Professional Documents
Culture Documents
« Aptal dostum olacağina akıllı düşmanım olsun » derler … derler de ama unutmayalım ki ki "akıl akıldan
üstündür" …
Burada türkçe ağırlıklı forum kurulmasının nedeni alternatif düşünceyi "Sizlerin" burasını ziyaret edeceği
düşünüldüğü için "devlet resmi ideolojisi" dışında bir görüş açısı sunmak içindir. Yoksa biz "Sizin"
düşündüklerinizi biliyoruz, buraya gelip asmanıza gerek yok ; bildiğimiz içindir ki buraya bol bol alternatif
asıyoruz …Tabii diğer bölümlerde ise kendi halkımıza anladıkları dilde doğru saydıklarımızı sunuyoruz.
Türkiye'de « takunyacılar »’da var « uluyan köpekler » de var, bunları birbirlerinden farketmek çok kolay.
Zor olan kendini « takunyacı » gösteren « uluyan köpekler » veya kendilerini « uluyan köpek yani bozkurt
» gösteren « takunyacılar yani fettullahçılar »’ı birbirlerinden ayırabilmek. Tıpkı « birinin » kendisini
açılımcı gösterip diğer taraftan, başka « bir şahsın » kimliğine girip ikiyüzlülük oynaması … Nerede kaldı
bunun dürüstlüğü ? Biz diyoruz ki « işte bizim doğrumuz » tartışmamız boşa, çünkü sizinkini zaten
biliyoruz. Siz ise gelmiş, bildiğimizi « bu budur, yüzünüzü güneşe çevirin » diyorsunuz ... Aynı görüşü
paylaşmayanların olabileceğini hatırlatmakta fayda vardır. Tabii ki imâların da iyi analiz edilmesi ...
Tehcir ve ermeni soykırımı tarihi tartışmasından önce bir moral tartışması gerektiği düşüncesindeyim.
20 ci yy başlarındaki öldürme olayları kâh ırkçılık yüzünden, kâh politik yüzünden, kâh ayaklanma
yüzünden … olmuştur.
Diyelim ki bir kısım ayaklandı. Tabii ki ayaklanmanın da bir sebebi vardır, tıpkı öldürmenin olduğu gibi.
Moral tartışmsı
Ittihat ve Terakki hükümeti Osmanlı vatandaşlarından Ermenileri « bir yerlerden almışlar ve bir yerlere »
götürmüşlerdir. Sonuçta ise ölümler olmuştur. Resmi "TC resmi ideolojisi"'ndekii « efendim onlar da
düşmana yardım etti, bizden daha fazla öldü » gibi müdafanız bile o hükümetin Ermenileri toptan
öldürdüğünü kanıtlar.
Şimdi bir devlet kendisini tehditkar gördüğü bir halkı topyekün cezalandırma hakkına sahip midir ? Bu
kollektif cezalandırma sonucu milyonu aşkın Ermeni, "belki istenmeden", öldürüldü.
Sorarım, Edirne’deki Ermeni neden sügüne gönderildi ? « Efendim, Doğudaki Ermeniler orduyu arkadan
vurmuş, hükümet de Batı Anadoludaki Ermeniler dahil tüm Ermenileri topyekün cezalandırıp Suriye
çöllerine gönderdi.» (Sakın bütün ermeniler sürülmedi demeyin çünkü katolik ve protestan mezhebinden
olanlar bile, « tebligatları görmedik » deyip sürüldüklerini biliyoruz).
Demek ki devlet, ülkesindeki bir yerdeki sorun yüzünden oradaki ırk grubunu bir yerden diğer bir yere
gönderebilir, ölenler olsa bile. Bu mu moral ?
Mukatele yani karşılıklı çatışma mı dediniz ? Onun için mi bütün ülkedeki Ermeniler cezalandırıldı ?
Mukatele yoktur, 1919 Yozgat mahkemelerindeki tutanakları okuyun, göreceksiniz ki sistematik ve
organize bir ayaklanma sözkonusu değil. Bu olaylarla alakası olmayan Ermenilerin sürülmesi hukuka
sığmaz ! Öldürülenler Ermeni ya öldürenler kim ? Adını koymanın zamanı geldi.
Anadolu'nun gayrımüslimlerden arındırılması ile 1914’de karar çıkarıldı, bunu Kuşcubaşı Eşref, Halil
Menteşe ve Celal Bayar’ın anılarında bulabilirsiniz. Talat Paşa ise bu kararı daha sonra Sadrazamlığa
yazdığı mektupta açıklamıştır. Anadolu'nun homojenleştirme girişimlerine de Rumlardan başlanmıştır.
Neticede tehcir ve öldürmeler savaş koşullarına bağlı değildir.
Mübadele önce bulgarlarla başladı (1913). Rumları kovma harekatı ise Osmanlının, Almanya’nın yanında
savaşa katılması sonucu durduruldu. (1914)
Balkan savaşlarından ise bir bakımdan etkilenilmiştir. Batı'da toprak kaybederken Doğu'da Taşnaklarla
ittifak bozulunca (1912) Doğu Anadolu’da Ermeniler imha edilmek istendi. Talat Paşan’nın defterine göre
ise 80% Ermeni tehcir edildi. Terk ettikleri topraklara ise Rusya’dan kaçan Osmanlı taraftarı Kürtler
yerleştiriliyorlar.
Doğudaki Ermeniler
Ittihat ve Terakki Cemiyeti aslında üç akımı bünyesinde barındırıyordu: Batıcılar, Turancılar, Islamcılar.
1800'lerde başlayan ermeni meselesi Doğu'da fakir Ermenilerin Kürt ve Çerkezlerin saldırılarından
kurtulmak için güvenliğinin sağlanması isteğiyle meydana çıkmıştır. Ama bu iki topluluğu da oralara iskân
etmek istiyen ise gene, türlü vaadlerle Osmanlı devleti olmuştur. Taşnak partisi 1912 yılında Ittiha ve
Terakki partisiyle bu nedenle birliğini bozmuştur. Van yöresi haricinde toprak talebinde bulunmamıştır.
Van yöresinde ise vilayet, müslüman ve hristiyan idareli iki vilayete ayrılmıştı. (1914)
Osmanlı devleti Batı'da toprak kaybından sonra Kafkasya’da da toprak kaybetmesi üzerine, Ittihat ve
Terakki cemiyetinin Turancı, yani ırkçı kesimi, hele ki Sarıkamış faciasından sonra idareyi ele geçirdi.
Hezimettler sonucu da tehcir kararını aldı.
Ermeni Tehciri
Alıntı:
24 Nisan 1915'teki ilk tehcir emrine paralel olarak da bu arada bölgelere İttihat Terakki Partisi kâtib-i
mesulleri (sekreterleri) eliyle ölüm emri yollandı. Parti, Bahaittin Şakir'e bağlı Teşkilat-ı Mahsusa
birlikleriyle öldürme işini organize etti. Bunu Kastamonu Valisi Reşit Bey, Yozgat mutasarrıfı Celal, Ankara
Valisi Mahzar Bey ayrı ayrı söylüyor.
Üçüncü Ordu Komutanı Vehip Paşa, Trabzon Garnizon Komutanı Avni Paşa da, yapılanların katliam
olduğunu, bunun Türklükle, Müslümanlıkla alakası olmadığını açıklıyorlar. Meclis-i Mebusan üyesi sıkı
İttihatçı Hafız Mehmet, 'Gözlerimle gördüm. Samsun'da kayıklara bindirip denize döküp öldürüyorlardı.
Talat'la konuştum, engel olamadım' diyor. Zaten bütün işi koordine eden Talat Paşa'dır. Evindeki özel
telgraf cihazından yürütüldü tüm operasyon.
Der Zor’da ise durm bambaşka, tehcir edildikleri yetmiyormuş gibi, Osmanlı devlet sınırları dahilinde olsa
bile proje dışı birakılan bu yerde Erkekler askere alınıyor geri kalan kadın ve çocuklar ise 5% oranı ile bir
bölgeden diğerine yollanıp telef olmaları kolaylaştırılıyordu.
1912 yılında Der Zor mutasarıfı yolladığı raporda, nüfusun zaten 60 bin olduğunu ve iskân yapılamıyacağı
belirtiliyor. Bu aşamada tehcir kararı bilinçli olarak alındığı ortaya çıkıyor. Bilinçli alınan bu kara ise
insanlık suçuna dönüşüyor. Talat Paşa’nın 6 Temmuz 1914 tarihinde Balkanlardan göç eden müslümanları
kast ederek konuşmasında "Evet, boş arazi çoktur ama bu İslamları çöllere iskân etseydik hepsi
öleceklerdi." Sözünün anlamı ise 10 ay sonra Ermeni tehciri ile anlaşılıyor.
“Takvimi-i Vekaiye” de 3616 sayısında yayımlayan Trabzon valisi Cemal Azmi beyin Divan-ı Harb-i Örfi
tarafından idama mahkum edilmesi kararı
“Takvimi-i Vekaiye” de 3540 sayısında yayımlanan 3. ordu Komutanı Mahmut Kamil Paşanın 10 Temmuz 1915’te
genelgesi
Suçlular
1918 Mondros Andlaşması sonrası Ermeni tehcir, katliam ve savaş suçlularının yaargılanması kararı
alınır.
Aralık 1918'de suçlar komisyonlar tarafından sabit görülür.
Ocak 1919’da Istanbul’da suçlular sorguya çekilir.
Mart 1919’da Sultan Vahideddin'in emriyle İttihat ve Terakki Cemiyeti yöneticileri ve bakanları
İstanbul’da sorguya çekilirler ve aynı yılın Nisan ayında duruşmalar başlar.( Haziran’a kadar) Sonuçta 11
gıyabında ve 20 mavcut İttihat ve Terakki Cemiyeti üyeleri ve eski bakanları hüküm giyerler.
Mayıs 1919’da 77 sanık Malta adasına sürüldü.
Temmuz 1919’da 31 savaş suçlusundan dördü: İttihat ve Terakki Merkez Cemiyeti başkanı, Dahiliye
Bakanı, Osmanlı İmparatorluğu’nun Büyük veziri Talat paşa, Harbiye Bakanı Enver paşa, Bahriye Bakanı,
Suriyedeki 4 ordu komutanı Cemal paşa ve Teşkilat-ı Mahsusa’nın üyesi, Maarif Bakanı Dr. Nazım gıyaben
idama mahkum edildiler. 27 sanıktan çoğu çeşitli yıllara hapsedildiler. Diğer sanıkları da delil
yetersizliğinden beraat ettiler. İddianamede İngilizlerden Malta’ya sürülmüş suçlular unutulduğundan
sürgündan döndüler, ve Türkiye Cumhuriyet’i devletinde, Atatürk’ün yanında üst görevlere atanmışlardır.
Haziran 1919’da İttihat ve Terakki Cemiyeti katiplerın, üyelerin ve diğer memurların duruşmaları başlar.
Ocak 1920’de 36 sanıktan üçü 10 yıl hapse diğer sanıklar da çeşitli yıl hapis cezalarına mahkûm olurlar.
Nisan 1919’da Yozgattaki Ermeni katliamlarına katılanları iddiasıyle Yozgat mutasarrıfının vekili ve
Boğazlıyan kaymakamı Kemal bey idama mahkum edilir. Yozgat polis müdürü Tevfik bey ise 15 yıl cezaya
mahkum edilir
Mayıs 1919’da Trabzon katliamlarına katılanları iddiasiyle sanık 8 kişiden ikisi; Trabzon valisi Cemal
Azmi bey İttihat ve Terakki Cemiyeti Trabzon katibi Nayim bey gıyaben idama mahkum edilirler, diğerleri
ise çeşitli hapis cezalaları istemi ile yargılanırlar.
Mayıs 1919’da Büyükderedeki Ermeni ve Rum katliamları örgütçülerine mahkumiyet kararı verilir. Bütün
sanıklar çeşitli hapis cezalarına çarptırılırlar.
Ocak 1921’de Harput’taki Ermeni tehciri ve katliamları sanıkları yargılanmaları sonucu, İttihat ve Terakki
Merkez Cemiyeti üyesi, Teşkilat-ı Mahsusa’nın başkanı Bahaddin Şekir bey gıyaben idama mahkum edilir.
İttihat ve Terakki Cemiyeti katibi Nazim bey ise 15 yıla mahkum edilir.
İddianamelerdeki vesikalar, şifreli telgraflar, Ermeni tehcir ve katliamlarının askeri ya da disiplin eylemleri
ile sınırlı olmadığı kaydı konulmuştur.
Sanık listesi
Sonuç
Ermeni tehciri ve katliamların İttihat ve Terakki Merkez Cemiyeti’nden veren talimatlarla ve gizli emirlerle
gerçekleşti bu tutanaklarla ispatlanmıştır. Bu davalar, Osmanlı Türkiye’sinde hükümet tarafından yapılan
Jön Tûrk davaları, Ermenilere karşı örgütlenerek yapılan bir soykırım olduğu artık inkâr edilemez bir
gerçektir. Dava ve iddianameler Türk resmi tarihinin Ermeni soykırımını inkâr iddialarını çürütür.
(A. S./H.)
Kaynak ve alıntılar
Radikal, 30/05/2005
Agos, 07 Nisan 2007
genocide-museum
Fotograflar
genocide-museum
Önemli not :
© Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir
© Ticari ortamda kullanmak yasaktır