You are on page 1of 75

ffiffiffi&&ruru Kffiffiffiffi

SIDDHARTHA
ALMANCA AsLINDAN
nvinnx
rcAutRAN
ner
?
@N
Sevgili ve saygrdeer Romain Rolland!
Dn yaamrnda krsa sre nce ba
gsteren trknefeslilii anslzln benim de
yaamaya baladrrm, uluslarst ykmllklere
kar otak inapla yabancr kylardan birbirimize
el uzattrmz 1914 sonbaharrndan beri, size olan
sevgimin bir nianesini, aynr zamanda
almalarrmdan
bir rnei tarafin|za sunma,
dnce dnyamn kapsrndan ieri bir gz
atabilmenizi salama isteini duydum srekli.
Henz tamamlanmaml olan bu Hint masalrnn ilk
blmn size ithaf etmeme izin veriniz ltfen.
Her-man Hesse
Birinci Blm
Brahmanln OLu
Evin glgesinde, rrmak kysnn gneli, san-
clallar arasrnda, stlerin, incir aacrnn glgesin-
de arkadar Brahman olu Govinda'yla birlikte b-
yd Siddhartha, Brahmanrn yakklr olu, yawu
ahin.
Il l omuzlarrn gne yakp karartt rrmak
kysnda, yrkanrken, kutsal suyla arrnrrken, kutsal
kurban trenlerinde. Siyah gzlerinin iine glgeler
.yrd
mango koruluunda, olan
ocuklarrnln
oyunlarrnda, annesinin
arkrlarrnda,
kutsal kurban
trenlerinde, bilgin babasndan ald derslerde, bil-
ge kiilerin syleilerinde. Hanidir bilgelerin syle-
ilerine
katlyordu Siddhartha, Govinda'yla sylei
sanatrnr talim ediyor, Govinda'yla meditasyon konu-
sunda altrmalar yapyordu.
imdiden
renmiti
Om'u, bu szler szn sessiz.ce sylemeyi, her ne-
fes alta onu sessizce kendi iine, her nefes verite
sessizce kendi dnda konumay, btn ruhuyla,
alnr berrak bir zihnin parlaklyla
ewilmi.
Varl-
nn
derinliklerinde Atman'r duymay
imdiden
-
renmiti, yok edilmez, ewenle kaynamr Atman'r.
Olunu,, bu zeki, bu bilip renmeye susaml
delikanly grdiike krvancrndan yerinde duramr-
11
yordu babasr, ona gelecein byk bir bilge kiisi ve
rahibi gzyle bakyordu, Brahmanlar arasnda bir
prens gryordu onda.
Annesinin yrei sonsuz bir sevinle
arpyordu
onu grdke, yrrken, otururken ve kalkarken
grdke onu, gl kuwetli, yakrrklr, ince ve
uzun bacaklar zerinde yryen, grg kurallarna
tam bir uygunluk iinde kendisini selamlayan Sidd-
hartha'y.
I1 l aln, krallara zgu gzle.ri, dar kala-
laryla Siddhartha kentin sokaklarndan geerken,
gen Brahman krzlarr sevgiyle gs geiriyordu.
Ama onu herkesten
ok
Govinda, arkadar,
Brahman olu Govinda seviyordu. Siddhartha'nrn
gzlerini ve yumuak sesini seviyor, onun yry-
n
ve hareketlerindeki kusursuz incelii seviyor,
o ne yapar, ne sylerse hepsini seviyordu ve en
ok
da aklnr, zekAsrnr seviyordu onun, sekin ve ateli
dncelerini, kor gibi yanan iradesini, yce misyo-
nunu seviyordu. Biliyordu Govinda: Sradan bir
Brahman olmayacakt Siddhartha, kurban trenle-
rinde hizmet eden miskin biri, agzl bir by ta-
ciri, kendini beenmi kof bir sz ustas, kt kalpli
ve sinsi bir rahip, kalabalrn oluturduu srde
kimseye zaratl olmayan aptal bir koyun olmayacak-
t. Hayrr. Sonra kendisinin de, Govinda'nrn da niye-
ti yoktu byle biri, binlerce Brahmandan biri olma-
ya. Dostunun peinden ayrlmayacaktr, sevgili dostu
Siddhartha'nn, bu grkemli kiinin.
Bakt ki Siddhartha gnn birinde bir tanr ol-
du, o nurlu kiilerin araslna karrtr, peinden gide-
cekti dostu olarak, elikisi, bir hizmetkArr, mrzrak
tarycsr olarak, glgesi olarak onun.
Bylece herkes seviyordu Siddhartha'yr. Onu
grmek herkese haz veriyor, herkesin gnln
en-
lendiriyordu.
I2
Ama o, Siddhartha, hazdan ve needen uzak ya-
yordu.
ncir bahesinin pembe yollarnda gezinen,
meditasyon koruluunun mavi glgesinde oturan,
her gn gnahlardan arrnma saatinde kollarn ve
bacaklarrnr kutsal suyla ykayan, koyu glgeli man-
go ormanrnda tanrrlara sungular sunan, davranrla-
rr kusursuz denecek kadar zarif, herkes tarafindan
sevilen, herkesin neesi Siddhartha'nn yreinde
nee barrnmryordu. Dler geliyordu ona ve dur du-
rak bilmeyen dnceler geliyordu rrmarn suyun-
dan akarak, gecenin yldzlarrndan ldayarak, g-
nein rnlarrndan eritilerek. Dler geliyordu ona
ve ruh tedirginlii geliyordu tannlara sunulan sun-
gurlardan tterek, Rgueda dizelerinden eserek,
yal Brahmanlarrn derslerinden damla damla srza-
rak.
Siddhartha, iinde bir honutsuzluk beslemeye
balamt. Ve hissetmeye balamt ki, babas],nrn
sevgisi, annesinin sevgisi, ayrrca dostu Govinda'nrn
sevgisi onu her zamanmutlu klamayacaktr, aln
gideremeyecek,
karnrnr doyuramayacak, ona yet-
meyecekti. Saygdeer babas ve br retmenleri,
bilge Brahmanlar bilgeliklerinin en byk ve nem-
li ksmn kendisine sunmu, kendi feyizlerini onun
beklenti iindeki testisine aktmlardr ama Sidd-
hartha testinin bir trl dolmadrnr, aklnn bu ka-
darla yetinmek istemediini, ruhunun dinginlie
kavuup gnlndeki alk ve susuzluun giderile-
mediini sezmeye balamt. Kutsal suyla ykan-
mak iyi, gzeldi ama suydu ykanlan nihayet ve su
gnahlardan arrndrrmryordu, manevi susuzluu
dindirmiyo yrekteki srknty silip atamryordu.
Tanrrlara sunulan sungulara ve yalvarp yakarmala-
ra sz yoktu, ama bu kadarck mryd hepsi? Sungu-
lar mutluluk getiriyor muydu? Sonra, bu tanrrlarda
13
durum nasld? Gerekten Prajapati mi yaratmrt
dnyay? Atman deil miydi yaratan, Atman, o, biri-
cik varlk, evrende tek varlrk? Tanrrlarr da birer ya-
ratk deil miydi, benim ve senin gibi yaratrlmr, za-
mana baml, lml yaratklar? Eer byleyse du-
rum, iyi bir
ey
mi, doru bir
ey
miydi, anlaml ve
en yce dawanr myd tanrrlara kurbanlar sun-
mak? Atman'dan, bu biricik varlktan bakasrna
kurbanlar sunulabilir, bakasrna taprnrlabilir miydi
o zaman? Ve nerede bulunabilirdi Atman, yeri yurdu
neresi olabili ezeli ve ebedi kalbi nerede
arpabilir-
di insann kendi Ben'inden, kendi znden, herke-
sin kendi iinde tad o yok edilmezden baka?
Peki, neredeydi bu Ben, bu z, bu en son nesne? Et
deil bu, kemik deildi, dnme deil, bilin deil-
di, byle diyordu bilgelerin bilgeleri. Nerede, peki
neredeydi o zarr,an? Oraya kada Ben'e, bana, At-
man'a kadar sokulabilmek iin, aramaya deer bir
baka yol var myd? Yazrk, kimse
kp
gsteremi-
yordu bu yolu, kimse onu bilmiyordu, ne babas bi-
liyo ne retmenler biliyo ne de sungu trenlerin-
de sylenen ilahiler biliyordu. Bilmedikleri
ey
yok-
tu Brahmanlarrn ve kutsal kitaplarlnn, her
eyi
bi-
liyorlard, her
eyle,
en
ok
da dnyann yaradrlrr,
szn, yemein, nefes almanrn, nefes vermenin do-
uuyla,
duyularrn dzenlenii ve tanrrlarrn ileriy-
le ilgilenmilerdi -sonsuz denecek kadar
ok ey
bi-
liyorlardl- ama bir
eyi,
o biricik
eyi,
o en nemli, o
tek nemli
eyi
bilmedikten sonra neye yarard bu?
Doru, kutsal kitaplardaki, zellikle Samaueda
Upaniad'larrndaki pek
ok
dizede bu zn, bu en
son nesnenin sz ediliyordu. Ve "Senin ruhun b-
tn dnyadrr," diye yazyordu bu grkemli dizeler-
de. Ayrca uyurken, derin uykudayken insanrn ken-
di zyle bulutuu ve Atman da var olduu yazu-
I4
yordu. Olaanst bir bilgelik iermekteydi bu dize-
ler, en yce bilgilerin tm bilgisi bu dizelerde sihirli
szler halinde bir araya toplanmrtr, arrlarrn toplad-

bal kadar saf ve temiz. Hayr, bilge Brahmanlarrn
sayrsz kuaklannca devirilip bu dizelerde saklan-
ffi, akla durgunluk verecek kadar zengin bilgiler
kmsenecek
sibi
deildi. Ama neredeydi o Brah-
manlar, neredeydi o rahipler, o bilgeler ya da tvbe-
kArlar, bu alabildiine derin bilgileri bilmekle kal-
maylp yaam"olanlar? Neredeydi o bilge kii ki, At-
man'da slaya kavumuluu sihirli bir gle uyku-
dan uyanklk ha]ine aktarabilmi, yaamm, atrlan
lrer adrmrn, sylenen her szn, ilenen her iin ii-
ne
ekip
almay baarmr olsun? Babasr, bu saf ve
temiz, bu bilgin, bu son derece saygdeer kii bata
<lmak zere saygdeer pek
ok
Brahman tanrmtr
Siddhartha. Babasr hayranlk duyulacak biriydi, ta-
vrr ve davranlarr sessiz ve soyluydu, yaamr ann-
nr, szleri bilgeceydi, aln sekin ve yce dnce-
ler barrndrryordu. Ama bu kadar
ok ey
bilen ba-
l_asrnrn bile mutlu bir yaaml var mryd, huzur iin-
tle miydi babasr, o da yalnrzca arayan biri, susuzluk-
tan kavnlan biri deil miydi? Onun da, bu susamr
kiinin de dnp dolap susuzluunu gidermesi ge-
,ekmiyor muydu kutsal prnarlardan, kurbanlardan,
kutsal kitaplardan, Brahmanlarrn syleilerinden?
Neden babasr, bu noksanslz kii her gn temizlenip
gnahlarrndan
kurtulmaya, temizlenip arlnmaya
a-
lyordu, her gn yeniden bu yola bavuruyordu?
Atman kendi iinde deil miydi onun, yreinde o
gerek, o ilk plnar akmryor muydu? Onu bulmak ge-
,ekiyor, kendi Ben'inde bu asrl prnarr bulmak, onu
lulup zmlemek gerekiyordu! Baka trls ara-
nakt yalrz, dolambal yoldu, yolunu
armakt.
te byleydi Siddhartha'nrn dnceleri, buy-
15
du onun susamrl, buydu onun derdi.
Sk sk bir
andogga,Upo;nio;d'dan u
szleri
tekrarlyordu kendi kendine: "Dorusu, Brahman'ln
ad Satyam'dr
-
dorusu, kim bunu bilirse, her gn
cennet ona aar kaprsrnr." Cennet
okluk
yakn g-
rnyordu Siddhartha'ya, ama ona asla tamamen
erimi, son susuzluunu asla gidermi deildi. Ve
bilip tanrdrr, kendisine hocalk yapan btn bilge-
lerden ve bilgelerin bilgelerinden hibiri yoktu ki
tamamen erimi olsundu ona, o cennete; hibiri
yoktu ki tastamam gidermi olsundu ezeli susuzlu-
unu.
Dostuna, "Govinda," dedi Siddhartha, "Govin-
da, sevgili dostum, gel benimle banyan aacrnrn ora-
ya gidip murakabeye dalallm."
Banyan aacrnrn altna gidip oturdula bir ke-
ye Siddhartha oturdu, onun yirmi adrm kadar te-
sinde Govinda. Govinda Om
ekmeye
hazrr oturrr-
ken, Siddhartha aadaki dizeleri mrrrldanarak
tekrarlad:
"On,, yaEdr, nh da ok,
Okun hedefi Brahman,
Nion almal hedefe dur-madaTl."
Meditasyonun normal sresi sona erince, Go-
vinda dorulup kalkt,. Akam olmu, akamlarl ya-
plan kutsal yrkanma vakti gelmiti. smiyle seslen-
di Siddhartha'ya. Siddhartha cevap vermedi. Mura-
kabeye dalm oturuyordu Siddhatha. ylece otu-
rup duruyordu, gzleri hayli uzaktaki bir hedefe
taklp kalmr, dilinin ucu dilerinin arasrndan biraz
dar
kmt,
nefes almyordu Adeta. Oylece otu-
rup duruyordu meditasyona dalmr, hep Om'u d-
nerek,
ruhunu ok yapp Brahman'a yollamt.
16
Bir gn kentlerinden geip giden Samanalar
grd Siddhatha, yollara dm
ileciler,
kara ku-
ru adam, ne yalr, ne gen, omuzlartoz toprak ve
kan revan iinde, neredeyse
rplak,
gnete yanrp
kawulmu,
evreleri
yalnzlkla sarrlm, dnyaya
yabancr ve dman, insanlarn diyarrnda gurbete
dm, sska
akallar.
Durgun tutkulardan, kendi-
ni helak edercesine Tanrr hizmetine adamalardan ve
nefsini aclmaszca yenme
abalarrndan
burcu burcu
bir koku peleri"srra scak srcak esip geliyordu.
Akam meditasyondan sonra Siddhartha
yle
dedi Govinda'ya: "Yarn sabah erkenden, dostum,
Siddhartha Samanalara katlmak zere yola
ka-
cak. O da bir Samana olacak."
Bu szleri iiten ve dostunun durgun yznde
gerilmi bir yaydan
kan
ok gibi yolundan dnd-
rlmez kararr okuyan Gonda'nrn benzi sarardr.
Hemen, daha ilk bakta anlamt Govinda: Artk
balyordu, artrk kendi yolunda yryecekti Sidd-
hartha, artk yazgtsr tomurcua duracakt ve onun-
kisiyle benim yazg|m da. Ve Gonda'nrn kuru bir
r.-:.uz kabuu gibi sararmrtr benzi.
"Ah, Siddhartha," diye ykseltti sesini, "baban
izin verecek mi bakalrm?"
Siddhartha, uykudan uyanan biri gibi dostuna
bakt. Ok gibi hzla okudu Govinda'nn ruhunu, ru-
hundaki korkuyu okudu, ruhundaki teslimiyeti oku-
du.
"Dostum Govinda," dedi alak sesle. "Fazla sz
gereksiz. Yarrn gn aarr aarmaz Samanalar gibi
yaamaya balayacam. O kadar."
siddhartha, babasnrn bir hasrrn zerinde otur-
makta olduu odaya girdi, babasnn arkasrna gelip
durdu; derken Brahman babasr arkasrnda birinin
durduunu sezdi: "Sen misin Siddhartha?" dedi.
siddhartha
1712
"Syle
peki, ne sylemeye
geldinse!"
Siddhartha da
yle
konutu: "zninle, baba,
yarln evinden ayrrlmak ve gezgin
ilecilerin
araslna
karrmak
geer iimden, bunu sylemek iin geldim
Sana. Bir Samana olmaktrr
gnlmn arzusu. Ba_
bam, bu isteime kar
kmaz
umarm,"
Brahman baba sustu; susmasr o kadar uzun sr_
d ki, kk pencerenin nnden
yrldzlar geti ve
yldzlarrn konumlar deiti srekli! Derken odada_
ki sessizlik son buldu. konumadan ve krmrldama_
dan, kollarrn kavuturmu ayakta dikiliyordu oul,
konumadan ve kmldamadan
hasrrn zerinde
oturuyordu baba ve yldrzlar gkyznden geip gi-
diyordu. Bird,en konumaya baladr baba: "Azr_
dan sert ve krzgrn szler
rkmasr
bir Brahmana
ya_
kmaz. Ne var ki, fkeyle kabarrr yreim. Bu rica_
y ikinci kez duymak istemem senden,"
Yavaa dorulup kalkt Brahman baba; Sidd-
hartha, kollarnr kavuturmu, oracrkta durmaya
devam etti.
"Niin bekliyorsun?" diye sordu babasr,
"Niin olduunu biliyorsln," dedi Siddhartha,
Hrsla odadan
kp
gitti babasr, hrsla yatana
yneldi ve uzanlp yatt.
Bir saat geti, uyku girmedi gzne, dorulup
kalkt, bir aa bir yukarr gezindi, derken evden
kt.
odann kk penceresinden ieri bakt. sidd_
hartha,yr, kollarrn kavuturmu, olduu
yerde du_
rurken
grd. Ak renk stl soluk soluk ld_
yordu.
yreinde
tedirginlik, Brahman baba dnp
yatarna geldi.
Yine bir saat geti, uyku girmedi gzlerine, bu-
nun zerine
yeniden dorulup kalkt, bir aa bir
yukar gezindi, derken evin nne
kt;
ay domu-
tu. odaya varrp kk pencereden ieri baktr, sidd_
1B
hartha, kollarrn kavuturmu, olduu yerde duru-
yor,
plak
baldrlarnda ay yansryordu. Yre-
inde
endie, Brahman baba dnp yatarna geldi.
Bir saat geti, yine kalkp geldi, iki saat sonra yi-
ne kalkp geldi, kk pencereden baktr ieri, Sidd-
hartha'nn ayakta ylece durduunu grd ay -
nda,
yldzlarrn rrnda, karanlkta. Ve birer saat
aralarla
kp
geldi srekli; suskun, odadan ieri
baktr, yerinden kmldamadan ierde durduunu
grd Siddhaftha'nn, yreine fke, yreine hu-
zursuzluk doldu, yreine duraksama, yreine ac
doldu.
Ve gecenin gn aarmadan nceki son saatiydi
ki,
kp
yeniden geldi ve odaya girdi, Siddhartha'yr
ayakta dururken buldu; olu bym grnd g-
zne, sanki yabancrlam grnd.
"Siddhartha," dedi, "niin bekliyorsun?"
"Niin <lduunu biliyorsun."
"Hep byle durup bekleyecek misin sabah olana
kada le olana kadar, akam olana kadar?"
"Hep byle durup bekleyeceim."
"Yorulacaksn, Siddhartha."
"Yorulacam."
"Uyuyakalacaksrn, Siddhartha. "
"IJ yumayacam."
"leceksin, Siddhartha."
"leceim."
*Ve
babanrn szn dinlemektense lmeyi ye-
leyeceksin?"
"siddhartha, her zaman babasnn szn dinle-
di."
"Yani niyetinden vazgeecek misin?"
"Siddhartha, babasrnrn ona sylediini yapa-
caktr."
Gnn ilk odadan ieri vurdu. Brahman
19
baba, Siddhartha'nn dizlerinin hafife titrediini
grd, ama bir titreme fark etmedi yznde, Sidd-
hartha'nrn gzleri uzaklara bakryordu: Derken an-
lad baba, Siddhartha'nrn
imdiden
onun yanrnda,
kendi yerinde yurdunda bulunmadrrnr, onu
imdi-
den terk edip gittiini.
Brahman baba, usulca siddhartha'nrn omzuna
dokundu.
"Ormana gideceksin ve bir Samana olacaksn,"
diye balad konumaya. "Baktn ki ormanda mutlu-
lua kavutun, dn gel ve ret bana mutluluk ney-
mi. D krklna m uradrn, yine dn gel, yine
seninle birlikte tanrrlara sungular sunalrm. Git
im-
di, anneni p, nereye gittiini syle ona. Ben de ar-
trk rmaa yollanaytm, kutsal suyla arrnayrm, ilk
ibadetimi yerine getireyim."
Bunun zerine, elini olunun omzundan
ekip
odadan
kt
Brahman baba. Yrmeye davranan
Siddhartha yalpaladr, yan tarafina yrklacak gibi o1-
du. Kendini zorlayp toparland, babasnrn nnde
eildi, sonra annesine gidip babasnrn sylediini
yapt.
Gn aarmaya balar balamaz uyumu bacak-
laryla usul usul yryerek hAlA sessiz olan kentten
kyordu
ki, en son kulbenin yanna
melmi
bir
karalt dorulup kalkt ve yollara dm Siddhart-
ha'ya katld
-
Govinda.
"Geldin," dedi Siddhartha ve glmsedi.
"Geldim," dedi Govinda.
Samanalarn
Yannd,a
Ayn gnn
akam yetitiler
ilecilere, bir deri
bir kemik samanalara, onlara katlmak istediklerini
sylediler, itaatte kusur etmeyeceklerini
akladlar.
Samanalar da geri
evirmedi onlarr.
siddhartha, giysisini yolda rastlad yoksul
bir
Brahmana verdi. kendisi edep yerini
rten bir bez
parasl ve haki renkte dikisiz bir stlkle kald.
Gnde yalnz bir n yemek yiyo pimi
eyleri
hi azna koymuyordu.
on be gn oru tuttu bir
defasnda, bir defasnda da yirmi sekiz gr. kala-
larndaki et eriyip gitti. Bym gzleri
srcak d,-
lerle yandr, tututu, kuruyup incelmi parmaklartn-
da trnaklar iyice uzad ve
enesini al
gibi, bakm-
sz bir sakal kaplad. Baklarr buz gibi
soudu ka-
dnlarla karlatka;
k
giyimli
insanlarla dolu bir
kentten geerken
az kmsemeyle bzld. Ta-
cirlerin ticaretle uratn, prenslerin
avlanmaya
gittiini, yaslrlarrn
alayp szlayarak llerinin
yasrnr tuttuunu, fahielerin getip geenlere
kendi-
lerini peke
ektiini, hekimlerin hasta tedavisiyle
uratrn, rahiplerin ekin ekilecek gn
saptad-
nr, sevgililerin sevitiini, annelerin
ocuklar].nl em-
;
20
27
zirdiini grd, ama btn bunlar gzlerinin bak-
na demeyecek
eylerdi,
hepsi yalan sylyordu,
hepsi pis pis kokuyor, yalan dolan kokuyor hepsi,
hepsi soyluluk, mutluluk ve gzellik balayan
ey-
lermi gibi sahte bir izlenim uyandrrmaya
alyor-
du, ama her
ey
gerekte
ruyp
kokumayd yal-
ruzca. Dnyann acl bir tad vardr. Eziyetti yaamak.
Bir hedef bulunuyordu Siddhartha'nrn nnde,
tek bir hedef: Arrnmr olmak, susamalardan ann-
ffi, istemelerden arnm, dlerden, sevinlerden,
acrlardan arlnmr. lerek kendinden kurtulmak,
ben olmaktan
rkmak,
boalm bir yrekle dingin-
lie kavumak, benliksiz dnmelerle mucizelere
kaplar amak, ite buydu onun hedefi. Ben tmy-
le saf d braklp ldrld m, gnldeki tm
tutku ve drtlerin sesleri ksldr mr, ite o zaman
gzlerini aacaktr en son
ey,
varlktaki artk Ben ol-
mayan z, o byk giz.
Siddhartha gnein dikey rnlarnn altnda
suskun duruyordu acrdan yanrp tutuarak, susuz-
luktan yarup tutuarak ve ne acl ne susuzluk hisse-
dinceye kadar durdu ylece. Yamur mevsiminde
yamurlar altnda durdu suskun, salarndan -
yen omuzlarna, yen kalalarna ve bacaklarna
sular damlad., omuzlar ve bacaklarr artrk me-
yinceye kadar,, artk duyarsrzlancaya, artrk sesleri
kmaz
oluncaya kadar dikildi ylece Siddhartha.
Dikenli
ahlarn
ortasrnda suskun,
melip
oturdu,
ateler iinde yanan cildinden kanlar akt damla
damla,
banlardan
irin akt ve Siddhartha ta kesil-
mi gibi kald yerinde, yerinden hi kmldamad
artk kan akmayncaya, artk cildi ateler iinde
yanmayrncaya kadar.
siddhartha dimdik oturdu ve nefesini tutumlu
kullanmay rendi, az nefesle yetinmeyi, nefesini
22
tutmay rendi. Nefesle ie balayarak kalp atla-
rrnl yavalatmay rendi, atlarrn sayrsrn giderek
azaltmay, ilkin birka ata drmeyi, sonunda ne-
redeyse sfira indirmeyi rendi.
Samanalarn en yalsrndan ders
ren
Sidd-
hartha nefsini ldrme egzersizleri, meditasyon eg-
zersizleri yapyordu yeni Samana kurallarlna uya-
rak. Bambu ormantnn stnde bir balikl kuu-
nun utuunu gren Siddhatha kuu kendi ruhuna
aktarp dalar4 ormanlarn stnden uup gidiyor,
balkl kuu oluyor, balk yiyo balkl kularnrn
ahn duyuyor, onlar gibi sesler
rkararak
konuu-
yor, onlarn lmyle lyordu. lmu bir
akaln
leinin kumsalda uzanm yattrnr gren Siddhart-
ha'nn ruhu l
akaln
vcudundan ieri szlyor,
l
akal
oluyor, kumsalda uzanm yatyor,
iiyor,
pis kokular salyor,
ryor
derken, st]anlar ta-
rafindan didik didik ediliyo atmacalar tarafindan
yzlyor derisi, bir iskelete dnyor, un ufak
oluyor giderek, krlara bayrlara savruluyordu. Ve
Siddhartha'nrn ruhu dnp geliyordu geriye, lm
yaam,
ryp
kokmu, toz olup sawulmu, ya-
am ewimindeki
o buruk esriklii tatm oluyordu.
Ve yeni bir susamlk iinde bir avc gibi bekliyo
evrimden
kurtulmasnr salayacak, nedenleri sona
erdirip
ilesiz
bir sonsuzluu balatacak boluu
gzlyordu. Duyularn ldryor, belleini ldr-
yo binlerce yabancr klkta Ben'inden sryrrlp
kr-
yor darr, hayvan oluyor, le oluyor,, ta oluyor, tah-
ta oluyor, su oluyor ve her defasnda yeniden uyana-
rak kendi kendisine kavuuyor, gkyznde ister
gne parlasn, ister ay, yine Ben olup
ewim
iinde
salrnrmrn srdryor, susuyor, susuzluunu dindi-
riyor, yenidgn susuyordu.
Siddhartha pek
ok ey
rendi Samanalarn
23
yanrnda, kendisini Ben'den uzaklatrran pek
ok
yo-
lu yrmesini rendi. Aclara katlanarak, gnll
rstrrap, alrk, susuzluk ve yorgunluk
ekip
bunlarr
yenerek nefsini ldrme yolunda yrd. Meditas-
yonla, tm imge ve dnceleri kafasrndan uzakla-
trarak benliini ldrme yolunda yrd. Bu yol-
larda ve daha bakalarrnda yrmesini rendi,
kendi Ben'ini terk etti binlerce kez, saatler ve gn-
lerce Ben'sizlikte yaad. Ama yollar kendisini ne
kadar Ben'den uzaklara alp gtrse de,. bir yerde
durup ileri gemiyor, onu yine alp Ben'e getiriyor-
du. sterse Siddhartha binlerce kez Ben'den kap
gitsin, hilikte yaasln, hayvanda, tata kalsn bir
sre, sonunda
nne
Ben'e dnn elinden kurtula-
mlyor, vakti gelince yine kendini bulmaktan kaa-
mryordu, gne nda ya da mehtapta, glgede ya
da yamurda yeniden Ben oluyor, Siddhartha oluyor
ve zorunlu
ewimin
skrntlslnt duyuyordu yine.
Yanr barnda Govinda vard, glgesi Govinda; o
da ayn yollar izliyor, aynl zahmetlere katlanyordu.
Taprnma ve egzersizlerin zorunlu kldndan baka
bir konuma seyrek geiyordu aralarrnda. Zaman
zarraI: birlikte kyleri dolayo kendileri ve ret-
menleri iin yiyecek dileniyorlard.
Yine dilenmeye gittikleri bir gn, "Ne diyorsun,
Govinda?" diye balad Siddhartha konumaya. "Ne
diyorsun? lerledik mi sence? Hedeflerimize ulatk
ml?"
Govinda
yle
cevap verdi: "rendik ve ren-
meye devam ediyoruz. Sen byk bir Samana ola-
caksn, Siddhartha. Bir gn gelecek, ermi biri ola-
caksrn, ey Siddhartha."
Siddhartha da
yle
konutu: "Ama bana yle
gelmiyor, dostum. Bugne kadar Samanalarrn ya-
nrnda rendiklerimi, dostum Govinda, baka bir
24
yerde daha tez ve kolay renebilirdim. Diyelim fa-
hielerin yaad bir semtte hangi meyhaneye gir-
sem, arabacrlardan ve zat atp kumar oynayanlardan
renebilirdim hepsini. "
Govinda
yle
cevap verdi: "Dostum Siddhartha
aka
ediyor benimle. yle bir yerde, o sefil insanlar
arasrnda nasrl renebilirdin meditasyonu, nefesini
tutmayr, nasl renebilirdin ala ve aclya kar
duyarsrz kalmayr?"
Ve Siddhatha kendi kendisiyle konuur gibi al-
ak
sesle syle dedi: "Nedir bu murakabe? Neymi
bedenden
kp
gitme? Neymi oru? Neymi nefe-
sin tutulmas? Ben'den katr bu, benliin eza ve
cefasrndan krsa sre iin yakay kurtarmaktrr, acrya
ve yaamrn anlamsrzlna kar krsa sreli bir du-
yarsrzlrktr. Han kesinde birka tas pirin
arab
ya da mayalanmr hindistancevizi st ien bir
srrrtma da ksa sre iin ayn duyarszl yaar.
Kendi benliini duyumsamaktan
kar
byle za-
manlarda, yaamrn acrlarrnr hissetmez olur, krsa s-
reli bir duyarsrzla kavuur.
arap
tasrnrn zerinde
srzrp kal r, uzun
almalar
sonucu bedenlerinden
kp
giderek Ben'sizlikte kalan Siddhartha ile Go-
vinda'nrn ele geirdii
eyin
aynrsrnl ele geirir. te
sana gerek, dostum Govinda!"
Govinda yanrt verdi: "Byle diyorsun ama, dos-
tum, biliyorsun ki, Siddhartha bir srtma, bir Sa-
mana da ayyan biri deildir. ki ien biri du-
yarlln kaybeder kaybetmeye, ksa sre kap
kurtulur acrlardan, dinlenir, ama sonunda bu kurun-
tudan dnp gelir geriye, her
eyi
brakt gibi bu-
lur, ne bilgelii artmr, ne yeni bilgiler edinmi, ne
eskiden birka basamak daha yukar
rkmtr."
Siddhartha glmsedi: "Bileme5,eceim. Ayya-
l hi denemedim. Ama ben altrrma ve meditas-
25
yonlarla Siddhartha'nrn ancak krsa sre kendini du-
yarszlatrabildiini, ana karnndaki bir
ocuk
ka-
dar bilgelik ve esenlikten uzak olduunu biliyorum,
dostum Govinda, biliyoum bunu!"
Yine bir baka sefer Gonda'yla ormandan
-
kp kye inerek kardeleri Samanalar ve retmen-
leri iin braz yiyecek dilenmeye gittiklerinde, Sidd-
hartha
yle
konutu: "Ne diyorsun, dostum Govin-
da, acaba doru yolda myz? Acaba bilim denen
e-
ye, esenlik denen
eye
yaklayor muJ ruz?,Bir krsrr
dng iinde dolanp duruyor muJ ruz yoksa
-
oysa
biz
evrim
denen
eyden
karp kurtulmay. dn-
myor muyduk?"
Govinda buna
yle
karlk verdi: "Pek
ok ey
rendik, Siddhartha, reneceimiz daha pek
ok
ey
var. Krsrr dng iinde dolanrp durmuyoruz, yu-
karr doru ilerliyoruz srekli,
ember
dediin bir
spiraldir, birok basamarnr da
ktk
bu spiralin."
Siddhartha sordu bunun zerine: "Bizim en ya-
l Samanamlz, bizim saygdeer retmenimiz ka
yandadrr sence?"
Govinda, "Altmrrnda vardrr belki," diye cevap
verdi.
Siddhartha: Altml yana geldi, yleyken Nir-
vana'ya ulaamad. Yetmiine, seksenine gelecek,
sen de, ben de, biz de onun kadar yalanacaz, eg-
zetsiz yapacak, oru tutacak ve murakabeye dalaca-
z.
Ama Nirvana'ya ulaamayacaz asla, o da ula-
amayacak,
biz de. Ah, dostum Govinda, yle sanl-
yorum ki, ne kadar Samana varsa hibiri, ama hibi-
ri Nirvana'ya ulamayacak. Ele geireceimiz tek
ey
kimi avuntular, kimi duyarszlklar olacak, bir-
takm beceriler elde edeceiz ve bunlarla aldata-
caz kendimizi. Ama asrl nemli olan
e.yi,
o yollar
yolunu bulamay acaz."
26
"Byle rktc szler sylemesen daha iyi ol-
maz mL, Siddhatha," dedi Govinda. "Aramzdaki
bunca Alim kiiden, bunca Brahmandan, kat ve say-
gdeer bunca Samanadan, arayrp duran, canla ba-
la
ahan
bunca kutsal kiiden hi kimse
krp
da
yollar yolunu nasrl bulamaz, bilmem?"
Ama Siddhartha alay olduu kadar hzn de
ieren, biraz mahzun,biraz alayc bir sesle
yle
ko-
nutu usulcacrk: "ok gemeden, Govinda, Sama-
nalarrn yolunu, sginle bunca zamandr yrd
bu yolu terk edecek dostun. Susuzluk
ekiyorum,
ah Gonda ve Samanalarrn bu uzun yolunda susuz-
luum
uncack
azalmadr. Bilme denen
eye
su-
sadrm durdum hep, iim sorularla dolup tat srek-
li. Yllar yl Brahmanlara bavurup sorrrlarrma ya-
nt aradm,Veda'larda yant aradrm yllar yl. Belki
sorrlarrmr, dostum Govinda, Kalao kuuna ya da
empanzeye
sorsam, bundan daha kt, daha aptal-
ca ve daha yararsrz bir
ey
yapm olmazdrm. Hibir
ey
renilemeyeceini renmek iin hayli zarr.an
harcadrm ve harcryorum hala, dostum Govinda;
imdiye
kadar rendiim tek
ey,
hibir
ey
re-
nemeyeceim oldu. nanyorum ki, bizim 'renme'
dediimiz
ey
gerekte yok. Tek bir bilsi var, dos-
tum, bu da drt bir yandadr, bu da Atman dr, benim
iimde, senin iindedir bu da, her varln iindedir.
Ve artk
una
inanryorum ki, bu bilginin bilme iste-
inden,
renme isteinden daha azL bir dman
01amaz."
Govinda yolda durdu birden, ellerini kaldrrarak
yle
dedi: "Byle konuarak dostunu endielendir-
mesen daha iyi olmaz rnl, Siddhartha! Ne yalan sy-
leyeyim, bu szlerin korkutuyor beni. Hem dn-
sene: Senin dediin gibiyse durm, renrne denen
ey
gerekte yoksa, nerede kalr o zaman dualarrn
kutsall., nerede kalr Brahmanlarn saygnl, Sa-
manalarn kutsall? Yeryzndeki kutsal, deerli
ve saygln
eylerin
nice olur hali, ey Siddhartha!"
Ardndan Govinda iki dizelik bir
iir
mrrldand
kendi kendine,Upanod'lardan bir
iir:
Her kim dnr derin den,
Atman' n g ml,r dennlkl,enne,
S zlerl"e anlatLanxaa ac ak kadar bg r
Yreindeki mutluluk.
Siddhartha susuyordu. Govinda'nn kendisine
syledii szleri dnyordu, sonuna dek, enine
boyuna dnd her sz.
Evet, diye dnd, banr emi durarak, bize
kutsal grnen
eylerden
ne kalrd o zaman geriye?
Ne kalrd? Ne korurdu deerini? Byle dnd ve
barnr sallad hayr anlamrnda.
l<l aelil<anl yla yakn bir sre Samanalarn
arasrnda yaayp onlarn egzercizlerini paylatktan
sonra gnn birinde, dz sapa pek
ok
yolu geride
brrakarak bir haber ulat onlara, bir rivayet, bir sy-
lence: Biri
km
szde, Gotama'ymr adr, ulu biri,
Buddha'ym, kendi varlnda dnya acrsrnl yen-
mi ve yeniden doularrn
arkn
durdurmu.
ev-
resinde rencileri, vaazlar vererek lkeyi bir ba-
tan bir baa dolap duruyormu, parasz, pulsuz,
5rurtsuz J ruvasz,
kadrnsrz, srrtrnda
ilecilerin
sarr s-
tl; ama nurlu bir yz varml, mutlu bir kiiy-
mi, Brahmanlarla prensler boyun emi nnde,
onun rencisi olmular.
Bu sylence, bu rivayet, bu masal sada solda
yanklanmaya balam, kokusu etrafa yaylmt;
kentlerde bunun szn ediyordu Brahmanlar, or-
manda Samanalar bundan konuuyor, Gotama ismi,
28
Buddha ismi ikide bir siddhatha ile Govinda'nrn
kulana geliyordu iyi ya da kt, vc ya da yeri-
ci szlerin eliinde.
Hani bir lkede veba kol gezer de bir sylentidir
yayrlr ortalra, falan ya da filan yerde bir adamn
yaad, bir bilgenin, sz ve nefesiyle hastala ya-
kalanm herkesi iyi edebilen keramet sahibi birinin
olduu sylenir ve nasrl ki bu sylenti lkeyi batan
baa dolarr da herkes bundan sz eder, pek
ok
ki-
i
inanr sylentife, pek
ok
kii kuku duyar doru-
luundan, ama pek
ok
kii de o bilge, o kurtarrc ki-
iyi
gidip grmek zere vakit geirmeden yola d-
er,
tpkr bunun gibi o sylenti, Sakya soyundan ge-
len Gotama-Buddha, Sakya soyundan gelen bilge
kii sylentisi lkeyi batan baa dolamt. na-
nanlar.n sylediine gre en yce bilgiyi edinmiti
o, daha nce yaad hayatlar anmslyordu, Nirva-
na'ya ulamtr ve yaam
ewiminden
bir daha ora-
ya dnmemek zere kurtarmt kendini, atrk var-
lklarn o kasvetli rrmarna dalmayacakt. Ola-
anst
ve inanrlmayacak pek
ok ey
anlatrlmak-
tayd hakknda; kerametler gstermi,
eytan
dize
getirmi, tanrrlarla konumutu. Ne var ki, ona d-
man kiilerin ve inanmayanlarrn dediklerine bak-
lrsa, bu Gotama kendini beenmi bir dzenbazdr,
gnn gn etmeye bakryor, tanrrlara sunulan sun-
gular kmsyordu, bilginlii falan da yoktu ve
ne meditasyon ne de riyazet tanyordu.
Buddha sylencesi ho geliyordu kulaa, bu
e-
it
haberlerden bir by kokusu yaylyordu. Has-
tayd dnya
nk
ve yaama katlanmak zordu
-
ama bakn ite, bir prnar fikrrmaya balamt bir
yerden, bir habercinin mjdesi yanklanmaya bala-
mrtr, avutucu, yumuak, deerli szverilerle doluy-
du. Buddha sylentisiin duyulduu her yerde, Hin-
distan'daki beldelerin hepsinde delikanllar kulak-
larnr dikti, zlem uyandr ilerinde, umut uyandr,
kentler ve kylerdeki Brahmanoullarr
-yeter
ki on-
dan, o ulu kiiden, sakyamuni'den
bir haber getir-
sin- her yabancrya
kucak atlar.
orman iindeki samanalara da, siddhartha ile
Govinda'ya kadar da ulamtr sylence, yava ya-
va, damla damla; her damla umut, her damla ku-
ku yklyd-
Ama samanalar hi szn etmiyor-
lard bunun,
nk
Samanalarn ba sylenceye
dman gzyle
bakyordu. kendini Buddha diye
tantan kiinin daha nce
ilecilerden biri olup or-
manda yaadrnr,
ama sonradan dnyann ihaz-
larrna ynelip
zevk ve safa iin<ie rahat bir mr
srmeye baladn iitmiti, bu Gotama hakkrnda
dorusu hi de iyi dnmyordu.
Gnn birinde dostuna dnerek: "Ey Siddhart-
ha," dedi Govinda. "Bugn kydeydim, bir Brah-
man evine buyur etti beni, evinde Magadha'dan gel-
mi bir Brahmanolu vard, Buddha'yr kendi gzle-
riyle grp
vaaz verdiini iitmi. Ne yalan syleye-
yim, bunu iitince gsme
bir arr saplandr, nefe-
sim tkanr gibi oldu. keke ben de, biz de, siddhart-
ha, lmeden bu kusursuz kiinin retisini dinle-
mek mutluluuna kavusaydk! Syle, dostum, biz
de oraya gidip Buddha'nrn retisini kendi azn-
dan iitsek iyi olmaz m?''
Siddhartha da
yle
cevap verdi buna: "Her za-
man, dostum, her zaman yle dnmtm ki, Go-
nda Samanalarrn yanrndan
ayrlmayacak; hep
u-
na inanmtm ki, altm yl da, yetmi yl da yaasa
Govinda'nn amac samanalara yaraan hner ve
marifetleri renmek, meditasyon egzersizlerini
srdrmektir.
Ama
imdi
anlyorum ki Govinda';y
yeterince
tanrmamm, yeterince
bilememiim. De-
30
mek, pek sevgili dostum, bundan byle yeni bir yo-
la sapacak, kalkp Buddha'nn retisini mjdeledi-
i
yere gideceksin."
Govinda: "Houna
gidiyor alay etmek. yi ya,
buyur alay et, Siddhartha! Ama sende de bu reti-
yi iitmek iin bir istek, bir heves uyanmad m?
Sonra, bir keresinde bana,
ok
srmeyecek, Sama-
nalarrn yolundan ayrrlacam diyen sen deil miy-
din?"
Siddhartha
ld
kendine zg glyle; sesi-
ne hem hznn glgesi hem de alayn glgesi d-
mt.
yle
yant verdi: "ok iyi, Govinda,
ok
iyi
konutun, yanlr da anrmsamadrn. Ancak, isterdim
ki, benden duyduun br
eyi
de anrmsayasln, ya-
ni benim retilere ve retmenlere kar gvenimi
yitirdiimi, bunlardan bkp usandrmr, reticile-
rin azndan
kan
szlere fazla inan beslemedii-
mi. Ama istediin olsun, dostum, gidip dinleyelim
bu retiyi
-
hani bunun en sekin meyvesini
ok-
tan tatt
mza
her ne kadar yrekten inanyorsam
da, olsun."
Govinda, "steimi
geri
evirmeyiin
sevindirdi
beni. Ama syler misin, nasrl olabilir byle bir
ey?
Daha Gotama'nrn retisini iitmemiken, nasl bu
reti en sekin meJ rvesini bize sunmu olabilir?"
Siddhartha: "Biz yiyelim
imdi
bu meyveyi, son-
ra bakahm ne olacak, ey Govinda! Gotama'nn
im-
diden bize sunduu meJ rveye gelince, bu meyve
onun bizi Samanalarr terk etmeye
armasdr.
Go-
tama'nrn bize daha baka ve daha sekin meyveler
sunup sunmayacarnr ise, ey dostum, hi telaa
kaprlmadan bekleyip grelim."
Siddhartha aynr gn en yal Samanaya gidip
kararrn bildirdi, ayrlm.ak istediini syledi. Gen
birine, bir renciye yararr nezaket ve alakgnl-
31
lkle kararrnr aklad bu en yal samanaya. Ne var
ki, samana iki delikanhntn kendisini terk edecek
olmasrna krzdr, barp
arrdr,
aalayrc kaba
szler syledi.
Govinda korktu birden, ne diyeceini
ard.
Ama Siddhartha azn Govinda'nn kulana yak-
latrp
yle
fisldad: "Sen seyret
imdi,
ben bu ih-
tiyara yanrnda bo yere vakit geirmeyip
kendisin-
den bir
eyler
rendiimi gstereceim.''
Bunun zerine Samananrn hemen nne gelip
durdu, btn manevi gcn toparlayp yal ada-
mrn bakn kendi baklaryla yakaladr,
byledi
onu, konuamaz duruma soktu, iradesini etkisiz k-
lp kendi iradesi altna aldr, syleyeceklerini hi se-
sini
karmadan
yerine getirmesini
buyurdu.
yal
adamrn sesi kesildi, gzlerindeki
ifade donuklat,
iradesi felce uradr, kollar sarktr iki yana, siddhart-
ha'nrn bysne teslim oldu. siddhatha'nn d-
nceleri
egemenlii altna ald Samanay, bu d-
ncelerin
kendisinden istedii
eyleri aresiz
yap-
mak zorunda kald yal adam, pek
ok
kez Sidd-
hartha ile Gonda'nrn nnde eildi, onlar kutsa-
yan hareketler yapt, kekeleyerek her ikisine iyi yql-
culuklar diledi. Delikanllar da yal adamrn nlerin-
de eilmelerine teekkrle eilerek karlk verdi-
ler, hoa kal deyip selam vererek yanrndan ayrld-
lar adamrn.
Yolda giderlerken
Govinda:''Ey Siddhartha,''
dedi, "samanalarrn yanrnda
benim sandmdan
ok
daha fazla
ey
renmisin. G bir itir
nk,
hayli g bir itia yal bir Samanayr bylemek.
Dorusu, onlarrn yannda kalsaydn,
ok
gemeden,
suyun stnde yrmesini
de renirdin.''
"Ben suyun stnde yrmek istemiyorum ki,''
diye karlk verdi Siddhartha. ''Brrakahm yal Sa-
mana]ar byle kerametlerle oyalanrp dursun.''
32
Gotama
Savathi kentinde
ocuklar
bile ulu Buddha is-
mini duymutu ve hibir ev yoktu ki, Gotama'nn
rencilerinin, bu suskun dilencilerin uzatacar tasr
sadakayla doldurmasln. Kent yakrnrnda, Gota-
ma'nn en
ok
sevdii yer olan J etavana koruluu
bulunmaktayd; ulu Buddha'nrn bu sadk hayranr
zengin tccar Anathapindika, koruluu Gotama'ya
ve rencilerine armaan etmiti.
Gotama'nrn kald yeri arayp soran iki deti-
kanlrya anlatrlanlarda ve verilen cevaplarda hep bu
koruluun adr gemekteydi. Savathi kentine gelen
iki delikanlrya, kapsrnrn nnde durup bir sadaka
istedikleri ilk evden yemek verdiler, onlar da alp
yediler yemei ve Siddhartha yemei getiren kad-
na sordu:
"Ey, haylrsever kadn! Buddha'y, bu
ok
sayg-
deer kiiyi nerede bulabileceimizi sylersen bizi
ok
sevindirirsin,
nk
bizler ormanda yaayan iki
Samanay|z ve buraya o kusursuz insanr grmeye,
onun retisini kendi azndan dinlemeye geldik."
Kadn da
yle
cevap verdi: "Dorusu, tam yeri-
ne geldiniz, Samanalar. Size syleyeyim Buddha'yr
siddhartha
33/3
nerede bulacantzl : J etavana' da Arathapindika' nln
koruluunda kalr bu ulu kii. Siz de orada gecele-
yebilirsiniz ey haclar,
nk
drt bir taraftan akn
akrn gelip onun retisini kendi azrndan dinlemek
isteyenler iin yeterince yer vardrr korulukta."
ok
sevinmiti Gonda ve ii sevinle dolup ta-
arak
"Gzel," dedi yksek sesle. "Hedefimize ula-
tk yleyse, yolculuumuz sona erdi! Peki, syler
misin bize, ey haclarrn anas, sen hi grdn m
onu, Buddha'yr, kendi gzlerinle grdn
m?"
Kadn; "Pek
ok
kez grdm onu, bu ulu kiiyi,"
diye yantladr. "Pek
ok
gn onu kentin sokaklarrn-
dan geip giderken grdm, hi konumadan, srrtrn-
da sarr bir stlk; evlerin kapilarrnrn nnde hi ko-
numadan durup sadaka tasrn, uzatryor, dolu tasla
yine uzaklarp gidiyordu."
Sevincinden yerinde duramayan Govinda kad-
na daha pek
ok ey
sormak, ondan daha pek
ok
ey
iitmek isterdi. Ne var ki, Siddhartha yola de-
vam etmeleri konusunda uyard onu. Kadna teek-
kr edip yrudler, daha sonra yolu sormalar pek
gerekmedi,
nk
Gotama'ya bal
ok
sayda hac
ve kei J etavana'ya gitmek zere yola
kmt.
Ge-
ce vakti korulua vardklarrnda, gelenlerin ardr ar-
kasr kesilmiyo barp
armalar,
konumalar ii-
tiliyo gece iin barnacak yer isteyenlere yer gste-
riliyordu. Ormandaki yaama alm Siddhartha ile
Govinda sessiz sedasrz hemen bir ke bulup saba-
ha kadar yatp dinlendiler.
Gne doduunda ne byk bir kalabalrrn,
Gotama'ya inananlar ve onu merak edenlerin olu-
turduu bir sr kiinin korulukta gecelediini g-
rnce
ardlar. ahane
koruluktaki yollarn hep-
sinde dolaan sar giysili keiler grl;zordu, sa-
da solda aalarn altrna oturmu bazr]arr da mura-
34
kabeye dalmt
ya da ruhani konularda sohbet edi-
yorard. koruluktaki
glgeli baheler bir kent
gr_
.rtl-tlyaeydi
Adeta, ortalk ar kovanr
gibi insan
kaynyo.dr. KeiIerin byk ounluu
le
yeme-
i
iin, btn
gn yenecek bu tek n iin bir
ey-
", ail".rmek zere ellerinde sadaka kaplaryla koru-
luktankrpgitmiti.Buddha,nnkendisi,bunurlu
kii de abahlar dilenmeye
gidiyordu hep,
SiddharthagrrgrmeztanrmrtBuddha,y,
sanki Tanrr iart etmiti onu. san cppeli
gsteri_
siz adamr, elinde sadaka kabr, sessiz sedasrz koru_
luktan kp
giderken grmt,
Govinda'yadnpalaksesle,..Bak,bak!,,dedi.
"u adam
gryor musun, ite Buddha_ o,".
Govinda bakt dikkatle, sarl cppeli kei yzler_
ce baka keiten farksrz
grnyordu, Ama Govin-
da da tand ok
gemeden: Bu, oydu, Ve Buddha'nn
peine takrldlar, seyrettiler,
incelediler onu,
Buddhakendiyolundayryordualakgnll
ve dncelere
dalm; dingin
yznde ne nee, ne
kederokunuyord'u,kendiiinedoruhafifteng-
lmser
gibiydi. Dudaktannda
gz]li saklr bir glm_
semeyle, sessiz, dingin, Adeta salkl bir
ocuu
anrmsatarakyryorduBuddha;cppesinisrtrnda
tayor, adrmlarn btn keiler
gibi kurallara ta-
mamen uygun atyordu, Ama yznde ve yry-
nde, vu"
indirilmi durgun bakrnda, sessizce
sarkan elinde, ayrlca sessizce sarkan elinin her par_
manda huzur okunuyor,
kusursuzluk okunuyor,
bir araya, bir yknmeye rastlanmlyordu,
hepsi de
sararlp solmayacak
bir dinginlik iinde, sararrp sol_
mayacakbirk,elsrlemeyecekbirhuzuriinde
ncfcs alp veriyordu.
te tu durumda Gotama sadaka toplamak iin
kente doru ilerlemekteydi;
her iki delikanl sama_
35
na da onu yalnuca dinginliinin kusursuzluundan,
hibir araya, hibir isteyie, hibir yknmeye,
hibir
abaya
yer vermeyen, yalnrz rk ve huzur
okunan varlndaki sknetten tanrmrtr.
"Bugn yeni retinin ne olduunu onun kendi
azndan dinleyec eiz," dedi Gonda.
Siddhartha cevap vermedi. retiyi pek merak
etmiyordu aslrnda, yeni bir
ey
reneceine inan-
mryordu,
nk
Govinda gibi kendisi de Buddha
retisinin ieriini ikinci ve nc arzdan an-
latlarla da olsa tekrar tekrar iitmiti. Gotama'nn
barna, omuzlarrna, ayaklarna, sessizce sarkan eli-
ne bakyordu Siddhartha ve ona yle geliyordu ki,
Gotama'nrn parmaklarndaki boumlardan her biri
retiydi, her biri konuuyor, nefes alyor, burcu
burcu kokuyor, dorunun parrltsrnr taryordu. Bu
adam, bu Buddha sere parmarnrn denimlerine
varrncaya kadar sahiciydi. Bu adam kutsal biriydi. O
zamana kadar siddhartha asla bir insana bu kadar
saygl, bu kadar sevgi duymamtr.
siddhartha ile Gonda kente kadar izlediler
Buddha'y, sonra hi konumadan dndler,
nk
bu gn riyazetle geirmeyi dnyorlard. Bir
sre sonra kentten
kp
geldiini grdler Buddha'
nln,
evresini
kuatmr rencilerinin arasrnda ye-
meini yediini
-yedii eyle
bir ku bile doymazdr-
yemein ardndan mango aalarnn glgesine
e-
kildiini grdler.
Akamleyin hava biraz serinleyip konaklama
yerine canlrlrk geldikten ve herkes bir araya toplan-
dktan sonra Buddha'nn vaaznr dinlediler. sesini
iittiler Buddha'nn ve sesi de kusursuzdu, kusur-
suz bir dinginlik iindeydi, huzurla dolup tayordu.
Aclardan bahsediyordu. Gotama, acrlarrn kal,nag,rr-
dan ve onlarrn nasrl yok edileceinden sz ediyordu.
36
Sakinkonumasrd.urgunveberrakbirsugibiak-
.yord.u.
Istrapt
yaam, rstrrapla doluydu dnya,
ama rstrraptan
kurtulmann
yolu kefedilmiti:
Buddha'nrn
yolundan giden, esenlie kavumak-
taydr.
Yumuakamakararlbirseslekonuuyorduulu
kii, drt temel kuralr anlatryor, izlenecek sekiz
yol_
dan bahsediyord.u,
retinin allm
yntemini
sabrrlaizliyor,rneklergetiriyor,yinelemelereba.
vuruyordu;dinteyenlerinzerindeszlensesi
hafif ve aydnlkt, bir k
gibi, yrldrzlarla denmi
bir gkyz gibi.
Buddha -gece
olmutu artk- konumastna
son
verir vermez, hacrlardan bazrsr ne
rktr,
cemaate
alrnmay istediler ulu kiiden. Buddha,nrn retisi_
ne srrndrlar. Gotama da, "retinin
ne olduunu
dinlediniz,"
d,ed,i. "reti
mjdelendi size. Gelin y_
leyse buraya, kutsallrk iinde
yryun, tm acrlara
son verin!" szleriyle onlarr cemaati iine kabul etti.
Derken Govinda da, bu
ekingen
delikanl da
frrlayp kt
ne, "Ben de ulu kii Gotama'ya ve
o.rr., bretisine srrnryorum,,,
diyerek rencileri
araslna kabul edilmesini diledi Buddha,dan ve dile_
i
kabul edildi.
Buddha
gece istirahatine ekilir ekilmez
sidd_
hartha'ya d.nerek cokuyla yle
syledi Gonda:
,,siddhartha,
sana sitemde bulunmak bana dmez.
ikimiz de ulu kiinin konumasnl
dinledik, ikimiz
d.eretininneolduunud.uyduk..Govindaiitti
retiyiVeonasnd.AmaSen,Sevgilidostum'Sen
de esenlik
yolunda yrmeyecek misin? Duraksa_
yacak, bekleyecek
misin hAlA?'
Govinda,nn szlerini duyan siddhartha bir uy_
kudan uyanrr
gibi oldu. uzun sre Govinda,nrn
y_
zne bakt. Sonra
yavaacrk, alay iermeyen bir
37
ses]e,
"Gonda,
dostum,"
dedi, ''atacan
adrmr at-
m, izleyecein
yolu
semi
bulunuforsun
artk.
Her zaman,
ah Govinda,
her zaman
J o.tr-
oldun
benim,
her zaman bir adm geriden
beni izledin.
sk
sk
yle dnmmdr:
Govinda,
bir defa da
bensiz
bir adm
atmayacak
m tek bana,
kendi ru-
hunun
sesini dinleyerek?
Gruvo*-
. bir erkek
olmusun
artrk,
kendi yolunu
kendin seiyo.sur.
Dilerim
sonuna
kadar izlersin
bu yolu,
sevgili dos-
tum! Dilerim
esenlie
kavuursun!''
siddhartha'nn
sylediklerini
henz
tmyle
anlamam
Govinda,
sesinde
sabrrr,,
ni. tonla soru-
sunu tekrarlad::
"konusana
sevgili
dostum,
cevap
ver ltfen! Baka
trl zaten
olamaz ya,
sen yine
de
syle bana, bilgin dostum,
ben ou ,u.ri, gibi
ulu
Buddha'ya
srrnacarm,
de!''
Siddhartha,
elini Gonda'nrn
omzuna
koydu:
"Sen benim
hayrr duamr iitmedin,
sevgili
Gonda.
Tekrar ediyorum:
Dilerim
onuna
kadar izlersin
bu
yolu
! Dilerim
esenlie
kavuursun!''
Ancak bunun
zerine
dostunun
kendisini
terk
ettiini an]adr
Govinda
ve alam"v"
n"rar.
"Siddhartha!''
diye haykrd
srzlanarak.
Siddhartha,
dosta konutu
onunla:'tlnutma,
Gonda,
sen artk nuaana'nrn
samanalanndansrn.
Yerin
;rurdun, annen
ve baba.rl,
1.op..arn
Uagrn,
kkeninle
ve malrn mlknle
kopard;;;;rn,
ken-
di iradenden
yz
erdin, dostlarndan
yz
evir-
din, Buddha
retisi
byte istiyor
tnkt,"o ulu kii
boyle istiyor,
sen kbndin
de byle istedin. yarn,
dostum
Govinda,
senden
ayrrlacam.''
ki dost ,r."l sre dolat korulukta,
sonra uzun
r9
ylece yattlar,
uyku tutmad
ikisini de. Govin-
da dnR
dolap dostunu
sktrrd,
neden
onun da
Gotam a'nrn reti sine srnmaya
.ya namadrnr,
bu
3B
retide ne kusur bulduunu sylemesini istedi. Ne
var ki, Siddhartha her defasnda kand konumak-
tan ve
yle
dedi: "Memnun olmalrsn, ey Govinda!
Ulu kiinin retisine diyecek yok, nasrl olur da bir
kusur bulabilirim bu retide."
Sabahleyin henz
afakta
Buddha'nn izleyici-
lerinden, onun en yal keilerinden biri koruluu
dolap retiye yeni snanlarr yanlna
ardl;
sarl
giysilerini kuandracaktr onlara, girdikleri tarikat
konusunda ilk dersleri verecek, ilk devlerinin ne
olduunu anlatjcakt. Birden Govinda ileri firlaya-
rak genlik dostunu bir kez daha kucakladr, ardrn-
dan yeni kei adaylarrnrn arasrna katld.
Siddhartha ise dncelere dalm, koruluk
iinde yryordu.
Birden karrsrna
rkt
Gotama, bu ulu kii, say-
gyla selamlad onu. Siddhartha, Buddha'nrn o iyilik
ve huzur taan bak karrsrnda cesaretini toplayp
onunla konumak istediini syledi, izin istedi bu
saygdeer kiiden. Ulu Gotama da sesini
rkarma-
dan, buyur konu der gibi banr edi.
Siddhartha
yle
balad sze: "Dn, ey ulu kii,
senin o esiz retini dinlemek mutluluuna kavu-
tum. Bu retiyi senin azndan dinlemek iin dos-
tumla uzaktan kalkp gelmitim. Dostum senin -
rencilerinin yanrnda kalacak artrk, sana snd.
Bense aray yolculuuna balayacam yeniden."
"Nasrl istersen," diye cevaplad saygdeer
Buddha nazike.
"Fazlasryla pervasrz konutuumun farknda-
ym," diye srdrd konumasnl Siddhartha. "Ne
var ki, dncelerimi kendisine itenlikle akla-
maksrzrn ulu Gotama'dan ayrlmak istemem. Sayg-
deer Gotama syleyeceklerime biraz daha kulak
verebilecek mi?"
Sesini
karmadan,
evet der gibi ban sallad
Buddha.
Siddhartha:
"retinde
bir taraf var ki, ey ulu
kii, zellikle
J rayranlm
uyandrrdr,''
diye devam
etti. "retinde
her
mkemmel
denecek
kadar
ak seik, her
ey kantlanmr;
dnyay hibir ye-
rinde eksik bir halka iermeyen
kusursuz
bir zincir
olarak gsteriyorsun,
neden ve sonulardan
rl-
m ezeli ve ebedi bir zincir.
imdiv" .ra"r bu asla
bylesine
ak seik grlm,
boylesine yads lr7maz
biimde
ortlva konmu
deil; senin retinin pen-
ceresinden
PrI,,
dnyay
kusursu
z bir. ilikiler
rgs olarak, hibir yerinde
bir bolukl".m"yen,
kristal kadar berrak, rastlantlardan
tagms z, tanr-
lardan bamsz
olarak gren
bir Brahrir.,r,
sevin-
cinder ii iine smayacaktr.
ot"v" ivi
-,
kt
m, dnyada yaamak
ile midir, ,"rl.r-i,
bir ya-
na brakalm,
belki bu nemli deildir o kadar
-
ama
dnyann
birtik btnlgu,
t,,ri ;i;;-;;i".,u.
r."-
sndaki iliki, byk ya da kk tm nesnelerin
aynr akntyla,
aynl nedenler_yasasryla,
ayn varolu
ve yok olu yasasyla
kuatldig
,urii,
,u"" retin-
den, ey kusursuz
insan, akJ
s.*#"kte. Ne var
ki, gene
senin retinde
sz edilen tm nesneler
arasrndaki
birlik ve tuta,lhn
bir yerinde
bir ko-
pukluk
var, kk bir boluk, bu boiuktan
birlik ve
btnlk
dnyasnn
iine yabancr
bir
ey
suyor,
yeni
bir
ey, daha nce var olmayan,
budur diye gs-
terilemeyen
ve kantlanamayan
bir
ey: senin dn-
yayr
alt etmey,e,
e-se]llik saiamaya ynelik
retin
pu, Bu kk boluk, bu uiak kopukluk
ise tutarl-
lk iindeki
ezeli ve ebedi dnya yasasrnr
kertiyor,
geersiz
klyor. retine
kar byle bir eletiri y-
neltmemi
balarsrn
umarm.''
Siddhartha'yr
dinlemiti
Gotama,
sesini
kar-
madan tepkisiz-
siddhartha
szn bitirctikten
son-
ra, o iyilik taan, nazik ve duru sesiyle bu kez kendi-
40
si, bu kusursuz kii konumaya baladr: "Oretiyi
dinledin Brahmanolu; zerinde bu kadar derinle-
mesine kafa yorduun iin ne mutlu sana! Bir bo-
luk buldun retide, bir kusur buldun. lerde de yi-
ne zerinde dnrsn dilerim. Ama izin verirsen,
ey renmeye meraklr delikanl, seni grlerin
karmaastna, szckler etrafinda srdrlen tart-
malara kar uyarmak isterim. nemli olan grler
deildir asla, bunlar gzel ya da
irkin,
zekice ya da
budalaca olabilir, isteyen benimser, isteyen elinin
tersiyle itebilir bunlarr. Benden dinlediin retiye
gelince, kendi gr ve dncemi iermiyor bu, -
renmeye meraklr kiiler iin dnyayl aklamak gi-
bi bir ama gtt de yok. Bir bakadrr onun ama-
cr; aclardan kurtulmaktr. Gotama'nn da rettii
budur ite, baka
ey
deil."
"lrmarm, ey ulu kii, bana kzmazsn," dedi de-
likanl Siddhartha. "Seninle kavga etmek, szckler
etrafinda tartrmak istediim iin byle konuma-
drm. Dorusu haklsrn, grler nemli deil o ka-
dar. Ama
unu
da sylemek isterim izninle: Bir an
bile kuku duymadrm senden. Senin Buda olduun-
d,an, hedefe ulatndan, o en yce hedefe, binler ve
binlerce Brahman'],n, Brahmanolunun uruna yol-
lara dkld hedefe ulatndan kuku duyma-
dm. ltlmden kurtulmanrn
aresini
buldun. Kendi
aramalarnrn sonunda, kendi izlediin yolda, d-
nerek, meditasyonla, bilip kavrayarak, ilhamla sa-
ladn bunu. Oretiyle deil! Ve
-ben
byle dn-
yorum, ey ulu kii- kimse retiyle kurtulua kavu-
amaz!
Kimseye, ey saygdeer kii, ilham saatinde
senin neler yaadnr szle olsun, retiyle olsun
aktaramaz, anlatamazsrn! Nurlanm kii Budd-
ha'nn retisi pek
ok ey
iermekte, pek
ok
kii-
ye drst yaamrnrn, ktlklerden karnmanrn yo-
47
lunu retmektedir. Ama bir
ey
var ki, bu ark se-
ik,
bu saygn retide yer almryor: Ulu kii
Buddha'nn, yiz binlerce kii arasrnda yalnrzca
onun yaantsndaki giz. te retiyi senden du-
J runca
dndm ve farkna vardlm
ey
bu. Bu
yzdendir ki yolculuumu srdreceim
-
bir baka
reti, daha iyi bir reti aramak iin deil hani,
nk
biliyorum ki byle bir reti yoktur, tm
retilere ve retmenlere srt
evirip
hedefime tek
barma ulamak ya da bu uurda lmek iin yapa-
cam bu yolculuu. Ama srk sk bugn dnece-
im,
ey ulu kii, gzlerimle bir ermii grdm bu
saati dneceim."
Buddha'nrn gzleri suskun yere bakyor, anlal-
maz yz kusursuzbir skunet iinde rl l parl-
dryordu.
lJ lu kii yava yava konuarak, "Dilerim d-
ncelerinde
yanlm olmazsrn!" dedi. "Dilerim he-
define varrrsn! Ama syler misin bana: Benim Sa-
manalarrmr, retime gelip srnan pek
ok
kardei-
mi grdn m? Peki inanryor musun, yabanc. Sa-
mana, inanryor musun ki, retiye srt
evirip
dn-
ya yaamna, zevk ve hazlarrn yaamna gerisin geri
dnmek bunlar iin daha iyi olur?"
"Byle bir dnce uzak benden," diye sesini
ykseltti Siddhartha. "Hepsi de retiye bal kal-
srn, hepsi de hedeflerine ulasn isterim! Bir baka-
snrn yaam konusunda yargda bulunmak bana
dmez! Bir tek kendim, yalnrzca kendim iin bir
yargya varabilir, bir
eyi
seer ya da yadsyabilirim.
Ben'den kutulmaya
alrz
b\z Samanalar, ey ulu
kii. rencilerinden biri olsam, korkarrm kendi
Ben'im sadece grnrde, sadece yalancktan s-
kn bulup esenlie kavuacak, oysa gerekte yaa-
mlnl srdrp byyecek giderek,
nk
o zaman
42
retiyi, senin peine taklmam, sana duyacarm
sevgiyi, keiler topluluunu kendi Ben im yapm
olacarm."
Hafif bir glmseme, sarslmazbir aydrnlrk ve
dostluk ifadesiyle
yabanc delikanlrnrn
gzlerinin
iine bakt Gotama, elini belli belirsiz oynatarak onu
uurladr.
,,Akll
birisin," ded,i saygdeer kii. "Akllrca
konumasrnr biliyorsun, dostum. Pek faz|a aklllrk_
tan da sakn!"

Byle syleyerek
yryp gitti Buddha, bakrr
ve hafif
glmseyii siddhartha,nn
belleine kazr_
np bir daha
kmad,. imdiye
kadar onun gibi ba_
kan, glmseyeh, oturan ve yryen kimse
grme-
ai*, oyu
geirdi iind,en siddhartha, dorusu ben
de onun gibi bakp
glmseyebileyim, oturup yr-
yebileyim isterdim, ylesine zgr, ylesine Saygr_
hee- ylesine
giz;.i, ylesine akyrekli, ylesine
oJ uksu
ve gizemli. Dorusu ancak kendi Ben,inin
ztine
girebilmi biri byle bakar ve yrr.
pekAlA,
ben de kendi Ben,imin zne
girmeye
alacam.
Birinsangrdm,diyegeirdiiindenSidd-
hartha, bir tek insan grdm
imdiye
kadar nnde
gzlerimi yere indirmeden duramadrm.
Bundan
uoy" kimsenin nnde
gzlerimi yere indirmeye
niyetim
yok, kimsenin. Bu insanrn retisi beni
kendine ekemediine
gre, baka hibir reti bu_
nu yapamayacaktrr-
Bud'dhayamaladrbeni,diyegeirdiiinden
siddhatha, beni yamaladr, te yandan bata bu_
lundu bana. Beni yamalayp dostumu elimden aldr,
daha nce bana inanm olan,
imdiyse
Gotama,nrn
glgesi olan dostumu. te yandan Siddhartha,yr ba_
lad.
bana., kendimi balad, 1
43
UEan
Buddha'y, kusursuz kiiyi geride
brrakrp, dostu
Govinda'y geride brakp kouluktan ayrrlan sidd-
hartha, o zamana kadarki kendi yaamrnr
da koru-
lukta braktrn ve bu yaamn kendisinden koptu-
unu hissetti. ini tmyle dolduran bu duygunun
zerinde dnd ar ar yryp giderken.
De-
rin derin dnd bunu, Adeta derin bir su iinde
kendini koyverip duygunun ta dibine, nedenlerin
bulunduu yere kadar indi,
nk
dnmek
-yle
grnyordu
ona- nedenleri bilip tanrmak demekti,
ancak bu yoldan duygular bilgilere dnr ve yitip
gitmeyerek
bir varlk kazanrr, ilerindeki z rya-
rak
ewelerine
yansrtrdr.
Siddhartha bir yandan ar ar yryo bir
yandan dnyordu. Artk bir delikanlr olmaktan
rkmr,
yetikin
bir erkek olmutu. Gmleini brra-
kp giden bir ylan gibi kendisini terk edip gitmiti
bir
ey,
btn genlik yllar boyunca ona elik et-
mi, onun olmu bir
ey
yoktu artk: retmenleri-
nin olmasr, retiler dinleme istei.
yoluna
rkan
en
son retmeni de, onu da, bu en yce ve en bilge
retmeni de, bu en kutsal kiiyi de, Buddha'y da
44
terk etmi, ondan ayrrlmak zorunda kalm, reti-
sini benimseyememiti.
Dne dne yryen Siddhartha, bir ara ya-
valadr ve sordu kendi kendine: "Peki ama, nedir se-
nin retilerden ve retmenlerden renmek iste-
diin ve sana retmenlik edenlerin bir trl sana
retemedii?" Ve
u
yanrtr verdi soruya: "Hikmeti-
ni ve iyzn renmek istediim
ey,
Ben'di. Kur-
tulmak, alt etmek istediim
ey
Ben'di. Ama alt ede-
medim, sadece yanlttm, sadece katm ondan, sa-
dece saklanrp gizlendim. Dorusu, dnyada benim
bu Ben'im kadar, bu yayor olduum, bakalar gibi
ve bakalarrndan ayr biri olduum, Siddhartha ol-
duum bilmecesi kadar kafam baka hibir
ey
kurcalamad. Ve dnyada kendim kadar, Siddhartha
kadar az bildiim baka hibir
ey
yok!
Bir yandan arr ar yryp bir yandan d-
nen Siddhartha, kafasrndaki bu dncenin ana
yakalamken durdu birden. Ve bu dnceden he-
men bir baka dnce u verdi,
yleydi
bu yeni
dnce: "Kendi hakkmda hibir
ey
bilmeyiim,
Siddhartha'nrn bana bylesine yabanc, bylesine
bilinmez kal bir nedenden, bir tek nedenden kay-
naklanryor: Kendimden korkuyordum
nk,
ken-
dimden kayordum! Atman' aryor, Brahman' ar-
yordum; Ben'imi paralara ayrrmak, kabuklarrndan
birer birer soyup almak, bilinmedik znde tm ka-
buklarrn
ekirdeini,
Atman', yaaml, Tanrsal', o
en son nesneyi ele geirmek istiyordum. Ama bunu
yaparken kendi kendimden oldum."
Siddhartha, birden gzlerini ap
evresine
bakrnd, bir glmseme kaplad yzn ve uzun
dlerden uyandna ilikin derinlemesine bir duy-
gu ayak parmaklarrnln ularrna kadar bir sel gibi
doldu iine.,Ve hemen yine yrme)ze koyuldu, ne
yapacarnr artrk bilen biri gibi hzla yryordu.
45
Oh der gibi derin bir nefes alarak
yle
dn-
d: "Yo, Siddhartha'nrn bundan byle emoen <a-
yp gitmesine
izin vermeyeceim! Bundan byle d-
nmeye
ve yaamaya
Atman'la ve dnya rstrrabyla
balamayacam. Bundan byle kendimi ldrp,
kendimi paralara
ayrrp da ykntrlarn
ardnda bir
giz aramaya kalkmayacarm. Bundan byle ne Yogo-
Veda, ne Atharua-Veda, ne
ileciler,
ne de herhangi
bir reti olacak retmenim. kendi kendime ret-
menlik yapacak,
kendi kendimin rencisi olacak,
kendimi tanrmaya, siddhartha'nrn gizini tanyp -
renmeye
alacam."
Dnyay ilk kez gryormu
sibi evresine
baknd siddhartha. Gzeldi dnya, renkliydi, garip
ve gizemliydi!
Burada mavi,
urada
sar, orada yeil-
di- Gkyz akyor, rrmak akryor ve orman gzlerini
dikmi bakyor ve da gzlerini
dikmi bakyordu;
hepsi gzel, hepsi gizemli
ve byleyiciydi, btn
bunlann ortasnda da o vard., siddhartha, uykular-
dan uyanm, kendine giden yolda siddhartha.
Btn bunlar, btn bu sarrlar, maviler, akarsular ve
ormanlar ilk defadr ki gzlerinden geerek
sidd-
hartha'nn benliinden ieri srzryordu, artk Ma-
ya'nn bys deildi bunlar, Maya'nrn yaratt
bir
serap deildi, grungler
dnyasndaki anlamsrz,
nasrlsa var olmu bir
eitlilik, birlik ve btnlk
peindeki
derin dnceli Brahmanlarrn kmse-
dii bir
eitlilik deildi. Mavi maviydi, rmak
rmakt; her ne kadar siddhatha'daki manin ve
rrmarn iinde o biricik ve Tanrrsal varlrk yaamn
srdryorsa da, Tanrsal varln hikmeti burada
sar, orada ma, burada gkyz,
orada orman, bir
baka yerde siddhartha olmakt. Ama

ve tznesne-
lerin arkasrnda bir yerde deil, onlarn iindeydi,
her
eydeydi ksaca.
46
Hzl hzl yryen Siddhartha, "Ne sar, ne
krmm," diye geirdi iinden. "Arlamrnr
kar-
mak istedii bir yazyr okuyan biri, iaretleri ve harf-
leri kmsemez; yanrlsama, rastlant ve deersiz
bir kabuk diye bakmayrp okur, inceler ve sever onla-
r, her harf karsrnda byle dawanrr. Oysa dnya
kitabn ve kendi varlrmln kitabn okumak iste-
yen ben ne yaptrm, nceden varsaydm bir anlam
urunda iaretleri ve harfleri hor grdm, grng-
ler dnyaslna yanrlsama dedim, kendi gzm ve
kendi dilimi nasrlsa var olmu deersiz nesneler
saydm. Olamaz byle
ey,
geride kald bu, artk
uyandrm, gerekten uyandm ve ancak bugn atrm
dnyaya gzlerimi."
Siddhartha aklndan bunlarr geirirken durdu
yeniden, birden durdu, yolun zerinde uzanmr ya-
tan bir yrlanla karlam gibiydi tpk.
nk
anslzln bir
eyi
daha anlamrt: Onun,
gerekten uykudan uyanan ya da dnyaya gz|erini
yeni aan Siddhartha'nn yaamna yeniden ve en
bandan balamasr gerekiyordu. Ayn sabah, atk
uyanrrn eiinde, artk kendi kendine gtren yo-
lun zerinde olduu, J etavana koruluundan, o ulu
kiinin kald koruluktan aynld o sabah,
ileci-
likle geen onca yldan sonra yurduna ve babasna
dnmekti niyeti, bu da ona yadrrganacak hibir ta-
rafi olmayan doal bir
ey
grnmt.
Ama
imdi,
yolunun zerinde bir ylanla karlam gibi durdu-
u
an, o uyanmln iinde bir dnce daha geldi
aklna: "Eski Siddhartha deilim ki artrk,
ileci
de-
ilim
artrk, rahip deilim, Brahman deilim artrk.
Evde, babamn yannda ne iim var? grenmeleri
srdrecek miyim? Tanrlara sungular mr sunacak,
meditasyonlara mr dalacam? Btn bunlar geri-
lerde kald
nk,
izlediim yolda btn bunlar yok
artrk."
47
Krmldamadan yolun zerinde duruyordu Sidd-
hatha; bir an,
yle
nefes alrp verecek kadar krsa
bir sre bir me duydu kalbinde, ne kadar yalnrz
olduunu grnce kk bir hayvan gibi, bir ku ya
da bir tavan gibi iinin rperdiini hissetti. Yllar
yl yersiz yurtsuz yaamr, ama farknda olmamt.
imdi
ise hissediyordu bunu. Evden en uzak yerler-
deki meditasyonlarda bile kendisine babasrnrn olu
gzyle, bir Brahman, yksek srnrftan biri; ruhani
bir kii gzyle bakmt. Oysa Siddhartha'dan ba-
ka bir
ey
deildi atk, uykudan uyanm bir kiiy-
di, o kadar. Derin derin nefes aldr, bir an r gibi ol-
du, bir rperti duydu vcudunda. Hi kimse onun
kadar yalnrz deildi. Hibir soylu yoktu ki soylular
arasrnda, hibir zanaatkAr yoktu ki zanaatkArlar ara-
srnda yaamasn ve onlarrn yanrnda srrnacak yer
bulmasn kendine, onlarrn yaamln paylamasn,
onlarrn dilini konumasn. Hibir Brahman yoktu
ki, yeri Brahmanlarrn
ewesi
olup onlarla birlikte
srdrmesin yaamrn; hibir
ileci
yoktu ki, Sama-
nalarrn topluluu iinde barrnmasrn. Ormandaki en
yitik mnzevi bile tek bana ve yalnrz deildi, onun
bile bir
ewesi
vard, o bile belli bir srnfa mensuptu
ve bu srnrf
5rurdu,
vatanydr onun. Govinda keilik-
te karar klmt ve binlerce kei kardei olmutu;
hepsi de Gonda'nn giysisini giyiyor, onun dilini
konuuyordu. Oysa kendisinin, Siddhartha'nrn ne-
resiydi yeri? Kimlerin yaamln paylaacakt Sidd-
hartha? Kimlerin dilini konuacakt?
evresindeki
dnyanrn eriyip kendisinden
uzaklat, gkyznde bir yldz gb tek bana
kald andan, bir me ve umutsuzluun zerine
ulland
bu andan syrlp
kt
Siddhartha, nce-
kinden daha
ok
Ben'di, daha bir skca toparlan-
mt. Bu, en son rpertisiydi uyanrrn, Siddhartha
48
hissediyordu bunu, en son kasrlmasydr doumun.
ve hemen yine yola koyuldu, hrzlr hzl ve sabrrsrz_
lkla yrmeye balad, eve gitmeyecekti artk, ba_
basrna gitmeyecek, geri dnmeyecekti.
siddhartha 49l4
kinci Blm
J aponya'daki
yeenim
Wilhelm Gundert'e
Kamala
Siddhartha yolda giderken her admda yeni bir
ey
rendi, dnya deimiti
nk
ve kalbi by-
lenmi gibiydi. Gnein ormanlrk dalar zerinden
doduunu ve uzaklardaki palmiyeli kylarda batt-
n
grd. Gece gkyznde bir dzen iinde yrl-
dzlarr grd ve malikler iinde bir kayk gibi y-
zen hilal
eklindeki
ay grd. Aalar,
;nldrzlarr,
hayvanlarr, bulutlarr, ebemkuarnr, kayalarr, otlar,
iekleri, ayr
ve rrma grd ayrlca, sabahlar
al-
larrn zerinde 1 l parldayan
iyleri
grd, uzak-
lardaki yce dalar grd, ma ve soluktular; ku-
lar tyor, arrlar vzldyor, rzgAr pirin tarlala-
rrnda gms parltlarla esiyordu. Btn bunlar,
bu bin bir
eit
ve rengArenk her
ey
var olmutu
hep; gne ve ay hep parlaml, rrmaklar
aldaffi,
arrlar vrzldamt; ama btn bnlar daha nce
Siddhartha iin geici ve aldatc bir seraptan te bir
anlam tamamt, kukuyla bakmt hepsin e, tz
olmadklarrndan, tz denen
ey
grnrln ar-
kasnda sakl yattndan dncelerin arna yaka-
lanrp yok eCimeye mahkm nesneler bilmiti bun-
lar. Oysa
imdi
zgrlne kavumu gzleri nes-
53
nelerin ardnda deil, n tarafrndayd; grnr dn-
yayl grp tanyor, bu dnyada kendine bir yurt
edinmeye bakryo tz aranlyor, nesnelerin arkasr-
na dolanmaya
almyordu.
Byle baklnca, byle
aramadan, byle yaln, byle
ocuksu
gzlerle bak-
lnca, gzeldi dnya. Ay ve yldzlar gzeldi, gzeldi
ay
ve sahil, orman ve kaya, kei ve glbcei,
iek
ve kelebek gzeldi. Gzel ve i acyd dnyay by-
le gezip dolamak, byle
ocuksu,
byle uyanml,
ewesine
kar byle kucak aarak, gvensizlikten
bylesine uzak. Gne insann barnr bir baka trl
yakyor, ormanln glgesi bir baka serinlik veriyor-
du; bir bakayd
aym
ve sarncrn, bir bakasyd ka-
ban ve muzun tad. Gndzler krsaydr, geceler
ksa, her geen saat denizde bir yelken gibi uup gi-
diyordu altndaki tekne, hazinelerden geilmeyeh,
haz ve zevklerden geilmeyen bir yelken gibi dolu
dizgin. Siddhartha'nn gzu ormanrn kubbemsi te-
pesinde dolaan bir maymun topluluuna iliti ve
tm doallklarryla, doyums|tzca ttn duydu
kularn. Bir koun bir koynu kovalayp onunla
iftletiini
grd. Bir sazln glgesinde akam a-
ln gidermek isteyen bir turnabalrrnn avland-
n grd; korkuya kaplmr
llpman
kk balklar,
gvdeleri 1 r1 parrldayarak turnabalnn nn-
den kmeler halinde
nldrlm
hrzryla kayordu; sa-
brrsz ve atak turnabalnn suda oluturduu te-
lal girdaplardan bir g ve tutku ttyordu duman
duman.
Btn bunlar teden beri var olmu, ama Sidd-
hartha grmemiti; eskiden bir baka yerdeydi.
imdiyse
yanlarndaydr hepsinin,'onlardan biriydi.
Gzlerinden ieri k ve glgeler doluyor, kalbinden
ieri ay ve yldzlar doluyordu.
Yolda, J etavana koruluunda grp yaadklar
da Siddhartha'nrn belleinde canland bir bir, orada
54
dinledii
retiyi, Tanrrsal Buddha'yr,
Govinda'dan
ayrln,
ulu kii Gotama'yla
konumasnl
anrm-
sadr. Ulu kiiye sOyled,ii
szleri anrmsadr
yeniden,
her bir sz
yeniden; ve o zaman
gerekte henz
|ek
bilmedii eyler
sylediini
fark ederek hayret_
er iinde kald. Ne sylemiti
Gotama'ya:
Onun,
guoiha,nrn hazinesi ve sizi
reti deil, ilham saa_
tinde
yaad, dile
gelmeyecek ve retilemeyecek
v.rrlyar.
Ve kendisi de sz konusu
yaantlyl yaa-
"jl. in
yollard dm,
yaamaya da balam!,
Artk kendi kendini
yaamaktr ona den; kendi
zbeninin
Atman olduunu,
Brahman
gibi aynl son-
suz tzd,en
yaratldru oktan
biliyordu,
Ne var ki,
bu zbeni
gerekten buiamamlt
bir trl, nk
onu d.tincelerin
aryla
yakalamaya almrtr,
Be-
denin zben olmad1,
duyularrn
oJ rununun
zben
olmadr
nasr]. kesinse, dnceler
de, akrl da, re-
nilen blselikler
de, bir dnceden
sonular rkar-
*" r" yeni d,nceler
retme becerisi de zben de-
elai.
"yr dUtlnceleln
dnyas da zben'in
uza-
ndayd,
duyurrn
rastlantr nitelii tayan Ben'ini
ldrpd,ncelerinvebilgeliklerin-rastlantrnite.
liindekiBen,inibeslemekdehedefegtrmeye-
cekti. Her ikisi de,
gerek dnceler,
gerek duygular
rro
uylerdi,
".,
,o" anlam her ikisinin arkasrnda
J iaiva,
her ikisine de kulak vermek, her ikisiyle de
oynamak
gerekiyord,u, ikisi de kmsenmemeli
ya
da abartlmam.l,ydr,
yaprlacak ey
her ikisine kulak
verip Ben in s;li
seslerini
yakalamakt1,
Seslerin
kendisinden
iJ temedii
hibir eyin
peinden ko_
mayacak,seslerinkendisinesalrkvermediihibir
"va"
oyalanmayacakt
Siddhartha,
Neden Gotama
bir vakit, o saaterin
saatinde Bo,aacn,r'altrnda,
,
Bodhi aac olarai da bilinir. Buddhae
gelenee gre Buddha,nn Hindistan,n
BiharEyaleti,nde,Goya,rlaaydlnlanm"yu(noanye)eritiisradaaltndaotur.
duu aa.
(ev.)
55
kendisine
ilham geldii
aacn altnda oturmutu?
B.ir ses iitmiti
nk, kendi yreinden
ykselen
bir ses ve bu ses ona bu aacn altind, otr.rp din-
lenmesini
buyurmutu.
Gotama ne riyaz"tu, .ru sun-
gulara,
ne kutsal yanmalara,
"u
arJ ara oncelik
vermi, ne yemeyi,
ne imeyi,
"u "v."v",
ne dle-
ri
.baka
eylere
ye
tumutu,
sesin szn dinle-
miti yalnrzca.
Byle bir si dinleyi,
ait"r, gelen
buyruklarn
deil, yalnrzca
iten gj.i.
,"i" dedii-
ni yapmak,
iyi9lan bu, yaprlmasoru.rlu
olan buy-
du, baka
ey deil.
Geceyi bir kaykrnrn
rrmak kyrsrndaki
saman-
dan kulbesinde g"i.",
Siddharti,
"rk;sunda
bir
d grd:
Srtnda
ilecilerin ,.r,
sy".i*, cori.ra,
duruyordu
nnde.
Mahzun grnyordu
ve mah-
zun bir sesle sordu:
"Neden nen nrrr.rp gittrrz''
nr-
nun zerine kucaklad
Govinda'y,
soail".tha
kol-
larrnr vcuduna
dolad, onu banna
bastrrp per-
ken, bir de bakt ki, Govinda
deildi karrsrndaki,
bir kadndr ve_ kadnn giysisind";;ig;
ti.
-"-"
frlayp
kt dar. siddiartha
memeye
sarrlrp em-
meye baladr, memeden gelen
st tatl ve koyuydu.
Kadn ve erkek tadr vard stte, gne
ve orman,
]arvan
ve
iek tad vard, bt"
-"y"uie..,
tadr,
her istek ve arzunun
tadr vardr. nsrie
srukl-
yor insan, bilinsiz
brakryordu.
-
saarr]rtha
uyan-
dnda,
aralk kapdan rmagn
solgun
|arltsn
grd
ve ormandan
doru karanlk
uir nav<u sesi-
nin pes perdeden,
ahenke yanklandn
iitti.
_
Gn aardnda,
onu kulbesinde-*i*n,
eden
kaykdan
ke.ndisini
karr kyya geirmesini
rica
etti. Kayk
da,
_bambu
tayyl,
o", al.| l.arya
geirdi,
afak vakti geni
rrmak krrmrzrmsi
ltlar_
la parldyordu.
"Gzel bir rrrrak,'' dedi Siddhartha
kaykya.
"Evet," diye cevaplad
kayk,
''pek
"szel
bir
56
rmaktrr, onu her
eyden ok
severim. Sesine sk sk
kulak verip dinlemiimdir, sk srk gzlerinin iine
bakmrmdrr. Her zaman bir
eyler
renmiimdir
ondan. Bir rrmak insana
ok ey
retebilir."
Karya geince, "Teekkr ederim bu iyiliin
iin," dedi Siddhartha. "Konukseverliine kar sa-
na verecek bir
eyim
yok, dostum, bir cret de vere-
meyeceim. Yersiz yutsuz biriyim, bir Brahmano-
lu, bir Samanay_l,m."
"Anlamrtm zatetl," diye cevaplad kayk, "bir
cret beklediim yoktu, seni konuk ettiim iin bir
hediye de. Hediyeyi senden bir baka sefer ala-
cam."
"Sahi mi?" dedi Siddhartha
akayla.
"Elbette. Bunu da rrmak retti bana; her
ey
dnp gelir! Sen de, Samana, yine dneceksin bura-
ya. Eh, gle gle git
imdi!
Dostluun, senden alaca-
m
cret olsun. Tanrrlarlna sungular sunduunda
beni de hatrrla, olmaz m||."
Glmseyerek ayrldlar birbirlerinden. Kayk-
rnrn
dostluu, tatlr dili ve gler yz iini sevinle
doldurmutu Siddhartha'nn, glmsedi. "Trpkr Go-
vinda gibi," diye dnd glmseyerek, "yolda
karma
rkanlarrn
hepsi de Govinda gibi. Aslnda
onlara teekkr edilmesi gerekirken, onlar teekkr
ediyor. Hepsi de alakgnll, saygl kimsele hep-
si de dost olmaya, sizin sznz dinlemeye can
atyor, fazla dnmyorlar.
ocuk
gibiler trpkr."
le saatlerinde bir kye vardr Siddhartha. Ker-
pi kulbelerin nnden geen sokakta
ocuklar
oradan oraya yuvarlanryor, kabak
ekirdekleri
ve is-
tiridye kabuklaryla oynuyor, barp
aryor,
bir-
birleriyle bouuyorlardr. Ama yabancr Samanayr
gnince rkbrek kat hepsi. Kyn sonunda yol
bir
aydan
geiriyor,
ayln
kenarrnda gen bir kadn
57
amarr
ykyordu.
siddhartha selam verince, kadn
barn kaldrp glmsedi
ve siddhartha kadrnn
gzlerindeki
akrn l l parrldadrnr grd. yolcu-
lann her zaman yapt gibi hayr duasnda bulundu
kadna, byk kente varmak iin daha ne kadar yol
gideceini
sordu. Bunun zerine dorulup kalkt
kadrn, siddhartha'nrn yanrna geldi,
korpe yznde
slak dudaklarrn tatl bir parltrsr
vardr. siddhart-
ha'yla biraz
akalatrktan sonra yemek yiyip yeme-
diini sordu kadrn, samanalarrn gu"uy'-
ormanda
tek balarna geirdiklerinin
doru olup olmadn
sordu, kadnla yatmalartnn
yasaklandigrun
doru
olup olmadn renmek istedi. Bu arada sol aya-
yla siddhartha'nrn
sa ayanrn zerine bast ve
kitaplarn
"aaca
rkmak" diye niteledii sevime
tarzrna erkei davet eden kadnn yapt
hareketi
yapt.
siddhartha'nn
kanna bir ate dt, gece
grd
d geldi aklrna, ban biraz eip kadrnn
memesinin kahverengi
ucunu pt. Gzlerini kald-
rnca, kadnn yznde
arzulu bir glmseme
ve k-
lm
gzlerinde
zlem dolu bir yakan
fark etti.
siddhartha da bir zlem duydu, cinslik plnarr-
nrn kaynamaya
baladn hissetti iinde. Ama he-
nz hibir kadna el srmemiti,
elleri kadrna uzan-
maya
oktan hazrr beklerken duraksadr bir an. Bu
anda da iinden gelen
sesi iitip rperdi, ses hayr
diyordu. Birden gen kadnn glmseyen
yznde-
ki btn by silinip gitti ve sidcthartha
rt"-u-
ye hazr dii bir hayvann slak bakndantaka
bir
ey
gremez
oldu. Dosta yanarn
okad kadrnrn,
arkasrnr dnp d krklna uram kadndan
acele admlarla uzaklat, bambu kamigna
dalp
gzden
kayboldu.
Ayn gn akam olmadan bir bytlk kente geldi,
sendi buna,
nk insanlar pek
zlemiti. Hani-
58
dir ormanlarda yaam, geceyi geirdii kayklnn
samandan kulbesi hayli zamandr iinde uyuduu
ilk ev olmutu.
Kente henz girmeden,
itle evrilmi
gzel bir
koruluun nnde ellerinde sepetler taryan uak
ve hizmetilerden kk bir kafileye rastlad. Orta-
larnda drt kiinin tad ssl bir tahtrevann
iinde krrmrzr minderler zerinde rengArenk bir
tentenin altnda bir kadn, bir hanrmefendi oturu-
yordu. Siddhartha koruluun giriinde durup kafi-
leyi izledi, uaklar, hizmetileri, sepetleri grd,
tahtrevanl ve tahtrevanda oturan hanrmefendiyi
grd. Hanrmefendinin tepede toplanm siyah sa-
larrnrn altnda pek aydrnlrk, pek narin ve pek zeki
bir yz grd, yeni patlam bir incir gibi pembe du-
daklar grd, bakml ve boyah yay gibi kalar, zeki
ve uyank koyu renk gzlet, yeil ve altn sarrsr bir
stlkten
kp
ykselen rl rrl uzun bir boyun,
hareketsiz dupduru eller, bilekleri enli altrn bilezik-
lerle donanm ince ve uzun eller grd ayrlca-
Siddhartha ne kadar gzel olduunu grd
kadrnrn, ii
enlendi.
Yaklaan tahtrrevanln nnde
yerlere kadar eildi, dorulurken sevimli ve aydrn-
lk yzne bakt kadrnrn, yksek kemerli zeki gzle-
rin iini bir an okumaya
altr,
kadndan esip gelen
yabanc kokuyu iine
ekti.
Gzel kadn glmseye-
rek ban sallad bir an, sonra korulua dalp kay-
boldu, uak ve hizmetileri de onu izledi.
Demek kente byle adm atyorum, diye geirdi
iinden Siddhartha,
ansrnln
yaver gideceini gs-
teren bir iaretle. Hemen koruluktan ieri girecek
oldu, ama duraksad derken, koruluun giriinde
uaklarla hizmetilerin kendisine nasrl yukarrdan,
kukuyla ve souk souk baktklarrnn ancak o an-
da farkna vardr.
Henz bir Samanaym, diye dnd, hAlA bir
Samana, bir
ileci
ve bir dilenciyim. Byle kalamam
artrk, byle giremem korulua. Ve gld.
lk karlat kiiye koruluun sahibini ve bu
kadrnrn ismini sordu. rendiine gre, nl yosma
kamala'nrndr koruluk ve kadnn kentte bir de evi
bulunmaktayd.
Bunun zerine yryp kentten ieri girdi.
Atk bir hedefi vardr.
Hedefinin peinden giderek kentteki yaamln
kucarna brakt kendini, sokaklardaki kalabaln
seliyle srklendi, meydanlarda dikildi sessiz se-
dasz, rmaa inen ta merdivenin basamaklarrnda
oturup dinlendi. Akama doru bir kemerin altnda-
ki glgede
alan
berberle dostluk kurdu, daha son-
ra bir Vinu taprnarnda rastlad ona ve Vinu ve
Laskmi'ye ilikin ykler anlattr. Irmak kysndaki
kayklar arasrnda geirdi geceyi; sabah erkenden,
henz ilk mteriler dkkAna uramadan berber
dostuna yollanp sa sakal trar oldu, salarrn tarat-
trrp gzel bir ya srdrtt. Ardndan rrmaa gidip
ykand.
l<lnal zeri tahtrrevanna kurulmu gzel Ka-
mala korulua yaklatr zaman, girite bekleyen
Siddhartha eilip selam verdi ve Kamala da onu se-
lamlad. Siddhartha eliyle iaret edip kafilenin en
sonunda yryen ua
ardr,
gen bir Brah-
man'n kendisiyle konumak istediini hanmna
sylemesini istedi. Bir sre sonra dnp geldi uak,
Siddhartha'ya kendisini izlemesini syledi, onu alrp
hi konumadan bir kameriyeye gtrd, Kamala
burada bir divanrn zerine uzanmt; uak, Sidd-
hartha'y hanrmyla yalnz brrakrp
ekildi.
"Sen, diin koruluun giriinde durup beni se-
lamlamam mlydn?" diye sordu Kamala.
60
"Doru,
dn
grdm seni ve selamladrm,"
"Peki,
dn sakalrn
yok muydu senin, uzun sa-
larrn ayrrca ve salarrnda
toz toprak?"
"Gznd".,
kr*aml
hibir ey,
her
eyi
gr-
msn.
Siddhartha'yr
grm, yurdundan ayrrlrp
ni,.s"-anaolanveylSamanaolarakyaayan
Brahmanolunu
grmsn, Ama artrk Samana-
larn
yolunda, ,yr,la,* ," kalkp bu kente
geldim,
kente adrm atmadan
karrma rkan
ilk kadn da sen
oldun. Korulua
gelmekteki amaclm,
bunu sana
sylemekti,
ey"gUzel
Kamala!
Sen, Siddhartha'nrn
gzlerini yere iairmeden
konutuu
ilk kadnsln,
Gzel bir kadnla karrlarrsam,
gzlerimi
yere in-
dirmeyeceim
artk,"
kamala
glmsedi ve tavus tynden
yelpaze_
siyle oynayarak
sordu: "Demek
yalnrzca bunu syle-
*ul. lin l<all<rp bana
geldi Siddhartha?"
"Sana
n*.ru sylemek
iin, bu kadar
gzel olu-
unun
uyandrd kran
duygusunu
sylemek
iin sana. Ve kabul edersen
ee send,en dostum o1-
man, bana retmenlik
yapmanr isteyeceim, n-
k senin ustasr olduun sanattan
henz hi haberim
yok."
Birden Kamala
yksek sesle
glmeye balad,
"imdiye
kadar hi karlamadrm
byle bir
eyle,
d.ostum, bir Samana
ormandan kp
gelecek
de benden
kendisine
retmenlik
yapmam isteye_
cek! Uzun salaryla,
nnde edep
yerini rten eski
ve yrrtrk bir
jaavrayla bir Samana kalkrp bana
ge-
lecek!Petokdelikanlgelirbana,aralarrndaBrah-
manoullarrdabulunur,amazerindekgiysiler
vardrhepsinin,ayaklarrndazarifiskarpinler;sa.
larrnasiZelkokularsrmlerd.ir,keseleridepara
doludur.
Byledir
ite, Samana
d,ostum,
bana
gelen
delikanllar."
61
"imdiden bana retmenlik yapmaya bala-
dn," dedi Siddhartha. "Zaten dn de bir
eyler
-
rendim senden. Sakalmr kestirdim, salarrm ta-
ratrp gzel yalar srdrdm. Eazla bir eksiim kal-
mad, ey gzellikte esiz kadn;
k
giysiler, zarif is-
karpinler ve kesede para, o kadar.
unu
bil ki, Sidd-
hatha bu kk
eylerle
kyaslanmayacak kadar
ar ilere girimi ve hepsinden yznn akyla
kmtr.
Dn kafasrna koyduu
eyi
de baarma-
mas iin neden yok: Krsacasr, senin dostun olmak
ve senden sevimenin hazlarrnr rennek istiyo-
rum! grenmekte zorluk
ekmeyen
biri olduumu
greceksin, Kamala. Senin bana reteceinden da-
ha g
eyleri
rendim ben.
imdi
syle, Siddhart-
ha'y olduu gibi, salarnda yala, ama giysisiz, is-
karpinsiz ve parasrz kabul ediyor musun?" Glerek
yle
cevaplad Kamala: "Hayrr, sevgili dostum, ye-
terli deil bu! Samananln giysileri olacak mutlaka,
k
giysileri ve ayakkablarr olacak, zarif ayakkabla-
r ve kesesinde bol para, ayrlca Kamala'ya sunaca
armaanlarr olacak. Anladrn mr
imdi,
ormandan
kp
gelen Samana? Kafana yazdn m hepsini?''
"Elbette!" diye sesini ykseltti Siddhartha.
"Byle bir azdan
rkan
szleri nasrl yazmam kafa-
ma! Dudaklarn taze
atlam
bir incir gibi, Kamala!
Benim dudaklarrm da pembe ve taze, tam senin a-
zlra gre, greceksin.
-
Ama syler misin, Kamala,
ormandan gelerek senden sevme sanatrnr ren-
mek isteyen Samanadan hi korkmuyor musun?''
"Bir Samanadan ne diye korkacakmrm, or-
mandan
kp
gelen kafasrz bir Samanadan,
akal-
larrn arasrndan gelen ve kadnlar konusunda hibir
ey
bilmeyen bir Samanadan?"
"Ama gl biridir bu Samana, korku nedir bil-
meyen biri. stediin zot|a yaptrabilir sana, ey g-
zel kadn. Seni zor|a ele geirebilir. ncitebilir seni.''
62
"Hayrr, Samana, hayrr, bunlar korkutmaz beni.
Bir Samana ya da bir Brahman, biri gelir de kendisi-
ni yakalar, tm bilginliini, tm dindarlrnr ve
dnce derinliini elinden zorla
ekip
alr diye hi
korkuya kaplm mdr? Hayr,
nk
saydklarm
onun z maldrr; bunlardan ancak vermek istedii
kadarrnr, vermek istedii kiiye verir. Kamala'nrn
durumu da byledi tpk byle, sevimenin haz-
larrnda da yine byledir durum. Gzel ve krrmzrdr
Kamala'nn az, ama kendisi istemeden bu az
pmeyi bir dene baka]m, kendisini penlere pek
ok
hazlar sunabilen bu azdan bir damlack bal
alabilecek misin! Madem renmeye yatkn birisin,
unu
da ren o zaman: Sevgi avu alp dilenilebili
para pulla satrn alnabilir, armaan olarak sunulabi-
lir sana, sokakta bulunabilir, ama haydutlukla ele
geirilemez. Bu konuda yanl yol semisin kendi-
ne, Samana! Hayr, hay.r, senin gibi sevimli bir deli-
kanh sevgiye byle yanl yoldan yaklamaya kal-
karsa, yazk olur dorusu."
Siddhartha, glmseyerek eildi Kamala'nrn
nnde. "Yazk olur, Kamala; ne kadar da haklsn!
Hem de
ok
yazk olur. Hayr, ne ben senin azrnda-
ki baldan bir damlasn kaybedeyim, ne sen benim
azmdaki baldan. Dediin gibi olsun: Siddhartha
eksiklerini tamamlar tamamlamaz dnp gelecek
sana; giysiler, iskarpinler ve para pulla gelecek. Ama
syle, tatl Kamala, bana kk bir tte de bulu-
namaz mSln?"
"Bir t m? Neden olmasrn?
akallarrn
ya-
ad
ormandan gelen zavallr, cahil bir Samanaya
kim t vermek istemez."
"Sevgili Kamala, madem yle, bir akl ver: Nere-
ye gide;rim,
zn ettiin
eyi
bir an nce nere-
de bulabilirim?"

"Dostum, pek
ok
kimsenin bilmek istedii
ey-
dir bu. Hangi iten anlryorsun, o ii yapmal,
alr-
mana karlk da para, giysi ve iskarpin almaya bak-
malrsrn. Yoksul biri baka trl para sahibi olamaz.
Hangi iten anlryorsun bakayrm?"
"D
nebilir,
bekleyebilir, oru tutabilirim. "
"Bu kadar ml hepsi?"
"Bu kadar. Ama,
iir
de dzebilirim. Bir
iir
oku-
sam sana, karlnda bir pck verir misin?"
"Neden olmasrn,
iirin
houma gitsin yeter ki.
smi neymi?"
Siddhartha bir an dndkten sonra aadaki
dizeleri okudu:
"Gl"geli konl,uundan girdi ier gzel KamaLa,
E smer S amana dikiliy ordu konLuun kapsnda,
Lotus
ieini
grd, eild nnde gerl,ere kadar
Gl,msed, teekkrle karLk uerdi gzel Kamala.
TanrLara kurbanlar sunlTlaktan daha ho dige
dnd Samana.
GzeL Kamal,a'ga sungular sunmak daha ho."
Hzlr hzlr ellerini
rrptr,
Siddhartha'y alklad
Kamala, kollarrndaki altn bilezikler
angrrdad.
"Okuduun dizeleri beendim, esmer Samana
ve dorusu onlara karlk sana bir pck vermek
benim iin bir kayp olmayacak."
Baklarryla Samanayl
ekip
getirdi yanrna; Sa-
mana yzn Kamala'nn yzne edi, dudaklarn
taze
atlam
incire benzeyen dudaklarna bastrd
onun. Kamala uzun uzun pt, brrakmad Siddhart-
ha'y. Kamala'nn kendisine nasrl retmenlik yap-
trnr, ne kadar bilge biri olduunu, kendisini nasil
avcuna aldrnr, bazen kendisinden itip uzaklatrr-
ken bazen de kendisini cezbettiini, bu ilk pc-
64
n
ardnda her biri brnden deiik, her biri de-
nenip slnanm pek
ok
pcn uzun bir dizi ha-
linde kendisini beklediini gren Siddhartha, hay-
retler iinde kald. Derin derin soluyarak durdu, bi-
lip renmesi gereken
eylerin okluu
karrsrnda
bir
ocuk eibi akna
dnmt.
"Dizelerin pek gizel," diye ykseltti sesini Ka-
mala. "Zengin biri olsaydm, karlnda altnlara
boardm seni, Ama
unu
syleyeyim ki,
iirlerinle
sana gereken patay kazanmatl zot olacak.
nk
Kamala'nrn dostu olmay istiyorsan,
ok
paran ol-
mas gerekiyor."
"Nasrl da pmesini biliyorsun, Kamala," diye
kekeledi Siddhartha.
"Evet, bilirim pmesini, bunun iin deil mi za-
ten ne giysilerin, ne iskarpinlerin, ne bileziklerin,
ne daha baka gzel
eylerin
eksikliini
ekerim.
Peki ama, sen ne yapacaksn, Samana? Dnmek,
oru tutmak ve
iir
dzmekten baka bildiin
ey
yok mu?
"Sungu trenlerinde sylenen ilahileri de bili-
rim," dedi Siddhatha. "Ama artrk sylemek istemi-
yorum bunlar. By szleri de bilirim, ama atk
azma almak istemiyorum bunlarr. Kutsal kitaplar
okudum..."
"Dur bakaym," diyerek Siddhartha'nrn szn
kesti Kamala. "Okuyup yazmaslnr biliyorsun de-
mek?"
"Elbette . Baz kimseler bilir bunu."
"Pek
ok
kimse de bilmez. Ben de bilmem rne-
in. ok
iyi bir
ey
okuyup yazabilmen,
ok
iyi bir
ey.
Aynca, by szleri de ilerde iine yarayabilir."
O anda bir hizmeti geldi koarak, hanrmnn
kulana bir
eyler
fisldad.
"Ziyaretim var," diye sesini ykseltti Kamala.
siddhartha
65l5
"Durma, hemen kaybol, Siddhartha, seni kimse bu-
rada grmemeli, anladn mr! Yarrn yine konuuz
seninle."
Ardndan hizmeti kza dnen Kamala, dindar
Brahmana beyazbir stlk vermesini syledi. Neye
uradnr anlayamadan, hizmetinin kendisini
e-
kip gtrdn grd Siddhartha; kz onu dolam-
bal yollardan geirip bir kameriyeden ieri soktu,
bir stlk verdi, sonra kameriyeden
kardr
Sidd-
hatha'yr, kimseye grnmeksizin hemen koruluk-
tan uzaklamasrn tembih etti.
Siddhartha da kendisine syleneni memnuni-
yetle yapt. Ormanlar yabancrsr olmad iin, ses
karmadan
ayrld koruluktan,
itin
zerinden at-
layp geti. Halinden memnun, koltuunda drlp
sarlmr giysiyle, kente dnd. Yolcularn konakla-
d bir hana varrp kaprnrn yanl banda durd.u, sesi-
ni
karmadan
biraz yiyecek dilendi, pirinli bir pas-
ta tututuruldu eline. Belki hemen yarrndan ba-
layp kimseden bir
ey
dilenmeyeceim artrk, diye
geirdi iinden.
Ansrzrn yreinde gurur atei alevlendi. Artk
Samana olmaktan
kmtr,
bundan byle dilenmek
yakmazdr ona. Pirinli pastay oradaki bir kpee
verdi, kendisi yiyeceksiz kald.
"Basitmi burada, dnyada srdrlen yaam,''
diye dnd. "Hibir gl yok. Henz bir Sa-
manayken her
ey
gt, her
ey
zahmetli, hatta
umarsz. Oysa
imdi
her
ey
kolay, Kamala'nrn bana
verdii pme dersi kadar kolay her
ey.
Gereksindi-
im
tek
ey,
giysiler ve para. Bunlar da ulalmasr
kolay, yakn hedefler, insanrn uykusunu karacak
eyler
deil."
Sictdhartha, Kamala'nrn kentteki eni
oktan
sorup renmiti; ertesi gn doruca eve gitti.
66
Kamala, "ler yolunda," diyerek karilad ken-
disini. "Kamaswami seni bekliyo bu kentteki
tccarlarln en zenginidir. Beenirse ie alacak seni.
Kafan
altr,
esmer Samana! Araya bakalannr ko-
yup senden bahsettirdim ona. Ona kibar davran,
ok
gl biridir. Ama fazla alakgnllle de kama!
Ona uaklk etmeni istemem, onun gibi biri olmaya
al,
yoksa memnun edemezsin beni. Kamaswami
yalanmaya baladr, rahatrna bakyor artk. Senden
holarursa iin tjyk ksmnr sana emanet edecek-
tir."
Siddhartha teekkr ederek gld. Onun o gn
ve nceki gn azna bir
ey
koymadnr renen
Kamala, ekmekle meyve getirtti, yedirip iirdi ona.
Siddhartha'yr uurlarken, "ansln varm," de-
di. "Birbiri ardnda kaplar alyor nnde. Nasl i-
tir bu anlamadm? By m yapryorsun yoksa?"
Siddhartha, "Dn sana dnmesini, bekleme-
sini ve oru tutmasrn bildiimi sylemitim, ama
sen bunlarrn bir ie yaramayacarnr ileri srm-
tn," dedi. "Oysa
ok
ie yarayacaklar, Kamala, g-
receksin. Greceksin ki ormanda yaayan Samana-
lar pek
ok
gzel
ey
renir, sizin elinizden gelme-
yen pek
ok ey
ellerind,en gelir onlarrn. nceki gn
sar sakal birbirine karm bir dilenciydim, bir
gn geti aradan, Kamala'y ptm ve
ok
srmeye-
cek bir tccar olup para kazanacarm, senin deer
verdiin
eylerin
tmne sahip olacarm."
"PekAlA," dedi Kamala. "Peki, ben olmasaydrm
nice olurdu halin? Kamala yardmna komasaydr,
ne yapardrn
imdi?"
"Sevgili Kamala," dedi Siddhartha dorulup
kalkarak. "Senin koruluundan ieri girmek, sana
gelmekle ilk'ad.m attm. Bu dnya gzeli kadndan
sevime sanatrnr renmeyi kafama koymutum.
67
Buna niyet ettiim andan beri biliyordum ki ama-
ctml gerekletireceim.
Bana yardrm
elini uzata-
carnr biliyordum senin, koruluun giriinde
bana
ilk kez baktnda bunu anlamrtm.''
"Peki, bunu yapmak istemeseydim?''
"Ama istedin. Bak, Kamala: Diyelim suya bir ta
attrn, en krsa yoldan suyun dibine iner. kendine bir
hedef belirledi, kafasrna bir
ey
koydu mu, Sidd-
hartha'da da deiik deildir durum. siddhartha
hibir
ey
yapmaz,
bekler, dnr, oru tutar, ama
ta nasl suyun iinde yol alrrsa, o da dnyadaki nes-
neler iinden yol alp gide bir
ey
yapmakszn,
krln kprdatmaksrzrn; bir
ey ekip
gtrr
onu;
decek oldu mu koyverir kendini, der. Belirledi-
i
hedef kendine
eker
onu,
nk
hedefinden onu
alrkoyacak hibir
eyin
ruhundan ieri szmasrna
izin vermez. te samanalarrn yannda
siddhart-
ha'nn rendii
ey.
kaln kafallarn by diye ni-
teledii ve cinlerin banrn altrndan
ktrna inan-
d
ey.
Cinlerin barnrn altrndan
kan
hibir
ey
yoktur, cinler yoktur
nk.
Herkes by yapablia
herkes belirledii hedefe ulaabilir, yeter ki dn-
mesini, beklemesini ve oru tutmasrnr bilsin.''
Kamala kulak vermi, Siddhatha'y dinliyordu.
sesini seviyordu onun, gzlerinin
bakrnr seviyor-
du.
"Belki de.yledir," dedi alak sesle, ''sylediin
gibidir belki, dostum. Belki bir baka trldr, Sidd-
hartha yakkl
bir erkek olduu iin bak kadn-
larrn gnln
okuyor, bu yzden de
ansr
yaver gi-
diyordur."
Bir pckle Kamala'ya veda edip ayrldr Sidd-
hartha. "Dilerim yledir, retmenim. Dilerim bak-
rm
hep gnln
okar, dilerim hep
ans
getirir
senden bana."
6B

o cuk I n s anl,arn Yannda
Siddhartha, tccar Kamaswami'yi grmeye git-
ti; bir zengin e gsterdiler kendisine, uaklar onu
alp paha biilmez hallarla denmi yollardan ge-
irdiler,
bir odadan ieri soktular, burada Kamaswa-
mi'yi bekledi Siddhatha.
Derken Kamaswami girdi ieri, hayli aarm
salarr, ihtiyatla bakan
ok
zeki gzleri ve arzulu
azyla, tez canlr, uysal bir adamd. Evin efendisi ve
konuk nazike selamlad birbirini.
"Bana anlattklarrna gre," diye konumaya
balad tccar, "sen bilgin biriymisin, ama bir tc-
carrn yanrnda i aryormusun kendine. I aradna
gre, geim srkrntrsrna dm olmalsrn?"
"Hayr," diye cevaplad Siddhartha, "srkrntrya
dmedim,
imdiye
kadar da asla maddi srkrnt iin-
de yaamadrm.
unu
bilmeni isterim ki, Samana-
larrn yanrndan geliyorum, uzun zaman onlarla bir-
likte yaadrm."
"Samanalarrn yanndan geliyorsun, nasl maddi
srkrntr iinde olmazsrn? Samanalar parasrz pulsuz
insanlar dei1 midir?"
"Demek istediin buysa, evet, be parasz biri-
yim," diye karlk verdi Siddhartha. ''Ama kendi
gnlmle
istedim byle olmayr, yani srkrntr iinde
saylmam."
"Peki, elinde avucunda olmadrna gre, neyle
geineceksin?"
"Bunu dnmedim henz, Sayn Kamaswami.
yl akn bir sredir be param yok, ama neyle
geineceimi
asla dnm deilim.''
"yleyse bakalarnn parasryla geindin?''
"Belki yle oldu. Ama sayln tccar Kamaswa-
mi'nin kendisi de bakalarrnn parasyla geiniyor.''
"Doru syledin. Ama bakalarlnn parasnr be-
davadan almyor, karlnda onlara mal satyor.''
"Gerekten yle anlalan. Herkes alyor, herkes
veriyor, hayat byle."
"Peki, paran o]mazsa ne vereceksin, syler mi-
sin?"
"Herkes kendisinde olan
eyi
verir. Sava g
verir, tccar mal, retmen ders, kyl pirin,
balk da balrk."
"ok gzel. Peki, senin verebilecein
ey
nedir?
Bildiin meslek, elinden gelen i nedir?''
"Dnebilirim. Bekleyebilirim. Oru tutabili-
rim."
"Hepsi bu kadar m?"
"Sanrm bu kadar!"
"Peki, bunlar neye yarar? Orucu alalm rnein,
ne yarar var bunun?"
"Hem de
ok
yararl
eydir,
efendim. Yiyecek
bulamayan birinin yapabilecei
en akllca
ey
oru
tutmaktr. siddhartha oru tutmasrn renmeseydi,
senin ya da bir bakasrnn yanrnda mutlaka i bulup
alacakt
bugn, alrk buna zorIayacaktr onu. Ama
oru tutabildiine gre rahatlkla bekleyebili; sabr-
szlk diye bir
ey
bilmez, srkrntr
ekmez
hi; alk
70
denen
ey
isterse uzun zaman
ullansn
barna, o yi-
ne glp geer. te buna yarar o*, efendim."
"Haklrsrn, Samana. Ben
imdi
geliyorum."
Odadan
kp
giden Kamaswami, az sonra elin-
de rulo yapilm bir kAtla dnd. "Bunu okuyabi-
lir misin?" diyerek kAdr konuuna uzatt.
Siddhartha kAttaki yazya bir gz att; bir tica-
ret szlemesiydi bu, iindekileri okumaya koyuldu.
'|Mkemmel," dedi Kamaswami. "u kAda da
bir
eyler
yazarnmsn?"
Siddhartha'ya bir kAtla bir kalem verdi. Sidd-
hartha da birka bir
ey
yazp kAd ona geri uzattr-
Kamaswami, kAttaki yazy okudu: "Yazmak
iyidi ama dnmek daha iyi; aklllk iyidir, ama
sabretmek daha iyi."
"YazIa hi diyecek yok," diye sesini ykseltti
tccar Kamaswami vgyle. "Konum an:-:,:z gereken
birka
ey
daha var. Bugnlk benim konuum ol,
burada kal."
Siddhartha teekkr edip daveti kabul etti ve
tccarrn evinde kald. Giysiler getirildi kendisine,
iskarpinler getirildi, uaklardan biri de her gn ban-
yosuyla ilgilendi. Gnde iki kez zengin bir yemek
karld
nne, ama Siddhartha gnde yalnz bir
defa yemek yedi ve ne et koydu azna ne
arap
iti-
Kamaswami ilerinden bahsetti, mallarr ve depolarr
gsterdi ona, hesaplar gsterdi. Bilmedii pek
ok
ey
orendi Siddhartha,
ok
dinledi, az konutu. te
yandan Kamala'nn szlerini unutmayrp Kamaswa-
mi karsnda asla ondan aa biri gibi davranmadr,
tccar kendisine kendi ayarnda, hatta kendinden
de stn biri gibi davranmaya zorlad. Kamaswami
ilerini titizlikle,
okluk
canla bala gren biriydi;
Siddhartha'ya
gelince, btn bu ilere, bir oyun g-
zyle bakyor, kurallarn titizlikle renmeye
al-
7|
yor, ama ieriine bir trl rsrnamryordu.
Ende kalmaya baladktan
ksa bir sre sonra
siddhartha
kamaswami'ye
ilerinde yardrm
etmeye
balad- Ama her gn,
belirli bir saatt"e, zerinde
k
giysiler,
ayaklarnda
zarif iskapinlerle gidip gzel
kamala'y
ziyaret ediyordu,
ok
gemedin
yannda
armaanlar
da gtrmeye
balamit.
kamala'nrn
krrmzr ve zeki dudakla., puk
ok ey
retmiti
ona. Narin ve esnek elleri pek
ok "v
orutmii.
Sevgide henz bir
ocuk sayla., ," t,., krne,
doymak bilmeksizin
dipsiz bir uuruma
dalar gibi
sevi hazlarndan
ieri dalmaya heveslenen
sidd-
hartha, haz vermeden
haz alrnamayacarnr,
her jes-
tin, her okayn,
her dokunuun,
her bakrrn, ne
kadar kk olursa olsun vcuttaki
her kenin
kendine zgu bir gizle
donatldrrnr,
bu gizi
kefet-
menin kefeden
kiiyi mutlu klacan
olrendi ka-
mala'dan. Ayrrca bir
eyi
daha rendi: Her sevi
en-
liinden sonra sevgililer birbirlerinden,
biri tekine
hayranlkla
bakmadan
ayrlmamalrydlar;
hem yen-
mi hem yenilmi
olmalr, herhangi
birinde arrr doy-
muluk ya da bkknlk
duygusu uyanmamalr,
s-
mrdkleri ya da smruau<erini
hissetmemeliy-
diler. siddhartha, gzel
ve akll sanat kamala'nrn
yanrnda
harikulAde
saatler yaad,
rencisi
oldu,
A oldu, dostu oldu onun.
imdiki }rr-, anlam
ve deerini tccar kamaswami'nin
tcarlt ilerinde
deil, Kamala'nrn yanrnda
kazanryordu.
kamaswami,
nemli mektuplarl
ve szlemeleri
ka]eme almakla grevlendirmiti
siddhartha'yr
ve
nemli btn ileri onunla konumaya, grmeye
giderek
alt. Siddhartha'nn
pirintl.,
.]" ynden,
gemicilikten
ve ticaretten pek
anlamadn,
ama
elinin uurlu olduunu grm,
kendisinden
daha
sakin ve serinkanh
olduunu, yabanc
insanlarrn
72
dertlerini dinleme ve ruhlarrna nfuz etmede daha
stn olduunu anlamt. Bir dostuna, "Bu Brah-
mar", demiti, "doru drst bir iadam deil, ola-
ca da asla yok ilerde, kendini btn yreiyle ie
vermiyor. Ama baarrnrn ayaklarna kadar geldii
insanlarln slrr var bu adamda, doutan
ansl
do-
mu belki, belki bir by sz konusu, belki de Sa-
manalardan rendii bir
ey.
Her zaman ilerle oy-
nuyor gibi bir hali var; tmyle sarlp sarmalamryor
iler onu hibir'zaman, tmyle onu avcuna almr-
yorlar, baarrsrzlktan asla korkmuyor, asla bir kayp
tasalandlrmryor onu."
Dostu, tccar Kamaswami'ye bir tte buluna-
rak: "Senin hesabna yapt ilerin kazancrndan
te birini ver bakalm kendisine," dedi. "Ama bir
kayp sz konusu olursa, bunun da yine te birini
det. O zaman ie daha bir canla bala sarrlacaktrr."
Kamaswami, dostunun dn tuttu. Ne var
ki, Siddhartha pek umursamadr bunu. Payrna den
kazancr istifini bozmadan alrp kabullendi; bir kayp
sz konusu olduunda da glerek: "Ne yapalrm, bu
i kAr getirmedi," deyip
kt.
Gerekten de iler Siddhartha'y pek ilgilendir-
mez grnyordu. Bir defasrnda byk miktarlarda
pirin satrn almak iin bir kye gitti. Ama kye
vardnda bakt ki rn baka bir tccara satlmr.
yleyken gnlerce kyden ayrrlmad, kylleri ye-
dirip iirdi,
ocuklarna
bakrr paralar dartt, bir
dne katld ve yapt yolculuktan hayli mem-
nun halde dnd. Kamaswami hemen dnp gelme-
dii, bo yere zaman ve para harcad iin
kt
ona. Siddhartha da
yle
karlk verdi: "Brrak sy-
lenmeyi, sevgili dostum! Paylayp azarlamalarla asla
bir yere varrlamaz. Ortada bir zarat ziyan varsa, ba-
na detirsin olup biter. Ben, yaptm yolculuktan
73
ok
memnunum. Pek
ok
insan grp tanrdrm, bir
Brahmanla dostluk kurdum, kydeki
ocuklar
diz-
]erime oturtup hoplattm, kyller bana tarlalarrnr
gsterdi, kimse bir tccar gzyle bakmad bana.''
"Pek ho btn bunla:," diye sesini ykseltti
Kamaswami fkeyle, "ama gerekte bir tccar oldu-
unu
hatrlatmak isterim sana! Yoksa yalnzca e-
lence olsun diye mi yaptn bu yolculuu?''
"E]bette," diye gtd Siddhartha, ''elbette e-
lence olsun diye yaptm. Baka ne iin olacakt?
ye-
ni insanlar, yeni yerler tanrdm, bakalarnln bana
gsterdii gleryzlln
ve gvenin lazzn ya-
adrm,
dostlar edindim kendime. Bak azizim, Ka-
maswami olsaydm, pirin alma iinden bir
ey k-
maynca kzp fkelenir,
arabuk dner gelirdim,
zaman da para da gerekten
boa harcanrrd. Ama
ben gzel gnler geirdim kyde, bilmediim
eyler
rendim,
eitli
hazlar yaadm, krzrp sinirlenerek,
acele edip telaa derek bakalarn da kendimi de
zntye sokmadm. lerde belki daha byk
apta
bir rn satrn almak ya da ne bileyim bir baka
amala aynl kye gidersem,
oradakiler yzleri gle-
rek ve neeyle karlayacaktr beni, ben de o ilk gi-
diimde acele etmediim ve fkeyle davranmadm
iin kendimle kvan duyacam. Yani bu bahsi ka-
patsan iyi olur, dostum, kzp zme canrnr! Bir gn
gelir ve dersen ki, bu siddhartha'nn zarar dokunu-
yor bana, bir tek sz yeter, Siddhartha
ekip
gider
hemen. Ama o gne kadar izin ver de birbirimizle
iyi geinmeye
bakal"m."
Onun, yani Kamaswami'nin ekmeini yediini
siddhartha'ya kabul ettirmeye ynelik
abalar
d,a
boa gitmiti tccarn. siddhartha kendi ekmeini
yiyor, daha dortsu her ikisi de bakalarrnrn ekme-
ini,
herkesin ekmeini yiyordu. Siddhartha, Ka-
74
maswami'nin kayg ve tasalarna asla kulak asmryor,
Kamaswami'nin tasa ve kaygrlarr da tkenmek bil-
miyordu. Bir i var da baarsrzlkla sonulanacak
m grnyordu, bir yere yollanan mal yolda kay-
bolmua, borlulardan biri borcunu demeyecee
mi benziyordu, Kamaswami tasalr ya da fkeli szler
sarf etmenin, kalarrnr
atp
surat asmanln, doru
drst uyku uyuyamamanrn yararlr olduuna,
alr-
ma arkada Siddhartha'yr inandrramryordu bir
trl. Kamaswdmi bir defasnda barna kakarak bil-
dii her
eyi
kendisinden rendiini syleyince,
Siddhartha
yle
cevap verdi buna: "Byle
akalar
yaparak benimle elenme ltfen! Senden balk dolu
bir sepete ne fiyat biileceini, birine verilen bor
para karlnda ne kadar faiz alnacarnr ren-
dim. Bunlar senin uzmanlrk alanrna giren konular.
Ama dnme sanatrnl sen retmedin bana, dos-
tum Kamaswami; onu sen benden renirsen daha
iyi olur."
Gerekten de Siddhartha'nrn gnl ticarette de-
ildi.
Ticaret ii Kamala iin gerekli parayr salama-
da bir arat ve bu yolla ihtiyacndan
ok
daha faz-
lasrnr da kazanabiliyordu. Bunun dnda Siddhat-
ha'nn ilgi ve merakrnr uyandran, ileri, meslekleri,
tasa ve kayglar, elenceleri ve budalalklar daha
nce kendisine ay kada yldzlar kadar yabancr ve
uzak insanlard yalnzca. Btn bu insanlarla ko-
numann, onlarla bir arada yaamanrn, onlardan
bir
eyler
renmenin ne kadar kolay stesinden
gelirse gelsin, arada kendisini onlardan aylran bir
ey
bulunduunun ak seik farkndayd ve bu da
Samanalyd. Ayn zamanda hem sevip hem aa-
lad insanlarn
ocuksu
ya da hayvans]. bir yaam
s:dn gryordu.
ahp
didindiini gryor-
du onlarrn; karilnda dedikleri crete hi de
75
demeyecek nesneler urunda, para pul, kk haz-
lar, kk payeler
urunda acr
ektiklerini, salarnr
aarttklarnr gryor,
birbirlerine veritirip haka-
retler yadrdklarrnr,
bir samananrn glp getii
straplardan
dolay ah vah ettiklerini, bir sama-
nanrn hi duyumsamad yokluk
ve yoksunluklar-
dan etkilendiklerini gryordu.
Bu insanlarrn buyur edip sunduklarr her
eye
kuak ayordu. keten bezi satmak isteyen tccarla-
r gler yiz|e karlyor, bor para almaya gelenleri
gler yzle, kendisine koca bir saat yoksulluklarr-
nn yksn anlatan, oysa bir samanann yarrsr
kadar bile yoksul saylmayan dilencileri gler yzle
karlyordu. kendisini tra eden uaa nasrl dav-
ranryorsa, diyelim muz alrrken kendisinden -be
kuru fazla para srzdrrmasna bilerek ses
rkarmadr-

sokak satrcrsrna nasrl dawanryorsa, yabancr
lke-
lerden gelmi
varlkl iadamlarna da yle d.awanr-
yordu. Kamaswami gelip tasa ve kaygrlarrndan
dola-
yr srzlanacak ya da belli bir i nedeniyle sulamalar
yneltecek
oldu mu, merakla ve neeli bir yzle onu
dinliyor, hayretle karilyor sylediklerini, anlatma-
ya
alyor, zorunlu bulduu lde hak veriyordu;
sonra ona srrtrna
erip, kendisiyle konumak iin
bekleyenlerden
srad.a kim varsa ona dnyordu.
pek
ok
da kii vardr ondan mal alp mal satmaya
gelen,
onu dolandrrmaya,
onun aznr aramaya ge-
len; pek
ok
kii vard merhametine srnan, pek
ok
kii, ona akrl danlan. kimilerine akl veriyor,
kimilerine acryor, kimilerine bata bulunuyordu;
kimilerinin kk
apta
dolandrmaslna
ses
kar-
mryor, btn bu oyun ve herkesin bu oyunu canla
bala srdrmesi, tpk eskiden tanrrlr. ," Brah-
man'n olduu gibi kurcalayp duruyordu kafasn.
Bazen yreinin
derinliklerinden
can
ekien
76
hafif bir ses geliyordu kularna; ses yle hafiften
yankrlanyordu ki, Siddhartha zor iitebiliyordu.
Her defasrnda garip bir mr srdrdn, tm
de yalnzca oyun olan pek
ok ey
yaptrrnr, nee ve
bazen haz iinde vakit geirmesine karn gerek
hayatn ona hi dokunmakszrn yan bandan akp
gittiini dnyor, bir saat kadar bunun bilinci
iinde yayordu. Bir top oyuncusu nasrl toplarla oy-
narsa, o da ileriyle ve
evresindeki
insanlarla oynu-
yor, bu insanlarr"seyrediyo onlarla eleniyordu; gel-
gelelim, btn yreiyle ve varlnrn derinliklerin-
den kaynayan prnarla iin iinde deildi. Sz konu-
su plnar Adeta kendisinden uzak bir yerlerde akp
gidiyor, gze grnmeden boyuna srdryordu
akrrnr, onun yaamyla hibir alp verecei kal-
mamrtr. Byle dnceler karsrnda birka kez ir-
kildi Siddhartha, gnlk yaamln btn o
ocuksu
uralarrna ben de kendimi vererek btn kalbimle
katlsam, ben de gerekten yaasam, gerekten bir
eyler
yapsam, gerekten yaayp hayattan keyif al-
sam, byle bir seyirci gibi hayatrn yanr banda du-
rup dikilmesem diye geirdi iinden.
Ama her defasrnda dnp dolap yine Kama-
la'ya gidiyor, sevime sanatrnr reniyor ondan, ver-
me ve almalarrn baka her yerdekinden
ok
bir tek
eye
dnt dnyevi hazlann okulunda renci-
lii srdryordu. Kamala'yla sohbet ediyor, ondan
yeni
eyler
reniyor, ona akl verip ondan akl al-
yordu. Kamala, bir zamanlar dostu Govinda'nln an-
ladndan daha iyi anlyordu onu, Govinda'dan da-
ha
ok
benziyordu ona.
Siddhartha bir ara
yle
dedi Kamala'ya. "Sen
de benim gibisin, insanlarn byk
ounluundan
farklsn. Kamala'sn sen, yalruzca Kamala; iinde
dingin bir yer, srnrlacak bir yer var, ne zaman ister-
77
sen benim gibi oraya
ekilebili
kendini kendi evin-
de hissedebilirsin. Pek az insanda vardr bu, oysa
herkes buna sahip olabilir."
"Btn insanlar akll deil," diye cevaplad Ka-
mala.
"Hayr," dedi Siddhartha, "aklllkla ilgisi yok
bunun. rnein, Kamaswami de benim kadar akrllr,
ama byle bir snak yok iinde. Oysa baz insan-
larrn kk
ocuklarnki
kadardrr aklr, yleyken
byle bir snak vardr kendilerinde. nsanlarn b-
yk
ounluu,
Kamala, den bir yaprak gibidia
kaplp gider rzgArn nne, havada szlr, dnp
duruE saa sola yalpalar vurarak iner yere. Pek az
kii de vardrr, yldzlara benzer, belli bir yrngede
ilerler durur, hibir rzgr varamaz yanlarrna, kendi
yasalarrn ve izleyecekleri yolu kendi ilerinde tar-
lar. Tandm pek
ok
bilgin ve Samana arasrnda
bir tanesi ite byle kusursuz biriydi, asla unutma-
yacam onu. Gotama'yd bu ulu kii, Buddha re-
tisinin mjdeleyicisi Gotama. Binlerce renci her
gn retisini dinliyo her an kurallarrnr izliyor
onun, ama hepsi de den yapraklardan farksrz,
reti ve yasay ilerinde tadklarr yok,"
Kamala, Siddhartha'ya bakt glmseyerek.
"Yine ondan sz etmeye baladrn, kafanda yine Sa-
mana dnceleri var."
Siddhartha sustu, se oJ .ununu oynamaya ko-
yuldular, Kamala'nn bildii otuz ya da krk deiik
oyundan birini. Kamala'nn vcudu bir
jaguarnki
kadar
evik,
bir avcnrn yay kadar esnekti: ondan
sevi sanatrnr renen kiiyi pek
ok
haz|a, pek
ok
gizle donatyordu. Uzun zaman Siddhartha'yla oy-
nad Kamala, onu cezbedip kendine
ekti,
onu itip
uzaklatrd kendinden, zorladr onu, sarp sarma-
ladr, ustalamasnn lnazzna vardr onun, sonunda
7B
Siddhartha yenik dt ve bitkinlik iinde Kama-
la'nn yanr banda dinlenmeye koyuldu.
Gzel yosma zerine eildi Siddhatha'nrn, y-
zne bakt uzun uzun, yorgun gzlerinin iine bakt.
Dnceli dnceli, "Sen
imdiye
kadar gr-
dm sevgililerin en iyisisin," dedi. "Bakalarln-
dan daha glsn, daha esnek vcutlu ve daha ar-
zulu. Benim sanatm iyi rendin Siddhartha. Bir
gn yalanrrsam, senden bir
ocuum
olsun ister-
dim. Ama yine dg, sevgilim, bir Samana kaldn sen,
beni sevmiyorsun, hi kimseyi se,,rmiyorsun. Doru
deil mi?"
"Olabilir," diye cevaplad Siddhartha yorgun.
"Ben de senin gibiyim. Sen de sevmiyorsun, yoksa
bir sanat olarak sevgiyle nasrl uraabilirsin? Bizim
gibiler belki sevemez.
ocuk
insanlar yapabilir bu-
nu; bu, onlarrn gizidir."
79
Sansara
Uzun zaman Siddhartha dnya yaamrnr, hazlar
ve zevklerin yaamrn srdrm, ama hibir zaman
bu yaamn iinde yer almamt. Samanalkla ge-
en
o ateli yllarda ldrd duyularr yeniden ha-
yata amt gzlerini;
siddhartha zenginliin tad-
na varmr,
ehvetin
tadna, g ve kudretin tadna
varmrtr, yleyken uzun sre iten ie Samana
kalm, kamala, bu akll kadn da bunu doru ola-
rak sezmiti. Dnme, bekleme, oru tutma beceri-
sidir ki her zaman ynlendirmiti
hayatn, ]net za-
man bu dnyanln insanlan, bu
ocuk
insanlar sidd-
hartha'ya yabancr kalmrtr, siddhatha'nn onlara
yabancr
kald gibi tpk.
Yllar gemi,
ewesi
mutlulukla sarlm Sidd-
hartha onlarrn geip gittiini pek fark etmemiti.
varlkl biri olup
kmt
sonunda; hanidir kendine
ait bir evi vard, kendi uaklarr ve kent drnda r-
mak kysnda bir bahesi vardr. nsanlar onu sevi-
yor, paraya ya da de ihtiya duydular m, kalkp
ona geliyorlard,
ama Kamala dnda ona yakrn
kimse.yoktu
Bir zamanlar genliinin
doruk noktasrnda, Go-
B0
,i
vinda'dan ayrrldrktan, Gotama'nn vaazn dinledik-
ten sonraki gnlerde yaad o yce, o yaman uya-
n, o gerilimli bekleyi, retisiz ve retmensiz ge-
en
o ba havada yalnzlk, gnlndeki Tanrrsal se-
si iitmeye duyduu o yumuak eilim giderek bir
anrya dnm, gemie karmt. Bir zamanlar
yanr banda akan, bir zamanlar kendi iinde
aldayan
kutsal pnar
imdi
uzandaydr, hafiften
sesi duyuluyordr. Samanalardan rendii, Gota-
ma'dan rendii, Brahman babasrndan rendii
pek
ok ey
uzun sre kaybolmadan kalmt iinde:
Arl
a
kamadan ya amalar, d
nmelerden
zevk
almalar, kimi saatlerde meditasyon yapmalar, ne v-
cut, ne bilin sayrlan nefse, bu ezeli ve ebedi Ben'e
ilikin gizli bilgiler bunlar arasrndayd. rendikle-
rinin bazrsr kendisinde kalm, ama zamanla birer
birer varlrnrn derinliklerine gml.erek zerieri
toz toprakla rtlmt.
mlekinin
bir kez
evri-
len kasna nasl uzun sre dnp durur, ancak ya-
va yava yorulup dnmesine son verirse, Siddhart-
ha'nn ruhunda da
ileciin
kasna, dnmenin,
ayrt etmenin kasna uzun sre dnmesini srdr-
mt, hala da srdryordu, ama yava dnyordu
artrk, duraksayarak dnyordu ve durmasr yakrnd.
Yava yava, can
ekien
bir aa gvdesine rutube-
tin yava yava slzmas, onu doldurup
rtmesi
gi-
bi, dnya ve miskinlik de Siddhartha'nrn ruhuna
yava yava slzm, onu doldurup arlatrml, onu
yorgun drm, onu gznden uyku akar duruma
sokmutu. Ama buna karlk duyular bir dirimsel-
lik kazanm, pek
ok ey
renmi, pek
ok ey
g-
rp yaamrt.
Siddhartha ticareti renmi, insanlar etkisi
altna almay, kadnlarla gnl elemeyi renmiti,
k
giysiler giymeyi, uaklar saa sola koturmayr,
siddhartha
B1/6
rtrrlr sularda yrkanmay renmiti. Incelik ve zen-
le hazrlanm yemekleri, balr, eti, ku etini, baha-
ratlarr ve tatllarr yemeyi renmi, insanr miskin ve
unutkan yapan
araplar
imeyi renmiti. Zar
oyunlarnl ve satran oynamay renmiti ayrrca.
Danszleri seyretmeyi, kendisini tahtrevanda tat-
may, yumuak yataklarda yatmay renmiti. Ama
yine de kendisini bakalarrndan farkl ve baka-
larrndan stn hissetmekten bir trl vazgeme-
miti, bakalarna biraz alayla, biraz alayl bir k-
msemeyle
bakmtr hep, bir Samanann kendile-
rini dnyaya adam insanlara kar besledii bir
kmsemeyle. Ne zaman Kamaswami hastalansa,
kzp fkelense, kendini aalanml hissetse, ile il-
gili tasa ve kaygrlara kaptrrsa kendini, Siddhartha
durumu hep alayla karlamrt. Ama geip giden
ekin mevsimleri, geip giden yamur mevsimleriyle
Siddhartha'nrn alayclr da yava yava ve farkrna
varrlmakstzn yorgun dm, stnlk duygusu
yatmt biraz. Bir yandan serveti giderek byr-
ken, o
ocuk
insanlarn kimi zelliklerini yava ya-
va kendine mal etmi, onlarrn
ocuksuluklarndan
ve korkularndan biraz ona da gemiti. yleyken
bu insanlara imreniyor, onlara ne
ok
benzerse, iin-
deki imrenme duygusu da o kadar byyordu. On-
1arda bulunup kendisinde eksik olan bir
ey
vard,
bu yzden imreniyordu onlara, bu insanlarn hayat-
larrna verdikleri neme, sevin ve korkular cokuy-
la yaamalarna, o bitip tkenmeyen sevdalanmala-
rndaki rkek, ama tatl mutlulua imreniyordu.
Kendi kendilerine, kendi kadnlarna,
ocuklarna,
onura ya da paraya, planlara ya da umutlara srekli
sevdalanmr durumdayd bu insanlar. Ama Sidd-
hartha bunu, tam da bunu, bu
ocuksu
sevinci ve
o-
cuksu budalal renmemiti onlardan; inadna
82
i
kendisinin de aalad tatsrz bir davranr ren-
miti. Sk sk yle oluyordu ki, elenceyle geirilen
bir gecenin sabahnda hayli zaman yataktan
kmr-
yor, zerinde bir sersemlik ve yorgunluk hissediyor-
du.
okluk
yle oluyor ki, Kamaswami kendi dertle-
riyle barnr artt mr, sinirlenip sabrsrzlanryordu.
Bir zar o;rununda kaybetse, att kahkaha fazla
yksek perdeden
kyordu okluk.
Yznde baka-
larrnrn yzndeinden daha zek ve ruhani bir ifade
vard, ama seyrek glyordu bu yiz, varlklr insan-
larn yznde pek sk rastlanan zellikleri, honut-
suzluu, hastahkl grnm, keyifsizlii, miskinli-
i,
seviden yoksunluu birer birer alp benimsiyor-
du. Zenginlerin ruhlarrndaki hastalk yava yava
kavrryordu onu.
Yorgunluk bir tl, ince bir sis gibi yava yava
zerine
kyordu
Siddhartha'nln, gnden gne bi-
raz daha younlayor, aydan aya biraz daha bu-
lanrk, yldan yla biraz daha ar oluyordu. Yeni bir
giysi zamanla nas.l eskirse, zamanla gzel rengini
yitiri zerinde lekeler belirir, buruup krr, etek
ular rseleni kimi yerlerde tatsz pskller olu-
ursa,
Govinda'dan ayrldrktan sonra Siddhart-
ha'nn yaamaya balad yeni yaam da eskimi,
yllar getike rengini ve parlakln yitirmi, zeri
lekelenip burukluk ve krrrklklarla kaplanmtr.
Aslnda henz giz| sakl olmakla beraber sada sol-
da d krkl ve tiksinti
imdiden
banr uzatmr,
bekliyordu. Ama Siddhatha farknda deildi bu-
nun. Fark ettii tek
ey
vard, eskiden iinde uyarup
kendisine en gzel gnlerinde izleyecei yolu gste-
ren aydnlk ve gvenilir sesin susmu olmasyd.
Dnya onu avcuna alm, zevk,
ehvet,
miskin-
lik ve nihayet kt huylarn her zaman en aptalcas:.
oldunu dnp hepsinden
ok
kmsedii ve
B3
t
{
alay ettii agzllk onu ele geirmiti.
Ayrca,
mal, mlk ve servet hrs da yakaslna yapml,
bir
oyun, bir ss olmaktan
kp
bir zincire, bir
ruke
dnmt. Siddhartha bu hepsinden kt bam-
ll tuhaf ve hileli bir yoldan, zar oJ runlarryla edin-
miti.
nk
yreinde
Samanala son verdiin-
den beri para ve deerli eya karl oynad oyu-
na, daha nce
ocuk
insanlarn bir alkanl diye
bakp glmsedii,
umursamad kumara giderek
artan bir hrs ve tutkuyla sarlmtr.
yamar
bir oyun-
cuydu, onunla oynamaya cesaret eden pek az kii
vardr, yle ufak
eylere
oynamyordu
nk.
Gn-
lndeki bir gereksinimden
oynuyordu kumarr, rez|
parayr kaybedip
arur
etmek, onu fkeyle kark
bir sevince bouyordu; zenginlie, ticaretle ura-
anlarrn
tapt bu puta kar kmsemesini baka
hibir yoldan daha belirgin ve daha alayl gstere-
mezdi. Dolaysyla yksek ve acrmasrzca oynuyor,
kendi kendinden nefret ederek, kendi kendisiyle
alay ederek sryle para kazanryor, sryle para
kaybediyor, paradan, mcevherden, sayfiye evinden
oluyor, yeniden kazanryor bunlar, yeniden kaybedi-
yordu. zat atarken, ortada dnen parann yksekli-
iyle
kalbi
arparken
duyduu korkuyu, o mthi ve
soluksuz brakan korkuyu seviyor, srekli yeniden
tatmaya
alyor
onu, srekli bytmeye
alyor,
yalnzca bu duygudadr ki kendi doymu, prs-
m, yavanlam yaamrnrn
ortasrnda mutlulua,
esriklie benzer, ycelmi
bir yaama benzer bir
eyler
hissedebiliyordu. ve her ykl kayptan son-
ra yeni zenginliklerin planrnr yapyor, kendini eski-
den byk bir
abayla
ticaret iine veriyor, borlu-
lar daha
ok
sk boaz edip demeye zorluyordu
borlarn,
nk
ilerde de kumar oynamak, ilerde
de kaybetmek, ilerde de zenginlie kar kmse-
B4
mesini aa vurmak istiyordu. Siddhartha kaybetti-
i
zamanlar serinkanllnr eskisi gibi koruyamlyor,
eli ar borlulara karr eskisi gibi sabrr gsteremi-
yordu artk; dilencilere karr iyi kalpliliini yitirmi,
ba iin gelenlere bata bulunmaktan, bor iste-
yenlere bor vermekten zevk a|maz olmutu. Bir zar
atta kucakla para kaybetmekle kalmayp stelik
buna glen Siddhartha ticaret iinde daha kat ve
cimri birine dnmt, geceleri bazen para gr-
yordu dnde. Ve bu
irkin
byden her uyanlrn-
da, yatak odasnrn aynasrna bakp yzn yalan-
mr ve
irkinlemi
bulduu her seferinde, utan ve
tiksinti zerine her
ullandnda
kamay srdr-
yor, kap yeni talih o5runlarrna,
ehvetin
ve
arabn
uyuturucu etkisine srrnryor, oradan dnp servet
edinme, para biriktirme drtsnn eline brakyor-
du kendini. Bu krsrr dngde dnp durdukta yor-
gun dyor, yalanp kocuyor, hastalanyordu.
Derken grd bir d uyard onu. Akamr Ka-
mala'nn yanrnda, onun gzelim koruluunda geir-
miti. Aalarn altnda oturup sohbet etmiler, Ka-
mala dndrc szler sylemiti, arka planda
bir hzn ve yorgunluu gizleyen szler. Kamala,
Gotama'dan sz etmesini istemiti Siddhartha'dan,
Gotama'nrn gzlerinin ne kadar berrak, azrnrn ne
kadar sessiz ve gzel, glmsemesinin ne sevecen,
yrnn ne dingin olduunu dinlemeye bir trl
doyamamt. Ulu Buddha'dan uzun uzun sz etmi-
ti Siddhartha. Sonunda Kamala i geirerek
yle
demiti: "Gnn birinde, belki pek yakrnda ben de
Buddha'nn peine taklacam. Keyifli bahemi
ona armaan edip retisine sunacam onun."
Ama bu szlerin ardrndan Siddhartha'y tahrik
ederek bir sevi
,oyunu
balatml, onu acrlr bir co-
kuyla kendine bent etmiti; rsrrmalar ve gzyalarr
araslnda, sanki bu bo, bu geici hazdan en son tatl
damlay skp almak ister gibiydi.
ehvetin
lme
bu kadar yakrn olduunu hi daha bylesine tuhaf
ekilde
anlamamrt Siddhartha. Se o5runundan
sonra Kamala'n].n yanr bana uzanrp yatmt, Ka-
mala'nn ynzn o kadar yakmdayd ki, gzle.inin
altnda ve arz kelerinin bitiminde
imdiye
kadar
grlmedik bir ak seiklikle rktc bir yaz
okumutu, ince hatlarla yazlm bir yazydr, hafif
krklardan oluuyo,, giz mevsimini ve yalan-
mayl akla getiriyordu, zaten kendi siyah salarrnrn
arasrnda yer yer arrm sa telleri de gznden ka-
mamrtr henz krrkna varmamr Siddhartha'nrn.
Kamala'nrn gzel yznde yorgunluk okunuyordu,
mutlu bir hedefe ulamayan uzun bir yol yrme-
nin verdii yorgunluktu bu. Yorgunluk okunuyordu
yizde, yeni balayan hazan mevsimi okunuyo; gizli
tutulmu, henz sze dklmemi, belki bilincine
bile varlmamr bir korku okunuyordu; yalanmak-
tan korku, hazan mevsiminden korku, lecek o1-
maktan korku. Siddhartha, gs geirerek veda
edip Kamala'dan ayrlmtr, ruhu skntyla dolu,
saklanp aa vurulmam korkuyla dolu.
Eve gelen Siddhatha geceyi danszlerle oturup
arap
ierek geirmi, meslektalar arasrnda onlar-
dan stn biri gibi davranmrt, oysa byle biri sayl-
mazdr artk. Hayli
arap
yuvarlamr, gece yarrsrn-
dan epey sonra kalkp yatmaya gitmiti, yorgun ve
tela iinde, aiad alayacak, umarszlin eiinde.
Uyumaya
almrsa
da uzun sre uyuyamamtr,
yrei dayanlamayacak kadar perianlkla dolu,
tiksintiyle doluydu. Tiksinti tpkr
arabn
lk ve i-
ren kokusu gibi, arl derecede tatl ve alrr derece
kof mzik gibi, dansz].erin arr derecede yumuak
gtilmsemeleri, salar ve gslerinin ar derece-
B6
de bayltc kokusu gibi iliklerine kadar ilemiti.
Ama btn bunlardan
ok
kendinden tiksinmektey-
di Siddhartha, kendi gzel kokulu salarndan, ken-
di aznrn
arap
kokusundan, cildindeki peltemsi
yorgunluktan ve keyifsizlikten. Fazla yiyip imi bi-
ri nasrl sancrlar iinde kvranarak midesindekileri
yine kusup
karr,
kusmann salad hafiflemeyle
rahatlk hissederse, bir trl uyku tutmayan Sidd-
hartha da olaanst bir tiksinti dalgasnn etkisiy-
le btn bu hadardan, bu alkanlklardan, btn
bu anlamsrz yaamdan ve kendi kendisinden syrl-
ma istei duydu. Ancak
afak
skerken ve enin
nndeki sokakta gnlk yaamrn ilk sesleri iitilir-
ken daldr uykuya, ksa sre haff bir uyuukluk iin-
de uyur gibi oldu. te bu srada da bir d grd:
Kamala, altn bir kafeste eine seyrek rastlanrr
bir ku beslemekteydi. Siddhartha bu kuu grd
dnde. Normal olarak sabah saatlerinde hep
akyp
duran kuun o sabah sesi duyulmamt.
Siddhartha'nrn dikkatini
ekmiti
bu, kafesin
nne gelip ieri bir gz atmr, kuun ldn ve
yerde uzanmr kaskat yattn grmt. Kuu ka-
festen
karp
bir an elinde tartmr, sonra kaldnp
sokaa atmt; ardrndan dehetle irkilmi, sanki
l kula varlndaki btn deerli, btn iyi
ey-
leri de kaldrp atm gibi yreinde bir srzr duy-
mutu.
Grd dten ansrzln uyanlp firlayan Sidd-
hartha, kendini derin bir hznn ortasnda bulmu-
tu. inde yle bir his vardr ki, yaamnr deersizlik
ve anlamszlkla geirmiti; elinde canl" bir
ey,
yle
hoa gidecek ya da alkonulmaya deer bir
ey
kalmamt. Nehir kysnda, deniz kazasr geirmi
biri gibi yalnzlk iinde, eli bo durup duru1,ordu.
Siddhartha suratn asp kendine ait bir baheye
87
girdi, kapy kapad arkasrndan, bir mango aacrnrn
altna gidip oturdu, yreinde lm, gsnde yl-
gnl hissetti, oturdu aacn altnda ve bir
eylerin
ldn, sararp solduunu ve bitip tkendiini
hissetti. Yava yava dncelerini toparlad, anlm-
sayabildii ilk gnlerden balayarak bu ana kadar
izlei yaam yolunu yeniden geirdi gzlerinin
nnden. Ne zaman mutluluk denen
eyi
yaaml,
ne zaman gerek bir haz duymutu iinde? Oh evet,
pek
ok
kez yaamrt bu mutluluu. Br4hmanlarrn
vgsn kazand, kendi yartlarn hayli geride
brrakt, kutsal dizeleri ezbere syler, bilginlerle
tartr, sungu trenlerine yardrm ederken siwilip
dikkati
ektii
zamanlar bu mutluluu tatmt. Her
seferinde de iinde bir his
yle
demiti ona: "te
nnde bir yol duruyo sana den bu yolu izlemek-
tir, tanrlar seni bekliyor." Ve yine bir delikanlr ol-
duu, tm dnmelerin giderek ykseklere kayan
amac, onu ayn amaca ulamaya
alanlar
arasrn-
dan
ekip
alarak daha yksek bir aamaya
kard
zamanlarda, acrlara katlanarak Brahman'nn an-
lamrn kavramaya
alt,
elde ettii tm bilgiler
yreinde yeni susuzluk ateini tututurmaktan
baka ie yaramad zamanlarda, susuzluunun or-
tasrnda, acrlarrn ortasrnda aynr sesi duymutu: "ler-
le! lerle! Sana zel bir grev verildi!" Yurdundan
ayrrlrp Samana olarak yaarken duymutu bu sesi,
Samanalardan ayrlp o ulu kiiye yneldiinde ve
ondan da ayrlrp bir belirsizlikten ieri yol aldnda
yine iitmiti aynr sesi. Ka zamandrr duyduu yok-
tu artrk, ka zamandrr ycelerde dolaamamr, iz|e-
dii yol dz ve lssz yerlerden gemiti hep; ka yl
var ki yce bir ama olmakszn, susuzluk
ekme-
den, mane bir ykseliten yoksun, kk zevklere
yz glerek, yleyken srekli bir yetinmezlik duy-
8B
gusu iinde
yaamt. Btn bu yllarda kendisi
iirt .r" varmakszn
o insanlardan,
o
ocuk
insan_
lardan biri olmaya uramr, bunun zlemini ek-
miti. Yine de yaam bu insanlarnkinden ok
daha
seleip
yoksullamt; nk
onlarrn amalarr
kendi amalar deildi, dertleri tasalarr da yle. Ka_
maswami_insanlarlnln
btn dnyas onun iin bir
oyunolmaktan,izlenenbird'ans,birkomediolmak-
tan teye
gememiti. Yalnrzca Kamala'dan
ho-
lanm,
yalnzca Kamala onun iin bir deer
tamt. Peki ama, hala byle biri miydi Kamala?
Kamala'ya ihtiyacl var myd hala ya da Kamala'nrn
o.ral 1.|ri ae btimsiz bir oyun oynayp durmuyorlar
myd? Bunun uruna
yaamak
gerekli miydi?
Hay deildi! Adr Sansara'ydr
bu oyunun, ocuk-
larrn oynayaca
bir o5rundu, belki
gizeL gzel oyna-
nabilen bir oyun, bir kez, iki kez, on kez
gzel
-
ama
durmadan oynamak, durmadan?
Birden anlad.r Sid,dhartha,
oyun bitmiti, oJ runu
oynamasrolanaksrzlamltartk.Birrpertiyayld
vticuduna,
iinde bir
eylerin
ldn duyumsad,
O gn ,rb"ht"r, akama kadar mango aacrnrn
altnda oturdu babasrnr anlmsayarak,
Gonda'y
anlmsayarak,
Gotama'y
anmsayarak,
Bir Kamas-
wamiolmakiinmibunlardanayrrlmt?Geceol-
duundahalaoturuyorduaacnaltlnda.Barnr
kaldrrrpdayld'zlargrnceylednd:..Man-
go aacrnrn altrnda oturuyorum burada, benim bah-
"*d".,,
Glmsedi biraz
_ gerekli miydi sanki, do_
u muydu, sersemce bir
ey
deil miydi bir mango
agacnln, bir bahesinin olmas?
Derkenbunudakapattr,budalpgittiiinde.
Dorulupkalkt,mangoaacnavedaetti,bahesi-
ne veda etti., Btn
gn azna bir
ey
koyrnamrtr,
iddetli
bir alk duyuyordu,
kentteki evini dn_
89
d, odas,n, yatarn, yemeklerle donatlm sofray
dnd. Glmsedi yorgunlukla, silkinip bunlara
da veda etti.
Yine aynr akam bahesini terk etti Siddhartha,
kenti terk etti ve bir daha da dnp gelmedi. Sidd-
hartha'nn haydutlarn eline dtn sanan Ka-
maswami, adam gnderip uzun sre arattr onu. Ama
Kamala byle bir
ey
yapmad, Siddhartha'nrn orta-
dan kaybolduunu duyunca
amad
hi. Siddhart-
ha'dan her zaman beklememi miydi bunu zaten?
Bir Samana deil miydi Siddhartha, yersiz yurtsuz
biri, bir gebe? Ve bunu en
ok
son kez birlikte o1-
duklarnda hissetmiti; bir yandan urad kayba
zlrken, onu son defasrnda ylesine candan ba-
rna bastrdrnr, bir kez daha btn varlyla onun
olduunu ve kendisini onunla dolmu hissettiini
dnerek sevindi.
Siddhartha'nn ortadan kayboluunu duydu-
unda,
pencereye, eine seyrek rastlanr bir kuu
besledii altn kafese doru ilerledi. Kaprsrnr arp
kuu
kard
kafesten ve azat etti. Uzun sre arka-
sndan bakt uan kuun. O gnden sonra da ziya-
reti kabul etmedi artrk, evinin kapsrnr kapal tut-
tu. Ne var ki bir sre sonra, siddhartha ile son kez
bir]ikte olduu zan:.an gebe kaldnr anlad.
90
lnnakta
Siddhartha
ormanda
yryordu, hayli uzakla-
mrtr kentten, bildii tek
ey
varsa o da artk
geri
donemeyeceiydi,
pek
ok
yildan beri srd
ya-
am
gemite"krlm,,
ik,i"ti verecek kadar tad
rl.rrl,p
smrlmt,
Dnde
grd
akyan
ku lmt
artk. Gnlndeki
ku lmt,
Sansa-
ra'nn iyice
gmlmt iine, tiksinti ve lm
drt bir yandan sourup iine almtr, bir sngerin
azna kadar suJ .u sourup
almasr
gibi tpk, Bk-
knhkla,
periankla
ve lmle dolup tayordu,
onu
cezbedecek,
onu sevindirip
avutacak
hibir ey
dnyada
yoktu artrk,
Bundan byle kendi kendisiyle
hibir alrp vere-
cei olmamar,,,
huzura kavumay,
lp
gitmeyi
yrekten arzuluyordu.
Ah, keke bir
Yrldrm arplp
onu canslz
yere serseydi!
Kaplann
biri
kp
gelse
de onu yiyip yutsayd keke! Bir
arap,
bir zehir o1-
sayd da, onu hibir ey
duyup hissetmez
duruma
soksayd,
her
ey
unuttursayd
ona, uyusa ve bir da-
ha uyan-rr"ya!
Baka bir pislik kalmr_myd
ken-
dini
pist"tme"ai,
bi; gnah kalm mrydr ilemedi_
i,
br budalalk
kalm mrydr bar,,urmad,
ruhu-
91
l
;

t
l

i
I nu lssrz
le eviren
bir adm kalm myd atma-
d? Byle bir durumda yaayabilir miydi artk?
Byle bir durumda nefes almak, nefes vermek, hala
bu ii srekli tekrarlamak, alk hissetmek, yemek
yemek, uyumak, eskisi
sibi
kadrnlarla yatmak
mmkn myd? Bu ksrr dng onun iin son bul-
ffiu, onun iin kapanmam myd?
Siddhartha ormanrn iindeki byk rrmaa var-
mrtr, bir zamanlar, henz genken ve Gotama'nn
kentinden geliyorken bir kaykrnn .kendisini
kayyla karrya geirdii rmakt bu. Irman ba-
rnda
d.urdu, kyda kararsrzlkla kalakald. Yorgun-
luk ve alktan bitkin dmt. Hem niin daha
ileriye gidecekti sanki? Nereye gidecek, hangi ama-
ca ulamaya
alacakt?
Hayr, ama falan kal-
mamrtr artrk, acyla kark derin bir zlem vardr
sadece: Silkinip btn bu berbat d zerinden at-
mak, bu tatsrz
arab
tkrup atmak iinden, bu i-
ler acsr, bu yz karasr hayata bir son vermek.
Kyda rrman zerine sarkm bir aa duu-
yordu, bir hindistancevizi aac, aacrn gvdesine
yaslad omuzunu, aarda kayp duran yeil suya
dikti gzlerini, baktr, baktr, kendini koyverip suya
gmlmek istei tmyle iini sardr ansrzln. Tyler
rpertici bir boluun sudan kendisine baktn
grd, ruhundaki boluun bir yansrslyd bu. Evet,
atk sonuna gelmiti. Kendi kendini yok etmekten,
yaamrnrn baarsz rgsn paralayarak kendi-
siyle alay eden tanrrlarrn ayaklarlnrn nne firlatrp
atmaktan baka yapacal
ey
kalmamt. Bu onun
zledii byk kusmayd, lmd, nefret ettii bu
ka]b krrp dkmekti. Balklar kendilerine yem yap-
srnlar onu, bu Siddhartha kpeini, aklrndan zoru
olan bu adam, bu
ryp
kokumu vcudu, bu
gten dp gerzemi ve ktye kullanlm ruhu!
92
Balklar ve timsahlar
yem yapsnlardl kendilerine,
didik didik etsinlerdi!
Yzn ekitip
gzlerini dikmi, suya bakryor-
duSiddhartha.Sudayanslyanyznebirtkrk
firlatt. zerinde bir bitkinlik, kolunu aacn
gvde_
sinden ekip
aldr, biraz arkasrnr dnd rrmaa, ken-
dinidikinebrrakacak,helekrsonundasulara
gmlpgidecekti.Gzlerikapalr,lmedouko-
acaktr.
DerkenruhununSapaVeuzakyrelerinden,
yorgun dm
yaamnm
gemi dnemlerinden
i.r..""n
bir ses geldi kulalna. Bir szckt bu,
beltek
bir sesle hi dnmeden,
kendi kendine
yi_
nelemitibuheceyi,tmBrahmandualarnnarl
vekapanrszcyd,..kusursuz',yada..mkem-
mel,, anlamrna
gelen kutsal "om"du.
ve "Om" SZ_
c Siddhartha'nrn
kulana ularr ulamaz, uyku-
ya dalmr ruhu uyandr birden ve yapmayr tasar-
lad
eyin
samahrn anladr,
Siddharthadehetleirkildi,budurumlarade-
bilmiti d.emek, bu kadar mahvolabilmi,
bu kadar
sapayollarasrklenipbtnbilgilerdenuzak-
lamr, sonunda da lm arar hale
gelmi, vcudu-
nu ortadan kaldrrarak huzura kavuma istei, bu
o-
cuksuistekyeeripbyyebilmitiruhunda.Son
zamanlarda ekilen
tm skntlarrn, tm aylp ken-
dinegelmelerin,tmkaramsarlrklarrnbaara_
madeyibuandabilincindenierisrzanOmya-
pabilmi, nasl bir perianlk ve yanrlg iinde bu-
unduunu birden
grp anlamasn salamtr,
..Om!,,dedikendikendine...om!,,Vebildiyine
Brahman,bildiyaamnyokedilmezliini,akln-
d,an
kp
giden tm tanrsall bildi,
Ama yalruzca bir an srd bu, bir
i"nek
gibi
akpsnd.Hindistanceviziaacrnrndibinekt
93
Siddhartha,
aacn kklerinin zerine ban koyup
derin bir uykuya
dald.
Derindi uykusu,
dler de yoktu, uzun zaman-
dr byle bir uykuya hasret kalmt. Birka saat
sonra uyandrnda
on yil gemiti
sanki, usulcack
akp duran suyun sesine kulak kabartt. Neredeydi,
kim getirmiti
onu buraya bilmiyordu.
Gzlerinir-
t, tepesinde
aalar ve gkyzn grnce
hayrete
kapld; nerede
olduunu, buraya nasl geldiini
anrmsadr derken- Ama bunu baarmas hayli zaman
ald, gemiin
zeri bir tlle rtlm gibiydi
ve ala-
bildiine uzakta,
Adeta sonsuz denecek kadar uzak-
tayd, sonsuz denecek
kadar nemsiz. Bildii tek
ey
gemi yaamrna (kendine geldii
ilk anda ge-
mi yaam
imdiki Ben'inin
ok
gerilerde
l.al.r
ete kemie brn gibi,
daha nceki yeniden
do-
ulardan biri
sibi
grnd gzne)
srt
evirmi,
hatta kaldrp atmak istemi bu yaam,
ama bir
rrmak kysrnda
bir hindistancevizi
aacrnn altrnda,
dudaklarnda
kutsal Om szc, kendine gelmi,
ardndan da uyukalmt;
imdi
ise yeni bir insan
olarak uyanml,
evresine bakn,yordr.
Uykuya da-
larken syledii
om szcn
usulcac.k kendi
kendine tekrarlamaya
koyuldu: ona oyle geliyordu
ki, uzun sren
uykusu bir huu iinae uzun bir
Om-ekmekten,
Om-dnmekten,
Om iine, isim-
siz varlrn, bu kusursuz varln iine dalp onunla
kaynamaktan
baka
ey
deildi.
Ne harikulAde
bir uyku uyumutu!
imdiye ka-
dar hibir uyku onu byle zindeleh.mlmi,
byle
yenileyip genletirmemiti!
Belki de gerekten
l-
m ve yeni
biim kazanp yeniden
aUnvava amt
gzlerini?
Ama hayr, kendini tanyordu, elini ve
ayaklarnr
tanyor,, yatt yeri biliyor, kendi iinde
bu Ben'i, bu Siddhartha'y,
bu kendine zg, bu aca-
94
yip kiiyi biliyordu. Ne var ki, bu Siddhartha deiip
yenilenmi, dikkati
ekecek
kadar uykusunu al-
mrtr, dikkati
ekecek
kadar uyank ve neeli, me-
rak doluydu.
Siddhartha dorulup kalktr, anszn karsnda
birinin oturduunu grd, yabancr bir adam, zerin-
de sarr giysisiyle ba kazrnmr, sasrz, sakalsrz, me-
ditasyon halinde bir kei. Siddhartha inceledi ada-
m, uzun zaman incelemeye kalmadan da Gonda
olduunu anlad hemen; Govinda, sonradan ulu
Buddha'ya snmr genlik yllarrndaki dostu Go-
vinda'yd bu. Govinda yalanmrtr, ama yz:u eski
izgilerini
koruyor, yznde bir
evk,
sadakat,
arayl ve rkeklik ifadesi okunuyordu. Baklarr
zerinde hisseden Govinda gzlerini atr, onun ken-
disini tanrmadn anlad'Siddhatha. Govinda onu
karsnda uyank bulunca sevindi, anlalan eski
dostrrnu tanmamasna karn uzun sre banda
oturmu, onun uyanmasn beklemiti.
"IJ yumuum," dedi Siddhartha. "Buraya nere-
den geldin sen?"
"IJ yumusun," diye cevaplad Govinda. "Byle
yerlerde uyumak iyi deildir, sk sk ylanlar olur
buralarda, ormandaki hayvanlar da sk srk buralar-
da dolar, Ben ulu Gotama'nn, Buddha'n].n, Sakya-
muni'nin rencisiyim, bizimkilerden birkayla
buradan geiyorduk, senin byle tehlikeli bir yerde
uyuduunu grdm, uyandrmaya
altmsa
da uy-
kun
ok
derindi, uyandramadm. Arkadalar gitti,
ben kaldrm burada, yanr banda oturup bekledim.
Ama anlalan senin uykuna gz kulak olacakken
ben kendim uyukalmrm. Grevimi doru drst
yapamadm, yorgunlua yenik dtm. Ama ma-
dem artk ufandn, gideyim de arkadalara yetie-
yim."
95
"Teekkr ederim, Samana, uykuma gz kulak
olduun iin," dedi Siddhartha. "Siz ulu Gotama'nn
rencileri iyi insanlarsnz. Artk gidebilirsin yolu-
na."
"Gideyim, evet. Salcakla kal."
Govinda, eliyle selam verip, "Hoa kal!" dedi.
"Hoa kal, Govinda," diye karlk verdi Sidd-
hartha.
Govinda olduu yerde durdu.
"Balayn efendim ama benim adm'r nereden
biliyorsun?"
Siddhartha glmsedi.
"Seni, dostum Govinda, babanrn kulbesinden
tanryorum, Brahmanlarn okulundan ayrrca, tanrrla-
ra sungular sunduumuz gnlerden. Seninle gidip
Samanalarrn arasrna kartk, sonra sen J etavana
koruluunda ulu Gotama'ya srrndrn."
Bunun zerine, "Sen Siddhartha!" diye haykr-
d Govinda. "imdi tandm seni, daha ilk anda nasrl
tanryamadrm hayret! Selam, Siddhartha, seni tekrar
grdme ne kadar sevindim bilsen."
"Seni yeniden grmek beni de sevindirdi. Uyku-
mu bekledin, bir bekiye ihtiyac].m yoktu ama gene
de teekkr ederim. Nereye yolculuk byle, dos-
tum?"
"Belli bir yere gittiimiz yok. Biz keiler ya-
mur mevsimi dnda yollardayzdr hep, ordan ora-
ya dolar, keiliin kurallarrna gre yaarlz;
Buddha retisini mjdeler, sadaka toplar, tekrar
yollara deriz. Hep byle geer gnlerimiz. Peki,
sen Siddhartha, sen nereye gidiyorsun?"
"Ben de senin gibiyim, dostum. Belli bir yere
gittiim yok. Yollardayrm hep. Gebeliklerde."
Bunun zerine
yle
syledi Govinda: "Gebe-
liklerdeyim diyorsun, sana inanryorum. Ama ba-
96
la, Siddhartha, hi de gebe birine benzemiyorsun.
Varlkl insanlar gibi giyinmisin, ayaklarrnda soylu
kimselerin ayakkablar var; gzel gzel kokular s-
rlm salarrn gebe birinin, bir Samananrn sa-
lar deil."
"Evet, dostum, iyi anladrn, keskin bakl gzle-
rinden hibir
eyin
kat yok. Ancak, bir Samana
olduumu sylemedim sana. Gebeyim dedim. Ve
yleyim gerekten: Gebe gibi ordan oraya dolap
duruyorum."
"Gebe
gibi dolap duruyorsun," dedi Govin-
da. "Ama byle bir giysiyle bu ii yapan fazla kimse
rkmaz,
byle ayakkablar, byle salarla. Pek
ok
yldan beri dolap duruyorum, senin gibi bir ge-
beye hi rastlamadrm dorusu."
"Sana inanryorum, dostum Gonda- Ama ite
rastladn bugn byle birine, ayaklarnda byle
ayakkabrlar, srrtnda byle bir giysilerle. Unutma ki,
sevgili dostum, lmldr
grntler dnyasr,
lml, son derece lmldr giysilerimiz, salar-
m|z, vcudumuzun kendisi ayrrca. zerimde varhk-
l birinin giysileri var, yanl grmedin. Srrtmda
byle giysilerle dolayorum, nk
varlrkl biriy-
dim; kendilerini dnyaya adam insanlarn, zevk
ve sefa peinde koan kimselerin salart var bam-
da,
nk
ben de byle biriydim."
"Ya
imdi,
Siddhartha,
imdi
nasrl birisin peki?"
"Bilmiyorum. Ben de senin gibi bilmiyorum bu-
nu. Yollara dtm. Varlkh biriydim, ama artk de-
ilim;
yarrn nasrl biri olurum, bilemeyeceim-"
"Servetini
yitirdin mi?"
"Yitirdim
ya da o yitirdi beni. Elimden
kp
git-
ti servetim. Grntlerin
ark
hzla dnp duruyor,
Govinda. O Brahman Siddhartha nereye gitti? O Sa-
mana Siddhartha'ya ne oldu? O zengin Siddhartha
siddhartha 97l7
nerede
imdi?
Olml nesneler hzl bir deiim
iindedir, Govinda, biliyorsun bunu."
Govinda, gzlerinde kukulu bir ifade, uzun
uzun genlik dostuna bakt. Ardndan soylu kiileri
selamlar
eibi
Siddhartha'y selamlayp yrd.
Yznde bir glmseme, dostu Govind.a'nn ar-
kasrndan bakt Siddhartha; onu hela seviyordu, bu
vefal dostu, bu rkek insan. zaten bu anda, hari-
kulAde bir uykuyu izleyen bu grkemli saatte, ii
d Om'la doluyken nasl olur da bir kimseyi, nasl
olur da bir
eyi
serrmezdi! Uykuyla ve Om'la ruhun-
da gerekleen by bu deil miydi, her
eyi
sewne-
si, gznn grd her
eye
gler yzl bir sevgiy-
le yaklamasl deil miydi? te yandan yle geliyor-
du ki, hibir
eyi
ve hi kimseyi sevemeyiiydi onu
daha nce hasta yapan.
Yznde bir glmseme, yola koyulmu giden
kei dostunun arkasndan bakt Siddhartha. Uyku
canna can katmrtr, ama alktan lyordu, iki gn-
dr azna bir
ey
koymamtr. Al umursamad
gnlerse
ok
gerilerde kalmtr. zlerek, te yan-
dan da glerek o gnleri dnd. Anmsadrrna
gre bir zaman Kamala karrsrnda
eyle
vn-
mt, yenilgiye uratlamayacak soylu beceriy-
di bu: Oru
-
beklemek
-
dnmek. Bu onun serve-
tiydi o zamanlar, onun gc ve kudreti, onun salam
asasryd; genliinin hamarathk dolu zahmetli yl-
larrnda btn rendii bu maharetti. Oysa
im-
di de yzst brakp gitmiti onu, hibiri ken-
disinin deildi artrk, ne oru, ne bekleme ne de d-
nme.
Rezil bir ama uruna elden
karmt
bun-
lar, en lml
ey
uruna, duygusal laz|ar uruna,
rahat yaamalar, zenginlikler uruna! Bandan ge-
enler
tuhaft gerekten.
imdi
ise, yle grlyor-
du ki, gerekten o
ocuk
insanlardan birine dn-
mt.
9B
Siddhartha, durumu zerinde dnmeye
al-
tr. Dnmekte zorluk
ekiyor,
aslnda hi istek
duymuyordu buna, ama kendini zorlad.
te yine, diye geirdi iinden, btn bu lml
eyler
elimden uup gittiine gre, ite yine kk
bir
ocukken
olduu gibi gnein altnda duruyo-
rum, hibir
ey
benim deil, herhangi bir beceriden,
maharetten yoksunum, henz rendiim hibir
ey
yok. Ne
alacak ey!
Artk gen sayrlmayaca-
rm,
salarrmrn artk yarrsr aarm durumda oldu-
u,
yava yava elden ayaktan dtm
u
sra yi-
ne baa dnyor,
ocukluktan
balyorum! Bir kez
daha glmsemeden duramad.. Evet, tuhaf bir yaz-
gsr vard! Tepetaklak gidiyordu ve
u
an yine eli
bo,
rlplak
ve aptal aptal dikiliyordu dnyada.
Ama bundan dolay bir znt duymuyordu, hayr,
iinden ite ylesine glmek geliyordu, kendi ken-
dine glmek, bu acayip, bu sersem dnyaya gl-
mek.
"Tepetaklak
gidiyorsun!" diye sylendi kendi
kendine ve gld. Bunu syler sylemez rrmaa ili-
ti gz, rrmarn da tepetaklak yuvarlanp gittiini
grd, boyuna tepe st akp gittiini ve bu arada
arklar
sylediini, neesini elden brrakmadn.
Bu houna gitti, dosta glmsedi rmaa. Sularrn-
da boulmak istei rmak deil miydi bu, bir zaman-
lar, yzyl nce? Yoksa dnde mi grmt bunu?
Gerekten tuhaf bir yaam srdm, diye dn-
d Siddhartha. Dolambal tuhaf yollardan getim.
ocukken
tanrrlar ve onlara sunulan sungularla u-
ratrm yalnrzca. Delikanllk
amda
yalnz ryazet-
le, dnme ve neditasyonla ilgilendim, Brahman'
arayp durdum, Atman'da lmszle taptm.
Genliimde
ileke
keilerin peine takldm, or-
manlarda yaadm, soua srcaa katlandm, a kal-
99
may, nefsimi ldrmeyi rendim. Derken yce
Buddha'nrn retisi bir mucize gibi at gzlerimi,
dnyanrn birlik ve btnlne ilikin bilginin
kendi kanm gibi damarlarrmda dolatn duy-
dum. Ama Buddha'dan da, o byk bilgiden de yine
kendimi koparrp yola dtm. Kamala'dan sevme
sanatrnr rendim, Kamaswami'den de ticaret sa-
natrnr; paralar biriktirdim, paralar harcadm, mide-
mi sevmeyi, nefsime keyif vermeyi rendim. Yllar
yl zekAm yitirmeye, dnme sanatr denen
ey;
birlik ve btnlk denen
eyi
unutmaya
altm.
Yava yava, dolambal yollar izleyerek bir byk
adamdan bir
ocua,
dnen biriyken bir
ocuk
in-
sana dnm deil miyim? Ama yine de bu yolu
izlemem
ok
iyi oldu, yine de yreimde
akyan
ku lmedi, yayor. Ama yol da yoldu dorusu! Yine
bir
ocuk
olup yeniden balayabilmek iin pek
ok
budala]kta buldum, pek
ok
kt huy edindim, pek
ok
hata iledim, pek
ok
irenlik, d krrrkl ve
umarszlk yaadm. Ama iyi oldu bylesi, yreim
yaptklarlml onaylyor, gzlerim glmseyerek
onaylyor. Esenlie kavuabilmek, Om'un sesini ye-
niden iitebilmek, yine doru drst uyuyup doru
drst uyanabilmek iin umutsuzlua kaprlmam,
dncelerin en aptalcasrna, intihar dncesine
kafamda yer verecek kadar alalmam gerekiyordu.
Atman'r benliimde yeniden bulabilmek iin budala
birine dnmem, yeniden yaayabilmem iin
gnah ilemem gerekiyordu. Yolum daha nereye
gtrecek beni? Acayip bir yol, dnemeler
izerek
ilerliyor, belki de bir
ember iziyor.
Nasl ilerlerse
ilerlesin, izleyeceim bu yolu.
Yreinin sevinle kaynayrp cotuunu hissetti
Siddhartha, olaanst bir duyguydu.
Nereden, diye sordu yreine, nereden al,yor-
100
sun bu sevinci, neeyi? Beni ite ylesine rahatlatan
o uzun, o gzel uykudan m? Azrmdan
rkan
Om
szcnden mi yoksa? kamamdan, karrmrn ta_
mamlanmasrndan, sonunda
yine zgrle kavu-
mamd,an ve gk kubbesinin altrnda bir
ocuk
gibi
duruyor olmamdan m? Oh, kap kurtulmak, z-
grle kavumu olmak ne ho! Ne kadar temiz, ne
kadar gzel buradaki hava! Ne rahat solunabiliyor!
Kap geldiim yerde her
ey
merhem kokuyordu,
baharat,
arap
kolnyo bolluk, fazlalk kokuyor,
miskinlik kokuyordu. Zenginlerin, bo aZIILa, zevki_
ne dkn insanlarn, kumarbazlarrn bu dnyasln_
dan ne kadar nefret etmitim! Bu korkun dnyada
o kadar uzun zaman kaldm iin kendime ne ka-
dar kin beslemitim! Nasrl kendimden nefret etmi,
kendimi yamalaffil, zehirlemi, kendime ikence
etmi, kendimi yal ve kt yrekli biri haline
getirmitim! Hayr, bir zamanki
gibi siddhartha,nrn
bilge biri olduu kuruntusuna asla kaprlmayacam
artk! Ama kendi kendime duyduum nefret ve
hrnca son vermekle, o sama ve kof yaama srrt
e-
virmekle iyi ettim, beendim bu yapfml, gurur
duymalym bundan! Bravo Sana. Siddhartha, buda_
lalkla geirdiin bunca yldan sonra yine parlak bir
dnce
geldi aklrna, iyi bir i baardrn, yreinde-
ki kuun
akdn
iitip peinden gittin!
Bylece vgler dendi kendine Siddhartha,
kendi kendinden memnunluk duydu, alktan
gu-
ruldayan karnrna merakla kulak kabartt. inde
yle bir his vardr ki, bu son zamanlar ve gnlerde bir
hayli
ileyi,
bir hayli sefaleti bir gzel tatmr, sonra
yine kusup
karm
iinden, umutsuzluk ve l-
mn stnlrlna
gelip dayanrncaya kadar bu
ile
ve se_
faleti kaklamt. ve iyi de olmutu bylesi.
nk
daha uzun zamafl kamaswaki,nin
yanrnda kalabili
101
paralar kazanrr, paralarr satp savurur, midesini
ii-
rir, ruhunu suya hasret brakr, yumuacrk
ve rahat
minderlerle denmi bu cehennemde daha uzun
sre kalabilirdi bu an
kp
gelmeseydi:
katksz
umutsuzlukla ve karamsarlrkla dolu bu an, altmda
akp giden suda kendini yok etmeye hazr hissettii
an. Bu umutsuzluu, bu alabildiine derin tiksintiyi
hissedip ona yenik dmedii, o ku neeyle
al-
dayan o prnar gnlnde hAlA canlrlnr koruduu
iindir ki,
imdi
bu sevinci yayor, glyor, aarmr
salarnn altrndaki yz l l parildyordu.
"Bilinmesi gereken
eyleri
insanrn kendisinin
tatmasr iyidir," diye geirdi iinden. ''Dnya zevkle-
rinin ve dnya malrnrn insana hayrr getirmeyecei-
ni daha
ocukken
rendim. Hanidir biliyordum bu-
nu, ama ancak
imdi
yaadm. Ve
imdi
biliyorum,
belleimle deil, gzlerimle, yreimle, midemle bi-
liyordum byle olduunu. Ne mutlu bana ki, biliyo-
rum artrk!"
Siddhartha geirdii deiiklik zerinde uzun
uzun dnd, iinde sevincinden
akyp
duran
kuun sesine kulak kabartt. Oysa bu ku lm de-
il
miydi? ldn hissetmemi miydi haha nce?
Hayr, bir baka
eydi
len, lmeyi hanidir zleyip
durmu bir
eydi.
Bir zamanlar o yakp kavurucu
i-
lecilik yllarnda ldrmek istedii
ey
deil miydi
bu? Kendi Ben'i deil miydi, kk, rkek ve ma-
rur Ben'i, bunca yrl savap durduu, onu dnp do-
lap yenilgiye uratan, her ldrlnden sonra
dirilip kalkan, sevinci yasaklayan, korkulara kap-
lan Ben'i? Hele
kr
bugn lm boylayan, bura-
daki bu orman iinde, bu
irin
rrmak kysnda can
veren bu deil miydi? Ben'in bu lm deil miydi
onu Adeta bir
ocua,
ii byle gvenle,
byle neey-
le dolup taan, bylesine korkusuz bir
ocua
dntren?
L02
Neden bir Brahman olarak, neden bir
ileci
ola_
rak Ben,le savarndan sonu alamadln imdi
sezi_
yordu siddhartha.
pek
ok
bilgi, pek
ok
kutsal di_
ze, pek
ok
sungu kuralr, pek
ok
orr, pek
ok
ey-
lem ve
aba
baarya ulamasrnr nlemiti. kibirden
hibir
ey
grmemiti gzi, her zaman herkesten
akiu, herkesten
gayretli biri, her zaman herkesten
bir adm ilerde, her zaman bilen, her Zamal1 ruhani
biri, her zaman bir rahip ya da bir bilge olmutu,
Ben,i ite bu rahipliin, bu kibrin, bu ruhaniliin ii_
ne girip sinmi, burada bir gzel yuvalanm, bura-
da palazlanp bym, oysa kendisi oru tutarak,
ile ekerek
bu Ben'i ldrdn sanmrt, imdi
bunu
gryor, hibir retmenin kendisini esenlie
kavuturamayacarnr
syleyen
gzl sesin hakl o1_
d,uunu gryordu. indeki rahibin, iindeki Sama_
nanln lmesi iin dnyaya arlmasr
gerekmiti, zevk
ve g, kadn ve para peinde koarak kendini yitir_
mesi, bir tacir, bir kum arbaz, bir ayya ve agzl bi_
ri olmas gerekmiti. Derken bu zevkperest sidd_
hartha,nn, bu agzl Siddhartha,nn da lebilmesi
iin daha sonra bu berbat yrllar gslemesi, bu i_
renlie, kof ve yitik bir yaamrn bu boluk ve an-
lamszlrna sonuna kadar, acr bir umarszlra
gelip
dayanlncaya kadar katlanmasr
gerekmiti. ve zevk_
peiest, agzl Siddhartha lm, uykudan yeni bir
biaar"rtha uyanp gzlerini amt. Bu Siddhartha
da gnn birinde yalanacak, o da gnn birinde
lp gidecekti, lmlyd siddhartha, tm nesne_
ler lmlyd. Ama bugn
genti henz, bir
o-
cuktu bu yeni siddhatha ve yrei sevinle dolup
tayordu.
te bunlar dnd Siddhartha, midesinden
gelen seslere
glmseyerek kulak verdi, iinde bir
kran
duygusuyla bir arlnrn vrzrldamaslnr dinledi.
Gzlerinin ii glerek, nnde akp duran rrmaa
*
103
bakt;
imdiye
dek hibir su bunun kadar houna
gitmemiti, akp giden bir suyun sesini ve sudaki
yanslyr hi bu kadar gl ve bylesine giz\e bir
e-
kilde alglamamt. Sanki rmarn ona syleyecei
nemli bir
ey
vardr, onun henz bilmedii bir
ey,
onun ilerde karlaaca bir
ey.
Siddhartha boul-
mak istemiti bu suda, ama bugn suda boulan,
yorgun dm ve umarsz eski Siddhartha olmu-
tu. Yeni Siddhatha bu akarsuya kar derin bir sev-
gi duyuyordu iinde. Karar verdi, bu sudan.bir daha
kolay kolay ayrlmayacakt.
104
105
Kagk
Bu rrmarn yanrnda kalacarm, diye geirdi
iinden Siddhartha, bir zamanlar
ocuk
insanlara
giderken getiim rrmak bu; dost bir kayk beni
karya geirmiti, bu kaykya gideceim, o zaman
yolum beni onun kulbesinden almr, yeni bir ya-
amln
iine gtrup brakmt; bu yaam artk ihti-
yarlayp ld. Benim
imdiki
yolumun, benim
im-
diki yeni yaamlmln banda da isterim yine o ka-
yknn kulbesi bulunsun!
Siddhartha sevecen baklarla akan suya bakt,
berrak yeiline bakt suyun, gizemli deseninin bil-
lursu
izgilerine
bakt. Derinlerden 1 il inci tane-
lerinin suJ run yzne
ktn,
sessiz hava kabar-
crklarrnn suyun aynasrnda yzdn grd;
gn maviliinin yansrs vurmutu suya. Binlerce
gzden kendisine bakyordu rrmak, yeil, beyaz, bil-
lursu, gk mavisi gzlerden. Ne
ok
seyordu bu
suyu, su nasrl da bylyordu onu, nasrl da ii
k-
ran duygusuyla dolup taryordu bu suya kar! Yre-
indeki
sesin konutuunu iitti, yeni uyanm se-
sin. Ve ses
yle
diyordt: Bu suyu sev, ayrlma
yanrndan, onu retmen yap kendine! Oh, evet, onu
retmen yapacakt kendine, onun sylediklerine
kulak verecekti. yle sanryordu ki, bu suyu ve onun
gizlerini anlayan biri daha baka pek
ok eyi
de an-
layacaktr, pek
ok
gizi, tm gizleri.
Ama bugn Siddhartha rrman simgelerinden
bir tanesini grd ancak, bu da ruhunda bir
al-
kantya yol at. Grd ki bu su akryordu hep, s-
rekli akyor, ama hep yerinde duruyordu, aynr suy-
du hep, ama yine de her an yeniydi! Oh, kim kavra-
yabilia kim anlayabilirdi bunu! O anlayamyor, kav-
rayamyordu, yalnrzca bir sezginin kmldadrn
duyumsuyordu iinde, uzak bir anrmsamanrn, tan-
rrsal seslerin varlrnr duyumsuyordu.
Siddhartha dorulup kalkt, al dayanrlmaz
lye varmrt. Bitkin bir halde yrmeye ko;rudu,
rrmar karrsrna aldr, kydaki patikadan yukarr trr-
mand, suyun sesine, karnrndaki gurultuya kulak
verdi.
Kayn yanrna geldi derken, kayk hazw bekli-
yordu ve gen Samanayr bir zamanlar rrmaktan
karya geirmi aynl kayk kayn iinde dur-
maktayd. Siddhartha adamr tanrdr, adam da hayli
yalanmt.
"Beni karya geirir misin?" diye sordu Sidd-
hartha.
Siddhartha gibi soylu bir kiinin tek barna ve
yaya olarak yryp geldiini gren kayk
ar-
mrtr, Siddhartha'yr kaya ald ve yola koyuldu.
"Kendine gzel bir yaam semisin,'' dedi
Siddhartha. "Her gn bu rmak kenarrnda yaamak
ve suyun zerinde bir kydan brne gidip gel-
mek ho bir
ey."
Kayk, vcuduyla ne arkaya sallanarak g-
lmsedi: "Gzel, beyim, senin sylediin gibi. Ama
her yaam, her i gzel deil midir?"
106
"Olabilir. Ama ben seninkine imreniyorum."
"Ah ah,
ok
srmez, bu iten brkarsrnz.
k
gi-
yimli beylere gre deildir benim i."
Siddhartha gld. "zerimdeki bu giysiler daha
nce de bir bakasnn dikkatini
ekmiti-
Peki, be-
ni rahatsrz ed,en bu giysileri sana versem, alrr msn?
nk
sylemedi deme, yanrmda para yok, senin
cretini deyemeyeceim."
"Bey
aka
ediyor," dedi kayk
glerek.
"aka etmiyorum, dostum. Dinle: Daha nce de
bir kez beni kaynla bu sudan geirmi, karrlrn-
da para almamtn. Bugn de yle yap, cret yerine
u
giysilerimi kabul et."
"Peki, bey zerinde giysi olmadan mr yoluna de-
vam edecek?"
"Ah, yola devam etmesem
ok
daha iyi olacak.
En gzeli eski bir nlk ver sen bana, yanrnda kalp
sana yardm edeyim, daha dorusu beni yanrna
rak
al,
nk
kay nasrl kullanacam renme-
den yardrm edemem."
Kayk, aratrran gzlerle uztn uzun yabancr
adama bakt.
"imdi tanrdrm seni," dedi sonunda. "Eskiden
bir gn benim kulbede gecelemitin,
ok
oldu, sa-
nlrrm yirmi yildan fazla. Sonra seni kayma alp
karya geirmitim, dosta veda edip ayrlmtk
birbirimizden. Bir Samana deil miydin sen? Ad,n
neydi,
kt
aklrmdan."
"Siddhartha. Evet, bir Samanaydm beni son
grdnde."
"Ho geldin, Siddhartha. Benim adrm da Vasu-
d.eva. IJ marrm, bugn yine konuum olursun, kul-
bemde yatar, nereden geldiini, gzel giysilerinin
seni niye raLratsrz ettiini bana anlatrsn."
Irman ortasrna varmlard; Vasudeva, akrn-
107
tyla srklenmemek iin kreklere daha skr asld.
Gzleri kayn burnunda, gl kollaryla sakin sa-
kin
ekiyordu
krekleri. Siddhartha kaykta otur-
mu adama bakyordu; nasrl o zamanlar Samanal-
nln o son gnnde bu adama karr yreinde bir
sevgi uyandlnr anmsadr. Vasudeva'nn davetini
teekkrle kabul etti. Kryya yanatklarrnda, kay
kzaklara balamaya yardm etti. Ardndan kayk
Vasudeva kulbeye onu davet etti, ekmek ve su ver-
di ona. Siddhartha itahla yedi bunlarr, Vasude-
va'nn ikram ettii mango meyvelerini de yedi itah-
la. Yemekten sonra birlikte bir aa kknn zeri-
ne oturdular, gne batmak zereydi. Siddhartha
kaykya soyuidan sopundan bahsetti; bugn, yA-
ad
o umutsuzluk dolu saatte gzlerinin nnde
canland
ekliyle
hayatrnr anlatt. Gece ge vakit-
lere kadar srd anlatsr.
Vasudeva, can kulayla Siddhartha';n dinledi.
Onun btn anlattklarln, soyu sopuna,
ocukluu-
ho, renmelerine, arayrlarlna, sevinlerine ve
skntlarna ilikin btn szlerini kendi iine ak-
tard. Bu, ka5nknrn en byk erdemlerinden biriy-
di: Dinlenmesini onun kadar iyi bilen az kii
kard.
Hibir
ey
sylemese bile, konuan kii, azndan
-
kan szlere Vasudeva'nrn nasrl suskun, akyrekli,
bekleyerek ruhunun kaplarnr atnr, konuulan
szlerden nasrl hibirini karmadrrnr, hi sabrs-
zlk gstermediini, ne vg, ne yergiye bavurdu-
unu,
yalnrzca dinlediini hissederdi hemen. Sidd-
hartha byle bir dinleyiciye almann, byle bir din-
leyicinin yreine kendi yaamrnl, kendi ara-
ylarn ve
ilelerini
gmmenin nasrl bir mutluluk
olduunu seziyordu.
Ne var ki, Siddhartha anlatrnrn sonuna doru
rmak kysndaki aatan, ahlakndaki o byk
-
10B
kten, kutsal Om'dan, uyuduu uykudan ve uyan-
dktan sonra rrmaa kar duyduu sevgiden sz
aar amaz, kayknn dikkati bir kat daha arttr,
gzlerini yumdu, tamamen kendini vererek dinle_
meye balad.
Derken siddhatha sustu, uzun bir sessizliin
ardrndan
yle
dedi Vasudeva: "Benim kafamdan
geirdiim gibi tpk. Irmak seninle konumu, An-
lalan seni de dost gryor kendine, seninle de ko_
nuuyor. Bu da iyi,
ok
iyi bir
ey.
Yanmda kal,
Siddhartha, d,ostum. Bir zamanlar bir karrm vardr,
yata yanr bamdaydr, ama leli
ok
oluyor, hani-
dir yalnlz yaryorum. Artk sen benimle kal, yaa
burada; kulbede ikimiz iin de yer var, ikimize de
yetecek kadar yiyecek-"
"Teekkr ederim," diye yantlad Siddhartha,
"teekkr ed,erim, davetini
geri
evirmeyeceim,
Beni can kulayla dinlediin iin de teekkr ede_
rim! Dinlemesini bilen insanlar o kadar az ki! senin
gibi iyi dinleyen birine
imdiye
kadar rastlamadm
hi. Bu bakmdan da senden reneceim ok ey
Var."
"reneceksin,"
dedi Vasudeva, "ama benden
deil. Dinlemeyi rmak retti bana, sen de ondan
reneceksin. Her
eyi
bilir rmak, ondan her
eyi
renebilirsin. Dinle, aarlara
ynelmenin, aarla_
ra inmenin, derinlikleri aramanrn iyi olduunu da
yine rmaktan rendin. zengin ve soylu siddhart_
ha kaykta krek
eken
biri olacak, bilgin Brahman
siddhartha bir kayk olacak: Bunu da sana syle_
yen lrmaktr. btr
eyi
de yine rmaktan renecek_
Sin."
uzun bir sessizlikten sonra sordu siddhartha:
"Ned,ir bu br
e;z,
Vasudeva?"
Vasudeva dorulup kalktr. "Ge oldu," dedi, "gi-
109
H
{
t
dip yatalrm artk. Obr
eyin
ne olduunu sana sy-
leyemem, sevgili dostum. Sen reneceksin bunu,
ama belki de biliyorsun. Bak, ben bilgin biri dei-
lim, nasrl konuulacan bilmem, nasrl dnlece-
ini
de. Yalnrzca dinlemesini beceririm, bir de hak
yolundan ayrlmamayr, btn bildiklerim bu ka-
dardrr. Uur
eyin
ne olduunu sana syleyebilsem,
bunu retebilsem sana, belki bir bilgin olurdum,
ama bu halimle bir kaykyrm sadece, iim arzu,
edenleri rrmaktan karya geirmektir. Pek
ok
kii-
yi bir kryrdan br kyya geirdim, binlerce kiiyi;
hepsi iin de rrmak, yolculuk srasnda karlalan
bir engelden baka
ey
deildi. Para pul, i g pei-
ne dmlerdi, dn derneklere seirtiyor, hac
yerlerini ziyarete gidiyorlardr ve rmak bir engeldi
yollarnn zerinde, kayrk da onlar. bir an nce bu
engelin zerinden arrmak iin vard,. Binlerce kii-
nin arasrnda pek azr, topu topu drt ya da bei iin
rrmak bir engel olmaktan
rktr,
bu insanlar rrmarn
sesini iittile rrmarn sesine kulak verdiler ve 1r-
mak benim iin nasl kutsalsa, onlarn gznde de
kutsallk kazandr. Haydi gidip yatalm artk. Sidd-
hartha!"
Sid"dhartha kayknn yanrnda kald, kay
kullanmaslnl rendi. Kaykta yaplacak i olmad
zamar, Vasudeva'yla pirin tarlasrnda
alt, al
up
topladr, piseng aalarndan' meyveleri topla-
d. Bir krein nasrl yontulacan rendi, kayn
nasrl onarrlacarnr, nasl sepet rleceini ayrrca.
rendii her
ey
onu sevindiriyor, gnler ve aylar
gz ap kapayncaya kadar geiyordu. Ama Vasude-
va'dan
ok
rrmak retmenlik yapryordu Siddhart-
ha'ya. Irmaktan srekli bir
eyler
reniyordu. Din-
lemeyi reniyordu en bata, sessiz bir yrekle, bek-
'Malezya
d.ilinde piseng, nuz demektir. (ev.)
110
leyen, da ak bir ruhla, iinde tutkulara, isteklere
kulak vermeyi reniyordu, yargrlara, gr ve
dncelere yer vermeden.
Vasudeva'nn yanrnda bir dostluk havasr iinde
yayordu Siddhartha, bazen birka kelime konu-
tuklar oluyordu, zerinde uzun uzun dnlm
birka sz. Vasudeva fazla laf etmekten holanan bi-
ri deildi, onu konuturmayl nadiren baaryordu
siddhartha.
"O
gizi de," diye sordu bir defasnda dostu Vasu-
deva'ya, "sen de rrmaktan rendin mi o gizi, zaman
diye bir
ey
olmadn?"
Vasudeva'nln yzn l 1 bir glmseme
kaplad.
"Evet, Siddhartha," diye cevaplad Vasudeva.
"Senin demek istein
u
olacak sanrrrm: Irmak aynr
zamanda her yerdedir, kaynad yerde, dkld
yerde,
alayanda,
kayrkta, akrnt yerinde, denizde,
dada, aynl zamanda her yerde ve onun iin yalnz-
ca
u
an vardrr, gemiin glgesi diye bir
ey
bilmez
rrmak, gelecein glgesi diye de bir
ey
bilmez."
"Evet, benim de kastettiim bu," dedi Siddhart-
ha. "Ve bunu renir renmez, tayatm
yle
bir
gzden geirdim, o da bir rrmaktr,
ocuk
Siddhart-
ha'y gen Siddhartha'dan ve yal Siddhartha'dan
ayrran bir glgeydi yalnrzca, gerek bir
ey
deildi.
Ayrrca, Siddhartha'nrn dnyaya daha nceki gelile-
rinde de bir gemi sz konusu deildi, lmnde
ve Brahma'ya dnnde de bir gelecek sz konusu
olmayacak. Gemite olan, gelecekte olan hibir
ey
yoktur; her
ey
vardr sadece,
u
an iinde varlrk sa-
hibidir."
Siddhartha comutu, iinde doan esin, mutlu-
lua bomttu onu. Oh, tm
ile
ve kahrlar zaman
deil miydi, tm urap didinmele tm korkular
l

111

iil
,I
ffi
i]:
zaman del mydi? Zaman altr arlmaz, zaman
dncesi kafadan
karlr karrlmaz
dnyadaki
btn glkler, btn dmanlklar silinip gitmi-
yor mu, yenilgiye uratlmyor muydu? Cokuyla
konumutu Siddhartha. Vasudeva ise glmseye-
rek, gzlerinin ii l l parldayarak ona bakrp
durmu, ban sallayarak sylediklerini onaylaml,
hi konumadan ban sallam, eliyle Siddhart-
ha'nn omuzunu svazlayp iinin bana dnmt.
Yine bir baka sefer, yamur mevsirni
kagelip
rrmak kabardrnda ve gmbrdeyip uuldadrn-
da,
yle
demiti Siddhartha: "Doru deil mi, dos-
tum, birden
ok
sesi var rrman, pek
ok
sesle ko-
nuuyor? Bir kraln sesiyle rnein, bir savamrn
sesiyle, bir boanrn, bir gece kuunun sesiyle, dou-
ran bir kadrnrn, i geiren bir insanrn sesiyle ve da-
ha binlerce deiik sesle?"
"yledir," diyerek barnr sallad Vasudeva, "tm
varlklarrn sesi onun sesinde saklrdrr."
"Peki," diye srdrd konumasrnt Siddhatha,
"onun binlerce sesini aynl anda iitebiliyorsun ma-
dem ki, bu seslerle hangi szc sylediini de bi-
liyor musun?"
Vasudeva'nn yzne mutlu bir glmseme
yayrld, Siddhartha'ya doru eilip kulana kutsal
Om szcn fisldad. Siddhartha'nrn da iittii,
bu szckten bakas deildi.
Ve Siddhartha'nn glmsemesi
her defasrnda
kayknn glmsemesine biraz daha benzedi, ne-
redeyse onun glmsemesi gibi aydrnlrk, neredeyse
onun glmsemesi gibi mutluluktan l rrl, onun-
kisi gibi binlerce kk krklkla parldayarak,
onunkisi gibi
ocuksu,
onunkisi gibi yal bir gr-
nm kazand. Her iki kayky gren yolculardan
pek
ou
onlara karde gzyle bakyordu. Akam-
I12
lar
okluk
rrmak kysndaki ktn zerine otu-
ruyor, susup suyun sesini dinliyorlard; onlar iin
suyun deil, yaamrn sesiydi bu, var olanrn sesi,
dnya kuruldu kurulal oluum iinde olanrn sesi.
Bazen rrmarn sesini iittiklerinde her ikisi de ayn
eyleri
kafalarrndan geiriyor, nceki gn yaplan
bir syleiye gidiyor akrllarr, yolculardan yz ve
yazgrsl zihinlerini kurcalayan birini anrmslyorlar,
lm dnyor,
ocukluklarrnr
dnyorlar,
rrmak kendilerin iyi bir
eyler
syledi mi birbirleri-
ne bakryorlardr aynl
eyi
dnerek, aynr soruya
aynr yanrtr almaktan mutlu.
Kayktan ve iki kaykdan
evreye
yaylan bir
ey
vardr, yolculardan kimisi seziyordu bunu. Kimi
zaman yle oluyordu ki, her iki kaykdan birinin
yzne bakan bir yolcu hemen yaamrnr anlatmaya
koyuluyor, derdini ayor, yapt ktlkleri itiraf
ediyor, onlardan bir teselli bekleyip bir akl rica edi-
yordu. Bazen de rmarn sesini dinlemek isteyen bir
yolcu, yanlarrnda bir gece kalmak iin izin istiyordu.
Bazen de yle oluyordu ki, sz konusu yerde iki bil-
ge, iki byc ya da ermiin yaadn iitmi me-
rakl kimseler
kp
geliyordu. Merakllar bir sr
soru yneltiyor, ama hibirine cevap alamryorlard;
karlarrnda ne bilge, ne byc buluyor, yalnrzca
iki yal dost adamcaz gryorlardr, dilsize benze-
yeh, biraz acayip, biraz bunamr grnen iki adam-
caz.Ve gelen meraklr kiiler glyo
u
insanlarrn
byle nasrl da aptalca ve safa inanarak bo dediko-
dular etrafa yaydklarr zerinde konuup duruyor-
1ard.
Yllar geiyor, ama bunlar sayan olmuyordu.
Gnlerden bir gn Gotama'ya, yce Buddha'ya
bal keiler kp
gelerek rrmaktan karya ge-
mek istedi. ki l<aykrnrn rendiine gre, keiler
siddhartha 113/B
I
,
apar topar yolu tutmu, byk retmenlerine gidi-
yorlardr, ortala bir haber yaylmrt
nk,
ulu
Buddha lmcl hastaydr,
ok
gemeden insan l-
myle lerek esenlie kavuacakt. Bundan ksa s-
re sonra yeni bir grup kei daha
kageldi,
d,erken
baka gruplar izledi bunu, gerek keilerin, gerek
br yolculardan pek
ounun
konutuu tek
ey,
Gotama ve onun yaknda lecek oluuydu. Ve nasrl
bir savaa ya da bir kraln ta giyme trenine drt
bir yandan akrn eden insanlar karncalar.gibi birara-
ya toplanarak ynlar oluturursa, keilerle yolcu-
lar da sanki bir bynn cazibesine kaprlm gibi
ulu Buddha'nrn lmn bekledii, bu olaanst
olayrn gerekleip bir
an
kusursuz kiisinin son-
suzlua gecei yere doru akrn ediyordu.
Siddhartha bu dnemde
ok
dnd lm d-
einde
yatan bilgeyi, sesi uluslara doru yolu gs-
teren ve yz binlerce kiiyi uykudan uyandran sesi-
ni bir zamanlar kendisinin de iittii, yzne bir za-
manlar kendisinin de saygyla bakt bu yce -
retmeni. tenlikle dnd onu, izledii mkem-
mellik yolunu gzlerinin nnde canlandrrdr, deli-
kanllk dneminde ona, bu ulu kiiye syledii sz-
leri anrmsadr. Ona yle geliyordu ki, hepsi de ma-
n-lr ve
ok
bilmilik taan szlerdi bunlarrn, glm-
seyerek anrmsad hepsini. Hanidir kendisi Gota-
ma'dan ayr bilmiyordu artrk, oysa bir zaman reti-
sini benimseyememiti. Hayr, gerekten arayan bi-
ri, gerekten bulmak isteyen biri hibir retiyi be-
nimseyemezdi. Ama aradnr bulan da hangi reti
olursa olsun, hangi yol, hangi ama olursa olsun hi-
birinden onaylnl esirgeyemezdi. A,tk onu sonsuz-
lukta yaayan, Tanrrsal'r soluyan binlerce baka ki-
iden
ayrran hibir
ey
yoktu.
Pek
ok
kiinin yollara dp, lm deinde-
||4
ki Buddha'ya gittii bugnlerin birinde Kamala da,
bir zamanrn bu en gzel yosmasr da
kageldi.
nce-
ki yaamndan elini eteini
ekeli
hayli zaman o1-
mutu; koruluunu Gotama'nrn keilerine bala-
E, Gotama'nrn retisine snm, hacrlarn dost-
larr arasna, onlar kollayp gzetenlerin arasrna ka-
rmt. Gotama'nrn yakrnda lecei haberini alr
almaz, olu Siddhartha'y yanlna alp zerinde sade
bir giysi, yaya olarak yola koyulmutu. Irmaa do-
ru yrmlerdl srekli; ama
ok
gemeden yoru-
lan olan ikide bir eve dnelim, yemek yiyelim diye
tutturmu, bir trl laf dinlememi, rnzrnz|anrp
durmu, Kamala da
aresiz
yolda sk srk mola ver-
miti. Annesine her dediini yaptrrmaya almt
olan; annesi ona yemek yedirmi, onu avutmu,
bazen de paylayp azarlamt. Neden annesiyle bu
zahmetli ve srkntil yolculua
ktklarn,
bilinme-
yen bir yere, lm deindeki kutsal, yabanc bir
adam grmeye gittiklerini olanrn kafas bir trl
almamrt. Adam lrse lsnd, bundan ona ney-
di?
Olanla annesi Vasudeva'nn kayrndan pek
uzak saylmayacak bir yere gelmilerdi ki, kk
Siddhartha yeniden mola vermek zorunda brakt
annesini. Ama annesi de, Kamala'nn kendisi de
yorgun dmt; olan muz yerken, annesi yere
oturup gzlerini yumdu, dinlenmek istedi braz.
Ama anslzn acr bir
lk
attr, korkuyla annesine
bakt olan, benzinin sapsarr kesildiini grd; k-
k
kara bir ylan sokmutu annesini, ylan sonra
giysisinin altndan
kp
uzaklat.
Belki ilerde birilerine rastlarz dncesiyle an-
neyle olu hemen kalkp yola koyuldu, koar adrm
yrmeye balad,lar. Tam kayn yakrnna gelmi-
lerdi ki, Kama]a olduu yere yld kald, daha faz-
115
d,,
t
j,
la ileriye gidemedi. Olan ac ac barrdr, arada boy-
nuna sarrlrp pt annesini, te yandan annesi de o-
lan gibi sesi
rkt
kadar barrp yardrm istedi. Der-
ken kayrn yan banda duran Vasudeva sesi iite-
rek kotu, kadrn kucaklayp kaya tadr, olan da
yanlarrndan geldi.
ok
gemeden kulbeye vardr, o
anda Siddhartha ocan banda durmu, ate yak-
yordu. Banr kaldrnca ilkin olanrn yzne iliti
zu;
ne tuhafsa olann yz kendisine bir
ey
anrmsatyor, unutulmu bir
eyi
aklna getiriyor gi-
biydi. Daha sonra Kamala'ya kayd Siddhartha'nrn
gzi; Kamala, kayknn kollarrnda baygn yatyor-
du, yleyken Siddhartha hemen tanrd Kamala'y.
Yz kendisine bir
eyleri
anmsatr gibi olan
ocu-
un
kendi olu olduunu anlad., hzl,- hzl
arpma-
ya balad kalbi.
Kamala'nrn yarasr yrkanrp temizlendi, ama yrla-
nn soktuu yer
imdiden
siyahlam, Kamala'nrn
vcudu
imiti.
Bir ilatan kak kak iirilince,
kendine geldi. Kulbede Siddhartha'nrn yatanda
yatyor, bir zamanlar kendisini
ok
seven Siddhart-
ha onun zerine eilmi baucunda dikiliyordu. Ka-
mala, Adeta bir d grr gibiydi, glmseyerek
sevgilisinin yzne bakryordu, ancak yava yava
kavrad durumu, daha nce bir ylan tarafindan so-
kulduunu anlmsad, telala oluna seslendi.
"Olun yanrnda, merak etme," dedi Siddhatha.
Kamala, gzlerinin iine bakt Siddhartha'nn.
Ylann zehrinden dili diline dolaarak, "htiyarla-
msn, sevgilim," dedi. "Sarn sakaln aarm.
Ama o gen Samanaya benziyorsun yine, bir zaman
Adeta
rlplak,
ayakl ar toz toprak iinde benim
koruluuma gelen Samanaya. Beni ve Kamaswa-
mi'yi terk edip gittiin zamankinden daha
ok
ben-
ziyorsun ona. Gzlerin sanki onun gzleri, Siddhart-
116
ha. Ah, ben de yalandm, kocadrm ben de, buncaza-
man sonra beni tanyabildin mi?"
Siddhartha glmsedi: "Grr
grmez tandm
seni, Kamala, sevgilim."
Kamala olunu gstererek; "Onu da tanrdrn mr
peki?" dedi. "Senin olun!"
Birden baklar tuhaflap gzleri kapand.
Siddhartha, alamaya balayan olan kaldrp diz-
lerine oturttu, ses
rkarmadr
alamaslna, salarrnr
okad.
ocuk
y2ne baknca, vaktiyle de el kadar
bir
ocukken
rendii bir Brahman duasr geldi
aklrna. Yava yava, bir
arkr
okur gibi duay syle-
meye baladr, gemiten ve
ocukluktan
kopup ge-
len szler belleine yordu.
arkl
duanrn etki-
siyle sakinleti olan, arada bir hkrrrktan sonra
uyuyakald. Siddhartha, onu gtrp Vasudeva'nrn
yatana yatrrd. Vasudeva ocarn banda dikiliyoa
pirin piiriyordu. Siddhartha
yle
bir baktr Vasu-
deva'ya, o da glmseyerek karlk verdi-
Usulcacrk; "Kamala lecek," dedi Siddhartha.
Vasudeva evet anlamrnda banr sallad, dost
yznde ocakta yanan atein parrlts gezindi.
Kamala bir kez daha uyarup kendisine geldi,
acyla bzld yz. Siddhartha'nrn
gzleri Kama-
la'nn aznda, solmu yanaklarrnda okudu acy,
sessizce okudu, dikkatle, bekleyerek, btn yre-
inde
duyarak. Kamala sezdi bunu, gzleri Sidd-
hartha'nn gzlerini arad.
Siddhartha'ya bakarak
yle
dedi: "Gryorum
ki, gzlerin de deimi. Eski gzlerine hi benzemi-
yor. Senin Siddhartha olduunu bana anlatacak ne
kalm geride? Hem Siddhartha'sn, hem deilsin."
Siddhartha konumuyor,
gzleri sessizce Kama-
la'nn gzlerinin iine bakryordu.
"liatrn m varmak istediin amaca?" diye sor-
IL7
du Kamala. "Huzta kavutun mu?"
Siddhartha glmsedi ve elini Kamala'nn eli-
nin zerine koydu.
"Gryorum, huzura kavumusun," dedi Ka-
mala. "Gryorum. Ben de kavuacam huzura."
"Sen buldun huzu"-," dedi Siddhartha fislda-
yarak.
Kamala, Siddhartha'nrn gzlerinin iine bak-
maktan bir trl kendini alamryordu. Gotama'ya
gitmek, kusursuzbir kiinin yzn grmek, ondan
eweye
yaylan huzuru solumak istemi, Gotama
yerine Siddhartha'yr bulmutu ve iyi de olmutu
bylesi, o kusursuz kiiyi grm kadar iyi olmutu.
Kamala, aklndan geenleri Siddhartha'ya syle-
mek istiyor, ama dili dnmyordu bir trl. Konu-
madan Siddhartha'ya bakyor, Siddhartha ise Ka-
mala'nn gzlerindeki yaam krvrlcrmtnrn yava ya-
va sndn gryordu. Son bir ac dalgas Ka-
mala'nn gzlerinin iine dolup onlar ,ksz brak-
tktan, son bir rperti Kamala'nrn elleri ve kollar
zerinde gezindikten sonra, Siddhartha'nrn par-
maklarr Kamala'nn gzkapaklarn kapad.
Uzun sr,e Kamala'nrn yannda oturdu Sidd-
hartha, onun uykuya dalm yzne bakt. Uzun
sre Kamala'nn azrndan ayrmad gzlerini, incel-
mi dudaklaryla yalr, yorgun azndan. Ve bir za-
man, yaam].nrn baharrnda bu az yeni patlam bir
incire benzettiini anmsadr. Uzun sre oturdu, sol-
gun yzdeki, yorgun krklardaki ifadeyi okudu,
yzn manzarasyla doldurdu iini, kendi yzn
aynl
ekilde
orada yatarken grd, aynr
ekilde
be-
yazl ayr,
ekilde
canl
ekilmi,
kendi yzn ve Ka-
mala'nn yzn ayn zamanda krrmrz dudaklar ve
ateli gzlerle gencecik grd,
imdiki
zaman ve e-
zamanlrlk duygusu, sonsuzluk duygusu iliklerine
11B
kadar iledi. Derinden duydu, her yaamdaki yok
edilmezlii, her andaki sonsuzluu her zamankin-
den daha derin
ekilde
hissetti.
Siddhartha dorulup kalktnda, Vasudeva pi-
rin yemeini hazrlamt. Ama Siddhartha bir
ey
yemek istemedi. Keilerinin bulunduu ahrda iki
ihtiya samanlardan bir yatak yaptlar kendilerine.
Vasudeva uzanrp yatt, Siddhartha ise dar
rktr,
btn gece kulubenin nnde oturdu, rrmarn sesi-
ne kulak verdi gemie dalarak, yaamlnn btn
dnemleri hep birden belleine t, kuattr
ev-
resini. Arada bir dorulup kalkyor, kulbenin
kaprsrna giderek ierisini dinliyo olann uyuyup
uyumadrna bakyordu.
Seher vakti henz
afak
skmeden ahrrdan
kan
Vasudeva, dostunun yanrna geldi.
"Gece uyumadn m?" diye sordu.
"Hayrr, Vasudeva. Oturdum burada, rrma din-
ledim. Irmak pek
ok ey
syledi bana, o esenlie
kavuturucu dnceyle, o birlik ve btnlk d-
ncesiyle
doldurdu iimi."
"zc bir olay yaadrn, Siddhartha. Ama gr-
yorum ki, yrein kararmadl."
"Hayrr, dostum, nasrl kararabilirdi yreim?
Zenginve mutluydum daha nce,
imdi
zenginliim
ve mutluluum daha da artt. Oluma kavutum."
"Ben de
ok
sevindim olunun
geldiine. Ama
artk
almaya
balasan, Siddhartha; yaplacak bir
sr i var. Bir zaman benim karrmrn ld yatak-
ta Kamala hayata yumdu gzlerini. Bir zarnan odun-
lar yp karrmr yaktm tepede Kamala iin de bir
odun yn hazrlayalrn."
Olan henz uyurken, Kamala'nn cesedini ya-
kacaklarr odun ynn hazrrladlar.
119

OuL
Olan, rkm ve alayarak, annesinin yakl-
masrnda hazr bulundu, kendisine olum diyerek
kucak aan ve Vasudeva'nn kulbesinde ona ho
geldin diyerek barrna basan Siddhartha'nrn szle-
rini somurtarak, rkek rkek dinledi. Annesinin ya-
kld tepenin eteinde gnlerce oturdu, azna ye-
mek koymad, hibir
ey
grmek istemedi, d dn-
yaya kapad gnl kaprsrnr, kafa tuttu, benimseme-
ye yanamad yazgly:,.
siddhartha dokunmadr, kendi haline braktr
onu, zntsne sayg gsterdi. Olunun kendisini
tanrmayn, bir baba gibi onu sevemeyiini anlay-
la karlryordu.
unu
da gruyordu ki, on bir yan-
daki olu
markt,
ana kuzusu
ocuklardan
biriydi,
varlkl kiilerin alkanlklaryla bymt, lezzet-
li yemeklere,
rumuak
yataklara alffi, uak ve
hizmetilere emretmeye almt. Siddhartha, anne-
sinin yasrnl tutan
marrk
olunun yabancr bir yerde
ve sefalet iinde yaamaya byle bir anda, hi mrrtn
krrn etmeden nza gsteremeyiini anlyordu. Onu
zorlamak istemiyor, olunun
;rapaca
bazr ileri
onun yerine kendisi yaplyor, her zaman yiyeceklerin
|20
en iyisini oluna ayrryordu. Sabr gsterip tatl dille
onun gnln yava yava kazanmayr umuyordu.
Oluna kavumay kendisi iin bir zenginlik ve
mutluluk bilmiti Siddhartha. Ne var ki, zaman ge-
ip
olandaki yabanclrrn ve asrk suratllrn sr-
mesi, yreindeki gurur ve inatln kaybolmama-
s, hibir ie el srmek istememesi, yalrlara saygrda
kusur etmesi, Vasudeva'nln meyve aalarn ya-
malamasr zerine, olunun kendisine mutluluk ve
huzur deil, tash ve znt getirdiini anlamaya
balad. Ama seviyordu onu, olunun yanrnda bulu-
nup znt
ekmesini,
olu yanrnda olmadan duya-
ca mutluluk ve sevince yeliyordu.
Kk Siddhartha'nn kulbeye gelmesinden
sonra iki yal dost yaprlacak ileri aralannda bl-
mt. Vasudeva yine tek bana kaykta
almaya
balamt, olunun yanndan ayrrlmak istemeyen
Siddhartha da kulbeyle tarladaki ilere bakryordu.
Gnlerce, aylarca bekledi Siddhartha, olunun
kendisini anlayacarnr,
gsterdii sevgiyi kabulle-
nip belki de buna karlk vereceini bekleyip dur-
du. Aylarca bekledi Vasudeva durumu izleyerek,
bekledi ve sustu. Gnlerden bir gn kk Sidd-
hartha'nn dikball ve kaprisleriyle yine babasrnr
zp stelik iki pirin kasesini krdnl grnce,
akamleyin dostunu bir kenara
ekti
ve ona
yle
dedi:
"Bala syleyeceklerimi, ama bir dost gibi y-
rekten konuuyorum seninle. Bakyorum, kendini
yiyip duruyorsun, bakyorum zlp tasalanyor-
sun. Olun, sevgili dostum, tasalandrrryor seni, beni
de yle. Yawu ku baka trl yaamaya, baka bir
yuvaya alk. Senin gibi tiksinti ve bezginlik duya-
rak zenginlikten ve kent yaamrndan kamad o,
kendisi istemeden btn bunlardan ayrrlmak zo-
|2I
l
nnda kald. Irmaa sordum, ah dostum, pek
ok
kez sordum lrmaa. Ama rrmak gld her seferinde,
benimle elendi, benimle ve seninle elendi, bizim
aptallmuza kahkahayla gld. Her
ey
dengi den-
gine; senin olunun geliip serpilebilecei bir yer
deil burasr. stersen sen de bir sor rrmaa, sen de
kulak ver syleyeceklerine."
Siddhartha, neenin hibir zaman eksik olmad-
r,
pek
ok
krrrklkla dolu itenlikli yze tasayla
bakt. "yi ama, nasJ ayrlabilirim ondan?" diye sor-
du usulcacrk ve mahcup. "Bana biraz daha zaman
tan, sevgili dostum! Dinle, onun urunda savarp
duruyorum, kalbini kazanmak istiyorum onun, sev-
giyle ve samimi bir sabrla gnln fethetmek isti-
yorum. Bir gn onunla da konuacak rmak, o da se-
ilmi
kiilerden biri olacak ilerde."
Bunun zerine daha da scak glmsedi Vasu-
deva. "KukuslJ z, o da seilmilerden biri, o da son-
suzluk iinde yaayacak biri. Peki ama biliyor mu-
w4
sen de ben de biliyor muyuz onun ne iin seil-
diini, hangi yollar izlemek, hangi ileri yapmak,
hangi acrlarr
ekmek
iin seildiini? Katlanaca
acrlar az buz olmayacak, yreinde bir gurur ve so-
ukluk
var, pek
ok
ac
ekmekten
yakayr kurtara-
maz byleleri, pek
ok
yanlr, pek
ok
uygunsuz i
yapar, pek
ok
gnahn ykn yklenir. Syler ni-
sin bana, sevgili dostum, olunu terbiye ediyor mu-
sun? Zorlabir
ey
yaptryor musun ona? Onu dv-
yoE onu cezalandrrryor musun?"
"Hayrr, Vasudeva, hibirini yaptm yok bun-
larn."
"Farkrndaytm,
yapmyorsun. Onu zorlamyor,
onu d,,rmyo ona emirle bir
ey
yaptlrmryorsun.
Biliyorsun
nk, J rumuak
sertten gldr, su ka-
yadan gl, sevgi zorbalktan gldr-
ok
iyi bir
|22
nsan, vgye layk birisin. Peki, onu zorlayp ceza-
landrrmadrn sanmakla yanlmryor musun acaba?
Sevgi banla onu balamryor musun? Onu her gn
utandrrmryor, iyi yrekli ve sabrla dawanarak onun
iini daha da gletirmiyor
musun? Onu, bu kendi-
ni beenmi ve
rmarrk ocuu,
bir kulbecle muzla
karrnlarnr doyuran, pirin bile kendileri iin lks
bir yiyecek sayrlan, dnceleri onunkine hi ben-
zemeyen, kocayrp sessizlie gmlm yrekleri
onunkinde baka trl
arpan
iki ihtiyarrn yannda
yaamaya zorlamryor musun? Btn bunlarla olan
zorlanmr ve cezalandrrrlmr olmuyor mu?''
Siddhartha, ne diyeceini bilemeyerek gzle:ini
yere indirdi. Usulcacrk sordu: Peki, ne yapmalryrm
sence?"
Vasudeva
yle
dedi: "Kente al gtr onu, anne-
sinin ene gt uaklar, hizmetiler evdedir he-
ruz, onlara gtr. Baktn ki evde kimseleri bulama-
drn, bir retmene gtr onu, bir
eyler
renmesi
iin deil, baka olanlarrn, krzlarln arasrna karr-
mas, kendi dnyasnn iinde yaamasl iin. Hi
dnmedin mi bunu yapmayr?''
"Benim iimi okuyorsuh," dedi Siddhartha
zgn. "Srk sk dndm. Ama syle, zaten kat
kalpli byle bir
ocuu
nasl bu dnyann iine sala-
bilirim?
ehvet
dkn biri olup
kmayacak mr
bu dnyada? Haz ve g urunda kend"ini harcama-
yacak m? Babasrnn tm hatalarnr kendisi de tek-
rarlamayacak, belki bsbtn Sansara'ya dalp
mahvolmayacak m?"
Kayk Vasudeva'nn glmsemesi
1 1
parldadr;
Siddha,tha'nrn kolunu haflfe tutarak
yle
dedi: "Irmaa sor bunu, dostum! Onun nasl
buna gldn
dinle! Vaktiyle ilediin budalalk-
lar, olunu bunlardan sakrnmak iin mi ilediine
I23
inanryorsun? Hem, olunu Sansara'ya karr koruya-
bilir misin? Nasl yapabilirsin bunu? reterek mi,
duayla, taprnmayla m, uyararak mr? Sevgili dos-
tum, o yky tmyle unuttun mu, Brahman olu
Siddhartha'nn retici yksn? Bir zarnao bura-
da bana anlattn yaamyksn? Kim Samana
Siddhartha'yr Sansara'dan korudu, gnahtan, a-
gzllkten, budalalktan korudu onu? Babasrnrn
dindarlrr, retmenlerin uyarrlarr, kendi bilgisi,
kendi araylarr koruyabildi mi? Hangi baba, hangi
retmen yaamrnl yaamaktan, yaamla kendini
pisletmekten, bizzat gnahlara girmekten, bizzat o
ac ikiyi imekten, kendi yolunu kendisi bulmak-
tan alkoyabildi Siddhartha'yr? Sanryor musun ki,
sevgili dostum, bu yolu yrmekten belki esirgenen
biri olabilir? Sevgili olun bundan esirgenir sanryor-
sun belki,
nk
onu seviyorsun, acl ve zntden,
d krklklarndan esirgemek istiyorsun onu. Ne
var ki, onun iin tekrar tekrar lp dirilsen bile, yi-
ne de yazgrsmn en kk bir paasrn koparp ala-
mazsln ondan."
Vasudeva'nln o gne dek bu kadar sz
rkma-
mrtr azmdan. Siddhartha yrekten teekkr etti
ona, zgn zgn yruyp kulbeden ieri girdi,
uzun sre uyuyamad. Vasudeva, kendisinin nce-
den dnmedii, bilmedii hibir
ey
sylememi-
ti. Ama bildii
eyler
yapabilecei
eyler
deildi, o-
luna sevgisi daha glyd bilgisinden, ona karr
efkati
de daha gl, onu kaybetme korkusu daha
glyd.
imdiye
kadar bylesine gnl verdii
bir baka
ey
olmu muydu? Bylesine derinden
serrmi miydi bir bakasn, bylesine kr bir sevgiy-
le, bylesine acr
ekerek,
bou bouna sevmi, ama
yine de mutlu hissetmi miydi kendini?
Siddhartha dostunun dn tutamadr, gn-
|24
deremedi olunu. Olunun hkmetmesine izin ver-
di, hor grmesini sineye
ekti.
sustu ve bekledi, tatl
dil ve gler yzlln suskun savarna, sessiz sa-
brr mcadelesine her gn yeniden koyuldu. Vasude-
va da susuyor ve bekliyordu dostlukla, bilerek, kat-
lanarak. Sabr konusunda ikisinin de zerine yoktu.
Bir gn olunun yznde annesi Kamala'y
ok
anrmsatan bir ifadeyle karrlaan Siddhartha'nn
aklrna bir sz geldi. Kamala'nrn
ok
zarnarl nce,
genlik gnlerinde bir ara kendisine syledii bir
sz. "Sen sevemezsin," demiti Kamala ve Siddhart-
ha da ona hak vermiti; kendini bir yrldrza,
ocuk
in-
sanlarr ise den yapraklara benzetmi, ama yine de
Kamala'nn o sznde bir sulama sezmiti. Gerek-
ten de bir baka insana gnln tmyle kaptra-
maml, kendini o insana tmyle verememi, ken-
dini unutamam, bir bakas iin duyacar sevgi-
den
lglnca
dawanrlara kalklmamlt. Asla ste-
sinden gelememiti bunun; bu da, bir zamanki gr-
ne
gre kendisiyle
ocuk
insanlar arasrndaki b-
yk ayrrmdr. Ama
imdi,
olu yanrnda bulunduun-
dan beri Siddhartha'nrn kendisi dpedz
ocuk
in-
sanlardan biri olup
kmtr,
bir insan iin acr
eken,
bir insanl seven, bir sevgiden kendisini yitiren, sev_
gi yznden aptaln biri kesilen bir
ocuk
insan.
Kendisi de
imdi,
hayli ge olarak ve hayatnda ilk
kez, bu alabildiine
gl ve garip tutkuyu hissedi-
yor, bu tutkudan dolay ac
ekiyor,
fena halde acr
e-
kiyordu; ama yine de mutluydu, yeni bir
ey
gelip
katlmt yaamna, yeni bir
eyle
yaam zengin-
lemiti.
Bu sevginin, oluna karr kr krne duyduu
bu sevginin bir tutku, hayli insanca bir
ey
sayla-
ca.nr, Sansara olduunu, bulank bir pnar, karan-
lk bir su olduunu seziyordu kukusuz. Ama yine
I25
t
de yle hissediyordu ki, deersiz denemezdi bunun
iin, zorunlu bir
eydi.
Bu i:.azzr da kefaretinin
denmesi, bu acrlarrn da yaanmas, bu deliliklerin
de yaplmas gerekiyordu.
te yandan olu babasrnn kendisi uruna deli-
ce davranmasna engel olmuyor, sevgisini kazan-
mak iin babasnn urap didinmesine gz yumu-
yor, kaprisleri karsrnda babastnn klmesine al-
drrmryordu. Bu babada hayranlrn uyandrran ya
cla onu korkutan hibir
ey
yoktu. yi bir,insand bu
baba, bulunmaz bir insan, iyi yrekli ve yumuak
kalpli bir kii. Belki
ok
dindar bir adamdr, belki de
bir ermi
-
btn bunlar olann gnln kazanma-
ya yetmeyen zelliklerdi. Skc bir babayd bu, sefil
kulbesine hapsetmiti onu, brakmyordu. Skc
bir babayd bu; btn huysuzluklarnr glmsemey-
le, btn aalamalarrn gler
;nizle,
btn kt-
lklerini iyilikle karlamas, bu kocamr sinsi heri-
fin iren mi iren bir hilesiydi. Babas barp
arrsa,
kt davransa, daha
ok
houna gidecekti.
Derken bir gn geldi, kk Siddhartha babas-
nrn
;rzne
ka, syledi dndklerini, aktan
aa ona cephe ald. Babas ona bir i buyurmu,
al rp
toplamasnr istemiti. Ama olan kulbe-
den darr adrmrnr atmam, inat edip ate pskre-
rek olduu yerde kalm, ayaklaryla yeri drrm,
yumruklarrnr srkmr, kin ve nefretini olanca gcy-
le babasnrn yzne haykrmt.
Azndan kpkler saarak, "Kendin git topla
al rph!"
diye barmtr. "Ben senin uan de-
ilim.
Biliyorum, beni d.rmyorsun, gze alamryor-
sun
nk;
biliyorum, dindarhnla ve hogrnle
beni srekli cezalandrrmak, beni aalamak istiyor-
sun. Ben de senin gibi olay:m istiyorsun, senin gibi
dindar, senin gibi yunuak kalpli, ayrlca senin ka-
|26
dar bilge! Ama ite sylyorum, senin gibi olmak-
tansa bir soyguncu, bir katil olup cehenneme gide-
rim daha iyi, yeter ki ac
ektireyim
sana. Senden
refret ediyorum, sen benim babam deilsin, ister-
sen yz bin defa annemin A ol!"
tl<e ve hrrs tayordu olandan; kaba ve aza
alrnmayacak yzlerce szle babasna veritirdi. Son-
ra koup gitti kulbeden, ancak akama doru d-
np geldi.
Ertesi sabah da ortalardan kayboldu. Ayrrca, iki
renkli kamtan rlm, mterilerin verdii bakr
ve gm paralarrn sakland kk bir sepet de
kayplara karmt. Kayk da yerinde yoktu, Sidd-
hartha onu rlmarn kar kysnda grd. Olan ka-
p
gitmiti.
Olandan dnk aalayrcr szleri iitmesin-
den bu yana perian durumda titreyip duran Sidd-
hartha, "Peinden gitmem gerekiyor," dedi. "Yalnz
bana ormandan geemez. lr kalr yolda. Bir sal
yapmalyrz, Vasudeva, sal yapp rmaktan karya
gemeliyiz."
"Bir sal yapacarz," dedi Vasudeva, "olann
karya gtrd sandalr alp yerine getireceiz
buraya. Ama olan koyver gitsin en iyisi,
ocuk
sa-
y|rnaz artk; barnrn
aresine
bakabilir, kentin yolu-
nu arayrp bulur. Sonra, hakl olan, unutma bunu!
Senin yapman gerekip de yapmadrrn yapyor.
Kendi iini kendi gryor, kendi yoluna gidiyor. Ah,
Siddhartha, ac
ektiini
biliyorum senin, ama in-
sann glmeden duramayaca, senin de
ok
geme-
den glp geecein aclar bunlar." Siddhartha ce-
vap vermedi. Baltay
oktan almt eline, bambu
kamlarrndan bir sal
atmaya
koyuldu; Vasudeva
da yardm etti ona, ottan iple,le kamlar birbirine
tutturdu. Sonra sala atlayp yola koyuldular, aknt
|27
bir hayli uzaklara srkledi sal, kar sahile varn-
ca rrmaktan sal
ektiler
drar.
"Ne diye baltay aldrn yanrna?" diye sord.u Sidd-
hartha.
Vasudeva
yle
dedi: "Kayrrmrzrn krei ba-
karsrn kaybolmutur."
Ama Siddhartha dostunun kafasndan geenleri
biliyordu. Olan onlardan intikam almak ya da pei-
ne dmelerini nlemek iin krei kaldrrp atmr
ya da krrp paralamtr diye dnmt dostu. Ve
gerekten kaykta krek fa]an gremediler. Vasude-
va kayrn tabann gstererek glmsedi dostuna,
Adeta
yle
der gibiydi: "Olun sana ne sylemek is-
tiyor, anlamryor musun? Peine hmemizi isteme-
diini grmyor musun?" Ama Vasudeva szle sy-
lemedi bunlarr. Hemen yeni bir krek yapmaya ko-
yuldu. Siddhartha ise dostuna veda etti, kap giden
olunu aramaya
kt.
Vasudeva alrkoymad onu.
Ormanda uzun sre yol alan Siddhatha arama-
larnrn bouna olduunu dnd derken. Ya olan
oktan
orman geip kente varmrtrr, ya da henz
yoldaysa, kendisinden saklanp gizleniyordur, diye
geirdi kafasndan. Biraz daha dnnce, aslrnda
olu iin tasalanmadrr sonucuna vard; iten ie bi-
liyordu ki, ne olunun bana bir hal gelmiti ne de
ormanda onun iin bir tehlike sz konusuydu. y-
leyken durmadan devam ediyor, ama onu kurtar-
mak iin deil, yalnzca onu bir kez daha grmek
iin yapyordu bunu. Ve koa koa kentin nne ka-
dar geldi.
Kente yakn bir yerde geni caddeye varrnca
durdu; bir zaman Kamala'nn olan, bir zaman Ka-
mala'yr tahtrevanda ilk kez grd gzelim koru-
luun giriiydi durduu yer. Bir zamanki yaant ye-
niden canland iinde, kendini bir zaman orada diki-
I2B
lirken grd, gen, sakallr, neredeyse
plak
bir Sa-
mana olarak, sar toz topraa bulanmr. Uzun za-
man koruluun giriinde durdu, ark kaprdan koru-
luktan ieri bakt, sarr cppeli keilerin gzelim
aalar altnda gezinip dolatnr grd.
Uzun zamall bekledi oracrkta, dncelere dala-
rak, hayalinde canlanan gruntleri seyrederek, ya-
amrnrn
yksne kulak vererek. Uzun zaman dur-
du oracrkta, keilere bakt, onlarrn yerinde gen
Siddhatha'y, onlarrn yerinde Kamala'yr ulu aala-
rrn altrnda dolarrken grd. Kamala'nn nastl ken-
disini arladl, onu ilk kez nasrl pt, gzlerini
geriye
erip
Brahmanlna nasrl gururla, ayrr za-
manda kmseyerek bakt, gurur ve zlemle
dnyevi yaamrnl yaamaya nasrl koyulduu ak
seik canlandr gzlerinin nnde. Kamaswami'yi,
uaklarr,
len
sofralarrnl, zat atp kumar oynayan-
lar,
algrcrlarr
grd, Kamala'nn kafeste besledii
kuu grd ayrca, btn bunlarr bir kez daha yaa-
dr, bir kez daha kocayp yorgun dt, bir kez daha
yaad aynr tiksintiyi, bir kez daha duydu kendiri
yok etmek isteini, bir kez daha kutsal Om sayesin-
de esenlie kavutu.
Koruluun kaprsnda uzun zaman durduktan
sonra kendisini buraya kadar
ekip
getiren istein
budalaca bir
ey
olduunu, oluna yardrm elini vza-
tamayacarnr, ona balarup ka]masnn doru sayrla-
mayacarnr anlad Siddhartha. Kap giden oluna
karr besledii sevgiyi derinden derine hissetti yre-
inde,
bir yara gibi hissetti, aynr zamanda iinde de-
belensin diye bu yaranrn kendisine balanma-
drrnr, onun
iek
ap ldamas gerektiini sezdi.
Yaranrn henz
ieklenmeyii,
henz lda-
maylr zd onu. Kap giden olunun ardrndan
kp
buralara getiren hedefin yerini boluk almt.
Mahzun mahzun yere oturdu, yreinde bir
eyin
siddhartha
L2919
il
lp gittiini duydu, bir boluk hissetti, nnde bir
haz, bir ama gremez oldu. Dncelere dalffil,
oturup bekledi. Bunu, bu tek
ey
rrmaktan ren-
miti: Beklemek, sabretmek, kulak verip dinlemek.
imdi
de oturuyor ve kulak veriyordu, yolun tozu
topra iinde oturuyor, kendi kalbine kulak veriyor,
onun nasrl yorgun ve zgn
altn
duyuyo bir
ses iitmeyi bekliyordu. Pek
ok
saat kulak vererek
oturdu, gzlerinin nndeki grntler silinip gitti,
bir boluktan ieri dmeye baladr, karr koyma-
dan dt srekli, dt nnde bir yol grmeksi-
zin. indeki yaranln szladn iittike, sessiz se-
dasrz Om
ekti,
Om'la doldurdu iini. Koruluktaki
keiler onu grd, Siddhartha'nrn saatlerce yerde
melmi
oturduunu ve salarrnda tozla toprak bi-
riktiini grerek
kp
geldi ilerinden biri, nne
iki tane piseng meyvesi braktr. htiyar Siddhartha,
keii fark etmedi.
Derken bir el uyandrrd onu, omzuna dokunan
bir el. ve siddhartha hemen tanrd eli, elin narin ve
mahcup dokunuunu tanrd ve kendine geldi. Do-
rulup kalkt ayaa, peinden gelmi Vasudeva'y se-
lamlad. Vasudeva'nn dost yzne, yzdeki glm-
semelerden geilmeyen krrklara, nee dolu gzle-
rin iine bakar bakmaz, kendisi de glmsemeden
duramadr. Derken nndeki piseng meyvelerini
grd ve eilip ald yerden, birini dostu Vasudeva'ya
uzatt, tekisini kendisi yedi. Hi konumaksrzrn Va-
sudeva'yla ormana dnd, kulbeye, kayra dnd.
O gn olup bitenlerden hibiri sz etmedi, hibiri
olann adrnr azna almadr, hibiri onun kap gidi-
ine
deinmedi, hibiri yaradan konumadr. Sidd-
hartha kulbede yatana uzand; bir sre sonra bir
anak
hindistancevizi style yanrna yaklat Vasu-
deva, ama dostunu
oktar
uyumu buldu.
130
Om
Daha uzun bir sre srzlayrp durdu yara. Sidd-
hartha, yanrnda bir olu ya da bir krzyla pek
ok
yolcuyu rrmaktan geirdi, her birine imrenerek
bakt, her seferinde
yle
dnd: "Bu kadar
ok
kii, byle binlerce insan bu canrm mutluluu tad-
yor, ben neden yoksun kalryorum bundan? Kt in-
sanlarrn, hrrsrzlarrn, haydutlarrn da
ocuklarr
var ve
ocuklarrnr
seviyorlar,
ocuklarr
da onlarr seviyor,
yalnz ben bunun drndaydm." Artk bylesine ba-
sit dnceler, bylesine mantrksz dnceler gei-
riyordu kafasrndan,
ocuk
insanlara ite ylesine
benzer biri olup
kmt.
Atk insanlara eskisinden deiik bir gzle ba-
kryordu, eskisinden daha az zeki, daha az marur,
buna karlk daha bir scaklrkla, daha bir yaknlk
ve ilgiyle. Irmaktan,geirdii srradan yolcular,
o-
cuk insanlar, iadamlar, savalar, kadnlar, eskisi
kadar yabancr gelmiyordu ona; onlarr anlyordu, on-
lar anlyor, onlarn dnce ve mantkla deil, igU-
d ve isteklerce yneltilen yaamlannr paylayor,
kendisini onlardan biri gibi hissediyordu. Kusursuz-
luk aamaslnln eiinde bulunmasna,
u
an
ektii
131
I
ie, ilelerin
sonuncusu olmasrna karrn, bu
ocuk
insanlara kendi kardeleriymi gibi baklyor, onlarrn
kendini beenmilikleri, hrrs ve tamahlar, onlarn
glnlkleri kendisi iin gln olmaktan
kyor,
anlayrla karlanabilir ve sevilmeye layk bir niteli-
e
brnyo hatta ba tacr edilmeye deer grn-
yordu. Bir annenin
ocuuna
kar duyduu kr
sevgi, kendini beenmi bir babann biricik oulcu-
uyla
kr krne ve aptalca gururlanrr, burnu ha-
vada gen bir kadnrn ziynet eyalarna'tutkunluu
ve kendisine hayranlkla bakacak erkek gzlerine
kru krne,
lgrnca
dknl, btn bu duygu-
la btn bu
ocuklukla
btn bu basit, aptalca,
ama alabildiine zorlu, gl bir dirimsellik ieren,
kolay kolay pes etmeyen duygular ve agzl istek-
ler Siddhartha iin
ocukluk
olmaktan
kmt
artrk; insanlarn bu duygular ve istekler iin yaad-
rnr,
onlarrn urunda sonsuz iler baardrnr, gezi-
lere
ktrnr,
savalar yapt.nl, sonsuz acrlar
ekti-
ini,
sonsuz
ilelere
katlandn gryordu; bunlar
iin sevebilirdi onlar, tutkularnn her birinde, ey-
lemlerinin her birinde yaam gryordu, dirimselli-
i,
yok edilmezlii, Brahma'y gryordu. Kr sada-
katleri, o kr gleri ve diretkenlikleri iinde sevil-
meye ve hayran kalrnmaya laykt bu insanlar. Hi
eksikleri bulunmuyordu, bilgin ve dnrlerde bir
tek kk
ey
vard ki, ondan yoksundular yalnrzca,
bu da bilinti,,tm yaamrn birlii ve btnlne
ilikin bilinli dnceydi. Ve Siddhartha bazr anlar
bu bilgiye, bu dnceye fazla deer vermenin do-
ruluundan kuku duyuyor, belki de bunun dn-
ce insanlannn, dnce
- ocuk
insanlarrnln bir
o-
cuksuluu saylacarnr geiriyordu aklndan. Dn-
yevi yaam sren insanlarn baka bakmdan bilge-
lerden geri kalr yanr yoktu; nasrl ki zorunlu olan
e-
|32
yi inatla,
amadan
yapan hayvanlar kimi anlarda
insanlardan stn grnebilirse, onlar da bilgeler-
den hayli stnd.
Gerekte bilgeliin ne olduu, uzun arayrlarry-
la neyi amalad konusunda bir sezgi Siddhat-
ha'nn iinde yava yava tomurcuklanyor, yava
yava olgunluk kazanyordu. Bu, her an, yaamn
ortasrnda birlik dncesini dnebilme, onu his-
sedebilme ve nefesle iine
ekebilme
konusunda
ruhta her an varolan eilimden baka bir
ey,
bir ye-
tenekten
,
gizli bir hnerden baka bir
ey
deildi.
Yava yava bu sezgi Siddhatha'nrn iinde tomur-
cuklanryor, Vasudeva'nn yal
ocuk
yznde 1
l yansryordu: IJ 5rum, dnyann ezeli ve ebedi m-
kemmelliinin bilinci, glmseme, birlik.
Ama yreindeki yara hala szlyor, zlemle ve
acyla olunu dnyordu Siddhatha; oluna kar-

yreinde sevgi ve
efkat
beslemekten geri kal-
mryor, olunun kaybndan duyduu acnn iini
oyup kemirmesini sineye
ekiyor;
sevgi uruna ak-
la gelmedik
lgnlklara
kalkyordu. Alev kendili-
inden
snmyordu bir trl.
Ve yarann yine
iddetle
szlad gnlerin birin-
de, iindeki zleme karr duramayan Siddhartha rr-
maktan geti, karda kayktan indi, olunu aramak
zere kentin yolunu tutacakt. Irmak yumuak ve
usulcacrk akyordu, havalarrn kurak
sittii
bir mev-
simdi, ama rrmarn sesi bir tuhaf yanklanmaktay-
d: Glyordu bu ses! Aka glyordu. Irmak g-
lyor, tiz ve duru bir sesle glyordu yal kayk-
ya. Siddhartha durdu, sesi daha iyi iitebilmek iin
suyun zerine eildi, sessizce akp giden suda yan-
slyan yzn grd ve bu yzde bir
ey
vard, unu-
tulmu bir
eyi
anrmsatyordu kendisine, dnd
ve buldu ne olduunu: Bu yz, bir zaman tanrdr,
133
sevdii ve te yandan korktuu bir baka
nize,
Brahman babasnn yzne benziyordu. Ve anrm-
sadr siddhartha: uzun zaman nce, henz bir deli-
kanlyken
ilecilerin
araslna karmasna izin ver-
meye zorlamrt babasnl, ona veda edip ayrrlm ve
bir daha da eve dnmemiti.
imdi
onun kendi olu
iin katland acrya babasr da o zaman kendisi iin
katlanmam myd?
oktan
lmemi miydi babasr,
tek bana, olunu bir daha gremeden? AynL yazgL
kendisini de beklemiyor muydu? Bu yineleni,
uursuz bir
ember
iinde bu dnp durma, bir ko-
medi, tuhaf ve aptalca bir
ey
deil miydi?
Irmak glyordu. Evet yleydi, sonuna kadar
ekilmemi
ve
zme
kavuturulmamr
ileler
dnp geliyo boyuna aynr
ileler ekiliyordu.
Sidd-
hartha yeniden kaya binip dnd kulbeye, ba-
basrnr dnerek, olunu dnerek, rrmarn alay-
na konu olmu, kendi kendisiyle kavgalr, umutsuz-
lua kaprlmanrn eiinde, kendisine ve btn
dnyaya rmakla birlikte glmeye dnden hazrr. Ah,
yaranln henz
ieklendii
yoktu, kalbi yazg|ya
kar direniyordu henz,
ektii ileden
henz nee
ve zafer parrltrsrnn yz gsterdii yoktu. Ama umu-
dunu yitirmemiti; kulbeye dner dnmez Vasude-
va'ya arlmak, her
eyi
onun gzleri nne sermek,
her
eyi
ona, bu dinleme stadrna anlatmak iin
nne geilmez bir istek duydu.
Vasudeva kulbede oturmu, sepet ryordu.
Kayk iinde
alramryordu
artrk, gzleri zayfla-
mrtr, yalnz gzleri deil, elleri ve kollarr da eski
gcn yitirmiti. Deimeden ve dipdiri kalan tek
ey,
yzndeki honutluk ve neeyle dolup taan
iyilikseverlikti.
Siddhartha yal Vasudeva'nn karrsrna oturup
acele etmeden konumaya balad. O zamana kadar
134
hi deinmedikleri bir konuda sz atr; bir zaman
kalkp kente gidiinden, iinde szlayp d.uran yara-
d,an, mutlu babalar grdke kapld krskanlk
duygusundan, bu gibi isteklerin samalrnr bildi-
inden,
onlara kar bouna srdrd savatan
bahsetti. Her
eyi
akladr, her
eye,
en tatsrz konu-
lara bile deindi rahatlkla; dile getiremedii, aa
vuramad. hibir
ey
olmad, her
eyi
anlattr
ekin-
meden. indeki yarayr Vasudeva'nln
gzleri nne
serd,i, bugnk kama giriimini da saklamadr, ev-
den kaan bir
ocuk
gibi rmaktan geip kente git-
mek isteini, rrmarn kendisine gldn syledi.
Konutu, uzun uzun konutu Siddhartha,
yznde bir dinginlikle kendisine kulak veren vasu_
deva'nn onu dinleyiindeki ustal her zamankin-
den gl
ekilde
duyumsadr. Dostuna doru akp
giden acrlarrnrn, korkularnrn, dostuna doru akrp
giden umutlarnln nasrl yine ondan kendisine d-
np geldiini hissetti. Bu dinleyiciye
yarasrnl gs-
termek, acrsl dininceye ve lrmakla tek vcut olunca_
ya kadar onu sularda ykamakla aynr
eydi.
HA1A ko-
nuan, iini dken, itiraflarda bulunan Siddhartha,
kend.isini dinleyenin artk vasudeva olmadn, bir
insan olmadrnr, kendisine hi kprdamadan ku-
lak veren bu varln tpk yamuru emip iine
e-
ken bir aa gibi onun itiraflarn
ekip
iine
aldrrnr, bu krprdamadan kendisini dinleyenin rr_
marn kendisi, Tanr'nrn kendisi, sonsuzluun ken-
disi saylacarn
giderek anlad. sonunda kendisini
ve yaraslnr artk dnmez olan siddhartha,nrn
btn dikkati dostundaki deiiklik zerinde top-
land; ne
ok
hisseder, ne
ok
kavrarsa deiiklik o
lde daha az
artc
geldi kendisine, her
eyin
d,zen iinde doal akrrnr izlediini, vasudeva,nn
hanidi neredeyse batan beri byle olduunu, bu-
l

135
j
nu yalnrzca kendisinin gremediini, hatta kendisi-
nin de dostundan pek farkl biri saylmayacanr o
kadar daha iyi anlad. ind,e yle bir his vardr ki,
halk tanrrlarr nasrl gryorsa, kendisi de Vasude-
va'y yle grmekteydi ve bu da geici bir durumdu
yahnzca. inden Vasudeva'ya veda etmeye koyuldu.
Bu arada durmadan konumaktayd.
Konumas bitince, Vasudeva eskisi kadar iyi
grmeyen gzlerini ona
erdi,
bir
ey
sylemedi
azrnr ap, baklarr sevgi, nee, anlay ve.bilgiyle
parldayarak suskunluk iinde ona bakt. Siddhart-
ha'y elinden tutup rrmak kryrsrna gtrd, onunla
birlikte oturdu yere, rmaa bakp glmsedi.
"Onun sana
sldn
iittin," dedi. "Ama her
eyi
iitmedin henz.
imdi
seninle kulak verelim
rrmaa, iittiinden daha
ok ey
iiteceksin."
Kulak verip dinlediler. Irmarn
ok
sesli
arkrsr
yumuack yankrlanyordu. Gzlerini dikmi suya
bakyordu Siddhartha, akp giden suda hayaller
gryordu: Babasrnn hayalini grd bir ara, tek
banaydr, olunun yasrnr tutuyordu; derken kendi
hayali belirdi suda, tek banaydr, kendisi de zlem
bayla uzaklardaki oluna balanmtr; olu grn-
d suda, o da yalnzd, krpe isteklerinin alev alev
yanan yolunda, agzllkle ileriye atlyordu; her
biri kendi varmak istedii hedefe ynelikti, her biri-
ni kendi hedefi bylemiti, her biri aclar iindey-
di. Irman
arkrsrndan ilelerin
sesi yanklanyor-
du, zlemle dolup taarak
arkrsrn
sylyordu
rrmak, zlemle hedefine doru akp gidiyordu, se-
sinde bir szlanp yaknma vardr.
Vasudeva'nn suskun bakrr, "Duyuyor mu-
sun?" diye sordu. Siddhartha banr sallayarak do-
rulad soruJ ru.
"Daha iyi kulak ver!" diye fisldad Vasudeva.
136
Siddhartha daha iyi kulak vermeye
alt.
Su-
daki babasnrn hayali, kendi hayali, olunun hayali
birbiriyle kavuup kaynat; bir ara Kamala'nrn da
hayali belirip silindi suda; daha sonra Govinda'nrn
hayali ve daha baka hayaller belirdi, i ie geti
hepsi, hepsi rrmak oldu, hepsi rrmak olarak bir he-
defe doru akp gitti zlemle, istekle, acryla; ve 1r-
man sesi zlemle dolup tayor, yakp kavurucu
bir strapla, dindirilmez bir arzuyla dolup tayor-
du. Hedefrne vapinaya
alrryordu
rrmak; Siddhart-
ha aceleyle seirttiini gryordu onun, kendisin-
den, kendi yakrnlarrndan ve o zamara kadar grd-

insanlardan oluan rrmarn. Tm dalgalar ve su-
lar seitiyo acrlara gs gererek, kendi hedefleri-
ne kouyordu, pek
ok
hedefe,
alayana,
gle, akrn-
trnrn hzlandrr yerlere, denize; ve tm hedeflere
ulayor, her hedef bir yenisi izliyordu; sudan buhar
olup gkyzne
kyor,
yamur olup gkyznden
aa iniyor, prnar oluyor derken,
ay
oluyor, rrmak
olup yeniden atlyordu ileriye, yeniden akp
sidi-
yordu. Ama zlem dolu ses deimiti. Hela iitili-
yordu aclr, araylar iinde; ama sese
imdi
baka
sesler gelip katlmtr, sevin ve acyla dolu sesler,
iyi ve kt sesler, glen ve yas tutan sesler, yzlerce,
binlerce ses.
Siddhartha kulak verip dinledi. Btnyle ku-
lak verip dinleyen biri kesilmiti
imdi,
kendini t-
myle dinlemeye vermi, tmyle boalmr, tmy-
le sourup iine alan biri olmutu. Dinleme sanatrn-
da renilecek her
eyi
rendiini hissediyordu. O
zamana kadar btn bu sesleri sk sk iitmiti,
rmarn
kard
bu pek
ok
sesi; ama sesler bugn
bir baka trl yanklanyordu. Pek
ok
sesi birbi-
rinden ayrL edemiyordu artrk, neelileri gz
yallardan,
ocuksular
erkeksilerden ayram.y(),-
l:17
du, bir btn oluturuyordu hepsi, zlemin yakn-
mast ve bilen kiinin gl, fkenin haykrrr ve
len kiilerin iniltisi, hepsi birdi
imdi,
hepsi i ie
gemiti, birbirine balanffi, binlerce kez birbirine
sarlp dolanmrtr. Ve tm, btn sesler, btn
amalar, btn zlemler, btn
ileler,
bzn hazlar,
btn iyi, btn kt
eyler,
tm birden dnyay
oluturmaktayd. Tm birden oluumlarrn rrma,
tm birden yaamrn mziiydi. Ve Siddhartha dik-
katle bu rrmaa, bu binlerce sesli
arkrya
kulak ver-
di mi, salt acrlara, salt glmelere kulaklarrnr tkayp
ruhuyla tek bir sese balanmad da Ben'iyle bu ses
iinde yitip gitmeyerek btn sesleri iitti ffii,
btn, birlii duymaya
alt
mr, binlerce sesin
btn
arkrsnn
bir tek szckten olutuunu gr-
yordu, bu szck de Om'du, mkemmellikti.
Vasudeva'nn bakr, "Du;ruyor musun?" diye
sordu yeniden.
Il l parldyordu glmsemesi Vasude-
va'nn, yal yznn krklarr zerinde parldaya-
rak szlyordu, rrmaktan gelen tm seslerin ize-
rinde. Om'un szl gibi tpk. Il l parldyor-
du Vasudeva'nn glmsemesi dostuna bakarken.
Derken Siddhartha'nn yznde de ayn glmse-
me 1 1 parldad. Yarasr meyveye durmu, ac],s
rmaya balam, Ben'i akrp giderek birlik iine
karmt.
Siddhartha bu andan sonra yazgyla sava
brraktr,
ektii
acrlar son buldu. Yznde bilmenin
neesi
ieklendi,
hibir istemin kar duramadrr,
mkemmellii tanryan, oluumlarln rrmarno, yo-
amrn
seline evet diyen bir bilmenin neesi. Aclarr
ve sevinleri paylamaya hazr, kendini tmyle
rman akrna brrakm, birlik ve btnln bir
parasr olmutu Siddhartha.
13B
Irmak krysnda oturduu
yerden kalkan, dostu-
nun gzlerinin iine bakan ve bu gzlerden bilme-
nin neesini parldar gren Vasudeva, usulcacrk
Siddhatha'nn omuzuna dokundu eliyle, her za-
manki gibi ihtiyatl ve yumuak. "Ben de bu An
beklemitim, sevgili dostum!" dedi. "Beklediim an
geldi, ben gideyim artk. Hanidir bu An bekleyip
durdum, hanidir kayk Vasudeva olarak yaadrm
burada. Daha fazlasrna
gerek kalmad- Hoa kal
kulbe, hoa kal rmak, hoa kal Siddhartha!"
sidd.hartha, kendisine veda eden dostunun
nnde yerlere kadar eildi.
"Biliyordum,"
dedi alak sesle. "Ormanlarrn
iinde yaacaksn."
"Ormanlarrn iinde yaayacalm," diye cevap-
lad Vasud.eva,
gzlerinin ii parldayarak. "Birlik ve
btnle katlacam. "
Vasudeva,
gzlerinin ii glerek yryp
eitti,
siddhartha arkasrndan baktr dostunun, derin bir
krvan, derin bir ciddilikle arkasrndan bakt, huzur
dolu adrmlarrn izledi dostunun, rr1 1 parldayan
barnr, aydnlklar iindeki vcudunu
grd-
139
Gou,nda
Govinda bir mola srrasrnda baka keilerle,
yosma Kamala'nrn Gotama'nn rencilerine ba-
lad korulukta bulunuyordu ki, yal kaykdan
sz edildiini iitti, korulua bir gnlk uzaklkta
bir rrmak kysnda yaayan kaykya pek
ok
kii
bir bilge gzyle bakmaktayd. Daha sonra koruluk-
tan ayrrlan Govinda kayrknrn bulunduu yere
doru yola koyuldu, kaykry grmeyi
ok
istiyor-
du.
nk
yaam boyu her ne kadar tarikat kural-
larrnrn dna
kmamr,
ayrrca gen keilerden
yal ve alakgnlll dolayrsryla byk bir sayg
grmse de, yreindeki tedirginlik srp gitmi,
araylar bir trl sona ermemiti.
Irmaa varan Govinda, kendisini karya geir-
mesini istedi yal kaykdan, kar kyrda kayktan
indiklerinde ona
yle
syledi: "Biz kei ve hacrla-
ra pek
ok
iyiliin dokunuyor, bizlerden pek
ounu
bir kydan br kyya tardn. Yoksa sen de, kayk-
,
doru yolu arayan biri misin?"
Siddhartha, yal gzleriyle glmseyerek ce-
vap verdi: "Bu yanda bile ve Gotama keilerinin
giysisi varken zerinde, kendine hAlA arayan biri mi
|40
diyorsun, ey saygdeer kii!"
"Yalr olmaya yalym," dedi Govinda, "ama
arayrlarm sona ermedi. Hibir zaman da sona er-
meyecek, anlarlan benim yazgLm bu. Sen de, bana
yle geliyor ki, aramrsrn. Bana hibir
ey
syleme-
yecek misin, dostum?"
"Sana ne syleyebilirim ki, saygdeer kii?" di-
ye cevap verdi Siddhartha. "Olsa olsa kendini ara-
maya fazla verdiini mi? Aramaktan bulma firsatrnr
bir trl yakalayhmayacan m.?"
"Nasrl yani?" diye sordu Govinda
"Bir kimse aryorsa, gzu aradr
eyden
baka-
srnr grmez
okluk,
bir trl bulmasnr beceremez,
drardan hibir
eyi
alp kendi iine aktaramaz,
n-
k akl fikri aradr
eydedir
hep,
nk
bir amacr
vardrr,
nk
bu amacn bysne kaprlmtr. Ara-
mak, bir amac olmak demektir. Bulmaksa zgr ol-
mak, da ak bulunmak, hibir amacr olmamak.
Sen, ey saygrdeer kii, belki gerekten arayan biri-
sin,
nk
amacnln peinde kotuundan hemen
gznn nndeki baz
eyleri
grmyorsun."
"Hala pek anlamadrm sylediini," dedi Govin-
da rica edercesine, "Ne demek istiyorsun bu szler-
le?"
Siddhartha
yle
cevap verdi: "Bir zaman, ey sa-
gdeer kii, pek
ok
yrl nce bir ara yne buraya gel-
mi, rrmak kyrsrnda yatan birini grerek yanr ba-
rna
oturmu, uykusuna gz kulak olmutum. Ama,
dostum Gonda, o uyuyan kiiyi grnce tanrya-
madn."
Kei Govinda, hayretle, Adeta bylenmi gibi
kayknrn gzlerinin iine bakt.
"Yoksa sen Siddhartha msln?" diye sordu
e-
kingen bir sele. "Seni bu kez de tanyamadrm de-
mek! Seni yrekten selamlarrm, Siddhartha, seni
14]1
tekrar karrmda grmek beni ne kadar sevindirdi
bilsen!
ok
deimisin, dostum.
-
Demek kayk-
lk yapyorsun
imdi?"
Siddhartha itenlikle gld. "Kayrkrlrk, evet.
Baz kiilerin, Govinda, pek
ok
deimesi,
ok
de-
iik
klklara girmesi gerekiyor. Bu kiilerden biri
de benim. Ho geldin, Govinda, artrk benim kul-
bemde geirirsin geceyi."
Govinda geceyi kulbede geirdi, bir zaman Va-
sudeva'nn yatt yatakta yattr. Genlik dostuna
pek
ok
sorular yneltti, Siddhartha da ona kendi
yaamlndan pek
ok ey
anlattr.
Ertesi sabah yola koyulma vakti geldiinde, Go-
vinda biraz duraksayarak
yle
dedi: "Senden ayrrl-
madan, Siddhartha, izin verirsen bir
ey
daha sora-
cam. Bir retiye balr mrsrn? Peinden gittiin,
yaamana ve dawanmana klavuzluk eden bir inan-
crn, bilgin var mrdrr?"
Siddhartha buna
yle
cevap verdi: "Biliyorsun
sevgili dostum, henz bir delikanlyken, seninle or-
manda
ilecilerin
yanrnda yaarken, retilere ve
retmenlere gvensizlik duymaya, onlara srt
e-
virmeye balamtrm. O zamandan bu yana deien
bir
ey
yok. Ama yine de o gnden sonra pek
ok
retmenim oldu. Gzel bir yosma uzun sre bana
retmenlik yaptr, zengin bir tccardan, ayrlca zar
atrp kumar oynayan bazr kimselerden ders grdm.
Bir ara Buddha'nn gezgin bir rencisi bana ret-
menlik yapt; ormanda uyuyakaldm srrada ba-
mda
bekledi. Ondan da bazr
eyler
rendim, ona
da
ok
minnettarlm. Ama rendiklerimin byk
ounluunu u
grdn rrmaktan rendim ve
benden nce burada kayklrk yapan Vasudeva'dan.
Pek sade bir insandr Vasudeva, bir dnr deildi,
ama gerekli olanr biliyordu, Gotama gibi tpk; ku-
|42
sursuz biriydi, bir ermiti."
"yle grlyor ki, hala alay etmeyi seviyorsun
biraz. Sana inanryorum ve biliyorum ki, hibir -
retmenin peinden gitmedin. Peki ama sen kendin,
bir reti deilse bile, sana zgu olup yaamana yar-
drm eden bazr dnceler gelitiremedin mi kafan-
da, bazr bilgilere ulaamadrn mr? Bunlardan bana
biraz sz aarsan
ok
sevindirirsin beni."
"Evet," diye cevaplad Siddhartha, "bazl dn-
celer geliti kafahda, baz bilgilere ulatm zaman
zaman. Kimi vakit bir saat ya da bir gn gibi bir sre
baz bilgilere ulatm hissettir_n, insan nasl ya-
aml
yreinde hissederse, onun gibi tpk. Baz
dnceler belirdi kafamda, ama bunlarr sana syle-
mem kolay deil. Bak, dostum Gonda, kafamda
beliren dncelerden biri
yleydi:
Bilgelik bir
bakasrna anlatrlamaz; bir bilgenin bakalarrna an-
latmaya
alt.
bilgelik aptalca bir
ey
gibi gelir
kulaa."
"aka m ediyorsun?" diye sordu Govinda.
"aka etmiyorum. Kefettiim bir
eyi
sylyo-
rum sana. Bilsi bir bakaslna aktarlabili bilgelikse
hayr. Bilgelik kefedilebili bilgelik yaanabili bi-
gelik el stnde tayabilir insan, bilgelikle mucize-
ler yaratilabilir, ama bilgelik anlatlam az ve retile-
mez. Henz bir delikanlyken sezdiim bir
eydi
bu,
beni retmenlerden uzaklatlran
eydi.
Bir dn-
ce geliti kafamda, Gonda, senin yine
aka
diye ya
da aptalca bir
ey
gzyle bakacarn bir dnce,
ama dncelerimin en iyisi. Dinle: Hibir gerek
yoktur ki, kart da gerek olmasrn! Yani
yle:
Bir
gerek ancak tek taraflrysa, dile getirilip szcklere
dklebilir. Dncelerle dnlp szcklerle
sylenebilen rfe varsa tek tarafldr, hepsi tek taraflr,
hepsi yarm, hepsi btnlkten, mkemmellikten
I43
I
ve birlikten yoksun. Ulu Gotama rencilerine dn-
yadan sz aarken,
ile
ve esenlik diye ikiye ayrrdr.
Baka trls olanaksrzdr, retmek isteyen biri-
nin izleyecei baka yol yoktur. Ancak dnyanln
kendisi, gerek
evremizdeki,
gerek iimizdeki var-
lk asla tek tarafh deildir. Asla bir insan ya da bir
eylem tmyle Sansara, tmyle Nirvana deildir,
asla bir insan tmyle kutsal ya da tmyle gnah-
kAr olamaz. ByLe gibi grnmesi yanrlmamrzdan,
zamana gerek bir nesne gibi bakmamzdandt. Za-
man gerek deildi Govinda, ben srk sk yaadm
bunu. Zarnan da gerek deilse, dnya ile sonsuz-
luk, acr ile mutluluk, kt ile iyi arasrnda var gibi
grnen
LzgI
de bir yanlgdan baka
ey
deildir."
"Nasrl yani?" diye sordu Govinda telala.
"Beni iyi dinle, dostum, iyi dinle! Benim gibi,
senin gibi bir gnahkAr, gnahkArdr; ama bir gn
yine Brahman olacak, Nirvana'ya ulaacaktr, bir
gn yine Buddha olacaktr. te bu 'bir gn' yanl-
gdr, bir benzetmedir yalnzca! GnahkAr dediimiz
kimse, Buddha yolunda ilerleyen biri deildir: her
ne kadar biz dncelerimizde nesneleri baka
trl tasarlayamazsak da, gnahkAr bir kimse bir
geliim srecini yaamaz. Hayr, gelecekteki
Buddha gnahkAr kiinin iinde
imdiden,
bugn-
den vardr, gelecei iindedir onun, onda, sende,
herkeste oluan, olas, gizl^i Buddha'ya tapmak gere-
kir. Dnya, dostum Govinda, mkemmellikten yok-
sun ya da mkemmellik yolunda arr ar ilerliyor
deildir; hayr, her an mkemmeldir o, tm gnah-
lar balanmayr, tm kk
ocuklar
yalryr, tm
bebekler lm, tm lenler sonsuz yaam kendi
iinde tar. Hi kimse bir bakasrnn yrd yol-
da ne kada: ilerlemi olduunu gremez, haydut-
larrn ve zar atp kumar oynayanlarrn iinde bekle-
|44
yen bir Buddha, Brahmanlarrn iinde bekleyen bir
haydut vardr. Youn bir meditasyonla zaman yok
etme, var olmu olan, var olan, var olacak olan tm
yaaml bir ezamanllk iinde grme olana ele ge-
irilir,
byle bir durumda her
ey
iyidi her
ey
mkemmel, her
ey
Brahman'drr. Bu yzden, var
olan her yel iyi grnyor bana, lm yaam gibi,
gnah kutsallk gibi, aklllk aptallk gibi gruny-
or, her
eyin
yle olmasr gerekir, her
ey
benim
onayrm, benim stekliliimi, benim sevecen rrzaml
beklemektedi benim iin iyidir o zaman, bana za-
rarr dokunamaz. Gnaha pek
ok
gereksinim oldu-
unu
kendi bedeninde ve kendi ruhunda yaadrm,
diretmekten vazgeip dnyay sevmesini ren-
mek, onu kendi arzuladrrm, kendi hayalimde ya-
attm
bir dnyayla, kendi uydurduum bir
mkemmellikle karlatrrmayrp naslsa yle brrak-
mak ve onu sevmek gnlden onun iinde yer al-
mak iin
ehvete,
mal ve mlke, kendini beenmi-
lie gereksinim duydum, en rezilce umarsrzlrklara
kaplmay gereksindim.
-
te, sevgili Govinda, ka-
famda beliren dncelerden
u
an aklma gelen
birka."
Siddhartha eilip yerden bir ta aldr, arrlnr
tartar gibi yapt elinde.
"u grdn," dedi tala oynayarak, "bir tatr,
belli bir zaman sonra toprak olacak belki, topraktan
da bitki olarak boy verecek ya da bir havyana, bir in-
sana dnecek. Eskiden olsa derdim ki: 'Bu ta yal-
nlzca bir tatr, deersizdi Maya dnyasndaki nes-
nelerden biridir; ama yaam
ewiminde
insana ve
ruha da dnebilecei iin bu taa da nem veriyo-
rum.' Eskiden olsa byle dnrdm belki. Ama
bugn
yle
dnyorum: Bu ta tatr, ayru za-
manda hayvandr, aynr zamanda tanrrdlr, ayrt za-
I
siddhatha
|45ll-0
manda Buddha'dr, ilerde
u
ya da bu nesneye dn-
ecei
iin ona saygr duyuyor, onu sayyor deilim,
oktan
ve her zaman
p
ya da bu nesne olduu iin
sevip sayryorum onu. Ozellikle ta olmas, bana
im-
di ve bugn ta olarak grnmesi, zellikle bu sev-
diriyor onu bana, damarlarrnrn ve oyuklarrnrn her
birinde bir deer buluyorum, sarr renginde, gri ren-
ginde, sertliinde, zerine vurduum zamaIl
rkar-
d seste, yzeyindeki kurulukta ya da nemlilikte
bir deer gryorum. Talar vardrr, ele alndklarn-
da ya ya da sabun hissini uyandrrr; talar vardrr
yaprak, talar vardrr kum hissini verir, her biri de bir
ayrrcalrk ierir ve her biri kendince Om
eker,
her
biri Brahman'drr, ama aynr zamanda ve zellikle
Brahman olduu iin tatr, yal ya da sabunsudur,
ite bu da benim holandrm
eydir,
harikulAde
bulduum, tapnmaya deer grdm
eydir.
Ama yeter, daha fazla konumayaylm. Szckler
gzl sakl anlamr zedeliyor, dile getirilen her
ey
o
an deiiyor b\raz,biraz
irkin,
biraz aptalca nitelie
brnyor
-
evet, bu da
ok
iyi bir
ey
bu da
ok
ho-
uma
gidiyo bir insanrn hazinesini ve bilgeliini
oluturan
eyin
bir bakaslnln kulana her zaman
aptalca gelmesine de hi diyeceim yok."
Govinda, sesini
rkarmadan
kulak vermi dinli-
yordu.
Bir aradan sonra duraksayarak; "Ne diye ta
rnek aldrn?" diye sordu.
"Belli bir nedeni yoktu, Govinda. Ama belki de
tar, rrmar, bizim gzlemlediimiz ve kendilerin-
den bir
eyler
renebildiimiz tm nesneleri sevdi-
imi
gstermek istedim. Bir tar sevebilirim, Govin-
da, bir aac da, bir kabuk parasrnr da sevebilirim.
Bunlar
eitli
nesnelerdir, nesneler de sevilebilir. Ne
var ki, szcklerin renkleri yok, kenarlar keleri
I46
yoktur, bir korkudan, bir tattan yoksunlar. Senin hu-
zura kavuman engelleyen de budur belki, o pek
ok
szdr belki.
nk
kurtulu ve erdem de, San-
sara ve Nirvana da szcklerden baka bir
ey
deil-
di Govinda. Hibir nesne yoktur ki, Nirvana olsun;
yalnz szck olarak vardrr Nirvana."
Govinda: "Nirvana yalnz bir szck deildir
dostum. Bir dncedir," diye cevap verdi.
Siddhartha srdrd konumasn: "Bir dn-
ce; yledir belki.
unu
itiraf edeyim ki, dostum, d-
ncelerle
szckler arasrnda pek ayrrm yapmryo-
rum. Akas, dncelere de pek deer verdiim
yok. Nesneler daha deerlidir benim iin. Bu grd-
n
kaykta benden nce
alan
biri vardr, benim
retmenlerimden biri, kutsal bir adam; yrllar yl
inand tek
ey
rrmak oldu. Irman kendisiyle ko-
nutuunu fark etmiti, rrmarn sesini retmen
bildi kendine, ses eitti, hocalk etti ona; rmaa bir
Tanrr gzyle bakt, pek
ok
yl bir rzgArrn, bir bu-
lutun, bir kuun, bir bcein de ycelttii bu rmak
kadar Tanrrsal nitelik tayacarnr, onun kadar
ok
ey
bilip onun kadar iyi hocalk yapacan fark et-
meksizin yaamrt. Ama derken ormanlarrn iine
ekildi
bu ermi, orada her
eyi
rendi, senden de,
benden de
ok ey
biliyordu, retmensiz, kitapsz
edinmiti btn bildiklerini, yalnzca rmaa inan-
d iin edinebilmiti."
Bunun zerine Govinda: "Ama senin 'nesneler'
dediin
ey
gereklik tayor mu, bir varlk sahibi
mi?" diye sordu. 'Acaba yalnrzca Maya'nrn bir gz
boyamasr, yalnrzca bir hayal, bir grn deil mi?
Senin tarn, senin aacrn, senin rrmarn
-
bunlar
gerek
eyler
mi peki?"
"Bunu da
ok
nemsemiyorum artk," diye ce-
vaplad Siddhartha. Nesneler bir hayal olsun ya da
I47
olmasn fark etmez, ben de nihayet bir hayal sayl-
nm ve byle bir durumda ben nasrlsam nesneler de
yle demektir. Nesneleri sevimli ve el stnde tutul-
maya deer gsteren de ite budur: Onlarn da be-
nim gibi olmalarr. Bu yzden sevebiliyorum onlar.
Ve glecein bir
ey
daha syleyeyim sana: Sevgi,
dostum Govinda, her
eyin
ba gibi grnyor ba-
na. Dnyann iyzn grmek, onu arklamak,
onu aalamak byk dnrlerin iidir belki.
Ama benim iin tek nemli
ey,
dnyay sevebil-
mektir; onu aarlamamak, ona ve kendim hn ve
nefret beslememek, ona, kendime ve btn varlkla-
ra sevgiyle, hayranlkla ve huuyla bakabilmektir."
"Anlyor.m," dedi Govinda. "Ama ite senin bu
dediin
ey
ulu Gotama'ya gre bir hayaldir. Gota-
ma iyilikseverlii, kollayp gzetmeyi, acrmayr, kat-
lanmayr buyurur, ama sevgiyi dnda tutar bunun;
dnyevi nesnelerin sevgisine yreimizde yer ver-
meyi bze yasaklamtr."
"Biliyorum," diye cevaplad Siddhartha, altn gi-
bi l 1 bir glmsemeyle. "Biliyorum, Govinda.
te burada deiik gr ve dncelerden oluan
bir cangln gbeinde, szckler
evresinde
srd-
rlen bir kavgann orta yerinde buluruz kendimizi.
nk
benim sevgiye ilikin szlerimin, Gota-
ma'nn szieriyle grnrde
elitiini
yadsya-
mam. Zatenbu yzden deii mi, szcklere pek faz-
la gven duymaym;
nk
biliyorum ki, Gota-
ma'yla aramdaki
eiiki
bir kuruntudur sadece. Go-
tama'yla ayn} gr paylat:.m|z| biliyorum. nasl
olur da Gotama sevgi denen
eyi
benim kadar bilip
tanrmaz. O Gotama ki insan olmann her ynn,
kalclktan uzakh ve hilii iinde grp tand;
ama yine de insanlari ylesine byk bir sevgi;,le
kucaklad ki, uzun ve zahmetli bir yaam yalnrzca
I48
ve yalnrzca onlara yardrm etmeye, onlara rct,rrt.-
lik yapmaya adad. Onda da, senin bu byk i)r:t-
meninde de nesneyi szcklere deimem, i,tt.-
meninin eylemleri ve yaam konumalarndan ri-
ha yedir benim iin, elinin
jestleri
dncelc,in-
den daha stndr. Ben konumalarrnda dcil,
dncelerinde deil, yalnzca eylemlerinde ve ya-
amnda
grrm onun bykln."
ki yal adam uzun sre sustular. Derken vecla
iin Siddhartha'nn nnde eilen Govinda konu-
maya balayarak
yle
dedi: "Teekkr ederim,
Siddhartha, dncelerinden bazrlarrnr bana ak-
ladn. Bir blmn tuhaf buldum, hepsini bir anda
kavrayamadm. Her neyse, teekkr ederim sana ve
gnlerini huzur iinde geirmeni dilerim."
(Ama iinden
yle
geirdi Govinda: Bu Sidd-
hartha antikann biri, acayip dnceleri var, reti-
si soytarca geliyor insana. Ulu Gotama'nrn saf re-
tisinde ise bir bakalk bulunuyor, daha berrak, da-
ha duru, daha anlalabilir bir reti; bir acayiplik,
soytarl,k ya da maskaralrk iermiyor. Ama Sidd-
hartha'nn elleri ve ayaklar, gzleri, aln, nefes alr,
glmsemesi, selam verii, duruu yry d-
ncelerine
benzemiyor gibi. Bizim Gotama'nrn Nir-
vana'ya erimesinden sonra hibir insana rastlama-
dm ki, 'te sana bir ermi,' diye dndrtsn. Bir
tek Siddhartha bu duyguru uyandrrdr bende, yal-
nuzca Siddhartha! Oretisi istedii kadar tuhaf ol-
sun, szleri istedii kadar kulaa soytarrca gelsin,
bakndan ve elinden, teninden ve sarndan, krsaca
ondaki her
eyden
bir saflrk, bir huzur salryor
ev-
reye, bir nee, bir yumuaklk ve kutsallk sahyor,
bizim ulu retmenimizin lmnden sonra hibir
insanda grmedim bunu.)
inden bvle geiren, yreinde byle bir
at-
|49
ma yaayan
Govinda, siddhartha'nrn
nnde bir
kez daha eildi sevgiyle. sakin sakin orackta otu-
ran siddhartha'nrn
nnde yerlere
kadar eildi.
"Siddhartha,"
dedi, "ihtiyarladk artk. Birbiri-
mizi bu klkta bir daha zor grrz.
Bakryorum
sen
huzura kavumusun.
Ben, itiraf edeyim
"ki,
hrrr*
bulamadm hen z- Bana, saygdeer dostum, bir sz
daha syle, aklmn alacar, anlayabileceim
bir
t ver! Bana yrdm
yolda yardmr
dokuna-
cak bir
ey
bala.
okluk eziyetli,
okluk karanlk
bir yol benimkisi,
Siddhartha.''
siddhartha sesini
karmadr ve hep aynr suskun
glmsemeyle
Govinda'ya bakt. Govinda gzlerini
siddhartha'nrn yzne
dikmi bekliyordu korkuyla,
zlemle. Baklarrnda
acr okunuyor, sonu gelmeyen
bir aray, sonu gelmeyen
bir bulamayr o-.t..rryor-
du.
dizi halinde yzler, bir rrmak olmu akp giden yuz-
le yzlerce, binlerce yiz, bir belirip bir kaybolan,
ama yine de hepsi ayn]. zamanda var olur grnen,
srekli deien ve yenilenen, ama yine de hepsi
Siddhartha olan yzler. Bir baln yzn grd
Gonda, bir sazanrn yzn grd bir balrn son-
suz aclyla alm azyla, can
ekien
bir baln,
gzlerinin feri snen bir balln
-
yeni domu bir
ocuun
yzn grd, buruuklar ieren pembe
yzn, bzl, alamaya hazrrlanan yzn
-
bir katilin yzn grd Govinda, katilin elindeki
ba bir bakasnn karnrna sapladn grd
*
aynr anda ayn katili zincire vurulmu yerde diz
-
kerken ve ba bir celladrn kl darbesiyle uurulur-
ken grd
-
seme pozisyonunda vcutlar,
lgn-
ca seip bouan
plak
erkek ve kadn vcutlar
grd
-
cesetler grd yerde uzatrlmr, sessiz, so-
uk,
ho
-
hayvan balar grd, domuzlarrn, tim-
sahlarrn, fillerin, boalarn, kularm balarrnr
-
tan-
rrlar grd, Krina'y grd, Agni'yi grd
-
btn
bu varlrklan ve yzlerini birbirleriyle binlerce dei-
ik
iliki iinde grd, her biri bakalarrna yardrm
elini uzatyor, bakalarn seviyor, bakalarrndan
nefret ediyor, bakalarrnr yok ediyo onlarr yeniden
douruyordu;her biri lm istiyordu, her biri gei-
ci olmanrn tutkuyla kark acl bir itirafiydr, ama
yine de hibiri lmyor, hepsi yalnrzca deiiyor,
srekli yeniden douruluyor, srekli yeni bir yzle
donanryor, ama bir yzle tekisi arasrnda zaman de-
nilen
ey
yer almyordu
-
ve btn bu varlklar ve
yzler bir dinginlik iindeydi, srekli akyor, birbir-
lerini retiyo yzp gidiyo i ie giriyordu ve hep-
sinin zerinde ince bir
ey
vardr, varlktan yoksun,
gene de var olan bir
ey,
ince camdan ya da buzdan
bir rt, saydam bir zar, bir kabuk ya da sudan bir
maske ve bu maske glmsyordu ve bu maske
Siddhartha'nn gznden
lmsedi.
kamad bu ve g-
"Eil bana doru!" diye fisldad Govinda'nrn
kulana. "Eil bana doru! Tamam yle, daha yak-
na gel
imdi! ok
daha yakrna!
Alnmdan p beni,
Govinda!"
Govinda afallamtr,
ama yine de byk bir sev-
gi ve sezgiyle sylenileni yapp
Siddhartha'ya
doru
eildi, dudaklarlnr
onun alnna dokundurdu,
ola-
anst bir
eyler oldu birclenbire.
Bir yandan
dnceleri
hAlA Siddhartha'yr
tek bir
ey
olarak ta-
sarlayabilmek
iin zaman kavramn
kafasndan si-
lip atmaya bouna ve gnlsz
aba harcar, hatta
dostunun szlerine kar duydu, .ru-seme
ona
kar besledii alabildiine
byk ,"ri ve saygyla
bouurken,
bir yandan
da aadaki o1ay yaadr:
Siddhartha'nrn yzn gremez
oldu birden,
onun yerini
baka yzler
aldr, pek
ok
yiz,uzun
bir
150
151
Siddhartha'nn glmseyen yzyd; onun, Govin-
da'nrn tam o anda dudaklaryla dokunduu yz. Ve
Govinda'nrn grdne gre maskenin bu glmse-
mesi, birlik ve btnln binlerce varlk zerinde-
ki bu glmsemesi, binlerce doum ve lm zerin-
de ezamanlln bu glmsemesi, Siddhartha'nrn
bu glmsemesi tpatp Gotama'nrn glmsemesiy-
di, aynr sessiz, ince, iyz kestirilemeyen, belki iyi
yrekli, belki alaylr, bilge, bin bir yzl glmseme-
siydi, bzzat Govinda'nrn yzlerce kez }uuyla
izle-
dii
elmsemesiydi
Gotama'nn, Buddha'nn. Go-
nda, mkemmellie kavumu kimselerin byle
glmsediini biliyordu.
Zaman var mr yok mu, bu seyir bir saniye mi,
yoksa yz yl m srd bilemez olan, bir Siddhartha,
bir Gotama, bir ben ve bir sen var m yok mu, bun-
dan byle bilemeyen Govinda, can evinden Adeta
Tanrsal bir okla yaralanm, tatl bir okla, can evin-
den bylenmi ve dalp
zlm
bir halde Sidd-
hartha'nn yzne, az nce pt, az nce btn o
varlrklarrn, btn oluumlarn, btn varoluun
sahnelendii bu yize bir sre daha eilmi durdu
ylece. Binlerce
eitliliin
zerinde yanslyrp kay-
bolduu yz deimemiti, Siddhatha glmsyor-
du sessizce, yavaack ve yumuack glmsyor-
du, belki pek iyi yrekli, belki pek alaylr, tpk onun
glmsedii, o ulu kiinin glmsedii
sibi.
Yerlere kadar eildi Govinda, kocam yzne
yalar szlyordu farknda olmadan, alabildiine
iten duyduu bir sevgi, alabildiine alakgnll
bir saygr kor gibi yanryordu yreinde. Govinda, kr-
mrldamadan orackta oturan siddhartha'nrn nn-
de yerlere kadar eildi, dostunun glmsemesi her
eyi
anmsatyordu ona, yaamnda o zamana kadar
sevdii, o zamana kadar kutsal gzyle bakt her
eyi.
L52
,I
t
]

You might also like