Professional Documents
Culture Documents
Merak
Korku ve
Heyecan!..
Tekrar canlanan ihtiyar adamn cesedi...
Fincandaki korkun zehir...
Bir bo tabut...
ki asr ncede len bir Markiz'in merdivenden
inen hayali
Duvarlardaki gizli kaplar...
Bahedeki sahipsiz ayak sesleri...
Binvilliers kkndeki hayaletin saklad sr...
... Ve en korkuncu,
mezarlkta bulunan
DOKUZ DML
P'in esrar neydi?
BRNC BLM
1
VAKTYLE bir mezarln yaknnda oturan bir yal adam vard..." bir
hikyeye iyi bir balang olabilir. Aslnda bu cmle Ted Stevens iin
dnlmt sanki... Zira evinin civarnda sahiden minicik bir mezarlk
mevcuttu. Sonra Despard Park Maliknesi'nin de garip bir hreti vard...
Ted Stevens o gn, saat 18.48'de Broad Street Gar'na varacak tirenin sigara
ienlere mahsus kompartmannda oturuyordu. Otuz iki yanda olan gen "adamn,
Herald ve Olu Yaymevi'nde nemli bir mevkii vard. Philadelphia dolaylarnda
irin bir sayfiye evinin sahibi bulunmasna ramen, ii icab ehirde bir
apartman kiralamak zorunda kalmt. Fakat gerek kendisi, gerekse kars sayfiye
hayatm ok sevdikleri iin, ekseri hafta sonlarn Crispen'deki villlarnda
geirirlerdi. Netekim o cuma akam da Ted Stevens, kk evlerinde kendisini
bekleyen kars Marie'ye gidiyor ve Gaudan Cross'un, mehur cinayet dvalar
konusundaki yeni antolojisinin msveddelerini de beraberinde gtryordu.
Tiren dakikas dakikasna Broad Street'e vard. Crispen' den geen ekspres
yedi dakika sonra kalkyordu. Crispen'in nasl olup da bir ekspresin ura
olabildiine Stevens'in akl ermiyordu. Zira bir yamacn brne yerlemi,
yarm dzne evden mteekkil bu toplulua kasaba demeye dahi insann dili
varmyordu. Bununla beraber Crispen'in bir postahanesi, bir eczanesi ve King's
Caddesi'nin, Despard Park'n etrafn evirdii yerde, kayn aalarnn
glgesine snm bir ayhane ve pastahanesi vard. Crispen'de hatt ve hatt
bir cenaze levazmats bile vard.
Stevens, bir cenaze levazmatsnn, bu kadar az nfuslu bir yerde nasl i
yapabildiini teden beri merak ederdi. Cameknn zerinde minicik harflerle "J.
Atkinson" ismi yazlyd. Fakat Stevens, yar yerine kadar siyah kadife perdeyle
rtl camn tesinde o vakte kadar birisini grmeye muvaffak olamamt.
Bununla beraber J. Atkinson, ksa bir zaman evvel vukua gelen ihtiyar Miles
Despard'n lm vesilesiyle Despard Park'a gitmi olmalyd...
Crispen'in kadastroda yer almasnn biricik sebebi, olsa olsa Despard
Park't. William Penn'in Pennsylvania eyaletini kurduu 1681 ylndan beri
Despard Park'ta Fransz asll Despard'lar vard. Bu kadar eski bir tarihesi
olan ailenin en yals, ihtiyar Miles Despard, ite bundan iki hafta nce vefat
etmiti.
Stevens, tirenini bekledii kadar, yeni aile reisi Mark Despard'n o akam da
her zamanki gibi kendisiyle gevezelik etmeye gelip gelmeyeceini merak ediyordu.
Stevens'in kk vills, Despard Park'n bahe kaplarnn iki adm tesinde
olduu iin, Mark ile Ted ahbap olmakta gecikmemilerdi. Bununla beraber Ted
Stevens, Mark' yahut kars Lucy'yi o akam greceini dorusu pek ummuyordu.
Mzmin bir gastro-anterit'ten hayata veda eden ihtiyar Miles'in lm, pek az
temas ettii akrabalarn her ne kadar fazla zmemi idiyse de, her lmn
birtakm mal meseleler ortaya kard muhakkaktr. htiyar Miles hi
Stevens Mark' son olarak, cenaze treninin yapld gnn akam King's
Caddesi'nde grmt.
Mark Despard lf arasnda ona, "Bizim Bayan Henderson da artk hayal grmeye
balad galiba," demiti. "Gya ld gece Miles amcamn odasnda bir kadn
varm ve amcamla bir mddet konumu."
"Bir kadn m?"
"Bayan Henderson stelik tarih kostml bir kadndan bahsediyor. Mamafih
bu, olmyacak ey deil, zira o gece Lucy, Edith ve ben bir maskeli baloya
gitmitik. Lucy Madam de Montespan, Edith ise Florence Nightingale kyafetine
girmiti. Dn, bir kolumda nl bir fahie, teki kollumda ise mehur bir
hastabakc vard. Ama Miles Amcam odasna kimseyi sokmad iin, Bayan
Henderson'un grd kadnn ikisinden biri olduuna ihtimal veremem. Amcam
ylesine mnzevi bir hayat sryordu ki, yemeklerde bile aramza gelmiyor,
tepsisi odasna gtrlyor. Hastalanmas zerine, bitiiindeki odaya bir
hastabakc yerletirdik; o zaman bile, hastabakcnn ikide bir ieriye
girmemesi iin aradaki kapy kilitlemeye kalkt; onu bu huyundan vazgeirinceye
kadar bizim de canmz kt. Bundan tr de Bayan Henderson'un hayal grdne
ihtimal veriyorum."
Stevens, Mark Despard'n, bu olaylarn zerinde durmasna bir mna
verememiti. "Lucy'yi ve Edith'i bu konuda sorguya ektin mi?" diye sormu,
sonra da yle fikir yrtmt. "Amcann, odasna kimseyi almadm
sylyorsun; yle olsa, Bayan Henderson odada bir kadn olduunu nasl
grebilirdi?"
Mark bunun zerine izah etmiti. "Bayan Henderson, kadn, taraaya alan ve
normal olarak bir perde ile rtl duran caml bir kapdan grdn iddia
ediyor. Hayr, Lucy'ye veya Edith'e hibir eyden bahsetmedim." Mark, sznn
burasnda tereddt etmi, sonra skntl bir glle devam etmi.
"Bahsetmememin sebebi u: Bayan Henderson, tarih bir kostm giymi olan
kadnn, amcamla ksa bir grme yaptktan sonra, gerisin geriye dndn ve
mevcut olmayan bir kapdan geerek oday terkettiini sylyor."
Stevens, "Bir hayalet hikyesi desene," diye mrldanmt.
Mark izahat vermeye devam etmiti. "ki yz yl nce o yerde bir kap varm,
fakat sonradan rlm. imdiye kadar Despard Park'ta hayalet grld vaki
deil. Hayr, bu konuda her hangi bir phem yok. Benim bilkis, Bayan
Henderson'un aklnda bir bozukluk olduuna inanacam geliyor."
Bu szlerden sonra Mark Despard, arkadana veda ederek karanln iinde
gzden kaybolmutu.
Arada hibir balant olmamasna ramen, Stevens, bu konuma ile o gnn daha
erken bir saatinde yaynevinin mdr ile yapt grmeyi kyaslamaktan
kendini alamyordu. Mnzevi bir hayat sren Gaudan Cross adnda bir yazar, hi
de gsteri dkn olmamasna ramen, kitaplarnn arka kapanda bir
fotorafnn bulunmasn art kouyordu. O da mnzevi bir hayat sren Miles
Despard adndaki milyoner ise gastro-anterit'ten lyor, yastnn altnda
dokuz dml bir sicim ele geiyor, bir de stelik tarih kostm giymi bir
kadnn, iki yzyl nce rlm bir kapdan odasn terkettii grlm
bulunuyordu.
Bu hususlar mkul tarzda izah edebilmekten midini kesen gen adam, vakit
geirmek iin, Cross'un msveddesini antadan kard. Fotoraflarla desenler
ktlara raptiyelerle tutturulmu ve her blmn ktlar metalden agraflarla
bir araya toplanmt. Stevens, antolojide yer alan vakalarn listesine gz
gezdirdikten sonra, ilk. ksm okumaya karar verdi. Derken, msveddeyi elinden
drmesine ramak kald
Zira bu blmn ilk sayfasna ilitirilmi olan hayli eski, fakat o nispette
net fotorafn altnda u satr okunuyordu: 1861'de katil suundan giyotinle
ba kesilerek idam edilen Marie d'Aubray.
Bu, Stevens'in karsnn fotoraf idi!
2
Hata veya tesadf bahis konusu olamazd, isim dpedz Ted Stevens'in
karsnn ismiydi: Marie d'Aubray, Fotoraftaki yz hatlar da Marie'ninkilerdi,
yz ifadesini ise kocas o kadar iyi tanyordu ki, Yetmi yl nce giyotinle
idam edilen Marie'nin bir akrabas, tarihlere ve aradaki hayret verici
benzerlie baklrsa belki de byk annesiydi. O kadnn dudann kesinde de
Marie'nin beninin bir ei vard; bileinde ise, Stevens'in, karsnda belki yz
defa grd bilezik dikkati ekiyordu. alt; yaynevinin, mehur bir katil
kadn sfatiyle karsnn resmini yaynlamas, gen adam iin pek tatsz bir
emrivaki olacakt. Acaba Morley onu bunun iin mi pazartesi sabah erkenden
yazhanesine davet etmiti? Stevens bunu sanmyordu, ama her ihtimali hesaba
katmak gerekti.
Gen adam, daha iyi tetkik etmek iin fotoraf raptiyeden kurtard. inde
garip bir his vard. Fotoraf, zamann tesiriyle yer yer sararm kaln bir
kartona yaptrlmt. Arkasnda, fotorafnn ismi ve adresi vard:
Perrichet ve Olu. Jean Goujon Soka No. 12, Paris. Altna da, biri, imdi
kahverengilemi bulunan bir mrekkeple, "ok sevgili Marie'me. Louis Dinard, 6
ocak 1858" diye yazmt. Bu Louis Dinard o Marie'nin kocas m, yoksa
myd?
Stevens'i en ziyade rahatsz eden kadnn yz ifadesiydi. Bir aa dekorunun
nnde ekilmi resim, kadnn ayaklarm gstermiyordu. Kadnn, yana
devrilecekmi gibi gayri-tabi bir pozu vard; bir eliyle, gipr dantelden bir
rt ile rtl kk bir yuvarlak masaya abanmt. Kapal elbisesi koyu renk
bir taftadan yaplma benziyordu; ban hafife arkaya atmt.
Gl sars salarn modas gemi kuvafrne ramen, resim Marie'nin resmi
idi. Ar gz kapakl gzlerle, Stevens'n pek iyi bildii o dnceli bak
vard. Dudaklar esrarengiz bir glmsemeyle aralanmt.
Stevens bir tuhaf olmutu. Gzleri gene, resmin altndaki "Katil suundan
giyotinle ba kesilerek idam edilmitir" yazsna kayd.
Stevens, birisinin kendisine irkin bir aka yaptna ve elindekinin,
karsnn resmi olduuna inanmak isterdi, ama cevabn hayr olduunu biliyordu.
Hem bu sahiden Marie'nin byk annesinin resmiyse, ne kadar byk olursa olsun,
benzerlie amak yersizdi. Varsn, resimdeki Marie d'Aubray giyotinle idam
edilmi olsundu...
yldr evli olmalarna ramen, Stevens kars hakknda az ey biliyordu ve
bu hususta fazla mtecessis davranmamt. Sadece Marie'nin Kanadal olduunu ve
orada Despard Park'a benzeyen eski bir evde oturduunu renmiti, iki gen
Paris'te tanmlar ve on be gn iinde evlenmilerdi. Tanmalar da SaintAntoine Soka'nn yaknlarndaki terkedilmi, eski bir konan avlusunda gayet
romantik artlar altnda vuku bulmutu. Gen adam, ngilizce retmeni olan ve
cinayet dvalarna byk ilgi duyan dostlarndan Welden'in tavsiyesi zerine o
semte gitmiti. Welden ona, "Bu yaz Paris'e mi gidiyorsun?" demiti. "iddet
sahnelerinin dekoriyle ilgileniyorsan, falanca sokan u numarasna gitmeyi
ihmal etme."
"Orada kimi greceim?"
"Elbet sana bilgi verecek birine raslarsn. Bu, bir bilmecedir; ne derece
anlayl olduunu greceiz."
Stevens hibir ey kefetmemi, fakat o da orada dolamaya gelmi olan
Marie'yle karlamt. Gen kz, bulunduklar yer hakknda hibir ey
bilmediini ileri srmt. Yoldan geerken, bir avluya alan aralk bir kap
grm ve merak ederek ieri girmiti. Stevens onu ilk defa, avlunun ortasndaki
kr kuyunun kenarnda otururken grmt. yan, balkonlarn parmaklklar ve
duvarlardaki kabartmalarla evriliydi. Grnnde Fransz olduuna iaret eden
belli bal bir almet olmamasna ramen, Stevens, onun kendisine ngilizce
hitap etmesine amt.
Marie acaba neden kocasna durumu aydnlatc bir ey sylememiti? 1858'in
Marie d'Aubray' byk bir ihtimalle bu evde oturmutu. Ailesi sonradan
Kanada'ya hicret etmi olacakt; torun Marie de merak saikiyle, kt hretli
bykannesinin yaad yerleri grmeye gelmiti. Vakit vakit bir kuzeninden ve
bir teyzesinden ald mektuplara baklrsa, o vakte kadarki hayat pek yeknesak
gemiti. Gen kadn bazan ailesiyle ilgili anekdot anlatrd, ama Stevens
bunlara fazla nem vermemiti. Fakat imdi dndke, Marie'nin karakterinde
birok karanlk noktalar ve garip zellikler bulunduunun farkna varyordu.
Mesel, gen kadnn acaba neden bir huni grmeye tahamml yoktu?
Gen adam birden, 1 numaral Marie d'Aubray'n fotorafnn kendisine alayc
bir ifadeyle baktn farkeder gibi oldu. Ani bir kararla, bu kadnn
hikyesini okumaya giriti. Bay Cross'un, bu vakaya uygun grd "Yaayan l
Metres Olay" lisan itibariyle kulaa irkin geliyordu.
Cross yazsnn bir yerinde yle diyordu:
"Arsenie aptallarn zehiri denilmitir; halbuki bu deyim ne kadar
yersizdir. Aslnda arsenik, aptallarn zehiri olmad gibi, grd rabet de
birinci sayfasnda Cross'un adresi var. Ona telefon edip resmin kullanlmamas
iin msaadesini rica edecektim, ama fotoraf ona iade etmenize artk imkn
yok."
Tam o srada Ellen odann eiinde belirerek, "Yemek hazr, efendim," diye
haber verdi. Ayn anda sokak kapsnn vurulduunu iittiler.
Gnde belki on iki defa tekrarlandna gre, bu sesin hibir fevkaldelii
yoktu, ama Stevens'in zerinde ok tesiri yapt. Ellen homurdana homurdana
kapy amaya gitti.
Akabinde Mark Despard'n, "Bay Stevens evde mi?" diye soran sesi duyuldu.
Stevens ayaa kalkt. Marie ifadesiz bir yzle durduu yerde kalmt. Gen
adam, onun nnden geerken, tahlil edemedii bir hissin saikiyle, elini tutarak
dudaklarna gtrd. Sonra, Mark Despard' karlamak zere kapya yrd.
Mark hole girmiti; yannda, Stevens'in tanmad bir erkek daha vard.
Holn dkme demirden fenerinin Mark'n sar salarn ve ok ak bir mavi
olan gzlerini aydnlatyordu. Meslei avukatlk olan Mark, alt yl nce lm
bulunan babasnn yazhanesini devralmt, fakat insanlarn kusurlarn
yzlerine vurmann nne geemedii iin, pek az mterisi vard. Despard
Park'ta yaamaktan ok holanyor, maliknede av ceketi, fanila gmlek, kotle
kadife pantolon ve bal botlarla dolayordu.
Mark, ev sahiplerinin henz yemek yemediklerini anlam gibi, apkasn
mtereddit bir tavrla parmaklarnn arasnda evirip eviriyordu. "Sizi rahatsz
ettimse zr dilerim; iimiz son derece mhim olmasayd, yahut baka zamana
tehir edilebilseydi bu saatte gelmezdim," dedi.
Yannda getirdii adam, kendisinden daha ksa boylu ve kamburca idi. Enerjik
hatl yznde, kalarnn arasndaki derin ukura ramen, sempatik bir ifade
vard. Arkasnda, gayet iyi bir terzinin elinden kt belli olan bir pardes
dikkati ekiyordu.
Mark Despard, "Sana, ok eski dostlarmdan Doktor... yok, Bay Partington'u
takdim ederim," diye devam etti. "Seninle hususi olarak grmek istiyoruz Ted.
Konumamz belki uzun srer, ama konu ok mhim olduuna gre, yemek yemeyi daha
sonraya brakmak ltfunda bulunacan umarm..."
Marie de kocasnn arkasndan hole kmt. Her zamanki tatl tebessmyle,
"Ho geldin Mark," dedi ve ilve etti. "Tabi, yemei daha sonra yememizin ne
mahzuru olabilir? Hepiniz Ted'in yazhanesine gein."
Stevens daha fazla tereddt etmeyerek, misafirlerini, holn br ucunda
bulunan yaz odasna gtrd. Kck bir oda olan yazhaneye iki basamak
inilerek giriliyordu. Mark, kapy itina ile kapadktan sonra bunun bir kanadna
arkasn dayayarak, "Ted, Miles amcam bir cinayete kurban gitti," dedi
"Ne sylyorsun Mark?"
"Evet. Onu arsenikle zehirlediler."
Ted Stevens, iki erkee deri koltuklar iaret ederek, "Oturun," dedi.
Kendisi de yaz masasnn arkasna getikten sonra, "Bu ii kim yapt?" diye
sordu.
Mark Despard iini ekti. "Ev halkndan biri olmas muhtemel," dedi, "imdi
sen de vaziyeti rendiine gre, akamn bu saatinde neden seninle konumaya
geldiimi syleyeceim." Ak renkli gzlerini lmbadan ayrmyarak devam etti.
"Yapmak istediim, daha dorusu yapmam gereken bir i var. Fakat bunun iin
kiinin yardmna muhtacm, iki kii buldum; bu civarda senden baka
gvenebileceim kimse tanmadma gre nc de sen olacaksn. Ama bize yardm
etmeye raz isen, bana bir ey vadetmelisin. Ne kefedersek edelim polise hibir
ey duyurulmayacaktr."
Stevens, kararszln gizlemek iin halya bakarak, "Katilin
cezalandrlmasn istemiyor musun?" diye sordu.
Mark Despard souk bir tavrla, "stemesine isterim, ama iimize gelmez,"
diye cevap verdi. "Yabanclarn hususi ilerime burunlarn sokmalarndan ve
hele ismimizin gazetelere konu olmasndan nefret ederim. Bunun iin, amcam ister
ldrlm olsun, ister olmasn, polisin hibir eyden haberi olmyacaktr."
Gene iini ekerek devam etti. "Bize yardm etmeye raz isen, bu gece aile
mezarmz ap amcamn cesedini karacaz ve otopsisini yapacaz. Vcudunda
arsenik olup olmadn kat surette renmemiz lzm. Ho, ben onun
zehirlendiine eminim ya. Miles amcamn bir cinayete kurban gittiini bir
haftadr biliyordum, ama yabanc bir doktoru susturmaya imkn olmad iin,
hibir ey yapamadan bekledim."
Partington, tatl sesiyle lfa kart. "Mark, hibir erefli doktorun bu
artlar altnda bir otopsi yapmaya raz olmyacan sylemek istiyor. Bu yzden
bana bavurmak zorunda kald."
Mark itiraz etti. "yle bir ey demedim."
Partington Stevens'e bakarak, "Bidonun dostum, ancak bu iteki durumumu
belirtmem lzm," dedi. "On yl nce Mark'n kzkardei Edith'le nianlydm. O
devirde cerrahlk yapyordum; New York'ta harl harl ileyen bir muayenehanem
vard. Derken, bir kadna krtaj yaptm duyuldu. Yalnz bu ii, doru bir
hareket olduuna inanarak yaptm bilmenizi isterim. Her neyse, gazeteler beni
kepaze ettiler, netice olarak da doktorluktan menedildim. Servet sahibi olduum
iin, bu belki o kadar mhim deildi, ama Edith'in, krtajn yaptm kadnn
metresim olduuna inanaca tuttu. Lf uzatmayalm, o zamandan beri
ngiltere'de yayorum; bir hafta nce Mark'n telgrafm alnca, ilk vapura
atladm ve tekrar Amerika'ya dndm."
Stevens yerinden kalkt. Bir dolaptan bir viski iesi ile bardak alarak
gene iki misafirinin yanna dnd. "Mark," dedi. "Susacama sz veriyorum.
Yalnz bir ey bilmek isterim: phelerinin doru ktn, yani amcann
ldrldn rendiimizi farzedelim, o zaman ne yapmak niyetindesin?"
Mark elini alnnda gezdirerek cevap verdi. "Orasn ben de bilmiyorum. Bu
sual beni deli edecek. Ama ne yapabilirim ki? lkinin intikamn almak iin
ikinci bir cinayet mi ileyeceim? Hayr, amcama kar duyduum sevgi o kadar da
kuvvetli deildi. Ama hakikati bilmemiz mutlaka lzm. Bir katille ayn at
altnda yaamaya devam etmeme imkn yok. Dn bir kere, Miles amcam yle
abucak lmedi. Uzun zaman strap ekti; atmzn altnda yaayanlardan biri
ise, onun kendi yznden ac ekmesine hibir merhamet duymadan seyirci oldu.
Birisi amcam gnlerdir, hatt belki haftalardr arsenikle zehirliyordu.
Arsenikle diyorum, zira bu zehirin tesirlerinin gastro-anterit'in
belirtilerinden ayrdedilmesi zordur. Amcam, ok fenalap kendisine bir
hastabakc tutulmasndan evvel, yemeklerini tepsi ile odasna getirtiyor ve
hizmetisi Margaret'in dahi ieriye girmesine raz olmuyordu. kadna, tepsiyi
kapsnn dnda duran masann stne brakmasn, uygun grd zaman
"kendisinin onu ieri alacan sylemiti. Bu arada tepsinin orada uzun mddet
kald oluyordu. Bu itibarla ev halkndan her hangi bir kimsenin, hatt bir
misafirin, yemeklerine arsenik serpmi olmas imkn dahilinde, ama..." Mark
sznn bu yerinde elinde olmyarak sesini ykseltti. "Ama sabahn nde son
nefesini verdii gece durum deiikti. Bundan tr ben hakikati aratrp
amcamn kendi karm tarafndan ldrlmediini ispat etmek istiyorum."
Masann stndeki puro kutusunu almaya hazrlanan Stevens'in eli havada
kald. Katil nasl olur da Lucy olurdu? Mark'n, abanoz sal ve nazik tavrl
kars gzlerinin nnde canland. Hayr, buna imkn yoktu!
Mark hrn hrn sylendi. "Ne dndn tahmin edebiliyorum, kardeim.
Sen de buna inanamyorsun, deil mi? Amcamn ld gece, Lucy St. David'deki
bir maskeli baloda benimle beraber olduuna gre, ben de seninle ayn
fikirdeyim. Ama hatal olsalar dahi, kaale alnmalar icap eden baz ahadetler
var. Ah Ted, bir gn senin de benim durumuma dmemeni btn kalbimle dilerim.
Karm lekelemeye alann kim olduunu kefetmem iin, Miles amcamn katilini
meydana karmak art."
Viski iesine kimse dokunmamt. Mark bardan iki ile doldurdu ve bunu
bir defada boalttktan sonra devam etti. "Khya kadnmz Bayan Henderson,
cinayetin ilenilmesine ahit olmu. Amcama son zehir dozunun nasl verildiini
grm. Anlattklarna baklrsa, katil Lucy'den bakas olamaz."
4
Ksa bir sessizlikten sonra Partington sordu. "O ihtiyar kadnn yalan
sylemediine emin misin?"
Doktor bundan sonra, Stevens'in kendisine verdii viski ile soday yudum
yudum iti.
Mark bezgin bir tavrla, "Bu gibi ilerde her ey mmkndr," dedi. "Ama
Bayan Henderson'un yalan sylediini sanmyorum. Vaka dedikoduya baylr, ama
kocas da, kendisi de ocukluumdan beri bizdeler. Ogden'i byten de Bayan
Henderson oldu. Kardeim Ogden'i hatrlyorsun, deil mi? Sen ngiltere'ye
gittiin sralarda, o daha kolejdeydi... Hayr, Bayan Henderson ailemize ok
baldr, Lucy'yi ele ok sever. Esasen Miles amcamn zehirlendiini bilmiyor.
Onun, mide hastalndan ldn ve kendisinin, nemsiz bir olaya ahit
olduunu sanyor. Kadn, dilini tutmaya raz etmem o yzden zor ya."
tesiriyle amcamn durumu dzeldi, yle ki, nisan balarnda artk shhatinden
endie etmez olduk. imdi, 12 nisan gecesine geliyorum.
"O srada evde sekiz kiiydik: Lucy, Edith, Ogden, kapcmz ve bahvanmz
olan ihtiyar Henderson, Bayan Henderson, hastabakc Bayan Corbett ve oda
hizmetisi Margaret. O gece Lucy ve Edith'le bir maskeli baloya gittiimden daha
evvel bahsetmitim. Tuhaf bir tesadf neticesi, o gece evde kimse kalmamt.
Bayan Henderson, bir akraba ocuunun vaftizinde bulunmak iin sekiz gnlk bir
izin alarak gitmiti. arambaya raslyan 12 nisan ayn zamanda hastabakc
Bayan Corbett'in de izin gnyd. Margaret'in sevgilisiyle bir randevusu vard.
Ogden ehirde bir davetteydi. Netice olarak, evde Henderson ile amcamdan baka
kimse kalmyordu.
"Evde bir kadn olmamas Edith'in cann skmt. O, mkl bir durumda ne
yaplmas gerektiini ancak bir kadnn bileceine kani idi. Bu yzden de baloya
gelmek istememi ye ancak amcamn srar zerine istemeye istemeye raz olmutu.
Beri yandan, Bayan Henderson'un o gece saat 21.25' te Crispen'e varan tirenle
gelmesi de Edith iin ayrca bir endie kayna idi, zira Henderson, evin Ford
arabasiyle karsn karlamaya gidince, amcam hi deilse on dakika mddetle
evde yalnz kalacakt. Sonunda fazla lkrddan usanan Ogden, gitmeden nce
Bayan Henderson'un gelmesini bekleyeceini vadedince mesele halloldu.
"Margaret ile Bayan Corbett erken saatte evden ktlar; hastabakc gitmeden
nce, lzumunda' bavurmas iin, Bayan Henderson'a yazl talimat brakmt.
Lucy, Edith, Ogden ile ben saat sekize doru hafif bir akam yemei yedik. Miles
Amcam hibir ey yemeyeceini haber vermiti; yle olduu halde, Lucy'nin, biz
giyinirken ona gtrd bir bardak scak st imeye raz oldu. Bu teferruat
bugn olmu gibi hatrmzda, zira Edith karmla merdiven banda karlam ve
ona, "Kendi evindeki teberinin nerede olduundan haberin yok. Kayma alnm
st almsn," diye taklmt. Fakat sonra her ikisi de stten tadarak sulu
olmadn grdler.
Stevens sahneyi hayalinde canlandrabiliyordu. Lucy krpe ve iyi huylu idi;
Edith de gzel kadnd, fakat yan biraz gstermeye balyordu. Stevens,
onlarn bir bardak st konusundaki mnakaalarnn tatl bir hava ierisinde
cereyan ettiine emindi. Despard Park'n sakinleri arasnda en ufak bir
geimsizlik olduu duyulmamt. Gen Ogden de o srada, ellerini ceplerine
sokarak, gelin ile grmceyi dudaklarnda alayc bir tebessmle seyretmi
olacakt. Ogden, aabeysi Mark kadar olgun ve cidd olmamakla beraber, hi de
fena ocuk saylmazd. Stevens'in cann skan bir soru da uydu: "Marie ile
benim o akam nerede olduumuzu kesin olarak biliyor muyum?" Bu sorunun cevab
hi de houna gitmiyordu. Hafta arasnda sayfiyeye gelmek detinde olmamalarna
ramen, o gece Marie ile Crispen'de bulunuyorlard. Stevens gndzn bir telif
hakk iin civar kasabalardan Stranton'a gittii iin, New York'a dnmektense
geceyi Crispen'de geirmeyi tercih etmilerdi. Ertesi sabah erkenden New York'a
dnmler, ihtiyar Miles'in lmn ise ancak iki gn sonra haber almlard.
Stevens o gece kimsenin ziyaretlerine gelmediini, sakin bir akam
geirdiklerini ve erken yattklarn hatrlyordu.
Gen adam birden Mark'n anlatmaya devam ettiinin farkna vard.
"Ne diyordum? Evet, stn bir kusuru yoktu. Lucy, amcamn kapsn vurdu;
niyeti, tepsiyi, her zamanki gibi kk masann stne brakmakt, fakat Miles
Amcam kapy aarak tepsiyi onun elinden ald. Amcam o akam eskisine kyasla
fevkalde iyiydi, stelik grmeye altmz dnceli halinden de eser yoktu.
Arkasnda kapitoneli, mavi bir robdambr, boynunda ise beyaz bir atk vard.
"Edith ona, 'Bizsiz olabileceinize emin misiniz?' diye sordu. 'Bayan
Corbett'in izinli olduunu ve zile bassanz bile kimsenin sizi duyamyacan
unutmayn. Bir eye ihtiyacnz olduu takdirde, gidip kendiniz almak zorunda
kalacaksnz... Her halde Bayan Henderson'a bir pusula yazp, gelince koridorda
oturmasn tembih etsem iyi olacak...'
"Fakat amcam Edith'in szn kesti. 'Kadncaz gecenin ikisine, ne kadar
yle mi oturacak? Yok canm. Rahat kalble gideceiniz yere gidin; ben artk
iyiletim,' dedi.
"Tam o srada, merdiven banda dolaan Edith'in kedisi Jok, amcamn odasna
szlverdi. Amcam, kediyi ok sevdiinden, onun arkadalnn kendisine kfi
olduunu syledi Bunun zerine biz de ona iyi geceler dileyerek kapsn kapadk
ve giyinmeye gittik."
Stevens, grnrde mantksz bir soru sormak iin tam o an seti. "Bana,
Lucy'nin o baloya Madam de Montespan kyafetinde gittiini sylemitin, deil
mi?"
Suale am grnerek arkadana bakakalan Mark, "Grnrde evet," diye
cevap verdi. "Edith, Lucy'nin kyafetine Madam de Montespan denilmesini her
nedense daha uygun bulmutu. Ama aslnda Lucy, elbiseyi, galerideki portrelerin
birinden kopye etmiti. Bunun, Montespan'n adalarndan mehul bir kadna ait
olduunu tahmin ediyoruz. Hemen btn yz ve omuzunun bir ksm yllar evvel
bir nevi asitle tahrip olduundan, kim olduu kati olarak bilinmiyor.
Vaktiyle byk babamn, portreyi restore etmeye altn fakat muvafak
olunamadn sylediini hatrlyorum. Her neyse, orijinal bir eser olduu
iin, bu haliyle muhafaza edilmi. Rivayete baklrsa, Brinvilliers Markizi
adnda bir kadnn portresiymi " Mark birdenbire durup merakla sordu. "Nen var
Ted?"
Ted Stevens soukkanlln toplayarak. "Ackm olacam," diye karlk
verdi. "Devam et Mark... Anladma gre, 18!inci yzylda bir sr kiiyi
zehirleyen Fransz kadnndan bahsediyorsun Sizde bir portresinin olmas hayret,
deil mi?"
Partington bir eyler homurdanarak bardan bir kere daha doldurdu.
"Hatrladma nazaran, Brinvilliers'in, Mark' m ecdadndan biriyle ilgisi
vard," dedi.
Mark asabi bir tonla, "Evet," diye tasdik etti. 'Despard, ismimizin
ngilizceletirilmi ekli. Fransa'dayken admz Desprez diye yazdrm. imdi
Markizi brakalm. Lucy'nin elbisesinden bahsediyorduk Dediim gibi, karm
baloya giyecei kyafeti o portreden kopye ederek gnde dikmiti.
"Saat dokuz buuk sularnda evden ktk. Edith, Florence Nightingale, ben
ise valyeydim Otomobile biniimizi kapdan seyreden Ogden, her zamanki gibi
bize ineli lflar atyordu. Yola saptmz srada, Bayan Henderson'u gardan
getiren Ford'la karlatk
"Balo pek o kadar neeli gemedi. Ben baya skldm ve vaktin byk bir
ksmm oturarak geirdim, ama Lucy bol bol dansetti. Saat ikiden az sonra eve
dnmek zere yola ktk. Mehtapl bir geceydi Edith eteini yrtt iin
suratl idi, fakat Lucy, btn yol boyunca arklar mrldand. Arabay garaja
sokunca, Ford'u grdm, fakat Ogden'in Buick'i henz dnmemiti. Sokak kapsnn
anahtarn Lucy'ye verdikten sonra, ben, derhal ieri girmeyerek, birka dakika
kadar gece havasn teneffs ettim. Fakat Edith kapdan bana seslenince, holde
onlarla bulutum. Eli elektrik dmesinin zerinde olan Lucy korku iinde tavana
bakyordu. 'Korkun bir grlt duydum.' dedi.
"Hol ok eski olduu iin, tahtalarnda sk sk atrdlar olur, fakat bu
defaki bakayd. Merdiveni bir nefeste knca, birinci katn koridorunu
karanlk buldum. Birden, garip bir huzursuzluk duydum; yanbamda kt bir
ruhun varln hissetmitim sanki...
"Elektrik dmesini aradm srada, kilit iinde dnen bir anahtar tkrts
oldu ve Miles amcamn kaps araland. Odann iindeki lgn k amcam yeteri
kadar aydnlatamad iin, onun ancak siluetini grebiliyordum. Ayakta durmakla
beraber, iki bklm olmutu. Bir eliyle midesini bastryordu, dieriyle kapnn
erevesine tutunmutu. Alnndaki damarlar frlamt; nihayet ban kaldrmaya
muvaffak olunca, btn yznn derisinin gerildiini farkettim. Gzleri
yuvalarndan frlamt; aln ter iindeydi. Kesik kesik ve zorlukla nefes
alyordu. Beni grdn tahmin ediyordum, fakat belirli bir kimseye hitap
etmiyormu gibi konutu. 'Artk dayanamayacam!' diye inliyordu. 'ok ac
ekiyorum. Size dayanamayacam sylyorum!'
"Bu szleri Franszca olarak sylyordu.
"Ona koarak yere ylmasna mni oldum. Her ne sebeptense rpnd, fakat
onu yatana kadar gtrmeye muvaffak oldum. Yzm bir hayalden ayrdetmeye
alyormu, yahut da gzlerinin nnde bir sis varm gibi, bana bir garip
bakyordu. nce, korkmu bir ocuk tavriyle, 'Ah, sen de mi?' dedi. Sesi
strabn ylesine ifade ediyordu ki, kalbim para para oldu. Derken biraz
kendine geldi ve gece lmbasnn nda yzm iyice seebildi. O zaman
korkmas da sona erdi ve yz tam mnasiyle deiti. Bu defa ngilizce olarak,
onu teskin eden banyodaki haplara dair bir eyler syledi ve gidip onlar
getirmemi yalvard.
"Bahsettii il, nceki bir krizinde onu rahat ettirmek iin bavurduumuz
veronal haplaryd. Lucy ile Edith de eikte durmular, balmumu gibi bir yzle
bize bakyorlard. Lucy, amcamn mrldandn duyduundan, veronal getirmeye
kotu. Hepimiz amcamn lmek zere olduunu anlyorduk; fakat bunun bir
yapnn tmne uymutu. Sundurmann tavannda bir lmba yanyordu. Stevens btn
bu teferruat not ettikten sonra, kapnn tokman vurdu. .
Bu bir tek n dnda, btn ev karanlklara gmlmt. Birka dakika
sonra Mark kapy amaya geldi ve Stevens'i, eski kitap ve cila kokan holden
geirerek mutfaa ald. Mark'n eski kostmlerinden birini giymi olan
Partington, gaz ocann yannda sigara iiyordu; bu haliyle her zamankinden iri
gzkyordu. Ayaklarnn dibinde, siyah bir anta ile deri kapl byk bir kutu
dikkati ekiyordu. Masaya, demirci ekileri, krekler, kazmalar levyeler ve
Henderson'un yklenmekte olduu iki uzun ve yass elik omak dayal idi.
Henderson, yal, ufak tefek, fakat kuvvetliye benzeyen bir adamd. ri bir
burnu, mavi gzleri ve zerinde sadece bir, iki tutam kr sa kalm dazlak bir
kafas vard. Mutfaktakilerin iinde en sinirlisi de o olacakt ki, Mark ile
Stevens ieriye girince yerinden sramaktan kendini alamad.
Mark, Stevens'i, iki byk fenere gaz doldurmakla vazifelendirdi. Sonra
birden, "Acaba bu ekiler ok grlt karr m?" diye sordu.
Henderson ban kayarak, "Evhamlanmaya balamayalm, Bay Mark," dedi. "Bu
iler hi houma gitmiyor, ama madem yaplmas lzm diyorsunuz, itaat ediyorum.
ekilerin grltsnn yoldan, duyulabileceini sanmyorum. Tek korktuum,
kzkardeinizin, karnzn, benimkinin veya Bay Ogden'in patadak dnmesi. Bay
Ogden'in ne kadar mtecessis olduunu bilirsiniz; bir eyden phelendiyse..."
Mark hizmetkrn szn kesti. "Ogden New York'tadr," dedi. "tekilerin ise,
hafta bandan nce dnmeleri tehlikesi yok. Hepiniz hazr msnz?"
Drt erkek letleri srtlayarak arka kapdan baheye ktlar. Mark ile
Henderson, fenerlerle nde gidiyorlard. Kapcnn kulbesinin nnden getiler;
kiliseye birka metre kala, Mark ile Henderson, fenerleri yere braktlar.
Mezar amak iki saatlerini ald. On ikiye eyrek kala Stevens, kendini nemli
otlarn zerine brakt; kesik kesik nefes alyor, kalbi iddetle arpyordu;
btn vcudu ter iinde idi. Mahzenin azn rten byk ta, kocaman bir
sandn ak duran kapa gibi bir yannn zerine dikilmi vaziyette duruyor,
altnda basamaklar gze arpyordu.
O da terler iinde ve nefes nefese olan Partington, "Bu kadar m?" dedi.
"yleyse iin geri kalan ksm iin eve kadar gidip yzm gzm bir ykasam."
Mark onun arkasndan bakarak, "Bir kadeh yuvarlamadan geri dnmez," diye
mrldand. "Haksz da deil yani." Elindeki fenerle Henderson'a dnd,
srtarak, "Sen nden inmek ister misin?" diye sordu.
Muhatab, "Katiyen," diye 3'utkundu. "Babanz, anneniz ve amcanz
defnedilirken dahi mahzene ayak basmadm bilirsiniz. Tabutu kaldrmak iin
yardmma ihtiyacnz olmasa, bu defa da inmezdim ya..."
"zlme canm. Mahzene inmek istemezsen, ziyan yok. Amcamn tabutu
tahtadan olduuna gre, iki erkek tarafndan kolaylkla yerinden oynatlabilir."
"Yok, yok ineceim. Zehir hikyeleriniz beni de meraklandrd. Ho,
ihtiyar Joe Henderson'un fikrine kymet vermezsiniz ya..." Birden sesini
alaltt. "Yalnz yaknmzda birbirinin dolamadna emin misiniz? Buraya
geldik, iimde, gzetleniyormuuz gibi bir his var..."
Byle derken, omuzunun zerinden arkasna bakmt; Stevens de dt yerden
kalkarak yanna geldi; Mark ise feneri havaya kaldrarak etraf aydnlatt.
Rzgr karaaalar inletiyordu, fakat bakaca ses, seda yoktu.
Mark, "nelim," dedi. "Partington da gelince bize katlr. Yalnz, mahzende
havalandrma tertibat olmadna gre, fenerleri burada brakalm; elektrik
fenerinin nda alrsak daha doru olur."
Ta basamaklar tahta bir kapnn nne iniyordu; erkek bunu iterek mahzene
girdiler.
erisi havasz ve kasvetli idi. Mark'n tuttuu elektrik fenerinin huzmesi,
odann drt bir yann aydnlatt. Buraya sadece on gn evvel bir l
getirildii iin, ortalk hl ar ar iek kokuyordu.
Fenerin nda, 7 arp 5 met ebadnda bir dikdrtgen biimindeki mahzen
meydana kmt. Duvarlar granit bloklarndan bina edilmiti. Tam ortada, gene
granitten olan sekiz keli bir stun, mahzenin kubbemsi tavanna destek
olmutu. Giri kapsnn tam karsna den en uzun duvarla daha ksa olan
sadaki duvarn iine, bir tabuttan biraz daha enli raflar oyulmutu. Atalarn
tabutlarnn yerletirildii yukarlarda, kovuklar kabartmalarla ve Ltince
yazlarla ssl idi; fakat aaya doru inildike manzara sadeleiyordu. Baz
kovuk dizileri dolu, dier bazlar hemen hemen botu ve her biri sekiz tabut
alabiliyordu.
demediine delildi.
Gnl bulanan Partington, bundan sonra, biraz viski ile kuvvetini tazelemek
zere eve dnd halde, Henderson ile Stevens'in, iskemleler getirip zerine
kmadan ve st sralardaki tabutlar da gzden geirmeden ileri rahat etmedi.
Kendini pek iyi hissetmeyen Mark, neticesiz kalmaya mahkm olan bu aratrmaya
katlmamt. Sonunda o da, kplerin iindeki iekleri koparp yere att;
sonra, hep birlikte kpleri devirerek ilerinde bir ey olmadna kanaat
getirdiler.
Mahzenin havaszl hepsinin stne fenalk vermiti. Bunun zerine
Henderson'un kk evine gittiler. Kapc da onlara kahve piirmeye koyuldu. O
srada saat bire be vard.
Partington kendine bir yandan sigara yakarken neeli gzkmeye alyordu.
"te byle, beyler," dedi. "nmzdeki u problemi. Mark gene abuk sabuk
fikirlere saplanmadan halletmeye alsak iyi olur."
Mark kzmt. "Ne demek istiyorsun yani?" diye terslendi. "Gzlerimize de mi
inanmyacaz? Sen ne diyorsun, Ted?"
Ted Stevens, "Ne dndm sylemek istemem," diye cevap verdi. Marie'nin,
'Bu gece bir mezar aacaksnz, ama bana yle geliyor ki, iinde bir ey
bulamyacaksnz," szlerini hatrlamt.
Kahvesini bitirip koltuunun arkasna yaslanan gen adam, hislerini
arkadalarna belli etmemeye alyordu. Derken cebinde bir fazlalk hissetti
ve bunun, iki gaz lmbasn doldurmak iin kulland kk huni olduunun
farkna vard. Mark kendisine levyelerle demirci ekicini geirirken ellerinin
bo olmas iin, onu dnmeksizin cebine sokmutu. Bunun zerine Marie'nin,
hunilere duyduu garip nefreti hatrlayverdi. Baz kimselerin kedi veya iek
grmeye tahamml edemediklerini duymutu, ama Marie'nin korkusuna akl
ermiyordu. Bu, bir insann bir kmr kreinin karsnda geri geri gitmesi veya
bir bilardo topu ile ayn odada olmay kabul etmemesi gibi bir eydi. Bu
dncelerin penesinden kurtulmak iin gen adam, "Sizin bir teoriniz var m,
Doktor?" diye sordu.
Partington, gzlerini, sigarasnn yanan ucundan ayrmyarak, "u doktor
hitabm brakn ltfen," dedi. "Bana kalrsa, mehur kilitli oda probleminin en
zor bir ekliyle kar karyayz. Katilin, kilitli bir odaya hibir eyin
dzenini bozmadan nasl girip kabildiini izah etmek mecburiyetinde olduumuz
yetmiyormu gibi, bir de stelik polis romanlarndakinden ok farkl bir kilitli
oda ile baedeceiz. Bizimkisi, penceresi olmayan, bir kap yerine yarm ton
siklerinde bir tala, bunun zerinde yirmi santimetre kalnlnda bir akl ve
toprak tabakasiyle ve hepsini rten imentolanm ve bir tann ahadetine
baklrsa, el srlmemi talarla emniyete alnm granitten bir mahzen..."
Henderson, "Talara el srlmediine dair Kitab- Mukaddes'e el basarm,"
diye lfa kart.
"Pekl. u halde katilin oraya nasl girip ktna ilveten, lnn
nasl yok olabildiini izah etmemiz gerekiyor. Bu aprak problemin drt zm
eklinin ikisini peinen ekarte ettik, zira gizli bir geit olmadna ve
cesedin mahzende bulunmadna kanaat getirdik. Kabul mu?"
Mark, "Evet, kabul," diye tasdik etti.
"Demek elimizde iki zm ekli kalyor. lki u: Doru szll phe
gtrmeyen Bay Henderson'un iddialarna ve karsiyle kendisinin mezara yakn
yerde uyumalarna ramen, birisi bir gece mezara girebilmi ve iini
halletmitir."
Henderson bir ey dememekle beraber, yz, bu gln faraziye hakknda ne
dndn belli ediyordu.
Partington, "Buna kendim de inanmadm belirteyim," diye itiraf etti.
"Nihayet son bir ihtimal kalyor: Cesedin hibir zaman mahzene getirilmedii."
Bu defa Mark yumruunu nndeki masann stne indirdi. "Hayr, buna da ben
imkn grmyorum."
Henderson, "Ben de sizinle beraberim, Bay Despard," dedi. "Bay Partington,
her defasnda size kar gelmek istemem, ama lnn mahzene getirilmemi
olduunu sylemek, yalnz beni deil, cenaze levazmats ile iki yardmcsn
da sulandrmak olur. Bakn, bu iin nasl yapldn size anlataym: Bayan
Edith cenazecinin adamlariyle kalmam ve arlsam dahi Bay Miles'in bir an
olsun yanndan ayrlmamam tembih etmiti. Ben de benden istenileni yaptm.
"Gnmzde, cesedi, eskisi gibi tabutun iine yerletirip herkesin, nnden
gemesi iin salona koymuyorlar. Hayr, simdi ly cenaze trenine kadar
3
Yz kire gibi olan Henderson, "Aman Yarabbim! Bana yle bir ey dememiti!"
diye inledi.
Partington, "Tabi, tabi," diye atld. "Mamafih btn bunlar bize daha
nce anlatmaktan kanmana imdi hak veriyorum."
"Haklymm, deil mi? Bayan Henderson'la konuandan beri zihnim harl
harl alyor. Polis bu ie mdahale eder de Lucy'nin o gece Bayan
Henderson'un grdnn tpatp ei bir elbise giymi olduunu renirse, bir
tek sonuca varr...
"Dediim gibi, Bayan Henderson, Lucy veya Edith olabilecek bir kadnn
siluetini grd. Sahne kendisine acayip grnmeseydi, bunun zerinde bile
durmayacan sylyor. Sonra, radyonun yanna dnerek mehur yayn dinledi.
Perdenin yrtndan oday gzetlediini itiraf edemeyecei iin, cam vurup,
'Siz misiniz Bayan Despard?' diye soramamt tabi. Fakat her eye ramen ii
rahat deildi ki, bir eyrek saat sonra reklmlarn okunmas iin programa ara
verilince, bir kere daha caml kapya giderek sadaki delikten ieriye bakt.
"Brinvilliers Markizi kyafetindeki kadn yataa birka santim yaklamt,
ama gene deminki gibi kprdamadan duruyordu. Muhatabna sezdirmeden yataa
yava yava yaklayormu gibi bir hali vard. Fakat imdi hafife saa dnd
iin, sa eli meydana kmt. Bu elde gm bir kse vard; bunun, sonradan
benim dolapta bulduum kse olmas kuvvetle muhtemel. Bayan Henderson o srada
amcamn yznde artk korkulu bir ifade olmadm, daha dorusu her hangi bir
ifade kalmadn hatrlyor.
"Kadncaz, tam o srada ksrmenin nne geemiyeceini hissetti. Bunun
zerine kapdan uzaklat ve kabil olduu kadar az ses karmaya itina ederek
ksrd. Fakat gene amcamn odasna baknca, esrarengiz kadnn kaybolduunu far
ketti.
"Miles amcam deminki gibi, ba tahta arkala dayal olarak yatan iinde
oturuyordu. Gm kse sol elindeydi; sa kolunu ise sanki karsndaki bir eyi
grmemek istiyormu gibi gzlerine siper etmiti.
"Bayan Henderson birden korkmaya balyarak oday daha iyi grmeye alt,
fakat bakt delik ok ufak olduundan soldakine geti.
"Size tarif etmi olduum ve iki penceresi olan' kar duvarda vaktiyle bir
de kap varm. ki yzyl nce tula ile rlen ve geri kalan duvar gibi tahta
ile kaplanan bu kapnn iki pencerenin arasnda bulunmakta ve evin, kap
rld sralarda tahrip edilen bir blmne almaktayd. Mantk yolundan
ayrlmamak iin, orada gizli bir kapnn bulunmasn kabul edebilirim, fakat
btn aratrmalarma ramen byle bir tertip kefedemediimi ve kapnn sahiden
rldne kanaat getirdiimi szlerime ilve edeyim.
"Fakat Bayan Henderson, yanlmasnn ihtimali olmadn ileri sryor:
Eskiden kapnn bulunduu yerin tam ortasnda asl Greuze tablosu ve amcamn
elbiselerinin zerine atlm olduu antika koltuk yerli yerindeymi. Gelgeldim,
rlm kap ackm ve Brinvilliers Markizi'nin kyafetini giymi olan kadn
oradan dar kyormu.
"Kap ieriye doru aldndan, Greuze tablosu, onun ekseni etrafnda
hareket ediyordu. Kadn odadan karken, kapnn kanad hatt koltuun
arkalna bile dokunmutu. O vakte kadar Bayan Henderson'u korkutan, kadnn
hareketsizlii olmutu, fakat onun yrdn, daha dorusu deta kayarak
ilerlediini grnce de ii rahat etmedi. Bilkis... Ona kapiyle ilgili birka
sual: Mesel, bir tokma olup olmadn sordum. Kap alelade bir gizli kap
olduu takdirde, bir yerinde hi deilse gizli bir yay harekete geiren bir
dmesinin bulunmas gerekirdi. Fakat Bayan Henderson hibir ey hatrlyamad.
Kap, kadnn yzn grmesine imkn brakmadan kapanvermiti. Bana tek
anlatabildii ey, bir an sonra, gayet iyi tand duvar eski yerinde grmesi
idi.
"Bayan Henderson bundan sonra radyonun yanna dnd, fakat yayn daha sona
ermeden radyoyu kapyarak dncelerini toparlamaya alt. Derken ni bir
kararla yerinden kalkarak caml kapy vurdu ve, "Benim radyo dinlemem sona
erdi. Bir eye ihtiyacnz var m acaba?" diye sordu. Miles amcam da gayet sakin
cevap verdi. "Hayr, teekkr ederim. Siz yatmaya gidin artk. Kimbilir ne kadar
yorulmusunuzdur." Bunun zerine Bayan Henderson btn cesaretini toplyarak,
"Demin odanzda olan kimdi? Bir sesler duyar gibi oldum," dedi. Fakat Miles
Amcam glmeye balad ve, "Siz rya grmsnz galiba. Burada kimseler yok.
Haydi artk yatn," diye suali geitirdi. Bununla beraber Bayan Henderson,
byle derken sesinin titrediini farkeder gibi oldu.
"Sonunda evde daha fazla kalmaktan korkarak alelacele buraya dnd. Hikyenin
bundan sonrasn biliyorsunuz. Saat iki buukta Miles amcam can ekiir bulduk;
gm kse de dolabn iindeydi. Bayan Henderson ertesi sabah beni grmeye
gelerek size bu anlattklarm aramzda sr olarak kalmas artiyle aklad.
Lucy'nin gece baloya giydii elbiseyi duyunca da afallayp kald. Mamafih
amcamn zehirlenerek ldn henz bilmediini unutmayn.
"Size demin de anlattm gibi, duvarn iinde gizli bir kapnn olmas
mmkn, ama vaktiyle bal olduu blm ykldna gre, var olmas iin de
hibir sebep yok. te hepsi bu kadar. Vaziyeti kabil olduu kadar ak bir
ekilde nnze sermeye altm."
Henderson, "Karm ayn eyleri bana da anlatt," diye lfa kart. "Bay
Miles'i beklerken hep bunlar konuuyorduk. Neredeyse ben de hayal grmeye
balyacaktm."
Mark birdenbire Ted Stevens'e dnd. "Ted," dedi. "Nasl oluyor da bu kadar
alkasz olabiliyorsun? Hepimiz kendimize gre faraziyeler ileri srdk. Sen
olanlar hakknda ne dnyorsun? Hi bir ey sylemedin?"
Stevens kendisinden bir eyler beklendiini anlyarak, "Bu vakayla ilgili
olarak muhtelif teoriler ortaya atlabilir," dedi. "lk teoriye gre, Lucy'nin
amcana gm kse ile zehiriz verdiini, sonra gizli kapdan geerek, yahut
henz kefedemediimiz bir ekilde odadan ktn farzetmek zorundayz. kinci
teoriye gre, bir bakas, Lucy'nin maskeli baloya giyecei kyafeti bildii
iin, bunun bir eini tedarik etmek suretiyle kendine Lucy ss vermitir.
Perdedeki yrtklarn da bu teoriye gre, tesadfi olmayp kasten vcuda
getirilmi olmalar gerekir. Katil, .Bayan Henderson'un, odann iine bakmak
iin bunlardan faydalanacan, bylece ieride, kendisine arkas dnk bir
kadn silueti grerek, bunun Lucy olduu sonucuna varacan hesaplamtr.
Mark, "Bu, enteresan ite," demekten kendini almad,
Stevens devam etti. "imdi nc ve sonuncu teoriye bakalm. Buna gre, bu
hikyeye tabiat st deilse bile, drdnc buutla ilgili diyelim."
Partington elini masann stne indirerek, "Siz de mi hurafelere inanmaya
baladnz?" diye bard.
Stevens ban sallad. "Hayr, ben de Mark gibi, btn teorileri tartp
mantkl olmyanlarn tasfiye etmek taraflsym. Baka bir deyimle, srf bizi,
kabul etmek istemediimiz bir sonuca gtryor diye bir ipucunu kmsemeyelim.
Elle tutulabilir, gerek ipular olmalar artiyle, muhakeme yrtrken onlar
temel olarak ele alalm. Farzedelim ki, Bayan Henderson, Lucy'nin (veya
Edith'in, yahut tandmz her hangi bir kadnn) ihtiyar Miles'e zehirli
kseyi verdiini grd. Sonra, ksenin, iki yzyl nce lm bir kadn
tarafndan verildiini grdn syledi. Bu sonuncu teorinin de ncekilerden
daha mantksz olmadn kabul edin. Kabul edelim ki ipular daha ok tabiat
st bir olaya iaret ediyor."
Partington mstehzi bir tavrla, "Devam Bay Detektif," diye Stevens'e
takld.
Gen adam piposunu dilerinin arasna sktrarak, "lk teoriyi ele alalm,"
diye devam etti. "Bu teoriye gre, Lucy suludur. Yalnz bu iddiay yalanlayan
bir gerek mevcut: Lucy btn o akam mddetince kocasnn yanndan ayrlmad,
yle deil mi, Mark?"
"Onun gibi bir ey. Birka dakikalna yanmdan ayrldysa bile, o
dakikalar zarfnda susuzluuna ahadet edebilecek kimselerle beraberdi. Daha
dorusu, ben bilmeden buralara kadar gelmesi imknsz."
"Hepinizin yznde maske var myd?"
"Evet. Bu husus, oyunun nemli bir unsuruydu; dans arkadalarmzn, kim
olduumuzu anlyamamalar iin, maske takmak zorundaydk."
"Maskelerinizi ne zaman kardnz?"
"Gelenee gre, saat gece yarsn aldktan sonra." .
Stevens derin derin dnyordu. "Anlaldna gre, zehir maktule saat on
biri eyrek gee verilmi," dedi. "Bir kimse, maskelerin karlaca ana
yetimek iin, buras ile balonun yapld St. David arasndaki mesafeyi
eyrek saatten ksa zamanda alabilir. Bu vaziyet polisiye bir romanda olsayd,
detektif syle derdi: 'Kocas ve davetliler tarafndan grlen kadn ya Lucy
Despard deilse? Ya Brinvilliers Markizi'nin kyafetini giymi kadn iki taneyse
ve maskelerin karlmas srasnda birisi tekinin yerine getiyse?' "
4
Stevens, "Mutlaka biri aka ediyor," diye "atld. "Bu telgraf sahtedir.
Hibir polis, ancak bir aile noterinden beklenecek byle bir nezaket gstermez.
Bir polis New York'a telefon eder, oradan da buraya bir polis mfettii
gnderilirdi. Ortada bir dolap dnyor Mark."
Mark Despard odann iinde gidip geliyordu. "Evet, bu telgrafn bir polis
tarafndan gnderilmedii belli," diye tasdik etti. "Durun bakalm... Saat
7.35'te Market Sokak'ndaki bir Western Union brosundan ekilmi. Bundan
bir,ey anlalabilir mi dersiniz?"
Lucy nihayet dayanamad. "Hepiniz ne oluyorsunuz byle? Mezar ak... Onu
atran polis, deil mi?" Birdenbire Mark'n arkasnda duran adam gzne
iliince, hayretle, "Aa, Tom Partington! Burada iiniz ne?" diye bard.
Partington hi istifini bozmayarak, "Merhaba, Lucy," dedi ve gen kadna
elini uzatt. "Birbirimizi grmeyeli ok oldu, deil mi?"
"yi ho, ama burada iiniz ne Tom? ngiltere'de olduunuzu zannediyordum.
Hi deimemisiniz... Yok, biraz deiiklik var..."
Partington, "Geici olarak buradaym," diye izah etti. "On yllk ayrlktan
sonra beni bir, iki gn misafir etmenin cannz skmayacan dndm."
"Ne mnasebet! Zaten misafirimiz pek az..."
Tam o srada darda a}'ak sesleri duyuldu ve Edith ieriye girdi. Edith
yengesine nazaran daha cidd grnl idi, fakat asl fark, bu gen kadnn ne
dndnn veya ne yapacann hibir zaman kestirilememesindeydi. Stevens,
onun yirmi sene sonra hi de sempatik bir kadn olmyacan tahmin ediyordu.
Fakat imdilik kumral salar, mavi gzleri ve kendine emin tavr ile gzel bir
mahlktu. Mamafih dikkat edilince, gzlerinin altnn ukurlamaya yz tuttuu
farkediliyordu.
Henderson onu grnce, su ilemi gibi odann karanlk bir kesine ekildi;
bununla beraber Stevens, kendine emin tavrlarna ramen Edith'in zayfa bir
kadn olduunu seziyordu. Arkasnda bir krk manto vard; apka giymemiti.
Partington'u grnce birdenbire durdu, fakat yznde bir deiiklik olmad.
Lucy bir yandan antasn ap kapayarak, "Edith, telgrafn sahte olduunu,
polisin gelmediini sylyorlar,'* dedi.
Edith ..cevap vermedi; Partington'a glmseyerek bakyordu. "Yanlmamm,
deil mi?" dedi. "Ayak bastnz yerlere hi de uur getirmiyorsunuz."
Partington'a sol elini uzattktan sonra, kk guruba toplu olarak hitap etti.
"Hepinizin, Lucy ile benden gizlediiniz bir srrnz olduu belli. Sen syle
Mark, burada ne oluyor? Lucy ile ben ok merak ettik; olan bir ey varsa, bilmek
hakkmz..."
"Birisi bize irkin bir aka yapm. Bu telgraf..."
"Mark, Miles Amcann zehirlendii doru mu?"
Edith'in bu sualini ksa bir sessizlik takip etti. Sonra
Mark, "Zehirlendiini kim senin kafana soktu?" diye bir k yapt. Birden
dhiyane bir yalan akletti ve kolunu Lucy'nin beline doladktan sonra gene
kzkardeine dnd. "Her eyi erge reneceinize gre, imdiden syleyeyim
daha iyi. Ortada polisi ilgilendiren bir ey yok, ama gene de tatsz bir
vaziyetle kar karyayz. Birisinin, saa, sola telgraf ve mektuplar
yollamaktan zevk ald anlalyor. Mesel, bana da Miles Amcamn lsnn
mezarndan alndn ifa eden bir mektup geldi..." Bu yalann zayf dtn
farkedince, ilve etti. "Ho, Henderson baz acayip eyler not etmeseydi mektuba
aldr etmezdim ya. Sonunda mezar ap vaziyeti kendi gzlerimizle grmeye
karar verdik. Neticede, mektuptaki bilginin maalesef doru olduu anlald:
Miles Amcamn cesedi meydanlarda yok."
Edith, "Nasl olur? Niin?" diye kekeledi.
Partington lfa kart. "Bu gibi vakalar yeni bir ey deil. Mamafih elli
yldr byle eyler duyulmuyordu. Stewart vakasnn bahsini hi iitmediniz mi,
Edith. Hdise 1878'de cereyan etmiti. Fidye koparmak iin bir milyonerin cesedi
alnmt..."
Lucy, "Aman ne feci ey!" diye inledi. "Birka para iin bir cesedi almak
pek korkun..."
Partington devam etti. "Bayan Stewart, kocasnn lsnn kendisine iade
edilmesi iin, yirmi be bin dolar teklif etmiti. Amcanz alanlar da aile
mezarnzn kutsiyetinin bozulmamas iin, bir fedakrla raz olacanz
zannetmi olacaklar!"
Lucy o srada Mark'n kolundan kurtularak masaya aband. "Ben bunu teki
ihtimale tercih ederim," dedi. "Of, iim rahat etti." Kesik bir kahkaha kopard.
"Tabi, polise haber vermemiz icap edecek."
Mark, "yle bir ey yapacak deiliz," diye itiraz etti. "Zavall amcanm, bir
kpek srs tarafndan kovalanan ihtiyar bir tilki gibi peine dlmesini
istemem. Partington'un ima ettii gibi, bir fidye koparmak maksadiyle
alndysa, gereken paray demeye razym."
Edith nihayet konutu. "Bana sorarsanz, bu hikyenin bir tek kelimesine
inanmadm," dedi.
Mark, "Sahi mi?" diye mukabele etti. "Yoksa hl zehirle ilgili hayaller mi
gryorsun?"'
Edith cevap vermeye tenezzl etmedi. "Hepiniz eve gelin," dedi. Sonra
Henderson'a dnerek, "Ev hi scak deil. Ltfen kaloriferi yakn," diye
emretti.
Henderson boynunu bkt. "Pekl, hanmefendi. Derhal geliyorum "
Ted Stevens, "Vakit ge oldu. Bana msaade ederseniz," diyecek olduysa da
Edith derhal onun szn kesti, "Hayr, sizin de gelmeniz lzm Ted. Ortada
korkun bir eylerin dndn anlamyor musunuz? Bu telgraf yollayan kimse,
bizimle dama ta imiiz gibi oyun oynuyor. Fidye peinde olan gangsterler bahis
konusu olamaz. Gangsterler bize ne diye byle bir telgraf eksinler?" Ak
kapnn dnda, solun iki yannda yanmaya devam eden iki fener gzne iliince
birdenbire rpererek konumaktan vazgeti.
Kk gurup az sonra eve kan yokuu hi konumadan trmanyordu. Bu arada
Edith'in, "Bu telgraf yollayan kimse, bizimle dama ta imiiz gibi oyun
oynuyor," szleri Stevens'in aklndan kmyordu.
Ktphanede toplanmalar hata oldu, zira bu byk oda onlara gemii olanca
iddetiyle hatrlatyordu. Buras geni, lkin bask tavanlyd ve birok
keleri glgede kalyordu,
Edith, perdeleri kapal bir pencerenin nnde duran ve zerinde bir lmba
olan bir sehpann yanna oturdu.
Lucy birdenbire, "Bana bak, Edith," diye balad, "takndn tavr, hele
tirende gelirken bana sylediklerin houma gitmiyor. Btn bunlar unutsak, daha
iyi olmaz m?"
Edith souk bir sesle, "mknsz," diye karlk verdi. "Kyde, burada garip
olaylarn dndnden bahsedildiini benim kadar sen de biliyorsun."
Mark sordu, "Neden bahsediyorlar?"
Edith devam etti. "Bana, o sylentilerin kimden ktn sorarsan,
Margaret'tendir derim. Kt bir niyeti olmadna eminim, ama her halde
hastabakcnn benimle, yahut doktorla konutuklarm duydu... Niye atn, Mark?
Hastabakcnn, bize kar pheci davrandn, ayn sebepten de bir yere
gittii zaman kapsn kilitlediini bilmiyor muydun?"
Mark, Partington ile Stevens'e ekinerek bakt. "Allah Allah! Burada herkesin
mi bir srr vard? Hem hastabakc neden bizlerden phelenecekmi?"
"Odasndan bir ey alnd iin."
"Biraz daha ak konusan iyi olur. Odasndan ne zaman, ne alnm?"
"Hrszln tarihi, Miles amcamn lmnden bir nceki cumartesi.
Zannedersem, ayn 8'iydi." Edith Stevens'e dnerek ilve etti. "Hatrlyor
musunuz Ted? O gn Marie ile buraya bri oynamaya gelmitiniz, fakat Mark
hayalet hikyeleri anlatmaya balyarak keyfimizi bozmutu."
Huzursuzluunu kaytsz bir tavrla maskelemeye alan Lucy, "O gn
hatrladm," dedi. "Mark biraz fazla imiti. Ama neden keyfimizi karmt
diyorsun? Pekl elenmitik..."
Edith devam etti. "Hastabakc Bayan Corbett ertesi sabah bana gelerek,
odasnda bulunmas gereken bir eyin yerinde olmadm ileri srd. Bu eyin ne
olduunu sormam zerine, doktorun, icabnda Miles amcama verilmesini tavsiye
ettii bir ilcn kaybolduunu ve belki de yanllkla alndn ileri srd.
Sylediine gre, o madde drt keli bir kk ienin iindeydi ve kimsenin
iine yaryamyacak. olduktan baka, gerekli doz ald takdirde pek iddetli
bir zehir olurdu. Buna pek ihtimal vermemekle beraber, amonyak tuzu filn olduu
zanniyle alnd takdirde, bir an evvel iadesini rica ediyordu. Bizden
phelendiini pek sanmyorum, ama birisinin eyasn kartrdna emin olduu
muhakkak."
Mark bir ey syleyecekken duraklad. Stevens onun, "yi ama bu, arsenik,"
diyeceini anlamt. Mark kendini pek abuk toparlyarak Partington'a bakt,
sonra Lucy'ye dnd. "Sen bunu duymu muydun?"
Gen kadn akn bir tavrla, "Hayr, ama bunda alacak bir taraf yok,"
diye cevap verdi. "Bu gibi hdiselerin benden ziyade Edith'e sylenmesi
dettir."
"Peki sen Bayan Corbett'e ne dedin, Edith?"
"Evin iinde bir arama yaptracam, tabi."
"Dediini yaptn m bari?"
"Hayr..." Edith'in yz imdi phe, aciz ve kararszlk gibi hisler
aksettiriyordu. "Hayr, korktum," diye devam etti. "Belki gln, ama hakikat,
bu. Kaybolan Miles Amcamn her hangi bir ilc imi gibi srar etmeden birka
kiiye sual sormakla kaldm. Ama kimseden bir ey renemedim. Zehirden
bahsetmedim tabi. Nasl bahsedebilirdim?"
Mark ban sallad. "Bu iin iinden kabilirseniz kn bakalm.
Partington, bu, senin sahan. Sence, kaybolan zehir ne olabilir?"
Doktor kalarn att. "Oras, hekimin, hastaln gelimesi hakkndaki
kanaatine bal. Aklma bir sr madde geliyor. Bu itibarla doktorun tehisini
bilmek isterdim. Bir dakika! Edith, hastabakc bundan doktora bahsetti mi
dersiniz?"
"Dr. Baker'e mi? phesiz."
"yle olduu halde, Dr. Baker, amcanzn gastro-anterit'ten ldne
ahadet ..etmekten ekinmedi demek? Yani hibir eyden phelenmedi mi?"
Partington, "yleyse kafanz yormaktan vazgein," dedi. "Demek kaybolan
il, mesel antimuan gibi gastro-anter'inkine benzer emareler vcuda
getirebilenlerden deilmi... yle olmas lzm, aksi halde doktor da,
hastabakc da ilgili makamlara bavurmaktan ekinmezlerdi... Hayr, o il
mutlaka dijitalin veya striknin gibi kalbi uyaran bir ey, yahut bir msekkindi
Bu illarn da lme sebebiyet vereceklerini, fakat amcanznkilerden tamamiyle
farkl belirtiler gstereceklerini her halde biliyorsunuz!"
Edith kederli bir yzle oturduu koltuun kolunu okuyordu. "Orasn
biliyorum, o gnden beri hep aklmda," dedi, sonra glmsemeye alarak ilve
etti. "Hem byle bir hrszl kim yapabilir? Bayan Corbett bir yere gidecei
zaman kapsn kilitlerdi; ie bulunduu halde, Miles amcamn ld gece bile
kilitlemiti."
Mark, "ie bulundu demek?" diye atld.
"Evet, pazar gecesi bulundu. Yalnz yirmi drt saat kayp kald iin,
hdise fazla bytlmedi. ok iyi hatrlyorum, o srada Marie bize merhaba
demeye gelmi ve ertesi sabaha Ted'le New York'a dneceklerini haber vermiti.
Ben akamn dokuzu sularnda odamdan knca, birinci katn merdiven banda
Bayan Corbett'le karlatm, o da bana, 'ieyi Bay Despard'n odasnn
dndaki kk masann stne brakan kimseye benim namma teekkr edin,'
dedi. 'Demek iler yolunda?' demem zerine de, 'Zannedersem, evet,' diye cevap
verdi."
Mark, "Demek ieyi alan Miles amcamm," dedi. Edith afallad. "Miles amcam
m?"
"phesiz! Partington, o ienin iinde morfin tabletlerinin bulunmas
mmkn m?"
"Madem ki amcan ok strap ekiyor ve geceleri iyi uyuyamyormu,
olabilir tabi."
Mark tekilere dnd. "Miles amcamn, sanclannca doktorun verdiinden daha
fazla morfin talep ettiini hatrlamyor musunuz? ieyi, hastabakcnn
odasndan aldm ve iinden birka tablet aldktan sonra, koridordaki kk
masann stne braktm farzedin. ld gece bile, 'Beni sakinletiren o
tabletlerden isterim,' deyip onlarn banyoda olduklarn belirtmemi miydi?
Belki de hastabakc tarafndan odasnda bulunmasn diye banyodaki ecza dolabna
gizledii morfin tabletlerini kastediyordu."
Lucy, "Hayr, olmuyor," diye itiraz etti. "Banyoda, her zamanki gibi veronal
tabletlerinden baka il yoktu."
"Olabilir. Ama verdiim izahat sizce tatmin edici deil mi?"
Partington, "Oras yle," diye tasdik etti.
Edith birden isyan etti. "Buraya gelir gelmez, bana, amcamn cesedinin
alndm haber verdiniz. yle olduu hlde, sakin sakin konumaya devam
edebiliyorsunuz. Sen de onlardan farkszsn, Lucy. Hayr, ben buna tahamml
edemem. Hakikati renmek istiyorum; burada pek feci bir ey olduuna eminim...
u son iki haftadr ekmediim kalmad! Tom Partington siz niye buraya dndnz?
Bana ikence etmek iin mi? Tablonun tamam olmas iin bir Ogden ile irkin
Partington dalgn dalgn cevap verdi. "Ben ahsan her eyi tam olarak
renmek isterim. Netekim o hastabakcyla grene kadar ienin iindeki
maddenin kat m, yoksa mayi mi olduunu bile bilemeyiz. En mhim nokta ise, bu.
"Bu hususta iki nazariye yrtebiliriz: lki ilcn, striknin veya dijitalin
gibi kalbi uyarc bir zehir olmasdr. Bu takdirde durum ciddidir, zira ortada
bir katil varsa, iini henz bitirmemi olabilir."
Stevens ar ar ban sallad. "Aslm sorarsanz, ben de ayn eyi
dndm."
Partington muhatabnn szn kesti. "Ama ben buna ihtimal vermiyorum. Bu tip
bir madde kaybolmu olsayd, doktor, bulununcaya kadar kimseye nefes aldrmazd.
Halbuki gerek o, gerekse hastabakc fazla tellanmadlar. Dncemin seyrini
takip edebiliyorsunuz, deil mi? Beri yandan, antimuan gibi tahri edici bir
zehir bahis konusu olsayd, doktor, ihtiyar Miles'in, tabi bir lmle ldne
dair katiyen rapor vermezdi.
"Hayr, Mark tarafndan ileri srlen ikinci nazariye, yani sadece birka
tablet morfinin alnm olmas nazariyesi daha akla yakn."
"Hrsz kim? htiyar Miles Despard m?"
Partington kalarn att. Bu noktann onu hepsinden fazla dndrd
belliydi. Ksa bir sessizlikten sonra, "Bu da mmkn, hem de muammann en basit
izah ekli olur," dedi. "Byle derken, yz yldzlarn nda garip bir
ifadeye brnmt. Bununla beraber, bu nazariyeyi rten baz teferruat var,"
diye devam etti. "Bilhassa ienin iadesi. Miles'in odasyla hastabakcnnkinin
birbirine bitiik olduunu biliyoruz; kadnn bu ara kapy, koridora alan
gibi kilitlemesi ihtimal dahilinde. Bu itibarla, Miles'in ieyi aldktan sonra
iade etme3'i isteyeceini farzetsek bile, onu hastabakcnn odasna gtrmek
dururken, niin koridordaki kk masann stne braksn?"
Stevens, "Bunun cevab kolay," dedi. "O takdirde, hastabakc, ieyi alann
kim olduunu derhal anlayaca iin. yle ya, evdekilerin iinde, hastabakcnn
odasna serbese girebilen sadece ihtiyar Miles'd!"
Partington bir kfr savurdu. "Haklsnz, azizim! Ben artk ihtiyarlyorum
galiba. Mamafih hastasndan da phelenmemesi iin sebep olmadna gre,
hastabakcnn, ara kapy da kilitlemi olmasnn mmkn olduunu unutmayn."
"Bu szlerinizle nereye varmak istiyorsunuz?"
"Cinayetin hedefine, tabi. Morfinin, ihtiyar Miles veya bir bakas
tarafndan alnmasndaki sebebe. Hrsz Miles ise, gaye meydanda. Fakat ya bir
bakas ise? O takdirde zehiri kime hazrlyordu?
"Her halde baka bir cinayete hazrlanmyordu. alman morfin iki,
tabletten fazla olsayd, doktorla hastabakcnn kyametleri koparacaklarna
emin olabilirsiniz. Her bir tablet 0,016 gram arlndadr; halbuki bir adamn
hayatnn tehlikeye girmesi iin 0,13 il 0,19 grama, ii garantiye almak iin
ise 0,25 grama ihtiya vardr. Evde bir morfinmann bulunmas nazariyesi de
bahis konusu olamaz, aksi halde ie hibir zaman meydana kmazd. Acaba o
sralarda biri uykusuzluktan m mustaripti? Fakat bu takdirde, banyoda veronal
komprimeleri dururken, bu kadar iddetli bir ilca bavurmak mnsz. Bu
nazariyelerden hibiri mkul olmadna gre, morfin hangi sebepten alnd
acaba?"
"Kimbilir..."
"imdi beni dinleyin Bay Stevens: Farzedin ki bir gece ii grmeye
niyetleniyor ve o srada grlmekten veya duyulmaktan ekmiyorsunuz. Sizi
rahatsz etmesi muhtemel olan ahsa, 0,016 gram morfin yutturursanz, sust
yakalanmanz ihtimali azalr, deil mi?"
Partington, szlerinin karsndakinin zerindeki tesirini lmek iin durdu.
Stevens dehet iindeydi. Miles Despard' m ld, Marie ile kendisinin Despard
Park'a 400 metre mesafedeki kklerinde bulunduklar ve kendisinin saat on
buuktan itibaren uykudan baylma raddelerini bulduu gece hayalinde
canlanmt...
Fakat Partington bambaka bir ey akletmiti. "En mhim problemimizi, yani
mezarn almas ile cesedin ortadan yok olmasn dnyordum," dedi. "Bay ve
Bayan Henderson morfinle uyutulduklar takdirde, darda olan bitenleri
duyarlar myd dersiniz?"
Stevens birdenbire ferahlamt. "Doru ya!" diye atld, sonra birden
tereddt etti. "Fakat..."
"Evdekilerin patrty duyabileceklerini sylemek istiyorsunuz.
Henderson'un, mezarn zerindeki talara el demediine dair ettii yemin de var
olmas," dedi. "Dn Bayan Henderson'u sorguya ektik. Dostunuz olan emniyet
mdr beni buraya, srf size yardm etmem iin yollad."
Mark kendini tutamyarak glmeye balad. "Siz pek garip bir detektifsiniz,"
dedi.
Brennan da glmsedi. ki tarafn arasndaki husumet bir anda yokolmutu.
Mfetti, "Benim geldiimi grnce, neler dndnz tahmin edebiliyorum,"
diye sylendi. "Belki de tehditkr bir tavr taknarak herkesi sorguya ekmeye
balamam bekliyordunuz. Karsndakiler, nfuz sahibi kimseler ve hele sizin
gibi emniyet mdrn tanyanlar olunca, bu taktii kullanan bir polisin,
meslekte uzun zaman tutunamyacam bilin. Bundan dolay da, burada sadece,
emniyet mdr Bay Cartell'i temsil ediyorum."
Mark dorularak, "Cartell," diye tekrar etti. "Tabi!"
Brennan, grdnz m gibilerden bir el hareketi yaptktan sonra devam etti.
"Durumu anlamanz iin size mektubu okuttum. Mdr, kanun hkmleri dahilinde
size yardm etmek iin elimden geleni yapmam istiyor. Mutabkz, deil mi?"
Mark evet gibilerden ban edi.
Gene Mfetti sz ald. "Dn bu mektubu alnca, dorudan doruya mdre
gtrdm. Gerek kendisi, gerekse ben, verilen bilginin fazlaca zerinde durmadk
ise de, ben gene eczaneyi ziyaret etmeyi ihmal etmedim." antasndan, daktilo
ile yazlm bir kt kard. "Mektubun o ksm doru kt," diye devam etti.
"13 nisan perembe gn, bir bardak ile bir ksedeki kalntlarn tahlili iin
sahiden onlara gitmisiniz. Onlara kedinizin, bu ikisinden birindeki maddeyi
yalamas sonucunda zehirlendiini sylemisiniz. Ayrca, sorguya ekildikleri
takdirde, bir ey sylememelerini de eczaclardan rica etmisiniz. Ertesi gn
tekrar oraya gittiinizde, size, 'Bardakta bir ey yok, fakat ksede 0,13 gram
arsenik bulunmutur,' diye rapor vermiler. Tamam m?"
Brennan'n, iini bilen bir adam olduu anlalyordu. Karsndakinden,
verdii bilgiden fazlasn, bir diplomat meharetiyle koparmasn baaryordu.
Merakn hi belli etmeyerek, Mark Despard'a, htiyar Miles'in hastalnn ve
lmnn hikyesini bandan sonuna kadar anlattrd. Sonra da, bir zehirlenme
bahis konusu olduu takdirde, zehirin ancak o gm kse ile verilmi
olabileceini tesbit etti.
Daha sonra, Bayan Henderson'u nasl konuturmaya muvaffak olduunu izah etti.
Mamafih Stevens onun, kendini Mark'n bir dostu olarak tantarak, a kadnn
dedikodu yapma meylinden faydalandn kefetmekten geri kalmad Netekim
Brennan'n kendi de, Bayan Henderson'un, emniyet mdrnn karsna
arlncaya kadar hibir eyden phelenmediini itiraf etti. Kadn bunun
zerine bir sinir krizi geirmi ve Despard'lara ihanet ettii cihetle bir daha
onlarla yz yze gelemiyeceini barp armt.
Brennan Bayan Henderson'un ahadetini okudu. Bunda, kadnn Mark'a anlatt
btn teferruat mevcut olmakla beraber, atmosferdeki acayiplik noksand. Daktilo
ile yazlm metin, tabiat st, hatt anormal olarak vasflandrlabilecek
hibir nokta ihtiva etmiyordu.
Bununla beraber mfetti, "Yalnz garip bir ey dikkatimi ekti," dedi.
"Bayan Henderson, 'Kadn duvarn iinden geerek kayboldu,' diyor. Daha kesin
bir ey sylemedi, yahut da sylemek istemedi. Sadece, duvarn kendisine
deimi gibi geldiini ileri srd. Bu szleri zerine mdr, 'Gizli bir
geidin var olduunu mu sylemek istiyorsunuz, hanmefendi,' diye mdahale etti.
Ben de soruyorum: Eviniz hayli eski olduuna gre, byle bir ihtimal mevcut,
deil mi?"
Mark, gzlerini Mfetti'ten ayrmyordu. Yz, Brennan'nki kadar
ifadesizdi. "Bayan Henderson mdre ne cevap verdi?" diye sordu.
" 'Evet, onun gibi bir ey, efendim,' dedi. Ben de size soruyorum." u
gizli geitlerden bahsedildiini ok duydum, ama imdiye kadar her hangi birini
grmem ksmet olmad. Bu teferruatla ilgileniimin bir sebebi de bu. O odada
sahi den gizli bir kap var m, Bay Despard?"
"yle bir eyler duyduumu hatrlyorum."
"Peki, bana o kapy gsterebilir misiniz?"
"Maalesef, Mfetti Bey. Vaktiyle mevcut olan kap, bugn yerinde yeller
esen bir blme alrd; btn aramalarma ramen, kapy altracak bir
tokmaa veya dmeye raslyamadm."
Brennan, "Pekala," diye iini ekti. "Size bunlar sormamn sebebi u: Bayan
Henderson'un yalan sylediini kati surette ispat edebilmi olsaydnz, bir
bakasndan phe etmemize hacet kalmayacakt." Mfetti, ksa bir duraklamadan
sonra devam etti. "Her neyse, cinayetin saat 23.15 sularnda ilendiini
biliyoruz. erisinde zehir olan kseyi grdk. Amcanzn odasnda olan kadnn
elbisesinin eklini de rendik."
Mark, Mfetti'in szn kesti. "Lfn ksas, sahiden bir cinayet ilenip
ilenmedii hususu hari, lzm gelen her eyi biliyoruz."
Brennan, "ok doru," diye tasdik etti. Mark'n, vaziyeti kavramasna
sevinmi gibi bir hali vard. "Dr. Baker'e telefon edip Bay Miles Despard'n
lm srasnda gsterdii razn, arsenikle zehirlenmenin belirtilerine
uyduunu itiraf etmek zorunda kald. syann bir bakma hakl gryoruz. Hibir
aile doktoru, bir skandala meydan vermek istemez. Bunun zerine, emniyet mdr,
bu husustaki fikrinizi almak zere, sizinle temasa gemeye alt. Fakat sizi
ne yazhanenizde, ne de burada bulabildik..."
Mark, gzlerini Mfetti'inkilerden ayrmyarak, "ok doru," dedi. "O srada
New York'taydm; ngiltere'den gelecek olan dostum Bay Partington'u karlamaya
gitmitim."
minenin yannda oturan Partington ban kaldrdysa da hibir ey
sylemedi.
Brennan, "Bunu sonradan biz de tesbit etti," diye tasdik etti. "Gelelim,
imdi ipularna... Bay Miles Despard'n ld gece odasnda tarih kyafetli
bir kadn grlm. Bayan Henderson'dan, karnz, kzkardeiniz ve sizin o gece
St. David'deki bir maskeli baloya gittiinizi biliyoruz, yle olduu halde,
esrarengiz kadnn karnz olmas ihtimali mevcut, zira ertesi gn Bayan
Henderson, Bayan Despard'n giydii kostm grmek frsatn bulunca, onun,
geceleyin grdnn tpatp ei olduunu mahede etmi... Sakin olun, Bay
Despard! Size sadece, rendiklerimizi sralyorum.
"Dn, onlar da New York'ta olduklar iin, ne karnzla, ne de
kzkardeinizle grebildik. Bunun zerine mdr beni, 12 nisan gecesindeki
btn hareketlerinizi tesbit etmeye memur etti. Baloda bulunanlarn birounu
tand iin, bu i zor olmad. Bylece, her biriniz ve bilhassa saat 23.15
sularndaki davranlarnz hakknda komple bir raporum var. imdi onu da size
aklyacam."
Bu szleri takip eden sessizlik srasnda, herkes, odann birden fazla
sndnn farkna vard. Stevens, kapnn oynadn gz uciyle grmt;
birisinin, toplantnn ta bandan beri konuulanlar dinledii anlalyordu.
Stevens'in nce Ogden aklna geldi, fakat bu hareket tamamlanp da kap
alnca, gelenin Lucy olduunu farketti. Gen kadn usulca ieri girdi ve iki
kolu yanlarnda olduu halde, kapnn yannda ayakta kald. Salarnn kuzguni
siyahl yzn her zamankinden solgun gsteriyordu.
Brennan, odaya birinin girdiini grmemi gibi devam etti. "Sizden
balyalm, Bay Despard. Sizi hi kimsenin, ufak tefek, stelik fevkalde
dekolte bir kyafet giymi bir kadnla kartramyaca besbelli ise de,
prensip olarak balo devamnca lokalden ayrlmadnz tesbit ettik. Maske
takmadnz iin bu i hi de zor olmad. ki dzine tandnz, gzlerinin
nnden ayrlmadnza yemin etmeye hazrlar."
Mark, "Devam edin," diye rica etti.
Brennan elindeki rapora gz gezdirerek, "imdi sra, Bayan Edith Despard'da,"
dedi. "Saat 21.50'ye doru sizinle beraber baloya geldi. Arkasnda beyaz bir
elbise, banda bir hastabakc bal vard ve gzlerini kk bir kadife
maskenin ardnda gizlemiti. Saat 22.00 ile 22.30 arasnda dansetmekle meguld;
bu arada evin hanm ile de konutu. Kzkardeinizin galiba dantel i etei
yrtlmt..."
Mark, "Bunu ben de biliyorum," dedi. "Balo evinden ayrldmzda, Edith'in
hl surat askt."
"Ev sahibesi kendisine bri oynamay isteyip istemediini sorunca, Bayan
Edith bri masalarnn bulunduu salona geti ve tabiatiyle maskesini kard.
Saat 22.30'da eve dnmek zere yola ktnz sabahn ikisi arasnda faslasz
bri oynad. Buna da bir sr kii ahadet ediyor." Brennan genzini
temizledikten sonra, "imdi de karnzn raporunu okuyacam," dedi. "Bayan
Despard, talarla ili ve gayet bol etekli krmz ipekliden bir tuvalet
giymiti. Banda, ensesine kadar inen bir tl vard. Ayrca, dantelle evrili
mavi bir maske takmt. Gelir gelmez dansetmeye balad, derken, 22'yi 35 veya
40 gee telefona arldn kendisine haber verdiler..."
Mark, "Karm, yabanc bir evde kim telefona arr?" diye atld. "Telefonu
edenin kim olduunu da tesbit edebildiniz mi bari?"
sabah niin erkenden buraya geldiimi anlamanz iin, size bunlar anlattm.
Glgeniz Burke, saat te, size mdahale etmemek emrimize riayet ederek
yannzdan ayrlnca, doru bana gelerek beni uyandrd. Onu hi bu kadar
tell grmemitim. 'Mfetti Bey, bunlar ldrmlar,' dedi. 'Hayata dnen
llerden bahsediyorlar! htiyarn kendi bana tabutundan ktn, onun iin
artk mezarnda olmadn sylyorlar!' Bu bilgiyi alnca, vakit kaybetmeden
ziyaretinize gelmeyi uygun buldum."
Mark, "Ve geldiniz!" diye detektifin lkrdsn tamamlad. "yleyse
syleyin: Siz de bize kak gziyle mi bakyorsunuz?"
Brennan, gzlnn zerinden onu szerek, "yle bir ey demedim," diye
itiraz etti.
"Ama lnn mezarnda olmadna inanyorsunuz, deil mi?"
"nanmayp da ne yapacam. Burke bu nokta zerinde kuvvetle srar etti.
Mmkn olan btn nazariyeleri hesaba kattnz syledi. Ama siz gittikten
sonra, mezara girmekten korkmu olacak. Mamafih..." Mfetti burada szn
keserek gzlerini ayaklarnn dibindeki antaya dikti.
Mark ters ters sordu. "Mamafih ne? Bu konumann bandan beri, silindir
apkasnn iinden pe pee tavanlar karan bir hokkabaza benziyorsunuz. Bir
baka bildiiniz de mi var?"
Brennan sknetle, "Evet var," diye cevap verdi. "Mesel, bu evin btn
fertlerinin 12 nisan gecesi ne yaptklarn teferruatiyle biliyorum. Sizin
hatanz, karnzn veya kzkardeinizin sulu olmas ihtimali ile ipnotize
olmanz oldu, Bay Despard. Evinizde, hareketleri elekten geirilmesi gereken
bakalar da var. Kardeiniz Bay Ogden Despard'dan ie balyalm. Bayan
Henderson dn bize, onun o gece ehirde olduunu sylyordu; byk bir ans
eseri olarak, Bay Ogden' in cinayet gecesindeki btn hareketlerini tesbit
edebildik."
Mark, "Hatrladma gre, Bellevue-Stratford Oteli'nde okul arkadalarnn
bir toplantsna gitmeye niyetliydi," dedi. "Fakat biz ona Bayan Henderson'u
bekleterek, ocuu o kadar uzun zaman yolundan alakoyduk ki, toplanty mutlaka
karmtr. Biz dokuz buukta baloya giderken, onun hl burada olduunu
hatrlyorum."
Lucy, "Acaba," diye baladysa da sznn arkasn getirmedi.
"Acaba diye neyi merak ediyordunuz, Bayan Despard?"
"Bir ey yok. Devam edin, ltfen."
Brennan gene Mark'a dnd. "Sylediiniz doru. Bayan Henderson'un bu
teferruat hatrlyarak bize tekrarlamas, iimizi kolaylatrd. Bay Ogden saat
22.35 sularnda Bellevue oteline geldi. Yemek fasl sona ermekle beraber,
nutuklar devam ediyordu. Onun, toplant salonuna girdiini grenler var. Bundan
sonra, eski talebelerden bazlar, toplantnn yapld oteldeki odalarnda bir
iki ziyafeti vermiler. Ogden de onlara katlm ve sabahn ikisine kadar
oradan ayrlmam. kan netice u: Onun da sulu olmas bahis konusu olamaz.
Mamafih, kimse onun, amcanzn esrarengiz ziyaretisi olduuna ihtimal vermez
ya...
"Listemizde diplomal bir hemire olan Bayan Myra Corbett de var." Brennan,
okumakta olduu kttan ban kaldrarak odadakilere glmsedi.
"Hastabakclarn, hastalarn ldrmekte bir menfaatleri olacan sanmam, ama
bu kadnn hareketlerinin kontroln de gerekli grdm. Onu nce sorguya ektik,
sonra da sylediklerinin doruluunu aratrdk."
"Yani onu, burada olduu srada olan bitenler hakknda sorguya m
ektiniz?" .
Lucy detektife, gene bir tuzaktan pheleniyormu gibi alkayla bakt. "Btn
bildiklerinizi sylemiyorsunuz," diye sitem etti. "Mesel, Bayan Corbett size,
odasndan kaybolan kk bir ieden bahsetmedi mi?"
Mfetti, "ki kiiden pheleniyor, ama orasn sonra konuuruz," diye
mukabele etti. "nce hastabakcnn cinayet gecesinde neler yaptn grelim.
12 nisan gecesi izinliydi. Spring Garden Street'teki evine saat 19'da geldi.
Yemeini yedikten sonra bir kz arkadaiyle sinemaya gitti, saat 22'de eve dnd
ve yatt. Bu szleri, odasn paylaan bir baka hastabakc tarafndan teyid
edildi. Demek ki Bayan Corbett'in de cinayetle alkas olamaz.
"Geriye sadece, Holnda Pennsylvania'snn yerlilerinden olan oda hizmetiniz
Margaret Lightner kalyor."
Lucy, "Margaret mi?" diye atld. "Onun, sevgilisiyle olan randevusuna
gitmesine izin verdiini hatrlyorum."
"Bir bakasnn o elbisenin eini bir terziden veya kostm kiralyan bir
yerden temin etmesi kabil midir?"
Lucy biraz sinirlenmi gibi, "Katiyen!" diye atld. "Modelini bir tablodan
aldm size syledim. Ben ahsen kimsenin zerinde ona benzer bir elbise
grmedim..."
"Bir ey daha soracam: u mehur elbiseyi Marie'ye gstermenizle,
esrarengiz kadnn, amcanzn odasnda grld saat arasnda birisinin
elbisenin eini dikmesi kabil midir?"
Lucy, "Ne mnasebet!" diye bard. "Ben, kendiminkini yola koyana kadar
gn geceli, gndzl altm. Bir bakas o kadar zamanda Crispen'de gerekli
malzemeyi toparlamaya bile frsat bulamaz. Zaten Marie'nin saat alt buua
kadar yanmda kaldn hatrlyorum. Sonra da kocasn karlamak zere
istasyona gitti."
Stevens koltuunun arkasna dayanarak Brennan'a bakt. Polis mfettii
konumann bandan beri ilk defa aalam grnyordu. Fakat bu halini
glmseyerek ve babacan bir tavrla gizlemeye alt. "Sznze itimat
edebilirim, deil mi, Bayan Despard?" dedi. "Ben dikiten anlamam, ama acele
alld takdirde de olamaz m?"
Lucy, "Katiyen olamaz!" diye kesip att. "Dnn bir kere Bay Brennan,
yalnz straslar dikmek btn bir gnm ald. Bana inanmyorsanz, Edith'e
sorun!"
Brerman ensesini kad. "Oras belki yle, ama birisinin elbiseyi kopye
ettii de phe gtrmez," dedi. "Neyse bunu brakalm; gene teferruatla
uramaktan esas mevzudan ayrlyoruz. Bay Stevens, 12 Nisan gecesini nasl
geirdiniz?"
"Karmla beraberdim. O akam evde geirdik ve erken saatte yattk."
"Saat kata mesel?"
Stevens bir saat mbala ederek, "23.30'da," dedi. Hayatnda ilk defa mhim
bir yalan syledii iin, bir an sesinin kendisini ele vermesinden korktu.
Polis Mfetti'i sordu. "Saate nasl bu kadar emin olabiliyorsunuz?"
"Bu, ilk defa hafta iinde Crispen'de kalmzd; ben de erken kalkp New
York'a vaktinde dnebilmemiz iin saatin zilini ayar etmitim."
"Bu szlerinizi dorulayacak bir ahidiniz var m? Bir hizmeti de iimizi
grebilir."
"Hayr, hizmetkr olarak bir tek gndelikimiz var, o da geceleri evine
dner."
Brennan bir karara varmaya alyordu. Gzln ceketinin st cebine koydu
ve dizlerine bir amar indirdikten sonra ayaa kalkt. Artk babacan halinden
eser kalmamt. "Sizce bir mahzur yoksa, bu ile ilgili olup derhal
halledebileceimiz bir husus var," dedi. "Hastabakc Bayan Corbett u anda evde
olsa gerek. Kendisine, bir hrszlkla ilgili sual sormak istiyorum."
Mark ona manidar bir bak frlatarak doruldu. "Bayan Corbett, Edith'in
yanndadr. Gidip onu araym," dedi, sonra birden ilve etti. "Tahkikatnzn
seyrinin deitiine memnun oldum. Elbise hikyesi falso vermeseydi bile,
hepimiz Marie'nin masum olduuna kaniydk."
Lucy, "Ama benden phelenmeyi bildin, deil mi?" diye yaptrd. Bu szler
fkenin tesiriyle azndan kamt; akabinde patavatszlna piman oldu ve
kocasiyle gz gze gelmekten kanarak, dikkatini, ta minenin yukarsnda
asl tabloya verdi.
Mark, "yle bir ey aklma gelmedi, ama mevcut delilleri de gz gre gre
inkr edemezdim ki, Lucy," dedi. "O kadnn elbisesi ve tavrlar derhal seni
hatra getiriyordu..."
Lucy, gzlerini tablodan ayrmayarak itiraz etti. "Benim asl kzdm, nce
benimle yzlemeden bakalarna alman."
Mark, buna verilecek cevap bulamyarak, "nsan byle eyleri kimseyle
konumay sevmez, ama bir de benim ne kadar endieli olduumu dn," diye
mrldand. "Telefon arldktan sonra, balo evini terketmene ramak kaldn
bilseydim, bsbtn deli olurdum ya..."
Lucy gene tabloya bakmaya devam ederek, "Sus, sersem!" diye fsldad.
"Polislerin kulaklar deliktir. Bir randevuya gitmediime emin olabilirsin!" Bu
szleri Franszca olarak sylemiti.
Mark bir ey demiyerek odadan kmaya hazrland, fakat hiddetine hkim
olmakta glk ektii her halinden belli oluyordu. Kapnn eiine gelince
Partington'a eliyle bir iaret yapt; doktor da odadakilerden msaade istedikten
Bir baka ses de, "yle ya," dedi. "Ted Stevens'e, karma neden telefon
etmediini sorsanza." Konuan, pardess hl zerinde olan Ogden Despard'd ve
Stevens'e istihza ile bakyordu. "Sizce bir mahzur yoksa, bu beye bir, iki sual
soracam," diye devam etti. "Syle bakalm, Stevens, karma neden telefon
etmiyorsun?"
Bundan sonra, bir ocuktan hesap soran bir retmen gibi cevap beklemeye
koyuldu. Stevens, hiddetine hkim olmakta glk ekiyordu. Aslnda fena bir
adam olmyan Brennan'a kzmyor, fakat Ogden'i paralayaca geliyordu.
Netekim delikanl ok gemeden, "Grdnz m, cevap vermiyor," dedi. "Ona
benim biraz yardm etmem gerekecek. Marie evde olmad, kp gittii iin
telefon etmiyorsun, deil mi, Stevens?"
"Doru. Marie evde deil."
Ogden yapmack bir hayretle gen adama bakt. "Ama bu sabah yedi buukta
evine geldiim zaman, onun yatakta olduunu syledin."
Stevens sknetle, "Yalan sylyorsun," diye mukabele etti.
Ogden bir an ne syleyeceini bilemedi. phelerinin doruluunu tesbit
ettikten sonra, kurbann kendini mdafaa durumuna drmek detindeydi ve
bundan derin bir zevk duyard, fakat o kurbann, itham dpedz reddetmesi onun
iin yepyeni bir eydi. "Yok canm!" diye tslad. "imdi de yalan sylemeye
balyorsun ha! Bana yle dediini pek gzel biliyorsun. Bayan Corbett, siz de
sylediklerini duydunuz, deil mi?"
Hastabakc itiraz etti. "kiniz mutfaktaydnz. Neler konutuunuzu
bilmediime gre, her hangi bir eyi teyid etmemi beklemeyin."
"Pekl. Ama hi deilse karnn evde olmadn itiraf et, Stevens.
Nerede olduunu syler misin?"
"Bu sabah Philadelphia'ya gitti."
"yle mi? Ne diye?"
"Alveri yapmak iin."
"Byle diyeceini biliyordum. Marie Stevens'in, imdiye kadar, srf
alveri yapmak iin, sabahn yedi buuundan nce scak yatan terkettiini
iinizde duyan var m?"
"Marie belki imdiye kadar byle ey yapmamtr., ama hatrlarsn, Bayan
Corbett'in yannda da sana btn geceyi ayakta geirdiimizi sylemitim..."
"Demek karn uykusuz olmasna ramen, birka ey almak iin sabah
karanlnda yola kmaya lzum grd! Buna sebep ne acaba?"
"Gnlerden cumartesi olduu ve maazalar leyin kapanacaklar iin."
Ogden irkin irkin kkrdad. "Sahi mi? Yalan sylemekten ne zaman
vazgeeceksin. Stevens? Marie'nin dn gece gittiini pekl biliyorsun."
Stevens yle bir doruldu. "Bu kadar kfi!" dedi. "Fazla ileri gittin."
Brennan'a dnd. "Bana sormak istediiniz baka bir ey var m, Mfetti Bey?
Karmn bu sabah erkenden ehre gittii doru, fakat leden sonra dnmezse,
beni yalanclkla itham etmenize razym! Hem dostumuz Ogden' in szlerine pek
kulak asmasanz daha iyi olur. Zira imzasz mektubu yazan ve telgraflara sizin
imzanz atan odur."
Yznde derin bir aknlk okunan polis mfettii bir Ogden'e, bir Stevens'e
bakyordu. "Bu, enteresan!" dedi. "Mektubu yazan ve mehur telgraflar eken
sahiden siz misiniz, delikanl?"
Ogden, etrafndakilere souk bir bak frlatarak bir, iki adm geri ekildi.
"Bunu ispat edemeyeceinize gre, ihtiyatl konumanz tavsiye ederim. Aksi
halde sizi iftirayla sulandrabilirim," dedi.
Brennan, cebindeki bozuk paralar mgrdatarak onu tetkik ediyordu. "Bana
kalrsa, romanlardaki detektifleri taklit etmeye zeniyorsunuz, delikanl,"
dedi. "Bu gibi eylerin hakiki hayatta gemeyeceini bilin. Hem o telgraflar
ekenin hviyetini kolaylkla tesbit edebileceimizi de unutmayn."
Ogden tnmad. Mstehzi bir glmsemeyle, "Kanunu bilmeden konumayn,
Mfetti Bey," diye sylendi. "Ancak iin ucunda menfaat olduu takdirde,
sahtekrlkla sulandrlabilirim. Mesel, Chase National Bankas'nm mdrne
bir pusula yazp,' 'Benim hesabmdan Bay Ogden Despard'a on bin dolar verin,'
der ve 'John D. Rockefeller' diye imzam atarsam, sahtekr olurum. Ama 'Bay
Ogden Despard'a nazik muamele edin ve ona kolaylk gsterin,' der ve ayn imzay
atarsam, sahtekrlk yapm saylmam. Nazik bir hukuki problem, deil mi? O
telgraflarda aleyhimde takibat almasna zemin tekil edecek bir tek kelime
yok."
"Onlar sizin ektiinizi itiraf ediyorsunuz demek?"
Ogden omuzlarn silkti. "Ben hibir zaman bir ey itiraf etmem. En iyi
politika budur."
Stevens, gayriihtiyari Mark'a bakmaktan kendini alamad. Arkada, minenin
yanndaki kitap raflarna yaslanmt; mavi gzlerindeki bak dnceliydi.
"Sana bir eyler olmu, Ogden," dedi. "Lucy, formunda olmadn sylemekte
hakl imi. Belki de Miles amcamdan birka kuru mirasa konman seni sarho etti.
Yalnz kaldmz zaman, seninle biraz konuacaz!"
"Benim ilerime burnunu sokmamam tavsiye ederim, aabey. Gzlerimi drt
amamn sayesinde o kadar ok ey biliyorum ki. Mesel, Tom Partington'u buraya
getirtmekle hata ettiini syliyebilirim. Onun, ngiltere'de gemii dnerek
sarho olmas daha hayrlyd. Hakikati hibir zaman bilmedi, ama imdi
Jeannette White'yle ilgili bir eyler renebilir..."
Brennan, "Jeannette White de kim oluyor?" diye sordu.
Ogden yine omuzlarn silkti. "sminden anlalaca zere bir hanm. Onu
ahsen tanmyorum, ama hakknda epeyi ey biliyorum."
Brennan dayanamayp patlad. "Siz pek ok ey biliyorsunuz, ama bakalm, bizi
asl ilgilendiren mesele hakknda da bir bildiiniz var m?" dedi. "Yok, deil
mi? yleyse, arsenik hikayesiyle Bayan Stevens'e dnelim. Bayan Corbett,
hafta nce bir pazar gn burada zehirlerden bahsetmekte olduunuzu
sylyordunuz. Devam edin."
Hastabakc ksaca dndkten sonra anlatmaya koyuldu. "Uzunca bir mddet bu
minvalde konutuk, 'sonra ben, Bay Miles Despard'a orbasn gtrmek zere
yerimden kalktm. Loa hole ktm; Bayan Stevens de beni takip etti. Derken
beni bileimden yakalad; eli ate gibi yanyordu. Arsenii nereden satn
alabileceini ite o zaman bana sordu..." Bayan Corbett, ksa bir tereddtten
sonra devam etti. "Ne demek istediini anlayamadm iin, kulland szler
nce tuhafma gitti. Zira Bayan Stevens arsenik demiyordu da birisinin
reetesinden bahsediyordu. sim hatrmdan kt, ama galiba Franszcayd. Bayan
Stevens sonra maksadn izah etti. Bayan Despard da o srada yemek odasndan
kt iin, bizi duyduuna ihtimal veriyorum..."
Brennan merak etmiti. "Birinin reetesi ha! Bayan Despard, bizi bu hususta
tenvir edebilir misiniz?"
Lucy allak bullak olmutu; yardm dilenir gibi Stevens'e bakt. "Marie'nin
szlerini duymasna duydum, ama sizi tenvir edebileceimi sanmyorum," dedi.
"Hatrladma gre, G harfiyle balyan bir isimdi; 'glase' gibi bir ey. Marie
ok hzl konutuu iin, nce sesini bile tanyamadm. Her zamankinden farkl
bir hli vard..."
Tam o esnada Mark Despard ban evirdi ve birden gz kamatrc bir a
maruz kalm gibi gzlerini krptrd. Sonra, ellerini ceplerinden kararak
bir eliyle alnn svazlad. Yalvaran bir sesle, "Bayan Stevens'in ne dediini
birinizden biriniz hatrlamyacak msnz?" diye sordu. "Bu noktann ok mhim
olduunun farkndasnzdr herhalde..."
Hastabakc, "Bayan Despard'n dedii gibi, garip bir ekilde konuuyordu,"
diye izaha alt. " 'imdi nerede bulunabilir? Eskiden yaadm yerde
tedariki zor deildi, ama artk ihtiyar adam ld,' gibilerden bir eyler
mrldand."
Not almakta olan Brennan kalarn att. "Sahiden garip konumu!" dedi;
"Durun bakaym. Acaba garip olan ivesi miydi? Bayan Stevens'in ismi Marie;
sizlere Franszca bir kelime sarfetti gibi gelmi, Demek Bayan Marie Stevens
Fransz, yle mi?"
Lucy, "Hayr, hayr," diye atld. "ngilizce'yi hepimiz kadar kusursuz
konuur. Fransz asll bir Kanadaldr. Bir keresinde bana gen kzlk adnn
Marie d'Aubray olduunu sylemiti."
Mark, bir ey dnr gibi, "Marie d'Aubray m?" diye tekrarlad. Sonra
birden yz korkun bir hl ald. ne eilerek kelimelerinin zerinde dura dura
konutu. "yi dnmeni istiyorum, Lucy. yi dn, zira bir insann hayat
mevzubahis. Marie'nin bahsettii o reete 'Glaser'in reetesi' miydi?"
"Evet o dediindi galiba. Ama sana ne oluyor byle?"
Mark gzlerinde sabit bir bakla konumaya devam etti.
"Lucy, Marie'yi oumuzdan daha iyi tanrsn... Baka zaman da tavrlarnda
bir tuhaflk dikkatini ekmedi mi? Hatrlamaya al!"
Stevens, bir tiren hattnn zerinde duruyormu ve stne gelen lokomotifin
yolu zerinden, sanki ipnotize olmu da kaamyormu gibilerinden bir his
duyuyordu. Buna ramen mdahale etti. "Gln olma, Mark! Bu gibi eyler
bulac, anlalan..."
Fakat Mark srar ediyordu. "Cevap versene, Lucy!" Gen kadn, "Hibir ey
farketmedim," diye cevap verdi. "Ted hakl. Galiba sonunda sen herkese tuhaf
grneceksin. Marie bile cinayet dvalarna ve o gibi eylere gsterdiin ar
alkay tenkid ediyordu. Hayr, onda hibir tuhaflk dikkatimi ekmedi.
Yalnz..."
"Yalnz ne?"
"zerinde durulmaya deecek ey deil, ama huni grmeye tahamml edemiyor.
Bir defasnda Bayan Henderson mutfakta reel yaparken meyva sularn huni ile
boaltyordu... Marie'nin yznn o derece deforme olabileceini ve gzlerinin
etrafnda o kadar ok krk olduunu bir bakas sylese inanmazdm..." .
Odaya deta elle tutulur bir sessizlik hkim olmutu. Mark gzlerini eliyle
rtmt; neden sonra son derece cidd bir.yzle, "Beni dinleyin Bay Brennan,"
dedi. "Bu odada sizinle ve Ted Stevens ile yalnz kalmak istiyorum. Ogden, bir
ie yaramak istersen, Henderson'un yanna gidip ne ile megul olduuna bak. Ona,
beraberinde kk baltasn getirmesini sylersin. Mutfakta, iimize
yaryabilecek daha byk bir balta da var."
Mark'n birdenbire delirmi olmasndan endie ettii, fakat her trl
ihtimale kar hazrlkl bulunduu, Brennan' in yz ifadesinden belliydi.
Dierleri Mark'n emrine itaat ederek oday terkettiler.
Gen adam, "Hayr, hi kimseyi balta ile ldrmek niyetinde deilim," diye
izah etti. "Miles amcamn odasnda iki pencerenin arasndaki duvar muayene
etmesi ve orada bir gizli kap olup olmadna bakmas iin bir mimar da
getirtebilirdim, ama bu i zaman alrd. En kestirme are, duvar ykp neticeyi
kendimiz grmemiz."
Brennan derin bir nefes ald. "yi, iyi! Duvarnzn tahrip olmasnda sizce
bir mahzur yoksa, diyecek yok..."
"Hibir mahzur grmyorum. Beni dinleyin, Mfetti Bey, kanaatinize tesir
etmemek iin size bir ey sylemiyeceim, yalnz bir ey sormak istiyorum.
Farzedin ki gizli bir kap bulmadk, o zaman ne dneceksiniz?"
Brennan tereddtsz, "Bayan Henderson'un yalan sylediini dneceim
tabi," diye cevap verdi.
"Baka bir ey dnmeyecek misiniz?"
"Hayr, dnmeyeceim."
"Neticede Marie d'Aubray'n susuz olduuna da kanaat getirmiyecek
misiniz?"
Brennan ihtiyat elden brakmyarak, "O kadar uzun boylu deil," dedi, ksa
bir duraklamadan sonra ilve etti. "Belki ona da kanaat getiririm. Kimbilir...
Bu takdirde ortalk allak bullak olur, zira balca ahidin yalan sylediine
kani bulunarak bir jri heyetinin nasl karsna klr? nann bana, hibir
insan, doru drst bir ta duvarn iinden geemez!"
Mark, Stevens'e dnerek, "Vaziyet biraz mitli, deil mi?" dedi, sonra
yerinden kalkt. "Haydi oraya gidelim!"
Hep beraber hole ktlar. Mark, mutfaa gidip let dolu bir sepet ve ksa
sapl bir balta ile dnene kadar Brennan ile Stevens konumadan beklediler.
Miles Despard'n odas, birinci katta, merdivenin karsna den galerinin
ta uundayd. Stevens, duvarlarda asl portreleri hayal meyal seebildi, fakat
ortaln loluundan, bunlarn iinde kendisini ilgilendirenini tyin edemedi.
Derken, Mark, amcasnn odasnn kapsn at, bylece erkek eikte durarak
olay btniyle gzden geirdiler.
Miles Despard'n odas arp drt metre alanndayd, fakat binann ina
edildii 17. yzyl modas gereince tavan baskt. Rengi solmu ve tarazlanm
gri ve mavi tonlu byk bir hal zeminin en byk ksmn kaplyor, bunun drt
yannda cill parke ince bir erit gibi gz alyordu. Duvarlar, takriben iki
metre ykseklie kadar tahta kaplamalarla rtlyd. Bunun yukars da tavan
gibi beyaz yal boyayd. Solda, iki duvarn birleme noktas, keleme olarak
muazzam bir gmme dolap tarafndan igal edilmiti. Bunun, bakr tokmakl
kanatlarndan biri aralkt ve ieride, dizi ile kostmn ve ayakkabnn
grlmesine imkn veriyordu.
Evin arka duvar olan sol duvarda iki pencere, bunlarn arasnda ise yksek
arkalkl antika bir tahta koltuk vard. Koltuun yukarsnda, Greuze'ye ait
olduu sanlan tablo duvarda aslyd; yuvarlak olan bu eserde, bukleli bir
ocuk ba tasvir edilmiti. Bu noktada, bir elektrik ampul, ksa bir kordonun
ucunda tavandan sarkyordu. Eie en uzak pencerenin yannda ayrca byk bir
Bayan Anderson'un, bir kap olduunu syledii yerde kap falan bulamadmz
halde, anlatt peri masalna inanmaya devam ediyorsunuz."
Mark ban sallad. "Yalan sylediyse, ne diye bunca inanlmaz teferruat
verdi? Neden kadn odada amcama bir ey iirirken grdn sylemekle
yetinmedi?"
"Srf bu teferruat iin onun szlerine inandn sylemekle sualini
kendin cevaplandrm oldun." Odada gene huzur bozucu bir sessizlik oldu, sonra
Stevens devam etti. "Bayan Henderson'un, l bir kadnn tula duvarn iinden
getiine yemin etmeye neden hazr olduunu bana soruyorsunuz. Benim de size bir
sual sormama msaade edin: Bay Henderson, bir lnn granit tandan bir duvarn
iinden getiine yemin etmeye neden bu kadar hevesli? Mezarn zerindeki
talarn hibirine, cenaze treninden beri dokunulmadnda neden bu kadar srar
ediyor? Bu hdisede, bariz ekilde imknsz iki husus var: Birincisi, bu odann
iinden bir kadnn kayboluu, ikincisi ise tabutun iindeki cesedin yok olmas.
in en garip taraf da, her iki olayn ahitlerinin de adlarnn Henderson
olmas!"
Brennan'n dilerinin arasndan sla benzer bir seda kt; polis mfettii
bundan sonra sigara paketini odadakilerin hepsine tuttu ve kendi de bir sigara
yakt.
Stevens devam ediyordu. "Bu cinayetin -ho, cinayet ilenip ilenmediini de
kesin olarak bilmiyoruz ya- teferruatn gzden geirelim Mfetti Bey, siz
katilin dardan geldiine ihtimal veriyorsunuz. Ben bilkis, katilin bu evde
oturduu kanaatindeyim, zira gz nnde bulundurmay unuttuunuz ok nemli bir
husus var: Zehirin, st, arap ve yumurta karmnn iinde verilmesi..."
Brennan, "ok doru," demekten kendini alamad.
"yle deil mi ya? Dardan gelen birinin, buz dolabndan yumurta karp
bunlar, evin mahzeninden alnm arapla ve stle rpmas akln kabul edecei
i midir? Bu kimsenin, bahis konusu karmla dolu bir kabla gelip bunu Mark'n
gm kselerinden birinin iine boalttna da inanmak zor. Mhim bir nokta
daha var: Bir yabanc, Miles Despard', karm imeye raz edebileceini
umabilir miydi? Ona, iyilii iin dahi bir ey iirinceye kadar ne derece
canmzn ktn biliyorsun Mark. Amcan zehirlemek isteyen bir yabanc,
ihtiyarn seve seve iecei ampanya veya konyak gibi baka bir madde seerdi.
Bu durumda, a) st, arap yumurta karmn hazrlamaya, b) ve bunu, Miles
Despard'a iirmeye imkn olan ev halkndan bir kimsenin zerinde durmalyz. Bu
kimse ise, Lucy, Edith, hastabakc, hatt oda hizmetisi olabilir. Ama. cinayet
ilenirken Lucy baloda dansediyor, Edith bri oynuyor, Bayan Corbett sinemada
film seyrediyor, Margaret ise bir otomobilin iinde flrt ediyordu. Beri yandan,
cinayet saatinde ne yaptklarn tesbit etmediiniz, hatt sorguya bile
ekmediiniz iki kii var. Bunlarn kim olduklarn sylemeye hacet yok. Yalnz
bu iki kiiden birinin evin as olduuna ve Mark'n sylediine baklrsa,
her ikisine de lnn miras braktna iaret edeyim."
Mark, "Buna inanamam," diye omuzlarm silkti. "Bir kere Henderson'lar o kadar
uzun yllardan beri hizmetimizdeler ki, hem paraya tamamen amcam ldrm
olsalard bile, bu hayalet hikyesini niin icat etsinler? Bunun onlara ne gibi
bir faydas olabilir ki? O derece basit insanlarn byle aprak usullere
bavurmalarm senin akln kabul ediyor mu?"
"Msaade et de sana bir ey soraym Mark. Dn gece, Bayan Henderson'un
esrarengiz kadn hikyesini, tereddt ettii noktalan da ihmal etmeyerek
anlattn srada, esrarengiz kadnn ba omuzlarna bal deilmi gibilerden
bir ey sylemitin."
Brennan, "Ne?" diye atld.
Stevens, polis mfettiinin sorusunu cevaplandrmaya lzum grmiyerek srara
devam etti. "yi dn, Mark. Bu fikri sen mi onun kafasna soktun, yoksa
dorudan doruya kendi mi syledi?"
Mark sert bir tavrla, "Bilmiyorum," dedi. "Bunu bou bouna hatrlamaya
urayorum."
"Bayan Henderson bu teferruat ima etmeseydi, kendiliinden hatrna gelir
miydi?"
"Belki evet, belki hayr... Bilmiyorum."
"Hi deilse kesin olarak bildiimiz bir ey var. Mezar drt kii atk,
ama vakaya tabiat stn kartrmaya gayret eden kim? Hangimiz,
gzetlendiimizi hissediyordu? Bizden nce hi kimsenin mezara sokulamyacana
yemin eden kim? Joe Henderson deil mi?"
gazetecisi Marie d'Aubray' yle tarif ediyor: 'Bu dvann halk efkrn bu
derece alkadar ediinin bir sebebi, sann gzel ve zengin olmasna ilveten,
hkimin kulland baz mstehcen szler karsnda kzaracak kadar edepli
gzkmesi oldu. Marie d'Aubray'n banda krmz kadifeden tyl bir apka
vard; ayn renk bir ipekli elbise giymiti. Bir elinde, ierisinde amonyak tuzu
bulunan bir iecik tutuyor, teki elinin bileinde ise, garip bir bilezik gze
arpyordu. Bu bileziin fermuar, yakut azl bir kedi ba biimindeydi."
Edith okumasna burada son vererek sert bir hareketle kitab kapad. "Ted, bu
bileziin einin kimde olduunu biliyorsunuz," dedi.
Ted Stevens bunu tabiiyle biliyor ve ayn bilezii ,1861'de ldrlen Marie
d'Aubray'n fotorafnda da grdn hatrlyordu, fakat o kadar allak bullakt
ki, hibir ey syleyemedi.
Onun yerine Mark, "Ben de biliyorum; bu husus hep hatrmda," diye atld.
Brennan mdahale etti. "Sizin yerinizde olsam, bu masallarn zerinde durmam,
Bay Stevens. Gariptir, Bay Mark Despard bu martavallar duyana kadar karnz
iddetle mdafaa ediyordu; fakat okunanlarn benim zerimdeki tesiri tam tersine
oldu"
Edith mtecaviz bir tavr taknd. "Eski tarihlerde by yapldn inkr m
ediyorsunuz?"
Brennan, "Katiyen," diye mukabele etti. "Hatt bugn bile Amerika'da bu gibi
eylerin tatbik edildiini duyuyoruz. Bu dokuz dml ipleri biliyorum. Onlara
'sihirbaz merdiveni' de derler."
Mark'n hayretten az bir kar almt.
Polis Mfettii devam etti. "Nerede bulunduumuzu unuttunuz mu yoksa?
Crispen, Holnda Pennsylvania's snrnn zerindedir. Bu blgede mahall
bycler hl balmumundan heykelcikler imal eder ve hayvanlara by yaparlar.
Hatt geenlerde, uzun uzadya tahkikatn yaptmz esrarengiz bir cinayet
bile ilendi. Hizmetiniz Margaret'in de Holnda Pennsylvania'snn
yerlilerinden olduunu biliyoruz, ama onun bu ile ilgili olduunu sanmam. Dokuz
dml sicimden bahsedildiini duyar duymaz, derhal birisinin amcanza by
yaptna, yahut da by yapt tesirini uyandrmaya altna hkmettim. Bay
Stevens'in teorisi de yabana atlacak gibi olmadna gre, Henderson'larn
nereli olduklarn bilmek isterim."
Bu suali Mark cevaplandrd. "Bural deiller. Ta Reading'den geldiklerini
duymutum."
"Reading, Holnda Pennsylvania'snn gbeinde bulunan ok irin bir
ehirciktir."
Tam o esnada odann kaps iddetle alnca, orada bulunanlarn hepsi
yerlerinden sradlar, Mark ise bir kfr savurmaktan kendini alamad. Gelen
Ogden Despard'd. Gen adamn yz bir tuhaft; kuvvet almak ister gibi, kapnn
erevesine dayand. Stevens, belirli hibir sebep olmamasna ramen, garip bir
dehet hissi duymaktan kendini alamad. Ogden, pardessnn koluyla yzn
sildikten sonra, "Henderson," diye geveledi.
Mark sordu. "Henderson'a ne olmu?"
"Beni onun yanna yollamtn, aabey. Gya letlerini alp benimle buraya
gelecekti. Bu sabah size gzkmediine hi amayn. Zira Henderson bir kriz
geirdi. Hemen hemen konuamyor. Hepinizin onun yanna gitmenizi tavsiye
ederim. Adamcaz; Miles amcay grdn sylyor."
Brennan, "Cesedi bulduunu mu sylemek istiyorsunuz?" diye atld.
Ogden, polis mfettiinin hiddetle szn kesti. "Hayr, Miles amcam
grdn sylyor dedim."
DRDNC BLM
1
KK KAGR EVN kaps ardna kadar akt. Sis dalm, serin ve berrak
bir gne yerini vermiti. Biraz tede, krk ta dkntlerinin arasnda mezarn
azn rten ve keleri ar birer ta ile emniyete alnm olan yelken bezi
dikkati ekiyordu.
Henderson, bir gece evvelki toplantnn yapld kk oturma odasndayd.
Gzleri yar kapal olarak, eski bir de divann zerine uzanmt; yznde
strap ile meydan okumann karm garip bir ifade vard. Sol akanda bir
bere gze arpyordu; salar her zamankinden karkt. Geek" kyafeti
zerindeydi ve yzn dahi ykamama benziyordu. Bir rt enesine kadar
kyor, bunun zerindeki elleri vakit vakit spazmoza tutulmu gibi titriyordu.
Gelenleri duyunca dnp bakt, sonra ban gene bitkin halde yastnn zerine
drd.
Mark ona "Merhaba, Joe," diye hitap etti.
Bu szler zerine Henderson'un yznn ifadesinde bir deiiklik olduysa da
tavriyle, deme insann tahamml edemiyecei straplar ektiini anlatmaya
devan etti.
Mark elini onun omuzunun stne koyarak, "Yorulacan tabi," dedi. "Bu gece,
yandan umulmyacak iler grdn. Fakat Miles Amcama dair anlattn o gln
hikye nedir?"
Brennan mdahale etti. "Bay Despard, sizin dakikanz dakikanza uymuyor. Daha
be dakika nce kendiniz hayaletlerle yayan llerden bahsettiiniz halde,
imdi Henderson' un hikyesine gln diyorsunuz. Bu deiiklie sebep ne?"
Mark aalad. "Bilmiyorum," diye kekeledi. "Demin Stevens'in teorisinin
tesirinde kaldnz besbelliydi, derken bir Henderson daha hayalet grdn
ileri srnce, mbalann bu kadarn fazla bulacanz dndm." htiyar
adama dnerek sert bir sesle yle dedi: "Hadisene Joe, biraz kendini
toparlamaya al. Polis burada."
Henderson polis kelimesini duyunca gzlerini ardna kadar at. Bir yandan
dorulmaya alrken alamakl bir sesle, "Polis mi? Polisi kim ard?" diye
geveledi. Brennan ksaca, "Karnz ard," dedi.
"Olamaz! Buna katiyen inanmam!"
"Mnakaay brakalm. Bilmek istediim u: Bay Ogden Despard'a, amcasnn
hayaleti hakknda neler anlattnz?"
Henderson itiraz etti. "Grdm ey hayalet deildi." Stevens, adamn hl
dehet iinde olduunu mahede ederek derin bir huzursuzluk duydu.
Henderson devam etti. "Daha dorusu, hayalete benzemiyordu. Bay Miles..."
"Bay Miles diri miydi?"
Henderson gene alamakl bir sesle, "Bilmiyorum," diye inledi.
Mark, "Grdn bize tarif etmeye al Henderson," dedi. "nce, onu nerede
grdn syle."
Yal adam bir kapy iaret ederek, "Yatak odamdayd," dedi. "Dn akam
Bayan Edith geldikten sonra, hepimizin byk eve getiimizi hatrlyorsunuz,
deil mi? Daha sonra Bayan Edith bana kaloriferi yakmam syledi, ben de sizler
ktphanede grrken bu ii grdm. Saat te de herkes yatmaya gitti."
Mark, "Doru," diye tasdik etti.
"Biz ikimiz bundan sonra tenis kortunun yelken bezini almaya gidecek ve
ak mezarn stne yayacaktk. Fakat ok yorgun grndnz iin, ben size
yatmaya gitmenizi, bu ii tek bama da grebileceimi syledim. Bunun zerine
siz de bana teekkr ettiniz ve bir iki ikram ettiniz..."
"Evet, btn bu dediklerini hatrlyorum..."
"Siz arkamdan kapy kapadktan sonra, burada geceyi tek bama geirmek
zorunda olduumu idrak ettim. Derken, yelken bezinin de tenis kortunda
olmadn, geen ay bir yerini dikmek iin onu eve getirdiimi hatrladm.
"Neticede doru buraya geldim. Bu oda karanlkt. Elektrik dmesini
evirdiim halde k yanmaynca, itiraf edeyim ki, bir tuhaf oldum. Allah'tan,
fenerlerden biri yanmdayd. urada, kapnn kesinde duran bezi alarak gittim,
yerine koydum. Onu, kelerinin zerine talar koyarak tesbit ederken, altndan
birisi kmak isteyecekmi gibi, habire kalbim hop ediyordu... im bitince,
buraya gelip kapy gzelce srgledim. Halbuki umumiyetle korkak olmadm
bilirsiniz, Bay Mark!
"Hl cereyann gelmediini grnce, fenerin fitilini ykseltmek istedim,
fakat onu yanl yne evirdim mi nedir, fener bsbtn snd. eride baka bir
lmba olduunu bildiimden, onu yakmak iin daha fazla uramadm. Fakat odama
ayam atar atmaz, salncakl koltuumun gcrdadn duydum. Koltuun
bulunduu pencere tarafna baknca da, birisinin koltukta oturup sallanmakta
olduunu grdm!
"Pencereden giren ay nda amcanz tandm, Bay Mark. Buraya her
geliinde yapt gibi, koltuuma yerlemi, sallanp duruyordu. Yzn ve
bembeyaz olan ellerini mkemmelen seebiliyordum... Hatt benim elimi skmak
istermi gibi bir hareket bile yapt!
"Koarak odadan frladm ve arkamdan kapy arptm, ne are ki anahtar i
tarafta kalmt. Derken, amcanzn peimden gelmek istiyormu gibi yerinden
kalktm duydum. O ara ayam bir yere takld ve kapaklandm. Derken bam
birini Jonah Atkinson'un oynad bir kbus yaadna dair duyduu his sadece
fotoraftan ileri gelmiyordu. Masann zerine darmadan atlm mecmualarn
arasnda bir sicim rm ve bunun zerinde dokuz dm olduuna dikkat etmiti!
"Hayr... Hayr, bir eyim yok. Yalnz bu resim nasl elinize geti?" diye
sylendi.
Atkinson glmsedi. "Dn akam 19.35 tireninden indiiniz srada, ben bu
odada bir ile meguldm, camekndan bir ara dar baknca sizi grdm."
"Evet, dkknda birisinin olduunu ben de farkeder
gibi olmutum!"
Stevens'in bu szlerine biraz hayret etmi grnen Atkinson devam etti. "Bir
otomobil sizi bekliyordu; siz bu otomobile binip sokan kesini dndnz
srada, gar tarafndan birinin isminizi seslendiini duydum. Biletleri toplayan
memurdu. Anlalan, siz bu fotoraf tirenin iinde drmsnz, kontrolr de
onu bulmu ve tiren tam hareket ettii srada dardaki memura teslim etmi."
Stevens, resmi daha iyi tetkik etmek maksadiyle raptiyesinden kurtardn,
fakat tam o srada arkada Welden'in kagelmesi zerine, msveddeyi alelacele
antann iine sokmaya altn hatrlad...
Atkinson'un syleyecekleri bitmemiti. "Memur da o aralk evine dnyordu,
beni dkknnm eiinde grnce, resmi, ilk frsatta size verme iini bana
havale etti. Ben de resme belki ihtiyacnz olduu dncesiyle bugn sizi
ardm."
Stevens, "Size ne kadar, teekkr etsem azdr, Bay Atkinson," diye atld.
"Ah, keke btn problemler bu kadar kolay halledilebilseydi... Yalnz size bir
sual sormak istiyorum. Vereceiniz cevap benim iin ok mhim. u dml sicim
paras nereden masanza geldi?"
Atkinson bir dntr dnerek sicimi cebine tkt ve homurdand. "Babamn
marifetidir. Her getii yere bu sicimlerden brakr. Oldu bitti bu iin
hastasdr. Eli bo kalnca bir sicim paras alr ve dmlemeye balar.
Bakalar sigara ier, anahtarlariyle oynar, yahut kk kk resimler
karalarlar. Onun megalesi de, bu. Yalnz sizin meraknzn sebebini
anlyamadm."
Stevens cevap vermedi.
Atkinson srar ediyordu. "Bunu niin sorduunuzu bana sylemeyecek misiniz?
Vereceiniz cevap belki benim iin mhimdir. Despard'larn dostu olduunuzu
biliyorum. Bay Miles Despard'n cenaze treniyle biz megul olduk. Yoksa bir ey
mi oldu?"
Stevens ksa bir tereddtten sonra sordu. "Bu sicimlerden birinin Bay Miles
Despard'n tabutunun iinde kalm olmas mmkn m?"
"Mmkn tabi. Fakat babam bunu yaptysa, affedilecek ey deil. Yoksa
sahiden..."
Stevens dnyordu. htiyar Atkinson'un sicim paralarna dm atmasna bir
diyecek yoktu, ama her defasnda mutlaka dokuz dm m yapard? Sonra, buna
benzer bir sicimin, Miles Despard'n ld gece, henz Baba Jonah Atkinson
vazife bana gelmeden, lnn ba yastnn altnda bulunmas nasl izah
edilebilirdi?
Stevens nihayet dayanamyarak cenazeciye, Miles Despard'n, mezara konulan
tabutun iinde bulunduuna muhakkak gziyle baklp baklamyacan sordu.
Atkinson heyecanland. "Despard Park'ta bir eyler olduundan phelenmitim
zaten. Kasabada da baz sylentiler dolayor. Fakat sualinize vereceim cevap
kat: Bay Despard'n, tabutuna konulduunda en ufak bir phem yok. Bu ie
bizzat ben nezaret ettim, akabinde de dostlar tabutu omuzlayarak doru mezara
gtrdler. Yardmclarm da bu szlerimi teyid edeceklerdir."
Atkinson konuurken, sokak kaps usulca alm ve bir adam dkkna
girmiti.
Akamn loluunda, yamur damlalarnn izik izik gsterdii camn nnde
ayakta duruyordu. Pek uzun boylu deildi ve arkasnda krk astarl bir palto
olmasna ramen, sska gzkyordu. Bu krkl manto ile kenar adamn gzlerine
kadar inmi olan kahverengi ftr apka, Stevens'e Miles Despard' hatrlatarak,
zerinde tatsz bir tesir brakt. Fakat ller, u srada kaldrmn kenarnda
duran ve ofr direksiyonunda oturan Mercedes gibi arabalarla gezmezlerdi ki.
Sonra, yabanc adam kendisine doru birka adm atnca,
Stevens, karsndakinin Miles Despard olmadna kani oldu. Paltonun modas
gemi bir dikilii vard; adamn ise yetmiini akn olduu belli idi. Yz
dikkati ekecek derecede irkin olmakla beraber, her eye ramen cazibeli idi.
Stevens onu bir yerden tanyormu gibi bir his duyuyordu. Yabancnn, alayc,
hatt biraz vahi baklar oday epevre dolatktan sonra, Stevens'in
zerinde durdu. "Sizi rahatsz ettimse zr dilerim, ancak sizinle ksa bir
grme yapmak zorundaym," dedi. "Buraya girdiinizi grnce, arkanz takip
ettim. Sizinle tanmak iin epeyi uzun yoldan geliyorum. Adm Cross... Gaudan
Cross."
2
Stevens'in kendisine bakakalmas zerine, yabanc "Evet, adm Cross,", diye
tekrar etti. "te kartm. Her halde yzmn, kitaplarmn arka kapanda
grmeye altnz resimdekinden ok daha yal olduunu dnyorsunuz. Bahis
konusu fotoraf otuz senelik olduuna gre, bunda alacak bir ey yok. Onu,
hapse girmeden nce ektirmitim." Eldivenli eliyle sokak ynnde bir iaret
yaptktan sonra devam etti. "Aldm telif haklarnn, bunun gibi bir arabann
sahibi olmama yetmiyeceini de dndnz tahmin ediyorum. Haklsnz. Hapse
girerken kk bir servetim vard, ieride, bir kuruunu dahi sarfetmeye frsat
bulamamam zerine faizleri ve vaktimin okluundan bol bol yazdm yazlarn
gelirleri de buna eklendi. adamlariyle yazarlarn arasndaki fark budur
zaten. adamlar para kazanr, sonra hapse girerler; yazarlar ise evvel hapse
girer, sonra para kazanrlar. Bay Atkinson her halde kusurumuza bakmaz, Bay
Stevens. Benimle gelmek zahmetinde bulunur musunuz?"
aknlndan syliyecek sz bulamyan Stevens, Cross' un ak tuttuu
kapdan geerek dkkndan kt. ofr de yerinden inerek onlara otomobilin
kapsn at.
Cross, Stevens'e, "Buyrun," dedi.
"Nereye gidiyoruz?"
Cross, "Hibir fikrim yok," dedi ve ofre dnd. "Bizi istediin yere
gtrebilirsin, Henry."
Gri demeli otomobilin iinde tatl bir lklk hkm sryordu. Koltua yan
oturmu olan Cross, Stevens'i gznden ayrmyordu. Yz gene ayn alay ve
vahet karmn aksettiriyordu. Cebinden tabakasn kararak misafirine bir
sigara ikram etti, sonra da, "Anlatn bakalm," dedi.
Bozulan asabn yattrmak iin esasen ttne ihtiya duyan Stevens, ikram
edilen sigaray kabul ederek, "Neyi anlataym?" diye sordu.
"Gzlerinizi bryen kskanlktan kurt utabildiniz mi? Bunu sormaktan
maksadm u: Hayatmda ilk defa grdm karnz bu gece otomobille bilmem ne
kadar kilometre katederek, gece vakti beni uyandrd ve sual yamuruna tuttu.
Tabi, gecenin geri kalan ksmn benim atmn altnda geirdi. Merak etmeyin,
khya kadnm Bayan Murgatroyd da evdeydi; o olmasayd bile, ileri yam,
kukulanmamanz iin yeter bir sebeptir sanrm. Karnzn bana geldiini
sezdiinizi tahmin ederim. Bir ocuk kadar zeknz olsa, bunu kefetmeniz icap
ederdi."
Stevens, "Ogden Despard hari, sizin kadar iddial adam grmedim," diye
karlk verdi. "Eh, madem ki ak konuuyoruz, ben de, tehlikeli addedeceim
bir rakip olmadnz itiraf edeyim."
Gross, "Gzel!" diye byk altndan gld, sonra daha sert bir sesle devam
etti. "Mamafih bu emniyetiniz biraz yersiz. Sizde genlik varsa, bende de zek
var. miriniz Moley size benden bahsetmedi mi?"
Stevens ksaca dndkten sonra, "Hayr, bahsetmedi," dedi. "Sadece sizinle
tanp tanmadm sordu. O kadar. Acaba Marie u srada nerede?"
"Evinizde tabi. Merak etmeyin, birazdan ona kavuacaksnz." Cross bu
szlerden sonra arkasna yaslanarak sigarasn tellendirmeye koyuldu. "Beni
dinleyin, delikanl," dedi. "Yetmi be ymdaym, fakat hapishanede geirdiim
yirmi yl sayesinde, yz yetmi be yandaki bir adamn altndan kalkamyaca
kadar ok sayda cinayet dvas tetkik edebildim. Buraya size nasihat vermeye
geliim de srf karnzn hatr iin."
"Teekkr ederim. Hrnlm merakma verin." Gen adam byle diyerek
Marie d'Aubray'n fotorafn cebinden kard ve muhatabna uzatt. "Yalnz bu
ne demek?" diye sordu. "Hem Marie ne diye size gitti? Sonra, adnz sahiden
Gaudan Cross'sa bu adn meneini bilmek isterim."
Cross gene kkrdad. "Demek kendinize gre muhakeme yrttnz," dedi,
"Karnz da bundan korkuyordu. Kanun nazarnda Gaudan Cross adn tamaya
hakkm var. Fakat yirmi yamdayken ismimi deitirmemden evvel, adm Alfred
Mossbaum'du. Hayr, yanl anlamayn. Yahudiyim ve rkmn btn byk adamlar
Her neyse, bu Jeannette White vakasn nian bozmak iin bahane bildi. Fakat
bugn hakikati Ogden'den rendik. Jeannette White, Tom'un deil, Mark'n
metresiymi!" Ksa bir duraklamadan sonra Lucy ayn titrek sesle devam etti.
"Tom en iyi arkada olduu halde, Mark azm ap onu temize karmay
dnmedi. Edith' in, saadetinin yklmasna gz yumdu. Jeannette White,
ocuunun babasnn adn aklamad iin, Tom da hakikati bilmiyordu. Mark,
Edith'i ok seven arkadann hislerini hie sayd demek. Belki de o sralarda
benimle nianl olduu iin, hakikati sylemekten korktu."
Stevens mutfakta bir yukar, bir aa yrrken dnyordu. "u dnya ileri
ne anlalmaz ey. Mark Despard byle hareket ettiyse, Ogden'den de daha rezil
bir adam olmas lzm. Halbuki bunlar renmek ona kar duyduklarmda hibir
deiiklik yapmad. Mark' hl sayyor, buna mukabil Ogden'e tahamml
edemiyorum."
Stevens, Marie'nin de bu duygularm paylatn hayretler iinde farketti.
Gen kadn, "Demek ki Ogden, ailenin btn kirli amarlarn ortaya dkt,"
diye nefretle sylendi.
Stevens birdenbire sordu. "Peki Partington hakikati renince ne dedi? Ogden
konuurken, o da orada myd?"
Lucy, "Oradayd, ama sylenilenlerin onun zerinde fazla bir tesiri olmad,"
dedi. "Omuzlarn silkerek, aradan ok uzun zaman getiini ve artk kendisinin
ikiyi her hangi bir kadna tercih ettiini syledi. Asl isyan eden, Tom deil,
ben oldum. Mthi bir hiddete kaplarak Mark'a bir daha yzn grmek
istemediimi bardm. O da szm dinledi."
Marie, kocasn artan bir hiddetle, "Hay Allah kahretsin!" diye atld.
"Ne diye o kadar hiddetlendin sanki? Mark, on sene nce o kzla bir macera
geirdii iin deildir, nallah? Lucy'ciim, buna benzer bir gnah ilememi
bir erkek varsa, bana gster; dnya yznde yle biri olsa bile, kimbilir ne
kadar skc bir koca olur! Sonra, Mark'n Partington'a kar alaka hareket
ettii her ne kadar hakikatse de, bunu, sana dknlnden yaptm unutma.
Senin yerinde olsam, yalnz bunu hatrlardm!"
Stevens misafir iin bir martini hazrlamt. Gen kadn kadehini tam
dudaklarna gtrecekken durdu ve ksa bir tereddtten sonra baklay azndan
kard. "Korkarm ki, o hdiseden sonra Mark kzla tekrar grt."
"Jeannette White'yle mi grt?"
"Evet, onunla."
Stevens ac bir tebessmle, "Bunu da kafana sokan Ogden'dir, tabi," dedi.
"Bana kalrsa, bu Ogden'i bir tmarhaneye tkmal, daha iyi. Amcasnn
vasiyetnamesine girmek iin, kalbinin ktln o kadar uzun zamandr sahte bir
nezaket maskesinin ardnda gizledi ki, artk diledii olduktan sonra, daha fazla
dayanamayp kudurdu."
Lucy gen adama bakarak, "Ted," dedi. "St. David'deki baloyu bana
terkettirmesine ramak kalan o esrarengiz telefonu hatrlyorsun, deil mi?
Telefon eden kendini tantmadyd..."
"Yani telefon eden Ogden miydi demek istiyorsun?"
"Dorusu nce o aklma geldi; Ogden umumiyetle her eyi bildii iin de
sylenenlere inandm. Telefondaki ahs, Mark'n gene Jeannette White'yle
mnasebeti olduunu sylyordu. O srada, Partington hdisesine ad karan gen
kzn ismini bilmiyordum, yahut da unutmutum. Zaten hangi kadn olsa bence
birdi, zira Mark'n birka zamandr bana kar deitiine dikkat ediyordum."
Gen kadn konumakta glk ekiyordu, sonunda kadehini bir defada yuvarlyarak
gzlerini duvara dikti, kald. Birka saniye sonra, hikyesine devam etme
kudretini tekrar buldu." Telefondaki ahs, o gece Mark'n, kalabaln iinde
tannmasn nleyecek maskesinin sayesinde, eve dnp o kzla buluacan iddia
ediyordu. Crispen'e dnmek zahmetine katlandm takdirde, benim, bulumalarm
kendi gzlerimle grebileceimi syledi. nce inanmadm, fakat sonra kalabaln
iinde Mark' bou bouna aradm. Meer o srada, evin arka cephesindeki bir
odada iki arkadaiyle bilardo oynamakta imi. Ben bunu bilmediim iin, bir ara
Crispen'e gideyim dedim, fakat sonra da bu hikyenin gln olduuna kanaat
getirerek balo salonuna dndm. Fakat bu leden sonra, Ogden, Jeannette
White'nin Partington hdisesine ad karan kz olduunu ifa edince, bir an
gzlerim karard..."
Stevens gen kadnn szn kesti. "Ogden'in sana sylediklerinin hakikat
olduuna emin misin? Bak, telefonda verilen havadis aslszm. Ogden'in itham
da yalan olamaz m?"
"Yok, Mark her eyi itiraf ettii iin hibir phem kalmad! imdi de o,
kimbilir nereye gitti. Ted, ne olur onu bul! Benim iin deil, kendi iyilii
iin bulunmas lzm. Zira Mfetti Brennan, Mark'n katn renirse, asl
olmyan bir sr ey dnmeye balar..."
"Brennan bilmiyor demek?"
"Hayr. O srada evden kmt; fakat birka dakika sonra krkl paltolu,
ufak tefek bir ihtiyarla dnd. Mfetti bana, ad Croft mu, Cross mu neymi, o
adamn Despard Park'ta kalmasna bir mni olup olmadn sordu. Sonra da, onun,
canilerin ruhunu kitap gibi okuyabildiini szlerine ilve etti. Beraberce
mezara da indiler; dar ktklarnda Mfetti kpkrmzyd, fakat ufak tefek
adam katla katla glyor. Anladma gre, gizli bir geit bulamamlar. Joe
Henderson'a, mezarda ne yaptklarn sordum. Mahzene inen basamaklarn altndaki
eski kapy biliyorsun, deil mi? Hani u bir trl doru drst kapatlamyan
kapy..."
"Evet, hatrladm."
"Joe, Cross'un onu hi durmadan ap kapadn syledi. Olanlardan doru
drst haberim yok, ama korkuyorum... Sonra, Miles amcann odasna bitiik
taraaya da gittiler. Aradaki caml kapy rten perdeyi kurcaladlar,
yrtklarndan ieriye baktlar. Bilhassa bu i, ufak tefek adam pek
elendirdi. Bunun ne demek olabilecei hakknda bir fikrin var m?"
Stevens, "Dorusu yok, ama zihnini kurcalyan bir ey olduunu hissediyorum,
Lucy," dedi. "Bunun ne olduunu sylesene."
Gen kadn dinlenmiti. "O eyin pek zerinde durmuyorum/' diye itiraf etti.
"Mfetti Brennan bile her hangi bir evde olabileceini kabul etti. Fakat,
aramba gecesi evde olmadmz tesbit edilmeseydi, o yzden bamz derde
girebilirdi. Mesele u Ted: Siz gittikten sonra, Mfetti evin iinde arsenik
buldu."
"Arsenik mi? Vay canna! Nerede imi?"
"Mutfakta. Aklma gelseydi, Mfetti'in aramasna meydan kalmadan ben ona
sylerdim. Fakat bugnden nce kimse arsenikten bahsetmediine gre, nereden
bilecektim?"
"Arsenii kim satn alm, Lucy?"
"Edith, fareleri zehirlemek iin alm. Fakat o da bunu unutmu."
Bu szlerden sonra odada derin bir sessizlik oldu. Lucy, muhaniki bir
hareketle bo kadehi dudaklarna gtrd. Tam o srada Marie de rpererek arka
kapy at.
"Rzgr dnm," dedi. "Bu gece frtna kacak."
4
Fakat o gece, Stevens Mark'n peinde Philadelphia sokaklarm dolarken
baka bir frtna koptu. Stevens'in aranmalar da bouna oldu; Mark Despard',
kulbnde, yazhanesinde, yahut da umumiyetle urad yerlerin hibirinde gren
olmamt.
Yamurdan srsklam olan Stevens, midi krlm vaziyette ge vakit
Crispen'e dnd. Cross'un geceyi Stevens'lerin kknde geirecei
kararlamt; fakat Lucy'yi ufak tefek yalanlarla teskin etmek iin Despard
Park'a gitmesi gerektiinden, Ted, misafirini gece yarsndan nce gremedi.
Kkte ses, seda yoktu; daha dorusu, Lucy hari, btn ev halknn yatt
anlalyordu. Stevens nihayet evine dnebilince, Brennan ile Cross'u, kapsnn
nnde park etmi lks otomobilin iinde* buldu.
"Yoksa bir ey mi var?" diye sormas zerine, Brennan ask bir suratla,
"Katilin kim olduunu rendik," dedi. "Fakat tesbit edilmesi gereken bir ey
olduu iin ehre gidiyorum. Sonra, korkarm her ey bitecek!"
Cross mdahale etti. "Ama ben dostum Tilki Frank'in zntsne itirak
etmiyorum. Bay Miles Despard alaka bir cinayete kurban gittii cihetle,
katilinin elektrikli sandalyede can verdiini duysam baya memnun olacam. Bay
Stevens, maalesef bu geceyi evinizde geirmekten mahrum kalacam. Benim de
Brennan'la Philadelphia'ya dnmem lzm. Fakat szm szdr. Yarn leden sonra
ikide Despard Park'a gelmek zahmetine katlanrsanz, size katili takdim ederim.
Haydi yola kalm, Henry!"
Marie, Cross'un evlerinde geceleyemeyeceine sevindiini itiraf etti. "Bana
byk iyilii dokundu, ona ok mteekkirim, ama onda huzurumu karan bir taraf
var. deta insann aklndan geenleri okuyor," dedi.
Gece yars yatmalarna ve bir gece evvelinden uykusuz olmalarna ramen,
Halbuki Mark da beni atlatt. Gelmedi! Karsndan ekinmi olacak... Hem Mark
nerede kuzum? Sylediklerimin hakikat olduunu o size ispat edecektir... Ama
burada deil galiba..."
Brennan alayc bir tavrla, "Haklsnz, Bay Despard burada deil," diye
tasdik etti. "Biz onu bulana kadar da epeyi vakit geecee benzer. Adamcaz,
numarasnn artk skmeyeceini anlam olacak. Mark Despard ile siz bu cinayeti
beraberce plnladnz. Siz pis ii grecektiniz, o da sizi himaye edecekti."
Yirmi saniye boyunca kimse konumad. Bir ara Ogden Despard'a gz ilien
Stevens, delikanlnn i dudaklarnda memnun bir glmseme sezer gibi oldu.
Neden sonra Lucy, "Size inanamyorum," dedi. "Bu kadn bilmem, ama Mark
byle alaka bir cinayet ileyecek adam deildir. Siz ne dersiniz, Bay Cross?"
Hl radyoya yaslanan esrarengiz adam, karsndaki sahnenin tadn
karmakla meguld. 'Siz de bana danyorsunuz demek. Bayan Despard," dedi.
"Anlalan bana danmak, Crispen'liler arasnda huy haline geldi. Maalesef Bay
Brennan'n syledikleri doru: Kocanz Bayan Corbett'le birlikte cinayeti
plnlad, sonra da izleri kartrmak iin tertibat ald. Lehinde olan yalnz
bir tek nokta var: pheyi sizin zerinize ekmek iin giriilen teebbslerde
onun hibir pay yok. Kendisi bunu sonradan farkederek sizi temize karmaya
urat. Byle yapmakla da, aslnda alelade olan bir cinayeti iinden klmaz
hale soktu.
"Bilmem farkettiniz mi, bu olayn en dikkate deer taraf, iki iradenin daim
surette atmas olmutur.
"lk pln basitti. Mark Despard ile Bayan Corbett, ihtiyar Miles Despard'
parasna tamaen ldreceklerdi. Fakat maktuln grnrde tabi ekilde lmesi
gerekiyordu. leride gastro-anterit'ten lmeye makm grnd cihetle, aile
doktoru da bir eyden phelenmiyecekti. Kedi lsnn yanna braklan
arsenikli kse ile sonradan ele geen byclk kitabnn ilk plnda yeri yoktu.
"Mark Despard tarafndan tasarlanan ilk basit pln bundan ibaretti. Fakat bu
kadar Myra Corbett'i tatmin etmemiti. Miles Despard'n lmesi ona yetmiyor,
ayn zamanda Lucy Despard'n da yolunun zerinden ekilmesini istiyordu. Bu
hissi duyaca gayet tabiydi: Lucy, nn kars deil miydi? Demek oluyor
ki Miles Despard'n, sonradan Lucy Despard'a maledilecek bir cinayete kurban
gitmesi gerekiyordu.
"Mark'a belli etmeden byle bir pln yrrle koymak pek o kadar g bir
i deildi. Brinvilliers Markizi'nin elbisesini giymi olan kadnn, ancak ev
halkndan biri olabilecei iin bandan beri belli idi. Dostum Stevens'e, unun
bunun ahadetine fazla bir deer vermediimi sylemitim, ama Bayan Despard'n
yahut Bayan Edith'in sulu olduuna inanabilmek iin, pek ok kiiyi
yalanclkla itham etmem gerekirdi. Bu itibarla esrarengiz kadn bu ikisinden
biri olamazd. u halde kimdi? Daha nce de belirtildii gibi portredeki
elbisenin birisi tarafndan kopye edildii ve bu ii yapan kimsenin, evin
yabancs olamyaca meydandayd. Bayan Despard, baloya tablodaki elbise ile
gideceini evin dnda hi kimseye ifa etmemiti. Hem dardan gelen bir
kimsenin, Bayan Henderson'u dahi aldatabilecek mkemmellikte bir benzeri evin
iinde dikildii takdirde, dikenin yapmas gereken bir i daha vard..."
Stevens, "Neyi yapmas gerekiyordu?" diye sormaktan kendini alamad.
Cross nazik bir tavrla bu suali cevaplandrd. "Dikilmekte olan ikinci
elbisenin bulunduu odaya kimsenin girmemesini salamak zorundayd. Tesadf,
bunun iin kendisine bir bahane hazrlad. Bayan Stevens, hastabakcnn
odasndan, Cumartesi gecesi, iinde morfin tabletleri bulunan bir ie alm ve
ertesi gn onu iade etmiti. Bana sylendiine nazaran, Lucy Despard,
Brinvilliers'in tuvaletini ancak Pazartesi gn kopye etmeye karar vermi. O
srada Myra Corbett' in elinde, odasn kilitli tutmak iin mkemmel bir bahane
mevcuttu. Gerisi kolayd. Bayan Corbett, Bayan Despard'nkinin tpatp ei bir
elbise giyecekti; bir maskesi ve muhtemelen bir perukas da vard. O andan
itibaren cinayeti ilerken bir bakas tarafndan grlmesi art oluyordu.
"Bununla beraber bir tedbire daha bavurmas gerekiyordu. Bayan Despard'
balo evinden karp buraya kadar getirebilmek iin ona telefon etmesi lzmd.
Bayan Despard" eve dnd takdirde, sonradan ne yapsa, kendini temize
karamazd.
"Vakti gelince, katil kadn buraya dnerek hazrlad elbiseyi arkasna
geirdi. Bayan Henderson'un, sevdii yayn dinlemek iin saat on birde taraada
olacan biliyordu. O srada khya kadn, mezarn yaknndaki kk evinde
olduu iin, katil, mutfakta yumurtal ve arapl karm hazrlamaya rahat
rahat vakit buldu. htiyar adama her gn bunu iirmesi doktor tarafndan tavsiye
edilmiti. Miles Despard hastabakcsn bu kyafette grnce amyacakt, zira
o gece bir maskeli balo olduunu bildiinden, Bayan Corbett'in de oraya davetli
olduunu zannedecekti.
"Myra Corbett, grlmeyi istedii iin, daha evvelinden perdeyi bir yerinden
yrtmt. Burada, iin bandan beri pheye yer brakmyan bir nokta zerine
dikkati ekerim. erisinde bulunduumuz u mehur caml taraaya bakn. Bayan
Henderson o gece imdi benim durduum yerde, radyonun yanndayd. Miles
Despard'n odas da taraann ta teki ucundaki caml bir kapnn ardnda. yle
olduu halde, ahidimiz, Miles'in odasnda bir kadnn konutuunu bariz ekilde
iitebilmi. Normal olarak, kaatil kadnn alak sesle yahut bilemediniz orta
bir sesle konumas beklenirdi. Hastaya zehirli ikiyi verirken yukarda
sraladmz artlara ramen, dardan duyulabilecek kadar yksek sesle
konumas garip deil mi? Bu anormallik ancak bir tek ekilde izah edilebilir:
Odada bulunduunun farkna varlmasn istiyordu.
"Fakat aynann iinde grlmesini mmkn klan perdedeki ikinci yrt
hesaba katmamt. Nihayet vazifesi bitti. Hasta, ksenin muhtevasnn tamamm
geri imemiti ama, muazzam arsenik dozu dolaysiyle bu cihetin fazla bir nemi
yoktu. Bayan Corbett, ikinin geri kalanm kediye iirdi, sonra da kseyi,
dolabn iinde grlebilir bir yere koydu. Btn bunlar, cinayetin ilk bakta
anlalmasn isteyen bir kadnn jestleridir; esasen Miles Despard'n tabi bir
lmle ld zannn uyandrmak isteseydi, ksenin iine bu kadar fazla
miktarda arsenik koymazd.
"Artk yaplacak baka i kalmamt. Miles Despard'n, zehirlendiinden
haberi yoktu. Tuvalet masasn eski yerine itti, Greuze'yi iki pencerenin
arasna ast ve koltuu da her zamanki yerine koydu. Bu hareketler ise zehirin
tesirini hzlandrarak, onun, yalnz bulunduu evin dndan yardm istemesine
imkn brakmad.
"Mark Despard sabahn ikisinde eve dnnce, bekledii zere, amcasn can
ekiir vaziyette buldu. Fakat bu arada, bir cinayetin aikr delillerini de
dehet iinde kefetti. Miles Despard'n garip tavrnn, anlalmaz szlerinin,
tahtadan bir tabuta konulmasnda srar etmesinin, hatt dokuz dml ipin
mevcudiyetinin bize Mark Despard tarafndan duyurulduuna dikkati ekerim.
"Mark'n, bardakla kseyi gizlemesi ve kedinin lsn gmmek istemesi gayet
tabi idi. Derken ertesi gn Bayan Henderson'dan, kars Lucy'nin elbisesinin
eini giymi bir kadnn, Miles'e zehiri verirken grldn rendi.
Metresinin, karsn sulu durumuna drmek istediinden artk phesi
kalmamt. Ne yapacan bilmez haldeydi. Bayan Henderson'a susmasn tembih
ettikten sonra, baz tedbirlere bavurdu. Bardakta veya ksede arsenik
bulunduunu kati olarak renmesi lzmd eczacnn raporu bu hususu da teyid
etti. Fakat daha beteri de vard.
"Bu iin bandan beri, Miles Despard'n bir zehirlenmeye kurban gittiine
dair ortalkta baz sylentiler dolayordu. Mark, saa, sola yaylan ve erge
cesedin mezardan karlmas ile sonulanacak bu dedikodunun artk nne
geemezdi. Bu sylentinin kimin tarafndan karldn ayrca belirtmeye hacet
yok sanrm.
"Midesi arsenik dolu cesedi yoketmek suretiyle, bu yeni tehlikeyi ortadan
kaldrmak gerekiyordu. Cenaze treni Cumartesi gn yaplacakt. Fakat, ilgili
makamlarca cesede el konulduu, esasen su orta bu ynde bir teebbste
bulunmasna engel olaca iin, Mark'n cenaze trenine kadar eli kolu balyd.
Bu durumda hileye bavurmaktan baka aresi yoktu.
"Myra Corbett'in taknd tavrn ustalkl olduunu itiraf etmek gerekir.
Hastasnn lmnden sonra, bir zehirlenmeden phe ettiini syleyebilir, yahut
da vesveselerinden aile doktoruna bahsedip onu derhal bir otopsi yaptrmaya
srkleyebilirdi, ama bu klarn ikisi de fazlasiyle tehlikeli olurdu.
Kendisini n plna srd takdirde, Mark'la gemi mnasebetinin meydana
karlmas mmkn, hatt muhtemeldi. Bu durumda ihtiyar Miles'in baucunda
bulunmasna hayret edilirdi. En iyisi, hastabakc sfatiyle arka plnda
kalmakt. Bayan Cobett, Miles defnedilinceye kadar sesini karmyacak, ancak
bundan sonra dolambal yollardan ortaya serptii ipularnn tesirini
gstermesi iin gerekeni yapacakt.
"Fakat Mark'n mdahalesi yznden iler kart. Dostumuzun perembe sabah,
'Bir kadnn duvarn iinden getiini,' iddia eden Bayan Henderson'un
hikyesinden fikir ald muhakkak. Bu hikye ile Miles Despard'n okuduu ve
ihtiyarn zerinde derin bir tesir brakan byclk kitab, bahusus bunun l
olmayanlarla ilgili ksm da onun iin ayrca bir ilham kayna olmutu. Bu
itibarla, izleri kartrmaya alan Mark, amcasnn 3'astnm altnda dokuz
dml bir sicim bulunduunu iddia etti ve 'duvarn iinden geen kadn'
hikyesini, arkada Ted Stevens'in zerinde denedi. Bu ekilde gz boyamasnn
gayesi, plnnn elzem olan ksmn maskelemekti. Miles Despard'n gya tahtadan
bir tabutun iinde defnedilmesini srarla istemesinden bahsediyorum.
"Yukarda bahsi geen kitapta, 'Byclk crmyle iliii olanlarn daima
tahta ile ta aramalarna mukabil, elie tahamml edememeleri'ne dair mevcut
pasaj olmasa, bu talep belki phe uyandrabilirdi. Fakat bu, mkemmel bir
kamuflajd..."
Partington ni bir hareketle ayaa kalkt. "Neyin kamufljndan
bahsediyorsunuz?" diye sordu. "Mark, cesedi mezarn iinden yokettiyse, ne gibi
bir areye bavurdu? Tabutun madenden, yahut tahtadan olmasnn, netice zerinde
ne gibi bir tesiri olabilir?"
Cross eliyle sabrszlk ifade eden bir hareket yapt. "Siz de hibir ey
anlamyorsunuz," dedi. "Tahtadan bir tabutun kaldrlmas daha kolay deil
midir? Kurundan bir tabut, Mark Despard gibi gl kuvvetli bir erkek iin dahi
fazla ar olurdu."
Partington hayretle, "Mark tabutu mu kaldrm?" diye sylendi.
Cross bu suali duymamazlktan geldi. "Size ceset ve mezar ile ilgili bir ka
gerek sralyacam: I. ki srgs olmasna ramen, tabutu amaya bir, iki
saniye yeterdi; 2. Miles Despard son zamanlarda ok zayflam, kilosu elli bee
kadar dmt; 3. Mezara inen basamaklarn alt tarafnda, ierisinin
grlmesini nleyen ve Cuma gecesi kapal bulduunuz eski bir tahta kap vardr;
4. Mezarn iinde ayrca kocaman iki kp .bulunduu dikkatimi ekti..."
Stevens, Cross'un szn kesti. "Cesedin bu kplerden birinin iine
gizlendiini im ed3'orsanz, bouna yorulmayn. kisinin de iine baktk!"
Cross asabi bir tavrla, "Yardmm isteyenler, anlatacaklarm bitmeden
szm kesmeseler daha iyi olur," dedikten sonra devam etti. "Bahsetmek
istediim beinci noktann, cuma gecesi mezara girdiiniz zaman, sizi bir
eylerden phelendirmesi gerekirdi. Yere salm ieklere dikkat etmediniz
mi? O ieklerin yerlerde ii neydi? Kplerden dtkleri besbelliydi, ama
cenaze trenleri umumiyetle patrtl gemediine gre, kazaen yere atldklar
farzedilemezdi.
"imdi de bu noktalar hesaba katarak, 15 Nisan cumartesi gn leden sonra
yaplan cenaze treni srasnda olanlar gzden geirelim. Mark Despard treni
size aslna uygun olarak tarif etti. Tarafsz ahitler teferruat teyid edecek
durumda olduklarna gre, baka trl hareket edemezdi. Yalnz baz hususlarn
szgeten geirilmesi art.
"Mark Despard, mahzenden son ayrlann kendisi olduunu itiraf etti. Papaz
hari, herkes daha nceden oradan kmt. Fakat acaba papaz da mezarn iinde
miydi dersiniz? Ne mnasebet, Zira Mark'n da dedii gibi, hi kimse, mahzenin
kullanlm havasn gerektiinden uzun mddet teneffs etmeye yanamamaktadr.
Papaz da Mark', daha rahat nefes alabildii merdivenin st banda bekliyordu.
Mezarla arasnda ise, ierisini grmesine engel olan tahta kap bulunuyordu.
Mark, demirden birka amdan toparlamak bahanesiyle geride kalmt. Kendisi,
bu iin bir dakikadan uzun srmediini iddia ediyor; bu sznden phe etmek
iin sebep grmyorum, zira altm saniye, yapmay tasarlad ie bol bol
yeter. Bu iin merhalelerini sayalm: Tabutu kovuundan karmak, srglerini
ekmek, cesedi karmak ve bunu, ikiye bklm vaziyette, kplerden birinin
iine yerletirmek, son olarak da srglerini kapadklar sonra, tabutu yerine
srmek. Papaz, bu ameliye esnasnda kabilecek grlty, Mark'n amdanlar
kurcalamasna yoracakt. Ceset o andan itibaren kpn ieklerinin altnda
gizlenmi oluyordu. Bu arada Mark'n brakt tek ipucu, yere atmak zorunda
kald fazla ieklerdi.
"Fakat bu daha balangt. Sadece 'mucize'nin dekoru hazrlanm oluyordu.
"Mucizenin ifte gayesi vard. Mark'n dostlar, yaratlan esrarl atmosferin
tesiriyle, cesedin yokolmasn tabiat st bir olay olarak kabul ettikleri
takdirde, diyecek yoktu. Ama 'mucize' vuku bulup ceset mezarndan kaybolana
kadar, Mark'n, hikyesinin tabiat st unsurlarnn fazlaca stnde durmamas
gerekiyordu, zira o zaman dierlerinin, onu deli zannedip yardmlarn
esirgemeleri mmknd. Halbuki mezarn gece yars, polislerin mtecessis
gzlerinin uzanda alabilmesi ve bylece, yaratlan esrarl atmosferi hibir