You are on page 1of 78

JD Carr - Dokuz Dml p

Merak
Korku ve
Heyecan!..
Tekrar canlanan ihtiyar adamn cesedi...
Fincandaki korkun zehir...
Bir bo tabut...
ki asr ncede len bir Markiz'in merdivenden
inen hayali
Duvarlardaki gizli kaplar...
Bahedeki sahipsiz ayak sesleri...
Binvilliers kkndeki hayaletin saklad sr...
... Ve en korkuncu,
mezarlkta bulunan
DOKUZ DML
P'in esrar neydi?

BRNC BLM
1
VAKTYLE bir mezarln yaknnda oturan bir yal adam vard..." bir
hikyeye iyi bir balang olabilir. Aslnda bu cmle Ted Stevens iin
dnlmt sanki... Zira evinin civarnda sahiden minicik bir mezarlk
mevcuttu. Sonra Despard Park Maliknesi'nin de garip bir hreti vard...
Ted Stevens o gn, saat 18.48'de Broad Street Gar'na varacak tirenin sigara
ienlere mahsus kompartmannda oturuyordu. Otuz iki yanda olan gen "adamn,
Herald ve Olu Yaymevi'nde nemli bir mevkii vard. Philadelphia dolaylarnda
irin bir sayfiye evinin sahibi bulunmasna ramen, ii icab ehirde bir
apartman kiralamak zorunda kalmt. Fakat gerek kendisi, gerekse kars sayfiye
hayatm ok sevdikleri iin, ekseri hafta sonlarn Crispen'deki villlarnda
geirirlerdi. Netekim o cuma akam da Ted Stevens, kk evlerinde kendisini
bekleyen kars Marie'ye gidiyor ve Gaudan Cross'un, mehur cinayet dvalar
konusundaki yeni antolojisinin msveddelerini de beraberinde gtryordu.
Tiren dakikas dakikasna Broad Street'e vard. Crispen' den geen ekspres
yedi dakika sonra kalkyordu. Crispen'in nasl olup da bir ekspresin ura
olabildiine Stevens'in akl ermiyordu. Zira bir yamacn brne yerlemi,
yarm dzne evden mteekkil bu toplulua kasaba demeye dahi insann dili
varmyordu. Bununla beraber Crispen'in bir postahanesi, bir eczanesi ve King's
Caddesi'nin, Despard Park'n etrafn evirdii yerde, kayn aalarnn
glgesine snm bir ayhane ve pastahanesi vard. Crispen'de hatt ve hatt
bir cenaze levazmats bile vard.
Stevens, bir cenaze levazmatsnn, bu kadar az nfuslu bir yerde nasl i
yapabildiini teden beri merak ederdi. Cameknn zerinde minicik harflerle "J.
Atkinson" ismi yazlyd. Fakat Stevens, yar yerine kadar siyah kadife perdeyle
rtl camn tesinde o vakte kadar birisini grmeye muvaffak olamamt.
Bununla beraber J. Atkinson, ksa bir zaman evvel vukua gelen ihtiyar Miles
Despard'n lm vesilesiyle Despard Park'a gitmi olmalyd...
Crispen'in kadastroda yer almasnn biricik sebebi, olsa olsa Despard
Park't. William Penn'in Pennsylvania eyaletini kurduu 1681 ylndan beri
Despard Park'ta Fransz asll Despard'lar vard. Bu kadar eski bir tarihesi
olan ailenin en yals, ihtiyar Miles Despard, ite bundan iki hafta nce vefat
etmiti.
Stevens, tirenini bekledii kadar, yeni aile reisi Mark Despard'n o akam da
her zamanki gibi kendisiyle gevezelik etmeye gelip gelmeyeceini merak ediyordu.
Stevens'in kk vills, Despard Park'n bahe kaplarnn iki adm tesinde
olduu iin, Mark ile Ted ahbap olmakta gecikmemilerdi. Bununla beraber Ted
Stevens, Mark' yahut kars Lucy'yi o akam greceini dorusu pek ummuyordu.
Mzmin bir gastro-anterit'ten hayata veda eden ihtiyar Miles'in lm, pek az
temas ettii akrabalarn her ne kadar fazla zmemi idiyse de, her lmn
birtakm mal meseleler ortaya kard muhakkaktr. htiyar Miles hi

evlenmemiti;. Mark, Edith ile Ogden Despard, kk kardeinin ocuklarydlar:


Stevens, her birinin hatr saylr bir mirasa konacan tahmin ediyordu.
Ekspres nihayet gelince, gen adam gene sigara ienlere mahsus
kompartmanlardan birine yerleti. Gecenin bastrmasna ramen, 1929
ilkbaharnn yumuakl vard. Havann tatll, Ted'e, kendisini Crispen'de
bekliyecek olan kars Marie'yi hatrlatt. ok gemeden de gen adamn'
dnceleri, evrak antasnda bulunan Gaudan Cross'un msveddesine yneldi.
Mnzevi bir hayat yayan yazar, nl cinayet dvalarn hikye etmeyi ihtisas
edinmiti. Bu konuda ylesine bir kabiliyeti vard ki, Neil Cream'n
muhakemesinin hikyesini okuyan tannm bir hukuku, bunca tafsiltn, ancak
durumalarda bulunmu bir kimse tarafndan kaleme alnabileceini belirtmiti.
Gelgelelim, Cream dvas 1892'de vuku bulduuna, Bay Cross ise ancak krk
yanda gsterdiine baklrsa, buna imkn yoktu tabi. Bununla beraber,
hukukunun iddiasnn yol at tartma, kitap iin mkemmel bir reklm
olmutu.
O cuma gn leden sonra Ted Stevens, yaynevinin mdr Morley'in
yazhanesine arlm, bu zat ise kaln bir zarfn iindeki msveddeyi ona
teslim ederek, "Cross'un yeni antolojisini hafta sonuna kadar tetkik
edebilirseniz ok .memnun olurum. Zira pazartesiye sizinle, mnakaasn yapmak
istiyorum," demiti.
Ted, "Siz, eseri okudunuz mu?" diye sorunca, Mdr, "Evet, okudum," diye
cevap verdi. "Gaudan Cross'un en iyi eseri olacan kuvvetle tahmin ediyorum.
Konusu pek enteresan: Kurbanlarn zehirleyerek ldren mehur katil kadnlar."
"Mkemmel."
Fakat Morley'in zihnini kurcalayan bir nokta vard. Edward Stevens'e, "Siz
Cross'u tanyor musunuz?" diye sordu.
"Hayr, ama bir, iki kere burada gzme iliti."
"Pek garip bir adama benziyor. Kontratlarna koydurmay ihmal etmedii
madde de tuhafma gitmiyor desem yalan. Btn kitaplarnn arka kapanda byk
bir fotorafnn bulunmasn art kouyor."
Ted Stevens, oday evreleyen raflardan bir kitap seti; bu, Cross'un, Neil
Cream dvasnn da dahil bulunduu ilk eseriydi. Stevens, bunun arkasndaki
fotoraf tetkik etmeye koyuldu. "Enerjik, mnevver ve olduka sempatik bir
ehre. Acaba resminin binlerce nsha halinde oaltlmasn isteyecek kadar
gsteri dkn m?" diye sylendi.
Morley ban sallad. "Hi sanmam," dedi. "Cross, kendini reklm etmeyi gaye
edinecek adamlardan deil. Baka bir sebep olmal. "Yaynevinin mdr dnceli
bir yzle Stevens'e baktktan sonra ilve etti. "Her neyse, msveddeyi evinize
gtrn. Yalnz ne olur, iindeki resimli evrakn her hangi bir parasnn dp
kaybolmamasna dikkat edin. Pazartesi grrz."
Kendisini Crispen'e gtren tirende bu konumay hatrna getiren Ted
Stevens, antasnn kilidini amak zere elini uzatt, fakat bu hareketini
tamamlamad. Zihni gene ihtiyar Miles Despard'a taklmt. Bir yaz nce, onun,
evinin arkasndaki bahede dola gzlerinin nndeydi ld srada elli alt
yanda olmasna ramen, titizlii, giyini tarz ve krlam by, "ihtiyar"
Miles'in olduundan yal gzkmesine sebep oluyordu.
Miles Despard, olduka strapl bir hastalk olan gastro-anterit'e erkeke
bir tahamml gstermi ve bundan tr de, hem aln yapan, hem de evini
idare eden Bayan Henderson'un hayranln kazanmt. htiyar adam,
maliknenin zel kk kilisesinin altndaki mahzene gmmlerdi. Despard'larn
dokuz kuann' ebed uykusunu uyuduu bu zel mezarln zeri, son derece
ar bir tala kapl idi. Yalnz bir husus Bayan Henderson'un dikkatini
ekmiti. lmeden nce, Miles Despard'n elinde, zerinde, eit mesafeli dokuz
kk dm bulunan bir sicim paras grmt. Bu sicim sonradan lnn ba
yastnn altnda bulunmutu.
Bayan Henderson'u allak bullak eden bir ey daha vard. htiyar Miles'in
yeeni Mark Despard, alayc bir ifadeyle bundan Ted Stevens'e bahsetmiti.
Stevens ile Mark, Miles'in, 12 nisan aramba gecesindeki lmnden sonra
yalnz iki kere grmlerdi. Stevens'in bu tarihi bu kadar iyi hatrlamasna
sebep, hafta iinde pek ender olarak sayfiyeye gelmelerine ramen, o geceyi
Marie ile Crispen'de geirmi olmalar idi. Ertesi sabah kara yoliyle New York'a
dnmler ve faciay sonradan gazetelerden renmilerdi. Ayn 15'inde hafta
sonu iin Crispen'e dnnce, Despard'lara ba sal ziyaretine gitmiler,
fakat Marie lmlerden mthi rkt iin cenaze treninde bulunmamlard.

Stevens Mark' son olarak, cenaze treninin yapld gnn akam King's
Caddesi'nde grmt.
Mark Despard lf arasnda ona, "Bizim Bayan Henderson da artk hayal grmeye
balad galiba," demiti. "Gya ld gece Miles amcamn odasnda bir kadn
varm ve amcamla bir mddet konumu."
"Bir kadn m?"
"Bayan Henderson stelik tarih kostml bir kadndan bahsediyor. Mamafih
bu, olmyacak ey deil, zira o gece Lucy, Edith ve ben bir maskeli baloya
gitmitik. Lucy Madam de Montespan, Edith ise Florence Nightingale kyafetine
girmiti. Dn, bir kolumda nl bir fahie, teki kollumda ise mehur bir
hastabakc vard. Ama Miles Amcam odasna kimseyi sokmad iin, Bayan
Henderson'un grd kadnn ikisinden biri olduuna ihtimal veremem. Amcam
ylesine mnzevi bir hayat sryordu ki, yemeklerde bile aramza gelmiyor,
tepsisi odasna gtrlyor. Hastalanmas zerine, bitiiindeki odaya bir
hastabakc yerletirdik; o zaman bile, hastabakcnn ikide bir ieriye
girmemesi iin aradaki kapy kilitlemeye kalkt; onu bu huyundan vazgeirinceye
kadar bizim de canmz kt. Bundan tr de Bayan Henderson'un hayal grdne
ihtimal veriyorum."
Stevens, Mark Despard'n, bu olaylarn zerinde durmasna bir mna
verememiti. "Lucy'yi ve Edith'i bu konuda sorguya ektin mi?" diye sormu,
sonra da yle fikir yrtmt. "Amcann, odasna kimseyi almadm
sylyorsun; yle olsa, Bayan Henderson odada bir kadn olduunu nasl
grebilirdi?"
Mark bunun zerine izah etmiti. "Bayan Henderson, kadn, taraaya alan ve
normal olarak bir perde ile rtl duran caml bir kapdan grdn iddia
ediyor. Hayr, Lucy'ye veya Edith'e hibir eyden bahsetmedim." Mark, sznn
burasnda tereddt etmi, sonra skntl bir glle devam etmi.
"Bahsetmememin sebebi u: Bayan Henderson, tarih bir kostm giymi olan
kadnn, amcamla ksa bir grme yaptktan sonra, gerisin geriye dndn ve
mevcut olmayan bir kapdan geerek oday terkettiini sylyor."
Stevens, "Bir hayalet hikyesi desene," diye mrldanmt.
Mark izahat vermeye devam etmiti. "ki yz yl nce o yerde bir kap varm,
fakat sonradan rlm. imdiye kadar Despard Park'ta hayalet grld vaki
deil. Hayr, bu konuda her hangi bir phem yok. Benim bilkis, Bayan
Henderson'un aklnda bir bozukluk olduuna inanacam geliyor."
Bu szlerden sonra Mark Despard, arkadana veda ederek karanln iinde
gzden kaybolmutu.
Arada hibir balant olmamasna ramen, Stevens, bu konuma ile o gnn daha
erken bir saatinde yaynevinin mdr ile yapt grmeyi kyaslamaktan
kendini alamyordu. Mnzevi bir hayat sren Gaudan Cross adnda bir yazar, hi
de gsteri dkn olmamasna ramen, kitaplarnn arka kapanda bir
fotorafnn bulunmasn art kouyordu. O da mnzevi bir hayat sren Miles
Despard adndaki milyoner ise gastro-anterit'ten lyor, yastnn altnda
dokuz dml bir sicim ele geiyor, bir de stelik tarih kostm giymi bir
kadnn, iki yzyl nce rlm bir kapdan odasn terkettii grlm
bulunuyordu.
Bu hususlar mkul tarzda izah edebilmekten midini kesen gen adam, vakit
geirmek iin, Cross'un msveddesini antadan kard. Fotoraflarla desenler
ktlara raptiyelerle tutturulmu ve her blmn ktlar metalden agraflarla
bir araya toplanmt. Stevens, antolojide yer alan vakalarn listesine gz
gezdirdikten sonra, ilk. ksm okumaya karar verdi. Derken, msveddeyi elinden
drmesine ramak kald
Zira bu blmn ilk sayfasna ilitirilmi olan hayli eski, fakat o nispette
net fotorafn altnda u satr okunuyordu: 1861'de katil suundan giyotinle
ba kesilerek idam edilen Marie d'Aubray.
Bu, Stevens'in karsnn fotoraf idi!
2
Hata veya tesadf bahis konusu olamazd, isim dpedz Ted Stevens'in
karsnn ismiydi: Marie d'Aubray, Fotoraftaki yz hatlar da Marie'ninkilerdi,
yz ifadesini ise kocas o kadar iyi tanyordu ki, Yetmi yl nce giyotinle
idam edilen Marie'nin bir akrabas, tarihlere ve aradaki hayret verici
benzerlie baklrsa belki de byk annesiydi. O kadnn dudann kesinde de
Marie'nin beninin bir ei vard; bileinde ise, Stevens'in, karsnda belki yz

defa grd bilezik dikkati ekiyordu. alt; yaynevinin, mehur bir katil
kadn sfatiyle karsnn resmini yaynlamas, gen adam iin pek tatsz bir
emrivaki olacakt. Acaba Morley onu bunun iin mi pazartesi sabah erkenden
yazhanesine davet etmiti? Stevens bunu sanmyordu, ama her ihtimali hesaba
katmak gerekti.
Gen adam, daha iyi tetkik etmek iin fotoraf raptiyeden kurtard. inde
garip bir his vard. Fotoraf, zamann tesiriyle yer yer sararm kaln bir
kartona yaptrlmt. Arkasnda, fotorafnn ismi ve adresi vard:
Perrichet ve Olu. Jean Goujon Soka No. 12, Paris. Altna da, biri, imdi
kahverengilemi bulunan bir mrekkeple, "ok sevgili Marie'me. Louis Dinard, 6
ocak 1858" diye yazmt. Bu Louis Dinard o Marie'nin kocas m, yoksa
myd?
Stevens'i en ziyade rahatsz eden kadnn yz ifadesiydi. Bir aa dekorunun
nnde ekilmi resim, kadnn ayaklarm gstermiyordu. Kadnn, yana
devrilecekmi gibi gayri-tabi bir pozu vard; bir eliyle, gipr dantelden bir
rt ile rtl kk bir yuvarlak masaya abanmt. Kapal elbisesi koyu renk
bir taftadan yaplma benziyordu; ban hafife arkaya atmt.
Gl sars salarn modas gemi kuvafrne ramen, resim Marie'nin resmi
idi. Ar gz kapakl gzlerle, Stevens'n pek iyi bildii o dnceli bak
vard. Dudaklar esrarengiz bir glmsemeyle aralanmt.
Stevens bir tuhaf olmutu. Gzleri gene, resmin altndaki "Katil suundan
giyotinle ba kesilerek idam edilmitir" yazsna kayd.
Stevens, birisinin kendisine irkin bir aka yaptna ve elindekinin,
karsnn resmi olduuna inanmak isterdi, ama cevabn hayr olduunu biliyordu.
Hem bu sahiden Marie'nin byk annesinin resmiyse, ne kadar byk olursa olsun,
benzerlie amak yersizdi. Varsn, resimdeki Marie d'Aubray giyotinle idam
edilmi olsundu...
yldr evli olmalarna ramen, Stevens kars hakknda az ey biliyordu ve
bu hususta fazla mtecessis davranmamt. Sadece Marie'nin Kanadal olduunu ve
orada Despard Park'a benzeyen eski bir evde oturduunu renmiti, iki gen
Paris'te tanmlar ve on be gn iinde evlenmilerdi. Tanmalar da SaintAntoine Soka'nn yaknlarndaki terkedilmi, eski bir konan avlusunda gayet
romantik artlar altnda vuku bulmutu. Gen adam, ngilizce retmeni olan ve
cinayet dvalarna byk ilgi duyan dostlarndan Welden'in tavsiyesi zerine o
semte gitmiti. Welden ona, "Bu yaz Paris'e mi gidiyorsun?" demiti. "iddet
sahnelerinin dekoriyle ilgileniyorsan, falanca sokan u numarasna gitmeyi
ihmal etme."
"Orada kimi greceim?"
"Elbet sana bilgi verecek birine raslarsn. Bu, bir bilmecedir; ne derece
anlayl olduunu greceiz."
Stevens hibir ey kefetmemi, fakat o da orada dolamaya gelmi olan
Marie'yle karlamt. Gen kz, bulunduklar yer hakknda hibir ey
bilmediini ileri srmt. Yoldan geerken, bir avluya alan aralk bir kap
grm ve merak ederek ieri girmiti. Stevens onu ilk defa, avlunun ortasndaki
kr kuyunun kenarnda otururken grmt. yan, balkonlarn parmaklklar ve
duvarlardaki kabartmalarla evriliydi. Grnnde Fransz olduuna iaret eden
belli bal bir almet olmamasna ramen, Stevens, onun kendisine ngilizce
hitap etmesine amt.
Marie acaba neden kocasna durumu aydnlatc bir ey sylememiti? 1858'in
Marie d'Aubray' byk bir ihtimalle bu evde oturmutu. Ailesi sonradan
Kanada'ya hicret etmi olacakt; torun Marie de merak saikiyle, kt hretli
bykannesinin yaad yerleri grmeye gelmiti. Vakit vakit bir kuzeninden ve
bir teyzesinden ald mektuplara baklrsa, o vakte kadarki hayat pek yeknesak
gemiti. Gen kadn bazan ailesiyle ilgili anekdot anlatrd, ama Stevens
bunlara fazla nem vermemiti. Fakat imdi dndke, Marie'nin karakterinde
birok karanlk noktalar ve garip zellikler bulunduunun farkna varyordu.
Mesel, gen kadnn acaba neden bir huni grmeye tahamml yoktu?
Gen adam birden, 1 numaral Marie d'Aubray'n fotorafnn kendisine alayc
bir ifadeyle baktn farkeder gibi oldu. Ani bir kararla, bu kadnn
hikyesini okumaya giriti. Bay Cross'un, bu vakaya uygun grd "Yaayan l
Metres Olay" lisan itibariyle kulaa irkin geliyordu.
Cross yazsnn bir yerinde yle diyordu:
"Arsenie aptallarn zehiri denilmitir; halbuki bu deyim ne kadar
yersizdir. Aslnda arsenik, aptallarn zehiri olmad gibi, grd rabet de

canilerin muhayyilesinin fakirliinden ileri gelmemektedir. Zehirle adam ldren


katil, zeks ve muhayyilesi kt bir insan deildir. Bilkis... Arseniin hl
bu kadar revata olmas, zehirlerin en emini olmasndandr. Beri yandan,
phesini uyandran bir durum olmadka, bir doktor, arsenikten vukua gelmi bir
zehirlenmeyi tehiste byk glk eker. tina ile ayarlanan dozlar halinde
verildii takdirde, bu zehir, gastro-anterit'inkilere tpatp benzeyen
belirtiler meydana getirir..."
Stevens okumasna burada ara verdi. Harfler gzlerinin nnde dansediyordu.
Akl Miles Despard'dayd. htiyar adan iki hafta nce bir gastro-anterit'ten
lmemi miydi?
Arkasndan bir ses birdenbire, "Merhaba Stevens," deyince, gen adam deta
yerinden srad.
Profesr Welden, elinde Stevens'inkine benzeyen bir anta olduu halde,
kompartmann kapsnda duruyor ve, "Bu tirende olduunu bilmiyordum. Bayan
Stevens nasl?" diye soruyordu.
Stevens, fotoraf yerine koyduuna krederek, arkadana, "Otursana," dedi.
ngilizce retmeni bir sonraki istasyonda inene kadar dereden tepeden
konutular. Stevens yalnz bir ara arkadana, "Senin mehur katillere za'fm
vardr," dedi. "Marie dAubray adnda bir katil kadn biliyor musun?"
Welden, imekte olduu sigaray azndan ekerek, "Marie dAubray m?" diye
tekrarlad, sonra heyecanla atld. "Tamam! Gen kzlk adyd. Hani u senin.
Paris seyahatinde..."
Stevens, Welden'in szn kesti.
"Marie d'Aubray 1861'de giyotinle idam edilmi."
Welden aalad. "yleyse ayn kadndan bahsetmiyoruz. 1861'de idam
edildiine emin misin?"
"Bu bilgiyi Gaudan Cross'un yeni kitabndan rendim."
Welden pencereden dar bakarak ar ar sylendi. "Cross yle diyorsa
dorudur. Benim bahsettiim Marie d'Aubray bakas. O, daha ziyade kocasnn
adiyle tannr. Hatt diyebilirim ki, zehirle ldren katil kadnlarn arasnda
klasiklemi bir simadr. Seni Paris'te onun evini grmeye yolladm unuttun
mu? Evet, Ted'ciim, benim bahsettiim Marie d'Aubray daha ziyade Brinvilliers
Markizi olarak n salmtr. Onun zamannda Fransz denilince zehir akla
gelirdi. Hatt bu gibi vakalar ylesine oalmt ki, zehirle ldrenleri
yarglamak zere zel bir mahkeme kurmak lzumu hsl olmutu. Brinvilliers
Markizi, Hotel-Dieu Hastanesi'ndeki zavalllar kendine tecrbe tahtas
yapmt. Zannedersem, arsenik kullanrd."
Stevens, "Evet, ben de bu konuda bir eyler okumutum," diye mrldand.
"Markiz ka ylnda idam edilmiti?"
Welden ayaa kalkt ve yeleinin stne dklm klleri eliyle temizledi.
"Brinvilliers Markizi 1676'da idam edildi," dedi. "Evvel ba kesildi, sonra da
cesedi yakld." ini ekti. "Ben yolumun sonuna geldim kardeim. Hafta sonunda
bo vaktiniz olursa bana bir telefon edin. Karm beni, Bayan Stevens'in arad
kek reetesinin kendisinde olduunu sylemeye memur etti. Haydi Allaha
smarladk."
Welden'in istasyonu ile Crispen arasnda topu topu iki dakikalk mesafe
vard. Stevens, msveddeyi zarfnn iine, zarf ise antaya yerletirdi. Mesele
ile ilgisi olmasa dahi, Brinvilliers Markizi'nin adnn da Marie d'Aubray oluu
ii kartryordu. stelik msveddedeki, "tina ile ayarlanan dozlar halinde
verildii takdirde, bu zehir, gastro-anterit'inkilere tpatp benzeyen
belirtiler meydana getirir," cmlesi gen adamn aklndan, kmyordu.
Derken bir ses, "Crispen!" diye bard ve tiren durdu.
Serin gece havas, perona ayak basan Stevens'in zihnindeki pheleri bir an
datr gibi oldu. Gen adam birka imento basamak indikten sonra, kendini
kk bir sokakta buldu. stasyona en yakn dkkn olan eczane epeyi uzakta
olduu iin, etraf karanlkt; fakat az sonra Stevens, farlarnn
sayesinde kendi kk arabasn tamd.
Direksiyonda oturan Marie ona kapy at. Gen kadnn arkasnda kahverengi
bir eteklik ile bir sveter vard. Omuzlarna daha ak renk bir pardes
almt. Etten, kemikten bir Marie grmek, gen adamda, Gaudan Cross'un
msveddesine iliik fotorafn uursuz tesirini giderdi; fakat, kocasnn
kendisine dikkatle bakmas Marie'nin garibine gitmiti. "Ne o? Hayal mi
gryorsun?" diye aka etti. Sonra kahkahay bast. "Senin bir eyler itiine
bahse girerim. Bense, bir kokteyl yuvarlamaya can attm halde, beraber sarho

olalm diye seni beklemeyi tercih etmitim."


Stevens gayet cidd bir tavrla, "Katiyen sarho deilim," dedi. "Sadece
aklmda bir ey var da..." Byle derken, Marie'nin salarnda parldyan n
meneini bulmak iin ileriye bakyordu. ok gemeden n, cenaze
levazmatsnn dkknndan geldiini farketti ve siyah kadife perdenin ardnda
durup sokaa bakan bir adamn siluetim seer gibi oldu. "Allah, Allah, nihayet
J. Atkinson'u grmek nasip oldu," diye mrldand.
Marie de vitrinin arkasndaki hareketsiz silueti grmt. "J. Atkinson'u
greceksin de ne olacak?" dedi.
"Hi. Ne var,ki bu dkknda ilk defa bir insan gryorum. Atkinson sanki
birini bekliyor, deil mi?"
Marie, ustaca manevralarndan biriyle otomobili dndrd ve King's Caddesi'ne
yneldi. Stevens'e bir an, birisi ona ismiyle sesleniyormu gibi geldi. Fakat
Marie gaza basm olduundan motorun grlts buna emin olmasna imkn
brakmad. Gen adam dnp arkasna' bakt, ama sokakta kimseyi gremeyince,
karsna bir ey sylemedi. Marie'yi byle canl ve neeli grmek iine huzur
vermiti; ok gemeden, iindeki vesveselerin yorgunluun tesiri olduuna kanaat
getirdi.
Marie bir ara, "Bu gece kmyoruz, deil mi Ted?" diye sordu.
"nallah kmayz. Neye sordun?"
Marie'nin gzleri ilerideki bir noktaya taklmt; kalar atkt. "Mark
Despard bu akam birka kere telefon edip seni sordu," dedi. "Seninle grmek
istiyormu. Mhim bir ey olduunu syledi; bana daha fazla izahat vermediyse de
Miles Amca'siyle ilgili bir mesele olduunu tahmin ediyorum. Sesi bir garip
geliyordu..." Gen kadn byle derken, kocasna, Stevens'in iyi tand o
esrarengiz bakiyle bakyordu. "Gitmeyeceksin, deil mi, Ted?" diye ilve etti.
3
Stevens mihaniki bir tavrla, "Bu gece evimde rahat etmek istediimi sen de
biliyorsun," dedi. "Ama her ey Mark'a bal..."
Gen adam ne sylemesi gerektiini bilmedii iin, sznn arkasn
getirmedi. Vakit vakit Marie'nin, yanndan silindiini ve arkasnda sadece bo
bir vcut braktn hisseder gibi olurdu. imdi de ayn hissi duyuyordu. Ama
gen kadn ok gemeden, New York'taki apartmanlarna ok yaraacam iddia
ettii demelik bir kumatan bahsetmeye balaynca, bu intibann, sokak
lmbalarnn lgn nn tesiri yznden olduuna kanaat getirdi.
Beraberce bir kokteyl itikten sonra, karma her eyi anlatmaya karar verdi.
O zaman, bu tesadfe kahkahalarla glecekler ve bylece bu hdiseyi unutmalar
kabil olacakt. Gen adam, Marie'nin daha evvel Cross'un bir eserini okuyup
okumadn hatrlamaya alt.
O srada dnp Marie'ye baknca, mantonun gen kadnn omuzlarndan kaym
olduunu farketti. Mehur bilezik sol bileindeydi. st ili altndan olan
bileziin fermuar, yakut azl bir kedi kafas biimindeydi. Gen adam
dayanamyarak sordu. "Marie, Gaudan Cross'un kitaplarndan birini hi okudun
mu?"
"Cross mu? O da kim?"
"Mehur cinayet dvalarn nakleder."
"Hayr, okumadm. Hem benim byle tatsz mevzulardan holanmadm
bilirsin." Gene kalarn att. "Ted, Mark Despard, Dr. Welden ve sen son
zamanlarda cinayetlere fazla dadandnz... Bu meraknzn size uursuzluk
getirmesinden ekinmiyor musunuz?"
Stevens afallamt. Marie'nin hi bu tonla konutuunu duymamt. Gen
kadnn szlerinde zoraki ve samimiyetten uzak bir hava vard.
Fakat karsna bir kere daha baknca, onun ne kadar cidd olduunu grd.
Marie'nin bu tavrn alaya almay tercih etti. "Bu gibi meraklar
bulacdr," dedi. "Hem Cross'un yeni antolojisine bir gz atmaktan sana ne
zarar gelebilir ki? Bu seferki, kurbanlarn zehirleyen katil kadnlar
anlatyor. Hem ne dersin, aralarnda bir Marie de var?"
"Son eseri okudun mu?"
"Sadece bir gz attm."
Marie baka bir ey sormad ve otomobili evlerinin nnden geen yola soktu.
Karsndan nce arabadan inen Stevens, alk ve me hislerinden rahatsz
olduunu farketti. Pancurlarn arasndan en bir k yola szyor, hava taze ot
ve leylk kokuyordu. Villnn arkasnda aalkl bir bayr ykseliyor, bunun

zirvesinin yaknnda ise Despard Park'n duvar balyordu.


Eve girince, holn sanda, divan ve turuncu bir kumala . kapl koltuklar,
kolonlu lmbalar, raflarda rengrenk ciltli kitap dizileri, minenin stnde
de Rembrandt'n bir tablosunun baarl kopyesiyle oturma odas yer alyordu.
Stevens, sol yandaki caml kaplarn ardnda, evin tombul hizmetisi Ellen'in
yemek odasnda gidip geldiini grebiliyordu.
Stevens, Marie'ye apkas.ile antasn verdikten sonra yukar kata ellerini
ykamaya kt. Serin su kendisini ferahlatt iin, az sonra merdivenleri
slk alarak inmeye koyulmutu, fakat son basamaa gelince durdu. Bulunduu
yerden, telefon masasnn stne braklm olan evrak antasn grebiliyordu/
Nikel kilit prldyordu; gen adam, onun alm olduunu derhal not etti.
in kts, kendi evinde casusluk yapyor durumuna dmt. Sululuk hissi
duya duya kk masaya gitti ve msveddeyi sratle kontrolden geirdi.
Marie d'Aubray'n fotorafnn yerinde yeller esiyordu!
Stevens derhal oturma odasna geti; yokluunda, odann atmosferinde belirli
belirsiz bir deiiklik olduunu derhal hissetti. Marie divann zerine
uzanmt; elinde, boalm bir kokteyl kadehi tutuyordu. Normalden biraz, daha
renkli bir yzle kocasna, sehpann zerinde duran bir ikinci kadehi iaret
etti. "Gelmen ne kadar uzun srd," dedi. "Haydi unu i de biraz neelen."
Gen adam ikisini itii kadar, Marie'nin onu tetkik ettiini seziyordu.
kinci bir kokteyl yuvarlyarak bu tatsz hissin penesinden kurtulmaya alt.
Sonra, kadehi masann stne brakt.
ni bir kararla, "Marie," dedi. "King's Caddesi'nin 1 numaras esrarengiz bir
ev olmaya balad. Bu gidile, perdelerin arkasndan hayaletlerin elleri ksa,
yahut da dolaplarn iinde iskeletler bulsak amyacam. Allah akna syle,
seninle ayn ad tayan ve geen yzylda insanlar zehirlemeyi det edinmi
olan birini biliyor musun?"
Gen kadn kocasna kalarn atarak bakt. "Neler sylyorsun, Ted? Sende
bir deiiklik var." Ksa bir tereddtten sonra glmeye balad. "Yoksa
kokteyline zehir koyduumu mu sanyorsun?"
"Bak, ite byle bir eyi affedemem! Beni dinle, Marie, soracam sual
belki sana garip gelecek, ama doru drst bir cevap istiyorum. Yzyl evvel
yayan, sana tpatp benzeyen, hatt seninkisi gibi kedi kafal bir bilezik
takan bir kadndan bahsedildiini hi duydun mu?"
"Vallahi anlyamadm, Ted..."
Gen adamn sesinin tonu daha da ciddileti. "Beni iyi dinle Marie. Birisi,
19'uncu Yzyl ortalarnn kyafetiyle ekilmi senin bir fotorafm,
evresindeki insanlarn yarsn zehirliyen ve ba kesilerek cezasn bulan bir
kadna ait olduu , iddiasiyle bir kitabn iine ilitirmi. Bu ii Cross'un
kendi de yapm olabilir. Yalvarrm bana cevap ver: Bu Marie d' Aubray kimdi?
Yoksa senin bir akraban myd?"
Marie ayaa kalkmt. Hiddetlenmie, yahut ama benzemiyordu, sadece
kocasna acyarak bakyordu. Sonunda, "Cidd konutuunu gryorum Ted," dedi.
"Demek geen asrda yaad ve bir sr kiiyi zehirledii rivayet edilen Marie
d'Aubray'la benim ayn insan olduumu zannediyorsun, yle mi? Eer ben o Marie
d'Aubray'sam..." Gen kadn burada szne ara vererek omuzunun zerinden aynaya
bir gz att; ayn anda Stevens, aynada bir anormallik olduunu farkeder gibi
oldu. Gen kadn bu ksa aradan sonra cmlesine son verdi. "Bu takdirde yasm
hi gstermediimi itiraf et."
"yle bir ey demedim. Sadece o kadnla aranda uzak bir akrabalk olup
olmadm renmek istedim."
"Uzak bir akrabalk ha! Allah akna bana bir kokteyl hazrla Ted. Bu
garip hikyelerle beni deli edeceksin."
"Bu mevzuu kapatalm daha iyi. u var ki gvenilir bir yaynevinin
kendisine teslim edilen msveddelere iliik fotoraflar yok etmeye hakk yok...
Gzlerime iyi bak, Marie, birka dakika nce antam amadn m?"
"Hayr, amadm."
"Demek ki antam amadn ve iinden, 1861'de katil suundan giyotinle
ba kesilerek idam edilen Marie d'Aubray'n fotorafn almadn, yle mi?"
Gen kadn isyan etti. "Tabi ki almadm." Sesi titremeye balamt. "Ted,
ne olur, bana btn bunlarn mnsn anlat," diye yalvard.
"Resim msveddenin iinde olmadna gre, birisi tarafndan alnm
olmal. u anda evde, ikimizden ve Ellen'den baka kimse yok. Ben odamdayken
esrarengiz bir ahsiyet eve girmediyse, bu resim nasl yok olabilir? Eserin

birinci sayfasnda Cross'un adresi var. Ona telefon edip resmin kullanlmamas
iin msaadesini rica edecektim, ama fotoraf ona iade etmenize artk imkn
yok."
Tam o srada Ellen odann eiinde belirerek, "Yemek hazr, efendim," diye
haber verdi. Ayn anda sokak kapsnn vurulduunu iittiler.
Gnde belki on iki defa tekrarlandna gre, bu sesin hibir fevkaldelii
yoktu, ama Stevens'in zerinde ok tesiri yapt. Ellen homurdana homurdana
kapy amaya gitti.
Akabinde Mark Despard'n, "Bay Stevens evde mi?" diye soran sesi duyuldu.
Stevens ayaa kalkt. Marie ifadesiz bir yzle durduu yerde kalmt. Gen
adam, onun nnden geerken, tahlil edemedii bir hissin saikiyle, elini tutarak
dudaklarna gtrd. Sonra, Mark Despard' karlamak zere kapya yrd.
Mark hole girmiti; yannda, Stevens'in tanmad bir erkek daha vard.
Holn dkme demirden fenerinin Mark'n sar salarn ve ok ak bir mavi
olan gzlerini aydnlatyordu. Meslei avukatlk olan Mark, alt yl nce lm
bulunan babasnn yazhanesini devralmt, fakat insanlarn kusurlarn
yzlerine vurmann nne geemedii iin, pek az mterisi vard. Despard
Park'ta yaamaktan ok holanyor, maliknede av ceketi, fanila gmlek, kotle
kadife pantolon ve bal botlarla dolayordu.
Mark, ev sahiplerinin henz yemek yemediklerini anlam gibi, apkasn
mtereddit bir tavrla parmaklarnn arasnda evirip eviriyordu. "Sizi rahatsz
ettimse zr dilerim; iimiz son derece mhim olmasayd, yahut baka zamana
tehir edilebilseydi bu saatte gelmezdim," dedi.
Yannda getirdii adam, kendisinden daha ksa boylu ve kamburca idi. Enerjik
hatl yznde, kalarnn arasndaki derin ukura ramen, sempatik bir ifade
vard. Arkasnda, gayet iyi bir terzinin elinden kt belli olan bir pardes
dikkati ekiyordu.
Mark Despard, "Sana, ok eski dostlarmdan Doktor... yok, Bay Partington'u
takdim ederim," diye devam etti. "Seninle hususi olarak grmek istiyoruz Ted.
Konumamz belki uzun srer, ama konu ok mhim olduuna gre, yemek yemeyi daha
sonraya brakmak ltfunda bulunacan umarm..."
Marie de kocasnn arkasndan hole kmt. Her zamanki tatl tebessmyle,
"Ho geldin Mark," dedi ve ilve etti. "Tabi, yemei daha sonra yememizin ne
mahzuru olabilir? Hepiniz Ted'in yazhanesine gein."
Stevens daha fazla tereddt etmeyerek, misafirlerini, holn br ucunda
bulunan yaz odasna gtrd. Kck bir oda olan yazhaneye iki basamak
inilerek giriliyordu. Mark, kapy itina ile kapadktan sonra bunun bir kanadna
arkasn dayayarak, "Ted, Miles amcam bir cinayete kurban gitti," dedi
"Ne sylyorsun Mark?"
"Evet. Onu arsenikle zehirlediler."
Ted Stevens, iki erkee deri koltuklar iaret ederek, "Oturun," dedi.
Kendisi de yaz masasnn arkasna getikten sonra, "Bu ii kim yapt?" diye
sordu.
Mark Despard iini ekti. "Ev halkndan biri olmas muhtemel," dedi, "imdi
sen de vaziyeti rendiine gre, akamn bu saatinde neden seninle konumaya
geldiimi syleyeceim." Ak renkli gzlerini lmbadan ayrmyarak devam etti.
"Yapmak istediim, daha dorusu yapmam gereken bir i var. Fakat bunun iin
kiinin yardmna muhtacm, iki kii buldum; bu civarda senden baka
gvenebileceim kimse tanmadma gre nc de sen olacaksn. Ama bize yardm
etmeye raz isen, bana bir ey vadetmelisin. Ne kefedersek edelim polise hibir
ey duyurulmayacaktr."
Stevens, kararszln gizlemek iin halya bakarak, "Katilin
cezalandrlmasn istemiyor musun?" diye sordu.
Mark Despard souk bir tavrla, "stemesine isterim, ama iimize gelmez,"
diye cevap verdi. "Yabanclarn hususi ilerime burunlarn sokmalarndan ve
hele ismimizin gazetelere konu olmasndan nefret ederim. Bunun iin, amcam ister
ldrlm olsun, ister olmasn, polisin hibir eyden haberi olmyacaktr."
Gene iini ekerek devam etti. "Bize yardm etmeye raz isen, bu gece aile
mezarmz ap amcamn cesedini karacaz ve otopsisini yapacaz. Vcudunda
arsenik olup olmadn kat surette renmemiz lzm. Ho, ben onun
zehirlendiine eminim ya. Miles amcamn bir cinayete kurban gittiini bir
haftadr biliyordum, ama yabanc bir doktoru susturmaya imkn olmad iin,
hibir ey yapamadan bekledim."
Partington, tatl sesiyle lfa kart. "Mark, hibir erefli doktorun bu

artlar altnda bir otopsi yapmaya raz olmyacan sylemek istiyor. Bu yzden
bana bavurmak zorunda kald."
Mark itiraz etti. "yle bir ey demedim."
Partington Stevens'e bakarak, "Bidonun dostum, ancak bu iteki durumumu
belirtmem lzm," dedi. "On yl nce Mark'n kzkardei Edith'le nianlydm. O
devirde cerrahlk yapyordum; New York'ta harl harl ileyen bir muayenehanem
vard. Derken, bir kadna krtaj yaptm duyuldu. Yalnz bu ii, doru bir
hareket olduuna inanarak yaptm bilmenizi isterim. Her neyse, gazeteler beni
kepaze ettiler, netice olarak da doktorluktan menedildim. Servet sahibi olduum
iin, bu belki o kadar mhim deildi, ama Edith'in, krtajn yaptm kadnn
metresim olduuna inanaca tuttu. Lf uzatmayalm, o zamandan beri
ngiltere'de yayorum; bir hafta nce Mark'n telgrafm alnca, ilk vapura
atladm ve tekrar Amerika'ya dndm."
Stevens yerinden kalkt. Bir dolaptan bir viski iesi ile bardak alarak
gene iki misafirinin yanna dnd. "Mark," dedi. "Susacama sz veriyorum.
Yalnz bir ey bilmek isterim: phelerinin doru ktn, yani amcann
ldrldn rendiimizi farzedelim, o zaman ne yapmak niyetindesin?"
Mark elini alnnda gezdirerek cevap verdi. "Orasn ben de bilmiyorum. Bu
sual beni deli edecek. Ama ne yapabilirim ki? lkinin intikamn almak iin
ikinci bir cinayet mi ileyeceim? Hayr, amcama kar duyduum sevgi o kadar da
kuvvetli deildi. Ama hakikati bilmemiz mutlaka lzm. Bir katille ayn at
altnda yaamaya devam etmeme imkn yok. Dn bir kere, Miles amcam yle
abucak lmedi. Uzun zaman strap ekti; atmzn altnda yaayanlardan biri
ise, onun kendi yznden ac ekmesine hibir merhamet duymadan seyirci oldu.
Birisi amcam gnlerdir, hatt belki haftalardr arsenikle zehirliyordu.
Arsenikle diyorum, zira bu zehirin tesirlerinin gastro-anterit'in
belirtilerinden ayrdedilmesi zordur. Amcam, ok fenalap kendisine bir
hastabakc tutulmasndan evvel, yemeklerini tepsi ile odasna getirtiyor ve
hizmetisi Margaret'in dahi ieriye girmesine raz olmuyordu. kadna, tepsiyi
kapsnn dnda duran masann stne brakmasn, uygun grd zaman
"kendisinin onu ieri alacan sylemiti. Bu arada tepsinin orada uzun mddet
kald oluyordu. Bu itibarla ev halkndan her hangi bir kimsenin, hatt bir
misafirin, yemeklerine arsenik serpmi olmas imkn dahilinde, ama..." Mark
sznn bu yerinde elinde olmyarak sesini ykseltti. "Ama sabahn nde son
nefesini verdii gece durum deiikti. Bundan tr ben hakikati aratrp
amcamn kendi karm tarafndan ldrlmediini ispat etmek istiyorum."
Masann stndeki puro kutusunu almaya hazrlanan Stevens'in eli havada
kald. Katil nasl olur da Lucy olurdu? Mark'n, abanoz sal ve nazik tavrl
kars gzlerinin nnde canland. Hayr, buna imkn yoktu!
Mark hrn hrn sylendi. "Ne dndn tahmin edebiliyorum, kardeim.
Sen de buna inanamyorsun, deil mi? Amcamn ld gece, Lucy St. David'deki
bir maskeli baloda benimle beraber olduuna gre, ben de seninle ayn
fikirdeyim. Ama hatal olsalar dahi, kaale alnmalar icap eden baz ahadetler
var. Ah Ted, bir gn senin de benim durumuma dmemeni btn kalbimle dilerim.
Karm lekelemeye alann kim olduunu kefetmem iin, Miles amcamn katilini
meydana karmak art."
Viski iesine kimse dokunmamt. Mark bardan iki ile doldurdu ve bunu
bir defada boalttktan sonra devam etti. "Khya kadnmz Bayan Henderson,
cinayetin ilenilmesine ahit olmu. Amcama son zehir dozunun nasl verildiini
grm. Anlattklarna baklrsa, katil Lucy'den bakas olamaz."
4
Ksa bir sessizlikten sonra Partington sordu. "O ihtiyar kadnn yalan
sylemediine emin misin?"
Doktor bundan sonra, Stevens'in kendisine verdii viski ile soday yudum
yudum iti.
Mark bezgin bir tavrla, "Bu gibi ilerde her ey mmkndr," dedi. "Ama
Bayan Henderson'un yalan sylediini sanmyorum. Vaka dedikoduya baylr, ama
kocas da, kendisi de ocukluumdan beri bizdeler. Ogden'i byten de Bayan
Henderson oldu. Kardeim Ogden'i hatrlyorsun, deil mi? Sen ngiltere'ye
gittiin sralarda, o daha kolejdeydi... Hayr, Bayan Henderson ailemize ok
baldr, Lucy'yi ele ok sever. Esasen Miles amcamn zehirlendiini bilmiyor.
Onun, mide hastalndan ldn ve kendisinin, nemsiz bir olaya ahit
olduunu sanyor. Kadn, dilini tutmaya raz etmem o yzden zor ya."

Stevens, "Bir dakika," diye mdahale etti, "Bayan Henderson'un hikyesi, u


mevcut olmayan kapdan geerek kaybolan tarih kostml esrarengiz kadnla
ilgili, deil mi?"
Mark, "in en anlalmaz taraf da bu kap meselesi," dedi. "Her eyi size
bandan itibaren anlatsam daha iyi olacak galiba. Aile tarihemizden
balyalm. Partington, vaktiyle Miles Amcamla hi karlatn myd?"
Partington ksaca dndkten sonra, "Hayr," diye cevap verdi. "O sralarda
zannedersem Avrupa'dayd."
Mark anlatmaya koyuldu. "Miles Amcam ile babam bir yl ara ile dnyaya
gelmiler: Amcamn doum tarihi 1873 nisan, babamnki ise 1874 mart. Bu
tarihleri neden bahis konusu ettiimi birazdan anlyacaksmz. Babam yirmi bir
yandayken evlendi, amcam ise bekr olarak ld. Ben 1896' da dodum; Edith
1898'de, Ogden ise 1904'te dnyaya geldiler. Topraklarmz, servetimizin
temelini tekil eder. Bunlarn en byk ksm Miles Amcama kalmt; fakat
avukat yazhanesi sa3'esinde bol para kazand ve esasen hayat olduu gibi
kabul ettii iin babam buna aldrmamt. Babam alt yl nce bir akcier
hastalndan hayata veda etti; ona bizzat kendi bakan annem de ayn hastaln
sirayetiyle ksa bir mddet sonra ld."
Partington, "Onlar hatrlyorum," diye arkadann szn kesti.
Mark devam etti. "Btn bunlar size anlatmam, durumun basitlii hakknda bir
fikir sahibi olmanz iin. Ailemizde menfaat kaygusuna dayanan hibir rekabet
veya kin yoktu. Amcam ehlikeyif bir adamd; dnya yznde bir tek dman
olmadn sylersem, hi de mbala etmi saylmam. Hayatnn sonlarna doru
ise dnyadan elini, ayan ekmi, eski ahbaplariyle dahi bir temas
kalmamt. ayet biri onu zehirlediyse, bu, srf bir insan lrken seyretmenin
zevki iin, yahut da parasna tamamen olmal. Hedef para olduu takdirde,
hepimizden phelenmek gerek. Bahusus benden... Zira amcamdan bizlere klliyetli
bir para kalacam nceden biliyorduk. Miles ile babam o kadar az ara ile
dnyaya gelmilerdi ki, ikiz gibi bytlmlerdi; birbirlerini ok da
severlerdi. Hatt amcam, babamn bir erkek vrisi olduu mddete, kendisinin
evlenmesine lzum olmadn syler dururdu. Gryorsunuz ya, amcamn arsenik
dozlariyle zehirlenmesine balanld sralarda, aile hayatmzn sknetini
bozacak hibir ey yoktu."
Partington birden, "Sana iki sual soracam," dedi. "Birincisi u: Amcana
arsenik verildiine dair elinde bir delil var m? kincisi; amcann son
zamanlarnda garipletiini ve odasna kapandn anlattn. Bu hali ilk ne
zaman balad?"
Mark bir tereddt an geirdi. "zerinizde yanl bir intiba uyandrmaktan
kanmak isterim," dedi. "Amcamn o garip veya kak ihtiyarlardan olduunu
sanmayn. Hayr, ondaki deiiklik belirli belirsiz bir eydi. Bunu ilk defa,
alt yl nce babamla annemin lmeleri zerine Paris'ten dnd sralarda
farkettim. Miles artk, eski tandm amca deildi; bir derdi varm gibi
dnceli idi. Ama o vakitler henz sabahtan akama kadar odasnda kapal
kalmaya balamamt... Bu, daha sonra oldu. Ted, sen ne zaman Crispen'e
tandn?"
"Aa yukar iki sene oluyor."
"yleyse, amcan senin geliinden iki ay kadar sonra bu garip huyu edindi.
Sabah kahvaltsn etmek iin aa kata iniyor, havann gzel olduu zamanlar
sigarasn tttrerek bahede ksa bir gezinti yapyor, sonra da portrelerin
galerisinde birka dakika vakit geiriyordu. Bu gnlk programn tatbik
ederken, etrafiyle hi megul olmaz, dnceleriyle babaa kalrd. leye
doru da odasna girer ve bir daha darya admn atmazd."
Partington kalarn atarak sordu."Odasnda o kadar saat ne yapard? Kitap
m okurdu? Bilgisini mi geniletirdi?"
"Hi zannetmem, kitaplarla fazla alkas yoktu. Hizmeti dedikodusuna
baklrsa, koltuunda oturup darsn seyreder, yahut da yaplacak baka ii
olmad iin, habire kyafet deitirerek oyalanrd. Gayet zengin bir
gardrobu vard ve teden beri kliyle iftihar ederdi. Bundan alt hafta
kadar nce, mide kramplarndan kvranmaya ve sk sk kusmaya balad. Fakat,
ayn hastal daha evvel de ektiini ve bir tabak lapa ile bir bardak
ampanyann kendisini tedaviye yettiini ileri srerek nceleri bir doktora
grnmek istemedi. Derken, iddetli bir kriz geirmesi zerine alelacele Dr.
Baker'i arttk. Aile doktorumuz olan bu zat, amcama gastro-anterit tehisi
koydu. Onun tavsiyesiyle eve bir hastabakc aldk; belki de onun bakmnn

tesiriyle amcamn durumu dzeldi, yle ki, nisan balarnda artk shhatinden
endie etmez olduk. imdi, 12 nisan gecesine geliyorum.
"O srada evde sekiz kiiydik: Lucy, Edith, Ogden, kapcmz ve bahvanmz
olan ihtiyar Henderson, Bayan Henderson, hastabakc Bayan Corbett ve oda
hizmetisi Margaret. O gece Lucy ve Edith'le bir maskeli baloya gittiimden daha
evvel bahsetmitim. Tuhaf bir tesadf neticesi, o gece evde kimse kalmamt.
Bayan Henderson, bir akraba ocuunun vaftizinde bulunmak iin sekiz gnlk bir
izin alarak gitmiti. arambaya raslyan 12 nisan ayn zamanda hastabakc
Bayan Corbett'in de izin gnyd. Margaret'in sevgilisiyle bir randevusu vard.
Ogden ehirde bir davetteydi. Netice olarak, evde Henderson ile amcamdan baka
kimse kalmyordu.
"Evde bir kadn olmamas Edith'in cann skmt. O, mkl bir durumda ne
yaplmas gerektiini ancak bir kadnn bileceine kani idi. Bu yzden de baloya
gelmek istememi ye ancak amcamn srar zerine istemeye istemeye raz olmutu.
Beri yandan, Bayan Henderson'un o gece saat 21.25' te Crispen'e varan tirenle
gelmesi de Edith iin ayrca bir endie kayna idi, zira Henderson, evin Ford
arabasiyle karsn karlamaya gidince, amcam hi deilse on dakika mddetle
evde yalnz kalacakt. Sonunda fazla lkrddan usanan Ogden, gitmeden nce
Bayan Henderson'un gelmesini bekleyeceini vadedince mesele halloldu.
"Margaret ile Bayan Corbett erken saatte evden ktlar; hastabakc gitmeden
nce, lzumunda' bavurmas iin, Bayan Henderson'a yazl talimat brakmt.
Lucy, Edith, Ogden ile ben saat sekize doru hafif bir akam yemei yedik. Miles
Amcam hibir ey yemeyeceini haber vermiti; yle olduu halde, Lucy'nin, biz
giyinirken ona gtrd bir bardak scak st imeye raz oldu. Bu teferruat
bugn olmu gibi hatrmzda, zira Edith karmla merdiven banda karlam ve
ona, "Kendi evindeki teberinin nerede olduundan haberin yok. Kayma alnm
st almsn," diye taklmt. Fakat sonra her ikisi de stten tadarak sulu
olmadn grdler.
Stevens sahneyi hayalinde canlandrabiliyordu. Lucy krpe ve iyi huylu idi;
Edith de gzel kadnd, fakat yan biraz gstermeye balyordu. Stevens,
onlarn bir bardak st konusundaki mnakaalarnn tatl bir hava ierisinde
cereyan ettiine emindi. Despard Park'n sakinleri arasnda en ufak bir
geimsizlik olduu duyulmamt. Gen Ogden de o srada, ellerini ceplerine
sokarak, gelin ile grmceyi dudaklarnda alayc bir tebessmle seyretmi
olacakt. Ogden, aabeysi Mark kadar olgun ve cidd olmamakla beraber, hi de
fena ocuk saylmazd. Stevens'in cann skan bir soru da uydu: "Marie ile
benim o akam nerede olduumuzu kesin olarak biliyor muyum?" Bu sorunun cevab
hi de houna gitmiyordu. Hafta arasnda sayfiyeye gelmek detinde olmamalarna
ramen, o gece Marie ile Crispen'de bulunuyorlard. Stevens gndzn bir telif
hakk iin civar kasabalardan Stranton'a gittii iin, New York'a dnmektense
geceyi Crispen'de geirmeyi tercih etmilerdi. Ertesi sabah erkenden New York'a
dnmler, ihtiyar Miles'in lmn ise ancak iki gn sonra haber almlard.
Stevens o gece kimsenin ziyaretlerine gelmediini, sakin bir akam
geirdiklerini ve erken yattklarn hatrlyordu.
Gen adam birden Mark'n anlatmaya devam ettiinin farkna vard.
"Ne diyordum? Evet, stn bir kusuru yoktu. Lucy, amcamn kapsn vurdu;
niyeti, tepsiyi, her zamanki gibi kk masann stne brakmakt, fakat Miles
Amcam kapy aarak tepsiyi onun elinden ald. Amcam o akam eskisine kyasla
fevkalde iyiydi, stelik grmeye altmz dnceli halinden de eser yoktu.
Arkasnda kapitoneli, mavi bir robdambr, boynunda ise beyaz bir atk vard.
"Edith ona, 'Bizsiz olabileceinize emin misiniz?' diye sordu. 'Bayan
Corbett'in izinli olduunu ve zile bassanz bile kimsenin sizi duyamyacan
unutmayn. Bir eye ihtiyacnz olduu takdirde, gidip kendiniz almak zorunda
kalacaksnz... Her halde Bayan Henderson'a bir pusula yazp, gelince koridorda
oturmasn tembih etsem iyi olacak...'
"Fakat amcam Edith'in szn kesti. 'Kadncaz gecenin ikisine, ne kadar
yle mi oturacak? Yok canm. Rahat kalble gideceiniz yere gidin; ben artk
iyiletim,' dedi.
"Tam o srada, merdiven banda dolaan Edith'in kedisi Jok, amcamn odasna
szlverdi. Amcam, kediyi ok sevdiinden, onun arkadalnn kendisine kfi
olduunu syledi Bunun zerine biz de ona iyi geceler dileyerek kapsn kapadk
ve giyinmeye gittik."
Stevens, grnrde mantksz bir soru sormak iin tam o an seti. "Bana,
Lucy'nin o baloya Madam de Montespan kyafetinde gittiini sylemitin, deil

mi?"
Suale am grnerek arkadana bakakalan Mark, "Grnrde evet," diye
cevap verdi. "Edith, Lucy'nin kyafetine Madam de Montespan denilmesini her
nedense daha uygun bulmutu. Ama aslnda Lucy, elbiseyi, galerideki portrelerin
birinden kopye etmiti. Bunun, Montespan'n adalarndan mehul bir kadna ait
olduunu tahmin ediyoruz. Hemen btn yz ve omuzunun bir ksm yllar evvel
bir nevi asitle tahrip olduundan, kim olduu kati olarak bilinmiyor.
Vaktiyle byk babamn, portreyi restore etmeye altn fakat muvafak
olunamadn sylediini hatrlyorum. Her neyse, orijinal bir eser olduu
iin, bu haliyle muhafaza edilmi. Rivayete baklrsa, Brinvilliers Markizi
adnda bir kadnn portresiymi " Mark birdenbire durup merakla sordu. "Nen var
Ted?"
Ted Stevens soukkanlln toplayarak. "Ackm olacam," diye karlk
verdi. "Devam et Mark... Anladma gre, 18!inci yzylda bir sr kiiyi
zehirleyen Fransz kadnndan bahsediyorsun Sizde bir portresinin olmas hayret,
deil mi?"
Partington bir eyler homurdanarak bardan bir kere daha doldurdu.
"Hatrladma nazaran, Brinvilliers'in, Mark' m ecdadndan biriyle ilgisi
vard," dedi.
Mark asabi bir tonla, "Evet," diye tasdik etti. 'Despard, ismimizin
ngilizceletirilmi ekli. Fransa'dayken admz Desprez diye yazdrm. imdi
Markizi brakalm. Lucy'nin elbisesinden bahsediyorduk Dediim gibi, karm
baloya giyecei kyafeti o portreden kopye ederek gnde dikmiti.
"Saat dokuz buuk sularnda evden ktk. Edith, Florence Nightingale, ben
ise valyeydim Otomobile biniimizi kapdan seyreden Ogden, her zamanki gibi
bize ineli lflar atyordu. Yola saptmz srada, Bayan Henderson'u gardan
getiren Ford'la karlatk
"Balo pek o kadar neeli gemedi. Ben baya skldm ve vaktin byk bir
ksmm oturarak geirdim, ama Lucy bol bol dansetti. Saat ikiden az sonra eve
dnmek zere yola ktk. Mehtapl bir geceydi Edith eteini yrtt iin
suratl idi, fakat Lucy, btn yol boyunca arklar mrldand. Arabay garaja
sokunca, Ford'u grdm, fakat Ogden'in Buick'i henz dnmemiti. Sokak kapsnn
anahtarn Lucy'ye verdikten sonra, ben, derhal ieri girmeyerek, birka dakika
kadar gece havasn teneffs ettim. Fakat Edith kapdan bana seslenince, holde
onlarla bulutum. Eli elektrik dmesinin zerinde olan Lucy korku iinde tavana
bakyordu. 'Korkun bir grlt duydum.' dedi.
"Hol ok eski olduu iin, tahtalarnda sk sk atrdlar olur, fakat bu
defaki bakayd. Merdiveni bir nefeste knca, birinci katn koridorunu
karanlk buldum. Birden, garip bir huzursuzluk duydum; yanbamda kt bir
ruhun varln hissetmitim sanki...
"Elektrik dmesini aradm srada, kilit iinde dnen bir anahtar tkrts
oldu ve Miles amcamn kaps araland. Odann iindeki lgn k amcam yeteri
kadar aydnlatamad iin, onun ancak siluetini grebiliyordum. Ayakta durmakla
beraber, iki bklm olmutu. Bir eliyle midesini bastryordu, dieriyle kapnn
erevesine tutunmutu. Alnndaki damarlar frlamt; nihayet ban kaldrmaya
muvaffak olunca, btn yznn derisinin gerildiini farkettim. Gzleri
yuvalarndan frlamt; aln ter iindeydi. Kesik kesik ve zorlukla nefes
alyordu. Beni grdn tahmin ediyordum, fakat belirli bir kimseye hitap
etmiyormu gibi konutu. 'Artk dayanamayacam!' diye inliyordu. 'ok ac
ekiyorum. Size dayanamayacam sylyorum!'
"Bu szleri Franszca olarak sylyordu.
"Ona koarak yere ylmasna mni oldum. Her ne sebeptense rpnd, fakat
onu yatana kadar gtrmeye muvaffak oldum. Yzm bir hayalden ayrdetmeye
alyormu, yahut da gzlerinin nnde bir sis varm gibi, bana bir garip
bakyordu. nce, korkmu bir ocuk tavriyle, 'Ah, sen de mi?' dedi. Sesi
strabn ylesine ifade ediyordu ki, kalbim para para oldu. Derken biraz
kendine geldi ve gece lmbasnn nda yzm iyice seebildi. O zaman
korkmas da sona erdi ve yz tam mnasiyle deiti. Bu defa ngilizce olarak,
onu teskin eden banyodaki haplara dair bir eyler syledi ve gidip onlar
getirmemi yalvard.
"Bahsettii il, nceki bir krizinde onu rahat ettirmek iin bavurduumuz
veronal haplaryd. Lucy ile Edith de eikte durmular, balmumu gibi bir yzle
bize bakyorlard. Lucy, amcamn mrldandn duyduundan, veronal getirmeye
kotu. Hepimiz amcamn lmek zere olduunu anlyorduk; fakat bunun bir

zehirlenme olabilecei aklmzdan bile gemiyor, onun sadece son gastro-anterit


krizini geirmekte olduunu zannediyorduk, Edith, benim szm zerine, Dr.
Baker'e telefon etmeye gitti Beni en ziyade dndren, amcamn yznde grdm
o dehet dolu ifadeydi. Acaba ne.gibi korkun bir ey grm, yahut da grdn
zannetmiti?
"Onu oyalayp strabn biraz unutturmak maksadiyle, 'Amca, ne kadar
zamandr bylesiniz?' diye sordum. Gzlerini amadan, ' saattir,' diye cevap
verdi. Yan yatt iin, yastk sesini bouyordu. 'Niin seslenmediniz, yahut da
daha evvel kapya gitmediniz?' diye sordum Gene yastn iine konutu. Tecrbe
bile etmedim. Byle bir eyin erge olacan biliyordum; beklemekten kurtulmak
istedim, fakat sonunda acya dayanamadm...' Byle derken bana bir kuyunun
dibinden bakyormu gibi bir hali vard. Yznde hl korku izi vard; nefesi de
adamakll grltlyd, 'Mark, lmek zereyim,' dedi, benim itiraz etmem
zerine, Kendin konuacana beni dinle,' diye yalvard. 'Mark, tahtadan bir
tabutun iinde gmlmek istiyorum. Anladn m: Tahtadan bir tabutun iinde.
Dediimi yapacana sz ver...'
"Ceketime aslm srar ediyordu; kendisine bir bardak suyla istedii
veronal'i getirmi olan Lucy'ye dikkat bile etmeyerek, 'Tahta bir tabutun
iinde,' diye tekrarlad. ok kusmu olduu iin, komprimeleri yutmakta glk
ekti, fakat sonunda muvaffak oldu. Sonra, dn syliyerek ayaklarnn
stne bir battaniye istedi. Yatann ayak ucunda bir battaniye vard. Lucy
hibir ey demeden onu alarak amcamn stne yayd.
"Ben amcam daha iyi rtmek iin bir ey aryordum. Odada, amcamn
kostmlerinin asl olduu byk bir gmme dolap vardr. Bunun kaps hafif
aralkt; st rafnda belki bir battaniye daha bulurum diye dndm. Dolapta
battaniye yoktu, ama iinde baka bir ey kefettim.
"Dolabn en altnda, itina ile sralanm ayakkablarn nnde, akamn daha
erken bir saatinde odasna getirilmi olan yemek tepsisi duruyordu. St barda
botu, ama yannda, tepsi ile getirilmemi olan baka bir ey vard. Bu, fazla
bir deeri olmayan, takriben on santim kutrunda bir gm kse idi. Bu kse
umumiyetle evin zemin katnda bfenin stnde durur. Bize geldiin vakit, bilmem
ona dikkat ettin mi Ted? Dibinde yapkan bir tortu kalmt. Ksenin yannda
Edith'in kedisi Jok yatyordu. Ona dokununca lm olduunu grdm.
"te o zaman meseleyi anladm."
5
Bu szlerden sonra Mark Despard, bir, iki dakika kadar hi konumadan durdu.
Sonunda, "ok zaman yle olur zaten," dedi. "nsan farkna varmadan, pheler
zihninde birikir, sonra birdenbire bir ey kafasna drank eder... te ben de o
andan itibaren durumu anladm. Bam evirip baknca, Lucy'nin bir ey
grmediine kanaat getirdim. Bana arkas dnkt ve bir eliyle karyolann ayak
ucundaki demire tutunmutu.
"Derken Miles amcamn, hastalnn bandan beri gsterdii btn emareler
zihnimde canland ve arsenik zehirlenmesinin belirtilerini daha nce
tanyamamama hayret ettim.
"Holden, telefonda konuan Edith'in sesi geliyordu. Ben, hibir ey demiyerek
gmme dolab kilitledim ve anahtarn cebime attm. Sonra hole karak Edith'in
yanna gittim. Hastabakc sabaha gelecei iin, bir doktor armamz
gerekiyordu. Arsenikten zehirlenme vakalarnda ne yaplmas gerektiini
hatrlamaya altmsa da muvaffak olamadm. Edith telefonu kapamt: sakin
grnyor, fakat ellerinin biraz titremesinin nne geemiyordu. Dr. Baker'i
bulamamt. Ben, baka bir doktor bulmaya altm srada, Lucy merdivenin
banda belirdi ve, 'Galiba ld,' dedi.
"Amcamn odasna dnnce, onun hibir ihtil geirmemi olduuna dikkat
ettim. Kalbi durmu, bu sayede de daha fazla strap ekmeden son nefesini
vermiti. Hakikaten ldne kanaat getirmek zere, onu srt st yatrrken,
elim tesadfen yastnn altna kayd ve bahsini duyduumuz sicime takld. Bu,
takriben otuz santim uzunluunda ve zerinde, eit aralkl dokuz dm bulunan
alelade bir sicim parasyd. Mnasnn ne olduunu hl merak ediyorum."
Partington arkadann szn kesti. "Peki, sonra ne oldu? Anlatsana!"
"Sonra m? Hi. Sabaha topu topu birka saat kald iin, ev halkn
uyandrmaya lzum grmedik. Lucy ile Edith yattlarsa da gzlerine uyku girmedi
tabi. Ben, Miles Amcam bekleyeceimi sylemitim; fakat asl istediim, kseyi
ortadan kaldrmakt. Ogden'in henz dnmemesini ve sarho dnd takdirde,

ayakta olmamn daha doru olacan bahane etmitim.


"Lucy odamza kapand. Edith biraz alad. Amcamz o akam ihmal ettiimiz
iin vicdan azab ekiyorduk, ama ben onun lm sebebinin baka olduunu
biliyordum.
"Amcamn yzn rttkten sonra, gm kse ile barda alarak bir mendile
sardm. Hayr, parmak izlerini dnmemitim; sadece takip edeceim yolu
kararlatrana kadar bu ipularn gizlemek istiyordum."
"Vaktinde bir doktor elde edebilmi olsaydk, 'Gastro-anteritiyle alkadar
olmayn; amcam zehirlediler,' diyecektim tabi. Ama Miles Amcam naslsa
lmt... Beni anlamaya al, Partington!" Mark'n sesi burada deta
vahilemiti.
Partington mdahale etti. "Sakin ol, kardeim. Hikyenin devamn
bekliyoruz."
"Bardakla kseyi, evin zemin katndaki yaz odamn bir ekmecesine
kilitledim. Kedinin lsn de ortadan kaldrmam lzmd. Bahedeki tarhlardan
birinin yeni apalandn hatrladm; kazmann nerede olduunu da bildiim
iin, hayvan gzelce gmdm. Edith hl kedisinin ne olduunu bilmiyor ve
kaybolduunu zannediyor. Tam iimi bitirdiim srada, Ogden'in otomobilinin
farlar bulunduum yeri aydnlatt. Bir an beni grdn zannettim, fakat ondan
evvel eve kapa atmaya muvaffak oldum.
"Ertesi gn, Bayan Henderson'un hikyesini de dinledikten sonra, bardakla
kseyi, ketumluuna gvenebileceim bir eczacya gtrdm ve iindekileri tahlil
etmesini syledim. St zararszd. Fakat ksede, bir yumurtann ak ile
rplm st ve arap karm ile 0.13 gram arsenik bulundu."
Partington ni bir hareketle ban evirdi. "0.13 gram arsenik ha?"
"Evet. ok, deil mi? Bir yerde okuduuma nazaran..."
"0.13 gram arsenik yutmaktan ileri gelmi lmler grlmtr. Bilinen en
kk ldrc dozdur, fakat karmn artakalan ksmnda bu kadar arsenik
bulunmas dolu ksenin iinde muazzam bir miktar olduunu gsteriyor..."
"Normal ldrc doz ne kadardr?"
"Adamna gre deiir. Dediim gibi, 0.13 gram arsenikten ileri gelmi
lmler grld gibi 13 gram yutup da yakay kurtaranlar da olmutur. Mesel,
1857'de Glasow'da Madeleine Smith tarafndan zehirlenen Angelier'in midesinde
6,3 gram arsenik bulunmutu. Mdafaa buna dayanarak, bir intihar vakas
karsnda bulunulduunu, zira hi kimsenin farkna varmadan bu kadar arsenik
yutmasna imkn olmadn iddia etmiti." Partington birdenbire geveze
kesilmiti, bu konulardaki bilgisini ortaya dkmekten zevk duyuyor gibi bir hali
vard. Devam etti. "Bir de 1860'daki Marie d'Aubray vakas var. Pis bir cinayet
serisi... Katilin, srf kurbanlarnn ln seyretmek zevki iin ldrd
anlalyor... Bu zavalllardan biri 0,65 gram arsenikten lmt; bir dieri
ise 6,5 grama kadar dayand. Fakat talih Marie dAubray'a, Madeleine Smith'e
olduu gibi yardm etmedi. Giyotinle ban kestiler..."
Partington konuurken, Ted Stevens kalkm ve yaz masasnn kesine
ilimiti. Doktorun sylediklerini ban sallyarak dinler gzkmeye alyor,
fakat gzleri holn kapsndan ayrlmyordu. Birka saniyedir orada bir
anormallik dikkatini ekmekteydi. Holn lmbas yaz odasnnkinden daha
kuvvetliydi ve o vakte kadar anahtar delii, tahta kapnn ortasnda parlak bir
leke tekil etmiti. Fakat birka saniyeden beri, sanki biri kulan delie
yaptrm gibi, hibir ey grlmyordu...
Partington devam ediyordu. "Mhim olan, zehirin amcana ne zaman verildiini
tesbit etmek. Deminden beri sraladn saatler doruysa, her ey abucak olup
bitmi. Birisine kuvvetli bir arsenik dozu verilince, zehirlenme emareleri,
arseniin mayi veya kat olarak alnmasna gre, birka dakika il bir saat
sonra bagsterir, lm ise alt il yirmi drt saat sonra vuku bulur. Daha bile
gee kald vakalar olmutur. Halbuki sen, amcan akamn dokuz buuunda
shhatte braktn. Sabahn iki bucuunda eve dndn, az sonra da amcan ld.
Tamam m?"
"Evet, aynen byle."
"Bu takdirde, hastalndan tr esasen zayf dm olan amcann, ar
bir zehirlenmeye tbi tutulduunu ve muazzam bir dozun bylece ksa zamanda onun
hakkndan geldiini kabul etmemiz lzm. u son dozu ne zaman aldn
bilseydik..."
Mark atld. "Onu sana katiyetle syleyebilirim. On biri eyrek gee."
Stevens, "Bayan Henderson'un, u bize hl anlatmadn mehur hikyesini

kastediyorsun, deil mi? O hikyeyi bize nakletmekten neden kamyorsun sanki?"


diye lfa kart.
"imdilik onu size anlatmayacam."
"Peki, niin Allah akna?"
"Benim deli olduumu, yahut da Bayan Henderson'un akln kardn
zannedeceiniz iin. nann bana, teferruat yzlerce defa zihnimde evirip
evirdim, o yzden gzlerim gnlerce uyku yz grmedi... Hikyenin geri kalan
ksmna kimsenin inanmyacan biliyordum. Hatt belki de, mezar amama yardm
etmenizi istemekle, sizinle alay ettiimi bile zannedeceksiniz. Halbuki Miles
amcamn lm ile ilgili btn olaylarn aydnlanmas lzm. Yalnz iki saat
sabretmek ltfunda bulunsanz, ne kar? Hikyenin birinci ksmnn doruluunu
tesbit etmek iin bu kadar bir zaman yeter."
Partington birdenbire, "Sen deimisin Mark," dedi. "Artk seni
anlyamyorum. imdiye kadar bize anlattklarnda hibir fevkaldelik bulmadm.
Evet, amcan bir cinayete kurban gitmi olabilir, ama bundan daha korkun
cinayetler grlmtr. Bize henz anlatmadklarnda inanlamyacak ne olduunu
sorabilir miyim?"
Mark, ksa bir tereddtten sonra ar ar cevap verdi. "oktandr lm bir
kadnn hayatta olabilmesi..."
"Samalyorsun..."
"Hayr, samalamyorum. Aklm bamda. Byle bir eyin olabileceine ve
hele Lucy'nin bu lmle bir ilgisi olduuna inanamyorum, tabi. Olanlar izah
etmek iin birbirinden imknsz iki teori akla geliyor. Demin de sylediim
gibi, phe bir kere zihnime sapland. Onu koparp atmay ok isterdim, ama
btn bildiklerimi imdiden size syleyecek olsam, gleceinizden korkarm...
imdi syleyin, mezar amama yardm edecek misiniz?"
Ted Stevens, "Evet, edeceim," diye vadetti.
"Ya sen Partington?"
Doktor, "Be bin kilometre yolu bo yere katetmedim," diye homurdand. "Ama
ben otopsiyi yaptktan sonra, bizi byle atlatmaya devam edebileceini sanma
Mark."
Mark'n, bardan nc kere doldurmas zerine, "Mezar nasl aacaz?"
diye sordu.
Mark birden canland. "Pek g bir i deil, ama kuvvet ve zaman ister,"
dedi. "Bir kere drt kiiye muhtacz; drdncmz Henderson olacak. Her bakmdan
itimat edilebilecek adamdr. Esasen karsiyle o, mezara giden yolun zerindeki
kulbede otururlar. Onun haberi olmadan bir tek ta yerinden oynatanlayz... u
veya bu bahane ile, Henderson hari, herkesi savdm. Dolaysiyle rahatsz
edilmemiz tehlikesi yok. Nasl alacamza gelince..."
Eve elli metre mesafedeki kk kilise bir buuk yzyldr kapal duruyordu.
Oraya, geni kare tal bir yoldan gidiliyor, Henderson'larn kulbesi de bu
yolun kenarnda bulunuyordu. Mahzenin giri kaps yolun altndayd.
Mark, "Takriben iki metre kare alannda ta kaldrmak zorunda kalacaz;
abuk almamz icap ettii iin de bu i onlar krmadan baarlamyacak,"
dedi. "Getireceim bir dzine elik levyevi talarn arasndan kabil olduu
kadar derine saplyacaz. Talarn altnda, yirmi ksur santim derinliinde bir
toprak ve akl tabakas, bunun altnda ise, mahzenin azm rten muazzam ta
var. Bir metre enindeki ve iki metre uzunluundaki bu kapak hi deilse yarm
ton arlndadr. in en g taraf, bunu, levyeleri altna kaydrarak
kaldrmak olacak."
Partington elini dizinin stnde aklatarak, "yleyse ne kadar abuk kollar
svarsak, o kadar iyi," dedi. "Yalnz bir mesele var, Mark. Kimsenin bir eyden
haberi olmamasn istiyorsun. Bu kadar hasara sebep olduktan sonra, talar
kimseye bir ey farkettirmeyecek ekilde tanzim edebilecek miyiz dersin?"
"Henderson'la ben aradaki fark phesiz farkederiz, ama bakalarnn
farkedebileceklerini sanmam. Talar Allah' tan dzgn, biimli deiller; hem
sonra, amcamn defni srasnda da epeyi hasar oldu." Mark bu szlerden sonra
ayaa kalkt ve saatine bakt. "imdi saat dokuz buuk," dedi. "Anlatmza
gre, bir an evvel ie koyulalm. Biz nden gidelim Ted. Sen de yemeini yer
yemez gelirsin. Arkana eski bir eyler giy" Birden alnnn ortasna bir yumruk
indirdi. Stevens'in karsn hatrlamt. "Marie'yi unuttuk," diye mrldand.
"Ona ne gibi bir bahane uyduracaksn bakalm. Ona her eyi anlatmyacaksn,
deil mi?"
Gz hl kapda olan Stevens, "Ne mnasebet," dedi. "Hibir ey anlatmam.

Siz orasn bana brakn."


Ayaa kalknca gen adam, bann dndn hissetti. Oday dolduran sigara
dumanlar ve karnnn a oluu ona dokunmutu. Bunun zerine, Marie ile beraber
villda geirdikleri ve erkenden yattklar 12 nisan aramba gecesiyle ilgili
bir ey hatrlad. O gece, okumakta olduu msveddeye ban dayayarak dalmasna
ramak kalmt. Marie sonradan, bunun, ak havann tesiri olduunu sylemiti.
Ted Stevens, Markla Partington'u sokak kapsna kadar geirdi. Marie
meydanlarda yoktu. Gen adam, Mark'n otomobilinin farlar karanlkta gzden
silininceye kadar bekledikten sonra, kapy usulca rtt. Marie mutfaktayd;
Stevens onun, bir ark mrldanarak yemei hazrladn duyuyordu. Yemek
odasndan geerek, mutfak kapsnn kanadn itti.
Grne baklrsa, Ellen evine gitmiti. Marie, yeil salata, domates
salas ve mayonezle tavuklu sandviler yapmakla meguld. Kocasn grnce,
alnna den bir peremi, ba tutan eliyle itti. Yznde belirli belirsiz bir
glmseme vard.
Buz dolabnn homurtusiyle dolu bu bembeyaz mutfakta, Mark Despard'n
hikyesi insana bsbtn sama grnyordu. Stevens, "Marie," diye balyacak
olduysa da, karisi onun szn kesti. "Biliyorum," dedi. "kman lzm, deil
mi?" Sandvileri iaret etti. "Ama bunlar yemeden darya admn attrmam."
"kmam icap ettiini nereden biliyorsun?"
"Kapdan dinledim, tabi. Hepinizin o kadar esrarengiz bir hali vard ki,
dayanamadm... Akammz ziyan olacak, ama ne yapalm? Oraya gitmezsen, o
hikyeler bir trl aklndan kmayacak. Mark Despard'la senin, cinayetlere
merak sardnz sylemekte haklymm, deil mi? Byle bir eyin olacan
biliyordum zaten..."
"Biliyor muydun? Nasl olur?"
"Lfn gelii biliyordum diyorum. Crispen belki ufak yer, ama maallah
dedikodusu eksik deil. Bu sabah arya gitmitim; Despard Park'ta garip
birtakm olaylarn dndnn fsldaldn duydum. Ama bunu kimden duyduumu
soracak olursan, hatrlyamyorum... Yalnz ihtiyatl olacaksnz, deil mi?"
Mutfan atmosferinde bir deiiklik olmutu. Marie, elindeki ba masann
stne brakt ve kocasnn kolunu tuttu. "Beni dinle Ted," dedi. "Seni
seviyorum. Seni sevdiimi biliyorsun, deil mi?"
Stevens cevaben gen kadn kollarnn arasnda skt.
Marie devam etti. "Beni dinle Ted. Bu ak biz yaadmz kadar devam edecek.
Bir gn sana Guibourg adndaki bir yerden ve Adrienne halamdan bahsedeceim, o
zaman beni daha iyi anlyacaksn... Ama sen imdilik bunlar dnme. yle
mstehzi glmseme bakaym! Ben bir bakma senden ok daha yalym; yzmn
birdenbire krtn ve sarardn grrsen..."
Stevens gen kadnn szn kesti. "Sus! Galiba durduun yerde asabn bozuldu
Marie!"
Gen kadnn az ak kalmt; bir ey yapm olmak iin ba gene eline
ald. "Evet, ben deliyim," dedi. "imdi msaade edersen, sana bir ey
syleyeceim. Bu gece bir mezar aacaksnz, ama bana yle geliyor ki, bir ey
bulamayacaksnz."
"Ben de o fikirdeyim."
"Beni anlamyorsun, anlyamazsn. Yalnz yalvarrm, bu gibi hikyelere
kendini fazla kaptrma. Sana sylediklerimi iyice dn; beni anlamaya al
demiyorum, ama bana itimat et. imdi, u sandvileri ye ve stne bir bardak st
i; sonra da stn ban deitirmeye gidersin. Misafir odasnn dolabnda
duran kaln sveter ile eski pantolonu giyersen iyi olur. Onlar geen yl
temizleyiciye yollamay unutmuum..."
KNC BLM
1
STEVENS, King's Caddesi'ni Despard Park'n bahe kapsna kadar takip etti.
Gkyznde mehtap yoktu, ama yldzlar prl prld. Bahe kaps, her zamanki
gibi, ardna kadar akt. Stevens, kapnn kanatlarn ekti ve ar kol
demiriyle emniyete ald.
Uzun bir yolun ucundaki ev uzun ve alakt ve iki yanndaki ksa blmleriyle
bir T harfini andryordu. Pencereler, 17'nci Yzyl sonlarnn Fransz stiline
uygun olarak ufak ve derin almt. Evin 19'cu yzyldaki sahiplerinden biri,
kapnn nne, st kapal bir sundurma ilve ettirmi, fakat bu da zamanla

yapnn tmne uymutu. Sundurmann tavannda bir lmba yanyordu. Stevens btn
bu teferruat not ettikten sonra, kapnn tokman vurdu. .
Bu bir tek n dnda, btn ev karanlklara gmlmt. Birka dakika
sonra Mark kapy amaya geldi ve Stevens'i, eski kitap ve cila kokan holden
geirerek mutfaa ald. Mark'n eski kostmlerinden birini giymi olan
Partington, gaz ocann yannda sigara iiyordu; bu haliyle her zamankinden iri
gzkyordu. Ayaklarnn dibinde, siyah bir anta ile deri kapl byk bir kutu
dikkati ekiyordu. Masaya, demirci ekileri, krekler, kazmalar levyeler ve
Henderson'un yklenmekte olduu iki uzun ve yass elik omak dayal idi.
Henderson, yal, ufak tefek, fakat kuvvetliye benzeyen bir adamd. ri bir
burnu, mavi gzleri ve zerinde sadece bir, iki tutam kr sa kalm dazlak bir
kafas vard. Mutfaktakilerin iinde en sinirlisi de o olacakt ki, Mark ile
Stevens ieriye girince yerinden sramaktan kendini alamad.
Mark, Stevens'i, iki byk fenere gaz doldurmakla vazifelendirdi. Sonra
birden, "Acaba bu ekiler ok grlt karr m?" diye sordu.
Henderson ban kayarak, "Evhamlanmaya balamayalm, Bay Mark," dedi. "Bu
iler hi houma gitmiyor, ama madem yaplmas lzm diyorsunuz, itaat ediyorum.
ekilerin grltsnn yoldan, duyulabileceini sanmyorum. Tek korktuum,
kzkardeinizin, karnzn, benimkinin veya Bay Ogden'in patadak dnmesi. Bay
Ogden'in ne kadar mtecessis olduunu bilirsiniz; bir eyden phelendiyse..."
Mark hizmetkrn szn kesti. "Ogden New York'tadr," dedi. "tekilerin ise,
hafta bandan nce dnmeleri tehlikesi yok. Hepiniz hazr msnz?"
Drt erkek letleri srtlayarak arka kapdan baheye ktlar. Mark ile
Henderson, fenerlerle nde gidiyorlard. Kapcnn kulbesinin nnden getiler;
kiliseye birka metre kala, Mark ile Henderson, fenerleri yere braktlar.
Mezar amak iki saatlerini ald. On ikiye eyrek kala Stevens, kendini nemli
otlarn zerine brakt; kesik kesik nefes alyor, kalbi iddetle arpyordu;
btn vcudu ter iinde idi. Mahzenin azn rten byk ta, kocaman bir
sandn ak duran kapa gibi bir yannn zerine dikilmi vaziyette duruyor,
altnda basamaklar gze arpyordu.
O da terler iinde ve nefes nefese olan Partington, "Bu kadar m?" dedi.
"yleyse iin geri kalan ksm iin eve kadar gidip yzm gzm bir ykasam."
Mark onun arkasndan bakarak, "Bir kadeh yuvarlamadan geri dnmez," diye
mrldand. "Haksz da deil yani." Elindeki fenerle Henderson'a dnd,
srtarak, "Sen nden inmek ister misin?" diye sordu.
Muhatab, "Katiyen," diye 3'utkundu. "Babanz, anneniz ve amcanz
defnedilirken dahi mahzene ayak basmadm bilirsiniz. Tabutu kaldrmak iin
yardmma ihtiyacnz olmasa, bu defa da inmezdim ya..."
"zlme canm. Mahzene inmek istemezsen, ziyan yok. Amcamn tabutu
tahtadan olduuna gre, iki erkek tarafndan kolaylkla yerinden oynatlabilir."
"Yok, yok ineceim. Zehir hikyeleriniz beni de meraklandrd. Ho,
ihtiyar Joe Henderson'un fikrine kymet vermezsiniz ya..." Birden sesini
alaltt. "Yalnz yaknmzda birbirinin dolamadna emin misiniz? Buraya
geldik, iimde, gzetleniyormuuz gibi bir his var..."
Byle derken, omuzunun zerinden arkasna bakmt; Stevens de dt yerden
kalkarak yanna geldi; Mark ise feneri havaya kaldrarak etraf aydnlatt.
Rzgr karaaalar inletiyordu, fakat bakaca ses, seda yoktu.
Mark, "nelim," dedi. "Partington da gelince bize katlr. Yalnz, mahzende
havalandrma tertibat olmadna gre, fenerleri burada brakalm; elektrik
fenerinin nda alrsak daha doru olur."
Ta basamaklar tahta bir kapnn nne iniyordu; erkek bunu iterek mahzene
girdiler.
erisi havasz ve kasvetli idi. Mark'n tuttuu elektrik fenerinin huzmesi,
odann drt bir yann aydnlatt. Buraya sadece on gn evvel bir l
getirildii iin, ortalk hl ar ar iek kokuyordu.
Fenerin nda, 7 arp 5 met ebadnda bir dikdrtgen biimindeki mahzen
meydana kmt. Duvarlar granit bloklarndan bina edilmiti. Tam ortada, gene
granitten olan sekiz keli bir stun, mahzenin kubbemsi tavanna destek
olmutu. Giri kapsnn tam karsna den en uzun duvarla daha ksa olan
sadaki duvarn iine, bir tabuttan biraz daha enli raflar oyulmutu. Atalarn
tabutlarnn yerletirildii yukarlarda, kovuklar kabartmalarla ve Ltince
yazlarla ssl idi; fakat aaya doru inildike manzara sadeleiyordu. Baz
kovuk dizileri dolu, dier bazlar hemen hemen botu ve her biri sekiz tabut
alabiliyordu.

Fenerin huzmesi, solda, duvarn iine gmlm olan ve zerinde lenlerin


isimlerinin kaytl bulunduu maden bir levhay meydana kard. Bunun
yukarsnda, yzn rten mermer bir melek heykeli gz alyordu. Maden
levhann iki yannda mermerden birer kp vard; bunlarn iindeki solmu
ieklerin bir ksm }'ere dklmt. Stevens, levhada kaytl ilk ismin Paul
Desprez, bu zatn doum ve lm tarihlerinin ise 1650-1706 olduuna dikkat etti.
sim, 18'inci Yzyl ortalarnda Despard olarak deitirilmiti; bundan da
ailenin, Franszlarla kzlderililere kar giriilen harbde ngilizlerin
tarafn tuttuu ve ismini ngilizletirmeyi tercih ettii anlalyordu.
Levhadaki son isim ve tarihler: Miles Bannister Despard 1873-1929 idi.
Ik huzmesi bundan sonra Miles Despard'n tabutunu arad. Despard'larn
sonuncu lsnn tabutu, kapnn karsndaki duvarn alt kovuklarnn
birindeydi. Solundaki kovuklarn hepsi doluydu, fakat sandakilerden bazs
botu. Miles Despard'n tabutu, tozlu ve pasl olan dierlerinin arasnda,
yenilii ve parlakl dolaysiyle olduu kadar, tamamiyle tahtadan olan tek
tabut oluundan tr de derhal gze arpyordu.
erkek bir an konumadan durdular, sonra Mark feneri Henderson'a uzatt.
"Bize k tut," dedi. Sesinin uyandrd yanklara kendi de am gibi bir
silkindi. Sonra, Stevens'e dnerek, "Haydi gel, Ted," diye devam etti, "Tabutun
sen bir ucunu tutacaksn, ben de tekini."
Tabuta yaklatklar srada, basamaklar inen ayak sesleri duydular.
Erkeklerin de bir dntr dndler, fakat gelen sadece Partington'du.
antasn ve zerine iki kavanoz koyduu deriden kutusunu da getirmiti. leri
rahatlyan Stevens ile Mark Despard tabutu yakaladklar gibi kaldrdlar...
Stevens gayriihtiyari, "alacak derecede hafif," dedi.
Mark sesini karmad ise de, herkesten daha sinirli olduu halinden belli
idi. Cilalanm meeden olan tabut pek byk deildi. Kapann zerindeki gm
levhada, sahibinin ad ile doum ve lm tarihleri okunuyordu. ki erkek tabutu
yere braktlar.
Stevens elinde olmyarak, "Pek fazla hafif," diye tekrar etti. "Tornavidaya
ihtiyacmz olmyacak. ki srgsn amak kfi."
Partington, iki kavanozla iine bir eyi sarmak iin yanna ald pacavray
yere brakt.
Mark ile Stevens, srgleri ekerek tabutun kapan kaldrdlar.
Tabut botu...
Beyaz satenden olan kapitone astar, Henderson'un titrek bir elle tuttuu
fenerin nda ldad, fakat tabutun bo olduu inkr edilemez bir gerekti.
Kimse bir ey demiyor, sadece yanndakilerin grltl nefesini dinliyordu.
Mark nihayet, "Yoksa yanl bir tabut mu aldk?" diye kekeledi.
Stevens'le birlikte, levhann zerindeki ismi okumak maksadiyle, kapa
indirdiler. Hayr, hibir hata bahis konusu olamazd.
Elinin titremesi hzlanm olan Henderson, "Aman Yarabbim!" diye soludu.
htiyar adamn, feneri neredeyse elinden drmek zere olduunu gren Mark,
uzanp onu elinden ald. Henderson hl mrldanyordu. "Bay Miles'in bu tabutun
iine konulduunu ben gzlerimle grdm. te bakn! Basamaklardan indirilirken,
u kenarn vurdulard. Tahtann zerindeki syr grdnz m?" Kovuk
dizilerini parmaiyle iaret etti. "Hem tahtadan baka tabut ta yok."
Mark, "Evet," diye tasdik etti. "Bunun amcamn tabutu olduuna phe yok. Ama
ls nereye gitti acaba?"
Erkekler endie iinde etraflarna bakndlar. Yalnz Partington'un yznde
bir ifade deiiklii yoktu; bunun da viskinin tesiri mi olduu, yoksa doktorun
kafasn iletmesinden mi ileri geldii belli deildi.
Nihayet sabr tam gibi, "Olmyacak eyler dnmeye kalkmayn skn," '
diye sylendi. "l meydanda yoksa bu ancak bir tek mnaya gelebilir: Birisi
bizden nce gelip onu mahzenden dar tad."
Henderson, "Bu nasl olur?" deyince, doktor ona dik dik bakt. htiyar kapc
tnmayarak devam etti. "Evet, biri buraya nasl girer ve kar, orasn bilmek
isterim, Dr. Partington? Dnn bir kere, u mezar aana kadar drt kii iki
saat ter dktk ve dnyann patrtsn yaptk. Karmla ben yirmi metre tede,
pencerelerimiz ak olarak uyurken, bir bakasnn da bu ileri yapp sonra,
ortal dzeltebileceine ve talarn arasn imentolayabileceine ihtimal
veriyor musunuz? Dahas var: u talar bundan bir hafta nce imentolayan ben
olduuma gre, o zamandan beri onlara kimsenin elinin demediine mahkeme
huzurunda and imeye hazrm!"

Partington ihtiyara hiddetle bakt. "Sznzden phe etmiyorum, ama bu kadar


heyecanlanmanz da lzumsuz," dedi. "Ceset hrszlar bu yoldan gemedilerse,
baka bir yol bulmu olacaklar."
Mark araya girdi. "Duvarlar, tavan ve zemin batan aa granittendir. Gizli
bir geidin varlndan phe ediyorsan, phesiz aratrma yaparz, ama byle
bir ey olmadna bahse girerim."
Partington, "yleyse burada olanlar nasl izah edersin?" dedi.
Ted Stevens "Amcam kendiliinden tabutundan kp mahzeni terketmedi ya,"
dedi.
Henderson ekine ekine lfa kart. "Belki de birisi cesedi alp baka bir
tabutun iine koydu."
Partington, "Buna ihtimal vermem," diye itiraz etti. "Esasen yle olsa bile,
problemimiz aydnlanm olmuyor. Zira o kimse bu mahzene ne ekilde girip km
olabilir?" Ksa bir duraklamadan sonra ilve etti. "Ama l, tabutun bu kovua
konulmas ile mahzenin tekrar mhrlenmesi arasnda geen fasla srasnda
alnd ise, o baka."
Mark ban sallad. "Bu faraziyeden peinen vazgemek gerekir," dedi..
"Burada bir sr kiinin huzurunda dua.okundu. Sonra da hep birlikte
merdivenleri ktk..."
"Mahzenden en son ayrlan kim oldu?"
Mark glmseyerek, "Ben," dedi. "Mumlar fledim ve amdanlar yukarya
kardm, fakat bu i bir dakikadan fazla zaman almadna ve papaz beni
merdivende beklediine gre, sulunun ben olmam ihtimali pek zayf!"
"yle bir ey demedim zaten. Peki, sen de ekildikten sonra ne oldu?"
"Biz kar kmaz, Henderson ile yardmclar giri kapsn mhrlemek
iin kollar svadlar. Hepsinin su orta olduklarn farzetsek bile, bir sr
kiinin, durup almalarn seyrettiini unutmayalm."
Partington bir omuzunu silkti. "yleyse bu bahsi kapayalm," dedi. "Yalnz
ortada bir hakikat var, Mark. Birisi, cesedi yok etmek veya baka bir yere
gizlemek iin ald ise, bu ekilde hareket etmesinin sebebi belli: Bizim bu
gece byle bir ie girieceimizi tahmin etti.
"Hayr, amcann zehirlenerek ldrldnden asla phe etmiyorum. imdi,
ceset bulunmad mddete, katil emniyette saylr. Doktorunuz, ihtiyar
Miles'in tabi bir lmle ldne ahadet etti, yegne su delili ise ortada
yok. Amcann hastalk sonucunda lmediini bundan byle nasl ispat edebiliriz?
Elindeki ikinci derecedeki ipular yetersiz. Amcann odasndaki bir ksenin
iinde, bir st, yumurta ve" arap karmna katlm iki arsenik zerresi
bulmasna buldun, ama bakalm amcann bu karmdan itiini gren oldu mu?
Hatt bu karmdan itii ispat edilebilir mi? tii eyde bir anormallik
olduundan phelense, bundan sizlere bahsetmez miydi? Yalnz, sonradan zararsz
olduu anlalan bir bardak stn onun tarafndan iildii kesin olarak
biliniyor."
Henderson doktora dudak bkt. "Siz avukat olmalymsnz!"
Partington, "Katilin, cesedi ortadan yok etmekteki menfaatini anlamanz iin,
btn bunlar size sayp dkyorum," dedi. "Bu ii nasl yaptn kefetmemize
de sra gelecek. imdilik elimizde delil olarak, bo bir tabuttan baka ey
yok..."
Stevens, "Tamamiyle bo deil," diye mrldand.
Dierleri konuurken, o, neye baktnn farknda bile olmakszn, gzlerini
tabutun iinden ayrmamt. Sonunda, rengi sateninkiyle kart iin ilk
bakta gzkmeyen bir cisim dikkatini ekti. Bu cisim, tabutun yan tarafnda,
lnn sa elinin bulunmas gereken yerdeydi.
Gen adam eilerek onu ald ve arkadalarna gsterdi.
Bahsettii cisim, otuz santimetre uzunluunda ve zerinde eit aralkl dokuz
dm bulunan alelade bir sicim parasyd'...
2
Drt erkek bir saat sonra basamaklar kp tekrar bahenin serin havasn
teneffs ettikleri srada, iki eye inan getirmi bulunuyorlard:
1. Mahzene alan her hangi bir gizli geit olmad gibi, oraya, esas
kapsndan gemeden girip kma imkn yoktu.
2. l, dier tabutlarn birinde sakl deildi. Alt sralarda bulunan btn
tabutlar kovuklarndan karlp muayeneden geirilmilerdi. Almalarna imkn
olmadktan baka, zerlerindeki pas ve toz, buraya getirileliden beri onlara el

demediine delildi.
Gnl bulanan Partington, bundan sonra, biraz viski ile kuvvetini tazelemek
zere eve dnd halde, Henderson ile Stevens'in, iskemleler getirip zerine
kmadan ve st sralardaki tabutlar da gzden geirmeden ileri rahat etmedi.
Kendini pek iyi hissetmeyen Mark, neticesiz kalmaya mahkm olan bu aratrmaya
katlmamt. Sonunda o da, kplerin iindeki iekleri koparp yere att;
sonra, hep birlikte kpleri devirerek ilerinde bir ey olmadna kanaat
getirdiler.
Mahzenin havaszl hepsinin stne fenalk vermiti. Bunun zerine
Henderson'un kk evine gittiler. Kapc da onlara kahve piirmeye koyuldu. O
srada saat bire be vard.
Partington kendine bir yandan sigara yakarken neeli gzkmeye alyordu.
"te byle, beyler," dedi. "nmzdeki u problemi. Mark gene abuk sabuk
fikirlere saplanmadan halletmeye alsak iyi olur."
Mark kzmt. "Ne demek istiyorsun yani?" diye terslendi. "Gzlerimize de mi
inanmyacaz? Sen ne diyorsun, Ted?"
Ted Stevens, "Ne dndm sylemek istemem," diye cevap verdi. Marie'nin,
'Bu gece bir mezar aacaksnz, ama bana yle geliyor ki, iinde bir ey
bulamyacaksnz," szlerini hatrlamt.
Kahvesini bitirip koltuunun arkasna yaslanan gen adam, hislerini
arkadalarna belli etmemeye alyordu. Derken cebinde bir fazlalk hissetti
ve bunun, iki gaz lmbasn doldurmak iin kulland kk huni olduunun
farkna vard. Mark kendisine levyelerle demirci ekicini geirirken ellerinin
bo olmas iin, onu dnmeksizin cebine sokmutu. Bunun zerine Marie'nin,
hunilere duyduu garip nefreti hatrlayverdi. Baz kimselerin kedi veya iek
grmeye tahamml edemediklerini duymutu, ama Marie'nin korkusuna akl
ermiyordu. Bu, bir insann bir kmr kreinin karsnda geri geri gitmesi veya
bir bilardo topu ile ayn odada olmay kabul etmemesi gibi bir eydi. Bu
dncelerin penesinden kurtulmak iin gen adam, "Sizin bir teoriniz var m,
Doktor?" diye sordu.
Partington, gzlerini, sigarasnn yanan ucundan ayrmyarak, "u doktor
hitabm brakn ltfen," dedi. "Bana kalrsa, mehur kilitli oda probleminin en
zor bir ekliyle kar karyayz. Katilin, kilitli bir odaya hibir eyin
dzenini bozmadan nasl girip kabildiini izah etmek mecburiyetinde olduumuz
yetmiyormu gibi, bir de stelik polis romanlarndakinden ok farkl bir kilitli
oda ile baedeceiz. Bizimkisi, penceresi olmayan, bir kap yerine yarm ton
siklerinde bir tala, bunun zerinde yirmi santimetre kalnlnda bir akl ve
toprak tabakasiyle ve hepsini rten imentolanm ve bir tann ahadetine
baklrsa, el srlmemi talarla emniyete alnm granitten bir mahzen..."
Henderson, "Talara el srlmediine dair Kitab- Mukaddes'e el basarm,"
diye lfa kart.
"Pekl. u halde katilin oraya nasl girip ktna ilveten, lnn
nasl yok olabildiini izah etmemiz gerekiyor. Bu aprak problemin drt zm
eklinin ikisini peinen ekarte ettik, zira gizli bir geit olmadna ve
cesedin mahzende bulunmadna kanaat getirdik. Kabul mu?"
Mark, "Evet, kabul," diye tasdik etti.
"Demek elimizde iki zm ekli kalyor. lki u: Doru szll phe
gtrmeyen Bay Henderson'un iddialarna ve karsiyle kendisinin mezara yakn
yerde uyumalarna ramen, birisi bir gece mezara girebilmi ve iini
halletmitir."
Henderson bir ey dememekle beraber, yz, bu gln faraziye hakknda ne
dndn belli ediyordu.
Partington, "Buna kendim de inanmadm belirteyim," diye itiraf etti.
"Nihayet son bir ihtimal kalyor: Cesedin hibir zaman mahzene getirilmedii."
Bu defa Mark yumruunu nndeki masann stne indirdi. "Hayr, buna da ben
imkn grmyorum."
Henderson, "Ben de sizinle beraberim, Bay Despard," dedi. "Bay Partington,
her defasnda size kar gelmek istemem, ama lnn mahzene getirilmemi
olduunu sylemek, yalnz beni deil, cenaze levazmats ile iki yardmcsn
da sulandrmak olur. Bakn, bu iin nasl yapldn size anlataym: Bayan
Edith cenazecinin adamlariyle kalmam ve arlsam dahi Bay Miles'in bir an
olsun yanndan ayrlmamam tembih etmiti. Ben de benden istenileni yaptm.
"Gnmzde, cesedi, eskisi gibi tabutun iine yerletirip herkesin, nnden
gemesi iin salona koymuyorlar. Hayr, simdi ly cenaze trenine kadar

yatanda tehir edip zaman gelince tabuta yerletiriyorlar ve alp


gtryorlar. Bay Miles iin de ayn ey yapld ve ben kendisi tabutuna
konulurken odada adamlarla beraberdim... Hanmefendi ile ben, trenden evvelki
gece lnn ban beklediimize gre, ben hatt hi odadan kmadm saylr...
Her neyse, tabutun kapan kapadlar, hemen arkasndan ela tabutu tayacak
olanlar gelerek onu gtrdler. Bu kimselerin arasnda hkimler, avukatlar ve
doktorlar vard. Her halde onlardan da phe edecek deilsiniz...
"Esasen ben de pelerinden ayrlmayarak onlar mahzene kadar takip ettim.
Oraya inmeyenler, basamaklarda kalarak yini dinlediler. Tren sona erince de,
Barry ve Mac Kelsie, gen Tom Robinson'un yardmiyle talar imentolamaya
giritiler. Ben, bir kou stm bam deitirmeye gittim, bir, iki dakika
sonra da balarna dndm. O kadar!"
Partington ellerini havaya aarak homurdand. "Ama sylediklerimin birinden
biri olmu olmal. Artk hayaletlerin varlna da inanacak deilsiniz ya?"
Henderson ar ar konutu. "zr dilerim, ama inanyorum galiba."
"Bu, gln ite!"
Henderson ciddiyetini bozmad. "Btl inanlarmn olmadn belirteyim,"
dedi. Hayaletlerden korkmak btl inant, dolaysiyle ben de onlardan
korkmuyorum, ama hayaletlerin var olup olmadna gelince, geen gn radyoda
Shakespeare'nin, 'Gkyznde ve dnyada akim ermeyecei nice eyler olduu'
konusundaki szlerini dinliyorum..."
htiyar adamn, l veya diri bir eyden korktuu besbelli olduu iin, Mark
ona hayretle bakyordu. Birdenbire, "Bayan Henderson, bana anlatt hikyeden
sana da bahsetti mi yoksa?" diye sordu.
Gzlerini, nndeki masann kesinden ayrmayan ihtiyar hizmetkr, "ld
gece Bay Miles'in odasnda olan kadnn hikyesini mi?" diye sordu.
"Evet, o hikyeyi."
Henderson ksa bir duraklamadan sonra, "Evet, anlatt," diye itiraf etti.
Mark odadaki dier iki erkee dnd. "Bu akamn banda size, szme
inanmamanz ihtimali olduu iin, o hikyeyi anlatmak istemediimi sylemitim,"
dedi. "Ama artk neye inanacam kendim de bilmediime gre, anlataym da olsun
bitsin!
"Mhim olan nokta, size anlattm gibi, Bayan Henderson'un bir haftadr evde
olmamas ve o gece bizim maskeli baloya gitmek zere yola kmamzdan sonra
gelmesi. Dolaysiyle Edith ile Lucy'nin kostmlerinden haberi yoktu. Yalnz
durun..." Mark burada szne ara vererek Henderson'a dnd. "Gardan gelirken,
sen ona bahsettiysen, o baka."
teki, "Ben mi? Katiyen," diye homurdand. "Hanmlarn ne giydiklerinden
benim de haberim yoktu. Bir eyler diktiklerini geri biliyordum, ama bana
sorarsanz, o gibi elbiselerin hepsi birbirine benzer. Hayr, karma hibir ey
demedim."
Mark devam etti. "imdi Bayan Henderson'un hikyesine gelelim. Kadncaz o
aramba akam saat ona yirmi kala sularnda gardan eve geldi. Yapt ilk
ilerden biri, ortalkta bir aksaklk olmadna emin olmak iin evi dolamak
oldu. Bu arada Miles amcamn kapsn da vurup hatrn sordu. Amcam kapy
amadysa da ona ieriden cevap verdi. Miles amcam, ancak penceresini ap
dari3'a seslendii takdirde duyabileceinin dncesi, Edith gibi, Bayan
Henderson'u da endielendiriyordu. Bunu gz nnde tutarak, geceyi koridorda
veya hi deilse evin zemin katnda geirmek istediini ileri srd. Fakat Miles
byle bir eyin lfn bile ettirmedi. 'Beni yatalak m zannediyorsunuz? Gayet
iyi olduuma sizi nasl nandrmal?' diye kzd. Amcam umumiyetle nazik bir
adam olduu iin, bu k Bayan Henderson'u artt. 'Pekl. Fakat saat on
birde nasl olduunuza bakmak iin gelmeme mni olamazsnz,' dedi.
"Netekim on birde eve dnd; hikyesi de ite o zaman balyor.
"Bir yldan beri, her aramba gecesi saat on birde, Bayan Henderson'un hi
karmad bir radyo yayn var..."
Henderson, "Doru," diye lfa kart. "Burada da bir radyomuz var, fakat bir
aydr tamirde olduu iin, karm, yayn kkteki radyodan dinleme iznini
almt... O gece, program karmamak iin alelacele oraya gittiini
hatrlyorum..."
Mark, "O radyonun kkn birinci katndaki kapal taraada olduunu
belirteyim," dedi. "Size orasn gezdirmek niyetinde olduum iin, teferruatl
bir tarifine gemeyeceim. Yalnz bu taraann bir ucunda, Miles amcamn odasna
bakan caml bir kap olduunu syliyeyim. Amcama, vaktini taraada geirmesini

defalarla teklif etmitik, fakat o, her nedense burasn sevmiyor, hatt


kapsnn camn kaln bir perde ile rtl bulunduruyordu.
"Ne diyordum, Bayan Henderson birinci kata kt. Yaynn ban karmaktan
korktuu iin, amcamn kapsn vurup, "yisiniz ya?" diye sormakla yetindi;
amcam, "yiyim, iyiyim," diye cevap verince de taraaya kmak zere koridorun
kesini dnd. Amcamn, radyonun almasndan rahatsz olmadn, bilkis
dinlemesini sevdiini de burada sylemeden gemiyeyim. Bu itibarla Bayan
Henderson onu skmaktan korkmuyordu. Caml kapnn tam karsnda duran radyonun
yanndaki portatif lmbay yaktktan sonra oturdu. Fakat radyonun snmasna
kadar geen birka saniye zarfnda, amcamn odasnda bir kadn sesi iitti.
"te bu, alacak bir eydi. Kadncaz, amcamn, odasna kimseyi
almadn bilmesine ilveten, o gece evde kimsenin kalmadm da duymutu. lk
aklna gelen ihtimal, sesin sahibinin oda hizmetisi Margaret olmas oldu.
Amcamn apkn olarak tanndndan, Bayan Henderson'un haberi vard. stelik
Margaret'in gzel bir kz olduunu ve amcamn bazan istisnai muamele yapp onu
odasna aldn biliyordu. Amcam ister istemez hastabakcs Bayan Corbett'in
de odasna girmesine gz yumuyordu, ama hastabakc gzel olmad gibi, flrte
de hevesli deildi. Bayan Henderson bunun zerine, ihtiyar Miles'in o gece
yalnz braklmas iin ettii srar ve kapsnn vurulmasna sinirlenmesini
hatrlad.
"Neticede, kabil olduu kadar grlt etmemeye alarak yerinden kalkt ve
caml kapya yaklat. eride, kadn hl konuuyormu gibi hafif bir grlt
vard, ama radyo almaya balad iin, Bayan Henderson ne sylendiini
duyamad. O esnada, odada olan bitenleri grmesini mmkn klacak bir are
kefetti. Perde geri kapalyd, ama kaln kahverengi kadifenin yukarya doru
solundaki bir yrtk, ieriye bir gz atlmasna imkn verecekti. Bayan
Henderson evvel soldaki, sonra da sadaki delikten ieriye bakt. Taraada
yalnz portatif lmba yand iin, ieriden farkedilmesi ihtimali pek zayft.
Kadncazn o esnada grdkleri, Miles amcama yaplan bu ziyaretin apknlkla
ilgisi olmadna kanaat getirmesine yetti.
"Bayan Henderson, soldaki delikten, karsna den oda duvarndan baka ey
grememiti. Evin arka duvar olan bu duvarda iki pencere, bunlarn arasnda ise
oymal tahtadan antika bir koltuk vardr. Ceviz kaplamal duvarda, amcamn pek
sevdii Greuze'nin bir tablosu asldr. Bayan Henderson koltukla tabloyu
grebiliyor, fakat Miles amcamla kadn gremiyordu. Bunun zerine sadaki
delikten de bakmay akledince, sada, ba taraf duvara dayal olan yata
yanndan grd. Oda sadece, yatan baucundaki abajurlu lmbadan k alyordu.
Amcam robdambr3'le yatan iinde oturmu, okuduu kitabn sahifesinin
kaybolmamas iin, onu dizlerinin stnde yzst evirmiti. Caml kap
tarafna bakyor, fakat Bayan Henderson'u farketmi grnmyordu.
"Karsnda, bu kapya arkas dnk olarak duran ksa boylu bir kadn vard.
Hibir hareket yapmamas, hatt hi kprdamamas Bayan Henderson'un garibine
gitti. Bayan Henderson onun hayli yaknnda olduu iin, kyafetini bana
teferruatiyle tarif edebildi. 'Galerideki portrenin tpks,' dedi. Bununla,
Brinvilliers Markizi'ne ait olduu rivayet edilen portreyi kastediyordu.
"Beni en ziyade artan, Bayan Henderson'un bunda garip bir taraf
grmesiydi. Edith ile Lucy'nin o gece maskeli bir baloya gittiklerini biliyordu.
Kostmlerinin eklini bilmese bile, ilk bakta bunlarn aklna gelmesi normal
olurdu. Kendi de zaten byle dnmesinin gerekeceini itiraf etti. Odadaki bu
sahneyi garip bulmasnn asl sebebi, amcamn yz ifadesi olmutu. Bayan
Henderson, lmbann tam altnda oturduu iin, amcamn yzn iyice
grebilmiti; onun dehet iinde olduuna yemin ediyor."
Mark Despard burada hikyesine ara verdi. Drt erkek, bagsteren sessizlik
arasnda, ak pencerelerin tesinde rzgrn aalarn arasnda inlediini
duyabiliyorlard.
Stevens, heyecann belli etmemeye alarak, "Mark, Bayan Henderson o kadm
doru drst tarif edebildi mi bari?" diye sordu. "Mesel, sarn m, yoksa
esmer mi olduunu syledi mi?"
Mark, "Ne yazk ki hayr," diye cevap verdi. "Gya kadnn banda, salarn
rten ve srtnn kare dekoltesinin bitimine kadar inen bir tl varm.
"Bunlar, Bayan Henderson'un bir bakta aklnda kalan intibalar... Ayrca
kadnn boynunda bir anormallik olduunu farkeder gibi olmutu. Bununla neyi
kastettiini ancak birka gnlk sorgudan sonra bana tarif edebildi. Ona, boynu,
kadnn omuzlarna bal deil gibi gelmiti."

3
Yz kire gibi olan Henderson, "Aman Yarabbim! Bana yle bir ey dememiti!"
diye inledi.
Partington, "Tabi, tabi," diye atld. "Mamafih btn bunlar bize daha
nce anlatmaktan kanmana imdi hak veriyorum."
"Haklymm, deil mi? Bayan Henderson'la konuandan beri zihnim harl
harl alyor. Polis bu ie mdahale eder de Lucy'nin o gece Bayan
Henderson'un grdnn tpatp ei bir elbise giymi olduunu renirse, bir
tek sonuca varr...
"Dediim gibi, Bayan Henderson, Lucy veya Edith olabilecek bir kadnn
siluetini grd. Sahne kendisine acayip grnmeseydi, bunun zerinde bile
durmayacan sylyor. Sonra, radyonun yanna dnerek mehur yayn dinledi.
Perdenin yrtndan oday gzetlediini itiraf edemeyecei iin, cam vurup,
'Siz misiniz Bayan Despard?' diye soramamt tabi. Fakat her eye ramen ii
rahat deildi ki, bir eyrek saat sonra reklmlarn okunmas iin programa ara
verilince, bir kere daha caml kapya giderek sadaki delikten ieriye bakt.
"Brinvilliers Markizi kyafetindeki kadn yataa birka santim yaklamt,
ama gene deminki gibi kprdamadan duruyordu. Muhatabna sezdirmeden yataa
yava yava yaklayormu gibi bir hali vard. Fakat imdi hafife saa dnd
iin, sa eli meydana kmt. Bu elde gm bir kse vard; bunun, sonradan
benim dolapta bulduum kse olmas kuvvetle muhtemel. Bayan Henderson o srada
amcamn yznde artk korkulu bir ifade olmadm, daha dorusu her hangi bir
ifade kalmadn hatrlyor.
"Kadncaz, tam o srada ksrmenin nne geemiyeceini hissetti. Bunun
zerine kapdan uzaklat ve kabil olduu kadar az ses karmaya itina ederek
ksrd. Fakat gene amcamn odasna baknca, esrarengiz kadnn kaybolduunu far
ketti.
"Miles amcam deminki gibi, ba tahta arkala dayal olarak yatan iinde
oturuyordu. Gm kse sol elindeydi; sa kolunu ise sanki karsndaki bir eyi
grmemek istiyormu gibi gzlerine siper etmiti.
"Bayan Henderson birden korkmaya balyarak oday daha iyi grmeye alt,
fakat bakt delik ok ufak olduundan soldakine geti.
"Size tarif etmi olduum ve iki penceresi olan' kar duvarda vaktiyle bir
de kap varm. ki yzyl nce tula ile rlen ve geri kalan duvar gibi tahta
ile kaplanan bu kapnn iki pencerenin arasnda bulunmakta ve evin, kap
rld sralarda tahrip edilen bir blmne almaktayd. Mantk yolundan
ayrlmamak iin, orada gizli bir kapnn bulunmasn kabul edebilirim, fakat
btn aratrmalarma ramen byle bir tertip kefedemediimi ve kapnn sahiden
rldne kanaat getirdiimi szlerime ilve edeyim.
"Fakat Bayan Henderson, yanlmasnn ihtimali olmadn ileri sryor:
Eskiden kapnn bulunduu yerin tam ortasnda asl Greuze tablosu ve amcamn
elbiselerinin zerine atlm olduu antika koltuk yerli yerindeymi. Gelgeldim,
rlm kap ackm ve Brinvilliers Markizi'nin kyafetini giymi olan kadn
oradan dar kyormu.
"Kap ieriye doru aldndan, Greuze tablosu, onun ekseni etrafnda
hareket ediyordu. Kadn odadan karken, kapnn kanad hatt koltuun
arkalna bile dokunmutu. O vakte kadar Bayan Henderson'u korkutan, kadnn
hareketsizlii olmutu, fakat onun yrdn, daha dorusu deta kayarak
ilerlediini grnce de ii rahat etmedi. Bilkis... Ona kapiyle ilgili birka
sual: Mesel, bir tokma olup olmadn sordum. Kap alelade bir gizli kap
olduu takdirde, bir yerinde hi deilse gizli bir yay harekete geiren bir
dmesinin bulunmas gerekirdi. Fakat Bayan Henderson hibir ey hatrlyamad.
Kap, kadnn yzn grmesine imkn brakmadan kapanvermiti. Bana tek
anlatabildii ey, bir an sonra, gayet iyi tand duvar eski yerinde grmesi
idi.
"Bayan Henderson bundan sonra radyonun yanna dnd, fakat yayn daha sona
ermeden radyoyu kapyarak dncelerini toparlamaya alt. Derken ni bir
kararla yerinden kalkarak caml kapy vurdu ve, "Benim radyo dinlemem sona
erdi. Bir eye ihtiyacnz var m acaba?" diye sordu. Miles amcam da gayet sakin
cevap verdi. "Hayr, teekkr ederim. Siz yatmaya gidin artk. Kimbilir ne kadar
yorulmusunuzdur." Bunun zerine Bayan Henderson btn cesaretini toplyarak,
"Demin odanzda olan kimdi? Bir sesler duyar gibi oldum," dedi. Fakat Miles
Amcam glmeye balad ve, "Siz rya grmsnz galiba. Burada kimseler yok.

Haydi artk yatn," diye suali geitirdi. Bununla beraber Bayan Henderson,
byle derken sesinin titrediini farkeder gibi oldu.
"Sonunda evde daha fazla kalmaktan korkarak alelacele buraya dnd. Hikyenin
bundan sonrasn biliyorsunuz. Saat iki buukta Miles amcam can ekiir bulduk;
gm kse de dolabn iindeydi. Bayan Henderson ertesi sabah beni grmeye
gelerek size bu anlattklarm aramzda sr olarak kalmas artiyle aklad.
Lucy'nin gece baloya giydii elbiseyi duyunca da afallayp kald. Mamafih
amcamn zehirlenerek ldn henz bilmediini unutmayn.
"Size demin de anlattm gibi, duvarn iinde gizli bir kapnn olmas
mmkn, ama vaktiyle bal olduu blm ykldna gre, var olmas iin de
hibir sebep yok. te hepsi bu kadar. Vaziyeti kabil olduu kadar ak bir
ekilde nnze sermeye altm."
Henderson, "Karm ayn eyleri bana da anlatt," diye lfa kart. "Bay
Miles'i beklerken hep bunlar konuuyorduk. Neredeyse ben de hayal grmeye
balyacaktm."
Mark birdenbire Ted Stevens'e dnd. "Ted," dedi. "Nasl oluyor da bu kadar
alkasz olabiliyorsun? Hepimiz kendimize gre faraziyeler ileri srdk. Sen
olanlar hakknda ne dnyorsun? Hi bir ey sylemedin?"
Stevens kendisinden bir eyler beklendiini anlyarak, "Bu vakayla ilgili
olarak muhtelif teoriler ortaya atlabilir," dedi. "lk teoriye gre, Lucy'nin
amcana gm kse ile zehiriz verdiini, sonra gizli kapdan geerek, yahut
henz kefedemediimiz bir ekilde odadan ktn farzetmek zorundayz. kinci
teoriye gre, bir bakas, Lucy'nin maskeli baloya giyecei kyafeti bildii
iin, bunun bir eini tedarik etmek suretiyle kendine Lucy ss vermitir.
Perdedeki yrtklarn da bu teoriye gre, tesadfi olmayp kasten vcuda
getirilmi olmalar gerekir. Katil, .Bayan Henderson'un, odann iine bakmak
iin bunlardan faydalanacan, bylece ieride, kendisine arkas dnk bir
kadn silueti grerek, bunun Lucy olduu sonucuna varacan hesaplamtr.
Mark, "Bu, enteresan ite," demekten kendini almad,
Stevens devam etti. "imdi nc ve sonuncu teoriye bakalm. Buna gre, bu
hikyeye tabiat st deilse bile, drdnc buutla ilgili diyelim."
Partington elini masann stne indirerek, "Siz de mi hurafelere inanmaya
baladnz?" diye bard.
Stevens ban sallad. "Hayr, ben de Mark gibi, btn teorileri tartp
mantkl olmyanlarn tasfiye etmek taraflsym. Baka bir deyimle, srf bizi,
kabul etmek istemediimiz bir sonuca gtryor diye bir ipucunu kmsemeyelim.
Elle tutulabilir, gerek ipular olmalar artiyle, muhakeme yrtrken onlar
temel olarak ele alalm. Farzedelim ki, Bayan Henderson, Lucy'nin (veya
Edith'in, yahut tandmz her hangi bir kadnn) ihtiyar Miles'e zehirli
kseyi verdiini grd. Sonra, ksenin, iki yzyl nce lm bir kadn
tarafndan verildiini grdn syledi. Bu sonuncu teorinin de ncekilerden
daha mantksz olmadn kabul edin. Kabul edelim ki ipular daha ok tabiat
st bir olaya iaret ediyor."
Partington mstehzi bir tavrla, "Devam Bay Detektif," diye Stevens'e
takld.
Gen adam piposunu dilerinin arasna sktrarak, "lk teoriyi ele alalm,"
diye devam etti. "Bu teoriye gre, Lucy suludur. Yalnz bu iddiay yalanlayan
bir gerek mevcut: Lucy btn o akam mddetince kocasnn yanndan ayrlmad,
yle deil mi, Mark?"
"Onun gibi bir ey. Birka dakikalna yanmdan ayrldysa bile, o
dakikalar zarfnda susuzluuna ahadet edebilecek kimselerle beraberdi. Daha
dorusu, ben bilmeden buralara kadar gelmesi imknsz."
"Hepinizin yznde maske var myd?"
"Evet. Bu husus, oyunun nemli bir unsuruydu; dans arkadalarmzn, kim
olduumuzu anlyamamalar iin, maske takmak zorundaydk."
"Maskelerinizi ne zaman kardnz?"
"Gelenee gre, saat gece yarsn aldktan sonra." .
Stevens derin derin dnyordu. "Anlaldna gre, zehir maktule saat on
biri eyrek gee verilmi," dedi. "Bir kimse, maskelerin karlaca ana
yetimek iin, buras ile balonun yapld St. David arasndaki mesafeyi
eyrek saatten ksa zamanda alabilir. Bu vaziyet polisiye bir romanda olsayd,
detektif syle derdi: 'Kocas ve davetliler tarafndan grlen kadn ya Lucy
Despard deilse? Ya Brinvilliers Markizi'nin kyafetini giymi kadn iki taneyse
ve maskelerin karlmas srasnda birisi tekinin yerine getiyse?' "

Mark'n yznde hibir ifade deiiklii yoktu. "Lucy'nin sulandrlmasna


tahamml edip edemeyeceimi sormutun," dedi. "Gryorsun ki, tahamml
edebiliyorum. Ama bir maskeli baloda ayn kyafeti giymi olsalar dahi karmla
baka bir kadn ayrtedemiyeceimi mi sanyorsun? Sonra, Lucy'nin dostlar da
yanlrlar myd? Yzlerimizdeki maskenin nihayet yalnz gzlerimizi rten
cinsten olduunu unutma."
Stevens, "Hayr, ben de byle bir eye ihtimal vermiyorum; bunu sylememden
maksat, srf maddi delillere dayannca, ardarda bir sr teori sralamann ne
kadar kolay olduunu gstermek," dedi. "Hem henz hesaba katmadmz bir
ihtimal daha var..."
"Nedir o?"
"Bir cinayet bahis konusu olmyabilir de. Tabiat ii veya tabiat d
kadnn bu hikye ile bir ilgisi olmyabilir, amcan ise doktorun dedii ekilde
lm olabilir."
Partington dnceli bir tavrla enesini okuyordu. Bir eyi zihninde
tartyormu gibi bir hali vard. Sonunda, o eyin szle ifade edilemiyecek
kadar gln olduuna karar vermi gibi, ban kaldrarak glmsedi. Stevens'e,
"nallah hdise sizin dediiniz gibi olmutur, ama cesedin yok olmasna ne
demeli?" dedi. "Hem zaten elinde arsenik dolu bir kse tutan kadn hikyesinin
alelade bir hayalet masal, yahut bir aka olduunu polise kabul
ettiremezsiniz."
Mark sert bir sesle arkadann szn kesti. "Bu konuda polisin fikrini
soracak deiliz. Devam et Ted. kinci teorin, Lucy'nin yerine geen bir kadndan
bahsediyordu."
"O teoriyi sen gelitir, dostum. Sence, kim bu ekilde hareket etmi
olabilir?"
Mark yumruunu masann stne indirerek, "imizden her hangi biri," dedi.
"Ama byle bir eyin yutulmas yle g ki. Edith'i veya Margaret'i byle bir
rolde grmek, bana, Lucy'yi grmek kadar imknsz grnyor. Sana soruyorum,
Partington, Edith'in katil olduuna inanabilir misin?"
"Niin inanmyaym? O, hayatmdan kal on yl olduuna gre, meseleye
tarafsz bir gzle bakabiliyorum. Katil Lucy de olabilir, Edith veya Margaret
de, hatt..."
Mark, "Hatt Marie bile olabilir, deil mi?" diye arkadann szn
tamamlad.
Partington'un isimleri rasgele semi olmasna ramen, Stevens, onunla gz
gze gelince derin bir huzursuzluk duydu.
Doktor, "Stevens'in karsnn ismini hatrlyamamtm," dedi. Demek
istediim u: imizden her hangi birinin cinayet ilemesi, fenn bakmdan
mmkndr."
Mark, "Fakat ben, iimizden birim katil olarak grmektense tabiat st bir
izaha daha kolay inanabilirim," dedi.
Stevens, "Doru," diye tasdik etti. "u halde, inanmasak bile, nc
ihtimali bir an iin gz nne getirelim. Yayan llerin bu vakada bir rolleri
olduunu farzederek, nceki iki teori iin yaptmz ekilde muhakeme
yrtelim..." Mark sordu. "Niin yayan l diyorsun?" Stevens arkadaiyle gz
gze gelmekten kand. Kelimelerini tarta tarta konutuu halde, sk
kullanlmayan bu deyim her naslsa azndan kamt. Gross'un antolojisi ile
"Yayan l Metres Vakas" balkl ksmn hatrlad. Okuduu bu hikyenin
tesirinde mi kalmt acaba?
Mark devam etti. "Sana bunu sormamn sebebi u: imdiye kadar bu deyimi
senden baka bir kiiden daha iittim. Ekseriyet 'hayalet', 'hortlak', 'ruh'
hatt 'kan emen vampir' der. Evet, o deyimi senden baka yalnz bir tek kiiden
iittim..."
"Kimden olduunu sylesene."
"Miles amcamdan tabi. ki yl kadar nce Welden'le yaptm bir konuma
srasndayd. niversitedeki Weiden'i hatrlyorsun tabi. Bir cumartesi sabah
hep beraber bahede oturuyorduk. Derken hayaletlerden bahis ald.
Hatrladma gre, Welden eitli hayalet tiplerini sralamakla meguld. Miles
Amcam da yanmza gelmiti. O sabah her zamankinden dalgnd; epeyi bir zaman
bizi hibir ey demeden dinledikten sonra, 'Unuttuunuz bir hayalet tipi daha
var: Yaayan l,' diye lfa kart. Derhal itiraz ettim. 'Hayatta olan her
canlya byle denmez mi, amca? Welden'de aramzda, ama onun iin bu deyimi
kullanmak aklmzdan gemez.' Miles amcam bana o dalgn bakiyle bakt ve,

'Belki de sen hakszsn,' diye mrldanarak yanmzdan uzaklat. Welden hemen


mevzuu deitirdi. Sen bana bu hdiseyi hatrlattn. O deyimin gerek mnas
nedir, Allah akna? Onu nereden bulup kardn?"
Stevens kaytsz bir tavrla, "Bir kitapta okudum," diye cevap verdi.
"stersen hayalet deyimini kullanrz. Sizin evin hayaletli olduuna dair bir
sylenti duydun mu hi, Mark?"
"Hibir zaman. Mamafih vaktiyle burada olagelmi hdiseler hakknda
kendime gre bir fikrim var. Ama Partington'a sorarsan; o, ham elma yemekten
ileri gelmi bir hazmszla bile cinayet gzyle baktm syleyecektir."
"Hatrladma gre, ailenin Brinvilliers Markizi'yle bir iliii olduunu
sylemitim. Ona ait olduu rivayet edilen ve Lucy tarafndan kyafeti kopye
edilirken, Edith'in 'Madam do Montespan' demeyi tercih ettii yz tahrip
edilmi portreden de bahsetmitin. Bayan Henderson bile o ismi azna almaktan
kamyor. O kadnla aranzda ne alka var? Yoksa 17'nci Yzyl'da yaam bu
katil kadn, Desprez'lerden birini de mi katletmiti?"
Mark, "Hayr," diye cevap verdi, "Aramzdaki mnasebet ok daha nazik. Onu
yakalatan Desprez'lerden biri olmutu Ted."
"Yakalatan m?"
"Evet, yakalatan. Madam de Brinvilliers Paris'ten kam ve peinde olan
polisin elinden de kurtularak Belika'nn Liege ehrindeki bir manastra
snmt. Manastrda kald mddete, polis onu tevkif edemezdi. Fakat Fransa
hkmetini temsil eden kurnaz Desprez buna bir are buldu. Yakkl bir
erkekti; Marie de Brinvilliers ise gzel bir adam grnce dayanamazd. Desprez
manastra kei klnda girerek katil kadnla tant. Brinvilliers'in
kendisine hayran hayran baktn grnce, ona, nehir tarafnda kk bir
gezinti yapmalarn teklif etti. Kadn derhal kabul etti, fakat netice
umduundan ok farkl oldu. Desprez slk alar almaz bir jandarma yardmna
yetiti. Birka saat sonra Marie de Brinvilliers kapal bir araba ile .Paris'e
dndrld. 1676'da ie ba kesilerek idam edildi, sonra da cesedi yakld."
Mark kendine bir sigara yaktktan sonra devam etti. "Aslna baklrsa, Desprez
nihayet vazifesini yapmt, ama benim nazarmda her eye ramen kallein biri
saylr. Be yl sonra Amerika'ya gelerek bu bahenin ilk aalarm diken mehur
Desprez odur. 1706'da ld. lsnn konulmas iin de bildiiniz mezar ina
edildi."
Stevens sakin bir sesle sordu. "lm sebebi neydi?"
"Tabi bir lmle ld sanlyor. lmiyle ilgili tek garip husus,
lmeden nce odasnda, sonradan hviyeti tesbit edilemeyen bir kadn tarafndan
ziyaret edilmesi. Mamafih bu ziyaret, zamannda hibir phe uyandrmad ve
belki de bir tesadften ibaretti."
Partington lfa kart. "Yoksa bu deden, amcann ld odada m yatyordu?"
Mark, "Hayr," diye mukabele etti. "Odas onun bitiiindeki blmdeydi ve
oraya, o blmn yanmasndan sonra 1707'de rlen mahut kapdan geirildi."
Tam o srada drt erkein toplu bulunduklar odann kaps vuruldu ve Lucy
Despard ieriye girdi.
Kapnn vurulduunu' iitince, erkeklerin drd .de szlemi gibi
yerlerinden frlamlard. Lucy Despard'n yz pek soluktu; alelacele giyinmi
gibi bir hali vard, "Demek nihayet mezar atlar!" diye inledi.
Mark nce konuamad, sadece karsna doru bir adm atarak onu korumak
istermi gibi kolundan tuttu. Sonra, "Merak edilecek bir ey yok, karcm,"
dedi. "Mezar aan biziz."
"Mark, meselenin cidd olduunu biliyorsun. Burada ne oluyor byle? Polis
nerede?"
Drt erkek, minenin zerinde duran saatin tik-tak'n duymaz olmulard;
katlm gibi bir halleri vard.
Nihayet Mark, "Polis mi? Ne polisi?" dedi. "Ne demek istiyorsun, Lucy?"
Lucy zr dilemek istermi gibi ekinerek cevap verdi. "Bir an evvel dnmek
iin son tirene yetitik. Edith de birazdan buraya gelecek. Bu ne demek, Mark?
Bak, oku..." Gen kadn byle diyerek antasndan bir telgraf kard ve
kocasna uzatt. Erkek buna iki kere gz gezdirdikten sonra, muhtevasn yksek
sesle okudu:
"Bayan Lucy Despard, New York Dou 64. Sokak 31 numarada oturan Bayan E. R.
Leverton eliyle. MLES DESPARD'IN LMYLE LGL KESF. DERHAL EVNZE DNMENZ
TAVSYE EDLR. 'Philadelphia polisinden Brennan."

4
Stevens, "Mutlaka biri aka ediyor," diye "atld. "Bu telgraf sahtedir.
Hibir polis, ancak bir aile noterinden beklenecek byle bir nezaket gstermez.
Bir polis New York'a telefon eder, oradan da buraya bir polis mfettii
gnderilirdi. Ortada bir dolap dnyor Mark."
Mark Despard odann iinde gidip geliyordu. "Evet, bu telgrafn bir polis
tarafndan gnderilmedii belli," diye tasdik etti. "Durun bakalm... Saat
7.35'te Market Sokak'ndaki bir Western Union brosundan ekilmi. Bundan
bir,ey anlalabilir mi dersiniz?"
Lucy nihayet dayanamad. "Hepiniz ne oluyorsunuz byle? Mezar ak... Onu
atran polis, deil mi?" Birdenbire Mark'n arkasnda duran adam gzne
iliince, hayretle, "Aa, Tom Partington! Burada iiniz ne?" diye bard.
Partington hi istifini bozmayarak, "Merhaba, Lucy," dedi ve gen kadna
elini uzatt. "Birbirimizi grmeyeli ok oldu, deil mi?"
"yi ho, ama burada iiniz ne Tom? ngiltere'de olduunuzu zannediyordum.
Hi deimemisiniz... Yok, biraz deiiklik var..."
Partington, "Geici olarak buradaym," diye izah etti. "On yllk ayrlktan
sonra beni bir, iki gn misafir etmenin cannz skmayacan dndm."
"Ne mnasebet! Zaten misafirimiz pek az..."
Tam o srada darda a}'ak sesleri duyuldu ve Edith ieriye girdi. Edith
yengesine nazaran daha cidd grnl idi, fakat asl fark, bu gen kadnn ne
dndnn veya ne yapacann hibir zaman kestirilememesindeydi. Stevens,
onun yirmi sene sonra hi de sempatik bir kadn olmyacan tahmin ediyordu.
Fakat imdilik kumral salar, mavi gzleri ve kendine emin tavr ile gzel bir
mahlktu. Mamafih dikkat edilince, gzlerinin altnn ukurlamaya yz tuttuu
farkediliyordu.
Henderson onu grnce, su ilemi gibi odann karanlk bir kesine ekildi;
bununla beraber Stevens, kendine emin tavrlarna ramen Edith'in zayfa bir
kadn olduunu seziyordu. Arkasnda bir krk manto vard; apka giymemiti.
Partington'u grnce birdenbire durdu, fakat yznde bir deiiklik olmad.
Lucy bir yandan antasn ap kapayarak, "Edith, telgrafn sahte olduunu,
polisin gelmediini sylyorlar,'* dedi.
Edith ..cevap vermedi; Partington'a glmseyerek bakyordu. "Yanlmamm,
deil mi?" dedi. "Ayak bastnz yerlere hi de uur getirmiyorsunuz."
Partington'a sol elini uzattktan sonra, kk guruba toplu olarak hitap etti.
"Hepinizin, Lucy ile benden gizlediiniz bir srrnz olduu belli. Sen syle
Mark, burada ne oluyor? Lucy ile ben ok merak ettik; olan bir ey varsa, bilmek
hakkmz..."
"Birisi bize irkin bir aka yapm. Bu telgraf..."
"Mark, Miles Amcann zehirlendii doru mu?"
Edith'in bu sualini ksa bir sessizlik takip etti. Sonra
Mark, "Zehirlendiini kim senin kafana soktu?" diye bir k yapt. Birden
dhiyane bir yalan akletti ve kolunu Lucy'nin beline doladktan sonra gene
kzkardeine dnd. "Her eyi erge reneceinize gre, imdiden syleyeyim
daha iyi. Ortada polisi ilgilendiren bir ey yok, ama gene de tatsz bir
vaziyetle kar karyayz. Birisinin, saa, sola telgraf ve mektuplar
yollamaktan zevk ald anlalyor. Mesel, bana da Miles Amcamn lsnn
mezarndan alndn ifa eden bir mektup geldi..." Bu yalann zayf dtn
farkedince, ilve etti. "Ho, Henderson baz acayip eyler not etmeseydi mektuba
aldr etmezdim ya. Sonunda mezar ap vaziyeti kendi gzlerimizle grmeye
karar verdik. Neticede, mektuptaki bilginin maalesef doru olduu anlald:
Miles Amcamn cesedi meydanlarda yok."
Edith, "Nasl olur? Niin?" diye kekeledi.
Partington lfa kart. "Bu gibi vakalar yeni bir ey deil. Mamafih elli
yldr byle eyler duyulmuyordu. Stewart vakasnn bahsini hi iitmediniz mi,
Edith. Hdise 1878'de cereyan etmiti. Fidye koparmak iin bir milyonerin cesedi
alnmt..."
Lucy, "Aman ne feci ey!" diye inledi. "Birka para iin bir cesedi almak
pek korkun..."
Partington devam etti. "Bayan Stewart, kocasnn lsnn kendisine iade
edilmesi iin, yirmi be bin dolar teklif etmiti. Amcanz alanlar da aile
mezarnzn kutsiyetinin bozulmamas iin, bir fedakrla raz olacanz
zannetmi olacaklar!"
Lucy o srada Mark'n kolundan kurtularak masaya aband. "Ben bunu teki

ihtimale tercih ederim," dedi. "Of, iim rahat etti." Kesik bir kahkaha kopard.
"Tabi, polise haber vermemiz icap edecek."
Mark, "yle bir ey yapacak deiliz," diye itiraz etti. "Zavall amcanm, bir
kpek srs tarafndan kovalanan ihtiyar bir tilki gibi peine dlmesini
istemem. Partington'un ima ettii gibi, bir fidye koparmak maksadiyle
alndysa, gereken paray demeye razym."
Edith nihayet konutu. "Bana sorarsanz, bu hikyenin bir tek kelimesine
inanmadm," dedi.
Mark, "Sahi mi?" diye mukabele etti. "Yoksa hl zehirle ilgili hayaller mi
gryorsun?"'
Edith cevap vermeye tenezzl etmedi. "Hepiniz eve gelin," dedi. Sonra
Henderson'a dnerek, "Ev hi scak deil. Ltfen kaloriferi yakn," diye
emretti.
Henderson boynunu bkt. "Pekl, hanmefendi. Derhal geliyorum "
Ted Stevens, "Vakit ge oldu. Bana msaade ederseniz," diyecek olduysa da
Edith derhal onun szn kesti, "Hayr, sizin de gelmeniz lzm Ted. Ortada
korkun bir eylerin dndn anlamyor musunuz? Bu telgraf yollayan kimse,
bizimle dama ta imiiz gibi oyun oynuyor. Fidye peinde olan gangsterler bahis
konusu olamaz. Gangsterler bize ne diye byle bir telgraf eksinler?" Ak
kapnn dnda, solun iki yannda yanmaya devam eden iki fener gzne iliince
birdenbire rpererek konumaktan vazgeti.
Kk gurup az sonra eve kan yokuu hi konumadan trmanyordu. Bu arada
Edith'in, "Bu telgraf yollayan kimse, bizimle dama ta imiiz gibi oyun
oynuyor," szleri Stevens'in aklndan kmyordu.
Ktphanede toplanmalar hata oldu, zira bu byk oda onlara gemii olanca
iddetiyle hatrlatyordu. Buras geni, lkin bask tavanlyd ve birok
keleri glgede kalyordu,
Edith, perdeleri kapal bir pencerenin nnde duran ve zerinde bir lmba
olan bir sehpann yanna oturdu.
Lucy birdenbire, "Bana bak, Edith," diye balad, "takndn tavr, hele
tirende gelirken bana sylediklerin houma gitmiyor. Btn bunlar unutsak, daha
iyi olmaz m?"
Edith souk bir sesle, "mknsz," diye karlk verdi. "Kyde, burada garip
olaylarn dndnden bahsedildiini benim kadar sen de biliyorsun."
Mark sordu, "Neden bahsediyorlar?"
Edith devam etti. "Bana, o sylentilerin kimden ktn sorarsan,
Margaret'tendir derim. Kt bir niyeti olmadna eminim, ama her halde
hastabakcnn benimle, yahut doktorla konutuklarm duydu... Niye atn, Mark?
Hastabakcnn, bize kar pheci davrandn, ayn sebepten de bir yere
gittii zaman kapsn kilitlediini bilmiyor muydun?"
Mark, Partington ile Stevens'e ekinerek bakt. "Allah Allah! Burada herkesin
mi bir srr vard? Hem hastabakc neden bizlerden phelenecekmi?"
"Odasndan bir ey alnd iin."
"Biraz daha ak konusan iyi olur. Odasndan ne zaman, ne alnm?"
"Hrszln tarihi, Miles amcamn lmnden bir nceki cumartesi.
Zannedersem, ayn 8'iydi." Edith Stevens'e dnerek ilve etti. "Hatrlyor
musunuz Ted? O gn Marie ile buraya bri oynamaya gelmitiniz, fakat Mark
hayalet hikyeleri anlatmaya balyarak keyfimizi bozmutu."
Huzursuzluunu kaytsz bir tavrla maskelemeye alan Lucy, "O gn
hatrladm," dedi. "Mark biraz fazla imiti. Ama neden keyfimizi karmt
diyorsun? Pekl elenmitik..."
Edith devam etti. "Hastabakc Bayan Corbett ertesi sabah bana gelerek,
odasnda bulunmas gereken bir eyin yerinde olmadm ileri srd. Bu eyin ne
olduunu sormam zerine, doktorun, icabnda Miles amcama verilmesini tavsiye
ettii bir ilcn kaybolduunu ve belki de yanllkla alndn ileri srd.
Sylediine gre, o madde drt keli bir kk ienin iindeydi ve kimsenin
iine yaryamyacak. olduktan baka, gerekli doz ald takdirde pek iddetli
bir zehir olurdu. Buna pek ihtimal vermemekle beraber, amonyak tuzu filn olduu
zanniyle alnd takdirde, bir an evvel iadesini rica ediyordu. Bizden
phelendiini pek sanmyorum, ama birisinin eyasn kartrdna emin olduu
muhakkak."
Mark bir ey syleyecekken duraklad. Stevens onun, "yi ama bu, arsenik,"
diyeceini anlamt. Mark kendini pek abuk toparlyarak Partington'a bakt,
sonra Lucy'ye dnd. "Sen bunu duymu muydun?"

Gen kadn akn bir tavrla, "Hayr, ama bunda alacak bir taraf yok,"
diye cevap verdi. "Bu gibi hdiselerin benden ziyade Edith'e sylenmesi
dettir."
"Peki sen Bayan Corbett'e ne dedin, Edith?"
"Evin iinde bir arama yaptracam, tabi."
"Dediini yaptn m bari?"
"Hayr..." Edith'in yz imdi phe, aciz ve kararszlk gibi hisler
aksettiriyordu. "Hayr, korktum," diye devam etti. "Belki gln, ama hakikat,
bu. Kaybolan Miles Amcamn her hangi bir ilc imi gibi srar etmeden birka
kiiye sual sormakla kaldm. Ama kimseden bir ey renemedim. Zehirden
bahsetmedim tabi. Nasl bahsedebilirdim?"
Mark ban sallad. "Bu iin iinden kabilirseniz kn bakalm.
Partington, bu, senin sahan. Sence, kaybolan zehir ne olabilir?"
Doktor kalarn att. "Oras, hekimin, hastaln gelimesi hakkndaki
kanaatine bal. Aklma bir sr madde geliyor. Bu itibarla doktorun tehisini
bilmek isterdim. Bir dakika! Edith, hastabakc bundan doktora bahsetti mi
dersiniz?"
"Dr. Baker'e mi? phesiz."
"yle olduu halde, Dr. Baker, amcanzn gastro-anterit'ten ldne
ahadet ..etmekten ekinmedi demek? Yani hibir eyden phelenmedi mi?"
Partington, "yleyse kafanz yormaktan vazgein," dedi. "Demek kaybolan
il, mesel antimuan gibi gastro-anter'inkine benzer emareler vcuda
getirebilenlerden deilmi... yle olmas lzm, aksi halde doktor da,
hastabakc da ilgili makamlara bavurmaktan ekinmezlerdi... Hayr, o il
mutlaka dijitalin veya striknin gibi kalbi uyaran bir ey, yahut bir msekkindi
Bu illarn da lme sebebiyet vereceklerini, fakat amcanznkilerden tamamiyle
farkl belirtiler gstereceklerini her halde biliyorsunuz!"
Edith kederli bir yzle oturduu koltuun kolunu okuyordu. "Orasn
biliyorum, o gnden beri hep aklmda," dedi, sonra glmsemeye alarak ilve
etti. "Hem byle bir hrszl kim yapabilir? Bayan Corbett bir yere gidecei
zaman kapsn kilitlerdi; ie bulunduu halde, Miles amcamn ld gece bile
kilitlemiti."
Mark, "ie bulundu demek?" diye atld.
"Evet, pazar gecesi bulundu. Yalnz yirmi drt saat kayp kald iin,
hdise fazla bytlmedi. ok iyi hatrlyorum, o srada Marie bize merhaba
demeye gelmi ve ertesi sabaha Ted'le New York'a dneceklerini haber vermiti.
Ben akamn dokuzu sularnda odamdan knca, birinci katn merdiven banda
Bayan Corbett'le karlatm, o da bana, 'ieyi Bay Despard'n odasnn
dndaki kk masann stne brakan kimseye benim namma teekkr edin,'
dedi. 'Demek iler yolunda?' demem zerine de, 'Zannedersem, evet,' diye cevap
verdi."
Mark, "Demek ieyi alan Miles amcamm," dedi. Edith afallad. "Miles amcam
m?"
"phesiz! Partington, o ienin iinde morfin tabletlerinin bulunmas
mmkn m?"
"Madem ki amcan ok strap ekiyor ve geceleri iyi uyuyamyormu,
olabilir tabi."
Mark tekilere dnd. "Miles amcamn, sanclannca doktorun verdiinden daha
fazla morfin talep ettiini hatrlamyor musunuz? ieyi, hastabakcnn
odasndan aldm ve iinden birka tablet aldktan sonra, koridordaki kk
masann stne braktm farzedin. ld gece bile, 'Beni sakinletiren o
tabletlerden isterim,' deyip onlarn banyoda olduklarn belirtmemi miydi?
Belki de hastabakc tarafndan odasnda bulunmasn diye banyodaki ecza dolabna
gizledii morfin tabletlerini kastediyordu."
Lucy, "Hayr, olmuyor," diye itiraz etti. "Banyoda, her zamanki gibi veronal
tabletlerinden baka il yoktu."
"Olabilir. Ama verdiim izahat sizce tatmin edici deil mi?"
Partington, "Oras yle," diye tasdik etti.
Edith birden isyan etti. "Buraya gelir gelmez, bana, amcamn cesedinin
alndm haber verdiniz. yle olduu hlde, sakin sakin konumaya devam
edebiliyorsunuz. Sen de onlardan farkszsn, Lucy. Hayr, ben buna tahamml
edemem. Hakikati renmek istiyorum; burada pek feci bir ey olduuna eminim...
u son iki haftadr ekmediim kalmad! Tom Partington siz niye buraya dndnz?
Bana ikence etmek iin mi? Tablonun tamam olmas iin bir Ogden ile irkin

akalar eksik. Hayr, hayr, dayanamyacam!"


Byle konuurken, Edith'in elleri titremeye balamt; Stevens Lucy'nin ona,
derin bir efkatle baktnn farkna vard. Derken Mark kzkardeine sokularak
elini onun omuzunun stne koydu. Tatl bir sesle, "Haydi, haydi Edith," dedi.
"Asl senin, u veronal komprimelerinden birine ve rahat bir uykuya ihtiyacn
var. Lucy ile beraber yukar ksanz da yengen sana bir veronal verse bari. Her
halde bize itimadn vardr, deil mi?"
Edith ksa bir duraklamadan sonra, "Haklsnz, byle sinirlenmem manaszd,
ama merak etmeyin artk iyiyim," dedi. "Yalnz baz eyler dnmekten kendimi
alamyorum. yle tabiat st olaylara inanmam, ama senin o portredeki elbiseyi
kopye edip giymenin bize uursuzluk getireceini hissetmitim, Lucy... nsan
baz eyleri seziyor... Hem zaten aydaki deimelerin, baz kimselerin
hareketleri zerinde tesiri olduu ilmen teyid edilmi bir gerek deil midir?"
Partington dalgn bir tavrla, "yle derler. Bilhassa delilere tesir
edermi," diye tasdik etti.
"Siz oldu bitti maddiyatsnz Tom. Halbuki bu gibi hurafelerde bir
hakikat pay vardr. Lucy, Miles Amcamn ld gece mehtap olduunu
hatrlyorsun, deil mi? Dn yolunda mehtab seninle ve Mark'la hayran hayran
seyretmitik... Hele insan o Yayan ller'i dnmeye balaynca..."
Mark, o deyimi ilk defa duyuyormu gibi mdahale etti. "Ne dedin? Bu garip
sz nereden duydun?" Byle derken, sesinin titremesinin nne geememiti.
Edith, "Bir kitapta okudum," diye cevap verdi. "imdi yiyecek bir eyler
aramaya gidiyorum. Celsene, Lucy. Birka sandvi hazrlyacaz."
Lucy, Mark'a gz krparak yerinden kalkt, iki kadn kapdan ktktan sonra,
Mark, dnceli bir tavrla oday dolat, sonra minenin nnde durarak bir
sigara yakt. Kalorifer radyatrnden birtakm takrtlar geldiine gre,
Henderson mahzende kaloriferle megul olsa gerekti.
Mark birdenbire, "Hepimiz birbirimizden bir ey gizliyoruz," dedi. "Miles
amcamn cesedinin kaybolmasnn, bizim hanmlar ve hele Edith'i hi
artmadn farketmediniz mi? Bizden hibir teferruat sormadlar, hatt
mezara inmeyi bile istemediler... Edith'in bir eyler dndne eminim. Acaba
o da bizim dndklerimizi mi dnyor? Sonra o da o deyimi senin gibi bir
kitapta okumu Ted. Her halde ayn kitaptr."
"Pek sanmam, zira benimkisi msvedde halinde Mark. Gaudan Cross'un yeni
antolojisinden bahsediyorum. Sen onun hibir eserini okumadn m?"
Mark kalakald. Tkenen sigarasnn elini yakmaya baladnn bile farknda
deildi. Baklar Stevens'ten ayrlmyordu. "u ismi bir hecelesene," dedi.
Stevens ismi tekrar ettikten sonra da, "Muhayyilesi ileyince insan neler
akletmiyor ki," diye devam etti. "Gaudan Cross ismini dzinelerle defa okuduum
halde, Gaudin Sainte-Croix ile arasnda bir benzerlik bulunabilecei aklmdan
gememiti."
"Peki, ya imdi?"
"Grmyor musun? Ben Gaudan Cross'u, enteresan eserler yazan zararsz bir
ihtiyar sanrken, imdi birden, yaayan lleri ve buna benzer korkun eyleri
hatrma getiriyor. Gaudan Cross, ha: Cross ile Croix'nin ha kelimesinin
ngilizcesi ile Franszcas olduunu biliyorsunuz her halde. Gaudin SainteCroix, Brinvilliers Markizi Marie d'Aubray'n mehur yd. Gaddar kadn
zehirlerin srrn ondan renmiti. Gaudin, lboratuvarnda zehirle oynarken
lmeseydi, ihtimal tekerlek zerine gerilir, yahut diri diri yaklrd. Markiz
de Brinvilliers'den phelenilmesine yol aan ipular da, len Sainte-Croix'nin
dolabnda ele geti. Kadn, ndan bkm ve ondan nefret etmeye balamt,
ama orasnn hikyemizle alkas yok... Her neyse, Sainte-Croix lmt...
Romanc Alexandre Dumas, zehirli bir gaz hazrlamaya altn ve camdan
maskesinin kaymas sonucunda kendi kendisinin kurban olduunu iddia eder."
Stevens, "Bu gecelik bu kadar kfi," diyerek ayaa kalkt. "Sizce bir mahzur
yoksa, ben imdi evime dneyim, mezarn azn yarn sabah da rebiliriz."
5
Ted Stevens'le Partington beraberce, ylankavi dolanan yolu konumadan
indiler. Mark, Henderson'la birlikte, umumiyetle tenis kortu iin kullanlan
yelken bezini mahzenin stne yaymaya gitmiti. Partington'un aklndan geenleri
merak eden Stevens, dorudan doruya hcuma gemeyi tercih etti.
"ienin kaybolup tekrar meydana kmas hakknda, hanmlara sylediinizden
daha baka bir fikriniz var m?" diye sordu.

Partington dalgn dalgn cevap verdi. "Ben ahsan her eyi tam olarak
renmek isterim. Netekim o hastabakcyla grene kadar ienin iindeki
maddenin kat m, yoksa mayi mi olduunu bile bilemeyiz. En mhim nokta ise, bu.
"Bu hususta iki nazariye yrtebiliriz: lki ilcn, striknin veya dijitalin
gibi kalbi uyarc bir zehir olmasdr. Bu takdirde durum ciddidir, zira ortada
bir katil varsa, iini henz bitirmemi olabilir."
Stevens ar ar ban sallad. "Aslm sorarsanz, ben de ayn eyi
dndm."
Partington muhatabnn szn kesti. "Ama ben buna ihtimal vermiyorum. Bu tip
bir madde kaybolmu olsayd, doktor, bulununcaya kadar kimseye nefes aldrmazd.
Halbuki gerek o, gerekse hastabakc fazla tellanmadlar. Dncemin seyrini
takip edebiliyorsunuz, deil mi? Beri yandan, antimuan gibi tahri edici bir
zehir bahis konusu olsayd, doktor, ihtiyar Miles'in, tabi bir lmle ldne
dair katiyen rapor vermezdi.
"Hayr, Mark tarafndan ileri srlen ikinci nazariye, yani sadece birka
tablet morfinin alnm olmas nazariyesi daha akla yakn."
"Hrsz kim? htiyar Miles Despard m?"
Partington kalarn att. Bu noktann onu hepsinden fazla dndrd
belliydi. Ksa bir sessizlikten sonra, "Bu da mmkn, hem de muammann en basit
izah ekli olur," dedi. "Byle derken, yz yldzlarn nda garip bir
ifadeye brnmt. Bununla beraber, bu nazariyeyi rten baz teferruat var,"
diye devam etti. "Bilhassa ienin iadesi. Miles'in odasyla hastabakcnnkinin
birbirine bitiik olduunu biliyoruz; kadnn bu ara kapy, koridora alan
gibi kilitlemesi ihtimal dahilinde. Bu itibarla, Miles'in ieyi aldktan sonra
iade etme3'i isteyeceini farzetsek bile, onu hastabakcnn odasna gtrmek
dururken, niin koridordaki kk masann stne braksn?"
Stevens, "Bunun cevab kolay," dedi. "O takdirde, hastabakc, ieyi alann
kim olduunu derhal anlayaca iin. yle ya, evdekilerin iinde, hastabakcnn
odasna serbese girebilen sadece ihtiyar Miles'd!"
Partington bir kfr savurdu. "Haklsnz, azizim! Ben artk ihtiyarlyorum
galiba. Mamafih hastasndan da phelenmemesi iin sebep olmadna gre,
hastabakcnn, ara kapy da kilitlemi olmasnn mmkn olduunu unutmayn."
"Bu szlerinizle nereye varmak istiyorsunuz?"
"Cinayetin hedefine, tabi. Morfinin, ihtiyar Miles veya bir bakas
tarafndan alnmasndaki sebebe. Hrsz Miles ise, gaye meydanda. Fakat ya bir
bakas ise? O takdirde zehiri kime hazrlyordu?
"Her halde baka bir cinayete hazrlanmyordu. alman morfin iki,
tabletten fazla olsayd, doktorla hastabakcnn kyametleri koparacaklarna
emin olabilirsiniz. Her bir tablet 0,016 gram arlndadr; halbuki bir adamn
hayatnn tehlikeye girmesi iin 0,13 il 0,19 grama, ii garantiye almak iin
ise 0,25 grama ihtiya vardr. Evde bir morfinmann bulunmas nazariyesi de
bahis konusu olamaz, aksi halde ie hibir zaman meydana kmazd. Acaba o
sralarda biri uykusuzluktan m mustaripti? Fakat bu takdirde, banyoda veronal
komprimeleri dururken, bu kadar iddetli bir ilca bavurmak mnsz. Bu
nazariyelerden hibiri mkul olmadna gre, morfin hangi sebepten alnd
acaba?"
"Kimbilir..."
"imdi beni dinleyin Bay Stevens: Farzedin ki bir gece ii grmeye
niyetleniyor ve o srada grlmekten veya duyulmaktan ekmiyorsunuz. Sizi
rahatsz etmesi muhtemel olan ahsa, 0,016 gram morfin yutturursanz, sust
yakalanmanz ihtimali azalr, deil mi?"
Partington, szlerinin karsndakinin zerindeki tesirini lmek iin durdu.
Stevens dehet iindeydi. Miles Despard' m ld, Marie ile kendisinin Despard
Park'a 400 metre mesafedeki kklerinde bulunduklar ve kendisinin saat on
buuktan itibaren uykudan baylma raddelerini bulduu gece hayalinde
canlanmt...
Fakat Partington bambaka bir ey akletmiti. "En mhim problemimizi, yani
mezarn almas ile cesedin ortadan yok olmasn dnyordum," dedi. "Bay ve
Bayan Henderson morfinle uyutulduklar takdirde, darda olan bitenleri
duyarlar myd dersiniz?"
Stevens birdenbire ferahlamt. "Doru ya!" diye atld, sonra birden
tereddt etti. "Fakat..."
"Evdekilerin patrty duyabileceklerini sylemek istiyorsunuz.
Henderson'un, mezarn zerindeki talara el demediine dair ettii yemin de var

tabi. Adamcazn sznden phe etmediimi belirteyim. Fakat bizim, levyelerle


demirci ekileri kullandmz iin, bu kadar grltye ve zarara sebep
olduumuzu unutmayn. Mezarn stndeki talarn sekli gznzn nnde, deil
mi? Her biri ayr biimde olan talarn arasndaki oyuklar imento ile
doldurulmu. Altlarnda imento yok. Buna gre, bir ember zerindeki imentoyu
krarak, bu aradaki talarn tamam bir kapak biiminde kaldrlamaz m? Bu
takdirde, sonradan yalnz o emberi tekrar imentolamak yeter ve bu i pekl
Henderson'un gznden kaabilir. Kaldrlacak akl ile toprak tabakas geri iz
brakr, ama cenaze treninden de bu tertip izler kald; ikisinin
kartrlmas pekl mmkn."
Partington gibi Stevens de bu hal ekline inanabilmeyi istiyordu, ama
kafasnda daha ahsi bir baka mesele vard ve dncelerini bir trl doru
drst toparlyamyordu.
Bu arada parkn kapsna gelmilerdi. King's Caddesi seyrek lmbalarnn
nda, karanlk bir nehir gibi parldyordu.
Partington neden sonra, "Gevezeliklerimle cannz sktysam zr dilerim,"
dedi. "Ama ne yapalm, bu tertip bir eye inanmaya ihtiyacmz var. Edith beni
maddiyatlkla itham etti diye utan duymaya hibir sebep grmyorum. Edith, o
krtaj, muayenehanemde alan kz benden hmile kald iin yaptm
zannetmi, ne syledimse onu bu fikrinden vazgeirememitim. Bu durumda
maddiyat olan kim, sorarm size?" Partington'un evden kmadan evvel itii
son kadeh iyice dilinin zlmesine sebep olmutu. "Mezarla ilgili izahmn da
hakikate uyduunu greceksiniz," diye devam etti. "Ama cenaze levazmats bir
dolap evirdiyse, o zaman i deiir tabi."
"Cenaze levazmats m? J. Atkinson'dan bahsediyorsunuz her halde?"
Doktor, Stevens'e merakla bakt. "htiyar Jonah' her halde siz de
tanyorsunuz," dedi. "Enteresan bir ahsiyettir. Despard'larn birka neslini
defnettiine gre, hayli yal olsa gerek. Zaten dostumuz Henderson, cenaze
treni Atkinson tarafndan tertiplendii iin, mezarclarn aileye bir oyun
oynamadklarna emin. Bizzat ihtiyar Jonah'n olunun, bu ilerle megul
olduunu sylyor. Her neyse, burada sizden ayrlyorum. Yarn grrz."
Muhatabnn gevezeliinden sklan Stevens sratle oradan uzaklat. Fakat
her eyden fazla yalnzla ihtiya duyduu iin, Partington'un ayak seslerinin
uzakta kaldn duyar duymaz yavalad.
Ne dneceini bilmez haldeydi. Birisinin kendisine kesin sualler sormasn,
bu suretle kendisini de dncelerini toparlayabilmesini isterdi. Mesel,
"Sence, Marie ile ilgili anormal bir durum var m?" diye sorulabilirdi. Fakat
Stevens'in asl bu konuda zihni ilemiyor, byle bir eyi dnmek istemedii
iin, suali cevaplandramyordu. Esasen btn phelerinin kayna, bir fotoraf
ile kars arasndaki hayret verici benzerlikti. Tabi, fotorafn kaybolmas da
vard. Ama hepsi bu kadar...
Stevens birden villsnn nne geldiini farkederek durdu. Odalarn
hibirinde aydnlk yoktu, sadece oturma odasnn penceresinden krmz bir k
aksediyordu. Marie ihtimal mineyi yakmt. Umumiyetle alevlerden korktuu
cihetle, bu da bir bakma garipti.
Stevens telalanmaya baladn farkediyordu.
Sokak kaps kilitli deildi. Gen adam tokma evirdi ve sadece oturma
odasnn minesindeki ateten k alan hole girdi. eride, odunlarn,
alevlerin penesinde trdamasndan bakaca ses, seda yoktu.
Stevens, "Marie!" diye seslendi.
Cevap alamaynca, garip bir huzursuzluun penesinde oturma odasna girdi.
Atein ya odunlarla .yakldn ilk bakta anlad. Alevlerin arasndan
szlen yal ve sarms dumanlarn genzine dolmasiyle, bir an boulur gibi
oldu. Odunlarn tslad ve atlad duyuluyordu. Bu sisli kta oda her
zamankinden farkl grnmekle beraber, Stevens, minenin yanndaki bir sehpann
zerinde tepeleme sandvi dolu bir tabak, bir termos ve bir bardak seebildi.
Gene, "Marie!" diye bard.
Hole dnnce, admlarnn, parkeyi atrdatacak kadar ar olduunu hissetti.
Telefonun durduu kk masann yanndan geerken, eli gayriihtiyari, hl orada
olan evrak antasna gitti. Bu arada, bunun kapann ak, msveddenin ise
acele ile karlp tekrar yerine konmu gibi yar yarya darda olduunu
hissetti.
Az sonra merdivenin basamaklar ayaklarnn altnda inliyordu. Evin arka
cephesindeki yatak odasnda gece lmbas yanyordu, fakat odada kimse olmad

gibi, yatak da almamt. minenin zerindeki saat be getiini


gsteriyordu.
Ted Stevens, kk yaz masasnn zerine braklm mektubu tam o srada
grd.
"Sevgili Ted,
"Bu gecelik bir yere kadar gitmem icap ediyor. Huzurumuz ve saadetimiz bu
ziyaretin neticesine bal.
"Hi merak etme, yarn sabah dneceim, fakat u srada sana bir ey izah
edebilecek durumda deilim. Sen ne dnrsen dn, hakikat senin dndn
gibi deil. "Seni seviyorum.
Marie"
Not: "Otomobili alyorum. Sana sandviler ve termos iinde stl kahve
braktm. Hepsini oturma odasnda bulacaksn. Ellen yarn sabah gelip kahvaltn
hazrlyacak."
Stevens mektubu katlyarak tekrar masann stne koydu. Birden kendini pek
bitkin hissettii iin, yatan kenarna oturdu. Neden sonra yerinden kalkmak
kuvvetini bulunca, btn klar yakarak aa kata indi.
Evrak antasna bir gz atnca, hi amad. Gaudan Cross'un msveddesi on
iki ayr ksmdan meydana gelmiti, ama imdi antada topu topu on bir ksm
kalmt.
1861'de giyotinle ba kesilen Marie d'Aubray'dan bahseden ksmn yerinde
yeller esiyordu.
NC BLM
1
STEVENS ertesi sabah yedi buukta, yapt dutan serinlemi ve stba
deitirmi vaziyette merdivenleri inerken, sokak kapsnn hafife alndn
duydu.
Eli trabzann stnde olduu halde kalakalan gen adam birden, kimseyle
konumak istemediini farketti. Gelen Marie olsa bile, btn gece zihninde
tasarlad azarlara ramen, ona ne syleyeceini bilemiyecekti. Zemin katnn
klar geceden ak kalmt; oturma odas ise soumu dumanla doluydu. Hol
bile Stevens'e bir baka grnd.
ine huzur veren tek ses, yemek odasnda prize soktuu elektrikli
cezveninkiydi. Gen adam mis gibi kahve kokusunu iine sindire sindire yemek
odasna geerek kordonu prizden ekti.
Ancak bundan sonra kapy amaya gitti.
Tanmad bir ses, "ok zr dilerim efendim," dedi. "Acaba..."
Stevens, lcivert bir manto giymi, enerjik ehreli bir kadnla kar
karyayd. Mtereddit grnmesine ramen, kadnn, bir eye ierlemi gibi bir
hali vard. Kk mavi apkann altndaki yz gzel olmamakla beraber, zeki
ifadeli ve sempatik. Bu yz her nedense Stevens'e yabanc gelmemiti.
Kadn, "Beni belki hatrlamyorsunuz, Bay Stevens, ama ben size birka kere
Despard Park'ta rasladm," diye devam etti. "Elektriklerin yandn grnce
geldim. Adm Myra Corbett; Bay Miles Despard'a ben bakmtm."
"Ha, evet... eri buyrun, Bayan Corbett."
Kadn bir yandan antasnn sapn ekitirirken Despard Park'n bulunduu
yne bakyordu. Nihayet, "Bana kalrsa, orada bir acayiplik var," dedi. "Geen
gece birisi bana derhal Despard Park'a gelmem iin bir mesaj yollad..."
Kadn gene bir tereddt devresi geirdi. Stevens bunun zerine, "Gene o mahut
telgraflardan biri!" diye dnmekten kendim alamad.
Hastabakc devam etti. "Fakat bir hastann yannda olduum iin, mesaj
ancak bir saat evvel, evime dnnce okuyabildim. Bunun zerine derhal Despard
Park'a gelmek lzumunu hissettim." Sznn bu yerinde kadnn surat bsbtn
asld. "Fakat kapy almaktan ve yumruklamaktan ellerim koptuu halde, kimse
gzkmedi. Bu ie aklm ermedi dorusu... Derken sizde k grnce ieri girip
biraz nefes almamda ve be, on dakika beklememde bir mahzur grmeyeceinizi
dndm..."
"Ne mnasebet. Buyrun ltfen." Stevens, hemen eve girmedi; bir an kapda
durarak yol tarafna bakt. Farlar yanan bir otomobil, sabah sisinin arasnda
yokuu kyordu. Derken, yavalad ve durdu.
Akabinde Stevens, Ogden Despard'n, "Merhaba!" diye bardn duydu.
Otomobilin kaps kapand ve Ogden'in yksek silueti Stevens'e doru

ilerledi. Delikanlnn deve ty paltosunun altnda smokin pantolonunun paalar


dikkati ekiyordu. Ogden, kardelerinin hibirine benzemiyordu. Abanoz
siyahlnda salar, biraz kk yanaklar ve mavimsi bir enesi vard. O sabah
tra olmad belli idi; fakat salar itina ile taranm ve briyantinlenmiti.
Kara gzlerini devirerek bir Stevens'e, bir de hastabakcya bakt. Henz yirmi
be yanda olmasna ramen, Mark'tan daha yal grnyordu.
Ellerini ceplerine sokarak, "Gnaydn," dedi. "Sefih oul evine dnyor. Bu
ne bu? arm gibi bir haliniz var. Yoksa ikinizi sust m yakaladm?"
Ogden'i tanyanlar, onu bu neviden akalarna alktlar, fakat o sabah
keyfi yerinde olmayan Stevens cevap vermeye tenezzl etmedi. Bayan Corbett'i
hole ald ve Ogden de arkalarndan girdikten sonra sokak kapsn kapad.
Hastabakcya, "Korkarm ki ev pek toplu deil," dedi. "Ne yapaym, gecenin
byk bir ksmn almakla geirdim. Ama size birer kahve ikram edebilirim,
ister misiniz?"
Birden m gibi rperen Bayan Corbett, "Memnuniyetle," diye mukabele etti.
.Fakat Ogden, "Kahve mi!" diye dudak bkt. "Elenceden dnen bir hovarda
byle mi karlanr?"
Stevens kalarn att. "Viski her zamanki yerindedir. Keyfine bak." Gen
adam bu arada, hastabakc ile Ogden'in, merakla baktklarnn farkna vard.
Tecessslerini tatmin edemedikleri iin odann havas bariz surette
gerginlemiti. Derken Bayan Corbett kendini toparlyarak oturma odasna girdi.
Stevens ise kahve cezvesini mutlaa gtrerek bir dolaptan fincanlar karmaya
koyuldu. Ogden de yarya kadar viski ile dolu bir bardakla yanna gelmekte
gecikmedi. Bir ark mrldanarak buz dolabn at ve soda arad, sonra
gevezelie balad. "Demek sevgili Myra'mza da polisten buraya komas iin bir
telgraf gelmi," dedi. "Tpk bana olduu gibi.. "
Stevens cevap vermedi.
Ogden devam etti. "Benimkisi geen gece geldiydi, ama hoa vakit geirdiim
iin aldrmadm. Polislerin i banda olmalarna bir bakma sevindim.
phelerimiz doru kyor demek." Buz dolabndan bir buz paras alarak usulca
bardann iine kaydrd. "Anladma gre, Mark'la sen, geceyi mezar amaya
almakla geirdiniz," diye ilve etti.
"Bunu da nereden kardn?"
"Aa, beni aptal m zannettin."
"Ne mnasebet. Yalnz bu sabah btn aksiliimin zerimde olduunu sana
hatrlataym. Beni sinirlendirecek her hangi bir kimseyi, u grdn
bulaklarn zerine savurmak iin frsat kolluyorum... Bu itibarla beni
kzdracak yerde, buz dolabndaki krem antiyiyi yersen daha iyi edersin."
Ogden glmeye balad. "Bu kadar sinirli olmann sebebini anlyamadm,
dostum," dedi. "Sadece biraz dedektiflik yapaym dedim. Yaz masann arkasnda,
hani u viskilerini koyduun yerde, Mark'n sigaralarndan ikisini grdm;
ayrca, mezarn stndeki talarn bir krokisi de vard. Benim gzmden hibir
ey kamaz. Mark'n byle bir eyler tasarladn, dn gece hepimizi evden
uzaklatrmak iin bahaneler bulmasndan anlamtm." Yznde, mstehzi bir
ifadeyle sordu. "Polisler, sizi, taslar krarken yakalaynca ne dediler?"
"Polis gelmedi ki."
"Ne?"
"stelik o telgraflar ekenin polis olmadna da bahse girerim."
Ogden, alt dudan srarak Stevens'e bakyordu. "Bana da yle gelmiti,"
diye mrldand. Sonra birden sesini ykseltti. "Beni dinle Ted, eve gidince,
her eyi naslsa reneceim. Sr kplnden vazgesen daha iyi olmaz m? Yaz
odanda kadeh olduuna gre, kiiydiniz. nc kim?"
"Dr. Partington adnda biri."
"Vay canna! Ogden birden dnceli bir hal ald. "O sabk doktorun
ngiltere'de olduunu zannediyordum... Bir ey kefederse... Evet, artk her
eyi anlyorum. htiyar Miles'i doramak iin Mark'n ona ihtiyac vard, deil
mi? Neler kefettiinizi bana sylesenize Ted!..."
Ted Stevens, "Hibir ey kefedemedik," dedi.
"Sahi mi?"
"Kefetmemize imkn yoktu. Ceset mezardan yokolmu."
Ogden inanmyormu gibi bir tavr taknnca, Stevens delikanldan hi bu
kadar nefret etmemi olduunu hissetti.
Ogden kaytsz bir tavrla fikrini belirtti. 'Miles amcann iinin zehir dolu
olduunu grnce, cesedi korkudan gizlediniz, deil mi? Mark'n, polisle

arasnn ho olmadn bilirim."


"Sana vaziyeti olduu gibi anlattm Ogden. imdi, ben, fincanlarla
geinceye kadar u kapy tutar msn?"
Akl baka yerde olan delikanl mihaniki bir hareketle itaat etti, sonra, ev
sahibine dikkatle bakarak, "Kuzum, Marie nerede?" diye sordu.
"Yatakta tabi. Daha kalkmad."
"Tuhaf!..."
Steven, Ogden'in bu sznn bir ey ifade etmediini ve delikanlnn, srf
insanlar mkl duruma drmek detine sadk kalmak iin byle konutuunu
biliyordu, yle olduu halde irkildi.
Ogden, Stevens'in pei sra oturma odasna^ girer girmez kadehini Bayan
Corbett'in erefine kaldrd. "Sizinle konuacaklarm var, hanmefendi, ama nce
u nesnenin verecei kuvvete ihtiyacm vard," dedi. "Shhatinize!"
Elleri dizlerinin zerinde olduu halde, sakin sakin oturan Bayan Corbett,
delikanlnn bu kn umursamam grnd.
"Ogden derhal sorguya geti. "Telgraflar hakknda fikriniz ne?"
Hastabakc kalarn kaldrd. "Bana bir telgraf geldiini neye dayanarak
ileri sryorsunuz?"
"Size her eyi izah etmek mi lzm yani? Peki, yle olsun. Bana da geen
gn o telgraflardan biri geldi. Ama gece kulplerini dolamak niyetinde olduum
iin aldrmadm."
Bayan Corbett olduka hazrcevapt. "Bir yerde uzun zaman kalmadnza gre,
telgrafn sizi nasl bulduunu sorabilir miyim?" dedi.
Ogden'in gzleri ksld; delikanl, deti zere ac bir istihza ile mukabele
etmeye hazrlandysa da bunun faydas olmyacan anlyarak vazgeti. "Beni
gafil avlamak isterdiniz, deil mi?" diye tslad. "Hakikat u ki, telgraf
Haverford Kulb'nde beni bekler buldum. Haydi, haydi esas mevzua gelelim, Bayan
Myra. Ted Stevens'in nnde konuabilirsiniz; o, her eyi biliyor. Buraya
arlmanz bir bakma iyi oldu, zira ahitliinizin netice zerinde mhim rol
olabilir. Kimbilir..."
"Ne ile ilgili ahitliimden bahsediyorsunuz?"
"Anlamamazlktan gelmeyin. Miles amcamn zehirlenmesi ile ilgili
ahitliinizden tabi."
Hastabakc, "Byle bir iddiada bulunmanz iin elinizde hibir delil yok,"
diye atld. Telndan eli titreyince, fincanndaki kahvenin bir ksm tabaa
dkld. Barmaya devam etti. "Byle bir pheniz varsa, gidin, Dr. Baker'le
konuun. O, byle bir eyi aklndan geirmedi..." Durup yutkunduktan sonra ilve
etti. "O srada tel gsterdiimi kabul ediyorum, ama sebep bakayd; bana tam
ihtiya duyulaca bir gece hastamn yannda bulunmayma skldmd... Hem..."
Ogde, lf kadnn azndan kapt. "stelik kapy kilitlediiniz iin,
amcamn bir kriz geirmesi halinde, kimse ieriye girip lzm gelen illar
alamyacakt. Amcamn lmnden bir bakma mesul tutulabilirsiniz. Bu olayn
duyulmasnn size iyi bir hret salayacan sanmam."
ki erkek de, Bayan Corbett'i en ziyade dndren hususun bu olduunun
farkndaydlar. Ogden devam etti. "Evet, bu ekilde hareket etmekte hakl
olduunuzu kabul ediyorum. Miles amcam hemen tamamiyle iyilemie benziyordu;
hem sonra yakn tarihte odanzdan ldrc bir il alnmt. Byle bir olayn
tekrarlanmasndan ekineceiniz gayet tabi idi. Ama bu hrszln arkas sra
meydana kan lm olaynn sizi pheye drmemesi garip deil mi? Cumartesi
gn odanzdan bir zehir almyor, ondan hemen sonraki aramba gecesi de
hastanz lyor. Sizin yerinizde ben olsaydm, binbir phenin penesinde
kvranrdm!"
Ogden'in gayesi, dedektiflikten ok, karsndakileri mkl duruma
drmekti. Kendi konumasn o kadar bariz bir zevkle dinliyordu ki,
hastabakc da bunun farkna varmakta gecikmeyerek gene kaytsz tavrn
taknd. Bezgin bir sesle, "Durum hakknda herkesten fazla bir eyler biliyora
benziyorsunuz," dedi. "Bu itibarla, alman bir ey olmusa bile, bunun lme
sebebiyet veremiyeceini ve hele Bay Despard'da grlen belirtilerin hibirinin
faili olamyacan da bilmeniz icap eder."
"Demek alnan zehir arsenik deildi. yle ise neydi?" Bayan Corbett'in
cevap vermemesi zerine, Ogden ilve etti. "Hem hrszn kimliini de pekl
sezdiinize eminim..."
Bayan Corbett fincann itina ile masann stne brakt. O sabah hassasiyeti
zerinde olan Stevens, sorgunun havasnn deitiini farketti. Hastabakc,

birini bekliyormu, yahut da konuulanlar dinleniyormu gibi, etrafna ve


bilhassa merdiven tarafna bakyordu. Beri yandan, Ogden gelmemi olsa idi, bir
eyler syleyecekmi gibi bir hali vard. Gen adamn iddiasna cevaben, "Bu
hususta hibir fikrim yok," demekle yetindi.
Ogden srar ediyordu. "Bildiklerinizi sylemeniz daha iyi olacak. Hem
vicdannz rahatlar, hem de..."
Stevens sert bir sesle delikanlnn szn kesti. "Artk kfi, Ogden. Polis
deilsin, stelik amcann lmne zerrece zldn yok..."
Delikanl srtarak muhatabna dnd. "Senin de gizlediin bir ey yok mu
diye merak ediyorum," dedi. "Bu sabah nedense kendinde deilsin... Belki u
kaybolan ceset hikyesinin yzndendir... Yahut da bambaka bir ey var."
Hastabakcnn kalkmaya yeltenmesi zerine tella atld. "Gidiyor musunuz,
Bayan Corbelt? Sizi eve kadar gtrmeme msaade eder misiniz?"
"Hayr, teekkr ederim."
Odann havasndaki gerginlik bsbtn iddetlenmiti. Ogden, karsndaki
kadnla erkei ayn alayc tebessmle biraz daha szdkten sonra, Stevens'a
viski iin teekkr etti ve evden kt. Sokak kaps kapandktan sonra,
hastabakc, holde kalm olan Stevens'in yanna geldi. Elini gen adamn
kolunun stne koyarak,."Gelmemin asl sebebini syleyeyim," dedi. "Sizinle
konumak istiyordum. Syleyeceim ey belki pek mhim deil, ama size unu haber
vermek isterim ki..."
Tam o srada kap tekrar ald ve aralkta Ogden'in ba belirdi. Delikanl
srtmaya devam ediyordu, "zr dilerim, ama kane bir randevunuzu yakalam
olmyaym sakn?" dedi. "Karn birinci katta uyuyorsa, buna nasl cesaret
ediyorsun Ted?... Ama belki de Marie evde yoktur. Ne dersin? Otomobilin garajda
olmad dikkatimi ekti; dolaysiyle size gz kulak olacak birine ihtiyacnzn
olacan dndm..."
Stevens, buz gibi bir sknetle, "ek araban!" dedi.
"Haydi, haydi! Yatak odanda elektriin yandn da grdm. Marie byle
kl yerde uyumak detinde midir?"
Stevens tekrar etti. "ek araban!"
Gen adamn sesindeki mna, Ogden'e, ihtiyatl olmasnn kendisi iin daha
hayrl olacan ihtar etmiti. Fakat Stevens ile Myra Corbett, Despard Park'a
doru yrrlerken, onlar otomobiliyle ar ar takip etti. Koca bina, sis ile
dumann bsbtn kesifletirdii bir sessizlie brnmt. Birdenbire bir zil
sesi sessizlii yrtt ve tatsz yanklar kara kara uzaklat.
Otomobilinden atlyan Ogden, "Allah Allah! Yoksa hepsi ldler mi?" diye
bard.
Kapnn nnde durup zile basan adam, onlar duyunca dnd. Elinde byke
bir evrak antas vard. Lcivert bir pardes le gri ftrden bir apka
giymiti. Sarnl sebebiyle olduundan gen grnyor olacakt, zira dikkat
edilince, akaklarnn krlam olduu gze arpyordu. "Birinizden biriniz
burada oturuyor mu?" diye sordu. "Geri erken geldim, ama bu evde in cin yok
galiba... Ha az daha unutuyordum, adm Brennan; Philadelphia polisindenim."
Ogden, dudaklarnn arasndan bir slk salverdi; bununla beraber Stevens
onun tetikte olduunu derhal farketti. Delikanl, "Bizimkiler her halde ge
yattklar iin, henz kalkmamlardr," dedi. "Neyseki bende anahtar var. Adm
Ogden Despard; ben de bu evde oturuyorum. Bu erken ziyaretin sebebini sorabilir
miyim, Bay Mfetti?"
Brennan'n, Ogden'e ilk bakta antipati duyduu halinden belli idi. "Ben
buraya aabeyinizi grmeye geldim," dedi. "Ama..."
Kap esnada o kadar ni olarak ald ki, Mfetti'in tokma tutan eli
havada kald. Tepeden trnaa giyinmi ve sinek kayd tran olmu olan
Partington eikte duruyordu.
Mfetti genzini temizleyerek, "Adm Brennan'dr," dedi. "Philadelphia
polisindenim..."
Stevens birden bir kbus yayormu gibi bir his duydu. Partington'un yznde
renk namna bir ey kalmamt. Eliyle kapnn erevesine tutunmasayd, belki
de bacaklarnn bklvermesiyle yere ydrd.
2
Brennan, bir yandan dmemesi iin ona elini uzatrken, pek tabi bir sesle,
"Bir eyiniz mi var?" diye sordu.
Partington, "Polis," diye geveledi, sonra, "Hayr, hayr, hibir eyim yok,"

dedi. "Olanlar size sylesem bana inanmazsnz."


"Niin inanmyaym?"
Partington, "Brennan!" diye heceledi. "Bu ismi bir yerden hatrlyor
gibiyim... Ha tamam! Btn bu kimselere, buraya gelmeleri iin o telgraflar
yollayan siz misiniz?"
Mfetti, "Bir anlamazlk var galiba," dedi. "Ben kimseye telgraf falan
ekmedim. Buna mukabil bana gelen mesaj yollayann kim olduunu bilmek
isterdim. Bay Mark Despard'la grmek iin buralara geldim. Beni, bizim mdr
yollad."
Ogden sahte bir tatllkla, "Doktor bu sabah pek kendinde deil, Mfetti
Brennan," diye mdahale etti. "Beni unutmu olmanz ihtimaline kar, kendimi
tantaym, Dr. Partington Ogden Despard'm. Bizleri yzst brakp gittiiniz
sralarda, kolej talebesiydim. Yanmdaki zat da Ted Stevens'tir; dn gece
kendisiyle beraberdiniz. u hanm da Miles Amcama bakan Bayan Corbett'tir.
Partington, "Memnun... oldum," dedi, sonra dnerek, "Mark!" diye seslendi.
eride bir kapnn almas zerine, holn loluu bir an aydnlanr gibi
oldu. Mark Despard, yakas kvrml kaln bir kazak giymiti.
Ogden, "Umulmadk bir vaziyetle kar karyayz, aabey," dedi. "Sana,
cinayet masasndan Mfetti Brennan' takdim ederim."
Brennan sinirli bir sesle, "Ben cinayet masasna bal deilim," diye itiraz
etti. Beni emniyet mdr yollad. Bay Mark Despard siz misiniz?"
"Evet, benim. Ltfen ieri buyrun." Mark, her zamanki haliyle tezat tekil
eden bir nezaketle yana ekilerek gelenlere yol verdi. "Bu sabah kendimizi bir
trl toparlayamadk." dedi. "Kzkardeim rahatsz bir gece geirdi."
Hastabakcya dnd. "Bayan Corbett, zahmet olmazsa, kp kendisini grr
msnz?" Tekrar tekilere dnd. "stelik a kadn ile hizmeti izinde olduu
iin, kahvaltmz kendimiz hazrlamaya abalyoruz. u tarafa geelim, ltfen
Ted... Partington siz de gelin, senin gelmene lzum yok, Ogden."
Ogden kulaklarna inanamyormu gibi bir tavr taknd. "Ne oluyor sana
byle, Mark? Tabii ki ben de geleceim!"
"Ogden, bir toplantnn gzbebei olduun gnler oluyor, ama bazan da
varln, insanlar rahatsz etmekten baka ie yaramyordu. Bugn de ite
byle. Onun iin ltfen dediimi yap." Mark kapy kardeinin yzne kapad.
Drt erkein girdikleri odada lmbalar yanyordu, fakat perdeler kapal
kalmt. Mark'n iareti zerine, Brennan bir koltua oturarak antasn
ayaklarnn dibine brakt. Gelmesindeki maksad anlatmaya balamak iin bir
frsat aryordu. antay dizlerinin stne ekerek at ve, "Buraya niin
geldiimi her halde tahmin edersiniz, Bay Despard. Dostlarnzn yannda
konumamda bir mahzur yok, deil mi?" diye balad. "Dn sabah, elime yle bir
mektup geti. Onu yksek sesle okumanz sizden rica edeceim. Grdnz gibi,
bana hitap ediyor ve perembe gecesi Crispen'de postaya verilmi."
Mark, mektubu at ve onu ksaca gzden geirdikten sonra okumaya balad:
"Geen 12 nisanda Despard Park'ta vefat eden Miles Despard, tabi bir lmle
lmemitir. Onu birisi zehirlemitir. Bunun delilini isterseniz, Welnut
Soka'nn 218 numarasndaki Joyce ve Redfern eczanesine uramanz kfi. Mark
Despard, cinayetin ertesi gn o eczaneye, bir st barda ile dibinde, arapla
kark yumurta tortusu kalm bir gm kse getirmiti. Tahlil, ksede arsenik
bulunduunu meydana kard. Cinayetten sonra Miles Despard'n odasnda ele
geen bu kse, imdi Mark Despard'n yaz masasnn bir gznde kilitlidir. Eve
ait bir kedinin ls de gene Mark Despard tarafndan, evin dou cihetine den
bir iek tarhnn iine gmlmtr ve halen de oradadr. Bu kedinin, arsenikli
karmdan biraz itii anlalyor. Cinayeti ileyen Mark deil, ama hakikati
gizlemeye alyor.
"Katil bir kadndr. Bunun delilini isterseniz, evin as olan Bayan
Henderson'u sorguya ekin. Bayan Henderson, o kadn cinayet gecesi Miles
Despard'n odasnda, rahmetliye bahsi geen gm kseyi verirken grmt. Bir
cinayetin ilendiinden haberi olmadna gre, ihtiyatl hareket etmek
artiyle, ondan epey bir eyler renebilirsiniz. Bayan Henderson halen
Frankfurd ehrinin Lies Sokak'nn 92 numarasnda oturan dostlarnn yannda
kalmaktadr.
Amor Justittle."
Mark mektubu nndeki masaya brakarak, "Bu imza houma gitti," dedi.
Fakat Brennan aka etmiyordu. "Mhim olan, mektupta sylenilenlerin doru

olmas," dedi. "Dn Bayan Henderson'u sorguya ektik. Dostunuz olan emniyet
mdr beni buraya, srf size yardm etmem iin yollad."
Mark kendini tutamyarak glmeye balad. "Siz pek garip bir detektifsiniz,"
dedi.
Brennan da glmsedi. ki tarafn arasndaki husumet bir anda yokolmutu.
Mfetti, "Benim geldiimi grnce, neler dndnz tahmin edebiliyorum,"
diye sylendi. "Belki de tehditkr bir tavr taknarak herkesi sorguya ekmeye
balamam bekliyordunuz. Karsndakiler, nfuz sahibi kimseler ve hele sizin
gibi emniyet mdrn tanyanlar olunca, bu taktii kullanan bir polisin,
meslekte uzun zaman tutunamyacam bilin. Bundan dolay da, burada sadece,
emniyet mdr Bay Cartell'i temsil ediyorum."
Mark dorularak, "Cartell," diye tekrar etti. "Tabi!"
Brennan, grdnz m gibilerden bir el hareketi yaptktan sonra devam etti.
"Durumu anlamanz iin size mektubu okuttum. Mdr, kanun hkmleri dahilinde
size yardm etmek iin elimden geleni yapmam istiyor. Mutabkz, deil mi?"
Mark evet gibilerden ban edi.
Gene Mfetti sz ald. "Dn bu mektubu alnca, dorudan doruya mdre
gtrdm. Gerek kendisi, gerekse ben, verilen bilginin fazlaca zerinde durmadk
ise de, ben gene eczaneyi ziyaret etmeyi ihmal etmedim." antasndan, daktilo
ile yazlm bir kt kard. "Mektubun o ksm doru kt," diye devam etti.
"13 nisan perembe gn, bir bardak ile bir ksedeki kalntlarn tahlili iin
sahiden onlara gitmisiniz. Onlara kedinizin, bu ikisinden birindeki maddeyi
yalamas sonucunda zehirlendiini sylemisiniz. Ayrca, sorguya ekildikleri
takdirde, bir ey sylememelerini de eczaclardan rica etmisiniz. Ertesi gn
tekrar oraya gittiinizde, size, 'Bardakta bir ey yok, fakat ksede 0,13 gram
arsenik bulunmutur,' diye rapor vermiler. Tamam m?"
Brennan'n, iini bilen bir adam olduu anlalyordu. Karsndakinden,
verdii bilgiden fazlasn, bir diplomat meharetiyle koparmasn baaryordu.
Merakn hi belli etmeyerek, Mark Despard'a, htiyar Miles'in hastalnn ve
lmnn hikyesini bandan sonuna kadar anlattrd. Sonra da, bir zehirlenme
bahis konusu olduu takdirde, zehirin ancak o gm kse ile verilmi
olabileceini tesbit etti.
Daha sonra, Bayan Henderson'u nasl konuturmaya muvaffak olduunu izah etti.
Mamafih Stevens onun, kendini Mark'n bir dostu olarak tantarak, a kadnn
dedikodu yapma meylinden faydalandn kefetmekten geri kalmad Netekim
Brennan'n kendi de, Bayan Henderson'un, emniyet mdrnn karsna
arlncaya kadar hibir eyden phelenmediini itiraf etti. Kadn bunun
zerine bir sinir krizi geirmi ve Despard'lara ihanet ettii cihetle bir daha
onlarla yz yze gelemiyeceini barp armt.
Brennan Bayan Henderson'un ahadetini okudu. Bunda, kadnn Mark'a anlatt
btn teferruat mevcut olmakla beraber, atmosferdeki acayiplik noksand. Daktilo
ile yazlm metin, tabiat st, hatt anormal olarak vasflandrlabilecek
hibir nokta ihtiva etmiyordu.
Bununla beraber mfetti, "Yalnz garip bir ey dikkatimi ekti," dedi.
"Bayan Henderson, 'Kadn duvarn iinden geerek kayboldu,' diyor. Daha kesin
bir ey sylemedi, yahut da sylemek istemedi. Sadece, duvarn kendisine
deimi gibi geldiini ileri srd. Bu szleri zerine mdr, 'Gizli bir
geidin var olduunu mu sylemek istiyorsunuz, hanmefendi,' diye mdahale etti.
Ben de soruyorum: Eviniz hayli eski olduuna gre, byle bir ihtimal mevcut,
deil mi?"
Mark, gzlerini Mfetti'ten ayrmyordu. Yz, Brennan'nki kadar
ifadesizdi. "Bayan Henderson mdre ne cevap verdi?" diye sordu.
" 'Evet, onun gibi bir ey, efendim,' dedi. Ben de size soruyorum." u
gizli geitlerden bahsedildiini ok duydum, ama imdiye kadar her hangi birini
grmem ksmet olmad. Bu teferruatla ilgileniimin bir sebebi de bu. O odada
sahi den gizli bir kap var m, Bay Despard?"
"yle bir eyler duyduumu hatrlyorum."
"Peki, bana o kapy gsterebilir misiniz?"
"Maalesef, Mfetti Bey. Vaktiyle mevcut olan kap, bugn yerinde yeller
esen bir blme alrd; btn aramalarma ramen, kapy altracak bir
tokmaa veya dmeye raslyamadm."
Brennan, "Pekala," diye iini ekti. "Size bunlar sormamn sebebi u: Bayan
Henderson'un yalan sylediini kati surette ispat edebilmi olsaydnz, bir
bakasndan phe etmemize hacet kalmayacakt." Mfetti, ksa bir duraklamadan

sonra devam etti. "Her neyse, cinayetin saat 23.15 sularnda ilendiini
biliyoruz. erisinde zehir olan kseyi grdk. Amcanzn odasnda olan kadnn
elbisesinin eklini de rendik."
Mark, Mfetti'in szn kesti. "Lfn ksas, sahiden bir cinayet ilenip
ilenmedii hususu hari, lzm gelen her eyi biliyoruz."
Brennan, "ok doru," diye tasdik etti. Mark'n, vaziyeti kavramasna
sevinmi gibi bir hali vard. "Dr. Baker'e telefon edip Bay Miles Despard'n
lm srasnda gsterdii razn, arsenikle zehirlenmenin belirtilerine
uyduunu itiraf etmek zorunda kald. syann bir bakma hakl gryoruz. Hibir
aile doktoru, bir skandala meydan vermek istemez. Bunun zerine, emniyet mdr,
bu husustaki fikrinizi almak zere, sizinle temasa gemeye alt. Fakat sizi
ne yazhanenizde, ne de burada bulabildik..."
Mark, gzlerini Mfetti'inkilerden ayrmyarak, "ok doru," dedi. "O srada
New York'taydm; ngiltere'den gelecek olan dostum Bay Partington'u karlamaya
gitmitim."
minenin yannda oturan Partington ban kaldrdysa da hibir ey
sylemedi.
Brennan, "Bunu sonradan biz de tesbit etti," diye tasdik etti. "Gelelim,
imdi ipularna... Bay Miles Despard'n ld gece odasnda tarih kyafetli
bir kadn grlm. Bayan Henderson'dan, karnz, kzkardeiniz ve sizin o gece
St. David'deki bir maskeli baloya gittiinizi biliyoruz, yle olduu halde,
esrarengiz kadnn karnz olmas ihtimali mevcut, zira ertesi gn Bayan
Henderson, Bayan Despard'n giydii kostm grmek frsatn bulunca, onun,
geceleyin grdnn tpatp ei olduunu mahede etmi... Sakin olun, Bay
Despard! Size sadece, rendiklerimizi sralyorum.
"Dn, onlar da New York'ta olduklar iin, ne karnzla, ne de
kzkardeinizle grebildik. Bunun zerine mdr beni, 12 nisan gecesindeki
btn hareketlerinizi tesbit etmeye memur etti. Baloda bulunanlarn birounu
tand iin, bu i zor olmad. Bylece, her biriniz ve bilhassa saat 23.15
sularndaki davranlarnz hakknda komple bir raporum var. imdi onu da size
aklyacam."
Bu szleri takip eden sessizlik srasnda, herkes, odann birden fazla
sndnn farkna vard. Stevens, kapnn oynadn gz uciyle grmt;
birisinin, toplantnn ta bandan beri konuulanlar dinledii anlalyordu.
Stevens'in nce Ogden aklna geldi, fakat bu hareket tamamlanp da kap
alnca, gelenin Lucy olduunu farketti. Gen kadn usulca ieri girdi ve iki
kolu yanlarnda olduu halde, kapnn yannda ayakta kald. Salarnn kuzguni
siyahl yzn her zamankinden solgun gsteriyordu.
Brennan, odaya birinin girdiini grmemi gibi devam etti. "Sizden
balyalm, Bay Despard. Sizi hi kimsenin, ufak tefek, stelik fevkalde
dekolte bir kyafet giymi bir kadnla kartramyaca besbelli ise de,
prensip olarak balo devamnca lokalden ayrlmadnz tesbit ettik. Maske
takmadnz iin bu i hi de zor olmad. ki dzine tandnz, gzlerinin
nnden ayrlmadnza yemin etmeye hazrlar."
Mark, "Devam edin," diye rica etti.
Brennan elindeki rapora gz gezdirerek, "imdi sra, Bayan Edith Despard'da,"
dedi. "Saat 21.50'ye doru sizinle beraber baloya geldi. Arkasnda beyaz bir
elbise, banda bir hastabakc bal vard ve gzlerini kk bir kadife
maskenin ardnda gizlemiti. Saat 22.00 ile 22.30 arasnda dansetmekle meguld;
bu arada evin hanm ile de konutu. Kzkardeinizin galiba dantel i etei
yrtlmt..."
Mark, "Bunu ben de biliyorum," dedi. "Balo evinden ayrldmzda, Edith'in
hl surat askt."
"Ev sahibesi kendisine bri oynamay isteyip istemediini sorunca, Bayan
Edith bri masalarnn bulunduu salona geti ve tabiatiyle maskesini kard.
Saat 22.30'da eve dnmek zere yola ktnz sabahn ikisi arasnda faslasz
bri oynad. Buna da bir sr kii ahadet ediyor." Brennan genzini
temizledikten sonra, "imdi de karnzn raporunu okuyacam," dedi. "Bayan
Despard, talarla ili ve gayet bol etekli krmz ipekliden bir tuvalet
giymiti. Banda, ensesine kadar inen bir tl vard. Ayrca, dantelle evrili
mavi bir maske takmt. Gelir gelmez dansetmeye balad, derken, 22'yi 35 veya
40 gee telefona arldn kendisine haber verdiler..."
Mark, "Karm, yabanc bir evde kim telefona arr?" diye atld. "Telefonu
edenin kim olduunu da tesbit edebildiniz mi bari?"

"Maalesef. Bu olayn hatrlanmasn dahi, srf kimsenin tanmad telll


klkl birinin, dansedenlerin arasnda dolap Bayan Lucy Despard'n telefona
arldn yksek sesle tekrarlamasna borluyuz. Karnz neticede balo
salonundan kt; evin metrdoteli onu saat 10.45'te holde grdn sylyor.
Onun evden kmak istediini grnce, kapy amaya kotu, fakat Bayan Despard o
daha yetiemeden dar km bulunuyordu. Metrdotel her nedense holde daha bir
mddet kald ve Bayan Despard'n takriben be dakika sonra ieri girdiini
grd. Karnz bundan sonra balo salonundan dnerek Tarzan kyafetinde bir erkek
tarafndan dansa davet edildi. Daha sonra, isimlerini aldmz iki kii ile
daha dansetti. Saat 23.15'te ise herkes, onun, son derece uzun boylu, zayf ve
bana l kafas ss vermi birisiyle dansettiini grd."
Mark, elini oturduu koltuun kolunun zerine indirerek, "Ben de
hatrlyorum," diye bard. "O zat ihtiyar Kenyon'du, hkim Kenyon. Somadan
onunla birer kadeh itik..."
"Bunu da biliyoruz. Olayn ilgiyi ekmesinin bir sebebi de, ev sahibinin
birisine, 'Bakn! Lucy Despard lmle dansediyor!' dediinin duyulmas. Dediim
gibi, o srada saat tam 23.15'ti." Brennan okuduu kd antadaki yerine
koyarak, "Bylelikle karnz da her trl pheden syrlm bulunuyor," diye
szlerini bildirdi.
3
Mark Despard ferahlamt. Yerinden kalkarak Lucy'nin yanna gitti ve
yapmackl bir tonla, "Msaade ederseniz, size karm takdim edeyim. Mfetti
Brennan, karm," dedi. Szlerinin uyandrd tesiri grmek iin biraz
bekledikten sonra, ilve etti. "Btn bunlar gelir gelmez syleyecek yerde,
neden pheci haller taknp bize cani muamelesi ettiniz?"
Stevens btn dikkatini Lucy ile Brennan'a vermiti.
Gen kadn, her zamanki zarafetiyle Mfetti'e doru birka adm atmt,
fakat gzlerinde mstehzi bir parlt olmasna ramen, hl pek soluktu ve
beklenecei kadar ferahlama benzemiyordu. Stevens, onun Mark'a kaamak bir
bak frlattm far ketti.
"Btn konutuklarnz duyduumu tahmin edersiniz, Mfetti Bey," dedi.
"Duymam ihtimal plnnzda yer alyordu." Gen kadn birden alamakl oldu.
"Meselenin bu kadar vahim olduunu bilmiyordum; ama her halde bilmem daha
hayrl olurdu."
Brennan, Lucy'nin karsnda ayakta duruyor ve onunla gz gze gelmekten
kanyordu. "O gece balo evinden ktktan hemen sonra dnmeniz ve dndnzn
metrdotel tarafndan grlmesi byk bir ans olmu. Aksi halde nazik durumda
olurdunuz," dedi.
Mark, "Sahi, Lucy," diye lfa kart, "o gece sana kim telefon etti ve
nereye gidiyordun?"
Gen kadn kocasna bakmadan, "Mhim bir ey deildi," diye cevap verdi.
"Sana sonra izah ederim. Bay Brennan, Mark az evvel size, btn bunlar bize
gelir gelmez anlatmamanzn sebebini soruyordu. Ben bu sebebin ne olduunu
tahmin edebiliyorum. Sizden bahsedildiini duydum. Hatt bana, sizin karnzda
ihtiyatl olmam ihtar ettiler." Sznn burasnda glmsedi. "Sizi gcendirmek
istemem, ama meslektalarnzn size tilki lkabm taktklar doru mudur?"
Brennan tnmad. Lucy'nin glmsemesine mukabele ederek eliyle kaytszlk
ifade eden bir iaret yapt. "Her sylenene kulak vermemeli, Bayan Despard. Hele
gen meslektalarm..."
Lucy artk glmsemiyordu. "Evet, gen meslektalarnz bir kozunuzu daima
sona sakladnz sylyorlar," dedi. '"Bu defa da yle mi?"
Mfetti, "Madem ki yle, bu kozun ne olduunu size syleyeceim," diye
karlk verdi. Sonra birden durarak sordu. "Kuzum siz benim bahsimi nerede
iittiniz?"
"Hatrlyamyorum. Belki de emniyet mdr sylemitir. Kimbilir...
stelik hepimize gelen ve eve dnmemizi tavsiye eden telgraflarda sizin imzanz
vard..."
"Ben kimseye telgraf ekmedim, yahut mesaj yollamadm, buna mukabil birisi
bana bir mektup gnderdi. Amor; Justittle imzal mektuptan bahsediyorum.
Yazarnn bilmedii ey yok galiba. Mektubu kim yazd, sizce?"
Mark, "Ben pekl bir tahmin yrtebiliyorum," diyerek ayaa kalkt ve
kapakl bir kk yaz masasna doru yrd. Kapan altnda biraz tozlu bir
daktilo makinas vard. Mark, bou bouna bir kt aradktan sonra, cebinden

eski bir mektup kararak bunu makinann silindirinin altna kaydrd.


Brennan'a, "Bu makinay tecrbe edin, sonra da yazsn sizin u mektubunkiyle
karlatrn," dedi.
Brennan, byk bir ciddiyetle kemik ereveli gzln takt ve piyano
nnde oturan bir virtz azametiyle tulara basmaya koyuldu. Kdn zerinde
beliren harfleri ksa bir mddet tetkik ettikten sonra, "Vaka bir eksper
deilim, ama tularn hususiyetlerinin iki mektupta da e olduu deta gze
batyor. Benim mektubun da bu makinada yazldna bahse girerim. Ama kim yazd
sizce?" dedi.
Mark, "phesiz Ogden," diye cevap verdi. "Mektubu elime alr almaz bunu
anladm. Bu evin iinde bu mektubu' yazabilecek yegne ahs Ogden'dir." Stevens
ile Partington'a dnd. "Kediden bahsederek kendini ele verdi zaten," dedi. "Her
halde hatrlarsnz. Dn gece hdiseyi size anlatrken, hayvan gmme iini
tamamladm srada, Ogden'in otomobilinin yokuu ktn ve beni grm
olmasndan endie ettiimi sylemitim. Netekim grm."
Lucy lfa kart. "Bize gelen telgraflar da o mu yollad dersin, Mark? Ama
bu ok feci bir ey! Niin byle bir ey yapm olsun? Bize dmanl ne?"
Mark kendini bir koltua brakarak, "Maksadnn ne olduunu bilmiyorum,
tabi," diye iini ekti. "Ogden aslnda kt kalbli deildir. Bu ii kasden
yapmamtr. Birimizden phelendiini sanmam. Ne var ki insanlarn
reaksiyonlarn tetkik etmek iin byle akalar yapmaya baylr. Ogden, bir
ziyafet tertiplese, birbirinin can dman olan iki kiiyi davet edip sofrada
yan yana oturtacak adamdr. Elinde deil..."
Lucy sinirlenmiti. "Haydi canm!" diye kocasnn szn kesti. "Sen
birisinin maksadnn fenalk olduuna inanamazsn zaten. Ben Ogden'de bir
gariplik mahede ediyorum. Eskiden byle deildi. Mesel, Marie Stevens'ten
bariz ekilde nefret ediyor (zr dilerim Ted). Byle bir mektubu yazd ve
ailesinin bir ferdini basbaya adam ldrmekle sulandrd halde, maksadnn
ktlk olmadn iddia edebilir misin Mark?"
"Ne bileyim, ben? Mamafih usta bir casus olduuna phe yok. Baya merak
ediyorum: Mezar aacamz da..."
Mark fazla konumu olduunu anlyarak sustu. Odaya huzur bozucu bir
sessizlik kmt. Brennan, gznden gzln kararak karsndakilere
glmsedi. "Devam edin, Bay Despard," dedi. "Mezar atnzdan
bahsediyordunuz. Ben sizinle ak konutum, ayn eyi sizden de beklerim."
Mark gayriihtiyari, "Tevekkeli size tilki dememiler," diye mrldand.
"Yoksa bunu da m biliyordunuz?"
"Evet. Beni en ziyade dndren mesele de o. Mezarda ne gibi bir durumla
karlatnz anlatmanz bekliyorum."
"Sylesem bile bana inanmyacaksnz."
"Bilkis, Bay Despard. Dn New York'un 57 numaral iskelesinde Dr.
Partington'u karlamaya gitmenizden beri, sizin ve dostlarnzn her trl
hareketinizden haberim var. Peinize adam koyduk tabi."
"Bu gece olanlardan da haberiniz var demek?"
"Evet. Dr. Partington ile buraya vardnz saat 18.25 ile mezar amaya
giritiiniz saat 21.40 ve nihayet mezara girebildiiniz 23.45 arasnda btn
olan bitenleri size sralayabilecek durumdaym."
Mark ban sallad. "Henderson, birisinin bizi gzetlediini syledii zaman
yanlmamt demek!"
Brennan devam etti. "Saat 12'yi 28 gee Dr. Partington, Bay Stevens ile
Henderson mahzenden o kadar soluk solua kmlar ki, adammz ortada bir
anormallik olduunu sezerek onlar takip etmi. Sonunda bunun, mahzenin
havaszlndan ileri geldiine kanaat getirmi. Netekim bu kii bu eve
gelmiler ve ilerinden ikisi saat on ikiyi otuz iki gee kk iskemlelerle
tekrar mezara dnmler. Dr. Partington ise dakika sonra onlara katlm. On
ikiyi krk gee ise, adammz, mermer kpleri devirdiinizi duymu. On ikiyi
elli be gee, aradnz bulmaktan midinizi kesmi olarak, Henderson'un evine
gitmisiniz..."
Mark, "Bu teferruat gein," diye homurdand. "Ne yaptmz mkemmelen
hatrlyoruz. Asl bilmek istediim u: Peimize taktnz glge, neler
konutuumuzu da duymu mu? Sylediklerimizi anlam m?"
"Evet, gerek aksisedal olan mezarn iinde, gerekse pencereleri ak olan
Henderson'un oturma odasnda btn sylediklerinizi duymu." Mark'n deta
ktn farkeden Mfetti, gzln gene takarak alelacele ilve etti. "Bu

sabah niin erkenden buraya geldiimi anlamanz iin, size bunlar anlattm.
Glgeniz Burke, saat te, size mdahale etmemek emrimize riayet ederek
yannzdan ayrlnca, doru bana gelerek beni uyandrd. Onu hi bu kadar
tell grmemitim. 'Mfetti Bey, bunlar ldrmlar,' dedi. 'Hayata dnen
llerden bahsediyorlar! htiyarn kendi bana tabutundan ktn, onun iin
artk mezarnda olmadn sylyorlar!' Bu bilgiyi alnca, vakit kaybetmeden
ziyaretinize gelmeyi uygun buldum."
Mark, "Ve geldiniz!" diye detektifin lkrdsn tamamlad. "yleyse
syleyin: Siz de bize kak gziyle mi bakyorsunuz?"
Brennan, gzlnn zerinden onu szerek, "yle bir ey demedim," diye
itiraz etti.
"Ama lnn mezarnda olmadna inanyorsunuz, deil mi?"
"nanmayp da ne yapacam. Burke bu nokta zerinde kuvvetle srar etti.
Mmkn olan btn nazariyeleri hesaba kattnz syledi. Ama siz gittikten
sonra, mezara girmekten korkmu olacak. Mamafih..." Mfetti burada szn
keserek gzlerini ayaklarnn dibindeki antaya dikti.
Mark ters ters sordu. "Mamafih ne? Bu konumann bandan beri, silindir
apkasnn iinden pe pee tavanlar karan bir hokkabaza benziyorsunuz. Bir
baka bildiiniz de mi var?"
Brennan sknetle, "Evet var," diye cevap verdi. "Mesel, bu evin btn
fertlerinin 12 nisan gecesi ne yaptklarn teferruatiyle biliyorum. Sizin
hatanz, karnzn veya kzkardeinizin sulu olmas ihtimali ile ipnotize
olmanz oldu, Bay Despard. Evinizde, hareketleri elekten geirilmesi gereken
bakalar da var. Kardeiniz Bay Ogden Despard'dan ie balyalm. Bayan
Henderson dn bize, onun o gece ehirde olduunu sylyordu; byk bir ans
eseri olarak, Bay Ogden' in cinayet gecesindeki btn hareketlerini tesbit
edebildik."
Mark, "Hatrladma gre, Bellevue-Stratford Oteli'nde okul arkadalarnn
bir toplantsna gitmeye niyetliydi," dedi. "Fakat biz ona Bayan Henderson'u
bekleterek, ocuu o kadar uzun zaman yolundan alakoyduk ki, toplanty mutlaka
karmtr. Biz dokuz buukta baloya giderken, onun hl burada olduunu
hatrlyorum."
Lucy, "Acaba," diye baladysa da sznn arkasn getirmedi.
"Acaba diye neyi merak ediyordunuz, Bayan Despard?"
"Bir ey yok. Devam edin, ltfen."
Brennan gene Mark'a dnd. "Sylediiniz doru. Bayan Henderson'un bu
teferruat hatrlyarak bize tekrarlamas, iimizi kolaylatrd. Bay Ogden saat
22.35 sularnda Bellevue oteline geldi. Yemek fasl sona ermekle beraber,
nutuklar devam ediyordu. Onun, toplant salonuna girdiini grenler var. Bundan
sonra, eski talebelerden bazlar, toplantnn yapld oteldeki odalarnda bir
iki ziyafeti vermiler. Ogden de onlara katlm ve sabahn ikisine kadar
oradan ayrlmam. kan netice u: Onun da sulu olmas bahis konusu olamaz.
Mamafih, kimse onun, amcanzn esrarengiz ziyaretisi olduuna ihtimal vermez
ya...
"Listemizde diplomal bir hemire olan Bayan Myra Corbett de var." Brennan,
okumakta olduu kttan ban kaldrarak odadakilere glmsedi.
"Hastabakclarn, hastalarn ldrmekte bir menfaatleri olacan sanmam, ama
bu kadnn hareketlerinin kontroln de gerekli grdm. Onu nce sorguya ektik,
sonra da sylediklerinin doruluunu aratrdk."
"Yani onu, burada olduu srada olan bitenler hakknda sorguya m
ektiniz?" .
Lucy detektife, gene bir tuzaktan pheleniyormu gibi alkayla bakt. "Btn
bildiklerinizi sylemiyorsunuz," diye sitem etti. "Mesel, Bayan Corbett size,
odasndan kaybolan kk bir ieden bahsetmedi mi?"
Mfetti, "ki kiiden pheleniyor, ama orasn sonra konuuruz," diye
mukabele etti. "nce hastabakcnn cinayet gecesinde neler yaptn grelim.
12 nisan gecesi izinliydi. Spring Garden Street'teki evine saat 19'da geldi.
Yemeini yedikten sonra bir kz arkadaiyle sinemaya gitti, saat 22'de eve dnd
ve yatt. Bu szleri, odasn paylaan bir baka hastabakc tarafndan teyid
edildi. Demek ki Bayan Corbett'in de cinayetle alkas olamaz.
"Geriye sadece, Holnda Pennsylvania'snn yerlilerinden olan oda hizmetiniz
Margaret Lightner kalyor."
Lucy, "Margaret mi?" diye atld. "Onun, sevgilisiyle olan randevusuna
gitmesine izin verdiini hatrlyorum."

"Sevgilinden baka, bir baka iftin de o akam Margaret'le


geirdiklerini tesbit ettik. Otomobille gezmiler ve saat 22.30 ile gece yars
arasnda birbirlerinden hi ayrlmamlar. Bu itibarla saat 23.15'te Bay
Miles'in odasnda olan kadn Margaret olamaz "
Mark, "Siz de herkesi elimine ettiniz, dostum," dedi. "Netice olarak,
cinayeti ilemi olabilecek kimse kalmyor."
Brennan ar ar, "Ev halkndan kimse kalmad," dedi. Odaya ken
sessizliin tadn kardktan sonra devam etti. "Niye hepiniz bir tuhaf
oldunuz? Bu, fena bir haber mi? Dnn bir kere. Amcanz bir kadn tarafndan
zehirlendi. O kadn, 12 nisan gecesinde evde kimsenin kalmyacam, Bayan
Despard'n maskeli bir baloya gideceini ve ne gibi bir elbise giyeceini
biliyordu. Bunun zerine tpk onun gibi giyinerek ve Bayan Despard zannedilmesi
iin, yzne maskeyi takmay da ihmal etmeyerek buraya geldi.
"Fakat bu kadarla da kalmad. Bayan Despard her ne kadar maskeli bir baloya
gidiyor idiyse de, tannmas ve balo sresince davetlilerin arasndan
ayrlmadna ahadet edilmesi ihtimali vard. Bunun zerine katil kadn St.
David'e telefon etti. Ne are ki kimin telefon ettiini ve ne sylediini
bilmiyoruz; Bayan Despard da bizi aydnlatmaya yanamyor."
Lucy azn at, kzard, fakat sonunda konumaktan gene vazgeti.
Brennan, "Neyse, ehemmiyeti yok," diye devam etti. "O telefonun, Bayan
Despard' balo salonundan karp o srada ne yaptn ispat edememe durumuna
drmek gayesini gttne bahse girerim. Bu telefon konumasnn saat 22.40'
ta vuku bulduunu gz nne getirin... Bayan Despard balo evinden kp krk be
dakika veya bir saatten nce dnmeseydi, olacaklar tasavvur edebiliyorsunuz,
deil mi? Allah'tan ki gitmekten vazgeerek tekrar eve girdi.
"Katil kadn grlmekten korkmuyordu. Niinini syleyeyim. Gizli bir geit
yoliyle geldii iin. Fakat Bayan Henderson'un radyoyu dinleyecei tutunca,
mehul kadn, bu tankla arasnda, caml bir kap ile yle byle ekilmi bir
perdeden baka mania olmadn idrak etti. Bayan Henderson, o kadnn, odada
kald kadar kprdamadnda ve ban evirmediinde srar ediyordu. Ban
evirmemesi tabi tannmamak iin.
"imdi sizlerden biraz kafanz iletmenizi rica ediyorum. Yakn
dostlarnzn arasnda, evin tekiltm iyi bilen ve o gece gideceiniz yerden
haberi olan birini bulmanz lzm. Bu kimsenin kim olabilecei hakknda bir
fikriniz yok mu?"
Lucy ile Mark baktlar.
Akabinde Lucy, "Ama buna imkn yok," diye atld. "Burada cemiyet hayatndan
uzak yayor ve pek nadiren gezmeye kyoruz. Bu maskeli balo bir istisnayd.
Hem yakn dostumuz da yok saylr. Yalnz..." Gen kadn sznn arkasn
getirmeyerek durdu.
Brennan srar etti. "Yalnz kim?"
Lucy ar ar Stevens'e dnd.
4
Gen adam buna sra geleceini hissetmi ve nihayet olan olmutu.
Lucy mtereddit bir tebessmle, "Yalnz Ted Stevens ile Marie var," dedi.
Stevens, Mark'n zihninden geenleri okumakta glk ekmiyordu. Her halde
Marie'yi hayalinde canlandrmt. Yznde, kulaklarna inanamamaktan ileri
gelen akn bir ifade vard. Derken, dudaklarnda bir glmseme belirdi. "Ted,
dn akam bana, karmn cinayetle sulandrlmasna tahamml edip edemeyeceimi
soruyordun," dedi. "imdi roller deitiine gre, ayn suali ben sana sorabilir
miyim?"
Stevens, tabi grnmeye alarak, "Niin sormyacakmsn. Ama inan ki bu
ihtimal benim aklma gelmemiti," diye mukabele etti. Fakat gen adamn zihnini
megul eden Mark deildi. Gz ucuyla Brennan' tetkik ediyor, polis mfettiinin
yzndeki nazik ifadenin ardnda neyin gizli olduunu anlamaya alyordu.
Brennan hakikatin ne kadarm biliyordu acaba? Stevens, bu sahneyi daha evvel
yaam gibi bir his duyuyordu. O an takip edecek dakikalarn hayatnn en
kritik devrelerinden biri olacan, zira Philadelplia'nn mehur tilkisiyle
boy lmesinin gerekeceini anlyordu. Of, bu oda da ne kadar scakt...
Brennan, tam Stevens'in bekledii tonla, "Stevens ile Marie mi?" diye tekrar
etti. "Tahminimce, sizden ve karnzdan bahsediliyor, deil mi, Bay Stevens?"
"Yanlmadnz."
"Ak konualm yleyse. kinizinden birinin Bay Miles Despard'

zehirlemekte her hangi bir menfaati olabilir mi?"


"Ne mnasebet. Onu doru drst tanmyorduk bile. Bay Despard'la on, on
iki kere grtmse, o kadar. Marie ise onu benden de az grd. Burada bunu kime
isteseniz sorabilirsiniz."
"Ama pek hayret etmi grnmediniz."
"Niye hayret edecekmiim?"
Brennan muhatabna dikkatle bakarak, "Bay Miles Despard'n katliyle
sulandrlmanza," dedi.
"Hayret etmekle neyi kastettiinizi anlyamadm. 'Ne demek istiyorsunuz
yani?' diye barp havalara m srayacaktm? Ne aradnz biliyor ve her
ihtimali hesaba katmanz hakl gryorum."
"Bu kadar anlayl olduunuz iin size mteekkirim. Karnzla tanmak
erefine henz eriemedim, Bay Stevens. Boyu ve vcut yaps Bayan Despard'a
benzer mi? Bir ey mi dediniz, Bayan Despard?"
Lucy'nin gzlerinde garip bir parlt vard. Onu ilk defa bu halde gren
Stevens, gayriihtiyari endie duymaktan kendini alamad.
Gen kadn, "Evet, Marie'yle vcut yaplarmz birbirine benzer," diye itiraf
etti. "Fakat byle bir ey dnmeniz ok sama! Marie'yi mrnzde grmediniz!
Zaten..."
Stevens, "Teekkr ederim, Lucy," diye gen kadnn szn kesti, sonra
Brennan'a dnd. "Bayan Despard'n syleyecei ey, korkarm ki nazariyenizi
rtecek, Mfetti Bey. Buraya gelen kadnn, sonradan Lucy zannedilmek iin,
onunkinin tpatp ei bir kyafet giydiini dnyorsunuz, deil mi?"
"Gryorum ki sizinle ok iyi anlayoruz."
"Gzel. Bu kadnn apkasnn olmad ve bann sadece bir tl
parasiyle rtl olduu da tesbit edildi, deil mi?"
"Bayan Despard'n kostmnn apkas olmadna gre, bu da normal."
Stevens glmsedi. "u halde karm pheli ahslarn listesinden
karabilirsiniz. Lucy'nin kuzguni siyah sal olduunu gryorsunuz; halbuki
Marie sarndr. Dolayisiyle de..."
Brennan elini kaldrd. "Biraz yavalayn, dostum! Bayan Henderson'u bu
konuda da sorguya ektik, ama o esrarengiz kadnn salar hakknda kesin bir
ey syleyemeyeceini ileri srd. Odann kfi derecede aydnlk olmadn
syledi. Dolaysiyle karnzn sa rengi hibir ey ispat etmez."
"Hayret! Ik, kadnn salarnn rengini semesine msaade etmediyse,
elbisesinin rengini nasl olmu da bu kadar iyi tarif edebilmi? Hem bu kadnn
silueti lmbann nn yolu zerinde olduuna gre, sarn olsayd, tl
olsun, olmasn, bann etrafnda bir hare olmas lzm gelirdi. Halbuki Bayan
Henderson byle bir ey farketmemi. Demek ki Lucy gibi siyah, yahut da Edith
gibi kestane rengi sal bir kadn bahis konusu." Stevens ksa bir duraklamadan
sonra karsnn mdafaasna devam etti. "Marie'nin esmer zannedilmek istediini
farzedelim. Bu takdirde, tarih bir kyafet giyip bir de maske taktktan sonra,
siyah yerine gemesi imknsz bir san zerine sadece bir tl almakla yetinir
miydi sizce?"
Mark, "Birinci raund sona erdi," diye atld. "Arkadamn sizi matettiini
itiraf edin, Mfetti Brennan. Kendisine yardm etmeme bile hacet kalmad."
Brennan, "Bay Stevens'in muhakemesini ben de beendim," diye itiraf etti. "Ne
var ki, esas mevzudan uzaklatk. imdi msaadenizle, size bir sual soracam,
Bay Stevens. 12 nisan gecesi karnz ve siz neredeydiniz?"
"Burada, Crispen'de olduumuzu kabul etmek zorundaym."
"Niin kabul etmek zorunda oluyormusunuz?"
"Haftann baz gnlerinde umumiyetle New York'ta olduumuz iin. Buraya
hafta sonlarnda geliriz. 12 nisan ise bir arambaya raslyordu. Fakat o gn
Philadelphia'da iim olduu iin, gelmek zorunda kalmtk."
Brennan Lucy'ye dnd. "Bayan Stevens, o maskeli baloya gideceinizi ve ne
gibi bir kyafet giyeceinizi biliyor muydu?"
"Evet, biliyordu. Marie o gn leden sonra buraya gelip, gece kklerinde
kalacaklarn haber vermi ve akama ne yapmak niyetinde olduumuzu sormutu.
Bunun zerine ben de ona, bitirmek zere olduum elbiseyi gstermitim. Onu,
galerideki bir portreden bizzat kendim kopye ettiimi bilmem size syledim
miydi?"
Stevens lfa kart. "Lucy, size bir ey sormama msaade eder misiniz?
Marie, elbisenizin bahsini ilk defa o aramba gn leden sonra m duydu?"
"Evet. Zira onu ancak pazartesi gn dikmeye karar vermitim."

"Bir bakasnn o elbisenin eini bir terziden veya kostm kiralyan bir
yerden temin etmesi kabil midir?"
Lucy biraz sinirlenmi gibi, "Katiyen!" diye atld. "Modelini bir tablodan
aldm size syledim. Ben ahsen kimsenin zerinde ona benzer bir elbise
grmedim..."
"Bir ey daha soracam: u mehur elbiseyi Marie'ye gstermenizle,
esrarengiz kadnn, amcanzn odasnda grld saat arasnda birisinin
elbisenin eini dikmesi kabil midir?"
Lucy, "Ne mnasebet!" diye bard. "Ben, kendiminkini yola koyana kadar
gn geceli, gndzl altm. Bir bakas o kadar zamanda Crispen'de gerekli
malzemeyi toparlamaya bile frsat bulamaz. Zaten Marie'nin saat alt buua
kadar yanmda kaldn hatrlyorum. Sonra da kocasn karlamak zere
istasyona gitti."
Stevens koltuunun arkasna dayanarak Brennan'a bakt. Polis mfettii
konumann bandan beri ilk defa aalam grnyordu. Fakat bu halini
glmseyerek ve babacan bir tavrla gizlemeye alt. "Sznze itimat
edebilirim, deil mi, Bayan Despard?" dedi. "Ben dikiten anlamam, ama acele
alld takdirde de olamaz m?"
Lucy, "Katiyen olamaz!" diye kesip att. "Dnn bir kere Bay Brennan,
yalnz straslar dikmek btn bir gnm ald. Bana inanmyorsanz, Edith'e
sorun!"
Brerman ensesini kad. "Oras belki yle, ama birisinin elbiseyi kopye
ettii de phe gtrmez," dedi. "Neyse bunu brakalm; gene teferruatla
uramaktan esas mevzudan ayrlyoruz. Bay Stevens, 12 Nisan gecesini nasl
geirdiniz?"
"Karmla beraberdim. O akam evde geirdik ve erken saatte yattk."
"Saat kata mesel?"
Stevens bir saat mbala ederek, "23.30'da," dedi. Hayatnda ilk defa mhim
bir yalan syledii iin, bir an sesinin kendisini ele vermesinden korktu.
Polis Mfetti'i sordu. "Saate nasl bu kadar emin olabiliyorsunuz?"
"Bu, ilk defa hafta iinde Crispen'de kalmzd; ben de erken kalkp New
York'a vaktinde dnebilmemiz iin saatin zilini ayar etmitim."
"Bu szlerinizi dorulayacak bir ahidiniz var m? Bir hizmeti de iimizi
grebilir."
"Hayr, hizmetkr olarak bir tek gndelikimiz var, o da geceleri evine
dner."
Brennan bir karara varmaya alyordu. Gzln ceketinin st cebine koydu
ve dizlerine bir amar indirdikten sonra ayaa kalkt. Artk babacan halinden
eser kalmamt. "Sizce bir mahzur yoksa, bu ile ilgili olup derhal
halledebileceimiz bir husus var," dedi. "Hastabakc Bayan Corbett u anda evde
olsa gerek. Kendisine, bir hrszlkla ilgili sual sormak istiyorum."
Mark ona manidar bir bak frlatarak doruldu. "Bayan Corbett, Edith'in
yanndadr. Gidip onu araym," dedi, sonra birden ilve etti. "Tahkikatnzn
seyrinin deitiine memnun oldum. Elbise hikyesi falso vermeseydi bile,
hepimiz Marie'nin masum olduuna kaniydk."
Lucy, "Ama benden phelenmeyi bildin, deil mi?" diye yaptrd. Bu szler
fkenin tesiriyle azndan kamt; akabinde patavatszlna piman oldu ve
kocasiyle gz gze gelmekten kanarak, dikkatini, ta minenin yukarsnda
asl tabloya verdi.
Mark, "yle bir ey aklma gelmedi, ama mevcut delilleri de gz gre gre
inkr edemezdim ki, Lucy," dedi. "O kadnn elbisesi ve tavrlar derhal seni
hatra getiriyordu..."
Lucy, gzlerini tablodan ayrmayarak itiraz etti. "Benim asl kzdm, nce
benimle yzlemeden bakalarna alman."
Mark, buna verilecek cevap bulamyarak, "nsan byle eyleri kimseyle
konumay sevmez, ama bir de benim ne kadar endieli olduumu dn," diye
mrldand. "Telefon arldktan sonra, balo evini terketmene ramak kaldn
bilseydim, bsbtn deli olurdum ya..."
Lucy gene tabloya bakmaya devam ederek, "Sus, sersem!" diye fsldad.
"Polislerin kulaklar deliktir. Bir randevuya gitmediime emin olabilirsin!" Bu
szleri Franszca olarak sylemiti.
Mark bir ey demiyerek odadan kmaya hazrland, fakat hiddetine hkim
olmakta glk ektii her halinden belli oluyordu. Kapnn eiine gelince
Partington'a eliyle bir iaret yapt; doktor da odadakilerden msaade istedikten

sonra, arkadann pei sra hole kt.


Stevens, araya giren faslay dnmekle geirdi. Brennan'n bu konuyu
kurcalamaktan vaz m getiini, yoksa tekrar m hcuma geeceini merak
ediyordu. Netekim polis mfettii az sonra, "O telefon konumas nedense
zihninizi fazla megul ediyor, Bayan Despard," dedi. "Ama bence fazla bir nemi
yok. O hususta bilgim tam deil, ama sizin, bildiklerinizi sylemeniz iin de
srar etmeyeceim. imdilik daha mhim eylerle uramak zorundayz..."
Lucy alamakl bir sesle, "Kastettiiniz mhim eyler hangileri?" diye sordu.
"Bu vaka ylesine gariplikler ve hayalet hikyeleri ile dolu ki artk amcamzn
lsnn ortadan kaybolmas bile bana tabi grnmeye balad. Bu esrar nasl
aydnlatabileceinize dorusu aklm ermiyor."
Brennan, "nce cesedi bulmakla ie balamak lzm," dedi. "Ceset olmadka,
elimiz, kolumuz bal. Amcanzn zehirlendiine phe yok; katil de, Bay
Despard'n mezar aacan renince, ondan evvel davranarak ly ortadan yok
etti. Halbuki cesedi bulmadka, bir cinayetin ilendiini ispat edemeyiz. Ama
bana cesedin nasl karldn sormayn, zira mezarn iinde henz bir gizli
kap falan kefetmi deiliz!" Polis Mfettii bu szlerden sonra kalarn
atarak Stevens'e dnd. "Siz sormadnz, ama ben syleyeyim," dedi. "Bu gece
mezar aan drt kiinin, cesedin kaybolmasiyle bir iliii olmadn
biliyorum. Siz banzdan geenleri bu sabah kendiliinizden gelip bana
anlatsaydnz, belki size inanmazdm, ama adamm sizleri bir an gznn nnden
ayrmad iin, iddianzn hakikat olduu kanaatindeyim."
Stevens de, "ans bize yalnz burada yardm etti galiba," diye tasdik etti.
Lucy huzursuzdu. "Miles Amcay ne ekilde aryacaksnz?" diye sordu. "Her
tarafta ukurlar m kazacaksnz?"
Polis Mfetti'i, "cap ederse, onu da yaparm, ama lzumu olacam
sanmyorum," diye cevap verdi. "Cesedin evde olduuna bahse girerim."
Stevens hayretle, "Evde mi?" diye sylendi.
"yle ya. Mezara bal bir gizli geit yoksa aarm.
Miles Despardn odasnn bir yerinde de gizli bir kap olsa gerek. Ben
ahsen, mezar ile o odann birbirine bal olduuna kaniyim."
"Yapmayn, Mfetti Bey! Yoksa o kadnn, Miles Despard'a bir kse dolusu
arsenik iirdikten sonra, gizli kapdan geerek mezara indiini ve oradaki
tabutlardan birine yerletiini mi zannediyorsunuz?"
Brennan, Stevens'in ses tonunu taklit ederek, "yle bir ey zannedecek kadar
deli deilim," dedi. "Demek istediim u: Dn gece sizler mezar amak iin iki
saat mddetle uratnz srada bir kadn oraya girip cesedi ald ve bu evi
mezara balyan gizli koridorun bir kesine brakt. Bu ihtimal, o kadar
olamyacak bir ey mi?"
Stevens ksaca, "Evet, olamyacak bir ey," dedi.
"Msaadenizle meseleyi biraz daha inceleyelim. Mezara girmek iin ikinci
bir yolun bulunduunu farzedelim; bu takdirde, tabutu amak pek mi g olurdu?
Lehimli deildi ya?"
Stevens, "Hayr, deildi," diye itiraf etmek zorunda kald. "Tahtadand ve
sadece iki srgs vard. Ama bir kadnda, cesedi tayacak kuvvet nerede..."
"Kadn kelimesini azma aldm m? Hem katilin bir yardmcsnn bulunmas
pekl mmkn. l pek mi iri yaryd?"
Lucy hayr gibilerden ban sallad. "Bilkis, ufak tefek saylrd. Mesel,
benden boylu deildi."
"Ksa boylu ve iman myd?"
"Hayr. Doktorun amcam, banyodaki basklde ikide bir kendini tartmaya
tevik ettiini hatrlyorum. Yanlmyorsam, son zamanlarda kilosu elli bei
gemiyordu. Zavallck bir deri, bir kemik kalmt."
Brennan, "yleyse," diye baladysa da odaya Bayan Corbett'le Mark'n girmesi
zerine sustu.
Hastabakcnn mantosu zerindeydi, fakat apkasn atmt. Hl sa
hikyesinin tesirinde olan Stevens, bir an kadnn esmer olmasn temenni etti,
ne are ki Bayan Corbett' in salar, keli yz ve kahverengi gzleriyle garip
bir tezat tekil eden snk bir saryd. Kadn, yzne kadar akseden can
sknts ve meslek kaygusu olmasa belki irkin saylmayacakt, ama bu haliyle
hoa gitmesi zordu.
Brennan ona oturmasn iaret etti. "Bayan Corbett, dn leden sonra
Partridge adnda bir polis ziyaretinize geldi ve ifadenizi ald, deil mi?"
"Evet, suallerine cevap verdim."

Brennan nndeki ktlara gz gezdirdi. "8 Nisan Cumartesi akam saat 18


ile 23 arasnda, ierisinde, 0,016 gramlk tabletler halinde 62 gram morfin
bulunan bir ienin odanzdan alndn sylemisiniz."
Mark, "Demek sahiden morfinmi," demekten kendini alamad.
Brennan, "Brakn da ben konuaym," diye tslad. "Bayan Corbett, bu
hrszln ne zaman farkna vardnz ve kimden phelendiniz?"
"ieyi nce Bay Miles Despard'n aldna ihtimal verdim. teden beri
morfin ister, dururdu, fakat Dr. Baker tabiatiyle bu arzusunu yerine getirmezdi.
Bir defasnda kendisini odam kartrrken de yakaladm iin, derhal o aklma
geldi."
"ienin yerinde olmadm mahede edince ne yaptnz?"
Hastabakc, bu suali sama buluyormu gibi dik dik, "Onu aradm tabi," diye
cevap verdi. "Sonradan Bayan Edith'e ieyi grp grmediini sordum, fakat
sulunun Bay Milles Despard olduuna ve ieyi erge ondan geri alacama kani
bulunduum iin fazla srar etmedim. Gelgeldim, Bay Despard ienin kendisinde
olmadna yeminler etti, sonra, daha fazla bir aratrma yapmamza frsat
kalmadan ie ertesi gece tekrar meydana kt."
"erisindeki morfinde eksilme olmu muydu?"
"Evet. 0,016 gramlk tablet alnmt."
Mark daha fazla dayanamad. "Bu morfine neden o kadar deer veriyorsunuz
kuzum? Miles amcamn morfinle zehirlendiinden phelenilmiyor ki. Hem 0,016
gramlk tabletten insana ziyan gelmez ki!"
Fakat Brennan o fikirde deildi. "yle olsa bile, bu nokta aydnlanmal,"
dedi. "Bayan Corbett, dn Partridge'ye ienin geri gelmesi ve 9 nisan pazar
gecesi grdkleriniz hakknda sylediklerinizi tekrar etmenizi rica edeceim."
Hastabakc anlatmaya balad. "Saat akamn sekiziydi; birinci kattaki
koridorun ucunda bulunan banyo odasna girmitim. Banyonun eiinden Bay Miles
Despard'n kaps ile bunun yanndaki kk masa grlr; stelik o noktada bir
de lmba vardr. Banyoda iki dakika kaldm, kalmadm, dar kmak zere kapy
anca da birisinin, Bay Despard'n kapsndan merdiven istikametinde
uzaklatm grdm. Ayn zamanda da kk masann zerinde az evvel orada
olmyan bir cisim gzme iliti, fakat bunun ne olduunu o mesafeden seemedim
tabi. Yaklanca, ienin geri geldiini mahede ettim."
"Uzaklatn grdnz kimse kimdi?"
Hastabakc byk bir ciddiyetle, "Bayan Stevens'ti." dedi. O ana kadar tam
bir tarafszlkla konumutu, fakat bu szlerden sonra Steves'e dnerek yle
dedi: "ok mteessirim. Bu sabah sizinle, yahut karnzla grmek istedim,
fakat Bay Ogden bize mni oldu. Dn beni sorguya eken detektif, bana, Bayan
Stevens'i ieyi masann stne brakrken grdm syletmeye alt.' Fakat
ben ancak iki gzmle grdm eyi sylerim!"
Brennan'n gzlerinde mstehzi bir prlt vard "yi ho, ama ieyi masann
stne ondan baka kim brakm olabilir?" diye sordu.
"Ne bileyim. Belki de Bay Despard."
"Peki, siz ne yaptnz? Bayan Stevens'le grtnz m?"
"Buna frsat bulamadm. Ben yetiene kadar bayan Evden kmt, sonra
kocasiyle New York'a dnd. Zaten Despard'lara vedaya gelmiti. Sonunda oturup
neticeyi beklemeye karar verdim, fakat ayn halin tekrarlanmasn istemediim
iin, gerekli tedbiri aldm. Odamdan uzaklaacam vakit, Bay Despard'n odas
ile aramdaki kapy kilitliyordum. Odamn koridora alan kapsnn kilidi gayet
alelade olduu iin, orasn emniyete almamn daha zor olduunu itiraf edeyim.
Allah'tan, ilingir olan babamdan ie yarar baz usuller renmitim. Anahtarn
ne ekilde kullanacan ben kendisine gstermesem, deme hokkabaz odama
giremezdi. Ama Bayan Stevens, izinli olduum akama raslyan ondan sonraki
aramba leden sonra Despard Park'a dnmeseydi, bu kadar zahmete katlanmazdm
tabi."
"Bu, Bay Miles Despard'n ldrld geceden nceki leden sonra, deil
mi?"
Hastabakc souk bir sesle, "ld geceden nceki leden sonra," diye
tashih ettikten sonra ilve etti. "Merakm uyandran bir durum oldu..."
Brennan, "Tamam!" diyerek hastabakcnn szn kesti ve Mark'n yzne
bakt. nndeki notlara gene gz attktan sonra da, "Bayan Corbett, Bayan Marie
Stevens'in lf arasnda size zehirlerden bahsettii oldu mu?" diye sordu.
"Evet, oldu."
"Ne ekilde oldu?"

"Bana nereden arsenik satn alabileceini sordu?"


Bu szleri huzur bozucu bir sessizlik takip etti. Stevens, btn baklarn
zerine evrildiini hissediyordu. Hastabakc da kpkrmz olmutu, fakat
kararndan cayma benzemiyordu.
Bayan Corbett ban sallad. "Hayr, itham deil. Sadece..."
Brennan devam etti. "Bir bakas Bayan Stevens'in size bunu sorduunu duydu
mu?"
Hastabakc, "Evet," dedi, "Bayan Lucy Despard.".
Lucy tereddt etti, sonra azn at, fakat gene tereddt etti. Nihayet,
"Evet, doru," dedi.
Ellerini koltuunun kollarna dayam olan Stevens, odadakilerin
baklarndan fena halde rahatsz olmaya balyordu. Ayn zamanda Ogden
Despard'n kapda durduunu da farketmiti.
5
Brennan, Lucy'ye doru eilerek, "Dncelerinizin seyrini takip etmeye
altm, Bayan Despard," dedi. "Bu yndeki ilk imm hayretle karladnz,
fakat sonra Bayan Stevens bir trl aklnzdan kmad. Dndke de sulu
olabileceine aklnz yatmaya balad. Byle bir eyi dnebildiiniz iin
vicdan azab duyuyor, fakat bundan kendinizi alamyordunuz. Sonra birisi, hi
kimsenin elbisenizi bu kadar ksa zamanda kopye edemeyeceini syleyince, iiniz
rahat etti ve Bayan Stevens'in, bu ile ilgisi bulunmasna imkn olmadn
dndnz... Fakat imdi, buna pek o kadar emin deilsiniz. Hakl mym, deil
miyim?"
Lucy odann iinde asabi birka adm att. "Bu szleriniz glne!" dedi. "Ben
nereden bileceim? Bir ey sylesene Ted."
Kocas, "Kendini zme," diye mdahale etti. "Benim de birka sual sormama
msaade eder misiniz, Bay Brennan?"
Brennan, "Hacet olursa, sorarsnz," diye ksa kesti, sonra gene
hastabakcya dnd. "Bayan Corbett, Bayan Stevens, arsenikle ilgili o suali
size ne zaman sorduydu?"
" hafta kadar oluyor. Yanl hatrlamyorsam, bir pazar gn leden
sonrayd."
"O gn olanlar bize anlatn."
"Bayan Marie Stevens, Bayan Lucy Despard ve ben, yemek odasnda minenin
karsnda oturuyorduk. Tarnl rekler yiyorduk. O srada gazeteler,
Kaliforniya'da ilenen bir cinayetin haberleriyle doluydu; bir mddet ondan
bahsettik, sonra daha baka cinayetlerden de sz ald ve Bayan Despard bana,
zehirler hakknda sualler sormaya balad..."
Brennan, hastabakcy tashih etti. "Soran, Bayan Stevens deil miydi?"
Kadn sert bir hareketle ona dnerek, "Hayr, deildi," dedi. "Bayan Despard
burada, kendisine sorabilirsiniz... Biz bunlar konuurken, Bayan Stevens azn
ap bir ey sylemedi. Yok, yalnz bir kere bir ey sordu. Henz staj devremde
iken karlatn ilk vakay onlara anlatyordum... Striknin yutan bir adam
hastaneye getirmilerdi. Bayan Stevens ite o zaman, onun strap ekip
ekmediini sordu."
"Ben de bunu renmek istiyordum. Bayan Stevens o anda sizde ne gibi bir
intiba uyandrd? Nasld?"
"ok gzeldi."
"Bu ne garip cevap! ok gzelmi! Ne demek istiyorsunuz?"
"ntbam size syledim. Yalnz ak konumama msaade ederseniz, bir ey
daha ilve edeceim."
"Buyrun!"
ahit gayet sakin bir sesle izah etti. "Onda, cins bakmdan heyecanlanm
bir kadn hali vard."
Stevens, fkeden gzlerinin karardm "hissetti, fakat buna ramen
hastabakcya dikkatle bakmaya devam etti. "Bir dakika," diye lfa kart.
"Fazla ileri gidiyorsunuz. Deminki szlerinizi daha* net olarak izah eder
misiniz?"
Mark Despard da dostlarn mdafaa etme lzumunu duyarak, "Bu sorgunun
gayesini anlyamyorum," dedi. "Marie Stevens'in sulu olduundan bir pheniz
varsa, neden bizzat onu sorguya ekecek yerde, bizimle vaktinizi israf
ediyorsunuz, Mfetti Bey? Ted, niin buraya gelip bu sualleri cevaplandrmas
iin Marie'ye telefon etmiyorsun?"

Bir baka ses de, "yle ya," dedi. "Ted Stevens'e, karma neden telefon
etmediini sorsanza." Konuan, pardess hl zerinde olan Ogden Despard'd ve
Stevens'e istihza ile bakyordu. "Sizce bir mahzur yoksa, bu beye bir, iki sual
soracam," diye devam etti. "Syle bakalm, Stevens, karma neden telefon
etmiyorsun?"
Bundan sonra, bir ocuktan hesap soran bir retmen gibi cevap beklemeye
koyuldu. Stevens, hiddetine hkim olmakta glk ekiyordu. Aslnda fena bir
adam olmyan Brennan'a kzmyor, fakat Ogden'i paralayaca geliyordu.
Netekim delikanl ok gemeden, "Grdnz m, cevap vermiyor," dedi. "Ona
benim biraz yardm etmem gerekecek. Marie evde olmad, kp gittii iin
telefon etmiyorsun, deil mi, Stevens?"
"Doru. Marie evde deil."
Ogden yapmack bir hayretle gen adama bakt. "Ama bu sabah yedi buukta
evine geldiim zaman, onun yatakta olduunu syledin."
Stevens sknetle, "Yalan sylyorsun," diye mukabele etti.
Ogden bir an ne syleyeceini bilemedi. phelerinin doruluunu tesbit
ettikten sonra, kurbann kendini mdafaa durumuna drmek detindeydi ve
bundan derin bir zevk duyard, fakat o kurbann, itham dpedz reddetmesi onun
iin yepyeni bir eydi. "Yok canm!" diye tslad. "imdi de yalan sylemeye
balyorsun ha! Bana yle dediini pek gzel biliyorsun. Bayan Corbett, siz de
sylediklerini duydunuz, deil mi?"
Hastabakc itiraz etti. "kiniz mutfaktaydnz. Neler konutuunuzu
bilmediime gre, her hangi bir eyi teyid etmemi beklemeyin."
"Pekl. Ama hi deilse karnn evde olmadn itiraf et, Stevens.
Nerede olduunu syler misin?"
"Bu sabah Philadelphia'ya gitti."
"yle mi? Ne diye?"
"Alveri yapmak iin."
"Byle diyeceini biliyordum. Marie Stevens'in, imdiye kadar, srf
alveri yapmak iin, sabahn yedi buuundan nce scak yatan terkettiini
iinizde duyan var m?"
"Marie belki imdiye kadar byle ey yapmamtr., ama hatrlarsn, Bayan
Corbett'in yannda da sana btn geceyi ayakta geirdiimizi sylemitim..."
"Demek karn uykusuz olmasna ramen, birka ey almak iin sabah
karanlnda yola kmaya lzum grd! Buna sebep ne acaba?"
"Gnlerden cumartesi olduu ve maazalar leyin kapanacaklar iin."
Ogden irkin irkin kkrdad. "Sahi mi? Yalan sylemekten ne zaman
vazgeeceksin. Stevens? Marie'nin dn gece gittiini pekl biliyorsun."
Stevens yle bir doruldu. "Bu kadar kfi!" dedi. "Fazla ileri gittin."
Brennan'a dnd. "Bana sormak istediiniz baka bir ey var m, Mfetti Bey?
Karmn bu sabah erkenden ehre gittii doru, fakat leden sonra dnmezse,
beni yalanclkla itham etmenize razym! Hem dostumuz Ogden' in szlerine pek
kulak asmasanz daha iyi olur. Zira imzasz mektubu yazan ve telgraflara sizin
imzanz atan odur."
Yznde derin bir aknlk okunan polis mfettii bir Ogden'e, bir Stevens'e
bakyordu. "Bu, enteresan!" dedi. "Mektubu yazan ve mehur telgraflar eken
sahiden siz misiniz, delikanl?"
Ogden, etrafndakilere souk bir bak frlatarak bir, iki adm geri ekildi.
"Bunu ispat edemeyeceinize gre, ihtiyatl konumanz tavsiye ederim. Aksi
halde sizi iftirayla sulandrabilirim," dedi.
Brennan, cebindeki bozuk paralar mgrdatarak onu tetkik ediyordu. "Bana
kalrsa, romanlardaki detektifleri taklit etmeye zeniyorsunuz, delikanl,"
dedi. "Bu gibi eylerin hakiki hayatta gemeyeceini bilin. Hem o telgraflar
ekenin hviyetini kolaylkla tesbit edebileceimizi de unutmayn."
Ogden tnmad. Mstehzi bir glmsemeyle, "Kanunu bilmeden konumayn,
Mfetti Bey," diye sylendi. "Ancak iin ucunda menfaat olduu takdirde,
sahtekrlkla sulandrlabilirim. Mesel, Chase National Bankas'nm mdrne
bir pusula yazp,' 'Benim hesabmdan Bay Ogden Despard'a on bin dolar verin,'
der ve 'John D. Rockefeller' diye imzam atarsam, sahtekr olurum. Ama 'Bay
Ogden Despard'a nazik muamele edin ve ona kolaylk gsterin,' der ve ayn imzay
atarsam, sahtekrlk yapm saylmam. Nazik bir hukuki problem, deil mi? O
telgraflarda aleyhimde takibat almasna zemin tekil edecek bir tek kelime
yok."
"Onlar sizin ektiinizi itiraf ediyorsunuz demek?"

Ogden omuzlarn silkti. "Ben hibir zaman bir ey itiraf etmem. En iyi
politika budur."
Stevens, gayriihtiyari Mark'a bakmaktan kendini alamad. Arkada, minenin
yanndaki kitap raflarna yaslanmt; mavi gzlerindeki bak dnceliydi.
"Sana bir eyler olmu, Ogden," dedi. "Lucy, formunda olmadn sylemekte
hakl imi. Belki de Miles amcamdan birka kuru mirasa konman seni sarho etti.
Yalnz kaldmz zaman, seninle biraz konuacaz!"
"Benim ilerime burnunu sokmamam tavsiye ederim, aabey. Gzlerimi drt
amamn sayesinde o kadar ok ey biliyorum ki. Mesel, Tom Partington'u buraya
getirtmekle hata ettiini syliyebilirim. Onun, ngiltere'de gemii dnerek
sarho olmas daha hayrlyd. Hakikati hibir zaman bilmedi, ama imdi
Jeannette White'yle ilgili bir eyler renebilir..."
Brennan, "Jeannette White de kim oluyor?" diye sordu.
Ogden yine omuzlarn silkti. "sminden anlalaca zere bir hanm. Onu
ahsen tanmyorum, ama hakknda epeyi ey biliyorum."
Brennan dayanamayp patlad. "Siz pek ok ey biliyorsunuz, ama bakalm, bizi
asl ilgilendiren mesele hakknda da bir bildiiniz var m?" dedi. "Yok, deil
mi? yleyse, arsenik hikayesiyle Bayan Stevens'e dnelim. Bayan Corbett,
hafta nce bir pazar gn burada zehirlerden bahsetmekte olduunuzu
sylyordunuz. Devam edin."
Hastabakc ksaca dndkten sonra anlatmaya koyuldu. "Uzunca bir mddet bu
minvalde konutuk, 'sonra ben, Bay Miles Despard'a orbasn gtrmek zere
yerimden kalktm. Loa hole ktm; Bayan Stevens de beni takip etti. Derken
beni bileimden yakalad; eli ate gibi yanyordu. Arsenii nereden satn
alabileceini ite o zaman bana sordu..." Bayan Corbett, ksa bir tereddtten
sonra devam etti. "Ne demek istediini anlayamadm iin, kulland szler
nce tuhafma gitti. Zira Bayan Stevens arsenik demiyordu da birisinin
reetesinden bahsediyordu. sim hatrmdan kt, ama galiba Franszcayd. Bayan
Stevens sonra maksadn izah etti. Bayan Despard da o srada yemek odasndan
kt iin, bizi duyduuna ihtimal veriyorum..."
Brennan merak etmiti. "Birinin reetesi ha! Bayan Despard, bizi bu hususta
tenvir edebilir misiniz?"
Lucy allak bullak olmutu; yardm dilenir gibi Stevens'e bakt. "Marie'nin
szlerini duymasna duydum, ama sizi tenvir edebileceimi sanmyorum," dedi.
"Hatrladma gre, G harfiyle balyan bir isimdi; 'glase' gibi bir ey. Marie
ok hzl konutuu iin, nce sesini bile tanyamadm. Her zamankinden farkl
bir hli vard..."
Tam o esnada Mark Despard ban evirdi ve birden gz kamatrc bir a
maruz kalm gibi gzlerini krptrd. Sonra, ellerini ceplerinden kararak
bir eliyle alnn svazlad. Yalvaran bir sesle, "Bayan Stevens'in ne dediini
birinizden biriniz hatrlamyacak msnz?" diye sordu. "Bu noktann ok mhim
olduunun farkndasnzdr herhalde..."
Hastabakc, "Bayan Despard'n dedii gibi, garip bir ekilde konuuyordu,"
diye izaha alt. " 'imdi nerede bulunabilir? Eskiden yaadm yerde
tedariki zor deildi, ama artk ihtiyar adam ld,' gibilerden bir eyler
mrldand."
Not almakta olan Brennan kalarn att. "Sahiden garip konumu!" dedi;
"Durun bakaym. Acaba garip olan ivesi miydi? Bayan Stevens'in ismi Marie;
sizlere Franszca bir kelime sarfetti gibi gelmi, Demek Bayan Marie Stevens
Fransz, yle mi?"
Lucy, "Hayr, hayr," diye atld. "ngilizce'yi hepimiz kadar kusursuz
konuur. Fransz asll bir Kanadaldr. Bir keresinde bana gen kzlk adnn
Marie d'Aubray olduunu sylemiti."
Mark, bir ey dnr gibi, "Marie d'Aubray m?" diye tekrarlad. Sonra
birden yz korkun bir hl ald. ne eilerek kelimelerinin zerinde dura dura
konutu. "yi dnmeni istiyorum, Lucy. yi dn, zira bir insann hayat
mevzubahis. Marie'nin bahsettii o reete 'Glaser'in reetesi' miydi?"
"Evet o dediindi galiba. Ama sana ne oluyor byle?"
Mark gzlerinde sabit bir bakla konumaya devam etti.
"Lucy, Marie'yi oumuzdan daha iyi tanrsn... Baka zaman da tavrlarnda
bir tuhaflk dikkatini ekmedi mi? Hatrlamaya al!"
Stevens, bir tiren hattnn zerinde duruyormu ve stne gelen lokomotifin
yolu zerinden, sanki ipnotize olmu da kaamyormu gibilerinden bir his
duyuyordu. Buna ramen mdahale etti. "Gln olma, Mark! Bu gibi eyler

bulac, anlalan..."
Fakat Mark srar ediyordu. "Cevap versene, Lucy!" Gen kadn, "Hibir ey
farketmedim," diye cevap verdi. "Ted hakl. Galiba sonunda sen herkese tuhaf
grneceksin. Marie bile cinayet dvalarna ve o gibi eylere gsterdiin ar
alkay tenkid ediyordu. Hayr, onda hibir tuhaflk dikkatimi ekmedi.
Yalnz..."
"Yalnz ne?"
"zerinde durulmaya deecek ey deil, ama huni grmeye tahamml edemiyor.
Bir defasnda Bayan Henderson mutfakta reel yaparken meyva sularn huni ile
boaltyordu... Marie'nin yznn o derece deforme olabileceini ve gzlerinin
etrafnda o kadar ok krk olduunu bir bakas sylese inanmazdm..." .
Odaya deta elle tutulur bir sessizlik hkim olmutu. Mark gzlerini eliyle
rtmt; neden sonra son derece cidd bir.yzle, "Beni dinleyin Bay Brennan,"
dedi. "Bu odada sizinle ve Ted Stevens ile yalnz kalmak istiyorum. Ogden, bir
ie yaramak istersen, Henderson'un yanna gidip ne ile megul olduuna bak. Ona,
beraberinde kk baltasn getirmesini sylersin. Mutfakta, iimize
yaryabilecek daha byk bir balta da var."
Mark'n birdenbire delirmi olmasndan endie ettii, fakat her trl
ihtimale kar hazrlkl bulunduu, Brennan' in yz ifadesinden belliydi.
Dierleri Mark'n emrine itaat ederek oday terkettiler.
Gen adam, "Hayr, hi kimseyi balta ile ldrmek niyetinde deilim," diye
izah etti. "Miles amcamn odasnda iki pencerenin arasndaki duvar muayene
etmesi ve orada bir gizli kap olup olmadna bakmas iin bir mimar da
getirtebilirdim, ama bu i zaman alrd. En kestirme are, duvar ykp neticeyi
kendimiz grmemiz."
Brennan derin bir nefes ald. "yi, iyi! Duvarnzn tahrip olmasnda sizce
bir mahzur yoksa, diyecek yok..."
"Hibir mahzur grmyorum. Beni dinleyin, Mfetti Bey, kanaatinize tesir
etmemek iin size bir ey sylemiyeceim, yalnz bir ey sormak istiyorum.
Farzedin ki gizli bir kap bulmadk, o zaman ne dneceksiniz?"
Brennan tereddtsz, "Bayan Henderson'un yalan sylediini dneceim
tabi," diye cevap verdi.
"Baka bir ey dnmeyecek misiniz?"
"Hayr, dnmeyeceim."
"Neticede Marie d'Aubray'n susuz olduuna da kanaat getirmiyecek
misiniz?"
Brennan ihtiyat elden brakmyarak, "O kadar uzun boylu deil," dedi, ksa
bir duraklamadan sonra ilve etti. "Belki ona da kanaat getiririm. Kimbilir...
Bu takdirde ortalk allak bullak olur, zira balca ahidin yalan sylediine
kani bulunarak bir jri heyetinin nasl karsna klr? nann bana, hibir
insan, doru drst bir ta duvarn iinden geemez!"
Mark, Stevens'e dnerek, "Vaziyet biraz mitli, deil mi?" dedi, sonra
yerinden kalkt. "Haydi oraya gidelim!"
Hep beraber hole ktlar. Mark, mutfaa gidip let dolu bir sepet ve ksa
sapl bir balta ile dnene kadar Brennan ile Stevens konumadan beklediler.
Miles Despard'n odas, birinci katta, merdivenin karsna den galerinin
ta uundayd. Stevens, duvarlarda asl portreleri hayal meyal seebildi, fakat
ortaln loluundan, bunlarn iinde kendisini ilgilendirenini tyin edemedi.
Derken, Mark, amcasnn odasnn kapsn at, bylece erkek eikte durarak
olay btniyle gzden geirdiler.
Miles Despard'n odas arp drt metre alanndayd, fakat binann ina
edildii 17. yzyl modas gereince tavan baskt. Rengi solmu ve tarazlanm
gri ve mavi tonlu byk bir hal zeminin en byk ksmn kaplyor, bunun drt
yannda cill parke ince bir erit gibi gz alyordu. Duvarlar, takriben iki
metre ykseklie kadar tahta kaplamalarla rtlyd. Bunun yukars da tavan
gibi beyaz yal boyayd. Solda, iki duvarn birleme noktas, keleme olarak
muazzam bir gmme dolap tarafndan igal edilmiti. Bunun, bakr tokmakl
kanatlarndan biri aralkt ve ieride, dizi ile kostmn ve ayakkabnn
grlmesine imkn veriyordu.
Evin arka duvar olan sol duvarda iki pencere, bunlarn arasnda ise yksek
arkalkl antika bir tahta koltuk vard. Koltuun yukarsnda, Greuze'ye ait
olduu sanlan tablo duvarda aslyd; yuvarlak olan bu eserde, bukleli bir
ocuk ba tasvir edilmiti. Bu noktada, bir elektrik ampul, ksa bir kordonun
ucunda tavandan sarkyordu. Eie en uzak pencerenin yannda ayrca byk bir

deri koltuk dikkati ekiyordu.


Yatan ba, kapnn karsna den duvara dayalyd. Taraaya alan caml
kap, bu duvarla bunun sandakinin tekil ettii ann zerinde yer alyordu.
Sa duvar, irkin bir kalorifer radyatr (odada mine yoktu) ve hastabakcnn
odasnn kaps tarafndan ksmen igal edilmiti. 13u kapnn zerindeki
engele, merhumun mavi robdambr aslyd. Oday koridordan ayran duvarn
nnde ise, karmakark atlm kravatlarla kapl aynal bir tuvalet masas
yer alyordu.
Fakat eikte duranlarn asl dikkatlerini eken ey, soldaki duvarda, iki
pencerenin arasna tesadf eden tahta kaplama oldu. Bunun zerinde, belirli
belirsiz olarak bir kapnn hatlar seiliyordu.
Brennan o noktaya yaklaarak duvara yumruunu indirdi, sonra etrafna
baknarak, "Salama benziyor," dedi. "Ya burada kap yoksa, Bay Despard..." Bu
szlerden sonra odann teki ucundaki caml kapya giderek perdeyi tetkik etti.
"Bu perde, Bayan Henderson odann iini gzetledii zamanki gibi mi?" diye
sordu.
Mark, "Evet," dedi. Bunu bizzat kendim kontrol ettim."
"Kadnn bahsettii yrtklar da pek ufakm. Sizce Bayan Henderson baka
bir kapy grm olamaz m acaba? Mesel, dolabn kapsn?"
Mark ban sallad. "mknsz. Buyurun, siz de bakn. Kadncazn tarif
ettiklerinden baka bir eyin grlmesine ihtimal yok. Greuze'nin tablosu ile
rlen kapnn hatlar, aldanma ansm sfra dryor. O noktada tablo ile
koltuk olmasa imi bile, hi kimse odann iine geni alan ve iri bir tokma
olan dolabn kapsn gizli bir kapiyle kartramaz... Ne dersiniz, ie
balyalm m, Mfetti Bey?"
Gen adam, Polis Mfettii'nin cevabn beklemeden baltay eline ald.
Duvara, kendisine fenal dokunmu canl bir varlk gziyle bakyordu sanki.
Baltann ucunu tahta kaplamaya saplad an ac bir feryat duymadklarna,
yanndakiler deta hayret ettiler.
Az sonra bir ses, "imdi kanaat getirdiniz mi, Mfetti Bey?" diye soruyordu.
Kire ile sva odann iinde eki kokulu bir bulut kaldrmt. Pencerelerin
te yann da, yol ile parkn iek am aalarn buulandran bir sis
kaplamt. Tahta kaplamalar ile rttkleri duvar yer yer delinmiti; bu
deliklerden par km aalar grlebiliyordu.
Miles Despard'n odasnda gizli bir kap yoktu.
6
Brennan bir an kadar konumadan durduktan sonra, mendilini kararak alnn
sildi. "Acaba ahit yanld m dersiniz? Gizli kapy odann baka bir yerinde
mi arasak?" dedi.
Mark, mstehzi bir tavrla, "Cannz ekiyorsa, btn duvarlarn tahta
kaplamalarm kaldrabiliriz," diye sylendi. "Ak konuun, Mfetti Bey, srf
maddi bir dnyaya imdi eskisi kadar inancnz var m?"
Brennan ileriye doru birka adm att ve dolabn kapsna bedbin bedbin
bakt. Sonra kendi kendine konuur gibi, "Hayr," diye mrldand. Derken,
ban evirip Mark'a hitap etti. "Yktmz duvarn yukarsnda bir lmba
gryorum. Esrarengiz kadn, mevcut olmayan kapdan geip gittii srada,
yanyor muydu acaba? Hatrladma gre, Bayan Henderson hayr dedi..."
"Doru hatrladnz. Lmba yanmyordu. Odada, yatan baucunda duran
lmbannkinden baka k yoktu. Esrarengiz ziyareti hakknda bu kadar az ey
bilmemizin, salarnn renginin bile mehul kalmasnn sebebi bu ya. Bayan
Henderson diyor ki..."
Stevens, gizli kapnn yokluuna sevinmesi mi, yoksa zlmesi mi gerektiim
kestiremiyordu. Birdenbire sesini ykseltti. "Bu uursuz hikyede, Bayan
Henderson'un szne dayanmayan bir tek nokta olmad bilmem dikkatinizi ekti
mi? 'Bayan Henderson diyor ki...'lerden fena halde bkmaya baladm. Bayan
Henderson da kim oluyor? Bir khin mi, yoksa Allah'n elisi mi? Hem imdi
nerede? Ak!, sr almaz hikyesinin polise duyulduunu bildii halde, ortalarda
gzkmyor Bay Brennan, evvel Mark'n karsn, sonra da benimkini cinayetle
sulandrdnz. Lucy'nin balodan ayrlmad bilindii, Marie'nin ise
Brinvilliers Markizi'nin elbisesinin eini dikemiyecei, yahut tedarik
edemiyecei tesbit edildii halde, cinayet gecesinde her ikisinin de neler
yaptklarn dakikas dakikasna aratrdnz. Buna da bir diyeceim yok. Ama

Bayan Anderson'un, bir kap olduunu syledii yerde kap falan bulamadmz
halde, anlatt peri masalna inanmaya devam ediyorsunuz."
Mark ban sallad. "Yalan sylediyse, ne diye bunca inanlmaz teferruat
verdi? Neden kadn odada amcama bir ey iirirken grdn sylemekle
yetinmedi?"
"Srf bu teferruat iin onun szlerine inandn sylemekle sualini
kendin cevaplandrm oldun." Odada gene huzur bozucu bir sessizlik oldu, sonra
Stevens devam etti. "Bayan Henderson'un, l bir kadnn tula duvarn iinden
getiine yemin etmeye neden hazr olduunu bana soruyorsunuz. Benim de size bir
sual sormama msaade edin: Bay Henderson, bir lnn granit tandan bir duvarn
iinden getiine yemin etmeye neden bu kadar hevesli? Mezarn zerindeki
talarn hibirine, cenaze treninden beri dokunulmadnda neden bu kadar srar
ediyor? Bu hdisede, bariz ekilde imknsz iki husus var: Birincisi, bu odann
iinden bir kadnn kayboluu, ikincisi ise tabutun iindeki cesedin yok olmas.
in en garip taraf da, her iki olayn ahitlerinin de adlarnn Henderson
olmas!"
Brennan'n dilerinin arasndan sla benzer bir seda kt; polis mfettii
bundan sonra sigara paketini odadakilerin hepsine tuttu ve kendi de bir sigara
yakt.
Stevens devam ediyordu. "Bu cinayetin -ho, cinayet ilenip ilenmediini de
kesin olarak bilmiyoruz ya- teferruatn gzden geirelim Mfetti Bey, siz
katilin dardan geldiine ihtimal veriyorsunuz. Ben bilkis, katilin bu evde
oturduu kanaatindeyim, zira gz nnde bulundurmay unuttuunuz ok nemli bir
husus var: Zehirin, st, arap ve yumurta karmnn iinde verilmesi..."
Brennan, "ok doru," demekten kendini alamad.
"yle deil mi ya? Dardan gelen birinin, buz dolabndan yumurta karp
bunlar, evin mahzeninden alnm arapla ve stle rpmas akln kabul edecei
i midir? Bu kimsenin, bahis konusu karmla dolu bir kabla gelip bunu Mark'n
gm kselerinden birinin iine boalttna da inanmak zor. Mhim bir nokta
daha var: Bir yabanc, Miles Despard', karm imeye raz edebileceini
umabilir miydi? Ona, iyilii iin dahi bir ey iirinceye kadar ne derece
canmzn ktn biliyorsun Mark. Amcan zehirlemek isteyen bir yabanc,
ihtiyarn seve seve iecei ampanya veya konyak gibi baka bir madde seerdi.
Bu durumda, a) st, arap yumurta karmn hazrlamaya, b) ve bunu, Miles
Despard'a iirmeye imkn olan ev halkndan bir kimsenin zerinde durmalyz. Bu
kimse ise, Lucy, Edith, hastabakc, hatt oda hizmetisi olabilir. Ama. cinayet
ilenirken Lucy baloda dansediyor, Edith bri oynuyor, Bayan Corbett sinemada
film seyrediyor, Margaret ise bir otomobilin iinde flrt ediyordu. Beri yandan,
cinayet saatinde ne yaptklarn tesbit etmediiniz, hatt sorguya bile
ekmediiniz iki kii var. Bunlarn kim olduklarn sylemeye hacet yok. Yalnz
bu iki kiiden birinin evin as olduuna ve Mark'n sylediine baklrsa,
her ikisine de lnn miras braktna iaret edeyim."
Mark, "Buna inanamam," diye omuzlarm silkti. "Bir kere Henderson'lar o kadar
uzun yllardan beri hizmetimizdeler ki, hem paraya tamamen amcam ldrm
olsalard bile, bu hayalet hikyesini niin icat etsinler? Bunun onlara ne gibi
bir faydas olabilir ki? O derece basit insanlarn byle aprak usullere
bavurmalarm senin akln kabul ediyor mu?"
"Msaade et de sana bir ey soraym Mark. Dn gece, Bayan Henderson'un
esrarengiz kadn hikyesini, tereddt ettii noktalan da ihmal etmeyerek
anlattn srada, esrarengiz kadnn ba omuzlarna bal deilmi gibilerden
bir ey sylemitin."
Brennan, "Ne?" diye atld.
Stevens, polis mfettiinin sorusunu cevaplandrmaya lzum grmiyerek srara
devam etti. "yi dn, Mark. Bu fikri sen mi onun kafasna soktun, yoksa
dorudan doruya kendi mi syledi?"
Mark sert bir tavrla, "Bilmiyorum," dedi. "Bunu bou bouna hatrlamaya
urayorum."
"Bayan Henderson bu teferruat ima etmeseydi, kendiliinden hatrna gelir
miydi?"
"Belki evet, belki hayr... Bilmiyorum."
"Hi deilse kesin olarak bildiimiz bir ey var. Mezar drt kii atk,
ama vakaya tabiat stn kartrmaya gayret eden kim? Hangimiz,
gzetlendiimizi hissediyordu? Bizden nce hi kimsenin mezara sokulamyacana
yemin eden kim? Joe Henderson deil mi?"

"Oras yle, ama bu iki sadk hizmetkrn birdenbire canavar,


kesilmelerine inanmak zor."
"Canavar kesildiklerini sen sylyorsun. Ben, onlarn gayet nazik insanlar
olduklarm kabul ediyorum, ama nazik insanlarn iinden, az m katil kmtr
sanyorsun? Sana bal olduklarn da kabul ediyorum, ama Miles amcana da bal
olmalar iin bir sebep yok her halde. Miles Despard, Despard Park'a yerleeli
pek az zaman olduu iin, senin gibi onlar da kendisini fazla tanmyorlard.
Sonra, o hayalet hikyesinin nasl baladn bir dnsene..."
"Anlyamadm..."
Brennen lfa kart. "Bay Stenvens'in ne demek istediini anlyorum Bay
Mark. Bay Miles Despard ld zaman kimse zehirlendiine ihtimal vermediydi,
fakat gmme dolabn iinde gm kseyi bulduunuz iin, siz phelenmitiniz.
Bunun zerine Bayan Henderson size gelerek, duvarn iinden geen kadn
hikyesini anlatt. Bana, kesilmi olan boyuna dair bir ey sylemedi, ama bunun
dnda iki hikye birbirini tutuyor. Kesilen boynu size neden syledi? Buna
inanacanz ve bu yzden vakay bsbtn rtbas etmeye alacanz bildii
iin. Olsa olsa mezar aacaktnz. Hayaletlerin amcanzn cesedini aldn
kefedince de, hikyeyi aklamaktan bsbtn kanacaktnz..."
"Demek ki bu hikyenin gayesi sizce, beni enemi tutmaya mecbur etmek,
yle mi?"
"Olamaz m?"
Mark dnceliydi. "u halde, Bayan Handerson'un, dn daha mezar alndan,
gidip ayn hikyeyi emniyet mdrne anlatmasn nasl izah edersiniz?"
Stevens, "Bu doru!" diye tasdik etti.
Brennan itiraz etti. "Ben, o fikirde deilim. Kardeiniz Ogden'i
unutuyorsunuz, Bay Despard. O da bir eylerden pheleniyordu. Bu olay hakknda
ne derece bilgisi olduunu tahmin ettiklerini bilmiyoruz. Beri yandan Ogden
Despard'n rahat duracak tynette olmadn da biliyorlard. Bu yzden Bayan
Henderson, kadnlara has tella, teebbs eline almay tercih etmi olabilir."
Brennan bu szlerden sonra gene dnp gmme dolaba bakt. Kalar atkt. "Bu
dolabn oynad rol bilmek isterdim," dedi. "Arkasnda bir gizli kap var
demek istemiyorum, ama zehirli kseyi bunun iinde bulduunuzu da unutmayn, Bay
Mark. Katilin kseyi neden oraya koyduunu, bana izah edebilir misiniz? Hem
zararsz st barda ile zehirli kse neden orada yan yanaydlar? Kedi neden
oraya gidip ksede kalm zehiri iti?" Polis Mfetti'i byle derken, elini,
dolabn iinde asl kostmlerin arasnda gezdiriyordu. "Amcanzn ne kadar ok
elbisesi varm," demekten kendini alamad.
Mark bu szleri tasdik etti. "Evet, ben de dn akam dostlarma, amcamn,
vaktinin byk bir ksmn srf keyfi iin elbise deitirmekle geirdiini
sylyordum. Fakat bizim onun bu huyunu bilmemizi istemezdi..."
Bir kadn sesi tam o srada, "Yegne megalesi bu deilmi," diye lfa
kart.
Edith Despard, koridora alan kapdan odaya girmiti. Yznde, odadakilerin
mnalandramadklar ve sebebini az sonra anlyacaklar garip bir ifade vard,
Fakat gzlerinin uykusuzluktan kzarm olmasna mukabil, baklarnda bariz bir
emniyet duygusu dikkati ekiyordu. Stevens de onu her nedense bir gece
evvelkinden daha gen buldu. Gen kadnn koltuunun altnda kaim ciltli iki
kitap vard.
Mark, "Edith, burada iin ne?" diye atld. "Bugn yatandan kalkmamal
deil miydin? Lucy, bu gece hemen hi uyumadn syledi..."
Edith, aabeysine glmsemekle yetindi ve suni bir nezaketle Brennan'a dnd.
"Mfetti Brennan'snz, deil mi?" dedi. "tekiler bana sizden bahsettiler. Ama
beni de onlar gibi kap dar etmeyeceinize eminim."
Polis mfettii, yklan duvar cihetine bakyordu. "Bayan Edith," diye
baladysa da arkasn getiremedi.
Edith de o yne bakarak glmsedi, sonra koltuunun altndaki kitaplar
iaret ederek, "Muammann zm burada," dedi. "Dolabn, bu hikyede bir rol
oynadn tahmin ettiinizi sylediinizi duydum. Bu hususta yanlmyorsunuz,
zira bu kitaplar dn gece dolabn iinde buldum. kinci cilt, sk sk okunmu
olmas gereken bir yerinden kolaylkla alverince, kitap seven bir adam
olmyan Miles Amcann bu ksmda enteresan bir eye rasgelmi olacan
dndm. Size biraz bir eyler okumama msaade eder misiniz? Sizi belki
elendiremiyeceim, ama okuyacaklarmdan istifade edeceinizi umuyorum. Ltfen
kapy kapar msnz Ted?"

Mark dayanamayp sordu. "Bu kitap neymi?"


Edith, "Grimaud'un 'Bycln Tarihesi,'" diyerek pencereye yakn koltua
oturdu ve karsndaki bir alveri listesi imi gibi tabi bir tonla okumaya
koyuldu. Yalnz balamadan nce bir ara ban kaldrp Stevens'e bakmt; gen
adam, bu gzlerdeki tecesss ifadesine hayret etti. Edith' in sesi pek manal
olmamakla beraber, net ve tatl idi.
"Yayan llere inann menei 17. Yzyl'n son eyreindeki Fransa'dr.
Yayan llerin, zehirleyip ldrmek suundan idama mahkm edilen ve diri diri,
yahut da ldrldkten sonra yaklan insanlar, bahusus kadnlar olduunu
belirtelim. Kriminoloji ite bu noktada byclk ile birlemektedir.
"En eski alardan beri zehir kullanmak bir nevi byclk addedilmitir.
By ilminin bir paras saylan ak iksirleri ve benzeri devalar, zehirle
ldren katillere paravan tekil etmitir. Bundan tr de Roma kanunlar,
birine ak iksiri vereni cezalandrrd. Orta alarda ayn su dinsizlikle ve
din akidelere muhalefetle bir tutulurdu. 1615'te ngiltere'de, bir adam
zehirleme dvas gerek bir byclk dvas halini almt. Anne Turner, Sir
Thomas Overbury'yi zehirlemek suundan mahkeme huzuruna karlnca, kurundan,
parmen kdndan ve insan derisi paralarndan yaplm heykelciklerden
ibaret byleri de tehir olunmutu.
"Fakat zehirleme sanat asl ayn yzyln ikinci yarsnda Fransa'da
zirvesine erimitir. 14. Louis saraynn kadnlar eytana tapyor ve yinleri
srasnda bir ocuu bir kadnn plak vcudu zerinde kurban ediyorlard.
Gizli odalarda son derece irkin merasimler tertipleniyordu.
"Derken kilise makamlar, gnahkrlarn gnah karmas voliyle bu olaylar
haber ald. Paris'te Bastille hapishanesinin yaknlarnda tekerlekle ve atele
cezalandran bir mahkeme kuruldu. 14. Louis'in gzdesi Madam de Montespan' m
1672'deki esrarengiz lm, zehirle adam ldrenlere kar giriilen takibat
hzlandrd. 1672 ile 1680 yllar arasnda, aralarnda Fransa'nn en byk
hanmefendilerinden birka da bulunan pek ok kadn, bu mahkemenin huzuruna
karld. Bu dvalarn iinde en mehuru, 1676'da Brinvilliers Markizi'nin
ay devam eden durumasdr.
"Brinvilliers Markizi'nin faaliyetleri, olan Yzba Sainte-Croix'in
bir kaza neticesinde vukua gelen lmyle meydana kmt. Sainte-Croix'in
eyas arasnda, aatan, zarif bir kutu da bulunmutu; iliik bir pusulada,
Sainte-Croix' in lmnden sonra, kutunun, Neuve-Saint-Paul Soka'nda oturan
Brinvilliers Markizi'ne teslim. edilmesi bildiriliyordu. Kutu, sublime, antimuan
ve afyon gibi eitli zehirlerle doluydu. Madam de Brinvilliers, selmeti
kamakta buldu ise de pesprez adnda bir polis taralndan yakalanarak Paris'e
getirildi. Markiz, Nivelle adndaki bir hukuku tarafndan ustalkla mdafaa
edildi, fakat vaktiyle Desprez'e emanet ettii yazl itirafnamenin bu polis
tarafndan mahkemeye teslimi, muhakemenin aleyhte sonulanmasna yol at. Ancak
isterik bir kadn tarafndan kaleme alnabilecek bu vesikada, Markizin iledii
korkun sulardan baka, kendisiyle iliii olamayacak crmlerin tafsilt da
vard. Sonunda, Brinvilliers Markizi, ba kesildikten sonra yaklmaya mahkm
edildi.
"Hkmn okunmasndan sonra, su ortaklarnn isimlerini vermesi amaciyle su
ile sorguya tbi tutuldu. Hukuk sisteminde yeri olan bu usule gre, sulu, bir
masann zerine yatrlyor, azna deriden bir huni sokuluyor ve ta ki,
konuuncaya kadar buradan ieriye su dklyordu..."
Edith Despard kitaptan ban kaldrd. Pencereden ieri szlen sisli
aydnlk, salarnn zerine dklyor ve yzndeki merak dolu ifadeyi bsbtn
belirtiyordu. Erkeklerin hibiri kprdamad. Stevens gzlerini, halnn
desenlerinden ayrmyordu. Prof. Welden'in, mehur cinayetlerle ilgilendii
takdirde, gidip ziyaret etmesi iin kendisine verdii Paris'teki adresi imdi
hatrlyordu. Buras, Neuve-Saint-Paul Soka'nn 16 numarasyd.
Edith az sonra okumaya devam etti. "Devrin yazarlarndan Madam de Sevigne,
katil kadnn idama gidiine ahit oldu. Esasen Markiz'in srlnda bir gmlekle,
yalnayak ve elinde yanar bir mumla Notre Dame Kilisesi'nde son duasn ediinde
byk bir kalabalk hazr bulunmutu. Markiz o sralarda krk iki yandayd ve
eski gzelliini kaybetmiti. ledii gnahlardan tr nedamet duyduu ve
kaderini tevekklle karlad her halinden belli idi. Yalnz Desprez'i
affetmedii sanlyor; netekim daraacna karken, doru drst anlalamayan
bir eyler mrldand duyuldu. Cesedi sonradan Greve Meydan'nda yakld.
"Durumalar esnasnda yaplan ifaat sayesinde, ilgili makamlar kiraln

saraynda dnen eytani dolaplar renebildiler. Sainte-Croix'in


hizmetilerinden La Chaussee esasen ikence odasnda ldrlmt. O da zehirle
bir sr kiiyi ldrm bulunan byc La Voisin, 1680'de diri diri yakld.
eytana tapanlarn hakkndan gelinmi, kllerini rzgrlar alp gtrmt.
Hukuku Nivelle sonradan, 'Bu ilerde anlyamadmz nice srlar var. O
kadnlarn lmlerine ahit oldum. Alelade kadnlar deillerdi; ahrette de
rahatlar olmayacaktr,' diyecekti.
'Gnmzde de eytana tapld ve bu itikadn, zehirle ilenen bir sr
cinayetin menei olduu, yaplan aratrmalardan anlalmaktadr.
"Gelgeldim, arsenik kullanan katillerin ve bunlarda bahusus kadn
olanlarnn, ldrme arzusunun esiri olduklar tabi karlanabilirse de,
kurbanlarnda da ldrme arzusu bulunduunu kabul etmek gtr. Halbuki
vakalarn birounda, kurbanlarn her hangi bir reaksiyon gstermedikleri, hatt
zehirlendiklerini bildikleri halde, kaderlerini tevekkklle karladklar
mahede edilmitir. Mehur katillerden Bayan van Leyden, kurbanlarndan birine
aka, 'Bir ay sonra sra sizin,' demi, Jedago ise, 'Benim gittiim yerde
insanlar lr,' diye iln etmekten ekinmemiti. yle olduu halde, kimse
tarafndan ihbar edilmemilerdi. nsann, katil ile kurban arasnda, eytani
bir ba ve deta hipnotik bir bylenme olduunu kabul edecei geliyor.
"Bu teori ilk defa 1737'de, btn Paris'i allak bullak eden bir vaka
mnasebetiyle ileri srlmt. 1680'de diri diri yaklan bycyle ayn ad
tayan Therese La Voisin adnda on dokuz yalarnda bir gen kz, birka
cinayetten sank olarak tevkif olunmutu. Kzn ebeveyni, Chantilly ormannda
yayan kmrclerdi. Therese okuma, yazma bilmiyordu. On alt yama kadar
normal bir hayat srm ve civarn dier ocuklarndan farkl gzkmemiti.
Derken, yaad evrede arka arkaya sekiz pheli lm olmutu. Bunlarn en
garip taraf, her lnn yastnn veya yorgannn altnda, satan veya
kenevirden dokuz dml bir ipin bulunmasyd.
"Dokuzun, by trenlerinde raslanlan mistik bir say olduu malmdur. Dokuz
defa dmlenmi bir ipin, kurban tamamiyle bycnn tesiri altna soktuu
kabul edilmektedir.
"Yaplan baskn sonucunda, La Voisin bir al kmesinin iinde rplak
olarak ve 'bir kurtunkinden farksz' gzlerle bulundu. Paris'te sorguya
ekilirken, bir ara ate grp haykrdktan sonra itirafta bulundu. Aksinin
iddia edilmesine ramen, okuma ve yazma bildii ve ok dzgn bir lisanla
konutuu grld. Cinayetleri kendisinin ilediini de kabul etti. Dokuz
dml iplerin mnas kendisine sorulunca, 'imdi onlar da bizden oldular,'
dedi. 'O kadar az kalabalz ki, yeni yelere ihtiyacmz var. O kimseler
aslnda lmediler, tekrar tayacaklar. Bana inanmyorsanz, tabutlarn an,
bo olduklarn greceksiniz. lerinden biri geen gece eytann yinindeydi.'
"Tabutlarn sahiden de bo olarak bulunduu rivayet ediliyor, Dier bir
enteresan husus da, kmrclerin kzlarn susuz gstermek iin, ileri
srdkleri delille ilgilidir. ddia edildiine gre, cinayetleri ilemi olmak
iin, Therese La Voisin'in bir, iki dakikada iki kilometre yol katetmesi ve
kaplar kilitli evlere girmesi gerekirdi. Fakat kz buna, 'Bundan kolay ne var?
allarn arasna gizlenip vcuduma bir merhem srdm, sonra da eskiden benim
olan elbiseyi giydim. O zaman i kolaylat,' diye mukabele etti. Eskiden onun
olan elbise ile neyi kastettii sorulunca, u cevab verdi: 'Eskiden birka
elbisem vard. O bahsettiim ok gzeldi, fakat atee giderken onu. giymedim...'
Ate kelimesi azndan kar kmaz, birden vcudu katld ve ac ac haykrmaya
koyuldu..."
Brennan, eliyle yzn outurarak, "Kfi!" diye bard. "Kusura bakmayn,
ama almak zorundayz, Bayan Edith. Sprge saplarnn zerinde seyahat eden
cadlar tecrbe sahamn dndadr. Bir bycnn, Miles Despard'a by
yaptna, sonra da duvarn iinden geebilmek iin birka yzyllk bir elbise
giydiine beni inandrmaya alyorsanz, emeinize yazk... Benim, bir jri
heyetine takdim edilebilecek bir teoriye ihtiyacm var!"
Edith tnmad. "yleyse aln size, istediiniz gibi bir teori," dedi.
"Hikyemin asl enteresan taraf bundan sonra. Ondan da bir fayda
sahyamazsanz, yazk size. Okuyacaklarm, 1861'de giyotinle ba kesilen Marie
d'Aubray adnda bir kadna dair. Brinvilliers Markizi'nin gen kzlk adnn da
Marie d'Aubray olduunu burada size hatrlatrm."
"Bahsettiiniz bu Marie d'Aubray da m byclk suundan idam edildi?"
"Hayr, bu, iledii cinayetlerin cezasn hayatiyle dedi. Zamann bir

gazetecisi Marie d'Aubray' yle tarif ediyor: 'Bu dvann halk efkrn bu
derece alkadar ediinin bir sebebi, sann gzel ve zengin olmasna ilveten,
hkimin kulland baz mstehcen szler karsnda kzaracak kadar edepli
gzkmesi oldu. Marie d'Aubray'n banda krmz kadifeden tyl bir apka
vard; ayn renk bir ipekli elbise giymiti. Bir elinde, ierisinde amonyak tuzu
bulunan bir iecik tutuyor, teki elinin bileinde ise, garip bir bilezik gze
arpyordu. Bu bileziin fermuar, yakut azl bir kedi ba biimindeydi."
Edith okumasna burada son vererek sert bir hareketle kitab kapad. "Ted, bu
bileziin einin kimde olduunu biliyorsunuz," dedi.
Ted Stevens bunu tabiiyle biliyor ve ayn bilezii ,1861'de ldrlen Marie
d'Aubray'n fotorafnda da grdn hatrlyordu, fakat o kadar allak bullakt
ki, hibir ey syleyemedi.
Onun yerine Mark, "Ben de biliyorum; bu husus hep hatrmda," diye atld.
Brennan mdahale etti. "Sizin yerinizde olsam, bu masallarn zerinde durmam,
Bay Stevens. Gariptir, Bay Mark Despard bu martavallar duyana kadar karnz
iddetle mdafaa ediyordu; fakat okunanlarn benim zerimdeki tesiri tam tersine
oldu"
Edith mtecaviz bir tavr taknd. "Eski tarihlerde by yapldn inkr m
ediyorsunuz?"
Brennan, "Katiyen," diye mukabele etti. "Hatt bugn bile Amerika'da bu gibi
eylerin tatbik edildiini duyuyoruz. Bu dokuz dml ipleri biliyorum. Onlara
'sihirbaz merdiveni' de derler."
Mark'n hayretten az bir kar almt.
Polis Mfettii devam etti. "Nerede bulunduumuzu unuttunuz mu yoksa?
Crispen, Holnda Pennsylvania's snrnn zerindedir. Bu blgede mahall
bycler hl balmumundan heykelcikler imal eder ve hayvanlara by yaparlar.
Hatt geenlerde, uzun uzadya tahkikatn yaptmz esrarengiz bir cinayet
bile ilendi. Hizmetiniz Margaret'in de Holnda Pennsylvania'snn
yerlilerinden olduunu biliyoruz, ama onun bu ile ilgili olduunu sanmam. Dokuz
dml sicimden bahsedildiini duyar duymaz, derhal birisinin amcanza by
yaptna, yahut da by yapt tesirini uyandrmaya altna hkmettim. Bay
Stevens'in teorisi de yabana atlacak gibi olmadna gre, Henderson'larn
nereli olduklarn bilmek isterim."
Bu suali Mark cevaplandrd. "Bural deiller. Ta Reading'den geldiklerini
duymutum."
"Reading, Holnda Pennsylvania'snn gbeinde bulunan ok irin bir
ehirciktir."
Tam o esnada odann kaps iddetle alnca, orada bulunanlarn hepsi
yerlerinden sradlar, Mark ise bir kfr savurmaktan kendini alamad. Gelen
Ogden Despard'd. Gen adamn yz bir tuhaft; kuvvet almak ister gibi, kapnn
erevesine dayand. Stevens, belirli hibir sebep olmamasna ramen, garip bir
dehet hissi duymaktan kendini alamad. Ogden, pardessnn koluyla yzn
sildikten sonra, "Henderson," diye geveledi.
Mark sordu. "Henderson'a ne olmu?"
"Beni onun yanna yollamtn, aabey. Gya letlerini alp benimle buraya
gelecekti. Bu sabah size gzkmediine hi amayn. Zira Henderson bir kriz
geirdi. Hemen hemen konuamyor. Hepinizin onun yanna gitmenizi tavsiye
ederim. Adamcaz; Miles amcay grdn sylyor."
Brennan, "Cesedi bulduunu mu sylemek istiyorsunuz?" diye atld.
Ogden, polis mfettiinin hiddetle szn kesti. "Hayr, Miles amcam
grdn sylyor dedim."
DRDNC BLM
1
KK KAGR EVN kaps ardna kadar akt. Sis dalm, serin ve berrak
bir gne yerini vermiti. Biraz tede, krk ta dkntlerinin arasnda mezarn
azn rten ve keleri ar birer ta ile emniyete alnm olan yelken bezi
dikkati ekiyordu.
Henderson, bir gece evvelki toplantnn yapld kk oturma odasndayd.
Gzleri yar kapal olarak, eski bir de divann zerine uzanmt; yznde
strap ile meydan okumann karm garip bir ifade vard. Sol akanda bir
bere gze arpyordu; salar her zamankinden karkt. Geek" kyafeti
zerindeydi ve yzn dahi ykamama benziyordu. Bir rt enesine kadar

kyor, bunun zerindeki elleri vakit vakit spazmoza tutulmu gibi titriyordu.
Gelenleri duyunca dnp bakt, sonra ban gene bitkin halde yastnn zerine
drd.
Mark ona "Merhaba, Joe," diye hitap etti.
Bu szler zerine Henderson'un yznn ifadesinde bir deiiklik olduysa da
tavriyle, deme insann tahamml edemiyecei straplar ektiini anlatmaya
devan etti.
Mark elini onun omuzunun stne koyarak, "Yorulacan tabi," dedi. "Bu gece,
yandan umulmyacak iler grdn. Fakat Miles Amcama dair anlattn o gln
hikye nedir?"
Brennan mdahale etti. "Bay Despard, sizin dakikanz dakikanza uymuyor. Daha
be dakika nce kendiniz hayaletlerle yayan llerden bahsettiiniz halde,
imdi Henderson' un hikyesine gln diyorsunuz. Bu deiiklie sebep ne?"
Mark aalad. "Bilmiyorum," diye kekeledi. "Demin Stevens'in teorisinin
tesirinde kaldnz besbelliydi, derken bir Henderson daha hayalet grdn
ileri srnce, mbalann bu kadarn fazla bulacanz dndm." htiyar
adama dnerek sert bir sesle yle dedi: "Hadisene Joe, biraz kendini
toparlamaya al. Polis burada."
Henderson polis kelimesini duyunca gzlerini ardna kadar at. Bir yandan
dorulmaya alrken alamakl bir sesle, "Polis mi? Polisi kim ard?" diye
geveledi. Brennan ksaca, "Karnz ard," dedi.
"Olamaz! Buna katiyen inanmam!"
"Mnakaay brakalm. Bilmek istediim u: Bay Ogden Despard'a, amcasnn
hayaleti hakknda neler anlattnz?"
Henderson itiraz etti. "Grdm ey hayalet deildi." Stevens, adamn hl
dehet iinde olduunu mahede ederek derin bir huzursuzluk duydu.
Henderson devam etti. "Daha dorusu, hayalete benzemiyordu. Bay Miles..."
"Bay Miles diri miydi?"
Henderson gene alamakl bir sesle, "Bilmiyorum," diye inledi.
Mark, "Grdn bize tarif etmeye al Henderson," dedi. "nce, onu nerede
grdn syle."
Yal adam bir kapy iaret ederek, "Yatak odamdayd," dedi. "Dn akam
Bayan Edith geldikten sonra, hepimizin byk eve getiimizi hatrlyorsunuz,
deil mi? Daha sonra Bayan Edith bana kaloriferi yakmam syledi, ben de sizler
ktphanede grrken bu ii grdm. Saat te de herkes yatmaya gitti."
Mark, "Doru," diye tasdik etti.
"Biz ikimiz bundan sonra tenis kortunun yelken bezini almaya gidecek ve
ak mezarn stne yayacaktk. Fakat ok yorgun grndnz iin, ben size
yatmaya gitmenizi, bu ii tek bama da grebileceimi syledim. Bunun zerine
siz de bana teekkr ettiniz ve bir iki ikram ettiniz..."
"Evet, btn bu dediklerini hatrlyorum..."
"Siz arkamdan kapy kapadktan sonra, burada geceyi tek bama geirmek
zorunda olduumu idrak ettim. Derken, yelken bezinin de tenis kortunda
olmadn, geen ay bir yerini dikmek iin onu eve getirdiimi hatrladm.
"Neticede doru buraya geldim. Bu oda karanlkt. Elektrik dmesini
evirdiim halde k yanmaynca, itiraf edeyim ki, bir tuhaf oldum. Allah'tan,
fenerlerden biri yanmdayd. urada, kapnn kesinde duran bezi alarak gittim,
yerine koydum. Onu, kelerinin zerine talar koyarak tesbit ederken, altndan
birisi kmak isteyecekmi gibi, habire kalbim hop ediyordu... im bitince,
buraya gelip kapy gzelce srgledim. Halbuki umumiyetle korkak olmadm
bilirsiniz, Bay Mark!
"Hl cereyann gelmediini grnce, fenerin fitilini ykseltmek istedim,
fakat onu yanl yne evirdim mi nedir, fener bsbtn snd. eride baka bir
lmba olduunu bildiimden, onu yakmak iin daha fazla uramadm. Fakat odama
ayam atar atmaz, salncakl koltuumun gcrdadn duydum. Koltuun
bulunduu pencere tarafna baknca da, birisinin koltukta oturup sallanmakta
olduunu grdm!
"Pencereden giren ay nda amcanz tandm, Bay Mark. Buraya her
geliinde yapt gibi, koltuuma yerlemi, sallanp duruyordu. Yzn ve
bembeyaz olan ellerini mkemmelen seebiliyordum... Hatt benim elimi skmak
istermi gibi bir hareket bile yapt!
"Koarak odadan frladm ve arkamdan kapy arptm, ne are ki anahtar i
tarafta kalmt. Derken, amcanzn peimden gelmek istiyormu gibi yerinden
kalktm duydum. O ara ayam bir yere takld ve kapaklandm. Derken bam

da divana arpm olacam ki sabahleyin kardeiniz Ogden pencereden ieri


girince, beni bu vaziyette bulup ayltm."
Bu uzun konumasndan yorulmu olan Henderson, gene ban yastn stne
brakarak gzlerini yumdu.
Dierleri bir ey sylemeden baktlar; sonra Brennan elektrik dmesini
evirdi. Lmba derhal yand. Polis mfettii bunun zerine Henderson'a baka baka
elektrii birka defa daha yakp sndrd. Stevens bu odadan kp aalarn
altnda temiz hava teneffs etmek ihtiyacn duyuyordu. Brennan'n yatak odasna
yneldiini grd; az sonra polis mfettii darda yanna gelince, gen adam
ona, "imdilik size bir faydam olmyacaksa, evime dnp kahvaltm edeyim,"
dedi.
"Pekl, gidin. Yalnz bugn gerek sizinle, gerekse karnzla, grmek
istediime gre, buralardan fazla uzaklamayn. O vakte kadar da benim grlecek
dnya kadar iim var. "Brennan kelimelerin zerine basa basa konuuyordu.
Stevens, kk evi iaret ederek, "Bu iler hakknda ne dnyorsunuz?" diye
sordu.
"O adam yalan sylyorsa, otuz yllk meslek hayatmda tasladm en
mthi yalancdr."
"Ya!... Neyse, leden sonra grrz!"
"Evet, karnzn akama kadar dnmesini temin edin, Bay Stevens."
Gen adam evine girince, saatin on biri bulmasna ramen, karsnn hl
dnmemi olduunu grd. Ellen de gelip gitmi ve le yemeinin bfede olduuna
dair bir pusula brakmt. Stevens ar ar yemeini yerken anszn bir ey
akletti ve yerinden kalkarak, Gaudan Cross'un, telefon masasnn yannda kalm
antolojisine bir gz atmaya gitti. Birinci sayfadaki "Asrlar Boyunca Vuku
Bulmu Zehirleme Vakalarnn Etd" balnn altnda u adres gze arpyordu:
Gaudan Cross, Fielding Hall, Riverdale, New York.
Stevens telefonda bir numara evirdi. "Alo, memur hanm, bu gece buradan bir
ehirleraras numaras istendi mi acaba?"
"Dn gece mi?... Evet, beyefendi: Riverdale, , alt, bir!"
Ahizeyi yerine koyan Stevens ktphanesine geti ve "Sayn Jri yeleri" adl
eserin bir nshasn eline ald. Bunun arka kapanda Gaudan Cross kendisine
bakyordu. Zayf, zeki ifadeli, fakat karanlk yzl bir adamd;.ar gz
kapaklar ve hafif krlam siyah salar vard. Derken gen adam, bu eserin
sebep olduu tartmay ve o devirde Gaudan Cross'un krk yanda olduunun
sylendiini hatrlad.
Kitab yerine koyduktan sonra birinci kata kt. Marie'nin, elbiselerini
ast dolab aarak buradaki giyim eyasn gzden geirdi. Marie'nin eyasnn
ou New York'ta olduu iin, burada pek az elbise vard.
Dakikalar birbirini kovalyordu. Stevens okumaya alt, sonra radyoyu at,
bir viski imeye karar verdiyse de vazgeti. leden sonra drt sularnda
sigarasnn kalmadn ve arya kadar inmesinin gerektiini sevin iinde
farketti.
Evden knca, birka yamur damlasnn yzne arptm hissetti. Kings
Caddesi'ni katederek gara giden yola sapt. Ttncnn dkknna yaklat
srada, bir gece evvelki gibi isminin seslenildiini duydu. zerlerinde, "J.
Atkinson, Cenaze Levazmats" yazl iki vitrinin arasndaki kap akt ve
bunun eiinde duran birisi kendisine iaret ediyordu.
Stevens kar kaldrma geince, bunun i adam tavrl, tombulca ve sade
giyimli orta yal bir zat olduunu grd. Adamn, seyrelmi siyah salar
ortadan ikiye ayrlm ve arkaya taranmt. Stevens'e, "Bay Stevens'le teerrf
ediyorum, deil mi?" dedi. "Tanmak frsatn bulamadk, ama ben sizi ahsan
tanyorum. Bendeniz Jonah Atkinson Babam i hayatndan tamamen ekildii iin,
dkknla ben megul oluyorum. Ltfen bir dakika ieri girer misiniz? Bende size
ait bir ey var."
Cameknlar rten siyah perdeleri, Stevens'in dardan farkettiinden de
yksekti ve kk bekleme salonunu lolatryordu. eride ses, seda olmad
gibi, odann dip tarafndaki dier bir kapnn iki yannda duran ve
Despard'larn mezarndakilerin tpatp ei olan iki kpn dnda, dkknn ne
i grdne iaret eden bir almet de yoktu. Atkinson bir masaya doru gitti,
sonra Stevens'in yanna dnerek, ona, 1861'de katil suundan tr giyotinle
ba kesilerek idam edilen Marie d'Aubray'n fotorafn uzatt.
"Bana, size bunu vermemi tembih ettiler," dedi. "Ne o? Fena m oldunuz?"
Stevens, hissettiklerini ona nasl izah edebilirdi? Zira barollerinden

birini Jonah Atkinson'un oynad bir kbus yaadna dair duyduu his sadece
fotoraftan ileri gelmiyordu. Masann zerine darmadan atlm mecmualarn
arasnda bir sicim rm ve bunun zerinde dokuz dm olduuna dikkat etmiti!
"Hayr... Hayr, bir eyim yok. Yalnz bu resim nasl elinize geti?" diye
sylendi.
Atkinson glmsedi. "Dn akam 19.35 tireninden indiiniz srada, ben bu
odada bir ile meguldm, camekndan bir ara dar baknca sizi grdm."
"Evet, dkknda birisinin olduunu ben de farkeder
gibi olmutum!"
Stevens'in bu szlerine biraz hayret etmi grnen Atkinson devam etti. "Bir
otomobil sizi bekliyordu; siz bu otomobile binip sokan kesini dndnz
srada, gar tarafndan birinin isminizi seslendiini duydum. Biletleri toplayan
memurdu. Anlalan, siz bu fotoraf tirenin iinde drmsnz, kontrolr de
onu bulmu ve tiren tam hareket ettii srada dardaki memura teslim etmi."
Stevens, resmi daha iyi tetkik etmek maksadiyle raptiyesinden kurtardn,
fakat tam o srada arkada Welden'in kagelmesi zerine, msveddeyi alelacele
antann iine sokmaya altn hatrlad...
Atkinson'un syleyecekleri bitmemiti. "Memur da o aralk evine dnyordu,
beni dkknnm eiinde grnce, resmi, ilk frsatta size verme iini bana
havale etti. Ben de resme belki ihtiyacnz olduu dncesiyle bugn sizi
ardm."
Stevens, "Size ne kadar, teekkr etsem azdr, Bay Atkinson," diye atld.
"Ah, keke btn problemler bu kadar kolay halledilebilseydi... Yalnz size bir
sual sormak istiyorum. Vereceiniz cevap benim iin ok mhim. u dml sicim
paras nereden masanza geldi?"
Atkinson bir dntr dnerek sicimi cebine tkt ve homurdand. "Babamn
marifetidir. Her getii yere bu sicimlerden brakr. Oldu bitti bu iin
hastasdr. Eli bo kalnca bir sicim paras alr ve dmlemeye balar.
Bakalar sigara ier, anahtarlariyle oynar, yahut kk kk resimler
karalarlar. Onun megalesi de, bu. Yalnz sizin meraknzn sebebini
anlyamadm."
Stevens cevap vermedi.
Atkinson srar ediyordu. "Bunu niin sorduunuzu bana sylemeyecek misiniz?
Vereceiniz cevap belki benim iin mhimdir. Despard'larn dostu olduunuzu
biliyorum. Bay Miles Despard'n cenaze treniyle biz megul olduk. Yoksa bir ey
mi oldu?"
Stevens ksa bir tereddtten sonra sordu. "Bu sicimlerden birinin Bay Miles
Despard'n tabutunun iinde kalm olmas mmkn m?"
"Mmkn tabi. Fakat babam bunu yaptysa, affedilecek ey deil. Yoksa
sahiden..."
Stevens dnyordu. htiyar Atkinson'un sicim paralarna dm atmasna bir
diyecek yoktu, ama her defasnda mutlaka dokuz dm m yapard? Sonra, buna
benzer bir sicimin, Miles Despard'n ld gece, henz Baba Jonah Atkinson
vazife bana gelmeden, lnn ba yastnn altnda bulunmas nasl izah
edilebilirdi?
Stevens nihayet dayanamyarak cenazeciye, Miles Despard'n, mezara konulan
tabutun iinde bulunduuna muhakkak gziyle baklp baklamyacan sordu.
Atkinson heyecanland. "Despard Park'ta bir eyler olduundan phelenmitim
zaten. Kasabada da baz sylentiler dolayor. Fakat sualinize vereceim cevap
kat: Bay Despard'n, tabutuna konulduunda en ufak bir phem yok. Bu ie
bizzat ben nezaret ettim, akabinde de dostlar tabutu omuzlayarak doru mezara
gtrdler. Yardmclarm da bu szlerimi teyid edeceklerdir."
Atkinson konuurken, sokak kaps usulca alm ve bir adam dkkna
girmiti.
Akamn loluunda, yamur damlalarnn izik izik gsterdii camn nnde
ayakta duruyordu. Pek uzun boylu deildi ve arkasnda krk astarl bir palto
olmasna ramen, sska gzkyordu. Bu krkl manto ile kenar adamn gzlerine
kadar inmi olan kahverengi ftr apka, Stevens'e Miles Despard' hatrlatarak,
zerinde tatsz bir tesir brakt. Fakat ller, u srada kaldrmn kenarnda
duran ve ofr direksiyonunda oturan Mercedes gibi arabalarla gezmezlerdi ki.
Sonra, yabanc adam kendisine doru birka adm atnca,
Stevens, karsndakinin Miles Despard olmadna kani oldu. Paltonun modas
gemi bir dikilii vard; adamn ise yetmiini akn olduu belli idi. Yz
dikkati ekecek derecede irkin olmakla beraber, her eye ramen cazibeli idi.

Stevens onu bir yerden tanyormu gibi bir his duyuyordu. Yabancnn, alayc,
hatt biraz vahi baklar oday epevre dolatktan sonra, Stevens'in
zerinde durdu. "Sizi rahatsz ettimse zr dilerim, ancak sizinle ksa bir
grme yapmak zorundaym," dedi. "Buraya girdiinizi grnce, arkanz takip
ettim. Sizinle tanmak iin epeyi uzun yoldan geliyorum. Adm Cross... Gaudan
Cross."
2
Stevens'in kendisine bakakalmas zerine, yabanc "Evet, adm Cross,", diye
tekrar etti. "te kartm. Her halde yzmn, kitaplarmn arka kapanda
grmeye altnz resimdekinden ok daha yal olduunu dnyorsunuz. Bahis
konusu fotoraf otuz senelik olduuna gre, bunda alacak bir ey yok. Onu,
hapse girmeden nce ektirmitim." Eldivenli eliyle sokak ynnde bir iaret
yaptktan sonra devam etti. "Aldm telif haklarnn, bunun gibi bir arabann
sahibi olmama yetmiyeceini de dndnz tahmin ediyorum. Haklsnz. Hapse
girerken kk bir servetim vard, ieride, bir kuruunu dahi sarfetmeye frsat
bulamamam zerine faizleri ve vaktimin okluundan bol bol yazdm yazlarn
gelirleri de buna eklendi. adamlariyle yazarlarn arasndaki fark budur
zaten. adamlar para kazanr, sonra hapse girerler; yazarlar ise evvel hapse
girer, sonra para kazanrlar. Bay Atkinson her halde kusurumuza bakmaz, Bay
Stevens. Benimle gelmek zahmetinde bulunur musunuz?"
aknlndan syliyecek sz bulamyan Stevens, Cross' un ak tuttuu
kapdan geerek dkkndan kt. ofr de yerinden inerek onlara otomobilin
kapsn at.
Cross, Stevens'e, "Buyrun," dedi.
"Nereye gidiyoruz?"
Cross, "Hibir fikrim yok," dedi ve ofre dnd. "Bizi istediin yere
gtrebilirsin, Henry."
Gri demeli otomobilin iinde tatl bir lklk hkm sryordu. Koltua yan
oturmu olan Cross, Stevens'i gznden ayrmyordu. Yz gene ayn alay ve
vahet karmn aksettiriyordu. Cebinden tabakasn kararak misafirine bir
sigara ikram etti, sonra da, "Anlatn bakalm," dedi.
Bozulan asabn yattrmak iin esasen ttne ihtiya duyan Stevens, ikram
edilen sigaray kabul ederek, "Neyi anlataym?" diye sordu.
"Gzlerinizi bryen kskanlktan kurt utabildiniz mi? Bunu sormaktan
maksadm u: Hayatmda ilk defa grdm karnz bu gece otomobille bilmem ne
kadar kilometre katederek, gece vakti beni uyandrd ve sual yamuruna tuttu.
Tabi, gecenin geri kalan ksmn benim atmn altnda geirdi. Merak etmeyin,
khya kadnm Bayan Murgatroyd da evdeydi; o olmasayd bile, ileri yam,
kukulanmamanz iin yeter bir sebeptir sanrm. Karnzn bana geldiini
sezdiinizi tahmin ederim. Bir ocuk kadar zeknz olsa, bunu kefetmeniz icap
ederdi."
Stevens, "Ogden Despard hari, sizin kadar iddial adam grmedim," diye
karlk verdi. "Eh, madem ki ak konuuyoruz, ben de, tehlikeli addedeceim
bir rakip olmadnz itiraf edeyim."
Gross, "Gzel!" diye byk altndan gld, sonra daha sert bir sesle devam
etti. "Mamafih bu emniyetiniz biraz yersiz. Sizde genlik varsa, bende de zek
var. miriniz Moley size benden bahsetmedi mi?"
Stevens ksaca dndkten sonra, "Hayr, bahsetmedi," dedi. "Sadece sizinle
tanp tanmadm sordu. O kadar. Acaba Marie u srada nerede?"
"Evinizde tabi. Merak etmeyin, birazdan ona kavuacaksnz." Cross bu
szlerden sonra arkasna yaslanarak sigarasn tellendirmeye koyuldu. "Beni
dinleyin, delikanl," dedi. "Yetmi be ymdaym, fakat hapishanede geirdiim
yirmi yl sayesinde, yz yetmi be yandaki bir adamn altndan kalkamyaca
kadar ok sayda cinayet dvas tetkik edebildim. Buraya size nasihat vermeye
geliim de srf karnzn hatr iin."
"Teekkr ederim. Hrnlm merakma verin." Gen adam byle diyerek
Marie d'Aubray'n fotorafn cebinden kard ve muhatabna uzatt. "Yalnz bu
ne demek?" diye sordu. "Hem Marie ne diye size gitti? Sonra, adnz sahiden
Gaudan Cross'sa bu adn meneini bilmek isterim."
Cross gene kkrdad. "Demek kendinize gre muhakeme yrttnz," dedi,
"Karnz da bundan korkuyordu. Kanun nazarnda Gaudan Cross adn tamaya
hakkm var. Fakat yirmi yamdayken ismimi deitirmemden evvel, adm Alfred
Mossbaum'du. Hayr, yanl anlamayn. Yahudiyim ve rkmn btn byk adamlar

gibi Yahudiliimle iftihar ediyorum. Bizler olmasaydk, dnya oktan hercmerc


hale gelirdi. Fakat ben ayn zamanda egoist olduum iin, Alfred Mossbaum
isminin bana gre yeter derecede ahenkli olmadnda karar kldm. Siz de ayn
fikirde deil misiniz?
"Esas mevzua gelelim. Ta ocukluumdan beri crmlerle ilgilenirim. Bir sr
nl cinayet dvasnda bulundum; yam krkma yaklarken kendim de bir cinayet
iledim. Korkarm ki imdi yle dnyorsunuz: 'Adaletin penesinden
kurtulmann ne kadar kolay olduunu ispat etmek iin, hayatnn yirmi ylm
hapishanede geirdin, deil mi?' Oras doru, ama suum srf boboazlm
yznden meydana kt. Bir gn ikiliyken, marifetimle vneceim tuttu."
Burnundan frd sigara dumann eliyle dattktan sonra, devam etti.
"Mamafih o yllar, benim iin hayatmn en mkemmel frsat oldu. Hapishanenin
gayet mkemmel bir arivi vard. Ben de mdrn itimadn kazanarak, btn byk
cinayet vakalarn inceden inceye tetkik edebildim. Mehur katilleri,
kendilerini muhakeme eden hkimlerden daha iyi tamdm. Kefalete raptla serbes
braklmay bir an olsun dnmediimi syleyeyim. Bir yandan hkmet hesabna
yaarken, para kazanmak iin gerekli materyeli topluyordum."
Stevens, "Bu da bir gr," diye tasdik etti.
"Tek dncem, hapishaneye girmenin edeb hayatm iin bir engel tekil
etmesi ihtimali idi. yle olduu halde, hapishaneden ktktan sonra herkesin
hatrlyabilecei Gaudan Cross ismimi tekrar Alfred Mossbaum'a evirmedim. Fakat
1895'te cinayet suiyle hapsedilen Gaudan Cross'la edebiyat semasnda doan
Gaudan Cross arasnda bir ba grlmemesi iin, krk yanda olduumu belirtmeyi
ve eski bir resmimi, her kitabmn arka kapana koydurmay vazife bildim."
"Demek bir cinayet iledinizdi?"
Cross gururla, "Ne zannettiniz?" dedi. "Bu konuda bir otorite olduumu size
sylemitim. Karnz da bu yzden beni arayp buldu ya. Msveddenin ilk ksmna
bir gz atmak, gerekleri hakkiyle bildiimi anlamasna yetmiti."
"Hangi gereklerden bahsediyorsunuz?"
"1676'daki Marie d'Aubray'la 1861'deki Marie d'Aubray hakkndaki
gerekleri tabi. Karnz, o kadnlarn soyundan geldiini tahmin ediyordu."
Stevens, "Hayret! Aklmdan geenleri okuyorsunuz," demekten kendini alamad.
"Netekim ben de bugn deil, uzak gemii ve llerle yayan lleri
dnyordum. Bu lkrdlarda bir hakikat pay var m sizce?"
"Maalesef size bu hususta malmat veremiyeceim."
Stevens yle dnyordu: "Rahat bir otomobilin iinde, adam ldrdn
itiraf etmi bir adamn yannda nasl da oturmu, sigara iebiliyorum?
Gelgelelim bu mumyann, meseleyi mantki bir gzle grmeme ve huzura kavumama
cenaze levazmatsndan ok daha byk bir yardm dokundu."
Cross gene konumaya balamt. "Anladma gre, yldr evlisiniz.
Karnz iyi tanyor musunuz? Hayr, deil mi? Halbuki kadnlar tabiat
itibariyle gevezedirler. Siz bir daynzdan bahsedecek olsanz, onlar da bir
teyzelerinden lf aarlar ve bir sr aile anekdotu sralarlar. Peki, Marie
neden ailesinden, size bahsetmedi acaba? Bu nevzudan kand iin. lmle
alkal bahislerden holanmamasnn sebebi neydi? Bu gibi eylerden korkmas
tabi. Halbuki benim btn hayat hikyesini renmeme on dakika yetti.
"Beni iyi dinleyin, dostum. Kanada'nn kuzey batsndaki ssz bir kede
Guibourg adnda bir ehir vardr; burada ise, Brinvilliers Markizi ile resmini
elinizde tuttuunuz Marie d'Aubray' yetitiren Aubray'larla uzaktan ilgisi olan
bir d'Aubray ailesi yaar. Son kitabm hazrladm srada Guibourg'da son
derece skc bir hafta geirdiim iin, Marie'nin buraya kadar anlattklarnn
doru olduunu biliyorum. Oraya, yayan llerle ilgili efsaneleri tetkik etmek
maksadiyle gitmitim. Aslnda ben efsanelere kulak asmam, bunun yerine nfus
ktklerini incelemeyi tercih ederim. Bu mnasebetle, karnzn, kendisi ne
zannederse zannetsin, d'Aubray' larla akraba olmadn renmitim.
yandayken, o ailenin hayatta kalan son ferdi olan Bayan Adrienne d'Aubray
adnda evlenmemi bir kz tarafndan evlt edinilmiti. Benim asl ismimin Cross
olmay gibi, Marie'ninki de d'Aubray deildir. Annesi Kanada'l bir Fransz,
babas ise sko asll bir iiydi."
Stevens, "u resme bir kere daha bakn. Aradaki benzerlik mthi," demekten
kendini alamad.
Cross gld. "Marie niin evlt edinildi dersiniz? Yegne sebep, bu benzeyi.
Gemi yzyllarda yaam olsayd, Adrienne d'Aubray'a mutlaka byc gziyle
baklrd. Hem Guibourg isminin nereden geldiini biliyor musunuz? 17.

Yzyl'da, eytana tapmak iin giriilen, yinlere, bunlar tertipleyen papaz


Guibourg'a izafeten 'Guibourg yini' denilirdi. D'Aubray ailesinin o ehirde
kasvetli suratl bir evi vardr. Bayan Adrienne d'Aubray, skoya'l iinin
kzn, srf onu, damarlarnda yayan l kadnn kannn aktna ve bir gn
bu kadnn ruhunun vcudunu hkimiyeti altna alacana ikna etmek maksadiyle
evlt edinmiti. Kzcaza resimler gstermi, hikyeler anlatm ve
telkinleriyle onun, gece bastrrken evin etrafndaki amlarn arasnda aslnda
var olmayan eyler grmesini temin etmiti. ocuun cezalandrlmas gerekince,
bu i, bir huni ve su ile yaplrd. Yanmann ne demek olduunu anlamas iin
de, orasnda burasnda yanklar vcuda getirilmiti. Daha fazla teferruat
istiyor musunuz?"
Stevens, elleriyle yzn rterek, "Hayr, istemiyorum," diye inledi.
Kendinden memnun grnen Cross, fosur fosur sigara imeye devam ediyordu.
"te karnz byle bir kadn, delikanl," dedi. "Sizinle evlenmesinin, gemile
arasndaki ba kopardn sanyordu. Bunun iin srrn gizlemeye bilhassa
itina etti. Fakat sonradan, Despard ailesiyle temasnz ve bu arada vukua gelen
baz olaylar eski htralarnn tazelenmesine sebep oldu. Derken bir pazar gn
Bayan Lucy Despard'n, yal bir adama bakan hastabakcnn yannda zehir
bahsini aaca tuttu..."
"Biliyorum."
"Biliyorsunuz demek? te bu zehir mevzuu, karnzn unutmaya alt
btn korkularnn canlanmasna sebep olmu. Zavall Marie ylesine kendini
unutmu ki, o esnada odadan kan hastabakcnn peinden koarak, onu, zehirler
hakknda sorguya bile ekmi. Bana bu ekilde hareket etmesini izah edebilmekten
ciz olduunu itiraf etti. Bir ruhiyatya bavursayd, belki daha fazla bir
eyler renebilirdi. Mamafih her bakmdan akl banda bir kadn olduuna sizi
temin edebilirim. Yoksa Bayan Adrienne d'Aubray'n metotlar yznden oktandr
bir akl hastas olurdu. Her neyse, bu konumadan hafta sonra, ihtiyar hasta
lm. Derken, siz benim antolojiyle kagelerek ona manal mnsz szler
sylemisiniz. Bu yetmiyormu gibi, Mark Despard dostunuz, amcasnn
zehirlendiine ve Brinvilliers Markizi klnda bir kadnn rahmetlinin
odasnda grldne dair trl acayip hikyelerle bsbtn zihnini bulandrm.
Btn bunlardan sonra, karnzn ne gibi bir ruh hali ierisinde kaldn
takdir edemezseniz, sandmdan da aklszsnz derim. Zavall kadn ite bu
yzden menei hakknda bilgi edinmek istedi."
Ba hl ellerinin arasnda olan Stevens yalvaran bir sesle, "Ne olur,
ofrnze geriye dnmesini syleyin," dedi. "Karmn yanna gitmem lzm; ben
hayattayken, bir daha bu sama korkulara tutulmamas iin ne gerekirse
yapacam."
Cross, ofrne dnmesi emrini verdikten sonra, "Bunlar renince, zavall
kadnn imdadna komaktan kendimi alamadm," dedi. "Kendisi her nedense size
almaktan ekinmi. Anlyamadm bir sebepten tr size k zahir! Bana
sormak istediiniz baka bir ey var m?"
"Evet. Marie'nin size, morfin tabletleri hakknda bir ey syleyip
sylemediini bilmek isterdim."
Cross asabileti. "Sahi, bunu unutmutum. Morfini alan Marie idi tabi.
Sebebini biliyor musunuz? Dnmeyin, bulamazsnz. Yalnz birka zaman geriye
gidin. Bir gece o uursuz Despard Park'a gitmisiniz. Bari bu ziyaretin tarihini
hatrlyabiliyor musunuz?"
"Hatrlamaz olur muyum? 8 nisan cumartesi gecesi idi."
"Tamam. O gece Despard Park'ta ne yaptnz da hatrlyor musunuz?"
"Bri oynamaya gitmitik, ama akam, birbirimize hayalet hikyeleri
anlatmakla geirdik."
"ok doru. tiraf edemedii korkularn esiri olan bir kadnn yannda,
birbirinden iren hortlak hikyeleri anlatp durmusunuz. Marie bu durumda,
karanlkta byclerle hayaletlerin etrafnda dolatn grmemek iin, ban
yastnn zerine koyar koymaz uyumaktan baka ne isteyebilirdi? Benim
anladma nazaran, Despard ailesinin her ikinizin zerinde de uursuz bir
tesiri var. Onlar tabiat st hdiselere pek kolay inanveriyorlar..."
Darda, gk gdyordu; derken, yamur damlalar otomobilin camlarn
kamlamaya balad.
Stevens btn kaygularndan kurtulmu gibi, yalnz bir tek nokta zihnini
kurcalyordu. "Btn syledikleriniz doru, ama bir lnn mezarndan yok
olduunu inkr edemezsiniz," diye sylendi.

Cross ne eilerek, "Ben de o bahsi aacaktm," dedi. "Evinize varmamza on


dakika var. u hikyeyi bana teferruatiyle anlatsanza."
"Memnuniyetle. Polis de artk her eyi bildiine gre, enemi tutmak
mecburiyetinde deilim. Polis Mfettii Brennan..."
Birdenbire dikkat kesilen Cross, "Brennan m?" diye gen adamn szn kesti.
"Yoksa Frank Brennan'dan m bahsediyorsunuz? u mehur Tilki Frank'tan?".
"Yoksa onu tanyor musunuz?"
Cross dnceli bir tavrla cevap verdi. "Frank Brennan adnda birini, ta
avuluu zamanndan tanrm. Her yl Noel' de bana tebrik yollar. yi poker de
oynar, ama kabiliyetleri snrldr... Devam edin, Bay Stevens, sizi
dinliyorum."
Stevens anlattka, Cross'un yz kh genleiyor, kh bsbtn
ihtiyarlyordu. Yalnz bir kere, o da ofrne yavalamasn sylemek
maksadiyle, muhatabnn szn kesti. Sonunda, "Siz de btn bunlara inandnz,
yle mi?" dedi.
"Niye inanp inanmadm artk kendim de bilmiyorum. Byle eylerden
bahsedilmeye balannca..."
Cross sabrsz bir ses toniyle, "Bu hikyenin byclkle ilgisi yok," diye
bard. "Burada dpedz bir cinayetle kar karyayz. yi tertiplenmi, lkin
mtereddit ve biraz da beceriksiz bir faili olan bir cinayetle... Ona sadece
tesadfler yardm etmi."
"Yani cinayetin nasl ilendiini ve ileyeninin kim olduunu bildiinizi
mi sylemek istiyorsunuz?"
Cross, "Ha yle!" dedi.
Gk gene kulaklar sar edici bir grltyle grledi, arkasndan gz
kamatrc bir imek akt ve yamur bsbtn hzland.
Stevens sordu. "u halde katil kim?"
"phesiz ev halkndan biri."
"Hendersonlar hari, hepsinin cinayet saatinde baka yerde olduklarn
size haber vereyim."
"Henderson'larn bu ile hibir ilgileri yok. Katil, Bay Miles Despard'n
lmnden, Henderson'lardan ok daha fazla menfaati olan biridir. Ev halknn,
cinayet saatinde baka yerde olmalarna gelince,, bu hususun tesiri altnda
kalrsanz ok aldanrsnz. Ben, Royce'yi ldrrken, bu meseleyi hesaba
katmtm; yle ki metrdotel de dahil, tam yirmi iki kii o srada Delmonico
lokantasnda yemek yemekte olduuma yemin edebildiler. evirdiim dhiyane
dalavereyi nallah size baka zaman anlatrm. Servetimin temel tan tekil
edecek olan hrszl ilediim zaman da ayn ey olduydu. Hayr, sizin u
Despard hikyesinin hibir orijinal taraf yok. Cesedin mezardan karlmas
bile kolaylkla izah edilebilir. Galiba evinize geliyoruz..."
Stevens, otomobil daha tamamiyle durmadan kaldrma atlad. Pencerelerde
hibir k gze arpmyordu. Fakat evin kapsna giden yolun banda,
emsiyesini am, iriyar bir adamn durduu gerek Stevens'in, gerekse Cross'un
dikkatinden kamad.
Cross ona, "Frank, otomobilime atlasana," diye seslendi.
Polis Mfettii Brennan, "Siz ha!" dedi. "Maalesef gelemiyeceim, Bay Cross.
Burada grlecek acele bir iim var. Daha sonra grrz."
Cross, o irkin kkrdamasiyle, "htiyar tilki, kafan patlatan o mesele
hakknda, senin yirmi drt saat iinde renemediklerini ben bir eyrek saatte
rendim," dedi. "Yanma atla da bildiklerimi sana izah edeyim..."
Brennan istemeye istemeye itaat etti. Stevens, uzaklaan otomobilin
arkasndan uzun uzun bakt. Yznden aa szlen yamur damlalar ona derin
bir haz veriyordu. inin rahatlamasndan ylesine gevemiti ki, konuacak hali
kalmamt. yle olduu halde, dnerek, Marie'nin kendisini beklemekte olduu
eve yrd.
3
Oturma odasnn, baheye bakan penceresinin yannda yanyana ayakta
duruyorlard. Erkek, kadm kendine ekmiti; ikisinin de kalbi huzur doluydu.
Yamur da durmutu; fakat darda beyazms bir sis vard.
Marie kocasna biraz daha sokularak, "Btn bunlar sana neden daha evvel
syleyemediime aklm ermiyor," diye mrldand. "Olanlar bana kh gln, kh
fazlasiyle korkun geliyordu... Adrienne Hala'nn yanndan reit olur olmaz
ayrldm, ama insan, yle bir kadnn tesirinden kolay kolay kurtulamyor."

"Artk bunlar dnme, Marie. Kendini bou bouna hrpalamann mnas


yok."
"Hayr, konumak istiyorum; susmamdan az m zarar grdk. Hakikati ne
kadar aradm' bir bilsen Ted. Paris' teki ilk karlamamz hatrlyorsun,
deil mi?"
"Evet, Neuve-Saint-Paul Soka'nn 16 numarasndayd."
"Orasnn kimin evi olduunu da biliyor musun?" Marie birden tereddt
etti, fakat sonra kendini devam etmeye zorlad. "Belki bir eyler hissederim
diye oraya gidip avluda oturmutum. Btn bunlar imdi bana gln geliyor, ama
Adrienne Hala'y ve evini tanm olsaydn bana hak verirdin. Evin arkasnda bir
yama vard..." Marie sznn arkasn getirmeyerek ban arkaya devirdi.
Stevens onun beyaz boaznn titrediini grebiliyordu, ama bu, korkudan
deildi: Marie glyordu. "Artk iyiletiimi sanyorum," diye devam etti.
"Fakat gene o samalara kaplr ve hele uykumda kbuslar grrsem, kulama,
'Maggie MacTavish' diye fsldarsn, ben de o zaman rahatlarm."
"Niin Maggie MacTavish diyecek misim?"
"Gerek adm o olduu iin, canm. Ne gzel isim, deil mi? Marie
d'Aubray'dan kat kat gzel. Zaten btn kabahat Despard'larda. Evleri benim
bydm yere o kadar benziyor ki, senin sayende unuttuumu sandm
htralarm derhal canlandrverdi. Garip deil mi, oras beni mknats gibi
kendine ekiyordu. Hem biliyor musun Ted, o arsenik meselesi var ya... Nereden
arsenik satn alabileceimi hakikaten sordum. Korkun, deil mi?"
Stevens gayriihtiyari, "Maggie MacTavish," diye fsldad..
Gen kadn, "Hayr, hayr, u anda gayet iyiyim," diye itiraz etti. "Fakat
hayalet hikyeleri anlatmaya baladnz o cumartesi gecesi haykrmamak iin
kendimi g tuttum. Hele Mark'n anlatt hikye yok mu... Sonunda, bunlar
unutamadm takdirde, ldracam zannettim. Morfin iesini ite bunun iin
aldm. Benim hakkmda baz eyler dnebildiine hi amyorum Ted. Bu kadar
ipucu karsnda, kendim bile sulu olduuma kanaat getirecektim neredeyse."
Gen adam karsnn yzn kendinden tarafa evirdi ve onu alnndan pt.
"Srf merak ettiim iin soruyorum," dedi. "Sakn ondan sonraki aramba gecesi
ikimizi de uyutmu olmayasn? O akam uykudan bayldm ve saat on buukta
daldm bugnm gibi hatrlyorum."
"Katiyen Ted. Hem isteseydim bile byle bir ey yapamazdm, zira sadece
bir tablet alm, ve bunun yarsn da kullanmtm..."
"Bir tablet mi? Ama benim duyduuma gre, ieden tablet eksilmi!"
Marie afallamt. "yleyse ie bir bakasnn da elinden gemi," dedi.
"Zehirlenirim korkusiyle daha fazla morfin almaya cesaret edemedim. Bu ilere
aklm ermiyor Ted. Birisinin zavall Miles'i ldrd muhakkak, ama o kimse ben
deilim. O gece on bir buuktan evvel uyuyamadma gre, o cinayeti ryamda
bile ileyemezdim. Uyku ilc falan almamtm, sarho da deildim, yatakta
senin yannda yattm mkemmelen hatrlyorum. Bu teferruat hatrlamann bana
ne kadar huzur verdiini tahmin edemezsin! Fakat Despard Park'ta birisinin
aklmdan geenlerden phelendiini tahmin ediyorum. Sylediine baklrsa,
Edith..." Gen kadn burada szne ara vererek konuyu deitirdi. "Ted, bu
cinayet tabi ekilde izah edilebilirse, yle rahat edeceim ki. Bay Cross
hakknda ne dnyorsun?"
Stevens ksa bir duraklamadan sonra, "Onun ihtiyar bir arlatan olduundan
phem yok," dedi. "Hem hrsz, hem de katil olduunu kendi aziyle itiraf etti
zaten. Adamda ahlk kaygusu diye bir ey yok; ruhlarn bir vcuttan dierine
gemesi hikyelerinde bir hakikat pay olsa, onun da bu yayan llerden biri
olduuna ihtimal verirdim."
Marie elini azna gtrd. "Yalvarrm, yle konuma Ted!"
"Brak canm! Bununla beraber, Cross'u sempatik bulduumu belirtmek
isterim; hem o da galiba sana kar dosta hisler besliyor. Bu esrar
aydnlatmaya muvaffak olursa, bizim yaynevinden ald telif hakkn yzde
yirmi bee ykseltmek iin elimden geleni yaparm."
Marie rpermekten kedini alamyarak pencereyi at. ki gen darnn serin
havasn cierlerine ektiler.
Gen kadn neden sonra, "Ne sis!" dedi, "Hava deta duman kokuyor... Ah Ted,
bu iler sona erince, beni uzaklara gtremez misin? Bir seyahate kmak
isterdim. Yahut da Adrienne Hala'y buraya davet edip, onun, Guibourg'dan
uzaklanca, her hangi bir irkin ihtiyar kadndan fark olmadm gzlerimle
grsem. Biliyor musun Ted, eytann ilh mertebesine ykseltildii o yinlerde

ben de bulundum. Sana onlardan baka zaman bahsederim. Bir dakika!"


Gen kadn byle diyerek merdivene kotu Stevens onun yukar kata ktn
duydu. Marie az sonra, elinde kedi bal altn bilezik olduu halde geriye
dnd. Ziynet eyasn, elini yakmasndan korkuyormu gibi parmaklarnn uciyle
tutuyordu. Nefes nefeseydi. "Bende, Adrienne Hala'mdan bir bu htra kald,"
dedi. "Onu da gzel bulduum ve gya uur getirdii iin muhafaza ettim. Ama
1860'da len kadnn resminde de var olduuna gre, eritilse daha iyi olur..."
Stevens, karsnn darya baktn grnce, "Onu dar atsan da olur,"
dedi.
Marie tereddt etti. "Epeyi kymetli saylr."
"Ne ziyam var! Sana daha gzelini alrm. Ver..." Stevens, btn
fkesinin, bir sembolm gibi bilezie yneldiini hissediyordu. Onu kapt
gibi olanca kuvvetiyle darya savurdu. Bilezik evvel bir aacn dalma
arptktan sonra, sislerin iinde gzden kayboldu. Ayn anda bir kedinin
hiddetli hiddetli miyavlad duyuldu.
Marie kocasnn kolunu yakalad. "Duydun mu?"
Gen adam glmsedi. "Duymaz olur muyum hi," dedi "Bileziin pek hafif
saylmazd, stelik onu var gcmle frlattm. Bir kediye arptysa, hayvan ne
kadar haykrsa yeridir!"
Bylece bir, iki dakika geti. Derken Marie, "Birisi geliyor!" diye
fsldad.
Yolun akllarnn zerinde ayak sesleri duydular; ok gemeden de bir siluet
sislerin arasndan syrld.
Ted, "Doru! Biri geliyor, ama gene br hayaletin mezarndan ktm sanma.
Gelen, Lucy Despard," dedi.
Marie garip bir sesle, "Lucy mi?" diye tekrarlad. "Peki, neden arka kapdan
geliyor?"
Gen kadn daha kapy vurmadan onu karlamaya ktlar. Lucy mutfaa
girince, slanm apkasn kard ve sert bir hareketle salarna eki dzen
verdi. Gzleri kzarmt, fakat artk alamyordu. "Vakitsiz geldiim iin zr
dilerim," dedi. "Yukarda daha fazla kalmaya tahamml edemedim de..." Marie'nin
gzlerinin iine bakarak, "Bana alkoll bir ey verebilir misin?" dedi.
"Yukarda feci hdiseler oldu. Mark da kat."
"Mark niin kasn?"
Lucy evvel cevap vermedi, sonra Marie'nin, dosta bir hareketle elini
omuzunun stne koymas zerine iini dkt. "Benim yzmden, ama baka sebepler
de var," diye anlatmaya balad. "le yemeine kadar iler yolundayd. O nazik
polisin -ad Brennan'd deil mi?- yemee kalmasn istedik, ama o kabul etmedi.
Mark o ana kadar sknetini muhafaza etmiti. Fakat tam yemek odasna getiimiz
srada, Ogden'e yaklap ocuun suratna bir yumruk indirdi. Bununla da kanaat
etmeyerek zavally tokat ve tekme yamuruna tuttu. Hibirimiz aralarna girmeye
cesaret edemedik. Bir kere kznca, Mark'n ne kadar korkun olduunu
bilirsiniz. Nihayet hiddeti yatnca, bir ey demeden yemek odasndan kt ve
ktphanede sigara imeye gitti."
Lucy, ancak szlerini bitirdikten sonra ban kaldrp muhataplarnn yzne
bakabildi. Marie bir tuhaf olmutu; baklar kocas ile Lucy'nin arasnda gidip
geliyordu. Sonunda, "O srada yannzda olmay istemezdim," dedi. "Fakat benim
fikrimi sorarsan, zlmen iin sebep yok, Lucy. Ogden bu cezay oktandr
haketmiti; yalnz birinizden birinizin onu daha evvel okamay akletmemesine
ayorum!"
Stevens, "Haklsn!" diye lfa kart. "O mahut mektubu yazmas ve
telgraflar ekmesi yeter. Aferin Mark'a."
Lucy titreyen bir sesle, "Ogden'e satamak bence delilik," diye sylendi.
Marie gld. "Sahi mi? Ben ona hcuma hazrm. Kstah benimle flrte
kalkm, oral olmadm grnce de pek. hayret etmiti..."
Lucy, "Durun, dahas var," dedi. "Edith ile ben onun yzn ykadk; ok
gemeden kendine geldi. Ayaa kalkar kalkmaz da hepimizi yanna ararak bize
bir ifaatta bulunacan bildirdi. Sonra Mark'n da kendisini duymas iin,
onun bulunduu odann bitiiindekine geti... Dr. Partington hakkndaki
bilginizin derecesini bilmiyorum. Bir vakitler Edith'le nianlyd; sonra
birisine krtaj yapt ve ancak Amerika'dan kamak suretiyle takibattan
kurtulabildi. Edith, oldu bitti bahis konusu kzn Tom Partington'un metresi
olduunu zannederdi. Mamafih Edith'in doktora pek dkn" olduunu
zannetmiyorum. Olduka souk tabiatldr; belki de evlenmeyi istemiyordu bile.

Her neyse, bu Jeannette White vakasn nian bozmak iin bahane bildi. Fakat
bugn hakikati Ogden'den rendik. Jeannette White, Tom'un deil, Mark'n
metresiymi!" Ksa bir duraklamadan sonra Lucy ayn titrek sesle devam etti.
"Tom en iyi arkada olduu halde, Mark azm ap onu temize karmay
dnmedi. Edith' in, saadetinin yklmasna gz yumdu. Jeannette White,
ocuunun babasnn adn aklamad iin, Tom da hakikati bilmiyordu. Mark,
Edith'i ok seven arkadann hislerini hie sayd demek. Belki de o sralarda
benimle nianl olduu iin, hakikati sylemekten korktu."
Stevens mutfakta bir yukar, bir aa yrrken dnyordu. "u dnya ileri
ne anlalmaz ey. Mark Despard byle hareket ettiyse, Ogden'den de daha rezil
bir adam olmas lzm. Halbuki bunlar renmek ona kar duyduklarmda hibir
deiiklik yapmad. Mark' hl sayyor, buna mukabil Ogden'e tahamml
edemiyorum."
Stevens, Marie'nin de bu duygularm paylatn hayretler iinde farketti.
Gen kadn, "Demek ki Ogden, ailenin btn kirli amarlarn ortaya dkt,"
diye nefretle sylendi.
Stevens birdenbire sordu. "Peki Partington hakikati renince ne dedi? Ogden
konuurken, o da orada myd?"
Lucy, "Oradayd, ama sylenilenlerin onun zerinde fazla bir tesiri olmad,"
dedi. "Omuzlarn silkerek, aradan ok uzun zaman getiini ve artk kendisinin
ikiyi her hangi bir kadna tercih ettiini syledi. Asl isyan eden, Tom deil,
ben oldum. Mthi bir hiddete kaplarak Mark'a bir daha yzn grmek
istemediimi bardm. O da szm dinledi."
Marie, kocasn artan bir hiddetle, "Hay Allah kahretsin!" diye atld.
"Ne diye o kadar hiddetlendin sanki? Mark, on sene nce o kzla bir macera
geirdii iin deildir, nallah? Lucy'ciim, buna benzer bir gnah ilememi
bir erkek varsa, bana gster; dnya yznde yle biri olsa bile, kimbilir ne
kadar skc bir koca olur! Sonra, Mark'n Partington'a kar alaka hareket
ettii her ne kadar hakikatse de, bunu, sana dknlnden yaptm unutma.
Senin yerinde olsam, yalnz bunu hatrlardm!"
Stevens misafir iin bir martini hazrlamt. Gen kadn kadehini tam
dudaklarna gtrecekken durdu ve ksa bir tereddtten sonra baklay azndan
kard. "Korkarm ki, o hdiseden sonra Mark kzla tekrar grt."
"Jeannette White'yle mi grt?"
"Evet, onunla."
Stevens ac bir tebessmle, "Bunu da kafana sokan Ogden'dir, tabi," dedi.
"Bana kalrsa, bu Ogden'i bir tmarhaneye tkmal, daha iyi. Amcasnn
vasiyetnamesine girmek iin, kalbinin ktln o kadar uzun zamandr sahte bir
nezaket maskesinin ardnda gizledi ki, artk diledii olduktan sonra, daha fazla
dayanamayp kudurdu."
Lucy gen adama bakarak, "Ted," dedi. "St. David'deki baloyu bana
terkettirmesine ramak kalan o esrarengiz telefonu hatrlyorsun, deil mi?
Telefon eden kendini tantmadyd..."
"Yani telefon eden Ogden miydi demek istiyorsun?"
"Dorusu nce o aklma geldi; Ogden umumiyetle her eyi bildii iin de
sylenenlere inandm. Telefondaki ahs, Mark'n gene Jeannette White'yle
mnasebeti olduunu sylyordu. O srada, Partington hdisesine ad karan gen
kzn ismini bilmiyordum, yahut da unutmutum. Zaten hangi kadn olsa bence
birdi, zira Mark'n birka zamandr bana kar deitiine dikkat ediyordum."
Gen kadn konumakta glk ekiyordu, sonunda kadehini bir defada yuvarlyarak
gzlerini duvara dikti, kald. Birka saniye sonra, hikyesine devam etme
kudretini tekrar buldu." Telefondaki ahs, o gece Mark'n, kalabaln iinde
tannmasn nleyecek maskesinin sayesinde, eve dnp o kzla buluacan iddia
ediyordu. Crispen'e dnmek zahmetine katlandm takdirde, benim, bulumalarm
kendi gzlerimle grebileceimi syledi. nce inanmadm, fakat sonra kalabaln
iinde Mark' bou bouna aradm. Meer o srada, evin arka cephesindeki bir
odada iki arkadaiyle bilardo oynamakta imi. Ben bunu bilmediim iin, bir ara
Crispen'e gideyim dedim, fakat sonra da bu hikyenin gln olduuna kanaat
getirerek balo salonuna dndm. Fakat bu leden sonra, Ogden, Jeannette
White'nin Partington hdisesine ad karan kz olduunu ifa edince, bir an
gzlerim karard..."
Stevens gen kadnn szn kesti. "Ogden'in sana sylediklerinin hakikat
olduuna emin misin? Bak, telefonda verilen havadis aslszm. Ogden'in itham
da yalan olamaz m?"

"Yok, Mark her eyi itiraf ettii iin hibir phem kalmad! imdi de o,
kimbilir nereye gitti. Ted, ne olur onu bul! Benim iin deil, kendi iyilii
iin bulunmas lzm. Zira Mfetti Brennan, Mark'n katn renirse, asl
olmyan bir sr ey dnmeye balar..."
"Brennan bilmiyor demek?"
"Hayr. O srada evden kmt; fakat birka dakika sonra krkl paltolu,
ufak tefek bir ihtiyarla dnd. Mfetti bana, ad Croft mu, Cross mu neymi, o
adamn Despard Park'ta kalmasna bir mni olup olmadn sordu. Sonra da, onun,
canilerin ruhunu kitap gibi okuyabildiini szlerine ilve etti. Beraberce
mezara da indiler; dar ktklarnda Mfetti kpkrmzyd, fakat ufak tefek
adam katla katla glyor. Anladma gre, gizli bir geit bulamamlar. Joe
Henderson'a, mezarda ne yaptklarn sordum. Mahzene inen basamaklarn altndaki
eski kapy biliyorsun, deil mi? Hani u bir trl doru drst kapatlamyan
kapy..."
"Evet, hatrladm."
"Joe, Cross'un onu hi durmadan ap kapadn syledi. Olanlardan doru
drst haberim yok, ama korkuyorum... Sonra, Miles amcann odasna bitiik
taraaya da gittiler. Aradaki caml kapy rten perdeyi kurcaladlar,
yrtklarndan ieriye baktlar. Bilhassa bu i, ufak tefek adam pek
elendirdi. Bunun ne demek olabilecei hakknda bir fikrin var m?"
Stevens, "Dorusu yok, ama zihnini kurcalyan bir ey olduunu hissediyorum,
Lucy," dedi. "Bunun ne olduunu sylesene."
Gen kadn dinlenmiti. "O eyin pek zerinde durmuyorum/' diye itiraf etti.
"Mfetti Brennan bile her hangi bir evde olabileceini kabul etti. Fakat,
aramba gecesi evde olmadmz tesbit edilmeseydi, o yzden bamz derde
girebilirdi. Mesele u Ted: Siz gittikten sonra, Mfetti evin iinde arsenik
buldu."
"Arsenik mi? Vay canna! Nerede imi?"
"Mutfakta. Aklma gelseydi, Mfetti'in aramasna meydan kalmadan ben ona
sylerdim. Fakat bugnden nce kimse arsenikten bahsetmediine gre, nereden
bilecektim?"
"Arsenii kim satn alm, Lucy?"
"Edith, fareleri zehirlemek iin alm. Fakat o da bunu unutmu."
Bu szlerden sonra odada derin bir sessizlik oldu. Lucy, muhaniki bir
hareketle bo kadehi dudaklarna gtrd. Tam o srada Marie de rpererek arka
kapy at.
"Rzgr dnm," dedi. "Bu gece frtna kacak."
4
Fakat o gece, Stevens Mark'n peinde Philadelphia sokaklarm dolarken
baka bir frtna koptu. Stevens'in aranmalar da bouna oldu; Mark Despard',
kulbnde, yazhanesinde, yahut da umumiyetle urad yerlerin hibirinde gren
olmamt.
Yamurdan srsklam olan Stevens, midi krlm vaziyette ge vakit
Crispen'e dnd. Cross'un geceyi Stevens'lerin kknde geirecei
kararlamt; fakat Lucy'yi ufak tefek yalanlarla teskin etmek iin Despard
Park'a gitmesi gerektiinden, Ted, misafirini gece yarsndan nce gremedi.
Kkte ses, seda yoktu; daha dorusu, Lucy hari, btn ev halknn yatt
anlalyordu. Stevens nihayet evine dnebilince, Brennan ile Cross'u, kapsnn
nnde park etmi lks otomobilin iinde* buldu.
"Yoksa bir ey mi var?" diye sormas zerine, Brennan ask bir suratla,
"Katilin kim olduunu rendik," dedi. "Fakat tesbit edilmesi gereken bir ey
olduu iin ehre gidiyorum. Sonra, korkarm her ey bitecek!"
Cross mdahale etti. "Ama ben dostum Tilki Frank'in zntsne itirak
etmiyorum. Bay Miles Despard alaka bir cinayete kurban gittii cihetle,
katilinin elektrikli sandalyede can verdiini duysam baya memnun olacam. Bay
Stevens, maalesef bu geceyi evinizde geirmekten mahrum kalacam. Benim de
Brennan'la Philadelphia'ya dnmem lzm. Fakat szm szdr. Yarn leden sonra
ikide Despard Park'a gelmek zahmetine katlanrsanz, size katili takdim ederim.
Haydi yola kalm, Henry!"
Marie, Cross'un evlerinde geceleyemeyeceine sevindiini itiraf etti. "Bana
byk iyilii dokundu, ona ok mteekkirim, ama onda huzurumu karan bir taraf
var. deta insann aklndan geenleri okuyor," dedi.
Gece yars yatmalarna ve bir gece evvelinden uykusuz olmalarna ramen,

Stevens'in gzne uyku girmedi. Gecenin bir ksmnda, habire gk grledi ve


kediler evin etrafnda tahammlsz patrtlar yaptlar. Mamafih Marie'nin uykusu
da rahatszd. Sabahn ikisinde karsnn anlalmaz bir eyler gevelediini
gren gen adam, gene bir kbus grmesinden endie ederek, onu uyandrmaya
yeltendi. Derken kedilerin grlts eve daha ziyade yaklanca, onlarn zerine
savuracak bir cisim arad, fakat tuvalet masasnn gznde bo bir krem
kavanozundan baka ey bulamad. Bunu, seslerin geldii istikamete frlatmasn,
hemen hemen bir insan tarafndan karlma benzeyen bir haykr takip etti.
Stevens nihayet sabahn ne doru dald ve ancak pazar yinini haber veren
kilise anlarnn sesiyle uyand.
Kar-koca leden sonra ikide Despard Park'a vardklarnda, onlara kapy
Bayan Henderson at. Stevens, kadn, ilk defa gryormu gibi, yepyeni bir
alka ile szd. Pazar elbiselerini giymi olan khya kadn hi de hayalet
grebilecek tynette bir insana benzemiyordu, fakat az evvel alad halinden
belli idi. Cidd bir tavrla, "Geldiinizi grdm," dedi. "Hepsi yukardalar;
yalnz Bayan Despard yok. Ah! Sanki niin..." Bayan Henderson boboazlk etmeyi
kendine yaktramam gibi syleyeceklerini yarm brakt ve yeni ayakkablarm
gcrdata gcrdata nleri sra yrd. Yalnz bir ara kendi kendine konuur
gibi, "Sras m bugn?" diye sylendi.
st kattan gelen bir sesi kastettii meydandayd. Stevens, caml taraadaki
radyonun aldn duyar gibi oldu. Koridoru takip ettikleri srada, bir kapnn
aralna gizlenmi olan birisi gzne iliti. Bu, yz hl i olan Ogden'di.
Anlalan, delikanl toplantya katlmak niyetinde deildi, fakat
konuulacaklar dinlemeye hazrlanyordu.
Henderson, taraann bir kesinde ayakta bekliyordu. Edith hasr bir
koltua oturmu, yznde eytani bir ifade olan Partington ise onun yanndaki
bir sedire yerlemiti. Mfetti Brennan pencerelerden birine yaslanmt; Bayan
Corbett ise herkese likr ve biskvit ikram ediyordu. Lucy de, Ogden gibi,
taraada bulunanlarn arasnda yoktu, fakat delikanlnn arka plnda beklemekte
olduunun herkes farknda grnyordu. Mamafih en ziyade dikkati eken yokluk,
deta bir nevi boluk yaratm olan Mark'nki idi.
Cross, garip ahsiyetiyle, toplu bulunanlarn hepsine hkim durumdayd. Radyo
zerine eilmiti. Bayan Corbett'in kendisine uzatt likr kadehini,
dinlemesine ara vermek istemiyormu gibi, radyonun stne koydu.
Bayan Henderson, "te geldiler!" diyerek Stevens'leri taraaya ald.
Edith'in baklar derhal Marie'nin zerine evrildi, fakat hi kimse konumad.
Nihayet sabr taan Bayan Henderson, "Radyoyu bu ekilde haykrtmanz mutlaka
lzm m?" diye sesini ykseltti. "stelik gnlerden pazar..."
Cross'un dmeyi evirmesiyle, taraaya bir anda sessizlik avdet etti.
Esrarengiz adam, oradakilerin asabiyle oynamak istemi ve muvaffak da olmutu.
Parmaiyle khya kadn iaret ederek, "Bayan Henderson, bu iin bandan beri
en enteresan ahit sizsiniz," diye sze balad. "u kapdan grdklerinizi, pek
net deilse de gayet teferruatl olarak hikye ettiniz... imdi o kapya tekrar
bakn. Perdeleri, 12 nisan aramba gecesindeki gibi tanzim ettim. Dikkatinizi
ekecek her hangi bir deiiklii bana sylemekten ekinmeyin. Greceiniz gibi,
Bay Miles Despard'n yatann ba ucunda bulunan lmba da yanyor.. imdi,
ortala nisbi bir karanln hkim olmas iin, taraann perdelerini
ekeceiz, sonra da siz, perdenin sol yanndaki yrtktan ieriye bakp ne
grdnz bana syliyeceksiniz."
Bayan Henderson tereddt etti. Stevens tam o srada, Ogden Despard'n ayak
seslerinin yaklamakta olduunu duydu, fakat hi kimse ban evirip o yana
bakmad. Cross, taraann bat ynndeki perdeleri itina ile ekti. Bayan
Henderson hl kprdamamt; Edith'e bakyordu.
Gen kadn ona, "Size denileni yapn, Althea," diye emretti.
Cross devam etti. "Mmkn mertebe o geceki atmosferi yaratmak iin, radyoyu
da aacam. Her halde imdiye kadar mzik balamtr... Evet, tamam."
Bayan Henderson caml kapya yaklarken, radyodan bir zenci arkcsnn
bouk sesi ykseldi, derken yal kadnn l btn dier sesleri rtt.
Cross radyoyu kapad. Gzleri yuvalarndan frlam olan Bayan Henderson
dnm, taraadakilere korku iinde bakyordu.
Cross ona, "Ne grdnz?" diye sordu. "Ltfen herkes oturduu yerde kalsn!
Ne grdnz, Bayan Henderson? Ayn kadn m?"
Bayan Henderson, evet gibilerden ban edi.

"Ayn kapy da grdnz, deil mi?"


"Evet, ayn kapy..."
Cross tnmad. "Tekrar bakn," diyerek radyoyu at; zenci arkc gene
arksna balad; akabinde Cross radyoyu kapad. "Teekkr ederim, Bayan
Henderson. Tekrar ediyorum, kimse yerinden kalkmasn! Frank, biraz aceleci
grnen u delikanl ile megul olsanza..."
Ogden taraann kesini dnmt; yznn kimseye gsterilemiyecek durumda
olduunu bile unutmua benziyordu. Caml kapya doru birka adm atmasna
kalmadan, Brennan onu kolundan yakalad.
Cross anlatmaya balad. "Msaade ederseniz, evvel, bu hdisenin, katiyen
tasarlanmam bulunan tesadfi ksmm ele alacam. Katilin plnlarnn altst
olmasna bu tesadf sebep oldu. Zira katil, bir hayalet yerine gemeyi hibir
zaman dnm deildi.
"Ta bandan beri, Bay Miles Despard ile odas hakknda ikide bir tekrar
olunan iki husus var. Bunlarn ilki, merhumun, vaktinin en byk ksmn
odasnda kapal olarak geirdii ve pek bol olan elbiselerini giyip karmakla
elendiidir kinci husus ise, odann pek zayf olan tenvirat sistemi ile
ilgilidir, sahiden de koca odada ikiside pek zayf olan sadece iki lmba var.
Bunlarn biri yatan ba ucunda, ikincisi ise iki pencerenin arasnda, gayet
ksa bir kordonun ucunda tavana asl. zerinde durulmas gereken bir nokta da,
Bay Miles'in, bilhassa akamlar odasndan darya admn atmaddr.
"Bu eitli noktalar zerinizde kafanz yorarsanz, bunlardan kan mnay
az ok kavrarsnz sanrm. Vaktini elbise deitirmekle geiren bir adama lzm
olan iki ey nedir? Elbiselerin dnda .grmek iin bir lmbaya, kendini
seyretmek iin bir aynaya ihtiyac olacaktr.
"Tabi, odada aynal bir tuvalet masas var, ama bulunduu yer dolaysiyle,
gndzleri pencerelerden pek az k alr, akamlan ise lmbalarn k
dairesinin tamamiyle dnda kalr. Halbuki iki pencerenin arasnda, olduka
yksekte olan ve bir tablo ile, bir koltuktan baka ey aydnlatmyan bir ampul
da mevcut. u halde, akam olunca, Bay Miles kendini daha iyi grmek iin masay
neden lmbann altna srmesin?
"Ama bu takdirde masann aynas duvara dayanaca iin, buradaki kymetli
tabloyu, masa eski yerine dnene kadar baka yere asmak gerekir. Ama onu nereye
amal? Odada bo ivi veya engel gremedik, yalnz bu oda ile hastabakcnn
odasnn arasndaki kapda, rahmetlinin mavi robdambrnn asl olduu bir
ivi dikkatimi ekti. Tabiatiyle koltuun da baka yere gtrlmesi lzm
gelecektir. Birisinin patadak ieri girmesini nlemek iin, onun da
hastabakcnn kapsna dayatlmas doru olur.
"imdi odann tertibine bir gz atalm: tuvalet masasnn yukarsndaki lmba
sndrld iin, odann, yatan evresinin dndaki ksmi, bir kadnn sa
renginin seilmesine dahi meydan vermeyen lgn bir k alyor... Perdedeki
yrtn hayli yksekte olduunu, ahidin, esrarengiz kadnn sadece bstn
grebilmesinden anlyoruz. imdi masann aynasnn karsnda, tahta kaplamann
iinde oyulmu bir kap da var. Bu, hastabakcnn odasna alan kap olup
aynann iine belirli belirsiz aksetmektedir. Odann btn duvarlarnn ayn
tahta kaplamadan olduunu da unutmayalm. Greuze'nin tablosu da imdi bu
kapdaki iviye asl, yksek arkalkl koltuk ise altndadr. Btn bu dekor
yar karanln iinde yzmektedir. Radyo ise, btn ayak sesleri ile bir
kapnn almas ile kapanmasnn hsl edecei grlty bastrmaktadr. Bu
durumda, ahidin grd gizli kapnn, tuvalet masasnn aynasna aksetmi
bulunan hastabakcnn odasnn kaps olduuna phe kalmyor.
"Bayan Despard artk gelebilirsiniz..."
Caml kap birdenbire ald, bol bir etein hrts duyuldu ve saten ile
kadife kark bir tuvalet giymi Lucy taraaya kt. Krmz ve mavi kuman
stnde istras talar ldyordu... Lucy, ban rten tl arkaya atarak
karsndaki toplulua bakt.
Cross yine sz ald. "Bayan Despard, kk bir denemeyi baarmam iin benden
yardmn esirgemedi. Hemen hemen tam bir karanln iinde hastabakcnn
odasna girip kt ve bu gidi-gelileri, hlen iki pencerenin arasnda bulunan
tuvalet masasnn aynasna aksetti." Cross hafife ksrp genzini temizledikten
sonra devam etti. "Yalnz bu izah kabul ettiimiz takdirde, grnte imknsz
bir durumla karlayoruz. Esrarengiz ziyaretinin rahmetlinin odasna ne
ekilde girdiini her ne kadar bilmiyorsak da, Bayan Corbett' in kaps yoliyle
odadan kt hibir phe gtrmyor. Nitekim Bayan Henderson, tuvalet

masasnn aynasnda, bu odadan kn aksini seyretti. Gelgeldim, o gece Bayan


Corbett evden ayrlmadan nce baz tedbirlere bavurmutu. nce, bahis konusu
kapy kendi tarafndan kilitlemi, sonra da odasnn koridora alan kapsnn
kilidini de, yalnz kendisi tarafndan alabilecek ekilde dzenlemiti.
"Demek oluyor ki kilitli iki kapyla kar karyayz. Miles Despard'
zehirledikten sonra adamcazn odasndan kan esrarengiz kadn, kilitli bir
kapdan geemezdi. Bunu baarm olsa bile, koridora ulaabilmek iin, kilidini
aamyaca bir baka kapdan daha gemesi gerekiyordu. Hastabakcnn odasnda
da taraaya alan bir kap bulunmakla beraber, Bayan Henderson'un orada radyo
dinlemesi sebebiyle, o yol da tkal bulunuyordu.
"Bu artlar gz nnde tutulunca, yalnz ve yalnz bir tek kiinin cinayeti
ilemi olabilecei anlalyor. Bu, saat on bir sularnda buraya dnen
hastabakcnn odasnn kapsn yalnz kendisinin kullanabildii bir anahtarla
aan, o oday aan, yumurtal arapla kamufle edilmi zehirin bulunduu kseyle
Miles Despard'n odasna giren, sonra tekrar dier odaya geen, ara kapy
kilitleyen ve ikinci kapy da anahtariyle emniyete aldktan sonra, kendini
koridorda bulan kimsedir..." Cross, bundan sonra eliyle radyoya abanarak hafife
ne eildi. "Myra Corbett, hakknzda bir tevkif mzekkeresinin kesildiini size
bildirmek benim iin byk bir zevk," dedi. "Yalnz bu mzekkerenin zerinde,
asl isminiz olan Jeannette White isminin bulunduunu size peinen haber
vereyim."
5
Hastabakc, odasnn caml kapsna doru geri geri gitmiti. Arkasnda,
niforma yerine, tipine yakan sde bir mavi elbise vard; birdenbire renklenen
yzne baklnca, bir vakitler hayli gzel olduu anlalyordu, bununla beraber
u srada yzndeki ifadeye ancak tatsz sfat yakrd.
Kuruyan dudaklarm diliyle slatarak, "Siz delirmisiniz!" diye tslad.
"Hibir ey ispat edemezsiniz!"
Brennan kadna doru bir adm atarak, "Bir dakika," dedi. "Asl adnzn
Jeannette White olduunu inkr m ediyorsunuz? Hayr, sizin cevap vermenize
lzum kalmad. Bu odada bizi bu hususta tenvir edebilecek biri var: Dr.
Partington."
Gzlerini yere dikmi olan doktor bu hitap zerine ban kaldrd. "Evet,"
dedi, "bu kadn Jeannette White'dir. Dn ona, kimseye bir ey sylemiyeceimi
vadetmitim, ama mademki katil, o..."
Brennan tatl bir sesle doktora dnd. "Dr. Partington," dedi, "dn sizinle
tantm srada o kadar allak bullaktnz ki, bir an baylacanz zannettim.
Ben tam size polis kuvvetlerine mensup olduumu sylerken, arkamda, vaktiyle
hizmetinizde bulunan ve krtajm yaptnz kadn grmtnz. Srf yabanc bir
memlekete kamanz sayesinde, adaletin penesinden kurtulduunuzu rendim. Bay
Mark Despard'n yardmna gelmekle, tevkif edilme tehlikesini gze alm
bulunuyordunuz. Beni o kadnla beraber grnce, o yzden baylmanza ramak
kald, deil mi?"
Partington, elleriyle yzn rterek, "Dediklerinizin hepsi doru," diye
inledi.
Brennan bu defa Mary Corbett'e dnd. "Size bir sual daha soracam," dedi.
"Bir yl nce Bay Mark Despard'la karlap onunla yine mnasebet kurduunuzu
inkr edecek misiniz?"
"Niye inkr edeyim? Bilkis bununla iftihar ediyorum. Mark beni seviyor,
buradakiler de dahil, btn kadnlara tercih ediyor. Fakat gayrimeru bir ak
yaamakla, cinayet ilemek arasnda dalar kadar fark var!"
Brennan'n cannn skld belli idi. "2 Nisan aramba gecesi buraya
gelmenize imkn olmadna dair ileri srdnz hikyenin sakat olduunu size
haber vereyim," dedi. "Garip deil mi, dn, cinayet gecesi evinden ayrld
iddias" srf kocasnn ahadetine dayand iin, Bayan Stevens'!
tartaklyordum. Susuzluu sadece bir tek kii tarafndan garanti edilen
birisinin daha bulunduunu hibirimiz akledememitik. O kimse sizsiniz,
Jeannette White. O gece saat ondan sonra odanzdan kprdamadnz, srf daire
arkadanzn szne gvenerek kabul etmitik. Evin dier fertlerinin hi
deilse yarm dzine ahidi vard; oda hizmetisi bile drt kiilik bir grupun
iindeydi... Ama siz buradaydnz, deil mi?"
Hastabakc soukkanlln kaybetmek zereydi. "Mark'la bulumak iin
buraya gelmitim," diye soludu. "Ama ihtiyar grmedim; bu kata kmadm bile.

Halbuki Mark da beni atlatt. Gelmedi! Karsndan ekinmi olacak... Hem Mark
nerede kuzum? Sylediklerimin hakikat olduunu o size ispat edecektir... Ama
burada deil galiba..."
Brennan alayc bir tavrla, "Haklsnz, Bay Despard burada deil," diye
tasdik etti. "Biz onu bulana kadar da epeyi vakit geecee benzer. Adamcaz,
numarasnn artk skmeyeceini anlam olacak. Mark Despard ile siz bu cinayeti
beraberce plnladnz. Siz pis ii grecektiniz, o da sizi himaye edecekti."
Yirmi saniye boyunca kimse konumad. Bir ara Ogden Despard'a gz ilien
Stevens, delikanlnn i dudaklarnda memnun bir glmseme sezer gibi oldu.
Neden sonra Lucy, "Size inanamyorum," dedi. "Bu kadn bilmem, ama Mark
byle alaka bir cinayet ileyecek adam deildir. Siz ne dersiniz, Bay Cross?"
Hl radyoya yaslanan esrarengiz adam, karsndaki sahnenin tadn
karmakla meguld. 'Siz de bana danyorsunuz demek. Bayan Despard," dedi.
"Anlalan bana danmak, Crispen'liler arasnda huy haline geldi. Maalesef Bay
Brennan'n syledikleri doru: Kocanz Bayan Corbett'le birlikte cinayeti
plnlad, sonra da izleri kartrmak iin tertibat ald. Lehinde olan yalnz
bir tek nokta var: pheyi sizin zerinize ekmek iin giriilen teebbslerde
onun hibir pay yok. Kendisi bunu sonradan farkederek sizi temize karmaya
urat. Byle yapmakla da, aslnda alelade olan bir cinayeti iinden klmaz
hale soktu.
"Bilmem farkettiniz mi, bu olayn en dikkate deer taraf, iki iradenin daim
surette atmas olmutur.
"lk pln basitti. Mark Despard ile Bayan Corbett, ihtiyar Miles Despard'
parasna tamaen ldreceklerdi. Fakat maktuln grnrde tabi ekilde lmesi
gerekiyordu. leride gastro-anterit'ten lmeye makm grnd cihetle, aile
doktoru da bir eyden phelenmiyecekti. Kedi lsnn yanna braklan
arsenikli kse ile sonradan ele geen byclk kitabnn ilk plnda yeri yoktu.
"Mark Despard tarafndan tasarlanan ilk basit pln bundan ibaretti. Fakat bu
kadar Myra Corbett'i tatmin etmemiti. Miles Despard'n lmesi ona yetmiyor,
ayn zamanda Lucy Despard'n da yolunun zerinden ekilmesini istiyordu. Bu
hissi duyaca gayet tabiydi: Lucy, nn kars deil miydi? Demek oluyor
ki Miles Despard'n, sonradan Lucy Despard'a maledilecek bir cinayete kurban
gitmesi gerekiyordu.
"Mark'a belli etmeden byle bir pln yrrle koymak pek o kadar g bir
i deildi. Brinvilliers Markizi'nin elbisesini giymi olan kadnn, ancak ev
halkndan biri olabilecei iin bandan beri belli idi. Dostum Stevens'e, unun
bunun ahadetine fazla bir deer vermediimi sylemitim, ama Bayan Despard'n
yahut Bayan Edith'in sulu olduuna inanabilmek iin, pek ok kiiyi
yalanclkla itham etmem gerekirdi. Bu itibarla esrarengiz kadn bu ikisinden
biri olamazd. u halde kimdi? Daha nce de belirtildii gibi portredeki
elbisenin birisi tarafndan kopye edildii ve bu ii yapan kimsenin, evin
yabancs olamyaca meydandayd. Bayan Despard, baloya tablodaki elbise ile
gideceini evin dnda hi kimseye ifa etmemiti. Hem dardan gelen bir
kimsenin, Bayan Henderson'u dahi aldatabilecek mkemmellikte bir benzeri evin
iinde dikildii takdirde, dikenin yapmas gereken bir i daha vard..."
Stevens, "Neyi yapmas gerekiyordu?" diye sormaktan kendini alamad.
Cross nazik bir tavrla bu suali cevaplandrd. "Dikilmekte olan ikinci
elbisenin bulunduu odaya kimsenin girmemesini salamak zorundayd. Tesadf,
bunun iin kendisine bir bahane hazrlad. Bayan Stevens, hastabakcnn
odasndan, Cumartesi gecesi, iinde morfin tabletleri bulunan bir ie alm ve
ertesi gn onu iade etmiti. Bana sylendiine nazaran, Lucy Despard,
Brinvilliers'in tuvaletini ancak Pazartesi gn kopye etmeye karar vermi. O
srada Myra Corbett' in elinde, odasn kilitli tutmak iin mkemmel bir bahane
mevcuttu. Gerisi kolayd. Bayan Corbett, Bayan Despard'nkinin tpatp ei bir
elbise giyecekti; bir maskesi ve muhtemelen bir perukas da vard. O andan
itibaren cinayeti ilerken bir bakas tarafndan grlmesi art oluyordu.
"Bununla beraber bir tedbire daha bavurmas gerekiyordu. Bayan Despard'
balo evinden karp buraya kadar getirebilmek iin ona telefon etmesi lzmd.
Bayan Despard" eve dnd takdirde, sonradan ne yapsa, kendini temize
karamazd.
"Vakti gelince, katil kadn buraya dnerek hazrlad elbiseyi arkasna
geirdi. Bayan Henderson'un, sevdii yayn dinlemek iin saat on birde taraada
olacan biliyordu. O srada khya kadn, mezarn yaknndaki kk evinde
olduu iin, katil, mutfakta yumurtal ve arapl karm hazrlamaya rahat

rahat vakit buldu. htiyar adama her gn bunu iirmesi doktor tarafndan tavsiye
edilmiti. Miles Despard hastabakcsn bu kyafette grnce amyacakt, zira
o gece bir maskeli balo olduunu bildiinden, Bayan Corbett'in de oraya davetli
olduunu zannedecekti.
"Myra Corbett, grlmeyi istedii iin, daha evvelinden perdeyi bir yerinden
yrtmt. Burada, iin bandan beri pheye yer brakmyan bir nokta zerine
dikkati ekerim. erisinde bulunduumuz u mehur caml taraaya bakn. Bayan
Henderson o gece imdi benim durduum yerde, radyonun yanndayd. Miles
Despard'n odas da taraann ta teki ucundaki caml bir kapnn ardnda. yle
olduu halde, ahidimiz, Miles'in odasnda bir kadnn konutuunu bariz ekilde
iitebilmi. Normal olarak, kaatil kadnn alak sesle yahut bilemediniz orta
bir sesle konumas beklenirdi. Hastaya zehirli ikiyi verirken yukarda
sraladmz artlara ramen, dardan duyulabilecek kadar yksek sesle
konumas garip deil mi? Bu anormallik ancak bir tek ekilde izah edilebilir:
Odada bulunduunun farkna varlmasn istiyordu.
"Fakat aynann iinde grlmesini mmkn klan perdedeki ikinci yrt
hesaba katmamt. Nihayet vazifesi bitti. Hasta, ksenin muhtevasnn tamamm
geri imemiti ama, muazzam arsenik dozu dolaysiyle bu cihetin fazla bir nemi
yoktu. Bayan Corbett, ikinin geri kalanm kediye iirdi, sonra da kseyi,
dolabn iinde grlebilir bir yere koydu. Btn bunlar, cinayetin ilk bakta
anlalmasn isteyen bir kadnn jestleridir; esasen Miles Despard'n tabi bir
lmle ld zannn uyandrmak isteseydi, ksenin iine bu kadar fazla
miktarda arsenik koymazd.
"Artk yaplacak baka i kalmamt. Miles Despard'n, zehirlendiinden
haberi yoktu. Tuvalet masasn eski yerine itti, Greuze'yi iki pencerenin
arasna ast ve koltuu da her zamanki yerine koydu. Bu hareketler ise zehirin
tesirini hzlandrarak, onun, yalnz bulunduu evin dndan yardm istemesine
imkn brakmad.
"Mark Despard sabahn ikisinde eve dnnce, bekledii zere, amcasn can
ekiir vaziyette buldu. Fakat bu arada, bir cinayetin aikr delillerini de
dehet iinde kefetti. Miles Despard'n garip tavrnn, anlalmaz szlerinin,
tahtadan bir tabuta konulmasnda srar etmesinin, hatt dokuz dml ipin
mevcudiyetinin bize Mark Despard tarafndan duyurulduuna dikkati ekerim.
"Mark'n, bardakla kseyi gizlemesi ve kedinin lsn gmmek istemesi gayet
tabi idi. Derken ertesi gn Bayan Henderson'dan, kars Lucy'nin elbisesinin
eini giymi bir kadnn, Miles'e zehiri verirken grldn rendi.
Metresinin, karsn sulu durumuna drmek istediinden artk phesi
kalmamt. Ne yapacan bilmez haldeydi. Bayan Henderson'a susmasn tembih
ettikten sonra, baz tedbirlere bavurdu. Bardakta veya ksede arsenik
bulunduunu kati olarak renmesi lzmd eczacnn raporu bu hususu da teyid
etti. Fakat daha beteri de vard.
"Bu iin bandan beri, Miles Despard'n bir zehirlenmeye kurban gittiine
dair ortalkta baz sylentiler dolayordu. Mark, saa, sola yaylan ve erge
cesedin mezardan karlmas ile sonulanacak bu dedikodunun artk nne
geemezdi. Bu sylentinin kimin tarafndan karldn ayrca belirtmeye hacet
yok sanrm.
"Midesi arsenik dolu cesedi yoketmek suretiyle, bu yeni tehlikeyi ortadan
kaldrmak gerekiyordu. Cenaze treni Cumartesi gn yaplacakt. Fakat, ilgili
makamlarca cesede el konulduu, esasen su orta bu ynde bir teebbste
bulunmasna engel olaca iin, Mark'n cenaze trenine kadar eli kolu balyd.
Bu durumda hileye bavurmaktan baka aresi yoktu.
"Myra Corbett'in taknd tavrn ustalkl olduunu itiraf etmek gerekir.
Hastasnn lmnden sonra, bir zehirlenmeden phe ettiini syleyebilir, yahut
da vesveselerinden aile doktoruna bahsedip onu derhal bir otopsi yaptrmaya
srkleyebilirdi, ama bu klarn ikisi de fazlasiyle tehlikeli olurdu.
Kendisini n plna srd takdirde, Mark'la gemi mnasebetinin meydana
karlmas mmkn, hatt muhtemeldi. Bu durumda ihtiyar Miles'in baucunda
bulunmasna hayret edilirdi. En iyisi, hastabakc sfatiyle arka plnda
kalmakt. Bayan Cobett, Miles defnedilinceye kadar sesini karmyacak, ancak
bundan sonra dolambal yollardan ortaya serptii ipularnn tesirini
gstermesi iin gerekeni yapacakt.
"Fakat Mark'n mdahalesi yznden iler kart. Dostumuzun perembe sabah,
'Bir kadnn duvarn iinden getiini,' iddia eden Bayan Henderson'un
hikyesinden fikir ald muhakkak. Bu hikye ile Miles Despard'n okuduu ve

ihtiyarn zerinde derin bir tesir brakan byclk kitab, bahusus bunun l
olmayanlarla ilgili ksm da onun iin ayrca bir ilham kayna olmutu. Bu
itibarla, izleri kartrmaya alan Mark, amcasnn 3'astnm altnda dokuz
dml bir sicim bulunduunu iddia etti ve 'duvarn iinden geen kadn'
hikyesini, arkada Ted Stevens'in zerinde denedi. Bu ekilde gz boyamasnn
gayesi, plnnn elzem olan ksmn maskelemekti. Miles Despard'n gya tahtadan
bir tabutun iinde defnedilmesini srarla istemesinden bahsediyorum.
"Yukarda bahsi geen kitapta, 'Byclk crmyle iliii olanlarn daima
tahta ile ta aramalarna mukabil, elie tahamml edememeleri'ne dair mevcut
pasaj olmasa, bu talep belki phe uyandrabilirdi. Fakat bu, mkemmel bir
kamuflajd..."
Partington ni bir hareketle ayaa kalkt. "Neyin kamufljndan
bahsediyorsunuz?" diye sordu. "Mark, cesedi mezarn iinden yokettiyse, ne gibi
bir areye bavurdu? Tabutun madenden, yahut tahtadan olmasnn, netice zerinde
ne gibi bir tesiri olabilir?"
Cross eliyle sabrszlk ifade eden bir hareket yapt. "Siz de hibir ey
anlamyorsunuz," dedi. "Tahtadan bir tabutun kaldrlmas daha kolay deil
midir? Kurundan bir tabut, Mark Despard gibi gl kuvvetli bir erkek iin dahi
fazla ar olurdu."
Partington hayretle, "Mark tabutu mu kaldrm?" diye sylendi.
Cross bu suali duymamazlktan geldi. "Size ceset ve mezar ile ilgili bir ka
gerek sralyacam: I. ki srgs olmasna ramen, tabutu amaya bir, iki
saniye yeterdi; 2. Miles Despard son zamanlarda ok zayflam, kilosu elli bee
kadar dmt; 3. Mezara inen basamaklarn alt tarafnda, ierisinin
grlmesini nleyen ve Cuma gecesi kapal bulduunuz eski bir tahta kap vardr;
4. Mezarn iinde ayrca kocaman iki kp .bulunduu dikkatimi ekti..."
Stevens, Cross'un szn kesti. "Cesedin bu kplerden birinin iine
gizlendiini im ed3'orsanz, bouna yorulmayn. kisinin de iine baktk!"
Cross asabi bir tavrla, "Yardmm isteyenler, anlatacaklarm bitmeden
szm kesmeseler daha iyi olur," dedikten sonra devam etti. "Bahsetmek
istediim beinci noktann, cuma gecesi mezara girdiiniz zaman, sizi bir
eylerden phelendirmesi gerekirdi. Yere salm ieklere dikkat etmediniz
mi? O ieklerin yerlerde ii neydi? Kplerden dtkleri besbelliydi, ama
cenaze trenleri umumiyetle patrtl gemediine gre, kazaen yere atldklar
farzedilemezdi.
"imdi de bu noktalar hesaba katarak, 15 Nisan cumartesi gn leden sonra
yaplan cenaze treni srasnda olanlar gzden geirelim. Mark Despard treni
size aslna uygun olarak tarif etti. Tarafsz ahitler teferruat teyid edecek
durumda olduklarna gre, baka trl hareket edemezdi. Yalnz baz hususlarn
szgeten geirilmesi art.
"Mark Despard, mahzenden son ayrlann kendisi olduunu itiraf etti. Papaz
hari, herkes daha nceden oradan kmt. Fakat acaba papaz da mezarn iinde
miydi dersiniz? Ne mnasebet, Zira Mark'n da dedii gibi, hi kimse, mahzenin
kullanlm havasn gerektiinden uzun mddet teneffs etmeye yanamamaktadr.
Papaz da Mark', daha rahat nefes alabildii merdivenin st banda bekliyordu.
Mezarla arasnda ise, ierisini grmesine engel olan tahta kap bulunuyordu.
Mark, demirden birka amdan toparlamak bahanesiyle geride kalmt. Kendisi,
bu iin bir dakikadan uzun srmediini iddia ediyor; bu sznden phe etmek
iin sebep grmyorum, zira altm saniye, yapmay tasarlad ie bol bol
yeter. Bu iin merhalelerini sayalm: Tabutu kovuundan karmak, srglerini
ekmek, cesedi karmak ve bunu, ikiye bklm vaziyette, kplerden birinin
iine yerletirmek, son olarak da srglerini kapadklar sonra, tabutu yerine
srmek. Papaz, bu ameliye esnasnda kabilecek grlty, Mark'n amdanlar
kurcalamasna yoracakt. Ceset o andan itibaren kpn ieklerinin altnda
gizlenmi oluyordu. Bu arada Mark'n brakt tek ipucu, yere atmak zorunda
kald fazla ieklerdi.
"Fakat bu daha balangt. Sadece 'mucize'nin dekoru hazrlanm oluyordu.
"Mucizenin ifte gayesi vard. Mark'n dostlar, yaratlan esrarl atmosferin
tesiriyle, cesedin yokolmasn tabiat st bir olay olarak kabul ettikleri
takdirde, diyecek yoktu. Ama 'mucize' vuku bulup ceset mezarndan kaybolana
kadar, Mark'n, hikyesinin tabiat st unsurlarnn fazlaca stnde durmamas
gerekiyordu, zira o zaman dierlerinin, onu deli zannedip yardmlarn
esirgemeleri mmknd. Halbuki mezarn gece yars, polislerin mtecessis
gzlerinin uzanda alabilmesi ve bylece, yaratlan esrarl atmosferi hibir

eyin datamamas iin, Mark'n dostlarna ihtiyac vard.


"imdi size Mark Despard'n sizleri nasl kafese koyduunu anlatacam.
Roln gereklen iyi oynad iin, burada olsa kendisini tebrik ederdim. Bo
tabutu grnce, urayacanz psikolojik oka gveniyordu.
"Hep beraber mahzene indiniz. inizde lmbas olan sadece Mark't. Onun, bir
elektrik feneri vard. Mahzende hava cereyan olmad bahanesiyle, sizlerin
gazl fenerlerle aaya inmenize kar koymutu. Neticede, tabutu atnz ve
bo olduunu grdnz. Hayret etmekte haklydnz. Bir dakika kadar gzlerinize
inanamyarak durmanzdan sonra, ilk aklnza gelen dnce ne oldu? Bunu dahi,
Mark'n, kafanza soktuunu tahmin ediyorum. Bu mnasebetle syledii szleri
bilmem hatrlyor musunuz?"
Stevens, "Hatrlyorum," diye atld, " 'Yoksa yanl tabuta m baktk?'
dedi."
Cross, "Tamam," diye ban edi. "O tabutun iinde olmadna gre, cesedin,
bir baka tabutta olmas gerektiine sizi ikna etmek istiyordu. Halbuki bu
konumalar srasnda, ceset, kpteki ieklerin altndayd. Fakat Mark'n,
sizlere nazaran muazzam bir avantaj vard: Fener onun elindeydi. Bunun n
istedii gibi idare etti, aratrmalar da o ynettii iin, hepiniz, cesedin,
dier tabutlardan birinin iinde olduunu zannettiniz. O zaman ne oldu? Evvel,
alt sralardaki tabutlar ncelediniz, derken, cesedin belki de daha yukardaki
bir tabuta konulduu ileri srld. Bylece, hikyenin merkez noktasna gelmi
bulunuyoruz. Mark Despard, kendisinden baka herkesin birka dakika mddetle
mahzenden uzaklamas iin bir bahane bulmutu. Henderson ile Stevens, iskemle
getirmek zere dndler, Partington ise, gidip bir iki yuvarlamas teklifini
seve seve kabul etti. Sizleri gizlice takip eden polis de, Stevens, Partington
ile Henderson'un, on ikiyi yirmi sekiz gee mezardan ktklarna ahadet
ediyor. Stevens ile Henderson oraya on ikiyi otuz iki gee dndler; Partington
ise otuz be geceden evvel gelmedi. Polis yerinde kalp mezar gz hapsinde
tutmaya devam etseydi, Mark'n pln suya derdi, fakat onun da dierlerini eve
kadar takip edecei tuttu. Neticede, Mark Despard, on ikiyi yirmi sekiz gee ile
otuz iki gee arasnda tam drt dakika tek bana kald.
"Bu drt dakikay nasl kullandn tarif etmeme bilmem hacet var m? Cesedi
kpn iinden kard, onu Henderson' un evine tad ve ihtimal yatak odasna
gizledi. Bylece, dierleri mezara dnnce, son bir are olarak, kplerin
devrilmesini teklif edebildi. Bu gayretin de neticesiz kaldn biliyorsunuz,"
Bu srada Henderson, titrek bir sesle lfa kart. "Yani o gece salncakl
koltuumda grdm Bay Miles'in hayaleti deil miydi demek istiyorsunuz?"
"Bakn, bu teferruat unutuyordum. Hayr, dostum, Bay Miles'in hayaletini
deil, ta kendisini grdnz.
"Cesedi mezardan kardktan sonra, Mark, tabiat st unsurunun zerinde
rahata durup duvarlarn iinden geen kadndan bahsedebildi. Bayan Edith'in
sonradan bulduu byclk kitabn Bay Miles'in odasna brakan da odur.
Tabutun iinde bulunan dokuz dml ipin oraya Baba Jonah Atkinson tarafndan
drlm olmas mmkn. Bu takdirde, onu orada kefedince, Mark, muazzam bir
ok geirmi olmal. Bayan Stevens'in itham edilmesi ihtimalinin de hi houna
gitmediini burada belirteyim.
"Morfin tabletlerine gelince, Bayan Stevens'in, bunlardan sadece bir tanesini
aldm bilmenizi isterim. Dier ikisi Mark tarafndan alnmt.
"Mark'n niyeti, cesedi odasndan alp imha edebilmek iin, Henderson'u
uyutmakt..."
Edith, "Cesedi imha edecekti ha!" diye atld.
"Onu yaktn tahmin ediyorum. u son iki gn kaloriferlerinizin evi pek
fazla sttna dikkat etmediniz mi? Yalnz mehur telgraflar alan Bayan Lucy
ile Bayan Edith'in apansz kagelmeleri az daha ii bozuyordu. Fakat neticede,
gelmelerinin, Mark'n plnn biraz geciktirmekten baka tesiri olmad. Herkes
odasna ekildikten sonra, Mark, mezarn azn rtecek olan yelken bezini
almaya Henderson'un tek bana gitmesini garantiledi. Her ikisi de, kapcnn
bunun iin, maliknenin arazisi zerinde birka yz metrelik yol gideceini
dnyorlard; arada geecek olan zaman ise, Mark'n, Henderson'un evinde
bulunan cesedi gidip almasna bol bol yetecekti. Ne are ki Henderson son
dakikada yelken bezinin kendi evinde olduunu hatrlad. yle ki gerek Mark
gerekse o, ayn anda kk eve girmi oldular. Fakat Mark, adamna ikram ettii
ikiye morfin koymutu, Henderson da bunun tesirlerini hissetmeye balyordu.
Bir ampul yuvasndan karldktan sonra, arkasna gizlenerek bir ly

salncakl koltukta sallandrmak, stelik bir kolunu havaya kaldrmak, esasen


korku iinde olan, ilveten de morfinin tesirini hissetmeye balyan bir adamn
dn koparmaya yetmez mi?
Cross ksa bir fasladan sonra, "Bir ey daha ilve etmek istiyorum," dedi.
"Bugn evin anormal derecede souk olduuna dikkat ettiniz mi? Sebep, biz burada
konuurken, Brennan'n adamlarnn kalorifer kazaniyle megul olmalar. Orada
bir ey bulmamalar da mmkn, ama..."
Myra Corbett, Cross'a doru bir, iki adm atmt. Duyduu dehet hissi
yznden okunuyordu. "Size inanmyorum!" diye bard. "Mark yle ey yapmaz!
Yapsayd bana sylerdi!"
Cross glmsedi. "Demek Miles Despard' zehirlediinizi kabul ediyorsunuz,"
dedi. "Dostlarm, Bayan Corbett-White'yle ilgili olup aydnlatlmas gereken bir
nokta daha var. Bu hanmn dn Bayan Stevens'i sulu gsterecek bir hikye
anlattn biliyorsunuz. Bayan Stevens'in arseniin nereden satn
alnabileceini sorduu, Bayan Edith Despard'n ise bu zehirden satn ald
doru. Fakat, konumay zehir bahsine yneltenin ihtimal Bayan Stevens olduu
im edilince, Bayan Corbett'in, bilkis Lucy Despard olduunda srar edii
herhalde hatrnzda! Bylelikle ilk plnna sadk kalyordu; fakat Bayan
Despard'n o gece dnmesinin imkn haricinde olduu aklannca, ithamlarna son
verdi."
Myra Corbett gene dehet iinde haykrd. "Miles Despard' ben ldrmedim!
yle bir ey hatrmdan bile gemedi. Ben, yalnz Mark' istiyordum. O, sulu
olduu iin deil, o kadnn, yani karsnn yznden kat! Miles Despard'
ldrdm ispat edemezsiniz! Cesedi de bulamyacaksnz! Bana ne yaparsanz
yapn, byle bir eyi itiraf ettiremezsiniz!" Nefes nefese kald iin
barmasna ara verdi, sonra yalvaran bir sesle ilve etti. "Hibiriniz mi bana
inanmyorsunuz?"
Ogden Despard ona elini uzatarak, "Ben inanmaya balyorum," dedi, sonra
tekilere dnd. "Bay Cross'un hikyesinin bir yeri tashihe muhta. Bu kadn,
cinayet gecesinde St. David'e telefon etmi deildir. O telefonu eden benim.
Mark'n, eski sevgilisine dndn renince, Lucy'nin gsterecei reaksiyonu
merak etmitim."
Brennan delikanlya bakakalmt; fakat Gaudan Gross istifini bozmad. Likr
kadehini kaldrarak Ogden'in nnde eildi. "Beyhude hayatnz srasnda hi
deilse bir kere bir insana yardm etmek istediiniz iin erefinize iiyorum,"
dedi. "Her ne kadar tehislerimde yanlmazsam da, ak fikirli olduum iin, o
noktay bir kere de sizinle..."
Birdenbire szne ara verdi. tekiler, ileriye bir adm atm olan
hastabakcya bakyorlard; derken arkalarnda tok bir grlt iitip hzla
dndler. Radyonun stne ylm olan Cross tkanyordu. Akabinde, herkesin
akn baklar nnde yere kayd ve hareketsiz kald.
Onun yanna melen Partington, "lm!" diye bildirdi.
Brennan, "Olamaz!" diye atld. "htimal baylmtr... Belki de aya kayd,
ama lm olamaz..."
Partington, "lm!" diye tekrar etti. "nanmyorsanz, siz de bakn. Kokuya
baklrsa, lm, potasyum siyanrnden vukua gelmi. Bu zehirin tesiri anidir.
u barda emniyete alsanz, iyi olur..."
Brennan da cesedin zerine eildi, onu muayene ettikten sonra, "Evet, lm,"
diye tasdik etti, sonra hastabakcya dnd. "Myra Corbett, o kadehi Bay Cross'a
veren siz olduunuza gre, bu marifeti siz yaptnz. Bay Cross, kadehi sizin
elinizden alp radyonun stne brakt. Yannda hi kimse olmadna gre, onu
sizden bakas zehirlemi olamaz. Ne are ki adamcaz, ikisini sizin umduunuz
gibi, derhal imedi. Uyandrd tesirin zerinde duranlardan olduu iin,
erefe kadeh kaldrmak iin uygun bir vesile bekledi. u ana kadar, sizi
elektrikli sandalyeye oturtmak iin yeter delilimiz belki yoktu, ama artk i
deiti!"
Kadn birdenbire delirmi gibi, manasz mnsz srtyordu. Brennan'n
adamlar onu deta tayarak evden karmak zorunda kaldlar.
BENC BLM
Hikyenin Sonu
SONBAHARIN son kzllklar yava yava kaybolmaktayd. Yaz masasnn
stnde duran takvim 30 ekim tarihini gsteriyordu.

Oda, masalarn zerindeki portatif lmbalardan k alyordu. Koltuklar


turuncu bir kumala kaplyd; minenin yukarsnda Rembrandt'n bir tablosunun
baarl bir kopyesi aslyd. Divann zerinde atl gazetede iri bir manet ve
ksa bir makale dikkati ekiyordu:
EYTAN RUHLU HASTABAKICI ELEKTRKL SANDALYEDEN KURTULUYOR
"Mebbet hapse mahkm olan Myra, "Masumum!" diye feryat ediyor.
"9 ekimde yazar Gaudan Cross'un katli suundan idama mahkm edilen 'eytan
ruhlu hastabakc' Myra Corbett'e, cezasnn mebbet hapse evrildii bugn
bildirilmitir.
"Susuz olduunu haykrmaktan hl vazgememi olan katilin avukat G. L.
Shapiro, sulunun 'hayalet su orta' Mark Despard'n henz bulunmadm, fakat
bu ynde hibir gayretten saknlmyacan beyan etmitir. Durumalar
srasnda, Shapiro, Myra Corbett'e kar giritii ithamlar ispat edememek
durumunda kalan Gaudan Cross'un, siyanr pekl kendisi kadehinin iine koymu
olabileceini ileri srmt.
"Fakat savc Shields, bu iddiaya yle bir mukabelede bulunmutu: 'Mdafaa,
bir adamn, kendisi tarafndan ileri srlm bir teoriyi ispatlamak, gayesiyle
kendi kendisini zehirleyebileceine bizi inandrabileceini sanyorsa, ok
yanlr.'
"Shapiro da buna aadaki karl vermekten geri kalmamt: 'Mdafaa,
Cross'un, kendisine zehiri, sadece biraz rahatlamasna yol aacak arsenik
olduunu zannettirecek ekilde sunan bir su orta bulunduuna ihtimal
veriyor...'
"O srada salondan birtakm sesler ykselince, Hkim David Anderson, 'Gene
glndn duyarsam, salonu derhal tahliye ettiririm,' diye tehdit etti."
minedeki alevlerin glgeleri gazete kdnn zerinde oynayordu. Bu k
en basit eyay bile deforme ederek garipletiriyordu. Evin arkasndaki baheye
bakan pencerenin banda bir kadn ayakta duruyordu. Yz karanlk cama
aksetmiti. Biraz ar gzkapakl gri gzlerin aydnlatt olduka gzel bir
yzd, bu; dudaklar da hafif bir tebessmle kvrlmt.
Gen kadn iinden yle dnyordu: "Aslnda, lmeyeceine esef ediyorum.
Hakkmda yalan sylemesi, lm haketmesi iin kfi bir sebep. htiyar adamn
reetesini nereden tedarik edebileceimi sorduum gn ihtiyatszlk ettim, ama
onu kullanmyal o kadar ok zaman olmutu ki. Yazk ki o kadn sulu deil.
Aksi halde, gurupumuza katlrd. Artk ok kalabalklamamz lzm."
Darda, karanlk bahenin zerindeki zifir siyahlndaki gkte yldz
gz kamatryor, krlarn, zerinde ise hafif bir sis tabakas yzyordu. Gen
kadnn gzel ellerinden biri, tuttuu pencere pervazndan ayrlarak hemen
oradaki kk bir masaya dokundu, fakat kadn ban evirmedi.
"Artk hatrlamaya balamam iyi oldu," diye dnyordu. "nceleri, u
camdaki aksim kadar silik bir htra hayalimden gelip geiyordu. Bir keresinde
de Guibourg'daki yinde dumanlar ge ykselirken, bir gz, bir burnun kavsini
ve iki krek kemiinin arasna saplanm bir kamay hatrlar gibi oldum.
Gaudin'i tekrar ne zaman greceimi merak ediyorum. Hatlar biraz deforme
olmutu, ama onu derhal tandm ve vakit kaybetmeden yardmn istemeye gitmemin
gerektiini anladm. Kanun adamlar geri bu defa bana bir ey yapamazlard, ama
kocamn hakikati renmesini istemedim. Daha vakit erken. Ted'i seviyorum. Onun
da bizlere katlmas iin elimden geleni yapacam."
imdi kadnn elinde bir anahtar vard; baheye bakmaya devam ederek ard arda
bir sr kk ekmece at. Elin sanki kadndan ayr mstakil bir hayat vard.
Son ekmecede aatan, oymal zarif bir kutu ile bir krem kavanozu sakl idi!...
Kadn hl dnyordu. "Evet, Gaudin'i tandm. htimal o da beni aryordu.
Dorusu ok zeki adam; sadece buutu hesaba katarak ve ta duvarlarn tekil
ettii engeli gz nnde bulundurarak anlatt hikyeyle ylesine herkesin
gzlerini boyad ki. Bana sorsalard, onlara hakikati anlatrdm, fakat yle
olsa bile beni anlyamyacaklarna eminim. Gaudin'i hayran hayran dinledim;
ondaki zek bende nerede... Yalnz Mark Despard' itham etmek zorunda kalna
zldm, zira Mark' ok severdim,
"ok zeki olmamama ramen, sonunda Gaudin'i de matettim. Gaudin, yapt
hizmete mukabil mkfatn isteyecekti; bana dnmek isteyii ok yazk oldu.
Ona k olarak tahamml edemiyeceimi derhal hissettim. Ama Gaudin de, merhemi
kullanmad mddete, etten ve kemikten bir insand. Yaknda tekrar insan
klna girer, ama imdilik rahatm."
Beyaz el evvel kutuya, sonra kk kavanoza dedi; bu arada, gzel yz

camdaki aksine tebessm etmeye devam ediyordu...


Derken kilidin iinde bir anahtarn dnd, bir kapnn alp kapand,
arkadan da holde ayak sesleri duyuldu. Kadn, kavanoza dokunan elini ekince,
oday dolaan garip lt da snd. Camdaki sevimli yzn sahibi gene cici bir
zevce olarak kocasn karlamaya kotu.
SON

You might also like