Professional Documents
Culture Documents
Q A F QA Z Ü N Đ V E RS Đ T E S Đ Y A Y I N L A RI Q A F QA Z Ü N Đ V E RS Đ T E S Đ Y A Y I N L A RI N O : 1 9
Akademik Rey
Prof. Dr. Ömer OKUMUŞ
Dizayn
Sahib KA ZIMOV
ISBN 9986-58-025-9
M. Muhsin KALKIŞIM
06112001789
Q sifarişlə © Qafqaz Universiteti
Bakü 2004 121 − 2004
Mehmet NARLI i …………………………………..……........... 163
ĐÇĐNDEKĐLER M.Es'ad Erbilî ………………………………………........….... 165
M.Fethullah GÜLEN ……………………………..….......….... 167
ÖNSÖZ ……………………………………...………………...... 5 M.Kaya BĐLGEGĐL ……………………………...…........….... 171
Abdülhak Hâmid TARHAN …………………………...……......7 Nâbî …………………………………………..……..........….... 173
Abdürrahim KARAKOÇ …………………..………….......….... 10 Nâilî ………………………………………………..….............. 176
Âdile Sultan …………………..…………………..………..…....17 Nâmık Kemâl ……………………………………..….............. 182
Ahmed Hamdi TANPINAR ………………………...………......22 Nâzım Hikmet ……………………………………..........…..... 186
Ahmed Hâşim …………………………………….............….... 25 Necip Fâzıl KISAKÜREK …………………...………............. 193
Ahmet Muhip DIRANAS ……………………………………..... 28 Nedîm ………………………………………..……….............. 206
Ârif Nihad ASYA …………………..…………...………….…....30 Nef'î ……………………………………...……………............. 211
Âsaf Hâlet ÇELEBĐ …………………………..……………....... 40 Neşâtî …………………………………………..……...............216
Âşık Veysel ŞATIROĞLU……………………………………....43 Niyâzî-i Mısrî ……………………………..…………............... 222
Attilâ ĐLHAN ……..…………………………………………....... 45 Nurullah GENÇ …………………………………..…...............224
Bahâeddin KARAKOÇ …………………………….……….......50 Orhan Seyfi ORHON……………………………………......... 230
Bâkî ………………………………………………………..…..... 62 Orhan Şaik GÖKYAY……………………………………........ 232
Behçet NECATĐGĐL ……………..…………………................. 67 Orhan Veli KANIK ………………………………..….............. 234
Beşir AYVAZOĞLU ……………………………….………........70 Osman Hulûsî ATEŞ ………………………………............... 236
Cahit Sıtkı TARANCI ………………………...………...…….... 76 Pir Sultan Abdal………………………………………............. 238
Cenab Şahabeddin ………………………………....................79 RıdvanCANIM………………………………………................ 239
Dadaloğlu………………………………………………..............82 Rıza Tevfik……………………………………………..............242
Erdem BAYAZIT ………………………..……………...............84 Seyyid Ahmet KAYA ……………………………............….... 245
Erzurumlu Đbrahim Hakkı ………………………….................. 86 Seyyid Nesîmî ……………………...………………............... 246
Eşrefoğlu Rûmî ………………………………………............... 90 Seyyid Vesîm Efendi …………………………...…........….... 250
Fatih OKUMUŞ.................................................................. ... 92 Sezai KARAKOÇ ……………………………….….........….... 252
Fâtih Sultan Mehmed ………………………………................ 94 Süleyman ÇELEBĐ ………………………………...........….... 261
Faruk Nâfiz ÇAMLIBEL ……………………………........…..... 97 Şeyh Gâlib ………………………………..…………...............264
Fâzıl Hüsnü DAĞLARCA …………………………........….... 104 Şeyhülislâm Yahya Efendi.…………………………………..
Fuzûlî …………………………..…………………….......….....108 Şinâsî ………………………………..………..…….........….... 276
Gufrânî………………………………………………….....….... 114 Taha ÇAĞLAROĞLU …………………………..…........….... 278
Halide Nusret ZORLUTUNA……………………………... .... 116 Tevfik Fikret ……………………………………..….........…....281
Halid Fahri OZANSOY…………………………………..... .... 118 Yahya Kemâl BEYATLI ……………………………............... 284
Hasan AKÇAY ................................................................ ... 120 Yaşar Bedri ÖZDEMĐR ……………………………................ 290
Hayâlî …………………………………………...……......….... 122 Yavuz Bülent BÂKĐLER ……………………………............... 292
Hilmi YAVUZ ……………………………………...…......….... 124 Yavuz Sultan Selim ……………………………………….......296
Hoca Ahmed Yesevî …………………………..……......….... 129 Yunus Emre ……………………………………..…………..... 298
Đsmet ÖZEL ..................................................................... ...133 Yusuf Ziya ORTAÇ……………..…………………………...... 309
Kânûni Sultan Süleyman……………………………............. 142 Zeynep Hatun ………………………………..…..………........311
Kemalettin KAMU…………………………………….............. 143 Ziya Osman SABA …………………………...……………..... 312
Köroğlu………………………………………………........….... 145 Ziya Paşa ……………………………...…………………........ 315
Mahmut KAPLAN ………………………………….........….... 146
Mehmed Âkif ERSOY ……………………………..…............ 149 KAYNAKLAR……………...…...………..………………..…....322
ÖNSÖZ 3
“Işık, doğudan gelir.” de r Cem il Me riç. Kâinatın
yaratılışında ne bevî ışık , önem li bir görev üstlenm iştir.
Bütün pe rvânele r, insanlık tarihi boyunca ışığın e trafında
döndü. Onlar, zaman oldu ki, “Vücûdunu Mûcid’ine fedâ
e t; m ukâbilinde büyük bir fiyat alacak sın!” mazmununa
ayna olup hayatlarını ışığın yolunda fe dâ ettile r. Bu, hem
hayat bulma, hem de var olanı harcama te lakk isiydi.
M.Muhsin KALKIŞIM
3 4
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Đstanbul'da doğdu (1852). Beş yaşında bir süre okula gitti, ......................................
sonra özel öğrenim gördü. Ağabeyi ve hocasıyla Paris'e gidince
(1862) orada bir okula yazıldı. Birbuçuk yıl sonra döndüğünde Andıkça seni büyür hayâlim;
Robert Kolej'de okudu, Babıali Tercüme Odası'na girdi (1865). Bir fecr-i azîm olur leyâlim.
Babası Hayrullah Efendi Đran Elçisi olunca Tahran'a oğlunu da
götürdü (1866). Babasının ölümü üzerine Đstanbul'a döndü (1868), Nâmın ne kadar enîs-i cândır !..
bir süre memurluk etti, Fatma Hanım'la evlendi (1871). Elçilik Feryâdım ile sana revândır.
kâtipliğine atandığı Paris'te ikibuçuk yıl kaldı (1876-1878), göre- Allâh... derim, gelir mecâlim;
vinden uzaklaştırılınca Đstanbul'a döndü. Kafkasya'da Poti (1861),
Yunanistan'da Golos (1862) konsolosu oldu. Bombay başkon so- Allâh... derim, biter zevâlim.
losluğuna atandı (1883), karısının hastalanması üzerine Đstanbul'a Tahr îki ile uçar bu savtın,
dönerlerken yolda Fatma Hanım öldü (Beyrut, 21 Nisan 1885). Gamdan ne kadar kırılsa bâlim.
Hâmid, bir süre Đstanbul'da kaldı, sonra Londra elçiliği baş kâtibi
(1886), elçilik müsteşarı (1897) oldu. Brüksel elçiliği (1908-1912) (Bütün Şiirleri-2, s.145)
yaptı. Bir ara senatör, sonra da Đstanbul milletvekili (1928) seçildi.
12 Nisan 1937'de Đstanbul'da öldü. Zincirlikuyu Mezarlığı'nda
medfundur. "BÂLÂDAN BĐR SES"TEN
Tanzimat devrinin en büyük şairi sayılan Hâmid, dönemin- ....................................
deki şiiri dış ve iç geleneklerden kurtardı, ona geniş ufuklar açtı. Ah!.. O kuvvet saçlarında hayâlât-ı semâviyye mütenevvic
Gündelik yaşantılar, aşk, tabiat, ölüm ve metafizik problemler üze- veya nâsiyesinde semâvât-ı hayâliyye müteheyyic bir
rine sevinç, ümit ve tezatlardan, feryat ve isyanlardan kuvvet alan melektir. Cenâheyn-i rûhâniyyetinin biri mehtâbı müntic
lirik, epik ve felsefî şiirler yazdı. Kuvvetli bir kültürün, zengin bir olur ki tenvîr-sâz-ı vicdân, diğerinden şafak vücûda gelir
hayalin yardımıyla her eserinde yeni imkânlar denedi. ki lem'a-nisâr-ı irfândır. Hakkıyla tayyettiği reh-güzâra
bakılsa kehkeşâna benzer ki Perverdigârdan Perverdigâra
Eserleri : gider; ezeliyyetten kopup nâmütenâhîliğe pervâz eder.
Nigâh-ı şefâatı ufk-ı ümmîde şebîhtir ki her hareket,
Şiir : 1.Sahrâ (1878), 2.Divâneliklerim yahut Belde (1885), her in'itâfında ulviyyeti artar. Bir elinde ebediyyet,
3.Makber (1885), 4.Ölü (1885), 5.Bunlar Odur (1885), 6.Hacle bir elinde bârika-i mehâsin, garîb bir şitâb ile gider;
(1886) ki zekâ ve irfân kâinâtının en yükse k noktaları olan
Tiyatro : 1.Mâcerâ-yı Aşk (1873), 2.Sabr ü Sebât (1875), rüûs-ı âliyeye sâye-zen-i tahsîsdir. Güyâ ki câvidân-ı
3.Đçli Kız (1875), 4.Duhter-i Hindû (1876), 5.Nazîfe (1876), bahâr-ı nûrâniyyetin şükûfe-i tâiri denmeğe cesbân
6.Nesteren (1876), 7.Tezer (1880), 8.Eşber (1880), 9.Finten (1918) olan şehper-i kebûd-rengi bir fikr-i semâvîdir ki berk-misâl
meyyâl-ı ulviyyet olan tabiat-ı şâirâneye ıktırân
eder. Künyesi sevdâdır ki bir tecellî-i mahsûs-ı Zülcelâl
¥¥¥¥
denilse becâdır. Bâzan böyle binlerce temâsil-i dilberin
zü-zeneb kevkebler misilli bulunduğum âlem-i bâlâ-terin
miyânından güzâr ettiğini görür, hâiz-i neşât olurum.
5 6
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
7 8
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Ağız garip, dudak yetim, söz öksüz Tabiblerde ilâç yoktur yarama
Zağlı hançer dile bağlı.. çözemem Aşk deyince ötesini arama
Her nesnenin bir bitimi var ama,
Tarifsiz hile var karada, akta Aşka hudut çizilmiyor Mihriban
Hakkın sahipleri boğulur hakta
Ceylan akvaryumda, balık kavakta Boşa bağlanmamış bülbül, gülüne
Akbabalar güle bağlı.. çözemem Kar koysan köz olur aşkın külüne
Şaştım kara bahtım tahammülüne
Yokuşa akıyor sular bir tuhaf Taşa çalsam ezilmiyor Mihriban
Denizler boşalır, dolar bir tuhaf
Düğümler bir tuhaf, yular bir tuhaf Tarife sığmıyor aşkın anlamı
Küheylanlar küle bağlı.. çözemem Ancak çeken bilir bu derdi, gamı
Bir kör düğüm baştan sona tamamı
Kader bizi gam küpünde yoğurur Çözemedim, çözülmüyor Mihriban
Günler hüzün, aylar hicran doğurur
Eski dostlar "gel, gel" diye çağır ır (Şiirler, s.80-81)
Ayaklarım yola bağlı.. çözemem
SANA GELĐYORUM
(Suları Islatamadım)
Gör meden doğduğum gecenin seherini
MĐHRĐBAN Ellerim değmeden anama
(AŞK) Ve günah izi yokken dudaklar ımda
Bebeklere has bir dille ağlayarak
Sarı saçlar ına deli gönlümü Sana geliyorum sana
Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban Çır ıl-çıplak...
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Gör meyince sezilmiyor Mihriban Bir garip ağaç oldum aşk ülkesinde
Köklerim sığmadı zamana
Yâr, deyince kalem elden düşüyor Silktim ham meyvelerimi utandım da
Gözlerim gör müyor, aklım şaşıyor Kutsal duygular ınla donandım yaprak yaprak
Lâmbamda titreyen alev üşüyor Sana geliyorum sana
Aşk, kâğıda yazılmıyor Mihr iban Dal-budak...
Ne bir dürüm ekmek var heybemde
Önce naz, sonra söz ve sonra hile Ne içecek suyum kana kana
Sevilen seveni düşürür dile Bir tutam umutla düştüm yollara
Seneler, as ırlar değişse bile Bazan yürüyerek, bazan koşarak
Eski töre bozulmuyor Mihr iban Sana geliyorum sana
Yalınayak...
9 10
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
11 12
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
13 14
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
15 16
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
V GAZEL
Gülmedi ömründe hiç gör medi zevk u râhatı
Gül gibi aç ılmadan soldu vücûd-ı devleti Her ne halk etdiyse âlemde Hudâ cümle güzel
Bulmay ıp derdine der mân etdi âhir rihleti Hak güzel halkı güzel o şâha kulluk da güzel
Âdile Firdevs'i me'vâ eylesin ona Đlâh
Perdedir çün iki âlem Hakk'a çâk et perdeyi
(Dîv ân, s.255-256) Arş ü Kürs ü Beyt-i Ma'mûr u Kalem Levh'i güzel
¥¥¥¥
Mest olup zikre devâm et olas ın tâ şâd-kâm
GAZEL Kalbde aşkı güzel seyrân güzel cânân güzel
Bu dünyâda nice bir fahr edersin
Cihân dâr-ı gam u mihnet değil mi On sekiz bin âlem Hakk'ı zikr eder şâm u seher
Hûr güzel cennet güzel envâr güzel dîdâr güzel
Niceler tâc ü taht u mülkü koyup
Giderler son demi hasret değil mi Tâ'at ile âlemin maksûdu sensin ey Hudâ
Götür başına aklın eyle insâf Kimi kâfir kimi âs î hikmetin var pek güzel
Sana benlik büyük külfet değil mi
Âdile gel ârif ol seyr et ne halk etmiş Hudâ
Tükenmekde ömür mihnet tükenmez Mâh u mihr ü rûz u şeb kevn ü felek encüm güzel
Safânın âhiri kasvet değil mi
(Dîv ân, s.395-396)
Karârgâh sanma âlem bir güzergâh
Yerin çün kabr-i pür-zulmet değil mi
GAZEL
Koma dünyâyı kalbe ver su'âli
Nedâmet çekilir elbet değil mi Ehl-i aşka şevk-i kalb ü zevk-i cândır mûsikî
Hôş hevâdır mü'mine hâlet-resândır mûsikî
Geri kalma süvâr-ı esb-i aşk ol
Merâmın menzil-i cennet değil mi Sûznâk eyler Hicâzı perde- i Uşşâk'dan
Bilip derdine der mân derd-i aşkı Ceng-i A'cem ü Nevâ-yı Isfahân'dır mûsikî
Ferâgat cümleden hikmet değil mi
Âşıkı eyler sa'îd her bir demin bir gûne îd
Yakın ol Hakk'a dûr ol halkdan kim Gûş-ı ser-mest-i Sabâ'ya Sûr-ı cândır mûsikî
Sana bir nâz ır ol hazret değil mi
Siyeh rûyunla yalvar Âdile gel Dinle âş ık hôş safâdır feryâd-ı ney
Ubûdiyyet yolu devlet değil mi Kim semâ' içre kudûm- ı âşıkândır mûsikî
17 18
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Eserleri :
¥¥¥¥
ŞĐĐR
19 20
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
21 22
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
23 24
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
¥¥¥¥
25 26
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Yeşil pencerenden bir gül at bana, Çatalca'da doğdu (1904). Đstanbul'da Yükse k Öğretmen
Iş ıklarla dolsun kalbimin içi. Okulu'nu bitirdi (1927). Adana, Malatya, Edirne, Tarsus, Ankara
Geldim işte mevsim gibi kapına ve Kıbrıs liselerinde edebiyat öğretmenliği yaptı. 1950-1954 arası
Adana milletvekilliğinden sonra yine öğretmenliğe döndü (1954).
Gözlerimde bulut, saçlar ımda çiğ.
Ankara Gazi Lisesi'ndeki son görevinden emekliye ayrılınca
(1962) Yeni Đstanbul ve Babıâlide Sabah gazetelerinde siyasî ve
Açılan bir gülsün sen yaprak yaprak, edebî fıkralar yazdı. 5 Ocak 1975'te Ankara'da öldü.
Ben aşkımla bahar getirdim sana ;
Tozlu yollarından geçtiğim uzak Eserleri :
Đklimden şarkılar getirdim sana.
Şiir : 1.Heykeltraş (1924), 2.Yastığımın Rüyası (1930),
Şeffaf damlalarla titreyen ağır 3.Ayetler (1936), 4.Bir Bayrak Rüzgâr Bekliyor (1946), 5.Kubbe-i
Koncanın altında bükülmüş her sak. Hadrâ (1956), 6.Rubaiyyât-ı Arif (1956), 7.Kıbrıs Rubaileri (1964),
Seninçin dallardan süzülen ıtır, 8.Nisan (1964), 9.Kökler ve Dallar (1964), 10.Emzikler (1964),
Seninçin karanfil, yasemin zambak... 11.Dualar ve Aminler (1967), 12.Kova Burcu (1967), 13.Avrupa'
dan Rubailer (1969), 14.Aynalarda Kalan (1969)
Özdeyiş : Kanatlar ve Gagalar (1946)
Bir kuş sesi gelir dudaklarından ; Düzyazı : Enikli Kapı (1964)
Gözlerin, gönlümde açan nergisler.
Düşen öpüşlerdir dudaklarından DUA
Mor akasyalarda ürperen seher.
I
Pencerenden bir gül attığın zaman
Iş ıkla dolacak kalbimin içi. Biz, kıs ık sesleriz, minareleri,
Geçiyorum mevsim gibi kapından Sen, ezansız bırakma, Allâh'ım!
Gözlerimde bulut, saçlar ımda çiğ.
Ya çağır şurda bal yapanlar ını;
(Şiirler, s.8)
Ya kovansız bırakma, Allâh'ım!
27 28
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
29 30
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
31 32
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
33 34
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
35 36
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
37 38
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
39 40
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Dost dost diye nicesine sar ıldım Hakikat ararsan açık bir nokta
Benim sâdık yârim kara topraktır Allah kula yakın kul da Allah'a
Beyhûde dolandım boşa yoruldum Hakk'ın gizli hazinesi toprakta
Benim sâdık yârim kara topraktır Benim sâdık yârim kara topraktır
41 42
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
43 44
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
45 46
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
¥¥¥¥
47 48
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
49 50
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Aşkın yanıklar ını başka türlü yandır ma, Gölgeler âleminde bütünlük yok, tüm yama;
Dünyada ve ukbâda Sen bizi utandır ma! Sabaha diri çıkan, kilitlenir akşama...
Iş ık için ölüme nas ıl koşar pervâne; Gölgeler çok uzadı, belli ki menzil yakın,
Đşte ben de öyleyim, Sana deli-divâne. Yolda kalma korkusu ipini kırar aklın.
Senin için verince, verenin feyzi artar, Çocuk gökkuşağını yakalama peşinde,
Gönülden bir sadaka, dağca bir ömrü tartar. Ana hep beşik sallar makaslanmaz düşünde;
Herşeyim Sana aç ık, yak beni yakacaksan, Đki uç arasında baba kadîm bir sarkaç,
Hep Seni zikreyleyen külüme bakacaksan; Hayatta hayat arar, ama yollar dolambaç...
Ey benim öz sahibim, yeter ki Sen ilgilen, Bir askerin soluğu çizerken mavi izler,
Cemâlini gör meye namludan geçerim ben... Besmele sular ında y ıkanır nebülözler...
Toprak, yağmurla ıslak, yağmur düş mezse kuru;
Ay'a, güneşe, çağa, emeğe ant içerim, Âcizi Ferhat yapar, Kerem yapar aşk nuru;
Azığımı az ık yap sıratı da geçerim. Bir kara vagon gibi mühürlenmişse kalbi,
Ne zaman ufka baksam, ufuklar bir kızıl gül; Kişi nas ıl bulacak karanlıkta SAHĐB'i?
Güllerle demetlenmiş beyaz lâle, mor sümbül; Đşte bizim hâlimiz, işte âlemin hâli;
Gül, lâle, sümbül, kekik.. her çiçek sana bakar, Sırtımıza sar mışız, dünya kadar vebâli.
Sular sevdalanınca sürünmez, kanat takar... Memedeki süt gibi saf ve sıcak çocuklar
Hep Sana s ığınmış ım, tövbe benim ıtır ım, Gündüz bin dalda seker, gece bir havza akar;
Geceden sehere dek özümü kanatır ım. Gözleri yumulunca düşler i pembe, yeşil,
Ellerim iki hümâ, hep dal arar konacak, Elleri yıldız deren her çocuk bir ebâbil,
Havada elif çizen bu yürek eller sıcak; Dilerim tırpan atmaz filiz kıran karakış,
Đçim ateş örtüsü, dışım bir garip buzul, Çağın eğitmenleri ne söylerse hep kargış...
Sen cömert bir Hâlıksın, ben ise yoksul bir kul. Açları doyurmak zor, toklar şükre yabancı,
Kâinatta ne varsa hepsinin zikrinde SEN, Arttıkça putevleri, Đbrahim çeker sancı.
Hamd ve şükür Sanadır, herşey Seninle esen; Ey bizi bizden iyi gören, bilen, işiten,
Sen ki Sana geleni çevirmezsin eli boş, Vuslat kokusu gelir, tünelden çıktı tren!
Âşık boşa dememiş : "Lutfun da, kahrın da hoş."
Ey cennetler va'deden, va'dinde sadık Rabbim Bir beyaz dilekçedir Sana her yakar ış ım,
Seni yâr diye yansır dört köşe yedi iklim... Đmanımla amelim hem perdem, hem nakışım.
Görünmez bir el var ki ömrümüzü biçiyor, Seni bilen takılmaz ikiye, üçe, beşe;
Sevap hasatı için vakit gelmiş geçiyor; Bütün kar taneleri tarak vurur güneşe.
Herkes evine gitmiş, tek oynanmaz körebe, Kâdir ve Kadîm olan ey sınırs ız tek BÜY ÜK;
Ben kalbimi güneşin astık kirpiklerine. Bir çöksem hiç kalkamam, zimmetimde onca yük;
Şair yanım yürüyor; şiir, canın dumanı, Bu yükün yarıs ını bir dağa koy, dağ çöker,
Namazdaki kıyamdır, ruhumun secde ânı; Senin lutfundadır bu, çökmediyse bu nöker...
Uzayan ve kısalan çöldeki çölün sesi, Çalı bile kendine s ığınan kuşu itmez,
Her mevsim çiçek açan bir umudun gölgesi... Sen Gafûr'sun, Azîz'sin, Senin keremin bitmez.
Geldim işte kapına, kul Senden ırak olmaz,
51 52
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Sana adanmamışsa yürek de yürek olmaz... "Allah Bir" yolcusunun akortu Hakk'ı zikir...
Benden önce esirge Muhammed ümmetini, Ey dilimin çiçeği, ak sütü imanımın;
Esen gitsin her kervan, en sona ula beni... Bıçak yüreği buldu, beden artık boş bir kın...
Önce çıks ın düzlüğe öksüz, yetim, dul,garip; Tarihin uzak-yakın boyutlar ı içinde,
Defterin sonuna da bizi düşsün Has Kâtip. Diyelim Balkanlarda, bize kapalı Çin'de,
Balkanlarda yitirdik renkli heybeyi, çulu; Ne kadar aç ve işsiz ve de mü'min Tür k varsa,
Eşkiya baskınından çok çekti Anadolu, Cümlesini uyandır özünü sarsa sarsa...
Yangınlar s ık yaladı Đstanbul'u, Bursa'yı, Ve indir rahmetini mukaddes şehirlere,
Đhlâs hesap verirken, küfür kaptı parsayı. Dağlara imrenmesin etekteki bir dere...
Yolunda Konya, Maraş çok şehitler vermiştir; Dursun şu göç kervanı, yabanın derdi çok zor;
Erzurum yüreğini dağlar ına ser miştir; Piyasa firavunca, fakir garip, fakir hor,
Mescid-i Aksâ esir, Mekke, Medine küskün Anadolu insanı vere vere tükendi,
Teni gizlese bile derdi derinde gülün... Duâm o ki göçmesin bu değir menin bendi.
Kâinat bir mozaik, herşeye sahip ALLAH, Kır ım gâzilerini, Kerkük şehitlerini,
Ey gizli ve âşikâr her derde tabip ALLAH! Çağına imza atan Afgan yiğitlerini,
Ne güzel bir nakkâşsın, nimetlerin bezekler; Filistin'de kollar ı, ayaklar ı kır ılan,
Her hasta Senden şifâ, her âşık vuslat bekler. Vatanından alınıp diyar diyar sürülen
Binlerce dal fışkırır bir ağaç gövdesinden; Erleri, erenleri, pîrleri Sen esirge;
Türlere Sen ayırdın, Âdil'sin, Bâis'sin Sen... Sen ki, Rabbü'l-Âlemîn; isteyen bir çekirge!...
Tatar, Kıpçak, Azerî, Özbek ve Türkmen : Benim,
Her zulüm çağında da temiz kalmış kökenim. (Bey az Dilekçe, s.16-22)
Her Müslüman bir kartal, vurulur da pes etmez,
Oruçtan tat alanlar kemik peşinde gitmez. SÂBIKALI
Bezm-i Elest'te Sana secde eden ruh için;
Verdiği söze sâdık, doğru giden ruh için; I
Kurtuluş zincirinin son halkas ı Muhammed,
Gelişi bir rahmetti, sonsuza dek de rahmet... Seni sevdiğimi sana
Şevkinle şekillenen o güzel rahmet için, pişirdim, pişirdim de söyledim,
Miraç'taki vuslatta olan muhabbet için, dilimin sâbıkası bu.
Tuz için, ekmek için, kitap ve kalem için,
Hakk'a hakkı arzeden eğrisiz kelâm için, Sana hep tenhalardan baktım
Hiç kimseyi vatansız, milletimi devletsiz, geçeceğin yollara çiçekler bıraktım,
Gönülleri sevdâsız, şehirleri mâbetsiz; elimin sâbıkas ı bu.
Bayraklar ı rüzgârsız, ocakları ateşsiz
Bırakma ulu Rabbim, asi kul değiliz biz! Ey aynalı çarşılarda tek gördüğüm,
Beş vakit minareler gürül gürül gürlesin, saçlarını sanıp saçaklar ına yüz sürdüğüm
Beş vakit câmilerde secde ehli terlesin. kilimin sâbıkas ı bu.
Her can şunu bilsin ki, Kitap, Resûl, Kıble bir;
53 54
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Beni sen çıkardın dairenin dış ına Gör meyince uzaktan atar-tutar,
şiirlerle katıldım hayatın akış ına Görünce cilvesine cilve katar,
kalemimin sâbıkas ı bu. O, güneşle birlikte doğar-batar.
"Ay yenisi gökte ne ülker satar
(Güneşten Öte, s.16)
Al boyayıp kan ile parmağını".
KALBĐM DOLUDĐZGĐN GĐDER ECELĐNE
Ben sanır ım ki bir benim yakını,
Derim ki, bağr ıma sapla çakını...
Tıpkı bahar mevsimi gibiyim, yar ı açık-yarı kapalı
Gör mez önüne serdiğim ç ıkını,
Bir çiçek anaforuna kapılır ım, bir hüzün seline...
"Saldı gönül iller ine akını
Kurdu göz ır mağına otağını".
Geceleri kısa süren yaz göklerine benzerim bazen,
Yüreğimdekileri fıs ıldar ım dur madan seher yeline.
Bir diyeti vardır yere basmanın,
Sevgilim gizlice geçerken de duyarım atlarının nal sesini Üzümü tez kurur susuz asmanın;
Adağımdır, yıldızlar ı asarım saçının her bir teline Er kânı var konuş manın, sus manın,
"Nice tabur dağıtır ol yosmanın
Canım üzengi olsun beyaz atının eyerine, saçlarım dizgin Saç dağıtıp eğmesi kalpağını".
Canım topuklar ını öperken dizgini dolasın eline.
Kararı kesindir, her sözü kanun;
Dediler ki : altın, gümüş, elmas, yakut istemezmiş sevgili, Tuz demişse tuzdur, un demişse un,
Dedim ki : ben aşk ve ibâdetlerimi kemer yapacağım beline. Tâ baş ında gözünü tutmuş suyun
"Đçip içip kendi elinden anun
Altının, gümüşün, elmasın, yakutun sözü mü olur? Duramay ıp öpmüşüm ayağını".
Kim git der çeyiziyle kapıya gelmiş geline?
Azdırdım yarayı özde gizleyip,
Ne zaman aşka çarpılmanın bedeli gündeme gelse Şimdi çâre arıyorum s ızlay ıp,
Kalbim doludizgin gider eceline... Đnce-uzun tüm yollar ı izleyip
"Çok sürünüp gözlemişim özleyip
(Güneşten Öte, s.33) Ayağının izini, toprağını".
SÖZ IRMAĞININ BURGACINDA ŞEYH GALĐP'LE BĐR Ne taam istedim ne bir tas içit,
ELLEŞME Yüzüme bakmadan dedi ki : Geç, git!
KARAKOÇ, sözünü yemez bir yiğit,
Topladı ır maktan dolu ağını, "Vermedi bir kimseye GÂLĐB geçit
Çevresine ilân etti çağını... Kanda çevirdiyse söz ırmağını"...
O ki, iyi yaptı yapacağını,
"Döktü omuzdan puşu saçağını (Güneşten Öte, s.133-134)
Açdı gönüller deli bayrağını".
55 56
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Güneşli, çiçekli bir günü yaşarken herkes kır larda Bir rinde sordum ki ölümün aslı nedir
Ilık bir rüzgâr okurken fermanını bahar ın, Dedi ki sevmemektir, içmemektir
Sana yağmurlarla geliyordum, bir dağ'a takıldım ben; Ne zaman ki elimdeki kadeh düşüp kır ılır
Altında ezildim kopan çığlar ın. Bil ki vakit gurup, yaklaşan ölüm demektir
Ufak ufak parçalara böldü kaderim beni Yorgun bir işçiye sordum aynı soruyu
Sevdam kar sular ıyla uyumlu akar. Yüzüme bir tuhaf bakıp durdu
Al-kanımla kınalandı her kekliğin gagası, Sanki dili bağlanmış da yüz mimikleriyle
Avcılar yüreğimde ateş yakar. Benim için ölüm işsizlik diyordu
Ellerim bir yanda, gözlerim bir yanda seğirir, Bir askere sordum aynı soruyu
Her hücrem ayrı ayrı selamlar seni; Dedi ki çirkini kor kulara yenilmektir
Gönlümün aynasında mor hayaller uçuşur, Ölümün güzeliyse cihad yaparken şehit olmak
Bir ağacın dalından indiririm gölgemi. Ne götüreceğini yaşarken bilmektir
Helva gibi eller in öpüldükçe çok ceylan Hiç ağlamamış bir hâkime sordum bu soruyu
Ve ayak seslerini çoğaltan ufuklar sarp, Titredi deri değiştiren bir y ılan gibi
Đz sürüp geziyorum sana yetiş mek için Belli ki ölümü hiç aklına getir memiş
Ne var ki yollar harap. Herhalde iktidardan düşmek dedi
Dur ki, bir yerde dur ki, orası bahçe olsun; Açgözlü bir bezirgâna sordum bu soruyu
Renk renk güller aç ıls ın ve üzüm versin asmalar. Bir servetine baktı, bir de dağlara
Uzun saçlı y ıldızlar her gece havuzlara dolsun Ne fırtınalar atlatmıştı bugüne dek
Sabahlara kadar. Ölüm bir iflastı kapkara
Gene bir bulut olup yağmurlar taş ımak istiyorum, Şanlı bir güzele sordum aynı soruyu
Topla parçalarımı beni yeniden yoğur. Iş ıklı kanatlar ı aniden buruşuverdi
Seninle yanmak, seninle üşümek istiyorum Đlk kez sıkış ıyordu zaman aralığında
Sevgilim, tabibim, meydana buyur!.. Ölüm yaşlanmak dedi ıslandı kirpikleri
57 58
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
59 60
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Tıfl-ı sirişki yerlere girsin duâm odur TAHMÎS-Đ GAZEL- Đ SULTÂ N SÜLEY MÂN HÂN
Her kim gamından ağlamaya şeyh u şâbdan
I
Yansın yakılsın âteş-i hecrinle âfitâb
Derdinle kara çullara girsin sehâbdan Câme-i sıhhat Hudâdan halka bir hıl'at gibi
Bir libâs-ı fâhir olmaz cisme ol kisvet gibi
Yâd eylesin hünerlerini kanlar ağlas ın Var iken baht u saâdet kuvvet ü kudret gibi
Tîgın boyunca karaya bats ın kırâbdan
Halk içinde mu'teber bir nesne yok devlet gibi
Derd ü gamınla çâk-i gir îbân edip kalem Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi
Pîrâhenini pârelesin gussadan alem
II
VI
Ehl-i vahdet kâinâtın âkil ü dânâsıdır
Tîgın içirdi düş mana zahm- ı zebânlar ı Merd-i fâriğ âlemin mümtâz ü müstesnâsıdır
Bahs etmez oldu kimse kesildi lisânları Gör ne der ol kim sözü gûyâ Mesîh enfâsıdır
Gördü nihâl-i serv-i ser-efrâz-ı nîzeni Saltanat dedikleri ancak cihân gavgâs ıdır
Ser-keşlik adın anmadı bir dahı banlar ı Olmaya baht u saâdet dünyada vahdet gibi
Her kanda bassa pây-ı semendin nisâr için
Hânlar yolunda cümle revân etdi cânlar ı III
Deşt-i fenâda mürg-i hevâ dur mayıp konar Tâat- ı Hak mûnis-i bez m-i bekâdır âkıbet
Tîgın Hudâ yolunda sebîl etdi kanlar ı Sıhhat- ı cân u beden senden cüdâdır âkıbet
Bâd-ı sarsardır fenâ âlem hebâdır âkıbet
Şemşîr gibi rûy-ı zemîne taraf taraf
Ko bu ayş u işreti çünkim fenâdır âkıbet
Saldın demir kuşaklı cihân pehlevanları
Yâr-ı bâkî ister isen olmaya tâat gibi
Aldın hezâr bütgedeyi mescid eyledin
Nâkûs yerlerinde okutdun ezânlar ı IV
Âlemi gözden geçirsen eylesen bin y ıl rasad
Âhır çalındı kûs- ı rahîl etdin irtihâl Devr içinde dur masan görsen hezârân nîk ü bed
Evvel konağın oldu cinân bûstânlar ı Her tarafdan aksa dünyâ mâlı gelse lâ-yu'ad
Olsa kumlar sağışınca ömrüne hadd ü aded
Minnet Hudâ'ya iki cihânda kılıp saîd Gelmeye bu ş îşe-i çarh içre bir sâat gibi
Nâm- ı şerîfin eyledi hem gâz î hem şehîd
61 62
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
V GAZEL
Menzil-i âsâyiş-i ukbâya istersen vüsûl Hattım hisâbın bil dedin gavgâlara saldın beni
Hubb- ı dünyâdan ferâgat gibi olmaz doğru yol Zülfüm hayâlin kıl dedin sevdâlara saldın beni
Şâdmân erbâb- ı uzletdir hemân Bâkî melûl
Geh âbveş giryân edip geh bâdveş pûyân edip
Ger huzûr etmek dilersen ey Muhibbî fâriğ ol Mecnûn- ı ser-gerdân edip sahrâlara saldın beni
Olmaya vahdet makâmı kûşe-i uzlet gibi
Vaslım dilersin çün dedin lutf ediben olsun dedin
(Dîv ân, s.90-91) Yarın dedin bir gün dedin ferdâlara saldın beni
63 64
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
65 66
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Baktılarsa göre/ne kadar Sivas'ın Zara ilçesinde doğdu (1953). 1975'te Bursa Eğitim
Bir aynaydı gördüler Enstitüsü Türkçe Bölümü'nden mezun oldu. Çeşitli liselerde
Yüzlerine tutulan. öğretmenlik (1980-1985), TRT'de denetimcilik görevlerinde
bulundu. Hergün ve Tercüman gazetelerinde sanat-edebiyat
sayfaları yönetti. "Aşk Estetiği" adlı kitabıyla fikir dalında 1982
Yıllar sonra birisi anlattığı anıda Türkiye Yazarlar Birliği Armağanı'nı kazandı.
Gene solgun bir güle/ne kadar
Bakar buzlu camlardan. Eserleri :
(Sev gilerde, s.243) Şiir : 1.Gülnâme (1983), 2.Kaknus (1991), 3.Şiirler (1996)
Deneme : 1.Aşk Estetiği (1982), 2.Geçmişi Yeniden Kurmak
YÜN (1987), 3.Halk Şiirinden Tarihe (1991), 4.Şehir Fotoğrafları (1994),
5.Geleneğin Direnişi (1996), 6.Yaza Yaza Yaşamak (1999),
Tutar bir ah âhûyu yâhûlarda 7.Kuğunun Son Şarkı sı (1999), 8.Altı Çizili Satırlar (2000), 9.Altın
Kapı (2001), 10.Derkenar (2002), 11.Divan Yolu (2003)
Kim atar kemendi kalkar divandan
Đnceleme : 1.Yahya Kemal : Eve Dönen Adam (1985),
Bir çağ günümüze. 2.Đslâm Estetiği ve Đnsan (1989), 3.Güller Kitabı (1992)
Fabl : Aslanlar, Tilkiler ve Eşekler (1990)
Aynalarda çok şey görülüptür Biyografi : 1.Defterimde 40 Suret (1996), 2.Dede Efendi
Yokken söylenmiş, olmadan görülmüşse (1997), 3.Peyami, Hayatı Sanatı Felsefesi Dramı (1999)
Gitmiş hepsi cümle/ten. Roman : Bozgunda Fetih Rüyası (2001)
Düşe kalka hasta-i gam
O hangi yollardan gelir yânımıza. DAHA DENĐZ DAHA DAĞ
I
Her ayrılışta en az hüzün vardır
Ellerinde bir şairin Çözülüp masallarda örülmüş gür saçları
Par lar bu ne zamandır Esti dağlar ımızda hür Akdeniz rüzgârı
Karış mış yünümüze. Bir bir uyandılar o tuzlu serinliklere,
Göklerden gürül gürül gökler indi yere.
(Sev gilerde, s.252) Atlar huysuzlandı, köpürdü yeleleri
Ve kabaran suların destan velveleleri...
Eridikçe zirvelerde dağlar gibi kar,
Par ladı çifte su verilmiş iğri kılıçlar.
Kopup Đç-Asya'dan nice binlerce atlı,
Nice binlerce yiğit baştanbaşa pusatlı
Atıldı günbatıya daha deniz daha dağ!
67 68
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
69 70
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
71 72
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Eserleri :
Şiir : 1.Ömrümde Sükût (1933), 2.Otuz Beş Yaş (1946),
3.Düşten Güzel (1952), 4.Sonrası (1957)
Mektup : Ziya'ya Mektuplar (1957)
Hikâye : Cahit Sıtkı Tarancı'nın Hikâyeciliği ve Hikâyeleri
(1976)
73 74
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
75 76
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
77 78
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
ŞÂĐR ¥¥¥¥
79 80
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Eserleri :
Onlar gittiler
Yalnız bir yemin kaldı aramızda
Ben şimdi bir yanda
Kasılmış ç ıplak bir kurşun gibiyim
Namluda.
81 82
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
83 84
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
VII XVI
Hakk'ın olıcak işler Nâçâr kalacak yerde
Boştur gam u teşvîşler Nâgâh açar ol perde
Ol hikmetini işler Der mân eder ol derde
Mevlâ görelim neyler Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler Neylerse güzel eyler
X XVII
Sen adli zulüm sanma Her kuluna her ânda
Teslîm ol oda yanma Geh kahr u geh ihsânda
Sabr et sakın usanma Her anda O bir şânda
Mevlâ görelim neyler Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler Neylerse güzel eyler
XI XXI
Deme şu niçin şöyle Geh sâde vü gâh rengîn
Yerincedir ol öyle Geh tab’ın eder sengîn
Bak sonuna sabr eyle Geh hurrem ü geh gamgîn
Mevlâ görelim neyler Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler Neylerse güzel eyler
XII XXVII
Hiç kimseye hor bakma Her sözde nasihat var
Đncitme gönül y ıkma Her nesnede z înet var
Sen nefsine yan çıkma Her işte ganîmet var
Mevlâ görelim neyler Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler Neylerse güzel eyler
XIII XXVIII
Mü'min işi reng olmaz Hep remz ü işârettir
Âkil huyu ceng olmaz Hep gamz u beşârettir
Ârif dili teng olmaz Hep ayn- ı inâyettir
Mevlâ görelim neyler Mevlâ görelim neyler
Neylerse güzel eyler Neylerse güzel eyler
85 86
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
EŞREFOĞLU RÛMî Değme bir dervîş fakîri hor görüp hor bakma kim
Gönlünün her kûşesinde Arş-ı Rahmân gizlidir
Asıl adı, Abdullah olup Mısır'dan göç ederek Đznik'e
yerleşmiş bir ailenin oğludur. Yükse k bir öğrenim gördükten sonra Muhîb ise cân u dil, bulur hayât-ı câvidân
Bursa'da Emir Sultan'ın hizmetinde bulundu, onun tavsiyesiyle Dervîşin her bir sözünde âb-ı hayvân gizlidir
Ankara'da Hacı Bayram-ı Veli'ye derviş ve damad oldu. Sonradan
Kâdirî tarikatının Eşrefiye şubesini kurdu. 1469'da vefat etti.
Mezarı, Đznikteki Eşrefoğlu Rûmî Tekke si'ndedir. Gör bu Eşrefoğlu Rûmî bahr-ı aşkda neyledi
Cân u başdan geçip cânında cânân gizlidir
Eserleri :
Şiir : Dîvân
Nesir : Müzekki'n-Nüfûs
AŞK
GĐZLĐDĐR
87 88
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
89 90
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Đmtisâl-i "câhidû fi'llâh" olupdur niyyetim Mihrin ey hüsn-i bedî' u leb-i la'li şîr în
Dîn-i Đslâm'ın mücerred gayretidir gayretim Kıssa-i Hamza gibi âleme destân ederiz
Fazl- ı Hakk u himmet-i cünd-i ricâlu’llâh ile Kâmetin şevki alem-veş ne kadar olsa ayân
Ehl-i küfrü ser-te-ser kahr eylemekdir niyyetim Dilde râz-ı dehenin s ırrını pinhân ederiz
91 92
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
BEYT Eserleri :
Yokdurur zulme r ızâmız adle biz mâilleriz Şiir : 1.Şarkın Sultanları (1919), 2.Gönülden Gönüle (1919),
Gözleriz Hakk'ın r ızâsın emrine kâilleriz 3.Dinle Neyden (1919), 4.Çoban Çeşmesi (1926), 5.Suda
Halkalar (1928), 6.Bir Ömür Böyle Geçti (1933), 7.Elimle
(Fatih ve Şiirleri, s.152) Seçtiklerim (1934), 8.Akarsu (1937), 9.Tatlı Sert (1928), 10.Akıncı
Türküleri (1938), 11.Heyecan ve Sükûn (1959), 12.Zindan
Duvarları (1967), 13.Han Duvarları (1969)
Oyun : 1.Canavar (1925), 2.Akın (1932), 3.Özyurt (1932),
4.Kahraman (1933), 5.Yayla Kartalı (1945)
Roman : Yıldız Yağmuru (1936)
HAN DUVARLARI
93 94
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Sonra dönen, dönerken inleyen tekerlekler... Şişesi is bağlamış bir lâmbanın ışığı,
Ellerim takılırken rüzgârlar ın saçına Her yüze çiziyordu bir hüzün kır ış ığı.
Asıldı arabamız bir dağın yamac ına. Gitgide birer âyet gibi derinleştiler
Her tarafta yükseklik, her tarafta ıssızlık, Yüzlerdeki çizgiler, gözlerdeki çizgiler...
Yalnız arabacının dudağında bir ıslık! Yatağımın yanında esmer bir duvar vardı,
Bu ıslıkla uzayan, dönen, kıvr ılan yollar, Üstünde yazılarla hatlar kar ış mışlardı :
Uykuya varmış gibi görünen y ılan yollar Fânî bir iz bırakmış burda yatmışsa kimler,
Başını kaldırarak boşluğu dinliyordu, Aygın baygın mânîler, aç ık saçık resimler...
Gökler bulutlanıyor, rüzgâr serinliyordu.
Serpilmeye başladı bir yağmur ince ince, Uykuya varmak için bu hazîn günde, er ken,
Son yokuş noktas ından düzlüğe çevrilince Kapanmayan gözlerim duvarlarda gezerken
Nihayetsiz bir ova ağarttı benzimizi. Birdenbire kıpkız ıl birkaç satırla yandı,
Yollar bir şerit gibi ufka bağladı bizi. Bu dört mısrâ değildi, sanki dört damla kandı.
Gurbet beni muttas ıl çekiyordu kendine, Ben garip çizgilerle uğraş ırken başbaşa
Yol, hep yol, dâimâ yol.. Bitmiyor düzlük yine. Rastlamıştım duvarda bir şâir arkadaşa :
Ne civarda bir köy var, ne bir evin hayâli,
Sonun ademdir diyor insana yolun hâli. On yıl v ar ayrıyım Kınadağı'ndan
Arasıra geçiyor bir atlı, iki yayan, Baba ocağından yar kucağından
Bozuk düzen taşlar ın üstünde tıkırdayan Bir çiçek dermeden sev gi bağından
Teker lekler yollara bir şeyler anlatıyor, Huduttan hudûda atılmışım ben
Uzun yollar bu sesten silkinerek yatıyor...
Kendimi kaptırarak tekerleğin sesine Altında da bir târih : Sekiz mart otuz yedi...
Uzanmışım, kalmış ım yaylının şiltesine. Gözüm imza yerinde başka bir ad gör medi.
Artık bahtın aç ıktır, uzun etme, arkadaş !
Bir sarsıntı... Uyandım uzun süren uykudan, Ne hudut kaldı bugün, ne askerlik, ne savaş ;
Geçiyordu araba yola benzer bir sudan. Araya gitti diye içlenme bahârına,
Karşıda hisar gibi Niğde yükseliyordu, Huduttan götürdüğün şan yetişir yârına!..
Sağ taraftan çıngırak sesleri geliyordu : Ertesi gün başladı gün doğmadan yolculuk,
Ağır ağır önümden geçti deve kervanı, Soğuk bir mart sabahı... Buz tutuyor her soluk.
Bir kenarda göründü beldenin v îran hanı. Ufku tutuştur madan fecrin ilk alevleri
Alaca bir karanlık sar madayken her yeri Arkamızda kalıyor şehrin kenar evleri.
Atlarımız çözüldü, girdik handan içeri. Bulutların ardında gün yanmadan sönüyor,
Bir devâ bulmak için bağr ındaki yaraya Höyükler bir dağ gibi uzaktan görünüyor...
Toplanmıştı garipler şimdi kervansaraya. Yanımızdan geçiyor ağır ağır kervanlar,
Bir noktada birleş miş vatanın dört bucağı, Bir derebeyi gibi kurulmuş eski hanlar.
Gurbet çeken gönüller kuşatmıştı ocağı. Biz bu sonsuz yollarda varıyoruz, gitgide,
Bir parıltı gördü mü gözler hemen dalıyor, Đki dağ ortasında boğulan bir geçide.
Göğüsler çekilerek nefesler daralıyor, Sıkı bir poyraz beni titretirken içimden
95 96
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
97 98
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
"Ne mübârektir o saçlar ki latîf akşamdan, O devir, kalbin eser verdiği bir mevsimdi ;
"Ve o gözler ki har îminde yanar bin şamdan. Bir ikiz şeytanat olmuş kadın-erkek şimdi :
"Gül yüzün, servi boyun, hangi gülistânındır?" Đbn-i Yûsuf da odur Bint-i Zelîhâ neyse ;
Biri mecnundur onun dîgeri dîvâneyse ;
Đnciler söyledi Yûsuf ki biçilmez değeri : Gördüğün her baş ı boş dalga bir ummânındır.
-"Hüsn ü an bahçesinin Mısr'a bedel şâheseri!
"Her gülistânı eder samyeli bir günde mezâr ; (Han Duvarları, s,187-188)
"Sensin ancak, sanır ım, yaprağı solmaz gülzâr !
"Kendi hâlinde bırak bendeni mevtâ gibi sen. YASSIADA
"Sana aksin yetişir canlı nedîm istersen.
"Var temâşâya koyul gölgeni tenhâlarda ; Bilmiyor gülmeyi sâkinlerinin binde biri ;
"Aynalar belki erir tunç alevin çarpar da, Bir vatan derdi birikmiş bir avuçluk karada.
"Suya meylet ki, havuzlar bile hayranındır." Kuşu hicrân getirir, dalgası hüsran götürür ;
Mâvi bir gözde elem katrasıdır YASSIADA.
-"Kalbim olsun, dilerim, hüsnünün aksettiği su ;
"Đşte geldim sana aşkımla, kucaklar dolusu. (Zindan Duvarları, s.5)
"Böyle herkesten uzak yerde çekinmek kimden?
"Kim siyah zülfümü seçmezse beyaz cildimden,
"Tâ ebed, seç meye görsün geceden gündüzünü!
"Nimetullaha nas ıl yan çevirirsin yüzünü
"Her dalından sana bir meyve sunarken Tûbâ?
"Dileğin veçhile mahsûlüne el koy ki bu bağ,
"Ey melek-çehre, senin Ravza-i Rıdvân'ındır !"
99 100
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
101 102
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
103 104
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Muhtemelen 1495 yılında Hille'de doğdu. Asıl adı Muham- Saçma ey göz eşkden gönlümdeki odlara su
med, babasının adı Süleyman'dır. Küçük yaşta Arap ve Fars Kim bu denli tutuşan odlara kılmaz çâre su
dillerini, sonra devrinin bütün ilimlerini tahsil etti. Safevi hükümdarı
Şah Đsmail, Bağdat ve civarını zaptedince (1508) Fuzûlî, ona Âb-gûndur günbed-i devvâr rengi bilmezem
Beng ü Bâde mesnevisini takdim etti. Bağdat'ta Safevi vâlisi
Đbrahim Han tarafından korundu. Onun ölümünden sonra tekrar Ya muhît olmuş gözümden günbed-i devvâra su
Hille'ye döndü. Kanuni Sultan Süleyman'ın Bağdat'ı fethetmesi
(1534) üzerine Fuzûlî, padişaha ve ordudaki paşalara kasideler Zevk-i tîgından aceb yok olsam gönlüm çâk çâk
sundu. Evkaf dairesinden bağlanan günde 9 akçalık bir maaşı Kim mürûr ilen bırakır rahneler dîvâra su
alamayınca Nişancı Celâlzâde Mustafa Çelebi'ye meşhur Şikâyet-
nâme'sini yazdı. Kanuni'nin ordusu Bağdat'ta 4 ay (Aralık 1534- Suya versin bâğbân gülzârı zahmet çekmesin
Nisan 1535) kalmıştı. Bu süre içinde Fuzûlî, orduda bulunan Bir gül aç ılmaz yüzün tek verse bin gülzâra su
şairlerden Hayâlî ve Taşlıcalı Yahya Bey'lerle tanıştı, görüştü.
Hayatı hep Hille, Kerbelâ ve Bağdat'ta geçen, Irak topraklarından Ohşadabilmez gubâr ını muharrir hattına
dışarı çıkmayan Fuzûlî, 1556'da Irak'ta bir taun salgınında öldü. Hâme tek bakmakdan inse gözlerine kara su
Bugün Kerbelâ'da Hazret-i Hüseyn'in makamı karşı sındaki bir
türbe, Fuzûlî'nin mezarı diye bilinmektedir.
Fuzûlî, bütün Türk şiiri (Klasik Türk, Tasavvuf, Saz) Ârızın yâdıyla nem-nâk olsa müjgânım n'ola
üzerinde yüzyıllarca süren etkisiyle en büyük lirik şairlerimizden Zâyi olmaz gül temennâsıyla ver mek hâre su
biri oldu. Aldığı tasavvufî eğitim sonucu gazellerinde ve şaheseri
sayılan Leylâ vü Mecnûn mesnevisinde Đlâhî aşkın terennümlerine Gam günü etme dil-i bâmârdan tîgın dirîğ
raslanan şair, çok samimi üslûbuyla okuyucuya bir vecd ve Hayrdır ver mek karanu gecede bîmâra su
hayranlık verir.
Đste peykânın gönül hecrinde şevkim sâkin et
¥¥¥¥ Susuzum bir kez bu sahrada binim'çün ara su
Eserleri :
Ben lebin müştâkıy ım zühhâd Kevser tâlibi
Şiir : 1.Türkçe Dîvân, 2.Farsça Dîvân, 3.Leylâ vü Mecnûn, Nitekim meste mey iç mek hoş gelir huşyâra su
4.Beng ü Bâde, 5.Tercüme-i Hadîs-i Erbaîn, 6.Sâkî-nâme
(Farsça) Ravza-i kûyuna her dem durmay ıp eyler güzâr
Nesir : 1.Hadîkatü's-Sü’edâ, 2.Rind ü Zâhid (Farsça), Âşık olmuş gâlibâ ol serv-i hoş-reftâra su
3.Sıhhat u Maraz (Farsça), 4.Muammâ Risalesi (Farsça),
5.Matlau'l-Đ'tikâd fî Ma'rifeti'l-Mebde'i ve'l-Me'âd (Arapça) Su yolun ol kûydan toprak olup tutsam gerek
Mektup : Türkçe Mektuplar (1.Nişancı Celâl-zâde Mustafa Çün rakîbimdir dahı ol kûya koyman vara su
Çelebi Mektubu, 2.Musul Bayraktarı Ahmed Bey Mektubu, 3.Ayas
Paşa Mektubu, 4.Kadı Alaeddin Mektubu, 5.Şehzâde Bâyezid Dest-bûsî ârzûsuyla ger ölsem dostlar
Mektubu)
Kûze eylen toprağım sunun onunla yâra su
105 106
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Đç mek ister bülbülün kanın meğer bir reng ile Bîm- i Dûzah nâr-ı gam salmış dil-i sûzânıma
Gül budağının mizâcına gire kurtara su Var ümîdim ebr-i ihsânın sepe ol nâra su
Tînet-i pâkini rûşen kılmış ehl-i âleme Yümn-i na'tından güher olmuş Fuzûlî sözleri
Đktidâ kılmış tar îk-i Ahmed-i Muhtâr'a su Ebr-i nîsândan dönen tek lü'lü-i şehvâre su
Hâb- ı gafletden olan bîdâr olanda rûz-ı haşr
Seyyid-i nev'-i beşer deryâ-yı dürr-i ıstıfâ Hâb- ı hasretden dökende dîde-i bîdâra su
Kim sepipdir mu'cizâtı âteş-i eşrâra su
Umduğum oldur ki rûz-ı haşr mahrûm olmayam
Kılmak için tâze gülzâr-ı nübüvvet revnakın Çeş me-i vaslın vere ben teşne-i dîdâra su
Mu'cizinden eylemiş izhâr seng-i hâre su (Dîv ân, s.31-33)
107 108
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
GAZEL KIT'A
Şifâ-yı vasl kadrin hecr ile bîmâr olandan sor Kalem olsun eli ol kâtib-i bed-tahr îrin
Zülâl-i şevk zevkin teşne-i dîdâr olandan sor Ki fesâd-ı rakamı sûrumuzu şûr eyler
Gâh bir harf sükûtuyla kılar nâdiri nâr
Lebin s ırrın gelip güftâra benden özgeden sorma Gâh bir nokta kusûruyla gözü kûr eyler
Bu pinhân nükteni bir vâkıf-ı esrâr olandan sır
(Dîv ân, s.18)
Gözü yaşlıların hâlin ne bilsin merdüm- i gâfil
Kevâkib seyrini şeb-tâ-seher bîdâr olandan sor
KIT'A
Her kimin var ise zâtında şerâret küfrü
Istılâhât-ı ulûm ile müselmân olmaz
Ger kara taş ı kız ıl kan ile rengîn etsen
Tab'a tağyîr verip la'l-i Bedahşân olmaz
109 110
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
111 112
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
BAHAR GELDĐ
113 114
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Đstanbul’da doğdu (1891). Galatasaray Lisesi’ni bitirdi. Hulyâlı servilerden uçar hasta bir recâ,
Ehliyet imtihanını vererek Muğla Lisesi’ne öğretmen oldu (1916). Yorgun pırıldaş ır, der-i mescidde hep sarı
Sonradan Đstanbul liselerinde devam eden edebiyat öğretmenliği Kandil ziyâları,
kırk yıl sürdü. 23 Şubat 1971’de Đstanbul’da vefat etti. Zincirlikuyu Abdest alır şadırvanlar ın altında bir hoca…
Mezarlığı’nda medfundur.
ŞADIRVANLAR
115 116
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
117 118
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
HAYÂLÎ GAZEL
Doğum yeri, o devir Rumeli'sinin kültür ve edebiyat merkez- Şol gönül kim şâm- ı gamda derdini tenhâ çeker
lerinden olan Vardar Yenicesi'dir. Asıl adı Mehmed olan Hayâlî Cân gözüne kuhl-ı sübhânellezî esrâ çeker
Bey, düzenli ve tam bir tahsil görmedi. Henüz çocuk denecek
yaşta, Hayderî şeyhi Baba Ali Mest-i Acemî'nin çevresindeki Yâr ile âşık ikilik perdesini kıldı çâk
dervişlere katıldı, onlarla birlikte çeşitli şehir ve kasabalarda gezip
dolaştı. Đstanbul'a gelince şiirleriyle çevresinin dikkatini çekti. Vahdete erdi dahi zâhid gam- ı ferdâ çeker
Defterdar Đskender Çelebi ve sonra Sadrazam Đbrahim Paşa'nın
sevgi ve himayesini kazandı. Kânûnî'nin nedimleri arasına girdi ve Mûrçe bir katre su içre vücûdun gark eder
sancak beyi oldu. 1557'de Edirne'de öldü. Teşne-diller var ki bir demde yedi deryâ çeker
Hayalinin zenginliği, lirizminin kuvvetli oluşuyla Klasik Türk
Şiiri'nin üstün değerlerinden biridir. Tasavvufla beslenmiş ince, Âşiyân-ı bülbülü sâgar edip gülzârda
zarif ve âhenkli gazelleri onu, Kânûnî devrinin Necâtî ile Bâkî Gonca la'lin yâdına ey lâle-ruh sahbâ çeker
arasında yetişmiş en büyük şairi mertebesine yükseltmiştir.
Dergehinde her ne kim emr eylese sultân-ı aşk
Eserleri : Nice y ıllardır Hayâlî hükmüne tuğrâ çeker
Şiir : Dîvân (Dîv ân, s.116)
GAZEL GAZEL
Cihân-ârâ cihân içindedir arayı bilmezler Ne zillet ver meğe râgıb ne devlet hânımız vardır
O mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler Ko gayrı gayra yâr olsun bizim Allâh'ımız vardır
Harâbât ehline Dûzah azâbın anma ey zâhid Tar îkinden ererse menzil-i maksûda her âş ık
Ki bunlar ibn-i vakt oldu gam- ı ferdâyı bilmezler Hakîkat râhını gözler bizim bir Şâhımız vardır
Şafak-gûn kan içinde dâğını seyr etse âşıklar Mey-âlûde sifâlin tâc-ı Cemş îd'e değiş mezler
Güneşte zerre görmezler felekte ay ı bilmezler Bizim kûy-ı harâbât içre bir dergâhımız vardır
Hamîde kadlerine rişte-i eşki takıp bunlar Gam- ı dünyâ bizi bilmez velî mâh-ı muharremde
Atarlar tîr-i maksûdu nedendir yayı bilmezler Şehîd-i Kerbelâ için bir âh u vâhımız vardır
Hayâlî fakr şalına çekenler cism-i uryânı Hayâlî sûret-i dünyâya gâfiller gibi tapmaz
Anınla fahr ederler atlas u dîbây ı bilmezler Hakîkat vechine bakmış dil-i âgâhımız vardır
(Dîv ân, s.107) (Dîv ân, s.122-123)
119 120
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
121 122
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
123 124
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
âh, kuşun içindeki yitik simurg, par ılda! Batı Türkistan'da (bugünkü Kazakistan Cumhuriyeti sınırla-
tüyün yalnızlık imi, yüzünde su izleği ; rının içindeki) Sayram kasabasında doğdu (1093). Sonradan Yesi
görünür bulunmayan bir gölün dağarında ; şehrine yerleşen Ahmed Yesevî, ilk öğrenimini babası Đbrahim
Şeyh'ten ve Arslan Baba'dan aldı. Daha sonra Buhara'da devrin
bir güneştir belki de, anlatılan gizleri
tanınmış âlim ve mutasavvıfı Yusuf Hemedânî'ye intisap etti.
gizler! kim bilir ki, kalbim gömü, perdita! Onunla Merv, Buhara, Herat, Semerkand gibi beldeleri dolaştı.
anlamak sır ma kuşak, sarıyorum eğnime Şeyhinin ölümünden sonra bir süre halifesi oldu. Buhara'da irşad
sen bende anlıyorsan, daha anla, elvedâ... makamını Şeyh Abdülhâlık Gücdüvânî'ye bırakarak Yesi'ye
döndü. Kalan ömrünü irşad hizmetleriyle orada geçirdi. 63
bir kuşatma gibiyim şimdi kendi kendime... yaşından sonra toprak altında yaptırdığı bir hücrede ibâdet ve
riyâzetle maşgul oldu. 1166'da öldü. Mezarı Yesi'dedir.
âh, gitgide kuşansan binlerce kitaplar ı Hoca Ahmed Yesevî, Türkistan'da Yesevî Tarikatı'nın
yetmez ! daha kuşan, daha kuşan, bir daha... kurucusudur. Kendisi, Türk dünyasında "Hazret-i Türkistân" ve
bildiklerim uzuyor ve bir bir aynaları "Pîr-i Türkistân" olarak bilinir. Vefatından sonra Yesevîlik,
kırıyor, otuz ayna, olmayacak, sabaha Horasan, Đran, Azerbaycan, Anadolu ve Şam'da yayıldı. Öğretici
ve yol gösterici mâhiyette olan şiirleri Dîvân-ı Hikmet adlı eserde
toplanmıştır. Bu eserdeki mevcut şiirlerin bir kısmı Ahmed
yeniden diril artık, aynaların külünden ; Yesevî'ye ait olup, diğerleri Yesevîler tarafından sonraki
kanatlar ın bir öykü, par ıldıyor bugünden... yüzyıllarda ilâve edilmiştir. Karahanlı Türkçesiyle yazan şairin dili
açık ve durudur. Şiirlerini hece ve aruz vezniyle ve genellikle
(Ay na Şiirleri, s.37) dörtlükler halinde kaleme almıştır.
Eserleri :
125 126
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
HĐKMET HĐKMET
Rahmân Rabb'im rahmetini câri eyle seherde On sekiz bin âleme server olan Muhammed
Đsyân batağına düştüm, yardım eyle seherde Otuz üç bin ashâba rehber olan Muhammed
Ümid ile gelmişim dergâhına Allâh'ım Geceleri yatıp uyumaz, tilâvetli Muhammed
Günâhkârım, isyânkâr elimi tut seherde Garîb ile yetime mürüvvetli Muhammed
Tevbe eyledim dilimde, gönlüm korkmaz Hudâ'dan Yoldan azan şaşkına hidâyetli Muhammed
Hem rahmet ve cemâli ar mağan eyle seherde Muhtaç düşse herkese kifâyetli Muhammed
Yolsuz yola hep yürüdüm, gaflette ömrüm geçti
Ey Kadîr-i Zülcelâl, yola sal seherde Ebû Cehl ve Ebû Leheb'e siyasetli Muhammed
Melâmetin yıkay ıcıs ı selâmetli Muhammed
Sensin benim sığınağım, gazap eyleme Allâh'ım
Ey bütün halleri bilen, halimi sor seherde Namaz, oruç kılıc ı, ibâdetli Muhammed
Sürekli tesbih söyleyici riyâzetli Muhammed
Baştan ayağa günahım iki cihana s ığmaz
Kulun âsi, günahkâr, gizli eyle seherde Lânetlenmiş şeytana siyasetli Muhammed
Şeriatın yoluna inâyetli Muhammed
Dağdan ağır günâhım, özür demeğe dilim yok
Günâhımı bağışlayıp yerle bir eyle seherde Tarikata yol gösterici irâdetli Muhammed
Hakîkata muktedâ icâzetli Muhammed
Günahımı itiraf ederim, hâz ırsın hem nâzırs ın
Elimi tut ey Cebbâr, yola koy seherde Duâları müstecâb icâbetli Muhammed
Kötülüğe iyilik kerâmetli Muhammed
Garîbim ve kimsesizim, bîçâreyim ve fakîr
Senden özge kimim var, rahmet eyle seherde Tevfîk veren zâlime celâletli Muhammed
Eğilip secde kılan itâatlı Muhammed
Ben âsiyim, günahkâr ım, hamd ve senâ söylemem
Horozlar ı gör, senâ söyler seherde Beş vakit namaz olduğunda imâmetli Muhammed
Mi'râc aşıp vardığında şehâdetli Muhammed
Kul Hoca Ahmed Hakk'tan kork, kim korkmaz îmânı yok
Önündedir o cehennem, haz ır ol seherde Arş ve Kürsî pazarı inâyetli Muhammed
Sekiz cennet sâhibi velâyetli Muhammed
(Div an-ı Hikmet, s.44) (Div an-ı Hikmet, s.59-60)
127 128
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
HĐKMET ĐSMET ÖZ EL
Hâlık'ımı ararım gece gündüz cihân içinde Kayseri'de doğdu (1944). Söke'li bir polis memurunun altıncı
Dört yanımdan yol indi kevn ü mekân içinde çocuğudur. Đlk ve orta öğrenimini Kastamonu, Çankırı ve
Ankara'da yaptı. Bir süre Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Fakültesi'nde okudu. Daha sonra Hacettepe Üniversitesi Fransız
Dörtten yediye yettim, dokuzu geçip gittim
Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi (1977). Devlet Konservatu-
Ondan ikiye geldim çarh-ı keyvân içinde varı'nda Fransızca okutmanlığı yaptı. Gazete yazıları dışında
kalan yazıları ile şiirlerini 1960'tan itibaren Devinim 60, Papirüs,
Üç yüz altmış su geçtim, dört yüz kırk dört dağ aştım Yeni Dergi, Şiir Sanatı, Halkın Dostları, Diriliş, Mavera, Gösteri vd.
Vahdet şarâbını içtim, düştüm meydân içinde dergilerde yayımladı. 1970'te Ataol Behramoğlu ile birlikte Halkın
Dostları dergisini çıkardı. Yeni Devir ve Milli Gazete'de günlük
Çünkü düştüm meydana, meydanı dolu gördüm fıkralar yazdı.
Yüz bin ârifi sordum, bütün cevlân içinde 1960 kuşağı şairlerinden olan Đsmet Özel, Đkinci Yeni
deneylerinden yararlanarak taze buluşlar, yoğun söyleyiş, esrarlı
Dalgıç denizine girdim, varlık şehrini gezdim ve mistik bir hava inşa etme ustalığını gösterdi. Đlk şiirlerinde,
Đnciyi sedefte gördüm, cevheri hazine içinde özellikle imge yoğunluğu ve kelime seçiminde gösterdiği titizlikle
ilgi çekti. Şiiri insan gerçeğini irdelemenin özel bir ilgi alanı saydığı
bu dönemin ürünlerini Geceleyin Bir Koşu (1966) adlı ilk kitabında
Arş ve Kürsî'yi yürüdüm, Levh ve Kalem'i gördüm topladı. Türk şiirinin yenilikçi deneylerini toplumcu bir tutumla
Varlık şehrini gezdim, söyledim bu cân içinde bağdaştırabilmekte gösterdiği başarı, ikinci kitabı Evet Đsyan'ın
(1969) büyük yankılar uyandırmasını sağladı. Taşları Yemek
Canı gördüm cânânda, aşkı gördüm meydanda Yasak adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Deneme Ödülü'nü
Âşıklar ın meydanı cümle bostan içinde (1985) kazandı.
129 130
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
131 132
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
133 134
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
bana deha değil Solgun evler, ölü bir dağ, iyice solmuş dudak
belgeler gerekli bile bir bir çınlayan
kanıtlar, ifadeler, resmi mühür ve imza ihtilal haberidir
gençken ve gecenin gümüş ipliklerden işlenmiş oluşu
peşpeşe kaç gece yıllarca nisan ayları gelince vücudu hafifletir
acıyan, yumuşak yerlerime yaslanıp uçardım şahlanan grevler içinde kahkahalar ım küstah
bilmezdim neden baz ı saatler bakışlar ım beyaz bulutlara karşı obur
alaturka vakitlere ayarlı marşlara ayarlanmak hevesindeki sesim
neden karpuz sergilerinde lüküs yanar gider şehre ve şaraba yaltaklanarak
yazgı desem biraz ağlayabilmek için
kötü bir şey dokunmuş olurdu sanki dudaklar ıma fotoğraflar çektirir
Tokat babam
aklıma bile gelmezdi seferberlikte mekkâredir
babam onbeşli olmasa.
Đnsanın
Meyan kökü kazarmış babam kırlarda gölgesiyle tanımlandığı bir çağda
ben o yaşta koltuğumda kitaplar marşlara düşer belki birkaç şey açıklamak
işaret parmağımda zincir, cebimde sedef çakı belki ruhlar ın gölgesi
cebimde kırlangıçlar, çılgınlık sayfaları düşer de marşlara
kafamda yasak düşünceler, Gide meselâ. mümkün olur babamı
varlık sanc ısıyla ç ığır mak :
Kar yağarken kir lenen bir şeydi benim yüzüm
her sevinç nöbetinde kus mak sunuldu bana Ezan sesi duyulmuyor
gecenin anlamı tıkansın diye ıslık çalar Haç dikilmiş minbere
resimli bir kitaptan çalardım hayatımı Kâfir Yunan bayrak asmış
oysa her gün Câmilere, her yere
merkep kiralay ıp da kazılan kökleri
Forbes firmasına satan Öyle ise gel kardeşim
Hep v erelim el ele
babamdı.
Patlatalım bombaları
Çanlar sussun her yerde
Budur
işte bir daha korkmamak için korkmaz görünen korku Çanlar sustu ve fakat
işte şehirleri bay ındır gösteren yalan binlerce yılın yabancıs ı bir ses
işte mevsimlerin değiştiği yerde buharlaşan değdi minarelere :
kelepçeler, sürgünler, gençlik acılarıyla Tanr ı uludur Tanr ı uludur
güçbela kurduğum cümle işte bu; polistir babam
ten kaygusu yüklü ağır bir haç taşımaktan Cumhur iyetin bir kuludur.
tenimin olanca ağırlığı yokoldu.
135 136
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
137 138
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Yavuz Sultan Selim’i n oğludur. 1495’te Trabzon’da doğdu. Bayburt’ta doğdu (1901). Đstanbul Erkek Muallim Mektebi
Trabzon valisi Şehzade Selim, oğlunu küçük yaştan itibaren çok son sınıf öğrencisi iken Millî Mücadele’n in başlaması üzerine
titiz bir eğitim sürecinden geçirdi. 1520’de 26 yaşında iken Ankara’ya gitti (1920). Matbuat ve Đstihbarat Müdürlüğü ile
padişah oldu. Avrupa tarihçilerinin “Muhteşem Süleyman” Anadolu Ajansı’nda çalıştı. Savaş sonrası Đ stanbul’a gelerek
dedikleri bu büyük hükümdar zamanında Barbaros kardeşler dışarıdan imtihanla diploma aldı ve Anadolu Ajansı muhabiri
Akdeniz'i bir “Türk Gölü” haline getirdiler ve Kuzey Afrika'yı olarak gönderildiği (1933) Paris’te kaldığı beş yıl içinde Siyasal
fethederek Osmanlı topraklarına bağladılar. Kırım Hanları, Bilgiler öğrenimi yaptı. Dönüşünde Rize (1939) ve Erzurum (1943,
Moskova'ya kadar ilerlediler. Sudan ve Habeşistan'da fetihler 1946) milletvekili oldu. 1948’d e Ankara’da öldü. Cebeci
yapıldı. 7 Eylül 1566 günü Zigetvar Kuşatması esnasında vefat Mezarlığı’nda medfundur.
etti. 46 sene padişahlık yaptı. Babasından 6.557.000 km 2 olarak
devraldığı Devlet-i Aliye’n in topraklarını, 14.893.000 km 2ye BĐNGÖL ÇOBA NLARI
çıkardı. Cenaze namazını Şeyhülislâm Ebussuud Efendi ve
Nakibü'l-Eşraf Taşkentli Muhterem Efendi kıldırdı. Süleymaniye
Daha deniz gör memiş bir çoban çocuğuyum,
Camii avlusundaki medfundur.
Bu dağlar ın eskiden âşinasıdır soyum.
Bekçiler i gibiyiz, ebenced buralar ın,
Eserleri :
Bu tenha derelerin, bu vahşi kayalar ın
Şiir : Dîvân-ı Muhibbî Gör mediği gün yoktur sürü peşinde bizi,
Her gün aynı pınardan doldurup destimizi
GAZEL Kır lara açılırız, ç ıngıraklarımız la.
Halk içinde mu’teber bir nesne yok devlet gibi Okuma yok, yazma yok, bilmeyiz eski yeni,
Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi Kuzular bize söyler yılların geçtiğini,
Arzu, başlarımızdan yıldızlar gibi yüksek;
Saltanat didikleri ancak cihân gavgâsıdır Önümüzde bir sürü, yanımızda bir köpek,
Olmaya baht u saâdet dünyada vahdet gibi Dolaştır ıp dururuz aynı daussılay ı,
Her adım uyandır ır acı bir hatırayı.
Ko bu ayş ü işreti çünkim fenâdır âkıbet
Yâr-ı bâkî ister isen olmaya tâat gibi Anam bir yaz gecesi doğurmuş beni burda,
Bu çamlıkta söylemiş son sözlerini babam,
Olsa kumlar sağışınca ömrüne hadd ü aded Şu karşıki bayırda verdik kuzuyu kurda,
Gelmeye bu ş îşe-i çarh içre bir sâat gibi „Suna“mın başka bir köye gelin gittiği akşam.
Gün biter, sürü yatar ve sararan bir ayla,
Ger huzûr etmek dilersen ey Muhibbî fâriğ ol Çoban hicranlar ını basar bağr ına yayla.
Olmaya vahdet cihânda kûşe-i uzlet gibi -Kuru bir yaprak gibi kalbini eline al,
Diye hıçkır ır kaval :
(Osmanlı Türkçesi Metinleri, s.468) Bir çoban parçasısın, olmasan bile koyun,
139 140
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
141 142
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde doğdu (1953). 1973'te Gazian- Bir gölge gibi gezdim aranızda dolaştım
tep Lisesi'ni bitirdi. 1978'de Hacettepe Üniversitesi Türkoloji Aydınlık dünyanızda gölgeye yer yok bildim
Bölümü'nden mezun oldu. Ankara'nın değişik liselerinde bir süre Ne aya el uzattım, ne güneşe ulaştım
edebiyat öğretmenliği yaptı. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih- Sırtımda ağır bir yük karanlığa çekildim.
Coğrafya Fakültesi'de "Eski Türk Edebiyatı" alanında Yüksek
Lisans ve Doktora'sını tamamladı. 100.Yıl Üniversitesi Fen-
Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde Yardımcı Anlattım yadırgandım, dinledim duygulandım
Doçent olarak çalıştı. Hâlen, Celal Bayar Üniversitesi Fen-Edebiyat Yarını görmeseydim sevinip gülecektim
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde Profesör’dür. Bütün insanlar gibi kemik, et, sinir, kandım
Şikâyet ettiğim yok ben zaten ölecektim.
Eserleri :
Şiir : Öksüz Kubbe (1994) Karıştı servilerin gölgem gölgelerine
Hikâye : Benzemek Korkusu (1989) Bir çiğ damlası gibi mezarıma döküldüm
Đnceleme : 1.Hayriyye-i Nâbî (1995), 2.Neşâtî Dîvânı (1996) Ağırlaşmış bir yükü ulaştır mak yerine
Gerek, diye irkildim, vakit tamamdı öldüm.
ÖKSÜZ KUBBE BOMBOŞ
Yırttı karanlık göğü bir yıldız (Öksüz Kubbe, s.20)
Bir gül dalı kırıldı
Bir yarasa fırladı boşluğa yalnız KERVANLAR GEÇER
Sessizlik canevinden vuruldu
Yosun kokulu bir akşam
Bülbül visâl rüyâlarında baygın El ayak çekilmiş
Gölgeler büyüdü sularda Derede kurbağalar korosu
Alev sardı gönüllerde yangın Duvarda saat tiktakları
Döküldü gözyaşları art arda Karanlık üstüme üstüme eğilmiş
Bir tomurcuk açtı lâl
Bir mer mer parçası düştü Uzatır başını uzaklardan bir ışık
Güvercinler uyandı Titrer söğüdün gümüş dallar ında
Bir balık hıçkırdı, kal gitme kal. Biraz
Fısıldanır kulağıma bir ses
Karanlık dalga dalga koyulaştı Haykır mak isterim avaz avaz
Bir güvercin havalandı
Türbe boş Ay yağmurlu tepelerden yükselir
Ruhumu bir ince s ızı dolaştı Kovar bulutlar ı bir serin rüzgâr
Öksüz kubbe bomboş Uzar yayılır kurbağalar korosu
Uzaktan yorgun köylüler gelir
(Öksüz Kubbe, s.13) Gözlerim dolar
143 144
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
¥¥¥¥
Eserleri :
145 146
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Garbın âfâkını sarmışsa çelik z ırhlı duvar; Bana sor sevgili kâri', sana ben söyliyeyim,
Benim îmân dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ne hüviyyette şu karşında duran eş'ârım:
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar, Bir yığın söz ki, samîmiyyeti ancak hüneri;
"Medeniyyet!" dediğin tek dişi kalmış canavar? Ne tasannu' bilirim, çünkü, ne san'atkârım.
Şi'r için "göz yaşı" derler; onu bilmem, yalnız,
Arkadaş! Yurduma alçaklar ı uğratma sakın; Aczimin giryesidir bence bütün âsâr ım!
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Ağlarım, ağlatamam; hissederim, söyliyemem;
Doğacaktır sana va'dettiği günler Hakk'ın Dili yok kalbimin, ondan ne kadar bîzârım!
Kim bilir, belki yarın... Belki yar ından da yakın. Oku, şâyed sana bir hisli yürek lâz ımsa;
Oku, zira onu yazdım, iki söz yazdımsa.
Bastığın yerleri "toprak!" diyerek geçme, tanı! (Saf ahat, s.51)
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehid oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: ĐSTANBUL'A DÖNÜŞ
Verme, dünyâlar ı alsan da, bu cennet vatanı.
Bir de Đstanbul'a geldim ki : Bütün çarşı, pazar
Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki fedâ? Nâradan çalkanıyor! Öyle ya... Hürriyyet var!
Şühedâ fışkıracak toprağı s ıksan, şühedâ! Galeyan geldi mi, mantık savuşurmuş... Doğru:
Cânı, cânânı, bütün varımı als ın da Hudâ, Vardı aklından o gün her kimi gördümse zoru.
Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ. Kimse farkında değil, anlaşılan, yaptığının;
Kafalar tütsülü hulyâ ile, gözler kızgın.
147 148
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
149 150
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Nas ıl ki bağr ı yanar, gün kızınca sahrânın Üç buçuk soysuzun ardında zağarlık yapamam;
Benim de rûhumu yaktıkça yaktı hicrânın ! Hele hak nâmına, haks ızlığa ölsem tapamam.
Har îm-i pâkine can atmak istedim durdum Doğduğumdan ber idir âş ıkım istiklâle,
Gerildi karş ıma y ıllarca âilem, yurdum. Bana hiç tas malık etmiş değil altın lâle.
"Tahammül et!" dediler... Hangi bir zamana kadar? Yumuşak başlı isem, kim dedi uysal koyunum?
Ne bitmez olsa tahammül, onun da bir sonu var. Kesilir belki, fakat çekmeye gelmez boyunum.
Gözümde tüttü bu andıkça yandığım toprak Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim.
Önümde dur madı artık, ne hânuman, ne ocak... Onu dindir mek için kamçı yerim, çifte yerim.
Yıkıldı hepsi. Ben aştım diyâr-ı Sûdân'ı Adam aldır ma da geç git, diyemem, aldır ırım:
Üç ay "Tihâme!" deyip çiğnedim beyâbânı. Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldır ırım.
Kemiklerim bile yanmıştı belki sahrâda ......................
Yetişmeseydin eğer, yâ Muhammed, imdâda. (Saf ahat/Asım, s.476-477)
Eserdi kumda yüzerken serin serin nefesin
Akar sular gibi çağlardı her tarafta sesin! (ÇANAKKALE ŞEHĐDLERĐ)
Đrâdem olduğu gündür senin irâdene râm
Bir an için bana yollarda dur mak oldu harâm. ......................
Bütün heyâkil-i hilkatle hasbihal ettim Yaralanmış temiz alnından, uzanmış yatıyor;
Leyâle derdimi döktüm, cibâli söylettim ! Bir hilâl uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor !
Yanıp tutuş madan aylarca yummadım gözümü. Ey, bu topraklar için toprağa düş müş asker !
Nücûma sor ki bu kirpikler uyku gör müş mü? Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer.
Azâb-ı hecrine katlandım elli üç senedir. Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhîd'i...
Sonunda alnıma çarpan bu zâlim örtü nedir? Bedr'in arslanlar ı ancak, bu kadar şanlı idi...
Beş altı sineyi hicran içinde inleterek Sana dar gelmeyecek makber i kimler kazsın?
Çıkan yüreklere hüsran mı, merhamet mi gerek? "Gömelim gel seni târ îhe!" desem, s ığmazsın.
Demir nikâbını kaldır mezâr-ı pâkinden Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb...
Bu hasta rûhumu artık ay ır ma hâkinden ! Seni ancak ebediyyetler eder istiâb.
Nedir o meş'ale?.. Nûrun mu?.. Yâ Resûlellâh!.. "Bu, taşındır" diyerek Ka'be'yi diksem başına;
……………………………………………. Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına;
(Saf ahat/Gölgeler,426-433) Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ nâmiyle,
Kanayan lahdine çeksem bütün ecrâmiyle;
Mor bulutlar la açık türbene çatsam da tavan,
(ZULMÜ ALKIŞLAYAMAM)
..................... Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan;
Sen bu âv îzenin altında, bürünmüş kanına,
Zulmü alkışlıyamam, zâlimi asla sevemem;
Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına,
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem.
Türbedâr ın gibi tâ fecre kadar bekletsem;
Biri ecdâdıma saldırdı mı, hattâ, boğar ım...
Gündüzün fecr ile âvîzeni lebr îz etsem;
-Boğamazsın ki!
-Hiç olmazsa yanımdan koğar ım! Tüllenen mağribi, akşamlar ı sarsam yarana...
Yine bir şey yapabildim diyemem hâtırana.
151 152
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini, Arab'ın Tür k'e, Lâz'ın Çerkez'e yahut Kürd'e
Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i, Acem'in Çinliye rüçhânı mı varmış? Nerde !
Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayrân... Müslümanlıkta "anâs ır" mı olur muş? Ne gezer !
Sen ki, Đslâmı kuşatmış, boğuyorken husrân, Fikr-i kav miyyeti tel'in ediyor Peygamber.
O demir çemberi göğsünde kır ıp parçaladın; En büyük düş manıdır rûh- ı Nebî tefrikanın
Sen ki, rûhunla beraber gezer ecrâmı adın; Adı batsın onu Đslâma sokan kaltabanın !
Sen ki, a'sâra gömülsen taşacaks ın... Heyhât, Şu senin âkıbetin bin bu kadar y ıl evvel
Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihât... Sana söylenmiş iken doğru mudur şimdi cedel?
Ey şehîd oğlu şehîd, isteme benden makber,
Sana âgûşunu aç mış duruyor Peygamber. Artık ey millet-i merhûme, sabah oldu uyan !
Sana az geldi ezanlar, diye ötsün mü bu çan?
(Saf ahat/Asım, s.504-505) Ne Araplık, ne de Türklük kalacak aç gözünü !
Dinle Peygamber-i zîşânın ilâhî sözünü.
HUSRAN Türk Arapsız yaşamaz. Kim ki "Yaşar!" der, delidir !
Arabın, Tür k ise hem sağ gözü, hem sağ elidir.
Ben böyle bakıp dur mayacaktım, dili bağlı, Veriniz başbaşa; zira sonu hüsrân-ı mübîn
Đslâmı uyandır mak için haykıracaktım. Ne hükûmet kalıyor ortada, billâhi ne din !
Gür hisli, gür imanlı beyinler, coşar ancak, "Medeniyyet!" size çoktan ber idir diş biliyor;
Ben zâten uzunboylu düşünmekten uzaktım! Evvelâ parçalamak, sonra da yutmak diliyor.
Arnavutlar size ibret olacakken, hâlâ,
Haykır ! Kime, lâkin? Hani sâhipler i yurdun? Ne bu şûr îde siyâset, ne bu fâsid dâvâ?
Ellerdi yatanlar, sağa baktım, sola baktım; Gör müyor gittiği yanlış yolu, zannım, çoğunuz...
Feryâdımı artık boğarak, na'ş ını, tuttum, Size rehberlik eden huydudu artık kovunuz !
Bin parça edip şi'r ime gömdüm de bıraktım. Bunu benden duyunuz, ben ki evet, Arnavudum...
Başka bir şey diyemem ! Đşte per îşan yurdum !..
Seller gibi vâdîyi enînim saracakken,
Hiç çağlamadan, gizli inen yaş gibi aktım. (Saf ahat/Hakkın Sesleri, s.265-266)
Yoktur elemimden şu sağır kubbede bir iz;
Đnler "Safahat"ımdaki husran bile sessiz! ŞARK
(Saf ahat/Gölgeler, s.527) Musallat, hiç göz açtır maz da Garb'ın kanlı kâbûsu,
Asırlar var ki, Đslâm'ın muattal, beyni, bâzûsu.
(KAVMĐY ETÇĐLĐK) "Ne gördün, Şark'ı çok gezdin?" diyorlar. Gördüğüm :
yer yer,
Hani, milliyyetin Đslâm idi, kavmiyyet ne! Harâb iller, serilmiş hânumanlar, başsız ümmetler;
Sarılıp sıms ıkı dursaydın a milliyyetine. Yıkılmış köprüler, çökmüş kanallar, yolcusuz yollar;
"Arnavutluk" ne demek? Var mı şeriatta yeri? Buruşmuş çehreler, tersiz alınlar, işlemez kollar;
Küfr olur, başka değil, kav mini sürmek ileri ! Bükülmüş beller, incelmiş boyunlar, kaynamaz kanlar.
153 154
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Düşünmez başlar, aldır maz yürekler, paslı vicdanlar; Đlâhî, nerde bir nefhan ki, donmuş hisler ürpersin,
Tegallübler, esâretler; tehakkümler, mezelletler; Serilmiş sîneler, kâbusu artık silkip üstünden,
Riyâlar; türlü iğrenç iptilâlar, türlü illetler; "Hayat elbette hakkımdır!" desin, dünya "Değil!" derken.
Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış or manlar;
Ekinsiz tarlalar, ot bas mış evler, küflü har manlar; (Saf ahat/Gölgeler, s.528-529)
Cemâatsız imamlar, kirli yüzler, secdesiz başlar;
"Gazâ" nâmiyle dindaş öldüren bîçâre dindaşlar; MEHMED ALĐ'YE
Ipıssız âşiyanlar, kimsesiz köyler, çökük damlar;
Emek mahrûmu günler, fikr-i ferdâ bilmez akşamlar !.. Bir nüsha-i kübrâ idin, oğlum, elimizde:
Sen benden okurdun seni, ben senden okurdum.
Geçerken, ağladım geçtim, dururken, ağladım durdum; Yüksekliğin idrâkimi yorgun bırakınca,
Duyan yok, ses veren yok, bin perîşan yurda başvurdum. Kalbimle yetişsem diye, şâirliğe vurdum.
Mezarlar, âhiretler, yükselen karşında dûrâdûr;
Ne topraktan güler bir yüz, ne göklerden güler bir nûr? Şi'rin baş ı hilkatteki âheng- i ezelmiş...
Derinlerden gelir feryâdı yüz binlerce âlâmın; Lâkin, ben o âhengi ne duydum, ne duyurdum!
Ufuklar bir kızıl çember, bükük boynunda Đslâm'ın! Yıktım koca bir ömrü de, baykuş gibi, geçtim,
Göğüsler hırlay ıp dur makta, zincirler daralmakta; Kır k beş yılın eyyâm- ı harâbında oturdum.
Bunalmış kalmış üç yüz elli milyon cansa gırtlakta!
Sen, başka ufuklar bularak, yükseledurdun;
Đlâhî! Gördüğüm âlem mi insâniyyetin mehdi? Ben, kendi harâbemde kalıp, ç ırpınadurdum!
Bütün umrânı târ îhin bu çöllerden mi yükseldi? Mağmûm iki üç nevha işittiyse işitti;
Şu zâirsiz bucaklar mıydı vahdâniyyetin yurdu? Bir hoşça sadâ duymadı benden hele yurdum.
Bu kumlardan mı, Allâh'ım, nebiler fışkır ıp durdu?
(Saf ahat/Gölgeler, s.536)
Henüz tek berk- ı îmân çakmadan cevvinde dünyânın,
Bu göklerden mi, yâ Rab, coştu, sağnak sağnak, edyânın?
Serendip'ler şu sahiller mi, Cûdî'ler bu dağlar mı? SAĐD PAŞA ĐMA MI'ndan
Bu iklîmin mi Đbrahim'e yol gösterdi ecrâmı?
Başlanır Mevlid'e mu'tâd olan âdâbıyla ;
Harem'ler, Beyt-i Makdis'ler bu topraktan mı yoğruldu?
Bu vâdiler mi dem tuttukça bihûş etti Dâvûd'u? Önce Tevhîd okunur, gaşyile dinler herkes.
Hirâ'lar, Tûr- ı Sînâ'lar bu âfâkın mı şehkâr ı? O, güzel, sonra müessir, sekiz on parlak ses,
Kimi yerlerde ilâhî, kimi yerlerde durak :
Bu taşlardan mı, yer yer, taştı Rûhullâh'ın esrârı?
Cihânın Garb'ı vahşetzâr iken, Şark'ında Karnaklar, Kimi yerlerde cemâatle beraber coşarak,
Haremler, Sedd-i Çin'ler, Tâk- ı Kisrâ'lar, Havernak'lar Kalan üç bahr ı terennümle, çeker ken "âmîn!"
Ta uzaklarda çakar zulmet içinden bir enîn.
Đrem'ler, Sûr-ı Bâbiller semâ-pey mâ değil miydi?
O mâzîler, Đlâhî, bir y ıkık rüyâ mıdır şimdi? Gecenin kalbi durur; ürperir inler, cinler ;
Ne yapsın, nâ-ümîd olsun mu Şark'ın intibâhından, Açılan pencereler, göz kulak olmuş, dinler.
Per işan ruhumuz, hâib dönerken bârgâhından? O enîn karşıki sahilden aç ılmaz mı biraz.
Bu haybetten usandık biz, bu husran artık elversin! Sûr-ı Mahşer gibi sesler çıkar ır, şimdi, Boğaz !
155 156
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Tutuşur, cephe-i Sînâ'ya döner, s îne-i cev : Sırtlanlar ı geç mişti beşer yırtıc ılıkta;
Sanki yüzlerce yanık ney savurur, yer yer, alev ! Dişsiz mi bir insan, onu kardeşleri yerdi!
Kayalardan, kıy ılardan bir ateştir çağlar : Fevzâ bütün âfâkını sarmıştı zemînin,
Lahn-ı Dâvûd ile inler yine gûyâ dağlar ! Salgındı, bugün Şark'ı y ıkan, tefrika derdi.
Âh o kudsî nefes eşbâha ederken sereyân,
- Karalar vecd ile pür-cûş, sular pür-galeyan - Derken, büyümüş, kırkına gelmişti ki Öksüz,
Dem çekip, dem tutarak etmeye başlar feryâd, Başlarda gezen kanlı ayaklar suya erdi!
Boğaz'ın her tarafından bir ilâhî inşâd : Bir nefhada insanlığı kurtardı o Mâsum,
"Sultân- ı rusül, şâh-ı mümeccedsin efendim ! Bir hamlede kayserleri, kisrâları serdi!
Bîçârelere devlet-i sermedsin, efendim ! Aczin ki ezilmekti bütün hakkı, dirildi;
Menşûr-ı "le-amrük"le müeyyedsin, efendim ! Zulmün ki, zevâl aklına gelmezdi, geberdi!
Dîvân-ı Đlâhîde ser-âmedsin, efendim ! Alemlere, rahmetti, evet, şer'-i mübîni,
Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin, efendim ! Şehbâlini adl isteyenin yurduna gerdi.
Hak'tan bize sultân-ı müeyyedsin, efendim!" Dünya neye sâhipse, onun vergisidir hep;
Kesilir, gitgide, tedr îc ile sesler artık, Medyûn ona cem'iyyeti, medyûn ona ferdi.
Aktarır sâhile mevlidciye bir köhne kayık. Medyûndur o Mâsûma bütün bir beşeriyyet...
Yâ Rab, bizi mahşerde bu ikrâr ile haşret.
(Saf ahat/Gölgeler, s.586-587)
(Saf ahat/Gölgeler, s.579)
KISSADA N HĐSSE
¥¥¥¥
Geçmişten adam hisse kapar mış... Ne masal şey!
Beş bin senelik kıssa, yarım hisse mi verdi? ORDUNUN DUASI
"Tarih"i "tekerrür" diye ta'rîf ediyorlar; Yılmam ölümden, Yaradan, askerim;
Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? Orduma, "gâzi" dedi Peygamber'im.
Bir dileğim var, ölürüm isterim:
(Saf ahat/Gölgeler, s.571)
Yurduma tek düşman ayak bas masın.
BĐR GECE
Amin desin hep birden yiğitler,
"Allahu Ekber!" gökten şehitler.
On dört asır evvel, yine böyle bir geceydi, Amin! A min! Allahu Ekber !
Kumdan, ay ın on dördü, bir Öksüz çıkıverdi!
Lâkin, o ne husrandı ki : Hissetmedi gözler;
Türk eriyiz, silsilemiz kahraman...
Kaç bin senedir, halbuki, bekleş medelerdi! Müslümanız, Hakk'a tapan Müslüman.
Nerden görecekler? Göremezlerdi tabiî:
Putlar ı Allah tanıyanlar, aman,
Bir kerre, zuhûr ettiği çöl en sapa yerdi; Mescidimin boynuna çan as mas ın.
Bir kerre de, mâmûre-i dünyâ, o zamanlar,
Buhranlar içindeydi, bugünden de beterdi.
157 158
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
159 160
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Sen benim iklimimin kuşu değilsin Tasavvufî şiirin 20.yüzyıldaki önemli temsilcilerinden biri
Dört mevsim buzum ben, dört mevsim ateş olan M.Es’ad Erbilî, 1847 yılında Musul sancağına bağlı Erbil'de
Acemi bir çiçeksin, baharlara eş doğdu. Son devir Nakşî-Hâlidî şeyhlerindendir. Dedesi
Hidâyetullâh Efendi, Mevlânâ Hâlid Bağdâdî'nin halifesidir. Es'ad
Benim yağmurumda çürür gidersin
Efendi, tahsilini Deyr ve Erbil'de tamamladı. 23 yaşında Tâhâ El-
Harîrî'ye intisab etti. Şeyhinin 1875 yılında vefatından sonra irşad
Dalma gözlerinle kalbime öyle makamına geçti. 1883'te Bağdad'da bulunan Kâdirî şeyhi
Kaç yangın söndürdüm içimde bilsen Abdülhamid Er-Rifkânî'den Kâdirî icâzet aldı. Hac görevini ifa
Al beni ülkene diyorsun ama ettikten sonra Đstanbul'a geldi. Fatih Camii'nde Hâfız Dîvânı ile
Boğulursun yalnızlığıma girsen Mevlânâ Câmî'nin Lüccetü'l-Esrâr adlı eserini okuttu. Derslerine
ilim ve irfan erbâbından pekçok kimse devam etti. II.Abdülhamid
(Çiçekler Satılmasın, s.17) Han tarafından Meclis-i Meşâyıh âzâlığına tâyin edildi. 1900
yılında Abdülhamid Han tarafından Erbil'de ikâmete memur edildi.
Meşrutiyetten sonra tekrar Đstanbul'a geldi. 1914'te Meclis-i
Meşâyıh âzâsı, sonra reisi oldu. Tekkelerin ve tarikatların ıslahına
çalıştı. 1915'te Meclis-i Meşâyıh reisliğinden istifa etti. Anadolu,
Yugoslavya ve Bulgaristan'da binlerce müntesibi vardı. Tekkelerin
kapatılmasından sonra Erenköy'deki evinde inzivaya çekildi. 4
Mart 1931'de Menemen Askerî Hastahanesi'nde öldü.
Eserleri :
GAZEL
161 162
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Metâ- ı lutfunu almak için ser mâyesiz geldim Nesir : 1.Çağ ve Nesil, 2.Buhranlar Anaforunda Đnsan, 3.
O dürlü bir tehî-destim ki hattâ ihtiyâr ım yok Yitirilmiş Cennete Doğru, 4.Hitap Çiçekleri, 5.Zamanın Altın Dilimi,
6.Günler Baharı Soluklarken, 7.Ölçü veya Yoldaki Işıklar (4 cilt),
8.Asrın Getirdiği Tereddütler (4 cilt), 9.Ölüm Ötesi Hayat, 10.Duâ
Ne ilm ü ma'rifet verdin ne câh u menkıbet yâ Rab Mecmuası, 11.Renkler Kuşağı (2 cilt), 12.Đrşad Ekseni,
Bi-hamdillâh ki bir zerre medâr- ı iftihâr ım yok 13.Hüzmeler ve Đktibaslar, 14.Arapça Tekellüm (5 cilt), 15.Kalbin
Zümrüt Tepeleri, 16.Đnancın Gölgesinde, 17.Varlığın Metafizik
Benî nev'-i beşer resminde ancak bir heyûlâ var Boyutu (2 cilt), 18.Ruhumuzun Heykelini Dikerken, 19.Fasıldan
Cihânda kâm alırdım ben, olaydı ger o varım yok Fasıla (3 cilt), 20.Sonsuz Nur (3 cilt), 21.Prizma (4 cilt),
22.Yeşeren Düşünceler, 23.Đ’l â-yı Kelimetu’llâh veya Cihad,
Ne dâr ım var benim Es'ad ne de meyl-i diyâr ım var 24.Kitap ve Sünnet Perspektifinde Kader, 25.Kırık Testi,
Cemâl-i yârdan başka diğer bir intizârım yok 26.Beyan, 27.Örnekleri Kendinden Bir Hareket, 28.Çekirdekten
Çınara, 29.Gurbet Ufukları, 30.Sohbet-i Cânan
(Dîv ân-ı Es'ad, s.144) Şiir : Kırık Mızrap
AYYÜZLÜ
163 164
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Hayâlimle gezip yine dîdâr ını andım; Đnleyip dolaştın çöllerde.. çöldü her yöre
Çevrende dolandım. Ova, dağ, dere...
Bahar müjdelemiştin, tüllenmeden bahar ın
Ey taptâze gül, kâkülü anber, saçı reyhân!
Ümitten diyarın...
Câziben ne yaman!
Göçüp gittin bir gece tan yeri ağar ırken
Gör memiştir cihânda gözler Sen gibi dilber... Ak horoz öterken...
Güneşten enver...
Hep anıp dur muştun, erdin vuslâtına Yâr'ın
Aç lütufla bağrını aç ki kıtmîr kulundur ! Gönüller mezarın...
Dergâhın uludur... (Kırık Mızra p, s.30-31)
165 166
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
167 168
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Eserleri :
¥¥¥¥
GAZEL
169 170
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
171 172
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
DER-SĐTÂYĐŞ- Đ MESNED- NĐŞÎN- Đ SADR- I V EZÂRET Âsafâ mu'temenâ âlemi mesrûr etdin
FÂZIL AHMED PAŞA ĐBN-Đ KÖPRÜLÜ Ey bihîn-dâver-i sultân-ı cihân hoş geldin
Ey nes îm-i seher-i müjde-resân hoş geldin Halk müştâk idi teşrîfine Allâh bilir
Vey peyâm-âver-i düstûr-ı cihân hoş geldin Ey mühim-sâz-ı dil- i âlemiyân hoş geldin
Cân verip mürde-dilân- ı gamı ihyâ etdin Đştiyâkınla helâk olmağa az kalmışdık
Dem-i Îs î misin ey bâd- ı vezân hoş geldin Hayr-makdem hele ey rûh-ı revân hoş geldin
Verdin ol tâze nihâl-i gül- i devlet haber in Genc-i bâdâver-i Pervîz'i unutdurdun sen
Ey surâg-ı dil-i gümgeşte-dilân hoş geldin Hâtır- ı Husreve ey genc-i nihân hoş geldin
Turra-i şâhid-i ikbâlin olup şâne-zeni Akdı seyl-âb-ı zafer esdi nesîm-i nusret
Komadın hîç dil-i pür-helecân hoş geldin Birbirine diyerek katre-zenân hoş geldin
Gül-i sad-berg-i cemâlinden olup bûy-âver Rûh- ı Kuds oldu hamâm- ı haber-i teşrîfin
Eyledin meclisimiz bâğ- ı cinân hoş geldin Eyleyip rûh gibi tayy-ı mekân hoş geldin
173 174
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Âferîn kuvvet-i bâzû-yı cihân-gîrine kim Dâimâ şevket ile böyle gazâlardan gel
Kande az m etdin ise feth-künân hoş geldin Nâilîveş desin erbâb-ı zebân hoş geldin
Nereye vardın ise maslahatın gördü ricâl Lutf-ı mu'tâd ile ol şâir-i hôş-ta'bîrin
Eyledin düş manı bî-nâm u nişân hoş geldin Şâhid-i nazmına ver hüsn-i beyân hoş geldin
Hây u hûdan işidilmezse gönülden derler Ömrün efzûn ede devletle Hudâ pîr olas ın
Reh-güzârında duran pîr ü cevân hoş geldin Ey fürûzân-güher-i baht-ı cevân hoş geldin
(Dîv ân, s.107-109)
Reşk edip kevkebe-i câhına der oldukça
Şâhid-i bahtına devlet-nigerân hoş geldin GAZEL
Bildirip kâfire haddin taraf-ı saltanata Mest-i aşkı bu dokuz câm ferahnâk edemez
Eyledin nusret ile atf-ı inân hoş geldin Dil nedir aşk nedir gam nedir idrâk edemez
175 176
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
GAZEL ŞARKI
Kûyundan o şûhun dil-i rüsvâ ile geçdik Geçer firkat zamânı böyle kalmaz
Her hatvede bin şekve-i bî-câ ile geçdik Sağ olsun sevdiğim Mevlâ ker îmdir
Onulmaz yâreler bitmez iş olmaz
Cemş îd-i Sikender-menişiz câm ile gûyâ Sağ olsun sevdiğim Mevlâ ker îmdir
Kim bahr- ı gamı hücre-i mînâ ile geçdik
Olursa Hazret-i Hak'dan inâyet
Dil verdiğimiz yâre nigâh- ı gazabından Gül-i sad-berg olur her dâğ- ı hasret
Tasrîha mecâl olmadı îmâ ile geçdik Gider firkat gelir eyyâm- ı vuslat
Sağ olsun sevdiğim Mevlâ ker îmdir
Mestâne nukûş-ı suver-i âleme bakdık
Her birini bir özge temâşâ ile geçdik Olursa mevc-i gam her bâr hâil
Olur şâhid hüveydâ kim hâs ıl
Çok fâris-i mülk-i suhanı Nâilîyâ biz Çıkar bir gün kenâra zevrak-ı dil
Rehvâr-ı girân-cünbiş-i ma'nâ ile geçdik Sağ olsun sevdiğim Mevlâ ker îmdir
177 178
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Tekirdağ'da doğdu (1840). Çocukluğunu dedesi Abdüllatif Görüp ahkâm- ı asrı münhar if sıdk u selâmetten
Paşa'nın yanında Kars ve Sofya'da geçiren, özel bir öğrenim Çekildik izzet ü ikbâl ile bâb-ı hükûmetten
gören Nâmık Kemal, Đstanbul'a geldikten sonra (1857), Tercüme
Odası'na memur oldu (1863). Şinâsî ile tanıştı. Tasvîr-i Efkâr Usanmaz kendini insân bilenler halka hiz metten
gazetesinde yazdı. Şinâsî, Paris'e gidince (1865) gazeteyi o
çıkardı. Đstibdada karşı çı kan Yeni Osmanlılar Cemiyeti üyelerinin Mürüvvet-mend olan mazlûma el çekmez iânetten
Đstanbul'dan uzaklaştırılmaları üzerine Ziya Paşa ile Paris'e kaçtı
(1867). Londra'da yine Ziya Paşa ile Hürriyet gazetesini çıkardı Hakîr olduysa millet şânına noksân gelir sanma
(1868). Đstanbul'a dönünce (1870) arkadaşlarıyla Đbret gazetesini Yere düşmekle cevher sâkıt olmaz kadr ü kıy metten
çıkarmaya başladı. Daha sonra mutasarrıf olarak Gelibolu'ya
gönderildi. Azledilince yine Đstanbul'a geldi. Vatan yahut Silistre Vücûdun kim hamîr-i mâyesi hâk-i vatandandır
piyesinin Gedikpaşa Tiyatrosu'nda temsilinin meydana getirdiği Ne gam râh-ı vatanda hâk olursa cevr ü mihnetten
heyecan üzerine Kıbrıs'ta Magosa’ya sürüldü (9 Nisan 1873).
Sultan Abdülaziz'in tahttan indirilmesiyle siyâsî mahkûmlar Muîni zâlimin dünyâda erbâb-ı denâettir
affedilince, 38 ay kaldığı Magosa'dan Đstanbul'a döndü (Mayıs Köpektir zevk alan sayyâd-ı bî-insâfa hizmetten
1876). Kânûn-i Esâsî Encümen'inde çalıştı. Midilli Adası'na
sürüldü (1877). Sonra oraya mutasarrıf oldu (1879). Görevi Rodos
(1884) ve Sakız (1887) Adalarına nakledildi. 2 Aralık 1888'de Hemen bir feyz-i bâkî terkeder bir zevk-ı fânîye
Sakız Adası'nda öldü. Mezarı Bolayır'dadır. Hayâtın kadrini âlî bilenler hüsn-i şöhretten
Nâmık Kemâl, edebiyatın hemen her türünde geniş yankılar
oluşturan eserleriyle Tanzimat devrinin en gür sesli şairi, en Nedendir halkta tûl-i hayâta bunca rağbetler
önemli dâva ve sanat adamı oldu. Genel olarak şekil ve ifade Nedir insâna bilmem menfaat hıfz-ı emânetten
bakımından eskiye bağlı, ruh ve özce yeni şiirleriyle vatan, millet,
hürriyet idealini ifade ederken, makale, piyes, mektup ve Cihânda kendini her ferdden alçak görür ol kim
tenkitleriyle de sosyal alanda eğitici yönünü gösterdi, hep toplum Utanmaz kendi nefsinden de âr eyler melâmetten
için sanat ilkesine bağlı kaldı.
179 180
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Değildir şîr-der-zencîre töhmet acz-i akdâmı Gönülde cevher-i elmâsa benzer cevher-i gayret
Felekte baht utans ın bî-nasîb erbâb-ı himmetten Ezilmez şiddet-i tazyîkten te's îr-i sıkletten
Ziyâ dûr ise evc-i rif 'atinden ıztırâr îdir Ne efsûnkâr imişsin âh ey dîdâr- ı hürriyyet
Hicâb etsin tabîat yerde kalmış kâbiliyyetten Es îr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esâretten
Biz ol nesl-i ker îm-i dûde- i Os mâniyânız kim Senindir şimdi cezb-i kalbe kudret setr-i hüsn etme
Muhammerdir serâpâ mâyemiz hûn- ı şehâdetten Cemâlin tâ ebed dûr olmas ın enzâr-ı ümmetten
Biz ol âlî-himem erbâb- ı cidd ü ictihâdız kim Ne yâr-ı cân imişsin âh ey ümmîd-i istikbâl
Cihângîrâne bir devlet çıkardık bir aşîretten Cihânı sensin âzâd eyleyen bin ye's ü mihnetten
Biz ol ulvî-nihâdânız ki meydân-ı hamiyyette Senindir devr-i devlet hükmünü dünyâya infâz et
Bize hâk-i mezâr ehven gelir hâk-i mezelletten Hudâ ikbâlini hıfzeylesin her türlü âfetten
Ne gam pür-âteş-i hevl olsa da gavgâ-yı hürriyyet Kilâb- ı zulme kaldı gezdiğin nâzende sahrâlar
Kaçar mı merd olan bir cân için meydân- ı gayretten Uyan ey yâreli şîr-i jeyân bu hâb- ı gafletten
Kemend-i cân-güdâz ı ejder-i kahr olsa cellâdın (Y eni Türk Edebiy atı Antolojisi-II, s.180-181)
Müreccahtır yine bin kerre zencîr-i esâretten
BEYĐT
Felek her türlü esbâb- ı cefâsın toplas ın gelsin
Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azîmetten Bir katre mâ düşünce gülün kalb-i pâkine
Đs mim ç ıkar hemân varak- ı tâbnâkine
Anıls ın mesleğimde çektiğim cevr ü meşakkatler
Ki ednâ zevki âlâdır vezâretten sadâretten (Nâmık Kemâl'in Şiirleri, s.118)
181 182
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
183 184
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
185 186
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
187 188
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
189 190
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
191 192
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Nesin sen, hakikat olsan da çekil! Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam! Ne ölüm terler i döktüm, nelerden!
Otursun yerine bende her şekil; Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam! Yetişir çektiğim, mesafelerden!
Bir fikir ki, sıcak yarada kezzap, Lügat, bir isim ver bana halimden;
Bir fikir ki, beyin zarında sülük. Herkesin bildiği dilden bir isim!
Selâm, selâm sana haşmetli azap; Eski esvaplarım, tutun elimden;
Yandıkça gelişen tıls ımlı kütük. Aynalar söyleyin bana, ben kimim?
193 194
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Açıl susam, aç ıl! Açıldı kapı; Avlu... Bir uzun yol... Tuğla döşeli,
Atlas sedirinde mâverâ dede. Kır mız ı tuğlalar altı köşeli.
Yandı sırça saray, ilâhî yapı, Bu yol da tutuktur hapse düşeli...
Binbir âvizeyle uçsuz maddede. Git ve gel... Yüz adım... Bin y ıllık konak.
Ne ayak dayanır buna, ne tırnak!
Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur. Bir âlem ki, gökler boru içinde!
Đçiçe mimarî, içiçe benlik; Akıl, olmazlar ın zoru içinde.
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhûr! Üstüste sorular soru içinde:
Nizam köpürüyor, med vakti deniz; Düşün mü, konuş mu, sus mu, unut mu?
Nizam köpürüyor, ta çenemde su. Buradan insan mı ç ıkar, tabut mu?
Suda bir gizli yol, pır ıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu. Bir idamlık Ali vardı, as ıldı;
Kaydını düştüler, mühür bas ıldı.
Kaçır beni âhenk, al beni birlik; Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı.
Artık bar ınamam gölge varlıkta. Ondan kalan, boynu bükük ve sefil;
Ver cüceye, onun olsun şairlik, Bahçeye diktiği üç beş karanfil...
Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta.
Müdür bey dert dinler, bugün "maruzat"!
Öteler, öteler, gayemin malı; Çatık kaş... Hükûmet dedikleri zat...
Mesafe ekinim, zaman madenim. Beni Allah tutmuş, kim eder azat?
Gökte saman yolu benim olmalı; Anlamaz; yazıs ız, pulsuz, dilekçem...
Dipsizlik gölünde, inciler benim. Anlamaz ! Ruhuma geçti bilekçem!
Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök! Saat beş dedi mi, bir yırtıcı zil;
Heybem hayat dolu, deste ve yumak. Sayım var, maltada hizaya dizil!
Sen, bütün dalların birleştiği kök; Tek yekûn içinde yazıl ve çizil!
Biricik meselem, Sonsuza varmak... Đnsanlar zindanda birer kemmiyet;
(Çile, s.12-18) Urbalar la kemik, mintanlarla et.
195 196
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
197 198
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Giden şanlı akınc ı, ne gün döner yurduna? Denizle toprak, yalnız onda er miş visale
Mer merler in nabz ında hâlâ çarpar mı tekbir? Ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı : Allah bir !
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler; Đstanbul benim canım;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler. Vatanım da vatanım...
199 200
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler ! Kaldır ımlar, çilekeş yalnızlar ın annesi;
Yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler... Kaldır ımlar, içimde yaşamış bir insandır.
Eyüp öksüz, Kadıköy süslü, Moda kurumlu, Kaldır ımlar, duyulur, ses kesilince sesi;
Adada rüzgâr, uçan eteklerden sorumlu. Kaldır ımlar, içimde kıvrılan bir lisandır.
Her şafak Hisarlarda oklar ç ıkar yayından
Hâlâ çığlıklar gelir Topkapı Sarayı'ndan. Bana düş mez can vermek, yumuşak bir kucakta;
Ana gibi yâr olmaz, Đstanbul gibi diyar; Ben bu kaldır ımların emzirdiği çocuğum !
Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar... Aman, sabah olmasın, bu karanlık sokakta;
Bu karanlık sokakta bitmesin yolculuğum !
Gecesi sünbül kokan
Türkçesi bülbül kokan, Ben gideyim, yol gitsin, ben gideyim, yol gitsin;
Đki yanımdan aks ın, bir sel gibi fenerler.
Đstanbul, Tak, tak, ayak sesimi aç köpekler işitsin;
Đstanbul... Yolumun zafer tâkı, gölgeden taş kemerler.
(Çile, s.126-128)
Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim;
¥¥¥¥ Gündüzler size kals ın, verin karanlıklar ı !
Islak bir yorgan gibi, sıms ıkı bürüneyim;
KALDIRIMLAR Örtün, üstüme örtün, serin karanlıklar ı.
Uzanıverse gövdem, taşlara boydan boya;
I Alsa buz gibi taşlar alnımdan bu ateşi.
Sokaktayım, kimsesiz bir sokak ortasında; Dalıp, sokaklar kadar esrarlı bir uykuya,
Yürüyorum, arkama bakmadan yürüyorum. Ölse, kaldır ımlar ın kara sevdalı eşi...
Yolumun karanlığa saplanan noktas ında,
(Çile, s.116-118)
Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.
201 202
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
TAZMîN- Đ "KELÂ MÜ'L- MÜLÛK MÜLÛKÜ'L-KELÂ M" Cenâb- ı Hân Ahmed kim anın tûğuna der nusret
SULTAN A HMED'ĐN SÖZ ÜNÜ TAZMîN Ki tûğ- ı şâhî-i duâ-yı müstecâbıms ın
Gel ey fasl-ı bahârân mâye-i ârâm u hâbıms ın Hitâb edip anın eltâfına fasl-ı bahârân der
Enîs-i hâtır ım kâm- ı dil-i pür- ıztırâbıms ın Veliyy-i ni'metim ser-mâye-bahş-ı reng ü tâbıms ın
Dehân- ı gonceyi bâz et zebân-ı sûseni ter kıl Gil- i râhın alıp söyler arûs-ı devlet ü ikbâl
Şikest-i tevbeye dahl edene hâz ır-cevâbımsın Benim gîsûlarım sen dil-keş eylersin hıdâbımsın
Gülistândan nümâyân ol çü ma'nâ-yı bülend ey serv Gubâr-ı pâyini dahı sürüp ruhsârına der kim
Bu mevzûn kadd ile hakkâ ki beyt-i intihâbıms ın Seni ben penbelerde saklar ım kim müşk-i nâbıms ın
Açıl ey fasl-ı dey sen gülsitânlardan aç ıls ın gül Tınâb- ı sâyebânına işâret eyleyip der hem
Terennüm eyle bülbül mutribim çengim rebâbımsın Senin z îrinde pinhândır ruhum bend-i nikâbıms ın
203 204
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Görüp eyyâm- ı izz ü câhını der rûh-ı Đskender Cihân durdukça dur ikbâl ile taht- ı saâdetde
Ki ben pîr olmuşumdur sen benim ahd-i şebâbıms ın Senin lutfunla dil-şâdım her işte feth-i bâbıms ın
O sultân- ı keremver kim der Đbrâhîm Paşa'ya Hudâ ay ır mas ın biri birinden izz ile dâim
Ki dâmâdım vezîr-i a'zam-ı vâlâ-cenâbıms ın Duâma sûz-bahş ol ey kalem çeşm-i pür-âbıms ın
Edip her bendesin memnûn el-hak zerreye der kim Sihr ü efsûn ile dolmuşdur derûnun ey kalem
Seni yanımda tutmam mazhar-ı tard u itâbıms ın Zülfü Hârût'un demek mümkin ki nâl olmuş sana
Der anın âb- ı şâdırvân-ı kasrına gül-i hurş îd Şöyle gerd olmuş Firengistân birikmiş bir yere
Sonra gelmiş kûşe-i ebrûda hâl olmuş sana
Seni ben s înem içre perveriş kıldım gül-âbıms ın
Ol büt-i tersâ sana mey nûş eder misin demiş
Hıdîv-i Baykara- meclis ki târ- ı zülf-i nâhide El-amân ey dil ne müşkilter suâl olmuş sana
Kemîne mutribi der sen benim târ-ı rebâbımsın
Sen ne câmın mestisin âyâ kimin hayrânısın
O Destûr-ı cihân dedikçe ol Hâkân-ı devrâna Kendin aldırdın gönül n'oldun ne hâl olmuş sana
Bu izz ü câh u ikbâle medâr- ı iktisâbıms ın
Leblerin mecrûh olur dendân- ı sîn- i bûseden
La'lin öpdür mek bu hâletle muhâl olmuş sana
O Şâhenşâh- ı âlî-şân dahı der kim benim de sen
Tırâz-ı râyet-i zer-peyker-i hurşîd-tâbıms ın Yok bu şehr içre senin vasfetdiğin dil-ber Nedîm
Bir perî-sûret görünmüş bir hayâl olmuş sana
Yine Sadr-ı mükerrem pây-i tahtın bûs edip söyler
Efendimsin veliyy-i ni'metim gerdûn-cenâbımsın (Dîv ân, s.249-250)
205 206
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
GAZEL NEF'î
Tahammül mülkünü yıkdın Hülâgû Hân mıs ın kâfir Muhtemelen 1572'de Hasankale'de (Erzurum) doğdu. Asıl
Amân dünyâyı yakdın âteş-i sûzân mıs ın kâfir adı Ömer olan Nef'î, iyi bir medrese öğrenimi gördü. Sultan
I.Ahmed'in tahta çıkmasından (1603) sonra Đstanbul'a geldi.
Maden işlerinde görevlendirildi. Sultan IV.Murad devrinde padişah
Kız oğlan nâz ı nâz ın şeh-levend âvâzı âvâzın
tarafından korundu. Edirne'de Muradiye mütevelliliğine atandı.
Belâs ın ben de bilmem kız mıs ın oğlan mıs ın kâfir Son görevi Đstanbul'da cizye muhasebeciliğidir. Bir daha hiciv
yazmayacağına dair IV.Murad'a verdiği sözü tutmaması, ölümüne
Ne ma'nî gösterir dûşundaki ol âteşîn atlas sebep oldu. Vezir Bayram Paşa hakkında yazdığı bir hicviye
Ki ya'nî şu'le-i cân-sûz-ı hüsn ü ân mıs ın kâfir yüzünden 27 Ocak 1635'te sarayın odunluğunda kementle
boğduruldu, cesedi denize atıldı.
Nedir bu gizli gizli âhlar çâk-i gir îbânlar Nef'î, Klasik Türk Edebiyatı'nın en büyük övgü ve yergi
Aceb bir şûha sen de âşık-ı nâlân mıs ın kâfir şairidir. Kasidelerinde sağlam bir şiir tekniği, taşkın, tok ve gür bir
âhenk görülür.
Sana kimisi cânım kimi cânânım deyü söyler
Nesin sen doğru söyle cân mısın cânân mısın kâfir Eserleri :
Şiir : 1.Dîvân , 2.Farsça Dîvân, 3.Sihâm-ı Kazâ
Şarâb-ı âteş înin keyfi rûyun şu'lelendir miş
Bu hâletle çerâğ-ı meclis-i mestân mıs ın kâfir DER- MEDH- Đ SULTÂN MURÂD HÂN ALEYHĐ’R-
RAHMETĐ VE’L-GUFRÂN
Niçin sık sık bakarsın böyle mir'ât- ı mücellâya
Meğer sen dahı kendi hüsnüne hayrân mıs ın kâfir Esdi nesîm- i nev-bahâr açıldı güller subh-dem
Açsın bizim de gönlümüz sâkî meded sun câm- ı Cem
Nedîm- i zârı bir kâfir esîr etmiş işitmişdim
Sen ol cellâd- ı dîn ol düş men-i îmân mısın kâfir Erdi yine ürd-i behişt oldu havâ anber-sirişt
Âlem behişt-ender-behişt her kûşe bir bâğ- ı Đrem
(Dîv ân, s.267-268)
Gül devri ayş eyyâmıdır zevk u safâ hengâmıdır
Âşıklar ın bayramıdır bu mevsim-i ferhunde-dem
207 208
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Yâr ola Câm- ı Cem ola böyle dem-i hurrem ola Pîrâye-i mülk ü milel ser mâye-i dîn ü düvel
Ârif odur bu dem ola ayş u tarabla mugtenem K'olmuş nas îbi tâ ezel tâc-ı Fer îdûn taht- ı Cem
Zevkı o rind eyler tamâm kim tuta mest ü şâd kâm Hâkân- ı Os mânî-neseb kim münderic zâtında hep
Bir elde câm- ı lâle-fâm bir elde zülf-i ham-be-ham Đslâm- ı Fârûk- ı Arab ikbâl-i Perv îz-i Acem
Lutf eyle sâkî nâz ı ko mey sun ki kalmaz böyle bu Sultân Murâd-ı kâmrân-efsürde vü kişver-sitân
Dolsun sürâhî vü sebû boş durmas ın pey mâne hem Hem pâdişeh hem Kahramân sâhib-kırân-ı Cem-haşem
Her nev-resîde şâh-ı gül aldı eline câm- ı mül Şâhenşeh-i ferhunde-baht ârâyiş-i dîhîm ü taht
Lutf et açıl dahi gül ey serv-i kadd-i gonca-fem Bahtı kav î ikbâli saht Đskender-i Yûsuf-şiyem
Bu dürd ü bu sâfî deme dönsün piyâle gam yeme Şâh-ı cihân-ârâ mıdır mâh-ı zemîn-pîrâ mıdır
Kânûn- ı devr-i dâime uy sen de mey sun dem-be-dem Behrâm-ı bî-pervâ mıdır yâ âfitâb-ı pür-kerem
Meydir mihekk-i âş ıkân âşûb-ı dil-ârâm- ı cân Şâhâne- meşreb Cem gibi sâhib-kırân Rüstem gibi
Sermâye-i pîr-i mugân pîrâye-i bez m-i sanem Hem Îs î-i Meryem gibi ehl-i dil ü ferhunde-dem
Mey âkili irşâd eder âşıkları dil-şâd eder "Dünyâ ve mâ-fîhâ" nedir cennet olursa yâ nedir
Seyle verir berbâd eder dillerde koymaz gerd-i gam Lutf eylemek z îrâ nedir yanında bir nakd u selem
Mey âteş-i seyyâleder mînâ kadehle lâledir Cümle hünerden bâ-nasîb s ırr-ı aceb sun'-ı garîb
Yâ gonca-i pür-jâledir açmış nes îm-i subh-dem Meclisde şûh u dil-firîb cenk edicek şîr-i ücem
Sâkî meded mey sun bize câm- ı Cem ü key sun bize Gâhî ki ol şîr-i yele hış m ile tîg alır ele
Rıtl-ı pey-â-pey sun bize gitsin gönüllerden elem Olur cihân pür-zelzele basdıkça meydâna kadem
Biz âşık-ı âzâdeyiz ammâ es îr-i bâdeyiz Ol dem ki kasd-ı ceng eder sahrâları gül-reng eder
Âlüfteyiz dil-dâdeyiz bizden dirîg etme kerem Dünyâyı hasma teng eder olursa Sâm u Güstehem
Bir câm sun Allâh içün bir kâse de ol mâh içün Sürdükçe hasma yek-tene bakmaz silâh u cevşene
Tâ medh- i şâhenşâh içün alam ele levh u kalem Yer kalmaz aslâ düşmene illâ beyâbân- ı adem
Ablak-süvâr-ı rûzgâr-âşûb-ı Rûm u Zengbâr Sen bir şeh-i zî-şânsın şâhenşeh-i devrânsın
Leşker-şikâr-ı kâm- kâr Behrâm- ı Âferîdûn-alem Ya'nî ki sen Hâkâns ın devrinde ben Hâkâniyim
209 210
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Kaldır elin eyle duâ buldu kas îden intihâ Yâ Rab kerem et bendene ihsân eyle
Şimdi duâ etmek sana hem müstehabdır hem ehem Düşvâr olan ahvâlimi âsân eyle
Nice kasîde bir kitâb mec mû'a-i pür-intihâb Dünyâ hevesinden koma gönlümde eser
Her nüktesi Faslu'l- Hitâb her beyti bir genc-i hikem Đstersem eğer cenneti zindân eyle
Tâ kim cihân ma'mûr ola geh emn ü geh pür-şûr ola (Dîv ân, s.351)
Đkbâl ile mesrûr ola ol Husrev-i vâlâ-himem
MÜFRED
(Dîv ân, s.94-97)
Urunca şâne gîsû-yı hayâl-i yâre müjgânım
GAZEL Gül-âb-efşân olur yâd-ı ruhuyla çeşm-i giryânım
Tûtî-i mu'cize-gûyum ne desem lâf değil
(Dîv ân, s.352)
Çarh ile söyleşemem âyînesi sâf değil
211 212
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
MERSĐYYE LÎ HAZRET- Đ ĐMÂ M HÜSEY N Hayâl-i Kerbelâ eyler ki galtân etdiler hâke
Dem-âlûde ser-i şeh-zâde-i yektâ-yı zî-şânı
I
Dir îğ ol dem şihâbâsâ niçin mahv olmadı bilsem
Akıt hûn-âbe-i çeşmin gelen mâh- ı muharremdir Düşüp hâke sipihrin âfitâbı mâh- ı tâbânı
Yine mâh- ı muharrem bâ'is-i endûh- ı âlemdir
Dir îğ ol dem niçin gerdûn girip sad perde-i şer me
Ciğer-hûn olmamak mümkin mi âlem derd ile şimdi Yerin milk-i ademde etmeye bir künc-i pinhânî
Zamân- ı mâtem- i şeh-zâde-i Zî-şân-ı Ekrem'dir
Dir îğ ol dem niçin dolâb- ı çarhın akmay ıp kanı
Vücûdun pâre pâre eyleyip meh derd-i mâtemle Felek soldurdu ol nev-res nihâl-i gülşen-i cânı
Dağıtmış ebr kendin seb'a- i seyyâre derhemdir
Dir îğ ol dem niçin kan ağlayıp ebr-i siyeh gamla
Güsiste rişte-i işret perîşân hâne-i şâdî Cihânın olmaya her sengi bir yâkût- ı rummânî
Şikeste çeng-i Zühre hâl-i gerdûn cümle pür-gamdır
Dir îğ ol dem niçin sad lücce-i mâtem gelip cûşa
Atar bir gün vücûdun hâke seyr et çün şihâb ol da Tecâvüz etmeye tûfân-ı girye hadd-i imkânı
Niçe demdir felek gamla dimâğ-âşüfte sersemdir
Aceb hâl-i mus îbet bü'l-aceb hayret-fezâ mâtem
Meğer bülbül çemende mersiye-hân oldu ezhâra Revâdır tâ kıyâmet olsa âlem derd ile pür-gam
Per îşân hâl-i sünbül gonçeler mebhût u ebkemdir
213 214
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Akıts ın dîdeden feryâd ile ebr-i siyeh eşkin Yeter verdin yeter ruhsat beyân-ı hecre hâmûş ol
Derûnu derd ile mâhın da yansın dâğdâr olsun Çekip sahbâ-yı ışkı gel biraz ser-mest ü medhûş ol
Yıkıls ın sakfı gerdûnun dökülsün dâne-i encüm
(Dîv ân, s.17-21)
Dil-i uşşâk-ı şeydâ gibi ol da târümâr olsun
Atılsın mihr-i âlem-tâb hâke bâm- ı gerdûndan ¥¥¥¥
Düşüp rûy-ı zemîne hem çü sâye hâksâr olsun
GAZEL
Görüp bu mâtemi cûlar da döğsün seng ile cis min
Cihânı geşt edip hasretle dâim bî-karâr olsun
Gitdin ammâ ki kodun hasret ile cânı bile
Figân sad âh ile çarh-ı denî-i sifle-perverden Đstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile
Ki ay ırdı cihânı böyle bir pâkîze gevherden
Devr-i meclis bana girdâb-ı belâdır sensiz
.................................................................... Mey-i zehr-âb-ı sitem sâgar- ı gerdânı bile
V
Bâğa sensiz bakamam çeş mime âteş görünür
Neşâtî gel yeter feryâdı ko dehri harâb etdin Gül-i handânı değil serv-i hırâmânı bile
Eritdin zahra-i hurşîdi mâhı dil-kebâb etdin
Neşâtî gel yeter âteş bırakdın hır men-i sabra Sîneden derd ile bir âh edeyim kim dönsün
Hırâş-ı cevr ile cân u dili pür-ıztırâb etdin Aksine çarh-ı felek mihr-i dırahşânı bile
Neşâtî gel yeter verdin sipihre havf ile lerze Hâr-ı firkatle Neşâtî-i haz înin vâ hayf
Ciğer-hûn eyledin geh mihre geh mâha itâb etdin Dâmen- i ülfeti çâk oldu girîbânı bile
215 216
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
GAZEL GAZEL
Ağyâra uyup kûyunu gavgâ ile geçdik Kûs-ı rihlet çaldı mevt ammâ henüz cân bî-haber
Râz-ı dili bîgâneye ifşâ ile geçdik Asker-i a'zâya lerze düşdü sultân bî-haber
Cûlar gibi gülzâr ı gezip yâd-ı ruhunla Günde bir taşı binâ-yı ömrümün düşdü yere
Her kûşesini zevk-i temâşâ ile geçdik
Cân yatar gâfil binâsı oldu v îrân bî-haber
Her hatvede biz der-pes edip vâdî-i aklı
Bin merhaleyi Kays-ı sebük-pâ ile geçdik Dil bekâsın Hak fenâsın istedi mülk-i tenin
Bir devâsız derde düşdüm âh ki Lokmân bî-haber
Geh saîd-i sâkîye bakıp geh mey-i nâba
Tih-i gamı nûr- ı yed-i beyzâ ile geçdik Bir ticâret kılmadım ben nakd- i ömr oldu hebâ
Yola geldim lîk göçmüş cümle kârbân bî-haber
Yok tîregî-i gussa Neşâtî dilimizde
Şâm-ı kederi meş'al-i sahbâ ile geçdik Çün gel oldu yalınız girdim yola tenhâ garîb
Dîde giryân sîne biryân akıl hayrân bî-haber
(Dîv ân, s.131)
217 218
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Azığım yok yaz ığım çok yolda dürlü korku var NURULLAH GENÇ
Yolum alırsa n'ola ger dîv ü şeytân bî-haber Horasan (Erzurum)da doğdu (1960). Đlkokulu doğduğu
Tahirhoca Köyü'nde bitirdi (1972). Atatürk Üniversitesi Đktisadi ve
Yol eri yolda gerekdir çağ u çıplak aç u tok Đdari Bilimler Fakültesi Đşletme Bölümü’nden mezun oldu (1983).
Mısrîyâ gel didi sana çünkü cânân bî-haber Aynı üniversitede doktor, doçent ve profesör oldu. “Tutkular Keder
Oldu” adlı romanıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı 1987 Roman
(Dîv ân, s.55) Mansiyon Ödülü'nü; “Yağmur” adlı şiiriyle Türkiye Diyanet
Vakfı'nın açtığı Na't yarışmasında birincilik ödülünü aldı (1990).
GAZEL Eserleri :
Zât-ı Hak'da mahrem-i irfân olan anlar bizi 1.Aşk Ölümcül Bir Hüly adır, 2.Aşkım Đsy andır Benim, 3.Başarı
Đlm-i sırda bahr-ı bî-pâyân olan anlar bizi Bedel Đster, 4.Çiçekler Üşümesin, 5.Denizin Son Martıları, 6.Gül v e Ben,
7.Hüznün Lalesidir Düny a, 8.Müpteladır Gemiler Benim Denizlerime,
9.Sensiz Kalan Bu Şehri Y akmay ı Çok Đsterdim, 10.Siy ah Gözlerine Beni
Bu fenâ gülzârına tâlib olanlar anlamaz de Götür, 11.Y ağmur, 12.Y anılgı Saatleri, 13.Y önetim El Kitabı,
Vech-i bâkî hüsnüne hayrân olan anlar bizi 14.Y önetim v e Organizasyon, Çağdaş Sistemler ve Y aklaşımlar,
15.Y ürüyelim Seninle Đstanbul’da, 16.Zirv eye Götüren Y ol : Y önetim,
Dünya vü ukbây ı ta'mîr eylemekden geçmişiz 17.Đntizar, 18.Rüv eyda, 19. Y ankı ve Hüzün, 20.Y ollar Dönüşe Gider,
21.Tutkular Keder Oldu, 22.Nuy ageva
Her tarafdan yıkılıp vârân olan anlar bizi
¥¥¥¥
Biz şol abdâlız bırakdık eğnimizden şalımız
Varlığından soyunup üryân olan anlar bizi YAĞMUR
Kahr u lutfu şey'-i vâhid bilmeyen çekdi azâb Vareden'in adıyla insanlığa inen Nûr
Ol azâbdan kurtulup sultân olan anlar bizi Bir gece yansıyınca kente Sibir dağından
Toprağı kirlerinden ar ındır ır bir Yağmur
Zâhidâ ayık yürürken anlamazsın sen bizi Kutlu bir zaferdir bu ebâbil dudağından
Cür'a-yı sâfî içip mestân olan anlar bizi Rahmet vâdilerinden boşanır âb- ı hayat
En müstesna doğuşa hâmiledir kâinat
Ârifin her bir sözünü duymağa insân gerek
Bu cihânda sanmanız hayvân olan anlar bizi Yıllardır bozbulanık sular ı yudumladım
Bir pelikan hüznüyle yürüdüm kumsalları
Ey Niyâzî katremiz deryâya saldık biz bugün Yağmur, seni bekleyen bir taş da ben olsaydım
Katre nice anlas ın ummân olan anlar bizi
Hasretin alev alev içime bir ân düştü
Halkı koyup Lâ- mekân ilinde menzil tutalı Değişti hayal köşküm, gözümde viran düştü
Mısrîyâ şol cânlara cânân olan anlar bizi Sonsuzluk çiçekler le donandı yüreğimde
Yağmalanmış ruhuma yeni bir devran düştü
(Dîv ân, s.221)
219 220
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Đhtiyar cübbesinden kan süzülür Nebi'nin Keşke bir gölge kadar yakınında dursaydım
Gökyüzü dalgalanır ipekten kanatlarla O mücellâ çehreni izleseydim ebedî
Mehtâbını düşlerken o mühür sahibinin Sana sır ıls ıklam bir bakış da ben olsaydım
Sarsılır Ebu Kubeys kovulmuş feryatlarla
Evler in anas ına dikilir yeşil bayrak Sarardı yeşil yaprak; dal koptu; fidan düştü
Yeryüzü avâredir, yapayalnız ve kurak Baykuşa çifte yalı; bülbüle zindan düştü
Zaman, ayaklar ımda tükendi adım adım Kâtil sinekler deldi hicâbın perdesini
Heyûla, bir ağ gibi ördü rüyalar ımı Đstiklâl boşluğunda arılar nâdân düştü
Çölde seni özleyen bir kuş da ben olsaydım
Dolaşan ben olsaydım Sâve'nin damar ında
Yağmur, gülşenimize sensiz baldıran düştü Tablosunu yapardım y ıkılan her kulenin
Düş manlık içimizde; dostluklar yaban düştü Ebedî aşka giden esrarlı yollar ında
Yenilgi, ilmek ilmek düğümlendi tarihe Senden bir kıvılcımın, süreyyâ bir şûlenin
Her sayfaya talihsiz binlerce kurban düştü Tarasaydım bengisu fışkıran kâkülünü
On asır lık ocağın savururdum külünü
Bir güzîde mektuptur, çağlar ın ötesinden
Ulaşır intizârın yaldızlı sabahına Bazen kendine âş ık deli bir fırtınaydım
Yayılır o en büyük muştu, pazartesinden Fırtınalar önünde bazen bir kuru yaprak
Beyazlık dokunmuştur gecenin siyahına Uğrunda kopar ılan bir baş da ben olsaydım
Susuzluktan dudağı çatlayan gönüllerin
Sükûtu yâr, sevinci duâlar kadar derin Sensizlik depremiyle hancı düştü; han düştü
Mazluma sürgün evi; zâlime cihan düştü
Çâresiz bir takvimden yalnızlığa gün saydım Sana meftûn ve hayran, sana râm olanlara
Bir cezîr yaşadım ki, yaşanmamış, mâzide Bir belâ tünelinde ağır imtihan düştü
Dokunduğun küçük bir nakış da ben olsaydım
Bâdiye yaylasında koklasaydım izini
Sensiz, kaldır ımlara nice güzel can düştü Kefenimi biçseydi Ebvâ'da esen rüzgâr
Yarılan göğsümüzden umutlar bîcan düştü Seninle yıkasaydım acılar dehlîzini
Yağmur, kaybettik bütün hazînesini ceddin Ne kaderi suçlamak kalırdı, ne intihâr
En son, avucumuzdan inci ve mercan düştü Üstüne pır ıl pır ıl damladığın bir kaya
Bir hur ma çekirdeği tercihimdir dünyaya
Melekler sağnak sağnak gülümser mâveradan
Gümüş ibrik taşıyan zümrüt gagalı kuşlar Suskunluğa dönüştü sokaklarda feryâdım
Mutluluk nağmeleri işitirler Hıra'dan Tereddüt oy mak oymak kemirdi gurûrumu
Bir devrim korkusuyla halkalanır yokuşlar Bahîra'dan süzülen bir yaş da ben olsaydım
Bir bebeğin secdeye uzanırken elleri
Paramparça, ateşler şâhının hayalleri Haritanın en beyaz noktas ına kan düştü
Kır ıldı adâletin kılıc ı; kalkan düştü
221 222
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Mahkûmlar yargılıyor; hâkimler mahkûm şimdi Ana rahminde ölür sensizlikten bir cenîn
Haklar ın temeline sanki bir volkan düştü Şaşkınlığa açılır gözleri, gör meyenin
Firâkınla kavrulur çölde kum taneleri Saatlerin ardında hep kendimi aradım
Ahûların içinde sevdan akkor gibidir Bir melâl zincirine takıldı par maklar ım
Erdemin, bereketin doldurur hâneleri Yeryüzünde seni bir görmüş de ben olsaydım
Sensiz hayat, toprağın sırtında ur gibidir Sensiz, ufuklarıma yalancı bir tan düştü
Şemsiyesi altında yürürsün bulutların Sensiz, kıtalar boyu uzayan vatan düştü
Sensiz, yükü zehirdir en güzel imbatların Bir kölelik ruhuna mahkûm olunca gönül
Yüzyıllardır dorukta bekleyen sultan düştü
Devlerin esrarını aynalara sorsaydım
Çözülürdü zihnimde buzlamış düşünceler Ay gibisin; güneşler parlıyor gözlerinde
Okşadığın bir parça kumaş da ben olsaydım Senin tutkunla mecnun geziyor güneş ve ay
Her damla bir y ıldız ı süslüyor göklerinde
Sensiz, tutunduğumuz dallardan y ılan düştü Sümeyrâ'yı ar ıyor her damlada bir saray
Đlkin karardı yollar; sonra heyelân düştü Tohumlar ve iklimler senindir; mevsim senin
Güvenilen dağlara kar yağdı birer birer Mekânın fırçasında solmayan resim senin
Sensizlik diyârından püsküllü yalan düştü
Yağmur, duysam içimin göklerinden sesini Yağmur, birgün elimi ellerinde bulsaydım
Yağarsın; taşlar bile yemyeşil filizlenir Güzellik şâhikas ı gülümserdi yüzüme
Yıldır ımlar parçalar çirkefin gövdesini Senin visâlinle bir gülmüş de ben olsaydım
Sel gider ve zulmetin çöplüğü temizlenir
Yağmur, birgün kurtulup çağın kundaklar ından Tavanı çöktü aşkın; duvarlar üryân düştü
Alsam, ölümsüzlüğü billûr dudaklar ından Toplumun gündemine koyu bir isyân düştü
Đniltiler geliyor doğudan ve batıdan
Madenî arzuların ardında seyre daldım Sensizlikten bozulan dengeye ziyân düştü
Küflü bir manzaranın çürüyen güllerini Islaklığı sanadır âhımın, efgânımın
Senin için görülen bir düş de ben olsaydım Đçimde hicranınla tutuşuyor nağmeler
Sendedir eskimeyen cevheri efkârımın
Şehirler kâbus dolu; köylere duman düştü Nazarın ok misâli karanlıklar ı deler
Tersine döndü her şey sanki; âsüman düştü Bu değir men seninle dönüyor; âhenk senin
Kır ık bir kayık kaldı elimizde, hayalî Renkleri birbirinden ayıran mihenk senin
Haz îndir ki, dertleri aş maya ummân düştü
Bir hüzün ülkesine gömülüp kaldı adım
Ayrılığın bağrımda büyüyen bir yaradır Kapanıyor yüzüme aralanan kapılar
Seni hissetmeyen kalp, kapıs ız zindan olur Sana hicret eden bir Kureyş de ben olsaydım
Sensiz doğrular eğri; beyaz bile karadır
Sesinin duy mayanlar, girdâbında boğulur Yağmur, sayrılığıma seninle dermân düştü
223 224
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
225 226
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Hani o, bırakıp gider ken seni; Đnebolu'da doğdu (1902). Ankara Öğretmen Okulu'nu bitirdi
Bu öksüz tavrını takmayacaktın? (1922). Beş yıl öğretmenlikten sonra yüksek öğrenimini Đstanbul
Alnına koyarken vedâ bûsemi, Yükse k Öğretmen Okulu Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nde
Yüzüme bir türlü bakmayacaktın? tamamladı (1930). Birçok lisedeki görevlerinden ve Đngiltere'de
(1951-1954) öğrenci müfettişliğinden sonra atandığı Đstanbul
Hani ey gözlerim, bu son vedâ da, Eğitim Enstitüsü'nde edebiyat öğretmenliğini sona erdirdi (1969).
Yolunu kaybeden yolcunun dağda,
Eserleri :
Birini çağır mak için imdâda,
Yaktığı ateşi yakmayacaktın. 1.Dedem Korkut'un Kitabı, 2.Kâtip Çelebi, 3.Mercimek
Ahmet (Kabusnâme), 4.Hannâme, 5.Ferah Cerbe Fetihnâmesi,
Gelse de en ac ı sözler dilime, 6.Risâle-i Mi’mariyye , 7.Destursuz Bağa Girenler
Uçacak sanırdım birkaç kelime…
Bir alev halinde düştün elime, ¥¥¥¥
Hani ey gözyaşım, akmayacaktın?
BU VATAN KĐMĐN?
(Türk Şiiri Antolojisi-I, s.155-156)
Bu vatan, toprağın kara bağrında
Sıradağlar gibi duranlarındır,
Bir tarih boyunca onun uğrunda
Kendini tarihe verenler indir...
227 228
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Eserleri :
229 230
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
GAZEL
231 232
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
233 234
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Edirne’de doğdu (1955). Đlk ve orta öğrenimini Edirne’de Bir yanı Mecnun’dur kıy ılarımın
tamamladı. 1979’da Atatürk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk bir yanı Leylâ
Dili ve Edebiyatı Bölümü’n den mezun oldu. 1980-1985 yılları yokluğundur yankılanan sular ın ötesinde
arasında Erzurum/Tortum Lisesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı her gece
öğretmeni olarak görev yaptı. 1987’de „Türk Edebiyatında her gece dokuz yerimden vururlar beni yâr
Sâkînâmeler“ adlı çalışma ile Yükse k Lisans öğrenimini kanatlanmış atlar gibi geçerim
tamamladı. 1992’de Latîfî’nin Tezkiretü’ş-Şu’arâ adlı eseri
rüyalarından…
üzerinde yapmış olduğu inceleme ve tenkidli metin çalışması ile
doktor oldu. Halen Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim
Fakültesi Türkçe Eğitimi Bölümü’nde Öğretim Üyesi olarak görev Hesaba çekilir im geceler boyu sonra
yapmaktadır. gözlerinin karasından
Seyahat izlenimlerini anlattığı Şehir ve Đnsan adlı eseri, bilmezler dâra çekildiğimi saçlarında bin kez
1988’de Türkiye Yazarlar Birliği tarafından „Gezi“ dalında ödül sonra kenâra çekildiğimi
aldı. bilmezler
Eserleri : esmer bir ateş var içinde ey ölü nedir bu derler
leylâ derim, gözlerin diyemem
Şiir 1.Yağmur Şarkıları (1999), 2.Suların Ötesi (2003) diyemem…
Araştırma, Derleme : 1.Hamâmîzâde Đhsan Bey-Hayatı- Sular ın ötesinde bir es mer gül açar akşamları
Eserleri ve Divanı (Doç.Dr.Mustafa ĐSEN ile birlikte,1989), 2.Talim adı leylâ, rengi leylâ, kokusu leylâ
ve Terbiyede Đnkılap-Đ.Hakkı Baltacıoğlu (Yrd.Doç.Dr.Remzi o yüzden siyahlar giyinirim hep ben
Y.KINCAL ile birlikte, 1995), 3.Değişen Dünya ve Öğretmen
(Yrd.Doç.Dr.Remzi Y.KINCAL ile birlikte, 1993), 4.Bosna, Ah saçlarımı o yüzden tarayamam
Bosna (1993), 5.Başlangıcından Günümüze Edirne Şairleri siyaha mübtelâ oluşum ondandır
(1995), 6.Edebiyat Dersleri I-II (Dr.H.Ali KASIR ile birlikte, 1996), ondandır dalgın dalgın bakış ım sulara
7.Mehmed Akif ve Đstiklâl Marşı (Dr.Etem ÇALIK ile birlikte, 1995), bilmez misin
8.Şehir ve Đnsan (1998), 9.Türk Edebiyatında Sâkînâmeler ve semâya bakıp bakıp ağlay ışım
Đşretnâme (1998), 10.Latîfî. Tezkiretü’ş-Şuarâ ve Tabsıratü’n- ondandır…
Nuzamâ. Đnceleme-Metin (2000), 11.Mostar’dan Tiflis’e. Gezi
Notları (2002), 12.Çarşamba Yazıları (2002), 13.Şiirin (Suların Ötesi, s.6-8)
Kanatlarında Đstanbul (2003)
SEN GĐDELĐ
235 236
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
RIZA TEVFĐK
Gönül bu derdi çekmekten âciz, sen zulümden yorgun
Bak ki bu yaraya hangi ilâç der man oldu sen gideli Filozof şair olarak bilinen Rıza Tevfik, 1869’d a Edirne’de
doğdu. Olaylarla dolu geçen çocukluk ve öğrenim yıllarından
Şimden geri sensiz baharlarım yaz, hazânım kıştır yâr sonra Tıbbiye’yi bitirdi (1897). Hareketli bir siyaset hayatı yaşadı.
Her gelen gün bana hasret dolu zindân oldu sen gideli Maarif Nâzırı (1918), Şûrâ-yı Devlet Reisi (1919) oldu. Sevr
Andlaşmasını imzalayan delegeler arasında yer aldı (1920). “Yüz
Gözlerinden gül devşirirken seher vakitlerinde ben ellilikler”le birlikte yurdu terk etmek zorunda kaldı (1922). Yirmi
yıllık sürgün hayatının çoğunu Ürdün’de geçirdi. 1934’te
Âh gönül yurdum dikenlerle perîşân oldu sen gideli
Cunya(Lübnan)’ya yerleşti. 1943’te af kanunundan birkaç yıl
sonra yurda döndü. 31 Aralık 1949’da Đstanbul’da öldü.
Dinle ve duy feryâdımı ey gül, bu son bahârımdır Zincirlikuyu Mezarlığı’nda medfundur.
Gönül bir bülbül, evim külbe-i ahzân oldu sen gideli
Servet-i Fünun’cuların çağdaşı olduğu, başlangıçta
Âhımdan karardı geceler, söndü semâda yıldızlar Abdülhak Hâmid ve Tevfik Fikret etkisinde aruz şiirleri de yazdığı
Uçtu gözlerimden hayâlin, nice devrân oldu sen gideli halde, o topluluğa girmeyen, saz ve tekke şiiri geleneğinden
faydalanarak duygulu ve içten koşma, nefes ve divanlar yazan
Bilirim ey cân, ölsem de kurtuluş yok bu dert elinden Rıza Tevfik, Mehmet Emin’d eki lirizm ve âhenk eksikliğini
kapatarak şiiri ile aydınlar arasında bir köprü oldu.
Âh, dünyâda delilik bana nâm u nişân oldu sen gideli
¥¥¥¥
ŞÂM- I GARĐBAN
237 238
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Ezelden beridir o hücrâ yere Reng-i hüsn emerdi ay, ülker, çemen,
Ninniler söylermiş bir serin dere; Günün -can çekişen- solgun lebinden,
Sırr ını bana da açtı meşcere O gece her şeyi penbe gördüm ben
Gençliğim orada medfûndur sandım. O yerin mehtâbı gülgûndur sandım.
Çamlar kanat ger miş bir hümâ gibi! (Rıza Tevf ik, s.35-37)
Çay ırlar, mükevkeb bir semha gibi!.
Çiçekler acâyip, muammâ gibi!.
Ne gördümse şaştım, efsûndur sandım.
239 240
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde doğdu (1966). 1988'den Muhtemelen 1339-1344 yılları arasında Bağdat'ın Nesîm
itibaren Harran Dergisi'nin Yayın Yönetmenliğini üstlendi. Yazgı nâhiyesinde doğdu. Asıl adı Đmâdeddîn'dir. Hayatının ilk dönemleri
Dergisi'nin Yayın Kurulu üyesidir. Hâlen, Şanlıurfa Belediyesi'nde hakkında bilgi yoktur. Nesîmî, Hurûfîlik tarikatını kuran ve
çalışmaktadır. Şirvan'da idam edilen (1393) Fazlullâh Hurûfî'nin halifesidir. Şiir
ve fikirlerinin Şeriat'a aykırı görülmesi yüzünden Halep'te
Eserleri : muhtemelen 1418'de derisi yüzülerek öldürüldü.
Anadolu Hurûfîliğinin yayılmasında şiirlerinin büyük etkisi
1.Ölümü Seven Đbrahim Bey (Şiir, 1991), 2.Urfa Şairleri/ olmuştur. Acıklı ölümünden sonra kişiliği etrafında menkıbeler
Cumhuriyet Dönemi (1998) oluşan Nesîmî, şiirlerinde zamanına göre çok düzgün ve âhenkli
bir dil kullandı. Đnançlarındaki kuvvet ve samimilikten doğan
¥¥¥¥ pervasız bir eda, gür bir lirizm ile yazdı. Azerbaycan Türkçesiyle
yazmasına rağmen o da Fuzûlî gibi bütün Türklüğün malı oldu.
ĐBRA HĐM BEY'ĐN GÜNCESĐNDEN NOTLAR- II Yüzyıllar boyu yalnız derviş şairler arasında değil, klasik şairlerce
de okundu, taklit edildi, şiirlerine nazireler yazıldı.
Söz durmuyor dört duvar arasında
Eserleri :
çekler karşılıks ız çıkıyor
umut dağıtıyor piyangocular dur madan 1.Dîvân, 2.Farsça Dîvân
sokak köşelerinden bakıyorum
parklara ve gökyüzüne
¥¥¥¥
ardımda maliye polisler i
ellerinde bana çevrili
GAZEL
kalem, makbuz, suç bildiriler i
vesaire...
Gel gel ki senden ayrı müştâka cân gerekmez
Müştâka sensiz ey cân cihân gerekmez
Đdamlık bir suçluyum
halkın gözünde
Gülzâr u serve gönlüm meyl eylemez meğer kim
adi bir kaçakçı
Kaddinden ayrı ana serv-i revân gerekmez
oysa ben aklımı kaçır ıyorum
kalabalıklardan, yalnızlıklardan, saz şölenlerinden
Çün hâs ıl oldu vaslın ey cân bana cihânda
hergün ölüyorum, ölüyorum
Oldum visâle kâni' kevn ü mekân gerekmez
çocuklar ölüyor çünkü gözlerimin önünde.
241 242
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
243 244
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
TUYUĞ GAZEL
Hak Te'âlâ'nın kelâmıdır yüzün O mihrin rûz u şeb hüsn-i edâsı artar eksilmez
Cennet'in Dârü's-Selâm'ıdır yüzün Ki bedr oldukça meh elbet ziyâsı artar eksilmez
Âyet-i Seb'a'l-Mesânî'dir yüzün
Bâğ-ı Cennet ergavânıdır yüzün Nice leb-teşne-i sahbâ-yı la'lin olmayam sâkî
Dilin âb-ı bekâya iştihâsı artar eksilmez
(Dîv ân, s.408)
Ko gelsin o hat-ı behcet-fezâ-yı bâğ-ı ruhsâr ın
TUYUĞ Bahâr olsa çemenzârın safâsı artar eksilmez
Sûret-i Hak'tan işâretdir yüzün Metâ'-ı vuslatın oldum yine cândan har îdâr ı
Ehl-i tevhîde beşâretdir yüzün O Yûsuf-tal'atın zîrâ bahâs ı artar eksilmez
Hacc u ihrâm u ziyâretdir yüzün
Cümle eşyâdan ibâretdir yüzün N'ola şevk-i lebinle dîdeden eşkim revân olsa
Bu çeşmesâr-ı aşkın mâ-cerâsı artar eksilmez
(Dîv ân, s.408)
245 246
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Hır men-i cân u dile âteş-feşândır hüsn ü aşk Sezai KARAKOÇ, 1933'te Ergani'de doğdu. Đlk öğrenimini
Âfet-i akl- ı Felâtûn- ı zamândır hüsn ü aşk Ergani'de, orta öğrenimini Maraş Ortaokulu ve Gaziantep
Lisesi'nde tamamladı. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler
Bu gül-i neşküfte ol bir bülbül-i âşüftedir Fakültesi'ni bitirdi (1954). Maliye Bakanlığı Mülkiye Müfettişi
Revnak-efzâ-yı gülistân- ı cihândır hüsn ü aşk Muavini (1956-1959), Gelirler Genel Müdürlüğü'nde Kontrolör
(1959-1965) olarak çalıştı. Daha sonra resmî görevinden ayrıldı.
Yeni Đstanbul ve Sabah gazetelerinde fıkra yazarlığı yaptı. Şiir
Biri mihr ü biri mehdir devr ider leyl ü nehâr Sanatı adında iki sayıda kalmış (1955) bir dergiden sonra
Pertev-endâz-ı dil-i bâğ-ı cinândır hüsn ü aşk 1960'tan itibaren Diriliş dergisini çıkardı. 1971-1974 yıllarında
tekrar Maliye Bakanlığı'nda görev yaptı. 1975'te Diriliş Yayınevi'ni
Yâ hümâ-yı evc-pervâz u ye ankâdır müdâm kurarak dergisiyle birlikte kitaplarını yayımladı. Hikâyeler kitabıyla
Âşiyân-perdâz-ı şâh-ı lâ- mekândır hüsn ü aşk 1982'de Türkiye Yazarlar Birliği'nin Hikâye Ödülü'nü kazandı. Yine
1988'de Türkiye Yazarlar Birliği'nin Üstün Hizmet Ödülü'nü aldı.
Hem kemâl-i nâz hem fart-ı niyâz-ı vâzıla Kendisinin kurduğu Diriliş Partisi (DĐRĐP)nin Genel Başkanlığını
Cilve eyler iki tâze nev-cevândır hüsn ü aşk yaptı.
Sezai Karakoç, günümüz şiirinde, Đslâmî düşünceyi modern
şiirdeki gerçeküstücülükle kaynaştıran, mistisizmden, Đslâm
........................................................................... kültüründen yararlanan, çarpıcı benzetme ve imgelerle
Tâ ezelden birbiriyle tev'emândır hüsn ü aşk denenmemiş sentezlere ulaşan bağımsız sayfalar açtı.
247 248
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
249 250
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Af dilemeye geldim affa lâyık olmasam da Kendi kendine ayna olan nergislerden
Sevgili Leylâklar ın gün doğuşu ürperişinden
En sevgili Zambaklar ın kıyı kıyı bakış ından
Ey sevgili Geldin sen
Uzatma dünya sürgünümü benim
Ve rüzgârlar karları süpürdüğünde
Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır Ve insanı çıldırtan kuş sesleri işitildiğinde
Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır Birdenbire aydınlandı annenin yüzü
Aşk celladından ne ç ıkar madem ki yar vardır Ve bir bahar günü doğdun sen
Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır
Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır Đlkin horozların gözüne göründün
O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır Dünyaya haber verdiler ötelerden
Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır Baban yeni dönmüştü eve ıraklardan
Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır Birden aydınlandı annenin yüzü
Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır Ve bir bahar günü doğdun sen
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır Marta bakan biliyordu geleceğini
Sır ların sırrına er mek için sende anahtar vardır Nisana bakan görüyordu alaca renklerini
Göğsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır Kız ıl ve yeşil seherini
Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır May ısa bakan buldu seni
Sevgili Ve bir bahar günü doğdun sen
En sevgili
Ey sevgili Sana Leylâ dedim Suna dedim şiirlerde şarkılarda
Gerçek adın bir fısıltı gibi kaldı ağızlarda dudaklarda
(Şiirler IV, s.53-56)(Gün Doğmadan, s.431-434) Çatlar yüreğim bir nar gibi o s ırrı anar da
Avunurum doğumundan gelen muştulu ar mağanlarla
DOĞUM Melekten gökten geldi ar mağanlarla
Ve bir bahar günü doğdun sen
(Leylâ'nın doğumu için sonradan Mecnun'un söylediği)
Bir ilkbahar günü doğdun sen
I. Baharın ta kendisi oldun sen
Şimdi her baharda doğan çocuklarla
Çiğ düştü göklerden Sen en aş ılmaz boya tenlerinde saçlar ında
Ve bir bahar günü doğdun sen Sen görünür görünmez ufuklarda
Karlar erir erir kaçar kaçar da
Güvercinler geçti menekşelerden Gökler yağmur biçiminde güler ağlar ağlar da
Ve bir bahar günü doğdun sen Güneş öğünerek yans ır yansır da sularda
Gelirsin her baharda
251 252
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
253 254
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
255 256
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
257 258
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
259 260
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Müstaid kıl yok ise lutfuna isti'dâdım Ey ki tîğ- ı çeşm-i mâzâğına kurbân olduğum
Sana güçlük mü var ey şâh-ı kerem- mu'tâdım Gör me lây ık hûn-ı hasret içre galtân olduğum
Kâbiliyyet ver eğer vaslına nâ-kâbil isem Gurre-i îd- i şeref destinde şemşîr-i celîl
Yeniden ver bana ser-mâye-i bî-hâs ıl isem Lîk eyler âb- ı Hızr-ı câvidânı selsebîl
Hâlimi kâle bedel eyle eğer nâkıl isem Teşnedir bî-şübhe bu zebh u fedâya Cebraîl
Cân ver mek sana cân-bahş olmağa billâh delîl
Müstaid kıl yok ise lutfuna isti'dâdım
Sana güçlük mü var ey şâh-ı kerem- mu'tâdım Ey ki tîğ- ı çeşm-i mâzâğına kurbân olduğum
Gör me lây ık hûn-ı hasret içre galtân olduğum
Müslimân eyle eğer kâfir isem kudretini
Şâkir tut lutfuna ger münkir isem ni'metini Rûz-ı Haşr olup yar ın geldikde bu hâl üzre ben
Dahı efzûn et eğer kemter isem rahmetini Gâh güle gâh ağlaya bî-ihtiyâr elbet gören
Dil peş îmen ü zebân nâlân ü s îne pür-mihen
Müstaid kıl yok ise lutfuna isti'dâdım Bir nigahla ol zamân şâd eyle bu nâçâr ı sen
Sana güçlük mü var ey şâh-ı kerem- mu'tâdım
Ey ki tîğ- ı çeşm-i mâzâğına kurbân olduğum
Maksadın bey' u şirâ ribh u hasâret değil â Gör me lây ık hûn-ı hasret içre galtân olduğum
Keremin beste-i ser-rişte-i illet değil â
Bî-garaz lutfun ümîd etme kabâhat değil â Cân seni özler hevâ gâlib gönül vahşet-taleb
Dest-i efsûs oldu bu hayretle bana rûz u şeb
Müstaid kıl yok ise lutfuna isti'dâdım Cür m ile oldum huzûr-ı devletinde bî-edeb
Sana güçlük mü var ey şâh-ı kerem- mu'tâdım Rahm kıl isyânıma edip nazar kılma gazab
Afv kıl Gâlib-i nâ-pâk ü sefâhatkârı Ey ki tîğ- ı çeşm-i mâzâğına kurbân olduğum
O da olsun kerem ü cûduna lâyık bâri Gör me lây ık hûn-ı hasret içre galtân olduğum
Bî-nevâdır deyü redd eyleme bu nâçârı
Gerçi küstâh u günahkâr u heme kâr ı ziyân
Müstaid kıl yok ise lutfuna isti'dâdım Es'ad'ından zerre-i lutfun dirîğ etme amân
Sana güçlük mü var ey şâh-ı kerem- mu'tâdım Na't-hânındır sezâ mı ede Dûzah'da figân
(Dîv ân, s.185-186) Eşk-i hasret başdan aşdı hasta gönlüm doldu kan
Ey ki tîğ- ı çeşm-i mâzâğına kurbân olduğum
NA'T- I ŞERÎF- Đ MÜSEDDES
Gör me lây ık hûn-ı hasret içre galtân olduğum
Ay yüzünden mazhar-ı envâr-ı îmân olduğum (Dîv ân, s.188-189)
Ey edip ümmîd-i lutfun şâd u handân olduğum
Ey kemâl-i şefkatinden afv-cûyân olduğum ¥¥¥¥
Ey ki derdinden şifâ-bahş-ı dil ü cân olduğum
261 262
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
GAZEL GAZEL
Aşk âteş-i tecellî-i Mansûr'dur bana Gül âteş gülbün âteş gülşen âteş cûybâr âteş
Her çûb-ı dâr bir Şecer-i Tûr'dur bana Semender-tıynetân-ı aşka besdir lâlezâr âteş
Ol serv-i gül-fürûş-ı tecellî-i cilveden
Her nahl-i âh bir Şecer-i Tûr'dur bana Hemân ey sâkî bir sâgar tutuşdur dest-i dildâra
Gazabla bez me geldi şem'-i meclis-veş yanar âteş
Semt-i belâda bellemişim dâr- ı vahdeti
Seng-i nişân minâre-i Mansûr'dur bana Nes îm âteş çıkardı gonca-i çeşm-i ümîdimden
Bırakdı gülşen-i âmâlime ber k-i bahâr âteş
Teblerze-zâd gevher-i galtân-ı gurbetim
Mihr-i sadef sabâh-ı Nişâbûr'dur bana
Hayâl-i hasret-i hâlinle âh etdikçe uşşâkın
Reh-dân- ı gaybım öyle ki ankâ-yı vahşetin Şeb-i firkatde her dem ahterân eyler nisâr âteş
Arz-ı refâkat etdiği meşhûrdur bana
Bana Dûzâh'dan ey meh dem urur gülzârlar sensiz
Gûyâ hayâl-i hatt- ı lebinle müjemde hûn Diraht âteş nihâl- i dil-keş âteş berg ü bâr âteş
Bâğ-ı vefâda tûtî-i zenbûrdur bana
Çekmem humâr-ı ç în-i cebîn ser-güzeşt-i Cem Mürekkebdir vücûdu tâ-ezel yek-pâre sûzişden
Nakş-ı gül-i piyâle- i fağfûrdur bana Anâsırdan meğer uşşâka olmuşdur dûçâr âteş
Bakmaz safâ-yı sâgar-ı zerrîne mest-i aşk Çerâğ- ı bez m-i hecri olduğum yapmış yakışdır mış
Kîmyâ-yı ayn o nergis-i mahmûrdur bana Gönül pervânesine vuslat âteş intizâr âteş
Sad mîh-i tîr-i hicr ile bu s îne-i harâb
Meşk-i figâna tahta-i süntûrdur bana Beyân-ı sûziş eyler herkes isti'dâd- ı fıtratdan
Eder berceste âşık mısra'-ı rengîn çenâr âteş
Bağlandı târ-ı kâkülüne nağme-i cünûn
Zencîrler terâne-i tanbûrdur bana Meğer kilk-i sebük-cevlânın olmuş ger m-rev Gâlib
Zemîn âteş zamân âteş bütün nakş u nigâr âteş
Kanlar akar aceb ki bu çeşm-i sefîdden
Hunâbe-hîz o çeşme- i kâfûrdur bana (Dîv ân, s.327-328)
Mânend-i jâle sâlik-i meczûb-ı aşkıyım
Gâlib demem ki Şems-i Hudâ dûrdur bana GAZEL
Bahş etdi hâk-rûbî-i iks îr-i dergahın Gencînen olsam v îrân edersin
Ol hazretin inâyeti mevfûrdur bana Âyînen olsam hayrân edersin
(Dîv ân, s.248)
Tîr-i nigehden dâğ- ı derûna
¥¥¥¥ Baksan ne işler seyrân edersin
263 264
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Sâkî kerâmet sende yâ bende Süzülüp o çeşm-i âhû dedi zevk-i vasla Yâ Hû
Bahrı habâbda mihmân edersin Bu değildi niyyetim bu yolum intizâra düşdü
Nezzâre-i germ etdikçe ey çeşm Reh-i Mevlevîde Gâlib bu sıfatla kaldı hayrân
Âteşle âbı yek-sân edersin Kimi terk-i nâm u şâna kimi i'tibâra düşdü
(Dîv ân, s.419-420)
Ey huşk zâhid dem umma meyden
Dest-i duây ı mercân edersin ¥¥¥¥
Yine zevrak-ı derûnum kır ılıp kenâra düşdü Đçip içip kendi elinden onun
Dayanır mı şîşedir bu reh-i sengsâra düşdü Duramay ıp öpmüşüm ayağını
O zamân ki bez m-i cânda bölüşüldü kâle-i kâm Çok sürünüp gözlemişim özleyip
Bize hisse-i muhabbet dil-i pâre pâre düşdü Ayağının izini toprağını
Gehî zîr-i serde desti geh ayağı koltuğunda Vermedi bir kimseye Gâlib geçit
Düşe kalka haste-i gam der-i lutf-ı yâra düşdü Kanda çevirdiyse söz ırmağını
Erişip bahâra bülbül yenilendi sohbet-i gül Hazret-i Monlâ'yı bilenler bilir
Yine nevbet-i tahammül dil-i bî-karâra düşdü Bilmeyenin kim çeke kulağını
265 266
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
RÜBÂ Î RÜBÂ Î
Ya'kûb-ı gamım aşk ile hâk olsam da Cânlar üzülür rişte-i büşrâdır bu
Cânımdan azîzsin helâk olsam da Eller kesilir remz ü temâşâdır bu
Dâmânını mânend- i Zelîhâ tutdum Mısr-ı dilimiz aşkın ile memlûdur
Ey Yûsuf-ı Sîneçâk çâk olsam da Ey Yûsuf-ı cân sorma ki rü'yâdır bu
267 268
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
269 270
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Eserleri
1.Dîvân, 2.Ferâiz Manzûmesi Şerhi, 3.Kasîde-i Bürde Tahmîsi,
4.Nigâristân Çev irisi, 5.Fetavâ-y ı Y ahyâ
GAZEL
Aşkın oduna ey gül yanarsa cân-ı şeydâ
Her bir avuç külünden bir bülbül ola peydâ
Mülk-i dile o lebden hakkâ ki korku vardır
Câ’iz ki bir şererden âlem yana ser-â-pâ
Mey-hâne-i muhabbet mestânelerle doldu
Pey mâneler pür oldu ârif oturma tenhâ
Dil sâfdır kederden ammâ güler yüz ister
Hûb olmayana neyler ây îne-i mücellâ
271 272
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
ŞĐNÂSÎ 3
Feyz alırsın çekerek derd ü gam- ı dünyâyı
Đstanbul'da doğdu (1826). Tophane kalemlerinden birinde
memur iken devlet hesabına gittiği (1849) Paris'te Maliye okudu. Tekkeyi bekleyen elbette içer çorbayı
Dönüşünde (1853-1854) Meclis-i Maarif üyesi oldu. Mustafa Reşid
Paşa tarafından korundu. Önce Âgâh Efendi (1832-1885) ile 4
birlikte Tercümân-ı Ahvâl (1860), sonra tek başına Tasvîr-i Efkâr Bağdaki sevmez iken dağdakini
(1862) gazetesini çıkardı. 1865'te gazeteyi Nâmık Kemâl'e Dağdaki gelse kovar bağdakini
bırakarak tekrar Paris'e gitti. 1869'da dönünce matbaa işleriyle
uğraştı. 1871'de Đstanbul'da öldü. Ayazpaşa'da annesinin yanına
defnedildi. Her ikisinin mezarı, daha sonra kayboldu. 5
Batıdaki türleri uygulayarak yenileşen Türk Edebiyatı Dene altûnu mihek taş ında
(Tanzimat Edebiyatı), Şinâsî ile başlar. 1859-1860 yılları, Dahi insânı bir iş başında
Fransızcadan ilk şiir çevirilerinin, ilk yerli oyunun (Şair Evlenmesi,
1859), ilk makalelerin Şinâsî tarafından yapılmış ve yazılmış 6
olması dolayısıyla Tanzimat Edebiyatı'nın başlangıç yılları sayılır.
Şinâsî, şiirde ilk defa, eski şe killer içinde yeni kavramlar kullandı. Hükm eden gönlüme cânân oldur
Nesirde zarf fiillerle uzayıp giden cümleyi seci ve süslerden Mühr kimdeyse Süleymân oldur
arındırıp düşünceyi ve anlaşılmayı ön plana alarak dilde
sadeleşme hareketine yol açtı. MISRA
Eserleri : 1
Şiir : 1.Tercüme-i Manzûme (1859), 2.Müntehabât-ı Eş'âr Ayağında donu yok fesleğen ister baş ına
(1862)
Tiyatro : Şair Evlenmesi (1860) 2
Halkbilim : Durûb-ı Emsâl-i Osmâniyye (1863)
Fikir : Müntehabât-ı Tasvîr-i Efkâr -I,II (1885) Gül dikensiz olamaz yâr dahi engelsiz
¥¥¥¥ 3
Milletim nev'-i beşerdir vatanım rûy-i zemîn
MÜFRED
(Y eni Türk Edebiy atı Antolojisi-I, s.496-498)
1
Cihânı âdem-i fânî sanır kendi gibi zâil
Akıntıdan geçenler vehm ederler kim yürür sâhil
2
Hak Teâlâ kimseyi bir ferde muhtac etmesin
Yoksa halkın ettiği ihsâna değmez minneti
273 274
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Akhisar'da doğdu (1961). Đlk ve orta öğrenimini Akhisar'da anne neden sen tenhalardas ın akşam
tamamladı. 1982'de Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya sesimi yaz sislerinde soğutamaz mezarlar
Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü bitirdi. 1986'dan beri ey peygamber çiçeğim kan rüyalar ın gemisi
edebiyat öğretmenliği yapmaktadır. sunulan gürül gürül sedyelerdeyim
Eserleri : ve salınarak gelir kederi elinden tutmuş
yârin sarayına bosna'da bayram
Şiir : Yüzleşen Tutanaklar (1994)
oysa sevgili bir ç ığ gibi
¥¥¥¥ arefe göz yaşlarıma gizlenip
275 276
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
277 278
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Söner şimdi, manzûr olurken demin Kır larda, o tenhâyi-i hüzn-âver içinde
heyûlâsı karşımda bir âlemin. titrer gibidir hilkatin elhân-ı sürûru;
terket de gurûru,
Açılmaz ne bir yüz, ne bir pencere; gel dinliyelim gel
bakıldıkça vahşet çöker yerlere. ben zemzeme-i şi'ri, sen âheng-i tuyûru.
Geçer boş sokaktan, hayâlet gibi, Âmâlimizin hâdim-i bî- minneti eşyâ,
şitâbân u pûşîde-ser bir sabî; yollar gibi her yer bize bir tuhfe-i sevdâ;
mahsûd u mübeccel
O dem leyl-i yâdımda, solgun tebâh, gel toplıyalım gel
sürür bir kadın bir ridâ-yi siyâh. ben mısra-ı ber-ceste, sen ezhâr-ı mutarrâ.
Saçaklarda kuşlar -Haz îndir bu pek!- Pür-zemzeme bir cevf-i zıyâ-dâr ile meşhûn,
susarlar, uzaktan ulur bir köpek. geçsin ebedî günlerimiz fâhir ü gülgûn...
sen şi'r-i mücessem,
Öter gûş-ı rûhumda boş bir enîn, ben şâir-i mülhem;
boğuk bir tezâd-ı sükûn u tanîn : sen hüsn ü füsûn, ben sana günden güne meftûn!
¥¥¥¥
279 280
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
YAHYA KEMÂL BEYATLI (1966), 3.Siyâsî Hikâyeler (1968), 4.Siyâsî ve Edebî Portreler
(1968), 5.Edebiyata Dair (1971), 6.Çocukluğum, Gençliğim, Siyâsî
Yahya Kemâl BEYATLI, 1884'te Üsküp'te doğdu. Đlk ve Edebî Hâtıralarım (1973), 7.Tarih Müsahabeleri (1975),
öğrenimini Üsküp'te yaptı. Selânik'te başladığı orta öğrenimini 8.Bitmemiş Şiirler (1976), 9.Mektuplar-Makaleler (1977)
1902'de geldiği Đstanbul'da Vefa Lisesi'nde tamamladı. Paris'e
giderek (1903) bir yıl bir kolejde Fransızcasını ilerlettikten sonra ¥¥¥¥
Siyasal Bilgiler Fakültesi'ne girdi. Dokuz yıl kaldığı Paris'ten
döndükten (1912) sonra Đstanbul'da Üniversite’de çeşitli dersler SESSĐZ GEMĐ
okuttu (1915-1923). Urfa milletvekili oldu (1923). Varşova (1926),
Madrid (1929) ortaelçiliklerine atandı. Tekirdağ (1935-1942) ve Artık demir almak günü gelmişse zamandan,
Đstanbul (1943-1946) milletvekilliklerinde bulundu. Büyükelçi
olarak Pakistan'a gitti (1948). Bir yıl sonra emekliye ayrılarak Meçhûle giden bir gemi kalkar bu limandan.
Türkiye'ye döndü (1949). 1 Kasım 1958'de Đstanbul'da öldü. Hiç yolcusu yokmuş gibi sessizce alır yol ;
Rumelihisarı Mezarlığı'na defnedildi. Sallanmaz o kalkışta ne mendil ne de bir kol.
Kişiliğini Paris'te okurken ünlü tarihçi Albert Sorel'in Rıhtımda kalanlar bu seyâhatten elemli,
derslerinden aldığı tarih zevkiyle, zamanındaki Fransız şairlerinin Günlerce siyâh ufka bakar gözleri nemli.
(Jean Moreas, Baudelaire, Verlain vb.) ölçü ve biçim Bîçâre gönüller ! Ne giden son gemidir bu!
güzelliklerinde buldu. Paris'te siyasî faaliyetlere katılmayarak Hicranlı hayâtın ne de son mâtemidir bu!
sanat çevrelerinde kendini yetiştirdi. Paris öncesi Hâmid ve Dünyâda sevilmiş ve seven nâfile bekler ;
Servetifünun şiiri etkisinden kendisini böylelikle kurtardı. Klasik Bilmez ki giden sevgililer dönmiyecekler.
Türk şiirini Batı şiirindeki bütünlük anlayışıyla ele aldı. Avrupa Bir çok gidenin her biri memnun ki yerinden,
dönüşü Yeni Mecmua'da "Bulunmuş Sayfalar" başlığıyla
Bir çok seneler geçti ; dönen yok seferinden.
yayımladığı gazel ve şarkılarla tanındı (1918). Bu neoklasik şiirler,
onun çıkış noktasının Osmanlı tarih ve şiiri olduğunu gösterdiği
(Kendi Gök Kubbemiz, s.89-90)
gibi, sonradan yeni şekiller ve sade dille yazdıklarında da şairin
genel olarak Osmanlı medeniyet ve kültürüne bağlı kaldığı
görülür. Onda tarih, vatan, millet ve Đstanbul sevgisi, hep bu RĐNDLERĐN ÖLÜMÜ
açıdan işlenir. Yahya Kemal'deki Đstanbul, Boğaziçi ve Türk
musikisi hayranlığına, tabiat güzellikleri yanısıra, târihî zenginlikler Hâfız'ın kabri olan bahçede bir gül varmış ;
de girer. Duygu, düşünce ve hayali ustalıkla kaynaştıran şair, pek Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyle.
çoğuna hikâye karakteri verdiği lirik-epik şiirlerinin konularını aşk, Gece, bülbül ağaran vakte kadar ağlar mış
tabiat, deniz, ölüm ve sonsuzluktan alır. Đç âhengi her şeyden Eski Şîrâz'ı hayâl ettiren âhengiyle.
üstün tutuşu; şiiri "musikiden başka türlü bir musiki" kabul edişi;
"Ok" şiiri bir yana, bütün şiirlerini, bu âhengin sağlanmasına daha Ölüm âsûde bahâr ülkesidir bir rinde ;
elverişli gördüğü aruzla yazmasına sebep oldu.
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Eserleri : Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar ; her gece bir bülbül öter.
Şiir : 1.Kendi Gök Kubbemiz (1961), 2.Eski Şiirin Rüzgârıyla
(1962), 3.Rübailer ve Hayyam Rübailerini Türkçe Söyleyiş (1963) (Kendi Gök Kubbemiz, s.93)
Makale-Deneme-Anı : 1.Aziz Đstanbul (1964), 2.Eğil Dağlar
281 282
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
283 284
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
¥¥¥¥
EZÂN- I MUHA MMEDÎ
Emr-i bülendsin ey ezân-ı Muhammedî
Kâfî değil sadâna cihân- ı Muhammedî
Sultan Selîm-i Evvel'i râmetmeyüp ecel
Fethetmeliydi âlemi şân-ı Muhammedî
Gök nûra garkolur nice yüzbin minâreden
Şehbâl aç ınca rûh-ı revân- ı Muhammedî
Ervâh cümleten görür Allahü Ekber'i
Akseyleyince arşa lisân-ı Muhammedî
Üsküp'de kabr-i mâdere olsun bu nev-gazel
Bir tuhfe-i bedî' ü beyân- ı Muhammedî
285 286
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
287 288
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
289 290
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Açılsa üstüm biraz, duyar da gece yarısı Devlet denince hep vergi geldi aklıma
Kalkar yatağından gelir Jandar ma denince kırbaç.
Bir mübarek el uzanır yorganıma usulca
Bilirim anamın elidir Zaman zaman nankör ç ıktı, büyütüp okuttuğum
Gölge ver medi çok kere diktiğim ağaç.
Bir merhamet, bir sıcaklık, bir gurur
Yavrum diyen sesinde. En gümrah ır maklar ım boşuna akıp gitti
Ve huzurun günde beş vakit nabzı vurur Üç-beş adım ötesinde toprağım vardı kıraç.
Beyaz tülbentinde, seccadesinde.
Gittim, yiğitçe döğüştüm gaza meydanlar ında
Karımın anası anama benzer Ne tak- ı zaferler istedim ne taç.
Öylesine yakın, duygulu, ince
Özü sözü bir yayla gözesi kadar berrak Savaşta çiğnetmedim Hilâl'i düş manlara
Oturtacak yer bulamaz çıkıp yanına gidince Barışta düştü üstüme gölge gölge Haç.
Yüreği destanlar gibi s ıms ıcak.
Yolsuz, okulsuz köylerim, kasabalarım hâlâ
Ve alnım açıksa, başım dikse Alın terine muhtaç.
Dirliğimiz varsa, mutluysam
Yüzüme gülüyorsa böyle bir şehir Ben Anadolu'yum, ac ılı, mahzun
Bir beyaz zambak gibi pır ıl pır ılsa yavrum Bende bitmez tükenmez dert kulaç kulaç.
Ve yavrumsa her şeyi bana sevdiren bir bir
Bu mutluluk, bu düzen, bu bitmeyen aydınlık (Duv ak, s.37-38)
Anasının yüzüsuyu hürmetinedir.
¥¥¥¥
ANADOLU
Ben Anadolu'yum!..
Yıllar y ılı susuz kaldım, yıllar yılı aç.
291 292
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Yavuz Sultan Selim, 1470’te Amasya’da doğdu. Bu tarihte Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etdi felek
babası Şehzâde Bâyezid Amasya sancak beyi idi. Bir müddet Giryemi kıldı füzûn, eşkimi hûn etdi felek
Đstanbul'da dedesi Fatih Sultan Mehmed'in yanında kalıp saray Şîr ler pençe-i kahr ımdan olurken lerzân
terbiyesi gördü. 1481'de babası padişah olunca, yanına annesi Beni bir gözleri âhûya zebûn etdi felek
Gülbahar Ayşe Hatun verilerek Trabzon'a sancak beyi olarak
gönderildi. Şehzâde Selim, 1510'a kadar 29 yıl bu sancağı yönetti.
1512'de 12.Osmanlı padişahı olarak tahta geçti. 1514-1515 KIT'A
tarihindeki Đran seferiyle Osmanlı sınırını Tebriz ve Bağdad'a ve
Kafkasya'nın orta kesimine dayadı. Çaldıran Meydan Milletimde ihtilâf u tefrika endîşesi
Muharebesi'nde dünyanın ikinci devleti ve ordusu olan Safevîler'i Kûşe-i kabrimde hattâ bî-karâr eyler beni
mağlup edip Şah Đsmail'in Anadolu üzerindeki ajan faaliyetlerine Đttihâdken savlet-i a'dây ı def'a çâremiz
son verdi. 2 yıl 2 ay (1516-1518) süren Mısır seferinde Büyük Đttihâd etmezse millet dâğdâr eyler beni
Đskender'i, Cengiz'i ve Timur'u dize getiren Tih Sahrasını yorgun
askerleriyle geçti. Mercidabık ve Ridaniye Meydan Muharebe-
leriyle Suriye, Lübnan, Filistin, Mısır, Sudan, Hicaz ve Yemen
fethedildi. Yavuz Sultan Selim, mukaddes emânetleri Đstanbul'a
getirterek hilafeti Osmanlı Devleti uhdesine aldı ve ilk Osmanlı
halifesi oldu. 1520'de Çorlu yakınlarında şirpençeden vefat etti.
Üstün zekâlı, cesur, harp sanatında emsalsiz bir kuman-
dandı. Bir karara varmadan önce etrafıyla istişare eder, konuyu
inceletir, kararı verdikten sonra radikal şekilde ve tavizsiz
uygulardı. Uyuşuk hale gelmiş devlet yönetimine büyük aktivite
getirdi. Cihan siyasetine tamamen vâkıftı. Doğu meselesini
hallederken Avrupa devletleri ile sulh halinde yaşamaya gayret
etti. Sade ve basit giyinen Sultan Selim, ilim ve sanat erbabını her
vesileyle teşvik etmiştir. Mısır seferi sırasında Muhyiddîn-i
Arabî'ye duyduğu hürmet sebebiyle Şam'da onun türbesini inşa
ederek yanına câmi ve imâret yaptırmıştır. 29 Ağustos 1516'da
Halep Camii'nde Đslâm Halifesi sıfatıyla hutbedeki "Hâkimü'l-
Harameyn" ifadesine saflardan itiraz etmiş ve "Ben, Harameyn-i
Şerîfeyn'in hâkimi değil hâdimi (hizmetçisi)yim.” demiştir. Mısır
seferi dönüşünde kendisini karşılamak üzere Đstanbul sokaklarına
dökülen halkın tezahüratından rahatsız olduğu için Anadolu
yakasında geceyi beklemiş ve bir kayığa binerek gizlice saraya
girmiştir. Arapça ve Farsça'yı iyi bilen Sultan Selim'in resim ve
hatta özel kâbiliyeti vardı. Dîvân'ını Farsça yazmış olup, Türkçe
perakende şiirleri de vardır. Bunların ona ait olup olmadığı
hususunda mutlak bir kanaat yoktur.
293 294
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
295 296
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Gider olduk dostumuza iremedik kasdımıza Bir dem görür olmuş gedâ yalın tene giy miş abâ
Namâz için üstümüze duranlara selâm olsun Bir dem ganî himmet ile fagfûr u hem hakan olur
Sözdür söylenir araya kimse döymez bu yaraya Bir dem gelir âsî olur Hak zihnini yavu kılar
Đltip bizi makbereye koyanlara selâm olsun Bir dem gelir kim yoldaş ı hem zühd ü hem îmân olur
Bunda hep gelenler gider hergiz gelmez yola gider Bir dem günâhın fikr eder dosdoğru Tamu'ya gider
Bizim hâlimizden haber soranlara selâm olsun Bir dem görür Hak rahmetin Uç mak'lara Rıdvân olur
Âşık oldur Hakk'ı seve Hak derdine kıla devâ Bir dem varır mescidlere yüzün sürer onda yere
Bizim için hayır duâ kılanlara selâm olsun Bir dem varır deyre girer Đncil okur ruhbân olur
Miskîn Yûnus söyler sözü kan yaş ile doldu gözü Bir dem gelir Mûsâ olur yüz bin münâcâtlar kılar
Bilmeyen ne bilsin bizi bilenlere selâm olsun Bir dem girer kibr evine Firavn ile Hâmân olur
(Dîv ân, s.243-244) Bir dem gelir Îsâ gibi ölmüşleri diri kılar
Bir dem gelir güm-râhleyin yolunda ser-gerdân olur
¥¥¥¥
Bir dem döner Cebrâil'e rahmet saçar her mahfile
(GÖNÜL) Bir dem gelir güm-râh olur miskîn Yûnus hayrân olur
Hak bir gönül verdi bana ha demeden hayrân olur (Dîv ân, s.67-68)
Bir dem gelir şâdî olur bir dem gelir giryân olur
(MEZARLIKTA-I)
Bir dem sanasın kış gibi şol zemheri olmuş gibi
Bir dem beşâretden doğar hoş bağ ile bostân olur Sana ibret gerek ise gel göresin bu sinleri
Ger taş isen eriyesin bakıp göricek bunları
Bir dem gelir söyleyemez bir sözü şerh eyleyemez
Bir dem dilinden dür döker dertlilere der mân olur Şunlar ki çokdur mâllar ı gör nice oldu hâlleri
Sonuncu bir gömlek giy miş onun da yokdur yenleri
Bir dem ç ıkar Arş üzere bir dem iner tahte's-serâ
Bir dem sanasın katredir bir dem taşar ummân olur Kanı mülke benim diyen köşk ü sarây beğenmeyen
Şimdi bir evde yatarlar taşlar olmuş üstünleri
Bir dem cehâletde kalır hiç nesneyi bilmez olur
Bir dem dalar hikmetlere Câlinûs u Lokmân olur Bunlar eve gir meyeler zühd ü tâat kılmayalar
Bu beyliği bulmayalar zîrâ geçdi devrânları
Bir dem dev olur ya per î vârâneler olur yeri
Bir dem uçar Belkîs ile sultân- ı ins ü cân olur Kanı ol ş îr în sözlüler kanı ol güneş yüzlüler
Şöyle gâib olmuş bunlar hiç belir mez nişanlar ı
297 298
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Bunlar bir vakt beyler idi kapıc ılar korlar idi (YAĞMA OLSUN)
Gel şimdi gör bilmeyesin bey kangıdır ya kulları
Cânlar cânını buldum bu cânım yağma olsun
Ne kapı vardır giresi ne yemek vardır yiyesi Assı ziyândan geçdim dükkânım yağma olsun
Ne ış ık vardır göresi dün olmuşdur gündüzleri
Bir gün senin dahı Yûnus benim dediklerin kala Ben benliğimden geçdim gözüm hicâbın açdım
Seni dahı böyle kıla nitekim kıldı bunlar ı Dost vaslına ulaşdım gümânım yağma olsun
(Dîv ân, s.371) Benden benliğim gitdi hep mülkümü dost tutdu
¥¥¥¥ Lâ-mekân kavmi oldum mekânım yağma olsun
Soğulmuş şol kara gözler belirsiz olmuş ay yüzler (Dîv ân, s.279-289)
Kara toprağın altında gül deren elleri gördüm
(ÇIKDIM ERĐK DALINA)
Kimi boyun burup yatmış tenini toprağa katmış
Anasına küsüp gitmiş boyun buranlar ı gördüm Çıkdım erik dalına anda yedim üzümü
Bostân ıssı kakıyıp der ne yersin kozumu
Kimi zâr î kılıp ağlar zebânîler cânın dağlar
Tutuş muş sinleri oda çıkan tütünleri gördüm
Kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynatdım
Nedir diye sorana bandım verdim özünü
Yûnus şimdi bunu gördü onu bize haber verdi
Aklım şaşdı ögüm derdi nitekim bunlar ı gördüm Đplik verdim çulhaya sarıp yumak etmemiş
(Dîv ân, s.223-224) Becid becid ıs marlar gelsin als ın bezini
299 300
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Bir serçenin kanadın kırk kanlıya yükletdim Kuru idik yaş olduk ayak idik baş olduk
Çifti dahi çekmedi kaldı şöyle yazılı Kanatlandık kuş olduk uçduk el-hamdü li'llâh
Bir sinek bir kartalı kaldırıp vurdu yere Vardığımız illere şol safâ gönüllere
Yalan değil gerçekdir ben de gördüm tozunu Baba Tapduk ma'nâs ın saçdık el-hamdü li'llâh
Balık kavağa ç ıkmış zift turşusun yemeğe Beri gel barışalım yad isen bilişelim
Leylek koduk doğur muş bak a şunun sözünü Atımız eğerlendi eşdik el-hamdü li'llâh
Bir küt ile güreşdim elsiz ayağım aldı Đndik Rûm'u kışladık çok hayr u şer işledik
Güreşip basamadım göyündürdü özümü Uş bahar geldi geri göçdük el-hamdü li'llâh
Uğruluk yapdım ona bühtân eyledi bana Aşkın aldı benden beni bana seni gerek seni
Bir çerçi geldi eydür kanı aldın gözgümü Ben yanarım dünü günü bana seni gerek seni
Hak'dan gelen şerbeti içdik el-hamdü li'llâh Eğer beni öldüreler külüm göğe savuralar
Şol kudret denizini geçdik el-hamdü li'llâh Toprağım onda çağıra bana seni gerek seni
Şol karşıki dağları meşeleri bâğlar ı Sûfîlere sohbet gerek ahîlere âhret gerek
Sağlık safâlık ile aşdık el-hamdü li'llâh Mecnûnlara Leylâ gerek bana seni gerek seni
301 302
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Ne Tamu'da yer eyledim ne Uç mak'da köşk bağladım (GEL GÖR BENĐ AŞK NEYLEDĐ)
Senin için çok ağladım bana seni gerek seni
Gönlüm düşdü bir sevdâya gel gör beni aşk neyledi
Cennet Cennet dedikleri bir ev ile bir kaç Hûrî Başımı verdim kavgaya gel gör beni aşk neyledi
Đsteyene virgil onu bana seni gerek seni
Ben yürürüm yana yana aşk boyadı beni kana
Yûsuf eğer hayâlini düşde göreydi bir gece Ne âkılim ne dîvâne gel gör beni aşk neyledi
Terk ede idi mülklerin bana seni gerek seni
Ben yürürüm ilden ile dost sorarım dilden dile
Yûnus çağırırlar adım gün geçdikçe artar odum
Gurbetde hâlim kim bile gel gör beni aşk neyledi
Đki cihânda maksûdum bana seni gerek seni
(Dîv ân, s.383-384) Benzim sarı gözler im yaş bağrım pâre yüreğim baş
Hâlim bilen dertli kardeş gel gör beni aşk neyledi
(ZAMÂNE)
Müsülmânlar zamâne yatlu oldu Gurbet ilinde yürürüm dostu düşümde görürüm
Helâl yenmez harâm kıy metli oldu Uyanıp Mecnûn olurum gel gör beni aşk neyledi
Okunan Kur'ân'a kulak tutulmaz Gâh tozarım yerler gibi gâh eserim yeller gibi
Şeytânlar semirdi kuvvetli oldu Gâh çağlar ım seller gibi gel gör beni aşk neyledi
Harâm ile hamîr tutdu cihânı
Fesâd işler eden hürmetli oldu Akar sulayın çağlar ım dertli ciğerim dağlar ım
Şeyhim anuban ağlar ım gel gör beni aşk neyledi
Kime kim Tanr ı'dan haber verirsen
Kakır baş ın salar hüccetli oldu Yâ elim al kaldır beni yâ vaslına erdir beni
Şâkird üstâd ile arbede kılar Çok ağlatdın güldür beni gel gör beni aşk neyledi
Oğul ata ile izzetli oldu
Ben Yûnus-ı bî-çâreyim başdan ayağa yarayım
Fakîr ler miskînlikden çekdi elin Dost ilinde âvâreyim gel gör beni aşk neyledi
Gönüller yıkuban heybetli oldu
(Dîv ân, s.402-403)
Peygamber yerine geçen hocalar
Bu halkın baş ına zahmetli oldu
Tutulmaz oldu peygamber hadîsi
Halâyık cümle Hak'dan utlu oldu
303 304
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
ESKĐ EV
Köşede altın oy malı Edirne kavukluğu,
Üstünde çeşm-i bülbül sürahi
Yıldız serpintili mavi bir buğu…
Birinde kallâvisini dinlendir miş asırlar,
Öbürünün ış ık göğsünde
Geceler dolusu s ırlar !..
Duvarlarda iki kılıc ın gümüş çaprazı,
Sene 1053 amel-i Şahin Usta
Üstündeki tâlik yazı..
305 306
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Âb-ı hayât olmay ıcak kıs met ey gönül Şiir : 1.Sebil ve Güvercinler (1943), 2.Geçen Zaman (1947),
Yüz bin gerekse zulmeti seyr-i Skender et 3.Nefes Almak (1957)
Hikâye : 1.Mesut Đnsanlar Fotoğrafhânesi (1952), 2.Değişen
Hattın berât verdi sabâ yiline dedi Đstanbul (1959)
Tîz er Hıtâ'ya Çîn'i tamâmet musahhar et
¥¥¥¥
Zeyneb çü dôst zülf i bigi târumârs ın
Dîvâne olma şi'rini dîvân ü defter et RABBĐM, NĐHAYET SA NA
(Türk Edebiy atı Nümûneleri, s.304-305)
Rabbim, nihayet sana itaat edeceğiz...
NAZM Artık ne kin, ne haset, ne de yaşamak hırsı,
Belki bir sabah vakti, belki gece yarısı,
Şehâ bu sûret-i zîbâ sana Hak'dan inâyetdir Artık nefes almay ı bırakıp gideceğiz...
Sanırsın Sûre-i Yûsuf cemâlinden bir âyetdir Ben artık korkmuyorum, herşeyde bir hikmet var.
Senin hüsnün benim aşkım, senin cevrin benim sabrım
Gecenin sonu seher, kış ın sonunda bahar.
Demâdem artar eksilmez tükenmez bî-nihâyetdir
Belki de bir bahçeyi müjdeliyor şu duvar,
(Türk Edebiy atı Nümûneleri, s.305)
Birer ağaç altında sevgilimiz, annemiz.
307 308
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Gece değmemiş sema, dalga bilmiyen deniz, Çocukların koşuşu, kuşlar ın dem çekişi,
En güzel, en bahtiyar, en aydınlık, en temiz Mesudediyor beni vatanımın güneşi.
Ümitler içindeyim, çok şükür öleceğiz...
(Geçen Zaman, s.49)
(Geçen Zaman, s.27)
GEÇ KALDIK
¥¥¥¥
Geç kaldık, Ya Rab, geç kaldık!..
TOPRAĞIM Şu hayat işte, gök, dallar, gün,
Bizi sardı, Ya Rab, geç kaldık...
Ne kadar istiyorum, akşamleyin, ezanda, Bırakıp fazlasını ömrün,
Eski bir evde olmak, orda, Eyüpsultan'da; Koşup sükûnuna er meğe,
Bir yanda ölmüşler im, bir yanda kalanlar ım. Koşup sana hesap vermeğe
Geç kaldık, Ya Rab, geç kaldık...
Duyayım : Gece, gündüz, hayat, ölüm içiçe,
Dallara konan karga, camımı vuran serçe, (Geçen Zaman, s.53)
Toprakta yatan annem, eli dizimde kar ım.
SEVGĐLER
Ahret dolsun içime kumruların "hû"sundan
Diyeyim, camiinin geçerken avlusundan. Đnsanlar, hepinizi seviyorum!
Şu musalla taşında bir namaz yatacağım. Đçinizde dostlarım, kardeşlerim var.
Ey şehir ! Bütün hemşerilerim.
Bir tabutun içinde s ır vermeden gidenler, Bayramınız bayramım, kederiniz kederim.
Orda, beyaz taşlarla yıllardır beni bekler, Yoksullar, hastalar, zavallılar,
Benim de gözlerime yakın olsun toprağım. Sizler için gözler imdeki pınar.
309 310
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Bir katre içen çeş me-i pür-hûn-ı fenâdan Bir reng-i vefâ var mı nazar kıl şu sipihrin
Başın alamaz bir dahi bârân- ı belâdan Ne leyl ü nehâr ında ne şems ü kamerinde
Âsûde olam dersen eğer gelme cihâna Seyretti havâ üzre denir taht-ı Süley mân
Meydâna düşen kurtulamaz seng-i kazâdan Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde
Sâbit-kadem ol merkez-i me'mûn- ı r ızâda Hür olmak ister isen olma cihânın
Vâreste olup dâire-i havf u recâdan Zevkinde safâsında gamında kederinde
311 312
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Cânân gide rindân dağıla mey ola rîzân Kâbil midir elfâz ile tağy îr-i hakîkat
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde Mümkün mü ki tefrîk oluna küfr ile îmân
Hayr umma eğer sadr-ı cihân olsa da bilfarz Bir hâkden inşâ olunur deyr ile mescid
Her kim ki hasâset ola ırk u güherinde Birdir nazar-ı Hak'ta mecûs ile müselmân
Yıldız arayıp gökte nice turfe müneccim Her derdin olur çâresi her inleyen ölmez
Gaflet ile gör mez kuyuyu reh-güzerinde Her mihnete bir âhir olur her gama pâyân
Anlar ki verir lâf ile dünyâya nizâmât Geh çâk olunur dâmen-i pâkize-i is met
Bin türlü teseyyüb bulunur hânelerinde Geh iffet eder âdemi ârâyiş-i zindân
Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz Sabr et siteme ister isen hüsn-i mükâfât
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde Fikr eyle ne zulm eylediler Yûsuf'a ihvân
Ben her ne kadar gördüm ise baz ı mazarrât Zâlimlere bir gün dedirir kudret-i Mevlâ
Sâbit-kademim yine bu re'yin üzerinde Tallâhi lekad âserekellâhu aleynâ
Bir abd-i Habeş dehre olur baht ile sultân Dehri arasan binde bir âdem bulumazsın
Dahhâk'in eder mülkünü bir Gâve per îşân Âdem görünen har ları âdem mi sanırs ın
Đkbâline idbârına dil bağlama dehr in Çok mukbili gördüm ki güler içi kan ağlar
Bir dâirede devr edemez çenber-i devrân Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın
Zâlim yine bir zulme gir iftâr olur âhir Bil illeti kıl sonra müdâvâta tasaddî
Elbette olur ev yıkanın hânesi v îrân Her merhemi her yâreye merhem mi sanırsın
Ekser görülür çünkü cezâ cins-i amelden Kibre ne sebeb yoksa vezîrim deyü gerçek
Encâmda âhenden ölür rahne-i sühan Sen kendini düstûr-ı mükerrem mi sanırsın
Tezkîr olunur la'n ile Haccâc ile Cengiz Ey müftehir-i devlet-i yek-rûze-i dünyâ
Tebc îl edilir Nûşirevân ile Süley mân Dünyâ sana mahsûs u müsellem mi sanırsın
313 314
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Hâlî ne zaman kaldı cihân ehl-i tama'dan Nâdânlar eder sohbet-i nâdânla telezzüz
Sen zâtını bu âleme elzem mi sanırsın Dîvâneler in hem-demi dîvâne gerektir
En ummadığın keşf eder esrâr-ı derûnun Afv ile mübeşşir midir ashâb-ı merâtib
Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırs ın Kânûn- ı cezâ âcize mi has demektir
Bir gün gelecek sen de per îşân olacaksın Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efrâz
Ey gonca bu cem'iyyeti her-dem mi sanırsın Bir kaç kuruşu mürtekibin câyı kürektir
Nâmerd olayım çarha eğer mihnet edersem Îmân ile dîn akçadır erbâb- ı gınâda
Cevrinle senin ben keder etsem mi sanırsın Nâmûs u hamiyyet sözü kaldı fukarâda
Pek rengine aldanma felek eski felektir Sirkat çoğalıp lafz-ı sadâkat modalandı
Zîrâ feleğin meşreb-i nâsâzı dönektir Nâmûs tamam oldu hamiyyet yeni çıktı
Yâ bister-i kemhâda ya vîrânede cân ver Düş manlara ahbâbını zemm oldu zerâfet
Çün bây ü gedâ hâke berâber girecektir Dildârdan ağyâra şikâyet yeni ç ıktı
Allâh'a sığın şahs-ı halîmin gazabından Sâdıkları tahkîr ile red kâide oldu
Zîrâ yumuşak huylu atın çiftesi pektir Hırsızlara ikrâm u inâyet yeni çıktı
Yaktı nice cânlar o nezâketle tebessüm Hak söyleyen evvel dahi menfûr idi gerçi
Şîr în dahi kasd etmesi câna gülerektir Hâinlere ammâ ki riâyet yeni çıktı
Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma Evrâk ile i'lân olunur cümle nizâmât
Zer-dûz palan vursan eşek yine eşektir Elfâz ile terfîh-i ra'iyyet yeni çıktı
Bed-mâye olan anlaşılır meclis-i meyde Âciz olanın ketm olunur hakk-ı sar îhi
Đşret güher-i âdemi temy îze mihektir Mahmîleri her yerde himâyet yeni çıktı
Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdîr Đsnâd- ı ta'assub olunur merd-i gayûra
Tekdîr ile uslanmayanın hakkı kötektir Dinsizlere tevcîh-i reviyyet yeni çıktı
315 316
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
Kerem kıl ben es îme el-amân ey Rahmet-i Âlem BAKĐLER, Y av uz Bülent. 1982. Duvak. Türkmen Y ay ınları,
Đstanbul
Ser-â-pâ mahz-ı isyân u hatâyım yâ Resûlellâh
BAY AZIT, Erdem. 1993. Şiirler. Đz Y ay ıncılık, Đstanbul
BEY ATLI,Y ahya Kemal. 1974. Kendi Gök Kubbemiz. Y ahya
Sen evreng-i şefâ'at şâhısın sultân- ı rahmetsin Kemal Enstitüsü Y ay ınları, Đstanbul
Kapında ben de bir kem-ter gedâyım yâ Resûlellâh
BEY ATLI,Y ahya Kemal. 1974. Eski Şiirin Rüzgârıyle. Y ahya
Kemal Enstitüsü Y ay ınları, Đstanbul
Şefâ'at kıl meded yoksa o rütbe çok günâhım kim BĐLGEGĐL, Zöhre. 1997. M.Kaya Bilgegil'in Makaleleri. Akçağ
Ne rütbe yansam o rütbe sezâyım yâ Resûlellâh Y ay ınları, Ankara
BĐLKAN,Ali Fuat. 1997. Nâbî Dîvânı. Millî Eğitim Bakanlığı
Zebûn-ı derd-i isyâna tabîb- i mihribân sensin Y ay ınları, Đstanbul
Alîlim ben de muhtâc-ı devâyım yâ Resûlellâh CANIM, Rıdv an. 2003. Suların Ötesi. Aktif Y ay ınev i, Đstanbul
ÇAĞLAROĞLU,Taha. 1994.Yüzleşen Tutanaklar. ĐSAV
Ne gam mücrim isem de bana bestir bu saâdet kim Y ay ıncılık, Ankara
Kapında bir kemîne hâk-pây ım yâ Resûlellâh ÇAMLIBEL,Faruk Nafiz. 1978. Han Duvarları. Atlas Kitabev i,
Đstanbul
Beni reddetme evlâdın baş ıyçün bâb-ı lutfundan ÇAMLIBEL, Faruk Nafiz. 1967. Zindan Duvarları. Tan Gazetesi
Ziyâ'yım bende-i âl-i abây ım yâ Resûlellâh v e Matbaası, Đstanbul
ÇELEBĐ, Asaf Hâlet.1993. Om Mani Padme Hum. Adam
(Y eni Türk Edebiy atı Antolojisi-II, s.32) Y ay ınları, Đstanbul
ÇETĐN, Mehmet. 1991. Tanzimattan Bugüne Türk Şiiri
Antolojisi I-II. Birleşik Dağıtım-Kitabevi, Ankara
317 318
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i M. Muhsin KALKIŞIM
DAĞLARCA, Fazıl Hüsnü. 1998. Çocuk ve Allah. AD Kitapçılık KARAKOÇ, Bahaeddin. 1983. Kar Sesi. Ocak Y ay ınları, Ankara
AŞ, Đstanbul KARAKOÇ, Bahaeddin. 1995. Güneşten Öte. Ocak Y ay ınları,
DIRANAS,Ahmet Muhip. 1982. Şiirler. Türkiye Đş Bankası Kültür Ankara
Y ay ınları, Ankara KARAKOÇ, Bahaeddin. 1995. Beyaz Dilekçe. Ocak Y ay ınları,
ENGĐNÜN,Đnci. KERMAN, Zeynep. 1987. Ahmet Haşim. Bütün Ankara
Şiirleri. Dergâh Y ay ınları, Đstanbul KARAKOÇ, Sezai. 1986. Şiirler VI. Leylâ ile Mecnun. Diriliş
ERDOĞAN, Kenan. 1998. Niyâzî-i Mısrî. Hayatı, Edebî Kişiliği, Y ay ınları, Đstanbul
Eserleri ve Dîvânı (Tenkitli Metin). Akçağ Y ay ınları, Ankara KARAKOÇ, Sezai. 1997. Şiirler IV. Zamana Adanmış Sözler.
ERSOY, Mehmed Âkif. 1987. Safahat. Akpınar Y ay ınev i, Đstanbul Diriliş Y ay ınları, Đstanbul
ERZURUMLU ĐBRAHĐM HAKKI. 1997. Ma’rifetnâme. Bedir KARAKOÇ, Sezai. 2000. Gün Doğmadan. Diriliş Y ay ınları,
Y ay ınev i, Đstanbul Đstanbul
GÖKY AY , Orhan Şaik. 1994. Bu Vatan Kimin? Şiirler, Özel KAVRUK, Hasan. 2001. Şeyhülislâm Yahyâ Dîvânı. Milli Eğitim
Türkmen Lisesi Orhan Şaik Gökyay Kütüphanesi Y ay ınları, Bakanlığı Y ay ınları, Ankara
Đstanbul KAY A, Seyyid Ahmet. 1991. Ölümü Seven Đbrahim Bey. Harran
GÖLPINARLI, Abdülbâki. 1972. Nedîm Dîvânı. Đnkılap v e Aka Y ay ınları, Şanlıurf a
Kitabev leri, Đstanbul KISAKÜREK, Necip Fazıl. 1981. Çile. Büy ük Doğu Y ay ınları,
HIFZI TEVFĐK, HAMMÂMĐZÂDE ĐHSAN, HASAN ALĐ. 1926. Türk Đstanbul
Edebiyatı Nümûneleri-I. Evkâf Vekâleti Neşriy atı, Đstanbul KOCATÜRK, Vasfi Mahir. 1971. Nâmık Kemal'in Şiirleri.
HOCA AHMED Y ESEVÎ. 1993. Divan-ı Hikmet. (Haz.Hay ati Edebiy at Y ay ınevi, Ankara
BĐCE). Türkiy e Diyanet Vakf ı Y ay ınları, Ankara KÜÇÜK, Sabahattin. 1994. Bâkî Dîvânı. TDK Y ay ınları, Ankara
ĐLHAN, Attilâ. 1994. Ayrılık Sevdâya Dâhil. Bilgi Y ay ınev i, Ankara MUHAMMED ES'AD ERBĐLÎ .1991. Dîvân-ı Es'ad. Erkam
ĐPEKTEN, Haluk. 1990. Nâilî Dîvânı. Akçağ Y ay ınları, Ankara Y ay ınları, Đstanbul
KABAKLI, Ahmet. 1991. Türk Edebiyatı-IV. Şiir. Türk Edebiyatı NARLI, Mehmet. 1998. Çiçekler Satılmasın. Dolunay Y ay ınları,
Vakf ı Y ay ınları, Đstanbul Kahramanmaraş
KALKIŞIM, M.Muhsin. 1994. Şeyh Gâlib Dîvânı. Akçağ Y ay ınları, NÂZIM HĐKMET. 1995. Đlk Şiirleri. Adam Y ay ınları, Đstanbul
Ankara NÂZIM HĐKMET. 1994. Son Şiirleri. Adam Y ay ınları, Đstanbul
KALKIŞIM, M.Muhsin. 2004. Seyyid Vesîm Dîvânı. Trabzon NECATĐGĐL, Behçet. 1980. Edebiyatımızda Đsimler Sözlüğü.
KAPLAN, Mahmut. 1996. Neşâtî Dîvânı. Akademi Kitabevi, Đzmir Varlık Y ay ınları, Đstanbul
KAPLAN, Mahmut. 1994. Öksüz Kubbe. Elif Kitapları, Ankara NECATĐGĐL, Behçet. 2000. Sevgilerde. Can Y ay ınları, Đstanbul
KAPLAN, Mehmet. Şiir Tahlilleri-I, Dergâh Y ay ınları, Đstanbul OKUMUŞ, Fatih. 1992. Sevgili Kasidesi. Denge Y ay ınları,
KAPLAN, Mehmet - ENGĐNÜN, Đnci - EMĐL, Birol. 1974. Yeni Türk Đstanbul
Edebiyatı Antolojisi-I (1839-1865). Đstanbul Üniv ersitesi Edebiy at ORHAN VELĐ. 1994. Bütün Şiirleri. Adam Y ay ınları, Đstanbul
Fakültesi Y ay ınları, Đstanbul ÖZDEMĐR, Hikmet. 1996. Âdile Sultan Dîvânı. Kültür Bakanlığı
KAPLAN, Mehmet - ENGĐNÜN, Đnci - EMĐL, Birol. 1978. Yeni Türk Y ay ınları, Ankara
Edebiyatı Antolojisi-II (1865-1876). Đstanbul Üniv ersitesi Edebiy at ÖZDEMĐR, Y aşar Bedri. 1992. Babil'i Beş Geçe. Gelecek Dergisi
Fakültesi Y ay ınları, Đstanbul Y ay ınları, Trabzon
KAPLAN, Mehmet (v.d.). 1984. Cenab Şahabeddin'in Bütün ÖZEL, Đsmet. 1987. Erbaîn. Kırk Yılın Şiirleri. Đklim Y ay ınları,
Şiirleri. Đstanbul Üniv ersitesi Edebiy at Fakültesi Y ay ınları, Đstanbul Đstanbul
KARAKOÇ, Abdürrahim. (6.baskı). Şiirler. Töre Dev let Y ay ınev i, PEKOLCAY, Neclâ. 1992. Süleyman Çelebi. Mevlid. Dergâh
Ankara Y ay ınları, Đstanbul
319 320
M. Muhsin KALKIŞIM IŞIĞIN BÜYÜSÜ - Türk Şiiri Güldestes i
321