You are on page 1of 275

Kayp Zamann zinde

ALBERTNE KAYIP

Marcel Proust 10 Temmuz 1871'de Auteuil'de dodu. Btn yaa


mn etkileyecek astm krizlerinin ilkini 1881'de geirdi. 1890'da
Hukuk Fakltesi'ne ve Siyasal Bilgiler Okulu'na kaydoldu. Ayn yl
Maupassant'la tant. Arkadalaryla birlikte Le Banquet yaynlarn
kurdu; burada edebiyat eletirileri yaymlad. 1893'te, Swann'n Bir

Ak'nn "eskizi" olabilecek nitelikte bir metin yazd. 1894'te Drey


fus olay balad. Marcel Proust, babasyla birlikte, Dreyfus yanlla
r arasnda yer ald. 1895'te felsefe lisans diplomasn ald. 1898'te
Dreyfus olay byd. Ayn yl Zola'nn "]'accuse" adl ak mektu
bu L'Aurore gazetesinde yaymland. Proust 1908'de byk yaptn

(Kayp Zamann izinde) yazmaya koyuldu. 1914'te Guermantes Tara


f'n Grasset Yaynevi'ne hazrlamaya balad. 30 Kasm 1918'de i
ek Am Gen Kzlarn Glgesinde yaymland. 10 Aralk 1919'da bu
kitap Goncourt dl ald. 30 Nisan 1921'de Guermantes Taraf II ile
Sodom ve Gomorra yaymland. Ayn yl Proust Gallimard Yayne
vi'ne Sodom ve Gomorra Il ile Sodom ve Gonorra Ill'n elyazmalarn
verdi. 1922'de Mahpus ile Albertine Kayp (Sodom ve Gonorra III)
daktiloya ekilmeye baland. Proust, Ekim ay banda bir bronit
krizi geirdi, bunu zatrree izledi. Yazar, 18 Kasm 1922'de ld.

Roza Hakmen 1956'da zmir'de dodu. 1974'te zmir Amerikan


Kz Koleji'ni, 1979'da ODT Ekonomi Blm'n bitirdi.

Balca evirileri: Emest Hemingway, anlar Kimin iin alyor;


Mario Vargas Llosa, Kent ve Kpekler; Nina Berberova, Elik Eden:

Soneka Antonovskaya; Juan Benet, Madrid'de Sonbahar; Oscar Wilde,


De Profndis; Marguerite Duras, Mavi Gzler Siyah Salar; Anthony
Burgess, Bir Elin Sesi Var; Carson McCullers, Yelkovansz Saat; Tama
Janowitz, New York Kleleri; Mircea Eliade, Matmazel Christina; Anne
Rice, Vampirle Konuma; Miguel de Cervantes Saavedra, Don Quijo
te; Marcel Proust, Swann'larn Taraf, iek Am Gen Kzlarn Glge
sinde, Guermantes Taraf, Sodom ve Gomorra, Mahpus, Albertine Kayp.

Marcel Proust'm
YKY'deki kitaplar:
Kayp Zamann zinde:
Swann'larn Taraf (1999)
iek Am Gen Kzlarn Glgesinde (1996)
Guermantes Taraf (1997)
Sodom ve Gomorra (1997)
Mahpus (2001)
Albertine Kayp (2001)
Yakalanan Zaman (2001)

fk

KTAPLIGI

MARCEL PROUST

Kayp Zamann zinde


Albertine Kayp
EVREN:
ROZAHAKMEN

ROMAN

omo
STANBUL

Yap Kredi Yaynlan Edebiyat - 400

1476

Kayp Zamann zinde-Albertine Kayp/ Marcel Proust


Franszcadan eviren: Roza Hakmen
iir evirileri: Ahmet Gntan
Kitap Editr: mer Aygn
Redaksiyon: Bahadr Glmez
Genel Tasarm: Faruk Ulay
Kapak Tasarm: Nahide Dikel
Bask: efik Matbaas
Marmara Sanayi Sitesi M Blok No: 291 kitelli/stanbul
Franszca ilk bask: 1925
eviriye temel alnan bask: Marcel Proust, A la rccherche d
4. cilt, Editions Gallimard, 1989
1. Bask: stanbul, Mays 2001
3. Bask: stanbul Mart 2006
ISBN 975-08-0300-0

temps perd,

Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A.. 2000


Editions Gallimard, 1989
Btn yayn haklar sakldr.
Kaynak gsterilerek tantm iin yaplacak ksa alntlar dnda
yayncnn yazl izni olmakszn hibir yolla oaltlamaz.
Yap Kredi Kltr Sanat Yaynclk Ticaret ve Sanayi A..
Yap Kredi Kltr Merkezi .
.
istiklal Caddesi No. 285 Beyolu 34433 Istanbul
Telefon: (O 212) 252 47 00 (pbx) Faks: (0 212) 293 07 23
http:/ /www.yapikrediyayinlari.com
e-posta: ykkultur@ykykultur.com.tr
nternet sat adresi: http:/ / yky.estore.com.tr
www.teleweb.com.tr

BRNC BLM

"Mademoiselle Albertine gitti!" Istrap, insan psikolojisine,


psikoloji biliminden ok daha derinlemesine nfuz eder. Daha
bir dakika nce, hislerimi tahlil ederken, Albertine'le son bir
kez grmeden, bu ekilde ayrlmann, en ok istediim ey
olduuna kanaat getirmi, Albertine'in bana verdii hazlarn
vasatlyla beni mahrum ettii hazlarn bolluunu karlatrp
kendimi ok zeki bulmu, onu artk grmek istemediim, sev
mediim sonucuna varmtm. Oysa, "Mademoiselle Albertine
gitti" szleri, kalbime yle bir ac saplamt ki, bu acya pek
uzun sre dayanamayacam hissediyordum. Benim nazarm
da bir hi olduunu zannettiim ey, demek ki aslnda btn
hayatm, her eyimdi. nsan kendini ne kadar az tanyor! Bu
acya derhal bir son vermem lazmd; annemin, lm dein
deki bykannerne gsterdii efkati, ben de imdi kendime
gsteriyor, sevdiklerimizin ac ekmesini nlemekte gsterdii
miz kararllkla, "Azck sabret, bir aresini bulacaz, merak et
me, byle ac ekmene izin vermeyeceiz," diyordum kendi
kendime. Korunma igdm, bu tr dncelerin arasnda,
ak yarama srlebilecek ilk merhemleri aryordu: "Btn
bunlarn hi nemi yok, nk onu derhal geri getirteceim.
zm yollarn aratracam, ama her halkarda bu akam
dnm olacak. Dolaysyla, kayglanmama gerek yok." Kendi
kendime, "Btn bunlarn hi nemi yok," demekle yetinme
mi, ektiim acy belli etmeyerek Franoise' da da bu izlenimi
u yandrmaya almtm; nk bylesine iddetli bir ac e
kerken bile, akm, zellikle Albertine'i sevmeyen ve samimiye
tinden daima phe etmi olan Franoise'm nazarnda, mutlu
bir ak gibi, karlkl bir ak gibi grnmenin nemini unut
muyordu. Evet, az nce, Franoise gelmeden nce, Albertine'i
artk sevmediime hkmetmi, kusursuz bir tahlil yaptm,
7

her eyi hesaba kattm dnmtm; kalbimin derinlikleri


ni gayet iyi bildiimi zannetmitim. Ama zekamz ne kadar
keskin olursa olsun, kalbimizde yer alan tek tek duygular alg
layamaz; ou zaman uucu halde var olan duygularmz, on
lar ayrtrabilecek bir olgu tarafndan katlatrlmadklar s
rece, kendilerini belli etmezler. Kendi kalbimin iini aka g
rebildiimi zannederken yanlmtm. Ne var ki, zihnin en kes
kin alglarnn bana salayamad bilgi, imdi acnn ani tepki
siyle, billurlam bir tuz gibi sert, parlak ve tuhaf bir gr
nmde, karmda belirmiti. Albertine'in yanmdaki varln
dan hi kuku duymazken, anszn Alkanln yeni bir ehre
sini grmekteydim. O gne kadar, Alkanl her eyden ok,
alglamann zgnln, hatta alglama bilincini ortadan kal
dran, yok edici bir g gibi grmtm hep; imdiyse, kor
kun bir tanra gibi gryordum onu; bu tanra bize smsk
baldr, anlamsz ehresi kalbimize ylesine gmldr ki, ne
redeyse farkna bile varmadmz bu tanra, bizden kopmaya,
uzaklamaya kalktnda, akla gelebilecek en dayanlmaz acla
r yaatr bize, lm kadar acmasz olur.
Albertine'i geri getirmenin bir yolunu bulmak istediime
gre, her eyden nce, yazd mektubu okumam gerekiyordu.
Onu geri getirebileceimi dnyordum, nk gelecek, he
nz sadece bizim dncemizde var olan bir eydir ve dolay
syla, irademizin son andaki bir mdahalesiyle, onu deitire
bileceimizi dnrz. Ama ayn zamanda, gelecei benim
dmdaki glerin de etkilediini hatrlyordum; daha fazla
vaktim olsayd bile, bu glerin karsnda etkisiz kalrdm.
Olacaklar deitiremeyeceksek eer, vaktinin henz gelmemi
olmas ne ie yarar? Albertine evdeyken, ayrlk inisiyatifini
elimde tutmaya ok kararlydm. Sonra Albertine gidivermiti.
Mektubunu atm. unlar yazmt:

Sevgili arkadam, bu yazdklarm size yz yze sylemeye cesa


ret edemediim iin beni affedin, ama korkaklm yznden, sizin
karnzda hep korkuya kapldm iin, kendimi zorladm halde, bu
nu yapacak cesareti toplayamadm. Size syleyeceim ey uydu: Bir
likte yaamamza artk imkan kalmad; zaten geen akamki mnakaa
8

srasnda da, ilikimizde bir eylerin deitiini fark etmi olmals


nz. O gece dzelttiimiz eyler, birka gn sonra dzeltilmez hale ge
lecekti. Barma ansn elde ettiimize gre, dosta ayrlmamz daha
iyi olacak; ite bu yzden, sevgilim, size bu mektubu yazyor ve sizi
birazck zdysem, benim muazzam kederimi dnerek, beni affet
menizi rica ediyorum. Canm sevgilim, sizin dmannz olmak iste
miyorum, zamanla, hatta pek yaknda, bana kar kaytsz olacanz
bilmek bile, benim iin yeterince zc; yani, kararm kesin, bu mek
tubu size verilmek zere Franoise'a teslim etmeden nce, bavullarm
hazrlam olacam. Elveda, varlmn en olumlu ksmn size bra
kyorum. Albertine.
"Btn bu szlerin hibir anlam yok," diye dndm;
"hatta durum zannettiimden daha iyi; Albertine bu szlerin
hibirine inanmadna gre, srf beni korkutmak amacyla,
ar bir darbe indirmek iin yazm olmal. Onun akama dn
mesi iin acilen bir yol bulmalym. Bontemps'larn, benden pa
ra koparmak uruna yeenlerini kullanan, namussuz insanlar
olmas ok ac. Ama ne fark eder? Albertine bu akam dnsn
diye servetimin yarsn Mme Bontemps'a vermem gerekse bile,
ikimize, rahata yaamaya yetecek kadar para kalr geriye."
Ayn zamanda, sabah gidip Albertine'in istedii yatla Rolls
Royce'u sipari etmeye vaktim olup olmadn hesaplyor, b
tn tereddtlerim silindiinden, ona bir yatla bir otomobil he
diye etmeyi pek akllca bulmadm da hatrlamyordum.
"Mme Bontemps'n onay yeterli olmasa bile, Albertine teyzesi
ne itaat etmese ve dn art olarak, bundan byle tam bam
szlk talep etse bile, ne yapalm, benim iin ne kadar zc ol
sa da, ona bamszlk tanrm; keyfince, tek bana dar kar;
insan en ok istedii ey uruna, ac da verse, fedakarla raz
olmal; benim en ok istediim ey ise, sabahki ayrntl ve sa
ma zmlemelerimden kan sonuca ramen, Albertine'in bu
rada yaamas. " Zaten ona zgrlk tanmann bana gerekten
ac vereceini syleyebilir miydim? Yalan olurdu. Yapacan
benden uzakta yapmas iin Albertine'i serbest brakmann ve
recei acnn, benim yanmda, benim evimde skldn hisset
tiim zamanlar iimi kaplayan kedere kyasla, belki de daha az
9

olacan birok kere sezmitim. Hi phesiz, Albertine bir ye


re gitmek iin benden izin istedii esnada, orada mutlaka sefa
hat alemleri dzenlendiini dneceime gre, istedii izni
vermek ikence olurdu. Ama ona, "Yat aln veya trene binin ve
benim bilmediim, yaptklarnzdan haberdar olmayacam fi
lanca yere gidip, bir ay geirin," demenin ho olacan sk sk
dnmtm, nk benden uzaktayken, kyaslamalar sonu
cu beni tercih edecek ve dnte mutlu olacakt. Ayrca, onun
istedii de muhtemelen bu; kendisi byle bir zgrlk talep et
miyor katiyen; stelik ona her gn yeni zevkler sunarak, bu z
grl azar azar snrlamam da mmkn. Hayr, onun istedi
i, ona artk kt davranmamam ve daha da nemlisi, -bir za
manlar Odette'in Swann' dan istedii ey-, onunla evlenmeye
karar vermem. Bir kez evlendik mi, bamszln bu kadar
nemsemeyecek, ikimiz burada oturup mutlu olacaz." Hi
kukusuz, bu, Venedik'ten vazgemek demekti. Fakat bir ba
kasna, ondan kopamayacak kadar balysak, kalplerimiz ara
snda byle sancl bir ba varsa eer, Venedik gibi en ok arzu
ladmz kentler -ve gayet tabii, en ho ev sahibeleriyle elen
celer, yani Venedik'ten de ok, Guermantes Desi ve tiyatro-,
solgun, anlamsz, l kentlere dnrler. "Ayrca, Albertine
evlilik konusunda kesinlikle hakl. Annem bile bu kadar erte
lenmesini gln buluyordu. Onunla oktan evlenmem gere
kirdi, imdi yapmam gereken de bu, tek kelimesi bile doru ol
mayan o mektubu yazmasnn sebebi de bu; srf bunu baara
bilmek iin, birka saatliine, onun da benim kadar istedii
eyden, yani buraya dnmekten vazgeti. Evet, istedii buydu,
davrannn ardndaki gd buydu," diyordu merhametli ak
lm; ama bunu sylerken, aklmn, bandan beri benimsedii
varsayma gre konutuunu hissediyordum. Oysa ben, srekli
teki varsaymn dorulandnn farkndaydm. phesiz, bu
ikinci varsaym, Albertine'in Mlle Vinteuil'le ve hanm arkada
yla ilikisi olduunu aka ifade edecek kadar cretkar ola
mazd asla. Bununla birlikte, Incarville garna girdiimiz esna
da, bu korkun bilgi beni yere yktnda, ikinci varsaym do
rulanmt. Bu varsaym, Albertine'in byle kendiliinden, n
ceden haber vermeden, onu engellememe zaman tanmadan
/1

10

beni brakabileceini hibir zaman ifade etmemiti. Her eye


ramen, hayatn bana attrd dev admla karma kan ger
ek, bir cinayetin veya devrimin iyz konusunda, sorgu yar
gcnn veya tarihinin aratrmalar sonucu ya da bir fizikinin
kefi sonucu ortaya kan gerek kadar yeniydi; te yandan, bu
gerek, ikinci varsaymmn clz tahminlerini amakla birlikte,
onlar doruluyordu da. kinci varsaym, akln varsaym deil
di; Albertine'in beni pmedii akam, pencere sesini duydu
um gece kapldm panik halindeki korkular da akla dayal
deildi. Ne var ki, -sonraki blmlerde aka greceimiz ve
eitli olaylarn daha nce iaret ettii gibi-, akln, gerei kav
ramak iin en uygun, en gl, en keskin ara olmamas, ie bi
lind bir sezgicilikle, nsezilere kr krne bir inanla deil
de, aklla balamak iin, fazladan bir sebep tekil eder. Kalbi
miz veya zihnimiz iin en nemli eyin ne olduunu, bize man
tn deil, baka glerin gsterdiini, yaadka, adm adm,
tecrbeyle reniriz. Bylece, baka glerin stnln ken
diliinden fark eden akl, mantk yrterek bu gler karsn
da pes eder ve onlarla ibirlii yapmay, onlara hizmet etmeyi
kabul eder. Deneysel inan. Bama gelen bu beklenmedik fela
ket de (tpk Albertine'in iki lezbiyenle ilikisi gibi) bana tan
dk geliyordu, nk (onun sylediklerine istinaden aklmn
aksine iddialarna ramen), Albertine'in bu esaretten duyduu
bkknln, dehetin pek ok iaretini grmtm; bu iaretler,
adeta grnmez bir mrekkeple, onun hznl, itaatkar gz
bebeklerine, aklamas olmayan bir kzartyla aniden alevlenen
yanaklarna ve serte alan pencere sesine izilmiti sanki.
phesiz, bu iaretleri sonuna kadar yorumlamaya, onun ani
den gideceini aka dnmeye cesaret edememitim. Alber
tine'in varlyla dengelenen bir ruh hali iinde, belirsiz bir ta
rihte, yani var olmayan bir zamanda, benim tarafmdan ayarla
nacak bir ayrlk dnmtm sadece; dolaysyla, ayrl d
ndm yanlsamasn yaamtm; ayn ekilde, salklar
yerindeyken lm dnen kiiler de, lmden korkmadkla
rn zannederler, aslnda yaptklar, lmn yaklamasyla de
iecek olan bir salk halinin ortasna, tamamen olumsuz bir
dnceyi sokmaktr. Ayrca, Albertine'in kendi isteyecei bir
11

ayrlk fikri, son derece ak seik bir biimde, yzlerce kez ak


lmdan gemi olsayd bile, bu ayrln benim amdan, yani
gerekte nasl bir ey olacan, ne kadar bambaka, korkun,
bilinmedik, yepyeni bir ac olacan yine tahayyl edemezdim.
Bu ayrl ngrm ve yllar boyunca aralksz dnm ol
saydm bile, btn bu dnceler, birbirine eklendiinde, Fran
oise'n, "Mademoiselle Albertine gitti" szleriyle gzlerimin
nne serdii akl almaz cehennemle, yalnz younluk asn
dan deil, nitelik asndan da, en ufak bir benzerlik sergile
mezdi. Hayalg, bilinmedik bir durumu canlandrmak iin,
bildik unsurlardan yararlanr ve bu yzden de, bilinmedik du
rumu canlandramaz. Ama duyarllk, en fiziksel ekliyle bile,
yeni olayn uzun sre silinmeyen, zgn imzasn, atall bir
yldrm izgisi misali tar. Bu ayrl ngrm olsam dahi,
btn dehetiyle kafamda belki canlandramayacam, hatta
Albertine bu ayrl bana bildirmi olsa, tehditlerle, yalvarma
larla belki engelleyemeyeceimi dnmeye bile cesaret edemi
yordum neredeyse! Venedik'e gitme arzusu nasl da uzamda
kalmt! Tpk bir zamanlar, Combray'de, bir tek eyin, anne
min odama gelmesinin nem tad anlarda, Mme de Guer
mantes' tanma arzumun uzamda kal gibi. Zaten bu yeni
yrek daralmasnn arsyla, ocukluumdan beri yaadm
btn kayglar hemen koup gelmi, onu pekitirmi, onunla
btnleip beni boan bir ktle oluturmutu.
Hi phesiz, byle bir ayrln yreimize indirdii ve
vcudun o mthi kaydetme yetenei sayesinde, acy, hayat
mzn btn strapl dnemleriyle ezamanl klan fiziksel dar
beden kanmaya ant imiizdir; -bakalarnn aclarna pek al
drmadmz iin- yarataca pimanl azami dzeye kar
mak isteyen kadnn, srf daha iyi artlar talep etmek amacyla,
sahte bir ayrlk sahneliyor da olsa, bizi yaralamak amacyla ve
ya intikam almak, sevilmeye devam etmek ya da (brakaca
hatrann niteliini dnerek) etrafnda rldn hissettii
o bkknlk ve kaytszlk an iddetle paralamak istedii iin,
temelli -temelli! -ayrlyor da olsa, belki biraz gvendii bu
darbeden kanmaya kendi kendimize sz vermi, dosta ayr
lacamz dnmzdr. Ne var ki, gerekte nadiren dosta
12

ayrlnr, nk arada dostluk varsa, zaten ayrlnmaz! Ayrca,


en kaytsz davrandmz kadn bile, ondan bkmamza sebep
olan alkanln, bir yandan da giderek bizi kendisine balad
n, belli belirsiz de olsa, hisseder ve gideceini haber vermeyi,
dosta ayrln temel koullarndan biri olarak grr. Ama n
ceden haber vermenin, engellemeye yol amasndan korkar.
Her kadn, bir erkein zerindeki gc ne kadar fazlaysa, git
menin tek yolunun da kamak olduunu hisseder. Kralie ol
duu iin kaak olmak zorundadr. Daha bir dakika nce verdi
i bkknlkla, gidiinin yaratt o iddetli yeniden ele geirme
ihtiyac arasnda muazzam bir uurum olduu dorudur: Ama
bunun, bu eser boyunca grdmz ve ileride greceimiz
nedenlerin dnda da baz nedenleri vardr. Her eyden nce,
ayrlk ounlukla -gerek ya da tahmini- kaytszln en fazla
olduu anda, yani sarkacn salnmnn en u noktasnda ger
ekleir. Kadnn, "Hayr, bu byle devam edemez," diye d
nmesinin sebebi, erkein srekli onu terk etmekten bahset
mesi veya bunu dnmesidir; sonunda, terk eden, kadn olur.
Bu durumda, sarka, salnmn teki u noktasna ular, arada
ki mesafe azamidir. Bir dakika sonra, sarka eski konumuna ge
ri dner; bir kez daha, saylan btn nedenler bir yana, durum
son. derece doaldr! Kalp arpmaya devam eder; ayrca giden
kadn, yanmzdaki kadn deildir artk. Yanmzdayken fazla
syla bildik olan hayatna, birden kanlmaz olarak iine kar
aca baka hayatlar eklenir; belki de bizi o hayatlara karmak
iin terk etmitir. Giden kadnn hayatndaki bu yeni zenginlik,
geriye dnk olarak, yanmzdaki, belki de gidiini tasarlamak
ta olan kadn etkiler. Bizim yanmzdaki hayatna, ona ynelik,
fazlasyla aikar bkknlmza, kskanlmza ilikin, (birok
kadn tarafndan terk edilmi olan erkeklerin, kiilikleri ve da
ima ayn olan, hesaplanabilir tepkileri nedeniyle hemen her de
fasnda ayn ekilde terk edilmelerine yol aan - herkesin ken
dine has bir tme ekli olmas gibi, kendine has bir aldatlma
ekli olmasna yol aan), karsama yoluyla bulabildiimiz ve
bizim iin fazla esrarengiz olmayan psikolojik gerekler dizisiy
le akan, bizim bilmediimiz bir dizi gerek daha vardr
muhtemelen. Bir sredir filanca erkekle veya kadnla, yazarak
13

ya da szl olarak, bir arac kullanarak haberleiyor, bir iaret


bekliyor olsa gerektir; belki de, M. X'le buluaca gnn nce
sinde, M. X'in beni ziyarete geleceini aralarnda kararlatr
mlarsa, bu iareti, "M. X dn beni ziyarete geldi," diyerek,
bilmeden biz kendimiz vermiizdir. Ne ok muhtemel varsa
ym mevcuttur! Ama sadece muhtemeldirler. Gerei, sadece
ihtimal olarak kafamda o kadar iyi kuruyordum ki, bir gn
yanllkla, metreslerimden birine gelen, ifreli bir mektubu
ap, Saint-Loup Markisi'ne gitmek iin hfila bir iaret bekliyorum,
yarn telefonla haber verin szlerini okuduumda, bir ka plan
kurdu m kafamda; Saint-Loup Markisi ismi, aslnda baka bir
eyi temsil ediyordu, nk metresim Saint-Loup'yu tanm
yordu, ama ismini benden duymutu, ayrca imza da bir tr la
kapt, okunmas imkanszd. Gerekte ise, bu mektup metresi
rne deil, ayn binada oturan baka birine gelmi, zarfn stn
deki isim yanl okunmutu. Mektup ifreli deil, bozuk bir
Franszca'yla yazlmt, nk mektubu yazan, Amerikal bir
kadnd ve Saint-Loup' dan rendiime gre, gerekten de
onun arkadayd. Bu Amerikal kadn baz harfleri tuhaf bir e
kilde yazd iin de, gerek ama yabanc olan ismini lakap
zannetmitim. Ksacas, o gn phelerinde tamamen yanl
mtm. Ama btn bu yanl verileri birletiren zihinsel at,
gerein o kadar sarslmaz ve doru bir kalbyd ki, ay son
ra, (o sralar btn hayatn benimle birlikte geirmeye niyetli
olan) metresim beni terk ettiinde, olay, tpatp ilk defasnda
benim hayal ettiim ekilde gereklemiti. Benim ilk mektuba
yanllkla atfettiim zelliklerin aynlarn ieren bir mektup
geldi, ama bu kez gerekten bir iaret anlam tayordu ve bu
olay, hayatta bama gelen en byk felaketti. Her eye ramen,
bu felaketin sebeplerini renme isteim, merakm, belki kede
rimden de fazlayd: Albertine kimi arzulam, kiminle bulu
mutu? Ne var ki, byle byk olaylarn kayna, nehirlerin
kaynana benzer; yeryzn batan baa dolasak da, o kay
na bulamayz. Dernek ki Albertine uzun zamandr bu ka
planlamt; Albertine'in, beni pmeyi reddettii gnden itiba
ren, canndan bezmi gibi kaskat, donuk bir halde dolatn,
en basit eyleri kederli bir sesle sylediini, hareketlerinin ar14

!atn ve hi glmsemediini sylememitim (nk o sra


da bu hali bana sadece marklk, huysuzluk gibi gelmiti;
Franoise ayn eyi yaptnda, "surat asmak" derdik). Dar
dan biriyle gizli bir anlama iinde olduunu kantlayan en
ufak bir ipucu bulduumu syleyemem. Franoise'n daha son
ra anlattna gre, gidiinden iki gn nce, odasna girdiinde,
ieride kimse yokmu, perdeler kapalym, ama Franoise, ha
vadaki kokudan ve grltden, pencerenin ak olduunu an
lam. Gerekten de, Albertine'i balkonda bulmu. Ama bal
kondan, biriyle haberlemi olmasna ihtimal vermiyorum; ay
rca, pencere akken, perdelerin kapal olmas, benim hava ce
reyanlarndan korkmamla aklanabilir; perdeler, beni cereyan
dan pek koruyamasa da, panjurlarn o kadar erken bir saatte
ak olduunu Franoise'n koridordan grmesini engellerdi.
Hayr, bir gn nce gitmeye kararl olduunu gsteren k
ck bir iaret dnda, hibir ey bulamyorum. Albertine, git
meden bir gn nce, ben fark etmeden, odamdan bol miktarda
ambalaj kad ve bezi alm, evi sabah terk edebilmek amacy
la, gece boyunca, btn sabahlklarn tek tek paketlemiti. Tek
ipucu bu. O akam, bana olan bin frank borcunu neredeyse zor
la demi olmasna zel bir nem atfetmiyorum, olaan bir
davrant, nk para konusunda ok titizdi.
Evet, ambalaj katlarn gidiinden bir nceki gece almt,
ama bu, gideceini daha nce bilmedii anlamna gelmiyordu!
nk Albertine zld iin gitmemiti; gitme karar y
znden, hayalini kurduu hayattan vazgetii iin zgn bir
havaya brnmt. zgnd, bana kar neredeyse resmi de
necek kadar souktu; yalnz, odamda istediinden daha uzun
sre kald -Albertine geceyi hep uzatmak istedii iin, odas
na gitmek istemesi beni artmt- o son gece, kapda durup,
"Hoakal yavrucuum, hoakal yavrucuum," dedi. O srada
bu szlerin zerinde durmadm. Franoise'n anlattna gre,
ertesi sabah, Albertine gideceini ona bildirirken hala o kadar
kederliymi, nceki gnlerden bile kat ve donukmu ki, "Ho
akaln Franoise," derken, Franoise yere ylacan zannet
mi (ne var ki bu, yorgunlukla da aklanabilirdi, Albertine s
tndeki kyafeti dahi karmam, btn gece, odasnda ya da
15

banyosunda bulunmayan, Franoise' dan istemek zorunda ol


duu eyalarn dndaki eyalar paketlemiti). Bu tr eyleri
rendiimiz zaman, artk en basit bir gezintide kolaylkla rast
lanan btn kadnlardan ok daha az holandmz, uruna
btn o kadnlardan feragat ettiimiz iin kzdmz kadn,
aksine, hepsine bin kat tercih ettiimizi anlarz. nk artk
mesele, -alkanlk nedeniyle ve belki nesnesinin vasatl y
znden sfra yaklam- belirli bir hazla, kkrtc, gz kama
trc baka hazlar arasndaki bir tercih deil, bu hazlarla ok
daha gl bir duygu, acnn uyandrd merhamet arasndaki
tercihtir.
Albertine'i o gece mutlaka geri getirtmeye karar verirken,
en acil meseleye hzla eilmi ve o ana kadar tadm inancn
paralanmasyla oluan yaray yeni bir inanla tedavi etmitim.
Ama lendimi koruma igdm son derece sratli hareket ettii
halde, Franoise'm szleri zerine birka saniyelik bir aresiz
lik yaamtm; imdi Albertine'in akama eve dnm olaca
n bilsem de, dnecei dncesiyle kendimi yattrmadan n
ceki ("Mademoiselle Albertine bavullarn istedi, Mademoiselle
Albertine gitti," szlerini izleyen) birka saniye iinde hissetti
im ac, kendiliinden iimde canlanyor ve tpk ilk andaki gi
bi, yani Albertine'in yaknda dneceini sanki hala bilmiyor
muum gibi kalbime saplanyordu. te yandan, Albertine'in
dnmesi artt, ama kendiliinden dnmesi gerekiyordu. Han
gi varsaym temel alrsam alaym, bir giriimde bulunuyor
mu, dnmesi iin yalvaryormu izlenimi uyandrmam, ama
cma ters derdi. Hi phesiz, Gilberte'ten vazgetiim gibi,
Albertine' den vazgeecek gcm yoktu artk. Benim istediim,
Albertine'i tekrar grmekten de ok, eskisinden daha zayf olan
kalbimin artk tahamml edemedii fiziksel acya bir son ver
mekti. Ayrca, alma konusunda olsun, baka konularda ol
sun, irademi kullanmamay alkanlk haline getirdiimden,
iyice korkak olmutum. Ama hepsinden nemlisi, bu ac, eitli
nedenlerden tr, dierleriyle kyaslanamayacak kadar b
ykt; belki de en nemli neden, Mme de Guermantes'la ve
Gilberte'le tensel bir haz yaamam olmam deil, onlar her
gn, gnn her saatinde grmediim iin, byle bir imkanm
16

ve dolaysyla ihtiyacm olmad iin, onlara duyduum akta,


Alkanln muazzam gcnn eksik olmasyd. imdi irade
siz kalan, acya kendi rzasyla katlanamayan kalbim, Alberti
ne'in ne pahasna olursa olsun geri dnmesi dnda bir z
me ihtimal vermedii iin, bunun tam tersi bir zm (isteye
rek vazgei, tedrici tevekkl), Gilberte rneinde o zm
bizzat semi olmasam, bana ancak romanlarda yer alabilecek,
hayata geirilemeyecek bir ey gibi grnrd belki. Ama tec
rbeyle, teki zmn de, stelik ayn kii tarafndan kabul
edilebileceini biliyordum, nk pek de fazla deimemitim.
Yalnz zaman zerine deni yapm, beni yalandrm, Alber
tine'i de, ortak hayatmz sresince devaml yanmda tutmutu.
Ama Albertine' den vazgemesem de, en azndan, Gilberte' e
kar hislerimden bir ey kalmt geriye: Dnmesi iin yalvara
rak Albertine'in gznde iren bir oyuncak olmay istemeye
cek kadar gururluydum; ben dnmesini nemsiyormu gibi
grnmeden geri gelmesini istiyordum. Vakit kaybetmemek
iin yataktan kalktm, ama ac beni olduum yere iviledi: O
gittiinden beri ilk kez yataktan kalkyordum. Her eye ra
men, hemen giyinip Albertine'in kapcsna giderek bilgi alma
lydm.
Dardan dayatlan manevi bir darbenin uzants olan ac,
ekil deitirmek ister; planlar yapp bilgi toplamaya alarak
onu buharlatracamz umut ederiz; saysz bakalam evre
sinden gemesini dileriz, nk bu, acy olduu gibi korumak
kadar cesaret gerektirmez; acmzla birlikte uzandmz yatak
bize darack, sert, souk gelir. Bir gayretle tekrar ayaa kalktm;
odann iinde mthi bir temkinle ilerliyor, Albertine'in iskem
lesini, yaldzl terlikleriyle pedallarna bast otomatik piyano
yu, onun kulland eyalarn hibirini grmeyecek ekilde ha
reket ediyordum; bu eyalarn hepsi, hatralarmn rettii
zel lisanla bana Albertine'in gidiini ikinci defa haber vermek,
tercme etmek, farkl bir yorumunu sunmak istiyorlard. Ama
ben, bakmasam da gryordum onlar; btn gcm kaybet
tim ve mavi saten koltuklardan birine ktm; daha bir saat
nce, odann tek bir gn huzmesiyle uyuturulmu lolu
unda, bu mavi satenin parlakl sayesinde grdm, tut17

kuyla okadm ryalar, imdi ok uzamdayd. Heyhat! Bu


koltuklarda bir nceki oturuum, Albertine de yanmdayken ol
mutu. Bu yzden oturmaya daha fazla devam edemeyip kalk
tm; ite bu ekilde, beni oluturan saysz mtevaz benlikten,
Albertine'in gidiinden hala haberi olmayan biri ortaya kyor
ve bilgilendirilmesi gerekiyordu; meydana gelen felaketi, he
nz haberdar olmayan btn bu varlklara, bu "benlik"lere bil
dirmek gerekiyordu -bunlar birer yabanc olsa, benim acya
kar duyarllm paylamasa, bu i bu kadar byk bir iken
ce olmazd-; bu benliklerin her birinin de, "Albertine bavullar
n -Balbec'te anneminkilerin yanna yerletirilirken seyrettiim
tabut biimindeki bavullarn- istedi, Albertine gitti" szlerini
ilk kez duymas gerekiyordu. Her birine kederimi sylemem
gerekiyordu; bu keder, bir zc koullar btnnden zgrce
karlan ktmser bir sonu deildi katiyen, dardan gelen,
benim semediim belirli bir izlenimin kesintili ve istemsiz tek
raryd. Bu benliklerden bazlarn epey zamandr grmemi
tim. Mesela (o gnn berber gn olduu aklma gelmemiti)
salarm kesilirken ortaya kan benliim. O benliimi unut
mutum, ortaya k, tpk bir cenazede, merhumeyi tanyan
emekli, yal bir hizmetkarn gelii gibi, hkrklara bodu be
ni. Sonra birdenbire, bir haftadr, kendime itiraf etmediim kor
ku nbetleri geirdiimi hatrladm. Oysa o panik anlarnda,
kendi kendime yle bir mantk yrtyordum: "Anszn gide
bilecei varsaymn dnmek kesinlikle anlamsz. ok sama.
Bu ihtimalden akl banda, zeki bir adama sz etsem," (ks
kanlk itiraflarda bulunmam engellemese, rahatlamak iin bu
m yapardm da) "bana mutlaka, 'Siz delirmisiniz. Byle bir
ey imkansz,' der." Gerekten de Albertine'le aramda tek bir
kavga bile olmamt. "nsan bir sebep varsa gider. Gideceini
syler. Karsndakine cevap hakk tanr. yle ekip gidilmez.
Yo, hayr, ocuka bir ey. Sama olan tek varsaym bu." Bu
nunla birlikte, her gn, sabah zili aldmda Albertine'i evde
bulunca, mthi rahatlamtm. Franoise Albertine'in mektu
bunu verdiinde de, o imkansz olayn, korkmamak iin mev
cut mantkl sebeplere ramen, bir bakma gnler ncesinden
sezdiim o gidiin gerekletiini hemen anlam, hi kuku
18

duymamtm. Bunu, o aresizlik iinde neredeyse basiretim


den tatmin duyarak, yakalanmasnn imkansz olduunu bildi
i halde korkan ve kendisini artan sorgu yargcnn nnde
ki dosyann zerinde kurbannn adn gren katil gibi anlam
tm. Tek umudum, Albertine'in Touraine'e, teyzesinin evine git
mi olmasyd; orada yine de denetim altnda saylrd, onu geri
getirtinceye kadar pek fazla bir ey yapmas mmkn olmazd.
En byk korkum, Paris'te kalm veya Amsterdam'a ya da
Montjouvain'e gitmi olmas, yani hazrlk safhas gzmden
kam bir entrika evirmek zere kap gitmi olmasyd. Ama
Paris'i, Amsterdam', Montjouvain'i, yani eitli yerleri d
nrken, sadece birer ihtimal olarak dnmtm; dolaysyla,
Albertine'in kapcs, Touraine'e gittiini syledii zaman, git
mesini istediimi sandm bu kent, bana her yerden daha kor
kun grnd, nk gerekti, nk o ann kesinlii ve gele
cein belirsizlii iinde kvranarak, Albertine'in belki uzun bir
sre, belki de temelli benden ayr yaamak istedii bir hayata
balayn, ilk kez gznde canlandryordum; bu hayatta, es
kiden sk sk kafam kurcalam olan o bilinmezlii gerekleti
recekti, halbuki o zamanlar bu bilinmezliin d kabuunu, o
anlalmaz, tutsak ve sevimli ehreyi elimde tutma, okama
mutluluuna sahiptim. Akmn zn oluturan ey, bu bilin
mezlikti.
Albertine'in evinin nnde, iri gzleriyle beni seyreden
yoksul bir kz ocuu buldum; o kadar iyi huylu grnyordu
ki, sadk bir kpekmi gibi evime ardm onu. Teklifime se
vinmi grnd. Evde bir sre onu kucamda salladm, ama
az sonra, Albertine'in yokluunu bana fazlasyla hissettirdii
iin, varlna tahamml edemez oldum. Eline be yz frank s
ktrp gitmesini syledim. Bununla birlikte, ksa bir sre son
ra, evde bir baka kz ocuu bulundurma fikri, yani asla yal
nz, masum bir varln desteinden yoksun kalmama fikri, Al
bertine'in uzunca bir mddet dnmeyebilecei dncesine
katlanabilmemi salayan tek hayal oldu.
Albertine'in kendisine gelince, iimde sadece bir isim ola
rak yer alyordu neredeyse; bu isim, baz ender uyan anlar
dnda gelip beynime kazlyor ve hi silinmiyordu. Yksek
19

sesle dnsem, srekli bu ismi tekrarlardm, azmdan dk


len szler, bir kuunki kadar tekdze ve snrl olurdu; eskiden
insanken kua dnen ve t, bir zamanlar sevdii kadnn
isminin aralksz tekrarndan ibaret olan masal kuuna benzer
dim. O ismi kendi kendimize syler ve yksek sesle telaffuz et
mediimizden, adeta iimize yazarz; isim beynimizde bir iz b
rakr sanki, sonunda beynimiz, zerine yazlar iziktirilmi bir
duvar gibi, sevdiimiz kiinin binlerce kere yazlm adyla ta
mamen kaplanr. Mutluyken bu ismi zihnimize srekli yazar,
bedbahtken daha da ok yazarz. Zaten bildiimiz eyden faz
lasn bize vermeyen bu ismi tekrarladka, srekli yenilenen
bir tekrar ihtiyac duyarz, ama sonunda bir bkknlk ker
zerimize. O srada, tensel haz aklmdan bile gemiyor, benlii
mi altst eden Albertine'in sureti gzmn nnde canlanm
yordu, bedenini alglamyordum; acmla balantl olan dn
ceyi -byle bir dnce daima vardr- ayklamak istesem, m
navebeli olarak, dnme niyeti olsun ya da olmasn, niin gitti
ine dair phelerim ve onu geri getirtmenin areleri kard
ortaya. Kayglarmzda, bu kayglara sebep olan kiinin minna
ck bir yer kaplamas, iinde bir gereklik, bir simge barndrr
belki de. Gerekte, o kiinin ahs pek nemli deildir; asl
nemli olan, bir zamanlar tesadfen onunla ilgili olarak yaad
mz ve alkanln ona balad duygu ve yrek daralmala
r srecidir. Sz konusu kiiyi grmek ya da grmemek, onun
bize deer verip vermemesi, emrimize amade olup olmamas,
meseleyi, o kiiden bamsz olarak dnmek zorunda kalma
yacamz zaman (mesele aklmza gelmeyecek kadar anlam
szlatnda) ilgimizi bile ekmeyecektir; bu da, o kiinin ken
disinin nemli olmadn aka (mutluyken yaadmz s
kntdan da ok) kantlar, nk duygu ve yrek daralmalar
sreci unutulmutur, en azndan o kiiyle balantl deildir,
ayn sre tekrar geliebilir, ama bir bakasna devredilmitir.
Daha nce, sre henz ilk kadna balyken, mutluluumu
zun da onun ahsna bal olduunu zannederiz; oysa mutlulu
umuz sadece kaygmzn bitiine baldr. Demek ki o srada
bilindmz, bekleyie bir son vermek iin sevdiimiz kadn
bulmann bir lm kalm meselesi haline gelebildii korkun
20

dramn iinde, sevilen kadn minicik bir figr, hatta belki


unuttuumuz, yanl tandmz, vasat sandmz bir figr
haline getiren bilindmz, bizim kendimizden daha basiretli
dir. Kadn figrnn minik boyutlar, akn geliiminin mantk
l ve zorunlu sonucu, o akn znel niteliinin ak bir simgesi
dir.
Albertine'in gitmeye karar verii, bir milletin, diplomatik
eylemlerine hazrlk olarak ordusuna gsteri yaptrmasna ben
ziyordu herhalde. Srf benden daha iyi koullar, daha fazla z
grlk ve konfor koparabilmek iin gitmi olmalyd. Bu du
rumda, bekleyecek gc kendimde bulabilsem, Albertine'in,
hibir ey elde edemediini grp kendiliinden dnecei ana
kadar sabredebilsem, kazanan ben olurdum. Ama sadece ka
zanmann nemli olduu iskambil oyunlarnda ve savata, bl
fe kar durabilsek de, akn ve kskanln, hele hele acnn
yaratt koullar ok farkldr. Beklemeye, "dayanmaya" karar
verip, Albertine'in gnler, belki haftalar boyu uzamda kalma
sn kabullendiim takdirde, bir yl akn bir sredir gttm
amaca, yani onu bir saat bile serbest brakmama hedefine aykr
davranm olacaktm. Beni istedii gibi aldatacak zaman ve
imkan ona salayacak olursam, btn nlemlerim boa gide
cekti; Albertine sonunda teslim olsa da, yalnz kald zaman
ben unutamayacaktm; sonunda galip gelsem de, gemite, ya
ni geri dnsz biimde yenilmi olacaktm.
Albertine'i geri getirtme arelerine gelince, daha iyi ko
ullarla geri arlma umuduyla gittii varsaym ne kadar
akla yaknsa, bu arelerin sonu verme ihtimali de o kadar
yksekti. Albertine'in samimiyetine inanmayan kiilerin, me
sela Franoise'n gznde, bu varsaym kesinlikle akla yakn
d tabii. Ama mantm, daha ben hibir ey bilmezken, kimi
huysuzluklar, kimi davranlar sadece Albertine'in kesin bir
ayrl planlamasyla aklayan mantm, plan gerekleti
inde, bu ayrln bir numaradan ibaret olduuna inanmakta
zorlanyordu. Benden deil, mantmdan sz ediyorum. Nu
mara varsaym, benim iin pheli olduu lde gerekli ha
le gelmekte, geree uygunluu azaldka glenmekteydi.
nsan kendini uurumun kenarnda bulduunda, Tanr kendi21

sini terk etmi gibi grnd anda, Tanr'dan bir mucize


beklemek konusunda tereddde dmez. Bu olayda dedektif
lerin en dertlisi, ama ayn zamanda en uyuuu olduumu
kabul ediyorum. Ne var ki, Albertine'i srekli bakalarna iz
letme alkanl yznden kaybettiim melekeleri, ka ba
na tekrar kazandrmamt. Aklma gelen tek are, onu ara
makla bir bakasn grevlendirmekti. Bu bakas Saint-Loup
oldu, grevi stlendi. Onca gndr sren kaygy baka birine
aktarmak beni sevindirdi, baardan emin, kpr kprdm; el
lerim aniden eskisi gibi kupkuru oldu, Franoise'n "Made
moiselle Albertine gitti" szleri zerine ellerime musallat olan
terden kurtuldum. Hatrlanaca gibi, Albertine'le birlikte ya
amaya, hatta evlenmeye karar veriimin sebebi, onu gzet
me, ne yaptn bilme, Mlle Vinteuil'le eski alkanlklarn
srdrmesini engelleme isteiydi. Balbec'teki ifaatnn yarat
t o korkun strap annda, en ktmser tahminlerimde bile
hayal etme cesaretini gsteremeyeceim eyi, Albertine, son
derece olaan bir eymi gibi syledii ve ben de, hayatta ya
adm en byk keder olduu halde, olaan karlarm gibi
grnmeyi baardm esnada vermitim bu karar. (Btn
vaktini yanl birtakm kk tahminlerde bulunmakla gei
ren kskanln, gerei kefetmeye gelince ne yoksul bir ha
yalgc sergiledii, alacak eydir.) Her eyden nce, Alber
tine'in kt bir eyler yapmasn engelleme ihtiyacndan do
an bu ak, daha sonra, kaynann izini hep korumutu. Al
bertine'le birlikte olmak pek de umurumda deildi, nemli
olan, o "kaak varln" uraya ya da buraya gitmesini engel
lemekti. Bunu engellemek iin de, gittii yerlerde ona refakat
edenlerin gzlerine ve varlna gvenmitim; akama bana
teskin edici bir rapor sunduklar srece, endielerim dalp
iyimserlie dnyordu.
Albertine'in, ne pahasna olursa olsun, o akam mutlaka
dnm olaca konusunda kendi kendime teminat verdikten
sonra, Franoise'n, Albertine'in gittiini syleyerek kalbime
saplad ac (nk o anda gafil avlanan benliim, bu ayrl
kesin zannetmiti) askya alnmt. Ama balangtaki ac, bir
kesintinin ardndan, bamsz varlnn bir hamlesiyle iimde
22

kendiliinden canlandnda, hep eskisi kadar korkun bir


acyd, nk Albertine'i o gece geri getirteceime dair kendi
kendime verdiim teskin edici szden daha eskiydi. Acm, ken
disini yattrabilecek bu vaatten habersizdi. Albertine'i geri ge
tirtme arelerini harekete geirebilmek iin, bir kez daha, bu tu
tum daha nce baarl olduu iin deil de, Albertine' e ak ol
duumdan beri hep ayn tutumu benimsediim iin, sanki onu
sevmiyormu, gidiinden tr ac ekmiyormu gibi yapma
ya, ona yalan sylemeyi srdrmeye mahkumdum. ahsen on
dan vazgemi gibi grndke, onu geri getirtme abalarmda
daha srarl olabilirdim. Albertine' e, gidiini kesin bir ayrlk gi
bi grdm belirten bir veda mektubu yazmay, te yandan
da, Saint-Loup'yu, sanki benden habersiz gitmi gibi, Alberti
ne'in bir an nce dnmesi iin elinden geldiince bask yapmak
zere, Mme Bontemps'a gndermeyi dnyordum. Hi p
hesiz, balangta sahteyken sonunda geree dnen bir ka
ytszlkla dolu mektuplar yazmann tehlikesini, Gilberte'le ya
amtm. Bu tecrbenin, Gilberte' e yazdm trden mektupla
r Albertine'e yazmam engellemesi gerekirdi. Ama tecrbe de
diimiz ey, kiiliimizin bir zelliinin, kendi nazarmzda
aklk kazanmasndan ibarettir; bu kiilik zellii, doal olarak
tekrar ortaya kar, stelik bir kez sergilemi olduumuz iin,
daha da gl biimde ortaya kar, ilk defasnda bizi ynlen
dirmi olan gd, hatrann eitli telkinleriyle pekiir. Bireyler
asndan (hatta yanlglarnda srar eden, giderek daha ar ha
talara den uluslar asndan) kanlmas en zor hrszlk,
kendinden almaktr.
Paris'te olduunu bildiim Saint-Loup'yu derhal art
tm, tpk eskiden Doncieres' de sergiledii srat ve pratiklikle,
hemen koup geldi ve vakit geirmeden Touraine' e gitmeyi
kabul etti. Ona yle bir plan nerdim: Trenle Chatellerault'ya
gidecek, Mme Bontemps'n evini bulacak ve Albertine'in ev
den kmasn bekleyecekti, nk Albertine onu tanyabilirdi.
"Yani bahsettiin kz beni tanyor mu?" diye sordu. Muhteme
len tanmadn syledim. Bu plan iimi sonsuz bir sevinle
doldurdu. Oysa balangta kendime verdiim szle taban ta
bana ztt: Albertine'in peinde kouyormu izlenimi uyandr23

mayacak ekilde hareket etme sz vermitim kendime; hal


buki bu plan, kanlmaz olarak byle bir izlenim uyandracak
t; ne var ki, "yaplmas gereken" e gre, mthi bir avantaj
vard, o da, kendi kendime, benim gnderdiim birinin Alber
tine'i greceini ve muhtemelen geri getireceini sylememe
imkan tanmasyd. Balangta gnlmde yatan eyi aka
grebilseydim, glgelerin arasna gizlenmi, knadm bu
zmn, irade eksiklii yznden, benimsemeye karar verdi
im, sabretmeye dayal zmlere baskn kacan ngrebi
lirdim. Saint-Loup, bu konuda ona hibir ey sylemediim
halde, btn k boyunca bir gen kzn evimde yaadn
renince, biraz armt zaten, ayrca Balbec'teki gen kzdan
da bana sk sk sz ettii halde, ben hibir defasnda, "O imdi
burada yc;.yor," demediim iin, kendisine gvenmeyiime
krlm olabilirdi. Mme Bontemps'n ona Balbec'ten sz etme
ihtimali de vard elbette. Ama Saint-Loup bir an nce gidip
dnsn diye o kadar sabrszlanyordum ki, bu seyahatin
muhtemel sonularn dnecek durumda deildim. Alberti
ne' i tanmas ihtimaline gelince (Doncieres' de onunla karla
tnda, bakmaktan srarla kanm olmas bir yana), herkesin
de syledii gibi, Albertine o kadar deimi ve imanlamt
ki, Saint-Loup'nun onu tanmas pek zayf bir ihtimaldi. Sairt
Loup, Albertine'in bir resmi olup olmadn sordu. nce ha
yr dedim, nk Albertine'i sadece trende yle bir grm
olmasna ramen, aa yukar Balbec dneminde ekilmi
olan bendeki fotorafna bakp tanmasndan korktum. Ama
sonra, fotoraftaki Albertine'in, Balbec'tekinden, muhtemelen
imdiki Albertine kadar farkl olduunu ve Saint-Loup'nun
onu yz yze de, fotorafta da tanyamayacan dndm.
Ben fotoraf ararken, o da beni teskin etmek iin usulca aln
m svazlyordu. Istrap ektiimi tahmin edip zlmesi beni
duygulandrd. Her eyden nce, Saint-Loup, Rachel' den ayrl
m olsa da, o sralar yaad duygular henz taze saylrd,
tpk bizimle ayn hastalktan mustarip kiilere kendimizi ya
kn hissetmemiz gibi, bu tr aclara zel bir merhamet, bir ya
knlk duymas doald. Ayrca Saint-Loup beni o kadar sever
di ki, benim ac ekmeme katlanamazd. Bu yzden de, benim
24

bu aclar ekmeme sebep olan kadna hayranlkla kark bir


hn besliyordu. Onun gznde ben o kadar stn bir yaratk
tm ki, bir baka insana tabi olmam iin, o insann tam anla
myla olaanst biri olmas gerekirdi. Fotorafa baknca Al
bertine'i gzel bulacan dnyordum, ama yine de, Troya
l ihtiyarlarn Helena' dan etkilendikleri ekilde etkilenmesini
beklemediimden, bir yandan fotoraf ararken, bir yandan da
alakgnlllkle, "Hayal krklna urama sakn, bir kere
fotoraf pek baarl saylmaz, ayrca kendisi de yle gz ka
matrc gzellikte bir kz deil, ok sevimli, o kadar," diyor
dum. Saint-Loup, beni byle bir umutsuzlua ve telaa d
ren kz hayalinde canlandrmaya alarak, saf ve samimi bir
heyecanla, "Yo, hayr, harikulade bir yaratk olduundan emi
nim," dedi. "Sana ac ektirdii iin kzyorum ona, ama senin
gibi tepeden trnaa sanatkar, gzelliin her trne hayran ve
bylesine sevgi dolu birinin, gzellii bir kadnda bulduu za
man herkesten ok ac ekmesi de kanlmazd." Fotoraf ni
hayet bulmutum. Robert ona resmi uzattm fark etmeyip,
"Harika bir yaratk olduundan eminim," diye devam etti.
Sonra birden fotoraf grd, bir sre elinde tuttu. ehresinde,
aptalla varan bir aknlk okunuyordu. "Sevdiin kz bu
mu?" dedi sonunda; beni gcendirme korkusu, sesindeki a
knl dizginliyordu. Hibir yorum yapmad; bir hastann -es
kiden stn nitelikli bir adam ve dostunuz da olsa- imdi ta
mamen ldrm olan, ilahi bir varln kendisine grnd
n anlatan ve sizin, akl banda biri olarak bir yorgan grd
nz yerde hala o ilahi varl grmeye devam eden bir deli
nin karsnda taknacanz mantkl, temkinli ve mecburen
biraz kmser havaya brnmt. Robert'in aknln
derhal anladm, ben de onun metresini grdmde ayn a
knl yaamtm; arada tek fark vard: Ben daha nceden ta
ndm bir kadn bulmutum karmda, Robert ise Albertine'i
hi grmediini zannediyordu. Ama muhtemelen ayn insana
bakarken ikimizin grd ey arasndaki fark, iki rnekte de
ayn derecede bykt. Balbec'te, Albertine'e bakarken grme
duyusuna ufak ufak tat, koku ve dokunma duyularn ekleme
ye baladm zamanlar geride kalmt. O zamandan bu yana,
25

daha derin, daha tatl, daha tanmlanamaz duyular, sonra da


acl duyular ncekilere eklenmiti. Ksacas, Albertine, etraf
karla kaplanm bir ta gibi, kalbimin dzleminden geen mu
azzam bir yapnn yaratc ekirdeinden baka bir ey deildi.
Btn bu duyu katmanlar Robert iin grnmez olduundan,
o sadece bir tortu gryor, bense, aksine, katmanlar engelledi
i iin o tortuyu gremiyordum. Albertine'in fotorafn gr
dnde Robert'i sarsan ey, Helena'nn geiini grp

Bir bak bakar, kaybolur btn aclar


diyen Troyal ihtiyarlarn heyecan deil, onun tam zdd,
"Nasl olur, onca kayg, onca keder, onca lgnlk, bunun iin
miydi?" dedirten bir aknlkt. tiraf etmek gerekir ki, sevd i
imiz birine strap ektirmi, hayatn altst etmi, bazen de
lmne sebep olmu kiiyi grnce, bu tr bir tepki gster
mek, Troyal ihtiyarlarn tepkisinden ok daha yaygndr; da
has, olaan tepki budur. Bunun sebebi, ne akn kiisel olma
s, ne de kendimiz ak deilken, doal olarak aktan kan
labileceini dnmemiz ve bakalarnn lgnl zerine
felsefe yapmamzdr. Hayr, sebebi udur: Ak, bunca straba
yol at bir noktaya geldiinde, kadnn ehresiyle an
gzleri arasnda duran duyulardan oluan yap -bir emeyi
gizleyen kar tabakas gibi kadnn ehresini saran ve gizleyen
devasa ac kozas- o kadar ykselmitir ki, an baklarnn
ulat, haz ve acyla karlat noktayla, bakalarnn gr
d nokta arasndaki mesafe, gerek gnele, bizim gky
znde, younlaan yznden onu grdmz yer ara
sndaki mesafe kadar byktr. stelik bu sre boyunca, se
vilen kadnn en feci bakalamlarn an nazarnda g
rnmez klan ac ve sevgi kozasnn ardndaki ehre, yalana
cak ve deiecek vakti bulmutur. yle ki, an ilk grd
ehre, sevmeye ve ac ekmeye baladktan sonra grd
ehreden ne kadar uzaksa, ters ynde, kaytsz seyircinin
imdi grecei ehreden de bir o kadar uzaktr. (Robert, gen
bir kzn fotoraf yerine, yal bir metresin fotorafn grse
ne olurdu?) Hatta bu kadar armak iin, onca felakete yol
26

aan kadn ilk kez gryor olmamz da gerekmez. ou kez,


bykamcamn Odette'i tanmas gibi, onu zaten tanrz. O
zaman, gr farkll yalnz d grnte deil, kiilik ve
ahsi nemde de ortaya kar. B yk ihtimalle, kendisine ak
olan erkee ac ektiren kadn, ona aldrmayan bir baka er
kein karsnda, daima iyi huylu olmutur, rnein Swann'a
kar son derece zalim olan Odette, bykamcamn kibar, tat
l "pembeli hanm"yd; yine byk ihtimalle, kendisine ak
olan erkek tarafndan her karar, sanki klk deitirmi bir
tanrymasna, korkuyla tahmin edilmeye allan kadn,
ona ak olmayan birinin nazarnda, zerinde durmaya bile
demeyecek, karsndakinin her istediini yapmaya dnden
raz bir kadndr, rnein Saint-Loup'nun metresi, benim g
zmde, onca kez bana teklif edilmi olan "Rachel ne zaman
ki Tanr'nn"d sadece. Onu Saint-Loup'nun yannda ilk gr
dmde, byle bir kadnn belirli bir gecede ne yaptn,
birine alak sesle ne dediini veya niin ayrlmak istediini
bilmemenin bir ikenceye dnebilmesine ne kadar ard
m hatrlyordum. te yandan, kalbimin ve hayatmn her
telinin titrek ve beceriksiz bir acyla yneldii, Albertine'e ait
gemiin, Saint-Loup'nun gznde ayn derecede anlamsz
olduunu, belki bir gn benim gzmde de yle olacan
hissediyordum; zaman iinde, Albertine'in gemi hayatnn
nemsizlii ya da ciddiyeti konusunda, o andaki bak am
dan Saint-Loup'nun bak asna geebilirdim; nk Saint
Loup'nun veya ak erkek dndaki herhangi birinin akln
dan geenler konusunda hayallere kaplmyordum. Bu da be
ni pek zmyordu. Gzel kadnlar, hayalgcnden yoksun
erkeklerin olsun. Elstir'in Odette portresi gibi, gereine ben
zemeyen, bir metresten ok arptc akn resmi olan dahiya
ne bir portrenin, nice hayatn trajik aklamas olduunu ha
trladm. O portrenin tek eksii -birok portrede var olan bir
zellik- hem byk bir ressamn, hem de bir an elinden
km olma zelliiydi (stelik Elstir'in, Odette'in a oldu
u sylenirdi). lgnlklarn kimsenin anlayamad bir a
n btn hayat, bir Swann'n btn hayat, bu benzemezlii
kantlar. Ama ak ayn zamanda Elstir gibi ressamsa, muam27

ma zlr, nihayet karmzda, sradan birinin o kadnda hi


fark etmedii o dudaklar, kimsenin dikkatini ekmeyen o
burnu, aklmzdan gemeyen o duruu buluruz. Portre, "Be
nim sevdiim, bana ac ektiren, srekli karmda grdm,
ite buydu," der. Bense, vaktiyle Rachel'e, Saint-Loup'nun
kendiliinden ekledii eyleri dnce yoluyla eklemeye a
lmken, imdi tersine bir ileyile, Albertine bileiminden,
kendi kalbimin ve zihnimin katksn karmaya, Rachel bana
nasl grndyse, Albertine'in de Saint-Loup'ya nasl grn
dn anlamaya alyordum. Peki ama, bunun ne nemi
vardr? Bu fark kendimiz grebilsek bile, ne kadar nemser
dik? Eski Balbec gnlerinde, Albertine, Incarville'in kemerle
ri altnda beni bekleyip otomobile atlad sralarda, henz
"kalnlamam", aksine, ar hareketten fazlasyla szl
mt; o sska haliyle, sadece irkin burnunun ucunu ve yan
dan baknca beyaz kurtlara benzeyen solgun yanaklarn gs
teren irkin bir apkayla, bildiim Albertine' e pek benzemi
yordu, yine de otomobile atladnda, onun Albertine oldu
unu, randevuya sadk kaldn ve baka bir yere gitmedii
ni anlyordum; bu da yeterlidir; sevdiimiz ey, fazlasyla
gemite, birlikte harcadmz zamanda kald iin, kadnn
tamamna ihtiya duymayz; sadece yanmzdaki kadnn o
olduundan emin olmak, seven kii iin gzellikten apayr
bir nem tayan kimlii konusunda yanlmamak isteriz; ya
naklar kse de, beden zayflasa da, balangta bakalarnn
gznde bir gzeli hakimiyeti altna alm olmaktan en ok
gurur duyan erkeklerin nazarnda bile, ehrenin ufack bir
paras, bir kadnn sabit kiiliinin zetlendii iaret, o cebir
forml, o sabit deer, en yksek sosyetede aranlan, eskiden
sosyete hayatndan holanan bir erkein, artk bir tek gecesi
ni bile sosyeteye ayramamas iin yeterlidir, nk btn
vaktini, uyku saati gelinceye kadar, sevdii kadnn san ta
ramakla geirir ya da onunla birlikte olabilmek iin, kadnn
kendisiyle olmas veya srf bakalaryla olmamas iin, hibir
ey yapmadan yannda durur.
"Emin misin?" diye sordu Robert. "O kadna damdan d
er gibi, kocasnn seim komitesi iin otuz bin frank teklif ede28

bilir miyim? O kadar namussuz mudur? Eer yanlmyorsan,


bin frank yeterli olur. - Hayr, rica ederim, benim iin bu
kadar nemli olan bir konuda tasarruf yapma. yle diyecek
sin, zaten syleyeceklerinde bir gerek pay da var: 'Arkadam
bu otuz bin frang, nianlsnn enitesinin komitesi iin, bir ak
rabasndan istemiti. Bu paray ona nian sebebiyle verdiler. O
da, Albertine'in hibir eyden haberi olmasn diye paray size
getirmemi benden rica etmiti. Sonra Albertine onu terk etti.
Arkadam ne yapacan bilemiyor. Albertine'le evlenmezse,
otuz bin frang iade etmek zorunda. Evleneceklerse, en azndan
grn kurtarmak iin, Albertine'in derhal dnmesi gerekir,
nk bu kaaman uzamas, irkin bir izlenim uyandrr.' B
tn bunlarn uydurma olduunu mu dnyorsun? - Yok
canm," dedi Saint-Loup, iyiliinden, kibarlndan ve koulla
rn ou kez zannettiimizden daha tuhaf olduunu bildii
iin. Aslnda, bu otuz bin frank meselesinde, ona sylediim gi
bi epey bir gerek pay olmamas iin hibir neden yoktu. Do
ru olabilirdi, ama . deildi ve gerek pay olduu da yaland.
Ama Robert'le ben, bir dostun, ak derdine dm arkadana
yardm etmeyi itenlikle istedii her konumada olduu gibi,
birbirimize yalan sylyorduk. t veren, destek olan, teselli
eden arkada, tekinin derdine merhamet duyabilir, ama acs
n hissedemez ve dostuna ne kadar iyi davranrsa, o kadar ya
lan syler. Dostu ise, yardm etmesi iin gerekli itiraflar yapar,
ama belki tam da bu nedenle, yardm etsin diye, birok eyi de
ondan gizler. Sonuta iki dosttan mutlu olan, zahmete katla
nan, bir yolculua kan, bir grevi yerine getiren, ama iinde
ac tamayandr. Ben o anda, Doncieres' de Rachel tarafndan
terk edildiini zanneden Robert' dim. "Tamam, sen nasl ister
sen; hakarete urasam da, senin uruna peinen kabul ediyo
rum. Pek st kapal bile olmayan bu pazarlk, bana biraz tu
haf geliyor geri, ama bu dnyada otuz bin frank uruna ye
enlerine Touraine' de kalmamasn sylemekten ok daha zor
eyler yapabilecek desler, hem de pek sofu geinen desler
olduunu biliyorum. Sonuta, senin bir isteini yerine getir
mek, benim iin ifte zevk, aksi takdirde benimle grmeye
raz olmuyorsun. Evlenecek olursam," diye ekledi, "daha fazla
29

grmez miyiz, benim evimi kendi evin saymaz msn? . . ." S


zn birden kesti, nk (diye dnmtm o srada) ben de
evlenirsem, Albertine'in, karsnn yakn arkada olamayaca
n dnd. Robert'in, Guermantes Prensi'nin kzyla evlenme
ihtimalinden Cambremer'lerin sz etmi olduunu hatrladm.
Robert tren tarifesine gz atnca, ancak akama yola kabi
leceini grd. Franoise, "alma odasndan Mlle Albertine'in
yatan karaym m?" diye sordu. "Aksine, yata hazrlamak
gerekir," dedim. Albertine'in bugn yarn geleceini umuyor
dum ve Franoise'n, bu konuda pheye yer olduunu dn
mesini bile istemiyordum. Albertine'in gidii, katiyen beni daha
az sevdii anlamna gelmeyen, ikimizin kararlatrd bir ey
gibi grnmeliydi. Ama Franoise bana inanmayarak deilse bi
le, pheyle bakt. O da iki varsaym zerinde duruyordu. Bu
run delikleri almt, ksknlk kokusu alyordu, bunu uzun
zamandr seziyor olmalyd. Tam emin olamyorsa eer, belki de
bunun tek nedeni, tpk benim gibi, fazlasyla zevk alaca bir
eye yzde yz inanmaktan kanmasyd. Artk meselenin ar
l benim bitkin zihnimden kalkp Saint-Loup'ya yklenmiti.
Sevinliydim, hafiflemitim, nk bir karar vermitim, kendi
kendime, "Laf gediine oturttum," diyordum.
Saint-Loup trene ancak binmi olmalyd ki, sofada Bloch'la
karlatm; zili aldn duymamtm, onu bir mddet misafir
etmek zorunda kaldm. Ksa bir sre nce, (Balbec' ten tand)
Albertine'in keyifsiz olduu bir gn, ikimize rastlamt. "M.
Bontemps'la bir akam yemei yedim," dedi, "kendisine epeyce
szm getii iin, yeeninin sana pek iyi davranmamasna
zldm, kz uyarmasnn iyi olacan syledim." fke
den kpryordum; bu ricalar, ikayetler, Saint-Loup'nun girii
mini baltalayacakt; Albertine'in nazarnda ben dorudan iin
iine girmi, ona yalvarr konuma dmtm. Bu yetmezmi
gibi, Franoise da sofadayd ve her eyi iitmekteydi. Bloch'a si
tem stne sitem ettim, kendisini bu ile katiyen grevlendir
memi olduumu ve ayrca tamamen yanldn syledim.
Bloch o andan itibaren glmseyip durdu; glnn sebebi,
sanrm sevinten ziyade, beni kzdrm olmaktan duyduu ra
hatszlkt. Byle fkelenmeme ardn sylyordu glerek.
30

Bu szleri, belki patavatszln hafifletmek iin sylyordu,


belki korkak bir kiilie sahip olduu ve suyun stndeki deni
zanalar gibi yalanlarn arasnda neeyle, tembel tembel yaad
iin, belki de, bambaka yapda biri olsayd bile, bakalar as
la bizim bak amz paylaamayacaklarndan, rastgele syle
nen szlerin verecei zararn nemini de kavramadklar iin.
Bloch'un yol at soruna bir zm bulamayp onu gnder
mitim ki, kap tekrar alnd ve Franoise karakola arldm
bildiren bir kat getirdi. Bir saatliine eve getirdiim kk k
zn ailesi ikayeti olmutu, ocuk karmayla sulanyordum.
Hayatta yle anlar vardr ki, bamza gelen, Wagner'in laytmo
tifleri gibi i ie geen dertlerin okluundan ve o srada ortaya
kan bir fikirden, yani olaylarn, aklmz tarafndan gelecek di
ye adlandrlan zavall aynackta grnen yansmalar btnn
de yer almad, darda bir yerde bulunduu ve sust ya
parcasna anszn ortaya kverdikleri fikrinden bir gzellik do
ar. Bir olay, kendi haline brakldnda bile, baarszlk y
znden gzmzde byd veya memnuniyet yznden
kld iin, deiir. Ama olaylar nadiren tek balarnadrlar.
Olaylarn uyandrd duygular birbiriyle atr; korku, karako
la giderken de hissettiim gibi, gnl aclar zerinde, bir l
de, anlk da olsa, etkili bir vantuz ilevi grr. Karakolda, ocu
un annesiyle babas bana hakaret etti, "Biz sizin bildiiniz al
aklardan deiliz," diyerek, btn itirazlarma ramen, be yz
frang geri verdiler; bakomiser ise, ar ceza mahkemesi ba
kanlarnn ta gediine koymadaki ustalnn esiz bir rnei
ni sunarak, sylediim her cmleden bir kelimeyi seip hem
esprili, hem altndan kalklmas imkansz bir cevap yaptryor
du. Benim masum olabileceim ihtimali zerinde durulmad bi
le, nk kimsenin bir an iin olsun kabul etmeye yanamad
tek varsaymd. Buna ramen, yaptklar sulamay kantlama
nn zorluu yznden, ocuun ailesi yanmzdayken iittiim
iddetli azarla kurtuldum. Gelgelelim, anneyle baba gider git
mez, kk kzlardan holanan bakomiser az deitirdi ve
bana suortaymz gibi kt: "Bir dahaki sefere daha dikkat
li olun. Byle aniden karmaya kalkarsanz olmaz tabii. Ayrca
her yerde o kz ocuundan iyisini bulabilirsiniz, hem de ok
31

daha ucuza. Mebla fazlasyla yksekti." Gerei aklamaya


kalksam anlamayacan hissettiim iin, hibir ey syleme
dim ve gitmeme izin vermesinden yararlanp oradan ayrldm.
Eve dnerken, yolda rastladm herkes, benim her hareketimi
izlemekle grevli birer mfetti gibi grnd gzme. Ama bu
ana tema da, Bloch' a kar fke temas gibi silindi ve yerini Al
bertine' in gidii temasna brakt. Bu laytmotif tekrar yksel
mekteydi, ama Saint-Loup yola kt iin, imdi neredeyse ne
eli bir tonda tekrarlanyordu. Arkadam Mme Bontemps'la g
rmeyi stlendiinden beri, aclarm hafiflemiti. Duygular
mn sebebini, eyleme gemi olmama balyor ve buna itenlik
le inanyordum, nk ruhumuzda nelerin gizlendiini asla bil
meyiz. Aslnda mutluluumun sebebi, zannettiim gibi, karar
szlm Saint-Loup'ya devretmi olmam deildi. te yandan,
tamamen yanlyor da saylmazdm; talihsiz bir olayn (olaylarn
drtte talihsizdir) birebir aresi, karar vermektir; nk ve
rilen karar, dncelerimizde ani bir yn deiiklii yaratr, ge
mi olaydan kaynaklanan ve o olayn titreimini uzatan dn
celerin akn durdurur ve dardan, gelecekten gelen zt d
ncelerin tersine akyla bler. Ama bu yeni dnceler, bil
hassa gelecein derinliklerinden bir umut getirdikleri zaman bi
ze iyi gelirler (o esnada zihnimi kuatan dnceler bu trden
di). Aslnda beni ylesine mutlu eden ey, Saint-Loup'nun gre
vini baaracandan ve dolaysyla Albertine'in mutlaka dne
ceinden gizlice emin olmamd. lk gn Saint-Loup'dan haber
alamayp tekrar ac ekmeye balaynca bunu anladm. Demek
ki, mutluluumun sebebi, bir karar vermi, Saint-Loup'yu tam
yetkiyle donatm olmam deildi, yle olsa, mutluluum srer
di; asl sebep, "Sonu nereye varrsa varsn," derken, "Sonu ke
sinlikle baarl olacak," diye dnmemdi. Haberin gecikme
siyle ortaya kan dnce, yani sonucun baardan baka bir
ey de olabilecei fikri, benim iin o kadar korkuntu ki, btn
neemi kaybetmitim. Baka sebeplere atfettiimiz ve aslnda
mutlu olaylarn meydana gelecei yolundaki ngrmzden,
umudumuzdan kaynaklanan nee, istediimiz eyin gereklee
ceinden phe duyduumuz anda sona erer ve tekrar kedere
bouluruz. Duygu dnyamzn atsn ayakta tutan ey, daima
32

grnmez bir inantr, bu inan yok olduu anda at sallanma


ya balar. Bizim gzmzde insanlarn deerinin veya deersiz
liinin, onlarla grmenin verdii heyecann veya skntnn,
bu inantan kaynaklandn grmtk. Benzer biimde, inan,
srf biteceinden emin olduumuz iin bir kederi azmsayp ona
tahamml etmemizi salayabilir veya ayn keder aniden gz
mzde o kadar byr ki, bir insann varl bizim iin kendi ha
yatmz kadar, bazen daha bile deerli olur. Nihayet son bir ey,
yreimdeki acy ilk andaki kadar keskin hale getirdi (daha n
ce keskinliini kaybettiini itiraf etmem gerekir): Albertine'in
mektubundaki bir cmleyi tekrar okumutum. Birini istedii
miz kadar sevelim, onu kaybetmenin acs, strabmzla ba ba
ayken, zihnimiz bu strabn eklini bir lde belirlediinde,
tahamml edilebilir bir eydir; oysa bundan daha farkl, o kadar
insani ve bize ait olmayan, manevi alemdeki, yrek nahiyesin
deki bir kaza kadar beklenmedik ve garip bir strap vardr ki,
dorudan insann kendisinden ziyade, onu bir daha gremeye
ceimizi ne ekilde rendiimizden kaynaklanr. Albertine'i
usulca alayarak dnebilir, onu tpk bir gece nceki gibi, o
gece grmemeyi kabullenebilirdim, ama "kararm kesin" szle
rini tekrar okumak, farkl bir eydi, tehlikeli bir ilac yutup belki
de lmcl olacak bir kalp krizi geirmek gibi bir eydi. Nesneler,
olaylar, ayrlk mektuplar, bizzat insanlarn bizde yaratabilecei
strab artran ve niteliini deitiren, zel bir tehlike ierirler. Ne
var ki, bu ac ksa srd. Her eye ramen, Saint-Loup'nun bece
risine o kadar gveniyordum, baaracandan o kadar emindim
ve Albertine'in dneceine o kadar kesin gzyle bakyordum
ki, dnmesini istemekte hakl olup olmadm dndm. Yine
de dneceine seviniyordum. Maalesef, karakol meselesinin ka
pandn zannettiim halde, Franoise bir mfettiin tahkikata
geldiini, eve sk sk gen kzlar getirmek gibi bir alkanlm
var m diye sorduunu, kapcnn da, Albertine'den sz edildi
ini sanp evet dediini ve grne baklrsa, evin o andan iti
baren gzetlenmekte olduunu haber verdi. Bundan byle, ke
derli anlarmda teselli bulmak iin eve bir kz ocuu getirmem
imkanszd; aniden bir mfetti ortaya kabilir ve kz beni na
mussuzun teki zannedebilirdi, bu utanc gze alamazdm. Ayn
33

anda, hi farknda olmadan, baz hayaller uruna yaadmz


da anladm, nk bir kz ocuunu asla kucama alamayaca
m renince, hayat gzmdeki btn deerini kaybetti; bu
nun da tesinde, dnyay karn ve lm korkusunun ynetti
ini sandmz halde, insanlarn zenginlie srt evirip lm
gze almalarnn ne kadar anlalr olduunu da kavradm. Ta
nmadm bir kz ocuunun bile, polisin geliiyle hakkmda
utan verici bir fikre kaplabileceini dnmektense, lmeyi
tercih ederdim! ki strab kyaslamak dahi mmkn deildi.
Oysa insanlar hayatta, para teklif ettikleri veya lmle tehdit et
tikleri kiilerin, zsayglarna nem vermeseler de, bir sevgilinin
ya da sadece bir dostun gzndeki saygnlklarn nemseyebi
leceini dnmezler. Ama birdenbire, farknda olmadan yan
larak (Albertine'in reit olduunu, dolaysyla evimde yaayabi
leceini, hatta metresim olabileceini hi aklmdan geirmeden),
karma sulamasnn Albertine'e de uygulanabileceini dn
dm. O zaman hayatm epeevre engellerle kuatlm gibi gel
di bana. Albertine'le iffetli bir hayat yaamadm ve dolaysy
la, tanmadm bir kz ocuunu dizlerime oturttuum iin ba
na verilen cezann, insanlar tarafndan verilen hemen her ceza
da var olan bir ilikiyi ierdiini dndm: Birka istisna d
nda hibir hkm adil deildir, hibir yarg da hatal deildir;
yargcn masum bir eylem hakknda edindii yanl fikirle, gz
ard ettii sulu davranlar arasnda bir uyum vardr. Ama bu
nun zerine, Albertine'in eve dnmesinin, beni onun nazarnda
kltecek yz kzartc bir hkm giymeme sebep olabilecei
ni ve bu hkmn ona da zarar verebileceini, bu yzden beni
asla affetmeyebileceini dndm ve Albertine'in dnmesini
istemek yle dursun, dnmesinden korkmaya baladm. Dn
mesin diye ona bir telgraf ekmek geti iimden. Hemen ardn
dan, geri dnmesi iin iddetli bir arzu kaplad iimi, dier her
eyi silip att. nk ona dnmemesini syleyip onsuz yaama
ihtimalini bir saniye dnnce, anszn, tam tersine, Alberti
ne'in dnmesi uruna btn seyahatlerden, hazlardan, alma
lardan feragat etmeye hazr hissettim kendimi! Ah! Albertine' e
olan akm, Gilberte' e akmdan yola karak istikbalini ngre
bileceimi zannettiim bu ak, dierine tam ters ynde geli34

miti! Onu grmeden yaamam imkanszd. Ne kadar sradan


olursa olsun, yaptm her harekette, (daha nce ayn hareket,
Albertine'in varlnn yaratt mutluluk havasyla sarmalan
m olduundan,) ayrl yeni batan, her seferinde ayn acyla,
yeni bir gayretle yaamak zorunda kalyordum. Sonra hayatn
baka grnmleri bu yeni acyla rekabete giriyor, onu glgede
brakyordu; hatta baharn ilk gnlerine denk den o gnlerde,
Saint-Loup'nun Mme Bontemps'la grmesini beklerken, Ve
nedik'i ve tanmadm gzel kadnlar hayal ederek, tatl huzur
anlar yaadm bile oldu. Bunu fark ettiim anda, iimi bir
korku, bir panik kaplad. Az nce tattm huzur, iimde acyla
ve akla mcadele edecek ve sonunda galip gelecek olan o ke
sintili, mthi gcn ilk grnyd. Bir an bir nsezi, bir n
belirti olarak yaadm ey, ileride, benim iin sabit bir durum,
Albertine yznden artk ac ekmeyeceim, onu artk sevme
yeceim bir hayat olacakt. Kendisini yenebilecek tek dmann
unutu olduunu bir anda kavrayan akm, hapsedildii kafe
sin iinde, anszn kendisini yutmaya hazrlanan pitonu gren
bir aslan gibi, korkudan titredi.
Her an Albertine'i dnyordum; Franoise, odama girdi
inde, yrek daralmam noktalayacak "Mektup yok" cmlesini
sylemekte hep gecikiyordu. Yine de, zaman zaman kederimin
arasna u veya bu dnceyi sokarak, kalbimi sarmalayan bo
ucu havay biraz hafifletmeyi, tazelemeyi baaryordum. Ama
akamlar, uyumay baarabilmisem eer, beni bir ila gibi
uyutan ey, Albertine'in hatras oluyordu sanki ve bu ilacn et
kisi geince uyanyordum. Uyurken her an Albertine'i dn
yordum. Bu uyku, Albertine'in bana verdii, ona ait, zel bir
uykuydu ve ayrca bu uyku srasnda, gndzki gibi baka bir
ey dnme zgrlne sahip deildim. Uykuyla Alberti
ne'in hatras, uyumak iin kartrlarak alnan iki maddeydi.
te yandan, uyank olduum saatlerde, strabm, gn getike
azalacana, giderek artyordu. Unutu, grevini yerine getir
miyor deildi, ama ayn zamanda zlenen grntnn lksel
letirilmesine ve dolaysyla, ilk andaki acnn, onu pekitiren
benzer aclarla btnletirilmesine katkda bulunuyordu. Yine
de bu, tahamml edilebilir bir grntyd. Ama birden, Alber35

tine' in odasn, bo kalan yatan, piyanosunu, otomobilini d


ndmde, btn gcm kaybediyor, gzlerimi kapyor,
baylmak zereymiim gibi, bam sol omzuma yatryordum.
Kap sesleri de, o kaplar Albertine amad iin, neredeyse
ayn acy yaatyordu bana.
Saint-Loup' dan telgraf gelme ihtimali belirdiinde, "Telgraf
geldi mi?" diye sormaya cesaret edemedim. Sonunda bir telgraf
geldi, ama her eyi erteleyen bir telgrafh sadece: HANIMLAR
GNLK SEYAHATE IKMI. Hi phe yok ki, Albertine
gittiinden bu yana geen drt gn, kendi kendime, "Biraz za
mana ihtiya var sadece, hafta sonuna kalmadan dnm ola
cak," diyerek geirebilmitim. Ama bunu dnmeme ramen,
kalbimin, vcudumun yapmas gerekenler deimiyordu: onsuz
yaamak; eve dnp onu bulamamak, onun ieride olmadn
bilerek odasnn nnden gemek -kapy amaya henz cesare
tim yoktu- ona iyi geceler dilemeden yatmak; kalbim bunlarn
hepsini o korkun btnlkleriyle, sanki Albertine'i bir daha
grmeyecekmiim gibi gerekletirmek zorundayd. Her bir ey
lemi drder kere gerekletirmi olmas, bundan byle de ger
ekletirmeye devam edebileceini kantlyordu. Ve belki de ya
knda, bu ekilde yaamay srdrmeme yardmc olan dnce
ye -Albertine'in yaknda dnecei beklentisine- yrme alkan
ln tekrar kazanan ve koltuk deneklerinden vazgeen bir ya
ral misali, ihtiya duymayacaktm artk. Akam eve dndm
de, Albertine'in beni evde bekledii onca akamn bitmez tken
mez bir dizi halinde birbirine eklenen hatralar, hala soluumu
kesiyor, beni boucu bir yalnzla gmyordu elbette; ama ayn
zamanda nceki gecenin ve ondan da nceki gecenin, yani Al
bertine'in gidiinden bu yana geen drt gecenin hatras da var
d; bu drt geceyi onsuz, tek bama geirmi ve buna ramen
hayatta kalmtm, drt gece gemiti bile, dieriyle kyasland
nda ksack bir hatralar eridiydi, ama geen her gnle birlikte
uzayacakt belki. Mme de Guermantes'n, Paris'in en gzel kz
saylan bir yeeninden o srada aldm ak mektubundan da,
kzlarnn mutluluu uruna bylesine eitsiz bir evlilie raz
olan annesiyle babasnn adna, Guermantes Dk'nn benimle
konumasndan da sz etmeyeceim. zzetinefsimizi okayabile36

cek bu tr olaylar, al,<ken bize fazlasyla ac verir. Hakkmzda


bu kadar olumlu bir yargs qlmayan kiiye bu olaylar aktarma
arzusu quyabilir, ama o kadar kaba olamayz; zaten hakkmzda
bambaka bir yargya varlabileceini bilmek de, onun fikrini de
itirmeyecektir. Dkn yeeninin bana yazdklar, Albertine'i
sinirlendirirdi ancak. Uyanr uyanmaz, kederim, uykuya dalma
dan nce bir ara kapattm, ama akama kadar nmde ak
duracak bir kitap gibi, kaldm yerden devam ediyordu; ister
ieriden gelsin, ister dardan, her duyu, mutlaka Albertine' e
ilikin bir dnceyle badayordu. Kap alnyordu: Alber
tine' den bir mektup, belki de kendisi gelmiti! Kendimi iyi hisse
diyorsam, fazla bedbaht deilsem, kskanlm, krgnlm ge
iveriyordu; onu bir an nce grmek, pmek, mrm nee iin
de, onunla birlikte geirmek istiyordum. Ona, "ACELE GELN"
diye bir telgraf ekmek, o anda ok basit geliyordu bana; sanki
yeni ruh halim, sadece benim eilimlerimi deitirmekle kalm
yor, benim dmdaki eyleri de deitirip kolaylatryordu. Ka
ramsar bir ruh hali iindeysem, Albertine'e fkem btn gcyle
canlanyor, iimde onu pme istei kalmyordu, beni asla mutlu
edemeyeceini hissediyor, ona ktlk etmekten ve bakalarna
ait olmasn engellemekten baka bir ey istemiyordum. Ama bu
iki zt ruh halinin sonucu tpatp aynyd. Albertine'in bir an n
ce dnmesi gerekiyordu. Bununla birlikte, dn, beni o an ne
kadar mutlu etse de, ksa sre iinde, ayn sorunlarn ba gste
receini ve mutluluu manevi arzunun tatmininde aramann,
dmdz yryerek ufka varmaya almak kadar nafile bir u
ra olduunu da seziyordum. Arzu ilerledike, gerek sahiplen
me de giderek uzaklar. Dolaysyla, mutlulua ya da en azn
dan strap ekmeme haline ulalabilse dahi, peine dlmesi
gereken ey, arzunun tatmini deil, giderek azaltlp nihayet yok
edilmesidir. Sevdiimiz varl grmeye alrz, oysa grmeme
ye almamz gerekir, nk sadece unutmak, arzuyu yok ede
bilir. Sanrm bir yazar, bu tr gerekleri kitap halinde yaymla
yacak olsa, kitabn, yaknlamak istedii bir kadna, "Bu kitap
senindir," diyerek ithaf ederdi. Bylece, kitabnda gerekleri dile
getirmi, ama ithafnda yalan sylemi olurdu; nk kitabn ka
dna ait olmasna verdii nem, kadnn kendisine hediye ettii
37

ve yazarn, sadece kadn sevdii srece deer verecei tan


nemine eit olacaktr. Bir insanla aramzdaki balar, sadece zih
nimizde mevcuttur. Hafza, zayfladka bu balar gevetir; kan
mak istediimiz ve bakalarn, ak, dostluk, kibarlk adna, her
kes ne der korkusuyla veya grev duygusuyla inandrdmz
hayale ramen, tek bamza var oluruz. nsano!u, kendi dna
kamayan, bakalarn ancak kendi iinde tanyabilen ve aksini
iddia ettiinde yalan syleyen bir yaratktr. Benim o srada Al
bertine'e duyduum ihtiyacn, akn elimden alnmas, mmkn
olsa, beni o kadar korkuturdu ki, bu ihtiyacn ve bu akn, haya
tm asndan deerli olduuna kanaat getirmitim. Touraine'e
giden trenin urad istasyonlarn adn duyup bylenmemek,
strap ekmemek, (aslnda, srf Albertine' e kar kaytszlat
m kantlad iin) kendi benliimin yoksullamas demekti be
nim gzmde. Her an Albertine'in ne yaptn, ne dnd
n, ne istediini, dnmeye niyeti olup olmadn, dnp dn
meyeceini merak ederek akn iimde at irtibat kapsn ak
tutmakla, tekrar durgunlamamas gereken glete, ak kapak
lardan bir bakasnn hayatnn doluunu hissetmekle iyi ettii
mi dnyordum. Ksa bir sre sonra, Saint-Loup'nun suskun
luunun uzamasyla, ikinci bir kayg -Saint-Loup' dan bir telgraf,
bir telefon bekleyii- sonuca ilikin ilk kaygy, yani Albertine'in
dnp dnmeyeceine dair endiemi glgede brakt. Telgraf
beklerken, her sese kulak kabartmak, benim iin o kadar daya
nlmaz olmutu ki, o srada tek dncem olan bu telgrafn geli
i, ierii ne olursa olsun, ektiim aclara bir son verecekmi gi
bi geliyordu bana. Ama Robert'den nihayet bir telgraf alp, Mme
Bontemps'la grtn, fakat onca tedbire ramen, Albertine
tarafndan grldn ve bu yzden btn planlarn suya
dtn okuyunca, fke ve umutsuzluktan gzm dnd;
nk bu, en ok kanmak istediim eydi. Saint-Loup'nun se
yahatini Albertine'in renmesi, ona ylesine muhta olduum
izlenimini uyandracakt ki, olsa olsa dnmekten vazgeirebilirdi
Albertine'i; ayrca, akmn Gilberte dneminde sahip olduu,
sonra kaybettii gururundan geriye kalan tek ey, byle bir izle
nim uyandrmaktan duyduum korkuydu. Robert'e lanetler
okuyordum; sonra, madem bu plan yrmedi, baka bir yol bu38

lurum diye dndm. Madem ki insan d dnyay etkileyebili


yordu, kurnazl, zekay, kar, sevgiyi devreye sokacak, o kor
kun eyi, Albertine'in yokluunu ortadan kaldracaktm mutla
ka. Etrafmzda olup bitenleri, arzumuza bal olarak deitirebi
leceimizi zannederiz; buna inanrz, nk bundan baka olum
lu hibir zm grmeyiz. En yaygn, stelik olumlu zm
dnmeyiz: Olaylar arzumuza bal olarak deitiremeyiz,
ama zamanla arzumuz deiir. Tahamml edemediimiz iin
deitirmeyi umduumuz duruma kar kaytszlarz. Amaya
kesin kararl olduumuz engeli aamayz, ama hayata kaplp o
engelin etrafndan dolar, nne geeriz; o zaman dnp uzak
taki gemie baktmzda, engel o kadar grnmez olmutur ki,
zorlukla seeriz onu. st kattaki komu hanmn Manon'dan ez
giler aldn iittim. Ezbere bildiim szlerini Albertine'le bana
uyarlaynca yle duygulandm ki, alamaya baladm. Gfte
yleydi:
Ne yazk! Bilhassa geceleri,
Kendini esir sayd odadan kaan ku,
Dnerek arpar cama, biter mitsiz uu.
ve Manon'un lm:
Manan, cevap ver! - Ruhumun tek ak
Kalbinin safln daha yeni anladm ben.
Manon sonunda Des Grieux'ye dndne gre, ben de Alber
tine'in hayattaki tek ak olmalydm. Ne yazk ki, Albertine o
anda ayn ezgiyi duymu olsa, Des Grieux adn verdii sevgili,
herhalde ben olmazdm; byle bir ey aklndan gese bile, be
nim hatram, bu mzii dinleyince duygulanmasna engel olur
du, oysa bu mzik, daha ince ve baarl bir beste olmakla bir
likte, Albertine'in sevdii trden bir mzikti. Bana gelince, Al
bertine'in bana "ruhumun tek ak" demesini ve "kendini esir
sayd" yer konusunda yanldn kabul etmesini dnme
nin holuuna kendimi brakacak cesaretim yoktu. Bir roman
okurken, kadn kahramana, sevdiimiz kadnn yz hatlarn
39

yaktrmamann imkansz olduunu biliyordum. Ama kitap


mutlu bir sona balansa da, bizim akmz olduu yerde say
mtr ve kitab kapattmzda, sevdiimiz, romanda nihayet
bize gelmi olan kadn, hayatta bizi daha fazla sevmemektedir.
fkeden kplere binerek, Saint-Loup'ya, en ksa zamanda Pa
ris' e dnmesi iin telgraf ektim; ne pahasna olursa olsun gizli
tutmak istediim bu planda, bir de srar edermi gibi grnp,
durumu iyice arlatrmaktan kanmalydm en azndan.
Ama daha Robert talimatma uygun ekilde Paris'e dnmeden,
Albertine'den yle bir telgraf aldm:
SEVG L DOSTUM, ARKADAINIZ SAINT-LOUP'YU
TEYZEME GNDERMENZ OK SAMAYDI. CANIM AR
KADAIM, BANA HTYA DUYDUYSANIZ, NN DOG
RUDAN BANA YAZMADINIZ? SEVE SEVE DNERDM S
ZE; B R DAHA BYLE ANLAMSIZ YOLLARA BAVURMA
YIN. "Seve seve dnerdim size!" Byle sylediine gre, de
mek gittiine pimand, dnmek iin bahane aryordu. Demek
ki onun dediini yapmam yeterliydi; ona ihtiyacm olduunu
yazarsam dnecekti. Demek ki onu, Albertine'i, Balbec'teki Al
bertine'i tekrar grecektim (nk gittiinden beri, gzmde
yine Balbec'teki Albertine olmutu. Tpk hep konsolun stn
de durduu iin hi dikkat etmediimiz, ama bakasna verip
ya da kaybedip ondan ayrldmzda, uzun zaman sonra ilk
kez dndmz bir denizkabuu gibi, Albertine de bana
denizin mavi tepelerinin neeli gzelliini hatrlatyordu). Sa
dece Albertine, hayali, yani arzulanr bir varla dnmekle
kalmam, Albertine'le hayat da, hayali, yani btn zorluklar
dan arnm bir hayata dnmt; yle ki, "Birlikte ne kadar
mutlu olacaz!" diyordum kendi kendime. Ama madem ki d
neceinden emindim artk, acele ediyormu gibi grnmemeli,
aksine, Saint-Loup'nun giriiminin olumsuz etkisini silmeye
almalydm; daha sonra, plann bana ait olduunu inkar
edip Saint-Loup'nun, evlenmemize teden beri taraftar olduu
iin, kendi bana hareket ettiini syleyebilirdim pekala.
Bu arada Albertine'in mektubunu tekrar okudum; bir mek
tupta, onu yazan insana ait pek az ey bulunmas, beni hayal
krklna uratt. Kadn zerinde yazl harfler, tpk yz
40

hatlarmz gibi, dncelerimizi ifade eder phesiz; her iki du


rumda da, karmzda bir dnce vardr. Buna ramen, kiide
dnceyi, bir nilfer gibi alan ehreye yayldktan sonra g
rrz. Bu da, dnceyi olduka farkllatrr. Akta srekli ha
yal krklna uramamzn bir nedeni de, bu srekli sapmalar
dr belki; sapmalar yznden, sevdiimiz ideal varl bekler
ken, her randevu, hayalimizden pek az iz tayan, etten kemik
ten bir insan karr karmza. Sonra, ondan bir ey talep ettii
mizde, o insann kendisinden bile pek az iz tayan bir mektup
alrz; tpk cebirde kullanlan harflerde, toplanan meyve ya da
ieklerin niteliini zaten iermeyen rakamlardaki kesinliin
bulunmamas gibi. Oysa ak, sevgili, sevgilinin mektuplar, yi
ne de, -birinden tekine gei ne kadar az tatmin salasa da-,
ayn gerekliin birer tercmesidir belki; nk mektup, ancak
onu okuduumuzda bize yetersiz gelir,. ama mektup gelinceye
kadar lp lp diriliriz; gelen mektup, o kk karalanm
iaretlerinde bir szn, tebessmn veya pcn kendisinin
deil, sadece ifadesinin bulunduunu sezen arzumuzu tatmin
edemese de, yreimizdeki skmay giderir.
Albertine' e cevap yazdm:
Sevgili dostum, tan size mektup yazmak zereyken, telgrafnz
aldm; size ihtiyacn olduu takdirde, hemen geleceinizi sylediiniz
iin teekkr ederim; eski bir dosta gsterdiiniz bu yce sadakat, b
yk bir incelik, bu szleriniz size olan hayranlm olsa olsa artrabi
lir. Ama hayr, sizden dnmenizi rica etmedim, etmeyeceim de; tek
rar grmek, epeyce uzak bir tarihten nce grmek, sizin gibi kalp
siz bir gen kza ac vermeyebilir belki. Zaman zaman kaytszlkla
suladnz benim iinse, byk bir strap olur. Hayat bizi ayrd.
ok akllca bulduum bir karar verdiniz ve bu karar, tam zamann
da, olaanst bir nseziyle verdiniz: Bir gn nce, annemden, size
evlenme teklif etmemi onayladn bildiren bir mektup alntm. Bu
nu size, sabah uyandmda, annemin mektubunu alnca (sizinkiyle
ayn anda geldi!) lzaber verecektim. Belki bu haber zerine gitmeye e
kinecek, beui iizrnekten korkacaktnz. Belki luyatlarmz birletirecek
ve kim bilir, bedbaht olacaktk. Eer byle olacak idiyse, aklllnz
iin bin yaayn. Tekrar grecek olsak, basiretinizin meyvesini ala41

mayz. Tekrar grme fikrinin beni cezbetmediini iddia ediyor dei


lim. Ama bu cazibeye direnmemden gurur pay da karmyorum. Ne
kadar tutarsz bir insan olduumu ve ne kadar abuk unuttuumu bi
liyorsunuz. Ksacas, pek de acnacak durumda deilim. Sizin de sk
sk sylediiniz gibi, ben alkanlklarn insanym. Sizsiz edinmeye
baladm alkanlklar henz pek gl deiller. Sizinle birlikte
edindiim, gidiinizle bozulan alkanlklar, u anda daha gl elbet
te. Ama bu durum, pek de uzun srmeyecek. Hatta bu yzden, tekrar
grmemiz, henz benim nazarmda, iki hafta, belki de daha ksa s
re sonra olaca gibi, bir rahatszla dnmemiken, (akszll
m affedin), u son birka gnden yararlanmay dnmtm - ni
lai unututan nce, bu gnlerden yararlanp, sizinle ufak tefek maddi
baz konular halletmek istiyordum; o iyi yrekli, efkatli dostluu
nuzla, be dakikalna kendisini nianlnz zanneden zavallya yar
dmc olabilirdiniz. Annemin onayn alacamdan phem yoktu, te
yandan, ikimizin de zgr olmasn istiyordum; siz mthi bir c
mertlikle, arlkla, zgrlnzden feragat etmitiniz, birka hafta
lna birlikte yaarken kabullenilebilse de, mrmz birlikte geir
me durumunda (bu satrlar yazarken, o durumun gereklemesine
ramak kaldn, birka saniye yznden deitiini dnmek, nere
deyse strap veriyor bana), byle bir fedakarlk, ikimiz iin de daya
nlmaz olacakt; ite bu yzden, mmkn mertebe bamsz bir ortak
hayatmz olsun diye planlar yapmaya baladm, her eyden nce, le
hastalmdan tr sizi limanda beklerken, sizin gezebileceiniz bir
yatnz olsun istedim ve Elstir'in zevkini takdir ettiiniz iin, ona
mektup yazp akl dantm. Karada da, istediiniz gibi kp gezebil
meniz, seyahat edebilmeniz iin, sadece size ait bir otomobiliniz olsun
istiyordum. Yat neredeyse hazrd, ad, Balbec'te dile getirdiiniz iste
inize uygun ekilde, Kuu. Otomobillerden en ok Rolls'lar sevdi
inizi hatrlayarak bir Rolls-Royce smarlamtm. Artk birbirimizi
grmeyeceimize gre, size tekneyi de, otomobili de kabul ettirme
mdum olmad (ve benim hibir iime yaramayacaklar) iin, bu
siparileri iptal ederseniz, (onlar bir aracya, ama sizin adnza sipa
ri etmitim,) beni bu gereksiz yat ve otomobilden kurtarabileceinizi
dndm. Ama bunun iin ve dala birok ey iin, karlkl konu
mamz gerekirdi. Ne var ki, benim sizi tekrar sevme iltinalim olduu
srece (fazla uzun bir sre olmayacak bu), bir yelkenli ve bir Rolls42

Royce uruna grp sizin mutluluun uzu tehlikeye atmamz l


gnlk olur; nk siz, mutluluun benden uzakta yaamak olduuna
karar verdiniz. Hayr, Rolls'u ve hatta yat da geri vermemeyi tercih
ediyorum. kisini de kullanmayacama ve muhtemelen biri srekli
karaya ekilmi halde limanda, br de garajda duracana gre, ya
tn . . . ksmna (yanl bir terim kullanp gnah ileyerek sizi dehete
drmeye cesaret edemedim), Mallarme'nin ok sevdiiniz u dizele
rini yazdracam:
Gemiten bir kuu hatrlar kendini
Muhteemdi ama kurtuluu yoktu
Syleyemeyecekti hayatn arksn
Ksr kn kara kasveti dnda.
Hatrlarsnz: Bakir, canl ve gzel bugn dizesiyle balayan iir.
Heylat! Bugn ne bakir, ne de gzel artk. Ne var ki, benim gibi, pek
yaknda bugn, tahamml edilebilir bir "yarn"a dntreceklerini
bilenlere tahamml etmek, zordur. Rolls'a gelince, ona, ayn airin,
anlayamadnz sylediiniz u dizeleri daha ok yakr:
Dingilde gk grler ve yakutlar
Bana bakan sevincimi anlar
Grmekten bu atein deldii havada
Sanki erguvani lmn
Akam arabamn tekerleinin
Dalm krallklarla beraber.
Ebediyen elveda, sevgili Albertine'ciim, ayrlmadan bir gn nce,
birlikte yaptmz o gzel gezinti iin tekrar teekkr ederim. Bende
ok gzel bir hatra brakt.
Not: Saint-Loup'nun teyzenize szmona tekliflerde bulunmu
olmas konusunda bir ey sylemiyorum (ayrca Saint-Loup'nm
Touraine'de olduunu da hi sanmyorum). Slerlock Holmes lika
yesi gibi. Siz beni ne sanyorsunuz?
Hi phesiz, nasl ki gemite, Albertine'e, beni sevsin di
ye, "Sizi sevmiyorum," dediysem, benimle ok sk grsn di43

ye, "Ben insanlar grmeyince unuturum," dediysem, ayrlk


fikrinin nne gemek iin, "Sizden ayrlmaya karar verdim,"
dediysem, imdi de, bir hafta iinde mutlaka dnmesini istedi
im iin, "Ebediyen elveda," onu tekrar grmek istediim iin,
"Sizinle grmem tehlikeli olurdu," ondan ayr yaamak bana
lmden beter geldii iin, "Haklymsnz, birlikte bedbaht
olacaktk," diyordum. Heyhat! Albertine'e, kendisine ihtiyacm
yokmu gibi grnmek iin (Gilberte' e olan eski akmdan, Al
bertine'e olan akma geen tek gurur kalnts) ve onu deil,
sadece beni duygulandrabilecek baz eyleri sylemenin zevki
uruna yazdm bu sahte mektubun, olumsuz, yani benim
szlerimi onaylayan bir cevaba yol aabileceini, nceden d
nmem gerekirdi; hatta byle olmas muhtemeldi, nk Al
bertine bu kadar akll olmasa bile, sylediklerimin yalan oldu
undan bir an bile spheye dmezdi. Mektubumda ifade etti
im istekler bir yana, srf mektup yazm olmam bile, (hatta
mektup, Saint-Loup'nun giriiminden nce de yazlm olsa,)
onun dnmesini istediimi kantlar.aya ve kendi kurduum
tuzaa dp, iyice gmlmemi uzaktan seyretmek konusun
da onu ikna etmeye yeterdi. Olumsuz bir cevap gelmesi ihtima
lini ngrdkten sonra da, bu cevabn, aniden, Albertine'e olan
akm had safhada alevlendireceini ngrmem gerekirdi.
Yazdm mektubu gndermeden nce, bir de u soruyu sor
mam gerekiyordu kendi kendime: Eer Albertine ayn tonda
cevap yazp, dnmek istemezse, strabma hakim olabilecek
miydim, suskun kalabilecek miydim, GER D N N diye bir
telgraf ekmeden, bir baka arac gndermeden durabilecek
miydim? nk bir daha grmeyeceimizi yazdktan sonra,
bir haber ulatrmak, ondan vazgeemediimi aka ortaya
dkr.:ek demekti ve onun daha da iddetle reddetmesi, benim
se, strabma daha fazla dayanamayp evine gitmem ve kim bi
lir, belki de kapdan geri evrilmem sonucunu doururdu. Bu
da, byk gaftan sonra, en beteri olurdu; ondan sonra kap
snn nnde intihar etmekten baka seeneim kalmazd. Ne
var ki, psikopatoloji aleminin korkun yasalarna gre, nemle
kanlmas gereken eylem, gaf olan eylem, ayn zamanda sa44

kinletirici eylemdir, sonucunu reninceye kadar bize yeni


umut kaplar aarak, reddedilmenin verdii dayanlmaz acy
geici olarak dindiren eylemdir. yle ki, ac fazlasyla gl ol
duunda, gafa gzmz kapal dalarz; mektup yazar, birini ri
cac gnderir, grmeye gider, sevdiimiz kadndan vazgee
mediimizi kantlarz.
Ama ben, bunlarn hibirini ngremedim. Aksine, bu mek
tubun sonucunda, Albertine'in hi vakit geirmeden dneceini
zannediyordum. te bu yzden, bu sonucu dnerek, mektu
bu byk bir zevkle yazmtm. te yandan, yazarken durma
dan alamtm; bunun en belirgin nedeni, sahte ayrlk oyunu
nu oynadm gnkne benzer ekilde, zt bir ama gtmelerine
ramen, ifade ettikleri fikri gzmde canlandran bu szlerin,
(gururum yznden, akm itiraf etmemek iin sylediim ya
lanlarn,) ilerinde hzn barndrmasyd; ama bir baka nedeni
de, bu fikirde doruluk pay bulunduunu hissetmemdi. Mektu
bun sonucundan emin olduum iin, gnderdikten sonra pi
manlk duydum. nk Albertine'in, meer ne kolay olan dn
n gzmde canlandrnca, anszn evliliimizin aleyhindeki
btn sebepler, var gleriyle ortaya ktlar. Albertine'in dn
meyi reddedeceini umuyordum. zgrlmn, btn istik
balimin onun ret cevabna bal olduunu, yazmakla lgnlk et
tiimi, maalesef postaya verilmi olan mektubu geri almam ge
rektiini dnyordum ki, Franoise, aadan ald gazeteyle
birlikte mektubu da geri getirdi. Ka pul yaptrmas gerektiini
bilememiti. Ama derhal fikir deitirdim; umduum, Alberti
ne'in geri dnmemesiydi, fakat bu karar onun vermesini ve kay
glarm noktalamasn istiyordum, mektubu tekrar Franoise'a
vermeye niyetlendim. Gazeteyi atm. Berma'nn lm haberi
vard. Bunun zerine, Phaidra'y iki farkl izleyiimi hatrladm
ve ifaat sahnesini, ikisinden de farkl bir ekilde dndm. Ba
na yle geliyordu ki, kendi kendime defalarca ezberden okudu
um ve tiyatroda duyduum dizeler, kendi hayatmda yz yze
geleceim yasalarn ifadesiydi. Ruhumuzda, ne kadar nem ver
diimizi bilmediimiz eyler vardr. Ya da bunlar olmadan ya
yorsak, onlara sahip olmay, baaramama veya ac ekme korku
suyla her gn ertelediimiz iindir. Ben Gilberte'ten vazgetii45

mi zannettiimde olan, buydu. Sz konusu eylerden henz ta


mamen kopmamken -kopu, bizim zannettiimizden ok daha
sonra gerekleir-, rnein sevdiimiz kz nianlanacak olsa, l
gna dneriz, daha nce hznl bir skunet hali diye deerlen
dirdiimiz hayata tahamml edemeyiz. Ya da, eer sz konusu
eye sahipsek, onun bize yk olduunu, ondan kurtulmaya can
atbmz zannederiz; Albertine rneinde yle olmutu. Ama
kaytsz olduumuz kii bizi terk etse, artk ona sahip olmasak,
yaamamz imkansz hale gelir. Phaidra'daki tartmann, ite bu
iki durumu birletirdiini syleyemez miyiz? Hippolytos gitmek
zeredir. O ana kadar srarla Hippolytos'un hncn krklemi
olan Phaidra, kendi szlerine, daha dorusu airin kendisine
sylettii szlere baklacak olursa, vicdan yznden, ama asln
da, iin nereye varacan gremedii ve sevilmediini hissettii
iin, daha fazla dayanamaz. Hippolytos'a gidip akn itiraf eder;
benim sk sk ezberden okuduum sahne de buydu:
Mstakbel bir ayrlk sizi bizden abucak ayracakm.
Hi phesiz, Theseus'un lmyle kyaslannca, Hippoly
tos'un gidiinin, ikincil bir neden olduu dnlebilir. Ayn
ekilde, birka dize sonra, Phaidra'nn, szleri yanl anlalm
gibi yapmasn:
. . . Hi mi umursamaz oldum ben gururumu?
ifaatnn Hippolytos tarafndan geri evrilmesine balayabili
riz:
Hanmefendi, hatrlamaz msnz?
Babam benim Tleseus, sizin de kocanz.
Ama Hippolytos olumsuz cevap vermese, mutlulua kavuan
Phaidra, ayn duyguyu, mutluluunun pek de bir ey ifade et
medii duygusunu yaayabilirdi. Fakat mutluluu elinden ka
rdn, Hippolytos'un, yanl anladn zannedip zr dile46

diini grnce, benim Franoise' a mektubu geri vermem gibi,


ret cevabnn Hippolytos'tan gelmesini, ansn sonuna kadar
denemeyi ister:
Ah zalim seni, pekala anladn sen beni!
Hatta bana anlablanlara gre, Swann'n Odette'e veya benim Al
bertine'e kar kahlrn, eski akn yerine, merhamet, efkat ve
iini dkme ihtiyacndan oluan, ilk akn bir eitlemesinden
ibaret olan yeni bir ak koyan katlk bile mevcuttur bu sahnede:
Nefretin artyordu, benimse sevgim.
Bu dertler, bu bela sana yakyordu.
Phaidra'nn her eyden ok gururunu nemsemediini kantla
yan ey, o anda Hippolytos'un Arikia'y sevdiini renmese,
Hippolytos'u affedip Oenone'nin tlerini kulak ard etmeye
hazr olmasdr. nk akta her trl mutluluun kayb de
rnek olan kskanlk, hretin lekelenmesinden daha nemlidir.
Bunun zerine Oenone'nin (yani kendi benliinin en kt y
nnn) Hippolytos'a iftira etmesine izin verir, onu savunmay
stlenmez ve bylece, kendisini istemeyen erkei, felaketlerle
dolu bir kadere teslim eder; ne var ki, bu felaketler, Phaidra iin
teselli olmaz, Hippolytos'un lmnden ksa bir sre sonra,
Phaidra intihar eder. En azndan ben bu sahneyi byle gryor,
Racine'in, Phaidra'nn suunu hafifletmek iin ona atfettii
-Bergotte'un deyimiyle- "sert" tereddtleri fazla hesaba kat
mayarak, kendi hayatmdaki ak olaylarnn adeta bir kehaneti
olarak yorumluyordum. Ama btn bu dnceler kararm
katiyen etkilemedi, mektubu postalasn diye Franoise'a uzat
tm; Albertine'le temas kurma giriimi, gereklemediini
rendiim andan itibaren, bana kanlmaz gelmeye balamt.
Arzularmzn tatmin edilmesini pek nemsememek, hatal bir
dnce olsa gerektir; nk bir arzumuzun gerekleemeyece
ini dndmz anda, onu tekrar nemseriz; ancak gerek
leeceinden kesinlikle emin olduumuz zaman, peinden ko
ulmaya pek de demediine hkmederiz. Her eye ramen,
47

hakl olduumuz bir taraf da vardr. nk arzularn gerek


lemesi ve mutluluk, sadece kesin olduklarnda kk grn
seler de, bir dengesizlik halidirler ve ancak keder dourabilir
ler. Arzu ne kadar eksiksiz biimde gereklemise, keder de o
kadar derin olur; mutluluk doa yasasna aykr biimde biraz
uzam, alkanlkla pekimise, keder iyice dayanlmaz olur.
Bu iki eilim, benim rneimde mektubun mutlaka gitmesini
istemem ve gittiini zannettiimde de piman olmam, bir ba
ka adan da birer gereklik pay ierirler. Birinci eilimi ele
alacak olursak, hem mutluluk -ya da mutsuzluk- peinde ko
up, hem de yaknda sonularn sergilemeye balayacak olan
bu yeni eylemin, bizi mutlak umutsuzlua drmeyecek bir
beklenti hali yaratmasn istememiz, ksacas, mustarip olduu
muz hastal, bize daha az ac vereceini zannettiimiz baka
klklara sokmak istememiz, son derece anlalrdr. Ama ikinci
eilim de bir o kadar nemlidir, nk giriimimizin baarl
olaca inancndan kaynaklanr ve yaknda, arzumuzun tatmini
karsnda yaayacamz hayal krklnn nceden sezilmi
bir balangcndan baka ey deildir; baka ihtimalleri dlama
pahasna, kendimizi mutluluun bu biimine mahkum etmi
olmann pimanldr. Mektubu Franoise' a geri verdim ve he
men gidip postalamasn syledim. Mektup yola kar kmaz,
Albertine'in dnn, ok yaknda gerekleecek bir ey gibi
grmeye baladm yine. Albertine'in dneceini dnmek,
zihnimde ho hayaller de canlandryor, bylece dnnden
beklediim tehlikeleri bir lde yumuatyordu. Ne zamandr
tatmadm bu zevki, Albertine'le yan yana olmann holuunu
dnmek, sarho ediyordu beni.
Zaman geer ve yalandan sylediimiz her ey, yava ya
va geree dnr; bunu Gilberte tecrbesinden gayet iyi
renmitim; hkrklara boulmuken sergilediim sahte ka
ytszlk, sonunda gerek olmutu; Gilberte' e yalandan syle
diim szler, sonradan gerek olmu, hayat, yava yava bizi
ayrmt. Bunu hatrlyor ve yle diyordum kendi kendime:
"Albertine birka ay oyalanrsa, yalanlarm gerek olacak. En
zor anlar geride kaldna gre, bu ay geirse daha iyi olmaz
m? Geri dnerse, gerek hayattan feragat edeceim; evet, he
nz o hayatn tadna varacak durumda deilim, ama zaman
48

iinde, Albertine'in hatras zayfladka, gerek hayat bana ca


zip grnmeye balayabilir."
Unutuun etkisini gstermeye balamadn iddia etmiyo
rum. Ama unutmann bir sonucu da, Albertine'in birok naho
zelliinin, onunla birlikteyken geirdiim skc saatlerin artk
hatrma gelmemesiydi; yani Albertine yanmdayken, olmama
sn istememin nedenleri imdi ortadan kalkmt, artk yanmda
olmasn istiyordum; unutmak, bana zet halinde, bakalarna
duyduum aklarla sslenmi bir Albertine grnts sunuyor
du. Aslnda, beni ayrla altrma ilevini yerine getiren unu
tu, bir yandan da, Albertine'i bana olduundan daha sevimli
gstererek, dnmesini daha ok arzulamama sebep oluyordu.
Albertine gittiinden beri, sk sk, aladm anlalmaz di
ye dndm zamanlar, zili alp Franoise' aryor, "Ma
demoiselle Albertine'in unuttuu bir ey var m diye bakmak
gerek. Dndnde odas hazr olsun, temizlemeyi ihmal et
meyin," diyordum. Ya da dorudan yle konuuyordum:
"Mademoiselle Albertine daha geen gn sylyordu, durun
bakaym, gitmeden bir gn nceydi . . . " Franoise'n, Alberti
ne'in gidiinden duyduu iren zevki, yokluunun ksa sre
ceini ima ederek azaltmak istiyordum; ayrca, bu gidiin sz
n etmekten korkmadm da gstermek istiyordum ona; bu
gidii -zorunlu bir gerilemeyi, nceden hazrlanm bir plana
uygun, stratejik bir ekilme diye nitelendiren kimi generaller
gibi- kasti bir gidi olarak sunmak, katiyen Albertine'le dostlu
umun sonu deil, imdilik gerek anlamn sylemediim bir
olay gibi gstermek istiyordum. Srekli Albertine'in adn an
mak suretiyle, onun gidiiyle boalm, nefes alnmaz hale gel
mi o odaya adeta biraz hava girsin, ondan bir eyler girsin isti
yordum. Ayrca, hepimiz, acmzn boyutlarn kltmek iin,
o acy, konuma diline, bir elbise sipariiyle akam yemei tali
matnn arasna sktrrz.
Franoise, Albertine'in odasn temizlerken meraka kaplp,
arkadamn, gece uyumadan nce kard zel eyalarn
koyduu, glaacndan kk komodinin ekmecesini at.
"Ah, beyefendi. Mademoiselle Albertine yzklerini unutmu,
ekmecede kalmlar!" imden ilk geen, "Onlar kendisine
gndermemiz gerekir," demekti. Ama bu, Albertine'in dnece49

inden emin olmadm izlenimini uyandracakt. Bir an susup,


"Neyse," dedim, "dnne pek az kald, bu kadarck zaman
iin gndermeye demez. Verin bana, icabna bakarm." Fran
oise, kukulu bir tavrla yzkleri verdi. Albertine'den nefret
ediyordu, ama beni, kendinden yola karak deerlendirdii
iin de, kz arkadamn yazd bir mektubu bana verseler,
aacam dnyordu. Yzkleri aldm. "Beyefendi, dikkatli
olun, kaybetmeyin yzkleri," dedi, "pek de gzeller! Kk
hanma bunlar beyefendi mi, bakas m hediye etti bilmiyo
rum, ama hem zengin, hem de zevk sahibi biri olduu belli!"
"Ben hediye etmedim," dedim, "zaten ikisi ayn kiinin hediye
si deil, birini teyzesi hediye etti, brn de kendi ald." "Ay
n kiinin hediyesi deil mi!" diye haykrd Franoise. "Beye
fendi aka ediyor herhalde, ikisi birbirinin ei, birine yakut ka
klm, ama ikisinin stnde de ayn kartal, iinde ayn baharf
ler var." Franoise beni ne kadar zdn hissediyor muydu,
bilmem, ama o anda dudaklarnda beliren tebessm, sonra iyi
ce yerleti. "Ne, ayn kartal m? ldrmsnz siz. Yakutsuz
olann stnde bir kartal var, ama tekine bir insan ba ilen
mi. - nsan ba m? Nereden kardnz bunu beyefendi?
Gzlkle bakmam yetti, kartaln kanatlarndan biri olduunu
grdm hemen; bytecinizi alp bakn beyefendi, teki tarafta
dier kanad, ortada da kafasyla gagasn greceksiniz. Tek tek
her ty belli oluyor. ok gzel bir iilik dorusu!" Albertine'in
tana yalan syleyip sylemediini acilen renme ihtiyac,
Franoise'n karsnda haysiyetimi korumam ve bana ikence
etmekten olmasa bile, kz arkadam aalamaktan ald fe
sata hazz ona tattrmamam gerektiini unutturdu bana. Fran
oise'm byteci getirmesini beklerken, nefes nefeseydim; b
yteci alp, Franoise'a yakutlu yzkteki kartal gstermesini
syledim; dier yzkle ayn stilizasyona sahip kanatlar, tek
tek tyleri, kartal ban tanmam zor olmad. Franoise, iki y
zkteki benzer yazlara da dikkatimi ekti; yalnz yakutlu y
ze, baka yazlar da eklenmiti. Her ikisinin de iinde, Alber
tine' in isminin baharfleri yazlyd. "Beyefendi, yzklerin ay
n olduunu anlamak iin btn bunlara ihtiya duymanza a
rdm," dedi Franoise. "Yakndan bakmasanz da, iki yzkte
ayn tarz, ayn biim, altnn ayn ekilde ilenmi olduu hisse50

L HALK Ki.J i

!?IJ

Vi'T '

diliyor. Ben ilk bakta, iki yzn tek elden ktna yemin
edebilirdim. yi bir ann yemei gibi, kendini belli ediyor."
Gerekten de, Franoise'n nefretle krklenen, ayrntlar r
ktc bir kesinlikle gzlemeye alkn hizmetkar merakna,
doutan sahip olduu zevk de eklenince, bu uzman deerlen
dirmesi kmt ortaya; Franoise'n mutfakta da sergiledii bu
zevki, Balbec' e giderken giyiminde dikkatimi ekmi olan bir
ey, genliinde gzel olan, bakalarnn mcevherlerine, kya
fetlerine dikkat eden kadnlarn ss merak da pekitiriyordu
belki. ay fazla kardm hissettiim bir gn, ilalar kart
rp birka veronal yerine kafein haplar alm olsam, kalbim an
cak bu kadar arpabilirdi. Franoise' a odadan kmasn syle
dim. Albertine'i derhal grebilmeyi isterdim. Yalanlarnn
uyandrd dehete, mehul birine ynelik kskanlma, bir
de Albertine'in byle hediyeler kabul etmesinin verdii ac ek
leniyordu. Evet, ben ona bundan fazlasn hediye etmitim, ne
var ki, metres tuttuumuz bir kadna, bakalarnn da metresi
olduunu bilmediimiz srece, metres gzyle bakmayz. Bu
nunla birlikte, onun iin bol bol para harcamay hep srdrd
me gre, demek ki onu, dk ahlakna ramen kabul etmi
tim; onda bu ahlakszl desteklemi, belki artrm, belki de
yaratmtm. Sonra, hepimiz acmz yattracak masallar uy
durma yeteneine sahip olduumuz iin, nasl ki alktan l
mek zereyken, tanmadmz birinin bize yz milyonluk bir
servet brakacana kendimizi inandrrsak, ben de Albertine' i,
kollarmda kesin bir aklama yaparken, teki yz imalat
benzerlii nedeniyle satn aldn ve isminin baharflerini biz
zat yazdn sylerken hayal ettim. Ama bu aklama, henz
pek zayft, saaltc kkleri zihnime nfuz edecek vakti henz
bulamamt, strabmn bu kadar hzl dinmesi mmkn de
ildi. Metreslerinin ok efkatli olduunu syleyen nice erke
in, benzer ikenceler ektiini dnyordum. Bakalarna ve
kendilerine bu ekilde yalan sylerler. Tamamen yalan sayl
maz syledikleri; sz konusu kadnla, gerekten gzel, efkat
dolu saatler geirirler; ama metresin, ana, arkadalarnn ya
nnda gsterdii, erkein bbrlenmesini salayan ilginin ve
ayla ba baayken gsterdii, erkein ona minnet duymas
n salayan efkatin ardnda, an phe iinde kvranarak,
51

gerei renmek iin nafile abalad kim bilir ka saat giz


lendiini dnn bir de! Bu aclar, sevmenin hazzyla, bir ka
dnn, ne kadar anlamsz olduklarn bildiimiz halde onun ko
kusuyla sarmaladmz sama sapan szlerinden bylenme
mizle ayrlmaz bir btn tekil eder. Ben o anda, Albertine'in
kokusunu hatra yoluyla iime ekmekten zevk alamyordum
artk. Yklmtm, yzklerin ikisi de elimdeydi; gagas kalbi
mi kerpeten gibi sktran, kabartma tyl kanatlar kz arka
dama olan gvenimi alp gtren, rselenmi zihnimi pene
lerinin arasna hapseden o zalim kartala bakyordum; okuya
madm ismi, muhtemelen bu kartalla simgelenen mehul er
kekle ilgili, birbiri ardna sorular hcum ediyordu aklma; Al
bertine'in eskiden sevdii biriydi herhalde ve yakn zamanda
da tekrar grm olmallard, nk ikinci yz, kartaln,
sanki gagasn yakutun effaf kan glne batrrm gibi grn
d yz, Bois de Boulogne' da, birlikte, o gzel, samimi
gezintiyi yaptmz gn grmtm ilk kez.
Ne var ki, Albertine'in yokluundan tr, sabahtan aka
ma kadar durmadan ac eksem de, bu, sadece Albertine'i d
ndm anlamna gelmiyordu. Bir yandan, Albertine'in b
ys, oktandr birok eye yava yava yaylm olduundan,
sonunda ondan ok uzaklasalar da, bunlarn her biri, Alberti
ne'in bana verdii hisle elektrikleniyordu; herhangi bir ey, ba
na Incarville'i, Verdurin'leri, Lea'nn oynad yeni bir rol d
ndrdnde, yeni bir strap dalgasnda bouluyordum.
te yandan, benim Albertine'i dnmek dediim ey, geri
dnmesini salamann, onunla bulumann, ne yaptn ren
menin yollarn, ihtimallerini dnmekti. Dolaysyla, bu ara
lksz ikence saatleri boyunca strabma elik eden grntler,
resimlenebilse, katiyen Albertine'in deil, Orsay Gar'nn, Mme
Bontemps' a verilen banknotlarn, telgraf brosunun eimli ma
salarndan birine eilmi, bana ekecei telgraf yazan Saint
Loup' nun grntleri kard ortaya. Nasl ki, bencilliimiz,
hayatmz boyunca, benliimiz iin deerli olan hedefleri nn
de grr, ama bu hedefleri srekli gzleyen ben'i hi alglamaz
sa, ayn ekilde, eylemlerimizi yneten arzu da eylemlere eilir,
ama kendisine ynelmez; bunun nedeni, belki ar faydac
52

olup eyleme dalmas ve bilgiyi kmsemesi, belki bugnn


hayal krklklarn telafi etmek iin gelecee ynelmesi, belki
de zihinsel tembellik yznden, ie bakn dik yokuundan
yukar kmaktansa, hayalgcnn yumuak eiminden aa
kayvermesidir. Gerekte, btn hayatmz gzden karmaya
hazr olduumuz o buhranl saatlerde, hayatmzn baml ol
duu kadn, bizim nazarmzda igal ettii yerin bykln
giderek ortaya serdike, dnyada altst edilmemi bir ey b
rakmadka, kadnn grnts, tersine bir orantyla, giderek
klr ve sonunda grnmez olur. imizdeki duygular arac
lyla, her eyde onun varlnn izlerini, yani sonucu bulur,
onun kendisini, yani sebebi, hibir yerde bulamayz. O gnler
de,. Albertine'i gzmde canlandrmam o kadar imkanszd ki,
onu sevmediime inanabilirdim neredeyse; ayn ekilde, an
nem de, bykannemi asla gznn nnde canlandramad
o umutsuzluk anlarnda, (yalnzca bir keresinde, bir ryada te
sadfen onunla karlam ve uykuda olduu halde, ryann
ne kadar deerli olduunu hissedip, o uyku halinde toparlaya
bildii btn gle, ryasn srdrmeye almt), lmne
kahrolduu, ama yz hatlar hafzasndan gizlenen annesini
zlememekle kendini sulayabilirdi ve sulad da olmutu
gerekten.
Niin Albertine'in kadnlardan holanmadn dnm
tm? nk zellikle son zamanlarda, kadnlardan holanma
dn kendi sylemiti; peki ama, hayatmzn temeli, daimi bir
yalan deil miydi? Albertine bana asla, bir kez olsun, "Niin
serbeste dar kamyorum? Ne yaptm niin bakalarna
soruyorsunuz?" dememiti. Oysa hayatmz fazlasyla tuhaft;
sebebini anlamam olsa, bu sorular bana mutlaka sormas ge
rekirdi. Onun hapsediliinin sebepleri konusunda benim sus
kunluuma karlk, Albertine'in, kendi bitmeyen arzular, sa
ysz hatras ve umudu konusunda, ayn deimez suskunluu
sergilemesi anlalr deil miydi? Albertine'in yaknda dnece
i yolunda imalarda bulunduumda, yalan sylediimi Fran
oise anlyormu gibi grnyordu. Franoise'n bu kansnn
temelinde, genelde yal hizmetimizi ynlendiren kuraln, ya
ni efendilerin, hizmetkarlar nezdinde kk dmekten ho53

lanmamas ve onlara gerein, sadece bir blmn, saygnlk


larna glge drmeyecek, gurur okayc bir masala uygun
debilecek kadarn aklamalar kuralnn tesinde bir eyler
varm gibiydi. Bu sefer, Franoise'n kans baka bir eye da
yanr gibiydi; sanki Franoise, Albertine'in zihninde pheyi
kendisi uyandrp beslemi, fkesini bilemi, ksacas, gidiini
kanlmaz olarak ngrebilecei bir noktaya getirmiti. Bu
doru idiyse, benim haberdar olduum, onayladm geici bir
ayrlk yorumuma Franoise'n inanmas imkanszd. Ama Al
bertine'in karcl konusundaki dnceleri, Albertine'in
benden szmona salad "yarar" kafasnda nefretle abart
mas, onu bir lde pheye dryor olabilirdi. te bu yz
den, Franoise'n yannda, btn doallmla, Albertine'in ya
knda dneceini ima ettiimde, Franoise (tpk uamz onu
kzdrmak iin, inanmakta tereddt edecei siyasi bir haberi
deitirerek okuduunda, mesela kiliselerin kapatlp rahiple
rin srgne gnderileceini sylediinde, mutfan br ucun
da bile olsa, okumas imkansz da olsa, gerekten yazl olup ol
madn grebilirmiesine, igdyle gazeteye gzlerini dik
mesi gibi), szlerimin uydurma olup olmadn anlamak iin,
yzme bakyordu.
Ama benim, uzun bir mektup yazdktan sonra, Mme Bon
temps'n posta adresini aradm grnce, Albertine'in dne
ceine ilikin, o ana kadar mphem kalan korkusu belirginleti.
Ertesi sabah, Franoise, baka mektuplarla birlikte, zerinde
Albertine'in elyazsn grp tand bir zarf da verdiinde,
bu korku gerek bir kaygya dnt. Albertine'in gidii, acaba
bir numaradan m ibaretti, diye dnyor, bu ihtimal onu iki
bakmdan zyordu: Bir, Albertine'in ileride evimizde yaaya
can kesinletirdii iin, bir de, Albertine'in oyununa gelmi
olmak, benim amdan, dolaysyla, Franoise'n efendisi sfat
n tadmdan, kendisi asndan, aalayc olduu iin. Al
bertine'in mektubunu okumak iin sabrszlandm halde,
Franoise'n hibir umut barndrmayan baklarn seyredip,
bunu Albertine'in pek yaknda dneceine dair bir kehanet ola
rak yorumlamaktan kendimi alamadm; krlanglarn g edip
gittiini grnce, sevinle yaknda havann souyacan d54

nen bir k sporlar merakls gibiydim. Franoise nihayet oda


dan kt; kapy kapamasn da bekledim ve sonra, kayglan
yormu izlenimi uyandrmamak iin, mektubu sessizce ap
okudum: Sevgili dostum, bana yazdn z btn gzel szler iin te
ekkr ederim; bir yardmm olabileceine inanyorsanz, ki ben inan
yorum, Rolls sipariinin iptal edilmesi konusunda emrinize amade
yim. Bana acentann adn vermeniz yeterli. Sat yapmaktan baka
ey dnmeyen bu adamlar, sizi oyuna getirir; sizin gibi evden k
mayan birinin, otomobil ne iine yarayacak? Birlikte yaptmz son
gezintinin, sizin iin gzel bir hatra olmas beni ok duygulandrd.
Bana gelince, emin olun, iki bakmdan gn batm gezintisi olan o ge
zintiyi (hem akam oluyordu, hem de ayrlmak zereydik) li unut
mayacam, nihai karanlk knceye kadar aklmdan kmayacak.
Albertine'in bu son cmlede edebiyat yaptn, benden
ayrlmak iin sabrszlandna gre, zevk alm olamayaca o
gezintiyi, lnceye kadar tatl bir hatra olarak saklayamayaca
n hissettim elbette. Ama Balbec'teki bisikleti, golfu kzn,
benimle tanmadan nce Ester'den baka ey okumam olan
Albertine'in yeteneini de takdir ettim; benim evimde yaarken
yeni meziyetler edindiini, deiip gelitiini dnmekte hak
l olduuma hkmettim. Bylece, ona Balbec'te sylediim
cmle: "Dostluumun sizin iin deer tayacana, ihtiyacnz
olan eyi size verebileceime inanyorum," cmlesi, (ona verdi
im bir fotorafn zerine ithaf yazs olarak: Tanr'nn ltfu ol
mann gvencesiyle szlerini yazmtm), benim inanmadan, srf
benimle grmeyi faydal bulsun, grmemizden duyabile
cei skntnn stnde durmasn diye sylediim bu cmle de,
sonunda gerek olmutu, tpk ak olmaktan korktuum iin
onu grmek istemediimi sylemem gibi. Albertine'e, aksine,
srekli grnce akmn sndn, ayrlnca da alevlendi
ini bildiim iin byle sylemitim; ama gerekte, srekli g
rmek, bende Albertine' e bir ihtiya, o ilk Balbec gnlerindeki
aktan ok daha gl bir ihtiya dourmutu; dolaysyla, bu
cmle de gerek olmutu.
Ne var ki, Albertine'in mektubu aslnda hibir eyi hallet
miyordu. Acentaya mektup yazmaktan bahsediyordu sadece.
55

Bu durumdan kmak, olaylar hzlandrmak gerekiyordu; akl


ma yle bir fikir geldi: Derhal Andree'ye bir mektup gnder
dim; Albertine'in, teyzesinin evinde olduunu, kendimi ok
yalnz hissettiimi, birka gnlne gelip evimizde kalrsa,
bana byk bir iyilik etmi olacan ve gizli bir ey yapmak is
temediimden, Albertine'e de haber vermesini yazdm. Ayrca,
Albertine' e de, henz onun mektubunu almam gibi, u satr
lar yazdm:
Sevgili dostum, sizden zr dilerim, ok iyi anlayacanz san
yorum, gizli kapakl ilerden nefret ettiim iin, her ikimiz tarafndan
haberdar edilmenizi istedim. Evimdeki o tatl varlnz, bende yalnz
kalamamak gibi kt bir alkanlk yaratt. Sizin artk dnmeyeceini
zi kararlatrdmz iin, yerinizi en iyi doldurabilecek, hayatm en
az deitirecek, sizi en ok hatrlatacak kiinin, Andree olacan d
ndm ve gelmesini rica ettim. Fazlasyla ani bir karar gibi grn
mesin diye, ona birka gnlne dedim, ama dorusunu isterseniz,
bana bu sefer kalc olacakm gibi geliyor. Hakl deil miyim sizce?
Biliyorsunuz, sizin Balbec'teki gen kzlar grubunuz, beni en ok etki
leyen, kabul edilmekten en byk mutluluu duyduum sosyal toplu
luk olmutur. Muhtemelen imdi de ne kan, bu etki. Kiiliklerimi
zin uyumazl ve hayattaki talihsizlikler, sevgili Albertine'ciimin
karm olmasna izin vermediine gre, sanrm -onun kadar sevimli
olmasa da miza benzerlii nedeniyle belki benimle dala mutlu olabi
lecek- Andree'de, bir hayat arkada bulacam.
Ne var ki, bu mektubu gnderdikten sonra, anszn iime
bir phe dt: Albertine, "Dorudan bana yazsaydnz, se
ve seve dnerdim size," derken, srf dorudan yazmadm
iin byle sylyor olabilirdi, belki yazsam da dnmeyecek,
Andree'nin evimde yaamas, sonra da karm olmas, kendisi
serbest kalaca iin, memnun edecekti onu; nk Albertine
bir haftadr, benim alt ay boyunca Paris'te tek tek her saat
iin aldm nlemleri ortadan kaldrarak, sapkln istedii
gibi yaama, benim dakika dakika engellediim her eyi yap
ma zgrlne sahipti. Orada zgrln ktye kullan
dn dnyordum; phesiz kafamda oluan bu fikir bana
56

zc geliyor, ama genel bir fikirden teye gitmiyor, zel bir


ayrnt gstermiyordu; sonsuz sayda kadnla iliki ihtimalini
dndryor, hibirinin zerinde uzun boylu durmama izin
vermiyor ve bylece, zihnimi, acdan muaf olmayan, ama so
mut grntlerden yoksun olduu iin, dayanlr bir acyla
ykl, devaml bir hareketin iinde srklyordu. Ne var ki,
Saint-Loup'nun dnyle birlikte, bu ac, dayanlmaz, kor
kun bir ac oldu. Ama Saint-Loup'nun sylediklerinin, beni
niin bu kadar bedbaht ettiini anlatmadan evvel, onun ziya
retinden hemen nce cereyan eden bir olay aktarmam gerekiyor; bu olayn hatras daha sonra beni o kadar rahatsz etti ki,
Saint-Loup'yla konumamzn yaratt znty deilse bile,
en azndan bu konumann somut sonularn hafifletti. Olay
uydu: Saint-Loup'yu grmek iin mthi sabrszlandm
dan, onu merdivende beklemekteyken (annem evde olsayd,
byle bir eyi yapamazdm, nk "pencere sohbeti"ni say
mazsak, hayatta en nefret ettii ey buydu), kulama u sz
ler alnd: "Ne demek! Hounuza gitmeyen birini kovdurma
y beceremiyor musunuz? Zor bir i deil. Onun gtrmesi
gereken eyleri saklarsnz mesela; patronlar aceleyle kendisi
ni ardnda, aradn bulamaz, deliye dner; yengem
kplere biner, size dnp, 'Ne yapyor bu adam?' der. Epey
bir gecikmeyle, stelik eli bo geldiinde, herkes fkelenir. Bu
olay drt be kere tekrarlandnda, kovulacandan pheniz
olmasn; hele bir de temiz getirmesi gereken eyi gizlice kirle
tirseniz, tamamdr, bunun gibi yzlerce numara yaplabilir."
aknlktan dilim tutulmutu, nk bu haince, kurnaz, ac
masz szler, Saint-Loup'nun sesiyle sylenmiti. Ben Saint
Loup'yu teden beri, o kadar iyi kalpli, merhametli bir insan
olarak tanrdm ki, o anda bir oyunda eytan roln oynuyor
mu gibi geldi bana, kendi adna konuuyor olamazd. "Ama
o da herkes gibi hayatn kazanmak zorunda," diyen muhata
bn o srada grdm, Guermantes Desi'nin niformal
uaklarndan biriydi. "Siz rahat edecek olduktan sonra, size
ne?" diye fesata cevap verdi Saint-Loup. "stelik bir gnah
keiniz de olacak. Tam nemli bir yemek davetinde servise
balayacakken, niformasna mrekkep dkebilirsiniz pekala;
57

ksacas, bir d akika olsun rahat vermezsiniz, sonunda o da i


ten ayrlmay tercih eder. Ayrca, ben de destek olurum, yen
geme, byle beceriksiz, hrpani biriyle alabilmenize, sabr
nza hayran olduumu sylerim." Ortaya kp kendimi gs
terince, Saint-Loup yanma geldi; ne var ki, tandmdan
bambaka bir kiilik sergiledii bu konumasn duyduktan
sonra, ona olan gvenim sarslmt. Bir zavallya kar bu ka
dar acmasz olabilen biri, Mme Bontemps'n nezdinde bana
ihanet etmi olamaz m diye dnyordum. Bu dncemin
en nemli sonucu uydu: Saint-Loup gittikten sonra, onun ba
arszln, bu ii baaramayacamm kant olarak grme
dim. Ama yanmda olduu srece, kafamdaki, hala eski Saint
Loup ve bilhassa da, Mme Bontemps'n yanndan dnm
olan dosttu. Saint-Loup sze yle balad: "Benden memnun
deilsin, telgraflarndan anladm, ama hakszlk ediyorsun,
elimden gelen her eyi yaptm. Sana daha sk telefon etmem
gerekirdi diye dnyorsun, ama ne zaman arasam, megul
olduunu sylyorlard." Istrabm dayanlmaz hale getiren
ise, u szleri oldu: "Son telgrafmda kaldm yerden devam
edeyim: Garaj gibi bir yerden geip eve girdim, uzun bir kori
dorun sonundaki salona aldlar beni." Bu garaj, koridor, salon
kelimeleri, daha telaffuz edildikleri anda, elektrik akmndan
daha byk bir sratle kalbimi sarst; nk bir saniyede,
dnyann evresinde en fazla sayd a dn tamamlayqn ey,
elektrik deil, acdr. Saint-Loup gittikten sonra, bu garaj, ko
ridor, salon kelimelerini tekrarlayp, oku kasten yeniledim.
nsan bir garajda kz arkadayla saklanabilir. Albertine, tey
zesi yokken, o salonda kim bilir neler yapyordu? Ne yani?
Albertine'in oturduu evi mutlaka garajsz, salonsuz bir yer
olarak m canlandrmtm kafamda? Hayr, hi canlandrma
mtm, ya da belirsiz bir yer olarak canlandrmtm. Alberti
ne'in bulunduu yer, corafi olarak belirginletiinde, onun
muhtemel iki veya yerde deil, Touraine' de bulunduunu
rendiimde, ilk strab yaamtm; kapcsnn szleri, kal
bimde ac ekmem gereken yeri, harita zerinde iaretlercesi
ne belirlemiti. Ama onun Touraine' de bir evde olduu fikrine
altktan sonra, evi grmemitim; o korkun salon, garaj, ko58

ridor fikri, katiyen hayalimden gememiti; imdi karmda,


onlar grm olan Saint-Loup'nun gzbebeklerinde, bu yer
ler, Albertine'in gidip geldii, yaad mekanlardlar, birbiri
ni yok etmi olan saysz muhtemel mekan deil, zellikle bu
mekanlardlar. Garaj, koridor, salon kelimeleriyle birlikte, (sa
dece ihtimali deil) varl akla kavuan o uursuz yerde,
Albertine'i bir hafta brakmakla ne byk bir lgnlk ettiimi
anladm. Heyhat! Saint-Loup, bir de o salonda, yan odadan
avaz avaz ark syleyen Albertine'in sesini duyduunu sy
leyince, nihayet benden kurtulmu olan Albertine'in mutlu ol
duunu anlayp, iyice umutsuzlua gmldm. Albertine z
grlne kavumutu. Bense, onun gelip Andree'nin yerini
alacan dnyordum! Istrabm, Saint-Loup'ya kar fke
ye dnt. "Tam da bundan, senin gidiini renmesinden
kanman rica etmitim. - Kolay i mi sanyorsun? Alberti
ne'in kesinlikle evde olmadn sylemilerdi bana. Benden
memnun olmadn gayet iyi biliyorum, telgraflarndan peka
la anlamtm. Ama hakszlk ediyorsun, ben elimden geleni
yaptm." Gnler boyunca onu odama bile armadm evim
den, kafesinden kurtulup, yeniden serbest kalan Albertine, bir
kez daha gzmde eski deerine kavumu, herkesin pein
den kotuu, o ilk gnlerin harika kuu olmutu yine. "Her
neyse, zetleyecek olursak: Para konusunda ne diyeceimi bi
lemiyorum; karmdaki kadn o kadar hassas grnyordu ki,
onu gcendirmekten korkuyordum. Ama paradan sz etti
imde, kl kprdamad. Hatta az sonra, bu kadar iyi anlama
mzdan etkilendiini syledi. Bununla birlikte, ardndan sy
ledii btn szler o kadar incelikli ve dzeyliydi ki, teklif et
tiim para konusunda, 'Ne kadar iyi anlayoruz,' demi ol
mas, imkansz geldi bana, nk aslnda byk bir kabalkt
yaptm. - Ama belki de anlamamtr, duyamamtr belki,
tekrarlaman gerekirdi, o zaman mesele kesin hallolurdu. Canm, nasl duymasn? Seninle imdi konutuum gibi sy
ledim, kadn sar deil, deli de deil. - Peki, hibir yorumda
bulunmad m? - Katiyen. -Bir kere daha sylemeliydin. Nasl syleyebilirdim ki? Daha ieri girip kadn grdm
an, senin yanldn, senin yznden mthi bir gaf yapmak
59

zere olduumu dndm; durup dururken o paray teklif


etmek ok zordu. Buna ramen, senin sznden kmadm,
beni kapya koyacandan emin olduum halde, teklifi yap
tm. - Ama yle bir ey yapmad. Demek ya duymad, ki o
zaman tekrar sylemen gerekirdi, ya da bu konuda konuma
y srdrmende saknca yoktu. - Sen burada olduun iin,
'Duymad,' diyebiliyorsun, ama emin ol, konumamz duy
saydn, hak verecektin, en ufak bir ses yoktu, ak ak syle
dim, anlamam olmas imkansz. - Her neyse, yeeniyle ba
ndan beri evlenmek istediimden bir phesi yok, deil mi?
- Hayr, bana sorarsan evlenmeye katiyen niyetli olmadn
kansnda. Ayrlmak istediini, yeenine bizzat sylediini
anlatt bana. u anda bile, senin evlenmek istediinden emin
olduunu sanmyorum." Bu szler, o kadar aalanmad
m, dolaysyla hala sevilebileceimi, kesin bir giriimde bu
lunma zgrlm olduunu kantladndan, beni biraz ra
hatlatt. Buna ramen, ac ekiyordum. "Memnun olmad
nn farkndaym, bu da beni zyor. - Yok canm, yaptkla
rn iin sana minnettarm, beni duygulandrdn, ama yine de,
bana yle geliyor ki. . . - Elimden geleni yaptm. Bir bakas
daha fazlasn, hatta bu kadarn bile yapamazd. Baka birini
dene istersen. - Mmkn deil, mesele de bu zaten, bilsem
seni gndermezdim, ama senin giriimin baarszlkla so
nulannca, bir ikinci giriimde bulunmama imkan kalmad."
Saint-Loup'ya sitem ediyordum; bana yardm etmeye al
m, baarl olamamt. Saint-Loup, Mme Bontemps'n evin
den ayrlrken, o esnada ieri giren gen kzlarla karlamt.
Albertine'in, muhtemelen civardaki baz gen kzlarla tant
n, ihtimal olarak, daha nce birok kez dnmtm, ama
bir ac olarak ilk defa hissediyordum. Grne baklrsa, zih
nimiz doal bir panzehir salglama yetisine sahip ve bu pan
zehir, yaptmz tahminleri, aralksz olarak, bize zarar ver
meden imha ediyor; ne var ki, Saint-Loup'nun karlat
kzlara kar, herhangi bir baklm yoktu. Peki ama, Al
bertine'le ilgiii olarak, herkesten renmeye altm ey,
tam da bu ayrntlar deil miydi? Bu ayrntlar kesin olarak
renebilmek iin, albay tarafndan Paris' e arlm olan
60

Saint-Loup'dan, ne pahasna olursa olsun, mutlaka bana u


ramasn rica eden ben deil miydim? Dolaysyla, bu ayrnt
lar isteyen de ben deil miydim, daha dorusu, alktan kv
ranan, onlarla beslenip semirmeyi hrsla arzulayan strabm
deil miydi? Saint-Loup, son olarak da, evin ok yaknnda,
gzel bir srprizle karlatn sylemiti: Civarda bir tek ta
ndna, gzel bir kadn oyuncuya rastlam; orada tatil yap
makta olan, Rachel'in bu eski arkada, ona gemii hatrlat
m. Kadn oyuncunun ad, "Albertine belki de onunla birlik
tedir," diye dnmeme yetti; onu, tanmadm bir kadnn
kollarnda, hazda.n yz kzarm, glmserken grmeme
yetti. Aslnda neden olmasnd? Ben Albertine'le tantm
dan beri, baka kadnlar dnmekten geri kalm mydm?
Guermantes Prensesi'nin evine ilk gittiim gece, eve dner
ken, prensesten ok, Saint-Loup'nun sz ettii, randevu evle
rine giden kz ve Mme Putbus'n oda hizmetisini dnm
yor muydum? Balbec'e tekrar gitmeme ayn oda hizmetisi
sebep olmam myd? Daha yakn bir tarihte, ben Venedik'e
gitmeyi istemitim pekala; Albertine Touraine'e gitmeyi iste
yemez miydi? Ne var ki, aslnda onu brakp Venedik'e gitme
yecektim, bunu imdi anlyordum. Hatta, "Yaknda ondan ay
rlacam," derken bile, aslnda ondan hi ayrlmayacam bi
liyordum; ayn ekilde, almaya asla balamayacam, sa
lkl bir hayat srmeyeceimi, ksacas, ertesi gn iin srekli
kendi kendime sz verdiim eylerin hibirini yapmayaca
m da biliyordum. Fakat en samimi dncelerim ne olursa
olsun, Albertine'i srekli bir ayrlk tehdidinin glgesi altnda
yaatmay daha akllca bulmutum. Ve phesiz, iren kur
nazln sayesinde, onu fazlasyla ikna etmitim. Ne olursa
olsun, durumun byle devam etmesi imkanszd, Albertine'in
Touraine' de o kzlarla, o oyuncuyla kalmasna izin veremez
dim; ulaamadm o hayat dnmeye tahamml edemiyor
dum. Mektubuma verecei cevab bekleyecektim; orada kt
bir ey yapyorsa, bir gn fazla veya eksik olmas, maalesef
hibir eyi deitirmeyecekti naslsa (belki byle dnmemin
sebebi, eskiden, serbest kald bir tek dakika aklm oynat
mam iin yeterliyken, onun her dakikasyla ilgili rapor alma
61

alkanln kaybettiim iin, imdi, kskanlmn zaman


dilimlerinin farkl olmasyd). Ama cevabn alr almaz, eer
dnmyorsa, onu almaya gidecektim; gzellikle gelmezse,
kz arkadalarndan zorla koparacaktm. Zaten Saint-Loup'nun
o gne kadar hayalimden bile gememi olan fesatln ke
fettiime gre, kendim gitmem daha iyi olmaz myd? Saint
Loup'nun, beni Albertine'den ayrmak iin, batan sona bir
komplo kurmad ne malumdu? Deitiim iin miydi, do
al nedenlerin bir gn beni bu istisnai duruma getireceini o
srada tahmin edemediim iin miydi bilmem, ama Paris'te
ona sylediim szleri, yani bana bir kaza gelmemesini di
lediimi yazsam, yalan olurdu. Ah! Albertine'in bana bir ka
za gelse, hayatm, bu aralksz kskanlkla, sonsuza dek ze
hirleneceine, bir anda, mutlulua deilse bile, acnn dinme
siyle, huzura kavuurdu en azndan.
Acnn dinmesi mi? lmn, var olan eyi silip, geri kalan
her eyi olduu gibi braktna, dierinin varln sadece bir
strap kayna olarak alglayan kiinin kalbinden strab ekip
kardna, strab karp, yerine baka bir ey koymadna
gerekten inanm olabilir miydim? Istrabn dinmesi! Gazete
lerdeki haberleri tararken, Swann'la ayn eyi dileme cesaretini
bulamayma zlyordum. Albertine bir kaza geirse, yaad
takdirde, hemen koup yanna gitmek iin bir bahanem olur,
ld takdirde de, Swann'n deyiiyle, yaama zgrlne
kavuurdum. Ben buna inanyor muydum? Swann, o zeki, ken
dini iyi tandn zanneden adam, inanmt. nsan gnlnde
yatanlarn ne kadar azn biliyor! Ksa bir sre sonra, Swann
hayatta olsayd, dileinin canice olduu kadar sama olduu
nu, sevdii kadnn lmesinin onu hibir eyden kurtarmayaca
n ona aka kantlayabilirdim.
Albertine'le ilgili olarak, btn gururumu bir yana brak
tm; umutsuzluk iinde bir telgraf ekip, hangi artlarla olursa
olsun geri dnmesini rica ettim; can ne isterse yapabileceini,
haftada kere, yatmadan nce ona sarlmaktan baka ey iste
mediimi yazdm. "Sadece bir kere," diye cevap verse, bir kere
ye de raz olurdum. Albertine asla geri dnmedi. Telgrafm yola
yeni kmt ki, bir telgraf aldm. Mme Bontemps' dan geliyor62

du. Dnya her birimiz iin bir hamlede batan sona yaratlma
mtr. Yaadka, hi aklmzdan gemeyen eyler eklenir dn
yamza. Heyhat! Telgrafn ilk iki satrnn zerimdeki etkisi, ac
y dindirmek olmad: ZAVALLI DOSTUM, ALBERTNE'CG
M Z ARTIK ARAMIZDA DEGL. BU KORKUN HABER SZE
VERDGM N BEN AFFEDN, ONU NE KADAR SEVDG
NZ B LYORUM. ATLA GEZERKEN DP B R AG ACA
ARPTI. ONU HAYATA DN D RME ABALARIMIZ SO
NUSUZ KALDI. KEKE ONUN YERNE BEN LSEYDM!
Hayr, acy dindirmedi, bilinmedik bir ac yaratt: onun geri
dnmeyeceini anlamann acs. Peki ama, geri dnmeyebilece
ini kendi kendime defalarca sylememi miydim? Sylemi
tim, evet, ama buna bir an olsun inanmadm imdi fark edi
yordum. phelerimin verdii acya dayanabilmek iin, Alberti
ne'in varlna, pcklerine ihtiyacm olduundan, Balbec'ten
beri, srekli onunla birlikte olma alkanln edinmitim. Al
bertine dar kp da ben evde yalnz kaldmda bile, onu p
meye devam ediyordum. Touraine'e gittiinden beri de bu al
kanl srdryordum. Onun sadakatinden ok, dnmesine ih
tiyacm vard. Mantm, zarar grmeksizin, ara sra dnecein
den phe etse de, hayalgcm, her an bu dn gzmde
canlandryordu. gdyle elimi boynuma, o gittiinden beri
onun dudaklarnn temasn hisseden ve bir daha asla hissetme
yecek olan dudaklarma gtrdm, parmaklarm dudaklarm
da gezdirdim; annem de, bykannem ldnde, "Zavall
yavrucak, seni o kadar seven bykannen bir daha seni peme
yecek," diyerek, beni byle okamt. Gelecekteki hayatmn ta
mam, kalbimden sklp atlmt. Gelecekteki hayatm m?
Peki ama, hayatm Albertine'siz yaamay dndm olma
m myd? Kesinlikle hayr! Uzun zamandan beri, hayatmn
lnceye kadarki her dakikasn, ona m adamtm yani? Gayet
tabii! Onunla i ie gemi bu gelecei alglayamamtm, ama
imdi, kalbimden sklp alndktan sonra, bombo kalan kal
bimde kaplad yeri hissediyordum. Henz hibir eyden ha
beri olmayan Franoise, odama girdi; fkeyle bardm: "Ne
var?" Franoise yle cevap verdi (baz szler, yan bamzdaki
gerekliin yerine bir bakasn koyup, bir ba dnmesi gibi ser63

semletir bizi):; "Beyefendi, kzgn olmanz iin hibir sebep yok.


Aksine, ok memnun olacaksnz. Mademoiselle Albertine' den
iki mektup getirdim." O esnada baklarmn, muhtemelen akli
dengesini kaybeden birinin baklarna benzediini, sonradan
dndm. Sevinmedim, hatta armadm bile. Odasnn ayn
kesinde bir kanepe, bir de maara gren birine benziyordum.
Bu kiiye artk hibir ey gerek grnmediinden, yere ylr.
Albertine'in iki mektubu, lmyle sonulanan gezintiden az
nce yazlm olsa gerekti. Birinci mektupta unlar yazlyd:
Sevgili dostum, Andree'yi evinize arma niyetinizden sz ederek ba
na olan gveninizi kantlamsnz, size mteekkirim. Andree'nin,
teklifinizi seve seve kabul edeceinden eminim; bence evinizde ok
mutlu olacak. Yetenekleri sayesinde, sizin gibi bir erkekle birliktelikten
ve insanlar zerindeki fevkalade etkinizden yararlanmay bilecektir.
Teklifinizin, hem sizin iin, Jem de onun iin ok olumlu sonular ve
recei kansndaym. Dolaysyla, Andree en ufak bir zorluk karacak
olursa, (ki sanmyorum,) bana telgraf ekin, onu ikna etmeyi grev bi
lirim. kinci mektup, ertesi gnn tarihini tayordu. Aslnda, iki
mektubu birka dakika arayla, belki de ayn anda yazp, ilkine
nceki gnn tarihini atm olmalyd. Ben btn bu sre bo
yunca, Albertine'in, aslnda bana dnmekten ibaret olan niyetle
ri konusunda sama sapan fikirler retmitim; olayla ilgisi ol
mayan biri, hayalgcnden yoksun bir adam, bir bar anlama
sna araclk eden bir kii veya bir szlemeyi inceleyen bir tc
car, benden daha doru bir yorum yapard. Mektupta sadece u
szler yazlyd: Size dnmem iin artk ok mu ge? Andree'ye le
niiz yazmadysanz, beni kabul eder miydiniz? Kararnza boyun ee
ceim, yalvarrm bir an nce bana Jaber verin, ne byk bir sabrsz
lkla beklediimi tahmin edersiniz. Dnmeme karar verecek olursanz,
ilk trenle gelirim. Btn kalbimle sizin, Albertine.
Albertine'in lmnn, acm dindirebilmesi iin, kazann
onu sadece Touraine' de deil, benim iimde de ldrmesi gere
kirdi. Oysa Albertine, iimde hi bu kadar canl olmamt. Bir
insan, iimize nfuz edebilmek iin, zamann ekline brn
mek, erevesine kendini uyarlamak zorundadr; bizim gz
mze pe pee dakikalar halinde grndnden, her defasn64

da sadece bir ynn gsterebilir, bir tek fotorafn sunabilir.


Sadece anlk grntlerden oluan bir dizi halinde var olmak,
bir insan iin mthi bir zaaftr phesiz; ama ayn zamanda
mthi bir gtr de; bu kii hafzann rndr ve belirli bir
ann hatras, daha sonra olup biten her eyden haberdar deil
dir; hafzann kaydettii an ve onunla birlikte, o hatrada ekil
lenen kii, varln srdrr, yaamaya devam eder. stelik bu
paralanma, ly yaatmakla kalmayp oaltr da. Benim te
selli bulabilmem iin, bir deil, saysz Albertine'i unutmam ge
rekirdi. Aralarndan birini kaybetmi olmann zntsne ta
hamml edebilir hale geldiimde, bir bakasyla, onlarcasyla,
ayn znty batan yaamak durumundaydm.
Hayatm tamamen deimiti. Hayatmdaki gzellii, Al
bertine sebebiyle deil, ona paralel olarak, tek bamayken
oluturan ey, gemie ait anlarn, benzer anlarn arsyla, s
rekli su yzne kmasyd. Yamur sesi, bana Combray' deki
leylaklarn kokusunu getirirdi; balkonda oynaan gne,
Champs-Elysees'nin gvercinlerini; sabah scanda seslerin
bouluu, kirazlarn serinliini; rzgarn sesi ve Paskalya'nn
gelii de, Bretanya veya Venedik zlemini tard bana. Yaz
mevsimi yaklayordu, gnler uzamt, hava scakt. renci
lerle hocalarn, sabah erkenden parklara gidip, son snavlara
aalarn altnda hazrlandklar, le scandaki kadar kzgn
olmasa da, ayn ksr durulua sahip, bulutsuz gkyznden
gelecek bir damla serinlii karmamaya altklar gnlerdi.
Karanlk odamdan, eskisi kadar gl, ama bana artk sadece
ac veren bir armla, darda, arlam havada, batan g
nein, evlerin ve kiliselerin cephelerini pas rengine boyadn
hissediyordum. Franoise ieri girdiinde, yanllkla ar per
delerin kvrmlarn bozacak olsa, Bricqueville l'Orgueilleuse
kilisesinin, Albertine'in "restore edilmi," dedii yeni cephesini
gzmde gzelletiren gemiteki gnein bir n kalbimi de
liyor, iimden ykselen l zor bastryordum. ekiimi
Franoise' a nasl aklayacam bilemeyip, "Ah, nasl susa
dm!" dedim. Franoise dar kt, sonra tekrar geldi; evrem
deki glgelerin arasnda her an patlayan yzlerce grnmez
hatradan birinin yaylm atei altnda kalp, acyla bam evir65

dirn hemen: Franoise elma arabyla kiraz getirmiti; ayn el


ma arabyla kirazlar, Balbec'te de, bir iftlik garsonu arabam
za getirmiti; bir zamanlar bunlar, ar scak gnlerde, karanlk
yemek odalarnn gkkua prltlar arasnda, ideal komn
yon malzemeleriydi. Bunun zerine, Les Ecorres iftliini ilk
kez dndm ve Albertine'in, Balbec'te, serbest olmadn,
teyzesiyle kmas gerektiini syledii baz gnler, belki de bir
kz arkadayla, benim genellikle gitmediimi bildii bir iftlie
gittiini ve ben Marie-Antoinette'te, "Bugn kendisini grme
dik," dedikleri halde, ne olur ne olmaz diye oyalanrken, ikimiz
gezmeye ktmz zaman bana syledii szlerin aynsn:
"Bizi burada aramak aklna gelmez, burada rahatsz edilme
yiz," cmlesini, o kza sylediini geirdim aklmdan. O gne
nn grmemek iin, Franoise'a perdeleri kapamasn syle
dim. Ama gne n, btn yakclyla hafzama szmaya de
vam ediyordu. "Houma gitmiyor, restore edilmi, yarn Saint
Martin-le-Vetu'ye gideriz, yarndan sonra da . . . " Yarn, yarn
dan sonra, belki temelli srecek ortak bir hayatn balancyd;
kalbim bu gelecee doru bir hamle yapt, ama bu gelecek artk
yoktu, Albertine lmt.
Franoise' a saati sordum. Altyd. Tanr' ya kr, bir za
manlar Albertine' e ikayet ettiim, o ok sevdiimiz bunaltc s
cak, sonunda hafifleyecekti. Gn sona ermek zereydi. Ama bu
mm bana ne yarar vard? Akam serinlii kmaktayd, gne
batyordu; hafzamda, eve dn yolunda Albertine'le ilerler
ken, en sondaki kyn de tesinde, uzaktaki bir istasyonu and
ran gn batmn gryordum; o akam oraya ulamamz im
kanszd.r nk ben, yine Albertine'le birlikte, Balbec'te kala
caktn. O srada birlikteydik; imdi ayn uurumun kenarnda
durmak zorundaydm, Albertine lmt. Perdeleri kapamak
da yetmiyordu artk, hafzamn gzlerini kapatp kulaklarn t
kamaya alyordum, nk gn batmnn o turuncu izgisini
tekrar grmek, artk lm olan Albertine tarafndan o zaman
lar sevgiyle plrken, imdi her yanmda, aalardan birbirine
seslenen o grnmez kular duymak istemiyordum. Akamlar
yapraklardaki nemin, engebeli yollardaki ini kn uyandrd
hislerden kanmaya alyordum. Ama bu hisler, beni tekrar
66

yakalam, imdiki zamandan yeterince uzaklatrmt bile; Al


bertine'in ld fikri, bana tekrar saldrmak iin gerekli mesa
feyi alm, hz kazanmt. Ah! Bir daha asla bir ormana adm at
mayacak, aalarn arasnda gezinmeyecektim. Peki ama, geni
ovalar daha m merhametli olacakt sanki? Albertine'i almaya
giderken, onunla birlikte geri dnerken, geni Cricqueville Ova
s'ndan kim bilir ka kez gemitim; bazen her yeri kaplayan sis,
bizde dev bir glle evriliymiiz izlenimini uyandrrd; bazen
de, havann dupduru olduu gecelerde, mehtap yeryzne ger
ekd bir grnm kazandrrd: ki adm temizde, yeryz,
gndzn ancak ok uzaktan baklnca grnd ekilde gk
selleir, tarlalar ve korular, gkyzyle kaynap tek bir mavi
likte, aalann bir akikte toplanrd.
Albertine'in lm, Franoise' memnun etmi olmalyd;
hakkn vermek gerekir, bir incelik, bir grg sergiliyor ve zl
m gibi yapmyordu. Ne var ki, Franoise'n riayet ettii, yaz
l olmayan eski yasalar ve destanlardaki gibi alayan ortaa
kyls gelenei, Albertine'e ve hatta Eulalie'ye nefretinden
daha kklyd. O gzel akamzerlerinden birinde, kederimi
yeterince hzl gizleyemedim ve Franoise da, bir zamanlar
hayvanlar yakalayp ikence etmesine, tavuklar boazlarken,
stakozlar canl canl kaynatrken neelenmesine, ben hastay
ken, bir baykuta kendi at yaralar seyredercesine, yzm
deki hastalk belirtilerini inceleyip, sonra da, kasvetli bir tonda,
felaket belirtisi olarak yorumlamasna yol aan kyl kz ig
dsyle gzyalarm fark etti. Fakat tabi olduu Combray "ge
lenek hukuku", Franoise'n gzya ve kederi hafife almasna
izin vermezdi; bunlar, Franoise'n nazarnda, fanilasn kar
mak veya yemei itahsz yemek kadar lmcl eylerdi. "Ah!
Yapmayn beyefendi, alamayn byle, hastalanacaksnz!"
Gzyalarm durdurmaya alrken, sanki gzlerimden sel gi
bi kan akyormuasna endieliydi. Ne yazk ki, ben souk bir
tavr taknnca, umduu, belki de samimiyetle giriecei duygu
taknlklarn kesmek zorunda kald. Franoise, belki Eulalie
gibi Albertine' den de, arkadam bundan byle benden yararla
namayaca iin, artk nefret etmiyordu. Her eye ramen, a
ladm ve srf ailemin kt huyunu rnek aldmdan, ''belli
67

etmemeye" altm pekala fark ettiini gstermek istedi.


"Alamayn beyefendi," dedi, bu defa daha sakin bir sesle ve
bana merhamet gstermekten ok basiretini kantlamak ama
cyla. Sonra da ekledi: "Olaca varm, zavallck, fazlasyla
mutluydu, mutluluunu bilemedi."
O uzun mu uzun yaz akamlarnda, ortalk nasl da yava
kararr! Kardaki evin solgun hayali, gkyzn inat beyazl
yla boyamaya devam ediyordu. Evin ii nihayet kararmt,
sofada eyalara arpyordum, ama merdivene alan kapnn
caml blmesi, benim zifiri zannettiim karanln ortasnda, ya
rsaydam ve maviydi; bir iek maviliinde, bir bcek kanad
maviliinde, gnn, btn insafszlyla indirdii, elik kadar
keskin, son bir darbe olduunu hissetmesem, bana gzel gr
necek bir mavilikteydi. Zifiri karanlk sonunda kyordu, ama
o zaman da, avludaki aacn zerinde grdm bir yldz, ba
na akam yemeinden sonra arabaya binip, ay yla kaplan
m Chantepie Orman'na gidiimizi hatrlatmaya yetiyordu.
Hatta sokaklarda bile, Paris'in yapay klarnn ortasnda, bir
bankn arkalna vurmu tek bir ay huzmesi grdm,
mehtabn o doal safln algladm oluyordu; o bir tek huz
me, bir an, hayalimde, ehri doayla birletiriyor, artrd
krlarn sonsuz sessizlii ve orada Albertine'le birlikte yaptm
gezintilerin ac hatras, Paris'in zerinde saltanat srmeye ba
lyordu. Ah! Gece ne zaman bitecekti? Ama afan ilk serinli
iyle rperiyordum, nk bu serinlik, Balbec'ten Incarville'e,
Incarville' den Balbec' e, afak vaktine kadar birbirimizi defalarca
geirdiimiz o yaz mevsiminin holuunu hatrlatyordu bana.
Gelecek iin bir tek umudum vard artk -ve bir korkudan daha
yrek paralaycyd-; o da, Albertine'i unutmakt. Bir gn unu
tacam biliyordum; Gilberte'i, Mme de Guermantes' unut
mutum pekala, bykannemi unutmutum. Artk sevmedii
miz kiilerden bizi koparan, mezarlklardaki unutu kadar mut
lak ve huzurlu olan bu unutuun son derece hakl ve acmasz
cezas, hala sevdiimiz kiiler iin de kanlmaz olduunu sez
memizdir. Aslnda, bunun acsz bir ruh hali, bir kaytszlk hali
olduunu biliriz. Ama ayn anda hem ne olduumu, hem de ne
olacam dnemediim iin, yaknda temelli dkmem gere68

kecek olan bu ikinci deriyi, okamalardan, pcklerden, dost


uykulardan oluan deriyi umutsuzluk iinde dnyordum.
Bu tatl hatralar seli, gelip Albertine'in lm olduu fikrine
arpyor, bu zt dalgalarn karlamas beni bouyordu, hare
ketsiz duramyordum; ayaa kalkyor, ama anszn, iflahm kesi
lerek olduum yerde kalyordum; Albertine'in yanndan ayrl
dm esnada, pcklerinin verdii sevinci ve scakl henz
zerimden atmamken grdm afak, imdi perdelerin s
tnden korkun klcn ekiyor, o souk, amansz ve youn be
yazl, beni hanerlercesine ieri giriyordu.
Az sonra, sokaktan sesler ykselmeye balayacakt; tnlar
nn niteliine, kademelerine gre, srekli artan snn derecesini
anlayacaktm. Ne var ki, birka saat sonra kiraz kokusuyla do
lacak olan bu sda benim bulduum, (bir ilac oluturan mad
delerden birinin yerine bakas konulduunda, uyarc ilacn
uyuturucuya dnmesi gibi,) artk kadnlara ynelik bir arzu
deil, Albertine'in gidiinden kaynaklanan yrek daralmasyd.
Zaten btn arzularmn hatras, hazlarmn hatras kadar, Al
bertine'le ve strapla yklyd. Venedik'te Albertine'in varl
ndan sklacam (herhalde ona ihtiyacm olacan bulank
bir biimde sezdiim iin) dnmken, imdi, Albertine'in
yokluunda, Venedik' e gitmemeyi tercih ediyordum. Albertine,
benimle her eyin arasna giren bir engel gibi grnmt ba
na, nk benim gzmde, bir kap gibi her eyi iinde toplu
yordu ve ben onlar bu kaptan almak zorundaydm. imdi, bu
kap krlmken, iindekileri toplamaya cesaretim yoktu; her bi
rine ylgnlkla srt eviriyor, tatmamay tercih ediyordum. Do
laysyla, Albertine'in varl yznden bana kapal zannetti
im haz ihtimalleri kaps, ondan ayrlmamla katiyen alm
yordu. Ayrca, Albertine'in varl, seyahat etmemi, hayatn ta
dna varmam gerekten engellemi olabilirdi, ama bu engel,
her zamanki gibi baka engelleri gizlemiti sadece; imdi Alber
tine engeli ortadan kalkmken, dierleri btn gleriyle boy
gsteriyorlard. Ayn ekilde, eskiden dosta bir ziyaret, al
mam engellediinde, ertesi gn yalnz kalsam da, yine al
mazdm. Bir hastalk, bir dello ya da kontrolden kan bir at,
bizi lmle burun buruna getirecek olsa, ebediyen mahrum
69

olacamz hayatn, tenselliin, yabanc lkelerin tadn kara


madmza hayflanrz. Ama tehlike getikten sonra, bu hazla
rn hibirinin yer almad durgun hayatmza geri dneriz.
phesiz, bu ksack geceler pek uzun srmeyecekti. So
nunda yine k gelecek, Albertine'le erkenden sken afaa ka
dar sren gezintilerimizin hatrasndan korkmama gerek kal
mayacakt. Ama ilk donla birlikte, gece yars Albertine'i a
rttm, imdi sonsuza dek nafile bekleyeceim zil sesini
beklerken, zamann bir trl gemedii o gecelerde uyanan ilk
arzularmn tohumlar da, buzun iinde korunmu halde orta
ya kmayacak myd? ki ayr gece, Albertine'in gelmeyecei
ni zannedip yaadm ilk endielerin tohumlar, donla birlikte
ortaya kmayacak myd? O dnemde, Albertine'le nadiren
grrdm; ama haftalar sonra, sahiplenmeye almadm
mehul bir hayatn ortasndan kp gelen Albertine'in ziyaret
leri arasndaki sreler bile, kskanlmn srekli blnen ka
rarszlklarnn kmelenmesini, kalbimde bir ktle oluturma
sn engeller ve huzurlu olmam salard. O dnemde, bu ara
lklar benim iin yattrcyd, ama o aralklarda Albertine'in
yaptklarna kar kaytsz kalamadm andan itibaren, hele
imdi, Albertine bir daha asla ziyaretime gelmeyecekken, geri
ye dnp bakldnda, bu aralklar strapla da yklyd; do
laysyla, Albertine geldii iin ok holandm o ocak gecele
ri, imdi ac karayelleriyle, o sralar tanmadm bir endieyi
bana tayacaklar, akmn, buzlarnn arasnda koruduklar,
imdi zararl hale gelmi ilk tohumunu getireceklerdi. Gilberte
dneminden, Champs-Elysees' deki oyun gnlerimizden beri
bana hep ok hznl gelen o souk havalarn tekrar balaya
can dndmde, saatler boyunca Albertine'i bouna
beklediim o karl geceye benzer gecelerin tekrarlanacan
dndmde, tpk bir hasta misali, ama onun gibi bede
nim, cierlerim iin deil, kederim, kalbim iin endielenerek,
souk havadan lesiye korkuyor, k mevsiminin, belki de en
zor atlatlacak dnem olacan geiriyordum aklmdan. Alber
tine'in hatras, btn mevsimlerle ilintili olduundan, onu
unutabilmek iin, fel geiren bir ihtiyarn okumay yeniden
renmesi gibi, benim de, hepsini batan renme pahasna da
70

olsa, btn mevsimleri unutmam gerekirdi; evrenin tamamn


dan vazgemem gerekirdi. Albertine'in lmn bana unuttu
rabilecek tek eyin, benliimin lm olduunu dnyor
dum (ama bu imkanszd). Benliimizin lmesinin imkansz
olmad, hatta olaand bile olmad hayalimden gemiyor
du; benliimiz, her gn bizden habersiz, hatta bazen bize ra
men lr; ben de, yalnzca doann deil, suni koullarn, iti
bari bir dzenin mevsimlere dahil ettii her tr gnn tekra
rnda ac ekecektim. Yaknda, nceki yaz Balbec'e gittiim
gn gelecekti; henz kskanlkla i ie gememi olan ve Al
bertine'in gn boyunca yaptklar yznden endielenmeyen
akm, o yaz eitli deiimler geirecek ve son zamanlarn o
ok farkl akna dnecekti; bu ak, o kadar kendine hast ki,
Albertine'in kaderinin deimeye balad ve nihayet nokta
land son sene, dopdolu, deiken, bir asr kadar uzundu be
nim nazarmda. Ardndan, daha ilerlemi bir mevsimdeki,
ama nceki yllara ait gnler gelecekti; hava yal olduu
halde, herkesin dar kt pazar gnleri, rzgar ve yamur
sesinin bir zamanlar beni, evde oturup "tavan arasndaki filo
zof" olmaya davet ettii le sonrasnn boluunda, hi bek
lemediim Albertine'in beni ziyarete geldii saat yaklarken,
kim bilir nasl kayglanacaktm; o ziyaretinde Albertine beni
ilk kez okam, Franoise lambay getirdiinde, okamalarna
ara vermiti; Albertine'in bana merak duyduu, ona olan sev
gimin, umut beslemeye hakk olduu o zamanlar, bir deil, iki
kere gemie gmlmt imdi. Hatta d aha ileriki bir mev
simde, o parltl akamlarda, kiliseler gibi kaplar aralk, altn
tozuna bulanm ofislerden ve yatl okullardan kan, iki adm
temizde akranlaryla sohbet edip iimizde onlarn mitolojik
yaantsna nfuz etme evki uyandran yar-tanralar soka
talandrdnda, artk tek hatrladm, yanmdayken o yar
tanralara yaklamam engelleyen Albertine'in sevecenliiydi.
Zaten tamamen doal olan saatlerin hatrasna bile, her sa
ati kendine has, bakalarndan farkl klan manevi manzara ek
lenecekti mecburen. Daha sonra, neredeyse talya'ya zg, ilk
gneli gnlerden birinde, kei oban borusunu ttrdn
de, ayn gnn na, kah Albertine'in Trocadero' da, belki Lea
71

ve iki gen kzla birlikte olduunu bilmenin yaratt kayg,


kah Franoise'n alp eve getirecei, o sralar bana bir e gibi
can skc gelen kz arkadamn verdii tandk ve ailevi, yu
muak duygu karacakt. Franoise'n telefon edip birlikte eve
dndklerini bildirdii gn, Albertine'in itaatkar saygs, bana
bir gurur vesilesi gibi grnmt. Yanlyordum. O srada gu
rurla kendimden gememin nedeni, sevdiim kzn gerekten
bana ait olduunu, sadece benim iin yaadn, uzaktan, ben
onunla megul olmasam bile, beni kocas ve efendisi kabul
edip, benim bir iaretim zerine yanma dndn hisset
memdi. O telefon konumas, bana uzaktan gelen bir para hu
zurdu; mutluluk kayna Trocadero' dan bana gnderilen huzur
moleklleri ve rahatlatc merhemler sayesinde, nihayet yle
ho bir zihinsel zgrle kavumutum ki, -tek bir kaygnn
snrlamas olmadan, Wagner'in mziine kendimi vererek- Al
bertine'in kesin olan dnn hi heyecanlanmadan, en ufak
bir sabrszlk duymadan beklemi ve bu bekleyiteki mutlulu
u grememitim. Albertine'in eve dnmesinin, bana itaat et
mesinin, bana ait olmasnn verdii mutluluun kayna, gurur
deil, akt. imdi benim bir iaretim zerine Trocadero' dan de
il, Hint Adalar'ndan gelecek elli kadn emrimde olsa, umur
samazdm. Ama o gn, ben odamda tek bama piyano alar
ken, Albertine'in btn uysallyla bana dnmekte olduunu
dnnce, tpk kimi maddelerin bedeni saaltmas gibi ruhu
saaltan, gne nlarna karm tozlar gibi havaya yaylm
bir maddeyi solumutum. Yarm saat sonra da Albertine gel
mi, ardndan gezmeye kmtk; Albertine'in gelii ve birlikte
gezintimiz, kesinlikleri yznden can skc gelmiti bana, ama
aslnda bu kesinlik, Franoise'n telefon edip Albertine'i getir
diini haber verdii andan itibaren, sonraki saatleri altndan bir
huzurla kaplam, o saatleri adeta birincisinden ok farkl, ikin
ci bir gne dntrmt; nk bu ikinci gnn, bambaka
bir manevi temeli vard ve bu sayede zgn bir gn olmutu;
daha nceden bildiim eitli gnlere eklenen, -yaadmz
gnler dizisi arasnda yer almasa, bir yaz gnnn dinginliini
tahayyl edemeyeceimiz gibi,- asla tahayyl edemeyeceim
bir gnd; o gn tam olarak hatrladm syleyemezdim,
72

nk imdi o huzura, o srada hissetmediim bir strap eklen


mekteydi. Ama ok daha sonralar, Albertine'i ylesine sevme
den nceki zamanlar, ters ynde, ar ar yaadmda, yara
lar kabuk balayan kalbim, lm olan Albertine' den ac ek
meden kopmay baardnda, Albertine'in Trocadero'da kal
mak yerine Franoise'la alverie gittii gn, nihayet ac ek
meden hatrlayabildiimde, o zamana kadar hi yaamadm
bir manevi mevsime ait olan o gn zevkle hatrladm; o gn,
nihayet, bir strap eklemeden, aksine, yaarken ar scak bul
duumuz ve ancak sonradan dndmzde, saf altn ve
sabit maviden oluan zn kavrayabildiimiz kimi yaz gnle
rini hatrladmz ekilde, tam olarak hatrladm.
yle ki, Albertine'in hatrasyla strapl hale gelen bu birka
yl, o hatraya, yalnz haziran akamzerlerinden k akamlar
na, denizde mehtaptan eve dnte afaa, Paris'in karlarndan
Saint-Cloud'nun sonbahar yapraklarna, eitli mevsim ve saat
lerin deil, ayrca Albertine hakknda oluturduum eitli fikir
lerin, o anlarn her birinde ona atfettiim fiziksel grnmn,
duruma gre yaygn veya youn grnen o mevsimde, kendisi
ni grme sklmn, Albertine'in beni bekleterek yaratm olabi
lecei kayglarn, belirli bir anda onun gzndeki cazibemin,
beslenen, sonra da yerle bir olan umutlarn da birbirini izleyen
renklerini, farkl zelliklerini, kln ekliyorlard; btn bunlar,
gemie dnk kederimin niteliini, bu kederle balantl k ve
ya koku izlenimleri kadar deitiriyor, Albertine'in hatrasyla
ayrlmaz bir btn oluturduklar iin, srf ilk ve sonbaharlar,
klaryla zaten yeterince hazin olan, yaadm her gne yln,
saatlerin, gnein konumuna gre deil, bir randevunun bekle
yiine gre tanmland bir duygu ylyla tamamlyordu; duygu
yllarnda gnlerin uzunluu ve s deiimleri, benim umutlar
mn ykseliiyle, samimiyetimizin ilerleyiiyle, onun ehresinde
ki kademeli deiimle, yapt seyahatlerle, yokluunda bana
yazd mektuplarn skl ve slubuyla, dnte beni grmek
iin ne kadar acele ettiiyle llyordu. Son olarak da, bu mev
sim deiiklikleri ve farkl gnlerin her birinin, bana baka bir
Albertine'i geri getirmesi, sadece benzer anlarn arm saye
sinde olmuyordu. Hatrlanaca gibi, her farkl gn, henz ak
73

olmadm dnemde bile, beni farkl bir insana dntrrd;


farkl alglar olduu iin farkl arzulara sahip bu insan, daha bir
gece nce, sadece frtna ve falez ryalar grmken, zamansz
bir ilkbahar sabah, hafife aralk uykusunun iyi kapanmayan
kapsndan ieri bir gl kokusu kaydrmsa, uyandnda tal
ya'ya doru yola km olurdu. Akmda da, manevi atmosferi
min deiken hali, inanlarmn farkl basnc, kendi akmn g
rnrln bazen azaltm, bazen sonsuza dek uzatm, kah
gzelletirip bir tebessmle, kah younlatrp bir frtnayla so
nulandrmt. Ancak sahip olduklarmz lsnde var olur,
ancak gerekten yz yze geldiimiz eylere sahip oluruz; bir
ok hatramz, ruh halimiz, dncemiz, bizden uzaklara, yolcu
lua kar, onlar gzden kaybederiz. O zaman da, benliimiz di
ye tanmladmz toplamn iinde, onlar hesaba katamayz.
Ama onlarn, iimize nfuz etmek iin gizli yollar mevcuttur.
Baz geceler, artk Albertine'i neredeyse hi zlemeden uyumu
ken, -insan ancak hatrlad eyi zleyebilir- uyandmda,
aka seebildiim bir hatralar filosunu, bilincimin en belirgin
sularnda seyreder halde buluyordum. O zaman, bir gece nce
benim iin bir hilikten ibaret olan, imdi aka grebildiim e
yin ardndan alyordum. Albertine ismi, Albertine'in lm,
farkl bir anlama brnyor, ihanetleri birden eski nemlerine
kavuuyordu.
Nasl olmutu da, Albertine benim nazarmda lebilmiti?
Oysa imdi, onu dnmek iin kullanabileceim grntler, ha
yatta olduu zaman grdklerimin aynlaryd: bisikletinin mito
lojik tekerlei zerine eilmi, yamurlu gnlerde, gslerini i
iren muambadan sava tniini kuanm, banda trban,
sanda ylanlarla, Balbec sokaklarnda son srat dehet salarken;
yanmzda ampanyayla Chantepie Orman'na gittiimiz geceler,
sesi deimi, kkrtc, ehresi sadece elmack kemiklerini kzar
tan solgun bir alevle yanarken; o gecelerde, arabann karanln
da seemediim, daha iyi grebilmek iin mehtaba doru evirdi
im yzn imdi hatrlamak iin, hi bitmeyecek olan karanlk
ta grebilmek iin, nafile abalyordum. Adaya yaptmz gezide
kk bir heykelcik, otomatik piyanonun banda prtkl, tom
bul, sakin bir ehre, duruma gre yamurlu ve sratli, kkrtc
74

ve berrak, kprtsz ve gleryzlyd, bir mzik meleiydi.


ehrelerinden her biri, belirli bir ana balyd ve ben hangi Al
bertine'i gryorsam, o ana dnyordum. Gemie ait bu anlar,
hareketsiz deildir; kendilerini gelecee -imdi gemie mal ol
mu bir gelecee-- doru srkleyen hareketi hafzamzda saklar
lar ve bizi de beraberlerinde srklerler. Yamurlu gnlerin mu
ambal Albertine'ini hi okamamtm; o zrh karmasn rica
. etmek, onunla kamp akn, seyahatin kardeliini tatmak istiyor
dum. Ama bu mmkn deildi artk, Albertine lmt. Alberti
ne'in, belki bende bulsa, bakalarnda aramayaca hazlar bana
sunarm gibi grnd gecelerde, ahlakn bozmamak iin hep
anlamazlktan gelmitim; imdi bu hazlar bende lgnca bir arzu
uyandryordu. O hazlar bir bakasyla ayn ekilde tadamazdm,
ama bana o hazlar yaatmaya hazr olan kiiyi, yeryzn bir
batan bir baa dolasam da bulamazdm, nk Albertine l
mt. ki gerek arasnda bir seim yapmam, hangisinin doru
olduuna karar vermem gerekiyordu sanki; Albertine'in lm
ne ilikin -benim bilmediim bir gereklikten, onun Touraine'de
ki hayatndan kaynaklanan- gerek, ona ilikin btn dncele
rimle, arzularmla, zlemlerimle, efkatimle, fkemle, kskanl
mla eliiyordu. Onun hayat daarcndan alnm, inanlmaz
zenginlikte hatralar, hayatn artran, ieren duygularn bol
luu, Albertine'in ldne inanmay imkanszlatryordu ade
ta. Duygularn bolluu dedim, nk hafzam, sevgimi btn e
itliliiyle koruyordu. Pe pee dizilmi anlardan oluan tek kii
Albertine deildi, bizzat ben de yleydim. Albertine'e olan akm
basit saylmazd: Mehule duyulan meraka tensel arzu, neredey
se ailevi denebilecek efkat duygusuna da, kah kaytszlk, kah
gz dnm bir kskanlk eklenmiti. Ben bir tek erkek deil,
duruma gre tutkulu, kaytsz, kskan -her biri baka bir kadn
kskanan- erkeklerden oluan karmak bir ordunun resmigei
diydim. Ve muhtemelen bu sayede, gnn birinde, istemediim
halde iyileecektim. Bir kalabal oluturan unsurlar, birer birer,
biz farkna varmadan, bakalar tarafndan ikame edilebilir ve
bunlar da, yine bakalar tarafndan yok edilir veya desteklenir;
sonuta, tek kii olsak dnemeyeceimiz bir deiim gerekle
ir. Akmn, ahsiyetimin karmakl, aclarm oaltp eit75

lendiriyordu. Bununla birlikte, btn aclarm, kah gvenle, kah


kskan pheyle dolu akm batan sona tanmlayan iki gruptan
birine dahil edilebilirdi.
imde ylesine canl olan Albertine'in (o da benim gibi im
diki zamanla gemiin ifte boyunduruunu tayordu) lm
olduunu kabullenmem ne kadar zorsa, imdi haz alacak tenden
de, arzulayacak ruhtan da yoksun olan Albertine'in artk ne ile
yebilecei, ne de sorumlu tutulabilecei kabahatlerin phesiyle
bylesine strap ekmem de belki o kadar elikiliydi; bu stra
b, Albertine'in bir zamanlar bende uyandrd izlenimlerin sn
meye mahkum yansmas olarak deil de, maddeten mevcut ol
mayan birinin manevi gerekliinin teminat olarak grebilsey
dim, onu ancak kutsayabilirdim. Bakalaryla bir haz yaamas
na imkan kalmam olan bir kadnn, sevgim gn na kabil
dii srece, bende kskanlk uyandrmamas gerekirdi. Ama za
ten imkansz olan da, sevgimin ortaya kmasyd, nk sevgi
min nesnesi, yani Albertine, sadece onun canl olduu hatralar
da mevcuttu. Srf Albertine'i dnmekle onu dirilttiim iin de,
ihanetleri asla bir lye ait olmuyordu, nk bu ihanetin ger
ekletii an, yalnzca Albertine iin deil, anszn arlan, onu
dnen benliim iin de, imdiki an haline geliyordu. yle ki,
her yeni sulu kadnn, derhal acnas ve daima ezamanl, ks
kan bir erkekle elemesiyle oluan ve kopmaz bir btn tekil
eden ifti, herhangi bir tarihsel uyumazln ayrmas mmkn
deildi. Albertine'i son birka ay boyunca evime hapsetmitim.
Ama imdi hayalimde Albertine zgrd ve bu zgrln
ktye kullanyor, ununla bununla dp kalkyordu. Bir za
manlar, hi durmadan, nmzde uzanan belirsiz gelecei d
nr, iaretlerini zmeye alrdm. imdi ise, gelecein bir
kopyas gibi nmde uzanan -gelecek kadar belirsiz, zmesi
zor ve esrarengiz olduu iin bir o kadar endie uyandran, ste
lik, gelecein aksine, onu etkileme imkanna ya da yanlgsna
sahip olmadm iin ve verdii aclar dindirecek sevgilimin
yokluunda, hayatm boyunca srecei iin, gelecekten de zalim
olan- ey, Albertine'in Gelecei deil, Gemiiydi. Gemii mi?
Bu da pek doru saylmaz, nk kskanlk iin, gemi de yok
tur, gelecek de; onun hayal ettii ey, daima imdiki Zamandr.
76

Havadaki deiiklikler, iimizde de deiiklie yol aar,


unutulmu benlikleri uyandrr, alkanln uyuukluunu bo
zar, kimi hatralar ve aclar glendirir; stelik benim duru
mumda, havadaki yenilik, Albertine'in, Balbec'te, kim bilir ne
den, o tehditkar yamurun altnda, zerine yapan muamba
syla uzun gezintilere kt havay hatrlatyordu. Hayatta ol
sayd, bu benzer havada, phesiz imdi de Touraine' de benzer
bir gezintiye kard. Artk gezintiye kamayacana gre, bu
dncenin beni zmemesi gerekirdi; ne var ki, havadaki en
ufak deiiklik, tpk bir uzvunu kaybetmi insanlar gibi, be
nim de eksik olan uzvumdaki sanclar tazeliyordu.
Anszn, hafzamn akkan ve grnmez sathnda erimi
olduu iin uzun zamandr grmediim bir hatra, karmda
biimleniveriyordu. rnein yllar nce bir gn, bornozundan
bahsedilirken, Albertine'in yz kzarmit. O sralar, Alberti
ne'i kskanmyordum. Ama daha sonra, o konumay kendisine
hatrlatp, niin kzardn sormak istemitim. Bu olayn kafa
m kurcalamasnn bir nedeni de, Lea'nm arkada olan iki gen
kzn, otelin kaplcalarna baka amalarla gittiklerini duymu
olmamd. Ama Albertine'i kzdrmaktan korkmu veya daha
uygun bir an beklemi ve soruyu hep ertelemi, sonra da unut
mutum. Albertine ldkten bir sre sonra da, bu hatra, bir
gn anszn canlanmt; cevab bilen tek kiinin lmyle son
suza dek zmsz kalan btn muammalar gibi, hem sinir
bozucu, hem de vahim bir nitelie brnmt. En azndan,
Albertine'in o kaplcada kt bir ey yapp yapmadn, hatta
sadece pheli bir davranta bulunup bulunmadn ren
meye alamaz mydm? Balbec'e birini gndererek bunu baa
rabilirdim belki. Albertine hayatta olsa, muhtemelen hibir ey
renemezdim. Ama sulunun hncndan korkmaya gerek kal
madnda, diller garip bir ekilde zlp bir kabahati kolay
lkla anlatrlar. Hayalgcnn yaps (barometre, balon, telefon
gibi icatlarn ilkel modellerinin gelitirilip mkemmelletirile
rek neredeyse tannmaz hale gelmesini salayan saysz dei
imden gemedii iin) ilkel ve basit kalm olduundan, bize
ayn anda pek az eyi gsterebilir; ite bu yzden, o kaplca, be
nim i gr alanmn tamamn kaplyordu.
77

Bazen uykunun karanlk sokaklarnda, iki sebepten tr


pek de vahim olmayan kt ryalardan birine arpardm; bi
rinci sebep, bu tr ryalarn yaratt zntnn, tpk yapay
uykularn yol at rahatszlk gibi, uyandktan sorira en faz
la bir saat srmesidir; ikinci sebep de, bu ryalara pek nadi
ren, ancak iki ylda bir rastlamamzdr. Hatta onlarla daha
nce karlam olduumuz bile kesin deildir - belki de bir
yanlgnn, bir blnmenin (yinelenme terimi yetersiz kalr)
yansmas sonucu, ilk kez grnmyormu izlenimi uyand
rrlar.
Albertine'in hayat ve lm konusunda phelerim oldu
una gre, oktandr birtakm aratrmalara girimem gerekirdi
phesiz. Ama Albertine yanmdayken ona boyun ememe yol
aan bitkinlik ve korkaklk, o yokken de bir giriimde bulun
mam engelliyordu. Buna ramen, bazen yllarca sren bir zaaf
tan bir enerji fkrr. Ksmi de olsa, byle bir aratrmaya bala
ma kararn verdim hi deilse. Sanki Albertine'in btn haya
tnda, bu bornoz olayndan baka ey olmamt. Yerinde bir
aratrma yapmak zere, Balbec'e kimi gnderebileceimi d
ndm. Aime'yi uygun buldum. Olay yerini gayet iyi tanma
s bir yana, Aime, karlarn gzeten, hizmet ettikleri kiilere
sadk, her tr ahlaki deere kaytsz ve -yksek bir bedel de
diimiz takdirde, bizim irademize itaat ettikleri, isteklerimizi
engelleyebilecek her eyi u veya bu ekilde ortadan kaldrdk
lar ve hem btn kayglardan, hem de patavatszlk, tembellik
ve namussuzluktan yoksun olduklar iin- "namuslu insanlar"
dediimiz, halktan insanlar snfna mensuptu. Bu tr insanlara
yzde yz gvenebiliriz. Aime yola ktktan sonra, onun ora
da renmeye alaca eyi, imdi Albertine'in kendisine so
rabilseydim, ne kadar iyi olurdu diye dndm. Sormak iste
diim, soracam zannettiim soru, bir diriltme gayretiyle de
il de, -tpk "poz" verilmeden ekilmi enstantane fotoraflar
daki gibi- sz konusu kiiyi daha canl gsteren tesadfi bir
karlamayla, derhal Albertine'i yanma getirdiinden, bir
yandan aramzdaki konumay hayal ederken, bir yandan da
bu konumann imkanszln hissediyordum; onun lm ol
duu fikrine bir baka adan yaklamaktaydm; Albertine, kar78

mza kp hayalimizde gzellemi olan grnty dzelt


meyen, uzaktaki kiilerin uyandrd sevgiyi uyandryordu
iimde, yokluunun ebedi, zavall kzcazn da, sonsuza dek
hayatn gzelliklerinden mahrum olduu dncesiyle keder
leniyordum. Birdenbire, ani bir yer deiikliiyle, kskanln
rpnmalarndan, ayrln umutsuzluuna gemitim.
Artk kalbim, kin ve pheyle deil, bir kz kardele geiri
len, onun lmyle gerekten kaybetmi olduum srda bir
sevginin paylald saatlerin efkatli hatrasyla doluydu; n
k kederim, Albertine'in gemite benim iin tad anlamla
deil, akn en genel duygularna katlmak isteyen kalbimin,
zamanla tadna beni ikna ettii anlamla ilikiliydi; o zaman
anladm ki, yaarken beni ylesine skan -en azndan yle zan
nettiim- hayat, aksine ok ho bir hayatm; onunla en sradan
konular konuarak geirdiim anlarn bile, bir tensellikle sar
malanm olduunu imdi anlyordum; geri o zamanlar, bunu
aka fark etmemitim, ama dier her eyi dlama pahasna,
hep bu anlarn peinden komutum sebatla; o anlara ilikin,
hatrladm kck eyler, Albertine'in arabada yan bam
dayken veya odasnda sofraya, karma otururken yapt bir
hareket, ruhuma bir efkat ve hzn dalgas yayyor ve bu dal
ga, giderek btn ruhumu kaplyordu.
Birlikte akam yemei yediimiz o oda, bana hibir zaman
gzel grnmemiti; srf Albertine orada yaamaktan memnun
olsun diye, ona gzel olduunu sylyordum. Oysa artk oda
daki perdelere, koltuklara, kitaplara kaytsz kalamyordum. En
sradan nesnelere bile bir by ve esrar kazandran tek ey sa
nat deildir; nesnelerle aramzda mahrem bir iliki yaratma g
cne strap da sahiptir. Boulogne Orman'ndan dndmz
de, ben Verdurin'lere gitmeden nce, birlikte yediimiz akam
yemeine o esnada hi nem vermemitim, oysa imdi, o yeme
in gzelliini, arbal cazibesini gzmde yalarla hatrlyor
dum. Aka ait bir izlenim, hayatn dier izlenimleriyle orantsz
dr, ama dier izlenimlerin arasnda kaybolmuken, onu fark
edemeyiz. Bir katedralin kendine has, srarl ve saf ykseklii,
aadan, sokan grlts, komu evlerin karmaas iinde
deil, uzaktan, bir tepenin yamalarndan, kentin gzden kay79

bolduu veya sadece toprak hizasnda kark bir ktle halinde


grld bir mesafeden, yalnzln ve akamn getirdii ie
dnle deerlendirilebilir ancak. Albertine'in o gece syledii
btn ciddi ve doru szleri dnerek, gzyalarmn ardnda
ki hayalini kucaklamaya alyordum. Bir sabah, Albertine'in
beni ziyarete geldii, onu ilk kez ptm le sonrasnn hat
rasyla kalbim skmken, sisler arasnda uzanan geni bir te
penin eklini grr, bir fincan kakaonun scakln hisseder gibi
oldum: Yeni yaklan su stcsnn hkrn duymutum. Fran
oise'n verdii, Mme Verdurin'den gelmi olan bir davetiyeyi
fkeyle frlatp attm. La Raspeliere'e, akam yemeine ilk gidi
imde aklmdan geen, lmn btn insanlar ayn yata yaka
lamad dncesi, imdi daha da gl bir biimde yksel
mekteydi iimde; Albertine, bu gen yanda lmt, oysa
Brichot, hala akam yemeine Verdurin'lere gidiyor, Mme Ver
durin, misafir arlamaya devam ediyordu ve belki daha yllar
boyunca da edecekti! Brichot ismi, derhal ayn gecenin sonunu
hatrlatt bana; ayn arabayla dnmtk ve ben aadan, Al
bertine'in n grmtm. O geceyi daha nce birok kere
dnm, ama bu hatraya hi bu adan yaklamamtm. Ha
tralarmz bize aittir elbette, ama kk, gizli kaplar bulunan
kimi mlklere benzerler; ou kez, bu kaplardan bizim bile ha
berimiz yoktur, bir komumuz bize bu kaplardan birini atn
da, daha nce hi grmediimiz bir kesinden, kendi evimize
girmi oluruz. Bunun zerine, artk evime dndmde bula
cam boluu, temelli snm olan Albertine'in odasn
bir daha aadan hi gremeyeceimi dndm ve o gece,
Brichot' dan ayrlrken, gezmeye gidemediim, baka yerde bir
ak yaayamadm iin canmn skldn zannetmenin ne b
yk bir yanlg olduunu anladm; yansmalar yukardan bana
ulaan hazinenin mutlak sahibi olduumu zannetmi, deerini
takdir edememitim; bu yzden de, ufack hazlar bile, hayal et
meye alrken gzmde byterek, o hazineden deerli san
mtm. Bana bir hapishaneden yansyormu gibi gelen o n,
benim iin dopdolu bir hayat ve sevgi ierdiini, beni bir an sar
ho etmi, sonra da, Albertine'in Balbec'te benimle ayn at al
tnda uyuduu gece, imkansz grnm olan eyin gerekle80

mesi olduunu anladm; Paris'te, ayn zamanda onun da yuvas


olan yuvamda srdm hayatn, benimle ayn at altnda,
Balbec Grand Htel' de kald gece, hayalini kurup imkansz
zannettiim derin huzurun gereklemesi olduunu anlyor
dum.
Verdurin'lerin o son gece daveti ncesinde, Boulogne Or
man'ndaki gezintiden dnerken, Albertine'le aramzda geen
konumay hi yapmam olsak, teselli bulmam mmkn ol
mazd; o konuma, Albertine'i, biraz da olsa benim zihinsel ha
yatma katm, baz bakmlardan ikimizi zdeletirmiti. Hi
phesiz, Albertine'in zekasn ve bana ynelik nezaketini duy
gulanarak hatrlamamn sebebi, tandm baka insanlardan
daha zeki, daha nazik olmas deildi; Mme de Cambremer, ba
na, Balbec'te, "Nasl olur! Gnlerinizi bir dahi olan Elsti'le ge
irebilecekken, kuzininizle mi geiriyorsunuz?" dememi miy
di? Albertine'in zekas houma gidiyordu, nk arm yo
luyla, onun tatll diye adlandrdm, bir meyvenin, sadece
damamzda brakt duyu olan tatlln andran izlenimi
uyandryordu iimde. Nitekim, Albertine'in zekasn dn
dm zaman, dudaklarm igdyle ileriye uzanyor ve ger
ekliinin benim dmda olmasn, bir insann nesnel stnl
nde bulunmasn tercih ettiim bir hatray tadyordu. Alber
tine' den daha zeki insanlar tanmtm elbette. Ne var ki, akn
bencillik bakmndan snrszl sebebiyle, sevdiimiz insanlar,
zihinsel ve manevi niteliklerinin bizim iin tanm nesnellikten
en uzak olan kiilerdir; arzu ve korkularmza bal olarak,
sevdiklerimiz zerinde srekli dzeltmeler yapar, onlar ken
dimizden ayrmayz; sevgimizi davurabileceimiz muazzam
ve belirsiz bir alandan ibarettirler. Onca rahatszlk ve hazzn
durmadan nfuz ettii kendi bedenimizin, bir aa, bir ev ya
da yoldan geen biri kadar net bir silueti yoktur kafamzda. Al
bertine'i kendi iinde tanmaya daha fazla aba gstermemek
de, benim hatam olmutu belki. Nasl ki, Albertine'in cazibesi
konusunda, uzun bir sre, sadece farkl yllarda hafzamdaki
farkl konumlarn gz nne alarak, onun, salt bak asna
bal olmayan deiimlerle, kendiliinden gelimi olmasna
ardysam, ayn ekilde, Albertine'in kiiliini de, herhangi
81

biriymi gibi anlamaya almam gerekirdi; belki o zaman, sr


rn benden gizlemek konusunda niin inat ettiini kendi ken
dime aklayabilir ve bylece, o garip hrsla benim deimeyen
nsezim arasndaki, Albertine'in lmne sebep olan eliki
nin uzayp gitmesini engellerdim. Bunu dnnce, iim Al
bertine' e kar merhametle doluyor, onun lmnden sonra
hayatta olduum iin utanyordum. Hatta en az ac ektiim
anlarda, sanki Albertine'in lmnden bir biimde yararlan
yormuum gibi geliyordu bana, nk bir kadn, hayatmzda
bir mutluluk unsuru deil de, keder vesilesi olduunda, bizim
iin daha faydaldr ve sahip olabileceimiz hibir kadn, o ka
dnn, ac ektirmek suretiyle gzlerimizin nne serdii ger
ekler kadar deerli deildir. Byle anlarda, bykannemin
lmyle Albertine'in lm arasnda paralellik kuruyordum;
hayatm bir ifte cinayetle lekelenmi ve sadece bu dnyann
alakl beni affedebilirmi gibi geliyordu bana. Albertine ta
rafndan anlalmann, yanl tannmamann hayalini kurmu
ve bunu, anlalmann, yanl tannmamann mutluluu adna
istediimi sanmtm, oysa bakalar bu konuda ok daha baa
rl olabilirdi. Sevilmek istediimiz iin anlalmak isteriz ve
sevdiimiz iin de, sevilmek isteriz. Bakalarnn anlay, ilgi
mizi ekmez, bakalarnn ak mnasebetsizlik gibi gelir bize.
Albertine'in zekasnn ve kalbinin birazna sahip olmaktan
duyduum mutluluk, zekasnn ve kalbinin, znde deerli ol
malarndan kaynaklanmyordu; onlara sahip olmak, Alberti
ne' e btnyle sahip olma yolunda atlm bir admd ve Al
bertine'e sahi}-' olmak, onu ilk grdm gnden itibaren, tek
amacm, tek hayalim olmutu. Bir kadnn "tatllndan" bah
settiimizde, belki de tek yaptmz, ocuklarn, "Benim ca
nm yatam, canm yastm, canm akdikenlerim," demesi gi
bi, o kadn grmekten aldmz hazz kendi dmza yanst
maktr. Bu da, erkeklerin, kendilerini aldatmayan kadnlar hak
knda, asla, "O kadar tatl ki," demeyip, aldatan kadnlarla ilgi
li olarak, bu cmleyi sk sk tekrarlamalarn aklar. Mme de
Cambremer, hakl olarak, Elstir'in zihinsel cazibesinin daha
fazla olduunu dnyordu. Ne var ki, dier herkes gibi, bi
zim dmzda olan, dncemizin ufkunda yer alan bir kiinin
82

cazibesiyle, tesadfi fakat inat bir yerleim hatas sonucunda,


kendi vcudumuza yerlemi olan bir kiinin, geriye dnp, fi
lanca gn, bir sahil treninin koridorunda onun bir kadna ba
kp bakmadn dnnce, bir cerrah kalbimizde kurun ar
yormuasna ac ektiimiz bir kiinin cazibesini, ayn ekilde
deerlendiremeyiz. Basit bir rek, onu biz yiyorsak eer, XV.
Louis'nin nne konmu btn intelerden, adatavanlarndan
ve knal kekliklerden daha fazla haz verir bize; bir dan tepe
sinde uzanm yatarken, birka santim temizde titreen bir ot,
kilometrelerce uzamzdaki bir tepenin ba dndrc yk
seklikteki zirvesini grmemize engel olabilir. Zaten bizim hata
mz, sevdiimiz kadnn, ne kadar sradan da olsa, zekasna,
tatllna deer vermemiz deildir. Hata, bakalarnn tatll
na, zekasna kaytsz kalmamzdr. Yalan, bizde daima uyandr
mas gereken fkeyi, iyilik de minneti, ancak sevdiimiz bir
kadnda grdmz zaman uyandrr; tensel arzu, zekaya
hak ettii deeri vermek ve manevi hayata salam temeller ka
zandrmak gibi, olaanst bir gce sahiptir. O ilahi eyi, yani
her konuda sohbet edebileceim, gvenip iimi dkebileceim
birini, bir daha asla bulamayacaktm. Gvenmek mi? Peki
ama, baka insanlar, bana Albertine' den daha fazla gven ver
miyor muydu? Bakalaryla daha derin sohbetlerim olmuyor
muydu? Ama gven ve sohbet vasat eylerdir, mkemmel
olup olmamalar nemli deildir; nemli olan, ilahi denebile
cek yegane eyin, yani akn, gvene ve sohbete karmasdr.
Albertine'i, siyah salarn evreledii pembe yzyle, otomatik
piyanonun bana otururken gryordum; aralamaya alt
dudaklarmn stnde, dilini hissediyordum; Albertine'in o
ana, yenilemeyen, besleyici ve kutsal dilinin gizli alevi ve iyi
sayesinde, Albertine dilini sadece boynumun, karnmn stn
de gezdirirken bile, aslnda yzeysel olan, ama bir ekilde, as
tar grnen bir kuma gibi dsallaarak, teninin ii tarafndan
gerekletirilen bu okamalar, en hafif dokunularda bile, ieri
ye nfuz ediin esrarengiz holuuna brnrd.
Bundan byle hibir eyin bana geri veremeyecei o gzel
anlar temelli kaybetmenin, beni umutsuzlua drdn
syleyemem. Umutsuzlua kaplmak iin, artk ancak bedbaht
83

olabilecek bu hayata bal olmamz gerekir. Balbec'te gnein


doduunu grp de, artk hibir gnmn mutlu olmayaca
n anladmda, umutsuzlua kaplmtm. O zamandan beri,
bencilliim azalmamt, ama imdi bal olduum benliim,
hayatta kalma igdsn harekete geiren o canl kaynaklar
oluturan benliim, artk hayatta deildi; kendi gcm, hayati
gcm, en iyi yanm dndmde, bir zamanlar sahip ol
duum (bana esinledii, iimde saklanan duyguyu bakalar
tam olarak bilemeyecei iin de, bir tek benim sahip olduum)
ve artk ona sahip olmadm iin kimsenin elimden alamaya
ca bir hazineyi dnyordum. Doruyu sylemek gerekirse,
o hazineye eskiden de sahip olmamn tek sebebi, ona sahip ol
d uumu dnmek isteyiimdi. Yaptm tek tedbirsizlik, Al
bertine'i dudaklarmla seyreder, kalbime yerletirirken, onu
iimde yaatmam ya da tensel hazlara ailevi bir sevgiyi kartr
mam deildi. Ayrca, Albertine benim pcklerime uysallkla
karlk verdii iin, aramzdaki ilikinin ak olduuna, kar
lkl ak denen ilikiyi yaadmza da inandrmak istemitim
kendimi. Ve buna inanmay alkanlk haline getirdiim iin de,
yalnzca sevdiim bir kadn deil, beni seven bir kadn, bir kz
kardei, ocuumu, tatl sevgilimi kaybetmitim. Sonuta,
Swann'n yaamad bir saadeti ve bedbahtl yaamtm,
nk Swann, Odette'e ak olduu ve onu delice kskand
onca zaman boyunca, onu pek az grebilmi, baz gnler, son
dakikada randevular iptal edildiinden, evine glkle gide
bilmiti. Ama sonra, lnceye kadar, kars sfatyla sahip ol
mutu Odette'e. Ber:se, aksine Albertine'i delice kskanrken,
Swann'dan daha talihliydim, Albertine'i evimde tutmutum.
Swann'n sk sk hayalini kurduu ve ancak konuya ilgisini
kaybettiinde somut olarak gerekletirebildii eyi ben ger
ekletirmitim. Ama ben Albertine'i, onun Odette'i yannda
tuttuu gibi yanmda tutamamtm. Albertine kam, lm
t. nk hibir ey aynen tekrarlanmaz; birbirine en ok ben
zeyen, niteliklerinin yaknl ve koullarn benzerlii nedeniy
le birbirine simetrik diye adlandrdmz hayatlar bile, birok
bakmdan birbirine zttr. Ve phesiz en temel ztlk (sanat),
henz kendini gstermemiti. Ben hayatm kaybetmekle fazla
84

bir ey kaybetmi olmazdm; sadece bo bir ekli, bir sanat ese


rinin bo erevesini kaybetmi olurdum. O ereveye ileride
neleri dahil edebileceime kar kaytsz, ama daha nce ier
diklerinden tr mutlu ve gururlu bir halde, o tatl saatlerin
hatrasna, yaklaan lmn bile bozamayaca bir huzurun
bana verdii manevi destee tutunmaktaydm.
Balbec'te, onu arttm zamanlar, nasl koarak beni gr
meye gelir, kendini beendirmek iin salarna gzel kokular
srmek zere oyalanrd sadece! Tekrar tekrar seyretmekten ho
landm bu Balbec ve Paris grntleri, ksack hayatnn henz
yeni, abucak evrilen sayfalaryd. Benim iin hatradan ibaret
olan bu anlar, onun iin eylem, tpk bir trajedideki gibi, lmle
sonulanan sratli bir eylem olmutu. nsanlar hem bizim ii
mizde, hem de dmzda geliirler (bunu, Albertine' de sadece
benim hafzama bal olmayan yeni meziyetler fark ettiim ak
amlarda, pekala hissetmitim) ve bu iki geliim, birbirini etkiler.
Albertine'i tanmaya, sonra da btnyle ona sahip olmaya al
rken, hayalgcmzn bize farkl gsterdii her insann, her
memleketin muammasn, tecrbe yoluyla kendi benliimizin
unsurlarna sradan bir benzerlik gsteren unsurlara indirgeme
ve btn derin hazlarmz ykma kadar zorlama ihtiyacna itaat
etmi olsam da, bu srete ister istemez Albertine'in hayatn et
kilemitim. Belki servetim ve parlak bir evlilik umudu, onu cez
betmiti; kskanlm onu durdurmutu; onun kendi iyilii, ze
kas, sululuk duygusu veya kurnazl, srf benim zihinsel faali
yetimin isel gelimeleri tarafndan kurulmu bir esareti, onun
kabullenmesine, benim de giderek katlatrmama yol amt;
benim zihnimin rn olmakla birlikte, bu esaretin, Albertine'in
hayat zerindeki etkileri geri tepiyor ve benim ruhsal durumu
ma ilikin, yeni ve giderek daha sancl sorunlar douruyordu;
nk Albertine benim hapishanemden kap, benim yzmden
sahip olduu bir atn zerinde lmt ve ldkten sonra bile,
geriye, bana yle pheler brakmt ki, bu phelerin dorulan
mas, Balbec'te, Albertine'in Mlle Vinteuil'le tantn kefet
memden daha ok strap ektirebilirdi bana, nk artk beni te
selli edecek bir Albertine yoktu. Kendi iine kapanarak varln
srdrdn zanneden ruhun o uzun iniltisi, sadece grnte
85

bir monologdur, nk gerein yanklar, onu yolundan saph


rr; bir hayat, kendiliinden srdrlen znel bir psikoloji dene
mesine benzer, ama uzaktan, bir baka gerekliin, bir baka ha
yatn tamamen gereki romanna, bir "olaylar rgs" sunar ve
bu olaylar rgsnn iindeki dmler de, psikoloji denemesi
nin izgisini belirler, ynn deitirir. Akmzn ark ne kadar
hzl dnm, geliimi ne kadar sratli olmu ve Balzac'n kimi
ykleriyle Schumann'n baladlarndaki gibi, balangtaki bir
ka gecikme, blnme ve tereddde ramen, nasl birden z
lvermiti! Balbec'ten balayp Paris'ten ayrlna kadar geen
sre iinde, Albertine'in benim zihnimdeki konumu ve benden
bamsz, ou kez de habersiz olarak kendisi ok fazla deitii
iin bana bir asr kadar uzun grnen u son yl, ksack, ama be
nim nazarmda hem temelli imkansz, hem de zorunlu bir b
tnlk, neredeyse bir snrszlk arz eden o sevgi dolu, gzel ha
yatn tamamn ieriyordu. Zorunlu olmakla birlikte, kendi iin
de ve en banda, bir gereklilik olmamh, nk bir arkeoloji ki
tabnda Balbec Kilisesi'nin tasvirini okumam olsam, Swann o
kilisenin neredeyse ran slubunda olduunu syleyerek, bende
Bizans-Norman tarzn tanma arzusu uyandrmam olsa, bir
oteller zinciri, Balbec'te salkl ve konforlu bir otel kurarak, an
nemle babam, isteimi yerine getirip, beni Balbec'e gndermeye
ikna etmemi olsa, Albertine'le tanmayacakhm. Hi phesiz,
onca zamandr grmeyi arzuladm Balbec'te, hayalini kurdu
um ran slubundaki kiliseyi de, sonsuz sisleri de bulamam
tm. O gzelim 1 :35 treni bile, hayalimle akmamt. Ama ha
yalgcmzn yaratt ve kefetmek iin nafile abaladmz
beklentilere karlk, hayat, ne kadar urasak tahayyl edeme
yeceimiz bir ey verir bize. Combray'de, kedere gmlm hal
de annemin bana iyi geceler dilemesini beklerken, bu skntlarn
geeceini, sonra bir gn, annemle deil, bir gen kzla ilgili ola
rak tekrar ortaya kacan, balangta deniz fonu zerindeki
bir iekten, gzlerimi, her gn kendisini seyretmeye aran,
dnen bir iekten ibaret olacak bu gen kzn zihninde nemli
bir yer tutmak iin ocuka rpnacam ve Mme de Villepari
sis'yle tantm bilmiyor diye zleceimi kim tahmin edebi
lirdi? Evet, kkken annem yanma gelmedii zamanlar ekti86

im acy, birka yl sonra, byle bir yabancnn iyi geceler dilei,


pc uruna ekecektim. Oysa bylesine gerekli olan, ak
imdi btn ruhumu kaplayan bu Albertine'i, Swann bana Bal
bec'ten sz etmese hi tanmayacaktm. Onun hayat belki daha
uzun, benim hayatmsa, ikenceden yoksun olacakt. Bana yle
geliyordu ki, nasl daha nce bykannemi katlettiysem, tama
men bencil olan sevgim yznden, Albertine'in lmesine de izin
vermitim. Daha sonra, Balbec'te onunla tantktan sonra bile,
onu sevmeyebilirdim. nk Gilberte'ten vazgeerken, gnn
birinde bir baka kadn sevebileceimi biliyor, ama en azndan
gemile ilgili olarak, Gilberte' ten bakasn sevmi olabilecei
me dair, bir phe gemiyordu aklmdan. Oysa Albertine'le ilgili
olarak, phelenmekten de te, ondan bakasn da sevmi olabi
leceimi kesinlikle biliyordum. Bunun iin, Mile de Sterma
ria'nn, Boulogne Orman'ndaki adada yiyeceimiz akam ye
mei randevusunu iptal etmemesi yeterli olurdu. O sralar he
nz; vakit vard ve o zaman hayalgcm, bir kadndan, gzm
ze benzersiz, kaderimizde yazl ve zorunlu grnmesini sala
yan bir kiisellik karmamza yol aan ilemi, Mile de Sterma
ria' ya uygulayacakt. Olsa olsa, neredeyse fizyolojik bir bak a
sn benimseyerek, ayn tekelci ak, herhangi bir kadna deil,
baka bir kadna duyabileceimi syleyebilirdim. nk tombul
ve esmer Albertine, ince uzun, kzl sal Gilberte'ten farklyd,
ama her ikisi de ayn salkl yapya, ehvetli yanaklara ve anla
m zor zlen baklara sahiptiler. Bana "katiyen hitap etme
yen" baka kadnlar uruna eitli lgnlklar yapabilecek erkek
lerin dnp bakmayaca trden kzlard. Gilberte'in, ehvetli,
inat kiiliinin, Albertine'in biraz farkl, ama geriye bakp d
nnce derin benzerlikler gsteren vcuduna yerletiine ina
nacaktm neredeyse. Bir insan, hemen her zaman ayn ekilde
tp hastalanr, yani hastalanmas iin, belirli koullarn bir
araya gelmesi gerekir; ak olduu zaman da, belirli trde bir ka
dna ak olmas ok doaldr, zaten bu, yaygn bir trdr. Alber
tine'in beni hayallere srkleyen ilk baklar, Gilberte'in ilk ba
klarndan tamamen farkl deildi. Gilberte'in karanlk kiilii
nin, ehvetinin, inat ve kurnaz yapsnn, bu kez Albertine'in
ok farkl, ama benzerlikler de gsteren bedeninde vcut bulup,
87

beni kkrttn dnecektim neredeyse. Albertine rneinde,


birlikte yaadmz bambaka hayat sayesinde, ac bir endienin
srekli bir arada tuttuu dnceler btnnde herhangi bir at
lak almam, dalgnlk veya unutu araya girmemiti ve Alberti
ne'in canl bedeni, Gilberte'inkinin aksine, gnn birinde, geriye
baknca benim iin (baka erkekler iin deil) diilii simgeleyen
zellikleri bulduum beden olmaktan kmamt. Ama Albertine
lmt. Onu unutacaktm. O zaman, ayn kanl canllk ve endi
eli tahayyl zelliklerinin, gnn birinde gelip beni huzursuz et
meyecei ne malumdu? Ayn zelliklerin, bu sefer hangi kadn
eklinde vcut bulacan ise kestiremiyordum. Gilberte'ten yola
karak Albertine'i ve onu seveceimi tahmin etmem, Vinteuil so
natnn hatrasndan yola karak konertosunu hayal etmem ka
dar imkanszd. Hatta Albertine'i ilk birka grmde, baka
kadnlar seveceimi dnebilmitim. Ayrca, Albertine'le bir
yl nce tansaydm, bana afak skmeden nceki gri gkyz
kadar donuk grnebilirdi. Onunla ilikili olarak ben deimi
tim, ama o kendi de d eimiti; Mile de Stermaria'ya mektup
yazdm gn yatama gelmi olan Albertine, belki sadece er
genlikteki kadnlk patlamasndan tr, belki de hibir zaman
renemediim koullar sonucu, Balbec'te tandm gen kz
deildi. Ne olursa olsun, gnn birinde seveceim kadn, bir l
de ona benzemek zorunda idiyse de, yani tamamen zgr bir
seim yapmam sz konusu olmasa da, belki zorunlu bir ynlen
meyle, bir bireyden daha kapsaml bir eye, bir kadn trne
odaklanmt ve bu da, Albertine'e olan akm zorunluluktan
kurtard iin, arzum asndan yeterliydi. Gzlerimiz kapaly
ken bile gzel gzlerine, gzel burnuna her an hayran olduu
muz, onlar tekrar grmek uruna elimizden geleni yaptmz
iin, ktan bile daha ok grdmz ehrenin sahibi olan ben
zersiz kadnn, onunla tantmz kentte deil, baka bir kentte
bulunsak, baka mahallelerde gezinsek, baka bir salona girip
ksak, o deil, baka bir kadn olacan pekala biliriz. Yery
znde tek zannettiimiz kadn, saylamayacak kadar oktur. Bu
nunla birlikte, onu sevdiimiz iin, bizim nazarmzda youn ve
salam bir btndr, ok uzun zaman boyunca, yerine bir ba
kasnn konulmas imkanszdr. Aslnda o kadn, bizim iimizde
88

paralar halinde bulunan yzlerce sevgi unsurunu, adeta byy


le uyandrm, bir araya getirip birletirmi, aralarndaki boluk
lar doldurmutur sadece; sevilen kadnn malzemesini ise, hatla
rn belirleyerek, biz salamzdr. Dolaysyla, biz onun naza
rnda, yzlerce kiiden sadece biri, hatta sonuncusu olsak bile, o
bizim nazarmzda tektir ve btn hayatmz ona ynelir. Hatta
bu akn zorunlu olmadn aka hissetmemin tek sebebi, Mlle
de Stermaria'yla da balam olabileceini dnmem deildi;
ayrca, akn kendisini de tanm, baka kadnlara duyduum
aka fazlasyla benzediini fark etmi ve bu akn, Albertine'den
daha muazzam bir ey olduunu, kk bir ta kaplayan bir
dalga gibi, tanmad Albertine'i sarmaladn hissetmitim. Ne
var ki, Albertine'le yaadka, kendi kendime taktm zincirler
den kurtulamaz olmutum; Albertine'in ahsn, onun uyandr
mad duyguyla badatrma alkanlnn sonucunda, bu
duygunun Albertine'e has olduuna inanmaya balamtm,
nk belirli bir felsefe akmna gre, alkanlk, iki olgu arasn
daki basit arma, nedenselliin yanltc gcn ve zorunlu
luunu kazandrr. likilerimin ve servetimin, beni acdan muaf
tutacan zannetmi, stelik bunu biraz da ar bulmutum,
nk hissetmekten, sevmekten ve hayal kurmaktan da muaf tu
tulacam zannediyordum; yapay yollardan yattramayaca
bir kederin ardndan, ilikileri olmad, hatta telgraf ekme im
kan bile bulunmad iin, aylarca hayal kuran zavall kyl kz
larna gpta ederdim. Oysa imdi farkna varyordum ki, aramz
d a sonsuz byklkte bir mesafe bulunmas iin gerekli her eye
fazlasyla sahip olan Mme de Guermantes rneinde, sosyal
avantajlar cansz, esnek bir malzeme gibi alglayan dnce sa
yesinde, bu mesafenin anszn ortadan kalktn grmtm;
imdi de, tersine olmakla beraber benzer biimde, ilikilerim,
servetim, hem konumum, hem de amn medeniyeti sayesinde
yararlanabildiim btn maddi imkanlar, Albertine'in zt ve b
klmez iradesine kar girieceim boaz boaza mcadeleyi ge
ciktirmekten baka ie yaramamt; tpk gnmz savalarn
da, topularn yapt hazrlklarn, mermilerin inanlmaz men
zillerinin, insann insanla boaz boaza gelecei ve cesareti fazla
olann kazanaca an geciktirmekten baka ie yaramay gibi,
89

benim de Albertine'e herhangi bir bask uygulamam mmkn


olmamt. phesiz, Saint-Loup'yla birbirimize telgraf ekip te
lefon edebilmitik, Tours' daki postaneyle srekli balant halin
deydim, ama btn o bekleyiler boa kmam myd, sonu
bir hi olmam myd? Eriilmez olduunu daima bildiimiz ve
bu yzden adeta gerekd gibi grnen eyleri daha az arzula
dmza, daha az zlediimize gre, sosyal avantajlar, ilikileri
olmayan kyl kzlar, medeniyetin getirdii gelimelerden nce
yaam insanlar, daha az ac ekmiyorlar myd? Kendini ver
meye hazr olan kiiyi daha ok arzularz; umut, sahiplenme
den nce gelir ve zlem de arzuyu artrr. Mlle de Stermaria'nn
Boulogne Orman Adas'ndaki akam yemei randevusunu ip
tal etmesi, sevdiim kadnn o olmasn engellemiti. Onu daha
sonra, vaktinde grm olsam, ayn ey onu sevmem iin de ye
terli olabilirdi. Mile de Stermaria'nn gelmeyeceini rendiim
andan itibaren, geree en uzak gibi grnen -ve geree dn
en- varsaym benimsemi, belki de bir erkein onu kskand
n, bakalarndan uzaklatrdn ve kendisini bir daha hi gr
meyeceimi dnm, bunun zerine yle ac ekmitim ki,
onu grebilmek iin her eyimi verebilirdim; hayatta yaadm
bu en youn yrek daralmasn, Saint-Loup'nun gelii yattr
mt. Ne var ki, belirli bir yatan sonra, aklarmz ve sevgilileri
miz, yrek daralmalarmzn rndr; gemiimiz ve gemii
mizin damgas olan fiziksel yaralar, geleceimizi belirler. Alber
tine rneinde, bu paralel aklar olmasa bile, sevdiim kadnn o
olmasnn zorunlu olmamas, ona olan akmn, yani ona ve kz
arkadalarna akmn tarihesinde kaytlyd. nk Albertine'e
olan akm, Gilberte' e akmdan da farklyd, birka gen kza
blnen bir aktan kaynaklanmt. Arkadalarndan, Albertine
yznden, Albertine'e benzediklerini dndm iin holan
m olmam mmkndr. Ama uras bir gerek ki, uzun bir sre
boyunca, aralarnda tereddt ettim, kah birini, kah dierini ter
cih ettim, tam bir tercih yaptm zannettiim anda, bir bakas
nn beni bekletmesi, benimle grmeyi reddetmesi, akn ilk fi
lizlerinin ona ynelmesine yetti. Balbec'te, Andree'nin ziyaretini
beklerken, onu nemsemiyormu gibi grnmek iin, "Keke
birka gn nce gelseydiniz, imdi bakasn seviyorum, ama
90

nemli deil, siz beni teselli edersiniz," yalann sylemeye ha


zrlanmken, Andree'nin ziyaretinden az nce, Albertine verdii
bir sz tutmaynca, kalbim durmamacasna arpar, onu bir da
ha grmeyeceimi zannederdim; sevdiim kii Albertine olurdu.
Andree geldiinde de, onun kastl bir yalan olarak alglayabile
cei, benimse, bir gn nce Albertine'le mutlu olsam, gerekten
de ayn ifadelerle ve yalandan syleyeceim szleri, "Ah, keke
daha nce gelseydiniz, imdi bir bakasn seviyorum," cmlesi
ni (tpk Paris'te, Albertine'in Mlle Vinteuil'le tantn ren
dikten sonra sylediim ekilde), btn samimiyetimle syler
dim. Yine de, Albertine'in Mile Vinteuil'le tantn rendiim
zaman, Andree'nin yerini Albertine aldnda, akm ikisi arasn
da gidip gelmi, sonuta ayn anda iki kiiyi birden sevmemi
tim. Ama daha nce, ikisiyle birden bozutuum durumlar ol
mutu. Barmak zere ilk adm atan, beni sakinletirirdi, teki
ksknln srdrmse, onu severdim; bu, kesin bir ilikiye
birincisiyle girmeyeceim anlamna gelmezdi, nk ikincinin
kat tutumundan duyduum znty birinci kz, baarl ola
masa da, unutturmaya alabilirdi, ikinci kz hi dnmeyecek
olursa, sonunda onu unuturdum. Bazen, ikisinden birinin bana
dneceinden emin olduum halde, bir sre boyunca ikisinden
de bir haber kmazd. O zaman, kayglarm da, akm da ikiye
katlanrd, dnecek olan sevmeme ihtimalini sakl tutmakla bir
likte, biri dnnceye kadar, ikisi yznden de ac ekerdim. Ha
yatmzn ok erken de gelebilecek bir dneminde, bir insandan
ok bir terk edili yznden ak olmak, kaderimizde yazldr;
bu durumda, ak olduumuz kiinin yz hafzamzda silikle
ir, ruhu tamamen kaybolur, kendi tercihimiz pek yeni ve akla
masz grnr, bildiimiz tek ey, strabmzn dinmesi iin, on
dan, "Sizi grmeye gelebilir miyim?" mesajn almamz gerekti
idir. Franoise'n gelip, "Mademoiselle Albertine gitti," dedii
gn Albertine'den ayrlm, birok ayrln silik bir benzetmesi
gibiydi. nk ou kez, ak olduumuzu anlamamz, hatta
belki ak olmamz iin, ayrlk gnnn gelip atmas gerekir.
Tercihimizi nafile bir bekleyiin, bir ret mektubunun belir
ledii durumlarda, strabn kamlad hayalgc yle bir
hzla ie koyulur ve daha tam balayamam, aylardr ekillene91

memi, taslak halinde kalmaya mahkum bir ak yle delicesi


ne bir sratle oluturur ki, kalbe yetiemeyen zihin, ara sra
hayretle haykrr: "Delirdin mi, hangi yeni fikirler seni byle
aclara gark ediyor? Btn bunlar gerek hayat deil ki!" Ger
ekten de, o anda vefasz sevgili bizi tekrar harekete geirmese,
fiziksel olarak kalbimizi yattracak salkl elenceler, akn fi
lizlerini kurutmaya yetebilir. Ne olursa olsun, Albertine'le bir
likte yaamam, znde zorunlu olmasa bile, benim iin kanl
maz hale gelmiti. Mme de Guermantes'a ak olduumda,
onun, yalnzca gzelliinden deil, konumundan ve zenginli
inden de kaynaklanan ar cazibesi sayesinde, ok fazla insa
na ait olma zgrln elinde tuttuunu, zerinde hakimiyet
kuramayacam dnp korkmutum. Yoksul ve silik olan
Albertine'in ise, benimle evlenmeye istekli olmas beklenirdi.
Buna ramen, Albertine' e tek bama sahip olamamtm. Sos
yal artlar ve bilgeliin ngrleri ne olursa olsun, aslnda bir
baka insann hayat zerinde hakimiyet kuramayz. Albertine
niin bana, "Benim bu tr eilimlerim var," dememiti? Desey
di, boyun eer, ihtiyalarn karlamasna izin verirdim. Oku
duum bir romanda, kendisini seven erkein btn yakanlar
na ramen konumayan bir kadn vard. Kitab okurken bu du
rumu abes bulmutum; ben olsam, nce kadn zorla konutu
rurdum, sonra da anlardk, diye dnmtm. Btn bu an
lamsz zntlere ne gerek vard? Ama imdi, kendi kendimize
znt yaratmama zgrlne sahip olmadmz ve biz
kendi isteimizi ne kadar iyi bilsek de, bakalarnn irademize
itaat etmeyeceini anlyordum. Oysa bize hkmeden, bizim g
remediimiz o ac, nne geilemez gerekleri, duygularmza
ilikin gerekleri, kaderimize ilikin gerekleri, kim bilir ka
kez, bilmeyerek, istemeyerek, phesiz bizim yalan zannettii
miz, ama sonraki olaylarla kehanet nitelii kazanan szlerle di
le getirmitik. kimizin de, ierdikleri gerei bilmeden telaffuz
ettii nice szler hatrlyordum; hatta rol yaptmz zannede
rek sylediimiz bu szlerin, bizden habersiz gizledikleri ger
ein yanda, sahtelikleri pek nemsiz, pek sradand, acnas
samimiyetsizliimizin iine hapsolmulard. Gremediimiz
derin gerein berisindeki yalanlar, yanlglar, tesindeki do92

rular; temel yasalarn kavrayamadmz, aa kmalar iin


Zaman'a ihtiya duyulan, kiiliklerimize ilikin dorular ve ay
rca kaderimize ilikin dorular. Ona, yalan zannettiim nice
szler sylemitim: Balbec'te, "Sizi grdke daha ok sevece
im," demitim (oysa beni Albertine' e smsk balayan ey, do
urduu kskanlk sebebiyle, bu her dakika beraberlikti ger
ekten de); "Zihinsel adan size yararm dokunabileceini d
nyorum," demitim; Paris'te, "Dikkatli olun. Banza bir
kaza gelse, kederimden lrm," demitim, ("Ama bama bir
kaza gelebilir," diye cevap vermiti); yine Paris'te, onu terk et
mek istiyormu gibi yaptm gece, " zin verin biraz daha sey
redeyim sizi, nk sizi artk grmeyeceim, hem de hibir za
man," demitim; o da ayn gece, etrafna bakp, "Bu oday, ki
taplar, piyanoyu, btn bu evi bir daha gremeyeceimi d
nyorum da, inanamyorum, oysa doru," demi, muhtemelen,
"numara yapyorum" dncesiyle kaleme ald son mektup
larnda, Varlmn en olumlu ksmn size brakyorum (gerekten
de zekas, iyilii ve gzellii, imdi benim hafzamn sadakati
ne ve ne yazk ki yetersiz gcne emanet edilmemi miydi?),
Hem gne batmak zere, hem de biz ayrlmak zere olduumuz iin
iki bakmdan gn batm an olan o an hi unutmayacam, nihai ka
ranlk knceye kadar aklmdan kmayacak diye yazmt; bu
cmle, zihnine nihai karanln gerekten kmesinden bir gn
nce yazlmt; imek kadar hzl olan, ama o ann kaygsyla
sonsuza dek blnen o son aydnlanmalarda, belki gerekten
de birlikte yaptmz son gezinti gzlerinin nnden gemi
ve her eyin bizi terk ettii, ateistlerin sava meydannda Hris
tiyan oluu gibi, kendimize bir inan yarattmz o anda, belki
de sk sk lanetledii, ama ok da sayg duyduu erkek arkada
n imdada armt; o erkek arkada ise, -btn dinler ayn
olduundan- sevgilisinin, lmden nceki son dakikada ken
dini olduu gibi grmeye, son dncesini ona hasretmeye, ni
hayet ona gnah karmaya ve onun iinde lmeye vakit bul
mu olmasn dileyecek kadar zalimdi. Ama kendini olduu gi
bi grmeye vakit bulmu olsa bile, ne anlam vard? Belki bir
ey mmkn olduu mddete onu ertelediimiz iin, belki de
ancak hayalgcnn ideal boluuna yanstlp somut varln
93

arlndan, irkinliinden kurtulunca cazibe kazanp, gerek


lemesi kolay grnd iin, mutluluu nerede bulacamz,
ne yapmamz gerektiini, ikimiz de, ancak artk o gereklilikleri
yerine getirmek imkansz olduunda ve mutluluk artk imkan
sz olduu iin anlayabilirdik. leceimiz dncesi, lmekten
daha korkuntur, ama en korkuncu, bir bakasnn ld d
ncesidir; gerekliin, bir insan yuttuktan sonra, en ufak bir
iz tamadan, dmdz uzandn, o insann dland gerek
liin iinde, hibir irade, hibir bilgi kalmadn dnmek, en
korkuncudur; bu gereklikten yola karak, o insann yaam
olduu sonucuna ulamak, o insann hayatna ilikin, henz ta
ze olan hatradan yola karak, onun okuduumuz bir roman
daki kiilerden kalan hatralara, uucu grntlere benzetilebi
leceini dnmek kadar zordur.
Albertine, hi deilse, lmeden nce bana o mektubu yaz
d ve zellikle de, yaasa bana dneceini kantlayan o son
telgraf ektii iin mutluydum. Bana bylesi hem daha seve
cen, hem daha gzel geliyordu; o telgraf olmasa, olay eksik ka
lacakt, sanatn ve kaderin damgasn tamayacakt sanki. As
lnda farkl olsayd da, ayn ekilde sanat ve. kaderin damgasn
tayacakt; nk her olay, belirli bir eklin kalb gibidir ve
olay ne olursa olsun, yarda kestii sreci, bizim, yerine kona
bilecek bir bakasn bulamadmz iin tek zannettiimiz bir
ekle sokar, tamamlar.
Niin bana, "Benim bu tr eilimlerim var," dememiti?
Deseydi, boyun eer, ihtiyalarn karlamasna izin verirdim;
u anda onu pyor olurdum. Beni terk etmeden gn nce
yalan sylediini, Mlle Vinteuil'n hann arkadayla ilikisi
olmadna yemin ettiini, onun yeminlerle inkar ettii eyi,
yzndeki kzarkln itiraf ettiini hatrlamak ok zcyd.
Zavall kz, en azndan, o gn Verdurin'lere gitme isteinde
Mlle Vinteuil'le arkadan grme arzusunun rol oynamadna
yemin etmeyecek kadar drst davranmt. tirafn niin so
nuna kadar gtrmemiti? Benim btn yalvarmalarma ra
men inkar etmeyi srdrerek, asla, "Benim bu tr eilimlerim
var," dememesi, belki biraz da benim kabahatindi. nk Bal
bec'te, Mme de Cambremer'in ziyaretinden sonra, Albertine'le
94

ilk kez tarttmz gn, Andree'yle, fazlasyla tutkulu bir ar


kadalktan te bir ilikisi olabileceini hayalimden bile geir
mezken, bu tr eilimlere kar nefretimi ar bir iddetle ifade
etmi, bu tr davranlar kesin bir tavrla lanetlemitim. Nefre
timi safa akladmda, Albertine'in kzarp kzarmadn ha
trlayamyordum; hatrlayamyordum, nk ou kez, bir in
sann, bizim hi dikkat etmediimiz bir andaki tepkisini, ko
numamz tekrar dndmzde, can alc bir noktay ay
dnlatacak olan tavrn, ancak aradan ok uzun zaman getik
ten sonra merak ederiz. Ama hafzamzda bir bolukla karla
r, herhangi bir iz bulamayz. ounlukla, o anda bile bize
nemli grnebilecek eylere dikkat etmeyiz, bir cmleyi tam
iitmeyiz, bir hareketi grmeyiz, ya da sonradan unuturuz. Ar
dndan, bir gerei ortaya karma hrsyla mantk yrtrken,
hafzamz, yazl tanklklarn bulunduu bir dosyann sayfala
rn evirircesine tararken, o cmleye, o harekete geldiimizde,
bir trl hatrlayamayz, ayn yolu defalarca batan kateder,
yolun sonuna varamayz. Albertine kzarm myd? Kzarp k
zarmadn bilmiyorum, ama szlerimi duymam olamazd;
belki daha sonra, tam bana her eyi itiraf edecekken, bu szle
rin hatras onu durdurmutu. Ve imdi Albertine yoktu artk,
bir kutuptan dierine, yeryznn tamamn dolasam da, onu
bulamazdm; zerine kapanan gereklik dmdz olmu, dibe
ken varln en ufak bir izi bile kalmamt. Artk o bir isim
den ibaretti; tpk tanyanlarn, kaytszlkla, "Mkemmel bir
insand," dedikleri Mme de Charlus gibiydi. Ne var ki, Alberti
ne'in bilincinde olmad bu gerekliin varlm, bir saniyeden
daha uzun bir sre dnemiyordum, nk Albertine'in iim
deki varl ok glyd, iimdeki btn duygular, btn d
nceler, onun hayatyla ilikiliydi. Belki bunu bilse, kendi ha
yat sona ermiken, arkadann onu unutmadm grp, duy
gulanrd, gemite kaytszlkla karlad baz eylere duyar
llk kazanrd. Fakat nasl ki, biz gizli de olsa, sadakatsizlikten
kanmak isterken, sevdiimiz kadnn kanmamasndan kor
karsak, eer ller baka bir yerde yayorsa, Albertine'in, onu
hatrladm bilmesine karlk, bykannemin de, kendisini
unuttuumu bildiini dnp, korkuya kaplyordum. Ayrca,
95

bir tek ly ele alsak bile, onun baz eyleri bilmesinden du


yacamz mutluluun, her eyi bilmesinden duyacamz kor
kuyu dengeleyeceinden emin olabilir miyiz? Yapacamz fe
dakarlk ne kadar zor olsa da, dostlarmzn ldkten sonra bizi
yarglamalar korkusuyla, dostluklarndan vazgemez miydik?
Albertine'in neler yapm olabileceine dair, kskanlkla
dolu meraklarmn sonu yoktu. Saysz kadndan, para karl
bilgi edinmeye altysam da, hibir ey renemedim. Merak
larmn bu kadar inat olmasnn sebebi, bir insann bizim iin
bir anda lmemesidir; len kii, gerek lmszlkle ilgisi ol
mayan bir hayat halesiyle sarmalanmtr sanki; tpk hayattay
ken olduu gibi, zihnimizi megul etmeyi srdrr. Seyahate
kmtr adeta. Bu, lmden sonraki hayatn, tamamen oktan
rl dinlere zg bir trdr. Tam tersine, ak bittiinde ise, o
insann uyandrd merak, o lmedii halde biter. rnein Gil
berte'in, belirli bir akam, Champs-E lysees' de kiminle gezindi
ini renmek iin, klm bile kprdatmazdm. Oysa bu me
raklarn, birbirinin tpatp ayns olduunu, kendi ilerinde bir
deer tamadklarn ve devam edemeyeceklerini pekala hisse
diyordum. Ama Albertine'den, lm nedeniyle, zorunlu ayr
lmn da, Gilberte'ten isteyerek ayrlm izleyen kaytszlkla
sonulanacan nceden bildiim halde, bu geici meraklarn
zalim tatmini uruna, her eyi feda etmeyi srdryordum.
Ayn nedenle, Aime'yi Balbec' e gnderdim, nk yerinde, et
rafl bilgi edinebileceini dnyordum. Albertine neler ola
can kestirebilse, yanmda kalrd. Ama bu, ldn grse,
benim yanmda, hayatta kalmay tercih ederdi, demeye benzi
yordu. Byle bir varsaym, ierdii eliki nedeniyle abesti.
Ama zararsz deildi, nk Albertine'in, bilebilse, geriye d
np anlayabilse, yanma nasl seve seve dneceini hayal etti
im zaman, onu yan bamda gryor, kucaklamak istiyor
dum, fakat maalesef bu imkanszd, bir daha hi gelmeyecekti,
Albertine lmt. Hayalgcm, onu, henz birlikteyken gk
yzn seyrettiimiz akam vakitlerinde, yine gkyznde
aryordu; sevgimi, onun ok sevdii mehtabn tesinden ona
ulatrmaya, artk yaamad iin onu teselli etmeye alyor
dum; bylesine uzaklardaki bir insana duyulan ak, bir dindi
96

adeta, dncelerim dua gibi ona doru ykseliyordu. Arzu,


inanc douracak kadar gldr; ben yle arzuladm iin,
Albertine'in gitmeyeceine inanmtm; imdi de, ben yle ar
zuladm iin, lmediine inanyordum; ruh armayla ilgili
kitaplar okumaya koyuldum, ruhun lmsz olabileceine
inanmaya baladm. Ama bu bana yetmiyordu. Ben, ldkten
sonra, Albertine'e bedeniyle birlikte kavumak istiyordum,
sanki ebediyet hayata benzermi gibi. "Hayat" ne kelime! Daha
da fazlasn istiyordum. lmn, sonsuza dek, beni eitli haz
lardan mahrum etmesine kar kyordum; oysa bu hazlardan
bizi mahrum eden tek ey lm deildir. nk lm olmadan
da, hazlar sonunda krelir, zaten alkanln eskimesiyle, yeni
meraklar yznden krelmeye balamlard bile. Ayrca, Al
bertine yaasa, fiziksel olarak bile yava yava deiecekti; ben
d e gnden gne bu deiiklie alacaktm. Ama onun belirli
anlarn canlandran hafzam, yaasa da arz etmeyecei bir g
rnmn ele geirmek istiyordu; onun istedii, gemiten
kurtulamayan hafzann doal ve keyfi snrlamalarna uyacak
bir mucizeydi. Buna ramen, o canl varl, eski dinbilimcile
rin saflyla, aklamas mmkn olmakla kalmayp, son bir
elikiyle, hayattayken aklamay daima reddettii eyleri, ba
na aklarken hayal ediyordum; bylece, lm bir ryaya d
nnce, akm beklenmedik bir mutluluk gibi alglayacakt;
lmde, her eyi basitletiren, halleden bir zmn rahatln
ve iyimserliini buluyordum.
Bazen kavumamz o kadar uzakta, bir baka alemde ha
yal etmiyordum. Nasl ki bir zamanlar, Gilberte'le arkadal
m, birlikte Champs-Elysees'de oyun oynamaktan ibaretken,
akamlar evde, ondan akn itiraf eden bir mektup alacam,
odama girivereceini hayal ettiysem, ayn gl arzu, kendisini
engelleyecek tabiat kanunlarna, tpk Gilberte rneindeki gi
bi, aldrmadan (aslnda Gilberte rneinde yanlmamt, n
k son sz o sylemiti), imdi de, Albertine'den bir mektup
alacam dndryordu bana; bu mektupta, gerekten kaza
sonucu attan dtn, ama romanlara zg baz nedenler
den tr (aslnda gerek hayatta da uzun zaman boyunca l
zannedilen kiiler olmutu), kurtulup iyiletiini daha nce bil97

memi istemediini aklayacak, piman olduunu, mr boyu


birlikte yaamak zere bana dnmek istediini bildirecekti.
imde, Albertine'in ldne dair kesin bir bilgiyle, odama gi
riverecei umudunun, bir arada bulunduunu hissediyor, ba
ka bakmlardan akl banda grnen kiilerin, belirli bir konu
daki tatl kakln gayet iyi anlyordum.
Aime' den henz bir haber almamtm, oysa Balbec' e var
m olmalyd. Hi phesiz, aratrmamn konusu ikincildi ve
olduka keyfi biimde seilmiti. Albertine'in hayatnda, ger
ekten baz sular var idiyse, ok daha nemli baka olaylar ol
sa gerekti; ne var ki, tesadfler, bornozla ilgili konuma ve Al
bertine'in kzarmas araclyla bu konuyu ortaya karm, be
ni teki olaylardan haberdar etmemiti. Ama ben o olaylar
grmediime gre, onlar benim iin yoktu. O gne rastlamam
ve yllar sonra, o gn yaananlar renmeye almam, tama
men keyfiydi. Albertine kadnlardan holanm idiyse, ne yap
tn bilmediim ve benim amdan ilgin olabilecek, daha
binlerce gn olmalyd hayatnda; Aime'yi Balbec'te daha bir
ok yere, Balbec dnda birok baka kente gnderebilirdim.
Ama o gnlerde olup bitenleri bilmediim iin, o gnler haya
limde canlanmyordu, hayalgcmde mevcut deillerdi. Olay
lar ve insanlar, ancak hayalgcmde bireysel bir mevcudiyet
kazandklar zaman benim iin var olmaya balyordu. Buna
benzer daha binlerce gn var idiyse, benim iin geri kalan gn
leri temsil ediyorlard. Nasl ki, Albertine'e ilikin phelerim
konusunda, uzun zamandr, kaplcada neler olduunu ren
meye alyorsam, ayn ekilde, kadnlara ynelik arzularm
konusunda da, arzulayabileceim, tesadfen bahsini duymu
olabileceim ok sayda gen kz ve oda hizmetisi bulunduu
nu bilmeme ramen, randevu evlerine giden gen kzla ve
Mme Putbus'n oda hizmetisiyle tanmak istiyordum - n
k Saint-Loup bana onlardan sz etmiti, benim amdan birey
sel anlamda var olanlar, onlard. Salmn, kararszlmn,
Saint-Loup'nun deyiiyle "bugnn iini yarna brakma" hu
yumun, herhangi bir eyi gerekletirme konusunda nme
kard engeller, hem baz arzular tatmin etmeyi, hem de baz
pheleri akla kavuturmay, gnden gne, aydan aya, yl98

dan yla ertelememe yol amt. Yine de, onlar hafzamda sak
l tutuyor, onlara ilikin gerei renmeyi ihmal etmeyecei
me dair sz veriyordum kendi kendime, nk bir tek onlar
zihnimi kurcalyordu (dierlerinin benim gzmde bir ekli,
varl yoktu) ve gerekliin ortasndan onlar seen tesadf,
onlar sayesinde, gerein bir blmyle, gpta edilen gerek
hayatn bir blmyle ilikiye geeceimi garanti ediyordu.
Ayrca, iyi seildii takdirde, bir tek kk olay, deney yapan
kiinin genel bir kurala ulamasna ve binlerce benzer olay
aklamasna yetmez mi? Hafzamdaki Albertine, tpk hayatta
ki gibi, bir dizi zaman diliminden olutuu halde, zihnim ona
bir btnlk kazandryor, tek bir insana dntryordu; ben,
ite bu insan zerinde genel bir yargya varmak, bana yalan
syleyip sylemediini, kadnlardan holanp holanmadn,
kadnlarla serbeste iliki kurabilmek iin mi beni terk ettiini
renmek istiyordum. Kaplcadaki kadnn syledikleri, Alber
tine'in yaay biimi konusundaki phelerimi temelli kesip
atabilirdi.
phelerim ! Heyhat, Albertine'i bir daha grmemenin be
nim iin nemli olmayacan, hatta ho olacan dnm
tm, ta ki gidii hatam ortaya karncaya kadar. Ayn ekilde,
lm de, ara sra Albertine'in lmesini istediimi, bu lmn
benim iin kurtulu anlamna geleceini zannetmekle ne kadar
yanldm gstermiti. Aime'nin mektubunu aldmda da ay
n ey oldu; o ana kadar, Albertine'in iffetlilii konusundaki
phelerim yznden pek iddetli aclar ekmeyiimin, aslnda
bunlarn katiyen birer phe olmamasndan kaynaklandn
anladm. Albertine'in iffetli olmas, mutluluum ve hayatm
asndan gerekliydi; onlar da yle olduuna kaytsz artsz
inanmlard. Bu koruyucu inan sayesinde, zihnimin, ekillen
dirmekle birlikte inanmad birtakm varsaymlarla, hzn
iinde oyalanmas, benim iin bir tehlike oluturmuyordu. Ken
di kendime, "Kadnlardan holanyor olabilir," derken, "Bu ge
ce lebilirim," der gibiydim; insan bunu dnr, ama inan
maz, ertesi gn iin planlar yapmaya devam eder. te bu yz
den, Albertine'in kadnlardan holanp holanmad konusun
da phelerim olduunu ve dolaysyla Albertine'in sulu ol99

duuna dair bir kantn, bana sk sk ngrdm eyden farkl


bir bilgi vermeyeceini zannettiim halde, Aime' den gelen
mektubun benim gzmde canlandrd, bakalar iin bir an
lam tamayacak grntler, beklenmedik bir acya yol at; o
gne dek yaadm en iddetli acyd ve bu grntlerle, hey
hat, Albertine'in de grntsyle birlikte, blnmez bir btn,
kimyadaki terimle syleyecek olursak, bir kelti oluturuyor
du adeta; tamamen itibari biimde tecrit edip aktardm mek
tubun metni, bu kelti konusunda katiyen fikir veremez, n
k her bir kelime, uyandrd strap tarafndan annda dn
trlyor, temelli damgalanyordu.
Beyefendi,
Daha nce yazmadm iin beni affedeceinizi umuyorum. G
rmemi istediiniz ahs iki gnlne kentten ayrlmt; bana olan
gveninizi hakl karma arzusuyla, sonu almadan dnmek isteme
dim. (Mlle A.)y gayet iyi hatrlayan bu kiiyle nihayet grebildim.
Cahil saylamayacak olan Aime, Mlle A.'nn altn izmek
veya trnak iine almak istemiti. Ne var ki, trnak iareti yerine
parantez, parantez yerine de trnak iareti kullanyordu. Benzer
biimde Franoise da, benimle ayn sokakta oturan birinden
bahsederken, orada kaldn syler, iki dakika daha kalalm
anlamnda, oturalm derdi; ou kez halktan insanlarn hatalar
-tpk dilimizde de olduu gibi- birka yzyl aradan sonra
birbirlerinin yerini alm olan iki terimin yerlerini deitirmek
ten ibarettir.
Kendisi, beyefendinin tahmininin kesinlikle doru olduunu sy
lyor. (Mlle A.) kaplcaya her geldiinde, onunla bu hanm ilgilenir
mi. (Mlle A.) kaplcaya, sk sk kendinden daha yal, hep griler gi
yen, uzun boylu bir hanmla gelirmi; kaplca grevlisi hanm, adn
bilmemekle birlikte, onu birok kere gen kzlarn peinde koarken
grd iin tanyormu. Ne var ki, (Mlle A.) ile tantktan sonra
dier kzlarla hi ilgilenmez olmu. O ve (Mlle A.) daima kabine ka
panp ieride ok uzun sre kalrlarm, grili hann, konutuum g:"''.T--, p

1 00

L HAl \I. ,

-)E Al1TR

revliye en az on frank bahi verirmi. Grevlinin deyiiyle, ieride


inci dizmek iin on frank bahi verecek deildi herhalde. (Mile A.)
bazen de ok esmer tenli, sapl gzlk kullanan bir hanmla birlikte
gelirmi. Ama (Mile A.) en ok kendinden daha gen kzlarla, bilhassa
kpkzl sal bir kzla gelirmi. Grili hanm dnda (Mile A.)nn ge
tirdii kiiler, Balbec dndan, ounlukla, muhtemelen ok uzaktan
gelen kiilermi. !eri asla birlikte girmezlermi, (Mile A.) girer, g
revliye kabinin kapsn ak brakmasn, bir arkadan beklediini
sylermi, grevli de bunun ne anlama geldiini bilirmi. Pek hatrla
yamad iin, daha ayrntl bilgi veremedi, "aradan bunca zaman
gemiken, hatrlayamamas ok normal". Zaten bu grevli hanm,
ok ketum olduundan, daha fazla bir ey renmeye de almam,
ayrca (Mile A.) sayesinde epey para kazandndan, menfaati de bu
nu gerektiriyormu. ldn renince, gerekten ok zld. Sa
hiden de, bu gen yata, hem kendisi, lem yaknlar iin ok ac bir
olay. Daha fazla bilgi edinebileceimi sanmadm Balbec'ten ayrlp
ayrlamayacam renmek iin, Beyefendi'den talimat bekliyorum.
Bana saladnz bu ksa seyahat imkan iin size tekrar teekkr ede
rim; havalar da m kemmel gittiinden, ok ho bir tatil oldu. Bu yl
mevsim iyi geecee benziyor. Beyefendinin bu yaz bizi ksa sreliine
de olsa ereflendireceini umuyoruz.
Beyefendiye verebileceim ilgin baka bir haber yok, vs.
Bu szlerin, iimde ne kadar derinlere nfuz ettiini anla
yabilmek iin, Albertine'e ilikin, kendi kendime sorduum so
rularn, ikincil, nemsiz, ayrntya dair meseleler olmadn
hatrlamak gerekir; bunlar, aslnda kendimiz dndaki herkese
ilikin sorduumuz yegane sorulardr ve bu da, geirimsiz zih
nimizle kuanp, strabn, yalanlarn, ahlakszln ve lmn
ortasnda yol alabilmemizi salar. Hayr, Albertine konusunda
ki sorularm, ze ilikin meselelerdi: Albertine znde neydi,
ne dnrd, neyi severdi, bana. ya}an sylyor muydu, ortak
hayatmz, Swann'la Odette'in hayat kadar iler acs myd?
Dolaysyla, Aime'nin cevab, genel deil, zel bir cevap olma
sna ramen -daha dorusu bu yzden- Albertine'in ve benim
derinliklerimize nfuz ediyordu.
Nihayet karmda, Albertine'in grili hanmla birlikte, o dar
101

sokaktan kaplcaya giriiyle, gemiin bir parasn gryor


dum; grdm ey, Albertine'in baklarna, hafzasna hap
solmu halde hayal ettiim gemi kadar esrarengiz, bir o ka
dar rktcyd. Benden baka herkese muhtemelen nemsiz '
grnecek bu ayrntlar, imdi, Albertine ldkten sonra ken
disine yalanlatmamn imkansz olmas, onlara bir olaslk ka
zandryordu. Albertine'in kabahatleri, doru olduklarn ve
kendisi tarafndan itiraf edildiklerini varsaysak bile, -bilincinde
ister masum, ister su, hissiyatnda ister haz dolu, ister yavan
olsunlar- kendi nazarnda, benim iin bu ayrntlara damgasn
vurmu olan o kelimelere smaz dehetten yoksundu muhte
melen. Ben bile, Albertine iin anlam ayn olmasa da, kadnla
ra duyduum aktan yola karak, onun hissettiklerini biraz
hayal edebiliyordum. Benim defalarca duyduum arzuyu onun
da duyduunu, defalarca sylediim yalanlar onun da syle
diini, zihnini herhangi bir gen kzn kurcaladn, benim
Mlle de Stermaria iin, daha biroklar iin, krda rastladm
kyl kzlar iin girdiim zahmetlere onun da girdiini hayal
etmek bile bir strapt. Evet, btn arzularm, onunkileri bir l
de anlamama yardmc oluyordu; arzular ne kadar younsa,
o kadar iddetli birer ikenceye dnyor, strabm younla
yordu; sanki bu duygu cebirinde, katsay deimiyor, ama ar
t iareti eksi oluyordu. Fakat kendimden yola karak deer- ,
lendirebildiim kadaryla, Albertine, kabahatlerini benden giz
lemeyi ne kadar istemi de olsa -bu da, kendini sulu grd
n veya beni zmekten korktuunu dndryordu bana
onun nazarnda, kendi kabahatleri, arzunun hareket alan olan
hayalgcnn belirgin aydnlnda, kendi isteine uygun e
kilde planlam olduu iin, hayatn geri kalanyla ayn nitelik
te eylerdi; Albertine'in gznde bu kabahatler, onun asn
dan, feragat etmeye raz olamad hazlar, benim amdansa,
benden gizleyerek engellemeye alt kederlerdi, ama haya
tn dier hazlaryla kederleri arasnda yer alabilecek haz ve ke
derlerdi. Oysa Albertine'in kaplcaya girip bahiini hazrlar
kenki grntleri, bana dardan, nceden haber verilmeden,
kendim hayalimde canlandramadan, Aime'nin mektubuyla
gelen grntlerdi .
102

phesiz, Albertine'in grili hanmla birlikte, sessizce, kastl


biimde geliinde, kararlatrlm olan randevuyu, bir kaplca
kabinine gidip sevime alkanln, bunlarn iaret ettii yoz
luk tecrbesini, ikili bir yaantnn baaryla gizlenen rgtleni
ini grdm ve bu grntler bana Albertine'in sululuuna
dair korkun bir bilgi verdii iin, derhal fiziksel bir acya yol
am ve bu acyla ayrlmaz bir btn oluturmulard. Ne var
ki, ayn anda, ac da grntleri etkilemiti; nesnel bir gerek,
bir grnt, ona yaklarkenki ruh halimize gre deiir. Ac,
gereklii sarholuk kadar ok deitiren, gl bir etkendir.
Grntlerle birleen ac, onlar derhal dntrm, grili bir
hanmn, bir bahiin, bir kaplcann, Albertine'in grili hanmla
buluup geldikleri sokan, herhangi birinin gznde brne
bilecei grntlerden bambaka bir hale sokmutu; strabm
bu grntleri -asla hayal edemeyeceim yalanlarla ka,bahat
lerden oluan bir hayatn anlk kesitini- bir anda, dokularna,
zlerine varncaya kadar deitirmiti; onlar, yeryzndeki g
rntleri aydnlatan kta grmyordum, bir baka alemin
mehul ve lanetli bir gezegenin paras, bir Cehennem manza
rasyd grdm. Cehennem, Balbec'in tamamyd, Aime'nin
mektubuna baklacak olursa, Albertine'in kaplcaya sk sk g
trd, kendinden gen kzlarn kp geldii btn civardaki
yerleimlerdi. Bir zamanlar Balbec yresinde var olduunu ha
yal ettiim, sonra Balbec'te kaldm zaman dalp yok olan o
gizem, daha sonra, Albertine'in sahilden geiini grp iffetli
olmadn umacak kadar lgn olduum sralar, iinde barn
drdn dndm ve dolaysyla Albertine'le tanarak ele
geirmeyi umduum gizem, imdi Balbec'e ilikin her eye,
korkun biimde damgasn vuruyordu! Btn o istasyon adla
r, Apollonville . . . , gece vakti Verdurin'lerden dnerken duydu
umda, kulama son derece tandk gelen, huzur veren o isim
ler, imdi Albertine' in bunlardan birinde oturduunu, bir die
rine gezmeye gittiini, bir ncsne sk sk bisikletle gitmi
olabileceini dndke, onlar mahalli trende bykannemle
birlikte, henz tanmadm B albec' e varmadan nce, ilk kez
grmde yaadm kaygdan daha iddetli bir kayg yarat
yorlard iimde.
1 03

Kskanln yeteneklerinden biri de, d gereklerin ve


duygularn, yzlerce tahmine ak, bilinmez eyler olduunu bi
ze gstermesidir. Srf aldrmadmz iin, olaylar ve insanlarn
ne dndn tam olarak bildiimizi zannederiz. Ama ks
kanan bir insann renme arzusuna kapldmz andan itiba- ' ,
ren, hibir eyin aka seilemedii, ba dndrc bir kaleydoskobun ortasnda buluruz kendimizi. Albertine beni aldatm
myd, kiminle, hangi evde, hangi gn, bana unu ya da bunu
syledii gn m, benim gndz unu ya da bunu dediimi ha
trladm gn m? Hibir fikrim yoktu. Bana ilikin duygular
hakknda, menfaatten mi, sevgiden mi kaynaklandklar konu
sunda da hibir ey bilmiyordum. Birdenbire, sradan bir olay,
mesela Albertine'in, ismini ilgin bulduunu syleyerek, belki
srf orada bir kyl kzyla tant iin, Saint-Martin-le-Vetu'ye
gitmek istediini hatrlyordum. Ama kaplca grevlisinin anlat
tklarn Aime' den renmi olmamn hibir yarar yoktu, n
k Albertine, benim rendiimden asla haberdar olmayacakt;
oysa Albertine' e olan akmda, renme ihtiyac, bildiimi ona
gsterme ihtiyacnn gerisinde kalmt daima, nk bu, farkl
yanlsamalarn aramza rd duvar ykyordu; bununla bir
likte, beni daha ok deil, aksine daha az sevmesine sebep ol
mutu hep. Artk, Albertine ldnden beri, ikinci ihtiya, bi
rincinin sonularyla i ie girmiti: rendiklerimi Albertine' e
c.ktaracam konu:rL1ay, bilmediklerimi ona soracam konu
ma kadar ayrntl biimde, hayalimde canlandrma ihtiyac du
yuyordum; yani onu yan bamda grmek, iyi yreklilikle ce
vap veriini iitmek, yanaklarnn yine tombullatna, gzle
rindeki fesatln, yerini hzne braktna ahit olmak, ksacas,
onu hala sevmek ve umutsuz yalnzlmn ortasndaki kskan
ln fkesini unutmak istiyordum. rendiklerimi ona bildir
memin ve ilikimizi, yeni kefettiim (belki de sadece ld
iin kefedebildiim) geree dayandrmann imkansz oluu
nun ac gizemi ve hzn, davrannn daha da ok ac veren gi
zeminin yerini alyordu. Ne? Artk bir hi olan Albertine'in,
kaplca olayn rendiimi bilmesini ylesine arzulam olmak
m! lm dnmek zorunda kaldmz zaman, hayattan
1 04

baka bir eyi hayalimizde canlandramaymzn sonularn


dan biriydi bu da. Albertine artk bir hiti, ama benim nazarm
da, Balbec'te kadnlarla randevulatn benden gizleyen, bu
konudaki cehaletimi korumay b aardn zanneden kiiydi.
Kendi lmmzden sonra neler olacan dndmzde,
yanllkla kendimizi yine canl halimizle o ana aktarmaz myz?
Sonu olarak, artk bir hi olan bir kadnn, alt yl nce yaptkla
rn rendiimizi bilmemesine hayflanmak, biz ldkten bir
asr sonra, insanlarn bizden hala vgyle sz etmesini istemek
ten ok mu daha abestir? kincisi, birinciye gre daha gerek bir
temele dayansa bile, geriye dnk kskanlmn hayflanmala
r, dier insanlarn lmden sonra hret isteiyle ayn bak ha
tasndan kaynaklanyordu. Bununla birlikte, Albertine'den ayr
oluumun ciddi kesinliine ilikin bu izlenim, bir anlna, ka
bahatlerine ilikin dncelerimin yerini alm olsa da, bu kaba
hatlere bir geri dnlmezlik kattndan, onlar daha da vahim
letiriyordu. Kendimi hayatta yolunu kaybetmi biri olarak g
ryordum; sanki usuz bucaksz bir sahilde tek bamaydm ve
hangi yne gidersem gideyim, ona asla rastlayamayacaktm.
Neyse ki, hafzamda, -hatralarn teker teker aydnland, kimi
leri tehlikeli, kimileri salkl her tr eyin bulunduu o dank
kalabaln iinde-, iine yarayacak aleti bulan bir tamirci gibi,
bykannemin, tam bu duruma denk den bir szn bul
dum. Kaplca grevlisinin Mme de Villeparisis'ye anlatt, hi
inandrc olmayan bir hikayeyle ilgili olarak, bykannem,
"Kadnda yalan syleme hastal olsa gerek," demiti. Bu hat
ra, bana mthi bir teselli verdi. Kaplca grevlisinin Aime'ye
sylediklerinin ne nemi olabilirdi? stelik, kadn aslnda hibir
ey grmemiti. Kzlarn bir arada kaplcaya gitmesi, art niyet
leri olduu anlamna gelmezdi. Grevli kadn, bbrlenmek
iin bahiin miktarn abartm olabilirdi. Bir keresinde, Fran
oise'n, "aylk harcamalar iin bir milyon frang" olduunu,
Leonie Halamn azndan iittiini iddia ediine ahit olmu
tum, olacak ey deildi; bir keresinde de, Leonie Halamn, Eula
lie'ye drt adet binlik banknot veriini gzleriyle grdn
sylemiti, oysa drde katlanm ellilik bir banknot bile, bana
105

larda yaad. Buna ramen, gn iinde gzlerimin okuduu ve


ya zihnimin hatrlad tek tk cmleler, ounlukla iimde ac
masz bir kskanlk uyandryordu. Bu kskanln ortaya k
mas iin, cmlelerin, kadnlarn ahlakszlna dair geerli bir
kant sunmas gerekmiyor, Albertine'in hayatna ilikin eski bir
izlenimi artrmalar yetiyordu. O zaman, dnle dn
le gcn kaybetmemi bir ana, Albertine'in, hayatta olduu,
unuttuum bir ana tanan kabahatleri, daha yakn, daha yrek
daraltc, daha korkun bir nitelik kazanyordu. Bunun zerine,
kaplca grevlisinin anlattklarnn doru olabilecei kukusu,
tekrar douyordu iimde. Gerei renmenin bir yolu, Ai
me'yi, Mme Bontemps'n villasnn civarnda birka gn geir
mek zere, Touraine' e gndermekti. Albertine, kadn kadna ya
anan hazlara dkn idiyse ve bu hazlardan daha fazla mah
rum kalmamak iin beni terk ettiyse, serbest kalr kalmaz, onla
rn peinde komu olmalyd; bildii bir muhitte, benim evime
oranla daha fazla imkan bulacan dnmese, gitmeyecei bir
yerde, aradn bulmu olsa gerekti. Hi phesiz, Albertine'in
lmyle kayglarmn deimemi olmas normaldi. Sevgilimiz
hayattayken, akmz dediimiz eyi oluturan dncelerin b
yk blm, onun yanmzda olmad saatlerde ekillenir. By
lece, yanmzda bulunmayan bir kiinin, tahayyllerimize konu
olmasna alrz; kendisinden sadece birka saat ayr kalsak bi
le, bu saatlerde, o bir hatradan ibarettir. Dolaysyla, lm pek
fazla bir eyi deitirmez. Aime dndnde, Nice'e gitmesini
rica ettim; bylece, sadece dncelerim, zntlerim ve ne ka
dar dolayl da olsa bir insanla ilikili bir ismin, iimde uyandr
d heyecanlarla deil, ayn zamanda btn yaptklarmla, gi
ritiim soruturmalarla, param harcaymla, btn bunlarn
sadece ve sadece Albertine'in yaptklarn renmeye ynelik
olmasyla, o sene boyunca, hayatm bir akn, gerek bir iliki
nin doldurduunu syleyebilirim. Bu akn muhatab ise, bir
lyd. Bir insan ldkten sonra, eer sanatysa ve eserine
kendinden bir eyler katmsa, o insann bir parasnn, yaama
ya devam edebilecei sylenir bazen. Belki ayn ekilde, bir in
sandan alnp baka bir insann kalbine alanan srgn de, aln
d insan yok olduktan sonra bile, yaamaya devam eder.
1 08

Aime, Mme Bontemps'n villasnn yaknnda, kalacak


bir yer bulmutu, orada bir oda hizmetisiyle ve Albertine'in
sk sk araba kiralad bir acenta sahibiyle tant. Bu insan
lar hibir ey fark etmemilerdi. Aime, ikinci mektubunda,
kentteki gen bir amarc kzdan rendiklerini yazyordu;
amarlarn gtrdnde, Albertine kzn kolunu tuhaf
bir biimde skarm. Ama kk hanm asla baka bir ey yap
mad, demi kz. Aime'ye yolculuk masraflarn karlayacak
paray, mektubuyla bana verdii acnn bedelini gnderdim;
bu arada, kendi kendime, Albertine'in bu teklifsizliinin, ah
lakszca bir arzuyu iaret etmediini syleyip, teselli bulma
ya alyordum ki, Aime'den bir telgraf aldm: OK L
G N EYLER GREND M . BEYEFEND YE YEN HABER
LER M VAR. MEKTUP YAZDIM. Ertesi gn, zarf bile beni
rperten bir mektup aldm; mektubun Aime' den geldiini
anlamtm, nk herkesin, en mtevaz insann bile, hem
canl olan, hem de bir uyuukluk iinde kadn zerine
uzanm yatan bu kk, tandk varlklar zerinde bir haki
miyeti vardr; herkesin elyazsnn harfleri, sadece kendine
aittir.

amarc kz, balangta hibir ey sylemek istemedi, Mlle Al


bertine'in sadece kolunu imdiklediinde srar etti. Ama ben onu ko
nuturmak iin, yemee gtrp iki iirdim. Bunun zerine, denize
girmek zere plaja gittiinde, Mlle Albertine'in sk sk kendisiyle bu
lutuunu anlatt; Mlle Albertine, denize girmek zere sabah erkenden
kalkar, deniz kysnda, aalar ok sk olduu iin kimsenin kendilerini
gremeyecei bir yerde, amarc kzla buluurmu, zaten o saatte, et
rafta kimsecikler olmazm. amarc kz, arkadalarn da getirirmi;
denize girdikten sonra, hava o saatte bile scak, gne aalarn altnda
bile yakc olduu iin, kurumak zere imenlere uzanr, birbirlerini ok
ar, gdklar, oynarlarm. amarc kz, arkadalaryla oynamaktan
ok holandn bana itiraf etti; Mlle Albertine, bornozuyla hep gelip
kendisine srtnd iin, ona bornozunu karttrr, boynunu, kolla
rn, hatta Mlle Albertine'in kendisine uzatt ayaklarnn altn yalar
m. amarc kz da soyunurmu, birbirlerini suya iterlermi. Kz o
akam daha fazla bir ey anlatmad. Ama ben daima sizin hizmetinizde
1 09

olduum ve sizi memnun etmek iin her eyi yapmaya hazr olduum
iin, kz yatama aldm. Mlle Albertine mayosunu kard zaman
ona yaptklarn bana da yapmay teklif etti. (Kk hanmn nasl kv
randn bir grseydiniz, (Ah! Mutluluktan uuruyorsun beni) derdi,
heyecandan kendini tutamaz, beni srrd) diye anlatt. Kzn kolunda
srk izi hala duruyordu gerekten de. Mlle Albertine'in niin o kadar
zevk aldn da anlyorum, kz gerekten ok becerikli.
Albertine, Balbec'te, Mlle Vinteuil'le arkada olduunu sy
lediinde, ok strap ekmitim. Ama Albertine beni teselli et
mek zere, yanmdayd. Daha sonra, onun neler yaptm fazla
ca aratrp evimden kardmda, Franoise Albertine'in gitti
ini bildirdiinde, yalnz kaldmda, daha da ok strap ek
mitim. Ama hi deilse benim sevdiim Albertine, hala kal
bimdeydi. imdi -zannettiimin tersine, lmn sona erdirme
dii bir merak fazla ileriye gtrmemin cezas olarak- onun ye
rinde baka bir gen kz vard; yalanlar, aldatmacalar saymak
la bitmiyor, tekinin, tatllkla beni yattrarak, hi tatmadna
yemin ettii hazlar, zgrlne kavumu olmann sarholu
uyla, kendinden geinceye dek, afak vakti Loire kysnda bu
lutuu ve "Beni mutluluktan uuruyorsun," dedii amarc
kz sracak kadar yaamak zere, ekip gidiyordu. Bu farkl Al
bertine, yalnzca bakalaryla ilgili olarak kullandmz anlam
da farkl deildi. Bakalar, zannettiimizden farkl olduunda,
bu farkllk bizi derinden etkilemedii ve s2zgi sarkacnn da
rya doru yapaca salnm, ie doru yapt salnma mecbu
ren eit olaca iin, bu farkllklar, onlarn yzeysel noktalarna
kondururuz. Eskiden, bir kadnn, kadnlardan holandn
rendiim zaman, onu bu yzden farkl bir kadn, znde baka
bir varlk olarak grmezdim. Ama sevdiimiz bir kadn sz ko
nusu olduunda, byle bir ihtimalin yaratt acdan kurtulmak
iin, sevdiimiz kadnn sadece yaptklarn deil, yaparken ne
ler hissettiini, yapt eyle ilgili neler dndn de ren
meye alrz; bylece, acnn derinliklerinde ilerleyerek, sonun
da gizeme, ze varrz. Zihnimin ve bilindmn btn gle
riyle ibirlii yaptklar bu meraktan tr, benliimin her zer
resiyle, bedenimle, kalbimle ac ekiyordum, lm korkusunun
yaataca acdan ok daha byk bir ac ekiyordum; bylece,
1 10

Albertine'le ilgili rendiim her eyi, imdi onun en derin nok


talarna yanstyordum. Albertine'in sapklna ilikin gerein,
benliimin en derin noktalarna kadar saplad acnn, ok da
ha sonra, bana bir yardm daha dokundu. Tpk benim by
kanneme verdiim ac gibi, Albertine'in bana verdii ac da, iki
mizin arasnda son bir ba oluturdu ve hatradan daha kalc
oldu, nk fiziksel olan her eyde bulunan enerji tasarrufu sa
yesinde, strap, hafzann derslerine ihtiya gstermez: Mesela
mehtapl gecelerde, ormanda geirdii gzel saatleri unutmu
olan bir adam, o gecelerde kapt romatizmann arsn ek
meye devam eder.
Albertine'de var olan, kendisinin hep reddettii bu eilim
ler, benim, mantn soukluu iinde deil, "Mutluluktan uu
ruyorsun beni," kelimelerini okuyunca hissettiim ve bu kelime
lere nitel bir farkllk kazandran acnn kzgnl iinde kefetti
im eilimler, Albertine'in suretine, peinden srkledii yeni
kabuun pavuryaya eklenmesi gibi eklenmiyor, bir tuzun baka
bir tuzla birlemesinde olduu gibi, bu suretin rengini, hatta bir
tr kelti oluturarak, yapsn deitiriyorlard. amarc kz,
muhtemelen arkadalarna, "Hi aklnza gelir miydi, ben inana
madm, kk hanm da yleymi," dediinde, benim gzmde
Albertine'in ahsna, balangta hi akllarndan gemeyen bir
sapkl eklemekle kalmyorlar, onun baka bir kii, onlarla ayn
dili konuan, kendileri gibi biri olduu kefini de ekliyorlard;
onu bakalarnn hemerisi haline getiren bu keif, bana iyice ya
banclatryor, benim sahip olduum, kalbimde tadm Alber
tine'in, asl Albertine'in kck bir paras olduunu kantl
yordu; geri kalann, bireysel bir arzunun esrarengiz nemini ta
mann yan sra, bakalaryla paylald iin, iyice kapsaml
olan yann, benden hep gizlemi, beni uzanda tutmutu; d
man lkenin vatanda ve casusu olduunu gizleyen bir kadn
dan daha haince davranmt, nk casuslar, sadece milliyetleri
konusunda bizi aldatrlar, oysa Albertine, beni insanlnn z
konusunda, sradan insanlar snfna deil, onlarn arasna kar
p gizlenen ve asla erimeyen garip bir rka ait oluu konusunda
aldatmt. Elstir'in, sk aalarn arasnda plak kadnlarn bu
lunduu iki resmini grmtm. Resimlerin birinde, bir gen
111

kz, muhtemelen Albertine'in amarc kza ayan uzat gibi,


bir ayan havaya kaldrmt. teki ayayla suya ittii bir ba
ka kz, bir baca havada, ayann ucu mavi suya deerek, ne
eyle kar koyuyordu. imdi hatrlyordum da, kzn kuu boy
nunu hatrlatan diz kvrm, Albertine yatamda yatarken, baca
nn kvrlyla aynyd ve bana o resimleri hatrlattn kendi
sine sylemeyi isterdim hep. Ama hayalinde plak kadn beden
leri grntsn canlandrmamak iin, hi sylememitim. im
di hayalimde Albertine, o amarc kz ve arkadalaryla birlikte,
Balbec'te, kz arkadalarnn arasnda otururken, ylesine sevdi
im topluluu oluturuyordu yine. Sadece estetie duyarl bir
amatr olsaydm, imdi oluturduu topluluun ok daha gzel
olduunu teslim ederdim; bu topluluun unsurlar, byk hey
keltralarn, Versailles' da aalarn altna serpitirdii veya sula
rn okayyla ykanp parlasnlar diye havuzlara yerletirdii
heykeller gibi, plak tanra heykelleriydi. imdi, amarc kzn
yannda, Albertine, Balbec'te olduundan da belirgin biimde,
"deniz kysndaki gen kz"d; ikisi, aalarn, bitkilerin ortasn
da, sualt alak kabartmalar gibi, suyla i ie, mermerden iki p
lak kadn heykeliydiler. Onun yatama uzanm halini hatrl
yor, kvrk bacan grr gibi oluyordum; teki gen kzn du
daklarn arayan bir kuu boynu gryordum. Sonra bir bacak
bile deil, dorudan, cretkar bir kuu boynu gryor, etkileyici
bir resmi hatrlyordum: Kuunun boynu, Leda'nn dudaklarna
uzanmtr ve Leda, dii hazzna zg bir kprt iindedir, nk
yannda sadece kuu vardr, iyice yalnz grnr; ayn ekilde,
bir sesin telefonda kefettiimiz tonlamalarn da, ses, ifadesinin
somutlat ehreden kopmadka alglayamayz. Bu resimde
haz, o hazz esinleyen, resimde gremediimiz, yerini kprtsz
bir kuuya brakm olan kadna uzanmayp, hazz yaayan ka
dnda younlamtr. Ara sra, kalbimle hafzam arasndaki ileti
im kopuyordu. Albertine'in amarc kzla yaptklar, artk be
nim iin hibir anlam tamayan, neredeyse cebirsel ksaltmalarla
ifade ediliyordu; ne var ki, kesilen iletiim, saatte yz kere yeni
den kuruluyor, kskanlm tarafndan diriltilen Albertine'i, ca
pacanl, "Mutluluktan uuruyorsun beni," dedii amarc kzn
okaylaryla kaslm grdke, kalbim acmasz bir cehennem
1 12

ateiyle alev alev yanyordu. Albertine, bu suu iledii anda, ya


ni benim u anda iinde bulunduum anda, canl olduu iin,
suunu renmi olmak baria yetmiyor, rendiimi onun da
bilmesini istiyordum. Dolaysyla, o anlarda, Albertine'i bir daha
grmeyeceimi dnp zldmde, bu znt, bu zlem,
kskanln damgasn tayordu ve onu sevdiim anlardaki y-
rek paralayc zlemden ok farklyd; ona, "Benden ayrldktan
sonra neler yaptn asla renemeyeceimi sanyordun, ama
bak, her eyi biliyorum: Loire kysndaki amarc kza, 'Mutlu
luktan uuruyorsun beni,' diyordun, srk izini gzmle gr
dm," diyememenin zntsnden ibaretti. "Kendime niin i
kence ediyorum? amarc kzla o hazz yaayan kii, artk bir
hi, demek ki eylemleri nemini koruyan bir insan deilmi. Be
nim bildiimi dnmyor. Ama bilmediimi de dnmyor,
nk hibir ey dnmyor," diye akl yrtyordum phe
siz. Ama bu mantk, beni o hazz yaad ana gtren haz g
rnts kadar ikna edici olamyordu. Bizim gzmzde var
olan tek ey, hissettiimiz eydir; onu gemie, gelecee yanstr,
lmn kurmaca engellerini tanmayz. Albertine'in lm ol
masndan duyduum znt, kskanln etkisinde kalp byle
kendine has bir ekle brnrken, ayn etki, isteimi gerekle
tirme abasndan baka bir ey olmayan, gizlicilie ve lmsz
le ilikin tahayyllerimde de kendini gsterdi doal olarak.
Dolaysyla, byle anlarda, Bergotte'un inancna uygun ekilde,
bir seansla Albertine'in ruhunu arabilseydim veya Barahip
X***'in inancna uygun ekilde, ahirette onunla buluabilseydim,
bunu srf kendisine, "amarc kzdan haberim var. 'Mutluluk
tan uuruyorsun beni,' diyordun ona; srk izini gzmle gr
dm," diyebilmek iin isterdim. Bu amarc kz suretine kar,
imdadma koan, phesiz aradan zaman getikten sonra, yine
ayn suret oldu; nk ancak yeni olan, duyarllmzda, aniden
bizi sarsan bir ton deiiklii yaratan, alkanln solgun kopya
laryla henz yer deitirmemi olan eyleri gerekten renebi
liriz. Ama en nemlisi, Albertine'in, bendeki tek varolu biimi
olan paralan, birok Albertine'e blnyd. Albertine'in
sadece iyi kalpli, akll veya ciddi olduu, hatta sporu her eyden
ok sevdii anlarn geri geldii oluyordu. Ve bu paralann be1 13

ni yattrmas da, aslnda doru deil miydi? nk bu para


lanma, kendi bana gerek bir ey olmasa da, sihirli fenerimden
yansyan ekillerin kvrmlarnn, renkli camlarn kvrmlarna
bal olmas gibi, Albertine'i grdm eitli saatlerin, pe pee
dizilen ve hafzamda kalm olan ekillerine bal olsa da, son
derece nesnel bir gerei temsil ediyordu: Hibirimiz, tek bir in
san deilizdir, hepimiz, ahlaki deerleri farkl, ok sayda insan
barndrrz iimizde; ahlaksz bir Albertine'in varl, baka Al
bertine'lerin de var olmad anlamna gelmiyordu; odasnda,
benimle Saint-Simon'u konumaktan holanan Albertine vard;
ayrlmamz gerektiini sylediim gece, hznle, "Bu piyanoyu,
bu oday, btn bunlar bir daha hi gremeyeceimi dnyo
rum da!" diyen ve yalammn sonunda beni ne kadar sarstn
grnce, iten bir merhametle, "Yo, hayr! Sizi zmemek iin her
eye katlanrm, merak etmeyin, sizi grmeye almayacam!"
diye haykran Albertine vard. Artk yalnz deildim. yi kalpli
Albertine dndne gre, Albertine yznden ektiim acla
rn ilacn bana verebilecek tek kiiye kavumu saylrdm.
Onunla amarc kz meselesini konumay hala istiyordum el
bette, ama artk, acmaszca bir zafer kazanmak iin, olay bildi
imi fesata gstermek iin konumak istemiyordum. Albertine
hayatta olsa, konuacam ekilde, amarc kz hikayesinin
doru olup olmadn sordum tatllkla. Doru olmadna dair
yemin etti, Aime'nin pek drst olmadn, ona verdiim para
y hak etmi olmak iin, eli bo dnmek istemediini ve amar
c kza istediini sylettiini anlatt. Albertine'in bana hep yalan
syledii, bir gerekti. Buna ramen, elikili szlerinin gelgitin
de, benden kaynaklanan bir geliim olduunu da hissediyor
dum. Hatta balangta, bana (istemeden de sylenmi olsalar,
azdan kaan bir cmleyle snrl da kalsalar), baz itiraflarda
bulunmadna yemin edemezdim; hatrlamyordum artk. Ayr
ca, Albertine, baz eyleri o kadar tuhaf adlandrrd ki, bir ey,
eitli anlamlara ekilebilirdi. Ama benim ksknnlm hisset
tikten sonra, bata uysallkla itiraf ettii eyi, dehetle reddetmi
ti. Aslnda, Albertine'in bana bunu sylemesine bile gerek yoktu.
Masumiyetine inanmam iin, onu pmem yeterliydi; bizi birbiri
mizden ayran, bir kavgann ardndan iki sevgilinin arasna geri1 14

len, pckleri geirmeyen o grnmez ve dayankl perde orta


dan kalktna gre, imdi onu pebilirdim. Hayr, hibir ey
sylemesine gerek yoktu. Zavall kzcaz, ne isterse yapm ol
sun, bizi ayran eylerin stnde, birleebileceimiz duygular
vard. Olay doruysa ve Albertine benden eilimlerini gizlediy
se, bunu beni zmemek iin yapmt. Bunu Albertine'den duy
mann holuunu yaadm. Zaten ben baka bir Albertine tan
m mydm hi? Bir baka insanla ilikilerimizde en nemli hata
kaynaklar, iyi kalpli olmak veya o insan sevmektir. Bir tebes
sm, bir bak, bir omuz yznden ak oluruz. Bu kadar yeter
lidir; sonra, umut veya hzn dolu uzun saatler boyunca, bir in
san imal eder, bir kiilik yaratrz. Ve ardndan, ak olduumuz
kiiyle grtmzde, karmza ne kadar acmasz gerekler
karsa ksn, o bakn, o omzun sahibinden, bu iyi yrekli mi
zac, bizi seven kadn kiiliini bir trl ayramayz; genliin
den beri tandmz bir insan yalandnda, genliini ondan
ayramaymz gibi. Bu Albertine'in, iyi yrekli, merhametli, g
zel baklarn, tombul yanaklarn, ptrl boynunu hatrladm.
Bir lnn suretiydi bu, ama o l yaad iin, hayattaki haliy
le yanmda olsa, mutlaka yapacam eyi (onu bir gn ahirette
bulacak olursam yapacam eyi) yaptm derhal, hi zorluk ek
meden: Onu affettim.
Bu Albertine'in yannda yaadm dakikalar, benim iin o
kadar deerliydi ki, hibirini karmam olmay isterdim. Oysa
bazen, dalan bir servetin krntlarn toplarcasna, kaybolmu
gibi grnen baz anlara rastlyordum: Bir fular nden deil,
arkadan balarken, daha nce hi dnmediim bir gezintiyi
ve Albertine'in, beni ptkten sonra, boazm souk havaya
maruz kalmasn diye, fularm bu ekilde balayn hatrla
dm. Hafzamda bylesine mtevaz bir hareketle ortaya kan
o basit gezinti, lm olan bir sevdiimize ait, yal oda hiz
metisinin bize getirdii, bizim iin son derece deerli, kiisel
eyalar kadar houma gitti; kederim, o fular hi aklma gelme
mi olduu iin, iyice artan bir deer kazand.
Yine serbest kalan Albertine, tekrar havalanmt; eitli er
kekler ve kadnlar, onu izliyordu. Albertine benim iimde ya
yordu. Bu uzatmal, derin akn, ona hayattayken beslediim
115

sevginin adeta bir glgesi olduunu fark ediyordum; lmn


tesine yanstt duygusal gerekliin eitli blmlerini ay
nen tekrarlyordu ve ayn yasalara tabiydi. nk gayet iyi bi
liyordum ki, Albertine'le ilgili dncelerime ara verebilsem,
fazlaca ara versem, onu artk sevmezdim; bu kopuun ardn
dan, imdi bykanneme kar nasl ilgisizsem, Albertine'e
kar da ilgisiz kalrdm. Onu dnmeden, ar uzun bir sre
geirmek, hafzamda, hayatn temel ilkesi olan devamll bo
zard; buna ramen, belirli bir aradan sonra, devamllk tekrar
balayabilir. Albertine hayattayken, ona olan akm, uzun sre
onu dnmedii bir aradan sonra, tekrar devam etmemi
miydi? Hafzam da akmla ayn yasalara tabi olmalyd, daha
uzun aralara tahamml olmasa gerekti, nk hafzam, tpk
kutup gibi, Albertine' e olan sevgimin, lmnden sonraki
yansmasndan ibaretti, akmn glgesiydi adeta. u andaki
benliim, Albertine'i sevmiyordu artk; onu sevmi olan benli
im lmt. Ama Equemauville kelimesi, benliime yerle
miti, artk genel olarak zlmediim eylerin ardndan ala
maya koyulan benliimin bir parasyd; yok olmu bir kitab
tanmamz salayan, Milli Ktphane'ye verilmi nshalar gi
biydi; byk bir sanatnn sesinin kaydedildii, Opera bodru
muna gmlen ve virtoz ldkten sonra, temelli susmu ol
duunu zannettiimiz sesle, arky tekrarlayan plaklar gibiydi.
Tpk gelecek gibi, gemii de bir hamlede deil, yudum yu
dum ieriz.
Aslnda, kederim o kadar ok ekil deitiriyordu ki, ba
zen onu tanyamyordum bile; byk bir ak yaamak, benim
le birlikte yaayacak birini bulmak istiyordum; bu da bana, Al
bertine'i artk sevmediimin iareti gibi grnyordu, oysa
onu hala sevdiimin kantyd; nk byk bir ak yaama
ihtiyacm, tpk Albertine'in tombul yanaklarn pme arzusu
gibi, zlemimin bir parasyd sadece. Ancak Albertine'i unut
tuum zaman, aksz yaamay daha akllca bulabilir, daha
mutlu bir hayat gibi grebilirdim. Dolaysyla, Albertine' e
duyduum zlem, iimdeki kz karde ihtiyacnn da kayna
olduu iin, ihtiyacn karlanmasn imkanszlatryordu. Al
bertine'e duyduum zlem azaldka, aslnda bu zlemin bi1 16

lind bir eklinden baka ey olmayan kz karde ihtiyac da


zayflayacakt. Ne var ki, akmn bu iki kalnts, ayn hzla za
yflamad. Baz anlarda, ak ihtiyac silinip gidiyor, kz karde
ihtiyac, aksine btn gcyle devam ediyor, evlenmeye kesin
karar veriyordum. Buna karlk, daha sonra, kskanlkla dolu
hatralar snmken, bazen kalbim anszn Albertine' e kar
youn bir sevgiyle doluyordu; o zaman, baka kadnlara duy
duum aklar hatrlyor, Albertine'in onlar anlayabileceini,
paylaabileceini dnyordum; sapkl, ona ak olmam
iin bir sebep haline geliyordu adeta. Bazen kskanlm, Al
bertine'i artk hatrlamadm anlarda canlanyor, oysa aslnda,
ona ynelik oluyordu. O sralarda bir ak maceras yaamakta
olduunu rendiim Andree'yi kskandm sanyordum.
Ama Andree, benim iin bir vekilden, bir ara yoldan, beni do
layl olarak Albertine'le birletiren bir balantdan baka bir
ey deildi. Ayn ekilde, ryalarda, asl kimlii konusunda
yanlmadmz bir kiiye, baka bir ehre, baka bir isim veri
riz. Sonu olarak, genel kuralla bu zel durumlarda elien
gelgitlere ramen, Albertine' den bana kalan duygularn silinip
gitmesi, bu duygularn ilk kaynana ilikin hatrann silinme
sinden daha uzun srd. Yalnz duygular deil, izlenimler iin
de yle oldu. Bu bakmdan, Swann'dan farklydm; Swann'n
Odette' e olan ak sndnde, iinde akn izlenimini bile
canlandramamt, bense, artk bir bakasnn hikayesi olan
gemiimi hala yaamakta olduumu hissediyordum; benli
im sanki ortadan ikiye blnmt, st ksm katlam ve
soumutu, ama alt ksm, zihnim oktandr Albertine'i algla
maz olmuken bile, ne zaman bir kvlcm, o eski akm iinden
geirse, alev alev yanyordu. Albertine'in yerini alan acmasz
arpntlara, Balbec'te pespembe iek am elma aalarnn
stnden esen rzgar gibi souk bir rzgarn sebep olduu
gzyalarna, asla Albertine'in sureti elik etmedii iin, acla
rmn canlanmas, acaba bir hastalktan m kaynaklanyor, be
nim bir hatrann canlanmas, bir akn son dnemi zannetti
im ey, yoksa bir kalp hastalnn balangc m, diye dn
dm oluyordu.
Baz rahatszlklarda, hastann, genellikle hastaln kendi1 17

siyle kartrma eiliminde olduu, ikincil belirtiler grlr. Bu


belirtiler ortadan kalktnda, hasta, iyileme yolunda olduu
nu grp arr. Aime'nin kaplca ve amarc kz konusunda
ki mektubunun yaratt ac -yol at "komplikasyon"- buna
bir rnekti. Ama o srada, beni bir gnl hekimi muayene et
seydi, bunun haricinde, temeldeki kederimin, iyileme yolunda
olduunu sylerdi. Muhtemelen, insan olduum iin, yani ayn
anda hem gemie, hem de imdiki ann gerekliine gml
m, ikiyaayl bir varlk olduum iin, Albertine'in canl ha
trasyla, ldne ilikin bilincim arasndaki bir elikiyi, da
ima iimde tayordum. Ama bu eliki, bir bakma, daha nce
ki halinin tersiydi. Albertine'in ld dncesi, ilk zamanlar,
iimde onun canl olduu dncesine yle bir fkeyle saldrr
d ki, dalgalardan kaan ocuklar gibi kamak zorunda kalr
dm ondan; sonunda, bu aralksz saldrlar sayesinde, iimde,
yakn zamana kadar Albertine'in canl olduu dncesinin i
gal ettii yeri fethetmiti. Ben farknda olmasam da, imdi bi
lind tahayyllerimin temelinde, byk lde -artk Alber
tine'in hayatnn imdiki hatras deil- onun ld dncesi
vard; yle ki, anszn tahayyllerimi yarda kesip kendimi d
ndmde, ilk gnlerdeki gibi, iimde capacanl olan Alber
tine'in artk aramzda olmamasna, lm olmasna deil, artk
aramzda olmayan, lm olan Albertine'in, iimde byle capa
canl kalm olabilmesine aryordum. Birbirini izleyen hatra
larn sklyla rlm olan, zihnimin ne zamandr altnda ha
yallere dald, artk dikkatini bile ekmeyen o kapkara tneli,
birden gne yaryor, uzakta, Albertine'in artk kaytsz kalabil
diim, byleyici bir hatradan ibaret olduu, glmseyen ma
vi bir evren grnyordu. Gerek Albertine bu mu, yoksa onca
zamandr iinde yuvarlandm karanlkta bana tek gereklik
gibi gelen insan m, diye soruyordum kendi kendime. Daha k
sa bir sre ncesine kadarki benliim, Albertine'in iyi geceler
dileyip pmek zere kendisine gelecei ann srekli bekleyii
iinde yaayan ahsiyet, benliimin adeta oalmas sonucu,
benim yarya yolunmu, silik bir param gibi grnmeye bala
mt; amaya balayan bir tomurcuk gibi, yaprak dkmnn
diriltici tazeliini hissediyordum. Aslnda bu ksa aydnlanma1 18

lar, fazlasyla sabit olan, onaylanmalar iin bir itiraza gerek d u


yulan btn fikirler gibi, Albertine' e olan akmn bilincine da
ha fazla varmam salyordu belki de. rnein 1870 savan
yaam olanlar, sava fikrinin, sonunda, sava yeterince d
nmedikleri iin deil, hep onu dndkleri iin kendilerine
doal gelmeye baladn sylerler. Savan ne kadar acayip ve
muazzam bir olay olduunu anlamalar iin, bir eyin, srekli
saplantlarndan onlar koparmas, savan hkm srdn
bir an iin unutmalar, bar zamanndaki hallerine dnmeleri
gerekiyordu; ancak o zaman, o bir anlk beyaz boluun ze
rinde, birdenbire, btn netliiyle, ne zamandr ondan baka
ey grmedikleri iin artk grmez olduklar korkun gereklik
belirebilirdi.
Hi deilse, iimde Albertine' e ait eitli hatralarn geri
leyii, adm adm deil de, ayn anda, cepheden ve eit olarak,
hafzamn btn izgisi zerinde gerekleseydi, ihanetlerinin
hatras, holuunun hatrasyla ayn anda uzaklaacandan,
unutmak, benim iin bir teselli olurdu. Ama yle olmuyordu.
Gelgitin dzensiz ilerledii sahillerdeki gibi, Albertine'in tatl
varlnn sureti, imdadma koamayacak kadar benden uzak
lamken, phelerimden biri, beni kemirmeye balyordu .
hanetleri yznden ac ekmitim, nk uzak bir gemite
yer alsalar bile, benim iin eski deillerdi; ama eskidiklerinde,
yani ben onlar gzmde artk o kadar net canlandramadm
zaman, daha az ac ekmeye baladm, nk bir eyin ge
miteki uzakl, aradan gemi olan gnlerin gerek mesafe
sinden ok, o eye bakan hafzann grsel gcyle orantldr;
rnein bir gece nce grdmz bir ryann hatras, belir
sizlii ve siliklii yznden, yllar nceki bir olaydan daha
uzak bir gemiteymi gibi gelebilir bize. Ama Albertine'in l
d dncesi, iimde gelitii halde, canl olduu izlenimi
nin hareketi, bu gelimeleri durdurmasa da engelliyor, dzen
li bir gelimeye frsat vermiyordu. imdi farkna varyorum
ki, o dnemde (phesiz Albertine'in benim evime hapsoldu
u saatleri, ilemediini bildiim iin neredeyse ilgimi bile
ekmeyen sularn iimdeki acsn yattrdka, masumiyet
kant gibi grmeye baladm saatleri unuttuum iin) Al1 19

bertine'in ld dncesi kadar yepyeni bir dnceyle s


rekli birlikte yaama ikencesini ekiyormuum (daha ncele
ri, hep onun canl olduu dncesinden yola kardm); Al
bertine'in ld dncesi kadar tahamml edilmesi imkan
sz sandm bu dnce, ben farkna varmadan, yava yava
bilincimin temelini oluturmu, onun masum olduu dn
cesinin yerini almt; Albertine'in sulu olduu dncesiydi
bu. Ondan phelendiimi zannettiim zaman, aksine, ona
inanyordum; ayn ekilde, hala phelendiimi zannederek,
onun sulu olduu dncesini balang noktas kabul ettim
(tpk masum olduu iddias gibi, sulu olduu iddias da bir
ok kez rtlmt). O dnemde ok ac ekmi olmalym,
ama yle olmas gerektiini anlyorum. Bir ac, sonuna kadar
yaanmadka gemez. Albertine'i her trl temastan koru
makla, onun masum olduu yanlgsn yaratmakla, tpk da
ha sonra, onun canl olduu dncesini temel almam gibi,
iyilememi geciktirmekten baka bir ey yapmyordum, n
k yaanmas zorunlu nkoul olan, aclarla dolu uzun saatle
ri geciktiriyordum. Alkanlk, Albertine'in sululuuna ili
kin bu dnceleri, bir gn etkisi altna aldnda, gemite
ahit olduum, tecrbeyle bildiim kurallara uygun ekilde
davranacakt. Nasl ki, gemite Guermantes ismi, nilferli bir
yolun ve Kt Gilbert vitraynn anlamn ve bysn kay
bettiyse, Albertine'in varl, denizin mavi kvrmlarnn an
lam ve bysn, Swann, asansrc ocuk, Guermantes Pren
sesi ve daha nice isim, gzmdeki btn anlamlarn yitirdi
lerse, o by ve anlam, tpk bir hizmetkar ie koarken, nce
talimat verip, birka hafta sonra kenara ekilircesine, iime,
tek bana ayakta durabileceine hkmettikleri basit bir keli
me brakp gittilerse, alkanlk, ayn ekilde, Albertine'in su
luluunun acmasz gcn de uzaklatracakt benden. Za
ten arada geecek sre iinde, alkanln bu harekatnda, iki
mttefik, ayn anda iki taraftan saldrrcasna ibirlii yapa
caklard. Albertine'in sululuu, bana daha muhtemel, daha
alldk bir dnce gibi gelecei iin, o kadar ac vermeye
cekti. te yandan, o kadar ac vermeyecei iin de, bu sulu
luun kesinliine dair, zihnime, sadece fazla ac ekmeme ar1 20

zusunun alad itirazlar da, srayla decekti; saldrlar bir


birini kovaladka, Albertine'in kesinlikle masum olduu d
ncesinden, kesinlikle sulu olduu dncesine hzla gee
cektim. Onun ld dncesinin, sulu olduu dncesi
nin, bana daha alldk gelmesi iin, yani bu dnceleri ve
nihayet Albertine'in kendisini unutabilmem iin, bu dnce
lerle birlikte yaamam lazmd.
Henz o noktaya gelmemitim. Bazen zihinsel bir tahrikle,
rnein kitap okurken aydnlanan hafzam, kederimi yeniliyor
du; bazen de aksine, mesela frtnal bir havann verdii yrek
daralmasyla kabaran kederim, akmza ait bir hatray yksel
tip, a yaklatryordu.
Aslnda, lm olan Albertine'e akm, tpk Balbec'te
esirgenen pcn balatt ve Mme de Guermantes'n,
Andree'nin, Mlle de Stermaria'nn, kafam ok daha fazla kur
calad uzun aradan sonra, Albertine'i sk sk grnce, ak
mn tekrar canlanmas gibi, baka meraklarla dolu bir kayt
szlk dneminden sonra da canlanabilirdi. imdi bile, farkl
kayglar, bir ayrl -bu sefer bir lden ayrlmay- gerekle
tirebiliyor, Albertine'e daha kaytsz kalabiliyordum. Sebep
hep aynyd: Albertine benim gzmde canlyd. Hatta daha
sonra, ona olan akm azaldnda, bu benim iin, abuk bk
lan, ama bir sre dinlendirildikten sonra tekrar canlanan ar
zulardan biri olmaya devam etti. Canl bir kadnn, sonra bir
dierinin peinden kouyor, sonra l kadnma dnyor
dum. ounlukla, Albertine'le ilgili, artk kafamda net bir fi
kir oluturamadm zaman, bir isim, tesadfen gelip benlii
min en karanlk noktalarnda, artk mmkn olmadklarn
zannettiim acl tepkiler uyandryordu; beyni artk dn
meyen, kaslarn harekete geirmek iin uzuvlarna ine bat
rlan, lm deindeki insanlar gibiydim. Uzun dnemler
boyunca, bu trden uyarlmalar, o kadar nadir oluyordu ki,
gemile tekrar balant kurabilmek, Albertine'i daha iyi ha
trlayabilmek iin, kendiliimden, kedere, kskanlk buhran
larna yol aabilecek frsatlar kollamaya balyordum. Bir ka
dna duyulan zlem, bir akn canlanmasndan ibaret olduu
ve ayn kurallara itaat ettii iin, Albertine hayattayken ona
121

olan akm glendirebilecek olan eyler, en bata kskanlk


ve strap, imdi zlemimi de glendiriyordu. Ama oun
lukla bu frsatlar -hastalklar, savalar, en bilgece ngrlere
dayanan tahminlerden ok daha uzun srebildii iin- ben
den habersiz ortaya kyor ve yle iddetli darbeler indiriyor
lard ki, zihnim bu frsatlardan bir hatra istemekten ok, ac
dan korunmakla megul oluyordu.
Ayrca, bir kelimenin, bir pheyi uyandrmak iin, Chau
mont gibi, o pheyle balantl olmas bile gerekmiyordu (hatta
Albertine'le kalbim arasnda balanh kurmak iin, iki ayr isim
deki ortak bir hece bile, hafzama yetiyordu - iletken olan her
maddeyle yetinen bir elektriki gibiydi); grmekten bktm iin
gerek anlamda artk sahip olmadm ve bu yzden de hesaba
katmadm bir gemi, bu sihirli parolayla alyordu; o gemi,
benden karlp alnmt, bu ilemle, bir asn kaybedince, bir
kenarn da kaybeden geometrik bir ekil gibi, kendi kiiliimin
de ekil deitirdiini zannetmitim; mesela iinde Albertine'in
gitmi olabilecei bir sokan, bir caddenin ismi geen kimi cm
leler, bir beden, bir ev, somut bir yerleim, belirli bir uygulama
alan arayan, mevcut olmayan, potansiyel bir kskanl cisimle
tirmeye yetiyordu. ou zaman da, ben uyurken, ryalardaki
"tekrar"lar, "baa dn"ler, bir hamlede hafzann birok sayfa
sn, takvimin birok yapran eviriyor ve beni, sancl ama eski,
ne zamandr yerini bakalarna brakmken tekrar mevcudiyet
kazanan bir izlenime gtryor, geriletiyordu. Genellikle izleni
me, batan sona sahnelenmi bir oyun elik ederdi; beceriksizce
olmakla birlikte, arpc da olan bu sahneleni, yanlsama aracl
yla, artk o geceye tarihlenecek olan eyleri seyrettirir, dinletirdi
bana. Zaten bir akn ve unutua kar mcadelesinin tarihinde,
rya, uyanklk halinden bile fazla yer kaplamaz m? Zamann
kck blnmelerini dikkate almayan, balantlar ortadan
kaldran, keskin elikilere kar koyan, gndz ar ar rlm
teselli rgsn bir anda zveren rya, gece, bir daha grme
mek artyla da olsa, sonunda unutacamz kadnla, bize bir bu
luma ayarlamaz m? Ne derlerse desinler, rya grrken, olup
biten her eyin gerek olduu izlenimini pekala yaayabiliriz. R
yadaki olaylar, sadece uyanklk halindeki tecrbemizden bildii122

miz nedenlerden tr imkanszdr ve bu tecrbe de, o esnada


bizden gizlenir. Dolaysyla, bu geree aykr hayat, bize gerek
grnr. Bazen, bir i klandrma hatas yznden berbat olan
bir oyunda, iyi sahnelenmi olan hatralarm, bana yanlsamayla
hayat gibi grndnden, gerekten Albertine'le randevulat
m, onunla bulutuumu zannederdim; ne var ki, ona doru bir
adm atmay, sylemek istediim szleri telaffuz etmeyi, onu g
rebilmek iin, snm olan mealeyi tekrar yakmay baaramaz
dm; ryamdaki bu imkanszlklar, aslnda uyuyan kiinin hare
ketsizliinden, dilsizliinden, krlnden ibaretti; tpk sihirli
fenerde, gizlenmesi gereken iri bir glgenin, fenerin kendisinin
veya oynatann glgesinin, kahramanlarn yansmalarn rtmesi
gibi. Bazen de, Albertine, ryamda tekrar beni terk etmek ister,
ama bu karar beni etkilemezdi. Bunun sebebi, uykumun karanl
na, hafzamdan uyarc bir n szm olmasyd; Albertine'in
gelecekteki eylemlerini, bildirdii ayrlk kararn tamamen
nemsizletiren ey ise, onun ld dncesiydi. Ama ou
kez de, Albertine'in lm olduunun, daha da belirgin olan hat
ras, canl olduu izlenimiyle birleir, fakat onu yok etmezdi. Al
bertine'le sohbet ederdim; ben konuurken, odann arka tarafn
da, bykannem gidip gelirdi. enesinin bir ksmnn, anm
mermer gibi ufalanm olmasn tamamen olaan bulurdum. Al
bertine'e, Balbec'teki kaplcayla ve Touraine'li bir amarc kzla
ilgili, baz sorular sormak istediimi syler, ama bol bol zaman
mz olduu ve artk hibir ey acil olmad iin, sorular sormay
daha sonraya brakrdm. Albertine, kt bir ey yapmadna,
sadece bir gn nce, Mlle Vinteuil' dudandan ptne ye
min ederdi. "Nasl olur, o burada m? - Evet, hatta size veda et
me vaktim geldi, birazdan gidip onunla bulumam gerekiyor."
Albertine, ldnden beri, hayatnn son gnlerindeki gibi,
evimde mahpus olmad iin, Mlle Vinteuil'e ziyareti beni kayg
landrrd. Endiemi belli etmek istemezdim. Albertine, onu sade
ce ptn sylese de, her eyi inkar ettii dnemdeki gibi, yine
yalan sylemeye balam olsa gerekti. Birazdan, Mlle Vinteuil'
pmekle yetinmeyecekti muhtemelen. phesiz, byle endielen
mem, bir bakma yersizdi, nk dediklerine gre, ller hibir
ey hissedemez, hibir ey yapamazd. yle diyorlard, oysa l1 23

m olan bykannem, yllardr yaamaya devam etmiti ve o


esnada da, odada gidip gelmekteydi. Hi phe yok ki, uyandk
tan sonra, bir lnn yaamaya devam etmesini, aklanmas ne
kadar imkanszsa, anlalmas da o kadar imkansz bir fikir olarak
grmem gerekirdi. Ama rya dediimiz o geici delilik dnemle
rinde, bunu o kadar ok dnmtm ki, sonunda almtm
bu fikre; ryalar yeterince sk tekrarland takdirde, ryalarn
hatras, kalc olabilir. Hatta sanyorum, akl hastanesine gelen zi
yaretilere, hekimlerin iddiasna ramen, kendisinin deli olmad
n aklayan, tek tek her hastann lgnca kuruntularn, kendi
salam aklyla karlatran ve szlerini, "Bakn, u adam, her
hangi bir insandan farksz grnyor, deli demezsiniz, ama deli,
kendisini sa zannediyor, oysa bu imkansz, nk sa, benim!"
diye noktalayan adam, bugn iyilemi, tekrar akllanmsa, zi
hinsel hayatnn geride brakt o dneminde ne demek istedii
ni, bakalarndan biraz daha iyi anlyordur. Ryam bittikten son
ra, uzun mddet boyunca, Albertine'in bahsettii pck, beni
huzursuz ederdi, szlerini hala duyar gibi olurdum. Bu szler,
gerekten de kulamn ok yaknndan gemi olmalydlar, n
k onlar telaffuz eden, bendim. Gn boyunca, Albertine'le ko
numay srdrr, onu sorguya eker, affeder, hayattayken hep
sylemek isteyip unuttuum eyleri sylerdim. Sonra birden, ha
fzann canlandrd, btn bu szlerin sylendii kiinin, gerek
bir karl olmadn, o ana kadar sadece yaama arzusunun
basksyla, bir kiinin btnln korumu olan ehrenin eitli
blmlerinin yok olduunu dnp korkardm. Bazen de, rya
grmediim halde, uyanr uyanmaz, iimde rzgarn dnd
n hissederdim; farkl bir ynden, gemiin derinliklerinden esen
souk ve kesintisiz rzgar, uzakta alan saatlerin sesini, genellikle
duymadm kalk ddklerini getirirdi kulama. Elime bir ki
tap almaya alrdm. Bir keresinde, Bergotte'un, zellikle sevdi
im bir romann atm. Canayakn kahramanlar, ok houma gi
diyordu, ksa srede kitabn bysne tekrar kapldm ve kt
kadnn cezalanc.;.rlmasn, kiisel bir haz alacakmasna iste
meye baladm; nianllarn mutluluu garantilendiinde, gzle
rim yaard. "Ama yleyse," diye dndm umutsuzlukla, "sa
dece Bergotte'un hayalinde var olmu, hi grmediim, ehresini
1 24

istediim gibi hayal etmekte serbest olduum bir kiinin baars


n bylesine arzuluyor, sabrszlkla bekliyor, gzyalaryla kar
lyorsam, Albertine'in yaptklarna bu kadar nem vermemden
yola karak, kiiliinin ortadan kaldrlamayacak, gerek bir
ey olduu sonucuna, bir gn onu cennette, hi deimemi bir
halde bulacam sonucuna varamam!" Ayrca, romanda ekici
gen kzlar, ak mektuplar, sevgililerin bulutuu, aal, bo
sokaklar vard, bunlar, bana gizli aklar yaanabileceini hatrla
tyordu, sanki Albertine hala bo sokaklarda dolaabilirmi gibi,
kskanlm uyandryordu. Bir de, genliinde sevdii kadn
elli yl sonra grp tanmayan, yannda sklan bir adam vard.
Bu da bana, akn sonsuza dek srmediini hatrlatyor, sanki
Albertine'den ayrlmaya ve yallmda karlap kaytsz kal
maya mahkCmmuum gibi, allak bullak ediyordu beni. Karma
bir Fransa haritas ktnda, gzlerim, kskanmayaym diye La
Touraine'i, bedbaht olmayaym diye de, en azndan, birlikte kim
bilir ka kez katettiimiz yollarn ba ve sonu kabul ettiim Bal
bec'le Doncieres'in iaretli olaca Normandiya'y grmemeye
alyordu. Fransa'nn baka kent ve kylerinin, sadece grlen
ya da iitilen isimlerinin arasnda, rnein Tours ad, sanki fark
l bir oluuma sahipti; elle tutulamayan birtakm imgelerden de
il, kalbimi annda etkileyen, atn hzlandran, sancl hale ge
tiren zehirli maddelerden oluuyordu. Bu g, kimi isimlere bile
ulaabildiine, o isimleri dierlerinden tamamen farkl klabildi
ine gre, ben kendimden uzaklamadn, bizzat Albertine'le
kendimi snrladm zaman, muhtemelen bakalarndan farksz
bir gen kzdan kaynaklanan, herhangi bir baka kadnn da re
tebilecei bu kar konulmaz gcn, bir karkln, ryalarla, ar
zularla, alkanlklarla ve sevgilerle temasa geiin sonucu olma
sna, birbirini izleyen ac ve hazlarn mdahalesini gerektirmesi
ne arabilir miydim? Bu da, Albertine'in lmn devam ettiri
yor, hafza, gerek, yani zihinsel hayat srdrmeye yetiyordu.
Albertine'i, trenden inerken, Saint-Martin-le-Vetu'ye gitmek iste
diini sylerken hatrlyordum; daha nceki, beresini iyice aa,
yanaklarna indirmi haliyle de gryordum onu; tekrar baz
mutluluk ihtimalleri buluyor, "Birlikte Quimperle'ye kadar, Pont
Aven'a kadar gidebilirdik," diyerek, bu ihtimallere doru atlyor125

dum. Balbec yaknnda, Albertine'i hayalimde grmediim tek


bir istasyon yoktu; yle ki, o yre, hpk korunmu bir mitolojik
lke gibi, akmn en eski, en sevimli, daha sonra olanlar yzn
den en ok silinmi efsanelerini, btn canll ve acmaszlyla
bana geri getiriyordu. Ah! Balbec'teki yatamda bir daha yat
mam gerekse, ne mthi bir strap ekerdim! Hayalm, o yatan
sabit bir eksene benzeyen pirinten erevesinin etrafnda dn
m, yer deitirmiti; srasyla, bykannemle neeli konuma
lara, onun lmnden sonraki dehete, Albertine'in tatl okay
larna, sapklnn kefine merkez tekil etmiti; imdi de, denizi
yanstan caml kitaplklara bakp, Albertine'in bir daha asla iine
giremeyeceini dndm yeni bir hayatn merkeziydi. Ge
miimde epeyce gerilere uzanan Balbec Oteli, yllardr birbirin
den son derece farkl oyunlarn sahnelendii bir tara tiyatrosu
nun, nce bir komedide, sonra bir trajedide, bir ikinci trajedide,
ardndan tamamen iirsel bir oyunda kullanlan yegane dekoru
na benziyordu; hayatmn her yeni dneminde, bir tek bunun,
duvarlarn, kitaplklarn, aynann ayn kalm olmas, btnn
iinde deien eyin, geri kalan unsurlar olduunu, bizzat ben ol
duumu daha ok hissettiriyordu bana; ocuklarn, o ktmser
iyimserlikleriyle katlmadklarn zannettikleri, hayat, ak ve l
me dair muammalarn, ayr alanlar olmadklar izlenimini yaat
yordu; bu muammalarn, yllar boyunca kendi hayatmla bir b
tn oluturduunu ac bir gururla fark ediyordum.
te bu yzden, gazete okumaktan nefret ediyor, gazeteleri
zararl buluyordum. Gerekten de, iimizde her fikir, ormanda
ki bir kavak gibi, o kadar ok deiik yola balang tekil eder
ki, hi beklemediim bir anda, karmda yeni bir hatra bulu
yordum. Faure'nin bir ezgisinin ad, Sr, beni Broglie Dk' nn
eseri Kraln Srr'na, Broglie ismi de, Chaumont'a gtryordu.
Ya da Kutsal Cuma, Golgota'y, Golgota da, etimolojisi yoluyla
eanlaml olan Calvs mons'u, yani Chaumont'u artryor
du. Ama Chaumont'a hangi yoldan gidersem gideyim, vard
m anda, yle acmasz bir darbe yiyordum ki, o andan itiba
ren, acdan hatralar istemektense, ondan korunmay dn
yordum daha ok. Darbeden birka saniye sonra, gkgrlts
gibi, pek hzl hareket edemeyen zihin, sebebini sunuyordu ba1 26

na. Chaumont, bana Buttes-Chaumont'u hatrlatyordu; Alber


tine oray hi grmediini syledii halde, Mme Bontemps,
Andree'yle Albertine'in sk sk Buttes-Chaumont'a gittiklerini
sylemiti. Belli bir yatan sonra, hatralarmz o kadar i ie gi
rer ki, dndmz eyin, okuduumuz kitabn hibir ne
mi kalmaz neredeyse. Her yere kendimizden bir ey brakm
zdr, her ey verimli, her ey tehlikelidir; bir sabun reklamn
da, Pascal'in Diinceler'indeki kadar deerli keifler yapabili
riz.
phesiz, o dnemde bana nemsiz gelen Buttes-Chaumont
trnden bir gerek, kendi bana, Albertine'in aleyhinde, kaplca
grevlisi veya amarc kz olaylar kadar ciddi, o kadar kesin bir
kant deildi. Ama her eyden nce, karmza rastlantyla km
olan bir hatra, bizde el dememi bir hayal etme, yani bu du
rumda, ac ekme gc bulur; ayn gc, kasten zihnimizi hare
kete geirip bir hatray yeniden canlandrmaya alrken, ks
men kullanmzdr. Ama tpk lo bir galeride, tam olarak see
meden, arpmamaya zen gsterdiimiz mobilyalar gibi, haf
zamda, karanlkta da kalsalar daima mevcut olan kaplca grevli
sine ve amarc kza almtm. Aksine, Buttes-Chaumont'u ya
da rnein Albertine'in Balbec gazinosunun aynasnda yansyan
bakn, Guermantes'lardaki davetin ardndan uzun sre bekle
diim Albertine'in akla kavumam gecikmesini, ne zaman
dr dnmemitim; hayatnn btn bu blmleri, kalbimin d
nda yer alyordu, onlar da kalbimle btnletirebilmek, kalbi
me ekleyebilmek, gerekten sahip olunan, isel bir Albertine'in
oluturduu tatl hatralarla birletirebilmek iin, hepsini ren
mek istiyordum. Bu tr hatralar, alkanln (hayatmz boyun
ca, bizden neredeyse btn evreni gizleyen ve koyu bir karanl
n iinde, hayatn en tehlikeli ve en esritici zehirlerinin yerine,
etiketlerini deitirmeden, haz uyandrmayan, zararsz bir mad
de koyan sersemletirici alkanln) ar perdesinin bir kesini
kaldrp, ilk gnk tazelikleriyle bana ulayorlar, baharn ilk g
neli gnnde bir arabaya bindiimizde, afak vakti evimizden
ktmzda, en sradan hareketlerimizi aydnlk bir cokuyla
fark etmemizi salayan ve bu youn dakikann, nceki gnlerin
toplamna baskn kmasna yol aan bir mevsim balangcnn,
1 27

gnlk rutinimizdeki bir deiikliin, diri ve keskin yeniliini su


nuyc rlard. Eski gnler, yava yava, daha nceki gnlerin zeri
ni rter, sonra da onlar izleyen gnlerin altna gmlrler. Ama
nasl ki, dev bir ktphanede, en eski kitaplarn bile, muhtemelen
kimsenin arayp sormayaca birer nshas bulunursa, her eski
gn de, iimizde yerini almtr. Bununla birlikte, bu eski gnler
den biri, sonraki dnemlerin yarsaydam katmann delip yzeye
karak benliimize yaylacak, onu tamamen kaplayacak olursa,
l;>ir an iin, isimler eski anlamlarna, insanlar eski ehrelerine ka
vuur, biz de o zamanki ruhumuza kavuuruz ve nicedir zm
szlemi, o zamanlar yreimizi daraltan sorunlar, dayanlr
hale gelmi, ksa srecek, belirsiz bir acyla hissederiz. Benliimiz,
birbirini izleyen hallerimizin st ste binmesinden oluur. Ama
bu st ste bini, bir dan katmanlamas gibi sabit deildir: Bit
mek bilmeyen kabarmalar, eski katmanlar yzeye karr. Kendi
mi, birden, Guermantes Prensesi'nin evindeki davetten sonra, ev
de, Albertine'in gelmesini beklerken bulurdum. O gece ne yap
mt? Beni aldatm myd? Kiminle aldatmt? Aime'nin ifaat,
doruluuna inansam bile, bu beklenmedik sorunun kayg ve ke
der ykl ilginliini katiyen azaltmyordu gzmde; sanki her
farkl Albertine, her yeni hatra, ayr bir kskanlk meselesi olu
turuyordu ve dierlerinin zmleri, bu zel meseleye uygulana
myordu.
Ama tek renmek istediim, o geceyi hangi kadnla ge
irdii deildi, bunun, Albertine iin hangi zel hazz temsil
ettiini, o esnada iinde neler olup bittiini de bilmek istiyor
dum. Bazen, Balbec'te, Franoise, Albertine'i almaya gider,
onu, birini beklermi gibi kaygl bir tavrla, arayan baklarla
pencereden dar eilmi bulduunu sylerdi. Beklenen gen
kzn Andree olduunu rendiimi farzedelim; Albertine,
onu nasl bir ruh hali iinde bekliyordu, kaygl ve arayan ba
klarn ardnda gizlenen ruh hali neydi? Bu eilimi, Albertine
iin ne kadar nemliydi, aklm ne kadar kurcalyordu? Hey
hat, ne zaman houma giden bir gen kz grsem, bazen ken
disini hi grmeden, bahsini iittiimde, nasl telalandm,
yakkl grnmeye, stnlk salamaya altm, souk
souk terlediimi hatrladka, ikence ekmem iin, ayn ten1 28

sel heyecan Albertine'de hayal etmem yetiyordu; Leonie Ha


lam, bir pratisyen hekim kendisini muayene edip, gerekten
hasta olduu konusunda pheye kaplnca, hastann ektii
aclar anlasn diye, hekime ayn rahatszlklar yaatacak bir
aygtn icat edilmesini istemiti, sanki ben de byle bir aygt
kullanyordum. Bu kadar, bana ikence ektirmeye yetiyor
du; Albertine'in kalbi bakalarna yneldiine, benimkinden
koptuuna, baka yere yerletiine gre, benimle Stendhal ve
Victor Hugo zerine yapt ciddi konumalarn, onun iin
pek bir arlk tamadn dnyordum. Ama bu arzunun
onun iin tad nem ve bu konudaki ihtiyatll, arzunun
nitelii hakknda, daha da nemlisi, Albertine'in kendi kafa
snda bu arzuyu nasl tanmlad hakknda bir bilgi vermi
yordu. Fiziksel aclarda, hi deilse acmz kendimiz semek
zorunda kalmayz. Hastalk, acy belirler ve bize dayatr.
Ama kskanlkta, adeta her trden, her younlukta, eitli
aclar dener ve uygun olanda karar klarz. Bu rnekteki gibi
bir ac, yani sevdiimiz kadnn, bizden farkl insanlarla eitli
hazlar yaadn, ona bizim yaatamayacamz hisleri onla
rn yaattn, en azndan d grnleriyle, suretleriyle, ta
vrlaryla, bizden ok farkl bir eyi temsil ettiklerini hissetti
imiz zaman ektiimiz strap sz konusu olduunda, iimiz
iyice zorlar. Ah! Albertine Saint-Loup'yu sevmi olsayd ke
ke! ok daha az ac ekermiim gibi geliyordu bana.
Hi phesiz, her insann kendine has duyarll hakknda
bilgimiz yoktur, ama genellikle, bilgimiz olmadn da fark et
meyiz, nk bakalarnn duyarll bizi ilgilendirmez. Alber
tine'le ilgili olarak, benim bedbaht veya mutlu olmam, bu du
yarlln niteliine balyd; bunu bilmediimin pekala farkn
daydm ve bilmemek, zaten bana ac veriyordu. Onun bilinme
dik arzularn, hazlarn, bir keresinde grr gibi, bir keresinde
de iitir gibi olduum yanlgsn yaadm. Albertine ldkten
bir sre sonra, Andree ziyaretime geldiinde, onlar grr gibi
oldum. Andree ilk kez gzel grnmt gzme; Albertine'in
ylesine sevdii eyin, herhalde bu kvrck salar, bu koyu
renk, etraf halkal gzler olduunu dndm; Albertine'in
ak hayallerini ssleyen, Balbec'ten alelacele dnmek istedii
1 29

gn, arzunun gelecee ynelik baklaryla grd ey, g


zmde somutlamt. Andree, karmda, Jpiter' in arzusu olan
Vens gibi, Albertine'in vcut bulmu Arzu'suydu sanki; bana,
mezarn tesindeki birinden gelen, o insann benliinde kefe
dememi olduum, bilinmedik, karanlk bir iekti, paha biil
mez bir yadigarn, beklenmedik biimde gn na karlma
syd. Andree, Albertine'in lmne zlyordu, ama arkada
n zlemediini derhal hissettim. lm yznden mecburen
uzaklat arkadandan kesin biimde ayrlm olmay kolay
lkla kabullenmi gibi grnyordu; oysa Albertine hayattay
ken, byle bir eyi Andree' den katiyen isteyemez, raz olmaya
candan korkardm. Halbuki aksine, zorluk ekmeden arkada
ndan vazgemi gibiydi, ne var ki, bunun bana bir faydas do
kunamazd artk. Andree, Albertine'i bana brakmt, ama l
bir Albertine'i brakmt; Albertine, gzmde yalnz hayatn
deil, geriye baknca, gerekliini de azck kaybetmiti, nk
onun yerine bakalarn koyabilmi olan Andree iin, vazgeil
mez ve tek olmadn gryordum.
Albertine hayattayken, Andree'ye, aralarndaki dostluun ve
Mlle Vinteuil'n hanm arkadayla ilikilerinin nitelii hakknda
zel sorular soramazdm, nk son zamanlarda, Andree'nin, ko
nutuumuz her eyi Albertine'e anlatmadndan emin deil
dim. imdi byle bir sorgulama, sonusuz kalsa bile, tehlikeli ol
mazd hi deilse. Andree'yle soru sorarcasna deil de, sanki
teden beri her eyi biliyormuum, Albertine' den renmiim gi
bi konuup, Andree'nin kadnlara olan eiliminden ve Mlle Vin
teuil'le ilikisinden bahsettim. Hepsini zorluk karmadan, g
lmseyerek itiraf etti. Bu itiraftan, acmasz sonular karabilir
dim; nk her eyden nce, Balbec' te birok delikanlya kar
sevecen ve cilveli olan Andree'nin, katiyen inkar etmedii bu tr
alkanlklar olduuna kimse ihtimal vermezdi; dolaysyla, bu
yeni kefettiim Andree'yle paralellik kurarak, Albertine'in de,
ayn alkanlklar, kskanlm hissettii iin bana deil, ama
baka herkese, ayn kolaylkla itiraf edebileceini dnebilir
dim. te yandan, Andree, Albertine'in en yakn arkadayd, Al
bertine, muhtemelen Balbec'ten onun uruna dnmt; Andree,
imdi bu eilimleri bana itiraf ettiine gre, buradan mecburen
1 30

karlacak sonu, ikisi arasnda, teden beri bir iliki olduuydu.


Nasl ki, yabanc bir insann bize getirdii bir hediyeyi onun ya
nnda incelemeye her zaman cesaret edemeyip, paketi o gittikten
sonra amay tercih edersek, ben de, Andree yanmdayken, ken
di iime kapanp bana sunduu acy incelemedim; bu acnn, be
densel hizmetkarlarm olan sinirlerimi ve kalbimi, imdiden al
tst ettiini pekala hissettiim halde, nezaket icab, hi fark et
memi gibi yapyor, misafirim olan gen kzla kibarca sohbet edi
yor ve iimdeki olaylara dnp bakmyordum. Andree'nin, Al
bertine'den sz ederken, Ah, evet, Chevreuse Vadisi' nde gezin
mekten ok holanrd," demesi, zellikle zc oldu benim iin.
Sanki Andree, eytani bir sonradan yaratma eylemiyle, Tanr'nn
eserine, Albertine'le gezintilerinin yer ald belirsiz ve var olma
yan evrene, lanetli bir vadi eklemiti. Andree'nin, Albertine'le
yaptklar her eyi anlatacam seziyordum; kibarlktan, kurnaz
lktan, izzetinefsim yznden, belki de minnetle, iyice sevecen
davranmaya altka, bir yandan Albertine'in masumiyetine
hala tandm alan giderek daralyordu, bir yandan da, btn
abalarma ramen, yrtc bir kuun, etrafnda giderek daralan
daireler izdii, ama avnn artk kaamayacan bildii iin s
tne atlmakta acele de etmedii, felce uram bir hayvana ben
zetiyordum kendimi. Bununla birlikte, Andree'ye bakmaya de
vam ediyordum; gzlerinin iine srarla bakldnda ipnotize ol
maktan korkmuyormu gibi yapan insanlarn snrl neesi, do
all ve gveniyle, kaytszlk taslayarak, "Daha nce sizi kz
drmaktan korkup hi sylememitim," dedim, "ama artk Al
bertine' den sz etmek ikimizin de houna gittii iin syleyebili
rim: Albertine'le bu tr bir ilikiniz olduunu oktandr biliyor
dum; ayrca, zaten biliyorsunuz, ama duymak hounuza gidecek
tir: Albertine size tapard." Andree'ye, Albertine'in ayn eilimle
re sahip arkadalarndan biriyle (benim yanmda pek utanmaya
ca okamalarla snrl kalsa da) sevimesini seyretmeme izin
verse, benim iin ok ilgin olacan syledim ve bilgi edinmek
iin, Rosemonde'u, Berthe'i, Albertine'in btn kz arkadalarn
saydm. "Byle bir eyi sizin karnzda katiyen yapmayacam
gibi, saydnz kzlardan herhangi birinin bu tr eilimleri olduunu da sanmyorum," diye cevap verdi. Beni mknats gibi e/1

131

i' j
1

l ,

ken canavara yaklamaktan kendimi alamayarak cevap verdim:


"Nasl olur! Sizin eteden bir tek Albertine'le byle eyler yapt
nz iddia etmeyeceksiniz herhalde! - Ama Albertine'le asla by
le bir ey yapmadm ki! - Andree'ciim, en az yldr bildiim
bir eyi inkar etmenin ne anlam var? Ben bunda bir ktlk gr
myorum, aksine. Yeri gelmiken, Albertine'in sizinle birlikte
Verdurin'lere gitmek istedii gnden bir nceki gece, belki hatr
larsnz . . . " Ben daha cmlemi bitirmeden, Andree'nin gzlerin
den, gzbebeklerini, kuyumcularn kullanmakta zorluk ektii
talar gibi sivrilten1 kaygl bir bak geti; temsil balamadan n
ce, perdenin kesini hafife aralayp, kimse grmeden hemen
geri ekilen imtiyazl kiilerin ifadesini hatrlatyordu. Sonra bu
kaygl bak yok oldu, her ey normale dnd, ama bundan by
le greceim her eyin, yapay olarak, benim iin dzenlenmi
olacan hissediyordum. O anda aynada kendimi grdm; ken
dimle Andree arasndaki benzerlik beni artt. Uzun zamandr
byk brakm olmasam, dudamn stnde sadece hafif bir gl
ge olsa, neredeyse tpatp benzer olacaktk. Belki de Albertine,
Balbec'te, belli belirsiz uzamaya balayan bym grnce, ans
zn Paris'e dnmek iin, sabrsz ve iddetli bir arzuya kaplmt.
"Ama srf siz bunda bir ktlk grmyorsunuz diye, doru ol
mayan bir eyi syleyemem ki. Size yemin ederim, Albertine'le
hibir zaman bu tr bir ey yapmadm, ayrca, onun bu tr ey
lerden nefret ettiinden eminim. Size bunu syleyenler, yalan
sylemi, belki bir karlar vard," dedi Andree, sorgulayan, p
heci bir tavrla. "Pekala, madem anlatmak istemiyorsunuz, yle
olsun," diye cevap verdim; aslnda elimde bulunmayan bir kant
ne srmek istemiyormu gibi grnmeyi tercih ettim. Bununla
birlikte, her ihtimale kar, Buttes-Chaumont kelimesini belli be
lirsiz telaffuz ettim. "Albertine'le Buttes-Chaumont'a gitmi ola
bilirim, ama oras zellikle kt hreti olan bir yer mi?" Bir ara
lar Albertine'le zellikle samimi olan Gisele'e bu konuyu aabilir
mi, diye sordum. Ama Andree, Gisele'in yakn zamanda kendisi
ne yapt bir kallelikten tr, ondan bir ricada bulunmann,
benim iin asla yapmayaca tek ey olduunu syledi. "Onu g
recek olursanz," diye ekledi, "size sylediklerimi aktarmayn, bir
dman kazanmann anlam yok. Onunla ilgili dncelerimi
1 32

kendisi de bilir, ama Gisele'le, sonra tekrar barmay gerektirecek


iddetli kavgalardan daima kanmmdr. Ayrca Gisele tehlike
lidir. Ama takdir edersiniz ki, bir hafta nce elime geen bir mek
tupta kallee sralad yalanlar okuduktan sonra, hibir ey,
dnyann en soylu davranlar bile, yaptklarn unutturamaz."
Sonu olarak, Andree bu eilimlere katiyen saklamayacak kadar
sahip olduu ve Albertine, Andree'yi hi kukusuz ok sevdii
halde, aralarnda asla tensel bir iliki olmadysa ve Andree, Al
bertine' in bu tr eilimleri olduundan habersizse, demek ki Al
bertine'in byle eilimleri yoktu ve herkesten nce Andree'yle
yaamas beklenecek trden bir ilikiyi, hi kimseyle yaamam
t. Dolaysyla, Andree gittiinde, kesin iddiasnn beni huzura
kavuturduunu fark ettim. Ama belki de bu iddias, hatras hala
taze olan bir lye kar tad grev duygusundan kaynaklan
yordu; Albertine'in, hayattayken, muhtemelen inkar etmesini is
tedii bir eyi aa karmak istemiyordu.
Albertine'in, defalarca hayalimde canlandrmaya altm
ve Andree'yi seyrederken bir an grr gibi olduum hazlarna,
bir kez de grerek deil, iiterek ahit olduum izlenimine ka
pldm. Albertine'in sk sk gittii bir semtten iki amarc kz,
bir randevu evine getirtmitim. Kzlardan biri tekini okarken,
okanan kz, aniden, balangta ne olduunu anlayamadm
sesler karmaya balad; bizzat yaamadmz bir izlenimin
ifadesi olan, zgn bir sesin anlamn, asla tam olarak kavraya
mayz. Yan odadan bir ses duyup, hibir ey grmesek, uyutul
madan ameliyat edilen bir hastann, acyla att lklar, bir
glme krizi zannedebiliriz; evladnn ldn renen bir an
nenin kard seslere, ne olduunu bilmiyorsak, insani bir an
lam yklemek, bir hayvandan veya harptan kan sesleri yo
rumlamak kadar zor gelebilir bize. Bu iki sesin, ok farkl da ol
sa, kendi yaadklarmzla benzerlik kurarak, strap dediimiz
eyi ifade ettiini anlamamz biraz zaman alr; benim de, o se
sin, ok farkl olmakla birlikte, kendi yaadklarmla benzerlik
kurarak, haz dediim eyi ifade ettiini anlamam biraz zaman
ald; bu haz, amarc kz bylesine altst edebildiine gre,
gen kadnn yaamakta olduu ve her insann esrarengiz mah
remiyetinde olup bitenleri baka herkesten gizleyen perdeyle
133

'I

1,

benden gizlenen harika dramn btn aamalarn tanmlayp


yorumlayan bu duyulmadk lisan dourduuna gre, epeyce
gl bir haz olmalyd. Ne var ki, kzlar bana hibir bilgi vere
medi, Albertine'in kim olduunu bilmiyorlard.
Romanclar, bazen kitaplarnn nsznde, yabanc bir
lkede seyahat ederken tantklar bir kiiden, baka birinin
hayatn dinlediklerini ileri srerler. Sonra, sz bu tesadfi
arkadaa brakrlar; onun anlattklar da, romann kendisidir.
rnein Fabrice del Dongo'nun hayatn, Stendhal'e, Pado
val bir piskopos anlatmtr. Ak olduumuz zaman, yani
bir baka insann hayat bize esrarengiz grndnde, by
le bilgili bir anlatc bulmay ne kadar ok isteriz! stelik,
byle biri mutlaka vardr. Hatta biz kendimiz de, u veya bu
kadnn hayatn, o kadnn aklarndan hi haberi olmayan,
merakla bizi dinleyen bir dostumuza veya bir yabancya, tut
kusuzca anlatmaz myz bazen? Benim Bloch'a Guermantes
Prensesi'ni, Mme Swann' anlattm gibi, bana Albertine'i
anlatacak biri vard; byle biri her zaman vardr . . . ama ona
hibir zaman rastlamayz. Albertine'i tanm olan kadnlar
bulsam, bilmediim her eyi renirmiim gibi geliyordu ba
na. Oysa bir yabanc, Albertine'in hayatn, kimsenin benim
kadar iyi bilemeyeceini zannederdi herhalde. En yakn ar
kadan, Andree'yi tanmyor muydum? Ayn ekild e, bir
bakann arkadann da, belirli siyasi meselelerin gerek y
zn bildiini veya adnn asla bir davaya karamayacan
zannederiz. Ama sz konusu arkada, bakanla ne zaman si
yaset konuacak clsa, bakann yuvarlak szler ettiini, olsa
olsa, gazetelerde yer alan bilgileri aktardn tecrbeyle gr
mtr; ba derde girmise, bakana yapt eitli bavuru
larn hepsi, "Benim yapabileceim bir ey yok," cevabyla
karlamtr ve arkadan da, bu konuda yapabilecei bir
ey yoktur. Kendi kendime, "u veya bu ahitlerle tanabil
seydim!" diyordum; oysa onlarla tansam, Andree'den
rendiimden fazla bir ey renemeyecektim; Andree de sak
lad srr ifa etmiyordu. Kskanl getikten sonra, Odet
te'in Forcheville'le neler yaptn merak etmekten de vazge
en Swann'dan, bu konuda da ayrlyordum; benim kskan1 34

ln getikten sonra bile, Albertine'in amarc kzyla, ma


hallesinde oturan insanlarla tanmak, oradaki hayatn, ent
rikalarn adm adm takip etmek, benim gzmde bys
olan yegane eylerdi. Gilberte rneinde, Guermantes Desi
rneinde olduu gibi, cazibe hep arzunun nkoulu olduu
iin, Albertine'in bir zamanlar yaad mahallede oturan,
onun muhitinden kadnlarn peine dtm, bir tek onlarn
varln arzulayabilirdim. Bu kadnlardan hibir ey rene
mesem de, beni cezbeden yegane kadnlar, Albertine'in tan
d ya da tanm olabilecei, onun muhitinden ya da ho
land muhitlerden kadnlar, zetle, benim gzmde, ona
benzeme cazibesine ya da onun holanabilecei trden biri
olma cazibesine sahip kadnlard. Bana bu ekilde, ya Alber
tine'in kendisini ya da onun muhtemelen tercih ettii tipi ha
trlatan bu kadnlarn, iimde uyandrd acmasz duygu,
kskanlk ya da zlem, daha sonra, kederim yattnda,
byden yoksun olmayan bir meraka dnt. En ok merak
ettiklerimse, benim bildiim hayattan ok farkl olan hayatla
r sebebiyle, halktan kzlard. Hi phesiz, bir eye ancak
zihnimizle sahip olabiliriz; anlayamadmz bir resmin ye
mek odamzda asl olmas, o resme sahip olduumuz, hi
bakmadmz bir manzarann ortasnda yaamamz, o man
zaraya sahip olduumuz anlamna gelmez. Buna ramen, es
kiden, Albertine Paris'te ziyaretime geldiinde, onu kucakla
dm zaman, Balbec'i tekrar ele geirdiim yanlgsn yaar
dm; ayn ekilde, bir ii kz ptmde de, Albertine'in
hayatyla, atlyelerin atmosferiyle, bir tezgah ba sohbetiyle,
fakirhanelerin ruhuyla, snrl ve anlk da olsa, bir temas ku
ruyordum. Albertine'e kyasla Andree ve dier kadnlar,
-gemite Balbec' e kyasla Albertine gibi-, derece derece aza
larak birbirini ikame eden hazlard; Balbec seyahati veya Al
bertine'le ak gibi, artk ulamamz mmkn olmayan haz
dan vazgememize imkan tanyan, (Venedik'e gidemeyiin
tesellisi olarak, Louvre' a gidip eskiden Venedik'te bulunan
bir Tiziano resmini grmek gibi) birbirlerinden belli belirsiz
bir farkla ayrlan, hayatmz, bir merkezden, hakim tonu be
lirlemi ve kendisiyle uyumayan her eyi ayklam olan bir

li1
1

'
.. 1

! lj!

'

'"

' !
!

l:l l

'I

135

IJ

ilk arzudan (rnein Guermantes Desi ve Gilberte) yay


lan, i ie, bitiik, uyumlu, giderek zayflayan bir halkalar di
zisi haline getiren hazlardand. Artk hi gerekletiremeye
ceimi bildiim, Albertine'le birlikte olma arzusuna kyasla,
Andree ve dier kadnlar, Albertine'i grp de tanmadm
dnemde, onunla birlikte olma arzusunu hi gerekletire
meyeceimi zannederken, bir akam bir zm salkmnn,
kvrm kvrm, gneli tazeliinin ifade etmi olduu eye
benziyordu. Bir zamanlar, bu zelliklerine ramen sevdiim
Albertine'in, imdi akm artran fiziksel ve sosyal zel
likleri, arzularm, eskiden doal olarak yapacam tercihten
en uzak olan tipe, esmer kk burjuvalara yneltiyordu.
Hi phesiz, iimde ksmen yeniden domaya balayan ey,
Albertine' e olan akmn tatmin edemedii o muazzam ar
zuydu, bir zamanlar Balbec yollarnda, Paris sokaklarnda
hissettiim, hayat tanma arzusuydu, Albertine'in kalbinde
de var olduunu dnerek, benden bakalaryla tatmin et
mesine engel olmaya altmda, bana nice aclar ektiren
arzuydu. Artk onun arzusunu dnmeye tahamml edebi
liyordum, kendi arzum, derhal bu dnceyi dourduu
iin, iki muazzam itah akyordu, bu arzuyu onunla birlikte
giderebilmeyi isterdim; kendi kendime, "u kz, Albertine'in
houna giderdi," dediimde, ani bir dnle Albertine'i ve
lmn dnyor, fazlasyla kederleniyor ve arzumun pe
inden c aha fazla koamyordum. Nasl ki, bir zamanrar, Me
seglise ve Guermantes taraflar, krlara beslediim sevginin
temellerini oluturdularsa ve eski bir kilisesi, peygamberi
ekleri, dniekleri olmayan bir manzarada, derin bir b
y bulmam engelledilerse, ayn ekilde, Albertine'e olan a
km da, iimde onlar byleyici bir gemile badatrarak,
sadece belirli trden kadnlarn peinde komama sebep olu
yordu; yine onu sevmeden nceki zamanlarda olduu gibi,
eskisi kadar tekelci olmayan hatramla yer deitirebilecek
trevlerine ihtiya duymaya balyordum. Artk sarn ve
gururlu bir desten holanmam mmkn deildi, nk
iimde, k noktas Albertine olan, Albertine' e ynelik ar
zum, aklarnn yaratt kskanlk ve lmnden duydu1 36

1
um strap olan duygularn hibirini uyandrmazd . zle
nimlerimizin gl olmas iin, iimizde, kendilerinden fark
l bir eyi, hazla tatmin edilemeyecek, ama arzuya eklenen,
onu kabartan, aresizce hazza tutunmasna sebep olan bir
duyguyu harekete geirmeleri gerekir. Albertine'in kimi ka
dnlara duymu olabilecei akn bana verdii ac azaldka,
ayn ak, bu kadnlar gemiimle badatrmaya, tpk
Combray hatrasnn, dnieklerine ve akdikenlere, yeni
ieklerden daha fazla gerekli k kazandrmas gibi, onlar
daha gerek klmaya balamt. Andree'yle ilgili olarak bile,
artk kendi kendime, fkeyle, "Albertine ona akt," demi
yor, aksine, kendi arzumu kendime aklayabilmek iin, ef
katle, "Albertine onu ok severdi," diyordum. Kars ldk
ten sonra baldzyla evlenen, teselli bulduunu zannettii
miz, oysa aksine, teselli bulmasnn imkansz olduunu ka
ntlayan erkekleri imdi anlyordum.
Bylece, bitmekte olan akm, sanki yeni aklara imkan ta
nyor, Albertine ise, uzun sre bizzat sevilen, daha sonra, a
nn sevgisinin azaldn hissedince, muhabbet tellall ro
lyle yetinerek iktidarn koruyan kadnlar gibi, XV. Louis'ye
yeni kzlar sunan Pompadour Markizi gibi, bana yeni kzlar
sunuyordu. Eskiden zamanm, u veya bu kadn arzuladm
dnemlere blnrd. Bir kadnn sunduu iddetli hazlar ya
ttnda, bana neredeyse saf bir sevgi sunan bir baka kadn
arzulardm, sonra daha ustalkl okamalara duyulan ihtiya,
ilk kadn arzulatrd yine. imdi bu mnavebeler sona ermiti,
ya da en azndan, dnemlerden biri srp gitmekteydi. Benim
istediim, yeni gelecek kzn, benim evimde yaamas ve gece
leri yanmdan ayrlmadan nce, bana kardee bir pck ver
mesiydi. yle ki, -bir baka kzn tahamml edilmez varln
tecrbe etmi olmasam- belirli bir ift dudaktan ok, bir p
cn, bir aktan ok, bir hazzn, bir kiiden ok, bir alkanl
n zlemini ektiimi zannedebilirdim. Yeni gelecek kzn, ba
na Albertine gibi, Vinteuil alabilmesini, Elstir' den sz etmesi
ni de istiyordum. Btn bunlar imkanszd. Yeni gelecek kzn
aknn, Albertine'in aknn yerini tutamayacan dn
yordum; belki mze ziyaretleri, gece konserleri gibi eitli
1 37

'I


,
1

olaylarn, mektuplamalara, konumalara, en bata bir flrte,


sonra da ciddi bir arkadala frsat tanyan karmak bir haya
tn eklendii bir ak, tpk bir orkestrann bir piyanodan daha
fazla imkana sahip olmas gibi, sadece kendini verebilen bir
kadna duyulan aktan daha fazla imkana sahip olduu iin;
belki de, daha derinde, Albertine'in bana sunduu sevgi t
rnden bir sevgiye, yani olduka kltrl ve ayn zamanda
kz karde yerini de tutabilecek bir kzn sevgisine duyduum
ihtiya, -tpk Albertine'le ayn muhitten kadnlara duyduum
ihtiya gibi,- Albertine'in hatrasnn, ona olan akmn hatra
snn canlanmasndan ibaret olduu iin. Ve bir kez daha, nce
hatrann yaratc olmadn, sahip olduumuz eyden baka
sn, hatta daha iyisini bile arzulayamadn; sonra, hatrann
manevi olduunu, yani gerekliin, arad durumu kendisine
salayamayacan; son olarak da, bir lden treyen hatra
nn, zannedilebileceinin aksine, sevme ihtiyacndan ok, var
olmayan kiiye duyulan ihtiyac yeniden canlandrdn gr
yordum. yle ki, setiim kadnn Albertine'e benzerlii, elde
edebildiim takdirde sevgisinin, Albertine'in sevgisine benzer
lii bile, bilmeden peinde kotuum ve mutluluumun canla
nabilmesi iin vazgeilmez olan eyin yokluunu daha fazla
hissettirmekten baka ie yaramyordu; peinde kotuum ey
ise, Albertine' di, birlikte yaadmz zamand, bilmeden izini
srdm gemiti. Elbette, gneli gnlerde Paris, benim ar
zuladm kzlarla deil, kkleri Albertine'in arzusuy1a me
hul gecelerinin karanlna uzanan saysz gen kzla ieklen
mi gibi grnyordu. Ta balarda, henz benden phelen
mezken, "u kz harika bir ey, ne kadar gzel salar var!" de
dii kz da onlardan biriydi. Albertine'i grp de tanmad
m dnemden kalma, hayatna ilikin eitli meraklarm ve
bir yandan da, hayattaki btn arzularm, tek bir merak haline
dnmt: Albertine'in hazz ne ekilde yaadn merak
ediyor, onu baka kadnlarla birlikteyken grmek istiyordum;
belki bu sayede, o kadnlar gittikten sonra, en sona, efendi sfa
tyla ben kalrdm yannda. u veya bu kadnla geceyi geir
meye deer mi diye tereddt ediini, bir dieri gittikten sonra
ki doygunluunu, belki hayal krkln grsem, Albertine'in
1 38

iimde uyandrd kskanl akla kavuturur, gereki


boyutlara oturturdum, nk onu bu hazlar yaarken grn
ce, hazlarn lp, snrlarn kefedebilirdim.
Albertine'in, eilimlerini inatla, iddetle inkar ederek, bizi
ne hazlardan, ne kadar tatl bir hayattan yoksun braktn d
nyordum! Bu inadn sebebinin ne olabileceini bir kez daha
dnrken, anszn, Balbec'te, Albertine'in bana kalemini ver
dii gn ona sylemi olduum bir cmle geldi aklma. Onu
pmeme izin vermedii iin kendisine sitem ederken, bir kad
nn baka bir kadnla iliki kurmasn ne kadar iren buluyor
sam, pmeyi de o kadar doal bulduumu sylemitim.
Heyhat, belki Albertine bunu unutmamt.
En holanmayacam kzlar alp eve getiriyor, dmdz
sa peremlerini okuyor, biimli, kk bir burna, bir span
yol solgunluuna hayran oluyordum. Hi phesiz, eskiden,
sadece Balbec yollarnda, Paris sokaklarnda grdm kadn
lara ynelik arzularmn bile, bireyselliini hissetmi, o arzuyu
bakasyla tatmin etmeye almann, onu saptrmak anlamna
geleceini sezmitim. Ama hayat, ihtiyalarmzn kalc oldu
unu zaman iinde gstermi ve belirli bir insan bulunmuyor
sa, bakasyla yetinmek zorunda olduumuzu retmiti bana;
Albertine' de aradm eyi, bana bir bakasnn, Mile de Ster
maria'nn da vermi olabileceini dnyordum. Ama arad
m, bana Albertine vermiti; sevgi ihtiyacmn tatminiyle Al
bertine'in bedensel zellikleri arasnda, o kadar girift hatralar
rlmt ki, sevgi ihtiyacn, Albertine'in bedenine ait hatra
larn karmak nakndan ayklayamyordum. Bana bu mutlu
luu bir tek o verebilirdi. Onun tek olduu dncesi, eskiden
yolda grdm kadnlarla ilgili dncem gibi, Albertine'e
has zelliklerden kaynaklanan, metafizik bir varsaym deil,
hatralarmn olaan ve kalc biimde st ste binmesinden
oluan bir tecrbe sonucuydu. Artk ona ihtiya duymadan,
onun yokluu yznden ac ekmeden, bir sevgi arzusu duya
mazdm. Dolaysyla, seilen kadnn, istenen sevginin, ge
mite yaadm mutlulua benzerlii bile, o mutluluun can
lanmas iin eksik olan her eyi bana daha fazla hissettirmek
ten baka bir ie yaramyordu. Albertine gittiinden beri
1 39

,
,,
,
'

'

il
1

il

1
:i

i
1

1
1

'I

odamda varln hissettiim ve kadnlara sarlarak doldraabi


leceimi zannettiim boluu, bu kez de kadnlarda buluyor
dum. Onlar bana hi Vinteuil'n mziinden, Saint-Simon'un
Hatralar'ndan sz etmemi, beni ziyarete gelirken, ar kes
kin bir parfm srmemiler, kirpiklerini kirpiklerime kartr
ma oyunu oynamamlard; btn bunlar, grne baklrsa,
cinsel ilikinin kendisine dair hayaller kurup ak yanlgsn
yaamaya frsat verdikleri iin, ama aslnda, Albertine'in hat
rasnn bir paras olduklar ve ben esasen Albertine'i istedi
im iin nemliydi. Bu kadnlarn Albertine'le benzerlikleri,
Albertine' de olup da onlarda eksik olan eyleri bana daha faz
la hissettiriyordu; bu da her ey demekti ve Albertine ld
ne gre de, artk hi var olmayacakt. Bylece, beni bu kadnla
ra yneltmi olan Albertine'e akm, imdi onlara kaytsz kal
mama yol ayordu; sreleri en ktmser tahminlerimi bile a
m olan Albertine' e zlemim ve srarl kskanlm da, haya
tmn geri kalanndan tecrit edilmi halde, sadece hatralarmn
etkisine, duraan hallere uygulanabilecek bir psikolojinin etki
ve tepkilerine maruz kalm olsalard, muhtemelen pek dei
meyeceklerdi; oysa bedenlerin mekanda hareket etmesi gibi,
ruhlarn zamanda hareket ettii, daha byk bir sistemin iine
srklenmilerdi. Uzayda bir geometri olduu gibi, zamanda
da bir psikoloji vardr ve dzlem psikoloji hesaplar, bu psiko
lojide geerli olmaz, nk dzlem psikolojide, Zaman ve b
rnd ekillerden biri, yani unutu, gz nne alnmam
tr; gcn hissetmeye baladm unutu, geree adaptas
yonda ok gl bir etkendir, nk iimizde, srekli gerekle
atarak yaayan gemii yava yava yok eder. Gnn birin
de, Albertine'i artk sevmeyeceimi daha nce pekala tahmin
edebilirdim aslnda. Albertine'in ahsnn ve eylemlerinin, be
nim iin tadklar nemle, bakalarnn gzndeki nemi ara
sndaki farktan yola karak, akmn ona ynelik olmaktan zi
yade, benim iimde olduunu anladmda, akmn bu znel
liinden, eitli sonular karabilirdim; zellikle de, zihinsel
bir durum olduuna gre, ahstan epey daha uzun mrl
olabileceini, ama bir yandan da, o ahsla gerek hibir ba
lants ve kendi dnda hibir dayana bulunmad iin, en
1 40

kalc olanlar dahil, btn zihinsel durumlar gibi, gnn birin


de, mecburen kullanm d kalacan, "ikame" edileceini ve
o gn, beni Albertine'in hatrasna sevgiyle, hi kopmamacas
na balayan eylerin hepsinin yok olacan dnebilirdim.
Ne yazk ki, insanlar, bizim amzdan, kendi zihnimizin ok
abuk bozulan koleksiyonlarnn sergilendii levhalardan ba
ka bir ey deildir. Zaten bu yzden, insanlarla ilgili, dnce
nin btn iddetine sahip planlar yaparz, ama zihin yorulur,
hatra da yok olur; nasl Albertine' e akik bilyeyi veya Gilber
te'in baka armaanlarn, hibir znt duymadan verdiy
sem, ilk karma kan kadna Albertine'in odasn rahatlkla
vereceim bir gn gelecekti.

141

KNC BLM

Albertine'i hala seviyordum geri, ama son dnemdeki gi


bi sevmiyordum artk; hayr, onunla balantl yerlerin, insanla
rn, her eyin, bende, acdan ok by ieren bir merak uyan
drd daha eski dnemlerdeki gibi seviyordum. Hatta onu
tam olarak unutmak iin, gittii yoldan balang noktasna ge
ri dnen bir yolcu misali, bataki kaytszla varmak iin, ak
mn doruk noktasna ulancaya kadar yaadm btn duy
gulardan, ters ynde tekrar gemem gerekeceini gayet iyi his
sediyordum. Ama gemiin bu aamalar, bu anlar, sabit deil
dir; imdi gemite kalm olan bir zamana, ileriye doru uza
nan umudun korkun gcn, mutlu cehaletini korurlar ve biz
anlk bir sanrya kaplarak, gerideki o zaman, gelecek olarak
alglarz. Albertine'in, akama ziyaretime geleceini bildiren bir
mektubunu okurken, ksack bir an, mutlu bir beklentiyle dolu
yordum. Bir daha hi gitmeyeceimiz bir lkeden, gittiimiz
gzergah izleyerek geri dnerken, gidite getiimiz btn is
tasyonlarn adn ve grnn tandmz dn yolculuk
larnda, bazen, tren bu istasyonlardan birinde durmuken, ksa
ck bir an, ilk yolculuumuzdaki gibi, geride braktmz yere
doru hareket etmek zere olduumuz yanlgsn yaarz. Ya
nlg derhal kaybolur, ama tekrar oraya gittiimizi bir an hisset
mi oluruz; hatra byle acmaszdr ite.
Bununla birlikte, balang noktasndaki kaytszla dne
bilmek iin, aka varncaya kadar katedilen mesafeyi ters yn
de katetmek zorunda olsak da, izlediimiz rota ayn olmayabi
lir. Gidi ve dn rotalarnn ortak bir zellii, dz bir hat ol
mamalardr, nk ak gibi unutu da, dzenli ilerlemez. Yine
de, ikisi ayn yolu izlemeyebilir. Ben, dn yolunda, var nok
tasna epeyce yaklamken, zellikle hatrladm drt aama-

145

dan getim; muhtemelen bunlar zellikle hatrlamamn nede


ni, bu aamalarda, Albertine' e akmn bir paras olmayan ey
leri fark etmemdi; Albertine' e akmla bir balantlar olsa bile,
byk bir akn ncesinde ruhumuzda var olan eylerin, bu
akla, onu besleyerek, onunla savaarak veya zihnimiz tarafn
dan incelenmek zere onunla ztlk ya da benzerlik oluturarak
balant kurduklar ekilde ilikiliydiler.
Bu aamalardan ilki, k banda, evden ktm gneli bir
pazar gn balad. Azizler Yortusu'ydu, Boulogne Orman'na
yaklarken, Albertine'in Trocadero'dan dnp beni almaya ge
liini kederle hatrladm, nk o gne tpatp benzer bir gn
d, ama Albertine yoktu. Kederime ramen, bir haz da duyu
yordum, nk gemiteki o gnm dolduran ezginin, minr
akortta, hznl tondaki tekrar, Franoise'n telefon etmeyii,
Albertine'in gelmeyii, olumsuz eyler deil, hatrladklarmn
gereklikten silinii olduu iin, o gne bir hzn katyorlar,
tekdze, yaln bir gnden daha gzel bir eye dntryorlar
d, nk artk var olmayan, o gnden koparlp alnm olan
eyin damgas, bu yeni gne oyulmutu adeta. Vinteuil sonatn
dan cmlecikler mrldanyordum. Albertine'in bu sonat bana
defalarca alm olduunu dnmek beni fazla zmyordu ar
tk, nk ona ilikin neredeyse btn hatralarm, ikinci kim
yasal duruma gemiti, artk kalbi kaygyla sktrmayp yu
muatyorlard. Ara sra, onun en ok ald blmlerde, o sra
lar bana ok sevimli gelen bir yorum yapmay, bir arm
nermeyi alkanlk haline getirdii blmlerde, kendi kendi
me, "Zavall kz," diyordum, ama kederlenmiyordum, sadece
mzikteki o blm, fazladan bir deer kazanyordu; Van
Dyck'n zaten kendi bana ok gzel olan I. Charles portresi
nin, ulusal koleksiyona, Mme du Barry'nin kral etkileme arzu
su sayesinde girdii iin, fazladan bir deer kazanmas gibi,
mziin o blm de, adeta tarihi bir deer, ilgin bir zellik
kazanyordu. Cmlecik tamamen ortadan kaybolmadan nce,
eitli unsurlar zlp havaya dalarak bir an dalgalandn
da, Swann'n aksine, benim nazarmda, Albertine'den gelen bir
haberci deildi kaybolan. Cmlecik, Swann'a artrdndan
baka dnceler artryordu bana. Ben bilhassa, hayatm
1 46

boyunca gelien akm gibi, sonat boyunca gelien bir cmleci


in oluumuna, denemelerine, tekrarlarna, "evrim"ine duyarl
olmutum. imdi de, her gn akmn bir unsurunun, nce ks
kanlk ynnn, sonra bir bakasnn yok olduunun bilinciy
le, yava yava, belli belirsiz hatrlayarak balangtaki ilk
admlara dnerken, cmleciin dalnda, akmn paralan
u grr gibi oluyordum.
Orman yollarnda, yapraktan tlleri gnden gne incelen
aalarn arasndan geerken, Albertine'in arabada yanmda ol
duu, sonra benimle birlikte eve dnd, hayatm sarmalad
n hissettiim bir gezintinin hatras etrafmda uuuyordu
sanki; evremde, buulu bir sisin iinde kararan d allarn ara
sndan, batan gne, bolua aslym gibi grnen, seyrek,
enine eritler halindeki altn yapraklar parldatyordu (bir yan
dan da, aal bir yolun kenarnda duran her kadna, dnd
kiiyle bir benzerlik, hatta o olmas ihtimalini kazandran
bir sabit fikirle hareket eden herkes gibi, ara sra, olduum yer
de sryordum: "Belki de odur!" Dnp bakarsnz, araba yo
luna devam eder, geriye dnmezsiniz); yapraklar, hafzann
gzleriyle grmekle yetinmiyordum; sanatnn, btnsellik
kazandrmak zere aralarna bir hikaye, bal bana bir roman
soktuu, salt tasvirden oluan sayfalar gibi, bu yapraklar da be
ni ilgilendiriyor, duygulandryordu; bylece bu doa paras,
hznn kalbime ulaabilecek yegane bysn kazanyordu.
Bu bynn, Albertine'i hala eskisi kadar sevmemden kaynak
landn zannediyordum, oysa aksine, unutuun iimde g
lenmeye devam etmesinden, Albertine'in hatrasnn artk bana
ac vermemesinden, yani deimi olmasndan kaynaklanyor
d u; ama benim o srada hznmn sebebini aka grebildii
mi zannetmem gibi, duygularmz ne kadar bilsek de, daha de
rindeki anlamlarna inemeyiz; nasl ki hekim, hastasnn anlat
t rahatszlklarn yardmyla daha derinde, hastann bilmedi
i bir nedene ularsa, ayn ekilde, duygularmz, dnceleri
miz de bir belirti deeri tar sadece. Hissettiim by ve tatl
hzn kskanlm uzakta tuttuu iin, duyularm tekrar uya
nyordu. Yine Gilberte'le grmemeye baladm dnemdeki
gibi, kadn ak iimden havalanyor, daha nce sevilmi bir ka-

1 47

dna ilikin btn tekelci armlardan syrlyor, nceki y


kmlarn serbest brakt kokular gibi, bahar havasnda asl
duruyor, yeni bir yaratkla birlemeyi bekliyordu sadece. Hi
bir yerde, adlar "unutmabeni" olsa bile, bir mezarlktaki kadar
ok iek amaz. O gneli gnde iek am olan saysz gen
kz, bir zamanlar Mme de Villeparisis'nin arabasndan, yine
bir pazar gn ormana gelirken Albertine'le bindiimiz araba
dan seyredeceim ekilde seyrediyordum. Baklarm bu kz
lardan birine konduunda, Albertine'in gizlice yneltecei me
rakl, kaamak, giriken, bilinmez dnceler yanstan bak
da, derhal gelip onun yanna konuyor, esrarengiz, sratli, ma
vimsi kanadn bakma ekleyerek, o ana kadar tamamen do
al olan bu aal yollarda, bir mehuln rpertisini dolatr
yor, bu yollar, bana katiyen yabanc olmad iin, kendi arzu
mun tek bana sunamayaca bir bilinmezlikle yeniliyordu.
Bazen de, biraz hznl bir roman okuyorsam, ani geri dn
ler yayordum, nk baz romanlar, koyu, ama anlk bir ma
tem gibi alkanl bozup, bizi hayatn gerekliiyle tekrar te
masa geirir, ama sadece birka saat sren bir kabus gibidirler,
nk alkanln gc, yaratt unutu ve zihnin bu gle
mcadele edip gerei yeniden yaratmaktaki yetersizliinin
verdii nee, gzel bir kitabn, btn telkinler gibi etkisi pek k
sa sren, neredeyse ipnotize edici telkininden ok daha baskn
dr. Zaten Balbec'te, Albertine'le tanmay ilk istediimde, g
rntleri beni sokaklarda, yollarda, defalarca durdurmu <>lan
o gen kzlar temsil ettiini ve benim nazarmda, onlarn haya
tn zetleyebileceini dndm iin istememi miydim?
imdi de, hepsini zet halinde barndran akmn yldznn,
snmek zereyken, tekrar dank bir bulutsu tozuna dn
mesi doal deil miydi? Albertine'in iimde tadm sureti,
her yerde karma onu kard iin, kzlarn hepsi bana birer
Albertine gibi grnyordu; hatta aal bir yolun kvrmnda,
otomobile binmekte olan bir kz, bana Albertine'i o kadar hatr
latt, vcut yaps o kadar aynyd ki, bir an, acaba grdm
kz Albertine mi, acaba beni kandrmak iin mi ldn sy
lemilerdi, diye dndm. Albertine'i, hayata kar gveni
tamken, byle aal bir yolun kvrmnda, belki Balbec'te, ara1 48

baya ayn ekilde binerken karmda grmekteydim tekrar.


Gen kzn otomobile biniini, bir gezinti srasnda hzla uzak
laan yzeysel grntler gibi, sadece gzlerimle alglamyor
d um; sanki kalc bir eylem haline gelmiti ve gemie doru
da uzanyordu, sonradan eklenen bu ksm, ehvetle, kederle
kalbime yaslanyordu.
Ama gen kz gzden kayboluverdi. Biraz ileride grd
m, yaa daha byk gen kzn, belki de gen kadnn k
giyimleri, enerjik tavrlar, Albertine'le arkadalarn ilk grd
m gn beni cezbeden eyle o kadar rtyordu ki, hzlanp
bu yeni gen kza yetitim; arabaya bindiklerinde, ben de
deli gibi her yerde bir araba aradm, ama bulduumda, i iten
gemiti. Kzlar bulamadm. Ne var ki, birka gn sonra, eve
dnerken, apartmanmzn kubbeli kapsndan, Boulogne Or
man'nda takip ettiim gen kzn kmakta olduunu gr
dm. Kzlar, zellikle iki esmer kz, penceremden kim bilir ka
kez grdm veya sokakta karlatm, bana yzlerce plan
yaptran, hayat sevdiren, tanamadm sosyete kzlarna tpa
tp benziyorlard, yalnz yaa biraz daha byktler. Sarn
kzn, o kadar houma gitmeyen, daha krlgan, adeta hastalkl
bir havas vard. Bununla birlikte, ksa bir bakla yetinmeyi
im, sarn kz yzndendi; olduum yere aklmtm, gzle
rimdeki baklar, baka yne evrilmesi imkansz sabitlikleriy
le, bir soruna eilir gibi younlamalaryla, grnenin ok daha
tesine ulamak gerektiinin bilincindeydiler sanki. Nice kz
gibi, bu kzlarn da ortadan kaybolmasna izin verecektim
muhtemelen, ama tam nmden geerlerken, sarn kz -onla
ra dikkatle baktm iin mi bilmem,- nce bana kaamak bir
bak yneltti, getikten sonra da, dnp ban evirdi ve bu
ikinci bak beni coturdu. Ne var ki, benimle daha fazla ilgi
lenmeyip, arkadalaryla konumaya koyuldu; bu durumda,
heyecanm herhalde azalacakken, anlatacam keifle kat kat
artt. Kapcya, dar kan kzlarn kim olduunu sorduum
da, "Desi sordular," dedi. "Sanrm sadece biri tanyor de
si, tekiler ona kapya kadar elik etmiler. te ad, doru yaz
dm m bilmem." Okuduum Mlle Deporcheville isminin,
d' Eporcheville olduunu hemen anladm; hatrladm kada1 49

ryla, Robert'in randevu evinde karlap ilikiye girdii, son


derece soylu bir aileye mensup, uzaktan Guermantes'larla ak
raba olan gen kzn ismi de, buna benzer bir eydi. Baknn
anlamn, niin arkadalarna belli etmeden dnp baktn,
imdi anlyordum. Onu kim bilir ka kez dnm, Robert'in
syledii isimden yola karak, hayalimde canlandrmtm! te az nce grmtm kendisini, arkadalarndan hi fark yoktu, bir tek o gizli bak, onu dierlerinden ayryor, ikimizin
arasnda, hayatnn bir blmne alan bir geit oluturuyordu; grne baklrsa arkadalarndan gizli tuttuu bu hayat,
onu benim gzmde, ou aristokrat gen kzdan daha ulalr
-hatta yar yarya bana ait- ve daha sevimli klyordu. Bu kzn
zihninde, serbest olup bana bir randevu verebilse, birlikte geirebileceimiz saatler, aramzda peinen bir ortak nokta olutu
ruyordu. Baklar, sadece benim iin ak seik olan bir bela
gatle, bunu ifade etmiyor muydu? Kalbim btn gcyle arp
yordu, Mlle d' Eporcheville'in grnn tam olarak tarif ede
mezdim; belirsiz, sarn bir profil canlanyordu gzmde, ama
ona delicesine aktm. Birdenbire, sanki kzdan, iki kere d
np bakm olan sarnn, Mlle d' Eporcheville olmas gerekirmi gibi mantk yrttm fark ettim. Oysa kapc yle bir
ey dememiti. Tekrar kapc kulbesine dnp onu tekrar sor
guya ektim; bu konuda bilgi veremeyeceini, o gn ilk gelile
rinde, kendisinin orada olmadn syledi. Ama onlar daha
nce gren karsna soracakt. Kars, servis merdivenini temiz
lemekteydi. Buna az ok benzer, harika belirsizlikleri hayat bo
yunca yaamam kimse var mdr? Baloda grdnz bir
gen kz, yardmsever bir dostunuza tarif edersiniz, o da, kz
tand sonucuna varp, ikinizi birden davet eder. Ama onca
kzn arasnda, sadece szl bir portreden yola klarak, hata
yaplm olamaz m? Az sonra greceiniz kz, acaba arzulad
nz kzdan baka biri mi olacaktr? Yoksa aksine, sizin istediiniz kzn ta kendisi mi, glmseyerek elini uzatacaktr? Olduka
sk gerekleen bu son ihtimal, her zaman Mlle d' Eporcheville
rneindeki kadar inandrc kantlar olmadan, bir nsezinin so
nucu olarak, ara sra bizden yana esen talih rzgarnn yard
myla ortaya kar. Onu grr ve, "Evet, oydu," diye dn150
' ..

,.

rz. Deniz kysnda yryen gen kzlar etesinde de, hangisi


nin Albertine Simonet olduunu doru tahmin ettiimi hatrla
dm. Bu hatra, keskin ama ksa sreli bir ac dourdu iimde;
karsn aramaya giden kapcy beklerken, kafam asl kurcala
yan ey, Mlle d' Eporcheville'in kimliiydi, -bekleyerek geiri
len bu dakikalarda, bazen, nedenini bilmeden bir ehreye ya
ktrdmz bir isim veya malumat, bir an serbest kalp eitli
ehrelerin arasnda uutuu iin, bu kez yeni bir ehreyle ele
ecek olursa, ilk eletii ehreyi gzmzde yabanc, masum
ve ele gemez klmaya hazr olduu iin- kapc belki d e, tah
minlerimin aksine, Mlle d' Eporcheville'in, iki esmerden biri ol
duunu syleyecekti. Bu durumda, varlna inandm, hatta
ak olduum, ona sahip olmaktan baka ey dnemediim
insan yok olacakt; meum cevap, sarn ve sinsi Mlle d' Eporc
heville'i iki ayr unsura blecekti; ben onlar, keyfi olarak, tpk
hayali bir kii yaratmak iin eitli gerek unsurlar bir araya
getiren bir romanc gibi, birletirmitim ve iki unsur, ayr ayr
ele alndnda, -isim, baktaki niyeti dorulamad iin,- b
tn anlamn kaybediyordu. Bu durumda, iddialarm boa ka
cakt, ama kapc dnp de Mlle d' Eporcheville'in, gerekten
de sarn kz olduunu haber verince, aksine, iddialarm iyice
glendi! O andan itibaren, isim benzerlii ihtimali sfra indi.
Hem kzdan birinin Mlle d' Eporcheville olmas, hem omn,
varsaymm dorulayarak, bana bakan, neredeyse glmseyen
kz olmas, hem de randevu evlerine giden kz olmamas, inan
lamayacak kadar byk bir tesadf olurdu.
Bunun zerine, lgnca bir tela balad. Kapc, Mlle
d' Eporcheville'in, iki gn sonra tekrar Mme de Guermantes' zi
yaret edeceini sylemiti; iki gn sonra kolay bir gen kzla kar
lamak ve onunla randevulamak zere desin evine gittiim
de (onunla bir ara salonun bir kesinde konuma frsat bulur
dum mutlaka), iyi bir izlenim uyandrabilmek iin gerekli grd-
m kyafet alveriine balamadan nce, Robert'e telgraf ek
meye gittim; iyice emin olmak iin, kzn tam adn ve tarifini is
tedim, cevabn vaktinde yetieceini umuyordum; bu iki gn
iinde ne olursa olsun, hastaysam sedyeyle aa tanmak paha
sna da olsa, ayn saatte, desi ziyarete mutlaka gidecektim (bu
151

arada bir saniye olsun baka bir ey dnmedim, hatta Alberti


ne'i bile). Saint-Loup'ya telgraf ekmemin sebebi, sz konusu
ahsn kimlii konusunda herhangi bir phem olmas deildi;
benim grdm kzla, Saint-Loup'nun bahsetmi olduu kz,
iki ayr kii deildi benim gzmde. Ayn kii olduklarndan
emindim. Ama bu iki gnlk sabrsz bekleyi srasnda, ona ili
kin, ayrntlarla dolu bir telgraf almak houma gidecek, adeta
onun zerinde gizli bir g edinecektim. Telgraf brosunda, bir
yandan umutla comu bir erkein canllyla telgraf yazarken,
bir yandan da, ocukluumdan bu yana, Gilberte'ten Mlle
d' Eporcheville'e, aresizliimin ne kadar azaldn dnyor
dum. Ben bir tek telgraf yazma zahmetine katlanyordum; sonra
grevli onu alacak, en sratli, elektrikli iletiim a, yerine ulat
racak ve batan baa Fransa ve Akdeniz' in tamam, Robert'in b
tn sefih gemii, karlatm kzn kimliini saptayacak, ka
famda kurduum romann hizmetinde olacakt; benim artk d
nmeme bile gerek yoktu, onlar, aradan yirmi drt saat geme
den, roman u ya da bu ekilde tamamlamay stleneceklerdi.
Oysa bir zamanlar, Franoise beni Champs-Elysees'den eve ge
tirdiinde, evde aresiz arzularmla ba baa kalr, medeniyetin
kolaylklarndan yararlanamayp, akm bir vahi gibi, hatta ha
reket etme imkanna da sahip olmadm iin, bir iek gibi ya
ardm. O andan itibaren, hummal bir bekleyi balad; babam,
kendisiyle iki gnlk bir yolculua kmam istediinde, gider
sem, desin evindeki ziyarete katlamayacam iin, yle sinir
lendim, umutsuzlua kapldm ki, annem araya girdi ve babam,
beni Paris'te brakmaya ikna etti. Ama fkem saatler boyunca ya
tmad; bu arada, Mlle d' Eporcheville'e duyduum arzu, aram
za konan engel yznden, kimsenin elimden alamayaca, ke
sinlikle bana ait bir eymi gibi grdm ve nceden glmse
yerek dndm bu ziyaretin gereklemeyecei korkusuyla,
yz kat artmt. Baz filozoflara gre, d dnya yoktur, hayat
mz kendi iimizde gelitiririz. Bu doru olsa da, olmasa da, ak,
en mtevaz balangcyla bile, gerekliin bizim iin ne kadar
nemsiz olduunun arpc bir rneidir. Mlle d' Eporcheville'in
ezberden portresini izmem, tasvir etmem, ekalini belirtmem
gerekse, imkan yok beceremez, hatta sokakta grsem, tanya152

mazdm. Onu profilden, hareket halindeyken grmtm; gzel,


sade, uzun boylu ve sarn grnmt bana, daha fazla bir ey
syleyemezdim. Ama arzunun, kaygnn ve babam beni yannda
gtrd takdirde, onu grememe korkusunun indirdii lm
cl darbenin yaratt tepkilerin hepsi, aslnda tanmadm ve
sevimli olduunu bilmekle yetindiim bir hayalle birleince, bir
ak tekil ediyordu. Nihayet ertesi sabah, mutlu bir uykusuzluk
la geen bir gecenin ardndan, Saint-Loup'nun telgrafn aldm:
DE L'ORGEVILLE, DE EK, ORGE TAHIL T R : ARPA, AV
DAR G B , VILLE EH R - UFAK TEFEK, ESMER, TOPLU, U
ANDA SVRE'DE. O kz deildi!
Birka gn sonra, annem elinde mektuplarla odama girip,
akl baka yerdeymi gibi mektuplar kaytszca yatamn s
tne brakt. Sonra da beni yalnz brakmak iin hemen ekildi;
giderken glmsyordu. Ben de, sevgili annemin kurnazlkla
rn bilerek, bakalarn memnun etme arzusunu ipucu kabul
edince, ehresinden, katiyen yanlmadan, her eyin okunabile
ceini bilerek, glmsedim ve yle dndm: "Postada beni
ilgilendiren bir ey var; annem de, benim iin tam bir srpriz
olsun diye, srprizi haber verip tadn karmak istemediin
den, kaytsz, dalgn bir tavr taknd. Onun yannda utanp se
vincimi saklamaya alrm, tadn tam karamam korkusuyla
da odada kalmad." Annem tam kacakken, kapda, odama
girmekte olan Franoise'la karlamt. Zorla geri evrilip d
ar srklenen Franoise, rkm, gcenmi ve armt.
nk hangi saatte olursa olsun, odama girme imtiyazn, g
revinin bir paras sayard. Ama ehresindeki aknlk ve fke,
yerini derhal yce bir acmayla filozofa bir alayn karanlk ve
yapkan tebessmne brakt; yaralanan izzetinefsi, yarasn
iyiletirmek iin bu yapkan svy salglard. Kendini aalan
m hissetmemek iin bizi aalard. Ayrca, biz efendilerin,
kaprisli yaratklar olduumuzu, pek parlak bir zekaya sahip ol
mayp, efendiliimizi kantlamak iin, zeki insanlara, yani hiz
metkarlara, korkutarak, olmadk iler yaptrmaktan zevk ald
mz bilirdi; mesela salgn hastalk dnemlerinde suyu kay
natmak, benim odam slak bezle silmek ve ayn odadan, tam
girmeye niyetliyken kmak gibi. Annem aceleden, odamdaki
1 53

mumu da yannda gtrmt; postacnn getirdiklerini, g


zmden kamasn diye hemen yan bama brakm olduunu
fark ettim. Ama gazetelerden baka ey yokmu gibi geldi bana. Herhalde sevdiim bir yazarn, nadiren yazd iin bana
ho bir srpriz olacak makalesi vard. Pencereye gidip kaln
perdeleri atm. Solgun, puslu gn nn stnde, o saatte
mutfaklarda yaklan frnlar gibi pespembe parlayan gkyz,
iimi umutla, geceyi trende geirip sabah pembe yanakl st
kz grdm kk da istasyonunda uyanma arzusuyla
doldurdu. Le Figaro'yu atm. Ne aksilik! Bayaz, benim gn
derdiim, yaymlanmayan yazyla ayn bal tayordu. stelik sadece bal ayn deildi, tpatp ayn kelimeler de gr
yordum. Bu kadar da fazlayd. Gazeteye bir ikayet mektubu
yazmalydm. O srada Franoise'n sesini duydum; istedii za
man girip kabileceini dnd odamdan kovulduuna
kzm, homurdanyord u: "Yazklar olsun! Bu ocuk benim elime dodu. Annesinin karnndayken grmedim elbette. Ama
ben onu grdmde, daha be yanda yoktu !" Fakat sadece
birka kelime deil, yaznn tamam aynyd, benim adm vard. . . Yazm nihayet yaymlanmt! Ama belki o dnemde bile
biraz yalanmaya, yorulmaya balam olan zihnim, yaznn
benim yazm olduunu anlamam gibi almaya bir sre daha
devam etti; baladklar hareketi, gerek kalmam da olsa, derhal geri ekilmeyi gerektiren beklenmedik bir engel yznden
tehlike bile arz etse, sonuna kadar gtrmek zorunda olan ihti
yarlar gibiydi. Sonra, gazete denen eyin, ruhun ekmei oldu
unu dndm; basknn ve sabah sisinin scakl ve nemi
henz stndeyken, afak vakti datlmaya balanan, hizmet
ilerin, efendilerine stl kahvenin yannda gtrdkleri bu
mucizevi, oalan ekmek, hem tektir, hem on bindir, ayn anda
saysz eve girdii halde, herkes iin ayndr.
Elimde tuttuum, gazetenin belli bir nshas deil, on bin
nshadan herhangi biriydi; sadece benim yazdm bir ey de
il, benim yazdm ve herkesin okuduu bir eydi. O esnada
baka evlerde yaanan sreci tam olarak deerlendirebilmek
iin, yazy yazar sfatyla deil, herhangi bir gazete okuru gibi
okumalydm, bu sadece benim yazdm ey deil, yazmn
1 54

,.

birok zihinde cisimlemesinin de simgesiydi. Bu yzden de,


onu okurken, yazar olmamal, herhangi bir gazete okuru olma
lydm. Ama bir ilk endie uyanmt iimde. Haberi olmayan
bir okur, bu yazy grecek miydi bakalm? Kendimi habersiz
okurun yerine koyup, dalgn bir edayla gazeteyi atm; hatta
yzmde, bu sabah gazetede ne bulacam bilmezmi, sosyete
haberlerine, siyaset haberlerine bakmak iin sabrszlanrm gi
bi bir ifade vard. Ama yazm o kadar uzundu ki, onu atlamaya
alan baklarm, (beklerken saniyeleri kasten yava sayan bi
ri gibi, tarafsz kalp kendimi kayrmamaya alarak) geerken,
yaznn bir blmne takld mecburen. Fakat bayazy gren,
hatta okuyan kiilerin birou, imzaya bakmaz. Bana da bir
gn nceki bayaznn yazarn sorsalar, syleyemezdim. Ama
bundan byle, bayazlar da, yazarn adn da daima okumaya
karar verdim; yine de, metresinin sadakatine inanabilmek iin
onu aldatmayan, kskan bir ak gibi, gelecekteki dikkatimin,
bakalarn dikkat etmeye zorlamayacan, zorlamadn d
ndm kederle. Ayrca, ava gitmi olanlar, evlerinden ok er
ken km olanlar vard. Neyse, yine de baz okuyanlar olacak
t. Kendimi onlarn yerine koyup okumaya baladm. Yazy
okuyan birok kiinin, berbat bulacan ne kadar bilsem de,
okuduum anda, benim her kelimede grdm ey, kadn
stnde mevcutmu gibi geliyordu bana, gzlerini aan herke
sin, dorudan benim grdm bu imgeleri grmeyeceine
inanamyordum; telaffuz edilen kelimenin kendisinin telefon
tellerinden getiini zanneden kiilerin saflyla, yazarn d
ncesini, okurun dorudan algladn sanyordum, oysa
okurun zihninde baka bir dnce oluuyordu; benim okur
lardan herhangi biri olmaya altm anda, zihnim yazm
okuyanlar tek tek sradan geiriyordu. Mesela Bloch'un seve
cei u cmleyi, M. de Guermantes anlamasa da, Bloch'un k
mseyecei u yorumdan holanabilirdi. Bylece, bir nceki
okurun burun kvraca her blmn, baka bir merakls k
yor, yaznn btn, bir kalabalk tarafndan gklere karlyor
ve artk onu desteklemesine gerek olmayan yazarn, yani be
nim, kendime olan gvensizliimi bastryordu. Aslnda, ne ka
dar parlak olursa olsun, bir yaznn deeri, meclis tutanaklarn155

daki kimi cmlelerin deeri gibi llr; bakann telaffuz ettii,


"Bakalm ne olacak," szleri, u ekilde okunmas gereken
cmlenin sadece bir paras, belki en nemsiz parasdr: "BA
BAKAN, LER VE D YANET LER BAKANI: Bakalm ne
olacak. (Solda cokulu laykrlar. Solda ve ortadaki baz sralardan,
'Bravo! Bravo!' nidalar)" (cmlenin sonu, ortasndan daha g
zel, balangcna yakr bir sondur); yani gzellii, biraz da
okurlarda uyandrd izlenimden kaynaklanr - nl Pazarte
si'lerin de dahil olduu bu tr edebiyatn temel kusuru da bu
dur. Kolektif bir Vens gibidir; yazarn dncesiyle kendimizi
snrlarsak, sadece kopmu bir kol kalr elimizde, nk eksik
siz hali, ancak okurlarn zihninde oluur. Orada tamamlanr.
Bir kalabalk, ne kadar sekin olursa olsun, sanat olamayaca
iin de, yazya vurduu son damgada, biraz bayalk daima
bulunur. Ayn ekilde, Sainte-Beuve de, pazartesi sabah Mme
de Boigne', yksek kolonlu yatanda, Le Constitutionnel'deki
yazsn okurken, kendisinin yazarken ok zevk ald, makale
si daha etkili olsun diye iine sktrmay uygun grm olma
sa, kaleminden belki hi kmayacak gzel bir cmleyi takdir
ederken canlandrabilirdi gznde. te yandan, makaleyi oku
yan adalet bakan da, az sonra eski dostu ve metresine yapaca
ziyarette, yazya deinecekti muhtemelen. Akama da, gri
pantolonuyla Noailles Dk, onu arabasyla evine gtrrken,
yaznn yksek sosyetede nasl karlandn anlatacakt, tabii
daha nce Mme d' Arbouville bir mektupla bildirmemise. Ben
de, yazm destekleyen on bin onayn karsna kendime g
vensizliimi koyuyor, yazdklarm sadece bana hitap ederken
ne kadar gvensizlik duyduysam, imdi okumaktan o kadar
g alyor, yeteneim konusunda umutlanyordum. Ayn daki
kalarda, onca insann zerinde, benim dncemin, hatta d
ncemi anlayamayanlarn zerinde, ismimin tekrarnn ve
adeta ahsmn gzellemi bir armnn parladn gr
yordum; onlarn zihnini renklendiren bu afak, o esnada btn
pencereleri pembeye boyamakta olan afan ndan daha
byk bir gle ve muzafferane bir sevinle dolduruyordu ii
mi. Bloch, Guermantes'lar, Legrandin, Andree, Maria ve eitli
dostlar, her cmleden iinde barndrd imgeleri karrken
1 56

canlanyorlard gzmde; herhangi bir okur olmaya altm


anda, yazar olarak okuyordom, stelik de sadece yazar olarak
deil. Benim amdan en olumlu saylabilecek ztlklarn hepsi
ni, yaratmaya altm bu imkansz konumda birletirebilmek
iin, yazar sfatyla okusam da, okur sfatyla kendimi yargl
yor, yazdklarn, ifade etmek istedii idealle karlatran kii
nin, yazya ilikin beklentilerini tamyordum. Yazy yazdm
srada, bu satrlar, dncelerime kyasla o kadar gsz, be
nim uyumlu ve berrak grme kyasla o kadar karmak, do
nuk ve dolduramadm boluklarla dolu idiler ki, bu satrlar o
zaman okumak, benim iin strap olmu, yetersizliimi, aresi
olmayan yeteneksizliimi bana daha fazla hissettirmekten ba
ka ie yaramamt. Ama imdi, okur olmaya gayret ederken,
kendimi yarglamak gibi strapl bir grevi bakalarnn omuz
larna yklesem de, hi deilse, yazdm okurken, ne yazmak
istediimi tamamen silip atabiliyordum. Yazy, bakasnn ya
zs olduuna kendimi ikna etmeye alarak okuyordum. O za
man, kendi balarna ele alnan ve hedeflerim asndan temsil
ettikleri baarszlk hatrlanmayan btn imgelerim, btn yo
rumlarm, btn sfatlarm, parlaklklar, beklenmedik olular
ve derinlikleriyle beni bylyordu. Fazlasyla belirgin bir ku
sur karsnda ise, hayranlkla kendinden gemi, sradan bir
okurun ruhuna snp, "Hadi canm! Bir okur bunu nasl fark
edebilir?" diyordum kendi kendime. "Burada bir ey eksik ola
bilir, tamam, ama o kadar da olur artk! Geri kalan yeterince
gzel, bu kadarna bile alk deiller."
Dolaysyla, bu rahatlatc okuma sona erdii anda, kendi
msveddemi tekrar okumaya cesaret edememi olan ben, yaz
y derhal batan okumak istedim; "bir kez okununca bir daha
okunur" tanmlamas, en ok kendi yazdmz eski yazlar iit;
geerlidir. Franoise' gnderip ayn gazeteden birka tane da
ha aldrmaya karar verdim; ona, arkadalarma vermek zere
diyecektim, ama aslnda, dncemin oalmas mucizesine
elimle dokunabilmek, Le Figaro'yu yeni aan baka bir beyefen
diymiim gibi, bir baka nshada, ayn cmleleri okumak iin
aldryordum gazeteleri. Guermantes'lar ne zamandr grme
mitim, onlar ziyarete gider, yazmn nasl karlandn on1 57

!ardan renirdim. Odasna nfuz etmeyi ok isteyeceim, ga


zetenin, anlayamayaca dncemi deilse de, adm, bir vg
gibi ulatraca bir kadn okur dndm. Ama nasl ki, nfuz
edemediimiz bir zihnin dnceleri, zihnimize ulaamazsa,
sevmediimiz kiiye yaplan vgler de kalbimizi fethetmez.
Fakat baka arkadalarmla ilgili olarak, salm bozulmaya
devam eder de kendileriyle gremezsem, yazmay srdr
menin ho olacan, onlara bu sayede ulaabileceimi, satr
aralarnda kendilerine seslenip dncemi kabul ettirebilecei
mi, holarna gidip kalplerini kazanacam dnyordum.
Bunu dnmemin sebebi, sosyal ilikilerin o gne kadar gn
lk hayatmda bir yeri olduundan, bu ilikilerden yoksun bir
gelecein beni korkutmasyd; dostlarmla tekrar grebilecek
kadar iyileeceim gne dek, dikkatlerini zerimde tutmam,
belki de dostlarmn hayranln toplamam salayacak olan
bu are, benim iin bir teselliydi; byle dnyor, ama doru
olmadn pekala hissediyordum: Duyacam hazz, onlarn
dikkatiyle aklasam da, bu haz, onlarn bana veremeyecei,
benim onlarla konuarak deil, onlardan uzakta, yazarak alabi
leceim, isel, manevi ve tek kiilik bir hazd; ayrca, onlarla
dolayl olarak grebilmek iin, hakkmda daha olumlu bir fi
kir edinsinler diye, sosyetede daha iyi bir konuma gelebilmek
iin yazmaya balarsam, belki yazdka, onlarla grme heve
sim kalmayacak, edebiyatn, belki de sosyetede bana salayaca
itibarn tadn karmak gelmeyecekti iimden, nk hazz
sosyetede deil, edebiyatta bulacaktm artk.
Dolaysyla, le yemeinden sonra Mme de Guermantes'a
gidiimin sebebi, Saint-Loup'nun telgrafndan sonra kiiliinin
en ekici yann kaybetmi olan Mlle d' Eporcheville' den ok, Le
Figaro'ya abone olan veya satn alan kitlenin izlenimleri konu
sunda bana fikir verebilecek bir okur sfatyla, bizzat desti.
Mme de Guermantes'n evine gitmekten de memnundum zaten.
Her ne kadar bu salonu, hayalgcm uzun sre megul etmi
olduu iin, dierlerinden farkl bulduumu dnsem de, ne
denlerini bilmem, fark ortadan kaldrmyordu. Ayrca, benim
gzmde birok farkl Guermantes ismi vard. Hafzamn bir
adres defterine kaydedercesine kaydettii Guermantes ismi, iir1 58

sellikten yoksun olsa da, daha eski, Mme de Guermantes'la he


nz tanmadm zamanlara ait olanlar, bilhassa desi uzun
sre grmediim dnemlerde, insan ehresine sahip kiinin i
aydnl, ismin esrarengiz nlarm glgede brakmad zaman
iimde tekrar biimlenirdi. O zaman, Mme de Guermantes'n
evini yine gerek tesi bir ey gibi dnmeye balardm; ayn
ekilde, ilk hayallerimin sisli Balbec'ini de, sanki o yolculuu hi
yapmamasna, 13:50 trenini, hi binmemiesine, tekrar d
nrdm. Nasl bazen bir sevdiimizi, ldn bir an unutarak
dnrsek, btn bunlarn var olmadm bildiimi bir an
unuturdum. Desin sofasna admm atnca, gereklik duygu
su geri geldi. Ama yine de, desin, her eye ramen, benim
amdan, gerekle hayalin asl kesime noktas olduunu d
nerek teselli buldum. Salona girdiimde, bir gn boyunca Saint
Loup' nun bahsettii kz sandm sarn gen kz grdm. D
esten, beni kendisine "tekrar takdim etmesini" rica etti. Gerek
ten ben de, ieri girdiim anda, onu ok iyi tandm hissine ka
plmtm, ama desin szleri, bu izlenimi yalanlad: "Ya! Mlle
de Forcheville'le daha nce tantnz demek." Oysa ben aksine,
bu isimde bir gen kza hi takdim edilmediimden emindim;
Odette'in eski aklar ve Swann'n kskanl, bana uzun uzun
anlatldndan beri, hafzamda ok tandk olan bu isim, duy
mu olsam, dikkatimi mutlaka ekerdi. sim konusundaki ifte
hatam, De L'Orgeville'i d' Eporcheville diye hatrlamam ve
Forcheville'i Eporcheville'e dntrmem, kendi bana olaan
d saylmazd. Asl hata, olaylar olduklar gibi, isimleri yazl
dklar gibi, insanlar da, fotorafla psikolojinin yaratt izleni
me uygun olarak, kprtszmlar gibi tantmaktr. Ama aslnda,
genellikle algladmz, bu deildir katiyen. Dnyay tamamen
tersine grr, iitir, alglarz. Bir ismi, iittiimiz ekilde tekrarla
rz, hatamz ancak tecrbe dzeltebilir, o da her zaman olmaz.
Combray'de herkes, yirmi be yl boyunca Franoise'a Mme Sa
zerat' dan sz etmi, Franoise, Mme Sazerin demekten vazge
memiti; bunun sebebi, kendisinde yerleik hale gelen, bizim iti
razlarmzla pekien ve ahsndaki Saint-Andre-des-Champs
Fransa'sna, 1 789'un eitliki ilkelerinden eklenen yegane ey
olan huyu, (Franoise tek bir yurttalk hakk talep ediyordu, o
1 59

da, kelimeleri bizim gibi telaffuz etmemek ve otel, yaz ve hava


kelimelerinin diil olduunu iddia etmekti,) yani hatalarnda bi
lerek, gururla srar etmesi deil, aslnda, ismi hep Sazerin olarak
iitmesiydi. "Hayat" denen srekli hata, saysz kla girip sa
dece grlen ve iitilen alemde deil, toplumsal, duygusal, ta
rihsel vs. alemlerde de boy gsterir. Lksemburg Prensesi, sadece mahkeme bakannn einin nazarnda yosma konumuna sa
hiptir ve bu da pek nemli deildir; biraz daha nemli bir hata,
Swann'n nazarnda, Odette'in zor elde edilir bir kadn olmas
dr, Swann' n buradan yola karak, kafasnda yazd roman,
hatasn anladnda daha da strapl olur; ok daha nemli bir
hata, Almanlarn nazarnda, Franszlarn, intikam almaktan ba
ka ey dnmemesidir. Evrene ilikin grntlerimiz, ekilsiz
ve para paradr, bu grntleri, tehlikeli yanlglara meydan
veren itibari armlarla tamamlarz. Dolaysyla, Forcheville
ismini duyduumda, pek de armamam gerekirdi (gen kzn,
bahsini ok duyduum Forcheville'in bir akrabas olabileceini
dnmeye balamtm bile); ne var ki, sarn gen kz, muhte
melen tatsz sorular kibarca nlemek isteiyle hemen atld:
"Hatrlamyor musunuz? Beni bir zamanlar yakndan tanrdnz,
bizim eve gelirdiniz, arkadanz Gilberte'im ben. Beni tanmad
nz anlamtm. Ben sizi hemen tandm." (Bunu, beni salon
da grnce hemen tanm gibi sylyordu, ama aslnda, so
kakta grp tanm ve selam vermiti; daha sonra Mme de
Guermantes'tan duyduuma gre, Gilberte, onu yosma sanp
takip ettiimi, geerken hafife dokunduumu, ok komik, ina
nlmaz bir ey gibi anlatm dese.) Adnn neden Mlle de
Forcheville olduunu, ancak o gittikten sonra renebildim.
Swann ldk-ten sonra, derin, uzun sren ve iten bir acya bou
larak herkesi artan Odette, ok zengin bir dul konumunda bul
mutu kendini. Forcheville, uzun bir atolar turuna kp ailesi
nin, karsn kabul edeceinden emin olduktan sonra, Odette'le
evlenmiti. (Aile fertleri biraz zorluk karm, ama yar-sefalet
halinde yaayan yoksul akrabalar refaha kavuunca, masraflar
n karlamaktan kurtulacaklarn dnm ve menfaat gerei
raz olmulard.) Ksa bir sre sonra, Swann'n, art arda birok
akrabasn kaybettiinden, miras yoluyla muazzam bir servet
1 60

sahibi olan bir amcas lm ve btn o serveti, Gilberte'e brak


mt; bylece Gilberte, Fransa'nn en zengin miraslarndan biri
olmutu. Ne var ki, o dnemde Dreyfus Davas'nn sonular,
bir Yahudi dmanl akmna, buna paralel olarak da, daha
ok sayda Yahudi'nin yksek sosyeteye nfuz etmesine yol a
mt. Siyasetiler, yarg hatasnn aa kmasnn, Yahudi d
manln baltalayaca tahmininde yanlmamlard. Fakat gei
ci de olsa, yksek sosyetede Yahudi dmanl, aksine keskin
lemi, iddetlenmiti. Kk byk btn soylular gibi, kendi
soyadnn La Rochefoucauld'dan daha eski olduunu aile soh
betlerinde renmi olan Forcheville, bir Yahudi'nin dul karsy
la evlenmekle, sokaktan toplad bir fahieyi, sefaletten, irkef
ten kurtaran bir milyoner gibi, hayr ilediini dnyordu. Bu
iyiliini, Gilberte'e de yanstmaya hazrd; Gilberte'in milyonla
r, evlilik iin yararl olmakla birlikte, o abes Swann soyad, bir
engeldi. Forcheville, Gilberte'i evlat edineceini aklad. Mme
de Guermantes'n, Swann evlendiinde, karsn da, kzn da
evinde arlamay reddederek -adeti olduu zere- evresini a
rttn grmtk. Desin bu acmasz tavr, Swann'a iyice
ar gelmiti, nk Swann, uzun mddet boyunca Odette'le ev-.
lenme ihtimaline, kzn Mme de Guermantes'a takdim etme im
kan olarak bakmt. Hayalini kurduumuz bu tr sahnelerin,
eitli nedenlerle asla gereklemediini, onca hayat tecrbesi
olan Swann'n bilmesi gerekirdi phesiz; ne var ki, bu neden
lerden biri, Swann'n bu takdimi gerekletiremediine hayflan
masn engelledi. nk insan harekete geiren imge, ister evin
den kmayan bir adamn trene binmesini salayan, gnein ba
tn seyrederek alabalk yeme imgesi olsun, ister ahlaki kayg
lardan yoksun bir adamn, cesursa ve dncelerini sonuna ka
dar gtryorsa, cinayet ilemesine, tembelse ve ilk admda ta
klp kalyorsa, ailesinin mirasna konmak iin yaknlarnn l
mesini istemesine yol aan, bir akam vakti, gururlu bir kasiyer
kzn karsna atafatl bir arabayla kma arzusu, hangi imge
olursa olsun, o imgeye ulamamz salayacak olan eylem (seya
hat, evlilik, cinayet, vs.) bizde yle kkl bir deiiklie sebep
olur ki, henz seyyah, koca, cani veya (hret uruna almaya
koyulan ve birden hret arzusu snen) mnzevi deilken hayal
161

ettiimiz imge, nemini kaybeder, hatta aklmza bile gelmeye


bilir. Ayrca, eyleme geme isteimizin bouna olmadn kant
lamakta inat etsek bile, gne bah manzarasnn gerekleme
mesi veya o anda dmz iin ak havada alabalk yemeyi
deil, mine banda orba imeyi tercih etmemiz ihtimali b
yktr; bizi belki de bambaka nedenlerden tr takdir eden
kasiyer kz, arabamzdan etkilenmeyebilir, bu ani zenginlik, on
da kuku uyandrabilir. Ksacas, Swann'n, evlendikten sonra,
karsyla kznn Mme Bontemps gibi kiilerle ilikisini, her ey
den ok nemsediini daha nce grmtk.
Desin, Mme ve Mlle Swann'n kendisine takdim edilme
lerine asla izin vermeme kararn belirleyen ve Guermantes'la
rn sosyete hayatna bak asndan kaynaklanan eitli sebep
lere, ak olmayan insanlarn sevenlerde knadklar, akla ak
lanan eyden, kendilerini mutlu bir gvenle uzak tutmalarn
da ekleyebiliriz. "Yol Ben bu ie karmam; zavall Swann, ser
semlik edip hayatn mahvetmek istiyorsa, kendi bilecei i,
ama beni kandramazlar, bu i ok kt bitebilir, ne halleri var
sa grsnler." Swann da, Odette'e ak oktan bitmi, kk ka
bilenin bir nemi kalmamken, Verdurin'lerle ilikili olarak,
bana ayn tavr, seyirci kalmay tavsiye etmiti. nc ahsla
rn, bizzat yaamadklar tutkularla ve bu tutkularn yol at
davran sorunlaryla ilgili yarglar, bu yzden bilgelikle yk
ldr. Hatta Mme de Guermantes'n, Mme ve Mile Swann'
dlamak konusunda gsterdii sebat, herkesi artmt.
Mme Mole ve Mme de Marsantes, Mme Swann'la dostluk kur
maya baladklarnda, yksek sosyeteden ok sayda hanm
Mme Swann'n evine gtrdklerinde, Mme de Guermantes
uzlamaya yanamamakla kalmam, aradaki kprleri yak
may ve kuzini Guermantes Prensesi'ne rnek olmay da ba
armt. Rouvier'nin babakanl dneminde, Fransa'yla Al
manya arasnda sava kacann sanld krizin en ar gn
lerinden biriydi; Mme de Guermantes'n evinde, M. de Breau
te'yle akam yemeindeydik, o akam desi kaygl bulmu
tum. Siyasete burnunu sokmaktan holanan desin, savatan
korktuunu bu ekilde gsterdiini dnmtm; bir keresin
de, sofraya son derece kaygl bir edayla oturduunu, sorulan1 62

lara zar zor, tek kelimeyle cevap verdiini, davetlilerden biri,


ekinerek niin kayglandn sorunca da, ciddiyetle, "in beni
endielendiriyor," dediini biliyordum. Ne var ki, aradan bir
ka dakika getikten sonra, benim sava kacak korkusuna at
fettiim kaygl tavr, Mme de Guermantes, M. de Breaute'ye
syledii u szlerle kendisi aklamt: "Marie-Aynard'n,
Swann'lara yksek sosyetede bir mevki salamak istediini
duydum. Yarn sabah mutlaka gidip Marie-Gilbert'le grme
liyim, bunu engellemem iin bana yardm etmesini isteyece
im. Aksi takdirde, yksek sosyete diyl'! bir ey kalmayacak.
Dreyfus Davas iyi gzel ama, kedeki bakkaln kars da, ben
milliyetiyim deyip evimize davet edilmek isteyebilir." Benim
tahminime kyasla ciddiyetten son derece uzak olan bu szleri
duyunca yaadm aknlk, bir aristokrat dnnn nemi,
karadaki ve denizdeki savalar gazetenin son sayfasna ittii
iin, Le Figaro'da genellikle Rus-Japon savana ilikin son ha
berlerin verildii sayfada, Mme de Mortemart'a dn hediye
si gnderenlerin listesiyle karlaan okurun dt hayrete
benziyordu. Des, ayrca, snr tanmayan sebatndan, her fr
satta ifade ettii gururlu bir talmin de duyuyordu. "Babal, bi
zim Paris'in en sekin iki ahsiyeti olduumuzu iddia ediyor,
Mme ve Mlle Swann'la selamlamay reddeden sadece ikimiz
varz nk. Babal'e gre sekinlik, Mme Swann'la tanma
mak demek," diyordu des ve kahkahalarla glyordu.
Ne var ki, Swann ldnde, Mile Swann' evinde arla
mama karar, Mme de Guermantes'n gururunu, bamszl
n, egemenliini, zalimliini tatmin etmez olmutu, nk d
ese kar koyma hazzn yaatan, onu kararlarndan bir trl
dndremeyen kii artk yoktu. Bunun zerine des, can ne
isterse onu yapmaya muktedir olduunu kendisine hissettirebi
lecek, yaayan insanlara ilikin baka kararlara gemiti.
Swann'n kzn dnmyordu, ama bahsi getiinde, bilme
dii bir yeri merak eder gibi bir merak uyanyordu iinde;
Swann' n talebine kar koyma arzusu, artk bu merak bastr
myordu. Ayrca, bir duygu, o kadar ok duygunun bir araya
gelmesiyle oluabilir ki, desin bu ilgisinde, Swann'a eskiden
besledii yaknln, sevginin bir pay bulunmadn syleye1 63

meyiz. Hi phe yok ki, des -toplumun her katmannda,


sosyetik ve havai bir yaama biimi, duyarll krelttii ve
lleri diriltme gcnden kiiyi yoksun brakt iin- birini
gerekten sevebilmek iin, onun varlna -tam bir Guermantes
olarak, baaryla uzatt somut yaknlna- ihtiya duyan ki
ilerdendi, ama pek yaygn olmayan bir zellii daha vard: Bi
rinden biraz nefret edebilmek iin de, onun varlna ihtiya
duyard. Dolaysyla, ou kez insanlara besledii olumlu his
ler, o insan yaarken, u veya bu hareketine sinirlendii iin as
kya alnr, ldkten sonra canlanrd. O zaman, neredeyse bir
zr dileme arzusu duyard; nk ldkten sonra bir insan
hayalinde -belli belirsiz de olsa- canlandrdnda, sadece me
ziyetleriyle, yaarken kendisini sinirlendirmi olan kk tat
minlerden, kk iddialardan arnm halde hatrlard. Bu da,
Mme de Guermantes'n btn havailiine ramen, bazer. tavr
na bir asalet --epeyce alaklkla karm bir asalet- katard.
nk insanlarn drtte , yaayanlar pohpohlar ve lleri
hi dikkate almazken, des, ounlukla, yaarken hrpalad
kiiler ldkten sonra, onlarn istei dorultusunda hareket
ederdi.
Gilberte' e gelince, onu seven ve onuruna birazck sayg
besleyen herkes, desin bu konudaki tutumunun deimesi
ne, ancak Gilberte'in, yirmi be yl hie sayldktan sonra yap
lan bu yaklama giriimini kmseyip reddetmek suretiyle,
nihayet bunca yln intikamn alabileceini dnerek sevine
bilirdi. Ne yazk ki, manevi refleksler, her zaman saduyunun
tahminine uymaz. Yersiz bir hareket yznden, nem verdii
bir kiiye ilikin btn umutlarnn suya dtn zanneden
kiinin umutlar, aksine, bu hakaret sayesinde karlk grr.
Kendisine kibar davranan kiilere kar olduka kaytsz kalan
Gilberte, kstah Mme de Guermantes' hayranlkla dnmek
ten kendini alamyor, nobranlnn sebebini merak ediyordu;
hatta bir defasnda, dese mektup yazp, kendisine hibir ey
yapmam olan bir gen kza niin garez beslediini sormay
dnmt (byle bir ey yapsa, onu birazck seven herkes,
onun adna utantan lrd). Guermantes'lar, Gilberte'in g
znde, asaletin asla kazandramayaca bir boyuta ulamlar1 64

d. Guermantes'lar, yalnz btn soylularn deil, kraliyet aile


lerinin de stnde bir mevkide gryordu.
Swann'n eski hanm arkadalarndan bazlar, Gilberte'le
yakndan ilgileniyorlard. Aristokrat evrede, Gilberte' e ka
lan son miras renildiinde, onun ne kadar iyi yetimi bir
kz olduu, harika bir e olaca fark edilmeye baland.
Mme de Guermantes'n bir akrabasnn, Nievre Prensesi'nin,
olunu onunla evlendirmeyi dnd syleniyordu. Mme
de Guermantes, Mme de Nievre'den nefret ederdi. Byle bir
evliliin skandal olacan her yerde syledi. Mme de Nievre,
korkuya kaplp, hi byle bir ey dnmediini iddia etti.
Mme de Guermantes, havann gneli olduu bir gn, le
yemeinden sonra, M. de Guermantes'la birlikte gezmeye
kmadan nce, aynann karsnda apkasn takmaktayd,
aynadaki mavi gzlerine ve hala sar olan salarna bakyor
du; oda hizmetisinin elindeki eitli emsiyelerden birini se
ecekti. Gne, pencereden ieri dolmutu; gzel havadan
yararlanp, Saint-Cloud'ya gitmeye karar vermilerdi. nci
grisi eldivenleri ve banda silindir apkasyla kmaya hazr
olan M. de Guermantes, "Oriane hala ok arpc. Byleyici
bir kadn," diye dnyordu. Karsnn keyifli grnd
n fark edip, "Aklma gelmiken," dedi, "Mme de Vierelef,
size bir mesaj iletmemi rica etti. Sizi pazartesi gn Opera'ya
davet etmek istiyormu. Ama Swann'n kz da onunla birlik
te olaca iin, cesaret edememi, benden bir zemin yoklama
s yapmam rica etti. Ben bir fikir beyan etmiyorum, sadece
iletiyorum. Aslnda bana sorarsanz . . . " diye ekledi kaamak
bir tavrla; ikisinin insanlara ilikin duygular ortakt ve her
ikisinde tpatp ayn duygular uyanrd, dolaysyla, karsnn
Mile Swann'a kar dmanlnn kalmadn ve onu merak
ettiini kendinden biliyordu. Mme de Guermantes, tln
dzeltip bir emsiye seti. "Nasl isterseniz," dedi, "benim
iin fark etmez. Ben kzla tanmamzda bir saknca grm
yorum. Ona hibir zaman kar olmadm biliyorsunuz za
ten. Ben sadece dostlarmn gayrimeru elerini arlama du
rumuna dmek istemiyordum. Hepsi bu. - ok da hakly165

dnz," diye cevap verdi dk. "Bilgeliin canl timsalisiniz


hanmefendi ve bu apkayla harika grnyorsunuz. - ok
naziksiniz," dedi Mme de Guermantes kocasna glmseye
rek, ve kapya doru yrd. Ama arabaya binmeden nce,
birka aklama daha yapmak istedi; "Artk birok kii anne
siyle gryor, zaten o da aklllk edip, yln dokuz ayn
hasta yatanda geiriyor. Kz ok sevimliymi. Swann' ne
kadar sevdiimizi herkes bilir. Kzyla tanmamz doal bu
lacaklardr," dedi ve Saint-Cloud'ya doru yola koyuldular.
Bir ay sonra, Swann'n, henz Forcheville soyadm alma
m olan kz, Guermantes'larda, le yemeindeydi. ok eit
li konular konuuldu; yemein sonunda, Gilberte ekinerek,
"Sanyorum babam yakndan tanyordunuz," dedi. "Tanmaz
olur muyuz," dedi Mme de Guermantes; sesindeki hzn, k
zn kederini anladn gsteriyor, ar vurgusu ise, babay tam
olarak hatrlayamadn gizlemek istiyormu izlenimi uyand
ryordu. "Yakndan tanrdk kendisini, gayet iyi hatrlyorum
onu." (Gerekten de, hatrlamas doald, Swann, yirmi be yl
boyunca, hemen her gn ziyaretine gelmiti.) "Kim olduunu
gayet iyi biliyorum, anlataym," diye ekledi, sanki kza babas
nn kim olduunu aklamak, onun hakknda bilgi vermek is
termi gibi; "kaynvalidemin eski dostuydu, kaynbiraderim
Palamede'le de 'akn arkadatlar. - Buraya da gelirdi, hatta
le yemeine gelirdi," diye ekledi M. de Guermantes, sahte
bir tevazu ve ayrnt merakyla. "Hatrlarsnz Oriane. Babanz
ok iyi bir insand! Drst bir ailenin evlad olduu belliydi.
Ben ok eskiden, annesiyle babasn da grmtm. Hepsi ok
iyi insanlard!" Swann da, annesiyle babas da hayatta olsalar,
Guermantes Dk'nn, kendilerini hi tereddtsz bir bah
vanlk ii iin tavsiye edebilecei anlalyordu. te Saint-Ger
main muhitinde, btn burjuvalara, dier burjuvalardan bu e
kilde bahsedilir; belki muhatabn lehine -sohbet sresince- ya
plan istisnaya dikkat ekip, onu pohpohlamak iin ve daha
ok, ya da ayn anda aalamak iin. Ayn ekilde, bir Yahudi
dman da, bir yandan karsndaki Yahudi'nin gnln ok
arken, bir yandan da, kabalamadan krc olma imkan tan
yan genellemelerle Yahudileri ktler.
1 66

Fakat grt kiiyi honut etmeyi gerekten bilen, git


mesine bir trl izin veremeyen, imdiki An'n kraliesi Mme
de Guermantes, ayn zamanda onun klesiydi de. Swann ba
zen, deste, konuma sarholuu iinde, Swann' sevdii ya
nlgsn uyandrrd, ama artk bunu yapmasna imkan yoktu.
"ok ho bir insand," dedi des, hznl bir tebessmle; Gil
berte'e ynelttii tatl bak, gen kz yeterince duyarlysa eer,
anlaldn ve Mme de Guermantes'n, onunla ba baa, uy
gun koullarda bulunsa, duyarlln ona btn derinliiyle,
seve seve aacan gstermeyi amalyordu. Ne var ki, M. de
Guermantes, belki koullarn bu tr sevgi gsterileri iin hi
uygun olmadn dndnden, belki de, btn abartl
duygularn, kadnlarn alanna girdiini ve desten daha bilgi
li olduu yemek ve arap konular bir yana, kadnlarn alanna
giren dier konular gibi, bunun da erkekleri ilgilendirmediini
dndnden, grnr bir sabrszlkla dinledii bu konu
maya katlp uzatmay gereksiz buldu. Zaten Mme de Guer
mantes da, duyarllk nbeti geince, yksek sosyete havailii
ne brnp ekledi: "Ayrca unu da syleyeyim, kaynbirade
rim Charlus'n ok samimi arkada olmakla kalmayp, Voise
non'la (Guermantes Prensi'nin atosu) da dosttu." Des bu
szleriyle, sanki Swann'n M. de Charlus'le ve prensle tanma
s, bir tesadfm, desin kaynbiraderi ve kuzeniyle, zel ko
ullarda iliki kurmu gibi bir hava yaratyordu; oysa Swann, o
muhitte herkesle dosttu; bununla da kalmayp, Mme de Guer
mantes, sanki Gilberte'e babasnn aa yukar nasl biri oldu
unu anlatmak istiyor, tanmamz iin bir sebep olmayan bi
riyle nasl tantmz aklamak veya anlatmz ilgin klmak
istediimizde, belirli bir kiinin desteinden bahsederken de
indiimiz tipik zelliklerin yardmyla, babasn bir yere
"oturtmaya" alyordu. Gilberte'e gelince, zaten deitirmek
istedii konu kapannca sevindi, nk Swann'n incelii ve
byleyici zekas, kzna da aynen gemiti; dk ve des de,
bunu fark edip holanmlard, G ilberte'e tekrar gelmesini, ara
y uzatmamasn sylediler. Guermantes'lar, amasz yaayan
insanlarn ayrnt merakyla, iliki kurduklar kiilerde en basit
meziyetleri bulup karr, bu meziyetler karsnda, krda bir ot
1 67

bulan ehirlinin saf hayranln heyecanla sergilerler veya ter


sine, en ufak kusurlarn adeta mikroskopla bytr, bitmez t
kenmez yorumlarda bulunur, sinir olurlard; ou kez de, ayn
insann kah meziyetlerini, kah kusurlarn ortaya karrlard.
Gilberte rneinde, M. ve Mme de Guermantes'n aylak basire
ti, nce olumlu zelliklerine yneldi; Gilberte gittikten sonra,
des, kocasna, "Baz kelimeleri nasl telaffuz ettii dikkatinizi
ekti mi?" dedi. "Ayn Swann, onu dinler gibi oldum. - Ben de
ayn eyi syleyecektim Oriane. - Esprili bir kz, ayn babas
nn espri anlay. - Bence babasndan ok stn. O sayfiye hi
kayesini ne kadar gzel anlattn hatrlasanza; Swann'da ol
mayan bir parlts var. - Yo! Swann, ok esprili adamd do
rusu. - Canm, ben esprili deildi demiyorum, parlts yoktu
diyorum," dedi M. de Guermantes szlanarak; gut hastal y
znden sinirliydi ve sinirini karacak baka birini bulamad
zaman, desi hedef alrd. Ama niye sinirli olduunu tam oa
rak kavrayamadndan, yanl anlalm gibi bir havaya b
rnmeyi tercih ediyordu.
Dkle desin bu dosta tutumu benimsemeleri, Gilber
te'e, icabnda, "zavall babanz" diyebilecekleri anlamna geli
yordu, ama Forcheville, tam o sralarda gen kz evlat edindi
inden, bu da mmkn deildi. Gilbcrte, Forcheville'e, "Baba,"
diye hitap ediyor, terbiyesi ve sekinliiyle, yksek sosyetenin
dul hanmlarn hylyordu; Forcheville'in gen kza byk
bir iyilik yapm olmasna karlk, kzn da ok onurlu olduu
nu, grd iyiliin karln fazlasyla verdiini herkes tes
lim ediyordu. phesiz, ara sra son derece rahat davranabildi
i ve bunu da istedii iin, kendini bana hatrlatm ve benim
yanmda gerek babasndan bahsetmiti. Ama bu bir istisnayd,
artk kimse onun yannda Swann'n adn anmaya cesaret ede
miyordu. Guermantes'larn salonuna girdiimde, Elsti'in, eski
den st kattaki kk bir odada, srgnde bulunan, benim te
sadfen grm olduum iki desenin; fark etmitim. Elstir im
di modayd. Mme de Guermantes, Elsti'in onca tablosunu ku
zinine vermi olduuna ok pimand, ama moda olduu iin
deil, imdi o tablolar houna gittii iin pimand. Aslnda
1 68

moda, Guermantes'larn tipik bir rnek tekil ettii bir grup in


sann hayranlndan oluur. Ama des, Elstir'in baka tablo
larn satn almay hayalinden bile geiremiyordu, nk bir
sredir, Elstir'lerin fiyat lgnca artmt. Hi deilse, salonun
da Elstir'den bir ey olsun diye, bu iki deseni aa indirmiti
ve bunlar "resimlerine tercih ettiini" sylyordu. Gilberte,
ressamn slubunu tand. "Elstir'i hatrlatyorlar," dedi. Des
dnmeden atld: "Evet, onun desenleri, bunlar bize aldran
da sizin ba . . . baz arkadalarmzd. Harika eyler. Bence resim
lerinden daha deerli." Ben bu konumay duymadm, desenle
re bakmaya gittim. "Aa, bu Elstir'i . . . " Mme de Guermantes'n
telal el kol iaretlerini fark ettim. "yle ya, yukarda grp
hayran olduum Elstir bu. Burada, o koridordan ok daha iyi
durmu. Elstir'den sz almken, dn Le Figa ro da ondan bah
setmitim. Okudunuz mu? - Siz Le Figaro'ya yaz m yazd
nz?" diye haykrd M. de Guermantes; "Ama o benim kuzi
nimdir," diye haykrrcasna, iddetle. "Evet, dnk gazetede.
Le Figaro olduundan emil) misiniz? Hayret dorusu. Her
ikimizin ayr Le Figaro lar vardr, birimizin gznden kasa,
brmz fark ederdi. Deil mi Oriane? yle bir ey yoktu."
Dk, Le Figaro yu getirtti ve ancak gzleriyle grnce inand;
sanki o ana kadar, yazmn yaymland gazete konusunda,
benim yanlm olmam ihtimali daha fazlayd. "Ne? Anlayama
dn, Le Figaro'da yaznz m yaymland yani?" dedi des, ilgi
lenmedii bir konuda konumak iin kendini zorlayarak. "Ca
nm Basin, sonra okursunuz." Gilberte araya girdi: "Yo, bence
dk, gazeteyi kaplayan koca sakalyla ok ho grnyor. Ben
de eve dner dnmez okuyacam. - Evet," dedi des, "im
di herkes sakaln kesti ya, o, sakal uzatyor, her zaman bakala
rndan farkldr. Evlendiimizde, ne sakal vard, ne de by.
Onu tanmayan kyller, Fransz olduuna inanmazd. O sra
lar Laumes Prensi'ydi. - Bir Laumes Prensi hala var m?" diye
sordu Gilberte; yllar boyunca kendisiyle selamlamay reddet
mi bu kiilere ilikin her ey, ilgisini ekiyordu. "Yok canm,"
dedi des, hznl, okayan baklarla. "Ne kadar gzel bir
unvan. En gzel Fransz unvanlarndan biri!" dedi Gilberte; bir
an gelir, kimi zeki insanlar da, kanlmaz biimde beylik szler
'

'

'

1 69

sylerler. "Evet yle, ben de zlyorum. Basin, Laumes Prensi


unvann, ablasnn olu alsn istiyor, ama ayn ey deil tabii;
aslnda olabilir, en byk erkek evlada gemesi art deil, b
ykten ke de geebilir. Neyse, dediim gibi, o gnlerde
Basin'in ne by vard, ne sakal; bir gn, bir hac ziyareti sra
snda, hatrlyor musunuz hayatm?" dedi des kocasna, "Pa
ray-le-Monial'e gittiimizde, kyllerle sohbetten holanan ka
ynbiraderim Charlus, eitli kyllere, 'Sen nerelisin?' diye so
ruyor, ok cmert olduu iin, adamlara bir eyler veriyor, i
meye gtryordu. Hi kimse Meme gibi, hem marur hem de
sade olamaz. Desliini yeterli bulmad bir dese selam bi
le vermez, bir kpek bakcsn iltifata boar. Ben de, Basin'e,
'Basin, siz de adamlarla konusanza biraz,' dedim. Kocam, her
zaman pek yaratc olamadndan . . . - Teekkrler Oriane,"
dedi dk, gmlm olduu yazmdan ban kaldrmadan,
"- . . . kyllerden birine yanap kardeinin sorusunu aynen
tekrarlad: 'Sen nerelisin? - Laumes'luyum. - Laumes'lusun
demek. Ben senin prensinim.' Bunun zerine kyl, Basin'in
tysz yzne bakp cevap verdi: 'Deilsiniz. Siz English'si
niz."' Nasl ki, baz dua kitaplarnda, o dnemin kalabalnn
ortasnda, Bourges Katedral kulesinin klahn bulursak, de
sin bu hikayelerinde de, en sekin soyluluk unvanlar, rnein
Laumes Prensi unvan, asl balamlarnda, eski halleri, yerel
renkleriyle ortaya kard. Bir niformal uan brakt kart
vizitler dese getirildi. "Bu kadn tanmyorum, derdi nedir
bilmem. Bunu size borluyum Basin. Oysa bu tr ilikiler, sizin
iin pek de hayrl olmamt, zavall dostum," dedi des; son
ra Gilberte'e dnd: "Size kim olduunu bile aklayamayaca
m; tanmyorsunuzdur herhalde, ad Lady Rufus lsrael." Gil
berte'in yz kpkrmz oldu: "Tanmyorum," dedi (oysa
Lady lsrael, Swann'n lmnden iki yl nce onunla barmt
ve Gilberte'e adyla hitap ederdi), "ama bakalarndan duy
dum, kimi kastettiinizi gayet iyi biliyorum." Duyduuma g
re, bir gen kz, belki fesatlk olsun diye, belki de patavatszlk
ederek, Gilberte' e asl babasnn adn sorduunda, Gilberte bo
calam, syleyecei ismi biraz yozlatrarak, "Suan" yerine
"Svan" diye telaffuz etmi, aslnda ngilizce kkenli soyadm,
170

bir Alman soyad haline getirdiini ve bunun aalayc bir ey


olduunu, syledikten sonra fark edebilmiti. Hatta kendini
yceltmek iin, "Doumumla ilgili ok farkl eyler anlatld,
benim hepsinden habersiz olmam gerekiyor aslnda," diye de
ekleyerek, iyice alaltmt.
Gilberte, kimi zaman, annesiyle babasn dnp bu ha
yat grnden ok utanyor olsa gerekti (nk Mme Swann
bile, onun gznde iyi bir anneydi ve gerekten yleydi de); ne
yazk ki, hayat grn oluturan unsurlar, annesiyle baba
sndan aldn da hesaba katmak gerekir, nk kiiliimizi,
kendi kendimize, hi yoktan yaratmayz. Annede var olan ben
cillie, babann ailesine zg, farkl bir bencillik eklenir; bu, her
durumda bencilliin artmas, hatta katlanmas anlamna gel
mez, yeni, ok daha gl ve korkun bir bencillik yaratr.
Dnya kurulduundan beri, bir kusurun belirli bir trne sa
hip aileler, ayn kusurun baka bir trne sahip ailelerle birle
tike, bu evliliklerden doan ocuklarda, kusur eksiksiz ve iyi
ce korkun bir hal aldndan, st ste biriken bencilliklerin
(imdilik bu kusurla kendimizi snrlayalm), btn insanl
yok edecek bir boyuta, gce ulamas gerekirdi; ne var ki, yine
ayn kusurun dourduu baz doal kstlamalar, kusurun ma
kul llerde kalmasn salar; tpk tekhcrelilerin, sonsuz o
alarak gezegenimizi yok etmesini, bitkilerde tekeeyli dllen
menin, bitkiler alemini yok etmesini engelleyen kstlamalar gi
bi. Ara sra bir meziyet, bu bencillikle birleerek, farkl, kar
gtmeyen bir g oluturur. Manevi kimyann, nesiller boyun
ca ar korkun hale gelen unsurlar, bu ekilde sabitleyip za
rarsz klmasn salayan sonsuz bileim vardr ve ailelerin tari
hine ok ilgin bir eitlilik katabilir. Ayrca, Gilberte'te de bu
lunmas gereken bu birikmi bencilliklerin yan sra, anne-ba
bann byleyici bir meziyeti de bulunur; bir an gelir, bu mezi
yet tek bana sahnede kalr ve etkileyici roln kusursuz bir
samimiyetle oynar. Gilberte, her zaman nemli bir ahsiyetin
gayrimeru kz olduunu ima edecek kadar ileriye gitmiyordu
elbette, ama ounlukla, soyunu gizliyordu. Belki sadece itiraf
etmeyi tatsz buluyor, bakalarndan renilmesini tercih edi
yordu. Belki de gerekten gizlediini zannediyordu ve kesin ol171

mayan bu inanc, phe deil, Musset'nin Tanr Umudu rne


indeki gibi, istediimiz eye ihtimal tanyan bir inant.
"ahsen tanmyorum," diye devam etti Gilberte. Mlle de
Forcheville ismini kullanarak, her eye ramen Swann'n kz
olduunu gizleyebileceini mi umuyordu? Belki baz insan
lardan, zamanla da herkesten gizleyebilecei beklentisi iin
deydi. Bilmeyenlerin o andaki says konusunda hayallere ka
plyor olamazd; birok insann, "Swann'n kz bu," d iye f
sldatn biliyordu phesiz. Ama biz baloya giderken, ba
z insanlarn sefalet yznden intihar ettiini bilmek gibi,
uzak ve bulank bir bilgiydi bu; dorudan bir izlenime daya
l, daha kesin bir bilgiye dntrlmek istenmeyen bir bil
giydi. Bir eyden uzaklamak, onu gzmzde kltt,
belirsizletirdii, tehlikesini azaltt iin, Gilberte, asl soya
dnn Swann olduunun, onun yannda renilmesini gerek
siz buluyordu. Gilberte, insan klndaki devekularnn en
yaygn trne aitti (en azndan o dnemde); bunlar, grlme
mek iin deil, grldklerini grmemek iin kafalarn ku
ma gmerler; grlmemeleri zaten imkanszdr, grldn
grmemek ise, hi yoktan iyidir, gerisini de ansa brakrlar.
nsanlar, asl soyadnn Swann olduunu rendikleri esna
da, Gilberte, yanlarnda bulunmamay tercih ediyordu. Kafa
mzda canlandrdmz insanlarn yaknnda bulunduumuz
ve insanlar gazete okurken kafamzda canlandrabildiimiz
iin, Gilberte, gazetelerin, kendisinden Mlle de Forcheville
diye sz etmesini tercih ediyordu. unu da belirtmek gerekir
ki, kendi imzasn tayan yazlarda, mektuplarnda, gei d
nemini, G. S. Forcheville imzasyla idare etmiti. Bu imzadaki
asl riyakarlk, Swann soyadnn deil, Gilberte adnn dier
harflerinin atlm olmasyd. Mile de ForcheviJJe, masum
adn basit bir G'ye indirgemek suretiyle, Swann soyadna
aynen uygulanan ameliyatn da, ayn ekilde, sadece ksalt
ma amac tadn dostlarna ima eder gibiydi. Hatta S'ye
zel bir nem veriyor, G'yi blen uzun bir kuyruk halinde
yazyordu, ama bu kuyruun geici olduu ve tpk insanda
artk bulunmayan uzun maymun kuyruu gibi, kaybolmaya
mahkum olduu hissediliyordu.
172

Buna ramen, Gilberte'in snobizmi, Swann'n zekice mera


kndan da yoksun deildi. O leden sonra, Mme de Guerman
tes' a, M. du Lau'yla tanma imkan bulur mu diye sorduunu
hatrlyorum; des, markinin hasta olduunu ve evden kma
dn syleyince, Gilberte, nasl biri olduunu sordu ve hafife
kzararak, bahsini ok iittiini ekledi. (Lau Markisi, Swann'n
bekarlk dnemindeki en yakn arkadalarndand; hatta Gil
berte de, henz bu muhitle ilgilenmedii dnemde, markiyi
grm olabilirdi.) "Acaba M. de Breaute'ye veya Agrigento
Prensi'ne benzetebilir miyiz?" diye sordu. "Yo! Katiyen!" diye
haykrd Mme de Guermantes; yresel farkllklar konusunda
uzman olan des, arbal olmakla birlikte, yaldzl ve bouk
sesiyle renklenen, meneke rengi gzleriyle ieklenen portre
ler izerdi. "Hayr, hi benzemez. Du Lau, terbiyesiyle, teklif
sizliiyle, sevimliliiyle, tam bir Perigord asilzadesiydi. Du
Lau'nun yakn dostu olan ngiliz kral, Guermantes'a geldiin
de, av partisinden sonra ikindi kahvalts edilirdi; Du Lau, ge
nellikle bu saatte, izmelerini karp kaln, ynl terlikler gi
yerdi. Kral Edward'n ve eitli grandklerin varl, onu kati
yen etkilemez, Guermantes atosunun byk salonuna, hi e
kinmeden yn terlikleriyle inerdi. Lau d' Allemans Markisi sfa
tyla, ngiliz Kral'nn karsnda kendini kstlamas iin hibir
neden olmadn dnrd. Benim en ok sevdiklerim, o ve
sevimli Quasimodo de Breteuil' d. Aslnda, onlarla yakn dost
olan . . . " (des tam "babanz" diyecekken, yanda kesti). "Ha
yr, Gri-Gri'yle de, Breaute'yle de hi alakas yoktur. Gerek bir
Perigord byk soylusudur. Zaten Meme'nin Saint-Simon'dan
aktard bir pasajdaki Allemans Markisi, tpatp ona benzer."
Sz konusu portrenin balangcn ezberden okudum: "M.
d' Allemans, Perigord soylular arasnda, hem asaletiyle, hem
de meziyetleriyle sivrilmiti, blgede yaayan herkes, onu her
konuda hakem kabul eder, drstl, yetenei ve lml tavr
lar nedeniyle, herkes ona bavururdu ve tpk kyn horozu
gibi . . . - Evet, bu da doru," dedi Mme de Guermantes, "Du
Lau, daima horoz gibi kpkrmzdr. - Evet, bu tasviri duydu
umu hatrlyorum," dedi Gilberte, ama koyu bir Saint-Simon
hayran olan babasndan duymu olduunu belirtmedi.
173

Gilberte, Agrigento Prensi'nden ve M. de Breaute' den bah


setmekten, baka bir nedenle de holanyordu. Agrigento Pren
si'ne bu unvan, Aragon hanedanndan miras kalmt, ama de
rebeylik topraklar Poitou' dayd. atosu, en azndan ikamet et
tii ato ise, kendi ailesine deil, annesinin ilk kocasnn ailesi
ne aitti ve Martinville'le Guermantes arasnda, ikisine aa yu
kar eit mesafedeydi. Dolaysyla Gilberte, Agrigento Pren
si'nden ve M. de Breaute'den, kendisine memleketini hatrlatan
kr evi komular olarak bahsediyordu. Szlerinde bir yalan pa
y vard aslnda, nk babasnn eski dostu olmakla birlikte,
M. de Breaute'yle Gilberte, ancak Paris'te, Kontes Mole aracl
yla tanmt. te yandan, Tansonville yresinden sz et
mekten, gerekten zevk alyor olabilirdi. Baz kiiler iin sno
bizm, iine faydal maddeler de katlan lezzetli iecekler gibi
dir. Gilberte, k ve sekin bir hanmla, evinde harika kitaplar
ve Nattie'ler bulunduu iin ilgilenir, ama ayn eserleri grme
ye, Ulusal Ktphane'ye veya Louvre'a gitmezdi muhtemelen;
Tansonville'in cazibesi de, ok daha yakn mesafede olmalarna
ramen, Mme Sazerat'yla Mme Goupil' den ok, Agrigento
Prensi iin geerliydi sanrm. "Ah! Zavall Babai, zavall Gri
Gri," dedi Mme de Guermantes, "onlar, Du Lau' dan ok daha
hasta; ikisinin de pek fazla mr kalmad korkarm."
M. de Guermantes, yazm okuyup bitirdiinde, pek hara
retli olmayan iltifatlarda bulundu. "Chateaubriand'n modas
gemi dzyazlar gibi tumturakl ifadeler, istiareler" ieren,
biraz basmakalp slubumu eletirdi; buna karlk, "bo dur
madm" iin, beni samimiyetle tebrik etti: "Ben alkan in
sanlardan holanrm. Kendini nemseyen veya yerinde dura
mayan, kimseye faydas olmayan kiilerden holanmam. Ser
semler gruhu!" Yksek sosyete tavrlarn ar bir sratle be
nimseyen Gilberte, bir yazarla arkada olduunu, mthi bir
gururla belirteceini syledi. "Sizinle tanma zevkine, erefine
nail olduumu herkese syleyeceimi tahmin edersiniz," dedi.
Des bana, "Yarn bizimle birlikte Opera-Comique' e gelmez
miydiniz?" dedi; bunun, muhtemelen desi ilk kez grd
m, bana o srada Nereid'lerin deniz alt alemi kadar ulal
maz grnm olan zemin kat locas olduunu dndm.
1 74

Ama kederli bir sesle, "Gelemem, tiyatroya gitmiyorum, ok


sevdiim bir kz arkadam kaybettim," diye cevap verdim.
Bunu sylerken, neredeyse gzlerim yaard, ama yine de, bu
konudan bahsetmek, ilk kez bir zevk de verdi bana. O gnden
itibaren, herkese mektup yazp derin bir ac yaadm bildir
meye ve kederimi artk hissetmemeye baladm.
Gilberte gittikten sonra, Mme de Guermantes bana dnd:
"Yaptm iaretleri anlamadnz, Swann'dan bahsetmeyin de
mek istiyordum." Ben zr dileyince, "Sizi gayet iyi anlyorum
elbette," dedi; "ben bile azmdan karyordum neredeyse,
neyse ki son anda lafm yuttum, feci bir durumdu. Kabul eder
siniz ki, ok tatsz bir durum," dedi kocasna; herkesin paylat
, kar koyulmas zor bir eilime boyun emiim gibi bir hava
yaratarak, suumu biraz hafifletmek iin. "Ben ne yapabilirim
ki?" dedi dk. "Madem size Swann' hatrlatyorlar, syleyin,
u desenleri yukarya gtrsnler tekrar. Swann' dnmezse
niz, szn de etmezsiniz."
Ertesi gn, beni fazlasyla artan iki tebrik mektubu al
dm; biri Mme Goupil'dendi, bu Combray'li hanm yllardr
grmemi, Combray' de de ancak bir iki kere konumutum. Le
Figaro'yu ktphaneden alp okumutu. Hayatmzda birazck
yank uyandran bir olay olduunda, kendi muhitimizin tama
men dnda bulunan, hatras gemie gmlm, dolaysyla,
bize ok uzakta ve bilhassa ok derinde kalm gibi gelen kii
lerden haber alrz. Okul gnlerinden, unutmu olduumuz,
bize kendini hatrlatmak iin onca frsat olmu bir dost, karl
nda bir bedel desek de, tekrar ortaya kar. rnein, yazm
hakkndaki fikirlerini ok merak ettiim Bloch'tan, hibir haber
almadm. Yazm okumutu ve daha sonra bunu itiraf da etti,
ama bir geri tepme hareketiyle. Birka yl sonra, kendisi de Le
Figaro'ya bir yaz yazd ve bu olay bana derhal bildirmek iste
di. mtiyaz sayd bir olay onun da bana gelince, benim ya
zmdan habersizmi gibi yapmasna sebep olan kskanlk, bir
kompresr gevetilrniesine dald ve yazmla ilgili, kendi ya
zsyla ilgili benden duymak isteyecei szlerden ok farkl ey
ler syledi: "Senin de bir yazn yaymland, biliyorum," dedi.
"Ama cann skmamak iin, bu konudan hi bahsetmemeyi
175

uygun grmtm, nk dostlara, balarna gelen utan verici


olaylardan sz etmemek gerekir. Orduyla kilisenin, ay davet
lerinin ve sofularn gazetesine yaz yazmak da, phesiz utan
verici bir olay." Bloch'un kiilii deimemiti, ama slubu,
sembolist iirlerden vazgeip tefrika roman yazmaya balayn
ca zenticilikten vazgeen yazarlarnki gibi, yapmacklndan
arnmt.
Bloch'un suskunluu karsnda, teselli bulmak iin, Mme
Goupil'in mektubunu tekrar okudum, ama souk bir mektup
tu; aristokratlar, pe pee eklenip bir duvar oluturan belirli ka
lplar kullansalar da, bataki Beyefendi'yle sondaki iten dilekler
arasnda, sevin ve hayranlk nlemleri, iek gibi aabilir, i
ek demetlerinin rayihas duvar aabilir. Oysa burjuva kuralc
l, mektuplarn ieriini de, lak ettiiniz baar, ya da en fazla,
parlak baarnz ana hapseder; aldklar eitime sadk, korsele
rinin iinde lllklerini koruyan yengeler, en iyi dileklerim
diye yazmlarsa, ar bir heyecana kapldklarn, felakete s
rklendiklerini dnrler. Annem de bana katlyor gibi ar bir
ifadeyle nadiren martlrz. Mme Goupil'inkine ek olarak, bir
mektup daha aldm, ama Sanilon imzas, bana yabancyd.
Halktan birinin elyazsyd, slubu ok hotu. Bana bu mektu
bu yazann kim olduunu renemediime zldm.
ki gn sonra, sabah, Bergotte'un, yazm hayranlkla, gp
tayla okumu olmasna seviniyordum. Ama az sonra, sevincim
yar:da kesildi. Aslnda, Bergotte bana tek satr bile yazmamt.
Ben yazy beenir mi diye merak etmi, beenmeyeceinden
korkmutum. Bu merakm, Mme de Forcheville dindirmi,
Bergotte'un, yazma hayran olduunu, beni byk bir yazar
olarak grdn sylemiti. Ama bunlar uykumda sylemiti, ryayd. Neredeyse btn ryalarmz, kendi kendimize sor
duumuz sorulara, karmak, kalabalk bir oyuncu kadrosuyla
sahnelenen, ama istikbali olmayan olumlu cevaplar verirler.
Mile de Forcheville'e gelince, onu dnmek, elimde ol
madan beni zyordu. Nasl olurdu? Swann'n kzn,
Swann'n, Guermantes'larn evinde grmeyi o kadar istedii,
Guermantes'larn ise, en yakn dostlarnn isteini geri evire
rek evlerine kabul etmedikleri kzn, imdi dkle des, kendi
176

arzularyla aryorlard, nk aradan zaman gemiti; uzun


sredir grmediimiz insanlar, haklarnda sylenenlere bal
olarak, zaman sayesinde gzmzde yenilenir, baka bir kiili
e brnrler, te yandan, biz de deri deitirir, farkl zevkler
ediniriz. Ama Swann, ara sra kzn kucaklayp perek, "Senin
gibi bir kzm olduu iin ok mutluyum canm; ben aranzdan
ayrldktan sonra, gnn birinde zavall babandan bahsedilir
se, sadece sana ve sadece senin sayende bahsedilecek," derken,
lmnden sonras iin, kendisini yaatacana dair, kzna
byle rkek ve endieli bir umut balarken yanlyordu; met
res tuttuu gen ve arbal dans kz iin, kendisinin sadece
yakn bir dost olduunu, ama hatrasna sadk kalacan d
nerek mirasn ona brakmaya karar veren yal bir banker
kadar yanlyordu. nk dans kz, grnrde son derece
arbaldr, ama ne zaman yal bankerin bir arkadandan
holandysa, masann altnda ayaklar bo durmam, her eyi
ustalkla gizlemi, saygdeer grntsn korumutur. De
erli dostunun arkasndan matem tutar, ondan kurtulduu
iin rahatlar, sadece brakt nakitten deil, mlklerinden,
otomobillerinden de yararlanr, her eyin zerinden, kendisini
azck utandran eski sahibinin armasn siler ve mirasn verdi
i zevki, asla miras brakana zlemle badatrmaz. Baba sev
gisinin yanlglar da, ak yanlglarndan aa kalmayabilir;
birok kz, babasn, servetini kendisine brakan ihtiyar olarak
grr. Gilberte'in bir salondaki varl, ara sra babasndan
bahsedilmesi iin bir frsat olacana, giderek seyrekleen bu
frsatlardan yararlanlmasna engel tekil ediyordu. Swann'n,
syledii szlerle, vermi olduu armaanlarla ilgili olarak bi
le, adn anmamak bir alkanlk haline geldi ve Swann'n hat
rasn lmszletiremese de tazelemesi gereken kz, lmn
ve unutuun iini hzlandrp tamamlad.
Gilberte, sadece Swann asndan deil, Albertine asn
dan da, bendeki unutu srecini hzlandrmt. Onu bakas
zannettiim o birka saat iinde, Gilberte'in bende uyandrd
arzunun ve mutluluk isteinin etkisiyle, yakn zamana kadar
zihnime hkmetmeyi srdrm olan eitli aclar, zc kay
glar uup gitmi, Albertine'e ilikin, herhalde uzun zamandr
177

dalmakta olan, ereti bir hatralar ynn da beraberinde s


rklemiti. nk ona ilikin birok hatra, nce lmnden
duyduum kederi pekitirmi, ama buna karlk, keder de ha
tralar sabitletirmiti. Dolaysyla, muhtemelen unutuun, s
rekli andrmalaryla, azar azar, gizlice hazrlad, ama bir b
tn olarak tek hamlede gerekleen ruh halimdeki deiiklik, o
gn ilk kez yaadm bir boluk duygusu yaratt; uzun zaman
dr ypranm bir beyin damar atlayan ve hafzasnn btn
bir blm yok olan veya felce urayan bir adam gibi, ar
mlarmn koca bir blmnn tamamen yok olduunu his
settim. Albertine' e ak deildim artk. Olsa olsa, baz gnler,
havann, duyarllm d eitirerek, uyandrarak beni gerek
likle tekrar ilikiye geirdii gnler, onu dnp ac bir kede
re gmlyordum. Artk var olmayan bir akn acsn ekiyor
dum. Bir baca kesilmi olan kiiler de, kimi hava deiiklikle
rinde, kesilmi olan bacaklarnda bir ar hissederler.
Istrabmn ve beraberinde srkledii her eyin ortadan
kaybolmas, ou kez hayatmzda nemli bir yer tutan bir has
taln gemesi gibi, bir eksiklik duygusu yaratyordu. Muhte
meler,, akn ebedi olmamasnn sebebi, hatralarn doruluu
nu daima korumamas ve hayatn, hcrelerin srekli yenileni
inden olumasdr. Ama hatralarla ilgili olarak, bu yenilenme,
deimesi gereken eyi durduran ve geici olarak sabitleyen
dikkat tarafndan geciktirilir. Keder de, kadnlara duyulan arzu
gibi, dndke arttna gre, yaplacak ok ii olmak, hem
iffetli ka!;:n1y, hem unutmay kolaylatrr muhtemelen.
Benim iin unutuu birden somut bir gereklie dnt
ren ey, dikkatimin dalmas -Mile d' Eporcheville'e duydu
um arzu- olmutu; buna ramen, unutuu azar azar gerek
letiren ey, zamandr; te yandan, bir baka etkileim sonucu,
unutu da zaman kavramnda derin bir deiime yol aar. Me
kanda olduu gibi, zamanda da gz yanlmalar vardr. Eski a
lma hevesimin, kaybettiim zaman telafi etme, hayatm de
itirme, daha dorusu yaamaya balama isteimin, iimde
varln srdrmesi, hala eskisi kadar gen olduum yanlgs
n yaratyordu; buna ramen, Albertine'in son aylarnda, haya
tmda -ve ok deitiimiz zaman daha uzun sre yaadm178

z zannettiimiz iin, kalbimde- meydana gelen btn olayla


rn hatras, bu birka ay, gzmde bir seneden ok daha uzun
bir sre haline getirmiti; imdi onca eyi unutmu olmam,
unutacak "zaman"m olduu iin bana eski grnen, aslnda
ok yeni olaylarla, arama bir boluk, bir mesafe koyuyordu;
unutuun -iaret noktalarn yok eden, okyanus zerindeki ka
ln bir sis tabakas gibi- hafzama paral, dzensiz bir biimde
mdahale etmesi, zaman iindeki mesafe duygumu bozup par
alyor, mesafelerin kimini ksaltp kimini uzatyor, olaylara,
gerekte olduumdan kah ok daha uzakta, kah ok daha ya
kndaymm zannn uyandryordu. Nasl ki, geride brakt
m kayp zamanlar, bykanneme olan sevgimin izini tam
yorsa, nmde uzanan, henz almam mesafeler de, Alberti
ne' e olan akmn izini tamayaca iin, belirli bir aradan son
ra bir nceki dnemi ayakta tutan hibir eyin bir sonrakine
kalmad bir dizi dnemden oluan hayatm, tek ve kalc, bi
reysel bir benliin desteinden yoksun, gemii ok uzun, gele
cei ok anlamsz, lmn, katiyen sonulandrmadan, u veya
bu noktada bitirebilecei bir ey gibi grnd gzme; ders
programnn veya hocalarn keyfine gre, bazen 1830 Devri
mi'yle, bazen 1848 Devrimi'yle, bazen de, kinci mparatorlu
un bitiiyle noktalanan, lise nc snftaki Fransa Tarihi
derslerine benziyordu.
Belki de hissettiim yorgunluk ve keder, imdiden unut
makta olduum bir varl bouna sevmi olmaktan ok, yaa
yan yeni insanlarla, kendi ilerinde hibir ilgin yanlar olma
yan sosyete mensuplaryla, Guermantes'larn dostlaryla bir
liktelikten holanmaya balamamdan kaynaklanyordu. Sevdi
im varln, belirli bir srenin sonunda solgun bir andan iba
ret olduunu kabullenmem, hayatmz canl fakat asalak bir
insan rtsyle, ldnde hilie dnmeye mahkum, im
diden bildiimiz her eye yabanc olan, buna ramen geveze,
hznl ve cilveli ihtiyarlmzn, kendini beendirmeye a
lt bir insan rtsyle kaplayarak vakit kaybetmemize yol
aan o nafile hareketliliin, iimde tekrar canlandn kabul
lenmemden daha kolayd belki de. Mme de Guermantes'n
evinde, Albertine' den ackl szlerle, derin bir straba gml179

meden bahsedebildiime gre, Albertine'siz yaamaya kolay


lkla tahamml edebilecek olan yeni ahs, iimde kendini gs
termiti demek ki. Her birine farkl bir isim verilmesi gereken
bu yeni benliklerin ortaya kma ihtimali, sevdiim varla
kar kaytszlklar nedeniyle, beni daima rktrd: Bir za
manlar, Gilberte'le ilgili olarak, babas bana Okyanusya'ya git
sem, bir daha geri dnmek istemeyeceimi sylediinde kor
kardm; ok yaknda, vasat bir yazarn hatratnda, delikanly
ken tapt kadndan hayatn onu ayrdn, yallnda ayn
kadnla karlap hi zevk almadm, onu bir daha grmek
bile istemediini okuyunca kalbim skmt. Oysa bylesine
korktuum bu salkl benlik, unutula birlikte, strab nere
deyse tamamen ortadan kaldran bir huzur imkan sunuyordu
bana; kaderin bizim iin hazrda bulundurduu, basiretli ve
otoriter bir hekim gibi, yakarlarmza aldrmadan, itirazlar
mza ramen, yerinde bir mdahaleyle, gerekten de fazlasyla
yara alm olan benliimizin yerine koyduu yedek benlikler
den biriydi sadece. Aslnda bu deiim sreci, tpk dokularn
ypranmas ve onarlmas gibi, ara sra tekrarlanr, ama biz, sa
dece eski benliimizde byk bir strap mevcut olduunda bu
sreci fark ederiz; o strabn, o yabanc ve yaralayc cismin,
artk mevcut olmadn grp arr, baka birine dnme
mize hayret ederiz; bu yeni ahs iin, selefinin strab, baka
larnn strabndan farkszdr, hissedilmedii iin merhametle
bahsedilebilen bir straptr. Hatta onca strab ekmi olmam
za da aldrmayz, nk o aclar ekiimizi, sadece bulank bi
imde hatrlarz. Ayn ekilde, gece grdmz kabuslar da
korkun olabilir. Ama uyandmz anda baka bir kii oluruz
ve yerini aldmz ahsn, uyurken katillerden kamak zorun
da kalm olmas, bizi ilgilendirmez.
Tpk bir mateme kar kaytsz olduu halde, oradaki in
sanlarla, duruma uygun, kederli bir tonda konuan ve ara sra,
kendisini misafirleri arlamakla grevlendirmi olan dul arka
dann hala hkrarak alad odaya gidip onu yoklayan bir
dost gibi, bu benliim de, eskisiyle temas halindeydi phesiz.
Bir an iin yine Albertine'in eski arkada olunca, ben de hala
alyordum. Ama batan aa yepyeni bir ahsiyete brnme
1 80

eilimindeydim. nsanlara duyduumuz sevgi, onlar ld


iin deil, biz ldmz iin azalr. Albertine'in, arkadana
sitem etmesi iin hibir sebep yoktu. Onun adn gasp etmi
olan ahs, mirassyd sadece. nsan ancak hatrlad eye sa
dk kalabilir ve ancak bildii eyi hatrlar. Benim yeni benliim,
eskisinin glgesinde byrken, Albertine'in bahsini sk sk iit
miti; eski benliim araclyla, onun anlatt hikayeler arac
lyla Albertine'i tandn sanyor, ondan holanyor, onu se
viyordu, ama bu, ikinci elden bir sevgiydi sadece.
Albertine'le ilgili olarak, o dnemde unutu srecini daha
hzl tamamlayan bir baka kii de Andree'ydi ve ksa bir sre
sonra, bu srecin bendeki yeni gelimesini fark etmemi dolayl
olarak salamt (kesin unututan nceki ikinci aamann hat
rasdr bu). Andree'nin, aktarm olduum ilk konumamzdan
yaklak alt ay sonra benimle yapt ve ilkinden bambaka
eyler syledii konumann, yegane, hatta balca deilse de,
en azndan belirleyici ve zorunlu nedeni olarak, Albertine'in
unutulmasn gstermemem imkansz. Aramzdaki konuma
nn benim odamda getiini hatrlyorum, nk o sralar,
Andree'yle yar tensel bir iliki iinde olmak houma gidiyor
du; kk etenin gen kzlarna duyduum akn, balangta
ortaklaa bir yan vard ve imdi tekrar ortaya kmt; bu ak,
uzun zaman boyunca, aralarnda bltrlmemi, yalnz l
mnden hemen nceki ve sonraki birka ay boyunca, sadece
Albertine'in ahsyla badamt.
Benim odamda olmamzn bir sebebi daha vard; buna da
yanarak, konumamzn tarihini tam olarak saptayabiliyorum.
O gn, annemin kabul gn olduu iin, odama srlmtm.
Annem o gn le yemeine Mme Sazerat'ya gitmiti. Kabul
gn olduu iin, gidip gitmemekte tereddt etmiti. Ama
Mme Sazerat, Combray' de bile, daima can skc kiileri de da
vet etmeyi becerdiinden, annem, naslsa elenmeyeceini bile
rek, erken dnerse bir ey karm olmayacan dnmt.
Gerekten de eve vaktinde, hi hayflanmadan dnmt; da
vetlilerin hepsi skcyd ve zaten Mme Sazerat'nn misafirlerin
yannda kulland, annemin aramba sesi dedii ses tonu
hepsini dondurmutu. Annem aslnda Mme Sazerat'y sever,
181

ljij

talihsizliine acrd; -X*** Desi'nin iflas ettirdii babasnn


lgnlklar yznd en- yln byk blmn Combray'de ge
irmek zorundayd, sadece birka hafta, Paris'teki bir kuzinin
de kalr, her on ylda bir de, "zevk iin" uzun bir seyahate
kard. Annemin bir gn nce, benim aylardr sren yalvarmala
rm sonucu, Parma Prensesi'ni ziyarete gittiini hatrlyorum;
prensesin kendisi ziyaretlere gitmezdi, evine gidildii zaman
da, genellikle isim yazdrmakla yetinilirdi; ama prenses, proto
kol kurallar uyarnca evimize gelemediinden, annemin ken
disini ziyarete gitmesi iin srar etmiti. Annem dndnde
can ok skknd. "Beni rezil ettin," dedi, "Parma Prensesi, ba
na zar zor bir sefam verdi, benimle hi ilgilenmeyip sohbet etti
i hanmlara dnd, aradan on dakika geip de, bana tek keli
me sylemeyince, ben de, el bile skmadan ayrldm. ok ca
nm skld; buna karlk, giderken kapda Guermantes De
si'yle karlatm, ok nazik davrand, uzun uzun senden bah
setti. Kalkp ona Albertine' den sz etmisin! lmnn seni
ok zdn sylemisin." (Dese gerekten yle sylemi
tim, ama unutmutum bile, ayrca pek de uzatmamtm. Ne
var ki, en dalgn insanlar, bazen bize ok doal gelen, onlarnsa
merakn cezbeden, azmzdan kveren szlere zel bir dik
kat gsterirler.) "Ama bir daha Parma Prensesi'nin evine ayak
basmam. ok sama bir i yaptrdn bana."
Ertesi gn, yani annemin kabul gnnde de, Andree beni
grmeye geldi. ok fazla vakti yoktu, Gisele'i almaya gidecek
ti, onunla akam yemeine gitmeyi ok istiyordu. "Kusurlar
nn farkndaym, ama yine de en yakn arkadam, en ok sev
diim insan o," dedi. Hatta ben de onlarla yemee gitmeyi tek
lif ederim diye korkar gibiydi. Andree insanlara at ve onu
fazlasyla iyi tanyan benim gibi biri, kendini tamamen brak
masn engelleyeceinden, o insandan istedii gibi zevk almas
n da nlerdi.
Aslnda, Andree geldiinde, ben evde deildim; Andree
beni bekliyordu, tam kk salonumdan geip onun yanna
gidecekken, bir ses duydum ve bir ziyaretim daha olduunu
anladm. Benim odamda bekleyen Andree'yi grmek iin sa
brszlanyordum, baka bir odaya alndna gre, belli ki
18 2

Andree'yi tanmayan dier misafirin kim olduunu anlamak


iin, bir an kk salonun kapsnda durup dinledim; misafi
rim erkekti ve yalnz deildi, bir kadnla konuuyordu. Ar
mand Silvestre'in dizelerini okuyor, Al, sevgilim, kalbimde! diye
mrldanyordu. "Evet, bana yaptklarna ramen daima sevgi
lim olarak kalacaksn:

ller topran barnda huzur iinde yatar


Onlar gibi uyusun yle bu kaybolan duygular.
Kendine has bir toz kaplar kalbin alametlerini
Elleyip bozmayn mukaddes emanetlerini.
Biraz eski moda, ama ne kadar gzel! Ayrca sana ilk gnden
itibaren, unu diyebilirdim:

Alatacaksn onlar gzel ocuum . . .


Nasl olur, bunu bilmiyor musun?

. . . Bu yavrular bykleri gelecein


Masum hayalleri taklm gryorum
Mfik kirpiklerine duru gzlerinin.
Ah! Bir an kendime u dizeleri uyarlayabileceimi dnm
tm:

Geldii daha ilk gece


Gururuma yenilmeyince
Dedim ki: 'Sev beni
Sevebildiim srece. '
Uyudum yannda yle gnlmce. "
Andree'yle acil grmemi birka dakika geciktirme paha
sna da olsa, bu iir elalesinin hangi kadna ithaf edildiini
merak ederek kapy atm. iirler M. de Charlus tarafndan bir
askere okunuyordu; Morel'i hemen tandm, on gnlk s
resini doldurmaya gidiyordu. M. de Charlus'le aras bozulmu183

tu, ama ara sra, bir iyilik istemek iin, onunla gryordu.
Genellikle akn daha erkeksi tarzda ifade eden M. de Char
lus'n de gevedii anlar vard. Zaten ocukluunda, airlerin
msralarn anlayp hissedebilmek iin, iirleri vefasz bir dilbe
re deil, bir delikanlya yazlm gibi okurdu mecburen. Mo
rel'le birlikte misafirlie gitmenin, M. de Charlus iin mthi
bir tatmin olduunu, ona ksa bir sre, yeniden evlenmi oldu
u yanlgsn yaattn hissetmekle birlikte, yanlarndan
mmkn olduunca abuk ayrldm. M. de Charlus, kraliele
rin snobizmiyle hizmetilerin snobizmini, ahsnda birletiri
yordu.
Albertine'in hatras, iimde o kadar paralanmt ki, artk
beni zmyor, sadece farkl bir armoniye geii salayan bir
akor gibi, yeni arzulara kpr ilevi gryordu. Hatta tensel ve
geici heves fikri tamamen bir kenara atldndan, Alberti
ne'in hatrasna sadk kaldm srece, Andree'yle birlikte ol
mann mutluluu, mucize eseri Albertine'e kavumann vere
cei mutluluktan daha fazlayd. nk Andree, bana Albertine
hakknda, bizzat Albertine'in anlattklarndan ok daha fazlas
n anlatabilirdi. Albertine'le ilgili sorunlar, hala zihnimi kurca
lyordu, oysa hem fiziksel, hem de manevi sevgim bitmiti. Ha
yat hakknda bilgi edinme isteim pek azalmad iin, bu is
tek, imdi greli olarak, onun varlna duyduum ihtiyatan
fazlayd. te yandan, bir kadnn Albertine'le iliki kurmu ol
mas ihtimali, bende artk, sadece o kadnla bizzat iliki kurma
arzusu uyandryordu. Andree'yi bir yandan okarken, bir
yandan da bunu syledim. Bunun zerine, Andree, birka ay
nce sylediklerine ters dme kaygs gtmeden, hafife g
lmseyerek, Ah, evet ama, siz bir erkeksiniz. Dolaysyla, be
nim Albertine'le yaptm eyleri aynen yapamayz," dedi.
Sonra da, belki arzumu kamlamak iin (bir ara, itiraf kopar
ma umuduyla, Albertine'le ilikisi olmu bir kadnla birlikte ol
maktan holanacam sylemitim), belki beni zmek iin,
belki de benim Albertine'le iliki kurmu tek kii olmaktan t
r kaplm olabileceim stnlk duygusunu ykmak iin, de
vam etti: Ah, ikimiz birlikte ok gzel saatler geirdik, Alber
tine o kadar sevecen, o kadar tutkuluydu ki. Zaten byle haz/1

/1

1 84

lar yaamaktan holand tek kii ben deildim. Mme Verdu


rin'in evinde, Morel adnda yakkl bir olanla tanmt.
Derhal anlamlard. Bir olana hemen ak oluveren, ama bir
gen kzn tekliflerini kabul etmeyecek kzlar, uzak bir sahil
deki balk kzlar, amarc kzlar batan karmak, Morel'in
greviydi - ama kzlarla kendi de birlikte olma art koard,
nk acemi kzlardan holanr, onlar batan karp sonra da
terk etmeyi severdi. Kz tamamen hakimiyeti altna aldktan
sonra, onunla emin bir yerde buluur ve Albertine'e teslim
ederdi. Kzcaz, Morel'i kaybetme korkusuyla mutlaka itaat
eder, Morel de onlara katlrd, ama kz yine de Morel'i kaybe
derdi, nk olayn dourabilecei sonulardan korkan ve za
ten bir iki kereyle yetinen Morel, yanl bir adres brakp sv
rd. Bir keresinde, bu kzlardan birini, Albertine'le birlikte,
Couliville'de, kadnlara hizmet veren bir eve gtrecek kadar
ileri gitti; orada, drt be kadn bir arada veya srayla, kzla bir
likte oldular. Morel'in de, Albertine'in de tutkusu buydu. Ama
Albertine, sonradan ok vicdan azab ekerdi. Sanrm, sizinle
yaarken bu tutkusunu bastryor, ihtiraslarn tatmin etmeyi
hep erteliyordu. Ayrca, size olan sevgisi, dostluu yznden
de tereddtleri vard. Ama sizden ayrld takdirde, tekrar
balayaca belliydi. Yine de, bana kalrsa, sizden ayrldnda,
bu iddetli arzuya teslim olduysa, sonrasnda ok daha fazla
vicdan azab ekmitir. Albertine, sizin onu kurtaracanz,
onunla evleneceinizi umuyordu. ten ie, bunun sapka bir
delilik olduunu dnyordu; acaba ailesinde daha nce bir
intihara yol am olan bu tr bir olayn ardndan, Albertine de
kendini mi ldrd diye ok dndm. tiraf etmem gerekir
ki, sizinle yaamaya balad ilk gnlerde, benimle oynamak
tan tam olarak vazgememiti. Baz gnler buna ihtiya duyar
m gibi grnyordu; o kadar ki, bir keresinde, darda o ka
dar ok imkan olduu halde, sizin evde beni yataa almadan
vedalaamad. ansmz yokmu, neredeyse yakalanyorduk.
Franoise'n alverie km, sizin de henz eve dnmemi ol
manzdan yararlanmak istemiti. Siz anahtarla ieri girdiiniz
de elektrik dmesini arayp biraz oyalann diye, btn klar
sndrm, odasnn kapsn da kapatmamt. Siz yukar 185

karken sesinizi iittik, ben toparlanp aa inecek vakti zor


buldum. Aslnda aceleye gerek yokmu; inanlmaz bir tesadf
sonucu, siz anahtarnz unutmutunuz ve zili almak zorunda
kaldnz. Ama bizim elimiz ayamza dolamt, telamz
belli etmemek iin, ikimiz de, birbirimizden habersiz, ayn a
reye bavurduk: Aslnda ok sevdiimiz filbahri kokusuna ta
hamml edemezmiiz gibi yaptk. Sizin elinizde, upuzun bir
filbahri dal vard, bundan yararlanp bam evirdim ve a
knlm gizledim. Buna ramen, sama sapan bir patavatsz
lk da yaptm. Franoise'n dnm olabileceini, size kapy
aacan syledim, oysa iki saniye nce, bir baka yalan uy
durup gezintiden yeni dndmz, biz geldiimizde Fran
oise'n henz evde olduunu sylemitim (bu ksm doruy
du). Ama en byk hata, -anahtarnz var zannederek- klar
sndrmemizdi, nk tekrar yakarsak, yukar karken fark
etmenizden korktuk, en azndan uzun bir kararszlk geirdik.
Albertine, sonraki gece boyunca uyku uyuyamad; sizin
pheye kaplp, Franoise'a, evden kmadan nce klar ni
in yakmadn sormanzdan korkuyordu srekli. Albertine
sizden ok korkard ve bazen de, sizin sinsi ve fesat olduunu
zu, aslnda ondan nefret ettiinizi sylerdi. Aradan gn ge
ip, sizde bir huzursuzluk grmeyince, Franoise'a bir ey sor
may aklnzdan geirmediinizi anlad ve nihayet uyuyabildi.
Ama bir daha da benimle bir ey yapmad, belki korktu, belki
de piman oldu, nk sizi ok sevdiini iddia ederdi, belki
bakasn seviyordu. Ne olursa olsun, o olaydan sonra, filbahri
lafn duyduu anda kpkrmz kesilir, belli etmemek iin y
zn eliyle rterdi."
Tpk baz mutluluklar gibi, baz felaketler de fazlasyla ge
cikirler ve bir sre nce gelseler iimizde ulaacaklar boyuta
ulaamazlar. Andree'nin korkun ifaat da, benim amdan
byle bir felaketti. Hi phesiz, kt haberlere zldmz
zaman bile, bazen bir konumann dengeli ilerleyii, dal
iinde, kt haberler nmzden duraklamadan geer biz de,
vereceimiz cevapla ilgili onca eyi dnrken, etrafmzdaki
lerin houna gitme isteiyle baka birine dnmken, bu ha
berleri sindirmeye zaman bulamayz; baka birinin dnyasna
1 86

girerken ardmzda braktmz, by "bozulduunda tekrar


bulacamz duygulara ve aclara kar, bu yeni dnya, birka
saniye boyunca bizi korur. Bununla birljkte, bu duygular, bu
aclar fazlasyla basknsa, yeni ve geici d nyaya dalgn gireriz,
acya fazlasyla sadk olduumuz iin, bit:' baka kiiye dne
meyiz; bu durumda kelimeler, olayn dtna kmam olan kal
bimize annda ular. Ama bir sredir Albertine' e ilikin szler,
buharlam bir zehir gibi, etki sini kaybetmiti. Aradaki mesafe
ok fazlayd; leden sonra gezinirken gC>kyznde buulu bir
hilal grp, "Muazzam ay, ite bu," diye dnen biri gibi, ben
de, "Nasl olur!" diyordum kendi kendiibe. "Onca zaman pei
ne dtm, ylesine korktuum ge:rek, bir konumann
iinde geen, yalnz olmadm iin tam Glarak dnmeye bile
frsat bulamadm bu birka kelimeden mi ibaret!" Ayrca, bu
gerek, beni gafil avlam t, Andree'yle birlikte olmak yormu
tu beni. Dorusu, byle bir geree verecek daha fazla gcm
olmasn isterdim; benim dm dayd, nk henz ona kalbim
de bir yer bulamamtm. Gerein b ize bir cmleyle, kim bilir
ka kez kendi kendimize tekrarladmtz cmlelere benzer bir
cmleyle deil, yeni iaretlerle ifa edilmesini isteriz. Dnme
alkanl, bazen gerei alglamam z engeller, bizi geree
bak klar, gerei de bir d nce zan11etmemize yol aar.
Her dnce, her kelirne, kartn iinde barndrr. Zaten
rendiklerim, doru da olsa, artk hayatta olmayan bir metre
se ilikin, bize bir yarar dokunmas mmkn deilken derin
liklerden kp gelen anlarnsz gereklerden birine dnmt.
Bu durumda, muhtemelen o srada sev diimiz baka bir kad
n, ayn eyin onunla ilgili olarak da cereyan edebileceini d
nerek zlrz (nk unuttuumuz kadna aldrmayz).
"Keke u anda hayatta olsayd!" diye dnrz. "imdi ha
yatta olan sevgilim, btn bunlar anlayabilse, benden gizledii
her eyi, o ld zaman reneceimi bilse!" diye dnrz.
Ama bu bir ksr dngdr. Albertine' i hayata dndrebilsey
dim, Andree'nin bana herh angi bir eyi ifa etmesini de engel
lemi olurdum. Bu durum, ebedi "Size olan akm bitince g
rrsnz," cmlesine benzer bir bakma; ok doru olmakla
birlikte, son derece de samadr, nk ak bitince, gerekten
1 87

ok ey renilir, ama renilenlerin bir nemi kalmaz. Hatta


tpatp ayn eydir. nk akmz bittikten sonra grdmz
kadn, bize her eyi sylyorsa, artk o baka bir kadn veya biz
baka bir erkek olduumuz iindir; ak olan kii, artk yoktur.
O durumda da lm kendini gstermi, her eyi kolaylatrm,
anlamszlatrmtr. Btn bunlar dnrken, Andree'nin
bana doruyu syledii -bu mmknd- ve o esnada benimle
ilikisi olduu iin itenlii benimsedii varsaymndan yola
kyordum; Albertine de, balangta, mizacnn bu Saint-Andre
des-Champs ynn ortaya karmt. Andree'nin iini kolay
latran ey, artk Albertine' den korkmamasyd, nk insanla
rn bizim gzmzdeki gereklii, ldkten sonra, ancak ksa
bir sre varln srdrr; birka yln sonunda, varlna artk
inanmadmz iin korkmadan hakaret edebildiimiz, rafa
kalkm dinlerin tanrlarna benzerler. Ne var ki, Andree'nin,
Albertine'in gerekliine artk inanmamas, ifa etmemeye sz
verdii bir gerei aa vurmaktan korkmamas sonucunu do
urabilecei gibi, szde suortan karalayan bir yalan uydur
maktan korkmamas sonucunu da dourabilirdi. Artk korkma
mas, nihayet bana gerei syleyebilmesine mi, yoksa herhan
gi bir nedenden tr, benim ok mutlu ve gururlu olduumu
zannedip, beni zmek iin yalan sylemesine mi imkan tan
mt? Belki de Andree, benim Albertine'le ilikim olduu ve
beni kskand iin -bu yzden kendimi ona gre imtiyazl
grdm zannederek-, kendisinin belki elde edemedii, hat
ta belki arzulamad bu stnlk nedeniyle bana kzgnd (ve
beni mutsuz, acl grd srece, bu kzgnl askya almt).
Andree'nin, salkl grnlerine ve bilhassa bunun bilincin
de olularna kzarak, insanlara ok hasta grndklerini syle
diine birok kez ahit olmutum; onlar kzdrmak amacyla,
kendi salnn yerinde olduunu bildirirdi; bu alkanln,
ok hastayken de srdrd, ta ki lmn getirdii kaytszlk
iinde, bakalarnn iyi, kendisininse lmekte olduunu bilme
nin artk bir nem tamad gne kadar. Ama o gn, henz
ok uzaktayd. Belki de bilmediim bir nedenden tr, bana
kzgnd; bir zamanlar, Balbec'te rastladmz, spor konusunda
ok bilgili, dier her konuda ok cahil olan, bir sredir Rachel'le
1 88

birlikte yaayan delikanlya byle fkelenmi, onu lekeleyecek


szler sarf etmi, delikanlnn babasyla ilgili, yanll kantla
namayacak, aalayc sulamalarda bulunabilmek iin, hak
knda iftira davas almasn dilemiti. Bana kar kzgnl da,
beni kederli grd zaman muhtemelen dinmiti ve imdi
canlanyordu belki. Andree, gzlerinde fke kvlcmlar aka
rak, iftira yoluyla bile olsa erefini lekelemek, ldrtmek, hapse
attrmak istedii kiileri, kederli, krgn grd anda, balar
na bir ktlk gelsin istemez, onlar iyilie bomaya hazr
olurdu. nk znde kt bir insan deildi; ilk bakta ince
likli, dikkatli tavrlarnda grlen sevimliliin ardnda, biraz
daha derinde yatan mizacna kskanlk ve gurur hakim olmak
la birlikte, daha da derindeki, nc mizac, tam anlamyla
gereklememi olan, zndeki kiilii, iyilie ve yaknlarn
sevmeye yatknd. Ne var ki, belli bir durumdayken daha iyi
bir durumda olmak isteyen, ama bunu sadece arzulayan ve bu
lunduklar durumdan kopmann nkoul olduunu anlamayan
btn insanlar gibi -iyilemek isteyen, ama takntlarndan ve
ya morfinden mahrum olmak istemeyen nevrozlu hastalar ve
ya morfinmanlar gibi, dnyevi hayata bal, yalnzl isteyen,
ama eski hayatlarndan kesinlikle vazgemek istemeyen dindar
ya da sanatkar kiiler gibi- Andree de btn insanlar sevmeye
hazrd, ama bunun iin nce onlar muzaffer bir konumda gr
memesi, yani peinen aalamas gerekiyordu. Gururlu insan
lar bile sevmek gerektiini, gururlarn daha baskn bir gururla
deil, sevgiyle yenmek gerektiini anlamyordu. Hastal bes
leyen koullar srdrerek tedavi olmak isteyen, holandklar,
oysa vazgetikleri anda holanmayacaklar bu hastalk sebebin
den kopamayan hastalar gibiydi. Yzmeyi renmek isteyenler
de, bir yandan ayaklarnn yere basmasn isterler.
Verdurin'lerin yeeni olan, Balbec' e her iki gidiimde de
karlatm spor merakls delikanlya gelince, biraz ileri atla
yarak, unu belirtmek gerekir: Andree'nin, birazdan kaldm
yerden devam edeceim ziyaretinden bir sre sonra, epeyce
yank uyandran baz eyler oldu. Delikanl, nce Rachel'i ne
kadar zdne hi aldrmadan, Andree'yle nianlanp evlen
di (Albertine'in hatras bu kararnda rol oynam olabilirdi;
189

delikanlnn bir zamanlar Albertine'e ak olduunu ben o sra


lar bilmiyordum). Andree, o zaman (yani szn ettiim ziya
retten birka ay sonra), delikanlnn alan teki olduunu sy
lemekten vazgeti; daha sonra anladm ki, onu lgnca sevdii
ve delikanlnn kendisiyle ilgilenmediini zannettii iin ona
alak demiti. Ama bir baka olay, daha da byk yank uyan
drd. Delikanl, kostm ve dekorlar kendi tasarm olan kk
skeler sahneledi ve bu skeler, ada sanatta, en az Rus Bale
si kadar byk bir devrim yaratt. En yetkili eletirmenler,
eserlerini ok nemli, neredeyse dahiyane eserler olarak deer
lendirdiler; aslnda ben de bu gr paylayorum ve btn
beklentilerimin aksine, Rachel'in eski grn onaylyorum.
Delikanly Balbec'te tanm olan, grecei kiilerin giysile
rinin k kesimli olup olmadndan baka bir eyle ilgilenme
diini, btn vaktini bakarayla, yarlarla, golf ve poloyla ge
irdiini, okulda hep ok tembel olduunu, hatta liseden ko
vulduunu (ailesini kzdrmak iin, iki ay boyunca, M. de
Charlus'n Morel'i basmaya gittii aaal genelevde yaam
t) bilen kiiler, eserlerinin aslnda Andree'ye ait olabileceini
ve Andree'nin, akndan tr bu erefi delikanlya braktn
veya daha byk ihtimalle, lgnlklaryla sadece kk bir
blmn tketebildii muazzam serveti sayesinde, dahi ve
yoksul bir profesyoneli kullandn dnyorlard (bu gibi
zengin sosyete mensuplar, aristokrasiyle temas edip yontulma
frsat bulamamtr, sanatnn ne demek olduu konusunda
bir fikirleri yoktur, onlarn gznde sanat, kzlarnn niann
da ezberden monologlar okumas iin getirtip cretini hemen
yandaki salonda dedikleri bir oyuncu veya kzlar evlendiin
de, ocuk dourmadan nce, henz formunu korurken portre
sini yaptrdklar bir ressamdr; kitap yazan, beste veya resim
yapan btn yksek sosyete mensuplarnn, tpk parlamento
da bir koltuk sahibi olmak iin para deyenler gibi, eserlerini
bakalarna yaptrp, para karl sanat hretini satn aldk
larna kolaylkla inanrlar). Ama btn bunlar yanlt; o harika
eserler, gerekten delikanlya aitti. Bunu rendiimde, ister is
temez, deiik varsaymlar arasnda kararsz kaldm. Belki ger
ekten de, uzun yllar boyunca grnd kadar kaln kafaly1 90

d ve fiziksel bir darbe, iinde yatan dehay, Uyuyan Gzel mi


sali ortaya karmt; belki o alkantl okul gnlerinde, bitir
me snavn veremedii, Balbec'te kumar oynayp byk para
lar kaybettii, irkin kyafetleri yznden Verdurin Teyzesinin
mritleriyle mahalli trene binmekten korktuu dnemde de bir
dahiydi, ama dikkati dalm, genlik tutkularnn taknl
iinde, dehasn askya almt; belki de o dnemde bile, deha
snn bilincindeydi ve snfnn sonuncusu olmasnn nedeni,
retmen Cicero'ya ilikin beylik szler sylerken, kendisinin
Rimbaud veya Goethe okumasyd. Hi phesiz, kendisiyle
Balbec'te karlatm srada, bu varsaym destekleyecek her
hangi bir ipucu ortada grnmyordu; oradaki tek kaygs, at
arabalarnn kl ve kokteyllerin hazrlanmas gibi grn
mt bana. Ama bunun, rtlmesi imkansz bir itiraz oldu
unu syleyemem. Belki de baz dahiler gibi ok kibirliydi ve
iinde bulunduu muhite uygun bir biimde sivrilmek istiyor
du; sz konusu evrede hayranlk uyandrmak iin, Gnl Ya
knlklar'n derinlemesine bilmek deil, drt atl bir arabay
kullanabilmek gerekir. Ayrca, o son derece zgn, gzel eser
leri yarattktan sonra da, tannd tiyatrolarn haricinde, m
ritlerin ilk dnemlerindeki gibi smokin giymemi birine selam
vermekten pek holandn sanmyorum; byle bir eilim, ap
tal deil, kibirli olduunu, hatta pratik, basiretli bir insan oldu
unu kantlar, gururunu, hayranln kazanmak istedii aptal
larn zihniyetine gre ynlendirdiini gsterir, nk o insan
larn gznde bir smokin, bir dnrn baklarndan daha
ltldr belki de. Dardan bakldnda, yetenekli bir sanat
nn, hatta yeteneksiz, ama dnceye merakl bir kiinin, rne
in benim, Rivebelle'de, Balbec Oteli'nde, Balbec'te mendirek
te, herhangi birine zentili bir aptal gibi grnmeyeceini kim
syleyebilir? stelik, Octave'n nazarnda sanata ilikin her
ey, muhtemelen o kadar mahremdi, benliinin o kadar gizli ve
derin kelerinde barnyordu ki, onun arabalara verdii dee
ri sanata veren Saint-Loup gibi sanattan sz etmek, aklndan
bile gemiyordu. Ayrca, kumara zel bir tutkusu da vard bel
ki; bu tutkunun, sonra da devam ettiini sylerler. Buna ra
men, Vinteuil'n bilinmeyen eserlerini gn na karan sev191

gi ve saygnn, Montjouvain'in o bulank ortamndan kmas


na karlk, amzn belki de en olaanst aheserlerinin,
okul birincilerinden, Broglie tarz, rnek ve akademik bir ei
timden deil, atyarlarnn ve gzde barlarn mdavimlerin
den kmas da bir o kadar arpcyd benim iin. Ne olursa ol
sun, Balbec dneminde, benim Octave'la tanmak istememin
sebepleriyle, Albertine ve arkadalarnn onunla tanmam is
temeyilerinin sebepleri, Octave'n gerek deerine ayn dere
cede yabancyd ve ancak bir "entelektel"in (bu rnekte be
nim) ve sosyete mensuplarnn (kk etenin) bir sosyete
mensubuna (golfu delikanlya) ilikin ebedi yanl alglay
nn kant olabilirdi. Ben Octave'n yeteneini katiyen sezme
mitim, benim gzmdeki deeri -bir zamanlar Mme Blatin' e
verdiim deer gibi- onlar ne derse desin, kz arkadalarmn
arkada olmasndan, onlarn etesine, benden daha fazla ait
olmasndan kaynaklanyordu. te yandan, sosyete mensupla
rnn, dnsel konularda geerli bir deerlendirme yapmak
tan aciz ve grne aldanmaya eilimli olularn simgeleyen
Albertine'le Andree, bylesine salak birine ilgi duyduum iin
beni aptal bulduklar gibi, golfular arasnda en sradan oyun
cuyu semi olmama da aryorlard. Gen Gilbert de
Bellceuvre'le arkadalk etmek istemi olsam, o kadar ar
mazlard, nk golf oynamasnn yan sra, hosohbet bir deli
kanlyd, lisede ikincilik dl almt ve ho iirleri vard (oy
sa aralarnda en aptal oydu). Ya da amacm, "kitap yazmak
iin bir inceleme yapmak" idiyse, zrdeli denebilecek, iki gen
kz karm olan Guy Saumoy, hi deilse "ilgin" bulabilece
im, deiik bir tipti. Bu ikisine "izin" verilebilirdi, ama te
kinde nasl bir cazibe bulabilirdim ki? O, tam anlamyla bir
"hdk", "kaln kafalnn teki" ydi.
Andree'nin ziyaretine dnecek olursak, Andree, Albertine'le
ilikileri hakknda itiraflarda bulunduktan sonra, Albertine'in
beni terk etmesinin balca sebebinin, evlenmeden bir delikanly
la birlikte yaamas konusunda, kk etedeki arkadalarnn
ve bakalarnn ne dnecei olduunu syledi: "Evet, aslnda
annenizin evinde yayordu. Ama hi fark etmez. Gen kzlardan
oluan bu tr bir evrenin ne demek olduunu, birbirlerinden
1 92

'

neleri gizlediklerini, bakalarnn ne dneceinden nasl kork


tuklarn tahmin edemezsiniz. yle kzlar tanrm ki, srf kendi
kz arkadalaryla tant iin, dedikodu yapar diye korktukla
rndan, bir delikanlya kar son derece sert ve ciddi davranrlar,
ama ayn kzlar, tesadfen, hi istemedikleri halde, bambaka
durumlarda grmmdr." Birka ay nce olsa, kk etedeki
gen kzlarn davran gdleri konusunda Andree'nin sergile
dii bu bilgi, bana mthi deerli gelirdi. Andree'nin syledikle
ri, daha sonra Paris'te bana teslim olan Albertine'in, kz arkada
laryla srekli grtm Balbec'te teslim olmayn aklaya
bilirdi; oysa ben bunu, aksine onunla ilikim asndan bir avan
taj zannetmitim aptal gibi. Hatta belki Albertine, kendisiyle baz
hazlar yaamama, dnyann en doal eyiymiesine izin ver
meye hazrken, srf benimle Andree arasnda bir samimiyet gr
d iin, veya ben Andree'ye, Albertine'in Grand Htel'de ka
lacan sylemek gibi bir tedbirsizlikte bulunduum iin, bir sa
at iinde fikrini deitirmi, zili almakla tehdit etmiti beni.
Ama bu durumda, baka birok kiiye rahatlkla izin vermi ol
malyd. Bu fikir, kskanlm uyandrd; Andree'ye, kendisine
bir ey sormak istediimi syledim. "Albertine'le bykanneni
zin bo evinde mi birlikte oluyordunuz? - Yok canm, asla! Ora
da rahat edemezdik. - Ya, oysa ben sanyordum ki . . . - Zaten
Albertine, en ok krlarda birlikte olmaktan holanrd. - Nere
de mesela? - Eskiden, pek uzaa gidecek vakti olmadnda,
Buttes-Chaumont'a giderdik, orada bildii bir ev vard, aalarn
altnda da kirl1se olmazd; Petit-Trianon'daki maaraya da gider
dik. - Grdnz m, size nasl inanaym? Buttes-Chaumont'da
hibir ey yapmadnza dair bana yemin etmitiniz, aradan bir
yl bile gemedi. - Sizi zmekten korkmutum." Daha nce de
belirttiim gibi, ok daha ileriki bir tarihte, Andree'nin, itiraflar
da bulunduu o ikinci konumada, aksine, beni zmeye alt
n dnecektim. Albertine'i hala eskisi kadar sevseydim, bu
nu hemen o anda, Andree konuurken dnrdm, nk yle
dnmeye ihtiya duyardm. Ama Andree'nin szleri, derhal
yalan damgas vurmam gerektirecek kadar strap vermiyordu
bana. Sonu olarak, Andree'nin syledikleri doruysa (o srada
bundan phem yoktu), Albertine'in onca farkl grntsnn
193

ardndan, imdi kefettiim gerek Albertine, Balbec'te, mendi


rekte ilk gn karma kan, her haliyle zevk dkn gen kz
dan, daha sonra sunduu onca deiik grntye ramen, pek
de farkl deildi; ayn ekilde, bir ehre uzaktan baktmzda,
sadece en byk binasn grrz, ehre yaklatka, binalarn
yerleimi o kadar deiir ki, o byk bina silinir, ezilir, ama en
son aamada, ehri yakndan tanyp doru deerlendiimizde,
gerek orantlarn, ilk bakta grdmz perspektife uygun ol
duunu fark ederiz; aradaki aamalar, her varln karmza
kard, zne varabilmek iin nice aclar ekerek, tek tek amak
zorunda olduumuz savunma hatlarndan baka bir ey deil
dir. te yandan, strabm azald iin, Albertine'in masumiyeti
ne yzde yz inanmam gerekmemesine karlk, bu ifaat kar
snda fazla strap ekmeyiimin nedeni de, Albertine'in masu
miyeti konusunda kendi kendime uydurduum inancn, bir s
redir, iimde hep var olan bir baka inanca, Albertine'in sulu ol
duu inancna yava yava, ben fark etmeden yerini brakm ol
masyd. Albertine'in masumiyetine artk inanmyordum, nk
artk masum olduuna inanma ihtiyac duymuyor, bunu iddet
le arzulamyordum. nan, arzudan kaynaklanr; bunu genellikle
fark etmeyiz, nk inanlar douran arzularn ou -beni Al
bertine'in masum olduuna ikna eden arzunun tersine- ancak
hayatmzla birlikte sona erer. lk grm dorulayan onca ka
nt varken, ben aptal gibi, Albertine'in iddialarn tercih etmi
tim. Ona niin inanmtm? Yalan, insann znde vardr. nsan
hayatnda, belki zevk aray kadar nemli bir rol oynar ve zaten
bu arayn ynetimi altndadr. Zevklerimizi korumak iin veya
zevkin ifa edilmesi erefimize aykr dyorsa, erefimizi ko
rumak iin yalan syleriz. Hayatmz boyunca yalan syleriz,
hatta zellikle, belki de sadece, bizi sevenlere yalan syleriz. Sa
dece bizi seven kiiler yznden zevklerimizin zerine titrer, on
larn bize sayg duymasn isteriz. Balangta Albertine'in sulu
olduunu dnm, srf arzum yznden, zihnimin btn g
cn phede younlatrarak, yanl yola girmitim. Belki de
etrafmz, birtakm elektrikli ve sismik iaretlerle evrilidir ve in
sanlarn kiiliine ilikin geree ulaabilmek iin, bu iaretleri
iyi niyetle yorumlamamz gerekir. Doruyu sylemek gerekirse,
1 94

!
1

Andree'nin syledikleri, beni her eye ramen, ne kadar zm


olsa d a, gerein, nihayet, sonradan korkaka boyun ediim se
fil iyimserlikle deil, igdlerimin bataki sezgisiyle akmas
n daha estetik buluyordum. Hayatn, sezgilerimizin dzeyinde
olmasn tercih ediyordum. Zaten ilk gn kumsalda, o gen kz
lar hazzn taknlnn ve ahlakszln canl timsali olarak alg
ladm, daha sonra bir akam, Albertine'in mrebbiyesini, tpk
grne ramen hibir eyin evcilletiremeyecei vahi bir hay
van kafesine sokarcasna, o tutkulu gen kz kk villaya so
karken grdm zamanki sezgilerim, Bloch'un, dnyay g
zmde gzelletiren, her gezintimde, her karlamada rperme
me yol aan, bana arzunun evrenselliini gsteren szleriyle
uyumuyor muydu? Belki de her eye ramen, o ilk sezgileri
min, daha nce deil de, imdi yeniden karma kmas, doru
lanmas daha iyiydi. Albertine'e olan akm btn iddetiyle de
vam ederken, bu sezgiler bana fazlasyla ac ektirirdi; onlardan
geriye bir tek izin, yani benim grmediim, oysa yan bamda
srekli cereyan eden olaylara ilikin, hi dinmeyen phemin,
bir de belki daha nceden, daha kapsaml bir izin, yani akmn
kendisinin kalmas daha iyiydi. Mantmn btn itirazlarna
ramen, Albertine'i semek ve sevmek, onu btn irenliiyle
tanmak anlamna gelmiyor muydu? Gvensizliin yatt an
larda bile, ak bu gvensizliin srar, dnmesi deil midir?
Daima kendimize zt olana ynelen arzu, bize ac ektirecek olan
kiiyi sevmeye bizi zorladna gre, ak basiretin bir kant (ak
olan kii iin anlalmaz bir kant) deil midir? Hi phesiz, bi
zi en fazla bedbaht edebilecek, bizim bilmediimiz unsurlar, bir
insann cazibesinde, gzlerinde, dudaklarnda, endamnda mev
cuttur; yle ki, o insann bizi cezbetmesi, onu sevmeye balama
mz, biz olay ne kadar masum zannetsek de, onun btn ihanet
lerini ve kabahatlerini, farkl bir yorumla imdiden okumak de
mektir.
Beni cezbetmek iin, bir insann acemi, tehlikeli, lmcl
ynlerini cisimletiren bu cazibeyle, o gizli zehir arasndaki se
bep-sonu ilikisi, kimi zehirli ieklerin batan karc grl
yle zehirli zsuyu arasndaki ilikiden daha m dolayszd?
Belki de, diyordum kendi kendime, M. de Charlus'n sapkl1 95

nn, ona kadnca bir hassasiyet, bir zihinsel incelik kazandrma


s gibi, Albertine'in de iyi yrekli, samimi tavrlar, onunla, bir
erkek arkadala kurulan vefal ve kstlamasz dostluu ya
yormuum yanlgsn yaratan davranlar, gelecekteki aclar
mn sebebi olan sapklndan kaynaklanyordu. Basiret, tam
bir krln ortasnda bile, tercih ve sevgi grnmnde varl
n srdrr; yle ki, akta kt seimden bahsetmek hatadr,
nk seim sz konusuysa, kt olmak zorundadr. Andree'ye
sordum: "Buttes-Chaumont'a, bu eve urayp Albertine'i ald
nz dnemde mi gidiyordunuz? - Yok canm! Albertine sizinle
Balbec'ten dndken sonra, o anlattm olay haricinde, ara
mzda hibir ey gemedi. Hatta bu konulardan sz etmeme bi
le izin vermiyordu. - Andree'ciim, niye hala yalan sylyor
sunuz? Ben hayatta hibir eyi renmek iin aba gstermem,
ama byk bir tesadf eseri, Albertine'in bu tr bir iliki:;ini, en
ince ayrntlarna kadar rendim; lmnden birka gn ::::ce,
nehir kenarnda bir amarc kzla birlikte olmu. - Ya! Belki
sizden ayrldktan sonra olmutur, bilemiyorum. Sizin gveni
nizi tekrar kazanamadn, asla kazanamayacan hissediyor
du." Bu son szleri beni mahvetti. Sonra, filbahri akamn d
ndm tekrar; o akamdan yaklak iki hafta sonraki bir ko
numay hatrladm; kskanlmn hedefi, srekli deiiyordu,
Albertine'e, Andree'yle hi ilikisi olup olmadn sorduum
da, yle cevap vermiti: "Yol Asla! Andree'yi ok severim el
bette, ona derin duygularla balym, ama o benim kardeim gi
bidir; ayrca, sizin zannettiiniz trden eilimlerim olsayd bile,
aklma son gelen insan Andree olurdu. stediiniz yemini ede
bilirim, teyzemin ba stne, zavall annemin mezar stne."
nanmtm ona. Halbuki, Albertine'in eskiden yapt yarm iti
raflarla, daha sonra, o konuya kar kaytsz olmadm grn
ce, ayn eyi inkar etmesi arasndaki elikiden tr kukuya
kaplmasam bile, yelekiyle M. de Charlus' avluda grdm
gnn akam, baronun dostluklarnn platonik olduu konu
sunda Swann'n nasl srar ettiini hatrlamam gerekirdi; biri en
iyi, en samimi insanlarn szlerinden, dieri de ayn insanlarn
eylemlerinden oluan, art arda iki dnya bulunduunu dn
mem gerekirdi; yle ki, evli bir kadn, bir delikanl hakknda,
1 96

"Onu ok sevdiim doru, ama bu son derece masum, saf bir


sevgi, annemle babamn hatras zerine yemin edebilirim," de
dii zaman, tereddde kaplmamz yersizdir, kadnn, delikan
lyla her randevusunun ardndan, hamile kalmamak iin ace
leyle girdii tuvaletten, az nce ktna emin olabiliriz. Filbah
riler mthi kederlendirmiti beni, Albertine'in, benim sinsi ol
duumu, ondan nefret ettiimi dnmesine, sylemesine de
zlmtm; belki en ok da, kavramakta glk ektiim,
beklenmedik yalanlar zmt beni. Bir gn, bir havaalanna
gittiini anlatmt bana; pilot, arkadaym (benim erkekleri
fazla kskanmadm dnerek, kadnlar konusundaki phe
mi datmak istemi olmalyd); Andree'nin pilota hayranln
seyretmek ok elenceliymi, pilotun Albertine' e yapt iltifat
lardan o kadar etkilenmi ki, onunla uaa binmek istemi. Oy
sa btn hikaye uydurmayd, Andree o havaalanna hi gitme
miti.
Andree gittiinde, akam yemei saati gelmiti. Annem, "Bil
bakalm kim geldi ziyarete, hem de en az saat oturdu," dedi.
" saat diyorum ama, daha fazla da olabilir; ilk ziyaretiyle, ya
ni Mme Cottard'la aa yukar ayn anda geldi, hi kprdama
dan oturup eitli misafirlerin -otuz kiiden fazlayd- gelip gidi
ini izledi ve on be dakika nce gitti. Arkadan Andree olma
sayd, seni aracaktm. - Kimdi peki? - Hibir zam;;.r, misa
firlie gitmeyen biri. - Parma Prensesi mi? - Olum, zannetti
imden daha zekiymi meer. Sana isim tahmin ettirmek de pek
zevksiz, hemen buluveriyorsun. - Dnk souk tavr iin zr
dilemedi mi? - Hayr, ylesi budalalk olurdu, ziyaretin kendisi
zaten bir zr dilemeydi; zavall bykannen olsa, ok beenirdi
davrann. Saat ikiye doru, bir niformal uak gnderip, bir
kabul gnm var m diye sordurmu. Bugn olduunu syle
miler, bunun zerine gelmi." Aklma ilk gelen, anneme syle
meye cesaret edemediim ey, u oldu: Bir gn nce, ok yakn
dostu olan, sohbet etmekten holand sekin kimselerle evre
lenmi olan Parma Prensesi, annemin ieri girdiini grnce si
nirlenmi ve bunu gizlemeye de almamt. Bu kibirli tavr,
Guermantes'larn da benimsedii, Alman soylularnn tarzna
ok uygundu; daha sonra, ar bir kibarlk sergileyerk, bu tavr1 97

larm telafi ettiklerini dnrlerdi. Ama annem, daha sonra be


nim de katlacam u mant yrtmt: Parma Prensesi, an
nemi tanmam, bu yzden de, onunla ilgilenme gerei duyma
mt; annem gittikten sonra da, ya aada karlat Guer
mantes Desi'nden, ya da terifatlarn, gelenlere isimlerini so
rup kaydettikleri ziyareti listesinden, kim olduunu renmiti.
Anneme, "Sizi tanmadm," demenin veya dedirtmenin, kabalk
olacana hkmetmi, ama Alman saray terbiyesine ve Guer
mantes tutumuna, benim ilk senaryom kadar uygun decek e
kilde, Altes Hazretleri iin ok istisnai bir ziyarette, hem de

saatlik bir ziyarette bulunursa, anneme dolayl, fakat ikna edici


bir aklama yapm olacan dnm ve gerekten de yle
olmutu. Fakat ben sohbeti uzatp anneme prensesin ziyaretini
anlattrmadm, nk Andree'ye sormak istediim, Albertine'le
ilgili birok soruyu sormay unuttuumu hatrlamtm. Zaten
Albertine'in hikayesi hakknda o kadar az ey biliyordum ve hep
o kadar az ey bilecektim ki! stelik beni zellikle ilgilendirebile
cek, en azndan ara sra tekrar ilgilendirmeye balam olan tek
hikayeydi. nsan, sabit bir ya olmayan bir yaratktr; birka sa
niye iinde, birka ya genleebilme yeteneine sahiptir, sanki
yaad zamann duvarlaryla evrili bir havuzun iinde yzer
ve bu havuzun srekli deien seviyesi, onu kah bir dneme,
kah bir dierine gtrr. Andree'ye mektup yazp, tekrar gelme
sini rica ettim. Ancak bir hafta sonra gelebildi. Neredeyse gelir
gelmez, sordum: "\Jakn, Albertine'in, burada yaarken o tr ili
kilere girmediini iddia ettiinize gre, demek ki, bu ilikileri
daha serbeste yaayabilmek iin beni terk etti; peki, hangi kz
uruna terk etti? - Kesinlikle yle deil, bu yzden terk etmedi.
- yleyse, beni ok tatsz bulduu iin mi gitti? - Hayr, san
myorum. Zannederim, onu sizden ayrlmaya teyzesi zorlad,
teyzesinin o aalk adamda gz vard, hatrlarsnz, sizin 'u
valladm' lakabn taktnz delikanl, Albertine' e akt, onu ai
lesinden istemiti. Onlar da, sizin Albertine'le evlenmediinizi
grnce, sizde bu kadar uzun sre kalmasnn ho karlanma
masndan ve delikanlnn, Albertine'le evlenmekten vazgeme
sinden korktular. Zaten adam, srekli Mme Bontemps' a bask ya
pyordu, o da, Albertine'e dnmesini syledi. Sonuta, Albertine,
1 98

teyzesiyle enitesine muhtat, kendisini keye sktrdklarn


grnce, sizi terk etti." Ben kskanlk iinde kvranrken, bu
aklama hi aklma gelmemi, sadece Albertine'in kadnlara y
nelik arzusuyla kendi denetimimi dnmtm; annemi ban
dan beri rahatsz eden bir durumu, bir sre sonra Mme Bon
temps'n da garip bulabileceini hatrma getirmemitim. En
azndan Mme Bontemps, benim Albertine'le evlenmemem ihti
maline kar yedekte bulundurduu nianl adaynn, bu duru
mu garip karlamasndan korkmutu. nk Andree'nin anne
sinin bir zamanlar yrtt tahminin aksine, sonuta Alberti
ne' in karsna iyi bir ksmet kmt. Mme Verdurin'le gr
mek istedii, onunla gizlice konutuu srada, benim ona haber
vermeden Verdurin'lerin davetine gitmeme kzdnda, Mme
Verdurin'le giritii entrikann amac, Albertine'i Mlle Vinteuil'le
deil, Patronie'nin, Albertine'e ak olan yeeniyle karlatr
makt; Mme Verdurin, zihniyetini tam olarak kavrayamadmz
ailelerde bizi artan trden bir evlilie nayak olmaktan haz
duyuyor, yeeninin, zengin bir kzla evlenmesini istemiyordu.
Oysa ben, belki de Albertine'in ilk pcn borlu olduum,
onun gzn aan bu yeene, hi kafa yormamtm. Alberti
ne' in endielerine ilikin kurduum aty, olduu gibi bir yeni
siyle deitirmem, ya da kadnlara eilimi olmas, evlenmesine
engel tekil etmediine gre, yenisiyle birletirmem gerekiyordu.
Albertine'in gidiinin gerek nedeni, bu evlilik miydi; Albertine,
izzetinefsi yznden, teyzesine bamlym gibi veya beni evli
lie zorluyormu gibi grnmemek iin mi bana bir ey syle
memiti? Tek tek her arkadana, onun uruna geldiini hissetti
ren Albertine'in, ilikilerinde ustalkla kulland, tek eylem birok sebep sisteminin, bir eylemin, nereden baktmza bal
olarak brnd eitli grnmlerin, adeta suni, kastl bir
simgesi olduunu anlamaya balyordum. Albertine'in benim
evimdeki konumunun, teyzesini rahatsz edebilecek, irkin bir
durum olduunu, bir an bile dnmemi olmaktan tr, a
knlk ve utan duyuyordum; bu aknl ne ilk defa yayor
dum, ne de son. Kim bilir ka kez, iki insann arasndaki ilikiyi
ve yaanan buhranlar anlamaya alm, sonra birden, o iki in
sandan biriyle daha da yakn ilikisi olan nc bir kiinin ba1 99

k asndan, belki de buhrann sebebi olan bak asndan din


lemiimdir olay. Eylemler bylesine belirsizken, bizzat insanla
rn belirsiz olmamas beklenebilir mi? Albertine'in, eitli erkek
leri evlilie raz etmek iin dolaplar eviren bir al<gz olduu
nu iddia eden insanlar duyunca, benim evimde kaln nasl ta
nmlayabileceklerini kolaylkla hayal edebiliyordum. Oysa ben
ce, Albertine bir kurband, belki tam anlamyla masum deildi,
ama bu durumda, hi sz edilmeyen baka kusurlardan tr
suluydu.
Ama zellikle unun zerinde durmak gerekiyor: Bir yan
dan, yalan ounlukla bir kiilik zelliidir; te yandan, baka
koullarda yalan sylemeyecek olan kadnlarda, hayatlarn
mahvedebilecek olan ani tehlikeye, yani aka kar, bir doala
ma olarak ortaya kan, giderek daha rgtl hale gelen doal
bir savunma aracdr. Ayrca, entelektel ve duyarl erkeklerin,
daima duyarsz ve dzeysiz kadnlara teslim olmalar, onlara
balanmalar, sevilmedikleri kantland halde, tedavi olma
yp bu tr kadnlar ellerinde tutabilmek uruna, her eyi feda
etmeyi srdrmeleri tesadften ibaret deildir. Bu tr erkekle
rin, ac ekmeye ihtiya duyduklarn sylerken, -bir anlamda
iraded olan- bu ac ekme ihtiyacn son derece anlalr bir
sonu haline getiren birtakm gerekleri atlayp bir doruyu di
le getiriyorum. stelik, kusursuz bir kiilie nadiren rastland
ndan, ;ok entelektel ve duyarl kiiler, genellikle iradesizdir,
alkanln klesi.r, o anda ac ekmekten korktuklar iin,
srekli ac ekmeye mahkum olurlar ve bu koullarda, kendile
rini sevmeyen kadndan asla vazgeemezler. Byle birinin, bu
kadar az akla yetinmesi, insana artc gelebilir, ama asl
onun hissettii akn sebep olabilecei strab dnmek gere
kir. Ne var ki, bu strab ektii iin ona ok da fazla acmamak
gerekir, nk mutsuz akn, sevgilinin gidiinin veya lm
nn, iimizde yaratt sarsnt, ilk anda bizi yere ykan, fakat
daha sonra, kaslarn yava yava eski esnekliini, hayati gc
n kazand fel vakalarna benzer. Ayrca, bu strabn bir kar
l da vardr. Entelektel ve duyarl kiiler, genellikle yalana
pek eilimli deillerdir. Yalan, bu tr insanlar gafil avlar, n
k ok zeki olsalar bile, ihtimaller dnyasnda yaarlar, olayla200

BU

il HALK Ku \

'

!TAP

ra fazla tepki gstermezler, bir kadnn ne istediini, ne yapt


n, kimi sevdiini aka alglamayp, o kadnn kendilerine
ektirdii straba gmlrler; byle bir alg, daha ziyade irade
si gl kiilere zgdr, gemie yanmak yerine, gelecee ha
zrlanmak iin bu algya ihtiyalar vardr. Dolaysyla, bu in
sanlar, nasl olduunu tam anlayamamakla birlikte, kendilerini
aldatlm hissederler. Bu adan bakldnda, ak olmalarna
ardmz vasat kadn, bu kiilerin dnyasn, zeki bir kadn
dan ok daha fazla zenginletirir. Kadnn her kelimesinin ar
dnda bir yalan, gittiini syledii her evin ardnda bir baka
ev, her eylemin, her kiinin ardnda bir baka eylem, bir baka
kii bulunduunu sezerler. phesiz, bunlarn hangileri oldu
unu bilmezler, renecek enerjileri, belki de imkanlar yoktur.
Yalanc bir kadn, son derece basit bir numarayla, yntemini
deitirme zahmetine katlanmadan, birok kiiyi, hatta numa
ray fark etmesi gereken kiinin kendisini aldatabilir. Btn
bunlar, duyarl entelektelin karsna, kskanlnn aratr
mak isteyecei, zekasnn da kaytsz kalmad derinliklerle
dolu bir dnya karr.
Ben, tam anlamyla bu kiilerden biri olmamakla birlikte,
Albertine lm olduuna gre, hayatnn srrn imdi rene
cektim belki de. Ama bir insann bu dnya zerindeki hayat
bittikten sonra, srlarn ifa edilmesi, aslnda hi kimsenin
lmden sonraki hayata inanmadn kantlamaz m? Akla
nan srlar doruysa, eylemlerini aa kardmz kii hayat
tayken, srrn saklamaya kendimizi mecbur hissettiimizde, bi
ze hn beslemesinden nasl korkuyorsak, gnn birinde br
dnyada karlatmzda da bize hn beslemesinden kork
mamz gerekirdi. Aa vurduumuz olaylar, aksine, yalansa, o
artk bizi yalanlayamayaca iin uydurulmu eylerse, br
dnyaya inansak, len kiinin fkesinden daha da ok korkma
mz gerekirdi. Ama br dnyaya kimse inanmaz. Ksacas, Al
bertine, uzun mddet, benim yanmda kalmakla beni terk et
mek arasnda kararszlktan kvranm, beni terk etmesinin se
bebi ise, belki aklna bile gelmeyen kadnlar deil, teyzesi veya
o delikanl olmu olabilirdi. Bana en ar gelen ey, Albertine'in
yaayyla ilgili hibir eyi artk benden gizlemesi gerekmeyen
201

Andree'nin, Albertine'le Mlle Vinteuil ve hanm arkada ara


snda, bu trden hibir ey gemediine yemin etmesi oldu (Al
bertine onlarla tantnda kendi eilimlerinden habersizdi;
Mlle Vinteuil ve arkada da, arzunun kendisi kadar ok hataya
yol aan, arzunun ynnde yanlm olma korkusuyla, Alberti
ne'in bu tr ilikilere kesinlikle kar olduunu dnmlerdi.
Belki ok daha sonralar, ayn zevkleri paylatklarn kefet
milerdi; ama artk onlar Albertine'i, Albertine de onlar fazla
syla iyi tand iin, byle bir iliki hayallerinden bile geme
miti). Sonu olarak, Albertine'in beni niin terk ettiini, hala
tam olarak anlam deildim. Bir kadnn ehresini kavramak, o
hareketli yzeyin tamamna hakim olamayan gzler iin, du
daklar iin ve bilhassa hafza iin o kadar zorsa, kadnn sosyal
konumuna ve bizim bulunduumuz dzeye bal olarak, bu
lutlar o ehreyi deitiriyorsa, ayn kadnn bizim grdmz
eylemleriyle, onu harekete geiren gdler, kim bilir ne kaln
bir perdeyle birbirlerinden ayrlr! Gdler, bizim gremedii
miz, daha derin bir dzlemde yer alr ve zaten bizim grdkle
rimizden baka, ou kez de onlara tamamen zt eylemlere yol
aarlar. Dostlarnn gznde bir aziz olan, daha sonra, sahte
karlk yapt, devleti dolandrd, vatanna ihanet ettii orta
ya kan devlet adamlarnn bulunmad bir dnem olmu
mudur? Her yl, saysz asilzade, kendi yetitirdii, namuslu ol
duuna yemin edebilecei, hatta belki gerekten namuslu olan
bir kahya tarafndan dolandrlr. Bakalarnn gdleri zerine
ekilen bu perde, o insana iiksak eer, iyice kalnlar. nk
hem bizim saduyumuzu kreltir, hem de sevildiini hissedin
ce, farkl koullarda deer verecei eylere, rnein zenginlie
birden nem vermez olan kadnn eylemlerini bulandrr. Ayr
ca kadn, ac ektirerek daha fazla ey elde etme umuduyla,
zenginlii kmsyormu gibi yapmaya da itebilir. Btn
bunlara pazarlk, hatta kadnn hayatna ilikin somut ayrntlar
da karabilir; rnein kulamza gelir korkusuyla kimseye s
zn etmedii gizli bir ilikiyi, bizimki kadar tutkulu bir mera
ka sahip olsalar, zihinleri daha serbest olaca, kar tarafta da
ha az phe uyandracaklar iin, birok kiinin renebilecei
bir ilikiyi bilenler de olabilir, ama bunlar, bizim tanmadmz
202

ve bulamayacamz kiilerdir. Bize kar anlalmaz bir tutum


iinde olmasnn btn bu sebeplerine, bir insan, menfaatini
gzetmedii iin, nefret yznden, zgrlk ak yznden,
ani fke buhranlarna kapld iin veya birtakm insanlarn ne
dnecei korkusuyla, bizim dndmz eyin tersini
yapmaya iten kiilik zelliklerini de katmak gerekir. Bir de muhit ve eitim farkllklar vardr; iki kii ba baa konuurken,
bu farkllklarn stn kelimelerle rter, grmezden geliriz,
ama yalnz kalp da her birimiz kendi eylemlerimizi, kesimesi
imkansz, birbirine zt bak alarndan ynettiimizde, farkllklar su yzne kar.
"Ama sevgili Andree' ciim, yine yalan sylyorsunuz. Ha
trlasanza -bunu kendiniz, bir nceki gece size telefon ettiimde
itiraf etmitiniz- Albertine, Mlle Vinteuil'n de gidecei, Verdu
rin'lerdeki leden sonra davetine gitmeyi ne kadar istemi, be
nim bilmemem gereken bir eymi gibi de, benden gizlemiti. Evet, ama Mlle Vinteuil'n oraya gideceini Albertine kesinlikle
bilmiyordu. - Nasl olur? Birka gn nce, Mme Verdurin'e
rastladn siz kendiniz sylediniz. Zaten birbirimize yalan sy
lemenin anlam yok Andree. Bir sabah, Albertine'in odasnda bir
kat paras buldum, Mme Verdurin'in yazd bir nottu, davete
gitmesi iin srar ediyordu Albertine'e." Andree'ye gsterdiim
notu benim grmemi salayan, Franoise olmutu aslnda; Al
bertine'in gidiinden birka gn nce, Franoise, notu onun e
yalarnn en stne yerletirmi ve korkarm, Albertine' de eya
larn kartrdm izlenimi uyandrmak, en azndan, kad gr
dmden onu haberdar etmek iin de, orada brakmt. Fran
oise'n bu kurnazlnn, Albertine'in gidiinde nemli bir rol
oynam olabileceini birok kez dnmtm; Albertine artk
benden hibir eyi gizleyemeyeceini grm, cesareti krlm,
malup hissetmiti kendini. Notu Andree'ye gsterdim: Aradaki
ailevi yaknlk nedeniyle, vicdan azab duymuyorum. "Andree' ciim,
gayet iyi bildiiniz gibi, Albertine, Mlle Vinteuil'n arkadann,
kendisi iin bir anne, bir abla oldugvunu hep sylerdi. - Ama siz
bu notu yanl anlamsnz. Mme Verdurin'in, Albertine'le evinde buluturmak istedii kii, katiyen Mlle Vinteuil'n arkada
deil, nianl aday, 'uvalladm'd; bahsettii ailevi yaknlk da,
203

jil

,il

yeeni olan o namussuzla Mme Verdurin'in yaknlyd. Buna


ramen, Mlle Vinteuil'n geleceini, Albertine'in daha sonra
rendiini sanyorum; Mme Verdurin ek bir bilgi olarak kendisine
haber vermiti belki de. Arkadayla tekrar greceine sevin
miti elbette, nk ona gzel bir gemii hahrlatyordu, ama
tpk sizin, gideceiniz bir yerde Elsti'in de olacan renince
sevinmeniz gibi, daha fazla deil, hatta o kadar bile deil. Hayr,
Albertine'in, Mme Verdurin'in evine niin gitmek istediini size
sylememesinin sebebi, ok az kiinin davetli olduu provaya,
Mme Verdurin'in, sizin Balbec'te tantnz, Mme Bontemps'n
Albertine'le evlendirmek istedii yeeninin de arlm olma
syd; Albertine onunla konumak istiyordu. Alan tekiydi. As
lnda, btn bu aklamalara da gerek yok," diye ekledi Andree.
"Albertine'i ne kadar sevdiimi Tanr bilir, harika bir insand,
ama bilhassa tifoya yakalandktan sonra, (siz hepimizle tanma
dan bir yl nce), macera dkn bir deliye dnmt. Ans
zn, yapt eyden sklveriyor, hemen o anda yer deitirmek
istiyordu; sebebini kendi de bilmiyordu muhtemelen. Balbec'e
ilk geldiiniz, hepimizle tantnz yl hahrlyor musunuz?
Gnn birinde, Paris'ten, kendisini aran bir telgraf ektirdi;
bavullarn hazrlayacak vakti ancak bulduk. Oysa gitmesi iin
hibir sebep yoktu. leri srd btn mazeretler yaland. Paris
o srada son derece skcyd. Hepimiz hala Balbec'teydik. Golf
kulb kapanmamt, hatta yarmalar bitmemiti, Albertine bi
rincilik kupasn kazanmay ok istiyordu. Kazanaca da kesin
di. Bir hafta kalmt. Ama o, alelacele gitti. Daha sonra, bu konu
yu birok kez konutum kendisiyle. Niye gittiini kendi de bil
mediini, sla hasreti ektiini (sla dedii de Paris'ti, dnebili
yor musunuz?), Balbec'te cannn skldn, insanlarn kendisiy
le alay ettii izlenimine kapldn sylyordu." Andree'nin
sylediklerinde bir doruluk pay olduunu dnyordum:
Ayn olayn, farkl insanlarda farkl izlenimler uyandrmas, zi
hinlerin arasndaki farkla, bizi sevmeyen birini ikna etmenin im
kanszl da, duygularn farkllyla aklanabilir; buna karlk,
kiilikler arasndaki farklar, bir kiiliin kendine has zellikleri
de, eyleme gemek iin bir sebeptir. Sonra, bu aklamay bir ya
na brakp, hayatta gerei renmenin ne kadar zor olduunu
204

dndm: Albertine'in, Mme Verdurin'in davetine gitme arzu


sunu ve bunu gizlediini pekala fark etmi ve yanlmamtm.
Ne var ki, bir gerei bu ekilde ele geirdiimizde, sadece g
rntsn yakalayabildiimiz dier gerekler -madalyonun
br yz, eylemin, gizli ilikinin, sezgilerin i yz- gizli kalr,
sadece nmzden geip giden siluetler grrz ve kendi ken
dimize, ite bunun yznden, unun yznden deriz. Mile Vin
teuil'n davete gideceini rendiimde, olayn aklamas bu
gibi gelmiti bana; stelik Albertine benden nce davranp sz
n etmiti. Hem sonra da, Mlle Vinteuil' grmenin onun iin
bir zevk olmayacana yemin etmeyi reddetmemi miydi? Ayr
ca, delikanlyla ilgili olarak, unutmu olduum bir eyi hatrla
dm. Ksa bir sre nce, Albertine bende kalrken rastlamtm
ona ve Balbec'teki tutumunun aksine, bana ar kibar davran
m, yaknlk gstermi, ziyaretime gelmesine izin vermemi rica
etmiti; eitli nedenlerden tr ricasn geri evirmitim. imdi
anlyordum ki, Albertine'in bende kaldm bildiinden, benimle
samimiyet kurmak istemi, bu sayede rahata eve gelip Alberti
ne'i grebileceini ve onu elimden alabileceini dnmt;
onun, alan teki olduuna hkmettim. Fakat delikanlnn eser
lerini izledikten bir sre sonra, evime gelmeyi, Albertine' den
tr istedii fikrinden vazgemedim elbette, ama bunu bir ka
bahat olarak grmekle birlikte, bir zamanlar Doncieres'e, Saint
Loup'yu ziyarete gitmemin asl sebebinin, Mme de Guerman
tes'a akm olduunu hatrladm. Evet, koullar farklyd: Saint
Loup, Mme de Guermantes'a ak olmadna gre, benim dost
luumda, biraz riyakarlk bulunmakla birlikte, ihanet yoktu kati
yen. Ama sonra dndm ki, arzuladmz bir eyi elinde tu
tan kiiye beslediimiz sevgiyi, o kii, elinde tuttuu eyi sevse
de besleriz. phesiz bu durumda, dorudan ihanete varacak
olan bir dostlua kar direnmek gerekir. Sanrm ben hep bunu
yaptm. Ama bu direnie giriecek gc olmayanlarn, arzula
dklar eyi elinde tutan kiiye gsterdikleri yaknln, kurnaz
lktan ibaret olduu sylenemez; bu kiilerin yaknl samimidir
ve bu yzden de, sevgilerini yle bir hararetle sergilerler ki, iha
nete urayan koca veya ak, fke dolu bir aknlkla, "O ala
n sevgi gsterilerini, itirazlarn grseydiniz! Birinin gelip insa205

nn servetini almasn anlayabilirim. Ama nce onu, dostu oldu


una ikna etmesi, hayal edilemeyecek bir namussuzluk, bir sa
pklk," der. Oysa bunda, ne sapka bir zevk vardr, ne de ak se
ik bir yalan. Albertine'in nianl adaynn, o gn bana gsterdii
sevginin bir mazereti daha vard ve Albertine'e olan aknn basit
bir trevinden daha karmakt. Ancak ok ksa bir sredir, kendi
ni bir entelektel olarak gryor, bunu kendine itiraf ediyor ve
bakalar tarafndan da yle grlmek istiyordu. Spor ve elence
dndaki deerler, hayatnda ilk kez yer alyordu. Elstir'in, Ber
gotte'un takdirini kazanm olmam, belki Albertine'in, benim ya
zarlar deerlendiriimi, buradan yola karak, kendim de bir ya
zar olabileceimi kendisine anlatm olmas, birden beni, onun
(nihayet kefettii yeni kiiliinin) nazarnda ilgin biri haline
getirmi, benimle arkadalk etmekten holanacan, projelerini
bana anlatabileceini, belki benim araclmla Bergotte'la tana
bileceini dnmt. Bu yzden de, ziyaretime gelmek istedi
ini sylerken samimiydi; gsterdii yaknlkta, Albertine'in si
luetinin yan sra, entelektel nedenlerin de yaratt bir samimi
yet vard. phesiz, evime gelmeyi o kadar cokuyla istemesinin
tek sebebi bu deildi, bu uurda her eyden vazgemezdi. Ama
gelmek isteyiinin ilk iki sebebini tutkulu bir dorua ulatran
sonuncu sebebi, belki kendi de bilmiyordu ve teki iki sebep,
gerekten doruydu; ayn ekilde, Albertine'in o leden sonra,
Mme Verdurin'in evindeki provaya gitmek isteyiinde, gerek
ten ocukluk arkadalarn grmek gibi tamamen masum bir ar
zu rol oynam olabilirdi; onlar Albertine'i nasl gryorsa, Al
bertine de onlar yle gryor, ahlaksz olduklarn dnm
yordu; belki gerekten de onlarla sohbet etmek, eskiden tandk
lar zavall kzcazn, imdi revataki bir salona davet edildiini
kendilerine gstermek ve ayrca, Vinteuil'n mziini dinlemek
istemiti. Btn bunlar doruysa eer, ben Mlle Vinteuil' den
bahsettiimde, Albertine'in yznn kzarmasnn sebebi, benim
rei.memem gereken evlenme teklifi yznden, o le sonras
davetini gizlemek istemi olmasyd. Albertine'in, o davette Mlle
Vinteuil'le grmekten holanmayacana dair yemin etmeyi
reddetmesi, o anda benim strabm keskinletirmi, phelerimi
pekitirmiti, ama imdi geriye dnp baktmda, masum bir
206

1:

konuda bile olsa, belki masum bir konu olduu iin, drst dav
ranmak istediini kantlyordu. Bununla birlikte, Andree'nin, Al
bertine'le ilikileri konusunda syledikleri vard bir de. Andree' nin, Albertine'le birlikte yaptklarn, srf beni mutsuz etmek iin,
kendimi ondan stn grmeyeyim diye tamamen uydurduunu
dnecek kadar ileri gitmesem bile, biraz abarttn varsayabi
lirdim; te yandan, Albertine de, benim bu konuda aptalca yapt
m tanmlardan ikiyzllkle yararlanp, Andree'yle ilikisinin,
itiraf etmesi gereken ilikiler snfna girmediini ve inkar etmek
le yalan sylemi saylmayacan dnerek, zihinsel kstlama
yoluyla, yaptklarn azmsam olabilirdi. Peki, yalan syleye
nin, niin Andree deil de, Albertine olduunu dnyordum?
Gerek de, hayat da ok etindi ve ikisini de renememiken,
bende braktklar izlenim, belki de yorgunluun ar bast bir
kederdi. Hatrladm kadaryla, Albertine konusunda mutlak
bir kaytszla yaklatm (bu kez tam olarak baardm)
nc kez hissediim, Andree'nin son ziyaretinden epeyce
uzun bir sre sonra, Venedik'te oldu.

207

NC BLM

Annem, beni birka haftalna Venedik' e gtrmt;


-gzellik, en mtevaz eylerde bulunabilecei gibi, en deerli
eylerde de bulunabileceinden,- bir zamanlar Combray'de sk
sk yaadm izlenimleri andran, ama tamamen farkl ve ok
daha zengin bir slupta izlenimler tatmaktaydm. Sabahn
onunda, panjurlarn aldnda, Saint-Hilaire'in siyah mermer
parlaklndaki arduvazlarnn yerine, San Marco an kulesi
nin, alev alev ldayan altn meleini gryordum. Parlak g
nete, neredeyse baklamayacak kadar gz kamatran melek,
iki yana alm kollaryla, yarm saat sonra ineceim Kk
Meydan' da, bir zamanlar iyi niyetli insanlara mjdeledii mut
luluktan daha kesin bir mutluluk vaat ediyordu bana. Yatam
da yatarken, melekten baka bir ey gremiyordum, ama dn
ya, tek bir gneli blmne bakp saati syleyebildiimiz dev
bir gne saatine benzedii iin, Venedik'teki ilk sabahmda,
Combray'nin Kilise Meydan'nda, pazar gnleri, ben ayine gi
derken, iyice snm olan gnein altnda, pazar yerindeki sa
manlarn kokusu keskinlemiken, kapanmak zere olan dk
kanlar geldi aklma. Ama ikinci gnden itibaren, uyandm
anda grdm, beni yataktan kaldran ey, (hafzamda ve ar
zularmda Combray hatralarnn yerini alm olan) Venedik'te
ki ilk sabah gezintime ait izlenimler oldu; Venedik'te de gnde
lik hayat, en az Combray' deki kadar gerekti, Combray' deki gi
bi, pazar sabah enlikli bir sokaa inmek bir zevkti, ama Vene
dik' te bu sokak, lk esintilerin serinlettii, batan baa gkya
kuttan bir suydu, rengi yle dayanklyd ki, yorgun gzlerim,
baklarn korkmadan bu renge yaslayp dinlenebiliyordu.
Combray'deki L'Oiseau Soka'nn iyi yrekli sakinleri gibi, bu
yeni kentin sakinleri de, cadde zerinde yan yana sralanm
evlerden kyorlard; ama Venedik'liler sokaa ktklarnda,
211

ayaklarnn dibine glgesi den evler, somaki ve jasptan sa


raylard; kemerli kaplarn zerindeki (Combray' deki kap tok
maklar gibi hizay bozan) sakall tanr balarnn glgesi, top
ran kahverengisini deil, suyun harika mavisini koyultuyor
du. Combray'de, moda maazasnn tentesiyle berber tabelas
nn yapaca glge, San Marco Meydan'nda, Rnesans cephe
kabartmalarnn, gneli talarn boluuna serptii kk ma
vi ieklerdi. Geri gne tepeye ktnda, Venedik'te de, tpk
Combray' deki gibi, kanal kenarnda storlar indiriliyordu mec
buren, ama Venedik'te storlar, gotik pencerelerin drt yaprakl
yoncalaryla kvrkdallar arasna geriliydi. Bu pencerelerden
biri de, otel odamzn penceresiydi; annem, pencere stunlar
nn nnde kanal seyrederek beni beklerken gsterdii sabr,
bir za:;nanlar Combray' de, benden -halen gereklememi
beklentileri olduu iin beni ne kadar sevdiini gstermek iste
medii dnemde, gsteremezdi belki. imdi, grnrdeki so
ukluunun, hibir eyi deitiremeyeceini hissediyordu; ar
tk saknmadan gsterdii sevgi, iyileemeyecei kesinlemi
hastalardan esirgenmeyen yasak besinler gibiydi. Hi phesiz,
Leonie Halamn L'Oiseau Soka'na bakan penceresini, dier
btn pencerelerden farkl klan mtevaz zelliklerin, iki ya
nndaki pencerelerden farkl mesafede oluundan kaynaklanan
asimetrinin, ahap pervazn ar yksekliinin, panjurlar a
maya yarayan kvrk ubuun, kordonla iki yana tutturulmu
parlak mavi satenden perdelerin, hepsinin, Venedik'teki otelde
bir karl vard; Venedik'te de, le yemeini yemek zere
dndmz evimizi uzaktan tanmamz salayan, o evin, bir
sre boyunca bizim evimiz olduunu gsteren kantlar gibi ha
fzamza yerleen o zel, anlaml szleri iitiyordum, ama Vene
dik'te bu szleri sylemek, Combray'deki ve aa yukar her
yerdeki gibi, en basit, hatta en irkin eylere deil, btn mze
lerde, resimli sanat kitaplarnda, ortaa konut mimarisinin a
heserlerinden biri olarak kopyalarn grdmz bir cephenin
yan-Arap sivri kemerine dyordu; ok uzaktan, daha San
Giorgio Maggiore'yi geer gemez, beni grm olan bu sivri
kemerli pencereyi fark ediyordum, cokuyla ykselen erisi,
hogeldin tebessmne, daha yce, neredeyse anlalmam bir
212

bakn sekinliini katyordu. Annem, o rengarenk mermer s


tunlarn ardnda kitap okuyarak, beyaz tlyle, (oteldeki insan
larn karsna "iyi giyimli" kma kaygsndan ok, bana ma
temde deilmi, o kadar zlmyormu, bykannemin l
mn neredeyse atlatm gibi grnmek iin, hasr apkasna,
gzyalarn gizleyerek taktn sezdiimden, salarnn beyaz
kadar yrek paralayc bulduum beyaz tlyle) beni bekledi
i iin; beni ilk anda tanyamayp, ben gondoldan seslenince,
kalbinin derinliklerinden bana doru gnderdii sevgi, ancak
kendisini tayabilecek madde sona erdiinde, yani tutkulu ba
klarnda durduu iin; bana mmkn olduunca yaklatr
maya alt sevgisi, le gneinin aydnlatt sivri kemerli
pencerenin arbal tebessmnn erevesinde, sayvan altn
da, annemin dudaklarndaki tebessmle, bir pck gibi bana
uzand iin, o pencere hafzamda zel bir yer edindi; bizimle
ayn anda, yan bamzda, belirli bir zaman bizimle paylam
olan eylerin holuunu kazand; blmeli ereveleri harikula
de biimlerle bezenmi de olsa, o nl pencere, benim nazarm
da, hala, bir ay boyunca ayn sayfiyede bulunduumuz, bize
dostluk gstermi olan bir dahinin samimi grntsne sahip
tir; o zamandan bu yana, bu pencerenin kalbn ne zaman bir
mzede grsem, gzyalarm tutmak zorunda kalmn tek
sebebi de, bana en ok dokunabilecek szler olan u szleri
sylemesidir: "Annenizi ok iyi hatrlyorum."
Pencereden ayrlm olan annemle bulumak zere, darnn
scakln arkamda braktmda da, bir zamanlar Combray'de,
odama knca hissettiim serinlik duygusunu yayordum; ama
Venedik'te bu serinlii yaratan, bir deniz esintisiydi, dar basa
makl kk bir ahap merdivende deil, gnein tire yeili
alevleriyle yalad, Chardin'den vaktiyle aldklar yararl bilgi
lerle, Veronese'nin rettiklerini birletiren mermer basamaklarn
soylu yzeylerinde gezinen bir esintiydi. Venedik'te, bize gnde
lik hayata ait izlenimleri yaatmak, sanat eserlerinin, harika g
zelliklerin grevi olduuna gre, baz ressamlarn en nl Vene
dik manzaralarnn, souk bir estetie sahip olduu bahanesiyle,
(Maxime Dethomas'nn olaanst eskizlerini istisna kabul ede
lim,) Venedik'i, sadece ihtiamnn ortadan kaybolduu yoksul
213

'i

il
,j

:r

' j1111i

li:

grntsyle resmetmek, Venedik'i daha samimi ve gerek kl


mak iin, Aubervilliers'ye benzetmek, ehrin kiiliini grmez
den gelmektir. Baz byk sanatlar, kt ressamlarn sahte Ve
nedik'ine doal bir tepki olarak, Venedik'in sadece daha gerek
bulduklar mtevaz meydancklarna, ssz kk kanallarna
eilme hatasna dmlerdir. leden sonralar, annemle k
mamsam, ou kez, ben de bu Venedik'i kefediyordum. Orada,
halktan kadnlara rastlamam daha kolay oluyordu; kibriti kzla
r, inci dizenleri, cam veya dantel iinde alan kzlar, pskll,
iri siyah allaryla gen ii kzlar sevmemi engelleyen hibir ey
yoktu, nk Albertine'i epeyce unutmutum, ama bazlarn di
erlerinden daha ekici bulacak kadar da hatrlyordum. Zaten
Venedikli kadnlarn arasndaki bu tutkulu arayta, bizzat bu ka
dnlarn veya Albertine'in ya da Venedik'e gitmek iin ok eski
den beri duyduum arzunun, tam olarak ne kadar yer kaplad
n kim saptayabilirdi ki? En ufak arzularmz bile, bir akor .adar
kendine has olmalda birlikte, btn hayatmzn temeli olan nota
lar iinde barndrr. Ara sra, bu notalardan, hi duymadmz,
bilincinde olmadmz birini, peinde kotuumuz nesneyle hi
balants olmayan birini atacak olsak, o nesneye duyduumuz
arzunun tamamen silinip gittiini grrdk. Venedikli kadnlarn
peinde koma heyecanmn iinde, ayklamaya almadm
birok unsur vard. Gondolum kk kanallarda ilerliyordu; k
k kanallar, bu Dou ehrinin dolambalarnda bana yol gste
ren bir cinin esrarengiz eli gibi, ilerledike Magrip tarz kk
pencereli, ok katl evleri, incecik itibari bir izgiyle belli belirsiz
ayrarak bldkleri bir semtin ortasnda, bana yol ayorlard
adeta; sihirli rehberim, sanki elindeki mumla yolu aydnlatrm
gibi, sular, nmz aydnlatan gne nlarna yol ayordu.
Kk kanal az nce aralam olmasa, tek bir ktle halinde dura
cak olan yoksul konutlarn arasnda, hibir boluk braklmad
seziliyordu. Bu yzden, kilisenin an kulesi, sular altnda kalm
kentlerdeki gibi, kanaln hemen kenarndan dimdik ykseliyor,
bahelerin asma ardaklar, suyun stne sarkyordu. Ama tpk
Byk Kanal' daki gibi, deniz, ulam ilevini o kadar iyi yrt
yordu ki, bu kalabalk ve yoksul eski mahallede, kk kanaln
her iki kenarnda, mtevaz, ok kullanlan, gerekliliklerinin ve
2 14

ok sayda yoksul insann giri knn damgasn tayan kilise


ler ykseliyordu; kanaln yard bahelerde, akn yapraklar,
meyveler suda srkleniyor, yeni doranmasna prtkl, ka
baca yontulmu kumtandan bir evin duvarnda oturan ocuk
lar, gondolun geiine arp, dengelerini korumaya alyor, iki
kanad ayrlp suyun gemesine izin veren hareketli bir kprnn
zerine oturmu tayfalar misali, bacaklarn dimdik aa uzat
yorlard. Bazen, bir kutuyu ap iinde bir srpriz bulmuuz gibi,
aniden daha gzel bir yap kyordu karmza; Korent stunlar
ve alnlndaki alegorik heykeliyle, fildiinden kk bir tap
nak, bu sradan ortamda, yolunu arm gibi bir garip duruyor
du, nk biz her ne kadar ona yer asak da, kanaln ona ayrd
stunlu giri, pazarclarn kulland bir yk iskelesine benziyor
du. Sanki darda deilmiim, gizli bir eyin derinliklerine nfuz
etmekteymiim gibi, arzuyla pekien bir izlenim yayordum;
nk her defasnda, ya samda ya solumda, yeni bir ey bulu
yordum; kk antlar, beklenmedik meydancklar, ilk kez gr
dmz, amacn, kullanmn anlayamadmz gzel eylerin
akn grntsn sergiliyordu. Dnte, darack sokaklarda
yryor, halktan kzlarn yolunu kesiyordum; Albertine'in de ay
n eyi yapm olabileceini dnp, yanmda olmamasna ha
yflanyordum. Ama bunlar ayn kzlar olamazd; Albertine'in Ve
nedik'e geldii zamanlar, henz ocuktular muhtemelen. Ne var
ki, eskiden, kendine has tek bir arzu olarak grdm btn ar
zularma, korkaklm yznden, temelde ihanet etmi, bulmak
tan umudu kestiim nesnenin aynsn deil, benzerini aram
ken, imdi, hem bir zamanlar arzuladm kadnlarn peine artk
dmyor, hem de dzenli olarak, Albertine'in bizzat tanmad
kadnlar aryordum. Meseglise'li veya Parisli bir gen kz, Bal
bec'e ilk yolculuumda, sabah vakti, bir dan eteinde grd
m st kz, grlmedik iddette bir arzuyla hatrladm olu
yordu elbette. Ama ne yazk ki, o zamanki halleriyle hatrlyor
dum, imdi yle olmadklar kesindi. Nasl bir zamanlar, arzula
rn teklii konusundaki izlenimlerimi yumuatarak, gzden kay
bettiim bir rahibe okulu rencisinin yerine, ona benzer bir ba
kasn aradysam, imdi de benim veya Albertine'in yeniyetmeli
ini altst etmi kzlar bulabilmek iin, arzunun teklii ilkesine
215

bir aykrl daha kabullenmem gerekiyordu: Aramam gereken


kzlar, o zaman on alt yanda olan kzlar deil, bugn on alt ya
nda olanlard, nk imdi, o insana has, yakalayamadm
zellikler olmaynca, sevdiim ey, genlikti. Tanm olduum
kzlarn genliinin, artk sadece benim ateli hafzamda var ol
duunu ve gerekten genlii, taze iekleri toplamak istiyorsam,
hafzam tandm kzlarn suretini karma kardnda, onlara
ulamay ne kadar arzulasam da, onlar toplamamam gerektiini
biliyordum.
Annemle Kk Meydan'da bulutuumuzda, gne hala
tepede oluyordu. Bir gondol aryorduk. Annem, "Zavall b
ykannen olsa, bu yaln ihtiam ne kadar beenirdi!" diyerek,
mimarnn armaan olan ve ortadan kaybolan dklerini sessiz
ce beklerken, sadakatle koruduu dnceli ifadeyle denizi
seyreden dklk saraym gsteriyordu. "Yapmack olmad
iin, bu tatl pembe tonlarn bile severdi. Bykannen Vene
dik'i grse, hayran olurdu, hibir dzenlemeye ihtiya gster
meden, olduklar gibi duran eserlerle dolu btn bu gzellik
lerde, Dklk Saray'nn kbik biiminde, Kk Meydan'n
ortasndaki, Herodes'in sarayna ait olduunu sylediin s
tunlarda, daha da tesadfi, sanki yer bulunamad iin oraya
braklm gibi grnen Akka Kalesi direklerinde ve San Mar
co'nun galerisindeki o atlarda, tabiatla yarabilecek bir teklif
sizlik bulurdu. Dklk Saray'nn zerinde batan gnei sey
retmekten, bir dan ardndaki gne batn seyredermiesi
ne zevk alrd." Gerekten de, annemin sylediklerinde bir
doruluk pay vard; dn yolunda, gondolumuz Byk Ka
nal' dan geerken, iki yanmzda sralanan saraylarn, ve
saati pembe cephelerinde yanstn, gne nlarnn as de
itike deien grnmlerini seyrediyorduk; zel konutlarla
nl antlardan ok, akamzeri gne batn seyretmek ze
re sandalla gezintiye knca nnden geilen mermer falezleri
andryorlard. Kanaln iki yanna sralanm binalar, bu halle
riyle, bir doa manzarasn, ama doann insana zg bir ha
yalgcyle oluturduu bir manzaray getiriyorlard akla. Ama
ayn zamanda, (Venedik'in, neredeyse denizin ortasnda, gelgi
tin gnde iki kez hissedildii, saraylarn grkemli d basamak216

. '

larn, kabarnca rtp alalnca aa karan sularda, daima


kentsel izlenimler uyandrmas yznden,) tpk Paris'in bul
varlarnda, Champs-Elysees'de, Boulogne Orman'nda, moda
olan her geni caddedeki gibi, akamn altn tozuna bulanm
nda, sekin ve k kadnlarla karlayorduk; hemen hepsi
yabanc olan bu hanmlar, yzen arabalarnn minderlerine ra
hata yaslanarak pe pee diziliyor, ziyaret edecekleri hanm
arkadan oturduu sarayn nnde duruyor, evde olup olma
dn sordurup, her ihtimale kar, sanki Guermantes Kona
'nn nndeymiler gibi, kapya braklmak zere kartvizitle
rini hazrlyorlar, cevab beklerken, bir yandan da klavuz ki
taplarn kartrp, sarayn hangi dneme ve sluba ait olduu
na bakyorlar, mavi bir dalgann tepesindeymiesine, dans
eden gondolla nlayan mermer arasna skp rken prltl
suyun ahlanyla sarslyorlard. Bylece, srf bir ziyarete veya
alverie kmak bile, Venedik'te l ve esiz bir gezintiye d
nyordu; basit bir sosyal ziyaret, ayn zamanda bir mze zi
yaretinin ve deniz yolculuunun ekline ve bysne brn
yordu.
Byk Kanal'n kenarndaki saraylarn birou, otele d
ntrlmt; bir akam, deiiklik olsun diye veya orada kar
latmz, annemin de yemee davet ettii Mme Sazerat'ya
nezaketen -her yolculukta karmza beklenmedik, mnasebet
siz bir ahbap kar- kendi otelimizde deil, restoran daha iyi ol
duu iddia edilen baka bir otelde yemek yemeye karar verdik.
Annem, gondolcuya parasn verip Mme Sazerat'yla birlikte,
ayrtm olduu kk salona geerken, ben restorann gzel
mermer stunlu, bir zamanlar boydan boya fresklerle kapl
olan, ama kt restore edilmi byk salonuna bir gz atmak is
tedim. ki garson, aralarnda talyanca konuuyorlard.
" htiyarlar odalarnda m yiyecekler? nceden haber ver
miyorlar ki. ok can skc, masalarn ayrmam gerekip gerek
mediini bilemiyorum (non so se e bisogna conservar loro la tavo
la) . Aa inip masalarn dolu bulsunlar da grsnler! Bu ka
dar k bir otele bu forestiere'leri1 nasl kabul ediyorlar, anlam
yorum. Buraya ait insanlar deiller."
1 Yabanc.

217

Garson, bu kmseyici tavrna ramen, masayla ilgili ola


rak ne yapacana karar vermek istiyordu, tam asansrc ocu
u odaya gnderip sorduracakken, cevabn ald: Yal hanmn
salona girdiini grd. Yllarn arlnn verdii hznl ve
yorgun havaya, ehresini kaplayan krmz egzema lekelerine
ramen, mutat bonesi ve W*** yapm, ama cahillerin gznde
yal bir kapcnn ceketinden farksz olan siyah ceketiyle, Ville
parisis Markizi'ni tanmakta glk ekmedim. Tesadf eseri,
benim ayakta, bir freskin kalntlarn incelemek zere yannda
durduum gzel mermer stunlar, Mme de Villeparisis'nin
oturduu masann tam arkasna dyordu.
"M. de Villeparisis de ok gemeden inecek demek ki. Bir
aydr buradalar, sadece bir kere ayr yediler," dedi garson.
Markizin birlikte seyahat ettii, M. de Villeparisis dedikleri
akrabasnn kim olabileceini kestirmeye alrken, Mme de
Villeparisis'nin eski a M. de Norpois'nn, masaya doru
ilerleyip markizin yanna oturduunu grdm.
M. de Norpois'nn ilerlemi ya, sesinin tnsn zayflat
m, buna karlk, eskiden o kadar ll olan lisan, gerek bir
arlk kazanmt. Bunun nedenini, belki gerekletirmeye pek
zaman olmadn hissettii iin iyice iddetlenen, alevlenen
hrslarnda, belki de, dnmeye can att siyasetin dnda bra
kldndan, arzunun verdii saflkla, yerine geme iddiasnda
olduu kiileri, acmasz eletirileri sayesinde, mevkilerinden
uzaklatrabileceine inanmasnda aramak gerekiyordu. Ayn
ekilde, kimi siyasetilerin, kendilerinin yer almad bir hk
metin, gnlk mr olduuna inandn grmzdr. te
yandan, M. de Norpois'nn, diplomasi lisannn geleneklerini
tamamen unuttuunu zannetmek de abartl olur. leride gre
ceimiz gibi, "nemli meseleler" sz konusu olduunda, M. de
Norpois, bizim tandmz adam oluveriyordu, ama dier za
manlarda, kimi seksenlik ihtiyarlarda grlen ve artk fazla za
rar veremeyecekleri kadnlara saldrmalarna yol aan bunak
iddetiyle, nne gelene iini boaltyordu.
Mme de Villeparisis, birka dakika boyunca, yann verdi
i yorgunlukla gemiin hatralarndan imdiki zamana ge
mekte zorluk eken yal bir kadnn suskunluunu korudu.
2 18

Sonra, sregelen karlkl bir akn damgasn tayan pratik


konulara girdi:
- Salviati'ye uradnz m?
- Evet.
- Yarn gnderecekler mi?
- Kaseyi ben alp getirdim. Yemekten sonra gsteririm. u
mn ye bir bakalm.
- Benim Svey Kanal hisselerimle ilgili talimat verdiniz
mi?
- Hayr, Borsa u sralar petrol hisselerine kilitlenmi du
rumda. En nde giden sektr. Royal Dutch bin franklk yeni
bir frlama kaydetmedi. Rayicin krk bin franga ykselmesi
bekleniyor. Bana sorarsanz, o kadar beklememek lazm. Ama
piyasadaki olumlu durum gz nne alnrsa, acele etmenin
anlam da yok. te mn. Antre olarak barbunya var, alalm
m, ister misiniz?
- Ben isterim, ama size yasak. Onun yerine risotto isteyin.
Ama yapmay beceremiyorlar.
- nemli deil. Garson, hanmefendiye barbunya, bana
da bir risotto getirin nce.
Bu konumann ardndan, tekrar uzun bir sessizlik oldu.
"Bakn, size gazeteleri getirdim, Corriere della Sera, Gazzetta
del Popolo, hepsi var. Biliyor musunuz, diplomaside byk ha
reketlilik bekleniyor, ilk gnah keisi de Paleologue olacak, Sr
bistan' daki yetersizlii apak ortada. Onun yerine Loze atana
bilir, o zaman Konstantinopolis'te boluk olur. Ne var ki," diye
hemen ekledi M. de Norpois ac bir ifadeyle, " ngiltere'nin, ne
olursa olsun, daima son sz syleyecei kuku gtrmeyen,
bu aptaki bir bykelilik sz konusu olduunda, gz kapal
faka basacak gen nesil diplomatlara deil, mttefikimiz ngil
tere'nin dmanlaryla baa kabilecek, tuzaa dmeyecek,
tecrbeli kiilere bavurmak daha akllca olurdu." Bu son sz
leri tumturakl bir fkeyle telaffuz etmesinin balca sebebi, ga
zetelerin, M. de Norpois'nn tavsiyesine uyup onun ismini ge
irmek yerine, "favori isim" olarak, gen Dileri Bakan'n
gstermeleriydi. "Tanr biliyor, yan alm kiiler, binbir trl
dolambal manevra yapp, eninde sonunda beceriksiz sayla219

cak birtakm acemilerin yerlerini kapma heveslisi deiller! Ben


bu deneyci ynteme bal, szde diplomatlar ok iyi bilirim,
rneklerini ok grdm, hepsinin de, bir nabz yoklamasna
baladklar btn umutlarn abucak suya drmmdr.
Hi phe yok ki, hkmet, dizginleri delidolu ellere teslim
edecek kadar saduyudan mahrumsa eer, grev bana ar
sna koacak bir acemi, mutlaka bulunur. Ama kim bilir," dedi
M. de Norpois, kimden bahsettiini ok iyi bilirmi gibi bir
edayla, "gnn birinde, bilgili, cesur ve tecrbeli birini aradk
larnda da, ayn ey olabilir. Herkesin gr ayr olabilir, bana
sorulursa, Konstantinopolis'teki grevi kabul etmeden nce,
Almanya'yla aramzdaki, zme balanmam meselelerin
halledilmesi gerekir. Bizim kimseye bir borcumuz yok, alt ay
da bir, entrikayla, dalavereyle, itiraz etmemize ramen, u veya
bu konuda kendilerini aklamamz istemeleri, her seferinde sa
tn alnm basn organlar tarafndan desteklenmeleri, kabul
edilecek ey deil. Bu gidie bir son vermek gerekiyor; doal
olarak, kendini ve deerini kantlam, deyim yerindeyse impa
ratora sz geen biri, anlamazl sona erdirme konusunda
daha yetkili olacaktr."
Yemeini bitirmek zere olan bir beyefendi, M. de Norpois'y
selamlad.
Aa, Prens Foggi," dedi marki. "Ya! Kimden bahsettiinizi
tam karamadm," dedi Mme de Villeparisis, iini ekerek.
- Gayet iyi tanyorsunuz. Prens Odon. Kuzininiz Doudeau
ville'in enitesi. Onunla birlikte, Bonnetable'da ava ktm ha
trlyorsunuz, deil mi?
- Ya! Odon, resim yapan deil miydi?
- Yok canm, o deil, Grandk N***'nin kz kardeiyle evlenen.
M. de Norpois, btn bunlar, rencisinden honut olma
yan bir hocann aksi tavryla sylyor, mavi gzlerini Mme de
Villeparisis'den ayrmyordu.
Prens kahvesini iip sofradan kalktnda, M. de Norpois
da ayaa kalkp hzl admlarla yanna gitti, gsterili bir jestle
kenara ekilip arka plana geerek, prensi Mme de Villepari
sis'ye takdim etti. Prensin onlarla birlikte oturduu birka da11

220

kika boyunca, M. de Norpois, eski bir an tatl-sertliiyle,


ama daha ziyade, markizin, hem holand, hem de korktuu
aykr konumalardan birine girimesinden endie duyarak,
mavi gzlerini bir an bile Mme de Villeparisis'den ayrmad.
Mme de Villeparisis prense yanl bir ey sylediinde, hemen
hatasn dzeltiyor, bitkin ve itaatkar markizi, bir manyetizma
c gibi, srekli gz hapsinde tutuyordu.
Bir garson yanma gelip annemin beni beklediini haber
verdi; annemlerin yanna dndm ve Mme de Villeparisis'yi
grnce oyalandm syleyerek Mme Sazerat'dan zr dile
dim. Mme Sazerat markizin adn duyunca benzi soldu; bayla
cakm gibiydi. Kendini toparlamaya alarak sordu:
- Mme de Villeparisis, yani Mile de Bouillon mu?
- Evet.
- Onu bir saniyecik de olsa, grmem mmkn m acaba?
Hayattaki en byk hayalim bu.
- yleyse hi vakit kaybetmeyin hanmefendi, nk ye
meini bitirmek zere. Peki ama, niin bu kadar ilginizi eki
yor?
- Mme de Villeparisis, ilk evlilii srasnda, Havre De
si'ydi, bir melek kadar gzel, eytan kadar fesatt, babam ldrtt, iflas ettirdi ve sonra da terk ediverdi. Evet, babama aa!k bir fahie gibi muamele etmi, onun yznden ben ve ailem
yoksulluk iinde Combray'de yaam olabiliriz, ama babam
ldkten sonra, zamannn en gzel kadnn sevmi olmas,
benim iin bir teselli oldu; kendisini hi grmedim, her eye
ramen grmek isterdim . . .
Heyecandan tir tir titreyen Mme Sazerat'y restorana gtrp Mme de Villeparisis'yi gsterdim.
Ne var ki, baklarn yanl noktaya ynelten krler gibi
Mme Sazerat'nn baklar da, Mme de Villeparisis'nin masa
snda durmayp salonda geziniyordu.
"Gitmi olmal, dediiniz yerde yok, gremiyorum."
Mme Sazerat, bunca zamandr hayalinde yaatt, hem
nefret edip hem tapt grnty aramaya devam ediyordu.
- Orada ite, ikinci masada.
- Ayn yerden saymaya balamyoruz demek ki. Benim

"

221

jl,
/1
I,

1'
1

ikinci diye saydm masada, yal bir beyefendiyle ksa boylu,


kambur, pancar suratl, irkin bir kadn var sadece.
- O ite.
Bu arada, Mme de Villeparisis'nin ricas zerine, M. de
Norpois, Prens Foggi'yi masaya davet ettikten sonra, ara
snda dosta bir konuma balamt; siyasetten bahsedildi,
prens, hkmetin kaderiyle ilgilenmediini ve Venedik'te en az
bir hafta daha kalacan belirtti. Bu zaman zarfnda, hkmet
bunalm tehlikesinin tamamen atlatlm olacan umuyordu.
Prens Foggi, ilk anda M. de Norpois'nn bu siyasi meselelerle
ilgilenmediini zannetti, nk o ana kadar fikirlerini hararetle
dile getirmi olan M. de Norpois, anszn meleksi bir sessizlie
gmlmt adeta; bu sessizlik, Mendelssohn'un veya Cesar
Franck'n masum, melodik bir arksyla bozulabilirdi ancak.
Prens ayrca bu sessizliin, bir talyan'la talya'ya ait meseleleri
konumak istemeyen Fransz lllnden de kaynakland
n dnd. Oysa prens tamamen yanlyordu. Suskunluk ve
kaytsz bir eda, M. de Norpois'da, teden beri, lllk iare
ti deil, nemli meselelere mdahale edeceinin mutat belirtisi
olmutu. Markinin gz yksekte, Almanya'yla sorunlarn
zlmesi nkouluyla, Konstantinopolis'teydi; bunun iin de,
Roma hkmetini zorlamaya niyetliydi. Marki, uluslararas
dzeyde bir baarnn, meslek hayatnn doruk noktas olabile
ceini, hatta belki yeni mevkilerin, henz vazgemedii zor g
revlerin balangc da olabileceini dnyordu. nk yal
lk, ilk bata, bizi bir eyi yapmaktan aciz klar, ama arzulamak
tan aciz klmaz. ok uzun yaayan insanlar, ancak nc aa
mada, nasl eylemden vazgemek zorunda kaldlarsa, arzudan
da vazgeerler. Onca kez kazanma umuduyla girdikleri anlam
sz seimlere, mesela cumhurbakanl seimlerine katlmazlar
bile. Sokaa kmak, yemek yemek ve gazeteleri okumakla ye
tinir, tkendikten sonra da yaamaya devam ederler.
Prens, markiyi rahatlatmak ve onu bir yabanc gibi grme
diini gstermek iin, halihazrdaki babakann yerini kimlerin
alabileceinden bahsetmeye koyuldu. Yeni babakann ii zor
olacakt. Prens Foggi, babakanlk yapabileceini dnd
yirmiden fazla siyasetinin ismini saydktan sonra, btn bu
222

, ,

J
,;;
'

.1

isimleri, mavi gzleri yar kapal, hi kprdamadan dinlemi


olan eski bykeli, nihayet sessizliini bozdu; syledii szler,
yirmi yl boyunca, konsolosluk sohbetlerine malzeme edilecek,
sonra da, herkes tarafndan unutulduklar sanlrken, bir gaze
tede, bu unutu sayesinde yeniden sansasyon yaratarak, yazs
n "Bir Bilen" veya "Bir ahit" ya da "Machiavelli" diye imzala
yan bir ahs tarafndan tekrar gn na karlacakt. Dedii
miz gibi, Prens Foggi, sar bir adam kadar kprtsz ve suskun
duran diplomatn karsnda, yirmiden fazla isim saydktan
sonra, M. de Norpois, ban hafife kaldrd ve en nemli so
nulara gebe diplomatik mdahalelerinde kullanm olduu
kalpla, ama bu kez daha byk bir cesaretle ve biraz daha uza
tarak, zekice bir soru sordu: "Peki, M. Giolitti'nin ismi hi anl
mad m?" Bu szlerin zerine, Prens Foggi'nin gznn nn
deki perde kalkt, ilahi bir mrlt geldi kulana. Hemen ardn
dan, M. de Norpois, baka konularda konumaya balad; nasl
Bach'n harika bir aryasnn son notas da alndktan sonra,
yksek sesle konumaktan, vestiyere gidip eyalarmz almak
tan ekinmezsek, o da artk ses karmaktan ekinmiyordu.
Hatta prensten, kral ve kralieyi grme frsatn bulduunda,
majestelerine derin sayglarn sunmasn rica ederek, fark iyi
ce vurgulad; bu kapan cmlesi, bir konserin sonunda, "Bel
loy Soka'ndan arabac Auguste" diye seslenmek gibi bir ey
di. Prens Foggi'nin izlenimlerini tam olarak bilemiyoruz. "Peki,
M. Giolitti'nin ismi hi anlmad m?" gibi bir inciyi duymu ol
maktan tr havalarda uuyordu muhtemelen. nk M. de
Norpois, tpk baz yal mzisyenlerin, dier alanlarda gerile
dikleri halde, oda mziinde o gne kadar sahip olmadklar
bir ustala ulap, son nefeslerine kadar da srdrmeleri gibi,
yalannca en stn meziyetlerini kaybetmi olmasna karlk,
bu ksa sreli "cesaret gsterileri"ni mkemmelletirmiti.
Bildiimiz u ki, Venedik'te iki hafta daha kalmay planla
yan Prens Foggi, derhal o gn Roma'ya dnd ve birka gn
sonra, daha nce de bahsetmi olabileceimiz, Sicilya'daki top
raklar konusunu grmek zere, kraln huzuruna kabul edil
di. Hkmet, beklenenden daha uzun bir sre sonra dtn
de, kral, yeni hkmetin bana kimin gemesinin uygun olaca223

n eitli devlet adamlarna dant. Sonra M. Giolitti'yi art


t ve o da grevi kabul etti. ay sonra, Prens Foggi'yle M. de
Norpois arasndaki grme bir gazetede yaymland. Konu
ma, ayn bizim aktardmz ekilde anlatlyor, yalnz, "M. de
Norpois zekice bir soru sordu," yerine, "o kendine has, zeki ve
byleyici tebessmyle u szleri syledi," deniliyordu. M.
de Norpois, "zekice"nin, bir diplomat iin yeterli bir patlayc
gce sahip olduunu dnyor, yaplan eklemeyi, en azndan
yersiz buluyordu. Dileri Bakanl'ndan resmi bir tekzip iste
miti, ama Dileri, ne yapacan bilemiyordu. Grme gaze
tede yaymlandndan beri, M. Barrere, Paris'e saat ba telgraf
ekip bu gayriresmi talya bykelisinden yaknyor, bu duru
mun, btn Avrupa'da honutsuzlukla karlandn belirti
yordu. Byle bir honutsuzluk mevcut deildi, ama eitli b
ykeliler, kibarlklarndan tr, herkesin isyan ettiini syle
yen M. Barrere'i yalanlamyorlard. Sadece kendi dncelerine
kulak veren M. Barrere, bu nezaket sessizliini onay zannedip,
derhal Paris'e bir telgraf ekiyordu: MARK VISCONTI-VE
NOSTA'YLA B R SAAT S REN B R G R ME YAPTIM, vs.
Sekreterleri bitkin dmt.
Bununla birlikte, M. de Norpois'y sonuna kadar destekle
yen, daha 1 870 ylnda, bir Alman bakentinde ortaeliyken, M.
de Norpois'ya yarar dokunmu olan ok eski bir Fransz gaze
tesi vard. Bu gazete (zellikle de imzasz bayazlar), ustalkl
slubuyla nlyd. Ama (o eski gnlerde bamakale diye ad
landrlan) bayaz, aksine kt yazlmsa, bitmek bilmeyen
kelime tekrarlaryla doluysa, gazete daha ok ilgi ekerdi. O za
man herkes, makalenin "ilham"la yazldn hissedip heyecan
lanrd. lham veren, M. de Norpois da olabilirdi, dnemin bir
baka nemli ahsiyeti de. talya olayna ilikin, nceden bir fi
kir vermek amacyla, M. de Norpois'nn, ayn gazeteden
1 870'te nasl yararlandn anlatalm; sava her eye ramen
patlak verdiine gre, yararlanamad dnlebilir, ama her
eyden nce kamuoyu oluturmak gerektii varsaymyla yola
kan M. de Norpois, etkin bir biimde yararland kansn
dayd. Her kelimesi tartlm olan makaleleri, bir hastann l
mnden hemen nce yazlm iyimser raporlar gibiydi. rne224

-
,.

..

in 1 870'te, savan ilan edilmesinden nce, seferberlik hemen


hemen tamamlanmken, M. de Norpois (elbette geri planda
durarak), bu nl gazeteye, aadaki bayazy gndermeye
kendini mecbur hissetmiti:
"Yetkili evrelerde, dn le sonras saatlerinden itibaren,
durumun, elbette tehlikeli deilse de ciddi, hatta baz alardan
kritik denebilecek bir boyut kazand kans hkm srmekte.
Norpois Markisi'nin, deyim yerindeyse mevcut srtmenin
eitli nedenlerini, kararl ve uzlamac bir anlay iinde ve ta
mamen somut biimde incelemek amacyla, Prusya ortaelisiy
le birok kez grt biliniyor. Ne yazk ki, iki ortaelinin,
diplomatik bir vastaya temel olabilecek bir forml zerinde
anlatklar yolunda bir haber, gazetenin basma girdii saate
kadar elimize ulamad."
"Son dakika haberi: yi haber alan kaynaklar, Fransa-Prus
ya ilikilerinde sevindirici bir gelime grldn, gerginli
in biraz azaldn bildirmekte. M. de Norpois'nn, ngiltere
Ortaelisiyle unter den Linden1 bulumu ve yirmi dakika sren
bir grme yapm olmasnn zerinde duruluyor. Gelimenin
tatminkar (befriedigend) olduu bildiriliyor." Ertesi gnk ba
yazda, u szler yer alyordu: "Fransa'nn tartlmaz haklarn
savunmadaki becerisine ve kararllna herkesin sayg duydu
u M. de Norpois'nn btn esnekliine ramen, ilikilerde bir
kopuun nne geme ihtimali kalmad sanlmaktadr."
Gazete, bu tr bir bayaznn ardndan, (elbette M. de Nor
pois tarafndan gnderilmi) birka yorum yaymlamak zorun
dayd. Bayazy izleyen yorumlar unlard:
"Kamuoyu, bugne kadar grlmemi bir skunet sergile
di." (M. de Norpois bunun doru olmasn ok isterdi, ama tam
tersi olduundan endie ediyordu.) "Kamuoyu, ksr telatan
bkt, Majestelerinin bakanlndaki hkmetin, meydana ge
lebilecek gelimeler dorultusunda, sorumluluklarn stlene
ceini memnuniyetle rendi ve bundan baka bir ey de bek
lemiyor. Kendi bana bir baar gstergesi olan bu asil souk
kanlla, kamuoyunu, ihtiya gstermi olsa, yattracak nite1 Almanca: Ihlamurlarn altnda. (Berlin'de hlamur aalarnn bol olduu geni
gezinti caddesi.)

225

likte bir haberi eklemek istiyoruz. Salk nedenleriyle, uzun za


mandr, ksa bir tedavi iin Paris'e gelmesi gereken M. de Nor
pois'nn, Berlin'deki varln artk yararl grmedii gereke
siyle, Alman bakentinden ayrld bildiriliyor. Son dakika ha
beri: Majesteleri, bu sabah, Norpois Markisi, Savunma Bakan
ve kamuoyunun zellikle gvendii Mareal Bazaine'le gr
mek zere, Compiegne' den Paris' e doru yola kt. Majestele
ri, yengesi Alba Desi onuruna verecei akam yemei daveti
ni iptal etti. Bu hareketi, renildii her yerde son derece olum
lu karland. mparator, heyecan kelimelerle tarif edilemeye
cek birlikleri tefti etti. Hkmdarn Paris' e geliiyle birlikte
verilen seferberlik emrine uygun olarak, baz birlikler, her ihti
male kar Ren Nehri'ne doru yola ktlar."
Bazen, gn batmnda otele dnerken, eski Albertine'in, be
nim iin grnmez olduu halde, benliimin derinliklerine,
adeta isel bir Venedik'in, duvarlar kurunla kapl zindanlar
na hapsedilmi olduunu hissediyordum; bazen bir olay, bu
hapishanenin kat duvarlarn kaydryor ve gemii, ince bir
aralktan grmemi salyordu.
rnein bir akam, sarrafmdan aldm bir mektup, iim
de yaamaya devam eden, ama ok uzakta ve derinde olduu
iin ulaamadm Albertine'in bulunduu hapishanenin kap
sn bir an iin at. Albertine ldnden beri, ona sarf edecek
daha fazla param olsun diye yaptm speklasyonlarla ilgilen
memitim. Oysa aradan zaman gemiti; nceki dnemin en
akllca deerlendirmeleri, tpk M. Thiers'in, demiryollarnn
asla baarl olamayaca yolundaki eski tahmini gibi, yeni d
nemde geerliliini yitiriyordu; M. de Norpois'nn, bize, "Geliri
pek yksek saylmaz kukusuz, ama en azndan sermaye asla
dmeyecektir," diye tavsiye ettii tahvillerin ou, deeri en
ok denlerdi. Srf ngiliz devlet tahvilleri ve Raffineries Say
hisseleri iin, sarraflara o kadar byk farklar, ayrca faiz ve
uzatma bedeli demek zorunda kaldm ki, bir anda her eyi
satmaya karar verdim ve birden, bykannemden kalan, Al
bertine hayattayken sahip olduum mirasn, ancak bete birine
sahip olduumu grdm. Bu haber, Combray'de, hala yaayan
226

:
j

.
.1

tek tk akraba ve ahbaplarmz arasnda da duyuldu ve benim


Saint-Loup Markisi'yle, Guermantes'larla grtm bildik
lerinden, " te byklk hevesinin sonu buraya varr," dediler.
Combray' dekiler, bu speklasyonlar, Albertine kadar mteva
z konumdaki, bykannemin eski piyano hocas Vinteuil'n
himayesinde bym saylabilecek bir gen kz uruna yapt
m bilseler, ok arrlard. Zaten herkesin, bilinen gelirine
gre, Hindistan' daki kastlar kadar kat snflara temelli hapse
dildii Combray' de, servete hi nem verilmeyen, yoksullu
un, tpk bir mide hastal gibi tatsz, ama kltc olma
yan, sosyal konumu etkilemeyen bir ey olarak algland
Guermantes sosyetesine hakim olan mthi zgrln ta
hayyl edilmesi imkanszd. Aksine, Combray'de, muhteme
len Saint-Loup'yla M. de Guermantes'n, iflas etmi, atolar
ipotekli soylular olduklar, benim de onlara bor para verdiim
sanlyordu; oysa ben iflas etsem, yardm teklif edenler, kabul
etmeyecek de olsam, onlar olurdu. Greli iflasma gelince, Ve
nedik'e ilikin meraklarm, son gnlerde, cam ileri satan, iek
tenli gen bir kzda younlatndan, bu durum iyice canm
skyordu; hayran baklara turuncunun binbir tonunu sunan
bu ten, onu her gn grmek iin, yle gl bir arzu uyandr
yordu ki iimde, annemle birlikte, yaknda Venedik'ten ayrla
camz dnerek, kzdan ayrlmamak iin, ona Paris'te bir
hayat kurmaya karar vermitim. On yedi yann gzelliinde
yle bir asalet, yle bir parlt vard ki, gitmeden nce gerek
bir Tiziano almak gibi bir eydi. Peki, servetimden geriye kalan
krnt, onu memleketinden ayrlp, srf benim uruma Paris'e
gelmeye ikna etmem iin yeterli olacak myd? Ama sarrafn
mektubunun sonuna geldiimde, Uzatma bedellerinizle ilgilenece
im ifadesi, bana neredeyse ayn derecede riyakar bir baka
profesyonel ifadeyi, Balbec'teki kaplca grevlisinin, Aime'ye
Albertine'den bahsederken kulland, "Onunla ben ilgilenir
dim," ifadesini hatrlatt. Daha nce hatrma hi gelmemi olan
bu szlerle birlikte, zindann kaps, "Al susam al !" demiim
gibi alverdi. Ama bir saniye sonra, yine mahpusun zerine
kapand; artk Albertine'i gremediim, hatrlayamadm ve
insanlar bizim gzmzde, sadece kendileri hakkndaki fikirle227

rimiz sayesinde var olduu iin, onun yanna dnmek isteme


yiimden tr sulanamazdm; yine de, o bir saniye boyunca,
kendisinin farknda olmad bu terk edilmilii iimi szlat
mt; o bir saniyede, gece gndz onun hatrasyla birlikte ya
amaktan tr strap ektiim gemi gnlere zlem duy
dum. Bir baka seferinde, San Giorgio dei Schiavoni' de, havari
lerden birinin yanndaki, ayn ekilde stilize edilmi kartal,
Franoise'n benzerliklerini gsterdii, kimin hediyesi oldukla
rn hibir zaman renemediim iki kartall yzn hatras
n ve neredeyse o zaman ektirdikleri strab canlandrd. Fakat
bir akam, yle bir olay cereyan etti ki, akmn dirileceini
zannettim. Gondolumuz, otelin basamaklarna yanap durdu
unda, kap grevlisi bir telgraf verdi; telgraf memuru kere
gelmiti, nk alcnn ismi doru yazlmamt ( talyan g
revlilerin hatalarna ramen, kendi soyadm tandm), bu yz
den de, telgrafn gerekten bana gnderildiini dorulayan bir
makbuz imzalamam gerekiyordu. Odama girer girmez telgraf
atm, yanl yazlm kelimelerle dolu olmasna ramen, aa
daki mesaj okuyabildim: SEVG L DOSTUM, LDG M
SANIYORSUNUZ, BEN AFFED N, CAPACANLIYIM, S ZN
LE GR MEK, EVL L K KONUSUNU KONUMAK ST
YORUM, NE ZAMAN DNYORSUNUZ? SEVG LER. AL
BERTINE. Bu szleri okuduumda, bykannemin lmnde
yaadm srecin tersini yaadm: Bykannemin ldn
rendiimde, nce hibir znt duymamtm. lmnden
tr, ancak iraded hatralar bykannemi iimde canlan
drd zaman strap ekmitim. imdi de, Albertine artk zih
nimde yaamad iin, hayatta olduu haberi, bekleyebilece
im sevinci dourmuyordu iimde. Albertine, benim iin d
ncelerden oluan bir demetti ve bu dnceler iimde yaa
d srece, o da, bedeni ldkten sonra yaamaya devam et
miti; buna karlk, imdi bu dnceler lm olduu iin,
bedeni dirilse de, Albertine'in kendisi dirilmiyordu. Alberti
ne'in hayatta olmasna sevinmediimi, onu artk sevmediimi
fark ettiimde, allak bullak olmam gerekirdi; aylar sren bir
yolculuktan veya hastalktan sonra aynaya bakp karsnda
aarm salar ve yeni bir yz, olgun veya yal bir adam yz
228

gren birinden daha ok armam beklenirdi. Bu durumda


sarslrz, nk aynadaki grntnn anlam udur: Eski ben,
sarn delikanl artk yok, ben baka biriyim. Ben de, eski y
zmn yerinde krk bir ehre ve beyaz bir peruk grm ka
dar derin bir deiim geirmitim, eski benliim kesinlikle l
m, yeni benliim onun yerini tamamen almt. Ne var ki, yl
lar, zamann doal ak iinde getike, baka birine dnm
olmak bizi zmez; ayn ekilde, belirli bir dnemde birbirine zt
onca ayr kiiye dnebilmemize, bir gn iinde srasyla fe
sat, duyarl, mklpesent, kaba, kaytsz, haris oluumuza da
zlmeyiz. zlmeyiimizin nedeni ayndr: Silinmi olan ben
lik -ikinci durumda ve kiilik sz konusu olduunda geici ola
rak, ilk durumda ve tutkular sz konusu olduunda temelli or
tadan kaybolan benlik- o anda var olmad iin, dierine, o es
nada veya temelli dnm olduumuz kiilie zlemez; ka
ba adam kabalna gler, nk kabadr, unutkan adam hatr
layamadna zlmez, nk zaten unutmutur.
Albertine'i diriltemezdim, nk kendimi, o zamanki benli
imi diriltmem mmkn deildi. Hi durmadan, grlmeyecek
kadar kk hamlelerle dnyann yzn deitirmeyi alkan
lk edinmi olan hayat, Albertine'in ldnn ertesi gn, ba
na, "Baka biri ol," dememi, ama farkna varamayacam ka
dar kk deiikliklerle, her eyimi, neredeyse batan aa ye
nilemiti; dolaysyla zihnim, efendisinin deitiini fark ettiin
de, zaten yeni efendisine -yeni benliime- almt, ona baly
d. Daha nce de grdmz gibi, Albertine'e olan sevgim ve
kskanlm, kimi ac veya tatl duygu ekirdeklerinin, arm
yoluyla yaylmasndan kaynaklanyordu, Mile Vinteuil'n
Montjouvain' deki hatrasyla, Albertine'in boynuma kondurdu
u o tatl iyi geceler pckleriyle balantlyd. Ama bu duy
gular zayfladka, kasvetli veya tatl bir renge boyadklar, mu
azzam boyutlardaki alan, tekrar ntr tonlara brnmt. Unu
tu, en nemli ac ve haz noktalarndan birkan ele geirdikten
sonra, akmn direnii krlmt, artk Albertine' e ak deil
dim. Onu hatrlamaya alyordum. Albertine'in gidiinden iki
gn sonra, krk sekiz saat onsuz yaayabildiimi grmek beni
korkuttuunda, sezgilerim doruydu. Bir zamanlar, Gilberte' e
229

mektup yazp, kendi kendime, "Byle devam ederse, iki yl son


ra onu sevmiyor olacam," dediimde de ayn ey olmutu.
Swann, Gilberte'le grmemi rica ettiinde, bir lyle karla
acakmm gibi rahatsz olmutum; Gilberte rneinde uzun
sren ayrln oynad rol, Albertine rneinde lm -ya da
benim lm zannettiim ey- stlenmiti. lmn etkisi, ayrl
nkinden farkszdr. Akmn, karsnda ilk grdnde kor
kudan titredii canavar, yani unutu, tpk tahmin ettiim gibi,
sonunda akm yiyip yutmutu. Albertine'in hayatta olduu
haberi, akm canlandrmad gibi, kaytszla ne kadar yak
lam olduumu fark etmemi salamakla kalmayp, ani bir
hamleyle sreci yle hzlandrd ki, gemie dnp, acaba o za
manlar da bunun tersi olan haber, yani Albertine'in ld ha
beri, ters ynde bir hamleyle, ayrln etkisini tamamlayarak
akm coturmu, gerileyiini geciktirmi miydi, diye dn
dm. Evet, imdi, onun hayatta olduunu ve tekrar bir araya
gelebileceimizi bilmek, aniden deerini azaltmken, acaba
Franoise'n imal szleri, ayrln kendisi ve hatta (hayali, ama
gerek sanlan) lm, akm uzatm myd, diye dnyor
dum; nk nc kiilerin, hatta kaderin, bizi bir kadndan
ayrmak iin gsterdii aba, bizi o kadna daha sk balamak
tan baka ie yaramaz. imdi de bunun tersi oluyordu. Zaten
onu hatrlamaya altmda da, belki ona sahip olmak iin, bir
iaretim yeterli olacandan, gzmde canlanan hatra, solmu
yznde Mme Bo ltemps'n profilinin imdiden filizlendii,
epeyce imanlam:, erkeksi bir kz oldu. Onun Andree'yle veya
bakalaryla yapm olabilecei eyler, artk beni ilgilendirmi
yordu. Onca zaman boyunca, tedavisinin mmkn olmadn
zannettiim hastalktan mustarip deildim artk; aslnda byle
olacan tahmin etmem gerekirdi. Hi phesiz, bir sevgiliye
duyulan zlem, o ldkten sonra yaamaya devam eden ks
kanlk, tpk verem ve lsemi gibi, fiziksel hastalklardr. Bu
nunla birlikte, fiziksel hastalklar, tamamen fiziksel nedenler
den kaynaklananlar ve ancak zihnin araclyla bedeni etkile
yenler diye, ikiye ayrmak gerekir. Bilhassa zihnin iletim arac
ilevini yerine getiren blm, hafza olduu zaman -yani se
bep ortadan kalkm veya uzaklamsa-, ac ne kadar keskin
230

'{
(t

olursa olsun, organizmada yaratt rahatszlk ne kadar derin


grnrse grnsn, zihin, dokularn sahip olmad bir yeni
lenme gcne sahip olduu iin, daha dorusu, kendini olduu
gibi korumaktan aciz olduu iin, tehis, nadir istisnalar dnda
olumludur. Kanserli bir hastann lmne kadar geen sre
iinde, dul kalm bir adamn, evladn kaybetmenin acsyla
kvranan bir babann iyilemedii durumlar pek nadirdir. Ben
iyilemitim. u anda imanlam, tpk sevdii kzlar gibi ya
lanm halde grdm kz uruna m, dnk hatramdan, ya
rnki umudumdan, o gz kamatrc kzdan vazgeecek, (Al
bertine'le evlenirsem, ne ona, ne de bakasna verecek eyim
kalmayaca iin, hibir ey veremeyeceim) bu "yeni Alberti
ne"i, "Yeralt Dnyas'nn grd halini deil", "aksine, sadk,
gururlu ve hatta biraz da yabani" Albertine'i feda edecektim?
Albertine bir zamanlar neyse, bu kz da imdi oydu; benim Al
bertine'e olan akm, genlie hayranlmn geici olarak b
rnd bir grnmden ibaretti. Bir gen kz sevdiimizi sa
nrz, oysa sevdiimiz ey, krmzl geici olarak onun ehre
sinde yansyan afaktr. O gece geti. Ertesi sabah, elime yanl
lkla getiini, bana gnderilmediini syleyerek, telgraf otelin
kap grevlisine iade ettim. Alm olmasnn sorun karaca
n, bende kalsa daha iyi olacan syledi; telgraf tekrar cebime
soktum, ama hi almam gibi davranmaya karar verdim. Alber
tine' e akm kesinlikle son bulmutu. Yani Gilberte'e akmdan
yola karak yaptm tahminlere o kadar aykr den, bana o
kadar uzun ve sancl dolambalar izdiren bu ak da, nce istis
na tekil ettii genel unutu kuralna, tpk Gilberte' e akm gibi,
dahil olmaktayd nihayet.
Ama sonra yle dndm: Eskiden, Albertine'i kendim
den ok nemsiyordum; artk benim iin nemli deil, nk
onu bir sre grmedim. lm sebebiyle kendi benliimden ay
rlmama isteim, lmden sonra dirilme isteim devam edi
yordu, Albertine' den hi ayrlmama isteime benzemiyordu.
Peki bunun sebebi, kendime Albertine' den daha fazla deer
vermem, onu sevdiim srada, kendimi daha fazla sevmem
miydi? Hayr, sebep, onu grmeyince, sevgimin bitmesi, ama
kendimle gndelik ilikim, Albertine'le ilikimin aksine, kop23 1

matl iin, kendime olan sevgimin bitmeyiiydi. Ya kendi be


denimle, benliimle ilikim de kopsayd? phesiz sonu ayn
olurdu. Hayata ballmz, bamzdan nasl atacamz bile
mediimiz eski bir ilikiden baka bir ey deildir. Gcn s
rekliliinden alr. Ama bu ilikiyi koparan lm, bizi lmsz
lk arzusundan kurtarr.
le yemeinden sonra, Venedik'te tek bama dolamaya
caksam, odama gidip, annemle kmak zere hazrlanyor, Rus
kin hakkndaki incelememle ilgili notlarm yazacam defteri
yanma alyordum. Duvarlarn sivri keleriyle dar alar, deni
zin getirdii kstlamalar ve topran cimriliini hissettiriyordu.
Beni bekleyen annemin yanna, aa indiimde, Combray' de,
kapal panjurlarla korunan loluun iinde, gnei yan banda
hissetmenin holuunu yaadmz saatte, burada, tpk Rne
sans resimlerindeki gibi, bir sarayda m, yoksa kadrgada m yer
aldn anlayamadmz mermer merdivenin, en sttekinden
en alttakine, btn basamaklarnda, darnn serinlii ve par
lakl geziniyordu; nnde tentelerin kpr kpr oynad, hep
ak tutulan pencerelerden ieriye dolan srekli esintiyle birlik
te, lk bir glge ve yeilimsi bir gne de szyor ve adeta sv
bir yzeyin zerinden geercesine, denizin hareketli yaknl
n, ltsn, hareli dengesizliini artryordu. En sk gittii
miz yer, zellikle holandm San Marco'ydu; oraya gitmek
iin, nce gondola binmek gerektiinden, kiliseyi sadece bir
ant gibi deil, San Marco'yla blnmez ve canl bir btn te
kil eden ilkbahar denizinde yaplan bir yolculuun var nokta
s gibi de gryordum. Annemle birlikte vaftiz blmesine girip,
mermer ve cam mozaiklerle kapl demenin zerinde yr
yorduk; tam karmzdaki geni arkadlarn an biimli pembe
yzeyleri, zamann etkisiyle hafife ukurlat iin, kilisenin,
zamana ramen bu rengin tazeliini koruduu blmleri, dev
peteklerden km balmumuna benzer, yumuak ve esnek bir
maddeden yaplm gibiydi; zamann malzemeyi aksine kuru
tup sertletirdii ve sanatlarn altn ilemelerle ssledii b
lmler ise, dev Venedik ncili'nin, Cordoba derisinden yapl
m, deerli cildiydi sanki. sa'nn vaftiz ediliini anlatan moza
iklerin karsnda uzun sre kalacam gren ve vaftiz blme232

. .

sindeki rutubetin soukluunu hisseden annem, omuzlarma


bir al saryordu. Balbec'te, Albertine'le birlikte olduumuz s
ralar, Albertine bana, bir resmi benimle grmenin ne byk bir
zevk olacan -bana sorulursa hibir temeli olmayan bir zevk
ti- sylediinde, dnceleri aklktan yoksun onca insann
zihnini dolduran tutarsz hayallerden birini dile getirdiini sa
nyordum. Oysa bugn, gzel bir eyi, belirli bir kiiyle grme
nin deilse bile, en azndan grm olmann, bir zevk olduu
nu kesinlikle biliyorum. Hayatmda yle bir an geldi ki, o vaftiz
blmesini, Aziz Yuhanna'nn sa'y daldrd eria Nehri'nin
sularn seyrediimi, bu srada gondolumuzun Kk Mey
dan' n orada bizi beklediini hatrladm zaman, o lo serinli
in iinde, yan bamda, Venedik'te, Carpaccio'nun Azize Ur
sula' snda grlen yal kadnn saygl ve cokulu tutkusuyla
matemine sarnm bir kadnn bulunmas ve bu krmz yanak
l, mell bakl, siyah tller iindeki kadnn, artk San Mar
co'nun bu yumuak loluundan koparlmas imkansz, tpk
bir mozaik gibi orada belirli ve deimez bir yere sahip olduu
iin, her zaman orada bulabileceimi bildiim bu kadnn an
nem olmas, benim iin nemli oldu. Yukarda szn ettiim,
San Marco' daki almalarmn dnda, en sk ziyaret ettiimiz
ressam olan Carpaccio, bir gn neredeyse Albertine'e olan ak
m canlandryordu. Grado Patriinin eytan Kovuu resmini ilk
kez gryordum. O nar pembesi ve mor, harikulade gkyz
ne bakyordum; yksek, kakmal bacalarn gkyzndeki an
biimli, laleler gibi kpkrmz alan siluetleri, Whistle'n Ve
nedik'lerini getiriyordu akla. Sonra baklarm, eski, ahap Ri
alto' dan, yaldzl stun balklarnn ssledii mermer sarayla
ryla XV. yzyln Ponte Vecchio'suna kayyor, sonra tekrar Ka
nal'a dnyordu; pembe ceketleri, sorgulu balklaryla, yeni
yetme kayklar, Sert, Strauss ve Kessle'in eseri olan o gz ka
matrc Yusuf Efsanesi'nde gerekten Carpaccio'yu artran
yeniyetmenin tpatp aynsyd. Baklarm tablodan ayrlma
dan nce, son olarak, dnemin Venedik'inde gndelik hayattan
sahnelerle dolu olan kyya evrildi tekrar. Usturasn silen ber
beri, fsn tayan zenciyi, sohbet eden Mslmanlar, brokar
dan, damaskodan bol giysileri ve kiraz krmzs takkeleriyle
233

Venedikli asilzadeleri seyrederken, anszn kalbimde hafif bir


trmalanma hissettim sanki. Kol veya yakalarndaki srmal, in
cili amblemlerinden tannan neeli Calza valyelerinden biri
nin srtndaki mantoyu tanmtm: Albertine'in, beni terk et
mesine on be saatten az bir zaman kaldn hayalimden bile
geirmediim, st ak arabayla Versailles'a gittiimiz akam
giydii mantoydu. Her an her eye hazr olan Albertine, son
mektubunda, iki bakmdan gn batm (hem akam oluyordu, lem
de ayrlmak zereydik) diye bahsedecei o hznl akamst,
kendisine birlikte kmay teklif ettiimde, srtna o Fortuny
mantoyu alm, ertesi gn giderken de yannda gtrmt; o
gnden sonra, hatralarmda bu mantoyu hi grmemitim.
Demek ki, Venedik'in dahi ocuu, mantoyu Carpaccio'nun bu
tablosundan, u Calza valyesinin omuzlarndan alm, mode
linin Venedik Akademisi'nin bir salonunda, Grado Patrii resmi
nin n planndaki soylularn arasnda bulunduundan, muhte
melen benim gibi haberi olmayan Parisli kadnlarn omuzlarna
atmt. Her ayrnty tanmtm; unutmu olduum mantoya
bakarken, bir an, o akamst, Albertine'le Versailles'a gitmek
zere yola kan ahsn gzlerine ve kalbine sahip oldum tek
rar; arzu ve hzn karm, anlalmaz bir duygu kaplad iimi
ve bir iki dakika sonra dald.
Baz gnler de, annemle ben, Venedik'in mzeleri ve kilise
leriyle yetinmiyorduk; bu gnlerden birinde, havann zellikle
gzel olduu bir gn, M. Swann'n hediyesi olan rprodksi
yonlar muhtemelen hala Combray'deki alma odasnn du
varlarnda asl duran Ktlkleri ve Erdemleri grmek iin,
Padova'ya kadar uzandk; Arena'nn gneli bahesini geip,
Giotto'larn bulunduu apele girdim; boydan boya masmavi
olan tavan ve fresklerin mavi fonu, sanki gneli hava da, bu
lutsuz gn biraz glgede, serinde dinlendirmek zere, ziya
retiyle birlikte kapdan ieri girmi izlenimi uyandryordu;
tpk en gzel havalarda bile, tek bir bulut grlmedii halde,
gne baklarn baka yne evirince, gn mavisinin bir an
yumuayp glgelenmesi gibi, darnn bulutsuz g de, ie
riye girip n yaldzndan kurtulunca, belli belirsiz koyula
mt. Mavi taa nakledilmi olan gkyznde uan melekleri
234

ilk kez gryordum, nk M. Swann, bana Meryem'le sa'nn


hayatn anlatan fresklerin deil, sadece Erdemler ve Ktlk
lerin rprodksiyonlarn hediye etmiti. Meleklerin uuunda
da, Merhametin, Kskanln jestlerinde bulduum gerek ha
reket izlenimi mevcuttu. Minik elleri, ilahi bir cokuyla, en
azndan ocuksu bir uysallk ve evkle birlese de, Arena' da
resmedilen melekler, sanki gerekten var olmu, Tevrat ve ncil
dnemlerinde yaam zel bir kanatl trne aittiler. Bu kk
yaratklar, azizler yrrken nlerinde uumay asla ihmal et
mezler; azizlerin stne daima birka salnan bu melekler, sa
hiden uan, gerek yaratklar olduklar iin, onlar havada yk
selirken, kvrmlar izerken, hi zorlanmadan cambazlklar ya
parken, yerekimi yasasna aykr pozisyonlarda durmalarn
salayan kanatlarnn yardmyla, ba aa dallarla alalrken
grrz; Rnesans'a ve sonraki dnemlere ait, kanatlar birer
ambleme dnm, davranlar ise, kanatsz ilahi ahsiyetler
den farksz olan meleklerden ok, tkenmi bir ku trn ve
ya Fonck'un planr inii temrini yapan gen rencilerini hatr
latrlar.
Otele dndmde, Venedik'e, bu ieksiz baharn ilk g
neli gnlerini geirmeye gelmi, ou Avusturyal, gen kadn
larla karlayordum. Aralarndan birini, yz hatlar Alberti
ne' e benzememekle birlikte, ayn onun krpe tenine, glen, ta
sasz baklarna sahip olduu iin beeniyordum. Ksa bir sre
sonra, Albertine'e balangta sylediim szlerin aynlarn bu
kadna da sylediimi, ertesi gn Verona'ya gidecei iin gr
emeyeceimizi bildirdiinde hissettiim acy ve hemen ardn
dan, Verona'ya gitme arzumu, ayn ekilde belli etmemeye a
ltm fark ettim. Uzun srmedi, Avusturya'ya dnmesi gere
kiyordu, bir daha grmeyecektim onu, ama akn balamasyla
birlikte ortaya kan o belli belirsiz kskanl da hissediyor
dum; o alml, esrarengiz ehresine bakarken, acaba o da kadn
lardan m holanyor, diye geiriyordum aklmdan; Albertine'le
ortak zellikleri olan bu duru ten ve baklar, herkesi cezbeden
bu ak yrekli, dosta tavr, bakalarnn yaptklaryla hi ilgi
lenmeyip renmeye de almamalar, kendi yaptklarn itiraf
etmeyip, aksine en ocuka yalanlarla gizlemeleri, kadnlardan
235

holanan kadn tipinin yapsal zellikleri miydi acaba? Acaba,


sebebini mantki olarak zemediim halde, onda beni cezbe
den, kayglara srkleyen ey, (belki de kayglarm, cazibesinin
daha derindeki nedeni, bize ac ektirecek olan eye ynelme
mizin sonucuydu,) bu muydu; baz yrelerde, havada bulunan,
gremediimiz, ama bizi ok rahatsz eden manyetik maddeler
gibi, onu grdmde bana hem bu kadar zevk, hem de hzn
veren ey bu muydu? Heyhat, bunu hibir zaman bilemeyece
im. ehresini okumaya altmda, ona, "Bana bunu syle
melisiniz, insan doabiliminde bir kurala rnek tekil etmesi
bakmndan ilgimi ekiyor," diyebilmeyi isterdim, ama asla
sylemezdi; bu tr bir sapknla benzeyen her eye kar zel
bir tiksinti besliyordu ve kadn arkadalarna kar ok souk
tu. Hatta belki de bu tavr, bir eyleri gizlediinin kantyd;
belki bu konuda akalara maruz kalm, ayplanmt ve tpk
hayvanlarn, dayak yedikleri insanlardan uzak durmalar gibi,
kendisi hakknda bu tr bir ey dnlmesin diye byle bir
tavr takmyordu. Hayat hakknda bilgi edinmem ise imkan
szd; Albertine'le ilgili olarak bile, bir ey renebilmek iin
ne kadar uzun bir sre uramtm! Dillerin zlmesi iin,
lmesi gerekmiti, nk Albertine'in tavrlar, tpk bu gen
kadnnkiler gibi, son derece temkinli ve llyd. stelik Al
bertine hakknda bile, bir eyler bildiimden emin miydim?
Ayrca, nasl ki en ok istediimiz, farknda olmadan, sevdii
miz kadnn yaknnda yaamamza, onu mmkn olduunca
memnun edebilmemize imkan tand iin arzuladmz yaa
ma koullar, akmz bittii takdirde, gzmzdeki btn ca
zibesini kaybederse, ayn ey, kimi zihinsel meraklar iin de ge
erlidir. Bu yanaklarn soluk pembe tayapraklarnm ardnda,
bu soluk gzlerin, afak vaktini hatrlatan gnesiz aydnln
da, o hi anlatlmayan gnlerde saklanan arzunun trn
renmenin, benim iin tad bilimsel nem, Albertine'i artk
hi sevmeyeceim gn, muhtemelen yok olup gidecekti.
Akamlar yalnz kyor, bu byl kentin ortasnda, Bin
bir Gece Masallar'ndan km bir kahraman gibi, deiik ma
hallelerin iinde buluyordum kendimi. Tesadfi gezintilerim s
rasnda, hibir klavuz kitabn, hibir yolcunun bahsetmedii,
236

bilinmedik, ferah bir meydana rastlamadm enderdi. Birbirini


kesen darack sokaklarn arasna dalmtm. Akam gneiyle
en canl pembe ve en ak krmz tonlarna brnen yksek,
an biimli bacalar, evlerin zerinde iek am koca bir bahe
yi hatrlatr; ylesine eitli renk tonlarna rastlarsnz ki,
Delft'li veya Haarlem'li bir lale meraklsna ait bahenin, kentin
zerine kondurulduunu zannedersiniz. Ayrca, evler birbirine
ok yakn olduu iin, her pencere bir ereve gibiydi; birinde,
bir a kadn, dar bakarak hayallere dalmt, tekinde, bir
gen kz oturmu, yz karanlkta byc gibi grnen yal
bir kadn da, kzn salarn taramaktayd; sokaklarn darl
yznden birbirine sokulmu, sessiz ve yoksul evlerin her biri,
yan yana dizilmi yz Hollanda resminden oluan bir sergiydi
sanki. Bu dip dibe skm, dar sokaklar, Venedik'in bir kanalla
lagn arasndaki dilimini her ynde iziyordu; sanki bu dilim,
btn o incecik, ayrntl ekillere uygun olarak billurlamt.
Birdenbire, dar sokaklardan birinin sonunda, billurlam mad
dede bir gerilme oldu adeta. Bu dar sokaklar anda, grkemi
ve iriliiyle beni artan, byleyici saraylarla evrili, mehtap
ta solgun, geni ve atafatl bir meydan uzanyordu karmda.
Baka ehirlerde, bu tr mimari dzenlemeler, sokaklarn al
d, iaret ettii, bizi ynlendirdii yerlerdir. Oysa burada,
mahsus dar sokaklarn arasna saklanm gibiydi; Dou masal
larnda, kahramann gece gtrld ve gn domadan tek
rar evine brakld iin, bir daha asla bulamad, sonunda sa
dece ryasnda gittiine hkmettii byl saraylar hatrlat
yordu. Ertesi gn, o gzel gece meydann aramak zere yola
dyor, hepsi birbirine benzeyen, bana en ufak bir bilgi ver
meyip, aksine yolumu daha ok artan dar sokaklardan gei
yordum. Bazen, tanr gibi olduum belli belirsiz bir iaret y
znden, srgndeki gzel meydann, btn hapsolmuluu,
yalnzl ve sessizliiyle, karma kvereceini zannediyor
dum. Tam o esnada, fesat bir cin, baka bir dar sokak klna
girerek beni kandrp ters ynde yrtyor, birden kendimi B
yk Kanal' da buluyordum. Ryalarn hatrasyla gereklerin
hatras arasnda pek fazla fark bulunmad iin de, acaba Ve
nedik billurlamasnn karanlk bir parasnda oluan, mehta237

bn hlyal baklarna romantik saraylarla evrelenmi dev bir


meydan sunan o garip dalgalanma, ben uyurken mi meydana
gelmiti diye dnmeye balyordum sonunda.
Ne var ki, birtakm yerlerden ok, birtakm kadnlar temelli
kaybetmeme isteim, Venedik'te, iimde srekli bir huzursuzluk
dourmutu; annemin dnmz iin belirledii gnn sonun
da, bavullarmz gondolla gara doru yola kmken, otelin bek
lenen mteriler listesinde, Barones Ptbs ve beraberindekiler keli
melerini okuyunca, huzursuzluum bir hummaya dnt. Bir
anda, dnmz yznden karacam, tensel hazlarla dolu
saatleri dndm ve iimde kronik halde bulunan o istek, bir
duygu seviyesine ykselerek, hzne ve belirsizlie bouldu; an
nemden, dnmz birka gn ertelemesini rica ettim; ricam
bir an bile tartmamas, hatta ciddiye almamas, Venedik bahary
la uyarlan sinirlerimde, eski bir arzuyu, annemle babamn, (itaat
etmek zorunda kalacam dnerek) bana kar kurduklar ha
yali bir komploya direnme arzusunu uyandrd; bu mcadele ar
zusu, bir zamanlar, boyun edirdikten sonra onlarn isteine
uyacak da olsam, en sevdiim insanlara kendi isteimi serte da
yatmaya iterdi beni. Anneme dnmeyeceimi syledim, ama o,
szlerimi ciddiye almyormu gibi grnmeyi tercih ederek, ce
vap bile vermedi. Szme devam ederek, ciddi olup olmadm
yaknda greceini ekledim. Kap grevlisi, ikisi anneme, biri ba
na yazlm mektup getirdi; kendi mektubumu, zarfn stn
bile okumadan, czdanma, baka mektuplarn arasna koydum.
Annem, benim btn eyalarmla birlikte gara gitmek zere yola
ktktan sonra, kanaln karsndaki terasa oturup bir iki syle
dim; ben gn batmn seyrederken, otelin tam karsnda duran
kaykta bir mzisyen, Sote mio arksn sylyordu. Gne alal
maya devam ediyordu. Annem gara yaklam olmalyd. Az
sonra annem gidecek, ben Venedik'te tek bama, onu incittiimi
bilmenin zntsyle ba baa, beni teselli edecek varlndan
yoksun kalacaktm. Trenin kalk saati yaklayordu. Geri dn
olmayan yalnzlm, o kadar yakndayd ki, benim gzmde
balamt ve mutlakt. nk kendimi yalnz hissediyordum.
Her ey bana yabanc olmutu, kendi rpnan kalbimden kopup
etrafmdaki eyleri bir dengeye oturtacak skuneti bulamyor238

dum iimde. Karmdaki ehir, Venedik olmaktan kmt. Kii


lii de, ad da, uydurulmu bir yaland ve benim artk bu yalan
talara uygulayacak gcm kalmamt. Saraylar, basit unsurlar
na indirgenmiti, birbirinden farksz mermer ynlarydlar.artk
gzmde; su ise, bir hidrojen ve azot bileimiydi, ebediydi, kr
d, Venedik'ten eski ve onun dndayd, dklerden ve Tur
ne' dan habersizdi. Bununla birlikte, bu sradan mekan, ilk kez
ayak bastmz, henz bizi tanmayan bir yer gibi, terk ettii
miz, bizi unutmu olan bir yer gibi garipti. Artk ona kendimle
ilgili hibir ey syleyemiyor, kendime ait bir eyi, onun zerine
koyamyordum; karsnda kaslp kalmtm, arpan bir kalpten
ve Sole mio'nun akn kaygyla izleyen bir dikkatten ibarettim.
Zihnim, aresizlik iinde, Rialto'nun o kendine has, gzel kvr
mna aslmaya alsa da, gzle grnen gereklerin vasatlna
brnm olan kpr, tpk sar peruuna ve siyah giysilerine
ramen, znde Hamlet olmadn bildiim bir oyuncu gibi,
kafamdaki karlndan hem daha deersizdi, hem de ona ya
bancyd. Saraylar, Kanal, Rialto, bireyselliklerinin z olan fikir
den yoksun kalm, sradan, maddi unsurlarna dnmlerdi.
Ama ayn zamanda, bu vasat mekan, bana uzak da geliyordu.
Tersanenin havuzunda, bilimsel bir unsur olan enlemden tr,
nesnelerin kendine has bir yan vard; kendi memleketimizdeki
lere grnrde benzeseler de, bu baka iklimde yabancydlar,
srgndcydiler; bir saatte ulaabileceim kadar yaknmdaki uf
kun, Fransa'nn denizlerinden ok farkl bir yeryz kvrm,
yolculuk hilesiyle yaknma demir atm bulunan, ok uzak bir
kvrm olduunu hissediyordum; yle ki, ayn anda hem nem
siz, hem de uzakta olan tersane havuzu, ocukken annemle bir
likte Deligny havuzlarna ilk gidiimde hissettiim, tiksintiyle
kark korkuyu uyandryordu iimde; o zamanlar, ne gn, ne
gnein grnd, kabinlerle snrlanm olmakla birlikte, ma
yolu insan bedenleriyle kapl, grnmez derinliklerle balantl
olduu sezilen karanlk bir sudan oluan o gerekd mekanda,
acaba sokaktan baknca hayale bile gelmeyecek ekilde, baraka
lc1rla lml gzlerden gizlenen bu derinlikler, souk buz deniz
lerinin balang noktas m, kutuplar da ona dahil mi, bu dara
ck erit, yoksa kutbu evreleyen ak deniz mi diye dnm239

tm; tek bama kalacam, benimle bir duygudal olmayan


bu Venedik de, en az o kadar ssz ve gerekdyd; tanm ol
duum Venedik'e bir at gibi ykselen Sole mio arks, iinde
bulunduum felakete tanklk ediyordu sanki. phesiz, annem
le buluup onunla birlikte trene binmek istiyorsam, arky dinle
mekten vazgemem, bir saniye bile geciktirmeden, gitmeye ka
rar vermem gerekiyordu, ama benim yapamadm ey de buy
du zaten; hi kprdamadan duruyor, yerimden kalkamyor, hat
ta kalkmaya karar bile veremiyordum. Zihnim, verilecek karar
dnmemek iin olsa gerek, Sole mio'nun birbirini izleyen cm
lelerini takip etmekle, sessizce arkya elik etmekle, ezgideki
ykselie hazrlanmakla, beni de beraberinde srkleyip sonra
dmekle meguld. Hi phesiz, yz kere iittiim bu sradan
ark, hi ilgimi ekmiyordu. arky, sonuna kadar, byle ken
dimden geercesine dinlemekle, ne kendimi memnun edebilir
dim, ne de bakasn. Nihayet, bu baya romansn nceden bil
diim ezgilerinin hibiri, ihtiyacm olan karar bana sunamazd;
ayrca, srayla gelip geen her cmle, gerekten karar vermemi
engelliyor, daha dorusu, zaman geirttii iin, beni aksine ka
rar vermeye, gitmemeye zorluyordu. Bu yzden de, kendi iinde
zevksiz bir ura olan Sote mio'yu dinleme eylemi, derin bir ke
derle, neredeyse aresizlikle sarmalanyordu. Orada kprtsz
durmakla, aslnda gitmemeye karar verdiimi hissediyordum
pekala; ne var ki, dorudan syleyemediim "Gitmeyeceim,"
cmlesini, dolayl yoldan, "Sote mio' dan bir cmle daha dinleye
ceim," eklinde syleyebiliyordum; fakat bu mecazi ifadenin
pratikteki anlam da gzmden kamyordu, "Sonuta bir cmle
daha dinlemekten baka ey yaptm yok," desem de, bunun,
"Venedik'te yalnz kalacam," anlamna geldiini biliyordum.
Belki de bu arknn umutsuz, ama byleyici cazibesi, uyutu
rucu bir souu andran kederden kaynaklanyordu; arkcnn,
neredeyse kas gc ve gsterisiyle kard her nota, kalbimin
ortasna saplanyordu; cmle pes tonda tamamlanp parann so
nuna geldiimizi zannederken, arkc yetinmiyor, sanki yalnzl
m ve aresizliimi bir defa daha haykrmas gerekirmi gibi,
cmleyi tiz tonda batan alyordu. Annem gara varm olmaly
d. Az sonra gitmi olacakt. Venedik'in ruhu kap gittikten son-

"'
,

240

ra minnack kalm olan kanaln, Rialto olmaktan km bu adi


Rialto'nun grntsyle bir aresizlik arksna dnm olan
ve bu ekilde, dayanksz saraylarn karsnda sylendiinde,
onlar iyice ufalayp Venedik'in kn tamamlayan Sole nio'
nun yaratt yrek daralmas, beni kskvrak balamt; arkc
nn acele etmeden, notalar birer birer yerletirerek, bir sanatkar
gibi ina ettii mutsuzluumun, ar ar ekilleniine ahit ol
maktaydm; San Giorgio Maggiore'nin arkasnda asl kalm g
ne, arkcy yle bir hayretle seyrediyordu ki, o alacakaranlk,
hafzamda, sonsuza dek, rpertili duygusallmla ve arkcnn
tuntan sesiyle birleip, bulank, sabit ve dokunakl bir alam
oluturacakt.
Bu ekilde, kprdamadan, iradem zlm, grnrde
bir karar vermeden duruyordum; phesiz byle anlarda, karar
zaten verilmitir, ou kez, arkadalarmz bunu ngrebilir.
Ama biz ngremeyiz; aksi takdirde, nice acy ekmemize de
gerek kalmazd.
Ama nihayet, -yerleik alkanln tartlmaz savunma
gc ve ani bir hamleyle, son dakikada savaa dahil ettii gizli
yedek kuvvetler sayesinde--, nceden bilinebilen kuyruklu yld
zn kp geldii karanlklardan daha koyu bjr karanlktan bir
eylem fkrd: Tozu dumana katarak komaya baladm ve ka
plar kapanmken, trene yetitim; annem, heyecandan kpkr
mz kesilmi, gzyalarn tutmaya alyordu, geleceimden
umudunu kesmiti. Tren hareket etti; nce Padova, sonra Vero
na, trenimizi karlamaya geldi, neredeyse gara kadar geirdi ve
-biz uzaklatktan sonra- bir yere gitmeyip kendi hayatlarna
devam edecekleri iin, biri ovasna, br de tepesine dnd.
Saatler geiyordu. Annem, amakla yetindii iki mektubu
nu okumak iin acele etmiyordu, benim de, otel kapcsnn ver
dii mektubu hemen czdanmdan ekip karmamam iin,
elinden geleni yapt. Annem, yolculuklarn bana fazlasyla uzun,
fazlasyla yorucu gelmesinden hep korkar, beni son saatlerde
oyalayabilmek iin, halanm yumurtalar karaca, gazeteleri
verecei, bana haber vermeden ald kitaplarn ambalajn ze
cei an mmkn mertebe geciktirirdi. nce annemi seyrettim;
kendi mektubunu aknlkla okuyordu, sonra ban kaldrd,
-

24 1

baklar, sanki belirgin, birbiriyle badamayan, bir araya geti


remedii hatralarn stnde duruyordu srayla. Bu arada, bana
gelen zarfn zerinde, Gilberte'in yazsn tanmtm. Mektubu
atm. Gilberte, Robert de Saint-Loup'yla evleneceini haber ve
riyordu. Bu konuyla ilgili, Venedik' e telgraf ektiini, ama ben
den cevap alamadm yazyordu. Venedik'te telgraf sisteminin
iyi almadn iitmi olduumu hatrladm. Telgrafn alma
mtm. Gilberte belki de buna inanmayacakt. Birdenbire, bey
nimde hatra sfatyla yer alan bir olayn, yerini bir baka olaya
braktn hissettim. Birka gn nce aldm ve Albertine'den
sandm telgraf, Gilberte'tendi. Gilberte'in elyazsnn en tipik
ve epeyce zorlama bir zellii, t harflerinin izgileriyle i harfleri
nin noktalarn bir st satra kaydrmasyd, stteki satrda kimi
kelimelerin alt izilmi, baz cmleler, noktalarla blnm gibi
grnrd; buna karlk, kimi harflerin kuyruklar da bir alt sa
tra karrd; dolaysyla, telgraf grevlisinin, st satrdaki s ve
ya y harflerinin kvrmlarn, Gilberte kelimesinin sonuna eklen
mi "ine" olarak okumu olmas ok doald. Gilberte'in i'sinin
noktas, st satra kp cmleyi iki noktayla bitirmiti. G harfine
gelince, gotik bir A'ya benziyordu. Bunun dnda, iki kelime
nin yanl okunmu, birbirine kartrlm olmas (zaten baz ke
limeler bana anlalmaz gelmiti), yaptm hatann ayrntlarn
aklamak iin yeterliydi, hatta gerekli bile deildi. Dalgn ve n
ceden belirli bir beklentisi olan, mektubun belirli birinden geldi
i dncesinden yola kan kii, kim bilir her kelimede, olma
yan ka harf, her cmlede, olmayan ka kelime okur? Okurken
tahmin eder, uydururuz; her ey, balangtaki bir hatadan kay
naklanr; sonraki hatalar, (stelik bu, sadece mektup ve telgrafla
rn okunmasyla, sadece okumayla snrl deildir) ayn balan
g noktasndan yola kmam birine ne kadar olaand g
rnseler de, aslnda ok doaldrlar. Eit derecede inat ve iyi ni
yetle inandmz eylerin, hatta nihai sonularn byk bl
m, nermedeki ilk yanlgdan kaynaklanr.

242

DRDNC BLM

"Yo, inanlr gibi deil!" dedi annem. "Biliyor musun, insan


benim yamda hibir eye armaz oluyor, ama hibir ey, u
mektupta okuduum haber kadar beklenmedik olamaz, emin
ol." "Senin okuduun haberin ne olduunu bilmiyorum," de
dim, "ama ne kadar olsa, benim mektubumdaki haber kadar
artc olamaz. Bir evlilik haberi. Robert de Saint-Loup, Gil
berte Swann'la evleniyor." "Ya!" dedi annem. "Demek bu a
madm ikinci mektup da, onu haber veriyor, arkadann ya
zsn tandm." Annemin tebessmndeki hafif duygusallk,
annesini kaybettiinden beri, ne kadar nemsiz olursa olsun,
ac ekme, hatrlama yeteneine sahip, kendi llerinin mate
mini tutan insanlar ilgilendiren her olayda kendini gsteriyor
du. te bu yzden, annem, glmseyerek, yumuak bir sesle
konuuyordu; bu evlilii hafife alrsa, Swann'n kznda, dul
karsnda ve olundan ayrlmaya hazrlanan Robert'in anne
sinde uyandrabilecei hznl duygular da hafife alm ol
maktan korkuyordu sanki ve iyi yrekliliinden, onlarn bana
gsterdii iyilie minnetinden, bir evlat, e ve anne sfatyla,
kendi duyarln onlara atfediyordu. "Benimki kadar artc
bir haber bulamazsn demekte hakl mymm?" diye sordum.
Annem tatl bir sesle cevap verdi: "Yanldn! En artc haber
bende; 'en byk, en kk' demeyeceim, nk Sevigne'nin
baka hibir eyini bilmeyen insanlarn yapt bu alnt, by
kannenin midesini, 'biilmi otlar evirerek kurutmann g
zellii' kadar bulandrrd. Biz bu harcalem Sevigne'leri topla
maya tenezzl etmeyiz. Elimdeki mektup, Cambremer'lerin
olunun evlilik haberini veriyor." "yle mi!" dedim kaytsz
bir edayla. "Kiminle? Ama zaten damat adaynn kiilii, bu
evliliin sansasyonel olmasna ihtimal tanmyor. - Gelin
adaynn kiilii sansasyonel deilse tabii. - Kimmi bu gelin
245

aday? - Aa, hemen sylersem kymeti kalmaz ki, biraz d


n bakalm," dedi annem; daha Torino'ya bile varmam ol
duumuz iin, ayan yorganna gre uzatp, beni oyalayacak
malzemeyi idareli kullanmak isteyerek. "Nereden bileyim ca
nm? Parlak bir ahsiyet mi? Legrandin'le kz kardei mem
nunlarsa, parlak bir evlilik olduundan emin olabiliriz. Legrandin'i bilemem, ama haberi veren kii, Mme de Cambre
mer'in pek memnun olduunu sylyor. Sen parlak diye nite
lendirir misin bilmem. Bana, krallarn oban kzlaryla evlendi
i zamanlarn evlilikleri gibi geldi; stelik oban kz, oban bi
le deil, ama ok sevimli bir kz. Bykannen olsa, ok arr
d, ama houna da giderdi. - Canm, sylesene, kim bu kz?
- Mile d'Oloron. - Bence ok etkileyici, hi de oban kzna
benzemiyor, ama kim olduunu karamadm. Unvan Guer
mantes'lara aitti ama. - Aynen yle, M. de Charlus, o unvan,
Jupien'in evlat edindii yeenine verdi. Cambremer'lerin o
luyla evlenen de o. - Jupien'in yeeni mi! nanlr gibi deil!
- Erdemin mkafat. Mme Sand'n bir romannn sonuna ya
kr bir evlilik," dedi annem. "Ahlakszln bedeli, Balzac' n
bir romannn sonuna yakr bir evlilik," diye dndm. "As
lna baklrsa," dedim anneme, "olduka doal saylr. Cambre
mer'ler bylece, yanamay asla ummadklar Guermantes ka
bilesine demir atm oldular; ayrca, M. de Charlus kendisini
evlat edindiine gre, kzn ok paras olacak, bu da, Cambre
mer'ler servetlerini yitirdiklerinden beri, zorunlu bir kouldu;
sonu olarak, Cambremer'lerin hkmdar soyundan prens say
dklar birinin evlat edindii bir kz, muhtemelen onlarn g
znde gerek -gayrimeru- kz. Hkmdarlk hanedan dene
bilecek bir ailenin gayrimeru evladyla evlenmek, hem Fran
sz, hem de yabanc soylularn nazarnda, daima makbul sayl
mtr. Lucinge'ler rnei kadar gerilere gitmeye gerek yok, ha
trlarsan, daha alt ay nce, Robert'in bir arkada evlenmiti; k
zn sosyetedeki konumunun tek dayana, halen hkmdar
olan bir prensin gayrimeru kz olduu yolundaki, belki doru,
belki de yanl kanyd." Annem, bir yandan, bykannemin bu
evlilii bir skandal olarak grmesini gerektiren Combray kast
anlayna sadk kalmakla birlikte, her eyden nce, annesinin
246

saduyusunu vurgulamak istediinden, ekledi: "Her ey bir ya


na, kz mkemmel bir kz; sevgili bykannen, gen Cambre
mer'in seimini onaylamak iin, o sonsuz hogrsne, iyi y
rekliliine bavurma gerei bile duymazd. ok uzun zaman
nce, bir gn dkkana girip eteini diktirmi, kz ok kibar, ok
sekin bulmutu, hatrlar msn? O sralar daha ocuk denecek
yatayd. imdi tohuma kat halde, bambaka, ok daha m
kemmel bir kadn oldu. Ama bykannen, btn bunlar bir ba
kta anlamt. Bir yelekinin ufack yeenini, Guermantes D
k'nden daha 'soylu' bulmutu." Ama annemin, bykannemi
vmekten ok, bu gnleri grmemesinin, onun iin "daha iyi"
olduuna kanaat getirmesi gerekiyordu. Bu, sevgisinin doruk
noktasyd, annesini son bir zntden esirgemek gibi bir ey
di. "Yine de," dedi annem, "sence Swann'n babas, -geri sen
kendisini grmedin ama,- gnn birinde, damarlarnda, hem
'Yunaydin,' diye konuan Moser Ana'nn, hem de Guise D
k'nn kan akan bir torunu olacan hi dnebilir miydi?
- Aslnda olay bundan ok daha artc, anne. Swann'lar ok
saygn insanlard; oullar o kadar iyi bir mevkie sahipti ki, iyi
bir evlilik yapm olsa, kz ok ok iyi bir evlilik yapabilirdi.
Ama o, bir yosmayla evlendii iin, sfr noktasna geri dnl
mt. - Canm, yosma diyorsun ama, belki de insanlar fesat
lk ediyordu, ben btn sylenenlere asla inanmadm. - Evet,
kesinlikle yosmayd, hatta bir baka gn, sana baz aile srlarn
aklayacam." Annem, hayallerinin arasndan konutu: "Ba
bann selam vermeme katiyen izin vermedii bir kadnn kz,
babann balangta bize gre fazlasyla sosyetik bir evreye ait
diye ziyaretine gitmeme izin vermedii Mme de Villepari
,sis'nin yeeniyle evleniyor!" Sonra devam etti: "Legrandin'in
bizi yeterince sekin bulmad iin tavsiye mektubu vermeye
korktuu Mme de Cambremer'in olu, evimize ancak servis ka
psndan girmeye cesaret edebilecek bir adamn yeeniyle evle
niyor! . .. Bykannen, her eye ramen haklym; hatrlarsn,
yksek aristokrasinin, kk burjuvalar dehete drecek
eyler yaptn, Kralie Marie-Amelie'nin, Conde Prensi vasi
yetnamesinde Aumale Dk' n kayrsn diye, prensin metresi
ne yaltaklanmas yznden, gznden dtn sylerdi.
247
...

Gramont hanedannn, hepsi birer azize olan kzlarnn, byk


ninelerinden birinin iV. Henri'yle ilikisi ansna, yzyllardr
Corisande soyadm tamalar, onu dehete drrd. Belki
burjuvazinin iinde de byle olaylar dnyor, ama daha gizli
yaplyor. Zavall bykannen, bu olay ne kadar elenceli bu
lurdu kim bilir!" Annemin sesi hznlyd, nk bykan
nemin mahrum olduuna hayflandmz zevkler, hayatn en
basit zevkleri, elenceli bulaca bir haber, bir temsil, hatta bir
"taklit"ti. "Ne kadar arrd kim bilir! Ama yine de, eminim
bu evlilikler bykannene aykr der, zerdi onu, bence bu
gnleri grmemi olmas daha iyi," diye devam etti annem,
nk her olay karsnda, bykannem olsa, kendine has m
kemmel kiiliinden kaynaklanan ve olaanst nem tayan,
ok zel bir izlenim edineceini dnmekten holanyordu.
nceden kestirilmesi imkansz her zc olay, eski bir ahbabmzn itibarn veya servetini kaybetmesi, toplumsal felaketler,
salgn hastalk, sava, devrim karsnda, annem, belki de b
ykannemin bunlar grmemesinin daha iyi olduunu, grse
ok zleceini, belki de dayanamayacan dnyordu. Bu
evlilikler gibi aykr olaylar sz konusu olduunda ise, annem,
bykanneme sevgisi yznden -sevmedikleri kiilerin sanl
dndan daha ok ac ektiini dnmekten holanan kt
kalplilerin tersine bir igdyle-, onu zc veya kltc
olaylardan uzak tutmak istiyordu. Bykannemi, beklenmedik
felaketlerin bile ulaamayaca bir konuma yerletiriyor, annesinin lmnn, belki de kredilecek bir ey olduunu, o asil
ruhun kabullenemeyecei gnmzn irkin manzarasn gr
mekten kurtulduunu dnyordu. nk iyimserlik, gemiin felsefesidir. Cereyan eden olay, mmkn olan btn olaylar
arasnda, bizim bildiimiz tek olay olduundan, yol at zarar bize kanlmazm gibi grnr, zararn yan sra salad
asgari yarar ise, bizde minnet uyandrr; bu olay olmasa, yararl
sonularn da olmayacan dnrz. Annem, ayn anda
hem bykannemin, bu haberleri duysa neler hissedeceini
tam olarak kestirmeye alyor, hem de onunki kadar yce ol
mayan zihinlerimizin bunu tasavvur edemeyeceine inanmak
istiyordu. Annemin bana ilk syledii, "Zavall bykannen,

248

kim bilir ne kadar arrd!" olmutu. Annemin, bu haberi ona


veremedii iin zldn, bykannemin renememesine
hayflandn hissediyordum; annemin nazarnda, bykanne
min inanamayaca gereklerin ortaya karlmas hakszlkt,
geriye dnp bakldnda, bykannemin insanlar ve toplum
hakknda mezara gtrd fikirleri yanl ve eksik klan bir
eydi; nk Jupien'in yeeninin, Legrandin'in yeeniyle ev
lenmesi, bykannemin genel kavramlarn altst edecek,
zmlenemeyeceine inand hava yolculuu ve telsiz telgraf
meselelerine zm bulunduu haberini annem kendisine ile
tebilse, o kadar deitirecek nitelikte bir olayd. Ama ileride g
receimiz gibi, bilimin baarlarn bykannemle paylama ar
zusu da, ok gemeden, anneme ar bir bencillik gibi grne
cekti. Sonradan rendiime gre -btn bunlar Venedik'te
takip edememitim- hem Chatellerault Dk, hem de Silistre
Prensi, Mlle de Forcheville'i istemilerdi, bu arada Saint-Loup,
Lksemburg Dk'nn kz Mlle d'Entragues ile evlenmek is
tiyordu. Olay yle gelimiti: Mme de Marsantes, olunun,
yz milyonluk bir servete sahip olan Mlle de Forcheville'le
mkemmel bir evlilik yapabileceini dnmt. Bir hata ya
pp, gen kz byleyici bulduunu, zengin mi, fakir mi oldu
unu katiyen bilmediini, bilmek de istemediini, ama draho
mas olmasa bile, byle bir ein, en mklpesent delikanl iin
dahi ans saylacan sylemiti. Geri kalan her eye gz
yummasna sebep olan yz milyonluk servetten baka eyle il
gilenmedii dnlecek olursa, fazla ileri gitmiti. Olunu
dnerek konutuu hemen anlald. Silistre Prensesi ortal
ayaa kaldrd, Saint-Loup'nun unvanlarn saya saya bitire
medi ve Saint-Loup, annesi Odette, babas da Yahudi olan kz
la evlendii takdirde, Saint-Germain muhiti diye bir ey kal
mayacan ilan etti. Mme de Marsantes, kendinden ok emin
olduu halde, daha fazla srar etme cesaretini gsteremeyip,
Silistre Prensesi'nin itirazlar karsnda geri ekildi, prenses
de bunun zerine derhal kz kendi oluna istedi. Kopard
yaygarann tek nedeni, Gilberte'i kendine saklama isteiydi.
Bu arada, baarszla boyun emek istemeyen Mme de Mar
santes, derhal Lksemburg Dk'nn kz Mlle d'Entragues'a
249

1
)1

ynelmiti. Sadece yirmi milyonluk serveti olan bu gelin aday,


daha az iine geliyordu, ama Mme de Marsantes, herkese bir
Saint-Loup'nun bir Mile Swann'la (Forcheville bile deildi ar
tk) evlenemeyeceini syledi. Bir sre sonra, biri patavatszlk
edip Chatellerault Dk'nn Mile d'Entragues'la evlenmeyi
dndn syleyince, dnyann en titiz insan olan Mme
de Marsantes'n gururu devreye girdi, taktik deitirip tekrar
Gilberte'e dnerek, Saint-Loup adna istetti ve derhal nian t-
reni yapld.
Saint-Loup'yla Gilberte'in nianlanmas, birbirinden ok
farkl evrelerde, hararetli yorumlara sebep oldu. Annemin,
Saint-Loup'yu bizim evde grm olan birok arkada,
"gn"ne gelip, nianlanan gencin gerekten benim arkada
m m olduunu sordular. Dier evlilikle ilgili olarak, baz ki
iler, sz konusu ailenin Cambremer-Legrandin'ler olmadn
iddia edecek kadar ileri gittiler. ddialarnn temeli salamd,
nk gen kzlnda Legrandin olan markiz, niann duyu
rulduu gnden bir gn nce olay yalanlamt. Ben kendi
adma, ksa sre nce bana mektup yazma frsat bulmu olan
M. de Charlus'le Saint-Loup'nun, niin nian treniyle bada
mas imkansz birtakm seyahatlerden dosta bahsedip bu ko
nuya hi deinmemi olduklarn merak ediyordum. Bu konu
larn son dakikaya kadar gizlilik iinde yrtldn hi d
nmeden, beni zannettiim kadar yakn bir dost olarak gr
medikleri sonucunu karyordum; Saint-Loup'nun bu yakla
m beni zyordu. Aristokrasinin kibarlnn, teklifsiz, dosta
ilikilerinin aldatmacadan ibaret olduunu oktan fark etmi
ken, dlanm olmama niin aryordum ki? M. de Char
lus'n Morel'i gzetledii -giderek daha fazla erkein pazar
land- randevu evinde, sadk bir Le Gaulois okuru olan ve
sosyete haberleri hakknda yorumlar yapan "ynetici" kadn,
iman bir mterisiyle, her geldiinde gen delikanllarla bol
bol ampanya ien ve zaten ok iman olduu halde, sava
karsa "yakalanmamak" iin daha da imanlamak istediini
syleyen bir beyefendiyle sohbet ederken, "Saint-Loup 'o bi
im'mi diye duydum, gen Cambremer de yleymi," dedi.
"Zavall gelinler! Neyse, siz bu nianl delikanllar tanyorsa8U

\".!TP

250
L HALK l\C

.J

,
nz, bize gnderin, burada her istediklerini bulurlar, ok para
kazandrrlar bize." Bunun zerine, iman beyefendi, kendisi
de "o biim" olduu halde, biraz snop olduu iin, fkeyle iti
raz etti; Cambremer'e de, Saint-Loup'ya da, akrabalarnn,
d' Ardonvillers'lerin evinde sk sk rastladn, ikisinin de ka
dnlara ok merakl ve "o biim"in tam tersi olduklarn syle
di. Ynetici kadn, pheli bir tonda "Ya!" diyerek konuyu ka
patt, ama iddia kantlanmamt, amzda sapkln, fesat
dedikodularn samalyla yarabilecek boyutlara ulatna
hkrr.tti. Grmediim birtakm kiiler, bana mektup yazp,
kadn tiyatro seyircilerinin apkalarnn yksekliiyle veya psi
kolojik romanla ilgili anket yaparcasna, bu iki evlilik hakknda
"ne dndm" sordular. Bu mektuplara cevap verecek
gc bulamadm kendimde. Bu iki evlilik hakknda hibir ey
dnmyordum, ama derin bir znt duyuyordum; gemi
teki hayatmza ait, yan bamzda demirlemi olan ve belki de,
kendimize itiraf etmeden, gnler getike tembelce bir umut
baladmz iki dnem, gemiler gibi, flamalar neeyle akla
yarak yabanc diyarlara doru temelli uzaklatnda hissettii
miz kederi yayordum. Nianlanan delikanllar ise, kendi evli
liklerini ok doal buluyorlard, nk sz konusu olan, baka
lar deil, kendileriydi. O gne kadar, gizli bir kusur zerine
kurulan bu tr "parlak evlilikler", onlar iin hep alay konusu
olmutu. Son derece kkl bir aile olan ve son derece mtevaz
iddialara sahip Cambremer'ler bile, Jupien'i unutup sadece
Oloron slalesinin benzersiz soyluluunu hatrlamaya oktan
hazrdlar, ama bu evlilikle en ok vnmesi gereken kii,
Cambremer-Legrandin Markizi, aykr bir tutum benimsemiti.
nk fesat mizalyd ve yaknlarn aalamann hazz, b
brlenmenin hazzndan daha nemliydi onun iin. Dolaysyla,
olunu sevmeyen ve mstakbel gelinden de, daha batan hi
holanmam olan markiz, bir Cambremer'in, esasen kimi nesi
olduu bilinmeyen ve bu kadar arpk dili biriyle evlenmesi
nin talihsizlik olduunu syledi. Gen Cambremer'in, Bergotte
gibi, hatta Bloch gibi edebiyatlarla arkadalk etme alkanl
na gelince, bu parlak evlilik yznden, eskisinden daha snop
olmadn, ama imdi kendini Oloron Dklerinin, gazetelerin
251

'.
deyimiyle "hkmdar prensler"in mirass olarak grd
iin, soyluluuna gvenip can kiminle isterse onunla gr
me hakkn kendinde bulduunu dnebiliriz. Prenslere has
retmedii gnlerde, kk soylular ihmal edip zeki burjuva
larla gryordu. Gazetelerdeki bu haberler, zellikle Saint
Loup'yla ilgili haberler, kraliyet ailesine mensup atalarnn is
mi tek tek saylan arkadama bir asalet daha katyor, ama be
ni sadece zyordu; Robert, sanki baka birisine dnm, k
sa bir sre nce, ben arkada daha rahat edeyim diye arabann
alp kapanr koltuuna oturan arkadamken, imdi Gl
Robert'in torunu olmutu; Gilberte'le evleneceinin, daha nce
hayalimden bile gememi olmas, mektupta okuduum za
man, bu evliliin bana, birdenbire, her ikisiyle ilgili, bir gn n
ce bekleyebileceim eylerden son derece farkl, kimyasal bir
kelti kadar beklenmedik grnmesi, beni ok zyordu; oysa
Saint-Loup'nun o sralarda mutlaka ok megul olduunu, ay
rca yksek sosyetede, evliliklerin, genellikle byle birdenbire
gerekletiini, ou kez, baarszlkla sonulanan baka bir
giriimin yerine yapldn dnmem gerekirdi. Bu iki evlili
in ani sarsnts, bende ylesine derin bir znt, bir tanma
kadar kasvetli, kskanlk kadar ac bir keder yaratt ki, daha
sonra, insanlar bana bu duygularm hatrlatp sama bir ekil
de basiretimi kutladlar, o esnad::ki duygumun tam tersine, if
te, hatta l, drtl bir nsezi olarak yorumladlar.
Gilberte' e hi dikkat etmemi olan yksek sosyete mensup
lar, bana son derece ciddi bir ilgiyle, "Ya! Saint-Loup Marki
si'yle evlenen kz, demek bu," diyor, Paris sosyete dedikodula
rna merakl olmakla kalmayp, kendi gzlemlerinin keskinlii
ne de gvenen ve gzleyerek de bilgi edinmeye alan insanla
ra zg, dikkatli baklarla, Gilberte'i szyorlard. Sadece Gil
berte'i tanyanlar ise, ar bir dikkatle Saint-Loup'yu inceliyor,
(ounu pek az tandm halde) kendilerini Saint-Loup'ya tak
dim etmeni rica ediyor ve damat adayyla tanma elencesin
den nee iinde dnerek, "Yakkl bir gen," diyorlard. Gil
berte, Saint-Loup Markisi unvannn Orleans Dk unvann
dan ok daha stn olduuna kaniydi, ama her eyden nce,
esprili bir nesle mensup olduu iin, nater semita terimini be252

.....

nimsedi, daha da esprili grnmek iin, Ama benim duru


mumda pater," diye de ekliyordu.
Annem, "Gen Cambremer'in evliliine, Parma Prensesi ara
c olmu," dedi. Gerekten yle olmutu. Parma Prensesi, hem
hayr ileri nedeniyle karlap sekin bulduu Legrandin'i, hem
de Legrandin'in kz kardei olup olmadn sorduu zaman ko
nuyu deitiren Mme de Cambremer'i uzun zamandr tanyordu.
Prenses, Mme de Cambremer'in, kapsndan ieri giremedii yk
sek aristokrat evlerinin hibirine kabul edilmeyiine ne kadar
zldn biliyordu. Mlle d'Oloron'a iyi bir ksmet bulma g
revini stlenen Parma Prensesi, M. de Charlus'e, Legrandin de
Meseglise adnda (Legrandin artk bu ismi kullanyordu), kibar,
kltrl bir adam tanyp tanmadn sorunca, baron nce tan
madn syledi, sonra anszn, bir gece yolculuunda, trende ta
np kartn ald bir yolcuyu hatrlad. Belli belirsiz glmsedi.
"Belki ayn adamdr," diye dnd. Damat adaynn, Legran
din'in yeeni olduunu renince, "te bu harika olurdu!" dedi.
"Daysna ekmise, korkulacak bir ey yok bence, en iyi kocala
rn onlardan ktn daima sylemiimdir." "Onlar kim?" diye
sordu prenses. "Ah, hanmefendi, daha sk grseydik, aklar
dm size. Sizinle rahata konuulabilir. Altes hazretleri o kadar
akll ki," dedi Charlus, sr paylama ihtiyacna kaplarak, ama
daha ileri gitmedi. Damat adaynn annesiyle babasndan holan
mad halde, Cambremer soyad houna gitti; Bretanya'daki drt
baronluktan biri olduunu ve evlat edindii kz iin bundan ala
sn bulamayacan biliyordu; kkl, saygdeer, kendi yresin
de salam akrabalklar olan bir soyadyd. Bir prens bulunmas
imkanszd, zaten iyi de olmazd. Bu tam arad eydi. Prenses,
bunun zerine Legrandin'i artt. Legrandin'in d grn
bir sredir, olumlu ynde epeyce deimiti. Tpk ince bir beden
uruna, kararl bir ekilde ehrelerini feda edip Marienbad' dan
ayrlamayan kadnlar gibi, Legrandin de bir svari subaynn ra
hat havasna brnmt. M. de Charlus arlap yavaladka,
Legrandin incelip hzlanmt: ayn sebebin iki zt sonucu. Asln
da bu sratin psikolojik nedenleri de vard. Legrandin ne girer
ken, ne karken grlmek istedii baz kt hretli yerlere git
meyi alkanlk edinmiti, buralara dalar gibi girip kyordu. Par/1

253

....

I'!

ma Prensesi, ona Guermantes'lardan, Saint-Loup'dan bahsetti


inde, Legrandin, Guermantes senyrlerini teden beri ismen ta
nmasyla, mstakbel Mme de Saint-Loup'nun babas Swann'la
halamn evinde, ahsen karlam olmasn birletirerek, onlar
teden beri tandn syledi; oysa Legrandin, Combray' de,
Swann'n karsyla da, kzyla da grmeyi hep reddetmiti.
"Hatta geenlerde Guermantes Dk'nn kardei M. de Char
lus'le birlikte bir yolculuk yaphm. Konumaya o balad, kendili
inden; bu da her zaman olumlu bir iarettir, karnzdaki ahsn,
burnu havada bir aptal, kendini beenmi biri olmadn gste
rir. Evet, hakknda sylenenleri biliyorum. Ama ben bu tr sy
lentilere hibir zaman inanmam. Zaten bakalarnn zel hayat
da beni ilgilendirmez. Bende duyarl, kltrl bir insan izlenimi
brakh." Bunun zerine, Parma Prensesi, Mlle d'Oloron' dan bah
setti. Guermantes muhitinde, her zamanki iyi kalpliliiyle, yoksul
ve sevimli bir gen kz mutlulua kavuturan M. de Charlus'n
ruh asaleti, herkesi duygulandryordu. Kardeinin hreti y
znden zarar gren Guermantes Dk, ne kadar gzel bir davra
n olsa da, aslnda son derece doal olduunu ima ediyordu.
"Bilmem anlatabiliyor muyum, bu mesele batan sona doal," di
yordu hesapl bir patavatszlkla. Amac, gen kzn, kardeinin
z kz olduunu ve kardeinin, durumu merulatrdn bildir
mekti. Bu durum, ayn zamanda Jupien'in konumunu da akl
yordu. Parma Prensesi, bu yoruma deinerek, Legrandin'e, gen
Cambremer'in, aslnda tpk Mlle de Nantes gibi, yani Orleans
Dk'nn de, Conti Prensi'nin de kmsemedii, XIV. Louis
'nin gayrimeru kz gibi biriyle evlenmi olacan gstermek is
tedi.
Annemle Paris' e dn treninde konutuumuz bu iki evli
lik, bu anlahda u ana kadar boy gstermi olan kiilerden bazla
rn epeyce etkiledi. Bunlardan birincisi Legrandin' di; sylemeye
bile gerek yok, Legrandin, M. de Charlus'n konana, tpk g
rlmek istemedii, kt hretli bir eve girercesine, frtna gibi
dald; ayn zamanda cesaretini sergilemek ve yan gizlemek de
istiyordu, nk alkanlklarmz, hibir iimize yaramayacaklar
yerlerde bile peimizi brakmaz; M. de Charlus'n, Legrandin'i
alglanmas g, aklanmas daha da g bir tebessmle selamla254

<ln pek kimse fark etmedi; bu tebessm, birbirlerini saygn


evrelerde grmeye ahk iki erkein, kt hretli bir yerde tesa
dfen karlatklar zaman dudaklarnda beliren tebessmn
(rnein General de Froberville'in, bir zamanlar, Swann'la Cum
hurbakanl Saray'nda karlat zaman gzlerinde beliren,
Laumes Prensesi salonunun mdavimleri olan ve M. Grevy'nin
misafiri olmakla ereflerini tehlikeye atan iki erkein alayl ve es
rarengiz suortakln ifade eden bakn) grnrde ayns, ama
aslnda tam tersiydi. Fakat asl dikkate deer olan, Legrandin'in
kiiliindeki gerek iyilemeydi. Legrandin ok uzun zamandr
-ta kklmden, tatillerimi Combray'de geirdiim zaman
lardan beri- gizlice baz aristokratlarla iliki kurmaktayd; ara sra
sayfiye evlerindeki ksr davetlere arlmak dnda, bu ilikile
rin bir yararn grmemiti. Yeeninin evlilii, anszn, bu birbi
rinden uzak paralar birletirdi, Legrandin sosyetede bir yer
edindi; daha nce onunla snrl ama samimi bir iliki kurmu
olan kiilerle, eskiye dayanan ilikileri de, bu yeni konumunu
salamlatryordu. Legrandin'in takdim edilmek istendii soylu
hanmlar, onu yirmi yldr, her yaz, on be gn sayfiye evlerinde
misafir ettiklerini, kk salondaki o gzel antika barometrenin,
onun hediyesi olduunu sylyorlard. Tesadfen, baz "grup fo
toraflarnda", imdi akraba olduu dklerin arasnda yer alm
t. Fakat Legrandin, yksek sosyetede bu konumu edinir edin
mez, ondan yararlanmaz oldu. Artk btn salonlarda arland
n herkes bildii iin, davet edilmekten zevk almamas bir yana,
Legrandin'in iinde uzun sre ekimi olan iki kusurdan daha
yapay olan, yani snobizm, yerini daha doal olan dierine brak
maktayd; bu kusur, dolambal bir yoldan da olsa, bir tr tabiata
dn saylabilirdi hi deilse. Bu iki kusurun bir arada bulun
mas, imkansz deildir phesiz; bir desin davetinden ktk
tan sonra, mahalle kefedilebilir. Ne var ki, yan getirdii souk
luk, Legrandin'i eitli hazlar bir araya getirmekten alkoyuyor
du; dar karken bir seicilik sergiliyordu ve ayrca, artk doal
hazlar da olduka platonikti, daha ziyade dostluktan, vakit alan
sohbetlerden ibaretti, bu da, Legrandin'in neredeyse btn vakti
ni halktan insanlarla geirmesine sebep oluyor, sosyete hayatna
pek vakti kalmyordu. Mme de Cambremer bile, Guerrnantes D255

'
esi'nin nezaketine kaytsz kalabiliyordu. Markizle grmek zo
runda kalan des, insanlarla daha ok vakit geirdiimiz zaman,
mutlaka baz meziyetlerini kefedip, kusurlarna da giderek al
tmz iin, Mme de Cambreme'in zeki ve kltrl bir kadn ol
duunu fark etmiti; benim kendi adma pek holanmadm tr
deki zekas ve kltr, deste hayranlk uyandrmt. Bu yz
den, akamzerleri sk sk Mme de Cambreme'i ziyarete gidiyor,
uzun uzun oturuyordu. Ne var ki, Guermantes Desi'nin, Mme
de Cambreme'in gzndeki byleyici cazibesi, des markize
yaknlk gsterince yok olup gitti. Desi arlamak, Mme de
Cambremer iin, bir zevkten ok, nezaketen yerine getirdii bir
grevdi. Gilberte'teki deiiklik ise, daha arpcyd ve Swann'n
evlendiinde geirdii deiime hem paralel, hem de ondan fark
lyd. Kukusuz, ilk birka ay boyunca, Gilberte, sosyetenin en
sekin yelerini evinde arlamaktan mutluluk duymutu. Anne
sinin yakn arkadalar, muhtemelen srf miras yznden davet
ediliyor, ama sadece belirli gnlerde, baka kimse yokken arl
yorlar, sekin kiilerden uzakta tutuluyorlard; sanki Mme Bon
temps'n veya Mme Cottard'n, Guermantes Prensesi'yle veya
Parma Prensesi'yle temas etmesi, tepkimeye hazr iki kimyasal
maddenin temas gibi, felaketler, tamiri mmkn olmayan zarar
lar dourabilecek bir eydi. Buna ramen, Bontemps'lar, Cot
tard'lar ve dierleri, akam yemeinde baka davetliler olmad
iin hayal krklna uramakla birlikte, "Saint-Loup Marki
zi'nde akam yemeine davetliydik," diyebilmekten gurur duyu
yorlard; stelik ara sra snrlar zorlanp, onlarla birlikte, yine mi
ras uruna, tyl baa yelpazesiyle tam bir soylu hanmefendi
tavr sergileyen Mme de Marsantes da davet ediliyordu. Mme de
Marsantes, yalnzca ara sra ll insanlar, sadece davet edil
diklerinde yzlerini gsteren kiileri vmeye zen gsteriyor, arif
olann anlayaca bu uyarnn ardndan, Cottard, Bontemps ve
dierlerine, en zarif ve kibirli selamn bahediyordu. Ben, belki
"Balbec'li kz arkadam" yznden, teyzesinin beni bu muhitte
grmesinden holandm iin, onlarla ayn kategoride yer alma
y tercih ederdim. Ama beni, artk daha ziyade kocasnn ve Guer
mantes'larn dostu olarak gren (ve -belki annemle babamn, an
nesiyle grmeyi reddettii Combray gnlerinden beri- evre256

mizdeki eylere eitli stnlkler atfetmekle kalmayp trlerine


gre de ayrdmz yalarda, bana asla kaybedilmeyen trden bir
deer bimi olan) Gilberte, bu tr geceleri bana layk grmyor,
vedalarken, "Sizi grdme ok memnunum, ama asl yarn
dan sonra gelmelisiniz," diyordu bana, "Guermantes Yengemi,
Mme de Poix'y grrsnz; bugn annemin hahr iin, onun ar
kadalarna ayrlmt." Ama bu durum, sadece birka ay srd
ve ksa srede her ey batan aa deiti. Gilberte'in sosyal ha
yatnda da, Swann'n yaad ztlklarn yer almas m gerekiyor
du? Sebebi ne olursa olsun, Gilberte, Saint-Loup Markizi (ve ok
gemeden de, greceimiz gibi, Guermantes Desi) unvann al
dktan, ulalmas en zor, en parlak konuma geldikten ksa bir s
re sonra, Guermantes soyadnn, artk altn parltl esmer bir mi
ne misali, ahsyla bir btn oluturduunu ve kiminle grrse
grsn, herkesin gznde Guermantes Desi olarak kalaca
n dnmeye balad. (Yanlyordu, nk soyluluk unvanlar
nn deeri, tpk borsada hisse senetlerinin deeri gibi, talep artn
ca ykselir, arz artnca der. Bize lmsz grnen her ey, yok
olma eilimindedir; her ey gibi, yksek sosyetede bir mevki de,
bir anda olumaz, tpk bir imparatorluun gc gibi, aralksz
devam eden bir oluumdur, her an yeniden oluturulur; yarm
asrlk bir zaman diliminde, yksek sosyete veya siyaset tarihinin
grnrdeki aykrlklar, bu ekilde aklanabilir. Dnyann ya
ratlmas, balangta olup bitmi bir ey deil, her gn olan bir
eydir. Saint-Loup Markizi, kendi kendine, "Ben Saint-Loup Mar
kizi'yim," diyor ve bir gn nce, desin akam yemei dave
tini reddettiini biliyordu. Ne var ki, unvan, aristokrasiyle hi
alakas olmayan misafirlerini bir lde yceltse de, markizin g
rt evre, tersine etki yaparak, tad unvann deerini d
ryordu. Bu tr etkilere hibir ey dayanamaz, en parlak isim
ler, sonunda yenik der. Swann'n tand, Fransz hanedann
dan bir prensesin salonu, olur olmaz herkes misafir edildii iin,
gzden dmemi miydi? Laumes Prensesi, bir gn grev icab,
sz konusu prensese uradnda, prensesin evinde, sz bile
edilmeyecek insanlarla karlam ve oradan Mme Leroi'ya gi
dip Swann'a ve Modena Markisi'ne, "Nihayet dostlarn arasnda
ym yine. X Kontesi'nin evinden geliyorum, tandk kii bile
257

yoktu," demiti). Ksacas, "smim daha fazla bir ey sylememi


fuzuli klyor sanrm," diyen operet kahraman gibi, Gilberte de,
o kadar arzulad eyi, sada solda aalamaya, btn Saint
Germain muhiti mensuplarnn, geri zekal, grlemeyecek ki
iler olduunu sylemeye koyuldu ve sonra da, szden eyleme
geerek, onlarla grmemeye balad. Gilberte'i bu dnemden
sonra tanyan, ilk grmelerinde, Guermantes Desi olan bu
kadnn, rahatlkla grebilecei sosyete mensuplaryla alay
edip elendiine, o evreden bir tek kiiyi bile evine kabul etme
diine, aralarndan biri, hatta en parlak olan, evine gelmeyi gze
aldnda, ak ak karsnda esnediine ahit olan kiilerin,
imdi geriye baknca, yksek sosyeteye deer vermi olmaktan
tr, utantan yzleri kzarr; eski zaaflaryla ilgili bu kltc
srr, dese itiraf etmeye asla cesaret edemezler, nk onu,
znde yce bir mizaca sahip olduu iin, bu tr bir zaaf anla
mas teden beri imkansz bir kadn olarak grrler. Onun, dk
lerle nasl hararetle alay ettiini, daha da nemlisi, tutumunun da
alayl szleriyle tpatp uyutuunu grrler. Mile Swann', Mlle
de Forcheville'e, Mile de Forcheville'i de, nce Saint-Loup Marki
zi'ne, sonra Guermantes Desi'ne dntren srecin nedenleri
ni aratrmak akllarndan gemez phesiz. Belki bu srecin ne
denleri kadar etkilerinin de, Gilberte'in sonraki tutumunu akla
makta yararl olacan da dnmezler. Oysa herkesin "saygde
er des" diye, cann skan deslerin de, "kuzinim" diye hitap
ettii, soylu bir hanmefendinin, soylu olmayan kiilerle gr
meyi alglay, Mile Swann'n alglayndan farkldr. nsan, ula
amad veya kesin olarak ulat hedefleri kolaylkla km
ser. Bu kmseyici tavr, henz tanmadmz kiilerin bir par
as olarak grrz. Belki de yllar ncesine dnebilsek, bu kiile
ri, tamamen gizlemeyi veya yenmeyi baardklar iin, kendi ile
rinde barndrmalar bir yana, bakalarnda hayal etmelerini, do
laysyla affetmelerini de hep imkansz olarak grdmz zaaf
lar yznden, herkesten daha iddetli aclar ekerken grrdk.
Ne olursa olsun, yeni Saint-Loup Markizi'nin salonu, ok geme
den kesin halini ald (en azndan sosyete asndan, dier yandan
ise ne gibi felaketlerin olutuunu ileride greceiz). Salonun ke
sin hali, bir adan artcyd. Paris'in en muhteem, en kibar,
258

'

Guermantes Prensesi'ninkiler kadar parlak davetlerini, Saint


Loup'nun annesi Mme de Marsantes'n dzenledii hala hatrla
nyordu. te yandan, Odette'in salonu da, son zamanlarda, ok
daha aa dzeyde yer almakla birlikte, lks ve klk asndan,
bir o kadar gz kamatrcyd. Karsnn serveti sayesinde, istedi
i her konfora sahip olan Saint-Loup ise, ho bir akam yemein
den sonra, deerli mzisyenlerin icra ettii gzel mzii huzur
iinde dinlemekten baka bir ey istemiyordu. Bir zamanlar yle
sine gururlu ve hrsl grnen bu gen adam, evindeki lks pay
lamak zere, annesinin asla arlamayaca arkadalarn ar
yordu. Gilberte, kendi adna, Swann'n dsturunu uygulamak
tayd: "Nitelik pek nemli dei, ben nicelikten korkarm." Kars
nn karsnda boynu kldan ince olan Saint-Loup da, onu sevdii
ve bu ar lks ona borlu olduu iin, zaten paylat bu zevk
lere kar kacak durumda deildi. Dolaysyla, Mme de Marsan
tes'n ve Mme de Forcheville'in yllardr, bilhassa ocuklarnn
parlak birer evlilik yapmalar iin dzenledikleri byk davetler,
M. ve Mme de Saint-Loup'nun bir tek davet bile dzenlemelerine
yol amad. Birlikte ata binebilmek iin atlarn en gzellerine, de
niz yolculuklar iin yatlarn en gzeline sahiptiler - ama gezilere
en fazla iki kiiyi davet ederlerdi. Paris'te, her akam, veya
drt arkadalar yemee gelir, ama asla daha kalabalk olunmaz
d; yani beklenmedik, oysa doal bir gerilemeyle, annelerin dev
kuhanelerinin yerini, sessiz bir yuva almt.
Bu iki evlilikten en az yarar gren kii, gen Mlle d'Olo
ron oldu; dini dn treninden nce tifoya yakalanmt za
ten, kiliseye, aclar iinde kvranarak, srklenerek gitti ve
birka hafta sonra da ld. lmnden bir sre sonra gnde
rilen mektupta, Jupien'in ad, Montmorency Vikont ve Vikon
tesi, veliaht prenses Bourbon-Soissons Kontesi, Modena-Este
Prensi, Edumea Vikontesi, Lady Essex gibi, Avrupa'nn en
parlak unvanlaryla bir arada anlyordu. Hi phesiz, mer
humenin, Jupien'in yeeni olduunu bilen biri bile, bunca
parlak akrabann varlna armazd. Sonuta nemli olan,
soylu bir evlilik yapmaktr. Bu durumda casus fcederis l etkili
Uluslararas hukuk ve diplomaside sava nedeni oluturan ve bir ittifak anla
masnda ngrlen durumlar.

259

olur ve halktan birinin lm, Avrupa'nn btn kraliyet aile


lerini mateme srkler. Ama gerek durumdan haberdar ol
mayan, yeni nesilden birok gen, Cambremer Markizi Marie
Antoinette d'Oloron'u, son derece soylu bir hanmefendi zan
nedebilecekleri gibi, bu lm haberini okuduklarnda, daha
pek ok yanlgya da debilirlerdi. rnein Fransa' daki se
yahatleri srasnda, Combray yresini birazck olsun tanm
larsa, Mme L. de Meseglise ve Meseglise Kontu'nun, en ba
larda, Guermantes Dk'yle pe pee sralandn grnce
hi armam olabilirlerdi: Meseglise tarafyla Guermantes
taraf bitiiktir. "Ayn yrenin kkl asil aileleri, belki de ne
sillerdir hsmdrlar. Kim bilir, belki de Guermantes'larn Me
seglise Kontu unvann tayan bir koludur," diye dnm
olabilirler. Oysa Meseglise Kontu'nun, GuermantP.s'larla hi
alakas yoktu ve hatta ismi, Guermantes'larn tarafr.da deil,
Cambremer'lerin tarafnda geiyordu, nk Meseglis Kontu,
hzl bir ilerleme kaydeden ve sadece iki yl boyunca Legran
din de Meseglise olarak kalan, eski ahbabmz Legrandin' di.
Hi phesiz, onca sahte unvan arasnda, Guermantes'larn bu
kadar tatsz bulaca pek az unvan vard. Guermantes'lar, es
kiden gerek Meseglise kontlaryla hsmdlar, o soydan geriye
bir tek kadn kalmt; silik, saygnln yitirmi bir ailenin k
zyd ve halamn kiracs olan yeni zengin bir iftiyle evliydi;
kocas, Mirougrain'i halamdan satn almt, soyad da Mena
ger olduu iin, Menager de Mirougrain adn kullanyordu;
dolaysyla, karsnn gen kzlk soyadnn De Meseglise oldu
unu iitenler, kocasnn Mirougrain'li oluu gibi, kadnn da
sadece Meseglise doumlu olduunu zannediyorlard.
Bunun dnda herhangi bir sahte soyad, Guermantes'larn
ban daha az artrd. Ama aristokrasi, ne bakmdan olursa ol
sun, yararl olaca dnlen bir evlilik sz konusuysa, bu tr
tatszlklarla ve daha biroklaryla baa kmay becerir. Guer
mantes Dk tarafndan korunan Legrandin, o neslin bir bl
mnn nazarnda, gerek Meseglise Kontu'ydu, gelecek neslin
tamamnn gznde de yle olacaktr.
Olaylardan haberdar olmayan her gen okurun dmesi
muhtemel olan bir yanlg da, Forcheville Baronu ve Barone2 60

r
si'nin, listede, Saint-Loup Markisi'nin akrabalar, aynvalidesi
ve kaynpederi sfatyla, yani Guermantes'lar tarafnda yer al
dklaryd. Halbuki Guermantes'larla akraba olan, Gilberte de
il, Robert' di, o tarafta yer almamalar gerekirdi. Bu aldatc g
rne ramen, Forcheville Baronu ve Baronesi, Cambreme'le
rin tarafnda deil, gerekten de gelinin tarafnda, Guerman
tes'lar nedeniyle deil, Jupien nedeniyle yer alyordu; daha faz
la bilgi sahibi olan okurlarmzn bildii gibi, Jupien, Odette'in
kuzeniydi.
Evlat edindii kz evlendikten sonra, baronun ilgi oda,
gen Cambremer Markisi oldu; baronla ayn eilimleri payla
an damat dul kaldnda, Mlle d'Oloron'a koca olarak markiyi
semi olan M. de Charlus, doal olarak onunla daha da ok il
gilendi. Geri marki, M. de Charlus'n gznde sevimli bir
dost olmasn salayan baka meziyetlere sahipti. Ama ok de
erli bir kii sz konusu olduunda bile, bu ahsn ayn zaman
da vist oynamay da bilmesi, onunla samimi iliki kuran birinin
kmsemeyecei, aksine yararl bulaca bir zelliktir. Gen
marki, parlak bir zekaya sahipti ve daha ocukken, Feterne' de,
tpatp "bykannesine ektii" sylenirdi, onun kadar heye
canl, onun kadar mzie dknd. Bykannesinin, kendine
has birtakm baka zelliklerini de sergilerdi, ama bunun sebe
bi, kaltmdan ok, dier aile fertleri gibi, bykannesini taklit
etmesiydi. rnein, kars ldkten bir sre sonra, Leonor im
zal bir mektup aldm, markinin adnn Leonor olduunu hatr
lamyordum, mektubu yazann kim olduunu, ancak son cm
leyi okuduumda anladm: "En gerek sevgilerle." Bu gerek s
fat, Leonor adna, Cambremer soyadm eklemi oluyordu.
Tren Paris garna girerken, biz hala bu iki haberi konuu
yorduk; annem, yolu gzmde ksaltmak iin, haberini yolcu
luun ikinci yarsna saklam, Milano'yu geince aklamt.
Annem, esasen kendi nazarndaki tek bak asn, yani by
kannemin bak asn abucak benimsemiti. nce bykan
nemin aracan dnm, sonra da zleceine hkmet
miti; bir baka deyile, bykannem bylesine artc bir ola
ya sevinirdi, ama onun bir zevkten mahrum kalmasna raz ola
mayaca iin, bu habere zleceini, dolaysyla bu gnleri
261

grmemesnn daha iyi olduunu dnmeyi tercih etmiti.


Ama daha eve yeni varmtk ki, annem, hayatn getirdii b
tn srprizleri bykannemle paylaamadna hayflanmann,
ar bir bencillik olduuna karar verdi. Bu haberlerin, by
kannem iin srpriz olmayacan, nk zaten onun tahminle
rini doruladn dnmeyi tercih etti. Bunu, bykannemin
kehanet gcnn ve bizim sandmzdan daha derin, daha ba
siretli, daha doru bir dnce yapsna sahip olduunun kan
t olarak grmek istedi. Dolaysyla, yzde yz hayranla ula
mak isteyen annem, ekledi: "Her eye ramen, kim bilir, belki
de bykannen tasvip ederdi. O kadar hogrlyd ki! Ayrca
biliyorsun, onun gznde sosyal konumun hi nemi yoktu,
doal sekinlie nem verirdi. Ve hatrlarsan, ne gariptir ki,
kzlarn ikisini de beenirdi. Mme de Villeparisis'ye yapt ilk
ziyareti hatrlyorsundur; dndnde, M. de Guermantes'
ok baya bulduunu sylemi, buna karlk, Jupien'leri nasl
da methetmiti! Zavall anneciim, Jupien'le ilgili, ne dediini
hatrlyor musun? 'Bir kzm daha olsayd, ona verirdim; kz
daha da ok houma gitti.' Ya Swann'n kz iin syledikleri!
'Bence ok sevimli bir kz, greceksiniz, ok iyi bir ksmet bula
cak,' derdi. Zavall annem, tahminlerinin ne kadar doru kt
n grebilseydi keke! Artk aramzda olmad halde, mr
mz boyunca ondan basiret, iyilik, olaylar doru deerlendir
me dersi alacaz." Bykannemin mahrum olmasna zld
mz eyler, hep hayatn basit zevkleri, bir oyuncunun, onun
houna gidecek bir tonlamas, sevdii bir yemek, en sevdii ya
zarlardan birinin yeni bir roman gibi zevkler olduu iin, an
nem, "Kim bilir ne kadar arr, ne kadar houna giderdi! Ce
vaben ne gzel bir mektup yazard!" diyordu. Ve devam edi
yordu: "Zavall Swann, Gilberte'in, Guermantes'larn evine ka
bul edilmesi, en byk arzusuydu; kznn bir Guermantes ol
duunu grse, ne kadar mutlu olurdu, dnsene! - Kilisede,
rahibin karsna, kendi soyadyla deil de, Mlle de Forcheville
olarak kmasna o kadar sevinir miydi sence? - Doru ya, bu
nu dnmemitim. - Ben o 'spa' namna bu yzden sevine
miyorum; mkemmel babasnn soyadndan vazgemeyi yre
i kaldrd iin. - Evet, haklsn, iyice dnnce, belki de
262
.

bykannenin bu gnleri grmemesi daha iyi." Tpk yaayan


insanlar gibi, llerin de bir eye sevineceini mi, zleceini
mi kestirmek imkanszdr. "Saint-Loup'lar Tansonville' de otu
racaklarm. Zavall bykbabana kk gln gstermeye
can atan Swann'n babas, Guermantes Dk'nn o gl sk sk
greceini hi tahmin edebilir miydi? Hele olunun o yzkara
s evliliini bilseydi! Her neyse, sen hep Saint-Loup'ya Tanson
ville'in pembe akdikenlerini, leylaklarn, ssenlerini anlatrdn,
imdi seni daha iyi anlayacaktr. nk artk hepsi ona ait ola
cak." te yemek odamzda, bu tr konumalara alk olan
lambann nda, uluslarn deil, ailelerin bilgeliinin sergi
lendii sohbetlerden birine girimitik; yle bir bilgeliktir ki bu,
lm, nian, miras, iflas gibi bir olaya, hafzann byteciyle
bakar ve o olay yaamam kiilere, ayn dzlemde i ie gir
mi gibi grnen lm kiilerin isimlerini, eitli adreslerini,
servetin kaynan ve geirdii deiimleri, mlklerin el dei
tirmesini ne karr, birbirinden ayrr, geriye iter, mekann ve
zamann ayr noktalarnda doru bir perspektif iine yerletirir.
zlenimlerimizin tazeliini ve yaratc gcmz korumak isti
yorsak, bu bilgeliin kayna olan periyle, Musa'yla mmkn
olduunca uzun bir sre tanmamamz gerekir; ne var ki, on
dan habersiz yaam kiiler bile, hayatlarnn sonbaharnda,
eski bir tara kilisesinin nefinde, anszn, allar heykellerinde
ifade bulan ebedi gzellikten ziyade, nce nl bir zel kolek
siyona, sonra bir apele, ardndan bir mzeye, sonra tekrar kili
seye gemi olan heykellerin kaderine veya Arnauld'nun, Pas
cal'in kllerinden oluan, neredeyse dnen bir deme tana
basyor olmaya veya belki ahap dua iskemlesinin bakr levha
snda, taral bir gen kzn ehresini hayal ederek, bir ky soy
lusunun, tara ileri geleninin kzlarnn adlarn okumaya du
yarllk kazandklarn hissettikleri zaman, bu Musa'yla karla
rlar; felsefeyle, sanatla ilgilenen daha soylu Musalar'n red
dettii, geree dayanmayan, olaan, ama ayn zamanda baka
yasalar da ortaya koyan her eyi toplam olan bu Musa, Ta
rih'tir!
Annemin, Combray'li saylabilecek eski arkadalar, ziya
retine gelip Giiberte'in evliliini konuuyorlard; bu evlilik,
263

katiyen gzlerini kamatrmyordu. "Biliyorsunuz, Mlle de


Forcheville denilen ahs, Mlle Swann'dan bakas deil. Ken
dini Charlus 'Baronu' diye tantan dn ahidi de, bir za
manlar kzn annesini metres tutan ihtiyar; her ey Swann'n
gz nnde olur biter, o da, iine geldii iin, ses karmaz
d." Annem itiraz ediyordu: "Siz ne diyorsunuz? Bir kere
Swann son derece zengindi. - Bakalarnn parasna ihtiya
duyduuna gre, o kadar da zengin deilmi demek ki. Ku
zum, bu kadnda ne var da, eski aklarn byle avcunda tu
tabiliyor? Bir yolunu bulup ilk ayla, sonra ncsyle
evlendi; ikinciyi ise, ahitlik yapmas iin, neredeyse mezar
dan kard; hem de kime, ilk andan veya bir bakasndan
olma kzma; o kadar adam arasnda emin olunabilir mi? Ken
di de bilmiyor zaten! nc diyorum ama, yznc de
mek gerekir. Aslnda birbirlerine yakyorlar; kz sizden, ben
den daha fazla Forcheville deil ama, kocas da soylu deil el
bette. O kzla ancak bir maceraperestin evleneceini tahmin
edersiniz. Aslnda M. Dupont muymu, Durand mym, ney
mi. Combray'nin yeni belediye bakan, rahibe selam bile
vermeyen bir sosyalist olmasayd, iin asln renirdim. Ma
lum, evlilik askya karldnda, gerek isimlerin aklanm
olmas gerekir. Gazetelere, dn davetiyelerini basacak mat
baaya, ismin: S:lint-Loup Markisi diye yazdrmak kolay tabii.
Kimseye bir zarar yok, bu insanlarn da houna gidiyorsa,
ben mi itiraz edeceim, bana ne? Onca dedikoduya meydan
vermi bir kadnn kzyla asla grmeyeceime gre, hiz
metkarlarnn gznde markiz olabilir, dizi dizi unvanlar ola
bilir. Ama hukuki olarak ayn ey deil. Ah ! Kuzenim Sazerat
hala belediye bakan yardmcs olsayd, mektup yazar sorar
dm, askda hangi ismin yer aldn bana mutlaka bildirirdi."
Bense, o dnemde Gilberte'le epey sk gryordum, tek
rar arkada olmutuk; hayatmzn sresi, dostluklarmzn s
resine gre hesaplanmamtr. Aradan belirli bir sre getikten
sonra, (tpk siyasette eski bakanlarn boy gstermesi, tiyatroda
unutulmu oyunlarn tekrar sahnelenmesi gibi) ayn insanlar
arasnda eski dostluklarn tekrar canlandna, yllar sren ara
lardan sonra, ilikilerin zevkle yeniden kurulduuna ahit olu2 64

ruz. Aradan on yl getikten sonra, iki dosttan birinin ar sev


gisine, tekinin de, fazlasyla talepkar bir zorbala tahamml
edememesine yol aan sebepler ortadan kalkar, sadece aradaki
yaknlk devam eder. Gilberte, eskiden benden esirgeyecei her
eyi, muhtemelen artk arzulamadm iin, imdi kolaylkla
bahediyordu bana. Eskiden byle bir eyi tahamml edilmez
ve imkansz bulduu halde, deiikliin nedenini aramzda hi
konumam olmamza ramen, artk her an ziyaretime gelme
ye hazrd, benden ayrlmak iin asla acele etmiyordu; nk
aradaki engel, yani akm, ortadan kalkmt.
Hatta bir sre sonra, birka gnlne Tansonville'e git
tim. Bu yolculuk, bir bakma can skcyd, nk Paris'te bir
garsoniyer kiralamtm ve bir kzla birlikte oturuyordum. Na
sl ki baz insanlar orman kokusuna, bir gln prtsna ihti
ya duyarsa, ben de, geceleri yanmda uyuyacak, gndzleri
arabada hep yanmda oturacak birine ihtiya duyuyordum.
nk bir ak tamamen unutulsa bile, onu izleyecek olan akn
eklini belirleyebilir. Zaten bir nceki akn iinde de, kayna
n bizim bile hatrlamadmz gndelik alkanlklar bulun
maktadr; ilk gnlerden birinde yaadmz bir yrek daral
mas yznden iimizde nce tutkulu bir arzu uyanm, sonra,
anlam unutulan adetler gibi, arzu, sabit bir alkanla dn
mtr: Sevgilimizi her defasnda arabayla evinin kapsna ka
dar geirmi veya bizim evimizde yaamasn art komuuz
dur veya her knda ya kendimiz ya da gvendiimiz biri,
ona elik etmitir; btn bu alkanlklar, akmzn her gn
iinden getii, geni, dz yollara benzer ve ok eskiden, id
detli bir duygunun volkanik ateinde ekillenmitir. Ama al
kanlklar, sevgiliden, hatta sevgilinin hatrasndan sonra var ol
maya devam eder. Btn aklarmzn deilse bile, kimi mna
vebeli aklarmzn eklini olutururlar. te bu yzden, evim,
unutulmu olan Albertine'in hatrasna dayanarak, imdiki sev
gilimin varln talep etmiti; tpk eskiden Albertine gibi, im
diki sevgilim de, hayatm dolduruyordu, onu ziyaretilerden
gizliyordum. Tansonville'e gideceim zaman, birka gn bo
yunca, kadnlardan holanmayan bir erkek arkadamn ona
265

bekilik etmesi iin, sevgilimin rzasn almam gerekti. Gidii


min sebebi, Gilberte'in mutsuz olmasyd; Robert onu aldat
yordu, ama herkesin zannettii, belki Gilberte'in de hala zan
nettii, en azndan syledii ekilde aldatmyordu. Gilberte'in
tutumu, izzetinefsiyle, bakalarn ve kendini kandrma arzu
suyla, aldatlan herkesin kaderi olan, ihanetler konusundaki
eksik bilgilerle aklanabilirdi; stelik Robert, M. de Charlus'n
yeenine yakr ekilde, ortalkta kadnlarla grnyor, onla
rn namusuna glge dryor, herkes ve sonuta Gilberte de,
bu kadnlar, Robert'in metresi sanyordu. Yksek sosyetede bi
le, Robert'in ar rahat davrand dnlyordu; gece davet
lerinde u veya bu kadnn yanndan bir an bile ayrlmyor,
sonra da onu evine brakyor, Mme de Saint-Loup, eve tek ba
na dnmek zorunda kalyordu. Namusuna bu ekilde glge
drd dier kadnlarn, aslnda metresi olmadn ileri
srmek saflk olur, geree gzlerini kapamak saylrd. Maale
sef ben, Jupien'in azndan kard birka sz sayesinde ger
ei renmi ve mthi zlmtm. Tansonville'e gitmeden
birka ay nce, bir kalp rahatszl geirip hepimizi endielen
diren M. de Charlus'ten haber almaya gitmi, Jupien'i tek ba
na bulmutum; Jupien'le, Bobette imzasyla Robert'e yazlm
ve Mme de Saint-Loup'nun eline gemi olan birtakm ak
mektuplarndan bahsederken, baronun eski kahyasndan, Bo
bette imzasnn, daha nce szn ettiimiz, M. de Charlus'n
hayatnda olduka nemli bir rol oynam olan kemanc-ke
yazarna ait olduunu renmi ve aknlktan donakalm
tm. Jupien, olaydan fkeyle bahsediyordu: "Bobette zgrd,
keyfi ne isterse onu yapabilirdi. Ama bir tek kiiye bulamama
s gerekiyordu, o da baronun yeeniydi. stelik baron, yeeni
ni evladym gibi seviyordu; yuva ykmaya kalkt, ok ayp.
Hem de eytanca kurnazlklara bavurmas gerekti, nk esa
sen, Saint-Loup Markisi, bu tr eylere kesinlikle karyd. Met
resleri uruna az m lgnlk yapt! O sefil kemancnn, aka
sylemek gerekirse, baronu iren bir biimde yzst brak
mas, kendi bilecei iti. Ama sonra yeenine bulamas! Baz
eyler vardr ki, yaplmaz." Jupien'in kzgnl samimiydi; ah
laksz diye nitelendirilen kiilerde, ahlaki fke, dier insanlar266
.

...

daki kadar gldr, sadece hedefi biraz farkldr. stelik ken


di duygular sz konusu olmadnda, insanlar, kanlmas ge
reken ilikileri, kt evlilikleri yarglarken, sanki kimi sevecei
mizi semekte zgrmz gibi, akn oluturduu harika se
raplar hesaba katmazlar; oysa bu seraplar, ak olunan kiiyi,
ylesine benzersiz ve eksiksiz biimde sarmalar ki, bir ayla
veya en yakn arkadann sevgilisiyle evlenen erkein yapt
"delilik", genellikle, hayat boyunca gerekletirdii yegane a
irane eylemdir. Anladm kadaryla, Robert'le kars (Gilberte,
olup bitenleri henz tam olarak kavramasa da) ayrlmak zere
lerken, sevgi dolu, hrsl ve filozof anne Mme de Marsantes,
gen ifti zorla bartrmt. Mme de Marsantes, srekli birle
en soylarn karm ve miraslarn azalmas yznden, hem
tutkularda, hem de karlarda, kaltmla geen kusurlarn ve
gizli uzlamalarn hep canland bir evreye aitti. Ayn enerjiy
le, eskiden Mme Swann' korumu, sonra Jupien'in kznn evli
liini desteklemi, kendi olunu Gilberte'le evlendirmi, Saint
Germain muhitinin tamam yararna kulland, kaltmla edi
nilmi bilgelii, kendi ailesi iin de, ac bir teslimiyetle kullan
mt. Belki de Robert'le Gilberte arasnda, alelacele, olunu
Rachel' den ayrmaktan daha az zahmete ve gzyana mal olan
bir evlilik ayarlamasnn tek sebebi, Robert'in, bir baka yos
mayla -hatta ayn yosma da olabilirdi, nk Robert'in Rachel'i
unutmas uzun srmt- ilikiye girmesinden duyduu kor
kuydu; oysa byle bir iliki, Robert iin kurtulu olabilirdi. Ro
bert'in, bana Guermantes Prensesi'nin evinde syledii u sz
lerin anlamn imdi kavryordum: "Senin Balbec'li kz arkada
nn, annemin art kotuu servete sahip olmamas ok yazk,
onunla ok iyi anlardk gibime geliyor." Robert, onun Gomor
ra'l, kendisinin de Sodom'lu olduunu, belki de henz So
dom'lu olmasa bile, ancak belirli bir ekilde, baka kadnlarla
birlikte sevebilecei kadnlardan holandn sylemeye al
yordu. Yani nadir geriye dn anlarnn haricinde, Albertine'e
ilikin merakm snm olmasayd, onunla ilgili olarak, sadece
Gilberte'i deil, kocasn da sorguya ekebilirdim. Aslnda, Ro
bert'le benim, Albertine'le evlenmek isteyiimizin kayna ay
nyd (yani kadnlardan holanmasyd). Ama bu arzunun se267

bepleri de, amalar da birbirine ztt. Benim evlenme arzumun


sebebi, Albertine'le ilgili gerei rendiimde iine dtm
aresizlik, Robert'inki ise, ayn gerei renince duyduu
memnuniyetti; benim amacm, Albertine'i srekli denetim al
tnda tutarak kendini eilimlerine brakmasn engellemekti,
Robert'inki ise, bu eilimi desteklemek ve onu serbest braka
rak, kendisine kz arkadalarn g:.::t irmesini salamakt. Ro
bert'in tensel eilimlerinin, batakinden ok farkl olan bu yeni
ynelimini, Jupien, ok yakn bir gemie tarihlese de, Aime'yle
aramzda geen, beni ok bedbaht eden bir konuma, Balbec
Oteli'nin eski efgarsonunun, bu sapmay, bu sapknl ok
daha eskiye dayandrdn gsterdi bana. Bu konuma, Bal
bec'e yaptm birka gnlk seyahatte gereklemiti; uzun
bir izin alm olan Saint-Loup da, karsyla birlikte Balbec'e gel
miti, o ilk gnlerde, karsnn yanndan bir an bile ayrlmyor
du. Rachel'in Robert zerindeki etkisinin hala hissedildiini,
takdirle fark etmitim. Yeni evli bir erkek, ancak uzun sre bir
metresle birlikte yaamsa, bir restorana girerken karsnn pal
tosunu nasl karacan, onunla nasl ilgilenmesi gerektiini
bilebilir. Metresiyle ili<isi boyunca, iyi bir kocann ihtiyac
olan eitimi almtr. Robert'lerin masasna uzak olmayan, be
nimkinin yanndaki bir masada, Bloch, kasntl gen niversite
hocalaryla oturmaktayd; sahte bir rahatlk havasna brn
mt, arkadalarndan birine mny gsterili bir tavrla
uzatrken, su dolu iki srahiyi devirdi ve avaz kt kadar ba
rarak, "Hayr, hayr, e.zizim, siparii siz verin!" dedi. "Ben ha
yatm boyunca bu ii beceremedim. Yemek smarlamay asla
renemedim!" diye tekrarlad, hi de samimi olmayan bir gu
rurla; sonra da edebiyatla oburluu kartrarak, sofrada, soh
beti "tamamen sembolik aaan" ssleyen bir ie ampanya
grmekten holandn belirtti. Saint-Loup ise, sipari vermeyi
bilirdi. Vakit geirmeden hamile kalm olan (sonra da pe pee
ocuklar douracak olan) Gilberte'le, oteldeki yataklarnda na
sl yan yana yatyorsa, sofrada da yan yana oturmaktayd. Sa
dece karsyla konuuyor, oteldeki baka hi kimseyi gz gr
myordu, ama garsonlardan biri sipari almaya gelip yan ba
nda durduunda, Robert derhal ak renk gzleriyle garsona
268

bakyor, iki saniyeden fazla srmeyen bu bakn berrak kes


kinlii, herhangi bir mterinin, arkadalarna aktarmak zere,
esprili ya da ciddi gzlemler yapmak amacyla, bir komiye
uzun uzun bile baksa sergileyeceinden tamamen farkl trden
bir merak ve incelemeyi ortaya koyuyordu sanki. Bizzat gar
sonla ilgilendiini belli eden bu ksa ve nesnel bak, onu izle
yenlere, bu mkemmel kocann, bir zamanlar Rachel' e tutkuyla
bal olan an hayatnda bir baka dzlem olduunu ve onu,
grev icab bulunduu dzlemden ok daha ilgin bulduunu
gsteriyordu. Ama Robert'i, sadece grev icab bulunduu dz
lemde grmek mmknd. Baklar, hibir eyi grmemi olan
Gilberte'e dnyordu derhal; arada srada, Gilberte'e bir dostu
nu takdim ediyor, sonra da karsyla birlikte gezintiye kyor
du. te Aime bu srada, bana ok daha eski bir dnemden, yine
Balbec'te, Mme de Villeparisis araclyla Saint-Loup'yla tan
tm dnemden bahsetti.
"Evet beyefendi," dedi, "herkesin bildii bir ey, ben ok
uzun zamandr biliyorum. Sizin Balbec'e ilk geldiiniz yl, sayn
marki, bykannenizin fotoraflarn basma bahanesiyle, bizim
asansrc ocukla odaya kapanmt. Olan ikayeti olmak isti
yordu, meseleyi rtbas etmek iin canmz kt. Ayrca, beyefen
di mutlaka hatrlayacaktr, bir gn, sayn Saint-Loup Markisi ve
markinin paravan olarak kulland metresiyle birlikte, restora
na le yemeine gelmitiniz. Hatrlarsanz, sayn marki, bir f
ke buhranna kapld bahanesiyle ekip gitmiti. Hanmefen
dinin hakl olduunu sylemek istemiyorum elbette. O da sayn
markiye neler ektiriyordu. Ama sayn markinin o gnk fke
sinin sahte olmadna ve beyefendiyle hanmefendiden zel bir
nedenle ayrlmas gerekmediine, kimse beni inandramaz." En
azndan o gnle ilgili olarak, Aime'nin, kasten yalan sylemi
yorsa da, fena halde yanldndan eminim. Robert'in ne halde
olduunu, gazeteciye ak ettii tokad gayet iyi hatrlyordum.
Balbec'teki olay iin de ayn ey sz konusuydu, ya asansrc
ocuk yalan sylemiti, ya da Aime yalan sylyordu. En azn
dan yle dnyordum, emin olmam imkanszd; hayatta
olaylarn bir tek ynn grrz sadece; eer olay beni zme
seydi, asansrc ocuu Saint-Loup'ya gnderme eyleminin,
269

benim amdan, Robert' e bir mektubu ulatrp cevabn alma


nn kolay bir yolu olmasna karlk, onun asndan, holand
biriyle tanma frsat tekil etmesinde bir gzellik bulabilirdim.
Aslnda her olayn en az iki yz vardr. Bizim en nemsiz hare
ketimizi, bir bakas, tamamen farkl bir dizi hareketle birletirir.
Hi kukusuz, tpk Wagne'in sadece Lolengrin detini bilen bi
rinin, Tristan'n preldn ngremeyecei gibi, bana sorulursa,
benim sradan mektup gnderme hareketim de, Saint-Loup'yla
asansrc ocuk arasndaki maceray -gerekten olduysa eer
katiyen iermiyordu. nsanlar, duyularnn yetersizlii nedeniy
le, nesnelerin saysz niteliinden ancak snrl bir blmn al
glayabilirler. Biz grme duyusuna sahip olduumuz iin, nes
neler renklidir; yzlerce duyuya sahip olsaydk, kim bilir baka
ne sfatlara layk olacaklard? Ne var ki, bizim ufak bir ksmn
bilip, tamamn bildiimizi zannettiimiz kck bir olaya bi
le, bir bakas, adeta bir evin kar tarafndaki pencereden, farkl
bir manzaray seyredercesine bakt iin, nesnelerin sunabilece
i farkl grnty anlamamz kolaylar. Eer Aime'nin anlat
tklar doruysa, Bloch, Saint-Loup'ya asansrc ocuktan bah
settiinde, Saint-Loup'nun kzarmasnn tek sebebi, Bloch'un
lift1 kelimesini yanl telaffuz edip "layft" demesi deildi belki
de. Ama ben, Saint-Loup' daki fizyolojik deiimin o dnemde
balamam olduundan, o sralar sadece kadnlardan holand
ndan emindim. Bunun en gl kantn, geriye dnp bakn
ca, Saint-Loup'nun bana Balbec'te gsterdii dostlukta buluyor
dum. Ancak kadnlardan holand srece, bylesine gerek bir
dostluk besleyebildi. Daha sonra, en azndan bir sre boyunca,
kendisini dorudan ilgilendirmeyen erkeklere kar kaytsz bir
tavr sergilemiti; bu tavrnn, ksmen de olsa, samimi olduunu
dnyorum, nk Robert ok duygusuzlamt; ayrca, sa
dece kadnlarla ilgileniyormu izlenimi uyandrmak iin, kayt
szln abartyordu. Yine de bir gn, Doncieres' de, ben Verdu
rin'lere akam yemeine giderken, Robert'in Charlie'ye uzun
uzun bakp, sonra da bana, "Ne tuhaf, bu ocuun Rachel'e
benzer bir yan var. Senin dikkatini ekmedi mi? Bana sorarsan,
baz ynlerden tpatp benziyorlar. Her neyse, beni ilgilendir1 Asansrc.

27 0

mez," dediini hatrlyorum. Buna ramen, baklar, tpk bir


iskambil oyununa kaldmz yerden devam etmeden veya ye
mee kmadan nce, bir daha asla kmayacamz dnd
mz ve bir an zlemini ektiimiz uzun bir yolculuu d
nrcesine, ufka taklmt. Robert'in, Charlie'yi Rachel'e benzet
mesine karlk, Gilberte, kendini kocasna beendirmek iin
Rachel' e benzemeye alyor, onun gibi sana gelincik krmz
s, pembe veya sar ipek kurdeleler takyor, onun sa modelleri
ni taklit ediyordu; nk kocasnn hala Rachel'i sevdiini san
yor ve onu kskanyordu. Robert'in ak, belki de zaman zaman,
bir erkein bir kadna olan akyla, bir erkee olan ak arasn
daki snrda geziniyordu. Ne olursa olsun, Rachel'in hatras, ar
tk bu adan sadece estetik bir rol oynuyordu. Baka bir rol oy
namas ihtimali bile yoktu. Robert, bir gn Rachel' den erkek k
yafeti giymesini, san toplayp uzun bir tutamn sarktmasn
rica etmi, sonra da, tatmin olmayp onu seyretmekle yetinmiti.
Yine de Rachel'e ball sryordu; ona vaat ettii hatr say
lr geliri, holanmadan da olsa, aksatmadan dyordu, ama bu,
Rachel'in daha sonra Robert' e eitli ktlkler yapmasn en
gellemedi. Gilberte, kocasnn Rachel' e gsterdii bu cmertli
in, artk aktan iz tamayan bir vaadin tevekklle yerine geti
rilmesinden ibaret olduunu bilseydi, strap ekmezdi. Ne var
ki, Robert, aksine, Rachel' e akm gibi yapyordu. Ecinseller,
kadnlardan holanyormu numaras yapmasalar, dnyann en
iyi kocalar olurlard. Esasen Gilberte, durumundan ikayet et
miyordu. Robert'i arzulam, onun uruna daha iyi ksmetler
den vazgemi olmasnn sebebi, Rachel'in Robert'i onca zaman
boyunca sevdiini zannetmesiydi; Robert, Gilberte'le evlenmek
le, ona taviz vermi oluyordu adeta. Gerekten de, Saint-Loup,
balangta, (cazibe ve gzellik bakmndan ok farkl olan) iki
kadn arasnda karlatrmalar yapm ve bu kyaslamalarda,
gzel ei Gilberte ar basmamt. Ama zamanla, Gilberte, ko
casnn takdirini kazanm, Rachel'in itibar ise hzla azalmt.
Zamanla fikir deitiren bir baka kii de, Mme Swann' d. Gil
berte' in nazarnda Robert, evlenmelerinden nce iki bakmdan
saygnlkla evriliydi: Bir yanda Mme de Marsantes'n srekli
szlanarak ifa ettii, Rachel'le hayat vard, te yanda da, Guer271

l
mantes'larn, babasnn gznde daima sahip olduu ve Gilber
te' e miras kalm olan itibar; buna karlk, Mme de Forcheville,
kznn daha parlak bir ahsiyetle, belki bir prensle evlenmesini
(yoksul kraliyet aileleri mevcuttu ve bunlardan biri, Gilberte'in
Forcheville soyadyla aklanm parasn -vaat edilen seksen mil
yondan ok daha az olduu sonradan anlalmt- kabul edebi
lirdi) ve damadnn, yksek sosyetenin dnda yaayarak gz
den dmemi olmasn tercih ederdi. Ne var i, Gilberte'in ira
desine baskn kamam, herkese ac ac yaknp damadn k
tlemiti. Gnn birinde her ey deiivermi, damat melee
dnmt; artk Saint-Loup'yla ancak gizlice alay ediliyordu.
nk Mme Swann (imdiki adyla Mme de Forcheville), yala
nnca, bir erkein kendisi iin para harcamasndan teden beri
ald haz azalmam, ama hayranlar ortadan ekilince, imkan
larndan yoksun kalmt. Can her gn yeni bir kolye, prlanta
larla ssl yeni bir elbise, daha lks bir otomobil ekiyordu,
ama Forcheville, servetinin neredeyse tamamn silip sprd
iin, fazla paras yoktu ve sevimli kz da -kim bilir hangi Ya
hudi atann etkisiyle- korku derecede cimriydi; kocasna, hele
hele annesine, saknarak para veriyordu. Annesi, birdenbire,
arad hamiyi Robert' de bulmutu. Artk pek gen olmamas,
kadnlardan holanmayan damadnn gznde nemli deildi.
Kaynvalidesinden tek istedii, Gilberte'le arasndaki przleri
gidermesi, Morel'le birlikte seyahate kmas iin, kzn raz et
mesiydi. Odette, istenileni yapt anda, harika bir yakutla dl
lendiriliyordu. Bunun iin de, Gilberte'in, kocasna kar daha
cmert olmas gerekiyordu. Bu cmertlikten kendisi yararlana
ca iin, Odette, kzna bu ynde hararetli tler veriyordu .
Bylece, ellisine (bazlarna gre altmna) merdiven dayam
ken, artk para koparamayaca, hatta cezbedemeyecei bir
"dost"a eskisi gibi ihtiya duymakszn, Robert sayesinde, gitti
i her akam yemeinde, her davette, grlmedik bir ihtiamla
gz kamatrabiliyordu. Bu ekilde, grne baklrsa kalc bir
iffetlilik dnemine girmiti ve hayatnda hi bu kadar zarif ol
mamt.
Charlie'nin, barona daha fazla ac ektirmek amacyla Saint
Loup'ya ynelmesinin tek nedeni, eski fakir delikanlnn, kendi272

sini bir yandan zengin eden, dier yandan (M. de Charlus'n ki


iliine ve lisanna uygun ekilde) mevkileri arasndaki fark his
settiren efendisine besledii hn ve fesatlk deildi. Menfaat de
rol oynam olabilirdi. Robert'in ona ok para verdii izlenimi
uyanmt bende. Combray'ye gitmeden nce katldm bir gece
davetinde, Robert'e rastlamtm; metresi diye bilinen k kad
nn yannda sergiledii tavrlar, onunla yekvcut olmas, herke
sin gz nnde, adeta eteine yapmas, bana M. de Charlus'
hatrlatmt; baronun, Mme Mole'nin (veya baka bir kadnn)
sslerine adeta sarnrcasna sergiledii tavrn, biraz daha sinirli,
gergin bir kopyas, kaltmla edinilmi, iraded bir tekrar, ken
di davas olmad halde, bir korunma arac olarak grd ve
ya estetik bulduu iin, hakk olmayarak tamaktan holand
zendost bir davann bayrayd sanki; dnte, bu kadar zengin
deilken son derece cmert olan Robert'in, imdi ar tutumlu
olmasna armtm. nsann, sadece sahip olduu eye balan
mas, eline nadiren para getii zamanlar, o paray etrafa saan
birinin, bol paras olduunda istifilik etmesi, olduka yaygn bir
durumdur kukusuz, ama bu rnek, bir zellik arz ediyormu
gibi geldi bana. Saint-Loup, fayton tutmay reddetti, aktarmal
tramvay biletini saklamt. Saint-Loup, muhtemelen Rachel'le
ilikisi boyunca edindii yetenekleri, farkl bir amala kullan
maktayd. Bir kadnla uzun mddet birlikte yaam olan bir er
kek, evlendii kadndan nce ilikisi olmam bakir bir erkek ka
dar tecrbesiz deildir. Robert'in, karsn le yemeine bir res
torana gtrd ender durumlarda, karsnn eyalarn nasl
becerikli ve saygl bir tavrla aldn, yemei smarlarken, gar
sonlara talimat verirken sergiledii mahareti, Gilberte ceketini
giymeden nce, elbisesinin kollarn nasl dikkatle dzelttiini
grmek, onun kocas olmadan nce, uzun sre, bir kadnn a
olduunu anlamak iin yeterliydi. Ayn ekilde, hem Rachel bu
ilerden anlamad iin, hem de daha sonra kskanl yzn
den, hizmetkarlarn denetleyebilmek amacyla, Rachel'in ev ile
riyle en ufak ayrntsna kadar ilgilenmek zorunda kaldndan,
karsnn mlklerinin ynetiminde ve evin ekip evrilmesinde
de, Gilberte'in belki kendi bana yrtemeyecei ve seve seve
kocasna brakt becerikli, bilgili efendi roln devam ettirmi273

ti. Ama bunu yapmasnn phesiz en nemli nedeni, ufak tefek


tasarruflarndan Charlie'yi yararlandrmak istemesiydi ve so
nuta, Gilberte ac ekmeden, hatta fark etmeden, Charlie'yi bol
luk iinde yaatyordu. Hatta belki kemancnn, "btn sanat
lar gibi" msrif olduunu dnyordu (Charlie, mektuplara
cevap veremeyiine, sanatlarn tartlmaz psikolojisinin bir
paras olduuna inand eitli kusurlarna mazeret olarak, sa
nat unvann benimsemiti, ama buna ne inanyor, ne de gurur
lanyordu). Herhangi bir insann, erkeklere veya kadnlara ei
lim duymas, benim nazarmda ahlaki adan hi fark etmiyor
du, herkesin, eilimi dorultusunda hareket etmesini de fazla
syla doal ve insani buluyordum. Dolaysyla, Robert evli olma
sayd, Charlie'yle ilikisinin, beni katiyen zmemesi gerekirdi.
Oysa Robert bekar da olsa, ayn derecede zleceimi hissedi
yordum. Baka kim olsa, ne yapt umurumda bile olmazd.
Ama bir zamanlar farkl bir Saint-Loup'yu ne kadar sevdiimi
dndke, iimden alamak geliyordu; imdiki souk ve ka
amak tavrlarndan, bu sevgimin artk karlk grmediini his
sediyordum; Saint-Loup, erkekleri arzulamaya baladndan
beri, onlara dostluk besleyemez olmutu. "Rachel ne zaman ki
Tanr'nn" tarafndan terk edilmesi ihtimali karsnda umutsuz
lua gmlecek kadar, hatta intihar etmesinden korkacam ka
dar kadnara dkn bir delikanlnn eilimi, nasl byle deie
bilmiti? Robert'in, babasnn eilimlerinden daysnnkilere ge
erek, daysnda bile olduka ge gereklemi olan fizyolojik ev
rimi tamamlamasna imkan tanyan ey, Charlie'yle Rachel ara
sndaki -benim iin grnmez olan- benzerlik mi olmutu? Yine
de, Aime'nin syledikleri ara sra aklma gelip beni huzursuz
ediyordu; Robert'in o yl Balbec'teki halini hatrlyordum; asan
src ocukla konuurken onunla hi ilgilenmeyii, M. de Char
lus'n birtakm erkeklerle konuurkenki halini ok hatrlatyor
du. Ama Robert, Guermantes'lara zg bu kibirli duruunu M.
de Charlus'ten alm olmakla birlikte, baronun zel zevklerini
katiyen paylamyor da olabilirdi pekala. rnein asla bu tr bir
eilimi olmayan Guermantes Dk'nde, tpk M. de Charlus'teki
gibi, adeta dantelden bir maneti dzeltircesine, sinirli bir tavrla
bileini dndrme huyu vard, sesinde ayn keskin ve yapmack
274

tonlamaya rastlamak mmknd; insan, bu zellikleri M. de


Charlus'te grdnde, dnmeden onlara farkl bir anlam
yklyordu; kendisi de farkl bir anlam yklemiti onlara, nk
herkes, kendine has zelliklerini, belki de tavrlarna ve sesine
nceden sabitlenmi olan, genel ve kaltmla gemi nitelikler
araclyla ifade eder. Doabilime yaklaan bu son varsaym
kabul edersek, M. de Charlus, kusurlu ve bu kusurunu ksmen
Guermantes soyunun zellikleri araclyla ifade eden bir Guer
mantes olmaktan kar; buna karlk, Guermantes Dk, sapk
bir ailedeki istisnai birey, soyunun hastalna zg fiziksel belir
tilerin anlamn kaybettii kii olur. Saint-Loup'yu, Balbec'te, o
sapsar salaryla, deerli, ender bulunan bir maddeye benzeyen
teniyle, yapmack duruuyla, monoklu nnde uuarak yrr
ken ilk grdmde, onda kadns bir hava bulmu olduumu
hatrladm; bu havas, elbette hakknda imdi rendiim eyin
sonucu deil, Guermantes'lara zg zarafetin, deste de gr
len o Saksonya porseleni inceliinin sonucuydu. Bana olan sev
gisini, bu sevgiyi ifade ediindeki efkati ve duygusall da ha
trlyor, baka herhangi birini yanltabilecek olan bu sevgisinin
de, o sralar, bambaka, hatta imdi rendiim eyin tam tersi
bir anlam olduunu dnyordum. Peki, bu deiim ne za
man gereklemiti? Balbec' e ikinci gittiim yl olduysa, niin bir
kez olsun asansrc ocuu grmeye gelmemi, bana ondan hi
sz etmemiti? lk yl olduysa, Rachel'e ylesine tutkuyla ak
ken, asansrc ocuk nasl olmu da dikkatini ekmiti? O ilk
yaz, Saint-Loup'yu, btn gerek Guermantes'lar gibi, deiik
bulmutum. Aslnda zannettiimden de deiik biriydi. Ama
dorudan kendi sezgilerimizle alglamayp bakalarndan ren
diimiz eyi ruhumuza iletmemiz imkanszdr, ge kalmzdr;
ruhun gereklikle iletiimi kopmutur; bu yzden de, kefimizin
tadna varmayz, vakti gemitir artk. Zaten bu kefin manevi
olarak tadna varmam imkanszd, nk ok zlmtm. p
hesiz, M. de Charlus'n Paris'te, Verdurin'lerin evinde bana sy
lediklerine istinaden, Robert'in, bazlar son derece zeki ve baa
rl, saysz drst insanla ayn durumda olduundan kuku
duymuyordum. Herhangi biriyle, Robert dnda herhangi biriy
le ilgili olarak, bu bilgi, beni ilgilendirmezdi. Aime'nin szlerinin
275

iimde yaratt phe, Robert'le Balbec'teki, Doncieres'deki


dostluumuzu lekeliyordu; dostlua da, Robert' e gerek bir
dostluk beslediime de inanmadm halde, asansrc ocukla
ilgili, Robert ve Rachel'le birlikte restoranda yediimiz le ye
meiyle ilgili anlatlanlar dndke, alamamak iin kendimi
zor tutuyordum.
Combray tarafna yaptm yolculuk zerinde hi durma
yabilirdim; ne var ki, hayatm boyunca Combray'yi belki de en
az dndm o gnlerde, Guermantes tarafyla ilgili eski
dncelerim ve Meseglise tarafyla ilgili baka baz dnc
lerim, bu sayede, en azndan geici olarak doruland. Eskiden
Combray' de, leden sonralar Meseglise tarafna yaptmz
gezintileri, bu kez akamlar, ters ynde yapyordum. Tanson
ville'de akam yemei, bir zamanlar Combray'de oktandr uy
kuya yatm olduumuz bir saatte yeniyordu. Hava ok scak
olduu ve leden sonralar Gilberte, atonun kk kilisesin
de resim yapt iin, ancak akam yemeinden iki saat nce
gezmeye kyorduk. Eski gnlerde, gezintiden dnerken Cal
vaire Orman'n sarmalayan veya Vivonne Nehri'ne yansyan
koyu krmz gkyzn grmenin zevki, imdi yerini bir ba
ka zevke, akam vakti, kyde ala dnen koyunlarn olutur
duu mavimsi, dzensiz ve hareketli genden baka bir eye
rastlamadan gezintiye kmann zevkine brakmt. Krlarn
yars, gnein batyla birlikte kararrken, dier yars ve son
ra tamam, mehtapla aydnlanyordu. Bazen Gilberte beni gez
meye tek bama gnderiyordu; byl enginde yol alan bir
kayk misali, peimde glgemle ilerliyordum; ama ou kez, .
Gilberte de bana elik ediyordu. Bu gezintilerin ou, ocukken
yaptm gezintilerden farkszd; Guermantes tarafnda, asla
yazmay baaramayacam duygusunu, eskisinden de iddetle
hissetmemem mmkn myd? Buna imdi, Combray'ye ili
kin merakmn ne kadar az olduunu grdke, hayalgc
mn yoksullat, duyarllmn azald duygusu da ekleni
yordu. Gemi yllarn, iimde ne kadar az canlandn fark
edip kederleniyordum. Gemilerin ekildii yolun kenarnda
akan Vivonne Nehri'ni clz ve irkin buluyordum. Hatrladk
larmda pek de byk somut hatalar bulduumu syleyemem.
276

'
l

Ama yeniden grdm mekanlardan, imdi beni bambaka


bir hayat ayrd iin, biz farkna bile varmadan patlayan o an
lk, harika ve eksiksiz hatralar douran yaknlk yoktu ara
mzda. Muhtemelen bu hatra patlamasnn niteliini kavraya
madm iin, bu gezintilerden artk haz almadma gre, his
setme, hayal etme melekelerimin zayfladn dnp zl
yordum. Benim duygularm benden de az anlayan Gilberte,
aknlm paylaarak kederimi artryordu. "Nasl olur, eski
den trmandnz bu patikadan geerken, hibir ey hissetmi
yor musunuz?" diyordu. Gilberte'in kendisi de o kadar dei
miti ki, artk onu gzel bulmuyordum, hi gzel deildi. Y
rrken, yer ekillerindeki deiiklikleri izliyordum; tepelere tr
manmak, sonra yamatan aa inmek gerekiyordu. Gilberte'le
sohbet etmek ok houma gidiyordu. Ama sohbetlerimiz zah
metsiz de saylmazd. Birok insanda, birbirinden farkl kat
manlar, babann, annenin kiilikleri bulunur; nce bir katman,
sonra dierini amamz gerekir. Ama ertesi gn, katmanlarn
sralamas deiiktir. Sonuta hangisinin hakemlik edeceini,
verilecek hkm iin kime gvenebileceimizi bilemeyiz. Gil
berte, ynetim ok sk deitii iin ittifak kurmaya cesaret edi
lemeyen lkeler gibiydi. Ama aslnda bu bir hatadr. Hafza, en
deiken insanda bile bir btnlk oluturur ve altna imzasn
atmam da olsa hatrlad vaatleri yerine getirme isteini
uyandrr. Gilberte'in zekasna gelince, annesinin baz sama
lklarn iermekle birlikte, son derece keskindi. Ama Gilber
te'in, kendi deerinden bamsz olarak, gezintilerimiz srasn
da yaptmz sohbetlerde, birok kez beni ok arttn ha- ,
trlyorum. lkinde, beni u szleriyle artmt: "ok a ol
masaydnz, saat de bu kadar ge olmasayd, u soldaki yola
sapp sonra da saa dner, on be dakikaya varmadan, Guer
mantes'ta olurduk." Sanki bana yle demiti: "nce sola, son
ra saa dnn, dokunulmaz olana varacak, bu dnyada sade
ce yn, 'taraf' bilinen eriilmez uzakla ulaacaksnz." (Bir
zamanlar Guermantes'n sadece "taraf"n tanyabileceimi
zannetmekte belki de haklydm bir bakma.) Bir baka aknl
da, "Vivonne Nehri'nin kayna"n grnce yaadm; Cehen
nem' in girii kadar dnyad bir ey olarak hayal ettiim bu
277

kaynak, dipten kabarcklarn ykseldii kare bir yalak gibi bir


eydi. nc aknl, Gilberte'in u szleri zerine yaa
dm: " sterseniz, yine de bir gn leden sonra kp Guerman
tes' a gidebiliriz; Meseglise' den geip gideriz, en gzel yol
odur." Bu cmle, ocukluumdaki btn kavramlar altst etti;
iki tarafn, zannettiim gibi badamaz olmadn rendim.
Ama bu seyahatim srasnda, beni en ok sarsan ey, o eski yl
larn, iimde pek az canlanmas, Combray'yi tekrar grme iste
ini neredeyse duymaym, Vivonne Nehri'ni clz ve irkin
bulmam oldu. Fakat Gilberte, Meseglise tarafndaki eski tahay
yllerimi de, akam yemeinden nce yapld halde -akam
yemei o kadar ge yeniyordu ki!- aslnda gece gezintisi olan
bu gezintilerden birinde dorulad. Mehtabn aydnlatt, m
kemmel, derin bir vadinin esrarna inmek zereyken, mavimsi
bir kadehin iine dalmaya hazrlanan iki bcek gibi, bir an dur
duk. Gilberte, o anda, belki srf yaknda gideceinize hayfla
nan, beendiiniz anlalan yrede sizi daha iyi arlam ol
may isteyen bir ev sahibesinin iyi niyetiyle konuarak, duygu
larn ifade ederken, sessizlikten, sadelikten, lmllktan yarar
lanmay bilen ve hayatnda, hi kimsenin tutamayaca bir ye
riniz olduunu size hissettiren yksek sosyete hanmlarna z
g, ustalkl szler syledi. Soluduumuz temiz havann, tatl
esintinin iime doldurduu sevecenlii birden Gilberte'e ynel
terek, "Geen gn, o patikadan sz ediyordunuz. O sralar size
ylesine aktm ki!" dedim. yle cevap verdi: "Niin bana hi
sylemediniz? Hi aklma gelmemiti. Ben sizi seviyordum.
Hatta bir keresinde size kur yaptm. - Ne zaman? - Tanson
ville'deki ilk karlamamzda;. siz ailenizle birlikte dolayor
dunuz, ben eve dnyordum; hayatmda hi sizin kadar yak
kl bir ocuk grmemitim. O sralar," diye devam etti, dalgn
ve utanga bir tavrla, "olanlarla Roussainville kalesi harabe
lerine, oyun oynamaya giderdim. Pek terbiyesiz olduumu
syleyeceksiniz ama, orada karanlktan faydalanan eitli kz
lar ve olanlar vard. Combray Kilisesi'nin korosundaki The
odore o zamanlar ok tatlyd dorusu (Tanrm, ne kadar ho
tu!) imdi ok irkinleti (Meseglise' de eczaclk yapyor); hara
bede, yrenin btn kyl kzlaryla oynard. Benim tek ba278

ma kmama izin verdikleri iin, her frsatta, hemen oraya ko


ardm. Sizin de oraya gelmenizi ne kadar istediimi bilemezsi
niz; gayet iyi hatrlyorum, ne istediimi size anlatabilmek iin
sadece bir dakikam vard, ben de, hem sizin anne babanz tara
fndan, hem de benimkiler tarafndan grlme tehlikesini gze
alarak, isteimi size o kadar kaba bir biimde iaret ettim ki,
imdi dnnce utanyorum. Ama siz bana yle kt kt
baktnz ki, istemediinizi anladm." Birdenbire, gerek Gilber
te'in, gerek Albertine'in, belki de ilk anda, baklaryla kendi
lerini ele verdiklerini dndm; biri pembe akdiken alsnn
orada, br de sahilde. Bense bunu anlayamam, konumala
rmla onlar elikili duygulara itip ilk andaki kadar samimi
davranmaktan korkmalarna sebep olduum bir aradan sonra,
hafzamda tekrar gzden geirmi ve beceriksizliim yzn
den her eyi berbat etmitim. Saint-Loup, Rachel'i hangi sebep
lerle elinden kardysa, ben de ayn sebeplerle, Gilberte'i ve
Albertine'i, hem de tamamen elimden karmtm; ama doru
yu sylemek gerekirse, benim baarszlm, Robert'inki kadar
sama deildi. " kinci kez de," diye devam etti Gilberte, "yllar
sonra, sizin apartmann kapsnda, Oriane Yengemde karla
mamzdan bir gn nceydi; ilk anda sizi tanyamamtm; daha
dorusu farknda olmadan tanmm, nk Tansonville' deki
arzunun ayns uyanmt iimde. - Oysa iki karlamann
arasnda Champs- Elysees dnemi vard. - Evet, ama o srada
bana ar dkndnz, her yaptm sorguladnz hissine
kaplyordum." Onu tekrar grmeye gittiim gn, henz ok
ge olmamken barabileceimiz gn, alacakaranlkta yan ya
na ilerleyen o iki glgeyle karlamasam, belki de btn haya
tm deitirecek olan gn, Champs-Elysees Caddesi'nden aa
birlikte yrd delikanlnn kim olduunu sormak aklma
gelmedi. Sorsaydm, tpk dirilebilse, Albertine'in yapaca gi
bi, bana doruyu sylerdi belki. Artk sevmediimiz ve yllar
sonra karlatmz kadnlarla aramzda lm yok mudur
gerekten de? Artk bu dnyaya ait deildirler sanki, nk a
kmzn artk var olmamas, onlarn eski benliini, bizim de es
ki benliimizi birer lye dntrr. Belki de hatrlamayacak
veya yalan syleyecekti. Ne olursa olsun, o delikanlnn kim ol279

duunu renmenin, benim iin bir anlam yoktu artk, nk


benim kalbim, Gilberte'in ehresinden daha da fazla deimi
ti. Gilberte'in ehresi, artk houma gitmiyordu, ama daha da
nemlisi, artk bedbaht deildim; dnecek olsam, Gilberte'i
bir delikanlyla yan yana, ar ar yrrken grdm diye, ken
di kendime, "Her ey bitti, hayatm boyunca asla grmeyece
im onunla," diyecek kadar bedbaht olabileceimi tasavvur
edemezdim. O ok uzaktaki gnlerde, benim iin uzun bir i
kence haline gelen ruh halinden geriye hibir ey kalmamt.
nk her eyin yprand, her eyin snp gittii bu alemde,
gzellikten daha ok solan, parampara olan, daha az iz bra
kan bir ey varsa, o da kederdir.
Zaman'n getirdii merakszln birok rneini grm ol
duumdan, Champs-Elysees Caddesi'nden aa kiminle yr
dn Gilberte' e sormadma armyorum; buna karlk, o
gn kendisiyle karlamadan nce, ona iek almak iin, in
porseleninden antika bir vazoyu sattm anlatmadma biraz
aryorum. Oysa o gn izleyen hazin dnemde tek tesellim,
gnn birinde, bu dokunakl niyetimi rahatlkla ona anlatabilece
im dncesiydi. Aradan bir yl getikten sonra, kardan gelen
bir arabann bize arpaca hissine kapldmda, bir tek nedenle
lmek istemiyordum; o da, bunu Gilberte'e anlatabilmekti. Kendi
kendime, "Aceleye gerek yok, nmde koca bir hayat var," diye
rek avunuyordum. Ve bu yzden de hayata balanyordum. im
di ise bu olay anlatmak bana biraz tatsz, neredeyse gln, "e
lenceli" geliyordu. "Aslnda," diye devam etti Gilberte, "sizinle
evinizin nnde karlatm gn bile, Combray'deki halinize o
kadar benziyordunuz ki! Neredeyse hi deimemitiniz." Eski
Gilberte canland hafzamda. Akdikenlerin altna vuran gnein
oluturduu kl drtgeni, kk kzn elindeki bahe belini, ba
na uzun uzun bakn ezberden izebilirdim. Ne var ki, yapt o
kaba iaret yznden, o bakla beni aaladn zannetmitim;
nk benim arzuladm eyi kk kzlarn bilmediini ve sa
dece benim hayalimde, tek bama yaadm arzu anlarnda
yaptklarn sanyordum. Kk bir kzn, o eyi byle rahata,
sratle, neredeyse bykbabamn gz nnde, iaretle anlatma
ya cret edebileceini tasavvur bile edemezdim.
280

Dolaysyla, onca yln ardndan, gayet iyi hatrladm bir


resme rtu yapmam gerekti; o zamanlar benimle, altn sal
kk kzlar arasnda var olduuna inandm, almas imkan
sz uurumun, Pascal'in uurumu kadar hayali olduunu gs
teren bu ilem, beni ok mutlu etti ve yllar ncesine dnerek
yaplmas gerektii iin de, ok iirsel geldi bana. Roussainville
harabelerini dnnce, iimde anszn bir arzu ve zlem
uyand. Yine de, o zamanlar btn varlmn yneldii, artk
hibir eyin bana geri veremeyecei mutluluun, zihnimden
baka bir yerde, esasen ok yaknmda, srekli szn ettiim,
ssen kokulu odadan grdm Roussainville' de bulunduu
nu dnmek, beni memnun etti. O mutluluk mevcuttu ve be
nim bundan hi haberim olmamt! Sonuta, eve bir trl d
nemediim, aalarn aralandn, canlandn grr gibi ol
duum gezintilerim boyunca arzuladm her ey, Gilberte'te
zetleniyordu. O zamanlar ylesine cokuyla istediim eyi,
eer ben anlayabilmi, bulabilmi olsaydm, Gilberte yeniyet
meliimde bana tattracakt. Gilberte, o dnemde, gerekten de,
zannettiimden ok daha fazla Meseglise tarafna aitmi meer.
Hatta onu evimizin nnde grdm gn bile, Mlle de
L'Orgeville, yani Robert'in randevu evinde tant kz olmad
halde (bu konuyu akla kavuturmak iin, Gilberte'in
mstakbel kocasna bavurmu olmam ne garipti! ), baklarnn
anlam ve ne tr bir kadn olduu konusunda tamamen yanl
mamtm; nasl bir kadn olduunu imdi kendi itiraf ediyor
du. "Btn bunlar artk gemite kald," dedi Gilberte, "nian
landmz gnden beri, Robert' den bakasn dnmedim. Bi
liyor musunuz, kendime bu ocuka kaprisler yznden kz
myorum."

281

You might also like