You are on page 1of 157

Trkesi:

TARIK DURSUN K.

CEM Y A Y I N E V

Altn a, orijinal adyla Little Children., CEM YAYINEV'nin YRMNC YZYIL KLASKLER dizisinin on ikinci
kitabdr. ngilizce aslndan evrilmitir.
CEM Y A Y I N E V : Tan Ap. Bamusahip Sok. Caalolu
Dizgi: Alfabe Matbaas Bask: May Matbaas. st. 1967

Bu kitabn ad, aslnda Altn a deildi,


ben deitirdim. Kitabnda yer alan btn
hikyelerinde, Saroyan, bizim de bir sreler
yaadmz bir a, ocukluumuzun imdi artk
eriilmez bir d gibi uzakta kalan o 'altn a'n
anlatyordu. Hikyelerin btn kahramanlar
ocuklardr. Saroyan, hereyi ocuklarn gznden grr, ocuklarn azndan anlatr. Srekli
olarak iki dnya, byklerin dnyas ile ocuklarn
dnyas atr, eliir burda. O hikyeleri
yaayan ocuklar; bymek, byklerin o
gnlerde onlara zlemli gelen dnyalarna
girmek, erimek isterler; bykler de o geri
dnlmez 'altn a'n dnyasna yeniden geri
dnmeyi, yeniden o gnlerini yaamay dlerler.
kisi de gereklemez tabi. Herkes srasn
savacak,
herkes
hayatnn
'altn
a'n
yaayacaktr. Geriye kala kala bir o gnlerin anl
hikyelerini yazmak, bir de 'altn a' yaarm
gibi okumak kalr. Saroyan ite bunu yapandr.
Tark Dursun K.

L K G N
KK olann ad Jim'di, Mattei Building 77'de- ki doktor
Louis Davy'nin de tek olu. ilk defa gidiyordu okula. Doktor
baba, Fransz aslndan gelmeydi; krkn sren, ksa boylu,
tknaz bir adamd; ocukluu yoksulluklar, onmazlklar iinde
gemiti hep. Jim'in annesi yoktu, doduunda lmt, kn, kadn diye tand tek insan ev ilerini ekip eviren
sve'li Amy'ydi.
Amy, o sabah pazarlk elbiselerini giydirdi Jim'e, sonra
elinden tutup okuluna gtrd. Jim, Amy'yi severdi ya,
onunla birlikte okula gidiyor olmak houna gitmedi nedense.
Bunu Amy'ye de dedi, btn yol boyunca dr dr etti durdu.
Seni sevmiyorum hi, dedi.
Seni hi hi sevmiyorum.
Ama ben seni seviyorum, dedi Amy.
Seviyorsun da, ne diye gtryorsun beni okula ?
Amy ile sokaa klar ilk deildi tabii. Pazarlar,
okluk Adliye Saray Parkna, bandonun aldklarn
dinlemeye giderlerdi, ama bu bakayd, okula giditi bu.
Niye, ha? diye steledi.
Amy:
Herkes okula gitmeli de ondan, dedi.
Peki, sen kendin de gittin mi okula?
Hayr, dedi Amy.
Ben niye gidiyorum peki?

10

ALTIN AG

Tasalanma, seveceksin okulu.


Jim, hi sesini karmadan bir sre yrd, eli Amy'nin
elindeydi. Sevmiyorum seni ite, dedi. Hi ama hi
sevmiyorum artk.
Oysa ben seni seviyorum, dedi Amy.
Jim:
Seviyorsun da, ne diye gtryorsun beni okula? diye
sordu yeniden.
Niye gtrmeyecekmiim ?
Amy, ocuklarn okula gitme konusunda nasl
direndiklerini biliyordu elbet.
ok seveceksin okulu, dedi. Oyunlar oynayacaksn
orda, arklar trkler syleyeceksin.
stemiyorum, dedi Jim.
Ben de her gn leden sonralar gelip seni alacam.
stemiyorum, istemiyorum.
Olann bu denli direnmesi, Amy'yi bir ara umutsuzlua
drd, drd ya kurtulu yoktu ki...
Okul, her ikisine de souk, irkin, yadrgatc geldi, Amy
duyduklarndan hi mi hi holanmad o an. Merdivenlerin
nndeyken vazgeeyim bile dedi. Koridorlar, snflar
rknt veriyordu Amy'ye. Ayn korku, Jim'de de vard. Her
yan garip garip de kokuyordu.
Jim, mdr Bay Barber'den kesinlikle holanmad, Amy
de adama tepeden bakt.
Olunuzun ad ne? diye sordu Bay Barber.
Amy:
Benim deil, doktor Louis Davy'nin olu, dedi. Ad da
Jim. Ben doktor Davy'nin erilerine bakyorum.
Yani ad James, yle mi? dedi Bay Barber.
Amy:
Hayr, dedi. Yalnzca Jim.

LK GN

Oldu, dedi Bay Barber. Gbek ad ne ?


Gbek ad da yok. Daha kk. Ad Jim Davy imdilik.
Oldu, dedi Bay Barber. Birinci snfa almaya alacaz, baktk olmuyor, o zaman yuva blmne aktarrz.
Doktor Davy dedi ki, birinci snftan balayabilir.
Yuvadan olmasn dedi.
Oldu.
Amy, bir ara sandalyada oturmu korkuyla bakan
olann gnln alaym, dilinin dndnce; onu nasl
sevdiini, ayrldklarndan tr nasl zldn anlataym,
tatl bir iki ey syleyeyim dedi, ama gk kmad. inde
kald hepsi.
Jim, ba dimdik yukarda, sandalyadan indi, snfna
gitmek zere mdr Bay Barber'in yannda yerini ald.
Bu, yol boyunca Amy'nin aklndan hi kmad, eni konu
gururland Jim'le, tabii alamay da eksik etmedi.
Birinci snfn retmeni bayan Binney, ihtiyar, sska bir
kadncazd. Snf olanl kzl azna kadar dolmutu, garip,
ar bir koku sinmiti ieriye.
Jim, yoklamada birok adlarn sayldn duydu:
Charles, Ernest, Alvin, Norman, Betty, Hannah, Juliet, Viola,
Polly.
Safi kulak kesilmi, bayan Binney'in dediklerinden birini
bile karmamaya bakyordu: Sen, Hannah Winter, ne
iniyorsun aznda bakaym? Hannah Winter kpkrmz
oldu, yeniden azn oynatmaa baladnda, Jim, kzdan
pek holat.
iklet, dedi Hannah.
kar onu azndan, at p sepetine abuk.
Kk kz srasndan kalkt, snfn br kesin

11

12

ALTIN AG

deki p sepetinin yanna gitti, azndan ikletini karp att.


Bayan Binney:
Ernest Gaskin, ya senin inediin ne? diye sordu
yeniden.
Ernest:
iklet, efendim, dedi.
O an, Jim, Ernest Gaskin'i de seviverdi.
Teneffste Ernest'le bir araya geldiler, Ernest, Jim'e
trl oyunlar gsterdi.
Okul saatinin sonunda Amy geldi, koridorun ucunda
Jim'in kmasn bekledi. Jim gelene kadar hem kzgn, hem
somurtgan duradurdu. Btn gn kendi kendine neler neler
kurmutu: o yzden, Jim'i karsnda hi bir ey olmam,
sapasalam, yarasz beresiz bulunca pek ard. Nerden
baklrsa baklsn, okul, Amy'ye korku veriyordu.
Olan elinden sk skya kavrad, kt okuldan; yar
kzgn, ama yan da onurlu yrd.
Sekizden sonra ne gelir? diye sordu Jim.
Amy:
Dokuz, dedi
Jim:
Saran sekiz, saran dokuz, kam bal kara domuz,
dedi.
Babas yemekte suskun oturuyordu. Jim ona da:
Sekizden sonra ne gelir? dedi, sordu.
Dokuz, dedi babas.
Saran sekiz, saran dokuz, kam bal kara domuz.
Sabahleyin babasndan biraz bozukluk istedi.
N'apacaksn paray?
iklet alacam, dedi Jim.
Babas bir yirmibelik toka etti, Jim de okula

LK GN

giderken yolu zerindeki bayan Riley'in dkknndan bir


iklet ald. Amy'ye:
Bir para da sana vereyim mi, ister misin? dedi.
Bana da vermek istiyor musun sahiden?
Jim, bir anlna dnd, sonra karlk verdi: Evet.
Demek artk beni seviyorsun?
Seviyorum, dedi Jim. Sen de beni seviyor musun ?
Tabii, dedi Amy.
Okulunu da seviyor musun?
Dorusu, Jim, pek emin deildi bundan, ama iklet
inemesini ok sevmiti, niin saklasn. Hannah Winter'i de
sevmiti, Ernest Gaskin'i de.
Bilmiyorum, dedi.
Hi ark rendiniz mi?
Daha renmedik.
Peki, oyun moyun?
Snfta deil ama. Teneffse ktmzda bahede
oynadk.
Bayan Binney;
Aznda ne iniyorsun bakaym Jim Davy? diye
seslendi.
Ha ha ha diye aklndan geirdi Jim;
iklet, dedi.
Sonra p sepetine kadar gitti, ikletini att, sonra yine
yerine dnd, oturdu. Hannah Winter de grmt onu,
Ernest Gaskin de. Okulun en gzel yan 5te buydu.
Jim, artk bymeye ynelmiti, bymeye.
Ernest Gaskin'i bahede nleyip sordu:
inediin ne senin?
Fil eti, hem de i i, dedi Ernest Gaskin. Ya sen ne
iniyorsun Jim Davy?
Jim, ne inedii zerine matrak bir ey bulup

13

14

ALTIN AG

syleyeyim diye dnd, bulamad bir trl".


iklet, dedi. Ernest Gaskin bu iklet szne kendi fil eti
dediinde Jim'in glnden ok daha delidolu gld.
Hi de matrak bir ey deil dediin, dedi .
Snflarna girerlerken koridorda Hannah Win- ter'i
grd.
Hannah Winter, dedi. Dnyada en ok sevdiin sakzl
ey nedir?
Kk kz ard, irkildi. Gzel bir ey syleyip karlk
vermek istedi; Jim adyla onu arp ilgin bir soru
sorduunda, neler duyduunu bir bir sylemek istedi, ama
dnd dnd nasl diyeceini bulamad. stelik snfa
da girmilerdi, vakit makit kalmamt.
O anki aknlyla:
Tutti fruti, dedi hemen.
Kzn dedii, Jim'e imdiye kadar hi duymad yeni,
gzel bir kelimeymi gibi geldi. Btn gn de bu tutti frutiyi
azndan drmedi.
Eve dnlerinde, yoldayken Amy'ye de tutti fruti dedi.
Amy Larson, dedi. Ne iniyorsun aznda bakaym?
Yemekte olan biten bir bir babasna anlatt.
Takr takr takraba, iindedir akraba, aznda yoktur
dii, her gn yemektir ii, ya erkektir ya dii, bunu bilir her
kii. Nedir bu bil.
Bilmiyorum, dedi babas. Neymi?
Jim:
Beikle ocuk, dedi.
Amy memnun mutlu srtt.
Tutti fruti, dedi Jim.
O ne peki ?

LK GN

iklet. Hannah Winter'in en bayld sakzl eker.


Hannah Winter de kim? diye sordu babas.
Bizim snftan bir kz.
Ha...
Yemein ardndan Jim yere kt, oturdu: krmzl
mavili topacn fr fr dndrmeye balad.
yi iyi, diye geirdi iinden. Daha zgnl pek gemi
saylmazd. Fakat iklet numaras hi de kt deildi, hele
Hannah Winter... i i fil eti dedi; dnd yine, iin iin
de sevindi.
Babasna dnp yksek sesle:
i i fil eti, dedi.
Babas yzn akam gazetesiyle rtm, okumaya
vermiti kendini. Gazeteyi indirdi, bir gzel katlad, sonra
kalkp olunun yanma, yere meldi.
Amy, baba oul onlarn ikisini bir arada yere km
grnce, gzlerinde biriken yalar tutamad, boand.

15

PAZAR ZEPLN

LUKE benim elimden tutuyordu, ben de Marga- ret'in. Her


birimizde birer be centlik vard; sakn paray i edeyim deme
Mark, dedi Luke. Geen seferki gibi yapp dondurmaya
vereyim deme sakn.
Sen de ama, dedim.
Baktm, Luke yine ayn yolun yolcusu, paray ne att, ne
bir ey. Kilisedeki sunak anann nnden geti gitti. Ben
de, n'aptysa onu yaptm, leden sonra scak bastrnca
gittim, bir klah dolusu dondurma aldm paramla. Schultz iki
kak da cabadan verdi. Emerson Okulunun nndeki
aylandozlarn
altnda
dondurmam
yerken
Luke'e
yakalandm.
Bel gibi zerime geldi.
Ah-ha, dedi.
Nerden buldun paray bakaym Mark?
Bilirsin nerden olduunu, dedim.
Nerden bilecekmiim, dedi. Hadi, de bakalm nerden
buldun?
Sunak anandan, dedim. Paray atmayp kendime
sakladm.
Ne gnah ne gnah, dedi.
Gnahm! Sanki kendi yapmaz gibi...
Ben hi byle bir gnah ilemedim, dedi Luke.
yle, tabii, dedim. Ama iane anann yanndan paray
atmayp getin gibi yine.

PAZAR ZEPLN

Ben para biriktirmek iin yle yaptm, dedi Luke.


Ne biriktirmesiymi o? diye sordum.
Bir zeplin alacam da... dedi.
Zeplin dediin ka paradr ki?
ocuk Dnyas dergisinde tamam bir dolar diye
yazyordu. Hereyi iinde, bir dolar. T Chicago' lardan
gelecek hem de.
Sahici bir zeplin mi? dedim.
iki kii binip ykselebilirmi iinde, dedi. Benlen Ernest
West, ikimiz bineceiz.
Klhtaki son dondurmay da yaladm.
Ya ben? dedim.
Sen yoksun, dedi Luke. Sen daha ufaksn. ocuksun
daha. Ernest West benimle yat.
ocuk mocuk deilim, dedim. Ben sekiz yandaym,
sen de on. N'olursun, ben de enlen zepline bineyim Luke.
Olmaz, dedi.
O an alamadm ama baya zldm. Luke acyarak
bakt bana.
Alice Small'u seversin sen anca, dedi. Tam ocuksun.
Gerekti dedii, Alice Small'dan holayordum, ama
Luke'un durup dururken bunu yzlemesinin lemi mi vard?
Bir acndm kendime, bir acndm. Alice Small'u
seviyordum, evet, fakat yleyken de yine dilediimi
yapmyor muydum yani? Hi onlar gezip tozuyor muydum?
El ele tutuup ona kendisini ne kadar sevdiimden sz
ediyor muydum ? kide bir adn anyor muydum? Yok, hayr,
hi. Hayr, korkuyordum bile ondan. Yzne uzun uzun
bakacak kadar bile yrekli deildim. stelik kz benden
ekiniyordu da, nk gzelin gzeliydi.
F. 2

17

18

ALTIN AG

Sen kalle olu kallesin Luke, dedim. Alak piin


birisin, dedim. Daha bir sr svg arandm, daha byk
olanlarn svglerinden syleyeyim dedim ya, alamaya
balaynca kesildim.
Kendi z kardeime byle byle demem zoruma
gitmiti. kindin bunu ona da anlattm.
Deli olma be, dedi Luke. Tekme, tokat, sopa beni incitir,
ama kt szler asl.
Ben sana tekme, tokat vurmadm ki Luke, dedim.
Ama bir yn kt sz ettin, dedi Luke.
steyerek deildi, valla'a Luke, dedim. Sen de bana
Alice Small'u seviyorsun dedin ama.
Elbet seviyorsun. Sen de biliyorsun bunu pekl, btn
dnya biliyor.
Sevmiyorum, dedim. Kimseyi sevdiim mevdiim yok
hi.
Sen Alice Small'u seviyorsun olum, dedi.
Hay pi olu pi, dedim.
Babam dediimi duydu.
Koltuuna oturmu kitabn am okuyordu gzel gzel;
duymu olacak ki kalkt, bizim odamza geldi. Ben hemen
alamaya durdum.
N'oluyor bakalm delikanl? diye sordu. Ne diye
kardeine kar yle kt szler ediyorsun?
Luke, tam balayacakken;
nemli deil, dedi babam. Sen de ne demelere iki de
bir alatyorsun Mark' canm?
Benim bir ey yaptm yok ona, dedi Luke.
Var, dedim. Bana Alice Small'u seviyorsun dedin.
Babam:
Alice Small mu? diye sordu.

PAZAR ZEPLN

Adn bile duymuluu yoktu, byle biri dnyada yayor


muydu, nerden bilsindi.
Kimmi bu Alice Small? dedi.
Okuldan, bizim snfta, dedim. Babas da kilise- . de
rahip. Byynce o da babasnn izinde yryecek- mi,
byle dedi bir gn snfta hepimize.
Babam:
Luke'a yle kt szler sylediine piman olduunu
akla, hadi, dedi.
Dediklerimden dolay zgnm Luke, dedim.
Sen de, Alice Small yznden Mark'a takldna
zldn syle bakalm dedi babam.
Alice Small yznden sana takldm iin ok zgnm,
dedi Luke. Dedi ama, zgn mzgn olmadn biliyordum
pekl, oysa ben, zgnm dediimde zgndm gerekten,
o ise ne zgnd ne bir ey. Babam var diye yalandan
atyordu.
Babam ikimize de byle dedirtip kendi kesine
dnmezden nce:
Birbirinizle iyi geinin, birbirinizi kzdrmay da kir yana
koyun, anlald m? dedi.
Evet efendim, dedi Luke.
Sonra ikimiz de birer Saturday Evening Post dergisi
aldk, resimlerine bakmaya baladk. Luke tek sz etmedi
benimle.
Ben de zepline binecek miyim ? diye sordum.
Derginin sayfalarn evirdi, bana msn bile demedi.
Bir kerecik de mi? dedim.
Gecenin yarsnda uykumdan uyandm, aklm fikrim hep
zeplindeydi nk.
Luke, dedim.
Derken o da uyand.
N'oo, ne istiyorsun yine? dedi.

19

20

ALTIN AG

Luke, dedim. N'olur izin ver, ben de Chicago'dan


gelince o zepline bir kerecik olsun bineyim.
Hayr, olmaz, dedi.
Bir hafta geti aradan.
Pazar geldi, hep birlikte kiliseye gittik.
Sakn paray i edeyim deme ha, dedi Luke.
Sen de ama, dedim.
Sen hep bildiini okursun, dedi.
Ben de bir zeplin istiyorum, alacam, dedim.
Nerden kardn zeplini, kim dedi sana bunu?
dedi.
Paray i edersen, ben de i ederim, dedim.
Margaret'in bizi dinledii falan yoktu. Birlikte yrrken
Luke, sz dndrp dolandrp zepline getirdi yine.
Yarsnn parasn veririm Luke, dedim Yeter ki beni de
bindir u zepline.
Luke:
Parann yarsn Ernest West verdi, dedi. kimiz ortaz
zeplinde.
Sekiz hafta m ne gemiti aradan, bir gn Luke, zeplin
Chicago'dan geliyor diye haberini verdi.
Eh, kna yakn artk, dedim. Bir zeplinine bindirmedin
beni ya, unutma bunu. Gn gelecek, ben de kaymla devr-i
lem gezisine ktmda seni almayacam, bak nasl
piman olacaksn.
Git lan, dedi Luke.
N'olur be Luke, dedim. Brak ben de sizle bineyim u
zepline. Bunu yaparsan, ben de seni kaymla devr-i lem
gezisine alrm.
Biz yle konuurken Ernest West'le kzkardei Dorothy
de kilisenin nnde durmulard; Margaret' le Ernest'in
kzkardei birlikte kilise avlusuna girdi

PAZAR ZEPLN

21

ler, biz; ben, Ernest, bir de Luke kaldrmda kaldk.


Palka eskos, dedi Ernest.
Luke da:
mmel, dedi.
Ne demek o dediin? diye sordum.
Sana syleyemeyiz, dedi Luke. Bu bizim kendi ku
dilimiz.
Ne demek, bana da syleyin, kimseye demem, dedim.
Olmaz, dedi Ernest. Sonra Luke'a:
Effin ontur, dedi.
Luke da:
Garic hopin, dedi. kisi birden makaralar koy- verdiler.
Ernest:
Garic hopin, dedi, gld.
Bana da syle ne demekse Luke, dedim. Sz veriyorum
kimseye sylemem ne olduunu.
Olmaz, dedi. Sen de kendine bir yeni ku dili uydur.
Tutan m var?
Nasl olduunu bilmiyorum ki, dedim.
Kilisenin an ald, hepimiz ieri girip yerlerimize
oturduk. Luke'la Ernest yanyana oturdular. Luke, basp
gitmemi, yanlarna sokulmamam syledi. Onarm hizasnda
bir yere, en arka sraya gidip oturdum ben de. En ndeki
srada Alice Small vard. Rahip babas grnd, geldi,
merdivenleri kp krsdeki yerini ald, trene balatt. Uzun
boylu, trenden nce, trenden sonra hep glen, gle bir
adamd. Ama tren anndayken bir kez olsun glmsediini
gren olmamt.
Birka ark syledik. Ernest West aktrmadan
kendince birine balad, Luke de arkasn getirdi: Barn
birinde oturmuken, oturmuken, son cigaram

22

ALTIN AG

yakn tellendirirken, cepten dkld gitti paralar derken.


Ernest West'le Luke'u bir kskanyordum ki. kisi de kafa
dengiydiler, kilisede bile grgrn yolunu buluyorlard. Bir ara
Ernest, Luke'a doru bakt, ar- kel ropper dedi, Luke hemen
karlm yaptrd: haggid ossum. Glmemek iin ikisi de
zor futundular.
Onlara bakp bakp kendimi bir zavall saydm, o kadar
olur. Gizli dillerini bir reneblseydim... O zaman, ben de
onlar gibi...
in tadna ermek iin, arkel ropper dedim ben de, ama
bir anlam karamadm. Arkel ropper'in asl anlamn
bilmedike ne tad vard, ne tuzu. Bu iki kelime kadar matrak
bir baka ey dndm, ne vard acaba dnya yznde?
Ne olduunu bir trl karamadm. Haggid ossum d dedim,
bu daha oaltt zntm. Ama dur sen, bir gn ben de
dnyann en giz ku dilini kefedecek ama ne Ernest'e, ne
de Luke'a bunun ne olduunu kesinlikle syleyecektim.
Bulduum ku dilinin her kelimesinden drt ke olacaktm,
oh! stelik, ondan bakasn da konumayacaktm. Yalnz
benle benim gibi birka kii daha bileceklerdi. Sz gelii
Alice Small. Yalnz Alice bir de ben. Ohber linten diyecektim
Alice'e, ne dediimi bir gzel anlayacakt, bana bakacak,
glmse- yecekti. Ben de elinden tutacaktm onun, belki
perdim de.
Yneticimiz Harvey Gillis sz ald, Presbyterian
mezhebinin dnyann br lkelerindeki almalarn anlatt
bize.
Ey genler, dedi. Sz gelii, Kuzey Afrika'da nice
kendini bu ie adamlar, Tanrnn yardmyla her gn sa
adna trl mucizeler yaratyorlar.

PAZAR ZEPLN

23

Bunlar derken sesine etkileyici bir ton vermeye


almt.
Tanrmz imdi bu ilkel insanlarn karanlk dnyalarna
k tutuyor, onlar aydmla eritiriyor. Onlarn bu
kurtulularna kredip dua etmeliyiz.
Luke:
Bu Harvey Gillis de pek urnper gamber be, dedi
Ernest'e.
Glmemek iin de zor dayanyordu.
Ah, yle yalnzdm ki.
Ne bildiklerini ben de bir bilseydim. Harvey Gillis umper
gamper. Yneticimiz iin bu iki kelime kim- bilir ne anlamlara
geliyordu. Kz gibi rkek, bir o kadar da elien bir sesle
konumasn
srdryordu.
Aklm
fikrim
hep
o
kemelerdeydi. Yok. birazck da Alice Small'da. Harvey
Gillis'in ne dediini bile an- lamyordum hi.
Dinimizin ncleri dere tepe demiyorlar, hastalk, salk
dinlemiyorlar, diyordu. Efendimizin dnyaya bir ikinci gelii
iin insanlar hazrlyorlar. Onun n, gereini dnyann
en uzak kelerine kadar gtryorlar. Onlar akldan,
gnlden karmayalm, dua edelim onlar iin. Acaba Bayan
Valen- tine ltfederler mi?
Ltfetmek mi? Ph. Kadnck btn bir hafta yalnz bu
n bekliyordu.
Yerinden kalkt, orgun bana geti, oturdu; gzlklerini
de gzne takt. Krknda, ya da akn, bir deri bir kemik
kalm bir kadncazd, kilisemizin orgunu alard. Yaman bir
ahcyd. Kimseyi sevmez grnrd. Hayatmda iki defa
bylesi trenlerde bulunmutum, ikisinde de bu Bayan
Valentine milimi milimine ayn hareketleri yapmt. Her
seferinde yneticimiz kendisini buyur etmi, her seferinde
Bayan

24

ALTIN AG

Valentine yerinden kalkm; orgun bana gemi, oturmu,


gzlklerini karp takmt.
Bayan Valentine orguyla elik ederken biz de Afrika'nn
usuz karanlklanyla dnyann yedi iklim drt bucandaki
kahraman din kardelerimiz iin dualar okuduk.
Ernest, Luke'a:
Exel sorga, dedi.
Tamam, dedi Luke da.
Tanr babamza krler olsun, iyilii zerimizden
eksilmesin, bizi doru yoldan artmasn hi.
Dua hem uzun hem skcyd. stelik, o an Har- vey
Gillis, Bayan Valentine'm yanma varp kolundan tutarak onu
sarsacak, uyandrp bu sabahlk yeter bayan Valentine,
diyecek diye bouna bekledim. Yneticimizde bir kprdanma
olmad. Gzlerimi ap baktm, bekletmeden yeni bir duaya
geti hemen. Dua okunurken genellikle insan gzlerini
yumar, bense atm inadna. Atm, kilise iinde neler oluyor
diye evreme bakndm.
Bir ey be olduu yoktu. Herkes, Ernest, Luke, ben
dahil; ban nne emiti. Luke'la Ernest kendi aralarnda
kendi gizli dilleriyle fsl fsl konuarak grgr geiyorlard.
Olduum yerden Alice Small'u da bir gzel gryordum; o
tatl ban herkeslerden daha gzel, daha alml nne
emiti. Tanrm, dedim. N'olursun, bir gn ben de Alice
Small'la yalmz ikimizin bildii bir dille konuaym. Gizli
dilimizi de dnyada ikimizden baka kimsecikler bilmesin.
min.
Sonunda Bayan Valentine duay bitirdi. Biz de kilisenin
bir kesinde toplandk, ncil'den hikyelere altk, sonra
da sunak anann nnden getik bir bir.

PAZAR ZEPLN

Luke'la Ernest yan yana bir sraya oturmular, beni de


uzaklatrmalard kendilerinden, ben de arkada bir yere gidip
oturmutum. Baktm; bakalm Luke sunaa para atacak m
diye. Her pazar kiliseden karken hepimize birer 'ocuk
Dnyas' dergisi datrlard. Dergide yan ban alm kr,
ya da sakat adamlarn kendi balarna yaptklar baz eylerin
hikyesi verilir, bunlarn nasl yapldklar da bir bir retilirdi.
Bir keresinde Luke'la bunlara bakarak bir elarabas yapmaya
kalkm fakat bir trl tekerleini becerememitik. O
gnden sonra da baka bir ey yapmaya kalkmadkt.
Derginin en arka sayfasnda da, bu, resimlerle aklanyordu.
retmenimiz Henry Parker diye biriydi. Kaln caml
gzlkler takan, aznn evresi oldum olasya krmz krmz
sivilcelerle dolu, hasta grnl, kimsenin hazzetmedii bir
adamd. Ho, kimsenin de pazar gnleri kilise okuluna
gitmekten hazzettii yoktu ya. Babamn zoruyla gidiyorduk
biz de. Faydadan uzak deildi babama gre. Ama, gn gelir
byynce ister gidersiniz, ister gitmezsiniz; o sizin
bileceiniz bir i, dedi. Ama imdi, buna zorunlusunuz.
Evet, tamam, dedi annem de.
Biz de aresiz gittik, gidiyorduk. Gitmeyip de n'apacaktk, pazar sabah adam n'apar? Hi. Ernest West bile
geliyordu bizle. stelik Luke'la bir olup gel- mezlik de
etmiyorlard. Kendi uydurduklar ku diliyle konuuyorlar,
milleti matraa alyorlard.
ncil'den okuduumuz hikye Hazreti Yusuf'la
kardelerinin hikayesiydi. Derken sz nerden kopup geldi
bilinmez; sinemadan, filmlerden konuulmaya baland.
Luke, Ernest West'e:
Ah-ha, dedi.

25

26

ALTIN A

Henry Parker:
imdi, bakalm, dedi. Her biriniz syleyin, niin hangi
sebeplerden tr sinemaya gitmemeliyiz!
Hepimiz topu topu yedi kiiydik.
Pat Carrico:
nk, dedi. Filmlerde hep danseden soyunuk kadnlar
olur, ondan.
Evet, dedi Henry Parker. Gzel bir sebep dorusu.
Tommy Cesar:
Bize hrszlarn iyi insanlar ldrdklerini gsterir, dedi.
ok gzel, dedi retmenimiz.
yle ama, dedi Ernest West. Hrszlar da her bir vakit
polisler ekip vururlar, yle deil mi? Hrszlarn sonu, hep
polislerin elinden olur. Bu, doru bir sebep deil.
Tommy Cesar diretti.
Bize hrszl retir ya, hrszla kkrtrlar bizi ya...
Bence de senin dediin doru Tommy, dedi Henry
Parker. Evet, bize kt rnek olurlar hepsi de.
iyi ya, peki, dedi Ernest West. Madem yle.
Luke'a doru domuzuna bir bakla bakt, gizli dillerince
bir ey diyecekti, pek gerei olmad; Luke, zaten aktan
aa glyordu. Ernest de onunla bir oldu, glmeye balad.
Sanki Luke, onun ne matrak bir ey syleyeceini nceden
kestirmiti de, anlamlar, birlikte glyorlard.
N'oluyor bakaym, dedi retmenimiz. Kilisede glmek
ha? Ne glyorsunuz siz ikiniz orda bakaym?
Syleyeyim de grsnler gnlerini diye dndm.
Diyeyim ki, onlarn uydurduklar bir gizli dilleri var. Sonra ayp
kaar dedim. Yok, yok, kendile

PAZAR ZEPLN

rince bir ku dili uydurmulard, eleniyorlard. Bir kelimesini


bile anlamasam, yine de suculuk etmemin yeri yoktu.
Hi, dedi Luke. nsan glemez mi yani ?
Sonra Jacob Hyland'a geldi sra. Jacob dnyann en
sersem sepet olanyd. Ne akl vard, ne fikri. Ne sorulsa
karln bulup veremezdi.
Sen syle bakaym, dedi Bay Parker. Sence asl sebep
nedir biliyor musun?
Ben ne'bleyim, dedi Jacob.
Canm bir ey bul, syle ite, dedi Bay Parker. Niin
gitmeyiz sinemaya, onu syle.
Jacob dnmeye balad. Yani evresine baknmaya
balad demeye getiriyorum. Aptal aptal evresine, sonra
yere ayaklarna bakt, sonra gzlerini tavana dikti, ne diyecek
diye bouna bekledik durduk biz de.
Uzun bir sre dnd, sonra:
Niin gitmeyiz, bilmiyorum, dedi. Niin gitmeyiz acaba ?
retmenimiz:
Onu ben soruyorum, dedi. Ben sebebini biliyorum ama
bakalm sen biliyor musun diye sana soruyorum. Hadi
bakalm uygun bir sebep syle bize Bay Hyland.
Jacob yeniden ayn yollardan dnmeye balad.
Hepimiz acndk ona. Herkes bir ufack sebep olsun bulup
syleyebilirdi kendine gre, ama Jacob gibi sersem sepet bir
olan nerden, ne bulsundu. Kimse bilmezdi aptallnn
nerden geldiini. Snfmzdakilerin hepsinden de yaa
bykt; srasnda oturur, burnunu diker, bam kaldrp
sahibinden imar bekleyen bir kpek gibi Bay Parker'e
bakard.
Eee, hadi, dedi retmenimiz.
Jacob:

27

28

ALTIN A

Valla'a bilmiyorum, dedi. Zaten ben ok sinemaya da


gitmem ki.
Daha nceleri gittindi ya, deil mi?
Evet efendim, gittimdi. Ama arabuk unuttum hepsini.
Hi hatrlamyorum.
Tabi, dedi retmenimiz. Ama gittiklerinin arasndan bir
kt rnek seip bunu bir sebep olarak bize gsterebilirsin.
Gsterir, dersin ki, undan tr biz sinemaya gitmeyiz.
'
retmenimiz byle der demez Jacob'un gzleri parlad,
yzne bir glmseme yayld.
Anladm, dedi.
Syle o halde...
Bize dmanlarmzn suratna kremal pastalar atmay,
bir de bayanlara tekme vurup kamay retir.
Bu mu btn aklnda kalan ?
Evet efendim, dedi Jacob.
Ernest West:
Bu bir sebep deil, dedi. Kremal pasta atmann ne
ktl var yani?
Hepsi suratna yapsn da gr, dedi Jacob, srtmad,
ciddiydi. Hatrlasana, dedi, herifin surat ne hale geliyordu.
Bay Parker:
Tabi, dedi. Durup dururken bayanlara tekme atmak da
ayp bir ey. Tamam, gzel Bay Hyland. En akla uygun
sebebi bulduuna inanyorum ben, iyi dnp buldun bunu,
aferin.
Ardndan Nelson Holgum'a dnd.
Bir kere ok pahal, dedi Nelson. Bilet paras
ok.
Hi bile deil, dedim. Bijou'da sudan ucuz. stelik bu bir
sebep olamaz.

PAZAR ZEPLN

Ama o parayla koca bir ekmek alabilir insan, dedi


Nelson. Bir bilet paras bugnlerde iyi para.
Bay Parker:
Doru, dedi. iyi bir sebep buldun sen de. Paramz
sinema yerine daha akllca al verilerde kullanabiliriz
pekl. Sz gelii, sizin gibi delikanllar, harlklarn
sinemaya yatracaklarna din ilerimize balarlarsa daha
akllca davranm olurlar. nk dinimizin yaylmas yolunda
sizin sinemaya gitmek iin sokaa attnz bu paralara
iddetle ihtiyacmz var.
'
Byle dedi, sonra bayla Ernest West'e iaret
etti.
Sinema, sahip olduumuz eylerden honut kalmamz
retir bize, dedi Ernest West. Filmlerde otomobillerine binip
dolaan, koca koca evlerde yaayan insanlar seyrederiz, bu
da bize memnunluk verir.
Bu, olsa olsa kskanlktr, dedi Bay Parker.
Ernest West:
Btn bu eylere biz de sahip olmay isteriz, dedi. Ama
biliriz ki, bunlar edinmek mmkn deildir. ok, ok para
ister nk. O zaman da zm zm zlrz.
Hah, imdi oldu ite, dedi Bay Parker. Bu harika bir
sebep.
Luke'a dnd. Ondan sonra sra benimdi.
Bir kere mzik berbat, dedi Luke.
'Liberty'de deil, dedi Tommy Cesar. Kinema' daki bile
iyi. Bu bir sebep olamaz.
Ama 'Bijou'da felket. Bir tek para biliyorlar, otomatikpiyano habire onu alp duruyor. Rzgrlarn Dnn
berbat ettiler bu yzden.
Tommy Cesar yine kart:
Doru deil bu da, dedi. Bazan baka paralar

29

30

ALTIN A

da alyorlar ya. imdi adn hatrlamyorum ama, en az alt


yedi para var, alyorlar.
Hepsi birbirinin ei, dedi Luke. Adamn kafas kazan gibi
iiyor.
retmenimiz:
Sinema yerine daha baka yerlere gitmeliyiz, dedi.
Adamn kafasn iirdii dorudur. stelik salmza da
zarar. Oysa bize en bata salmz gerek. Salksz insan
bir ie yaramaz.
Sinemaya gitmemeliyiz, nk sinemadan knca kendi
kasabamz sekmez bir duruma geliyoruz, dedim. Herey
ktnn kts grnyor gzmze, insan ekeyim gideyim
burdan, diyor.
Sunaa para atma zaman gemek zereydi. Bay
Parker, konuyu derledi toparlad, paramz en doru yerlere
harcamamz zerine ksa bir sylev ekti.
Tommy Cesar anaa iki penny att, Pat Carrico ,
Nelson Holgum da bir. Jacob Hyland tek bir kuru sallad.
Sra Ernest West'e geldi; Luke'un elini tutuyordu, Luke
benimkini, ben de Bay Parker'in elini. mz de oral bile
olmadk. Bay Parker elini cebine daldrd, bir sr bozukluk
kard, att. Bozukluklar anakta ngrdad. Bunu yapnca
kendine bir pozlar verdi, bir kurumland. Kimse sevmezdi bu
yann onun, hatt sersem sepet Jacob Hyland bile. Bunu
yapt m yapt, kendini dnyann kurtarcs bellerdi.
Sonra hepimize birer 'ocuk Dnyas'ndan datt, pazar
dersimiz bitmi oldu bylece.
Herkes bir kou kendini dar dar att. Ernest West:
Eh, dedi Luke'a. Yeniden buluana kadar hadi aplica.
Aplica, dedi Luke. O ara kk kardeimiz Mar-

PAZAR ZEPLN

garet de kiliseden kp yanmza geldi, evin yolunu tuttuk.


'ocuk Dnyas'nn son sayfasn evirdiimde zeplin
zerine bir yaz ile karlatm. Resim de koymulard,
zeplinin sepetinde ayakta durmu dimdik, gklere ykselen
iki olan gsteriyordu. Ama nedense olanlar pek
zgndler, zerlerine bir gariplik kmt.
Eve vardk, pazar yemeine oturduk. Annem bir yandan
babam bir yandan masay bir gzel donatmlard. Tka basa
karnmz doyurduk. Babam:
Bugnk dersiniz neydi Luke? diye sordu.
Filmlerin ktl.
O da neymi? dedi babam.
Dans eden plak kadnlar. Hrszlarn polis kurunlaryla ldrlmesi. Pahallk. Sonra kremal pastalarn
adamlarn suratna yaptrlmas.
Ha, dedi babam. Evet, pek kt eyler tabu.
Yemekten sonra yapacak hi bir ey bulamadm. Kalkp
Alice Small'lara gitmeyi, Alice'e kendisini ne kadar sevdiimi
sylemeyi ok isterdim. sterdim ama korkuyordum da ayrca.
Ah bir kaym olsayd, ne gzel bir devr- lem gezisine
kardm. Sonra aklma zeplin geldi. Luke avludayd, iki tahta
bulmu, birbirine akyordu.
N'apyorsun? dedim.
Hi bir ey, dedi. akyorum yalnzca.
Luke, dedim. te benim param. Al bunu, zeplinin
gelince beni de bindirirsin, ha?
Paray vermek istedim, almad nedense.
Olmaz, dedi. Zeplin yalnz benlen Ernest West'e
ait.
Demek yle, dedim. Madem yle ben de kendime bir
tane alrm.

31

32

ALTIN A

Ne duruyorsun, dedi Luke.


Gn scakt. Bizim narn altnda serin bir glgelik
buldum, ktm; baladm Luke'un n'aptn n'apacan
gzlemeye. Tahta paralarn bititirip akyor, bir eyler
yapmaya alyordu. Ama neydi, ne deildi, Tanr bilir. On
kadar tahtay birbirine akt, brakt. Btn yapt i tahtalar
yan yana akmakt. Baka bir halt ettii yoktu.
Babam ierden eki seslerini duydu, piposunu
somurarak dar kt.
Ne bu yaptn senin? dedi, sordu.
Ne, ne? dedi Luke. Bu mu?
Evet, dedi babam. Nedir bu?
Hi bir ey, dedi Luke.
Harika, harika.
Byle dedi babam, sonra dnd, eve girdi.
Harika m? dedi Luke arkasndan.
Hi bir ey deil aslnda, dedim. Sen nemene bir ey
yapyorsun?
Babam ierden ark sylyordu, sesini duyuyordum.
Herhalde anneme ho grnmek iin bulaa yardm ediyor,
tabaklar kuruluyordu. Ykseklerden sylyordu, derken ok
srmedi, annem de ona katld, arky birlikte sylemeye
baladlar.
Luke, akmay durdurdu, topland, akt tahtalar
garajdan ieri att.
Garajn evresinde kotu, dnd, bir yn tahtayla geldi,
onlar da berikilerin yanma att, sonra gitti, yenileriyle geri
geldi, onlar da...
Necilik oynuyorsun ? diye sordum.
Hi bir eycilik, dedi.
Luke, dedim. Hadi birlikte sinemaya, 'Bijou'ya gidelim.
Senle ikimiz mi?

PAZAR ZEPLN

33

Tabi, dedim. kimizin de paras var nasl olsa. Gideriz


Tarzan' seyrederiz.
Ben zeplinimin derdine dmm, dedi. Durmadan
para biriktiriyorum. Sekiz hafta sonra tamam, zeplin
geliyor, ondan sonra ver elini bana... Gidiyorsun yani?
dedim. Evet, dedi. Gidiyorum ki... Herhalde uzaklara
gitmezsin deil mi Luke? Tabi, dedi. N'apacam
sanyordun? Yani, bu, geri gelmeyeceksin demek deil,
deil
mi?
Geri dnerim, tasalanma. Belki bir iki aylna giderim ama, geri
dnerim mutlaka. Nereye gideceksin nce? Klondike'a, dedi.
Kuzeye. Souk olmaz m oralar?
Tabu olur. Olsun, benlen ortam Ernest West, palka
eskos, dedi.
Anlam ne onun? dedim. N'olur bana da syle Luke, ne
demek palka eskos?
Bunu bir ben bilirim, bir de ortam.
Kimseye sylemem ben de. Szm sz.
Gider, birilerine yetitirirsin hemen.
Valla'a sylemem. lm ksn ki.
ki gzn nne aksn m?
ki gzrn nme aksn ki sylemem Luke.
Valla'i de billa'i de mi?
Valla'i de billa'i de.
Palko eskos, dedi.
Evet, palko eskos, dedim.
Gnaydn, dedi. Anlam gnaydn.
nanmadm tabi.
Hepsi bu mu yani?
F. 3

34

ALTIN A

Evet, palka eskos demek, o demek. Biz kendi ku


dilimizde byle deriz.
Palka eskos Luke, dedim.
Immel, dedi.
Immel ne demek peki?
Immel mi?
Evet.
Ama kimseye sylemeyeceksin?
Dedim ya, aynen. ki gzm nme aksn ki.
Merhaba demek, dedi.
Hadi artk sinemaya gidelim, dedim. Nasl olsa ikimizin
de paras var.
yi ya, dedi. Mzik kafa iiriyor dedim ama, attm tabi.
Anneme syle, dedim.
Belki izin vermez.
Belki verir. Belki, babam der. verir o zaman.
Luke'la ieri girdik. Babam mutfakta annemin ykad
bulaklar kuruluyordu.
Sinemaya gidebilir miyiz anne? diye sordu Luke.
0 da ne demek ? dedi babam. Hani sinemann ktln renmitiniz bugnk derste ya?
rendik, evet.
Yine de mi?
Ne oynuyor, hangi film? dedi annem.
Tarzan, dedim. Gidebilir miyiz anne? Paralarmz
sakladk. Luke, biriktiriyor, bir zeplin alacakm. Ama
bindirmiyor beni de, olmaz diyor hep.
Paralarnz sunak anana atmadnz m? dedi babam.
Bu ne biim inan sizinkisi? Bilmiyor musunuz zavall
Presbyterian misyonerleri ta Afrika'nn gbeinde neler
ekiyorlar? Biimiyor musunuz, onlarn sizin kuru be
kuruunuza mutlaka ihtiyalar var?

PAZAR ZEPLN

35

Luke:
yle ama, dedi. Ernest West'le biz de zeplin alacaz,
bizim de paraya ihtiyacmz var. O yzden biriktiriyoruz,
baka n'apabiliriz ?
Ne biim zeplinmi bu? dedi babam.
Sahici bir ey. Saatte seksen mil yapyor, iki kii de
tayor sepetinde. Benle Ernest West'i.
Kaaym peki?
Bir dolar, dedi Luke. Chicago'dan yollanacak.
Peki, baka bir ey yapalm sizlen. Hem garaj, hem de
avluyu hafta boyu bir gzel silip sprp temizlerseniz,
cumartesi ben size bir dolar veririm. Oldu mu?
Oldu, dedi Luke.
Babam:
Bir artla ama, dedi. Mark da binecek o zepline.
Bana o ilerde yardm ederse, peki.
Eder. Edersin deil mi Mark?
stediinden ok hem de, dedim.
Babam ikimize de onar cent verdi, sinemaya gidebilirsiniz, dedi. Biz de 'Bijou' sinemasndaki Tarzan'a gittik,
on sekiz ksmlk Tarzan' seyrettik. ki ksm sonra bitiyordu.
Tommy Cesar'la Pat Carrico da gelmilerdi. Tarzan' kaplann
biri keye sktrp zor durumda braktnda ortal
grltye bouyorlard.
Luke'la birlikte btn bir hafta garaj, avluyu temizledik,
prl pnl ettik. Cumartesi gecesi babam szn tutup Luke'a
bir dolar verdi. Luke da oturdu, Chicago'da zeplin satan
birilerine gzel bir mektup yazd, paray da iine koydu, zarf
yaptrd, kedeki posta kutusuna gtrp att.
Eh, dedi. imdi bir beklemesi kald artk.
On gn bekledik. Bu on gn boyunca hep zepline

36

ALTIN A

nasl bineceimiz, nerelere kadar nasl gideceimizden baka


bir ey konumadk aramzda.
Sonunda beklediimiz geldi. Kck bir paketti gelen,
kutunun zerinde "ocuk Dnyas'nda grdmz
resimlerden biri vard. Bir kilo bile ekmiyordu, anca yarm
kilo ya var, ya yoktu. Luke, paketi atnda aknlndan
ellerini outurmaya balad. Ben baylacak gibi oldum,
mutlaka bir yanllk olacakt bu ite. Kutudan ka ka bir
takm ktlar kmt, birinde unlar yazlyd:
Sevgili ocuklar: Size zeplininizi gnderiyoruz. Nasl
yaplacan da aada okuyacaksnz. Bu denilenleri aynen
uygular, paralar birbirine dikkatle eklerseniz ok tatl bir
oyuncak sahibi olursunuz. Oyuncanz uup ykselecek,
havada en az yirmi saniye kadar da kalabilecektir.
Hepsi hepsi buydu.
Luke, tarif edilenleri bin d :kkatle uygulad, ktlar kesip
yan yana yaptrd, birbirine ekledi; sonunda zeplin
biimlendi, ortaya kt. Yapsyla biimi tam bir balonlu
zepline benziyordu tabi, ama oyuncak zeplindi.
Zeplin zeplin dediimiz ite buydu. Luke'un buna akl
yatmyordu. Resimde iki olan sepete binmiler ge
ykseliyorlard oysa, bunun neresine kim, nasl binecekti ?
Herhalde bizim zeplinimizi trenle gnderecekler, bu olsa olsa
modeli onun, diye dndm.
Luke, kendi ku dilinde bir eyler syledi.
Ne dedin? diye sordum.
Senin anlayamayacan iyi eyler, dedi.
Sonra yaptklarnn hepsini parampara etti, yrtp att,
kp gitti. Az bir sre sonra kendi eski denemesine giriti,
elinde eki, bir takm tahta paralarn birbirine ivileyip
yeniden akmaya balad.

KEDL HKYE

ADAM yeni karlm taze imentoyla kaldrmn bir yann


iliyordu; patenli kk kz:
Senin kedin var m hi? diye sordu ona.
Hem de koskocaman... dedi adam. Durmadan mi- yav
miyav diyor.
Kk kz; gzleri, diz km alan, yumuack
imentoyu alp alp malasyla bir gzel dzleyen adamm
ellerine takl; bir anlna adamn dedii o olaanst
koeamanlktaki kediyi dnd: ne gzel kedi gibi miyav
miyav demiti stelik. O koskocaman kedi, bu eller bu
ayaklarla ondan bakas olur muydu ki...
Adam:
Miyav miyav, dedi, sonra yasl yasl baran bir kedi gibi
ban kaldrd.
aka falan ettii yoktu. Kiik kz kedilere aygn
baygnd nk.
Adam sabahn sekizinden bu yana kaldrm onaracam
diye urap didiniyordu, saat imdilerde oktan onbuuk
olmutu. Sokak denize bakyordu; evler prl prld, birbirinin
hnk demi burnundan dmt sanki, ilerini kocalar,
memurlar; kk, kendi halinde gmenler, karlar, cici bici
hizmetiler,
biriseverler,
bir
de
radyo-dinlerler
doldurmutu: Adam da sabahleyin kebandaki evlerden
birinde alan radyoyu dinlemiti; enesi dk bir sunucu
Chicago'dan bir caz orkestrasn dinletmiti millete; ne de

38

ALTIN A

diini pek karamamt ama, sunucunun sz sohbeti


ekilir biri olduu sesinin tonundan belliydi, yaman biriydi
dorusu. Mzik, sabah sabah iyi gitmiti, inanlmaz bir
gzellik tayordu. Denizin hemen elinin altnda bir yerlerde
olduunu biliyordu, soludu mu, denizi soluyordu. ini seven
bir iiydi, denizsiz uzaklardan, t ierlek blgelerden kopup
gelmiti: Oralarda, o ellerde dnyas, &tste yl evlerden
havaszla boulmu yadrgatc bir dnyayd. O kasabada,
adamn ii gc grltye tutsaklanmak, toza dumana
kesmek, nice nice zavalh insanlarla pis benzin mazot
kokularn solumak Allah solumakt. Kasabann kendi de
domuzuna biliyordu bunu. Herey bakayd burda;
cierlerini iir iirebdiin kadar, solu soluyabildiin
kadar: aha denizin kokusu sana, aha dipdiri taptaze
yemyeil ayr imenin kokusu sana...
Artk delikanl melikanl dedi, ama her ii gibi sapna
kadar namusluydu; ince eleyip sk doku- mazd, yufkack bir
yrei vard, genliinden bu yana bu hep byle sregelmiti
ite.
Patenli kk kz kaya kaya yamna varp onunla
laflamaya baladnda eni konu mutluydu, pek sevinmiti
buna.
Kk kz:
yi bir kedi mi bari o? dedi, sordu.
Eh, bazan iyi, bazan deil... dedi adam.
Ne zamanlar iyi kedi oluyor senin kedin?
Fare avladnda... dedi adam.
Kk kz:
Ne zamanlar fena kedi oluyor peki? diye sordu yine.
Hi bir zaman... dedi adam, denizin kokusunu so

KEDL HKYE

39

luyup iine ekti; o anda kendini hem daha gen, hem daha
mutlanm sayd.
Kk kzdan ses kmad, uzunca hir sre dnd
durdu: Ne kadar srd bu, ya on ya da oniki saniye falan.
Adam, kzdan gelecek yeni bir soruya hazr;
Miyav, miyavvvv, dedi yine.
Kk kz:
Kediler fareleri nasl avlariar? dedi.
Ha... dedi adam. nce saklanr kedi, psp bekler. Fare
de dar kar kovuundan, kedi bir atlr, bir ullanr stne,
farecik o dakka mortoyu ekiverir.
Mortoyu mu? dedi kk kz.
Mortoyu ya...
Mortoyu...
Elbet ya, dedi adam. Kedi, fareyi yer hemen.
Can acmaz m?
Belki farenin acr ama, kediye bir eycik bilem olmaz.
apr upur yer.
Derken, olanm biri, patenleriyle kaya kaya geldi, znk
dedi kzn yanbanda durdu. Adama bakt bakt;
N'apyorsun sen? diye sordu.
Kaldrm onaryorum, dedi adam.
Kk kz, olana:
Onun koskocaman bir kedisi var... diye yetitirmeli
hemencecik. Hem de yaman bir fare avcs...
Ad ne onun? dedi olan.
Adam:
Kaplan... dedi.
Kk kz:
Miyavvvv... diye miyavlad.
Adam:

40

ALTIN A

Tamam, tpk yle yapyor ite, dedi. Miyavvv, miyavvv...


Kk kzla olanck baka bir ey konumadlar;
miyavv, miyavv deyip birlikte elele tututular, paten- leriyle
kaya kaya uzaklap gittiler.
Onarm, bittim bitiyorumdu. Yarn birine taze
imentoyu svad adam, sonra dzledi stn, sonra
doruldu; denizden yana evrildi, uzun uzun solukland, oh
dedi. Takm taklavat, nesi var nesi yoksa dev- irdi, topland;
keye vard, bekleyen arabasna atlad gibi doru ehrin
yolunu tuttu.
Kk kzla olan gerisin geri dndklerinde, adam,
oktan gitmiti tabi. kisi yan yana durdular, adamn yapt o
gzelim iine uzun uzun baktlar. Kaldrm l l olmutu,
yle gzeldi. Her yan prl prld, tertemizdi; bir tek kr
dk bile kalmamt.
Hep o yapt bunlar ite, dedi kk kz. O kedili adam
var ya, o yapt.
Olan:
Daha kurumam, ya, dedi. Yumuack hem de.
Miyavvv.
Eildi, imlerin ordan bir kk dal kr buldu, ald
eline; ya imentonun stn byk byk D. R. harfleriyle
kazd.
Ne senin soyadn Ella ?
Hagen... dedi kk kz.
Olan, ya imentoya kk kzn adyla soyadnn ba
harflerini kazd bu kez de. Kendininkiler bir kede, kk
kznkiler bir kedeydi. yleyken yine de harfler birbirine pek
benziyorlard.
Olan, o an Ella Hagen'in adyla soyadnn ba- harflerini
yumuack, ya imentoya yazmann pek ho bir ey
olduunu dnd. ok srmeyecek, ku

KEDL HKYE

41

ruyup ta gibi olacak imentonun yznde adlaryla


soyadlarnn baharfleri hep orada yle kalacakt.
Aman ne gzel, ne gzel... diye aklndan geirdi. Eh,
gn gelecek, onlar da byyecekler, koleji bitirecekler; o belki
de New York'lara gidecek; kim bilsin, belki de Avrupa'lara;
sonracma, gnlerden bir gn dnp geldiinde, caddeden
doru inip giderken bir de bakacak ki, kaldrmn zerinde
yine o harfler, imentoya ilk yazldklar gibi durup duruyor: D.
R. David Romig, yani o. E. H. de Ella Hagen, yani sevdii kz.
Ne tatl adamd, deil mi? dedi kk kz.
Olan da:
Evet, yle... dedi.
Birbirlerine tutunup patenleri zerinde dengelendiler,
yeni onarlm kaldrma baktlar. Olan, kaldrmn ortalk
yerindeki taze imentoyu yeni batan kazmaya balad: Bir
harf yazd. M. Sonra kk kza dnd:
Miyav nasl yazlr? diye sordu.
Kk kz:
Miyav m? dedi. Miyav... Hi bilmiyorum. Bir kelime mi
acaba o ?
Tabi, dedi olan.
Kendi kendine miyav dedi, kard sesin nasl
heceleneceini dnp kestirmeye alt. Gelgelelim bir
trl beceremedi de.
Kk kza:
Nasl yazacam peki? dedi, sordu. N'apsam harf harf
karamyorum. Sen biliycr musun nasl yazlyor?
Yazd ilk M'yi dzledi parmaklaryla, ne are,
beceremedi ki. Sonra kaldrmn bir baka yerine inatla bir
baka ey yazmay denedi.

42

ALTIN A

N'app yapp o kedili adamn ansn saklayp korumak


istiyordu; bunu yapmak, ok ama ok nemli bir eydi;
biliyordu bunu, en az onun kadar kk kz da biliyordu.
Topu topu bir kelimecik kazyabildi: KED.
Miyavvv, dedi sonra.
Kk kz da:
Miyav diye karlk verdi.
Ardndan yine elele tututular, yine patenleri zerinde
kaya kaya ekip gittiler.

AMCAMGLLE MEKSKALILAR

I UAN CABRAL bir sreler amcamn yannda i tutmutu, boy


onda bos onda bir Meksikalyd, ba budamt. Yoksul
olmasna yoksuldu ya, yine de bir eyleri vard: Sz gelii,
kars Consuela, oullar Pablo ile Pancho, koca kz,
aksak yeeni Federi- co, drt kpei, bir kedisi, bir gitaras,
bir tfei, ko- cam bir at, eski bir arabas daha bir yn kap
kaa falan filan.
Sabahleyin iftliin avlusunda amcamla konuurken
baktm; Juan, arabasyla yoldan kopup i istemeye bize
geliyor.
O da nesi ?dedi amcam.
Meksikallar, dedim.
Nerden bildin? dedi.
Kpeklerinden, dedim. Meksikallar soylu fakat basit
insanlardr. Buna karlk, bir kpek srs beslemeyecek
kadar da dknlemezler. Kzlderililerle baka soylarn
karmasmdan kmlardr.
Ne istiyorlar dersin?
, dedim. Bunu size derken yrekleri param paradr
ya, yine de istemeden edemezler.
Benim ii m ii aradm yok ki, dedi amcam.
nemli deil, dedim. Sorarlar, yok dersen dnp
giderler, baka kapnn ipini ekerler.
Juan'm arabas yavaack avludan ieri girdi. Kendi
dilinde gnaydn, dedi: Buenos dias, amigos. Ktnn kts
bir ngizceyle; gl kuvvetli bir

44

ALTIN A

Meksikalya verecek bir iiniz var m acaba ? diye sordu.


Kime? dedi amcam. (Szgelii, dedi bana)
Bana, dedi Juan Cabral. Juan Cabral'a.
Jua Cabral, dedi amcam. Bizde i mi yok.
cret ne ?
Amcam:
Ne diyor bu be? dedi. akmlamt, geitirmek iin bir
cigara yakt.
Ne vereceinizi soruyor, dedim.
Kime ne verecekmiim ? dedi amcam. Benim kimseyi
tuttuum muttuum yok k.
Olsun, dedim. Yine de reneyim istiyor. Biliyor adama
ihtiya olmadn.
Amcam eni konu, aknd.
'
E, dedi. Saatine otuz cent veriyorum Japonlara. Baka
yerlerde ya yirmi verirler, ya yirmi be, fazla deil.
Saatine otuz cent'mi, dedim Juan'a.
Yetimez, dedi Juan. Kn elime bakan bir sr boaz
var benim.
Ne diyor, ne diyor? dedi amcam.
Tedirgindi, Juan'n dediini ona bir de ben aktarmazsam arlamyordu.
Yetimez, diyor. Bu ka beslemek zorunda olduu bir
sr horanto varm banda.
Kimmi o horantolar? dedi amcam.
Arabadakilerin hepsi, dedim.
Nerde yatp kalkacakm bu sr? dedi amcam.
Bilmem. Bir yer bulurlar balarn sokacak artk.
Juan Cabral hi ses etmiyordu. Kpeklerden biri atlad
geldi, balad amcamn elini apr upur yalamaya. Amcam
irkilip srad, rkmt baya.

AMCAMGL'LE MEKSKALILAR

45

Bu da nesiymi? diye sordu.


Meksikalnn kpeklerinden biri, dedim.
iyi, iyi, hot de una da gitsin bamdan.
Kpee basp arabaya gitmesini syledim, ne dediysem
ikiletmedi.
Amcam kpein gidiini gzlyordu. Gzlemekle
kalmad, uzun uzun da szd kpei.
Bir boka yaramaz, dedi. Sokaklarda bunlardan yzlerce
var, ba bo dolayor.
Doru, dedim.
On para etmeyen bir kpek, dedi amcam.
Be para bile etmez, dedim. ste iki dolar versen, kimse
almaya yanamaz onu.
Bana dolar da verseler yine almam o kpei, dedi
amcam. N'apar o be? Tavan peinde koup yakalayabilir mi,
baka bir ie yarar m yani?
Sanmam, dedim.
Hrszlara rr m?
rmez, dedim. Tam tersi ellerini yzlerini yalar
hrszlarn.
E, bunun neresi iyi? dedi amcam.
iyi deil ki, dedim.
lerine yaramayacak olduktan sonra ne demelere
besliyorlar bu kpekleri?
Dedim ya, Meksikal bunlar. an olsun diye herhalde.
Bir para elleri uzun diye duydum onlar, dedi amcam.
Kk toprakta olmayan ne var ne yok hepsini toplar
gtrrler, dedim.
Juan Cabral:
Tam on boaz doyuruyorum, dedi. Kendimi
saymyorum tabi. Saatine otuz cent, neyime n'apsn?
On boaz ha? dedi amcam.

46

ALTIN A

Hayvanlar da hesaba katyor, dedim.


Ba budamasndan anladn hi sanmam.
Ba budamasn bilir misin? diye Juan'a sordum.
Hayr senor, dedi. Ben askerim.
Neymi? dedi amcam.
Askermi. yle diyor.
Sava biteli hanidir, dedi amcam.
Meksikal, szn dorulamak iin tfeini arabadan alp
omuzuna aktardnda amcam n'olur n'ol- maz diye arkama
snd.
Syle u herife, dedi. Gtrsn koysun yerine tfeini,
eytan meytan doldurur, neme lzm, inandm. Tamam,
askermi. Herif asker olduuna inandrmak iin nerdeyse
ekip vuracak adam.
Yok, yapmaz, dedim.
Benim iiye ihtiyacm yok, dedi Juan Cabral'a.
Saati otuz cent'e bu kadar boaz nasl doyururum ben?
dedi Juan Cabral. stelik, kendimi de saymyorum.
Dnd, tfei ald yere gtrd. O sra be taze
Meksikal surat gzne arpt amcamn, aknlndan
deyazd.
Kim bunlar yle? dedi.
ocuklar, dedim, iki olan, kz.
Zorlar neymi?
Fasulya, un, tuz, dedim. Bakaca bir ey istemezler
zaten.
Syle basp gitsinler hepsi de, dedi amcam. Bir boka
yaramaz bunlar.
I, ba budamadaysa, bunu herkes pnii renir,
dedim.
Bamn anasn bellerler, dedi amcam.
Kk darda ne varsa alp gtrrler de, dedim.

AMCAMGL'LE MEKSKALILAR

47

Ben burdaki milletin verdiinden on cent fazla


veriyorum, daha ne? dedi amcam.
Ama yetmez diyor ya, dedim.
Eh, dedi amcam. Sor bakalm ne yetermi ona.
Senor Cabal, dedim. Saati otuz be cent'e alr
msnz? Amcanm iiye ihtiyac yok ama, sizden holat bir
kere.
Bizimkilerle hayvanlarn yataca yer de var m?
dedi.
Var, dedim. Nohut oda bakla sofa ama, rahattr.
ok i var m burda ?
Pek olmaz, dedim.
Zor mor deil ya ? dedi.
Deil. stelik sala da yararl.
Juan Cabral arabadan indi, amcamn yanna geldi.
Amcam hl ekiniyordu ondan, kpekler de Meksikalnn ard
sra geliyorlard, ocuklar, gzlerini amcama dikmiler
bakyorlard.
Senor, dedi Meksikal. Banzda alacam.
Ne eref ne eref, dedi amcam.
Akl karm, kafas allak bullak olmutu. O kpekler,
be Meksikal ocuk, sonra Juan Cabral'n onurlu halleri.
Tfekten deildi bu, amcam takmazd yle eyleri, kam
kurrasyd.
leden sonra saat sularnda, Meksikallarn hepsi
kk evlerine yerletiler. Ben de Juan Cabral' peime
taktm, gtrdm bir asmann bana, nasl budanacam
inceden inceye gsterdim. Juan' Pablo ile Pancho, onlar da
topal yeen Federico izlemiti. Bky her dokundurduumda
niin byle yaptm anlatyordum. Asmann yararnayd,
grlenmesinden yanayd bu i. Budadm m, yerine gelen
srgnler gnee doru fkrrlard. Tamam m? br asmaya

48

ALTIN A

getim, bky ona uzattm, dene bakalm sen de, dedim.


Saygl bir adamd, bundan memnun olacan syledi;
dnceli dnceli, yava yava balad budamaya. Bir
yandan da benden rendiklerini ocuklarla topal yeenine
satyordu. Altmlk yeen Fede- rico pek sevmiti ba
budamaclm.
Juan Cabral'a ikindiye kadar iini srdrmesini
tenbihledim, dndm, amcamn yanma geldim. Ford'a
oturmutu, dalgnd.
Nasl gidiyor? diye sordu.
iyi, dedim.
Saatte altm mil hzla ehrin yolunu tuttuk, amcam
korkulu bir eyden kaar gibi gaz kklyordu, yol boyunca da
azn ap tek sz konumad. Fair Grounds yaknndaki
Ventura Caddesine saptmzda; al o drt kpei, vur
birbirine yine krk para etmez, dedi.
N'olursa olsun, dedim. Meksikallar iin bunun bir nemi
yok.
Kpek stme gelince sracak sandmd, dedi amcam.
Nerde ylesi? dedim. Aklnn kymndan bile
geirmemitir. Tekme vursan bile, yine bana msn demez.
Size sokulurken yrecii sevgi doluydu onun, Meksikallar
gibi, aynen. Hrszlklar da ok deildir o kadar.
Amcam:
ocuklar baya salkl grnyorlard, dedi.
Her zaman yledirler, dedim.
Ne yerler de yle olurlar?
Fasulya, Meksika ekmei. Sizin beyenmeyip burun
kvrdnz eyleri.
Bu budama iini becerebilecek mi o herif?
Tabi, dedim.

AMCAMGL'LE MEKSKALILAR

49

Kalk gidelim demez ya bizim traktre?


Yok canm, dedim. ylesi zor gelir.
Geen yl o bada imanm gevredi, dedi amcam.
Biliyorum, dedim. Bldr da epey paradan olmutunuz.
Aldmdan bu yana elimdekini avucumdakini gtryor
bu ba be. Kimsenin de zm yedii yok. Ne yan, ne
kurusunu.
Belki bu yl iler dner, dedim.
Acaba m?
Bu Meksikal ii haklar gibime geliyor.
Olur mu olur, dedi amcam. Ben de yle dn- dmd.
Kendisinin dnda o on boaz doyurabilir- se bu k, yl,
fena gemeyecee benzer.
Nerden baksanz geen ylkinden fazla bir ziyannz
olmaz artk, dedim.
Japonlar iyi, Japonlar, dedi amcam. Ama onlar da bu
Meksikallar gibi deiller.
Japonlar drt tane sokak kpeini bir arada beslemeyi
dnmezler bile.
Yanlarma sokmazlar hi, dedi amcam.
Bir kpek grdler mi talarlar hemen, dedim.
nallah bu yl bereketli bir yl olur, dedi amcam. ime
yle douyor.
ehre girdikten sonra sustuk, konumadk.

F. 4

GLE SAM

BUNDAN on be yl ncesi bizim oturduumuz ehirde, adna


Gle Sam derler bir olan vard, durmadan glerdi; vara
yoa, hereye glerdi. Dnyada ne var ne yok, hereyden
korkard da byle gld m, hepsinden kurtulacan sanrd.
Bizim olanlarn ou, o gnler, yirmi ya sularna
varmadan lp gittiler, Sam da bunlardan biriydi; hi bir eyi
doru drst yapmazd, yanlsz beceremezdi bir eyi, lm
de bu yzden oldu, buna karlk, o zaman bile glmesini
eksik etmemiti Allah bilir. Asansrde lmt, asansrde
lmekten de d kopard, holamadm sk sk aklard
millete, matrak geerdi; sonunda, asansr cn ald ondan,
vurdu att; vcudunu pest gibi eziverdi.
Sam o sralarda on alt yandayd.
Drt yldr tanrdm onu.
lk grdmde, bizim Buzz Martin'le Evening Herald'n
makine dairesine inen ta merdivenlere oturmulard. Koca
Buzz Martin sat efimizdi; amatr boksrd, az da apal,
ya 1924, ya da 1925 yllarnda yirmi yedi yandayken bir
otomobil kazasna kurban gittiydi; am'a basknn sonunu
beklemesini sylemiti. Sam dediini yapm, tetikte
bekliyordu. Gzlerinde korku, evresindeki mvezzi ocuklara
bakmaktayd; mvezziler talyan, Rus, Ermeni ocuklarydlar.
Sam, gzlerini onlardan ald, bask ma

GLE SAM

kinesine evirdi, iinde yavatan yavaa bir zlme patlak


vermeye yneliyordu.
Ben dokuz, ya da on, o da benden ya bir, ya da iki ya
falan bykt, neyin nesi olduu da besbelliydi tabi,
dnyadaki nice yoksul ocuktan biriydi.
Pek hazzetmiyordum ondan, ne dndm de ak
ak sylemek isterdim, bir trl syleyemedim. sterdim ki:
Bekle, sakin ol, tellanma, korkacak bir ey yok zaten, sakin
ol, diyeyim.
Diyemedim.
Gzlerinde reklenmi korkunun bir parlayp bir
sndn grdm, imdi alar diye dndm.
Tam tersi, glverdi.
Yahudi asllyd, ksa boylu, arbal biri. Koca bir burnu
vard, orman gibi sk kara sal, kaln dudakl, kepe
kulaklyd. O gne kadar grdm olanlarn en irkiniydi,
yznde hem acl, hem de soylu bir grn vard.
Davranlarnda da. Acl, soylu, insan zen bir grnt.
Kollar ksackt. Parmaklar kt, kll. Omuz momuz da hak
getire. Bir ayaklar vard olanda, evlere enlik. Aylardan
Temmuzdu, yalnayakt o da, hepimiz yalnayaktk. Daha ilk
grdmde, ite, demitim; tam eski alarn yoksul,
ikence ekmi, a ak kalm, altrlmaktan anas
bellenmi, hasta, yaral, ii geik, akn bir tutsak adam.
te, Tanrnn dnyamza lyk grmedii bir insan vcudu.
Birinci gn konumadm onunla, bir parack
ekinmitim, yatmz grnmyordu, neyin nesi kimin
fesiydi: Olsa olsa dnyamzda bir kurband o, baka bir ey
deildi. Yolsuz yordamsz, susuz, alar boyu bitmez
tkenmez ileler dolduran biri.
Buna karlk gzm ondan ayrmadm.
Sanki kaypt, akas buralarda dedi hi, yal-

51

52

ALTIN A

nz makine dairesinde deil, dnyamzda da deildi,


uzaydayd, tarihteydi, hayatn iindeydi. Soyunu so- punu
hatrlatan igdsellik kanma ilemi, sk sk da vuruyordu:
Hadi yallah, defol burdan, bas git baka yere, ty, ka,
saklan, onlarn arasnda yerin yok senin, ldrrler seni
Buzz Martin'le konuuyorlard, duydum. Tabi buna
konumak demek gerekse. unu demesine getiriyorum;
dudaklar kprdyor, azndan szler zor zoruna kyor, bir
kelime syleyebilmek iin nasl knp skldm gryordunuz,
ama ne dediini duymanz imknszd.
Nerde bekleyeyim? diye sordu Buzz Martin'e.
Buzz Martin yaman bir adamd. irretti de azck. Geri
evresindeki ocuklara ektirmedii kalmazd ama yine de
yamand. Bizim kendi aramzdaki deyimimizle tam bir
Amerikalyd ya, br Amerikallara pek benzer yam yoktu.
Bundan on be yl ncesi bizim oturduumuz ehirde bir
Amerikalya yetersiz bir kii gzyle baklrd okluk, Buzz
Martin ylelerinden deildi. Nesiniz, kimsiniz hi aldrmazd,
yalnz iyi olun yeterdi ona.
Olduun yerde kal, bir yere de kaybolma, dedi. Gazete
be dakikaya kalmaz kar. On tane vereyim sana, sen de
satarsn.
Sam yalnzca gld, olduu yerde kprdamad.
evresinde konuacak birilerini arand, yaknnda
Yunanl Nick Kouros duruyordu.
Gazete nasl satlr? diye sordu. (Sonra gld.)
Kouros:
Ne'bleyim ben, dedi. (Glmedi Sam gibi, ehirdeki
mvezzi ocuklarn en ilisi bu Kouros'tu. Her- eyden,
herkesten nefret ederdi, her an sebepli sebepsiz alar
grrdk.)

GLE SAM

53

Ben hi gaagte satmadmd, dedi Sam. Nasl baracam? (Yeniden gld.)


Kouros:
Bilmem ben dedi.
Sen de baryor musun? dedi Sam. (Hep glyordu,
Kouros tedirgin tedirgin bakyordu ona.)
Baryorum, dedi Kouros.
Nasl yapyorsun peki?
Ayorum azm, bas bas baryorum, dedi Kouros.
Yani nasl? dedi Sam. Gaste, gaste diye mi?
Evet, gaste gaste diye. Evening Herald, Evemg Herald,
yazyor, yazyoor!
Ben hi gazete satmadmd da, dedi Sam. Annem dedi
ki, para gerek olum dedi bana, ha ha ha ha, ben de geldim
buraya. ok para kazanyor musunuz bari?
Nerde, dedi Kouros.
Hi mi yani?
ki gazete sattn m, dedi Kouros, bir onluk kazanm
olursun. Her iki gazete bir onluk brakr sana.
ok alrsam ka gazete satabilirim ki?
Pek pek on gazete, dedi Kouros.
Yani bir yirmibelik eder deil mi?
Evet.
Bask baladnda Sam:
Bak, dedi, ha ha ha ha ha.
Gazetenin bal, o gn, sava zerineydi. Buzz Martin,
am'a da on gazete verdi: Mttefikler ilerliyor, diye
barmasn tenbihledi.
Gazeteleri kaptmz gibi frladk. Benim yerim
postanenin kesiydi. Kelerin iinde de en iyisi. Mvezzilikte ayet yeniyseniz, balangta en akla uygunu ehri
bir batan brne dolamaktr.

54

ALTIN A

Sam byle yapmamt, dolaacana kotu babam


kotu, hem de saatler saati. Aklnca eline ayana abuk
olaym istiyordu. Hem Buzz Martin'i, hem de Evening
Herald'clar honut etmek istiyordu, yoksul anacna birka
kuru gtrmek istiyordu. Para gerekliydi nk, gazetelerinin
hepsini satp eve mutlaka para gtrsn istiyordu. Bir yandan
baryor, bir yandan glyor, bir yandan da atee basm gibi
koarak ehiri drt dolanyordu.
Garip bir oland, kimse elenmeye yanamazd onunla,
italyan ocuklar o bir ey sorduunda tekmelemiler,
ardndan gldn grmlerdi, az sonra biri kna bir
tekme daha yaptrm, yine gldn grmt onun; hr
gr ettiler, zdler, cann yaktlar; n'aptlar, ne'ttilerse, Sam,
hep gld durdu. Tuttular pantolonunu syrdlar, bir gzel
matbaa mrekkebine buladlar, yine gld Sam. italyan ocuklar, n'apacaklarm baya arm kalmlard.
Kzgn ocuk kalabalnn ortasnda durmu, mrekkebi
temizlemeye savayordu: Mrekkebe bulamsnz beni, ha
ha ha ha. kmyor da meret.
Dehete dtm, onun nasl derinden derine yaralandn, nasl korktuunu, neler ektiini sezin- lemitim.
O arada bir eyin daha farkna vardm; am'n yle her
vara yoa gld de gerek deildi.
Bir gn makine dairesinin ta merdivenlerini inerken
anszn dverdi, aya m ne taklmt galiba, dt; iyiden
iyiye can yand. Dtn gren komutu, yardm edelim
istiyorlard, hatt ona kar kan ocuklar bile. Ceketi
yrtlmt, kolunda bir yerler de kanyordu. Zplad kalkt
seninki, derken yine glmeye balamaz m?
Dtm, dedi. Ha ha ha ha ha.

GLE SAM

55

En gabilerimiz bile, onun na demelere gldn bir


trl bulup karamad o gn.
Ne boku var bunun be ? diye birbirlerine sordular.
Ondan sonra da yanma sokulan olmad am'n. Ne
sokulan oldu, ne de konuan gren. Makine dairesinde bir
bana braktlar am'.
Her gn makine dairesine gelir, evresiyle dostluk,
arkadalk kurmaya alrd, zorlanrd buna, ama konumay
beceremezdi, her bir vakit glerdi.
Bir gn de byk anayolda bir arpma olmu, "be kii
kazada lmt, ikisi ocuktu, kii de ar yaralanmt,
gazetenin maneti bunu haber veriyordu. Sam koltuunda
gazeteler ehrin ierlerine komu, hem baryor, hem de,
bir yandan glyordu.
Deliler gibi bara bara benim bulunduum keye
doru geldi: Be kiinin ldn yazyor, anayoldaki byk
kazay yazyor, ha ha ha ha ha.
Yolunu kestim.
Bazan severdim, bazan sevmezdim onu, sevmek zordu
ya, sevmemek kolayd tabi. br ocuklarm hi birine
benzemiyordu ki. Yeryznde garip, bir bana kalakalm biri
stelik, her zaman hereye glerdi.
Dur bir dakka, dedim. Ne var da ne glyorsun?
Zngadak durdu.
Glmyorum ki ben, dedi.
O zaman, o cenabet eyin ne olduunu anlay- verdim,
olanm gld mld yoktu. Glyormu gibi bir takm
sesler karyordu, alyordu gerekte, kck yrecii
hereye zlyor, hereyden parampara oluyor, alyordu.
Alamas glmek gibiydi, yle geliyordu adama.
Bak buraya, dedim. Bu kadar insan kazada ld diye
herhalde sevinmezsin deil mi?

56

ALTIN A

Zor zoruna glmesini kesmeye alt.


Hayr, dedi.
zlrsn sen de buna deil mi? dedim.
Tabi, ok zldm, dedi.
Eh, benim de renmek istediim buydu zaten, dedim.
Caddeden aalara doru iki gz* iki eme koturdu.
am'n gazete mvezzilii on be yama kadar srd.
Sonra bir irketin deposunda bir i jydurdu kendine,
haftada sekiz mi dokuz dolar m ne eline geiyordu. Depoda
ne i grdn kesinlikle bilmiyorum, galiba, hereyden
nce yk asansrcs olma umudundayd, belki de buna
br iiler itmilerdi onu, korkusunu yensin diyeydi, sanrm,
o da bu yzden buna yanamt. Yine glyordu herhalde.
Nasl oldu, n'oldu bilmiyorum, bir gn Eveing Herald'da
okudum; asansrden dm, feci ekilde lm. Herkes
suu onun stne ykt. Korkusundan delirmiti adeta;
asansr, durdurmak istedii yerde durmam, iiler de
basmlar buna kahkahay, bizimki asansrden kaym
kurtulaym diye abalarken asansr hareket edivermi,
kendini tutamad gibi o da...
Sam bu koca dnyada tam on alt yl yaad, her bir vakit
de gld, vara yoa, hereye gld. ileli hayat on yzyl
nce balamt, on be yl nce de son buldu.

GENERAL GRANT'LA DEVR- LEM

I 877^miE Mays aynda, yani babamn doumundan yl


sonra; Amerika Birleik Devletlerinin 'mteveffa' bakan
General Ulysses S. Grant, Philadelphia'dan Liverpool'a
gitmek zere bir gemiye bindi; amac, on alt yldr
durmamacasna grev ald askerlikle sivil devlerin
yorgunluunu bir gzel karp paa gnln elendirmekti.
Gezi, bu yzden de epeyi bir srmt.
Bu olaydan krk iki yl sonra, 1919 yl Austos aynn bir
le sonrasnda, kardeim Krikor, kucanda ar m ar,
byk m byk bir takm kitaplar kna skna tayarak eve
geldi. Kitaplar, kargack burgack yazlar, boy boy resimlerle
bu byk Amerikalnn gezilerini anlatyordu. Her kitap, yalan
olmasn ama, en azmdan drt be kilo ekiyordu; her biri alt
yz sayfay aknd, drt yzn stnde resimle bezenmiti.
Babam sekiz yl ncesi lmt, kardeim Krikor on
drt, ben de on birimi sryordum. Babamn doduu yer
Ermenistann dalk bir ehriydi; o ehir imdilerde kimbilir
n'olmutur, yaklp yklmtr Allah bilir. Kardeim Krikor,
Karadeniz kylarndaki Trabzon ehrinde dodu, daha
dorusu Amerika yolunda: Eekle at aras, eski dnya ile
yeni dnya arasnda denizler aan bir gemide. ocukluu
boyunca hi bir yerde uzun bir sre kalamad, kalmad. Babamn doduu o kk da ehrinden Trabzon'a

58

ALTIN A

ordan Marsilya'ya, Marsilya'dan Havre'a, Havre'dan New


York'a, New York'tan da California'ya srtt, tand durdu.
Tabi, iki gz iki eme, ordan oraya krk bin paraya
blnd hep.
Babam, 1874 ylnda doduu ehirden kalkm,
California'ya gelmiti; 1908 ylnda da ben domuum.
Babam, Ermeniceden ngilizceye, eskiden yeniye, dalardan
ovalara inmi km; km inmi, dursuz duraksz. Bu
bitmek tkenmek bilmeyen yokulara dzlere, dzlerden
yeniden yokulara ancak lmyle bir doru izgi
ekebilmiti. Btn mrnce dlediklerine vardn;
aradn bulduunu hi sanmyorum.
California'nn topra bin-bin bereketli bir toprakt,
havas suyu eker erbetti ya, babam, yoksul adamm biriydi.
Gc kuvveti hangi lkede olursa olsun, ne dili konuursa
konusun herhangi bir deiiklik getirmiyordu ona.
O yzden babamn lmyle bu gmenliinin gerekte
son bulmad da ayrca dnlebilir. Onun o apaydn
dleri, eninde sonunda kardeim Krikor'la benim dlerime
eklenecekti, yle de oldu nitekim.
Bu dursuz duraksz yaama t kardeim Krikor'- un eve
o cilt cilt kitaplar yklenip getirmesine kadar srd gitti. Ad
General Grant'la Devr- lem di. General Grant'la Devr-
lem in birinci cdinin ilk sayfasnda koskoca bir resim
vard; bir adam resmi. Altna da U.S. Grant diye imzas
atlmt.
Krikor o resmi bana gsterdi.
Grant bu ite, dedi. Buyur, dnyay bir batan br baa
dolam bir adam sana.
Bu gibi izgi resimler, okluk, insana hzn verir. Oysa
Grant'n resminde byle bir hava yoktu hi. Szgelii,
Lincoln'n bir resmini aln da bakm, pn

GENERAL, GRANT'LA DEVR- LEM

59

ii nemene bir adam olduunu anlayverirsiniz, o anda


karrsnz kiiliini. Gelgelelim, Grant'mkinden byle bireyi
skmek de mmknd.
Birok sava da kazanmtr, dedi kardeim Krikor.
General Lee'yi de bir savata teslim ald.
Resimdeki adama yeniden alc gzle baktm. Yok yok,
su Grant'n deildi, yapannd mutlak; rastgele bir adamm
gibi izmiti Grant'n resmini, sanki yapt koca Grant deildi
de Maripo caddesindeki White Fawn'da drt kol poker
oynayan anasnn gz kumarclardan biriydi. Ya da her
ilkyazda dalardan ehre koltuklarnn altnda kn tuzak
kurup avladklar yaban hayvanlarnn postlar; azlan inem
inem ttnl o da adamlarndan biri.
Doruyu konumak gerekirse, resmi yapan sanatnn
ustas deildi pek. Grant gibi byk adamlarn resmi mesmi
mi yaplrm? Ben kendi adma bir byk adam rastgele bir
adam saymyordum bir, byle dnmyordum iki. Byk
adam dediin, szgelii, at stnde olurdu. Savata olurdu.
Bu Grant' ele alalm: askerlerine buyruklar yadryor, ya
lm, ya zafer! Sonra sava bitmi: bakyorsun, Grant, dimdik, onurlu; General Lee'yi teslim alyor, gzlerini onun
gzlerine dikmi. Sonra sylev ekerken dudaklarnn o
hareketi...
Grant'n 1885 ylndan bu yana lm olduunu biliyorum
elbet, ama sesi hl kulaklarmdayd: yavatan yavaa
konuuyor, ya da bas bas baryor, glyor, ya da...
Kardeim Krikor'la bir olduk; iki koca kitabn sayfalarn
evirip evirip bir daha, olmad bir daha bakarak General
Grant'n annacnda dnyay bir batan brne dolatk: eit
eit gemilerin, eit e-

60

ALTIN A

it lkelerin, o lke insanlarnn sayfa sayfa resimlerini


seyrettik.
Dnya, kitapta balyordu sanki; kardeim Kri- kor'la yan
yana, imdi artk oktan lm Grant'm uzun sreler nce
gittii, karlap konutuu o gnk insanlardan hi birinin
yaamad, buna karlk bugne be ayakta kalan o
caddelerden
getii;
birok
yerlere,
Windsor'a,
Westminster'e, Buckingham Sa- ray'na, St. Paul Kilise'sine,
Parlamento'ya giriini gsteren o resimlere uzun uzadya
baktk.
O gnlerde bir adam yaam, sonra gnn birinde de
bu dnyadan elini eteini ekmi gitmiti; ama o saydm
yerlerin hepsi yerli yerinde kalmt, olduu gibi duruyordu
ite.
Btn uluslarda insanlar doarlar, yaarlar, gn gelir
lrler sonra da. Oysa yaplar, eyalar hep kalr, lmez onlar;
bu, dnyamzn bysdr, ne akl alr, ne sr.
Kitabn Paris'i gsteren blmlerinde nedense hereye
tepelerden, ok ok yukarlardan baklmt: yaplara,
caddelere, kprlere, rmaklara... Sanki olaanst bir g
sizi tutup havalara kaldrm da or- lardan ehri
gzlyordunuz: herey alabildiine yaylm, genilemiti.
Herey, evrende bir minicik kum tanesine dnmt.
Nerde kalmt dnyann sayl byk ehirlerinden biri oluu?
Grlmeden de byle biliniyordu Paris, byle tannmt
nk.
O iki koca kitabn geldii gn, kardeim Kri- kor'la
Paris'in andm o resmine de bir o kadar uzun uzun baktk
durduktu.
Sayfalarn birini evirdiimizde, anszn arpc bir dnya
ile kar karya gelmitik: ycelerden, ama ok yukarlardan
aalara doru bir bakt bu. Kardeim Krikor resmin altn
okumutu:

GENERAL, GRANT'LA DEVR- LEM

61

Paris!..
Byle dedi, dnp bir de bana bakt.
yi ya, Paris'mi ite!., dedim ben de.
Resimaltm okumadan da biyordum orann Paris
olduunu.
Bir gn, bir punduna getirip Paris'e gideceim, dedim.
Bir gn Santa Fe'ye giden marandizlere, kamyonlara,
yk vagonlarna atladklar gibi kimseye eyvallah bile
demeden basp giden serseri tayfas gibi yapp...
Kardeim Krikor'un o szn ettiim koca kitaplar
yklenerek eve getiriinden aylar sonra, bir ikindist yle
yaptm ben de aynen dediim gibi yaptm. Atladm bir
marandiz trenine; ver elini dedim. Bindiim yk vagonu
Sierra Nevada dalarndaki taocaklarmdan karlm
yumurta irisi talarla doldurulmutu. En irisini buldum, evirip
stne oturdum; trenle birlikte vzr vzr gelip geen,
durmakszn deien dnyay seyre daldm. Hem gzeldi, hem
de hzn verici. Alm bam, gidiyordum artk. Yolum
nmde dnyann en mthi, en srl ehirlerinden biri vard.
Korkuyordum da: hem gideyim istiyordum, hem de
korkuyordum. Bereket pek uzun srmedi bu, korkuyu
morkuyu bir yana kodum: oh!
Demiryolunun kenarndaki ayrlkta bir bana otla yan
bir inek geen trene bakyordu. nei grnce hayvanlar
aklma dt, atm. Dedim, korkuyu falan da unutmu,
kendimi toparlamtm. ok gemeden panie kaplyorum
diye dndm. Tren, atlamama meydan brakmayacak bir
hzda gidiyordu. Hayatmn en byk dertlenmesini o an
duydum diyebilirim. Evler mevler kalmamt artk, o evlerin

62

ALTIN A

odalar, o odalardaki yataklar, masalar, sandalyalar fcir bir d


olup kaybolmutu hep. Artk kardeim Krikor'u bir daha nerde
grecektim? Ne onu, ne anam, ne kzkardelerimi, ne de tan
bildiim ynla kiileri... Alamaya baladm; trenin t
dnyann en byk ehirlerinden birine gelene kadar hi
durmayacana inanyordum nk. O ehir, sladan, baba
ocandan uzakta, benim iin yabanclarla dolu bir dnyayd.
Tren Malaga'da durunca, kendimi dar attm, ardma hi
bakmadan doru evin yolunu tuttum. Yedi millik, uzun,
upuzun bir yoldu. Bir sre sonra komaya baladm.
Nerdeyse karanlk kecekti; bu, yalnz bana, stelik
evinden ayr dm bir ocuun yeryznn btn
korkularyla babaa kalmas demekti. Eve hi bir zaman
varamayacamdan korkuyordum en ok. Gcm kuvvetim
kesilene kadar kotum kotum: akamstlerinin o insana
aclar veren, sazlarn rzgrla sallanp kard sesleri,
kurbaalarn vraklaylarn, kularn gaml tlerini; topran ar ar souyan kokusunu, daha bir sr akamla
skn edip gelen nice yadrgatclklar ak seik
duyuyordum.
Aalar gndz gzyle nasl gzel, nasl albeniliydiler,
ama ken gecede her biri ayr irkindi, rknt; gecenin
rts gndznkine hi mi hi benzemiyordu. Gndz gzel
olan, geceleyle bu gzelliini anszn kaybediveriyordu,
geceyle dnyamz sanki durmu, boalmt.
Btn bunlarn stnde bizimkiler aklma geldi. Kayplk.
Kukular. Arabalar. Bir sr yanlg, bir sr ileri geri lflar.
Bir aa, brnden uzun mudur? Deil. Fakat her biri imdi
korku dolu, yrek hoplatan, akl kesen bir tragedyann sanki
sembol

GENERAL, GRANT'LA DEVR- LEM

63

kesilmilerdi. O ara kendimi dnya ile btn balarm


koparm sandm. Hi bir zaman eve varamayacam diye
dm kopuyordu. Korkum insanlardan yana deildi: o her
birini kasabamzm drt bir yanndan, kahvelerden,
meyhanelerden,
gazete
satclm
srasnda
grp
tandklarmdan yana deildi hi, asl baka eylerden
korkuyordum: karanln gcnden, eytandan, Tanrdan.
Rzgrn anszn hzla eserek aalann dallarn
birbirinden ayrmas gibi, bilmediim, tanmadm, hi
grmediim baz sakl, akl almaz eylerin iimi bozup
datmasndan korkuyordum.
Her ocukta, hele evinden de uzaklara dmse, gece
gece olur bunlar, byle eyleri istemese de dnr.
Neyse ki, sapasalam vardm eve. Olup bitenlerden
kimseye sz etmedim. Neden derseniz ben de pek gvenli
deildim.
Dnten eni konu mutluydum. Dnyada ne kadar
byk ehir varsa, hepsi de benden uzak kalmlard; aramz,
anca dlerde kapanabilirdi. Paris'in o byl resmine
bakmak, d dnyasndan uzaklamak demekti. Ben, o
geceyi o gn bugn unutama- mmdr. Hem onu, hem de
kardeim Krikor'a gnn birinde dnyadaki btn byk
ehirleri grmeye gideceimi anlatm da. Bir gn gelecek
kendim dlerimin sokaklarmdaki tan dnyada elimi kolumu
sallayarak dolaacaktm.
Kardeim Krikor'un General Grant'n 1877 ylndaki devr lemini anlatan iki byk kitab yklenip eve getirdiinde
aylardan bir Austostu, yl da 1919. General Grant'n devr-
lem gezisinin zerinden krk iki yl m ne gemiti; kardeim
Kirkor'- la oturduk, o gnlerde o devr- lemi yeniden yaa

64

ALTIN A

dik. Bizim dnya diye bildiimiz bir babamzn doup


byd o eski memleket vard, bir de bizim grp
tandmz California. Bu iki koca kitapla iindeki yzlerce
resim, dnyay yedi iklim drt bucak evimize kadar getirmi,
hayatmzn bir paras olmu; yaz olsun k olsun; ilkyaz
olsun bana msn demeden kardeim Krikor'la oturma
odamzn bir kesinde, oturduumuz yerden bizleri ald
gibi General Grant' layan yana btn dnyay kar kar
gezdirmiti.

ZEL ULAK

LARENCE Acough, on yalarnda bir oland. 1918 ylnda,


bir gn, okulundan evine dnerken Mari- posa Caddesindeki
dkknndan Jeff Willis kt, seslendi :
Olum, dedi. Yarg Olson'un annesi lmek zere, bir
kou Blackstone Caddesindeki doktor Gregory- ye kadar
gidip takm taklavatyla hemen Yarg 01- son'larn
Malaga'daki evlerine getimesini haber ve- river. Doktor
Gregory u saatlerde sarhotur mutlaka, ama biraz souk su
serptin mi yzne, aylr. Bahede bir de kpek greceksin,
sakn korkma. Bir ey yapmaz, adyla ar, Hamilton de,
kuzu kesilir. Bir eye daha dikkat et, doktor, ancak alt yedi
bardak su arpmadan kendine gelmez, ona gre. De ki ona,
atlasn Ford'una doru bana, buraya gelsin, emi. Aslnda ben
kendim gitmeliyim ya, u soda makinesinin bandan
ayrlamyorum bir trl, ok megulm.
Olanck pek armt. imdiye kadar Jeff WU- lis'le
konumuluu falan yoktu, gelip geerken vitrinin ardndan
grrd bazan, al verile urard, camn nndeki kukla
manken ocuk durmadan elindeki dondurma klhn yalar,
aman ne tatl, ne tatl gibilerden ban iki yana sallard.
Bunun dnda ne Cla- rence, Jeff'i tanrd; ne de Jeff,
Clarence'. Jeff, olana bunlar yap dediinde ocukcaz
hem arm, hem de bundan holamt. Hele kpekten,
ok.
Hamilton.
F. 5

66

ALTIN A

Hemen frlayacak, doru denileni yapmaya koacakt,


yalnz iin kpek fasln pek sevmemiti, o kpek Hamilton
fasln; ama Yarg Olson'un Malaa* daki annesine de
baya zlmt. Heyecanlanmt, bir yandan da az buz
comutu. Birok adlar, birok yerler gemiti, Clarence
hepsini az sonra birbirine kartrverdi. Kim nerde, kim kimdi
unutmutu bile, daha kap nndeyken hem. iki ey zorlamt
onu buna, yapacan doru yapmak, iyi yapmak istei. Yoksa, aklnda kala kala bir kpein, Hamilton'un ad kalmt.
Neydi? diye sordu.
Yarg Olson'un ihtiyar anas, olum, dedi Jeff Willis.
lm deinde. Bir kriz daha gelmi. Bu gidile gelecek
Panayr pek grecee de benzemez. Ma- laga'dan artk sa
kamaz. Yz iki yanda zaten. Yar- gm kendi bile
yetmilik. Kocakary gelecek Panayra erdirse erdirse bir tek
kii, doktor Gregory erdirir. Hemen koup Blackstone
Caddesindeki o doktor Gregory'ye haberi yetitirmelisin. Bul
doktoru, birka bardak su arp yzne, sarhosa aylr
hemen. Unutma evi sakm, nndeki bahede iki betondan
aslan durur.
Okuldan her eve dnnde, Clarence, bir serven
dlerdi kendine, ilenir, hereye kar kaytszlanr,
kaldrmdaki talara tekmeler savurur; hep bir serven dler,
ilenir, bir kk ocuk iin her gn okula gelip gitmenin
dmda gnl eleyecek gerek uralar aranrd. O gn de
yle olmutu, tan birini tekmelemi, Mariposa Caddesine
girmi girmemiti ki...
Tamam efendim, dedi Jeff Willis'e. Evin nndeki
bahede betondan iki aslan heykeli var.
Kpek kocaman m ok?
Burdakilerin en by, dedi Jeff Willis. Bir St.

ZEL ULAK

67

Bernard, ama Hamilton diye ardn m, korkma, srmaz


seni.
Evet efendim, dedi Clarence. Hamilton ad. Yzne
souk su arpacam, Yarg Olson'un annesi lyormu
diyeceim.
imdi frla, dedi Jeff Willis. Hemen ko. Topu topu alt
blokluk bir yol. Hi oyalanma. Ne senin adn?
Clarence.
Tamam Clarence. Al sana bir paket de iklet, inersin.
Bir ey istemem, dedi olan. Hemen gidiyorum.
Dkkndan frlad, koturdu, iki saniye boyunca en
azndan alt yedi kere arkasna bakt hep, o ara nn
grmediinden siyahlara brnm yaslar iinde iman bir
kadna toslad, hemen zr diledi, yeniden hzla komasn
srdrd.
Olann caddeden aa koturduu srada, Jeff Willis
de demin arpt kadn yattrmaya alyordu.
Bizim Yarg Olson'un yal anac lmek zere de,
dedi. ocuu doktor Gregory'ye saldm. Sarhotur mutlaka
doktor ya, ocuk, n'apacam biliyor bereket, tenbihli.
Ben kendim gitmeliydim doktora oysa, dedi. Ama u
soda makinesini kimlere emanet edeyim de gideyim?
Makine makine dediiyle de gnde kiiden fazlasnn
iini grd yoktu, kimse sodal bir ey imiyordu. stelik
dkknn nnden bir saat iinde gese gese anca yedi kii
geiyordu. O hep byle yapard zaten, ii farfaraya getirir,
grltye boar, bandan aknm gibi gsterirdi, on yldr bu
byleydi.
Kadncaz bir bardak su istedi, Allah rzas iin,

68

ALTIN A

dedi. Jeff tezghn ardna geti, kan gibi lk sudan bir bardak
doldurup verdi kadna.
Clarence Acough, bir blok kotuktan sonra soluk solua
geldi, yoruldu, ama yavalamak aklnn kesinden bile
gememiti, ikinci blokun sonunda balad dnmeye,
srdremeyecekti, durdu, bir kaldrm tana oturdu, dinlendi.
Hava scak m scakt, tere kesmiti her yan, herey yle
anszn oluvermiti ki, dleri bir anda gzlerinin nnde
canlanver- miti. Malaga'da o yoksul yal kadncaz lmek
zereydi, gelecek Panayr grmeye mr vefa etmeyecekti.
lecekti. Hi bir eyi de gremeyecekti artk. u caddenin
karsndaki harika beyaz ev, kocaman sulfata aalan,
telefon direkleri, sonra cadde, her ey herey gzeldi,
yaamak iyi eydi dorusu.
Clarence byk byk solukland, Doris Bar- nes'le
Grover Stone yanma gelip durana kadar evresine bakmd
yle. Doris Barnes, Clarence Acough'- un dnyasnda byl
bir kiiydi, Grover Stone'dan da gnah kadar holamazd.
Kz yine o olanla bir arada grnce yrei cz etti, o an
ilendi, herey dokunur oldu. stelik Doris Barnes, Grover'la
birlikte eve dnyordu. Alak Grover her zaman fiyakal giyinir kuanr, ayandan en iyi kunduralar eksik olmazd hi,
cebinde her zaman para olurdu, bir bok sanrd kendini.
Ne var, n'oldu? diye sordu kk kz.
Kzn yannda Grover olmasayd, Clarence, olup biteni
bandan sonuna anlatacakt; Malagada lmek zere olan
Yarg Olson'un annesini, doktor Grego- ry'yi, Panayr', Jeff
Willis'i, kpek Hamilton'u. Hemen oturduu yerden kalkmal,
bir kou doktorun, bahesinde iki beton aslanl evi bulmal,
verilen devi yerine getirmeliydi, ama o an, bunlarn hepsi ak-

ZEL ULAK

69

lndan uuverdi, kz Grover gibi birileriyle eve yan yana


dnerken grmek bozmutu onu.
Hava scak m scakt, tere kesmiti, bakaca olan biten
de yoktu.
Bir ey yok, dedi Clarence. urda biraz oturaym da
dinleneyim demitim bir para.
Clarence, bou bouna, Doris'in stelemesini; buna
kar, anlatmaya girimeyi, konuma srasnda da kza nasl
yanp tututuunu sylemeyi kurdu. Fakat Doris buna
yanamad, Grover bile. Olan bizimle matrak geiyor diye
dnd, kurnaz kurnaz; yapm oturduu yere herhalde,
dedi.
Clarence bir rpda kalkt; yle mi? dedi. Amma da akll
samyorsun kendini sen de...
Mariposa Caddesindeki dkknmda telefon zrlaynca,
Jeff Willis, hemen kotu, at. Yarg Olson' du. Doktor
Gregory'nin n'olduunu soruyordu.
Demin bir ocuk koturdum, dedi Jeff Willis. Doktor,
vakit geirmeden hemen size koup gelecek. Nasl oldu
anneniz?
Yarg Olson:
Farknda deilim, dedi. lm gibi. Ama, galiba dald,
uyuyor.
Soluk alyor mu?
Pek bilmiyorum, dedi Yarg Olson. Sanmyorum.
Sahi mi? diye sordu Jeff Willis.
Yarg Olson:
Soluk alr gibi grnmyor hi, dedi. Bu Doktor
Gregory de hangi cehennemde kald ya'u?
Clarence diye bir olan gnderdim. Kpee de
n'apmas gerektiini tenbihledim, dedi Jeff Willis.
Grover Stone:
Akllym, tabii, dedi.

70

ALTIN A

ylesi bir tavr taknd, pozland.


Clarence, sol kulak tozuna vurdu onun, ders olsun diye.
Grover de burnuna bir tane ekti. Clarence fena halde bozuldu
buna, ardna dt, Grover'i ehre doru kovalamaya balad.
O bahesi beton aslanl evden uzak. t nerelere kadar.
Komaca drt blok srd, Grover katka kat, Clarence'm
da yakalayacam diye komaktan can kt.
Doris Barnes artk durup beklemezdi onlar; ne beklesin
kzcaz, herhalde ekmi, evlerine gitmi, imdi de n
balkona km oturuyordu belki.
Yalnzd da stelik.
Clarence kzn evine doru yrd, fakat vardnda kz
balkonda bulamad. Evin karsndaki kaldrma oturdu, kzn
kmasn bekledi. Doris Barnes, bu dnyadaki kzlarn en
gzeliydi. imdi evde, evin herhangi bir kesindeydi,
olanck kar da grrm onu diye umutlanyordu. Kz o
beyaz elbisesi iinde, tatl yz, gzel gzleriyle, burnuyla,
dudaklar, kestane rengi salaryla grrm diye umutlanyordu. Doris Barnes, ah, ah! Belki evden kar, bakkala bir
eyler almaya giderdi. Belki kza yanar, konuurdu, belki kz
holanrd ondan.
Hava kararmaya yz tuttuunda, Clarence, kzdan eni
konu umudunu kesmeye balad, galiba kzn dar kmas
pek mmkn deildi, yle grnyordu.
Kzn kaca mkaca yok evden, diye dnd, kalkt,
yle yorgundu ki, bitkin bitkin evlerinin yolunu tuttu. Kap
nndeyken akl bana geldi, btn unuttuklarn bir bir
hatrlayverdi: Malaa'daki o yal kadncaz imderde
lmek zereydi. Doktor Gregory, o beton aslanl evde sarho
sarho haber bekliyordu, bahede de kpek Hamilton vard.
Ama Clarence'm karn zil alyordu, yorgundu

ZEL ULAK

71

da, uykusu gelmiti, Doktor Gregory'nin evi t cehennemin bir


uundayd. Bir ara, bir kou gidip Doktor Gregory'yi bulmay,
yzne birka bardak su vurarak ayltmay, nn kesecek
kpek azmanna Hamilton deyip durdurmay, sonra doktor
Gregory'nin Ford'una atlad gibi Jeff YVillis'e kotuunu,
illar alp anayoldan saatte krk mille Yarg Olson'un
Malaga'daki evine vardn, yal anasna gerekli mdahaleyi
yaparak kadn iyiletirdiini, gelecek Panayra sa salim
kardn dnd. Fakat yal kadn belki de oktan
lmt, belki de doktor Gregory evde yoktu, belki de ehirde
bir yerlerdeydi, kafay ekiyordu durmadan, belki yal kadn
lmemiti de doktor Gregory evde yoktu, belki de ehirde bir
yerlerdeydi, kafay ekiyordu durmadan, belki yal kadn
lmemiti de doktor Gregory'nin btn abalarna karlk o
geldiinde lmt, ya da Doktor Gregory kadm kurtarmt
ama bir, pek pek iki yl sonra yine lmt seninki, bunun
aksini kim salayabilirdi ki? Byle dnd, evden geri dnp
Blackstone Caddesindeki doktora gitmekten cayd.
Kadn, nasl olsa bir, pek pek iki yl gemeden lecek
olduktan sonra...
lm bitmi evlerine girdi, yemeini yedi, ardndan
yatt uyudu. Sabahna da hereyi, ama hereyi unutmu
gitmiti. Bir hatrlad, yalnzca Doris Bar- nes'ti, bir trl kz
unutmuyordu; aradan ay geip babas anayoldan yz mil
tede Modesto'ya atanarak btn evi de tadnda,
Clarence Acough, Malaga'daki o yal kadn da, bir sre
sonra Doris Barnes'i de unuttu gitti. 1926 ylnda, bir Austos
gn, tam sekiz yln sonunda, on sekiz yandayken, anszm
Doris, aklna dt, saniye gemeden de Malaga'da lmek
zere olan o yal kadn. Junior Col-

72

ALTIN A

lege'den altnda elden dme bir Studebaker otomobille


evlerine dnyordu o sra, sapmad, doru srd, anayoldan
indi, saat sonra tam karanlk inerken eskiden oturduklar
ehre vard, Mariposa Caddesindeki Jeff Willis'in dkknm
eliyle koymu gibi buluverdi.
Otomobilinden indi, Jeff tezghm ardndayd yine,
makineden soda ekiyordu. Dkknn nnde oto- mobiyle
bir delikanlnn durduunu, oturup bir eyler smarlayacan
sanarak pek sevindi buna.
Ne emrettiniz? diye sordu.
Bir ey renmek istiyorum, dedi Clarence Acough.
Acaba o kadncaz Panayr grmeye sa salim kabildi mi?
Kim kim? dedi Jeff.
Clarence:
Beni tanmadnz herhalde, dedi. Blackstone Caddesindeki doktor Gregory'nin evine yollamtnz beni hani,
ama yolda bama bir iler gelmi, gidememitim o gn.
Ne, ne? diye sordu Jeff.
Hatrlamadnz demek ? O gn beni armtnz da,
Blackstone Caddesindeki doktor Gregory'ye gitmemi
sylemitiniz. Evin nnde iki betondan aslan var demitiniz.
Alt yedi bardak souk su aldn m yzne, doktor
sarholuundan aylr, Hamilton diye bir kpek var, ona da
dikkat et demitiniz. Hatrladnz m imdi?
,
Jeff dikkatle dnd tand, yz gld anszn.
Ha, evet, dedi. Hatrladm, hatrladm. On on be yl nce
byle bir ey olmutu, evet.
O kadar deil, dedi Clarence. Sekiz yl nceydi anca.

ZEL ULAK

73

Jeff:
Yarg Olson'un anacyd evet, hatrladm tabii, dedi.
O gn doktor Gregory'ye gidemediime ok zgnm,
dedi Clarence. Pek ok zgnm. Acaba kadncaz sonraki
Panayr grmelere erdi mi? Doktor Gregory tam zamannda
yetiip gerekli mdahaleyi yapabildi mi ona, kadn
kurtarabildi mi, n'oldu sonra ?
Jeff Willis:
Ben sana byle byle yap diye sylemitim ya, dedi. O
sralarda, zaten kadncaz oktan mortoyu ekmimi.
Vcudu bile buz gibi soumumu. lm raporunda kadnn
gn ncesi ld ortaya kt. Yarg Olson'u da aldlar,
Napa'daki deliler evine gtrdler. Kocam yamda delirdi
dediler adama, as- lrnda yetmiten yukar deildi, dipdiriydi,
ben bildim bileli yleydi o.
Demek kadna herhangi bir tbb mdahalede bulunulamad? diye sordu Clarence.
Jeff Willis:
Pek bilmiyorum orasn, dedi. lm raporunda kadnn
gn nce ld bildiriliyordu, ama Yarg Olson kadnn
lmediini ileri srdyd hep, uyuyordu dedi. Gya Yarg
Olson ii mbalaa etmi- mi de, falan filan. yle dediler.
Clarence:
Peki doktor Gregory n'oldu? diye sordu. Hi grmediydim doktor Gregory'yi de.
Kim gryordu ki sen gresin, dedi Jeff. Adam lmne
kadar kimse pek sk grmedi ki. Evden dar admn atmazd
hi, kapanr, durmadan kafay ekerdi.
Ya o kpek ? Hani ad Hamilton olan kpek n'oldu ?

74

ALTIN A

Hamilton da yl ncesi ld, dedi Jeff.


Delikanl aynann stnde asl listeye bakp orda
yazlm Jeff Willis'in soda makinesinde hazrlad
olaanst eyleri okudu. Herey dokunmutu ona, kar
durulmaz bir yallk, ince bir hzn gelmi kmt,
kocaman bir yalnzlkt bu, belki de bastran akam
karanlndand, belki bir para da Doris Barnes'ten, kzm
n'olduunu hatrlayp merak etmekten geliyordu, bir para da
o yal kadncazn gn ncesi lm olduunu
renmilikten, belki Yarg Olson'un deliler evine
gtrlmesinden, belki de doktor Gregory'nin evine btn
btne kapanma- sndand bu. N'apalm, dedi, sonra: bana
yle st bol ukulatal, ii fstkl bir dondurma yap bakalm,
yiyelim, dedi Jeff'e.

SAATTE BLMEM KA ML

t
|_| ER bir vakit grrdk onu, saatte elli mil hzla anayoldan
kaptrm giderdi. Kardeim Mike, acyan, kmseyen
baklarla gidiini izlerdi.
Gidiyor seninki yine derdi. Kimbilir hangi cehenneme
gidiyordur.
Bence hi bir yere, derdim.
Hi bir yere gitmeyen adamn bu kadar acelesi olmaz.
Belki de srat kontrol yapyordu bylece.
Yeteri kadar hzl altndaki, derdi Mike. Daha hzl
gidecek de ne halt edecek yani? Belki Fo\vler'a gidiyor,
mmkndr.
Belki de Hanford'a, derdim. Ya da Bakersfield'e.
Bakersfield'i unutma, anayol zerindedir o da. saatte alr
oray.
ki, derdi Mike. sterse bir saat krkbe dakikada da
alabilir.
O gnler, Mike onikisinde, ben de onundaydrn; yl,
1918'lerdi. Drt tekerlek zerinde giden iki kapl otomobiller
yeni yeni kmt ortaya, seyri be hotu, drt tekerlekli,
kendi kendine giden bir pasta kutusuna benziyordu, saatte elli
mil hzla gitmesi de bir meseleydi tabii. Ancak Ford'lar
gidiyordu bu kadar hzla, bizimkinin motorunu bir trl
kefedememitik, sarya boyal otomobiline, olsa olsa bir yar
otomobilinin motorunu koydurmu olabirdi.
Her Allahm gn grrdk, anayoldan Fowler'e

76

ALTIN AG

doru szlr giderdi, bir, bir buuk saat sonra da kagelirdi.


Yoku aa giderken cehennemden frlam bir yarasay
andrrd; kanatlarn ap germi, bam dikmi, yle yalpalaya
yalpalaya gidiyor. Otomobi kullanan adam, o an cigarasn
tellendirmi olurdu, belki de kafadan kontaklar gibi kendi
kendine de glmserdi. Ama dnnde yoku yukar saatte
on milden fazla deildi hz; o zaman bizimki yorgun, bitkin,
azck da szlm inerdi otomobilinden.
Adam hakknda herhangi bir ey syleyemezdiniz. Ka
yandadr, hangi millettendir, neyin nesi, kimin fesi
bilemezdiniz. Krktan yukar deildi elbet, belki de otuz
civarnda faland, ama ne talyand, ne Yunanl, ne Ermeni, ne
Rus, ne inli, ne Japon, ne Alman, ne de bizim bildiimiz
baka bir milletten.
Bence Amerikal o derdi Mike. Hani gezginci satclar var
ya, onlardan biri ite. Anayoldan aalara gidip kk
kasabalarda satacan satyor, sonra da gerisin geri dnyor.
OlabUir, derdim.
Ama hi de yle biri olduunu sanmyordum. Bence
otomobil kullanmasn, hzl gitmesini seven, biraz da kafadan
kontan biriydi.
O yllar, otomobil yarlarnn gzde olduu, el stnde
gezdirildii yllard: Dario Resta, Jimmie Murphy, Jimmie
Chevrolet, daha bir sr babayiit; bu ara, yarlarda kazaya
kurban gitmilerdi. Yine o yllarda, hemen hemen her
Amerikalda bir otomobil tutkusu, bir hz sevdas vard.
Kardeim Mike bile bir yerlerden ykl bir para uydurup
kendine elden dme bir otomobil almay, onla ba
dndrc bir hzda gitmeyi dlyordu. Saatte belki de
altm mil. Bir gn bunu gerekletireceine inanyordu.
Noksan parayd, paras yoktu.

SAATTE BLMEM KA ML

77

Bir alaym da gr, derdi. Gr bak hzl gitmek neymi o


zaman.
Senin bir ey alacan yok, derdim. Nerden ne alacaksn
ki?
Bir yerlerden para bulacam, derdi.
Anayol, Demiryolu Caddesindeki evimizin nnden
geer, sonra yarm mil gneye, Rosenberg'lerin kuru yemi
paketleme maazasna sapard. Rosen- berg'ler tam drt
kardetiler; evreden kuru zm, incir, kays, eftali
devirirler, bunlar cicili bicili ktlara sarp paketlerler,
memleketin drt tarafna yollarlard. Rosenberg kardelerin
kuru yemileri yabanc lkelere, Avrupaya bile giderdi. Yaz
oldu mu, kasabadaki eli i grrleri gndelikle tutar, altrrlard, kadnlar okluk paketlemede, erkekler de el
arabalaryla ilenen mal ekmede kullanlrlard. Mike da i
bulurum umuduyla oraya gitmiti ya, Rosenberg kardelerden
biri geri evirmi, glenip kuvvetlenmesini, asl gelecek yla
gelmesini sylemiti.
Hi yoktan iyiydi elbet, ama Mike'in beklemeye sabr
yoktu. Ne kadar vcut gelitirmesini konu edinmi dergi, kitap
varsa hepsini toplam, kltr fizie balamt. Akl hocalar
da o zamanlarn vcut krallar Lionel Strongfort'la Earl
Liederman'd. Adamlarn vcutlar da vcuttu ha, kollar,
gsler, pazular olaanstyd, halteri balarnn stnde
erden pten bir eymi gibi tutuyorlard. Mike da onlara
zenmiti, n'app yapp onlar gibi olacakt, kafasna takm
bir kere. Cosmos Cimnastik Salonuna yazlm, alyordu
boyuna, pazularm glendirmeye bakyordu. Ama herey
oldu da, Mike bir trl istenilen nitelikte glenip
kuvvetlenmedi. Hele havalar snp scaklar eni konu
bastrnca, Mike, bu kltr fizik almalarn brakmak
zorunda kald.

78

ALTIN A

Eskiye dndk, yine evimizin eiine oturup baladk


gelen geen arabalar seyretmeye. Anayolun n sra
demiryolu geerdi; kuzeyi de, gneyi de gzlerdik, tabak gibi
grnrd her yan. Gneydeki bir kasabadan pat diye
kagelen bir tren grnr, oturduumuz yerde istifimizi bile
bozmazdk. Tren gelir gelirdi, sesini de duyardk bir yandan,
gneyden gzlerimizi ayrmaz, daha da yaknlamasn
beklerdik. Yaz gnleriydi, okul tatildi, yapacak baka iimiz de
yoktu ki.
S.P. 797 lokomotif gidiyor yine, derdi Mike.
Evet, o.
Santa Fe 485321 gidiyor, derdim. Vagonlarda ne ykl
dersin Mike?
Kuru zm, derdi Mike. Rosenbergierin kuru zm,
incirleri, eftalileri, kayslar. Gelecek yaza ben de onlarda
alacam, greceksin. Rosenberg'- lerde ie girdim mi,
hemen otomobilimi alacam.
Allah, derdim. Allah artk.
Rosenberg'lerde Mike'n ne i ileyeceini dnrdm.
Kltr fizik almalar srasnda zp zp zplamay, kum
torbasn yumruklamay, ekirdekten yetimi bir boksr gibi
burnundan fosur fosur solumay, unu bunu renmiti
pekl.
Allah.
Allah ama Mike n'apacakt Rosenberg'lerde, ne i
ileyecekti?
Vay canna, Mike'n Rosenberg'lerin maazasnda
yapaca bir i yoktu ki. Bu da, Mike para kazanamayacak,
diledii otomobili alamayacak, zorlanp saatte altm mil
yapamayacak demekti. Btn gn, alaca elden dme
otomobilin lafn azndan eksilt- mezdi hi; oturur,
otomobillerle trenlerin bir aa bir yukar geilerini gzler,
hep bunu konuurduk. Sar

SAATTE BLMEM KA ML

Ford otomobil grndnde, hafiften hafife bozulurdu Mike,


beriki baya hzl giderdi nk. Bir yandan da byle bir
otomobille anayoldan aaya saatte elli milie inen herifi alaya
alrdk.
Hele ben alacam bir alaym, grsn bak hzl gitmek
neymi.
Az sonra kalkar, kasabaya doru yrrdk. Aa yukar
her gn btn yaptmz i buydu. Gnler uzun mu uzundu,
her gn, bize en azmdan bir hafta gibi gelirdi, kasabaya
indiimizde de bir haftadr grmemi gibi olurduk. Bir batan
sonuna dolardk, turu bitirdik mi, eve dnerdik yine. Ne
gidecek baka bir yerimiz, ne de yapacak baka bir iimiz
vard. Bazan da garajlarn evresinde dolanrdk, Mike baylrd
buna.
Bir gn, sar Ford'u, Ben Mallock'un garaj nnde
grmeyelim mi? Mike, kolumdan tutup durdurdu.
te o Joe, dedi. Bizimki orda, bak. Yr.
Yamna sokulduk otomobilin. evresinde kimseler yoktu.
Derken otomobilin altna yatm bizimkinin ban grdk,
dnyann en mutlu adamnn bakyla bakt bize.
Mer'aba, dedi Mike.
O, mer'aba, n'aber? diye sordu sar otomobilli adam.
Ne var, arza m yapt? dedi Mike.
nemli deil. Bir iki ufak ey.
Mike:
Kendimizi tantalm, dedi. Demiryolu Caddesindeki beyaz
bir ev var ya, orda oturuyoruz, hani Wal- nut'a yakn. Her gn
sizin gidi geliinizi grrz.
Ha, evet. Ben de bu ocuklar gzm bir yerden sryor
diyordum.

79

80

ALTIN A

Kardeim Mike, sizin bir gezgin satc olduunuzu syler


hep, dedim, sze kartm.
Yanlm, dedi.
Neci olduunu syler diye bekledim, satc matc
deildiyse, neciydi peki? Ama sylemedi.
Mike:
Gelecek yl ben de bir otomobil alacam, dedi. Hzl bir
Chevrolet almay dnyorum.
Arabann altndan btn btne kt, bir cigara yakt.
Saatte elli mil srat yapyorsunuz gibime geliyor, dedi
Mike.
Elli iki, dedi adam. Ama bugnlerde altma kacam
umuyorum.
Mike'n adamdan holat ayan beyand, ben de
sevmitim onu, ocukla ocuk olabiliyordu. Gerekte yirmi
beinden yukar deildi, fakat davranlar on bele on sekizlik
delikanllannkini andryordu. Biz onu daha yal bal biri
umuyorduk.
Adnz nedir? diye sordu Mike.
Bili. Bili Wallaee. Ama herkes bana Hzl Wallace
der.
Mike:
Benim adm Mike Flor, dedi. Tantmza ok sevindim.
Bu da kardeim Joe.
Mike'la tokalatlar. Mike, boksta rendii birka ayak
oyunu ile havaya bir iki yumruk sallad.
Hzl Wallace:
Kk bir tura ne dersiniz ocuklar? dedi, sordu.
Allah, dedi Mike.
Atladk sar otomobile, Hzl VVallace garajdan kard,
Broadway'den aaya salndk, Rosenberg'- lerin nndeki
demiryolundan da getik, anayola vurduk. Anayoldayken Hzl
Wallace, otomobilin gerek

SAATTE BLMEM KA ML

81

hzn bize de gstermek istedi. Bizim evin ordan gz ap


kapayncaya kadar getik gittik; anayolda, saatte krk mildi
hzmz. Sonra bu, krk be oldu, sonra elli, demeye kalmadan
gsterge elli bir dedi, elli iki, elli , otomobil yolu yutuyordu
sanki.
Elli alt milin sonunda Fowler'deydik, otomobilin hz
dt, sonra durduk. Hava da bir scakt ki.
Souk bir ey imeye ne buyrulur? dedi Hzl YVallace.
Otomobilden indik, dkkmn birine yollandk. Mike bir
ie ilek suyu iti, ben de ondan itim. Hzl Wallace, birer
tane daha? dedi, ben istemem dedim, ama Mike ikinciyi de
iti.
Hzl Wallace'sa drt ie ilek suyuna bana msn
demedi.
Yeniden otomobile dolutuk, yava yava geri dndk,
hzmz saatte on mili amyordu. Btn bir yol boyu hep
otomobilden sz ettik, yoku aa elli mille gidi ne gzeldi
oysa.
Bu iten para kazanabiliyor musunuz? diye sordu Mike.
Ne gezer, dedi Hzl Wallace. Fakat u gnlerde
hazrlyorum kendimi, Panayr yarlarna gideceim, herhalde
birka kuru kazanrm ordan.
Allah, dedi Mike.
Hzl "VVallace, bizi evimizin nnde brakt, o gittikten
sonra da biz bu saatlik doyumsuz gezimizi konutuk hep.
Harika bir eydi, Hzl Wallace da ei menendi bulunmaz
biri.
Eyllde panayr balad. Bir patrt bir grltdr
gidiyordu, her yere aslan Unlarda bu yl otomo- b
yarlarnn da yaplaca bildirilmiti.
F. 6

82

ALTIN A

Yine o gnlerde bizim sar Ford'u da gremez olduk.


Anszn Mike'n aklna geldi:
Panayrdaki yarlara girdi de ondan, dedi. Buldum,
tamam, yr Joe.
Demiryolu Caddesini bir kouda indik.
Daha sabahn dokuzuydu, ancak iki buukta falan
balayacakt, bou bouna acele etmiiz.
Korka korka sokulduk Panayr yerine, evresinde
saatlerce dolandk, biri grr de bir lf eder diye ekiniyorduk,
iki saatimiz byle geti, iki kere de ht mt deder, ama,
sonunda daldk ieri.
Duvarn birine tnedik, herey tabak gibi grnyordu,
daha yar balamamt. Biri siyah, br ye iki araba
srada bekliyordu.
Az sonra siyah homurdanmaya balad, hareket etti, bir
iki tur atmaya kt. Tam bizim yaknmza geliyordu ki, grdk,
hemen duvardan aa atladk. Otomobili kullanan, bizim san
Ford'un srcsyd. Bir sevindik ki buna, canavar gibi
hzlyd, ortal grltye bouyordu, tabii toza dumana da.
Pistin virajlarm dnerken gz gz grmyordu.
Yar, dedikleri gibi tam iki buuk yerine te balad.
Kalabalktan ine atsan yere dmezdi. Pistte yedi yan
otomobili sralanmt, hepsi de hazrd. Grl grl
alyorlard, nerdeyse kulaklarmz sar olacakt. Sonunda
yan balad. Mike delirmi gibiydi, kendi kendine konuuyor,
yerinde duramyor, hop oturup hop kalkyordu.
Birinci yan ksa mesafeliydi, yirmi millik bir ey. Bizim
Hzl Wallace drdnc oldu.
kincisinin mesafesi krk mildi, Hzl Wallace onda da
ikinci oldu.
nc yar, son yart; mesafesi yetmi be

SAATTE BLMEM KA ML

83

mil. Yetmi be mil boyunca tekerlekler dn babam dnecekti


On nc turda Hzl Wallace viraj ald alamad; bir eyler
oldu, otomobilinin arka tekerleklerinden biri frlad kt, ayn
anda da kontroln kaybeden otomobil pistten frlad, tahta
korkuluklara vurdu toslad. Herkes Hzl Wallace'm ofr mahallinden o arpmada havaya frlayp utuunu da gzleriyle
grd.
Mike, duvardan atlad gibi komaya balad, ben de
ardndan seirttim.
Yar durmad tabii, yalnz teknikerlerden birka Hzl
Wallace'n otomobilini kenara ektiler, Hzl Wallace' da
yetien bir cankurtarana koyup gnderdiler. br otomobiller
on yedinci tura baladklarnda, adamn biri. Hzl Wallace'm
ld haberini getirdi.
Hey Allahm.
Adammz ld, dedi Mike. Sar Ford'uyla her gn
anayoldan yoku aa gidip gelen o yaman adammz ld.
Bizi Fowler'e kadar gtrp getiren, bize souk ilek suvu
smarlayan o iyi yrekli adammz ld Joe.
Hava kararana yakn eve dndk. Mike dayanamad.
balad alamaya. ok srmedi ama. Sesli sesli alyordu,
gerek dedi herhalde.
Adammz unutabilir miyiz hi Joe? dedi. ld gitti ya,
biz unutur muyuz onu?
Eie oturduk, gelen geen otomobilleri seyrettik bir
sre, ama zntmz dinmedi. Sar Ford'lu adammzn bir
daha anayoldan hi mi hi gemeyeceini biliyorduk.
O her dakika zp zp zplayp havalara yumruklar

84

ALTIN A

savuran Mike'a bir durgunluk kmt. Azn baklar


amyordu, zgnd, mutsuzdu; Hzl Wallace gibi ei
bulunmaz birine bu kadar kt bir sonu hazrlayan u
dnyann o an canna okuyacakm gibi bir hali vard.

TEK Y NSAN
g ENM on bir yam srdrdm sralarda, Demiryolu
Caddesinde, bizim eve yakn oturan, altn yrekli bir adam
vard, tek kusuru ikiye ar sevgisiydi. imedii zamanlar
rndan kt yoktu, efendiden biri olurdu; saygl, ince,
soylu. kiye dknln, kocakarlar, ikinci kars Nazia'mn
lmne yorarlard okluk; kadm lm gitmi, hayatnda
doldurulmaz bir boluk brakmt.
Ad Peter Karamokoulos'du, Yunan asllyd.
Gnlerden bir gn ehre sirke benzer bir gezginci
topluluk geldi, ilerinde en ilgi ekeni iri, am yarmas bir
Yugoslavyal greiydi, ad da Bulgov. Bulgov, ringe kp
karsnda be dakika dayanana elli dolar, srtm yere getirene
de be yz dolar dl vereceini iln ediyordu.
Ben de ehirdeydim o gnlerde, Pete Karamokou- los
yine zil zurna iiyordu, sknt iindeydi, be yz dolara da
ihtiyac vard. Krk yandayd Pete, ufack tefecikten bir
adamd, anca altm yetmi kilo bir eydi. evresine
toplananlara Atinal atletlerin, savalarn dillere destan
servenlerini anlatyor, Bulgov'un karsna ktnda,
vcudundaki btn kemikleri tek tek ayklyacan
sylyordu.
Bulgov bunu duyduunda makaralar koyvermiti. Pete
kimdi, Bulgov'un kemiklerini tek tek ayklayacak kim? Ama
yldramad; Pete, Bulgov'a kar d- meyi kabul etti, ringe
kt.

86

ALTIN A

Bulgov, Pete'nin yama bile bakmad


Bir dnd Pete'nin evresinde; bir doland, iki ya da
dakika dolmadan adamcaz kavrad gibi ringin dna
frlatp atverdi. Bulgov iin i bu kadard, burada bitmiti.
Ama yanlyordu tabii, Pete savrulduu yerden kalkt, hi bir
ey olmam gibi yeniden ringe geldi. Bulgov, tuttu, yeniden
savurdu. Bu yedi sekiz kere tekrarland, her defasnda Pete,
kalkt kalkt, ringe dnd; Bulgov da bir rpda ring dna
savurdu Pete'yi. Hakem kurulu Yunanllardand, baktlar i
olacak gibilerden deil; babaa verdiler, halk kendilerinden
uzakta da olsa, bara bara tarttklarn duydu onlarn;
sonra hepsi birden geldiler, ringten Karamokoulos'u aldlar,
evine tadlar.
Sen bu sevdadan vazge aslanm, dediler. unca yllk
ulusumuzun anl adn ayaklar altma almak sana yakr m?
Pete her birini bulank baklarla szd, sonra gzlerini
evirdi.
Bana soracak olursanz, Pete, az diini sksayd
Bulgov'un hakkndan gelebilir, hi deilse direnmesiyle herifi
sinirinden ldrrd.
Ertesi yl topluluk, beklenmesine karlk, gelmedi.
Nedenini Evening Herald gazetesinin spor yazar Joe
Healy'den sorup reneyim dedim. Healy'yi pek ciddiye
aldm yoktu, ama, ehirde yazdklar kelimesi kelimesine
okunurdu. Topluluk bu yl da bize gelecekmi fakat Bulgov
anszn bir eye bozulmu, sakatlanm m ne, bu
beklenmedik olay karsnda y- neticeri, yolu bizden
Madera'ya evirmeyi daha uygun bulmular.
Olaydan sonraki gnlerde Pete'yi yine grdm. Cam
siliciliine balamt, altnda bisikleti vard, bir

TEK Y NSAN

87

para sarhotu yine, yan sra bir sr kovalar, bezler, unlar


bunlar tayordu.
Bayan Maggiore hi hazzetmezdi bay Karamokoulos'tan, bir keresinde Pete ayp baklarla ona bakm,
bununla da yetinemiyerek keyi dnene kadar gzlerini
bayan Maggiore'den ayrmamt.
Bayan Maggiore dilini tutamayp bir gzel svamt
Pete'yi, o da bisikletinden atlam, bayan Mag- giore'nin
zerine yryerek kadm bir vuruta yere ykmt.
Pete her akam benden bir gazete alr, Yunanis- tanla
ilgili haberleri okuyup okumadm sorard. Eh, Yunanistam
bilirsiniz elbet, lke ne ki haberi n'olsun! Bir keresinde bir yer
sarsnts olmutu, Pete'ye sylediimde ldrd sandm.
Ka kii lm? dedi, ka kii?
Altm, dedim. Bak, yazyor, altm. Grdn m?
Allah, Allah, dedi Pete. Adlar aramaya balad. Acaba
amcam da lm m? Zavall Kyros amca lm m acaba?
lenlerin adlarn yazmyor, dedim. Kyros amca nerede
oturuyordu?
Atina'da, dedi Pete.
O zaman lmemitir, dedim. Olay Selanik'de olmu.
yle ama, dedi Pete. Ya Kyros amcam da o sra kalkm
Selnik'e gitmise...
Sonra balad bara ara alamaya, hem de sokak
ortasnda.
Pete'nin nemene bir kii olduunu ben nereden bileyim.
Bir eye aldrmadan, sokak mokak demeden alyordu ite.
Bazan da Yunanistanla ilgili bir takm haberleri

88

ALTIN AG

uydurur, yetitirirdim. Belki iyi bir ey deildi yapt m ya,


ona iyiliim dokunsun istiyordum.
Bir gn de Pete'ye Yunanistann, Italyann bats ile
Trkiyenin dousunu ele geirdikleri haberini verdim.
Pete az daha kalpten gidiverecekti.
Demek, dedi, dmanlarmzn amna ot tkyoruz artk
ha? Nasl olmu bu peki?
te, dedim. Associated Press ajans bildiriyor, bak.
Gen Yunanllardan bir takm szm Roma'ya, ehri
zaptetmi. Ayni ey stanbul'da da olmu.
Pete:
Olaca buydu, dedi. Oku unlarm adlarn olum, oku.
Kimlermi bu aslan paralar, rensin btn dnya. Belki
aralarnda bizim yeen Stylianos da vardr.
Adlar yok, yazmyor Pete, dedim. Yalnz diyor ki, gz
pek, yrei salam bilei kavi savalar diyor. Hepsi bu
kadar. Belki senin yeen de bunlarn arasndadr, kim bilsin!
Yunanistanla ilgili her haber Pete'yi ocuklar gibi hop
hop sevindiriyordu. Bir haber verdim mi, dnyalar onun
olurdu.
Doru bir ey deildi yaptm tabii. Ertesi gn,
Italyann bats ile Trkiyenin dousunun ele gemesiyle ilgili
tek kelime etmedim.
Almanya, Almanya, dedi Pete. Sra imdi Alman- yada.
Sonra da ngilterede. Allah kahretsin o ngilte- reyi. Yakndr,
bizimkiler Londra'y da basarlar, ehri bir gzel zaptederler.
Pete ngilizleri hi mi hi sevmiyordu, bir lokma
hogrs yoktu onlara kar.
Bizim o ilediimiz ufack hata alabildiine uzayp
gitmez mi? Pete, kendi hemerileriyle yava ya

TEK Y NSAN

89

va dnyay zaptetmeye balamt bile. Almanya, Fransa,


ardndan ingiltere, derken dnyann her yeri artk Yunanllarn
eline dyordu. Ama ilerin yolunda gitmesi Pete'yi az buuk
kukulandrmyor da deildi. Bana Yunanllarn nemene bir ulus
olduklar, erkeklerinin ne yaman savatklar, ne usta savalarn soyundan geldikleri zerine uzun sylevler ekti durdu.
Ho, arada olanlara yine de amaktan kendini alamyordu.
Ona bu iin teknik bir i olduunu, geceleyin herkesi
uykudayken bastrp gafil avladklarm, ondan baarldm
anlattm.
Bunlar ben der demez Pete uyand, iin farkna vard,
Kepublican'm kesinden Zapp's Park'a kadar tam mil
kovalad beni. Birileri ona Yunanistanda evlenmelerden,
doumlardan, yallarn vakti zaman gelince lmelerinden
baka olaanst hi bir ey olmadn syleyivermiti. Bir
bozulmutu, bir bozulmutu ki, o kadar olur.
Bereket yakalayamad beni.
Allah bilir ya, eline bir geirseydi ldrrd alimallah,
ne'bleyim, iyice tanmyordum ki onu. Pete, gerekte yalnzca
zlmt buna, eh, dnyann yarsn fethettikten sonra, kim
olsa, bu gzel dten uyanmak houna gitmezdi.
Geer, unutur diye dndm, yle deil miydi yani?
Kalkar, yine bizim keye gelir, yine ene alard. Deil mi
ama? Onun gibi iyi yrekli biri daha n'apard?
Kadmlar, okluk Pete'ye ikinci kars Nazia'y
hatrlatrlard, hepsine kar ilgisizdi. Kadnlara kar bu denli
davranndan znt duyardm, ne zaman grsem apkasm
karp kibarca selm verir, tatl tatl ho be edip tombaladan
ne kadar para kazandm, bu kazandklaryla neler yapmay
kurduunu

90

ALTIN AG

anlatrd. Grr grmez koup yanma varrdm, iini bitirene


kadar da beklerdim, kadn ona Nazia'nn bakt gibi bakard.
Yalanma kanm grnmezdi.
O sra bir kou, elini kapp hararetle skarak, Pete, sana
kt bir haberim var, derdim. Hani u Yale'- de Socrates
adnda bir profesr var ya, o gerekten Yunanl deil, aslen
Asuri'ymi, anas babas da kanyla Yunanistan'dan
geerken brakvermiler onu.
Pete atee basmasma yerinden srar, balard
barmaya.
Kimmi, kimmi o profesr bakaym? ok affedersiniz
bayan Pimento, gSryor musunuz memleketimin onuruyla
nasl oynuyorlar?
Kadnn eytan grm gibi eteklerini uura uu- ra
kamas iin bu yeter de artard bile. Pete ile aramzda bir
kzlca kyamettir kopard.
Tabii, evlenme amacm gtt bir kadnn yannda
pimi ama souk su katmak istemezdim ama, Pete her
nne kan kadna dnya kadar yalan atyor, in
Mahallesinde tombala oynayp ne kadar para kazandyla
vnerek yalann belini kvryordu. Tombala oynamasna
oynuyordu ya, zrnk kazand yoktu.
Bu, Mariposa Caddesinde Karamokoulos Ham burger
Salonu alana kadar bylece srp gitti. Kimse Pete'nin bu
yeri amak iin paray nerden bulduuna akl erdiremedi bir
trl. Dkkn da prl prl dayanm denmiti. Pete, paray
bir iddiada kazandn akladnda:
Ne biim bir iddiaym bu? diye sordum.
Unuttun mu? dedi. Hani ben hep in Mahallesindeki
Fng Wong'tan tombala oynardm, hatrladn m?
Evet, sonra? dedim.

TEK Y NSAN

Hah ite, dedi Pete. Ordaki inliler kendilerini


akgzolu akgzden sayyorlar. Benimle bir inli yiyip
yiyemeyeceime drt yz dolarna bahse tututular.
Ne? dedim. Sakn inli yemedin ya? Yedin mi yoksa?
inanmazsan millete sor, dedi.
Nasld tad?
Pili eti gibi tpk, dedi Pete.
Yalan sylyor dedim. Fakat emin de deildim.
Yapabilirdi pekl. Mutlaka drt yz dolar elde etmek iin bir
iler kartrmt.
Bylece
Mariposa
Caddesinde
Karamokoulos
Hamburger Salonu ald, Pete vitrine bir de yaz yazdrd:
'Gece gndz dkknmz aktr.' Tek iisi de kendisiydi,
ierde alt masa, her masada da drder sandalya vard.
Akamlan Pete'nin hamburger salonuna uruyordum, ne
zaman gidersem gideyim hep akt.
Pete iki gecedir uyumamt, durmadan kahve iiyordu.
Bizim Yunanistandan n'aber? dedi.
Bir ey yok, dedim. Burdan n'aber?
iki dolar yirmi cent topladm, dedi.
iyi, dedim. Ne zaman uyuyacaksn peki ?
Uykum yok, dedi.
Pattadak der lrsn bir gn.
Ben lmem, dedi. Peter Karamokoulos lmez.
Eh, bekleyen grr, dedim. Hadi artk Pete, git eve de
uyu birazck.
Mmkn deil, yapmaz diye dndm.
Vakit gecenin onu faland. Kalktm, 'Bijou'ya gittim, son
filmi grdm. Snub Pollard'm bir komedisiy- di, sinemadan
knca yine Pete'ye uradm. Hl

91

92

ALTIN AG

durmadan kahve iiyordu, gzleri de kapandm kapanacamda Kpkrmz kesilmi, sulanmlard. Cehennem
azab ekmesine karlk, inad elden brakmyordu.
Pete bambaka biriydi. ehirde kimse onun gibi
olamazd, kimse benzemezdi ona, Alvin Barton sekiz kat
yksekteki gratsiyele trmandnda Pete de gzn
krpmadan onu izlemiti, daha nce ne denemi- lii vard, ne
bir ey.
Mademki o yapt, ben niye yapamaz mm? demiti.
San Joaquin vadisinin en yaman kiisiydi, durup
dururken bu hamburgerci dkknnda pisi pisine lsn gitsin
istemiyordum. Vitrinine byle yazd diye dkkn gece gndz
ak tutarak bana i amasnn yeri var myd ? Zaten saat
on dedi mi sokaklardan el ayak ekilir, in cin top oynard. O
saatlerde herkes, kyl kynde evli evindeydi. Ama Pete
birileri gelir de bir hamburger ister umuduyla, bekle babam
bekle, yerinden kmldamyordu.
Biraz uyumaksn, dedim. Eve git yat biraz Pete.
Bana bakyordu ya, grmez baklarla. Kendi dkknn
byk ehirlerdeki lokantalar gibi yapacakm, yani gece
gndz ak; yolu bu yolmu.
Pekl, dedim. ntiharsa amacn, mesele yok.
ektim, eve gittim ben de.
Sabaha kalmaz perian olur diye dndm, yanmm. Ertesi gn leden sonra drtte, dkkna
vardmda bizimki yine tezghn ardndayd. Yine kahve
iiyordu; elleri titremeye balamt, gzlerinden pr pr
sular boamyordu.
E, anlat bakalm olum, dedi. Ne var ne yokmu
Yunanistanda?
Hi bir ey Pete, dedim. Naslsn sen?

TEK Y NSAN

93

E>emir gibi, dedi.


iler?
kiray kardk, dedi.
ie baladnn daha nc gnyd.
Ertesi gn leden sonra da dimdik ayaktayd hl,
kmldamyordu. Delikanl, dedi, bana bir yaz daha yazver
bakalm.
Rosenthal paketlerinden birinin temiz kartonunu ayrdm,
mrekkep iesiyle kalemi aldm elime, masalardan birine
oturdum.
Ne yazacam Pete? diye sordum.
Yaz, dedi Pete. De ki, gen bir garson kz aranyor.
yle t pt gzel bir Amerikan kz olacak ama.
Dediini yazdm, vitrine koydum, yarm saat gemeden
Pete'nin gelecekteki nc kars kageldi. Vay anasn,
acnacak grnte bir kadnd. Yolsuz yordamsz, dknn
biri. A, krk dkk, hereyden nefret eder bir hali vard.
Pete farkna bile varmad.
Gen mi? diye sordu bana.
Gen, dedim.
Ad neymi ?
Pete'nin nc karma adm sordum.
Ella, dedi.
Ella'ym dedim Pete'ye.
Pete, kza bir hamburger ekti, bir de kahve sundu. Kz,
iki srkta hamburgeri temize havale ediverdi, kahveyi de
tabii. Pete ardndan ikinci hamburger- le ikinci kahveyi verdi
kza.
Sonra hemen ie balamasn, paralar puro kutusunun
altndaki gzde toplamasn, kendi gelene kadar da bir yere
ayrlmamasn syledi.
Kalkp yryeyim dedi, ama nerde o g kuvvet.

94

ALTIN AG

Decekken yardmna kotum, evine kadar gtrdm.


Ertesi gn, Pete, sabahleyin saat on sularnda uyand,
dkkna geldi, klar yankt, kap da ardna kadar ak. Ella
basm gitmiti. Pete deliye dnd. Puro kutusunun altndaki
para gzne bakt, seksen cent bir ey vard topu topu. On
dakika sonra kz iki torba dolusu hamburger ekmeiyle geri
dnp gelmez mi! Pete kza sarld, apr upur pt, bir ay
sonra da evlendiler. Kz, Pete'nin Demiryolu Caddesindeki
evine yerleti.
Pete'nin Hamburger Salonu ehirdekilerin en iyisiydi,
urak bir yerdi. Her zaman akt, her zaman bo yer
bulunurdu. Ben giderdim, Pete'yi tanmayan yabanclar
gelirlerdi. Fakat herkes ekinirdi Pete'- den, sevmezlerdi,
byk adamd nk, korkarlard ondan, bilirlerdi; Pete,
bir araya gelse de yine bir bir haklarmdan gelirdi.
Sonra sonra bin trl kulp taktlar Pete'ye, tedirginlik
verdiler, rahatndan ettiler, huzurunu, aznn tadn tuzunu
karmaya baladlar.
Pete, bakt olacak gibilerden deil, doru kaymakama
kt, anlatt, silah tama izni istedi. Beriki bir kaza kar diye
pek korktu; Pete, ne de olsa az buuk ikiciydi.
Tabanca izni mi ? dedi. Niin ama, neden sz ediyorsun
Pete?
Beni zora komayn, dedi Pete. Aklna taktm yapan bir
herifimdir ben.
N'aparsm ki Pete ?
Pete:
Bu ehrin Allah belsm versin, dedi. N'apacam siz de
biliyorsunuz pekl.
Pete'yi hapse sokturana kadar zerine varmakta

TEK Y NSAN

95

devam ettiler. Btn bir polis ekibi, tane de sivil, anca bir
araya gelmiler, yle zaptedebilmiler Pete'yi, ilk defa olmu
byle bir ey.
Mapusaneye, Ella ile ziyaretine gittik. Ella'nm huyuydu,
hereye lnet okurdu, kzar kprr, alamak nedir bilmezdi.
Pete'yi bir haftalna mapusa koymulard, o hafta geti,
derken br hafta, bir br hafta daha, bylece alt ayn
tamamlad. Vadesi dolunca, Pete, mapusaneden kt, ehri
drt dnp atacak adam arand. Tam anlamyla tozutmutu.
Sonunda ortalardan yok oldu.
Demiryolu Caddesi'ndeki oturduu evlerine gittim, kapy
aldm. Kadnn biri, kocas, oluu oma- yla kapya kt:
Pete nerde, biliyor musunuz? diye sordum. Hani, ufak
tefek bir Yunanl vard, eskiden cam silicilii yapard, nerde o
?
Pete, koca ehirde sapma kadar adam, tek insand.
Kimsenin bildii yok, dediler.
Evening Herald'a uradm, Joe Healy'yle konuaym
dedim.
Pete'den bir haber var m Joe ? N'oldu dersin ?
Hi bir ey, dedi Joe. Pete ekti gitti ehirden. Hepsi bu.
Frisco'ya gidiyorum dedi. Ona en uygun eh re gidiyormu.
yle dedi.
Joe Healy ile o an bozulduk ikimiz de. Eh, burdan
ayrlmas eli kulandayd, dedi Joe. Bana da yle geliyordu
Joe, dedim. Zaten bu ehrin hemerilerinden deildi o, Joe
Healy de deildi, ben de deildim.

1854 YILINDAN BU YANA EN SOUK KI

Q souk kta dtm, sa bacam krdm; bal gzl,


kestane sal, yeryznn tek melei Emma Haines'e k
oldum; okul sonrasnda alacam bir de i buldum
kendime. Bu, New York dndaki istek sahipleri adna
gnderilmi bir kk bror datmakt yalmzca, bror
hereyden sz ediyordu: nerde n'aparsmz, nerde kime kar
nas davranrsnz falan fan gibi krk ambar bir eydi.
K, 1854 ylndan bu yana, San Joaquin vadisinde
grlmemi bir souk yapyordu. imdiye kadar bylesi ne
grlm, ne duyulmutu; gazeteler byle diyordu, bence de
byleydi bu. Sabahlar o soukta yataktan kalkmak canma
okuyordu.
Bir trl iimden gelmiyordu yataktan kaym, hele
sabahlan, hi. Btn isteim uyumakt; yataym, uyuyaym,
yataktan da kmayaym. O soukta kalkmak, tir tir titremek
pek akl kn deildi.
New York'tan yollanan brorler, pek palavra eylerdi.
Kapanda bir adam, yz ask, parman da gznze
sokarcasna size uzatm soruyordu: Kendinizi akntya kaptrm m
sayyorsunuz? iiv .olayna Kaan, bu yolu arayanlar yalnzca
aptallai dr. Akll insanlar, dnyaya meydan okurlar; mcadeleye
girerler ve sonunda da an, hret ve paray kavuurlar.
Herhalde., diye aklmdan geirirdim. Ama kim

1854 YILINDAN BU YANA

97

nerden, nasl, neyle mcadele edecekti de zafere eriecekti,


nerden an hret sahibi olacakt?
Bacam top oynarken dp krdydm. Berbat souk
bir havayd. Top havalanm geliyordu, bastm tekmeyi, nefis
bir ekilde utu, uzaklat, scak gnlerdeki gibiydi tpk, ama
benim o denli kmla vuruum pahalya oturdu bana, anszn
bacama bir eyler oluverdi, herifin biri de topu kapm
geliyordu stelik: Kesin unun nn be, lyorum ben,
brakmayn gol atsn, brakmayn.
Nerdeydi yle gz pek, deli bozuk birileri mdafaada ?
Kahraman mahraman olmaya hi niyetim yoktu, insan o
an lebilirdi de, oysa lmek istemiyordum ben, yeteri kadar
dnyay grmemitim ki. Emma Haines'le de daha bir satrck
olsun konumuluum yoktu.
Johnny Cooper geldi, atk ka bakt.
im tamam, dedim. Sanmam, artk top oynaya- bileyim
bundan sonra .
Aklndan zorun mu var? dedi Johnny.
Ayamn stne basamyorum, dedim.
Neler sylyorsun sen be?
Basamyorum, dedim. Bacam krld, sakatlandm.
Bir bekin zaten aya stnde durmas gerekli deil,
dedi Johnny. Daha olmazsa iaret akarsn bize, o olur deil
mi? Azn da sakatlanmad ya? Kenardan bize iaret verirsin,
olur biter.
Kalkamyorum ki, dedim. Bacama bir boklar oldu.
Senin kuruntun o, dedi Johnny. Bizim bu ma
kazanmamz art. Karmzdaki herifler de ayn eyi
dnyorlar. Sen dediimi yap benim.
F. 7

98

ALTIN AG

Yapmasna yaparm ya, dedim. Aklm bamda deil.


Souk da bir yandan anam alatyor, bacam szlamaya
balad bile. Kprdayamyorum. Don'a- cam be!
Konumaya gelince, konuuyorsun ama, dedi Johnny.
Dediini yapmaya altm. Karmzdakilerle durum, 187
ye 177 idi. Can pazar bir ma oldu, iaret ii dert deildi ama
o ara donuyordum sanki.
Matan sonra ne kalkabildim, ne de bir ey. Anca srne
srne keyi buldum. are bizim kk Raleigh'i
armadayd. evremdekiler yerimden kalkp yryp
yryemiyeceimi sordular. Sonra da byle sakat
numaralarna girimenin ayp bir ey olduunu, yakmadn
da eklediler. Onlara gerekten sakatlandm syleyemedim.
Numara falan yaptm yoktu. Souktan donuyordum,
sakatlanmtm, yine de kimsenin inand yoktu. Kk
kardeim Ra- leigh, bereket bizim kendi slmz duydu:
uzun, yedi ksa. Koarak geldi.
Onu grnce rahat bir soluk aldm. Neye kalkp
yrmyorsun da..? diye sordu. Srnyorsun yerlerde
byle?
Kalkamyorum ki, dedim. Ayama bir eyler oldu,
sakatlandm. Souktan da geberiyorum.
Raleigh, dedim. Beni tayacak kadar byksn deil mi
Raleigh, ha?
Deilim, dedi Raleigh. Belimi kertirim sonra.
Bir ey olmaz Raleigh, dedim.
Hadi, dedi. Kalk ayaa. Yardm edeyim. Ayrca sol
bacan salam. Yrmene ben de destek olurum.
yle de yapt, ona tutuna tutuna eve doru yrmeye
baladk. blokluk yolu yarm saatte mi,

1854 YILINDAN BU YANA

99

bir saatte mi ne, alabildik. Sa bacam benim deildi.


Evde Sloan'un Romantizm Ya'ndan aryor dediim
yerlere bir gzel srdk, oduk. Yand tututu sandm, sonra
da kpkrmz kesildi. Sabahleyin ayamn stne basmak ne
mmknd. O yzden okula mokula da gidemedim. Saat
dokuz sularnda postac Ne\v York'taki mektuplaarak ders
aldm okuldan bir bror getirdi. Satr satr okudum. Nerden
aklma esmiti bilmiyorum, ama galiba baz kitaplar alp
okumak, renmek, herhalde bilardo salonlarnda dolanp
fosur fosur cigara tttrmek- ten daha krlyd. Brordeki bir
resimde gene biradan!, kk bir odada bir bana oturmu
kitabn okuyordu, baka bir resimde de yine bir baka gen
adam, bir bilardo salonunun duvarna yaslanm keyif
atmaktayd. nsan birinin yolundan gidecekse, kitap okuyan
semeli, daha iyi, diye dnmtm herhalde. Kimbilir belki
brnn tuttuu yol, yoldu. Dana gz gibi amt gzlerini,
topa vuracak ista- kal oyuncuya bakmaktayd.
Bror, bunlardan hangisinin davran daha doru?
diye soruyordu.
nsan ne diyeceini eni konu aryordu dorusu.
Bilardo salonundaki de bir eyler reniyordu elbet, oyunun
btn inceliklerini, ustalk isteyen yanlarn iyicene rendi
mi, dnya bilardo ampiyonu bile olurdu. br kitap
okuyanda ise byle bir kabiliyeti gremiyordum ben. O,
daha ok hazrlopunun biriydi, uzun uzun okur, eitim
grr, sonra bir yerlerde bir memurluk bulur alrd. Btn
yapp yapaca buydu, yolu da buydu, yordam da.
Bu mektupla renim iine bir son vermeye karar
verdim.

100

ALTIN AG

Bir hafta boyu bisikletime binmem mmkn olmad hi.


Azck azck, altra altra ayamn zerine basmaya
altm, sonra da yrmeye.
Matan bir hafta sonra anca okula gidebildim, fakat daha
sa bacam eskisi gibi kullanyor saylmazdm; yava yava,
usul usul basyordum, zorlanyordu. Gcn gcne
bisikletime bindim, sa ayam pedala bir trl erimiyordu, o
zaman sarkttm, solumla da bastm pedala. Yolda giderken
millet dnp dnp bakyor, kahkahay atyordu. Bozuluyordum ya, elden ne gelirdi.
Gl sen de hadi, dedim kendi kendime. Gl hadi, bo
ver. Ayam krd alt yan, nemli deil.
Ya da: Hadi gl (nanik onlara, ha ha) N'olmu ki,
yalnzca bacamn biri sakatlanm, sakatlanr a!
Her zaman bir datclk iine girmeyi, para kazanp
biriktirerek birka tfek, bir balk takm, pek pek de bir
kk Ford almay, ava, bala kmay kurardm. Gelgelelim,
bir yerlere bavurup i istemeyi de kendime yediremezdim.
Bir kere yam kkt, ikincisi de ekmiyordum, ama
sakatlm geip doru drst yrmeye baladmda telgrafhaneye gittim, bana i verin dedim, verdiler.
ef, kocaman bir adamd, ad da Gifford. Beni bisiklete
binmi caddeden geliyor grnce pek sevindi. Aksayarak
brodan ieri girdiimde; Allah akna niye bana topal
olduunu sylemedin be olum? dedi.
Topal mopal deilim ki, dedim. Sa bacam sakatland
biraz. Sloan'm Romatizma Ya'ndan srdk, yarna bir eyim
bile kalmaz.
Ses etmedi, iten de karmad, olacak ey deildi zaten,
k kyametti, souktu. alma saatlerim

1854 YILINDAN BU YANA

101

leden sonra saat drtten geceyars on ikiye kadard, yani


gnn de, gecenin de en souk anlar. Ayaz mthiti, ehirde
kol geziyordu. O saatlerde souktan gzlerimden ya boanr,
ellerim donar, u iten bir atlsam da yakam kurtarsam... diye
dnrdm. Ama telgrafhaneye dndmde istemezdim
bunu, bir topal kalrsam nice olurum diye iim iimi yerdi.
Az sonra yine yollara derdim, gzlerim souktan
yanar, ellerim donar, karanlk sokaklardan geerken kpekler
ardma dp rrlerdi, korkudan dm patlard, ayam
salamken bile korkardm onlardan. Topallk da aklmdan
kmazd hi, getikten sonra da bisiklete acayip bir biimde
biner oldum, incelikle ama biraz da korkulu, virajlar
alyordum, trafik skklnda da yle.
Saat birde anca yataa yatardm, sabahleyin de yedi
dedim mi saatin zili zrlard. Uykumun sresi alt saatlikti.
Oysa benim on saat uyumaklm gerekirdi. Yataktan
kaym istemezdim. Souk mu souktu. Hereye karlk yine
de frlar, kahvaltm yapp bisikletime atlar, okulun yolunu
tutardm. Emma Haines'i greceimi bilirdim de ondan. Btn
gn gzmden uyku akard. Emma Haines yanbarnday- d,
biliyordum ya, yorgunluktan lp lp dinliyordum, gzlerim
ak uyuklardm; hem de 1932 de altm yedi yanda len,
adm seslenip sorduklaryla beni yerin dibine gren yoksul
retmenimiz Bayan Hagerty'nin gz nnde.
Her zaman yan bamdaym gibi dlerdim Emma
Haines'i, Bayan Hagerty kulamdan tuttuu gibi gzlerimi
atnrd.
Bir gn de dpedz uyuyakaldm, hem de snfta, bam
kollarma yaslam uyumuum. Bayan Ha-

102

ALTIN AG

gerty uyandrd. Bir zgnd ki, sulayamadm bile


kadncaz.
Delikanl, dedi. Buras otel deil, snf.
leden sonralar buua kadar bir trl kendimi
toplayamazdm, ancak o saatten sonra aklm bama
gelebiliyordu.
Okuldan kar kmaz bisikletime atlar, ala pedal ehre
gelir, telgrafhaneye girip stm bam deiir, ie balardm.
Okuldaki olana bitene aldrdm yoktu pek, iki
dakikalna bir ekerleme yapar, yine uyanrdm, bilirdim
Emma Haines'in yan bamda olduunu.
Yine bir gn uyandmda deliler gibi esnerken
Emma'nm baklaryla karlamaz mym?
Dalmada onu koridorda grdm, babas zengin bir
baka kzla birlikteydi. Emma Haines'in babas da ehrin en
byk zenginiydi. Ona ne demelere k olmutum bilmem,
ama olmutum ite. Belki de eker erbet grnnden,
misler gibi kokmasmdand bu. Yanndan her geiimde derin
derin koklardm, bir blok teden kzn kokusu gelirdi.
Koridorda giderken yanma sokulup konuaym, dedim.
imdiye kadar tek kelime sz etmiliim yoktu. Zengin kz
arkadayla birlikte yakaladm sonunda, durdular, ne
diyeceim diye beklediler. Azm atm, daha dorusu amak
istedim, baaramadm. Kilitlenmiti sanki. Kzlarn ikisi de
bozuldular, en ok da Emma. Beni yalnz koyup brleriyle
birlikte ekip gittiler.
Gece souk olacaa benzerdi, sokaklar her zamankinden daha karanlkt. Bu k gecesinde, kk evlerinin
scak ate balarna ekilen nice insanlara; sevindiren, ya da
kedere boan telgraflar gtrmek pek tatl bir ey deildi tabi.
Tanrm, Tanrm neler duyardm, ne mthi eyler. Emma
Haines de benim

1854 YILINDAN BU YANA

103

ne biim birileri olduumu bir anlamazsa, ldrrdm kendimi


alimallah, diye dnrdm. Btn gece bisiklet stndeydim,
karanlk sokaklarda, kapkaranlk bir dnyada. Azgm kpekler
ardma taklp rrler, evler bir bir yokolur, herey herey
souktur, dondurucudur. Pat diye dp lversem Emma
Haines ben olduumu ne bilsin, kendimi tantm mydm ki
ona bilsin.
Okulda gzlerimi diktim kza, ayrmadm, baktm
durdum. Fakat kz istifini bile bozmad. Bir kere olsun yzme
bakmad. Bir gn de dayanamadm, iki satrlk bir ak mektubu
yazdm, srasna braktm. Mektup:
Emma, diyordu, Seni seviyorum. Dewey.
Tuttu, mektubumu Bayan Hagerty'ye verdi, Bayan
Hagerty de:
Delikanl, dedi, bu mthi mektubu siz mi yazdnz?
Evet efendim, dedim.
Hemen idareye gidin, abuk, dedi.
Gittim.
Mdr Bay Bovvler son derece gereki bir adamd.
Sen yazmsn bunu, doru mu olum? diye sordu.
Evet efendim, dedim.
Emma Haines'in neyin nesi olduunu biliyor musun
sen?
Ya siz? dedim.
Eh, dedi. Babasn, bunca maln mlkn, dkknlarn,
emlkini, iftliklerini falan bilirim. Hayli zengin bir adamdr.
Ve sen yine de bunlar yazdn, yle mi? dedi.
Evet efendim, dedim.
Bizim genliimizin ak mektuplarmn bir ei, dedi. Ben
de ona gre cezasm vermeliyim bunun. Pa-

104

ALTIN AG

zar gn dediimden dar kmayacaksn hi, ne dersem


onu yapacaksn, seni kayla dvemeyecek kadar yorgunum.
Pazar gnm Bay Bowler'e hizmetle geirdim. Alt blok
tedeki Pabst'a yollayp iki kiilik cambon- la avdar ekmei,
iki ie de ilek suyu aldrd. Sandvileri tek tek yapt gzelce,
birini bana verdi, ilek suyunu da at.
Bir ey dndm, dedi. Ayrca sana da sylemek
zorundaym onu. Emma Haines'i sevmekten vazgemelisin.
Niye? dedim.
iyi bir ey deil bu, dedi. O, zengin kz, sen ise yoksul
bir kiinin olu. Olacak i deil.
Tyler rperten bir eydi ama, Bay Bowler haklyd
galiba.
Belki o da beni sever, aldrmaz buna, dedim.
Hi umut yok, dedi Bay Bowler. Uyutmalsn onu, ileri
gidersen ban derde girer. Ne demelere yazdn sanki bu
mektubu?
Onu seviyorum, dedim.
Eh, fena yazlmam ama, dedi.
K, her zamankinden daha uzun srd o yl; gazeteler
1854'den bu yana byle bir k gemediini yazdlar hep, ben
de, o k Emma Haines'in gerek kiiliini renene kadar
onu sevmeye devam ettim.
evresinde vzr vzr dolanan zengin ocuklaryla
otomobil sefalanna karken grdmde, kederimden
leyazdm.
Tpk topal bacam gibi, diye dndm o an, ama ne
are Sloan'n Romatizma Ya aka ifa olmuyordu, belki
baka bir ey; gerek bir Sloan'm Ro- nantizma Ya ifa
verebilir ancak, diye aklmdan geirdimdi.

1854 YILINDAN BU YANA

105

Baharda bir gn, ortalk prl prl gne, dnyada herey


snm, scakla kavumuken, anszn bu derdimden
kurtuluverdim. Bisikletimle ehre iniyordum, Emma Haines'i
grdm: Yeil, gz alan bir koca Buick'te dnyanm en sinik
herifi Everett Rho- des'le yan yana oturuyordu.
Aklmdan hayalimden gemezdi, Emma Haines, benim
yanp yakldm o Emma Haines gitsin de Everett Rhodes
gibi glgesinden bile korkan biriyle byle byle yapsn!. kisini
birlikte yakalamtm ite, azmla bir cayrt kopardm, tiye
aldm, sesimi t nerlerden duydular. Sonra trl
cambazlklarla bisikletimi yoldan aalara srdm gittim.
O Allahm cezas mektuplaarak renme kurslarna
ihtiyacm falan yoktu artk, bacam da iyilemiti. 1854
ylndan bu yana grlmemi derecede souklar yapan k da
geip gitmiti artk, Emma Haines de.
Bisikletimi anla erefle gelecek zaferlere doru
srdm.

ADAM OLANDAN BU BEKLENR


g R sabah, bizim brodan ieri girdiimde, hesap ilerimize
bakan kadm, iki gz iki eme, apkasn bana mantosunu
da srtna geirmi gitmeye davranr grdm. Aylardan
Nisand. Haftada topu topu on be dolarckla bu cimrinin
cimrisi, bu Al- lahn bels Cenaze Levazmat leri
Brosu'nda ktiplik ediyordum. Kazancmla kendime yeni bir
apka, ayama bir ift yeni kundura alabilir miydim? Ya da
Gney Pasifik Demiryollar'nn hafta sonlarnda gidi-dn
iin zel indirimli trenlerine binip bir Mcnterey sefas yapabilir
miydim? Sz gelii, hemen yarn, trene atladm gibi
yarmadaya kadar uzanabilir miydim?
Ne gezer! Cumartesileri le sonuna kadar canm
karak alyor, sonra bir kou Charlie'den on be cent'e
koca bir hamburger alp istasyona dar atyordum kendimi.
Monterey'e bir bet, tren, cumartesi LJeden pazartesi
sabahna kadar dnyada ba bo, bamsz kalmann tad.
Bir de 'Saturday Even- ing Post' alyor muydum sana!
Monterey'e kadar iindeki btn hikyeleri okuyup
yutuyordum.
te o sabah brodan ieri girdiimde, baktm; bizim
hesap ilerimize bakan Bayan Gilpley, apkasn, mantosunu
alm, gzleri dolu dolu, gitmeye hazrlanyor. Islm kesip
evreye bir gz attm. Ses soluk yoktu. Bay Wylie'nin oda
kaps az buuk akt, herhalde masasmm bana km
alyordu yi

ADAM OLANDAN BU BEKLENR

107

ne. Ortalkta kimsecikler grnmyordu hi, saat sekizi yirmi


geiyordu. Her saat gibi, ben buradaym, ben iiiyorum diyen
grlts oday tutmutu.
Gnaydn Bayan Gilpley, dedim.
Gnaydn Joe, dedi.
Ne soyunma dolabna yollandm, ne apkam astm, ne
de masama gidip oturdum. Ortalkta bir eylerin dndn
sezinlemitim, bu durumda soyunup dknp masama
oturmak, olanla bitenle hi ilgilenmemek, hele Bayan
Gilpley'in ne demelere apkasyla mantosuna gzleri dolu
dolu davrandnn nedenini sormamak gerekten saygszlk
olurdu.
Bayan Gilpley, yan bam alm, hafif bykl, kamburu
kk, elleri buru buru, safi kemik; kimsenin kendisinden
holamad bir kadnd. Ama dedim ya, Nisand aylardan;
yeni bir apkam, yepyeni gcr gcr bir ift ayakkabm vard,
Eyllden bu Nisan ayma kadar da ayn ite Bayan Gilpley'le
bir arada alyordum. Koca bir k birlikte geirmitik, belki
ben de holanmyordum ondan, onu gnahm kadar da
sevmiyordum belki; ama, n'olursa olsun, Bayan Gilpley iyi
yrekli bir kadncazd. Dnmeye ayam ermedi, vardm,
apkam iviye astm, yeni bir gn bylece balam oldu.
Bayan Gilpley'le konumaya karar verdim.
Birey mi oldu Bayan Gilpley?
Bay Wylie'nin yan ak oda kapsn gsterdi,
konumamam, soyunup dknerek masama oturmam iaret
etti.
Anladm, patron, kadncaz okso etmi, diye
dndm.
Tabi, bu anlattm yllar ncesiydi.
Bayan Gilpley, dedim. inizden oldunuz herhalde, yle
deil mi?

108

ALTIN AG

Sonunda aklma gelen bama geldi ite, dedi. Ben


istedim de...
Hele hele, dedim. Dnk ocuk deilim ben, kandramazsnz beni.
Bayan Gilpley haftada yirmi yedi buuk dolar alyordu.
lk baladnda haftal sekiz dolard anca, kadnn iini bana
sk skya retmilerdi, stelik haftalm da on be dolard.
Bylece beni onun yerine geirip kadncaz kap dar
etmilerdi. Dorusunu sylemek gerekirse, bu ite talihim
yaver gitmiti, ama ben boyuna Monterey'e gideyim
istiyordum. dolara aldm gcr gcr set kunduralanm, bir
yeni apkam vard ya, bu yata, Bayan Gilpley'in alamalarna
dayanamyordum yine.
Bayan Gilpley, dedim. Ben bu sabah buraya iimi
braktm haber vermeye gelmitim zaten. te imdi de
ekip gidiyorum. Portland'da bir amcam var, bir bakkal
dkkn ayormu, yardmcya ihtiyac varm, beni aryor
yanma. mrmn sonuna kadar bu l gmcl iinde
alacak deildim herhalde. Bu yzden brakyorum bu ii,
kim ne derse desin.
Joe, dedi Bayan Gilpley. Sen de biliyorsun pekl,
Portland'da amcan mamcan yok senin.
yle mi? dedim. Benim br amcalarm nerelerdedir,
necidirler bir renseniz aakalrsnz, yle ya da byle, ben
bu ii brakyorum vesselm! Bugne kadar llerle har
neir olduum yeter artk. Benim gibi biri iin, bu, cehennem
azabndan da beter.
Bayan Gilpley:
Joe, dedi. Gerekten iini brakrsan, mrn boyunca
selm sabah keserim seninle.
Mezarclk oynamak istemiyorum artk, dedim.

ADAM OLANDAN BU BEKLENR

109

Elin lleriyle uramak adama ne kazandrr ki?


Joe, dedi Bayan Gilpley. Bir kere bu kasabada kimin
kimsen yok senin bir, nereli olduunu, kimin var kimin yok bir
bir anlatmtn bana biliyorum, iki. Frisco'ya n'apmaya
geldiini de anlatmtn, unuttun mu? Ben, seninle ilgili
hereyini yakndan biliyorum. Bu i, sana lzm mutlaka.
ayet brakr gidersen, ok, pek ok zlrm buna.
Bayan Gilpley, dedim. Siz beni ne sanyorsunuz
Alla'sen? Geleceim, iinizi ekip elinizden alacam, yerinize
konacam, yle mi? Yok yok, olmaz yle ey. Sizin bu ite
en azndan yirmi yllk bir emeiniz var.
Joe, dedi Bayan Gilpley. Uzatma da ge otur yerine.
Mmkn deil, dedim. u dakka iimi braktm gitti.
Bay Wylie'nin odasna doru yrdm. Genel
mdrmzd. Yal, pat burun, yal kaz gibi uzun, stelik
dalgn m dalgn, melon apkalnn biriydi.
Masasna varp:
Bu sabahtan itibaren iimden ayrlyorum Bay Wylie,
dedim.
O da ne demek? diye sordu.
Yani istifa ediyorum, dedim.
Niinmi? dedi.
Parasn az buluyorum da ondan, dedim. Bana
yetimiyor aldm.
Peki, sen ne istiyorsun? dedi.
Hey Allahm, iyi mi imdi? Ben byle byle deyince
kolumdan tuttuu gibi frlatp atverecek sanrken, o kalkm...
Haftada otuz dolar, dedim.

110

ALTIN AG

iyi, ho ama, dedi. Sen daha on yedi yandasn anca,


etin ne budun ne. Sonra senin yandaki biri iin bu para ok,
ama dnrz, bakarz bir aresine.
Allah kahretsin e mi! Ben ne dnmtm, o ne
diyordu. Sonra he dedii para da kolay kolay ele geen
soyundan deildi. Haftada otuz dolar, benim dlediim fakat
bir trl iki ucunu denkletirip alamadm bir sr eyi
almama yeter de artard bile. Bir alt ay diimi sktm, altm
m, tamamd.
Hay Allah, hay Allah! Bir Harley - Davidson almak bile i
miydi o zaman? Ah, Ah.
Hayr, dedim. Ayrlyorum. Kararm karar.
iyi ama, neden? dedi. iini seviyor holayorsun
sanyordum.
yleydim ya, dedim. Artk sevmiyorum, holamyorum. Bay Wylie, Bayan Gilpley'in iine son verdiniz deil
mi?
Ben byle der demez koltuuna yasland, bana bakt. Az
akmlamt da. Kim kalkp da koskoca bir Bay VVylie'ye
byle bir soru sorabilir, bu yreklilii gsterebilirdi?
Delikanlm, dedi. iiniz tamam, hesabnz kartp
ekinizi hazrlatacam. Bir saat sonra urayn, aln.
Az bozulmadm deil.
ekimi imdi istiyorum, dedim.
Bekle darda o halde, dedi.
ktm, bankonun birine yaslandm.
Bayan Gilpley, n'oldu giberden bakt.
Tamam, dedim.
Tek sz etmedi.
Otuz dolar haftal kabul etti ya, ben bo verdim.

ADAM OLANDAN BU BEKLENR

111

Birka kez yutkundu.


Bayan Gilpley, dedim. Gayri hi tasalanmayn. inizi
yapacak bir ikinci kii daha olmadndan yine sizin zerinizde
kald. Yeriniz salam artk.
Joe, dedi. Beni zyorsun ama.
Olacana bakn siz, Bayan Gpley, dedim. Bizim
memlekette delikanllar yal bal hanmlarn ilerine gz
dikip ellerinden almazlar. Defterimizde yazmaz bizim.
Chicago'dan geldim, olmad yine Chicago'ya dnerim.
Chicago'ya dnmek mi? Allah yazdysa bozsun! Ben
California'y severim oldum bittim, hep de Cali- fornia'y
sevmiimdir. Ama o an yle demekliim gerekti.
Joe, dedi Bayan Gilpley. Ya kendine baka bir i
bulamazsan n'olacak?
Parmaklarm aklattm.
Bir rpda bir bakasm buluveririm, mesele deil,
dedim.
Bay YVylie odasnn kapsnda belirdi, Bayan Gilpley'e
odasna gemesini, kapy da stme kapamasn iaret etti.
Kadn dokuza eyrek kalaya kadar gelmedi bir daha.
apkasn, mantosunu karm, ek karnesini alm, Bay
Wylie'nin ardndan yollanmt.
Nice sonra elinde hamiline bir ekle geri geldi. On
dolard hepsi.
Al bakalm ekini de, dedi Bayan Gilpley. Rakam on
bee kartmak iin ok uratmsa da olmad. Direndi
seninki.
Sizin iiniz oldu mu? dedim.
Oldu, dedi.
Bunun byle oluuna ok sevindim Bayan Gilpley.
Benim iin ne dedi?

112

ALTIN AG

Arsz dedi.
Ne demekmi o ?
Yani, terbiyesiz.
Ben miymiim o? dedim. Mmkn deil. Bizim
memlekette btn millet terbiyelidir. Kim oluyormu da bana
terbiyesiz diyormu?
Doru gittim, Bay Wylie'ye yekten sordum bunu.
Bay Wylie, dedim. Siz kim oluyorsunuz da benim iin
terbiyesiz diyorsunuz?
Ne diyorsun sen be? dedi.
Bana terbiyesiz merbiyesiz diyemezsiniz, anladnz m?
dedim. Bizim memlekette o sizin dediinizden bir kii bile
kmaz.
urasn da hemencecik belirteyim, Chicago'dan pek
edepli insan kmaz, ama bu, Chicago'nun her yerinden byle
adamlar kar anlamna da gelmemeli. Bizim komularmzn
hemen hepsi terbiyeli edeb- li insanlard, etliye stlye
burunlarn sokmazlard hi.
Benim bir kt yanm grdnz m? diye sordum.
Nerelisin sen?
Chicago'lu, dedim. Bilmiyor muydunuz?
Hayr, dedi.
South Water Market Street'te alrdm.
Eh, dedi Bay Wylie. imdi unu da kulana kpe yap;
insan yemek yedii kaba etmemeli.
Benim ettiim mettiim yok, dedim.
Brakp gidiyorsun ya?
Evet, ama bundan kimseye bir ktlm dokunmu
deil.
Pekl, imdi istediin ne senin ?
Yalnzca Allahasmarladk demeye geldim size.

ADAM OLANDAN BU BEKLENR

113

Beni kt bilmeyin ltfen.


Pekl, dedi Bay Wylie. Hadi gle gle.
Allahasmarladk.
Odasndan ktm, Bayan Gilpley'e de eyvallah dedim.
Ben onunla konuurken Bay Wylie kapya gelmi bize
bakyordu. Bay Wylie grnr grnmez kadn bir teltr ald.
Oral bile olmadm.
Bayan Gilpley, dedim. Btn mrmce bir Har- ley Davidson'um olsun, atlayaym, byk kk, btn ehirleri
dolap greyim isterdim. imdi bu isteimi yerine
getiremeyeceim. Eer burda kalsay- dm bu olurdu.
N'apaln, bizim memleketten gelenler zaten bir ite pek diki
tutturamazlar, bir Harley - Davidson alp yerlerini ie daha ok
ihtiyac olanlara brakrlar.
Bay Wylie sze karp:
Harley - Davidson dediin de nedir? diye sordu.
Motosiklet, dedim.
Ha, dedi.
Ama hi kayglanmayn Bayan Gilpley, dedim. Bir gn
olur, onu da yaparm ben.
Motosikleti n'apacaksm? dedi Bay Wylie.
Bineceim, dedim.
Niin?
Bir yerlere gitmek iin tabi. Gezmek iin.
Gezmek iin bu da yol mu yani? dedi.
Dnyada tutulmas gereken en iyi yol, dedim. Sizin
motosiklete hi binmiliiniz var m Bay Wylie?
Hayr hi binmedim, dedi.
Bundan zevkli bir ey olamaz, iyi bir motosiklet saatte,
rahat rahat seksen mil yapar.
Bayan Gilpley, dedim. Eer sepetli bir motosikletim
olursa, sizi de aldm gibi Golden Gate ParkmF. 8

114

ALTIN AG

da bir tur atmak beni pek sevindirir. O zaman anlarsnz


motosiklete binmek neymi.
ok teekkr ederim Joe, dedi Bayan Gpley.
Allahasmarladk, dedim.
Gle gle.
Gle gle, dedi Bay Wylie de.
Asansrn arma dmesine bastm. Geldi, bizim
Yunanl George da iinde.
Nereye byle? dedi.
Portland'a, dedim.
Portland'a m? Ne halt etmeye gidiyormusun
Portland'a?
Bilmiyorum, dedim.
N'oldu? diye sordu.
iten ayrldm.
Beln m aryordun da ayrldn?
Sevmiyordum, dedim. llerle uramak bana gre
deildi.
Sen delinin birisin, dedi.
N'apalm, dedim.
Asansrden ktm, Market Street boyunca yrdm.
Nasl olduunu pek kestiremeden bir Harley - Davidson
acentasmn nnde buldum kendimi. Vitrine motosikletin
yepyeni bir modelini koymulard, ieri girip satcya
bunlardan biriyle kk bir deneme gezisi yapp
yapamayacam sordum. Yazhaneye gitti, birileriyle
konutu, geldi: Hay hay dedi, yalnz bir miktar depozito
brakabilirseniz... Tabi, pein, dedi.
ekim var, dedim, verdim.
Harika bir motosikletti. Atladm gibi Market Street'ten
szldm, eski altm yere geldim. st- kata kp Bay
Wylie'nin odasma yrdm.
Bakt, homur homur homurdand.

ADAM OLANDAN BU BEKLENR

115

Bay Wylie, dedim. Harika bir Harley - Davidson aldm,


aada duruyor. Bir binin, baylacaksnz. Memnun olurum
ben de, arkasnda koca bir otura var, rahat m rahat.
Ben motora falan binmek istemiyorum, dedi.
Belki istersiniz diye dnmtm.
ktm dar, fakat yine gerisin geri geldim.
Grmek de istemez miydiniz?
Hayr, dedi.
iyi ya, dedim. Yrdm gittim ben de. Aaya indim,
bindiim gibi srdm motosikleti. yle gzeldi ki. Motorunun
stne yoktu. Byk anayoldan deniz kysna vurdurdum,
derken aklma Monterey'e kadar bir uzanmak geldi. Madem
altmda bir motosiklet vard, ne duruyordum, eker gider, orda
bir i bakmrdm kendime. Dnmde depozito diye yatrdm paray belki geri alrdm, belki almazdm; ne yani, bir
de onun tasasn m ekecektim. Gerek olan bir ey vard;
Nisan. Altmda da harikalar harikas bir Harley - Davidson.
Koca Pasifik Okyanusu yanm sra uzanyordu. Sonra dnya.
Sonra ehirler, kasabalar. Sonra trl trl insanlar. Aalar.
Dnmeden Monterey'e sardrdm.
Gzel bir ehirdi, eski yaplar gzeldi, sonra gemiler.
Balk kayklar. Her yan taze balk kokuyordu. Prl prl bir de
gne sana. Balklar bara ara talyanca konuuyorlard.
Motosikletle ehrin bir bandan girdim, br bandan ktm,
kumsala indim. Grltmden btn martlar katlar. unu
bunu satan bir yerde durdum, hamburger yedim, iki fincan
kahve itim.
Sonra Frisco'nun yolunu tuttum.
Gidi dn byk bir gezintiydi. Motor da benim
imdiye kadar grdklerimin en iyisi. Dilediimi

116

ALTIN AG

yapabiliyordum. stediim yere gitmek mi? Gidebi- liyordum.


Yryen biri gibi yava gitmek mi? Aynen. Yldrm hzyla
giden bir otomobil kadar da hzlanabiliyordum. Benim diyen
bir sr babayiidi getim yolda, trl zigzaglar izdim, bir o
yana bir bu yana yattm. Yoldan geenlerin yrekleri
azlarna geldi. Bir mil de elsiz ayaksz gittim. Bunu insan
korkulu bir ey sanr, aslnda deildi.
Harley - Davidson'la bir gzel elendikten sonra
acentaya dndm. Satc, nereye gittiniz? diye sordu.
Monterey'e kadar bir uzandm, dedim.
Monterey'e mi? dedi. Biz bu kadar uzaklara gideceinizi
sanmamtk. yle bir tur atp geleceksiniz sanyorduk.
Canm yle istedi, yle yaptm, dedim. Param geri
alabilir miyim?
Motosikleti almyor musunuz yoksa? diye sordu.
Kaa fiyat?
ki yz yetmi be dolar, dedi.
Alamam. ok pahal.
Kaa alrdnz siz?
Btn param o ek kadar, dedim. Hepsi hepsi on
dolar.
Biz de sizi motosikleti alacaksnz diye dnmtk.
imden ayrlmam olsaydm, belki, dedim. Param
verecek misiniz?
Sanmam, dedi. Fakat mdr beyle bir greyim.
Gitti, konutu, sonra yanmda bir baka adamla geri
geldi. Adam ilgiyle beni szd.
Yepyeni bir motorla Monterey'lere gitmek de
n'oluyormu? dedi.

ADAM OLANDAN BU BEKLENR

117

Ne? dedim.
Buu yapamazsmz, dedi. Hakknz yok. Biz, motorla
yle bir tur atp geleceksiniz sanmtk sizi. Ya yle
yapacaksnz, ya da gtrp birilerine gstereceksiniz
sanmtk.
Ben de yle yaptm zaten, dedim. Birok kiiye
gsterdim. Param geri verecek misiniz?
Korkarm ki paranz paramz oldu artk, dedi. Motor
yepyeni bir motordu, yeni diye satlyordu, ama imdi artk
elden dme oldu.
Birazn olsun geri alamam m ?
Hayr, dedi mdr.
ok gzel bir motordu dorusu, dedim.
Yrye yrye odama dndm. Kendime yeni bir i
nerden, nasl bulacam diye dnp hi aklm bile
yormadm, Monterey'e gidi geliten ylesine mutlanmtm
ki, o kadar olur!

GULTK'L ERMEN

y^DI Serkis'ti, 1908 lerde Ermenistann Gultik kynden


kalkm Amerikaya gelmiti; otuzunda yoktu daha, iri yapl,
ok sal, kaln kapkara bykl bir kylyd. Yz kilo falan
vard ya, lpac imanlardan deildi; grnnde bir arlk,
yava bir aclk vard. Gultik'teyken yle gze batan, nemsenir bir yan yoktu - zaten Gultik'te kimse ne gze batar, ne de
nemli bir kiidir - ama ii iti bizimkinin, bir yn ei dostu
vard: Ermenilerden, Krtlerden Trklerden, Araplardan,
Yahudilerden, Yunanllardan, Bulgarlardan. Hepsiyle har
neirdi. Ermenice, Krte, Trke, Arapa konuurdu;
Gultik'ten ayrldnda ard sra gz yal bar tal saysz
tan brakmt.
1908 ylnn Mays aynda bir gn, Serkis, New York'a
ayak bast.
artc bir ehirdi New York, stelik iki lf edecek
adam da yoktu. Geri o yllarda da, New York, kalabalk bir
ehirdi ya; Serkis, Ermenice Krte, Trke ya da Arapa
kelime bileni nerden bulsun- du. O yzden yapayalnz kalakald; bir bana, yapayalnz.
Kalkt, Massachusetts'in Lynn ehrine gitti, bir kundura
fabrikasnda i buldu kendine, bir lokma bir ey de ngilizce
rendi.
Canavar gibi alyordu: Adam gibi deil. Elleriyle,
ayaklaryla, omuzlaryla, aa gibi gvdesiy-

GULTK'L ERMEN

119

le parmaklaryla, ta gibi pazularyla, keskin gzleriyle.


Fabrikada bir yl sreyle alt; o ara yalnzl da
arttka artt. Lynn'de hi Ermeni ailesi yok muydu? Vard.
Vard, ama Serkis hazzetmemiti onlardan, berikiler de
Gultik'lileri pek sevmezlerdi.
Serkis ikiye verdi kendini, bir gece dut gibi olmuken
caddenin birinde bir Ermeni papazna yakaland. Papaz,
Serkis'i ald gibi evine gtrd.
Olum, dedi. Syle bakalm derdin nedir senin?
Gultik'li kylck homur homur:
ok yalnzm, dedi. ok.
Tanr seninledir, dedi papaz.
Serkis:
yi, ho ya, dedi. Ben yine yalnzm ite. Konuacak
grecek bir insanm yok. Gultik'te hristiyan mslman
herkesi tanrdm. Ah, ah kk babac'm, bilsen Gultik'te
yaamak ne gzeldi!...
Sana bir kadn e gerek, dedi papaz.
te byle hal keyfiyet babac'm, dedi kylck. te
byle byle. N'olur bul bir kadn bana; gzel olsun, elinden
yemek piirmek gelsin, Ermenice bilsin, az buuk Krte,
Trke ya da Arapa konuabilsin. Hemen bul, hemen
evleneyim.
Papaz, sarho Serkis'i bu kez kendi evine gtrd,
yatrd, uyuttu.
Aradan bir hafta m ne gemiti, bizimkine papaz
efendiden bir mektup geldi. Serkis, okudu da okudu o
mektubu: Papaz efendi ok iyi bir aile kz bulduunu
bildiriyor, en ksa zamanda kendisini grmeye gelmesini
istiyordu. Serkis bu ksack mektubu en az elli kere okudu,
adeta ezberledi.
Sonra yabanlk elbiselerini giydi; doru papaz efendinin
evine yolland, at at kapy ald.

120

ALTIN AG

Babac'm, dedi. yi yemek piiriyor mu? En nce bunu


renmek isterim. Elinden yemek piirmek geliyor mu? nk
midem burann yemeklerinden yandm Allah diyor.
Yiyemiyorum bu milletin yaptklarn. Bu kzcaz yemek
yapabiliyor muymu? ark da sylyor muymu? Kz sizin
evde mi imdi babac'm?
Papaz efendi:
Deil, evldm, dedi. Kz bizde deil. Birlikte az sonra
gideceiz, kayglanma.
Kalktlar, bir millik yoldaki kzn evine gittiler.
Mutlaka irkin nevalenin biridir, diye dnd Serkis.
Evde yrek arpntanyla durup bekledi, bir yandan da
hayatndaki mutsuzluklar aklndan geirdi bir bir: Gultik'ten
olmutu, sryle eini dostunu kaybetmiti, kundura
fabrikasnda deliler gibi alyordu, yapayalnzd, ne yedii
yedikti, ne itii itik: Biri gerekti ona, iyinin iyisi, tatl, temiz,
ark syleyen biri. Bir kadn. Tabi, Ermeni. Salam kiilikli,
dayankl, adama parmaklarn da yediren lezzette yemekler
piiren, sonra... Yok, yok, hayr, istemiyordu bunu bu, belki de
yalnzln daha da o- altrd. O zaman da...
Cebinden cigarasm kard, kibriti aklatarak akt:
Kusura kalma babac'm, dedi. ok canm ekti.
Papaz efendi:
kar apkam, koy uraya bakalm, dedi. Hem sana
daha kzn adm bile sylemedim. Elizar Isker- deryan ad.
Serkis apkasn bandan ald, cigarasn da sndrd:

GULTK'L ERMEN

121

Demek yle ha, dedi. Ad demek bu, yle mi babac'm?


Anasyla babasyla da tanacaksn. ok iyi insanlardr,
dedi papaz.
Tamam babac'm, dedi Serkis. Gerektir, iyi insanlardr
mutlak. Zaten u oda bile gsteriyor neme- ne olduklarm, hi
kukum yok o yandan.
Ana baba kz kageldiler, tanld. Adn sann sordular
Serkis'e.
Serkis Haaduryan, dedi. Gultik'liyim. Ah, ah Gultik,
andka burnumun direi szlyor hep. Ame- rikaya geleli on
be ay oldu henz, akna dndm. Esir gibiyim adeta.
Boynum bkk, yalnzm. Beni balayn babac'm, dnyada
bundan daha byk dknlk sanmam ki, olsun. Yoktur.
Kz, Trk kahvesi piirip getirdi, tad felketti; ark
syledi, sesi felketti.
Serkis'cik oturduu yerden yasl yasl anavatan Gultik'i
dnyordu.
Davrand, altn saatini kard, bakt:
Beni balayn millet, dedi. Fakat gitmek zorundaym.
Tantmza ok sevindim efendim, Tanr sizi korusun, iyi
geceler dilerim.
Papaz efendi de durmad, ardndan geldi.
Ee, dedi. Nasl buldun bakalm?
Ah babac'm, ah, dedi Serkis. Ne kadar mutsuz
olduumu nasl anlataym bilemiyorum. Harika bir kadn; bir
kahve yapt, harika; ark syledi o da yle, sesi blblleri
andryordu sanki. Ama, babac'm, ufack bir ey vard; mini
minicik bir nokta, yldzm bartrmad onunla. Yok, hayr.
Olmaz, onunla bir evde yaayamam, ayn yatakta yatamam,
babac'm. Olacak i deil bu, hi deil.
Onu sevmeyi de renmek gerek, dedi papaz.

122

ALTIN AG

yle ama, dedi Serkis. Ben renmek istemiyorum ki o dediini. ok mutsuzum babac'm, ok.
Papaz:
Bu amzn problemi zaten, dedi. Hi nemi
yok. Bir hafta, iki hafta, bir ay, iki ay; bir yl, derken
iki yl gelip geiverir insan mrnde. Sonra birinci
ocuk, ardndan ikincisi, sonra da... Sonras n'olacak?
te evlenmisin, oluk ocua karmsn, mrn
de geip gidivermi.
Beni n'olursun bala babac'm, dedi Serkis.
ok yordum seni, zdm. O ufack nokta var ya, hani minicik bir ey, ite o ne bir haftada, ne iki haftada gelip gemez. Kaybolmaz da. Hayr olmaz. Kafiyen. iyi geceler babac'm!
Sana da iyi geceler olum.
Gnlerden bir gn, California'l bir baka Ermeni yolunu drd, Lynn'e geldi, bir ikindide meyhanenin birinde Serkis Haaduryan'la buluup karlkl rak itiler; beriki, rak sofrasndayken sz dndrp dolatrp California'ya getirdi.
Tp tpna Ermenistan, dedi. Gnei prl prl,
her yan balk bahelik; ayrlar, incir, zeytin aalar, dereler tepeler, inekler grla.
nekler ha? dedi Serkis. nekler yle mi, inekler
dedin deil mi?
Yzlerce hem de, dedi adam.
Serkis'cik:
Tanrm, dedi. Tanrm, inekler...
Ya i ? diye sordu. Ne eit i ileniyor orda ?
Kylk yerin ii, dedi adam.
Dokunsalar, ha deseler Serkis alayacakt nerdeyse.
Tanrm, dedi. Bizimkilerden de ok var m Calif ornia'da ?

GULTK'L ERMEN

123

Aramadn kadar.
Tanrm, dedi. Tanrm, ben de California'ya giderim,
durmam bu ellerde.
Dediini de gerekletirdi.
zmleri toplama zamannda, bir Austos gn, kapa
California'ya att. Oh, kundura fabrikasnda deliler gibi
almaktan bin kat, yz bin kat daha iyiydi bu, ama orda da
bir takm gllglklar kt ortaya. ilerin ou ya
Meksikalyd ya Kzlderili. Acayip bir milletti. Serkis her biriyle
laflayaym dedi, kimse tonlamad onu, o da suskun puskun
almaya verdi kendini.
zorlu deildi, elinde bir keski; t t salkmlar kesiyor,
topluyor, kurumak zere hazrlanan yayglara gtrp
seriyordun. Kzgn gnein altnda zmler bir gzel kuruyor,
suyunu ekiyordu. Kurumaya yz tutmu zmleri baka
iiler alyorlar, yeniden yayglyorlar, ordan oraya tayorlar,
gne de ordan oraya kouyordu.
Az var dili yok bir Meksikal ile kzgn gne altnda
bunun stesinden gelmek pek ho bir i olmasa gerekti hani,
saatlerce o yaygdan bu yaygya kouup durmak, adam
daha da yasl ediyordu.
Serkis'cik gk demeden yine de btn bir yaz alt;
sonra k geldi, topran yzn sard, asmalar budand.
Serkis, her pazar ehre iniyor, Mari- posa Caddesindeki bir
Ermeni kahvesine oturuyor, raksn yudumlayp iskambil ya
da tavla oynuyor, hemerileriyle laflyordu. Cafornia'da
yeni yeni tanlar edinmiti.
Bir pazar, Serkis yine kahvede oturmuken bir baka
Ermeni daha geldi. Ad Arak Dombalyan'd, stelik de
Gultik'li, yani bizim Serkis'in kyls. Arak Dombalyan,
Serkis Haaduryan' memleketten

124

ALTIN AG

tanrd, konuur grrlerdi. ki hemerinin yeni dnyada


karlamalar pek ho oldu.
Tokalatlar, sarma dola oldular:
Ah, Serkis karde, ah Arak Dombalyan, diye
bartlar. Naslsn, sen naslsn?
ok iyiyim kardeim Arak, dedi Serkis, ama hafiften
zgnd yine. Gerekten ok iyiyim. Sen naslsn bakalm?
Arak da :
Ah, ok iyiyim ok, arslan kardeim, dedi. Nasl sevdin
mi bakalm Amerikay Gultik'li hemerim?
Ah, Amerika, dedi. Serkis. Nasl edeyim de seveyim
Amerikay? Ne diyeyim bilmem ki? Git; gel, git; gel, tandn
tanmadn bir sr adam evrende, yayglar, yayglar...
Hepsi bu. Git, gel; gel git; o yayg senin, bu yayg benim. Ko
oraya, ko buraya, git, gel; gel git. Ne nedir kim kimdir,
nerden bileceksin hemerim"? Kimi grmlmz,
bilmilii- miz var nceden? Hi birini. Kimdirler, ne millettirler, nece konuurlar, meramlar nedir, kim bilecek 9
Buna karlk, Serkis Haaduryan, California'ya
geldiinin ylma bir kz buldu, evlendi. Lynn'liden stn bir
yan yoktu ama, yuvarlackt, etli butluydu, esmerdi,
sevimliydi. Bir yl sonrasna bir de olan dourdu. Serkis
cann diine takt; alt abalad, biriktirdii yz dolarla
birka dnmlk bir ba ald. Oh, imdi rahatt hi olmazsa,
kendi kendi' nin efendisiydi. Atlar vard, inei, evi bark,
kars, bir de oulcuu. Yetmez mi adam olana?
Papaz efendi ne demiti? Bir iki olur iki , drt olur:
gnler ay, aylar yl olur, insan oluk ocua karr. Herey,
gerekten iyiydi, herey yolundayd. Deildir diyemezdi. Bir
ey vard, onun ne olduunu bilmiyordu asl. Zenginledi gn
gne, ok pa

GULTK'L ERMEN

125

ras oldu, durmadan toprak ald; ekti biti. Birka dnmlk


ba; otuz dnm oldu, krk dnm oldu, sonra elliye kt.
Yeni bir ev yaptrd, elektrik getirtti, bir gramofon ald, bir
de otomobil: Karsn, ocuklarn iine doldurduu gibi ehre
dondurma yemee, souk bir ey imeye, ya da sinemaya
gidiyorlard. Yllar akp gitti bylece. Byk olu liseyi bitirdi,
diploma treninde bulundu Serkis, yal gzlerle olunu
seyretti. Herey iyiydi, gzeldi, hotu. Yine byk olu
California'da domu bir Ermeni kzyla evlendi, dnde
Ermeni, Trk, Krt havalar alnd, arklar sylendi, danslar
edildi; olu bir kk ba edindi, iftine ubuuna drt elle
sarld. Bu da gzeldi, hotu, iyiydi. kinci olan birinciden
daha yaman kt, liseyi bitirmekle kalmad, Berkeley'e gitti,
ordan da diploma ald. Bu da ok iyiydi tabi.
Herey, herey olaanstyd. Dnya, gzleri nnde
durmakszn deiiyor, yenileniyordu. Telefon. Otomobil.
Traktr. Bier - der. Aspiratr. Buz dolab. Radyo. Oullar,
kzlar atr atr ngilizce konuuyorlar, ngizce yazp
iziyorlard, daha da bir yn ey renmilerdi. Zamanlar
deimiti artk, a baka bir ad.
Hl yaslyd Serkis, zgnd. Niye, bunu bilmiyordu.
Gultik'te de burdaki gibi herey iyiydi, gzeldi, hotu. Tek tek
insanlar tanrd, ayr ayr dle- rini konuurdu onlarla. Arapla
Arapa, Trkle Trke, Krtle Krte. Her birini yzyle
gzyle kay- la, huyuyla suyuyla bilirdi. Babaocayd oras,
herkes lfn .anlard; o onlarn dediinden, onlar onun
dediinden. Amerika neydi ki? Amerika, dnya bir araya gelse
Gultik'i unutturamazd ona, hi bir eyi unutturamazlard.

126

ALTIN AG

Baz baz anl anl Ermeni i g sahipleri Ser- kis'in


ziyaretine gelirler, oturup ho be ederler, sorarlar:
Eh, hemerim, nasl buluyorsun bakalm Amerikay,
seviyor musun?
O, her zaman yzn yasl yasl eer, iiyle dyla bilir.
Bilir de yine:
Ne bileyim ben? der. Bir git gel, bir hay huy iinde, bildik
bilmedik bir sr adamn arasnda insan pestile dnyor.

ALINMI BSKLET
J_jARlKA bir filmdi dorusu, 1919 larn o yrek kalkndran gzpefelii, o deli-doluluk, filmden insan
bir anda ekip sarveriyordu. Sinemadan ktnda,
Ike George da filmdeki kahramanlardan biri sand
kendini: yle gzpek, yle deli-dolu, yle dnyaya
metelik vermeyen takmndan. Tepeden trnaa aslan
kesilivermiti sanki.
O zaman da yapt yapacan, sinemann nndeki park yerinde duran bisikletlerden birine atlad,
aman zaman demeye kalmadan bast pedallara, yoku
aa utu gitti.
Capon Kebo bisikletlerini satan Johnny Faragoh,
L Caddesindeki evinin kaps nnde dikilmiti, geerken bizim olan grd.
Hey lan! diye bard.
Olanck dnd caddeden, ya gibi kayp geldi.
Tanrd Johnny'yi. Seslendi mi size, durmalydnz hemen. Johnny ard diye eni konu memnundu da, tutard
Johnny'yi,
filmlerdeki
kahramanlara,
onlardan
birine benzetirdi hep.
ok gzel bir bisiklet, dedi Johnny. Nerden buldun?
Bay York, doum gn armaan diye verdi bana, dedi olan.
Hani u caddenin banda The Herald satan biri var, o mu dediin?
O.

128

ALTIN AG

Olan bisikletten indi, Johnny ald, didondan tutup yle


bir dndrd, bisiklet yumuack bir daire evirdi ekseninde.
iyi bir ey. Adn ne senin?
Ike.
Ike ne?
Ike George, dedi olan.
Cookie George'un nesi olursun ?
Yeeni.
Hangisi, ilki mi, ikincisi mi?
kincisi.
Cookie iyi arkadamdr benim, dedi Johnny.
Her zaman dertlinin biridir o, dedi Ike.
Nerden aldn bunu ? dedi Johnny. Anlat bakalm imdi
bana.
Ike:
almadm, dedi. Bay York, doum gnmde armaan
olarak verdi bana.
Cookie, benim iin arkadatan da eridir, dedi Johnny.
Bunu sana birileri vermi olabilir ya, senin o York dediin
herif, mr billah, sana bir bisiklet armaan edecek soyundan
deildir.
Bana armaan etti ite, dedi olan.
Sorarlarsa sana, Cookie verdi de en iyisi, dedi Johnny.
Kalkarlar, York'a sorarlar da i sarpa sarar, ban derde girer
senin de.
Olan:
Cookie'nin bunu alacak paras nerde? dedi. Metelii yok
ki Cookie'nin.
Gn gelir olur, gn gelir olmaz, dedi Johnny. Bu akam
gidip greceim onu. Durumu anlatrm. Hadi sen de yaylan
bakalm, doru eve...
Ike atlad bisikletine, eve geldi.
Babas grd bisikleti:

GULTK'L ERMEN

129

Nerden buldun bunu Haig? diye sordu.


Cookie verdi, dedi olan.
u bizim Gourken mi yani?
Evet, o dedi olan.
Gourken metelie kurun atar, dedi babas. Sakn dn
mdn almayasm birilerinden?
Hayr, dedi olan. Benim. Kendimin.
Eh, gir ieri de, otur sofraya bakalm, dedi babas.
Olanck eve girdi, akam sofrasna oturdu, yemeini
yedi; be dakika ya srd, ya srmedi bu. Evden ktnda
ne grsn, babas bisiklete binmi, avluda drt dolanmyor
mu?
Haig, dedi babas. Al bu bisikleti, doru gtr yerine
brak. Sen hrsz deilsin olum.
Olan:
Cookie verdi bana onu, dedi. Syledim ya...
Ertesi gn bisiklete binip okula yle gitti. Ike, btn yolu
bisiklet stnde geti. Ama aklnzdan getiince, bisikletin
plaka numarasn deitirmemiti, plaka 137620R idi.
Okuldan sonra yine atlad bisikletine, 'The Evening Herald'a
gitti, nne gelene yeeni Cookie'nin doum gnnde
armaan ettii yeni bisikletin szn etti durdu.
Arkada Nick Roma;
Ne zamand senin doum gnn? diye sordu.
7 Eyll 1909, dedi Ike.
Mays'tayz imdi be, dedi Nick. Boka saracak bu i Ike.
Bisikletine binip Mariposa ile Eye caddelerinin
kesitikleri keye geldi, ikindiye kadar gazetelerini satt.
Hava kararyorken, keden Cookie grnd, geldi.
Bisiklet bu mu? dedi.
F. 9

130

ALTIN AG

Bu.
Amma da gzelini semiim armaan iin ha i Deil mi?
Evet. Saol.
Ekim geldiinde, Ike. bisiklete nerden, nasl sahiplendiini unutmutu bile. Kasm ay iinde bir gn hzla
gidiyorken zincir kopartt. n tekeri evireni kopadan ayrld,
koptu. Yenisi bir buuk dolard en azmdan. Bir dolar da toka,
etti mi iki buuk dolar sana, elli cent de takc alrd ki...
N'apsnd, bisiklet onundu, aresi yoktu hi.
Aradan bir yl geti. Bir gn yine bisikletine binip Liberty
Tiyatrosu'na gitti, park yerine brakt bisikletini, ald biletini,
girdi ieri.
ktnda bisikletinin yerinde yeller esiyordu tabi.
Yrye yrye eve dnd, babasyla karlatklarnda :
aldlar bisikletimi, dedi.
Eh, n'apahm, dedi babas. Aldrma, gir ieri de ye
yemeini imdi.
Hi a deilim, dedi olan. Ah, u bisikletimi alan bir
elime geirsem, bilirim ben yapacam ona.
Babas:
Gir ieri de ye yemeini, dedi.
Yemek memek istemiyorum, dedi olan.
yle durdu babasmm yannda. Kzgn, burnundan
soluyarak. Sonra anszn dnd, frlad. Btn ehri drt
dnd, o sokak senin bu cadde benim, arand tarand
bisikletini, ama bulamad. Bir saat sonra yine yrye yrye
eve geldi, akam yemeini yedi, kt yatt.
On bir yandayd daha.
Austosta bir ikindin, PTT nin arsasnda iki arkada
eltopu oynuyorlard, Nick Roma topu kard

GULTK'L ERMEN

131

elinden; o ara, kamyonun biri alan dnm geliyordu, top,


tekerlerin altna girdi, patlad, bir sre de srd gtrd
kamyon topu. ki olan ardndan kotular. Toptan hayr mayr
kalmamt artk. Ike, derken grd bisikletini, yolun bir
kycnda duruyordu: Yolunmu, kaznm, yar iskeletlemi
bir durumda. evresinde dnendi, sana soluna baknd, numarasn da grd. ekilenmi, okunmazlatrlm- t ya,
yine de kycmdan keciinde bir 13 rakam ile bir R harfi
pekl salam kalmt.
Ike geidin karanlk banda durdu, sk skya kavrad
kadronu. Arkada Nick Roma yetiti:
Top n'oldu, nerde?
Bilmem, dedi Ike. Bisikletimi buldum, ama neyi var neyi
yok stnde, hepsini yrtmler.
Kadronu ie yarar m bari? dedi Nick.
Yarar, dedi Ike. Ama br paralar olmadan yalnz
kadron olmu ne kar?
Hi, dedi Nick.
Bir elime geirsem hrsz, ah o zaman... dedi
Ike.
Paul Armer alana doru geliyordu, kadronun evresinde
duran iki olan grd.
Aklndan snamak geti olanlar.
Ne ie yararm bu, Ike? diye sordu.
Bilmiyorum, dedi Ike.
Hem kzgnd, hem yrei ezik.
Paul'e:
Benim bisikletimdi, dedi. Sonra aldlar benden bir gn.
Eltopu oynarken demin, top kat, kotum ardndan, yalnz bu
kadronu buldum. stnde neyi var neyi yok, yrtmler
hepsini de.
Top n'oldu yahu? dedi Nick.
Cehenneme kadar yolu var topun be!

132

ALTIN AG

Paul Armer:
Bir dolar veririm buna, dedi.
Ver bakalm, dedi Ike da.
Aradan bir hafta geip de bisikleti yeni paralar
taklm, eksik gedii tamamlanm kz gibi gcr gcr
grdnde, Ike'm kan beynine srad yine.
Ah, lan, dedi. Ah u bisikletimi alan hergeleyi bir elime
geirirsem hani... Ah, ah!

JM PATROS'UN LMLE PENELEMES

HASTALANMIIM, dedi. Sabahleyin uyandm; bir gszlk


duydum kendimde; ama yine de kalktm, iime gitmek zere
stm bam giyindim. Tam pantolonumu ayama
geirmitim ki, pattadak yere dverdim. Ama kalktm. Tam
kapya doru gidiyorken pattadak dverdim yine, bunun
neden olduunu da bir trl anlayamadm, iki ayamn
stnde duramyordum bir trl. Kalkmaya, dikelmeye
savatm ya, nafile. Gcm kuvvetim yoktu hi. Kendimi dar
attm yataa, serildim kaldm. Ertesi gn i yerinden bir
hemire geldi; 'N'oldu ?' diye sordu.
Bilmiyorum ben de, dedim. Yarn iime gelirim herhalde.
iyice bir sorgu sualden geirdi. Ona gre, mutlaka
hastaneye gitmeliymiim. Yattm yerde doruldum :
imdi be ie gidebilirim ben, dedim.
Ama yine yataa yldm kaldm. Hemire, doru drst
yatmama yardm etti:
Hi kmayn yataktan dar, e mi! dedi.
leden sonra evsahibi kadn geldi:
Ah evldm vah evldm, nas'sm bakaym?
Anac'm, dedi. Hi bilmiyorum nasl olduumu.
izmirli Rum bir doktor vard:

134

ALTIN AG

Anac'm, dedim. N'olur syle o doktora da gelsin bana


iyice bir baksn.
Bizim izmirli doktor geldiinde hkmet tabibi ile
yanndaki hemire, evsahibim kadma ille de hastaneye
yatmaklm konusunda sz geirmeye alyorlard.
Hele durun hele, dedim. Bir kere hemerim de baksn,
sonra...
Rum doktor tepeden trnaa yoklad beni. Hastaneye
yatmam syledi o da. Gerekten hasta olmu olsaydm, elbet
gider yatardm hastaneye. Ama:
Hayr, dedim. Gitmem. urdan uraya admm bile
atmam.
Hepsi gittiler. Aradan bir saat gemiti ki, bir polis
devriye arabas ile hkmet tabibi; yannda iki polis, bir de o
hemire olduu halde yine geldi.
Hadi kalk bakalm, dedi hemire.
Niyeymi? dedim. Ben devlete alan bir iiyim.
Biliyoruz onu, dediler. Emir aldk, seni hastaneye
yatrmak zorundayz.
istemiyorum, dedim. Ben iime dnmek istiyorum.
Byle dedim ayaa kalktm yataktan, ama nerde bende
yryecek o g kuvvet? Gerekten hastay- sam, gerekten
bir hastaneye yatmalydm elbet diye dndm.
Madem yle, gtrn yatrm beni Philadelphia'- nm en
iyi hastanesine, dedim.
Doktor:
Philadelphia'daki btn hastaneler azna kadar dolu,
dedi. Biz kendimiz gz kulak olacaz sana.
Sonra aldklar gibi beni devriye arabasna bin

JM PATROS'UN LMLE PENELEMES 135

dirdiler, bir hastaneye getirdiler. Ama nasl bir hastaneye ?


Ahr gibi bir yerdi. Kocaman bir oda, ordan bir aralkla
ortadakine geiliyordu, her iki yanda da yataklar sralanmt.
Yataklardan birine yatrdlar. Beklemeye baladm ben de.
gn gece ne yiyecek bir ey verdiler, ne iecek. Yalnz
krk krk buz paracklar. Bir gece hemirelerden birinin bir
para yiyecek getirdiini grdm. Ama ne yiyecei? Balk
kuyruuydu sadece. Hemire taba getirdi, kodu; balk
kuyruuna bakakaldm.
Ne bu? diye sordum.
Yemek, dedi hemire.
Yemek mi? dedim. Kaldr gtr gzmn nnden.
N'olursun gtr.
evreme bakndm. Dndm kendi kendime: 'Buras
nemene bir yer byle?' dedim. 'Bu balk kuyruu da neyin
nesi?'
Esmerceden, Ruma benzer bir hemire vard, onu
ardm.
Rum musun sen? dedim.
Srbistanlym, dedi.
Ben hi holamadm burdan, dedim. Bizleri ldrmek
mi muratlar?
Hemire kz buradakilerin hepsinin de bir eit, srgn
olduklarn syledi bana. Hepsi de ar hastaydlar. Btn
hastaneler az birlik doluydu, herkes sapr sapr lyordu.
Buras, en ktsyd stelik. leceksem, bari evimde, kendi
deimde lmeliydim, bu salhanede lmek zoruma gidecekti
ok.
Hemire kza:
Rumum ben, dedim. Evime dnmek istiyorum.
Geceleyin, sen getir elbiselerimi de, ekeyim gideyim burdan
evime.

136

ALTIN AG

Bu yzden iimden olacaksam da olaym, dedi hemire


kz. N'olursa olsun, yapacam istediini. Yryebecek misin
acaba, o gcn var m?
Var, yrrm, dedim kza. Sen getir elbiselerimi!
Bylece, gece olunca kzcaz getirdi elbiselerimi,
giyinip kuanmama da yardm etti. Ne kadar ayakta duraym
diye dirensem, beceremiyordum bir trl, pat diye
dyordum hep. Her seferinde hemire kz destek oldu
bana. Btn millet yorgan dek hastayd ya, n'aptm
n'ettiimi iyicene biliyorlard.
Jim, dediler. Nereye gidiyorsun hele, Jim?
Eve, dedim. Eer leceksem, bari evimde, kendi
deimde leyim en iyisi.
Bir adm ataym dedim, ne mmkn! Hemen ykldm
yere, Srbistanl hemire kz durumumu grd, alamaya
balad.
N'olursun, aba gster, diren, yr... dedi.
Kapya kadar destek oldu, gzlerim karar-kararveriyordu; kzcaz ak havaya kana kadar yanm sra
geldi. Ak hava iyiydi, gzlerim bir para olsun almt, ama
bir de ne greyim?
Her yan kar basmam m!
Nasl gideceksin eve kadar? diye sordu kz.
Giderim, dedim.
Brakt beni, kapy kapad stme, gitti. Merdivenlere
oturdum, o an gzlerim kapanverdi. Kendiliinden. Kendimi
dte
grdm:
ocukluk
gnlerindeydim,
Yunanistan'daydm; tepelerde kouyor, yabanileklerini
toplayp yiyor, rmaklardan eilip su iiyordum. Sonra, birileri
omuzumdan kavrad, sarst. Baktm: Askerlikteki subaym
karmda deil mi?
N'oldu sana? dedi.
Evime gidiyordum da... dedim.
Bu hastanede miydin yoksa? dedi.

JM PATROS'UN LMLE PENELEMES 137

Hastane mastane deil oras, dedim. Tam salhane.


Hadi benim broya gidelim, dedi.
Brosunda 'otur hele' dedi, telefon etti bir yerlere, anlatt
bir eyler, Chester'e giden otobs geldiinde de bindirdi beni,
ofre de 'al bunu, gtr evine, tam evinin kapsnda brak.'
dedi.
Otobs eit eit, evlerine dnen iilerle tka basa
dolmutu. Giderken uyku bastrd, o sersemlikle yanmdaki bir
italyan arkadan kucana dmm.
Yok zarar, yok zarar arkadam, dedi.
fr drtp uyandrdnda otobste kimsecikler
kalmamt hi. Beni ald, indirdi, evin kapsna kadar da geldi
benimle.
O bizim izmirli Rum doktor, btn Rumlara benim lmek
zere olduumu sylemi, ilerinden biri de evsahibi kadna
yetitirmi bunu. ld demi hem de.
Kadncaz kapy atnda arayazd: Ben miydim
gelen, yoksa ruhum mu? Lazar' tanr msnz? Lazar gibiydim
tpk. Kemiklerim kmt, sam sakalm birbirine karm. O
sylemi ldm de. 'Hani,' demi. 'Bizim bir kk
arkadamz vard ya, Jim Patros diye, ite onu, dn ben gmdm. Hem de ellerimle topraa verdim zavallc. Artk
yolunu gzlemeyin. len geri gelir mi?'
Beni kapda grnce korkusundan elden ayaktan
kesdi.
Korkma anac'm, dedim. Benim ben, Jim Patros. l
ml deilim.
Ah evldm, dedi. Nas'sm evldm?
Hastaym anac'm.
Beni odama kard, yatama yatrd gzelcene.

138

ALTIN AG

Yatar yatmaz gzlerim kapand, iim geti. Ama konuulanlar


da duyuyordum pekl.
Evsahibi kadm:
Ah evldm, ah, dedi. Hele de bakalm, ne istersen iste
benden, hemencecik sana yapvereyim.
Anac'm, dedim. Bir kou iniversen aaya da bir
kakck tavuk suyuna orba alversen bana.
Koturdu hemen, koca bir kase tavuk suyu orbas ald
getirdi. tim orbaya, vurdum kafay ardndan, o saat
uyumuum. Geceleyin de bir eyler oldu bana, bir medir
tuttu, donuyordum sanki, gzme uyku girmedi hi.
Meret ey uyutmad, sabah olunca evsahibi kadm geldi:
Evldm, dedi. ekinme, ne istiyorsan syle. Hemen
yaparm dediini.
Anac'm, dedim. N'olursun, yine tavuk orbasndan alver
bana.
Ald getirdi, itim. Aradan bir saat geti gemedi, yine
geldi:
Hi ekinme evldm, dedi. Syle ne istiyorsan, dnyada
istediin, cannn ektii ne varsa bana syle, hemen
yapaym. Saklama benden e mi!
ki gz iki eme alyordu da.
Anac'm, dedim. Benim iin gzya dkme, n'o- lur!
leceksem lrm, n'apalm. Bu dnyaya geldik, yaadk,
gideceiz. Hadi sen bana yine tavuk orbasndan koturuver
sevabna.
Gece olana kadar her saat ba, kadncaz bana tavuk
suyuna orba yetitirdi.
Akamna Rum doktorla hkmet tabibi birlikte
yoklamaya gelder. Gzlerim kapankt, o yzden beni
uyuyor, duymaz diye dndler herhalde. Sa-

JM PATROS'UN LMLE PENELEMES 139

bahm dokuzuna kalmaz, lr, sa kmaz artk dediler,


aralarnda bas bas konutular.
'Eh,' dedim kendi kendime. 'Bir ben bilmiyordum bunu.
Doktor ksm biliyor ki, byle konuuyorlar.'
Onlar gittiler, evsahibim geldi, balad alamaya yine.
Ah evldm, dedi durdu.
Anac'm, dedim. Ne var da ne alyorsun imdi? Alama
benim iin.
Kalkt gitti, aradan bir saat mi ne gemiti, geldi
yeniden.
Evldm, evldm... dedi.
Anac'm, dedim. Benim yoluma tatl uykularndan olma,
yazktr sana da. Var git yat, uyu. Doktorlarn benim iin neler
dediklerini bir bir duydum. zme tatl cann.
Gitti ya, bir saat sonra duramam, geldi. Odada
durmakszn aa yukar dolandn duyuyordum, hep
geziniyordu.
Evldm, ah evldm, dedi. Syle n'apaym senin iin
daha?
Git uyu anac'm, dedim. Git uyu. zlme artk.
Byle dedim, gitti uyudu bu defa.
Gvdemden doru, t yukarlara, daha yukarlara bir
soumadr balad. Korkuya saldm kendimi, hi bylesi
bama gelmemiti, n'apacam da kes- tiremiyordum.
N'aplrd, onu da bilmiyordum.
Derken burnum kanamaya balad. Balangta farkna
varamadmd, elimi yzme doru gtrdmde bir scaklk
duydum avucumda, bir de slaklk. Kann kokusunu da
duydum. Hzla boanyordu. Yatan altma doru eildim,
kaba benzer bir eyler ouldum, tuttum Burnumun altma. Uzun
bir sre boand durdu. Kab doldurup tard. Hep akt, hep

140

ALTIN AG

akt. Ardndan kendimde bir iyileme sezinledim. Bir iyileme,


bir rahatlama. Herey burnumdan boanan kanla akp gitmiti
sanki.
Odam karanlkt, ama ona karlk, artk grebiliyordum.
imin mesi de gelip gemiti. Ackmtm, karnm zil
alyordu ya geceydi daha, yatamda oturdum, sabahn
olmasm bekledim.
Sabah, evsahibi kadnn kapmn nnden gelip geiini
duydum. Birka defa gelip gelip geti, anszn durdu.
Anac'm, diye seslendim. Gel anac'm, gel! lmedim,
kayglanma.
Girdi odaya, korkuluydu, tedirgindi. Burnumdan
boanan kanlar gsterdim.
Kusurumu bala anac'm, dedim. Ama elimde deildi,
n'apaym!
Ah evldm, ah, dedi. Nas'sn imdi, iyi misin artk?
Am anac'm, dedim. ok am, ok.
Durmad, gitti, tavuk suyuna orbam ald getir di hemen.
Ama ylesine atm, ylesine doymazdm ki, kadncaz
btn bir sabah, merdivenleri indi kt, odama tavuk suyu
orbas tad.
Doktorlar geldiinde yatakta oturuyordum; ardlar
beni yle grnce, lm bulacaklarn m samyorlard ne!
Bu da nesiymi? dediler.
Akllan sra smayorlard beni, hh, sapasalamd,
sapasalam.
Ne ben onlardan holayordum ne onlar benden
holayorlard artk.
Hkmet tabibi bir eyler karalad, toplad kuyruunu,
gitti. zmirli doktor odam arnlyordu boyuna, durdu:

JM PATROS'UN LMLE PENELEMES 141

Sana bir soru soracam, dedi. Ama dosdoru


konuacaksn.
Neymi ki o? dedim.
Memleketten ktnda ka yandaydn?
On yedi, dedim.
Demek on yedi yandaydn? imdi gelelim soracama.
Ka yandayken ayakkab giymeye baladn?
Babam bana ayakkab aldnda, yanda falandm
herhalde, dedim. Ama kaldrdm gibi helaya attm
ayakkaplar, yalnayak ba kabak koturdum durdum
dalarda. Yunanistan'dan gurbete kana kadar da ayam
ayakkab denen eye bir daha sokmadm.
te gerek neden, dedi doktor.
Sonra o da gitti.
Grdnz ya, dedi Jim. Anayurdumun toprandan
aldm gte benim gcm. Eer Yunanistan- dayken
ayam ayakkab yz grseydi, imdiye lm kmt, lm
bir gzel yenecekti beni, sa kalmayacaktm ben de.

BR FARE LE BR DELKANLININ HKYES

g R haftalk bir zomluun ardndan, delikanlmz, fareyle ok


yakndan ilgilenmeye balad: Fare de fareydi ha, farelerin
faresi, aklllarn aklls, dhisi, farelerin iinde de yekta m
yekta bir fareydi: Byk Kuzey Oteli'nde yayordu stelik.
Nasl olduysa oldu ite. Durup dururken oluverdi bir
gece. Fare, delikanlmza korku morku tanmadan sokuldu.
Dileri arasmda da drt tane on dolarlk banknot tayordu;
getirdi aznda, delikanlnn ayaklar dibine brakt. Bir fare
byle byle yapsn; aznda, tutsun para tasn, olacak ey
miydi?
Eildi, paralar ald, doruldu, bir bir inceledi'. Fare de durmu
yle ona bakyordu.
Delikanl iki adm att, durdu, evresine baknd.
Vay canna, dedi. Amma i ha!
Dnceli dnceli fareye bakt.
Yrttn m bunlar bir yerden? diye sordu.
Fare, suskun ban edi, hani palyaolar vardr, iyilik
yoluna bir takm iler becerirler kendi kendilerine de sonradan
kokusu kmca bozum olur, st dkm kedilere dnerler,
farecik de yleydi tpk.
Pekl, dedi delikanl. Yaamak iin yaatmak gerek.
Madem yaamam iin paray sen salayacaksn bana,
mesele yok. Ne iine karrm, ne bir eyine. al rp
n'aparsan yap, paa gnln bilir orasn.
Bylece delikanl ile fare, aralarnda bir anla

BR PARE LE BR DELKANLININ HKYES 143

maya vardlar. Fare, koca otelin btn odalarm fellik fellik


dolamyor; ordan oraya girip kyor, geziye giden, geziden
gelen trl insanlarn kyda kede knladklar paracklarn
yklendii gibi bizimkine getiriyordu. Her gn her geliinde
az bir tomar parayla doluydu; tedavlde ne kadar Amerikan
paras varsa, u bu demeden tayordu. Bazan onluklar, bazan belikler; bazan bir belik yannda da bir sr teklikler,
bazan drd bir arada; getiriyor olu getiriyordu. Tekliklerle
geldiinde, kafas ttsl, bir takm krl ileri dleyen
delikanl eni konu d krklna uruyordu. Bakt, olacak gibi
deil, fareyi ekti bir kenara.
Bak, dedi. Anlataym sana da ren iyice. Yaamak iin
yaatmak gerek, tamam, ama sen imdi u yaptnn ok
daha iyisini de yapabilirsin. urdakl rakama bak, ne yazyor?
On. Bu, en kyadr. Getirecek misin, bundan getir asl. Bu,
beliktir, o demin- kinin yars kadar iyi. Yani, ya onluklardan,
ya da beliklerden getirmeye bakmalsn. Bu, ikiliktir. Fena
deil, iyi de deil tabi. grmesine grr ya, pek de geerli
saylmaz. Bu, tekliktir. Aman Allah! Bo ver bunlara. Sen
onluklara bak, onluklara. En iyisi onluklar!
Dorusunu sylemek gerekirse, farecik dersini iyi ald,
reneceini en iyi biimde rendi, ona gre de uygulad.
Girdii edalarda soyunup dknp neyi var neyi yok masa
zerine yanlardan neyi alacan; ald derse gre seti
yle getirdi; delikanlmz da paalar, beyler gibi yaatmaya
balad, paraya bodu yani. Bizimki yeni yeni elbiseler
yaptrd kendine; en birinci, en lezzetli yemeklerden yer, en
pahal ikilerden ier oldu ki sormayn artk.
Buna karlk, farecikde hi bir deime yoktu.

144

ALTIN AG

Yine yle eskiler pskler iinde, yine yle kendi yayla


kavrulur yayordu.
Gnlerden bir gn delikanl, fareye: Biraz evreyi
deitirelim bakalm, dedi. Millet, bakarsn yava yava
pirelenmeye balar; biz de hap yutarz sonra. Geri farelerin
para almalarn engelleyen, ya da para ald diye fareleri
mahkm eden bir yasa yok ama, olsun! Nerden baklsa sen
masumsun, klna bile dokunamazlar, seni sulu sayacak bir
yarg kurulu daha lkemizde nerde! Ama insanolu bu,
n'apaca, nedecei hi belli olmaz, ummadn bir yerde
kapan kurarlar sana, perian ediverirler. Korkulu bir eydir bu
benim dediim, ho grnsn, ekici olsun diye peynir
koyarlar kapana. Senin peynir dediin eyi, bu bana getirdiin
kt paralar var ya, onlarn biriyle dilediin kadar alabirim
ben, hem de yiye yiye bitiremeyecein kadar. En iyi cinsinden
stelik. Ama inan bana, hi sevmeyeceksin, holanacan bir
ey deil nk. Ayrca unu da syleyeyim, o insanlar
kapanlarna peyniri en iyisinden deil, en ucuzundan, en
bayasndan koyarlar. Hani u yarm kosu on centlikler var
ya,
onlardan.
Benim
azma
aylardr
lokmasn
srmediklerimden yani. Sakn aptallk edeyim demeyesin ha!
Yanlp da sokulaym deme o peynire. Almaya da kalkma. Ne
sokul, ne bir ey yap kapam grdn m; peynirin o ekici
gzel kokusuna aldandn m, yandn gndr. Ben senin
saln, yaaman iin sylyorum bunlar, gven bana.
Peynir.
Kapan.
Farenin o gne kadar hi duymad eylerdi bunlar.
Ne onu, ne tekini bilmiyordu da. Bu yzden ekici,
albenili gelmiti ona.

BR PARE LE BR DELKANLININ HKYES 145

Szgelii, paray, onu da pek bildii yoktu. stelik para


denen eyin ahm ahm bir kokusu da yoktu, tatsz tutsuz,
yenilmez yutulmaz bir nesneydi ite.
Delikanl, bir ufack peynir parasyla fareciin gzn
doyurabilirdi ya; istemiyordu bunu, farenin almasndan
ekiniyordu; peynirin bir tadn tatt m, br yiyeceklerin hepsi
de gznden dverecek, bir paralk deerleri kalmayacakt.
En dorusu farenin kendini savunmay, tehlikeden uzak
durmay bil- mesiydi.
Onun iin, dedi. Ufak bir peynir parasndan bile bucak
bucak kaacaksn; grsen de, kokusunu alsan da bana msn
demeyeceksin hi. Bir koyverdin mi kendini, yandnn
resmidir. Kuyruu titretir, lr gidersin sonra.
Kuyruu titretmek?
lmek?
Farecik bunlar da duymamt mrnde.
Bizimki yine kafay ekmeyi srdrd, fare de
durmakszn gitti geldi, delikanlya para tad hep.
Gnlerden bir gn, farecik yine para ardna dmt ;
vakti zaman geldiinde delikanl, bekledi, bekledi ama gelen
olmad. Fareden ne ses kt, ne soluk.
Gidi, o giditi.
Delikanlmz balad yine yoksullamaya, ne elde kald,
ne avuta. Eh, bir parack da zlyordu hani. Balarda
durumunu nasl srdreceine, parasz n'a- pp nedeceine
zlyordu. Ama sonra sonra fare iin de zlmeye balad.
Sarhoken olsun, salim kafayla olsun; hep odasndan
ktktan sonra farenin nerelere gidebilecei konusunu
dnd; izledi, u son iki gn boyunca farenin nerede, nasl
bir tuzaa yakalandn kurdu aklnda.
F. o

146

ALTIN AG

zi sre sre sonunda buldu; bir kat aadaki 517


numaral odayd bu; o katta soldan ikinci kapda olan.
Oda sahibi yal bir kadncazd, hafta sonlarnda
ocuklar gelir, bir iki gnlne alr gtrrlerdi; kadn da
okluk hafta sonlarm bylelikle Larcho- mont'da geirirdi.
Pencereyi ap odaya girebilmek bir belyd; delikanlmz, eninde sonunda stesinden geldi, at pencereyi,
girdi.
Yal kadm yine alp Larchomont'a gtrmlerdi, ierde
kimsecikler yoktu. Odann bir kesinde ise, farecik yle
yatyordu.
Delikanlmz gzyalarn tutamad.
Ah, dedi. Sylemitim sana, ka kere dedim; grdn m
imdi olanlar? Bak u durumuna. Olaca buydu zaten. Hele
dur, nce u Allahm cezas kapandan kurtaraym seni de.
Farecii kapann azndan ekip ald, kurtard. Bin
dikkatle, aman sarslmasn, aman yine bir ey olmasn diye
avucunda asansre kadar tad.
Asansrc olan, delikanly gzleri dolu dolu grnce
hi ses etmedi, yalnz anlaml anlaml ban sallad, sustu.
Delikanl odasmda fareciin nne be centlik peynirden
koydu, bekledi. Peyniri yemek fareciin iinden bile gelmedi.
Bu durum dehete drd delikanly.
Allahsz insanlar, Allahsz! dedi defalarca. Ah, Allahsz
insanlar!
Farecik sus pus olmu, be gn be gece gzlerini dikip
bakt yle delikanlya, beinci gecede de ld.
Delikanl farenin lsn ald, bembeyaz sakz gibi otel
peetelerinden birine sarp sarmalad; sonra

BR PARE LE BR DELKANLININ HKYES 147

Central Park'a gitti, ayakkabsnn burnuyla topra kazd; bir


kk mezarck at, farecii de oraya gmd.
Sonra otele dnd, hesabn isteyip dedi, bu koca
yeryznde bir bana kalmlndan ac ac yaknd durdu.

YAASIN AK

|V|AX:
Nerdeyse gelir, dedi. Eli kulandadr, ok srmez,
inann bana, az sonra kagelir.
Masadaki ufack tefecik adam, Max byle byle dedike
hep ban sallyordu. Tezgh temizlerken, Max 'Allah, Allah'
dedi. 'Bu adamcazn Pete ile ne alp veremedii var acaba?'
iyi giyimli, albenisi olan bir kadn bardan ieri girdi,
tezgha sokulup bir viski-soda smarlad. Max dediklerini
nne koydu onun, ardndan ufak tefek adamla konumaya
yneldi.
iinize karmak gibi olmasn ama, dedi. Ne demelere
acyorsunuz Pete'yi? Grlecek bir iiniz mi var?
Ne buyurdunuz? diye sordu kadn.
Ah, dedi Max. Balayn beni sayn bayan. ur- daki
masada oturan kmen bayla konuuyordum da ('Kmen
bayla m?' dedi kendi kendine. 'Allah lym versin benim, ne
biim konuuyorum?')
Benim tanm olur o, dedi kadn.
Max, abuk abuk:
Yok yok, dedi. urda bir kmen beyefendi var ya,
lfm onayd benim. ('Kmen beyfendi yle mi ? Ne
demelere elin adamna hep kmen deyip duruyorum ya'u?')
iyi ya, dedi kadn. Ben de tanm olur benim dedim.

YAASIN AK

149

Kim? dedi Max.


Pete, dedi kadm.
Masada oturan o ufak tefek adam yerinden kalkt; bara
sokuldu, kadnn yanna geldi, glmsemeye alt.
('O da nesi yle?' diye dnd Max)
Ufak tefek adam:
Ben Pete'nin babasym, dedi.
Kadn dnd, baklarn indirdi, ufak tefek adama bakt.
Max, kadnn o an adam pek nemsemediini sezinleyiverdi.
Babas m olursunuz?
Evet, dedi ufak tefek adam. Pete Morgan'n babasym.
Kadn:
Benim adm Ethel Beede, dedi. Soyadnn sonundaki e
harfinin zerinde zellikle durmutu.
Benimki de Henry, dedi ufak tefek adam.
Memnun oldum, dedi kadn. Naslsnz ?
Ufak tefek adam:
Teekkr ederim, dedi. Bu akam buraya bilhassa
geldim. Pete'yi grmek iin. ki haftadr eve meve urad
yok.
Max ylece duruyordu.
Pete her gece ayn saatte, geceyarsyla iki arasnda
uramay gelenekletirmiti. Her seferinde de yalnz gelirdi.
Bu gece, babas saat onu biraz gee, anasn andran, olsa
olsa o yalan srdren kadm da on birden sonra
kagelmilerdi.
Kadn:
Olunuz, hayli ilgin bir delikanl... dedi.
Ufak tefek adam yavaa:
Btn hayatn bilirim onun, dedi. nsanlar zerinde iyi
bir etki brakr hep.

150

ALTIN AG

Ben bir parack tutkusuyla ilgileniyorum onun, dedi


kadm.
yle mi? Ne kadar iyisiniz, dedi ufak tefek adam.
Neymi o tutkusu ?
Anladm kadar, oyuncu olmak istiyor.
O, onun tutkularndan ancak bir teki, dedi ufak tefek
adam. Erken gelimi olanlarda okluk olur bu.
Bana yirmi bir yandaym demiti.
Daha on yedisinde bile deil.
Bir dakka hele, dedi Max. On yedisinde bile deil ha? ki
haftadr buraya her Allahn akam gelip gidiyor, ben de kalkp
iki veriyorum ona. Oysa onun yandakilere iki miki
vermek yasak, kanuna kar gelmek demek yani. Ben yirmi iki, yirmi - lk falan sanyordum onu.
Ne gezer, dedi ufak tefek adam. Daha on yedisinde bile
deildir.
^
Byle dedi, bekledi. Kadn ikisini ier, eker gider de
ben de Pete ile babaa konuurum diye umut- lanmt, oysa
kadn hi de gidicilerden grnmyordu. Yeniden:
On yedisinde bile deildir daha, dedi.
Duydum dediinizi, dedi kadn da.
Pete ok da para canls bir olandr, dedi ufak tefek
adam. Ona hi para vermiliiniz oldu mu ?
Max, kadnm bu soru karsnda sinirleneceini sanmt
ya, bounaym.
Evet, oldu, dedi kadm.
Ufak tefek adam:
Evlisiniz herhalde, dedi.
Ne buyurdunuz ? diye sordu kadn.
Baka trl soraym, dedi beriki. oluk ocuk sahibisiniz
sanrm, yle deil mi?

YAASIN AK

151

Kadn:
On dokuzunda bir kzm var, dedi. kincisi de yedi
yanda. Bana bir viski-soda daha verir misiniz?
Max kadna istediklerini verdi. Ufak tefek adam
imiyordu.
Herhalde kocanz epey varlklnn biri, dedi Pete'nin
babas.
Yok, dedi kadn. Varlkl olan benim. Btn evlendiklerim
yoksul erkeklerdi hep.
Pete'yi evlt m edinmek niyetindesiniz yoksa ?
Ne buyurdunuz? dedi kadm yine. Fena bozum olmutu
bu defa.
Ufak tefek adam:
Benimkisi yalnzca uyarmak sizi, dedi. Olum sizi
mutsuz eder. Size bir ktl dokunsun istemem. Hereyi
yapabilecek bir gtedir nk. Hi beklenmedik, akla hayale
gelmez bir ey yapabilir. Elinden bir kaza kar da bana msn
bile demez. Onu benim tandm kadar tanmadnzdan
eminim. Bu defa olsun akln bana devirmek istiyorum
onun, bu yzden bir an nce bulaym kendi bana buyrukluk
etmesin dedim, geldim.
Ne dediinizi bir trl anlamadm, dedi kadn.
Ufak tefek adam:
Ben Pete'ye ok dknmdiir, dedi. Bu, belki de ne
bana, ne anasna, ne de br erkek kardeleriyle
kzkardelerine benzemedii iindir. Hepimiz de tir tir titreriz
stne. Ama en ok ben tabi. Dedim ya, Pete, birazck da
ekinir benden, sayar. Sanrm, yeryznde sevdii insanlar
arasnda bata ben gelirim. Herhalde Pete'yle evlenmek
niyetinde deilsi- nizdir inallah!

152

ALTIN AG

('Hah,' dedi Max. 'imdi kadm zrlamaya balarsa


yandk. Millet bamza r artk...')
br gne evleniyoruz, dedi kadm.
Ya!
Kadm ardndan zdenlikle:
Birbirimizi ok seviyoruz, dedi. Sesi pek ili, pek
dokunaklyd. Max'a da yle gelmiti bu, ama kadm iin
yanlgyd, evlenecekse yama bana uygun birileriyle
evlenmeliydi, hakas da buydu; szgelii kendi gibi biriyle.
('Ah, ah' diye aklndan geirdi anszn. 'Birinden biri elini
abuk tutsa da basp gitse uracktan artk. Delikanl nerdeyse
damlar imdi.')
Tezghm zerinden bezi geirdi, temizlik srasnda:
ok srmez, imderde gelir artk, dedi.
Evet, biliyorum, dedi ufak tefek adam. Sonra kadna
dnd: Her zaman Pete'nin bu denli bir ey yapmasndan
kayglandm durdum, dedi. Arlk m olur, bilmiyorum ya, bu
konuda anasyla bir atma olursa, n'apalm, engellemeye
alrm artk.
ok iyisiniz, dedi kadm.
Yrek kalkml iindeydi, Max'a gre, azck da
utanmt.
Ufak tefek adam:
Aklm fikrim Pete'de, dedi.
Bunlar dedi, sonra yrd, tek kelime etmeden kt
gitti. Max da kirli bardaklar ykayp temizlemeye karar verdi,
barn br ucuna yolland.
Kadm:
Bana bir viski-soda daha verin, dedi.
Anszn zgnlnden, utancndan irkinleyi- vermiti.
lk geldiinde baya gzeldi; sonra, nasl olmusa olmu,
Max'a irkinlemi gelmiti. Kadnn

YAASIN AK

153

nne ikisini koydu, sonra otomatik pikabn yanna gidip


azna paray att.
Birinci pilk alp bittikten sonra, Max, ikincisi iin de
para att yine. Olan hanideyse gelirdi artk. Tedirginlikle
kapy gzlyordu boyuna, kadnn kapya mapya bakt
yoktu. Max btn bozukluklar pikabn azna boca etti,
gzlerini de kapdan hi ayrmad.
Saat gecenin ikisi olunca :
Artk kapama saatimiz geldi saym bayan, dedi kadna.
Kadn itii dokuz tane viski-sodamn parasn verdi,
gitmeye davrand. Kapya varmken dnd, geldi.
('Ha yle hanmm' dedi kendi kendine Max. 'Ben on
yedilik falan deilim. Ama yzne baklmazlardan da
saylmam. Anca krksekizliim. Bu bitmi hikyeyi bir yana
koyalm, gel. Eer sana evlenecek biri gerekse, ben ne gne
duruyormuum. Evlen benimle.')
Kadna doru tezghtan uzand, kadn da bir banknotla
ona elini uzatmt: Max'n elini skt, avu- cuna banknotu
sktrd, sonra dnd, yrd. Kapdayken yine durdu. (Max,
kendi kendine 'Ha gayret kadnm' dedi. 'Ha gayret, dn u
ii iyicene, benden daha iyisini nerden bulacaksn ki.')
Kadn yeniden Max'n yanma geldi.
Birbirimizi ylesine seviyorduk ki... dedi.
('Biz de severiz, grrsn.' dedi Max. 'Ah, bizim
birbirimizi nasl bir akla seveceimizi bir bilebilsen, bir akln
yatrabilsen buna.')
Saym bayan, dedi. Dedi ya, budalalatmn hemencecik farkma vard.
Kadn biraz daha sokuldu ona, bekledi.

154

ALTIN AG

Evet? dedi.
ok zldm, dedi Max. ki haftadr ilk olarak bu gece
gelmezlii tuttu Pete'nin.
nemi yok, dedi kadn.
Size bir araba araym m, ister miydiniz?
Benim var. Darda.
Dilerseniz... dedi Max. Arabanzla sizi evinize kadar
gtreyim. Yani...
ofrm de var, dedi kadm. Arabada bekliyor beni.
Max tezgh dolanp da ona kapy amaya yetiene
kadar, kadm kt gitti. Max kapy kilitledi; o ara, ofrn
arabann kapsn saygyla ap beklediini, kadnn da
arabaya girdiini grd. fr, kadna yardm etmiti
binerken, sonra araba homurdanarak hareket etti, uzaklat.
Max kapnn orda bir dakika kadar durup dikeldi.
('Bana da n'oluyor be?' diye dnd.) Bara dnd. Bu gece
can hi bir ey yapmak istemiyordu. Paltosunu giydi, iki
yudum bir ey iti akln bana devirmek iin.
Kap vuruldu, gecenin bu saatinde kimdi ki! stelik bar
kapalyd.
Yeniden gm gm vurulduunda Pete'nin sesini de
duydu:
Hey Max! A bir dakkalna gireyim ya'u!
Max kapya gitti; at, Pete ieri girdi.
ki ver bana Max, dedi. yle mthi bir ey oldu ki.
Sevdalandm ben Max.
Evet, biliyorum, dedi Max.
Biliyor musun? Neyi ama? dedi Pete. Daha bu gece
bulutum onunla ya'u!
Bulutun mu? Kimle?
Dnyann en gzel kzyla hem de. Daha ocuk

YAASIN AK

155

yanda ama, bir iim su. Masum, tatl, gzel. Alla- hm,
utanmadan sylyorum bunu, harika harika!
Ona benzer bir lf ettin zaten, dedi Max.
Daha da on drdnde Max. Nerde buldum dersin?
Sinemada m?
Hayr, dedi Pete. Bu akam bir eyi tenbihlemek iin eve
gitmitim. Kebana geldiimde, iekiler kt yoluma,
durup birka demet bir ey alaym dedim. te orda rastladm
ona da. iekide yani. Kzym. Yarm irlandal, yarm da
italyan. Gzel. Uysal. Yalnz. Aldm iekleri, eve gittim,
oturup bekledim babamn gelmesini, iinden eve dnmede
gecikirdi baz baz. Baktm gecikiyor, kalktm yine iekiye
gittim, kzn babasyla anas da ordaydlar. Bitiikteki
sinemaya gitmek iin izin istedim onlardan. Sinemadan sonra
da evlerine braktm, btn ehri dne dolana anca gelebildim
buraya.
Ha, anladm imdi, dedi Max. ok gzel, ok.
Burda nasld iler?
Fena deil.
Epey mteri var myd?
Tanmadm bir hayli kii vard.
Pete:
Ben de bir gn bir iki-evi aacam kendi bama, dedi.
Her kattan her eit insann bir araya gelip ene yartrmasn
seyretmek houma gidiyor dorusu.
yle mi? dedi Max.
yle, dedi Pete de. Gzel bir enlik bu Max. Deiik
deiik insanlar, eit eit yzler. Bir o kadar ekici
konumalar. Hepsinin yle bir araya gelip konumalarn,
kahkaha atmalarn seyre baylyorum. O kz nasl glyor
biliyor musun ?

156

ALTIN AG

Hayr, bilmiyorum.
Tpk melekler gibi. Yreim param para oldu. Bu
dnyada beni daha ok zen bir ey daha olmamtr hi.
Tutuldum, sevdalandm baya kza. Dnyada bundan daha
byk bir dert olur mu yani!
Olmaz, dedi Max.
Dert dediin insann banda sryle ama, bu baka
soyundan. Nereye gitsen, gelir adam bulur. te, szgelii, bu
bizim evin ordaki iekide benim rast- geldiim. Ya br
iekilerdekiler, ya br ehirdekiler? Dn artk. Binlercesi
kaynayordur.
yle, evet, dedi Max. Kendi bu kk yerinde rahat
geen saatlerini, kolayna gelen almasn, hele hele
Pete'nin o sayp dkt trl bellardan, dertlerden ne kadar
uzak olduunu dnd, mutland.
Evet, ok haklsn Pete, dedi.
Pete, bir iki daha yuvarlad, tezghn zerine bir teklik
brakt.
Bu akam benden olsun, dedi Max.
Sa ol, dedi Pete. Yarn grrz... diyecekti,
duraksad. Ben bir sre pek grnemeyeceim buralarda,
dedi. mil mi ne uzak buraya oras.
Salk olsun, dedi Max.
Hadi eyvallah, dedi Pete.
Max onun yavaack, szlr gibi gidiini gzledi ard
sra; sonra bama apkasn geirdi, dar kt, kapy
kilitledi. Ar ar yryp keyi dnd; gidiattan da, kurulu
dzeninin bozulmaymdan da, hereyin yle yerli
yerindeliinden de byk mutluluk duydu.

NDEKLER

lk Gn ...................................................................
9
Pazar Zeplini ................................................................. 16
Kedili Hikye ............................................................... 37
Amcamgil'le Meksikallar .............................................. 43
Gle Sam .................................................................. 50
General Grant'la Devr-i lem ....................................... 57
zel Ulak ...................................................................... 65
Saatte Bilmem Ka Mil ................................................. 75
Tek yi nsan ................................................................ 85
1854 Ylndan Bu Yana En Souk K .......................... 96
Adam Olandan Bu Beklenir........................................ 106
Gultik'li Ermeni ........................................................... 118
alnm Bisiklet ......................................................... 127
Jim Patros'un lmle Penelemesi .......................... 133
Bir Fare le Bir Delikanlnn H i k y e s i . . . . 142
Yaasn Ak ............................................................... 148

William Saroyan, Bitlis'ten Amerika'ya g etmi Ermeni bir ailenin, orada doan ilk ferdi olarak 31 Austos
1908'de Kaliforniya eyaletinin Fresno kasabasnda dnyaya geldi. Bir Presbiteryen rahibi olan babas, Saroyan
yandayken lnce, annesi Saroyan' ve kardeini yetimhaneye vermek zorunda kald. Yetimhanede geirilen
be yldan sonra ocuklar annelerine kavuarak Fresno'da bir araya geldiler.
Resmi eitimle bir trl yldz barmayan Saroyan on be yanda okulu terk etti.
eitli ilerde alt. Asl hedefi yazar olmakt. Bunun iin bir yandan da ykler yazmay srdryordu. lk
yks Story dergisinde 1933 ylnda yaynland. 1934 ylnda ise Randon House yaynevi tarafndan The Daring
Young Man on the Flying Trapeze and Other Stories isimli kitab yaynland ve o yln en ok satan yk kitab
oldu.
Bundan sonra artk hep yazd. Yazmaktan ve gezmekten baka bir i yapmad. ki ve kumar alkanl yznden
inili kl bir grafik gsterse de elli seneyi aan baarl ve retken bir kariyer ortaya koydu. 1939 ylnda The
Time of Your Life oyunuyla Pulitzer dl'n kazand, dl reddetti.
Saroyan hayat boyunca altm akn kitap -yk, oyun ve roman yazd. Dzyazda kendine zg bir tarz yaratt.
Akc, konuur gibi, coku dolu bu tarz kendi adyla "Saroyanesque" olarak anlr oldu. Kendisinin de syledii
gibi, Saroyan, yklerinde tek bir eyi anlatr: insan. Yazarken iten ve yalndr. Onun eserlerinde ssl tabirler,
sz oyunlar aramak bounadr. yknn btn ve konu esastr.
William Saroyan, klasik tabirle hzl bir hayat yaad, dnyay ve bu arada ata yurdu Bitlis'i gezdi, evlendi,
boand, sonra ayn kadnla tekrar evlendi, sonra yine boand. 1981 ylnda doduu yerde ld zaman ad
amerikan edebiyatnn en iyi ksa yk yazarlar arasna oktan yazlmt bile.
Kklerine ve atalarnn kltrne ballyla, Saroyan, daha 1935'te Avrupa gezisinin bir dura olarak Sovyet
Ermenistan'n ziyaret eder. nc ve 1978'deki son ziyaretinde, yetmiinci ya gnn de dostlaryla birlikte
orada kutlar. Vasiyeti zerine, naann bir blm Ermenistan'a gtrlerek Erivan'daki nller panteonuna
gmlr.

CEM YAYINEV SUNAK

YRMtNC YZYIL KLASKLER


1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.

1.
2.
3.

VAN DENSOVl'in HAYATINDA BR GN. Solzhenitsin'in btn dnyada bestseller olan roman. 6 lira.
DEMOLU NERDEYDN? Heinrich Bll'n ikinci Dnya
Sava zerine yazd roman. 6 lira.
VE O H BlR EY DEMED. Heinrich Bll'n aheseri. 6
lira.
PHE. svire'li yazar Drrenmatt'n bir nefeste okuyacanz roman. 5 lira,
BlR MASKENN TRAFLARI. Japonya'nn nl yazar
Miima'mn en gzel roman. 7,5 lira.
GUATEMALA EFSANELER. Orta ve Gney Amerika'nn
en byk yazan Asturias'n ilk eseri. 4 lira.
SAYIN BAKAN. Asturias'n Fransa'da Uluslararas
Roman Armaan m kazanan nl eseri. 10 lira.
BR SAVAIN TASVR. Kafka klliyatnn yedi byk
eserinden biri. 12,5 lira.
CCE LE BEBEK. Heinrich Bll'n 18 gzel hikyesi bir
arada. 6 lira.
YASLI KAR. Henri Troyat'nn Monako Byk Edebiyat
dln kazanan roman. 5 lira.
GNL - ELEN. Son kuak Amerikan yazarlarndan J.
D. Salinger'in en gzel roman. 7,5 lira.
ALTIN A. Saroyan'm hikyeleri. 6 lira.
KLTR DZS
HTLLLER VE DARBELER TARH. (I. cilt) 15 lira.
HTLLLER VE DARBELER TARH (n. cilt). 15 lira.
AMERKALI, FRANSIZ, RUS GZYLE 1960 TRK
HTLL. Walter Weiker'in nemli eseri. Ayrca Dijon
niversitesinde 27 Mays ve Trk Ordusunun Rol konusunda yaplan ak oturum ve okunan istihbarat raporu. blm bir arada. 10 lira.

NOBEL YAYINLARI
1.
2.
3.
4.
5.
6.
7.
8.
9.
10.
11.
12.
13.
14.
15.
16.

AKIL AI. Jean-Paul Sartre (Nobel 1964) 12.5 lira.


YAANMIYAN ZAMAN. Sartre (Nobel 1964) 12.5 lira.
YIKILI. Sartre. (Nobel 1964). 12.5 lira.
BARABBAS ve CCE. Lagerkvist (Nobel 1951). 10 lira.
DON KIYISINDA HASAT. olohov (Nobel 1965.) 10 lira.
NEHRN TESNDE - YALI ADAM ve DENlZ. Hemingway (Nobel 1954). iki eser bir arada. 10 lira.
DON HKYELER. olohov (Nobel 1965). 10 lira.
VATAN N DVTLER. olohov (Nobel 1965). 10
lira.
ALTIN KUPA. Steinbeck (Nobel 1962). 10 lira.
O GNLER. Boris Pasternak (Nobel 1958). 6 lira.
TILSIM ve SZL. Agnon (Nobel 1966). 7.5 lira.
GEBE. Knut Hamsun (Nobel 1920). 15 lira.
KOVULMULAR. Agon (Nobel 1966). 5 Ura.
BR GECELK MSAFR. Agnon (Nobel 1966). (iki cilt
Her cilt 10 lira).
MlTYA'NIN AKI. Ivan Bunin (Nobel 1933). 7.5 lira.
LUVERS'tN OCUKLUU - SON YAZ. Pasternak
(Nobel 1958). ki eser birarada. 6 lira.

Genel Datm: BATE Bayilik Tekilt Aydnlk Han. Caalolu - stanbul.

You might also like