You are on page 1of 196

TOPLUMBLM

YAZILARI
Dr. Adil FT
TOPLUMBLM
YAZILARI
Gibson Burrell, Gareth Morgan
Peter L. Berger
Robert A. Segal
Fazlur Rahman
Adil ifti
Derleyen ve eviren
Dr. Adil FT
zmir-1999
ANADOLU YAYINLARI
Derleyen
Yayma Hazrlayan
Trkesi
Kapak Tasarm
Dizgi, Sayfa Dzeni
ISBN
Bask Tarihi
Adil FT
Adil FT
Adil FT
Nil A..
Yusuf FTOLU
Arif ALTIN
Ahmet ARALI
: 975-6824-02-6
: ubat/1999 (1. basm)
Montaj, Bask ve Cilt: alayan Matbaas
Tel: 2522097-8-9
Genel Datm : ANADOLU DAITIM LTD. T.
853 Sokak. No: 42 Konak/zmir.
Tel-Faks: (0-232) 425 59 83 - 482 08 65
Bilgi dnyamza bir 'katk'
olsun diye yaptm btn evi-
riler gibi bu eviriler de hocam
Prof. Dr. M. Rami Ay as beyin
tevikleriyle hazrlanmtr. Ken-
dilerine bir 'temel eser' tercme-
si sunmak isterdim; vdediyorum.
imdilik, ncekiler ve bu; kabul
ediniz hocam...
Adil ifti
ONS OZ
zel l i kl e son zamanl ar da hayli oal mas na ramen,
t opl umsal bi l i ml er al anmdaki ' okuma met i nl eri ' eksiklii hal a
hi ssedi l mekt edi r. Elinizdeki bu der l eme, bu eksiklii gider-
mekt e ' katk' ol mas iin evirisi yap l an makal el erden ol u-
makt ad r.
Yapt m z bu evi ri l erde bi rt ak m kel i mel eri n, kavram-
larn ve bazen de ' fkirler' in t ercmel eri nde baz eksi kl i kl er o-
labilir. Yoruml ay c Sosyoloji makal esi ni n zellikle
' fenomenoloji' k sm nda bunu bi zzat hissettiimizi itiraf et me-
liyiz. Fenomenol oj i yi konu edi nen t m yaz ve evi ri l erde da-
ha byk hat al ara rast l amak bizi rahat l at abi l i rdi ; ancak bi z e-
letiri ve teklifleri bekl i yoruz.
Bu derl emeni n yay nl anmas iin bizi t evi k eden hocal a-
r ma, arkadal ar ma, Anadol u Yay nl ar yetkililerine ve zah-
met i ni eken gzel insan Yusuf iftiolu' na kranl ar m ifa-
de et mek istiyorum.
ADL FT
zmi r-1999
NDEKLER
BR TUTKU' OLARAK TOPLUMBLM ( A. FT) 1
YORUMLAYICI SOSYOLOJ ( G. BURRELL, G. MORGAN ) 25
Paradigmann Yaps 37
Hermenetik 38
Sol i psi zm 42
Fenomenoloji 45
Aicn Fenomenolojisi 45
Varolusal Fenomenol oji 49
Fenomenol oji k Sosyol oji 54
Etnometodoloji 54
Fenomenolijik Sembol i k Etki l ei mci l i k 59
Paradigmann Temel Birlii: 62
Kaynaka 65
DN KURUMLAR ( P. L. BERGER ) 71
Bir Fenomen Olarak Di n 75
Dinin Toplumsal levi 80
a) Sembol i k Btnletiricilik 81
b) Toplumsal Kontrol : 84
c) Toplumsal Yaplandrma 86
Modern ncesi Toplumlarda Di n 89
levlerin Dnme Uramas 100
Yaplarn Dnme Uramas 113
Gnmzde Durum 123
zet ve Sonular: 135
GEERTZ, BERGER VE DN: FARKLI VE DEEN
GRLER ( R. A. SEGAL) 137
zet 137
Giri: 137
Geertz ve Berger; Benzerlikler ve Farkllklar 139
Geertzve Din 143
Toplumsal Etkiden Fert zerine Etkiye 145
Aklamadan Yorumlamaya 146
Berger ve Din 149
Dinin Meruluunun Reddinden Tasdikine 153
Bilimsel Tarafszlktan Toplum Bilimsel Onaylamaya 155
Geertz ve Berger'deki Deimelerin Nitelikleri 157
Kaynaka 159
DN ARATIRMALARINDA SLM'A YAKLAIMLAR
( FAZLUR RAHMAN) 163
eridekiler ve Dardakiler 165
Metinsel Eletiri Karsnda Tarihsel Eletiri 175
BR 'TUTKU' OLARAK TOPLUMBLM
Adil ifti
Invitation to Sociology (Sosyol oj i ye Davet ) ' adl eseri nde
Berger, "Sosyoloji bir uygul ama dei l , bir anlama abasdr."
derken, bu ' anl ama etkinlii' fikrinin Ma x Weber' i n ' deerden-
ba ms z sosyoloji' anl ay m n ak zet i ni sunduunu ifade
eder. Ancak Berger, bu ifadenin hem kendi si hem de Weber a-
s ndan yerli yeri ne ot urt ul mas gerekt i i ni n de farkndadr.
ncel i kl e bu, sosyol ogun hi bir ' deer' e sahi p ol mad ya da
ol mamas gerektii anl am na kesinlikle gelmez. Zat en, insanla-
rn beni msedi i deerl erde byk farkllklar olabilirse de, hi
bir deere sahi p ol mayan bir insan dnmek neredeyse ta-
mamen i mkans zd r. Bu i ncel ememi zde biz, bu ifadelerin sos-
yolojik erevedeki uzan ml ar n i rdel emeye al aca z.
Sosyol og da; vat anda, zel kii, di nsel grub veya bir
baka ' sosyal birlik' yesi ol arak bi r ok deere sahi p olacaktr.
Bu nokt ada ' deer' t eri mi ni n anl am a kl a kavut urul mal -
dr. nk ' deerden ba ms z sosyoloji' anl ay nda
' deer' den kastedileni yet eri nce ort aya koyarsak, evirilerini
sunduumuz ve hepsi de ' anl ama/ yor uml ama' ile ilgilenen ma-
kalelerin haddi zat nda ' deerlerle' urat n ve arada bir e-
liki ol mad n da gsterebiliriz. Sosyol og bir yandan insanla-
rn, kendileri, evrel eri , baka i nsanl ar veya bt nyl e ' evren'
hakk ndaki ' deerl endi rmel eri ' ile ilgilenirken dier yandan
kendisi sosyol og ol arak ' deer deerl endi rmek' t en sak nmak
arzusundad r ve bunl ar aras nda bir ztlk yokt ur. Bilindii gi-
Dr. Adil ifti. D.E. lahiyat Fakltesi, Din Sosyolojisi Blm.
P. L. Berger, Invitation to Sociology: A Humanistic Perspective, New
York, 1977, s. 14.
1
Topl umbi l i mi Yazlar
bi, ' deerler' ok uzun zamand r Felsefe ve Ahl akm ilgi alan
ierisindedir ve u anda ancak buradaki maksad m z ifade iin
yeterli ol abi l ecek bir ' basit t an m' verebi l i ri z. ' Deerler, k-
t / yanl davran l ar kar s nda iyi/doru davran n ne olduu
konusundaki ml ahazal ard r. Di er bir deyi l e deerler davra-
nlar hakk ndaki ahlaki yarglardr. Bu hkml eri n bazlar
t amamen bireyseldir. Ancak bunl ar ounl ukl a da
' kollektiftirler; yani bir grup ya da t opl umun ounl uu tara-
fndan beni mseni rl er. "te t opl umbi l i mi , kendi konusu olarak
bu ikinci anl amdaki deerl erl e megul ol ur. " Bi zi m de,
Berger' in yukar da sralad alanlarn mensupl ar olarak baz
deerl ere sahip ol mam z doal d r. Ancak sorun da tam bu
nokt ada kyor gzkmekt edi r. Eer sosyol og, kendi t opl um-
sal ya da dinsel ahlaki deerl eri ni , zat en deerlerini inceledii
insanlara ya da olaya yanstrsa, bu anl amda bir ' deer
at mas ' meydana gelir. Bu da ' konuyu' anl amay neredeyse
i mkans z klar. Bi r sosyol og ol arak onun etkinlikleri ereve-
si nde ancak tek bir neml i deer vardr: Bilimsel drstlk.
Elbette sosyol og burada da, insan ol duu iin sahi p olduu
kendi kabulleri, duygul ar ve nyarg l ar yl a hesapl amak ve
yzl emek zorunda kalacaktr. Kal d ki, bunlarn farknda ol-
maya, al mal ar ndan mmkn ol duunca uzakl at rmaya ve-
ya kontrol et meye al mas da onun dnsel eitiminin bir
unsurudur. Syl emeye bile gerek yok ki, bu her zaman kol ay
bir i deildir; ama i mkans z da deildir. Sosyol og, ' olan'
gr meye ve bul maya alr. Bul abi l ecei ey hakk nda mi t
veya korkular olabilir; ama bu mi t ya da korkul ar ndan ba-
ms z ol arak grmeye ve anl amaya gayret edecektir. te sos-
yolojinin ul amaya alt, byle saf, insani a dan snrl a-
ralarn izin verebildii kadaryla saf, bir al g / anl ama etkinli-
P. L. Berger, Sociology: A Biographical Approach, New York, 1972, s.
335.
Bir ' Tutku' Ol arak Topl umbi l i mi
3
idir. O, gr mek istemediini gr meyen veya sadece grmek
istediini gren bir ' deer ykl ' bak a s ndan kurt ul up, ola-
n ol duu gibi gr meye alan bir t ut um taknr. Ol ayl ara bu
eki l de bakamazsak, her zaman grmek istediimizi grrz.
Di er yandan da; ' tekinin bak asn' anl amaya alan
' yoruml ay c ' t av rdan uzakl am ol uruz.
Bu kitaptaki yaz l arda sklkla kar l at m z ve t opl um-
sal bilimlerin t mnde rastlanlan znel l i k-nesnel l i k tartma-
lar iin byle ifadeler neml i di r. ' znellik' in, yoruml ay c ve
Berger' in t emsi l ettii hmani st i k t opl umbi l i mi bal am nda
hangi anl ama geldiini bi raz sonra k saca tartacaz. u ka-
darn syl eyel i m; orada ' znellik' , kendi znel yarg l ar m za
gre kii, t opl um ya da ol aya ' k ymet bi mek' dei l ; insan,
t opl um ya da olayn ' zneleri' ni onlarn ' durular' ndan anla-
maya almaktr. Ksacas bu anl ay , bilimsel nesnelliin,
' tekinin znelliini' hesaba kat makl a el de edebi l ecei ni d-
nr. Ancak u anda bir baka boyut ile ilgileneceiz. Bi l hassa
lahiyat Fakl t el eri ' nde sosyoloji dersi verenl er bu boyut l a sk
karlar. Soru ve sorun udur: "slam gibi bir dinin mensubu
ol arak bizler, kendi kabul ve i nanl ar m z 'iin iine' kat mak-
tan uzak kalabilir mi yi z veya bi zden bu bekl enebi l i r mi ?" Soru
ok ' anlaml' ve ' ciddi' gibi gzkmekt edi r. Ancak ona verile-
cek cevap daha ' anlaml' ve daha ' ciddi' dir. Biz, Berger' in bir
analojisinden sonra kendi cevab m za geecei z. Herhangi bir
siyasal ya da askeri mcadel ede, kar tarafn ' istihbarat
servisleri' nin kulland bilgileri el de et mek ok neml i di r ve
avantaj salar. Ancak bu, iyi istihbaratn, n fikirlerden ba-
ms z bilgilerden mt eekki l ol mas ndan dolaydr. Eer bir
casus, raporunu kendi ideolojisi veya ' stlerinin' beklentilerine
gre hazrlarsa, casusun ' kendi tarafi' na bile faydas ol amaz.
Totaliter devletlerin istihbarat yap s n n zayflklarndan biri-
nin, oradaki casusl ar n ' bulduklarn deil, stlerinin duymak
3
Invitation, ss.15-16.
Topl umbi l i mi Yazlar
istediklerini' rapor ettikleri ol duu sylenir. Elbette bu kt bir
casusl ukt ur. yi bir casus, ' olan' rapor eder. Onun verdii bil-
ginin bir sonucu ol arak ' neyin yap l mas gerekt i i ' ne bakalar
karar verir. "Sosyol og neredeyse aynen ve ayn ekilde bir
' casus' tur; onun ii, belli bir t opl umsal dur um hakk nda elden
gel di i nce ' doru' bilgiler vermekt i r. Bu al anda ne gibi t ut um
ve tavrlarn t ak n l aca na bakal ar veya, 'sosyologluk
rol'nn dnda bir rol alarak kendisi karar vermel i di r". Bunu
syl erken, di yor Berger, bul gul ar n n ' nerede/nasl
kul l an l aca ' hususunda sosyol ogun ' soru sorma' soruml ul u-
una sahi p ol mad n ima et mi yoruz; dedi i mi z, bu sorman n
sosyolojik bir sorma ol mad d r. Mesel a ' biyolojik bilgi' iyi-
letirmek iin de l drmek iin de kullanlabilir. Bu, bi yol og
hangi kul l an ma hi zmet ettii konusunda soruml ul ukt an uzak-
tr, demek deildir. Fakat o, kendi si ne bu soruml ul ua ynel i k
soru sorduunda, ' biyolojik bir soru' sormuyordur. Sosyol og
da bu gibi sorular sorduunda ' sosyolojik bir soru' sor mamak-
tadr.
Bur adan kal karak, yukar daki soruya yl e cevap veri l e-
bilir. Ki ml i k olarak, son tahlilde ' lahiyat' kimlii ne ka-
rlsa ve di er ' alan bilgilerini' buna ynel i k ol arak ' kul l anmak'
arzusunda ol unsa bile ' olan ol duu gibi' t espi t et mek ve anl a-
mak zorunl udur. nk bulgular arptarak, kendi ni zce ' yce
deer' addet t i i ni z bir eyin zeri nde ve ona gre deerl en-
di rmel erde bul unaca n z ' veri taban' n yanl kur mu ol ursu-
nuz. Hem Berger hem de Hans Freyer' in a ka ifade ettii gi-
bi, ' bilimsel anl ama' hedefi gdenl er, "yapay gibi grnse bi-
l e", bilerek byl e bir alan ay r m yapmak zorundad rl ar. Bu-
rada sz konusu ayr m ise; sosyol og ve ilahiyat aras ndad r.
4
mitation, ss.15-17.
' Hans Freyer, Sosyolojiye Giri, (ev.: Nermin Abadan 3.bask.), Ankara,
1967, s. 21.
Bir ' Tut ku' Ol arak Topl umbi l i mi
Byl e bir ayr m, t opl umbi l i mi ni n t ari hsel gel i i m sre-
ci nde hayli uzun sren t art mal ardan sonra, yer l emi gibi g-
rnmekl e birlikte, ilgili sorunl ar n t amamen bert araf edildii
syl enemez. Di er taraftan. Sosyoloji ki t apl ar nda sk sk g-
recei mi z gi bi , ' mut l ak pozi t i vi zm' i ngr en ve insan bi l i ml e-
rini tabiat bilimleri rnei ne gr e ynt emsel bir i zgi ye oturt-
mak isteyen ak ml ar kar s nda baz itirazlar yksel mi ama
bunl ar ilke ol arak nesnel l i kt en vazgememi l er di r . ' Sosyoloji'
adnn koyucusu ol an A. Comt e, sosyol oj i yi bir ' terakki
doktrini' , bi l i ml eri n eski kraliesi ol an t eol oj i ni n sekl er mi -
rass; teolojinin doast unsurl ar ndan ar nd r l m bir t r
' yeni teoloji' ol arak gryordu. Topl umbi l i mi , bi l i ml eri n yeni
kraliesi ol acakt ; insann t ari hsel sret e edi ndi i ve di er bi-
limlerin kazand rd kuramsal bilgi bi ri ki mi ni birletiren ve
dnyay slah edi p yeni den kur maya ynel i k insan abal ar n n
rehberi hi zmet i ni grecekt i . O, di er bi l i ml ere ykl edi i ilevi,
fazlasyla sosyol oj i ye de ykl yor du: "Kont r ol et mek iin n-
grmek, ngr iin de bi l mek gereki r. " Bu gre gre sos-
yol og, bt n bilgi dallarn insanlarn refah iin kul l anan kii
roln oynar. Bu fikrin Frans z sosyol oj i si ni n gel i i mi nde
hayli zor l dn gryoruz. Hat t a, Amer i ka' da bile btn
bilgi dal l ar n n, sosyoloji bl m al t nda dzenl enmesi tekli-
fiyle karlalmtr. Bugn pek az sosyol og, sosyol oj i ni n
byl e bir rol ol duunu dnr. Fakat , sosyol ogl ardan, bir
ok t opl umsal mesel ede dzenl emeye ynel i k ' plan' la kar m -
za kmas umul duunda bu ' rol bekl ent i si ' ni n bir kalnts hal a
grl mekt edi r .
Berger' e gre, A. Comt e' un sosyol oj i ye bitii rol, sos-
yolojinin mst aki l bir bilim ol arak kendi si ne zg bi r ' konusu'
ve ' yn' ol mas gerektii iin, sr dr mek ger ekmese de, ' baz
deersel t ut uml ar' gerekli gibi gzkmekt edi r . Ancak bu de-
6
P. L. Berger, Sociology, s. 21-23
P.L. Berger, Invitation, s. 18; Sociology, s. 23.
7
Topl umbi l i mi Yaz l an
ersel t ut uml ar sosyolojik anl ama abas mm nn t kayan
' deer yarg l ar ' dei l di r. O, sosyol oj i ni n ilev erevesi dahi -
l i nde olan bir t ut umdur: Bi zi m d m zdaki t opl umsal dnyay
yet eri nce ak eki l de anl amak ve anl at mak. Di er yandan bu,
bi zzat Berger' i n bak a s na da uygundur: "Bi zi m bak a -
g
m z, humani st i k ol arak adl and r l abi l i r" .
Kast edi l en udur: Topl umbi l i msel bilgi ve grl er, ahl a-
ki ol arak bunaltc artlar da vurarak, kol l ekt i f yan l samal ar
t emi zl eyer ek ya da t opl umsal ol arak arzul anan sonul ar n daha
' insani t arzda' el de edi l ebi l ecei ni gst ererek insan gruplarnn
' talihlerini' slah et meye hi zmet edebi l i r. Bat l kel eri ndeki ba-
z hukuksal dzenl emel er de ve ' al ma saatlerinin' slahnda
bunun iaretlerini grmekt eyi z. Fakat bur ada sz konusu ol an
' t opl umbi l i msel anl ama' dei l , bu anl aman n belli bir t at bi ki -
dir. nk ' ayn sosyol oj i k anl ama' z t ynl er de de kul l an l a-
bi l i r' .
Daha bal ang c ndan itibaren sosyol oj i , kendisini bir
' bilim' ol arak grmt r. Bu t an m n t am anl am hakk nda bir
y n mnakaa sregel mekt edi r. Mesel a Al man sosyol ogl ar
t opl umsal bi l i ml erl e tabiat bilimleri aras ndaki ' fark' , Frans z
ve Ameri kal mesl ekt al ar ndan daha fazla vurgul am l ard r.
Ancak, sosyol ogl ar n ' bilimsel ahl ak' a bal l kl ar , her yer de,
belirli bilimsel i ncel eme kural l ar yl a s n rl and r l ma arzusu
anl am na gelmitir. Eer sosyol og bu ' an' ya sad k kal acaksa,
onun bi r konu hakk ndaki ifadeleri, bakal ar n n ' s namas na'
veya ' t ekrarl ayabi l mesi ne' ya da kendi si ni n teki bulgularn
ol ut urabi l mesi ne i mkan sal ayan baz del i l l endi rme kurallar-
na uyul arak sunul mu ifadeler ol mal d r. Sosyol ogl ar kendi l e-
rinin ' bilimsel del i l l endi rme kural l ar n ' ol ut ur maya alr-
P. L. Berger, Sociology, s. VII; 'Humanistik bir disiplin olarak sosyoloji
iin', bkz, Invitation, ss. 186-200.
9
Invitation, s. 17.
Bir ' Tutku' Ol arak Topl umbi l i mi
ken, met odol oj i k sorunl ar zeri nde kafa yor mak zor unda kal -
mlardr. Baz sosyol ogl ar n, met odol oj i k sorunl arl a ilgilenir-
ken, onun tatbik edi l mesi bekl eni l en toplumla ilgilenmeyi ne-
redeyse unuttuklar dorudur. Ve bu, ' akademi k disiplinler' a-
rasna ' yeni' katlan bir disiplin iin ho grl ebi l i r de. Sorun,
bir t r ' met odcul uk' a (' met hodi sm' ) dl p dl emeyecei
sorunudur. Sorun bir tarafyla da, ' ynt em' t eri mi ni n i mdi bile
ounl ukl a tabiat bilimlerinin ynt em ve t ekni kl eri ni art-
rr olmas ve bundan kurt ul man n zorl uudur. Bu a dan ba-
k l d nda baz sosyol ogl ar birer ' takliti' dirler. Daha tesi;
"bi zzat doa bilimcileri pozitivistik dogmat i zmi t erket me ei -
l i mi ndeyken, ' taklitiler' i hl onu t ak nma gayret i nde"di rl er.
Belki bununl a balantl ol arak, bir de ' her eye d ardan
bakan, insanlarn souk seyircisi' sosyol og imaj vardr. Paret o
bunu bizzat sosyoloji ad na meru grp, "t opl umsal hayat bir
yal an-dol an sreci di r", yap l acak ey bu ' tiyatro' yu uzakt an
seyret mekt i r di yorsa ve bu gn dahi byl e bir ' dardan ve
souk' bakn sosyolojinin ' bilimsellii' nin bi r iareti ol arak
grl mesi gerektiini ifade edenl er varsa da, sosyol ogu byl e
bir, Berger' in ifadesiyle, "kendi nden menkul stn i nsan" ko-
numuna yerl et i ri p, ortak varol uun scak canl l ndan uzakt a
b rakmak ne ' sosyol ogca' d r ne de ' insanca' . Tat mi ni , bakal a-
rnn h&yai\annda yaamakta deil de ' tekiler' in hayatlarn
souka deerl endi rmekt e ve onlar kk kat egori l ere yerl e-
t i rmekt e aramakt a; bize, gzl eml edi i mi z eyl eri n gerek an-
lamn kaybet t i ren bir eyl er var gibi gzkmekt edi r . Sevgi si z,
efkatsiz ve vi cdans z bir ' mani pl at r' ol arak sosyol og imaj
bizi u anda pek fazla i l gi l endi rmemekl e birlikte, bilimsel ama
' scak' bir sosyol ogl uk iin gereken ' duygusal donan m' eksik-
10
Invitation, s, 24.
Sociology, s. 35.
II
Topl umbi l i mi Yaz l ar
lii gnmz t opl umbi l i mci l eri nde s ka grl r . Fazl ur
Rahman' n makal esi nde de grecei mi z gi bi , bu t art ma Di n-
ler Tari hi al an nda da sonu gel meyen ' cedel l emel ere' var m -
tr.
Peki , di ye sorar Berger, nasl bir sosyol og? Yukar da ifa-
de ettiklerimizi birletirerek buna bir cevap bul abi l i yoruz ve
bunu yaparken de bi zzat sosyol ogl ar n ' ideal t i p' dedi kl eri in-
ay kul l anmak zorunday z. Bu demekt i r ki, bizim ort aya koy-
duumuz, saf ekliyle gerekl i kt e bul unabi l en bir ey dei l di r;
eitli derecel erde ona yakl aan ya da ondan uzakl aan soyut-
l amal ard r. O, t ecrbi bir ' ort al ama' da dei l di r. ncel i kl e;
sosyol og, t opl umu ' disiplinli' bir t arzda ' anl ama' ile ilgilenen
birisidir. Bu disiplinin nitelii bi l i msel di r. Bu demekt i r ki,
sosyol ogun inceledii fenomen konusunda bul duu ve syl e-
dii eyler, ol duka sk t arzda t an ml anm bir erevede
meydana gelir. Bu bilimsel ereveni n ana zel l i kl eri nden bi-
risi, i l eml eri n belirli ' del i l l endi rme kurallar' ile snrlandrl-
m ol mas d r. Bi r ' bilim adam ' ol arak sosyol og nesnel ol ma-
ya; kiisel t erci hl eri ni , n yarg l ar n , kabul l eri ni , inanlarn
kont rol al t nda t ut maya ve "deersel ol arak hkm vermekt en
zi yde a k ekilde anl amaya" gayret eder. Bu "s n r l ama" in-
san ol arak sosyol ogun dei l , sosyol og ol arak insann snrla-
ryla ilgilidir. Di er yandan bu demek dei l di r ki, sosyol ogun
bu ' erevesi ' t ek izah erevesi di r. Ayn konuya bakalar
baka t arzda bakabilir. "Bi r ok oyun tarz vardr. Mesel e,
' teki' insanlarn oyunl ar n r eddet mek dei l , kendi oyunumu-
zun kurallar hakk nda a k sei k ol makt r . " Sosyol ogun oyu-
nu, ' bilimsel kurallar' kullanr. Sosyol og bu kurallarn anl am
hususunda kendi zi hni nde bir berrakl a sahi p ol mal d r. Yani
o ynt emsel sorunl arl a kendi si ni megul et mel i di r. Ancak
met odol oj i ni n bizzat kendi si hedef dei l di r; hedef, t opl umu
anl ama abas d r. Met odol oj i bu hedefe ul amakt a yard mc
12
Invitation, s. 26.
Bir ' Tutku' Ol arak Topl umbi l i mi
olur. Bunun iin de bi rka hususa di kkat edi l mel i di r. ncel i kl e
' terminoloji' hususunda dikkatli ol unmal d r; bi z illa da yeni
bir dil icad et mesek de, gndel i k syl emi n dilini naif ekilde
kul l anamay z. Di er yandan sosyol ogun syl emi esas itiba-
ryla ' kuramsal ' d r. Yani o bizzat ' anl amak iin anl amak' ile il-
gilenir. O, bulgularn pratik uzan ml ar veya t at bi kat l ar yl a il-
gilenebilir; ancak bu nokt ada o, sosyoloji erevesi ni t erkedi p;
sosyol og ol mayan di er insanlarla paylat deerl er, i nanl ar
ve fikirler al an na girer.
Sosyol og, insanlarn davran l ar yl a younca, srekli ve
eki nmeden ilgilenen kiidir. Onun ' mekan ' , insann yaad
her yerdir. O baka bir ok eyl e ilgilenebilir; ancak onun ba-
at ilgisi insanlarn dnyas , kuruml ar , tarihleri ve dur uml an-
14
dr. Sosyol ogl ar n sorular hep ayn kalr: "Bur adaki insanlar
birbirleriyle ne yap yorl ar?' ' Bi rbi rl eri yl e ilikileri nedi r?' ' Bu
ilikiler kuruml ar ekl i nde nasl dzenl enmekt edi r. ' ' nsanlar
ve kuruml ar hareket e geiren ortak fikirler nel erdi r?". Bu so-
rulara cevap ararken, sosyol og, el bet t e ekonomi k ve siyasal
nesnel erl e ilgilenecektir, ancak bunu iktisat ya da siyasal bi-
limcilerden farkl bir t arzda yapacakt r. Onun t efekkr ve t e-
emml ettii ' sahne' di erl eri ni n ilgilendii sahneyl e ayn d r;
fakat sosyol ogun ' bak as' farkldr. Sosyol ogun, dnsel
seyahat i nde sk sk kavak bi rl ei mi ne girdii baka bir ' yolcu'
tarihidir. O kadar ki, sosyol og ilgisini bu gnden gemi e e-
virir evi rmez, megul i yet l eri ni t ari hi l eri nki nden ay rdet mek
ok zordur. kisi aras ndaki ' ayrm' bir tarafa, tarihin yard -
m yl a sosyol og nmze bambaka bi r dnya aabi l i r ve bizi
heyecanl and rabi l i r. Bu heyecan, t amamen yabanc bir eylere
rast l ad m zdan dei l , ai na bir eyin anl am a s ndan dei -
mi / dei i k ol duunu grmekt en kaynakl an r. te "sosyol oj i -
nin bys, onun bak a s n n, bt n hayat m z i eri si nde
13
Invitation, s. 28.
14
Invitation, s. 29.
10 Topl umbi l i mi Yazlar
15
Invitation, s. 34.
16
Invitation, s. 34.
yaad m z ve bildiimizi zannet t i i mi z bir dnyay yeni bir
kta gr memi zi sal amas ndad r. Bu ayn zamanda bir ' bilin
dnm' n de meydana get i ri r". Deni l ebi l i r ki ; sosyol oj i -
nin ilk ' dersi' udur: "Hi bi r ey gr nd gibi dei l di r".
Belki bu, insan kandrc eki l de basi t bir ifadedir. Ancak bir
sre sonra ' basit' ol makt an kar; t opl umsal gerekl i i n bir s-
r anl am t abakal ar na sahi p ol duu grl r. Her bir yeni t aba-
6
kann kefi, bt nn algsn da deitirir. Bu, el bet t e, yaban-
c bir kl t r ile karlaan birisinin gi rdi i . Ant ropol ogl ar n i-
fadesi yl e, ' kltr oku' ile ayn dei l se de, insanlar artan bir
' yeniden keft i r. "Al fred Schutz' un ' sorgusuz -kabul edi l en-
dnya' (' worl d-t aken-for-grant ed' ) dedi i eyi n kurallarnn ve
kabul l eri ni n gvenl i i ni i st eyenl er sosyol oj i den uzak dursun-
17
lar" .
Kapal kap l ar nnde ' acaba orada neler oluyor' hissini
duymayanl ar , insanlar hakk nda merak ol mayanl ar ve "u
nehrin br yakas ndaki evl erde yaayan insanlar b rak p sa-
dece manzaray t emaa edenl er de sosyol oj i den uzak dursun-
lar". nk onu keyifsiz ve her hal karda, bo bir aba gre-
cekl erdi r. Ancak onlar dei t i rebi l ecekl erse, bir yerl ere eke-
bi l ecekl erse veya yeni den dzenl eyebi l ecekl erse insanlarla il-
gi l enenl er de uyar l mal d r; nk onl ar da sosyolojiyi mi t
ettiklerinden daha az faydal bul acakl ard r. Ve, ilgilendikleri
sadece kendi kavramsal kurgul ar ya da hipotezleri olan in-
sanl ar da kk beyaz farelerine dnseler iyi olacaktr. Sos-
yol oj i , bir gn, insanlar gzl eml emek ve insani olan eyleri
17
Invitation, s. 35.
Bir ' Tutku' Ol arak Topl umbi l i mi IJ
18
Invitation, s. 36.
19
Sociology, s. 16.
anl amakt an daha byl eyi ci ey ol mad m dnebi l ecekl er
18
iin tatmin edici ol acakt r. "
Kendi duruml ar ve bir y n baka eyl er hakk nda d-
nmekt en zevk alan i nsanl ar vard r. Ancak bu, ou insan i-
in geerli deildir. Genel ol arak ifade edecek ol ursak, insan-
lar ancak, hayat l ar n n rutin ak ' sorun olarak' grdkl eri bir
ey tarafndan kesi nt i ye urat l nca dur up dnmeye balar-
lar. Ve dnmek incitir, ac verir. D nmek sadece ' ac
verici' deildir, ok t a zaman alr. Bu, di yor Berger, arkada -
nn, "uyur ken sakaln yorgan n n iinde mi yoksa d nda m
t ut uyorsun' di ye sor mas ndan sonra, artk uyuyamayan sakall
19
adam n hi kayesi yl e gzel ifade edilebilir. Sosyol og ne
slahat ne de ' stn insan' ol sa da, o soru soran insandr; hem
kendi si ne hem bakal ar na. Hem kendi si ni hem de bakalarn
rahat s z eder. Al ev Al at l , "' Ner eden bi l i yorsun' yasas n n
20
kmas l az m" dedirtir r oman n n bir kahr aman na. Sosyol og
' nereden biliyorsun' u hep sorar; ' yasa' kmas n i st emese de
bunu bir ' kural' ol arak grr, grmel i di r.
Sosyoloji bireysel bir ' el ence' di r. nk bazlarn skar
bazlarn ilgilendirir. Bazlar insanlar gzlemlemeyi sever,
bazlar farelerle deney yapmay. Dnya btn bunlar kuata-
cak kadar byktr ve birine kar dierini mantksal tercih
ncelii sz konusu olmayabilir. Fakat ' el ence' kel i mesi kas-
tedileni t asvi rde zayftr. "Sosyol oj i bir ihtiras, bir t ut ku gibidir
daha zi yade. Sosyol oj i k bak as i nsana t ahakkm eden bir
cin gibidir: nsan t ekrar t ekrar ve zorl ay c eki l de kendi so-
rularna srkler. Bundan dol ay d r ki sosyol oj i ye bir ' giri' -
Alev Alatl, O. K. Musti, Trkiye Tamamdr, istanbul, 1994, s. 83; kr,
Invitation. ss. 79-80.
20
12 Topl umbi l i mi Yazlar
21
Invitation, s. 36. [vurgu bizim].
22
Invitation, s.40.
zel bir t r t ut kuya davettir. Hibir tutku da, tehlikelerinden
yoksun deildir .
Sosyol og hi ki mseni n grmedi i bir f enomene bakmaz.
O, ayn f enomene ama farkl bi r t arzda bakar Sosyol oj i k so-
rular sormak, insan davran l ar n n yayg nl kl a kabul edilen ve
resmi ol arak t an ml anan hedefl eri ne ' mesafeli durarak
bakmakl a' ilgilenen bir insan gerektirir. O, insani olaylarn,
gndel i k hayat bilincinin farknda ol mad , dei i k anl am d-
zeyl eri ne sahi p ol duuna dair bir ' farkndal' , hatta, nitelik i-
t i bari yl e si yasal , hukuksal ya da di nsel olan otoritelerin insani
olaylar yor uml ama tarzlar hakk nda belli l de pheyi n-
grr" . Bu, asl nda, Herodot veya bn Hal dun' dan beri ai na
bir ' kaide' dir.
Byk l de P. L. Berger' e dayanar ak dzenl edi i mi z
yukar daki ifadeler, bu ' derl eme' deki makal el er iin bir ' giri'
ol arak dnl ebi l i r.
' Yoruml ay c Paradi gma' isimli makal e, bu paradi gma
erevesi ne giren ak ml ar n, btn farkllklarna r amen, be-
lirgin bir hedefte birletiklerini i l emekt edi r: ' znel maksad n
kefi' . Hemen burada a kl a kavumas gereken bir husus
vardr: Buradaki ' znel' den kast, deer yarg l ar yl a ykl bir
bak as kul l anmak ol mamal . Vur gul anan ey, i ncel eme
konumuza (a) d ardan kat egori l er ykl ememek, (b) kendini
d avurmas na izin ver mek. Bu par adi gmada yer ald d-
nlen sol i psi zm, fenomenol oj i , fenomonel oj i k sosyoloji ve
her ment i k drt l snden solipsizm, ' gerekliin t amam yl a bir
alg mesel esi ol duu' i ddi as ndan dol ay , t opl umbi l i mi yapma-
y dahi i mkans z klar gibi gr nmesi ne r amen; yazar n dedi -
23
Invitation, s.41.
Bir ' Tutku' Ol ar ak Topl umbi l i mi \3
P. L. Berger, Pyramids of Sacrifce: Political Ethics and Social Change,
London, 1974, s. 13.
Tmyle bu konuyu irdeleyen bir alma iin; P. L. Berger, Pyramids of
Sacrifce.
i gibi, yor uml amac par adi gmanm znel -nesnel boyutlar a -
sndan di er ' ynt eml eri n' yeri ni t espi t t e ilevsel bir konuma
sahiptir. Yazar n fenomenol oj i yi ' akn ve varol usal ' di ye iki-
ye ay rmas yer i nde ol up, birincisi ' gerekl i i n' bilinsel k-
kenleri konusunda salt nesnel ci paradi gmay uyar ma grevi
ykl eni rken, Schutz' un t emsi l ettii varol usal fenomenol oj i
bugn kendi si ne daha fazla ihtiya hissettiren bir bak asna
kap aral amakt ad r: nsanlarn kendi ' durum-t an ml ar ' n dik-
kate al mak. 'Defnition of the situation'; salt ' dardan' gz-
lemcilerin dei l , belki daha da fazla ' ieridekilerin' yapaca
bir eydir. Berger de bunu "Her insan kendi dnyas n
' dardaki' birisinden daha iyi bilir. " ekl i nde dile getiriyor-
24
du. ' Durum t an m ' kavram n n esas itibariyle bat merkezli
t opl umsal bilimlerin di er t opl uml ar i ncel emede ' doruhucu'
bir kavram ol arak ort aya kt ve son t ahl i l de ' nc dnya
halklarnn kendilerini t an ml amal ar n n' , ' meden l et i rme
projeleri' kar s nda daha bi l i msel ol duu kadar daha ' insani'
de bir ilevi yeri ne getirdii dor uysa da ' ; byl e bir ' biz' ve
' tekiler' ayr m na dayanmayan t ahl i l l er iin de neml i ol duu
su gt rmez. Bu a dan bak l d nda ' akn fenomenol oj i ' ve
' varolusal fenomenol oj i ' belli bir nokt ada rt r gzkmek-
tedirler: Bilincin kast na gre t opl umsal gerekl i i n t an ml an-
mas . Bi ri nci si nde ' salt grnen' e dayanan gerekl i k yarglar
' askya' al n rken; i ki nci si nde bi zi m ' teki' hakk ndaki t an m-
l amal ar m z ' askya' alnr. Bi ri nci si nde bi z gndel i k hayat n,
belki de yavan kabul ve varsay ml ar n ' ynel i msel bilin' e ge-
ri gnderi rken; i ki nci si nde konumuza d ardan ykl eni l en t a-
n ml amal ar , onun bilincine geri gnderi r oradan ' anl am ' ka-
rrz. Ancak arada neml i bir fark t a vard r; birincisi, deni l ebi -
lir ki, daha ' evrensel' bir ' anl am sorunu' ile ilgilenirken; ikincisi
14 Topl umbi l i mi Yazlar
26
George Herbert Mead, Mind, Self and Society, Chicago, University of
Chicago press, 1974.
gndel i k hayat dnyas ndaki birebir ilikilerin meydana getir-
dii hayat rgl eri ni n anl am n ' onl ara katlanlarn bak
a l ar ndan' kavr amakl a ilgilenir. kincisi belki ' metafizik'
yapmakt ayken, ikincisi sosyoloji yapmakt ad r denilebilir.
Bu neml i nokt adan ise, Fenomenol oj i k Sosyol oj i ye ve
byk l de Schut z' dan et ki l enen Et nomet odol oj i ve G. H.
Mead' den et ki l enen Fenomenol oj i k Sembol i k Et ki l ei mci l i k' e
gei l mi ol mas yeri ndedi r. Bi ri nci si , Schut z' dan ml hem ola-
rak, gndel i k hayat t aki ' elde bir bilinir' gibi gzken baz
' ilemlerin' ayrntl tahlilini yaparak, insanlarn hangi amal a-
ra hangi ynt eml er l e ulatm inceler. Buradaki di kkat ekici
nokt a; bu ' ynt eml ere' konu ma kadar, belki de ondan daha
fazla, ' konumama' n n da dahil ol mas d r; bazen, syl eni l enl er
deil syl eni l meyenl er, yani sadece ' iaret edilenler' neml i di r.
' Et ki l ei mci ' iin de ' aktr' n bak as neml i di r; ancak o
bunu daha geni bir bal am ile irtibatlandrr. H. G. Mead' i n
kendi si Mind, Self and Society adl al mas nda, ' nsan ben' i
(' Human Sel f)ni n, t opl umsal srel erl e nasl ol ut uunu t m
ayr nt l ar yl a zml eyer ek, insan, t opl umsal bal am d nda
26
anl ayamayaca m z vurgul ar . Et nocu kendi faaliyetlerini
' aktrn dnyas ' ile snrlandrr. Ancak ikisi iin de neml i
ol an, ' t opl umsal gerekl i i n her defas nda ve her t opl umsal
kar l amada yeni den yaratld veya t asdi k edildii' dir.
Makal edeki srann aksi ne, burada sona koyduumuz
hermenet i k, ' maksad' ile i l gi l enmesi itibariyle paradi gman n
' znel' niteliini payl amakl a birlikle, ' zihnin kastn' nesnel
d avuruml ar vas t as yl a ' anl amaya' alt iin de ' nesnel
boyut u' ne kan bir alandr. Zi ra ' nesnel l een maksad' , mak-
sad n anl a l mas n n s nanmas ya da yanl anl aman n dzel -
t i l mesi iin gerekli olan ' sabit ve somut ' t ezahrl ere sahiptir.
Her menet i k gel enekt eki bt n farkllamlara ramen
Bir ' Tutku' Ol ar ak Topl umbi l i mi 15
27
Hans George Gadamer, Truth and Method, London, 1975, ss. 263-264.
Meredith B. Mchuire, Religion: The Social Context, Belmont, 1991, s. 27.
28
birleilen husus, ' zihnin d a vur uml ar ' nm anl a l mas d r. Ro-
mantik gel enee gre bu, ' d avur uml ann ilk zi hne geri
gnderi l mesi yl e' mmkn iken; Gadamer ' i n t emsi l ettii ekol e
gre ' kendi zi hni mi z' ile ' teki zi hni n' ufuk bi rl ei mi yl e mm-
kndr. Ona gre anl ama her defas nda ' zgn' bir sretir; biz
' zgn zihnin kendi kast m ' dei l , kendi zi hni mi zl e rt en bir
' kast' anl ar z; "bi z farkl anl ar z, eer anl yor sak?"
Gadamer' i n, ' aktrn bak asn' gzard edi p et medi i ve
ettiyse yoruml ay c par adi gmaya dahil edi l mesi ni n uygun ol up
ol mad ciddi bir sorundur ve t art l maya devam edecekt i r.
Ancak onun, anl amay ' ontolojik bir sre' ol arak grmesi ,
kendisinin bu par adi gmada yer al mas iin yeterli gibi gzk-
mekt edi r.
Di ni n insan hayat / deneyi mi iin ' anl am' t emi n et me yet -
kinlii, Weber' i n al mal ar n n ilk dneml er i nden itibaren
Din Sosyolojisi' ndeki ana konul ar dan birisidir. Anlam ya da
anlam verme, daha geni bir kuramsal er eveye gre sorunl a-
r, duruml ar ve olaylar yor uml amaya gnder me yapar. Me-
sela ' iten karlma' , ' kt ans' veya "Al l ah' n t akdi r i " vs ola-
28
rak yor uml and nda ona anl am veri l mi olur.
' Ontolojik bir sre' ifadesi, Berger' i n makal esi iin a-
naht ar ifade ol arak kullanlabilir. Ona gre ' anl ama' , sosyol oj i -
nin ana grevi ol duu kadar, t opl umsal varol uun da ana unsu-
rudur. Bu bi rka a dan byl edi r. Birinci a dan, sosyol oj i ni n
varl k sebebi sz konusudur. O ' zaten anl a l an' eyleri mi in-
cel emekt edi r? Berger' in cevab ; onun ' yanl anlalan eyleri
doru anl ama kavut ur makt a ol duu' dur. Di n hakk ndaki ' sor-
gusuz bilinirlik' iddialarnn ' yavanl ' konusunda verdii r-
nekl er di kkat ekicidir. kinci a dan ise; t opl umsal hayatn i-
likisel aktrleri olan insanlarn ' anl am sorunu' na di kkat e-
16 Topl umbi l i mi Yazlar
A.g.e, ss. 29-33.
kmes i gereki r. ki si yl e de ilgili ol arak unl ar syl enebi l i r:
Byk l de Ma x Weber' i n etkisi sonucu, sosyol ogl ar ' top-
l umsal davran l ar n anl am ' na di kkat et meni n nemi ni n fark-
na varm l ard r. Eer birisi, belli bi r t opl umsal dur umda nel e-
rin ol up bittiini anl amak istiyorsa ' bu dur uma katlanlarn' o-
nu nasl ' anl aml and rd kl ar ' n , onl ar n drt ve niyetlerinin ne
ol duunu ve kendi l eri ni n ya da bakal ar n n yap p-et mel eri ni n
ahl aki uzan ml ar n / sonul ar n nasl deerl endi rdi kl eri ni an-
l amak zorundad r. Bu dur umda, yukar da t an m n verdi i mi z
' deerler' zel bi r anl am kat egori si ni tekil ederler. Ancak bu-
nu biz, Schutz' un "dur um t an m " kavr am na benzer olan bir
kavraml a, ' gerekl i k t an m ' kavr am yl a ifade edebiliriz. "Ger -
ekl i k t an m " hem deersel ( nor mat i ve) hem de bilgisel
(cogni t i ve) olabilir. Bi ri nci si , gerekl i i n/ durumun ne olmas
gerektiini (ahlaki t av r) ikincisi ne olduunu syler. ou
t opl umsal dur uml ar u veya bu eki l de iki t r t an m da ierir;
yani ou t opl umsal dur um hem deer l er / nor ml ar hem de
' bilgi' (yani belli bir grubun ' bilgi' ol arak kabul ettii ey) tara-
29
fndan belirlenir. Bi r ' Din Sosyol oj i si ne Giri' ol arak kabul
edi l ebi l ecek makal ede Berger, di er al mal ar ndan da ai na
ol duumuz gibi, insanlarn ' anl aml bi r dnya kurma' ihtiya-
c ndan bahi sl e, bu dnyan n -Geert z ve Berger' i karlatran
makal ede gr ecei mi z gi bi - srekli yeni den kurul makl n n
' ontolojik' bir zorunl ul uk ol duu kanaat i ndedi r. Ancak burada
kast edi l en ' anl am' ya da ' anlam ver me' bi r dur umda ikin olan
dei l , ona 'yklenilen' bi r eydi r. Yukar da bahsedi l en 'iini
kaybet me' dur umuna ok say da anl am atfedilebilir. Onun
kendi si nden de bir anl am karlabilir; ama bu her zaman ' ger-
ek anl am ' d a vuramayabi l i r. Dol ay s yl a birey, nihai bir
anl am t erci hi nde bul unur ve o\aya ykler. Deneyi me anl am bu
yor um tercihleri tarafndan verilir. "Ol ayl ar a anl am ykl emek
Bir ' Tutku' Ol arak Topl umbi l i mi 17
30
30
nsani bir amel i yedi r " . nk, zel l i kl e moder ni t e gibi, b-
yk dnml er de gel eneksel ' anlam haritalar' neml i l de
paralanr. Kendi mi zi ve bakal ar n iine yerl et i ri p, en -
nemli soru ve sorunl ar m za cevap bul duumuz ve hayat m za
yn verdi i mi z ' deerl er atlas' , bir yerl erden ' gedik
almasyla' , nce yava yava sonra ise artan hzla dnme
urar. Sadece gndel i k hayat m z n dei l , bu hayat n -din sz
konusu ol duunda- ' deersel t emel l eri ' de sars nt ya urar.
nk din, bir t opl umsal bal amda var olur; hem t opl umsal
bal am tarafndan ekillendirilir, hem de onu ekillendirir.
oul cul gerekl i kl er evreni nde, eski den ' elde bir' saylan i-
nan ve kabul l er, dierlerinin yan nda, belki de onl arl a yar -
mak zor unda kal an, ' hakikat iddialar' hal i ne gelir ve bir ' ser-
best pazar rekabet i ne' girerler. Bu ' durum' bt n di nl er iin ge-
erlidir. lhiyat ki ml i i mi zi bi raz ne kar rsak unu di ye-
biliriz ki, Berger' in ' trajedi' ol arak adl and rd din ve
moderni t e i ki l emi nden, slam dnyas n n alaca dersl er var-
dr. ' Biz lahi hakikati sunuyoruz' di yerek, bi reyl eri n kendi
zaman ve mekanl ar d nda ol uan ' gerekl i k iddialarn' onl a-
ra dayat maya al mak, ' zamana yet i emeyen bir din' anlats-
nn hakikatini redde gtrebilir. Bu bir. ki nci si , Berger' in -
zml emel eri bize zt den ' durum t an ml an' dei l di r. Onl an
di nl eyerek gl meni n bir anl am yokt ur; nk birileri hemen
unu der: "Ne gl yorsun, anl at t m seni n de hi kayen! " Bu-
nu, Berger' in bi r t esbi t i ne atfla yet eri nce a kl am ol uruz; zi-
na yapt nda kor kun bir gnah duygusu al t nda ezilen kii,
ekonomi k faaliyetlerinde, gel eneksel dini ahl ak si st emi ni n hr-
szlk muamel esi uygul ayabi l ecei eyl er yapt nda en kk
bir vi cdan azab duymayabi l i r. Bunun ayrntl tahlilini ' dini
kuruml ar' makal esi nde grecei z.
Berger' e gre bt n ' tarihsel dinler' , bir bi rey ve t opl um-
sal grubun btn deneyi ml eri ni , hayat l ar m ya da davraml ar -
Berger, Sacred Canopy: Elements of a Sociological Theory of Religion,
NevvYork, 1967.
18 Topl umbi l i mi Yaz l ar
P. L. Berger and T. Luckmann, The Social Constnction of Reality: A
Treatise in the Sociology ofKnowledge, Garden City, New York, 1966.
Kr. Berger, Social Reality ofReligion, New York, 1973, ss. 14-37.
n tek ve genel bir ' a kl ama/ anl aml and r ma' emas n na yer-
letiren kapsaml ' anl am si st emi ' di rl er. Byl e kapsaml bir an-
lam si st emi ne ( meani ng syst em) 'dnya gr' ad verilir.
Ancak, Berger' i n ana iddias u gibi gzkyor. Di n,
t opl um ve bi rey hayat ndaki gel eneksel yeri ni , gel eneksel ifa-
de tarzyla, kaybet mekt edi r. ' Bunun ol mamas iin ne yap l ma-
s gerekt i i ' el bet t e Berger' i n ' soru alan' nn d ndad r ve o
sosyol oj i k bir tespitte bul unmakt ad r . Ancak o, yi ne sosyolojik
bi r t espi t l e insanlarn ' anl am ar ama i ht i yac nda' dinin vazgei -
l emez bir ilev gr dn syl er. "Di n", di yecekt i r Berger,
"Baka ne ol ursa ol sun, insann evreni nihai ol arak anlaml o-
l acak ekilde t an ml ama aray d r. Bu aray n insan t ecrbe-
si nden ve bu t ecrbeyi somut hal e get i ren t opl umsal yap l ar-
dan kaybol up gi t mesi mmkn dei l di r".
Sosyol oj i ni n zml emel er i , yaz m z n bal ar nda da ifa-
de et t i i mi z gibi, ' kkrtc' , ' gel enek ve i nan bozucu' olabilir;
ama sosyol oj i ni n ' bilinli' ilevinde ne i nan bozmak ne de i-
nan kur mak vard r ki, Berger de, makal esi ni n gi ri i nde bunu
bilimsel bir ikna dili ile a a karmakt ad r.
Bi r nceki paragraf, Geer t z ve Berger' i karlatran a-
l man n sanki zeti gibidir. nk iki dnr de, biyolojik
ve fizyolojik yn var ya da yok bi r tarafa, di ni n insann nasl
da ontolojik, eksi zt ansi yel ve eskat ol oj i k sorunl ar na cevap a-
r amada ' anahtar' rol oynad n i rdel emekt edi r. ki bilginin de
' aktrn bak a s ndan i rdel emeye alt anl am sorunu' son
t ahl i l de t opl umsal bilimsel bir ' anl ama' zemi ni ne ot ursa da,
aras ra adet a ' teolojiye bir gidiin izleri' grl ebi l mekt edi r.
' Hayat anl aml k l ma' gayreti iinde bul unan i nsanl ar iin an-
lam aray , ' karn doyur ma gayret i ' gibi dei l di r. Zat en insan
Bir ' Tutku' Ol arak Topl umbi l i mi 19
33
ol mak hayat t a anl am aramakt r. Hayat anl aml and r mak ise, o-
nun ' naslln bul mak' dei l , onu belirli bi r t arzda dzenl e-
mektir. te iki bi l gi ne gre de di n, bu a dan neml i ilevlere
sahiptir. Ancak ikisi aras nda neml i bir fark var gibi grn-
mekt edi r. Geert z' de di n, sanki , baz ' sabiteler' er evesi nde ha-
yat anl aml k l yorken; Ber ger de din, belki kendi si ni de d-
ntrerek, ' hayat t ekrar t ekrar anl aml klar' ; byl e yapmak
zorundad r da. Zi ra kl t rn dei mesi yl e birlikte ' anl am veri-
ci kaynakl ar da dei i me urarlar. ' Ancak ikisi aras ndaki en
neml i benzerl i k, ynt emsel a dan ikisinin de ' a kl ama' dan
' anl amaya' geileridir. Yor uml ay c Sosyoloji ve Di ni Ku-
ruml ar makal esi u anda zet l edi i mi z makal e ile birlikte d-
nl dnde ' a kl amadan anl amaya gei' in kendi anl am
ort aya kabi l ecekt i r.
' Anl am sorunu' ve ' anl ama sorunu' sadece t opl umsal bi -
limcilerin deil; teolojik bir hedef iin t opl umbi l i mi yapan d-
nrlerin de ilgi konusudur. Fazl ur Rahman, Berger' in ' nce
sosyol og olsun sonra ne yapar sa yaps n' anl am na gel ebi l ecek
ifadelerine ynt emsel a dan uygun den bir mt efekki rdi r.
Di er yandan o da, di ni n ' hayat anl aml k l ma' ilevinin,
Berger gibi, fark nda ol duu gi bi ; belki Berger' den daha
' di ndarane' bir t ut uml a, slam' ' yeni den anl aml ' k l man n da
pei ndedi r. Yani onun hedefi sadece slam' ' anl amak' dei l
(bilimsel/bilgisel aba) onu ' modern dnyada anl aml
k l makt r' da (duygusal / ahl aksal aba) . Onun bi l hassa tarihsel
zml emel eri ve moder n dur um tahlilleri ' mesl ekt en' sosyo-
loglar k skand racak kadar t opl umbi l i msel di r. Onu, ' teoloji'
yapmaya bal ay ncaya kadar ki hal i yl e, genel ol arak yor uml a-
yc paradi gma ve yor uml ay c sosyol oj i erevesi ne dahil et-
mek mmkndr . O iki t r ' anl ama sorunu' zeri nde durmak-
t ad r makal esi nde. Bi ri nci si , slam ve Kur' an' n ' kkeni' ni an-
Berger ve Geertz'in konu hakkndaki fikirleri iin, ad geen makaledeki
kaynaklar yeterlidir.
20 Topl umbi l i mi Yaz l ar
34
Fazlur Rahman, slam Geleneinde Salk ve Tp, (ev.: A. Blent
Balolu-Adil ifti), Ankara Okulu Yaynlan, Ankara, 1997.
Fazlur Rahman, Allah'n Elisi ve Mesaj, (ev.: Adil ifti), Ankara O-
kulu Yaymlar, Ankara, 1997.
l amak; ikincisi, Kur' an' m sl am t opl uml ar ndaki ilevini anla-
mak.
Bi ri nci si nde o yoruml ay c sosyoloji bal am nda hareket
eder: slam bizzat yakn kkenl eri a s ndan, Kur' an da
Kur ' anm kendi bak a s ndan anl amal y z. Bu, genel ol arak
bir sosyol oj i k ereveyi ve ' ilk zi hni n kastn anl ama' y gerekli
klar. Bunl ar da bizi belki ' ieriden' ama ' nesnel ' bir anl amaya
gt recekt i r. Ancak ' ieriden anl ama' sadece ' ieridekilerin
anl amas ' dei l di r; nk bi l i msel anl ama sz konusu ol du-
unda i eri deki -d ar daki ayrm kaybol abi l i r.
ki nci si nde ise o, sosyal-teoloji yapar. Msl i m ya da gay-
ri msl i m bt n bilginlerin ' anl ama abal an' bir ' akn lt'
gerektirir; bu da Kur' an n kendi ifadeleridir. Dol ay s yl a o,
hem i eri deki l erden, hem de, belki de haks zca, dardakiler-
den ' normat i f slam' bul mal ar n bekl er. 'Kuralsal slam' hem
gelenei hem de gnmzdeki slami tezahrleri kendisine g-
re deerlendireceimiz ahlaki-teolojik temel ilkelerdir. Ona
gre, bi r anl ama ynt emi yl e bu ilkeleri ' yeni den kefederek'
moder n anl am sor ununa kuralsal sl ama sad k ama ' modern'
cevapl ar bul abi l ecei z. Bu ' deer ykl t ut um' bir yana brak-
lrsa, onun gerek anl amda bir tarihselci sosyol og gibi davran-
d kol ayca reddedi l emez. ' Tari ht e gerekt en ne ol du?' soru-
sunun yan nda ' gnmzde gerekt en ne ol makt ad r?' sorusuna
da ' bilimsel cevap aramas ' bunun d avur umudur . Onun, bir
bl m t araf m zca t er cme edilen slam Gel enei nde Salk
34
ve T p adl eseri, byk l de sosyol oj i k bir al mad r. Yi -
ne t araf m zca evri l i p, Al l ah n Elisi ve Mesaj bal yl a
yay nl anan makal el eri nde de sosyoloji ve teolojinin elele y-
rdn grrz. Ama t ekrar edi yoruz; o, teolojiyi, sal am
Bir ' Tutku' Ol ar ak Topl umbi l i mi 21
bir sosyol oj i k zemi ne ot ur t mak abasmdad r . Bt n slahat
fikirlerinin ana dayana da budur. Ancak onun makal esi ni bu-
raya dahil et memi zi n esas sebebi , oradaki ynt em t art mal ar -
dr.
Sosyoloji hi bir ey dei l se bile, n kabul l eri mi zi n, sor-
gusuz i nanl ar m z n ya da ' anl am har i t am zm' t opl umsal ve
tarihsel gerekl i kl ere denk dp dmedi i ni irdeleyen, hatta
sorgulayan bir disiplindir artk. lahiyatlarn sosyoloji ve
sosyolojik bak a s ndan renecei bir y n ders vard r; o
nce 'fildii kuleler' den yaan l an gerekl i e bizi ynl endi re-
cek oradan da ' sorgusuz yarg l ar ' sor gul amaya gt recekt i r.
Bu ' normat i f bi r t ut um' dei l di r; ol sa ne kar. Berger' i n dedi i
gibi, bir sosyol og hem kendi bi l i m al an na, hem yesi ol duu
t opl uma hem de, eer i nan yorsa, di ni ne sad k kal acak et ki n-
likte bul unabi l i r. Belki bunun vakti gel i p gemekt edi r bile.
Sloganlarn ban al p gittii kendi t opl umumuzda sosyoloji
belki de ' put krclk' ilevini ykl enmek zorundad r.
"Sosyol oj i k dnce; zel l i kl e de bilgi sosyol oj i si ", di yor
Berger, "teolojiye en iddetli meydan okuyut ur. Teoloji el -
bette bu ' meydan okuyu' u grmezl i kt en gel ebi l i r ve bu uzun
srebilir. Ama sonsuza kadar dei l ". Gel eneksel din bi l i ml eri -
nin ' ba' ol arak kabul edi l i p, bt n bilgi al anl ar n kuat an ya
da onl ara ' dinsel t emel l er' sal ayan kabul l eri mi zi n ve i nanl a-
rmzn yekn olan t eol oj i ye meydan okuyut a ne kan bi-
lim disiplinleri aras nda en yeni si sosyol oj i di r. Fiziksel bilim-
ler ilk meydan okuyanl ar idi. Ancak "Fi zi k bi l i ml eri n teolojiye
meydan okuyul ar nispeten yumuakt r ". Sosyol oj i , teolojinin
en yayg n kabul l eri ni t ehl i keye dr r ; gr l memi bir kes-
kinlikle teolojik dnceyi sarsar ve ' temel esaslar' deni l en ok
eyin tarihsel artlar ierisinde ' beeri kurgul ar' ol duunu gs-
22 Topl umbi l i mi Yazlar
36
Berger, A Rumour of Angels: Modern Society and the Rediscovery of the
Supernatural, London, 1971, ss. 43-66: kr. Facing up to Modernity, ss.
181-190.
37
A.g.e. s. 95.
Berger, A Rumour, s. 120.
38
36
terir. Ancak onun maksad ' dini y kmak' dei l di r. Bel ki ,
Berger' i n kitabnn alt balnn ifade ettii gibi "Ak n' n ye-
niden kefi "nde yard mc ol makt ad r. nk insanlarn, "Ha-
yat m n anl am nedi r ?", " l mem ni i n gerekl i ?", "Ner eden
gel i yorum nereye gi decei m?", "Ben ki mi m?" sorul ar na ce-
vap ver mekt e di ni n yeri ne geebi l ecek bir ey icd edi l mi de-
ildir. Ama buna cevap verecek di ni n ' deerl er erevesi' ,
sosyol oj i ni n vazifesi bu ol masa da, yeni den kurul mal d r.
Di er yandan; Berger' e gre di ni n ' ahlaki bir faydas' da
vardr: ' inde yaad m z a ile, a aan ve byl ece onu da
izf klan bir perspekt i f ierisinde ' kar l ama' ya imkan ver-
38
mesi di r. Bel ki bunun anl am n Fazl ur Rahman vastasyla
ort aya koymal y z: Din bi ze, bt n yeni den anl ama, yeni den
yor uml ama ve son t ahl i l de dini gncel l et i rme abal ar nda, bi-
zim zaman ve mekan m z aan ve zamana uydur ul amayacak -
uydur ul mamas gereken- bir ' anlam boyut u' ol duunu hatrla-
tr.
Sosyol oj i , t opl umsal dnyay mmkn ol duu kadar a k
eki l de grmek; insann kendi mit, bekl ent i ve korkul ar na
kap l p gi t meden onu ' anl amak' ynnde si st emat i k bir aba-
dr. Weber' i n ' deerl erden ar nm sosyol oj i ' den kast da buy-
du. te, bat a da dedi i mi z gi bi , bu zor bir itir. Sosyoloji,
kal psi z, duygusuz ' dardan gzl emci ' ol mad gibi,
' propagandac ' da dei l di r. Sosyol og ol mak, her anl ama aba-
Bir ' Tutku' Ol arak Topl umbi l i mi 23
39
Berger, Facing up to Modernity, New York, 1977, ss. VII-IX.
snda, kendi deerl eri mi zl e varol usal gerilim hal i nde ol mak-
39
tr. Bu ' gerilim' zmszdr .
Sosyolojik zml emeni n kar amsar l a dren bul gul a-
rndan bahset mekt e ol duu arkada , Weber ' e -ki hayat n n son
dneml eri ni yaamakt ad r- sorar: "Peki madem byl e dn-
yorsun, niin sosyoloji yapmaya devam edi yor sun?" Weber' i n
cevab , der Berger, Bat dncesi t ari hi nde rast l ad m en r-
pertici cevaptr: "nk ne kadar dayanabi l ecei mi anl amak
i st i yorum. "
Sosyol oj i ye giri' e bir ' giri' de skntldr; ama ' k' -
eer k varsa- ncesi gibi deildir. "i n sonu, iin ba ndan
daha i yi di r" nk .
Berger, Facing, s. XIV.
40
YORUMLAYI CI SOSYOLOJ "
Gi bson Burrel l
Garet h Morgan
Kkenl er ve Fi kri Gel enek
Yoruml ay c paradi gma; t opl umsal dnyay , t opl umsal
srece dorudan katlanlarn bak a l ar ndan anl amaya ve a-
kl amaya al ma gibi zellikleri payl aan felsefi ve t opl um-
bilimsel dnce trlerini kapsar. Tari hi , kkl bir eki l de.
Al man idealist gel enei ne ve evreni n nihai gerekl i i ni n duyu
veri l eri nden zi yade ' ruh' veya ' fkir' de bul unduu grne da-
yanr. Sosyol oj i k pozi t i vi zme muhal i f olan bu gel enek, kendi -
sinin ont ol oj i k ve epi st emol oj i k t emel l eri ni kuran ilk felsefe-
cilerden biri olan I mmanuel Kant ' a ( 1724- 1803) ok ey
borl udur. Felsefesi farkl yor uml ar a elverili olan Kant ' a g-
re, gzl emden kazan l an duyu veri l eri ni n kavranmas veya
anl a l mas ndan nce a priori bilgi bul unmal d r. nsan zih-
ninde, kendi l eri yl e btn duyu verilerinin yap l and , dzen-
lendii ve byl ece anl a l d , dout an gelen dzenl eyi ci il-
keler vardr. A priori bilgi, herhangi bir dsal gerekl i k ve o-
nun ' da vurduu' duyu veri l eri nden ba ms zd r. O, ' zihnin'
ve orada faaliyet gst eren yoruml ay c amel i yel eri n bir rn-
dr. nsanlarn iinde yaad kl ar dnya a priori bilgi ile
empi ri k gerekl i k aras ndaki karma k bir karlkl ilikinin -
rn ol abi l i rse de, Kant ' a gre bunu anl aman n bal ang
' Gibson Burrel and Gareth Morgan, "Interpretive Sociology", Sociological
Paradigms and Organisational Analysis, New Hampshire, 1988, ss. 227-
259.
26 Topl umbi l i mi Yaz l ar
' Hughes 1890-1930 dnemindeki etkili yazarlar yle sralar: Freud,
Durkheim, Mosca, Bergson, Meinecke, Weber, Troeltsch, Croce, Benda,
Pirandello, Alain, Gide, Proust, Peguy, .lung, Mann, Michels ve Hesse. O,
bu listeye Dilthey, Spengler, Wittgenstein ve Mannheim'i de ekler. O,
bunlara, yine Alman idealist geleneinden son derecede etkilenmi olan
Simmel ve Husserl'i de eklemeliydi. Bu yazarlarn 'znel[lik]' sorununa
yaklamlar hakikaten deiiktir. Mesela Durkheim, ilevsel ynelime uy-
gun bir zm bulmutu; Sorel, Marksizm ve Freud tarznda psikanalize
doru yn deitirdi. Hughes'n dedii gibi, 'bu kuramclarn ou 'irras-
yonel olan ile sadece psikanaliz yapmak iin ilgilendiler. Ona dalarak, onu
ehliletirmenin ve yapc insani hedeflere yneltmenin yollarn aradlar'
(Hughes, 1958, s.36). Onlar irrasyoneli ounlukla dzen toplumbilimi
erevesinden ele aldlar.
nokt as ' zihin' ve ' sezgi' al an ndad r. Bt n Al man i deal i zmi -
nin zemi ni ni ol ut uran ey, bu t emel ve basit kabul dr.
Ancak, idealizmin ol uum, gel i i m ve ifadesi t ekdze de-
ildir. Goet he ve Schiller' in ' romant i k' yaz l ar ndan, Hegel' in
bir l de dogmat i k felsefesine kadar bi rbi ri ne zt et ki l erden
dol ay onun dur umu karktr. O, onseki zi nci yzy l n sonl an
ile ondokuzuncu yzyl bal ar nda Avr upa dncesi ndeki iti-
bar ndan sonra, sosyol oj i k pozi t i vi zmi n ' pratik' baarlar tara-
fndan ni sbet en ikincil dur uma dr l mek zor unda kalmtr.
Fakat , ondokuzuncu asrn sonl ar nda yeni bir ilgi bal am ve
bu da yeni -i deal i st veya Yeni - Kant hareket i dourmut ur. .
H. St uart Hughes' n a ka ifade ettii gibi, 1890-1930 a-
ras, bilimsel arat rman n znel taraflar ile i l gi l enmek ek-
linde kendini gst eren byk bir dnsel hareket l i l i k dnemi
idi. 1890' larn en neml i ahsi yet l eri ' mant k-d , uygarl a-
mam ve a kl anamaz ol an n yeni den kefi ile t ak nt derece-
si nde ilgilenmiler, neredeyse ona dal p gitmilerdi'
( H. S. Hughes, 1958, s.33). znel ve akl-d ol ana bu ilgi
Freud, Weber ve Husserl gibi bi rbi ri ne ol duka zt yazarl ar n
al mal ar nda grl mekt edi r. Bunl ar n herbiri kendi tarzla-
r nda fikirler ileri sr ml er di r ' . Di kkat i insan davran n n ve
Yoruml ay c Sosyoloji 27
t ecrbesi ni n esasen karma k ve sorunl u nitelii zeri nde yo-
unl at rmaya ilave ol arak bu kuramc l ar, epi st emol oj i ni n
Kant tarafndan t esbi t edi l en t emel sorunl ar na geri dndl er.
Bu sorunl ar hem t abi at bi l i ml eri nde hem de t opl umsal bi l i m-
lerde vard . Pozitivist t ut um veya gr en az iki sebept en do-
lay t at mi nden uzak ve sorunsal gr l meye bal and . nce, ta-
biat bi l i ml eri nde {Natunvissenschaften) insani deerl eri n, bi-
lim adaml ar n n iradesi d nda, bilimsel i ncel eme/ arat rma
sreci nde kendi ni gst erdi i ve etkili ol duu anl a l d . A ka
grl yordu ki, bilimsel ynt em art k deer den- ba ms z ka-
bul edi l emezdi ; bilim adam n n bak a s ya da duruu
(frame of reference) bilimsel bilginin el de edi l me tarzn et ki -
leyen bir g ol arak gr l meye bal and . Kl t r bilimleri
{Geisteswissenschaften) al an nda ilave bir sorunun da ort aya
kt grl yordu; zira onl ar n arat rma konusu t emel de
manevi / ruhsal nitelii ynnden farkllk gst eri yordu. unun
bilincine var l m t : [rad] davran t a bul unan bir varl k ola-
rak insan, amac genel kanunl ara var mak ol an t abi at bi l i ml eri -
nin ynt eml eri yl e i ncel enemezdi . Kl t r al an nda insan, deni -
yordu, ' fiziksel anl amda kanunl ar a bal dei l , hr idi. Onun
hayat ve davran l ar n n zi hi nsel kavran , ancak felsefenin
nazar / spekl at i f met odl ar yl a, zel l i kl e de "parac " tahlil-
lerle bl nmesi doru ol mayan bt nl eri n sezgisi {Gestalten)
ile el de edi l ebi l i rdi ' (Parsons 1949, 475) . Sosyol oj i k poziti-
vi zmden bu ayr l ma ile, i deal i zm yeni den canl and . K sacas ,
bizim tahlil emam z n znel -nesnel boyut l ar na dnsel dik-
kat nokt as nda bir dei me meydana gel mi ve bu da baz ku-
ramclar yoruml ay c par adi gman n fikri t emel l eri ni ort aya
koyma ve a kl a kavut ur maya sevket mi t i r.
Bu fikri t emel l ere kat k da bul unan kuramc l ar aras nda
zellikle Wi l hel m Di l t hey, Ma x Weber ve Edmund Husserl' in
etkili ol duunu gryoruz. Onl ar, farkl eki l l erde de olsa, yo-
ruml ay c sosyol oj i ni n niteliini ve di kkat et mesi gereken hu-
suslar bel i rl eme yol unda byk kat k l arda bul undul ar.
28 Topl umbi l i mi Yazlar
Dilthey'in ada felsefe ve toplum kuramma yapt katk gittike artan
ekilde nemli grlmektedir. O epistemoloji ve metodolojinin temel me-
selelerine byk katkda bulunmu ve eserleri Weber. Hus.serl, Heidegger
ve dierleri zerinde hayli etki yapmtr. Dilthey ve NVeber'in yntemsel
katklar arasndaki benzerlikler olduka dikkat ekicidir. Dilthey bata ta-
rih olmak zere kltr bilimlerinin epistemolojik sorunlar ve bilimin bi-
lindik gereklerini karlayacak bir nesnel bilgi ortaya koyma yollarn bul-
ma ile ilgileniyordu. Bu abasnn zl bir tartmas iin bkz, Tuttie
(1969). Onun fikirlerinin ve etkilerinin genel bir tartmas iin ise bkz.
Hodges (1952) ve Makkreel (1949).
Bu meselelerin daha geni tartmas iin bkz. Parsons (1949), C:II, ss.473-
87 ve Hughes (1958), ss. 183-200.
Di l t hey ( 1833- 1911) ve Weber ( 1864- 1920) zellikle i-
deal i zm ile pozi t i vi zm aras ndaki uur umu kapat mak veya en
az ndan kl t r bilimlerini ' nesnel geerlik' (' objective validity' )
a s ndan sal am bir t emel e ot urt mak amacmdayd l ar^. [yl e
dnl yor du: ] Eer kl t r bilimleri sahi p ol dukl ar ruh-
sal/zihinsel ni t el i kl e t an ml an yorsa, bir t opl umsal dur um veya
kurumun ' ruhu' son derece byk neme sahiptir. Bu, poziti-
vi zmi n ynt eml eri ni kul l anmadan, t opl umsal ve tarihsel olay-
larn a kl amas n yapmay ama edi nen t opl um felsefecileri i-
in byk sorunl ar dourdu. dealistlerin ' paral anamaz b-
t nl eri n sezgisi' ynt emi tarihsel sreleri dzene koyma im-
kan n verdi ; fakat onun anl a l mas na var amad . O ok kez
tekil ve t emel de birbirinden ba ms z si st eml er zinciri eklin-
de t amam yl e izafiyeti bir tarih grne gt rd. yl e gr-
nyordu ki, idealist gel enekt e a kl ama ancak sezgi veya me-
tafizie bavur makl a el de edilebilirdi.^
Dilthey' in bu soruna nerdi i zm verstehen (anl ama/
underst andi ng) kavr am nda yat yordu. O, t abi at ve kltr bi-
limleri aras nda bir ayrm yaparak, aral ar ndaki farkn kkl
ol duunu ve t amam yl e ayr t r de konul arl a ilgilendiklerini
savundu. Tabi at bilimleri maddi dnyadaki grnen sreleri
Yoruml ay c Sosyoloji 29
incelerken, dieri t emel de insan zi hni ni n i srel eri ni konu
edi ni yordu. Bu srel er sanat, iir, kur uml ar vb. gibi ni sbet en
maddi kltrel fenomenl ere/ grnl ere dnebi l i rl erse de,
onlarn anl a l mas n n ancak onl ar yarat an zi hi nl er ve onl ar n
yanstt i-yaan ile iliki i eri si nde t am ol abi l ecei savu-
nul makt ayd . Kl t rel fenomenl er, esas itibariyle, byl e i-
yaant l ar n d a vuran grnml eri ol arak kabul edi l i yor ve
ancak bu balant noktas gz nnde t ut ul duunda kavrana-
bilecekleri ileri srl yordu. Bu dur uml ar da, genel kanunl ar
ve nedensel a kl amal ar n bul unmas na nem veren t abi at bi -
limlerinin yakl a m ve ynt eml eri uygun gr l myor du. Kl -
tr bilimlerinin verstehene dayal yeni bir zml eme ynt e-
mi ne ihtiyac vard ; arat rmac bu yol l a i nsanl ar , onlarn i
dnyal ar n , duygul ar n ve ni hayet bunl ar n insanlarn gr-
nen davran l ar ve ort aya koydukl ar rnl erde ifade edi l me
tarzlarn anl amaya al abi l i rdi . K sacas , insan hayat n n d
grnl eri ni n, bu grnl erde d avurul an i t ecrbel er a -
sndan verstehen yntemi ile yor uml anmas gereki yordu.
Bu nokt ada metod/yntem kel i mesi zeri nde zel l i kl e
dur mak istiyoruz; zira, Dilthey ve daha sonra Weber tarafn-
dan kavraml at r l d ekl i yl e o neml i bir konumda bul unu-
yordu. Verstehen, t abi at bi l i ml eri ndeki ne benzer bir nesnel l i e
sahi p bilimsel bilgi ort aya koymak iin kl t r bi l i ml eri nde
kul l an l abi l ecek bir ynt em ol arak grl mt . Verstehen kav-
ram, bakal ar n n t ecrbel eri ni ' t ekr ar yaayar ak' veya ' ba-
kalarnn rol n oynayar ak' beeri ol ayl ar [yap p-et mel er]
dnyas n i ncel eme ve arat rmada bir yol t emi n et mi t i . Sonra
da grecei mi z gi bi , Dilthey' in verstehen gr, ' hermenet i k'
dnce akm zeri nde dorudan ve neredeyse niteliini be-
lirleyecek bir etkiye sahiptir. Daha genel a dan, Dilthey' in
t opl umsal felsefesi yoruml ay c par adi gmaya zg dnceni n
dier bir ok unsurl ar n n ol uum ve gel i i mi zeri nde de a k
fakat dolayl bir et ki de bul unmut ur. O kadar ki; u veya bu
30 Topl umbi l i mi Yaz l ar
4
Weber'in metodoloji hakkndaki temel fikirleri iin bkz. Weber (1949).
^ Bu tanma Weber'in 'eylem' gr hakkndaki dier bir yorumu da ekle-
mek faydal olacaktr: 'nsan davran davranta bulunan ona bir zne!
anlam atfettii zaman veya atfederse "eylem" olarak kabul edilir. Bu an-
lamda eylem, ak ya da tamamen gizli veya znel olabilir; o bir duruma a-
k bir mdaheleyi, bundan bilerek kanmay veya bir durumla pasif ola-
rak uzlamay ierebilir' (Weber, 1947, s.88).
ekliyle ' anlama' kavram bu par adi gmada yer alan btn ku-
raml ar n belirleyici bir unsurudur.
Dilthey' in son derece kuvvetli et ki si ne ramen, bir yn-
t em ol arak verstehen, t opl umbi l i msel dnce zeri ndeki en
byk etkiyi Weber vas t as yl a yapm t r. deal i zm ile poziti-
vi zm aras nda bir kpr kur ma abas da baka hi bi r kiide
ondaki nden daha a k deildir.* Hughes ( 1958) , Runci man
( 1972) ve bakal ar n n savunduu gibi Weber en az iki cephe-
de bi rden sava veri yordu. O, bir yanda, pozi t i vi st a kl amal a-
rn yzeysel l i i nden i kayet i ydi . t e yandan, idealist dn-
cenin de znellii ve bi l i m d l ndan son der ecede endi e-
liydi. Bu soruna nerdi i zm onun ynt eme ilikin yaz l a-
r ndad r. Bur al ar da Weber , t opl umsal olaylar izahn ' anlam
boyut unda t at mi n edici ol mas ' gerektii ve sosyal bilimlerin
asl ilevinin ' yoruml ay c ' ol mak, yani t opl umsal davran n
znel anl am n anl amak ol duu gr n ort aya koyar.
O, sosyolojiyi 'toplumsal davrann yorumsal anlayna
varmaya ve bylece onun gidiat ve sonularnn nedensel bir
aklamasna ulamaya gayret eden bir bilim' ol arak t an ml ar
ve devam eder; 'davran, davranta bulunann ona atfettii
znel anlam vastasyla bakalarnn davranlarn hesaba
katt ve bununla da kendi ynn izdii zaman
toplumsaldr'(Weher,m7, s. 88). '
Bu t an m idealist ve pozi t i vi st bak alarnn uzlatrl-
ma gayretini a k bir eki l de yans t r. Weber , pozitivistlerin
Yoruml ay c Sosyoloji 31
^ Hughes 'ideal tip' oluturmann nemli niteliklerini doru bir ekilde yle
zetler: Bir ideal tip, bir veya daha fazla bak asnn tek tarafl vurgu-
lanmasyla ve ok sayda ayrm, kopuk, az ok mevcut ve bazen de ol-
mayan somut tekil fenomenlerin terkibiyle oluturulur; bu ikinciler tek-
tarafl vurguya sahip bak alarna gre birleik bir zmlemesel ina
haline getirilir. Bu zihinsel ina, kavramsal saflnda gerekte hibir yerde
empirik olarak bulunamaz. O bir topyadr... O kendisiyle gerek durum
veya eylemin dier baz nemli unsurlarnn ortaya karlmas iin kar-
latrld ve aratrld bir, saf ideal, snrlayc kavram olma nemini
haizdir. Byle kavramlar, nesnel olaslk kategorisini uygulayarak, o adan
ilikileri formle ettiimiz inalardr. Bu kategori vastasyla, gereklik ta-
rafndan ynlendirilen ve disipline edilen muhayyilemizin yetkinlii yar-
glanr (Hughes, 1958, s.312). Bundan dolay, 'ideal tip' kavram, bilimsel
aratrmann bir ok alannda zmleme vastas olarak kullanlabilecek
bir aratr. Brokrasi, ekonomik insan ve kapitalism 'ideal tipler'in rnekle-
ridirler; gerek dnyada tam olarak karlalmayacak kurgulardr.
t opl umsal fenomenl eri n nedensel a kl amal ar n ort aya koyma
eklindeki ilgi ve uralarn dest ekl er; fakat ona gre byl e
a kl amal ar tekil dzeye i ndi rgenmel i di r. Schut z' un dedi i gi-
bi, ' Weber btn t opl umsal iliki ve yap t rl eri ni , bt n kl -
trel grnl eri , nesnel [l emi ] zi hni n bt n alanlarn tekil
davrann en basi t eki l l eri ne indirger' ( Schut z, 1967, s.6). O
halde, Weber' i n sosyoloji gr, somut l at rman n nceden
t ahmi n edi l emeyen t uzak ve t ehl i kel eri nden ka n p korun-
makla birlikte, t opl umsal ol ayl ar n nedensel a kl amal ar n
yapmay amal ayan bir grt r. Onun amac znel anl am ve
tekil davran t emel l eri zeri ne nesnel bir t opl umbi l i mi kur-
maktr.
Weber' i n ' ideal tip' kavram bunu yapmada byk bir -
neme sahiptir.*^ O kadar ki, Weber ' e gre t opl umsal bi l i ml erde
nesnellik, ancak bize gerekl i i n unsurl ar n n dzenl enmesi
imkann veren ideal tiplerin kul l an l mas yl a mmkn klna-
bilir. Bu inalarn, yani ideal tiplerin kul l an m yl a Weber ,
verstehen ynt emi ni nesnel bir t opl umsal bilim gel i t i rme zo-
32 Topl umbi l i mi Yazlar
runl ul uu ile uzl at rmaya alr. deal t i pl er tekil grnl ere
has ve ona niteliini veren ' ruhu' daha genel k l nm bt ne
t emi l ederler. Bu sebepl e, verstehen ynt emi , baz a l ardan,
insan davran n a kl ayan ve ona dzen verici bir ara sunan
t i pol oj i k zml eme emas na yerletirilir.
Weber byl ece idealizm ve pozi t i vi zmi n bak alar a-
l as nda bir denge kur maya ve onl ar uzl at rmaya alr. O,
t opl umsal olaylarn a kl anmas nda znel maksat veya anla-
mn nemi ni vurgul arken, bu znel faktrlerin rol n denet -
l emeye ve s n rl and rmaya da alr. Sz gel i mi onun, davra-
nlar ' ak l sal -amai r, ' ak l sal -deer-ynel i ml i ' , ' duygusal ' ve
' gel eneksel ' ekl i nde farkl t i pl er hal i nde s n fl and rmas nda bu
a ka grl r. Weber' i n t opl umbi l i mi ni n ana grevi t opl um-
sal davran anl amak ve yor uml amak ol sa da, o bunu, davra-
nn ol duka snrl bir bi i mde t an ml anan tipolojilere atfla
nedensel olarak a kl anabi l ecei ekl i ndeki st kapal bir ka-
bul ile s n rl and rmaya alr.
Bu sebepl e, eletirel a dan bak l d nda, Weber' i n ' yo-
ruml ay c sosyoloji' hususundaki t ut umunun baz geri l i ml er ve
skntlar tad syl enebi l i r. [yle gr nyor ki] yor uml ama
ve verstehen kavram Weber' i n el i nde pozi t i vi st ynt emi n be-
lirgin zayflk ve kusurl ar n n st esi nden gel ebi l mek iin yn-
t emsel bir ara ol makt an daha fazla bir rol oynamaz. Weber,
esas nda, t opl umsal gerekl i i n doas veya nitelii hakk nda-
ki idealist grn t m uzan m ve sonul ar m aramakt an ziya-
de, nedensel bir t opl umsal a kl ama gel i t i rmek amac ndad r.
Schutz' un dedi i gibi ( 1967) , Weber ounl ukl a somut sorun-
larla yzl emek amac ndayd ve sadece bu hedefe var mada bir
kat k da bul unacaksa daha neml i epi st emel oj i k sorunl arl a il-
gi l eni yordu.
Weber' i n bi r ' dzen sosyol ogu' (' sociologist of
regul at i on' ) ol duu syl enebi l i r. Zi ra onun en neml i amal a-
rndan birisi t opl umsal dzeni n sal am ve ayrntl bir -
Yoruml ay c Sosyoloji 33
' Burada sz konusu olan baz meseleler zerinde bir yorum iin bkz.
Runciman (1972), ss. 16-19 ve Gerth and Mills (1948), C:], ss,73_167.
zml emesi ni yapmakt . Bu nokt ada ak l sal l k/ rasyonal i t e kav-
ramna ok neml i bir rol veri l mekt eydi . Onun bir idealistten
ziyade bir pozitivist ol arak ni t el endi ri l mesi ni n daha uygun o-
lup ol mayaca t art l maya devam edecektir.^ zml eme
emam z n znel -nesnel boyut unun drt kanad sz konusu ol-
duunda, Weber arada bir yerde ve ol duka belirsiz bir ko-
numdad r. Met odol oj i a s ndan bak l nca, onun yoruml ay c
bak as, Dilthey' in hermenet i i ile birlikte yoruml ay c pa-
radi gman n s n r nda bi r yerde gibi grnmekt edi r. Weber' i n
ontoloji, epi st emol oj i ve insan tabiat hususundaki konumu
daha nesnel ci gzkmekt edi r. Ona gre t opl umsal dnyan n
nesnel gereklii ok ehemmi yet l i bir sorun deildir. neml i
olan, onun, davran t a bul unan i nsanl ar t araf ndan nasl yo-
ruml and d r. Onun bu dncesi , ilevselci paradi gma ba-
lamnda yer alan ve davran sal si mgesel -et ki l ei mci l i k adn
verdi i mi z kuramsal bak a s yl a yak n benzerl i k gsterir.
Dedi i mi z gibi, davran merkeze alan kuram ve arat rmal ar
-ki bunl ar neredeyse dorudan VVeber'in met odol oj i konusun-
da syl edi kl eri ne dayan rl ar- en uygun ol arak oraya yerleti-
rilebilir ve, yl e gr nyor ki, ayn ey Weber' i n dier al -
malar iin de yaplabilir.
Peki o zaman Weber' i n yoruml ay c par adi gma a s ndan
nemi nedi r? Zannedi yor uz ki bu nem Weber' i n bakalar i-
in bir hareket noktas ol mas ndad r. Bunl ar n en neml i l eri n-
den birisi Schut z' dur. O, Weber' i n fikirlerini, daha znelci bir
sosyoloji gr gel i t i rmek iin t emel al m t . Daha sonra g-
rlecei gibi, verstehen kavram bakal ar n n el i nde salt yn-
tem ol man n t esi nde bir nem ve anl am kazanm t r.
Giddens' n dedii gibi o, fenomenol oj i k bak a s na gre,
' toplumsal hayatn dorudan dor uya ont ol oj i k niteliidir'
34 Topl umbi l i mi Yaz l an
( Gi ddens, 1976, 8. 19). Verstehen'm bu ont ol oj i k konumu, rne-
in Edmund Husserl ' i n al mal ar nda a ka belirgindir. Yo-
ruml ay c paradi gman n kkenl eri ve fikri gel enekl eri ni n tar-
t mas n ona bir gz at makl a bi t i rmek iyi ol acakt r. Husserl' in
ar znel ci grl eri , Weber' i n ort ada yer al an mevki i ni de
ayd nl at acakt r.
Edmund Husserl ( 1859- 1938) genel l i kl e felsefedeki
fenomenol oj i k ak m n kurucusu, bat a gelen kuramc s ve
uygalycs ol arak kabul edilir. Daha sonra grl ecei gibi
fenomenol oj i , a kl anmas kol ay ve bt nl k arzeden bir ak m
ol may p, ve bu sebepl e de basi t ve a k bir t an ma elverili de-
ildir. Fenomenol oj i ni n gnmzdeki nde gelen szcl eri n-
den Maur i ce Nat anson aa daki nitelikleri sunuyor:
Fenomenoloji, bilinci btn fenomenlerin kayna (matrix) ola-
rak gren, fenomeni ynelimsel [bilin] aktlarnn objesi kabul
edip onlar zler olarak ele alan, kendine zg bir yntem talep
eden, n tahmine dayanmayan deneyimle megul olan, kendini
bilimin temeli olarak sunan; gnlk yaam dnyasnn bir felse-
fesi, bir Akl savunmas, ve nihayet bir felsefe eletirisi olan
nkablsz bir felsefedir. (Natanson, 1973b, s. 19).
Husserl' ci fenomenol oj i , gnl k hayat a ve t abi at bi l i ml e-
rine has yayg n, ' sorgusuz kabul edi l mi ' (' taken for granted' )
t ut uml ar n kkl bir sor gul anmas na dayan r. Nat anson' un de-
dii gibi, ' fenomenol oj i ni n en neml i amac [Husserl' in] gn-
lk hayatn doal dur umu [dedii] eyi -onu felsefi i ncel eme
konusu yapmak ve t emel yap s n t an ml ay p a kl amak iin-
amakt r' ( Nat anson, 1966, s.3). Mekan ve zamanda varol up
bt n i nsanl ar iin ger ek ol an nesnel bir d dnyan n mev-
cudi yet i gr ayrntl i ncel eme ve sor gul amaya tabi tutulur.
Bi l i mi n n kabulleri rtl metafziksel kabul l ere geri gnde-
rilir/indirgenir. Daha sonraki mer hal el er de, d dnyan n bir
bilin rn ol duu; fenomenl eri ynel i msel davran l ar n
varl a kard ve insann bilin t araf ndan yarat l an bir dn-
yada yaad gsterilir.
Yoruml ay c Sosyoloji 35
Husserl byl ece bi zi m tahlil emam z n znel -nesnel iz-
gisinde a n derece znel ci bir yer e sahi pt i r. Ont ol oj i k ol arak
dnya bir bilin ak d r; i -deneyi msel di r; znel , btn nes-
nelliklerin kayna d r. Epi st emol oj i ni n grevi i -deneyi mi n
temel tipleri ve yap l ar n di kkat l i ce i ncel eyi p ort aya koymak-
tr. Fenomenol oj i zleri inceler ve onl ar aras ndaki ilikileri a-
kla kavut urur. O, deneyi ml eri deri nl i i ne arat r p bilgi-
nin gerek t emel l eri ni a a kar maya alr. Bu abada
' dorudan sezgi' ve ' temel yap l ar idrak' ; saf hal i nde znel l i e
ul amak iin bilincin deri nl i kl eri ne gi rmeni n ve gnl k ol ayl ar
dnyas n aman n ana aralar ol arak sunul ur. Epoche ilemi
de neml i bir rol oynar. Bur ada yap l an ey, f enomenol ogun,
sorgusuz kabul edi l en "doal t avra" kat l m n ask ya al mas -
dr. Nat anson' un ifadesiyle, ' dnyaya i nanmak' s radanl n pa-
radi gmas d r. Fel sefeci ni n ii onunl a dal ga gemek ol masa da,
onu anl amak ve net i ce veya uzan ml ar n ort aya koymakt r.
Fakat byl e bi r inanc i ncel emek iin gst eri l en her aba, gi -
zemden kurt armaya alt o t ut umdan kurt ul man n bir yol u-
nu bul amad ka felsefecinin bi zzat kendi inanc ve kabul ta-
rafndan et ki l enecekt i r' (Nat anson, 1973b, s. 15). Kendi inan
veya kabul l eri ni n ert el eni p ask ya/ parant eze al nmas
{Epoche) fenomenol oj i ni n zml eme ve t asvi re alt z-
nellik al an na gi rmek iin bir yol sunar.
Husserl' in felsefesi ile kar l at r l d nda Weber' i n ' yo-
rumlayc t opl umbi l i mi ' ni n znel al ana ok snrl bir gezinti
olduu gzkmekt edi r. Onun, ilevselci par adi gmaya zg
daha pozitivist kuraml ar r eddet me veya en az ndan gzard
et me ei l i mi nde ol duunu, ferdin kendi dnyas n n yor umuna
bir iradilik/istemlilik ( vol unt ar i sm) esi at fet mekt en ok
fazla bir ey yapmad n syl emek dor u olabilir.
lgintir ki, Weber gibi Husserl de farkl dnsel tutu-
munu ort aya koymaya yayg n bi l i m [anl ay ] ile t at mi nsi zl i -
i nden sonra bal am t . O akademi k hayat na mat emat i ki ve
fiziki ol arak bal ad . Fakat ok gemeden bu dallarn t emel -
36 Topl umbi l i mi Yazlar
Husserl'in hayat ve fikirleri hakknda derli toplu bir alma iin bkz..
Natanson (1973b) ve Spiegelberg (1965). C:I, ss 73-167. kincisinin ara-
trmas; Husserl'in dncesinin gitike nasl da znelci bir tutuma ynel-
diini aka gsterir. Ancak 1906'dan sonradr ki, Husserl'in felsefesi saf
fenomenoloji felsefesi haline gelmitir.
lerinde grd noksanl kl arl a i l gi l enmeye yneldi. " O 'kat
bilim' (' rigorous sci ence' ) i deal i ne yrekt en bal ol up felsefe
ve mant t emel probl eml er ol arak grd eylere cevap
bul abi l mek iin kul l an yordu. Ulat net i ce ile d krkl-
na urad iin, bilimin t emel l eri ne ul ama arzusu onu gittik-
e daha fazla znelci bir t ut uma gt rd. Bunun neticesi de u
idi: Felsefe, ' aklktan yoksun t emel kavraml ar ve kabullerin
ak k l nmas ve el et i ri si nde nesnel bi l i mci ye de yard m ede-
cek bir fenomenol oj i k yeni den- dzenl emeye kesinlikle
muht at r' ( Spi egel ber g, 1965, s.79).
Weber gibi Hu.sserl de el et i ri si zce salt olgular inceleyen
ve nihai haki kat ve geerl i l i k sorunl ar yl a ur ama gcnden
yoksun olan pozitivist bi l i mden hi honut dei l di . Ancak,
byl e bir dur umda Weber met odol oj i ni n dzel t i l mesi yl e ve
sosyal bilimin t emel probl eml eri ol arak grd sorunl arl a
megul ol urken, Husserl baka bir ynde gitti. Di kkat i ni on-
toloji, epi st emol oj i ve met odol oj i ni n t eme! sorunl ar na evire-
rek akn fenomenol oj i ni n son derece znel ci bir t rne giden
dnsel bir seyahat e bal ad . Byl e yaparak da, yoruml ay c
paradi gman n ol duka znel ci al an nda daha sonraki i ncel eme
ve arat rmal ar iin esasl ar ort aya koydu.
Paradi gman n Yap s
Dnsel t emel l eri ilk dnem Al man idealistlerine kadar
gt rl ebi l en yoruml ay c par adi gma en belirgin ekilde
Di l t hey, Husserl ve Weber' i n al mal ar yl a ekillenmitir. Bu
yzden onun bir yi rmi nci yzy l ol gusu ol duu syl enebi l i r.
Yoruml ay c Sosyoloji 37
' Toplumbilimsel bir adan nemli farkllklar gsterebilmek iin yo
rumlayc paradigmay drt kuram eklinde sunmay tercih ettik. Zaten ana
hedefimiz de buydu.
Bi ze gre bu paradi gma, tahlil emam z n znel -nesnel
boyutlarnn drt tipi a s ndan, ' znellik' derecel eri ne gre ay-
r ama birbiriyle balantl drt snfa blnebilir:' ^ (a) Tek-
bencilik (Sol i psi zm), (b) Fenomenol oj i , (c) Fenomenol oj i k
Topl umbi l i mi , ve (d) Hermenet i k. Bunl ar n paradi gmadaki
yerleri t abl o 3. 3 de gst eri l mi t i r.
Hermenet i k ekol bu paradi gman n en az znelci olan ala-
ndr. Byk l de Dilthey' in eserl eri nde ve verstehen kav-
ramnda kken bulan Hermenet i k, bal ang t a zellikle idea-
list dnya grne uygun den bir arat rma ynt emi ol arak
geliti. Yakn zamanl ar da ise, Gadamer' i n etkisi altnda, yeni
bir boyut kazand ve zellikle dilin sosyal hayat t aki rol ve et-
kisi hususunda daha ayrntl kuramsal ifadelere kavut u. Yo-
rumlayc paradi gmadaki nemi gnmzde hzla art sa da, u
ana kadar onun radikal hmani st par adi gma ierisindeki eleti-
rel kur amda kullanm ile byk l de gl gede braklmtr.
Solipsizmi bu paradi gman n en znel ci alan ol arak gr-
yoruz. O, t opl umbi l i mi nden zi yade metafizik al an na aittir ve
buraya znel olan a n t arzda vurgul ayan btn felsefi ve
t opl umbi l i msel bak alarnn karlat nihai ikileme k
t ut mak iin dahil edi l mi t i r.
Fenomenoloji, paradi gman n ort as nda bir yer igal eder.
Burada Husserl' in akm fenomenolojiyi ile Schut z' un varolu-
sal fenomenolojisi aras nda bir ayr m yapaca z. kincisi
Weber' in t opl umbi l i mi ile Husserl ' i n felsefesinden alnan ana
fikirler aras nda balant kur maya alr.
Fenomenol oj i ile yak ndan ilikili ol sa da ondan daha
farkl ol up fenomenol oj i k bak as ile baka kaynakl ardan
38 Topl umbi l i mi Yaz l ar
10
Hermenetik gelenein bir zmlemesi iin bkz. Palmer (1969).
alnan fikirleri bi rl et i rmeye al an iki t opl umbi l i msel dn-
ce daln gryoruz. [Bunl ardan] Etnometodoloji,
fenomenol oj i ile zel l i kl e ikinci dnem Wi t t genst ei n ve
Wi nch' i n al mal ar nda a k ifadesini bul an dil felsefesi un-
surlarn birletirir. Fenomenolojik sembolik etkileimcilik ise,
G. H. Mead' i n fikirlerini -bi raz evvel ki bl mdeki gibi-
fenomenol oj i k bir a dan yoruml ar.
Bi z her bir geni kat egori yi ve dnce ekol n srayla
i ncel eyecei z.
Hermenet i k
Hermenet i k, insan zi hni ni n t opl umsal ve kltrel dnya-
ya niteliini veren rnl eri ni yor uml ama ve anl ama ile megul
olur. Savunucul ar , ont ol oj i k ol arak, sosyo-kl t rel evre hak-
k nda ' objektif-idealist' bir gr beni mser l er ve bu evreyi
i nsanl ar t araf ndan ina edi l mi bir fenomen ol arak grrl er.
nsanl ar hayatn ak i i nde, zi hi nl eri ni n i srel eri ni , nesnel
bir nitelik kazanan kltrel rnl er yarat arak d avururl ar. Ku-
ruml ar, sanat eserl eri , edebi yat , diller, di nl er vb. bu nesnel l e-
t i rme sreci ni n rnekl eri di r. nsan zi hni ni n nesnel l ei mi olan
bu t r yarat l ar hermenet i i n i ncel eme konusudur.
Daha nce ifade et t i i mi z gibi hermenet i k, ada t op-
lumsal kuram erevesi nde bir dnce ekol ol ma konumunu
byk l de Dilthey' in fikir ve eserleri yol uyl a kazanm t r. ' "
Di l t hey' de o, esas olarak, zi hni n d avuruml ar n i ncel emek i-
in bir ynt em idi. Her menet i k, Di l t hey' i n, verstehen ynt emi
ile manevi bi l i ml erde nesnel ol arak geerli bilgi ret mek he-
def ve arzusunda baat bir rol oynad . Verstehen, hat rl ayal m,
bir tarihsel veya t opl umsal durum ya da bir sanat eserinin an-
lamn anl ama arac idi. O, bakas n n rol n oynamaya (re-
enact ment ) dayanan bir anl ama ynt emi ydi . ncel eme konusu-
Yoruml ay c Sosyoloji 39
nun anl a l mas , arat rmac n n znel / i hayat nda yeni den ya-
anmas ile mmkn ol ur deni l mekt eydi . Di l t hey' e gre bu e-
kilde nesnel bilgi edi ni l ebi l i rdi .
Di l t hey' e gre anl amaya, kuruml ar, tarihi duruml ar, dil
gibi, yarat c l ar n i -hayat l ar n / zi hi nl eri ni yans t an nesnel ha-
yat belirtileri vas t as yl a varabi l i ri z. Bu t opl umsal yarat l ar n
incelenmesi nesnel l een zi hni n dnyas n anl amaya gt ren a-
na yol ol arak kabul edi l i yordu. Buradaki ynt em ise
hermenet i i n ynt emi idi. O bunu yl e ifade edi yordu;
Yabanc ve gemite kalan yeniden-yaratma ve yeniden-
yaama, anlamann nasl da zel ve kiisel ilham ve sezgiye da-
yandn aka gsterir. Fakat, bu, tarih biliminin nemli ve
ayrlmaz bir art olduu iin kiisel ilham veya sezgi, tarih bi-
lincinin olumas ve gelimesiyle gelien bir teknik halini alr.
O, anlamann her zaman kendilerine geri dnebilecei daimi
olarak sabit ifade veya tezahrlere muhtatr. Bu sabit ifade ve-
ya tazahrlerin metodik anlalmasna tefsir (exegesis) adn ve-
riyoruz. Zihin hayat, btncl, tam ve, bu sebeple, nesnel ola-
rak anlalabilir ifadesini sadece dilde bulduu iin, tefsir insan
varoluunun yazl kaytlarnn yorumuna gtrr. Bu yntem
filolojinin temelidir. Bu yntemin bilimi ise hermenetiktir
(Dilthey 1976, 228).
Di l t hey, insan bi l i ml eri nde ok neml i bir disiplin ve
ynt em ol arak her menet i e bi l hassa di kkat eker. Ona gre
her t r t opl umsal fenomen, t emel anl am n a a karabi l mek
iin ayrntl bi r eki l de tahlil edi l mel i ve met i nl er gibi yo-
ruml anmal d r. Byl ece her menet i k ynt emi insan bi l i mci l eri -
ni, t abi at bi l i mci l eri nden zi yade edebi yat el et i rmenl eri ni n
tavrn beni msemeye gt rd. Kas t ve anl am n met i nsel t ah-
lili, genel kanunl ar n bilgisi pei nde koan bilimsel arat rma-
dan daha uygun ve faydal kabul edi l mekt eydi . Di l t hey' e gre,
hermenet i i n t emel kurallar ort aya konul mal d r; byl ece az
rastlanr kabi l i yet e sahi p yorumcul ar n grl eri bakal ar ta-
rafndan da kul l an l abi l ecekt i r.
40 Topl umbi l i mi Yazlar
" Maalesef Gadamer'in almalarmn ou hala ngilizce'ye evrilmi de
ildir. Eser ve fikirlerinin faydal bir tartmas iin bkz. Giddens (1976).
Dilthey' in her menet i e genel yakl a m ' hermenet i k
dng' kavr am nda ak ifadesini bulur. Ona gre, t opl umsal
btn paral ardan ba ms z, paral ar da bt nden ba ms z
ol arak anl a l amaz. Bir cml edeki kel i mel er btn bal am i-
i nde anl a l mak zorundad r; bir ki mse kel i mel eri n her birine
tek bal ar na belli bir anl am at fedebi l i rse de, onl ar btn ba-
lam ierisinde farkl anl aml ara sahi p olabilirler; t opl umsal fe-
nomen iin de ayn ey geerl i di r. Di l t hey' e gre bu para-
btn ilikisi t opl umsal dnyaya niteliini veren eydi ve sis-
t emat i k bir yakl a m gerekt i rmekt eydi . Bu nedenl e, yor uml a-
man n ynt emsel kurallarn forml e et me arzusu hemen unu
da idrak ettirdi: ' Kendi si ne dayanaca m z hi bi r mut l ak ba-
lang nokt al ar , hi bi r ai kar ve kendi ne-yet en kesinlikler
yokt ur. Zi ra biz kendi mi zi dai ma geici varsay ml ar ina edi p
sonra gzden gei rerek dzel t meye al t m z karma k du-
rum veya sorunl arm ort as nda bul uruz. ' ( Ri ckman, 1976, 11).
Bu eki l de, hermenet i i n ynt emsel kural l ar n n, zihnin da-
vuruml ar n n verimli bir anl a m na doru dai resel ve devaml
bir t arzda hareket ettii kabul edi l di .
Hermenet i k gel enek son dneml er de, zellikle Gadamer
( 1965) " vas t as yl a, yeni bir gel i i m izgisi gstermitir.
Gadamer ' e gre ' anl ama dngs/ dai resi ' , Dilthey' in dediinin
aksi ne, bir ' ynt emsel ' dng dei l , anl amada ontolojik-
yap sal bir unsurdur. O, Hei degger' i n her menet i k daire t an m -
n ve varol usal izahn hareket noktas al arak unu ileri srer:
Bi z tarihsel bir gel enek ile sanki bi zden ayr varol ua sahi p bir
nesne imi gibi ilikiye gi remeyi z; zira gel enei n hareketi ile
yor umcu aras nda karlkl bir et ki l eme vardr. Arat rmac ,
t opl umsal veya kltrel fenomeni anl amak iin i ncel eme ko-
Yorumlayc Sosyoloji 41
nusu ile bir di yal oga (karlkl konumaya) gi rmel i di r.
Giddens' n dedii gibi,
Mesela, bizden uzak bir tarihsel dneme veya kendi kltr-
mzden ok farkl bir kltre ait bir metni anlamak, Gadamer'e
gre, esasnda aratrmacnn yabanc bir varolu tarzna girip
'tekilerin' bilgisini elde etme yoluyla kendisinin-bilgisini zen-
ginletirdii zgn/yaratc bir sretir. Verstehen, ahsn ken-
disini bir metnin yazarnn znel/isel tecrbesinin "iine" yer-
letirmekte deil, o metne anlamn veren, Wittgenstein'm teri-
mi ile "hayat formunu" kavrayarak anlamada yatar.
(Giddens,1976, s.56)
Gadamer ' de verstehen, Di l t hey' de ol duu kadar, bakal a-
rnn znel / i yaant l ar n ' yeni den-yaamak' veya onl ara n-
fuz et mekl e ilgili deildir. O daha zi yade arat rmac ve arat-
rlann bak alarnn veya hayat grl eri ni n mbadel esi ni
anlamaktr. Bu sret e dile, ' t opl umsal ol arak payl a l an eyl e-
rin ve "hayat forml ar n n" veya -Gadamer' i n ifadesiyle- "gele-
nekler"in somut ifadeleri ol arak byk nem nem atfedilir'
(Giddens, 1976, s.56). Dil, dnce yap l ar veya gel enekl er a-
rasnda bir arac d r ve bu sebepl e anl ama sreci ni n merkezi n-
de yer alr.
Bu ekilde boyutlar geni l et i l mi ve gel i t i ri l mi hal i yl e
hermenetik, Gadamer ' de, btn i ncel eme ve arat rma sahalar
iin nemli hale gelir. O, sadece kl t r bi l i ml eri ni n met odol o-
jik temeli deil, evrensel bir felsefe t arz d r da. Dilin rol on-
tolojik bir konum kazan r ve Gadamer' i n her menet i k grn
fenomenolojik bak a s na yakl at r r. Gadamer ' e gre dil,
d dnyay t an ml amada kul l an l an bir sembol l er si st emi nden
daha fazla bir eydir; o, ' dnyada varl n' beeri tarznn bir i-
42 Topl umbi l i mi Yazlar
Giddens (1976)'n iktibasndan alyoruz. Giddens'n dedii gibi,
Gadamer'in hermenetii ile mesela Winch tarafndan The dea of a Social
Science (1958)'da gelitirildii ekliyle post-Wittgensteinci felsefe arasn-
da dikkat ekici benzerlikler vardr. Birbirinden bamsz gzken her iki
dnce akm da, dilin nitelii ve toplumsal hayattaki nemi hakknda
benzer grlere varmaktadrlar (Giddens, 1976, s.54-55).
Solipsizm ve trlerinin fenomenolojik temelinin kapsaml bir tartmas i-
in bkz. Todd( 1968).
Berkeley'in bizzat kendi tutumunun'Solipsist'den ziyade 'mmaterialist'
olarak tanmlanmas belki daha doru olabilir. O [bizim dmzda] harici
bir dnyann varln reddetmiyordu; onun iddia ettii, her eyin zihne i-
lintisel olduu idi; bkz. Berkeley (1962) (Bu eser ilk olarak 18. asrn bala-
rnda basld).
fadesi hal i ne gelir. Gadamer' i n dedi i gi bi , ' Varl k kendi ni dil-
de gsterir' . ' "
Her menet i k dnce ekol , felsefi bak a s ndan ol ma-
sa da sosyol oj i k bak a s ndan, yor uml ay c par adi gma iin-
de henz yet eri nce ilgi grmemi t i r. Onun ana etkisi radikal
hmani st par adi gma zeri nde ol mut ur. Gadamer' i n grleri
bu par adi gmada, zel l i kl e Haber mas t araf ndan gelitirildii
ekl i yl e eletirel teori bal am nda, dilin rol ne ilgi uyanmas -
na sebep ol mut ur.
Sol i psi zm
Sol i psi zm, dnyan n ba ms z bir gerekl i e sahi p ol du-
unu r eddet mekl e znel i deal i zmi n en ar eklini t emsi l eder.
Tekbenci ye gre dnya, kendi zi hni ni n bir yarat s , bir rn-
dr. Dnya, zihin ve bedende al g l an l an duyuml ar n t esi nde,
ont ol oj i k ol arak hi bir varl a sahi p deildir. ' ^
Bu gr, ahsen kendi si byl esi ne a r ya kaan bir d-
nceyi bi zzat savunmu ol masa da"'', genel l i kl e Bi shop
Ber kel ey ( 1685- 1753) ile irtibatlandrlr. O, insann aalar,
dal ar, masal ar, rmakl ar, sandal yel er gibi nesnel erl e sarld
Yoruml ay c Sosyol oj i 43
Yine denir ki, o, Dean Swift'in evini ziyaretinde, "Eer mmateryalizm
savunulabilir ve mmkn bir tez ise, kap almadan kapnn iinden gee-
bilmelisin" denilmeye getirilerek, evin kap eiinde ylece ayakst bek-
letilmitir.
eklindeki saduyusai ve yayg n kabul sorgul ayarak, bunl ar n
sadece bizim al g m z n rnl eri ol abi l ecei ni ileri srmt r.
Onl ar ba ms z bi r varl a sahi p ol may p, sadece bi zi m fikirle-
rimizden ibaret ol abi l i rl er. Bel ki sadece zi hni mi zde vard rl ar.
Biz, bir eyin var ol duunu syl edi i mi zde kast et t i i mi z, onun
al g l and d r. Bi r nesne, bu al g n n t esi nde bir varl a sahi p
ol mayabi l i r.
Bu bak a s , nmzdeki dnyan n i nkar edi l emez bir
gerekl i e sahi p ol duu ekl i ndeki yayg n kanaat e bal kal-
makt a devam edenl er t araf ndan hem reddedi l i r hem de al aya
alnr. Ancak, Berkel ey' i n grl eri sorgul anabi l i rse de, yan-
ll kol ayca isbat edi l emez. Boswel I , Berkel ey' i n ada
Dr. Johnson' un ' onu [Berkel ey' i n i ddi as n ] ite byl e
rt yorum' di yerek nndeki bir t aa t ekme savurduunu
anlatr ( Boswel l , l 953, s. 333) . Ancak, onun yapt , Berkel ey
a s ndan bakarsan z, Johnson' n ayak par makl ar nda hisset-
mi ol abi l ecei ac ve bedensel duyuml ar n al g s na i ndi rge-
nebilirdi. Byl ece, bu r t me abas , Berkel ey' i n ' dnya bi-
zim kendi si ni al g l ad m zdan baka ey deildir' t ezi ne de
uygundur. ' ^
Solipsist gr t am bir izafiyetilik ve pheci l i e gt -
rr. Dsal hi bir at f nokt as bul unmad iin bilgi, fertler
olarak bizim al g l ad m z eyl erl e snrl kal acakt r. O t ama-
men tekil ve kiisel bir ol ayd r; insann kendi si ve fikirlerinin
t esi nde hi bir ey yokt ur. u hal de, bu t ut um mant ksal ola-
rak mmkn, fakat i e-dnk ve varln kendi ne borlu
(sel f-sust ai ni ng) ol up gerek manada bakal ar nca da payl a -
44 Topl umbi l i mi Yazlar
l abi l ecek bir felsefe veya t opl umsal kuram n geliimi iin hi
bir alan b rakmaz.
Byl ece o bizim tahlil emam z n en znelci k sm nda
bul unur. Dzen ve kkl dei me kavraml ar bu bak asn-
da hi bir anl am ve neme sahi p dei l di r; byl ece o, hem yo-
ruml ay c hem de radikal hmani st par adi gma ile balantldr.
Onun bu paradi gmal ar bal am ndaki nemi umumi yet l e ol um-
suzdur; zira o, znel bir vur guya sahi p t opl umsal kuraml ar ge-
litirmek isteyen kuramc l ar iin pot ansi yel bir t ehl i ke arzeder.
znel ci felsefeler, Sartre' n dm ol duu ' solipsizm
gi rdab ' na (reef of sol i psi zm) -yani iinde hibir anlaml ko-
numan n mmkn ol mad t amamen kiisel ve znelci bir
gerekl i k gr ne- dme t ehl i kesi ne maruzdurl ar. Daha son-
ra grecei mi z gibi, "sol i psi zm gi rdab " bat a Husserl ol mak
zere ok say da t opl umsal felsefeci iin gizli bir t ehdi t olarak
grl mekl edi r.
Daha ol uml u bir anl amda ise sol i psi zm, ar bir znel ci -
lii vurgul ayarak, di er znel ci felsefelerin esasen arya
kamayan lml konuml ar n daha belirgin grmemi zi salar.
O t amamen greci bir t ut um t ak narak di er gerekl i k ve dn-
ya bilgisi grl eri ni n t emel de, ortak anl aml ar, deerl er ve fi-
kirler zeri ne bina ediliinin boyut unu gsterir. O, yi ne, hi
bir eki l de reddi mmkn ol mayan nesnel gerekl i e sahi p bir
dnyan n var ol duu eklindeki yayg n anlayn da ayn dere-
cede ar ni t el i i ne k tutar.
Byl ece, mant ken savunul abi l i r bi r gr ol arak solip-
sizm yoruml ay c ve radikal hmani st par adi gma erevesi ne
yerl et i ri l mekt edi r. Fakat onun ada sosyoloji bal am nda
hemen hi bir neme sahi p ol mad da syl enmel i di r.
Fenomenol oj i
Daha nce ifade et t i i mi z gibi, fenomenol oj i akm t am
bir birlik tekil et meyi p dei i k ol uum ve gel i i m izgileri
Yoruml ay c Sosyoloji 45
'* Husserl' in, hocas Franz Bretano ve dostu Cari Stunpf a dnsel bor-
luluu da dahil fenomenolojik akmn derli toplu tartmas iin bkz.
Spielberg (1965) I ve II. blmler. Thevenaz' m makalesi ise bu akmn en
nemli kavramlarnn geliiminin ok ak bir izahn sunmaktadr. Yine,
Husserl'in, fenomenoloji hakkndaki kendi aklamas iin bkz.
Encyclopedia Britannica, 14. bsk. (1929).
gsterir. Husserl' in fikirlerini hareket noktas alarak, savunu-
cularnn bak a sma gre bir ok yne gitmitir. Scheiler,
Hei degger, Schut z, Sartre ve Mar l eau- Pont y gibi ahsi yet l er
onun genel gel i i mi ne neml i ve farkl kat k l arda bul unmu-
lardr.' *
Bur ada fenomenol oj i yi iki geni bal k al t nda t art aca-
z. nce, genel l i kl e Husserl' in fikirleriyle irtibatlandrlp
' akn' veya ' saf fenomenol oj i ' ol arak bi l i nene di kkat i mi zi e-
vireceiz. Daha sonra ise, bi ri nci si nden doup ' varolusal
fenomenoloji' ad verilen ve zel l i kl e Schut z' da kar m za -
kan tijr mt al aa edecei z.
A km Fenomenol oj i
Hat rl anaca gibi, Husserl , bir mat emat i ki ve fiziki o-
lup, kariyerinin bal ar nda, bilim ve mant n belirgin ol ma-
yan dayanakl ar ol arak kabul ettii eyl erl e ilgilenmiti. Bun-
larn kayna n arat rmak ta zaten Husserl gibi birine derdi .
Byl ece, mrl k bir al maya gi ri mi t i ; dayanakl ar sorunu
bu srete onun ana megul i yet i idi.
Onun ilk fikirlerinden birisi; bi l i me niteliini vereni n
' ynelimlilik' ol duuydu. Bi l i mi n bul gul ar her zaman yakl a k
ve eksik olsa da, bilim adam na mut l ak nesnel l i k ynel i mi
rehberlik edi yordu. Bilimi gerek bir disiplin ol arak t emayz
ettirebilmek iin neml i olan ey bilimin sonul ar ndan ok;
bu ama ya da bu bilim fikri idi.
46 Topl umbi l i mi Yaz l ar
Husserl bilimin nesnel t emel l eri ni aray nda, bilin -
zml emesi nde yeni bir yol ama gayret i ndeydi . Mesel eye
mat emat i ksel bi r zi hi nl e yakl a p ideal zlerin
mani pul asyonuna kar mcadel e et mi t i r. Ol gusal gerekl i k-
ler veya var say ml ar inas ile ur amak yer i ne de, kendi si ni
son derece neml i bir mesel e ol an ' anl am sorunu' na adam t r.
Gerekl i i bir tarafa b rakm (kendi ifadesiyle, ' parant eze
al m ' ) ve f enomeni n/ gr nn anl am na var maya abal a-
mtr. Di er bir deyi l e o, fenomenol oj i yapmaya almtr.
Bu husust a Thevenaz da yl e der:
Fenomenoloji asla dsal veya isel gereklerin bir incelemesi
deildir. Aksine o, bilgi kayna olarak olgularn gzlemlenme-
sini geici olarak susturur; dikkatini yalnzca ve sadece bilin-
teki gereklie, bilinte ve bilin tarafndan kastedilenlere, k-
sacas Husserl'in ideal zler dediine evirmek iin nesnel ger-
eklik ve gerek ierik meselesini bir tarafa brakr. Bununla
biz, salt znel temsilleri (ki bu bizi psikoloji alannda brakr)
veya ideal gereklikleri (ki bunlar da bilin verilerini an dere-
cede 'somutlatrp' hipostatise eder ve bizi metafizik dzeyinde
brakr) deil, tam anlamyla 'fenotnenlert kastediyoruz... Fe-
nomen kendisini hemencecik bilinte gsterendir; o herhangi
bir dnce veya yargdan nce gelen bir arda kavranr. Ya-
placak tek ey onun kendini gstermesine ve aa vurmasna
izin vermektir; fenomen kendini aa vurandr (selbstgebung).
O halde fenomenolojik yntem, nesneler ve bilgi ierikleri ile
kar karya geldiinde, felsefecilerin veya bilim adamlarnn
tek nem verdikleri eyleri; yani onlarn deeri, gereklii veya
gerek dlklan gibi eyleri, gzard etmektir. Bu yntem fe-
nomenleri -onlar grnr ve aikar klmak iin- bilincin saf ve
basit ynelimler (visees) ve anlamlar olarak aa vurduklar
ekliyle tasvir etmektir. Bu fVesenschauda (zn aa kma-
snda) z (fVesen) ne ideal ne de psikolojik gerekliktir; deal
niyet/ynelim (visee), bilincin ynelimsel nesnesi ve bilince i-
kin olandr.
Husserl ite byl e bi r fenomen pei ndeydi . Mant k, bi-
limler ve ni hayet btn felsefenin kaynak ve t emel l eri ni ar ama
Yoruml ay c Sosyoloji 47
abas nda o, kendi fenomenol oj i k zml emesi ni gel i t i rmeye
balad. Bu aray t a bir eyi hemen anl ad : Fenomenol oj i k -
zml eme grn veya sezgi ni n yzeysel t asvi ri ni n t esi ne
gi t mek zor undayd . S radan felsefi-ncesi dncede dnya-
daki en doal ey olan bilgi Husserl ' de bi r ' gizem' konumu ka-
zanr. Ar ay , fenomen gibi t am, a ka ort aya konmu ve e-
killenmesi iin kendi d nda hi bi r eye ihtiyac ol mayan asli
ve mut l ak del i l l er bul mak iindi.
Byl e bi r abada, evvel ce bahset t i i mi z, epoche ynt emi
ok neml i bir rol oynayacakt . O ' fenomenol oj i k gnder meye'
[ya da ' i ndi rgemeye' ] ve yeni ve t emel bir anl am dzeyi ne -
akn al ana- giden yol u aacakt . Bu ak n felsefede Husserl ,
' dnyay bi r fenomen ol arak' kavr amaya, yani onu bi r nesne
ol arak deil saf anl am ol arak kavr amaya alr. Gnder meni n
t emel , asl ve vazgei l mez amac ' Bi l i n ve dnya aras ndaki
kkl ynel i msel bal ant y ayd nl a karmakt r' ( Thevenaz,
1962, S. 47)
Byl ece, fenomenol oj i k gnder me saf bilin ile dnya
fenomeni aras nda bir bi rl emeye gt rr. Saf znel l i k ve y-
nelimsellii bt n anl am n kayna ol an ak n bilincin pei n-
de, gnl k hayat n bt n kabul ve varsay ml ar bir tarafa atlr.
Bu ynel i ml i l i k kavram -yani bilincin dai ma kendi si ni tekil
eden bir nesneye/ obj eye sahi p ol duu fikri- Husserl ' i n felsefe-
si nde vazgei l mez bi r rol oynar. O, u veya bu t rden ba m-
sz bir gerekl i i n bul unmas i mkan ve ihtimalini reddeder.
Fakat ayn zamanda da gerekl i k bi l i n t araf ndan ina edil-
mez; ona ynel mi l i k akt ile ilham edilir. Bu ekildeki akn
bilin anl ay Husserl' i t ehl i kel i bir eki l de sol i psi zme yak-
latrr. Ak n n aray nda s radan d dnya bir tarafa bra-
kld iin, saf bilin t am bi r t ecri d dur umunda kal p, onun
ynel i msel l i i daha geni gerekl i i n herhangi bir ekli ile tek
bal ant dur umuna dt . O, kendi si ne ai t t ecri d edi l mi ve i-
e-kapan k (sel f-cont ai ned) bir yere sahi pt i r. Di er her ey o-
nun ynel i msel l i i ni n bir rndr. Bundan dol ay da, onun
48 Topl umbi l i mi Yazlar
" Sonraki yazlarnda Husserl ' yaam-dnyas' (' Lebenswelt' ) fikrine daha
fazla ilgi gsterdi ve beklentisi, onun, davrantaki ynelimsellii aydnla-
tabileceiydi. Bu kavram Husserl' in takipilerince de benimsendi; nk
' akn' n zUna 'yaanlan dnya' ya ilgiye denk dyordu. Paradigma
erevesinde faaliyet gsteren kuramclar tarafndan bir dereceye kadar be-
nimsenip kullanlmtr. Onlarn bak asna gre aknhk, gndelik ha-
yatn snrlarndan kurtulmak iin bir imkana iaret etmekteydi. zellikle
Sartre' n fikirleri, Husserl' in dolaysz etkisini yanstr. Bunun ksa bir tar-
tmasn da sonraki bir blmde yapacaz.
varln meru k l man n harici hi bir yol u yokt u; ' solipsizm
gi rdab ' tehlikeli ekilde yakl amaya bal am t .
Bu, Husserl' i sonraki y l l ar nda son derece yak ndan il-
gi l endi ren bir sorundu ve zellikle ' benler-arallk' kavramn
kul l anarak bu solipsist ikilemden bir k yolu bul ma mca-
del esi ne giriti. O ' akn benin dier benl eri , benler-aras bir
t opl ul ukt a eit ort akl ar ol arak nasl ol ut urduunu gst ermeye
alt; bunl ar da daha sonra ' nesnel' (yani ' benler-aras' ) dn-
yan n t emel l eri ni ol ut uracakt . Onun bu yndeki fikirleri ta-
mamen ikna edici dei l di . Zi ra felsefesinin akn taraflar ay-
nen kal yordu; fakat, grecei mi z gi bi , onl ar zellikle Shut z
t araf ndan gelitirildii ekliyle, ' varolusal fenomenoloji' nin
ol uumu iin neml i ad ml ar ol ut urdu. Husserl' in t aki pi l eri -
nin ounl uu, ' i i nde-yaan l an-t ecrbe-dnyas ' ile megul
ol mul ar d r . ' ' Onl ar, ak nc l a giden yol da yr mek isteme-
diler ve Husserl' in felsefesinin bu ynn byk l de bir ta-
rafa attlar. Ak n fenomenol oj i , yoruml ay c par adi gmada ok
az bir gel i me gst ermi t i r. Paradi gman n znel ci ucunda a-
rya varan bir yer igal ederek onun ana nemi ,
fenomenol oj i ni n daha az znel ynel i ml i trleri iin bir at l ama
tahtas veya en az ndan bir kalk noktas ol mas d r. Bunlarn
en neml i l eri ni aa da t art aca z.
Yoruml ay c Sosyoloji 49
Heidegger bilhassa ' varlk' n anlam ile ilgilenmeye kendisini adad. O.
Fenomenolojide, bir 'fundemental ontoloji' iin insan varoluunun katego-
rilerini ortaya koyup temellendirme yolunu gryordu. Bu maksada yne-
lik olarak o. muhtelif insani durumlarn (dnyada varlk, bunalt vs.) onto-
lojik anlamlarn yorumlamaya matuf bir ' hermenetik fenomenoloji' geli-
tirdi.
Heidegger' in fenomenoloji anlaynn kapsaml bir tartmas iin bkz.
Spiegelberg (1965), ss.27l'-357 ve Thevenaz (1962) ss.53-67.
Merleau-Ponty, Fransa' da fenomenolojik hareketin gelimesinde nemli
bir rol oynad. Onun fikirlerinin tartmas iin de bkz. Spiegelberg (1965),
SS.516-62. Sartre' in fikirleri blm 8' de tartlacaktr.
Varol usal Fenomenol oj i
Fenomenol oj i ni n varol uu kanad genel l i kl e Hei degger,
Marl eau-Pont y, Sartre ve Schut z ile birlikte anlr. Onl ar
Husserl' in ' yaam-dnyas ' (l ebenswel t ), yani akn bilin ala-
nnn zttna s radan/ gndel i k t ecrbe dnyas na ortak bir ilgi-
yi paylarlar. Ancak ' yaama dnyas ' ve insann burada va-
rolma tarz ile i l gi l enmeni n d nda, onlarn fikirlerini ayn
konumda grmek hat a olur. Her biri, bi zi m tahlil emam z n
znel-nesnel boyut l ar n n eitli trleri a s ndan bir l de
benzer konumlar/fikirleri savunsal ar da, ol duka farkl mesel e
ve sorunl arl a megul olurlar. ' " Bur ada, varol usal
fenomenoloji ile ilgili t art mal ar m z Szhut z ile s n rl ayaca-
z; o, bir ' t opl umsal dnya fenomenol oj i si ' ol ut ur maya al -
r. Konuyu, felsefi syl em al an ndan kar p sosyol oj i k bak
asna yakl aan bir syl eme getirir.
Alfred Schutz' un ( 1899- 1959) fikirleri, fenomenol oj i
kavramn sosyolojinin sorunlar ile i l i ki l endi rmek iin gst e-
rilen sk bir gayret ol arak ni t el endi ri l ebi l i r. O, Bergson' un fel-
sefesini de kul l anarak Weber ve Husserl' in bak alarn bir-
letirmeye alr.
50 Topl umbi l i mi Yaz l ar
Schut z, Phenomonogy of Social World adl kl asi kl emi
eseri ne, onun Ma x Weber' i n kur am ile ilgili yaz l ar yl a uzun
y l l ar sren youn bir megul i yet zeri ne bi na edi l di i ni ifade
eder ek balar. Weber' i n yakl a m n n dor u ve ' sosyal bi l i ml e-
rin felsefesi iin iyi bir bal ang nokt as ' ol duunu kabul et-
mekl e birlikte Schut z emi ndi ki, Weber' i n yakl a m ' yalnzca
kendi si ne dayan l arak insan bi l i ml eri ni n sorunl ar n n zl e-
bilecei t emel l eri yet eri nce sal am kur amam t ' ( 1967, s.31).
Husserl gibi bu t emel l ere inen Schut z, Weber' i n grl e-
ri nde baz bel i rsi zl i kl er ve t ut ars zl kl ar t ehi s eder ve onlar
ayrntl bi r eki l de felsefi zml emeye tabi t ut ar. Topl umsal
bi l i mi n t emel ilevinin yor uml ay c ; yani t opl umsal eyl emi n
znel maksad n anl amak ol duu hususunda Weber' e katl-
makl a birlikte, ona gre Weber ' anl ama' ('verstehen'), ' znel
maksad' ve ' eylem' in t emel ni t el i kl eri ni ifade edememi t i .
Schut z' a gre, t opl umsal bi l i ml eri n konul ar n ve ynt eml eri ni
sal am bir t emel e ot urt abi l mek iin bu kavraml ar n t am ve ay-
rntl bir tahlilini yapmak zorunl uydu.
Schut z anl am n fenomenol oj i k bir zml emesi ne giriir
ve onun kkenl eri ni ' bilin ak nda' arar. Bergson' dan ald
bu kavram onun tahlilleri iin byk neme sahiptir; zira o
' kendi ne dnl k' (' reflexivity' ) kavram n n altn izen bo-
yut u sunar. Schut z' a gre bi l i n, kendi bal ar na hi bi r an-
lamlar ol mayan yaan l an/ yaanm t ecrbel eri n kesi nt i si z bir
akdr. Anl am ' refleksiviti' ye, yani bi zzat kendi si ne geri d-
np nel eri n ol up bi t mekt e ol duuna bakmaya ba ml d r. Ey-
l eml ere anl am, geri ye dner ek atfedilir; sadece i mdi den-
yaanm olan anl aml d r, ya anma sr eci nde ol an dei l .
Yi ne Schut z' a gre, bu geri ye-dnerek anl am at fet me ii,
eyl emde bul unan n pei nde kot uu dnl en gaye veya he-
defi t ehi s et meye ba ml d r. Bu, gel ecekt eki yaant l ara,
bunl ar meydana gel meden, anl am at fedebi l me dncesi ni su-
nar. Byl ece, anl aml eyl em kavram hem gemi hem de t ah-
Yoruml ay c Sosyoloji 51
minsel gel ecei n unsurl ar n tar; o t abi at itibariyle zamansal
bir boyut a sahiptir. Schut z' un, bu, ' isel zaman bi l i nci ndeki
kurucu sre' i t ahl i l i , Husserl t araf ndan t an ml and ekliyle
' fenomenol oj i k i ndi rgeme/ gnderme' ni n dol ays z bir uygul an -
dr. ' urada-var-ol arak-bana-veri l en-dnya' ya doru bu doal
t ut um, bilin ve anl am n zne ul ama abas nda, epoche tar-
znda ask ya alnr. Schut z, yukar daki ama iin uygun ol sa
bile, gnl k t opl umsal hayat t aki anl am n zml emesi ni n,
fenomenol oj i k gnder me t araf ndan veri l en akn bilgiyi ge-
rekt i rmedi i ni bi l hassa ifade eder. Bundan dol ay o, t opl umsal
dnyan n i ncel enmesi nde mesafe al d ka, kat fenomenol oj i k
ynt emi t erkeder. Bu sebepl e, doal t ut umda yans d ek-
liyle t opl umsal dnyan n varln kabul eder ve, Husserl' in
akn znel l i k ve bi l i nl er-aras iliki (i nt ersubj ect i vi t y) me-
selesi hususunda grd ' btn sorunl ar ann uza ndan
dolaarak' nesnel anl ama sorunu zer i nde younl a r (Schut z,
1967, S. 94).
Byl ece, Schut z' un onu t ahl i l i , fenomenol oj i k deil sos-
yolojik bir bak a s n n niteliklerini tar. O, ak n felsefenin
zttna, ' yaama dnyas ' na ynel i k bi r t erci hi yans t r. Schut z,
esasen, bi zi m bakal ar n n yaamsal t ecrbel eri ni anl ama
nokt as na nasl gel di i mi ze k t ut mak amac ndayd . Bunu
yaparken de o, 'teki' insann gerek anlalmas ile onun ey-
lemlerinin veya dncel eri ni n u veya bu t i p ol arak soyut bir
ekilde kavraml at r l mas aras nda kkl bir ayr m yapar
(1967, S. 25). Ger ek anl ama, ' tekinin deneyi mi ne' ynel erek,
onun bilin akn i ncel emeye benzer bir eki l de kavranmas
demekt i r. O, znel anl am n gerek bir kavranmas n yanstr.
Soyut kavraml at rma, anl amakt an zi yade ' kendisini a kl ama'
manas na gelir; o sadece insann kendi t ecrbesi ni kat egori l er
hal i nde dzenl emekt i r. Ger ek anl ama yzyze ' biz-
ilikileri' nde mmkndr ; o dol ays z karlkl dei i m ve kar-
lkl ilikiye bal d r. Bi z bu dol ays z karlkl iliki du-
ruml ar ndan bakal ar n n dolayl t ecr bel er i ne get i i mi zde.
52 Topl umbi l i mi Yazlar
Schutz' un zmlemelerinde ' tipletirme' nin rol iin, bkz. Schutz
(1964), 1. Blm.
oul gereklikler'in mull bir tartmas iin bkz. Schutz (1967),
ss.207-59.
gittike daha fazla soyut kavramsal l at rmal ara ba vur mak
zorunda kal makt ay z.
Schut z' a gre, bakal ar n n davran l ar n anl ama sreci -
ne tipletirme sreci denebi l i r; eyl emde bul unan insanlarn
yap p-et mel eri ni n anl aml ar n kavr amak iin ' ideal tipler' e
benzer yorumsal inalar uygul an r. Bu inalar gnl k hayat
t ecrbesi ve bilgi bi ri ki mi nden veya doal t ut umu tekil eden
saduyu anl amal ar ndan ol ut urul ur. Biz, kendi mi zi n gnl k
hayat gerekl i i ni t i pl et i rmel er kul l anarak snflandrr ve d-
zene sokarz. Ti pl et i rmel er bi zi m biyografik dur umumuz va-
stasyla renilir. Onl ar bizim t opl umsal evremi ze gre bize
iletilir. Byl ece, gnl k hayat bilgisi t opl umsal ol arak dzen-
lenir. O hal de, t i pl et i rme veya ideal tip kavram VVeber tara-
fndan grl d ekliyle sadece ynt emsel bir ara deil, bi-
zim gnl k hayat m z n doal bir unsuru ya da yndr . "
Schut z' a gre bakal ar n n davran l ar n t i pl et i rmek ve
bizi saran dnyay anl amak iin kul l and m z bilgi birikimi
bal amdan bal ama deiir. Bi z bir ' oul gereklikler' dnya-
s nda yaar z; bunl ar n herbiri ' snrl anl am al anl an' na gre
t an ml an r. Topl umsal eyl emde bul unan kii gnl k hayatn a-
k nda bu anl am blgeleri aras nda gi di p gelir. al ma dn-
yas ndan ev veya el ence hayat na ya da dini t ecrbe dnyas -
na kayd nda farkl t emel kural l arl a yzyze gelir. Bir alan-
dan di eri ne gemek, davran t a bul unan ferdin normal kabili-
yeti i i nde bul unsa da, bunu yapmak -ayr dnyal ar aras ndaki
farkllklarn st esi nden gel ebi l mek iin- bir ' bilin at l amas n '
gerektirir.^"
Yoruml ay c Sosyoloji 53
Schutz' un metodolojisi hakknda genel bir fikir edinebilmek iin bkz.
Schutz (1967) ss,207-59.
Bu sebepl e, gnl k hayat dnyas n n anl am yapsn an-
lama sorunu Schut z iin son derece neml i bir konu idi. 'Bu
dnyay byk karma kl / bt nl iinde anl amak, onun
temel niteliklerini bel i rl eyi p ort aya koymak ve onun ok ynl
balantlarn bul up kar mak onun merkezi amac n n ynn
gsterir; yani sradan ( mundane) gerekl i i n bir felsefesinin
ya da, daha formel bir dille, bir doal t ut um fenomenol oj i si ni n
ol ut urul mas ' (Schut z, 1962, s.25). Schutz' a gre t opl umsal
bilimin ana grevi , t opl umsal dnyay , gnl k hayatn yayg n
yorumu a s ndan anl a l abi l i r inalar ve a kl amal ar kul l ana-
rak, onun iinde yaamakt a ol anl ar n bak asndan anl amak
i di . "
Byl ece Schut z, gndel i k ol ayl ar dnyas n n zml e-
mesi nde t opl umbi l i m ve fenomenol oj i yi bi rl et i rmeye alr.
Onun bu abas , bir ok kymetli gr ve fikirler ierse de,
sadece ksmen baarldr. Husserl' in akn felsefesi ile kuru-
lan t emel bal ar baz duruml arda, zel l i kl e benl er-aral l k so-
runu hususunda, ok zayftr. Bu kavram Schutz' un tahlilleri i-
in hayati neme sahi p olsa da, daha nce t art t m z sebep-
lerden dol ay , akn fenomenol oj i erevesi nde son derece so-
runsaldr. Ynel i msel bilincin i dnyas ve gnl k yaama
dnyas n n dsal d avuruml ar zaman zaman gei msi z mt t e-
fiktirler. Bizatihi fenomenol oj i k faaliyet, ferdin bilinci d n-
daki bir gerekl i k ile megul ol ma abas nda ciddi zorl ukl arl a
karlar ve Schutz' un eser ve fikirleri de bu ikilemi yanstr.
Onun di er fikirsel kalk noktas -ki bunl ar Max
Weber' in kuraml a alakal al mal ar idi- a s ndan bak l d -
nda onun t opl umsal dnya fenomonol oj i si , t opl umsal ku-
ramda neml i bir gel i me ol arak grl mel i di r. Temel de
Schutz, Weber' i n met odol oj i si nde rt l ol arak bul unan on-
54 Topl umbi l i mi Yaz l ar
t ol oj i k kabul l eri t aki p edi p bizim tahlil emam zdaki drt tu-
t um a s ndan uyuml u ve tutarl bi r genel yakl a m gelitirir.
Schut z unu gst er mek ister: znel anl am, anl ama ve t opl um-
sal eyl em Weber' i n eser ve fi ki rl eri nde gr l dnden ok da-
ha byk dei kenl i kl er gst eri r. Schut z ile karlatrldn-
da, Weber' i n, yorumsal paradi gman n aksi ne ilevselci para-
di gma erevesi ndeki konumu a ka belirgin hal e gelir.
Fenomenol oj i k Sosyol oj i
Yor uml ay c kuram i i nde gst eri l en iki dnce ekol
de bi zi m zml eme emam z n iki boyut u a s ndan benzer
bir yere sahiptir. Bi z onl ar ar as nda benzer fakat ni sbet en
farkl fenomenol oj i k gel enekl erden gel mel eri sebebi yl e, bir
ayr m yap yoruz. Et nomet odol oj i , byk or anda Schutz' un
fenomenol oj i si nden, fenomenol oj i k sembol i k-et ki l ei mci l i k i-
se G. H. Mead' n fikirlerinden kaynakl an r.
Et nomet odol oj i
Et nomet odol oj i gndel i k hayatn ayrntl i ncel enmesi ne
dayan r. Empi r i k al ma konusu ol arak ' pratik et ki nl i kl eri ,
artlar ve pratik sosyol oj i k d nme t arz n alr ve genel l i kl e
ol aand ol ayl ara gst eri l en dikkati gnl k hayatn en sra-
dan faaliyetlerine evi rerek, kendi bal ar na bi rer fenomen o-
larak onl ar hakk nda bilgi edi nmeye alr' (Garf nkel , 1967,
s. l ) . O, i nsanl ar n gndel i k faaliyetlerini hangi t arzda dzen-
lediklerini, anl aml k l d kl ar m veya bunl ar hangi t arzda ba-
kalar iin de -' farkedilebilir ve akt ar l abi l i r' anl am nda- ' izah
edilebilir' kldklarn r enmekl e ilgilenir. Gndel i k mut ad
hayat l ar nda fertler aras ilikiler devam edi p gi den kazan ml ar
( accompl i shment s) ol arak kabul edi l ebi l i r; bur ada szkonusu
ol an fertler ilikilerini muht el i f t arzl arda devam et t i rebi l mek
ve eki l l endi rebi l mek iin eitli faraziyeler, adet l er, uygul a-
mal ar ve, bul undukl ar artlar i i nde kendi si iin mmkn, di -
er kaynakl ar kul l an rl ar. Et nomet odol oj i bu kazan ml ar
Yoruml ay c Sosyoloji 55
Aadaki tartmamzda aa kaca gibi, Etnometodoloji farkl yn-
lerde gelimiti. Bir btn olarak konunun tafsilatl tartmalar iin bkz.
Douglas (1976b), Dreitzel (1970), Filmer (1972) ve Giddens (1976).
kendi bal ar na, onlarn a s ndan [i erden] anl ama gayret i n-
dedir.
Et nomet odol oj i t eri mi , ' juri projesi' (Garf nkel , 1968) -
zerindeki bir al mas n n sonucu ol arak, Harol d Garfi nkel ta-
rafndan icad edi l mi t i r. Bu al mada bir j r i ni n kaytlar
gizlice di nl enmi t i r. Garfinkel' in ii kayt bant l ar n di nl emek,
j uri deki l erl e konumak ve u soruya cevap ar amak idi: ' Onlar
juri yesi yapan nedi r?' O ve bi r al ma arkada
' juridekilerin, j uri l i k yaparken ne yapacakl ar n nasl
bildiklerini' ort aya koyma amac ndayd l ar . Onl ar n anl ad kl ar
u ol du: Juri yel eri , ilerini yapagel i rken, j ur i ol arak faali-
yetlerini kendi l eri ne ve bakal ar na a kl anabi l i r hal e get i rmek
iin eitli ynt eml er kul l an yorl ard . Onl ar j uri l i i n uygul an -
n ' anlaml k l ma' abas ndayd l ar. Onl ar ' yeterli ifade' , ' ye-
terli tasvir' ve ' yeterli delil' gibi eyl erl e ilgileniyorlar;
' saduyusai' ol makt an [yani sradan davr anmakt an] ka nmaya
alp, j ur i yel eri ni n davr anmas gerekt i i ni dndkl eri
tarzda davr anmaya al yorl ard . ' Et nomet odol oj i ' t eri mi , j r i
yelerinin gndel i k bilginin zel bir alan ile ilikili bir yn-
temle megul i yet l eri ni ni t el emek iin icad edi l mi t i r. Onl ar,
hususi bir t opl umsal faaliyeti anl aml k l abi l mek iin zel bi r
takm uygul amal ar kul l anmaya kendi l eri ni zorl ayan bir sre
veya ynt eme angaj e ol uyorl ard . Ancak, et nomet odol oj i daha
sonra bir sr farkl eyl er ifade et meye bal ad . Garfmkel ' e
(1968) gre ' o, artk nemi ni yitiren bir sl ogana dnmt '
ve bakalarnn sebep ol duu bu dur umun sor uml ul uunu ze-
rine al amazd . ^' Baz l ar , Garfinkel' in bu sahi pl enmezl i k t avr -
n reddeder. Onun yazlar gereksi z eki l de kapal ve anl a l -
mas g ol up et nomet odol oj i ni n basi t prat i k yap p-et mel eri n
56 Topl umbi l i mi Yazlar
gndel i k dnyas n ve sradan bilgi al an n anl ama amac nda
oluu ile bir derece elikisel iliki i i ndedi rl er.
Et nomet odol oj i st l eri n al mal ar ounl ukl a her t opl um-
sal dur umu ve ona katlan fertlerin gndel i k mut ad davran l a-
rna niteliini veren ' sorgul anmayan' kabul l er vas t as yl a ey-
lemlerini ' akli ol arak a kl anabi l i r' k l ma tarzlarn tesbit et me
pei ndedi rl er. Bu zml emede ' iaretlilik' (' indexicality' ) ve
' dnl l k' (' reflexivity' ) kavraml ar neml i bir yer igal eder.
Gnl k mut ad davran l ar n meydana gel di kl eri bal amda bir
dzene sokul duu ve akli ol arak a kl an l abi l i r ol duu d-
nlr. Onl ar n dzenl enme t arz , bakal ar nca da payl a l an
ama illa da a ka ifade edi l mi ol mayan (i ndexi cal i t y) ifade-
ler ve davran l ar kullanr; bu, daha nce neyi n ol up bittiine
dnp bakma yet i si ne bal d r (refl exi vi t y). Topl umsal du-
ruml ar kendi l eri ne katlanlarn gayret l eri yl e devam ettirilen a-
kl anabi l i r davran sreci ol arak grl r; kat l anl ar n, gn-
del i k hayatn gi di at na niteliini veren mut ad, pratik kabul ve
yarglar devam et t i rmek iin deneyi ml eri ni dzenl emeye a-
ltklar kabul edilir.
Dougl as' n ( 1970b) yapt gibi, iki t r et nomet odol oj i st
aras nda ayr m yapmak uygun ol acakt r: Li ngui st i k ve dur um-
sal. Birinci s n fl amaya gi renl er (mesel a, Ci coural , 1972;
Schegl off ve Sacks, 1973) dilin kullanl ve gnl k hayattaki
konumal ar n ol uma tarzlar zeri nde younl a rl ar. Onl ar n
t ahl i l l eri , syl enmi ol andan daha fazla, ' ifade edi l memi ' , ' pe-
inen kabul edi l mi ' anl aml and r mal ar a, ' iaretsel' ifadelerin
kul l an l na ve gnl k konumal ar n meydana geli t arzl ar na
nem verirler. Dur umsal ol anl ar ( mesel a McHugh, 1968) ise
daha geni bir t opl umsal faaliyet zeri ne baklarn evi ri p,
insanlarn kendi l eri ni iinde bul dukl ar t opl umsal balamlar
aabi l me tarzlarn anl amaya alrlar. Ynt eml eri ni n bir un-
suru ol arak ikisi de, i l emekt e olan t emel sreci ort aya koy-
mak iin, gndel i k-mut ad dur uml ar daki ' peinen kabul
edi l mi ' unsurl ar bilinli ol arak i rdel eyi p, sorgul ayabi l i rl er.
Yoruml ay c Sosyoloji 57
Bu sebepl e et nomet odol oj i st , kendi si ni ' yaama
dnyas' n anl amaya adam t r. Garf nkel ; Husser l , Schut z ve
Parsons' a fikirsel bir borcu ol duunu kabul eder ve onun fi-
kirleri de, belki de en iyi, Schut z' un doal t ut umu zml eme
amac na zel bir t rde cevap ol arak anl a l abi l i r. Gi ddens' n
dedii gibi Garfi nkel ,
'doal tutumun' gnlk hayatta davranta bulunanlar tarafndan
bir fenomen olarak nasl 'gerekletirildii' ile megul idi... Bu
onu znel tecrbe[nin temel veya varolusal ncelii] zerinde-
ki Kartezyen vurguyla fenomenolojiden uzaklatrp, 'durumsal
davranlarn' 'kamusal' olarak yorumlanm tarzlar olarak in-
celenmesine gtrr. Hareketin ynnn Austin ve sonraki
Wittgenstein'a doru olduunu grmek zor deildir. Zira, 'sz-
sz davranlar' kavram, veya Wittgenstein'in dedii gibi,
'szler ayn zamanda eylemlerdir' gr, felsefi amalardan zi-
yade deskriptif amalara hizmet etseler de, Garfinkel'in ilgi ve
dncelerine olduka uyar (Giddens, 1976, s.36).
Gi ddens, fenomenol oj i ve -ikinci dnem Wi t t genst ei n'
ve t aki pi l eri ni n al mal ar nda grl en- gndel i k dil felsefe-
sinin gndel i k dnyaya [hayat] ilgi rt mesi ni ok neml i
bularak vurgul ar. Bu bl mn sonunda bu konuda baka di ye-
cekl eri mi z de ol acakt r.
Garfinkel' in Parsons' a borcu, kendi si ni n t opl umsal dzen
sorununa ilgisinde ort aya kar. O, t opl umsal dnyan n d-
zenl enmi niteliini a kl ama amac ndad r ve byk l de bu
sebepl e et nomet odol oj i st ; f enomenol og ve sembol i k-
et ki l ei mci l er ile birlikte, t opl umbi l i mi evrel eri nde ' yeni
muhafazakarl ar' ol arak i si ml endi ri l mekt edi rl er ( McNal I ve
Johnson, 1975). Ancak, dzene et nomet odol oj i st yakl a m,
Parsons' un yakl a m na ve ilevselci par adi gmaya zg di er
dnce ekol l eri ne niteliini veren yakl a ml ar dan son derece
farkldr. Onun amac insan davran ndaki dzenl i l i kl eri veya
olaylarn dzenl i ya da rgsel yap s n a kl amak ol may p;
tek t ek aktrlerin eitli ' a kl ama' yol l ar kul l anarak dnyal a-
58 Topl umbi l i mi Yaz l ar
'Dzen sorunu' hakknda Etnometodolojistler'in grlerinin tartmalar
iin bkz. Zimmerman ve Weider, Douglas (1970b) ss.286-95.
rn nasl dzenl edi kl eri ni n a kl amas n yapmakt r. Onl ar
davran t a bul unanl ar n katldklar ol ayl ar ve etkinliklerin
tutarl ve uyuml u ol duu hususunda birbirlerini ikna et me ve
bunu ak hale get i rme t arzl ar yl a ve bu a kl ama iine zg
ynt eml eri anl amayl a i l gi l enmekt edi rl er. Onl ar n bak a s na
gre insani ol ayl arda ' dzen' , onun kefi nde kul l an l an akla-
ma yol l ar ndan ba ms z ol arak mevcut deildir.^^
Bir ok et nomet odol oj i st , kendi faaliyetleri ile akademi k
sosyol oj i ni n bilinen sorunl ar ve ilgileri aras nda bir ba kur-
ma gayret l eri ne kar kmakt ad rl ar; onl ara gre her insan -
kendi gnl k hayatn anl aml and r maya gi ri mi ol an- kendi-
sinin sosyologudur. Bu bal amda Garf nkel , ' mesl ek d' ve
' mesl ekt en sosyol og' aras nda bir ayr m yapar; ikisinin faali-
yetleri de et nomet odol oj i k t ahl i l e aktr. Profesyonel l eri n
t opl umbi l i mi , mesl ek d ol anl ar nki gi bi , zel bir t r a kl a-
ma faaliyeti ol arak kabul edi l ebi l i r. Gi ddens' n dedi i gibi,
' t opl umsal bi l i m herhangi bir akli ol arak a kl anabi l i r t opl um-
sal faaliyet tarz gi bi , amel i bir itir ve byl e i ncel enebi l i r'
( Gi ddens, 1976, s. 39). Bi r ok et nocu kendi l eri ni belirgin e-
ki l de yayg n t opl umbi l i mi nden ayr t ut ar; zel l i kl e onun ' yap-
c zml eme' ei l i mi ni ve abal ar n gnl k a kl amal ar n i-
aretsellii ve bunl ar n akli ol arak a kl anabi l i r k l nma tarzla-
r ile snrlar.
Byl ece et nomet odol oj inin z, byk l de,
Garfmkel ' i n ' gndel i k hayat' n ' skntl iaretsellii' dedi i e-
yin i ncel enmesi nde kul l an l acak belli t ekni kl er ve yakl a m-
lardan mt eekki l di r. O, empi r i k arat rmal ara ynel i kt i r ve o-
nu kul l ananl ar n, kar l a l an dur uml ar n kendi ne zgl ne
yapt kl ar vurgu t emel de grecel i ksi bir t ut umu yanstr. Yn-
t emi n gel i t i ri l mesi ve alan arat rmal ar na ilgi, onun savunu-
Yoruml ay c Sosyoloji 59
cul ar nm ynel i ml er i nde birincil yeri igal et mekt edi r; bundan
dolaydr ki ont ol oj i , epi st emol oj i ve insan doas gibi neml i
hususl ar belki de haket t i kl eri nden daha az ilgi grmt r.
Fenomenol oj i k Sembol i k Et ki l ei mci l i k
Dr dnc bl mdeki t ar t mal ar m zdan hat rl anaca
gibi, sembol i k et ki l ei mci l i k iki k sma ayr l abi l i r: Davran sal
ve fenomenol oj i k. ki nci si ne zel l i i ni veren, insanlarn t op-
lumsal dnyaya sadece mukabel ede bul unmakt an zi yade, onu
kurduklar karlkl iliki ya da davran n d avuran unsurlar
zerine vur gusudur . Anl am, davr an t a bul unanl ar dan kar l -
mak veya onl ara d ar dan ykl enmekt en zi yade evreye atfe-
dilir. Yani , davran bir karlk ver me veya salt d avur ma
mekani zmas ol mak yer i ne ina edilir. ki grup et ki l ei mci de,
G. H. Mead' i n al mal ar na dnsel borl ul ukl ar n kabul e-
der; ancak, evvel ce ifade et t i i mi z gi bi , Mead' i n al mal ar n
hayli farkl t arzl arda yor uml amakt ad r l ar .
kisi aras ndaki farklar her zaman, ol abi l ecei kadar, ak
deildir. nk davran sal ol an , esasen kendi kuramsal y-
nel i ml eri ne t ers den pozi t i vi st arat rma ynt eml er i ne y-
nelmitir. Dougl as' m dedi i gi bi , ' Topl umbi l i mi ndeki et ki l e-
imci dnce ve arat rma gel enei ni n ana sorunu, uygul ay -
clarnn pozitivist bir t opl umbi l i mi ile fenomenol oj i k ve va-
rolusal bir t opl umbi l i m aras ndaki t emel kur amsal ve yn-
temsel farkllklar a ka ve devaml t arzda nadi ren anl am
ve gr m olmaldr. ' ( Dougl as, 1970, s. 18).
Bu karklk, sembol i k et ki l ei mci l i k ve et nomet odol oj i
aras nda gerek bir t erki bi n ol up ol amayaca zeri ndeki tar-
t mal arda da grl mekt edi r. nde gel en sembol i k et ki l ei m-
cilerden Nor man Denzi n byl e bir t erki bi n mmkn ol duunu
60 Topl umbi l i mi Yaz l ar
Bu tartma Douglas (1976b), ss.259-84, 285-98'de sunulmaktadr. Ayrca
bkz. Meltzer(1975)
sylemektedir.^' ' ki nl et nomet odol oj i st Don Zi mmer man ve
Lawr ance Wi der ise bunun mmkn ol mad n ifade eder.
Et ki l ei mci l i i davran sal deil de fenomenol oj i k bir a dan
yor uml ayan Denzi n' i n gerekesi , byk l de, sembol i k et-
kileincilik ve et nomet odol oj inin hemen hemen ayn alan
kapsad grne dayan r. O yl e di yor:
Sembol i k etkileimcilik, u anda etnometodol oj inin zel a-
lan olarak grlen ok sayda sorun ve nitelikleri kapsar;
yani, herhangi bir toplumsal dzen tipi erevesindeki insan
davrannn incelenmesi; etkileim iinde olan benlerin or-
tak davran iin zorunlu olan ve imdilik sorgusuz kabul
gren anlamlar dnyasnn inasnda nasl yardmlatklar-
nn mtalaa edilmesini gerektirir. Etkileimciye gre top-
lumsal dzen, benlerin/kiilerin birbirlerinin bak asn
takndklar ve anladklar bir durumda karlkl etkileim
yol uyl a ortaya kar. Byl e dzenlerin temelleri, etkileim i-
inde bulunan benlerin sz konusu nesnelere ve davranlara
atfettikleri anlamda bulunur. Anl am karlkl ilikiden do-
ar, tersi doru deildir. Etkileimcinin ii, karlkl d-
zenlenen davrann belli anlamlar ve tanmlar zerinde na-
sl olup ta uzlama durumuna gelindiini kefetmektir.
Byl e tanmlar ekillendirmede benin merkezi rol son de-
rece neme sahiptir... u da belirtilmelidir ki, byle bir kar-
lkl davran sreci anlay zel bir empirik aratrma g-
rn gerektirir... Etkileimci aratrmann ok nemli bir
zel l i i , aratrcnn benini aratrd benlerin konumuna
ilka etmektir (Dougl as, 1970, ss. 295- 6) .
Et nomet odol oj i st ' e gre, kendi l eri ni n bu bak a s ndan
ayrldklar ana hususl ardan birisi, son derece farkl bir t op-
lumsal dzen ve onun tahlili gr ne sahi p olulardr.
Zi mmer man ve Wi edr' e gre Et ki l ei mci , davran sahibinin
(akt r) bak asn dzen sor ununun sadece bir vehesi ola-
Yoruml ay c Sosyoloji 61
rak ele al p, onu bilimsel ol arak geerli t asvi r ve a kl ama i-
i n/ a s ndan daha geni bir bal am ile i rt i bat l and r rken,
Et nomet odol oj i st kendi faaliyetlerini akt rn dnyas ile s-
nrlandrr. O bunun t esi ne gi t mek ile pek i l gi l enmez. Onl ar n
ifadesiyle, ' Et nocu, akt rn bak a s n n bir t r zml eni -
iyle, gzl eml enebi l i r, dzenl i , rgsel ve t ekrar edi l ebi l i r
davran l ar n nedensel a kl amal ar n sunmakl a ilgilenmez. O,
t opl um yel eri ni n, yaad kl ar dnyadaki dzeni anlama, tas-
vir etme ve aklama iini nasl yapt kl ar ile ilgilenir'
(Dougl as, 1970, ss. 287-9). Et nocu kendi si ni , et ki l ei mci den
ok daha fazla, akt rn bak as ile megul grr; yani akt -
r, akt rn kendi dur uundan i ncel emeye daha fazla ballk
vardr. Denzi n' e gre ise, bu nokt ada iki yakl a m aras nda
kkl farkllklar ol duu t art mal d r ve bu t art ma bi t me-
mitir.
Bi zi m buradaki amac m z a s ndan, iki yakl a m aras n-
daki benzerl i kl er byk neme sahi pt i r; zira ikisi de hem
et nomet odol oj i hem de fenomenol oj i k sembol i k et ki l ei mci l i -
in di er dnce okul l ar ndan ayr l ma nokt al ar n a ka
gsterirler. [Bunl ar yl e s ral anabi l i r: ] kisi de,
fenomenol oj i k gel enei n t opl umsal gerekl i e son derece be-
lirsiz ont ol oj i k konum at fet me t avr n t aki p ettirirler. Topl um-
sal gerekl i i n, ounl ukl a, ort ak (i nt ersubj ekt i f) ol arak pay-
lalabilen karma k t i pl et i rmel erden meydana geldii kabul
edilir. Weber' i n yoruml ay c t opl umbi l i me yakl a m nda sade-
ce ynt emsel bir ara ol arak sunul an ' ideal t i p' kavram ,
fenomenol oj i k sosyol oj i de ont ol oj i k bir konum kazan r. Bu
yakl a ma gre t opl umsal gerekl i k, fertlerin, yaad kl ar t op-
lumu dzene koymaya ve ' anl aml and rmaya' abal arken t i p-
letirme veya ' ideal tipler' kul l anmal ar yl a yarat l r ve devam
ettirilir. Li ngui st i k et nomet odol oj i st l er, ' a kl ama yollar' nn
ol uum tarzn anl ayarak bunun zeri nde younl amaya al -
rlar ve onl ar dile, insanlarn t opl umsal dnyal ar n anl ama,
yar at ma ve karlkl ol arak payl a l an anl aml ar n ort aya k-
62 Topl umbi l i mi Yaz l ar
ma arac ol arak byk nem atfederler. Fenomenol oj i k sem-
bol i k et ki l ei mci l er gibi ' durumsal et nocul ar' daha zi yade, ki-
iler-aras payl a l an anl aml ar n hassas (precari ous) dengesi ni
yans t ma tarz ile ilgilenirler; bu payl a l an deerl er fert fert
insanlarn gnl k et ki l ei ml eri vas t as yl a aktarlr, uzlatrlr,
devam ettirilir ve deitirilir. Topl umsal gerekl i k, onl ara g-
re, ya yeni den t asdi k ettirilir veya her t opl umsal kar l amada
yeni den yaratlr.
Paradi gman n Temel Bi rl i i
Yor uml ay c par adi gma iindeki bt n dnce okulu
kuramc l ar n n ort ak bir bak asn paylatklar syl enebi -
lir: Fertlerin znel t ecrbel eri ni anl amak. Onl ar n kuraml ar ,
davran gzl eml eyeni n dei l , davran sahi bi ni n duruundan
ina edilir ve t opl umsal gerekl i i n ol ut urul an (emergent ) bir
sre ol duu dnl r. Yani onun insan bilinci ve znel ya-
antnn bi r uzan m ol duunu kabul ederl er. Daha geni bir
t opl umsal evreye ont ol oj i k bir stat veri l di i nde, o, sz ko-
nusu fertlerin znel t ecrbel eri ni n bir uzan m , bir yarats ola-
rak kabul edilir. Ont ol oj i k a dan bak l d nda, yoruml ay c
par adi gmaya dahil kuraml ar t art mas z eki l de ' nominalist' tir;
insan tabiat sz konusu ol duunda ' voluntarist' tirler.
Yoruml ay c par adi gma i i nde dnl en bt n kuraml ar
anti-pozitivisttir. nsani ol ayl ar dnyas n n t abi at bilimlerinin
yapt gibi i ncel enebi l ecei grn reddederl er. Yor uml a-
yc par adi gmada en neml i hedef insan t ecrbesi ni n znel
dnyas n anl amakt r. ncel enen fenomeni n bt nl n ko-
rumak iin, i i ne-gi rme ve i erden-anl amaya aba gsterilir.
D sal forml ar ve yap l ar n dayat l mas na kar klr; zira bu
dorudan f enomene katlann dei l , arat rmac n n bak as-
n yans t r. Bu bak a s nda, nomot et i k [genel kural l ar ara-
yan] i ncel eme ynt eml er i nden zi yade, ideografk [tekil zel -
likler arayan] ynt eml er gzdedi r.
Yoruml ay c Sosyol oj i 63
Bu par adi gmada yeral an kuraml ar, ilevselci par adi gma-
daki kuraml ardan a ka farkldr. ki nci si ne mensub olan baz
kuramc l ar bi ri nci si ne ait fikir ve bak l ar , zel l i kl e ynt em
asndan ( Mesel a Weber ve onun verstehen kavram n kulla-
nn) zms emeye al sal ar da, iki kur am t emel ayrln
devam et t i rmekt edi r. Ger ek bir yoruml ay c kuram n ont ol o-
j i k kabul l eri , ilevselci bir bak a s na izin ver emez; bu iki
tip kuram t opl umsal dnyan n ont ol oj i k dur umu hakk nda t a-
mamen farkl kabul l ere dayan rl ar.
Ancak yi ne de, ikisi aras nda benzerl i k noktalar da var-
dr. Benzerl i kl er, bu kuraml ar radikal hmani st ve radikal ya-
psalc paradi gmadaki muadi l l eri yl e kar l at r l d kl ar nda a-
ka belirgin hal e gelir. Yor uml ay c ve ilevselci kuraml ar,
dzen sosyol oj i si ne ortak bir ilgiyi yans t rl ar. Onl ar, tekil
aktrlerin mevcut dur um er evesi nde hayat l ar n uzlatrdk-
lar, dzenl edi kl eri ve yaad kl ar bir bak asn sunarl ar.
Yoruml ay c kuraml ar n dzen t opl umbi l i mi er evesi nde d-
nl mesi t emel ont ol oj i k ve ynt emsel kabul l erden zi yade
savunucul ar n n bak a s n yans t r. Seki zi nci Bl mde g-
rlecei gibi, Habermas' n el l eri nde her menet i k, Sartre' n el i n-
de de fenomenol oj i , radikal dei i m sosyol oj i si bal am nda
hayli farkl hedeflere ynel mi t i r.
Eer, yoruml ay c par adi gmaya dahil edilen kuraml ar a-
rasnda, illa da, tek bir ayr m izgisi i zi l mesi gereki yorsa; en
dikkat eki ci ol an , belki de, sol i psi zm ve akn
fenomenol oj i ni n son derece znel ci ynel i mi ile varol usal
fenomenol oj i , fenomenol oj i k sosyoloji ve hermenet i k aras n-
daki farkllktr. Birinci grupt aki l er saf znel l i k al an na gi r me-
ye al p salt felsefi syl em dzl emi nde kal maya gayret eder-
ken, ikinci grupt aki l er ' yaama dnyas ' ile ilgilenirler ve t op-
l umbi l i msel bir a dan i ncel emeye daha yat k nd rl ar. kinci
grup bal am nda, dilin pratik t opl umsal et ki nl i i n bir taycs
veya arac ol ma rol yl e i l gi l enme a s ndan bir r t me ol du-
unun ifade edi l mesi gerekir. Varol usal fenomenol oj i ,
64 Topl umbi l i mi Yaz l ar
Kaydetmek gerekir ki, nceki ve sonraki Wittgenstein'in fikirleri tamamen
farkl ontolojik ncllere dayanmaktadr. Bunu tafsilatyla burada incele-
yemezsek de, u kadarn ifade etmeliyiz; onun nceki felsefesi ilevlesel
paradigma'ya denk den kabulleri yanstrken, sonraki felsefesi yorumla-
yc paradigmann temel kabulllerini yanstr. Burada tartlan, G. H.
Mead, Husserl ve Marx gibi dier sosyal felsefeciler gibi o da temel para-
digmada bir deiiklik gsteren bir dnsel seyahat iinde bulunmutur.
et nomet odol oj i ve hermenet i k, ikinci dnem Wi t t genst ei n
( 1963) ve t aki pi l eri ni n al mal ar nda gelien dil kuram yl a
ort ak zel l i kl ere sahi pt i r l er . " Bt n bu zml eme kuraml ar
hereyden evvel anl am bal amda ararl ar veya bal amsal an-
lamn nemi ne di kkat ekerl er. Wi t t genst ei n' n dedi i gibi,
' Bir t ezahr/ i fade sadece hayat i i nde bi r anl ama sahiptir' .
Topl umsal etkinliin di er al anl ar nda ol duu gibi, di l de de
iletiim sreci ' iaretsellik' ve ' dnmsel l i k' ile vasflandr-
lan devam edegel en bir kazan md r. Bt n insani etkinlikler
ok eyi sorgusuz kabul eder ve gerekl i i ol ut uran ey,
Wi t t gent ei n' n ' hayat formlar' dedi i eyi ol ut uran kural l ara
gre dei i r ya da onl ara baldr.
Bu dncel eri n bi zi m bilim anl ay m z iin neml i so-
nular vard r; zira buradan bilimi bi l i m yapan n zel bir hayat
formu veya dil oyununundan fazla bir ey ol mad kar. Bi -
lim ' elde bir' (' sorgusuz kabul edi l en' ) kabul l ere dayan r ve
bundan dol ay , herhangi di er bir t opl umsal davran gibi,
belli bir bal am iinde anlalabilir. Kaynakl ar na gt rl d-
nde, bi l i m deni l en bt n et ki nl i kl er gndel i k hayat l a ilgili
t emel kabul l ere geri gt rl ebi l i r ve, bazen iddia edildii gibi,
' nesnel' , deer den- ba ms z bi r t ut um ile bilgi rettii syl e-
nemez. Bi l i msel bilgi deni l en eyl eri n, aynen gndel i k, sadu-
yusai bilgi de ol duu gi bi , rt l kural l ar, kabul l er ve inanla-
ra dayand gst eri l ebi l i r. Aral ar ndaki fark byk l de ku-
rallarn ve onl ar kabul edi p uyan t opl umun ni t el i i ndedi r. ki
hal de de bilgi payl a l d kadar fazla ' nesnel ' deildir.
Yoruml ay c Sosyoloji 65
Bu gr Kuhn tarafndan ifade edi l en bi l i m gr ve
paradi gma kavram ile benzerl i kl er gst eri r. z itibariyle
Kuhn' un fikirleri yoruml ay c par adi gmaya has kuramsal bir
bak asn yans t r. O, Schut z' un oul cul gerekl i kl er -
zml emesi ve Wi t t genst ei n' m ' hayat forml ar ' gel enei nde yer
alan bir kuramd r. Bur ada bilimsel bilgi t opl umsal ol arak ina
edilir ve t opl umsal ol arak devam ettirilir; onun nem, anl am
ve deeri onun ol ut uu yak n bal am nda anl a l abi l i r.
Bu bi l i m gr, yoruml ay c par adi gma iinde faaliyet
gsteren fenomenol oj ist ve et nomet odol oj i st l eri n eserl eri nde
a ka grlr. Yi ne bu, onlarn ilevselci ve radi kal yap sal c
paradi gmal ara, bu erevel erde yer al an kuramc l ar n bak l a-
rn belirleyen kkl pheci l i e ve bi l i mi n rol ve nitelii
konusunda t amamen farkl bir gre gr e dayanan t opl um-
sal kuraml ar ol ut urma abal ar na kay t s z kal mal ar n da a-
klar.
KAYNAKA
BAUMAN, Z. ( 1977) Towards a Critical Sociology.
London: Rout l edge and Kegan Paul .
BERKELEY, G. ( 1962) , The Principles of Human
Knowledge and Three Dialogues Between Hylass and
Philonous. London: Col l i ns.
BLUMER, H. ( 1966) , "Soci ol ogi al mpl i cat i ons of
George H6rbert Mead", American Journal of Sociology, 71
(5), pp. 535- 48.
BLUMER, H. ( 1969) , Symbolic Interactionism:
Perspective and Method. Engl ewodd Cliff, N. J. Prent i ce-Hal l .
BOSWELL, J. ( 1953) , Life of Johnson. London: Oxford
Uni verst y Press.
66 Topl umbi l i mi Yaz l ar
C COUREL, A. V. ( 1972) Cognitive Sociology:
Language and Meaning in Social Interaction. Harmondsvvort:
Pengui n.
DENZIN, N. K. ( 1970) , ' Symbol i c Int eract i oni sm and
Et hnomet hodol ogy' , J. D. Dougl as, Understanding Everday
Life,
DILTHEY, W. ( 1976) , Selected Writings (ed. H. P.
Ri ckman) . London: Cambr i dge Uni verst y Pr ess.
DOUGLAS, J. D. ed. ( 1970b) , Understanding Everday
Life. Chi gao: Ai di ne Publ i shi ng; London: Rout l edge and
Kegan Paul .
DREITZEL, H. P. , ed. ( 1970) , Recent Sociology, No. 2.
Ne w York: Macmi l l an.
F LMER, P. , PHI LLI PSON, M. , S LVERMAN, D. and
WALSH, D. ( 1972) , New Directions in Sociological Theory.
London and Ne w York: Col l i er Macmi l l an.
GADAMER, H. G. ( 1965) , Wahrheit und Method
Tubi ngen: J. C. B. Mohr , (ngi l i zce yay n hakk : Sheed and
War d, London, 1975).
GARFI NKEL, H. ( 1967) , Studies in Ethnomethodology.
Engl ewood Cliffs, N. J. : Prent i ce Hai l .
GARFI NKEL, H. ( 1968) , ' The Ori gi ns of t he Ter m
Et hnomet hodol ogy' , Proceedings of the Purdue Symposium
on Ethnomethodology, Institute monogr aph No. I, Inst i t ut e for
t he St udy of Social Change, Pur due Uni versi t y;
GERTH, H. H. and MI LLS, C. WRI GHT, ( 1948) , From
Max Weber. London: Rout l edge and Kegan Paul .
GIDDENS, A. ( 1972b) Politics and Sociology in the
ThoughtofMax Weber. London: Macmi l l an.
Yorumlayc Sosyol oj i 67
GIDDENS, A. ( 1976) , New Rules of Sociological
Method. London: Hut chi nson.
HODGES, H. A. ( 1952) , The Philosophy of Wilhelm
Dilthey. London: Rout edge and Kegan Paul .
HUGHES, H. STUART ( 1958) , Consciousness and
Society. Ne w York: Alfred Knopf.
Mc HUGH, P. ( 1968) , Defning the Situation.
Indi anapol i s: Bobbs-Merri l l .
Mc NALL, S. G. and J OHNSON, J. C. M. ( 1975) , ' The
New Conser vat i ves: Et hnomet hodol ogi st s, Phenomenol ogi st s,
and Symbol i c Int eract i oni st ' , The Insurgent Sociologist, 5 (4),
pp. 49-65.
MAKKREEL, R. A. ( 1975) , Dilthey - Philosopher of the
Human Studies. Pri ncet on, N. J.: Pt i ncet on Uni ver st y Press.
MEAD; G. H. ( 1934) , Mind, Self and Society (ed. Charl es
Morri s). Chi cago: Uni verst y of Chi cago Pr ess.
MEAD, G. H. ( 1938) , The Philosophy of the Act (ed.
Charl es Mor r i s) . Chi cago: Uni ver st y Press.
MELTZER, B. M. , PETRAS, J. And REYNOLDS, L.
(1975), Symbolic Interactionism: Genesis. Varieties and
Criticism. London: Rout l edge and Kegan Paul .
NATANSON, M. ( 1973a) , A Critigue of Jean-Paul
Sartre's Ontology, The Hague: Mar t i nus Nijhoff, ( lk bask :
1951,)
NATANSON, M, ( 1973b) , Edmund Husserl:
Philosopher of Infmite Tasks. Evanst on: Nor t hwest er n
University press.
Topl umbi l i mi Yaz l ar
NATANSON, M. ( 1973c) , The Social Dynamics of
Geoerge H. Mead. The Hague: Mar t i nus Nijhoff. (lk bask :
1956. )
PALMER, R. E . ( 1969) , Hermeneutics. Evanst on:
Northvverstern Uni versi t y Press.
PARSONS, T. ( 1949) , ne Structure of Social Action.
Gl encoe, .: Free Pr ess
R CKMAN, H. P. ( 1976) , Dilthey: Selected JVritings.
London: Cambr i dge Uni versi t y Press.
RUNC MAN, W. G. (1972), A Critigue of Max JVeber's
Philosophy of Social Science. London: Cambr i dge Uni versi t y
Press.
SARTRE, J. P. ( 1976) , Critigue of Dialectical Reason,
vol . . London: Ne w Left Books.
SCHEGLOFF, E. A. and SACKS, H. ( 1973) , ' Openi ng
Up Cl osi ngs' , Semiotica, 8 (4), PP. 289- 327.
SCHUTZ, A. ( 1962) , Collected Papers I: The Problem of
Social Reality. (2 nd edn) . The Hague. Mar t i nus Nijhoff.
SCHUTZ, A. ( 1964) , Collected Papers II: Studies in
Social Theory. The Hauge: Mar t i nus Nijhoff.
SCHUTZ, A. ( 1966) , Collected Papers II: Studies in
Phenomenogological Philosophy. The Hauge: Mar t i nus
Ni j hof f
SCHUTZ, A. ( 1967) , The Phenomenology of the Social
World (t rans. G. Wal s and F. Lehnert ). Evanst on: Nortvversten
uni verst y Press.
SPIEGELBERG, H . ( 1965) , The Phenomenological
Movement, vol s. and . The Hauge: Mar t i nus Ni j hof f
Yorumlayc Sosyoloji 69
THEVENAZ, P. ( 1962) , What is Phenomenology? Ne w
York: Quadr angl e.
TODD, W. ( 1968) , Analytical Solipsism. The Hauge:
Martinus Nijhoff.
TUTTLE, H.N. ( 1969) , Wilheim Dilthey's Philosophy of
Historical Understanding. Lei den: E.J. Brill.
WEBER, M. (1947), The Theory of Social and Economic
Organisation (ev. A. Hander son and T. Parsons). Gl encoe, I-
11.: Free Press.
WEBER, M. ( 1949) , The Methodology of the Social
Sciences. Gl encoe, III.: Fr ee Press.
WI NCH, P. (1958), The Idea of a Social Science,
London: Rout l edge and Kegan Paul .
WI TTGENSTEI N, L. ( 1963) , Philosophical
Investigations. Oxford: Blackvvell.
ZIMMERMAN, D . H . ( 1970b) , ' Recor d Keepi ng and t he
Intake Pr ocess in a Publ i c Wel fare Or gani sat i on' , S. Wheel er ,
ed., 0 Record, op. cit.
D N KURUMLAR*
Pet er L. BERGER
Din mi : "Herkesin bildii bir ey". Sosyol oj i , baz eleti-
ricileri t araf ndan, sk sk, yavan szleri gsterili bir ekilde
sunmakl a itham edi l mi t i r. Onl ar a gre sosyol ogl ar devaml
herkesin zaten bildii bir t ak m eyleri i ncel eyerek hem ken-
dilerinin, hem de bakal ar n n vakt i ni n kayb na neden ol mak-
tadr. Kabul edel i m ki, aras ra da ol sa, sosyol ogl ar n bu su-
lamalar haket t i kl eri de olur. Ancak sorun genel l i kl e baka
yerdedi r. Sosyol oj i ni n t emel de gnl k haj' atta pek ok kiiyi
ilgilendiren mesel el erl e ve "herkesin bildii eyler" di ye ad-
landrdmz konul arl a ilgili, insanlarn herei t n kabul l erl e
dolu fikirleriyle urat dorudur. Fakat u da dorudur ki,
"herkesin bildii eyler" ya genel de bel i rsi z bir eki l de ya da
t amamen yanl bilinirler. Mesel a [gya] "herkes bilir"ki t op-
l umumuzda snflar vard r. Fakat gerekt e bu "bilgi", bahsedi -
len snflarn nel er ol dukl ar ve ne t arzda iledikleri konul a-
rnda son derece mul ak ve bul an kt r. Topl umumuzdaki bir
ok grupt a "her kes bi l i f' ki stn ve aa rklar vard r ve in-
sanlar gerekt e hi bir dayana ol mayan bu "bilgi"ye gl bir
inanla hareket ederl er. te sosyol oj i k tahlil, gnl k hayat t a
faal olan bu t r "yavan sz ve kabul l eri " a kl a kavut urup
dzelttii iin faydaldr.
"Religious Institutions" isimli bu makale, Neil J. Smelser'in Sociology: An
Introduction isimli derlemesinden alnmtr. John Wiley & Sons, New
York (1973), ss. 303- 347.
72 Topl umbi l i m Yaz l an
' Rose Golden, IVhat College Students Think (Princeton: Van Nostrand,
1960), SS.153
Sosyol oj i ni n i nsanl ara sadece onl ar n hal i haz rda zat en
bildikleri eyleri syledii itham, sosyol oj i ni n son derece -
nemli fenomenl erl e urat hal l erde geerl i gibi grnmek-
tedir. Di n, zel l i kl e gnmz Ameri ka' s nda, kesi nl i kl e byl e
bir fenomendi r. Dini messesel er her zaman halkn gz -
nndedi r ve onlarn byk bir bl m de bu kuruml ara aktif
ol arak kat l makt ad r. El bet t e farkl t rl erde di nsel i nan ve yi -
ne eitli derecel erde i nans zl kl ann ol duu kabul edilse de,
bahsedi l en fenomeni t esbi t et mekt e ciddi bir sorun yokt ur. Di -
nin ne ol up ol mad n , onun ad na ne gibi i ddi al arda bul unul -
duunu, ve onunl a ilgili kuruml ar n ne yapmas gerektiini
"herkes bilir."
Fakat din hakk ndaki bu yayg n fikirler, konu hakk ndaki
sosyolojik dnceni n i l erl emesi ne yar d m edecek bir t emel
ol arak yet erl i mi di r? Veya acaba byl e bir dnme faaliyeti
daha ba ndan m gereksi zdi r? Bi r ka yl nce bir grup Ame-
rikal kolej renci si zeri nde yap l an bir arat rma onlarn
din hakk ndaki fikir ve dncel eri zeri nde ilgin bul gul ar
ort aya koydu' . Ml akaat yap l an renci l eri n % 80' i "dinsel i-
nanca ihtiya ol duunu" belirtti. Fakat sadece % 47' si "lahi
Varl n (Tanr ) kabul nn bir di nsel veya ahlaki si st emi n son
derece neml i bir paras ol duunu" dnyor du. Baka bir
deyi l e, bu renci l eri n yar dan fazlas "din" adn verebi l ece-
i mi z ama Tanr ' ya inanc kapsamayan bir eyi t asavvur ede-
bi l i yorl ard . En az ndan burada, "din" t eri mi ni n genel de anla-
l ma t arz nda bir belirsizlik gzkmekt edi r. Bir baka ilgin
bul gu da renci l eri n ' ideal dini veya ahl aki si st em iin" ge-
rekli grdkl eri ni t el i kl erl e ilgili idi. En yksek ol uml u cevap
yzdesi alan drt ifade unl ar idi: "Bireyin kendi ni slah ve
gel i t i rmesi iin bir odak", "hayat n t emel sorunl ar yl a ilgili
zi hi nsel ve fikirsel berraklk", "t opl uml a sk bir ba kurmay
Dini Kurumlar 73
sal ayacak kuvvetli bir cemaat hissi" ve "aile hayat ve o-
cuklar iin bir s nma yeri". Eer bu grl er din hakk nda
"herkesin bildii eylerin" t i pi k rnekl eri ise, acaba bilim a-
dam vi cdan mesel eyi hal l edi l mi kabul edi p bu hal i yl e bra-
kabilir mi ?
Dinin gnmz Amer i kasmdaki dur umu konusunda bu
gr ve fikirlerin ayd nl at c ol duunu syl emek son derece
uygundur. Bahsedi l en arat rman n sahi pl eri , bu ol duka nevi
ahs na mnhas r di nsel dur umu "dnyevi din" bal al t nda
tartmlardr. Ancak, bu t r yayg n fikirler, di ni n kendi t op-
l umumuzdaki durumu hususunda kapsaml bir t abl o sunama-
maktadr. Bunl ar, baka t opl uml ar veya t ari hi n baka dnem-
lerinde dini anl amak i st edi i mi zde daha da az yard mc d rl ar.
Tanr' nn dinin zorunl u bir paras ol up ol mad sorusuna -
rencilerin verdi i farkl cevapl ar, di ni , inanlan unsurlar va-
stasyla t an ml aman n zorl uuna iyi bir r nek ol ut urabi l i r.
Bu sorul ara ol umsuz cevap verenl eri n says ol duka yksek-
tir. Byk dnya di nl eri nden biri kabul edi l en Budi zm' i n baz
kollar Tanr konusunda bi l i nemezci di r. renci l eri n "ideal
dini ve ahlaki sistem"lerin neml i zellikleri hakk ndaki fikir-
leri de pek yard mc dei l di r; nk, bu fikirler renci l eri n
mensup ol dukl ar gnmz ort a snf Amer i kan hayat ile ya-
kndan balantldr. Di ni n "kiisel slah" t evi k et mesi bekl e-
nir, ama bu renci l eri n lafzen de ol sa bal ol dukl ar dinin
kurucusu tehlikeli bir sulu gibi ar m ha gerilmitir. Din zi-
hinsel ve dnsel berrakl k kazand r maya matuftur, ama din
tarihi insan ol unun gst erebi l ecei en ak l s z davran l ar da
retmitir. Yukar daki grl erden, sadece di ni n "cemaat
hissi" dour duu deneysel ol arak geerl i di r; aile hayat ve o-
cuklarn kurtarcs ol duu gr ise, din t ari hi nde byk rol
oynam ol an her ekl i yl e asket i zmi / zahi dl i i gzard et mekl e
savunul abi l i r.
San r z, din hakk nda "herkesin bildii eyler"in, fenome-
nin berrak bir fikri anl a m na t emel ol arak t at mi n edi ci ol ma-
74 Topl umbi l i m Yaz l ar
d ort aya km t r. Byl ece kol ayl kl a unu da diyebiliriz:
burada, dinin sosyal yap l arl a iice gi rmesi ni n eitli ekilleri-
nin anl a l mas iin hemen hi bir dayanak yokt ur. Sosyol o-
gun inceledii di er al anl arda ol duu gibi bu al anda da Emi l e
Durkhei m' i n t avsi yesi ne uymak yer i nde ol acakt r. Bi l di i mi z
gibi Dur khei m, sosyol oj i ni n, ilke ol arak, inceledii her konuya
dai ma bi l i nmeyen bir ey ol arak yakl amas gerektiini syler.
O hal de, baka al anl arda ol duu gibi bur ada da sosyolojik
tahlil iin geni bir alan vard r.
unu vurgul amal y z ki, arat rmal ar iin meru bir alan
ol arak di ne yakl aan sosyol og, bunu belirli s n rl amal ar ieri-
si nde yapar. Bu s n rl amal ar sosyol oj i k al may di er konu-
larda da s n rl ayan kay t l amal ara benzese de, u anki bal am-
da bunl ar bi l hassa neml i di r; zira din pek deri n beeri zl em
ve emel l eri bnyesi nde barndrr. Sosyol oj i k tahlil hereyden
nce bilimsel bir faaliyettir. Bunun anl am udur: o, nihai ger-
ek veya deer mesel el eri szkonusu ol duunda bilimsel faa-
liyetin sahi p ol duu ayn s n rl amal ara sahiptir; yani onl ar
hakk nda deer yarglar ver mez. Kl asi k ekol den Max Weber
bu s n rl amay "deerden-ba ms z" bir bi l i m ol arak sosyoloji
kavram yl a ifade etmitir. Ona gre sosyoloji deerleri incele-
yebi l i r (ve i ncel emel i di r de) fakat bu deerl eri n bizatihi doru
veya yanl , iyi veya kt ol dukl ar hususunda bi r hkm ve-
remez.
Sosyol og, dini, sosyal ol arak neml i bir ok fenomenden
birisi ol arak alr. Bu i ncel eme, sosyol ogu, sosyal dur um ile
ilikili ol dukl ar l de, di nsel fikirleri ayrntl bir eki l de
tahlil et meye sevkeder ve onl ar n t opl umsal nedenl eri ni ve so-
nul ar n , bunl ar n t opl umun kurumsal yap s yl a ilikide bu-
l unma tarzlarn anl amaya alr. Bunl ar n hi biri sosyol oga,
bu fikirleri bizatihi k ymet l eri a s ndan yarg l ama yetkisini
ver mez. Byl ece sosyol og (nceki r nee dner sek) ' ki i ' ola-
rak dnl en Tanr ' ya inanc ieren di nl eri n, byl e bir inanc
i ermeyen di nl erden t opl umsal t ezahrl eri nde nasl ayrldkla-
Dini Kurumlar 75
rm aratrabilir. Fakat , bir sosyol og ol arak, o bu iki seenek-
ten hangisinin nihai doru ol duu hususunda bir hkm vere-
mez. Bilimsel bir faaliyet ol arak sosyol oj i ni n ni t el i i nden
kaynakl anan bu t emel sm rl ama; sz konusu dinsel i nanl ara
kiisel bir nem atfeden ferdi rahat l at abi l i r de, dk nkl ma
uratabilir de. Eer kii, sosyol oj i ni n, i nancm y kaca ndan
korkuyorsa, onu rahat l at mak mmkndr . Fakat bu kii, dini
veya inanc iin fikri bir dest ek iin sosyol oj i ye bak yorsa
hsrana urayacakt r. Doru bir bi i mde anl a l an sosyoloji i-
kisini de yapamaz.
Sosyol oj i k yakl a m n di er bi r snrll da onun konu-
ya eitli bilimsel yakl a ml ardan sadece bi ri nden ibaret ol ma-
sdr. Mesel a hepsi yukar da t art l an genel s n rl ama ah nda
faaliyet gst eren t ari h, kltrel ant ropol oj i ve psi kol oj i ni n
yakl a ml ar vardr. Bi l i msel izah er evesi nde dahi , sosyol o-
j i k yakl a m, di er yakl a ml ardan sadece birisidir. Ondan fe-
nomeni n bir tr t opyekn bilimsel a kl amas n bekl emek bir
hata olur. Bununl a bi rl i kt e, sosyol ogun, i ncel emel eri ni , zel-
likle din gibi dall budakl bir al anda, devaml di er bilim a-
daml ar yl a i l i ki l endi rmesi , al mal ar n beraber yrt mesi
ok neml i di r. Bundan dol ay , aa da sosyol oj i ni n kendi esas
alan d ndan gelen katklar da i ncel emek gerekecekt i r. Di er
bir deyi l e din sosyol oj i si , genel bilimsel din arat rmal ar n n
bir paras d r.
Sosyol oj i k arat rma, hel e bu s n rl amal ar da varken, bu
abaya deer mi ? Ancak sosyol oj i ni n din hakk nda ne gibi
eyler syl eyebi l ecei veya sunabi l ecei hususunda bir fikir
edi nebi l i rsek, bu soruya gereken cevab verebi l i ri z. Son nok-
t ada, bcekl er zeri nde uzman birinin al mal ar hakk ndaki
a kl amal ar n yemek boyunca di nl eyen han m n, a kl amal ar
bi t t i i nde, o bilim adam na dedi i eyi syl emek zor unda ka-
labiliriz: "Eer konu ile gerekt en i l gi l eni yorsan z, ok ilgin!"
Bi r Fenomen Ol arak Di n
76 Topl umbi l i m Yaz l ar
2
"Genel bilimsel din aratrmalar" ifadesi, baka lkelerde kabul gren bir
bilimsel disiplin haline gelmi bir alann nisbeten uygun dmeyen bir ter-
cmesidir. Bu alann dou yeri olan Almanya'da ona verilen isim
Religionswissenschaft\ ve bu isimle niversitelerde okutulur. Dinler Ta-
rihi ve Karlatrmal Dinler'e yakn olmakla birlikte, yaklamlarnda ta-
rihsel yaklamdan daha sistematiktir. Bu disiplinin Amerika'da da geli-
mekte olduuna dair iaretler mevcuttur. Bu durumda birileri ona daha uy-
gun den bir isim dnecektir herhalde.
^ Bu aklamalarn neler olduklar hususunda bir fikir edinmek iin, bkz.,
William Lessa and Vogts, Reader in Comparative Religion (Evanston:
Row Peterson and Co., 1958), ss.9
Bilimsel anl ama abas nda ilk t emel ad m, i ncel eme ko-
nusunun a k bir t an m n n yap l mas d r. Daha nce de belirt-
t i i mi z gibi, din szkonusu ol duunda bu hi de kol ay dei l -
dir. Bi l i msel literatr son derece farkl t an ml arl a dol udur. Ba-
z t an ml ar son derece geni kapsaml d r. Bu sebepl e biz dini
"bir t opl umdaki fertlerin en yksek iyi ol arak kabul ettikleri
hereyi " kapsayacak eki l de t an ml ayabi l i ri z. Ameri kan t op-
l umunda, en az ndan ok say da insan iin, ekonomi k baar
ve cinsel t at mi ni n en yksek iyi ol arak grl dn syl emek
mmkndr . Byl e kapsaml bir t an ma sadk kal mak iin, din
sosyol oj i si , o hal de, t opl umsal hayat t a mesl ek ile alakal bek-
lentiler ve kur yapma tarzlar hakk nda da arat rmal ar yapmak
zor unda kal acakt r. Muht emel en, bu da pek parl ak bir fikir
ol mayacakt r. Di er taraftan dini dar bir eki l de, mesel a
Tanr ' ya iman a s ndan da t an ml ayabi l i ri z. Fakat, grd-
mz gibi, bu t an m sadece Budi st rahi pl eri , Konf ysani st l eri
ve ilkel by uzmanl ar n d ar da b rakmakl a kal may p, bir
ok Ameri kal kolej renci si ni n din anl ay na da ters de-
cektir. Bu sorunun genel bilimsel arat rmal ar nda nasl ele a-
lndn k saca i ncel emek faydal olacaktr^.
Ondokuzuncu yz y l da dini, varsay msal kkenl eri a-
sndan t an ml ama eilimi vard^. Ger ek anl amda bu kkenl e-
rin nel er ol duunu ki mse bi l medi i nden, bu ei l i m t ecrbeye
Dini Kurumlar 77
" A.g.e.,ss.203
^ Rudolf Otto, The dea of the Holy (London: Oxford University Press,
1923)
dayal delil veya t art mal arl a zl emeyen byk bir ihtilafa
yol at . Mal enazya' da ma n a fikrinin kefedi l mesi yl e, yzy l n
sonunda dinin daha az spekl at i f t an ml anmas na doru -
nemli bir ad m atld. Daha sonral ar , benzer fenomenl ere
dnyan n baka yerl eri nde de rast l and , fakat ma n a terimi
hepsi iin kullanlr ol du. O zamanl ar da ol duu gibi bugn de
bu fikri moder n Bat l ya anl at mak kol ay dei l di r. Bu fikiri ifa-
denin belki de en iyi yol u ma n a y a sahi p ol an eyin "dinsel o-
larak ykl " ol duunu syl emekt i r. Bu, ma na n n nesnel ve
ahlaki ol arak kay t s z ni t el i i nden bi reyl er ifade eder. O, he-
men hereye atfedilebilir: bir kaya, bir ol ay, veya bir ah s. O
tabiat st varl kl ar kavram yl a i l i ki l endi ri l ebi l i r; fakat bu zo-
runlu deildir. Di er taraftan ma n a son derece nt rdr; o
ahlaki ol arak ne "iyi" ne de "kt"dr. Onun t emel nitelii,
herzaman insan iin t ehl i kel i ve ancak byk bir di kkat l e
yakl a l abi l ecek, gizemli gcdr.
Ma n a fikri ilkel din bal am nda kefedi l mi ol sa da, az
veya ok ar t l m ol arak uygar deni l en di nl erde de bul un-
makt ad r. ncil' de anl at l an, gayri ihtiyari ol arak branilerin A-
hit sand na dokunan ve "Lord' un fkesiyle" an nda hel ak e-
dilen Uzzah' n l m hikayesi buna bir rnekt i r (Samuel 2: 6).
Dikkat eki ci di r ki, Lat i nce bilginleri bizim kul l and m z
"religion"n, "dikkatle bakmak", ya da "dikkatli ol mak" anl am -
na gel en, relegere fiilinden t redi i ni syl erl er. Ma na n n ke-
fi neml i ydi ; zira farkl kl t rl erde t emel bir dinsel kat egori -
nin ol abi l ecei ni gsteriyordu"*. Bu iddia. Al man bilim adam
Rudol f Ot t o tarafndan byk bir gl e ve bir yn rnek
mel zeme ile ort aya konmut ur ^ lk kez 1917' de bas l an, kut-
saln tabiat hakk ndaki kitab belki de di ni n bilimsel incelen-
78 Topl umbi l i m Yazlar
mesi erevesi nde bu as rda baslan en neml i al mad r. O
zamandan beri bu konudaki t art mal ar n byk bl m
Ot t o' nun ilk ve asl fikirlerinin dei i k ifadeleri etrafnda
dnmekt edi r.
Ot t o din fenomeni ni (dinin kkenl eri ni bel i rl eme abal a-
r nda ol duu gibi) d ar dan dei l , i eri den izah ederek, yani
gerek dini t ecrbel erde, byl e t ecrbel eri gei rmi ol anl ar ta-
rafndan rivayet edildii ekl i yl e bul unabi l ecek ana t emal ar
a kl ayarak bir net l i e kavut ur maya gayret etmitir. Ot t o bu-
na t eebbs eden ilk bilim adam ol masa da (din psikolojisinin
kurucusu Wi l l i am James da benzer fikirlere sahi pt i ) onun bul -
gular az rast l an r der ecede t am ve ikna edi ci idi. Ot t o' nun,
kutsaln t ecrbesi (veya genel ol arak di nsel t ecrbe) iin zo-
runlu grd t emal ar unl ar idi: Bakal k, gi zem, ve heybetli
ol ul uk. Kut sal , insani gerekl i kt en son derece farkl bir ger-
ekliktir; o rasyonel dnce t araf ndan kavran l amaz ve g-
cyl e insan mal up eder. Bu gerekl i e en yayg n t epki , kor-
kuyl a kark sayg, veya korkuya benzeyi p bazen korku hal i ne
dnen fakat zt unsurl ardan ol umas yl a korkudan farkl, -
zel bir his olan dehet e kap l makt r. Kut sal , insan hem kor-
kut ur hem byl er; kiiyi bir yandan iter, bir yandan da kendi -
ne eker. Ot t o bu el i ki l i l i e bir ok farkl di nden rnekl er
gsterir. Mesel a Ahdi Atik' te, Isaiah ksm 6' daki, Peygamber
aya' nn, Allah' n tahtn grd ryas ve Hi nd dini literat-
rnden Bhagavad Gi t a' da anl at l an Kri shna' n n ilahi eklinin
t yl er rpertici manzaras bunl ar aras ndad r. Bt n bunl arda-
ki ort ak unsur di ni n insan varl n n nor mal boyut l ar n t ama-
men aan bir gerekl i k (yani i nan l an bir gerekl i k) olmas
niteliidir.
Bi l i msel din al mal ar nda fenemenol oj i k ekol n kuru-
cusu olan Hol l anda' l bi l i m adam Ger ar dus van der Leeuw,
Ot t o' nun bu kavram n di ni n tahlili iin t am bir sistem hal i ne
Dini Kurumlar 79
^ Gerardus van der Leeuw, Religion in Essence and Manifestation (London:
George Ailen and Unwin, 1938)
' Bkz., Mircea Eliade, Cosmos and History (New York, Harper, 1959).
getirdi' ' . O, dinsel g fikrinin ilk nesnel ekl i nden byk
pant eonl ar n inas ve daha t esi nde de, bt n evreni n, i i nde
insan hayat n n kesin anl am n kazand mut l ak bir dzen ol a-
rak a kl and muht el i f din t eori l eri ne doru gel i i mi ni izledi.
Bu, hereyi kuat an, anl am veren dzen ol arak din anl a-
y en fazla Mi r cea Eliade' nn eserl eri nde haki mdi r ' . Ona g-
re di ndeki ba ikilem, dzen/ kozmoz ve kar maa/ kaos aras n-
dadr. Kozmoz dai ma, kutsaln grnml eri vas t as yl a, t anr -
lar ve i nsanl ar aras ndaki sevi yel eri n ve dengel er i n ihlal edi l -
dii ve yi ne edi l ebi l ecei bir al and r. Bu eki l de insan hayat ,
her defas nda yeni bat an, kai nat n mut l ak dzeni ile ol mas
gereken zorunl u ve t emel ilikiye t ekrar dndrl r. Evvel ce
kaos olan hereyi n, kendileri vas t as yl a kozmoz hal i ne geti-
rildii ve bunun t ekrarl and bt n di ni t at bi kat l ara iaret iin
Ot t o "dzenl et i rme" t eri mi ni icad etmitir. Bur ada sosyol og i-
in neml i olan ey, evrensel ve beeri dzen aras ndaki s-
rekli ilikidir. nsani dzen, bizim i mdi t opl um veya t opl um-
sal kuruml ar dedi i mi z her ey dahi l , ancak kainatn nihai
"doru" dzeni ne uygun ol maya devaml ar hal i nde "doru"dur.
Bu iliki sk sk di l bi l i msel ol arak ifade edilir. Mesel a, eski -
ran' da mut l ak ve kutsal dnya dzeni kar l nda kul l an l an
kel i me arta idi. Adil bir i nsana art avan (bu dzene uygun o-
larak yaayan kii) deni l mekt eydi ; haki me ratu (ihlal edildii
veya bozul duu hal l erde dzeni sal ayan ki i ) deni l i yordu.
"Uygun", "adil", "doru" gibi kel i mel eri , ahl aki bir anl amda,
bizim kendi kul l an m m z bu ok eski anl ay n bir kal nt s -
dr.
El bet t e bt n t an ml ar risklidir. Fakat i mdi , en az ndan
bizim burada syl edi kl eri mi z iin yeterli ol acak bir din t an m
80 Topl umbi l i m Yaz l an
t ekl i f edilebilir. Din, kendisinde -insan veya deil- btn var-
l kapsayan bir kutsal dzen hususundaki beer tavrdr. Di-
er bir ifadeyle, din, anlam insan hem aan hem de iine a-
lan bir dzene inanmaktr. Bu t an m ak l da t ut arak; i mdi ,
gerek sosyolojik soruna geri dnebi l i ri z: Di ni n insan toplu-
mundaki yeri .
Di ni n Topl umsal l evl eri
Di ni n t opl umsal ilevlerini sor duumuzda, snrl bir a-
lanla soru sor duumuz artk anl a l m ol mal d r. Soru, dinin
t opl umsal et ki l eri yl e al akal d r; dinin toplumrfa ve, belki de,
t opl um iin ne yapt sorul makt ad r. Gr dmz gibi, bu
yakl a m yal n zca di ni n kendi ba na deeri hakk nda yargla-
ra gt rmekt en uzak ol makl a kal may p, deneysel ol arak ince-
l enebi l ecek eyl er al an nda bile, fenomeni bt nyl e izah e-
demez. Mesel a, dinin, kol ayca t opl umsal ilevlere dnt r-
l emeyecek psi kol oj i k ilevlere sahi p ol mas mmkndr . Di -
er bi r ifadeyle din, genel ol arak t opl um iin grd ilev-
lerden ol duka farkl ilevleri fert iin grebilir.
Sosyol ogl ar, zel l i kl e Ameri ka' da, ol uml u t opl umsal i-
levler ar ama ei l i mi ndedi rl er. Buradaki ' pozi t i f , bir fenome-
nin iyi bir ol ay ol duunun kabul anl am nda dei l , bir btn
ol arak t opl umun veya t opl umdaki bir grubun varl n n deva-
m na ya da etkili eki l de ileyiine kat k da bul unmas anla-
m ndad r. Baz fenomenl eri n bu eki l de yoruml anam yaca n
unut mad m z srece bunda bir sak nca yokt ur. Din rnei n-
de biz de, yukar daki anl amda, onun pozi t i f t opl umsal ilevle-
rini arat raca z. Ancak, belki ok az say da insan iin ol mas
hari genel ol arak t opl umsal hi bi r ilevi ol mayan baz dinsel
fenomenl er de vardr. Mesel a vahi t abi at iinde hayatlarn
mi st i k ayd nl anma pei nde gei ren kk bir t opl ul uk ol arak
mnzevi hayat yaayanl ann daha geni t opl umsal ilevlere ih-
t i yal ar yokt ur. Byl e bir t opl ul uun kendi iinde kk bir
sosyal sistem ol arak nasl ilev grd ile ilgilenilebilir. Fa-
Dini Kurumlar
kat, eer t opl ul uk t amamen soyut l anm bir fenomense ve
baka yerl erdeki benzerl eri ile bal ant s yoksa, t opl um ze-
rinde byk etkilere sahi p ol duunu dnmek iin bir sebep
ol mayabi l i r. Yi ne baz dini fenomenl er de ilevsel ol arak ka-
ytsz ol makl a kal may p t amamen aksi ilev grrl er. Mesel a
spanyol l ar gel meden evvel Meksi ka' n n byk bl mn el -
lerinde tutan Azt ekl er t anr l ar na t opl uca insan kurban et me
gibi bir gel enee sahiptiler. Anl a l an o ki, bu kurbanl ar ken-
di hal kl ar ndan dei l , Meksi ka' n n di er yerl i l eri nden sei-
yorl ard . Azt ek i mparat orl uunun ayakt a durmas iin bundan
daha az ilevsel bir din t asavvur et mek zordur. Haki kat en de,
Azteklerin bu kurban uygul amal ar belki de spanyol l ar n,
Meksi ka' n n t eba halklar aras nda gnl l mttefikler bul -
malarnn neml i sebepl eri nden bi ri si ydi . Bu rnekt e ters ilev
iradi ya da nceden i st enmi dei l di . Ayr ca, mevcut haki m
t opl umsal sistemin i damesi ni bilinli ol arak t ehl i keye at mak
isteyen dinsel ak m rnekl eri de vard r. Bat t ari hi nde bunun
neml i bi r rnei , onal t nc yzy l Anabapt i st hareket i di r. Bu
hareket t e dinsel radi kal i zm ve t opl umsal devri m el el e gi t mi -
tir.
Bu bizi di er bir neml i nokt aya get i rmekt edi r. Sosyol og,
bir eyin belirli bir ileve sahi p ol duunu syl edi i nde, bu illa
da sz konusu ahslarn bu ilevi arzul ad kl ar hat t a fark nda
olduklar anl am na gel mez. Robert Mer t on, bilinli ve mak-
satl ilevleri di erl eri nden ay r det mek iin "ak" ve "gizli"
ilev terimlerini icad etmitir. Mesel a Azt ekl er el bet t e kana
susam tanr Puetzalcoatl' sonunda i mparat orl ukl ar n n yk-
lna gt recek sreci bal at mak maksadyla ina et memi -
lerdi. Anabapt i st l ere gel i nce, her ne kadar onl ar feodal sistemi
y kmak istiyor idiyseler de, bakal d r l ar n n muht emel en or-
taya kmas na yar d m ettii feodal sonras t opl umu ne arzu-
lamlard ne de t ahmi n et mi l erdi .
a) Sembol i k Btnl eti ri ci i i k: Bu eki ncel eri ak l da
t ut arak dinin t opl umdaki yeri sor umuza dnersek, hereyden
82 Topl umbi l i m Yaz l ar
8
Bkz., Emile Durkheim, The Elementary Forms of the Religious Life (New
York: Collier Books, 1961). Orijinali 1912'de Franszca baslan bu eser din
sosyolojisinin klasiklerinden biridir. Bu almaya basitletirilmi ama fay-
dal bir giri iin bkz., Maurice Halbvvachs, Source of Religious Sentiment
(New York: Free Press, 1962). Biz de, The Sacred Canopy (Garden City,
N.Y.: Doubleday, 1967) adl eserimizde kuramsal olarak bu esere dayan-
maya altk.
evvel di ni n, hemen hemen btn di erl eri ni kapsayacak l-
de neml i bir ilevi ile kar l a yoruz. Bu, sembolik btnle-
tirme ilevidir. Bu ilev. Emi l e Dur khei m tarafndan anl a l d -
ekl i yl e din sosyol oj i si ni n t am mer kezi nde yer alr. ( O ve
Max Weber din sosyol oj i si ni n gel i i mi nde en neml i iki a-
hstr). Durkhei m' n bt n sosyol oj i k al mal ar , di ni n insan
t opl umunda byk bir birletirici g ol arak yor uml anmas yl a
net i cel eni r .
Her t opl um, dnya hakk nda dei i k ve genel l i kl e birbi-
ri yl e at ma hal i nde ol an insan ilgileri, zl eml eri ve bak a-
l ar n n karars z bi r or gani zasyonudur . Durkhei m' i , bir sos-
yol og ol arak al mal ar boyunca dndr en en neml i sorun,
nasl ol up t a t opl umda byl e birletirici bir ni zam n ort aya
ktdr. Ni hai ol arak t opl umu bir arada t ut an nedi r? nsa-
nol u nasl ol up t a dar erevel i kiisel ve n yargl menfaat-
lerini a p, karlkl aitlik hissini ( dayan ma) gelitirebildi?
Franci s Bacon' un ferasetiyle hi ssedi p, insan bi rbi ri ne bala-
yan bal ar i i nde en kuvvet l i si ni n di nsel bal ar ol duu gr-
nn yeni bir kefi ol arak Durkhei m' n din sosyolojisi onun
nihai cevab idi.
Bu neden doru ol sun? Eer di ni n daha nce yapt m z
t an m n dnrsek, Durkhei m' i n bak as o kadar da ar-
tc gel meyecekt i r. Din, her eyin st nde, insan hayat nda d-
zenl eyi ci bir t emel di r. O bireyin hayat n , onu ieren fakat ay-
n zamanda aan mut l ak anl aml ar ve deerl ere gr e dzenl er.
Eer bi rok kii byl e bir dzenl eyi ci ilkeyi payl a rsa, bu e-
Dini Kurumlar 83
kilde verilen anl am erevesi dahi l i nde bi rbi rl eri yl e ilikide
bul unmal ar mmkn hal e gel mekl e kal maz, ayn zamanda
kendilerini amak ve, bazen de kendi ni feda et me nokt as na
kadar ol mak zere, muht el i f benci l l i kl eri bir t arafa at mak t a
mmkn olur. En az ndan neml i sosyal davran l ara (mesel a
evlilik, al ma hayat , sava) bunl ar yer i ne get i ren bi reyl er-
den ok daha byk bir anl am ve deer atfedilir. Bu davra-
nlarn bir t opl umda kur umsal l ama tarz onl ar nihai t ahl i l de
kainatn kutsal dzeni yl e ilikiye sokan belirgin anl aml ara b-
r nm olur. Byl ece, evl enmek dini bir ayi n, al mak t anr -
lar memnun edici bir grev, savat a l mek ise daha mut l u bir
ahiret hayat iin bir pasaport hal i ne gelir.
nsann bt n t opl umsal ilikileri, u veya bu ekilde
sembol l ere bal d r ( Dur khei m bunl ara "ortak t emsi l l er" adn
veri yordu). Din, btn sembol l ere anl am n veren kuatc
mut l ak sembol l eri n kayna d r. Di n, sosyal kuruml ar ann -
zerini kapl ayan, o ol mad zaman yoksun kal acakl ar bir is-
tikrar ve "doruluk" grnt s veren bir kubbedi r. Bu eki l de,
dinsel ilevler t opl umsal kur uml ar a nfuz eder ve devaml l k-
larn salar.
Dinin sembol i k bt nl et i ri ci i i k ilevi en bari z eki l de a-
yi nl erde grl r. Bur ada, t opl umun yaamsal sorunl ar a k
bir eki l de sembol i k ol arak kut sal n sahas na yksel t i l i r. Me -
sela eski Yak n Dou l kel eri ndeki Yeni Y l fest i val l eri nde a-
yin, dnyan n yarat l n n ve "doru" insan ni zam n n kurul u-
unun t am bir t emsi l i di r. Bugn; gemi ve gel ecee -yani ev-
renin byk pl an n n bt n paral ar na- bal an r ve bu plan i-
i nde her bireyin mt evazi varl n n kendi ne has bir yeri ol -
duu vurgul an r. unu da bel i rt mek gereki r ki. Yeni Yl festi-
valinin en neml i ayinsel et ki nl i kl eri , kendi si nde t opl umun
kutsal dzeni ni n t am ol arak sembol i ze edildii kral t araf ndan
yeri ne getirilirdi. Bi reysel ya da t opl umsal hayat n mut l ak an-
lam ve deerl eri ni n benzer ayinsel sembol i zasyonl ar bt n
eski ve ilkel t opl uml ar da grl ebi l i r. [ Daha sonra t art l aca
84 Topl umbi l i m Yaz l an
' Lloyd Warner, American Life-Dream and Reality (Chicago: University of
Chicago Press, 1953).
gibi] moder n t opl um di ni n ayn eki l de ilev gremi yecei ka-
dar farkl l am ve baka sembol i k forml ar baz eski sembol i k
ilevlerin yeri ni al m ol sa da, gemi i n dayan ma sal ayan
di nsel t renl eri ni n yak n benzerl eri ni n bugn de
bul unam yaca n dnmek bir hat a ol ur. Ameri kal ant ro-
pol og Ll oyd War ner , dinin hal a Durkhei m' n ifade ettii ekil-
de ilev grd bi r rnek ol arak bir Ne w Engl and cemaat n-
daki Memor i al Day t renl eri ni n kapsaml bir tahlilini ver-
mekt edi r ' .
b) Topl umsal Kont rol : Di ni n di er bir neml i ilevi de
t opl umsal kont rol , yani insanlar t opl um kurallar i zgi si nde
t ut maya yard m et mekt i r. D ve i kont rol , yani ferdi d ar -
dan itaate zorl ayan ve bunu ferdin kendi vi cdan iinden ya-
panl ar, aras nda bir ayr m yapabi l i ri z. Di n iki kontrol t ryl e
de neml i bal ara sahiptir.
D kontrol mesel esi nde din, Max Weber' i n merul a-
t rma di ye adl and rd eyi yer i ne getirir. Bu, din t opl umda
gcn kul l an m n hakl gsterir, "aklar" ve (psikolojik an-
l amda) "rasyonal i ze eder" demekt i r. Weber , ok net bir eki l de
t espi t et mi t i r ki; insan sadece g ve i mt i yaz i st emekl e kal-
maz, bunl ann kendi ne bir hak ol arak ai t ol duu hissini de
duymak ister. lk al ardan beri din "gerekeler" ort aya koy-
mu, bunl ar gl l eri n i ht i yal ar na hi zmet et mi l erdi r. Bu ge-
rekel er bazen incelikli kuraml ar ekl i ne brnr: Mevcut
sosyopol i t i k si st emi n tanr ya da yar t anr l ar n bir eseri ol du-
unu savunan mitolojiler, eski kral l k kur umunu kutsal ile a-
layan szde krallk ideolojileri, moder n mut l aki yet i devl et t e
krallarn ilahi hakk ol duu kur am , hat t a son derece yeni de-
mokrat i k kavraml ar n dahi Tanr vergi si tabii hakl arda kkn
bul duu dncel eri , bunun rnekl eri di r. Bununl a beraber.
Dini Kurumlar 85
sosyal kont rol t emsi l ci l eri ne itaatin di nsel vazi fe, itaatsizliin
ise gnah ol arak yoruml and anda di ne mer ul at r ma ilevi
zaten veri l mi ol makt ad r. Di n, bu dnyan n fiili iktidarlarn
evrenin a priori doru dzeni ni n gr nt l er i ne dnt rerek
sosyal kont rol n etkili bir eki l de i l emesi ni devam ettirir.
Gcn/ i kt i dar n byl e merul at r l mas (yani , sosyal
kont rol sal ayan belli t emsi l ci l eri n merul at r l mas ) belli
bal zorunl u t opl umsal dzenl emel er szkonusu ol duunda,
ya da belirli mesel el er bi reyden byk l de fedakarl kl ar
talep et t i i nde zellikle nem kazan r. Topl umda evlilik, ml k
edi nme gibi ana konul ar gl di nsel mer ul at r ma ile des-
t ekl enen son der ece gl t opl umsal kont rol l er ile kor unmak-
tadr. Bi zi m son derece "dnyevi l emi " t opl umumuzda bile
evlilik ve ml k edi nme konul ar kutsal kur uml ar ol arak de-
erlendirilir. Evlilik ise neredeyse evrensel boyut t a kutsallk
tar. Kl t r ant ropol ogl ar n n, ni kah dmeyen akrabal arl a
cinsel iliki kur ma yasa na verilen (belki de bu en eski sosyal
kont rol dr) cezal arl a ilgili t opl ad kl ar mal zeme, i nsan t opl u-
munun en eski ve en t emel kuruml ar iin di nsel merul at r-
ma ol ay n n nemi hakk nda iyi bir fikir vermekt edi r. Di nsel
merul at rma, ayr ca, fertlerin ok g eyl ere, mesel a l-
dr me veya l meyi gze al maya ar l mal ar dur umunda da
ok neml i di r. Bu sebepl e di nsel sembol i zm, yaad m z
ada bile, mesel a askerl eri n vakur bir eki l de savaa gi t mel e-
ri veya t opl umun bir yesi ni n can n n t rensel bi r eki l de a-
lnmas gibi resmi i ddet unsuru t a yan ol ayl ar da zel l i kl e
belirgindir. "Tanr ve l ke ad na" ve "Tanr ruhl ar n za mafi -
ret et si n" ifadeleri aras nda neml i bir sosyol oj i k iliki vard r.
Her iki dur umda da olaylarn dinsel bir eki l de sembol i ze e-
dilmesi onlarn dehet l i taraflarn rt erek, onl an mut l ak "do-
ru" ni zam iine oturtur.
Bununl a birlikte t opl umsal kont rol bireyi sadece d ar -
dan zor l amaz; ayr ca kiinin bi l i nci i i nde "i sel l eerek",
"vi cdan" dedi i mi z bir t arzda iler. Ger ekt en de, kural l ar ki -
86 Topl umbi l i m Yaz l ar
sinin vi cdan nda kkl bir yer edi nmedi ke, dtan gelen kont-
rol n etkili ol mas pek dnl emez. Bu sret e dinin nasl
et ki de bul unduunu kol ayca grebi l i ri z. Di ni n, t opl umsal ha-
yat t a ho kar l anmayan ilerden uzak t ut acak ekilde insan
bilincini eki l l endi rebi l mesi onun en bel i rgi n, herkese arzu
edi l en ve bi l i nen en "ak" et ki l eri nden veya ilevlerinden bi-
risidir. Di nsel ol arak eki l l enmi bilincin belirli zellikleri, el-
bet t e, zaman ve mekan a s ndan grecel i di r. Or t aada yaa-
m biri, bir bycnn yak l mamas n gnah ol arak kabul e-
derken, biz bugn yak l mas n gnah kabul edi yoruz. Gel e-
neki bir Gneyl i beyaz, si yahl arl a beyazl ar n bi rbi ri ne kar-
mas n , ihtimal ol arak dahi , gnah addeder ken; ayn di ne
mensub Kuzeyl i , si yah ve beyaz rk bi rbi ri nden ayran gel e-
neksel ara ve amal ar n uygul anmas n gnah telakki eder.
Vi cdan n t opl umsal grecel i i ni n her ahl ak sistemi iin
skntl sorunl ar ort aya kard mesel esi ne burada gi rmeye-
cei z. Fakat, dinin t ers ilevi hakk nda yukar da syl enenl eri
sosyal kontrol mesel esi nde yi ne gryoruz. Bahsedi l en ilev-
ler ei l i ml eri n t abi at ndad r. Bu ei l i ml er yl e kuvvet l i di rl er
ki, dinin tarih boyunca ne gibi ilevler grd hususunda ke-
sin eyl er syl eme i mkan verirler. Bununl a birlikte, dinin
mevcut kont rol l ara kar k merul at rd n n, hat t a ba-
lattnn, rnekl eri de mevcut t ur. Bi raz nce evlilik ve ml k
kavraml ar n n bizim t opl umumuzda bile kut sal bir konuma sa-
hi p ol dukl ar n bel i rt mi t i k. Fakat , din ad na, hem evlilik hem
de ml ke kar k l ar da ayn din i i nde grl ebi l mi t i r.
Onei da Cemaat i , ondokuzuncu yzy l Amer i kas nda iki kar
kn da ilgin bir bileimini sunmakt ad r. Yi ne, Hristiyan
aile-kartl ve H ri st i yan komni zmi rnekl eri ne de rastlyo-
ruz. i ddet i n dinsel ol arak merul at r l mas ndan bahsederken,
di nsel t emel e dayanan pasifizmi ve l m cezas na muhalefeti
de akl m zda t ut mal y z. Daha nce de bel i rt t i i mi z gibi, dinin
t opl umsal ilevlerinden szederken her zaman olaylar ok ba-
site i ndi rgeme t ehl i kesi yl e de kar kar yay z. Bununl a bir-
Dini Kurumlar 87
'" Bkz., Max Weber, The Religion oflndia (Glencoe, Free Press, 1958).
" Bkz., Will Herberg, Prolestant-Catholic-Jew (Garden City, N.Y.:
Doubleday, 1955); ve Gerhard Lenski, The Religious Factor (Garden City,
N.Y.: Doubleday, 1961).
iikte, t ari hsel veri l er bt n uzan ml ar yl a gznne al mar ak
salkl genel l emel er de yap l abi l i r.
c) Topl ums a l Ya p l a n d r ma : Daha nceki iki ilevden
daha dar bir ereveye sahi p ol sa da, di ni n bahsedi l mesi gere-
ken nc t opl umsal ilevi sosyal yap l and r mad r . Din sk
sk kutsal kkeni ol mayan yap l an merul at r r. Fakat t opl u-
mun belirgin farkl kat egori l eri ni di nsel a kl amal ar i i ne o-
t urt abi l mek iin din, bazen de, bilfiil bu yap l anma t emel l eri ni
salar. Gel eneksel Hi nt kast si st emi buna rnekt i r. Siyasi li-
derl ere byk avant aj l ar sal ayan bu kendi ne zg ve son de-
rece karma k yap byk bir i ht i mal l e Br ahman ruhbanl n n
bir rndr' ". Baz sosyol ogl ar n i ddi al anna gre, bizim
t opl umumuzdaki ana di nsel grubun bt ncl cemaat l er ha-
line gel di kl eri ne ve sonunda ferdin konumunu bel i rl emekt e
kullanlan eski snf ve et ni k arkapl an l t l eri nden daha -
nemli hal e gel ebi l ecei ne dai r iaretler var d r " . Bu t r du-
ruml ar merul at rma a s ndan tahlil edi l ebi l i rse de, dinin sa-
dece merul at r c dei l , ayn zamanda t opl umsal yap l arda
farkllk yarat an ltleri de sal ama imkan ve ihtimalini gs-
t ermesi a s ndan neml i di r. Tari ht e bunun bi rok rnei ni
grebiliriz. Eski ve ilkel t opl uml ar da yap l anma ve merul a-
t rma ilevleri neredeyse iice gi rmi t i .
Di ni n sadece ol uml u i l evl eri ne bakarsak, t opl umu her
zaman ba ms z dei ken, dini ise hep ba ml dei ken ol a-
rak dnme t ehl i kesi bul unmakt ad r. Durkhei m' i n yakl a m -
nn eletirisiz kabul ve kul l an m nda da ayn t ehl i kel er mev-
cut t ur (kendi si bundan ka nm t r). Ma x Weber' i n din sosyo-
lojisi bu tek taraflla kar bir dzel t i ci ol arak bi l hassa ya-
88 Topl umbi l i m Yaz l an
Weber'in dine genel yaklam iin, bkz., Max Weber, The Sociology of
Religion (Boston: Beacon Press, 1963). Weber'in almalarnn faydal bir
irdelenmesi iin bkz., Reinhard Bendix, Max Weber-An Intellectual
Portrait (Garden City. N.Y.: Doubleday-Anchor, 1962). Tarihsel inceleme
alannn genilii asndan VVeber'in bir uzants olabilecek, din sosyoloji-
si sahasndaki giriimlerin en etkileyicilerinden birisi Werner Stark'n
Hristiyanlk sosyolojisi zerindeki kapsaml almasdr. Bu gne kadar
bu almann drt blm yaynlanmtr: The Socilogy of Religion (New
York; Fordham University Press. 1966, 1967, 1970).
Max Weber, The Protestan Ethic and the Spirit of Capitalism (London:
George Ailen and Unwin, 1930). I904-I905'de Almanca yaynlanan bu e-
ser, din sosyolojisi alanndaki muhtemelen en mehur almadr. Eser, ta-
rihiler ve sosyal bilimciler arasnda bu gne kadar sren bir tartma ya-
ratmtr.
rarl ol mut ur ' ^ Weber hi bi r zaman, di ni n tarih ve t opl umda
en byk hareket verici g ol duu ekl i ndeki , yukar daki fi-
kirlerin zttn ner mese de, di nsel fenomeni n, hat t a teolojik
dnceni n unsurl ar n n bazen bi zzat di ni n kendi al an n n ok
t esi nde neml i et ki l ere ve net i cel ere yol aabi l ecei zeri nde
neml e durmut ur. Bunun en mehuru Onun Prot est anl k ve
"kapi t al i zm zihniyeti"'"* aras ndaki iliki tezidir. Prot est anl n
(zel l i kl e Kal vi ni zm' i n) en soyut al anl anna kadar dalan
Weber, kapitalist ekonomi ni n kendi ne has zelliinin gelii-
mi nde rol oynayan neml i unsurl ar (zel l i kl e onun "bu-
dnyac " zabitlik adn verdi i , aklc ekonomi k faaliyete uy-
gul anan disiplinli nefsi inkar ekl i ndeki , tarihi ol arak esiz bir
t ezahr ol an, dnya hakk ndaki belirli t ut uml ar bt n) tesbit
et mi t i r ki, bunl ar ilk ort aya konul dukl ar nda, ort aya koyanl ar
t araf ndan nceden dnl memi l er di .
Daha genel ol arak Weber , din ve t opl um ilikisinin kar-
lkl et ki l enme ekl i nde ol duunu anl am t r. Weber bunu i-
fade iin "seici uyuum" t eri mi ni kul l anm t r: Belirli t op-
lumsal ol ayl ar ve dini ol uuml ar, bir anl amda, t ari ht e birbirle-
rini aray p bul mul ar ya da ort aya karm l ard r. Bu meydana
Dini Kurumlar 89
gel di i nde, di nsel fenomenl eri sosyal dur umun "fonksi yonl a-
r" ("sonul ar ") ol arak tahlil et mek son derece m nkndi i r
(elbette Weber hi bi r zaman bu kavram kul l anmam t r). Fa-
kat, sonul ar ve nedenl eri bi rbi ri ne kar t rmamak lazmdr.
Din salt bir sosyol oj i k yan rn dei l di r. Onun kendi ne has bir
mant vard r ve, bazen, beeri olaylar et ki l emede byk bir
gce sahiptir.
Modern ncesi Topl uml arda Di n
Gnmzn dinsel manzaras na bakt m zda, sosyolojik
probl eml eri n bir ounun "ve" t rnden -din ve kltr, din ve
devlet, din ve aile vb. - ol dukl ar n grrz. Eer amac m z
mevcut dur umu anl amak ise bu ok ey ifade eder. Fakat bu
ayn zamanda, dinin, t opl umdaki di er kuruml arl a karlat-
rlabilecek kadar, belirli yap l arda yet er i nce yerl et i i ni ng-
rr. Di er bir deyi l e bu, mnhas ran ' di n kur umu' dedi i mi z
bir eyi n varln ngrr. Bu i nsanl k t ari hi ni n byk bir
ksm iin ol masa da, bizim kendi t opl umumuz iin el bet t e ge-
erlidir. Bizim t opl umumuzda dinin kurumsal zellii byk
l de H ri st i yan kilise kavram t araf ndan eki l l endi ri l mi ve
daha sonra da, aa da gr ecei mi z gibi, ' dnyevi l e me' di ye
bilinen sre tarafndan daha da t eye gt r l mt r . Ancak,
dinin modern ncesi t opl umdaki yeri ni anl amak istiyorsak
kendi mi zi bu ngrden kurt armal y z.
Moder n ncesi , zel l i kl e Yahudi -H ri st i yan dnyas d -
ndaki t opl uml ar da haki m t ezahr, dinin kurumsal ol arak be-
l i rgi nl ememesi veya zel l ememesi ; t ersi ne t opl umun genel
kurumsal sistemi iinde gml ol mas yd . Bt n insan faali-
yeti dinsel sembol ya da uygul amal ar dan dol ayl veya doru-
dan et ki l enmekt eydi . Ol duka erken dneml er den itibaren,
dinsel hi zmet l erde uzmanl am kiiler var idiyse de, bugnki
gibi ayr bir "din al an " mevcut dei l di . Bu ekildeki kurumsal
farkl l amam l k di ne has dei l di r; kl t r ant ropol ogl ar n n
gsterdikleri gibi, ilkel t opl uml ar n t opl umsal yap s kurumsal
90 Topl umbi l i m Yazlar
ol arak bi zi mki ne nazaran son derece farkl l amam hal deydi .
Muht emel en tek gerek kurum, t opl umda ol up biten hemen
hereyi yap l and ran ve kontrol eden akrabal kt . Ancak, akra-
balk dinsel bir anl aml a ykl yd ve bt n akrabal k kurumu-
nun t emel i olan yak n evlilik yasa znde di nsel bir feno-
mendi r. Fakat akrabal k sadece bugn bi zi m di n kurumu dedi -
i mi z eyi kapsamakl a kal may p, yi ne bugn siyasi, ekonomi k
ve ei t i m kuruml ar dedi kl eri mi zi de kapsamakt ayd . Ant i k
medeni yet l er deni l en t opl uml ar a doru gel di i mi zde kuruml a-
rn daha farkl l am ve karma k ol dukl ar n grmekt eyi z.
Yi ne de din, bu farkl l ama sr eci nde bi l hassa geri de kal m -
tr. O, kendi "al an na" yer l emek yeri ne di er kurumsal al anl a-
ra yay l maya devam et mekt edi r.
Bi zi m zaman m za ni sbet en yak n ol an eski Roma dne-
mi nde bile aile kendi ba na bir di nsel kur um ol maya devam
et mi t i r. Ai l e ("kan akr abas " olsun ol mas n) aile t apma nda
ibadet edenl erden mt eekki l idi. Romal baban n gc, dinsel
bir g idi; nki o, aile kl t nn ba idi. Bir Romal kadn
evl endi i nde, dinsel balln eski ai l esi ni n t ap na ndan ko-
cas n nki ne nakl ederdi . Bu gnmz Amer i kas nda bir mez-
hept en di eri ne i ht i daya benzemekt edi r. Kendi si nden evvelki
Yunan ehri gi bi . Roma ehri ni n kendi si de di nsel bir varlkt.
Vat anda ol mak, hereyden evvel , ehri n t anr l ar na di nen tabi
ol mak demekt i . Eski Akdeni z medeni yet i nde bir yabanc ya
ynel t i l en "t anr l ar n z nel erdi r" sorusu, bizim bugnki "nere-
lisin" sorusuyl a ayn anl ama sahi pt i . Sr gnn o kadar deh-
etli bir ceza ol mas n n sebebi buydu. At i na hukukuna gre,
mahkum olan bir vat andat an l m ile srgn aras nda bir ter-
cih yapmas n n i st enmesi yayg nd . Daha genel olan tercih -
lm idi. Bu, ancak srgnn di nsel anl am anl a l rsa bir ey i-
fade eder; srgn bir kiinin t anr l ar ndan ayr l mas demekt i .
Buna H ri st i yanl k t eri ml eri yl e "Tanr ' n n ltfundan mahr um
kal mak" di yebi l i ri z ki, bu da kat ol i kl i kt en afaroz edi l me anla-
m na gelir. Romal l ar n kurduu i mparat orl uk bi l e, ncel i kl e
Dini Kurumlar
ehire ait olan dinsel anl ama sahi pt i . Roma i mparat orunun,
sonralar Roma Kat ol i k papal ar mm, kul l and nvanl ar mdan
birisi ' Yce Ruhani Rei s ' idi. Bu, mer kezi nde Capol i no
Jpiter' e t ap nma bul unan i mparat orl uk kl t nn ba ayin ida-
recisi ol arak i mparat orun i l evi ne iaret eden bir di nsel
unvand ' ' ' . Roma devleti ile ilk dnem H ri st i yan l an aras nda-
ki at mal ar n sebebi de onl ar n bu i mparat orl uk kl t ne ka-
tlmay reddet mel eri ydi .
Eliade' nn dedi i gibi, yayg n kadi m model , kk evren
ol arak t opl umun, byk evren olan mut l ak di nsel evren dze-
nine bal anmas ekl i ndeydi . "Aa daki " herey, "yukar da"
srekli ol up-bi t enl eri n benzeri di r. nsann remesi ilahi yarat -
cln benzeri di r; insann al mas , t anr l ar n al mas n n
taklididir. nsan gc de evrensel gcn bir yans mas d r. Yani
btn t opl umsal ni zam, ancak ni zam n di nsel zellii ile var
olur. Byl ece her t opl umsal mesel e ayn zamanda di nsel , her
dinsel mesel e de ayn zamanda t opl umsal bir mesel edi r. Eer
yet eri nce yamur yam yor sa veya bir afet meydana gel mi se,
bu ni krocozmoz ile makr okozmoz aras nda bir eylerin eksik-
liine ya da ilikide bir kusura iaret eder. Yi ne, kyl l er s-
k nt da ise veya ordu savat a yeni l mi se ayn ey geerl i di r.
Bt n bu ol ayl ar eyan n "doru" ni zam ndaki bozukl ukl ar n
gst ergesi di rl er. (ranllar bu ni zama arta, i nl i l er tao, Hi nt -
liler rta. M s rl l ar ise ma'at adn veri rl erdi ) Byl ece bu
probl eml ere bul unacak "zm" de ncel i kl e di nsel idi. Bun-
dan sonra di nsel t renl er daha byk di kkat l e yap l mal , a-
yi nl erdeki safla gl ge dren eyl er gi deri l mel i ya da bu a-
' Bkz., Fustel de Coulenges, The Ancient City (Garden City, N.Y.:
Doubleday-Anchor, 1955). Bir ondokuzuncu asr Fransz tarihisinin bu e-
seri sadece Yunan-Roman toplumunun dini niteliinin bir klasik ifadesi
olmakla kalmayp, ayn zamanda sosyoloji tarihi iin de ilgiye deer; zira,
yazar Durkheim'in hocas idi ve talebesinin din hususundaki dncesi -
zerinde kuvvetli bir etkide bulunmutur.
92 Topl umbi l i m Yaz l ar
Bu rgnn in varyasyonu Max Weber tarafndan, The Religion of
China (Glencoe, m.: Free Press, 1951)'da ak bir ekilde ortaya konmu-
tur.
cil dur um kar s nda baz zel dinsel vas t al ar hareket e gei-
ri l mel i ydi . Bu t r dncel eri "bysel " addet mek ok hatal
olur. Aksi ne bunl ar kkn, t opl umun ilahi iaretlerle ol ut u-
rul mu ol duu ekl i ndeki eski neml i i nant a bul ur ' ^
Bunun birey iin gnl k hayat t a ne anl ama geldiini so-
racak ol ursak, din kel i mesi ni n muht emel kk anl am n yeni -
den hat rl amal y z: t edbi r, itina, dikkatli uyum. Bireyin doru
ni zam ile uyum iinde kal mas n sal amak iin birey hayatnn
her bir dnemi dinsel t renl er ve vazifelerle evrel enmi t i r.
Bunl ar n en neml i l eri ; doum, erginlik, evlilik, l m gibi ha-
yatn neml i dnm nokt al ar na iaret eden ve kl t r ant ro-
pol ogl ar n n "dnm mer asi ml er i " ol arak adl and rd kl ar a-
yi nl erdi r. Bunl ar hayat boyunca kar l a l anl ar n sadece bir
kadr. Eer birey kendini "kontrol eder se", yani gerek an-
l amda "di ndar" bir kiiyse, mr eyan n/ evreni n gerek ni-
zam dahi l i nde emi n bir eki l de geecekt i r. Eer hayat n n bir
yerl eri nde hat a yapt ysa, kendi ni slah et mesi iin bir takm
telafi mekani zmal ar vard ; bi rey byl ece hereyi t ekrar "d-
zel t ebi l i rdi ". Bu da "kendi ni dzel t mek/ sl ah" idi. Bu ekilde
ileyen bir din, yeni l i kl ere veya kkl dei mel er e pek de ak
dei l di r. Eski Hi nd' i n dinsel kanunl ar i nsan n, kt bir ekilde
de olsa, bizzat kendi vazifesini ( dhar ma) yapmas n n, iyi bir
eki l de bakas n n vazifesini yapmas ndan herzaman makbul
ol duunu vurgul arl ard . Bi zi m bak a m zdan bak l d nda
byl e bir dnya ok dar grnebi l i r; fakat unu da bi l mel i yi z
ki o daha gvenlikli bir dnya idi.
Din batan baa bt n t opl umsal yap ya yay l rken, zel
bir odak noktas meydana gel di : Siyaset. Din ve politika ara-
sndaki bu zel "yak nl " anl amak (ki farkl bir eki l de g-
Dini Kurumlar 93
nmzde de srmekt edi r) aa da serdedi l en fikirlerle pek de
zor deildir. Van der Leeuw' un g kavram n dinsel t ecrbe-
de ana unsur ol arak kabul edersek ve siyasetin yayg n t an m -
nn "gcn kul l an m " ol duunu hat rl arsak, moder n ncesi
t opl uml arda siyasetin, kozmi k gcn insann faal i yet l eri nde
kendini gst ermesi ol duunu syl eyebi l i ri z. Siyasal g sem-
bollerinin korku yarat an heybet i , t anr l ar n mt hi gcnn bir
yans mas d r sadece ve ferdin din ve si yaset e kar tavr ben-
zerdir: Ot t o' nun kutsal t ecrbeyi t ahl i l i nde t asvi r ettii ayn
korku, byl enme ve kendi ni fedaya haz r ol u. Kutsal olan
insan titretir; nki mut l ak g, mut l ak tehlikeyi yanstr. Si-
yaset de dai ma i ddet sembol l eri yl e, klla, arsl anl a, kartalla,
temsil edilmitir. Gerekt en de, moder n si yaset bi l i mi ni n baba-
s Macchi avel l i ' ni n ok net ol arak belirttii gi bi , siyaset g-
ten, yani haki m ol ma, di er insanlar hareket e gei r me ya da
ynet me ve kontrol et me kudret i nden ayr ol arak dnl e-
mez; bu da nihai nokt ada hayat ve l m zeri nde haki mi yet
sahibi ol mak demekt i r. Tanr l ar yarat r ve l drrl er. Kral ise
insanlarn l dr l mesi nde son karar hakk na sahiptir. Unut ul -
mamal d r ki, insann her iki gce de boyun emesi sadece
korku sebebi yl e deil, ayn zamanda kor kun bir iddetle ko-
runan bir dzen bile olsa, insanlarn "dzen iinde ol ma" ek-
lindeki kkl arzudan dol ay d r.
Bu, siyaset ve din aras ndaki sk ban her zaman ayn
ekilde t ezahr ettiini gst ermez. Moder n ncesi t opl uml ar,
siyasal gcn bu gcn rnek tipi olan di nsel g ile zde-
letirilmesi hususunda farkllk gst eri rl er. Medeni t opl uml ar-
da din ve pol i t i kan n en ak zdel i i , kraln tanr gibi sayg
grd ilahi kraliyet kur umunda grl r. Eski M s r byl e
bir dini-siyasi birlikteliin as rl arca srd gzel bir rnekt i r.
Elizabeth ngi l t eresi nde, yani modern an ei i nde ise krali-
yet hukukul ar t araf ndan gel i t i ri l mi , kraln iki bedeni ol -
duu kuram yl a kar l a yoruz ki, kraln ahs na iaret edeni
"doal beden" (body nat ural ) iken, dieri de kral da asaletin
94 Topl umbi l i m Yazlar
mkemmel t i msal i ne iaret eden, gi zeml i bir gce sahi p ve
bal ol duu fiziksel bedeni n herhangi bir kusurundan uzak
olan "siyasal beden" (body pol i t i c) idi. Siyasetin kut sal gc-
nn, zay f t a ol sa, gnmzn son derece sekl er ve demokr a-
tik ol an t opl uml ar nda bi l e, hem hukuk kuraml ar nda hem de
en st siyasi makaml ar a atfedilen yayg n kavr aml ar da yans -
mas n grmekt eyi z. Bir Amer i kan bakan n n yemi n merasi -
mi nde bunun en sal am deneysel rnei ni bul makt ay z.
Eer siyaset di ne en yak n al ansa, ekonomi de genel ola-
rak en uzak ol an d r. Bu, el bet t e, moder n ncesi t opl uml ar da
ekonomi k mesel el eri n gnmzdeki anl amda dnyevi l ei p
di nden ayr bir sahaya kayd n gst er mez; fakat zaman n, di -
ni sembol l eri nden ayr l p kendi ne has ekonomi k bir mant k
gel i t i rmeye bir ei l i m vard . Belki de siyasal ve ekonomi k a-
lan aras ndaki fark ok basit bir eki l de a kl anabi l i r. En -
nemli siyasi sorun, hal k n, ot ori t el eri n onl ar zeri nde haki mi -
yet kul l anmaya haklar ol duuna nasl ikna edi l ecei di r. Eko-
nomi k probl eml er ise i nsanl ardan zi yade nesnel er zeri nde
younl a r ve bu sebepl e de bi rt ak m rasyonel ilemleri gerek-
tirir (mesel a t eknol oj i k gel i mel er ve i yi l et i rmel er) ki, bunl ar
iin merul at rma ihtiyac ancak ikincil pl andad r. Mesel a,
kabi l esi ni n kendi sayg ve korku uyand ran ni t el i kl eri nden ve
i mt i yazl ar ndan devaml et ki l enmesi ni isteyen bi r ilkel kabile
reisi iin din yard mc bir rol oynayabi l i r. Yi yecekl eri n yetiti-
rildikleri bl geden kabi l eni n yaad yere nakl i nde ise dinin
kabi l e rei si ne ok snrl bir yard m ol acakt r. Di er yandan
bu nakil iinde insanlar yar d ma a r makt a ya da belki de
uygul anan ekonomi k ve t eknol oj i k aralar gel i t i rmekt e din,
hareket e geirici g ol may srdrecekt i r. Ekonomi ni n dn-
yevi t abi at , dinin dorudan ya da dol ayl ol arak ekonomi yl e
nasl iliki kur duunu gst ermesi a s ndan ok ilgin bir du-
r umu gzl er nne sermekt edi r.
NVeber'in din hususundaki ana ilgisi, di ni n "dnyay "
(dorudan kut sal ile bal ant s ol mayan faaliyetleri) nasl ta-
Dini Kurumlar 95
Bkz., H.H. Gerth and C. VVright Mills, From Max Weber (New York:
Oxford University Press, 1959), ss.267, ve VVeber, Sociology of Religion.
" Bkz., Max Weber, Ancient Judaism (Glencoe, .: Free Press, 1952).
mml ad ve muht el i f t an ml ar n ekonomi ile ilgili net i cel eri -
nin neler ol duuydu"' . Prot est anl k ile moder n kapi t al i zmi n
yksek "rasyonal i zasyonu" aras nda yak n bir iliki ol duuna
kendini ikna ettikten sonra Weber , di er di nl eri n niin farkl
sonul ara gt rdn t esbi t e alt. "Rasyonal i zasyon" yay-
gn olan psi kol oj i k anl am nda al nmamal d r . Ter si ne o, t op-
lumun ekonomi k ve t eknol oj i k muamel el eri ni daha aklc hal e
get i rmek iine iaret eder.
Byk bir tarihsel arat rma ve sosyol oj i k tahlil ieren
al may burada zet l emek i mkans zd r. Fakat onun vard
ana sonu ol umsuz, yani din t ari hi ni n byk bl mnde ras-
yonel l et i ri ci etkilerin zay f ol duu idi. Mesel e, ekonomi k fa-
aliyete bi raz dinsel anl am veri l i p veri l medi i deil -nki bu
hemen her yer de grl ebi l i r- daha zi yade ekonomi k faaliyetin
dorudan doruya kurt ul uun veya di er bi rt ak m dinsel fay-
dalarn salaycs ol arak yor uml an p yor uml anmad d r . E-
er bunlar sal yorsa, ne der eceye kadard r. Asya' n n byk
dinlerinin ( Hi ndui zm ve Budi zm) ort ak ei l i mi "dnya"y t a-
mamen nemsi z kabul et mek ve byl ece ekonomi k etkinlii
dinsel ol arak aa der ecede gr mek veya siyasal
(Konfyani zm) ya da askeri (sl am) faal i yet l er gibi ekonomi
d faaliyetleri vur gul amak ol mut ur. Sadece Yahudi l er i n di n
t ari hi nde "dnya"n n bu eki l de r asyonal i zasyonunun kkl eri -
ni bul uyor uz ki, o da H ri st i yanl k ve zel l i kl e onun Prot es-
tanlk kanad ndaki gel i i mi yl e moder n Bat ' nm douunda ok
byk rol oynam t r ".
Weber' i n "seici uyuum" kavr am , kendi ni en a k bi-
i mde, t opl umun farkl kat manl ar n n din ile ilikide bul un-
96 Topl umbi l i m Yaz l an
18
Bkz-, Weber, Sociology ofReligion, ss.80.
mal ar n n tarz hususundaki t art mal arda gsterir'I Din tari-
hi nde, dei i k t opl um kat manl ar n n (snflarn ya da dier
sosyal gr upl amal ann) di nsel fikirlere dei i k eki l l erde tepki
vermel eri di kkat ekici bir sosyol oj i k ol ayd r. Mesel a kyl l er
ve aristokrasi dinsel muhafazakarl a ei l i m gst ermi , aa -
orta (en alt t abaka dei l ) t abakal ar ise di nde yeni fikirlerin do-
uuna en a k ol anl ar ol mut ur. Bu gidiat, dinsel fikirlerin
sah t opl umsal bel i rl eni ml eri ol arak dei l , belirli t opl um kat-
manl ar n kendi l eri ni i dame ettirici ol arak t evi k eden dini fi-
kirlerin benzemesi a s ndan yor uml anmal d r . Bununl a bir-
likte, hangi t opl umsal gruplarn zel l i kl e ilk devi rl eri nde din-
sel fikirleri devam et t i rmede rol oynad kl ar n , baka bir de-
yi l e hangi t opl umsal kat manda bu di nl eri n ilk ol arak yerleti-
ini i ncel emek, byk dinlerin anl a l mas nda ok yard mc
ol acakt r. Konfuyani zm iin gel eneksel i n' de brokrasi yi
st l enen kurumu. Hi ndui zm iin Brahmanl ar n ruhban kastn,
Budi zm iin gezgi n rahi pl er cemaat i ni , slam iin mcahi d u-
l emay , haham Yahudi l i i iin ehrin t aci r snfn ve ilk H-
ristiyanlk iin ise Paul ' n en mehur rnei ni ol ut urduu
seyyah zenaat karl ar arat rmam z gereki r.
mi d ederi z; moder n ncesi hat t a mi kr ocozmoz
makr ocozmoz emas n n en kuvvetli ol duu t opl uml ar da bile,
dinin t opl umda duraan ya da edi l gen bir fenomen ol duunu
dnmeni n bir hat a ol aca n gst ermi bul unuyoruz. Byl e
bir t opl umun en ideal rnei ni ol ut uran M s r' da bile
ondr dnc yzy l da bir Amar na Devr i mi ne rast l yoruz ki. Fi-
ravun Akhenat on l i derl i i nde, ksa dneml i bir byk manevi
kar maa dnemi nde t opyekn di nsel si st em altst ol mut u.
Gerekt en de, tarihin en devri mci gl eri nden biri t ekrar tek-
rar ve en bekl enmedi k yerl erde ort aya kan dinsel bir feno-
Dini Kurumlar 97
19
mendi r ki, Weber bunu "kari zma" ol arak adl and r m t ".
Weber' in kari zma teorisi din sosyolojisi al an nda ort aya atl-
m en di kkat e deer kuramsal ifadelerden birisidir ve, onun
boyutu hakk nda kafi bilgi veri p eitli sosyol oj i k tahlil alan-
larndaki uzan ml ar n gst er mek mmkn ol masa da, burada
biraz zeri nde durmal y z.
Yunanca Ahdi Cedi t ' t en gelen ve ' l t uf anl am n t a yan
kari zma t eri mi ; Weber t araf ndan, gel enek, hukuk ya da di er
rasyonel kar ml ar vas t as yl a deil de, bu otoriteyi amal a-
yan kii veya kiilerin ol aanst ni t el i kl eri yl e merul aan bir
otorite ekli ol arak t an ml anm t r. Sosyol oj i k a dan,
kari zmat i k liderin gerek psikolojisi neml i deildir. Bu ka-
ri zmaya i nananl ar ol duu mddet e kar i zma var kabul edilir.
Daha nceden t opl umun gnl k hayat nda yer l emi gel enek-
leri y k p geebi l mesi kari zmaya ol aanst l k sfatn kazan-
drr. Kkeni nde radi kal , yeni l i ki ve akl d d r. Kari zmat i k
lider, bir g ve gi zeml e evri l mi gi bi di r. nsanl ar n, kutsaln
kendini ilk belli et mesi ne gst erdi kl eri korku, cezbol ma, kr
krne itaate hazrlk ve gereki rse kendi ni feda et me gibi t ep-
kileri, bu lideri t aki p edenl er de gst eri rl er. Kari zman n dev-
rimci nitelii sa' nn u szl eri yl e de anl a l abi l i r: "Daha nce
yle denildiini iitmektesiniz... Fakat ben size diyorum ki..."
Kari zman n, insann t opyekn balln t al ep ediini ise yi ne
sa' nn u sznde grrz: "Benimle beraber olmayan bana
cephe almtr". Kar i zma t opl umda, sanki doal afet gibi, ge-
leneksel yaplar y karak, hayat hakk ndaki gel eneksel yakl a-
ml ara kkl bir meydan okuyul a ort aya kar. Haki mi yet i ne
gi rmeyenl er ona, doal ol arak, tehlikeli bir sapk nl k, iddiac-
lara ise tehlikeli ka kl ar ol arak bakacakt r.
Kari zmat i k hareket l eri n i ncel enmesi din sosyolojisi ala-
n nda en ilgi ekici al mal ardan birisidir; nki bu hareket -
Bkz., Gerth and Mills, From Max Weber, ss.245.
98 Topl umbi l i m Yaz l an
20
Mormon rneinin bir sosyolog tarafndan yaplm aydnlatc bir al-
mas iin, bkz., Thomas O'Dea, The Mormons (Chicago: University of
Chicago Press, 1957).
^' Amerikan din sosyolojisinde u anda hemen hemen bir klasik haline gel-
mi, mezheplerin sosyolojik bir incelenmesi iin bkz., Liston Pope,
Milihands and Preachers (Nevv Haven: Yale University Press, 1942). Yine
bkz., Bryan Wilson, Sects and Society (Berkeley: University of California
Press, 1961).
1er ihtirasl bir i ddet l e ber aber yr r ve zaman zaman da afet
etkileri yarat rl ar. Din t ari hi nde bu t r et ki l eri n belki de en
arp c rnei , yedi nci yzy l da Arabi st an' da [Hz]
Muhammed' i n, bi nl erce yl bi rbi rl eri yl e savaan Ar ap kabi l e-
leri aras nda ok k sa bir srede birlik kurmas ve t aki pi l eri -
nin de Peygamber' i n l mnden sonraki yzy l iinde At l ant i k
Okyanusundan Hi ndi st an' a uzanan bir i mparat orl uk yarat mal a-
rdr. Yi ne, ayn der ecede ol masa da, Budi st rahi pl eri n Tibet' in
ku umaz kervan gemez vahi pl at ol annda ya da bizim kl -
t r mze daha yak n olan Mor mon ncl eri ni n Ut ah' t a yerl e-
i m yarat mal ar da neml i rnekl er ol arak verilebilir^". Sos-
yol ogl ar veya bakal ar ne zaman "azi z" dinin bir yerl eri nde
varol an ayrlk hareket l eri inceleseler, en az ndan bir der e-
ceye kadar, kari zman n cazi besi hissedilebilir^' .
Kari zmat i k hareket l eri n t opl umsal yap s hakk nda bura-
da i ncel eyemeyecei mi z okl ukt a eyl er syl enmi t i r. Ancak
ileri srlen en neml i fikir Weber' i nki di r: Kar i zma ilelebet
devam et mez. Weber' i n kari zma kur am nda bu fikir " r ut i n-
l e me" kavram ile ifade edilir. Rut i nl eme sreci ni n ne za-
man bal ad n yakl a k ol arak t ahmi n et mek mmkndr ki,
bu da kari zmat i k liderin ilk takipi neslinin l d zamand r.
Rut i nl eme, kari zma fenomeni ni ilk pl anda t an ml ayan ol aa-
nst niteliin kaybol uudur. i mdi artk, ilk nesil mmi nl eri -
nin az duyul ur zellik ve yeni l i kl eri ni n, kendi normal hayatla-
rnn sk iitilen ve s radan kabul edi l en vehel eri hal i ne gel -
Dini Kurumlar 99
dii yeni bir nesil ort aya km t r. Ol aanst l k t ekrar ola-
anl a dnr, ilk evkl er hayat n gndel i k sradanl iin-
de erir ya da evcilleir; byk hari kul adel i k herhangi bir gru-
bun zel l i kl e ekonomi k ve siyasi ol an normal t opl umsal so-
runl ar na yeri ni brakr. Bu probl eml eri zmede kari zmat i k
hareketin evvel ceki ve genel l i kl e esnek ve informal tekilat
artk yeterli dei l di r. Daha kuvvet l i , daha bal ay c forml ara
sahip bir t eki l at a ihtiya vard r. Fakat har eket e t ekrar g ka-
zand r l mas abal ar nda, devri m at ei ni n s ca nda bir tarafa
at l m eski gel enek ve ynt eml er i n baz l ar da eski yerl eri ne
dnmeye balarlar. Bundan sonra kari zman n rut i nl emesi iki
yol t aki p edebi l i r. Ya daha nceki l ere benzer t arzda gel enek-
selleebilir; bu mesel a kari zman n veraset yol uyl a geebi l en
ve ilk liderin soyundan gel mel eri hasebi yl e dini bir hanedan n
ona vari sl i k i ddi as nda bul unduu bir sfat ol arak yeni den yo-
ruml and nda meydana gelir. ii sl am' da Ali' nin soyundan
gel enl ere ihtiram gst eri l mesi bu t r r ut i nl emeni n bir rnei -
dir. Veya kari zma rasyonel l et i ri l i p, bir ahsa deil bir greve
atfedilir. Roma Kat ol i k H ri st i yanl nda pi skoposl uk ve pa-
paln ort aya klar bu trn en iyi rnei di r.
Rut i nl eme, el bet t e, kari zman n ort aya kard ilk ve
kkl dnml eri n t amamen ort adan kal kmas demek dei l -
dir. Bununl a birlikte rut i nl eme di nsel devri ml eri n yeni l i ki
gleri zeri nde srekli ve kuvvetli bir fren vazifesi grr
(arasra siyasi devri ml erde de buna rast l anabi l i r). Kar i zman n
eski devri mci gcnn, t ari ht e sk sk ort aya kmas na ra-
men, k smen de olsa, kari zma ncesi eski dneml er deki siste-
me dnmesi ni n sebebi budur. Weber ' e gre, tarihteki dier
devrimci g rasyonalizasyondur. Ras yonal i zas yon, ilk t eza-
hrl eri nde kari zmadan daha yava gel i en ve daha az belirgin
ol an, fakat bizzat bu sebepl e daha kalc ve kapsay c bir g-
tr. Kar i zma gibi, rasyonal i zasyon da di nsel kkenl ere sahi pt i r
ve dnyevi l et i rme gc vard r. Moder n t opl uml ar da di ne
bakt m zda, hal a kar i zma f enomeni ne rast l asak da, ok daha
' 0 0 Topl umbi l i m Yazlar
Bu blmdeki btn tartmalar temelde Weber'in din sosyolojisi zerine
dayandrlmtr, Weber'in ana eserleri daha nceki dipnotlarda belirtildii
iin, tartmann her noktasnda bu eserlere atfta bulunmamay tercih et-
tim.
neml i olan ol gunun rasyonal i zasyon ol duunu grrz. Onun
etkisi al t nda di ni n hem geni t opl umsal ilevleri hem de t op-
lumsal i yap s kkl bir eki l de dnme urar. Aa daki
t art mal arda bizi ilgilendiren ey bu dnmn sosyolojik
anl am olacaktr.
l evl eri n DnUme Uramas
Weber' i n anl ad manada rasyonal i zasyon moder n tari-
hin en neml i unsurudur. -- O, bal arda yava fakat yi ne de
devri mci bir gt r. Bu g kar s nda t opl umun gel eneksel
yap l ar , gel enek ve adet l eri bir bi r dn me urarl ar ve a-
mal arl a aral ar n akl i / mant ksal t ut arl l kl a bi rbi ri ne bal ol-
duu davr an rgl eri ne ve kal pl ar na yerl eri ni brakrlar. Bu
srecin bal ang yeri hemen hemen kesi nl i kl e t opl umun eko-
nomi k ve t eknol oj i k alanlar idi. lk rasyonal i ze edi l enl er; -
zellikle ilk dnem kapi t al i zmi ni n ekonomi k faaliyetleri ve e-
konomi k ve ekonomi d ( mesel a askeri ) amal ar iin kulla-
nlan t eknol oj i k ynt em ve t ekni kl er idi. Ancak, byle bir
rasyonal i zasyonu gerekl et i rebi l mek iin, bu faaliyetlerin ve
ynt eml eri n meydana geldii t opl umsal ol uuml ar n hepsi ni n
rasyonel ol arak yeni den yap l anmas gereki yordu. Kuruml ar n
byl e yeni den yap l anmas n n en neml i sonucu, hem siyasal
hem de t opl umsal si st emi n akl a gel en her al an nda ort aya -
kan brokrasi idi. Rasyonalizasyonun modern Bat zerindeki
genel etkisi, insanlk tarihinde nadiren rastlanlacak kadar
toplumun tam bir dnm ve bakalam olmutur. Bunun
ayn zamanda sz konusu toplumun deerleri ve dnya gr
iin byk boyutlu neticelere sahip olacan tahmin iin b-
yk bir sosyolojik dehaya ihtiya yoktur.
Dini Kurumlar 101
Rasyonal i zasyonun din iin douraca net i cel eri n u an-
daki deerl endi rmel eri mi z a s ndan byk nemi vard r. Bu
neticeleri i ncel emeye gemeden evvel madal yonun br yz-
ne bakal m. Weber' i n rasyonal i zasyon t art mal ar n n en ilgin
yanl ar ndan birisi de, onun ilevinin sadece t ahmi n edi l en di n-
sel sonul ar deil (ki bu zaten bekl eni r), akl m za gel ebi l ecek
her eyde rast l an l abi l en dinsel kkenleri ol duunu ileri sr-
nesiydi.
Rasyonal i zasyon, bireysel gnl k hayat dzeyi nde her
eyden evvel di si pl i ne, yani ngrl en hedefin (bu belli hede-
fin illa da ekonomi k bir hedef ol mas ger ekmez) gerekl eme-
si iin mmkn olan btn enerjinin si st emat i k, nefsi nden fe-
ragat edici ve hesapl ay c bir eki l de kul l an l mas na iaret e-
der. mdi, disiplin yeni veya son dneml er e mahsus bir t ari h-
sel fenomen deildir. Mesel a ilkel ve en eski t opl uml ar bile
askeri amal arl a disiplin uygul am l ard r; bunl ar n bazlar
rasyonel (fiziksel salk di si pl i nl eri gi bi ), bazlar ise nitelik a-
s ndan daha bysel di r ( mesel a sava zamanl ar nda cinsellik
ve besl enme ile alakal yasakl amal ar ) . u andaki t art mal ar -
m z iin en ilgin disiplin rnekl eri , ferdin gl eri ni n dinsel
bir hedefe ynel i k ol mas d r. Bu t r di si pl i ne genel de "zabit-
lik" (asket i zm) deni l mekt edi r; bu genel ol arak kul l an l an kav-
rama Weber ok faydal bir ikili ay r m get i rdi : Bu dnyan n
t esi ndeki bir baka dnyaya ait hedefl ere ynel i k zahi dl i k
(' br-dnyac asket i zm' ) ve bu dnyaya ynel i k hedefl ere
mat uf asket i zm ( ' bu- dnyac asket i zm' ) . Askeri di si pl i nl er
bile bu eki l de ayr l abi l i r. Savat a, ou insan dman ze-
ri nde baar kazanmak gibi t amamen bu dnyac amaca y-
nel mi l erdi r; fakat (sl am' da ol duu gi bi ) askeri disiplinin
dorudan ahi ret t e kurt ul ua er meye mat uf ol duu kutsal sa-
val ar da vardr.
Tari h boyunca di nsel zahi dl i i n byk bl m br-
dnyac hedefl ere ynel i kt i r. zel l i kl e Asya' n n byk kurt u-
lu dokt ri nl eri nde ( Hi ndui zm, Budi zm ve Taoi zm' de) dnyevi
102 Topl umbi l i m Yazlar
varln fanilii ve ac l ar ndan kur t ul mak arzusuyl a ort aya -
kan, kendi kendi ni disiplin al t na al ma ynnde kuvvetli a-
balar grl mekt edi r. Mi st i k fikrin her ort aya kt al anda ge-
nellikle ayn eyl erl e kar l a l abi l i r (ncil' de derl enen dini
gel enekl erde de ayns grl ebi l i r). Bunun sonucunda "salt"
dnyevi varl ol an faaliyetler ( ekonomi k ol anl ar da dahil
ol mak zere) di nsel ol arak, hat t a ahlaki ol arak duyars zca kar-
l anma sevi yesi ne i ndi rgenmi t i r. Di er yandan bu-dnyac
zahidlik, bireyin katld t m faaliyetleri di si pl i ne edi p, onlar
mevcut di ni n i deal l eri ne uygun eki l de yap l and r maya alr.
Bu sayede, bu-dnyac zabitliin t opl um sevi yesi nde daha u-
zun vadede ort aya kan sonul ar doar. Dnyevi zabitlik, di-
siplin abal ar n apayr bir din al an na kayd rmaz. Bi l aki s, onu
t opl umsal hayat n bt nn kapsayacak hal e getirir.
Weber , Prot est anl kt aki dnyevi zabi t l i i n, modern
Bat' nn rasyonal i zasyonu zeri nde en kuvvetli etkiyi ol ut ur-
duuna i nanmas na r amen, bunun kkenl eri ni ta eski srail
di ni nde aram t r. O, eski srail peygamber l er i ni n, hayatn
t mden rasyonal i ze edi l mesi ne gi den yol u haz rl ad kl ar n -
zel l i kl e belirtir. Ahdi At i k hakk ndaki yeni arat rmal ar
Weber' i n bu fikirlerinde bi r t ak m dzel t mel eri gerekt i ri yor ol -
sa da onun t emel fikri son der ece ikna ediciliini korur. Pey-
gamberl eri n ret i l eri ni n nde gelen unsurl ar ndan birisi, sa-
dece i badet e ait zorunl ul ukl ar n yerli yeri nce yeri ne get i ri l me-
si nden zi yade, hayatn bt n al anl ar nda t am bir ahl aki dav-
ran zeri nde vurgu yapmakt . nsandan bekl enen ey,
Mi cah' n szl eri yl e, "adil ol mak, iyilii sevmek, ve Tanr ' n n
huzur unda mt evazi ol mak" idi. Ahl ak zeri ne bu vurgu ve s-
rar, sonul ar a s ndan rasyonel l et i ri ci ydi ; nki o t m israil
t opl umunun Tanr ' n n emi rl eri ne uyacak eki l de yeni den ya-
p l anmas n gerekt i ren emri n yeni l enmesi demekt i . Di er bir
ifadeyle t a bat an beri peygamber i hareket t e zaman n t opl um-
sal yap l ar na kkt enci hat t a devri mci bir yakl a m gizliydi.
Dini Kurumlar 103
Bu zmni gel enek-kar t l , nce Kuds' n Babi l l i l er t a-
rafndan ykl ve Babil srgn ve daha sonra Yahudi l eri n
t opl uca Filistin' den kovul mas yl a srai l oul l ar n n siyasal ha-
kimiyetini kaybet mesi ni n ard ndan, son derece nem kazand .
Di aspora' da ( Sr gnde) hayat n her al an n n kutsal hukuka u-
yacak ekilde sk bir yap l anmas n n Haham Yahudi l i i ni n
temel nitelii hal i ne gel mesi , peygamber i hareket i n ahlaki ra-
dikalliinin mant ksal bir sonucu ol arak anl a l abi l i r. Ancak,
srgn sonras as rl arda Yahudi l eri n gi t t i ke artan t ecri d edil-
milikleri kar s nda hayat n Yahudi l i e zg
rasyonal i zasyonu, onun H ri st i yan uzan ml ar ndan ok daha az
evrensel et ki de bul unmut ur. Weber , Yahudi l i i n modern ka-
pitalizmin gel i i mi ne byk bir kat k da bul unduunu syl e-
yenl erl e t art mal ara girmitir.
Hristiyan Or t a al ar da asket i zmi n rasyonel l et i ri ci et-
kisi byk l de manast r t ari kat l ar nda "mevzi l enmi t i r". Bu
manast r zahi dl i i , t emel di nsel ynel i mi itibariyle, br-
dnyac ol arak kal d ysa da, gl bu-dnyac unsurl ara da sa-
hipti (Benedi ct ' i n "i badet ve al ma" i deal i nde ol duu gi bi ).
Manast r hayat , Kat ol i k H ri st i yanl k' da, rahi p ve rahi bel eri n
"dinsel hayat " ile (bu t eri m Kat ol i kl i kde hal a bu anl amda
kul l an l r) sradan insanlarn "dnyevi hayat " aras nda bir "i-
ki ci l i e" yol am t r. te Prot est anl gl bir rasyonel l e-
tirici et ki ye sahi p klan ey bu "ifte st andard n" katiyetle red-
di ydi . "Mesl ek" t eri mi ndeki anl am kaymas n i ncel edi i mi zde
bunu belirgin eki l de grrz. Bu t eri mi n (Kat ol i kl erce hal a
srdrl en) orta a anl am sadece rahi pl eri n ve manast r a-
halisinin "ura s / mesl ei "ne gnder mede bul unuyordu.
Lut her bu anl am reddetti ve bir H ri st i yan n yeri ne getirdii
her trl meru mesl ei n, kel i meni n t am anl am yl a bir
"vocat i on"/ "i badet "; yani , Tanr ' nm i radesi ne t amamen uygun
ol arak yap l mas gereken bir faaliyet ol duunu vurgul ad . Di -
er bir deyi l e, dnyevi al ma artk di nsel bi r onur sahibi o-
l uyordu. Ancak Lut eryani zm' de "mesl ek" kavram ni sbet en s-
Topl umbi l i m Yaz l an
mrl kald ve insanlarn hayat t aki kendi yeri ni n kendi si ne
ykl edi i ykml l kl eri n di ne sad k kal arak yeri ne getiril-
mesini ifade etti (Al manl ar' n ok vl en al ma anl ay l ar -
nn neredeyse kkeni ni ol ut uran bir t ut uml ar t opl am ).
Kal vi ni zm, kavr ama "kendini dzel t me", "kendi ni kan t l ama"
eklindeki dinsel ol arak gdl enmi grevi de ilave ederek o-
nu daha da radikal hale get i rmi t i r (Weber' i n, Cal vi ni zm' deki
kaderci l i k akidesi ve sei l mi l erden biri ol arak konumunu
"kan t l amaya" sevkeden gdyl e irtibatlandrd
mot i vasyonel bir rg). Byl ece Prot est anl k ncel eri manas-
trlarn duvarl ar arkas na hapsedi l mi olan asket i k disiplinin
mt hi enerji ve glerini dnyaya ynel t t i ve onlar te-
dnyac megul i yet l erden t opl umsal yap l ar n sistematik ola-
rak yeni den eki l l endi ri l mesi ne dndr d. Protestanln bu
ekildeki bu-dnyac asket i zmi , byl ece, kapi t al i zm ve sana-
yi l eme gibi iki modern di nami zmi n douuna yol aan gele-
nek-ykc rasyonal i zasyonun ana nedenl eri nden biri hal i ne
gelmitir.
O hal de, modern Bat t opl umunda rasyonal i zasyonun
kendi ne zel uygul an m alan ve younl uu bu t opl umun ken-
di ne zg olan di nsel gel i mel eri yl e irtibatlandrlabilir. Bat
rasyonal i zasyonu ve Bat dini aras nda belki de daha derin bir
iliki vardr. Prot est an ve ort aa dnya grleri arasndaki
farkll tartrken Weber, "by bozma" t eri mi ni kullanr.
Prot est anl k, dnyay gi zem, muci zel er, ve hat t a ort aa Ka-
tolikliinin srrndan soyarak onun "bysn bozmut ur".
Gi zeml i "son akam yemei ayi ni " daha tutarl ve daha ger-
eki ko nnyon ayi ni ne dnt r l mt r . Dahas , Kat ol i k
H ri st i yanl n bt n ayi nl er yap s -i nsanl ar ve kutsal arasn-
daki dai mi iliki ba - sadece saysal ol arak azal t l makl a ka-
l nmam (ayinlerin says yedi den ikiye dr l mt ) fakat
ayn zamanda korku dolu hi sl er uyand ran ni t el i kl eri nden de
byk l de soyul mut ur. Kuramsal ol arak hal a kabul edilse
bile ada hayat t a muci zel eri n ol abi l ecei artk ciddi bir e-
Dini Kurumlar 105
kilde bekl enmi yordu. Kat ol i k dnyasmda, sadece insan zayf-
l mm bir al amet i ol arak da olsa hogryl e kar l anan hura-
felerin ve sihirsel inanlarn dinsel "al t -pl am"
("underground"u) da kesin bir eki l de Prot est an ki l i sel eri nden
atld. zel l i kl e Kal vi ni zm' de dini dncede kkl bir ba-
kalam meydana gel di . Sadece dar bir vahyedi l mi Kel am va-
stasyla gnahkar i nsana hi t ab eden gi zeml i Tanr ve bt n a-
rac vas t al ar (Baki re Mer yem, azizler, mel ekl er, rahmet da -
tan ayi nl er ve muci zel er vas t as yl a doa st nn her zaman
bekl enen ort aya k) Hristiyan dnya gr nden t amamen
d l anm t r. Hem doal dnya hem de insan kur uml ar nda
ort aya kan dnya, byl ece, "by bozumuna urad " ve, bu
sayede, dnya bizzat insann kendi si t araf ndan rasyonel yo-
ruma ve kul l an ma hazr hal e gel di . Daha farkl bir ifadeyle,
Prot est anl k dnyay hemen hemen bt n doa st l k/ i l ahi l i k
izlerinden soymu ve, bu eki l de de, onu hem kur amda hem de
uygul amada dnyevi l emeye am t r.
Modern dnyevi l emeni n sadece dinsel kkenl eri ol du-
unu syl emek abart olacaktr. En az ndan bir tarihsel faktr
daha vardr: Bat kl t rnn gel i i mi nde Yunan aklc dn-
cesinin etkisi. Fakat dnyevi l emeni n Ahdi At i k' t e hal i haz rda
mevcut baz dinsel t emel l eri nden ayr bir eki l de anl a l ama-
yaca n syl eyebi l i ri z. Eski srail di ni ni n kendi ne has zel l i -
i. Tanr kavram n n kkl bir t arzda ak nl at r l mas , yani
Tanr ile bu dnyan n btn "doal " srel eri ni n ayr l mas yd .
Sahi p ol duumuz en eski kay t l ara gre, srail Tanr s sihre
dman ve kapal bir ilah idi. O' nun her t r t abi at t ap n c l -
ndan uzakl ve insanlarn i l ahl at r l mas na kartl (me-
sela, Yahudi l er kraln i l ahl at r l mas n kabul et mezl er), srail
Oullar ile ahitleen Tanr ' nm ' t el i i ' i nanc ndan gelir. Bu
"gayri t abi i " tanr anl ay , ki H ri st i yanl k' da daha da ileri
gt rl mt r, dnyevi l eme dedi i mi z ve daha sonralar
dnyan n t amamen kut sal dan ar nd r l mas halini alan hadi se-
nin en neml i di nsel kayna ol arak grl ebi l i r. nsan dn-
106 Topl umbi l i m Yaz l an
srail dini erevesinde dnyann kkl bir yeniden-yorumlanmasnn ye-
ni bir yorumu iin bkz., Eric Voagelin, Israel and Revelation (Baton
Rouge: Lousiana State University Press, 1958).
cesi ni n idrak edebi l ecei bu en gel i mi ilahi haki mi yet kav-
r am ndan, Tanr ' ya hi bir yeri n b rak l mad bir dnya gr-
ne doru tarihsel dei i m sreci nde el bet t e t am bir ironi
vard r. Ama, insanlk tarihi zat en byl e el i ki l erden ol u-
mutur23.
Bu bl mn sonunda dnyevi l emeni n gnmz dini -
zeri ndeki genel et ki l eri ni n bir t abl osunu sunaca z. Fakat u
ana kadar, rasyonal i zasyon sreci ni n, di ni n bi raz nce tartt-
m z t opl umsal ilevleri iin geni boyut l u net i cel er doura-
ca anl a l m ol mal d r. Durkhei mgi l ileve bakarak bunu
gr meye bal ayabi l i ri z: sembol i k bt nl et i r me ilevi. Bu i-
lev, hat rl anaca gibi, di ni n insanlar bi r sosyal si st emde
bi rarada t ut ma gcne iaret eder (Durkhei m' i n dedii gibi di-
nin "dayan may kurucu ve koruyucu gcne" gnder me ya-
par). mdi, bu ilev iin ileri srl en ana koul l ardan birisi, di -
nin szkonusu t opl umun t ek ve hereyi -kuat c sembol i zmi
ol mas yd . Din bu ilevi, b t n messesel er iin bi r t r kua-
tc kubbe ol ut uran deerl er ve bilisel yor uml ar sal ayarak
yeri ne getirir. Bu eki l de, i nsanl ar ner ede ol url arsa ol sunl ar ve
ne yaparl arsa yaps nl ar din onl ar n t opl umsal konuml ar ve bu
konuml ar ndan doan faaliyetlerine anl am kazand r r.
Modern toplum doarken bu ilev kkl bir ekilde d-
nme uramtr. Din btn toplumsal kurumlar iin kuat-
c semboller salama gcnden, gittike yoksunlam hale
gelir. Dnyevi l eme sreci iin daha nce gst eri l en derin se-
bepl er bir tarafa, bu ilevsellik dei i mi moder n t opl umdaki
byk kurumsal farkl l aman n mant ksal bir sonucudur. yle
de di yebi l i ri z; eski dinsel sembol l er artk yeni kuruml ar rg-
sn kucakl ayamamakt ad r . Farkl kurumsal al anl ar gel enek-
Dini Kurumlar 107
Amerika'da kurumsal farkllama ve dinin toplumsal ilevsellii arasnda-
ki genel iliki hakknda bir tartma iin bkz., Talcott Parsons, Structure
sel dinsel sembol l erl e ya hi al akas ol mayan ya da az alakal
olan, kendi l eri ne has ba ms z sembol l er gelitirirler. Din sa-
vunucul ar dinin bu bt nl et i ri ci gcndeki azal madan ho-
nut dei l l erdi r ve son zamanl ar da ki l i sel er bu eilimi t ersi ne
evi rmek iin byk gayret gst ermekt edi rl er. En yayg n ek-
liyle bu, dini "modern hayat a daha uyuml u" hal e get i rme, "din
ve dnya aras nda kpr" kur ma veya basi t e dini "gncel l e-
t i rme" projeleri eklini al m dur umdad r . Papa John XXIII t a-
rafndan icad edilen ve Kat ol i k Ki l i sesi ndeki slahat hareke-
t i nde neml i bir yere sahi p olan Ag g i o r n a me n t o terimi
(i t al yanca "adal at rma") bu ei l i mi n bi r ifadesidir.
Gel enekl eri n dei i mi nde szkonusu olan t eol oj i k prob-
l eml er bur ada bizi el bet t e i l gi l endi rmese de, moder n t opl umun
kurumsal yap s n n byl e t asar l ar n ger ekl emesi ne msai t
ol mad n gr mek kol ayd r. Siyasal al anda, moder n t opl umun
gemi t e ol duundan daha az "H ri st i yan" ol duu ya da ol ma-
s gerektii dncesi ne kar sk sk muhal efet l er yksel -
mekt edi r. Hem Avr upa hem de Ameri ka' daki muhafazakar ha-
reketler t opl umsal hayat n bt n al anl ar nda di nsel bir can-
l anmaya aran t asar l ar ort aya koymakt ad r. "Hristiyan Ba-
t " (Bat Avr upa' daki Kat ol i k ei l i ml i "H ri st i yan Demokr a-
tik" partilerin gzde sl oganl ar ) veya "H ri st i yan Amer i ka"
(mesel a devl et okul l ar nda i badet serbestlii hususunda Yk-
sek Mahkeme' ni n kar ar ma tepkileri dnel i m) arlar te-
mel de sadece szde kal makt ad r. Din ve t opl um aras nda gel e-
neksel ilikiyi t ekrar kur ma gayret l eri ni n bir l de baarl
gibi gzkt yerl erde (faist spanya' da ol duu gibi) t opl u-
mun (zel l i kl e gittike artan sanayi l eme sebebi yl e) daha fazla
modernl emesi bu yeni den iliki kur mas n n devam n t ehl i ke-
ye drmektedir^' ' .
108 Topl umbi l i m Yazlar
and Process in Modern Societies (Glencoe, n.: Free Press, 1960), ss.295.
Farkl bir yorum iin, bkz., Peter Berger. The Noise ofSolemn Assemblies
(Garden City,N.Y.: Doubleday, 1961). 1-6. blmler.
Bunl ara bakarak gnmzde di ni n birletirici tm gc-
n yitirdiini syl ersek ok acel e et mi ol uruz. Dinin, toplu-
mun genel bt nl et i ri ci si ol makt an, belirli t opl umsal grupl a-
rn zel bt nl et i ri ci si ol ma dur uma dt n syl eyerek
mevcut sosyal dur umun daha iyi bir tasvirini yapm ol uruz.
Mesel a, din Ameri ka' y bir btn ol arak ancak nut ukl arda
bi rl et i ri rken, aile kur umunda neml i bir btnletirici g
ol maya devam et mekt edi r. Ya da, bir bt n ol arak siyaset ve
din sadece szde veya ret ori kt e bi rl ei rken, baz siyasal hare-
ketler ol duka dinsel eki l de bt nl emi olabilir. Bu tip hare-
ketlerin zt siyasal amal ar iin ayn veya benzer dinsel sem-
bolleri kul l anmal ar burada bizi pek i l gi l endi rmi yor (Gney' de
hem Ku Kl ux Klan hem de Core' un liderleri Bapt i st olabilir ve
benzer faaliyetlerini merul at rmak iin ayn dinsel terimleri
kul l anabi l i rl er). Bi zi m iin neml i nokt a, di ni n hal a t opl umsal
gruplar (muhafazakar beyazl ar ve asi si yahl arda olduu gibi)
bi rl et i rmede sembol i k ol arak grev yapmas ve genel t opl um
iin ters bir ileve sahi p ol sa da, belli bir grubun amal ar
dorul t usunda hal a ilevsel ol up dayan may sal amas d r. -
leride, gnmz t opl umunda birletirici sembol l eri n para-
l anmas n n genel uzan ml ar zeri nde duraca z.
Dinin dier toplumsal ilevleri de benzer deiimlere u-
ramtr. O hala hem isel hem de dsal ol arak sosyal kontrol
grevi ni yapar; fakat bu sefer kurumsal ol arak farkllam
hal de. Din dsal yapt r ml ar n ( ekonomi k bask ya da sosyal
tecrid gi bi ) etnik cemaat l ar da veya az gel i mi krsal al anl arda
halen yi ne gst er meye devam et se de, met ropol l eri n hayli
karma k dnyal ar nda bunu yapmakt a t amamen baar s z ka-
labilir. Bireyin din ile yor ul mu bilinci onu evlilik hayat nda
ya da ocuk yet i t i rmede kuvvet l e kont rol edebi l i rse de, ayn
Dini Kurumlar 109
25
Bu konudaki tartmalar iin bkz., Herberg ve Lenski'nin ( 24. dipnotta a-
lntlanan) eserleri ve Berger'in (dipnot 24'deki eseri). Genel olarak Ameri-
kan toplumunda dinin durumu hakkndaki bir belgelendirme iin bkz..
David Moberg, The Church as a Social Institution (Englevvood Cliffs,
U.S.: Prentice-Hall. 1962). Son yllarda, Charles Glock ve Berkeleydeki
Calfornia niversitesindeki meslekdalar tarafndan Amerikan dini hak-
knda Byk lde veri toplanmtr. Bkz., Charless Glock, Benjamin
Ringer. ve Eari Babbie. To Comforl and to Challenge (Berkeley:
ahs zeri nde ayn kont rol i mesel el eri nde
gst eremeyebi l i r. Zina yaptnda korkun bir gnah duygusu
aknda ezilen ayn kii, ekonomik faaliyetlerinde, geleneksel
dinsel ahlak sisteminde hrszlk muamelesi grebilecek eyle-
ri yaptnda en kk bir vicdan azab duymayabilir. Yi ne,
gnmz dinsel literatr bu t r "i ki yzl l k" rnekl eri ni n la-
netlenmesi ile dol udur ama genel ol arak anl a l mayan ey,
modern kuruml ar n yap s n n byl e ahlaki "zel l et i rmeyi " ne-
redeyse ka n l maz klddr. Aynen bt nl et i ri ci ilevi gibi,
dinin kontrol ilevi de bugn ol duka paral anm eki l l erde
gzkmekt edi r.
Yukar daki t art mal ardan bekl eyecei mi z gibi, dinin
modern t opl umda t opl umsal yap l and r ma t emsi l ci si ol arak
ilev grme gc byk l de kaybol mut ur. Farkl bir ifa-
deyle din, modern t opl umun yap l anma sreci nde genel de e-
dilgen veya tepkisel bir faktrdr (bilimsel ifadeyle o "baml
dei ken"di r). Dini kuruml ar genel ol arak t opl umda ol up bi-
t enl erden son derece etkilenirler. Tersi son derece nadiren
szkonusudur. Ancak bu, edi l gen bi r dur umda ol sa dahi , dinin
t opl umsal yap l and rma ile hi ilikisi yok demek deildir.
Mesel a Ameri kan t opl umunda din bir stat sembol ol arak
ilev gr meye devam et mekt edi r. Mens up ol unan di n, zel -
likle Protestanlkta, bir snf al amet i ol maya devam eder ve
ayn zamanda bir ferdin bir btn ol arak t opl umsal yap da ye-
rini bel i rt mek iin faydal bir etiket ol arak hi zmet grr^^.
110 Topl umbi l i m Yazlar
University of California Press, 1967); Rodney Stark and Charles Glock,
American Piety (Berkeley; University of California Press, 1968). Yine ol-
duka kat deneysel yntemlere dayal. Amerikan sosyolojisi hakknda il-
gin bir yeni aratrma iin bkz., Jeffrey Hadden, The Gathering Storm in
the Churches (Garden City, N.Y.; Doubleday, 1969).
Hemen yukar da zet l edi i mi z ilevsel dei i m iki en -
neml i modern kur umun gel i i mi ile yak ndan alakaldr: siya-
set ve ekonomi . Bu iki kurumun da zerkl emesi mmkndr .
Siyaset kur umunun din kar s nda zerkl emesi , ki daha Ort a
al ar da i mparat orl ar ve papal ar aras ndaki mcadel ede g-
rl meye balamt (fakat o zamanl ar bu iki tarafn da mensub
ol duu "H ri st i yanl k" erevesi nde ol mut u) , modern toplu-
mun douunun bir neticesidir. Kur uml ar dzeyi nde bu t ama-
men modern bir probl em olan "din/kilise ve devl et " sorununa
yol at. Bu probl em bugn artk ki l i seni n evrensel t al epl eri ne
kar siyasi menfaat l eri n savunul mas ekl i nde deil, aksi ne,
devl et ot ori t esi ni n di ni n daral an al an na t ecavzne bir di reni
ol arak kendi ni gst ermekt edi r. Devl et i n, dinsel alann ba m-
szln kabul ettii demokr at i k t opl uml ar da (hala, mesel a e-
i t i m ve evlilik hukuku mesel el eri nde ol duu gibi "hukuki
t art mal ar" ol sa da) sorun, farkl di nsel grupl ar n ehl i siya-
sal menfaat l er iin birbiriyle yar mal ar sor unudur (mesel a
Ameri ka' da di nsel ol arak dest ekl enen okul l ara hkmet yar-
d m sorununu bir dnel i m) . Fi ki rl er dzeyi nde ise sorun
kendi ni , r ai s on d' et at , yani ' devl et i n di ni -ahl aki kural l arl a s-
n rl and r l amayacak kendi ne has mant n t aki p et mesi ge-
rekt i i ' fikrinin ort aya k nda gsterir. Bu t r siyasi dn-
cenin ilk ncs Macchi avel l i ' di r. Fakat unu syl emel i yi z ki,
siyaset adaml ar n n onun bir bak ma ahl aki ol umsuzl uunu
reddettikleri dur uml ar da bile, bu ah sl ar n fiili davranlar
Dini Kurumlar 111
Bu lkedeki kilise ve devlet ilikileri hakkndaki mkemmel tarihi ince-
leme iin bkz., Anson Phelps Stokes, Church and State in the United
States (New York: Harper, 1950).
karamsar Fl orent i ne' ni n fikirlerini t aki p et me eilimi gst er-
mitir^^.
Gnmzde hal a "t eokrasi " (devl et i n di ne tabi ol mas ) ve
"Sezareilk" (dinin devl et e tabi ol uu) rnekl eri ne rast l asak da,
umumi ei l i m din ve devl et i n ayr l mas na dorudur. (spanya
kilisesinin veya modern srail' deki ar muhafazakar grupl a-
rnki gibi) "t eokrat i k" ve ( t ot al i t er rejimlerin din hayat n n
btn alanlarn kontrol gayret l eri gi bi ) "sezarc " t asar l ar, ba-
his konusu t opl uml ar n kel i meni n t am anl am yl a sanayi l eme
deni l ebi l ecek bir ekonomi k bymeye yak nl amal ar derece-
sinde baar s z grnmekt edi rl er. Bu nokt ada, ayr l ma model i
beni msenmeye bal an r. Ayr l maya kat k da bul unan gl eri n
bugn ne kadar kuvvetli ol dukl ar , bu idealin Batl ol mayan
l kel ere baarl bir eki l de i hrac nda grl ebi l i r. Hi ndi st an ve
Japonya iyi bi rer rnekt i r. Paki st an' n dur umu ise belki daha
da ayd nl at c d r. Paki st an 1947' de bir Islami devl et ol arak ku-
rul up, komusu Hi ndi st an' n laikliine t amamen kar kt ysa
da, bir anayasa ol ut urma abal ar nda sonsuz gl kl erl e kar-
l amakt ad r. Bunun en nemli sebebi bizzat "slami devlet"
teriminin modern toplum iin ne anlama gelebileceinin orta-
ya konmasmm son derece zor oluudur.
Topl umsal hayat n ekonomi k al an n n ba ms zl amas
mesel esi ne rasyonal i zasyon t art mal ar nda dei nmi t i k. Ku-
rumsal dzeyde, ekonomi k alan kendi ni bir taraftan siyasi ku-
ruml ardan, di er taraftan da ai l eden t amamen ayr l m bir e-
kilde organi ze eder. Bu kurumsal al andaki feodal bt nl k
nihai eki l de bozul mut ur. Moder n devl et i n ki l i seden ayr ola-
rak kendi mant n gel i t i rmesi yl e, moder n ekonomi k sistem
de (zel l i kl e kapi t al i zm ve sanayi ci l i k) devl et e kar kendi ne
112 Topl umbi l i m Yaz l an
Amerikan sosyolojisinde bunu klasik ifadelendirilii Thorstein Veblen ta-
rafmdan yaplmtr. Yine bkz., Mak Lerner, The Portable Veblen (Nevv
York: Viking Press, 1948), ss.480.Gnmz Amerikan toplumlarnda te-
kilatl din ve (ounlukla i-ynelimli) yasama gruplar arasndaki ilikiler
hakknda bir tartma iin bkz., Floyd Hunter, Community Power Structure
(Chapel Hill: University of North Carolina Press, 1953).
zg gerekel er gelitirdi. Art k, ekonomi k kanunl ar "mut l aka
uyul mas gereken zorunl ul ukl ar" ol arak dnl yor du ve
bunl ar di ni -ahl aki dei i me devletin kendi mant ndan daha
az msai t t i .
Ekonomi bi l i mi , bu kanunl ar izah et meye al t nda
"souk bi l i m" ol arak an l d . Di er yandan da, modern retimin
icablar, ekonomi yi aileden kopard . Ai l e kurumu, ekonomi k
a dan retici deil, tketici bir hal al d . Ekonomi , aileye t op-
l umdaki daha nceki nemi ni kaybet t i ren neml i sonul ara
yol at. Hat rl at maya bile gerek yok ki, ekonomi ni n zerk-
lemesi siyasetin zerkl emesi nden daha ok dnyevi l emeye
yol am t r. Di n, hem kur um hem de sembol ol arak bugn e-
konomi k al andan ayr ol arak kabul edilir. Hkmet ve sendi ka
di er konul arda ayr dnsel er bile, dinin fabrika ya da bro-
nun kap s nda b rak l mas konusunda hemfi ki rdi rl er. (Bu fikir
birlii, zel l i kl e dinsel deerl eri n szl e bile olsa savunul ma-
s ndan siyasi karl ar bekl eyen Amer i kan t opl umunda gizli bir
kabul dr). Doal olarak, di ndar dnrl er dinin siyasetten
ayr l ndan duydukl an znt y, dinin ekonomi den ayrln-
da da duymul ard r. Bununl a birlikte, ekonomi ye dinin nfuzu
abal ar devl et e nfuzdan daha az mi t veri ci di r. Kiliselerin
ekonomi k hayat l a bal ant s , genel de di ni -ahl aki kurallarn
kapitalist sanayi si st emi ni n ilevsel bekl ent i l eri ne uydurul mas
ol arak alglanmaktayd^' ' . Bunun tersi mmkn grl myordu.
Topl umun modern Bat ' da rasyonal i ze ol mas n n genel
etkisi, dinin zel t opl umsal al anl ardan hem kurumsal hem de
sembol i k ol arak ayr l mas ol mut ur. Her eyden nce bu ay-
Dini Kurumlar 113
nm, genel de "zel hayat " di ye bilinen moder n al anda ol mu-
tur. Din bu zel al anda, t opl umun itici gleri olan siyasi ve
ekonomi k al anl ardan ayr l m , ilevde de kendi gibi daral ma-
lara uram bir baka kurum olan ai l eye yanam t r. Daha
sonra dinin bu yeni sosyal "konumunun" ne anl ama geldii -
zeri nde duraca z. imdi ise, yukar da bahset t i i mi z ilevsel
farkllamaya elik eden, dinsel kuruml ar n i t opl umsal yap -
sndaki dnm k saca i ncel emel i yi z.
Yap l ar n Dn me Uramas
Sosyol oj i k ol arak denecek ol ursak, ilevlerin bu bah-
sedilen neml i dei i ml eri , ilgili kuruml ar n i t opl umsal ya-
p l ar nda da en az ndan baz dei i kl i kl eri douracakt r. Bu,
herzaman t opl umsal yap l ar ve t opl umsal ilevler aras nda a-
mal ar ve aral ar hususunda bir eit mant ksal iliki olmas
gerektii anl am na gel mez. Topl um, byl esi ne mant ksal bir
ileyi deildir. Topl umbi l i mci l eri n "kltrel geci kme" dedii
(mesel a bycl eri n moder n hal k sal programl ar na katl-
mas ), gnmzn ileyii ve gel eneksel formlar aras nda bi r
boluk ol duu gibi, formlar ve grevl er aras nda yeni sosyal
fenomende artc bir mant ksal iliki eksiklii de vard r
(mesel a yeniliki bir halk sal program yl esi ne kul l an s z
bir ekilde haz rl an r ki, program n amal ar na ul amas im-
kans z hale gel i r). Yi ne de, insann yapt ile bunu yapmak i-
in grupl ar hal i ne gel mesi aras nda bir iliki vard r, nki in-
san ayn zamanda rasyonel bir yaratktr. Din mesel esi nde,
gerekt en de, ilevlerin dei i mi ne ayak uydur abi l mek iin
ou bilerek, hatta farknda ol arak yap l masa da, di nsel ku-
ruml arda bir yap sal bakal a m ort aya km t .
Hristiyan din adaml ar ve t eol ogl ar bugn "i dare", yani
"kilise yap s " mesel el eri yl e i l gi l enmekt edi rl er. Mesel a, Papa
ve Pi skoposl ar aras ndaki iliki ne ol mal d r? Pi skoposl ar kili-
sede haki kat en gerekli mi di rl er? Ki l i se yap s nda mahal l i
cemaat l ari n ba ms zl neml i bir ilke mi di r? Bu kuramsal
114 Topl umbi l i m Yaz l ar
t art mal ar n arkas nda, ilgin bir deneysel kabul vard r ki, di -
ni organl ar n gerek organi zel eri ni n bunl ar n teolojik ilkele-
riyle uyum i i nde ol duunda, t eol ogl ar ve hal k ayn fikirde-
dirler. Bu kabul bir der eceye kadar dor udur . Bi l i yoruz ki
Kat ol i kl er byk gl ere sahi p bir papaya, Epi skopal l ar dier
zmrel eri n st grevl i l eri ni n yapam yaca eyleri yapabi l en
pi skoposl ara, Bapt i st l er ise kendi ni i darede ateli bir gururl a
dol u mahal l i cemaat l ere sahiptir. Fakat , daha deri ne indii-
mi zde bu nkabul l eri n daha az kabul grr bir hale geldiini
grrz. Farkederi z ki, t opl umumuzdaki her di nsel organi zas-
yonun kar kar ya ol duu belli bal sorunl ar benzer nitelik-
t edi r. Di nsel t eki l at l ar bu pr obl eml er e cevap bul abi l ecek e-
ki l de dzenl enmel i di r. Sonra unun fark na var r z ki, dini or-
ganl ar n yap l anmas ndaki farkl grevl er, dei i k adl ar veril-
mi ve dei i k t eol oj i k merul at r ml ara gi di l mi ol sa da bir-
bi rl eri ne benzerl er. Bir Met odi st pi skopos, bir Presbi t eryan
"resmi grevl i " ya da bir Lut eryan mecl i s bakan aa yukar
ayn eyleri yaparl ar. Pahal bir yeni proje iin evresi nden
mali dest ek sal amaya al an bir Kat ol i k mahal l e papaz n n
karlat sorunl ar, Prot est an ya da Yahudi mesl ekt al ar yl a
benzer niteliktedir. Gnmz di nsel kuruml ar n n t opl umsal
yap l anmas ndaki ort ak ve yayg n model l er sosyol oj i k tahlil
amac yl a basi t bal kl ar al t nda i ncel enebi l i r: di nsel zmreye
ait organl ar sevi yesi nde organi zasyon model l eri ve halkn ka-
tlm dzeyi nde itirak model l eri . lk balktaki anaht ar sos-
yolojik kat egori brokrasi di r; i ki nci si nde ise gnl l itiraktir.
Bunu k saca a kl amak gereki rse; kk ve zellikle orta snf
d grupl ar n hari ci nde, t opl umumuzdaki hemen hemen btn
dinsel kuruml ar brokrat i k eki l de yap l anm l ard r. Bu dini-
brokrat i k t eki l at l ar bir ok ihtimal aras ndan dinsel eilimini
seme zgr l ne sahi p bir hal k ile uramakt ad rl ar.
Gnmz dinsel kuruml ar n n yap s ile alakal temel
sosyol oj i k gzl em, bunl ar n brokrat i k eki l l eri ni n "i dare" ya
da "iktidarn (pol i t y)" t eol oj i k merul at r m na bavurmadan
Dini Kurumlar 115
28
Amerikan Baptist Convention'nn bu gne kadar ki en iyi sosyolojik in-
celenimi iin bkz., Paul Harrison, Authority and Power in the Free Church
Tradition (Princeton: Princeton University Press, 1959). Yine bkz.,
Marshall Sklare, Conservative Judaism (Glencoe, .: Free Press, 1955).
ort aya k yor ol mal ar d r ' . Bu, t eol oj i k dncel er i n hi bir
sosyolojik neme sahi p ol mad anl am na gel mez; fakat onl a-
rn etkisi t emel de dnyevi kkenl ere sahi p t opl umsal rgl eri n
bi raz dei t i ri mi ol arak grl mel i di r. Brokrasi ni n bizzat ken-
disi sosyol oj i k tahlil iin neml i bir kat egori ol sa da, brokra-
si tipleri aras nda bir ay r m yapmak mmkndr . Hem katolik
hem de prot est an kiliselerin uzun zamand r devl et e t an nd
ve korunduu Avrupa' n n byk bl mnde di ni -brokrat i k
formlar umumi yet l e kendi l eri yl e son derece yak n t ari hsel i-
likilere sahi p ol dukl ar siyasal brokrasi l eri r nek almtr.
Ancak, ' devl et ki l i sesi ' gel enei ne sahi p ol mayan Ameri ka' da
kiliseler t araf ndan uygul anan brokrat i k model byk l de
iktisadi t eki l at l ardan alntdr. zel l i kl e daha fazla "oul -
cul uk" ve dinin devl et t en ayr l mas na ynel i kl eri ol mak zere
Avrupa' daki yeni gel i mel er de bu ekonomi k model benzeri
brokrasi ye gt rmekt edi r deni l ebi l i r. Vat i kan' n ihtiaml ve
hayli karma k brokrasi si , burada t art am yaca m z, zel
bir dur um arzeder.
Kkeni nde siyasal ve kkeni nde ekonomi k brokrasi
model l eri aras nda bir sei mi n, dini kur uml ar tarafndan kar-
lalan t emel prat i k sorunl ar tarafndan bel i rl enecei genel
ol arak kabul edilebilir. Di ni n siyasi gcnn hal a kuvvetli e-
marel eri ol duu yerl erde dini kuruml ar or gani zasyonu, hk-
metin eitli kanat l ar yl a yap l an ve genel l i kl e ok hassas olan
siyasal mzakerel eri kol ayl at racakt r. Di er taraftan, devl e-
tin din konusunda elini ekme siyaseti gt mesi hal i nde, kilise
brokrat l ar n n skntlar, serbest pazar artlar al t nda bir b-
yk faaliyeti devam et t i rmekl e ykml di er brokrat l arl a
ok benzerdi r. Ar basi t l et i rme t ehl i kesi ni de gze al arak
H6 Topl umbi l i m Yaz l an
di yebi l i ri z ki, belirleyici sorun paran n nereden geleceidir.
Para eer ounl ukl a hazi neden gel i yorsa siyasi bir brokrasi
model i daha ilevseldir. Eer para gnl l ye ba l anndan
gel i yor, ve gel meye de devam etmesi gereki yorsa, ekonomi k
bir model neredeyse ka n l mazd r. Bunu bi raz daha farkl bir
eki l de ifade edecek ol ursak; Ameri ka' daki gibi bir t opl umsal
dur umda din kendi ni , sradan mt eri halkn srekli hay rhah-
l ma parasal a dan bal bir serbest rekabet i pazarda bulur.
O hal de, btn a k farkllklara r amen, din bir tketici mal-
nn ekonomi k ni t el i i ne sahiptir; o, o eki l de pazarl anmak zo-
rundad r ve, bu sebepl e de, din (veya belli bir dini "firma")
kendi ni , pazarda t ut unabi l ecek eki l de t eki l at l and rmak zo-
rundad r. Bundan dol ay , di nsel kuruml ar n, daha az manevi
mallar pazarl ayan di er organi zasyonl ara ol duka benzemesi -
ne a rmamal y z.
Amer i ka' da brokrat i kl eme yresel cemaat l eri n "zerin-
deki " byk dini organi zasyonl ar n her unsurunun brokrat i k
ol arak t eki l at l anmas nokt as na ul am t r. Mahal l i cemaat l e-
rin kendileri de, bykl ne ve snfsal ni t el i i ne gre, daha
az karma k bir brokrat i k yap ile ynet i l ebi l i r. Di ni -
brokrat i k organi zasyonl ar, dnyevi benzerl eri ne sadece ile-
yi bak m ndan dei l , ayn zamanda t ermi nol oj i l eri nde ve
kul l an l an fiziksel aral arda da benzerl er. Prot est an mezhep-
ler, faaliyetlerini deerl endi rmel eri iin profesyonel uzmanl ar
t ut arl ar ve veri l en t avsi yel er brokrat i k dzenl emede deiik
kiilere veri l en bro yeri ni n l l eri ni n ne ol mas gerekt i i ne
kadar varr. unu da ekl emek gereki r ki, en az ndan Ameri ka
ort am nda, i ynet i ci si ni n prestij sembol i zmi ve t i pi k aksesu-
arlar, burada, byl e bir brokrat i k dzenl emeni n rasyonel i-
levsellii kadar neml i bir belirleyici faktrdr.
Di nsel kur uml ar da brokrat i kl emeni n neticeleri ok bo-
yut l udur. Muht emel en en neml i si , gcn profesyonel "dini
ynet i ci l er" gr ubunda t opl anmas d r. Bu g teolojik a dan
mer ul at nl m ya da merul at r l mam olabilir; ya da eski
Dini Kurumlar 117
merkezi l ememi organi zasyon ekillerinin muhafazas yl a
kamufle edi l mi veya edi l memi olabilir. Herhal karda, orga-
ni zasyonu kontrol eden, onun f nansmanm ynet en bu ynet i -
ci grupt ur ve temsilci t opl ant l ar mda daha haki m durumdad r.
Bu arada belirtip geel i m ki, bu a dan dini organi zasyonl ar;
t opl umuzdaki siyasi partiler, sendi kal ar, gerek iktisadi ir-
ketler gibi di er gnl l organi zasyonl ara ok benzerl er. Bu-
rada di kkat i mi zi eken, gcn bu merkezi l et i ri l mesi ni n g
delisi idarecilerin meum kompl ol ar n n bir sonucu ol mad -
dr (elbette dini kuruml ar da bu beer zay fl ndan payl ar n
alabilirler). Bu durumu tahlil eden sosyol ogl ara gre bu, aksi-
ne, brokrat i k dur umun hemen hemen "doal " sonucudur. Di -
ni brokrat l ar rnei nde, ki gcn/ i kt i darm mant hususunda
genel l i kl e "yumuak"t rl ar ve konuml ar n n az younl ukl u "a-
kl amal ar na" sami mi yet l e inanabilirler, sre t amamen bi-
linsiz olabilir ve hatta a ka reddedi l ebi l i r. Gcn merkezi -
lemesi, or gani zasyonda mut l ak bir g oda ol duu anl am -
na gel mez. Aksi ne, organi zasyon i eri si nde bir kontrol ve
dengel er, iktidar konuml ar ve bol ukl ar , ve iktidar-balantl
iletiimin iyi ve kt kanallar sistemi vardr. Di er brokrat i k
dur uml ar da ol duu gibi bur ada da baarl brokrat bu t r
eyleri "kokl ayan", onlar t ehi s eden ve nasl baedecei ni
bilen kiidir.
Byl e bir organi zasyonda, "insan ilikileri" a s ndan bir
sr sorun ort aya kar. Fakat genel karar ver me mekani zmas
szkonusu ol duunda belirleyici ol an, di er eyl erden zi yade
ekonomi k motiftir. Bunun aksi de ol amaz. Ekonomi k motifle-
rin ncel i i ni n mant byl e bir organi zasyonun faaliyette
bul unmak zor unda ol duu art l arda ikindir. Ekonomi k mo-
tiflerin etkisi bazen dol ayl d r. Mesel a, dini brokrat l ar n, or-
gani zasyonl ar n n "t opl umsal imaj" hususundaki huzursuz-
l ukl ar nda ol duu gibi (ki, "bir mi l yon dol ardan daha huzur suz
edici tek eyin iki mi l yon dol ar" ol duunu ifade eden deyi t e
yans yan bir fenomendi r). Or gani zasyon bir kez kurul unca ve
118 Topl umbi l i m Yazlar
yerl ei nce, mal i yesi ne devaml bir kaynak akn garanti alt-
na al mak zorundad r. El bet t e bunun mant , organi zasyonun
sami mi ol arak manevi gayel ere adanm ol duu iddiasyla
dai ma hakl gst eri l ebi l i r. Di ni -brokrat i k gelirlerin byk bir
k sm n n (en az ndan Amer i ka' da) yat r ml ardan, yani ki mse-
nin ltfuna bal ol mayan eyl erden edi ni l mesi yl e bunun
ni sbet en dei ebi l ecei ne dai r baz iaretler vard r. Ancak, ki-
lise gelirlerinin byk bl m gnl l kat k l ardan gel meye
devam et t i ke, ekonomi k sal aml k iin, "hal kl a ilikiler" ve
"t opl umsal i maj " mesel el eri ana sorunl ar ol maya devam ede-
cektir. Bu har camal ar t ut uml u bir yakl a m gerektirir. Riskli
harcamal ardan, arkal ar nda t eol oj i k veya ahlaki sebepl er ol sa
bi l e, "veri msi z" addedi l i p ka n l mal d r. Bu konuda Amer i -
ka' dan veri l ebi l ecek rnekl er ol arak, zengi n ort a snf bl gel e-
ri nde "kilise yay l m " faaliyetlerinin younl amas ve kilise
tarafndan kontrol edilen paran n rklar ayn yerde ev sahi bi -
yapma gibi mali a dan macerac gi ri i ml erde kul l an l mamas
verilebilir. Ba t a bul unanl ar or gani zasyona "bal " t ut ma
ekl i ndeki ekonomi k zorunl ul uk yeni yeni eki ci unsurlarn i-
cad n ve, daha neml i si , byk bir ye gr ubunun ki l i seye ya-
banc l amas na neden ol abi l ecek "ihtilafl" konul ardan ka-
n l mas n gerektirir. Di ni -brokrat i k grevl i l eri n ei l i mi , hem
t eol oj i k hem de t eol oj i k ol mayan mesel el er de mut edi l , orta
yol cu ve "gvenl i " t ut uml ara dorudur.
Ka n l maz ol arak, brokrat i k g makaml ar na yerleti-
rilen ve bural arda baarl olan belirli ahsi yet tipleri ortaya
kar. Byl ece, sosyal -psi kol oj i k nitelikleri a s ndan dier
ynet i ci t i pl ere benzeyen ve genel l i kl e daha gel eneki din-
dal ar yl a t ers den, bir "dini ynet i ci l er" nesli ort aya k-
mtr. Bi rl et i rme hareket i ni n iddia edilen nihai sonucu ola-
rak "sper-ki l i se" korkusu, ki bir ok dini muhafazakar tara-
fndan hissedilir, kuvvetli bir ihtimalle bu sosyal-psikolojik
dur uml a balantldr. Bu dini i dareci l eri n, di er din grevlile-
rinin eitli kat egori l eri yl e (rahi pl er "ordusu", teologlar.
Dini Kurumlar 119
halkla ilikiler ve mali iler uzmanl ar , "hal km nde gel enl eri "
ve di erl eri ) ilikileri ok karma k ve genel l i kl e de ol duka
tuhaftr. Bur ada sosyol oj i k a dan en neml i ey, bt n bu i-
likilerin brokrat i k iktidarn merkezi konuml ar na ayn kiile-
ri koyma ei l i mi di r. Bi rbi ri ne paralel dei i k di ni -brokrat i k
organi zasyonl ardaki dini i dareci l er (ki bi rbi rl eri ne insan tipleri
ve karlatklar sorunl ar a s ndan benzerl er) muht emel ort ak
menfaat l er sz konusu ol duunda kendi aral ar ndaki ilikileri
aklc bir t arzda yrt rl er. Bi zzat kendi l eri ok nadi ren
ent el l ekt el olan bu dini brokrat l ar, kilise ilerini yrt rken
pratik bir ynel i m iinde ol acakl ard r. dareci l er, t eol ogl ar (ki
bunl ar hereyi n t esi nde, btn faaliyetin en geerli
merui yyet i ni sal ayabi l i rl er) t amamen bir t arafa at amazl arsa
da, t eol ogl ar n ort aya kard "pratik ol mayan" ve genel l i kl e
engel l eyi ci zorl ukl ardan sknt duymakt ad r l ar . Brokrat i k so-
runlar zmeye al an brokrat i k tipteki bu mezhepl er aras
ve di nl er aras yak nl k ok nadi ren kabul edilir, fakat dinsel
organi zasyonl ar aras ndaki dzel mi ilikiler i kl i mi nde gl
ve neml i bir faktrdr.
Evvel ce de bahsedi l di i gi bi , brokrat i k ekiller en fazla
orta snfa hi t ab eden di nsel t eki l at l arda kuvvet l i di r. Yani ,
brokrat i k formlar, mt eri tercihi iin serbest rekabet artlar
al t nda geni halk ki t l el eri yl e ur amak ve byk bir ser maye-
yi ynet mek zor unda olan or gani zasyonl ar da en fazla gl -
dr. Br okr at i kl eme genel manada rasyonel l emeni n bat a
gelen yap sal sonucu ol duu iin, yukar daki ifadenin manas ,
rasyonal i zasyonun en ok bu dinsel or gani zasyonl ar da ileri
gittiidir. Sosyal formlarn r asyonal i zasyonunun ne der eceye
kadar dinsel unsurl ar n rasyonel l emesi ni beraberi nde get i re-
cei mesel esi ni daha sonra i ncel eyecei z. Ancak buradaki il-
gi n bir nokt a, brokrat i kl eme ve r asyonel l emeni n kari zma-
nn rut i nl emesi dedi i mi z eski fenomen zeri ndeki etkisidir.
Gr m ol duumuz gibi, kari zma hem gel eneksel hem de ras-
yonel eki l l erde rut i nl eebi l i r. Moder n t opl um ar t l an al t nda
120 Topl umbi l i m Yazlar
29
Weber tarafndan ortaya konulduu biimiyle mezheplerin geliiminin
sosyolojik ifadesi iin bkz., Gerth and Mills, From Max Weber, ss. 302.
Mezheplerin rutinlemesi hususundaki zengin belgeli bir tartma iin bkz.,
Joachim Wach, Sociology of Religion (Chicago: University of Chicago
Press, 1944), ssl 96.
Mahalli kongregasyon hakkndaki en mehur sosyolojik alma Joseph
Fichter'in Catolik pariler hakkndaki almasdr. Bkz., Joseph Fichter,
Social Relations in the Urban Parish (Chicago: University of Chicago
Press, 1954). Genel olarak mahalli dini sorunlarn sosyolojik bir tahlili iin
bkz., Kenneth Undervvood, Protestant and Catholic (Boston: Beacon
birinci ihtimal hemen hemen yok hal e gel mekt edi r. Bugn ru-
t i nl eme, hemen hemen dai ma r asyonel l eme anl am na gelir;
makam n kari zmas brokrat i k or gani zasyon rgl eri nce yu-
t ul mut ur. Kar i zman n rut i nl emesi ni n din sosyol oj i si ndeki en
tutulan rnei kk, heyecanl , gevek tekilatl dini grupl a-
rn byk, souk ve sk yap l anm ki l i sel er hal i ne gel me ei-
limleridir"^. zel l i kl e Amer i kan dini hayat nda mezhepl er ha-
len kiliseler hal i ne gel mekt edi r. Ancak bunun bugn ifade et-
tii ey, hereyden evvel , di nsel ol uuml ar n, brokrat i k orga-
ni zasyonun t i pi k ni t el i kl eri yl e bezenmesi ve hal i haz rda b-
rokrat i kl emi t eki l at l ar n bi rbi ri yl e ilikide bul undukl ar or-
tak ynt eml er e kat l mal ar d r. Dahas , rut i nl emeni n, brokra-
t i kl eme ile neredeyse zdel i i bu sreci n h zl anmas na ne-
den ol makt ad r. "Din pazar nda" ni sbet en daha baarl olan
gnmz mezhepl eri , rut i nl emeni n di er btn nitelikleriyle
beraber, ilk nesil hayat t ayken bile brokrat i k formlar geliti-
rebilir. Byl ece "peygamber l er " bile bugn, kendilerini
kari zmat i k teblii "kitleye i l et meye" mat uf bir brokrat i k ma-
ki ne ile evri l mi bul abi l i rl er. Bu maki ne "doal " vakt i nden
evvel kari zman n l mne hz kazand rabi l i r. Gnmz kilise
yap s n n birliksel nitelii kilise bal l n n gnl l vasfndan
dol ay d r. Bunun sonucunda da, mahal l i cemaat l er, insanlarn
kendi sei ml eri yl e belli bir ama iin bir araya geldii di er
grupl amal arl a sosyol oj i k a dan k yasl anabi l i r olmulardr.
Dini Kurumlar 121
Press. 1957), ve Arthur Vidich and Joseph Bensman, Small Town in Mass
S'oc/eO'(Princeton: Princeton University Press, 1958), ss. 227.
Bkz., Fichter, Social Relations (Dipnot 30'daki atf).
ou kilise hi mayesi al t mda ve "dini i dare" gibi ol duka
pragmat i k sebepl erl e ort aya km olan mahal l i cemaat l eri n
sosyolojik i ncel enmesi , or gani zasyonun amal ar iin, din a-
daml ar nca bazlar kul l an l abi l en bazlar kul l an l am yan ak
grupl ar ve fraksi yonl ar t opl ul uunun varl n gst ermekt edi r.
Ayr ca, bu sorunl ar hakk ndaki arat rmal ar, bekl enecei gibi,
yeliin snfsal yap s na bal ol arak birlik ynt eml er i nde
byk farkllklar ol duunu gst ermi t i r. Bt n bu sorunl arda
dinsel birlik di er gnl l birliklere ok benzemekt edi r ve
grup di nami kl eri ni burada t art mak pek ilgi ekici ol maya-
caktr. "dare" a s ndan t i pi k "pr obl em" ise, organi zasyonun
amal ar ve birliklerin menfaatleri aras ndaki ilikidir ki, bu i-
kisi her zaman beraber yr mez.
Bu ztln en belirgin eki l de, en az ndan Kat ol i kl er iin,
ort aya kt alan dinsel inancn bi zzat kendi si di r^' . Dogmat i k
a dan sal am bir grup ol an Kat ol i kl erde bile yelik, bahse-
dilen dini kurumun resmi ol arak t emsi l ettii t eol oj i k ve ahl aki
kural l ardan son derece sapm t r. Bazen bu sap , ni sbet en bi-
linli iken, ou kez de basi t e gel eneksel kural l ara ilgisizlik-
ten ort aya kar. Ki l i seni n ye pei nde ol uunun sebepl eri ge-
nel l i kl e organi zasyonun resmi mant yl a pek alakal deildir.
yeni n ki l i seye kat l m n sal ayan neml i gerekel er aras n-
da unlar sayabi l i ri z: Tamamen dnyevi bir etken olan stat
sembol kazanma, arkada ve komul ar n n faaliyetlerine ka-
t l ma, zel l i kl e ocuk yet i t i rmekl e alakal ol mak zere genel
ol arak ahlaki ve sosyal muhafazakarl k ve i ilikilerinde re-
kabeti bask l ardan uzak arkadal kl ar kur ma istei. Eer ye-
likleri kor umak istiyorsa, organi zasyon bu t r bekl ent i l ere
muht el i f derecel erde kendi ni adapt e edebi l mel i di r. Genel de
organi zasyon ve birlik aras ndaki iliki karlkl uyum ile be-
122 Topl umbi l i m Yaz l an
"^^ Din adamlan hakkndaki almalarn bir zeti iin bkz., Moberg, Church
as a Social Institution (25. dipnottaki atf), ss. 481.
Bir sosyal atma durumunda bu fenomenin sosyolojik bir incelenimi i-
in bkz., Ernest Campbell and Thomas Pettigrew, Christians in Racial
Crisis (Washington, D.C.: Public Affairs Press, 1959).
liflenir ki, burada birlik ekonomi k gc ynl endi ri rken, orga-
ni zasyon da rahi pl er ve di er iletiim kanal l ar yl a telkin edilen
ahlaki i knaya dayanmal d r.
Din adaml an snf bur ada ok ilgin bir konuma sahi p-
tir"^^. Bunl ar bir yandan (sanki "pazar l amac " gi bi ) organi zas-
yonun mahal l i t emsi l ci l eri ol arak grnrl erken, di er yandan
da hal kt an yelerin hay rhahl na ok ba ml bir dur umda-
dr. zel l i kl e Prot est anl k ve Yahudi l i k' de din adaml ar eko-
nomi k varlklar a s ndan resmen yel erce maa karl tu-
t ul mul ard r. Bu ikili dur umun bir sr sor una yol aaca
t ahmi n edi l ecekt i r. Sorunl ar, din adaml ar n n gerek rollerinin
t an m et raf nda odakl ama ei l i mi ndedi r. Bu roln teolojik
t an m (ki en az ndan kari yeri ni n bal ar nda din adam n n
kendi t an m yl a zde gi bi di r) rol ile ilgili organi zasyonel ve
birliksel bekl ent i l erl e uyum iinde ol mayabi l i r. Din adam
kendi si ni en az ndan bekl ent i t araf ndan ynl endi ri l i yor
bul ur ki, ounda bu ynl endi ri l i zt ynl er de ayn anda orta-
ya kar. Prot est anl k ve Yahudi l i k' de uzun vadede en kuvvetli
ynl endi ri mi hal kt an yel eri n gerekl et i rdi i ni syl eyebi l i -
. 33
nz .
Rasyonal i zasyonun gnmz dini kuruml ar n n birliksel
ynl eri zeri ndeki etkisi, t eki l at l anma ile alakal taraflar ze-
rindeki et ki si nden daha az aktr. Ancak unut ul mamal d r ki,
gnmzdeki gnl l di nsel bi rl i kl er r gsnn bi zzat varl
t opl umun genel r asyonal i zasyonunun bi r sonucudur. Bu
rasyonal i zasyon, dini kuruml ar siyasi ve ekonomi k kontrol
mekani zmal ar ndan uzakl at rm ve onl ar (teolojik ol arak
Dini Kurumlar 123
Bu fikirler iin byk lde Gehlen'in sanayi toplumunda kurumsal de-
ime kuramna, ve bu kuramn Helmuth Schelsky ve Thomas Luckmann
tarafndan din rneine tatbikine borluyuz. Bkz., Luckmann, The Invisible
Religion (Nevv York: Macmillan, 1967).
onl ara uygun olsun veya ol masm) son der ece mkl pesent bir
din mt eri l eri grubuyl a skmtl ilikilere zorl am t r. Bt n
dinsel ol uuml ar bu dur uma er ge uymak zor unda kal makt a-
drlar. Hr bir kilise gel enei ne sahi p Prot est an grupl ar kol ay-
ca ve hat t a bir l de evkl e uyum sal am l ard r. Di er
grupl ar nki l er daha gnl szce ol mut ur. Uyum gst er meme
hi bir eki l de ebedi yen ol amaz ve Kat ol i kl er bile bu ynde a-
d ml ar at mak zor unda kal m l ard r. Bugn hem Kat ol i k hem
de Protestan mezhepl er i nde haki m olan t eol oj i k "din adaml ar
d ndaki hal k/ l ai t y" sorunu, ok daha prat i k sorunl ar n ku-
ramsal yans mas d r. Daha pratik probl eml eri n t opl umsal
kkl eri , yukar da k saca t asvi r et t i i mi z, ' di n pazar ' dur umu-
nun gerekl eri ndendi r. Teol oj i k yeni den inalar veya dzenl e-
mel eri n hem Weber yen hem de psi kol oj i k anl amda
rasyonal i zasyonl ar ol duu syl enebi l i r. Bi ri nci dur umda onl ar,
dur um veya soruna kurumsal mukabel eyi daha aklc yapma
tarzlar; di eri nde ise rt bas edi l mesi veya tevil edi l mesi gere-
ken davran l ar fiilen hakl kar ma abal ar d r.
Gnmzde Dur um
Sosyol oj i k tahlilin her zaman yerli yer i nde ve yet erl i ge-
erl i l i e sahi p ol duu dnl emez. Yi ne de, eer daha nceki
fikirlerimizde dorul uk pay varsa, t opl umumuzda din ve di n-
sel kuruml arl a ilgili daha ayd nl at c bir t abl o el de et t i i mi z
umul abi l i r. Bu bl m bi t i rmeden nce de, gnmz manza-
rasn genel hat l ar yl a i ncel eyecei z .
Endst ri t opl umunun ort aya k n n en neml i sonul a-
r ndan birisi, "zel al an" di yebi l ecei mi z bi r alann ort aya -
kdr. Bu, ferdin katld ve eitli gnl l iliki ei t l eri yl e
124 Topl umbi l i m Yaz l ar
Eksik-kurumlam terimi Geilen'den alntdr.
kendi si ni gerekl et i rmesi ni n ya da t at mi n et mesi ni n umul du-
u ekonomi k ve siyasi al andan ayr bir t opl umsal hayat al an -
dr. Evvel ce de iaret edi l di i gi bi , zel al an olay hem yap sal
hem de sosyal -psi kol oj i k uzan ml ara sahiptir. Yap sal ol arak
o, t opl umsal kont rol n en az ndan ni sbet en gevedi i ve ferdin
kendi hayatn eki l l endi rmede hatr saylr bir esnekl i e sa-
hi p ol duu al and r. Sosyal -psi kol oj i k bal amda ise zel alan,
kltrel ol arak kendi ni -gerekl et i rme ve kiisel t at mi n alan
ol arak t an ml anm t r ve t opl umumuzun fertlerinin ou iin
t am da budur. inde ol duka sk bir kont rol al t nda tutulan ve
(i hi yerari si ni n a h ve orta s n fl ar nda ol duu gibi) iini a-
natan zi yade ara ol arak gren kii gnl l ilikilerini (hayat
arkada ndan hobi kul bne dek) semede neml i bir maharet
gst erecekt i r ki "kendi si " ol sun. Di er bir deyi l e zel alan ki-
i iin, byk t opl umsal kuruml ar n (en neml i si ekonomi di r)
bask c , anoni m, paral ilikilerinden daha "haki ki " kabul e-
dilir.
Gnl l bi rl i kt el i kl er alan ol arak zel alan, eksik ku-
rumlam, yani kuvvet l e yap l anmam faaliyetlerle dolu,
yapt r ml ardan zi yade uzl a m ile dest ekl enen ve kesin kural-
lar zay f bir sahadr^^. Mesel a ocuk yet i t i rme ynt eml eri -
nemli bir dereceye kadar kiinin sei mi ne b rak l p, kanun ta-
rafndan ok az s n rl and r l m t r (zorunl u ei t i m ol ay nda ve
ailenin ilgisizlii duruml ar ndaki gi bi ). Bu demek dei l di r ki,
zel alan hi bir kur uma sahi p dei l di r. Onun bizzat kendisi
( mesel a bo zamanl ar deer l endi r me kuruml ar gibi) baz ku-
ruml ar ol ut urmut ur. Fakat bur ada bunl arl a i l gi l enmi yecei z.
Yi ne, ncel eri byk bir kamusal neme sahi p (mesel a siyasi
ve ekonomi k) kur uml ar zel al ana indirilmi ve orada, byk
l de yeni den t an ml anm eki l de de olsalar, kuruml ar ola-
rak ilevlerine devam et mekt edi rl er. te, u andaki t art mal a-
r m z iin neml i olan bu, zel l eme sreci di yebi l ecei mi z, i-
Dini Kurumlar 125
kinci dur umdur . zel l et i ri l en en neml i kurum ailedir. Dini
kuruml ar da buna ok benzer bir sret en gemi l erdi r.
Dnyevi l emeni n umumi gcnn, dini kuruml ar ve
sembol l eri evvel ce neml i veya haki m ol dukl ar t opl umsal a-
lanlardan nasl attn t art m bul unuyor uz. Bu, ol uml u an-
l amda dinin zel l emesi dedi i mi z t opl umsal sreci n ol umsuz
vehesi di r. Zi ra din t opl umun byk kamusal kuruml ar ndaki
nemi ni kaybet mi ol sa da, zel al anda nemi ni korur. Daha-
s, eer bunun istisnalar ol duunu ( mesel a gnmzde Ame-
rikan kiliselerinin sivil hakl ar mcadel el er i ne kat l mas nda ol-
duu gibi) hat rl arsak, gnmz di ni , t ezahrl eri ni n ounda
zel bir kurum ol arak t an ml anabi l i r. Di ni n kurumsal "zel -
l emesi " ok boyut l u uzan ml ara sahi pt i r.
nce; dini kuruml ar n zel kur uml ar ol arak anl a l mas ,
bizi evvel ce ilgilendiren ilevler ve yap l ar n dei i mi ni daha
belirgin hal e koyar. zel al ana ait bi r kur um ol arak di n, t abi a-
tyla, siyasi ve ekonomi k olaylarn kamusal al an ndaki gcn-
den soyut l anmakt ad r. Yi ne, zel al ana ait bir kur um ol arak
din, bu al ana uygun ekiller al maya zorl an r. Bunun ne anl ama
gel di i ni ol duka ayrntl ol arak gzden gei r mi bul unuyo-
ruz. Kurumsal yapt r m ve kurallarn bu eki l de zay fl amas n n
di ndar kiiler iin gnl k hayat l ar nda ne anl ama geldiini i-
yi ce anl amak i mdi daha da mmkndr . En az ndan Amer i -
ka' da ve kol ayca anl a l abi l ecek sebepl er den dol ay , demokr a-
tik syl emi n doas nda mndemi bir ey vard r; o da, ferdin,
gel eneksel dini kurallarn siyasal srel ere tatbiki konusunda
eitli yan l g l ara sahi p ol abi l ecei di r. Bunl ar, salt halkn b-
yk bl mnn kabul nden dol ay , siyasi ol gul ar hal i ne gel i r
ve, mesel a Barry Goldvvater ve Mart i n Lut her Ki ng gibi bi rbi -
rinden ok farkl siyasi ahsi yet l er iin ideolojik mal zeme
hizmeti grrl er. Ancak bu, siyasal al an n ba ms zl n , bu
ba ms zl k yap sal bir ol gu hal i ne gel di kt en sonra, dei t i re-
mez ve sami mi ol arak di ndar olan bir si yaset i dahi , eer siya-
si gayel eri ne ul amak istiyorsa, "gereki ol arak" (yani siyasi
126 Topl umbi l i m Yaz l ar
ama ve art l ara uygun ol arak) davr anmak zor unda kal abi l e-
cektir. Her hal karda siyaset, t opl umumuzun byk bl m i-
in, gnl k hayat n ok neml i bir unsuru dei l di r.
Ekonomi , hemen herkesi n al mas ya da hayatn sr-
dr mek iin baka birinin al mas na ba ml ol duu iin
dai ma neml i di r. Bunun iin, ekonomi k alann zerklii gn-
lk hayat a ok daha fazla et ki de bul unur ve ideolojik ol arak
r eddet mek daha zordur. O hal de di ndar ferdin kendi si , dininin,
hereyden evvel hayat n n neml i bir unsuru olan bir eyl e ol-
duka al akas z ol duunu kabul iin, bi zzat kendi gnl k hayat
t araf ndan kuvvetli bir bask al t nda t ut ul ur. Ferdi n bunu g-
nll veye gnl sz, gizli ya da a k kabul et mesi baka bir
sorundur. Fakat fert "din ve iin bi rarada yr medi i ni "
farkettii l de, "dinin et ki de bul unabi l ecei " baka hayat
al anl ar ar amada daha da gayretli olur. Bunun genel de mm-
kn ol duu al an, zel ilikiler al an d r.
Byl ece di nsel sembol l er fert iin i ve byk kamusal
kuruml ar d ndaki hayat nda bi l hassa neml i hal e gelir. Daha
kabaca ifade edersek, din en fazla "i d et ki nl i i " ol arak
k ymet l i di r. Di ndar fert zel hayat n di nsel i nanl ar na gre
eki l l endi rmede byk bir esnekl i k ve serbest l i e sahi p ol du-
unu grr. O, "setii ki l i seye" kat l makt a serbest ol makl a
kal may p; "i nanc na uygun bi ri yl e evlilik yapmada", ocukl a-
rnn dini ei t i ml eri iin ad ml ar at mada serbest hal e gelir. Yi -
ne o, bo vakt i ni n el verdi i l de "dini kazan ml ar" pei nde
gi t mekt e de serbest t i r ve -eer i st i yorsa ve yak nl ar n raz e-
debi l i yorsa- di ni , zel et ki nl i kl eri , dost l ukl ar ve birliktelikleri
iin ana l t yapabi l i r. En az ndan Amer i kan ort a snfnda o,
byl e t erci hl eri n genel bir t asdi kl e kar l and n ve dahas
t opl umdaki konumunu etkileyici ol duunu dnr. Birey e-
er bu tercihleri yapar sa (zel al andaki kltrel beklentileri
hat rl ayal m) di ni , zel alan iin son der ece neml i olan "ken-
dini bul ma" ve "kendi ni t an ma" hedefleri ynnde bir ara
hal i ne getirebilir. Di kkat edel i m ki, bunl ar sadece zel al anda
Dini Kurumlar 127
Bu uyuumun kurumsal sonular hakknda yeni bir sosyolojik aratrma
iin bkz., Samuel Klausner, Psychiatry and Religion (N.Y.: Free Press,
1964).
Bunun dini literatr balamnda aydnlatc bir tartmas iin bkz., Louis
Schneider and Sanford Dornbusch, Popular Religion (Chicago: University
of Chicago Press, 1958).
38
Bu deerleri ortaya koyan bir cemaat almas iin bkz., John Seeley,
Crestwood Heights (Nevv York : Wiley, 1963).
var l acak gayel er dei l di rl er; onl ar ayn zamanda kendi bal a-
rna son derece neml i di rl er. Tan nacak veya kefedi l ecek
"ben" her eyden evvel zel/kiisel bir "ben"di r. "Kendi ni or-
t aya koyabi l ecek", "yaratc ol abi l ecek" ve zel ilikiler vas -
t as yl a -mahal l i evre, arkada evresi ve en neml i si aile i-
i nde- "ol gunl aacak" ol an, t opyekn ahsi yet i n ite bu k sm -
dr. Beni n bu eki l de anl a m en kuvvetli benzei mi ni moder n
psi kol oj i de, zel l i kl e de psi kanal i z eilimli bl mnde bu-
lur^*^. Haki kat en de, di ni , psi kol oj i k mut l ul uun el de edi l me-
si nde farzedilen faydas a s ndan gr meye doru bir eilim
dai ma mevcut t ur^' .
Dini kuruml ar genel pr ogr aml ar nda kendi l eri ni bu du-
ruma adapt e et mekt edi rl er. Onl ar, hem di ndar hem de ol mayan
fertler iin ayn eki l de genel rehberl i k nemi olan deerl eri -
sosyal deerl er ol arak aile, ocukl ar ve komul uk; ferdi de-
erler ol arak yet i me, zihinsel salk ve kiisel mut l ul uk- kuv-
vetli bir eki l de vurgul amakt ad rl ar. Or t a s n f ameri kan kili-
seleri ve havral ar, genel ol arak ort a snf kl t rnde ol duu
gibi, ai l eye-ynel i k ve ocuk-merkezl i hal k evleri hal i ne gel-
38
mi sl erdi r . Ya, ci nsi yet ve medeni dur um mahal l i kiliselerin
programl ar n n genel ay rdedi ci l t l eri di r. Mahal l i kilise
kamusal kuruml ardan uzakl at iin, kendi si ni mahal l i ya da
zel yerl ei m al anl ar yl a i rt i bat l and rmaya al r ve bazen o-
nun bi r sembol ol ur. Vaaz, di nsel t edavi , ei t i m faaliyetleri,
hatta kilisece dest ekl enen psi kot erapi programl ar ferdin "ihti-
| 2 8 Topl umbi l i m Yaz l ar
yal ar n " -ki bunl ar neredeyse t amamen zel di rl er- kar l ama
abas ndad rl ar. Di nsel kuruml ar n, zel al an n gerek ve ihti-
yal ar na kendi ni uydurmas bir der eceye kadar insiyakidir;
yani bunl ar dei en t opl umsal bekl ent i l ere neredeyse ot omat i k
mukabel el erdi r. Dinsel kur uml ar bazen adapt e ol makt a eki n-
gendi rl er ve ihtiya sebebi yl e byl e davr anmay (mesel a daha
muhafazakar dini ol uuml ar da ol duu gi bi ) reddet mekt edi rl er.
Fakat , di ni n zel l et i ri l mesi ni hem kuramsal hem de teolojik
ol arak merul at rma iin geni apl faaliyetler de mevcut t ur.
Popl er dini literatr, vaaz ki t apl ar , din eitimi ve dini yne-
limli psi kot erapi literatr ve hat t a din hakk ndaki salt kuram-
sal eserl er de bu merul at rma iine hi zmet et mekt edi rl er.
"Beraber ibadet eden aile da l maz" ve "Bu hafta setiin kili-
seye git, kendi ni daha iyi hi ssedeceksi n" gibi sl oganl ar, kili-
selerin zel alann ideolojik gerekl eri ne kendi ni uydurmas n
gzel ce zet l eyen, di ne ynl endi r meni n en t ut ul an sl oganl ar -
dr.
Endst ri t opl umunda din ve aile kuruml ar n n ayn kade-
re kurban gi t mel eri ni n sonucu ol arak din, zel al anda aileyi
kendi ne sosyal a dan daha yak n bul mut ur. Kurumsal al anda
aile yaanan gerek hayat t a gel eneksel dini sembol l eri n zel-
liklerini halen devam ettirdikleri bir yer e sahi pt i r. Bunun kar-
l nda da ai l e, dini kuruml ar n t opl umsal stratejilerinde he-
def alan hal i ne gel mi t i r. kisi de zel l emeni n kurbanl ar olan
bu iki kurum aras ndaki yak nl k, i ki si nde de ort ak olan yeni
bir i deol oj i de, "ailecilik" i deol oj i si nde grl r. Daha genel
anl amda, hem bilgisel hem de kuralsal al anda aileyi hem birey
hem de t opl um iin en neml i sosyal kur um ol arak yor uml a-
yan bir ideolojidir bu. Byk l de Psi kanal i t i k ak mdan -
karlan fikirler; (1) bi rey iin ai l eni n ncel i i , (2) ailenin bire-
yin ilk y l l ar nda en neml i et ki ye sahi p ol duu, ve (3) ferdin
kendi si ni n evl enmesi yl e kurduu ai l eni n bir ahsi yet ol arak
kendi varl iin vazgei l mez bi r "t est et me" al an ol duunu
ort aya koymak iin kullanlr. Bu dur umda da ai l eni n t opl um-
Dini Kurumlar 129
daki en neml i kurum ol duu ne srl r; bunun iaret et mek
istedii ey ise ai l eni n "t emel " ol duu ve bt n di er btn
kuruml arm son t ahl i l de ondan et ki l endi i di r. Ai l eni n "t emel "
ol duu, onun nemi ni n gnmzdeki t asvi rl eri ne bak l arak
kabul edi l ebi l i r; fakat ai l eni n t m di er kuruml ar etkiledii
iddias endst ri t opl umunda gerek kurumsal ilikilerin ol duk-
a tahrifidir. Sosyal bak as hayal ci de ol sa, "ai l eci l i k" ide-
olojisi dini kuruml ar iin son derece merul at r c bir ara o-
larak ilevseldir; nki bt n kuruml ar n u ya da bu eki l de
bal ol duu al ana byk nem vermekt edi r. Eer kiliseler a-
ilenin "t emel " ve neml i ol duuna i nan yorl arsa,
programl ar n ai l e zeri nde younl at rmal ar t amamen hakl
ol acakt r (u sl oganda ol duu gibi: "H ri st i yan aileler, H ri st i -
yan bir ulusu ol ut urur").
Gnmzde dinin dur umu sadece zel l eme ile deil ay-
n zamanda onunl a balantl baka bir sre ile de belirlenir:
"Tekel den ar nd rma sreci ". nsanl k t ari hi ni n byk bl-
mnde, hat t a onal t nc yzy l daki reform hareket l eri nden son-
ra bile, sz konusu t opl uml ar a birletirici sembol l er sal ama
a s ndan dinsel kuruml ar tekelci bir konuma sahiptiler. Bu-
gn ise, deiik dinsel ve dnyevi dnya grl eri bi rbi ri yl e
rekabet iindedirler. Ameri ka' da, ok iyi bilinen tarihsel se-
bepl erl e, bu anl ay "oul cul uk" t eri mi yl e ifade edi l mi t i r.
Topl umda ok say da di nsel kurum mevcut t ur ve bunl ar n hi
biri byl e bir tekelci konumu umamaz (ou da bunu i st emez).
Ameri ka' ya Avr upa gnn t ari hi , bu lkedeki tekelciliin
kal d r l mas yl a ort aya kan (hi biri hkmet e "zel ol arak
t an nmayan" ve herbiri di eri yl e uyum i i nde yaamak zorun-
da olan dini zmrel er si st emi ) bu zel dur umu a kl ar, ve di -
nin tekilikten kar l mas n n sadece Amer i ka' ya has bir fe-
nomen ol mad n gst eri r. Dnyevi l eme ol ay nda bir t r
"oul cul uun" neml i bir rol oynad n syl eyebi l i ri z. -
zerkl emi ekonomi k kuruml ar artk srekli bir dinsel
me r ul a t r ma ihtiya duymazl ar. zer kl emi siyasal ku-
130 Topl umbi l i m Yazlar
ruml ar, amal ar n merul at rma amac yl a halen dinsel sy-
lem unsurl ar n kul l ansal ar da, moder n dur umun t opl umsal
kuvvet l eri nce, dini kur uml ar l a bir ei t ayr l maya itilmekte-
dirler. Di er bir deyi l e, nfusun byk ounl uunun ayn
dini gruba dahil ol duu ( gnmz Fransas mesel a) t opl um-
larda bile dini kurum ( mesel a Kat ol i k Ki l i sesi ) eski dinsel te-
keli el de et mede devl et e yasl anamaz. Bur ada da oul cu bir
dur um ort aya kar ki, eski bask n di nsel grup bu kez dinsel
raki pl erl e dei l , fakat muht el i f sekl er dnya grleri ya da
i deol oj i l erl e, yahut da t amamen di ne ilgisizlikle, rekabet et-
mek dur umundad r . Ayr ca bunun t emel t opl umsal sonular
da o kadar farkl dei l di r. Mesel a Kat ol i k Kilisesi belli bir
t opl umda Prot est an ve Yahudi l er l e iyi gei nmek ya da Kom-
ni zm ve baz di er yar dinsel zel l i kl ere sahi p siyasal ideolo-
j i l er l e kar kar ya gel mek, veya insanlar ayi ne gt rmeye
yarayan eski t opl umsal bask n n artk et ki si z kaldn grmek
dur umundad r . Gel eneksel t ekel , btn bu dur uml ar da ykl-
mtr.
Rekabet , bir pazarn ort aya kn dourur. Di er bir i-
fadeyl e, tekelci din i nsanl ara zorl a kabul et t i ri l di yse, tekelci
ol mayan din de i nsanl ara "pazar l anmak" zor unda kalmtr.
Gnmz dinsel dur umunun pazar nitelii hem t opl umsal
form hem de dini kur umun fikirsel yap s a s ndan neml i
sonul ar dourmakt ad r. Sosyal forml ar al an nda ort aya kan
sonul ar zeri nde bi raz da ol sa tafsilatl ol arak durmut uk.
Bunu k saca zet l ersek di yebi l i ri z ki, dini kuruml ar "pazarla-
ma" ilerini etkili t arzda yapacak eki l de organi ze edilmelidir.
Bu da her eyden evvel onlarn brokrat i kl emesi demekt i r.
Fakat dinsel kuruml ar n sadece i sosyal yap l ar nda deil,
birbirleriyle ilikilerinde de bir dei me meydana gelecektir.
Topl umun baz kat manl ar nda, zel l i kl e aa kat manl ar nda,
klasik anl amda serbest gi ri i m dzeyi nde snrsz rekabet ha-
len mmkndr . Ama dini ol uuml ar n ye ve gelir asndan
kayna n ol ut uran daha kibar ort a snfta ise bu t i p rekabet
Dini Kurumlar 131
39
Bunun daha tafsiiath bir tartmas iin bkz., Peter Berger, "A Market Mo-
del for the Analysis of Ecumenity," Social Research (Gz, 1963), ss.77.
Yine, bunun dnyevileme balamnda umumi bir tartmas iin bkz..
Berger, The Sacred Canopy, s.2.
artk git gi de prat i k ol makt an kmakt ad r. Din mt eri si ni n
aydn ounl uu, sktrc ve kztrc ynt eml er e dayan k-
ldr. Dahas , dinsel pr ogr aml ar (zel l i kl e yeni bir kilise ina-
s) yl e masrafl hal e gel mi t i r ki, daha rasyonel bir eki l de
pl anl anmak zorundad rl ar. Bu da, bu pl anl aman n al andaki di -
er "firmalarla" i bi rl i i ne var l arak yap l mas n gerekt i ri r
niteliktedir.
Bu rasyonel zaruret sonucu dinsel zmrel eri n i bi rl i i nde
byk bir art ol mut ur. Gnmzde bt n kiliseleri bi rl e-
tirme hareket i ni n ard ndaki t ek faktrn bu ol duunu sanmak
safadr bel ki ; fakat bunun byk i ht i mal l e en neml i sosyal -
yapsal faktr ol duunu syl eyebi l i ri z. Serbest pazar rekabet i
benzet mesi ni kul l anmaya devam edersek, gnmzdeki bir-
liktelik "kart el l eme", yani ok say da byk ve aklc faaliyet
gst eren rakiplerin karlkl uzl a ml ar ol arak yor uml anabi -
, . 39
lir .
Tekel ci l i kt en ar nd rma, ayr ca, di nsel muht evay da et-
kilemitir. Ni sbet en basi t l et i ri l mi bir eki l de syl eyecek o-
lursak, dini kuruml ar n "rnl eri ", "satlabilir" ol mak zorun-
dadr. Ort a a kyl l eri ni cehennem at ei yl e ve azap ile kor-
kut mak baka bir eydir, zengi n muhi t l erde yaayan i nsanl ara
ve ev han ml ar na byl e bir aki deyi pazar l amak ise bambaka
bir ey. Di er bir deyi l e, t ket i ci ni n ihtiyalar di kkat e al n-
mak zorundad r. El bet t e, "rnn" ilahi kaynakl ol duunu id-
di a eden bir kurum iin bunu yapmak pek kol ay dei l di r. Bun-
dan dolay aki devi dei me sreci pek kabul edi l mez ya da
grmezl i kt en gel i nmek istenir. Fakat en az ndan liberal Pr o-
testan ya da Yahudi grupl ar nda, moder n dur uml ar da yaamak
iin gerekli akidevi dei meyi mer ul at r maya ynel i k bir ge-
132 Topl umbi l i m Yaz l ar
^ Bu kavram da Gehlen'den alntdr. Bkz., Luckmann, Invisible Religion
(dipnot 34'deki aUf).
rekel er sistemi gelitirilmitir. Yi ne psi kanal i st dnceden
al nm fikirlerle ol duka ykl en yayg n Amer i kan formunda
bu, "dini i ht i yal ar" t eori si ni ol ut urmut ur. Di ni kuruml ar n
ilevi, bu "i ht i yal ar n" kar l anmas ekl i nde yeni den t an m-
lanmtr. Tket i ci ni n ihtiyalar t ekdzel et i ke dini "rn-
ler" de "st andart l ama ya da marjinal a dan farkl l ama" di -
yebi l ecei mi z, ekonomi k a dan anl a l abi l i r srel erden
gemi t i r. Ana grupl ar aras ndaki en keski n i nan farkllkla-
r nda yumuamal ar meydana gel mi t i r. Ayn zamanda her bi-
rinin belirgin zel l i kl eri nde de yeni vurgul ar n ort aya kmas
zorunl ul uu domut ur . lk sre, t ket i ci ilgisini devam et-
t i rme i ht i yac ndan; ikincisi ise baka raki pl eri n pazarda bulu-
nabilen rnl eri nden kendi rnnn daha farkl ol duuna t-
keticiyi ikna et mek gi bi , bi ri nci si yl e eit neme sahi p, bir ihti-
yat an domut ur .
Sosyal psi kol oj i ni n kabul l eri nden birisi t opl umsal yap -
daki dei mel eri n ve grupl ar n psi kol oj i k yap s ndaki dei-
iklerin karlkl iliki iinde ol dukl ar d r. Din de psikolojik
bi r fenomen ol duundan, di ni n sosyal dur umundaki deiikli-
in, onun ferdi bilinteki yer i nde bir t ak m dei mel erl e ala-
kal ol duunu syl eyebi l i ri z. Bu sorunl a ilgili kaynakl ar m z
henz az ol mas na ramen, ferdi bi l i nt e di ni n dur umunun de-
i mesi "znel l eme" ol arak tanmlanabilir' "' . Ayn eyi ol um-
suz a dan ifade edecek ol ursak, dei me di nsel ierik asn-
dan bir "objektiflik" kayb d r. " Sbj ekt i f ve "obj ekt i f ile tam
ol arak neyin anl at l mak istendii bur ada bizi pek fazla ilgilen-
di rmi yor. Ancak, basi t e ifade edecek ol ursak, bu t eri ml erl e
kast edi l en ey, dnyan n herhangi bir yor umunun fertler iin
mmkn ya da gerek (yani "nesnel ol arak gerek") ol ma de-
recesi di r. Mesel a biz dnyan n yuvar l ak ol duu nermesi ni
"nesnel ol arak gerek" kabul ederi z. Bu da demekt i r ki, biz
Dini Kurumlar 133
41
Burada zetlenen hususlarn geni uzanmlar bilgi sosyolojisinin ilgi ala-
ndr. Elbette bu sorular burada incelenemez; fakat onlarn hem din sosyo-
lojisi hem de din psikolojisi iin son derece nemli olduuna iaret iin
yeterli ey sylenmitir yukardaki saUrlarda. Bilgi sosyolojisinin sistemli
istesek de i st emesek de dnya yuvarl akt r ve zi hni mi zde de
(yani "znel ol arak") bunu dei t i rmek iin hi bi r ey yapa-
may z. Fakat , gel eneksel i nl i l er iin dnyan n, t am ort ada
kendi lkeleri ol mak zere, dmdz ol duu t am anl am yl a
"objektif ol arak gerek" idi. mdi , oumuz, bi zden biri ile
gel eneksel bir inli aras ndaki t ar t mada delillerin oun-
lukla bizi dest ekl eyecei ne i nansak da, bur ada neml i olan
nokta ok az m z n bu delilleri bilfiil sunabi l ecei ve, her du-
rumda, kendi gr mze sahi p ol uumuzun del i l l er hakk nda
bir mt al aadan kaynakl anmad d r. Bi z kendi gr mze,
inli kendi si ni nki ne nasl vard ysa yl e vard k. Bu da, evre-
mi zdeki herkesi n bu grn gerei t emsi l ettiini kabul ve
bt n ilgili ot ori t el eri ni n (ret menl er, seyahat acendal ar ve
corafyac l ar) bunun mmkn olan t ek gr ol duuna bizi i-
nand r mal ar mdand r . Di er bir deyi l e, bir eyin "nesnel ol a-
rak gerek" ol duuna dai r kabul , t opl umsal dor ul ama, yani
bunun t amamen gerek ol duunu devaml ve tutarl ol arak
t asdi k eden baka i nsanl ar t araf ndan dor ul anmas yl a retilir.
Dahas var; "nesnel l i i n" bu t opl umsal inas sadece t abi at
konusunda ol may p, i nsanl ar n kendi l eri t araf ndan yarat l an
kltrel ve t opl umsal dnyal ar hususunda da meydana gelir.
Bizi inandran eyler, kk bir ol an ocuunun oyuncak be-
bekl erl e oynamamas ve bykl eri n de araba al mamas ge-
rekt i i ne ikna eden t opl umsal aral ar n ayn s d rl ar. Ancak,
t opl umsal t asdi ki n zayf, bl nm veya seyrek ol duu du-
ruml arda, t asdi k edilen ey daha az "obj ekt i f ol arak gerek"
gr nmeye balar. O, artk, hakk nda farkl grl eri n ol abi l e-
cei bir mesel e hal i ne gelir; yani "znel l emi " hal e gelir .
134 Topl umbi l i m Yaz l ar
bir sunuu iin bkz., Peter Berger and Thomas Luckmann, The Social
Constnction of Reality (Garden City, N.Y.: doubleday, 1966).
mdi , u ana kadarki t art mal ar, gel eneksel ol arak dn-
yan n dinsel yoruml ar n n "nesnel gerekl i i ni " srdren t op-
lumsal srel eri n zayf, bl nm ve seyrek ol dukl ar n gs-
t er mi ol mal d r. Di nsel kur uml ar t opl umsal hayat n kesin, ku-
atc sembol l eri ni t ekel i nde t ut ma i mt i yaz ndan mahr um kal-
m l ard r. Bi rey, artk, hayat n n byk bl mn di nsel sem-
bollerin ya hi ol mad , ya da ok aza i ndi rgendi i al anl arda
gei rmekt edi r. oul cul uk sebebi yl e de birey, farkl farkl ve
ounl ukl a da bi rbi ri ne zt di nsel grl erl e kar karyadr.
Din artk bi r zamanl ar ol duu gibi t m t opl umun byk, "p-
he gt r mez" gerekl i i dei l di r. i mdi sei m ans n n mm-
kn ol mas ol ay n n bizzat kendi si dini "nesnel gerekl i k" ni -
t el i i nden mahr um klar. unu kaydedel i m ki, dnyam z n
baka di er yoruml ar hususunda byl e bi r sei m ans mevcut
dei l di r. Bugn dnyan n dz ya da yuvarl ak ol duu hususun-
da bir seme ans m z n ol duunu syl emek hi bir anl am ifa-
de et mez. Eer biz dnyan n dz ol duuna i nanmay seersek,
bu bi zi m son derece cahil veya t amamen aptal ol duumuzun
a k delilidir. Di er taraftan biz, yer i nde bir Amer i kan deyi -
mi yl e, "dinsel t erci h"e sahi p ol makt a serbest i z. Temel de bi-
reysel kararl ara (yani "znel " srece) dayanar ak bir Hristiyan
grubunu di eri ne tercih edebi l i ri z veya hi bir tercih bildir-
memeyi seerek, az veya ok, bi l i nemezci l i i n a' rafnda otur-
maya devam edebi l i ri z. Ve dahas , dini kuruml ar n t opl umdaki
herkes iin "neyin ne ol duu"nu resmi ol arak bel i rl emedeki
t ekel ci gcn kaybet mesi sebebi yl e bu t erci hl eri n hepsini bir
tarafa atabiliriz.
"Terci h", "menfaat ", ya da "gr " ol arak kabul edilen
dini fikirler, bi l i nt e, sorgusuz kabul edi l en bi r gerekl i k ola-
rak di nden farkl bi r yer e sahi pt i rl er. Eski zamanl ar da din, hi
bir zaman phe edi l emi yecek eyleri kapsayan bilin dzey-
Dini Kurumlar 135
lerinde bul unurdu. Bugn din, i nsanl arm, hakkmda ayr l a
debi l ecekl eri di er bir ok fkire psi kol oj i k ol arak benzer
hale gel mi t i r. Eer bilincin farkl dzeyl ere sahi p ol abi l ece-
ini kabul edeceksek, di ni n bilincin daha deri n dzeyl eri nden
daha yzeysel t abakal ar na akt m syl eyebi l i ri z. Yani din
artk "znel l emi t i r". A k hal e gel di i ni mi d et t i i m bu s-
re, ne moder n insann ruhundaki bir gi zeme atfedilebilir, ne
de (mesel a moder n bilimin veya eitli ateist ideolojilerin et-
kisi gibi) dini ol mayan ya da din kart fikirlerin et ki si yl e a-
kl anabi l i r. Bu sre, ancak toplumsal yapmm dnm ve
bunun sonucu olarak dinin toplumsal yerindeki deime ile
irtibatlandrlarak anlaabilir. Yani , di ni n "znel l emesi ",
onun t opl umdaki bi reysel l emi ve t eki l i kt en kal d r l m ko-
numunun psikolojik sonucudur. Onu, hi de t eol oj i k ol mayan
sebepl erl e (dinin moder n t opl umda sosyal ve psi kol oj i k ba-
kalam ve bunun get i rdi i , gel eneksel dini i nanl ardaki ge-
erliliin zayflamas gi bi ) i st enmeden meydana gelen bir e-
yin merul at r l mas ol arak anl arsak, gnmzdeki dini d-
nceni n ounun ( mesel a bugn Ameri kal dnrl er ara-
s nda son derece popl er olan Paul Ti l l i ch' i n dncesi ni n)
daha iyi anl am ifade edecei ni bir defa daha grrz.
zet ve Sonul ar
Tart mam z n sonuna gel di i mi ze gre, bi r kez daha baa d-
np Amer i kan kolej renci l eri ni n din hakk ndaki fikirlerine
bir gz at al m. Or ada kar m za, belirli "i ht i yal ar " kar l ayan
bir din anlay km t . Fakat bu "i ht i yal ar " kar l amaya
mukt edi r inanlarn hangi l eri ni n di nde yer al abi l ecei konu-
sunda byk gr ayrlklar bul mut uk. Ayr ca, kiisel ve
t opl umsal uyum ile dinin kuvvetli bir bi rl i i ne ahit ol duk.
Zat en bat an da, bu tip fikirlerin din fenomeni ni n bilimsel an-
l a m nda pek yard mc ol amayaca a kt . Yi ne de bunl ar
t opl umumuzda dinin ne hal de ol duu ile ilgili bilgi ver mede
gayet faydaldrlar. renci l eri n cevapl ar nda din u ekilleri
al m t : tketici konumundaki di ndarl ar n bekl ent i l eri ni kar-
l amaya pr ogr aml anm bir di n; i nanl ar ve aki del er a s n-
dan erozyona uray p mul akl am bir di n; kiinin psi kol oj i k
sorunl ar nda t erapi ilevi gren bir di n; ve ni hayet , aile ve
136 Topl umbi l i m Yaz l an
""^ Din sosyolojisi alanndaki almalar u ana kadar ngilizce'ye kazand-
rlmam olan Sabino Acquaviva.
komul uun zel dnyal ar nda birletirici bir sembol ol arak
di n. i mdi , fenomeni n kapsaml bir sosyol oj i k yor umuna bu
verileri yerl et i rebi l i ri z. Byl e bir sosyol oj i k yor umun (pra-
tikten ayr ol arak) dnsel faydasn veya geerl i l i i ni , hepi-
mizin iinde varol duu gnl k hayat dnyas na ne dereceye
kadar k t ut t uuna bakarak s nayabi l i ri z.
Sosyol oj i ni n al an na giren ve dei nmemi z gereken son bir so-
run daha vard r. Dinin t opl umdaki nemi ni n ve son zamanl ar-
da dinin urad kkl dei i mi n bir manzaras n vermeye
altk. Sosyol oj i ni n, di ni n gel ecei hakk nda her hangi bir
t ahmi n yapma dur umunda ol up ol mad n sormak mant kl -
dr. Mesel a, modern t opl umun yap s n gz nne al d m zda,
dnyevi l eme ve zel l eme srel eri ni n yak n gel ecekt e kkl
bir eki l de t ersi ne dnmesi mmkn dei l di r. Fakat bir soru
daha vard r ki bi zzat din dnyas n n iinden gel en baz d-
nrl er t araf ndan da ynel t i l mekt edi r: Acaba din uzun insanlk
t ari hi ndeki yeri ni n sonuna m yakl amakt ad r , ya da acaba biz
daha i mdi den "H ri st i yanl k-sonras " veya "di n-sonras " a-
da m ya yor uz? Moder n t opl umun eitli al anl ar nda di ni n i-
nie getiini gst eren verileri di kkat l i ce bel gel eyen bir tal-
yan Kat ol i k sosyol og, a ka, artk "kutsaln sonuna" var p
varmad m z s o r m u t u r B u soruya gveni l i r bir cevap
ver mek sosyolojik t ahmi ni n gcn her hal de aar. Fakat bir
t ahmi nde bul unma cesaret i ni gst erebi l i ri z. Tart mal ar m z n
bal ar nda, kutsal fikrinin nasl da i nsan n, gerekl i i n t mn
kapsayacak ve kendi hayat na mut l ak ve nihai bir anl am vere-
cek bir dzen mi di ni ifade ettiini gr mt k. Di n, baka ne
ol ursa ol sun, insann kainat nihai ol arak anl aml ol acak ekil-
de t an ml ama abas ve aray d r. Bu aray ve aban n insan
t ecrbesi nden ve bu t ecrbeyi somut hal e get i ren t opl umsal
yap l ardan kaybol up gi t mesi mmkn dei l di r.
CLI FFORD GEERTZ, PETER BERGER VE DN:
FARKLI VE DE EN GRLER '
Robert A, Segal
zet
Clifford Geertz, Mary Douglas, Victor Turner, Robert Bellah,
Peter Berger ve Erik Erikson dine olduka yeni bir toplumbi-
limsel yaklam sergilemektedirler. Yine de onlar arasndaki
farkllklar, benzerlikler kadar nemlidir. Alt dnrn hepsi
de, dinin, hayat anlama veya anlaml klma grevi grdnde
hemfikirseler de, bu anlamn ierii ve nasl yaratld husu-
sunda hayli ayrlrlar. Geertz ve Berger rnekleri bu farkllklar
aydnlatmaktadr. Dier yandan, bu alt dnrn bizzat kendi
grlerinde de baz deimeler meydana gelmitir; Geertz ve
Berger rnekleri bunu da aa karacaktr. [Mesela] ilk d-
nem Geertz'i dinin toplum zerine etkisi ile ilgilenirken; sonraki
Geertz dinin fert zerine etkisiyle ilgilenir. nceki Geertz dini
"aklar"ken, sonraki Geertz onu "yorumlar/anlar". Berger de
nceleri hem dinin etkisini hem de din savunularn eletirirken,
sonralar ikisini de tasdik eder. nceki Berger, toplumsal bi-
limlerin dinin hakikati hususunda herhangi bir deerlendirme
yapamayacaklarn ileri srerken, sonraki Berger bunu yapabi-
leceklerini ne srer.
Gi ri
Clifford Geert z, Mar y Dougl as, Vi ct or Turner, Rober t
Bel l ah, Pet er Ber ger ve Erik Eri kson din arat rmal ar al an n-
daki bilginler t araf ndan en fazla t akdi r edi l en ada t opl um-
sal bi l i mci l erdi r. Bu alt si ma da, di ni n t opl umbi l i msel i nce-
l enmesi ni , i nanan n bak a s n grmezl i kt en gelen hat t a k-
Robert A. Segal, "Clifford Geertz and Peter Berger on Religon: Their
Differing and Changing Views", Aniropology and Hmanism Ouarterly
15 (3), 1990. ss. 2-20
138 Topl umbi l i mi Yaz l ar
mseyen bi r t ut umdan, kabul eden bi r t ut uma dnt r mekl e
t an n rl ar.
Daha nceki bi r ar at r mamda ( Segal , 1985) bu kiilerin
["mminin bak a s " ile] gerekt e din arat rmac l ar n n
mmi ni n bak as dedi kl eri eyi kast et medi kl eri ni syl e-
mi t i m. Al t ahs n da dedi i udur: Di n, mmi nl er i n i ddi a et-
tii gi bi , tanr ile irtibat kur ma deil hayat anl aml and r ma i-
levi grr. Onl ar n ouna gre, evet, t anr ile irtibat hayat en
iyi eki l de anl aml k l abi l i rse de, bu iliki bi r anl am- yar at ma
arac ol up bizatihi ama dei l di r.
t e yandan; onlarn hepsi mmi ni n di ni n kkeni , etkisi
ve anl am n n t esi nde onun dorul uu iddialarn da kabul e-
di yor dei l di r. Turner, t opl umsal bilimcileri di ni n hakikatini
reddet t i kl eri iin a ka eletirir. Greci Dougl as, her kltrn
farkl dinsel i nanl ar n n dor ul uunu kabul eder. Ancak son
dnem Bellah' ayn eki l de di ni n dor ul uunu ilan ederken
unu da der: Din bi zzat dnya hakk nda dei l , sadece dnya-
nn insan t araf ndan alglan hakk nda haki kat i ddi al ar nda
bul unur. Bundan dol ay ona gre din "i nan t esi "di r. Sonraki
Ber ger ise, t opl umsal bilimlerin -fiilen yapt kl ar n syl emese
de- t anr n n varln t asdi k edebi l ecekl eri ni savunur. Geert z
ve Eri kson dikkatli bi r eki l de kendi l eri ni di nsel inancn [ne-
densel ] aklanmasyle s n rl ay p, onun haki kat i ni deerlen-
dirmeyi bir tarafa brakrlar.
Bu alt bilginin grl eri ni n, mmi nl er i n grl eri ne ne
kadar yak n ol duu bu makal eni n konusu dei l di r. Konumuz;
onl ar n grl eri ni n bi rbi ri ne ne kadar yak n ol duudur. Nas l
ki nceki yaz mda bu alt dnr n di ne, i nananl ardan farkl
eki l de bakt kl ar n iddia et t i ysem, i mdi de onl ar n, dini bir-
bi rl eri ne gre de farkl ele aldklarn ileri sryorum. Geert z
ve Berger' i r nek ol arak al aca m.
Geer t z ve Berger' i n grl eri de di er adal ar gibi de-
i meye uram t r. kisi de ncel eri , eski t opl umsal bi l i mci l e-
Geert z, Ber ger ve Din 139
re u andaki nden daha yak nd rl ar. Geert z' i n vurgusu dinin
t opl um zeri ne et ki si nden fert zeri ne et ki si ne kaym t r; sa-
dece di ne deil genel ol arak kl t re yakl a m da "a kl ay c "
bak a s ndan "yoruml ay c " bak a s na dnmt r .
Berger' i n, di ni n hem etkisi hem de t emel i konusundaki deer-
lendirmeleri de ol umsuzl amadan ol uml amaya dnr ken;
sosyal bilimlerin dinin haki kat i ni deer l endi r emeyecei fik-
ri nden de deerl endi rebi l ecei fikrine gel mi t i r.
Geert z ve Berger: Benzerl i kl er ve Farkl l kl ar
Geert z ve Ber ger farkl grnsel er de, baz t emel grl e-
ri payl amakt ad rl ar. kisi de i nsanl arm hayat anlaml klma
gayret i nde ol dukl ar n kabul ederl er. kisi iin de anl am aray -
karn doyur ma aray gibi dei l di r. Bunun birinci sebebi ;
anl am yarat man n bir i ht i ya deil bel i rl eyi ci bir nitelik ol ma-
sdr: nsan ol mak hayat t a anl am aramaktr. kincisi; anl am a-
ray -yi yecek aray gi bi - gei ci ol arak bi l e doygunl ua u-
latrlamaz; nk insanlar hayatn bt n al anl ar nda anl am
ararlar ve hi bi r zaman onu t am ol arak bul amazl ar. ncs;
anl am, yi yecek gibi, bul unan ya da yet i t i ri l en deil yarat l an
bi r eydi r: Hayat anl aml and r mak hayat n nasl ol duunu ke-
fet mek deil, onu belli bir t arzda dzenl emekt i r.
Yi ne de, Geert z' i n anl am ar ama gr ile Berger' inki a-
ras nda bul unan farkllklar en az benzerl i kl er kadar aktr.
Berger' e gre bu aray biyolojik kkenl i di r: O i nsanl ar n do-
utaki "eksik" yap l ar ndan dol ay d r. Freud' cu ant ropol og
Geza Rohei m' e gre insann eksi kl i k hali onlar yar d ma
muht al a ve byl ece mr boyu sren bir fiziksel gvenl i k
aray na i t erken; Berger' e gre bu onu "pr ogr aml anmam " ve
bu sebebl e de mr l k bir varolusal gvenl i k aray i i nde
brakr: "nsan d ndaki canl varl kl ar hayat a son derece ge-
limi ve yn iyice bel i rl enmi drt l erl e katlr. Bunun so-
nucu ol arak da onl ar, igdleri t araf ndan neredeyse t ama-
men belirlenen bir dnyada yaar. Bu dnya i mkanl ar a s n-
140 Topl umbi l i mi Yaz l an
dan kapal d r ve hayvanl ar n yap l ar t araf ndan sanki
programl and nIm t r. . . Bir fare dnyas , bir kpek dnyas ,
bir at dnyas vs. vard r. nsan n dout aki i gdsel yap s ise
hem fazla gel i memi hem de t r e zel bir evr eye doru y-
nel t i l memi t i r. . . nsann dnyas kendi yap s tarafndan eksik
programl anm t r. O a k bir dnya; yani insann kendi yap p-
et mel eri ile eki l l endi ri l ecek bir dnyad r " (Berger 1969, 5;
kr. Berger ve Luckman 1967, 47- 52) . Berger, "Bundan dolay
ahsi yet gel i t i rme ve kl t re kat l ma manas nda ' insan ol u'
sreci ni n bi yol oj i k bir t emel i vard r" derken (Berger 1969),
hayat anl aml k l man n bi yol oj i k bir et ki nl i k ol duunu deil,
fizyolojik bir ol gunl amam l n buna zorl ad n kast eder.
Yal n zca din dei l , bt nyl e kl t r bu ol gunl amam l te-
lafi et mek iin ort aya kar.
Geert z' e gre de insan tabiat kl t r ve biyolojinin bir ka-
rmdr. Fakat ona gre kltr, bi yol oj i ye uymaktan zi yade
onu ekillendirir. Berger' e gre kl t r "i nsan n biyolojik yap -
snn dorudan bir .sonucu" iken ( Ber ger 1969, 5), Geert z' e g-
re nedenidir: "Homosapi ensl eri n beyni , Aust ral opi t heci nesi n
beyni ni n kat bykl e sahi p ol duu iin insann beyinsel
gel i i mi ni n byk bl m kl t rn bal ang c ndan nce dei l ,
sonradr. . . " (Geert z 1973, 64). "nsandaki biyolojik evri mi ni n
son merhal el eri ni n, kltrn gel i i mi ni n ilk basamakl ar ndan
sonra meydana geldii doruysa; bunun t el mi hi ' temel' , ' saf
veya ' bel i rl enmemi / art l anmam ' , yani i nsan n dout an ya-
ps anl am nda insan t abi at n n ilevsel ol arak ok yet ersi z ol-
duudur . Al et l er, avl anma, aile yap s ve, daha sonra, sanat,
din ve ' bilim' insan somat i k ol arak bi i ml endi rmi t i r. . . "
(Geert z 1973, 82-83). Berger gibi Geer t z de kl t rn insan fiz-
yolojisini t amaml ad ndan bahseder ( Geer t z 1973, 75-76), fa-
kat vurgusu daha zi yade kltrn Fizyolojiyi nasl ekillendir-
dii zeri ndedi r.
Di er yandan Geer t z anl am aray n n kkeni ni , Berger' in
aksi ne insann eksi kl i i ne bal amay p, bu aray n dout an
Geert z, Berger ve Din 141
ol duunu ihsas eder. Bu aray m sadece belli t rdeki t opl um-
lara ve onl arm da belli kat manl ar ma has ol duunu ileri sren
Max Weber' i n aksi ne de, bu aray m evrensel ol duunu d-
nr. Weber' e gre ilkel din, anl amdan zi yade t emel ihtiyalar
kar l arken, Geert z hayat a veri l en "anl am"a meydan okuyul a-
rn "hayatiyetini sr dr mek isteyen her -' ilkel' bile ol sa- dinin
bir eki l de st esi nden gel mek zor unda ol duu sorunl ar ol du-
unu" syl er (Geert z 1973, 100). O hal de, Geert z' e gre anl am
aray neredeyse dout and r.
Hem Berger hem de Geer t z hayat n anl am na ynel en
t ehdi t l erl e ilgilenirler. kisi de sregel en zdrab ve tarihsel
tehditleri ele alrlar; Geert z' de bu zel l i kl e nc Dnya' y
etkileyen Moder ni t e iken, Berger' de ise daha zi yade Birinci
Dnya' y [Bat ' y ] et ki l eyen Moderni t edi r. Berger' e gre, ha-
yat a verilen anl am; Geert z' e gre ol duundan ok daha fazla,
clz ve krlgandr. Geert z' e gre i nsanl ar anl am ifade eden bir
dnya ina etmeli iken, Berger' e gre dnyay srekli ol arak
yeni den ina etmelidirler: "Kl t r insan tarafndan devaml -
retilmelidir; yeni den ret i l mek zorundad r. Bundan dolay o-
nun yapsal unsurl ar , doas gerei dei meye mahkumdur "
(Berger 1969, 6).
Geer t z ve Berger' in pei nen kabul ettikleri bir husus, in-
sanl arm ancak kol l ekt i f ol arak hayat a anl am verebi l ecekl eri -
dir. kisi iin de, din de dahil kl t r t opl umsal bir yarat d r.
Tek ba na hi bi r fert onu yar at amaz ve devam et t i remez. Ha-
yatn anl aml k l nmas t opl umdan zi yade ferde hi zmet etse de,
onl ar ancak beraberce bu anl am koval ay p gelitirebilirler.
Bundan dol ay Geer t z "Her fert kl t rsz bir dnyaya doar
ve, sonradand r ki, kendi zi hni / i -dnyas vas t as yl a evresi n-
de, bir rmcei n i yap s ndan a rmesi gibi, byl e bir dn-
ya ina eder" anl ay na son derece alayc bakar (Geert z
1968a, 99) . Ayn eki l de Berger de kendi si ni n biyolojik kl t r
anl ay n n, kltr kol l ekt i f bi r r nden zi yade bireysel bir
yarat hal i ne getirdiini reddeder: ' "nsan kendi kendi si ni
142 Topl umbi l i mi Yazlar
retir' ifadesi hi bi r eki l de bir t r pr omet eci gr olan ' tek
ba na fert' fikrini t azammun et mez. nsan n kendi ni retimi
dai ma ve zorunl u ol arak t opl umsal bir itir. nsanl ar bt n
sosyo-khrel ve fizyolojik rgl eri yl e insani bir evreyi be-
raberce retirler. Bu rgl eri n hibiri insann biyolojik yap -
snn rnl eri ol arak grl emezl er. . . " ( Ber ger and Luckmann
1967, 51). Hem Berger hem de Geert z' e gre, ne kiisel bir din
ne de kiisel bir kl t r mmkndr .
Berger hayat anl aml klan i nanl ar n kendi l eri yl e ilgile-
nir; Geer t z ise daha zi yade onlarn t ezahrl eri yl e; ama sadece
din, ideoloji ve sanat gibi bi l i ndi k al anl ardaki t ezahrl eri yl e
dei l , daha fazla, informal ve - hor oz d gibi- grnt e
nemsi z faaliyetlerdeki t ezahrl eri yl e ilgilenir. Berger' e gre
din esas itibariyle bir i nanl ar bt n iken, Geert z' e gre o, i-
nanl arl a sar mal anm ol sa bile, esas nda bir hayat tarzdr.
Bi r ant r opol og ol arak Geert z, bi l hassa -dinsel ol anl ar da
dahi l - yabanc inanlar ve uygul amal ar anl amakl a megul -
dr. Onun, baka dinleri a kl amakt an onl ar yor uml amaya
gemesi ni n t am sebebi , onlar anl aman n a kl ay c ol makt an
zi yade yoruml ay c bir et ki nl i k ol duu yarg s d r. Bir t opl um-
bilimci ol arak Berger ise, t amamen ol masa da byk l de
modern Bat dinlerini konu edi ni r ve onlar anl ad kanaat i n-
dedir.
Geer t z sadece bakal ar n n grl eri ni kavr ama ile ilgile-
ni p onlar kabul et me mesel esi ni amaz bile. Onun grececi l i -
i, kavr amakl a ve al g l amakl a al akal d r; ahl aki dei l di r. Bu
greci l i k bakal ar n / t eki l eri deer l endi r mekl e deil anla-
makl a ilgilenir (Geert z 1984). "Kl t r e semi ot i k yakl a m n
hedefi. . . onl arl a -terimin geni l et i l mi bir anl am yl a- [sadece]
konuabi l mek iin baka i nsanl ar n iinde yaad kl ar kavram-
sal dnyaya gi rebi l mekt e bize yard mc ol makt r " (Geert z
1973, 24) . "Yoruml ay c ant ropol oj i ni n temel grevi , bizim
derin sorul ar m za cevap bul mak dei l , [sadece] bizi tekile-
Geert z, Ber ger ve Di n 143
rin... verdii cevapl ara ul at rmak ve o cevapl an insann de-
di kl eri ni n sonra dan l abi l ecek kay t l ar na dahil et mekt i r"
(Geert z 1973, 30). Ama teki kl t rl eri bi l mek deil onlar
anl amakt r. Geer t z birilerinin di nsel grl eri ni savunmak iin
dei l , sadece t eki l eri n grl eri ni sunmak iin yazmakt ad r.
Ber ger ise, kendi di nsel grl eri ni savunmak iin yazar.
O, di ndarl ile t opl umbi l i mci l i i ni uzl at rma abas ndad r.
Di er yandan o, ak eki l de ahl ak d r: Hi sak nmadan di ni n
uygunl uunu deerl endi ri r. Geer t z di ni n ne kadar iyi ilev
grdn sorarken, Berger bunun gereki p gerekmedi i ni so-
rar. Berger' in hem di ni n bu anl am verici et ki si ni bal ang t a
reddi , hem de sonraki tasdiki onun ahl ak l n sergiler.
Geert z, yabanc inanlarn ve uygul amal ar n mnasi p o-
lup ol mad ile i l gi l enmedi i gibi, doru ol up ol mad kl ar n
da t art maz. Ona gre di ni n haki kat i met af zi ksel bir mesel e-
dir ve kendi si ni n bi l i msel erevesi ni n d ndad r. Berger ise,
dinin uygunl uu kadar onun haki kat i yl e de ilgilenir. Daha
doru bir ifadeyle; o dinin haki kat i ni kabul eder ve t opl umbi -
limlerinin onun haki kat i ni anl ayabi l me yetisini vurgul ar.
Topl umbi l i msel tarafszlktan di ni n haki kat i ni n t opl umbi l i m-
sel onay na geii onun ana megul i yet i ni d avurur.
Geert z ve Di n
ki dnemdeki Geert z' e gre de, bt n i nsanl ar hayat a
anl am ver me mcadel esi i i ndedi rl er. ' Anl am' a t ehdi t l er
kaynakt an doar: A kl anamayan, dayan l amayan ve meru-
l at nl amayan (unjustifiable) deneyi ml er. " kmazl ar,
zdraplar ve zmsz ahlaki el i ki l er duygusu al abi l di i ne
youn hal e gelir veya ok uzun sre devam ettirilirlerse haya-
tn anl a l r/ anl aml ol duu ve bi zi m, d nmek yol uyl a ha-
yat t a kendi mi ze bir yn i zebi l ecei mi z kabul n t ehl i keye
drrl er. . . " (Geert z 1973, 100-8; 1968a, 101). l m ve rya-
lar gibi t amamen zmsz deneyi ml eri n sadece sebebi ak-
lanabilir -ki bu da kol ay bir i dei l di r- ama zd rap hem kat l a-
144 Topl umbi l i mi Yazlar
n l mas hem de a kl an l mas gereken bir eydi r. Doal afetler
gibi anl a l amaz deneyi ml eri n ise hakedi l di i ni n de gst eri l -
mesi gerekir.
Di n, gndel i k hayat bilgisi ( common sense), ideoloji, sa-
nat ve di er "kltrel si st eml er" sarsc deneyi ml erl erl e
baedi p, hayat anl aml and r abi l mek iin ort aya karlar.
Geert z' e gre bir kltrel si st em i nsana sadece sarsc dene-
yi ml er e dai r inancn ne ol aca n dei l , bu i nanl ara gre nasl
davran l mas gerekt i i ni de syl emek zorundad r. Bi r kltrel
si st em bu deneyi ml eri sadece a kl amak, hafifletmek ve me-
rul at rmakl a kal mamal ; a kl ama, i ddet i ni hafifletme ve
merul at rman n nda davran tarz da bi l di rmel i di r; sa-
dece bir gerekl i k anl ay sunmakl a kal mamal , ona denk d-
en bir hayat tarz da vermel i di r. zel l i kl e din sadece bir
"dnya gr" veya anlay dei l , ayn zamanda, bir ' davra-
n t ar z ' [etos] da sunmal d r: "Bi r Azande [yerlisi] arkada
veya akrabas n n zeri ne anbar n kne somut ve ol duka
zel bir by anl ay er evesi nde bakar ve byl ece belirsiz-
liin psi kol oj i k s k nt l ar ndan ve felsefi i ki l eml eri nden de
kurtulur. . . . Fakat byl e i nanl ar bir a kl ama/ yor um deil ayn
zamanda bir abl ondur. Onl ar t opl umsal ve psi kol oj i k srel e-
ri sadece yor uml amazl ar , ki bu dur umda onl ar [salt] felsefi
kal p, di nsel ol mazl ar, ve fakat onlar eki l l endi ri rl er
de. . . Azande, byc kavr aml ar ndan, grnt e ' kazar a' gibi
grnen eylerin hi de yl e ol mad n anl amay renmekl e
kal may p, bu szde t esadfl ere sebep ol anl ara t epki de bul un-
may ve uygun bir kararllkla st ne gi t meyi de reni r"
( Geer t z 1973, 123-124; kr . 126- 41, 87- 125; 1968a, 16-17, 98).
Di er taraftan; gerekl i k anl ay ve hayat tarz
meczol unmal d r. Byl ece birbirlerini kuvvet l endi ri rl er. Din
r nei nde; dnya gr hayat t arz n doal hal e getirirken, i-
kincisi de bi ri nci si ni n t am bir d avur umunu sunar: "Dinsel i-
nan ve uygul amal ar da bir grubun et osu, dnya grnn
t asvi r ettii gerek dur uma ideal ol arak uyan bi r hayat tarzn
Geert z, Ber ger ve Din 145
t emsi l ettii gst eri l erek, akli ol arak anl a l abi l i r hal e getirilir;
dnya gr ise, byl e bir hayat t arz na uymas iin zel l i kl e
dzenl enmi bir gerek dur um imaj hal i nde sunul arak duygu-
sal ol arak ikna edici hal e getirilir" ( Geer t z 1973, 89-90; yi ne
bkz. 126- 131; 1968a, 39, 97-98, 114-15). Geert z' e gre din fert-
ler iin hayat a anl am vermekl e kal may p, t opl um iin de istik-
rar sal ay c d r. Zat en, din ferde hi zmet ederek t opl uma hi z-
met eder. nk, dnya gr et osa -ki grup deerl eri ni , rf
adet l er ve kuruml ar da ierir- doal l k kazand rarak onun iin
dest ek toplar: "O hal de bir di ni n t opl umsal deerl eri dest ek-
l emedeki gc, onun sembol l eri ni n, o deerl eri n t emel unsur-
lar ol duu bir dnya ina et mesi ndedi r. . . Di n; et os ve dnya
grn bi rl et i rerek t opl umsal deerl ere birletirici olmalar
iin en fazla ihtiya duydukl ar eyi verir: nesnel l i k grnt s.
Kut sal ri t el l erde ve mi t l erde deerl er, znel insan t erci hl eri
ol arak dei l , belli bir yap ya sahi p dnyada z mni olan bir ha-
yat iin gereken artlar ol arak resmedi l i r" ( Geer t z 1973, 131).
Topl umsal Et ki den Fert zeri ne Et ki ye
"Ritel and Social Change" ( 1959) ve 77ze Religion of
Java ( 1960) gibi ilk dnem yaz l ar n n ounda Geert z, byk
l de t opl umsal ilevselcidir; di ni n fert zeri ne et ki si nden
ok t opl uma etkisi ile ilgilenir. Din arat rmac l ar n n, di ne
nceki yakl a ml ar t erket mel eri hasebi yl e t akdi re deer bul -
duklar di er be ada t opl umsal bi l i mci gibi Geert z' de de
dei me meydana gelir. Mamafi h, nceki yaz l ar nda bile
t opl umsal etki kiisel et ki ye ba ml d r. Mesel a, t ers a dan
bakal m, dinsel bl nmeni n, yani raki p hayat anl ay l ar n n
ol duu yerde siyasal [t opl umsal ] bl nme de vard r (Geert z
1960, zellikle 355-81). Yi ne ayn a dan ifade edel i m; dinin
si yasi / t opl umsal birlii vazet mesi ile fertlerin bl nmeyi fiilen
yaamal ar , ki bu kabul edildii ileri srl en hayat grne
t ers bir deneyi mdi r, aras nda bir uyumazl k varsa, bl n-
146 Topl umbi l i mi Yaz l an
' Bu makale ilk olarak 1959'da yaymlanmtr.
ml k daha da kt ye gi der ( Geer t z 1973, 142-69). ' Buradaki
uyumazl k bir din ile dieri aras nda dei l , din ile t opl um ara-
s ndad r.
islam Observed (1963), The Interpretation of Cultures
( 1973) ve Local Knowledge ( 1983) gibi daha sonraki yazla-
r nda Geert z, dinin t opl um zeri ne et ki si nden ok fert zeri ne
etkisi ile ilgilenir. Art k o, din ve t opl um ya da bir din ile di e-
ri aras ndaki el i me zeri nde, belli bir din iindeki dnya g-
r ile hayat t arz aras ndaki el i me zeri nde ol duundan
daha az durur. El bet t e bu el i me, sonul an ne ol ursa ol sun,
t opl umdan zi yade fert iin sknt veri ci di r. Geertz' in nceki
yaz l ar na gre din ortak i nanl ar ve deerl er ver meye yarar-
ken, daha sonraki l erde ikna ve ilzam edi ci i nan ve deerl er
sunma hi zmet i grr. Yi ne, sonraki Geert z, dinin t opl uma hi
hi zmet et medi i ni veya fertlere hi zmet i n kol l ekt i f bir i ol du-
unu dei l se de, onun hemen t amamen t opl uma hi zmet ettiini
reddeder: "Ant r opol oj i k arat rma bundan dol ay iki merhal el i
bi r i l emdi r; nce dini meydana get i ren sembol l erde t ecessm
et mi ol an anl aml ar/ deerl er si st emi ni n zml emesi yapl-
mal , sonra da bu si st eml eri n t opl umsal -yap sal ve psikolojik
srel erl e ilikisi kurul mal d r. Gnmz sosyal ant ropol oj i k
din arat rmal ar n n oundan memnuni yet si zl i i mi n sebebi i-
kinci mer hal e ile ilgilenilmesi dei l , bi ri nci si ni n ihmal edil-
mesi di r. . . " (Geert z 1973, 125).
A kl amadan Yoruml amaya
Geert z sadece ncl eri ile deil kendi si yl e de ikinci bir
yol ayr m na girer; 'aklama'dm 'yorumlama'ya. Paul
Ri cour' dan ml hem ol arak ( Geer t z 1973, 19) o, din dahi l klt-
r edebi metin ile ayn ni t el i kl ere sahi p grr; bundan dolay
Geert z, Berger ve Din 147
^ Geertz'in anolojiyi kullanmas ile Ricour'unki arasndaki fark iin bkz.
Segal 1989, s. 336.
onlarn da yor umu (exegesi s/ t efsi r) gerekir.^ Onun ' a kl a-
ma' dan ' yor uml ama' ya gei i , baz di er "yorumsal c l ar"da
ol duu gibi t opl umsal et ki den bi reysel et ki ye gei l e ayn ey
dei l di r. Ona gre a kl ama ile yor uml ama aras ndaki ayr m,
dinin t opl uma etkisi ile ferde etkisi aras ndaki ayr m dei l di r;
ayrm dinin fertler zeri ne et ki si ni n bir ni t el emesi ile di er bir
ni t el emesi aras ndad r.
Bt n yorumsal c l ar, a kl amay "neden" ile yor uml ama-
y da "anl am" ile zdel et i ri rl er. Ancak onl ar, nedenl eri an-
l aml ardan ay rma hususunda farkllk gst eri rl er. Geer t z sade-
ce bu ayr m deil, Gi l bert Ryle' n sei r me ile gz k rpmay
karlatran rneini de kullanr. "ki hareket de hareket ola-
rak ayn d r; fotoraf maki nas t avr yl a, yani onlarn salt
' grnsel ' t esbi t i yl e hangi si ni n sei rme hangi si ni n de k rpma
ol duunu syl eyemeyi z. Hat t a ikisinin bi rden mi yoksa sadece
birinin mi sei rme ya da k rpma ol duu da bi l i nemez. Ancak,
resmi eki l emese de, ikisi aras ndaki fark, gz seirdii hal de
gz k rpm gibi al g l anan t al i hsi z herkesi n iyi bildii gibi,
bykt r. Gz k rpan kii bir bi l di ri mde bul unmakt ad r ; hat t a
ol duka somut ve zel bir iletiim hal i ndedi r: (i) "iradi ol arak,
(2) belli bi ri ne, (3) belli bir mesaj ver mek iin, (4) t opl umsal o-
larak yerl ei k bir t arza gre, ve (5) di erl eri fark na var madan"
(Geert z 1973, 6).
"Neden" ve "anl am" n bi l i ndi k anl am yl a, sei rme ne-
denlidir veya anlamszdr; nk bir amac yokt ur. O i st em-
d ol duundan dol ay amas zd r. Evet , nedeni onu a kl ad -
iin a kl anamaz dei l di r ama amas zd r. Gz k rpma ise
anl aml d r; nk hem amac vard r hem de nedeni . Daha do-
rusu; o bir nedenden ziyade bir amaca sahiptir. O istemli ol -
mas ndan dol ay maksada sahiptir, bir anl ama ynel i kt i r. Bi r
148 Topl umbi l i mi Yaz l ar
gz sei rmesi , bir gz k r pmaya gre, t opl umsal davran t an
daha fazla bireysel davran rnei ol duu iin, bir a kl ama
hem fertlerle hem de t opl uml a i l gi l enmek dur umundad r . Yi -
ne, o hal de, ' a kl ama' dan ' yor uml ama' ya gei t opl umsal et-
ki den bireysel et ki ye gei dei l di r.
Geert z, Ryl e' dan al d , t eri mi n daha t ekni k ikinci bir
kul l an m nda, bir gz k r pma sadece amal veya maksat l ol-
duu iin deil, ama davran t an ayr l amaz ol duu iin de
nedenli ol makt an zi yade anlamldr; gz k r pmada insan nce
gz kapakl ar n k s p sonra gz k rpmaz; ol duka istemli/iradi
ol arak gz kapakl ar n a p kapatr. Bundan dol ay , ama dav-
rann nedeni ol amaz. O ancak davran n anl am olabilir. Bir
taraftan davr an amat an ayr ol arak t an ml anamaz; davran -
n ni t el endi ri l mesi nde amac hesaba kat mazsak onu sei rme
dei l de k rpma ol arak t an ml aya nay z. te bur ada anl am
davran d avurur. Di er taraftan; ama davran t an ayr ola-
rak t an ml anamaz; gz kapakl ar m z a p kapat madan gz
k rpamay z. Bur ada ise anl am d avuran davran t r. ki du-
r umda da ama ve davran , nedensel a kl amada ol duunun
aksi ne, neden ve sonu ol makt an zi yade tek bir hareket i n iki
yndr . Eer gz kapakl ar n a p kapama k rpman n sonucu
ol sayd , k rpma neden say l abi l i rdi . Fakat a p kapama gz
k rpman n bir ifadesi/davurumu ol duu iin, gz k rpma esas
anl amd r.
Sadece davran t asvi r et mek, Geert z' i n, Ryl e' a uyarak
"zayf t an m" dedi i eyi verir. Davr an t araf ndan da vu-
rulan anl am / maksad t asvi r et mek ise, "gl t an m" vermek-
tir. ' Gl t an m' ile Geer t z yor uml amay kast et mekt edi r.
Geert z, kkeni Ryl e' a dayanan nedenl er ve anl aml ar ay-
rmn nce The Interpretation of Cultures'daki t ek yeni ma-
kal e olan "Thick Description"da ( 1973) yapar. Ki t apt aki dier
yaz l arda da Ryle' a atfta bul unmakl a bi rl i kt e, hi bi ri nde yo-
r uml ama ve a kl ama mesel esi ni ele al maz. Bu durumda.
Geert z, Berger ve Din 149
Geert z' deki dei me, muht emel en Thick Description ile ba-
lamtr. Topl umsal et ki den bi reysel et ki ye gei o zamanl ar
meydana gel mi ol mal d r. Bundan dol ay , ona gre a kl ama
ile yor uml ama aras ndaki fark, dinin yer i ne getirdii ilevde
deil bu ilevin nitelendirilmesindedir. nceki Geert z, "n-
sanl ar hayat anl aml k l mak iin abal arl ar" derken, bu aba-
nn onlarn dinsel ve anl am kazand ran di er et ki nl i kl ere gi-
ri mel eri ne neden olduunu syl emekt edi r. Ancak, sonraki
Geert z, insanlarn hayat anl aml k l mak iin abal ad n
syl emeye devam et mekl e birlikte, sadece onl ar n dinsel ve
di er anl am verici et ki nl i kl ere giritiklerini syl emekt edi r ki,
bu aba insanln anl am-yarat c karakt eri ni n sonucu deil o-
nun gstergesidir.
Berger ve Di n
Hem nceki hem de sonraki Berger' e gr e i nsanl ar hayat
anl amak ve anl aml and r mak iin youn aba gst eri rl er. Ayn
eyi Geert z de her iki dnemi nde savunuyor du. Bu aban n
dinin anl am veya nedeni ol up ol mad Berger t araf ndan tar-
tlan bir mesel e dei l di r. Ancak ona gre hayat anl aml kl-
ma abas , muht el i f t arzl arda kul l an l an bir t eri mi n farkl bir
kul l an m yl a varolusal bir "anl am" veya anl am/ zM aray d r.
"nsanlk t ari hi ni n di nsel maceras , insann anl am aray n n
aciliyet ve younl uunun t an d r" ( Ber ger 1969, 100). Buna
herhal de Geer t z de katlrd. Berger' e gr e anl aml l k aray
Geert z' de ol duundan daha a ka dout and r: "nsanl ar ger-
ekl i e anl aml bir dzen at fet meye ftraten zorunl udurl ar".
(Berger 1969, 22).
Geert z' e gre sarsc deneyi ml er i n a kl anmas , hafifle-
t i l mesi ve merul at r l mas gereki rken, Berger' e gre bt n
bunl ar n sadece merul at r l mas gereki r. Hakl gst eri l mesi
gereken en neml i deneyi m zdraptr. Geert z' e gre ise ona
sadece kat l an l mal d r. Berger' e gr e zd rapl ar aras nda me-
150 Topl umbi l i mi Yaz l ar
rul at rmay en fazla gerekt i ren de l mdr . Hal buki Geert z' e
gre l m bir zd rap t r deil bir aczi yet t i r (baffIement).
Geert z' e gre din !em bir hayat / dnya gr hem de bir
hay;;t tarz s:.;tara': hayat anl aml klar. Dnya gr, hayat
t arz n rasgcl el i kt en kar p doal hal e get i ri rken; hayat tarz
da dierini ilgisiz al akas z ol makt an kar p ai na klar.
Berger' e gre ise din, bir dnya gr nn yapt n yapar;
sarsc deneyi ml er i n hakl gst eri l mesi .
Geert z' e gre hem et os (hayat t arz ) hem de dnya gr
bunal t c deneyi ml er e cevap ol arak ort aya kar. Dnya gr-
, et osun kendi si ni dei l , o deneyi ml er i nedensel ol arak a-
klar, hafifletir ve merul at r r; et os da bu dnya grne
gre davran l ar dzenl er. Sekl er khr ncel eri bu dene-
yi ml eri gndel i k prat i k akl ile anl aml and r maya alr ancak
ka n l maz ol arak baar s z olur. O bunl ar ne hafifletebilir, ne
merul at rabi l i r, ne de a kl ayabi l i r. kna edi ci bir gerekl i k
anlay ol maks z n salt pratik akl a dayanan hayat tarz kp
gider. Baar s z kal m pratik akln ( common- sense) yeri ne de
ya bir din ya da baka bir kltrel si st em geer.
Berger' e gre seklerlik bal ang t a, bi r gerekl i k anl ay -
da dei l , sadece bir hayat tarz ver meye alr. Hayat tarz,
Geert z' e gre de, ayn genel geer sebept en dol ay baarsz
olur; ikna edici bir gerekl i k anl ay ver ememek. Ancak ona
gre sekl er kl t r veya prat i k akl anl aml l a ynel en en
ciddi t ehdi t l eri kar l ama abas nda baar s zken; Berger' e g-
re o byl e bir eyi denemez bile. O, bir gerekl i k gr; en a-
z ndan anl aml l a ynel en en ciddi t ehdi t l eri kar l ayan bir
hayat gr ver mez.
Baka "kltrel si st eml er"den bahset meyen Berger' e gre
di n, Geert z' i n i ddi a ettii gibi sekl er ya da t ecrbeden kaza-
n l anl ar n yer i ne geecek hem yeni bi r hayat tarz hem de yeni
bir gerekl i k anlay sunmak iin dei l ; kapsaml bir yeni
gerekl i k anl ay sunar ak mevcut hayat t arz n gl endi rmek
Geert z, Ber ger ve Din 151
iin doar. Bu gerekl i k anl ay , Geert z' de ol duu gibi, hayat
tarznn bizzat kendi si ni deil sadece sarsc deneyi ml eri me-
rul at rma hizmeti grr. Berger' e gre bu t ehdi t l er, yi ne,
zdrab ve, en neml i si , l mdr . Ona gr e sekl er kl t r an-
lamlla ynel en tehditleri kar l amaya gayret bile gst er me-
dii iin, din, Geert z' de ol duu gi bi , sekl erl i i n kar l at
t ehdi t l ere daha gl merul at rmal ar sal amak dei l , onun
dourduu t ehdi t l ere ilk merul at rmay sal amak vazifesini
grr. Byl ece sekl er kl t r hafif mer ept en daha az manevi
zaafl olur.
Geert z' e gre de gerekl i k anl ay bi zzat hayat t arz n
merul at rmasa bile, onu doal k l ar ve byl ece de dest ekl er.
Ona gre hayat tarz, gerekl i k anl ay n n uygul an ol duu
iin zorunl u ol arak onunl a ayn deneyi ml er i ierir. Berger' e
gre ise, hayat tarz gerekl i k anl ay na ncel ol duu iin o-
nunl a ayn deneyi ml eri iermesi ger ekmez ve i ermez de.
Geert z' e gre hayat tarz ve dnya gr ayn t ecrbel ere
farkl mukabel el er de bul unurl ar ve bundan dol ay da zaman
zaman uyumsuzl ua derl er. Berger' e gr e ise, ikisi her za-
man uyumsuzdur ; nk t amamen farkl deneyi ml er l e ilgili-
dirler. Birincisi aile hayat ve i gibi gndel i k deneyi ml erl e; i-
kincisi ise zd rap ve di er ol aan d deneyi ml er l e ilgilidir.
Berger' e gre hayat tarz sekl erdi r; di nsel ol an sadece hayat
anlaydr. Geert z' e gre ise ikisi de di nsel di r. Berger' e gre
di n; l m ve di er ac l an sadece a kl amak veya hafifletmekle
kal may p a ka merul at rd iin, verdi i anl aml l k da bir
t eodi se sorunu meydana getirir ( Ber ger 1961b, 109-l 1,147-
49; 1969, 53- 80; 1970, 25- 26; Ber ger and Ber ger 1972, 351-52).
Dinin sunduu hakl gst ermel er ve "merul at rmal ar"
en gveni l i r ol anl ard r; nk kut sal l n t art l maz ot ori t esi -
ne sahiptirler: "Din sadece prat i k deneyi m ve gzl eme daya-
nan/ empi ri k t opl uml ar n bel i rsi z gerekl i k inalarn nihai ger-
ekl i kl e irtibatlandrd iin mer ul at r ma gc o kadar et-
kindir. Topl umsal dnyan n belirsiz gerekl i kl eri , t an m icab.
152 Topl umbi l i mi Yaz l ar
insani anl aml ar ve yap p et mel eri n snrlar t esi nde olan kut-
sal gereklikte kken bul ur" ( Ber ger 1969, 32). Geer t z de ayn
fikirdedir. Din, hayat / dnyay Berger' i n "kutsal kubbe" ya da
"makul i yet l i l i k yap s " dedi i eyl e donat r.
Geer t z gibi Ber ger de di ni n fertlere anl aml l k bahet -
mekl e kal may p t opl uma da istikrar verdi i ni syl er (Berger
1969, 32, 90- 91; Berger and Berger 1972, 17-18, 350-51). Yi ne
Geer t z gibi Berger de t opl umsal etkiyi kiisel et ki ni n bir neti-
cesi ol arak grr. Din gndel i k hayat t arz n zdraba nazaran
daha az merul at rsa da, hakl gst er i l memi zdrap en kkl
eki l de mer ul at nl m hayat t arz n n n bi l e deeri ni a nd -
rr: "Bu dur umda din, marjinal [asosyal ] duruml ar , her eyi
kuat an bir gerekl i k a s ndan mer u 1 at rarak t opl umsal ola-
rak t an ml anm gerekl i i [etosu] devam ettirir. Bu, bu du-
ruml ardan geen ferdin kendi t opl umunun dnyas nda varol -
maya devam et mesi ni sal ar; ancak ' sanki hi bi r ey ol mam
gibi dei l , bu ol ayl ar ve deneyi ml eri n anl aml evren iinde bir
yer e sahi p ol duunu bilerek' . Byl ece ' gzel/iyi bi r l m' ; yani
kendi t opl umunun dzeni yl e ( nomos) sonuna kadar anlaml
bir ilikiyi srdrerek l mek bile mmkndr " (Berger 1969,
44) .
lk dnem yaz l ar nda {The Noise of Solemn Assemblies,
1961a ve The Precarious Vision,\96\h) Ber ger di ni n t opl uma
uyumu sal ayan daha dorudan ve daha al l m aralarn
vurgul ar. . . "Din t opl umda ahl ak, hukuk ve dzen, itibar, iyi ve
mkemmel bir hayat t arz n n t emel i ol ma ilevini grr"
(Berger 1961b, 173). Din t opl umsal yap n n dayand ortak
deerl eri bi rl et i ri p yapt r msal hale get i rerek t opl umsal yap -
nn sr mesi ne hi zmet eder. Berger bur ada gnmz Ameri ka
Prot est anl n n ana i zgi si ne atfta bul unuyor sa da, bu gr-
n di er di nl er ve t opl uml ar a da t emi l edecekt i r.
Geert z' e gre din hem hayat tarz hem de gerekl i k anla-
y sunduu iin Berger' i n dndnden daha etkin bir
Geert z, Berger ve Di n 153
gt r. Ona gre din, hayat tarzn yarat r ve daha sonra da o-
nu dest ekl er. Berger' e gre ise din sadece mevcut hayat tarzn
dest ekl er. O kadar ki ; mesel a ilk dnem Berger' i unu di yordu:
"[Di n] insann t opl uma uyum sal amas n [ emr eder ] ; bu de-
mektir ki t opl um, yani kendi t opl umumuz esas itibariyle iyi-
dir... [Di ni n] t opl umsal dnyaya t emel yakl a m mevcut du-
rumu t asdi k et mek ve onu rahat s z edebi l ecek ne varsa bir a-
henge kavut urmakt r" ( Ber ger 1961a, 46-47). "Di ni n, t opl u-
mun ok neml i bir fonksi yonu, hat t a onun t emel i ol duunu
syl eyenl er neml i del i l l ere sahi pt i rl er. Ancak onl ar bunu bir
t avsi ye ol arak kabul edi yorl arsa yanl yap yor l ar " (Berger
1961b, 125).
Di ni n Me rul uunun Reddi nden Tasdi ki ne
Geer t z dinin hayat anl aml k l abi l mekt eki baar s n n
deerl endi rmesi ni yaparken, Berger bunu yapmak gereki p ge-
rekmedi i ni t art yordu. te Berger' deki ilk dei me noktas
dinin anl am verici gcnn reddi nden, t asdi ki ne geitir. lk
al mal ar nda (mesel a The Noise of Solemn
Assemblies,\96\a\ The Precarious Fzon, 1961b; Invitation to
Sociology,]963; The Social Constnction of Reality, 1967 ve
Sacred Canopy 1969) Ber ger hayat n din t araf ndan kol ayl a-
t r l mas n el et i ri p; di ni , sekl erl i e kar kmak yeri ne ka-
bul et mekl e t enki d eder. Kendi zaman n n H ri st i yanl n da,
zel l i kl e maddi baar , snfsal ve rksal ayr mc l k. Souk Sa-
va, idam cezas ve aile gibi Amer i kan deerl eri ni ve kuruml a-
rn dest ekl emekl e sular: "nann yeni hi bi r ey syl emi yo-
ruz... Ki erkegaard' n, zaman n ' H ri st i yanl ar n ' nasl i ddet l e
el et i rdi i ne ve Barth' n, t eol oj i k l i beral i smi n kayna olan
sonraki bir H ri st i yanl k model i ne kar koyusuna bir gz a-
tn... Di nsel -sekl er deerl er ayr l mazl n n Ameri ka' daki du-
r umunda H ri st i yanl k s radan hayat a gml m hal dedi r. O,
kltrn geri kal an ndan daha iyi bir hal de dei l di r; en az n-
dan orta snf Prot est anl nda. Bundan dol ay , sorgusuzca de-
vam ettirilen eyl eri n hi bi ri si ne bir kar k gst eremez.
154 Topl umbi l i mi Yaz l ar
Evvel ce gr dmz gibi, byl ece, H ri st i yanl a ballk,
t opl umsal itibar ve Amer i kan hayat t arz na ballk ile l m-
cl bir zdel emeye doru gi t mekt edi r. Bu artlar altnda,
[gerek] H ri st i yanl k ile kar l amak en az ndan hayli zor hale
gel mi t i r" ( Ber ger 196l a, 116). Topl umu merul at rma gayre-
t i nde olan di ne Berger, Jean-Paul Sartre' n t eri mi ni kul l anarak,
"kt / ol umsuz di n" adn veri r (Berger
1961 a; 1961 b; 1963, 142-150; 1969, 93-96).
nceki Berger, sadece dinin seklerlii t asdi k et mek iin
kul l an l mas n dei l , sekl erl i i n de dini t asdi k et mek iin
kul l an l mas n da ' kt di n' ol arak grr. Geertz' in uygun
bul duunu -gerekl i k anl ay n n hayat tarz ile meczedi l mesi -
ilk dnem Ber ger ' i yanl bulur. Din rahat a t opl uma uyduu
iin t asdi k edi l mesi aba gerekt i rmez. Her kes unu yayg n bir
kabul ol arak grr: "Din kendi deerl eri ni r et mez (belki de
' artk ret mi yor' demek l az m); aksi ne t opl umda yerl ei k ve
yayg n deerl eri dest ekl eyi p merul at r r. Din t araf ndan va-
zedi l en deerl erl e t opl umda benzer konuma sahi p herhangi bir
sekl er (okul gibi mesal a) kur um t araf ndan vazedi l en deer-
ler ar as nda hemen hi bi r fark yokt ur ( Ber ger 1961a, 40-41).
A Rumor of Angels ( 1970) , The Heretical Imperative
( 1980) ve The Homeless Mind ( Ber ger - Ber ger and Kel ner)
adl sonraki al mal ar nda Berger, zel l i kl e gnmz dininin
zay f t emel i zeri nde durur. nceki Berger di ni n t asdi ki ni n
kol ayl n , sonraki ise zorl uunu vurgul ar. Zorl uun kayna
yar ma hal i nde olan dinlerin varl d r; bu di nl er ayr ca da
sekl er dnya grl eri ile yar hal i ndedi r. Yar na halindeki
kesi nl i k iddialar raki p iddiay zay f drr. Kesi nl i kt en yok-
sun ol duu iin, insan di ne srar: "Din art k t opl umsal ol arak
veri l mez; kiisel ol arak el de edi l mel i di r; Pascal ' m ' bahis' ,
Ki erkegaard' n ' s rama' dedi i t arzda sarsc bir kararl a olsa
bile. Baka bir ifadeyle din, oul cu bir or t amda daha zor elde
edilir" (Berger- Berger and Kel i ner 1973, 81). Gndel i k ha-
yat t an bir rnekl e mesel eyi aal m; "Topl umbi l i msel adan
Geert z, Berger ve Din 155
bai<ldnda insann e dost unu kendisi gibi Kat ol i k ol anl arl a
s n rl ayabi l ecei bir t opl umsal evr ede Kat ol i k ol mak ni sbet en
kol ayd r. Byl e bir or t amda insan, bu konuda hemen hi bi r
t erci he sahi p dei l di r ve yi ne byl e bir or t amda btn ana ku-
rumsal gl er bir Kat ol i k dnyay dest ekl emeye ve teyid et-
meye yneliktir, hsann her t rden ' t eki l er ' ile bi rarada bu-
l unmak zor unda ol duu dur uml ar da hal ol duka farkldr; [in-
san burada] kendi Kat ol i k fikir ya da i nanl ar n reddeden ya
da yads yan iletiim ilikileri akn al t ndad r ve s nabi l ecei
gvencel i ve sessi z bir Kat ol i k kuyt u-ke bul makt a zorl uk
eker. Modern t opl umda ve zel l i kl e de din al an nda bilisel
a dan 'entre nous' (' laf aram zda' ) ol mak ok zordur" (Berger
1970, 44, 42-45; Berger-Berger and Gel i ner 1973, 79-82, 156-
58, 184-86; Berger 1980, 1-29, 58-60, 114-42). Di ni n znel da-
yana n artk kabul eden Berger ondan bekl eni l en ilevi de
meru kabul eder: Hayata anlam vermek.
Bi l i msel Taraf s zl kt anTopl umbi l i msel Onayl amaya
Berger' deki ikinci dei me, "t opl umsal bi l i ml er dinin ha-
kikatini red veya t asdi k edemez" gr nden onun hakikatini
onayl ayabi l ecei grne dorudur. Bu dei me nceki yl e e
zamanl olsa da ondan ba ms zd r. Bur ada kast et t i i mi z ilk
dnem Berger' i, y 4 Rumor of Angeh'ian nceki di r; sonraki nden
ise Rumor sonras Berger' i kast edi yoruz. .
nceki Ber ger dinin kkeni ve ilevinin t opl umbi l i msel
aklamasn, dinin hakikati hususunda deer l endi r me yap-
makt an keski n eki l de ayrr. Topl umsal bi l i ml er di ni n kkeni
ve ilevi hakk nda mmi ni n salt di nsel anl ay na meydan o-
kuyabi l i r; ama dinin dorul uu ya da yanl l hakk nda hi-
bir ey syl eyemez. Hem nceki hem de sonraki Berger sosyal
bilimleri din ile uzl at rma ni yet i ndedi r; ancak ilk dnem
Berger' i bunu, ikisini zt ilan ederek yapar; "Bi l i msel dnce
a s ndan bu gerekl i k i ddi as n n nihai ont ol oj i k konumu hak-
k nda ol uml u veya ol umsuz herhangi bir onayda bul unmak
156 Topl umbi l i mi Yaz l ar
' nceki Berger'in "iaretleri" gzard etmesi konusunda bkz. 1961b, ss.
150-51.
mmkn dei l di r. Bu bak a s nda, di nsel dncel erl e sade-
ce insan et ki nl i i ni n ve insan bi l i nci ni n rnl eri ol arak ilgile-
nilir ve bu dncel eri n ayn zamanda... empi r i k ol arak iinde
ol ut ukl ar insan dnyas ndan baka bir eye de gnderme ya-
pp yapmad sorusu sk parant ezl er iine konul mal d r. Di -
er bir deyi l e, dini mesel el erl e i l gi l enmekl e birlikte kendi si ni
empi ri k olan ile s n rl ayan her ar at r ma 'yntemsel ateizm' e
dayanmal d r " ( Ber ger 1969, 100, 179-85; 1963, 116)
Sonraki Berger' i n t opl umsal bi l i ml er ile dini uzl at rmas
baka eki l dedi r; ' sosyal bi l i ml er ak n n varln ortaya
koyabilir' der. Art k Berger ' dinin dor ul uu t opl umbi l i msel
al an n d ndad r' ekl i ndeki nceki fikrine kar kmaktadr.
Evet t opl umsal bi l i ml er "aknn i aret l eri ni " sralayabilir: Li-
mit, mi zah ve hepsi nden t e, dzen, ak n n varln gerekt i -
rir; nk bunl ar akn varsa vardrlar. "Bundan dol ay insann
dzen ver me eilim ve t ut umu akn bir dzeni ihsas eder ve
her dzen ver me tavr bu ak nl n bir iaretidir" (Berger
1970, 57). "Bu, kel i meni n t am anl am yl a bir dzene insani i-
nant r; insann gerekl i e kkl gveni yl e yak ndan ilgili bir
i nan. Bu i nan sadece t opl uml ar ve medeni yet l er t ari hi nde
gr l meyi p her ferdin hayat nda da yaan r. O kadar ki, ocuk
psi kol ogl ar t opl umsal l ama sreci ni n bal ang c ndan itibaren
bu inancn yokl uu hal i nde, ol gunl aman n kesi nl i kl e mm-
kn ol amayaca n sylerler. nsann dzen ei l i mi , gerekl i -
in nihai nokt ada ' dzenli' , ' yol unda' ve ' ol mas gerektii gibi'
ol duuna i nan veya gveni nden doar ( Ber ger 1970, 54;
1980, 58-60, 114-42). ^ nceki Berger, din l ehi nde herhangi bir
delili ' kt i nan' di ye istihfafla r eddeder ken, sonraki Berger
lehte delil aray p durur.
Geert z, Berger ve Din 157
^ Bu yaz nce 1957'de baslmtr.
' Bu alnt 1957'de baslan makaledendir.
* Bu makale de nce 1959'da baslmtr.
Geert z ve Berger'deki Dei mel eri n Ni tel i kl eri
Hem Geer t z iem de Berger' deki dei mel er abart l ma-
maldr. Geer t z sadece sonraki yaz l ar mda dei l , en eski yaz -
l armdan baz l armda da, bi l hassa di nin fert zeri ne et ki si yl e il-
gilenir (Geert z 1973, 126-41). ' ' Di er taraftan, sadece nceki
deil sonraki Geer t z de dinin t opl um zeri ndeki t esi ri yl e ilgi-
lenir. Hat t a, ilk dnem' i n ilevselci Geertz' i bile, ou ilev-
selcinin yapt gibi di ni n t opl um zeri ndeki istikrar verici et-
ki si nden zi yade "istikrar bozucu" etkileri zeri nde ok daha
fazla durur. Dinin t opl umu dest ekl edi i ni kuramsal ol arak ne
kadar savunursa savunsun ("bir di ni n t opl umsal deerl eri
dest ekl emedeki gc. . . " Geer t z 1973, 131)^ asl nda di ni n ya
uzl amadan zi yade at ma ort aya kard ( Geer t z 1960, 355-
81) veya duraanl kt an zi yade dei meyi t evi k ettii dur um-
lar ve rnekl er zeri nde durur ( Geer t z 1973,142-69).*^
kincisi; sonraki Geer t z a kl ama kar s nda yor uml amay
t erci hi nde eki ngen davran r. Yoruml ay c l n n dzenl i ifa-
desi olan "ThickDescription"da bile ant ropol oj i ne sadece yo-
ruml ay c ne de sadece a kl amac deil her ikisi de ol mal d r
der. Yor uml ama, a kl aman n yeri ne konul an bir ey deil o-
nun dest ekl eyi ci si di r. Ant ropol oj i , "yoruml ay c bir bi l i m"
ol mal d r.
Geertz' in gerek yor um model i met i nsel eletiri (literary
eriticisin) iken, yor umsal bi l i m model i de "tp"tr. Burada yo-
rum sadece davran snflandrr; tbbi tan bir grup sept omu
mesel a k zam k iareti ol arak t ehi s eder. r nek ant ropol oj i k
kat egori l er devri m, akrabal k, ak, et os, dnya gr, kltrel
si st em, ilev, mit, ritel, din ve sanat t r ( Geer t z 1973, 21, 28).
A kl ama burada davran n hem kayna n / nedeni ni hem de
158 Topl umbi l i mi Yaz l an
sonucunu ifade eder; sept oml ar bir hast al n nedeni ya da ne-
t i cesi nden zi yade t an m n n bir paras ol sa da; bir tehis,
hast al n hem kkeni ni hem de net i cesi ni iaret eder. Devri -
mi n bir "sept omu" siyasi prot est ol ar, bir muht emel nedeni e-
itsizlik, bir sonucu ise eitlik olabilir. Bundan dol ay yor um-
layc bi l i mde "ifte i" unl ard r: "ncel edi i mi z i nsanl an et-
kileyen kavramsal yap l ar [kat egori l eri ], yani t opl umsal sy-
lemin ' i er i i ni ' a a kar mak ve bir zml eme sistemi
[yani a kl ama] in et mekt i r; byl ece bu yap l ara ait ol anl ar ,
insan davran l ar n n di er bel i rl eyi ci l eri ne [yani nedenl eri ne]
kar duracakt r". (Geert z, 1973, 27)
Geert z, ' anl am' ve ' neden' t eri ml eri ni n kendi si nce yap -
lan t an ml ar n dei t i rerek, yor uml amay a kl ama ile uzlat-
rr. "Thick Description"a ncel eri hem anl aml ar hem de ne-
denl er davran a kl arken, imdi yal n zca nedenl er bunu ya-
par. Anl aml ar salt davran kat egori l et i ri l mel eri ne indirilir.
Ancak Geer t z u anda ise, a kl aman n yeri ne yor uml amay
savunmakt an zi yade bir yor uml ama ve a kl ama kar m n sa-
vunmakt ad r.
Berger' deki dei mel er de kat dei l di r. ncel i kl e; ilk
dnem Berger' i bile "dinin ille de kt i nanca sebep ol mad -
n hayli kuvvet l i ce vurgul ar" ( Ber ger 1969, 95; kr. 1961b, 186).
Hat t a ilk dneml er i nde gerek H ri st i yanl k ile kt inanc, a-
radaki farkllklar ort aya karmak iin karlatrr: "[gerek]
H ri st i yan inanc dnya ile her zaman bir gerilim iinde ola-
cakt r" (Berger 1961a, 118; kr. 1961b, 186). kincisi; nceki
dnem Berger' i bile, dikkatli bir eki l de de olsa, "aknn ia-
retlerinin i mkan m" tartr ( Ber ger 1961b, 212; 1969, 185).
Fakat t e taraftan, sonraki Ber ger bile zaman zaman t opl umsal
bilimleri "ynt emsel ol arak ateist" -veya daha dorusu agnos-
tik- grr (Berger 1970, 46- 47; Ber ger and Kel i ner 1981, 84-
90).
Geert z, Berger ve Di n 159
Hem nceki hem de sonraki Berger, zel l i kl e t opl umbi -
liminin "bozguncu" veya "put k r c " niteliini vurgul ar. Top-
l umbi l i m dini a kt an a a r eddet mese de; onun a k ol mak-
tan zi yade gizli, dinsel ol andan zi yade sekl er, bi reysel ol -
makt an zi yade t opl umsal kkeni ni ve sonucunu sergi l eyerek
dinin gveni rl i l i i ni yava yava zayflatr: "Mesel a ei t i mi n
' ak' ilevi bilgiyi akt armak iken, gizli ilevi snf engelleri
koymak ve srdrmekt i r; yi ne, mesel a, hast anel er ' aka'
hastalklar t edavi iin kurul urken, ' gizli ol arak' dokt orl ar n
stat ayr cal kl ar n kor umak ve gl endi r mek ilevini grrl er
vs. . . nsan dnyas n n grnen yap s n n al t nda sosyol og tara-
fndan kefedilmeyi bekl eyen gizli ve gr nmez bir menfaat l er
ve gl er yap s vardr. . . Dnya grnd gibi deildir"
(Berger and Kel i ner 1981, 4). Sosyol oj i , ayn doal nedenl eri n
rn ol duunu gst ererek bir dinin di er bir di ne st nl k
iddiasnn altn oyar: "[A kt an gi zl i ye] gemi versi yon, el -
deki rnei esizlik ve ot ori t esi nden soyut l ayarak inancn bir
a kl amas n sunar. nancn gi zemi artk bi l i msel ol arak anl a-
labilir, pratik ol arak t ekrarl anabi l i r ve genel ol arak t at bi k e-
dilebilir [genelletirilebilir] hal e gel mi ol ur" (Berger
1970, 38; yi ne bkz. 1961a, 15-16; 1963, 38- 42; 1970, 3 1 ;
Berger and Kel i ner 1981, 4-5, 106-7). .
zet l e; Geer t z ve Berger di ne hayli farkl eki l de bak-
makl a kal mazl ar; bizzat kendi grl eri de dei mi t i r. De-
i meyen ve onlar bi rbi ri ne yakl at ran en neml i ey, onlarn
di ne ilgileridir.
Kaynaka
Berger, Pet er L. 1961a. The Noise ofSolemn Assemblies:
Christian Commitment and the Religious Establishment in
America. Gar den City, NY: Doubl eday.
1961b. The Precarious Vision: A
Sociologist Looks at Social Fictions and Christian Faith.
Gar den Ci t y, NY: Doubl eday.
160 Topl umbi l i mi Yazlar
Society and the Rediscovery of the Supernatural. Garden City,
NY: Doubl eday Anchor Books.
1974. "So ne Second Thought s on
Subst ant i ve Ver sus Funct i onal Defi ni t i ons of Rel i gi on".
Journal for the Scientific Study of Religion 13: 125-33.
1980. The Heretical Imperative:
Contemporary Possihilities of Religious Affrmations. Garden
Ci t y, NY: Doubl eday Anchor Books.
and Bri gi t t e Berger. 1972. Sociology: A
Biographical Approach. NY: Basi c Books.
, Brigitte Ber ger and Hansfried Keliner.
1982. Sociology Reinterpreted: An Essay on the Method and
Vocation. Gar den Ci t y, NY: Doubl eday Anchor Books.
, and Thomas Luckmann. 1967. The
Social Construction of Reality: A Treatise in the Sociology of
Knowledge. Gar den Ci t y, NY: Doubl eday Anchor Books.
Geert z, Clifford. 1960. The Religion of Jawa. Gl encoe,
IL: Free Press.
1968a. islam Observed. Ne w Haven, CT:
Yal e Oni versi t y Press.
1968b. "Rel i gi on: Ant hropol ogi cal
St udy". International Encyclopedia of the Social Sciences
12: 398-406.
1973. The Interpretation of Cultures:
Selected Essays. NY: Basi c Books.
1963. Invitation to Sociology: A
Hmanistte Perspective. Gar den Ci t y, NY: Doubl eday Anchor
Books.
1970. A Rumor of Angels: Modern
Geert z, Berger ve Din 161
1983. Local Knowledge: Further Essays
in Interpretive Anthropology. NY: Bas i c Books .
1984. "Anti ant i -rel at i vi sm". American
Anthropologist 86: 263- 78.
1988. Works and Lives: The
Anthropologist as Author. Stanford, CA: Stanford Uni versi t y
Press.
Segal , Robert A. 1985. "Have t he Soci al Sci ences Been
Conver t ed?" Journal for the Scientific Study of Religion
24: 221- 24. (Gzden gei ri l mi yeni bask : Segal , Rober t A.
1989. Rel i gi on and t he Soci al Sci ences: Essays on t he
Confront at i on. At l ant a: Schol ars Press. )
1989. Revievv Essay on J. Samuel Preus,
Explaning Religion. Religious Studies Review 15: 334-37.
DIN ARAT RMALAR NDA
ISLAM'A YAKLA MLAR
Fazl ur RAHMAN
Bu eser e' kat k da bul unanl ar, zel l i kl e slam' la ilgili ola-
rak, di nl er tarihi arat rmal ar nda kar l a l an eitli ynt em
sorunl ar n t art m l ard r. zel l i kl e Earl e H. Waugh ve
Frederi c M. Denny, ynt em sorunl ar n n zmne veya be-
l i rl enmesi ne ynel i k yakl a ml ar t ekl i f et mekt edi r. Yi ne,
Andr ew Ri ppi n ve Mari l yn Wal dman gibi baz yazarl ar da,
belli baz ynt eml eri n sl am arat rmal ar na uygul anmas n -
nermekt edi rl er. Beni m aa daki sat rl arda esas amac m, bu
renkli ve zengi n eserde dile getirilen bt n neml i fikir ya da
teklifleri bir bir mt al aa et mek dei l , daha zi yade
Abdur r auf un, bir ok Batl sl am arat r c s n n sl am' a yakl a-
ml ar na ynel t t i i hassas t epki ve "Gayri msl i ml er; insaf,
adal et ve hakkani yet l e yakl a rl arsa slam t ari hi hakk nda a-
rat rma yapabi l i rl er, ama slam' n douunu ve mahi yet i ni in-
cel eyemezl er; nk onu hi bi r zaman ger ek manada anl a-
yamazl ar " iddiasnn dour duu baz mesel el eri ele al makt r.
Beni m hedefi m, a kl a kavut ur mak iin bu iddiann anl am
zeri nde durmakt r. Bunu yaparken, din arat rmal ar nda kul -
lanlan t ari hsel , fenomenol oj i k, personal i st ve met i n zm-
lemesi (literary) ynt eml er i ne ilikin baz deerl endi rmel eri n
' Fazlur Rahman "bu eser" ile Approaches to islam in Religious Studies adl
almay kastetmektedir ve evirisini sunduumuz bu makale de ayn ad
tayp o kitapta yer alan bir genel deerlendirme yazsdr. Fazlur Rahman,
"Approaches to slam in Religious Studies: A Revievv." Richard C. Martin,
Approaches to islam in Religious Studies, Tucson: University of Arizona
Press, 1985, ss. 188-202.
164 Topl umbi l i mi Yaz l ar
de ort aya kaca n umuyor um.
' Yanl anl ama' ve ' yanl yor uml ama' , bt n insani dene-
yi m ya da ol ayl arda her zaman kar m za kabi l i r. Buna t abi at
bilimleri de dahi l di r; bir bi l i m adam , deneyl eri ni yanl al g -
layabilir veya yanl yoruml ayabi l i r. Ancak [arada neml i bir
fark var d r ] ; bu ikinci t r bi l i msel arat rmal arda yanl so-
nul ar n dzel t i l mesi ni sbet en kol ayd r; nk dor ul amaya
ve kont rol a (veri f cat i on) ilkesel ol arak daha aktrlar. Veri
t opl ama ve s naman n kolayl t emel de, arat rman n bizzat
konusunun zel deil ak, arat rmac n n "nyarg s z" ve a-
k-zihinli ve, ni hayet , kul l an l an aral ar n da "gveni l i r" ol -
mas ndan dol ay d r. Fakat i nsanl a ilgili konul ar da bunl ar n
hemen hi bi ri ne bu anl amda sahi p dei l i z. Kul l an l an aral ar
bir tarafa, bur ada ne arat rmac o kadar nyarg s zd r ne de a-
rat rma konusu o kadar aktr. "n-yarg l " ile, illa da, bi-
linli veya i st eyerek nyarg l ol may dei l , konunun ol duu
gibi i ncel enmesi ni engel l eyecek eki l de art l anm ol may
kast edi yoruz. Fakat t am anl am yl a ol masa bile en az ndan tat-
mi nkar ol arak, insani ol ayl ardan ounun i ncel enebi l i r ol duu
da bir gerekt i r. Mesel a evlilik, baz a l ardan zel ve znel
bi r konu ol abi l i r; ancak onun belirgin bir nesnel -
l i k/ t opl umsal l k taraf da vard r; gzl eml enebi l i r, karlatr-
labilir ve bazen el deki genel l emel er i n belli bi r dur uma t at bi k
edebi l meye uygun hal e get i ri l mesi gerekse de baz genel l e-
mel er ah na sokul abi l i r.
Fakat din al an na get i i mi zde, insan zi hni ni n veya, daha
dorusu, insan ruhunun en deri nl i kl eri ni ilgilendiren deerler,
i nanl ar, kabul l er ve duygul ar ieren bir fenomen ile kar
kar ya bul unuruz. El bet t e di nl er de, Jacques Waar denbur g' un
dedi i gi bi , gzl eml enebi l i r i fadel ere, deerl endi ri l ebi l i r a-
ral ara ve kur umsal l am [nesnel l emi ] t ezahrl ere sahiptir;
fakat ite sorun da, yi ne onun dedi i gi bi , bu ifadelerin, vasi-
i s l am' a Yakl a ml ar 165
^ Jacques Waadenburg, "slam and the History of Religions: A Historian of
Religions' Perspective," slam ve Dinler Tarihi adl sempozyuma sunulan
bildiri. (Arizona State University, Ocak 1980).
talarn ve t ezahrl eri n anlamdr. ^ "D ar dan" (out si der) biri
onlarn anl am n t amamen ol masa da yet er i nce anl ayabi l i r mi ?
Veya onun t ut umu kat l mc veya payl a mc m ol mal ? Eer
"kat l mc l k" i st eni yorsa u soru sorul mal d r: Acaba belli bir
dinin bt n i nananl ar , yani bir di nsel t opl umun btn yeleri
[i eri deki l er], bizzat kendi di nl eri ni t amamen ol masa da ye-
terli l de anl yorl ar m ? Eer anl ayam yor l ar sa, ki anl aya-
mad kl ar n syl emek mmkndr , o zaman hangi anl amda
onlarn kendi di nl eri ne t ut uml ar anl aml bi r eki l de kat l m-
c d r? Wilfred Cantvvell Smi t h' e sorarsan z, "D ar dan birisi-
nin bir din hakk ndaki ifadesi eer o di ni n mensubl ar tarafn-
dan ' tasdiklenirse' o ifade dor udur ". Bu ilke neml i di r ve an-
lamn aa kar mak iin biraz sonra t art l acakt r. Ancak
bu arada unu ifade et meden de gei l memel i ; zel l i kl e otur-
mu aki de si st eml eri ne (wel l -defi ned or t hodoxi es) ve somut
gel eneksel kal pl ara sahi p ol an di nl erde baz mensupl ar s-
rekli yl e eyl er syl erl er ki, di er baz l ar , belki de ounl uk
reddeder veya kar kar. Bu gibi hadi sel er, sadece bir aile ii
t art ma ol arak grl ebi l i r mi ? Di er yandan, bu bal amda u
da neml i di r: Bir dnemde Msl manl ar n slam a s ndan
ok neml i ve doru grdkl eri hususl ar, nceki veya sonraki
bir dnemde vurgul ananl ardan farkl ol abi l i r. Byl e tarihsel
farkllklar, aki de ve davran t aki yresel farkllklardan son
derece ayrdr.
eri deki l er ve D ar daki l er
teki Zihinler adl al mas nda John Wi s dom, unu ileri
srer: Bir deneyi mi n asl sahi bi , kendi deneyi mi ni t an ml ama-
da ncel i e sahiptir; deneyi mi n kendi si bakas t araf ndan
payl a l amaz. [Mesel a] A [ah s], "di i m ar yor" dedi i nde
166 Topl umbi l i mi Yazlar
^ John Wisdom, Other Minds (Oxford: Blacwell 1980).
ve B de C' ye "A' nn dii ar yor" di ye nakl et t i i nde, el bet t e B,
A' nn di ar s n bizzat payl amamakt ad r . [Ancak] B, en a-
z ndan, eer daha nce kendi si de "di ar s " ekmi se, bu
gemi t ecrbesi ile A' nnki aras nda bir k yas yapabi l i r ve
A' nn ifadesini anl ayabi l i r; C iin de ayn ey szkonusu ola-
bilir. Fakat buna dayanarak, A "diim ar yor" dedi i nde ve B
de C' ye "A' nn dii ar yor" naklini yapt nda bu iki ifadenin
ayn anl ama gel medi i ni syl eyebi l i r mi yi z? Saduyu bu yar-
gy hemen reddeder; nk bir ifadenin anl am , szkonusu
t ecrbeyi yaam ol ma veya ol mamaya bal anmak zor unda
dei l di r. A' nn di i ni n ar mas , ifade eden veya nakl edenden
ba ms z ol arak, evrensel ol arak doru (ya da yanl ) bir ol gu-
dur.^
Ancak, mesel e bu kadar basit dei l di r. Ol gul ar, elbettte
znel dei l di rl er; onlarn anl aml ar evrensel di r. Bahsi geen
rnekt eki diars ol gusunun, A bunu B' ye ifade ettii anda
dii ar may p, bunu sadece gemi t e yaam ol sa bile, ayn
der ecede doru ol mas evrensel l i i sebebi yl edi r. Bu durumda,
A' n n B' ye syl emesi ve B' nin de C' ye -hel e B de gemi t e
diars ekmi se- bi l di rmesi ar as nda hemen hi fark ol ma-
yabi l i r. Daha da ilerisi; B, mr nde hi diars yaamam
ol sa bile bu ifadenin anl am dei meyecekt i r. Fakat bunu de-
mekl e birlikte unu da ilave et mel i yi z: O ifadenin anl am , ev-
rensel ol arak doru ol sa bile bu, o kasd n anlalmasnn da
evrensel ol mas demek dei l di r. Msl manl ar n t evhi dci ,
Hri st i yanl ar n ise teslisci ol dukl ar , evrensel ol arak bilinen ol-
gulardr; fakat acaba onl ar evrensel ol arak anlalmakta m -
d r? Cevaba gemeden, bu ifadenin dzel t i l mesi gerekmekt e-
dir; "Msl manl ar t evhi dci , Hr st i yanl ar ise t esl i sci di r" demek
yeri ne "Msl manl ar t evhi dci ol dukl ar n , Hri st i yanl ar ise
teslisci ol dukl ar n syl yorl ar" demek gerekir. Az sonra g-
i s l am' a Yakl a ml ar 167
Jane I. Smith, "Islamic Understanding of the Afterlife," 1. dipnotta belirti-
len sempozyum bildirisi.
rlecei gi bi , di nl er iindeki i farkl l amal ar sorunu a s n-
dan bu ayr m hayli neml i di r.
Bir anl amm/ kast m anl a l mas iin, onun birine anlamh
olmas gereki r; o, ancak byl ece t amamen znel ol makt an
kurt ul acakt r. mdi , "anlaml ol mak" bi rden fazla ey ifade e-
debilir: Mesel a, bir ey dmanca bi r a dan anl aml olabilir.
Bu anl amda, rnei n, Sel ahaddi n Eyyubi ve Arsl an Yrekl i
Ri ar, bi rbi rl eri ne son der ece "anl aml " idiler; kel i meni n belli
bir anl am nda onl ar n bi rbi rl eri ni "anl ad kl ar n " ki mse pek
inkar edemez. Ayn eki l de, fanatik bir Hri st i yan ve fanatik bir
Msl man da birbirini "anlar". Ancak bur ada bahset t i i mi z
anl aman n anl am bu dei l di r. Ni i n? nk, byl e bir anl aml
ol ma, son t ahl i l de, "anl amamaya" eittir. Peki , "Gerek anl a-
ma, bir gayri -msl i mi n geici ol arak ol sa bile Msl man i-
nanl ar n payl amas veya onl arl a zdel emesi hal i nde ol ur"
di yebi l i r mi yi z? Jane Smith' in gayr i - Msl i ml er den istedii de
buydu. mdi, ol ayl ar baka bir insann bak a s ndan gr-
mek t akdi re ayan bir fikir ol sa da, korkar m ki, bunun son
t ahl i l de mmkn ol mad kabul edi l mel i di r. nk bu du-
rumda, bir t ecrbeni n gzl emci si o t ecrbeni n sahibi ya da en
az ndan paylacs ol mal d r; hal i haz rda gr dmz gibi, bu
meru bir istek dei l di r. Kal d ki, bir gzl emci ni n bi r deneyi -
mi anl aml and r mas iin ill da o deneyi mi n sahibi ol mas ge-
rekmez. O hal de biz, "anl ama"n n veya "bi ri ne anl aml ol -
ma"n n, bu bal amda baka bir anl am n arat rmal y z. slm
gibi bir dini i ncel emek sz konusu ol duunda "entellektel
anl ama"dan bahset mek daha uygun ol acakt r ve grl ecekt i r
ki bu, bir der eceye kadar hem Msl manl ar hem de "tekiler"
iin mmkndr ve bi rbi rl eri nden baz eyl er renebi l i rl er.
Bu anl ama iin ilk art, arat r c n n konuya, mesel s-
168 Topl umbi l i mi Yaz l ar
' Edvvard W. Said, Orientalism (Nevv York: Pantheon Books, 1978)
lm' a dman ya da n yarg l dei l ; a k zihinli ve mmkn-
se, hissi ol arak yak n ol mas d r. n yarg , sadece di nsel veya
di er duygusal hal l er ile snrl dei l di r. Fi kr (i nt el l ect ual ) n
yarg da, n kabul e dayanan fikir ve kat egori l er ekl i nde ken-
dini gst erecekt i r. zel l i kl e baz al anl ara dahi l bi l gi nl er bu t r
n yarg ile mal l drl er. [Bi l i msel ] drst l k, yani kendi kat e-
gorilerini ask ya al ma bunun t ek aresi di r. Yi ne; gerekliin
akl insnn baz tarzlar yl esi ne yerl ei kt i r ki, a ka yet er-
siz ol dukl ar zaman bile aratrc kol ayl kl a bu kifayetsizlikle-
ri gr emez. Baz bi l gi nl eri n, slm' n douunu hat t a ieriini
Yahudi , H ri st i yan veya di er "et ki l ere" gnder me yaparak "a-
kl amaya" al an tarihsel i ndi rgemeci l i i byl e bir ynt em-
di r .
te Abdur r auf un isyan, bu, di nsel , kltrel veya bir t r
ent el l ekt el n yarg t arz nda ol sun, pikin suratl kltrel s-
t nl k i ddi as na kardr. Ondokuzuncu asr ncesi Batllar,
bi ri nci si ; ondokuzuncu ve yi rmi nci asr bal ar ndaki Batl a-
rat rmal ar ise ikinci ve ncsnden san kt rl ar. Nam k Ke-
mal' in Renan Mdafaanamesi'nde iddetli bir eki l de kar
koyduu ve gnmzde de Edwar d Said t araf ndan analitik
ol arak ilenen dur um, ite bu kltrel ve ent el l ekt el stn-
l kl kt r. ' San r m bundan dol ay d r ki Wi l fred Smi t h, yu-
kar daki ilkeyi; yani bir din hakk ndaki ifademizin geerli ola-
bi l mesi iin, "O, sadece d ar daki bi l gi nl erce kabul edi l ebi l i r
ol makl a kal mamal , ayn zamanda o di ne mensub kiiler iin
de geerli veya doru ol mal d r. " ilkesini ne srmt r. Di er
yandan, evvel ce ifade et t i i mi z gibi, baz "i eri deki l er" tara-
fndan syl eni p durul an yl e eyl er vard r ki; yi ne baka baz
i eri deki l er t araf ndan reddedi l i r. Dahas , mesel a H. A. R. Gi bb
ve Smi t h gibi baz d ar daki l er t araf ndan sl am hakk nda
syl enen yl e eyl er vard r ki baz Msl manl ar tarafndan
i s l am' a Yakl a ml ar 169
* Robert King Merton, The Sociology of Science: Theoretical and Empirical
Investigations (Chieago: University of Chicago Press, 1982)
reddedi l se bile di er bir ok Ms l man t araf ndan da hayli
anl aml ve kymetli bul unur. Bu kitab' n bei nci bl mnde
Wi l l i am Roff, Smi t h' e atfla, hakl ol arak, "d ar dan birisi s-
lam hakk nda syl edi kl eri iin i eri deki l eri n tasdikini ararken,
"ne kadar ok -ya da ne kadar az- Msl man bu dur uml ar da
bir mracaat makami i yapabi l i r ?" di ye sorar. ahsen ben,
bat a babam ol mak zere, Ms l man st adl ar mdan slam
hakk nda ok neml i bilgiler ve grl er kazand m gi bi , baz
Batl bi l gi nl erden de ok ey r endi m. [Tekrar neml i bir
mesel eye dnecek ol ursak, ] slam hakk nda syl edi kl eri ni n
baz l ar nda bi zzat Msl manl ar keski n eki l de ayrlrlar. Bu
ne demekt i r?
Burada, ona gemeden, hemen ifade et mel i yi z ki, yukar -
da bahsedi l en "entellektel anl ama" ekli, yani drst , a k fi -
kirli, n yarg s z ve iyi niyetli ol ma, bir t r bilimsel bilgidir. O
bir din t ecrbe dei l se de, bir din t ecrbeni n bi l i msel i msi
(quasi -sci ent i f c), yani ent el l ekt el bilgisidir; deneyi mi n nor-
matiflii ve balaycl kaybol ur ama arat r c ya [anlayan
zneye] yapt dorudan et ki den bir eyl er kal abi l i r ve ba-
kal ar na da nakl edi l ebi l i r. Canl ve bl nmez bir btn ol arak
' deneyi mi n kendisi' , bundan dol ay , bir t ari hi veya sosyal bi -
limci tarafndan t am ol arak akt ar l amaz; ancak byl e bi l gi nl er
onu ent el l ekt el ol arak anl ayabi l i rl er ve bu bilgi bakal ar na
da aktarlabilir. Bu dur umda o, "bi l i msel bi l gi "ni n bir paras
hal i ne gelir.
D ar daki l er/ i eri deki l er sorunu hakkmda ilgi eki ci bir
t art ma da, Robert Mert on' un Sociology of Science ki t ab nda
grlmektedir. ^ Mer t on; grupl ar , grup-merkezl i iddialarn ve
ideolojilerini [dnya grl eri ni ] inceler; yakl a m , bundan
170 Topl umbi l i mi Yazlar
' Fazlur Rahman "structural-ascriptive" kavramn kullanmaktadr; ancak
bahsedilen ynteme ve, hele, Robert Merton'dan szedildiine baklrsa
"levselcilik"i kastediyor olmal. levselcilik ve Robert Merton hakknda
derli-toplu bilgi iin bkz. C.H.Brovvn, Understanding Society: An
Introduction to Sociological Theory, (C.H.Brovvn, 1981), ss.45-47. (M-
tercimin notu).
dol ay , "l evsel ci " bi r zml emeci ni n yakl a m d r / mdi ,
grupl ar ve kl t rl er bu yakl a ma uygun ol abi l i r; ama evrensel
haki kat i ddi as na sahi p di nl er byl e i ncel enemez. Bundan do-
lay, u anda szkonusu ol mas hasebi yl e en az ndan slam a-
s ndan, di nsel kl t rn tayclar ol arak di nsel t opl ul ukl ar
ile dinlerin kural sal / normat i f hakikatleri veya akn vehel eri
aras nda bir ayr m yapmak zorunday z. Bir grup kendi "haki-
kat i " iin normat i fl i k i ddi as nda bul unduunda -mesel a Nazi -
lerin, Aryan bi l i mi ni n, Yahudi bi l i mi ni n yanll kar s nda
dorul uk iddias gi bi - bu, bi r di nsel haki kat iddias gibi gr-
nebilir; ama yl e dei l di r. yl e ol mad n n delili, kar ka-
nn ki m ol duuna gre, bt n d ar daki l er t araf ndan bu iddi-
ann evrensel geerl i l i e sahi p bir di nsel i ddi aya layk gr-
l emeyecek eki l de yanl , t ehl i kel i t arzda apt al ca veya komi k
ol arak grl mesi di r. Bu, szkonusu grup ( mes. Nazi l er),
Msl man veya baka bir di ndardan daha aa ol mayan bir
evk ve i nan sami mi yet i yl e iddiasn ort aya koysa bile byl e-
dir. Msl manl ar , slam iin bir "Msl man" haki kat i deil,
ak n ve evrensel bir haki kat i ddi as ndad rl ar.
Asl na bakarsan z, slam' n, Msl manl ar n ayr l maz -
zellii ve Msl man t opl um kl t rnn paras hal i ne gel mi
olan k sm , Mert on' un bahset t i i yakl a ma gerekt en uygun-
dur. Bu al anda slam t opl umunun t ecrbesi kendi ne hastr,
akt ar l amaz ve mt er aki mdi r ( cumul at i ve) . Bi ri ki msel di r;
nk gemi t en gel i p devam eder ve bu anl amda o t ecrbe,
t am anl am yl a d ardan bir t ari hi veya t opl umbi l i mci tarafn-
dan payl a l amaz. Mer t on, Cl aude Levi -St rauss' un "Bir tarihi
i s l am' a Yakl a ml ar 171
ya da et norafyac bir t ecrbeyi 'tecrbe olarak genel l et i re-
bilir." szn nakl ederken bunu kast eder gibidir. Tekr ar et-
mel i yi m ki, bl nmez bir bt n ol arak bir t ecr be akt ar l amaz,
fakat onu ent el l ekt el ol arak anl ayarak t ari hi veya t opl umbi -
limci t ecrbeni n zne zeri ne yapt mevcut et ki den veya o-
nun zne iin nemi nden/ anl am ndan bir eyl er akt arabi l i r.
Daha da ileri gi dersek; tarihi veya t opl umbi l i mci , bu t ecrbe
hakk nda genel l emel er yaparken, ayn zamanda, t ari hi ya da
t opl umbi l i mci ol mayan "i eri deki " birinin yapamayaca kar-
l at rmal ar ve t ahl i l l er yapabi l i r ve hem i eri deki l er hem de
d ar daki l er bu anl amda bi rbi rl eri nden bir eyl er renebi l i r.
Ancak el bet t e slam' n bi r de ak n [normatif] vehesi
vard r; bu, henz yet eri nce i l enmeyen bir al and r. Msl man
t opl umu, belki gel ecekt e onu gerekt i i eki l de kul l anabi l i r ve
mt eraki m gel enei ni n bir paras hal i ne getirebilir; veya
kendi si ne mesel e edi nen birileri bunu yapar. Msl manl ar n,
hal i haz rda zat en sl ama i nanm ol dukl ar iin bakal ar ze-
ri nde veya kat l am bi r gel enek t araf ndan s n rl anm ol -
mal ar hasebi yl e, bakal ar n n onl ar zeri nde bir avant aj a sa-
hip ol up ol mad kl ar hayli ilgin bir sorudur. Fakat ite bu a-
dan, gerek bir di n. Beyaz Haki kat i veya Zenci Haki kat i gibi
ideolojilerden ya da Aryan Haki kat i ve Ar yan Bi l i mi gibi di n-
selimsi grup i ddi al ar ndan ayrlr.
Yukar daki mesel eye dnersek; slm' ort aya koymak,
bizzat Msl manl ar n ii ol sa da, onl ar ve "tekiler",
entellektel anl ama sevi yesi nde ibirlii yapabi l i rl er ve bu i-
birliinden doan bilgiler iki t araf iin de geerli ol mal d r.
Kald ki, bizzat Msl manl ar aras ndaki fikr ve baka ayr-
lklara bakarsak, bu mesel eni n sadece "i eri deki l er" veya "d-
ar daki l er" a s ndan deerl endi ri l mesi de mmkn dei l di r.
Eer d ar dan biri; drst , a k-zi hi nl i ve insafl ol ursa, s-
lam-ii farkllklar; d andaki l er - i er i deki l er ayr m na
entellektel sevi yede t ekabl et meyebi l i r. "sl m-i i ndeki "
farkllklar eitlidir. ou, zaman- mekn farkl l kl ar ndan
172 Topl umbi l i mi Yaz l an
doar. Mesel ; slm t ari hi nde Sufliin esmesi ni n okunma-
d , sonra ort aya k p "resm ul em" t araf ndan kar kld-
, daha sonra dei i k eki l l ere br np bt n slm t opl umu-
nu et ki l edi i dneml er vard r. Daha sonra, onun, hal devam
eden slah ve yeni den- yor uml anmas abal ar n n ol duu bir
dnem vardr; belki de o hal a bir dnme sreci ndedi r. Zaten
bi zzat "ana bnye" ("ort hodoxy") i eri si nde yl e gr farkl-
lklar vard r ki, tek bir sesin bt n t opl umu kendi si ne ekece-
i bekl enemez. Di er yandan, bl gesel farkllklar sz konu-
sudur. Bural ardaki "slm eki l l eri " ekol oj i k art l ardan etki-
lenmitir. Baz mahal l unsurl ar, sl m' a t amamen zt iken ba-
zlar da t ers dmez.
O hal de, yor umda meru farkllklar herzaman ol abi l e-
cekse de, son derece ba bo yoruml ar n hepsi el bet t e slm' n
kendi si ne yamanamaz. Sosyal bi l i mci l er, slm' "byk gel e-
nek" ve "kk gel enek" di ye ikiye ayrrlar. Az nce dedi i -
mi z gibi, bi zzat "byk gel enek", Snn ve i farkllklar bir
yana, yekpar e deildir. Yi ne onl ar, slm ad na ort aya kan
bt n t ezahr ya da ol uuml ar slm' n gerek grnml eri
ol arak telakki ederler. Hereyden evvel , slam tarihi boyunca,
kk gel enekl eri n "ana bnyeye kat l mas "
("ort hodoxi f cat i on") bazen di er zamanl ar a gre daha hzl,
hel e u anda baz hal l erde daha da hzl, devam
edegel mekt edi r. Bu demekt i r ki; byk ve kk gel enek ay-
r m , mut l ak bir zorunl ul uk dei l di r. kincisi ve daha da -
neml i si ; bizzat bu ayr m, bir ' lt' e (cri t eri on-referent ), yani
bir kural sal / normat i f sl ama i ht i ya gst eri r. Topl umbi l i mci l e-
rinin bu ayr m bile, asl nda, byl e bir nor mat i f l t gerekt i -
rir ve byl e bir ayr m, sadece bilgili ve cahil kat egori l eri ne
dayanamaz. Msl man Filozoflar, mesel a bni Sina' y ve
Farabi ' yi , dnnz; onlarn din al an ndaki ana tezleri Snni
aki de t araf ndan i ddet l e reddedi l di ama onl ar bi r kk gel e-
nei n t emsi l ci l eri ol arak s n fl and r l amaz. Ent el l ekt el sevi-
yede normat i f sl am n ne ol duu hakk nda hem Msl manl ar ,
i s l am' a Yakl a ml ar 173
hem de onl arl a dierleri aras ndaki farkllklar hakk nda h-
km ver ecek olan bu l t , Kur' an ve Peygamber' i n kat' i dav-
ran model i di r. Gayri msl i ml er ar asmda ana dnce ekol -
n t emsi l eden sl mi yat l ar, byk gel enek ile ilgilenirler.
Bat a ant ropol og ol mak zere t opl umsal bi l i mci , "t ecrb ger-
ekl i k ol arak kk gel enek"i i ncel er ve nor mat i f slm' dan
hi bahset mez. Ni yet i mi z, gnmz slam t opl uml ar n i ncel e-
yen bu insanlarn abal ar n kmsemek dei l di r; aksi ne,
onlarn al mal ar ok faydal ol makl a kal may p, Msl man
slahat aday iin t emel bir gerekliliktir. El et i ri ni n z u-
dur: Topl umsal bi l i mci l er, "yaand ekl i yl e slm" inceler-
ken, bu dur umun dei mez, hat t a belki "o i nsanl ar iin kural -
sal" ol duunu dnp, bakal ar n da buna i nand rmak eili-
mi ndedi rl er.
San r m u syl edi kl eri mi zi n, bu ki t ab n "the Popul ar
Muhammad" balkl nc bl mdeki makal esi ni n ilk sa-
t rl ar nda Earle Waugh t araf ndan di l e get i ri l en, "bir ok di n-
dar Msl man n kendi i nanl ar n n d ardaki l er tarafndan ya-
plan t an ml amal ar n kabul e yanamad kl ar " ekl i ndeki ifa-
deleri ile balants vard r. Waugh' a gre [Hz.] Muhammed,
"her dzeyde" ele al nmal d r. Yukar da deni l di i gibi, sadece
kk gel enekl er iin dei l , byk gel enek(l er) iin de; hat t a
d ardaki l eri n slam hakk ndaki yarglar iin de bir l t ge-
reklidir. Ve bu lt, aa daki sebepl erden dol ay , Kur' an ve
Peygamber' i n kat' i davran model i ol mal d r. Sadece byk
gel enee mensub i nsanl ar dei l , kk gel enekl eri n t emsi l ci -
leri de slam' n balayc t emel i ni tekil edenl eri n, bu iki kay-
nak ol duunu iddia, hem de sami mi yet l e iddia ederl er. Ancak,
byk gel enek(l eri n) mensubl ar , daha ileri gi derl er ve kendi -
lerinin bu normu t aki p et meye al t kl ar n ; ondan bi l erek ve-
ya bi l meyerek ayr l d kl ar nda bunun bir gnah, hat t a byk
bir gnah ol duunu sylerler. Asl nda bu nokt ada da iki gel e-
nek, ok fazla ayr mazl ar. Dahas , byk gel enei n kendi si n-
de popl i st l er ve seki nci l er vard r. Mesel a E' ari Kel amc l ar,
174 Topl umbi l i mi Yaz l an
bat a t evhi d ol mak zere slam' n esasl ar n akli ol arak kavra-
yamayan ki mseni n -i smen neyse de- ger ek bir Msl man o-
l amayaca n savunurken, onl ar n adal ar olan Or t a Asya' -
daki Mat ur i di kel amc l ar ise, di nl eri hakk nda kapsaml / akl i
bilgileri ol sun ol mas n, Trkl eri n yaad kl ar slam eklinin
sahi h ol duunu syl yorl ard .
Bat a t opl umsal bi l i mci l er ol mak zere, umumi yet l e a-
da bilginler, normat i f slm' n eri at ol duunu dnrl er.
Fakat [bu sefer de sorun udur: ] eri at hem kavr am, hem de i-
eri k ol arak kar msal (deri vat i ve) bir konuma sahiptir. O,
Hukuku ve Kel mc l ar n t ari hsel r ndr ve Kur' an' dan
karsand dnl r . Ba z da n ise, nor mat i f ol an n, Msl -
manl ar ya da baz bilgili Msl manl ar n "sahih sl m" di ye i-
nand kl ar ey ol duunu kabul ederl er. i mdi , bir Msl man
kendi i nand n n "doru", hat t a "gerek sl am" ol duunu el -
bet t e dnecek; ama hi bi r zaman onun normat i fl i i ni iddia
et meyecekt i r. nk o, kendi si ni n sahi h ya da gerek slam
ol arak dndnn ni hai deer l endi r mesi ni n sadece Kur' an
ve Snnet e yap l aca n hemen t esl i m eder. Bu balayc de-
mi r l eme nokt as , yani Kur' an ve Snnet , fenomenol oj i k yakl a-
m dei t i rmel i di r; yoksa o iflah ol maz eki l de "greci "
(rel at i vi st ) kal acakt r. Di er taraftan sk sk da, ynt eml eri ve
kat egori l eri a s ndan sk ve munt azam (hat t a dogmat i k) ama
ayn zamanda ' herkese gr e sl am' a (' free-for-all i sl am' ) gz
yuman bir yakl a m kabul et meye ar l makt ay z. yl e san-
yor um ki, bu szl eri m, Ri chard C. Mart i n' i n birinci bl mde
syl edi kl eri kar s ndaki yeri mi de a kl a kavut ur mu ola-
caktr.
u ana kadar ort aya koymaya gayret et t i i mi z ana hu-
suslar zet l eyecek ol ursak; slm' n ent el l ekt el anl a l mas ,
n-yarg s z, hassas ve bilgili "d ar daki l er" iin gayet mm-
kndr; ve di yebi l i ri m ki bu eki l deki anl ama bir Msl man i-
in ol duu kadar bir gayri msl i m iin de imkan dahi l i ndedi r.
Abdur r auf un szl eri , bu art l ara sahi p ol mayan gayri -
i s l am' a Yakl a ml ar 175
Fazlur Rahman, islam and Modernity: Transformation of an Intellectual
Tradition (London and Chicago: University of Chicago Press, 1982).
9
John Wansbrough, Qur'anic Studies: Sources and Methods of Scriptural
Interpretation (Oxford: Oxford University Press, 1977); ve yine, The
Sectarian Milieu: Content and Composition of Islamic Salvation History
(Oxford: Oxford University Press, 1978)
msl i ml er iin geerli ve doru olabilir. yl e san yorum ki,
Smith' in, ' slam yoruml ar n Ms l manl ar a dorul at mak' ilkesi
de bu art l ardan herhangi bi ri si ni n yeri ne get i ri l ememesi ne
kar bir t edbi r ve belki bir t r ilave teyid ol arak ort aya ko-
nul mut ur. Tari hsel i ndi rgemeci l i i , bu ar t l an yeri ne get i re-
memeni n bir sonucu ol arak gr yor um. Fenomenol oj i k yakl a-
m ise, slam' n btn t ezahrl eri ve anl ay l ar iin, Kur' an
ve Snnet' i ' lt' ol arak al mas artyla, uygun bir yakl a m
ol arak kar l yorum, islam and Modernity'n'm gi ri i nde,
Kur' an iin t at mi nkr bi r her menet i k ynt emi ort aya koymaya
altk.
Met i nsel El eti ri Kar s nda Tari hsel El eti ri
Bu arkapl anl a, A. Ri ppi n' i n, John Wansbr ough' un
Qur'anic Studies and The Sectarian Milieu adl al mas nda
ileri srl en ynt eml eri n a kl anmas ve hakl gst eri l mesi ile
ilgilenen yaz s na gzat t m. Ri ppi n' i n makal esi ve dayand
belgeler, phesi z, Abdur r auf un tepki gst erdi i al ma tr-
leri aras ndad r. Wansbr ough' un ynt emi ni beni mseyenl eri n
yapt , zet l e udur: Tari hi r eddedi p, ' edebi eletiri' dedi kl eri
ynt emi kul l anmak. Ri ppi n, yaz s na Yahudi l i k ve slam' n
genel ol arak "tarihteki di nl er" ol duunun dnl dn ifade
ederek bal amakt ad r. mdi , "t ari ht e" ifadesi, eer sadece ken-
di l eri nce bilinen gizemli bir anl ama sahi p dei l se, btn di nl er
tarih iindedir. El bet t e byk bir ounl uk kabul et mekt edi r
ki; Yahudi l i k, H ri st i yanl k ve slam t ari hsel di nl erdi r; nk
bu di nl ere gre Al l ah, hedeflerini ger ekl et i r mek iin t ari he
176 Topl umbi l i mi Yaz l ar
mdahal e et mi t i r. A kt r ki, byl e ifadeler t ari hsel arat rma
yol uyl a i spat l anabi l i r ya da i spat l anamaz anl am nda tarihsel
dei l di r. Tari hsel i ncel eme, bu di nl eri n gerekt en byl e iddi-
al arda bul unup bul unmad n ; bul unduysa ne zaman bul un-
duunu i spat l ayabi l i r veya i spat l ayamaz. Benzer ayr ml ar i-
zen Ri ppi n de, mamafi h, bu iki mesel eyi , yani ' dinsel bir tarih
gr' ile ' dine tarihsel bir bak' bi rbi ri ne kar t rmakt ad r.
Onun, bu dinlerin iddialarn reddet t i kt en sonra, "gerekt en ne
ol du"nun tarihsel arat r l mas n n reddi ne de gi t mesi ni n nede-
ni budur. nk, i ddi al ar na kat l al m veya kat l mayal m, on-
larn bu t r i ddi al arda bul unmul uu, t ari hsel ol arak aratr-
labilir ve arat r l mal d r. Mesel a, bu i ddi al ar n ne zaman ve
kim t araf ndan yap l d n bi l mek isteriz. Bir "tarih teoloji-
si"nin reddi o "teolojinin t ari hi "ni n zor unl ul uunu nasl orta-
dan kal d rabi l i r?
Yi ne, niin bu di ne t ari hsel denmekt e de, mesel a,
Hi ndui sm ve ant i k Yunan di ni ne deni l memekt edi r . Bu soru -
zellikle neml i di r; nk Ri ppi n, slam' n t ari hsel -ol mad
(non-hi st ori ci t y) tezini i sbat l amak iin unu delil ol arak gs-
t er mek istiyor: slam iin, yazl kaynakl ar d nda arkeol oj i k
veri l er a s ndan hi bi r ilave dest ek yokt ur. mdi , eer [tarih-
sellik iin] syl enecek ya da i st enecek art l ar bunl ar ise,
Ri ppi n, Hi ndui sm ve Budi zmi t ari hsel di nl er ol arak kabul et-
mel i ydi , nk byl e veriler onl ar da i st emedi i kadar vardr.
Ve yi ne, iki farkl t r sorun aras nda da bi r kar t rma vardr;
t eol oj i k ve t ari hsel . Byl ece, slam' n kkenl eri t eol oj i k soru-
nunu zmek iin Wansbr ough' un yeni bir ynt em t ekl i f ettii
syl enmekt edi r. Bu ynt em, yeni bir tarihsel yakl a m dei l -
dir; nk t ari hsel yakl a m, t eol oj i k sorundan kaamaz (el-
bet t e, ' ni i n?' di ye de sor mak lazm!); bunun yeri ne metinsel
eletiri yakl a m na dnmel i yi z. Bi z de i mdi zaten ona geli-
yoruz.
Ri ppi n, ilk dneml er deki slami kaynakl ara bu ' klasik
yakl a m' n, yeni ol may p, Gol dzi her ve Schacht ' n Hadi s in-
i s l am' a Yakl a ml ar 177
Fazlur Rahman, Islamic Methodology of [in olmal] History (Karachi:
Central Institute of Islamic Research, 1965)
" Wansbrough'a ynelttiim eletirileri gsteren baz rnekleri Majr
Themes of the Qur'an (Chicago: Bibliotheca Islamica, 1980) adl eserimin
giriinde ve Kur'an hakknda Batllar tarafndan yazlan baz yeni kitapla-
rn tahlilini konu edinen makalemde {The Journal of Religion 64/1, 1984,
ss.86-89) vermi bulunmaktaym
cel emel eri i i de ona ncl k yapt kl ar n syl emekt edi r. Ancak
bilginimizin anl amad ey; onl ar n, baz hadi sl eri n di er baz
hadi sl erden sonra ort aya ktn gst er mek iin byk oran-
da tarihsel ynt emi kul l anm ol dukl ar d r. Onl ar
Wansbr ough' unki gi bi , met i nsel eletiri ynt emi ne dayanma-
m l ard r. Kendi m de, Islamic Methodology in History adl
eser i mde bir ok "temel Hadi s"i n t ari hsel el et i ri si ni yapm
bul unmakt ay m. yl e gr nyor ki, t ari hsel ynt emi n etkilili-
i, slami t ari hsel mal zemeni n t emel de sahi h ol duu ve srf
literal-analitik ynt emi n yar d m na i ht i ya duymad n n del i -
lidir. Ri ppi n' i n, hangi mant kl a, Gol dzi her ve Schacht ' n t ari h-
sel ynt emi ni Wansbr ough' un edebi tahlil ynt eml eri ni des-
t ekl emek iin delil ol arak gst erdi i de a k dei l di r; nk,
az sonra grl ecei gi bi , Wansbr ough' un ynt emi t am bi r z-
nellik bat akl na decek kadar keyfidir.
Tari hi bu kadar kol ayca bir tarafa b r akman n en byk
sonucu, met i nsel eletiri ynt emi ni savunanl ar n, Kur' an' an-
l ayamamal ar ve anl aml k l amamal ar d r. Wansbr ough,
Kur' an' daki baz "farkllk" gibi gzken duruml ar a kl amak
iin kronol oj i k Mekke ve Medi ne dneml er i nden zi yade, ken-
di si ne ait ol an, farkl ( Musevi ) arkapl an gel enekl er[i ni n etkisi]
fikrini kabul e bizi zorl amakt ad r. Bur ada ayr nt l ara gi r eme-
yi z ; " ancak u r nee bir gz at n z: Kur' an' da brahi m' i n, ba-
bas yl a t art mas ndan bahsedi l i rken ( 9: 47- Mekk ) , babas n
t erket mekl e birlikte "onun ba l anmas iin duaya devam e-
decei ni " syledii ifade edilir. Ancak, Medi ne' de, Mekke
178 Topl umbi l i mi Yaz l ar
Muhaci r l er i ni n hal a put perest ol up kendi l eri ne kar dmanca
davran l arda bul unan akrabal ar yl a ilikilerini kesmel eri bir
zor unl ul uk hal i ne gel i nce, Kur' an onl ar a yl e der: "brahi m,
babas n n affedilmesi iin, sadece evvel ce ona sz vermi ol -
mas ndan dol ay , dua edi yor du" ( 9: 114) yani aksi t akdi rde
onunl a bt n ilikiyi t amamen keserdi . Beni m demek istedi-
i m udur: Bu ayet l eri n ikisi de, [eski dneml er e ait gibi g-
rnse bile] Hz. Muhammed' i n Mekke ve Medi ne' deki tarihsel
art l ar na t am anl am yl a uyar. Kur' an' da daha bi r sr k ssa
vard r ki, hepsi Peygamber' i n dur umu ile ilikilendirilir ve o
bal amda anlatlr. Yi ne, l l : 27- 29' u bir gzden gei ri ni z:
Hal k n n "ileri gel enl eri " ("el Mel e' ") , kendi si ne kat l ma art-
lar ol arak, Nuh' t an "aa snf mensupl ar n " ("erazi l ") evre-
si nden uzakl at rmas n isterler; Mekke dnemi ni n sonl ar nda
ayn ey Hz. Peygamber' i n de ba na gel mi , ona da ayn art
koul mut u (bkz. , 6:5). Ve yi ne, mesel a, bak n z 11:84 ve
7:85' e; bural arda da uayb hal k na t i caret t e hileyi yasakl ayan
kii ol arak sunul ur; ayn ey, el bet t e, Hz. Muhammed' i n t op-
l umunda da varol an bi r sorundu. Bu ve say s z di er rnekl er
bizi, Peygamber' i n si yeri / hayat ile Kur' an' m yak n ilikisinin
varl ndan baka hangi sonuca gt rebi l i r?
Kur' an' , Peygamber' i n hayat ndaki t ari hsel balant nok-
t al ar ndan ay ran Wansbr ough ve Ri ppi n' i n ana grevi de, onu
tarihsel ol arak baka yer e bal amakt r artk. nk, t ari hsel
yerl et i rme (rel ocat i on) zor unl ul uu, sadece ilk kaynakl ar n
t ari hsel dor ul uunun reddi yl e gereksi z k l namaz. Kur' an' m
hangi ve nasl bir or t aml a ilikili ol duunu ve hangi kii ve
grupl ara hi t ab ettiini bi l memi z l az md r. Ancak, yl e grn-
yor ki, gel eneksel tarihi byl e kol ayca r eddet me anl ay , ken-
di mi zi bir haml ede t ari hsel soruml ul ukt an s y rmak demekt i r.
Ri ppi n yaz s nda, bi raz farkl bal amda ama Kur' an iin de
syl eyerek, bize unu demekt edi r : "Fakat biz, ' gerekten ne
oldu' yu bilmiyoruz ve belki de hi bi l emeyi z; bt n bi l ebi l e-
cei mi z, daha sonraki insanlarn ' oldu' di ye inandklardr...."
i s l am' a Yakl a ml ar 179
Edebi tahlil ilkesinin ieriine gel i nce; zel l i kl e Yahudi
gel enee ait peygamberl i k l i t erat rnn nitelikleri ol an drt
ana konu; Kur' an' n da ana t emal ar d r i ddi as yl a, nmze ko-
nul makt ad r: al ma, muci ze, srgn ve szl eme. Ama bu
dur umda sorul mas gereken t emel soru udur: O neye dayana-
rak bu drt konunun Kur' an iin de neml i ol duunu ileri
srmekt edi r? Kur' an' n ana konul ar ol arak ni i n, mesel a,
sosyo- ekonomi k adal et ve ci haddan hi bahset mi yor ? Di er
yandan ne, Wansbr ough' a gr e Kur' an' muht el i f Yahudi -
H ri st i yan anl at l ar ndan ol ut ur mu ol an, Msl manl ar , ne
de, Msl manl ar n i ddi al ar na kap l makl a sul ad Bat slam
arat rmal ar gel enei , onun drt konusunu Kur' an' daki en -
neml i t emal ar ol arak t el akki ederl er. Eer Kur' an,
Wansbr ough' un kefettiini ne sr d bi r ' yard ml ama' n n
sonucu idiyse, kendi si en az ndan, t ahl i l l eri nde byl esi ne -
nemli ol an bu drt konunun sl am' da neden ehemmi yet ka-
zanmad n a kl amal yd . yl e san yor um ki, Msl manl ar a,
Kur' an' n en neml i retileri sorul acak ol ursa, cevapl ar n o-
unl uu unlar ierecektir: Tevhi d, Namaz, Zekat , Or u ve
Hac. O hal de, Wansbr ough' un tezi bir ka kompl oyu birden
gerektirir: Bi ri nci si Kur' an' n ger ek kkenl eri ni gi zl emek ve
onu [baka] bir gel enee at fet mek; bi r ikincisi de,
Wansbr ough' un drt esas n n nemi ni azal t p, onl ar n yeri ne
Msl manl ar n, "slam' n Esasl ar " dedi kl eri ni koymak.
Majr Themes'in gi ri i nde Wansbr ough' un Qur'anic
Studies adl eseri ne ynel t t i i m eletiriler, bu t r met odol oj i k
sorunl ar n bazlar dol ay s yl a yap l m t ; Ri ppi n de, yaz s n n
sonl ar nda bu el et i ri l ere cevap ver mekt edi r . Ona gre beni m
Wansbr ough' a yapt m eletirilerin sebebi , sadece kendi
ynt emi mi onunki nden stn gr memdi r . Hal buki , bur ada ve
baka yerde beni m ynt emi mi n Kur' an' , kendi i i nde tutarl
ve Peygamber' i n hayat na t amamen denk den bi r aki de si s-
t emi ol arak anl a l r kldn gst eren bir t ak m t emel fikirler
ort aya koymut um. Wansbr ough' un ynt emi ise Kur' an' an-
180 Topl umbi l i mi Yaz l ar
Wansbrough'un iki eserini tahlil edenlerin hepsi bunlar ya reddettiler ya
da tamamen muhalefet ettiler, bunun bir tesadf olduunu zannetmiyorum.
En hogrl tahlil Josef van Ess'inkidir; o Wansbrough'un iddia ve bul-
gularn kabul etmese de kulland yntemin faydal olabileceini dn-
mektedir. Ancak, VVansbrough'un Sectarian Milieu adl eserini tahlilinde
van Ess filolojik yntemi kullanmay savunmaktadr. Belki de
Wansbrough'un yapt ey, Andrew Rippin dnda kimsenin henz anla-
mad gerek bir dehann arsdr. Eer yleyse, u na kadar duydukla-
rmzdan daha fazla anlam ifade eden eyleri yaknda V/ansbrough'dan ii-
tebiliriz; nk, u ana kadar iittiklerimiz korkarm hi de mit verici de-
il.
l ams z szl er t opl am hal i ne getirir ve sonra da o, bu "anl am-
szln" nasl ort aya ktn a kl ama sor uml ul uunu da
reddedi p, eker gider. ' ^
Ri ppi n' i n, "baz bi l gi nl eri n slam' n Yahudi veya Yahudi -
H ri st i yan arkapl an m grmezl i kt en gel erek srekli Arap
arkapl an n vur gul ad kl ar ndan i kayet i ne gel i nce; bana yle
gel i yor ki, Wansbr ough, Kur' an' t amamen Yahudi -H ri st i yan
mezheb t ezahr hal i ne get i rme abas nda makul ve mazur
grl ebi l ecek hert rl snr am t r. Evet , bi zzat Arabi st an' da
Yahudi -H ri st i yan fikirler ni sbet en yayg nd . Kur' an' m kendi -
sinin de teyid ettii gi bi , Mekkel i l eri kendi di nl eri ne dndr-
mek iin gayret l er de vard fakat baar s z kal nm t . Mama-
fih, zannedi l di i gibi sadece Peygamber' i n kendi si dei l ;
Mekkel i l er ve Ar apl ar da. Ahdi At i k ve Ahdi Cedi d gel ene-
i nden bir t ak m eyl er renmi l erdi . Byl ece, bu gel enei n
bir k sm hal i haz rda Ar apl am t ; Ki t ab Mukaddes' de ge-
enl erl e birlikte baz Ar ap peygamberl eri ni de ieren Peygam-
berl er silsilesini, Kabe' ni n brahi m ve smai l tarafndan ina
edildii ri vayet i ni bir dnn mesel a. Fakat Kur' an' m ret i -
sinin bal ang nokt as Kut sal Ki t apl ardaki t art mal ar deil,
Mekke t opl umunun kendi si ndeki gerek hayat i / eksi st ansi yel
sorunl ard r. phesi z, ol uumu sr eci nde Kur' an, hayli bir o-
randa Yahudi -H ri st i yan gel enei nden baz eyl er kapm ve
i s l am' a Yakl a ml ar 181
Jean Jacques Waardenburg, LTsIam dans le miroir de L'occident (Paris:
Moutan, 1963).
''' Edvvard W. Said, Orientalism (Nevv York: Pantheon Books, 1978).
slah etmitir. Ancak, Kur' an' n sadece veya esas itibariyle bu
gel enei n bir rn ol duunda srar et mek a k bir haki kat
reddidir; nk Kur' an deri nl i kl eri nde esasen ' Arap' tr.
Bu kitaptaki btn katklar gzden gei ri p deerl endi r-
mem mmkn dei l se de, i l emeye al m ol duum ieride-
kiler/dardakiler ikilemi bat a sl am ol mak zere t ari h-
sel / kar l at rmal din arat rmal ar n n karma kl na iaret
et mekt edi r. Ri chard C. Mart i n, uzun gi ri i nde, Bat ' da gelien
slam arat rmal ar n gzden gei ri rken, zel l i kl e iki farkl
yakl a m n altn i zmekt edi r: "Kl asi k" oryant al i st yakl a m ve
daha yeni ce olan t opl umsal bilimsel yakl a m. Devaml a da, i-
kisini di nl er tarihi ile bi rl et i rme i ht i yac ndan szet mekt edi r.
El bet t e, Batl oryant al i st arat rma gel enei baz bi l gi nl erce
z el et i ri ye tabi t ut ul maya bal anm t r ve bunl ardan birisi de
Jacques Waardenburg' dur. ' ^ nsan mi d edi yor ki, Edwar d
Said' in Orientalism'^ adl ' yap -bozumcu' al mas n n pei n-
den, daha zengi n, daha ierikli ve daha t erki bi slam aratr-
malar ort aya ksn. slam, di nl er t ari hi l eri t araf ndan byk
l de ihmal edi l mi bi r al and r; bunun sebebi , belki de s-
lam' n onl ar n gzde kat egori l eri ne ve ynt eml er i ne uymama-
sdr. El i mi zdeki bu Kitab ol ut uran, Ar i zona State
Uni versi t y' ni n dzenl edi i "i sl am and t he Hi st ory of
Rel i gi ons" adl sempozyum, neml i sorunl ar ve zml eri or-
t aya koymak a s ndan esi z bir forum ol ut urmut ur. i mdi
yap l acak ol an; bi rok dnceyi , yakl a m ve ynt eml eri uy-
gul amak, s namak, ve dahas , slam' n ok kar ma k ve zengi n
bi r fenomen ol duunu gst ermekt i r. Haki kat en, slam' i nce-
l emek insan zi hni ne bir meydan okuyut ur; zor ol duu kadar
mkafaat l ar da olan bir meydan okuyu. u kesi ndi r ki, slam
182 Topl umbi l i mi Yaz l ar
tarih i i nde dei mi t i r ve daha da hzl ad ml ar l a dei meye
devam edecekt i r. Bu dei me iki boyut l udur: "kk" gel e-
nekl eri n "byk" gel enekl ere doru dei mesi -ki bu gel ene-
in "ana izgi hal i ne gel mesi " (ort hodoxi f cat i on) ol arak ni t e-
lendirilebilir- ve, ikincisi, byk gel enei n modernl et i ri l mesi .
Yi ne de slam, t emel de ayn kal acakt r.
Bu eserdeki yaz l ar, di si pl i nl er aras yakl a m n gerekl i -
liini gst ermi t i r. Sadece "oryant al i st " veya "sosyal bi l i m-
ci"nin dei l , belli ynt eml eri olan di er bilgi dal l ar n n da or-
tak al mas gerekir. Bunl ar bi rbi rl eri ni t amaml ar . kincisi
ol maks z n bi ri nci si dar grl ol ur ve t ahl i kel i genel l emel ere
gt rr; birincisi ol maks z n ikincisi de soyut hat t a gerek d
olur.

You might also like