You are on page 1of 5

AĞCA, FATİMANIN SIRRI VE DİNLER ARASI DİALOG

Abdi İpekçi katili olarak lanse edilip,kartel medyasının görülmemiş çığırtkanlık


ile adeta saldırdığı "Mehmet Ali Ağca" hadisesine değinmezden evvel sizlere
Fatima olayı olarak bilinen, Portekizde gerçekleşdiği söylenen 3 sır dan biraz
bahsetmek istiyorum.
Bilindiği gibi 1917 Mayıs ayında başlayan ve 6 ay boyunca müteakip defalar
görünen Meryem ana ( ki Hristiyanlarca öyle iddia ediliyor ) üç Portekizli çoban
çocuğa görünerek kendilerine üç önemli sır veriyor. üç çoban çocuk ile olan son
görüşmede sözü edildiği üzere 70 bin Portekiz li meraklılar önünde de
gerçekleşmiş oluyor.
Her ikisi erkek çocuğu olan çoban çocuklar bugün hayatda olmadıklarından, sözü
edilen sır ve sırlar, hayatda kalan kız çocuğu eliyle Vatikan a havale ediliyor.
Fatima olayı gerçek olsa bile bütün sırlar her zaman olduğu gibi Vatikan eliyle
değişime uğratılıyor.
Koskoca İncili değiştirenler üç çoban çocuğun üç sırrını değiştirmiş çokmu?

Neydi çocuklara verildiği iddia edilen o önemli üç sır?


1.sır: İsa Mesihe inananlar cennete girecektir.
2.sır: Sovyetler birliği bir gün yıkılacak ve hristiyanlaşacaktır.
3.sır uzun yıllar gizli tutulmasının ardından çok kısa bir süre önce açıklandı.
Bizi ilgilendiren bu üçüncü hadisedir ki "Ağca" üzerinde şekil bulduğundan dolayı
bunun üzerinde biraz duracağız.
Vatikan eliyle ifade edilen 3. sır ise, bizzat isimde verilmiş olmalı ki "Papa II.
Paul" ün suikaste uğrayacağı ve sıkılan kurşunun bizzat Meryem ananın
müdahelesi sonucu kurşunun yön değiştirilerek kurtulacağı idi.
Ve 3. sırrın devamı olan paragraflarda "Cennete gitmenin tek yolunun Hristiyan
olmakdan geçtiği" şeklindedir.

Yani bir nevi Vatikan propagandası. Üçüncü bin yılda önlerine koydukları
hedefin bir parçası olan dünyayı hristiyanlaştırmak sevdası içinde.
Vatikan her ne kadar sırlar saklıyor yada değiştiriyorsa da kendilerine hedef
koydukları amaçlarından asla vazgeçmiyor. O nedenle "Ağca" Vatikanda birileri
tarafından aleni açıklanmasa bile "kıyamet alametlerinin küçük bir belirtisi, yine
küçük bir mehdisi olduğuna inanılıyor.(Ağca ile ilgili Hristiyan gençlerin
düşüncelerini kendi form ve benzeri sitelerden okuyabilirsiniz)Bir kısmı ise sözde
"üç sır" olan gerçeği örtmek adına bu yolu deneyerek Ağcanın sıktığı kurşunun
üçüncü sır olduğuna kendilerini inandırmak istiyor. Gerçekde olan üçüncü sır ise
bana göre hala Vatikan tarafından bilmem ne mahzenin karanlık odalarında
saklanılıyor.
Hatırlayanınız varmı bilemiyorum Vatikan aslında çok önemli bir kitap
yayınlamışdı 1999 yılında. Bu kitabın önemli paragraflarından oluşan yazıları
İnternet ortamlarında dahi bulabilir İngilizce versiyonunu
okuyabilirsiniz.“Towards a Pastoral Approach to Culture” adı taşıyan bu kitapda (
Bütün Adem oğlu Jesus ile buluşturulmalı,Kiliseler vaftiz edilmiş insanlar ile
dolup taşmalı ve insanlık Jesus un bedenine bürünmeli ve bütün Adem çocukları
Hristiyan olmalıdır.Çabamız ve gayretimiz budur.)

Sakın, "bu gayet normaldir her din kendini geliştirmek ister" filan demeyin.
Bu Papalık değilmiydi asırlarca masum Müslümanlara ve hatda kendi
bünyesindeki farklı tarikatlara kan kusturan? Geçmişdeki kanlı ellerini
edindikleri ekonomik güç ile örtmeye ve şirin görünmeye çalışsalarda
katletdikleri Milyonlarca insanları yakarak, boğarak, işkence ederek yok
ettiklerini tarihler haykırıyor yüzlerine bugün. Müslüman dünyasına asırlardır
planlanmış uygulamalarını var güçleriyle gerçekleştirmiş olsalarda günümüz
dünyasında İslamın büyümesinin önüne bir türlü geçemiyorlar.Üstelik kendi asli
değerlerinide yitirmişler,yok olma noktasına gelmişlerdir. Bana göre onları
bugün ayakta tutan tek gerçek ekonomik gücün verdiği edinimlerdir. Oda baki
değildir.

Vatikanın hedefleri nelerdir?

Vatikanın kendi ifadeleriyle ortaya çıkan gerçek şudur.İlk bin yıl içinde
yaşadıkları topraklarda Hristiyanlığı yaymak ( ki gerçekleşti bu ) ikinci bin yılda
Doğu diyarlarına el atmak,Müslümanların arasına fitne sokarak bölmek küçük
düşürmek ( ki buda gerçekleşdi.) içinde bulunduğumuz üçüncü bin yılda da
Hristiyanlığı bütün dünyaya yaymak.1600 lü yılların sonunda Türk düşmanlığını
iyice azdıran Vatikan, kiliseler ve papazlar eliyle kendi halkına Türk düşmanlığı
seferbirliğine soyunmuşdu. (Haç da birleşin,Meryem ana adına
savaşın,Türkleri perişan edin.Savaş isteyen tanrının sesine kulak
verin,Jesus a olan borcumuzu Türklere karşı savaşarak biraz olsun
ödemeliyiz.) "Bu sözler, sözde dindar Hristiyan olan bir İngilizce içerikli
siteden alınmadır." Bugün dinler arasi dialog peşinde koşanların kulaklarına
küpe olsun.

Dialog peşinde koşan dostlarımıza bir sormak gerek. Bütün bu olanlar geçmişi
karanlık ve fitne dolu olan Vatikanın bir samimiyetinimi gösterir yoksa ard niyet
dolu bir maksadımı? Yoksa sizin İslam adına sergilediğiniz gafletimi?
Dinler arası dialog, aslında Vatikanın dinden kopmuş kendi halkını kiliselere
döndürme yollarından biri olduğu gibi, az önce yukarda belirtdiğim üzere ilk bin
yıl içinde kendi milletini Hristiyanlaştırmak, ikinci bin yılda Amerika, Afrika gibi
diyarlar Hristiyanlaştırılması (ki bunların hepsi gerçekleşdi.)Son ve üçüncü bin
yılda ise adına "Asya" diyorlar ama sonuçda Müslümanları Hristiyanlaştırmak
olan bir sinsi planın adıdır.
Ayrıca bu benim fikrim değil, bizzat "Papa ll. Paul" Vatikanın 1999 yılında
çıkardığı kitapda bizzat böyle diyor.

Tabi Vatikanın dinler arası dialog dan kast ı, istedikleri yeni bir müslüman
modeli inşaa etmek. Bunuda bir noktada Müslüman ülkelerinde resmi yada gayri
resmi durumunda olan light (ılımlı) müslüman liderler eliyle gerçekleştirmek
istiyorlar.Asırlardır Müslümanlara besledikleri kinde bir yol alamayan Vatikan ve
nezdinde Batı dünyası bugün dialog ve hoşgörü adında bir meziyet
geliştirerek,bunuda içimizde sıkça dillendiren ve sözde İslamı da kimselere
kaptırmayan (Nurcular) eliyle yapıyor olmasıda başka bir ibretlik vesika.Bütün
bu hevesleri güdenlerin sadece Vatikandan ibaret olmadığı muhakkaktır. Vatikan
eşitdir A.B.D.

Bütün bu gerçekler ışığında hala Müslüman dünyası gözünü açamıyor ise


bununda elbetde nedenleri var.Oda ekonomik güç yoksunluğundan çaresiz
bırakılmış olması yada zengin Arap ülkelerinin Batı çıkarlarına alet olması
kendilerini peşkeş çekmeleri.Başka bunun nasıl tarifi olur bilemem.
Pekii ya içimizdekiler?

Herşeyden önce son yıllarda Canada dan Avustralya dan A.B.D den ve Avrupa
dan binlerce Hristiyan misyonerlerin Anadolu diyarlarında bugün cirit atıyor
olmalarıda bir tesadüf olamaz sanırım.Kendi toplumunu uçurumun kenarına
itmiş, seks ve içki alemine sürüklemiş fuhuşdan türemiş milyonlarca evladına
( piç ) sahip olan bu topluluklar, içinde bulunduğumuz üçüncü bin yılda
kendilerine verdikleri dönülmez vaad için Anadolu evladını Hristiyanlaştırmak
sevdası peşinde.Her ne kadar İstanbulun göbeğinde şık giyimli kızlar eliyle İncil
dağıtıyor olsalar da asıl başarılarını doğunun mağaralarda gözünü açan ve her
dönem Türkü sırtından hançerleyen cahil kürd kesimini Hristiyanlaştırarak
başarıya ulaştıklarını söyleyebilirim. Bugün gidip bakınız Irak da uzun yıllar
oluşan o boşluk ve başıbozukluk nedeni ile asırlarca yezid-i olan Kürdler bile
Hristiyanlaştırılabiliniyor.Kanada da yaşayan binlerce Hristiyanlaştırılmış
G.Azerbaycan lı Türkününde olduğunu söyleyebilirim. Bunların çoğuda Hristiyan
olma koşulu ile Kanada ya yerleşmiş insanlar.

Anadolu da bile hareket bulan bu Misyoner faaliyetleri ne adına yapılıyor? Dinler


arası dialog adına. Pekii idari mekanizma ne diyor? Batı kapısında bekleyen
hararetli damat durumunda ya susmayı yeğliyor yada yüzde doksan dokuzu
müslüman olan bu ülkeyi idare edenler, bir ihanet ve gafletin ocağında büyük
Türk Milletinin dini ve kaderiyle oynuyor.Her köşe başını kapmış Allah nedir
Mukaddesat nedir bilmez ve hiiç işi olmaz düzenbaz kartel medyasınıda
unutmayalım. Bir "Abdi İpekçi" inadında ısrar eden devşirme medya aslında
sadece günü kurtarıyor. Okuyanınız varmı bilmiyorum ama,

Steeve Berry ( Üçüncü sır ) adlı kitabında diyorki: "Vatikan asırlardan beri
fitnenin ana merkezi olmuşdur."Ve yine kendisi kitabında "temelini yalan
ve gerçekleri örtmek adına kurulmuş olan Vatikanın sonunun geldiğini,artık
Vatikanın içinde iktidar olma savaşlarının gizliden gizliye yaşandığını, hırs ve kin
dolu ayak oyunlarının sergilendiği bir merkez olduğu" gerçeğini ifade ediyor.

Geçenlerde mistik içerikli ve bir o kadar Vatikan dünyasının iç kıyametlerinden


bahseden iki kitap olan (Time of Thin Blood, ve Rage Across Heavens gibi
kitaplar) ın internet üzerinden oyunlarını yapmışlar. Çokdandır duyduğum bu
oyunları bir dost eliyle edinerek oynama şansım oldu. Sadece bir internet oyunu
deyip geçmek çok yanlışdır.Fakat oyunu yapılan bu iki kitabı film haline hangi
babayiğit getirir o bilinmez. Fakat gerçek o ki Vatikan`a Hristiyan dünyasının
kendi içinden büyük bir saldırı olduğudur. Bu gün kitap yada oyun diye
geçiştirilen bu konuları anlamak şöyle dursun bu tür şeylerden habersiz olan
Müslüman dünyası maalesef kendi iç kabuğuna çekilmiş 1700 lü yıllarda Vatikan
eliyle gönderilen fitneci misyonerlerin ve onların çocuklarının bugünde halaa
oyunlarına alet olduklarını ve kendi iç kavgalarında ısrar ettiklerini görüyoruz.

Biz Türkler ise,Amerikanın ortadoğuda saldırgan üslup takındığı ve saldırdığı bir


çok ülke insanlarıyla, geçmişde olduğu gibi bugünde dost ve kardeş bir
Milletiz.Müslüman dünyanın horlandığı ve küçük düşürüldüğü Kapitalist dünya
düzeninde,müslümanlar başsız kalmanın acısını ve eksikliğini dayanılmaz bir
şekilde görmektedir. Amerikanın ve batı dünyasının müslümanlara felaketler
getiren şeytani oyunlarından kurtulmak için, inanç bağlamında yolları ayrılan ve
fakat kader bağlamında yolları çakışan yaralı Rusya ile birleşmeli ve müslüman
dünyası bu canavar Batı ahlaksızlığına ve haksızlığına bir son
vermelidir.Pakistanın ve İranın nükleer silahlarına tahammül edemeyen taraflı
Bati,İsrailin hukuk tanımaz çirkefliğine taraflı davranabilmektedir. Üstelik Batı,
önüne engel olacak herşeyi bir noktada yok etme ve sindirme sevdasından
vazgeçmiyor.
Niye acaba?

Gücü zaten tartışılmaz olan Batı ve Amerikanın birleştiği eksen elbet de Hristiyan
değerlerinin menfaatidir.Böylesine müslümanlara hınç ve kin beslenen gerçekler
içinde, aslı zaten dinsizlik üzerine kurulmuş olan, kartel Türk medyasınında
Müslüman Türk insanına bu konular hakkında dem vurmaması ve aksine
müslüman Türk Milletinin değerlerine saldırılması pek çelişkili olarak
görülmemelidir. "Ağca" ya neredeyse idam diye bağıran kesimde bu kesimdir.Bu
kartel medyasının hangi düzenin yolcuları olduklarını sağır sultan bile artık
biliyor.

Fatima olayında sözü edilen açıklanmamış 3. sırrın İngilizce metinlerinde kafa


karıştıran bazı şeyler var. Vatikan yalanlar zincirine eklediği "Mehmet Ali Ağca"yı
kendisince şekillendirsede, Ağca nın gercekden zeki davranması neticesinde Ağca
yı kullanamayacaklarını anlayınca bazı şeylerden vazgeçmiş gibi görünüyorlar.
Mehmet Ali Ağca ya "Hristiyan ol üstüne para verelim ve seni bağışlayalım" isteği
de Ağca tarafından red ediliyor.

Üçüncü sır olduğu söylenen bir çok İngilizce sitelerde Türkçe çeviri aynen şöyle
yazılıyor. ( Askerler, neredeyse tamamiyle yıkılmış bir şehirde vatikanı
basacak.Önce "Papa" yı ardından piskoposlar, rahipler ve
yandaşlarını Öldürecek.)
Ağca böyle bir düzen içinde Papa ya kurşun sıkmadı. Bu şu anlama geliyor.
Vatikanın karanlık yüzü bir gün açığa çıkacak, ve özellikle Yüce Allahın bizzat
koruduğu KUR-AN yeryüzüne hakim olacak kendi iç dünyasında yok olup
gidecek. İşde saklanan üçüncü sır gerçeği budur. Korkularının altındaki o ızdırap
duydukları bu "hakikat" den bugün kaçıyor olsalarda (ki bunu onlarda biliyor)
top u bir noktada Mehmet Ali Ağca nın Papa ya sıktığı kurşuna havale
ediyorlar.Yani bir nevi Ağca dan medet dileniyorlar. Bana göre Vatikan dan bir
babayiğit çıkmalı ve aynen şöyle demelidir. " Ey gaflet içinde kıvranan dinsiz
İmansiz "kartel Türk medyasi" siz ne yaparsınız? "Ağca" bizim küçük
alametlerimizin bir parçası olan küçük Mehdimizdir.Biz bunu biliyoruz ama dini
çıkarlarımız bunu söylemeye müsade etmiyor. Derhal Ağca yı serbest bırakın."

Sizlere şaka veya komik gibi geldi değilmi? Fakat zerrece şaka değil. En azından
Vatikan Türk devlet yetkililerine gizliden bunuda söyleyebilirdi.Yani bir noktada
Hristiyanlik için "Ağca" feda ediliyor."Üçüncü sırrımız Ağca nın Papaya sıktığı
kurşundur" diye Vatikanın açıklaması ise birilerini hala tatmin etmemiş gibi
görünüyor.Çünkü o birileri çok iyi biliyor ki Vatikan yalan söylüyor.Tıpkı
tarihler boyu sakladığı ve değiştirdiği gerçekler gibi bunuda saklıyor.

3. sır denen açıklamanın yada ifade edilen yazıların metninden sadece bir kısa
parça bu.Gerisi ise hala saklanıyor.Yada değiştiriliyor.Neredeyse Bir takım
Vatikan cambazlarının Ağca dan dolayı ( Mehdi dir ) açıklamasını yapmak için
kendi içinde gizli bir kargaşaya dahi düşülüyor.Demek ki `Ağca" biraz daha
uğraşsa bu Vatikan kendisini Mehdi bile ilan edecek.Kaldi ki Vatikan sözü edilen
Fatimanın 3. gercek sırrını saklayarak Mehmet Ali Ağca ya havale etsede, buna ne
koyu katolik oldukları bilinen Portekizin fatima köyü halkı nede İtalya da
"Vatikan" karşıtı olan dindar Katolik kesimi buna kesinlikle inanmıyor. Geçmişi
karanlıklar ile dolu, zaman zaman müslüman kanını akıtmış olan Vatikan bu sırrı
daha ne kadar saklayabilir bilinmez.

Yazımın en başında ifade ettiğim Ağca nın İpekçi yi vurması ile kendisine kin
kusan Kominizm den bozma Sabetaist den olma dönmelerin hükümeti bile
etkilemesi bir gerçek var ki iktidarda olan AKP nin ne kadar tarihiyle barışık ve
ne kadar etkisiz bir iktidar olduklarını gözler önüne seriyor. İktidar sürekli olsa
idi ANAP a baki kalırdı.
Çünkü AKP bugüne kadar olumsuz gelişmiş ve gelişecek olan her pis hareketin
tek müsebbibidir. Ve Allahin izniyle sandıkda gömülecekdir.
Her ne kadar ama şöyle ama böyle kurşun sıkmış birinin destekçisi olmadığım
gibi Ağca ya sempati duymaya başladığımı ifade etmek isterim. Çünkü
Milyonlarca Anadolu insanı Ağca nın bir haksızlığa uğradığını düşünüyor, tıpkı
benim gibi.
Allaha emanetsiniz.

Kaanhan Kurultay.

You might also like