You are on page 1of 54

E L İ K S İ R, Y A D A Y A Ş A M İ L A C I

Ya da
Eskilerin ve Neoteriklerin mutabakatına göre
her ikisi de güçlere ve yeteneklere sahip,
GERÇEK İÇİLEBİLİR
ALTIN VE GÜMÜŞ
YAPILMASI YÖNTEMİ
Bir zamanlar

BRİSTOLLÜ SAMUEL NORTON


tarafından başlanmış,
Şimdi gerçeğine uygun olarak

daha kapsamlı & daha mükemmel İngiliz Hekim

YORKLU TIP DOKTORU EDMUND DEAN’in


Özeni ve gayretiyle yayımlanmış
Sabri Çağrı Sezgin tarafından Latinceden Türkçeye tercüme edilmiştir

Ayrıca buna dövülgen & biçimlendirilebilir cam yapma yöntemi de eklenmiştir.


Paracelsus:
Doğru yol kolaydır, buna karşın çok azı tarafından keşfedilir.

Terentius:

Herhangi bir şey hoşuna giderse ona yaklaşmanın yolu yoktur.



F R A N K F U R T,
Caspar Rötel’in Şekilleri, William Fitzer’in Harcamalarıyla

M. D C. X X X. Senesinde
1

ÖNSÖZ

Çağımızda bilim adamlarının üzerinde araştırmalar


yürüttüğü birçok konuda Simya üstadları bundan yüzyıllar önce
bilimsel açıdan önemi göz ardı edilemeyecek çalışmalar
yürütmüşlerdi. İlk etapta maddelerin transmutasyonunun
gerçekleştirilmesi ve felsefi taşın yaratılmasının ardından, simya
üstadlarının ilgilendiği diğer bir konu da yaratılan bu taştan her
türlü hastalığı tedavi edecek, insan ömrünü uzatacak ve hatta
onu ölümsüz kılabilecek bir iksir yapımıydı. Bu arayış
kendilerinden çağlar sonra yetişen bilim adamlarına ilham
vermiş ve bugünkü modern tıp biliminin gelişmesine zemin
hazırlamıştır.
Yine Norton’un bu küçük çalışmasında, maddelerin
transmutasyonundan sonra simya sanatının en önemli
uğraşlarından biri olan, kullanana ölümsüzlük ve sonsuz gençlik
bahşeden yaşam iksirlerinin yapılması konusu; simya
konusunda sayısız eserler vermiş, ünlü simya üstadlarından
aktarılan yorumlarıyla zenginleştirilmiş bir şekilde
işlenmektedir. Bu çalışmayı da bu nedenle, yani simya
süreçlerinden ziyade ünlü simyacılar ve onların fikirlerine yer
vermesi açısından dilimize tercüme etmeyi gerekli buldum.
Bugünkü tıp bilgimiz göz önüne alındığında bu eserde ileri
sürülen yöntemler oldukça ilkel görünse de, yine de çağının
ötesinde bir bilimsel çalışmadır ve kullanılan terimler tıp
terminolojisinde bugün bile aynı anlamda kullanılmaktadır.
Eser, Latince olarak kaleme alınmıştır ve büyük ölçüde
çağının karakteristik özelliklerini yansıtır. Çeviri sırasında
özgün karakteri mümkün olduğu ölçüde korunmaya
çalışılmıştır, ancak kelimelerin yan anlamda kullanılması kimi
yerde ayrıntılı açıklamaları gerekli kılmaktadır. Çalışmanın
orijinal edisyonu yine tercümesinin arkasına eklenmiştir. Tıp
termnolojisine de geçmiş bazı terimler Latinceden uyarlanma
haliyle bırakılmış ve açıklamalar bölümünde ayrıntılı olarak ele
alınmıştır. Çalışmanın sonuna tekrar simya terimleri
sözlüğünün eklenmesine gerek görülmemiş, bunun yerine
eserde adı geçen simya üstadlarının kısa biyografilerine yer
verilmiştir.
2
Yeri gelmişken eserin yazarı hakkında kısaca bilgi vermek
yerinde olacaktır. Samuel Norton 1548 yılında Bristol’de
doğdu. Ünlü İngiliz simyacı Thomas Norton’un torunudur.
Cambridge St. John’s College’de fen ilimleri öğrenimi
görmesinin ardından Somersetshire Şerifi ve Sulh Yargıcı
görevine atanmıştır. 1604 civarında öldüğü sanılıyor. Kendisine
ait 8 kitapçıktan oluşan bir simya risaleleri koleksiyonu,
ölümünden sonra 1630 yılında Edmund Dean’in editörlüğünde
derlenerek Frankfurtta yayınlanmıştır. Yayınlanan diğer eserleri
şunlardır: Catholicon Physicorum, Mercurius Redivivus,
Metamorphosis Lapidem İgnobilium in Gemmas, Saturnus
Saturatus Dissolutus, Tractatulus de Antiquorum Scriptorum,
Alchymiae complementum ve daha önce çevirisini yaptığımız
Venus Vitriolata.
Bu noktada Norton’a ait bu çalışmaların simya sanatı
açısından ele alındığında simya literatüründe fazla bir öneme
sahip olmadığını da belirtmemiz gerekiyor. Bunun nedeni
büyük bir olasılıkla eserlerinin ölümünden sonra yayınlanması
ve eserlerinde verilen bilgilerin kendisinden önceki çalışmaların
yalnızca küçük bir derlemesi niteliğinde oluşudur. Yine de her
şeye rağmen ortaçağ simyasının genel hatlarıyla bir bütün
halinde gözler önüne serildiği, temel simya süreçlerinin herkesçe
anlaşılabilir şemalarla özetlendiği bu risalelerin, Hermetik
sanatlarla ilgilenen araştırmacılar için yararlı bir kılavuz
olacağını umut ederim.

Sabri Çağrı Sezgin


İstanbul, Ekim 2009
3

Tanrısal Varlıkların En Parlağına ve Rabbe

LORD EDMUND SHEFFIELD’A


MULGRAVE KONTU, BUTTERWICK LORDU
veya Baronu, ünlü Garter, yani Dizbağı Şövalye Tarikatının
üyesi ve onun En Muhterem Üstadı,
SAYGIDEĞER KONT,
u ölüler diyarı ırmağının suyunu o kadar
yutmadığımız halde bazen unutkan olduğumuzdan,
senin böyle adilce verilmiş birçok erdeminle beraber
hürmetinin ve sayısız sıfatının bu günlerde
hatırlanması gerekir. Devletin menfaati uğruna
çabalamadığımız için vatana iyi bir biçimde hizmet
edenlere bu suretle günahkârca karşı çıkıyor olmalıyız ki onlar
bizim önderlerimiz tarafından en yüksek şeref derecesinde
sayılmıyorlar. Bu kimselerin çabayla ortaya çıktığını, şu
günlerimizi devam ettirmek için artık şu sözde barışseverlere ve
gerçekten dinginlere itibar ettiğimizi kabul edelim. Çağların
doğurduğu bu yöntemleri, kimya sanatının meyvelerini, sana ve
senin şerefine en derin memnuniyetle tahsis ediyor, en sonunda
bunları sana gururla sunuyoruz. Antonius’a ait olan şu eserlere
içinden sanki kötü bir bakış fırlatman, fakat teşekkürü borç bilen
Norton’a ait olanlara layık oldukları hakkı ödemen sevindiricidir.
Ne mümkün olabilmişse o yapılmıştır. Aslında bunu bizim
yazarımız olduğu için istemiştir. Herkes kendi altınının sağlığına
içilmesini sana önerirken, İçilebilir Altını yapıp sunan
minnetkarlar, senin itibarına duacıdır ve bunu samimiyetle diler.

Senin Hürmetine

en derin adanmış

Edmund Dean.
4
Felsefe Ağacının Kutsanmış Taş ya da Yaşam Eliksiri,
yani İçilebilir Gümüş & Altın hakkındaki Tablosu veya Dalı
5
Güneş, Altın Altın ve Gümüş olarak bilinen Güneş ve Ay likörlerine
Ay, Gümüş. içilebilir Altın ve Gümüş denilebilir. Bununla beraber, eğer
önceden bu çözülmüş likörlerin (1) üzerine konmuş saf ve
rektifiye edilmiş Şarap Ruhuyla (2) birlikte, 7 gün boyunca
banyo dijesyonunda güçlendirilirse; hem likör solüsyonları,
yani yağlar dipte bırakılmak üzere tekrar Alembik
vasıtasıyla ayrılmış olurlar, hem de bu suretle tıbbi anlamda
güvenli bir şekilde verilmesi kadar içilmesi de mümkün olur.
Buna rağmen filozofları başka bir şey tatmin eder; aslında
burada, bir ağız vasıtasıyla içinden duman çıkarılmasından
önce, evvela metallerin Beşinci Esans haline indirgenmesini
arzu ettikleri gibi, ayrıca iyi bilinen şu antik özdeyişe yakın
olarak, ikinci bir tabiata sahip olanlar haricinde hiçbirinin
gerçek Beşinci Esans olmadığını da öğretirler.
Kendiliğinden olan Eliksir talihdir,
Ondan yaratılmıştır temiz cevherler…
Kuşkusuz 4 element evvela tahrip edilmiş, hem
pütrefaksiyon vasıtasıyla yeni bir cevher yaratılmış, hem de
Taş yapılmıştır: bu, kullanılması Ripley’i tatmin etmiş olan
Beşinci Esanstır. Ancak ben, eğer önceden Eliksir
olmamışsa ve Eliksirin beyaz ya da kırmızı olmasının
ardından, dökülmüş saf altın veya gümüş üzerine
projeksiyonu aracılığıyla çeyrek saat içinde ona tesir
etmiyorsa, hiçbirinin gerçek içilebilir Altın veya Gümüş,
yani Beşinci Esans olmadığını cüretkârca iddia ediyorum.
Bu yüzden artık söz konusu bu iksirler, yani yaşam
ilaçlarıyla ilgili olarak daha kapsamlı konuşalım,
fermantasyondan bahseden Hermes’in, güneşi ve onun
gölgesini idrak etmeyi buyurduğu bilinmelidir. Gölgesi ile
ay idrak edilir, çünkü makamının, parıltısının ve gücünün
önemi bakımından güneşten çok daha etkisiz ve daha
aşağıdır, hayalet cisim gibi ona eşlik eder, güneşin ışığıyla
beraber olmadıkça aydınlanmaz. O halde Cevherden, yani
altından evvelce bahsedilmesi gerekir ki ondan sonra
gölgeye, yani gümüşe gelelim.
Bununla ilişkili olarak altın hakkında de Arte Chymica
(Kimya Sanatı Hakkında) (3) kitabında şu şekilde yazılır:
Filozofların Taşı sade altından ve sade tabiattan yapılır,
aynı zamanda daha üstündür ki filozoflar tarafından bunun
tüm hastalıkları tedavi ettiği öne sürülür.
O halde bu filozofların görüşlerine göre antik ve
sağlam bir Beşinci esans olan sade altından ve İlaçtan
başlamaya hükmediyoruz.
6
Dökülmüş Yine de bu altın daha iyi ve daha saf olması için iki
Güneş. yöntemle temizlenebilir: elbette dibinde altın işçileri
tarafından Kral (Rex) adı verilen, hem artık metallerin daha
kötü niteliklerinden arındırılmış, hem de bunlardan yoksun
bırakılmış, dökülmüş ve berrak altın cevheri arta kalana
kadar, altın işçilerinin âdetine göre bununla beraber
dökülen Antimon aracılığıyla; veya onların usulüne göre
içine bakır levhaların yerleştirilen, sulu altın (Aurum
aquaticum) denilen Korozif Sulu (4) solüsyon aracılığıyla.
Kırmızı İlacın
Projeksiyonu.
Bu suretle hazırlanmış altınla, Kırmızı Eliksirin, ya da
Kırmızı İlacın (5) bir parçasını onun 100 parçası üzerine
projekte et ve dökülmüş altının bütün o ağırlığı kırılgan ve
ufalanabilir kırmızı bir kütle haline dönüştürülecek. Bu
kütle dövülemez bir toz yhaline getirilene kadar mermer
üzerinde iyice ezilir.

Güneşin Bu yüz parçayı veya istediğin kadarını, ister distile


Çözülmesi. sirkede ister Şarap ruhunda çöz ve bir ila iki gün boyunca
dijeste edilmesi için banyoya koy. Sonra Şarap ruhunu aynı
banyoda ondan ayır ve dibinde saf ve katılaşmış altın yağı
kalacak, işte bu gerçek içilebilir altın ve spritüel yaşam iksiri
olur.
Veya eğer herhangi birine hemen bu tozdan vermeyi
arzu edersen, Ren ya da İspanyol beyaz şarabını ısıt ve
ezilmiş tozun şarabı kırmızı renge boyamaya yetecek
kadarını bunların bir miktarı içinde çöz ve bu şekilde
boyanmış şarap, hastalıkların tedavi edilmesi için kusursuz
ve gerçek içilebilir altın olacaktır. Eğer yağla boyansaydı,
daha bile iyi olurdu, hatta daha çok nüfuz edebilirdi.
Dökülmüş Ay. Ayın veya gümüşün tıpkı önceden belirtilmiş olduğu
gibi korosif su içinde temizlenmesinden sonra, Beyaz İlaçla
Beyaz İlacın (yani beyaz Eliksir) eşit şekillerde projekte edilmesi gerekir.
Projeksiyonu. Ve bu şekilde dökülmüş olan ay, kırılabilir ve beyaz kütleli

Ay Solüsyonu,
bir toz haline konverse edilir. Bu toz eşit biçimde çözülmüş,
yağ biçimine dönüştürülmüş olacaktır. Ve böylece beyaz
yaşam iksiri ve içilebilir altın yapılır.

Beyaz Yaşam Hâlihazırda tamamlanmış ve bitirilmiş olan, Antik


Eliksiri. filozofların yaşam iksiri adını verdikleri söz konusu bu
şeylere, özellikle bunlar ve belli başlı çağdaşlar arasında
keşfettiğimiz suretle, artık bunların erdemi ve gücünden
bahsedelim diye ara veriliyor. Önceden uyarmış olacaksam,
Ay İlacı ne kadar güce sahipse o kadar Güneş Eliksiri elde
edildiği zannedilmemelidir.
7
Correctio Yazarı tarafından Correctio Fatuorum (Budalaların
Fatuorum. Tashihi) (6) ismi verilmiş kitapta şöyle der: altın, kendi ilk
düzeninde kalmasına rağmen bir yanda filozoflar ve halk
arasında ününü korurken, cüzamı iyileştirir ve birçok başka
güce sahip olur. Öte yandan bu, dijesyonunun tamamlanmış
olmasından dolayıdır, çünkü o sırada zayıf ateşin
yükseltilmesiyle, hastalık bulunan bedenlerde, sıcaktan
olduğu kadar soğuktan da kaynaklanan tüm kötü salgıları
yiyip bitirir. Ama yine de bu gümüşü yapmak mümkün
değildir, çünkü bu derece aşırı ateşe sahip değildir, doğal
olgunlaşmayla o kadar dekokte ve dijeste bile olmaz. Yine de
bunun engellenmemesi halinde ateşlilik, böyle bolca değil
ama gizli ve daha kuvvetli olarak içinde olur, çünkü
altındaki gibi, o noktaya kadar ateş henüz bu tür elemental
nitelikleri oluşturmaz. Ve bu nedenle kendi ilk yapısında
kalan gümüş, eğer evvela sanat aracılığıyla azaltılmazsa, bu
derece tesirli cüzamı iyileştirmez, buna bağlı olarak, her
olgunlaşmada altının en yüksek derecesine sahip olurdu.
Diğer hastalıklı madeni cevherler, hastalıkları pek az tedavi
ederler, buna göre kusursuzluk ve olgunlaşma bakımından
onlardan oldukça farklı olmalarına rağmen, kendine has
bozulmuş, yanmış ve kötü kokulu sülfürünün kusurundan,
bundan dolayı, başlangıçtan itibaren kendi jenerasyonundan
ve koagülasyonundan meydana gelmişlerdir ve bu yüzden
tedavi etmezler.
O halde (deniyor sürdürülerek) bu derece büyük
enerjili altın, halk nezdinde bu kendi ilk yapısında kalması
nedeniyle, bundan dolayı olağanüstü değildir. Kanıtlanmış
olduğu gibi eğer altının tabiatı takip edilen sanatın sunduğu
hizmetler sayesinde İlaç haline geri getirilirse, hem
dekoksiyonlu dijesyon sayesinde onun gücü, hem de
purgasyon vasıtasıyla niteliği sübtilleştirilir, çünkü tüm
hastalıkları ya da birçoklarını o zaman tedavi etme
durumunda olur.
Ondan sonra bu suretle der aynı yazar, yaşlıdan genç
yapar ve yeniden canlandırır, sağlığı korur, karakteri
güçlendirir ve vücudun bütün hastalıklarını defeder. Zehiri
kalpten uzak tutar, atardamarları nemlendirir, süratle
ilerleyerek akciğerde çözülür, tüm bedeni kısa sürede uygun
bir biçimde onarır.
8
Bauzan, Bu yaşam iksirlerinin erdemleri ve güçleri üzerine, bu
Halid.
suretle Bauzan kadar Filozof Halid de bunu söyler: Onun
tabiatı çok dengeli bir sıcaklıktır. Öte yandan çok sayıda
güce ve özel niteliğe sahiptir, zira tesadüfî hastalıkların
eklenmelerinden beri bedeni kendi kendine düzeltir ve ne
kendi zincirinin kurgusu, ne de onun içinde görünen
karşıtların düzensizlikleri ortaya çıkmasın diye, bu şekilde
canlı maddeleri korur. Bu ölülerin yaşamıdır ve onların
resureksiyonu, bedeni koruyan ve fazla akıntıyı temizleyen
ilaçtır.
Ludus
Puerorum.
Ludus Puerorum’daki (Çocukların Oyunu) (7) bir yerde
bu ilaçların kullanımı hakkında şöyle belirtilir: Bütün
filozoflara göre ilacın kullanma yöntemi şöyledir: eğer
ilacımızın beslenmeyle kullanılmasını istiyorsan, herhangi
bir konfeksiyonun bir libresine (8) kıyasla Eliksirimizden iki
gösterişli çiçek içeren iki paundunu (9) al ve bu soğuk
haldeki konfeksiyondan bir drahmi (10) ağırlığı yiyip bitir.
Bunu yaptığında, ister ateşe ister üşütmeye neden olmuş
her türlü bedensel hastalığı herhangi birinden
uzaklaştıracak ve insanda gençliği ve sağlığı koruyacaktır,
ayrıca yaşlıdan genç yapar ve beyaz saçları döktürür.
Aynı şekilde, bizim felsefi zehrimiz cüzamı derhal
iyileştirir, balgamı çözer, kanı düzeltir, görmeyi ve bütün
duyuları keskinleştirir, hatta filozofların bütün ilaçları
üstünde yöntem olarak olağanüstü kabiliyeti vardır.
Rosarium Rosarium Philosophorum’da (Filozofların Gülistanı) (11)
Philosophorum.
şundan emin olunur: Tanrının çok kıymetli hediyesi bu
biçimde (elbette yaşam iksiri) tamamlanır, bu bilinen
dünyanın bütün sırrının üzerindedir ve hazinelerin
hazinesiyle mukayese edilemez. Plato’nun dediği gibi,
çünkü Tanrının bu hediyesine sahip olan kişi dünyanın
mutlak hâkimiyetine sahip olur, nitekim zenginliklerin
sonuna ulaşmış ve doğanın zincirini kırmıştır. Onun
aracılığıyla tamamlanmamış cevherlerin her birini en saf
Güneş ve Ay haline dönüştürme gücüne sahip olmasından
değil, buna karşın daha ziyade sağlığın muhafazasıyla insan
ve her türlü canlı türünü devam ettirmesinden dolayı.
Ve ardından buna bağlı olarak: kesinlikle kristalden
yapılmış bir tabaka ki bu beyaz ilaçtır, şayet ateşli hardal
tohumu bir miktarına verilirse, kendi kendini tedavi eder.
Ve hem kırmızı hem beyaz her iki toz da siyatiği iyileştirir,
ayrıca felci iyi eder. Aynı şekilde eğer toz, doğumda zahmet
çekenlerin burun deliklerine tutulursa kurtulurlar. Bunu
Hermes söyler.
9
Hermes. Ve yine Hermes tarafından farklı bir şekilde söylenir:
eğer Eliksirimizden, 7 gün boyunca kesintisiz olarak her
gün yarım obol (12) ağırlığını alacak olursan, beyaz saçların
kafandan dökülecekler, hem siyahlar yeniden canlanacak
hem de bu şekilde yaşlıdan uzak, genç ve güçlü olacaksın.

Cabir.
Kırmızı Eliksirin, bu konuda hekimlerin umutlu
olmadıkları bütün hastalıkları tedavi ettiğini Cabir de ileri
sürer; ayrıca insanı kartal gibi gençleştirdiğini ve haftada üç
seferde bir onu hardal tohumu kadar kullanmış olan bazı
filozofların başarmış olduğu gibi, 500 yıl boyunca, hatta
daha fazla yaşattığını aktarır. “Bu anlamda kaydet” der,
“çünkü başın tepesinden ayak topuklarına kadar her yönde
ortaya çıkan tüm hastalıklar, bir aylıksa bir günde, bir
yıllıksa 12 günde, eğer daha uzun zamanlı olursa bir ayda
tedavi edilirler. Çünkü her türlü hastalık nedeniyle
bozulmuş metallerin tümünü bu suretle iyileştirir.” Ve
bundan dolayı kutsanmış Taşımız, hiç de haksız olmayarak
metal cevherleri kadar insan bedenlerinin de güçlü bir
Panzehiridir denir.
Arnau de
Şimdi bunlarla hemfikir olan Arnau de Villanova’ya
Villanova.
kulak verelim: Bu Taşımız der, hekimlerin diğer tüm
ilaçları üzerinde tüm hastalıkları tedavi eden, efektif bir
güce sahiptir. Zira ruhu neşelendirir, gücü arttırır, gençliği
korur ve yaşlılığı ortadan kaldırır. Kanı pütrefiye etmeye
gerçekten olanak vermez, ne balgamı kontrol altına almaya,
ne kolerayı alazlamaya, ne de melankoliyi hepsinden öte
arttırmaya izin verir; öte yandan kanı haddinden fazla
çoğaltır, solunum parçalarında tutulmuş olanları temizler,
ayrıca bedenlerin bütün organlarını etkin bir biçimde
yeniler ve lezyondan korur. Ve genel olarak hastalıkların her
türlüsünü, ateşlisi kadar serinini, rutubetlisi kadar
kurusunu, hekimlerin diğer tüm ilaçlarından önce, kısa
sürede iyileştirir. Eğer illet bir yıldan beri varsa, 12 günde
iyileştirir. Ancak eskiyse, daha uzun zamanda, bir ayda
iyileşecektir. Ve kısa sürede tüm zararlı salgılar defedilir ve
yerine yararlıları sevk edilir.
Scala Scala Philosophorum’da (Filozofların Merdiveni) (13)
Philosophorum.şöyle okuruz: Filozof Taşı (yani Kırmızı Eliksir) tüm
hastalıkları iyileştirmede, hekimlerin diğer tüm ilaçları
üzerinde efektif bir güce sahiptir. Zira ruhu neşelendirir,
gücü arttırır, sağlığı korur, gençliği tazeler ve yaşlılığı
erteler. Ve bu şekilde Magisterium vasıtasıyla yapılan Altın,
eşit olarak yoğunlaşıncaya dek Beşinci Elementimizin
üzerine akümülasyonu sayesinde içilebilir olur. Ve sonra
Filozofların en hakiki balsamı olan içilebilir altına sahip
olunur, bu Tanrının en değerli armağanıdır.
10
Ramon Bunun hakkında Ramon Llull şöyle der: Sonuna
Llull. hükmedilmiş olan ölümün dışında, bütün hastalıklarda
etkilidir. Ve başka bir yerde: En yüce Yaradan tarafından
nihai hedef olarak iliştirilmiş en son ölüm gelene kadar,
hayatımızın sonuna yakın bedenlerimizi çürümekten
koruyabilecek, zayıflıkları iyileşebilecek ve yenileyebilecek
şeyi araştırmak böylece daha sonra ele alınmak üzere
bırakılıyor. Eğer bitkisel menstruum’umuz Beşinci Esans
denilen, onun sayesinde bedenin bozulmaya karşı
korunduğu ve önceki gençliğinin geri verildiği tanrısal bir
varlık değilse, açıkçası dünyadaki hiçbir ilaç bunu geçemez.
George Bu Llull’den İngiliz George Ripley şöyle bahseder:
Ripley. Ramon, yaşlılıktan dolayı ölüme yakın olduğundan, Filozof
Yağından içilebilir Altın yaptı, bu onu yeniden diriltti.
Paracelsus. Tabiplerin Tentürü hakkında, Tıp ve Simya Tentürleri
(de Tinctura Physica & Alchymica) (14) kitabında daha önce
bu konuda yazdıklarımız haricinde şöyle der: Mısırda ilk
Tabiplerin, hatta en eskilerinin bir kaçı, bu Tentür
aracılığıyla 150 yıl yaşamışlardı. Aynı şekilde, çoğunun
yaşamı birkaç yüzyıla yayılmış ve uzatılmıştır, nitekim
açıkça farklı tarihçelerde bulunur, bunlar kimseye tamamen
inandırıcı görünmemektedir. Zira bunun gücü, insan
vücudu daha uzun süreye yayılsın diye, ne kadar hayranlık
uyandırıcı olursa, doğan akrabası için de o kadar mümkün
olur, hatta o aşamada, bu sayede tüm hastalıklardan
korunmuş olarak yaşasın diye kararlı bir şekilde onu korur.
Ve gerçekten yaşlı olmasına rağmen, her şeye karşın yine de
evvelki gençlik halinde kalmış gibi görünür. Aslında bu
Tentür, tüm tabiplerin hastalıklara karşı koyma yoluyla
uzun yaşamı aramaları nedeniyle, tabiplerin her derde deva
olan ilacıdır. (Catholicon Physicorum) Onun vasıtasıyla
kapsamlı olarak, büyük ölçüde ve en etkili şekilde bu fikrin
peşine düşülmüş ve yakın zamanda hükmüne Tıbbi Tentür
denmiştir

Çağdaş Biri. Daha yakın zamandakilerden biri de şöyle yazar:


Kadim beşinci esans o derece güçlüdür ki onun kızgın
alevlere benzeyen kök-nemi çok iyi bir şekilde korunur.
Ramon Llull bunu çok iyi biliyordu ve onun tarafından da
kullanılmıştı; ayrıca Sarazenler (15) tarafından öldürüldüğü
sırada 150 yaşındaydı ve genç görünüyordu ve eğer Tanrı
istemiş olsaydı, 200’ü aşmış olacaktı. Aslında kök-nemi (16)
korunsun diye, onun tarafından günde bir kez kullanılırdı.
11
Augurello.
Bu Beşinci esans hakkında Augurello şöyle yazar:
Daha çok deriden vücuduyla ilgili şeyler öğretti insana,
Bu yolla bütün güçlü hastalıkları ve basit tedavileri…
Her gün korunmak için gençlerin yeşeren ışıltısıyla,
Ve yaymak için yaşlıların dinginliğini uzunca yıllara…
Velasco
de Taranta. Bu İlaç hakkında Velasco de Taranta şöyle der:
Şüphesiz Taş, yani Filozofların İlacı, en iyi özellikleri ve
insan vücudunda sonuçlandırılan operasyonları arasında,
böbreklerde ve idrar kesesindeki taşı kırma ve her ikisini de
de Bury. düzeltme özeliğine sahiptir diye söyler de Bury.
Gilles. Öte yandan Gilles (17) şöyle der: Söz konusu bu İlaçla
hala çaresi olmayan tüm hastalıkları tedavi edebilirsin.
Roger İngiliz Roger Bacon şundan emindir: Buna göre,
Bacon.
doğanın tüm gücüyle tamamlanması mümkün olan sanatın
en son derecesi, yaşamın uzun bir zaman dâhilinde
kesintisiz uzamasıdır. Diğer yandan bu konuda bunun
mümkün olabileceğini birçok deney öğretmiştir.
Scot. Scot bu suretle: eğer Eliksir tohumunun niceliği
berrak herhangi bir şarapla karıştırılmış olursa cüzamı
iyileştirir, uyuzu, impetigoyu (18), tüm ateşi ve harareti
devamlı olarak ortadan kaldırır, insan vücudundan çıkan
iltihaplı tüm salgıyı söküp atar, ve büzülmüş her organı
dikleştirir ve gençlik durumunda korur. Daha fazla ne
vardır? Bu içkiden kullanmış her kimse hastalığı bir
süreliğine farkına varmayacak, buna karşın daima sevinçli
ve neşeli olacaktır.
Lorenzo Lorenzo Ventura bu yönteme göre: Bu Taş diğer tüm
Ventura. taşların üzerinde en mükemmel güçlere sahiptir. Her türlü
bitkinliği onlardan uzaklaştırarak genç ve sağlıksız insanları
bile bir dereceye kadar korur, nitekim cüzamı defeder, geçici
illeti ve diğer iyileştirilemez hastalıkların birçoğunu
tamamen hafifletir ve hatta ortadan kaldırır. Gelecekte ona
herhangi bir hastalığın ulaşması mümkün olmadığı için bu
ilacı korur ve hatta muhafaza eder. Ve bu suretle insanların
vücutlarının tamamını iyileştiren ilaç ve antidot olur.
Robert
Robert de Valle uzun süreden beri şundan emindir:
de Valle.
Eliksir, yani yaşam ilacına veya içilebilir Altına
başvuracaksın, kesin olarak mucizevî bir güce sahiptir. Zira
ister harici ister dâhili olsun, hasta her insanı en kısa sürede
sağlıklı hale döndürür, çünkü doğuştan simetrileri
.
12
aracılığıyla kıvrılan ve zayıf düşürülmüş faaliyetleri,
iltihapları ve kusurları kendi doğasına indirgeyen kendi
elementleridir. Gerçekten ölçülü, saf ve bilhassa
bozulmanın nedeni olan 4 elementin pisliklerinden
ayrılmış, adeta bozulmaz bir şeydir. Bu nedenle, sağlıklı ve
dengeli cevheri etkiler, tıpkı yaşamın ruhu gibi, onun doğal
gücü ve etkisiyle dijeste edilemeyenler dijeste olur, hatta
dijeste edilememiş her birini dışarı çıkarır. Lüzumsuz tüm
nitelikleri ve kusurları kesip atar, ruhu canlandırır,
yumuşağı sertleştirir, serti yumuşatır, yoğunu seyreltir,
inceyi yoğunlaştırmaz, zayıfı şişmanlatır, şişmanı zayıflatır,
sıcağı soğutur, soğuğu ısıtır, nemi kurutur, kuruyu
nemlendirir, doğal harareti, yani cismani rutubeti
güçlendirir ve takviye eder. Nitekim (birçoğunun yazdığı
gibi) çok amaçlı bir tıbbi cevherdir, özelliklere ve
kabiliyetlere sahip ilaçların her birine göre indirgenmiş
hatta dökülmüşlerdir. Bu nedenledir ki söz konusu bu
beşinci esanslar, eski filozoflar tarafından belli bir tabiata
sahipmiş gibi sunulmuştur; yani semavi ve basit
elementlerin tözü, kendi elementlerinden yapılmışçasına
dengeli, arınmış ve kaba materyalden ayrılmış; 4 elementin
heterojenliği ve bunların kimyasal süblimleşmesiyle mutlak
sıfırın bir derece üstünde sıvılaşmış; eşitlik ve homojenlik
bakımından bir arada duran, tüm ölümcül
konkresyonlardan serbest bırakılmış; çok zor ve bir o kadar
da zahmetli bir şekilde bozulabilen; ayrıca çok sayıda
günlük pütrefaksiyona ve korupsiyona direnen, en zayıf, en
arınmış esans ve candır. Hekimler illet aşırılıktır der, ya 4
elementin ya da salgıların ayarsızlıklarıdır ki bunlardan
insan vücudu meydana gelir; bunlardan dolayı hem hasta
olur, hem de kuvvetlenir. Buna rağmen kimyasal ilaç, yani
içilebilir altın, homojen ve tezdüze maddeli, eşitlik halinde
duran, cüruflardan ayrılmış, son derece sübtil bir cana
sahip, hem elementlerinin tözü gibi basit, hem de bu
yüzden bozulma veya pütrefaksiyona karşı en az eğilimliler
kadar dengeli bir şeydir. Ve bundan dolayı insan vücudunun
elementlerini, yani salgıları dengeler, hem doğuştan harareti
ve maddesel nemi kuvvetlendirir, hem de hastalıklı kısmı
sıhhate, dengeye ve ölçülülüğe kavuşturur; ve böylece
korunmuş ve etkilenmemiş olan, Tanrı tarafından
belirlenmiş yaşamın sonuna kadar hastalıktan tümüyle
korunacaktır. Eğer usulüne göre söz konusu bu ilaçlar
ihtiyatlı bir şekilde kullanılırsa, başka zaman kendi
tabiatının güçlerine ve vücudun birleşimine biçimi ötesinde
bir zarar vermemiş olacaktır.
13
Aurora Ve onuncu örnek olarak Filozofların genel
Consurgens mutabakatına geleyim ve ondan söz edeyim, bunların
ve Clangor yazılarıyla ilgili olanlar Liber Aurorae Consurgentis
Buccinae (Yükselen Şafak Kitabı) (19) ve Clangor Buccinae’de (Borazan
hakkında. Çınlaması) (20) bulunur. Antik bilgelerin etkili dört prensibi,
yani görkemli, bilgi hazinesi, rahatlatıcı ve yardımcı
bilimdeki şu güçleri keşfettikleri bilinmelidir.
İlk olarak, bir yığın illetten sonra insan vücudunu
iyileştirmek denir. İkinci olarak kusurlu madeni cevherleri
onarmak. Üçüncü olarak bayağı taşları belirli bir değere
sahip mücevherler haline transmute etmek. Dördüncü
olarak, tamamı dövülgen ya da sünek cam yapmak.

1. İlki ile ilgili olarak tüm filozoflar hemfikir


olmuşlardır. Buna göre ne zaman hematit taşı kusursuz bir
şekilde kırmızılaştırılacak olursa, sadece katı cevherlerde
değil, aynı zamanda insan vücudunda da mucizeler yaratır,
bundan şüphe yoktur. Zira bütün hastalıkları, dâhilen
kullanılması halinde tedavi eder, haricen sürülmesiyle de
iyileştirir. Aslında filozoflar, eğer bundan felçlilere,
menenjitlilere, ödemlilere, cüzamlılara su veya ılık şarap
halinde verilmiş olursa onları iyileştirdiğini söylerler. Diğer
bilgeler sık sık sürülmesi halinde Rosasea’yı (gutta rosacea)
(21)
çıkarttığını söylerler. Ayrıca buradan kardiyak, hektik,
ilyak, kolik, ikterik ağrı ve Aziz Aegidius hastalığı, epilepsi
ile hummanın (22) her çeşidi bu ilacın büyük miktarda
kullanılması vasıtasıyla tedavi edilir. Arterit onun sayesinde
tedavi edilir ve bunun kullanılmasıyla hastalıklı midede ne
varsa ortadan kaldırır ve içilmesi halinde iltihaplı salgıların
tüm akıntısını keser ve sürülmesiyle tüketir, her bunalımı
ya da zihinsel kederi, aç karnına kullanılması halinde
defeder ve tüm romatizmal akıntıyı kurutur. Ayrıca
bozulmuş gözlerin en iyi tedavi edicisidir. Zira her türlü
gözyaşı akıntısını keser, iltihapların şiddetini azaltır,
kırmızılığı defeder, deriyi yani gömleği tahrip ederek
yumuşatır.

Şaşılık, albugo, kornu, oniks, katarakt, palpebral


inversiyon (23), gözlerin kabarması, kararması ve şişmesi.
Tüm bunlar bu felsefi ilaç sayesinde kolayca tedavi edilir.
14
İçilmesiyle kalbi ve solunum organlarını rahatlatır,
sürülmesi halinde baş ağrısını hafifletir, ayrıca sağırlar için
duymayı sağlar ve her türlü şişen kulak ağrısı için yardıma
koşar, sürülmesi halinde sıkışmış kasları düzeltir, yıkanması
halinde aşınmış dişleri onarır ve konuşanın kötü nefesini
daha hoş bir hale getirir.
Ayrıca bu sayede yakı yapılması ya da daha ziyade
kuru tozun içeriye girmesine izin verecek şekilde sürülmesi
halinde apselerin her türlüsünü iyileştirir. Ülserler, yaralar,
kanser, fistül, dokunmabana, Antraks, serpijinolar,
impetigolar, kontraksiyonlar, uyuz, kaşıntı ve kurtlanma (24)
onun sayesinde iyileştirilir. Yara izleri yine bunun sayesinde
planlanır, böylece yeni et yeniden oluşturulur. Bozulmuş
şarap ve asit, eğer birbirine katılıp karıştırılırsa, yeniden
hazırlanır. Eğer içilirse, böbrek taşı vb. hemen çözülür.
Emilmesi halinde zehri defeder, toz halinde verilirse,
kurtlar bile öldürülür. Bir tutamının dibine bunun
sürülmesi vasıtasıyla bu suretle saçlar çıkarılır. Yüzdeki
kırışıklıkları ve tüm lekeleri sürülmesi halinde siler ve yüzü
genç kılar. Kullanılmış olması halinde doğumda zahmet
çeken kadınlara yardımcı olur. Yakı yapılması halinde ölü
fetüsü dışarı çıkarır, idrara neden olur, cinsel ilişkiyi uyarır
ve artırır. Sarhoşluğu önler, hafızayı geri kazandırır, köksel
rutubeti arttırır, insan vücudunun diğer birçok
güzelliklerine hizmet etmekle kalmadığı gibi, tabiatını da
dinçleştirir.
Çünkü bu İlaç hekimlerin diğer tüm ilaçlarından
üstündür. Koku, tat, güç ve tesir bakımından daha
mükemmeldir. Ayrıca belirtilmelidir ki bu İlaç, daima
ortadan kaldırılacak illete göre sınıflandırılmış eczai ilaca
karıştırılmalıdır.
2. İkincisi hakkında, tüm kusurlu metalleri renk,
varlık, dayanıklılık, ağırlık, süneklilik, sıvılaşma,
sertlik ve yumuşaklık bakımından transmute ettiği
yazılır.
3. Üçüncüsü hakkında, taşları değerli mücevherler
halinde transforme, ya da transmute ettiği yazılır.
Bunlar hakkında başka bir kitapçıkta, ihsan sahibi
Tanrı tarafından takdis edilmiş bu çalışmayı
bütünüyle sürdürmeye hükmederiz.
4. Dördüncüsü hakkında, eridiği zaman buna tozdan
katılıp karıştırılmasıyla dövülgen cam yaptığı
yazılır.
15
Dövülgen cam Artık buna göre eğer
saf ve parlak dövülgen cam üretmek
nasıl yapılır. istersen, bunu bizden öğren: fakat bu cam madeninden
alırken dikkat et. Zira çakmaktaşından üretilmiş pencere
camı yapan maden işe yaramazdır ve Venediklilerin kendi
camı gibi görmeye alışılageldikleri, sodyumdan yapılmış cam
madeni kullanılması gerekir. Bütün gece boyunca cam
fırınında ateşte erimeye bırakılmış olmasına rağmen, sabah
onu cam madeninden yine de çekip çıkarmak gerekecektir.
Nitekim söz konusu bu cam, işlem sırasında kırışıksız veya
lekesiz yahut katışıksız olacaktır. Demirden çubuğunun
üstündeki aynı camın arzu ettiğin kadarını, böylece cam
fırınından yükselt ve soğutulduktan sonra konverse
edilmesini ve kapta kendi kendine erimesini istediğin
kadarını tart. Bu iyice erimiş olduğunda, beyaz cevherlerine
Eliksir tozundan projekte et, ve madenin, yani camın, altın
işçilerinin her türlü işlemlerine uygun ve uyumlu, sünek ve
dövülgen bir maden haline konverte edilecektir. Ve bu
suretle cam dövülgen ve her kullanıma hazırlanmış olur.
Yine de bu kırmızı Eliksirle yapılmış olsaydı
çok daha zengin olurdu, zira daha kıymetli bir sürü şey vardır,
bu konuda bundan başka söylenecek bir şey yoktur,
çünkü başka yerde onunla ilgili olarak
hüküm vereceğiz.

S O N
ELIXER, SEV MEDICINA VITÆ
Seu

M O D U S C O N F I C I E N-
DI VERVM AVRVM, ET AR-
gentum potabile cum vtrius‡.; virtutibus, & poteßtati-
bus ßecundum antiquorum, & neoterico-
rum conßenßum,
Olim à

S A M V E L E N O R T O N I O B R I S T O L-
lenßi inchoatus;
Nunc verò

Editus indußtriâ, & operâ


E D M U N D I D E A N I A N G L I, M E D. D. E B O-
racenßis Medici auçtior, & perfeçtior.
Cui etiam acceßßit modus reddendum vitrum duçti-
le, & malleabile.
Paracelßus.
Reçta via facilis, sed à paucißßimis reperitur.

Terentius:
Vna ad quodlibet cuivis accedendi via non eßt.


F R A N C O F U R T I,

Typis Caßpari Rötelij, Impenßis Guilielmi Fitzeri,


(Reßcriptus & Converßus in formam eleçtronicam à Sabrio Ç. Sezgino)

Anno M. D C. X X X.
3

Illußtrißimo Heroi, ac Domino


D. E D M V N D O S H E F E I L D O
C O M I T I M V L G R A V I E N S I, D O M I N O, S E V
Baroni de Butterwycke, inßignis Equeßtris ordinis Gar-
therij, ßeu Perißcelidis Sodali, D. ßuo
colendißßimo.

HONORANDE COMES,

ON letheos ißtos adeò deglutimus amnes, tuæ vt eßße-


mus aliquando immemores dignitatis, quibus virtutis
recordandæ tam iußta data eßt indies, & frequens anßa.
Nec cùm Reipublicæ ßtudemus commodo, patriæ be-
nè merëtibus ßic aduerßamur impiè, vt ij à nobis maxi-
mis non habeantur in honorum faßtigiis, quorum ope-
ra fatemur fieri, dies nos ißtos habere, quos iam ducimus, pacatos, &
verè halcyoneos. Ißtiuß modi, quos pepererunt dies, artis fruçtus Chy-
micæ, tibi dicamus, & honori tuo lubentißßimè: nece o hoßce tibi offe-
rimus tandem animo, Antonianis ißtis ac ßi invidere penitùs; ßed vt de-
bitum Nortonianis iußtum perßoluere lubet meritis. Fecit ille, quod
potuit. Noßter verò hic, vel quod artifex voluit. Qui dùm Aurum tibi
ßuum propinandum præbet, gratos, quos præbet effeçtus Aurum po-
tabile, dignitati tuæ precatur, & ßeriò optat.

Honori tuo
addiçtißßimus
Edmundus Deanus.
.
.
. A 2 Quan-
4
Tabula, ßeu Ramus Arboris Philoßophica Lapide benediçto, ßeu Elixe-
re vitæ, nempe de Auro, & Argento potabili.
5
Sol, Aurum. Vanquàm liquores Lunê & Solis, auri ßciliciet, & argenti, dici poß-
Luna, Ar-
gentum.
…...ßint Aurum, & Argentum Potab. Si priùs in balnei digeßtione re-
confortentur per 7. dies cum puro, & reçtificato vini Spiritu poßito ßu-
per eorum liquores ßolutos, & iterùm per Alembicum abßtraçto, ut li-
quorum ßolutiones, siuè olea in fundo remaneant, & ßic tutò dari, ac
bibi pro Medicinis poßßint; attamen aliud Philoßophis placet. Hic
enim volunt, atque docent, ut metala priùs in Quintam reducantur
eßßentiam, anteqùam intùs per os ßumantur; & quòd nullæ ßunt veræ
Quintæ eßßentiæ præter eas, quæ ßecundæ ßunt naturæ, iuxta illud di-
çtum antiquum:
Elixir de ße est res ßecunda
De quo ßunt façta corpora munda;
Nempè 4. elementa priùs destruçta, & per putrefaçtionem nouum
corpus creatum, & Lapis façtus: qui, uti Riplæo placuit, Quinta eßt
eßßentia. Sed ego audaçter affirmo, quòd nullum eßt verum Aurum, ßi-
uè Arg. Potab. nec Quinta eßßentia, nihi ßit priùs Elixer & illud tùm ef-
ficitur in quarta vnius horæ parte per proieçtionem Elixeris ßuper au-
rum, vel argentum purum, & fußum, ßecundùm quòd Elixer fuerit al-
bum, vel rubeum.
Iam igitur vt de hißce Elixeribus, ßiuè medicinis vitæ pleniùs lo-
quamur; ßciendum eßt, quòd Hermes de fermentatione loquens; iu-
bet Solem, & eius vmbram accipere. Per vmbram, lunam intelligit:
quia reßpeçtu dignitatis, luciditatis, & poteßtatis, Sole multò imbecil-
lior & inferior eßt, & ßolem, ßicut vmbra corpus, ßequitur, nec illumi-
natur, nißi cum ßolis lumine. De corpore igitur, id eßt, de auro priùs lo-
quendum eßt, vt poßteà ad vmbram, nempè argentum veniamus.
De quo quidem auro in lib. De Arte Chymica ad hunc modum
ßcribitur: Philoßophorum Lapis ex ßolo auro, ßola‡ue natura confi-
citur; & is eßt ßublimior, qui omnes ægritudines curare à Philoßophis
perhibetur.
Sol fußus. Secundùm igitur huius Philoßophi ßententiam à solo auro, & Me-
dicina, quæ Quinta eßt eßßentia antiqua, & ßana, incipere decreuimus.
Sed vt melius & purius fiat hoc aurum, poteßt duobus modis pur-
gati, nempè per antimonium, vt more aurifabrorum cum eo funda-
tur, donec in fundo remaneat corpus auri fußum, clarum, & à cætero-
. Elixer A 3 rum
6
rum metallorum peioritate depuratum, & depriuatum, quod ab eis
Rex dicitur: vel per aquæ corroßiua ßolutionem, cui laminæ cupræ
eorum more imponuntur; quod aurum dicitur aquaticum.
Proieçtio Auro ßic præparato, proiice ßuper eius partes 100. Elixeris rubei,
Medicinæ ßiuè Medicinæ rubeæ partem vnam, & tota ea auri fußi pondera con-
rubeæ.
uertentur in maßßam rubeam, frangibilem, & puluerizabilem, Quæ
maßßa benè teratur ßuper marmore, donec fiat puluis impalpabilis.
Solutio So- Has centum partes, vel quantum volueris ßolue aut in aceto di-
lis.
ßtillato, aut in Spiritu vini, & pone in balneo ad digerendum vnius, aut
duorum dierum ßpatio. Tunc abßtrahe Spir: vini ab eo in eodem bal-
neo, & in fundo remanebit fixum, & purum oleum auri; quod tùm ßit
verum Aurum Potab. & Elixer vitæ ßpirituale.
Vel ßi ßtatim cupias alicui dare de eo puluere, calefacito vinum
album, vel Rhenanum, aut Hispanicum, & in eorum aliquo dißßolue
tantum pulueris contriti, quantum ßufficiat ad vinum tingendum in
rubeum colorem, & vinum ßic tinçtum erit Aurum Potab. verum &
perfeçtum ad ßanandum ægritudines. Melius tamen, & penetrabilius
foret, ßi cum oleo tingeretur.
Luna fußa. Pariformiter cùm Medicina alba (ßeu Elixer album) proiicienda
Proieçtio eßt, poßt depurationem Lunæ, ßiuè argëti in aqua corroßiua, ßicut priùs
Medicinæ
albæ.
declaratum eßt. Et ßic argentum fußum conuertetur in puluerem fran-
Solutio Lu- gibilem, & maßßam albam: quæ pariter ßoluta, in oleum erit conuerßa.
næ. Et ßic ßit Elixer vitæ album, & Argentum Potab.
Elixer vitæ His iam peraçtis, & finitis, quæ Philoßophi antiqui Elixera vitæ
album.
nominauerunt: nunc reßtat, vt de eorum virtute, & poteßtate loqua-
mur, ßicut inter eos præcipuè invenimus, & quoßdam etiam moder-
nos: Si priùs ad monuero, non putandum eßße, quòd Medicina Lunæ
tantam habeat virtutem, quantam Solis tenet Elixer.
Ex correçti- Vnde Author lib. vocato Correçtio Fatuorum ßic dicit: Cùm
one fatuorü. autem inter vulgares, & Philoßophos aurum famam teneat, quòd in
prima ßua dißpoßitione manens, lepram curet, & plures alias virtutes
habeat: hoc autem eßt propter completam eius digeßtionem; quia ex-
cellentia ignis in eo agens, omnes malos humores conßumit in corpo-
ribus ægris exißtentibus, tàm in calidis, quàm in frigidis caußis. Sed hoc
argentum facere nö poteßt, quia tantam ignis superfluitatem non ha-
. bet,
7
bet, nec tantùm eßt digeßtum & decoçtum naturali maturitate. Ta-
men ißto non obßtante, igneitatem occultè, & virtualiter in ße habet,
ßed non ita plenè: quia adhuc ignis non facit tales qualitates elemen-
tales, sicut in auro: Et ideò argentum in prima ßua dißpoßitione ma-
nens, non curat lepram ita potenter, nißi priùs degeratur per artem,
quo vs‡; habebat gradus ßummos auri in omni maturitate. Quare alia
ægra corpora metallica minùs curät infirmitates, ßecundùm quòd ma-
gis differunt in perfeçtione, & maturitate ab eis, quod eßt ex defeçtu
ßulphuris ßui infeçti, fœtidi, & vrentis, ex quo, generatione, & coagu-
latione ßua façta ßunt ab initio, & ideò non curant.
Cùm ergò (procedendo inquit) aurum tanti vigoris ßit apud vul-
gares, & hoc in prima ßua dißpoßitione manens, quare non mirum, ßic-
ut expertum eßt, ßi aurum in Medicinam per artis minißterium ßequen-
tis naturam redigatur, & eius virtus ßubtilietur per digeßtionem deco-
çtionis, & qualitatum purgationem, quòd multas, ßeu omnes ægritu-
dines habeat tunc curare.
Poßtea ßic inquit idem author: De ßene facit iuuenem, & reui-
uißcere facit, ßeruat ßanitatem, corroborat naturam, & omnem ægritu-
dinem corporis expellit: Venenum à corde declinat, arterias hume-
çtat, contenta in pulmone dißßoluit, breuiter totum corpus habile
reddit.
Bauzan,
Calid
Super huius Elixeris vitæ virtutes, & poteßtates ßic inquiunt tàm
Bauzan, quàm Calid Philoßophi: Eius natura eßt caliditas mutla cum
temperamento. Habet autem proprietates & virtutes multas: nam i-
pßum mundificat corpus ab additionibus accidentium ægritudinum,
& conßeruat ßubßtantias ßaluas, ita vt non appareant, ne‡ue videantur
in eo eo rurbationes contrariorum, nec figmentum ßui vinculi. Hoc eßt
vita mortuorum, & eorum reßurreçtio, Medicina conßeruans corpus,
& purgans ßuperfluitatem.
Ex Ludo Vnde in Ludo puerorü de vßu huius Medicinæ ßic infertur: Mo-
puerorum. dus vtenti Medicinâ talis eßt ßecundùm omnes Philoßophos: Si vis

nostrâ Medicina veßcendo vti, recipe de Elixere noßtro pondus duo-


rum Florenorum ducatorum ad vnam libram alicuius confeçtionis,
& comede de ißta cöfeçtione in hyeme pondus vnius drachmê. Quod ßi
feceris, omnes infirmitates corporales ex quaucum‡ue caußa ßiuè ca-
. lida
8
lida, ßiuè frigida fuerint, depellet, & conßeruabit ßanitatem, & iuuen-
tutem in homine, & de ßene facit iuuenem, & facit cadere canos
crines.
Item, noßtrorum venenum Philoßophicum curat lepram confe-
ßtim, phlegma dißßoluit, ßanguinem mundificat, vißum, & omnes ßen-
ßus acuit, & ingenium miro modo ßuper omnes medicinas Philoßo-
phorum.
Ex Roßario In Roßario Philoßophorum ßic habetur: In hoc (nempe Elixere
Philoßopho-
rum. vitæ) completur pretioßum Dei donum, quod eßt ßuper omne mundi
ßcientiarü arcanum, & incomparabilis theßaurus theßaurorum. Quia,
vt dicit Plato, qui habet ißtud Dei donum, mundi habet dominium,
quoniam ad finem diuitiarum peruenit, & naturæ vinculum confre-
git: Non tàm ex quòd habet poteßtatem conuertendi omnia cor-
pora imperfeçta in purißßimum Solem, & Lunam, ßed magis ex eo,
quòd hominem, & quodlibet animal præßervat in conßeruatione
Sanitatis.
Et ita deinceps: Lamina verò cryßtallina, quæ eßt Medicina al-
ba, ßi datur in quantum granum ßinapis febricitanti, curat ipßum. Et-
iam leproßus, ßi per quatuor anni tempora de eadem lamina purgatus
fuerit cum puluere rubeo, curatur. Et vter‡ue puluis teneatur ad nares
in partu laborantium, liberantur. Hoc dicit Hermes.
Hermes. Et ab eodem Hermere alibi dicitur: Si de Elixere noßtro omni
die, vs‡ue ad 7. dies ßumpßeris pondus ßemioboli, capilli tui cani de
capite tuo cadent, & renaßcentur nigri, & ita de ßene fies iuuenis, &
fortis.
Geber. Geber quo‡ue profert, quòd Elixer rubeum curat omnes infir-
mitates, de quibus Medici deßperauerunt, & facit hominem iuuene-
ßcere, vt aquila, & per 500. annos viuere, & ampliùs, vt aliqui Philoßo-
phi fecerunt, qui vßi eo fuerint tribus vicibus ßemel in hebdomada in
quantum granum ßinapis. Quare nota, inquit, quòd omnes infirmita-
tes, quæ à vertice capitis vs‡; ad plantas pedum generantur, ßi fuerint
vnius menßis, in vno die; ßi vnius anni, in 12. diebus; ßi ex longo tem-
pore, in menße curantur. Quia ßicut curat omnia metalla infeçta ab o-
mni infirmitate, ßic & humana corpora. Quapropter Lapis noßter be-
. nedi-
9
nediçtus non immeritò Theriaca maior tàm corporum humanorum,
quàm metallorum dicitur.
Arnoldus de Audiamus etiam Arnoldum de Villa noua his conßentientem:
Villa noua. Hic Lapis noßter, inquit, virtutem habet efficacem, omnem ßanandi

infirmitatem ßuper omnes alias medicinas medicorum. Nam animum


lætificat, virtutem augmentat, conßeruat iuuentutem, & remouet ße-
neçtutem. Non enim permittit ßanguinem putrefieri, nec phlegma ßu-
perdominari, nec choleram aduri, nec melancholiam superexaltari;
immò ßanguinem ßuprà modum multiplicat, contenta in partibus ßpi-
ritualibus purgat, & omnia corporis membra efficaciter reßtaurat & à
læsione cußtodit: Et generaliter, omnes tàm calidas, quàm frigidas;
tàm ßiccas, quàm humidas infirmitates arçtißßimè ßanat, præ omnibus
aliis medicinis medicorum. Quoniam ßi ægritudo fuerit vnius anni, ßa-
nat in 12. diebus. Si verò antiqua, fuerit ex multo tëpore, ßanabit in v-
no mëße. Et breuiter omnes malos humores expellit, bonos‡; inducit.
Ex Scala
Philoßopho- In Scala Philoßophorum ßic legimus: Lapis Philoßophorum (nem-
rum. pe Elixer rubeum) virtutem habet efficacem ad ßanandum omnem
ægritudinem ßuper omnes alias medicorum medicinas. Nam animum
lætificat, virtutem augmentat, ßanitatem conßeruat, iuuentutem re-
nouat, & ßeneçtutem retardat. Et Aurum ßic façtum per magißterium
ßit Potabile per accumulationë Quintæ eßßentiæ nostræ ßuper ipßum,
donec pariter inßpißßentur. Et tunc habetur Aurum Potab. verißßimum
balßamum Philoßophorum: quod eßt pretioßißßimum Dei donum.
Raymundus De quo Raymundus Lullius ßic dicit: Valet ad omnes morbos,
Lullius. excepto decretæ mortis termino. Et alibi: Reßtat igitur rem quærere,
quæ citra terminum vitæ nostræ poßßit corpus noßtrum à putrefaçtio-
ne ßeruare, infirmum curare & reßtaurare, donec veniat vltima mors in
termino prêfixo ab altißßimo Creatore. Sed nulla medicina in mun-
do hoc poterit præßtare, nißi noßtrum menßtruum vegetabile, cœleßte
animal, quod dicitur Quinta eßßentia, qua corpus è corruptione con-
ßeruatur, & iuuentus prißtina reßtauratur.
Georgius De quo Lullio Georgius Riplæus Anglus ßic loquitur: Raymun-
Riplæus.
dus, cùm propter ßeneçtutë vicinus eßßet morti, ex Oleo Philoßopho-
rum fecit Aurum Potabile; quod illum reuificauit.
Paracelßus. De Tinçtura Phyßicorum, præterea, quæ in libro de Tinçtura
Elixer; B Phy-
10
Phyßica, & Alchymica priùs ßcripßimus ex eo, ßic dicit: Phyßicorum in
Ægypto primorum aliquot, ac prißcorum per hanc Tinçturam 150.
annos vixerunt. Item, vita multorum ad aliquot ßecula produçta, pro-
longata‡ue fuit, prout habetur in diuerßis hißtoriis aperrißßimè; quod
nemini fermè credibile videtur. Eius nam‡ue vis tam admirabilis exi-
ßtit, vt Corpus humanum longiùs producat, quàm agnatê naturæ poß-
ßibile ßit, ac in eo gradu id firmiter conßeruat, adeò vt ab omnibus infir-
mitatibus tutum viuat. Et licet ßeneçtam quidem habeat; apparet ta-
men nihilominùs, vt in priæuâ iuuentute cößtitutum. Hæc enim Tin-
çtura eßt Catholicon Phyßicorum propter quod, vitam longam proße-
cuti ßunt omnes Phyßici ad reßißtendum morbis; & per hoc vniuerßa-
le, id maxime conßecuti ßunt, & efficacißßimè, iuxtaq; ßuum arbitrium,
Tinçturam phyßicam nominârunt.
Modernus Quidam etiam è recentioribus ßic ßcribit: Quinta veterum eß-
quidam. ßentia tantæ eßt virtutis, vt humidum radicale eâ, veluti flama Seuo,
optimè conßeruetur. Quod Raymundus Lullius benè nouit, & eâ vßus
eßt; & cùm à Sarracenis occißus fuit, erat anoorum 150. & apparebat
iuuenis, & ßi Deus voluißßet, ßuperaßßet 200. Eâ enim ßingulis diebus
vtebatur, vt humidum radicale conßeruaretur.
Augurellus.
De hoc Quinta eßßentia Augurellus ßic ßcribit:
Quin etiam humano docuit de corpore pelli
Hac omnes validâ morbos, facili‡. medelà,
Seruari‡. diù nitido cum flore iuuentum,
Et ßenium placidos produci grande per annos.
Valeßcus de
De qua Medicina Valeßcus de taranta ßic dicit: Sine dubio La-
Taranta. pis, ßeu Medicina Philoßophorum inter proprietates optmas, & ope-
rationes, quas perficit in corpore humano, habet proprietatem fran-
Berienßis.
gendi lapidem in renibus, & veßica, & mundificandi verum‡ue, vt di-
cit Berienßis.
Ægidius. Ægidius autem ßic inquit: Cum ißta Medicina poteris omnem
infirmitatem, etiam deßperatam ßanare.
Rogerius
Baconus. Rogerius Baconus Anglus ßic habet: Vltimus gradus, in quem
poteßt artis complementum cum omni naturæ poteßtare, eßt prolon-
gatio vitæ vs‡ue in magnum tempus. Quòd autem hoc ßit poßßibile;
mutla experimenta docuerunt.
Scotus
11
Scotus. Scotus ßic: Si Elixeris quantitate grani cum vino aliquo claro
mißcueris, lepram ßanat, ßcabiem, impetiginem, omnem febrem, & ca-
lorem tollit in continenti. Omnem corruptum humorem de corpore
humano euellit, omne‡ue membrum contraçtum erigit, & in iuuen-
tute conßeruat. Quid plura? Nullus, qui vßus eßt hoc potu, infirmita-
tem aliquantulo tempore cognoßcet, ßed ßemper erit lætus, & iucun-
dus.
Laurentius
Ventura. Laurentius Ventura hoc modo: Hic Lapis habet excellentißßimas
virtutes ßuper omnes alios lapides. Homines enim inßanitate, & iu-
uentute conßeruat repellendo ab eis cunçtos languores in tantùm, quòd
lepram depellit, caducum morbum, & alias multas ferè incura-
biles infirmitates mulcet, ac etiam remouet. Prêßeruat quo‡ue & pro-
tegit hæc Medicina, nè quis morbus ei aduenire in futurum poßßit.
Sic‡ue ßit antidotus & medicina omnium corporum humanorum cu-
randorum.
Robertus Robertus Vallenßis ad longü ßic habet: Elixer, ßiuè Medicina vi-
Vallenßis.
tæ, ßeu Aurü potabile appeles, miram certè vim habet: Nam omnem
hominem ßiuè extrà, ßiuè intrà ægrum, ad ßanitatem breuißßimo tem-
pore reßtituit: quia elementa ipßa, quæ à naturali Symetria
̃ defleçtunt,
& açtiones labefaçtatas, humores‡ue peccantes ad naturam ßuam re-
ducit. Eßt enim res ferè incorruptibilis temperata, purificata, & ße-
creta à fœcibus 4. elementorum, quæ ßunt corruptionis potißßimùm
caußa. Ideò temperatum corpus, & ßanum efficit, veluti Spiritus vitæ,
cuius vi, & ope natura digerit in digeßtibile, & omne indigeßtum edu-
cit, omnes qualitates ßuperuacuas, & peccantes abßcindit, ßpiritum vi-
uificat, molle indurat, durum mollificat, ßpißßum rarefacit, tenue in-
ßoißßat, macrum impinguat, pingue extenuat, calidum refrigerat, frigi-
dum excalfacit, humidum deßiccat, ßiccum humeçtat, & calorem na-
turalem, ßeu humidum ßubßtantificum corroborat, & confirmat, eßt‡;
veluti (vt multi ßcribunt) medicinale corpus vniuerßale, ad quod om-
nes medicinarum particularitates, facultates‡ue ßunt reduçtæ, ac in-
fußæ; proptereà quòd eßt illa Quinta veluti quædam natura, à veteri-
bus Philoßophis induçta, ßiuè eßßentia & anima tenuißßima, purgatißßi-
ma, putrefaçtioni & corruptioni diutißßimè, plurimum‡ue reßißtens,
& quàm ægerrimè, & laborioßißßimè corruptibilis, in æqualitate, & ho-
. B 2 moge-
12
mogenietate conßißtens, ßoluta ab omni concretione mortali, cœle-
ßtis, ßimplex‡ue elementorum ßunßtantia, veluti temperata ex ipßis e-
lementis, purificata, & ßecreta à materia, craßßiori & ßuperfluitate he-
terogenea 4. elementorum, ßublimatione illa chymica. Morbus, in-
quiunt medici, eßt immoderatio, ßiuè intemperies 4. elementorum, ßi-
uè humorum ex quibus corpus humanum & conßißtit, & ægrotat, &
valet. Atqui Medicina chymica, ßiuè Aurum Potabile, res eßt homo-
genea, & vniformis ßubßtantia, in æqualitate conßißtens, anima ßubti-
lißßima, ßecreta à fœcibus, & veluti ßimplex elementorum ßubßtantia, &
ideò temperata, corruptioni, ßiuè putrefaçtioni quàm minimùmob-
noxia. Quare corporis humani elementai ßeu humores temperat, ca-
lorem‡ue inßitum & humidum ßubßtantificum corroborat, & ægrum
ßanitati, moderationi, & temperiei reßtituit. Sic‡ue ad præfinitum à
Deo vitæ terminum à morbo tutum at‡ue integrum conßeruabitur: ßi
modò illâ Medicinâ prudenter vtendo, naturæ ßuæ vires, & corporis
complexionem aliàs ßupra modum non læßerit.
Ex Aurora Deni‡ue vt ad generalem Philoßophorum conßenßum veniam,
Conßurgen- & vt ea dicam, quæ ex eorum ßcriptis in lib. Auroræ Conßurgentis, &
te, & Clan-
gore Bucci- in Clangore Buccinæ reperiuntur; Sciendum eßt, quòd antiqui Sapi-
næ. entes quatuor principales effeçtus, ßiuè virtutes in hac glorioßa, the-
ßauraria, conßolatrice, & adiutrice ßcientia repererunt.
Primo, dicitur corpus humanum à multis infirmitatibus sanare.
Secundò, corpora imperfeçta metallica reßtaurare. Tertiò lapides i-
gnobiles in gemmas quaßdam pretioßas tranßmutare. Quartò, omne
vitrum duçtile facere, ßiuè malleabile.
1. De primo conßenßerunt omnes Philoßophi: Quòd quando
Lapis hæmatites perfeçtè rubificatus fuerit, non ßolùm facit mirabilia
in corporibus ßolidis, ßed etiam in corpore humano: de quo non eßt
dubium. Nam omnem infirmitatem, ab intra ßumendo curat, ab extra
sanat vngendo. Dicunt enim Philoßophi, quòd ßi datum fuerit de eo
in aqua, vel vino tepido paralyticis, phreniticis, hydropicis, leproßis,
curat eos. Alij Sapientes dicunt, quòd guttam roßaceam elidit, ßæpè
vngendo. Hinc etiam paßßio cardiaca, heçtica, illiaca, colicai & içteri-
cia, & morbus S. Ægidij, cum epilepßia, & omnes ßpecies febrium per
eam curantur Medicinam, ßumendo plerum‡ue. Arthritica per eam
. curatur,
13
Curatur, vngendo, & quicquid eßt in ægroto ßtomacho, hoc tollit, & o-
mnem fluxum humorum peccantium ßtringit, & conßumit, potando,
vel vngendo, omnem‡ue melancholiam, ßiuè mentis mœßtitiam, ie-
iuno ßtomacho ßumpta, repellit. & omnem fluxum rheumaticü exic-
cat. Eßt etiam infirmorum oculorum optima ßanatrix. Nam omnem
fluxum lachrymarum ßtringit, lippoßos attenuat, ruborem depellit,
pellem, vel tunicam delendo mollificat.
Tela, albugo, cornu, vngula, cataraçta, inverßio palpebrarum, æ-
ßtus, tenebræ, & inflaturæ oculorum. Hæc omnia per Medicinam
hanc Philoßophicam facillimè curantur.
Cor, & ßpiritualia confortat, potando; dolorem capitis mitigat
vngendo; præbet etiam ßurdis auditum, & omni dolori aurium ßuc-
currit inflaturis; neruos contraçtos reçtificat, vngendo; dentes cor-
roßos reßtaurat, lauando, & fætorem anhelitus dulcorat.
Sanantur etiam per eam omnia genera apostematum, vngendo,
vel emplaßtrando, aut puluerem ßiccum intromittendo. Vlcera, vul-
nera, cancer, fißtula, noli me tangere, anthrax, ßerpigines, impetigines,
attraçtiones, scabies, pruritus, & tinea per eam ßanantur. Cicatrices
per ipßam planantur, ita vt caro noua regeneretur. Vinum corruptum,
& acidum, ßi permißceatur, reparatur; calculus indè ßolvitur, ßi biba-
tur; venenum expellit, ßumendo; occiduntur etiam vermes, ßi in pul-
uere detur; capilli ßubuillo ßic per eam vngendo, remouentur. Rugas
in facie, & omnes maculas delet vngendo, & faciem iuuenilem facit.
Mulieribus in partu laborätibus ßumpta, auxiliatur; fœtum mortum
emplaßtrando educit; vrinam prouocat, coitum excitat, 6 auget; e-
brietatem prohibet; memoriam inducit; humidum radicale augmen-
tat; naturam vigorat, nec non mutla alia bona corpori humano ni-
nißtrat.
Quia hæc Medicina eßt ßuper omnes medicinas aliorum medi-
corum; præßtantior in odore, sapore, virtute, & effeçtu: Et eßt notan-
dum, quòd hæc Medicina eßt ßemper medicinæ apotheticæ ad mor-
bum depellendum deputatæ permißcenda.
2. De ßecundo ßcribitur, quòd omnia metalla imperfeçta, tranß-
mutat in colore, ßubstantiâ, perßeuerantiâ, pondere, duçtibilitate, li-
quefaçtione, duritie, & mollitie. .
. Elixer. B 3 3. De
14
3. De tertio ßcribitur, quòd lapides in gemmas pretioßas transfor-
mat, ßiuè tranßmutat. De quibus in alio libello, Deo concedente, huic
operi dicato pleniùs agere decreuimus.
4. De quarto ßcribitur, quòd vitrum reddit malleabile, immißcen-
do, nempe de puluere, quando illud liqueßcit.
Vitrum mal- Si iam ita‡; cupias purum, & candidum efficere vitrum mallea-
leabile vt
fiat. bile, dißce hoc à nobis: ßed caue, de quo vitri metallo accipis. Nam re-
cußandum eßt metallum è ßilice produçtum, quod vitrum facit fene-
ßtrale, ßumendum vitri metallum de ßodis façtum, vti Veneti ßolent
vitrum componere ßuum. Illud autem eliciendum erit de matutino
vitri metallo quod in igne ßtetit fußum in fornace vitrearia per ßpati-
um totius noçtis. Nam illud vitrum erit in operatione ßine ruga, vel
macula, aut impuritate. Tolle ita‡ue de vitriaria fornace tantum eiuß-
dem vitri ßuper virgam ferream tuam, quantum vis, & cùm infrigida-
tur, pondera, quantü conuerti cupis, & per ße in olla liquefacito. Quo
benè liquefaçto, proiice de puluere Elixeris tui albi corporalis, & in
metallum duçtile, & malleabile conuertetur tuum metallum, ßeu vi-
trum, ad omnes aurifabrorum operationes aptum, & idoneum. Et ßic
ßit vitrum malleabile, & cuiuis vßui paratum. Sed ßi hoc cum rubeo fa-
. çtum eßßet Elixere, multò eßßet ditius: nam pretioßior multò
res eßt; de qua non eßt hic dicendum; quia alibi
de ea agemus.

F I N I S.
ÜNLÜ SİMYACILAR,
SİMYA YAZARLARI
VE ESERLERİ
I

AGNELLO, Giovan Battista (XVI. yy ortaları): Ioannes Baptista Agnellus.


1569’dan 1580’in başlarına kadar Londra’da faaliyet gösteren Venedikli tüccar ve
simyacı. 1566’da Londra’da yayınlanan eseri nedeniyle buraya gelmiş olduğu
tahmin edilir. Agnello Londra’nın doğu ucunda, çok sayıda göçmenin yaşadığı
zengin bir mahalle olan St. Helen Bishopsgate’te yaşamıştır. Burada, maddenin
transformasyonu ve paraya çevrilmesiyle ilgili, kararlı bir alegorik sistem dâhilinde
deneysel süreçler ortaya koyan metalürjik kimyanın iptidai şeklinde, özel uzmanlığa
sahip biri olarak simyasal saygınlığını kabul ettirmiş, simyanın ruhsal yanı üzerine
Apocalypsis spiritus secreti, 1566 (Gizli Ruhun Vahyi) isimli bir çalışma yayınlamıştır.

AGRICOLA, Georg (1494-1555): Georgius Agricola. Georg Landmann adıyla da


bilinir. Madencilik ve maden ocakları hakkında önemli eserler yazan ve bu
kitaplarda sıkça maden işçilerinin batıl inançlarını anlatan tabiat bilimci, simyacı ve
mineralog. Agricola’ya göre maden ocaklarında gaz patlamalarına neden olan iyi ve
kötü ruhlar ev sahipliği yapmaktadır. Eserlerinden bazıları şunlardır: de re metallica,
1541; De la generatione de le cose, 1550

AGRIPPA von Nettesheim, Heinrich Cornelius (1486-1535): Henricus


Cornelius Agrippa ab Nettesheym. Yaşadığı dönemdeki hemen hemen bütün
alanlarda faal olan hekim ve bilim adamı. Agrippa zamanının en parlak
karakterlerinden birisi ve Batılı gizli bilimlerin babalarındandır. Maceralı yaşamı
onun Avrupa’nın bütün üniversitelerinde bulunmasını sağlar ve buralarda okült
bilimlerin çeşitli türleriyle tanışır. Köpeğinin demonik yardımcısı olduğundan
şüphelenir, bu nedenle Agrippa ve onun kaniş köpeğinin, Goethe tarafından Faust
adlı esere karakter olarak alındığı söylenir. Fransa’da Agrippa’nın bugün bile bir
iksir sayesinde gizlenerek yaşadığına dair bir halk inancı vardır. Başlıca eserleri: De
Occulta Philosophia, 1510 (Okült Felsefe Hakkında); De Incertitudine et vanitate scientiarum
et artium, 1531 (Bilimlerin istikrarsızlığı ve mağrurluğu), Opera in duos tomos, 1600 (İki
cilt halinde Çalışmalar)

ALBERTUS MAGNUS (1206-1280): Albertus de Colonia. Büyük Albert, gerçek


adı Kont von Bollstäd olan, ortaçağın en büyük teolog, filozof ve doğa bilimcilerinden
biri. Kimi kaynaklarda Albertus Teutanicus, Albertus Ratisboniensis, Albertus
Gratus olarak da anılır. Albertus Dominiken mezhebine bağlıydı. Hareketli yaşamı,
Paris’teki ünlü Sorbonne Üniversitesine giren ilk Alman profesör olmasını sağladı.
Albertus, Thomas Aquinas’ın da öğretmenidir. Yazarının salt kendisi olup olmadığı
bilinmeyen sayısız felsefe, doğa tarihi ve astroloji eseri vermiştir. Ölümünden sonra
onu büyücü, simyacı ve kâhin yerine koyan efsaneler çıkmıştır. Yapay bir insan
(Golem) yaptığı ve bunu Thomas Aquinas’ın ricaları sonucu tekrar yok ettiği
söylenir. Yaşadığı yıllarda Evrensel doktor olarak nam salmış, Aristoteles yorumları
belirgin bir hayranlık uyandırmıştır. Özgürlükçü düşüncelerinin Roger Bacon ve
Ramon Llull’a esin kaynağı olduğu söylenir.
II

AQUINAS, Thomas (1225-1274): Albertus Magnus’un öğrencisi, ünlü Hıristiyan


filozof. Birçok bakımdan özgün bir düşünür olan Aquinas'ın felsefesi önemli ölçüde
Aristoteles'in metafiziğine dayanır. Ortaçağ Hıristiyan felsefesinin doruk noktasını
gösteren Thomas, öncelikle metafizikle teoloji, akılla inanç ya da arasında bir ayrım
yapmıştır. Buna göre, yalnızca doğal aklın ışığına dayanan, inancın doğaüstü ışığı
olmadan, salt insan aklı yoluyla bilinen ilkeleri kullanan metafizikte, filozof duyusal
varlıklardan, deneyin dünyasından hareket edip, akıl yoluyla Tanrı'ya yükselir.
Buna karşın, aklı kullanmakla birlikte, ilkelerini inanç ya da otorite temeli üzerinde
kabul eden teolojide, Thomas'a göre, kendisini vahiy yoluyla gösteren Tanrı'dan
yola çıkılır ve yaratıklarına geçilir.

ARTEPHIUS: Filozof Taşını bulduğu ve bin seneden fazla yaşadığı söylenen


efsanevi bir simyacı. M.S. I. yy.’da Tyanalı Apollinius ismiyle doğmuş, XII. yy’da
Artephius olarak ölmüş olan kişiyle özdeşleştirilmiştir.

ASHMOLE, Elias (1617-1692): Hem Gülhaçlı hem de farmason olan, zamanının


önemli İngiliz bilginlerinden biridir. Ashmole iç savaş sırasında kralcıların tarafını
tutmuş, II. Charles’ın yeniden güçlenmesi sırasında birtakım kazançlı makamlarla
ödüllendirilmiştir. Simya araştırmaları nedeniyle Mercuriophilus lakabını da
kullanmaktadır. 1646 yılında Lancashire’de bir locaya alınmıştır. Farmasonluğun
geçmişinin Gülhaçlılar hareketine bağlı olduğunu düşünen bilginler Ashmole’a
başvurmaktadır.

AUGURELLO, Giovanni Aurelius (?1454-1524): Iohannes Aurelius Augurellus.


İtalyan hümanist âlim, şair ve simyacı. Rimini’de doğmuş, yaşamının büyük bir
bölümünü Venedik’te geçirmiştir. En çok 1515 şiirden oluşan Chrysopoeia adlı eseri
ile bilinir. Papa X. Leo’ya ithaf edilmiş olan Altın yapma üzerine adlı eseri, meşhur
papanın kendisini boş bir keseyle ödüllendirdiği söylentisine neden olur. Diğer
eserleri şunlardır: Carmina, 1505 (Şarkılar), Geronticon liber (Eski Çağların Kitabı),
Iambici libri (Iambuslu Kitaplar), and Sermonum libri (Sohbetli Kitaplar)

BACON, Francis (1561-1626): Franciscus Baconus. İngiliz filozof ve devlet


adamı. Yazılarında simya, metafizik fenomenler, büyü vb. ile de ilgilenir. Bacon
simyayı tamamen reddetmesine rağmen, transmutasyon ve metal dönüşümünün
mümkün olduğunu düşünüyordu; sözde altının münferit özelliklerinin
toplanmasıyla, bu sentetik olarak üretilebilirdi.

BACON, Roger (1214–1294): Rogerius Baconus. Doctor Mirabilis (Muhteşem


Öğretmen) adıyla da bilinen, Ampirizm’e hatırı sayılır ölçüde önem vermiş ünlü
İngiliz okültist, simyacı ve Fransiskan keşişidir. Bazen erken İslam bilim adamları
ve Yahudi âlimler, İbni Sina, İbni Rüşt ve İbn Meymun yoluyla Platon ve
Aristoteles’in çalışmalarından esinlenmiş modern bilimsel yöntemin Avrupalı
savunucularının öncülerinden biri olarak kabul edilmiştir. Felsefe Taşının ele
geçirilmesiyle yaşamın yüzlerce yıl uzatılabileceği teorisinin temsilcisiydi. Başlıca
eserleri: Opus Maius (Büyük Eser) ve Speculum alchimiae (Simyanın Aynası), Opera
quaedam hactenus inedita, 1859
III

BARBA, Alvaro Alonso (1569-1662): İspanyol Katolik rahip ve metalürjist.


Barba’nın Endülüs kökenli ve Baetica’lı olduğu varsayılır. Batı Bolivya’da Lipes’te
yaşamış ve bu bölgede çıkarılan cevherlerin ıslahı üzerine çalışmalar yapmıştır.
1609’da gümüşü cevherden çıkartmak için cevhere tuz ve cıva karıştırarak sığ bakır
kaplarda ısıtma vasıtasıyla pan amalgasyon prosesini bulmuştur. 1640 yılında
Madrid’te Arte de los Metalos (Metallerin Sanatı) başlıklı bir kitap yayınlamıştır. Bu
eser Güney Amerika madenleri ve mineralleri hakkında yapılan en erken çalışmadır.

BARNAUD, Nicolas (1538-1604): Nicholaus Barnaudus. Fransız Protestan


yazar, hekim ve simyacı. Dauphiné eyaletinin Crest bölgesindendir, bu nedenle
Delphinas veya Delphinus adıyla da bilinir. Eserlerinden bazıları şunlardır:
Commentariolum in Aenigmaticum quoddam Epitaphium (1592); Triga chemica: de lapide
philosophico tractatus tres, 1599 (Üç atlı kimya arabası: Filozof taşı hakkında üç işlem);
Quadriga aurifera, 1599 (Altın Taşıyan dört atlı araba); De Occulta philosophia, 1601
(Okült Felsefe Hakkında); Commentariolum in aenigmaticum quoddam opitaphium, 1597

BECHER, Johann Joachim (1635-1682): Iohannes Ioachimus Beccherus. Alman


hekim, simyacı, kimyanın öncüsü bilim adamı. Daha çok Filojiston teorisini
geliştirmesiyle tanınır. Yanma olayına yanlış da olsa ilk defa bir tanımlama getiren
filojiston teorisine göre yanıcı olan cisimler yanıcı olmayan ''filojiston''dan (ateş ruhu)
oluşmuştur. Buna göre metal oksitleri birer element, metaller ise kül (metal oksit) ile
filojistondan oluşan birer bileşik maddedir. 1666’da Mainz Üniversitesinde tıp
profesörlüğü ve saray hekimliği yapmasının ardından Viyana’da İmparator I.
Leopold’un ekonomi danışmanlarından biri olur. Bazı eserleri şunlardır: Metallurgia,
1660 (Metalurji); Character pro notitia linguarum universali, 1661 (Evrensel Dillerin
Bildirimi adına Simge); Oedipum Chemicum, 1663 (Kimyasal Oedipus), Physica subterranea,
1669 (Yeraltının Fiziksel Tabiatı); Magnalia naturæ, 1680 (Doğanın Muazzam İşleri);
Theses Chymicae, 1682 (Kimya Tezleri)

BIRINGUCCIO, Vannoccio (1480-1539?): Vannoccius Biringuccius. Metal


işçiliği hakkında yazdığı De la pirotechnia, 1540 isimli ünlü el kitabı ile tanınan
İtalyan metalürjist. Biringuccio bazıları tarafından döküm endüstrisinin babası
olarak kabul edilir; De la pirotechnia esaslı döküm uygulaması üzerine yazılmış ilk
eserdir. Meslek hayatı boyunca Sierra yakınlarındaki bir demir madeniyle beraber
Sierra darphanesi ve tersanesinin sorumluluğu kendisine verilmişti, ayrıca Venedik
ve daha sonra Floransa adına top dökümünden de sorumluydu.

BONO da FERRARA, Pietro (XIV. yy. ortaları): Petrus Bonus. Ferrara’lı hekim
ve simyacı. Simya hakkında birçok eseri bulunur. Kaynakları Aristoteles, Arap
simyacılar ve Ovidus’un metamorfozlarıdır. Eserlerinden bazıları şunlardır:
Introductio in alchemiam (Simyaya giriş); Margartita pretiosa novella 1557, Praeciosa ac
nobilissima artis chymiae collectanea. 1554,
IV

BOREL, Pierre (1620-1671): Petrus Borellius. Fransız bilgin, kimyacı, hekim,


botanikçi ve simyacı. 1640’ta Montpellier Üniversitesinde tıp doktoru, 1654’te Kral
XIV. Louis’nin saray hekimi olmuştur. 1674’te Académie Française (Fransız
Akademisi) üyesi olmuştur. Başlıca eserleri: Les antiquités de Castres, 1649; Bibliotheca
chimica (Kimya Kataloğu- 1654); Trésor de recherches et d'antiquités gauloises et françaises,
1655 (Galya ve Fransız antik eserleri ve araştırma çalışmaları hazinesi); Historiarium et
observationum medico-physicarum centuriae II ; De vero telescopii inventore, 1655.

BOYLE, Robert (1627-1691): Robertus Boyleus. İrlandalı doğa filozofu,


kimyager, fizikçi, kâşif ve bir bilim adamıydı. En çok matematik ve fen alanında
yaptığı çalışmalarla hatırlanmaktadır. Araştırmalarının ve de kişisel düşüncelerinin
açık bir şekilde simyacılıkla bağlantısı olsa da, genellikle, ilk modern kimyager
olarak görülür. Çalışmalarının arasından en ünlüsü, The Sceptical Chymist (Kuşkucu
Kimyager), kimya alanında bir dönüm noktası sayılır.

BRACCESCO, Giovanni (XVI. yy.): Ioannes Bracescus. XVI. yy’da yaşamış


Brescialı simyacı. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Eserleri: Legno della Vita, vel
quale si dichiara la medicina per la quale i nostri primi padri vivevano nove cento anni, 1542;
La Esposizione di Geber Filosophe, 1544; De alchemia dialogi duo. 1548.

CABİR İBN HAYYAN (731-815): Avrupa’da Geber adıyla tanınan simyacı. Tam
adı Ebu Musa Câbir ibn Hayyân el Azdi’dir. ﴾‫﴿أﺑﻮ ﻣﻮﺳﻰ ﻋﺒﺪاﷲ ﺟﺎﺑﺮ ﺑﻦ ﺣﯿﺎن ﺑﻦ ﻋﺪاﷲ اﻷزدي‬
Yapmış olduğu kuramsal ve deneysel araştırmalarla kimyanın gelişimini büyük
ölçüde etkilemiş olan Cabir’in hayatı hakkında pek fazla bir bilgiye sahip değiliz.
Diğer İslam âlimleri ve simyacılar gibi, Câbir de, Aristotelesi izleyerek maddeyi dört
unsur (toprak, su, hava ve ateş) kuramıyla açıklamaya çalışmış ve bu unsurların
nitelikleri (kuru-yaş ve soğuk-sıcak) farklı olduğu için bunların birleşmesinden
oluşan maddelerin de farklı özelliklere sahip olduğunu belirtmiştir. Hellenistik
dönem simyagerlerinden de etkilenmiş olan Câbir ibn Hayyân, Yeryüzündeki bütün
maddeleri 3 ana grupta toplamıştır: Alkol gibi uçucu olan gazlar; Altın, gümüş,
bakır ve kurşun gibi metaller; Bazı boya maddeleri gibi, uçucu ve metalik olmayan
ara maddeler.

CANSELIET, Eugene (1899-1982): Fransız ezoterist. Yüzyılımızın son büyük


simyacısı sayılan efsanevi Fulcanelli’nin öğrencisidir. Cansielet, öğretmeni
tarafından kendisine verilen Projeksiyon tozunun küçük bir miktarını kullanarak
laboratuarda 100 gr. kurşunun altına dönüştüğü başarılı bir transmutasyon
gerçekleştirmiştir. Başlıca eserleri: Alchimie exliquée sur ses textes classiques (1972); deux
logis alchimiques (1945); Alchimie (1978)

CARDANO, Girolama (1501-1576): Hieronymus Cardonus Mediolanensis.


Milan’lı İtalyan hekim ve astrolog. Gizli bilimlere karşı ikilemli bir tavır alır, o
zamanlarda bunları yanıltıcı sanatlar olarak reddeder. Eserleri: De subtilitate, 1663
V

COHAUSEN, Johannes Heinrich (1665-1750): Ioannes Henricus Cohaussen.


Münsterli hekim. Eserlerinden en önemlisi: Der wiederlebende Hermiphus oder von der
seltenen Art sein Leben durch das Anhauchen junger Maedchen bis auf 115 Jahre zu
verlaengern (1783) Bu eserde genç kızların kokuları ile hayatın uzatılabileceği görüşü
tartışılır. Bu öğretiye Yahudi Kral Davut’un eşine atfen sülamitizm de denir.

CROLL, Oswald (1560-1608): Osualdius Crollius. Kabalist, simyacı ve hekim.


Paracelsus yandaşıydı ve onun felsefesini, tıbbi teorilerini paylaşmaktaydı. Eserleri:
Basilica chymica (1629)

CULPEPER, Nicholas (1616-1654): İngiliz botanikçi, astrolog, bitki bilimci,


hekim. Cambrigde’te okumuş, ardından bir eczacının yanında çırak olmuştur. İç
savaşın ilk aylarında cadılıkla suçlanmış, Eczacılar birliği çalışmasını durdurmaya
çalışmıştır. Culpeper hayatının büyük bir kısmını, İngiliz taşralarında yüzlerce tıbbi
bitkiyi kataloglayarak harcamıştır. Çağına göre oldukça radikaldir; kibirlerini,
Galen’den sapma isteksizliklerini ve toksin ilaçlarla kan alma gibi zararlı
uygulamaları kullanmalarını ayıplayarak hekim arkadaşlarına kızar. Başlıca eserleri
şunlardır: A Physical Directory, or a Translation of the London Directory (1649); Directory
for Midwives (1651); Semeiotics Uranica, or (An Astrological Judgement of Diseases) (1651);
Catastrophe Magnatum or (The Fall of Monarchy) (1652); The English Physitian (1652);
The Complete Herbal (1653); A Treatise on Aururn Potabile (1656)

DEE, Arthur (1579-1651): Arthurus Dee. John Dee’nin büyük oğlu, İngiliz hekim
ve simyacı yazar. Almanya, Polonya ve Bohemya’ya yaptığı seyahatlerde babasına
eşlik etmiş, 1582’de İngiltere’ye geri dönünce babası tarafından Westminister
School’a yerleştirilmiştir. Daha sonra Oxford’da öğrenim gördüğü belirtilir, ancak
kesin değildir ve buradan herhangi bir unvan almamıştır. Hekimlik yapma niyetiyle
Londra’ya yerleşir, I. James’in tavsiyesi üzerine Rus Çarı I. Michael’ın
hekimlerinden biri olarak Rusya’ya gider ve burada 14 yıl hizmet verir. Karısının
1637’de ölümü üzerine İngiltere’ye geri döner ve Kral I. Charles’in saray hekimi
olur. Emekliye ayrılınca Norveç’e yerleşir ve 1651 yılında burada ölür. En önemli
eseri: Fasciculus chemicus, 1631

DEE, John (1527-1608): Iohannes Dee. I. Elizabeth ve Alman İmparatoru II.


Rudolf’un hamiliğinde çalışan ünlü İngiliz matematikçi, astrolog ve büyücü.
Ezoterizm adına kısmen yayınlanmamış önemli eserler vermiştir. Monas
Hieroglyphica’da yaratma özelliğini çember, çizgi ve noktaya indirger, bu formül
kabala, simya ve matematiği birleştirir. Bu eser Gülhaçlılar hareketini önemli ölçüde
etkilemiştir. Başlıca eserleri:

DE LISLE, Alain (XVIII. yy. başı): XVIII. yy. başlarında yaşamış Fransız
simyacı. Maceracı yaşamı onu İsviçre, İtalya ve Almanya’ya kadar götürmüştür.
Yapay altın üretimi konusunda ünü o kadar yayılmıştı ki, döneminin ünlü
şahsiyetleri onunla tanışmaya çalışıyordu.
VI

DELLA PORTA, Giovan Battista (1538-1615): Iohannes Baptista Porta.


Napolili hekim ve simyacı. Bir mucize ve tuhaf olaylar derlemesi olan Magia
Naturalis (1589) adlı çalışmasıyla ünlüdür. Magia naturalis’in kendisi, fiziğin öncüsü
olarak tanımlanabilen, büyü ve doğa biliminin bir karışımıdır. Della Porta,
Paracelsus’un da kabul ettiği bir İşaretler Öğretisi de yaratmıştır. Canlı ve cansız
doğada, benzer formlar sayesinde dışarıdan görülebilen örtüşmeler bulunur. Bu
teori Phytognominica, 1608 adlı kitabında gelişmiştir. Diğer eserleri şunlardır: Della
fisionomia dell' huomo, 1644; Fisionomia dell'huomo, et la celeste, di Gio, 1652

DE TARANTA, Velasco (XV. yy.): Valescus de Taranta. Montpellier’de eğitim


görmüş Portekizli hekim, ayrıca Fransız kralının saray hekimidir. Vasco de Taranta
adıyla da tanınır. Kastilyanca ilk basımı Pamplona’da 1494 ve 1495 yıllarında iki
ayrı yayıncı tarafından gerçekleştirilmiş De epidemia et peste (Veba ve salgın hastalıklar
üzerine) adlı kısa bir risalenin yazarıdır. Her iki edisyon da John Ketham’ın İnsan
Sağlığı Ansiklopedisi veya Fasciculus medicinae adlı eserinde bulunur.

DE VALLE, Robert (XV. yy): Robertus Vallensis. Robert Duval adıyla da tanınan
Fransız simyacı ve yazar. XV. yy’ın sonlarında doğmuştur. Hayatı hakkında fazla
bir bilgi bulunmamaktadır. De Veritate et Antiquitate Artis Chemise et Pulveris.

DEWES, Gilles (?-1535): Aegidius de Vadis. Giles Duwes ya da Du Wes adıyla


da bilinir. VII. Henry’nin ve 1509’dan itibaren de VIII. Henry’nin kraliyet
kütüphanecisi ve Prens Arthur’la Prenses Mary’nin Fransızca ögretmeni. Dewes
aynı zamanda bir simyacıydı. İthaf bölümünde Aegidius de Vadis ismi geçen 1521
tarihli Latince bir diyalog olan “Inter Naturam et Filium Philosophise”, 1602’de
Ursel’de basılan Theatrum Chemicum’un ikinci bölümünde 95-123. sayfalarda
yayınlanmış, 1702’de Cenova’da J. J. Manget tarafından yayınlanan yeni
edisyonda ise yazarın ismi Devadius olarak verilmiştir. Dewes, Introductorie for to
Lerne to Rede, to Pronounce, and to Speke French trewly isimli gramer kitabının da
yazarıdır.

DICKINSON, Edmund (1624-1707): Edmundus Dickinsonus. İngiliz kraliyet


hekimi ve simyacı, inanış veya öğretileri kaynaştırmaya çalışan bir felsefi sistemin
yazarı. Berkshire-Appleton’da rahip olan William Dickinson ve Edmund
Colepepper’in kızı Mary’nin oğludur. İlköğrenimini Eton College’de aldı ve 1642’de
Oxford Merton College’e girdi. Burada tıp eğitimi alarak 1656’da M.D. derecesiyle
mezun oldu.

DORN, Gérard (c. 1530-1584): Gerardus Dorneus. Belçikalı filozof, çevirmen,


simyacı, hekim. Yaşamı hakkında bilgiler yetersizdir. 1530 civarında bugünkü
Belçika’nın Antwerp eyaletinde Mechelen’de doğduğu bilinir. İlk kitabını ithaf ettiği
Adam von Bodenstein ile çalışmış, eserlerini 1565 dolaylarında yayınlamaya
başlamıştır. Başlıca eserleri: Chymisticum artificium naturae, 1568; Artificii chymistici
physici, metaphysici que secunda pars et tertia, 1569; Lapis metaphysicus aut philosophicus,
1570; Dictionarium Theophrasti Paracelsi, 1584
VII

DU CHESNE, Joseph (1544-1609): Iosephus Quarcetanus. Paracelsus taraftarı


ünlü Fransız simyacı ve hekim, ilk Protestan Fransız Kralı IV. Henri’nin siyasi
temsilcisiydi. derin tesir yaptı Paracelsizm, ya da daha ziyade XVII. yy’ın
başındaki kimyasal felsefe üzerinde derin bir tesir yapmıştır. Du Chesne’nin
özellikle kendi Paracelsuscu, Neo-platoncu ve Hermesci görüşlerine odaklanan
madde teorisi, kendi tarihsel şartları içerisinde onun başyapıtında geliştirilmiştir.
Tam ölçekli Quercetanuscu kimya çalışmalarının geleceğine doğru ilk adımı hedefler.
Başlıca eserleri şunlardır: De ortu et causis metallorum, 1575; de curandis vulneribus, quae
sclopetorum & similium tormentoru ictibus acciderunt liber, 1576; Ad veritatem hermeticae
medicinae, 1604; Tetras gravissimorum totius capitis affectuum, 1604, Diaeteticon
polyhistoricon, 1607

EL-RAZİ (865-925): Batıda Rhazesa ya da Rasis adıyla tanınan Fars simyacı,


kimyager, hekim, filozof ve âlim. Tam adı Ebu Bekir Muhammed ibn Yahya ibn
Zekeriya el-Razi’dir. ﴾‫ ﴿أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﻣﺤﻤﺪ ﺑﻦ ﯾﺤﯿﻰ ﺑﻦ زﻛﺮﯾﺎ اﻟﺮازي‬Gerek hekimlik pratiği,
gerekse tıp eğitimi üzerine çalışmaları sonucu dönemin en ünlü hastanelerinden olan
Bağdat Hastanesi'ne başhekim olarak atandı ve yaşamının büyük bir bölümünü bu
kentte geçirdi. Çalışmalarının büyük bir kısmı tıp üzerine olan El-Razi'nin en ünlü
eseri "El Hevi (Liber Continens)"dir. Bu eser, hastalıkların teşhis ve tedavisi üzerine
yazılmış döneminin en geniş medikal ansiklopedisidir. Antik Yunan ve İslam
tıbbının önemli medikal bilgileri ve El-Razi'nin kendi çalışmaları bu eserde
derlenmiştir.

ELEASAR, Abraham (XVII. yy.) Hakkında fazla şey bilinmeyen, efsanevi


simyacılardan biri. Çok Eski Alşimik Eser adlı simya eserinin yazarıdır. Bu kitap
XVII. yy.’dan kalmadır ve ana konusu Tabula smaragdina’nın (Zümrüt tablet)
oluşumudur.

ELIAS ARISTA: İlyas peygamber. Simyada ve Gülhaçlılarda sıkça takma isim


olarak seçilmiştir. Elias’ın Filozof Taşıyla ilgili bilgiye vahiy edebileceği söylenir. Bu
efsanevi figürden ilk önce Paracelsus bahsetmiştir. Glauber bununla ilgili bir eser
yazar, onun görüşüne göre Elias, Salia (Tuz) kelimesinin çevrilmiş halidir.

ELSHOLTZ, Johann Sigismund (1623 -1688): Alman doğa bilimcisi, saray


botanikçisi, simyacı ve Brandenburglu elektör Friedrich Wilhelm’in hekimidir.
Wittenberg, Königsber ve 1653’te diplomasını aldığı Padova Üniversitelerinde
öğrenim görmüştür. Hijyen ve beslenme alanında öncüdür, holistik sağlık üzerine
yazılarında temiz hava ve temiz suyun önemine, sağlıklı gıdalara ve kişisel temizliğe
vurgu yapar. Kan transfüzyonu ve infüzyon terapisine ilişkin ilk araştırmaları
gerçekleştirmiş ve melankolik tabiatlı bir kocanın enerjik karısının kanıyla yeniden
canlanarak uyumlu bir evliliğe ulaşılabileceği tahmininde bulunmuştur. Başlıca
eserleri: Anthropometria , 1654; Destillatoria curiosa, 1674

FICTULD, Hermann (1700-1777): Gülhaçlı eserlerinin yazarı. Gerçek isminin


Johann Heinrich Schmidt von Sonnenberg veya Mummenthaler de olduğu söylenir.
Başlıca eserleri: Der Proiberstein, 1740 (Deney Taşı); Auerum Vellus, 1749; Turba
Philosophorum (1763)
VIII

FIGUIER, Guillaume Louis (1819-1894): Fransız kimyager ve ezoterist.


Konuları ölümden sonra yaşam, simya vb. başlıca eserleri: L'alchimie et les alchimistes,
1860; Le Lendemain de la mort ou la Vie future selon la science (Ruh gezintisi hakkında)

FIORAVANTI, Leonardo (1518-1588): XVI. yy’da Bologna’da faaliyet gösteren


İtalyan hekim, cerrah ve simyacı. Bologna’da mesleğe başladıktan sonra İtalya’nın
diğer büyük şehirlerinde başarılı uygulamalarda bulunmuş, Paraselsus’un
İtalya’daki az sayıda takipçisinden biridir. Başlıca eserleri şunlardır: Del compendio
dei secreti rationali, dell' excell. medico et cirugico, 1564; Cappricci medicinali dell' excellent ,
1574; 1564; Cirvrgia dell'eccellen, 1582

FLAMEL, Nicolas (1336-1418): Nicolaus Flamellus. Gerçekten büyük zenginliğe


kavuşan Fransız simyacı ve altın yapımcısı. Santiago de Compostela’ya yaptığı hac
yolculuğu sırasında, 1357 yılında bir Yahudi’den, üzerinde Filozof Taşı’nın yapımı
sembolik resim tasvirleriyle açıklanmış bir kabuk kodeksi satın aldı. Bu şekilde
cıvadan sözde altın ve gümüş üretmeyi başardığı söylenir. Gerçekte ise Flamel’in
servetini kitap ticareti ve tefecilikle elde ettiği düşünülmektedir.

FLUDD, Robert (1574-1637): Robertus de Fluctibus. Kent’li İngiliz Paracelsist


hekim, astrolog ve mistik. Robertus de Fluctibus adıyla da bilinir. Okült felsefe
alanında yaptığı çalışmalarla tanınır, çok sayıda okült eser yazmış ve bunlarda
ruhları inkar edenlerle savaşmıştır; ayrıca modern ışınım teorisini de önceden
tahmin etmiştir. Başlıca eserleri şunlardır: Utriusque cosmi maioris scilicet et minoris
metaphysica, physica atque technica historia, II cilt, 1617/8; Veritatis proscenium, in quo
aulæum erroris tragicum dimovetur, 1621; Medicina catholica, seu, Mysticvm artis medicandi
sacrarivm, 1629; Philosophia Moysaica, 1638; Responsum ad Hoplocrisma-Spongum M.
Fosteri presbiteri, 1638

FRANCKENBERG, Abraham von (1593-1652): Alman mistik, yazar ve şair. J.


Böhme’nin öğrencisi olan Franckenberg, dini tecrübelerini birçok eserde
yayınlamıştır. İçerisinde hastalıkları ve bunların kürler, alşimik ilaçlarla tedavisini
anlattığı Raphael oder Artz Engel, 1676 (Rafael veya Melek Doktor) isimli kitap
bunlardan biridir.

FULCANELLI (1839-en son 1953’te görüldü): XIX. yy. sonlarında yaşamış


Fransız simyacı ve ezoterik yazarın takma adı, kimliği hala tartışma konusudur.
Fulcanelli isminin kutsal ateş (Vulcan-el) anlamına gelen bir kelime oyunu olduğu
düşümülmektedir. Eserleri: Le Mystère des Cathédrales, 1926 (Katedrallerin Gizemleri);
Les Demeures Philosophales, 1929 (Filozofların ikametgâhları).

GLASER, Christophe (1629-1672): Christophorus Glaserus. Fransa Kralı XIV.


Louis’nin daimi eczacısı olan İsviçreli kimyager ve eczacı. Le Fèvre’nin yerine Jardin
du Roi’da profesörlüğe getirilmiş, ancak 1672’de istifa etmek zorunda bırakılmıştır.
Adı zehirleme skandalına karışmış, Godin de Sainte-Croix’a zehir sağladığı iddia
edilmiştir. Potasyum Sülfat geleneksel olarak Glaser tuzu olarak adlandırılmıştır.
Başlıca eseri: Traité de la chymie, 1651
IX

GLAUBER, Johann Rudolf (1604-1668): Iohannes Rudolphus Glauberus.


Viyana, Kitzingen, Salzburg ve başka şehirlerde yaşayan Alman hekim ve simyacı.
Glauber, teorik simyanın yanı sıra uygulamalı simyayla da ilgileniyordu. Sülfürik
asit üretimini ıslah etmiş ve 1625’te sodyum sülfat denilen maddeyi keşfetmiştir.
Eserleri: De auri tinctura sive auri potabili vero, 1651; Miraculum Mundi, 1658; Miraculi
mundi continuatio in qua tota natura denudatur, 1658; Annotationes in nuper editam
Continuationem Miraculi mundi, 1659; Miraculi mundi pars altera, 1660; Novum lumen
chymicum, 1664; Tractatus de tribus principiis metallorum, 1667

GRASSHOFF, Johann (1560-1623): Hermannus Condeesyanus. Pomeranyalı


hukukçu ve simya yazarı. Eserlerinden bazıları şunlardır: Aperta Arca arcani
artificiosissimi (1617); Cabala Chymica (1658)

HALİD BİN YEZİD (?-708): Kimya ilminin temelini atan büyük İslam âlimi. Tam
adı Halid bin Yezid bin Muaviye’dir. (‫ )ﺧﺎﻟﺪ ﺑﻦ ﯾﺰﯾﺪ ﺑﻦ ﻣﻌﺎوﯾﺔ‬Avrupa’da Khalid Rex
adıyla tanınır Kısa süreline Halife olan II. Muaviye’nin kardeşi ve Emevi prensidir.
Doğum tarihi bilinmemektedir. Dedesi Muaviye’nin tavsiyesi ile kimya ilmine
yönelen Halid bin Yezid, tıp ve astronomi gibi ilim dallarında da kendini yetiştirdi.
Simya ilmini tıbbın hizmetinde kullandı ve hastalıklar için ilaç yapmakta simya
ilminden çok faydalandı.

HELMONT, Jan Baptist van (1577-1644): Iohannes Baptista Helmontius. Ünlü


Belçikalı simyacı, okültist ve doktor. En başarılı simyacılardan biri olarak bilinirdi ve
Butler adlı bir asilzadeden, hastalıkları iyileştirdiği ve altın yaptığı, sarı gözenekli,
yanmış deniz tuzu kokan bir taş almıştı. Başlıca eseri: Die Morgenröte, 1683 (Tan
Kızıllığı)

HELMONT, Franciscus Mercurius van (1614- 1699): Jan Baptist van


Helmont’un oğlu, Flaman simyacı ve yazar. Yayınlarından en bilineni 1640lı
yıllarda babasının kimya üzerine yapmış olduğu, bilimin kökenlerini simya
çalışmalarına bağlayan öncü çalışmalardır.

HELVETIUS, Johann Friedrich (1675-1709): Iohannes Fridericus Helvetius.


Den Haag’da Oranya prensinin özel doktoru, XVII. yy.’ın en ünlü simyacılarından
biri. Başlıca eserleri: Amphitheatrum Physiognomiae Medicum (1664)

HERMES TRISMEGISTUS: Simyanın ve astrolojinin ilk üstadıdır. Eski


Yunanca metinlerde bilge Hermes’ten majinin, simyanın, astronominin, tıbbın ve
bilgeliğin kurucusu olarak söz edilir ve bazı fonksiyonları bakımından eski Mısır
ilahı Thot’la özdeşleştirilir. Hermes-Thot aynı zamanda Kitab-ı mukaddes’in indiği
dönemlerde eski Mısır’da yaşamış bir bilgedir; kimilerine göre bir inisiye, kimilerine
göre Tevrat’da kendisinden Enok (Hanok) ve Kuran’da İdris adıyla söz edilen
peygamberdir. Eski metinlerde ondan “üç kere büyük Hermes” anlamında “Hermes
Trismegistus” olarak söz edilir ve diğer Hermes’lerden ayırt edilsin diye bu isimle
anılır. Mükemmel bilim adamı olarak da görülen Hermes Trismegistus, simyacılıkta
önemli rol oynamıştır. Bir sürü eski yazı ondan bahsetmektedir. XIII. yy’dan
itibaren Tabula smaragdina ona mal edilmiştir.
X

HEYDON, John (1629-1667): Iohannes Heydon. Neo-platoncu okült filozof ve


Rozikrusyen. Frances Yates onu bir astrolog, jeomansi ustası, simyacı ve sıra dışı
bir tipte ilginç bir karakter olarak tanımlamaktadır. Rozikrusyen kaynaklar
Heydon’un hayat hikâyesi hakkında, Macar karalının torunu olduğu gibi abartılı
bilgiler verir. Mevcut bilgilere göre Londra’da Francis Heydon’un oğlu olarak
dünyaya geldi. Özel bir öğretmenden Latince ve Yunanca öğrendi ve hukuk
öğrenimine başladı. İngiliz iç savaşı sırasında kralcı orduya hizmet vermiş, daha
sonra İtalya, İspanya, Mısır, Arabistan ve İran’a seyahat etmiştir. Geleceği
öngörebildiği için kralcı ve okültist çevrelerde dikkat çekmiş, kralcı bağlantıları
cumhuriyet döneminin son yıllarında kendisinin ve babasının hapsedilmesine neden
olmuştur. Başlıca eserleri: Eugenius Theodidactus, the Prophetical Trumpeter... (1655); A
New Method of Rosie Crucian Physick... (1658); The Rosie Crucian Infallible Axiomata
(1660); The Harmony of the World... (1662); The English Physitians Guide (1662);
Theomagia (üç bölüm, 1662/4); Psonthonpanchia... (1664); El Havarevna (1665).

HOLLANDUS, Isaäc & Johann Isaäc (XVI. yy): Hollandalı Yahudi ünlü simyacı
aile. Isaäc elmas işçisi, oğlu Johann da hekimdir; aile ismi bilinmediğinden her ikisi
de Hollandus adıyla anılır. Hollandus ve oğlu’nun çalışmaları 1572 ve sonraki
yıllarda basılmış, bu çalışmalarda Paracelsus’a atfedilen ilmi eserlerden geniş ölçüde
alıntı yapılmıştır. Yaşamları hakkında hiçbir bilgi yoktur, çalışmaları otantikse
çağından sonra yazıldığı düşünülür. Boerhaave Hollandus’un Stolk yerlisi
olduğunu, minecilikte ve değerli taş imitasyonunda yetenekli olduğunu söyler;
Schmieder ise XV. yy’ın başlarında yaşadığına inanır. Hollanduslara atfedilen
başlıca eserler şunlardır: Viri in philosophia, potissimùm veró in chymia celeberrimi,
1600; Liber de Minerale Lapide et Vera Metamorphosi Metallorum, 1572; Opus
Vegetabile, 1582

İBNİ SİNÂ (980-1037): Batıda Avicenna adıyla tanınan, ünlü İslam filozofu ve
hekimi. Tam adı Ebu Ali el Hüseyin ibn Abdullah ibn Hasan ibn Ali ibn-i Sinâ’dır.
﴾‫ ﴿أﺑﻮ ﻋﻠﻲ اﻟﺤﺴﯿﻦ ﺑﻦ ﻋﺒﺪاﷲ ﺑﻦ اﻟﺤﺴﻦ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﺳﯿﻨﺎ‬Felsefe, matematik, astronomi, fizik,
kimya, tıp ve müzik gibi bilgi ve becerinin muhtelif alanlarında seçkinleşmiş olan,
İbn Sinâ, İslam düşüncesinde Farabi'yle başlayan Aristotelesçi (Meşsaî) felsefe
geleneğinin en yetkin temsilcisidir. En ünlü iki yapıtı, kapsamlı bir felsefe ve bilim
ansiklopedisi olan Kitabü'ş-Şifa ile tıp tarihinin en ünlü kitapları arasında yer alan
el-Kanun fi't-Tıb'. Simya konusuyla da ilgilenen İbni Sinâ, Dönüşüm Kuramının
doğru olup olmadığını yapmış olduğu deneylerle araştırmış ve doğru olmadığı
sonucuna ulaşmıştır. İbn Sinâ'ya göre, her element sadece kendisine özgü niteliklere
sahiptir ve dolayısıyla daha değersiz metallerden altın ve gümüş gibi daha değerli
metallerin elde edilmesi mümkün değildir.

KERKRING, Theodor (1640-1693): Theodorus Kerckringus. Amsterdamlı


simyacı. Basilius yandaşıdır ve onun eseri Currus triumphalis antimoni (Antimonun
Zafer arabası) hakkında detaylı bir yorum yazmıştır: Commentarius in currum
triumphalem Antimoni Basili Valentini
XI

KHUNRATH, Heinrich (1560-1605): Henricus Khunrathus. Paracelsus’un


öğrencisi, alman hekim. Gülhaçlı yandaşı olup olmadığı kesin bilinmemektedir.
Amphitheatrum sapientiae aeternae verae, christiano-cabalisticum, divino-magicum
adlı kitap ve içinde birçok bakır kakma resim bulunan bir kitap ona atfedilmektedir.
Khunrath bu kitapta, evrensel bilgeliğe giden zorlu ve dolambaçlı bir yolu tasvir
etmektedir. Diğer eserleri: Yehovah elohim tseva'ot, 1595; De Igne magorum
philosophorumque secreto externo et visibili, 1608

KIRCHER, Athanasius (1602-1680): Avignon’da profesör olan Alman evren


bilimci ve Cizvit âlim Kabala’nın Mısır kaynaklı olduğu görüşünü savunmaktaydı.
Onun görüşüne göre simyacıların başarısı, şeytanın işidir. Başlıca eserleri: Ars
Magnesia, 1631; Ars Magna Lucis et umbrae, 1645/6; Mundus subterraneus, quo universae
denique naturae divitiae, 1665-1678; Ars magna sciendi sive combinatorica, 1669

KUNCKEL von Lowenstern, Johann (1630-1703): Holstein’lı önemli bir simyacı.


Laboratorium chymicum adlı eserinde metal dönüşümü ile ilgili değerli talimatlar
vermektedir. Diğer eserleri şunlardır: Collegium physico-chymicum experimentale, 1716

LAPLANCE, Jean (1951): Canseliet’in 1928’deki ölümüne kadar onunla birlikte


çalışan Fransız simacı. Başlıca eseri: Index General des termes speciaux des expressions et
des sentences progres a L’Alchimie se rencontrant dans l’oevre complete d’Eugene Canseliet, 1986

LASCARIS (XVIII. yy.): (Λάσκαρης) Ortodoks kilisesi rahibi, Yunan simyacı.


Eski Bizans ailesi Lascaris soyundan geldiğine inanılır. XVIII. yy’da Hermesçi
sanatı Amanya’da yaymakla uğraşmıştır. Birkaç metal dönüşümü kaydettiği
varsayılır. Jaques Sadoul tarafından yakın zamanda ortaya atılan bir spekülasyon,
Signor Geraldi, Lascaris ve Saint-Germain’in arasında bir bağlantı olduğunu ileri
sürer. Dış görünüşlerinden ve davranışlarından arda kalan tarifler çok benzerdir ve
her üçü de çok önemli simyacı, dil bilimci ve iyi birer konuşmacıdır. Geraldi 1687’de
Viyana’dadır, 1691’de ortadan kaybolur ve 1693’de Lascaris ortaya çıkar, birçok
belgelenmiş transmutasyon gerçekleştirdikten sonra, Saint-Germain İngiltere’ye
gelmeden hemen önce 1730-1740 yılları arasında yok olur. Lascaris inançsızların
taşın inanılmaz niteliklerine tanık oldukları anda artık simyayı bir yanılsama olarak
göremeyeceklerini söylemiştir.

LATZ, GOOTLIEB (1818-1893): Essen, Mühlheim, Bonn ve Dortmund’da


doktor. Spekülatif simyanın kapsamlı bir el kitabı olan Die Alchemie, das ist die Lehre
von den grossen Geheimmitteln der Alchemisten und den Spekulationen, welche man an sie
knüpft, 1869 isimli eserin yazarıdır. Latz’ın düşüncesine göre yedi gizli ilaç
(Arkanum) vardır. Diğer eserleri şunlardır: Die Anwedung der Arkana am Krakenbett,
1877; Arkanologische Zeitschrift, 1878

LEMNIE, Levine (1505-1568): Laevinius Lemnius. XVI. yüzyılın ünlü Hollandalı


hekimi Zeeland’lı ilahiyatçı filozof. En önemli eseri: De miraculis occultis naturae, 1573;
Similitudinum ac parabolarum.
XII

LE FÈVRE, Nicolas (1610-1669): Hem Fransız hem de İngiliz kraliyet


görevlerinde bulunan Fransız kimyager ve simyacı. Paracelsus, Van Helmont ve
Glauber’in öğrencisi ve kimyasal ilaçlar hazırlayan bir iatro-kimyacı olan Le Fèvre,
önceleri Jardin du Roi’da kimya ve botanik profesörüyken, İngiltere Kralı Charles’ın
hizmetine girerek onun kimyageri ve kraliyet eczacısı olmuştur. Whitehall’de bir tıp
bahçesi ve laboratuar kurmuş, ayrıca Gresham College toplantılarına katılmış ve
1661’de Royal Society’e kabul edilmiştir. Başlıca eserleri: Cours de chymie, pour servir
d'introduction à cette science. Cinquième édition, revûe, corrigée et augmentée (1751)

LÈMERY, Nicolas (1645-1715): Nicolaus Lemerius. Asit-baz kimyası üzerine


teoriler geliştiren ilk kimyagerlerden biri olan Fransız kimyager. 1645’te Rouen’de
doğdu. Burada eczacılık öğrendikten sonra Paris’te Christophe Glaser’in öğrencisi
oldu ve ardından kimya eğitimine başladığı Montpellier’e gitti. Daha sonraları
öğrenimine devam ederken Paris’te bir eczane açtı, ancak 1683’den sonra Kalvinist
oldu ve İngiltere’ye gitmeye mecbur kaldı. İleriki yıllarda Fransa’ya geri döndü,
1686’da dükkânını tekrar açabilmek ve eğitimini tamamlayabilmek için yeniden
Katolik oldu. 19 Haziran 1715’te Paris’te öldü. Başlıca eserleri: Cours de Chymie
(1675); Le Nouveau recueil de curiositez rares et nouvelles des plus admirables effets de la
nature et de l'art (1685); Pharmacopée universelle (1764)

LIBAU, Andreas (1555-1616): Andreas Libavius. Alman hekim ve kimyager.


Halle ‘de doğdu ve ilköğrenimine burada başladı. 1576’de Wittenberg
Üniversitesinde, 1577’den itibaren de Jena Üniversitesinde felsefe ve tarih
fakültelerinde eğitim gördü. Buradan MA derecesiyle mezun oldu. Ayrıca burada tıp
fakültesi derslerine de katılmıştır. Başlıca eserleri: Commentationum metallicarum libri
quatuor de natura metallorum (1597); Alchemia, 1597 (Simya)

LLULL, Ramón (1232-1315): Raimundus Lullius. Raymond Lully adıyla da


bilinen Mayorkalı ünlü Katalan yazar ve şair. Kuzey Afrika’da Araplarla çalışan bir
kilise reformisti ve misyonerdir. Bougie’de taşlanarak öldürülmüştür ve mezarı
Palma de Mayorka’da Aziz Franz Kilisesinde bulunmaktadır. Lakabı Doktor
Illuminatus’tu. Daha sonra Leibnitz’in ilgisini çeken bir tür kombine eser olan Ars
Manga Sciendi’yi yazmıştır. Bu yazıda simya aleyhine cephe almaktadır A. E.
Waite aynı isimle anılan bir simyacının varlığını ispatlamıştır ve 25’ten fazla yazı bu
kişiye atfedilir. Eliphas Levi, ikisini de tek kişi olarak algılamıştır. Pseudo-De secretis
naturae. 1567; Mercuriorum liber, 1567; Libelli aliquot chemici, 1572; Codicillus seu
Vademecum. 1572; Testamentum, 1573 (Vasiyet); Secreta Secretorvm, 1592 (Gizemlerin
Gizemi); de secretis naturae sive quinta essentia libri duo, 1541 (Tabiatın gizemleri veya
Beşinci Esans hakkında iki kitap).

MAIER, Michael (1568-1622): Michaelus Maierus. Ünlü Alman hekim ve simyacı,


Prag’da II. Rudolf’un özel doktoru. Maier’in mistik-spekülatif simyası, Paracelsus
ve gülhaçlılar öğretisine dayanmaktadır. Birçok eseri arasından en önemlisi Atlanta
fugiens, 1618 isimli çalışmadır. Her biri 50 müzik parçası, nükteli kısa şiir, gravür ve
açıklamalarıyla ezoterik simyanın el kitabı sayılır. Diğer eserleri şınlardır: Arcana
arcanissima, 1614; De montibus planetarum septem seu metallorum, 1618; Septimana
Philosophica, 1620; Secretioris naturæ secretorum scrutinium chymicum, 1687.
XIII

NEWTON, Sir Isaac (1643-1727): İngiliz fizikçi, matematikçi, astronom, tabiat


filozofu ve simyacı. En büyük matematikçi ve bilim adamlarından biri olduğu
düşünülür. Simya üzerine çalışmaları olduğu bilinmektedir.

NORTON, Samuel (1548-1604?): Samuel Nortonus. Thomas Norton’un torunu


İngiliz simyacı. 1548 yılında Bristol’de doğdu. Cambridge St. John’s College’de fen
ilimleri öğrenimi görmesinin ardından Somersetshire Şerifi ve Sulh Yargıcı görevine
atanmıştır. Eserleri: Elixer, seu Medicina Vitae, Catholicon Physicorum, Mercurius
Redivivus, Metamorphosis Lapidem Ignobilium in Gemmas, Saturnus Saturatus Dissolutus,
Tractatulus de Antiquorum Scriptorum, Alchymiae complementum, Venus Vitriolata, 1630

NORTON, Thomas (1433-1513): İngiliz şair ve simyacıdır. 300 mısradan oluşan


Ordinall of Alchemy, 1477 (Simya'nın Ordinali) isimli simya esinli şiir kitabı ile tanınır.
Jonathan Hughes'un Arthuryen Mitler ve Simya isimli kitabına göre Norton, Colne-
Wiltshire'da dünyaya gelmiş, 1450'lerde bir simyacı olmuştu ve IV. Edward
İngiltere'sinde yaşayan bir saray mensubu idi.

PARACELSUS (1493-1541): Theophrastus Philippus Bombastus von


Hohenheim. İsviçreli doktor, kimyager ve simyacı. XVI. yüzyılın önemli bilim
adamlarından ve modern tıbbın kurucularından biri olduğu kabul edilir. Doktor olan
babasından ilk temel bilgileri aldıktan sonra üniversiteye gitmiş, daha sonra uzun
seyahatlere çıkmış, 1525’te Basel’e yerleşerek orada tıp ve ilaç bilgisi hakkında
Almanca dersler vermiştir. 1541’de gittiği Salzburg’da öldürülür. Paracelsus
yeniçağın en büyük âlimlerinden ve araştırmacılarından biri olarak, tabii bilimlerin
her alanında, tıpta ve gizli öğretilerde çığır açmıştır. Birçok eserinden bazıları
şunlardır: Paragranum, 1530; Paramirum, 1530; Die Grosse Wunderarzeney, 1536; De
restituta utriusque medicinæ vera praxi, 1578

PHILALETHES, EIRENAEUS (XVII. yy.): XVII. yy’da yaşamış simyacı.


Denizden çıkarılan yanmış tuz kokan bir toz ile metal dönüşümleri gerçekleştirdiği
anlatılır. Kimliği hakkında çeşitli iddialar vardır. Bazıları Philalethes kimliğinin
ardında Thomas Vaughan’ın olduğunu ileri sürer, bazıları ise onun George Starkey
olduğunu düşünmektedir. Philalethes’e atfedilen bazı eserler şunlardır: Introitus
apertus ad occlusum regis palatium, 1667; Tres tractatus de metallorum transmutatione, 1668;
Liquor alchahest, 1675; Opus tripartitum de Philosophorum Arcanis, 1678; Enarratio
methodica trium Gebri medicinarum, 1678.

RIPLEY, Sir George (1415?-1490): Georgius Ripleus. Roger Bacon’dan sonra


15. yüzyılın en ünlü İngiliz simyacısıdır. Ripley, Papa VIII. Innocentus’un gözdesi
haline geldiği İtalya’da 20 yıl öğrenim gördü. 1477 yılında İngiltere’ye geri döndü.
Kral IV. Edward’a ithafen "The Compound of Alchymy; or, the Twelve Gates leading to
the Discovery of the Philosopher's Stone" (Simyanın Bileşeni, ya da Filozof Taşını Keşfine Yol
Açan Oniki Kapı) isimli ünlü eserini yazdı ve bu eser kral tarafından oldukça
beğenildi. En önemlisi Liber Duodecem Portarum (Oniki Kapının Kitabı) olan, Simya
üzerine yirmi beş ciltlik çalışması ona hatırı sayılır derecede bir şöhret getirdi. Bir
dönem Bridlington katedral rahibi oldu. Yaşamının son yıllarını Yorkshire
yakınlarındaki Boston’da bir münzevi gibi geçirdi.
XIV

SAINT-GERMAIN, Graf von (1685-1784): Saint-Germain Kontu. XVIII. yy.’da


ünlü maceracı, okültist ve simyacı. İspanya kralı II. Karl’ın dul eşi Maria Anna von
der Pfalz-Neuenburg’un Portekizli banker Eymar’dan doğan gayri-meşru oğlu
olduğu söylenir. Saint-Germain daha önceki dönemlerde de yaşadığını iddia
ederken, enkarnasyonunu tam olarak tarif edebiliyordu. Servetini Filozof Taşının
kazandırdığı bilgiye borçlu olduğu iddia edilir, ayrıca uzun yaşam vaade eden
iksirleri sayesinde büyük bir ün kazanmıştır.

SALA, Angelo (1576-1637): Angelus Sala. Gümüş tuzlarıyla yaptığı deneylerle


ünlü İtalyan kimyager. 1614 yılında kâğıda sarılmış toz halindeki gümüş nitratın
güneşte karardığını ve kâğıdı kararttığını ispat etmiştir. Tıp ve kimya alanındaki
çalışmaları oldukça kapsamlıdır. Hayatının büyük bir bölümünde hekim olarak
görev yapmış, 1602-1612 yılları arasında bir dönem çok sayıda Alman soylusuna
hizmet ettikten sonra 1637 yılında Butzow’da Dük Gustav Adolf’un hizmetine
girmiş ve aynı sene burada ölmüştür. Sala’nın öncelikli çalışma alanlarından biri
kimyasal benzeşme ve kimyasal tepkimelerde atomların rolüyle ilgiliydi. Erken
dönem çalışmalarında büyük ölçüde Paracelsus’tan etkilenmiştir. Başlıca eserleri
şunlardır: Vicentini chymiatri candidissimi et archiatri megapolitani, 1650; Ternarius
bezoarticorum ou trois souverains medicaments bezoardiques, 1616; Aphorismorum
Chymiatricorum Synopsis, 1620; De Auro Potabili, Novo, Paucisque Adhuc Cognito, 1630;
Chymiatri Candidissimi, Saccharologia, 1637

SANGRO, Raimondo di (1710-1771): San Severo Prensi. İtalyan asilzade,


asker, kâşif, yazar ve bilim adamı. Torre Maggiore di Foggia’dan, güney İtalyalı
asil bir aileden gelir. İlk olarak tabii bilimler öğrenimi gördü. 1744’te Papa’dan gizli
koleksiyonunu kullanma izni aldı, bunlar kendisine simyacı ve farmason unvanlarını
sağlamıştır. Napoli’de mason locasının başı olduğu sırada kilise tarafından aforoz
edilir, bu karar daha sonra Papa XIV. Benedikt tarafından kaldırılır ve büyük
zahmetler sonucu engizisyona gitmekten kurtulur. Simya deneyleri sırasında öldüğü
söylenir, rivayete göre şeytandan ölümsüzlüğü alabilmek için, ölümü yaklaştığında
bir köle tarafından kendisini yedi parçaya kestirtmiştir. Bugün Napoli’de yaptırdığı
şapelde bulunan tabutu boştur. Ölmeden önce tüm bilimsel arşivini imha etmiş,
ölümünden sonra simya çalışmaları ve masonik kimliği nedeniyle kilise tarafından
aforoz edilme tehlikesi karşısında yakınları, çalışmalarından, formüllerinden,
laboratuar araçlarından ve deney sonuçlarından geriye ne kaldıysa yok etmişlerdir.

SCOT, Michael (1175-1232?): Michaelus Scotus. Ortaçağ âlimi ve matematikçi.


İskoçya’da doğdu ve ilk olarak Durham katedral okulunda, daha sonra kendini
felsefeye, matematiğe ve astrolojiye adayarak Oxford ve Paris’te öğrenim gördü.
Ayrıca teoloji öğrenimi gördüğü ve atanmış rahip olduğu anlaşılıyor, çünkü Papa
Honarius 16 Ocak 1223’te bir İngiliz rahiplik makamını Scot’a vermeyi
arzuladığını Stephen Langton’a yazmış ve onu İrlanda’da Cashel Başpiskoposu
olarak bizzat tavsiye etmiştir. Ölüm tarihi kesin değildir. Sir Walter Scott ve
diğerlerinin, onu 1290 yılında özel bir elçilik göreviyle Norveç’e gönderirilen
Balwearie’li Sir Michael Scott ile bir tutma çabaları tarihçilere inandırıcı gelmemiştir,
buna rağmen ikisi arasında akrabalık bağı olabilir. Eserleri: Quaestio curiosa de natura
solis et lunae
XV

SĘDZIWÓJ, Michał (1566-1636): Michael Sendivogius. Polonyalı simyacı.


Çoğunlukla Seton ile karıştırılmıştır, çünkü ondan edindiği bir ons tentür ile
Prag’da başarılı metal transmutasyonları gerçekleştirmiştir. Eserleri: Cosmopolite ou
nouvelle lumière de la physique naturelle. 1618. Chymische Schriften (1760)

SEHFELD, Franz: Simyacı ve Adept. 1730 dolaylarında Viyana yakınlarındaki


Rodan ve Saale-Halle’de, kusursuz ve ikna edici metal transmutasyonları
gerçekleştirdiği söylenir.

SETON, Alexander (?-1604): Alexander Setonus. İskoç simyacı. Rivayete göre


XVII. yy’ın başlarında yaptığı uzun seyahatlerinde mükerrer şekilde altın üretmiştir.
Sendivogius’un tanıklığından başka yaşadığını gösteren bir hiçbir kanıt yoktur.

SPINOLA, Daniele (XVII. yy): Galileo’nun teorilerinin ateşli bir takipçisi olan
Cenovalı bilim adamı. XVII. yy. ortalarında Bovalino’da birkaç yıl hekimlik
yapmıştır. Galileo’ya yazdığı mektuplardan astronomi alanında da çalışmalar
yaptığı anlaşılmaktadır. Napolili bilim adamı Giovanni Alfonso Borelli’nin dostu ve
öğrencisi olan Spinola, çağdaşı olan Toricelli ve Malpighi’yle de dostluk kurmuştur.
Eserlerinde Landino Alpesei anagramını kullanır. Başlıca eserleri şunlardır: Il
crivello e la bietolata, 1647

STARKEY, George (1628-1665): Georgius Stircus. Amerikalı ilk bilim adamı ve


simyacı. Bermuda da doğdu ve Harvard college’de öğrenim gördü. 1650’de bir
laboratuar kurduğu Londra’ya gitmek üzere ayrıldı ve orada Robert Boyle’un gayri
resmi öğretmeni oldu, buna karşın Boyle bu borcu hiçbir zaman kabul etmemiştir.
Bazı bilim adamları tarafından George Starkey’in XVII. yy’ın en tesirli simya
yazarlardan biri olan Eirenaeus Philalethes kimliğinin ardındaki gerçek kişi olduğu
düşünülür.

TRISMOSINUS, Salomon (XV. yy): Felsefe Taşını bulmak için bütün Avrupa’yı
gezdiği söylenen, XV. yy’ın efsanevi bir simyacısı. Bunu Venedik’te başardığı
söylenir. Simya etüdleri bulunan Almanca bir derleme cilt ona atfedilir: Aereum vellus
veyaGolden Schatz und Kamer (1598) Kitap üç etüt içerir ve çok sayıda, kısmen el ile
boyanmış tahta gravürlerle süslenmiştir. 1604 yılında aynı başlığa sahip iki devamı
yayınlanır. Beş etüdün toplam baskısı 1709 ve 1718’de yayınlanır.

VALENTINE, Basil (XV. yy.): Basilius Valentinus. XV. yy Benedikten keşişi ve


simyacı. Basile Valentin adıyla da bilinir. Almanya Erfurt’taki St. Peter Benedikten
Manastırının rahibiydi. Yaşadığından emin olunmamakla birlikte Thölde isimli biri
onun adı altında 21 simya eseri yayınlamış, bu isim doğrulanmadığı halde, XVIII.
yy’da Valentinus’un Johann Thölde olduğu öne sürülmüştür. Mainz’de 1394
tarihinde doğduğu şeklinde verilen tarih yine belirsizdir. Valentinus amonyağın
alkalilerin amonyak tuzu üzerinde işlem görmesinden elde edilebileceğini ve asidize
tuzlu sudan nasıl hidroklorik asit üretilebileceğini göstermiştir. Basil valentine’nin
simya üzerine Latince ve Almanca düzinelerce önemli eseri mevcuttur. En önemli
eserleri Latincedir. Başlıca eserleri: Currus triumphalis Antimoni, 1602 (Antimon’un
Zafer Arabası); Haliographia, 1644 (Holografi); De microcosmo, 1608/1609 (Mikrokozmoz
Hakkında);
XVI

VAUGHAN, Thomas (1621-1666): Galli filozof, Breconlu kralcı vaiz, doktor ve


simyacı. Thomas Vaughan, şair Henry Vaughan’ın ikiz kardeşiydi. 1638’de
Oxford’da Jesus College’e girdi ve iç savaş boyunca on yıl oradaeğitim gördü. St.
Briget mahallesinin rektörü oldu ve Gallerde hekim eksikliğinden dolayı tıp
derslerine başladı. 1650 yılında kralcılara sempatisi nedeniyle mahalleden çıkartıldı.
1651’de evlendi ve hayatının geri kalanını Londra’da geçirdi. Thomas Vaughan’ın
XVII. yy ortalarında Philalethes adıyla tanınan doktor ve simyacı olması
mümkündür, ancak bu lakap 1655’te vebadan ölen İngiliz Doktor George Starkley
için de kullanılır. Kendisine atfedilen eserler: Introitus apertus ad occlusum Regis
Palatium, 1667; Metamorphosis Metallorum, 1668 (Metallerin Metamorfozu); Anima
magica abscondita 1650; The second wash 1651; Magia adamica 1656.

VENTURA, Lorenzo (XVI. yy.): Laurentius Ventura Venetus. XVI. yy.da


yaşamış Venedikli hekim. De ratione conficiendi lapidis philosophici liber başlıklı bir
çalışması 1602’de Ursel’de basılan Theatrum Chemicum’un ikinci bölümünde
yayınlanmıştır.

VILLANOVA, Arnau de (1235-1311): Arnoldus de Villanova. Tetragrammaton


başlıklı bir kitap yazan İspanyol hekim, filozof ve simyacı. Arnaud de Ville-Neuve
veya Arnold de Vilanova adıyla da bilinir. Uzun yıllar Aragon sarayında yaşadıktan
ve Montpellier tıp okulunda ders verdikten sonra hatırı sayılır derecede saygınlık
kazandığı Paris’e gitmiş, ancak din adamlarının düşmanlıklarına maruz
kaldığından burayı terk etmek kaçmak zorundakalmıştır. 1311 civarında hasta
olduğu halde Papa V. Clemens tarafından Avignon’a çağırılır ancak yolculuk
sırasında ölür. 1285 yılında Kral III. Peter’e öleceği kehanetinde bulunmuş ve bu
da yılsonunda gerçekleşmiştir. 1335 yılındaki kıyamet olacağı kehaneti, engizisyon
tarafından takip edilmesine neden olmuştur. Daha sonra Papa VIII. Boniface’in
sarayında yaşamış ve burada simya ile uğraşmıştır. Branntwein (Alman kanyağı)
gibi önemli buluşlar yapmıştır. Villanova bir Homunculus üretmek isteyen ilk
simyacıdır. Tractatus varii exoterici ac chymici, 1586

WEBSTER, John (1610-1682): Iohannes Hyphastes. İngiliz hekim, öğretmen,


radikal teolog ve inanç tartışmacısı. Yorkshire’da Craven-Thornton’da doğdu.
Cambridge Üniversitesinde öğrenim gördüğünü iddia eder; ancak bu konuda bir
kanıt yoktur. Macar simyacı Johannes Huniades’in himayesinde yetişir. İç savaş
sırasında Parlamenter orduda görevli cerrah ve vaiz olan Webster, kimyasal ve
simyasal içerikli konuları işleyen Paracelsus ve Van Helmont’tan etkilenmiştir.
Webster’a göre yeniden biçimlendirilmiş üniversiteler, düzenbazların suiistimallerine
karşı savunduğu simya ve doğal majiyi de kapsayan, deneysel ve yararlı öğrenimi
teşvik etmek zorundaydı. Bu reform planında ifade ettiği gibi, felsefi görüşleri
eklektiktir. Bacon ve Helmont’un iatro-kimyasının yanısıra, Fludd ve Boehme’nin
teozofisi ile Digby ve Gassendi’nin atomizmasını da desteklemiştir. Van Helmont’la
beraber, Aristocuların insan mantığını aşırı büyütmelerini eleştirmiş ve hakiki
öğrenim esası olarak ilahi aydınlanmanın rölünü vurgulamıştır. Metallographia, 1671
(Metalografi) Webster’in en önemli bilimsel eseridir. Diğer eserleri şunlardır:
Academiarum examen (1654), The Displaying of Supposed Witchcraft (1677);
XVII

WEDEL, Georg Wolfgang (1645-1721) Georgius Wolffgangus Wedelius. Alman


doktor, bilim adamı ve simyacı. Tıp, iatro-kimya, eczacılık konularıyla ilgilenmiştir.
12 Kasım 1645’te Glossen’de doğdu. 1661-1667 yılları arasında Jena
Üniversitesinde tıp ve felsefe eğitimi gördü. Tıp lisansı aldı ve çeşitli mevkilerde
görev alarak 1669’da MD derecesi aldı. Wedel Hollanda’da eğitimine devam
ettikten sonra Jena Üniversitesinde profesör oldu. Üniversitede verdiği eğitim,
aralarında Hoffman ve Stahl gibi hekimlerin de bulunduğu tüm bir nesli etkilemiştir.
Eserleri: Sulphure esse matricem lucis, 1681 (Nurun Rahmi Sülfür); Apologia Chymica
(1685); Introductio in alchimiam, 1706 (Simyaya Giriş)

WIEGLEB, Johann Christian (1732-1800): Aydınlanma çağında özellikle kimya


ve eczacılık bilimlerinin gelişimine büyük katkısı olmuş Alman eczacı. Sakyonya
eyaletinin Langensalza şehrinde bir avukatın oğlu olarak doğdu. Dresden’de 1748-
1754 yılları arasında eczacı Sartory’den eğitim aldı ancak ondan kimya
öğrenmedi.1755’te Langensalza’ya döndü ve 1759’da kendi eczanesini açtı. 1765
civarında eczacı unvanı aldı. 1796’da artan rahatsızlığı nedeniyle eczane işletmeyi
bıraktı. Kimya alanındaki akıl hocası Ernst Gottfried Baldinger’dir.

WILLIS, Timothy (XVI. yy): İngiliz simyacı yazar. Eserlerinde kendisini Çırak-
Hekim olarak adlandırır, ancak dini bir üslupta yazar. Willis’in savlarından biri de
maddenin hiçten yaratılmış olduğuydu ve yaşamsal felsefesinde yaşamların
farklılığından bahseden Burggray gibi, canlıları üç sınıfa ayırmaktaydı: basit, tekli;
türlere bağlı, bu yüzden birlikte ve karşıt; hem tekli hem de başka türlerin öteki
bireylerine ait canlılar. Ona göre metaller arasındaki fark, her birinin kendine has
formu nedeniyle spesifikti, buna karşın her metal, kaynatılıp koagüle edilecek bir
madde halinde çözülebilirdi. Eserleri: Propositiones tentationum, 1615; The search of
causes, 1616

ZACHAIRE, Denis (1510-1567): Dionysius Zacharias ya da Iohannes Cerasius


d'Aquitaine. Tüm hayatını ve aile servetini boş yere Filozof Taşını ve ulaşılmaz
hayat Eliksirini aramakla harcayan XVI. yy simyacısı. 1510 yılında soylu ve köklü
Guienne ailesinin oğlu olarak dünyaya geldi. Genç yaşta ailesinin tuttuğu bir özel
öğretmenin sorumluluğunda Bordeaux’ya okumak için gönderildi; ancak hocasının
simya ve büyük eser konularındaki saplantıları kısa zamanda Denis’i de etkiledi ve
ailesinin servetini bu yolda beraberce harcamaya başladılar. Hocasının ölümünden
sonra Denis önce bir filozof, sonra bir keşişle çalışmaya başladı; her ikisi de
servetinin geri kalanını tüketmesine yardımcı oldu. Otobiyografisinde en sonunda
başarılı olduğunu iddia eder, ancak bazıları saygınlığını kurtarmak için yalan
söylediğini ileri sürmekte, diğerleri ise bu bölümün ölümünden sonra eklendiğini
iddia etmektedirler. Yine de bazılarının inancına göre, sonsuz gençlik Eliksirini
üretmeyi başarmıştır ve bugün bile hala Güney Fransa’da yaşamaktadır. Eserleri:
Opuscule tres-excellent de la vraye philosophie naturelle des métaulx (1574)
XVIII

ZAPATA, Giovanni Battista (1520-1586): Romalı ünlü cerrah ve ampirist.


Büyük bir olasılıkla tıp stajını papaların özel hekimi, aynı zamanda Sapienza
Üniversitesinde uygulamalı tıp profesörü olan Hippolytus Salviati’nin rehberliğinde
tamamlamıştır. Tanınmış ve saygın bir profesörle çalışmasına rağmen Zapata hiçbir
zaman tıp lisansı alamamış, buna karşın mesleki anlamda büyük kabiliyetini yıllarca
aynen devam ettirerek birçok meslektaşının saygısını kazanmıştır. Eserleri:
Maravigliosi secreti di medicina e chirurgia dell'eccellente medico, 1586
AÇIKLAMALAR
1) Likörler (Liquores): Aromatik tatlandırıcılarla tadlandırılmış, şekerli, meyva ya da türlü
bitkilerin alkolle harmanlanmasından yapılan alköllü içkilerin genel adı. Birçok
maddenin likörü, temel prensipleri olan esansın eklenmesi sayesinde elde edilirdi.
Bitkisel likörler, bitkilerin ezilerek cam bir kapta kapatılması ve su banyosunda
kaynatılarak bal kıvamına geldiğinde özsuyunun kevgirden süzülmesi vb. gibi işlemler
vasıtasıyla yapılıyordu. Likörler ortaçağda tıbbi amaçlarla kullanılıyordu, örneğin Cıva
likörü, içinde şifa gücü bulunan her derde deva bir balsamdı.

2) Spiritus Vini: Şarap Ruhu yada İspirto, derişik su bazlı Etanol veya Etil Alkol
(C2H5OH). Genellikle şarabın damıtılmasıyla hazırlanır.
3) De Arte Chymica

4) Korozif Su (Aqua corrosiva): aşındırıcı su, sirke veya herhangi bir korozif sıvı.

5) Kırmızı ve Beyaz Eliksir, Altın ve Gümüş Eliksirleri

6) De Alchimia opuscula complura veterum philosophorum, pars prima, I. Correctio


Fatuorum, Iacobus, Frankfurt. 1550.

7) De Alchimia opuscula complura veterum philosophorum, pars prima, VII. Ludus


Puerorum, Iacobus, Frankfurt. 1550.
8) Libre: 373,2 gr.

9) Paund: 453,6 gr.

10) Drahmi: 3,58 gr. 1 Drahmi 6 obol:

11) De Alchimia Opuscula complura veterum philosophorum, pars secundus, Rosarium


philosophorum sive pretiosissimum donum Dei, Frankfurt, 1550

12) Obol: 0,6 gr.

13) De Alchimia opuscula complura veterum philosophorum, pars prima, VI. Scala
Philosophorum, Iacobus, Frankfurt. 1550.

14) Catholycon Physicorum, Seu Modus Conficiendi Tincturam Physicam, & Alchymicam a
veteribus Philosophis adeo sollicite quaesitam, sed a nullo adhuc mortalium, seu
priscorum, seu recentiorum plene ac perfecte traditam, Samuel Norton, Frankfurt,
1630
15) Sarazen (Saracenus): Genel olarak Hristiyan olmayan kâfirleri tanımlamak için
kullanılan sözcük, önce Araplar sonra tüm Müslümanlar için kullanılmıştır. Arapça
“doğulu” anlamındaki şarkıyyin kelimesinden türetilerek Yunanca’ya Sarakenoi
(Σαρακηνός) olarak geçtiği tahmin edilir.

16) Kök-Nem: Grek Tıbbı bütün organizmalara yaşam ve sağlık veren 4 temel yaşam
prensicbi tanımlar: Yaşamsal Güç, Tabii Isı, Thymos (utanç, kibir vb. gibi hisleri içinde
barındıran, maddi ruh alanı) ve Kök-Nem. Bu dördüncü yaşamsal prensip, doğal
yeteneğin ve onun dört mizacının (nemli, kuru, havai, ateşli) damıtılmış özü veya beşinci
esansıdır, buna köksel sıvı ya da esas tabiat da denir. Bugünkü terminolojide
protoplazmik sıvı diyebileceğimiz kök-nem, birçok yönden ilk üç prensibin tamamlayıcısı
veya tümleyicisidir, buna ayıca organizmanın beslenmeyle ilgili hormonel özü de
denebilir. Bazı İslam yazarları değişik patolojik ve psikolojik koşullarda dört mizaç
tanımlamışlar, böylece kendilerinden sonra gelen İbni Sina’ya kök-nem kavramına
bütünleşmiş ve tamamlanmış son şeklini verme yolunu açmışlardır. İbni Sina kök-nem
kavramına bugün genel hastalık teorisi diyebileceğimiz yaşlılık ve ölümü de eklemiştir,
buna göre nemin azalması kuruluğa, dolayısıyla yaşlılığa yol açar ve kuruyan organlar
işlevlerini yerine getiremediğinde de ölüme neden olur. Kök-Nem teorisi ortaçağ
hekimleri arasında geniş yankı bulmuştur.

17) Aegidius de Vadis: Gilles Dewes ya da Duwes (du Wes, D’ewes)


18) Impetigo vulgaris: A grubu streptokok denilen mikroorganizmalar tarafından
oluşturulan cilt hastalığı, derinin bulaşıcı yüzeysel mikrobik enfeksiyonu.

19) Aurora consurgens, Zürih Merkez Kütüphanesinde bulunan XV. yy’dan kalma
illüstrasyonlu bir elyazması simya eseridir. Gerçek ismi bilinmeyen yazarı Thomas
Aquinas’ın ismini kullanmıştır. Bu tip çalışmalarda alışık olunmadığı şekilde eser
harikulade 38 suluboya minyatür ihtiva eder.

20) De Alchimia opuscula complura veterum philosophorum, pars prima, II. Clangor
Buccinae, Iacobus, Frankfurt. 1550.

21) Rozasea (Gutta rosacea): Gül hastalığı ya da Akne rosasea adıyla da bilinen bir cilt
hastalığı. Erkeklerde ve özellikle de alkoliklerde daha yaygındır.

22) Kardiyak (cardiacum): kalbe ait, kalpla ilgili

Hektik (hecticum): 1. Kronik iltihaplı hastalıklarda görülen intizamsız fiyevr şekli.


veremli kims, verem nöbeti veya kızartısı.

İlyak (illiacum): 1. Kalça kemiğine (ilye) ait. 2. ince barsaklara ait.

Kolik (colicum): Kolona ait, kalınbarsak iltihabı.

İkterik (ictericium): Sarılığa ait.

Aziz Aegidius illeti (morbus S. Aegidii):

23) Albugo: Akbenek, gözün kornea tabakası üzeirnde beliren beyaz leke.

Kornu (Cornu cutaneum): deri üzerinde meydana gelen boynuzsu oluşum.

Oniks (Ungula): göz içi iltihabı.

Katarakt (Cataracta): Göz perdesi, lensin saydamlığının kaybolması.

Palpebral inversiyon (inversio palpebrarum): Göz kapaklarının ters dönmesi.

24) Ülser (Ulcer): Deri veya mukozada, yüzeyel nekroz ve doku kaybı sonucu daha derin
dokuları açığa çıkaran yerel lezyon

Kanser (Cancer): Yengeç hastalığı. Tümörlerin herhangi bir habis şekli için kullanılan
tıp terimi

Fistül (Fistula): Cerahatli bir kaviteden dış yüzeye veya diğer bir organa uzanan
anormal kanal.

Dokunmabana (Noli me tangere): Bir çeşit cilt veremi, kanserli bir yumuşak doku ve
kemik ülseri.

Antraks (Anthrax): Cerahatli, sert ve kırmızı bir çıban veya şiş, şirpence; Şarbon

Serpijinö (Serpigino): Yayılan bir yerden başka yere geçen deri hasatlığı.

İmpetigo: derinin bulaşıcı yüzeysel mikrobik enfeksiyonu.

Kontraksiyon (Contractio): kasın uzunluğu veya hacminin azalması; çekmesi, kasılması


KAYNAKÇA

Cockren, Archibald; Simya Sanatı ve Simyacılar, s: 55, Mitra Yayınları, İstanbul 2008

Debus, Allen G.; Alchemy and early modern chemistry: papers from Ambix

Dictionary of National Biography volume 14.djvu/456, s:450

Dickson, Donald R.; The tessera of Antilia: utopian brotherhoods & secret societies in the
early

Dumitrescu, Theodor; The early Tudor court and international musical relations, “Giles
Dewes”; s:82

Harkness, Deborah E.; The Jewel house: Elizabethan London and the scientific revolution,
s:144

Holmyard, E. J.; L'Alchimie, trad. Arthaud, 1979, p. 264, 272

Kassell, Lauren; Medicine and Magic in Elizabethan London: Simon Forman: Astrologer,
s:108

Oh, Uhtaek; The nociceptive membrane

Patai, Raphael; The Jewish alchemists: a history and source book

Prioreschi, Plinio; A History of Medicine: Byzantine and Islamic medicine, s:413-421

Rulandus, Martin, A Lexicon of Alchemy, Londra, 1893

Spence, Lewis; Encyclopedia of occultism & parapsychology, Bölüm 1, “Lascaris”

Stillman, John Maxson; Story of Alchemy and Early Chemistry, s: 368-370

Terimler Sözlüğü, İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü, Ankara, 2008

Thompson, Charles John Samuel; Alchemy and Alchemists; “Hollandus”, s: 172

Thorndike, Lynn; History of Magic and Experimental Science,”Timothy Willis”, Bölüm


12, s:171

Waite, Arthur E., Lives of Alchemystical Philosophers: Based on Materials Collected in


1815, “Giovanni Braccesco”, s: 151

Weir, Alison; Henry VIII The King and His Court

Werner, Helmut, Ezoterik Sözlük, Omega Yayınları, İstanbul, 2005

Wyatt, Michael; The Italian encounter with Tudor England: a cultural politics of translation
Sabri Çağrı Sezgin 2009 ©
scsezgin@hotmail.com

You might also like