
arkadanz grp grmeyeceinizi tuttuysanz matmazel, greceksiniz onu." Rhtmlardan
giderek Institut yaknna kadar geliyoruz. "Byk dost" dedii adamdan tekrar sz ayor
bana, ona kim olduunu sylemeyi bir grev saydn anlatyor. "O olmasayd srtn

daniskasydm imdi." Byk dost"un her gece yemekten sonra kendisini yataa yatrp
uyuttuunu reniyorum. Bunu fark etmesi aylar alm. Btn gn yaptklarn en ince
ayrntlarna kadar anlattryordu Nadja'ya, doru bulduklarn onaylyor dierlerini
ayplyordu. Kafasnn iinde bir yerde duran fiziksel bir rahatszlk byk dostun kendisine
yasaklad eyleri yapmaktan hep alkoyuyordu daha sonra. Beyaz sakalnn iinde
kaybolmu, kendisi hakknda hibir ey bilmemesini isteyen bu adam sanki bir krald Nadja
iin. Nadja'ya yle geliyordu ki onunla girip kt her yerde, herkesi ok saygl bir dikkat
alyordu. Buna ramen o zamandan beri onu bir akam bir metro istasyonunun tahta kanepesi
zerinde grdnde, ok bitkin, kendini iyiden iyiye brakm, iyiden iyiye ihtiyarlam
bulmutu. Seine sokandan dnyoruz, nk Nadja dosdoru, daha ileriye gitmekte srar
ediyor. Gene ok dalgn, bana bir elin gkyznde ar ar izdii bir imei izlediini
sylyor. "Hep o el gene." Dorbon kitapevinin biraz tesinde bir afiin zerinde bu eli
gerekten gsteriyor bana. Orada tam tepemizde, iaret parma bir yerleri gsteren, bilmem
neyi vmekte olan bir kzl el var gerekten. Bu ele mutlaka elini dedirmesi gerek, havaya
zplayarak erimeye alyor ona ve zerine elini yaptrmay baaryor. "Ateten el,
biliyorsun seninle ilgili, sensin o." Bir sre sessizce kala kalyor, gzleri yaarm gibi geliyor
bana. Sonra birdenbire tam karma geiyor, neredeyse olduum yerde durduruyor beni ve
bo bir atoda bir salondan dierine, birisine seslenir gibi, o olaanst tarzyla sesleniyor:
"Andre? Andre?.. Benimle ilgili bir roman yazmalsn. nan bana. Hayr deme. Dikkatli ol:
Her ey zayflar, yok olur gider bir gn. Bir ey kalmal bizden... Fakat bunun nemi yok:
Baka bir ad alrsn: Sana hangi adla hitap edeyim istersin, ok nemli bu. Biraz da atein ad
olmal bu, nk sen sz konusu olduun zaman dnp dolap karmza kan hep ate. Bir
de el, ancak ate kadar temelli deil o. Grdm, bilekten kan bir alev, ayn byle (bir
iskambil kadn yok eder gibi bir hareketle) birdenbire insann elini yakan ve gzn ap
kapayncaya kadar kaybolan. Kendine Latince ya da Arapa bir takma ad bulursun.* Sz ver
bana. art bu. "Nasl yaad hakknda bir fikir vermek iin yeni bir imge kullanyor: Tpk
sabahleyin banyo yaparken, kendisi gzlerini suyun yzeyine dikmiken bedeninin
uzaklamas gibi. "Aynasz odann iinde banyonun zerindeki meneke gibiyim." Dn gece
saat sekize doru, evrede kendisinden bakas olmadn dnp Palais-Royal'in bir
galerisi altnda ksk sesle arklar syler, birka dans figr yaparken bandan geen ilgin
serveni bana anlatmay unutmutu. Bir kapnn eiinde ihtiyar bir kadn belirmi ve Nadja
kadnn kendisinden para isteyeceini sanmt. Ne var ki kadnn arad bir kalemden baka
bir ey deildi. Nadja kendisine kalemini vermi, kadn bir kartvizitin zerine bir eyler
iziktirir gibi yapm ve kart bir kapnn altndan atmt. Bu arada Nadja'ya da kartn
aynsndan bir tane vermi ve kendisine "Madam Came"yi grmeye geldiini ama kendisinin
ne yazk ki evde bulunmadn anlatmt. Olay, zerindeki tabelada, CAMES DURS
yazsnn okunduu bir maazann nnde gemiti. Nadja'ya gre bu kadn bir bycden
baka bir ey olamazd. Uzatt ve bende kalmas iin srar ettii ok ufak boyutlu kartviziti
inceledim: "Madam Aubry-Abrivard, yazar, Varenne soka, 20, kat 3, sadaki kap." (Bu
hikayenin iyice bir aydnlatlmas gerek.) alnn saaklarndan birini omzuna atan Nadja,
romantik dnem gravrlerindeki gibi, byk bir kolaylkla, eytan grnts veriyor kendine.
Hava kapkaranlk ve ok souk. Ona sokulduumda titrediini, ama kelimenin tam anlamyla,
"bir yaprak gibi" titrediini fark ediyor, korkuyorum.
* ou Arap evlerinin kaplarnda, bana anlattklarna gre, bir krmz el resmi olurmu, ematik denebilecek bir resimmi bu:
"Fatma'nn eli."

11 Ekim. --Paul Eluard kartvizitteki adrese gidiyor: Kap duvar. Kartvizitte tarif edilen
kapnn zerinde, tersinden inelenmi bir zarfta yle bir yaz var: "Bugn 11 Ekim, Madam
Aubry-Abrivard ok ge dnecek ama kesin dnecek." Btn leden sonra boyunca bou
bouna uzam bir syleiden sonra kendimi iyi hissetmiyorum. stelik Nadja da ge geliyor,
ayrca pek olaanst bir ey de beklemiyorum ondan. O sokak senin bu sokak benim dolap
duruyoruz, yan yanayz ama ayr duruyoruz birbirimizden. Birok kez ve her defasnda da

heceleri git gide blerek tekrarlayp duruyor: "Hava bir oyun oynayacak. Hava bir oyun
oynayacak nk her ey zamannda olmal." Lokantalarn kaplarndaki yemek listelerini
okurken baz yemek adlaryla kelime oyunlar yaptn grmek bkknlk verici bir ey.
Canm sklyor. Magenta bulvarnda "Sphinx-Htel"in nnden geiyoruz. Bu szckleri
tayan kl tabelay gsteriyor bana ve Paris'e indii akam bu otelde kalmaya karar
vermesine yukardaki szcklerin neden olduunu sylyor. Burada aylarca kalm, kabul
ettii tek ziyareti kendisini amcas gibi tantan "Byk dost"mu.

12 Ekim. --Kendisine Nadja'dan sz ettiim Max Ernst onun portresini yapmay kabul
edecek miydi? Madam Sacco'nun, yolunun zerinde, sevmeyecei bir Nadia ya da Natacha
grdn ve bu kadnn -kulland szckler yaklak byle- sevdii kadna bedensel bir
rahatszlk vereceini sylediini anlatyor: Nadja hakkndaki bu olumsuz dnce bize
yeterli. Saat drd biraz gee, Batignolles bulvarndaki bir kahvede bir kez daha, G... nin
mektuplarn yeni gryormuum gibi davranmak zorundaym, yalvarp yakarmalarla dolu
Musset'den arlm ahmaka iirlerin yer ald mektuplar bunlar. Sonra Nadja bir resim
veriyor bana, grdm ilk resmi bu onun, geen gn "la Rgence"da beni beklerken yapt
bir resim bu. Resmin baz unsurlar hakknda seve seve aydnlatyor beni, hibir yorum
yapamad dikdrtgen maskenin dnda; tek syleyebildii, maskenin gzne yle
grnd. Alnnn ortasndaki kara nokta maskenin asld ivi; kesik izgilerin zerinde
nce bir engele rastlanyor; resmin st ksmndaki kara yldz dnceyi temsil ediyor.
Nedenini kendisine bir trl syletemediim ey Nadja'ya gre bu resim sayfasnn balca
ilgin yann oluturan, "L"lerin kaligrafik ekilleri. -Akam yemeinden sonra Palais-Royal
bahesinin evresinde, ryas mitolojik bir nitelie brnyor, onun byle bir yan olduunu o
gne dek bilmiyordum. Mlusine kiisini byk bir sanatla, bu kiiyi ok ilgin bir ekilde
gzler nnde canlandrrcasna bir an iin oynamaya kalkyor. Burnumun dibine kadar
sokulup soruyor: "Gorgone'u kim ldrd, syle bana, syle." Kesik kesik konumalarn
izlemekte giderek zorlanyor, uzun sessizliklere artk bir anlam veremez oluyorum. Deiiklik
olsun diye Paris'ten ayrlmay neriyorum. Saint-Lazare Gar: Haydi Saint-Germain'e, ne var
ki tren gzlerimizin nnde kap gidiyor. Bir saate yakn bir zaman peronda volta atmaya
mecbur kalyoruz. Geen gnk gibi sarhoun biri bitiveriyor karmzda, evremizde dolanp
duruyor. Yolunu bulamadndan yaknyor, sokakta kendisine yol gstermemi istiyor. Nadja
nihayet yaklayor bana. Herkesin hatta en acelesi olanlarn bile dnp dnp bize gz
attklarn, ancak baktklarnn kendisi deil biz olduunu fark edip fark etmediimi soruyor,
gzlemi doru. "Anlyor musun, akllar almyor bunu, bizi beraber grnce bir trl
kendilerine gelemiyorlar. Gzlerinde, gzlerimde var olan u alev ylesine ender ki." Yalnz
kaldmz u tren kompartmannda bana olan tm gveni, tm dikkati, tm umudu geri
gelmi sanki. Vsinet'ye kadar inmeye ne dersin? Ormanda biraz gezmeyi neriyor. Niin
olmasn? Ama tam sarlyorum ki bir lk koparyor. "Orada (kapnn zerindeki aynann st
ksmn gstererek) birisi var orada. Az nce ok net bir ekilde ba aa bir kafa grdm."
Elimden geldii kadar yattrmaya alyorum. Be dakika sonra ayn oyun: "Onun orada
olduunu sylyorum sana, bir kasketi var kafasnda. Hayr bu bir hayal deil." Dar
sarkyorum: Ne boylu boyunca ayak koyacak kntda ne de yandaki vagonun
basamaklarnda bir ey var. Ne var ki Nadja srarla yanlmasna olanak bulunmadn
sylyor. Gzlerini aynann st ksmndan ayrmyor ve ok sinirli grnyor. i rahat etsin
diye bir kez daha dar sarkyorum. Bir an ok ak bir ekilde tam tepemizde vagonun
zerine yz st yatm bir adamn kafasn geri ektiini gryorum, gerekten de
niformasnn bir de kasketi var. Yandaki vagonun st katndan zahmetsizce buraya kadar
gelmi bir demiryolu grevlisi bu kukusuz. Bir sonraki istasyonda Nadja kapda dururken
ben de camn arkasndan yolcularn siluetini izliyorum, yalnz bir adam bir pck yolluyor
ona. Ayn hareketi bir ikincisi, bir ncs de yapyor. Bu hayranlk ifadesini, hayranlk
ifadesi denebilirse tabii, honutlukla, kadirbilirlikle karlyor. Kimse esirgemiyor ondan
bunu, onun da buna ok deer verdii belli oluyor. Vsinet'de btn klar snk, herhangi

bir kapy atrmanz olanaksz. Ormanda aylak aylak gezinmek fazla ekici deil. Bizi saat
bire doru Saint-Germain'e brakacak treni beklemekten baka kar yol yok. atonun
yanndan geerken Nadja kendisini madam de Chevreuse olarak gryor; yzn, apkasnn
varolmayan ar tynn arkasnda yle bir zarafetle gizlemesi var ki!

Bu ba dndrc izleniin burada son bulmasna olanak var m? Neyin izlenii, bilmem
ama gene de izleni, zihinsel batan karn btn hilelerini harekete geirmek iin izleni...
Hibir ey -ne sodyum gibi ender metallerin ortadan kesildiklerindeki parlakl-ne de baz
blgelerde ta ocaklarnn fosfor gibi mas-ne kuyulardan ykselen hayranlk verici n
parlakl- ne saat balarn alarken lmesi iin atee att bir saatin tahtasnn trts-ne
deiik durular altnda aslnda sahneye tek bir ifti getirdii dorulandnda, Kytheraya
Gitmek zere Gemiye Biniin zerimizdeki olaanst ekicilii -ne glet manzaralarnn
ihtiam- ne yklmakta olan binalarn duvarlarnn, mini mini iekleriyle, bacalarnn
glgeleriyle, duvarlarnn ekicilii: Bunlardan hibirisi, benim iin kendi z m oluturan
hibir ey unutulmad. Gerein nnde, bugn Nadja'nn ayaklar dibine sinsi, kalle bir
kpek gibi uzanm olduunu bildiim bu gerein nnde kimdik biz? Hangi enlem altnda
yer alabilirdik, bylesine, kzgn simgelerin kucana atlm, benzetme denen iblise av olmu,
ta tedeki giriimlerin yaln, zel ihtimamlarn hedefi olarak grrken kendimizi? lk ve son
kez yeryznden ok telere birlikte frlatlm, grkemli aknlmzn bizi brakt ksa
faslalarda, eski dncenin ve ebedi hayatn tten ykntlarnn zerinden, nasl oluyordu da
inanlmaz biimde birbiriyle akan birka gr dei toku edebiliyorduk? lk gnden son
gne dek Nadja'y zgr bir deha, havadaki ruhlardan biriymi gibi grdm, ki o ruhlar ancak
baz by uygulamalaryla kendine anlk da olsa balayabilir insan, ancak boyunduruk altna
almak olacak ey deildir. Ona gelince, onun, biliyorum ki, deyimin tam gcyle ifade
edilirse, beni bir tanr olarak grd, gne olduumu sand oldu -o anda bundan daha
gzel, daha trajik hibir ey olamazd. unu da anmsyorum ki ona Sfenksin ayaklar altnda
inenen, yldrmla arplma dnen bir adam gibi kara ve souk grnmtm. Erelti otu
gzlerinin sabah bir dnyaya, engin umudun kanat rplarnn, dehetin grlts olan teki
grltlerden, belli belirsiz ayrt edildii bir dnyaya alm olduklarn gryordum. Bu
dnyann zerinde ben kapanan gzlerden baka bir ey grmemitim. Biliyorum ki Nadja
iin, oraya varmak istemenin bile ylesine ender, ylesine yrek isteyen bir i olduu bir
noktadan hareketi, son kalan tahlisiye sandalnn ok uzanda, istemli olarak, bile bile
sularda kaybolunup gidildii anda imdada armakta birleilen her trl eyi hor grerek,
yaamn her trl sahte ama neredeyse dayanlmaz telafilerine ramen gereklemekte...
Orada atonun ta tepesinde, sadaki kulede yle bir oda var ki, bizi orada gezdirmeyi
dnmyorlar kukusuz, belki de doru drst gezemeyeceiz orasn -o halde buna
girimek bile anlamsz- fakat Nadja'ya baklrsa Saint-Germain'de tanmaya gereksinim
duyacamz her ey buras.* Kr bir fener yardmyla aydnlattklar bir kadn portresini,
ziyaretilere kapal saatlerde keyiflerince seyredebilmek iin kendilerini mzeye kapattran o
insanlar ok severim. Byle olunca, o kadn hakknda bizim bildiimizden ok daha fazlasn
nasl olur da bilmez onlar? Yaamn da bir ifreli mektup gibi ifresini zmek ister ola ki.
Gizli merdivenler, ilerindeki resimlerin hzla kayp dt ve elinde kl tutan bir melee
ya da srekli ilerlemek zorunda olanlara yer amak iin kaybolan tablolarn ereveleri
zerine son derece dolayl bir yntemle baslan dmelerin, enlemesine boylamasna tm bir
salonun yerini deitirmesi ve ok hzl bir dekor deiimini gerekletirmesi: Akln en byk
servenini, tuzaklar cennetine bylesi bir yolculuk olarak anlamak mmkndr. Kimdi gerek
Nadja? Gndz gzyle de pekala kefedilebilecek bilmem hangi ta kalntlarn bir
arkeologun eliinde -adamn tutkusu buysa elden ne gelir!- Fontainbleau ormannda btn
gece dolat konusunda yemin billah eden Nadja m, yani kendisine hep bir eyler esinlenen,
hep bir eyler esinlettiren, kendisi iin tek kayda deer deneyim alan olan sokaktan baka
hibir yeri sevmeyen, sonsuz bir hlyaya atlm her insanolunun sorgulamas iin elinin
altnda olan Nadja m, yoksa (niin teslim etmeyelim bunu?) onu btn kadnlarn iinde en
yoksulu ve hepsinin arasnda en kt savunulan olarak gren dierleri kendisine laf atma
yetkisini kendilerinde grdler diye onlarn ellerine den Nadja m? Gemite yaamnn

baz sahnelerini bire bin katarak anlattnda iren bir iddetle tepki gsterdiim oldu,
bunlar hi kukusuz ok dardan yarglyordum ve sanyordum ki onurunun bundan
berelenmeden kmas olanakszd. Szgelimi Zimmer birahanesinin salonlarndan birinde
yzn tam ortasnda patlatlan, yz kan revan iersinde brakan yumruun, sadece aa
tabakadan olduu iin reddetmekten sinsice bir zevk ald bir adamdan yedii yumruun
yks -birok kez imdat diye barm, arkasndan da, ortadan kaybolmadan nce adamn
giysilerini kan ierisinde brakacak zaman bulmutu- 13 Ekim'in bir akam st hibir neden
olmadan bu yky anlatnca beni, kendisinden bir daha geri dnmemek zere
uzaklatryordu az kalsn. Bu korkun servenin olduka alayc yks, bilmem hangi
mutlak aresizlik duygusuna kaptrmt beni, ne var ki artk alama duygusunu yitirdiimi
sanrken bu yky dinledikten sonra uzun uzun alamtm. Beni alatan Nadja'y artk bir
daha grmemem gerektii dncesiydi, hayr artk elimden gelmiyordu. uras belli ki imdi
beni zen eyi benden saklad iin hi kzmyordum ona, hatta ona borlu da hissediyordum
kendimi ancak gnn birinde iin buraya kadar gelmesi, ufukta kim bilir kendisi iin
bylesine gnlerin tekrar grnmesi, btn bunlar gze alacak cesareti bulamyordum
kendimde. Nadja o an ylesine dokunaklyd ki, aldm karardan vazgemem iin hibir aba
gstermiyor, aksine, gz yalarndan, bu kararmdan vazgememem konusunda beni
yreklendiren gc ekip karyordu! Paris'te bana elveda derken bunun olanaksz olduunu
eklemekten kendini alamad, ancak hi olanaksz olmamas iin de hibir ey yapmad.
Sonunda her ey olacana vardysa bu sadece benden kaynaklanmt. Nadja'y daha birok
kez grdm, dncesi daha da aklat benim iin, ifadesi daha bir hafiflik, bir zgnlk, bir
derinlik kazand. Ola ki ayn sre iinde, kendi benliinin bir parasn, stelik en insanca
tanm bulan bir parasn srkleyip gtren, telafisi olanaksz ykm, o malum gn bilgim
altnda olagelen ykm, ondan azar azar uzaklatrmt beni. Ancak en ark sezgiyi temsil
eden ve neredeyse bir mucize denecek bu kendi kendini ynlendirme biimiyle, kendimi
bysne kaptrmaya devam ediyordum, bir de onu kendi bana braktm zaman,
kendisinin dnda sregiden u yaamn ondan oburca istedii baka dnlerin yan sra,
yemek imek gibi, uyumak gibi dnler elde etmeye can atan u yaam girdabna kendisini
yeniden kaptracan hissetmek giderek daha da diken stnde tutuyordu beni. Bir sre
bunun bir k yolunu salamaya altm ona, yle ya bunu da benden, sadece benden
bekliyordu. Ne var ki kimi gnler sadece benim varlmla yaar grndnden, azmdan
kanlara en ufak bir dikkat yneltmez ya da bana ilgisiz eylerden sz atnda veya
sustuunda, verdii sknty hi mi hi umursamaz grndnden, bu tr zorluklar
zmesine doallkla yardmc olmak iin onun zerinde nasl bir etkim olabilir diye kuku
stne kuku duyuyordum. kimizden bakasn ilgilendirmek zorundaym gibi grnen
olaan d olgu rneklerini burada oaltmam bouna olur, bazlarnn bou bouna, her
eyin, olgularn zelliini akladklarn ne srmeleri gibi, her olayn zelliini aklamaya
olanak verecek bir tr erekiliin yannda yer almaya ynelten olgular bunlar...* (Bu alanda,
akla gelecei gibi, her trl teleolojik kantlayc fikir peinen yok saylmtr) O olgular ki ya
Nadja ile ben ayn anda tank olmutuk onlara ya da ikimizden biri... Geen gnler sresince,
nmde sarfedilen ya da gzlerimin nnde Nadja'nn bir rpda yazd o cmleler ki, onun
ses tonunu en iyi ekilde karmda buluyorum, bendeki yanklan yce bir yanklan olarak
kalyor.
"Sizinkinin balangc olan, nefesimin tkeniiyle birlikte."
"stemi olsanz, sizin iin hibir ey olmazdm ben, ya da sadece bir iz"
"Aslann penesi ban gsn skyor."
"Pembe daha iyidir karadan ama ikisi uyumludurlar gene de."
"Gizemin karsnda, Tatan adam, anla beni."

"Benim efendimsin sen. Dudaklarnn kycnda nefes alan ya da son nefesini veren bir
atomdan baka bir ey deilim ben. Gzyalaryla slanan bir parmamla huzura
dokunmak istiyorum ben."
"Kmr topaklaryla dolu bir deliin karanlnda bir sarka gibi sallanan bu terazi de
neyin nesi?"
"Dncelerini ayakkablarnn arlyla daha da arlatrmamak."
"Her eyi biliyordum, gzyalarmn rmaklarnda o denli bir eyler okumaya altm
ki."
Nadja benim iin olaanst gzellikte bir iek icat etti: "Sevgililer iei." Krda
yediimiz bir yemek srasnda grnd bu iek ona, Nadja'y byk bir beceriksizlikle, onun
resmini izerken seyrettim. Daha sonra birok kez bu resme geri dnd, izgisini daha
gzelletirmek ve baklara deiik bir ifade vermek istedi.
Birlikte geirdiimiz vakit, ite bu simgenin, bu yldzn altna yerletirilmelidir zellikle,
Nadja'ya btn tekilerin anahtarn veren de bu izgisel simge olmutu, birok kez sanki
yukardan gelen bir rzgarn ekimine uram, yukarlara doru urayan alevler gibi, kirpi
gibi salarmla bir portremi yapmaya giriti. Bu uzun alevler, ar kanatlar bann her iki
yanndan sarkan bir kartaln karnn da oluturuyordu ayn zamanda. Bu son resimleriyle ilgili
olarak kendisine yaptm yersiz bir uyar sonunda, resmin geri kalan blmnden alt ksmn
kesip atverdi ne yazk ki, resimlerinin en gzeliydi bu hi kukusuz. 18 Kasm 1926 tarihli
resim, Nadja'yla benim simgesel bir portremizdi: Kendisini her zaman srt dnk bir deniz
kz eklinde grrd. te bu resimde de gene ayn adan elinde bir kat tomaryla
grnyordu; baklar ateler saan bir ucube, kartal ba biiminde bir vazodan dar
frlyordu, vazo tylerle doluydu, bu tyler dnceleri temsil ediyorlard. "Kedinin ryas"
resmi ise ayakta, kamaya uraan bir kediyi gsteriyordu, kedi kamaya alyordu ama
kendisini bir arln yere baladn, ayrca ba aa edilmi bir lambann lsz
derecede bytlm fitili olan bir halatn da askda tuttuunu fark etmiyordu, en kapal
resimlerden biriydi bu benim iin: Gene gznn nne gelen bir imgenin ardndan alelacele
yaplm bir dekupajd bu. Bir baka dekupaj da ban eimini deitirebilecek biimde iki
para halindeydi ve bir kadn yzyle bir elden oluan bir btn meydana getiriyordu.
"Kedinin ryas" gibi "eytann kurtuluu" da gzne grnen bir hayalin sonucu olarak
yaplmlard. Mifer biimindeki bir resimle, "bulutlu bir kiilik" adl baka bir resim,
rprodksiyonlar yaplacak eyler deillerdi ve baka bir anlayn rnydler, bir odundaki
budaklarda, eski duvarlardaki atlaklarda kolaylkla gze arpacak bir takm glgeleri arayp
bulmak gibi bir zevke karlk veriyorlard. Bu resimde eytann ehresi kolaylkla fark
ediliyor ayrca bir kuun dudaklarn gagalad bir kadn kafas, srttan grlen bir deniz
kznn salar, gvdesi ve kuyruu, bir fil kafas, bir deniz aslan, bir baka kadnn yz, bir
ylan, birok baka ylanlar, bir yrek, bir kzn m desem yoksa bir mandann m ba,
iyilik ve ktlk aacnn dallar, ayrca resmin rprodksiyonunun pek gsteremedii bir
yirmi kadar unsur daha fark ediliyordu ki, bunlarn tamam gerek bir Akilleus kalkan
oluturmaktaydlar. Resmin sa st kesine doru bir yerdeki iki hayvan boynuzu zerinde
durmakta yarar var, bunlarn varlnn nedenini Nadja bile aklayamyordu, nk, aynen
byle geliyorlard gznn nne ve bal bulunduklar ey ise sanki deniz kznn yzn
inatla maskeler cinsten bir eydi (kartpostaln arka yzndeki resimde zellikle fark edilir bu).
Gerekten de Nadja birka gn sonra evime geldiinde bu boynuzlarn kocaman bir Gine
maskesininkilerden baka bir ey olmadn teslim etti, bir zamanlar Henri Matisse'in sahip
olduu bir maskeydi bu ve bense onu hem sevmi, hem de rkmtm ondan nk bir
demiryolu iaretini artran muhteem bir tepelii vard, ancak Nadja onu sadece kitapln
iinden doru grebiliyordu. Bu vesileyle Braque'n bir tablosunda (Gitar alan Adam)

tablodaki kiinin dnda yer alan iviyle urgan fark etti, hep merakm ekmitir bunlar da;
Chirico'nun gen biimindeki tablosunda da (Sknt Veren Yolculuk ya da Kaderdeki
Muamma) u mehur ateten eli grd. Yeni Britanya'dan, krmz mrver aac z ve
sazlardan oluan koni biimindeki bir maske, "Aa, Chimene'e bak!" diye lk koparmasna
yol at, kk bir oturmu kabile efi heykeli tekilerden daha da tehditkar grnd ona;
Max Ernst'in bir tablosunun (Fakat nsanlar Hibir ey Bilmeyecekler) zellikle zor
anlalrl zerine uzun uzun aklamalar yapt. Yapt yorum, tuvalin arkasndaki resmin
ayrntl adna tmyle uygundu; bir kenara attm bir baka feti de Nadja'ya gre beddua
Tanrsyd; Paskalya adasndan gelen ve sahip olduum ilk yabanl nesne olan bir bakas
kendisine: "Seni seviyorum, seni seviyorum" diyordu. Nadja kendisini defalarca da Melusine
olarak grmt, tm mitsel kiilikler arasnda kendine en yakn gibi gryordu Melusine'i.
Bu benzerlii, olanak bulduu her an gerek yaama aktarmaya baktn bile fark ettim,
szgelimi kuafrnden, salarn alnnn zerinde bir yldz meydana getirecek ekilde,
birbirinden ayr be kme halinde datmasn istiyordu. Salarnn ayrca kvrlarak
kulaklarnn nnde kei boynuzu eklinde son bulmasn da istiyordu, boynuzlarn bylesine
kvrl en ok zerinde durduu biimlerdendi. Kendini bir kelebek grnts altnda hayal
etmek de ok houna gidiyordu, kelebein bedeni bir "Mazda (Nadja)" marka ampulden
oluacak bu bedene doru, bir ylan, tpk bir ylan oynatcsnn ylan gibi kafasn kaldrm
olacakt (o gnden beri, byk bulvarlardaki, eski "Vaudville" tiyatrosunun neredeyse tm
cephesini kaplayan "Mazda" klandrmasna her bakmda kafam kart, klandrmada
tam tamna, hareket halinde iki olak, bir ebem kua altnda tokuuyorlard). Son kez
karlamamz srasnda Nadja'nn bana gsterdii ve kendisini srkleyen frtnada yitip
gittiini dndm bitmemi durumdaki son resimleri bambaka bir anlayn rnydler.
(Karlamamzdan nce hi resim yapmamt.) Bunlarda, bir masann zerinde, ak bir
kitabn nnde, klle braklm bir sigarann ucundan, sinsi sinsi, dumandan bir ylan
ykseliyordu, ok gzel bir kadnn ellerinde bir zamba kapsayacak biimde dilim dilim
dilimlenmi bir dnya haritas vard, Nadja'nn insansal yanstc diye adlandrd eyin
iniine olanak verecek ekilde dzenlenmiti her ey, yanstc, insan elinin eriemeyecei bir
noktada tutamalarla tutuluyor, o bunu "her eyin en iyisi" diye niteliyordu.

Olduka uzun sreden beri Nadja'yla aramz akt. Gerei sylemek gerekirse, dnyada
var olan yaln eyleri kavrama biimimiz bir yana braklrsa, belki de hi anlaamamtk
zaten. Nadja yaam, varolmay hi hesaba katmamak gibi bir seim yapmt bir kere, zaman
umursamamak, zaman zaman azndan kan bo szlerle benim iin byk nem tayan
tekiler arasnda hibir ayrm yapmamak, benim geici desteklerimi hi mi hi umursamamak
ve ar gnl elencelerine gz yummakta geirdiim az ya da ok zorluklar hie saymak
gibi bir seim... Daha nce syledim, yaamnn en acnas girdi ktlarn hibir ayrnty gz
ard etmeden bana anlatmaktan, zaman zaman yersiz bir takm hoppalklara ba vurmaktan,
her eyi brakp da, nihayet baka eylerle uramaya karar vermesi iin, beni, kalarm iyice
atlm keyfini bekler hale dntrmekten bir trl vazgememiti, baka eylerle
uramas, diyorum nk doal olmasna da olanak yoktu elbet. Belki bilmem ka kez, artk
dayanamaz hale gelmi, deerimi gerekten anlar hale getirememekten umutsuzlua derek
neredeyse katm ondan, katm ama neler pahasna, onu ertesi gn kendisi de umudunu
tketmedii zaman, kendi kendini nasl biliyorsa o halde bulmak, kendi kendime, bu denli
zerinde durduum iin kzarak ve ondan af dileme pahasna!... unu da itiraf etmeli ki, bana
giderek iyi davranmyor, suyuma gitmiyordu, bu da kendi yararna deildi kukusuz, hibir
ey kavgasz dvsz bitmiyor, ileri bo geersiz nedenler ileri srerek daha da
kztryordu ortal, nedenler de neden deildi aslnda. Verdiinden fazlasn elde etmeyi
hibir zaman istemeden, onu hareket ederken ya da kprtsz dururken, konuurken ya da
susarken, uyankken ya da uyurken grmek fazlasyla yeterliyken, bir varln yaamndan bir

eyler yaamann temelini oluturan eyler benim iin sz konusu deildi ve sz konusu
olmamt da: Apak, besbelli bir eydi bu. Nadja'nn dnyas olan dnyaya bakldnda,
orada her eyin olaanst bir abuklukla bir ykseli ve bir d grntsn ald bylesi
bir dnyada bakas da olamazd zaten. Ama burada a posteriori bir yargda bulunuyorum ve
baka ey de sz konusu olamazd derken dolambal yollara sokuyorum kendimi. Ne kadar
gpta edersem edeyim, belki de ne kadar hayal grrsem greyim, bana nerdiklerinin
dzeyinde olamadm hibir zaman. Bana nerdii ey neydi peki? Ne olursa olsun. Akt
sadece, benim bildiim anlamdaki akt -gizemli, mmkn olmayan, biricik, akllara
durgunluk veren, kuku gtrmeyen ak- yani her trl deneyde olabildii kadaryla ak, bana
burada mucizenin gereklemesine olanak tanyan ak.

Birka ay nce gelip bana Nadja'nn delirdiini sylediler. Anlattklarna gre kald
otelin koridorlarnda yapt taknlklar sonucu Vaucluse akl hastanesine kapatlmt.
Benden bakalar bu olgu zerine bou bouna ahkm keseceklerdir, bu onlara daha nce tm
olup bitenin kanlmaz sonu gibi grnmekte gecikmeyecektir. Bunlarn arasnda en uyank
olanlar, Nadja stne anlattklarmda, lgnca dncelerin payn aramaya bakacaklar ve
belki de benim Nadja'nn yaamna mdahaleme, bu lgnca fikirlerin gelimesi iin anak
tutan mdahaleme, dehetli belirleyici bir deer vereceklerdir. Bu zrvaca konumalara
gelince, "Ya! O halde"cileri, "Gznz gryor"cular, "Ben zaten biliyordum"cular, "Bu
koullarda"clar, bu aalk soysuzlar kendi hallerine brakmay ye tuttuumu sylememe
gerek yok. Nadja iin bir akl hastanesinin iiyle d arasnda pek byk bir fark olmadn
dnyorum, nemli olan da bu. Ama ne yazk ki bir fark var gene de, bir kilidin iinde
dnen bir anahtarn kulak trmalayc sesinden gelen bir fark, hastane bahesinin o iler acs
grntsnden, ayakkablarnz boyamak istemediiniz zaman sizi sorgulayanlarn
almndan, azametinden gelen bir fark; ebleh aln ve ablak haliyle Sainte-Anne hastanesinden
profesr Claude bunlardan biri szgelimi ("Size ktlk yapmak istiyorlar deil mi? -Hayr
msy. -Yalan sylyor, geen hafta kendisine ktlk yapmak istediklerini sylemiti bana"
ya da yle bir ey szgelimi: "-Sesler duyuyorsunuz demek, peki bunlar benim sesime benzer
sesler mi? -Hayr msy: -Anlald, iitsel halsinasyonlar var yleyse" vb.). teki
niformalardan ne fazla ne az iren olan hasta gmleinin irenliinden, hatta bylesi bir
ortama uyum salamak iin gerekli gayretten gelen bir fark, yle ya buras da bir ortam alt
taraf, bir lde sizi uyum salamaya iten bir ortam. Hapishaneler nasl sulu retiyorsa, akl
hastanelerinin de deli rettiini bilebilir herkes, bunun iin ille de akl hastanesinde yatmaya
gerek yoktur. En hafif bir su yznden, genel anlaya ya da hogrye kar en ufak bir
ihmal yznden, kim olursa olsun herhangi bir kiiyi kendisi gibi bakalarnn yanna tkan,
toplumsal deerleri koruma aygtlar denilen eylerden daha iren bir ey var mdr dnyada?
Bu kiilerin kendi benzerleriyle yan yana tutulmas zarardan baka bir ey getirmez ona,
stelik kendisininkinden daha oturmu bir ahlaksal ve pratik anlayta olanlarla iliki
kurmaktan da mahrum eder onu. Gazetelerin yazdna gre son uluslararas psikiyatri
kongresinde, daha ilk oturumda, tm delegeler, eskiden manastra girildi mi nasl bir daha hi
klmaz idiyse bugn de akl hastanesine bir girildi mi bir daha klmayacana dair yaygn
kannn srarla sregelmekte olduu grn rtmek iin fikir birliine varmlard; halk
arasndaki bir yaygn kan da akl hastanesiyle hibir alverii olmayan ya da orada yapacak
hibir eyleri olmayan kiilerin yaam boyu akl hastanesinde tutulduklar; inandrlmak
istendiimiz gibi toplum gvenliinin hi de yle tehlikede olmaddr. Ruh hekimleri
barp ardlar, iyiletirip taburcu ettikleri bir iki vakann zerinde nemseyerek durdular,
ancak bunun yannda da byk grlt patrtyla zellikle baz ar hastalarn, hasta olmad
sanlp ya da erken taburcu edilmesiyle topluma geri dnlerinin dourduu felaket rnekleri
vermekten de geri kalmadlar. Bylesi maceralarda kendi sorumluluklar da az ya da ok
devreye girdiinden, en ufak bir kuku duyduklarnda ekimser kalmay ye tuttuklarn
anlatmaya almaktaydlar. Soru bu ekilde sorulduunda doru sorulmam gibi geliyor
bana. Akl hastanelerinin yle bir havas var ki, iinde barndrd kiiler zerinde en

delirtici, en zararl etkiyi yapmaktan geri kalmaz, hatta bu, hastay akl hastanesine gtren
balangtaki hastalnn daha da ilerlemesi eklinde olur. Her trl itiraz, her protesto,
yaplan muameleyi kaldramama, ortama uyumsuzluk damgasyla damgalanmanzla
sonulanmaktan baka bir ie yaramaz(ne denli elikili grnrse grnsn hastane
ortamnda bile sizden uyumlu bir sosyal varlk olmanz istenir) stelik bu, ileri daha da sarpa
sardrr, size kar yeni bir semptomun, tepkinin olumasndan baka bir yarar yoktur, bu
tepki yle bir tepkidir ki, gnn birinde iyileme olaslnz bulunsa bile, buna engel olmak
bir yana, hi deilse hastalnzn, ilerlemeden, ayn durumda kalmasna, hzla
arlamamasna bile olanak tanmaz. Buradan, akl hastanelerinde, hastalarn
rahatszlklarnn nasl trajik bir biimde hzla ve ani ekilde ilerlediinin grlmesinin
nereden kaynakland daha iyi anlalr, bu hzl ilerleme tek bir rahatszln ilerlemesi de
deildir stelik. Akl hastalklar konusunda, neredeyse kanlmaz olan ite bu had safhadan
akuta doru gidi srecini aa vurmakta yarar vardr. Psikiyatrinin olaan d ve gecikmeli
bir ocukluk dnemi geirdii ortadayken, bu koullarda, hibir dzeyde, tedaviden sz
etmenin en ufak bir anlam yoktur. O bir yana, bunun en kl krk yaran ruh hekimlerinin bile
hi umurunda olmadn dnyorum. Yaygn kanya gre, artk, keyfi akl hastanesine
tkma uygulamas ortadan kalkmtr, bir itirazm yok buna, nk nesnel bir saptamaya
ihtiya gsteren ve toplum iinde grld, ortaya kt anla birlikte, bir delilik nitelii
kazanan anormal bir davran, teki tutuklamalara; ieri atlmalara gre bin kez daha korkun
olan ieri tklmalarn temeli, kkenidir. Ancak bana gre tm ieri atlmalar keyfidir. Bir
insanolunun, zgrlnden mahrum edilebilmesine hibir neden bulamyorum. Sade' ieri
tktlar; Nietzsche'yi tktlar; Baudelaire'i tktlar. Bir gece vakti gelip sizi gafil avlayarak,
zerinize deli gmleini geirmek ya da herhangi baka bir biimde sizi zaptetmek gibi bir
yntemin, usulca cebinize bir tabanca sokuturmaya dayanan, polis yntemlerinden hi fark
yoktur: Bildiim bir ey varsa o da, eer deli olsam, bir sredir ieri atlm olsam,
hastalmn bir gerileme dneminden yararlanarak, karma kacak ilk kiiyi, tercihen bir
hekimi, klm bile kprdamadan ldreceimdir. Hi deilse bylelikle, ajite hastalar rnei,
yalnz bama bir hcreye konulmak gibi bir kazancm olurdu. Belki rahat da brakrlard
bylece beni.
Genel olarak psikiyatriye, onun afrasna tafrasna, eserlerine duyduum nefret ylesine
byk ki, Nadja'nn hastaneye kapatldktan sonra bana neler geldiini renmeye cesaret
edemedim bir trl. Hem Nadja'nn hem onun gibi olanlarn gelecei konusunda niin
karamsar olduumu yukarda syledim. zel bir klinikte ancak zenginlere nasip olan, binbir
trl zenle tedavi grm, kendisine zarar verebilecek herhangi bir kimsenin varl bir yana,
uygun bir zamanda ziyaretine gelecek dostlarnn varlyla glenmi, teselli bulmu,
zevkleri byk lde doyurulmu, farknda olmadan, gerei kabul edilebilir lde
alglayabilecek duruma gelmi olsayd, onu hibir halde zor altna almamay gerektirirdi
btn bunlar ve kendiliinden, rahatszlnn nedenine, k noktasna kadar ulatrmak gibi
bir zahmeti gerektirirdi. Belki biraz fazla ileri gidiyorum ama onun bu badireden
kurtulabileceine inanmak iin, elimde yeterince neden var. Ama Nadja yoksuldu, ite bu
gerek, u iinde bulunduumuz zamanda saduyu ve iyi ahlakn o ahmaka kurallarna
tmyle uymamay gze ald anda, mahkumiyet kararnn tepesine inmesi iin yeterli
nedendi. u da vard: Yapayalnzd Nadja. "Zaman zaman benim gibi bylesine yalnz olmak
korkun bir ey, dostlarm diye bildiim, yalnz siz varsnz," diyordu, son kez telefon
ettiinde karma... Bir de u var: Glyd Nadja, ayn zamanda alabildiine gsz,
olabildiince gsz... Bunun temelinde, her zaman kendi dncesi olmu bir dnce,
fazlasyla desteklediim, dierlerinden ne kmas iin fazlasyla yardmc olduum bir
dnce vard ki o da uydu: zgrlk, o, binbir trl ve en zorlu zverilerle u dnyada elde
ettiimiz zgrlk, bir kez de ele geti mi, ondan yararlanlsn isterdi, hibir snr
konulmadan, hibir yararc dnceye kaplmakszn yararlanlsn isterdi, nk en yaln
devrimci biimi altnda anlalan insann kurtuluu olgusu, hizmet edilmeye deer tek
davayd, bu herkese gre bir kurtulu da deildi, demek istiyorum ki, her kiinin elindeki
yntemlere gre bir kurtulu da deildi bu. Nadja ite ona hizmet etmek iin yaratlmt, bu
hizmet her varln etrafnda, alttan alta, sinsice, ok zel bir komplonun tasarlanmakta
olduunu kantlayarak olabilirdi, sz konusu komplo, sadece Nadja'nn hayalinde yer alan bir

komplo da deildi, aksine en azndan onu tanma asndan gz nnde tutulmasnda yarar
olurdu, yle de ama ok daha tehlikeli bir ekilde dikkate alnabilirdi: nsann, kafasn
mantn, yani hapishanelerin en fazla nefrete deer olannn, bylesine aralanm demir
parmaklklar arasndan geirmesiyle. Belki de Nadja'y bu son giriimin yolunda tutmay
becerebilirdim ancak, her eyden nce kar karya olduu tehlikenin bilincinde olmas
gerekirdi. Oysa onun, u korunma igds -daha nce sz ettim bundan- denen eyin
gznden debileceini ya da oktan dm olduunu hi aklma getiremedim; bunun
sayesindedir ki, btn arkadalarmla birlikte ben, her eyin tesinde kendimizi, yanmzdan
bir bayrak geerken, szgelimi -bamz baka yana evirmekle yetinerek- salam
tutabiliyoruz, her frsatta, her aklmza yatar grnenin yannda saf almyoruz, genel ahlaka ve
kurallara aykr bir davranta bulunmaktan, "gnaha girmekten" sonsuz bir coku
duymuyoruz. vb... Saduyum konusunda kuku uyandracak biliyorum ama, szgelimi,
Nadja'nn gnn birinde, birok ey yan sra, elime "Henri Becque" imzal bir kat
tututurmas, bu katta, Henri Becque'in kendisine birtakm tler vermi olmas, gzlerimi
dar uratacak kadar artc bir ey olmazd benim iin. tler eer aklma yatmazsa,
yle yantlamakla yetinirdim: "Akll bir adamd Becque, sana bunlar sylemesi de
olanaksz." Ancak, Villiers alannda Becque'in bstnn kendisini ekmesinden, ehresindeki
ifadeyi beenmesinden fazlasyla anlyordum ki baz konularda onun grn almak
istemesi ve bunu baarmas mmknd. stelik burada, yapaca eyi herhangi bir azize ya
da tanrsal gce sahip bir kiiye danmaktan daha fazla, manta, akla aykr bir ey de yoktu.
nceden inceye okuduum Nadja'nn mektuplar, yazd her trl iirsel metinler de -onun
rahatszlyla ilgili uyarc bir nitelik tamyordu benim iin. Kendimi savunmak iin ancak
birka szck daha ekleyeceim. Delilik olmayanla, delilik arasnda, iyi bilindii gibi, belli
bir snr olmamas, bunlardan birinin de tekinin de alg ve dncelerine farkl deerler
yklemekten kanmama neden oluyor. En az yadsnacak gereklerden ok daha anlaml ve
geni kapsaml sofist dnceler vardr: Bunlar sofist dnceler olduklar iin yadsmak
insan yceltmeyen yararsz bir itir. Bunlar sofist dnceler idiyse eer, kendi kendime, ta
uzaklardan gelerek karma kana, o hep patetik "Kim var orada?" sesleniiyle seslenmemi
de o sofist dncelere borluyum. Kim var orada? Siz misiniz oradaki, Nadja? te tarafn,
tm te tarafn bu yaamn iinde yer ald doru mu? Duymuyorum sizi. Kim var orada?
Ben miyim oradaki? Sadece ben mi?

Bir kitaba benzer bir ey hazrlamaya vakti olan ve iin sonuna geldiinde, bu eyin
akbetinin ne olacayla ilgilenmenin ya da bu eyin kendisine ne gibi bir akbet getireceiyle
ilgilenmenin yolunu bulan her insana (bir syleyi biimi bu) gptayla bakyorum. Hi kuku
yok ki, o insan o yolda giderken, bundan vazgemesi iin en azndan bir gerek frsat
kmasn nne! Aldrmazd bile ve bize bunun nedenini aklama onurunu verebilecei umut
edilebilirdi. Uzun soluklu bir ie girimeye eilimimle, hayatn, sevdiim ve bana kendisini
sunan hayatn gznden deceime fazlasyla eminim: Soluu kesercesine yaanan hayatn...
Basl bir cmledeki szcklerin keskin aralklar, konuurken, baz tmcelerin, toplamn
yapmann sz konusu olmad tmcelerin altna iziktiriliverilen bir izgi, bir gnden
dierine ya da baka bazlarna, zlmesi beklenen bir sorunun verilerini allak bullak eden
olaylarn tmyle gz ard edilii, zaman boyunca sylenmesi tasarlanan uzak dncelerle en
somut anlarn, bitmez tkenmez duygusal katlarla yklenmesi ve arnmas, kitab
kartrrken u son satrlar, kitab iki sayfa nce bitirir gibi grnen satrlardan ayran
bolua eilecek yrek brakmyor bende. (Bir zamanlar iim gcm olmad sralarda,
Marsilya'da, eski limann rhtmnda, gn batmndan az nce, delilik derecesinde titiz bir
ressamn, byk bir beceri ve hzla, tuvalinde, kaybolmakta olan klarla mcadele ediini
incelemitim. Tuvaldeki gnein lekesi, gerek gnele birlikte ar ar aa iniyordu,
sonunda hi bir ey kalmad tuvalin stnde. Ressam ge kalm olduunu anlad birden. Bir
duvardaki krmzy yok etti, suyun zerinde kalm olan tek tk ltlar ortadan kaldrd.
Kendisi iin de, benim iin de dnyann en bitmemi tablosu olarak nitelenecek yapt bana
son derece hazin ve son derece gzel grnmt.) Aceleci bir okur iin de, hatta bir bakas

iin de, ok ksa, gz ard edilebilecek bir boluktur bu, ancak unu da sylemem gerekir ki,
lsz m lszdr bu ve benim iin deerlendirilmesi olanaksz bir kymet tamaktadr.
Kendimi nasl duyurmalym yleyse? Eer bu yky sabrl bir gzle, deyim yerindeyse
yansz bir gzle okursam, kendi zerimdeki u an mevcut olan duygularma sadk kalabilmek
iin, neyi yerli yerinde brakabileceimi pek bilemem. Bunu bilmekte de srar etmem. yle
dnmeyi tercih ederim: Biti tarihi olan austos sonundan, ilgin bir heyecann arl
altnda iki bklm bulduu, akldan ok yrei bu arln altnda ezilir bulduu aralk
sonuna kadar, bu yk beni tir tir titrer brakmak pahasna, kopmutu benden, yknn sakl
tuttuu en gzel umutlar -nasl yaanabilirse yle- iyi kt yaadm, hatta bu umutlarn
gereklemesini, tmyle gereklemesini, evet doru, akl d gereklemesini de yaadm.
te bu nedenledir ki, oradan geen ses, hl bana. insancl bir biimde ykselebilirmi gibi
gelir, bu yzden de, buna verdiim tek tk, ender vurgular da bolayamam hibir zaman.
Hele hele, Nadja, Nadja kiilii, ylesine, ylesine uzakken... Hatta dier bazlar da. Ve kim
bilir Harikalar harikas tarafndan gtrlm, tekrar geri alnm bir halde belki... O
Harikalar harikas ki bu kitabn ilk sayfasndan son sayfasna, yemin ederim ki, deimemitir
en azndan ve kulamda, artk onunki olmayan bir ad n n nlatmaktadr.

Anlatnn gtrd yerlerin bir ounu gidip yeniden gezdim; gerekten, kimi kiilerin ve
nesnelerinki gibi, onlarn da, zel bir adan, benim onlar grdm adan, fotoraf
grntlerini de vermekte srarlydm. Bunu yaparken grdm ki, birka istisna dnda hepsi
de benim bu giriimimden saknyorlard kendilerini, sonuta yle oldu ki Nadja'nn resimli
blm, istemeye istemeye yetersiz kald: Kasvetli duvarlarla evrili Becque, ihtiyat elden
brakmayan, tetikte durmaktan vazgemeyen Thetre Moderne, hibir Fransa kentinde
grlmeyecek denli, l ve hayal knc Pourville, Ahtapotun Kollarnda'yla ilgili hemen
hemen her eyin kaybolmu olmas ve bir de bu kitapta baka biimde sz konusu
olmamasna karn basbaya zerinde durduum, Grevin Mzesi'ndeki o taplas, tahrik edici
aldatmacann fotorafnn ekilmesine bir trl izin verilmemesi; hani u karanlkta, orabnn
jartiyerini dzeltmek iin eteini kaldrr gibi yapan kadn... O deimez duruuyla, bildiim
bileceim, grdm greceim, gzleri olan tek heykeldir bu: Tahrikin gzleri. (Bugne dek
bana kar Nadja'nn tavrnda, az ya da ok bilinli tmden ykc herhangi bir ilkenin
uygulann ortaya karmak vergisine sahip olamadm, rnek olarak unu gstereceim: bir
akam, Paris'te, Versailles yolu zerinde otomobil srerken yanmdaki kadn, ki herhangi bir
kadn olabilirdi, hatta u ya da bu kadn da olabilirdi, yanmdaki kadn yani Nadja, aya, gaz
pedal zerindeki ayama skca baslm, elleri, sonsuz bir busenin salad bir unutuun
iinde, gzlerimin zerine konmann bir yolunu ararken, ylesine bir arzu iindeydi ki,
birbirimiz iin sanki hi var olmayalm, hatta ebediyen var olmayalm istiyordu ve biz btn
hzmzla alabildiine gzel aalara doru yol alyorduk. Ne snavd ak iin gerekten.
Bylesi bir arzuya ulaamayacam eklemek bile gereksiz. O srada hangi noktada olduum
bilinir, bildiim kadaryla hemen hemen hep Nadja'yla olduum yerde... Ak ortaklaa
tanmann o an bizi nereye gtrdn bana dehet verici bir arpclkla aa vurduu iin
az borlu deilim ona. Her hal krda bylesi bir ekime, giderek daha az kar
koyabildiimi hissediyorum. Bu son anyla, bunun neredeyse gerekliliini kavramam
salad iin vgyle anyorum onu. Her eyi birbirlerinden bekleyen ve birbirlerinden
alabildiine korkan ok ender canllar, birbirlerine snrsz bir meydan okuma gc de
tanyacaklardr hep... en azndan lkde, kendi kendimi, gzlerim bantl, bu vahi arabann
direksiyonunda gryorum. Dostlarm, kafam getirene altn vaat edilmiken, snak
bulabileceimden emin olduum dostlarm, beni saklamakla byk tehlikeye gireceklerini
bilen dostlarmsalar eer -onlara verdiim bu trajik umut iin borludurlar sadece banabenim de, ak konusunda mevcut koullarda bu gece gezintisini yinelemem sz konusu
olamazd.) Bunun gibi, Paris'te, "Sacco-Vanzetti" gnleri diye adlandrlan o grkemli
yamalama gnlerinde, ne yazk ki kentte bulunmadm srada Bonne-Nouvelle bulvar,
beklentime yant verir gibiyken ve bunu, dzensizliin, karkln konusu olarak aradm,
bana karanlkta baz iaret noktalar verdiklerine inanmakta srar ettiim byk stratejik

noktalardan biri olarak ortaya karak yaparken, -tercihen bylesi benzer alanlara boyun een
bana ve benim gibilere, en mutlak ak ya da devrim anlay sz konusuysa ve tm geri
kalannn olumsuzluunu srklerse ayet-; ite o Bonne-Nouvelle bulvar, yeni boyanm
sinemalarnn cepheleriyle, sanki Porte Saint-Denis az nce kapanmasna o andan itibaren
duraanlamken benim iin, artk sadece Thtre du Masque olan Thtre des DeuxMasques'n yeniden douunu ve ln grdm, buras hl Fontaine Sokanda, artk
evime eskisine gre, yar uzaklkta bir yerdeydi. vb. O katlanlmaz bahvann dedii gibi,
garip mi garipti: D dnyann ileri de, o ayakta uyutan ykdeki gibiydi ayn. Hava bu hale
getirmiti onu, dar klmayacak kadar souk bir hava.
"Bir kentin biimi"nin bana gelenler konusunda fikir yrtecek olan ben deilim,
dnceme gre, hava, yaam iin naslsa yle bir elementin gc sayesinde oturduum,
dalgn ve soyut gerek kent hakknda bile... Hi pimanlk duymakszn, bu saatte onu da
bakalam ve kaar halde buluyorum. O kayp kayp gidiyor, yanyor, barikatlarnn yabani
otlarnn rpertisi iinde kayboluyor, bir kadnla bir adamn kaytszca birbirlerini sevmeye
devam ettikleri odalarnn perdelerinin ryasnda yitip gidiyor. Avignon taraflarna doru
alas bir ekilde uzamasna ramen, snrlar tm cesaretimin gitmesine neden olan bu
zihinsel manzaray burada taslak halinde brakyorum. Orada, Avignon'da, Palais des Papes,
k akamlarndan ve sicim gibi yaan saanak yamurlardan hi zarar grmemitir, orada
eski bir kpr bir ocuk arks karsnda boynunu bkmtr, orada muhteem ve ihanet
edilemez bir el, az bir zaman nce geni, gk mavisi bir iaret levhasn gstermitir bana, u
szckler vardr zerinde: LES AUBES. Bu uzantya ve bitmiin tam yreinin ortasna bir
yldz saplamakta yararlandm tm dierlerine ramen... Tahmin yrtyorum ve
yrttm tahmin daha nceden kurulu bir tahmin deil... Beklemek gerekirse eer, eer
emin olmak istemek gerekirse, nlem almak gerekirse, atee, hakk olan, sadece hakk olan
payn vermek gerekirse, bunu iddetle reddetsem bile. Bana tantlayc davranlarm
esinleyen canl ve sesli bilinalt, bana ait olan her eye sonsuza dek sahip olsa bile. Burada,
kendisine yeniden verdiimi, ondan geri alma ansn da zevkle zerimden atyorum. Bir kez
daha sadece onu tanmay istiyorum, ondan kar ummay ve o engin rhtmlarn keyfime
gre dolamay, kendi kendime gzmn iinde olduunu bildiim parlak bir noktay
hedeflemeyi, geceleyin ylesine braklm balyalardan beni koruyacak noktay...
Bu zamanlar bana ahmaka, karanlk, heyecan verici bir yk anlatmlard. Adamn biri
gnn birinde bir otele gelir ve bir oda istediini syler. Kendisine 35 numara verilir. Birka
dakika sonra adam aa iner ve anahtarn otelciye verirken: Balayn beni, der, kafa
kalmad bende. zin verirseniz eer, otele her geliimde, ismimi syleyeceim size: Msy
Delouit (bu ismin nasl yazldn bilmiyorum) ve her geliimde odamn numarasn
tekrarlayacaksnz bana. -Peki efendim. "ok ksa bir sre sonra geri dner, otelcinin oda
kapsn aralar: "Msy Delouit. -No. 35. -Teekkr ederim." Bir dakika sonra, sarsm sarsm
sarslan, insandan baka her eye benzeyen bir adam, giysileri amura bulanm, yz gz
kan revan iinde, otelciye ba vurur: "Msy Delouit - Ne Msy Delouit mi? Brakn akay.
az nce yukar kt kendisi. -Balayn Delouit benim... Pencereden dtm az nce.
Odamn numaras ltfen."

Seni henz ylesine tandm zamanlar, sana anlatma isteine kapldm yk buydu.
Sen ki anmsamayacak halde olan, ancak bir rastlant eseri bu kitabn balangcndan haberi
olan ve ylesine tam srasnda ve ylesine kararl bir ekilde sze girmi olan... Kukusuz
kitabn "Bir kapnn kanatlar gibi apak" olmasn istediimi bana hatrlatmak iindi bu,
benimse bu kapdan senden bakasnn girdiini grmek istemediimi hatrlatmak iindi.
Sadece senin girdiini, senin ktn grecektim. Sen ki tm bu anlattklarm iinde, "LES
AUBES"a doru kalkm elinin zerine birazck yamur dmt. Sen ki, ak zerine o
sama ve ksaltlamaz cmleyi yazdm iin piman etmitin beni, "her trl snava ak
haliyle" tek ak... Sen ki, beni tm dinleyenler iin, bir kendilik olmamalydn, bir kadn
olmalydn, sen ki bir kadn olarak, bir Kimera olman iin, bana yaplan ve yaplmakta olan
baskya ramen bir hitin. Sen ki tm yaptklarn hayran olunacak biimde yapar ve bunun

grkemli nedenleri, benim iin aklszla, delilie hi bulamadan, bir yldrm gibi lmcl
bir biimde ldar ve derdi. Sen en canl varlk, sende hi snanmam olann gcn tm
keskinliiyle hissetmem iin yolumun zerine konulmu olan sen... Ktl sadece kulaktan
duymu olan sen. Elbette ideal bir gzellie sahip olan sen. Her eyin gnn masna
indirgedii ve belki de bu nedenle bir daha hi gremeyeceim sen...
Kendi kendimde bildiim bu deha akn ne yapaym sensiz? Onun adna, urada burada
birka tanlk arayna girmekten baka bir ey yapamadm ak? Dehann nerede
olduunu bilmekle vnyorum, neyin nesi bir ey olduunu bilmekle vnyorum ve onu
dier byk cokularla badamaya ak gryorum. Dehana kr krne inanyorum. Eer
artrsa seni, bu szc geri alyorum ama, zlerek... O zaman da onu tmyle
nefretliyorum. Deha... bana bu iaret, bu yldz altnda grnen ve senin yan banda, sahip
olmaktan ktm birka olas mdahaleciden, daha fazla ne bekleyebilirdim!
Benim iin en yakn biimlerle zdeletin sen ama isteyerek deil, nsezimin birok
imgesiyle de zdeletin. Nadja bu sonunculardand, onu benden saklam olman kadar
mkemmel ne olabilir!
Btn bildiim bu kii zdelemesinin sende bitmi olmasyd, nk seninle
zdeleebilecek hibir ey yok ve benim iin de bu muamma zinciri, senin nnde ebediyen
son bulacakt.
Bir muamma deilsin sen benim iin.
Muammaya bana sonsuza dek yz evirten sensin, derim ben...
Varolduuna ve varolmay tek sen bildiine gre bu kitabn varl pek gerekli deildi
belki de. Onun hakknda baka trl bir karar verebileceimi sandm, seni tanmadan nce
onu balamak istediim sonucun ansna yapmak istedim bunu. Ve yaantmda birdenbire
beliriin, gzmde bo bir i olmaktan kurtard onu. Bu sonu gerek anlamn ve tm gcn
ancak senin araclnla buluyor.
Zaman zaman bana glmsediin gibi, o gzyalarndan olumu allarn arkasndan
glmsediin gibi, bana glmsyor o. "Gene ak bu," diyordun ve daha adaletsiz biimde
yle dediin de oldu: "Ya hep ya hi."
Bu formlle hi elikiye dmeyeceim, kendi kendisine kar dnyann savunmasn
zerine alan tutkunun silah da bu formldr zaten. Fazla fazla, onu bu "hep"in nitelii
konusunda sorgulayacam ve bu konuda, tutku olduu iin, benim sesimi duymayacak halde
mi olmas gerekirdi diye soracam. Kurban olsam bile, onun deiik devinimleri -azmdan
szm ekip alma gcne sahip olsalar da olmasalar da, varolma hakkm elimden almaya
gleri yetse de yetmese de- onu tanma gururundan tmyle nasl ekip koparrlard beni,
onun, sadece onun nnde kendime reva grdm aalanmadan nasl ekip koparrlard?
En gizemli, en kat kararlar yznden knamayacam onu. Dnyann gidiini durdurmay,
kendine verdii bilmem hangi hayali g nedeniyle, dnyay durdurmay istemek demek olur
bu. u demek olur: "Herkes ister ve inanr ki, ancak kendisinin dnyasdr en iyi dnya, gene
inanr ki, bu dnyay dierlerinden daha iyi anlatacak olan da, o en iyisi olandr." (Hegel)

Gzellik karsnda, gerekli olarak belli bir tavr kar bundan, burada ancak tutkusal
ereklerle ele alnd aktr onun. Kesinkes, duraan, yani "talam dnn iinde" skp
kalm bir halde deildir, insanolu iin, Odalklarn glgesinde, tek bir gn kapsad
iddiasnda olan u trajedilerin ta diplerinde bir yerde yitip gitmi, hani neredeyse daha az
devingen, yani arkasndan, drt nala, dur duraksz bir kounun gelmemezlik edemeyecei u
doludizgin gidie tabidir, bir baka deyile, bir kar tanesinden daha akn, daha kararl, sklp
boulaca korkusuyla hi kucaklatmak istemezcesine kendini.. : Ne devingen ne duraan,
seni nasl grdysem onu da aynen yle grdm, gzellik... Vakti saati geldiinde ve belirli
bir zaman iinde, grm olduumu grdm gibi, umuyorum, tm yreimle umuyorum
gibi geliyor ki, seninle uyum halinde olduumu syletecektir o. Lyon garnda, dur duraksz,
olduu yerde hoplayp zplayan, yerinde duramayan bir tren gibidir o, bilirim ki hibir zaman
terk etmeyecektir gar, terk etmemitir de. Birtakm sarsntlardan, silkintilerden olumutur,
ou hi nemli olmayan sarsntlardan, ancak bir Sarsnty (Saccade), kimin bir sarsnts
varsa, denizlemeyle grevli olduklarn bildiimiz... O ki, kendime veremeyeceim tm nem

ondadr. Us, sahip olmad haklar oradan buradan alr, mal eder kendine. Gzellik, ne
devingen ne duraan gzellik. Bir sismograf gibi gzel olan insan yrei. Sessizlik Krall...
Kendimle ilgili haberleri almama bir sabah gazetesi yeter de artar bile.

"X..., 26 Aralk. -Ile du Sable'de bulunan telsiz telgraf istasyonunun telsiz operatr, pazar
akam falanca saatte falanca kii tarafndan gnderildii sanlan bir mesaj paras
almtr... Mesajda nemle vurgulanan ey udur: 'Yolunda gitmeyen bir eyler var sanki,'
ancak uan o andaki konumu belirtilmemekteydi. ok olumsuz atmosfer koullar ve radyo
dalgalarndaki enterferanslar nedeniyle telsiz operatr ne baka bir cmle anlayabilmi ne
de yeniden balant kurabilmitir.
"Mesajn gnderildii dalga boyu 625 metre idi; te yandan, al iddeti gz nnde
bulundurulduunda, telsiz operatr uan, Ile du Sable evresinde 80 km.lik bir yarap
iinde konumlandrlabileceini dnmektedir."

Gzellik, ya HTLALI bir gzellik olacak ya da hi olmayacak.

You might also like