You are on page 1of 547

w

mge
ki tabevi
Claude Lvi-Strauss
Yapsal Antropoloji
Franszca Aslndan eviren: Adnan Kahiloullar
Claude Lvi-Strauss, portre ressam bir baba ile entelektel bir annenin olu ola
rak, 1908de Brkselde dnyaya geldi. Paris Sorbonne niversitesinde hukuk ve
felsefe renimini tamamladktan sonra bir sre retmenlik yapt. 1935te Bre
zilyaya giderek So Paulo niversitesi'nde entografi ve antropoloji almalarna
balad. 1939da Fransaya dnd ve sava srasnda Maginot Hattnda irtibat su
bay olarak grev yapt. Fransann savata yenilgiye uramasndan sonra ret
menlik mesleine geri dnen Strauss, Vichy Hkmetinin uygulad Irk Yasala
r gereince grevden alnd. Bunun zerine Fransadan gizlice ayrld ve nce
Latin Amerikaya, daha sonra New Yorka gitti. 1948de tekrar Parise dnen
Strauss, Nambikwara yerlilerinin aile ve toplumsal hayat ile akrabaln temel
yaplan zerine yazd iki tezle Sorbonne Oniversitesinden doktora unvan ald.
Etnoloji ve Antropoloji alanlarna getirdii yeni bak asyla byk bir n ka
zanan Claude Lvi-Strauss, bu alanda verdii eserlerle Modern Antropolojinin
Babas olarak tannd. 2008de Fransz Akademisinin (Acadmie Franaise) yz
yan aan ilk yesi oldu ve Akademinin dekanlna getirildikten ksa bir sre
sonra, 30 Ekim 2009da ld. Sava sonras Avrupa akademik ve entelektel ha
yatnn en nemli simalarndan biri olan Claude Lvi-Strauss sosyal bilimlerde
yapsalcln en etkin yorumcusuydu.
Adnan Kahiloullan, 1959 ylnda Samandada dodu. Yksekrenimini Anka
ra niversitesi, Dil ve Tarih-Cografya Fakltesi, Fransz Dili ve Edebiyat Anabi-
lim Dalnda tamamladktan sonra, Kanadada, Montral niversitesinde Fran-
szca-tngilizce eviri konusunda yksek lisans yapmtr.
Kahiloullanmn evirdii Eserler:
Marc Fumaroli, Edebiyat Cumhuriyeti (Dost Kitabevi Yaynlar, 2004)
J ean Bottro, Eski Yakndou (Dost Kitabevi Yaynlan, 2005)
A. L. Grange - E. R. Carraud, Cartoville Harita Rehber Londra (Dost Kitabevi
Yaynlan, 2006)
Philippe Borgeaud, Dinler Tarihinde Balanglar (Dost Kitabevi Yaynlan,
2008)
Milad Doueihi, Yeryz Cenneti (Dost Kitabevi Yaynlar, 2011)
Claude Lvi-Strauss, Yapsal Antropoloji (mge Kitabevi Yaynlar, 2012)
Claude Lvi-Strauss
Yapsal Antropoloji
Franszca aslndan eviren: Adnan Kahiloullar
* 1
mge
kitabevi
Yapsal Antropoloji
ISBN 978-975-533-730-2
Orijinal Ad
Anthropologie Structurale
PLON 1958, 1974 ve 1996
imge Kitabevi Yaynlar, 2012
Tm haklar sakldr.
Yaync izni olmadan, ksmen de olsa
fotokopi, film vb. elektronik ve mekanik
yntemlerle oaltlamaz.
1. Bask: Kasm 2012
Bask ve Cilt
Pelin Ofset Tipo Matbaaclk San. Tic. Ltd. ti.
tvedik Organize Matbaaclar Sitesi
558. Sok. No: 28 Yenimahalle-Ankara
Tel: (312) 395 25 80-83 Faks: 395 25 84
www.pelinofset. com. tr
Sertifika No: 16157
mge K i t abevi
Yaynclk Paz. San. ve Tic. Ltd. ti.
Konur Sok. No: 3 Kzlay 06650 Ankara
Tel: (312) 419 46 10-11 Faks: (312) 425 29 87
nternet: imge.com.tr E-Posta: imge@imge.com.tr
Yaynevi Sertifika No: 11546
ada etnolojinin ksmen silahlarn ald ve bu giri
imin u an gcmz at yolundaki kt kandan
daha ok nankrlk sonucu unutup kendi haline terk
ettiimiz saygn bir atlye olan L anne sociologique'm
kurucusunun ansna, vefasz bir rencinin bu kitab
1958de -Emile DURKHEIMn yznc yldnm- it
haf etmesinde hibir saknca yoktur.
Xpoeou }^v ipciioxa Yuo.
iindekiler
nsz..................................................................................11
YAPISAL ANTROPOLOJ
BLM 1Giri: Tarih ve Etnoloji............................. 17
DL VE AKRABALIK LKS
BLM II Dilbilimde ve Antropolojide Yapsal
inceleme....................................................57
BLM III Dil ve Toplum...........................................89
BLM IV Dilbilim ve Antropoloji..........................105
BLM V Blm III ve IV in Sonsz....................123
TOPLUMSAL RGTLENME
BLM VI Etnolojide Arkaizm (Eskillik) Kavram... 147
BLM VII Orta ve Dou Brezilyada Toplumsal
Yaplar..................................................... 173
BLM VIII ikici rgtlenme Diye Bir ey Var m?.... 191
BLM IX By ve Byc.......................................235
BLM X Simgelerin Etkililii................................ 261
BLM XI Efsanelerin Yaps................................... 297
BLM XII Yap ve Diyalektik.................................. 333
SANAT
BLM XIII Asya ve Amerika Sanatlarnda Yandan
Bakml Tasvir.......................................349
BLM XIV i Balk Dolu Ylan................................383
YNTEM VE ETM SORUNLARI
BLM XV Etnolojide Yap Kavram........................391
BLM XVI Blm XV iin Sonsz............................451
BLM XVII Antropolojinin Sosyal Bilimlerdeki
Yeri ve Antropoloji retiminin
Yol At Sorunlar................................. 481
Kaynaka..........................................................................531
Dizin................................................................................ 555
ekiller............................................................................. 283
ekil 1 SHANG Bronzu, in, M 1766-1122.
W. Perceval YETTSe gre, The George
Eumorphopoulos Collection Catalogue
ekil 2 Bir kurbaann tasvir edildii malzeme kutusu,
kuzeybat Pasifik kylar, XIX. yzyl. Dr. J acques
LACAN Koleksiyonu
ekil 3 Haida, bir kpekbal tasviri. Karakteristik
simgeleri kolayca grlebilesin diye,
kpekbalmn ba yandan gsterilmitir; ancak,
gvdesi btn uzunluu boyunca yarlm olup
her iki yans ban sanda ve solunda olmak
zere bir dzlem zerinde yaylmtr. Tenth
Annual Repoda gre, Bureau of American
Ethnology, Pl. XXV
ekil 4-5 Yz boyanm iki Caduveo kadn; bu fotoraflar,
1935te yazar tarafndan ekilmitir
ekil 6 Yz boyanm bir Caduveo kadm. Bu resim,
1892de Caduveolar ziyaret eden Italyan ressam
Boggiani tarafndan yaplmtr. G. BOGGIANIye
gre, Viaggi d un artista nellAmerica Meridionale
ekil 7 Bir Maori efinin, kendi dvmeli yzn tasvir
ettii bir resim. H. G. ROBLEYe gre, Moko or
Maori Tattoing
ekil 8 Bir Caduveo kadnnn, boyanm yzl birini
tasvir ettii resim. Yazarn kendi koleksiyonu
ekil 9 dilimli ayn yz tasvirinin grld bir
yeimta tks, Yeni Zelanda. LE CORNEUR-
ROUD1LLON Koleksiyonu
ekil 10 Ahaptan yaplan bir Maori yontusu, XVIII. yzyl
(?). Augustus HAMILTONa gre, Maori Art
ekil 11 Ba ss (ahap), kuzeybat kylar, XIX. yzyl.
Mide iini, karn ve gskemiinin her iki
ucunu ssleyen kk iki insan ba grlmektedir.
Yazarn kendi koleksiyonu
ekil 12 Yerlilere ait dvme rnei, ahap yontu,
XIX. yzyl sonu. st sra: iki erkek yz.
Alt sra: bir kadn yz. Augustus HAMILTON'a
gre, Maori Art
ekil 13 XVIII. ya da XIX. yzyla ait Maori ahap yontulan.
Augustus HAMILTONa gre, Maori Art
nsz
Ksa bir sre nce kaleme ald incelemesinde kullan
d bir tmceyi bu kitabn banda alntladm iin
umarm Jean Pouillon bana kzmaz, zira bu cmle bilim
camiasnda yapmay dndm her eyi -istediimi
elde ettiim konusunda sk sk tereddtlerim olsa da-
okgzel biimde ifade ediyor: Lvi-Strauss, kukusuz,
toplumsal olaylarn yapsal niteliinin altn izen ne ilk
ne de tek kiidir, ancak onu bakalarndan ayran, bu
yapsall ciddiye almak ve amadan onu btn sonu
laryla birlikte deerlendirmektir}
Eer bu kitap baka okuyucularn da bu dnceyi
paylamasn salarsa kendimi ok mutlu hissedeceim.
Yaklak otuz yldan bu yana kaleme aldm yz
kadar yazdan on yedisi bu kitapta toplanmtr. Bazlar
kaybolmutur; bazlarnn ise, bir tarafta unutulmu bir
halde kalmasnda fayda vardr. Varln srdrmesine
deer bulduum metinler arasnda bir seim yaptm ve
1 J ean POULLON. Claude Lvi-Strauss'un Yapt, les Temps Modernes, 12.
yl, no: 126, Temmuz 1956. s. 158.
Il
srf etnografyayla ilgili almalarn yan sra kuramsal
bir neme sahip olan, ancak Tristes Tropiques (Hzn
l Dnenceler) adl kitabmn zn oluturan alma
lar bir tarafa braktm. Burada ilk kez, antropolojideki
yapsal yntemi aklamak amacyla iki metin yaym
lanm ve dier on be metnin eklenmesiyle birlikte
toplam metin says on yediyi bulmutur.
Bu derlemeyi olutururken, okuyucunun dikkatini
ekmek durumunda olduum bir zorlukla karlatm.
Birok makalem dorudan ngilizceyle yazlmt ve do
laysyla evrilmesi gerekiyordu. Oysa bu alma esna
snda, her iki dildeki metinlerin slup ve kompozisyon
asndan farkl olduu dikkatimi ekti. Umarm, bu
farkllk yaptn dengesiyle btnln tehlikeye sok
maz.
Bu farkllk, kukusuz, ksmen de olsa bir takm
sosyolojik nedenlerle aklanabilir: Fransz ya da Anglo
sakson halkna hitap ederken ayn ekilde dnce y
rtmek ve olaylar anlatmak olas deildir. Ancak, baz
kiisel nedenler de vardr. ngilizce alkanlm ne
olursa olsun -ki bu dilde birok y l ders verdim-, onu
yanl bir biimde ve snrl bir daarckla kullanyo
rum. ou kez farknda olmadan, ngilizceyle yazdm
eyleri ngilizce olarak dnyorum; elimdeki dilbi
limsel aralarla istediimi deil, ancak elimden geleni
yazyorum. Kendi metinlerimi Franszcaya aktarmaya
alrken yabanclk duygusu ekmemin nedeni de bu-
dur. Bu honutsuzluumu okuyucuyla paylarken, bu
nun nedenlerini de aklamak durumundaydm.
Baz paragraflar zetleyerek, bazlarn da gelitire
rek ve ok serbest bir eviri yaparak bu zorluun ste
sinden gelmeye altm. Ayrca, birok Franszca me
tinde ufak tefek deiiklikler yaptm. En son olarak, ba
z eletirilere yant vermek, hatalar dzeltmek ya da ye
ni olgular eklemek iin kitabn deiik blmlerine bir
takm notlar dtm.
Paris, 1Kasm 1957
YAPISAL
ANTROPOLOJ
BLM I
Giri: Tarih ve Etnoloji1
Hauser ile Simiandm, tarihle sosyolojiyi birbirinden
ayrdn dndkleri ilke ve yntem sorunlarn or
taya koyup aklamalarndan bu yana yarm yzyldan
fazla bir zaman gemitir. Hatrlanaca zere, bu farkl
lklar esas olarak sosyolojik yntemin karlatrmal ni
telii ile tarihsel yntemin monografik ve ilevsel niteli
inden kaynaklanmaktadr.2Her ne kadar bu iki yazar
sz konusu farkllklar konusunda uyusa da, her yn
temin kendi deeri konusunda fikir ayrlna dmek
tedir.
Peki, o gnden bu yana neler oldu? Tarihin, kendi
sine nerilen o mtevaz ve ak programyla yetindiini
ve kendi dorularna gre gelitiini burada ortaya koy
mak zorundayz. Tarih asndan ele aldmzda, ilke ve
yntem sorunlar kesin olarak zlm gibi grnmek
1 Bu balk altnda yaymlanmtr; Revue de Mtaphysique et de Morale, 54.
yl, no: 3-4, 1949, s. 363-391.
2 H. HAUSER, L Enseignement des sciences sociales, Paris, 1903. F. SIMI-
AND, Mthode historique et science sociale. Revue de Synthse, 1903.
tedir. Sosyolojiye gelince, durum biraz farkldr: Sosyo
loji hi gelimemi denilemez; zellikle burada zerinde
duracamz sosyoloji dallarndan olan etnografya ve et
noloji, son otuz yl boyunca ok saydaki olaanst
kuramsal ve betimlemeli aratrma sayesinde epey ge
lime gstermitir. Ancak, birok anlamazlk, atma
ve karklk pahasna oldu bu: Burada, etnolojinin ge
leneksel tartmann tam iine -bu, iin kolayna kamak
deil de nedir!- tand ve btnsel olarak etnolojinin
sanki baka bir bilim dal olan tarihle yine btnsel ola
rak kar karya getirildii grlmtr. Bir baka e
liki sayesinde, tarihsel ynteme kar olduunu syle
yen etnologlarn tarihilerin savn olduu gibi ald
grlecektir. Kkenlerine hzl hzl deinmeden ve ko
nuya daha fazla aklk getirmek iin birka tanm yap
madan bu durumu anlamak mmkn deildir.
Bu metni yazarken, bu yzyln balarndan itibaren
Durkheim ile Simiandm ona ykledii btn sosyal bi
limlerin corpusu. eklindeki genel anlam henz hak
edemeyen sosyoloji terimini bir tarafa brakacaz. Top
lumsal yaamn ilkeleri ve insanlarn bu konuda u ana
kadar srdrmeye devam ettii dnceler konusunda
fikir yrtme anlamnda ele alndnda -ki Fransa dahil
birok Avrupa lkesinde bu anlam henz geerlidir-
sosyoloji, toplumsal felsefeye indirgenir ve onun ince
lememizle bir ilgisi yoktur. Anglosakson lkelerde ol
duu gibi, en karmak toplumlarm rgtlenmesi ve i
lemesiyle ilgili pozitif aratrmalarn bir btn olarak
grldnde ise sosyoloji, etnografyann bir uzmanlk
alan olur; ancak, konusunun karmak olmas nedeniy
le, henz etnografyannki kadar kesin ve verimli sonu
lar elde ettii sylenemez. Bylece, dikkatlice incelendi
inde bu sonularn yntem asndan konuyla ilgili ok
byk bir deer tad grlr.
Geriye bizzat etnografyayla etnolojiyi tanmlamak
kalyor. Her ikisini de ok ksa ve geici bir ekilde k
yaslayarak tanmlayacaz, ancak aratrmann balang
c iin bu yeterlidir. yle ki: Etnografya, insan grupla
rn (kesinlikle aratrmann niteliiyle ilgisi olmayan
bir takm kuramsal ve pratik nedenlerden tr, genel
likle ait olduumuz gruptan en fazla farkl olanlar ara
sndan seilirler) kendi zel durumlar ierisinde ele
alp gzlemlemek ve incelemekten ibarettir ve onlardan
her birinin yaamn mmkn olduunca aslna uygun
olarak yeniden kurma amacn gder; oysa etnoloji, et
nografyann sunduu belgeleri kyaslamal olarak kulla
nr (bunun nedenlerini daha sonra aklayacaz). Bu
tanmlarla, etnografya btn lkelerde ayn anlama gel
mektedir; etnoloji ise, Anglosakson lkelerde (buralarda
etnoloji teriminin hibir geerlii kalmamtr) toplum
sal ve kltrel antropoloji (toplumsal antropoloji, daha
ok bir temsil sistemi olarak grlen kurumlan; klt
rel antropoloji ise, yntemlerin yan sra muhtemelen
toplumsal yaamn hizmetindeki yntemler olarak gr
len kurumlan inceler) denilen eyin yaklak karl
dr. Ksaca, karmak toplumlar ile ilkel toplumlar
konusundaki nesnel aratrmann sonulan artzamanl
(diyakronik) ya da ezamanl (senkronik) adan her
kese kabul grecek yarglara yol aacak ekilde bir gn
btnletirilebilirse, sosyoloji -bylece pozitif biimine
ulam olaca iin- daha nce belirlediimiz ilk anla
mn kendiliinden yitirip toplumsal aratrmalarn do
ruk noktas anlamn -oktandr gz diktii bir anlam-
hak etmeye alacaktr kukusuz. Ancak, bu aamaya
henz varabilmi deiliz.
Bu durumu ortaya koyduktan sonra, etnoloji bilim
leriyle tarih arasndaki ilikiler sorununu -ki bu, ayn
zamanda bilimlerin i dramn yanstr- yle ifade ede
biliriz: Ya bilimlerimiz olaylarn diyakronik boyutuna,
yani zamandaki dzenlerine eildikleri iin olaylarn bir
tarihini yapacak durumda deiller ya da bir tarihinin
tarzyla almaya abaladklar iin zaman boyutunu
gzlerinden karmaktadrlar. Sonu olarak, son elli yl
da kaydettikleri gelimeler nedeniyle etnolojiyle etnog
rafya sk sk u ikileme girer: Tarihine ulamakta aciz
olduu bir gemii yeniden kurma savnda olmak ya da
gemii olmayan bir imdiki zamann tarihini yapmak
istemek. Birinci durum etnolojinin, ikinci durum ise et
nografyann dramn yanstr.
I
Bu eliki, evrimcilik ile yaylmaclk arasndaki klasik
kartlk ilikisinde kendini gstermez: Zira bu bak
asna gre, her iki ekol ayn dnceleri paylamakta
dr. Etnolojide, evrimci yorum biyolojik evrimciliin
dorudan bir sonucudur3. Bat uygarl, insan toplum-
lar evriminin en gelimi ifadesi; ilkel gruplar ise -ki
zaman iindeki ortaya k sralar mantksal bir snf
landrma sayesinde belirlenebilir-, nceki geliim aa
malarnn kalntTar olarak grlmektedir. Ancak g
revimiz o kadar da basit deildir: Eskimolar, birer b
yk teknisyen olmalarna karn, sosyolog olarak zayf
trlar; Avustralyada ise, bunun tersi geerlidir. rnekle-
? Bu, XIX. yzyln sonunda mmkn olmutur. Ancak unutmamak gerekir
ki, tarihsel adan toplumbilimsel evrimcilik dierinden nce gelir.
120
I
ri oaltabiliriz. Snrsz sayda lt olmas, snrsz sa
yda ve birbirinden olduka farkl diziler oluturmam
z salayabilir. Leslie Whitem4 yeni evrimcilii (neo-
evolutionnisme) bu zorluun stesinden gelebilecek gi
bi grnmyor: Her ne kadar nerdii lt -her top
lumda kii bana den ortalama enerji miktar- Bat
uygarlnn baz grnmlerinde ve belli dnemlerde
kabul edilen bir ideale uysa da, insan toplumlarmm b
yk bir ounluu iin byle bir belirleme almasna
nasl girieceimizi pek bilemiyoruz. Kald ki, bu top
lumlar iin nerilen kategori her trl anlamdan yok
sun gibi grnmektedir.
O halde, kltrleri soyutlama yoluyla elere ayr
maya ve paleontoloji uzmannn canl trlerin evrimin
de kefettii bu akrabalk ve tedrici farkllama ilikile
rini gstermeye alacaz. Ancak bu ilikileri, artk
bizzat kltrler arasnda deil de deiik kltrler iin
de yer alan ayn trdeki eler arasnda kurmamz gere
kecek. Tylor yle der: Bir etnolog iin yay ve ok bir
tr oluturur. ocuklarn kafatasnn eklini bozma ge
lenei de bir trdr. Ayn ekilde, saylan onlu kmele
re ayrma gelenei de bir trdr. Nasl ki doabilimciler
hayvan ya da bitki trlerinin corafi dalmn inceli
yorsa, bu nesnelerin corafi dalmnn bir blgeden
baka bir blgeye nasl gerekletiinin de incelenmesi
gerekir.5Ancak, bundan byle bu kyaslamadan daha
tehlikeli bir ey yoktur. nk her ne kadar genetiin
gelimesi tr kavramnn kesin olarak almasn gerek-
4 L. A. WHITE, Energy7and the Evolution of Culture, American Anthropolo
gist, n. s., cilt 45, 1943; History, Evolutionism and Functionalism..,, South
western Journal o f Antropology, cilt I, 1945; Evolutionr)' Stages, Progress
and the Evaluation of Cultures, a.g.y., cilt 3, 1947.
3 E. B. TYLOR, Primitive Culture. Londra, 1871, cilt 1, s. 7.
tire de, gemite olsun imdi olsun bu kavram doabi-
limci iin geerli klan u ki, at gerekten de at dourur
ve birok kuak sonra bile Equus caballus, Hippa-
rion'un gerek torunu olarak kalacaktr. Doabilimcinin
yeniden kurma almalarnn tarihsel geerlii, son
zmlemede, biyolojik reme bayla dorulanr. Buna
karlk, bir balta kesinlikle baka bir balta dourmaz;
iki benzer alet ya da farkl ancak birbirine olduka ben
zeyen iki alet arasnda tam bir kopukluk vardr ve her
zaman da olacaktr. nk biri dierinden domamtr;
her biri deiik bir alglama sisteminden domutur;
demek oluyor ki, Avrupa atal ve srf tren yemekle
rinde kullanlan Polinezya atal nasl bir tr oluturu
yorsa, mterilerin bir kahvenin terasnda limonata
ierken kulland ubuk ve Paraguay ay ierken kul
land bombilla da, kimi Amerikan kabilelerinin b
y amacyla kulland iki borular da ayn derecede bi
rer tr oluturur. Kurumlar alannda da ayn durum sz
konusudur: Bir takm ekonomik nedenlerden tr ya
llar ldrme gelenei ile ahiret zevkinden fazla mah
rum brakmamak iin onlar bir an nce teki dnyaya
gnderme gelenei ayn madde altnda smflandnla-
maz.
O halde Tylor, Bir olaylar topluluundan bir yasa
karlabiliyorsa, ayrntl tarihin rol byk lde al
m olur. Mknatsn bir demir parasn ektiini gr
dmzde, bu deneyimden mknats demiri eker ek
linde genel bir yasa karmay baarabiliyorsak, sz ko
nusu mknatsn tarihini derinletirme zahmetine kat
lanmamza gerek kalmaz6derken, gerekte bizi bir k
6 E. B. TYLOR, Researches into the Early History o f Mankind and the
Development o f Civilisation, Londra, 1865, s. 3.
maz iinde brakmaktadr. nk bir etnolog, fizikinin
tersine, kendisi iin mknatsla demire karlk gelen ya
da yzeysel olarak iki mknats ya da iki demir parasn
andran nesneleri saptama konusunda henz kararsz
dr. Her iki durumda da, kukularndan yalnzca ayrn
tl bir tarih sayesinde kurtulabilir. Totemcilik kavra
mnn eletirisi, uzun sreden beri bu zorlukla ilgili ok
gzel bir rnek oluturmaktadr: ncelemeyi srf bu ku
rumun btn nitelikleriyle ortaya kt vakalarla snr
landranlayz, nk bu vakalar dinin geliimi konusun
da bir yasa karmamza izin vermeyecek kadar zeldir;
yalnzca baz elerden hareketle genelletirme yapar
sak, her grubun dinsel dncelerinin ayrntl bir tari
hi olmadan hayvan ya da bitki adlarnn varlnn ya
da baz hayvan ya da bitki trleriyle ilgili bylesi uygu
lama ya da inanlarn eski bir totem sisteminin kalnt
lar olarak ya da tamamyla farkl bir takm nedenlerden
tr insan usunun mantksal ve estetik bir eilimi ola
rak aklanp aklanamayacan bilmek imknszdr;
bu eilim, kmeleri -onun evrenini oluturan ve Durk-
heimla Maussun klasik bir almayla genel anlamda
gsterdii fiziksel, biyolojik ve toplumsal kmeler- grup
biiminde alglamaya yneliktir.7
Bu bakmdan, evrimci ve yaylmac yorumlar ara
snda birok ortak zellik vardr. Kald ki Tylor bu yo
rumlar bir arada kaleme almt. Bir baka zellik ise,
her iki yorumun da tarihinin yntemlerinden ayrlma
sdr. Tarihi; kiiler, olaylar ya da zaman ve mekndaki
konumlaryla tanmlanan bir olaylar grubu arasndan
her zaman bireysel vakalar alp inceler. Oysa yaylmac
H. DURKHE1M ve M. MAUSS, De quelques formes primitives de classi
fication, L Anne Sociologique, cilt VI, 1901-1902.
biri, deiik kategorilerden ald paralarla bireyleri
tekrar oluturmaya alrken, kyaslamac kiinin trle
rine zarar verebilir: Szde bir birey yaratmaktan teye
kesinlikle gidemez, nk meknsal ve zamansal koor
dinatlar, nesneye gerek bir btnlk vereceine, ele
rin nasl seildii ve kendi aralarnda nasl oluturuldu
u hususundan kaynaklanr. Yaylmacnn evrimleri
ya da kltrel kompleksleri, evrimcinin evrelerinde
olduu gibi, tanklarn her zaman destek vermekten ka
nacaklar bir soyutlamann rndr. Onlarn tarihle
ri tahminlere ve ideolojiye dayal kalacaktr. Bu ekince,
Kuzey Amerikann belirli blgelerinde baz kltrel
zelliklerin dalmyla ilgili Lowie, Spier ve Kroeberin
yapt almalarn yan sra daha basit ve daha sk
aratrmalara bile uygulanabilir.8Ancak, belli bir dere
ceye kadar kukusuz, nk nerilen zm geerli ol
sa da, bundan her eyin yolunda gittii sonucuna hi
bir zaman varamayz: Zira varsaymlarda bulunmak her
zaman merudur ve en azndan baz vakalarda, kaynak
merkezleri ve yaylma yollaryla ilgili olaslk pay ok
yksektir. Bu gibi aratrmalarda bizleri d krklna
uratan; daha ziyade, somut, bireysel ya da kolektif baz
deneyimlerle ifade edilen bilinli ve bilinsiz sreler
hakknda bizlere hibir ey retememesidir; bu dene
yimler sayesinde, daha nce hi eitim almayan kiiler,
imgelem glerini kullanarak, nceki eitimlerini de
itirerek ya da dardan bu eitimi edinmilerdir. Bi
ze yle geliyor ki bu aratrma, tersine, etnografya uz-
R. H. LOWIE, Societies of the Hidatsa and Mandan Indians, Anthropological
Papers o f the American Museum o f Natural History, cilt II, 1913. L. SPIER,
The Sun-Dance of the Plains Indians, a.g.y., cilt 16, 1921. A. L. KROEBER,
Salt, Dogs, Tobacco, Anthropological Records, Berkeley, cilt. 6. 1941.
maninin olduu kadar tarihinin de balca amalarn
dan biridir.
Bu elikilerin aklanmasnda Boas kadar hi kimsenin
katks olmamtr. O nedenle, onun balca dncele
rini hzl incelersek, kendisinin bile hangi lde kendi
dncelerinin gznden katn ve onlarn etnograf
ya almasnn yapld koullara bal olup olmadn
kolayca anlayabiliriz.
Boas, tarihle ilgili olarak, bir alakgnlllk ilan
yapmakla balar: lkel halklarn tarihi konusunda etno
loglarn bulduu tek ey, yeniden kurma almasdr ve
bundan farkl bir ey olamazd.9Hayatnn byk bir
blmn urunda harcad bir uygarln u ya da bu
grnmnn tarihini yazmamakla kendisini sulayan
lara u etkili yant verir: Ne yazk ki, bu gelimeleri
aydnla kavuturabilmemizi salayacak her hangi bir
olgu yoktur elimizde.10Ancak bu kstll kabul ettik
ten sonra, kukusuz etnologun alt son derece elve
risiz koullarla uygulama alan snrlanan ve birka so
nu vermesi beklenen bir yntem belirleyebiliriz. Gele
neklerin ve bunlar uygulayan kabilenin toplam kltr
iindeki yerlerinin ayrntl bir incelemesi sayesinde, bir
yandan onlarn oluumuna yol aan tarihsel nedenleri,
dier yandan onlar mmkn klan psikolojik sreci
aklayabiliriz.11
9 F. BOAS, History and Science in Anthropology: a Reply; American Anthro
pologist, n. s., cilt 38, 1936, s. 137-141.
10 A.g.y.
11 F. BOAS, The Limitations o f the Comparative Method o f Anthropology
(1896), in. Race Language and Culture, New York, 1940, s. 276.
i 2 5
Aratrmann doru olabilmesi iin, kk bir bl
geyle, aka belirlenen bir kapsamla snrl olmas ve
kyaslamalarn aratrma konusu olarak seilen alann
dna karlmamas gerekir. Gerekten de, benzer ge
lenek ya da kurumlarn tekerrr, u olgularn bir dizi
ara sayesinde birbiriyle ilikilendirilmesini salayan
ayn trde bir srekli olgular zincirinin olmamas du
rumunda, bir iliki kant olarak grlmemelidir.12Ku
kusuz, hibir kronolojik kesinlik yoktur; ancak, zaman
ve mekn iinde snrl kalan bir takm olay ya da olay
grubuyla ilgili olarak ok iddial baz tahminlerde bu
lunmak mmkndr. Gizli Kwakiutl topluluunun ev
rimi, yarm yzyllk bir dnemde aklanabilmitir an
cak; Kuzey Sibirya kltrleri ile Kuzeybat Amerika kl
trleri arasndaki eski ilikilerle ilgili baz varsaymlarda
bulunulmu ve Kuzey Amerikann u ya da bu efsane
temasnn izledii yollar mantksal bir biimde yeniden
oluturulmutur.
Bununla birlikte, bu sk aratrmalar, tarihi ok en
der olarak yakalayabiliyor: Boasm btn yaptlarnda,
aratrma sonular daha ok olumsuz gibi grnyor.
Kuzeybat Pueblolarnda olsun, Alaska ve ngiliz Ko-
lombiyasndaki kabilelerde olsun, toplumsal rgtlen
menin sz konusu lkenin her iki ucunda ar ve zt bi
imler, orta blgelerinde ise ara biimler ald grlr.
Bylece, Bat Pueblolar, yarlar (moiti) olmayan
anasoylu klanlara, Dou Pueblolar ise klansz baba-
soylu yarlara sahiptir. Pasifik sahillerinin kuzey kesi
minin en belirgin zellii, az nfuslu klanlarla ncelik
leri aka dorulanan baz yerel gruplardan olumas
12 A.g.y., s. 277.
Franszca moiti szc, bir eksenle iki eit paraya ayrlan bir yerli k
ynn her parasn ifade ettii iin, yan olarak evrilmitir (.n.).
dr. Oysa gney kesiminde, ift tarafl bir organizasyo
nun yan sra belli bir ncelie sahip olmayan bir takm
yerel gruplar mevcuttur.
Bundan nasl bir sonu karabiliriz? Evrimin bir
trden dier bir tre doru olutuu mu? Bu varsaymn
doru olabilmesi iin, bu trlerden birinin dierinden
daha ilkel olduunu, o nedenle zorunlu olarak dier bi
ime doru evrim gsterdiini ve en son olarak bu kura
ln blgenin dndan daha ok merkezinde ilediini
kantlayabilecek durumda olmamz gerekir; bu akl al
maz l ispat olmazsa, hayatta kalmaya ilikin her ku
ram anlamszdr ve bu zel durumda olgular, rnein
anasoylu kuramlarn tarihsel adan babasoylu kuram
lardan nce geldiini dorulamaya ynelik hibir yeni
den kurma giriimine olanak tanmaz: Tek syleyebile
ceimiz udur ki, tarihsel geliimde baz arkaik kesinti
ler her zaman var olacaktr. Ancak anasoylu kuramlara
zg kararszln bu kurumlan olduklar yerde ou
kez babasoylu ya da ift ynl kuramlara dntrmesi
mmkn ve hatta muhtemel olsa bile, ana hukukunun
her zaman ve her yerde ilkel biimi oluturduu sonu
cuna kesinlikle varmamak gerekir.13
Bu eletirel inceleme kesindir, ancak arya kat
zaman tamamen tarihsel bir bilinemezcilie yol aar.
Yine de, Boasa gre bu inceleme, belli ve snrl amala
r olan mtevaz ve bilinli bir yeniden kurma abasn
dan daha ok insan geliiminin szde evrensel yasalar
na ve bir zamanlar onun % 40lk olaslklar14adn
verdii eye dayal genellemelere kardr. Ona gre,
13 F. BOAS, Evolution or Diffusion? American Anthropologist, n. s., cilt 26,
1924, s. 340-344.
14 F. BOAS, Fiistory and Science in Anthropology..., a.g.y., ayn sayfa.
bylesi bir abann koullar nedir? Etnolojide deiik
lie ilikin kantlarn ancak baz dolayl yntemlerle,
yani kyaslamak filolojide olduu gibi statik olaylarn ve
onlarn dalmlarnn incelenmesiyle elde edilebilecei
ni kabul ediyor15. Ancak, unutmamak gerekir ki coraf
ya eitmeni ve Ratzelin rencisi olan Boas, ilk yapt
saha almas esnasnda, her insan grubunun zgnl
, zellii ve doallnn -kendisine gre ok hzl ola
rak- aa karlmasnda kendi etnolojik yeteneinin
byk bir rol olduunu fark etmitir. Bu toplumsal
deneyimleri, bireyin grup zerindeki ve grubun birey
zerindeki bu srekli etkileimleri belli bir sraya gre
ve ayrntl olarak kesinlikle anlatamayz: Bunlarn gz
lemlenmesi gerekmektedir ya da Boasm bir keresinde
dedii gibi, Tarihi anlamak iin, olaylarn nasl oldu
unu bilmek yeterli deil, bulunduklar duruma nasl
geldiklerini de bilmek gerekir.16
Demek ki, Boasm dncesinin geliimini belirle
yebilecek ve onun elikili niteliini aa karabilecek
durumdayz. niversitede corafya eitiminin yan sra
fizik eitimi de alan Boas, etnoloji aratrmalarn bilim
sel ve evrensel bir dzeye karmtr: Sorunun, insann
-deiik baz toplumlarda biimlendii ekliyle- nesnel
dnyas ile znel dnyas arasndaki ilikileri belirlemek
olduunu ikide bir yineliyordu.17Ancak, doa bilimle
rini icra ederken rendii kat yntemleri bu znel
dnyaya uygulamay dnrken, onu her bir durumda
15 F. BOAS, The Methods of Ethnology, American Anthropologist, n. s., cilt 22,
1920, s. 311-322.
A.g.y.
17 R. BENEDICT, Bir Etnolog Olarak Franz Boas, in. Franz Boas: 1858-1942;
Memoirs o f the American Anthropological Association, no: 61, 1943, s. 27.
oluturan tarihsel srelerin snrsz eitliliini de ka
bul ediyordu. Toplumsal olgularn kavranmas, zaman
ve mekn iinde toplumsal gruplar bireysel ve somut
olarak anlamaya ynelik bir tmevarm sayesinde mm
kndr ancak. Toplumsal gruplar anlamak istiyorsak,
her grubun tarihini bilmemiz gerekir. Ancak, etnograf
yayla ilgili aratrmalarn konusu nedeniyle, vakalarn
byk bir ounluunda bu tarihi yakalamak imknsz
dr. Bylece Boas, hakknda tarihi iin moral bozucu
belgelerden baka bir ey bulunmayan toplumlarm tari
hini yazma ynndeki fizikinin isteini dile getirir. Ba
arl olduunda, yeniden kurma almalar sayesinde
tarihi gerekten de yakalayabilir -ancak, tek bana ya
kalanabilen kaan bir ann tarihi, bir mikro tarihtir bu;
evrimcilikle yaylmaclk makro tarihinin yanna vara
mad gemie balanmay baaramayan bir tarih.18
Disiplin, aba ve zek araclyla baz elikili istek
leri amak iin sarf edilen bu umutsuz gayret sayesinde,
Boasm yaptlar kukusuz sonraki btn gelimeleri et
kilemeyi srdryor ve srdrecektir. Her ne olursa ol
sun, son yllardaki gelimeler, onun getirdii ikilemden
syrlma abasndan baka bir ey olarak alglanamaz ve
tereddt etmeden onda kanlmaz bir nitelik grmek
olduka zordur. Bylece, Kroeber, Boasm tarihi yeniden
kurma almalarna dayatt kat geerlik ltlerini
18 Burada, Boas n ne etnolojiyle ilgisi olmayan arkeolojik almalarn ne de
etnografik belgelere dayal birer tarihsel aratrma olan baz mitolojik tema
larn dalmyla ilgili aratrmalarm kastediyoruz. Ayn ekilde, ilkel Ame
rikan topluluklar konusunda varsanmlarda bulunduu tam anlamyla tarih
sel nitelikli aratrmasnda Doktor Paul Rivet, bir takm arkeolojik, dilbilim
sel ve etnografik belgeler kullanmtr. O nedenle, bu tr giriimlerin tarih
sel adan incelenmesi gerekir. Rivers'n baz almalar iin de ayn ey sy
lenebilir.
biraz gevetme yoluna gitmi ve ksaca, belge kullan
mna etnologdan daha fazla elverili olmasna karn, ta
rihinin bu kadar titiz olmad gerekesiyle kendi yn
temini hakl karmaya almtr.19Malinowski ve eko
l, neredeyse tm ada Amerikan ekolyle birlikte zt
bir yne doru ynelir: Boas kendi yaptlarnda olayla
rn bu aamaya nasl geldiini anlamaya almann ne
kadar d krc olduunu gsterdiine gre, kltrlere
ilikin aratrmadan hareketle, kltrleri oluturan e
ler arasndaki ilikilerin ezamanl bir zmlemesini
yaparken tarihi anlamaktan vazgememiz gerekir.
Boasn en ince ayrntlaryla belirttii gibi, btn sorun,
gnmzdeki biimiyle tarihsel geliim konusunu an
lamadan benzersiz bir kltrn en etkili zmlemesi
nin ok anlaml olup olamayacan bilmekten ibarettir;
bu zmleme, o kltr oluturan kurumlarn ve bun
larn ilevsel ilikilerinin tasvirinin yan sra her bireyin
kendi kltr ve her kltrn kendi bireyi zerinde et
ki yapt dinamik srelerin aratrlmasn gerektirir.20
Belirli bir sorunu ele alp tartrsak bu nemli hususu
daha iyi kavrarz.
II
Amerika, Asya ve Okyanusyada sk sk grlen ve zel
likle toplumsal grubun -kabile, klan ya da ky- iki yar
ya blnm olduu bir toplumsal yap tr ikici rgt
lenme adyla belirtilir; bu yapnn yeleri, birbiriyle en
19 A. L. KROEBER, History and Science in Anthropology, American Anthro
pologist, n. s. cilt 37, 1935, s. 539-569.
20 F. BOAS, History and Science..., a.g.y.
!b o
sk ibirliinden gizli bir dmanla kadar varabilen ve
genellikle her iki davran biimini de ieren bir takm
ilikiler iine girer. Kimi zaman, bu yarlarn amacnn
evlilikleri dzenlemek olduu sanlmaktadr: Bu du
rumda, egzogamik (devliliksel) diye adlandrlrlar.
Kimi zaman da, rolleri, bir takm dinsel, politik, eko
nomik, trensel ya da yalnzca sportif etkinliklerle snr
ldr. Baz durumlarda yarya intisap ana soyundan, baz
durumlarda ise baba soyundan geer. Yarlara blnme,
klan rgtlenmesine uygun olabilir de olmayabilir de.
Blnme, basit ya da karmak da olabilir; bu durumda,
birbiriyle uyum iinde olan ve deiik ilevler stlenen
birok yar ifti devreye girer. Ksacas, halklarn says
kadar deiik ikici rgtlenme biimleri grlr. Peki,
bu blnme nerede balar ve nerede biter?
Evrimci ve yaylmac yorumlar hemen bir tarafa b
rakalm. kici rgtlenmeyi toplumsal geliimin zorunlu
bir aamas olarak gren birinci yorumun; ilkin, gzle
nen biimleri zel birer uygulama ya da kalntdan iba
ret olan basit bir biimi ortaya koymas, sonra da ge
mite yarlara ayrldna dair hibir belirti tamayan
halklarda bu biimin var olduunu ileri srmesi gerekir.
Dier taraftan, yaylmaclk, gzlenen trler arasndan
birini -genellikle en zengin ve en karmak olann- ku
rumun ilkel biiminin temsilcisi olarak seecek ve k
kenini, dnyada en iyi ekilde akland blgeye ba
layacaktr. Btn dier biimler ise, ortak bir merkez
den yaplan g ve alntlar sonucunda olumutur. Her
iki durumda da, deneyim sonucunda elde edilen tipler
arasndan keyfi olarak bir tip seilir ve bu tipten btn
dier modellere rnek oluturmak zere nazari (spek
latif) ynteme dayal bir model oluturulur.
O halde, Boasa zg bir adcl (nominalizm) en
u noktasna dek gtrp bireyler orannda gzlenen
vakalarn her birini incelemeye alacak myz? Bir
yandan, ikici rgtlenmeye atfedilen ilevlerin uyuma
dn; dier yandan, her toplumsal grubun tarihinin ya
rlara olduka farkl nedenlerden dolay ayrldn gs
terdiini ortaya koymak zorundayz.21Bylece, ikici r
gtlenme duruma gre u nedenlerden kaynaklanabilir:
Bir topluluun bir gmen grubu tarafndan istila edil
mesi; bir takm deiik (ekonomik, corafi, trensel)
nedenlerden tr, corafi olarak birbirine komu iki
grubun birlemesi; belli bir grup ierisindeki evlilik ili
kilerini dzenleyen grgl kurallarn kurumsallamas;
yln iki blmnde, iki etkinlik trnde ya da iki top
luluk kesiminde toplumsal dengenin korunmas iin zo
runlu grlen kart davranlarn grup iinde dzen
lenmesi, vb. yleyse, rgtlenme kavramnn yanl bir
kategori oluturduunu belirtmek ve bu dnce bii
mini toplumsal yaamn dier tm grnmlerine yaya
rak kurumlann srf toplurnlann yararna olduu olgu
sunu inkr etmek durumunda kalacaz. Etnoloji ve et
nografya (kald ki birincisi kincisine gtrr), yazl ya
da resimli belge olmamas nedeniyle, gerek adn ta
maktan vazgeecek kadar kendinden utanan bir tarihten
baka bir ey olamazlar artk.
Malinowski ve ardllar tam olarak bu vazgemeye
kar kmlardr. Ancak, etnologlarn tarihinin ilgilen
meye deecek kadar iyi olmad gerekesiyle her trl
tarihi reddedip bu iten vazgeip gemediklerini kendi
kendimize sorabiliriz. Zira burada iki durum sz konu
21 R. H. LOWIE, American Culture History, American Anthropologist, n. s.,
cilt 42, 1940.
sudur: 1) Ilevselciler (fonksiyonalist), her etnolojik
aratrmann, somut toplumlarm, bunlarn kuramlar
nn ve bu kuramlarn kendi aralarnda ve gelenek, inan
ve yntemlerle olan ilikilerinin titiz incelenmesinden
kaynaklanmas gerektiini beyan ediyorlardr ve 1895
ten itibaren, Boas ile yine ayn dnemde Fransz ekol
nn Durkheim ve Maussla bu konuda yaplmasn tav
siye ettii eyi -iyi etnografya- yapyorlardr (yaptnn
banda, zellikle Argonauts o f Western Pacific'te
Malinowskinin layyla yapt budur), ancak Boasm
kuramsal tavrnn nerede ald da tam olarak biline
memektedir; 2) ya da, ilevselciler kurtuluu ilelerinde
bulacaklarn umuyorlardr ve inanlmaz bir mucizeyle,
her iyi etnografn yapt ve yapmas gerektii eyi yapa
rak ve sz konusu topluma ilikin her trl greli tarih
sel bilginin yan sra baz yakn ya da uzak toplumlardan
alman her trl kyaslamal verilere gzlerini kesinlikle
kapamalar kouluyla -tek ek koul-, Boasm olabilirlii
ni hibir zaman inkr etmedii bu genel gereklere ken
di ilerine kapanarak birden bire ulaabileceklerini ileri
sryorlardr. Oysa Malinowskinin de tavr budur; ge
kalm bir sakinimin22bu kadar iddial beyanlar unut
turmas mmkn deildir. Gen kuaktan birok etno
log da ayn tavr taknmtr; inceleme yerine gitmeden
nce bunlarn kaynaklara ve yerel kaynakaya bavur
maktan sakndklarn gryoruz. nk byle bir giri
imin, toplumsal kuramlarn yaps ve ilevi konusunda
evrensel gereklere ulamalarn salayacak olaanst
22 B. MALINOWSKI, Culture as a Determinant of Behavior, Factors Determin
ing Human Behavior iinde, Harvard Tercentenary Publications, Cambridge,
1937, s. 155. Bir sonraki sayfada, her eye karn iinde bir para pratik ve
aklc ilke bulunan bu tuhaf ve iren adetler"den de sz etmektedir. Bu,
XVIII. yzyla, ancak kt bir yzyla dntr.
sezgiyi yok edeceini dnmektedirler; her etnolog,
zamana bal kalmadan kendi kk kabilesiyle sylei
yaparak ve olduka farkllam bir kural ve gelenek -yi-
ne de, yakn ya da uzak baz halklarda bunlar ok farkl
lk gsterir (kald ki Malinowski, insann ilkel tuhaflk-
larna duyulan merak herodotuluk olarak niteleme
mi miydi?)23- balamn yok sayarak sz konusu ger
eklere ulamaktadr.
Yalnzca bir toplumu incelemekle yetinirsek, deerli
bir yapt ortaya kabilir; deneyimler gsteriyor ki en iyi
monografileri, genellikle tek bir blgeye gidip inceleme
lerde bulunan aratrmaclar yapmaktadr. Ancak, dier
leri iin byle bir sonuca varmaktan kamyoruz. Ayr
ca, bir toplumun yaamnn imdiki anyla yetinirsek,
her eyden nce yanlgya deriz: nk her ey tarih
tir; dn sylenenler de, bir dakika nce sylenenler de
tarihtir. Ancak imdiki zaman iin durum farkldr: Onu
tanmamaya mahkmuz, nk onun elerini lp
bime ve onlar karlkl ilikilerinde deerlendirme
olanan yalnzca tarihsel geliim sunar. Ve ok az tarih
olmasn (nk ne yazk ki etnologun payna bu der)
hi tarih olmamasna kesinlikle yeleriz. Kaynatlm ve
baharat katlm araplara Ortaadan balayarak verilen
byk geleneksel deeri bilmezsek, Franszlarn top
lumsal yaamnda aperitifin oynad rol doru bir e
kilde nasl kavrayabiliriz? Daha nceki biimlere ilikin
bir takm kalntlar bilmeden, ada giyimi nasl ince
leyebiliriz? Baka ekilde dnmek, her eye karn zo
runlu olan bir ayrm yapma olanandan kanmak de
mektir: toplumsal bir organizmann gnlk bir gereksi
23 F. BOAS, Some Problems of Methodology in the Social Sciences, The New
Social Science iinde, Chicago, 1930, s. 84-98.
nimine yant veren birincil ilev ile yalnzca grubun bir
alkanlktan vazgemeye direnmesi nedeniyle varln
srdren ikincil ilev arasndaki ayrm. Zira bir toplu
mun ilediini sylemek, herkese bilinen bir gerektir;
ancak, bir toplumda her eyin ilediini sylemek sa
malktr.
Oysa Boas, yeri geldiinde, ilevselci yorumu bekle
yen bu herkese bilinen gerek tehlikesine kar uyar
mt: Kltrel entegrasyona ilikin incelemeden ka
rlan genelletirmelerin bir takm beylik szlere indir
genme tehlikesi her zaman mevcuttur.24Bu nitelikler
evrensel olduu iin, biyologla psikologun yetki alanna
girer; etnografn grevi, bunlarn deiik toplumlarda
ortaya k tarzlarndaki farkllklar tasvir edip incele
mek, etnolounki ise onlar aklamaktr. Peki, topra
n tarma uygun olduu ve toplumsal geliim dzeyi
nin yksek olduu her yerde bahvanln var olduu
bize sylendiinde, bahvanlktan ne anlyoruz?23Ya
da, okyanus kltrlerinin maddi ve teknik olanaksz
lklarna karn, yaps gerei dengeli, dayankl ve kul
lanl diye tanmlandnda denge kaykmdan -ve
onun oklu biimleriyle bunlarn zgn dalmmdan-
ne anlyoruz?26Ya da, insann organik ihtiyalar (ya
zar onlar yle sralar: beslenme, korunma, reme) top
lumsal yaamn gelimesine yol aan temel gerekleri
24 B. MALINOWSKI, Culture balkl makale, The Encyclopaedia o f the Social
Sciences iinde, New York, 1935, cilt IV, s. 625.
21 A.g.y., s. 627.
26 Kald ki yle grnyor ki Malinowski, genelden zele geerken hibir ay
rm gzetmez: Masailerde rastladmz ekliyle kltr, organizmann temel
ihtiyalarnn karlanmasna ynelik bir aratr. Eskimolara gelince: Cin
sel sorunlara kar Masailerle ayn tavr iindeler. Her ikisinin toplumsal r
gtlenme biimleri de aa yukar ayndr/ Culture as a Determinant o f
Behavior, loc. Cit., s. 136 ve 140.
salar nermesiyle kar karya kaldmzda, genel
anlamda toplumun durumu ile gelenek ve greneklerin
snrsz eitliliinden ne anlyoruz?27Bu ihtiyalar, yine
de, insanlarla hayvanlar iin ortak ihtiyalardr. Ayrca,
etnografn balca grevlerinden birinin, deiik insan
toplumlarmda evliliin karmak kurallarn ve bununla
ilgili gelenekleri tasvir edip incelemek olduu sansna
da kaplabilirdik. Malinowski, buna itiraz eder: Drst
olmak gerekirse, evliliin simgesel, temsili ya da tren
sel ieriinin etnolog iin ikincil bir nem tadn be
lirtmek istiyorum... Evlilik belgesinin gerek z, ok
sade ya da ok karmak bir trenle iki bireyin evlilik
durumuna girmesi olgusuna ortak bir kamu ifadesi
vermesidir.28Bu durumda daha uzak kabilelere gitme
ye ne gerek var? rettii sadece bundan ibaret olsayd,
Sexual Life o f Savages in North-Western Melanesimn
(Kuzeybat Melanezyada Yabanllarn Cinsel Yaam)
603 sayfa olmasna ne gerek vard? Ayn ekilde, bu
detlerin yalnzca bir ilevi -evliliin srekliliim sala
ma ilevi- var diye, kimi kabilelerin evlilikten cinsel z
grl, kimilerinin ise iffeti tatbik etmelerini hafife
almak m gerekir?29 Etnologu ilgilendiren, ilevin ev
rensellii deildir; bu ilev, kesin olmaktan uzaktr ve
olduka deiken olmalarna karn btn bu detleri ve
onlarn tarihsel geliimim titizlikle incelemeden bu ile
27 Kald ki Malinowskinm, genelden zele geerken hibir aynm gzetmedii
grlr: Masailerde rastladmz ekliyle kltr, organizmann temel ihti
yalarnn karlanmasna ynelik bir aratr. Eskimolara gelince: Cinsel
sorunlara kar Masailerle aym tavr iindeler. Her ikisinin toplumsal rgt
lenme biimleri de aa yukar ayndr. Culture as a Determinant o f
Behavior, loe. Cit., s. 136 ve 140.
28 B. MALINOWSKI, H. IAN HOGBINe nsz, Law and Order in Polynesia,
Londra, 1934, s. 48-49.
29 B. MALINOWSKI, Culture balkl metin, loe. cit., s. 630.
vi dorulamak mmkn deildir. Oysa uras bir gerek
ki, ilk amac -tek olmasa da- farkllklar inceleyip yo
rumlamak olan bir bilim kolu, bundan byle yalnzca
benzerlikleri gz nnde bulundurarak btn sorunlar
dan yakasn syrabilir. Ancak, bu arada, can att ge
nel eyleri, yetindii baya eylerden ayrma olanan
tmyle kaybeder.
Kyaslamak sosyoloji alanndaki bu konu d skc a
lmalar, Malinowskinin yaptnda istisna tekil etmek
tedir. Ancak, herhangi bir toplumun grgl gzleminin
evrensel sonulara ulamay salad dncesi, srekli
olarak, zellikle canll ve zenginlii iyi bilinen simge
lerin nemini azaltan bir bozulmuluk unsuru olarak
ortaya kmaktadr burada.
Trobriand adalarnda yaayan yerlilerin, her cinsiye
tin topluluk iindeki karlkl deeri ve yeri konusunda
tad dnceler olduka karmaktr: Klanlarnda
kadnlarn erkeklerden sayca stn olmasndan gurur,
erkeklerin azlndan ise znt duymaktadrlar; ayn
zamanda, erkeklerin stnln kazanlm bir hak
olarak grmektedirler: Onlara gre erkekler, kadnlarda
olmayan aristokratik bir erdeme sahiptir. Bu kadar ay
rntl gzlemlerin, dayandklar ve elitikleri kaba sav
dan zarar grmesine ne gerek var? Ailenin ayakta ve
hatta hayatta kalabilmesi iin, erkee de kadna da ihti
ya vardr; dolaysyla, yerliler, her iki cinsiyetin ayn
deer ve neme sahip olduunu dnmektedir.30Bu
,l' B. MALINOWSKI, The Sexual Life o f Savages in North-Western Melanesia.
Londra - New York. 1929. cilt I, s. 29.
ifadenin ilk blm, herkese bilinen bir gerektir; ikinci
blm ise, aktarlan olgulara pek uygun dmemekte
dir. Hemen hemen hibir konu by kadar Malinowski
nin ilgisini ekmemitir. Btn yaptlarnda, srekli ola
rak u sav tekrarlar: Trobriand adalarnda olduu gibi
dnyann her yerinde31, insan aan herhangi bir nemli
etkinlik ya da giriim sz konusu olduunda devreye
by girer.32Genel sav bir taraf brakp zel vakalarda
uygulamaya alalm.
Sylendiine gre byy, Trobriand erkekleri bah
vanlk, balklk, avclk, kayklk, yontuculuk, gz
baclk ve meteoroloji gibi alanlarda; Trobriand kadn
lar ise, dk durumunda, di bakm ve hasr etek ya
pmnda kullanmaktadr33. nsan aan ilerin yalnzca
kk bir blmn oluturmalarna karn bu iler, bu
bakmdan, kendi aralarnda herhangi bir benzerlik gs
termezler. Neden matara ya da anak mlek iin deil
de hasr etek iin by yapyorlar? Kald ki matara ve
anak mlek yapmnn ne kadar tehlikeli olduunu bi
liyoruz. Melanezyada dinsel dnce tarihini ya da baz
kabilelerden alman baz olgular -durum deiikliinin
bir simgesi34 olarak bitkisel life sk sk atfedilen rol
gsteren- ok iyi bilmenin bu tercihi aklamaya yeterli
olmad sonucuna m varmak gerekir? Bu sezgisel yn
temin elikilerini gstermek iin iki metin daha ele ala
lm: Melanezyallarm cinsel yaamyla ilgili kitap saye
sinde, balca evlilik nedenlerinden birinin, her yerde
31 B. MALINOWSKI, The Sexual Life..., a.g.y., s. 40.
32 A.g.y., s. 43-45.
33 F. BOAS, The Social Organization and the Secret Societies o f the Kwakiutl
Indians, Washington, 1985. M. GRIAULE, Masques Dogons, Paris, 1938;
Mythe de lorganisation du monde chez les Dogons, Psych, cilt 2, 1947.
B. MALINOWSKI, a.g.y., cilt I, s. 81.
olduu gibi ilk genlik dnemini aan her erkein bir
ev ve bir aile edinmeye olan doal eilimi ve ocuk sa
hibi olma arzusu -ki bu, doal bir arzudur- olduunu
biliyoruz.35Ancak, konuyla ilgili aratrmaya kuramsal
bir yorum getiren Sex and Repression'da (Seks ve Bask)
u tmceler grlr: Erkek, hamile kadn byk bir
efkat ve ilgiyle koruma ihtiyacn duymaktadr henz.
Ancak, yaratltan gelen bu mekanizmalarn kaybolma
s, birok toplumda erkein toplum tarafndan zorlan
mad srece ocuklarnn sorumluluunu stlenmek
istememesinden kaynaklanmaktadr.36Ne kadar da il
gin bir doal eilim!
Ne yazk ki Malinowskinin ekoln srdrenler,
onun btn sistemini bozan bu ilgin dogmatizm ve
grgclk karmndan muaf deiller. Sz gelimi, Ma
dam Margaret Meadin Yeni Ginede birbirine komu
toplumu, cinsiyetler arasndaki ilikilerin ald deiik
ve tamamlayc biimlere (uysal erkek, uysal kadn; hr
n erkek, hrn kadn; hrn kadn, uysal erkek) gre
ayrmas bizde hayranlk uyandrmtr.37Ancak, basit
letirme ve nselcilik (apriorisme) kukusu, zellikle
Arapech kadnlarnda korsancln varlyla ilgili baka
gzlemler yapldnda belirir.38Ve ayn yazarn Kuzey
Amerika kabilelerini rekabeti, yardmsever ve bireysel-
ci olarak snflandrmas,39hayvanlar yalnz bana, s
33 B. MALINOWSKI, Sex and Repression in Savage Society, Londra - New
York, 1927, s. 204.
36 M. MEAD, Sex and Temperament in Three Primitive Societes, New York,
1935, s. 279.
3' R. F. FORTUNE, Arapesh Warfare, American Anthropologist, n. s., cilt 41,
1939.
38 M. MEAD, yav., Competition and Cooperation among Primitive Peoples,
Londra - New York, 1937, s. 461.
39 F. BOAS, History and Science.... a.g.y.
r ya da topluluk halindeki yaaylarna gre snflan
drmak suretiyle tanmlayan bir hayvanbilimcinin ger
ek snflandrmasndan olduka uzaktr.
Gerekten de, incelenen topluluklar sonuta ken
di toplumumuzun, kategorilerimizin ve sorunlarmzn
bir yansmasndan40baka bir ey olarak grmeyen bu
alelacele snflandrmalarn, Boasn dnd gibi, ta
rihsel yntemin abartlmasndan kaynaklanp kaynak
lanmadn kendi kendimize sorabiliriz. nk sonu
ta, ilevselci yntemi tarihiler ortaya koymutur. Roma
toplumunun belli bir durumuna zg tm zellikleri s
ralayan Hauser, 1903te yle der: Btn bunlar, birbi
rinden ayrlamaz bir complexus oluturur; btn bu ol
gularn her biri, bir dieri tarafndan aklanr -hem de
Romal bir ailenin evriminin bir Yahudi, inli ya da
Aztek ailesinin evrimiyle aklanmasndan ok daha iyi
bir ekilde.41Bu ifade Malinowskininkini andryor, u
farkla ki Hauser kurumlara olaylar da ekler. Onun sav,
kukusuz, ifte bir ekinceye yol amaktadr: nk ev
rim iin doru olan, yap iin o kadar doru olmayabilir
ve etnologa gre, kyaslamak aratrmalar bir dereceye
kadar yazl belgelerin eksikliini giderebilir. Ancak, e
liki yine de devam etmektedir: Evrimci ve yaylmac
yorumlarn eletirisi bizlere retti ki, etnolog tarih yap
tn sand zaman aslnda tarihin tersini yapmaktadr
ve ancak tarih yapmadn sandnda iyi bir tarihi gi
bi davranabilir. Ayn belge eksiklii sorunu nedeniyle,
iyi bir tarihinin de almalar kstldr.
40 H. HAUSER, a.g.y, s. 414. H. BERR, L. FEBRE ve H. PIRENNE'in yntemb-
limsel yaptlarnda da benzer aklamalara rastlanr.
41 E. B. TYLOR, Primitive Cuhure, a.g.y., cilt 1, s. 1
III
Gerekte, etnografyann (bu metnin banda tanmlan
d anlamyla) yntemiyle tarihin yntemi arasnda ne
gibi farklar vardr? Her iki bilim kolu da, yaadmz
toplumu deil de baka toplumlar inceler. Bu bakas-
lm zaman ya da mekndaki bir uzakla (bu uzaklk
fazla olmasa bile), hatta ve hatta kltrel farkllklara
bal olmas, konumlardaki benzerlie gre ikinci dere
ce bir nem tar. Her iki bilim kolunun amac nedir?
ncelemeye alman toplumda daha nce ya da u an olup
bitenleri yeniden canlandrmak mdr? Bunu kabul et
mek, her iki durumda grubun her yesi iin farkl olan
ve aratrmacnn simgelerine benzemeyen bir takm
simge sistemleriyle kar karya olduumuzu unutmak
demektir. Ne kadar iyi olursa olsun etnolojik bir ara
trma okuyucuyu hibir zaman bir yerliye dntrme -
yecektir. Bir aristokratn yaad 1789 devrimi ile bir
cumhuriyetinin yaad 1789 devrimi bir deildir. Da
has, bu devrimlerin hi biri, bir Michelet ya da bir
Tainein anlad anlamdaki 1789 devrimiyle de kesin
likle uyumaz. Tarihiyle etnografn yapmay baard
ve onlardan yapmalarn isteyebileceimiz tek ey, zel
bir deneyimi, genel ya da daha genel olan ve bylece
baka bir lkenin ya da baka bir zamann insanlarna
da uygulanabilen bir deneyimin boyutlarna karmak
tr. Bu insanlar, bu deneyime ayn koullarla ularlar:
alma, titizlik, sempati, nesnellik.
Peki, nasl bir yol izlerler, ite asl zorluk burada
balar. nk sk sk -Sorbonneda bile- tarihle etnog
rafya kar karya getirilir. Gerekesi udur: Tarih, bir
ok gzlemciye ait belgelerin incelenmesi ve eletirilme
di
sine dayanr. Dolaysyla, bu belgeleri birbiriyle karla
trp dorulamak mmkndr; oysa etnografya, doas
gerei, yalnzca bir belgenin gzlemlenmesiyle yetinebi
lir.
Bu eletiriye yle yant verilebilir: Etnografyann
bu engeli amasn salamann en iyi yolu, etnograflar
oaltmaktr. Kukusuz, yetenekleri bir takm zararl iti
razlarla yldrarak amacmza ulaamayz. Kald ki kant
lar, bizzat etnografyann gelimesiyle geerliini yitir
mitir: Gnmzde birok aratrmac tarafndan ince
lenmeyen ve elli-altm yl, hatta ve hatta birka yzyl
boyunca deiik bak alaryla gzlemlenmeyen he
men hemen hibir halk kalmamtr. Hem tarihi, belge
leri incelerken, amatr etnograflarn kantlarna sarl
maktan baka ne yapabilir ki? ada bir aratrmac
Polinezyallar ya da Pigmelerden ne kadar uzaksa, ama
tr etnograflar da tasvir ettikleri kltrden o kadar
uzaktr. ayet Herodotos, Diodoros, Plutharkos, Saxo
Grammaticus ve Nestor sorunlardan haberdar olmu,
aratrmann zorluklarna alm ve kendilerini nesnel
gzleme vermi olsalard, eski Avrupann tarihisi daha
m az ileride olacakt? Kendi biliminin geleceini d
nen bir tarihinin etnograflardan kukulanmak yerine,
tersine, onlara kulak vermesi gerekir.
Ancak etnografya ve tarih arasnda -onlar kar kar
ya getirmek iin- kurulduu iddia edilen yntembilim-
sel benzerlik aldatcdr. Etnograf, olgular toplayan ve
onlar gerekliklere -ki bunlar, tarihininkilerle ayndr-
uygun olarak sunan (iyi bir etnografsa tabii) kimsedir.
Yeterli bir zaman dilimine yaylan baz gzlemler elver
dii lde, bu almalar kullanma grevi tarihiye
der; yeterli saydaki deiik blgelerle ilgili yaplan
ayn tr gzlemler elverdii lde ise, bu grev etno
loga der. Her durumda, etnograf, tarihinin de iine
yarayabilen bir takm belgeler hazrlar. Ve eger etnograf,
kendisinden nceki belgelerin zn aratrmasna da
hil etmek isterse, deneyim yaad bir toplumun tarihi
ni yazma ayrcalna sahip olduu iin tarihinin onu
kskanmas -kukusuz etnografn iyi bir tarihsel ynte
mi olmas kouluyla- gerekmez mi?
O halde tartma, szcn tam anlamyla tarihle
etnoloji arasndaki ilikilere indirgenir. Her ikisi arasn
daki temel farkn ne konu, ne ama ne de yntemle ilgi
si olmadn ve her ikisinin de ayn konu -toplumsal
yaam- , ayn ama -insan en iyi ekilde anlama- ve yal
nzca aratrma usulleri lsnn deitii bir ynteme
sahip olduklarn ve zellikle tmleyici bak alarnn
tercihiyle birbirinden ayrldklarn gstermek istiyoruz:
Tarih, verilerini bilinli ifadelere; etnoloji ise, verilerini
toplumsal yaamn bilinsiz koullarna gre dzenler.
Etnolojinin zgnln kolektif olaylarn bilinsiz
doasndan almas -her ne kadar henz belirsiz ve ift
anlaml bir biimde olsa da-, Tylordan kaynaklanmak
tadr. Etnolojiyi kltr ya da uygarlkla ilgili bir ince
leme olarak tanmladktan sonra, toplumun bir yesi
olarak insann edindii bilgi, inan, sanat, ahlak, hukuk
ve gelenein yan sra btn dier yetenek ya da al
kanlklarn oluturduu karmak bir yap eklinde
tasvir eder kltr.42Oysa biliyoruz ki, ilkel halklarn
ounda, bir gelenei ya da bir kurumu manevi adan
teyit etmek ya da aklc bir ekilde aklamak olduka
zordur: Bir yerliye soru sorulduunda, o yerli olaylarn
42 F. BOAS, yay.. Handbook o f American Indian Languages, Bureau of
American Ethnology, Rapor 40, 1911 (1908), Blm 1, s. 67.
her zaman byle olduunu, tanrlarn byle istediini ya
da atalarnn onlara bu ekilde rettiini sylemekle
yetinir. Hatta kimi zaman rastladmz baz yorumlar
bile, her zaman bir usullatrma ya da ikincil bir zm
seme niteliini tar: Hi kukusuz, bir deti yerine ge
tirmenin ya da bir inanc paylamann altnda yatan bi
linsiz nedenler, bir det ya da bir inanc hakl karmak
iin ne srdmz nedenlerden olduka uzaktr.
Kendi toplumumuzda bile, sofra adabna, toplumsal ge
lenek ve greneklere, giyim kuam kurallar ile ahlaki,
politik ve dinsel tavrlarmzn ouna -kkenleri ve
gerek ilevleri ciddi bir ekilde sorgulanmadan- her bi
rey titizlikle uymaktadr. yice dnp tanmadan ha
reket ediyoruz ve bir takm aykrlklara kar gsterdi
imiz inanlmaz diren, nedeni anlalr olan gelenekleri
srdrme iradesinden daha ok tepkisizlikten ileri gelir.
Hi kukusuz, ada dncenin gelimesi gelenekle
rin eletirisini de beraberinde getirmitir. Ancak bu
olay, etnolojik aratrmaya yabanc bir kategori olu
turmaz ve daha ok onun bir sonucu olarak ortaya kar
-tabii bu olayn asl kkeninin, Yenidnyamn kefinin
Bat dncesinde etnografyayla ilgili oluturduu o
olaanst bilinlenmeye dayand doruysa. Ve g
nmzde bile, dile getirilir getirilmez ikincil yorumlar
ayn bilinsiz ifadeyi alma eilimine girer. Kolektif d
nce, son derece ar gibi gelen yorumlar akl almaz
bir hzla kendine mal eder -ki bu, baz davran ve d
nme biimlerinin gerek bir zelliiyle kar karya
bulunduumuzu gsterir: ana hakknn ncelii, canl
clk (animizm) ya da, doalar gerei srekli olarak ira
de ve dnceden kopukmu gibi gelen baz sorunlar
dorudan zmek iin, psikanaliz.
Kltrel olaylarn bilinsiz niteliinin son derece
net bir biimde ortaya konulmasn Boasa borluyuz.
Boas, yazlarnda, bu bak asyla kltrel olaylar dile
benzetirken, dilbilimsel dncenin sonraki gelimesi
nin yan sra umutlarn daha yeni yeni sezinlemeye ba
ladmz etnolojik bir gelecee el atar. Konuan kiinin
bilimsel gramerin ortaya kma kadar dilin yapsn
bilmediini ve o zamanlar bile dilin yapsnn insann
bilinci dnda konumay biimlendirmeyi srdrd
n gsterdikten sonra, yle der: Dilbilimsel olaylar
la dier kltrel olaylar arasndaki temel fark udur:
Dilbilimsel olaylar hibir zaman net bir bilinle ortaya
kmaz; oysa dierleri, ayn bilinsiz kkenden gelmele
rine karn, ou kez bilinli dnce dzeyine kadar
ykselir ve bylece bir takm ikincil kantlara ve yeni
den yorumlamalara yol aar.43Ancak bu dzey fark,
onlarn temel kimliklerini rtbas etmez ve etnoloji ara
trmalarnda dilbilimsel yntemin rnek deerini azalt
maz. Tersine: Bu bakmdan dilbilimin byk avantaj
udur ki, dil kategorileri genel olarak bilind olarak
kalr; o nedenle, aldatc ve can skc ikincil yorumlar
bir tarafa brakarak, onlarn oluum srelerini izleyebi
liriz. nk bu ikincil yorumlar etnolojide o kadar ok
yaygn ki dncelerin geliim tarihini olumsuz ve geri
ye dnsz olarak etkileyebilir.44
Ferdinand de Saussuren Cours de linguistique g
nrale (Genel Dilbilim Dersleri) adl yaptnn -ki onu
4 F. BOAS, a.g.y., s. 70-71.
44 Flint-Avrupa dilbiliminin anadil kuramna henz inand bir dnemde,
Boas, birok Amerikan diline zg baz ortak zelliklerin ortak bir kken
den olduu kadar iliki alanlarnn ikincil oluumundan da kaynaklanabile
ceini gsterir. Ayn varsaymn Flint-Avrupa olgularna da uygulandn
grmek iin Troubetzkoyu beklemek gerekecek.
Ferdinand de Saussure yapan budur- yaymlanmasndan
sekiz yl nce ortaya atlan bu savlarn son derece byk
nemini deerlendirme olanan yalnzca modern ses
bilimin (fonoloji) sonular salar. Ancak etnoloji, sz
konusu savlar henz uygulamaya koymamtr. Zira
Boas, Amerikan dilbilimini kurarken, o zamann kabul
gren kuramsal dncelerini rtmek iin onlardan
alabildiine yararlanmak yerine,45 etnoloji konusunda
kendi ardllar iin srekli cesaret krc bir tereddt
sergilemitir.
Gerekte, Malinowskininkinden kyaslanmayacak
kadar daha drst, daha salam ve daha yntemsel olan
Boasm etnografik zmlemesi, Malinowskininki gibi,
bireylerin bilinli dnce dzeyine takl kalmtr.
Kukusuz Boas, Malinowskinin zerinde etki yaratan
ikincil ussallatrma ve yeniden yorumlama almalar
na takl kalmaktan kanr. Ancak Boas, bireysel dn
ce kategorilerini kullanmaya devam eder; iine dt
bilimsel tereddtte baarabildii tek ey, bu dnceyi
ok zayflatmak ve onu insani yanklarndan kurtarmak
tr. Kyaslad kategorilerin genilemesine bir snr ko
yar; onlar yeni bir dzleme oturtmaz ve paralara ayr
ma ii kendisine olanaksz grnd zaman da kyas
lama yapmaktan kanr. Bununla birlikte, dilbilimsel
kyas mazur gsteren ey, paralara ayrma iinden
baka bir eydir: Gerek bir zmlemedir bu. Dilbilim
ci, fonemin (sesbirim) sesil gereini szcklerden, ay-
rmsal elerin mantksal gereini ise fonemden alr.46
45 R. J AKOBSON, Sessiz Harflerin Sesbilimsel Adan Snflandrlmasna li
kin Gzlemler, Proceedings o f the Third International Congress o f Phonetic
Sciences, Gand, 1938.
46 Metnimizle karlatrnz: Simgesel etkililik, Revue de l histoire des relig
ions, no: 385,1, 1949. (Halihazrdaki cildin X. blm).
Ve birok dilde ayn fonemlerin varln ya da ayn kar
tlk iftlerinin kullanmn kabul ettiinde, birbirinden
farkl varlklar kendi aralarnda kyaslama yoluna git
mez: Bu yeni dzlemde deneysel adan fakl nesnelerin
derin kimliini salayan ayn fonemdir, ayn edir. ki
benzer olay deil, tek bir olay sz konusudur burada.
Bilinten bilinaltna gei, zelden genele doru bir ge
liimi beraberinde getirir.
Dolaysyla, dilbilimde olduu kadar etnolojide ge
nelletirmeyi kyaslama deil, bunun tersi oluturur. n
sann bilinsiz etkinlii, inandmz gibi, bir ierie bir
takm biimler dayatmaktan ibaretse ve bu biimler eski
ya da yeni, ilkel ya da uygar btn insanlar iin zde
aynysa47-dilde ifade edildii biimiyle simgesel ileve
ilikin aratrmann apak gsterdii gibi- , baka ku
rumlar ve gelenekler iin geerli bir yorumlama ilkesi
elde etmek zere her kurum ya da gelenein altnda ya
tan bilind yapya ulamak gerekir ve yeterlidir. Ku
kusuz, aratrmay ok ileri gtrmek kouluyla.
Sff)
Bu bilind yapya nasl ulalr? Etnolojik yntemle
tarihsel yntem ite burada buluur. Kukusuz tarihsel
bilgi gerektiren artzamanl (diyakronik) yaplar sorunu
nu bu vesileyle ortaya koymak gereksizdir. Toplumsal
yaamn baz gelimeleri, kukusuz, artzamanl bir yap
ierir; sesbilim rnei, bu aratrmann daha yeni yeni
ilenmeye balanan ezamanl (senkronik) yaplarmkin-
den daha karmak olduunu ve baka tr sorunlar ya
47 R. J AKOBSON, Prinzipien der Historischen Phonologie, Travaux du Cercle
linguistique de Prague iinde, cilt IV.
rattn etnologlara gstermektedir.48 Bununla birlikte,
artzamanl yaplarn zmlemesi bile, tarihe srekli
bavurmay gerektirir. Tarih, dnm geiren kurum
lan gsterir ve art arda gelen olaylar inceleyerek, dei
ik aklamalara yol aan srekli yapy tek bana orta
ya koyar. Daha nce szn ettiimiz ikici rgtlenme
sorununu tekrar ele alalm: Eer onda toplumsal gelii
min evrensel bir aamasn ya da tek bir yerde ve tek bir
anda oluan bir sistemi bulmaya kararl deilsek ve eer
ayn zamanda btn ikici kurumlar da bulduumuz or
tak noktalar bu kurumlan zgn tarihlerin karmak
rnleri olarak grmemizi engelliyorsa, baz deiik me
knsal ve zamansal balamlarda bulunan benzersiz bi-
emi kurallarla geleneklerdeki kargaann ardnda bul
mak iin her ikici toplumu incelemekten baka seene
imiz yoktur. Bu biem, ne kurumun ayr bir modeline
ne de birok biimdeki ortak zelliklerin keyfi kmesi
ne uygun der; ikici rgtlenmeye sahip halklar ara
snda bilinsizce kurulan ve dolaysyla bu kurumun ne
olduunu hi bilmeyen halklarda da olmas gereken bir
takm karlkl ilikilere indirgenir.
Ayn ekilde, Seligmanm toplumsal evrimlerini ol
duka uzun bir zaman dilimine yayarak yeniden kurdu
u Yeni Gineli Koitalar, Mekeolar ve Motular, birok
tarihsel etmenin srekli olarak tartma konusu yapt
ok karmak bir organizasyona sahiptirler. Savalar,
gler, dinsel blnmeler ve demografik basklarn yan
sra saygnlk kazanmak iin yaplan savalar, baz klan
larla kylerin yok olmasna ya da yeni gruplarn ortaya
48 C. LVI-STRAUSS, les Structures lmentaires de la parent, Paris, Presses
Universitaires de France, 1949 (Paris-La Haye, Mouton, 1967), Blm VI ve
VII.
kmasna yol amtr. Bununla birlikte, kimlikleri, sa
ylar ve dalmlar srekli olarak deien bu insanlar,
deiken ierie sahip olan ancak btn farkllklara
karn biimsel zelliini koruyan bir takm ilikilerle
bir araya gelirler: Kimi kez ekonomik, hukuksal, kimi
kez de evliliksel ya da trensel bir nitelie sahip olan
ufuapie ilikisi, birbirine kar ykmllkleri olan baz
toplumsal birimleri, klan, alt-klan ya da ky dzeyinde
ikier gruplar halinde bir araya getirir. Assam eyaletinin
baz kylerinde -ki orada olup bitenleri von Frer-
Haimendorf aktarmtr- evlilik ilikileri, ayn kyn
erkekleri ve kzlar arasndaki kavgalarla ya da komu
kyler arasndaki atmalarla sk sk tehlikeli bir hal
alr. Bu uyumazlklar, u ya da bu grubun geri ekilme
si ya da yok olmasyla sonulanr; ancak dng, her se
ferinde ya deiim yapsnn yeniden dzenlenmesi ya
da yeni partnerlerin gruba alnmas sonucu tekrar kuru
lur. Yine de, Kaliforniyada yaayan Monolarla Yokutlar
-ki bunlarn kimi kylerinde ikici bir yap vardr, kimi
lerinde yoktur-, benzer bir toplumsal biemin ak ve
tanmlanm bir kurumsal biim sayesinde ya da dnda
nasl gerekleebileceini incelememize olanak salar.
Btn bu durumlarda, her zaman bir eyler muhafaza
edilir ve tarihsel gzlem, yalnzca kurumlarla gelenekle
rin szcksel ierii adn verebileceimiz eyi geiren
ve yapsal eleri engelleyen bir tr filtre sayesinde bu
eyleri yava yava ortaya koymamz salar. kici rgt
lenme durumunda, bu elerin adet olduu grlr:
kuraln gereklilii; ben ve bakann kartln b
tnletirmeyi salayan bir biim olarak alglanan kar
lkllk kavram; yetenein yapay nitelii. ncelediimiz
btn toplumlarda grlen bu etkenler, daha az farkl
lam uygulama ve detleri aklar; ancak, ikici rgt
lenmeden yoksun kimi halklarda bile bu uygulama ve
detlerin ikici rgtlenmeyle ayn ileve sahip olduklar
grlr.49
Demek ki etnoloji, tarihsel srelere ve toplumsal
olaylarn en bilinli ifadesine kaytsz kalamaz. Ancak,
bir tarihi tutkusuyla bu konulara eilmesinin nedeni,
bunlarn olaya ve dnceye borlu olduklar her eyi
geriye doru bir eit hareketle ortadan kaldrmaktr.
Amac, insanlarn kendi evrimleri konusunda bilinlice
ama her zaman farkl olarak oluturduklar imajn te
sinde, bilind olanaklarn bir dkmn yapmaktr;
snrl saydaki bu olanaklarn dkm ve her birisinin
dierleriyle oluturduu uyuma ya da uyumazlk ili
kisi, nceden kestirilemeyen ve insann istei dnda
olan bir takm tarihsel gelimelere mantksal bir yap
kazandrr. Bu anlamda, Marxm nsanlar kendi tarihle
rini kendileri yaparlar, ancak bunun farknda deiller
eklindeki nl tmcesinin ilk blm tarihi, kincisi
ise etnolojiyi dorular. Bu tmce, ayn zamanda, bu iki
bilim dalnn birbirinden ayrlamaz olduunu gsterir.
Zira etnoloji, zellikle toplumsal yaamn bilind e
lerini inceleseydi, tarihinin onlar bilmediini varsay
mak anlamsz olurdu. Kukusuz tarihi, her eyden n
ce, toplumsal olgular somut biimlerini aldklar olayla
ra ve bireylerin onlar tasavvur edip yaadklar biime
gre akladn ileri srer. Ancak tarihi, insanlarn
49 L. FEBVRE, le Problme de l'incroyance au X V t sicle, 2. bask, Paris, 1946.
(ya da baz insanlarn) tasvir ve eylemlerinin bir sonucu
gibi grnen eyi kavrayp aklamak iin git gide iler
ledii yolda her geen gn biraz daha iyice reniyor ki,
tm bilind yaplar sisteminin yardmna bavurmak
gerekir. Hanedanlar ve savalar tarih srasna gre
ikincil ussallatrma ve yeniden yorumlama almalar
na tabi klmakla yetinen bir siyaset tarihi dneminde
yaamyoruz artk. ktisat tarihi, byk lde, bilind
icraatlarn tarihidir. O nedenle, her iyi tarih kitabnn
-ki nemli birisinin adn hemen vereceiz- etnolojinin
etkisini tamas gerekir. Problmes de l incroyance au
XVe sicle'de (XV. Yzylda nanszlk Sorunlar),
Lucien Febvre, baz psikolojik davranlara ve mantksal
yaplara srekli olarak bavurur; konuan ve yazan her
kesin gznden srekli kaan bu yaplara, belgelerin
-rnein, yerli metinler- incelenmesi sayesinde ulala
bilir ancak. Bu yaplarn zor eriilir olmasnn ardnda
terminolojiyle lnn yetersizlii, zamann belirsiz tas
viri, birok teknikte ortak zellik olmas gibi nedenler
bulunmaktadr. Btn bu ifadeler, bu alanla hi ilgisi
olmayan -hakl olarak- bir takm ifadelerden daha da
teye gidip, tarihsel olduu kadar etnolojik zellikleri
iinde barndrr.
O halde, insann -bilinli ieriklerden bilind bi
imlere dek uzanan- bilgilenmesi yolunda tarihiyle et
nologun ters ynlerde yol aldklarn sylemek pek do
ru olmaz: Her ikisi ayn dorultuda yol alr. Birlikte
aldklar yolun her birine deiik biimlerde grnmesi
-tarihi iin belliden belirsize; etnolog iinse, zelden
evrensele gei-, temel giriimin yapsnda herhangi bir
deiiklie yol amaz. Ancak, ayn dorultuda ayn me
safeyi katettikleri yol zerinde, yalnzca ynleri deiik
tir: Etnolog, hi yabanc olmad bilinli bir eyden her
zaman daha fazla bilind eylere ulamak iin ne
doru yrrken; tarihi, somut ve zel olaylardan g
zn hi ayrmadan sanki gerisin geri gider ve uzakla
rken onlar daha zengin ve daha eksiksiz bir bak a
syla deerlendirme olanan bulur. Bununla birlikte,
birbirine tamamen zt bu iki bilim kolunun dayanmas
olmasayd, btn bu mesafeyi gz nnde bulundur
mak zor olurdu.
Son olarak, dncemizi daha iyi ortaya koymak
iin u aklamay yapalm: Geleneksel olarak, tarihle
etnolojiyi, inceledikleri toplumlarda yazl belgelerin
yokluu ya da varlna gre birbirinden ayrt ederiz. Bu
ayrm hatal deildir; ancak, onu ok da zorunlu olarak
grmyoruz, nk ortaya koymaya altmz derin
nitelikleri aklamaktan ziyade bu niteliklerden ileri ge
lir. Hi kuku yok ki etnoloji, ilkel denilen toplumlarn
ounda yazl belge olmamas nedeniyle ifade edildikle
ri her dzeyde yarm yamalak bilin dahilinde kalan
davranlar incelemeye ynelik bir takm yntem ve
teknikler gelitirmek durumunda kalmtr. Ancak, o
u kez bu snrlama kimi Afrika ve Okyanusya halklar
nn zengin szl gelenei tarafndan alabilmi olsa da,
onu kat bir engel olarak dnemeyiz. Etnoloji, yazy
bilen halklarla ilgilenir: Eski Meksika, Arap dnyas,
Uzakdou. Ancak, yaznn ne olduunu hi bilmeyen
halklarn da -rnein, Zulu kabilesi- tarihi yazlabilir.
Burada da, bir eilim -bir konu deil- farkllnn yan
sra, grndnden daha az heterojen olan verileri iki
farkl biimde dzenlemek sz konusudur. Etnolog, zel
likle yazl olmayanla ilgilenir; inceledii halklarn yaz
maktan aciz olmasndan deil, daha ok, ilgilendii e
yin insanlarn genelde ta ya da kt zerinde yazmay
dndklerinden farkl olmasndandr.
u ana kadar, baz eski geleneklerle imdiki gerek
likler tarafndan dorulanan bir grev dalm, ayrmn
teorik ve pratik grnmlerini birbiriyle kartrmaya ve
etnolojiyi tarihten gereinden daha fazla ayrmaya yol
amtr. Etnolojiyle tarih ada toplumlar birlikte in
celemeye giritikleri zaman ancak ibirliinin sonular
n tamamen deerlendirebilir ve baka yerlerde olduu
gibi burada da biri olmadan dierinin hibir eye yara
mayacan anlayabiliriz.
DL VE AKRABALIK LKS
BLM II
Dilbilimde ve Antropolojide
Yapsal nceleme1
Dilbilim, tartma gtrmez bir ekilde bal olduu
sosyal bilimlerin btn ierisinde olaanst bir yer
tutar: Dier sosyal bilimlerin tersine, gelimesini uzun
sre nce byk lde tamamlayan bir bilimdir; ku
kusuz, bilim adn stlenebilen, ayn anda pozitif bir
yntem ortaya koyabilen ve incelemeye ald olgularn
niteliini kavrayabilen tek bilim odur. Bu ncelikli du
rum, bir takm ykmllkleri de beraberinde getirir:
Dilbilimci, sk sk, yakn ancak farkl bilim kollarndan
baz aratrmaclarn kendi rneinden esinlendiklerini
ve izdii yolu izlemeye altklarn grr. Word gibi
bir dilbilim dergisi olan Noblesse oblige de, srf dilbi
limle ilgili tezlerle bak alarn aklamakla kendini
snrlamaz. Yirmi yl nce Marcel Maussun da yazd
gibi, Kukusuz, sosyoloji her yerde dilbilimcileri taklit
etme yoluna gitseydi, bundan ok daha ileride olur
1 u balk altnda yaymlanmtr: Word, Journal o f the Linguistic Circle o f
New York, cilt 1, no: 2, Austos 1945, s. 1-21.
du...2Her iki bilim kolu arasndaki sk yntem ben
zerlii zel bir ibirliini zorunlu klar.
Schraderdan3sonra, akrabalk sorunlarnn incelen
mesinde dilbilimin sosyologa ne kadar yardmc olabile
ceini artk gstermeye gerek kalmamtr. Antik aile
deki anasoylu kalntlara ilikin varsaymn -ki, o d
nemde birok sosyolog henz buna smsk sarlyordu-
olaslktan uzak olduunu baz dilbilimcilerle filologlar
(Schrader, Rose)4gstermitir. Dilbilimci, baz akrabalk
ilikileri arasnda anlalmas zor bir takm balantlar
kurmas iin sosyologa szck kkleri nerir. Buna kar
lk, sosyolog, dildeki baz zelliklerin devamn ya da
terim ya da terim gruplarndaki kararszln anlalma
sn salayan gelenek, olumlu kural ve yasaklar dilbi
limcinin bilgisine sunar. New York Dilbilim Derneinin
son toplantsnda, J ulien Bonfante, bu bak asn baz
Roman dillerindeki amca/day szcnn etimolojisini
hatrlatarak aklar: Yunanca Oeio (amca/day) szc
nn talyanca, spanyolca ve Portekizcedeki karl
zio ve i/odur; ayrca, talyann baz blgelerinde am
ca/dayya barba (sakal) denildiini belirtir. Bu terimler
sosyologa neler artrmaz ki: sakal, sevimli ihti
yar! Merhum Hocartm day ilikisinin dinsel nitelii ve
anne tarafndan akrabaln ar basmas konusunda
yapt aratrmalar aklmza gelir birden.5Hocart tara
Gerek ve pratik ilikiler, vb., Sociologie et Anthropologie, Paris, 1951.
3 O. SCHRADER, Prehistoric Antiquities o f the Aryan Peoples, ev. F. B.
J evons (Londra, 1890), blm XII, 4.
4 O. SCHRADER, a.g.y., H. J . ROSE, On the Alleged Evidence for Mother
Right in Early Greece, Folklore, 22 (1911). Bu konuyla ilgili olarak, ayrca,
anasoylu kalntlar varsaymna scak bakan G. Thomsonn en yeni yaptla
rna baknz.
5 A. M. HOCART, Chieftainship and the Sisters Son in the Pacific, American
Anthropologist, n. s. cilt 17 (1915); The Uterine Nephew, Man, 23 (1923),
no: 4; The Cousin in Vedic Ritual, Indian Antiquary, cilt 54 (1925); vb.
fndan derlenen olgulara hangi yorum getirilirse getiril
sin (kukusuz kendi yorumu ok tatmin edici deildir),
hi kuku yok ki dilbilimci, yitik ilikilerin ada sz
ck daarcndaki varln inatla srdrdn ortaya
kararak sorunun zmne katkda bulunur. Bu ara
da, sosyolog, kendi kkenbiliminin gerekelerini dilbi
limciye aklayarak onu merulatrmaya alr. Ksa bir
sre nce, Paul K. Benedict, dilbilimci sfatyla Gney
Asyadaki akrabalk sistemlerine byk bir hevesle
eilmi ve dnyann bu blgesindeki aile sosyolojisine
nemli katklarda bulunmutur.6
Ancak, bu ekilde hareket eden dilbilimcilerle sos
yologlar, bamsz olarak kendi yollarna devam ederler.
Kukusuz, arada bir mola verip baz sonular birbiriyle
paylarlar; bununla birlikte, bu sonular deiik yn
tem izlenmesinden kaynaklanmaktadr ve birinin ger
ekletirdii teknik ve yntembilimsel gelimelerden di
erini yararlandrmak iin hibir aba da gsterilme
mektedir. Dilbilimsel aratrmalarn zellikle tarihsel
aratrmalara dayand bir dnemde, bu tutumu ak
lamak mmknd. Ayn dnemde uygulandklar bii
miyle etnoloji konusundaki aratrmalara gre, farkllk,
nitelikten daha ok nicelik dzeyindeydi. Dilbilimcile
rin yntemi daha kesindi, nk sonular daha iyi or
taya koyuyorlard; sosyologlar ise, snflandrma yapar
ken imdiki trlerin mekndaki durumunu dikkate al
maktan vazgeerek onlarn rneklerinden esinleniyor
du;7ancak yine de, antropolojiyle sosyoloji, dilbilimden
6 P. K. BENEDCT, Tibetan and Chinese Kinship Terms, HarvardJourn. o f
Asiatic Studies, 6 (1942); Studies in Thai Kinship Terminology./ourn. o f the
Amer. OrientalSociety, 63 (1943).
L. BRUNSCHVICG, le Progres de la conscience dans la philosophie oc-
cidentale, II (Paris, 1927), s. 562.
yalnzca ders bekliyordu; hibir nemli ipucu belirtisi
yoktu.8
Sesbilimin ortaya kmasyla birlikte, bu durum al
tst olur. Sesbilim, yalnzca dilbilimin bak alarn
deitirmekle kalmad: Bu aptaki bir deiim, belli bir
bilim koluyla snrl deildir. Sesbilim, sz gelimi nkle
er fiziin tm kesin bilimler iin oynad yeniliki rol
sosyal bilimler konusunda oynamaktan geri kalamaz.
En genel sonularyla ele alndnda bu devrim neyden
ibarettir? Bu soruya yant, sesbilimin nl stad N.
Troubetzkoy verecektir. Bir metninde,9sonu olarak
sesbilimsel yntemi drt ayr temel ynteme indirger:
lkin, sesbilimin aratrma konusu, bilinli dilbilimsel
olgulardan bunlarn bilind altyaplarna kayar; sesbi
lim, terimleri bamsz birer birim olarak ele almay
reddeder ve tersine, incelemesinde terimler arasndaki
ilikileri esas alr; sistem kavramn ilk kez kendisi geti
rir: Sesbilim, sesbirimlerin (fonem) her zaman bir sis
temin eleri olduunu aklamakla yetinmez, ayrca,
somut bir takm sesbilimsel sistemleri gstererek onla
rn yaplarn akla kavuturur;10uzun szn ksas,
kh tmevarm, kh onlara mutlak bir nitelik kazand
ran mantksal tmdengelim yoluyla genel yasalar
bulma amacn gder.11
Demek oluyor ki, ilk kez bir sosyal bilim baz gerekli
ilikileri aka dile getirebiliyor. Troubetzkoyun bu son
8 1900-1920 yllan arasnda, ada dilbilimin kurucular olan Ferdinand de
Saussure ile Antoine Meillet, kesin olarak sosyologlarn himayesindeydiler.
Ancak 1920den sonradr ki Marcel Mauss, ekonomistlerin dedii gibi, bu
eilimi tersyz etmeye balar.
9 N. TROUBETZKOY, la Phonologie actuelle, Psychologie du langage iinde
(Paris, 1933).
10 A.g.y., s. 243.
11 A.g.y,
cmlesinin anlam budur. Oysa daha nceki kurallar, bu
sonuca ulamak iin dilbilimin nasl hareket etmesi ge
rektiini gstermektedir. Burada, Troubetzkoyun savla
rnn dorulandn gstermek bize dmez; ada
dilbilimcilerin byk bir ounluu bu konuda yeterin
ce hemfikir gibi grnmektedir. Ancak, bu derece nemli
bir olay insan bilimlerinin birinde yer alsayd, birbirine
yakn bilim kollarnn temsilcilerinden onun sonularn
ve deiik mahiyetteki bir takm olgulara olas tatbikini
hemen dorulamalar da istenirdi.
O zaman bir takm yeni ufuklar alr. Dilbilimciyle
sosyologun kendi kesine almaya ekilip ara sra
birbirlerine ilgin gelen eyleri paylatklar srf rastlan
tsal bir ibirlii sz konusu deildir artk. Sosyolog, ak
rabalk sorunlarn (ve kukusuz daha baka sorunlar)
incelerken, biimsel olarak sesbilimci-dilbilimcininkine
benzer bir durumla karlar: Sesbirimler gibi akrabalk
ifadeleri de anlam belirten elerdir; ancak sistemlerle
btnletikleri lde anlam kazanrlar; sesbilimsel
sistemler gibi akrabalk sistemleri de bilind d
nce dzeyinde oluur; bununla birlikte, dnyann ba
z uzak blgelerinde ve olduka fakl bir takm toplu
luklarda baz akrabalk biimleri, evlilik kurallar, ebe
veyn trleri arasnda olmas istenen benzer davranla
rn (vb.) yeniden grlmesi, gzlenebilir olaylarn genel
ancak gizli bir takm kurallara dayand grn
uyandryor. O halde, sorun u ekilde ortaya konabilir:
Baka bir gereklik dzeninde, akrabalk olgular dilbi
limsel olgularla ayn trdedir. Sosyolog, biim konu
sunda (ierik konusunda deil) sesbilimin ortaya koy
duu ynteme benzer bir yntem kullanarak, dil bilim
lerinin kaydettii gelimeye benzer bir gelimeyi kendi
bilimine kazandrabilir mi?
u ikinci tespiti yapnca, kendimizi bu dorultuya
daha fazla ynelmeye hazr hissederiz: Akrabalk sorun
larna ilikin inceleme, gnmzde de ayn szcklerle
ifade edilir ve devrimin arifesinde dilbilimin karlat
trden zorluklara maruz kalr. fadesini her eyden nce
tarihte bulan eski dilbilim ile Riversn baz giriimleri
arasnda arpc bir benzerlik grlr: Her iki durumda
da diyakronik incelemenin tek bana -ya da hemen
hemen tek bana- senkronik olaylar aklamas gerekir.
Sesbilimle eski dilbilimi karlatran Troubetzkoy, ses
bilimi, bir yapsalclk ve sistematik evrenselcilik ola
rak tanmlar ve daha nceki okullarn bireyselcilii ve
atomculuku ile karlatrr. Ayrca, diyakronik ince
lemeyi olduka deiik bir bak asyla ele alr: Sesbi-
limsel sistemin o andaki geliimi, belli bir amaca yne
lim sayesinde gerekleir... O halde, bu geliimin bir
anlam, kendince bir mant vardr ve bunlar ortaya
koymak tarihsel sesbilime der.12Srf tarihsel olum
salla dayanan ve Troubetzkoyla J akobsonm eletirisi
ne maruz kalan bu bireyselci yorum, gerekte, genel
likle akrabalk sorunlarna uygulanan yorumla ayndr.13
Her terminoloji ayrnts, evlilie ilikin her zel kural,
bir sonu ya da bir kalnt olarak farkl bir gelenee ba
ldr: Ar bir kopukluk iine dlr. Hi kimse, senk
ronik btnlkleri iinde ele alman akrabalk sistemle
rinin nasl birok heterojen kurumlar (ki bunlarn ou
varsaymlara dayaldr) arasndaki karlamann keyfi
A.g.y., s. 245; J AKOBSON, Prinzipien der historischen Phonologie, Travaux
du Cercle linguistique de Prague, IV; ayrca, ayn yazarn Rusann sesbilim-
sel geliimine ilikin yazd notlara baknz, a.g.y., II.
13 W. H. R. RIVERS, The History o f Melanesian Society (Londra, 1914),
passim; Social Organization, yay. W. J . Perry (Londra, 1924), blm IV.
bir sonucu olabileceini ve her eye karn dzenli ve
etkili bir ekilde ileyebileceini sorgulamaz.14
Bununla birlikte, sesbilimsel yntemin ilkel sosyo
loji aratrmalarna uygulanmasnn nnde temel bir
zorluk belirir. Sesbilimsel yntemlerle akrabalk sistem
leri arasndaki yzeysel benzerlik o kadar byktr ki,
bu bizi hemen yanl bir yola srkler. Bu yol, biimsel
ileyileri asndan akrabalk terimlerini dilin fonemle
rine benzetmekten ibarettir. Bilindii zere, dilbilimci,
yapsal bir yasaya ulamak iin fonemleri ayrmsal e
ler eklinde inceler ve ancak o zaman onlar bir ya da
birka kartlk ifti eklinde dzenleme olanan bu
lur.15Sosyolog da, benzer bir yntem izleyerek belli bir
sistemdeki akrabalk terimlerini ayrtrma yoluna git
mek isteyebilir. rnein, bizim akrabalk sistemimizde
baba teriminin, cinsiyet, greli ya ve kuakla ilgili ola
rak olumlu bir yananlam vardr; buna karlk, bu te
rimde hibir genileme ya da hsmlk ilikisi ifadesi
yoktur. O halde, her sistem iin hangi ilikilerin ifade
edildiini ve sistemin her terimi iin, bu ilikilerin her
birine gre bu sistemin hangi yananlama -olumlu ya da
olumsuz- sahip olduunu kendi kendimize sormamz
gerekir: kuak, cinsiyet, greli ya, yaknlk, vb. Nasl ki
bir dilbilimci yasalarn alt-fonem ya da bir fiziki alt-
molekl dzeyinde buluyorsa, biz de en genel yapsal
yasalar bu mikro-sosyolojik dzeyde bulmay umu
yoruz. Davisle Warnerm ilgin giriimini bu balamda
yorumlamak gerekir.16
14 Ayn ekilde, S. TAX, Some Problems of Social Organization, Social Anth
ropology o f North American Tribes iinde, F. Eggan, yay. (Chicago, 1937).
13 R. J AKOBSON, nszlerin Sesbilimsel Adan Snflandrlmasna likin
Notlar, a.g.y.
16 K. DAVIS - W. L. WARNER, Structural Analysis of Kinship, American
Anthropologist, n. s., cilt 37 (1935).
Ne var ki itirazmz var. Gerek anlamda bilimsel
bir incelemenin gerek, basitletirici ve aklayc olmas
gerekir. yleyse, sesbilimsel incelemeye ilikin ayrmsal
eler, psikolojik, fizyolojik ve hatta fiziksel olmak ze
re bakmdan nesnel bir varla sahiptir ve olutur
duklar fonemlerden sayca daha azdr; sonu olarak,
sistemi alglayp onu yeniden kurmamz salar. Oysa
nceki varsaym, kesinlikle byle bir eye olanak tan
maz. Biraz nce de grdmz gibi, akrabalk terimleri
yalnzca grnte zmsel bir nitelik tar: nk ger
ekte sonu ilkeden daha soyuttur; somuta doru git
mek yerine somuttan uzaklar ve nihai sistem -sistem
denilebilirse eer- yalnzca kavramsal bir boyuta sahip
tir. kinci olarak, Davisle Warnerm deneyimi gsteriyor
ki, bu yntemle elde edilen sistem deneyimin verilerin
den ok daha karmaktr ve yorumlanmas onlardan
daha zordur.17Yine de varsaymn hibir aklayc de
eri yoktur: Sistemin niteliini anlamamz salamaz;
hele hele sistemin oluumunu yeniden kurmamza hi
mi hi olanak tanmaz.
Bu baarszln nedeni nedir? Dilbilimcinin yn
temine harfiyen uyulmas, gerekte, sistemin ruhunu
yozlatrr. Akrabalk terimlerinin yalnzca sosyolojik
bir varl yoktur: Bunlar ayn zamanda sylemin ele
ridir de. Dilbilimcinin inceleme yntemlerini onlara uy
Bylece, bu yazarlarn incelemesindeki koca teriminin yerini u forml
alr:
C2a / 2 d /o SU la 8 /Ego (a.g.y.)
Sras gelmiken, iki yeni aratrmadan daha sz edeceiz; burada, ok daha
etkili bir mantksal yol izleyeceiz, nk bu yol yntem ve sonular konu
sunda byk bir fayda salamaktadr. Kr. F. G. LOUNSBURY, A Semantic
Analysis of the Pawnee Kinship Usage, Language, cilt 32, no: 1, 1956. - W.
H. GOODHNOUGH, The Componential Analysis of Kinship, a.g.y.
gularken unutmamak gerekir ki bu terimler, szln
birer paras olarak dorudan - rneksemeli olarak de-
il- bu yntemlere baldr. Oysa dilbilimden aka
rendiimize gre, sesbilimsel incelemenin btn sz
ckler zerinde deil, yalnzca nceden fonemlere ayr
lan szckler zerinde dorudan bir etkisi vardr. Sz-
varl dzeyinde zorunlu bir iliki yoktur}9. Bu, szvar-
lnn btn eleri iin dorudur -akrabalk terimleri
dahil. Bu, dilbilimde dorudur ve o halde dilin sosyolo
jisi iin de ipso facto (kanlmaz olarak) doru olmak
zorundadr. O halde, u an olabilirliini tartmakta ol
duumuz trden bir giriim, sesbilimsel yntemi yay
maktan ibarettir, ancak onun ana ilkesini ihmal ederek.
Kroeber, ok eski bir metninde, bu zorluu bir khin
gibi nceden grmt.19Ve eer akrabalk terimlerine
ilikin yapsal incelemenin imknsz olduu sonucuna
vardysa, bizzat dilbilimin o an sesbilgisel, psikolojik ve
tarihsel bir incelemeye indirgenmi olmasndandr bu.
Sosyal bilimler, gerekte, dilbilimin getirdii snrlama
lar paylamak zorundadr; ancak, onun gelimelerinden
de yararlanabilirler.
Bir dildeki fonemlerin durumu ile bir toplumdaki
akrabalk terimlerinin durumu arasndaki derin farkl
lklar da ihmal etmemek gerekir. Birinci durumda, ilev
konusunda herhangi bir kuku yoktur: Bir dilin ne ie
yaradn hepimiz biliyoruz; dil, iletiim kurmaya ya
rar. Oysa dilbilimcinin uzun sre anlayamad ve yal
nzca sesbilim sayesinde rendii ey, dilin bu sonuca
18 Blm Vi okurken de grlecei zere, bugn daha ayrntl bir forml kul
lanacam.
19 A. L. KROEBER, Classificatory Systems of Relationship, Journ. o f the Royal
Anthropol. Institute, cilt 39, 1909.
ulamak iin kulland yntemdi. lev herkese bili
nen bir eydi; ancak, sistem bilinmiyordu. Bu bakm
dan, sosyolog bunun tersi bir durumda bulunur: Sistem
lerin akrabalk terimlerinden olutuunu Lewis H.
Morgandan beri iyice biliyoruz; buna karlk, bu terim
lerin nerede kullanldn hl bilmiyoruz. Bu ilk du
rumun iyice bilinmemesi nedeniyle, akrabalk sistemle
rine ilikin yapsal incelemelerin ou gereksiz bir tek
rardan baka bir ey deildir. Bu incelemeler, bilineni
ortaya koyarken bilinmeyeni ihmal eder.
Bu, akrabalk terimlerine bir dzen getirmekten ve
onlarda bir anlam bulmaktan vazgetiimiz anlamna
gelmez. Ancak, en azndan sosyolojinin szck ve te
rimler konusunda ortaya koyduu zel sorunlarn yan
sra, onun yntemleriyle dilbiliminkiler arasndaki ili
kilerin belirsiz niteliini iyice kavramak gerekir. O ne
denle, basit bir rnekseme arz eden bir vakay tart
makla yetinsek daha iyi olacak. Bereket versin ki, ok
tan buna hazrz.
Genelde akrabalk sistemi adn verdiimiz ey,
gerekte, ok deiik iki gereklik dzeni ierir. lkin,
deiik trdeki aile ilikilerini ifade eden baz terimler
vardr. Ancak, akrabalk yalnzca terimlerle ifade edile
mez: Bu terimleri kullanan bireyler ya da birey gruplar,
kendilerini, birbirine kar belirli bir tutum sergilemeye
zorunlu hissederler (ya da duruma gre, hissetmezler).
yleyse, adlar sistemi adn vermeyi uygun grdmz
eyin yannda, ayn ekilde psikolojik ve sosyal nitelie
sahip bir baka sistem vardr ki biz buna davranlar sis
temi diyoruz. Oysa adlar sistemine ilikin incelemenin
sesbilimsel sistemlerde rastladmz duruma benzer bir
durumla bizi kar karya brakt doruysa (daha n
ce gsterdiimiz gibi), davranlar sistemi sz konusu
olduunda bu durum sanki dzelmi gibi oluveriyor.
Davranlar sisteminin oynad rol tahmin ediyoruz:
grubun birliini ve dengesini salamak. Ancak, deiik
davranlar arasndaki balantlarn niteliini ve bu dav
ranlarn gerekliliini kavrayamyoruz.20 Baka terim
lerle ifade edecek olursak, dil vakasnda olduu gibi i
levi biliyoruz, ancak sistemi anlayamyoruz.
O halde, adlar sistemi ile davranlar sistemi arasn
da ok byk bir farkllk gryor ve A. R. Radcliffe-
Browndan bu konuda ayrlyoruz; A. R. Radcliffe-
Brown, davranlar sisteminin adlar sisteminin duygusal
plandaki ifadesinden baka bir ey olmadna inanyor
du, ki onu bu yzden zaman zaman eletiriyorduk21.
Son yllarda, akrabalk terimleri tablosunun ailesel dav
ranlar tablosunu -ya da tersi- tam olarak yanstmad
gruplara ilikin birok rnek verildi.22 Her toplumda,
akrabalk sisteminin bireysel ilikileri dzenleyen en
nemli arac olduunu dnrsek yanlgya debiliriz;
sisteme byle bir rol yklendii toplumlarda bile, sistem
bu rol her zaman ayn derecede yerine getirmez. Kald
ki, her zaman iki davran tr arasnda bir ayrm yap
mak gerekir: lkin, kopuk, iyice belirginlememi ve her
20 W. Lloyd WARNER'in u dikkate deer yaptn ayr tutmak gerekir: Morp
hology and Functions of the Australian Murngin Type of Kinship, Amer.
Anthrop.. n. s., cilt 32-33 (1930-1931). Bu yapttaki davranlar sistemine
ilikin inceleme, ierik konusunda tartlr olmasna karn, akrabalk so
runlarnn incelenmesinde yeni bir aama oluturmaktan geri kalmaz.
21 A. R. RADCLIFFE-BROWN, Kinship Terminology in California, Amer.
Anthrop., n. s., cilt 37 (1935); The Study of Kinship Systems, Journ. o f the
Roy. Anthrop. i n s t cilt 71 (1941).
22 M. E. OPLER, Apache Data Concerning the Relation of Kinship Terminology
to Social Classification, Amer. A t h r o p n. s., cilt 39 (1937); A. M. HAL-
PERN, Yuma Kinship Terms, a . g . y 44 (1942).
trl kurumsal nitelikten yoksun olan ve psikolojik
planda terminolojinin bir yansmas ya da gelimesi ola
rak kabul edebileceimiz davranlar; bu davranlarn
yannda ya da bunlara ek olarak, bir takm tabu ya da
ayrcalklarla onaylanan, biemletirilmi, zorunlu olan
ve deimez tren kurallaryla ifade edilen davranlar.
Bu davranlarn kendiliinden terimler dizinini yanst
mas yle dursun, bunlar, ou kez baz elikileri ve
adlar sistemindeki eksiklikleri gidermeye ynelik ikincil
oluumlar olarak karmza kar. Bu yapay nitelik,
Avustralyadaki Wik Monkan topluluunda ok arpc
bir ekilde grlr; aka yapma ayrcalklar, evlilikten
nce iki erkei birletiren akrabalk ilikilerindeki bir
elikinin yan sra, aralarnda byle bir iliki bulunma
yan iki kadnla daha sonra yapacaklar evliliklerini ak
lamak iin aralarnda olduunu varsaymamz gereken
kuramsal ilikiyi onaylar.23 Her iki olas adlar sistemi
arasnda bir eliki vardr ve davranlarn vurgulanma
s, terimler arasndaki bu elikiyi zmsemek ya da
amak iin sarf edilen abay gsterir. Real relations of
interdependance between the terminology and the rest
of the systemm24 (Terminoloji ile Sistemin Dier B
lm Arasndaki Gerek Bamllk likileri) varln
dorulamak konusunda Radcliffe-Brownla hemfikir ol
makta tereddt etmeyeceiz; eletirilerinden en az bir
kanda, davranlar ve terimler arasnda kesin bir ben
zerlik olmadndan her iki sistemin karlkl bir zerk-
23 D. F. THOMSON, The J oking-Relationship and Organised Obscenity in
North Queensland, Amer. A n t h r o p n. s., cilt 37 (1935).
24 The Study of Kinship Systems, a.g.y., s. 8. Radcliffe-Browntn bu ifadesi,
1935te yapt, davranlarn a fairly high degree of correlation with the
terminological classification gsterdii eklindeki aklamasndan daha ok
tatminkr grnmektedir (Amer. A n t h r o p n. s., 1935, s. 53).
lige sahip olduu sonucuna varma yanlgsna dm
tr. Ancak bu karlkl bamllk ilikisi, tamamyla
uyum iinde deildir. Davranlar sistemi, daha ok ad
lar sisteminin dinamik bir zmsenmesini oluturur.
O halde, her iki sistem arasnda ilevsel bir iliki ol
duu varsaymnda bile -ki buna tamamen katlyoruz-,
bir takm yntemsel nedenlerden tr, birbiriyle ilgili
sorunlar ayr birer sorunmu gibi ele alma hakkn
kendimizde buluyoruz. Hakl olarak, davranlarla ilgili
her kuramn hareket noktas olarak kabul edilen bir so
runla ilgili olarak burada yapmaya altmz ey bu-
dur: day sorunu. Sesbilimcinin izledii yntemin bi
imsel olarak baka bir balama oturtulmasnn bu so
runu yeni bir bak asyla nasl aydnlatmaya katkda
bulunduunu gstermeye alacaz. Gerekte, sosyo
loglarn bu soruna zel bir ilgiyle yaklamalarnn tek
nedeni, ok sayda ilkel toplumda day-yeen ilikisinin
nemli bir gelimeye yol am olmasdr. Ancak, bu
ilikinin sklnn farkna varmak yeterli deildir; onun
nedenlerini de bulmak gerekir.
Bu sorunun geliimine ilikin belli bal aamalar
bir rpda gzden geirelim. Tm XIX. yzyl boyunca
ve Sydney Hartlanda25dek, daynn nemini genellikle
anasoylu sistemin bir kalnts olarak yorumladk. Bu
sistem, salt varsaym dzeyinde kalyordu ve zellikle
Avrupaya ilikin rnekler karsndaki olabilirlii ku
kuluydu. te yandan, Riversm, Gney Hindistanda
apraz kuzenler arasndaki evliliin bir kalnts olarak
daynn nemini aklama giriimi olduka skc bir
S. HARTLAND, Matrilineal Kinship and the Question of its Priority, Mem.
o f the Amer., Anthrop. Assoc., 4 (1917),
sonuca gtryordu:26Yazarn kendisi de, sorunun b
tn grnmlerini aklamakta bu yorumun yetersiz
kaldn kabullenmek durumundayd ve bir tek kuru
mun varln anlayabilmek iin, u an kaybolmu olan
birok heterojen gelenee (rnein, kuzenleraras evli
lik) bavurulmas gerektii varsaymna ister istemez
bavuruyordu.27 Gerekte, Lowienin anasoylu komp
leks28zerine yazd son derece nemli bir makale sa
yesinde, day sorununun ada aamas adn verebi
leceimiz ey balar. Lowie, daynn basknl ile ana
soylu sistem arasnda olduu ileri srlen ilikinin ince
lenebileceini gsterir; gerekte, daylk kurumunun
(avunculat) hem babasoylu hem de anasoylu kimi sis
temlerle ilgisi olduu grlr. Daynn rol, ana huku
kuna dayal bir sistemin bir sonucu ya da bir kalnts
olarak aklanamaz; bu, a very general tendency to
associate definite social relations with definite forms of
kinship regardless of maternal or paternal side (ana-
yanl ya da babayanl olduklarna bakmakszn belli top
lumsal ilikileri belli akrabalk biimleriyle ilikilendir-
me genel eilimi) ilkesinin zel bir uygulamasndan
baka bir ey deildir. Lowienin ilk kez 1919da ortaya
koyduu bu ilke -ki buna gre, davranlar nitelendir
me ynnde genel bir eilim vardr-, akrabalk sistemle
rine ilikin bir kuramn tek olumlu temelini oluturur.
Ancak Lowie, bu arada baz sorular yantsz brakyor
du: Daylk kurumuna tam olarak ne ad verilir? Bir ta
km deiik gelenek ve davranlar tek bir terim altnda
26 W. H. R. RIVERS, The Marriage of Cousins in I ndia, Journ. o f the Royal
Asiatic Society, Temmuz, 1907.
27 A.g.y., s. 624.
28 R. H. LOWIE, The Matrilineal Complex, Univ. o f California Publ. in Amer.
Archaeol. andEthnol, 16 (1919), no: 2.
birbiriyle kartrlmyor mu? Btn davranlar nite
lendirme ynnde bir eilim olduu doruysa, ele al
nan gruplara gre herhangi bir olas davran deil de
neden yalnzca baz davranlar day ilikisiyle ilikilen-
dirilmektedir?
Sorunumuzun geliimi ile dilbilimsel dncenin
baz aamalar arasnda grlen arpc benzerlii be
lirtmek iin bir parantez aalm burada: Bireyleraras
ilikiler alanndaki olas davranlarn eitlilii uygu
lamada snrszdr; insan yaamnn ilk aylarnda ses sis
teminin gerekte karabilecei seslerin eitlilii iin de
ayn ey sylenebilir. Bununla birlikte, her dil, btn
olas seslerin yalnzca ok kk bir blmn kullanr
ki dilbilim bu konuda iki soru sorar: Neden yalnzca ba
z sesler seilmitir? Seilen seslerin biri ya da bir ka
ve geri kalanlar arasnda nasl bir iliki bulunmakta
dr?29Day sorunu tarihine ilikin taslak, tam olarak ay
n aamada bulunur: Toplumsal grubun emrinde, dilde
olduu gibi, ok zengin bir psiko-fizyolojik malzeme
bulunur; dil gibi o da elerin yalnzca bir ksmn alr
ve onlar her zaman eitlendirilmi yaplar halinde d
zenler; bu elerin en azndan bir ka, en deiik kl
trlerde bile deimeden kalr. O halde, seimin ardn
daki neden ve dzenleme yasalarnn ne olduu konu
sunda kafamza sorular taklabilir.
zellikle day ilikisiyle ilgili olarak, Radcliffe-
Browna bavurmak gerekir; Gney Afrikada day konu
sunda30yazd nl metin, davranlar nitelendirme
29 Roman J AKOBSON, Kindersprache, Aphasie und allgememe Lautgesetze
(Uppsala, 1941).
30 A. R. RADCLIFFE-BROWN, The Mothers Brother in South Africa, South
African Journal o f Science, cilt 21 (1924).
genel ilkesi adn verebileceimiz eyin zel koullarm
inceleme ve kavramaya ynelik ilk giriimdir. Gn
mzde klasik saylan bu aratrmann balca tezlerini
burada hemen hatrlatmak yeterli olacaktr.
Radcliffe-Browna gre, daylk terimi iki kartla-
mal davran sistemini kapsar: Birinci durumda, day
aile otoritesini temsil eder; kendisinden ekinen, kendi
sine itaat eden yeeni zerinde baz haklara sahiptir;
ikinci durumda ise, teklifsizlik konusunda daysna kar
bir takm nceliklere sahip olan ve ona az ok madur
muamelesi yapan yeendir. kinci olarak, dayya kar
davran ile babaya kar davran arasnda bir iliki var
dr. Her iki durumda da, bu iki davran sistemiyle kar
layoruz, ancak tersine evrilmi olarak: baba-oul
ilikisinin senli benli olduu gruplar ile day-yeen ili
kisinin kat olduu gruplar. Ancak, aile otoritesinin ba
bada olduu yerlerde, senlibenli iliki dayyla kurulur.
O halde, her iki davran grubu, sesbilimcinin dedii gi
bi, iki kartlk ifti oluturur. Radcliffe-Brown, olaya bir
yorum getirerek szlerini yle bitirir: Soy zinciri, son
tahlilde, bu kartlklarn anlamn belirler. Babann ve
baba soyunun geleneksel otoriteyi temsil ettii babasoy-
lu bir sistemde day, bir erkek anne gibi grlr ve
genelde anneyle ayn ekilde ve hatta kimi zaman ayn
adla ona hitap edilir. Anasoylu sistemde bu durumun
tersi grlr: Orada otoriteyi day temsil ederken, efkat
ve senlibenlilik ilikileri babayla onun soyu zerinde
younlar.
Radcliffe-Brownn getirdii bu katknn nemini
fazla abartmak istemiyoruz. Evrimci metafizie kar
Lowienin ok ustaca ynelttii sert eletirilerden sonra,
pozitif temele dayal bir inceleme abasndan baka bir
ey deildir bu. Bu abann baaryla sonulanmadn
sylemek, bu byk ngiliz sosyologa kar duyduu
muz saygy kesinlikle azaltmaz. O halde kabul etmeli
yiz ki, Radcliffe-Brownin metni de birok ciddi soruyu
yantsz brakmaktadr: lkin, daylk kurumu btn
anasoylu ve babasoylu sistemlerde bulunmamaktadr;
ona, kimi zaman ne anasoylu ne de babasoylu olmayan
baz sistemlerde de rastlyoruz.31 Ayrca, day ilikisi,
ikili deil drtl bir ilikidir: Bir erkek karde, bir kz
karde, bir enite ve bir yeen gerektirir. Radcliffe-
Brown tarz bir yorum, olduu gibi ele alnmas gereken
btnsel bir yapnn baz elerini keyfi olarak ayrr.
Birka basit rnekle bu ifte zorluu gstermeye ala
caz.
Trobriand adalarnda (Melanezya) yaayan yerliler
deki toplumsal rgtlenmenin en belirgin zellikleri
unlardr: anaya dayal soy zinciri, babayla oul arasnda
rahat ve senlibenli ilikiler, dayyla yeen arasnda be
lirgin uyumazlk.32 Buna karlk, babasoylu olan
Kafkasya erkezlerinde uyumazlk babayla oul ara
sndadr; day, yeenine yardm eder ve evlenirken ona
bir at hediye eder.33 Buraya kadar, Radcliffe-Brownm
emasnn snrlar ierisinde kaldk. imdi, baka aile
ilikilerini ele alalm: Malinowski, Trobriand adalarnda
karkocanm sevgi dolu ve iten bir aile ortamnda yaa
dn ve aralarndaki ilikilerin karlkllk esasna da
31 Yeni Ginede yaayan Mundugomorlarda byle bir durum vardr: Soy zinciri
srayla babasoylu ve anasoylu olduu halde, dayyla yeen arasnda srekli
senlibenli bir iliki mevcuttur. Kr. Margaret MEAD, Sex and Temperament
in Three Primitive Societies (New York, 1935), s. 176-185.
32 B. MALINOWSKI, The Sexual Life o f Savages in Northwestern Melanesia
(Londra, 1929), 2 cilt.
33 DUBOIS DE MONPEREUX (1839), alnt M. KOVALEVSKI'den yaplmtr,
la Famille matriarcale au Caucase, L Anthropologie, cilt 4 (1893).
yandm gsterir. Oysa erkek karde-kz karde ilikile
ri olduka kat bir yasan etkisi altndadr. Peki, u an
Kafkasyada durum nasldr? En efkatli iliki erkek
kardele kz karde arasndadr; o nedenle, Pschavlarda
evin tek kz ocuu, kendisiyle iffetli yatak arkada ro
ln oynayacak bir erkek karde evlat edinir.34An
cak kar koca arasnda durum olduka farkldr: Bir
erkez erkei, halk iinde karsyla birlikte grnmek
ten kanr ve onu gizlice ziyaret eder. Malinowskiye
gre, Trobriand adalarnda bir erkee kz kardeine
benzediini sylemek kadar ar bir hakaret yoktur;
KafkasyalIlarda da buna benzer bir yasaklama mevcut
tur: Bir erkein yannda karsnn salndan sz edi
lemez.
O halde erkez ya da Trobriand tr toplumlar
sz konusu olduunda, baba-oul ve day-kz kardein
olu arasndaki davransal banty incelemek yeterli
deildir. Bu bant, drt iliki trnn mevcut ve birbi
rine organik olarak bal olduu genel bir sistemin bir
grnmnden baka bir ey deildir: erkek karde-kz
karde, kar-koca, baba-oul, day-kz kardein olu. Bi
ze rnek tekil eden her iki grup, u ekilde ifade edile
bilen bir yasann deiik uygulamalarn gsterir: Her
iki grupta, nasl ki baba-oul ilikisiyle kar-koca ilikisi
arasnda bir bant varsa, day-yeen ilikisi ile erkek
karde-kz karde ilikisi arasnda da byle bir bant
vardr. yle ki, bir iliki ifti bilindiinde, dier iliki
iftini tahmin etmek hi de zor deildir.
imdi baka vakalar ele alalm. Polinezyanm Tonga
adasnda, soy zinciri erkezlerde olduu gibi babaya
dayanmaktadr. Kar-koca ilikileri ak ve uyumlu gibi
34 A . g . y .
grnmektedir: Aile kavgalar enderdir ve genellikle ko
casndan daha stn bir statye sahip olmasna karn
kadn, ev sorunlaryla ilgili olarak kocasna kar gelme
gibi bir dnceye kesinlikle kaplmaz. Ayn ekilde,
en byk serbestlik day-yeen ilikisinde mevcuttur:
Yeen, en zel konularda bile ilidl olduu daysna
kar fahi&m, yani yasann stndedir. Baba-oul ili
kisi, bu serbest ilikiden farkl bir ilikidir. Baba ta-
piuT, yani bir olun babasnn ba ya da salarna do
kunmas, yemek yerken ona hafife dokunmas, onun
yata ya da yastnda uyumas, onun iecei ya da yi
yeceini paylamas, ona ait baz eyalarla oynamas ya
saktr. Bununla birlikte, btn bu tapilar arasnda en
gl olan, kz kardele erkek karde arasndaki iliki
de n plana kan tapidur: Her ikisinin ayn at altnda
bir arada bulunmas bile yasaktr.35
Yeni Ginedeki Kutubu gl yerlileri, ayn ekilde
babasoylu ve yerel ataerkil zellikler tamalarna kar
n, nceki yapya zt bir yap rnei olutururlar. F. E.
Williams onlardan yle sz eder: u ana kadar, babay
la oul arasnda bu denli iten bir uyuuma hibir yerde
rastlamadm. Kar-koca ilikilerinin en belirgin zellii,
kadnlara ayrlan statnn ok dk olmas ve kadn
ve erkek kar merkezleri arasndaki kesin ayrm dr.
Williamsm dediine gre, kadnlar efendileri iin tm
gleriyle almak zorundayd... Ara sra onlara kar
ktklar ve o nedenle dayak yedikleri de oluyordu.
Kadn, kocasna kar her zaman erkek kardeinin hi
mayesinden yararlanr ve gerektiinde ona snr. Ye-
en-day ilikilerine gelince, bunlar en iyi zetleyen,
33 E. W. GI FFORD, Tonga Society, B. P. Bishop Museum Bulletin, no: 61,
Honolulu, 1929, s. 16-22.
biraz da korkuyla kark... sayg terimidir; nk da
y (Afrika Kipsigilerinde olduu gibi), yeeni lanetleme
ve onu ciddi bir hastalkla cezalandrma yetkisine sahip
tir.36
Babasoylu bir toplumdan alman bu son yap, yine
de, anasoylu bir gelenee sahip Siuailerin (Bougainville
adas sakinleri) yapsyla ayn trdendir. Erkek kardele
kz karde arasnda dosta ilikiler ve karlkl bir c
mertlik hkimdir. Babayla oul arasnda bir dman
lk, kat bir otorite ya da korkuya dayal bir sayg ilikisi
olduuna dair hibir belirti yoktur. Ancak, day-yeen
ilikileri, kat disiplin ile iyi niyete dayal karlkl ba
mllk arasnda bir yerdedir. Bununla birlikte, bilgi
aldmz kiilerin dediine gre, btn erkek ocuklar
daylarndan ekiniyor ve onlara babalarna olduundan
daha fazla itaat ediyorlar. Karyla kocaya gelince, ok
da iyi geindikleri sylenemez: Evli gen bayanlarn
ok az sadktr... Gen kocalar hep kuku iindeler ve
kskanlk krizlerine kaplrlar... Evlilik her trl zor
dzenlemeyi gerektirir.37
Dobuda benzer ancak daha belirgin bir tabloyla
karlarz: Anasoylu Dobulular gene anasoylu olan
Trobriandllara yaknlar, ancak ok farkl bir yap sergi
lerler. Dobulu iftler istikrarsz olup sk sk zina iler ve
karyla kocann her biri bir dierinin bysnden l
mekten srekli korkar. Gerekte, Fortunem Kocas ii
tecek ekilde bir kadnn byclk glerine imada
J6 F. E. WILLIAMS, Natives of Lake K utubu, Papua, Oceania, cilt II, 1940-
1941 ve 12, 1941-1942, s. 265-280 (cilt II). Group Sentiment and Primitive
justice, American Anthropologist, cilt 43, no: 4, Pt. I, 1941.
Douglas L. OLIVIER, A Solomon Island Society. Kinship and Leadership
among the Siuai of Bougainville, Cambridge, Mass. 1955.
bulunmak ok ar bir hakarettir eklindeki szleri, da
ha nce Trobriandllarla KafkasyalIlarda grdmz
yasaklarn deiik bir biimini ifade eder.
Dobuda, annenin erkek kardei btn hsmlarn
en katis olarak grlr; yeenlerini, ebeveynleri onlar
dvmeyi braktktan uzun sre sonra bile dvmeyi sr
drr ve adnn telaffuz edilmesi yasaktr. Kukusuz,
bizzat babadan daha ok babann muadili olan baca
nakl a, yani annenin kz kardeinin kocasyla sevecen
bir iliki mevcuttur. Bununla birlikte, baba daydan
daha az kat olarak grlr ve kaltmsal aktarm yasa
sna aykr olarak, her zaman olunu kz kardeinin o
lunun aleyhine kayrmaya alr.
zetle, erkek kardele kz karde arasndaki ba,
btn toplumsal balar arasnda en gl olandr.38
Btn bu rneklerden ne gibi sonular karmak
gerekir? Daylk biimleri ile soy trleri arasndaki ba
nt sorunu halletmez. Birok deiik daylk biimleri,
babasoylu ya da anasoylu olsun tek bir soy tryle bir
arada bulunabilir. Ancak, sistemin kurulmas iin gerek
li olan drt kartlk ifti arasnda hep ayn temel ilikiyi
buluyoruz. Bunu, yan sayfada grlen emalardaki r
neklerimizle daha iyi aklayabiliriz: Burada, + iareti
serbest ve senlibenli ilikileri; - iareti ise, dmanlk,
uyumazlk ya da ihtiyatlln ar bast ilikileri gs
terir (bkz. s. 78). Basitletirilmi olan bu ema, tam an
lamyla doru olmayabilir, ancak onu geici olarak kul
lanabiliriz. Gerekli ayrmlar daha sonra yapmaya ala
caz.
38 Reo F. FORTUNE, The Sorcerers ofDobu, New York, 1932, s. 8, 10, 45, 62-
64, vb.
nerdiimiz bu senkronik bant yasas diyakronik
olarak dorulanabilir. Ortaada aile ilikilerinin geli
imini Howardin aklamasna dayanarak zetleyecek
olursak, aa yukar u sonuca varrz: Erkek kardein
kz karde zerindeki etkisi azalrken, mstakbel koca
nn bu bayann zerindeki etkisi artmaktadr. Ayn za
manda, babayla oul arasndaki ba zayflarken, dayyla
yeen arasndaki ba glenmektedir.39
Bu geliim, grnrde L. Gautiernin derledii bel
gelerce dorulanmaktadr; tutucu metinlerde (Raoul
de Cambrai, Geste des Loherains, vb.) olumlu iliki da
ha ok babayla oul arasnda kurulmakta ve yava yava
day-yeen ilikisine doru kaymaktadr.40
O halde, grld zere, daylk kurumunu anla
mak iin onu sistemin iinde bir iliki olarak grmemiz
ve sistemin yapsn kavramak iin de onu kendi btn
l iinde ele almamz gerekir. Bu yap, drt eye da
yanr (erkek karde, kz karde, baba, oul); bunlar,
birbiriyle ilintili iki ztlk ifti bir araya getirir, yle ki
sz konusu iki kuan her birinde her zaman olumlu
bir ilikinin yan sra olumsuz bir iliki bulunur. Peki,
bu yap nedir ve nedeni ne olabilir? Bunun yant udur:
Bu yap, dnebileceimiz ve var olabilecek en basit
akrabalk yapsdr. Aka syleyecek olursak, bu akra
balk esidir.
Bu sav desteklemek iin mantksal bir kant kulla
nabiliriz: Bir akrabalk yapsnn olabilmesi iin, insan
39 G. E. HOWARD, A History7o f Matrimonial Institutions, cilt 3, Chicago, 1904.
40 Leon GAUTIER, la Chevalerie, Paris, 1890. Ayn konuyla ilgili olarak, u ya
ptlara da bavurmakta fayda var: F. B. GUMMERE, The Sisters Son, in: An
English Miscellany Presented to Dr. Furnivall, Londra, 1901; W. O.
FARNSWORTH, Uncle and Nephew in the Old French Chanson de Geste,
New Y ork, Colombia University Press, 1913.
toplumunda her zaman var olduu dnlen tr ai
le ilikisinin mevcut olmas gerekir: bir kan ba ilikisi,
bir evlilik ilikisi ve bir soy ilikisi; baka bir deyile,
ayn ana ve babadan domu erkek kardele kz karde
arasndaki iliki, karyla koca arasndaki iliki, babayla
ocuk arasndaki iliki. Kolayca anlalyor ki burada ele
alman yap, en nemli ekonomi ilkesine gre bu ge
rekliin yerine getirilmesini salayan yapdr. Ancak,
nceki dnceler soyut niteliktedir ve tantlamamz ya
parken daha dolaysz bir kant getirmemiz gerekebilir.
Gerekten de, tanmladmz biimiyle akrabalk
esinin ilkel ve ortadan kaldrlamaz zellii, dorudan
doruya ensest iliki yasann evrensel varlndan kay
naklanmaktadr. Bu, unu demeye geliyor: nsan toplu
munda bir erkek yalnzca baka bir erkekten -bu onun
kz ya da kz kardei olabilir- kadn alabilir. O halde,
akrabalk yapsnda daynn nasl ortaya ktm anlat
maya gerek yoktur: Aslnda, ortaya kmam, dorudan
bu yapya girmitir, nk bu onun kouludur. Gele
neksel dilbilim gibi geleneksel sosyoloji de terimler ara
sndaki ilikileri deil, yalnzca terimleri ele alma hata
sna dmtr.
ncelememizde daha fazla ileri gitmeden, aklmza
gelebilecek birka itiraz hemen bertaraf edelim. lkin,
eer enite ilikisi akrabalk yapsnn kanlmaz te
mel direini oluturuyorsa, evlilikten domu ocuu
neden bu basit yapya dahil edelim? Bundan, sz konu
su ocuun domu ya da doacak bir ocuk olabilecei
anlalmaktadr. Ayrca ocuk, ilk giriimin -bunun sa
yesinde evlilie dayal akrabalk kurulur- dinamik ve
erekbilimsel niteliini dorulamak iin zorunludur. Ak
rabalk duraan bir olgu deildir; yalnzca srp gitmek
iin vardr. Burada, soyu srdrme isteini kastetmiyo
ruz. Kastettiimiz udur: Akrabalk sistemlerinin o
unda, belli bir kuakta kadn veren ile kadn alan ara
snda oluan ilk dengesizlik, yalnzca sonraki kuaklarn
kar ykmllkleriyle istikrar kazanabilir. En ilkel ak
rabalk yaps bile, ayn anda senkronik ve diyakronik
olarak var olabilir.
kinci olarak, ayn basitlikte ancak cinsiyetlerin ters
yz edildii bir bakml (simetrik) yap, baka bir de
yile bir kz karde, bir erkek karde, erkek kardein ka
rs ile bunun evliliinden doan kz ocuunu ortaya
koyan bir yap dnlemez mi? Kukusuz dnlebi
lir, ancak bu kuramsal olaslk deneysel dzeyde hemen
elenebilir: nsan toplumunda, kadnlar verip alan er
keklerdir, yoksa bunun tersi deil. Baz kltrlerin bu
bakml yap konusunda kurgusal bir grnt edinme
ye alp almadklarn aratrmaktan baka bir ey
kalmyor geriye. Bunlar da ok ender rastlanan vakalar
dr.
O zaman daha ciddi bir itirazla kar karya kalyo
ruz. Gerekte, sorunu enine boyuna incelemekten baka
bir ey yapamam da olabiliriz. Geleneksel sosyoloji,
daylk kurumunun kkenini byk bir gayretle ak
lamaya alt; biz de, annenin erkek kardeini dsal bir
e olarak deil de en basit aile yapsnn dolaysz bir
temel esi olarak grerek, bu aratrmadan kendi ya
kamz syrmaya altk. Peki, nasl oluyor da daylk
kurumu her zaman ve her yerde karmza kmyor?
ok sk bir dalm gsteriyor olsa da, evrensel deildir
de ondan.
lkin, akrabalk sisteminin btn kltrlerde ayn
neme sahip olmad saptamasnda bulunalm. Bu sis
tem, baz kltrlere, toplumsal ilikilerin tmn ya da
byk bir ksmn dzenleyen temel kural salar. Top-
lumumuzda olduu gibi dier gruplarda da, bu ilev ya
yoktur ya da ok az vardr; ovalarda yaayan Kzlderili
ler gibi topluluklar ise, bu ilevi yalnzca ksmen yerine
getirir. Akrabalk sistemi bir dildir; ancak, evrensel bir
dil deildir ve baka ifade ve eylem aralar ona ye tu
tulabilir. Sosyolog asndan bakldnda, bu u anlama
gelir: Belli bir kltrle ilgili olarak bu ilk soru her za
man sorulabilir: Sistem belli bir sisteme mi dayanyor?
lk bakta sama gibi gelen bu soru, gerekte, yalnzca
dil sz konusu olduunda samadr; zira dil, her eyden
nce bir ifade sistemidir; dilin ifade etmemek gibi bir ni
telii olamaz ve varlnn da temel nedeni budur. Tersi
ne, dili bir tarafa brakp yine ifade amacn gden ancak
ifade deeri ksmi, dk ya da znel olan baka sistem
leri -toplumsal rgtlenme, sanat, vb.- ele aldmzda,
soruya gittike artan bir ciddiyetle eilmemiz gerekir.
Ayrca, daylk kurumunu basit yapnn ayrc bir
zellii olarak yorumladk. Drt e arasndaki belirli
ilikilerden kaynaklanan bu basit yap, bizce, gerek ak
rabalk atomudur*1 Onun yapsnn temel gereklilikleri
dnda dnebileceimiz ya da mmkn olabilecek bir
varlk yoktur ve ayrca daha karmak sistemlerin tek
yap malzemesidir. Zira daha karmak baz sistemler de
vardr; daha aka syleyecek olursak, her akrabalk
sistemi, tekrarlanan ya da yeni elerin katlmas sonu
cu gelien bu basit yap zerinde kurulur. O halde, iki
varsaym gz nnde bulundurmak gerekir. Birinci
41 K ukusuz, Riversn yaptnda eletirdiimiz biimiyle atomculuun, modern
fizikteki atomun yapsal kuram deil de klasik felsefenin atomculuu oldu
unu belirtmeye gerek yoktur.
varsayma gre, bir akrabalk sistemi basit yaplarn yan
yana gelmesiyle oluur ve dolaysyla day ilikisi srekli
olarak belirgin kalr; burada, sistemin yap birimi im
diden ok karmaktr. Bu son durumda, day ilikisi var
olsa da, bu, farkllam bir balam iinde yitip gidebilir.
Sz gelimi, hareket noktas olarak basit yapy alan, an
cak daynn sama daynn eini, babann soluna ise,
nce babann kz kardeini sonra da bu kz kardein ko
casn yerletiren bir sistem dnebiliriz. Kolayca gs
terebiliriz ki, byle bir gelime sonraki kuakta benzer
bir ikiye blnmeye yol aar: Bu durumda ocuun bir
erkek ve bir kz ocua ayrlmas gerekir; her ikisi de,
yap iinde dier yan konumlan (Polinezyada babann
kz kardeinin ok baskn bir konuma sahip olmas,
Gney Afrikadaki nhlampsa ve annenin erkek kardei
nin karsnn miras) igal eden elerde bakml ve zt
bir ilikiyle birbirine balanr. Byle bir yapda, day
ilikisi belirginliini korur, ancak pek baskn deildir
artk. Daha da karmak olan baz yaplarda, bu iliki
kaybolabilir ya da baka ilikilere karabilir. Ancak, sz
konusu sistem kritik bir grnm almaya balad m,
day ilikisi - basit bir yapya bal olduu iin- belirgin
bir ekilde tekrar ortaya kar ve iddetlenmeye yz tu
tar. Bunun nedenleri unlar olabilir: Ya sistem hzl bir
dnm geiriyordur (kuzeybat Pasifik sahilleri), ya
birbirinden olduka farkl kimi kltrler arasndaki te
mas ve atmalar blgesinde bulunuyordur (Fiji, G
ney Hindistan) ya da kanlmaz bir bunalm geiriyor
dur (Avrupa ortaa).
Nihayet unu da eklemek gerekir ki, nceki ema
larda kullandmz art ve eksi iaretler son derece basit
bir ifade tarz oluturur ve yalnzca tantlamann bir
aamas olarak kabul edilmelidir. Gerekte, basit davra
nlar sistemi en azndan drt e ierir: bir sevgi, efkat
ve itenlik davran; ykmllkle kar ykmll
n karlkl olarak yerine getirilmesinden kaynakla
nan bir davran; bu ikili ilikilerden baka, biri alan ki
inin davranna, dieri veren kiinin davranna teka
bl eden iki adet tek tarafl iliki. Baka bir deyile: kar
lkl sevgi (=); karlkllk (); hak (+); ykmllk
(-); bu drt temel davran karlkl ilikileriyle birlik
te u ekilde gsterebiliriz:
+ -
Sistemlerin ounda, iki birey arasndaki iliki, ge
nellikle yalnzca bir davranla deil de kendi aralarnda
sanki bir davranlar paketi oluturan birok davranla
ifade edilir (rnein, Trobriand adalarnda kar koca
arasnda, karlkl sevgi +karlkllk bulunur). Te
mel yapnn zor bir ekilde ortaya konmasnn ardnda
daha baka nedenler de vardr.
D
nceki incelemenin temel sosyolojinin ada ustalar
na borlu olduu her eyi gstermeye altk. Yine de,
belirmek gerekir ki bu inceleme, en temel konuda onla
rn retilerinden ayrlr. rnein, Radcliffe-Brownm
szlerini alntlayalm:
The unit of structure from which a kinship is built up is the
group which I call an elementary family, consisting o f a
man and his wife and their child or children... The exis
tence o f the elementary family creates three special kinds of
social relationship, that between parent and child, that be
tween children o f the same parents (siblings), and that be
tween husband and wife as parents o f the same child or
children... The three relationships that exist within the
elementary family constitute what I call the first order. Re
lationships of the second order are those which depend on
the connection of two elementary families through a com
mon member, and are such as fathers father, mothers
brother, wifes sister, and so on. In the third order are such
as fathers brothers son and mothers brothers wife. Thus
we can trace, i f we have genealogical information, relation
ship of the fourth, fifth or nth order,42
Kukusuz, bu metinde ifade edilen dnce -biyolojik
ailenin, her toplumun kendi akrabalk sistemini kurar
ken dayand noktay oluturduu dncesi- ngiliz
42 A. R. RADCLIFFE-BROWN, The Study o f Kinship Systems, a . g . y s. 2.
Alntnn Trkesi yledir: Akrabaln ina edildii yap birimi, utemel ai-
le adn verebileceim ve bir erkek, onun kars ve ocuu ya da ocukla
rndan ibaret olan grubu ifade eder... Temel ailenin varl, zel toplum
sal iliki trne yol aar: ebeveyn ve ocuk arasndaki iliki, ayn ebeveynle
rin ocuklar (kardeler) arasndaki iliki, ayn ocuk ya da ocuklann ebe
veynleri olarak kar ve koca arasndaki iliki... Temel aile iinde var olan bu
iliki trne, birinci dereceden ilikiler adn veriyorum, ikinci dereceden
ilikiler, ortak bir aile yesi araclyla iki temel aile arasnda kurulan ba
lantlara tekabl eder: babann babas, annenin annesi, kannn kz kardei,
vb. nc dereceden ilikiler ise, babann erkek kardeinin olu ve anne
nin erkek kardeinin olu gibi yaknlarla kurulan ilikileri ifade eder. Ayn
ekilde, elimizde soy bilgileri varsa, drdnc, beinci, vb. dereceden iliki
ler de belirleyebiliriz (.n.).
ustaya mahsus deildir; kald ki gnmzde bile bu ko
nuda pek mutabakat salanamamaktadr ve bizce bun
dan daha tehlikeli bir ey yoktur. Kukusuz, biyolojik
aile vardr ve bu aile varln insan toplumunda srd
rr. Ancak, akrabala bir toplumsal olgu zelliini ve
ren, doadan almak zorunda olduu ey deildir: Ondan
ayrlmasna olanak salayan temel tutum budur. Bir ak
rabalk sistemi, bireyler arasndaki nesnel soy ya da kan
ba ilikilerinden ibaret deildir; bu sistem, yalnzca in
sanlarn bilincinde vardr ve fiili bir durumun doal ge
liiminden kaynaklanmayan keyfi bir tasvir sistemidir.
Kukusuz, bu fiili duruma birden kar kld ya da
onun bilmezlikten gelindii anlamna gelmez bu.
Radcliffe-Brown, gnmzde klasik saylan baz ara
trmalarnda gsterdi ki, evlilik snflarna sahip Avust
ralya sistemlerinin yan sra en kat ve en yapay gr
nme sahip sistemler bile biyolojik akrabala byk
nem vermitir. Ancak, Radcliffe-Brownnki kadar ke
sin bir gzlem, insan toplumunda akrabaln ancak be
lirli evlilik koullar sayesinde iyice yerleip srebilecei
olgusunu -ki bizce kesin bir olgudur bu- dorular nite
liktedir. Baka bir deyile, Radcliffe-Brownm birinci
derecede nemli ilikiler diye niteledii ilikiler, ikincil
ve tremi olarak grd ilikilere baldr. nsan ak
rabalnn balca nitelii, Radcliffe-Brownn basit ai
le adn verdii eyle -var olmann bir koulu olarak-
iliki kurmay gerektirir. O halde, gerekte basit olan,
aile denilen bu ayr eler deil de bu eler arasndaki
ilikidir. Baka hibir yorum, ensest ilikinin evrenselli
ini ve yasaklanmasn aklayamaz; day ilikisi, en ge
nel grnmyle, bunun kimi kez ak kimi kez rtl
doal sonucundan baka bir ey deildir.
Akrabalk sistemleri, hepsi birer simge sistemi ol
duklar iin, antropolojiye ayrcalkl bir zemin hazrlar;
antropologun abalaryla en gelimi sosyal bilim olan
dilbilimin abalar neredeyse (bu neredeyse zerinde
srarla duruyoruz) bu zeminde buluur. Ancak, insan
daha iyi tanmamz salayacan umduumuz bu bu
lumann koulu, toplumbilimsel aratrmada olduu
kadar dilbilimsel aratrmada simgeciliin tam ortasnda
bulunduumuzu hi gzden karmamaktr. Oysa sim
gesel dncenin ortaya kn anlamaya almak iin
doalc yoruma bavurmak nasl yerinde bir davransa,
ortaya yeni kan bir olgunun kendisinden nce gelen
ve kendisini hazrlayan dier olgulardan ayrlmasn
salayacak ekilde bu dncenin aklanmas ya da,
daha aka syleyecek olursak, bu aklamann hepten
nitelik deitirmesi gerekir. Bu andan itibaren doalcl
a verilecek her taviz, dilbilim alannda daha nce kay
dedilen ve aile sosyolojisinde de olumaya balayan ok
byk gelimeleri tehlikeye atabilir; ayrca, aile sosyolo
jisini kof, verimsiz bir grgcle doru srkleyebi
lir.
BLM III
Dil ve Toplum1
Sosyal bilimlerin gelecei asndan nemi hi de k
msenmeyecek bir kitapta,2Wiener, byk elektronik
hesap makinelerinin yaplmasn mmkn klan mate
matiksel olaslk yntemlerinin sosyal bilimlerde kulla
nlp kullanlamayaca konusunda kendi kendine soru
lar sorar. En sonunda verdii yant olumsuzdur; bunu
iki gerekeyle hakl gstermeye alr.
lkin, yaplar gerei sosyal bilimlerin geliimlerinin
aratrma konusu zerinde etki yapabileceini dn
yor. Gzlemciyle gzlenen olay arasndaki karlkl ba
mllk, ada bilim kuramna yabanc bir kavram de
ildir. Bir anlamda, bu bamllk evrensel bir durumu
aklar; bununla birlikte, en ileri matematik aratrmala
rna ak olan alanlarda pek nemsenmeyebilir. Demek
1 Orijinal ngilizce yapttan uyarlanmtr: Language and the Analysis of Social
Laws, American Anthropologist, cilt 53, no: 2, Nisan-Haziran 1951, s. 155-
163.
2 N. WIENER, Cybernetics, or Control and Communication in the Animal
and the Machine, Paris-Cambridge-New Y ork, 1948.
oluyor ki astrofizik, gzlemcinin etkisinde kalmayacak
kadar geni bir konuya sahiptir. Atom fiziine gelince,
kukusuz, inceledii konular pek nemli deildir, ancak
bunlarn saylar o kadar fazla ki gzlemcinin etkisinin
baka trl geersiz olduu baz istatistiksel ya da orta
lama deerler yakalayabiliriz yalnzca. Buna karlk, bu
etki sosyal bilimlerde gzle grlebilir dzeydedir, n
k yol at deiiklikler incelenen olaylarla ayn b
yklk dzeym&t&ir.
kinci olarak, Wiener, tam olarak sosyoloji ve ant
ropoloji aratrmalarn ilgilendiren olaylarn kendi ilgi
alanmza gre tanmlandn belirtmektedir; bu olay
lar, bize benzeyen bireylerin yaam, eitimi, meslei ve
lmyle ilgilidir. yleyse, herhangi bir olay incelemek
zere elimizde bulundurduumuz bir dizi istatistiksel
veri, her zaman doru bir tmevarma esas tekil etme
yecek kadar yetersiz kalmaktadr. Wiener, sosyal bilim
lere uygulanan matematiksel incelemeden olsa olsa uz
man iin pek ilgin gelmeyen bir takm sonular kar
labilecei sonucuna varr; bu sonular, aa yukar bir
moleklle ayn byklkteki bir varln bir gazn ista
tistiksel analizinden karabilecei sonularla kyaslana
bilir.
Wienerin szn ettii aratrmalara, yani monog
rafi ve uygulamal antropoloji almalarna yneltildi
inde bu itirazlar rtlemez. Kendisi de bir birey olan
gzlemcinin inceledii bireysel davranlarn yan sra
kendi kltrnn ya da alma yntemleriyle hipotez
lerini ald belli bir kltr trnn etkisinden tama
men kurtulamayan bir gzlemcinin kltr, ulusal zel
lik, yaam biimi konusunda yapt bir aratrma sz
konusu burada.
Bununla birlikte, Wienern itirazlar en azndan sos
yal bilimlerin bir alannda nemini byk lde yitirir.
Dilbilimde ve zellikle de yapsal dilbilimde -zellikle
sesbilimsel adan bakldnda-, onun matematiksel in
celemeyle ilgili ileri srd koullarn bir araya geldii
grlr. Dil toplumsal bir olaydr. Toplumsal olaylar
arasnda, bilimsel aratrmaya yol aan iki temel nitelii
ak seik ortaya koyan kendisidir. lkin, hemen hemen
btn dilbilimsel davranlar bilind dnce dze
yinde oluur. Bir dilin szdizimsel ve biimbilimsel ku
rallarnn bilincinde olmadan konuuruz. Ayrca, szle
rimizin anlamn ayrt etmek iin kullandmz fonem
ler hakknda da bilinli bir bilgiye sahip deiliz; bir fo
nemi ayrmsal elerine ayrmaya yarayan sesbilimsel
kartlklarn ise hi mi hi farknda deiliz. Ksaca, di
limizdeki dilbilgisi ya da sesbilim kurallarn bile sezgi
sel bir kavray olmadan aklarz. Bu aklama, yalnz
ve yalnz bilimsel dnce dzeyinde ortaya kar, oysa
dil kolektif bir oluum olarak yaar ve geliir. Bilim
adam bile, konuan kii olarak edindii deneyimle ku
ramsal bilgilerini tamamen birbirine kartrmay hi ba
armaz. Konuma biimi, bu konuda baka bir dzeyde
getirebilecei yorumlarn etkisiyle ok az deiir. O hal
de, dilbilimde gzlemcinin gzlenen konu zerindeki
etkisinin pek nemli olmadm kesin olarak syleyebi
liriz: Gzlemcinin bir olayn farknda olmas, o olay
deitirmek iin yeterli deildir.
Dil, insanlk geliiminin ok ge bir aamasnda or
taya kmtr. Ancak, bilimsel bir incelemeye girimek
iin bir takm yazl belgelere gereksinim olduu bilinse
de, yaznn ok eski bir tarihe dayandn ve matema
tiksel incelemeye yetecek kadar dizi oluturduunu ka
bul etmek zorundayz. Hint-Avrupa, Sami ve in-Tibet
dilbiliminde bulunan diziler, yaklak 4000-5000 yllk
bir gemie sahiptir. Ve tarihsel boyut eksik olduunda
-ilkel denilen dillerde-, genellikle, birok ada bii
mi kyaslayarak bu eksiklii giderebiliriz; bu biimler,
meknsal boyutun -deyim yerindeyse- eksik olan boyu
tun yerini iyice almasn salar.
O halde dil, gzlemciden bamsz bir konu olutu
ran ve elimizde kendisiyle ilgili uzun istatistiksel diziler
bulunan toplumsal bir olaydr. Onu, matematikinin ih
tiya duyduu eyleri -Wienerm aka belirttii bii
miyle- karlamaya elverili olarak grmemizin ardnda
ite bu iki neden yatmaktadr.
Birok dilbilim sorunu, modern hesap makineleri
nin yetki alanna girer. Herhangi bir dilin sesbilimsel
yapsyla birlikte nl ve nsz harflerin diziliini d
zenleyen kurallar bilinirse, szlkte yer alan n saydaki
heceden oluan szckleri oluturan fonem kombine
zonlarnn yan sra dilin nceden tanmlanan yapsyla
badaan btn dier kombinezonlarn listesi bir maki
ne tarafndan kolayca dzenlenebilir. Sesbilimde bilinen
deiik tr yaplar belirten denklemler, insann ses ay
gtnn karabilecei seslerin listesiyle birlikte bir takm
psiko-fizyolojik yntemlerle bu sesler arasnda nceden
belirlenen en kk ayrmsal eikler kendisine verildi
inde, bu makine n kartlkl (riye istenildii kadar b
yk bir deer verilebilir) sesbilimsel yaplarn eksiksiz
bir tablosunu oluturabilir. Bylece, modern kimyann
Mendeleyeve borlu olduu elementler tablosuna ben
zer bir tr dilbilimsel yap periyodik tablosu elde edi
lir. Burada yapacamz tek ey; daha nce incelenen
dillerin yerini tabloda bulmak, dorudan incelendiinde
bize henz yeterli kuramsal bilgi salayamayan dillerin
konumunu ve dier dillerle ilikilerini belirlemek, hatta
ve hatta kaybolmu dillerin -gelecekteki ya da ksaca
olmas muhtemel- yerini saptamaktr.
Son bir rnek: J akobson, bir dilin, her biri belli bir
dilbilgisel ilem trne tekabl eden birok deiik ses-
bilimsel yap ierebilecei varsaymn ortaya koyar.3
Ayn dilin btn bu yapsal zellikleri arasnda bir ili
kinin, modal yaplardan oluan grubun yasas olarak
grlen bir yaptesinin olmas gerektiini ileri srer.
Kukusuz, bilinen bir takm matematiksel yntemler
araclyla bir hesap makinesinden her zellii incele
mesini isteyerek dilin yaptesine ulaabiliriz. Her ne
kadar bu yaptesi genellikle grgl aratrma yn
temleriyle ortaya konmayacak kadar karmak olsa da.
Burada ortaya konan sorun o halde u ekilde ta
nmlanabilir: Gnmzde, btn toplumsal olaylar ara
snda gerek anlamda bilimsel aratrmaya elverili gibi
grnen tek ey dildir. Dilin oluum biimini ancak bu
aratrma sayesinde aklayabilir ve onun sonraki geli
imine ilikin baz koullar ngrebiliriz. Bu sonulara;
sesbilim sayesinde ve sesbilim dilin bilinli, tarihsel ve
her zaman yzeysel olan grnmlerinin tesinde bir
takm nesnel gereklere ulamay baard lde var
lr. Buradan u soruya varlr: Byle bir zetleme baka
trdeki toplumsal olaylar iin yaplabilir mi? Yant
olumlu ise, benzer bir yntemle ayn sonulara varlabi
lir mi? Peki, ikinci soruya olumlu yant verirsek, deiik
toplumsal biimlerin esas itibariyle ayn nitelikte oldu
3 R. J AKOBSON, The phonemic and grammatical aspect of language in their
interrelations, Actes du Vle Congres International des linguistes, Paris,
1948.
unu kabul edebilir miyiz? Burada deiik toplumsal bi
im deyince, her biri bilinli ve toplumsallam dn
ce dzeyinde beynin bilind etkinliini dzenleyen
evrensel yasalarn bir yansmas olan davran sistemle
rini kastediyoruz. Aktr ki, btn bu sorulara bir r
pda yant getiremeyiz. O halde, birka referans nokta
snn yan sra aratrmann kolayca girebilecei balca
eilimleri genel hatlaryla belirtmekle yetineceiz.
Kroeberin, tartmamz asndan kesin bir yn-
tembilimsel neme sahip olan birka almasn anm
satmakla balayacaz. Kadn giyiminde tarzn gelime
siyle ilgili incelemesinde, Kroeber, beynin bilind et
kinliine sk skya bal toplumsal bir olgu olan moda
y kyasya eletirir. Bir tarzn neden houmuza gittiini
ya da onun modasnn neden getiini genellikle pek bi
lemeyiz. Oysa Kroeber, keyfi gibi grnen bu geliimin
bir takm yasalara bal olduunu gstermitir. Bu yasa
lar, moda olgularnn ne grgl gzlemine ne de sezgisel
kavranna aktr. Bunlar, yalnzca, giyimin deiik
eleri arasnda belli sayda iliki hesaplanrken ortaya
kar. Bu ilikiler, matematiksel fonksiyonlar biiminde
ifade edilir ve bylece hesaplanan deerler ngrye
temel tekil eder.4
O halde moda -toplumsal davranlarn belki de en
keyfi ve en olaan grnm-, bilimsel bir aratrmann
konusunu oluturabilir. Oysa Kroeberin ortaya koydu
u yntem yalnzca yapsal dilbilim yntemine benze
mez; ayrca, doa bilimlerine ilikin baz aratrmalarla
da -zellikle Teissiernin kabuklularn bymesiyle ilgili
4 J . RCHARDSON and A. L. KROEBER, Three Centuries o f Women's Dress
Fashions. A Quantitative Analysis, Anthropological Records, 5: 2, Berkeley,
1940.
yaptklar- benzerlikler kurulabilir. Bu yazar, biimler
den daha ok vcudun blmlerini (rnein, kskalar)
oluturan elerin greli boyutlarn unutmamak kay-
dyla bymeyle ilgili bir takm yasalarn karlabilece
ini gstermitir. Bu ilikilerin belirlenmesi, byme
yasalarnn oluturulmasnda kullanlacak baz paramet
relerin ortaya konmasn salar.3O halde bilimsel zoolo
jinin konusu, nseziyle alglandklar biimiyle hayvan
biimlerinin tasviri deildir; zellikle, soyut ancak s
rekli ve incelenen olayn kavramlabilir grnmnn
ortaya kt baz ilikilerin tanmlanmas sz konusu
dur burada.
Toplumsal rgtlenme ve zellikle evlilik kuralla
ryla akrabalk sistemlerine ilikin aratrmada buna
benzer bir yntem uyguladm. Bylece, insan toplumla-
rnda gzlenebilen tm evlilik kurallarnn, genelde ya
pld gibi, eitli biimde adlandrlan heterojen kate
goriler eklinde snflandrlmamas gerektiini gster
meyi baardm: ensest iliki yasa, tercihli evlilik trle
ri, vb. Bu kurallarn tm, toplumsal grup iinde kadn
larn dolamn salama, yani biyolojik kkene ve kan
bana dayal ilikiler sistemini sosyolojik evlilik siste
miyle deitirme biimlerinden birini oluturur. Bu var
saym belirttikten sonra, mevcut toplumlarda yrrlk
te olan evlilik kurallarn ortaya koymak iin n sayda
partner arasnda akla gelebilecek btn deiim biim
lerini matematiksel adan incelemeye girimekten ba
ka bir ey kalmyor geriye. Bu arada, var olduu d
nlen baka toplumlar iin de baka evlilik kurallar bu
lunabilir. Bylece, bu kurallarn ilevleri ve ileyi bi
3 G. TEISSIER, la Description mathmatique des faits biologiques. Revue de
Mtaphysique et de Morale, Paris, Ocak 1936.
imlerinin yan sra baz deiik biimler arasndaki ili
kiler de anlalm olur.
Oysa ilk varsaym, klasik antropolojide bilinen b
tn karlkllk mekanizmalarnn (yani ikici rgtlen
meye ve iki ya da ikinin kat saydaki partnerler arasn
da deiim yoluyla yaplan evlilie dayal olanlar) her
hangi bir saydaki partner arasnda daha genel bir kar
lkllk biimiyle ilgili baz zel durumlar oluturduu
tantlamasyla -srf tmdengelim yoluyla elde edilen-
dorulanmtr. Bu genel karlkllk biimi belirsizlik
iinde kalmt, nk partnerler kendilerini birbirleri
ne vermezler (ve kendilerini birbirlerinden almazlar):
Kendisine verilenden alnmaz; kendisinden almana ve
rilmez. Tek ynde ileyen bir karlkllk dngs ieri
sinde, her biri bir partnere verir ve dierinden alr. kici
sistem kadar nemli olan bu tr yap, kimi zaman gz
lemlenip tasvir edilmitir. Kuramsal aratrmann so
nularna bakarak, sistemin bykln yanstan da
nk belgeleri bir araya getirdik. Bylece, birok evlilik
kuralnn ortak zelliklerini yorumlama olana bulduk:
rnein, iki tarafl apraz kuzenlerin ya da kh ana so
yunda kh baba soyunda tek tarafl bir kuzenin tercih
edilmesi. Etnologlarn anlamakta zorluk ektii baz
detler, deiim yasalarnn deiik biimlerine indir
gendiinde, daha kolayca anlalabilir. Bu deiim yasa
lar da ikamet biimiyle soy biimi arasndaki baz temel
ilikilere indirgenebilir.
Yukarda genel hatlarn anmsattmz btn bu
tantlama, bir koulla baarl olabilir: evlilik kurallaryla
akrabalk sistemlerini bir eit dil, yani bireylerle grup
lar arasnda belli bir iletiim tr salamaya ynelik bir
ilemler btn olarak grerek. Buradaki mesajm,
klanlar, soylar ya da aileler arasnda dolaan grubun ka-
dmlan tarafndan verilmesi, her iki durumda ele alman
olayn niteliini kesinlikle bozmaz.
Daha da ileri gitmek mmkn mdr? Bu sayede,
devlilikle ensest iliki yasana ilikin kurallar da kap
sayacak ekilde iletiim kavramn geniletmek suretiy
le, her zaman gizemli kalan bir sorunu az da olsa aydn
la kavuturabiliriz: dilin kkeni sorunu. Dile kyasla
evlilik kurallar, ayn trde karmak bir sistem olutu
rur; ancak, bu sistem daha geneldir ve iinde kukusuz
her iki dile zg birok eskil e bulunur. Szcklerin
birer iaret olduunu herkes kabul etmektedir; ancak,
szcklerin birer anlam da olduunu hepimizden ok
airler bilmektedir. Ayn ekilde, toplumsal grup kadn
lar zorunlu birer deer olarak grmektedir, ancak bu
deerlerin anlam ifade eden bir takm sistemlerle nasl
btnletiini - bu nitelii akrabalk sistemlerine daha
yeni yeni atfediyoruz- anlamakta zorluk ekiyoruz. Tu
haftr ki bu zorluk, ara sra Structures lmentaires de
la parentyt yneltilen bir eletiriden kaynaklanmak
tadr: Kimilerine gre bu kitap, kadnlar birer nesne
olarak grd iin anti-feminist bir kitaptr. Hakl
olarak, iaret sisteminde kadnlara bir e rol yklen
diini grmek bizi artabilir. Bununla birlikte, sz
cklerle fonemler deer olarak niteliklerini (daha ok
grnrde) kaybedip birer basit iaret olsalar da, ayn
geliime kadnlarda tamamyla rastlamak mmkn de
ildir. Kadnlarn tersine, szckler konumaz. Birer
iaret olmalarna karn kadnlar da iaret retir; yley
se, basit bir sembol ya da marka durumuna indirgene
mezler.
Ancak, bu kuramsal zorluun bir avantaj da vardr.
Erkeklerle kendi aralarndaki bu iletiim sisteminde -ki
bu, evlilik kurallaryla akrabalk terimlerinden oluur-
kadmlarn belirsiz konumu, erkeklerin ok uzun bir
zaman nce szcklerle kurduu iliki trnn kaba
ancak faydal bir grnmn sunar. O halde, bu do
lamba, dilin balanglarnn baz psikolojik ve sosyo
lojik grnmlerini az ok yanstan bir duruma srk
lenmemize yol aabilir. Kadnlarda olduu gibi erkekleri
sz deiimi yapmaya iten ilk igdy, ilk defa orta
ya kan simgesel ilevden kaynaklanan ve ikiye ayrlan
bir tasvirde aramak gerekmez mi? Ses veren bir nesne
nin hem konuan hem de dinleyen iin dorudan bir
deer tad az ok ortaya ktnda, bu nesne elikili
bir nitelik kazanr ve bu elikinin stesinden ancak b
tn toplumsal yaamn indirgendii tamamlayc deer
lerin deiimi sayesinde gelebiliriz.
Bu soyut dncelerin tehlikeli olduu yargsna va
rlabilir. Bununla birlikte, burada geerli olan kural bi
lirsek, en azndan deneysel kontrole tabi olabilecek bir
varsaymda bulunabiliriz. Gerekte, toplumsal yaamn -
oktandr biliyoruz ki onu incelerken dilbilimden alnan
yntemlerle kavramlar kullanabiliriz- deiik grnm
lerinin (sanat ve din dhil), nitelik asndan dili and
ran olgulardan ibaret olup olmadn kendimize sor
madan edemeyeceiz. Bu varsaym nasl dorulayabili
riz? Toplumsal yaamn deiik grnmlerine ilikin
incelemeyi bir tek toplumla snrlasak da, birok toplu
ma yaysak da, onu bir dzeyden teki dzeye geiin
mmkn olabilecei bir dzeye ulancaya dek derinle
mesine yaymamz; baka bir deyile, her grnme ait
zel yaplarda bulunan ortak zellikleri aklayabilecek
bir eit evrensel kod oluturmamz gerekir. Bu kod, ayr
ayr ele alnan her sistem iin olduu gibi kendi arala-
rmda kyaslanacak btn sistemler iin de kullanlabilir.
Bylece, sistemlerin en derin niteliklerine inip inmedi
imizi ve ayn tr gereklerden ibaret olup olmadklar
n anlayabiliriz.
Burada, bu yndeki bir deneyimi ele almaya ala
lm. Dnyann birok blgesindeki deiik akrabalk sis
temlerinin temel niteliklerini gz nnde bulunduran
bir antropolog, bu nitelikleri daha genel bir biimde ifa
de etme yoluna gidebilir. Neden mi? Bu biim dilbilimci
iin de bir anlam kazansn diye; baka bir deyile, dilbi
limci ayn ifade biimini ayn blgelere uygun gelen dil
bilimsel familyalara uygulayabilesin diye. Bundan byle,
dilbilimciyle antropolog, ayn toplumda gzlemlenebil
dikleri biimiyle deiik iletiim biimlerinin -bir yan
dan akrabalk ve evlilik kurallar, dier yandan dil- bir
takm benzer bilind yaplarla ilikilendirilip iliki-
lendirilemeyeceini kendi kendilerine sorabilirler. Yan
tn olumlu olmas durumunda, gerek anlamda temel
bir ifadeye vardmzdan emin olabileceiz.
O halde, dilin yapsyla akrabalk sisteminin yaps
arasnda biimsel bir uyum olduu varsaymnda bulu
nabiliriz. Ancak bu varsaym usa yatknsa, aadaki
blgelerde yap bakmndan akrabalk sistemlerine -aa
da tanmlandklar biimiyle- benzeyen dillerin varl
n dorulamak gerekir.
1 Hint-Avrupa Blgesi. - ada toplumlardaki ev
lilik mevzuatnn u temel kurala dayand dnl
mektedir: Az sayda olumsuz ynerge (yasak akrabalk
dereceleri) olsa da, nfusun younluu ve hareketlilii,
baka toplumlarda ok sayda olumlu ve olumsuz kura
ln mmkn klabilecei bir sonu elde etmek iin ye-
terlidir: akrabalk dereceleri birbirinden epey uzak olan
eler arasndaki evliliklerden doan toplumsal birleme.
statistiksel nitelikteki bu zmn temeli, grnrde,
birok eski Hint-Avrupa akrabalk sistemlerinin belirgin
niteliine dayanmaktadr. Bu sistemler, terminolojimiz
de basit bir yaygn deiim formlne baldr. Bununla
birlikte, bu forml, Hint-Avrupa blgesinde dorudan
soylara deil de daha ok bratsvo trndeki karmak
soy topluluklarna uygulanr; burada her soy, topluluk
lar dzeyinde harfiyen ileyen yaygn deiim kuralna
kyasla greli bir zgrle sahiptir. O halde denilebilir
ki Hint-Avrupa akrabalk yaplarnn karakteristik zel
lii, bu yaplarn toplumsal ballk sorununu basit ifa
delerle ortaya koymasna ve ona birok zm getirme
olanan iyice kullanmasna baldr.
Dilbilimsel yap akrabalk yapsna benziyor olsayd,
birok e kullanan bir takm basit yapl dillere yol
aard. Ve bir yandan yapnn basitlii ile dier yandan
elerin karmakl arasndaki kartlk, yap iinde
ayn konumu igal etmek zere birok enin (birbiriy-
le yar halindeymi gibi) srekli hazr bulunmasyla
kendini gsterirdi.
2 in-Tibet Blgesi. - Akrabalk sistemlerinin kar
makl farkl bir konudur. Hepsi, yaygn deiimin
akla gelebilecek en basit biiminden -yani annenin er
kek kardeinin kzyla yaplan tercihli evlilikten- kay
naklanr. Oysa baka yerde6de gsterdiim gibi, bu evli
lik tr toplumsal ball en az klfetle salar ve kap
sayabilecei partner says srekli olarak artabilir.
6 C. LVI-STRAUSS, les Structures lmentaires de la parent, s. 291-380.
O halde, dilbilimcinin kullanmna uygun olmalar
asndan bu nermeleri olduka genel bir biimde ifade
edip yle diyeceiz: Az sayda eden olusa da, kar
mak bir yap vardr. Kald ki bu forml, tonlu dillerin
karakteristik grnmn ifade etmek iin ok uygun
grnmektedir.
3 Afrika Blgesi. - Afrikadaki tm akrabalk sistem
leri, kadnn erkek kardeinin eiyle yaplan evlilie sk
sk getirilen yasakla badatrlan nianl kzn bedeli
denilen eyi gelitirme eilimindedir. Bunun sonucu
olarak, srf anasoylu apraz kuzen kzla tercihli evlilie
dayal sistemden daha karmak bir yaygn deiim sis
temi ortaya kar. Ayn zamanda, mallarn dolamyla
oluturulan toplumsal ballk tr, bir dereceye kadar
kendi toplumlarmzda bulunan istatistiksel trdeki
ball andrr.
O halde, Afrika dillerinin 1 ve 2 blmlerde ince
lenen trlere gre birok ara zellik sergiledii grlr.
4 Okyanusya Blgesi. - Polinezyadaki akrabalk
sistemlerinin iyice bildiimiz karakteristik zelliklerinin
dilbilimsel plandaki karl udur: basit yap ve az sa
yda e.
5 Kuzey Amerika Blgesi. - Dnyann bu blgesi,
Crow-Omaha ad verilen akrabalk sistemleri konusun
da istisnai bir gelime arz eder; bu sistemleri, deiik
kuak dzeylerine kar ayn ekilde kaytsz kalan dier
sistemlerden ayrmaya zen gstermek gerekir.7 Crow-
Bu demektir ki, Murdockm Miwok sistemi ile Crow-Omaha sistemleriyle il
gili yapt benzetmeyi kesinlikle reddediyoruz. Kr. G. P. MURDOCK,
Social Structure, New York. 1949, s. 224, 340.
Omaha sistemlerini, tek yanl iki apraz kuzen trn
yalnzca deiik kuak dzeylerine balayarak akla
yanlayz: Ayrc zellikleri (Miwok sisteminden onlar
ayran da budur), apraz kuzenleri hsmlara deil, ebe
veynlere benzetmekten ibarettir. Oysa Miwok tr sis
temlere Eski ve Yeni Dnyada da sk rastlanrken, ger
ek anlamda Crown-Omaha sistemlerine bir-iki istisna
dnda yalnzca Amerikada rastlanr.8Bu sistemleri ta
nmlarken, snrl deiim ile yaygn deiim -baka bir
deyile, genellikle aykr olduu dnlen iki forml-
arasmdaki fark ortadan kaldrdklarn syleyebiliriz.
Dolaysyla, bu iki basit forml birlikte uygulandnda
uzak akrabalk dereceleri arasndaki evliliklere, ayr ayr
uygulandnda ise yalnzca deiik apraz kuzen trleri
arasndaki evliliklere yol aar.
Dilbilimsel yap asndan, bu u demeye gelir: Baz
Amerikan dilleri, greli olarak yksek sayda e iere
bilir; bu eler, greli olarak basit bir takm yaplar
oluturur, ancak ilerindeki simetriyi bozmak pahasna.
so
Bu yeniden kurma giriiminin kararsz ve farazi nitelii
zerinde burada da tekrar duracaz. Antropolog, bunu
yaparken, bilinenden bilinmeyene doru yol alr (en
azndan bu konuda); akrabalk yaplar ona yabanc de
il, ancak onlara tekabl eden dillerin yaplar iin ayn
ey sylenemez. Y ukarda belirtilen ayrmsal nitelikler
dilbilimsel planda hl bir anlam ifade ediyor mu acaba?
Bunun yantn vermek dilbilimciye der. Dilbilimsel
8 Bu, artk geerli deildir. Gnmzde (1974), bu tr sistemleri baka yerde
de -zellikle Afrikada- gryoruz.
konularda acemi bir sosyal antropoloji uzman olarak,
baz olas yapsal nitelikleri -ok genel anlamlaryla ele
alyorum- akrabalk sistemlerinin baz nitelikleriyle ili-
kilendirmekle yetineceim. Bu sistemler konusunda
yaptm tercihi ayrntl olarak renmek isteyen bir
okuyucunun, sonular bilinmesi gereken ve yer olma
d iin ksaca deinmekle yetindiim bu almama
bavurmasnda fayda vardr. En azndan, dnyann bir
ok blgesine zg akrabalk sistemlerinin baz genel
zelliklerini ortaya koyabildiimi dnyorum. Bu bl
gelerin dilbilimsel yaplarnn ayn ya da eanlaml te
rimlerle ifade edilip edilemeyeceini sylemek dilbilim
ciye der. Herkes grevini yerine getirseydi, toplumsal
yaamn temel grnmlerinin anlalmas konusunda
byk bir adm atlm olurdu.
nk geleneklerin, kuramlarn ve toplumda kabul
gren davranlarn yapsal ve kyaslamak olarak ince
lenmesinin yolu alrd. Toplum halindeki yaamn g
rnrde birbirinden ok farkl deiik grnmleri -dil,
sanat, hukuk ve din gibi- arasndaki baz temel benzer
likleri kavrayabilecek durumda olurduk. Bu arada, ni
hayet kolektif bir ey olan kltrle onu temsil eden in
sanlar arasndaki atky (antinomi) amay umabilir-
dik, nk bu yeni bak asna gre u szmona ko
lektif bilin, dnce ve bireysel davran dzeyinde
evrensel yasalarn baz geici biimlerinin ifadesine in
dirgenirdi.
BLM IV
Dilbilim ve Antropoloji1
Baz antropologlarla dilbilimciler, kendi alanlarm kar
latrmak amacyla -ki bunu itiraf etmilerdir- belki de
ilk kez bir araya gelmilerdir. Gerekte, sorun kolay de
ildir. Bana yle geliyor ki, tartmalar srasnda kar
latmz zorluklar birok gerekeyle aklanabilir. Ken
dimizi ok genel bir planla snrlayarak dilbilimle antro
polojiyi karlatrmakla yetinmedik; sorunu birok d
zeyde ele almak durumunda kaldk ve ayn tartma s
rasnda farknda olmadan bir dzeyden tekine birok
kez kaydmz fark ettik. En nce onlar birbiriyle kar
latrmakla balayalm ie.
lkin, belli bir dil ve belli bir kltr arasndaki ili
kiyi ele aldk. Bir kltr incelemek iin onun dilini
bilmek zorunlu mudur? Ne lde ve nereye kadar?
1 Conference of Anthropologists and Linguists adl orijinal ngilizce kitaptan
evrilip uyarlanmtr, Bloomington, I ndiana, 1952. Y aplan teyp kaydna
gre derlenip yaymlanmtr: Supplement to International Journal o f
American Linguistics. cilt 19. no: 2. Nisan 1953.
Tersine, o dili bilmek, onun kltrn ya da en azndan
onun baz grnmlerini bilmeyi gerektirir mi?
Ayrca, bir baka dzeyde de tartmalar yaptk: Bu
rada sorulan soru, bir dil ve bir kltr arasndaki ilikiy
le deil, daha ok genel anlamda dil ve kltr arasndaki
ilikiyle ilgilidir. Peki, bu grnm biraz ihmal etmi
saylmaz myz? Tartmalar srasnda, bir kltrn
kendi diline kar olan somut tavrnn oluturduu so
runu hibir zaman gz nnde bulundurmadk. Bir r
nek verecek olursak, uygarlmz dili lsz diye ta
nmlayabileceimiz bir biimde ele alr: Durmadan ko
nuuyoruz ve kendimizi ifade etmek, sorgulamak, yo
rum yapmak... iin her zaman bir gerekemiz vardr.
Dili bu ekilde ktye kullanma tarz evrensel deildir;
bu, ska rastlanan bir ey de deildir. lkel dediimiz
kltrlerin ou dili ar tutumlu bir ekilde kullanr;
her an ve yerli yersiz konumazlar. Yalnzca zorunlu du
rumlarda konuurlar ve bunun dnda kolay kolay sz
ck sarf ettikleri grlmez. Tartmalarmzda bu tr so
runlar da ele aldk, ancak ilk dzeyle ilgili sorunlar ka
dar onlar nemsemedik.
nc grup sorunlara gelince, onlarn zerinde
pek fazla durmadk. Burada artk bir dil -ya da dilin
kendisi- ile bir kltr arasndaki ilikiyi deil, daha ok
bilim olarak dilbilim ve antropoloji arasndaki ilikiyi
gznnde bulunduruyorum. Bana gre, bu sorun yine
de btn tartmalarmzda arka planda kalmtr. Peki,
yaklammzdaki bu farkll nasl aklayabiliriz? y
le: Dil ve kltr arasndaki ilikiler sorunu, en karmak
sorunlardan biridir. Dili ilkin kltrn bir rn olarak
ele alabiliriz: Dil, kullanld toplumun genel kltr
n yanstr. Dil ayrca kltrn bir parasdr da; onun
elerinden birini oluturur. Tylorm u nl tanmm
hatrlayalm: Kltr; aralar, kurumlan, inanlar, gele
nekleri ve tabii ki dili kapsayan karmak bir btndr.
Olaylara bak amza gre, sorunlar deiik biimde
ortaya koyarz. Ancak, dahas var: Dili kltrn bir ko
ulu olarak da ele alabiliriz. ki ekilde: diyakronik ola
rak, nk birey bal olduu grubun kltrn zel
likle dil araclyla edinir; rnein, ocuu konuarak
eitiriz, szckler araclyla azarlar ya da pohpohlarz.
Daha kuramsal bir bak asyla baktmzda, dil kl
trn bir koulu olarak da grlebilir, ancak kltrn
dilin yapsna benzer bir yaps olduu lde. Her ikisi
de, kartlklar ve karlkl ilikiler, baka bir deyile,
mantksal ilikiler araclyla oluur. yle ki dili, kimi
zaman, daha karmak yaplar -ancak kendininkiyle ayn
trde- almaya elverili ve deiik alardan kltre uy
gun olan bir kurum olarak grebiliriz.
u ana kadar yrttmz dnceler sorunun
nesnel grnmyle ilgilidir. Ancak bu sorun, nemi
hi de azmsanmayacak bir takm znel sonular da ie
rir. Tartmalarmz srasnda, bana yle geldi ki antro
pologlarla dilbilimcilerin bir araya gelmesini salayan
nedenler farklyd ve bu farkllklar kim zaman uyu
mazla kadar gidiyordu. Dilbilimciler, srekli olarak,
bilimlerinin o an iinde bulunduu gidiattan endie
duyduklarm ifade ettiler. Dier beeri bilimlerle olan
balantlarn kaybetmekten ekiniyorlard; soyut kav
ramlardan geilmeyen birok incelemeye dalmlard ve
meslektalar bu kavramlar anlamakta epey zorluk e
kiyordu. Dilbilimciler -ve zellikle aralarndaki yapsal
clar- u soruyu sormadan edemiyorlard: Tam olarak
inceledikleri nedir? Kltrden, toplumsal yaamdan, ta
rihten ve hatta bu konuan insanlardan kopuk olan u
dilbilim olay nedir? ayet dilbilimciler antropologlarla
yaknlk kurmak amacyla bir araya gelmek istediyse,
muhtemelen kullandklar yntemler nedeniyle anla
makta zorluk ektikleri olaylar bizim sayemizde somut
biimde kavramay ummalarndan deil midir?
Antropologlar, bu giriimi artc bir ekilde kar
lar. Dilbilimciler karsnda, kendimizi aldatlm gibi
hissediyoruz. Yllarca onlarla yan yana altk ve birden
onlarn kaytard sansna kapldk: Matematik ve doa
bilimlerini beeri ve sosyal bilimlerden ayran ve uzun
sre geilemez olduunu dndmz bu snrn
br tarafna getiklerini grdk. Sanki bize irkin bir
oyun oynamak istiyorlarm gibi ok sk biimde al
maya koyulduklarn grnce, doa bilimlerinin ayrca
lkl bir yere sahip olduunu ister istemez kabullenmek
durumunda kaldk. O nedenle, itiraf etmeliyiz ki zn
tden ok kskanla kapldk. Dilbilimcilerden, baar
larnn srrn renmek istiyorduk. Kendi incelemele
rimizin karmak alanna -akrabalk, toplumsal rgt
lenme, din, folklor, sanat-, etkililii dilbilim tarafndan
her gn dorulanan bu sk yntemleri biz de uygula
yamaz mydk acaba?
Burada bir parantez amakta yarar var. Bu kapan
oturumunda grevim, antropologun bak asn an
latmaktr. O halde, dilbilimcilere onlardan ne kadar ey
rendiimi sylemek istiyorum; yalnzca tam katlml
oturumlardan deil, belki de daha ok yaknlarda d
zenlenen ve bizzat benim katldm dilbilimsel semi
nerlerden rendiklerimi kastediyorum burada. Antro
poloji adna, insan bilimleriyle ilgili aratrmalarda dil
bilimcilerin ulam olduu doruluk, titizlik ve kesin
lik derecesini lme olanan ite bu seminerler saye
sinde buldum.
Bunun dahas da var. ya da drt yldr dilbilimin
kuramsal plandaki gelimesine yalnzca tank olmakla
kalmyoruz; dilbilimin, iletiim ad verilen bu yeni bili
min mhendisleriyle teknik bir ibirlii yaptklarn da
gryoruz. Sorunlar incelerken, kuramsal olarak bi
zimkinden daha kesin ve gvenilir bir yntem kullan
makla yetinmezsiniz: Mhendisi bulup, kendisinden
varsaymlarnz dorulamas ya da rtmesi iin de
neysel bir dzenek yapmasn istersiniz. Demek oluyor
ki, bir ya da iki yzyl boyunca beeri ve sosyal bilimler,
girmeleri kesinlikle yasaklanan bir cenneti seyreder gibi
matematik ve doa bilimleri evrenini seyretmeye raz
olmulardr. Sonunda dilbilim her iki dnya arasnda
kendine kk bir kap amay baard. O halde, yanl
myorsam, antropologlar buraya kadar getiren neden
ler, dilbilimcileri buraya kadar getiren nedenlerle ilgin
bir ekilde elimektedir. Dilbilimciler, kendi inceleme
lerini daha da somutlatrmak umuduyla bize yakla
maktadr; antropologlara gelince, somut ve grgl olay
larla har neir olmalar nedeniyle iine dtkleri kar
k durumdan kendilerini syrmaya yardmc olduklar
srece dilbilimcilerin bilgisine bavurmaktadr. O halde,
bu konferans, antropologlarn dilbilimciler ve dilbilim
cilerin antropologlar peinde koturduu ve birinin ke
sinlikle kurtulmak istedii eyi dierine verdii bir tr
eytani yer gibi geliyor bana.
Bu noktada biraz duralm. Anlamazlk nereden kay
naklanmaktadr? Kukusuz, ilkin, belirlediimiz hedef
ten kaynaklanan zorluktan. Oturumda, Mary Haasm
grnrde ok basit olan ikidillilikle ilgili sorunlar si
yah tablo zerinde formllerle gstermeye almas be
ni ok etkiledi. Haas, burada, yalnzca iki dil arasndaki
ilikilerden sz etti; ancak, girdiimiz tartma, kar
karya bulunduumuz ok saydaki kombinezon olas
lklarn daha da artrmaktan baka bir ie yaramad.
Kombinezonlarn yan sra, sorunu iin iinden kla
maz hale getiren baka boyutlara da bavurmak duru
munda kaldk, ilkin, bu toplant sayesinde rendik ki,
dilbilimsel sorunlarla kltrel sorunlar ortak bir dilde
ifade etmek iin sarf ettiimiz her aba bizi birden son
derece karmak bir durum iine sokmutur. Bu duru
mu aklmzdan hi karmamamz gerekir.
ikinci olarak, sanki diyalog yalnzca iki baoyuncu
-bir yandan dil, dier yandan kltr- arasnda geiyor ve
sorunumuz tamamyla nedensellik ilikisiyle aklanabi-
liyormu gibi davrandk: Dil mi kltr, yoksa kltr
m dili etkiler? Dille kltrn, daha esasl bir etkinliin
iki benzer biimi olduunu yeterince anlayamadk: Bu
rada kastettiim, aramzda bulunan ancak hi kimsenin
tartmalarmza davet etmeyi akl edemedii bir konuk
tur: insan ruhu. Osgood gibi bir psikologun srekli tar
tmaya mdahale etme zorunluluunu kendinde his
setmesi, bu beklenmeyen hayaletin nc kii olarak
varln dorulamak iin yeterlidir.
Bana yle geliyor ki, kuramsal bir bak asyla da
olsa, dille kltr arasnda bir iliki olmas gerektiini
kabul edebiliriz. Dilin de kltrn de geliimi binlerce
yl srm ve bu geliim insanlarn ruhunda ayn anda
vuku bulmutur. Kukusuz, daha nce deiik bir dil
konuurken sonradan yabanc bir dili benimseyip kul
lanan toplumlarda ska rastlanan durumlar bir tarafa
brakyorum. u an bulunduumuz noktada, d etken
lerin herhangi bir belirgin mdahalesi olmadan dille
kltrn belli bir sre boyunca yan yana gelitii nce
likli vakalarla kendimizi snrlayabiliriz. Peki, iinden
hibir ey geirmeyecek kadar szdrmaz olan bir takm
blmelere ayrlm bir insan ruhu dnebilir miyiz? Bu
soruya yant vermeden nce, iki sorunu incelemek ge
rekir: her iki mevzu arasndaki ilikileri aratrmak iin
bulunmamz gereken dzey sorunu ve aralarnda bu
ilikileri kurabileceimiz nesneler sorunu.
Meslektamz Lounsbury, geen gn ilk sorunla il
gili arpc bir rnek verdi bize. Dediine gre, Oneida
lar, kadn cinsini belirtmek iin iki nek kullanmakta
dr; oysa u ya da bu nekin kullanld toplumsal dav
ranlar ok dikkatli incelemesine karn Lounsbury,
anlam belirtici hibir ayrmsal davran saptayamam-
tr. Bu, sorunun ta bandan beri yanl biimde ortaya
konmasndan m kaynaklanyor acaba? Davranlar d
zeyinde nasl bir iliki kurulabilirdi? Bu davranlar, d
ncenin bilind kategorileriyle ayn planda yer al
mazlar; her iki nekin ayrmsal ilevini anlamak istiyor
sak, bu kategorilere ilkin inceleme yoluyla ulamamz
gerekir. Toplumsal davranlar, grgl gzlem alanna
girer; dilbilimsel yaplarla ayn dzeye deil, daha farkl,
daha yzeysel bir dzeye aittir.
Bununla birlikte, ana hukukunun en st dzeyde
bulunduu lroquoislar gibi bir toplumda kadn cinsine
zg bu ikili durumun ortaya kn srf rastlant so
nucu incelemek bana pek olas grnmyor. Kadnlara
baka toplumlarda olduundan ok daha fazla nem ve
ren bir toplumun, bu kuralszln bedelini baka bir bi
imde demek durumunda kald anlamna gelmez mi
bu? Nedir bu bedel? udur: kadn cinsini homojen bir
kategori olarak grememe. Neredeyse dier btn top-
lumlarn tersine kadnlara tam yetki veren bir toplum,
buna karlk, kadnlarnn bir blmn -gen kzlar
henz rollerini oynamaktan acizler- insanlara deil hay
vanlara benzetmek zorunda kalabilir. Ancak bu yorumu
getirirken, dille davranlar arasnda deil de dilbilimsel
yapyla toplumsal yapnn oktan biimlenmi olan ho
mojen ifadeleri arasnda bir iliki olduunu ileri sryo
rum.
Burada bir baka rnek daha vereceim. Gerek an
lamda ilkel bir akrabalk yaps -baka bir deyile bir ak
rabalk atomu- bir koca, bir kadn, bir ocuk ve kocann
kadn ald gruba mensup temsilciden olumaktadr.
Gerekte, evrensel ensest yasa, akrabaln, baba tara
fndan kan ba olan bir aileyle oluturulmasn yasak
lamaktadr; akrabalk, zorunlu olarak, iki ailenin ya da
kan ba olan iki grubun birlemesinden kaynaklanr.
Bu temelde, iki birey arasndaki ilikilerin -biri olumlu
dieri olumsuz olmak zere- iki zellikle tanmlanabile
ceini varsayarak (yalnzca tantlamann bir gerei ola
rak), en basit yap erevesinde btn olas davran
kombinezonlarn yapmaya alalm. Fark edilecektir
ki, baz kombinezonlar etnograflarca u ya da bu top
lumda gzlenen bir takm grgl durumlar yanstmak
tadr. Koca ile kar arasndaki ilikiler olumlu, erkek
kardele kz karde arasndaki ilikilerse olumsuz oldu
unda, birbiriyle balantl iki davrann varl aratr
lr: babayla oul arasndaki olumlu davran ve dayyla
yeen arasndaki olumsuz davran. Ayrca, btn ia
retlerin ters olduu bakml bir yap daha vardr; o
halde, ^ j ya da^ ^ j trnde iki permutasyona
sk sk rastlanr. Buna karlk, ^ ^ ile
^ trndeki permutasyonlarn bazlar
sk -ancak ou zaman belirsiz-, bazlar da seyrektir ve
belki de paralara ayrlm bir halde olmalar mmkn
deildir, nk artzamanl ya da ezamanl olarak en
basit yapnn paralanmasna yol aabilirler.2
Bu tr biimselletirme almalar dilbilim alanna
tanabilir mi? Bunlarn ne ekilde tanabileceini bi
lemiyorum. Bununla birlikte, aktr ki antropolog bu
rada dilbilimcininkine yakn bir yntem kullanmakta
dr. Her ikisi de sistemleri oluturan birimleri dzenle
meye alr. Ancak, rnein davranlarn yaps ile fo
nemlerin sistemi ya da ele alnan grubun dilinin szdi-
zimini arasnda herhangi bir iliki aramak suretiyle ben
zerlii daha da ileri gtrmeye gerek yoktur. Byle bir
giriim anlamszdr.
Bu sorunun erevesini daha da daraltmaya ala
lm. Tartmalarmz srasnda, tartmaclar sk sk
Whorfun adyla dncelerinin arkasna saklanmlar
dr.3 Whorf, gerekte, dille kltr arasnda bir takm
ilikiler kurmaya altysa da, sanrm her zaman pek
inandrc olamamtr. Bu, kltrden daha ok dile ti
tizlikle eilmesinden mi kaynaklanyor acaba? Dili, bir
dilbilimci olarak ele almaktadr (bu konuda iyi mi kt
m olduunu sylemek bana dmez); baka bir deyi
le, gerei grgl ve sezgisel olarak kavrayarak deil de
metodolojik bir inceleme ve nemli bir soyutlama a
2 Daha ayrntl bir inceleme ve rnekler iin bu cildin II. Blmne bkz.
3 Benjamin L. WHORF, Collected Papers on Metalinguistics, Washington, 1952;
Language, Thought, and Reality (Yay. J ohn B. Caroll), New York, 1956.
lmas yaparak bu konuyu anlamaya almaktadr. An
cak dille kyaslad kltrel kimlik, olumaya balar
balamaz aka gzlemlenebilir. Whorf, gzlemin kali
tesi ve onlar tabi tuttuu incelemenin doruluu saye
sinde, birbirinden ok uzak iki dzeyden nesneler ara
snda iliki kurmaya alr.
O halde, kendimizi kesinlikle iletiim sistemlerinin
dzeyinde yerletirmemiz gerekir. Whorfun bizzat ince
ledii toplumlarla ilgili olarak iki gzlemde bulunabili
riz. lkin, Hopilerdeki akrabalk sistemini iki boyutlu
bir model biiminde gstermek olanakszdr; modelin
boyutlu olmas gerekir. Kald ki bu koulun, Crow-
Omaha trndeki btn sistemler iin geerli olduu
ortaya kmtr. Peki, bunun nedeni nedir? Hopi siste
mi tr zaman boyutu ortaya koyar. Birincisi, ana so
yuna tekabl eder (kadn Egosu iin); srayla annean
ne, anne (Ego), kz, kz torun terimlerinin birbi
rini izledii kronolojik, tedrici ve srekli bir zamandr
bu. O halde, bir soyaac continuum'u sz konusudur
burada. Oysa baka soylarn yayld continuum'lann
daha deiik zellikleri vardr. Babaannenin soyunda,
birok kuaa ait kiiler ayn terimle ifade edilir: O hal
de, bir anne, bu annenin kz ya da bu kzn kz sz ko
nusu olsun, kadn her zaman babann kz kardeidir.
Continuum, bo bir erevedir, iinde hibir ey olmaz.
Ana soyu (erkek Egosu iin), kiilerin bir nesilden bir
nesile iki snf -iki deiik yeen tr- arasnda art arda
geldii nc tr bir continuum'da. geliir (bkz. sayfa
115).
Zunilerin akrabalk sisteminde de bu boyuta
rastlanr, ancak daha hafif bir biimde. Ayrca, ana so
yuna ilikin doru biimindeki continuum'un daire bi
imindeki continuunia yalnzca terimle yerini b
rakmas dikkat ekicidir: Birinci terim ayrm gzetme
den anneanneyi, kincisi kz torunu, ncs ise
kz belirtir.
SP SP SP SP
imdi, Keresan denilen dil ailesine ait Acoma ve
Laguna topluluklarnn sistemini -nc sistem- ele
alalm. Bu sistemlerin en belirgin zellii, karlkl
anlamna gelen terimlerin dikkate deer bir ekilde ge
limi olmasdr. nc kiiye gre bakml bir ko
numa sahip olan iki kii, birbirini tek bir terimle ifade
eder.
O halde, Hopilerden Acomalara geerken, akraba
lk sistemlerinde birok deiime tank oluyoruz.
boyutlu bir model, yerini iki boyutlu bir modele brakr.
Zamansal continuum biiminde gsterilebilen ordi-
natl bir bavuru sistemi Zunilerde deiime urar ve
Acomalarda zamansal ve meknsal bir continuum olur.
Gerekte, sistemin esi olan bir gzlemci, nc bir
kiinin aracl olmadan baka bir eyle iliki kurmay
dnemez.
Oysa btn bu deiimler, ayn konulu Hopi, Zuni
ve Acoma mitlerinin farkl deikelerini kyaslarken ta
nk olduumuz deiimlere uymaktadr. rnein, orta
ya k mitini ele alalm. Hopiler, bu miti soyaac mo
deline gre dzenler: Tanrlar, biraz da eski Y unan tan
rlarnda olduu gibi, koca, kar, baba, bykbaba, kz,
vb. den oluan bir aile halindedir. Bu soyaac yaps,
mitin daha ok tarihsel ve evrimsel olarak dzenlendi
i Zunilerde bu kadar belirgin deildir. Baka bir deyi
le, tarih, her birinin aa yukar kendisinden ncekini
yanstt ve baoyuncularnn kendi aralarnda benze-
iklik ilikisi kurduu bir takm dnemlere ayrlr.
Acomalarda ise, Hopiler ve Zuniler tarafndan birer bi
rey olarak alglanan ba oyuncularn ou iftler halinde
ikiye ayrlr ve aralarnda kartlamal niteliklere dayal
bir iliki hkimdir. Bylece, Hopi ve Zuni deikelerin
de ilk planda yer alan ortaya k sahnesi, Acomalarda
baka bir sahne karsnda silinmeye yz tutar: dnya
nn iki ayr gcn -aadaki ve yukardaki gler- ortak
eylemi sayesinde yaratlmas. Srekli ya da periyodik bir
gelime gstermek yerine, mit, akrabalk sistemini olu
turan yaplara benzeyen iki kutuplu bir yaplar btn
arz eder.
Buradan nasl bir sonu karabiliriz? En azndan
grnrde birbirinden bu kadar uzak alanlara ait sis
temler arasnda bir iliki saptamak mmknse, dilbilim
sistemiyle de ayn trde bir iliki olduu varsaym ke
sinlikle sama ya da uyduruk deildir. Peki, ne tr bir
iliki mevcuttur? Bunu sylemek dilbilimciye der;
antropolog iinse, u ya da bu biimde hibir ilikinin
saptanamamas yine de olduka artc saylr. Bu ol
gunun kabul edilmemesi demek, akrabalk ve mitoloji
gibi birbirinden ok uzak alanlar arasndaki gzle gr
lr ilikilerin -birbirine daha yakn olan mitoloji ve dil
gibi baka alanlarla kyaslama yaplmas durumunda-
yok olmas demektir.
Sorunu bu ekilde ortaya koyma tarz bizi dilbilim
ciye yaklatrr. Gerekten de, dilbilimci grnm
adn verdii eyleri inceler; zamann grnm de
bunlarn arasnda yer alr. O halde, zaman kavramnn
belli bir dilde alabilecei deiik biimlerle ilgilenir. Bu
biimleri, dilbilim ve akrabalk plannda ortaya ktkla
r biimiyle kyaslayamaz myz? Tartmann sonucu
konusunda her hangi bir n yargya kaplmadan, bana
yle geliyor ki, en azndan byle bir tartmaya girmeye
hakkmz vardr ve sorulan sorunun olumlu ya da olum
suz bir yant bulunmaktadr.
imdi, daha karmak bir rnee geiyorum; byle-
ce, dilbilimciden bir adm nde olmak ve ortak bir alan
da onunla karlamak isteyen bir antropologun incele
mesini nasl yapmas gerektiini daha iyi gsterebilirim.
Uzak blgelerde gzlemlenebilen iki toplumsal yap t
rn ele almak istiyorum burada: Birine, Hindistandan
rlandaya; dierine, Assamdan Manuryaya kadar rast
lanr. Her blgenin yalnzca bu toplumsal yap trn
sergilediini sylemek istemiyorum. Belirtmek istediim
tek ey udur: Her sistemin en iyi tanmlanan rnekleri
ne, en fazla, daha nce sz edilen ve srayla Hint-
Avrupa dilleri blgesiyle in-Tibet dilleri blgesine te
kabl eden iki blgede rastlanr.
Sz konusu yaplar lte gre ortaya koymaya
alacam: evlilik kurallar, toplumsal rgtlenme, ak
rabalk sistemi:
Hint-Avrupa Blgesi in-Tibet Blgesi
EVLLK
KURALLARI
Dorudan ak kurallardan
ya da dolayl olarak, e sei
minin bir takm olaslk ku
rallaryla belirlenmesinden
kaynaklanan dairesel sistem
ler
Bakml deiim sistem
leriyle dairesel sistemler
bir arada bulunur
TOPLUMSAL
RGTLENME
Karmak yaplar (yaygn aile
tr) halinde rgtlenmi
kalabalk toplumsal birimler
Basit yaplar (klan ya da
soy tr) halinde rgt
lenmi, pek kalabalk ol
mayan toplumsal birimler
AKRABALIK
si st emi
znel
Az sayda terim
Nesnel
ok sayda terim
lkin, evlilik kurallarn ele alalm. Hint-Avrupa bl
gesinde rastladmz sistemlerin ou, grnr bir fark
llk olmasna karn, deiik saydaki gruplar arasnda
btnlemeyi salad iin dairesel sistem ya da yaygn
deiimin basit bir biimi diye nitelediim basit bir tre
indirgenebilir. Byle bir sistemin en iyi rneini, anne
nin erkek kardeinin kzyla yaplan tercihli evlilik ku
ral oluturur. Burada basit bir mekanizma vardr: A
grubu B grubundan, B grubu C grubundan, C grubu da
A grubundan kadn alr. Demek ki partnerler burada da
ire biiminde yer alrlar ve saylar ne kadar olursa olsun
-nk her an yeni bir partner devreye girebilir- bu sis
tem iler.
Bir Hint-Avrupa dili konuan toplumlarda, tarihle
rinin gemi bir dneminde annenin erkek kardeinin
kzyla evlilik yapldn ileri srmyorum. Varsaym
mn tarihi yeniden kurma gibi bir amac yoktur; ayn
zamanda Hint-Avrupa dilleri blgesinde gzlenebilen ev
lilik kurallarnn ounun dolayl ya da dolaysz olarak
ayn tre ait olduunu ortaya koymakla yetineceim.
Ad geen evlilik kural, bu trn en basit ve mantksal
rneini oluturur.
Toplumsal rgtlenmeye gelince, yaygn ailenin
Hint-Avrupa dnyasnda en sk rastlanan aile tr oldu
u sanlmaktadr. Biliyoruz ki yaygn bir aile, ortak bir
alan kullanmak zere bir araya gelen birok yan soydan
oluur, ancak bunlar yine de evlilik konusunda belli bir
zgrle sahip olurlar. Bu son koul nemlidir, nk
szcn tam anlamyla btn yaygn aileler evlilik de
iim sistemindeki partnerlerle (rnein, A ailesinin
Bden, Bnin de Cden, vb. gelin ald durumlar) bir tu-
tulsayd, yaygn aileler klanlara karrd.
Yaygn aile iinde yan soylarn bu ekilde farklla
mas, Hint-Avrupa sistemlerinde birok ekilde salan
maktadr. Ayn ekilde Hindistanda inceleyebileceimiz
baz sistemler, yalnzca en byk soylara uygulanabilen
tercihli bir evlilik kuraln ilke olarak ilan eder; dier
sistemler ise, zgr bir seimle dahi sonulanabilen da
ha byk bir zgrlkten yararlanr -yasak akrabalk
dereceleri hari. Eski Slavlarn sistemi, onu yeniden ku
rabileceimiz kadaryla, rnek soyun (yani yaygn ai
lede kat evlilik kuralna tabi olan tek soyun) babasoylu
eksene gre yan bir soy olduu izlenimini uyandran bir
takm zgn nitelikler sunar; her kuakta tercih kuraln
yerine getirme ykmll bir soydan dierine geer.
Biimler ne kadar deiik olursa olsun, ortak bir zellik
vardr: Yaygn aileye dayal toplumsal yaplarda, her ai
leyi oluturan deiik soylar homojen bir evlilik kural
na tabi deildir. Baka bir deyile, bu kuralda her zaman
birok istisna mevcuttur. Ancak, Hint-Avrupa akrabalk
sistemleri ok az sayda terim kullanr ve bunlar znel
bir bak asyla dzenlenmitir: Akrabalk ilikileri z
neye gre belirlenmi olup terimler uzak akrabalara uy
gulandka daha belirsiz ve seyrek bir hal alr. Baba, an
ne, erkek ocuu, kz ocuu, erkek karde, kz karde
gibi terimler greli bir kesinlie sahiptir. Day ve teyze
terimleri ise ok esnektir. Bunlarn dnda, gerekte
elimizde baka terim yoktur. O halde Hint-Avrupa sis
temleri benmerkezci sistemlerdir.
imdi in-Tibet blgesini inceleyelim. Burada, yan
yana iki tr evlilik kural bulunur. Biri, Hint-Avrupa
blgesiyle ilgili olarak yukarda szn ettiimiz kurala
tekabl eder; dieri ise, en basit biimiyle deiim yo
luyla evlilik -ki bu nceki trn zel bir vakasdr- ola
rak tanmlanabilir, ikinci sistem, herhangi bir saydaki
grubu btnletirmek yerine, 2, 4, 6, 8 gibi ift sayl
gruplar halinde iler, nk deiim iki kiilik gruplar
arasnda olur.
Toplumsal rgtlenmeye gelince, basit ya da karma
k olan klan biimleriyle kendini gsterir. Bununla bir
likte, karmaklk hibir zaman organik bir yapda (yay
gn ailelerde olduu gibi) deildir. Daha ok, mekanik
olarak klanlarn soylara blnmesinden kaynaklanr;
baka bir deyile, yelerin sayca artmasna karn, ya
pnn kendisi basit kalabilir.
Akrabalk sistemleri genellikle ok terim ierir. r
nein, in sisteminde yzlerce terim vardr ve yeni te
rimlerin eklenmesiyle sonsuz sayda yeni terimler olu
turulabilir. O halde, ne kadar uzak olursa olsun, en ya
kn akrabalk derecesiyle ayn kesinlikle tanmlayama-
yacamz hibir akrabalk derecesi yoktur. Bu anlamda,
tam anlamyla objektif bir sistemle kar karya bulu
nuyoruz. Kroeberin de uzun zaman nce fark ettii gi
bi, in sistemiyle Avrupa sistemi kadar birbirinden
farkl baka akrabalk sistemleri tasavvur edemiyoruz.
O halde, u sonulara varyoruz. Hint-Avrupa bl
gesinde toplumsal yap (evlilik kurallar) basittir, ancak
yap ierisinde yer almas gereken eler (toplumsal r
gtlenme) ok saydadr ve stelik karmaktr. in-
Tibet blgesinde ise bu durumun tersi grlr. Burada
karmak bir yap vardr, nk bu yap iki tr evlilik
kuraln iinde barndrr; ancak, klan ya da buna ede
er trdeki toplumsal rgtlenme basit bir halde bulu
nur. Dier yandan, yap ve eler arasndaki kartlk,
terminoloji dzeyinde (yani oktan dilbilimsel olan bir
dzeyde), hem temel at {znelya da nesnel) hem de
bizzat terimler (ok ya da az sayda) konusunda bir ta
km kartlamal niteliklerle kendini aa vurur.
Toplumsal yapy byle tasvir ederken, en azndan
dilbilimciyle bir diyalog balatamaz myz? Daha nceki
oturumlarn birinde, Roman J akobson Hint-Avrupa dil
lerinin temel niteliklerini ortaya koyuyordu: Dediine
gre, bu konuda biimle z arasnda bir uyumsuzluk,
kurallarda birok istisna ve ayn dnceyi ifade etme
tarzlar konusunda byk bir seme zgrl grl
mektedir... Btn bu nitelikler, toplumsal yapyla ilgili
olarak belleimizde tuttuumuz nitelikleri andrmyor
mu?
Dille kltr arasndaki ilikileri uygun bir ekilde
tanmlamak iin, sanrm hemen iki varsaym reddet
mek gerekir: her iki alan arasnda hibir iliki olamaya
ca varsaym ile btn dzeylerde tam bir iliki olduu
varsaym (birincisinin kart). Birinci durumda, iyice
belirtilmemi ve aralarnda iletiimin olanaksz olduu
blm ve katmanlara ayrlm olan insan ruhunun bir
grntsyle kar karya bulunuyoruz; bu durum ol
duka ilgintir ve ruhsal yaamn baka alanlarnda gr
dklerimizle onun hibir ilgisi yoktur. Ancak dille kl
tr arasnda eksiksiz bir uyum olsayd, dilbilimcilerle
antropologlar bunu oktan fark ederdi ve u an bunu
tartyor olmazdk. O halde, ileri srdm varsaym
ortalama bir tavr yanstmaktadr: Baz grnmler ara
snda ve baz dzeylerde byk bir olaslkla baz iliki
ler ortaya kabilir ve bunlarn ne olduunu bulmak da
bize der. Antropologlarla dilbilimciler bu konuda i
birlii yapabilir. Ancak bu olas bululardan -u an alg
ladmz biimiyle- asl krl kacak olan ne antropo
loglar ne de dilbilimciler olacaktr: Bu bulular, hem
ok eski hem ok yeni olan bir bilime, en geni anlamy
la antropolojiye, yani deiik yntem ve bilim kollarnn
bir araya geldii insan tanma bilimine, yarar salaya
caktr; bu bilim, davet etmediimiz halde bir konuu,
insan ruhunu, tartmalarmza katlmaya iten gizli ne
denleri bir gn aa karacaktr.
BLM V
Blm III ve IV in Sonsz1
Gurvitchin ksmen benimle ilgili yazm olduu metnin
yer ald Cahiers internationaux de socio/ogium ayn
saysnda, Haudricourtla Granaiden de, daha salam
bilgilerin yan sra daha ayrntl dncelerin yer ald
bir metin bulunur.2Kendi metinlerini yazmadan nce,
benimle ilgili o ilk metinle yetinmeyip dille toplum ara
sndaki ilikiler konusunda yazdm dier iki metni de
dikkate alsalard, onlarla anlamamz daha kolay olacak
t. Gerekte, bu iki metin bir btn oluturur; ikinci
metin, birincisinin Amerika Birleik Devletlerinde ya
ymlanmas sonucu ortaya kan itirazlara bir yant olu
turmaktadr.3
Kald ki, bu iki metinden birinin yazl dierinin ise
dorudan ngilizceyle okunmu (ikinci metin, bir teyp
kaydndan alnmtr) olmas dolaysyla, anlatmlarnda
1 Y aymlanmamtr (1956).
2 A. G. HAUDRCOURT ve G. GRANAI, Dilbilim ve Sosyoloji, Cahiers inter
nationaux de Sociologie, cilt 19, kopya defter, yeni dizi, ikinci yl, 1955, s.
114-129. Sayn Gurvitch'in metniyle ilgili olarak, daha ilerideki blm
XVlya baknz.
3 Blm 111ve IV.
kimi zaman bir uyumsuzluk grdklerini syleyen Haud-
ricourt ile Granaiye hak veriyorum. Dncem konu
sunda kapldklar baz yanlglardan, hasmlarmdan
daha ok belki de ben sorumluyum. Ancak genel an
lamda, onlara kar en byk sitemim, olduka korkak
bir tavr sergilemeleridir.
Yapsal dilbilimin hzla gelimesinden telaa kapl
mlarm gibi, dilin bilimi ile dilbilim (lengistik) ara
snda bir fark getirmeye alrlar. yle diyorlar: Dilin
bilimi dilbilimden daha geneldir, ancak yine de onu
kapsamaz; deiik bir dzeyde geliir; bunlar, dillerin
bilimiyle ayn kavramlar ve dolaysyla ayn yntemleri
kullanmaz. Bu, bir dereceye kadar dorudur; ancak bu
fark, daha ok, aratrmasn yapan (yazarlarmzn da
ok iyi ifade ettikleri gibi) bir etnologa dorudan dilin
bilimine bavurma hakkn salar. Burada aratrmadan
kastmz udur: gerek ya da olas iletiim sistemlerinin
belirsiz btn; dil sistemi dnda kalan ve mit, rit-
el, akrabalk alanlarn -ki bunlar birer zel dil olarak
dnlebilir- kapsayan simgesel sistemler.4Bu yazar
lar szlerini yle srdrr: Bu sfatla ve deiik dere
celerde, bunlarn dil sistemine uygulanan yapsal
zmlemeye benzer bir yapsal incelemeye tabi tutulmas
gerekir. Bu anlamda, Levi-Straussun akrabalk sistemle
ri konusunda ok baarl aratrmalar yaptn biliyo
ruz. Bu sayede, olduka karmak sorunlar derinleme
sine inceleyip aydnla kavuturmutur.5Benim bura
da tek yapabileceim, onlarn szlerini onaylamaktr,
nk onlarn yntemini baka alanlara uygulama gibi
bir niyetim kesinlikle yoktur.
4 A.g.y., s. 127.
5 A-gy-
Bununla birlikte, yazarlarmz bir elle verdiklerini
dier elle geri almaya almaktadrlar. Onlara gre,
genel bir iletiim kuramna dayanarak toplumu kendi
btnl iinde yorumlamak, toplumu ya da klt
r zmni olarak (ve bazen de aka) dile indirgemek
anlamna gelir; bu sitem ad verilmeden yaplmtr, an
cak bana gre olduka aktr: Claude Lvi-Strauss, dil
le toplumun kimlik sorununu aka ortaya koymu ve
kesin olarak zm gibi grnmektedir. Ancak, kul
landm inmost sfat en derin anlamna gelse de, da
ha az aklayc bir deere sahip olan baka grnmler
olmad anlamna gelmez bu; Haudricourtla Granai,
burada Gurvitchle ayn hataya derler: Etnolojiye uy
gulanan yapsal yntemin amacnn toplumlar bt
nyle tanmak olduu dncesine kaplrlar, ki bu
sama bir eydir. Tek yapmak istediimiz, gzlem ve
tasvir abalarmz her zaman aan grgl bir zenginlik
ve eitlilikten, baka zaman ve meknlarda tekerrr
eden deimezleri karmaktr. Bu ekilde davranmakla,
bir dilbilimci gibi alyoruz ve belli bir dilin incelen
mesi ile dil incelemesi arasnda korumaya altmz
fark olduka nazik gibi grnmektedir. Srekli artan
sayda yeni yasalar bulmamz, dillerin... dnyann fone
tik sistemini oluturan evrensel kurallar sorununu ilk
plana tar, nk onlarn ayrmsal elerinin szde
okluu byk lde aldatcdr. Gerekte, sonuca
ilikin ayn yasalar, hem statik hem de dinamik adan
btn dnya dillerinin temelini oluturur.6Demek ki,
bir dilin incelenmesi kanlmaz olarak genel dilbilime
yol amakla kalmaz, ayn zamanda bundan hareketle
6 R. J AKOBSON ve M. HALLE, Fundamentals o f Language, S-Gravenhage,
1956, s. 27, 28, 17 ve eitli yerlerde.
btn iletiim biimlerini gz nnde bulundurmaya
gtrr bizi: Mzikteki gamlar gibi sesbilimsel yaplar
da (phonemic patternings) kltrn doaya mdahale
sini oluturur; bu dzen, ses continuuniuna bir takm
mantksal kurallar dayatr.7
Toplumu ya da kltr dile indirgemeden, toplumu
bir btn olarak iletiim kuramna gre yorumlamaktan
ibaret olan u Kopernik devrimini (Haudricourtla
Granainin deyimiyle) balatabiliriz. Bugnden bala
mak zere, bu giriimi dzeyde yapmak mmkn
dr: nk akrabalk ve evlilik kurallar kadnlarn
gruplar arasndaki iletiimi salamasna yarar, nasl ki
ekonomik kurallar mallarla hizmetler, dilbilimsel kural
lar da mesajlar arasndaki iletiimi salamaya yaryorsa.
Bu iletiim biimi, ayn zamanda, aralarnda ke
sin ilikilerin bulunduu bir takm deiim biimleridir
(zira evlilik ilikileri beraberinde baz ekonomik y
kmllkler getirir ve dilin etkisi btn dzeylerde his
sedilir). O halde, bu biimlerin arasnda benzerlik olup
olmadn, ayr ayr ele alman her biimin belirgin nite
liklerinin ve birinden tekine geii salayan dnm
lerin ne olduunu aratrmakta yarar vardr.
Sorunun bu ekilde ifade edilmesi -ki bu her zaman
benim yntemim olmutur-,8Gurvitchin bana kar y
nelttii eletirinin temellerini btnyle gstermemek
tedir. Ona gre, toplum halindeki yaamn kayna ola
rak ele alnan iletiimin her eyden nce bir konuma
biiminden ibaret olduunu dnyormuum (a.g.y.,
7 A.g.y., s. 17 ve daha ileriki sayfalar: Bir dilin sesbilimsel yapsna ilikin de
imezleri incelerken, dilin sesbilimsel yapsnn evrensel deimezlerini de
incelemek gerekir (a.g.y, s. 28).
8 Kr. bu cildin XV. blm, s. 326-327.
s. 16). Dilde baka iletiim biimlerinin yapsn anla
mamza yardmc olabilecek -en iyi ve en bilinen olmas
dolaysyla- mantksal bir model aramak, dili bu iletiim
biimlerinin kayna olarak grmekle kesinlikle edeer
deildir.
Ancak toplumda, evliliksel, ekonomik ve dilbilimsel
deiimlerden baka deiimler de vardr. Ayrca, Haud-
ricourtla Granainin varln ve dilin kendisiyle benzer
lik oluturduunu kabul ettii ve benim ok eskiden ya
da ksa bir sre nce ele aldm u diller vardr: sanat,
efsane, tren, din.9Bununla birlikte, doalarndan ya da
bilgilerimizin yetersizliinden olsa gerektir, gnmzde
yaplandralamayan birok e vardr. Bilmem hangi gi
zemcilie kar ileri srlen eler bunlardr. Zira ina
nyorum ki Haudricourtla Granai, grnn tersine,
belli bir tarih metafiziinin tutsadrlar. u szn etti
im dzeyleri aratrmalarmzn ilk konusu olarak ele
almak daha yararl gibi geliyor bana; bu dzeyler yalnz
olduundan ya da geri kalanlar onlara kartndan de
il, bilimin u anki durumunda yalnz olmalar nedeniy
le kendi bilim dallarmza daha kesin baz dnme bi
imleri getirmeyi saladklarndandr.
O halde, yazarlarmzn dile getirdii u ikilemi red
dediyorum: toplumun bir btn olarak var olmad ve
ortadan kaldrlamaz sistemlerin yana yana gelmesiyle
olutuu ya da gz nnde bulundurulan btn sistem
lerin edeer olduu ve her birinin kendi diliyle top
lumsal olaylarn tmn ifade ettii ikilemi (a.g.y., s.
128). Bununla ilgili yantm ok nceleri, 1953 tarihli
bir metinde vermitim, ancak beni eletirenler onu oku
mamlardr: Bana yle geliyor ki, dille kltr arasn
Sanat, blm XIII; efsane, blm X ve XI; tren, bu cildin XII. blm.
daki ilikileri gerektii gibi tanmlamak iin iki varsa
ym birden reddetmek gerekir. Birinci varsayma gre,
her iki dzey arasnda hibir iliki olamaz. kinci varsa
yma greyse -birincinin zdd-, btn dzeylerde tam
bir iliki mevcuttur... O halde alrken kullandm
varsaym ortalama bir tavr yanstmaktadr: Baz gr
nmler arasnda ve baz dzeylerde byk bir olaslkla
baz ilikiler ortaya karlabilir ve bu grnmlerle d
zeylerin ne olduunu bulmak da bize der.10
Dille belli bir topluma ilikin verilerin tm olarak
alglanan kltr arasnda bir dizi benzerlik kurmak is
tersek, mantksal bir hataya deriz ve bu hata, Haud-
ricourtla Granainin ileri srdnden daha basit ve
daha gl bir kant oluturabilir: Gerekte, btn bir
paraya edeer olamaz. Bu dnme hatas, kimi za
man Haudricourtla Granainin kastl olarak beni iliki-
lendirmeye altklar Amerikan metalengistiine (st-
dilbilim) mahsus deil midir? Bu mmkndr. Ancak,
yanlmyorsam, 1949da New Yorkta yaplan Uluslara
ras Amerikanclar Kongresinde11 bilimsel bildirimi
okuduktan sonra, szck ile nesne Amerika Birleik
Devletlerinde moda olmutur; ancak New Y ork, ilha
mn baka yerde aryordu.12 1952den balayarak u
szmona metalengistie ynelttiim sitemler daha
ok teknik anlamdadr ve baka bir planda yer alrlar.
Whorf ile rencilerinin hatas, nceden yaplan bir in
celemeden salanan ok gelimi dilbilimsel verileri,
toplumsal gerein keyfi olarak ayrtrlmasm gerekti
ren ideolojik bir inceleme dzeyinde ya da grgl bir
10 Bu cildin IV. blm, s. 90-91.
11 Bu cildin 111. Blm.
12 rnein, E. Sapirin baz makalelerinde. Kr. E. SAPIR, Selected Writings,
vb. 1949.
dzeyde bulunan etnografik gzlemlerle kyaslamala
rndan kaynaklanmaktadr. Demek ki onlar, deiik tr
deki nesneleri kyaslamaktadrlar ve herkese bilinen
baz gereklere ya da salam temele dayanmayan baz
varsaymlara varma tehlikesiyle kar karyalar.
Ancak, Haudricourtla Granai de u tmceleri ya
zarken ayn hataya der: Dilbilimin konusunu baz
diller oluturur (genellikle, Fransz dili, ngiliz dili...).
Sosyolojide kyaslanabilen nesneler, toplum ya da toplu
yaplar (ulus, halk, kabile, vb.) denilen eylerdir. Ger
ekte, niteliini incelemek istediimiz nesnenin dier
nesnelerden bamsz olmas gerekir.13Yoksa, bu du
rumda bouna i yapm oluruz ve eletirinin baarl
olmasna da hi gerek yoktur. Bu cildin III. ve IV. b
lmlerini oluturan her iki aratrmada da, tamamen
farkl bir ey nereceim. Kyaslamak yapsal inceleme
nin konusu ne Fransz ne de ngiliz dilidir; dilbilimcinin
bu grgl nesnelere dayanarak ulaabilecei belli say
daki yaplardr: rnein, Franszcanm sesbilimsel yaps,
gramer yaps, szck yaps ya da anlatm yaps.
Gurvitchin (ona gre, her toplumun bir yaps vardr)
srekli yapt gibi, ne Fransz toplumunu ne de Fransz
toplumunun yapsn bu yaplarla kyaslamyorum; be
nim kyasladm, bulabileceim her yerde -baka yerde
deil- aradm belli saydaki yaplardr: akrabalk sis
teminde politik ideoloji, mitoloji, trenler, sanat, neza
ket kurallan -ve neden olmasn?- mutfak. Hepsi birer
ksmi ifade tekil eden, ancak bilimsel aratrma iin
vazgeilmez olan ve Fransz, ngiliz vb. toplumu denilen
bu btnn yaplar arasnda ortak zellik olup olmad
n aryorum. Zira burada bile, zgn bir ierii bir
13 A.g.y., s. 126.
baka ierikle deitirmek, bir ierii bir bakasna in
dirgemek sz konusu deildir; burada sz konusu olan,
biimsel zellikler arasnda benzerlikler, uyumsuzluklar
ya da dnm olarak ifade edilebilen diyalektik iliki
ler olup olmadn anlamaktr. Bununla birlikte, bu tr
kyaslamalarn her zaman ok etkili olabileceini ileri
srmyorum; bunlar, zaman zaman etkili olabilir ve bir
toplumun ayn trdeki baka toplumlara gre konumu
nun yan sra zaman iindeki geliimini dzenleyen ya
salar anlamak asndan ok nemlidir.
Sz konusu metinlerde bulunan rneklerden daha
farkl bir rnek verelim burada. Bana yle geliyor ki, dil
gibi bir toplumun mutfa da bu durumda gustem
(tat) adn verebileceimiz eler halinde incelenebilir;
bu eler, baz kartlk ve iliki yaplarna gre dzen
lenebilir. rnein, ngiliz mutfan Fransz mutfan
dan kartlk sayesinde ayrabiliriz: yerli/yabanc (ham
maddelerin yerli mal olup olmad); ana/ikincil (ana
yemek olup olmad); belirgin/belirgin deil (tadnn
gzel olup olmad). Aadaki tabloda yer alan iaret
ler, sz konusu sistemde her kartln mevcut olup
olmadn gstermektedir:
ngiliz Fransz
mutfa mutfa
Yerli/Yabanc + -
Ana/kincil + -
Belirgin/Belirgin Deil - +
Baka bir deyile: ngiliz mutfa, yerli rnlerle yaplan
tatsz ana yemeklerden oluur ve bu yemeklerin yanm-
da, btn ayrmsal deerleri ok belirgin olan egzotik
kkenli malzemeler (ay, meyveli kek, portakal marme
lad, porto) bulunur. Buna kardk, Fransz mutfanda,
yerli/yabanc kartl ok zayftr ya da hi yoktur ve
hem ana hem de ikincil konumda eit derecede belirgin
baz gustemler ortak halde bulunur.
Bu tanmlama biimi in mutfana da uygulanabi
lir mi? stteki kartlk iftleriyle snrl kalmamz kou
luyla, evet. Ancak, in (ve Alman) mutfann tersine
Fransz mutfana zg olan eki/tatl gibi baka kart
lklar iin iine koyarsak ve Fransz mutfann artza-
manl (ayn kartlklar, yemein deiik anlar iin ge
erli deildir; rnein, Fransz mezeleri zahmetli/zah
metsiz, arkteri!i sebze-meyve kartlna dayaldr)
olduunu gz nnde bulundurursak, hayr. Oysa in
mutfa ezamanl olarak dzenlenmitir, yani ayn kar
tlklar yemein btn blmleri iin geerlidir (o ne
denle yemek bir defada servis edilir). Eksiksiz bir yapya
ulamak istiyorsak, baka kartlk iftlerine de bavur
mamz gerekir; rnein, kzartma/halama kartl,
Brezilyann orta blgelerinde yaayan kyllerin mutfa
nda olduka byk bir nem tar (kzartma, eti pi
irmenin tatsal; halama ise, besleyici bir biimidir). Ay
rca, toplumsal grupta bilinlice yaplan ve kurallara da
yal baz uyumsuzluklar da vardr: stc gda/serinletici
gda; stl iecek/alkoll iecek; taze meyve/mayal
meyve, vb.
Bu ayrmsal yaplar tanmladktan sonra, bunlarn
sz konusu alana gerek anlamda ait olup olmadm ya
da ayn toplumun veya deiik toplumlarn baka alan
larnda grlp grlmediini (kald ki ou kez dei
iklie uram bir halde bulunurlar) sorgulamamz ke
sinlikle sama deildir. Ve bu yaplarn birok alanda
ayn zellikler sergilediini kefedersek, sz konusu
toplum ya da toplumlarn bilind davranlarn an
lamak konusunda nemli bir aama kaydettiimiz sonu
cuna varma hakkm kendimizde buluyoruz.
Pek fazla nemli olmayan bu rnei kasten setim,
nk baz ada toplumlardan alnmtr. Oysa ilkel
denilen toplumlar sz konusu olduunda yntemimin
deerini zaman zaman kabul etmeye hazr gibi grnen
Haudricourtla Granai, ilkel toplumlar daha karmak
toplumlardan kesin olarak ayrmaya aba gsterirler.
Her iki yazar, toplumu btnyle anlamann imknsz
olduunu ileri srer. Oysa gsterdiim gibi, burada
sz konusu olan, toplumu btnyle anlamak (byle
bir giriim szcn tam anlamyla imknszdr) deil,
toplumda kyaslanabilen ve dolaysyla anlaml olan baz
dzeyleri birbirinden ayrmaktr. Kk ilkel kabilelere
oranla bu dzeylerin byk ada toplumlarmzda sa
yca daha fazla ve incelenmesinin daha zor olduu ger
eini kabul ediyorum. Bununla birlikte, fark nitelik
dzeyinde deil, derece dzeyindedir. Ayrca uras bir
gerektir ki, ada bat dnyasnda dilbilimsel snrlar
ender olarak kltrel snrlarla akmaktadr, ancak bu
zorluk alamaz deildir. Dille kltrn baz grnm
lerini birbiriyle kyaslamak yerine, ortak olarak yalnzca
ikisinden birine sahip olan iki toplum ya da alt-
toplumda dille kltrn ayrmsal grnmlerini kyas
layacaz. O nedenle, kendi toplumumuzun denk zel
likleriyle kyaslarken, svirelilerin ya da Belikallarn
Franszca konuma biimleri arasnda bir ilikinin yan
sra, bu toplumlara zg dier zellikler olup olmad
n da kendimize sormamz gerekir. Dil kendisini konu
an kiilerin saysna kar kaytsz iken, toplumsal olay
larn meknsal bir boyutu olduu savma pek de katl
myorum. Bununla birlikte, byk dillerle kk dil-
lerin yaplaryla geliim hzlarnda, konuulduklar bl
genin geniliinin yan sra snrlarnda onlarnkinden
daha byk dilbilimsel blgelerin etkisini tamalar ge
rektiini ncelikle ortaya koymak bana mmknm
gibi gelmektedir.
Haudricourtla Granainin metnindeki birok yanl
anlalma iki yanlgya indirgenebilir: Bunlardan biri,
artzamanl (diyakronik) bak asyla ezamanl (senk
ronik) bak asn haksz olarak kar karya getir
mekten; dieri ise, dil -bu, her dzeyde keyfidir- ile
farkl nitelikteki dier toplumsal olgular arasna bir set
ekmekten kaynaklanr. Bu savlar ileri srerken yazar
larmzn, Roman J akobsonm Principes de phonologie
historiqu4(Tarihsel Sesbilimin lkeleri) adl metninin
yan sra mile Benvenistein, yine ayn derecede nl
olan ve dilsel gstergenin keyfiliine ilikin Saussure
yasasn anlamaya alt metnini15bilmezlikten gelme
yoluna gitmeleri olduka dikkat ekicidir.
Yazarlarmz, ilk hususla ilgili olarak, yapsal ince
lemenin dilbilimciyi ya da etnologu ezamanllk ieri
sinde hapsettiini ileri sryor. Bylece bu inceleme,
kanlmaz olarak, ele alnan her durum iin, dier sis
temlere indirgenemeyen bir sistem kurmaya ve dolay
syla dilin tarihiyle evrimini inkr etmeye yol aabilir.
Tamamyla ezamanl olan bir bak as, ayn sesbilgi-
sel (fonetik) realitenin her iki sesbilimsel (fonolojik)
14 R. J AKOBSON, a.g.y., in: N. TROUBETZKOY, Prncipes de phonologie,
Franszca ev., Paris, 1949, s. 315-336.
1:5 E. BENVENISTE, Nature du signe linguistique, Acta lingistica, I, . 1939.
yorumumun da geerli olarak kabul edilebilecei ek
linde savunulacak hibir yan olmayan bir dnceye
srkleyebilir bizi.
Bu sitemi, Avrupal yapsalclara deil de baz Ame
rikal yeni pozitivistlere yneltmemiz gerekir. Ancak,
Haudricourtla Granai burada ciddi bir yanlgya der:
Bilimsel aratrmann baz aamalarnda, bugnk bilgi
ler elverdii lde her iki yorumun da ayn olgular
aklayabileceini dnmek salkl bir davrantr. XX.
yzyla kadar fizik ite bu durumdayd ve belki daha
sonra da hep byle olmutur. Buradaki hata, var olan bu
durumu kabullenmekten deil, onunla yetinip onu a
maya almamaktan kaynaklanmaktadr. Oysa yapsal
zmleme, J akobsonn da fizikilerden alp sk sk
kulland tek zm ilkesi araclyla bu hatadan kur
tulma olanan sunmaktadr: Frustra fit per plura quod
fieri potest per pauciora. Bu ilke bizi, pragmatizm, bi
imcilik ve yeni pozitivizmden farkl bir yne gtrr,
nk en uygun aklamann ayn zamanda geree en
yakn aklama olduu sav, son zmlemede, dnya
nn yasalaryla dnce yasalar arasnda olduu ileri
srlen benzerlie dayanmaktadr.
Ancak, zellikle J akobsonm metnine dayanarak bi
liyoruz ki, artzamanllk (diyakroni) ile ezamanllk
(senkroni) arasndaki uyumazlk byk lde aldat
cdr ve yalnzca aratrmann ilk aamalarnda yararl
dr. Sz konusu metinden kk bir alnt yapacak olur
sak: Statik ile ezamanllk szcklerini eanlaml birer
szck olarak dnmek byk bir hata olur. Statik, bir
kurgu rndr: Bu, varla zg bir tarz deil, olsa ol
sa destekleyici bir bilimsel yntemdir. Bir filmi, yalnzca
artzamanl olarak deil, ezamanl olarak da alglayabili-
riz: Bununla birlikte, bir filmin ezamanl grnm, fi
limden alnan bir tek grntyle snrl deildir. Eza
manl grnmde de bir hareket algs bulunur. Dil iin
de ayn ey sz konusudur. Konuma dili olarak Fran-
szcamn geliimi konusunda yazarlarmzca ileri srlen
dnceleri dorudan yanstan u szler iin de ayn ey
sz konusudur: Bir yandan ezamanllk, statik ve
erekbilimi, dier yandan artzamanllk, dinamik ve me
kanik nedensellii tanmlamak iin yaplan giriimler
ezamanlln erevesini haksz olarak daraltmakta, ta
rihsel dilbilimi mnferit olgularn bir yn haline ge
tirmekte ve ezamanllk sorunlaryla artzamanllk so
runlar arasndaki uurumun yzeysel ve zararl bir ya
nlsamasn oluturmaktadr.16
Haudricourtla Granainin ikinci yanlgs, dille top
lumu tamamyla farkl eylermi gibi gstermekten iba
rettir: Dil, bizi ifte bir keyfilik -gsterene gre sz
cn keyfilii ile ifade ettii fiziksel nesneye gre kav
ramn anlamsal keyfilii- ile kar karya brakr; top
lum ise, birok durumda... doayla... dorudan bir ili
ki kurar,17ki bu onun simgesel eilimini kstlayabilir.
Birok durumday ihtiyatla kullanmakla yetindi
imi ve baka durumlarla da aka ilgilendiimi syle
yebilirim. Ancak, yazarlarmzn st kapal savlarn
ileri srlebilecek en tehlikeli savlar olarak grdm
iin, bu konu zerinde biraz durmam gerekecek.
Benveniste, 1939lardan balayarak, dilbilimcinin
ruhla dnya arasndaki metafiziksel uyum sorununa bir
gn etkili bir ekilde yaklap yaklaamayacan kendi
kendine soruyordu. Bu sorunu imdilik bir tarafa b-
16 R. J AKOBSON, a.g.y., s. 333-334 ve 335-336.
17 HAUDRICOURT ve GRANA, a.g.y., s. 26.
I*35
f
i rakmas daha doru olsa da, yine de ilikiyi keyfi ola
rak nitelemesi, dilbilimcinin bu sorun karsnda kendi
ni savunmasnn bir biimidir...18Haudricourt (ekibin
dilbilimcisi olduu iin), yneltilen her trl eletiriye
kar kendini savunmaya devam eder; bununla birlikte,
bir etnograf ve teknolog olarak, iddia edildii kadar
tekniin doal ve dilin keyfi olmadn bilmektedir.
Bu kartl desteklemek iin ileri srlen dilbilim
sel kantlar bile tatmin edici deildir. Franszcadaki
pomme de terre szc (patates anlamna gelen bu
szcn harfi harfine evirisi yer elmasdr, .n.),
gerekte, elma olmayan ve yerde bulunmayan bir nes
neyi belirten keyfi bir szlemeden mi kaynaklanyor?
Ya da, ayn nesneye ngilizcede potato denildii bilindi
inde, kavramn keyfi nitelii ortaya kmyor mu? Ger
ekte, Franszlarn byk lde baz bilimsel dnce
lerden esinlenerek setikleri bu terim, bu gda maddesi
nin lkemizde (Fransada, .n.) kesin olarak benimsen
mesini salayan ok zel teknik ve ekonomik koullarn
yan sra zellikle bu bitkinin ithal edildii lkede kul
lanlmakta olan szsel biimleri de yanstr. zet olarak,
pomme de terre eklindeki zm yolu, zorunlu olmasa
da, en azndan Franszca iin n ak bir zmd;
nk balangta yuvarlak ve ekirdekli olan her mey
veyi belirtmek iin kullanlan pomme szcnn ilev
sel etkilii, pomme de pin (am kozala), pomme de
chene (mee kozala), pomme de coing (ayva), pomme
de grenade (nar), pomme d orange (portakal) gibi bile
ik szcklerin kullanlmasyla birlikte pekimi ve da
ha da artmtr. Bir takm tarihsel, corafi ve sosyolojik
18 H. BENVENISTE, a.g.y., s. 26.
olgularn yan sra tam anlamyla dilbilimsel eilimleri
aklayan bir tercih gerek anlamda keyfi olarak d
nlebilir mi? Dorusunu sylemek gerekirse, Fransz-
cadaki pomme de terre szc dile zorla dayatlmam,
ancak olas zmlerden biri olarak varlm srdr
mtr (bu szcn zdd pomme de l aitdir; mutfak
dilinde ska rastlanan bu terim, halk dilinde daha fazla
rabet grd iin, eski Franszcada aacn meyvesi
anlamnda kullanlan pomme vulgairein yerini alm
tr). zm, daha nce var olan bir takm olaslklar
arasnda yaplan bir tercihe dayanmaktadr.
Kavram dzeyinde keyfi olan dil, szck dzeyinde
de keyfidir: Bir szcn telaffuzu ile ifade ettii kav
ram arasnda anlalabilir hibir iliki yoktur. rnein,
pomme szcn sylerken, ilk ve son hecelerinde
dudaklar kapatmamz ile bildiimiz yuvarlak meyve
arasnda ne gibi bir iliki kurulabilir?19
Yazarlarmzn burada bavurduu Saussure kural,
yalnzca dilbilimsel tasvir dzeyinde kalmamz kouluy
la tartlmazdr; bu kural, dillerin biliminde nemli bir
rol oynam ve fonetiin doalc metafizik yorumlardan
kurtulmasn salamtr. Bununla birlikte, bu kural,
dilbilimsel dncenin yalnzca bir ann oluturur ve
olaylara biraz daha genel bir bak asyla bakmaya a
ltmz andan itibaren nemi azalr ve kesinlii kay
bolur.
Dncemi basitletirmek iin, dilsel gstergenin a
priori (nsel) olarak keyfi olduunu, ancak a posteriori
(sonsal) olarak keyfi olmaktan ktn sylemem gere
kir. Mayal ste dayal baz rnlerin yapsnda hibir
19 HAUDRICOURT ve GRANAI, a.g.y., s. 127.
ey a priori olarak yoktur. Yaplar gerei u sesli biimi
alrlar: fromage (peynir) ya da daha ok from-, nk
bu nek baka szcklerde de bulunur. Bunun iin, an
lamsal ierii tamamyla farkl olan Franszca froment
szcn, fromage ile ayn anlama gelen ancak deiik
bir fonetik yaps olan ngilizce cheese (peynir) szc
yle kyaslamak yeterlidir. Buraya kadar, dilsel gster
ge keyfi olarak grnmektedir.
Buna karlk, designatuma gre keyfi olan bu
sesbilgisel tercihler, i iten getikten sonra belki de
szcklerin genel anlam zerinde deil de semantik or
tam iindeki konumlar zerinde gzle grlr bir etki
gsterir. Bu tanmlama, a posteriori olarak iki dzeyde
yaplr: fonetik dzeyinde ve szck dzeyinde.
Fonetik alannda, synesthesia (ezamanl alg) olay
lar sk sk incelenip tasvir edilmitir. Gerekte btn
ocuklar ve birok yetikin, genellikle itiraf etmeseler
de, kendiliklerinden sesleri -fonemler ya da mzik alet
lerinin tnlar- bir takm renk ve biimlerle badatrr
lar. Takvim terimleri gibi olduka yaplandrlm olan
baz alanlarda, bu badatrmalar szlk dzeyinde de
grlr. Her ne kadar badatrlan renkler her fonem
iin her zaman ayn olmasa da, yle geliyor ki zneler,
farkl terimler araclyla, rneksemeli olarak ve baka
bir dzeyde sz konusu dilin sesbilimsel ve yapsal zel
liklerine uygun olarak bir ilikiler sistemi oluturur. Sz
gelimi, ana dili Macarca olan biri nl harfleri u ekil
de grr: i ile fyi beyaz, eyi sar, eyi koyu sar, ay bej,
y koyu bej, oyu koyu mavi, yu siyah, u ile yu kan
krmzs. J akobson, bu gzlemle ilgili olarak u sapta
mada bulunur: Renklerin artan tonu en ince nller
den en kaim nllere geii andrrken, ak renklerle
koyu renkler arasndaki kontrast n nllerle arka n
ller -algnn anormal grnd u nlleri hari- ara
sndaki kartl andrr. Yuvarlak n nllerin ift g
rnml nitelii aktr: ile , ak, dank ve seyrek
benekli ok koyu mavi bir fonu; ile ise, pembe be
nekli koyu krmz bir fonu belirtir.20
O halde bu zellikler, her insann kiisel hikyesi ve
zevkleriyle aklanabilecek trde deildir. Biraz nce
bahsettiim yazarlarn de dedii gibi, bu olaylarn ince
lenmesi, psikolojik ve kuramsal adan dilbilimin ol
duka nemli baz grnmlerini aa vurmakla kal
maz21, bizi dorudan fonetik sistemin yani beynin ya
psnn doal temellerini ele almaya sevk eder. Ayn
derginin ileri bir saysnda bu soruna tekrar deinen
David I. Mason incelemesini yle bitirir: Byk bir
olaslkla insann beyninde, orada bulunmas gereken
ses frekanslar haritasna topolojik bakmdan en azndan
ksmen benzeyen bir renk haritas bulunur.. ,22
O halde, Saussure ilkesine gre, hibir eyin baz
ses gruplarn baz nesneleri belirtmeye a priori olarak
itmediini kabul ediyor olsak da, benimsendikten sonra
da bu ses gruplarnn kendilerine bal olan semantik
ierii belirgin bir ekilde etkilemesi dnlemez. ngi
liz airler yksek frekansl nlleri (/den eye kadar)
tercihen solgun ya da az parlak kimi renkleri artr
mak iin seerken, dk frekansl nllerin (f dan ?ya
kadar) zengin ya da koyu renklerle bir ilikisi olduunu
20 Gladys A. REICHARD, Roman J AKOBSON and Elisabeth WERTH, Language
and Synesthesia, Word, cilt 5, no: 2, 1949, s. 226.
21 A.g.y., s. 224.
22 D. I. MASON, Synesthesia and Sound Spectra, Word, cilt 8, no: 1, 1952, s.
41; burada, Martin J oostan sz edilmektedir: Acoustic Phonetics {Lan
guage' e ek: Language Monograph, no: 23 (Nisan-Haziran 1948), II, 46).
fark ettik.23Mallarm, Franszca jour (gndz) ve nuit
(gece) szcklerinin kendi anlamlarnn tersi bir fonetik
deere sahip olmasndan yaknyordu. Franszcayla n
gilizce ayn gda maddesinin adna bir takm farkl fone
tik deerler verdii andan itibaren, terimin semantik ko
numu artk kesinlikle ayn deildir. Yaamnn baz d
nemlerinde srf ngilizce -her ne kadar Franszcam kadar
gelimi olmasa da- konuan biri olarak, anlamlarnda
kk farkllklar bulunmasna karm fromage (Fransz-
cada peynir, .n.) ve cheese (ngilizcede peynir, .n.)
szcklerinin ayn eyi ifade ettiklerini dnyorum:
Fromage, belli bir arl olan yal ve az yumuak bir
maddeyi, youn bir tad artrmaktadr. Peynircilerin
zellikle yal hamur adn verdikleri gday belirtmek
iin kullandklar bir szcktr bu; oysa cheese, daha ha
fif, taze ve biraz da eki olduu ve diler arasnda kolay
ca eridii iin, hemen bende beyaz peyniri artrmak
tadr. O halde, ana peynir, Franszca ya da ngilizce
dnmeme gre benim iin farkl bir ey ifade eder.
Sz varln a posteriori, yani oktan olumu ola
rak dndmzde, szckler keyfiliklerinden ok
ey kaybeder, nk onlara yklediimiz anlam artk
yalnzca bir anlamaya bal deildir. Sz varl, her di
lin, szcn ait olduu anlamlar evrenini yanstma tar
znn yan sra yakn anlamlar belirten baka szcklerin
varl ya da yokluuna da baldr. Sz gelimi, time ve
temps szckleri ngilizcede ve Franszcada ayn anlama
gelmez, nk ngilizcede Franszcadan farkl olarak
weather szc de bulunmaktadr (Franszcada temps
szc zaman anlamnn yan sra hava anlamna
A.g.y. Burada, M. McDERMOTTtan sz edilmektedir: Vocal Sounds in
Poetry\ 1940.
gelir. ngilizcede ise time szc yalnzca zaman an
lamna gelir ve havay belirtmek iin weather kullan
lr, .n.). Buna karlk, ngilizce chair ile armchair sz
ckleri, geriye dnk olarak, Franszca chaise ve fau
teuil szcklerinden daha snrl bir semantik alanda yer
alr. Ayrca, szckler, farkl anlamlara gelen sesteleri
nedeniyle bozulmaya urar. ok sayda kiiden quin
tette., sextuor ve septuor dizisinin artrd anlamlar
belirtmeleri istendiinde, bunlar yalnzca mzik aletle
rinin saysyla ilikilendireceklerini hi sanmyorum:
Quintette szcnn anlam, belli bir dereceye kadar
quinte (ksrk nbeti), sextuomnki ise seks szc
nden etkilenecektir;24 oysa septuor szc, birinci
heceyle ikinci hece arasndaki tereddtl gei nedeniy
le bir gecikme duygusu uyandrmaktadr. Michel Leiris,
edebi yaptnda, szcklerin bilinsizce yaplanmas ko
nusunda giritii aratrmasn bilimsel bir kurama da
yandrr. Burada, bilinten ve usu dnceden ok
uzak bir takm olaylar teleskopta olduu gibi grmek
yerine srf iirsel bir oyunmu gibi alglarsak hakszlk
etmi oluruz, nk bunlar dilbilimsel olgularn yaps
n ok iyi anlamamzda nemli bir role sahiptir.25
Demek oluyor ki, dilsel gstergenin keyfilii geici
olmaktan teye gidemez. aret oluur olumaz, bunun
ynelimi, bir yandan beynin doal yapsna dier yan
dan dier iaretlerin tmne, yani doal olarak bir sis
tem oluturma yoluna giren dilin evrenine gre belirle
nir.
24 Bu bana o kadar doru geliyor ki, diil ek nedeniyle olsa gerek, Franszcada
sextette terimini (ki bu, ngilizce bir terimi andrmaktadr) kullanmaktan
kendimi alamyorum.
2 Michel LEIRIS, la Rgle du jeu. cilt I, Biffures, Paris, 1948; cilt II, Fourbis,
Paris, 1955.
Ayn ekilde, trafik tz de krmz kla yeil
a keyfi olarak belirli semantik deerler yklemitir.
Bunun tersi de olabilirdi. Ancak, krmznn ve yeilin
duyusal yanklaryla simgesel uyumlarn kolayca ters
yz edemeyiz. u anki sistemde, krmz, tehlikeyi, id
deti ve kan; yeil ise, umudu, dinginlii ve bitkilerde
olduu gibi doal bir srecin sessiz akn artrmak
tadr. Peki, krmz gei serbestisinin, yeilse gei ya
sann iareti olsayd ne olurdu? Kukusuz, bu durum
da krmz, insan scaklyla kolay iletiimin bir ifadesi,
yeilse souk ve haince bir simge olarak alglanacakt.
Ksaca, ne krmz yeilin, ne de yeil krmznn tam
olarak yerini alacakt. aret seimi keyfi olabilir, ancak
iaret yine de kendi zgn deerinin yan sra bu deeri
dzenlemek zere belirtici ilevle birleen bamsz ie
riini korur. Eer krmz!yeil kar tl tersyz edilirse,
onun semantik ieriinde gzle grlr bir kayma olu
ur; bu renkler zgn bir deerle ykl birer duyusal
uyar olduu iin, tarihsel olarak var olmaya baladklar
andan itibaren keyfi olarak dzenlenmesi mmkn ol
mayan geleneksel bir simgebilimin dayanaklar olduu
iin krmz krmz, yeil de yeil olarak kalacaktr.
Dili bir tarafa brakp da baka toplumsal olgular
ele alrken hayretle grdk ki Haudricourt, corafi or
tam ile toplum arasndaki ilikilere ilikin grgl ve do
alc bir anlayn cazibesine kendini kaptrm, halbuki
her ikisini bir araya getiren ilikinin yapay niteliini ka
ntlamaya can atan bizzat kendisiydi. Dilin o denli keyfi
olmadn bylece gstermi bulunuyorum; ancak do
ayla toplum arasndaki iliki, sz konusu metinde id
dia edildiinden daha fazla keyfidir. Her mitolojik d
ncenin, her ritelin, semantik bir sistem iinde algla
nabilen bir deneyimin yeniden dzenlenmesinden ibaret
olduunu hatrlatmama gerek var m acaba? Deiik
toplumlarn baz doal rnleri benimsemeleri ya da
reddetmelerinin -ve onlar benimsemeleri durumunda
nasl kullandklarnn- ardndaki nedenlerin, bunlarn
dsal zelliklerinin yan sra onlara yklenen simgesel
deerlerden kaynaklandn da hatrlatmama gerek var
m? Btn kitaplardaki rnekleri burada ele almak yeri
ne, idealizminden kuku duyulmayan tek otorite olan
Marxn rneiyle yetineceim. Ekonomi Politiin Ele
tirisine Katk adl yaptnda, insanlarn deerli madenle
ri neden deer ls olarak setii zerinde durur. Al
tn ve gmn doal zellikleriyle ilgili birok neden
sralar: homojenlik, nitelik deimezlii, istenilen par
aya blnebilirlik, zgl arln yksek olmas, az
bulunurluk, akkanlk ve bozulmazlk. Ardndan, yle
devam eder: Dier yandan, altnla gm olumsuz an
lamda ar bol, gereksiz rnler deillerdir yalnzca;
ayrca estetik zellikleri nedeniyle, lksn, ziynetin,
pek k giyinip taktrma ihtiyacnn doal bir malze
mesi, ksaca atafatla zenginliin olumlu bir biimi ol
mulardr. Bir bakma, yeralt dnyasndan karlan ve
kat hale getirilen ktan yaplmlardr; gerekte g
m, btn parlak nlar ilk karmlaryla yanstrken,
altn en gl renk olan krmzy yanstr. Ancak renk
duyusu, genel anlamda, estetik anlaynn en popler
biimidir. J acob Grimm, deiik Hint-Avrupa dillerinde
deerli madenlerin adyla renkleri birletiren etimolojik
ilikileri gsterdi.26
26 K. MARX, Critique de conomiepolitique, ev. Lon Rmy, Paris, 1899, s.
216.
O halde Marx, bizi, hem dille hem de insann dn
yayla kurduu ilikilerle ilgili simgesel sistemler kar
maya davet etmektedir. Gnlk yaamn alkanlklar,
toplumsal bir retim ilikisinin kolay ve olaan bir e
kilde bir nesne biimini alabilecei izlenimini uyandr
maktadr bizde.
Ancak, birok toplumsal yaam biiminin -ekono
mik, dilbilimsel, vb.- birer iliki olarak ortaya kt
andan itibaren, ilikilerin genel kuram olarak alglanan
antropolojinin yan sra toplumlarm ayrc niteliklere
-ki bunlar, kendilerini belirleyen iliki sistemlerine z
gdr- gre analizinin yolu alr.
TOPLUMSAL
RGTLENME
BLM VI
Etnolojide Arkaizm (Eskillik) Kavram1
Btn eksikliklere ve hakl eletirilere karn, bize yle
geliyor ki ilkel terimi, ondan daha iyi bir terim olma
d iin, ada etnoloji ve sosyoloji terimler szln
de kesin olarak yerini almtr. O halde, burada ilkel
toplumlar inceleyeceiz. Peki, ilkel deyince ne anl
yoruz? Genellikle, bu terimin anlam yeterince aktr.
Biliyoruz ki ilkel terimi, yazdan habersiz kalan ve o
nedenle de titiz bir tarihinin aratrma yntemlerinden
syrlan, ancak yakn bir tarihte mekanik uygarln ya
ylmasndan etkilenen ve dolaysyla toplumsal yaplar
ve dnya grleri gerei ekonomi ve politik felsefede
temel saylan baz kavramlara yabanc kalan ok sayda
ki insan topluluklarn ifade etmektedir. Peki, ama snr
izgisi nerededir? Meksika, birinci lt tamamen,
ikinci lt ise ksmen salar. Eskil (arkaik) Msrla
eskil in bir etnoloji aratrmasna tabi tutulduysa, ku
kusuz, yazy bilmediklerinden deil, muhafaza edilen
1 Su balk altnda yaymlanmtr: Cahiers internationaux de sociologie, cilt
12, 1952, s. 32-35.
belgelerin miktar baka yntemlerin kullanlmasn ge
rektirmeyecek kadar yetersiz olduundandr; ne Msr
ne de in, mekanik uygarlk alannn dnda kalmtr;
bilakis, her iki lke zaman iinde bu uygarl amtr.
Buna karlk, halkbilimcinin imdiki zamanda ve me
kanik uygarlk alan kapsamnda iini yapmas, onu et
nologdan soyutlayamaz. On yldan bu yana, Amerika
Birleik Devletlerinde olaanst bir deiime tank
oluyoruz: Kukusuz bu, ilkin ada Amerikan toplu-
mumun iine girdii manevi bunalmn bir gstergesidir
(nk bu toplum kendinden kuku duymaya ve her
geen gn kendini daha da saran bu gariplik duygusu
nun etkisiyle kendini daha yeni yeni tanmaya balam
tr); ancak ayn zamanda, fabrikalarn, yerel ve ulusal
kamu alanlarnn, kimi zaman da en st devlet kuramla
rnn kaplarn etnologlara amakla bu toplum, etnoloji
ile dier insan bilimleri arasndaki farkn nesneden daha
ok yntemde olduunu st kapal olarak bize bildir
mektedir.
Bununla birlikte, burada yalnzca nesneyi ele almak
istiyoruz. Zira kendisine zg nesne duygusunu yitiren
Amerikan etnolojisinin, kurucularnn getirdii yntemi
-son derece grgl olmasna karn anlalr ve titiz bir
yntem- bir tarafa brakp ou kez kolayc olan top
lumsal bir metafizikten ve baz belirsiz aratrma yn
temlerinden yana tercih yaptn grmek son derece a
rtcdr. Bu yntem, ancak kendi zel nesnesinin -ve
onun zgl nitelikleriyle ayrc elerinin- daima iyi bi
linmesi kouluyla kendini kabul ettirebilir ya da hakl
olarak geliebilir. Henz bu noktaya ulam deiliz.
Kukusuz, ilkel terimi, etimolojik anlamnn ierdii
ve vadesi dolan bir evrimciliin yol at karklklar
m
dan kesinlikle uzak gibi grnmektedir, ilkel bir halk,
geri kalm ya da geri braktrlm bir halk deildir; u
ya da bu alanda, uygar toplumlarm baarlarn bile ge
ride brakan bir keif ve uygulama dehasna da sahip
olabilir. Sz gelimi, Avustralya toplumlarmdaki aile r
gtlenmesine ilikin yaplan aratrmalar gerek anlam
da planl bir sosyolojiyi ortaya karmtr; Melanezya
da duygusal yaamn karmak bir hak ve ykmllk
sistemiyle btnletii ve hemen her yerde kiisel ter
cihlerle toplumsal dzenin srdrlebilir -her zaman
uyumlu olmasa da- bir bireimini kurmak iin dini duy
gularn kullanld grlmektedir.
lkel bir halk, ou kez tarihinin gidiat hakknda
bilgi sahibi olamasak da, tarihsiz deildir. Seligmann
Yeni Gine yerlileri konusundaki aratrmalar,2gr
nrde ok sistematik olan toplumsal bir yapnn bir dizi
olaan olay sayesinde nasl ortaya kp ayakta kaldn
gstermektedir: savalar, gler, hasmlklar, keifler.
Stanner, ada bir toplumda akrabalk ve evlilik yasa
snn resmen ilanna yol aan tartmalardan sz eder:
Komu bir kavmin retilerini benimseyen reform yan
ls J n Trkler, eski kuramlarn basitliini de ieren
daha karmak bir sistem getirmiler; kabilelerinden
birka yl uzakta kalan baz yerliler ise, geri dndkle
rinde yeni dzene artk uyum salayamamlar.3Gn
mzde Amerikadaki Hopi kabilelerinin says, dalm
ve karlkl ilikileri iki yzyl ncekiyle bir deildir.4
Btn bunlar biliyoruz, ama bundan nasl bir sonu
2 C. G. SELIGMAN, The Melanesians o f British New Guinea, Londra, 1910.
3 W. E. H. STANNER, Murinbata kinship and totemism, Oceania, ciit 7, no: 2,
1936-1937.
4 R. H. LOWIE, Notes on Hopi clans, Anthropological Papers of the American
Museum of Natural History, cilt 30, s. 6, 1929.
karabiliriz? yle: Szmona ilkel olanlarla (bunlar,
mutabakat gerei byle nitelendirilmi olup etnologun
aratrd topluluklarn hemen hemen hepsini kapsa
maktadr) ender rastlanan birka gerek yerli (Marcel
Maussun ders notlarna gre,5bunlar yalnzca Avust
ralyalIlarla Fuegienslerden olumaktadr) arasnda bir
ayrm olduu -teoride anlalamaz ve pratikte uygula
namaz olan bir ayrm. AvustralyalIlar hakknda ne d
nlmesi gerektiini biraz nce grdk. Peki, hi tarihi
olmadan yaama ayrcalna sahip olan yalnzca Fue-
gienslerle (baz yazarlar bunlara birka Gney Amerika
l kabile daha eklemektedir)6baz Pigme gruplar mdr?
Bu tuhaf sav iki kanta dayanmaktadr. lkin, bu halkla
rn tarihini kesinlikle hi bilmiyoruz ve szl gelenek
lerle arkeolojik kalntlarn hi olmamas ya da az olma
s nedeniyle ona hibir zaman eriemeyiz. Ancak bu, on
larn bir tarihi olmad anlamna gelmez. kinci olarak,
bu halklar, tekniklerinin ve kurumlarmn eskillii ne
deniyle, on bin ya da yirmi bin yl nce yaam olan
ok eski topluluklarn toplumsal durumlarna bakarak
yeniden canlandrabileceimiz eyi artrmaktadr.
Buradan, bu uzak gemi dnemde nasl idilerse gn
mze kadar da yle kaldklar sonucuna varyoruz. Baz
durumlarda neden bir eyler olduunu, baz durumlar
da ise neden hibir ey olmadn aklama grevini fel
sefeye brakyoruz.
Felsefi planda kabul grse de bu tartma sonusuz
gibi grnmektedir. O halde, kuramsal olarak kabul
edelim ki, baz kk etnik gruplar insanl douran
5 Marcel MAUSS, ManueldEthnographie, Paris, 1947, s. 1, no: 1.
6 J . M. COOPER, The South American Marginal Cultures, Proceedings o f the
8th American Scientific Congress, Washington, 1940, cilt II, s. 147, 160.
kararsz hareketin gerisinde kalmtr: Ya ilk saflklar
nn en iyi tarafn u ana kadar korumalarn salayan
zor fark edilebilir bir yavalkla geliim gstermiler, ya
da tersine, vaktinden nce baarszla uram olan ge
liim dngleri onlar mutlak bir devinimsizlik iinde
brakmtr. Gerek sorun bu ekilde ortaya konmaz. u
an grnrde eskil olan u ya da bu ilkel topluluu ele
alrken, kukusuz olumlu deil de -varsaymn ideolojik
olduunu ve ispatlanamayacan grdk- olumsuz ola
rak karar vermeyi salayacak baz ltler bulabilir mi
yiz? Bu olumsuz tantlama bilinen ve ele alman her vaka
iin uygulanrsa, sorun teorik olarak deil de pratik ola
rak zlecektir. Ancak bu durumda, zmemiz gere
ken yeni bir sorunla daha kar karya kalabiliriz: Ge
mii bir tarafa brakrsak, ilkel denilen toplumlar a
da ya da uygar adn verdiimiz toplumlardan ayran
belirgin yapsal nitelikler nelerdir?
Baz Gney Amerika toplumlarmn durumunu tart
rken -ki ksa bir sre nce ilk eskillik varsaymn
bunlarla ilgili olarak ileri srmtk- ite bu sorunlar
anmsatmak istiyoruz.
o
Martiustan sonra,7tropikal Amerikadaki yerli kltrle
ri iki byk kategoriye ayrmak etnologlar iin bir al
kanlk haline gelmitir. Orenoque-Amazon sistemine
bal sahil kltrlerinin en belirgin zellikleri unlardr:
ormanlk blgede ya da ormana yakn kylarda yerle
im, ilkel bir tarm teknii, tarma alan geni arazi
zerinde birok sebze-meyve tr yetitirme, belirgin
C. F. Ph. von MARTIUS, Beitrge zur Ethnographie..., Leipzig, 1867.
bir toplumsal hiyerariyi ortaya koyan farkllam bir
toplumsal rgtlenme, hem yerli endstrinin hem de
toplumun btnleme derecesinin belirtisi olan geni
toplu yerleimler. Arawaklar, Tupiler ve Caribler, de
iik derecelerde ve baz blgesel farkllklarla birlikte
bu karakteristik zellikleri tamaktadr. Bununla birlik
te, orta Brezilyada daha ilkel kltre sahip baz toplu
luklar yaamaktadr. Kimi zaman gebe bir yaam s
ren ve kalc toplu konutla anak mlek yapmndan
habersiz olan bu topluluklar sebze ve meyve toplayarak
yayorlard; ancak, yerleik dzene getiklerinde, onlar
iin artk yan bir megale saylan bahvanlktan daha
ok bireysel ya da toplu avcla bavuruyorlard.
Martius, dilleri ve deiik kltrel grnmleri farkl
olan topluluklar tek bir kltrel ve dilbilimsel familya
altnda, Ge ad altnda, toplayabileceini sanmt; XVI.
yzyl gezginlerince ky eridinde yaayan Tupilerin
dman olarak tasvir edilen vahi Tapuyalarn torunla
r olarak gryordu onlar: Tupilerin, Amazon kylary
la vadisini ele geirdikleri gler srasnda onlar ierile
re doru srdkleri sanlmaktadr. Biliyoruz ki, bu g
ler ancak XVII. yyzlda son bulmutur ve hatta onlarla
ilgili daha yeni rneklere bile rastlyoruz.
Bu ilgin yap, Brezilyann dousunda ve kuzey do
usunda ky eridiyle Araguaya vadisi arasndaki sava
nalarda yaayan birok Ge kabilesi konusunda merhum
Curt Nimuendajunun son yirmi ylda yapt aratrma
larla sarslmtr. Nimuendaju; Ramkokamekran, Cayapo,
Sherente ve Apinayelerde tahmin edildiinden daha z
gn bir tarm kefediyordu: Bu kabilelerin bazlar, ba
ka yerlerde bilinmeyen baz trler ( Cissus sp.) yetitiri
yordu. Ancak, u szmona ilkel insanlar, zellikle top
lumsal rgtlenme alannda artc derecede karmak
bir takm sistemler ortaya koyuyorlard: baz sportif ya
da trensel yarlar dorulayan devlilie dayal yarlar,
gizli dernekler, erkek dernekleri ve ya snflar. Bu ya
plar, genellikle, ok daha yksek baz kltr dzeyleri
ni de ieriyordu. Bu yaplarn byle dzeylere zg bir
ey olmad ya da u szmona Ge kabilesinin grn
d kadar kuku gtrmez olmad sonucuna varabi
liriz. Nimuendajunun bulgularn yorumlayanlar -zel
likle Lowie ile Cooper-, daha ok ilk aklamay benim
semilerdir. Lowie yle yazar: Canella ve Bororo gibi
kltrlerde anasoylu yarlarn ortaya kmas, bu kuru
mun yerel olarak baz avc ve sebze-meyve toplaycla
rnda ya da olsa olsa bahvanln ilk aamasna takl
kalm kimi halklarda ortaya kabileceini gstermek
tedir. Peki, Gelerle onlarn bat yaylasndaki hemcins
leri Bororolar ve Nambikwarallar byle bir tanm ta
mamyla hak ediyorlar m? Geldikleri daha yksek mad
di yaam ve toplumsal rgtlenme dzeyinden eski ko
ullarn kalnts olarak u ya da bu zellii koruyabil
mi eski bir halk olarak da gremez miyiz onlar? Lo-
wie, zel bir yazma srasnda kendisine nerilen bu
varsayma yle yant veriyordu: Bu seenek anlalabi
lir bir eydir, ancak ak bir rnek verilmedii ve Ca-
nellalar ile Bororolardaki toplumsal rgtlenmenin bu
rnein basit bir biimi olduu gsterilmedii srece,
bu rnek hep kukulu kalacaktr.
Bu soruya birok biimde yant verilebilir: Birincisi,
kukusuz, basit olmasna karn yanltcdr. Bununla
birlikte, Peru ve Bolivyada Cristophe Colomb ncesi
yksek kltrlerde ikici rgtlenmeye benzer bir rgt
lenme tr vard: Inka bakentinin sakinleri, yukar
Cuzco ve aa Cuzco olmak zere iki gruba ayrlmt;
bu gruplamann yalnzca corafi bir nitelii yoktu, n
k trenler srasnda atalarnn mumyalar, in Chou
larnda olduu gibi byk bir gsterile karlkl iki sra
halinde diziliyordu. Karmak toplumsal yapy yanstan
bir plana sahip olan bir Bororo kyne ilikin tasvirimi
zi yorumlayan Lowie, bu konuyla ilgili olarak, Ban-
deliernin yeniden oluturduu biimiyle Tiahuanaco
nun plann bizzat kendisi anmsatr. Ayn ikicilik ya da
en azndan onun temel temalar, Azteklerdeki Kartal ve
J aguar trenleriyle tam uyumasa da, Orta Amerikaya
kadar uzanr. Yerli Xingu ve Machado kylerinde kadn
balkl bir kartaln kafesin iine koyulmas trenlerin
den ve Kutsal J aguar motifinden anlalaca gibi, her
iki hayvan Tupilerle dier Gney Amerika kabilelerinin
mitolojisinde nemli bir rol oynamaktadr. Tupi ve
Aztek toplumlar arasndaki bu benzerlikler dinsel ya
amn baka grnmlerinde de grlr. Tropikal sava
nadaki ilkel kltrlerin basit bir biimini oluturduu
bu somut rnek And dalarnn yksek yaylalarnda da
grlebilir mi acaba?
Yant gayet basittir. Hi kukusuz, yayladaki byk
uygarlklar ile savana ve orman barbarlar arasnda bir
ok iliki kurulmutur: ticari deiimler, askeri keifler,
ileri karakol arpmalar. Chaco yerlileri, nkalarn
varlndan haberdard ve ortada dolaan sylentilere
dayanarak ilk gezginlere bu byleyici krall anlat
yordu. Orellana, Amazonda birok altn eyaya rastla
mtr; ayrca, So Paulo kylarna kadar yaplan kimi
kazlarda Peru kkenli baltalar bulunmutur. Bununla
birlikte, Andlardaki uygarlklarn hzla geliip kmesi
nedeniyle tek tk ksa sreli deiimler olmutur yal
nzca. Dier yandan, Azteklerle nkalarm toplumsal r
gtlenmesini kefe merakl kiflerin yapt tasvirler
den biliyoruz, ancak bu rgtlenme -hi kuku yok- ol
duundan daha fazla dzenli olarak gsterilmitir. Her
iki durumda da, ou kez olduka eski ve kendi arala
rnda heterojen olan ok deiik kltrlerin birbiriyle
geici ilikiler kurduu grlr. ok sayda kabile ara
sndan birinin geici olarak yksek bir konuma gelmesi,
onun zel geleneklerinin btn blgede benimsendii
ve byk eflerinin zellikle oraya yeni gelen AvrupalI
lara bilerek yutturmaya alt bu uydurmacann etki
sini gsterdii sonucuna varamayz. Smrgeletirilmi
halklarnn -sradan kiiler ya da sadece bylenmi ta
nklar olsun- baz basit olanaklarla bu modeli ykn-
meye alt gerek anlamda bir krallk ne Peruda ne
de Meksikada grlmtr. st ve alt kltrler arasn
daki benzerlikler daha derin bir takm nedenlerden
kaynaklanmaktadr.
kici rgtlenme, gerekte, her iki kltr trne
zg ortak niteliklerden biridir yalnzca. Bu nitelikler
en karmak ekilde dalmtr. Corafi uzakla ve sz
konusu kltrn dzeyine bal olmakszn, kaybolduk
lar gibi tekrar ortaya karlar. Btn kta genelinde, te
sadfen dalm olduklar izlenimini verirler. Bu nite
liklerin, byk bir uygarlkta kimi zaman mevcut oldu
u kimi zaman olmad, kimi zaman toplu halde kimi
zaman da ayr ayr bulunduu ve grkemli bir ekilde
gelitii ya da en dk kltrde titizlikle korunduu
grlr. Bu durumlarn her birini yaylma olaylaryla
nasl aklayabiliriz? Her durum iin tarihsel bir iliki
bulmamz, onun tarihini belirlememiz ve glere ilikin
bir yol haritas izmemiz gerekir. Byle bir grev yalnz
ca imknsz deil, ayn zamanda geree de aykrdr,
nk gerek btn toplumsal koullar olduu gibi
yanstr. Toplumsal ve yerel nedenleri Cristophe Colomb
ncesi Amerikan tarihi adn verdiimiz tarihin balan
gcndan ok ncesine dayanan byk bir badatrma-
clk (senkretizm) olaydr bu ve salkl bir yntem iz
lemek istiyorsak, bu olay, Meksika ve Peru st kltr
lerinin doup gelitii bir ilk durum olarak kabul etme
miz gerekir.
Bu ilk durumun bir benzerine imdiki savana alt kl
trlerinde tekrar rastlamamz mmkn mdr acaba?
Kesinlikle deil: Gelerin kltr dzeyi ile Maya kltr
nn balanglar ya da Mexico vadisinin eskil dzeyleri
arasnda gzle grlr bir gei, dolaysyla yeniden ku
rabileceimiz herhangi bir aama bulunmamaktadr.
Kukusuz btn bunlar ortak bir temelden gelmektedir;
ancak, u anki savana kltrleri ile eski yayla uygarlklar
arasnda bir yerde aramamz gerekir bunu.
Birok belirti bu varsaym dorulamaktadr. Yakn
bir gemie kadar, btn tropikal Amerikada greli ola
rak gelimi kimi uygarlk merkezlerini ilkin arkeoloji
bulmutur: Antiller, Marajo, Cunani, aa Amazon,
Tocantins nehri deltas, Mojos ovas, Santiago del
Estero; ayrca, Orinoco vadisinin yan sra baka blge
lerde bulunan ve ekip almas gerektiren byk ya-
zlkayalar. Gnmzde, bu ekip almasna ilikin ar
pc uygulamalara, topra tarma aan ve bahvanlk
yapan Tapirapelerde de rastlyoruz.8Tarihsel dnemin
balarnda, Orellana, Amazon boyunca grd ok sa
ydaki gelimi eitli ekinlere hayran kalmt. Uygar-
8 H. BALDUS, Tapirape Kemikleri, Revista do Arquivo Municipal, So Paulo,
1944-1946.
lklarmn doruk noktasndayken alt kabilelerin, belirti
lerini demin anmsattmz bu canlla en azndan belli
lde katlmadklar varsaymnda bulunabilir miyiz?
kici rgtlenme savana topluluklarnn ayrmsal bir
niteliini oluturmaz: Ormanda yaayan Parintintin 1er
ve Mundurukularda bu rgtlenmenin varlna iaret
etmitik; Tembeler ve Tukunalarda da olmas muhte
meldir, ancak Brezilyann her iki ucunda yaayan
Arawaklar ve Palikurlarda kesinlikle mevcuttur. Yukar
Machadoda yaayan Tupi-Kawahiblerde bunun kalnt
larna bizzat biz rastladk; yle ki, Tocantins nehrinin
sa kysndan Rio Madeiraya dek uzanan alan kh
anasoylu kh babasoylu bir ikici rgtlenme alan ola
rak tanmlayabiliriz. Gney Amerikadaki ikici rgt
lenmeyi en ilkel topluluklarn tipik bir zellii olarak
tanmlamamz mmkn deildir, hele hele daha yksek
bir kltre sahip usta birer bahvan ve kafatas avcs
olan ormandaki komularnda da bu zellik mevcutsa.
Savanadaki halklarn toplumsal rgtlenmesini,
aal vadilerdeki ve nehir kylarndaki komularn r
gtlenmesinden ayr tutmamamz gerekir. Buna karlk,
kimi zaman, ok farkl kltrlere sahip baz kabileleri
arkaik denilen bir dzeye yerletiriyoruz. Bororo rnei,
bu yanl benzetmelere ilikin olduka ilgin bir kant
oluturmaktadr. Kimileri, von den Steinenm bir met
nine dayanarak onlar gerek anlamda ilkel ya da
onun gibi bir ey olarak gsterir: Krlarda yabani kk
toplamaya alkn olan kadnlar, krpe bitkileri kesmeye
ve yenilebilir kk bulma umuduyla zenle topran alt
n stne getirmeye balad. Bu avc kabilesinin, gerek
tarmn ne olduu konusunda herhangi bir bilgisi yoktu
ve yumrularn gelimesini beklemeye pek tahamml
yoktu.9Bundan u sonuca varyoruz: Bororolar, boyun
eecekleri kiflerle karlamadan nce yalnzca avclk
ve toplayclkla yayordu. Bu u demektir: yorumun
yerlilerle deil de Brezilya askerlerinin baheleriyle ilgili
olduunu ve ayn yazarn Bororolar medeniyetin ni
metlerine aldrmyor eklindeki szlerini ihmal etmek.
Nkteli niteliklerini kavrayabilmek iin, bu aklama
lar, u szmona barlarnn etkisiyle dalan Bororo
toplumuyla ilgili olduka canl bir tablo oluturan
balama oturtmamz yeterlidir. Bu aklamalardan neyi
anlyoruz? O dnemde Bororolarm topra ilemedikle
rini mi? Elli yl akn bir sreden beri smrgeciler ta
rafndan kovalanp ldrldklerini mi? Yoksa yerlile
rin, askeri karakollarn bahelerini yamalamay kendi
kendilerine topra ap tarma hazr hale getirmekten
daha avantajl grdklerini mi?
Birka yl sonra (1901de), Cook, rio Ponte de
Pedrann (So Loureno nehrinin o zamanlar pek bi
linmeyen bir kolu)10kysnda yaayan Bororolarda k
k sar msr tarlalarna rastlar. Radin, rio Vermelho
dan bamsz kalan kylerle ilgili olarak yle yazar:
Bororolar, Thresa Christina kolonisinde pek tarm
yapmyordu ve belki de o nedenden tr Profesr von
den Steinen, bask altnda tarm yaptklarn grdn
den onlarn hibir zaman bir tarm kabilesi olmadklar
sonucuna varmtr. Ancak Fric, henz yabani olarak
yaayanlarda zenle ilenen baz tarlalara rastlam
tr...11 Dahas, ayn yazar, tarmla ilgili bir treni, ilk
9 A.g.y., s. 580.
10 W. A. COOK, The Bororo I ndians of Matto Grosso, Brezilya, Smithsonian
Miscellaneous Collection, cilt 50, Washington, 1908.
11 V. FRIC and P. RADIN, Contributions to the Study of the Bororo I ndians,
Journal o f the Royal Anthropological Institute, cilt 36, 1906, s. 391-392.
rnlerin duayla kutsanmas trenini tasvir eder:
rnlerin dua okunmadan tketilmesi lmlere yol
aabilirdi, o nedenle daha yeni olgunlaan msr baa
nn ykanp, durmadan oynayp ark syleyen, sigara
ien ve ardndan kendinden geen aroetorrari'nin (a
man) nne konmas gerekirdi. Btn kaslar titreyen
bu zat, srekli lklar atarak bu baa srrd. Byk
bir av hayvan vurulduu ya da byk bir balk yaka
land zaman da ayn tren yaplrd. Bororolar, dua
okumadan et ya da msr yiyen herhangi bir kiinin
yaknlaryla beraber leceine inanyordu.12Rio Ver-
melho yerlileri dnda, Bororo toplumunun 1880-1910
yllar arasnda tamamyla daldn dndmzde,
yerlilerin bu kadar ksa ve trajik bir srede yeni mahsu
l karmak bir ritelle dllendirmeye zaman bulmu
ya da byle bir zahmete katlanm olabileceklerini kabul
etmemiz pek kolay deildir.
O halde sorun, Gney Amerikada gerek anlamda
avclarn ya da toplayclarn varlndan sz edip edeme-
yeceimizdir. Gnmzde baz kabileler ok ilkel g
rnmektedir: Paraguayda Guayakiler, Bolivyada Siriono
lar, Tapajoz pnarlar yaknlarnda yaayan Nambikwara
lar ve Orinoco vadisindeki toplayclar. Bununla birlikte,
bahvanlktan tamamen habersiz olan kabileler ender
dir ve her biri, daha yksek dzeydeki baz gruplar ara
snda soyutulmu bir halde bulunmaktadr. Bu kabilele
rin her birinin tarihini bilseydik, onlarn zel koullar
n, kalntlar olduklar dnlen eskil dzeye ilikin
varsaymdan daha iyi kavrayabilirdik. Ayrca, genellikle,
avclk, balklk ve toplaycln yerini almay baara
mayan ilkel bir bahvanlk icra ediyorlard. Kendilerine
12 V. FRI c and P. RADIN, a.g.y.
dayatlan yeni yaam koullar nedeniyle, onlarn eski
iftiler deil de meslee yeni balayan iftiler oldukla
rn kantlamak iin yeterli deildir bu.
Merhum Peder J . M. Cooper, tropikal Amerika kabi
lelerinin iki ana gruba ayrlmasn neriyordu: Bunlara
srasyla orman grubu ve marjinal grup adn tak
mt; marjinal grubu savana ve ormanii olmak
zere tekrar ikiye ayryordu.13Ancak, pratik bir fayda
saladklar ve olgularn bo yere tasvir edilmesinin
nne getikleri iin burada yalnzca ana gruplar ele
alacaz. Savanann eskil bir dnemde meskn olduu
na ilikin hibir kant ya da sylenti yoktur; tersine, y
le grnyor ki savana kabileleri, imdiki yerleim
alanlarnda bile ormana zg bir yaam biiminin kaln
tlarn korumaya almaktadr.
Hibir corafi ayrm, savana ve orman eklindeki
ayrm kadar Gney Amerika yerlisinin kafasna yerle
memitir. Savana, yalnzca bahvanlk iin deil yabani
rnlerin toplanmas iin de elverisizdir: Bitki rts
ve hayvan bakmndan fakirdir. Oysa Brezilya orman,
meyve ve av hayvanlarndan geilmemektedir ve toprak,
srld lde zengin ve verimli kalmaktadr. Orman
bahvanlaryla savana avclar arasndaki kartln
kltrel bir anlam olabilir, yoksa herhangi bir doal
temeli yoktur. Tropikal Brezilyada, ormanla nehir ky
lar, bahvanlk, avclk ve balkln yan sra sebze-
meyve koparma ve toplama ileri iin de en uygun or
tam oluturur. Ve eer savana fakirse, btn alardan
fakirdir. Savana halklar tarafndan korunan bahvanlk
ncesi bir tarm ile yaklm ormansal alanlardaki bah
vanla dayal yksek bir tarm arasnda ayrm yapa
13 J . M. COOPER, a.g.y.
mayz: Zira orman halklar, yalnzca en iyi bahvan ol
makla kalmadklar gibi, ayn zamanda en iyi rn ko-
parcs ve toplaycsdrlar. Bunun nedeni olduka ba
sittir: Ormanda, baka yerde olduundan daha fazla top
lanacak eyler vardr. Bahvanlk ve toplayclk her iki
ortamda da mevcuttur, ancak bu yaam biimleri her
ikisinde eit dzeyde gelimemitir.
Orman toplumlarmm doal ortam zerindeki bu
byk egemenlikleri hem yabani hem de yetitirilmekte
olan trleri de kapsar. Bitki rts, tropikal ormann
dousundan batsna kadar deiiklikler gsterir; ancak
yaam biimi, kullanlan bitki trlerinden daha az dei
iklik gsterir: u ya da bu palmiye aacndan yaplan
sepet ya da hasr ileri birbirine ok benzer; uyuturucu
maddeler, deiik bitkilerden elde edilmelerine karn,
trenlerde ayn ileve sahiptir. rnler deise de det
ler olduu gibi kalr. Dier yandan, savana gerekircilii
nin yalnzca olumsuz bir etkisi vardr; yeni olanaklara
yol amaz, ancak ve ancak ormann olanaklarn kstlar.
Savana kltr diye bir ey yoktur. Bu terimle belir
tilmek istenen, orman kltrnn hafifletilmi bir bii
mi, zayf bir yansmas, gsz bir taklididir. Baz topla
yc halklarn, bahvanlarla ayn nedenlerle orman yer
leimlerini tercih ettikleri ya da, daha dorusu, mm
kn olsayd ormanda kalacaklar sanlmaktadr. Ancak
ormanda yaamyorlarsa, kendilerine zg olan u s-
zmona savana kltr nedeniyle deil de ormandan
kovulduklar iindir. Sz gelimi Tapuyalar, byk Tupi
gleri nedeniyle blgenin ilerine doru ekilmek zo
runda kalmlardr.
Bu durumu ortaya koyduktan sonra, yeni yerlei
min u ya da bu vakada olumlu bir etki yarattn kabul
etmek durumundayz. Bororolarda av yetenei, kuku
suz, Paraguay nehrinin orta kolunun av bakmndan
zengin bataklklar nedeniyle ortaya km ya da geli
mitir; ayrca, balkln Xingu eyaletinin ekonomi
sindeki pay, Aetolarla Kamayuralarm geldii kuzey
blgelerinde olduundan kesinlikle daha nemlidir.
Ancak savana kabileleri, bulabildikleri her frsatta, or
mana ve orman yaamnn koullarna skca sarlrlar.
Btn bahvanlk, balca akarsular boyunca uzanan
-savanada da ayn durum sz konusudur- dar orman e
ridinde yaplr. Gerekte, orman dnda bir yerde tarm
yapmak mmkn deildir ve efsaneye gre Bakairiler,
manyokasm krda ekmeye gidecek kadar aptal olan ala-
geyikle alay ederler.14 Yerliler, zanaatlar iin gerekli
olan baz rnleri bulmak amacyla uzun yollar katedip
ormana gelirler: iri bambu, hayvan kabuu ve tohum.
Yabani bitkilerin yetitirilmesi daha da artcdr. Or
man kabileleri bu konuda byk bir bilgi ve beceriye
sahip: rnein, baz palmiyelerin znden niasta elde
edilmesi, siloya konan tohumlarn alkoll mayalanmas
ve zehirli bitkilerin gda olarak kullanlmas. Savana
halklar ise, baka trl karlanan bir beslenme dze
ninin eksikliini birdenbire gidermek zorundaymlar
gibi, hemen tketmek zere yma usul sebze meyve
toplamakla yetinirler. rn koparma ve yerden toplama
yntemleri bile verimsiz ve basit gibi grnmektedir.13
14 K. VON DEN STEINEN, a.g.y, s. 488.
1? C. LVI-STRAUSS, On Dual Organization in South America. America
Indigena, cilt 4, Mexico, 1944; The Tupi-Kawahib. Handbook o f South Ame
rican Indians iinde, Smithsonian I nstitution, cilt V. Washington, 1948.
Bayan de Queiroz bu dnceyi ok ustaca eletirmitir; Sherent mitoloji
siyle ritellerinin birok nemli zelliine dayanarak, bu yerlilerin uzun bir
dnem boyunca savanada yaadklar sonucuna varmtr. Her ne kadar Yeni
stteki dnceler yalnzca tropikal Amerika iin geer-
lidir; ancak doru olsalar da, gerek eskillik varsaymn
ileri srebileceimiz her durumda kullanlabilen daha
genel bir geerlie sahip bir takm ltler ortaya koy
mamz salar. Bu durumda kukusuz hep ayn sonuca
varlabilir: Gerek eskillik arkeologla tarihncesi alar
uzmannn iidir; ancak, kendini gnmzde yaayan
toplumlar aratrmaya veren etnologun, bu niteliklere
sahip olabilmeleri iin bu toplumlarm yaam, ayakta
kalm ve yleyse deimi olmalar gerektiini unut
mamas gerekir ya da yalnzca eskil bir durumu art
racak kadar basit bir rgtlenme ve yaam koullarna
yol aan bir deiiklik gerilemeden baka bir ey deil
dir. imizde bir eletiri yaparak, bu szde eskillii ger
ek eskillikten ayrmamz mmkn mdr?
Bir toplumun ilkellik sorunu, genellikle, o toplu
mun yakn ya da uzak komularyla oluturduu aykr
lklarla ortaya konur. Bu toplum ile bunun en kolayca
kyasland dier toplumlar arasndaki kltrel dzey
de bir farkllk grlr. Gnlk kullanmlarn neolitik
dneme dayandrdmz -nk bunlar genellikle yeni
bulunmamtr- yntemlerin yokluu ya da eksiklii ne
deniyle, bu toplumun kltr ok zayftr ve kalc ko
nut yapm, bahvanlk, hayvanclk, ta cilalama, do
kumaclk, mlekilik gibi konularda doru drst bil
gisi yoktur: Genellikle farkllam bir toplumsal rgt-
Dnyada Kanada'dan Peru'ya dek yaylan baz mitolojik temalar belli bir
kabilenin ekonomik tarihine gre yorumlamak tehlikeli olsa da. burada bir
sknt olduunu aka kabul ediyorum. Kr. Maria I saura PERERA DE
QUEIROZ, A noo de arcaismo em etnologia e a organizao social dos
Xerente, Revista de Anthropologia, cilt I, no: 2, So Paulo, 1953, s. 99-108.
lenme bu niteliklerle badatrlr -her ne kadar bu son
durumda tmevarm pek kesin olmasa da. Kukusuz,
dnyann baz blgelerinde bu aykrlklar henz vardr
ve stelik ada dnemde bile olmaya devam etmekte
dir. Bununla birlikte, bunlar, burada ele aldmz srf u
szde eskillik vakasna zg deildir: Bu demektir ki
sz konusu toplumlar, daha gelimi olan komularn
dan her bakmdan deil de yalnzca baz bakmlardan
ayrlr ve baka alanlarda birok ortak benzerlik tarlar.
Daha nce de yorumladmz en arpc rnek ikici
rgtlenme rneidir. Bu rgtlenme biimi, Gney
Amerikada en ilkelinden en gelimiine kadar - tabi
aradakileri de unutmamak gerekir- birok topluma zg
olan ortak bir eyi oluturur. Bororolar ve Nambikwara
larn dilleri, ayrca, bu kabilelerin corafi alan dnda
kalan ve daha yksek uygarlklara ait bir takm leheler
le belirgin benzerlikler tar; her iki grup arasnda ol
duka farkl olan d grn, birinde gneyli dierinde
ise kuzeyli bir kkeni artrmaktadr. Toplumsal r
gtlenme, baz aile kurumlan, politik kurumlar ve mito
loji iin de ayn ey sz konusudur; bunlarn hepsi, en
gelimi biimleri darda aranmas gereken u ya da bu
zellii artrr. O halde, eer eskillik sorunu baz
toplumlar arasndaki farkllklarn gzlemlenmesiyle or
taya konuyorsa, hemen belirtmek gerekir ki, szde eskil
toplumlarda bu farkllklar kesinlikle btne yaylamaz:
Kartlklar dengede tutan bir takm benzerlikler de
vardr.
imdilik, u szmona eskil toplumu dier top-
lumlara gre deil de kendi iyaps erevesinde ele
alalm. Bizi, benzersiz bir manzara bekliyor: Bu yap
uyumsuzluk ve elikilerle doludur. Nambikwara rnei
bu bakmdan olduka anlamldr, zira Fransann yars
kadar bir alana dalm olan bu dil ailesi, gnmz
dnyasnda rastlayabileceimiz en ilkel kltr dzeyle
rinden birine sahiptir. En azndan yelerinden bazlar,
kalc konut yapm ve mlekilik konusunda kara ca
hildir; dokumaclk ve bahvanlk ise, en alt dzeyde
bulunur; gerek otoritesi olmayan bir bakann yneti
minde, yabani rnleri toplamak ve alktan lmemek
iin be ya da alt ailelik gruplar halinde geici olarak
bir araya gelerek, gebe bir yaam srerler. Teknikleri
nin o denli ilkel ve rgtlenmelerinin bir o kadar zayf
olmasna karn, Nambikwaralarn kltr birok gi
zem ierir.
Bororolarda, gelimi bir tarmsal ritel ile ilk ba
kta grlmeyen ancak daha dikkatli bir incelemeyle
varl saptanan bir tarm arasndaki kartl anms-
yalm. Nambikwaralar, yakn bir konuyla ilgili olarak
(manyokamn tketildii tropikal Amerikada besinle
zehir srf oraya zg birer kategori deildir) benzer, an
cak ters bir durum arz ederler. Nambikwaralar, zehirle
ldrme konusunda ok ustalar. Zehirli rnleri ara
snda, en fazla gneyde rastlanan ok zehiri bulunur. Ok
zehirini hazrlarken, baka yerlerde olduu gibi herhan
gi bir tren, bir by ilemi ya da gizli bir ilem yap
mazlar. Ok zehirinin reetesi yalnzca bir ana maddeden
ibarettir ve zehir retiminin kesinlikle dinle hibir ilgisi
yoktur. Bununla birlikte, Nambikwaralarn zehir kura
m her trl gizemli dncelere ve doann metafizii
ne dayanmaktadr. Ancak, ne ilgin bir elikidir ki bu
kuram, gerek zehirlerin yapmyla deil, yalnzca onla
rn etkilerini dorulamakla ilgilidir; bununla birlikte,
zararsz ve tamamyla bysel nitelikte olmalarna kar-
m yerlilerce ayn adla belirtilen ve ayn etkiye sahip ol
duklar sylenen dier maddelerin hazrlanmas ve kul
lanlmasnda da bu kuramn ilk planda yer ald gr
lr.
Bilgi bakmndan zengin olmas nedeniyle bu rne
in zerinde durulmaya deer; nk ilkin, szde eskil-
lii saptamak iin nerdiimiz iki lt birden sal
yor. Ok zehrinin, ilk grld yerden bu kadar uzak
bir blgede ve genelde rastladmz kltrlerden daha
dk dzeydeki bir toplumda bulunmas bir dsal
rastlantdr', ancak, bu zehrin -sihirli zehirler de kulla
nan, btn zehirleri ayn terim altnda toplayan ve etki
lerini metafizik bir bak asyla aklayan bir toplum
da- retilmesinin olumlu nitelii, daha da anlaml bir
deer tayan bir isel uyumazlktr-. Nambikwaralarda
srf ana maddeden ibaret olan ok zehrinin varl ve ha
zrlanrken hibir tren yaplmamas, kltrlerinin g
rnrde eskil olan niteliklerinin kendilerine zg bir
ey mi yoksa zayf den bir kltrn kalntlar m
olup olmad sorusunu artc bir biimde ortaya ko
yar. Teoride ve pratikte zehir konusundaki elikiyi,
daha kuzeyde ok zehri hazrlanrken karmak trenler
yaplmamas olgusuyla aklamak daha gerekidir; do
ast nitelikteki bir kuramn, striknin (bir zehir tr)
kknn ilenmesine -ki bu, srf deneysel dzeyde kal
mtr- dayanarak nasl oluturulduunu aklamak pek
mmkn grnmemektedir.
Tek aykrlk bu deildir. Nambikwaralar, her za
man ince bir iilikle cilalanm ta baltalar yapmlar
dr; ancak gnmzde sap yapabildikleri halde, artk
gerektii gibi balta yapamamaktadrlar; frsatlar oldu
unda yaptklar ta aletler, fazlalklar az ok giderilen
dzensiz paralardan baka bir ey deildir. Beslenmele
ri ise, yln byk bir blmnde aalardan koparp,
yerden topladklar sebze ve meyvelere dayanmaktadr;
ancak yabani rnleri tketirken, ormanda yaayan
halklarda rastladmz gelimi teknikleri kullanma
makta ya da onlar stnkr kullanmaktadrlar. Btn
Nambikwara gruplar, yamur mevsimi boyunca az da
olsa bahvanlk yapar, sepetilikle urar; kimileri ise,
ekilsiz ancak salam kap kacak yapar. Bununla birlikte,
kuru mevsim boyunca hkm sren iddetli kurakla
karn, manyoka rnlerini, bu bitkinin etinden yaplan
kspeleri topraa gmmek suretiyle koruyabilmektedir
ler; birka hafta ya da bir ka ay sonra bu rnleri top
raktan kardklarnda, bunlarn drtte bozulmu
oluyordu. Gebe yaamn ykmllkleri ve srekli
yerleimin olmay, yaptklar kap kacak ve sepetleri bu
amala kullanmalarn engelliyordu. Bir yandan, bah
vanlk ncesi bir ekonomi, bu yaam tarzna zg hibir
teknikten yararlanmamaktadr; dier yandan, deiik
kap trlerinin bilinmesi tarmn srekli bir megale ol
masn engellemektedir. Toplumsal rgtlenmeyle ilgili
baka rnekler de verebiliriz: Apinay rgtlenmesi,
Avustralyadaki kurumlara yalnzca grnrde ben
zemektedir;16ancak, son derece karmak olan bu gr
nmn altnda olduka clz bir takm farkllamalar
yatmaktadr ve sistemin ilevsel deeri gerekte ok za
yftr.
O halde, szde eskillik ltn, d uyumluluk ve
i uyumsuzluk adm verdiimiz eylerin ezamanl var-
16 C. NIMUENDAJ U, The Apinay, The Catholic University o f America An
thropological Series, no: 8, Washington, 1939; C. LVI-STRAUSS, les Struc
tures sociales dans le Brsil central et oriental, Proceedings o f the 29th Con
gress o f Americanists, New York, 1949, bu derlemenin VII, blm.
lnda buluyoruz. Ancak, daha da ileri gidebiliriz: u
szmona eskil toplumlardaki uyumluluklar ve uyum
suzluklar birbirinden ek bir zellikle ayrlrlar ve bu
zellik, bu kez ayr olarak ele alnan her biime zg bir
eydir.
Nambikwaralar rneini yeniden ele alp, onlarn
d uyumluluklarna ilikin tabloyu inceleyelim. Corafi
olarak yakn ya da teknik, politik ve manevi adan son
derece stn olmas nedeniyle bu komu kltrn etki
sini eskil bir adack zerinde srdrp mucize kabilin
den ayakta kalm olabileceini kabul etsek de, bu
uyumluluklar yalnzca bir tek komu kltrle kurula
maz. Tadklar benzerlikler nedeniyle Nambikwara
lan, kimileri komu ya da uzak, kimileri yakn ya da
daha stn bir kltr dzeyine sahip olan bir sr top
lumla kyaslayabiliriz. Nambikwaralarn d grn,
eski Meksikada ve zellikle Meksikann Atlantik sahil
lerinde yaayan insanlarn d grnyle ayndr; dil
leri, Gney Amerikann kuzeyinde ve kstakta konuu
lan baz lehelerle benzerlikler tamaktadr; aile rgt
lenmesi ve byk dinsel temalar -bunlarla ilgili terimler
de dhil- gneydeki Tupileri artrmaktadr; zehir
yapmyla sava gelenekleri (ok zehrini yalnzca av iin
kullandklarndan bu gelenekleri zgndr) Guyana
blgesiyle balantldr; evlilik detleri ise Andlardaki-
leri artrmaktadr. u anki yerleim alanlarna gre,
d grnleri gneylilere, politik rgtlenmeleri bat-
llara ve yaam tarzlar doululara benzeyen Bororolar
iin de ayn durum sz konusudur.
Demek ki, benzerlikler dank bir halde bulunmak
tadr. Buna karlk, ayn kltrn ierisinde bile uyum
suzluklara rastlanabilir; kltrn en zel yapsn ilgi
lendiren bu uyumsuzluklar, onun bizzat zn etkiler.
K ltrn zgnln salayann bunlar olduu sa
nlmaktadr. Neolitik an tm ya da neredeyse tm
eleri Nambikwaralarda bulunur. Nambikwaralar bah
vanlkla urar, pamuk eirir, pamuktan kurdele ya
da rg, kildense eya yapar; ancak bu eler dzenli
bir btnlk oluturmaz: Bireim eksiktir burada. Ayn
ekilde, yamac manta dayal olan rn toplaycl
gelimi tekniklerle yaplmaktan uzaktr. O nedenle yer
liler, ok g bir tercihle kar karya bulunmann a
knl iindeler; yaam tarzlarnn ikicilii, gnlk ya
amlarn derinden etkiler ve onlarn btn psikolojik
davranlarna, toplumsal rgtlenmelerine ve metafizik
dncelerine kadar yaylr. Avclkla bahvanlktan
ibaret olan ve ara sra yaplmasna karn gelir getiren
erkeklerin etkinlii ile toplayclktan ibaret olan ve orta
halli yaamlarnda herhangi bir deiiklie yol amayan
kadnlarn etkinlii arasndaki kartlk, cinsiyetler ar as
bir kartlk olur; bu kartlk nedeniyle, kadnlar, en
ok sevilen ve yine de gz gre kmsenen bireyler ha
line gelir. Ancak, baka kartlklar da vardr: mevsimler
arasndaki, baka bir deyile, gebelikle yerleik yaam
tarz arasndaki kartlk; iki yaam tarz arasndaki, yani
geici barnak ve srekli azk sepeti adn vermeyi uy
gun grdmz eylerle tanmladmz tarz ile tarm
sal etkinliklerin can skc tekrarndan oluan tarz ara
sndaki kartlk. Birinci tarz, deneyim ve servenlerle
doludur; ikinci tarz ise, tekdze olmasna karn daha
gvenlidir. Sonu olarak, btn bunlar, metafizik pla
nnda erkeklerle kadnlarn ruhlarn bekleyen yazgnn
kararszlyla aklanr; erkeklerin ruhlar uzun na
daslardan sonra srekli olarak tekrar tarma alan gy
nkler gibi her zaman yeniden dirilirken, lmden son
ra rzgr, yamur ve frtnaya karan kadnlarnki ise
yaptklar toplayclk iiyle ayn kararszla sahiptir.17
yleyse, eskil toplumlarn kalntlarna ilikin var
saym -ki bu, bunlarn kltrleriyle komu toplumlarn
kltrleri arasndaki d uyumsuzluklara dayanmakta
dr-, szde eskillik durumunda iki byk engelle kar
lar: lkin, d uyumsuzluklar, yine dsal nitelikteki
uyumluluklar tamamyla yok edecek kadar fazla deil
dir; stelik bu uyumluluklar atipiktir, yani sadece belirli
bir kltr olan ve corafi olarak yerleik saylan bir
grup ya da gruplar topluluu arasnda deil de her taraf
ta grlr ve kendi aralarnda heterojen olan bir takm
gruplar artrr. kinci olarak, zerk bir sistem olarak
kabul edilen szde eskil kltrn zmlenmesi baz i
uyumsuzluklar ortaya karr ki bunlar bu kez tipiktir,
yani bizzat toplumun yapsyla ilintilidir ve toplumun
zel dengesini kanlmaz olarak tehlikeye atar. Zira
szde eskil toplumlar, bakasna mahkm olan toplum-
lardr; kendilerini bask altnda tutmaya alan komu
larna kar srekli ayakta kalmaya altklar iin, ka
rarsz bir konuma sahipler.
Bu zel niteliklerin, srf belge zerinde alan ta
rihiyle sosyologun gznden kolaylkla kaabileceini
biliyoruz. Ancak, saha zerinde alma yapan iyi bir
aratrmac bunlar grmezlikten gelemez. Vardmz
kuramsal sonular, Gney Amerikada dorudan gz
lemlenen bir takm olgulara dayanmaktadr. Kendi bl
gelerindeki ayn tr sorunlara ilikin benzer olgular
dorulayp dorulamama iini, Malezya ve Afrika uz-
17 C. LVI-STRAUSS, la Vie familiale et sociale des Indiens Nambikwara. Paris,
1948, Tristes Tropiques, Paris, 1955.
manlarma brakyoruz. Ancak bir mutabakat salanmas
durumunda, etnoloji aratrmalar kapsamnn snrlan
drlmas konusunda byk bir gelime kaydedilecektir.
Zira bu aratrmalar bir dizi aratrma yntemine da
yanmaktadr; bu yntemleri, iinde bulunduumuz zel
durumdan daha ok baz toplumlarm zel durumlar
-byk felaketlere maruz kalma- zorunlu klmaktadr.
Bu anlamda, etnoloji, bir tedirginlik yntemi eklinde
tanmlanabilir.
imdilik nemli olan, etnolojiyi, ilkel teriminin
iindeki felsefi kalntdan kurtarmaya almaktr. Ger
ek anlamda ilkel bir toplumun uyumlu bir toplum ol
mas gerekir, nk byle bir toplum bir bakma kendi
siyle ba baa kalan bir toplumdur. Buna karlk, gr
dk ki, birok bakmdan aratrmamz iin ncelik ta
yan dnyann geni bir blgesinde, gerek anlamda eskil
gibi grnen toplumlarm hepsi uyumsuzluklardan yz
buruturmaktadr; bu uyumsuzluklar grmezlikten ge
lemeyiz, nk olaym izini onlarn sayesinde sryo
ruz.
Zamann ykmlarndan arta kalan saysz atlak, bir
zamanlar baz yitik uyumlarn yankland yerlerde hi
bir zaman balangtaki izlenimi vermeyecektir.
BLM VII
Orta ve Dou Brezilyada
Toplumsal Yaplar1
Son yllarda, maddi kltr dzeylerinin dk olmas
nedeniyle ok ilkel olarak snflandrlan baz orta ve
dou Brezilya kabilelerinin kurumlarma dikkatimizi y
nelttik. Bu kabilelerin en belirgin zellii, birbiriyle r-
ten ve zel ilevlere sahip deiik yar sistemlerinin
yan sra bir takm klanlar, ya snflar, spor ya da tren
dernekleri ile baka rgtlenme biimlerinden oluan
ok karmak bir toplumsal yapya sahip olmalardr. Da
ha eski gzlemcilerden sonra Colbacchini, Nimuendaju
ve bizlerin ortaya koyduu en ilgin rneklere u kabi
lelerde rastlanr: klanlara blnm ve devlilie dayal
babasoylu yarlara sahip olan Sherenteler; devlilie
dayal anasoylu yarlarn yan sra baka rgtlenme bi
imlerine sahip olan Canellalar ve Bororolar; en son
olarak da, devlilie dayal olmayan anasoylu yarlara
1 Makale, bu balk altnda u dergide yaynlanmtr: Proceedings o f the 29th
Congress of Americanists, University of Chicago Press, 1952; Sol Tax, der.
I ndian Tribes of Aboriginal America, s. 302-310.
sahip olan Apinayeler. En karmak rgtlenme biim
lerine Bororolar ile Canellalarda rastlanr; birinde klan
lara blnm ikili bir yanlar sistemi, dierinde ise
klanlara blnmemi l bir yarlar sistemi bulunur.
Gzlemcilerle kuramclarn genel eilimi, bu kar
mak yaplar ikici rgtlenmeye -ki bu, grnrde en
basit rgtlenme biimidir- gre yorumlamak eklin
deydi2. Bilgisine bavurulan yerliler de, tasvirlerini ya
parken, bu ikici biimleri n planda tutuyordu. Bu bi
limsel bildirinin yazar da, bu konuda meslektalaryla
ayn grteydi. Yine de, uzun sreden beri tad ku
kular nedeniyle, sz konusu alanda ikici yaplarn kalm-
tsal niteliini ileri srmeye balad. Daha sonra da g
receimiz gibi, bu varsaymn yetersiz olduu ortaya
kacaktr.
Buradaki amacmz; olay yerindeki gzlemcilerin
-bizler de dhil- yerli kurumlarla ilgili olarak yaptklar
tasvir ile yerlilerin kendi toplumlar konusunda izdik
leri tablo arasnda tam bir uyuum olduunu, ancak bu
tablonun sonunda bir kurama ya da olduka farkl nite
likteki bir gerein biim deitirmesine gelip dayand
n gstermektir. u ana kadar yalnzca Apinayeler iin
yaplan bu saptamadan iki nemli sonu karabiliriz:
Orta ve dou Brezilya topluluklarnn ikici rgtlenme
si, sonradan edinilmi bir rgtlenme biimi olmakla
kalmaz, ou kez aldatcdr da; zellikle, toplumsal ya
plar, insanlarn edindikleri bilinten bamsz nesne
lermi gibi ve izdikleri tablodan farklym gibi -nasl ki
fiziksel gerek, bu konuda yaptmz ince tasvir ve var
saymlardan farklysa- alglamak durumunda kaldk.
2 Bununla birlikte, Lowie, 1940lardan balayarak, Avustralya sistemleriyle
olan sahte benzerliklere kar uyanda buluyordu.
Nimuendajunun tasvir ettii Sherentlere ilikin
rnekle balayalm: G dil familyasnn orta grubuna
bal olan bu topluluk kylere ayrlmtr; her ky, her
biri drt klana blnm ve devlilie dayal iki baba-
soylu yardan olumaktadr; bu klanlarn yerliler ta
rafndan ana klanlar olarak kabul edilirken, efsaneye g
re dier klan ele geirilen yabanc bir kabileden gel
mektedir. Bu sekiz klan -yar bana drt-, baz trensel
ilev ve nceliklerle birbirinden ayrlr; ancak ne klan
lar, ne her iki spor kuruluu, ne drt erkek derneiyle
onlara bal olan kadn dernei, ne de alt adet ya snf
evliliin dzenlenmesinde rol oynar; evlilik yalnzca ya
rlar sisteminin yetkisi dahilindedir. O halde, ikici r
gtlenmenin doal ve allm gerekleriyle karlamay
umuyoruz: kuzenlerin apraz ve paralel olmak zere
ikiye ayrlmas; babayanl ve anayanl apraz kuzenlerin
birbiriyle kartrlmas; iki tarafl apraz kuzenler ara
sndaki tercihli evlilik. Ancak, btn bu gerekler burada
tam anlamyla mevcut deildir.
Sonularn ok hzl bir ekilde hatrlatacamz bir
baka almada,3evliliksel deiimin temel biimlerini
e ayrdk: iki tarafl apraz kuzenler arasndaki tercih
li evlilik; kz kardein olu ile erkek kardein kz ara
sndaki evlilik; erkek kardein olu ile kz kardein kz
arasndaki evlilik, ilk evlilik trne kstl deiim adn
veriyoruz, nk grubun iki ya da ikinin kat blme
ayrlmasn gerektirir; dier iki evlilik trn oluturan
yaygn deiim terimi ise, herhangi bir saydaki partner
ler arasnda deiim olabilecei olgusunu ifade eder. O
halde, anayanl evlilikle babayanl evlilik arasndaki
fark, birinci evlilik trnn evliliksel deiimin en ek
3 Les Structures lmentaires de la parent, 1949.
siksiz ve en verimli biimini oluturmasndan kaynak
lanmaktadr, nk partnerler kendilerini kesin olarak
btnsel ve srekli ak bir yap iinde bulurlar. Buna
karlk, karlklm u biimi olan babayanl evlilik,
gruplar yalnzca ikier ikier birletirir ve her kuakta
btn dnglerin tamamyla tersyz edilmesini gerekti
rir. Bunun sonucunda, anayanl evlilikte normalde ar
dk adn verdiimiz bir akrabalk terminolojisi gr
lr: Soylarn birbirine gre konumlar hibir deiiklie
maruz kalmad iin, art arda gelen soydalar ayn te
rimle ifade edilme eilimindedir ve kuak farkllklar
dikkate alnmamaktadr. Babayanl evlilik ise, almak
bir terminoloji gerektirir; bu terminoloji, ardk kuak
larn kartl ve almak kuaklarn belirlenmesi saye
sinde, bir olun nasl babasnn evlendii ynle ters
ynde (ancak babasnn kz kardeiyle ayn ynde) ve
babasnn babasnn evlendii ynle ayn ynde (ancak
babasnn babasnn kz kardeiyle ters ynde) evlendi
ini aklar. Kzlarda ise, bakml ve ters bir durum
baskndr. kinci sonu udur: Anayanl evlilikte iki h
sm tipini birbirinden kesinlikle ayrmak iin iki deiik
terim kullanlr: kz kardelerin kocalar ve kadnla
rn erkek kardeleri. Babayanl evlilikte ise, birinci de
rece yaknlar cinsiyetlerine gre ayrmak iin, bu ikiye
blme ilemi bizzat ayn soya uygulanr: Her zaman ters
ynde bir evlilik yazgs izleyen erkek kardele kz kar
de, F. E. Williamsm Melanezyada sex affiliation ad
altnda tasvir ettii olayla birbirinden ayrlr; her biri,
ayrcalkl olarak, evlilik yazgsn izledii ebeveyninin
statsnn bir blmn alr ya da onun yazgsn ta
mamlar: yani, duruma gre, erkek ocuk anneden -kz
ocuu da babadan- ya da bunun tersi.
Bu tanmlamalar Sherentelere uygulandnda baz
anormallikler ortaya kar. Ne akrabalk terminolojisi ne
de evlilik kurallar ikici sistemin ya da kstl deiimin
gerekleriyle uyumaz. Bunlar birbiriyle eliir, nk
her biim yaygn deiimin temel biimlerinden birine
baldr. O nedenle, akrabalk terminolojisinde ardk
adlara ilikin birok rnee rastlarz:
babann kz kardeinin olu =kz kardein olu
kadnn erkek kardeinin olu =kadnn erkek kardei
babanm kz kardeinin kocas =kz kardein kocas =kzn kocas
Her iki apraz kuzen tipi de nemlidir. Bununla birlikte,
anayanl dii kuzenle evlilie kar klrken, yalnzca
babayanl dii kuzenle evlenmeye izin verilmektedir; bu
durum, tam burada olduu gibi ardk deil, almak
bir terminoloji kullanmn gerektirebilir. Ayn zaman
da, deiik yanlardan bireylere (anne, annenin kz kar
deinin kz; erkek kardele kz karde, annenin erkek
kardeinin ocuklar; babann kz kardeinin ocuklar,
erkek kardein ocuklar, vb.) ilikin birok terminolo
jik tanmlama, yarlara blnmenin toplumsal yapnn
en temel grnmn oluturmad dncesini uyan
drmaktadr. O nedenle, akrabalk terminolojisiyle evli
lik kurallarn yzeysel de olsa incelediimizde, u sap
tamalarda bulunabiliriz: Ne terimler ne de evlilik kural
lar devlilie dayal bir ikici rgtlenmeyle uyuma
maktadr; bunlar, hem birbiriyle hem de ikici rgtlen
meyle badamayan iki biimle balantldr.
Buna karlk, varl dorulanan babayanl evlilik
biimiyle elien ve anayanl bir evlilii artran bir
takm belirtilere rastlanr. Bu belirtiler unlardr: 1 bir
kadnla onun baka evlilikten kzyla yaplan oklu evli
lik -soy zinciri u an babasoylu olmasna karn, genel
likle anasoylu ve anayanl evlilikle badaan okkocal
bir evlilik (polijini) biimi-; 2 hsmlar arasnda iki kar
lkl terimin, aimapli ve izakmu terimlerinin varl -
bu durum, hsmlarn kendi aralarnda her zaman tek
ynl bir iliki srdrdklerini dndrmektedir-
(kz kardelerin kocalar ya da kadnlarn erkek kar
deleri, ancak ayn anda her ikisi olamaz);43 ve zel
likle, nianl kzn daysnn yarlar sisteminde oynad
olaand rol.
kici rgtlenmenin en belirgin zellii, hem ortak
hem de kart olan yarlar arasndaki karlkl grevler
dir. Bu karlkllk, soy zinciri biimi ne olursa olsun,
iki farkl yardan olan yeenle days arasndaki bir dizi
zel ilikide grlr. Oysa Sherentelerdeki allm bi
imleriyle Narkwa\arm zel ilikisiyle snrl olan bu
ilikiler, bir yandan koca ya da nianl erkek ile dier
yandan nianl kzm days arasndaym gibi grnmek
tedir. Bu konu zerinde biraz duralm.
Nianl kzn daysnn ilevleri unlardr: Evlilie
hazrlk olarak, kzm nianlsn karma iini planlar;
boanma durumunda yeenini geri alr ve kocasna kar
korur; kocasnn lmesi durumunda kaynbiraderi
onunla evlenmeye zorlar; yeenine tecavz edilmesi du
rumunda ise, kocasyla bir olup onun intikamn alr,
4 M. Maybury-Lewis, Sherente dilinde kadnn erkek kardeine aik-rie de
nilmesine itiraz etmitir (Kinship and Social Organization in Central
Braz, Proceedings of the XXXllnd Congress of Americanists, Kopenhag,
1956). Ancak balamdan anlalaca zere, burada zel bir akrabalk ilikisi
sz konusu deildir; Nimuendajuya gre, kaynvalide ve kaynpeder ile da
mat, evlilikten doan ocuklar belirtmek iin kendi aralarnda bu terimleri
kullanmaktadrlar.
vb. Baka bir deyile, yeeninin kocasyla birlikte -ve ge
rekirse kocaya kar- yeenini korumakla ykmldr.
Oysa yarlar sisteminin gerekte ilevsel bir deeri ol
sayd, nianl kzn daysnn, nianl erkein sistematik
bir babas olmas gerekirdi, ki bu onun nianly ka
rma (ve oullarndan birinin karsn kocasna kar
koruma) roln kesinlikle anlalamaz klard. O neden
le, her zaman en azndan ayr soyun olmas gerekir:
Benin soyu, Benin karsnn soyu ve Benin karsnn
annesinin soyu; ancak bu, ar bir yanlar sistemine ayk
rdr.
Buna karlk, ayn yarnn yeleri arasnda karlk
l grevler sk sk yerine getirilir: Kzlara ad verme t
renlerinde, karlkl ilikiler, bir yandan kzlarmkine
kart yar ile dier yandan tren yneticileri yarsna
mensup daylar arasnda gerekleir; kendileriyle ayn
yarya mensup erkek ocuklarn ergenlie gei trenle
rini daylar dzenler; iki erkek ocua Wakedi ad veri
lirken -kadn derneinin tek ayrcal budur-, ocukla
rn daylar, kart -o halde kendilerinkiyle ayn- yardan
kadnlar iin av hayvan biriktirir. zetle, her ey ikici
bir rgtlenme varm gibi cereyan etmektedir, ancak
daha karmak bir biimde. Ya da, daha dorusu, yarla
rn rol geersizdir: Bir yarnn zel bir etkinlii sz ko
nusu olduunda, hizmetler, yarlar arasnda deil de ay
n yar ierisinde yrtlr. yleyse, her zaman
partner olmas gerekir, iki deil.
Bu koullarda, derneklerle ilgili olarak yaygn dei
im kuralna tamamyla uyan biimsel bir yapya rastla
mak anlamldr. Drt erkek dernei, belirli bir dngye
gre dzenlenmitir. Bir erkek, dernek deitirirken, zo
runlu ve deimez bir sraya gre hareket etmek duru
mundadr. Bu sra, kz adlarnn aktarlmasn -erkek
derneklerine zg bir ayrcalk- dzenleyen srayla ay
ndr. yle ki:
krara >krieriekm >akemh >annrowa (krara)
Bu sra, derneklerin efsaneye gre ortaya k ve Padi
lerde tren kutlama grevinin bir dernekten baka bir
dernee aktarlmas srasyla ayn, ancak ters yndedir.
Efsaneye gelince, bu konuda bir baka srpriz bek
liyor bizi. Gerekte efsane, dernekleri ardk bir sraya
(en gencinden en yalsna) gre dzenlenen ya grupla
r olarak grr. Bununla birlikte, ky meydannda der
neklerin toplanma yerlerinin, yaklak olarak bekrlar
evinin dousunda ve batsnda ifter ifter dizildii sa
nlmaktadr. Bu meknsal dalm gz nnde bulun
durursak, tren kutlama grevinin bir dernekten baka
bir dernee aktarlma sras -yarlarda olduu gibi- (bkz.
sayfa 181) grld gibidir (Nimuendaju 1942, s. 37,
61). Dernek iftlerinin her biri, nasl ki yarlar ikier s
nftan ibaretse ve drt snf yaygn deiim kuralna gre
bir araya geliyorsa, ardk deil almak snflar ierir.
Maybury-Lewisin (/c.) bu metnin ilk basksna ynelt
tii eletiriyi gz nnde bulundurarak belirtelim ki,
maske yapm konusunda dernekler arasndaki grev
dalm, ayn deiim kuralna ilikin bir kalnt ya
da taslan varln dorulamaktan teye gitmez;
Nimuendajuya gre, bunlar A * B, D ve B A, C for
mlne uymaktadr.
yleyse, yalnzca ana hatlaryla belirttiimiz kant
lar zetlerken, u noktalar unutmamak gerekir:
1. Devlilie dayal yarlar, dernekler ve ya snflar
arasnda kesin bir duvar yoktur. Dernekler, evlilik ku
rallaryla akrabalk terminolojisinin gereklerini yarlar
dan daha iyi yerine getiren birer evlilik snf gibi iler;
efsane alannda ya snflar eklinde ortaya karlarken,
trensel yaamda kuramsal bir yarlar sistemi ierisinde
bir araya gelirler. Bu organik btnle, yalnzca klan
lar kaytsz ve yabanc kalr. Her ey; yanlar, dernekler
ve ya snflar gizli bir gerein clz ve eksik birer ifa
desiymi gibi cereyan eder.
2. Bu elikili nitelikleri anlamamz salayabilecek
tek tarihsel geliim udur:
a) balangta, yaygn deiime dayal adet baba-
soylu ve babayerli (patrilokal) soy (annenin er
kek kardeinin kzyla evlilik);
b) anasoylu yarlarn kurulmas, ki bu unu gerek
tirir:
c) drdnc bir babayerli soyun oluturulmas
(imdiki her yarnn drdnc klan ya da ele
geirilen kabilesi; derneklere ilikin ilk efsane
de, bunlarn balangta adet olduunu do
rulamaktadr);
d) soy zinciri kural (anasoylu) ile yerleim kural
(babayerli) arasndaki uyumazlk, ki bu una
yol aar:
e) yarlarn babasoylu soy zincirine dntrlmesi
ve
f) yarlarn ilkel anasoylu biimleriyle benimsen
mesi sonucu ortaya kan erkek mukavemeti
olgusu nedeniyle, derneklere dnen soylarn
ilevsel rolnn ayn anda kaybolmas.
Dier rnekler arasndan, ilkin Bororo rneini ele
alalm. ncelikle, Sherente kurumlan ile Bororo kurum
lan arasnda dikkate deer bir uyum olduunu belirt
mekte yarar vardr. Her iki kabile; her biri drt klan ve
ortada bir erkekler evi ieren, devlilie dayal yarlara
blnm daire biiminde kylere sahiptir. Her iki top
lumun babasoylu ya da anasoylu niteliinden kaynakla
nan terimlerdeki kartla karn, birok kyaslama da
ha yaplabilir: Bororo erkeklerinin evi evli erkeklere
akken, Sherentelerinki yalnzca bekr erkeklere ay
rlmtr; Bororolarda bir cinsel izdiham yeri olan ev,
Sherentelerde zorunlu bir iffet yeridir; bekr Bororo er
kekleri, oraya zorla gtrdkleri kz ya da kadnlarla ev
lilik d cinsel ilikide bulunur, oysa Sherente kzlar
yalnzca koca kapmak iin o eve girer. Kukusuz, byle
bir kyaslamann hakl nedenleri vardr.
Yeni yaplan birok alma sayesinde, akrabalk sis
temiyle toplumsal rgtlenme konusunda yeni bilgiler
edindik. P. Albisettinin akrabalk sistemiyle ilgili ya
ymlad zengin belgeler gsteriyor ki, hsmlar ap
raz ve paralel eklinde ikiye ayrma yntemi iyi ilese
de (devlilie dayal bir yarlar sisteminde olmasn
umduumuz gibi), yine de yarlara blnmeyi deil, ol
sa olsa aralarndaki benzerlikleri yanstmaktadr: u ya
da bu yarda birok benzer terime rastlanr. Birka ilgin
rnekle yetineceiz: Ben (Ego), farkl yarlardan olmala
rna karn erkek kardeinin ocuklaryla kz kardei-
ninkileri zdeletirir; ancak, torunlar kuanda bir
yandan olan ve kz (bu terimler kuramsal olarak
Benin yarsna kart olan yarnn torunlarna zgdr)
dier yandan damat ve gelin (bu terimler kuramsal
olarak Benin yarsnn torunlarna zgdr) eklinde
ikiye ayrma ynteminin kolaylkla uygulanabilecei
tahmin edilse de, terimlerin gerek dalm yarlara b
lnmeye uymamaktadr. Biliyoruz ki, baka kabilelerde
-rnein, Kaliforniada yaayan Miwoklar- bu tr aykr
lklar, yarlardan daha farkl ve daha nemli toplulukla
rn varln aka gstermektedir. Dier yandan,
Bororo sisteminde ilgin tanmlamalara rastlyoruz, y
le ki:
annenin erkek kardeinin olunun oluna kzm kocas ya
da torun diye hitap edilir; babann kz kardeinin kznn
kzma ise, annenin annesi ya da anneanne diye hitap
edilir;
ayrca:
anneannenin erkek kardeinin olu ile anneannenin anne
sinin erkek kardeinin olunun oluna oul diye hitap
edilir.
Bu tanmlamalar, ilk bakta Bank-Ambrym-Pentecte
trndeki baz akrabalk yaplarn artrmaktadr; bu
akrabalk, her iki durumda da annenin erkek kardeinin
kznn kzyla evlilik olana sayesinde daha da peki
mektedir.5
Toplumsal rgtlenme alannda, P. Albisetti, her
anasoylu yarnn her zaman drt klan ierdiini ve evli
liin yalnzca baz klanlar arasnda bir tercih olmakla
kalmayp her klann ayrcalkl baz blmlerini de ken
di aralarnda birletirmesi gerektiini belirtmektedir.
Her klann, gerekte, klann kendisi gibi anasoylu olan
blme ayrlmas gerekir: st, orta ve alt. ki klan
arasnda tercihli bir evlilik sz konusu olduunda, evli
lik yalnzca st ile st, orta ile orta ya da alt ile alt b
lmler arasnda yaplabilir. Eer bu tasvir doruysa (ki,
Franois de Salesc rahiplerin bilgileri her zaman gve-
nilmeye deer grlmtr), Bororo kurumlarnm kla
sik emasnn geersiz olduu grlr. Baz klanlar
kendi aralarnda birletiren evlilik tercihleri ne olursa
olsun, gerek anlamdaki klanlar btn ilevsel deerle
rini yitirebilir (daha nce Sherentelerle ilgili olarak da
buna benzer bir saptama yapmtk) ve Bororo toplumu,
gerekten birer alt-toplum oluturabilecek ana grup
arasnda herhangi bir akrabalk ba olmakszn, ievli-
Iie dayal gruba -st, orta ve alt- indirgenebilir; ayr
ca, her grup kendi iinde devlilie dayal iki blme
ayrlabilir (bkz. sayfa 185).
5 Bununla birlikte, Bororolarda, annenin erkek kardeinin kzyla evlilik ku
ramsal olarak mmkndr; o nedenle, kyaslamay ok ileri gtrmenin an
lam yoktur.
Klasik bir Bororo ky emas Gerek durum
Akrabalk terminolojisi, genelde daha sonra altya
ayrlan ve yaygn bir deiim sistemiyle birbirine bala
nan yalnzca kuramsal soya -kadnn babas, anne ve
kzn kocas- gre dzenlendiinden, fazladan bir ikici
liin dayatlmasyla alt st olan l bir ilkel sistemi
-Sherentelerde olduu gibi- ileri srmek durumunda
kaldk.
Bororo toplumunun ievlilie dayal bir toplum ola
rak grlmesi o kadar artc ki, Apinayelerle ilgili
olarak ayr yazar Nimuendajunun belgelerine daya
narak ayn sonuca varmam olsayd, byle bir ey akl
mzn ucundan bile gemezdi. Biliyoruz ki, Apinaye ya
rlar devlilie dayal deildir ve evlilik, grubun u
formle gre drt k i y i y t blnmesiyle dzenlenir: Bir
A erkei bir B kadnyla, bir B erkei bir C kadnyla ve
bir C erkei bir D kadnyla vb. evlenir. Olanlar babala-
||8S
rnn kiyesine, kzlar ise annelerinin kiye1sine bal ol
duklar iin, devlilie dayal drt grup eklindeki g-
rnsel blnme, ievlilie dayal drt grup eklindeki
gerek blnmeyi kapsar: A erkekleri ile B kadnlar
kendi aralarnda akraba; B erkekleri ile C kadnlar ken
di aralarnda akraba; C erkekleri ile D kadnlar kendi
aralarnda akraba; D erkekleri ile A kadnlar kendi ara
larnda akraba; oysa her kiyede toplanan erkeklerle ka
dnlar arasnda hibir akrabalk ba yoktur.6u an eli
mizdeki bilgilere dayanarak, Bororolar iin de tam an
lamyla benzer bir durum tasvir ettik; tek fark u ki,
Apinayelerde ievlilie dayal drt grup, Bororolarda
ise grup bulunmaktadr. Tapirapelerde de buna ben
zer bir durum olduuna dair baz belirtiler vardr. Bu
koullarda, Apinayelerde kuzenleraras evlilii yasakla
yan evlilik kuralyla baz Bororo klanlarnn (bunlar,
ayn yardan olmalarna karm evlilik yapabiliyor) iev
lilie tand ayrcalklarn grubun dalmasn baz
kartlamal yollarla engellemeyi amalayp amalama
dn sorgulayabiliriz: mahremler arasndaki istisnai ev
lilikler ya da kurala aykr evlilikler; ancak, akrabalk
derecesi ne kadar uzak olursa, bunlarn ortaya konmas
o kadar zorlar.
Nimuendajunun dou Timbira kabilesiyle ilgili yaz
d kitabn eksiklik ve belirsizliklerle dolu olmas, ne
yazk ki aratrmay daha da ileri gtrmemize olanak
6 Roberto da Matta (Uma Breve Reconsiderao da morphologia social api-
naye, Verhandlungen des XXXVIII Internationalen Amerikanistenkon
gresses., Band III, Mnih, 1971), yeni bir aratrmasnda, sahada yaplan bir
ankete dayanarak Nimuendajunun kiye mekanizmas ve gereine ilikin
nerdii tahlile itiraz eder. O halde, da Matta, derledii btn materyelleri
yaymladnda da (1974), ayn konuyu tekrar ele almak durumunda kalaca
a
tanmamaktadr. Bununla birlikte, burada da, btn kl
trel alana zg ortak bir davran sisteminin ayn e
leriyle kar karya bulunduumuzu dnmyoruz.
Timbiralar, dzenli bir ardk terminolojiye sahiptir.
yle ki:
babann kz kardeinin olu =baba,
babann kz kardeinin kz =babann kz kardei,
annenin erkek kardeinin olu =erkek kardein olu,
kzn kz =kz kardein kz.
Timbiralarm zellikleri unlardr: Devlilie dayal ya
rlar olmasna karn, Apinayelerde olduu gibi apraz
kuzen evlilii yasaktr; nianl kzn daysnn koruyucu
bir ilevi vardr, daha dorusu yeenini kocasna kar
korur -Sherentelerde de bu duruma ska rastlanr-;
Sherente derneklerinde ve Apinaye evlilik snflarnda
olduu gibi, ya snflarnn dnerek ileyen bir evrimi
vardr; ayrca, spor yarmalarnda ifter ifter almak
gruplar halinde bir araya gelirler (Sherente dernekleri
de trenlerde bu ekilde toplanr). Btn bunlar, ortaya
konan sorunlarn birbirinden ok farkl olmadn gs
termektedir.
Bu aklamalardan sonu karabiliriz:
1. Orta ve dou Brezilya topluluklarndaki toplum
sal rgtlenmeye ilikin aratrmann saha zerinde ta
mamyla yeniden gzden geirilmesi gerekir. Bunun ilk
nedeni, bu topluluklarn gerek ileyiinin o ana kadar
grndnden ok farkl olmasdr; ikinci nedeni ise,
bu aratrmann kyaslamal bir temele gre yaplma zo
runluluudur. Hi kuku yok ki Bororolar, Canellalar,
Apinayeler ve Sherenteler, hem birbirine ok yakn
hem de ifade edildiinden daha basit baz gerek ku-
rumlar her biri kendi tarzna gre sistemletirmitir.
Dahas da var: Bu toplumlarda rastladmz deiik r
gtlenme trleri - farkl ikici rgtlenme biimi,
klanlar, alt-klanlar, ya snflar, dernekler, vb.-, Avust
ralyada olduu gibi, ilevsel bir deerle donatlm olu
umlardan daha ok, ayn gizli yapnn her biri ksmi ve
eksik olan bir dizi ifadesini oluturur.
2. Saha zerindeki aratrmaclar, aratrmalarn iki
deiik grnm altnda ele almaya almak zorundalar;
yerlilerin kendi toplumsal rgtlenmeleriyle ilgili ku
ramlarn (ve kuramla badatrmak iin bu kuramlara
verilen yzeysel biimleri) toplumun gerek ileyiiyle
kartrma tehlikesiyle her zaman kar karya bulunur
lar. Her ikisi arasnda, sz gelimi Epikurosun ya da
Descartesin fizii ile ada fiziin gelimelerinden sa
lanan bilgiler arasndaki fark kadar byk bir fark olabi
lir. Yerlilerin sosyolojik tasvirleri toplumsal rgtlenme
lerinin bir blm ya da bir yansmas deildir yalnzca;
bu tasvirler, daha gelimi toplumlarda olduu gibi, r
gtlenmeleriyle eliebilir ya da onun baz elerini
grmezlikten gelebilir.
3. Grld zere, orta ve dou Brezilya yerlileri
nin tasvirleri ile kendilerini ifade ettikleri kurumsal dil,
bu bakmdan bir yap trn n plana karmak iin
sarf ettikleri umutsuz abay gsterir: devlilie dayal
yarlar ya da snflar; bunlarn gerek rolleri, tamamyla
aldatc olmasa da ok ikincildir. Toplumsal yapnn iki
ciliiyle grnrdeki simetrisinin ardnda, daha nemli
bakmsz (asimetrik) bir l rgtlenme olduu sezi
lir;7 ikici bir aklamann gereklii, bu rgtlenmenin
' A. Metraux, daha nce Aweikomalarda bu l rgtlenmenin varlna ia
ret etmi, ancak Brezilyada tek olduu gerekesiyle itiraz etmitir. Bu b-
uyumlu ilemesine belki de alamaz zorluklar kar
maktadr. Byle gl bir ievlilik katsays olan baz
toplumlar, neden kendi kendilerini yanltma ve devli-
lie dayal geleneksel kurumlarla -bu konuda doru d
rst bilgileri olmadklar halde- ynetildiklerini dn
me ihtiyacn bu kadar hissetmektedir? zmn ba
ka yerde aradmz bu sorun aslnda genel antropoloji
nin alanna girer. Bu sorunun, bu kadar teknik bir tar
tmayla ve burada ele aldklarmz kadar snrl bir co
rafi alanla ilgili olarak ortaya konmas, etnoloji aratr
malarnn imdiki yneliminin ne olduunu ve bundan
byle sosyal bilimler alannda kuramla deneyimin birbi
rinden ne kadar ayrlamaz olduunu gstermektedir.
lmde kullanlan kaynakayla ilgili olarak, bu blmn alnd cilde ya da
bu yaptn sonundaki kaynakaya bavurunuz.
BLM VIII
kici rgtlenme Diye Bir ey Var m? 1
almalarndan tr kutladmz Profesr J . P. B. de
J osselin de J ong, hem Amerika hem de Endonezyaya il
gi duymutur. Bu bilim adamnn kuramsal grlerinin
cretli ve verimli olmasnn ardnda belki de bu iki yer
arasndaki benzerlik yatmaktadr; zira bu ekilde izdii
yol, etnolojik kuram asndan olduka umut verici ge
liyor bana. Bu kuram, kyaslama yaparken dayanaca
temeli semek ve snrlamak konusunda zorluk yarat
maktadr: Kyaslanmak istenen veriler corafya ve tarih
asndan birbirine o kadar yakndr ki, yzeysel olarak
farkllam bir tek olguyla deil de birok olguyla kar
karya olduumuzdan asla emin olamayz; ya da, bu ve
riler ok heterojendir ve kyaslanamayacak eylerden
tr aralarnda kyaslama yapmak gereksizdir
1 u balk altnda yaymlanmtr; Bijdragen tot de taal-, and- en Volkenkun-
de, Deel 112. 2eAflevering. 1956, s. 99-128 (Prof. J . P. B. de J osselin de
J onga ithaf edilen cilt).
st yardan bilgi vericilere gre bir
Winnebago ky plan (P. RADINe gre).
Amerika ve Endonezya, bu ikilemden kurtulmaya
olanak salamaktadr; etnolog, dnyann bu blgelerin
deki inan ve kuramlarn zerine eilirken, oralardaki
olgularn ayn nitelikte olduu inancna sezgisel olarak
kendini kaptrm hisseder. Kimileri, bu akrabalk iliki
sini aklamak iin ortak bir dayanak arama yoluna git
mitir; onlarn ilgin ancak tehlikeli varsaymlarn bu
rada tartmak gibi bir niyetim yok. Kendi bak ama
gre, bir dizi kurumsal olabilirlik -tabii ki snrsz sayda
deiller- erevesinde muhtemelen birbirine yakn ter
cihler yapan baz toplumlar arasnda yapsal bir benzer
lik de sz konusu olabilir. Benzerliin ilkel bir topluluk
la aklanmas ya da toplumsal rgtlenmeyle dinsel
inanlar dzenleyen yapsal ilkelerin rastlantsal ben
zerliinden kaynaklanmas, benzerlik olgusunu ortadan
kaldrmaz. Ve sanrm Profesr J . P. B. de J osselin de
J onga sayg gstermenin en iyi yolu, yaptnda belirttii
nerileri izlemek ve baz kurumsal biimlerin kyasla-
mal bir zmlemesi sayesinde toplumlarm yaamna
ilikin temel bir sorunu nasl aydnla kavuturabilece-
imizi gstermektir. Gerekte, ikici sistem denilince,
genelde olaanst derecede dalm bir rgtlenmeyi
anlyoruz. te burada, Amerika ve Endonezyadan bir
ka rnek vererek bu rgtlenmeyle ilgili birka dn
ce belirtmek istiyorum.
Amerikada byk gller blgesinde yaayan Win
nebago kabilesi konusunda Paul Radinin yazd mo
nografi benim hareket noktam oluturacaktr.2
K
Alt yandan bilgi vericilere gre bir
Winnebago ky plan (P. RADINe gre).
Bildiimiz gibi, Winnebagolar, eskiden wangeregi
ya da sttekiler ve manegi ya da yerdekiler (bundan
byle, daha uygun olduu iin alttakiler diyeceiz)
olmak zere iki yarya ayrlmt. Devlilie dayal bu
yarlar, aralarnda bir takm karlkl hak ve ykml
2 Paul RADIN, The Winnebago Tribe, 37thAnnual Report, Bureau of Ameri
can Ethnology' (1915-1916). Washington, 1923.
lkler belirliyordu: rnein her yar, kar yardan biri
nin cenaze trenini yapmakla mkellefti.
Radin, yarlara blnmenin kyn yaps zerinde
yaratt etkileri incelediinde, kendisine bilgi veren yal
kiiler arasnda ilgin bir uyumazlk olduunu grr.
Bu kiiler, ounlukla, her iki yarnn kuzey-dou, g-
ney-bat ynnde kuramsal bir apla ayrld dairesel
planl bir ky tasvir eder (bkz. sayfa 192). Bununla bir
likte, bu ky planna iddetle kar kan kimi yallar
baka bir plan nerir: Buna gre, yar reislerinin kulbe
leri kenarda deil, ortada bulunur (bkz. sayfa 193). Ya
zarmza gre, st yarnn yetkilileri her zaman ilk yerle
im plann, alt yarnnkiler ise ikinci yerleim plann
tasvir etmilerdir (a.g.y., s. 188).
Demek ki, baz yerlilere gre ky daire biimindedir
ve kulbeler, iki yarya blnen dairenin her tarafna
dalm bulunmaktadr. Dierlerine greyse, daire bi
imindeki ky yine ikiye blnmtr, ancak iki byk
farkla: Her iki yarm daireyi ayran bir ap yoktur ve
byk dairenin iinde daha kk bir daire bulunmak
tadr; ayrca, tm kye zg bir blnme yoktur; btn
kulbelerin yer ald kk daire tarma elverili hale
getirilmi bir araziyle, bu arazi de btn ky kuatan
ormanla evrilidir.
Radin, bu uyumazlk zerinde pek durmaz; u ya
da bu yerleim dzeninden yana kesin karar vermesini
salayacak bilgilerin yetersizliine hayflanmakla yeti
nir. Ben, burada ille de bir tercih yapmann gerekli olma
dn gstermek istiyorum: Tasvir edilen biimler, iki
deiik yerleim dzeniyle ilgili olmak zorunda deildir.
Bunlar, ayrca, tek bir modelle biimlendirilemeyecek
kadar karmak olan bir rgtlenmeye ilikin iki tasvir
tarzn da yanstabilir, nk her yarnn yeleri, toplum
sal yapdaki konumlarna gre bu rgtlenmeyi u ya da
bu ekilde kavramlatrma eiliminde olabilir. Zira bak
ml (en azndan grnrde) bir toplumsal yap trnde
bile, yarlar arasndaki iliki hibir zaman ne duraan ne
de onu gstermeye altmz kadar karlkldr.
Winnebagolarda bilgi veren kiiler arasndaki uyu
mazln ilgin yan u ki, tasvir edilen her iki biim de
gerek yerleim dzenlerine uymaktadr. Gerekte, u
ya da bu modele gre blmlere ayrlan (ya da ideal b
lmlere ayrldm sanan) baz kyler biliyoruz. Daha
kolayca anlalabilmesi asndan, bundan byle (bkz.
sayfa 192) yerleim dzenine eksende yap, (bkz. sayfa
193) ise zekde yap adn vereceim.
Eksende yapyla ilgili elimizde birok rnek vardr.
Bu rneklere ilkin Kuzey Amerikada rastlyoruz: Win-
nebagolarm yan sra hemen hemen btn Siouxlar
kamplarn bu ekilde kuruyordu. Gney Amerikaya
gelince, Curt Nimuendajunun almalar sayesinde bu
yapnn Gelerde de sk sk grldn biliyoruz; baz
corafi, kltrel ve dilbilimsel nedenlerden tr, PP.
Colbacchini, Albisetti ve bu kitabn yazar tarafndan
incelenen orta Mato Grosso Bororolarm da hesaba
katmamz gerekir kukusuz. Belki de bu yap tipi
Tiahuanacoda ve Cuzcoda da buluyordu. Ayrca,
Melanezyanm deiik blgelerinde bunun rneklerine
rastlanmak tadr.
zekde yapya gelince, Trobriand adalarndaki
Omarakana kynn plan, bununla ilgili olduka ilgin
bir rnek tekil etmektedir. Bu konu zerinde biraz du
ralm (bkz. sayfa 197). Kukusuz, bu yazarn morfoloji
sorunlarna kar kaytszln knamak iin bundan
daha iyi bir frsat olamazd. Malinowski, son derece an
laml olan ve ileri dzeyde incelendiinde bilgi bak
mndan ok zengin olduu grlen bir yapy hemen
anmsatr. Omarakana ky, iki zekde halka biimin
de dzenlenmitir. Merkezde, etrafnda her trl yasaa
tabi kutsal nitelikteki hint patatesi ambarlarnn sralan
d bir alan bulunur: scene of the public and festive li
fe (a.g.y., s. 10). ki yan aal yuvarlak bir yol, snrda
evli iftler iin ina edilen kulbeleri ve bu ambarlar
evreler. Malinowskinin dediine gre, buras kyn
kutsal olmayan blmdr. Ancak, yalnzca mer
kez/evre, kutsal/dind eklinde bir kartlk yoktur;
hayatn dier alanlarnda da kartlklar vardr: daire
ierisindeki ambarlarnda i besin maddeleri korunur.;
burada, yemek yapmak yasaktr: The main distinction
between the two rings is the taboo on cooking (a.g.y.,
s. 71), nk cooking is inimical to yams;* besin mad
delerini piirme ve yeme ii, yalnzca d daire ierisin
deki aile evlerinin evresinde yaplabilir. Ambarlar, ko
nuta ayrlm evlerden hem daha iyi ina edilmi hem de
daha fazla sslenmitir. Bekrlar yalnzca i daire ieri
sinde bir yerde, evli iftler ise snr blgesinde oturmak
zorundadr; bu arada unu da belirtmek gerekir ki bu
aklama, Radinin Winnebagolarla ilgili olarak kaydet
tii kark bir hususu artrmaktadr: It was custo
mary for a young couple to set up their home at
some distance from their village,3oysa Omarakanada
Alntnn Trkesi yledir: Her iki daire arasndaki temel fark, piirme ya
sadr, nk piirme yer elmalanna zarar verir." (.n.).
3 Paul RADIN, The Culture of the Winnebago: as Described by Themselves.
Special Publications o f Bollingen Foundation, no: 1, 1949, s. 38, no: 13.
Alntnn Trkesi yledir: Alld zere, gen iftler evlerini kyden
belli bir uzaklkta kuruyordu. (.n.).
yalnzca ef evini i daire ierisinde yapabiliyordu. Ger
ekte, zekde yapdan yana olan Winnebago bilgi veri
cilerinin tasvir ettii kyde yalnzca en nemli eflerin
kulbeleri bulunuyordu: Peki, ya dierleri nerede otu
ruyordu? unu de belirtelim: Omarakanada her iki
zekde daire cinsiyetlere gre belirlenir: Without
over-labouring the point, the central place might be
called the male portion of the village ant the street that
of the women.4Oysa Malinowski, ambarlarn yam sra
bekrlar evinin kutsal alann bir eklentisi ya da bir
uzants olarak grlebileceini ve aile kulbelerinin de
daire biimindeki aal yolla benzer bir ilikisi olduu
nu bir ka kez belirtmitir.
o
*
Q m
MEZARLIK
a m
EFN
KULBES
I
Bir Omarakana ky plan
(B. MALINOWSKIye gre).
1 B. MALINOWSKI, The Sexual Life o f Savages in North-Western Melanesia,
New York - Londra, 1929, cilt I. s. 10; kr$. aynca Coral Gardens and their
Magic, Londra, 1935, cilt I, s. 32.
O halde, Trobriandllarda kutsal/dind, i/pimi,
bekrlk/evlilik, erkek/dii, merkez/evre gibi karmak
bir kartlklar sistemi vardr. i gdalarla pimi gda
larn evlilik armaanlarndaki -bunlar, tm Pasifikte er
kek ve dii olarak ayrlr- ilevi baz gizli kavramlarn
toplumsal nemini ve corafi dalmn gstermektedir.
Daha fazla kyaslama yapmadan, Trobriand ky
nn yapsyla Endonezyada rastlanan baz olgular ara
sndaki benzerlikleri belirtmekle yetineceiz. Merkez/
evre ya da i/d kartl, J ava adasnn batsnda ya
ayan Badujlarm i Badujlar -kutsal bir st grup olarak
kabul edilirler- ve d Badujlar -kutsal olmayan bir alt
grup olarak kabul edilirler- eklindeki rgtlenmesini
artrmaktadr5. Belki de, M. J . M. van der Kroefin de
nerdii gibi6, gney-dou Asyadaki bakmsz evlilik
sistemlerindeki kadn verenler/kadn alanlar kart
lyla stteki kartlk arasnda bir iliki kurmak gere
kir; burada, kadn verenler, toplumsal saygnlk ve si-
hirsel g ilikisi asndan kadn alanlardan daha s
tndr; bu durum, belki de bizi daha da ileriye, inde
iki akrabay t angve piao eklinde ayrmaya kadar gt
rebilir. Badujlarm l sistem ile ikili sistem arasnda
geii salayan bir vaka olarak grlmesi nedeniyle,
Omarakanalara da eilmemiz gerekir. Omarakana ky
iki daireye, bu daireler de blme ayrlr; birinci b
lm efin anasoylu klanna, kincisi efin karlarna (ya
ni hsm klanlarn temsilcilerine), ncs ise ayakta-
kmma ayrlmtr; en son olarak, ayaktakm da, ikincil
toprak sahipleri ve toprak sahibi olmayan yabanclar
eklinde ikiye ayrlr. Kesinlikle unutmamak gerekir ki,
N. J . C. GEISE, Badujs en Moslims, Leiden, 1952.
6 J ustus M. VAN DER KROEF, Dualism and Symbolic Antithesis in I ndone
sian Society, American Anthropologist, n. s., cilt 56, no: 5, s. 1, 1954.
Badujlarm ikici yaps gnmzde ky dzeyinde ile
mese de, bu yap her biri birok ky ieren bir takm
blgeler arasndaki ilikileri belirleyebilir; o nedenle,
ok ihtiyatl olmak gerekir. Bununla birlikte, M. P. E. de
J osselin de J ongun, Badujlarla ilgili gzlemleri baka
bir planda genelletirmesi doru bir eydir. Bu toplulua
zg olan kartln, J ava ve Sumatraya ilikin baka
kartlklar da artrdn belirtir: pahal ebe-
veyn/ar pahal ebeveyn kartl (bu, pek anlalr
gibi deil); ayrca, Minangkabau'lardaki yerleim yeri ve
sapa yer, yani kampung, built-up area (meskn alan)
ve bukit, outlying hill-district (cra dalk blge) ara
sndaki kartlkla bir nceki kartl birbiriyle kyas
lar.7O halde, zekde bir yap sz konusu burada, an
cak ky alannda her iki grubun temsilcileri arasnda ya
lancktan bir atmann konusunu oluturan bir yap:
bir yanda denizciler, te yanda askerler. Her iki grup
da tesadfen eksende bir yapya gre (srayla, dou ve
bat) dizilmitir. Ayn yazar, her iki yap tipi arasndaki
iliki sorununu dolayl olarak ortaya koyar, yle ki: It
would be of even more interest to know whether the
contrast of kampung and bukit coincided with that of
Koto-Piliang and Bodi-Tjaniago (a.g.y., s. 80-81); baka
deyile yazar, Minangkabaularda, iki yardan ibaret eski
bir rgtlenme biimi olduunu ileri srmektedir.
Bu blmdeki bak asna gre, kyaslama daha da
nem tamaktadr. Aktr ki ky merkezi/ ky evresi
kartl, Melanezyann daha nce tasvir ettiimiz yap-
P. E. DE J OSSELN DE J ONG, Minangkabau and Negri-Sembilan Socio-
Political Structure in Indonesia, Leiden, 1951, s. 78-80 ve 83-84.
Alntnn Trkesi yledir: Hatta ve hatta kampung ve bukit kartlnn
Koto-Piliang ve Bodi-Tjaniago kartlna denk olup olmadn bilmek da
ha da ilgin olurdu. (.n.).
sna hemen hemen uymaktadr. Ancak, Winnebago k
ynn zekde yapsyla olan benzerlii olduka art
cdr, nk bilgi vericiler, Endonezyada olduu gibi,
bir kartl kavramlatrmalarma yarayan baz evresel
nitelikleri kendi tasvirlerine ekinmeden dahil ediyor
lard: icioxucara denilen kenardaki daire ile tarma
alm arazi arasndaki kartlk (bu arazi yerleik ky
le, bu ky de hereyi evreleyen ormanla kartlk olu
turur) (bkz. sayfa 193). O halde, ok zel bir ilgiyle be
lirteceiz ki M. P. E. de J osselin de J ong, ayn yap tr
ne Malezya yarmadasnda yaayan Negri-Sembilan
larda da rastlar: Burada, sahil (st) ve i blge (alt) ara
snda bir kartlk vardr; ancak, bu, bir yandan eltik
tarlalar ve hurma baheleri ile dier yandan dalar ve
vadiler (baka bir deyile, bakir ve ekilmemi topraklar)
arasndaki kartla -ktada ve adalarda ok yaygmdr-
yol aar.8Ayn yap trne btn inhindinde de rast
lanr.
0
Tm HollandalI yazarlar, bu ok karmak toplumsal
rgtlenme biimlerini aklayan tuhaf kartlklar ok
byk bir zenle gstermeye altlar; bu rgtlenme
biimlerinin aratrlmasnda Endonezya ncelikli bir
yere sahiptir. Hollandallar gibi biz de onlar basite in
dirgeyerek aklamaya alalm. lkin, kimi zaman yar
lara dayal eski bir rgtlenmenin kalntlarn grmek
ten honut olduumuz baz ikicilik biimlerini ele ala
lm. Burada tartmaya girmek gereksizdir. Bizim iin
nemli olan, bu ikiciliin iki yanl olmasdr: Toplumsal
gruplar, kimi kez, maddi dnyann grnmleri ile ma
8 A.g.y., s. 139, 165 ve 167.
nevi ya da metafiziksel nitelikler -yani, yukarda neri
len kavram biraz genelletirecek olursak, eksende tr
de bir yap- arasnda dengede olan bakml bir ikiye
blnmeden kaynaklanyormu gibi alglanmaktadr;
kimi kez, tersine, zekde bir bak asyla alglanmak
tadr, ancak tek fark u ki, toplumsal ve/veya dinsel say
gnlk ilikisi asndan, her iki kartlk terimi zorunlu
olarak farkldr.
Kukusuz, eksende yapnn elerinin de farkl
olabilecei gzmzden kamamaktadr. En sk rastla
dmz vaka da budur. eleri adlandrmak iin yle
ifadeler kullanyoruz: st ve alt, byk ve kk, soylu
ve soysuz, gl ve zayf, vb. Ancak, eksende yaplarda
her zaman farkllk yoktur ve olsa bile bu kesinlikle on
larn karlkllklarla dolu olan niteliklerinden kaynak
lanmaz. Daha nce de belirttiim gibi,9bu tr yap ken
di iinde bir tr giz barndrmaktadr ve aratrmamzn
hedeflerinden biri de onu ortaya karmaktr.
Nasl oluyor da karlkl ykmllk ve haklara
sahip olan kimi yarlar ayn zamanda belli bir hiyerariye
gre dzenlenmitir? zekde yaplarda farkllk olmas
pek doaldr, nk her iki e ayn bavuru noktasna
gre sralanmtr: merkez. Burada, biri yakn -nk
iinde yer almaktadr- dieri uzak olmak zere iki daire
bulunmaktadr. O halde, olaylara bu ilk bak asyla
yaklatmzda sorun ortaya koyabiliriz: eksende
yaplarn nitelii; zekde yaplarn nitelii; grnrde
birok eksende yapnn nitelikleriyle elien -ve dolay
syla onlarn tamamyla bakml olan ender biimler ile
her zaman bakmsz olan zekde yaplar arasnda bir
9 C. LEVI-STRAUSS, Reciprocity and hierarchv, American Anthropologist, n.
s., cilt 46, no: 2, 1944.
yere oturtulmasn salayan- bakmsz bir nitelie sa
hip olmalarnn ardndaki neden.
kinci olarak, Endonezyadaki ikici yaplar -eksen-
de ya da zekde nitelikte olsunlar-, eleri tekil say
lardan oluan baz yaplarla bir aradaym gibi grn
mektedir: ounlukla 3, ancak kimi zaman 5, 7 ve 9.
Grnrde blnemeyen bu yap biimleri arasnda na
sl bir iliki bulunmaktadr? Bu sorun, zellikle evlilik
kurallar konusunda karmza kar: Normalde devli-
lie dayal yar sistemlerinde grlen iki tarafl evlilik ile
van Woudenin almalar sayesinde Endonezyadaki
varln rendiimiz tek tarafl evlilik arasnda bir
uyumazlk vardr. Gerekte, her iki apraz kuzen -ba
bann kz kardeinin kz ile annenin erkek kardeinin
kz- arasndaki ayrm en azndan ayr grup gerektirir
ve bunun iin iki grup kesinlikle yeterli deildir. Bu
nunla birlikte, Amboinede, bakmsz bir deiim sis
temine gre akrabalk ilikisi kurmu baz yarlarn ya
am olabilecei sanlmaktadr; J avada, Balide ve baka
yerlerde, baka kartlklarn yan sra 5, 7 ya da 9 kate
goriyi ortaya koyan ikici trden kartlklarn izlerine
rastlanmtr. Oysa birinci kartlklar eksende yap
asndan ikinci kartlklara indirgemek imknsz olsa
da, ikicilii zekde olarak grmek kouluyla -nk o
zaman ek e merkezde, dier eler ise evrede bak
ml olarak yer alr- soruna kuramsal bir zm getiri
lebilir. Profesr J . P. B. de J osselin de J ongun da syle
dii gibi, her tek sistem bir ift sisteme indirgenebilir,
tabii bu ift sistemin merkezle evre arasnda bir kar
tlk olarak grlmesi kouluyla. O halde, birinci so
run grubuyla ikinci sorun grubu arasnda en azndan bi
imsel bir iliki vardr.
so
Daha nceki paragraflarda, Kuzey Amerikayla ilgili bir
rnekten sz ederken, ikici yaplarn tipolojisiyle bu ya
plar birletiren diyalektik sorununu ortaya koymu
tum. tiraf etmeliyim ki, tartmann bu ilk aamas
Melanezya ve Endonezyadan aldm rneklerle zengin
leti. ikinci aamasna gelince, bu kez bir Gney Ameri
ka kabilesi olan Bororolardan aldm yeni bir rnek
sayesinde sorunun zmne en azndan yaklaabilece
imizi gstermek istiyorum.
Bororo kynn yapsn hemen hatrlatalm (bkz.
sayfa 204). Merkezde, erkekler evi bulunur; bekrlarn
barnma ve evli erkeklerin toplanma yeri olan bu ev ka
dnlara kesinlikle yasaktr. Merkezin etrafnda ise, daire
biiminde byke bo bir alan bulunur; ortada, erkek
ler evinin bitiiinde bir oyun alan grlr. Bitkilerden
temizlenmi ve topra sklatrlm olan bu alann et
raf kazklarla evrilidir. Birok patika, kyn geri kalan
blmn rten allklarn arasndan geerek, orman
kysnda daire biiminde dizilmi olan etraftaki aile ev
lerine gtrr. Bu kulbelerde, evli iftlerle bunlarn
ocuklar oturmaktadr. Burada anayanl bir soy zinciri
ve anayerli bir yerleim dzeni vardr. O halde, merkez
ile evre arasndaki kartlk, ayn zamanda ortak evlerin
sahibi erkeklerle etraftaki aile evlerinin sahibi kadnlar
arasndaki kartlktr.
Burada, yerlilerin tamamyla bilincinde olduu zek-
de bir yapyla kar karya bulunuyoruz; merkezle ev
re arasndaki iliki, biraz nce de grdmz gibi, iki
kartl ifade etmektedir: erkek/dii ve kutsal/dind.
Oyun alanndan ibaret olan merkezle erkekler evi ayn
zamanda trenlerin yapld alan olutururken, evre
deki alan, yaratllar gerei dinin gizlerinden uzak tutu
lan kadnlarn ev ilerine ayrlmtr (rnein, erkekler
evinde dinsel mzik aletleri yaplrken kadnlarn bak
mas yasaktr; bakmalar durumunda, lm cezasna
arptrlrlar).
Bununla birlikte, bu zekde yap, eksende trde
baka yaplarla birlikte bir arada bulunur. Bororo ky,
ilkin bir dou-bat ekseniyle iki yarya ayrlr; bylece,
sekiz klan iki adet devlilikli drtl gruba ayrlr. Bu
eksenin, kuzey-gney ynnde kendisine dik bir baka
eksen tarafndan kesilmesi sonucunda, bu sekiz klan
tekrar iki adet drtl gruba ayrlr; bunlara srayla, st
teki ve alttaki ya da -ky nehir kysndaysa- nehrin
yukarsndaki ve nehrin aasndaki gibi adlar verilir.
Bu yerleim dzeni, yalnzca srekli kyler iin de
il, gece anszn yaplmasna karar verilen geici kamp
lar iin de geerlidir. Bu kamplarda kadnlar ve ocuk
lar, klanlarn yerleim srasna gre, merkez dndaki
OESTE
Bir Bororo koyu plan
(P.C. ALBISETTI'ye gre).
alanda daire biiminde yerleirler; erkeklerse, merkezde,
erkekler eviyle oyun alannn yerine geen bir arazinin
al rpsn temizleyip onu dzenlerler.10
Rio Vermelho yerlilerine gelince, kylerinin nfu
sunun imdikinden daha youn olduu bir dnemde
kulbelerinin ayn ekilde, ancak yalnz bir deil de bir
ok daire zerinde dizildiini daha 1936da bana belirt
milerdi.
Bu satrlar yazdm srada, Lousianamn aa
Mississippi vadisinde Poverty Point kazlarnn yapl
makta olduu haberini alyorum.11Burada bir parentez
asam iyi olacak: M.. ilk bin yln balarna dayanan
bu Hopewell kenti, gemiteki Bororo kyyle ilgin bir
benzerlik tamaktadr. Kentin plan sekizgen biimin
dedir (8 Bororo klann aklnza getirin) ve konutlar 6
sra halinde dizilmitir, yle ki tm kent 6 zekde se
kizgen biimini almaktadr. Biri dou-bat, dieri kuzey-
gney dorultusunda olmak zere iki dik eksen ky
kesmektedir. Eksenlerin ular ku biiminde hykler
le belirtilmitir;12bu hyklerin ikisi, srayla kuzeyde ve
batda bulunmaktadr; dier ikisi ise, yatak deitiren
Arkansas nehrinin yol at toprak anmas nedeniyle
yok olmutur. Hyklerden birinin (batdaki) yaknla
rnda yangn izlerine rastladmz belirtmemiz duru
munda, yarlarn ekseninin srayla dou ve bat ularn
da iki adet Bororo ller ky bulunduunu da anm
satmamz gerekir.
10 P. A. COLBACCHIN1 ve P. C. ALBISETTI, Os Bororos orientals, So Paulo,
1942, s. 35.
11 J ames A. FORD, The Puzzle of Povery Point, Natural History, cilt 64, no: 9,
New Y ork, Kasim 1955, s. 466-472.
12 Bororolar, ruhlann en son olarak ku biimine dnt inancn tamak
tadr.
O halde, Amerikada ok eski zamanlara dayanan
bir yap biimiyle kar karya bulunuyoruz. Yakn bir
gemite, bunun benzerlerine, Bolivyada, Peruda ve
Kuzey Amerika Siouxlarmda; Gney Amerikada ise,
Gler ya da bunlara yakn kabilelerde rastlyoruz. Dik
katimizi btn bu hususlara yneltmemiz gerekir.
so
Ancak, Bororo ky, st kapal olduu iin u ana dek
gzmzden kaan nc bir ikicilik tr iermekte
dir; bu tr aklamak iin, ilkin toplumsal yapnn bir
baka grnmn ele almamz gerekir.
Bororo kynn bir zekde yapyla iki eksende
yapdan olutuunu daha nce grmtk, ikiciliin bu
deiik grnmleri yerlerini l bir yapya da braka
bilir: Gerekte, 8 klann her biri 3 snfa ayrlmtr: st,
orta ve alt (aadaki emada , o, a ile gsterilmitir).
P. Albisettinin13baz gzlemlerine dayanarak bir baka
almamda14gsterdim ki, iki yar arasnda bir erkein
ayn snftan bir kadnla (st snftan birinin st snftan
biriyle, orta snftan birinin orta snftan biriyle ve alt s
nftan birinin alt snftan biriyle) evlenmesini zorunlu
klan yasa, grnrde devlilie dayal ikici bir sisteme
sahip olan Bororo toplumunu, ievlilie dayal gerek
bir l sisteme dntrebilir; bu durumda her biri,
dier ikisinin yeleriyle akrabalk ba olmayan birey
lerden oluan alt-toplumla kar karya bulunuruz.
13 P. C. ALB1SETT1, Contribues missionarias, Public, da Sociedade brasileira
de Anthropologia e Etnologa, Rio-de-J aneiro, 1948, no: 2, s. 8.
14 C. LVI-STRAUSS, Orta ve Dou Brezilyada Toplumsal Yaplar (bu cildin
VII. blm).
En son olarak, Bororo toplumunu orta ve dou Ge top-
lumlaryla (Apinaye, Sherente, Timbira) kyaslarsak, hep
si iin ayn trde bir toplumsal rgtlenme ileri srme
olanana sahip olabiliriz.
Eer Bororolarn devlilii bir glgeolay nitelii ta
yorsa, Franois de Salesc rahiplerin, yarlarn dev-
lilie ilikin kural inemesinin bu yarlardan birindeki
iki klan iftinin lehine -ki bunlar, bylece kendi arala
rnda evlenme ayrcalna sahip olabilir- olduu yo
lundaki dncelerine pek armamak gerekir. Ancak,
bu arada nc bir ikicilik tr ortaya koyabiliriz, y
le ki: Kyn dairesi zerindeki meknsal dalm sras
na gre, bir yarnn klanlar 1, 2, 3, 4; dier yarnn
klanlar ise 5, 6, 7, 8dir. Devlilik kural, bir yandan 1
ve 2nin, dier yandan 3 ve 4n lehine inenmitir. O
halde, 8 adet komuluk ilikisi belirlememiz gerekir;
bunlarn drd evlilii onaylarken, drd reddetmekte
dir. Devlilik kuralna ilikin bu ikici aklama, hem
gerei hem de yanlarn grnrdeki blnmesini yan
stmaktadr:
Komuluk ilikisi
olan klan iftleri
1,2
2.3
3.4
4.5
5.6
6.7
7.8
8,1
Yani toplam 4 +ve 4 - vardr.
Evlilik mmkn (+)
mmkn deil (-)
+
+
Bunlar ortaya koyduktan sonra, Bororolarda ky
yapsnn dikkate deer iki dzensizlik ierdiini belir
teceiz. Birincisi, szde devlilie dayal her iki yardaki
, o ve alarm konumuyla ilgilidir. Bu sra, yalnzca her
yarnn ierisinde dzenlidir; (Franois de Salesc ra
hiplere gre) klan bana 3 adet kulbe art arda u sra
ya gre dizilmitir: , o, a; , o, a; vb... Ancak, bir yar
daki , o ve ilerin art arda dizili sras, bir baka yar-
nnkinin tersidir: Baka bir deyile, snflarn yarlara
gre simetrisi aynadaki gibidir; her iki yarm daire, bir
uta iki adet (st) ile dier uta iki adet a (alt) ile bir
leir. Kyn dairesel biimini gz nnde bulundur
mazsak, ema yledir:
DOU
GNEY
1 2 3 4
oa oa oa oa
oa oa oa oa
8 7 6 5
BATI
KUZEY
Bu emada, l den 8e kadarki rakamlar klanlar; , o
ve a harfleri, her klan oluturan snflar (st, orta ve
alt); yatay dou-bat izgisi, szde devlilie dayal yar
larn eksenini; dikey kuzey-gney izgisi ise, yukardaki
ve aadaki yarlarn eksenini gsterir.
Bu dikkate deer yerleim dzenine dayanarak u
saptamada bulunabiliriz: Yerliler, daire biiminde olma
sna karn kylerini iki blme ayrlabilen tek bir nes
ne olarak deil, sanki daha ok birbirine bitiik iki ayr
nesne olarak grmektedir.
imdi ikinci dzensizlie geelim, l den 4e ve 5ten
8e kadarki her yarda, iki klan ncelikli bir yere sahip
tir; bu iki klan, toplumsal planda Bororo panteonunun
tanrlatrlm iki byk kltrel kahramann temsil
etmektedir: batyla dounun koruyucular olan Bakororo
ve I tubore. Y ukardaki emada, 1 ve 7 klanlar, Ba-
kororoyu; 4 ve 6 klanlar ise, I tuboreyi temsil etmekte
dirler. Srayla batda ve douda yer alan 1 ve 4 klanla
rnda herhangi bir sorun yok; peki ama neden 8 deil de
7, neden 5 deil de 6? Akla gelen ilk yant udur: Bu tr
grevler verilen klanlarn, dou-bat ve kuzey-gney ek
senlerinin her birine yakn olmas gerekmektedir: 1ve 4
klanlar, dou-bat eksenine yakndr ve her biri eksenin
farkl bir ucunda ve ayn ynde bulunmaktadr; oysa 6
ve 7 klanlar, kuzey-gney eksenine yakndr ve ikisi de
eksenin ayn ucunda ama farkl ynde bulunmaktadr. 1
ve 7 batda, 4 ve 6 ise douda bulunduuna gre, yakn
lk koulunu salamann baka bir yolu yoktur.
Bu iki dzensizliin yalnzca bir varsaym sayesinde
aklanabileceini belirtmek istiyoruz; ancak, grgl bir
sorunun bu kadar kuramsal bir yaklamla ele alnmas,
bizim ok ihtiyatl olmamz gerektirir. Bunun iin,
Winnebagolar gibi Bororolarm da kendi toplumsal ya
plarn ayn anda eksende ve zekde bir bak asyla
grdklerini kabul etmemiz yeterlidir. Eer her yar ya
da her iki yar, dzenli ya da rastlantsal olarak, biri
kendini merkezde dieri merkez dnda gryorsa, bu
durumda, bylesi bir ideal yerleim dzeninden somut
bir yerleim dzenine gemek iin kafamzda yle bir
ilem gerekletirmemiz gerekir: 1 i dairenin gney
den alp kuzeye doru kaydrlmas; 2 d dairenin
kuzeyden alp gneye doru kaydrlmas. Her yar, is
terse, ynleri deitirerek kendini ve dier kolu mer
kezde ya da merkez dnda grebilir; ancak isteklerine
kalm bir ey deil bu, nk Cera yars u an Tugare
yarsndan daha stndr; oysa efsaneler bunun tersim
iddia etmektedir. Ayrca, Cera kabilesinin Tugar kabi
lesinden daha kutsal olduunu sylemek belki de doru
olmaz, ancak her yarnn en azndan belli bir kutsallk
biimiyle ncelikli ilikiler srdrd grlmektedir.
Daha basit bir ifadeyle, Ceralarda din, Tugarlerde ise
by denmektedir buna...
fio
Bororo toplumunun balca zelliklerini zetleyecek
olursak: 1 eksende trde birok ikicilik biimi [a) do-
u-bat dorultusundaki szde devlilik ekseni; b) g
rnrde ilevi olmayan kuzey-gney ekseni; c) klanlar
arasndaki komuluk ilikilerinin devlilie gre ikiye
ayrlmas]; 2 zekde trde birok ikicilik biimi (er-
kek-dii, bekrlk-evlilik, kutsal-dind eklindeki kar
tlklar; ancak eksende yaplarn zekde yap bii
minde olduu da dnlebilir; bunun tersi de geerli-
dir, ancak bu yargya yalnzca Bororolarla ilgili olarak
varyoruz; dou Timbiralarda ise bunun byle olup ol
madm daha sonra deneysel olarak greceiz); 3 l
bir yap; burada, btn klanlar ievlilie dayal snfa
ayrlr (her snf da, devlilie dayal iki yarya ayrlr,
yani Timbiralarda olduu gibi toplam alt snf vardr).
Daha nce Kuzey Amerika, Endonezya ve Melanez-
yadan aldmz rneklerle de gsterdiimiz gibi, ikici
rgtlenmelere zg bir karmaklkla kar karya ol
duumuz u aklamadan anlalmaktadr: Bororolarda,
kyn kutsal merkezi blmden olumaktadr: er
kekler evi -dou-bat ekseni tarafndan kesildii iin
evin yars Ceralara, yars Tugarelere aittir- (evin kart
kaplar zerindeki adlar bunu doruluyor); ve erkekler
evine bitiik olan, kyn birliinin saland bororo ya
da oyun alan. Bu, iki adet i avlu ile bir adet d avlu
ieren Bali tapmann tanmna neredeyse tamamen
uymaktadr; ilk iki avlu evrenin ikiye blnmesini,
nc avlu ise bu zt terimler arasndaki aracl sim
geler.15
13 J . M. VAN DER KROEF, a.g.y., s. 856, SWELLENGREBELden almt yapar,
Kerk en Tempel op Bali, La Haye, 1948.
Timbiralarda toplumsal rgtlenmenin zellikleri un
lardr: 1) Devilie dayal olan ve herhangi bir ncelik
olmadan srayla Dou ve Bat eklinde belirtilen iki
anasoylu yar vardr. Bununla birlikte, evlilik kurallar
basit bir devlilikle aklanmaktan ok uzaktr, nk
tm birinci derece kuzenler arasnda evlilik yasaktr; 2)
kadnlar iin 2 ve erkekler iin 6 (3 x 2 =6) adet soy be
lirten snf vardr. Herhangi bir ad takmak, her iki cinsi
yet iin srayla kamakra (merkezden olanlar) ve atuk-
makra (dardan olanlar) eklinde iki gruplu bir snf
landrmay gerektirir; 3) erkeklerde soy bildiren snfla
rn ek bir ilevi vardr: Erkekler, 6 adet merkezli gru
ba ayrlr; bunlar da, er er olmak zere iki yarya
(Dou ve Bat yarlar) ayrlr; devilie dayal olmayan
bu yarlar, 1 kknda belirtilen yarlardan yap itibariy
le farkldr; 4) en son olarak, 4 adet ya snf vardr;
onar onar yalarla birbirini izleyen bu snflar, daha n
ce szn ettiimiz Dou ve Bat yarlarmkinden
farkl bir yarlar sistemi (drdnc sistem) erevesin
de, ardk snf iftlerine ayrlan 4 blm oluturur.
Bu karmak rgtlenme iin birka gzlem yapmak
gerekir. Burada iki soy kural vardr: 1) devilie dayal
yarlar iin anasoyluluk kural; bu, en azndan kuramsal
olarak dorudur, nk ek kural (birinci derece kuzen
ler arasndaki evlilii yasaklar), yzeysel zmleme ba
kmndan, anasoylu ak bir soyun babasoylu rtk bir
soyla dorulanmasnn bir sonucu (yani ikili bir yarlar
sistemi) olarak yorumlanabilir; 2) ikici kural, soy bildi
ren snflar iin nem tar: Adlar, kadnlarda babann
kz kardeinden erkek kardein kzma, erkeklerde ise
annenin erkek kardeinden kz kardein oluna geer.
Sraladmz drt adet yarlar sisteminden ek-
sende (dou ve bat), dieri ise zekde (merkezi alan
ve dar) trdedir. zekde yap, daha genel bir ikiye
blme yntemi iin rnek oluturur:
levsel adan, 3)te ifade edilen sistem yalnzca er
genlie gei trenlerinde rol oynar. l ) de ifade edilen
sistem, geni anlamyla devlilii dzenler; 2) ve 3)te
ifade edilen sistemler ise, srayla biri yamur mevsimin
de, dieri kuraklk mevsiminde faaliyet gsteren iki spor
ve alma takmn belirtir.
Aklamann eksiksiz olabilmesi iin, yalnzca baz
festivallerle snrl trensel bir ilevi olan erkek yarlar
grubunu eklememiz gerekir.
Her ne kadar Nimuendajunun yaptndaki (biraz
nceki btn bilgileri ondan aldk)16eksiklikler sistemi
tamamen biimselletirmemizi engellese de, hi kuku
suz, bu aratrmayla dikkati ekmek istediimiz balca
nitelikler bu kurumsal labirentte tekrar karmza k
yor, yle ki: ilkin, eksende yaplarla zekde bir yap-
16 C. NIMUENDAJ U, The Eastern Timbira, University o f California Pub. in
Amer. Archaeol. and Ethnology, cilt 41, 1946.
Kamakra Atukmakra
dou
gne
gndz
kuraklk mevsimi
ate
yer
krmz
bat
ay
gece
yamur mevsimi
yakacak odun
su
siyah
nn bir arada bulunmas ve bir yap trnn dieriyle
kendini ifade etme giriimi. Gerekte Dou, hem Dou
hem de Merkez; Bat ise, hem Bat hem de evredir. te
yandan, merkez ve evre eklindeki ayrmn hem erkek
ler hem de kadnlar iin geerli olduu doru olsa da,
merkezi alandaki alt grubu oluturmakta yalnzca erkek
ler yetkili klnmtr. Melanezyadaki durumla arpc bir
benzerlik vardr: Merkezi alandaki gruplarn evlerinde
yemek piirmek yasaktr; mutfaklarn evredeki kulbe
lerin -kukusuz bunlar kadnlara aittir- arkasnda (baz
trenlerde ise, nnde) kurulmas gerekir.17
Bir Timbira ky plan
(C. NIMUENDAJ Uya gre).
Y azarmzn belirttiine gre, trensel etkinlikler
kuraklk mevsiminde bulvarda (yani, evredeki kul
17 C. NIMUENDAJ U, a.g.y., s. 42-43.
belerin nnde uzanan iki yan aal dairesel yolda),
yamur mevsiminde ise kesinlikle merkezi alanda ya
plmaktadr.18
kinci olarak, btn bu ikili biimler baz l bi
imlerle iki farkl ekilde birleir. Yarlar ilevi yerine
getirir: l )de ifade edilen sistem, evlilikleri; 2) ve 4)te
ifade edilen sistemler ise, mevsimlerin durumuna gre
ileri ve toplu elenceleri dzenler:
evlilikler
ortak
almalar =
kuru
mevsim.
yamur
te yandan, llk, merkezi alandaki erkek
gruplarnn saysnda tekrar ortaya kar: 6 grubun 3
Bat, 3 Dou grubudur.
O halde sorunun can alc noktasna yaklayoruz:
Bu tasvir tr, yani eksende ikicilik, zekde ikicilik
ve lk (triadisme) arasnda nasl bir iliki vardr?
Ve genelde ikici rgtlenme adn verdiimiz ey nasl
oluyor da birok durumda (ve belki de btn durum
larda) her formln ayrlamaz bir karm olarak
karmza kyor? Belki de sorunu u ekilde blmek
gerekir: ikicilik ile lk arasndaki iliki ve gerek
anlamdaki her iki ikicilik biimi arasndaki iliki.
Birinci soruyu burada ele almaya hi mi hi niyetim
yok, nk bizi konudan ok uzaklatrabilir. Yantn
hangi ynde aramamz gerektiini belirtmekle yetinece
im.
18 Ag.y., s. 92.
Structures lmentaires de la parent (Akrabaln
Temel Yaplar) kitabmn19temel esi, daha nce kst
l deiim ile yaygn deiim adn verdiim iki karlk
llk tr arasndaki ayrmdan ibarettir: Birinci deiim
tr, ortak arpan 2 olan baz gruplar arasnda olurken,
ikinci deiim tr herhangi bir saydaki gruplar iin
daha uygundur. Yerlilerin yapt snflandrmaya henz
ok yakn olduu iin bu ayrm imdilerde bana ok
safa grnmektedir. Mantksal adan baktmzda, k
stl deiimi yaygn deiimin zel bir vakas olarak
grmek hem daha aklc hem de daha uygundur. Her ne
kadar bu aratrmada sunduumuz gzlemler baka r
neklerle dorulanyor olsa da, bu zel vakann deneysel
olarak deil de, olsa olsa ikicilie indirgenmesi mm
kn olmayan sistemlerin -bunlar, bo yere kendilerini
ikiciliin bir trym gibi yutturmaya alyor- ks
men ussallatrlmas biiminde gerekletii sonucuna
varmamz gerekebilir.
Eer varsaym dzeyinde olsa bile bu hususta bize
hak verilirse, lk ile ikiciliin birbirinden ayrlamaz
olduu sonucuna varlacaktr, nk ikicilik hibir za
man olduu gibi deil, yalnzca ln bir u biimi
olarak grlmtr. Bu durumda, sorunun bir baka g
rnmn, yani her iki ikicilik biiminin -eksende ve
zekde- bir arada olmasyla ilgili grnmn ele ala
biliriz. Yant hazr: zekde ikicilik, eksende ikicilik ile
lk arasnda bir aracdr ve bir biimden dierine
gei onun araclyla gerekleir.
Eksende ikicilii, daha nce akladmz baz ky
yaplarnda grgl olarak gerekletii biimiyle ve eli
mizden geldiince basitletirerek geometrik olarak tas
15 Paris, 1949 (yeni bask, 1967).
vir etmeye alalm. Bunun iin, kyn plann bir do
ru zerinde gstermemiz yeterlidir. Eksende ikicilik,
ayn dorultuda u uca eklenmi iki doru parasyla
tasvir edilebilir.
Ancak, ayn eyi zekde ikicilik iin yapmak istedi
imizde durum hepten deiir: zekde daireyi bir doru
zerinde (ancak iki paradan oluan bir doru deil, ke
sintisiz bir tek doru) yaymak gene mmkn olsa da,
merkezi, bu dorunun dnda ve bir nokta biiminde
olacaktr. O halde, iki doru paras yerine, bir doru ve
bir nokta elde edeceiz ve bu dorunun anlaml eleri
onun her iki balang noktas olduundan, bu yapy
kutup eklinde tasvir edebiliriz.
Demek ki, eksende ikicilik ile zekde ikicilik ara
snda ok byk bir fark vardr: Birincisi, kendini aama
yan statik bir ikiciliktir; deiimleri, balangtakine ben
zer bir ikiciklikten baka hibir eye yol amaz. Ancak,
zekde ikicilik dinamiktir, kendi iinde st kapal bir
lk barndrr; daha doru bir ifadeyle sylersek: Ba
kmsz lden bakml kiliye gemek iin sarf edilen
her aba, hem bakmsz (birincisi gibi) hem ikili (kin
cisi gibi) nitelikte zekde bir ikicilik gerektirir.
Eksende bir yap (soldaki)
ile zekde bir yapnn (sadaki)
doru zerinde gsierilmesi.
zekde ikiciliin l bir yaps olduu bir baka
aklamadan da anlalmaktadr: Kendi kendine yetme
yen ve her zaman yakn evresine bavurmas gereken bir
sistemdir bu. Dzeltilmi alan (dairenin merkezi) ile bo
alan (dairenin evresi) arasndaki kartlk nc bir te
rim gerektirir: uzants olduu ikili sistemin snrn izen
allk ya da orman -yani ekilmemi alan. Eksende bir
sistemde ise, tersine, ekilmemi alan uygun olmayan bir
eyi temsil eder; yarlarn her biri, dier yarya (kar
yar) gre kendini tanmlar ve yaplarndaki grnsel
simetri kapal bir sistem izlenimini vermektedir.
Kukusuz, bazlarn son derece kuramsal diye nite
leyecei bu tantlamaya dayanarak birok gzlemde bu
lunabiliriz.
lkin, Bororolarda her ey, sanki iki yarnn her biri
bilinsizce kuzey-gney eksenine gre deiik bir izd
m tipi kullanyormu gibi cereyan etmektedir. Bat ve
Dou tanrlarm temsil eden her iki Cera klan, gerekte
kyn batsnda ve dousunda bulunmaktadr. Ancak,
Tugareler zekde bir yapya gre dnm olsayd,
kuzey-gney eksenine gre ky dairesinin bir doru
zerindeki izdmnn dou-bat eksenine paralel bir
doru olmas gerekirdi; dolaysyla bu dorunun her iki
balang noktas, srayla batnn ve dounun koruyucu
lar olan 7. ve 6. klanlarn konumuna denk gelirdi (bkz.
sayfa 217de sadaki a ve b noktalar).
kinci olarak, zekde sistemin bir nokta!bir doru
kartl eklinde tasvir edilmesi,20 ikiciliin (zekde
20 Kimileri bana kar karak, zekde tipi yaplarn bir nokta ve bir doru
ile deil de iki doruyla tasvir edilebileceini ileri srd. Daha nce, zekde
daire plannn daha derin bir merkez / evre kartlnn grgl bir sonu
cu olduunu gsterdiim iin, ikinci tasvirin basitletirilmi bir biimi
olan birinci tasviri benimseyebileceimi sandm birden. Kald ki, karmak
ve eksende) zgn yapsn ok iyi aklamaktadr; bir
ok vakada sk sk grlen bu zgnlkten, yarlarn
karsavm aklamaya yarayan baz simgelerin hetero
jen niteliini kastediyorum. Kukusuz bu simgeler ho
mojen de olabilir: rnein, yaz ve k, yer ve su, yer ve
gk, yukar ve aa, sol ve sa, krmz ve siyah (ya da
baka renkler), soylu ve soysuz, gl ve zayf, byk
ve kk, vb. arasndaki kartlklar gibi. Ancak kimi
zaman, kartln mantksal olarak heterojen terimler
arasnda olduu deiik bir simgeletirme grlr: du
raanlk ve deiim, durum ve sre, varlk ve oluum,
ezamanllk ve artzamanllk, yaln ve yapmackl, tek-
anlaml ve iftanlaml; baka bir deyile, tek bir biim
altnda -srekli ve sreksiz- yerletirebileceimi dn
dm btn kartlk biimleri.
ok basit bir rnek (basit, nk nceki tasvire pek
uymamaktadr) ilk tahminde bulunmamza yardmc
olacaktr: daha nce szn ettiimiz Winnebagolarn
rnei. Grnrde yukar ve aa eklindeki ek
sende ikicilik, kutuplu bir sistemi tam olarak yanst
mamaktadr burada; st taraf yalnzca bir kutupla -gk-
gsterebiliriz, oysa alt taraf iin iki ayr kutup -yer ve
su- gerekmektedir.
Gk
Yer- Su
biimle bile yetinsek, her sistemin ikili ya da l nitelii hemen ortaya
kabilir.
ou kez, yarlar arasndaki kartlk olduka kar
mak bir diyalektii ifade eder. Sz gelimi, Winnebago
larda her iki yarnn payna den roller yledir: aa
dakine sava ve gvenlik, yukardakine ise bar ve ara
buluculuk. Baka bir deyile, barla arabuluculuu be
lirleyen deimez istein dier yardaki karl iki yan
l bir ilevdir: bir yandan koruma dier yandan iddet i
levi.21Baka yerde ise, her iki yar grev paylam ya
par: Biri dnyann yaratln, dieri ise dnyann ko
runmasn stlenir. Bunlarn her biri farkl ilevlerdir,
nk biri zamann bir annda yer alrken, dieri, birin
cisine bal olarak, srmekte olan bir eylemi ifade eder.
Melanezya ve Gney Amerikayla ilgili olarak belirttii
miz pimi gda/i gda kartl (evlilik ve bekrlk
arasndaki benzer kartlk gibi), u kartlklarla ayn
trde bir bakmszlk gerektirir: durum/sre, dura
anlk/devinim, ayniyet/dnm. Grld gibi, iki
cilii aklamaya yarayan karsavlar iki deiik katego
riye aittir: Bazlar gerek anlamda, bazlar da szde ba
kmldr; szde bakml olanlar, llerden baka bir
ey deildir; bir kutupla bir eksenden -ancak farkl tr
de nesnelerden- oluan bir btn iki trde terim ola
rak grmekten ibaret olan bir mantk oyunu sayesinde,
bu ller, ikili bir biime brnmtr.
sn
21 iki terim arasndaki bu kartla Pawnee ritelinin her aamasnda rastlanr.
u almamza bkz.: le Symbolisme cosmique dans la structure sociale et
lorganisation crmonielle de plusieurs populations nord et sud-amricaines
(Birok kuzey ve gney Amerika halklarnn toplumsal yaps ve trensel r
gtlenmesine ilikin kozmik simgecilik). Le Symbolisme cosmique des
monuments religieux iinde, Serie Orientale Roma, Roma, 1957.
Tantlamann son aamasn ele almak kalyor geriye.
Genellikle ikili diye tasvir edilen bu toplumsal rgtlen
me biimleri birer l sistem olarak alglanmaya bala
d m, hepsinin tm anormallikleri birden yok oluyor ve
bylece onlarn ayn biimselletirme trne indirgen
mesi mmkn oluyor. Bu blmde tarttmz rnek
lerden yalnzca n ileyeceiz. Gerekte, Timbira
larda evlilik kurallarna ve olduka zor bir toplumsal
yapyla btnleme tarzlarna ilikin bilgilerimiz olduk
a yetersiz ve iftanlamldr; bu da, onlar biimselle-
tirmemizi engellemektedir. Winnebago ve Bororo vaka
lar ise, dierine kyasla daha anlalr; onlara bir Endo
nezya modeli ekleyeceiz. Bununla birlikte, belirtmek
gerekir ki, Endonezyadaki toplumsal yaplar -onlar in
celediimizde bozuk bir halde bulunduklarndan- sk
sk gzlemlemekten daha ok, bozulan yerlerini dzel
tip ilk durumlarna kavuturmaya altk. Bakmsz
bir evlilik sistemiyle (rnein, annenin erkek kardeinin
kzyla yaplan tercihli evlilik) ikici bir rgtlenmenin
bir arada olduu durumlarn Endonezyada ok yaygm
olduu sanlmaktadr. Bu durumu, 2 yar ve 3 evlilik s
nf ieren basitletirilmi bir model eklinde tasvir ede
ceiz; 3 rakam burada ille de grgl bir veriyi yanstm
yor, onun yerine herhangi bir rakam da gelebilirdi, yeter
ki bu rakam 2ye eit olmasn. Aksi takdirde, bu evlilik
bakmsz deil, bakml olurdu ve bu durumda var
saymn koullar salanamazd.
Bu durumu gznnde bulundurarak, Winnebago,
Endonezya ve Bororo modellerini aadaki grafiklerle
gsterebiliriz; bu grafiklerin hepsi ayn tiptedir ve her
biri ilgili sistemin btn zelliklerini yanstmaktadr.
Her grafikte benzer bir yap vardr, yle ki: 1)
kk daire; 2) bir l eksen; 3) bir byk daire. Bu
enin ilevi her birinde farkldr. Onlar srayla in
celeyelim.
Winnebago ky, 3 gruba blnen 12 klan ier
mektedir; 4er klanl iki grup (srayla yer ve su) aa
daki yarya, 4 klanl dier grup ise (gk) yukardaki
yarya aittir. l eksen, yarlarn devlilik kuralna g
re evlilik olanaklarn ifade eder. Kyn evresiyle ak
an byk daire, bir yerleim birimi oluturmak zere
btn eleri iinde toplar.
WI N N E B A G O
G k
Winnebago tipi bir toplumsal yap emas.
Endonezya modeli daha karmaktr. Burada, grup
lara ayrlm klanlar deil de, yerleik olmayan, yani
yeleri birok kye dalm olan evlilik snflar vardr.
Bu snflar arasndaki evlilik kural bakmszdr: Bir A
erkei bir B kadnyla evlenir; bir B erkei bir C kadny
la evlenir; bir C erkei bir A kadnyla evlenir. Bu model
unlar gerektirir: 1 her snfn cinsiyetlere gre ikiye
ayrlmas (nk erkek kardele kz kardein ayr bir
evlilik yazgs vardr); grafikte bu ilev, her snf erkek
ve kadn olmak zere ikiye ayran bir l eksenle belir
tilmitir; 2 byle bir sistemde, yerleim pek fazla anlam
ifade etmez; grafikten de kolayca anlalaca zere, b
yk daire burada bir snfn erkekleriyle dier snfn
kadnlar arasndaki evlilik olanaklarn ifade etmekte
dir.
E N D O N E Z YA
A S n f
Endonezya tipi bir toplumsal yap emas.
Bu konu zerinde biraz duralm. Endonezya mode
line ilikin grafik, bakmsz (asimetrik) evliliin ilgin
bir zelliini ortaya koyar. Koullar oluur olumaz -ya
ni en azndan snf bir araya gelince-, erkek/dii kar
tlna dayal ikici bir blnmenin ana esi ortaya
kar. Sistemin znde olan bu kartla paralel olarak
Endonezyann kendi modelini ve bu modele gre ikici
rgtlenmesini oluturmas, bizce, Endonezya yarlar
nn her zaman erkek ve dii olarak alglanmasndan
kaynaklanmaktadr. O halde, grgl olarak kurulduklar
srada Endonezya yarlarnn erkek ya da dii olabilecei
ve her iki cinsiyetten neredeyse eit sayda ye ierebi
lecei olgusundan Endonezya zihniyeti pek rahatsz ol
mua benzemiyor. Ancak ayn trde bir baka top
lumda -California Miwoklanm kastediyorum-, yerliler
de ayn sorunla karlam ve onu zmekte byk s
kntlar ekmilerdir.
Endonezya yarlar gibi Miwok yarlar da, nesneler
ve varlklar arasnda genel bir ikiye ayrma yntemi
kullanmaktadr. Yarlara srayla kikua (su) ve tunuka
(yer) adlar verilir; btn hayvanlar, bitkiler, fiziksel g
rnmler ve meteoroloji-astronomi olaylar her iki yar
arasnda bltrlse de, yerlilerin diyalektii her yar
da erkek ve kadn bulunduu gereini aamam gibi,
erkek ve dii eler bu evrensel ikiye ayrma yntemi
nin dnda kalmtr. Ancak ilgintir, bu durumun ken
diliinden olumadn iddia etmekte ve bunu akla
mak iin de olduka karmak bir efsaneye bavurmak
tadrlar: Coyote-girl and her husband told each other
they would have four children, two girls and two boys...
Coyote named one of the male children Tunuka and
one of the female children Kikua. The other male child
he named Kikua and the other female Tunuka Coyote
thus made the moieties and gave people their first
names.22Bunun iin, ilk ift yeterli deildir; gerek bir
efsane uydurararak, balangta drt snf (yani her ya
rnn st kapal olarak erkek ve diiye ayrlmas) oldu
unu ileri srmeleri gerekir. Bylece, Endonezyada ol
duu gibi -ancak grgl durumdan farkl olarak- yarla
rn ayrca cinsiyete dayal bir rgtlenmeyi ifade etmele
ri engellenmi olur.
BORORO
stteki grup
Bororo tipi bir toplumsal yap emas.
22 E. W. GIFFORD. Miwok Moieties, Univ. o f Calif. Publ. in Archaeol. and
EthnoJ., cilt 12, no: 4, s. 143-144.
Alntnn Trkesi yledir: Kurt-Kz ile kocas, ikisi kz ikisi erkek olmak
zere drt ocuk istediklerini sylerler... Kurt-Kz, erkek ocuklarndan biri
ne Tunuka, kz ocuklarndan birine de Kikua adn verir. Kikua adm verdii
dier erkek ocuk ile Tunuka adl dier kz ocuu bylece kendi ya-
rlarm kurar ve insanlarn kendi ilk adlaryla armaya balarlar. (.n.).
imdi nc grafie geelim; Bororolarm toplum
sal yapsn, dier iki modele benzer bir modelle gste
receiz. Kk daireler, klan gruplarn (Winnebagolar-
da olduu gibi) ya da snflar (Endonezyada olduu gi
bi) deil, snf gruplarm ifade eder ve daha nce sz
n ettiimiz iki vakann tersine, bu birimler ievlilie
dayaldr. Hatrlanaca zere, szde devliliksel yarla
rn her biri 3 snfa blnm 4 klan ierir. Btn stte
ki, ortadaki ve alttakileri grafik zerinde gsterdik. O
halde, devlilie dayal blnme her snf grubunun
ierisinde cereyan eder, yle ki: Bir yarnn stte-
kiTeri baka yarnn sttekileriyle, ortadakileri or-
tadakileriyle, alttakileri ise alttakileriyle vb. evle
nir. Bu durumda l eksen, ilev olarak, her snfa z
g evlilik olanakszlklarn ifade eder.
Peki, byk dairenin buradaki ilevi nedir? k
k daire (snf gruplar) ve l eksenle (evlilik ola
nakszlklar) olan ilikisi hi bir kukuya yer verme
mektedir: Tm Bororo kylerinde klanlar srayla yu
kardaki ve aadaki ya da nehrin yukarsndaki ya
da nehrin aasndaki diye iki gruba ayran (szde d-
evliliksel yarlar eksenine dik olarak), devlilie dayal
olmayan kuzey-gney eksenine tekabl eder. Nehrin
konumuna gre yaplan blmenin ilevinin belirsiz ol
duunu sk sk belirtmiimdir.23Ve hakl olarak: Zira bu
zmleme doruysa, kuzey-gney ekseninin, Bororo
toplumunun varolmasn salamak dnda hibir ilevi
olmad sonucuna -ilk bakta artc gelebilir- varrz.
Grafii gznnde bulunduralm: kk daire, ye
leri arasnda herhangi bir akrabalk ilikisi kurulmadan
23 C. LVI-STRAUSS, Tristes Tropiques, Pion Yaynevi, Presses Universitaires
de France, Paris, 1950, s. XLI-LI1.
yan yana yaamn srdren ievliliksel gruplar, alt-
toplumlar belirtir. l eksenin hibir birletirici ilevi
yoktur; evlilik olanakszlklarn ifade ettii iin, siste
min olumsuz bir deerini de ifade etmi oluyor. O hal
de, tek birletirici mevcut e, kuzey-gney ekseni tara
fndan salanmaktadr, ancak ihtiyat kaydyla: Bu eksen
yerleimle ilgili bir anlam ierse de, bu anlam belirsiz
kalmaktadr, nk kyle -sonuta, kyn iki ayr bl
geye ayrlmasyla - ilgilidir.
Hi kukusuz, bu varsaymn saha zerinde sna
madan geirilmesi gerekir. Ancak aratrma yaparken,
sfr trde adn verebileceimiz kurumsal biimlerle ilk
kez karlamyoruz.24 Bu kuramlarn, bal olduklar
toplumsal sistemin varoluundan nceki koullar getir
mek dnda hibir gerek zellii yoktur; ancak yine
de, bu kuramlarn varl -kendi iinde bile anlamdan
yoksundur- sz konusu sistemin bir btn olarak gein
mesine gereke tekil etmektedir. yleyse sosyoloji, dil
bilimde de grlen, ancak kendi alannda sanki henz
farkna varmad nemli bir sorunla kar karya kala
bilir. Bu sorun, anlamdan yoksun kuramlarn varlyla
ilgilidir, yoksa bu kuramlara sahip olan topluma bir an
lam vermekle deil.
Elimizdeki almann snrlarn aan bu konu ze
rinde daha fazla durmadan, zelliklerini be adet ikili
kartlkla zetleyebileceimiz sistemimize geri dne
lim.
Burada bir takm snf ya da klanlar vardr; bu e
ler grup (klan gruplan, snf gruplar) halinde ya da ayr
24 Bundan bir ka yl nce de mana'y\ tanmlamak durumunda kalmtk. Kr.
C. LEVI-STRAUSS, I ntroduction luvre de Marcel Mauss, in: Marcel
Mauss, Sociologie et Anthropologie, Presses Universitaires de France, Paris,
1950, s. XLI-LII.
(snflar) olarak verilmitir; evlilik kurallar pozitif (+)
ya da negatif (-) olarak ifade edilmitir; cinsiyetler ayr
(bakmsz evlilik) ya da karktr (erkek kardele kz
kardein ayn evlilik yazgsna sahip olduu bakml
evlilik); en son olarak, sz konusu sisteme gre yerleim
belirtici ya da belirtici deildir. Bylece aadaki tablo
elde edilir; burada her kartln ilk terimi keyfi olarak
+iareti, ikinci terimi ise - iaretiyle belirtilmitir:
Winnebago Endonezya Bororo
1) snf / klan
-
+ +
2) grup / birim +
-
+
3) evlilik serbest /
evlilik yasak
+
+
-
4) cinsiyetler ayrlm /
cinsiyetler karm
-
+
-
5) yerleim belirtici/
yerleim belirtici deil
+
-
+
3 numaral kartlk (evlilik), evliliin bakmsz
olmas nedeniyle Endonezyada ift deerlidir (+ve -):
Herhangi iki snf iin, .sr erkekleri ile ^kadnlar arasn
daki evlilik kural bakml olup, y erkekleri ile x ka
dnlar arasmdakinin tersidir. 5 numaral kartlk (yer
leim), daha nce belirttiimiz nedenden tr Bororo
larda ift deerlidir: Kuzey-gney ekseni, ortak bir yer
leim anlamna gelir, ancak onu kendine gre blt
rr.
Grafiklere yle bir gz attmzda, benimsenen
modelin, ele alman toplumsal yaplarn ikili ve l ni
teliklerini iinde topladn kolayca grrz. Ayrca, be
lirtmekte yarar var: kili kartlklarn -gsterildikleri
simgelere gre- eksende ya da zekde grnm ara
snda bir iliki olduu sanlmaktadr. Endonezyada, ek
sende grnm erkek/dii kartln belirtir; zekde
grnm ise, bylece yukar ve aa arasndaki ek kar
tla ayrlr (ki bu da, yukar/orta/aa lsn ve
rir). Buna karlk, Bororolarda (ve tabii ki Winnebago
larda) yukar/orta/aa ya da gk/su/yer ls, erkek/
dii kartln ifade etme grevini zekde grnme
havale eder. Baka rnekler yardmyla bu ilikinin -yani
zekde ikiciliin yukar/aa kartln belirtmesi du
rumunda eksende ikiciliin her zaman erkek/dii kart
ln belirtip belirtmeyeceinin (ya da tersi)- dorula
np dorulanamayacan tekrar aratrmak ok ilgin
olurdu.
nceki tm aklamalardan iyice anlalyor ki, G
ney Amerika ve Endonezyada en genel kartla (ikili
yapyla l yap arasndaki) ilikin baz bakml ve
ters uygulamalar bulunmaktadr. Endonezya vakasnda,
yaygn deiime dayal bir yarlar sistemi, yani bakm
sz bir devlilik biimi sz konusu. O halde, l yap
hsm gruplar, ikili yap ise erkeklerle kadnlar arasn
daki her iki dolam ynn belirtir. Baka bir deyile,
birinci yap smflaAa, ikinci yap ise bu snflar arasn
daki ilikileAz ilintilidir. Buna karlk, Gney Ameri
kadaki (ve sanrm tm Gelerdeki) ikili yap, gruplar,
l yapy ve her iki dolam ynn belirtir, ancak er
keklerle kadnlarnkini deil, ayrm gzetmeksizin her iki
cinsiyete tannan ya da yasaklanan ynleri (nk bak
ml ievlilie gre, deiim kstldr). O halde burada,
ikili yap snflarla, l yap ise ilikileriz ilintilidir.
En son olarak unlar belirtmek istiyorum: kici de
nilen rgtlenmeler konusunda yaplan aratrmalar sa
yesinde yrrlkteki kuramda ileri srldnden daha
fazla dzensizlik ve elikiler olduunun ortaya kt
n, o nedenle bu kuramdan vazgemenin ve grnen
ikicilik biimlerini, gerek yaps farkl ve daha karma
k yaplarn yzeysel uyumsuzluklar olarak grmenin
daha yararl olabileceini gstermeye altm bu metin
de. Bununla birlikte, bu dzensizlikler, ikici kuram ge
tirenlerin -Rivers ve ekoln kastediyorum- dikkatin
den kesinlikle kamamt. kici rgtlenmeleri, rk,
kltr ya da yalnzca g bakmndan farkl iki topluluk
arasndaki birlemenin tarihsel rnleri olarak tasvir
ederken, bu dzensizliklerden rahatszlk duymuyorlar
d. Bu bak asna gre, ele alnan toplumsal yaplar
hem ikici hem de bakmsz olabilirdi ve hatta yle de
olmalyd.
Marcel Mauss ve ardndan Radcliffe-Brownla Mali
nowski, etnoloji dncesini kknden deitirdiler: Bu
tarihsel yorumu brakp, yerine karlkllk kavramna
dayal olan psiko-sosyolojik trde bir baka yorum ge
tirdiler.25Ancak bu ustalar, ekollerini olutururken, ye
ni bak asna iyice uyum gsteremediklerinden bak
msz olaylar ikinci plana ittiler. Yarlar arasndaki
farkllklar, yava yava sistemin bir dzensizlii olarak
grlmeye baland. Ve daha da tehlikelisi, gn gibi or
tada olan bu dzensizlikler bile sonradan tamamyla bir
25 Gerekte, Rivers -ki dehas gnmzde bile henz anlalamamtr- ayn
anda iki yorum tipine bavuruyordu; yle ki bu byk kuramcdan sonra hi
kimse farkl bir ey getirememitir. Bununla birlikte, Rivers'm burada ner
dikleri henz geerliini korumaktadr, tabii adalan ve ardllar onu zel
likle tarihsel ve corafi yorumlarnn yazar olarak grd lde; te yan
dan, Mauss, Radcliffe-Brown ve Malinowski onun retisinin psikolojik ve
mantksal grnmn sessizce benimsemi ve bildiimiz aaal biimiyle
gelitirmilerdir.
yana brakld. Bilimler tarihinde sk sk grld gibi,
aratrmaclar, ilkin nesnenin temel bir niteliini zel
bir vakaym gibi grrler, sonra elde edilen sonucu teh
likeye atmamak iin, onu daha sk bir snamadan ge
irmekten ekinirler.
Karlkllk kuram tartma konusu dndadr; g
nmzde, etnoloji dncesine gre, astronomide yer
ekimi kurammki kadar salam bir temel zerine kuru
ludur. Ancak, bu kyaslama bir uyar iermektedir: Et
noloji, Riversla birlikte Galilesini bulmutur; Mauss da
onun Newton olmutur. Umalm ki, sessizliinden
Pascaln rkt bu sonsuz boluklardan daha az alg
lanabilen bir dnyada ikici denilen bu ender rgtler
-gezegenlerden daha az korunan-, yaknda zlme za
man gelip atmadan kendi Einsteinlarn bulabilsin.
BY VE DN
BLM IX
By ve Byc1
Cannonm almalar sayesinde, dnyann birok bl
gesinde grlen byyle lm vakalarnn hangi psiko-
fizyolojik mekanizmalara dayand daha iyi anlalmak
tadr2: Byye maruz kaldn bilen bir birey, bal ol
duu grubun trelerine gre lme mahkm olduuna
itenlikle inanr; bu inanc yaknlar ve arkadalar da
paylar. O andan itibaren, topluluk ondan uzak durur
ve onu oktan lm biri ve etraf iin bir tehlike kay
na olarak grmeye balar; topluluk, her frsatta ve b
tn davranlaryla, bu kanlmaz yazgsn kabulle
nen zavall kurbana lm telkin eder. Hem zaten ya
knda onu ller lkesine gndermek iin kutsal tren
ler dzenlenecektir. lkin, btn aile ve toplumla iliki
leri birden kesilir, bireyi birey yapan btn grev ve et
kinliklerden uzaklatrlr. Bylenen kii, onu canllar
1 Bu balk altnda yaymlanmtr: les Temps modernes, 4. yl, no: 41, 1949, s.
3-24.
W. B. CANNON, "Voodoo Death, American Anthropologist, n. s., cilt 44,
1942.
lkesinden kovmaya ok kararl olan bu buyurgan g
ler karsnda aresiz bir haldedir; daha nce topluluk
kararyla yer ald btn sistemlerden aniden ve tama
men ihra edilmesi ve hayattayken ona birok hak ve
ykmllk tanyan toplumsal yasalarn u an onu l
me mahkm edip korku, tren ve yasaklara maruz b
rakmas nedeniyle, byk bir dehete kaplmtr. Fizik
sel btnlk, toplumsal kiiliin dalmasna tahamml
edemez.3
Bu karmak olaylar fizyolojik dzlemde nasl ak
lanr? Cannon, ar fke gibi korkunun da sempatik si
nir sisteminde olduka youn bir faaliyete yol atn
gsterdi. Bu faaliyet normalde faydaldr, nk insann
yeni bir duruma intibak etmesini salayacak bir takm
organik deiiklikleri beraberinde getirir; ancak, eer
insan olaand bir duruma kar igdsel olarak ya da
bilerek bir tepkide bulunmazsa, sempatik sistemin faali
yetleri artar ve dzeni bozulur: Bazen birka saat iinde,
kan hacmiyle birlikte tansiyon der ve sonu olarak,
dolam organlarnda telafi edilemez hasarlar meydana
gelir. Yemeden imeden kesilme -byk bir korku ya da
skntya kaplan hastalarda ska rastlanan bir durum-
bu deiimi daha da hzlandrr: Su kayb sempatik sinir
sistemi zerinde uyarc bir etki yapar ve klcal damarla
rn geirgenliinin artmasyla birlikte kan hacmi daha
da azalr. Bombalama, sava alanndaki arpmalar ya
da cerrahi mdahaleler sonucunda oluan birok yara
lanma vakasnn incelenmesi sayesinde bu varsaymlar
5 Nisan 1956da byle bir byye maruz kalan AvustralyalI bir yerli, tam l
mek zereyken Darwin Hastanesine yetitirilir. Solunum makinasna bala
nan ve sondayla beslenen yerli, beyaz adamn bysnn daha gl oldu
una" inand iin, yava yava iyileir. Kr. Arthur MORLEY, London
Snday Times, 22/4/1956, s. 11.
dorulanmtr: Otopside herhangi bir doku zedelenme
sine rastlanmad halde lmler olabiliyor.
O halde, baz by uygulamalarnn etkisinden ku
ku duymak iin bir neden yoktur. Ancak grld gi
bi, bynn etkisi byye inanmay da gerektirir ve bu
inan tamamlayc grnm biiminde ortaya kar:
ilkin, bycnn kendi yntemlerinin etkisine inanma
s gerekir; daha sonra, tedavi ettii hastann ya da i
kence ettii kurbann da bycnn gcne inanmas
gerekir; en son olarak, kamuoyunun gveni ve istekleri
gelir; bunlar, her an, byc ile bylenenler arasndaki
ilikilerin belirlendii ve yer ald bir eit yerekimi
alan oluturur.4Hi kukusuz, bu tarafn hibiri ne
sempatik sinir siteminin faaliyetlerini ne de Cannonm
homeostatik adn verdii bozukluklar aklayabilecek
durumda deil. Byc, hastasnn bedeninde hastala
neden olan nesneyi emerek karabileceini iddia edip
aznda saklad akl tan kardnda bu yntemi
kendince nasl hakl gryordu? Byclkle sulanan
masum biri, btn topluluk tarafndan oybirliiyle su
landnda -nk byclk toplumsal bir mutaba
kat! gerektirir- kendini nasl aklayabiliyordu? Ayrca,
olaanst yetki ve ayrcalklar tand, ancak bunun
karlnda beklentileri olduu kiilere kar grubun
davranlarndaki inan ve eletiri pay ne kadardr? Bu
son hususu incelemekle balayalm ie.
20
4 Konusu sosyolojiden daha ok psikolojiyi ilgilendiren bu alma srasnda,
dinsel sosyolojide deiik bysel ilemler ile deiik byc tipleri arasn
daki zorunlu ayrmlar -gerekmedike- ihmal edebileceimize inanyoruz.
1938 ylmm eyll ayyd. Birka haftadan beri, Tapajoz
pnarlar yaknlarnda, kk bir Nambikwara yerli
grubuyla birlikte kamp kurmutuk. Orta Brezilyann bu
ssz savanalarnda, yerliler, yln byk bir blmn
tohum, yabani meyve, kk memeli hayvan, bcek, s
rngen, ksaca alktan lmelerini engelleyebilecek her
eyi arayarak geirir. Otuza yakn yerli, gebe yaamn
bir rastlants sonucu, aa dallarndan yaplm daya
nksz barnaklar altnda gruplar halinde toplanmt. Bu
tr barnaklar, gnn kavurucu gneine, gecenin se
rinliine, yamur ve rzgra kar az ok koruma salar.
Btn kk gruplarda olduu gibi, bu grubun da poli
tik bir nderi ve gnlk etkinlikleri grubun dier erkek-
lerinkinden farkl olmayan -avclk, balklk, zanaat
lk- bir bycs vard. Byc, yaklak krk be yala
rnda neeli ve gl biriydi.
O akam, byc her zamanki saatinde kampa dn
memiti. Gece oldu ve ateler yakld; yerlilerin yzn
den aka tela okunuyordu. Savanada birok tehlike
bulunmaktadr: sel gibi akan nehirler, jaguar ya da kann-
cayiyen gibi byk bir vahi hayvanla karlama -ku
kusuz bu ihtimal dyd. Yerlilerin aklna hemen bir
baka tehlike daha geliyordu: grnrde zararsz olan
bir hayvann nehirde ya da ormanda yaayan kt bir
ruh biiminde ortaya kmas. Ayrca, bir haftadan beri,
her akam, kh yaklaan kh uzaklaan bir takm gizem
li kamp ateleri gryorduk. Tannmayan her topluluk
olas bir tehlike olarak grlyordu. ki saatlik bir bek
leyiten sonra, neredeyse herkeste bycnn bir tuza
a dp ld kans uyanmt. te yandan, by
cnn iki gen karsyla olu barp ararak, birileri
elerinin dieri ise babasnn lmne alyordu. Dier
yerliler ise, saygdeer byklerinin kaybolmasnn bir
felaketin habercisi olabileceini ileri sryordu.
Akam saat on sralarnda, endie iinde felaketin
her an olabilecei beklentisi, dier kadnlarn da katld
alama-szlanmalar ve erkeklerin heyecanl bekleyile
ri o kadar tahamml edilemez bir hal ald ki, sonunda,
soukkanllklarn biraz olsun koruyabilen birka yer
liyle birlikte onu aramaya ktk. Ancak iki yz metre
yrmtk ki ayamza hareketsiz bir ey takld. Bu,
bycmzd; gecenin souunda titreyerek yere -
melmi ve sa ba dank bir halde sessizce bekliyor
du; kemeri, kolyeleri ve bilezikleri (Nambikwaralarn
tek giysileri bunlard) zerinde yoktu. Zorluk karma
dan bizimle kampa dnd, ancak azn bak amyor
du. Herkesin ricas ve yaknlarnn yalvarlar zerine
sonunda sessizliini bozdu. Bana gelenleri teker teker
anlatmaya balad: leden sonra bir frtna -mevsimin
ilk frtnas- kopmu, yldrm onu birka kilometre
uzaktaki tarif ettii yere frlatm ve stndekileri tama
men yolduktan sonra da onu bulduumuz yere geri s
rklemiti. Bu olay yorumlarken herkes uyuyakald. Er
tesi gn, btn ssleri zerinde olduu halde -ki hi
kimse buna pek arma benzemiyordu- frtna kurba
nmzn her zamanki neesi yerine gelmi ve gnlk ya
am normal seyrine dnmt.
Ancak birka gn sonra, baz yerliler bu olaanst
olaylarla ilgili bir baka hikye uydurmaya baladlar.
Unutmamak gerekir ki olayn getii grup, bilinmeyen
baz nedenlerden tr yeni bir toplumsal birim olu
turmak zere bir araya gelen deiik kkenli bireyler
den oluuyordu. Gruplardan biri birka yl nce salgn
bir hastalk nedeniyle krlm ve artk tek bana zerk
bir yaam srebilecek sayda deildi; dier grup ise, ait
olduu ilk kabilesinden ayrlm ve o da ayn zorluklarla
kar karya kalmt. Bu iki grubun ne zaman ve hangi
koullarda karlatn ve glerini birletirmeye -bu
yeni oluuma biri politik nderini, dieri dinsel nderi
ni vermitir- karar verdiini hi bilmiyoruz; ancak bu
birleme daha yeniydi kukusuz, nk onlarla karla
tmda bu iki grup arasnda henz hibir evlilik olma
m, ancak bir grubun erkek ocuklar ile dier grubun
kz ocuklar arasnda sz kesilmiti; ayrca, bu yeni
oluum iinde bir arada yaamalarna karn, her grup
kendi lehesini korumutu ve dier grupla ancak her iki
dili konuan iki ya da yerli araclyla iletiim kura
biliyordu.
Bu gerekli aklamalar yaptktan sonra, ortalkta do
laan sylentilere bir gz atalm: Savanada karlalan
yabanc gruplarn, bycnn ait olduu blc gru
bun kabilesinden geldiini ileri srmek iin hakl ne
denleri varm. Meslekta politik nderin grevini st
lenen byc, kukusuz baba yurduna geri dnme iste
inde bulunmak, onlan yeni ortaklarna kar saldrma
ya kkrtmak ya da ortaklarnn kendileriyle ilgili d
nceleri konusunda onlar rahatlatmak iin eski hem-
erileriyle balant kurmak istemi; her ne olursa olsun,
bycnn oradan neden uzaklatn anlatmak iin
bir gerekeye gereksinimi vard ve yldrmla savrulma
olayyla sonraki yky bu amala uydurmutu. Doal
olarak, bu yorumu dier grubun yerlileri yayyor, ona
gizliden gizliye inanyor ve ondan byk bir tedirginlik
duyuyordu. Ancak olayn resmi deikesi, hibir zaman
herkesin nnde tarthnasa da, hareket saatimize ka
dar -ki oradan ksa bir sre sonra ayrldk- aka her
kese kabul ediliyordu.5
Bununla birlikte, byclerinin iyi niyetini ve b
ysnn etkisini ortaya koymak iin bu kadar geree
yakn bir yutturmacaya bavurmalar ve bunun nedenle
rini byk bir psikolojik doruluk ve politik gerekeler
le aklamalar en kukucu insanlar bile hayrete d
rebilir. Kukusuz, byc, rio Ananaza kadar yldrmn
kanatlar zerinde umamt ve btn bunlar kurgudan
baka bir ey deildi. Ancak, byle eyler baka koul
larda gerekleebilir ve bu deney alanyla ilgilidir. Bir
bycnn doast glerle yakn ilikilere girdii bir
gerektir; bylesi zel bir durumda, dind bir etkinlii
rtbas etmek iin kendi gcn bahane etmesi ise tah
min alanyla ilgilidir ve tarihsel eletiri yapmak iin uy
gun bir frsattr bu. nemli olan u ki, nasl ki sava
ulusal bamszlk iin son ans ya da silah tacirlerinin
bir oyunu olarak grmek arasnda bir uyumazlk varsa,
her iki olaslk arasnda da bir uyumazlk vardr. Her
iki aklama mantksal olarak birbiriyle uyumaz, ancak
duruma gre birinin ya da dierinin doru olabilecei
kabul edilmektedir; ayrca her ikisi de usa yatkn oldu
undan, duruma ve zamana gre birinden dierine ko
laylkla geilebilir ve birok kiiye gre de her ikisi in
sann bilincinde belli belirsiz bir arada bulunabilir. Bu
farkl yorumlar, kkenleri ne olursa olsun, nesnel bir
inceleme iin deil, daha ok tamamlayc veriler olarak
insan bilinci tarafndan ele alnmtr; ok belirsiz ve
henz oturmam olan bu veriler, her birimiz iin bir
3 C. LVI-STRAUSS, Tristes Tropiques, Paris, 1955. blm XXIX.
deney nitelii tayan baz davranlara hitap eder. Bu
nunla birlikte, bu deneyimler, grubun kltrne u ya
da bu kararsz tasla sokmad srece, bilisel olarak
ekilsiz ve duyusal olarak kabul edilemez kalr; ancak
grubun kltr zmsendii srece, znel baz durum
lar nesnelletirilebilir, dile getirilmesi zor duygular dile
getirilebilir ve henz anlatlmam deneyimler sisteme
dahil edilebilir.
90
Bu mekanizmalar, takdire ayan bir aratrmac olan M.
C. Stevensonm Yeni Meksika Zunilerinde yapt ol
duka eski gzlemleri sayesinde daha iyi anlalacaktr.6
Yeniyetme bir erkek on iki yandaki bir kz ocuunun
elini tutar tutmaz, kz bir sinir krizine yakalanr; bu er
kek, byclkle itham edilir ve Tapmak rahiplerinin
mahkemesine kartlr. Bir saat boyunca gizli bilgileri
olduunu inkr etmeye alsa da bu pek ie yaramaz.
Bu savunma yntemi pek etkili olmad ve o devirde
byclk henz lmle cezalandrlan bir su sayld
iin, sank taktik deitirip annda uzun bir hikye uy
durur; bycle hangi koullarda baladn ve usta
larndan iki madde aldn, birinin kzlar deli ettiini
dierinin ise iyiletirdiini anlatr. Bu husus, daha son
raki gelimeler iin ok zekice bir nlem salyordu.
Kendisinden bu ilalar yapmas istendiinde, birka ki
iyle birlikte evine gider, iki kk alp geri dner ve onla
r hemen ok karmak bir ritel eliinde kullanr; bu
ilalardan birini aldnda kendinden geiyormu, die
6 M. C. STEVENSON, The Zuni I ndians, 23rd Annual Report o f the Bureau of
American Ethnology., Smithsonian I nstitution, Washington, 1905.
rini aldnda ise kendine geliyormu gibi yapar. Ardn
dan, ilac hastaya verir ve onu iyiletirdiini syler. Bu
gsteri ertesi gne dek srer ve geceyi frsat bilen szde
byc oradan tyer. Ancak ok gemeden yakalanr ve
madur kzn ailesi, dvaya kald yerden devam etmek
iin hemen bir mahkeme kurar. Yeni yarglarn nceki
hikyesini kabul etmeye pek yanamadn grnce,
byc, bu kez baka bir hikye uydurmaya karar verir:
Btn yaknlar, atalar bycym ve kendisinin ola
anst gleri onlardan geliyormu; isterse kediye d
nebilir, isterse azn kakts dikenleriyle doldurabilir
ve dikenleri frlatarak kurbanlarn -iki bebek, kz
ocuu ve iki erkek ocuu- ldrebilirmi ve btn
bunlar, kendisinin ve yaknlarnn insan biiminden
kmasn salayan sihirli tyler sayesinde oluyormu.
Sihirli ty bir taktik hatasyd, nk yeni hikyesinin
doruluunu kantlamas iin yarglar ondan tyleri
gstermesini isterler. Byc bir sr gereke ileri s
rp de hepsi reddedilince, ailesinin evine gitmesi gerek
tiini syler. Tyleri i duvar svasnn arkasnda bir
yerde sakladn, ancak duvar ykmann mmkn ol
madn ileri srmeye balar. zerine fazla gidilince
duvarn bir blmn ykmak durumunda kalr ve
onun her dkntsn dikkatlice incelemeye koyulur,
ancak bir ey bulamaynca, tyleri iki yl nce saklad
n ve yerlerini tam olarak hatrlayamadn syleyip
zr dilemeye alr. Tekrar arama yapmak zorunda
kalnca, bir baka duvar daha ykar ve bir saat sonra
nihayet toprak harta eski bir ty bulur ve onu hemen
alp kendisine eziyet edenlere byl alet olarak takdim
eder. Yarglar, tyn nasl kullanldn kendilerine
ayrntl olarak anlatmasn isterler. Bylece, kamu ala
nna srklenen byc, bandan geen her eyi tekrar
anlatmak zorunda kalr. Bu kez hikyesini ok sayda
yeni ayrntyla ssler ve sonunda ok ackl bir nutuk
eker. Alayarak doast glerini kaybettiini syler.
Sonunda ileri rahatlayan dinleyiciler onu serbest b
rakmaya raz olur.
Bu hikye birok bakmdan ok reticidir, ancak
ne yazk ki onu ksaltmak ve btn ince psikolojik ay
rntlarndan arndrmak zorunda kaldk. lkin grl
yor ki, byclk gerekesiyle hakknda dva alan
byc, lm cezasyla burun buruna geliyor ve susuz
olduunu ortaya koyarak deil de kendisine yklenen
suu stlenerek kendini aklamaya alyor; stelik her
seferinde, ncekinden daha zengin ve daha ayrntl (o
halde, normalde daha utan verici) hikyeleri art arda
sralayarak durumunu dzeltmeye alyor. Durumada
usul, dvalarmzda olduu gibi itham ve inkr eklinde
deil, iddia ve bu iddiay destekleyici kant eklindedir.
Yarglar sanktan ne iddiaya itiraz etmesini ne de baz
olgular rtmesini istiyor; ondan istedikleri, ellerinde
yalnzca bir paras bulunan sistemin geri kalan parala
rn uygun bir ekilde tamamlayp onu pekitirmektir.
Davann bir evresiyle ilgili olarak aratrmacnn da be
lirttii gibi: Savalar bu hikyeye kendilerini yle kap
trmlard ki ocuun yargcn nne neden karld
n unutmu gibiydiler. Ve sihirli ty kazlan duvarn
iinden knca, yazar byk bir hayretle yle anlatr:
Savalar o kadar byk bir znt kaplamt ki
hepsi bir azdan bararak, Peki, bunun anlam nedir?
diye sorarlar. ocuun gerei sylediinden emindiler
artk. Su kantnn aka ortaya kmas onlarda se
vin yerine znt yaratmt: nk yarglar, bir suu
cezalandrmaktan ok, o suu mmkn klan sistemin
gereini dorulamaya almaktadr (uygun duyusal
bir ifadeyle onun nesnel ana ilkesini geerliletirerek).
Yarglarn katlmyla -ve hatta su ortaklyla- destek
lenen bu itiraf, san, suludan sulayanlarn ibirliki
sine dntrr. Onun sayesinde, byclk ve onunla
ilgili dnceler, kt biimlendirilmi dank bir duy
gu ve tasvir btn olarak, insan bilincindeki daya
nlmaz varolu biimlerinden kurtulup bizzat deneyi
min iinde toplanr. Tank olarak korunan sank, infaz
nn verecei adalet tatmininden olduka daha youn ve
daha zengin olan bir gerek tatmin salar gruba. En son
olarak, akllca savunmas sayesinde dorulad siste
min (nk seim bu sistem ile bir baka sistem arasn
da deil, byye dayal sistem ile hibir sistem, yani d
zensizlik arasndadr) oluturduu hayati nitelik konu
sunda yava yava dinleyicileri bilinlendiren yeniyetme
sank, grubunun fiziki gvenlii iin bir tehdit iken
onun zihinsel tutadnn teminat olmutur artk.
Peki, savunma gerekte ok ustaca myd? yle an
lalyor ki sank, bir kurtulu yolu bulmak iin eitli
yollar denedikten sonra, yarglarla kendisi arasnda
olup biten dramatik oyuna itenlikle -bu szck ok
abartl deildir- ve tutkuyla katlr. O, byc diye ilan
edilir, nk o toplumda byc diye bir ey vard.
Kald ki, o da byc olabilirdi. Peki, yeteneini ortaya
karacak iaretleri nceden nasl bilebilirdi? Bu sna
mada ve mahkemeye bavuran kzn geirdii sarsnt
larda bu iaretler vard belki de. Onun iin, sistemin tu-
tarl kadar bu tutad ortaya koymak iin kendisine
verilen rol de, bu servende tehlikeye att kiisel g
venlii kadar nemli bir deere sahiptir. O halde, kendi
sine dayatlan rol biraz kurnazlkla biraz da iyi niyetle
yava yava yerine getirdii grlr: Byk lde ken
di bilgileri ve anlarna bavurur, gerektiinde bir anda
deiik kararlar verir, ancak roln gerektii gibi yapar
ve kafasnda tasarlad hilelerin yan sra eitli hareket
ve szler eliinde yapt ritelde olasl en azndan
herkese bilinen bir grev deneyimi yaar. Servenle il
gili olarak, balangtaki hilelerden geriye ne kalyor?
Kahramanmz kendi rolne ne kadar inanmtr? Ya da
gerekte ne lde byc olmutur? Son itirafyla ilgili
olarak deniliyor ki: ocuk konutuka, kendini snava
daha da kaptryordu. Ara sra, seyirciler zerinde yapt
etkiden dolay yz sevinten glyordu. Kz ocu
unun ilac aldktan sonra iyilemesi ve bylesi olaa
nst bir snamadan beklenen deneyimlerin gerekle
mesi, grubun oktan kabul etmi olduu doast g
lerin bu masum byc tarafndan kesin olarak doru
land anlamna gelir.
o
u ana kadar yalnzca dilbilimsel adan ilgi grdn
dndmz ok deerli bir baka belgeye daha fazla
yer ayrmamz gerekir burada: yerlilere ait bir zyaam-
yks paras; Franz Boas, Kwakiutl dilinde (Kana-
dada Vancouver adasnda konuulur) derledii bu bel
genin evirisini orijinal dille yan yana ve iki stun ha
linde vermitir.7
Quesalid adnda biri (en azndan, byc olduun
da ad buydu), byclerin ya da daha dorusu aman-
larm -dnyann baz blgelerinde uygulanan ok zel
bir etkinlik trn belirtmek iin bu terim daha uygun-
' Franz BOAS, The Religion of the Kwakiutl, Columbia University Contribu
tions to Anthropology, cilt X, New Y ork, 1930, blm II, s. 1-41.
gcne inanmyordu; amanlarm ktlklarn me
rak ettii ve foyalarm meydana karmak istedii iin,
onlarla sk sk grmeye balar; onlardan biri, onu
gruplarnn iine almay teklif eder ve isterse ona by
cl retip en ksa srede onlardan biri olabileceini
syler. Quesalid tereddt etmeden bu teklifi kabul eder.
yksnde, ilk dersleri ayrntl olarak aklar; soyta
rlk, hokkabazlk ve deneysel bilgilerden oluan ilgin
bir karma sistem sz konusu burada: baylma ve sinir
krizine yakalanma numaras yapma sanat, sihirli ark
renme, kusma yntemi, kula dayayp hastay dinle
me ve ebelikle ilgili ok belirgin temel bilgiler, zel ko
numalar dinleyerek falanca kiinin yakaland hasta
ln kkeni ve belirtileri konusunda edindii bilgileri
amana gizlice aktarmakla grevli uyurgezerler ya da
casuslar kullanma ve zellikle kuzeybat Pasifik kyla
rnda grlen bir aman okulunun ars magna's. Bu son
terim u anlama gelir: aman, aznn iinde bir yerde
kk bir kuty tutam saklar ve gerektiinde, dilini
srdktan ya da dietlerini kanattktan sonra onu kanla
kark bir tkrkle azndan karr ve emme ilemi
sonucunda kard patolojik nesne buymu gibi onu
byk bir ciddiyetle hastaya ve seyircilere takdim eder.
Quesalid, en kt kukularnda bile hakl olduunu
grnce, aratrmasn srdrmeye karar verir; ancak,
artk youn biriydi ve amanlardaki staj yava yava
baka yerlerde de duyulmaya balamt. te bir gn,
onu ryasnda kurtarcs olarak gren bir hastann aile
si tarafndan arlr. Onun bu ilk tedavisi byk bir ba
ar kazanr (baka yerde belirttiine gre, bunun iin
para almam, nk ynetmelie gre ancak drt yllk
bir uygulamadan sonra para alabililir). Ancak, Quesalid,
o andan itibaren byk bir aman olarak bilinmesine
karn, eletiri eilimini kaybetmez; baarsn psikolojik
nedenlerle aklar: nk hasta benimle ilgili grd
ryaya kesinlikle inanyordu. Dediine gre onu te
reddtl ve dnceli klan ey, birok sahte doas
tclk biimleriyle karlat ve bazlarnn dierle
rine gre daha az sahte olduu sonucuna vard daha
karmak bir servendir; kukusuz az sahte derken,
kiisel olarak ilgi duyduu biimlerin yan sra kafasnda
gizliden gizliye olumaya balayan sistemi kastetmekte
dir.
Komu Koskimo kabilesini ziyaret eden Quesalid,
tannm yabanc meslektalarnn tedavi seansna kat
lr; byk bir aknlk iinde, tekniklerinin kendinin-
kinden farkl olduunu grr: amanlar, azlarnda
sakladklar ku tyn kanla kark bir kurtmu gibi
tkrmek yerine, ellerinin iine yalnzca biraz tkrk
karmakla yetiniyor ve ekinmeden hastalkm bu ol
duunu ileri sryorlard. Bu yntemin deeri nedir?
Hangi kurama dayanmaktadr? Ancak kullandklar bu
yntemin etkisiz olduu ortaya knca, Quesalid, a-
manlarn gcn ortaya karmak, onlarn gerek mi
yoksa srf szde mi aman olduklarn anlamak iin
kendi yntemini denemeyi teklif eder; denemeden son
ra, hasta iyiletiini beyan eder.
Bunun zerine, kahramanz ilk kez kararsz kalr. O
ana dek kendi yntemi konusunda bile kukular olma
sna karn, kendininkinden daha sahte, daha aldatc ve
daha hileli bir yntemle karlamt. Kendisi hastaya
en azndan bir eyler vermektedir: Hastal grnebilir
ve elle tutulabilir bir biimde hastasna sunmaktadr,
oysa yabanc meslektalar hi bir ey gstermeden has
tal yakaladklarn iddia etmektedir. stelik kahra
manmzn yntemi bir sonu elde etmektedir, oysa di-
erlerininki botur. Bylece kahramanmz, modern bi
limin gelimesinde kesinlikle karl olan bir sorunla
kar karya bulunmaktadr: Bu iki sistem, yetersiz ol
duklar bilinmesine karn, hem mantksal hem de de
neysel adan ayrmsal bir deere sahiptir. Onlar deer
lendirirken hangi sistemi esas almamz gerekir? Birbiri
ne kartklar olgular sistemini mi, yoksa teorik ve pra
tik olarak farkl deerler aldklar kendi z sistemlerini
mi?
Bu arada, hemerileri karsnda saygnlklarn yi
tirdikleri iin utanlarndan yerin dibine batan
Koskimo amanlar kukuya kaplrlar: Her zaman ruh
sal bir nitelie oturttuklar ve dolaysyla hibir zaman
grnr klmay akl edinemedikleri hastalk meslekta
lar tarafndan elle tutulur bir nesne biiminde ortaya
karlmt. Bir maarada birlikte yapmay dndkle
ri gizli bir toplantya katlmaya davet etmesi iin ona bir
grevli gnderirler. Quesalid oraya gider ve yabanc
meslektalar ona sistemlerini anlatr: Her hastalk bir
insandr: banlar ve ikinlikler, kantlar ve kabuklu
yaralar, sivilceler ve ksrkler, verem ve sraca ile me
sane kaslmalar ve mide arlar... Bir insan olan hasta
ln ruhunu yakalamay baardk m, hastalk hemen
lr; bedeni iimizde kaybolur. Peki, bu kuram do
ruysa, gsterecek ne kalyor geriye? ini yaparken
Quesalidin eline hastaln neden yaptn m? An
cak Quesalid, drt yllk uygulama bitmeden meslei bir
bakasna retmeyi yasaklayan mesleki kurallarn arka
sna snarak konumay reddeder; Koskimo amanlar,
onu batan karp srrm rensinler diye szde bakire
kzlarm gnderdiklerinde de, Quesalid ayn tavr sr
drr.
Y aad Fort Rupert kyne geri dndnde,
Quesalid, komu bir klann en nl amamnm btn
meslektalarna meydan okuduunu ve onlar birok
hastalk konusunda kendisiyle boy lmeye davet et
tiini renir. Toplantya gider ve kendisinden yaa
byk meslektann birok tedavi seansna katlr; an
cak, Koskimolarda olduu gibi, bu yal aman hastal
gstermez; hastalk olduunu ileri srd grnme
yen bir nesneyi kh aa kabuundan yaplan balnn
kh ku biimindeki tren knn iine sokmakla ye
tinir: Ev sakinlerini ya da hekimin elini sran hastal
n gc sayesinde, bu nesneler havada asl olarak du
rabilirmi. Her zamanki senaryo cereyan eder. Yal ra
kibi kendisinden umutsuz baz durumlara mdahale et
mesini rica edince, Quesalid kanla kark kurt ynte
miyle onu alt eder.
imdi ykmzn en ackl blmne geiyoruz.
Gzden dmesi ve tedavi sisteminin kmesi nedeniyle
byk bir utan ve umutsuzlua kaplan yal aman,
kendisiyle grmeye ikna etmesi iin kzn Quesalidin
yanma gnderir. Quesalid kabul eder ve bir aacn di
binde oturan yal amann yanma gider. Yal adam
yle der: Birbirimizi ktlemek iin seni armadm,
dostum. Ancak, senden sadece utancmdan lmemek
iin bana yardm etmeni ve hayatm kurtarman isteye
ceim, nk dn gece yaptklarndan dolay halkma
rezil oldum. Bana acman ve dn gece avucunun iine
yapan eyin ne olduunu bana sylemeni rica ediyo
rum. Bu, gerekten hastaln kendisi miydi yoksa yal
nzca bir yutturmaca m? Yalvarrm, bana ac ve bunu
nasl yaptn bana syle ki seni taklit edebileyim. Dos
tum, ltfen bana ac. Quesalid, ilk nce meslektandan
baln ve akan marifetleriyle ilgili aklama yapma
sn ister. Bunun zerine, meslekta, balnn iinde
saklad ve baln dik bir ayla duvara tutturulmasn!
salayan sivri ulu nesneyi ona gsterir ve kendi eline
gagasndan asl duran ku numaras iin de akann
ucunu parmaklar arasnda nasl sktrdm anlatr.
Kukusuz, onun da yalan sylemekten ve hile yapmak
tan baka yapt yoktu: Hastalarn zenginlii onun i
tahn kabartt ve kendisine maddi fayda salad
iin aman taklidi yapmaktadr; ruhlarn yakalanamaya
can o da biliyor, zira herkesin ruhu kendine aittir; o
nedenle, iya kullanyor ve elin iinde bulunan beyaz
eyin ruh olduunu ileri sryor. O srada, kz da ba
bas gibi ona yalvarr: Ltfen ona ac, hayatta kalmas
senin elinde. Ancak, Quesalid sesini karmaz. Bu ack
l grmenin sonunda, yal aman, kalbi hasta bir
halde, btn ailesiyle birlikte ayn gece oralar terket-
mek zorundadr, nk ileride intikam almaya yeltene
bilecei dncesiyle btn topluluk ondan korkmak
tadr. Ama bouna: Bir yl sonra kyne geri dnd
grld. Kz gibi o da delirmiti ve yl gemeden l
d.
Quesalide gelince, meslei hie sayan sahtekrlarn
foyasn meydana kararak, gizlerle dolu mesleini icra
etmeyi srdrr: Yalnzca bir keresinde, hastalar em
me yntemiyle iyiletiren bir amana rastladm ve ger
ek bir aman myd deil miydi hi anlayamadm.
Onun gerek anlamda bir aman olduuna inanmamn
tek nedeni udur: yiletirdii hastalardan hi para al
myordu. Ve gerekte, bir kerecik olsa bile onun gld-
gn grmedim. Demek ki, Quesalidin balangtaki
tavrnda gzle grlr bir deime olmutur: Bu zgr
dnceli adamn kat inkarcl yerini ufak inceliklerle
birbirinden ayrlan bir takm duygulara brakmtr.
Gerek amanlar vardr. Peki, kendisi de mi yledir? Bu
yknn sonunda, onun yle olup olmadn bilemiyo
ruz; ancak uras bir gerektir ki, mesleini bilinlice ic
ra etmekte ve baarlarndan gurur duymaktadr; ayrca,
balangta ok alay ettii ve sahteliini tamamyla
unutmu gibi grnd kanl ku ty yntemini ra
kip okullara kar byk bir hararetle savunmaktadr.
ffi
Grld gibi, bycnn psikolojisi o kadar da basit
deildir. Onu incelemeye almak iin, gen rakibinden
kendisine gerei -yani krmz ve yapkan bir kurt ek
linde elinin iine yapan eyin gerekten bir hastalk m
yoksa uydurma bir ey mi olduunu- sylemesini rica
eden ve yant alamad iin de cinnet getiren yal a
man vakasna eileceiz ilkin. Yal aman, bu zc
durumdan nce iki veriye sahipti: Bir yandan, hastalk
larn bir nedeni olduu ve buna eriilebilecei inanc;
te yandan, kiinin imgelem gcnn byk bir rol oy
nad ve tehisten tedaviye kadar hastalk evrelerinin
dzenlendii bir yorumlama sistemi. Kendi iinde bi
linmeyen bir gerekliin yntem ve tasvirlerden oluan
bu dzeni l bir deneyime dayanr: yeteneinin ger
ek olmas durumunda (ve gerek olmazsa bile, yalnzca
uygulamadan dolay) ruhsal ve bedensel (psikosomatik)
trde baz durumlarla karlaan amann kendi dene
yimi; durumunda bir dzelme hisseden ya da hissetme
yen hastann deneyimi; en son olarak, tedavi seansna
katlan ve bundan ald bilisel-duyusal tatmin saye
sinde toplumsal bir onay veren ve bylece yeni bir ev
rimin balamasn salayan seyircilerin deneyimi.
amanlk kompleksi adn verebileceimiz eyin bu
esi birbirinden ayrlamaz; ancak, bunlarn iki ku
tup etrafnda dzenlendii grlr; birini amann kii
sel deneyimi, dierini ise toplumsal mutabakat olutu
rur. Gerekte, byclerin -ya da en azndan en iten
olanlarnn- kendi grevlerine inanmad ve bu inancn
zel durumlarn deneyimine bal olmad dncesine
kaplmak iin herhangi bir neden yoktur. Katlandklar
snama ve yoksunluklar -bunlar, ciddi ve tutkulu bir
yetenein kant olarak kabul etmesek de-, ou kez on
lar iin yeterli bir tevik nedenidir. Ancak, dolayl ol
duklar iin daha inandrc olan bir takm dilbilimsel
kantlar da vardr: Californiada konuulan Wintu lehe
sinde, be eylemsel biim vardr; bunlar, grme, beden
sel izlenim, karsama, usavurma ve dedikodu yoluyla
edinilen bilgilere tekabl eder. Bu be biim, farkl bir
biimde dile getirilen tahminin tersine, bilgi kategorisini
oluturur. ok ilgintir ki doast dnyayla olan ili
kiler, bilgi biimleri araclyla, zellikle de bedensel iz
lenim (yani en sezgisel deneyim), karsama ve usavur
ma araclyla ifade edilir. Bylece, ruhsal bir bunalm
sonucunda aman olan bir yerli, dilbilgisel adan bu
durumunu, bir ruhun kontroln ele geirmesinin bir
sonucu olarak alglar; bu da, teki dnyada bir gezi
yapmak durumunda kald ve orada yaknlarnn ara
snda bulunduu -dorudan bir deneyim- sonucuna
varmamz salar.8
8 D. DEMETRACOPOULOU LEE. Some I ndian Texts Dealing with the
Supernatural, The Review o f Religion, Mavis 1941.
i 2 5 3
Gnmz psikanalizinde de grld gibi, aman
tarafndan baaryla tedavi edilen hastann aman olma
nceliini herkesten daha fazla hak ettii olgusunu bir
tarafa brakacak olursak, hastann deneyimleri sistemin
en az nemli grnmn oluturur. Ne olursa olsun,
unutmamak gerekir ki aman, ksmen de olsa baar el
de etmesini salayan bir takm pozitif bilgi ve deneysel
yntemlerden tamamyla yoksun deildir; hem zaten,
sosyal gvenlik katsays dk olan lkelerde olaan
hastalklarn en byk blmn oluturan ve gn
mzde ruhsal-bedensel (psikosomatik) diye niteledii
miz birok rahatszlk, ou kez psikolojik tedavi yn
teminin alanna girer. Ksacas, yle grnyor ki ilkel
hekimler, uygar meslektalar gibi, tedavi ettikleri vaka
larn en azndan bir blmn iyiletirmektedir ve bu
greli baar olmasayd, byclk uygulamalar zaman
ve mekn iinde o denli yaygmlaamazd. Ancak bu hu
sus ok nemli deildir, nk baka iki hususa bal
dr: Quesalid, hastalarn iyiletirdii iin byk bir b
yc olmad; byk bir byc olduu iin hastalarn
iyiletiriyordu. O halde, dorudan sistemin dier ucuna,
yani toplumsal kutbuna ynelmi bulunuyoruz.
Hi kukusuz, Quesalidin rakiplerinin urad ye
nilginin ardndaki gerek nedeni, baar ve baarszlkta
deil de grubun tavrnda aramak daha doru olur. Onun
rakipleri bile, herkesin alay konusu olmaktan yaknr
ken ve en stn toplumsal duygu olan utanma duygu
sunu ne srerken, bu durumu belirtmek istiyordu as
lnda. Baarszlk ikinci planda gelir ve rakiplerinin
szlerinden, baarszl baka bir olguya baladklar
anlalmaktadr: toplumsal mutabakatn kendi aleyhle
rine dnmesi ve baka bir hekimle baka bir sistemin et
rafnda yeniden kurulmas. O halde temel sorun, bir bi
rey ile grup, daha dorusu, belli bir birey tr ile gru
bun baz istekleri arasndaki iliki sorunudur.
aman, hastasn tedavi ederken seyircilerine bir
gsteri sunar. Peki, nasl bir gsteri? Baz gzlemleri
genelletirme pahasna diyeceiz ki bu gsteri, her za
man amann ary, yani byc olduuna dair va
hiyi getiren ilk krizi tekrarlamasndan ibarettir. Ancak
gsteri szcne aldanmayalm: aman, baz olaylar
tekrarlamak ya da taklit etmekle yetinmez; onlar btn
canll, zgnl ve iddetiyle gerek anlamda yaar.
Ve aman, seansn sonunda normal duruma dnd
iin, psikanalizde nemli saylan bir terimi kullanacak
olursak, abreaksiyon yapyor diyebiliriz. Biliyoruz ki
hastann, hastalna neden olan ilk durumu youn ola
rak yeniden yaad -ve bylece hastalndan tamamy
la kurtulabildii- o nemli tedavi anma psikanalizde
abreaksiyon denilmektedir. Bu anlamda, aman bir
abreaksiyon uzman saylr.
Her amana ya da en azndan her okula zg
abreaksiyon tarznn, hastann kendisinde hastalna
ilikin bir abreaksiyona simgesel olarak yol aabilece
ini kabul etmemizi salayacak kuramsal varsaymlar
baka yerde aradk.9 Ancak temel iliki amanla grup
arasnda ise, o zaman soruyu bir baka adan, yani
normal dnce ile anormal dnce arasndaki iliki
asndan da sormak gerekir. Zira bilimsel olmayan tm
bak alarna gre (ve hibir toplum bunlara sahip ol
makla vnemez), normal dnce ile anormal dnce
birbirinin kart deil, tamamlaycsdr. Normal d
9 Simgelerin Etkililii, bu cildin X. blm.
nce, anlamaya can att ancak mekanizmalarn bir
trl kontrol etmeyi baaramad bir evrende her za
man nesnelere kendi anlamlarn sorar, ancak nesneler
ona yant vermeyi reddeder; buna karlk, anormal de
nilen dnce, yorum ve duyusal yanklarla dolup ta
ar ve normalde yetersiz olan bir gerei bunlarla ar
derecede yklemeye her zaman hazrdr. Normal d
nce iin, deneysel olarak dorulanamayan yani zor
eriilebilir; anormal dnce iinse, nesnesiz deneyim
ler yani kolay eriilebilir bir ey sz konusudur. Dilbi
limcilerin diliyle ifade edecek olursak, normal dnce
de her zaman bir gsterilen (signifi) eksiklii, anor
mal dncede ise (en azndan baz grnmlerinde)
bir gsteren (signifiant) fazlal bulunur. amann
tedavi seansna toplu katlm sayesinde, bu iki tamamla
yc durum arasnda bir muhakeme kurulur. Normal
dncenin alglayamad hastalk sorunuyla ilgili ola
rak grup, psikopat, uygulanmas zor duyusal bir zen
ginlik sergilemeye davet eder. Gerekte, ruhsal planda
arz ve talep denilen ey arasnda bir denge ortaya kar,
ancak iki koulla: Ortak gelenek ile kiisel imgelem g
c arasnda srekli olarak bir yapnn, yani bir kartlk
lar ve ilikiler sisteminin kurulmas ve deimesi gere
kir; bu sistem, bycnn, hastann ve halkn kendi
yerlerini ald bir durumun elerini iinde toplar. Ve
hastayla byc gibi halkn da en azndan belli bir dere
ceye kadar abreaksiyona katlmas gerekir. Abreaksiyon,
simgesel bir gsteri evreninin yaanan bir deneyimidir;
hasta, hasta olduu iin ve byc, psikopat olduu iin
-ki her ikisi, baka trl btnletirilemeyen deneyim
lere sahiptir- bu evrenin klarm uzaktan fark edebi
lir. Deneysel bir denetim olmadnda, yalnzca bu de
neyim ve onun her durumdaki greli zenginlii saye
sinde ancak olas birok sistem arasnda seim yaplabi
lir ve u ya da bu ekol ya da byc benimsenebilir.10
so
O halde, bilimsel aklamann tersine, belirsiz ve dzen
siz baz durumlar nesnel bir nedene balamak deil, bir
btn ya da sistem biiminde aklamak sz konusudur
burada; nk sistem, aka bu belirsiz (ve kopuk ol
duklar iin g olan) durumlar hzlandrd ya da
kaynatrd srece geerlidir ve bu son olay, dardan
anlalamayan zgn bir deneyim sayesinde insann bi
lincinde dorulanr. Birbirini tamamlayan dzensizlikle
ri sayesinde, byc-hasta kilisi, her dnceye zg
olan ancak normalde tasviri belirsiz kalan bir kartl
grup iin somut ve canl bir biimde ifade eder: Hasta,
nasl ki dnce hastal dile getirilemez ise, edilgen
liktir, kendiyle yabanclamadr; byc ise, nasl ki
simgelerin yaam kayna duygululuk ise, etkenliktir,
taknlktr. Tedavi, bu iki zt kutbu ilikiye sokar, bi
rinden dierine geii salar ve eksiksiz bir deneyim
iinde, toplumsal evrenin yansmas olan ruhsal evrenin
tutarln ortaya koyar.
Bylece, abreaksiyon kavramn ama gereklilii or
taya kar; onu, psikanaliz -onu yeniden kefetme ve
temel deerini vurgulama onurunu kendisine borlu
10 Burada byc ve psikopat arasnda kurduum an kolayc benzerlikler
nedeniyle Michel Leirisin hakl olarak bana eletiriler yneltmesi zerine,
dncelerimi u yaptn giri blmnde aklamak durumunda kaldm:
I ntroduction lceuvre de Marcel Mauss, Marcel MAUSS, Sociologie et
Anthropologie iinde, Paris, 1950, s. XVIII-XXI11.
yuz- dnda psikolojik tedavi yntemlerindeki anlamla
ryla inceleyeceiz. Psikanalizde deil de yalnzca bir
abreaksiyon -hastanmki- olduunu syleyebilir miyiz?
Bundan pek emin deiliz. uras bir gerektir ki, aman-
larm tedavisinde hasta susarken, onun iin abreaksiyon
yapan byc konuur; oysa psikanalizde, doktor din
lerken, ona kar abreaksiyon yapan hasta konuur. An
cak doktorun abreaksiyonu hastanmkiyle ezamanl ol
masa da, ondan abreaksiyon yapmas istenebilir, nk
birinin ruhzmc (psikanalist) olabilmesi iin ilkin
kendisinin zmlenmi olmas gerekir. Her iki ynte
min gruba tahsis ettii roln tanmlanmas hassas bir
konudur; nk by, hasta araclyla, grubu daha
nce tanmlanm olan baz sorunlara yeniden uyarlar;
oysa psikanaliz, getirilen zmler araclyla hastay
gruba yeniden uyarlar. Ancak, psikanalitik sistemi, bir
ka yldan beri baz belirli ve snrl durumlarda deney
sel olarak dorulanabilir bilimsel varsaymlardan grup
bilincine nfuz eden bir tr yaygn mitolojiye (psikolo
jide, anormal dnceye gre kurulan bir yorumlama
sistemini normal dnceye de yayma ve srf kiisel d
nceyi incelemeye elverili olan bir yntemi baz ko
lektif psikolojik olgulara uygulama ynndeki znel bir
eilimle kendini gsteren nesnel bir olay) dntrme
eiliminde olan kayglandrc geliim tekrar bir benzer
lik kurma tehlikesiyle kar karya bulunur. O zaman
-ve belki de daha nce baz lkelerde grld gibi-
sistemin deeri, bundan byle, yalnzca kimi bireylerin
yararlanabilecei baz gerek tedavilere deil de tedavi
yutturmacasmn gruba verdii gvenlik duygusuna ve
evreninin bu temel zerinde yeniden kurulaca top
lumsal sisteme bal olacaktr.
u andan balayarak, psikanaliz ile daha eski ve da
ha yaygn psikolojik tedavi yntemleri arasndaki kyas
lama, psikanalizi kendi yntemi ve ilkeleri konusunda
faydal dnceler yrtmeye tevik edebilir. Hasta ola
rak nitelendirildikleri durumdan yava yava grubun
simgesi haline gelen bu yarglanan kiilerin durmadan
artmas nedeniyle, psikanaliz, tedavileri dnce dei
tirme seanslarna dntrr; zira bir insan ancak has
taysa iyiletirilebilir, uyumsuz ya da kararsz biri olsa
olsa ikna edilebilir. O zaman karmzda byk bir teh
like belirir: Tedavi (kukusuz, doktor farknda olmadan),
her zaman balama uygun belli bir hastaln iyiletiril
mesiyle sonulanacana, hastann evreninin psikana-
litik yorumlara gre yeniden dzenlenmesine dnr
yalnzca. Baka bir deyile, var noktas olarak, incele
diimiz bysel ve toplumsal sistemin hareket noktasn
ve kuramsalln oluturan durumla karlarz.
Bu inceleme doruysa, bysel davranlar, insan
bilincinde baz duyusal grnmler eklinde beliren
ancak znde dnsel nitelikte olan bir duruma yant
olarak grmek gerekir. Zira insann bu dnsel duru
mu ancak simgesel ilevin tarihiyle aklanabilir: Evre
nin anlam hibir zaman yeterince ifade edilemez ve d
nce, anlam ykledii nesnelerden her zaman daha
fazla anlam ierir. Bu iki bavuru sistemi -gsteren
sistemi ve gsterilen sistemi- arasnda kararsz kalan
insan, bysel dnceden, o ana dek eliik olan baz
verileri iinde btnletirebilecek yeni bir bavuru sis
temi bekler. Ancak, bilindii gibi, bu sistem bilgideki
gelimelerin aleyhine kurulur; buna gre, nceki iki sis
temden yalnzca birinin dzenlenmesi ve dierini orta
dan kaldrmcaya dek (ki, henz bu noktaya ulaama-
dik) derinletirilmesi gerekir. Hasta olsun ya da olmasn
bireye bu kt maceray tekrar yaatmamak gerekir. Her
ne kadar hastann incelenmesi sayesinde her bireyin az
ok baz eliik sistemlere bavurduunu ve bu sistem
lerin atmasndan etkilendiini rensek de, belli bir
btnletirme biiminin uygulamada gerekleebilir ve
etkili olmas onun ille de doru olduu anlamna gel
mez; aynca, bu ekilde yaplan intibakn nceki at
mak durumdan daha geri olup olmadndan emin ol
mamz iin de yeterli bir neden deildir bu.
Yanl bir bireimi, genel ancak keyfi bir bireim
erevesinde -eylemin zorunlu olduu kritik vakalar ha-
ri- normal bireimlerle btnletirerek ortadan kaldr
mak her bakmdan bir kayp saylr. Kolay anlalr bir
varsaymlar dizisi, doktor iin kesin bir belgesel deer
oluturur; bunun iin, kuramsal zmlemenin gere
in ardndaki grnty ille de grmesi ya da hastayla
doktoru bir tr gizemli topluluk iinde bir araya getir
mesi art deildir; bu topluluk, ne biri ne dieri iin ay
n anlama gelmez ve tedaviyi bir yutturmacaya dn
trmekten de teye gitmez.
Sonu olarak, bu yutturmaca bir tr dilden baka
bir ey deildir; bu dil, grubun, hastann ve bycnn
akl erdiremedii olaylar ifade etmeye -toplum elverdii
lde- yarar.
BLM X
Simgelerin Etkililii1
Gney Amerika kltrlerine ait olduunu bildiimiz ve
geenlerde Wassenla Holmerm by ve din konusunda
yaymlad ilk byk metin, aman tedavisinin baz g
rnmlerine olduka yeni bir bak as getirmi ve ya
ymclarnn mkemmel yorumunun bile yetersiz kald
baz kuramsal sorunlar ortaya koymutur. Bir takm
genel sonulara varmak iin bu yaymclarn aratrma
sn tekrar ele almak istiyoruz burada, ancak olaylara
zellikle metnin incelendii dilbilimsel ya da Amerikan
c bak asyla yaklamayacaz.2
Sz konusu metin, yerli deikesi be yz otuz be
arkya ayrlm on sekiz sayfadan oluan ve bir Cuna
yerlisinin, Guillermo Hayann, kendi kabilesinden yal
bir bilgi vericiye dayanarak derledii byyle ilgili
1 Raymond de Saussure'e ithaf edilen bu yaz, ayn balk altnda u dergide
yaymland: Revue de 'histoire des religons, cilt 135, no: 1. 1949, s. 5-27.
: Nils M. HOLMER ve Henry WASSEN, Mu-l gala or ihe Way o f Muu, a
medicine song from the Cunas of Panama, Gteberg, 1947.
uzunca szlerden ibarettir. Bilindii gibi, Cunalar Pa
nama Cumhuriyeti topraklarnda yaamaktadr ve mer
hum Erland Nordenskild bu yerlilere kar zel bir ilgi
gstermi ve hatta aralarndan kendine birka yardmc
da edinmitir. Bizimle ilgili duruma gelince, Haya, an
cak Nordenskildn lmnden sonra yannda span
yol evirisiyle birlikte orijinal dille yazlm bir metni
onun ardl Dr. Wassene ulatrr; Holmer ise bu metni
byk bir titizlikle gzden geirir.
arknn konusu, zor bir douma yardm etmektir.
Orta Amerikada yerli kadnlar Bat toplumlarndaki ka
dnlardan daha kolay doum yaptna gre, bu arknn
olaanst bir etkisi olsa gerek. O halde, amann m
dahale ettii durumlar pek nadirdir; yalnzca bir terslik
durumunda ve ebenin ricas zerine mdahale eder.
Ebenin izdii umutsuz tabloyla balayan arkda srayla
u durumlar ifade edilir: ebenin amam ziyaret etmesi,
amann doum yapan kadnn kulbesine doru hare
ket etmesi, oraya varmas ve hazrlklara balamas (ka
kao tanelerinden ttsler yapma, yakarmalar ve kutsal
resimler ya da nuchu yapma). Etkili olsunlar diye zo
runlu klman baz aa trlerine ilenen resimler, ama
nn yardmc olarak setii ve ceninin oluumundan so
rumlu g olan Muunun ikamet ettii yere kadar elik
ettii koruyucu ruhlar temsil etmektedir. Zor doum,
gerekte, Muunun kendi yetkilerini ktye kullanmas
ve mstakbel annenin purba's ya da ruhunu ele ge
irmesiyle aklanmaktadr. Demek ki ark tamamyla
bir arama almasndan baka bir ey deildir; kaybolan
purby arayp bulmaya alrken bir sr beklenme
dik olayla karlalr: engellerin almas, baz vahi
hayvanlarn yenilmesi ve en son olarak, amanla onun
koruyucu ruhlarnn byl apkalar yardmyla Muuya
ve kzlarna -bunlar, apkalarn cazibesine kar koya
mazlar- dayattklar byk bir yarma. Yarma sonu
cunda yenilen Muu hastann purb s\m salverir; bunun
zerine doum gerekleir ve ark, Muunun kamasn
(ziyaretilerinin ardndan) engellemek iin alman n
lemler sralandktan sonra biter. Mcadele, doum iin
gerekli olan Muunun ahsna kar deil, yalnzca kt
ye kulland yetkilerine kardr; her ey yoluna girdik
ten sonra, dosta ilikiler yeniden kurulur ve Muunun
amanla vedalamas neredeyse bir davet niteliindedir:
Dostum nele, bir daha beni ne zaman ziyaret edecek
sin? (412)
u ana kadar, nele terimini aman anlamnda kul
landk; ancak bu anlam bize pek uygun gibi gelmiyor,
nk bu tedavi, ayini yneten papazn kendinden
gemesini ya da olaand bir duruma gemesini gerek
tirmemektedir. Bununla birlikte, kakao ttssnn ilk
amac, giysilerinin yan sra bizzat papaz glendir
mek ve ona Muunun karsna kma cesaretini ver
mektir (65-66); ayrca, doktorlar birok tre ayran
Cuna snflandrmas gsteriyor ki, neldnin gc baz
doast kaynaklara dayanmaktadr. Yerli doktorlar,
nele, inatuledi ve absogedi olmak zere e ayrlr.
Absogedfnin ilevleri, arklarla ilalar konusundaki
aratrmalar sonucunda edinilen ve baz deneyimlerle
dorulanan bir bilgiye dayanmaktadr. Oysa doutan
edinilen bir yetenek olarak grlen nele'nin yetenei,
hastaln nedenini, yani yaamsal glerin -zel ya da
genel olsunlar- kt ruhlar tarafndan ele geirildii yeri
annda bulan bir falclktan ibarettir. Zira nele, isterse,
kt ruhlar harekete geirip onlar kendi koruyucular
ya da yardmclar yapabilir.3O halde, her ne kadar do
uma mdahalesi normalde bu ileve elik eden btn
zellikleri iermese de, onun bir aman olduunu sy
leyeceiz. Nuchildja. gelince, bunlar amann yapt
kk heykellere yine amann ars zerine gelip yer
leen koruyucu ruhlardr ve grnmezlikle falclk saye
sinde ondan niga'l&T, yani canllk, direnme gc
alrlar; Nuchflar da onlardan nelegan (nele'nin ou
lu), yani insanlarn hizmetinde, olaanst glere
sahip ve insanlara benzeyen varlklar (235-237) yapar.
Ksaca zetlediimiz gibi, arknn sradan bir tr
olduu grlmektedir: Hasta, kendi ruh benzerini ya da
daha dorusu yaamsal gcn oluturan deiik ikizle
rinden birini kaybettii iin hasta olmutur (ileride bu
konuya tekrar deineceiz); aman, koruyucu ruhlar
nn yardmyla, eline geirdii ruh ikizini kt ruhun
elinden kurtarp onu sahibine iade etmek, dolaysyla
hastay iyiletirmek iin doast dnyada bir yolculu
a giriir. Okununca grlecek ki bu metnin esiz ne
mi bu yzeysel grnmde deil, Holmer ile Wassene
borlu olduumuz u keiftedir: Yerlilerin dncesine
gre, Mu-I gala, yani Muunun yolu ve Muunun ika
metgh, yalnzca efsane dzeyinde bir yol ve bir ika
metghtan ibaret deildir; amanla nuchularm muaye
ne ettii ve derinliklerinde zaferle sonulanan bir sava
a giritikleri gebe kadnn vajinasyla rahmini ifade
eder.
Bu yorum ilkin purba kavramna ilikin bir incele
meye dayanr. Purba, daha nce tanmladmz nigdan
E. NORDENSKILD, An Historical and Ethnological Sun'ey o f the Cuna
Indians, yaymlayan: Henry WASSEN {Comparative Ethnographical Studies,
10), Gteberg, 1938, s. 80.
farkl bir tinsel kkene sahiptir. Purbmn tersine, niga
sahibinin elinden alnabilir ve yalnzca hayvanlarla in
sanlarda bulunur. Bitkinin, tan bir purbs vardr,
niga's deil; l beden iin de ayn ey sz konusudur
ve ocuun niga's yala birlikte geliir. O halde, nigayi
yaamsal g, purby ise ikiz ya da ruh eklinde
evirmek doru gibi geliyor bize; bu szckler, canl ile
cansz arasnda bir ayrm olduu anlamna gelmez
(Cunalara gre her ey canldr), ancak daha ok Pla-
toncu dnce ya da ana rnek kavramn -her var
lk ya da nesne bunun gzle grlr bir eseridir- kar
lar.
Oysa arkmzdaki hasta kadn purbsmdan daha
fazlasn kaybetmitir; yerlilerin metnine gre, kadnda
hastaln scak giysisi yani ate (dipnotta ve birok
yerde) ile birlikte, grme yeteneinde bir kayp ya da
zayflama grlr ve kadn Muu Puklipe gtren yolda
kaybolmu ve uyuuk bir halde bulunur (97). Kadn,
kendisini sorguya eken amana yle der: Muu Puklip
yanma geldi ve nigap urba ele m sonsuza dek benden
alkoymak istedi (98). Holmer, nigamn fiziksel g,
purba(lele)nm ise ruh ya da z eklinde evrilmesi
ni nerir; buradan da yaamnn ruhu4 anlam oraya
kar. Canl varln nitelii olan niga'ran bir deil, i
levsel olarak birbirine bal birka purbmn varlndan
kaynaklandn ileri srmek belki de ok abartl olur.
Bununla birlikte, bedenin her blmnn kendine zg
bir purb s vardr ve niga, tinsel planda organizma kav
ramna edeermi gibi grnmektedir; nasl ki yaam
organlarn uyumundan kaynaklanyorsa, yaamsal g
de, her biri belli bir organn ileyiim dzenleyen btn
purb\axxn uyumlu birlikteliinden baka bir ey deil
dir.
Gerekten de, aman yalnzca nigaprbaleJeyi geri
almakla kalmaz: Onun kefini, yine ayn planda bulu
nan baka purba'larm kefi izler: kalbin, kemiklerin,
dilerin, salarn, trnaklarn ve ayaklarn purba'lar
(401-408 ve 435-442). Bu listede, en fazla etkilenen or
ganlarn -reme organlarnn- yer almadn grmek
bizi artabilir; metnin yaymclarnn da belirttii gibi,
rahmin purbs hasta olarak deil, hastaln sorumlusu
olarak grlmektedir. Muu ile kzlar, Nordenskildn
de belirttii gibi, ceninin gelimesini dzenleyen ve ona
kurngiilerini yani yeteneklerini veren glerdir.3Oysa
metin bu olumlu grevlere hi gndermede bulunmaz.
Muu, orada bir karklk yaratan, dier zel ruhlar
ele geirip felce uratan ve bylece ana bedenin (Is-
panyolcada cuerpo jefe, 430, 435) btnln bozan
ve ondan nigdsim alan zel bir ruh gibi grnmekte
dir. Ancak, Muunun yerinde durmas da gerekir: Zira
purblar kurtaran ziyaret, geici olarak ak kalan yol
dan Muunun kamas iin bir frsat oluturabilir. ark
nn son blmnde yer alan nlemler ite bunun iin
dir. aman, vahi hayvanlarn tanrlarm yolu korumak
la grevlendirir; yollar kapatlr, altn ve gmten ka
panlar kurulur ve drt gn boyunca nelegai\ax nbet
tutup sopalarn birbirine vurur (505-535). Demek ki
Muu tamamyla kt biri deildir; yoldan km bir
gtr. Zor doum, bedenin deiik blmlerindeki
tm dier ruhlarm rahmin ruhu tarafndan aln
mas eklinde aklanr. Bu dier ruhlar serbest braklr
braklmaz, rahmin ruhu onlarla tekrar ibirlii yapa
bilir ve yapmak zorundadr. Fizyolojik bozukluun du-
yusal ieriinin -hastann bilincinde ortaya kabilecei
biimiyle- yerlilerce ne kadar byk bir kesinlikle be
nimsendiini hemen belirtelim.
Muuya ulamak iin, amanla yardmclarnn bir
yol, Muunun yolunu izlemeleri gerekir; metindeki
birok antrma bu yol konusunda bize bilgi vermekte
dir. Hasta kadnn hamann altnda melmi bulunan
amann yonttuu nuchilar, heykelcikler, yolun giri
ene dikilir ve aman onlara yle seslenir:
Hasta kadn, sizin nnzde, hamanda yatmaktadr;
Onun beyaz dokusu gergin bir halde, yavaa kprdanmaktadr.
Hasta zayf bedeniyle yatana uzanmtr;
Muunun yolunu aydnlattklar zaman, bu yol kan gibi ldar;
Iltlar haman altnda kan gibi oluk oluk ve kpkrmz akar;
Beyaz i doku, topran derinliklerine kadar iner;
Kadnn beyaz dokusunun ortasndan bir insan kar (84-90).
evirmenler, son iki tmcenin anlamna kukuyla
bakarlar, ancak ayn anda Nordenskildn yaymlad
bir baka yerli metne gndermede bulunurlar; bu metin,
beyaz i dokunun kadnn vulvas olduu konusunda
hibir tereddt brakmaz:
sibugua molul arkaali
blanca tela abriendo
sibugua molul arkinnali
blanca tela extendiendo
sibugua molul abalase tulapurua ekuanali
blanca tela centro feto caer haciendo6
O halde, skntl doum nedeniyle kanlar iinde ka
lan ve giysileriyle sihirli apkalar sayesinde nuchilann
bulabildii Muunun karanlk yolu hi kukusuz hasta
kadnn vajinasdr. Muunun ikametgh yani evinin
bulunduu rahatszlk kayna ise, kadnn rahmine
tekabl etmektedir, nk bilgi veren yerli, kendi dilin
de Amukkapiryawila denilen bu evi omegan purba
amurrequedi yani kadnlarn ayba rahatszl ek
linde ifade etmektedir; bu eve ayrca derin karanlk
kaynak (250-251) ve i karanlk kaynak7denilmek
tedir (32).
O halde, metnimiz zgn bir nitelie ve dolaysyla,
genelde tasvir edilen aman tedavileri arasnda zel bir
yere sahiptir. aman tedavileri trdedir ve hepsi ayn
anda uygulanabilir: Birincisinde, hasta organ, hastaln
nedenini ortaya karmaya ynelik fiziksel bir ileme,
bir emme ilemine tabi tutulur; hastaln nedeni, genel
likle, aman tarafndan uygun bir anda kartlmas ge
reken bir diken, bir kristal paras ya da bir tydr (bu
tedaviye tropikal Amerika, Avustralya ve Alaskada rast
lanr); kincisinde, Araucanslarda olduu gibi, tedavi,
ilkin kulbede ve ardndan ak havada zararl ruhlara
kar yalancktan verilen bir savatan ibarettir; nc-
snde ise, rnein Navajolarda, ayini yneten papaz bir
takm by szleri syler ve gerekte tedavi edilecek
hastalkla dorudan bir ilikisi olmayan bir takm ilem
lerin (boyanm kum ve iek tozuyla yere izilmi bir
resmin deiik blmleri zerine hastann yerletirilme -
Ti ipyamn kasrga biiminde evrilmesi biraz zoraki gibi gelmektedir. Ki
mi Gney Amerikal yerliler iin su gz" kaynak anlamna gelmektedir,
lberya yarmadasnda (Portekizcede, olho d agua) da bu szck ayn anlam
da kullanlmaktadr.
si) yaplmasn buyurur. Oysa btn bu durumlarda, te
davi ynteminin (ki ou kez, bunun etkili olduunu
biliyoruz) yorumlanmas pek kolay deildir: Bu yntem
dorudan hastalkl blgeyi hedef aldnda, aka ken
disinde isel bir deer grlmeyecek kadar fazla somut
tur (genelde, yutturmacadan baka bir ey deil); ou
kez olduka soyut bir ritelin tekrarndan ibaret oldu
unda ise, onun hastalk zerindeki etkisini anlamakta
zorluk ekiyoruz. Ksaca, bu tedavi yntemlerinin psi
kolojik nitelikte olduunu syleyerek bu zorluklardan
syrlabiliriz. Ancak, belirli baz fizyolojik rahatszlklar
la savamak iin belirli psikolojik tasvirlere nasl bavu
rulduunu akla kavuturmadmz srece, bu terim
her zaman anlamdan yoksun kalacaktr. Oysa inceledi
imiz metin, sorunun zmne son derece katkda bu
lunmaktadr. Metin, tamamyla psikolojik bir tedavi
yntemi oluturmaktadr, nk aman hasta kadnn
bedenine hi dokunmamakta ve ila vermemektedir;
buna karn, hastal ve hastaln merkezini dorudan
ve aka ortaya koymaktadr: Aka diyebiliriz ki ar
k, hasta organa ynelik psikolojik bir ilem olutur
makta ve bu ilem sonucunda onun iyilemesi umul
maktadr.
so
Bu ilemin gerekliini ve niteliklerini ortaya koymakla
balayalm ie; daha sonra, amacyla etkililiinin neler
olabileceine bir bakalm. lkin, bir ruhu yeniden ele
geirmek iin iyiliksever ruhlarla ktlksever ruhlar
arasndaki kyasya sava konu edinen arkda eylemin
kendisine ok az yer ayrldn grmek bizi artmtr:
Metin on sekiz sayfadan olumasna karn, yarmaya
bir sayfadan daha az bir yer, Muu Pukliple grmeye
ise yalnzca iki sayfa ayrlmtr. Bununla birlikte, ilk
hazrlklar zerinde daha fazla durulmu ve hazrlklar,
tuchinun ara gereleri, yaplacak yolculuk ve gidile
cek yerlerle ilgili olarak daha ayrntl tasvirler yaplm
tr. Ebenin amana yapt ziyaretin balangc da ayn
ekilde tasvir edilmitir: Hasta kadnn ebeyle, sonra da
ebenin hastayla yapt konumalar iki kez tekrarlan
mtr, nk biri yant vermeden nce dierinin szle
rini olduu gibi tekrarlamak durumundadr:
Hasta kadn ebeye yle der: Gerekte, zerimde hastaln s
cak giysisi var;
Ebe hasta kadna yle yant verir: Gerekte, zerinde hastal
n scak giysisi var,
seni anlyorum. (1-2)
Bu biemsel yntemin Cunalarda yaygn olduunu
ve szl gelenekle snrl kalan kimi halklarda syleneni
bellee iyice yerletirme gereksiniminden kaynakland
n belirtmek istiyorum.8Bununla birlikte, bu yntem
yalnzca szlere deil, davranlara da uygulanr:
Ebe kulbenin iinde bir tur atar;
Ebe boncuk arar;
Ebe bir tur atar;
Ebe ayayla topraa dokunur;
Ebe ayann birini ileri atar;
Ebe kulbesinin kapsn aar; kulbesinin kaps gcrdar;
Ebe kar... (7-14).
8 HOLMER ve WASSEN, a.g. s. 65-66.
Ebe, amann evine vardnda, hastann evine geri
dndnde, amann evini terk ettiinde, tekrar ama
nn evine vardnda hep bu ayrntl tasvire rastlanr;
kimi zaman, ayn tasvir ayn szlerle iki kez yinelenir
(sayfa 33-35teki szler, sayfa 37-39 ve 45-47de yinele
nir). Demek ki tedavi, tedaviden nceki olaylarn bir ta
rihesiyle balar ve ikincil neme sahip olduu dn
len baz grnmler (giriler ve klar), sanki
ar ekimde ekilmi gibi ok ayrntl olarak ele al
nr. Bu yntem metnin her tarafnda grlr, ancak ge
mile ilgili baz olaylarn anlatld metnin banda da
ha dzenli olarak uygulanr.
Ayini yneten papaz, ektii aclar nedeniyle doal
olarak geree kar ilgisi azalan -ve duyarll artan-
hastaya ok ak ve ok youn bir ekilde ilk durumu
tekrar yaatmaya ve zihinsel olarak bu deneyimi btn
ayrntlaryla hissettirmeye alyormu gibi cereyan
eder her ey. Gerekte, bu durum, hastann bedeniyle i
organlarnda cereyan eden bir dizi olay devreye sokar.
Bylece, sradan gereklikten efsaneye, fiziksel evrenden
fizyolojik evrene, d dnyadan i bedene geilir. Ve i
bedende cereyan eden efsanenin, yaanlan deneyimi
ayn canllkla ve ayn nitelikle yknmesi gerekir;
aman, hastal bahane ederek, takntl ve uygun bir
ynteme gre bu deneyimin koullarn belirler.
Sonraki on sayfada, hastann zihninde aralarndaki
fark ortadan kaldrmak ve niteliklerinin deimesini
olanaksz klmak istercesine, efsane temalaryla fizyoloji
temalar arasnda gittike artan gidi-geliler hzl bir
tempoyla aktarlr. Hamanda yatan ya da doum po
zisyonunu alan, dou ynnde bacaklar ak halde ac
dan inleyen, kan kaybeden, vulvas genileyip titreyen
kadnn tablosu izildikten sonra, ruhlara adlaryla hitap
edilir: alkoll iki, rzgr, su, orman ve hatta beyaz
adamn gm rengindeki yolcu gemisi -bu deerli ka
nt, efsanenin ne kadar ensek olduunu gstermektedir
(187). Temalar birbirine karr: Hasta gibi nuchi\ax da
sel gibi kanlar iinde kalr; ayrca, hasta kadnn arlar
dayanlmaz boyutlara varr: Kadnn beyaz i dokusu
topran derinliklerine kadar yaylr... Ondan akan sv
ve kanlar topran derinliklerine kadar kpkrmz bir
birikinti oluturur. (89,92) Bu arada, ortaya kan her
ruh, titiz bir tasvirin konusunu oluturur; onun aman
dan ald by aletleri ayrntl olarak anlatlr: siyah
inciler, ate renginde inciler, koyu renkte inciler, yuvar
lak inciler, jaguar kemikleri, yuvarlak kemikler, grtlak
kemikleri, kerkettoli kuu kemikleri, aakakan kemik
leri, flt yapmnda kullanlan kemikler, gm inciler
(104-118); btn bu aletler henz yeterli deilmi ve
hasta kadnn bilinen ve bilinmeyen tm glerinin sal
dr iin toplanmas gerekiyormu gibi genel bir sefer
berlik ilan edilir tekrar (119-229).
Ancak, efsaneler diyarnda utanma diye bir ey yok:
Hasta kadna, vajinasna girilmesi -her ne kadar efsane
dzeyinde kalsa da- gerektii somut ve bilinen baz sz
lerle sylenir. Kald ki muu iki kez dorudan rahmi
iaret eder, yoksa rahmin almasn dzenleyen temel
tinsel kural deil (hasta kadnn muusu, 204, 453).9
Burada, Muunun yolu zerine kmak iin ereksiyon
halindeki penisin biimine brnp onu hareketini y
knen nelegai\zxAw.
9 HOLMER ve WASSEN, a.g. y s. 45, n. 219 ve s. 57, n. 539.
Nelegari\axm apkalar parlyor, nelegadlarm apkalar beyazla
yor;
Nelegarilar, u ssleri gibi yass ve bask (?), dipdik oluveriyor;
Nelegarilar korkun (?) olmaya balyor, hepsi korkun (?) olu
yor;
Hastann nigapurbalele'sinin iyilii iin (230-233).
yknn daha aadaki blmnde ise yle deni
liyor:
Nelegan'lar, sallanarak haman st tarafna doru frlyor,
nusupanegibi yukar doru frlyor (239).10
O halde, ykdeki yntem, efsanenin baoyuncular
deitirmekle yetindii gerek bir deneyimi yeniden
oluturmay amalamaktadr. Bu baoyuncular kadnn
doal deliinin iine girer ve btn bu psikolojik hazr
lktan sonra, hasta kadnn, kendi iine gerekten giril
diini hissettiini dnebiliriz. Yalnzca onlar hisset
mekle kalmaz; onlar, katetmeye hazrlandklar yolu
aydnlatrlar (kukusuz, hem kendileri iin -bylece
yollarn bulabilsinler diye- hem de kadn iin - ay
dndansn ve szle anlatlamayan baz ac duyumlar
konusunda bilinlensin diye);
Nelegarilar hastaya iyi bir bak as alar, nelegarilav hastaya
l l gzler verir... (238).
Ve bu aydnlatc bak as sayesinde, metinde
yer alan bir kalp tmceyi amlarsak, nelegarilav kar
10 Buradaki soru iaretleri evirmene aittir: Az/si/dan (kurt) gelen nusupane
szc, genellikle penis" anlamnda kullanlmaktadr (kr. HOLMER ve
WASSEN, s. 47, n. 280: s. 57, n. 540 ve s. 82).
mak bir yolu ayrntl olarak anlatrlar; bu mitolojik
anatomik yap, reme organlarnn gerek yapsndan
daha ok, glklere ve aclara ilikin her durumu ifade
eden bir tr duyusal corafyaya tekabl eder.
Nelegarilar yola koyulurlar, nelegari\ax Aa Dala ayn uzak
lkta olan Muunun yolu boyunca ard arda yrrler;
Nelegarilar Ksa Dala ayn uzaklkta olan...;
Nelegarilar Uzun Dala ayn uzaklkta olan...;
Nelegan'bs Yala Pokuna Yalayla (evrilmemi) ayn uzaklkta
olan...;
Nelegan'lar Yala Akkwatallekun Yalayla (evrilmemi) ayn uzak
lkta olan...;
Nelegarilzr Yala Ilamisuikun Yalayla (evrilmemi) ayn uzak
lkta olan...;
Nelegarilar Dz Dam merkezine kadar...;
Nelegarilar yola koyulurlar, nelegadlar Muunun yolu boyunca
ard arda yrrler (241-248).
Dsel canavarlarla yrtc hayvanlardan geilmeyen
rahim dnyasnn tablosu, bilgi verici yerlinin de do
rudan teyit ettii u yorumla aklanabilir: Doum san
cs eken kadnn arlar hayvanlar yznden artmak
tadr, baka deyile, arlar bizzat kiiletirilmitir. Bu
rada da, arknn ana amacnn, bu arlar hasta kadna
tasvir etmek, onlar adlandrmak ve bilinli ya da bi-
lind dncenin kavrayabilecei bir biimde kadna
sunmak olduu grlmektedir: kabarm gzleri ve kv
rlm benekli gvdesiyle melmi bir halde kuyruunu
durmadan sallayarak kmldayan Timsah Amca; yeri
kaplayan parlak yzgeleri ve parlak gvdesiyle her ta
raf sratp ardndan srkleyen Tikwalele Timsah Am
ca; ikide bir yapkan dokunalarn karp geri eken
Ahtapot Nele Ki(k)kirpanelele ve daha birok hayvan,
yle ki: Y umuak apkal Hayvan, Krmz apkal
Hayvan, ok Renkli apkal Hayvan, vb. Ayrca, koru
yucu hayvanlar da vardr: Siyah Kaplan, Krmz Hay
van, iki Renkli Hayvan, Toz Rengi Hayvan; dar sark
m dilleriyle azlarndan salya ve kpkler karan,
korkun dileriyle her eyi paralayp kpkrmz kana
boyayan bu hayvanlarn her biri demir bir zincirle ba
lanmtr (253-298).
J rme Bosch tarzndaki bu cennete girebilmek ve
sahibini bulabilmek iin neJegan'lann bir takm fiziksel
engelleri de amas gerekir: halatlar, su stnde sallanan
ipler, gerilmi ipler, art arda sralanm deiik renkte
perdeler: gkkua rengi, altn sars, gm rengi, kr
mz, siyah, kahverengi, mavi, sar ve beyaz perdeler;
kaim halattan yaplm, solucan biiminde, karmak
ve kaim perdeler (305-330); o nedenle, aman takviye
kuvvetleri arr: Orman Aan Hayvanlarn Tanrlar.
Bunlarn grevi, Holmerla Wassenm rahmin smks
cidarlar eklinde tanmlad balar kesmek, topla
mak, sarmak ve yerine takmaktr.11
Bu son engeller aldktan sonra saldr, ardndan da
apkalarn gsterisi balar; bu incelemeyle dorudan il
gisi olmad iin apkalar sorununu burada tartmaya
caz. Nigapurbalele'mn zgrlne kavumasndan
sonra, yoku kadar tehlikeli olan ini gelir: Zira her giri
imin amac, douma, yani zor bir inie yardmc ol
maktr. aman, emrindeki ordunun saymn yaptktan
sonra, onu ie koyulmaya tevik eder; ancak, takviye
kuvvetlerini de armas gerekir: yol aclar, Toprak
Kazyc Hayvanlarn (rnein tatu ya da Amerikan
11 A.g.y, s. 85.
domuzu) Tanrlar. Delie doru ynelmesi iin nigya
ar yaplr:
Bedenin hamakta, senin nnde uzanm;
Onun beyaz dokusu gerilmi;
Onun beyaz dokusu yava yava kmldamakta;
Hastan senin nnde uzanm ve gremediini sanyor.
Onun bedeninde, nigapurbalele'sini deitiriyorlar... (430-435).
Ondan sonraki blm pek anlalr deil: Hasta ka
dnn henz iyileemedii sanlmaktadr. aman, ifal
bitki toplamak iin kyllerle birlikte daa kar ve bu
kez saldrsn baka bir biimde yapar: Bu kez, penisi
taklit edip Muunun deliine giren ve nusupane gibi
hareket ederek... i blgeyi tamamyla temizleyip iyile
tiren kendisidir (453-454). Bununla birlikte, peklik ve
rici madde kullanlmas doumun gereklemi olduu
nu dndrmektedir. En son olarak, Muunun kama
sn engellemek iin alman nlemlere -ki bunlar daha
nce belirtmitik- ilikin ykden nce, okulara yap
lan ar grlr. Okularn grevi, Muunun yolunu
karartmak iin bir toz bulutu karmak (464) ve onun
btn yollar -dolambal olsun ya da olmasn (468)-
zerinde nbet tutmak olduu iin, kukusuz mdaha
leleri de sonu blmnde yer almaktadr.
yle grlyor ki nceki blmde, organlara ilikin
ilemlere ve ila kullanmna dayal ikinci bir tedavi
ynteminin yan sra, metnimizde ayrntl olarak ak
ladmz ilk ziyareti andran bir ziyarete yine istiare yo
luyla bavurulmaktadr. Bylece, hastaya yardm etmek
amacyla iki saldr yaplmas dnlmektedir: Biri
psiko-fizyolojik, dieri ise psiko-sosyal bir mitoloji ile
desteklenmektedir. Her ne olursa olsun, belirtmek gere
kir ki ark, tedaviden nce balad gibi doumdan
sonra biter: nceki ve sonraki olaylar byk bir titizlik
le aktarlr. Gerekte, burada nemli olan, sistematik bir
btnlk salamaktr. Tedavinin, baz titiz yntemler
kullanarak yalnzca Muunun kaamak isteklerine odak
lanmamas gerekir: Hastaya bir zm yolu sunmad
-sonu vermese bile-, baka bir deyile, tm baoyuncu
larn yerini ald ve her trl tehlikenin ortadan kalkt
bir dzen salamad srece, etkililii tehlikeye gire
bilir.
BD
O halde denilebilir ki tedavi, ilkin, bedenin tahamml
edemedii arlar anlamak asndan kabul edilebilir
baz duyusal terimlerle ifade edilen bir durumu ar
trmaktan ibarettir. amann mitolojisinin nesnel bir
geree uyup uymamas nemli deildir: Hasta kadn,
yesi olduu toplum gibi ona inanmaktadr. Koruyucu
cinler ve zarar verici cinlerin yan sra doast cana
varlar ve sihirli hayvanlar, yerlilerdeki evren kavramn
oluturan tutarl bir sistem iinde yerlerini alr. Hasta
onlar kabullendii gibi, hi bir zaman da onlardan ku
kulanmaz. Hastann kabullenemedii ey, tutarsz ve
keyfi olan arlardr; ancak aman, efsaneye bavurmak
suretiyle, hastann sistemine yabanc bir e oluturan
bu arlar her eyin tutarl olduu bir dzene yeniden
oturtacaktr.
Ancak hasta, yazgsna boyun emekten baka are
si olmadn anlamtr. Oysa kendi hastalarmzda du
rum farkldr: Hastalklarnn nedenini salg, mikrop ya
da virslerle akladmzda ayn davran sergilemez-
ler. Hastalklarnn nedeninin canavarlar deil de mik
roplar olduu eklinde bir yant verirsek belki de eli
kili olmakla sulanacaz. Bununla birlikte, mikropla
hastalk arasndaki iliki hastann dncesi dndadr
ve bir sebep-sonu ilikisi vardr; halbuki canavarla has
talk arasndaki iliki, bu ayn dncenin - bilinli ya
da bilinsiz olsun- iindedir: Burada, bir simge-simge-
letirilmi ey, ya da dilbilim terimleriyle ifade edecek
olursak, bir gsteren-gsterilen ilikisi vardr. aman
hastasna, dile getirilmemi ya da baka trl dile getiri
lemeyen bir takm durumlarn ifade edilebilecei bir dil
verir. Fizyolojik srecin tkankln gidermeyi, yani
hastann maruz kald olaylar zincirini olumlu anlamda
yeniden dzenlemeyi salayan, ite bu szl anlatma
geitir (bu, ayn zamanda, edimsel bir deneyimi dzen
li ve anlalabilir bir biimde yaamamz salar; yoksa
szle anlatlamayacak kadar byk bir kargaa sz ko
nusu olurdu).
Bu bakmdan, amann tedavisi, rnein psikanali-
tik gibi psikolojiye dayal tedavi yntemleri ile organik
tp arasnda ortada bir yerde bulunur. zgnl, orga
nik bir rahatszla, psikolojik tedavi yntemlerine ok
yakn bir yntem uygulamasndan kaynaklanmaktadr.
Peki, bu nasl oluyor? amanizm ile psikanaliz arasn
daki ok sk bir kyaslama (ki bununla psikanalizi in
citmek gibi bir niyetimiz yok) bu hususu aydnlatmam
za yardmc olacaktr.
Her iki durumda da amacmz, o ana kadar bilinal
tnda kalan baz atma ve glkleri bilin dzeyine
karmaktr; bunlar, baka psikolojik gler tarafndan
bask altnda tutulduu ya da doum vakasnda olduu
gibi ruhsal deil de organik ya da ksaca mekanik nite-
likte olduu iin bilinaltnda kalmtr. Yine her iki du
rumda da, atmayla glkler, hastann yava yava bu
konuda gerek ya da uyduruk bilgiler edinmesinden de
il, bu bilgilerin zgn bir deneyimi mmkn klmasn
dan tr zlmektedir; bu deneyim srasnda, at
malar, onlarn serbeste gelimesine olanak salayan ve
onlar sonuca gtren bir dzen ve bir planda gerekle
ir. Psikanalizde, bu yaanlan deneyime abreaksiyon
ad verilir. Bildiimiz gibi, bu deneyimin koulu, etten
ve kemikten bir baoyuncu olarak psikanalistin hastann
atmalarna ikili bir intikal mekanizmas araclyla
mdahale etmesidir; baoyuncu, bu mekanizmayla ilgili
olarak, daha nce ifade edilmemi olan bir ilk durumu
yeniden dzenleyip aka ifade edebilir.
Tm bu nitelikler amann tedavisinde bulunur. Bu
rada da, bir deneyim oluturmak son derece nemlidir
ve bu deneyim oluturulduunda, hastann kontrol d
ndaki baz mekanizmalar dzenli bir ileyie kavu
mak zere kendiliinden belirir. aman, psikanalistle
ayn ikili ileve sahiptir: Birinci ilevi -psikanalist iin
dinleme, aman iinse konuma-, hastann bilinciyle do
laysz (ve bilinaltyla dolayl) bir iliki kurmaktr. By
yapmann gerek anlamda ilevi budur. Ancak aman,
yalnzca by szlerini bara bara tekrarlatmakla kal
maz: Burada kahraman kendisidir, nk doast cin
ler taburunun bana geip tehlikedeki organlara giren
ve oradaki tutsak ruhu kurtaran kendisidir. Bu anlamda
aman, intikalin konusunu oluturan psikanalist gibi,
hastann kafasna sokulan baz tasvirler sayesinde, has
tann organik dnya ile ruhsal dnya arasnda bir yerde
yaad atmann gerek baoyuncusu olarak ortaya
kar. Ruhsal kaynakl bir sinir hastalna yakalanan
hasta, gerek bir psikanaliste kar gelerek kiisel bir ef
saneyi rtr; yerli lohusa kadn, baka bir mitolojik
nitelie brnen amanla kendini zdeletirerek gerek
bir organik rahatszl atlatr.
O halde, benzerlik baz farkllklar iin engel deil
dir. yiletirilmek istenen rahatszln bir durumda
ruhsal dier durumda ise organik olan niteliinin vur
gulanmasna armamak gerekir. Gerekte, amann te
davisi, psikanalitik tedavinin tam bir karlym gibi
grnmektedir, u farkla ki terimler tersyz edilmitir.
Her iki yntem de bir deneyim yaratmay amalar ve her
ikisi de, hastann yaamak ya da yeniden yaamak zo
runda olduu bir efsane yaratarak amacna ular. Fakat
yntemin birinde hastann gemiinden ald baz e
lerle oluturduu kiisel bir efsane sz konusu iken, di
erinde, hastann dardan ald ancak gemiteki kii
sel durumunu yanstmayan toplumsal bir efsane sz
konusudur. Abreaksiyonu hazrlamak iin -ki o zaman
bir adreaksiyon olur bu-, psikanalist hastay dinler,
oysa aman hastayla konuur. Dahas var: ntikaller d
zenlenirken, hasta, psikanaliste gerek olmayan baz
duygu ve isteklerini iletirken onu konuturur; oysa a
man, by yaparken hastasyla konuur, onu sorgular
ve iyice kanmas iin durumunu yanstan baz szleri
ona tekrarlatr:
Grme yeteneim yolunu ard, Muu Puklipin yolu zerinde
kayboldu;
Muu Puklip yanma geldi. Ngapurpalelemi ele geirmek istiyor;
Muu Nauryaiti yanma geldi. Nigap urhalele m i ebediyen benden
almak istiyor;
vb. (97-101).
Bununla birlikte, amann yntemi yeni kan ve
psikanaliz olduunu ileri sren baz tedavi yntemleriy
le kyaslandnda, benzerlik daha da arpc bir hal alr.
Bayan Desoille, uyankken grlen dlerle ilgili al
masnda, simgeler dilinin yalnzca psiko-patolojik ra
hatszlklara ak olduunu belirtmiti. O halde, hastala
rna simgelerle hitap eder, ancak bu simgeler henz is
tiare niteliindedir. Bu aratrmaya baladmzda
varlndan haberdar olmadmz ok yeni bir alma
sayesinde, Bayan Sechehaye bu konuyu daha ileri bir
dzeye tar12ve bize yle geliyor ki iyileemez sanlan
bir izofreni vakasnn tedavisinde elde ettii sonular,
psikanaliz-amanizm ilikileri konusundaki eski gr
leri tamamen dorulamaktadr. Zira Bayan Sechehaye,
konumann -ne kadar simgesel olursa olsun- henz bi
lin engeline takldn ve insann derinliklerinde bu
lunan komplekslere yalnzca eylemlerle ulalabileceini
fark eder. O nedenle, stten kesmeyle ilgili bir komp
leksi zmlemek isteyen bir psikanalistin, annenin bu
davrann harfiyen yeniden yknerek deil de ko
puk baz eylemler yardmyla anlamaya almas gere
kir: rnein, hasta kadnn yanan psikanalist kadnn
gsne koymas suretiyle temas kurulmas. Bu tr ey
lemlerin simgesel ilevi, bu eylemleri bir dil oluturma
ya elverili klar: Gerekte, doktor hastasyla szlerle
deil de baz somut ilemlerle, hibir zorlukla karla
madan bilin engelini ap mesajlarn dorudan bilin
altna tayan gerek ritellerle diyalog kurar.
O halde, aman tedavisinin anlalmasnda nemli
bir yere sahip olduunu, ancak geleneksel tanmnn
12 M. A. SECHEHAYE, la Ralisation symbolique (Revue suisse de Psychologie
et de Psychologie applique, ek no: 12), Berne, 1947.
daha da geniletilmesi gerektiini dndmz ilem
kavramyla tekrar kar karya bulunuyoruz. Kimi kez
dnceleri, kimi kez de organlar ilgilendiren bu ile
min ortak koulu udur: Semboller araclyla, yani
baka bir gereklik dzenine ait olan gsterilenin be
lirtici karlklar araclyla gerekleir. Nasl ki ama
nn kendi kafasnda canlandrd tasviler doum yapan
kadnn organik fonksiyon\a.x:m&dL bir deiiklie yol
ayorsa, Bayan Sechehayem davranlar da izofren
kadnn bilind dncesi zerinde etki yapar. ark
nn banda engellenen doum arknn sonunda ger
ekleir ve doumla ilgili gelimeler efsanenin sonraki
aamalarnda dile getirilir: Nelegartlann vajinaya ilk gi
rileri tek sra halinde (241) ve -bu bir yoku sayld
iin- byl apkalar araclyla gerekleir; bu apka
larn grevi girii ap aydnlatmaktr. Nelegarilar geri
dndnde (geri dn, efsanenin ikinci ve fizyolojik
srecin birinci aamasna tekabl eder, nk burada
ocuu indirmek sz konusu), ayaklarndaki ayakkab
lar dikkati eker (494-496). Muunun ikametghn ele
geirmek iin tek sra halinde deil de drder drder
(388), dar kmak iinse hepsi yan yana dizilir
(248). Kukusuz efsanenin ayrntlarndaki bu deii
min amac uygun bir organik tepki yaratmaktr; ancak,
durumunda gerek anlamda bir dzelme, bir rahatlama
olmazsa, hastann bu tepkiyi deneyim olarak kabul et
mesi mmkn deildir. Efsaneyle ilemler arasndaki
uyumu simgelerin etkililii salar. Efsaneyle ilemler,
her zaman hasta-doktor ikiliinin bulunduu bir ift
oluturur. izofren kadnn tedavisinde, doktor ilemleri
yerine getirirken hasta efsaneyi oluturur; amann te
davisinde ise, doktor efsaneyi olutururken hasta ilem
leri yerine getirir.

e
k
i
l

1

e
k
i
l

4

e
k
i
l

5

e
k
i
l

3

e
k
i
l

8

e
k
i
l

9

e
k
i
l

6

e
k
i
l

7

e
k
i
l

1
0

e
k
i
l

1
1
ekil 12
289
so
Freudun da iki kez belirttii gibi,13psikozlarla nevroz
larn yapsnn psikolojik terimlerle ifadesinin bir gn
fizyolojik ya da biyokimyasal bir gr karsnda geer
siz olaca kabul edilebilirse, her iki yntem arasndaki
benzerlik daha da artacaktr. Bu olaslk sanldndan
daha da yakn olabilir, nk ksa bir sre nce kimi is
veli aratrmaclar14normal bir insann sinir hcreleri
ile akl hastas bir insanmkiler arasnda baz kimyasal
farkllklar -polinkleotidler asndan- olduunu ortaya
koymulardr. Bu varsayma ya da ayn trde herhangi
bir baka varsayma gre, amann tedavisiyle psikana-
litik tedavi arasnda kesin bir benzerlik olduu d
nlmektedir; her seferinde hastay youn olarak bir ef
sane yaamaya iterek esas itibariyle yeniden bir yaplan
madan ibaret olan organik bir dnm yaratmak ama
lanmaktadr; hastann kendisi ya da bir bakas tarafn
dan uydurulmu olsa da bu efsane, bilind ruhsallk
dzeyinde, beden dzeyindeki oluumunu gstermek
istediimiz yapyla bir takm benzerlikler tamaktadr.
Simgesel etkililik, yaayan insann deiik dzeylerinde
deiik malzemelerle kurulabilen ve biimsel olarak bir
birine benzeyen bir takm yaplardaki bu itici zel
lik ten ibarettir: organik sreler, bilind ruhsallk,
bilinli dnce. iirsel istiare (metafor), bu itici yn
teme ilikin basit bir rnek oluturmaktadr; ancak,
gnlk kullanm ruhsall amaya pek olanak tanma
13 Au del du Principe du Plaisir (s. 79) ve les Nouvelles Confrences (s. 198)
adl yaptlarn ngilizce basklarnda. Alntlayan: E. KRIS, The Nature o f
Psychoanalytic Propositions and their Validation, Freedom and Experience,
Essays presented to H. M. Kallen, Cornell University Press, 1947, s. 244.
14 De Caspersson ve Hyden, Stockholm Karolinska Enstits.
maktadr. Bylece, bu istiarenin dnyay deitirmeye
de yarayabileceini syleyen Rimbaudnun nsezisinin
deerini anlayabiliyoruz.
Psikanalizle yaplan kyaslama, amann tedavisinin
baz grnmlerini aklamamza olanak salad. Buna
karlk, amanizm konusundaki aratrmalarn bir gn
Freud kuramnn karanlkta kalan baz noktalarn ay
dnlatmamza yardmc olabilecei kuku gtrr. Bu
rada, zellikle efsane kavramyla bilind kavramn
kastediyoruz.
Grld zere, her iki yntem arasndaki tek
fark -nevrozlarn fizyolojik bir dayanann olduunun
ortaya kmasndan kaynaklanmaktadr- efsanenin k
keniyle ilgilidir: Birinde bireysel bir kkenden, dierin
de ise toplumsal bir gelenekten gelmektedir. Gerekte,
birok psikanalist, hastann bilincinde yeniden ortaya
kan parlak ruhsal nesnelerin bir efsane oluturabilece
ini kabul etmemektedir: Bu nesneler, onlara gre, kimi
zaman ebeveyn ya da ev halkna ynelik bir soruturma
ile doruluu ve tarihleri kolayca saptanabilen gerek
olaylardr.15 Olaylar konusunda herhangi bir teredd
dmz yoktur. Kendi kendimize sormamz gereken u
dur: Tedavinin iyiletirici deeri, kafamzda yeniden
canlandrdmz durumlarn gerek niteliine mi bal
dr ya da bu durumlarn sarsc gc, ortaya ktklarn
da hasta tarafndan dorudan yaanm birer efsane ola
rak alglanmasndan m kaynaklanmaktadr? Bundan
kastmz udur: Herhangi bir durumun sarsc gc,
onun gerek niteliklerinden deil de psikolojik, tarihsel
ve toplumsal bir balamda ortaya kan baz olaylarn
15 Marie BONAPARTE, Notes on the Analytical Discovery o f a Primal Scene,
The Psychoanalytic Study o f the Child, cilt I, New York, 1945.
daha nce var olan bir yapnn modelinde duyusal bir
kaynatrma oluturma yeteneinden kaynaklanmakta
dr. Olaya ya da ykye gre, bu yaplar -ya da daha
dorusu yapya ilikin bu yasalar- zamana bal deildir.
Ruh hastasnn btn ruhsal yaamyla sonraki btn
deneyimleri, balangtaki efsanenin katalizr etkisiyle
zel ya da baskn bir yapya gre dzenlenir; ancak, has
taya ait olan bu yapyla dier yaplar, ilkel ya da uygar
her normal insanda da bulunur. Bu yaplarn tm, bi-
lind adn verdiimiz eyi oluturur. Bylelikle,
amanizm kuramyla psikanaliz kuram arasndaki son
farkn da yok olduunu grrz. Bilind, bireysel ni
teliklerin anlatlamaz bir sma olmaktan kar; her
birimizi yeri doldurulamaz bir varlk klan esiz bir tari
hi elinde bulundurmaz artk. Bilind, bir ilevi be
lirtmek iin kullandmz bir terime indirgenir: kuku
suz tam anlamyla insani nitelikte olan, ancak tm in
sanlarda ayn yasalara gre gerekleen simgesel ilev.
Eer bu dnce doruysa, bilind ile bilinalt
arasnda ada psikolojide yapmaya alkn olduu
muzdan daha belirgin bir ayrm yapmamz gerekir san
rm. Zira her insann yaarken edindii an ve izlenimle
rin topland yer olan bilind,16bellein basit bir g
rnm oluverir; srekliliini ileri srerken, ayn za
manda snrlamalarn da dayatr, nk bilind teri
mi, iyi korunmalarna karn anlarn her zaman kulla
nlamad olgusunu iermektedir. Bununla birlikte, bi
lind her zaman botur ya da daha doru bir ifadeyle
belirtecek olursak, mide kendi iindeki besinlere ne ka
dar yabancysa bilind da imgelere o kadar yabanc
16 ok eletiri alan bu tanm, bilinalt ve bilind arasndaki kkl ayrm sa
yesinde kesin anlamna kavuur.
dr. zel ileve sahip bir organ olarak, baka yerden ge
len bir takm telaffuz edilmemi elere bir takm yap
sal yasalar dayatmakla yetinir: itkiler, heyecanlar, tasvir
ler, anlar. O halde denilebilir ki bilind, her birimizin
kendi kiisel tarihinin szcklerini biriktirdii bireysel
bir szlktr; ancak, bilind onu kendi yasalarna g
re dzenledii ve ondan bylece bir sylem yaratt l
de, bu szlk anlam kazanr. Etkin olduu btn du
rumlarda ve btn bireyler iin bu yasalar ayn oldu
undan, bir nceki paragrafta ortaya konan sorun ko
layca zlebilir. Szlk yapdan daha az nemlidir. s
terse hasta tarafndan yeniden oluturulmu ya da gele
nekten alnm olsun, efsane, kendi bireysel ya da top
lumsal kkenlerinden yalnzca kulland imgeleri mal
zeme olarak alr; ancak, yap hep ayn kalr ve simgesel
ilev onun sayesinde gerekleir.
Bu yaplarn, herkes iin ve ilevin uyguland b
tn konular iin ayn olmadn ve az sayda bulundu
unu ifade edersek, simgecilik dnyasnn ierik bak
mndan neden bu kadar deiken ve kendi yasalar tara
fndan neden her zaman byle snrlanm olduunu ko
layca anlayabiliriz. ok sayda dil olmasna karn, b
tn diller iin geerli olan ok az sesbilimsel yasa bu
lunmaktadr. Bilinen masal ve efsanelerden bir derleme
yaplrsa, bu byk bir hacim kaplar. Ancak, kiilerin
eitlilii arkasna birka basit ilev yerletirirsek, bu
derleme az sayda basit tre indirgenebilir ve kompleks
ler de -bu bireysel efsaneler- deiik sayda birok vaka
nn rnek alaca birka basit tre ya da modele indir
genebilir.
amann hastasna psikanaliz yapmamas nedeniyle,
kimileri tarafndan psikanalitik tedavi ynteminin anah-
tan olarak kabul edilen yitik zaman arama ileminin,
efsanenin bireysel ya da toplumsal kkenine bavurma
dan tanmlanmas gereken daha esasl bir yntemin yal
nzca (deeri ve sonular ihmal edilemeyecek) biimle
rinden biri olduu sonucuna varlr. Zira efsanenin bi
imi yknn ieriinden nce gelir. Yerli bir metinle
ilgili aratrmann bize en azndan rettii ey budur.
Ancak, baka bir anlamda iyice biliyoruz ki her efsane,
yitik zamann bir arayndan baka bir ey deildir. O
halde, aman ynteminin bu modern biimi -psikanaliz-,
mitolojik zaman asndan kendi niteliklerini mekanik
uygarlkta artk insan dnda bir yer olmad olgusun
dan alr. Bu saptama sayesinde psikanaliz, kendi geer
liini dorulama, kuramsal temellerini salamlatrma
ve etki mekanizmasn iyice anlama olanana sahip ola
bilir; bunun iin de, kendi yntem ve hedeflerini nemli
seleflerininkilerle kyaslamas gerekir: amanlar ve b
ycler.
BLM XI
Efsanelerin Yaps1
yle geliyor ki mitolojik evrenler, kalntla
rndan yeni evrenler dosun diye, oluur olu
maz dalmaya mahkmdur.
Franz BOASm nsz yazsndan: J ames
Teit, Traditions of the Thompson River
Indians of British Columbia, Memoirs of
the American Folklore Society., VI (1898),
s. 18.
Yaklak yirmi yldan bu yana ve birka dzensiz nle
yici giriime karn, antropolojinin dinsel olaylar ara
trmaktan yava yava uzaklat grlmektedir. Dei
ik kkenden gelen kimi amatr aratrmac, dinsel et
noloji alann ele geirmek iin bundan yararlanmaya
almtr. Bo braktmz alanda iten almalar
yapmlar ve fazlalklar bizim eksikliklerin zerine ek
lenince de almalarmzn gelecei tehlikeye girmitir.
Peki, bu durumun asl nedeni nedir? Din etnolojisi
nin kurucular, yani Tylor, Frazer ve Durkheim, psiko
lojik sorunlara her zaman ilgi duymulardr; ancak pro-
1 Orijinal metne gre: The Structural Study of Myth, Myth, A Symposium,
Journal o f American Folklore, cilt 78, no: 270, Ekim-Aralk 1955, s. 428-
444. Baz eklenti ve deiiklikler yaplarak evrilmitir.
fesyonel psikolog olmadklar iin, psikolojik dnce
lerin hzl geliiminden haberdar olmalar -ne de onu
nceden sezmeleri- pek mmkn deildi. Yorumlar,
ierdikleri psikolojik ilksavlarla (postulat) ayn hzla ge
erliini yitirdi. Bununla birlikte, dinsel etnoloji sorun
larnn anlk (entelektalist) bir psikolojinin yetki ala
nna girdiini anlamamz onlara borluyuz. Ne yazk ki
Hocarttan sonra -ki lmnden sonra yaymlanan bir
kitabnda bu saptamay kendisi de oktan yapmt-,
modern psikoloji anlksal olaylarla hemen hemen hi il
gilenmemi, daha ok duyusal yaamn aratrlmasna
ncelik vermitir: Bylece, psikoloji ekolnn znde
ki hatalara... belirsiz heyecanlarn baz ak dncelere
yol aabileceine inanma hatas ekleniyordu.2Gr
nte bizimkilerden farkl ancak anlksal olarak ayn
olan baz zihinsel ilemleri da hesaba katmak iin man
tmzn snrlarn zorlamamz gerekiyordu. Bunun ye
rine, onlar ekilsiz ve anlatlamaz baz duygulara indir
gemeye altk. Dinsel olaybilim (fenomenoloji) adyla
bilinen bu yntemin ou kez verimsiz ve can skc ol
duu grld.
O
Dinsel etnolojinin blmleri arasnda bu durumdan zel
likle mitoloji etkilenmitir. Kukusuz, Dumezilin nemli
almalarn rnek olarak gsterebiliriz. Ancak, bu a
lmalar esas itibariyle etnolojiye ait deildir. Elli yl n
ce olduu gibi, etnoloji kargaadan holanmay srdr
mektedir. Eski yorumlar yeniletirme yoluna gider: or
tak bilince zg dler, tarihsel kiilerin tanrlatrlma-
2 A. M. HOCART, Social Origins, Londra, 1954, s. 7.
s ya da tersi. Efsaneleri nasl dnrsek dnelim,
yle geliyor ki hepsi de ok baya bir oyuna, felsefi
kurgunun kaba bir biimine indirgenebilir.
Peki, efsanenin ne olduunu anlamak iin yalnzca
bayalk ile safsataclk arasnda m bir seim yapmamz
gerekir? Kimilerine gre, her toplum kendi efsanelerin
de ak, kin ya da intikam gibi temel duygular -btn
insanlara zg ortak duygular- ifade eder. Kimilerine
greyse efsaneler, astronomi ve meteoroloji gibi anla
lmas zor olaylar aklamaya ynelik giriimleri olutu
rur. Ancak toplumlar, olumlu yorumlara -kimi zaman
yanl olsalar bile- duyarsz deildir; bu yorumlar du
rurken, karmak ve anlalamaz dnme biimlerini
niye tercih etsinler ki? Kald ki, kimi etnologlar gibi
psikanalistler de, kozmolojik ve doalc yorumlar bir
tarafa brakp sosyolojiden ve psikolojiden alman baz
yorumlara ynelirler. in kolayna kamak deil de ne
dir bu? Bir mitoloji sisteminin belli bir kiiye, rnein
kt yrekli bir bykanneye, nemli bir yer ayrdn
varsayalm. O toplumda, bykannenin, torunlarna
kar dmanca bir tavr taknd anlatlacaktr; mitolo
ji, bu durumda, toplumsal yapnn ve toplumsal ilikile
rin bir yansmas olarak grlecektir. Ve gzlemin var
saymla elimesi durumunda, efsanelerin asl amacnn
baz bastrlm gerek duygular saptrmak olduu ileri
srlecektir. Gerek durum ne olursa olsun, hi bir za
man yanlmayan bir diyalektik sayesinde doru anlama
ulamann bir yolu bulunacaktr.
Kabul etmek gerekir ki, efsaneleri incelerken baz
elikili saptamalara varyoruz. Efsanede her ey olabi
lir; olaylar dizisi, hibir mantk ya da sreklilik kuralna
bal deilmi gibi grnmektedir. Her znenin herhan-
[299
1
gi bir yklemi olabilir; akla gelebilecek her iliki mm
kndr. Bununla birlikte, grnrde keyfi olan bu efsa
neler, dnyann deiik blgelerinde ayn zelliklerle ve
ou kez ayn ayrntlarla tekerrr eder. u soru kar
mza kar: Efsanenin ierii tamamyla olumsal ise, dn
yann bir ucundaki efsaneyle dier ucundaki efsanenin
birbirine bu kadar benzemesini nasl aklayabiliriz? Ef
sanenin niteliinden kaynaklanan bu temel atky
(antinomi) anlamadan bu soruya yant verebilmemiz
kesinlikle mmkn deildir. Gerekte, bu eliki, dille
ilgilenen ilk filozoflarn ortaya koyduu elikiyi andr
maktadr; dilbilimin bir bilim olarak olumas iin de il
kin bu engelin almas gerekiyordu. Mitoloji konusun
da her zaman nasl kafa yorduysak, eski filozoflar da dil
konusunda kafa yormutur. Her dilde baz ses gruplar
nn baz belirli anlamlara geldiini gren bu filozoflar,
bu anlamlarla, bu seslerin bir araya gelmesine yol aan i
zorunluluun ne olduunu umutsuzca anlamaya al
yordu. Ayn sesler -deiik anlamlara gelse de- baka
dillerde de bulunduu iin giriimleri sonusuz kalm
tr. O nedenle, dilin belirtici ilevinin dorudan seslere
deil de seslerin kendi aralarndaki sralan biimine
bal olduu anlaldktan sonradr ki bu eliki zl
mtr.
Mitolojiye ilikin birok yeni kuramda da ayn tr
de bir belirsizlik grlr. J ung, baz belirli anlamlarn
bir takm mitolojik temalara bal olduunu dnmek
tedir; bu temalara ilk rnek adn verir. Uzun sre dei
ik seslerin u ya da bu anlamla doal bir ilikisi oldu
una inanan3dil filozoflar tarznda bir dnce yrt
3 Bu varsaym destekleyen birok kii daha vardr, rnein Sir R. A. PAGET:
The Origin of Language..., Journal of World History, I, no: 2, Unesco. 1953.
mektir bu: Bylece, akc yar nllerin ilevi, madde
nin akcln ifade eden bir durumu artrmak olabi
lir; ak nller ise, tercihen, byk, ar ya da sesli, vb.
nesnelerin adlarn oluturmakta kullanlabilir. Kuku
suz, Saussuren dilsel gstergelerin keyfilii ilkesinin
gzden geirilip dzeltilmesi gerekir;4bununla birlikte,
btn dilbilimciler, tarihsel adan Saussuren dilbi
limsel dncenin kanlmaz bir dnemine damgasn
vurduu konusunda hemfikir olacaklardr.
Mitoloji uzmanndan, kendi belirsiz durumunu bi-
lim-ncesi dnemdeki dilbilimcinin durumuyla kyas
lamasn istemek yeterli deildir. Zira bununla yetinecek
olsaydk, bir glkten bir gle dme tehlikesiyle
kar karya kalrdk. Efsaneyi dile yaklatrmak hibir
eyi zmez: Efsane, dilin ayrlmaz bir parasdr, sy
leme baldr; onu sz araclyla tanyoruz.
O halde, mitolojik dncenin zgn niteliklerini
anlamak istiyorsak, efsanenin ayn anda dilin iinde ve
tesinde olduunu ortaya koymamz gerekir. Bu yeni
glk de dilbilimciye yabanc deildir: Dilin kendisi de
deiik dzeyler kapsamyor mu? Saussure, dil ve sz
arasnda bir ayrm yaparken, dilin yapsal ve istatistiksel
olmak zere iki tamamlayc grnm arz ettiini gs
termitir; dil geridnl, sz ise geridnsz bir za
mann alanna girer. Dilin bu iki dzeyini birbirinden
ayrmamz mmkn olsa da, nc bir dzey belirle
yebilmek iin nmzde herhangi bir engel yoktur.
Dil ve sz, her ikisinin bavurduu zamansal sis
temler araclyla tanmlamaya altk. Efsane ise, ayr
ca dier ikisinin zelliklerini birletiren zamansal bir
4 Kr. E. BENVENISTE, Nature du signe linguistique, Acta Lingistica, I, I,
1939 ve bu yaptn 5. blm.
sistem araclyla tanmlanr ve her zaman bir takm
gemi olaylarla ilintilidir: dnyann yaratlndan n
ce ya da ilk alarda, ksaca uzun zaman nce. An
cak efsaneye atfedilen esas deer, zamann belli bir
annda cereyan ettii varsaylan olaylarn srekli bir ya
p oluturmasndan kaynaklanmaktadr. Bu yap, ayn
anda gemi, imdiki ve gelecek zamanlarla ilgilidir. K
yaslama sayesinde, bu temel belirsizlii akla kavu-
turabiliriz. Mitolojik dnceye politik ideoloji kadar
hibir ey benzemez. ada toplumlarda, politik d
nce srf mitolojik dncenin yerini almtr belki de.
Peki, bir tarihi Fransz Devrimini anlatmak iin ne
yapmal? Kukusuz, uzak sonular geridnsz olan
bir dizi ara olayla henz kendini hissettiren birok ge
mi olaylara bavurur. Ancak bir politikacya ve onu
dinleyenlere gre, Fransz Devrimi baka nitelikte bir
gerekliktir; bir gemi olaylar dizisinin yan sra srekli
bir etkililie sahip bir kavramdr. Bu kavram, gnmz
Fransasnn toplumsal yapsn ve bu yapda ortaya
kan elikileri yorumlamaya ve gelecekteki evrimin ana
hatlarn nceden sezmeye olanak salar. Politik bir d
nr ve ayn zamanda bir tarihi olan Michelet yle
der: O gn her ey mmknd... Gelecek, imdiki za
man oldu... yani artk zamana bal olmayan bir son
suzluk parltsyd bu.3 Hem tarihsel hem de tarihsel
olmayan bu ikili yap, efsanenin ayn anda hem sz hem
de dil alanna girebileceini ve nc bir dzeye de
ayn mutlak nesne niteliinin verilebileceini akla
maktadr. Bu nc dzey, dilbilimsel bir nitelie de
sahiptir, ancak yine de dier ikisinden farkldr.
MCHELET, Histoire de la Rvolution franaise, IV, I. Bu almtv Maurice
MERLEAU-POlNTY 'den yaptm: Les Aventures de la dialectique, Paris,
1955, s. 273.
i
Burada ksa bir parantez ap, tm dier dilbilimsel
olgulara kyasla efsanenin arz ettii zgnl belirt
mek istiyorum. Efsane, traduttore, traditore terimlerinin
deerinin hemen hemen sfra indirgendii bir sylem
tarz olarak tanmlanabilir. Bu bakmdan, dilbilimsel
ifade tarzlar arasnda efsanenin yeri -her ikisini birbiri
ne yaknlatrmak iin ne dersek diyelim- iirinkiyle ters
bir yerdedir. iir, yabanc dile evrilmesi olduka zor bir
ifade tarzdr ve her eviri beraberinde birok bozukluk
getirir. Buna karlk, efsanenin efsane olarak deeri en
kt eviriye ramen korunur. Efsaneyi aldmz hal
kn dili ve kltr konusunda ne kadar cahil olursak
olalm, dnyann her tarafndaki okuyucular efsaneyi
efsane olarak alglar. Efsanenin z, ne anlatm tarzn
da, ne szdiziminde, ne de anlatlan ykde bulunur.
Efsane, ok yksek dzeyde ileyen bir dildir; ancak bu
dilin anlam, bir bakma emeklemeye yeni balad dil
bilimsel temel zerinde byk bir ivme kazanmay ba
arr.
Ulatmz geici sonular zetleyelim: 1) Efsane
lerin bir anlam varsa, bu anlam, onlar oluturan ayr
elerden deil de bu elerin aralarnda birleme tar
zndan ileri gelmektedir. 2) Efsane dilin zelliine ba
ldr, onun ayrlmaz bir parasdr; yine de dil, efsanede
kullanld biimiyle, baz zgn nitelikler arz eder. 3)
Bu nitelikler, yalnzca dilbilimsel anlatmn allm d
zeyinin stnde bir yerde aranmaldr; baka bir deyile
bunlar, herhangi bir dilbilimsel anlatm tarznda rastla
dklarmzdan daha karmaktr.
Bu hususu srf varsaym olarak ele aldmzda,
ok nemli iki sonuca varrz: 1 Her dilbilimsel varlk
gibi efsane de temel birimlerden oluur; 2 Bu temel bi
rimler, normalde dilin yapsnda nemli rol oynayan bi
rimlerin varln gerektirir: sesbirim (fonem), biimbi-
rim (morfem) ve anlambirim (semantem). Ancak, an-
lambirimler biimbirimlere ve biimbirimler sesbirimle-
re gre neyse, bu temel birimler de anlambirimlere gre
yledir. Her biim, kendisinden nce gelen biimden
ok yksek bir karmaklk derecesiyle ayrlr. O neden
le, bizzat efsaneyle ilgili elere byk temel birimler
adn vereceiz.
Bu byk temel birimleri ya da efsanebirimleri
ayrt etmek iin ne yapmamz gerekir? Bunlarn ne ses
birim, ne biimbirim ne de anlambirimlere benzemedi
ini ve daha yksek bir dzeye ait olduklarn biliyoruz:
Aksi takdirde, efsane herhangi bir sylem tarzndan farkl
olmazd. O halde, onlar tmce dzeyinde aramamz ge
rekir. Aratrmann ilk aamasnda, tahminlerle, deneme
ve yanlmalarla ie balayacaz; bunu yaparken, btn
biimleriyle yapsal analize temel tekil eden ilkeleri
esas alacaz: ksa ve z aklama dzeni, zm birimi,
bir paradan hareketle btn yeniden oluturma ve
gncel verilere dayanarak sonraki gelimeleri ngrme
olana.
imdiye kadar u yntemi kullandk: Her efsaneyi
bamsz olarak inceledik ve mmkn olduunca ksa
tmceler kullanarak olaylar zincirini aklamaya al
tk. Her tmce, ykdeki yerini sayyla gsteren bir fi
zerine yazlmtr. Grld zere, her kart zneye
bir yklem tahsis etmekten ibarettir. Baka deyile, her
byk temel birim bir iliki niteliine sahiptir.
nceki tanm, iki nedenden tr henz tatmin
edici deildir. lkin, yapsalc dilbilimciler biliyor ki, b
tn temel birimler -onlar hangi dzeyde ayrt edersek
edelim- ilikilerden ibarettir. Peki, byk birimlerle di
er birimler arasndaki fark nedir? kinci olarak, demin
akladmz yntem her zaman geridnsz bir za
man iinde yer alr, nk kartlar ykdeki sraya gre
numaralandrlmtr. Ancak, efsanedeki zamann zgn
nitelii -hem geridnl hem geridnsz, hem e
zamanl (senkronik) hem artzamanl (diyakronik) olan
ikili yaps- aklanmamtr.
Bu aklamalar yeni bir varsayma, bu varsaym da
bizi sorunun can alc noktasna gtrr. Gerekte, ef
sanenin gerek temel birimlerinin ayr ilikiler deil de
iliki paketleri olduunu ve temel birimlerin ancak bu
paketlerin badamlar sayesinde belirtici bir ilev ka
zandm ortaya koyduk. Artzamanl bir bak asna
gre, ayn pakete bal ilikiler uzun faslalarla ortaya
kabilir, ancak onlar doal gruplar iinde yeniden
oluturmay baarrsak, efsaneyi balangtaki varsay
mn gereklerini yerine getiren yeni trde bir zamansal
bavuru sistemine gre dzenleyebiliriz. Bu sistem, art-
zamanl ve ezamanl olmak zere iki boyutludur ve
bylece hem dilin hem de szn zgn niteliklerini
kendi iinde barndrr. ki kyaslama yaparak dn
cemizi aklamaya alacaz. Dnya zerinde insan r
knn yok olduunu ve baka bir gezegenden arkeolog
larn dnyamza inip ktphanelerimizden birinin y
kntlarn aratrdklarn varsayalm. Bu arkeologlar,
yazmzla ilgili hibir ey bilmemekte ve yazmz sk
meye almaktadrlar; bunun iin, ilkin alfabemizin
soldan saa ve yukardan aaya doru okunduunu
bulmalar gerekmektedir. Bununla birlikte, bu ekilde
zlemeyen bir takm metinler de olacaktr: mzikbi-
lim blmnde muhafaza edilen orkestra partisyonlar.
Kukusuz, bilim adamlarmz, sayfann st tarafndan
balayarak notalar art arda okumaya byk bir azimle
alacaklardr; sonra, baz nota gruplarnn tamamyla
ya da ksmen belli aralklarla yinelendiini ve grnr
de birbirinden uzak olan baz ezgisel izgilerin kendi
aralarnda baz benzerlikler tadn fark edeceklerdir.
Belki de, bu izgilerin art arda deil de bir btnn e
leri olarak ele alnp alnmamas gerektiini kendi ken
dilerine soracaklardr. O zaman, harmoni adn verdii
miz eyin ilkesini bulacaklardr: Bir orkestra partisyonu,
ancak, bir eksene gre artzamanl olarak (soldan saa
doru sayfa sayfa) ve ayn zamanda baka bir eksene g
re yukardan aaya doru okunduunda anlam kaza
nr. Baka bir deyile, ayn dikey izgi zerinde bulunan
tm notalar byk bir temel birim, bir ilikiler paketi
oluturur.
Dier kyaslama grndnden daha az farkldr.
Bir gzlemcinin iskambil ktlar konusunda hibir ey
bilmediini ve uzun bir sre boyunca bir falc kadn
dinlediini varsayalm. Gzlemci, mterilere bakp on
larn yalarn, cinsiyetlerini, grnmlerini, toplumsal
durumlarn, vb. tahmin edebilir; etnograf gibi o da, ef
sanelerini inceledii toplumlar konusunda belli bir bil
giye sahiptir. Bizim daha nce bilgi veren yerlilerle de
yaptmz gibi, gzlemcimiz konumalar dinleyip, on
lar dilediince incelemek ve kyaslamak zere bir teybe
kaydedecektir. Eer gzlemci yeterince yetenekliyse ve
ok miktarda belge toplarsa, sz konusu oyunun eski
yapsyla ieriini yemden oluturabilir; baka bir deyi
le, ayn temel birimlerden (ktlar) ve bir tek ayrmsal
nitelikten (renk) oluan ve drt benzer diziye ayrlan
ktlarn saysn -32 ya da 52- bulabilir.
imdi de, yntemi daha dolaysz olarak aklamaya
alalm. rnek olarak Oedipus efsanesini ele alalm;
herkese bilindii iin onu anlatmaya gerek yok san
rm. Kukusuz, bu rnek tantlamaya pek uygun deil
dir. Oedipus efsanesi, ge yazlm baz eksik metinlerle
bize ulamtr; bunlar, dinsel ya da trensel gelenekler
den daha ok estetik ya da trensel bir kaygdan esin
lenmi ve baka bir balama oturtulmu edebi yazlar
dr. Ancak bizim iin nemli olan, ne Oedipus efsanesi
ni geree yakn bir ekilde yorumlamak, ne de uzman
iin kabul edilebilir bir aklama getirmektir. Ksaca, biz
bu yolla belli bir yntemi aklamak istiyoruz; ancak,
demin anmsattmz baz belirsizlikler nedeniyle, bu
yntemi burada kullanmak doru olmayabilir. O halde,
tantlama derken, bilim adamnn deil de daha ok
halkn alglad anlam anlalmaldr; burada bilim ada
m iin nemli olan, bir sonu elde etmek deil, isiz
gsz insanlara satmaya alt kk makinann ile
yiini mmkn olduunca hzl bir ekilde aklamaktr.
Sz gelimi, sapkn bir amatrn notalar srekli bir
ezgi dizisi biiminde teker teker yazd ve bizim dzel
tip ilk durumuna getirmeye altmz bir orkestra
partisyonunda olduu gibi, efsaneyi dzenlememiz ge
rekir. 1, 2, 4, 7, 8, 2, 3, 4, 6, 8, 1, 4, 5, 7, 8, 1, 2, 5, 7, 3,
4, 5, 6, 8 eklinde tam saylardan oluan bir dizi verilse
ve bizden btn l leri, 2leri, 3leri vb. bir tablo halinde
yeniden sralamamz istense yle bir ey ortaya kar:
1 2 4 7 8
2 3 4 6 8
1 4 5 7 8
1 2 5 7
3 4 5 6 8
Oedipus efsanesini de ayn ekilde dzenleyebiliriz;
birka sayfa nce belirttiimiz koullan salayan bir dizi
elde edinceye dek efsanebirimleri art arda deiik biim
lerde sralayabiliriz. Bu srann keyfi olarak aadaki
tabloyla gsterildiini varsayalm (kukusuz, bu tabloyu
klasik mitoloji uzmanlarna dayatmak ya da telkin et
mek gibi bir niyetimiz yok; bu uzmanlar onu tamamen
reddetmese de deitirmek isteyebilir):
Cadmos, Zeus
tarafndan karlan
kz kardei
Europayla
evlenmek ister
Cadmos ejderhay
ldrr.
I spartallar
birbirini ldrr.
Labdacos (Laios'un
babas) =topal'' (?)
Oedipus babas Laios (Oedipusun
Laiosu ldrr. babas) =aksak" (?)
Oedipus, Sfenksi
ldrr. Oedipus =aya
ikin (?)
Oedipus, annesi
J ocastayla evlenir.
Eteocles kardei
Polyneikes'i
ldrr.
Antigone, yasa
ineyerek kardei
Polyneikesi gmer.
Demek ki, ayn pakete ait birok ilikiyi iinde
toplayan drt adet dikey kolon bulunmaktadr. Efsaneyi
anlatmak durumunda kalsaydk, kolon eklindeki bu
dizilii gz nnde bulundurmayacak ve satrlar soldan
saa ve yukardan aaya doru okuyacaktk. Ancak ef
saneyi anlamak sz konusu olduunda, artzamanl nite
likteki bir yap (yukardan aaya) ilevsel deerini yiti
rir ve okuma soldan saa ve kolon kolon -her kolonu
bir btn olarak dnrsek- gerekleir.
Ayn kolon ierisinde bulunan btn ilikiler, farazi
olarak, ortak bir zellik arz eder ve bunu ortaya kar
mamz gerekir. Bu durumda, birinci kolondaki btn
olaylar birbiriyle kan ba olan akrabalarla ilgilidir; di
yebiliriz ki buradaki akrabalk ilikileri abartlmtr: Bu
akrabalar, toplumsal kurallar aan bir davrann konu
sunu oluturur. O halde, birinci kolonun ortak zellii
nin, ok abartl akrabalk ilikileri olduunu aka
syleyebiliriz. lk rpda grld gibi, ikinci kolonda
da ayn trde ancak zt ynde bir iliki mevcuttur: az
abartl akrabalk ilikileri. nc kolon, anormal yara
tklarla ve bunlarn ldrlmesiyle ilgilidir. Drdnc
kolona gelince, bununla ilgili birka aklama getirmek
gerekir. Oedipusun baba soyundaki zel adlarn anla
mnn pheli olduunu ou kez belirttik. Ancak dilbi
limciler bunu pek fazla nemsememektedir, nk ku
ral gerei bir terimin anlamnn kesin olabilmesi iin
onun btn balamlarda dorulanmas gerekir. Oysa
zel adlar, yaplar gerei balam ddr. Ancak, kendi
yntemimizde bu ok da nemli bir sorun oluturmaya-
bilir, nk burada efsane yle yeniden dzenlenmi ki
bizzat kendisi bir balam oluturur. Belirtici bir anlam
arz eden, artk ayr ayr alman her adm olas anlam de
il, adm (topal, aksak, aya ikin) ortak bir
zellii olmas, yani dzgn yrme gln ifade
eden farazi anlamlar iermesi.
Baka bir konuya girmeden nce sadaki iki kolon
arasndaki ilikiyi anlamaya alalm. nc kolon
anormal yaratklarla ilgilidir: ilkin, insanlarn yerden
doabilmesi iin ldrlmesi gereken yeralt canavar
ejderha; ikinci olarak, insan doas konusunda bildii
baz gizler yardmyla insan kurbanlarnn yaamna son
vermeye alan Sfenks. O halde, ikinci terim birinci te
rimin bir tekrar gibidir; birinci terim, insann yerden
douuyla ilgilidir. nsanlar her iki yarat da kesin ola
rak yendiine gre, diyebiliriz ki nc kolonun ortak
zellii insann yerden douunun yadsnmasndan iba
rettir.6
6 Oedipus efsanesi burada keyfi olarak incelenen bir rnek niteliinde olduu
iin, uzmanlarla kendi amzdan kasntl ve hatta amasz olabilecek bir
tartmaya girme iddiasnda deiliz. Ancak, Sfenkse yeralt nitelii atfedil
mesi artcdr. Bu konuda Bayan Marie Delcourtun ifadelerine bavuraca
z: Hi kukusuz, arkaik efsanelerde Sfenksler bizzat topraktan domakta
dr." (dipe ou la lgende du conqurant, Lige, 1944, s. 108). Y ntemimiz
Bayan Marie Delcourtunkinden ne kadar uzak olursa olsun, bize yle geli
yor ki Bayan Delcourt, Sfenksin arkaik gelenekteki niteliini inandrc bir
eklide ortaya koymutur: gen erkeklere saldrp tecavz eden dii bir yara
tk. Baka bir deile, iaretler tersyz edilerek dii bir varlk kiiletirilmitir
burada. Bu durum, Bayan Delcourtun yaptnn sonunda yer alan gzel re
simlerde erkekle kadnn neden her zaman birbirinin tersi gk/yer konu
munda bulunduunu aklamaktadr.
ilerde de belirteceimiz gibi, Oedipus efsanesini ilk rnek olarak sememi
zin nedeni, arkaik Y unan dncesinin baz grnmleri ile Pueblo yerlile
rinin -ki bir sonraki rnekleri bunlardan alacaz- dncesi arasnda dikka
te deer benzerlikler olmasdr. unu belirtelim ki, Sfenksin kiilii Kuzey
Amerika mitolojisindeki iki kiilikle uyumaktadr. Birinci kiilik, fiziksel
grnyle gen kahramana zlecek bir giz gibi gelen itici grnl
yal byc, old hagdir. Gen kahraman gizi zer -yani iren yaratn
paslarna karlk verir-; uyandnda, kendisinin hkmdarla gemesini
salayacak (yine Kelt tarz bir tema) en akrak gen bir kadn bulacaktr ya
tanda. Sfenks, Hopi yerlilerindeki child-protruding woman i, yani erkeksi
kadn daha iyi ifade etmektedir: G esnasnda, doum yapt srada yakn
lar tarafndan terk edilen bu gen kadn, bundan byle lde aylak aylak do
laacak ve Hayvanlarn Annesi olarak hayvanlar avclara teslim etmeyi red
dedecektir. Gen kahraman kanl giysiler iindeki kadna rastlaynca o ka
dar korkar ki ona kar cinsel bir istek duyar" ; kadn bundan yararlanp ona
tecavz eder, bunun karlnda da onu kesin bir avclk baarsyla dl-
Bu varsaymlar drdnc kolonun anlamn kavra
mamza yardmc olacaktr. Mitolojide, yerden doan
insanlar genelde yrme gl ekiyormu ya da ace
mice yryormu gibi tasvir edilir. Sz gelimi, Pueblo
larda, Shumaikoli ya da Muyingw7gibi yeralt yaratk
lar aksaktr (metinlerde Kanl Ayakl, Yaral Ayakl,
Gevek Ayakl diye geer). Kwakiutl mitolojisinde
Koskimolar iin de ayn durum sz konusudur: Yeralt
canavar Tsiakish tarafndan yutulduktan sonra, yery
zne karlar ve ne ya da yana doru sendeleyerek
yrrler. O halde, drdnc kolonun ortak zellii, in
sann yerden dou olgusunun srmesi olarak tanmla
nabilir. Bundan, drdnc kolonun nc kolonla, bi
rinci kolonun da ikinci kolonla ayn ilikiye sahip oldu
u sonucuna varlr. liki gruplarn birbiriyle ilikilen-
dirme zorluu, kendi aralarnda elikili olan iki iliki
nin -her biri kendi kendisiyle elitii srece- benzer
olduu savyla alr. Mitolojik dncenin yapsna
ilikin bu ifade tarznn yalnzca tahmini bir deeri var
dr ve imdilik bizim iin yeterlidir bu.
Peki, Amerikan tarznda bu ekilde yorumlanan
Oedipus efsanesi ne ifade eder? Bu kuramdan hareketle,
insann yerden doduu inancn bireylerine alayan bir
toplumda herkesin gerekte bir erkekle bir kadnn evli
liinden doduu olgusunu kabul etmemizin olanaksz
ln -(Pausanias, VIII, XXIX, 4: Bitkiler, insanlar iin
bir rnek oluturur)- ifade eder. Bu zorluun stesinden
lendirir (Kr. H. R. VOTH, The Oraibi Summer Snake Ceremony, Field
Columbian Museum, publ. n 83, Anthropol. Series, cilt III, n 4, Chicago,
1903, s. 352-353 ve 353, n. 1.).
Yazm hatas nedeniyle bu aratrmann ngilizce metninde ad geen
Masauw deildir bu.
gelmek pek kolay deildir. Ancak Oedipus efsanesi, ilk
sorun -bir kiiden mi yoksa iki kiiden mi doarz?- ile
sonradan ortaya kan sorun arasnda kpr kurmay
salayan bir tr mantksal ara sunar. kinci sorunu
yaklak olarak u ekilde aklayabiliriz: Ayn ey, ayn
eyden mi yoksa baka eyden mi doar? Buradan yle
bir bant kurabiliriz: Kan akrabaln fazla abartmak
ile az abartmak arasnda nasl bir iliki varsa, yerden
doma olgusundan kama abas ile bu olgudan kama
nn olanakszl arasnda da yle bir iliki vardr. Dene
yim kuramla badamayabilir; ancak, her ikisi ayn e
likili yapy aa vurduu lde, toplumsal yaam
kozmolojiyi dorular. O halde, kozmoloji gerek bir
eydir. Burada bir parantez ap iki hususu belirtelim.
Daha nce giritiimiz yorumda, gemite uzmanla
r ok megul eden bir sorunu ihmal ettik: Oedipus ef
sanesinin en eski deikelerinde (Homerosunkiler) baz
motiflerin olmamas, rnein J ocastann intihar ve
Oedipusun keyfi krl. Ancak bu motifler efsanenin
yapsn bozmaz, aksine iinde kolaylkla yerlerini alr:
birincisi, kendini ldrmeye ilikin yeni bir rnek ola
rak (nc kolon); kincisi, bir baka sakatlk temas
olarak (drdnc kolon). Bunlar efsaneyi aka belirt
meye yarar, nk bir organdan (ayak) baka bir organa
(gz) geiin bir baka geile anlaml bir balants ol
duu grlr: yerden douun yadsnmasndan kendini
ldrmeye gei.
O halde bu yntem, u ana kadar mitoloji aratr
malarnn gelimesine engel tekil eden bir zorluktan
kurtarr bizi: gerek ya da ilk deikenin aranmas.
Ancak, her efsaneyi btn deikeleriyle birlikte ortaya
koymay amalyoruz. Baka bir deyile: Efsane, olduu
gibi algland srece efsane olarak kalr. Bu kural,
Oedipus efsanesine ilikin yorumumuz -ki Freudun
aklamalarna dayanmaktadr- sayesinde iyice belir
tilmitir ve kukusuz uygulamaya konabilir. Freudun
Oedipus rneiyle ortaya koyduu sorun, kukusuz,
yerden dou olgusuyla eeyli reme arasndaki seenek
sorunu deildir. Ancak her zaman bir kiinin iki kiiden
nasl doduunu anlamaya alrz: Nasl oluyor da
yalnzca bir douranmz deil de bir anne ve bir baba
mz vardr? O halde, tereddt etmeden, Oedipus efsane
sinin kaynaklar arasnda Sofoklesten sonra Freudu
gsterebiliriz. Her ikisinin deikeleri, daha eski ve g
rnrde daha gereki olan dierleriyle ayn saygnl
hak etmektedir.
Bu anlattklarmzdan nemli bir sonu karabili
riz. Bir efsane, deikelerinin tmnden olutuuna g
re, yapsal bir analizin btn bunlar ayn ekilde gz
nnde bulundurmas gerekir. O halde, Thebais dei
kesinin bilinen deiik metinlerini inceledikten sonra,
baka deikeleri de ele almamz gerekir: Labdacosun
yan soyuyla (Agave, Pentheus ve J ocastadan oluur) il
gili ykler; Lycosa ilikin Thebais deikeleri (burada,
Amphion ile Zethus kent kurucular olarak geer);
Dionysosla (Oedipusun ana tarafndan kuzeni) ilgili
daha eski deikelerin yan sra Thebais tarafndan
Cadmosa atfedilen roln Cecropsa mal edildii Athena
efsaneleri, vb. Bu deikelerin her biri iin, her enin
baka tablolardaki uygun eyle kyaslanacak ekilde
yerletirildii bir tablo yaplacaktr: ylann Cecrops ta
rafndan ldrlmesi ile Cadmosa ilikin yknn ben
zer blm; Dionysosun terkedilmesi ile Oedipusun
terkedilmesi; ikin Ayakl ile loxias yani sendeleye-
j 3 1 3
rek yryen Dionysos; Europenin aranmas ile Antiope
nin aranmas; Thebaisin kh Ispartallar kh Zeusun
ikiz ocuklar Amphion ve Zethus tarafndan kurulmas;
Europeyi ya da Antiopeyi batan karan Zeus ile Seme-
lenin kurban ilevini grd benzer yk; Thebaisli
Oedipus ile Argoslu Perseus, vb. Bylece, iki boyutlu
birok tablo elde edilir; her biri bir deikeye ayrlm
olan bu tablolar, boyutlu bir yap oluturmak zere
paralel dzlemler biiminde yan yana dizilir. Bu yap,
deiik biimde okunur: soldan saa, yukardan aaya,
nden arkaya (ya da tersi). Bu tablolar hibir zaman tam
anlamyla benzer olmayacaktr. Ancak, deneyimler gs
teriyor ki bu tek tk farkllklar -ki bunlar gzlemle
mekten geri kalmyoruz-, aralarnda baz anlaml ba
ntlarn kurulmasna engel tekil etmez; bu bant
lar, aralksz basitletirme almas sayesinde, btn
sel yaplarn baz mantksal ilemlere tabi tutma ve
sonu olarak sz konusu efsanenin yapsal yasasna
ulama olanam salar.
4
3 !
Elimizde bunlardan baka deike olmad iin
byle bir giriimin sonuna kadar gtrlemeyecei ileri
srlecektir belki de. Yeni bulunan bir deike, elde
edilen sonular alt st ederse ne olur? Elimizde ok az
sayda deike olduunda somut bir zorlukla karla
rz, ancak deikelerin says arttka bu zorluk hemen
kuramsal bir nitelik kazanr. stenilen deike saysnn
ne kadar olmas gerektiini deneyimler gsterecek bize;
kald ki, bu say ok fazla olmasa gerektir. Yalnzca kar
lkl duvarlar zerindeki iki aynann yanstt grn
tlere gre bir odadaki mobilyay ve bunun dalm d
zenini biliyorsak, iki durumla karlaabiliriz. Eer ay
nalar tamamen birbirine paralelse, teorik olarak sonsuz
sayda grnt elde edilir. Buna karlk, aynalardan biri
dierine gre yanlamasna yerletirilmise, aralarndaki
aya gre bu say hzl bir ekilde azalr. Ancak bu ikin
ci durumda bile, en azndan her nemli mobilya konu
sunda genel bir bilgi edinmek iin drt ya da be grn
t yeterli olurdu.
Buna karlk, derlediimiz deikelerin hi birini
kesinlikle es gememek gerektiini sk sk belirtmek is
tiyoruz. Freudun Oedipus kompleksiyle ilgili yorumlar
Oedipus efsanesinin ayrlmaz bir parasn oluturuyor
sa (ki, yle olduunu sanyoruz), Zunilerin kkenlerine
ilikin efsanenin Cushing tarafndan aslna uygun ola
rak kopya edilip edilmediini bilmenin artk hibir an
lam yoktur. Btn dier deikelerin dzgn ya da bo
zulmu kopyalar olabilecek gerek bir deike bu
lunmamaktadr. Btn deikeler efsaneye aittir.
Genel mitolojiyle ilgili birok aratrmann neden
hep cesaret krc sonular verdiini artk anlayabilecek
durumdayz. lkin, karlatrmac aratrmaclar tm
deikeleri bir arada ele alacaklar yerde yalnzca nce
likli olanlar semek istemilerdir. Daha sonra grld
ki, bir kabileden (hatta bazen bir kyden) derlenen bir
efsanenin bir deikesinin yapsal analizi iki boyutlu bir
yapya yol amaktadr. Ayn ky ya da kabile iin ayn
efsanenin birok deikesi kullanlmaya baland m bu
yap boyutlu olur ve kyaslamann kapsam genile-
tildiinde gerekli boyutlarn says o kadar hzl artar ki,
onlar sezgisel yntemlerle kavramak artk mmkn de
ildir. O halde, genel mitolojinin ou kez iine dt
karklk ve baya durumlar, gerekten gerekli olan
ok boyutlu bavuru sistemlerinin iyi tannmamasndan
kaynaklanmaktadr; bu sistemleri, iki ya da boyutlu
baz sistemlerle deitirebileceimize saf saf inanyoruz.
Gerei sylemek gerekirse, matematikten esinlenen bir
simgecilie bavurmakszn kyaslamak mitolojinin pek
fazla geliebilme ans yoktur; bu simgecilik, geleneksel
grgl yntemlerimiz iin ok karmak olan bu ok
boyutlu sistemlere kolayca uygulanabilir.
1952-1954 yllar arasnda,8 nceki sayfalarda zet
olarak verdiimiz kuram, Zuni efsanelerinin kken ve
ortaya kla ilgili tm bilinen deikelerini eksiksiz bir
ekilde inceleyerek dorulamaya altk: Cushing, 1883
ve 1896; Stevenson, 1904; Parsons, 1923; Bunzel, 1932;
Benedict, 1934. Elde ettiimiz sonular batdaki ve do
udaki dier Pueblo gruplarnn benzer efsaneleriyle k
yaslayarak bu incelemeyi tamamladk; ksaca, ovalardaki
mitolojiyle ilgili olarak giri niteliinde bir aratrma
gerekletirdik. Her defasnda, sonular varsaymlar
geerliletirmitir. Deneyim sonucunda, hem Kuzey
8 Kr. Annuaire de l 'cole pratique des hautes tudes, Section des sciences
religieuses, 1952-1953, s. 19-21 ve 1953-1954, s. 27-29.
Amerika mitolojisini yeniden akla kavuturmu ol
duk, hem de bizimkinden ok uzak baz alanlarda gz
lemlenen ve ou kez ihmal edilen baz mantksal ilem
trlerini sezinlemeyi ve kimi zaman saptamay baardk.
Burada ayrntlara girmek olanaksz olduu iin, birka
sonucu arz etmekle yetineceiz.
Zunilerin ortaya k efsanesine ilikin tabloyu a
r derecede basitletirilmi biimiyle bir sonraki sayfada
bulacaksnz.
zelliini anlayabilmek iin bu tabloya bir gz at
mak yeterlidir. Yaamla lm arasnda araclk yapmaya
yarayan bir eit mantksal aratr bu. Pueblo dnce
sine gre ikisi arasndaki gei zordur, nk bu dn
ce, bitkiler evrenini rnek alarak (topraktan dou) in
san yaamm dzenler. Bu yorum, antik Y unanistan
daki yorumla ayndr ve ilk rnek olarak Oedipus efsa
nesini ele almamz kesinlikle bir rastlant deildir. Bu
rada ele aldmz Amerika rneinde bitkisel yaam, en
basitten en karmaa doru dzenlenen birok gr
nm altnda art arda incelenmitir. Tarmclk ncelikli
bir yere sahip olsa da dnemsel bir nitelik arz eder; ba
ka bir deyile tarmclk, ilk postulatn tersine, yaamla
lmn art arda dnp gelmesinden ibarettir.
Bu eliki ihmal edilse de tablonun alt tarafnda tek
rar belirir: Tarmclk, besin -o halde yaam- kaynadr;
oysa avclk, gene bir besin kayna olmasna karn, sa
va yani lm beraberinde getirir. O halde sorun dei
ik biimlerde ele alnabilir. Cushing deikesi, hemen
sonu veren beslenme etkinlikleri (yabani bitki topla
ma) ile daha uzun vadede sonu vermesi beklenen bes
lenme etkinlikleri arasndaki kartla dayanr. Baka
bir deyile, tarmcln mmkn olabilmesi iin l
mn yaamla btnletirilmesi gerekir.
Bitkilerin mekanik
kullanm (yeralt
evrenlerinden
kmak iin
merdiven yapma)
Yabani bitkilerin
gda olarak
kullanlmas
Yetitirilen bitkilerin
gda olarak
kullanlmas
Zirai etkinliklerin
dnemsel nitelii
Av hayvanlarnn
gda olarak
kullanlmas
Savan
kanlmazl
Ortaya kma
(En ok Sevilen
kizlerin
ynetiminde)
Erkek kardele kz
karde arasndaki
ensest iliki (suyun
kkeni)
nsan ocuklarnn
tanrlar tarafndan
ldrlmesi (suda
boulma)
G (iki Newekwe,
yani tren soytars
ynetiminde)
Bir erkek kardele
bir kz kardein
kurban edilmesi
(zafer elde etmek
iin)
iy Halkna
dayatlan sihirli
yarma
(bahvanlara kar
toplayclar)
Bir erkek kardele
bir kz kardein evlat
edinilmesi (msr
karlnda)
Kyanakwelere kar
sava (avclara kar
bahvanlar)
Sava (iki Sava
Tanrsnn
ynetiminde)
Kabilenin kurtuluu
(Dnya merkezinin
kefi)
Bir erkek kardele
bir kz kardein
kurban edilmesi
(Tufan yenmek
iin)
LM
SREKLLK
Parsons deikesinde avclktan tarmcla geilir
ken, Stevenson deikesinde tarmclktan avcla gei
lir. deike arasndaki tm dier farklar bu temel
yaplarla ilikilendirilebilir. Sz gelimi, her dei
kede, Zunilerin atalarnn mitolojik bir halk olan
Kyanakvvelere kar balatt byk sava tasvir edilir.
Sava yksnde, u belirgin farkllklar grlr: 1 tan
rlarn ittifak ya da husumeti; 2 nihai zaferin u ya bu
tarafa verilmesi; 3 kimi zaman avc (hayvan kirilerin
den yaplm yay kullanrlar) kimi zaman ifti (bitkisel
liflerden yaplm yay kullanrlar) olarak tasvir edilen
Kyanakwelere atfedilen simgesel ilev:
CUSHNG PARSON STEVENSON
Tanrlar ve
: Kyanakweler: bitkisel
lif kullanan mttefikler
Yalnzca Kyanakweler
| bitkisel lif kullanr.
Tanrlar ve insanlar:
bitkisel lif kullanan
i mttefikler
sttekiler, srf kiriten
i ipler kullanan (bitkisel
lif kullanmadan nce)
: insanlara kar zafer
I kazanr.
sttekiler, kiriten
j ipler kullanan
mttefikler olan
: insanlarla Tanrlara
kar zafer kazanr.
l sttekiler, srf kiriten
| ipler kullanan
! Kyanakwelere kar
zafer kazanr.
Bitkisel lifin (tarmclk) hayvansal kiri ipinden
(avclk) her zaman daha stn olmas ve tanrlarn itti
faknn tanrlarn husumetine ye tutulmas nedeniyle,
Cushing deikesinde durum iki bakmdan insanlarn
aleyhinedir (tanrlarn husumeti ve iplerin kiriten ya
plmas); Stevenson deikesinde ise, durum iki bakm
dan insanlarn lehinedir (tanrlarn mttefik olmas ve
iplerin liften yaplmas); oysa Parson deikesinde ikisi
nin arasnda bir durum tasvir edilir (tanrlar burada
mttefiktir, ancak ilkel insanlar avclkla geindii iin
kiriten yaplm ipler kullanr).
Kartlklar Cushing Parson Stevenso
Tanrlar/ nsanlar - + +
Lif/Kiri +
Bunzel deikesinin yaps Cushing deikesinin-
kiyle ayndr; ancak Cushing deikesi (Stevenson de
ikesiyle birlikte) ortaya k, iinde bulunduklar y
rekler acs durumdan kurtulmak iin insanlarn yerin
derinliklerinde sarf ettii abalarn bir sonucu olarak
grrken, Bunzel deikesi onu st blgelerdeki gle
rin insanlara yapt arnn bir sonucu olarak grr.
Bylece, bir yandan Bunzel ve dier yandan Stevensonla
Cushingin ortaya kla ilgili kulland yntemler si
metrik ve ters bir ekilde birbirini izler: Stevensonla
Cushingde bitkilerden hayvanlara, Bunzelde ise memeli
lerden bceklere ve bceklerden bitkilere doru gidilir.
Tm bat Pueblo deikelerinde soruna yaklam
hep ayn manta gre yaplr: Dncenin hareket nok
tasyla var noktas yeterince aktr, ancak ara aama
larda baz belirsizlikler grlr:
Y ASAM (= GEL ttM)
Bitkilerin mekanik kullanm (yalnzca
geliimlerini gz
nnde bulundurarak)
Bitkilerin gda olarak kullanlmas
(yalnzca yabani bitkiler)
Bitkilerin gda olarak kullanlmas
(yabani bitkiler ve yetitirilen bitkiler)
Hayvanlarn gda olarak kullanlmas
(yalnzca hayvanlar)
Hayvanlarn ldrlmesi
(insanlar dahil) SAVA
,, LM (=GELMN DURMASI)
KKEN
TOPLAYICILIK
TARIMCILIK
(ancak burada bir eliki var,
nk yaamn yadsnmas -
ldrme, o nedenle:) AVCILIK
Diyalektik srecin tam ortasnda eliik bir terimin
ortaya kmas, her iki kutup arasnda araclk ilevine
sahip ikili bir iftler dizisinin ortaya kmasyla ilintili
dir:
1. 2 kutsal haberci 2 tren soytars 2 sava tanrs
2. homojen ift: kardeler (ana baba bir) ift heterojen ift
kiz kardeler (erkek karde ve kz karde) (kan-koca) (bykanne,
(2 erkek karde) erkek torun)
Yani deiik balamlarda ayn ilevi yerine getiren
deiik sral bir deikeler dizisi sz konusudur burada.
Bylece, Pueblo trenlerinde soytarlara neden savala
ilgili ilevler verildiini anlayabiliyoruz. ou kez
zmlenemez diye dnlen sorun, gda rnleri a
sndan (oburlar, tarm rnlerini ktye kullanr) soy
tarlarn sava tanrlaryla (diyalektik srete sava, avc
ln ktye kullanlmas biiminde ortaya kar: nsan
larn tketimine uygun baz hayvanlar yerine insanlar
avlarlar) ayn ileve sahip olduu kabul edildiinde or
tadan kalkar. O halde, genel bir terimden hareketle ayn
anda yaamla lm aklanmaya allr. Utaki terim
lerin basit ve ara terimlerin ikiye ayrlm (bat
Pueblolannda olduu gibi) olmas yerine, utaki terim
ler ikiye ayrlr (rnein, dou Pueblolarmda 2 kz kar
de eklinde); oysa basit bir ara terim ilk planda grlr
(Zialardaki Poshaiyanne), ancak iftanlaml niteliklerle
donatlm bir halde. Bu ema sayesinde, bu Mesihin
efsanenin deiik deikelerinde ortaya kt ana gre
sahip olaca nitelikler bile aklanabilir: efsanenin ba
nda ortaya ktnda iyiliksever (Zuniler, Cushing),
ortasnda ortaya ktnda kararsz (orta Pueblolar),
sonunda ortaya ktnda ise ktlksever (Zialar).
Ancak, daha nce de belirttiimiz gibi, Zuni efsanesinin
Bunzel deikesinde bu sra ters yndedir.
Bu yapsal analiz yntemini sistemli bir ekilde uy
gularsak, bir efsanenin bilinen btn deikelerini bir
dizi halinde dzenleyebiliriz; elerin kendi aralarnda
deiik gruplar halinde sraland bu dizide, her iki u
ta bulunan deikeler simetrik ancak ters bir yap arz
eder. Bylece, karmakark bir duruma biraz dzen ge
tirebilir ve mitolojik dncenin temelini oluturan baz
mantksal ilemleri kolayca ortaya koyma olanana da
kavuabiliriz.9u andan balayarak, ilem tr belir
leyebiliriz.
Amerika mitolojisinde genelde trickster ad verilen
kiilik uzun sre muamma olarak kalmtr. Neredeyse
btn Kuzey Amerikada bu roln kurt ya da kargaya
atfedilmesini nasl aklayabiliriz? Mitolojik dncenin
baz kartlklarn farkna varmasndan kaynaklandn
ve bunlarn arasnda git gide araclk yapmaya yneldi
ini bilirsek, bu tercihin nedeni hemen ortaya kar. O
halde belirtelim ki, aralarnda geiin olanaksz grn
d iki terimin yerini, ilkin ara terim olarak bir baka
terimi kabul eden iki adet eanlaml terim alr. Ondan
sonra, utaki terimlerden biriyle ara terimin yerini yeni
bir l alr, vb. O zaman, aadaki gibi bir araclk ya
ps elde edilir:
9 Bu yntemin bir baka uygulamas iin, u aratrmamza bkz.: Four Win
nebago Myths, Culture and History. Essays in Honor o f Paul Radin iinde,
New Y ork, 1960.
Yaam
lm
T armclk
Avclk
Sava
Otul hayvanlar
Leil hayvanlar
Etil hayvanlar
Bu yapda, st kapal bir dnce vardr: Leil
olan akbabalar, hem etil hayvanlar (hayvansal gda t
ketirler) hem de bitkisel gda reticileri (yedikleri eyi
ldrmezler) gibidir. Tarmcln avclktan daha an
laml olduu Pueblolarda ayn dnce daha deiik
bir biimde ifade edilir: Kargalar baheler iin neyse et
iller de otullar iin yledir. Ancak, otullar birer arac
olarak da ele alnabilir: Gerekte, toplayclar (vejetar
yen) gibidirler ve bizzat avc olmakszn hayvansal gda
salarlar. Bylece, birinci, ikinci ve nc vb. derecede
araclar elde edilir; her terim, kartlk ve bant yoluyla
bir sonraki terime gtrr.
Bu ilemler dizisi ovalardaki mitolojide ok belir
gindir. Onu yle gsterebiliriz:
Gkyz ile yeryz arasnda arac (baardan mahrum
edilmi):
(Star-husbandm kars).
Heterojen arac ifti:
(bykanne/erkek torun).
Yar homojen arac ifti:
j ( lodge-boy / thro wn-a way ).
Oysa Pueblolarda (Zuniler) sz konusu dizi yle-
dir:
Gkyz ile yeryz arasnda arac (baaryla dllendi
rilmi):
( Poshaiyanki).
Yar heterojen arac ifti:
(Uyuyewi ve Matsailema).
Homojen arac ifti:
(her iki Ahaiyuta)
Ayn trde bantlar yatay bir eksen zerinde de
grlebilir (bu, dilbilimsel planda bile mmkndr: r
nein, Parsonsa gre Tewa dilinde pose kknn yan-
anlamlar unlardr: kurt, sis, kafa derisi, vb.). Nasl ki
sis gkyz ile yeryz arasnda bir arac ise, kurt da
(bir leil olarak) otullar ile etiller arasnda bir arac
dr. Baka araclk bantlar da vardr: sava ile tarmc
lk arasnda kafa derisi (kafa derisi, savatan elde edilen
bir hasattr), yabani bitkilerle yetitirilen bitkiler ara
snda karamuk (bu bitki, yabani bitkiler gibi, yetitirilen
bitkiler zerinde geliir), doa ile ekin arasnda giy
siler, meskn ky ile krsal alan arasnda pler, ev
(yer) ile dam ats (bir gk kubbesi imgesi) arasnda
kller (ve kurum). Bu araclar dizisi -yle tanmlanabi
lirse eer-, Amerika mitolojisinde rastladmz deiik
sorular zmeye olanak salayan bir dizi mantksal ba
lant arz eder: i tanrs neden ayn zamanda hayvanla
rn efendisidir? Pek ok giysisi olan tanr neden ou
kez erkek bir Klkedisidir (Ash-boy)l Kafa derileri ne
den ie yol aar? Hayvanlarn Annesi neden karamukla
badatrlmtr?
Ancak, bu yolla nemli bir deneyimin verilerinin
dzenlenmesine ilikin evrensel bir ynteme ulap ula
amayacamz kendi kendimize sorabiliriz. nceki r
neklerle unlar kyaslayalm: Karamuk anlamna ge
len Franszca nielle (Latincede nebula) szc; Avru
pada nazarlk ilevinin eski psk eylere (eski ayakka
blar), kllere ve kuruma atfedilmesi (baca temizleyi
cisini pme treniyle karlatrnz); bir Amerikan ef
sanesi olan Ash-boy ile bir Hint-Avrupa efsanesi olan
Klkedisi (Cendrillon). Her durumda iki nemli kiilik
vardr: erkeklikle ilgili kiiler (cinsiyetler arasnda ara
c); i tanrsyla yabani hayvanlarn efendisi; grkemli
giysi sahipleri ve sosyolojik araclar (soylularla soylu
olmayanlar, zenginlerle fakirler arasnda evlilik). Ancak,
bu benzerlii alnt bir ykyle aklamak (kimi zaman
ileri srld gibi) mmkn deildir, nk Ash-boy
ve Klkedisine ilikin ykler en ince ayrntlarna ka
dar simetrik ve terstir. Oysa Amerikadan alnd bii
miyle Klkedisi yks (Hindilerin Bekisi adl Zuni
yksyle karlatrnz), ana rnekle benzerliini ko
rumaktadr. yle bir tablo elde ederiz:
A \Tupa Amerika
Cinsiyet Dii Erkek
Aile ki aile (baba iki kez evlenmi) Ailesiz (yetim)
Grn Gzel kz tici erkek ocuu
Davran Kimse onu sevmiyor Karlksz seviyor
Dnm Doast bir yardm sayesinde
ok gzel giysilerle
donatlm
Doast bir yardm
sayesinde irkin
grnmnden kurtulmu
Ash-boy ve Klkedisi gibi trickster da bir aracdr ve
bu ilev, onun amay amalad ikilikten kendinde bir
eyler tadn aklamaktadr. Onun iftanlaml ve be
lirsiz nitelii ite buradan ileri gelmektedir. Ancak arac
lk forml yalnzca trickster'a mahsus deildir. Baz ef
sanelerin, ikilikten birlie geie ilikin btn olas bi
imleri sonuna dek kullanmaya alt grlmektedir.
Ortaya kla ilgili tm Zuni deikeleri birbiriyle k
yaslandnda, her biri kartlk ve bant yoluyla bir
ncekisinden kaynaklanan ve dzenlenebilen bir dizi
arac ilev elde edilebilir:
Mesih >ikiz kardeler >trickster >ikieeyli varlk >karde ifti (ana baba bir) >
evli ift >bykanne/erkek torun >drt terimli grup >l.
Cushing deikesinde, bu diyalektikle birlikte uzay-
sal bir ortamdan (gkyz ile yeryz arasnda araclk)
zamansal bir ortama (yaz ve k, baka bir deyile do
um ve lm arasnda araclk) gei de grlr. Bu
nunla birlikte -ve uzaydan zamana doru bir gei olsa
da-, son forml (l) uzay tekrar devreye sokar, n
k l burada bir Mesihle ezamanl olarak ortaya
kan ikiz bir iftten ibarettir; buna karlk, balangtaki
forml uzay terimleriyle (gkyz ve yeryz) ifade
edilmi olsa da, zaman kavramnn st kapaldr: Me
sihin istei zerine ikiz kardeler gkten iner. Grl
d zere, efsanenin mantksal yaps, ilevlerin iki
yanl bir becayiini nceden varsaymaktadr. Baka bir
ilem trn ele aldktan sonra bu konuya tekrar dne
ceiz.
Gerekte, trickster1m belirsiz niteliinden sonra,
mitolojik varlklara ilikin bir baka nitelii aklayabi
lecek duruma geliriz. Duruma gre kh dosta kh d
manca davranan bir tanrya ait olan doann ikiliini
kastediyoruz burada. Shalako treniyle ilgili Hopi efsa
nesinin deikelerini kyasladmzda, onlar aadaki
yapya gre dzenleyebileceimizi grrz:
(Masauw: x) = (Muyingw: Masauw) =Shalako:
Muyingw) =(y. Masauw)
Burada xve y, bundan yle iki u deike iin ile
ri srlmesi gereken baz keyfi deerleri temsil etmek
tedir. Bu deikelerde, gerekte, yalnz grnen ve ba
ka bir tanryla ilikisi olmad sanlan tanr Masauw
ya yine de baz greli ilevler atfedilir, ilk deikede in
sanlara kar yardmsever olan Masauw (yalnz ba
na), drdnc deikede insanlara kar dmanca bir
tavr sergiler. Dolaysyla rol, burada x ve / deerleriy
le gsterilen ancak belirtilmeyen bir baka olas rolle k
yaslanarak tanmlanmtr (en azndan zmni olarak).
Bununla birlikte, nasl ki nc deikede Shalako g
reli olarak Muyingwdan daha fazla yardmsever ise,
ikinci deikede Muyingw da Masauwdan greli ola
rak daha fazla yardmseverdir.
Benzer bir efsanenin Keresan deikelerini biimsel
olarak andran bir dizi oluturmak istersek yle bir ya
p elde ederiz:
(Poshaiyanki: x) ~ (Lea: Poshaiyanki) ~ (Poshaiyanki:
Tiamoni) ~ (y. Poshaiyanki)
Bu trde bir yap zellikle dikkate deer olmay hak
etmektedir, nk daha nce sosyologlar bu yapya iki
farkl alanda rastlamtr: tavukgillerle baka hayvanlar
da grlen hiyerarik ilikiler (pecking-order) alan ile
yaygn deiim adn verdiimiz akrabalk sistemleri
alan. Ancak, imdilerde bu yapya nc bir alanda da
rastlyoruz: mitolojik dnce alan. Bu yeni alann top
lumsal olaylarda oynad gerek rol anlayabilecek ve
bu konuda daha genel kapsaml kuramsal bir yorum ge
tirebilecek durumda olmay umuyoruz.
Bununla birlikte, eksiksiz bir deikeler dizisini bir
becayiler grubu eklinde dzenlemeyi baarrsak, gru
bun yasasn bulmay umabiliriz. Aratrmalarn u an
iinde bulunduu durumda, ok yaklak bilgilerle ye
tinmemiz gerekecek. Aadaki formle getirilmesi ge
reken aklamalarla deiiklikler ne olursa olsun, bun
dan byle her efsanenin (deikelerinin bir btn ola
rak) aadaki gibi standart bir bantya indirgenebile
ceim dnyoruz:
Fx(a): F7(b) ~FX (b): F,.7(y)
Bu bantdaki a ve b terimleri, xve ^fonksiyonlar
gibi ezamanl olarak verilmitir. Bu terimlere dayana
rak, iki durum arasnda bir denklik bants olduunu
ortaya koyabiliriz; her durum, teriniJeAe. bantlarn iki
koula gre yer deitirmesiyle tanmlanr: 1 Terimler
den birinin kart tarafndan deitirilmesi gerekir (st
teki ifadede deiim a ve a-1 arasnda olur); 2 Fonksi
yonun deeriyle terimin deerin.in bantl olarak yer
deitirmesi gerekir (stteki ifadede deiim y ve a ara
snda olur). Bu bireysel efsanenin ortaya kmas iin iki
travmann (genellikle inanma eiliminde olduumuz gibi
bir deil) gerektii dncesini (Freudunki) gz nn
de bulundurursak, stteki forml tamamen anlam ka
zanr. Forml bu travmalar (bunlarn, yukarda belir
tilen her iki koulu da saladn varsayarak) incelemek
iin uygularsak, efsanenin cinsle ilgili yasasna daha
ak ve daha kesin bir ifade vermeyi baarabiliriz kuku
suz. Bylelikle, mitolojik dnce konusundaki sosyo-
psikolojik aratrmay ayn anda ileri gtrebilecek ve
belki de bu dnceyi laboratuvarda olduu gibi ele alp
varsaymlarmz deneysel bir denetimden geirebilecek
durumda olabileceiz.
Fransadaki bilimsel aratrma koullarnn u an
aratrmay daha da ileri gtrebilecek bir durumda ol
mamas zcdr. Efsane metinlerinin ok sayda olma
s ve byk bir yer kaplamas nedeniyle, bunlarn temel
birimlerine ayrlarak incelenmesi bir ekip almas ve
teknik bir eleman gerektirmektedir. Orta boyutta bir
deike yzlerce kart iermektedir. Bu kartlarn en uy
gun kolon ve sra dzenlerini bulmak iin, yaklak 2 m
x 1.50 m boyutlarnda ve kartlarn istee gre yerletiri
lebilecei blmelerden oluan dikey klasrler gerekmek
tedir. Ayrca, birok deikeyi kyaslamak zere bo
yutlu modeller gelitirmek istiyorsak, deike kadar kla
srn yan sra onlar serbeste hareket ettirip yerleti
rebilmek iin yeterli bir alana ihtiyacmz vardr. Bu
nunla birlikte, bavuru sistemi ten fazla boyuta sahip
se (ki bunu, daha nceki sayfalarda belirttik), makina-
larla snflandrma yntemine ve delikli kartlara ba
vurmak gerekir. u an tek bir ekip bile oluturabilecek
koullara sahip olmadmzdan, sonu olarak ak
lama yapmakla yetineceiz.
lkin, efsanelerde ve genel olarak szl edebiyatta
ayn diziyi sk sk iki, ya da drt kez tekrarlama ihti
yacnn neden ileri geldiini ok kez kendimize sorduk.
Eer varsaymlarmz kabul edilirse, bunun yant ko
laydr. Tekrarn asl ilevi, efsanenin yapsn aa vur
maktr. Gerekte, efsaneyi nitelendiren ezamanl-artza-
manl yap sayesinde, efsanenin elerinin artzamanl
diziler (tablolardaki sralar) halinde dzenlenebileceini
gsterdik; bu dizilerin ezamanl olarak okunmas gere
kir (kolonlar). Demek oluyor ki her efsane, tekrar yn
temi sayesinde su yzne kan yaprakl bir yapya sa
hiptir.
Bununla birlikte (ve ikinci husus budur), yapraklar
kesinlikle hibir zaman ayn olmayacaktr. Efsanenin
amacnn elikiyi zmeye ynelik mantksal bir model
sunmak olduu doruysa (ki eliki gerekse, bu grev
imknszdr), teorik olarak sonsuz sayda yapraa ge
reksinim olacak ve her yaprak bir ncekisinden farkl
olacaktr. Efsane, kendisini meydana getiren zihinsel it
ki bitinceye dek sarmal biiminde geliecektir. O halde
efsanenin gelimesi, sreksiz kalan yapsnn tersine, s
reklidir. Ar bir eretileme ile belirtecek olursak, efsa
ne, sz alannda fiziksel madde dnyasnda kristalin
kaplad yere benzer bir yer kaplayan szel bir varlktr;
gerekte, bir yandan dil dier yandan sz karsndaki
konumu kristalinkiyle kyaslanabilir: molekllerin ista
tistiksel katmac ile bizzat molekln yaps arasnda
arac bir nesne.
Sonu olarak, ilkel denilen zihniyet ile bilimsel
dnce arasndaki ilikiler sorununu ortaya koyan sos
yologlar, genelde, insan dncesinin ileyi tarznda
baz niteliksel farkllklar olduunu ileri srerek bu so
runu zmlerdir. Ancak, her iki durumda da insan
dncesinin her zaman ayn nesnelere uygulandn
dan kuku duymamlardr.
nceki sayfalar baka bir dnceye yol aar. Mito
lojik dncenin mant, olumlu dncenin dayand
mantk kadar etin ve gerekte biraz fakl gibi geldi bi
ze. Zira bu farkllk, zihinsel ilemlerin niteliinden da
ha ok bu ilemlerin konusunu oluturan nesnelerin
yapsndan ileri gelmektedir. Kald ki uygulaymbilimci-
ler kendi alanlaryla ilgili olarak uzun sre nce bunun
farkna varmlardr: Demir bir balta daha iyi yapld
iin ta bir baltadan stn deildir. Her iki balta da iyi
yaplmtr, ancak demirle ta farkl eylerdir.
Belki de bir gn mitolojik dncede olduu kadar
bilimsel dncede de ayn mantn ilediini ve insa
nn her zaman bu kadar iyi dndn kefedeceiz.
Gelimenin konusu -o zaman buna gelime denilebilirse
eer-, bilin deil de deimez yeteneklere sahip bir in
sanln uzun tarihi boyunca yeni nesnelerle srekli ola
rak kar karya kalaca bir dnya olacaktr.
BLM XII
Yap ve Diyalektik1
Efsaneyle riteller arasndaki ilikilere eilen Lang,
Malinowski, Durkheim, Levy-Bruhl ve van der Leeuw
gibi sosyolog ya da etnologlar bu ilikileri gereksiz yere
yineleyerek tasvir etmilerdir. Kimileri her efsanede ri-
telin ideolojik bir yansmasn grmektedir; bu yans
ma, ritele bir temel oluturmaya yneliktir. Kimileri
ise ilikiyi tersyz edip, riteli efsanenin uygulamal
tablolar eklinde bir tr aklamas olarak ele almakta
dr. Her iki durumda da, efsaneyle ritel arasnda d
zenli bir uyum, baka bir deyile, bir benzeim olduu
ileri srlr: Kendilik ya da yansma ilevini bunlardan
hangisine atfedersek atfedelim, efsaneyle ritel, biri ey
lem dieri kavram alannda birbirini yknr. u soru
lar kalyor geriye: Peki neden tm efsaneler baz ritel-
lerle uyumamaktadr? Bu benzeim neden vakalarn
1 u balk altnda yaymlanmtr: For Roman Jakobson, Essays on the
occasion o f his sixtieth birthday, Den Haag, 1956, s. 289-294.
yalnzca ok kk bir blmnde grlmektedir? En
son olarak -ve zellikle-, bu ilgin benzeimim nedeni
nedir?
Belirli bir rnee dayanarak bu benzeimin her za
man olmadn ya da olmas durumunda bunun efsa
neyle ritel veya bizzat riteller arasnda daha genel bir
ilikinin zel bir vakas olabileceini gstermek istiyo
rum. Kukusuz, bu iliki, grnrde farkl olan ritelle-
rin eleri arasnda ya da u ritelle u efsanenin eleri
arasnda bir uyum gerektirir. Ancak benzeim olarak ni-
telendirilemeyecek bir uyumdur bu. Burada tartaca
mz rnekte bu uyumun yeniden kurulabilmesi iin bir
dizi n ileme gereksinim vardr: becayi ya da dn
mler -ki benzeimin nedeni belki de burada yatmak
tadr. Bu varsaym doruysa, efsaneyle ritel arasndaki
ilikiyi bir eit mekanik nedensellikte aramaktan vaz
geip, onu diyalektik planda duyumsamak gerekir; bu
iliki, her eyden nce efsaneyle ritelin temel elere
indirgenmesi kouluyla kavranabilir.
Bana yle geliyor ki, byle bir tantlamann genel
nitelii Roman J akobsonm yaptyla yntemine uygun
bir ifade tekil etmektedir. J akobson, mitoloji ve halkbi
limle birok kez ilgilenmitir; Funk ve Wagnallm
Standard Dictionary of Folklore adl kitaplarndaki (cilt
I, New York, 1950) Slav mitolojisiyle ilgili metninin
yan sra, Russian Fairy Tales'Xa. (New York, 1945) ilgi
li deerli yorumlarn anmsatmakla yetineceim. kinci
olarak, aktr ki izlediim yntem, J akobson adyla z
deleen yapsal dilbilim ynteminin bir baka alandaki
uygulamasna indirgenebilir. Ksaca, J akobson, yapsal
analiz ile diyalektik yntem arasndaki sk baa her
zaman zel bir ilgi gstermitir; nl Principes de pho-
nologie historique'mi (Tarihsel Sesbilimin lkeleri) u
szlerle bitiriyordu: Statik ile dinamik arasndaki ba,
dil dncesini belirleyen en temel diyalektik atk
lardan biridir. O halde, yap kavramyla diyalektik d
ncenin karlkl sonularn derinletirmeye alr
ken, onun bizzat izdii yollardan birini izlemekten ba
ka bir ey yapmyorum.
Kuzey Amerika ovalarnda yaayan Pawnee yerlile
rinin mitolojisi konusunda G. A. Dorseyin yazd ki
tapta ( The Pawnee: Mythology, blm I, Washington,
1906), 77-116 arasndaki saylarla belirtilen ve aman-
larn glerinin akland bir dizi efsane grlr. Bu
rada, kullanm kolayl asndan gebe olan adn ve
receim bir tema birok kez (kr. 77, 86, 89 saylar ve
daha birok yerde) yinelenir. rnein, 77 sayl efsaneye
yle bir gz atalm.
Cahil bir gen olan, baz byclk glerine sa
hip olduunu ve hastalar iyiletirebildiini fark eder.
Olann nnn gittike artmasn kskanan ihtiyar bir
byc, eiyle birlikte onu birok kez ziyaret eder. Ver
dii bilgiler karlnda ondan hibir sr alamamasna
kzan -hakl olarak- ihtiyar byc, ona byl otlarla
dolu bir pipo takdim eder. Bylece olan, bynn etki
siyle gebe olduunu fark eder. Utancndan kyn terk
edip, yabani hayvanlar arasnda kendi lmn bekler.
Onun bana gelen bu felakete zlen hayvanlar, onu
iyiletirmeye karar verirler ve cenini bedeninden karp
byclk glerini ona iade ederler; bunun zerine,
yaknlarnn arasna geri dnen gen adam, ihtiyar b
ycy ldrr ve tannan, sayg gren bir iyiletirici
olur.
Bir tek deikesi bile on sayfa tutan bu efsanenin
metni dikkatlice incelendiinde, bunun uzun bir kart
lklar dizisinden olutuu grlr: 1 yetimi aman /
yetimemi aman kartl, yani sonradan edinilen g
ile doutan gelen g arasndaki kartlk; 2 ocuk /
ihtiyar kartl, zira efsanede her baoyuncunun gen
lii ya da ihtiyarl vurgulanmaktadr; 3 cinsiyetlerin
birlemesi / cinsiyetlerin ayrlmasr, gerekte, Pawneele-
rin metafizik dncesi, evrenin balangcnda kart
elerin birbirine kart ve tanrlarn ilk grevinin
bunlar birbirinden ayrmak olduu dncesine daya
nr. Gen ocuk eeysizdir ya da, daha dorusu, ondaki
eril ve diil eler birbirine karmtr. Buna karlk,
ihtiyar adamda kesin bir cinsiyet ayrm vardr; efsanede
bu dnce, iinde hem eril hem diil zellikler barnd
ran olann (gebe erkek) tersine bycyle karsnn bir
ift olarak srekli bir arada bulunmas olgusuyla aka
ifade edilmitir; 4 ocuun dourganl (bakir olmas
na karn) / ihtiyarn ksrl (evliliinin srekli hatrla-
tlmasma karn); 5 oulun baba tarafndan dl
lenmesiyle ilgili geridnsz bir iliki, ayn ekilde ge-
ridnsz olan bir baka ilikiye kart olarak verilmi
tir: verdii bilgilere karlk ouldan hibir sr alama
yan (nk hi srr yoktu) babann intikam; 6 bit
kisel by (ayn zamanda gerek bir by: htiyar b
yc bir ila kullanarak ocuu dller; geridnl bir
bydr bu) ve hayvansal by (ayn zamanda sembo
lik bir by: Bir kafatasnn kullanld bu by saye
sinde, ocuk ihtiyar bycy ldrr; burada yeniden
dirilme olasl yoktu) arasndaki kartlk; 7 Bu iki
byden biri sokma, dieri ise karma yntemini kul
lanr.
Kartlklara dayal olan bu yap ayrntlarda gr
lr. Hayvanlar, metinde belirtilen iki nedenden tr
ocua kar bir acma duygusuna kaplr: ocuk hem
erkek hem de kadn zelliklerini iinde barndrmakta
dr; bu durum, kendi bedeninin zayfl (nk birka
gndr yemek yemiyor) ile karnnn irilii (hamilelii
nedeniyle) arasndaki kartlkla kendini belli eder. Kar
nnn ierisindeki cenini drmek iin, baz otullar
onun kemiklerini baz etiller ise etlerini dar karf
(l kartlk); sonu olarak, byc olan, karnnn
iri olmas nedeniyle lm tehlikesiyle kar karya kalsa
da (89 sayl belgede, cenin, taycs patlayncaya kadar
byyen bir kil topuyla deitirilir) gerekte karn ka
slmasndan lr.
86 numarayla belirtilen deikede bu kartlklarn
bazlar hem korunur hem de birok kez yinelenir: Ka
til, kendisine kartal ve yeil aakakan tyleri toplasn
diye kurbann bir ipe balayp yeralt dnyasna (by
l memeli hayvanlarn mekn) indirir; gkyzn
mesken tutan bu kulardan biri gkyznn en yksek
katyla, dieri ise frtnayla zdeletirilmitir. Dnya
sisteminin tersyz edilmesiyle birlikte, etillerle otullar
arasndaki kartlk da uygun bir ekilde yeniden dzen
lenir: Sanki olaanm gibi bu kez etiller ceninin ke
mikleri, otullar ise kanyla urar (buna, 77 sayl ef
sanenin doru sisteminde rastlanr). Bylece, efsane
nin ieriine ilikin yapsal analizin tek bana salaya
bilecei her ey grlr: cebirsel ilemlere benzer baz
ilemler araclyla bir deikeden dierine geii sala
yan dnm kurallar.
Bununla birlikte, burada dikkatleri sorunun bir ba
ka grnmne ekmek istiyorum. Gerekte, gebe o
lan efsanesi hangi Pawnee riteliyle uyumaktadr? lk
bakta, hi biriyle. Efsanede kuaklar kartlndan sz
edilmesine karn, Pawneelerde ya snflarna dayal a-
manist toplumlar yoktur. Bu toplumlara gei bir takm
snama ya da bedellere bal deildir. Murienin ifadesine
gre, onlarda, the usual way to become a medecine-man
was to succeed ones teacher at his death.2Bununla bir
likte, btn efsanemiz doutan gelen, dolaysyla usta
nn reddettii -ve ardl olarak kabul etmedii kiiye
retmedii- bir gce ilikin ifte bir kavrama dayanr.
Peki, Pawnee efsanesinin, Pawnee ritelinde baskn
kan sistemle zt ve balantl bir sistemi yansttn
syleyebilir miyiz? Bu dnce ksmen dorudur, n
k buradaki kartlk pek uygun deildir ya da, daha
aka ifade edecek olursak, kartlk kavram bulgusal
deildir: Burada, efsaneyle ritel arasndaki baz farkl
lklar aklanrken, bazlarna hi deinilmemektedir;
zellikle, ele aldmz efsaneler grubunda merkezi bir
yer igal eden gebe olan temas bir tarafa braklmtr.
Buna karlk, efsaneyi Pawneelerin denk riteliyle
deil de Birleik Devletlerin ovalarnda yaayan kabile
lerde ska grlen simetrik ve kart ritelle kyaslar
sak, efsanenin btn eleri yerine oturur; bu kabileler,
gei kurallarn Pawneelerinkilere zt bir ekilde d
zenleyen amanist topluluklardan olumaktadr. Lowie
nin ifadesini olduu gibi alntlarsak, the Pawnee have
the distinction of having developed the most elabrate
system of societies outside the age-series.3Pawneeler,
2 J . R. MURIE, Pawnee Societies (Anthropol. Papers of the American Museum
of Natural History, cilt XI, blm VII, 1914, 603).
Alntnn Trkesi yledir: Byc hekim olmann olaan yolu, usta b
yc hekimin lmnden sonra rencisinin onun yerini almasyd." (.n.).
3 R. H. LOW1E, Plains-Indian age-societies: historical and comparative
summary (Anthropol. Papers of the American Museum o f Natural History,
bu bakmdan, Blackfootlardan ve dier tipe ilikin en
gelimi rnekleri oluturan kyl kabilelerden -Mandan
lar ve Hidatsalar- ayrlr; Arikaralar araclyla, bu ky
l kabilelere yalnzca kltrel adan deil, corafi ve
tarihsel alardan da baldrlar; Arikaralarm Skidi
Pawneelerden (Dorseyin bizzat efsanelerini derledii
kabileler) ayrlmas, yaklak olarak XVIII. yzyln ilk
yarsna dayanr.
Bu kabilelerde topluluklar bir takm ya gruplar
oluturur; birinden dierine gei alveri sayesinde
olur; satc ile alc arasndaki iliki, baba ile oul
arasndaki iliki gibi alglanr. Bununla birlikte, aday
her zaman karsyla birlikte kendini takdim eder ve i
lemin ana konusu, kadnn ouldan babaya verilme
sidir. Baba, kadnla gerek ya da sembolik bir iftleme
gerekletirir, ancak bu iftleme her zaman bir dlleme
eylemi eklinde tasvir edilir. O halde, daha nce efsane
plannda aratrdmz btn kartlklar tekrar kar
mza kar, ancak her ifte atfedilen deerler tersyz
edilmi olarak: yetimi byc/yetimemi byc,
genlik/ihtiyarlk, cinsiyetlerin birlemesi/cinsiyetlerin
ayrlmas, vb. Gerekte, nasl ki Pawnee efsanesinde
kadn babaya elik ederse, Mandan, Hidatsa ya da
Blackfoot ritellerinde de kadn oula elik eder; an
cak, birinci durumda kadn basit bir figran iken, ikinci
durumda bir baoyuncu durumundadr: Baba tarafndan
dllenen kadn ocuu dourur; o halde, efsanede oula
atfedilen bu ikieeylilik zellii kadnda toplanr; baka
bir deyile, semantik deerler ayndr ve yerleri, arac i
cilt XI, blm XIII, 1916, 890),
Alntnn Trkesi yledir: Pawneeler, ya dizileri dnda en gelimi top
lum sistemini kurma ayrcalna sahiptir. (.n.).
levini gren simgelere gre yalnzca bir sra deimitir.
Bu bakmdan, her iki sistemde dlleme ilevi yklenen
terimleri kyaslamak ilgintir: Pawnee efsanesinde ba
bayla kars tarafndan oula verilen pipo; Blackfoot ef
sanesinde ilkin baba tarafndan olunun karsna, sonra
da bu kadn tarafndan kocasna verilen yabani algam;
oysa oyulmu bir boru olan pipo, gkyz ile dnya
arasnda bir aracdr, o halde ovalara ilikin mitolojide
yabani algama tahsis edilen role simetrik ve karttr:
Bu durum, algamn iki dnya arasnda anahtar ilevi
grd star husband efsanesinin saysz deikele
rinde ortaya kar. Sralar tersyz edildiinde eler
iaret deitirir.
ats kuru etle rtlm bir ardakta kadnlarn
ykmllyle ilgili ilgin Hidatsa riteli de (ki bildi
im kadaryla, arkaik inde bunun benzerlerine hi
rastlanmamtr) Pawnee efsanesine uygundur: kimi za
man byy elinde bulunduran dlleyici babalara, kimi
zaman da babann zdd bir rol oynayan byl hayvan
lara (ocuu dren) et verilmesi; ancak, birinci du
rumda bir kapsayc (etle rtl kulbe) olan etin,
ikinci durumda bir kapsanan (etle tka basa dolu an
talar) olmas gerektii belirtilmitir. Btn bu benzerlik
ler bizi ayn sonuca gtrr: Pawnee efsanesi, bu kabi
lede baskn olan sisteme kart bir sistem arz etmez; t
rensel rgtlenmesi bu kabilenin tam kart olan yakn
kabilelerin sistemine kart -ancak uygulanmayan- bir
sistem arz eder. Ayrca, her iki sistem arasndaki iliki
nin ezamanl ve bamsz bir nitelii vardr: Sistemin
biri bir ilerleme olarak dnldnde, dieri bir geri
leme olarak ortaya kar.
Bylelikle, bir Pawnee efsanesini yabanc bir ritelle
olan kartlk ve karlkl bant ilikisi erevesinde
ele alm bulunuyoruz. Srf Pawneelere zg olmayan
ve ok ileri bir aratrmann konusunu oluturan bir ri-
tel ile Pawnee efsanesi arasnda ayn trde ancak daha
karmak bir ilikinin ortaya karlmas dikkat ekici
dir: Hako riteli.4
Hako, iki grup arasndaki bir birleme ritelidir;
toplumsal yap iinde belirli bir yere sahip olan Pawnee
toplumlarnm tersine, sz konusu gruplar birbirini z
grce seebilir. Bununla birlikte, bu gruplar, baba/oul
ilikisi, yani kyl kabilelerde ardk ya snflar ara
sndaki dengeli ilikiyi belirleyen iliki ierisinde yer
alr. Daha nce Hocartn da ayrntlaryla gsterdii gi
bi, Hako ritelinin dayand baba / oul ilikisi, ba-
bayanl akrabalarla anayanl akrabalar arasndaki bir
leme ilikisinin bir becayii saylabilir.5Baka bir ifa
deyle belirtecek olursak, baba / oul kartl ile erkek/
kadn kartl arasndaki denklik yasasna dayanan be
cayi gruplar unlardr: gebe olan efsanesi, Man-
danlarla Hidatsalardaki ya snflar arasnda st kade
meye gei riteli ve Hako riteli. Bana gelince, bu ba
ntnn Crow-Omaha ad verilen akrabalk sisteminin
ayrc niteliklerine dayandn ileri srmeye oktan ra
zym; bu sistemde hsm gruplar arasndaki ilikiler,
ana-baba kua ile torunlar arasndaki ilikiler asn
dan biimlendirilebilir, ancak sorunun bu grnmn
burada ayrntlaryla ele almak iin yeterince yerimiz
yoktur.
4 A. C. FLETCHER and J . R. MURIE, The Hako: a Pawnee Ceremony, 22. Yl
lk Rapor, Bureau of American Ethnology, blm II, Washington, 1900-1901
(1904).
5 A. M. HOCART, Covenants, in: The Life Giving Myth (Londra, 1952).
O nedenle sz konusu ritelin son aamalarm hzl
bir ekilde incelemekle yetineceim (Fletcherm snf
landrmasna gre, 16-19 aras); en kutsal nitelie sahip
olan bu aamalar, gebe olan efsanesiyle birlikte dikkate
deer bir dizi benzerlik arz eder. Babann grubu ocu
un kyne gelir; sembolik olarak gen bir ocuk (ay
rm gzetmeden erkek ya da kz ocuu, kr. a.g.y., s.
201) yakalar ve onu gkyz evreninin en yce tanrs
Tirawayla zdeletirip bir dizi kutsal ya srme ile
miyle kutsar. Daha sonra, ocuk, bacaklar ne doru
uzanm olarak bir rtyle yerden kaldrlr ve yerde i
zilen bir dairede gsterilen insanlarla sembolik bir ift
leme yapacak ve sarasma kuu (oriole) yuvas iine
den bir yumurta gibi bu dairenin iine decek ekil
de bir penis gibi hareket ettirilir. Bilgi veren yerlinin
aka belirttii gibi (a.g.y., s. 245), the putting of the
childs feet in the circle means the giving of new life.
Sonunda, daire yerden silinir ve ocuk, zerine srlen
yadan temizlendikten sonra arkadalaryla oynamaya
gnderilir.
Aktr ki btn bu ilemler, gebe ocuk efsanesinin
elerinin bir yer deitirmesi olarak dnlebilir. Her
iki durumda, baoyuncu vardr:
efsane dizisi oul baba (ya da koca) babann kars;
baba ocuk
Her iki dizide de iki baoyuncunun cinsiyeti belir
tilmi, dierininki ise belirtilmemitir (oul ya da o
cuk).
(kocann yer
deitirmesi)
(olun yer
deitirmesi)
Efsane dizisinde ocuun cinsiyetinin belirtilmemi
olmas, onun yar erkek yar dii olduu anlamna gelir;
ritel dizisinde btnyle erkek (dlleyici) ve btny
le dii (gerekte yuvay simgeleyen bir dairede yumur
tay simgeleyen bir yuva oluturur) olur.
Hako riteline ilikin simgebilime gre, nasl ki ef
sanede byc-bycnn kars iftinin ift ynl i
levi ocuu dllyorsa ve kyl kabilelerinin ritelinde
baba, olunun karsnn ift ynl ilevi sayesinde olu
dllyorsa, babann da ocuun ift ynl ilevi aracl
yla olu dllemesi gerekir. Bir baoyuncunun bu ift
cinslilii balam iinde srekli belirtilir; bu bakmdan,
ocuun bacaklarnn kt torbann (Hako riteli) ya
n sra, karn ikin erkek ocuk (Pawnee efsanesi) ve
aznda kabarm algam tayan kadn (kit-foxes top-
lumuna giri ritelini oluturan Blackfoot efsanesi) k-
yaslanacaktr.
Baka bir aratrmamda,6efsanenin cinsle ilgili mo
delinin (yani annda efsaneye kendi yapsn verip onu
oluturan modelinin) simgeli drt ilevin uygulan
masndan ibaret olduunu gstermeye altm; burada,
drt ilev ifte bir kartlkla belirtilmitir: byk / k
k ve erkek / dii. Buradan da u ilevler ortaya kar:
baba, ana, erkek ocuu, kz ocuu. Gebe olan efsane
sinde, babayla annenin ayr birer simgesi vardr ve erkek
ocuuyla kz ocuunun ilevleri nc bir simge al
tnda birleir: ocuk. Mandan-Hidatsa ritelinde, babay
la erkek ocuk farkldr ve erkek ocuun kars, anney
le kz ocuunun ilevlerine somut bir ifade verir. Hako
ritelinde durum daha da karmaktr: Says her zaman
olan simgeler, babayla olunun yan sra yeni bir ki
6 Bu cildin XI. blm.
iyi devreye sokar: erkek ocuun ocuu (olan ya da
kz); ancak ilevlerin simgelere uygulanmas, simgelerin
en iyi ekilde ikiye ayrlmasn gerektirir: Daha nce
grdmz gibi, baba hem baba hem anadr, erkek o
cuk ise hem erkek hem de kz ocuudur ve ocuun
kiilii dier iki simgenin yar ilevlerinden birini alr:
dlleyici kii (baba) ve dllenen kii (kz). lgintir ki,
simgeler arasndaki bu ok karmak dzenleme, sis
tem arasndan yalnzca karlklla dayal olan sisteme
zgdr. Zira bir birleme yapmak sz konusu oldu
unda, birinci durumda bu birleme reddedilir, ikici du
rumda kabul edilir ve yalnzca nc durumda mza
kere edilir.
Efsaneyle ritel arasndaki diyalektik iliki, yapyla
ilgili baz dncelere bavurmak zorundadr; ancak
bunlar burada ele almamz olanaksz olduundan, oku
yucuyu daha nce anlan aratrmaya yneltmekle yeti
neceiz. Bu aratrmann anlalabilmesi iin, efsaneyle
ritelin yalnzca ayn toplum ierisinde deil de komu
toplumlarm inan ve uygulamalaryla da kyaslanma
s gerektiini gsterebildiysek ne l. Eer belli bir
Pawnee efsaneleri grubu, hem ayn kabilenin hem de
baka halklarn baz ritelleri arasndaki bir e al
veriinden oluuyorsa, srf biimsel bir zmlemeyle
yetinmemiz mmkn deildir: Aratrmann ilk aama
sn oluturan bu zmleme, corafya ve tarih sorunla
rn genelde olduundan daha kesin terimlerle akla
maya olanak salad lde baarl saylr. O halde,
yapsal diyalektik tarihsel gerekircilie kar deildir;
onu zorunlu klar ve ona yeni bir ara verir. Meillet ve
Troubetzkoy gibi J akobson da, komu dilbilimsel ve
corafi alanlar arasndaki etkileim olaylarnn yapsal
analize kaytsz kalmadn birok kez kantlamtr;
buna, dilbilimsel benzerlikler kuram denir. Bu kurama
ben de bir baka alanda -az da olsa- katkda bulunmaya
altm: Benzerliin, baz yapsal niteliklerin srf kendi
alanlarnn dna yaylmasndan ya da yaylmasn en
gelleyen tepkiden kaynaklanmadn belirttim; benzer
lik, karsav araclyla da kurulabilir ve tepki, are,
mazeret ya da i acs niteliini arz eden bir takm yap
lara yol aabilir. Biimsel analiz, dilbilimde de mitoloji
de de dorudan ayn sorunu ortaya koyar: anlam.
SANAT
Asya ve Amerika Sanatlarnda
Yandan Bakml Tasvir1
ada etnologlar kyaslamak ilkel sanat konusundaki
aratrmalara kar bir isteksizlik duymaktadr. Bunun
nedenini anlamak zor deildir: u ana kadar, bu tr
aratrmalarn neredeyse tek amac bir takm kltrel
ilikileri, yaylma olaylarm ve taklitleri gstermekti. Ba
z cokulu etnologlarn, ayn kkenden geldiklerini ve
kendi aralarnda kyaslanamayan baz kltrler arasnda
-aralarndaki corafi ve tarihsel mesafe ne olursa olsun-
kesinlikle tarihncesi ilikiler olduunu ileri srebilme-
leri iin, dnyann iki blgesinde gzel bir ayrntnn,
benzersiz bir biimin ortaya kmas yeterliydi. Benzer
liklerle ilgili olarak her ne pahasna olursa olsun ale
lacele yaplan bu aratrmann hangi suiistimallere -baz
baarl bulularn yan sra- yol atn biliyoruz. An-
1 New York zgr Y ksek Aratrmalar Okulu tarafndan yaymlanan aylk
dergi olan Renaissance ta bu balk altnda yaymlanmtr: cilt 2 ve 3, 1944-
1945, s. 168-186.
cak maddi kltr uzmanlar, bir nitelii, bir nitelik b
tnn ya da bir biemi (ki bunlar, birbirinden bam
sz olarak birok kez yeniden ortaya kabilir), yaps ve
nitelikleri gerei taklide dayal bir tekrar olana bula
mayanlardan ayran zgn farkll tanmlamak zorun
dadr.
O halde, iddetle ve hakl olarak tartlan bu dos
yaya tereddt etmeden biraz katkda bulunmak istiyo
rum. Bu kabark dosya, hem Kuzey Amerikann kuzey
bat kylarn, in, Sibirya, Yeni Zelanda ve belki de
Hindistan ve Persi tartma konusu yapmaktadr. Ayr
ca, ileri srlen belgeler en farkl dnemlerle ilgilidir:
Alaska iin, M.S. XVIII. ve XIX. yzyllar; in iin, M..
I. ve II. bin yllar; Ak Blgesi iin tarihncesi sanat d
nemi; Yeni Zelanda iin XIV. yzyldan XVIII. yzyla
dek uzanan bir dnem. Bundan daha kt bir durum ta
savvur edilemezdi: Baka bir yazmda,2Alaska ve Yeni
Zelanda arasndaki Cristophe Colomb ncesi ilikilere
ilikin varsaymn kar karya kald ve almas nere
deyse imknsz olan glkleri anmsattm; kukusuz,
Sibirya ve ini Kuzey Amerikayla kyasladmzda so
run daha da basitleir: Mesafeler daha kabul edilebilir
olur ve geriye yalnzca bir ya da iki bin yllk bir engeli
amak kalr. Ancak bu durumda bile ve dayanlmaz bir
ekilde aklmza gelen sezgisel gereklikler ne olursa ol
sun, grnrde salam bir temel kurmak iin hangi ol
gulara bavurmak gerekmez ki! Sz gelimi, C. Hentze
ustalkl ve baarl bir yapt ortaya koymak istiyorsa,
Amerikan tarznn bir aputusu olmak zorundadr; ka
ntlarn en deiik kltrlerden kalnt toplar gibi olu
2 The Art o l the North-West Coast, Gazette des Beaux-Arts, 1943.
tururken, kimi zaman bir takm anlamsz ayrntlara da
bavuracaktr.3
Bununla birlikte, Kuzeybat Amerika kylar sana
tyla eskil in sanatnn arz ettii benzerliklere ar
mamak elde deildir. Bu benzerlikler, her iki sanata
ilikin aratrmann ortaya koyduu temel ilkelerden
ziyade belgelerin d grnnde bulunur. Leonhard
Adamm giritii bu almann sonularn burada zet
lemek istiyorum.4Her iki sanat u yntemlere dayanr:
a) youn bir biemleme; b) zgn niteliklerin vurgu
lanmas ya da belirtici niteliklerin eklenmesiyle kendini
belli eden izemcilik (ematizm) ya da simgecilik (rne
in, kuzeybat kylar sanatnda kunduz, ayaklar ara
snda tuttuu denekle belirtilir); c) bedenin yandan
bakml tasvir ile gsterilmesi (spll representation);
d) btnn keyfi olarak ayrntlarna datlmas; e) n
den grlen bir bireyin iki yandan grnle tasvir
edilmesi; f) ou zaman baz ayrntl bakmszlklar
(asimetri) da ieren ok iyi hazrlanm bir bakm (si
metri); g) ayrntlarn manta aykr bir ekilde yeni
elere dnmesi (rnein, kuun ayann bir gagaya
dnmesi ya da bir gz motifinin bir sylemi belirtmek
zere kullanlmas, vb.); h) en son olarak, sezgiselden
3 Cari HENTZE, Objets rituels, croyances et dieux de la Chine antique et de
PAmrique, Antwerp, 1936.
4 Leonhard ADAM, Das Problem der asiatisch-altamerikanischen Kultur-
beziehungen mit besonderer Bercksichtigung der Kunst, Wiener Beitrge
zur Kunst und Kulturgesehichte Asiens, cilt 5, 1931. - Northwest American
I ndian Art and its Early Chinese Parallels, Man cilt 36, no: 3, 1936.
Franszcada ddoublement de la reprsentation, ngilizcede ise split
representation'' ad verilen bu tasvir; bir eyi (rnein, bir hayvan) varsa
ymsal olarak arkadan ne doru ortadan ikiye ayrnca elde edilen iki eit
paray, bakml (simetrik) iki profil elde edecek ekilde orta bir eksen et
rafnda arkadan ne doru yayarak bir dzlem zerinde gsterme sanat
(.n.).
daha ok zihinsel bir tasvir -iskelet ya da i organlar,
beden tasvirine baskn kar (bu yntem, Avustralyann
kuzeyinde de ok belirgindir).5Bu yntemler, Kuzeybat
Amerika kylar sanatna zg deildir; Leonhard Adam
yle yazar: The various technological and artistic
principles displayed in both ancient China and North-
West America are almost entirely identical. 6
Bu benzerliklere bir gz attmzda, tamamyla
farkl nedenlerden tr eskil in ve Kuzeybat Ameri
ka kylar sanatlaryla Yeni Zelanda Maorilerininki ara
snda bamsz olarak baz kyaslamalar yapldn gr
mek ilgintir.7ok dikkate deer bir olgudur bu. Kimi
yazarlarn dediine gre, Ak Blgesinin neolitik sanat
u zellikleri arz eder: an unexpectedly rich, curvilin
ear ornamentation related to that of the Ainu and Maori
on one side and to the Neolithic cultures of China
(Yangshao) and J apan (J omon) on the other; consisting
particulary of that type of ribbon ornamentation charac
terized by complex motifs such as the weave, spiral and
meander in contradistinction to the rectangular geomet
ric decoration of the Baikalian culture.8O nedenle, ok
3 rnein F. D. McCARTHYye bkz.: Australian Aboriginal Decorative Art,
Sidney, 1938, ekil 21, s. 38.
6 Review of: Carl HENTZE, Frhchinesische Bronzen und Kultdarstellungen,
Antwerp, 1937, in: Man, cilt 39, no: 60. Alntnn Trkesi yledir: Gerek
kadim inde gerekse Kuzey Bat Amerikada aa kan eitli teknolojik ve
sanatsal ilkeler neredeyse btnyle zdetir.
in ve Y eni Zelandayla ilgili olarak bkz.: H. HEINE GELDERN, in:
Zeitschrift fr Rassenkunde, cilt 2, Stuttgart, 1935.
8 Henry FIELD ve Eugne PROSTOV, Results of Soviet Investigation in
Siberia, 1940-1941; American Anthropologist, cilt 44, 1942, s. 396.
Alntnn Trkesi yledir: Bir yandan Ainu ve Maori kltrlerine, dier
yandan Neolitik in ve J apon kltrlerine ilikin olduka zengin ve eriler
den oluan bir ssleme; zellikle, Balkan kltrndeki dikdrtgen biimin
deki geometrik sslemelerin tersine, rg, sarmal ve kvrmlardan oluan
deiik blge ve dnemlere ait olan ve aka aralarnda
benzerlikler bulunan baz sanatlar, birbirinden bamsz
baz nedenlerden tr corafyann ve tarihin gerekle
riyle uyumayan bir takm benzerlikler tad izleni
mini uyandrmaktadr.
Peki, bizi tarihi inkr etmeye ya da birok kez varl
kantlanan bu benzerlikleri grmezden gelmeye iten
bir ikilem iinde mi bulunuyoruz? Yaylmaclk ekoln
savunan antropologlara gelince, tarihsel eletiriyi zor
lamakta tereddt etmemilerdir. Onlarn riskli varsa
ymlarn savunmak gibi bir niyetim yok; ancak yine de
belirtmek gerekir ki, onlarn ihtiyatl hasmlarmm tavr
lar, tersini savunmaktan baka bir ey yapmadklar ina
nlmaz savlar kadar az tatmin edicidir. Kyaslamak ilkel
sanata ilikin aratrmalar, kukusuz, kltrel iliki ve
taklit konusunda aratrma yapanlarn ar abalar so
nucu tehlikeye dmtr; onlar daha da tehlikeye d
ren bir baka nedenin, baz kesin balantlar inkr
etmeyi yeleyen entelektel Fariziler olduunu syle
meden edemeyeceiz, nk bunlarn bilimi sz konusu
balantlara uygulanabilecek hibir tatmin edici ynte
me sahip deildi. Hi kukusuz, anlalamaz sanld
iin baz olgular inkr etmek, bilginin gelimesi asn
dan, varsaymlarda bulunmaktan daha verimsizdir; bu
varsaymlar kabul edilemez ya da aka yetersiz olsa da,
bir gn kendilerini aacak eletiri ve aratrmaya yol a
maktadr.9
karmak motifleriyle n plana kan erit tr sslemelerden ibarettir.
(.n.).
9 Dr. Pal Kelemen, Medieval American Artn (New York, 1943), Amerikan sa
natlar ile dou yarmkresindeki baz ileri uygarlklar arasndaki benzerlik
lerin grsel yanlsamadan baka bir ey olmad yolundaki dncesini u
szlerle hakl gstermeye alr: Pre-Columbian art was created and
O halde, Maorilerin silahlaryla sslerini Pasifik sa
hillerine getirmedikleri yolunda binlerce kant ileri s
rlmesine karn, Amerikan sanatn in ya da Yeni Ze
landa sanatyla kyaslama hakkn kendimizde sakl tu
tuyoruz. Kukusuz, kltrel temas varsaym, tesadfle
aklanamayan karmak benzerlikleri en iyi aklayan
varsaymdr. Ancak tarihiler bu temasn mmkn ol
madn ileri srseler de, bu, benzerliklerin aldatc ol
duunu deil yalnzca aklamay baka yerde aramak
gerektiini kantlar. Yaylmaclarn abasnn verimlilii,
kesinlikle tarihin olanaklarn sistematik olarak aratr
malarndan kaynaklanmaktadr. Durmadan bavurdu
umuz (ve daha ilk anda bavurmamz gereken) tarihin
olumsuz bir yant vermesi durumunda, psikolojiye ya
da biimlerin yapsal analizine ynelmemizin ve psiko
lojik ya da mantksal nitelikteki baz i benzerliklerin,
basit bir olaslk oyunuyla aklanamayacak bir sklk ve
tutarla sahip baz ezamanl tekerrrleri anlamamz
salayp salayamadn kendi kendimize sormamz ge
rekir. Tartmaya imdilik bu adan katkda bulunmaya
alacam.
Franz Boas, Kuzeybat Amerika kylar sanatndaki
yandan bakml tasviri yle tanmlar: The animal is
imagined cut in two from head to tail... there is a deep
depression between the eyes, extending down the nose.
This shows that the head itself must not have been
considered a front view, but as consisting of two profiles
which adjoin at mount and nose, while they are not in
developed by a mentality totally alien to ours/n-Kolombiya sanat, bize ta
mamyla yabanc bir zihniyet tarafndan yaratld ve gelitirildi" (a.g.y. s.
378). Y aylmaclk ekolnn btn yaptlarnda bu kadar dayanaksz, yzey
sel ve anlamdan yoksun bir tek sav bile bulunabilecei konusunda baz te
reddtlerim vardr.
contact with each other on a level with the eyes and
forehead... either the animals are represented as split in
two so that the profiles are joined in the middle, or a
front view of the head is shown with two adjoining
profiles of the body.10Ayn yazar, burada verdiimiz
iki resmi (bkz. sayfa 356 ile 357; bunlar, alnd metin
de srayla ekil 222 ile ekil 223e tekabl etmektedir)
u ekilde yorumlar: Fig. 222 (bir Flaida resmi) shows
a design which has been obtained in this manner. It
represents a bear. The enormous breadth of mouth
observed in these cases is brought about by the junction
of the two profiles of which the head consists. This
cutting of the head is brought out most clearly in the
painting fig. 223, which also represents the bear. It is
the painting on the front of a Tsimshian house, the
circular hole in the middle of the design being the door
of the house. The animal is cut from back to front, so
that only the front part of the head coheres. The two
halves of the lower jaw do not touch each other. The
back is represented by black outlines on which the hair
is indicated by fine lines. The Tsimshian call such a
design bears meeting, as though two bears had been
represented.11
10 Franz BOAS, Primitive Art, Instituttet for sammenlignende kuhurforskning,
B dizisi, cilt VIII, Oslo, 1927, s. 223-224.
Alntnn Trkesi yledir: "Hayvan, bandan kuyruuna kadar ikiye ay
rlm olarak tasvir edilmektedir... gzler arasnda buruna dek uzanan bir
knt grlmektedir. Bu da gsteriyor ki hayvann ba, n cepheden de
il de, azda ve burunda birleen, ancak aln ve gzler dzeyinde birbirin
den ayrlan iki yandan grnten olumaktadr... ister ban her iki yandan
grn, orta noktada birleecek ekilde ikiye ayrlm olarak, ister ban
nden bir grnyle birlikte bedenin iki profili yan yana gelecek ekilde
tasvir edilmi olsun." (.n.).
11 Frarz BOAS, a.g.y, s. 224-225.
Alntnn Trkesi yledir: ekil 222de (bir Haida resmi), bu yntemle el-
Haida. - Bir aynn tasvir edildii resim
(Franz BOASa gre).
Bu analizi, eskil in sanatndaki benzer yntemle
ilgili olarak Creelin yapt analizle kyaslaynz: One
of the most characteristics of Shang decorative art is a
peculiar method by which animals were represented in
flat or in rounded surfaces. It is as if one took the
animal and split it lengthwise, starting at the tip of the
tail and carrying the operation almost, not quite, to the
tip of the nose, then the two halves are pulled apart and
the bisected animal is laid out flat on the surface, the
two halves joined only at the tip of the nose.12Boasm
de edilmi ve bir ayy temsil eden bir model grlmektedir. Bu gibi vakalar
da grlen muazzam az genilii, ban iki profilinin yan yana konmasn
dan ileri gelmektedir. Gene bir aynn tasvir edildii ekil 223teki resimde,
ban ikiye blnd ok ak bir ekilde grlmektedir. Bu resim, bir
Tsimshian evinin n cephesinden alnmtr; ortadaki yuvarlak delik, evin
kapsna tekabl etmektedir. Hayvan, ban yalnzca n ksm birleecek e
kilde arkadan ne doru yarlmtr. Alt enenin iki yars birbirinden ayrl
mtr. Arka taraf, siyah izgilerle gsterilmektedir; bunlarn zerindeki ince
izgiler ise sa temsil etmektedir. Tsimshianllar, iki ay tasviri bulunduu
iin bu gibi modellere aylarn bulumas adn vermektedirler. (.n.).
12 H. G. CREEL, On the Origins of the Manufacture and Decoration of Bronze
in the Shang period, Monumenta Srica, cilt 1, fasikl 1, s. 64, 1935.
Alntnn Trkesi yledir: Dekoratif Shang sanatnn en belirgin zellikle-
almasndan haberi olmad sanlan bu yazar, ayn te
rimleri kullandktan sonra u szleri ekler: n studying
Shang design I have constanly been aware of the feeling
that this art has great resemblance, certainly in spirit
and possibly in detail, to that... the Northwest coast
I ndians.13
Solda: Tsimshian. - Ev cephesine yaplan biray tasvirini gsteren
resim. Sada: Haida. - zerinde bir balk tasvirinin bulunduu ahap
bir apka (Hattatlk) (Frans BOAS'a gre).
Eskil in sanatnda, ilkel Sibirya kabilelerinde ve
Yeni Zelandada rastladmz bu olduka zgn teknik,
Amerika ktasnn dier ucundaki Caduveo yerlilerinde
de grlr. Bir kopyasn burada verdiimiz resimde,
rinden biri, hayvanlarn dz ya da yuvarlak yzeyler zerinde tasvir edildii
kendine zg bir yntem olmasdr. Bir hayvan alnp, kuyruk ucundan he
men hemen burun ucuna varana dek uzunlamasna yarldktan sonra her iki
yar birbirinden ayrlr; ardndan, ikiye ayrlan hayvan, yalnzca burun
ucunda birleecek ekilde dz bir yzey zerinde yaylr/' (.n.).
13 A.g.y.
Alntnn Trkesi yledir: Shang modelini incelerken, bu sanatn -ku
kusuz ruh ve muhtemelen ayrnt asndan- kuzeybat sahilindeki yerlile
rin... sanatyla byk benzerlikler tad duygusuna kapldmn farkn
daym hep." (.n.).
Gney Brezilyada yaayan bu kk kabilenin kadnla
rnca geleneksel ynteme gre yaplan bir yz tasvir
edilmektedir; bu kabile, vaktiyle ok gelimi bir ulus
olan Guaicurularm son kalntlarndan birini olutur
maktadr. Bu resimlerin nasl yapldn ve yerli klt
rndeki ilevlerinin ne olduunu bir baka kitabmda
anlattm.14Bu resimlerin XVII. yzylda Guaicurularla
kurulan ilk temaslardan sonra ortaya ktn ve gr
nrde o dnemden sonra pek fazla gelimediini hatr
latmakla yetineceim. Birka gn aradan sonra tekrar
yenilenmesi gereken bu resimler dvme eklinde deil
dir ve meyveyle yabani yapraklardan elde edilen sv bo
yalara batrlan ahap bir spatulayla yaplr. Birbirinin
yzlerini karlkl olarak boyayan (ve eskiden erkekleri
de boyayan) kadnlar, ilerini belli bir modele gre deil
de geleneksel ve karmak bir tema sisteminin snrlar
iinde kalarak hazrlksz yapar. 1935te yerinde topla
nan drt yz resim arasnda birbirine benzeyen hibir
resme rastlayamadm. Bununla birlikte, farkllklar, ta
mamlayc elerin tekrarlanmasndan daha ok bun
larn her zaman yeniden dzenlenmesinden kaynak
lanmaktadr: basit ve ift sarmal eriler, tarama izgileri,
bezeme kvrmlar, kvrml geometrik kenar ssleri,
burgu biiminde izgiler, ha ve alev biiminde iaret
ler. Bu incelikli sanatn ilk kez tasvir edildii eski tarihi
gz nnde bulundurduumuzda, her trl spanyol
etkisini bir yana brakmamz gerekir. Gnmzde, bu
eski byk hner yalnzca birka ihtiyar kadnda gr
lr ve bunun kesin olarak ne zaman kaybolacam tah
min etmek pek zor olmasa gerek.
14 Indian Cosmetics, WV , no: I, New York, 1942. Tristes Tropiques (Hznl
Dnenceler), Paris, 1955.
An-Yang yaknlarnda (in) bulunan bir tun yontu. Ortadaki levhada
alt enesi olmayan ve ikiye ayrlan bir tao tieh maskesi grlmektedir.
Kulaklar, bu maskenin stnde ikinci bir maske oluturur; ikinci
maskenin her gz, ayrca, ana maskenin her kulann oluturduu
kk bir ejderhaya aitmi gibi yorumlanabilir. Her iki kk ejderha
yandan izilmi olup, st levhadaki ejderhalar gibi kar karya
durmaktadr. st levhada bulunan ejderhalar, ayrca, yandan
grlen ve boynuzlar ejderhann bedeniyle gsterilen bir ko
maskesi oluturmaktadr.
Kapaktaki dekor da benzer bir ekilde yorumlanabilir.
(W. Perceval Y ETTS'e gre, An-Yang: A Retrospect.)
ekil VIII, bu resimlere ilikin iyi bir rnek olu
turmaktadr. Dekor, iki dorusal eksene gre simetrik
olarak dzenlenmitir; dikey eksen yzn orta dzle
mini izlerken, yatay eksen yz gzlerin hizasnda ke
ser; gzler, ematik olarak ve kltlm bir lee
gre tasvir edilmitir. Gzler, biri sa yana dieri alnn
sol blmn kaplayan iki adet ters ynl sarmaln ha
reket noktasn oluturur. Resmin alt blmnde, bur
gulu izgilerle bezenmi karma bir yay biimindeki mo
tif iyice oturduu st duda temsil eder. Bu motif, de
imez esini oluturduu btn yz resimlerinde az
ok zengin ve az ok deimi olarak bulunur. Gr
nrde bakmsz olmas nedeniyle dekorun zmle
mesini yapmak kolay deildir; ancak bu bakmszlk
(asimetri), karmak olmasna karn, iinde gerek bir
bakm (simetri) barndrr: Her iki eksen burun k
knde kesiir ve yz gen biiminde ayr blgeye
ayrr: alnn sol yars, alnn sa yars, burnun sa ka
nad, burnun sol kanad. Ters genlerin simetrik bir
dekoru vardr. Ancak her genin dekoru, kart gen
de ters olarak tekrarlanan ift bir dekor eklindedir.
Bylece, alm (sa yar) ve sol yanak, ilkin kenarlar ge
ometrik sslerle kapl bir genle doldurulur; daha son
ra bunlar, bu genden, bo bir eik eridin yan sra
birbirini izleyen ve burgulu izgilerle sslenmi iki adet
ifte sarmal araclyla ayrlr. Alm (sol yar) ve sa ya
nak, burgulu izgilerle sslenmi byk ve basit bir
sarmalla bezenmitir; bu sarmaln stnde ku ya da
alev biiminde bir baka motif bulunur; burada da, bo
bir eik erit tekrar karmza kar. O halde, her biri iki
kez ve bakml olarak tekrarlanan iki ift temayla kar
karya bulunuyoruz. Ancak bu bakm, kimi zaman iki
yatay ve dikey eksenden biri ya da dierine gre, kimi
zaman da bu eksenlerin ikiye ayrd genlere gre or
taya kar. Bu yntem, daha fazla karmak olmasna
karn, iskambil ktlar zerindeki ekillerin yntemi
ni andrr. ekil IV, ekil V ve ekil VFda baka rnekler
grlmektedir; bunlar, tamamyla ayn yntem etrafnda
dnp dolaan bir takm deiiklikler arz etmektedir.
Ancak, ekil VlIIde dikkatimizi yneltmemiz gere
ken yalnzca dekor deildir. Sanat (yaklak otuz ya
larnda bir kadn), ayrca yz ve hatta sa da tasvir
etmek istemitir. Hi kukusuz, yz yaparken yandan
bakml bir tasvir kullanmtr: Gerekte yz, bir adet
nden grnten deil de birbirine bitiik iki adet
yandan grnten (profil) olumaktadr. Y zn ola
anst genilii ve kalp biimindeki evre izgisi byle
aklanabilir: Aim iki yarya ayran knt alan, yan
dan grnlere ilikin tasvire girer ve bu grnler
yalnzca burnun kknden eneye kadar birbirine kar
r. (Bkz. sayfa 356, 357 ve 197i kyasladmzda, bu
yntemin Kuzeybat Amerika kylarndaki sanatlarn
yntemiyle benzerlikler tadn grrz.
Kuzey ve Gney Amerika sanatlar arasnda baka
ortak temel nitelikler de vardr. Nesnenin elerine b
lnmesi ve bu elerin doayla ilgisi olmayan ve kar
lkl mutabakata dayal baz kurallara gre yeniden d
zenlenmesi rneini daha nce belirtmitik. Bu bln
me, dolayl olarak ortaya kt Caduveo sanatnda da
ha az belirgin deildir. Boas, kuzeybat kylar sanatn
daki beden ve yz blnmesini byk bir titizlikle tas
vir etmitir: Bizzat organlar, kol ve bacaklar blnr,
sonra da istendiinde bunlar tekrar birletirilerek yeni
den bir kii oluturulur. Sz gelimi, Haidalara ait bir to
tem direinde, the figure must be... explained in such
a way that the animal is twisted twice, the tail being
turned up over the back, the head being first turned
down under the stomach, then split and extended
outward. 15Yunus balnn tasvir edildii bir Kwakiutl
resminde ( Orca sp.), the animal has been split along its
whole back towards the front. The two profiles of the
head have been joined... The dorsal fin, which
according to the methods described heretofore (split
representation) would appear on both sides of the body,
has been cut off from the back before the animal was
split, and appears now placed over the junction of the
two profiles of the head. The flippers are laid along the
two sides of the body, with which they cohere only at
one point each. The two halves of the tail have been
twisted outward so that the lower part of the figure
forms a straight line16 (bkz. sayfa 363). Daha birok
rnek verilebilir.
13 Franz BOAS, a.g.y., s. 238.
Alntnn Trkesi yledir: Resim u ekilde aklanmtr: Hayvan ikiye
ayrldktan sonra, kuyruu arka tarafta yukar doru kvrlr, ba ise aaya
doru midesinin altna gelecek ekilde bkldkten sonra ikiye ayrlp da
rya doru yaylr. (.n.).
16 Franz BOAs, a.g.y., s. 239 ve ekil 247.
Alntnn Trkesi yledir: Hayvan, tm srt boyunca arkadan ne doru
yarlmtr. Ban iki profili birletirilir... Daha nce tasvir ettiimiz yntem
lere gre bedenin her iki tarafnda olmas gereken srt yzgeci, hayvan ikiye
blnmeden nce srttan kesilerek ayrlr ve u an ban iki profilinin bir
leme noktasnda yerlemi gibi grnmektedir. Y zgeler, bedenin her iki
taraf boyunca yaylr ve her biri bedenin belli bir noktasnda birleir. Kuy
ruun iki yars, eklin alt taraf dz bir izgi oluturacak ekilde da doru
bklr. (.n.).
K\vakiutl. - Ev cephesi zerine yaplan bir yunus bal tasviri
(Franz BOAS'a gre).
Caduveo sanat bu blnmeyi hem daha ok hem
daha az ileri gtrr, zira zerinde allan yz ya da
beden etten ve kemikten yaplmtr ve tasavvur edilme
si bile zor bir ameliyat olmadan bunlarn paralara b
lnp yeniden oluturulmas mmkn deildir. O hal
de, burada gerek yzn btnlne uyulmutur, an
cak bu yz sistematik bir bakmszlk nedeniyle yine
de az blnm saylmaz; o nedenle, yzn doal uyu
mu resimdeki yapay uyumun yannda silik kalmaktadr.
Ancak bu resim, biimi bozulmu bir yzn grnts
n tasvir edecei yerde, aslnda gerek bir yzn bii
mini bozmaktadr, nk blnme daha nce tasvir
edildiinden daha da ileri bir dzeydedir. Caduveo ka
dnlarnn (resimlerde ifade ettikleri) cinsel cazibesinin
kanun kaaklaryla maceraclar neden Paraguay sahille
rine doru ektiini en azndan ksmen de olsa akla
yan etkili bir sadistlik esinin yan sra dekoratif bir
deer vardr burada. Evlendikten sonra orada kalp yer
liler arasnda yaamaya balayan ve u an ihtiyarlam
olan birok kii, olaand bir ustalkla yaplm giriik
sslerle tamamyla kapl olan u plak yeniyetme kz
bedenlerinden byk bir heyecanla sz etti bana. Ku
zeybat kylarndaki bedensel dvme ve resimlerde, in
san yznn simetrik niteliini kmseyici17bir tutu
mun iine girildii anlalmaktadr; bunlar, stte sz
edilen cinsel eden yoksun gibi grnmekte ve ou
kez soyut olan simgecilikleri daha az dekoratif bir nite
lik arz etmektedir.
Caduveo. - Yerli bir kadm tarafndan kat zerine
izilen bir yz motifi. (Yazarn kolleksiyonu)
17 rnein, J . R. SWANTONm kopyasn kard Tlingit dvmelerine bak
nz: 2&h Annual Report o f the Bureau o f American Ethnology, Plates XLV1I1
to LV1. ve F. BOAS, a.g.y., s. 250-251 (beden zerine yaplan resimler).
Ayrca, Caduveo resimlerinin yatay ve dikey iki ek
sen etrafnda yaplmas, yzn, yandan bakml bir
ynteme gre ve -deyim yerindeyse- iki kez ikiye bl
nerek dzenlendiini gsterir: Bylece yz iki profilden
deil, drt paradan oluur (bkz. sayfa 364). O halde,
bakmszln bu paralar birbirinden ayrmaya yara
yan biimsel bir ilevi vardr: Alanlar, ular kar kar
ya geleceine, sada ve solda simetrik olarak tekrarlan-
sayd, bu paralar iki profile dnecekti. Yerini dei
tirme yntemiyle ikiye blme yntemi ilevsel olarak
birbirine baldr.
Kuzeybat kylar sanatyla Caduveo yerlilerinin sa
nat arasnda benzerlik kurulmaya devam edilirse, be
lirtmeye deer birok nokta daha bulunur. Her iki du
rumda da, heykelcilik ve resim iki temel ifade tarzn
oluturur; her ikisinde heykelcilik gereki bir nitelik
arz ederken, resim daha ok simgesel ve dekoratif bir
nitelik arz eder. Kukusuz Caduveo heykelcilii (en
azndan tarihsel dnemde), Kanada ve Alaska sanatnn
tersine, her zaman kk lekte put ve tanr tasvirle
riyle snrl kalmtr; ancak, portre ve biemlemeye
olan eilimleri, izilen motiflerin simgesel deerleri ve
gereki nitelikleri hepsinde ayndr. Her iki durumda
da, heykelcilie dayal olan erkek sanat kendi betimsel
iradesini hakl karrken, kadn sanat betimsel olma
yan bir sanattr. Bu, dokumaclk motifleri iin her iki
durumda da dorudur, ancak Guaicurulardaki yz re
simlerinin ilkel nitelii konusunda herhangi bir bilgimiz
yoktur; u an anlamn yitirmi olan temalarn eskiden
gereki ya da en azndan simgesel bir deere sahip ol
mas mmkndr. Her iki sanatta, sslemeler delikli re
sim kalplar yntemiyle yaplr; bylece, basit motifle
rin deiik bir biimde dzenlenmesi sayesinde her za
man yeni yeni biimler elde edilir. Sonu olarak, sanat,
her iki durumda da toplumsal rgtlenmeye sk skya
baldr; motifler ve temalar, snfsal farkllklar, soylu
larn ayrcalklarn ve saygnlk aamalarn ifade etme
ye yarar.18 Her iki toplumun da hiyerarik bir yaps
vard ve dekoratif sanatlarn ilevi bu yapy belirtmek
ve dorulamakt.
imdi, Caduveo sanat ile yandan bakml tasvir
yntemini uygulayan bir baka sanat -Yeni Zelanda
Maorilerinin sanat- arasnda ksa bir kyaslama yapmak
istiyorum. lkin hatrlatalm ki, kuzeybat kylar sanat
baka nedenlerden tr Yeni Zelanda sanatyla sk sk
kyasland; bu nedenlerden bazlarnn -her iki blgede
kullanlmakta olan dokuma rtler arasndaki belirgin
benzerlikler gibi- yanltc olduu ortaya kt; dier ne
denler ise daha fazla sknt yaratmaktadr: rnein,
Alaska topuzlar ile Maorilerin patu m eresi arasndaki
benzerliklerden kaynaklanan nedenler. Bu sorundan da
ha nce de sz etmitim.19
Guaicuru sanatyla olan benzerlik baka ortak nok
talara dayanmaktadr: Yz ve beden dekoru, bu iki bl
ge dnda hibir yerde benzer bir gelime gstermemi
ve bu kadar ar bir incelik derecesine ulamamtr.
Maori dvmeleri iyice bilinmektedir; Caduveolarm yz
fotoraflaryla kyaslamak amacyla onlardan drt tane
sini burada veriyorum (ekil VII ve ekil XII).
Benzerlikler ok arpcdr: tarama izgilerinin, zik
zak ve sarmal erilerin kullanld karmak bir dekor
18 Bu analiz, Hznl Dnencelerde ayrntl olarak tekrar ele alnmtr (Pa
ris, 1955, blm XX).
19 The Art o f the North West Coast, a.g.y.
(Caduveo sanatnda sarmal erilerin yerini, And etkisi
nin grld krk izgilerden oluan geometrik ssler
alr), yz blgesini tamamyla doldurma eilimi ve en
basit resimlerde dekorun dudaklarn etrafnda bulun
mas. Aralarndaki farkllklar da belirtmek gerekir. An
cak, Maori dekorunun dvmelerden, Caduveo dekoru
nun ise resimlerden olumasyla ilgili farkllk bir tarafa
braklabilir; zira Gney Amerikada da dvmeciliin il
kel bir yntem olduu konusunda hi kuku yoktur.
Daha XVIII. yzylda, dvmecilik sayesinde, Paragu
aydaki Abipon kadnlarnn yzleri, gsleri ve kolla
r o kadar deiik siyah figrlerle kapl ki bir Trk hal
sn andrmaktadr;20bu onlar, yal misyonerin deyi
miyle, more beautiful than beauty itself21 (olduun
dan daha gzel, .n.) klyordu. Bununla birlikte, baz
Caduveo resimlerindeki neredeyse kurald bakmsz
ln tersine, Maori dvmelerinde dzenli bir bakm
dikkatimizi eker. Ancak bu bakmszlk her zaman
mevcut deildir ve bunun ikiye blme ilkesinin mantk
sal bir anlamasmdan kaynaklandn gsterdim; o
halde bakmszlk, gerekte olduundan daha ok g
rntedir. Bununla birlikte, snflandrma yapacak olur
sak, Caduveolarm yz sslemeleri, Maorilerinkiler ve
kuzeybat kylarmnkiler arasnda orta bir yerde yer
alr; kuzeybat kylarmnkiler gibi bakmsz bir gr
nm ve Maorilerinkiler gibi dekoratif bir nitelik arz
ederler.
Psikolojik ve toplumsal sonular gz nnde bu
lundurduumuzda da bu sreklilik kendini gsterir. Pa
raguay snrnda yaayan yerlilerde de Maorilerde de,
2 M. DOBRIZHOFFER, An Account o f the Abipones, 3 cilt olarak Latinceden
evrilmitir, Cilt II, Londra. 1822, s. 20.
21 A.g.y., s. 21.
yz ve beden dekoru yar dinsel bir ortamda yaplr.
Dvmeler yalnzca ss deildir; kuzeybat kylaryla il
gili olarak daha nce belirttiimiz gibi -ve ayn eyi Yeni
Zelanda iin de syleyebiliriz-, yalnzca bir amblem, bir
asalet iareti ya da bir toplumsal hiyerari aamas da
deildir; bunlar, ayn zamanda birer ders ve tinsel bir
ereklilikle dolup taan birer mesajdr. Maorilerde dv
mecilik, yalnzca bedene ilenen bir resimden ibaret de
ildir; ayn zamanda ruha ilenen btn gelenekleri ve
soy felsefesini de yanstr. Cizvit misyoneri Sanchez
Labrador, eski Caduveolarda olduu gibi yerlilerin b
yk bir tutku ve ciddiyetle kendilerini gnlerce nasl
boyatmaya altklarn anlatr; onlara gre, kendini
boyatmayan aptaldr.22Ve Caduveolar gibi Maoriler
de yandan bakml tasviri uygulamaktadr. ekil VII,
ekil IX, ekil X ve ekil Xlllte u ortak noktalara rast
lanr: alnn iki blmeye ayrlmas, azn iki karlkl ya
rdan olumas, beden arkadan ne ve yukardan aaya
doru ortadan yarlm gibi, iki yarnn n tarafta ayn
dzlem zerinde tasvir edilmesi. Ksaca, sz konusu e
killerde u an bildiimiz tm yntemleri gryoruz.
Zaman ve mekn iinde birbirinden ayrlm kimi
kltrlerin arasna bylesine az doal bir tasvir ynte
minin geri dnmesi nasl aklanabilir? En basit varsa
ym, tarihsel temas ya da ortak bir uygarlktan bamsz
gelimelerin olumas varsaymdr. Ancak bu varsaym
olgular tarafndan rtlse de ya da -ki biraz yle g
22 H. G. CREELle kyaslaynz: The fine Shang pieces are executed with a
care, extending to the most minute detail, which is truly religious. And we
know, through the study of the oracle bone inscriptions, that almost all the
motifs found on Shang bronzes can be linked with the life and religion of the
Shang people. They had meaning and the production of the bronzes was
probably in some degree a sacred task. Notes on Shang Bronzes in the
Burlington House Exhibition, Revue des Arts asiatiques, cilt 10, s. 21, 1936.
rnyor- yeterli bir kant sistemine sahip olmasa da, yo
rumlama abasn srf bu nedenlerden tr beenme-
mezlik edemeyiz. Daha da ileri gideceim: Yaylmaclk
ekolnn en iddial yeniden kurma almalarn hakl
karsak bile, tarihle ilgisi olmayan bir baka temel so
run daha ortaya kar. Uzun bir tarih dnemi boyunca
yaylan ya da bakasndan alman kltrel bir zellik na
sl olmu da gnmze kadar hi bozulmadan gelebil
mitir? Zira deimezlik de en az deiiklik kadar anla
lmazdr. Y andan bakml tasvire ilikin bir tek kke
nin bulunmas, baka alardan ok deiik ynlerde ge
lien kimi kltrlerin bu ifade tarzn nasl koruduklar
sorusunu akla getirebilir. Bir takm d balantlar bu
yaylma olgusunu aklayabilir; ancak sreklilii yalnz
ca i balantlar aklayabilir. Burada, birbirinden ta
mamyla farkl iki tr sorunla kar karya bulunuyoruz
ve bu sorunlardan birini ele almak, dier soruna geti
rilmesi gereken zm konusunda herhangi bir nyar
gya varmay kesinlikle gerektirmez.
Oysa Maori ve Guaicuru sanatlar arasndaki ben
zerlie dayanarak hemen bir gzlemde bulunabiliriz:
Her iki kltrde yandan bakml tasvir, dvmecilik sa
natna verilen nemin bir sonucuymu gibi grnmek
tedir. Yeniden ekil VIHi ele alalm ve yzn evresinin
neden birbirine bitiik iki yandan grnle tasvir edil
diini kendimize bir soralm. Aktr ki bu sanat ba
yan, bir yz deil de yz anlatan bir resmi izmek is
temitir, nk en fazla yz resmine zen gstermitir.
stnkr belirtilen gzler bile, yapsna girdikleri bu
ters evrilmi iki byk sarmaln balangc iin birer
hareket noktas tekil etmektedir. Sanat, yz dekoru
nu gereki bir ekilde, yani dz bir yzeye deil de
sanki bizzat yz zerine izmi gibi gerek boyutlarna
bal kalarak izmitir; bir resim izmeye nasl alknsa,
kd da kesinlikle yle resmetmitir. Ve sanat iin k
t bir ekil olduu iindir ki sanatnn kt zerinde
bir ekil tasvir etmesi -en azndan biimini bozmadan-
mmkn deildir; bir ekli tam tamna izip gzaldatm
ilkelerine gre dekorun biimini bozmas ya da dekorun
zgnln koruyup ekli ikiye blerek tasvir etmesi
gerekiyordu. Sanatnn ikinci zm tercih ettiini id
dia bile edemeyiz, nk byle bir seenek aklna kesin
likle gelmemitir. Yerlilerin dncesine gre, dekorun
yz olduunu ya da daha dorusu dekorun yz yaratt
n grdk. Yze toplumsal varln, insani saygnln
ve manevi ifadesini veren dekordur. O halde, grafik bir
yntem olarak varsaylan yzn ikili tasviri daha derin ve
daha nemli bir ikiye blnmeyi ifade etmektedir: aptal
biyolojik bireyin ve temsil etme grevini stlendii top
lumsal kiiliin ikiye blnmesi. Daha nce de sezinledi
imiz gibi, tasvirin ikiye blnmesi kiiliin ikiye b
lnmesine ilikin sosyolojik bir kurama dayanmaktadr.
kiye blnen resim ile dvme arasndaki iliki
Maori sanatnda da grlr. Alnn iki blmeye ayrlma
snn, deri zerinde ilenen simetrik dekorun plastik
alandaki yansmasndan baka bir ey olmadn gr
mek iin ekil VII, IX, X ve XIII kyaslamak yeterlidir.
Bu gzlemler nda, Franz Boasm kuzeybat ky
lar sanatna ilikin aratrmasnda nerdii yorumun ay
dnla kavuturulup eksikliklerinin giderilmesi gerekir.
Ona gre, resim ya da izimdeki split representation,
Franszcada ddoublement de la reprsentation'", ngilizcede ise split rep
resentation ad verilen bu tasvir; bir eyi (rnein, bir hayvan) varsaymsal
olarak arkadan ne doru ortadan ikiye ayrnca elde edilen iki eit paray,
bakml (simetrik) iki profil elde edecek ekilde orta bir eksen etrafnda ar
kadan ne doru yayarak bir dzlem zerinde gsterme sanat (.n.).
doal olarak boyutlu nesnelerde kullanlmas gereken
bir yntemin dz yzeylere uygulanmasndan baka bir
ey deildir. rnein, dikdrtgen bir kutu zerine bir
hayvan tasviri yaplmak istendiinde, hayvann biimle
rinin kutunun kelerine uyacak ekilde deitirilmesi
zorunludur: In the decoration of silver bracelets a
similar principle is followed but the problem differs
somewhat from that offered in the decoration of square
boxes. While in the latter case the four edges make a
natural division between the four views of the animal -
front and right profile, back and left profile - , there is
no such sharp line of division in the round bracelet, and
there would be great difficulty in joining the four
aspects artistically, while two profiles offer no such
difficulty... The animal is imagined cut into two from
head to tail, so that the two halves cohere only at the tip
of the nose and at the tip of the tail. The hand is put
through this hole and the animal now surrounds the
wrist. In this position it is represented on the bracelet...
The transition from the bracelet to the painting or
carving of animals on a flat surface is not a difficult one.
The same principle is adhered to...23 Byiece, split
2 Franz BOAS, a.g.y, s. 222-224.
Alntnn Trkesi yledir: "Gm bileziklerin dekorasyonunda buna ben
zer bir kural izlenmitir, ancak buradaki sorun kare kutularn dekorasyo
nunda ortaya kan sorundan biraz farkldr. Her ne kadar ikinci durumda
drt kenar, hayvann drt grn -n ve sa profil, arka ve sol profil- ara
snda doal bir blnme olutursa da, yuvarlak bilezikte o kadar kesin bir
blnme izgisi yoktur ve drt grn sanatsal olarak birletirmek ok
zor gibi grnmektedir. Oysa iki profil sz konusu olduunda byle bir so
runla karlamyoruz.... Hayvann, her iki yans yalnzca burun ve kuyruk
ularnda birleecek ekilde bandan kuyruuna kadar ikiye ayrld tasav
vur edilmitir. Bilezik buradaki boluktan bilee geirilir ve hayvan resmi
byiece bilein etrafnda dolanr. Hayvan, bilezik zerinde bu pozisyonda
representation ilkesi, keli nesnelerden yuvarlak nes
nelere ve yuvarlak nesnelerden dz yzeylere geerek
yava yava ortaya kar. Birinci durumda, hem bir bi
im deitirme hem de rastlantsal bir splitting (ikiye
blme) vardr; ikinci durumda ise, splitting sistematik
olarak uygulanmtr, ancak hayvan ba ve kuyruk d
zeyinde henz blnmeye uramamtr; nc duru
ma gelince, blnme ilemi kuyruun ayrlmasyla biter
ve bundan byle serbest kalan bedenin iki yars, orta
bir eksenin sanda ve solunda yzle ayn planda olacak
ekilde arkadan ne doru yaylr.
ada antropolojinin byk ustasnn ele ald bu
sorun yalnl ve inceliiyle dikkatimizi eker. Ancak
bu yalnlkla bu incelik zellikle kuramsal niteliktedir.
Dz ve eri yzey dekorunu keli yzey dekorunun
zel bir vakasym gibi dnrsek, keli yzeylerle
ilgili herhangi bir tantlama getiremeyiz. Ve zellikle,
her eyden nce, sanatnn birinci yzeylerden ikinci
yzeylere ve ikinci yzeylerden nc yzeylere ge
erken ayn ilkeye bal kalmasn gerektirecek zorunlu
bir iliki yoktur. Birok kltr, ok sayda kutuyu insan
ve hayvan figrleriyle -biimlerini bozmadan ya da par
alarna ayrmadan- sslemitir. Bir bilezik, kvrml
izgilerle ya da daha birok deiik biimde sslenebilir.
O halde, kuzeybat kysnn sanatnda (ayrca Guai-
curu, Maori ve eskil in sanatlarnda), yandan bakml
tasvir (ikiye blerek) ynteminin uyguland katl ve
sreklilii aklayabilecek temel bir enin olmas gere
kir.
tasvir edilmitir... Bilezikten dz bir yzey zerindeki resme ya da hayvan
oymasna gemek ok da zor bir ey deildir. Ayn kural, ayrca... (.n.).
Burada ele alman drt sanatta plastik eyle grafik
eyi birletiren ok zel ilikide ite bu temel ilkeyi
grmek istiyoruz. Bu iki e birbirinden bamsz deil
dir; hem bir kartlk ilikisi hem de ilevsel bir ilikiden
oluan iki ynl bir ilikiyle birbirine baldr. Kartlk
ilikisi: nk dekorun gerekleri yapya yansr ve onu
deiiklie uratr, ki ikiye blme ve biim deitirme
olgular buradan ileri gelmektedir. levsel iliki: nk
nesne her zaman plastik ve grafik olmak zere iki gr
nm altnda ele alnr: Vazo, kutu ve duvar, i iten ge
tikten sonra sslenmesi gereken bamsz ve nceden
var olan nesneler deildir. Bunlar, ancak dekorla yararc
ilev btnletii lde kesin varlklarna kavuur. Sz
gelimi, kuzeybat kylar sandklar, izilen ya da yontu
lan bir hayvan resmiyle sslenmi birer kap deildir
yalnzca; ayn zamanda, kendisine emanet edilen tren
sel ssleri canla bala koruyan hayvann kendisidir de.
Yap dekoru deiiklie uratr, ancak dekor yapnn
son ereidir ve ayrca yapnn onun gereklerine uyum
gstermesi gerekir. Kesin sonu tektir: kap-ss, nesne-
hayvan, konuan kutu. Kuzeybat kylarnn canl gibi
duran gemileri, tam karlklarn Yeni ZelandalIlardaki
gemi ile kadn, kadn ile kak ve kap kacak ile organlar
arasndaki uyumda bulur.24
O halde, kendini artan bir srarla bize dayatan bir
ikicilii en soyut elerine kadar izlemi bulunuyoruz.
Bu aratrma esnasnda, betimsel sanat/betimsel olma
yan sanat ikiliinin baka ikiliklere dntne tank
olduk: heykel/resim, yz/dekor, kii/kiilik, bireysel
24 J ohn R. SWANTON, Tlingit Myths and Texts, Bulletin 19, Bureau o f Ame
rican Ethnology, 1909, 89 numaral metin, s. 254-255; E. A. ROUT, Maori
Symbolism, s. 280. Londra, 1926.
varlk/toplumsal ilev, topluluk/hiyerari. Btn bun
lardan, plastik ifade ile grafik ifade arasnda bir ikilik
-ve ayn zamanda karlkl bir bant- olduu ve bu iki
liin, yandan bakml tasvir ilkesine ilikin deiik g
rnmlerin gerek bir ortak paydasn oluturduu
sonucuna varyoruz.
Sonu olarak, bu sorun yle ifade edilebilir: Grafik
eyle plastik e arasnda hangi koullarda mutlaka
karlkl bir bant vardr? Birinin ifade tarz dieri-
ninkini srekli deitirecek ekilde hangi koullarda ka
nlmaz olarak ilevsel bir ilikiyle birbirine baldrlar?
Bunun yantn, Maori sanatn Guaicuru sanatyla k
yasladmzda buluruz: Gerekten de grdk ki, plastik
eyi yz ya da insan bedeninin, grafik eyi ise yz ya
da beden dekorunun (resim ya da dvme olsun) olu
turduu durumlarda byle bir bant sz konusudur.
Gerekte dekor, yz iin biilmi bir kaftandr, ancak
baka bir ifadeyle belirtecek olursak, yz dekor iin tah
sis edilmitir, nk yz toplumsal itibarn ve mistik
anlamn yalnzca dekor sayesinde bulabilir. Dekor yz
iin tasarlanmtr, ancak yz yalnzca kendisi iin var
dr. Ksacas, ikilik, sanatyla rol arasndadr ve bunun
anahtarn bize maske kavram getirir.
Burada ele aldmz btn kltrler maske kulla
nan kltrlerdir, ister maskaralk byk lde dv
meyle ifade edilsin (Guaicurular ve Maorilerde olduu
gibi), ister gerek anlamda maske zerinde durulsun
(baka yerde olduundan daha ok kuzeybat kylarn
da grlr). Eskil ine gelince, burada maskelerin eski
rolyle ilgili birok kant bulunmaktadr ve bu rol
Alaska toplumlarmda olduundan daha anlamldr. Sz
gelimi, Chou LVde Ay Kiilii metal sars drt
gzle25 tasvir edilir; bu durum, Eskimo ve Kwakiutl
lardaki birok paradan oluan maskeleri artrr.
Kimi zaman bar ya da fkeli, kimi zaman da in
sani ya da hayvani olan totem-atalarnn deiik gr
nmlerini ifade eden bu kanatl maskeler, yandan bak
ml tasvirle maskaralk arasndaki ilikiyi arpc bir
biimde aklar. Maskelerin ilevi; simgeden anlama,
byselden normale ve doastnden toplumsala geii
salayan bir dizi ara biimleri sunmaktr; o halde, hem
maskelemek hem de maskeyi aa vurmak gibi bir i
levleri vardr. Ancak maskeyi aa vurmak sz konusu
olduunda, maske iki yarya ayrlrken (bir eit tersine
ikiye blnme sayesinde), sanatnn kendisi de split
representation'a gre ikiye blnr; bu blnmenin
amac, daha nce de grdmz gibi, maskeyi gerek
ve mecaz! anlamlarda taycsnn aleyhine aa vur
maktr.
O halde, ancak temeline indikten sonra Boasn in
celemesini anlayabiliriz. uras bir gerektir ki, yandan
bakml tasvirin bir dzlem zerinde ikiye blnmesi,
zerinde ortaya kt eik yzeyin zel bir durumun
dan kaynaklanmaktadr -nasl ki eik yzey, zerinde
ortaya kt boyutlu yzeylerin zel bir durumun
dan kaynaklanyorsa-, ancak herhangi bir boyutlu
yzey zerinde deil, yalnzca dekorla biimin -insan
yzn kastediyorum- ne fiziksel ne de toplumsal a
dan birbirinden ayrlamayaca en stn derecede
boyutlu bir yzey zerinde. Burada ele alnan farkl sa
nat biimleri arasndaki baka zgn benzerlikler de ay
n ekilde aklanabilir.
23 Flora nee WATERBURY, Early Chinese Symbols and Literature: Vestiges and
Speculations, New York, 1942,
Bu drt sanatta bir deil, iki dekor biemi gryo
ruz. Bu biemlerden biri, betimsel ya da en azndan
simgesel bir ifadeye doru ynelir; ancak buradaki en
yaygn ortak zellik, motifin ar basmasdr. Eskil
inde Karlgrenin26A biemi, kuzeybat kylar ve Yeni
Zelandada resim ve alak kabartma, Guaicurularda ise
yz resimleri baskndr. Ancak, bunlarn yan sra, ke
sinlikle daha biimsel ve daha dekoratif nitelikte, geo
metrik eilimli bir baka biem daha vardr: Karlgrenin
B biemi, Yeni Zelandada dekor ve at direkleri, Yeni
Zelanda ve kuzeybat sahillerinde dokuma ya da rme
dekorlar, Guaicurularda kolayca ayrt edilebilen ve ge
nelde ssl seramiklerde, beden resimlerinde (yz re
simlerinden farkl) ve boyal derilerde rastlanan bir bi
em. Bu ikicilik ve zellikle bu ikiciliin geri dnmesi
nasl aklanabilir? u ekilde: Birinci biem yalnzca
grnte dekoratiftir; daha nce de grdmz gibi,
drt sanatn hibirisinde plastik bir ilev grmez; tersi
ne, toplumsal, bysel ve dinsel bir ilev grr. Nasl ki
yandan bakml tasvir boyutlu bir maskenin iki bo
yutlu (ya da boyutlu, ancak ilk insan rneine bal
olmayan) bir yzey zerine yansmasndan ibaretse ve
biyolojik bireyin toplumsal sahne zerine yansmas gi
yimi sayesinde oluyorsa, dekor da baka mahiyetteki bir
gerein grafik ya da plastik bir yansmasndan ibarettir.
O halde, gerei sylemek gerekirse, btn toplumsal
yaam derinden etkileyen simgecilik sayesinde yaylma
sn beklememize karn, gerek bir dekoratif sanatn
domas ve gelimesi iin uygun bir ortam mevcuttur.
26 Bernhard KARLGREN, New Studies on Chinese Bronzes, The Museum o f far
Eastern Antiquities, Bulletin 9, Stockholm, 1937.
Yeni Zelandayla kuzeybat kylarnn bir baka or
tak zellii, st ste figrlerin yontulduu aa ktk
lerinin ilenmesinde ortaya kar (her figr, ktn bir
kesitini tmyle kapsar). Caduveo yontuculuunun son
kalntlar, bunun ilkel biimleri konusunda bir takm
varsaymlarda bulunmaya pek olanak tanmamaktadr.
Ayrca, An-Yang kazlar sayesinde birka rneini tan
dmz Shang yontucularnn ahap ileme tarzlar ko
nusunda henz elimizde doru bilgiler bulunmamakta
dr.27 Bununla birlikte, Loo koleksiyonuna ait olan ve
Hentze28 tarafndan kopyas karlan tun bir yontu
zerine dikkati ekmek istiyorum: Bu yontuya bakt
nzda, Alaska ve Britanya Kolumbiyasnda rastlanan to
tem direklerinin kil tandan yaplm minyatrlerini
andran bir direk grdnz sanrsnz. Btn du
rumlarda, aa ktnn silindirik kesiti, insan yz
ve bedeninde grdmz bu ilk rnein roln oynar;
ancak, bu rol oynuyorsa, aa ktnn srf bir var
lk, konuan bir direk olarak yorumlanmasmdandr
bu. Burada da, plastik ve biemsel ifade, kiilerin evre
ninin somut bir ifadesinden baka bir ey deildir.
Bununla birlikte, incelememiz, yandan bakml
tasviri yalnzca maske kullanan kltrlerin ortak bir
zellii olarak tanmlamamza olanak salasayd, yeter
siz olurdu. Eskil in tun yontularnn t ao t ietiini, srf
biimsel adan bir maske olarak ele almakta hi tered
dt etmedik. Dier taraftan, Boas, kuzeybat kylar sa
natnda kpekbalnn yandan bakml tasvirini, bu
hayvana zg simgelerin en iyi ekilde nden grld
2 H. G. CREEL, Monumenta Srica, cilt I, s. 40, 1935.
28 Frhchinesische Bronzen, a.g.y., Tafel 5.
olgusuna balamaktadr29 (bkz. ekil III). Ancak daha
da ileri gittik: Y andan bakml tasvir ynteminde yal
nzca maskenin grafik tasvirini deil, ayn zamanda belli
bir uygarlk tipinin ilevsel ifadesini bulduk. Maske kul
lanan tm kltrler bu yntemi kullanmamaktadr. Bu
ynteme (en azndan eksiksiz olarak), ne Gneybat
Amerikadaki Pueblo toplumlarnn ne de Yeni Ginenin
sanatnda rastlyoruz.30 Bununla birlikte, maskeler her
29 A.g.y., s. 229. - Bununla birlikte, ikiye blme yntemini ikiye ayrmakta ya
rar var: gerek anlamda ikiye blme yntemi - burada, bir yz, bazen de b
tn olarak bir birey yan yana iki adet yandan grnle tasvir edilir-; ekil
IHte grld biimiyle ikiye blme yntemi: Burada, iki bedenle birlikte
bir yz tasvir edilir. Her iki biimin ayn ilkeden ileri geldiine ilikin eli
mizde kesin bir kant yoktur; bu metnin banda zetlediimiz paragrafta,
Leonhard Adam onlarla ilgili ok mantkl bir aklama getirir. ekil l l l te
ok gzel bir rnei grlen ikiye blme yntemi, gerekte. Bat ve Dou
arkeolojisinde iyice bilinen benzer bir yntemi artrmaktadr: E.
Pottiernin yksn anlatmaya alt iki bedenli haydan (Histoire d'une
bte, Recueil E. Pottier, Bibliothque des coles dAthnes et de Rome, fasi-
kl 142). Pottier, iki bedenli hayvan, ba n taraftan ve bedeni yan taraftan
grlen bir hayvann Keldani tasvirinden elde eder. Yine n taraftan grlen
ikinci bir bedenin sonradan baa eklenmi olabilecei dnlmektedir.
Eger bu varsaym doruysa. Boas'n inceledii kpekbal tasvirinin, bam
sz bir bulu ya da Asyaya zg bir temann yaylmasna ilikin en doulu
kant olarak grlmesi gerekebilir. Bu son yorum, Bozkr sanatnda ve baz
Amerikan blgelerinin (zellikle Moundvillein) sanatnda tekrar grlen,
hi de yabana atlmayacak bir baka temayla dorulanabilir: hayvan frtna
lar (kr. Anna ROES, Tierwirbel, pek, 1936-1937). iki bedenli hayvan, ba
msz olarak, Asya ve Amerikada yandan bakml bir tasvir ynteminden
de kaynaklanm olabilir; Y akndoudaki arkeolojik kazlardan sa salim
kurtulmu olmasa da, bunun izleri henz inde, Pasifik ve Amerikann baz
blgelerinde grlmektedir.
30 Melanezya sanat, baz belirsiz ikiye blme ve biim deitirme biimleri arz
eder. rnein, Amiraut Adalarnda bulunan ve Gladys A. Reichard
(Melanesian Design: A Study of Style in Wood and Tortoise Shell Carving,
Columbia University Contributions to Anthropology, no: 18, 2. cilt, 1933,
blm II) tarafndan kopyas karlan ahap kaplarn yan sra ayn yazarn
u aklamasna baknz: Among the Tami joints are represented by an eye
motive. I n the face of the fact that tattoing is exceedingly important to the
Maori and that it is represented on the carvings, it seems to me more than
iki durumda da nemli bir rol oynar. Ayrca, maskeler
baz atalar da temsil eder ve sanat maskesini takarken
kendi atasn canlandrr. Peki, her iki durum arasnda
ne gibi bir fark vardr? yle ki: Burada ele aldmz
uygarlklarn tersine, maskeler araclyla toplumsal hi
yerariyi dorulayan bir ayrcalk, bir simgeli resim ve
saygnlk zinciri yoktur. Doastnn, her eyden nce,
bir kast ve snf dzeni kurmak gibi bir niyeti yoktur.
Maskeler dnyas, atalara ilikin bir hiyerariden daha
ok bir panteon oluturur. O nedenle sanat, tanry
yalnzca zaman zaman -bayram ve trenlerde- canland
rr. Sanat, toplumsal yaamn her annda grlen s
rekli bir yaratl sayesinde, unvanlarm, mevkiini ve hi
yerari iindeki yerini tanrdan almaz. O halde, bu r
nekler, burada kurduumuz benzerlii yalanlamaz, bi
lakis dorular. Plastik eyle grafik enin karlkl
olarak bamsz olmas, toplumsal dzenle doast
dzen arasndaki olduka esnek oyuna tekabl etmek
tedir, nasl ki yandan bakml tasvir sanatnn kendi
rolne, toplumsal mevkiinin ise efsanelere, inanca ve
soyaalarma olan balln ifade ediyorsa. Bu ballk
o kadar skdr ki bireyi kiiliinden ayrmak iin onu
paralarna blmek gerekir.
Eskil in toplumu hakknda hi bir ey bilmiyor ol
sak bile, srf sanatn dikkatle inceleyerek, maskelerin
tad kantlara ve soylara duyulan byk saygya da
yanarak oradaki itibar atmasn, toplumsal mevki re
kabetini, toplumsal ve ekonomik ayrcalklarla ilgili ya
r kolayca tahmin edebiliriz. Ancak bereket versin ki,
possible thet the spiral often used on the human figures may emphasize the
joints. (A.g.y, cilt II, s. 151)
bu konuda yeterli bilgiye sahibiz. Tun yontu sanatnn
psikolojik arka plann inceleyen Perceval Yetts yle
yazar: The impulse seems almost invariably to have
been self-glorification, even when show is made of sol
acing ancestors or of enhancing the family prestige;31
baka yerde ise u saptamada bulunur: There is the fa
miliar history of certain thing being treasured as em
blems of sovereignty down to the end of the feudal pe
riod in the third century B. C.32An-Yang mezarlarnda,
ayn atalar soyunun art arda gelen yelerinin ansna
yaplm birok tun yontu bulundu.33Creele gre, top
rak altndan karlan rnekler arasndaki kalite farkl
lklar yle aklanabilir: The exquisite and the crude
were produced side by side at Anyang, for people of
various economic status of prestige.34 O halde, kyas-
lamali etnolojik inceleme, inbilimcilerin vard so
nularn yan sra Karlgrenin kuramlarn da dorular.
Leroi-Gourhan33ve dierlerinin tersine Karlgren, tema
larn istatistiksel ve kronolojik aratrmasna dayanarak,
temsili maskenin, dekoratif elerine ayrlmazdan nce
31 W. Perceval YETTS, The Cull Chinese Bronzes, Londra, 1939, s. 75.
Alntnn Trkesi yledir: Gsteri, atalar avutmak ya da ailenin saygnl
n artrmak iin yaplm olsa bile, buradaki asl nedenin hemen hemen her
zaman kendini yceltmek olduu sanlmaktadr. (.n.).
32 W. Perceval YETTS, The George Eumorfopouius Collection Catalogue. 3
cilt, Londra, 1929,1, s. 43. Alntnn Trkesi yledir: M 3. yzylda fe
odal dnemin sonuna doru egemenlik simgesi olarak grlen bir evin hi
kyesini de biliyoruz. (.n.).
33 W. Perceval YETTS, An-Yang: A Retrospect. China Society Occasional
papers, new series, no: 2, Londra, 1942.
34 CREEL, Monumenta Srica, a.g.y., s. 46.
Alntnn Trkesi yledir: Deiik ekonomik statye sahip saygn insanla
r tasvir eden kibar ve kaba buluntular bir arada bulunuyordu. (.n.).
33 A. LEROI-GOURHAN, lArt animalier dans les bronzes chinois, Revue des
arts asiatiques, Paris, 1935.
var olduunu ve soyut temalarn rastlantsal dzeninde
baz benzerlikler kefeden sanatnn bir oyunundan ke
sinlikle kaynaklanmadn ileri srer.36Bir baka al
masnda Karlgren, arkaik yaptlardaki hayvan dekorla
rnn ge dnem tun yontularnda nasl gzalc giriik
sslemelere dntn gsterdi ve feodal toplumun
yklmasn biemsel geliim olaylaryla ilikilendirdi.37
Henz ok etkileyici ku ve alev motiflerinin grld
Guaicuru sanatnn giriik sslemelerinde benzer
bir dnmn izlerini bulmaya altk. O halde, barok
sanatyla onun yapmack biemi, kmekte olan ya da
miad dolan toplumsal bir dzenin biimsel ve zentili
bir kalnts olabilir; bunlar, estetik planda, bu dzenin
can ekien yanklardr.
Bu almann sonular, henz bilinmeyen baz ta
rihsel balantlarn (her zaman mmkn olan) kefi ko
nusunda kesinlikle n yargl deildir.38 Hiyerariye ve
saygnla dayal olan bu toplumlarm dnyann deiik
noktalarnda birbirinden bamsz olarak ortaya kp
kmad ya da ilerinden bazlarnn baka yerlerde or
tak bir kkeninin olup olmad sorunu burada da kar
mza kar. Creel39sayesinde, arkaik in sanatyla ku
36 KARLGREN. Arew Studies..., a.g.y.s. 76-78.
3' Bernhard KARLGREN. Huai and Han, The Museum o f Far Eastern
Antiquities. Blten no: 13. Stockholm, 1941.
38 Pasifiktesi lkelerle eski ilikiler sorunu, gerekte, Formozann gneydou
sundaki bir tara mzesinde yerli kkenli olduu dnlen bir ahap kabart
mann artc kefiyle birlikte tekrar gndeme gelir. Bu alak kabartmada,
kii ayakta tasvir edilmitir. Her iki utaki kiiler, en an Maori stiliyle ya
plmtr; ortadaki kii ise. Maori sanat ile kuzeybat Amerika kylan sanat
arasnda bir nevi gei oluturmaktadr. Kr. LING-SHUN-SHENG, Human
Figures with Protruding Tongue, vb., Bulletin o f the Institute o f Ethnology,
Academia Sinica, no: 2, Eyll 1956, Nankang, Taipei, Tayvan.
39 Monumenta Serica, cilt I, s. 65*66.
zeybat kylar -ve belki de dier Amerikan blgeleri-
sanat arasndaki benzerlikler, her zaman aklmzda ka
lacak kadar belirgindir. Bir yaylma olduunu ileri sr
mekte hakl olsak da, bu yaylma, her biri kendi payna
bir yerden bir yere giden, bir kltrden ayrlp baka bir
kltre geen bamsz nitelik ve ayrntlarla ilgili de
ildir; stilin, estetik kurallarn, toplumsal rgtlenme ve
tinsel yaamn yapsal olarak birbiriyle ilintili olduu
organik btnlerle ilgilidir. Arkaik in sanatyla kuzey
bat kylar sanat arasndaki olduka dikkate deer
benzerlii anmsatan Creel yle yazar: The many
isolated eyes used by the Northwest Coast designers
recall most forcibly their similar use in Shang art and
cause me to wonder if there was some magical reason
for this which was possessed by both peoples.40Belki
de yledir: Ancak, optik yanlsamalar gibi bysel ba
lantlar da yalnzca insanlarn bilincinde vardr ve bu
nun nedenlerini bize retmesini bilimsel aratrmadan
bekliyoruz.
40 A.g.y., s. 65.
Alntnn Trkesi yledir: Kuzeybat sahili tasarmclar tarafndan kulla
nlan birbirinden olduka ayrlm gzler, Shang sanatndaki benzer bir kul
lanm ister istemez antrmakta ve bunun her iki halkta bulunmasnn ar
dnda gizli bir neden olup olmad konusunda bende bir merak uyandr
maktadr. (.n.).
ii Balk Dolu Ylan1
Tobalarla Pilaglarn2szl gelenekleri konusunda ye
ni yaymlad bir kitabnda, Alfred Mtraux, ada
Chacoda henz grlebilen nemli mitolojik temalarla
And blgelerindeki temalar -ki bunlar, eski yazarlarca
dorulanmtr- arasnda baz benzerlikler kurar. O hal
de, Tobalar, Vilelalar ve Matacolar, daha nce Avila
mn Huarochiride derledii uzun gece efsanesini bili-
yorlardr; ayrca Chiriguanolar, eyalarn kendi sahiple
rine kar balatt ayaklanmann yksn anlatrlar;
bu ykye Popol-Vuhta ve Montesinoslarda da rastla
nr. Burada gzlemlerini aktardmz yazar, bu son y
knn bir Chimu vazosu zerinde de tasvir edildiini
belirtir.
Mtrauxnun derledii bir baka efsane, Christophe
Colomb ncesi dneme ait en azndan iki rneini bil-
1 Bu balk altnda yaymlanmtr: Actes du XXVIe Congrs des Amrican-
istes, Paris, 1947 (Socit des Amricanistes), s. 633-636.
2 A. MTRAUX, Myths o f the Toba and Piag ndians of the Gran Chaco,
Memoirs of the American Folklore Society, cilt 40, Philadelphia, 1946.
diimiz ve belli bal mzelerdeki Peru koleksiyonlar
nn dikkatli incelenmesiyle kukusuz baka rnekleri de
bulunabilecek zgn bir motifi ok arpc bir ekilde
ortaya koyar. Bu, masa kadar byk olan ylan Likin
efsanesidir; ylan grnce ilkin korkuya kaplan yar
dmsever bir yerli daha sonra onu tayp rmaa kadar
gtrr, ylan da ardna bakmadan hemen oradan uzak
lar. Aralarnda yle bir konuma geer: Beni tamak
istemiyor musun? diye sorar ylan - Seni nasl taya
ym? ok arsn! - Hayr, ar deilim. - Ama ok b
yksn! diye yant verir adam. - Evet, byk olmasna
bym, ama hafifim. - Ama balk dolusun. (Gerekte,
Lik balk doludur. Balklar, ylann kuyruunun altn
dadr ve yan hareket ettiinde onlar da hareket eder).
Ylan szlerine yle devam eder: Eer beni tarsan,
iimde tadm tm balklar sana vereceim. Daha
sonra, yerli macerasn anlatrken, aknlk verici hay
van tasvir eder: Ylann kuyruu balkla doludur.3
Metraux, bu ykyle ilgili yapt esiz yorumunda
u szleri ekler: Efsanevi ylanla ilgili birok bilgi edin
dim. Lik, doast bir hayvandr; kuyruunun iinde
balk tayan kocaman bir ylandr bu. Kn, sular, gl
lerin ve su birikintilerinin oundan ekildiinde, kurak
toprakta tnemi halde bulunan ylan yalnzca ok
ansl kimseler grebilir. Lik, su dolu bir gle kendisini
gtrmeleri iin onlara yalvarr. Ylann grnnden
korkmayanlar, genelde onun tanmayacak kadar ar
olduunu ileri srse de, ylan her seferinde bys sa
yesinde hafifleir. Tekrar derin sularda yzmeye bala
dnda ylan, kendisine yardm edenlere istedikleri za
man, istedikleri kadar balk vereceini vaat eder, ancak
balklar nereden aldklarn kimseye sylememeleri ko
uluyla...4
Bir Nazca vazosu dekoru.
Burada tasvir edilen iki vazoyla ilgili olarak bu efsa
neye deinmek olduka ekicidir. Birincisi, dip taraf
yuvarlak olan bir Nazca vazosudur; aa yukar silindi-
rik olan gvdesi, dokuz santimetre apndaki azna ka
dar git gide daralr; toplam ykseklii ise, on yedi san
timetredir. Dekoru, beyaz bir fon zerine kullanlan be
renkten olumaktadr: siyah, koyu mor, koyu toprak
rengi, ak toprak rengi ve gri bej. Ba dokunalarla ve
enesi korkun dilerle kapl olan, gvdesi arkaya doru
ilkin dz sonra eri bir kuyruk uzantsyla devam eden
ve arka ucu daha kk ikinci bir bala biten insan gv
deli efsanevi bir hayvan tasvir edilmektedir burada.
Onun kvrml kuyruu dikenlerle kapldr ve dikenler
arasnda balklar dolamaktadr; bir kesit halinde tasvir
edilen ylann gvdesi de balkla doludur. Canavar, di
lerinin arasndaki kiiyi yemekle megulken, el ve kol
biimindeki kntl bir organ, kurbann karnn bir
mzrakla demeye hazrlanmaktadr. ki kk balk, bu
cinayeti seyretmekte ve grne gre lenden yarar
lanmaya almaktadr. Bu dekor, adeta Metrauxnun
bilgi vericilerden derledii bir yky tasvir etmektedir:
Likin ara sra insanlar yuttuu da oluyordu. Bu insan
lar hayvann karnna indiklerinde, ellerindeki bakla -
eer varsa tabii- hayvann midesini yarp iinden kabi
lir ve bu arada hayvann kuyruundaki btn balklar
ele geirebilirler.5Bununla birlikte, eski belgede ylan
silah bakmndan daha avantajlym gibi grnmekte
dir.
Resmini Bsslerden aldmz ikinci vazo (bkz. say
fa 387) ise, Pacasmayodan gelmektedir. Burada da, ayn
canavar tasvir edilmitir: Yar ylan yar insan biimin
dedir ve dardan ieriye doru eilmi olan gvdesi yi
ne balkla doludur. Belli bir bieme gre yaplan dalga
larla sslenmi bir kenar eridi, hayvann bir rmakta
olduu izlenimini uyandrmaktadr; rman yzeyinde
ise, kaykla gezinti yapan bir adam grlmektedir. Ar
keolojik belge, burada da, ada ykye alacak l
de sadk kalan bir yorum getirmektedir: KidosKun
amcas Liki gerekten bir defa grdn syledi bana.
Bir gn kaykla balk avlarken, anszn byk bir grl
t duymu ve bunun Likten geldiini bildii iin kor
kudan hemen ala krek kyya km.6
Birbirinden birka yzyl arayla baz uzak blgeler
de korunmu olan bu yazl belgeler, daha iyileri bu
lunmad srece, burada verilen belgeler ile ada yer-
lilerce yaplan efsane tasvirleri arasnda bir kyaslama
yaplmasn gerektirir. Bu, pek olas gibi grnmemek
tedir, nk Metraux, Tonal bir sanatnn kendisine
gvdesi balk dolu bir Lik resmi yaptn belirtmekte
dir.
Bir Pacasmayo vazosu
(BASSLERe gre).
Ancak, zellikle st ve alt kltrlerin uzun bir d
nem boyunca birbiriyle dzenli ya da kesik ilikiler sr
drd Gney Amerikann baz blgelerinde, baz or
tak sorunlar aa kavuturmak iin etnografyayla ar
keolojinin yardmlat kesin gibi grnmektedir. Gv
desi balk dolu ylan, yzlerce temadan biridir yalnzca;
Peru seramiinde, kuzeyde ve gneyde, neredeyse snr
sz sayda rnee rastlanmaktadr. Henz zlemeyen
bu kadar motife ilikin yorumun kilit noktasnn her
zaman yaayan ve elimizin altnda bulunan efsane ve
yklerde olduu konusunda nasl kuku duyabiliriz?
imdiki zamandan gemi zamana gei yapmamz sa
layan bu yntemleri ihmal edersek, hata etmi oluruz.
Yaz olmamas nedeniyle plastik belge kendi kendini
aabilecek durumda olmadnda, canavarlarla tanrlar
dan geilemeyen bir labirentte bize yol gsterecek olan,
yalnzca bu yntemlerdir. Bir takm uzak blgeler, dei
ik tarih dnemleri ve eitsiz olarak gelien kltrler
arasnda iliki kuran bu yntemler, u ya da bu zel ola
yn tarihsel gemiini aratran bir Amerikanbilimcinin
her zaman karlaabilecei -ne yazk ki- bu engin ba-
datrmaclk (senkretizm) durumunu dorulayp belki
de bir gn akla kavuturacaktr.7
7 Revista del Museo nacional adl dergide 1932de yaymlanan La Deidad
primitiva de los Nasca balkl bir metinde (cilt 11, no: 2), Yacovleff, bu so
runa daha nce deinmi ve tasvir edilen hayvann drt il dokuz metre
uzunluunda Gladyatr Orca adl korkun bir deniz avcs olduu varsay
mn ileri srmtr. Eger bu varsaym doruysa, Metrauxca derlenen efsa
nede, denizle ilgili bir temann denizci olmayan topluluklardaki bir yans
masn grmek gerekir. Her halkrda, ada belgeyle arkeolojik belgeler
arasndaki iliki hep arpc kalacaktr (zellikle, Y acovleffin metninin 132.
sayfasndaki ekil 9a baknz.)
Bununla birlikte, unutmamak gerekir ki ayn efsane, Sen Arsn - Hayr,
hafifim! eklindeki leitmotitAe birlikte, Kuzey Amerikada, zellikle de
Siouxlarda grlr, ancak bu avclara gre su canavar Balklarn Anas de
il, Bizonlarn Anasdr. ok ilgintir ki, Balklarn Anas lroquois'larda tek
rar karmza kar, ancak ek bir ayrntyla: Sam balk doludur; bu, ister
istemez, insanlarn balk dolu bir balk (ya da bir sa) giydii Bonampak
Maya fresklerinin yan sra, balklarnn saysn artrmak iin kahramann
salarn rmakta ykad baz efsaneleri -zellikle Birleik Devletlerin g
neydousundaki- artrmaktadr.
YNTEM VE ETM
SORUNLARI
Etnolojide Yap Kavram1
Bu konuyla ilgili olarak girieceimiz aratrmalar
tarihsel bir gereklik olarak grmememiz gerekir;
fizikilerin her gn dnyann oluumuyla ilgili ola
rak yapt gibi, nesnelerin gerek kkenlerinden
daha ok yaplarn aa karmay amalayan fa
razi ve pheli yarglar olarak grmemiz gerekir
onlar.
J .-J . ROUSSEAU,
nsanlar Arasndaki Eitsizliin
Temeli ve Kkenleri.
Toplumsal yap kavram, bu yaz erevesinde ele ala
mayacamz kadar geni kapsaml ve mulak baz so
runlar artrmaktadr. Sempozyumun programndan
anlalaca zere, bu, zmni olarak kabul edilmektedir:
Konumuza benzer birok konu baka katlmclara tah
sis edilmitir. yleyse, biem, kltrn evrensel katego
rileri ve yapsal dilbilim konularyla ilgili birok ara-
1 Orijinal ngilizce teblie gre evrilip uyarlanmtr: Social Structure,
Wenner-Gren Foundation International Symposium on Anthropology, New
York, 1952; bu, daha sonra baka bir yaynevi tarafndan yaymlanmtr: A.
L. KROEBER ed., Anthropology To-Day, University of Chicago Press, 1953,
s. 524-553.
trma konumuzla yakndan ilgilidir ve bu aratrmay
okuyan kiinin de onlara bavurmas gerekir.
Ayrca, toplumsal yapdan sz edildiinde, zellikle
toplumsal olaylarn yzeysel grnmlerine nem veri
lir; o halde, tasvir alan bir tarafa braklp, srf etnoloji
ye zg olmayan bir takm kavram ve kategoriler ele
alnr; ancak etnoloji, sorunlarmz bizzat incelemek is
tediimiz ekilde kendi sorunlarn uzun zamandr ince
leyen baka bilim dallan gibi, onlardan yine de yarar
lanmak istemektedir. Kukusuz, bu sorunlar ierik ba
kmndan farkllk gsterebilir, ancak hakl ya da haksz
olarak kanmz udur ki, ayn biimleme trnn esas
alnmas kouluyla bizim sorunlarla bu sorunlar arasn
da benzerlik kurulabilir. Yapsal aratrmalarn yarar
tam olarak udur: Bu bakmdan bizden daha ileride olan
baz bilimlerin bize yntem ve zm modelleri sunabi
lecei umudunu alamak.
Peki, toplumsal yap denince ne anlamal? Bu yapy
la ilgili olan ve bizzat antropolojinin konusuyla karan
btn aratrmalar, szcn tam anlamyla toplumsal
ilikiler konusundaki btn tasvir, zmleme ve ku
ramlardan hangi noktada ayrlr? Yazarlar, bu kavramn
kapsam konusunda pek hemfikir deiller; hatta onu
benimsetip yaymaya alanlardan bazlar, bugn bun
dan pimanm gibi grnmektedir. rnein Kroeber,
A nlhropolg/nin ikinci basksnda yle der:
Yap kavram, muhtemelen gzde bir ayrcalktan
baka bir ey deildir: Anlam iyice belirgin olan bir te
rim, birdenbire, yaklak on yl boyunca artc bir e
kicilik kazanr -aerodinamik szc de byledir-;
kulaa ho geldii iin, onu rastgele kullanmaya bala
rz. Kukusuz, zgn bir kiilik, yaps asndan incele
nebilir. Ancak ayn ey, fizyolojik bir dzen, bir orga
nizma, herhangi bir toplum ya da kltr, bir kristal ya
da bir makina iin de geerlidir. Herhangi bir ey -
tamamyla biimsiz olmamas kouluyla-, belli bir yap
ya sahiptir. yle grnyor ki yap terimi, onu kul
landmzda, ho bir nkte dnda kafamzdaki dn
ceye kesinlikle hi bir ey katmamaktadr (Kroeber,
1948, s. 325).2
Bu metin, u szmona temel kiiliin yapsyla
dorudan ilgilidir; ancak, antropolojide yap kavramn
bile tartma konusu yapan daha kkl bir eletiri ierir.
Tanm yalnzca baz belirsizlikler olduu zaman ge
rekli deildir. Burada yapsalc bir bak as kullanmak
gerekirse -srf sorun var olsun diye-, yap kavram, ge
nelde kullanld biimiyle terimin tm anlamlarna
zg eleri karlatrma ve soyutlamaya dayal tm-
dengelimli bir tanma bal deildir. Ya toplumsal yap
teriminin belli bir anlam yoktur ya da bizzat bu anla
mn oktan bir yaps vardr. Toplumsal ilikiler konu
sundaki tm kitap ve makalelerin can skc bir dkm
iinde boulmak istemiyorsak, ilkin kavramn bu yap
sn kavramamz gerekir: Belgelerin listesini yapmak bi
le, bu blmn snrlarm aabilir, ikinci bir aama, bi
zim geici tanmmz ile baka yazarlarn ak ya da ka
pal olarak kabul ettii sanlan tanmlar arasnda bir k
yaslama yapma olana salar. Bu aratrmaya, akraba
Ayn yazarn u szleriyle de karlatrnz: ...toplumsal yap terimi, ierik
ya da anlam bakmndan hibir ey katmakszn 'toplumsal rgtlenme te
riminin yerini alacak gibi grnyor' (1943, s. 105).
Kaynaklara sk sk gnderme yaplan bu blm boyunca, okuyucunun, bu
cildin sonundaki genel kaynakada yazarn adna ve yaym tarihine bakarak
kolaylkla bulabilecei sz konusu yaptlarn tam adlarn dipnotta belirtme
gereini duymadk.
lkla ilgili blmde girieceiz, nk yap kavramnn
ortaya kt balca balam budur. Gerekte, etnolog
lar, akrabalk sorunlarn incelerken yap dndaki ko
nularla neredeyse hi ilgilenmemilerdir.
I. TANIM VE YNTEM SORUNLARI
Temel kural udur: Toplumsal yap kavram grgl ger
eklikle deil, bu gereklie gre yaplan modellerle il
gilidir. Birbiriyle sk sk kartrdmz iki yakn kavram
-toplumsal yap ile toplumsal ilikilen kastediyorum-,
arasndaki fark ite buradan ileri gelmektedir. Toplum
sal ilikiler; bizzat toplumsal yapy belirgin klan mo
dellerin yapsnda kullanlan bir hammaddedir. Top
lumsal yap, hibir durumda, belli bir toplumda gz-
lemlenebilen toplumsal ilikilerin btnne indirgene
mez. Yapyla ilgili aratrmalar, toplumsal olgular iin
zel bir alan artn komaz; daha ok, eitli etnolojik
sorunlara uygulanabilen bir yntem benimser ve deiik
alanlarda kullanlmakta olan yapsal zmleme biim
leriyle yakn bir iliki iindedir.
O halde, nemli olan, yapsal zmlemelerin zel
konusunu oluturan bu modellerin neyden ibaret oldu
unu anlamaya almaktr. Sorun, etnolojiyle deil de
bilgikuramla (epistemoloji) ilgilidir, nk yaplacak
tanmlar almalarmzn hammaddesinden hibir ey
almamaktadr. Gerekte, yap adn hak etmeleri iin
modellerin drt koula tamamyla uymas gerektiini
dnyoruz.
lkin, yap bir sistem nitelii arz eder; birinin de
imesinin dier hepsinin deimesine yol aaca e
lerden oluur.
ikinci olarak, her model, bir deiimler grubuna
baldr ve her deiim ayn snftan bir modele tekabl
eder, yle ki bu deiimlerin btn bir modeller grubu
oluturur.
nc olarak, stte belirtilen zellikler, elerden
birinin deimesi durumunda modelin nasl tepki vere
ceini nceden kestirmeye olanak salar.
En son olarak, modelin, btn gzlemlenen olgular
aklayabilecek ekilde oluturulmas gerekir.3
a) Gzlem ve Deney
Bu iki dzey arasnda srekli ayrm yapmak gerekir. Ol
gularn gzlemlenmesini ve model oluturmak amacyla
bu olgulardan yararlanarak yntemlerin hazrlanmasn,
bizzat modeller araclyla yaplan deneyle hi kar
trmamak gerekir. Modeller zerinde deney yapma
derken, belli bir modelin deiikliklere nasl bir tepki
verdiini anlamay ya da ayn veya deiik trdeki baz
modelleri kendi aralarnda kyaslamay salayan yn
temlerin tmn kastediyorum. Baz yanl anlamalar
gidermek iin bu ayrm zorunludur. Her zaman somut
ve bireyselletirilmi etnografik gzlem ile ou kez so
yut ve biimsel bir nitelik atfedilen yapsal aratrmalar
3 Kr. von NEUMAN: Baz modeller (oyunlar gibi), ak, eksiksiz ve fazla
karmak olmayan bir tanm gerektiren baz kuramsal yaplardan oluur:
Geree, yaplmakta olan aratrmalar im nemli olan btn bakmlardan
uymas gerekir. zetleyecek olursak: Matematiksel bir ilevin mmkn ola
bilmesi iin, tanmn ak ve eksiksiz olmas gerekir. Y apnn gereksiz yere
karmak olmamas gerekir, yoksa matematiksel ilem, biimleme aamas
nn ok tesine gider ve tam saysal sonular verir. Ancak bu benzerlik, ge
nellikle, pro tempore olarak ok nemli olduu dnlen birka grnm
le snrlandrlabilir; aksi halde, stte sralanan koullar aykr olurdu.
(NEUMANN ve MORGENSTERN, 1944).
arasnda bir eliki yok mudur? Bu kartlamal nitelik
lerin iki farkl dzeye ait olduunu ya da, daha dorusu,
aratrmann iki aamasna tekabl ettiini anladmz
da, bu eliki ortadan kalkar. Gzlem dzeyine ilikin
temel kural -hatta tek kural da diyebiliriz- udur: Ku
ramsal nyarglara yaplarn ve nemini bozmalarna
izin vermeksizin, btn olgular doru bir ekilde gz
lemleyip tasvir etmek zorunludur. Bu kural, sonu ola
rak, bir baka kural ierir: Olgularn, hem kendi iinde
(var olmalarn salayan somut sreler nedir?) hem de
btnle ilikili olarak (yani, bir noktada gzlemlenen
bir deiiklik, onun ortaya kt tm koullara mal
edilecektir) incelenmesi gerekir.
K. Goldstein (1951, s. 18-25), bu kural ve gereke
leri psiko-fizyolojik aratrmalar erevesinde ok ak
bir biimde dile getirmitir. Bunlar, baka yapsal analiz
biimlerine de uygulanabilir; kendi bak amza gre,
etnografik tasvire zg somut ayrnt kaygs ile bu tas
vire gre oluturulan modelde olmasn istediimiz ge
erlik ve genellik arasnda bir eliki deil de sk bir
ba olduunu anlamamz salarlar. Gerekte, bir olay
grubunu tasvir etmek iin deiik ancak uygun birok
model tasarlayabiliriz. Bununla birlikte, en iyi model,
her zaman gerek model olacaktr; en basit olmasna
karn, yalnzca incelenen olgular kullanma ve btn
olgular hesaba katma koulunu salayan ite bu mo
deldir. O halde, ilk grevimiz bu olgularn neler oldu
unu aratrmaktr.
b) Bilin ve Bilind
Modeller, iledikleri dzeye gre bilinli ya da bilind
olabilir. Boas -ki bu ayrm ona borluyuz-, bir olaylar
grubunun yapsal analiz iin daha elverili olduunu
gsterdi. Boasn yapsalc dncenin ustalarndan biri
olarak anlmas bizi artacaktr belki de; kimileri, ona
daha farkl bir rol bimektedir. Bir baka almamda,4
Boasm baarszlnn bir anlayszlk ya da husumetle
aklanamayacan gstermeye altm. Boas, yapsalc
ln tarihinde daha ok bir haberci olmutur. Ancak,
yapsal aratrmalara ok kat bir takm koullar dayatt
n ileri srmtr. Bu koullarn bazlar onun ardlla
r tarafndan benimsense de, bazlarnn yerine getiril
mesi o kadar zordu ki hangi alanda olursa olsun bilim
sel gelimeye ket vurabilirdi.
Herhangi bir model bilinli ya da bilind olabilir;
bu koul, onun yapsn etkilemez. Yalnzca unu sy
lemek mmkn: Yzeysel olarak bilindma saplanm
olan bir yap, ortak bilinte onu bir ekran gibi maskele
yen bir modelin varln daha olas klar. Gerekte, bi
linli modeller -ki bunlara genellikle norm ad verilir-
en zayf modeller arasnda yer alr; ilevleri, inanlarla
gelenek ve grenekleri srdrmektir, yoksa bunlarn
gizli nedenlerini aklamak deil. O halde, yapsal ana
liz, dilbilimcinin ok iyi bildii elikili bir durumla
karlar: Grnrdeki yap ne kadar ak olursa, gz
lemciyle konusu arasna giren bilinli ve bozulmu mo
deller nedeniyle derindeki yapy kavramak o kadar zor
olur.
Etnolog, her an karlaabilecei iki durum arasnda
her zaman bir ayrm yapmak zorundadr. nceledii top
lum tarafndan sistem nitelii alglanamayan bir takm
olaylara tekabl eden bir model oluturmak durumunda
4 Histoire et ethnologie, bu cildin 1. blm.
397
olabilir. Boasn, etnoloji aratrmalar iin en uygun
alan oluturduunu belirttii en basit durum budur.
Bununla birlikte, etnolog, baka durumlarda yalnzca
ham malzemelerle deil, incelenen kltrn daha nce
yorum biiminde oluturduu bir takm modellerle de
kar karyadr. Bu tr sorunlarn hi eksiksiz olmad
n daha nce belirtmitim, ancak her zaman geerli
deildir bu. lkel denilen birok kltr, profesyonel et
nologlardan daha stn modeller (rnein, evlilik ku
rallaryla ilgili) gelitirmitir.3O halde, bu ev yapm
modellere uymak iin iki nedenimiz vardr. lkin, bu
modeller iyi olabilir ya da en azndan yap iin bir giri
yolu oluturabilir; her kltrn kendi kuramclar var
dr ve her kuramcnn yapt, etnologlarn baz meslek
talara gsterdii ilgi kadar bir ilgi hak etmektedir. kin
ci olarak, modeller yanl ya da yanl olsalar bile, iinde
barndrdklar eilim ve hata tr incelenen olgularla
ayrlmaz bir btn oluturur ve belki de en anlaml mo
deller arasnda yer alrlar. Ancak etnolog, yerli kltr
nn rn olan bu modellere btn dikkatini ynelttii
zaman, baz kltrel normlarn kendiliinden birer yap
olmadn unutmaya ok istekli olmayacaktr. Bunlar,
daha ok, bizzat etnologun getirdii belgelere benzeyen
baz ham belgeleri ve kuramsal katklar kefetmeye ya
rayan destekleyici belgelerdir.
Durkheim ve Mauss, yerlilerin bilinli tasvirlerinin,
gzlemcinin ait olduu toplumdan kaynaklanan kuram
lardan -yine bilinli tasvirler olarak- her zaman daha
fazla ilgiye deer olduunu ok iyi anladlar. Sz konu
su tasvirler yetersiz de olsa, yerli dncesinin kategori-
5 Daha fazla rnek ve karlatrmal bir tartma iin. bkz. LEVIS-STRAUSS
(1949 b, s. 558 ve sonras).
lerine (bilind) en iyi gei yolunu salarlar -onlara
yapsal olarak bal kaldklar lde. Bu giriimin ne
mini ve yeniliki niteliini kmsemeden kabul etme
liyiz ki, Durkheim ve Mauss onu tam istediimiz gibi
srdrememitir. Zira yerlilerin bilinli tasvirleri -belirt
tiimiz nedenden tr ne kadar ilgin olursa olsun-,
objektif olarak bilind gereklikten dierleriyle ayn
uzaklkta olabilir.6
c) Yap ve lme
Kimi zaman yap kavramnn etnolojiye lme kavram
n sokmaya olanak salad sylenir. Bu dnce, etno
loji konusunda yeni yaymlanan bir takm yaptlarda
matematiksel formllerin kullanlmasndan kaynaklan
m olabilir. Kukusuz, birok durumda baz deimez
lere baz saysal deerler vermeyi baardmz doru
dur. Kroeberin kadn modasnn geliimi konusunda
yapt ve yapsalc aratrmalar tarihine damgasn vu
ran aratrmalarnn (Richardson ve Kroeber, 1940) yan
sra daha ileride szn edeceimiz baka aratrmalar
iin de ayn durum sz konusudur.
Bununla birlikte, lme kavram ile yap kavram
arasnda hibir zorunlu bant yoktur. Yapsal aratr
malar, modern matematikteki baz gelimelerin dolayl
bir sonucu olarak sosyal bilimlerde ortaya kmtr; bu
gelimeler, nitel (kalitatif) bak asna gittike artan
bir nem kazandrm ve bylece geleneksel matemati
in nicel (kantitatif) bak asndan uzaklamtr. Ma
tematiksel mantk, kmeler teorisi, gruplar teorisi ve
topoloji gibi deiik alanlarda, metrik zm iermeyen
6 Bu konuyla ilgili olarak, bu cildin VII. ve VIII. blmlerini karlatrnz.
baz problemlerin ayn ekilde kat bir ileme tabi tutu
labileceini fark ettik. Sosyal bilimler asndan en fazla
nem tayan yaptlarn adlarn hatrlatacak olursak: J .
von Neumann ve O. Morgenstern, Theory of Games and
Economic Behavior (1944); N. Wiener, Cybernetics, vb.
(1948); C. Shannon ve W. Weaver, The Mathematical
Theory of Communication (1950).
d) Mekanik Modeller ve istatistiksel Modeller
Son ayrm, modelin dzeyi ile olaylarn dzeyi arasn
daki kyaslamayla ilgilidir. Temel eleri olaylar dze
yinde olan bir modele mekanik model, eleri farkl
bir dzeyde olan modele ise istatistiksel model adm
vereceiz. rnek olarak evlilik yasalarn ele alalm. l
kel toplumlarda bu yasalar, bireylerin akrabalk snfla
rna ya da klanlara ayrld modeller biiminde gsteri
lebilir; bu tr modeller mekanik modellerdir. Kendi top-
lumumuzda, bu tr modellere bavurmak mmkn de
ildir, zira deiik evlilik tipleri daha genel etmenlere
baldr: olas elerin bal olduu birincil ve ikincil grup
larn boyu; toplumsal akkanlk, bilgi miktar, vb. O hal
de, evlilik sistemimizin deimezlerini belirleyebilmek
iin (ki henz byle bir giriim yaplmamtr), bir takm
ara ve eikler saptamamz zorunludur; bunun iin, uy
gun modelin istatistiksel nitelikte olmas gerekir.
Kukusuz, her iki biim arasnda baz ara biimler de
bulunur. rnein baz toplumlar (kendi toplumumuz
dahil), yasaklanan iliki dzeylerini tanmlamak iin me
kanik bir model kullanrken, olas evlilik sz konusu ol
duunda, istatistiksel bir modele bavurur. Kald ki ayn
olaylar, kendi aralarnda ya da baka olaylarla smfland-
rlna bal olarak iki tr modele bal olabilir. apraz
kuzenler arasndaki evlilii onaylayan bir sistemi tatmin
edici bir ekilde aklayabilmek iin, hem mekanik hem
de istatistiksel bir modele gereksinim vardr.
Eer yaplar, kendilerini oluturan elerden ba
msz olarak, biimsel nitelikleri kyaslanabilen model
ler araclyla dile getirilmezse, yapsal aratrmalar pek
yarar salamaz. Y apsalcnn grevi, kendi bak asna
gre stratejik bir deeri olan, baka bir deyile, model
lerle -trleri ne olursa olsun- ifade edilebilen gereklik
dzeylerini belirlemek ve birbirinden ayrmaktr.
Kimi zaman, ayn verileri, stratejik deeri olan dei
ik bak alaryla da -her birine tekabl eden model is
ter mekanik ister istatistiksel nitelikte olsun- e zamanl
olarak gz nnde bulundurabiliriz. Matematik bilimle
ri gibi doa bilimleri de bu tr durumlarla karlamak
tadr; sz gelimi, eer incelenen fiziksel cisimler ok sa
yda deilse, hareket halindeki cisim kuram mekaniin
alanna girer. Ancak, bu say belli bir byklk basama
n aacak ekilde artacak olursa, o zaman termodina
mie bavurmak gerekir; baka bir deyile, nceki me
kanik modeli istatistiksel bir modelle deitirmek gere
kir, stelik her iki durumda olaylarn nitelii ayn olma
sna karn.
Bu tr durumlar beeri ve sosyal bilimlerde de sk
sk grlr. rnek olarak intihar olayn ele alalm: Onu
iki deiik bak asna gre inceleyebiliriz. Bireysel va
kalarn analizi sayesinde, intiharn mekanik modelleri
adn verebileceimiz eyi u elere gre oluturabili
riz: madurun kiilik tipi ve bireysel hikyesi, yesi ol
duu birincil ve ikincil gruplarn zellikleri, vb. Ancak,
bir ya da birka toplumda ya da deiik trde baz bi
rincil ve ikincil gruplarda belli bir dnemde grlen in
tihar olaylarnn sklna dayal baz istatistiksel model
ler de oluturabiliriz. Bylelikle, tercih ettiimiz bak
as ne olursa olsun, intihara ilikin yapsal analizin an
laml olduu, baka bir deyile, deiik durumlarda k
yaslanabilir modellerin oluturulmasna izin verdii baz
dzeyler belirleyebiliriz: birok intihar biimi, deiik
toplumlar, deiik toplumsal olay trleri. O halde, bi
limsel gelime, yalnzca her dzey iin ayrdedici de
imezlerin ortaya karlmasndan deil, henz ortaya
karlmam olan baz dzeylerin belirlenmesinden de
kaynaklanr. Bu gelimeler, yeni bir aratrma alanna
uygun modelleri dzenleme olanan kefeden psikana
lizin ortaya kmasyla birlikte grlr: madurun bir
btn olarak ruhsal yaam.
Bu dnceler, yapsal aratrmalarn belirgin niteli
i olan ikicilii (iimizden buna eliki demek geli
yor) daha iyi anlamamza yardmc olacaktr. lkin, baz
anlaml dzeyleri belirlemeyi dnyoruz; bunun iin
de, olaylar deiik blmlere ayrmamz gerekir. Bu
bak asna gre, her yapsal aratrma tr, dier b
tn trlere ve ayn olaylarn baka yntemlerle incelen
mesine gre bir zerklik, bir bamszlk aray iinde
dir. Yakn bilim dallar arasndaki engelleri ancak bu e
kilde ortadan kaldrabilir ve aralarnda gerek bir ibir
liini salayabiliriz.
Bu hususu bir rnekle aklayalm. Tarihle etnoloji
arasndaki ilikiler sorunu, getiimiz gnlerde birok
tartmann konusunu oluturdu. Bana yneltilen eleti
rilere karn,7zaman kavramnn tartmann merkezin
7 Bu tartmalarla ilgili olarak, bkz.: C. LVI-STRAUSS, Histoire et ethnologie
(bu cildin I. blm); Race et histoire, Paris, 1952; bu almalara birok
de olmad kansndaym. Peki, her iki bilim dal tarihe
zg geici bir bak asyla birbirinden ayrlmyorsa,
farkllklar nereden kaynaklanmaktadr? Bu soruya ya
nt verebilmek iin, nceki paragrafta verdiimiz ak
lamalara tekrar bavurmak ve tarihle etnolojiyi baka
sosyal bilimlerin ierisine yeniden oturtmak gerekir.
lkin, etnografya ve tarih, etnolojiyle sosyolojiden
ayrlr, nk ilk iki bilim dal belgelerin toplanmas ve
dzenlenmesine dayal iken, dier iki bilim dal daha
ok bu belgeler araclyla kurulan modelleri inceler.
kinci olarak, etnografya ve etnoloji, sonunda baz
mekanik modellere yol aan ayn aratrmann iki aa
masna tekabl eder, oysa tarih (ve genelde yardmc
olarak nitelendirilen dier dallar) baz istatistiksel mo
dellere yol aar. O halde, bu drt bilim dal arasndaki
ilikiler, modellerin vard son noktaya gre iki kart
la indirgenebilir: grgl gzlem/model oluturma ve
mekanik model/istatistiksel model. Her kartln bi
rinci terimine keyfi olarak +, ikinci terimine ise - iareti
verirsek, yle bir tablo elde ederiz:
Tarih ! Sosyoloji Etnografya Etnoloji
Grgl Gzlem/Model Oluturma +
-
+
-
Mekanik Model/ statistiksel Model - - + +
eletiri ya da yorum getirilmitir: C. LEFORT, lchange et la lutte des
hommes, les Temps modernes, ubat 1951; Socits sans histoire et
historicit, Cahiers internationaux de sociologie, cilt 12, 7. yl, 1952; J ean
PU1LLON, lCEuvre de Claude Lvi-Strauss, les Temps modems, Temmuz
1956; Roger BASTIDE, Lvi-Strauss ou l'ethnographe la recherche du
temps perdu, Prsence africaine, Nisan-Mayis 1956; G. BALANDIER,
Grandeur et servitude de lethnologue, Cahiers du Sud, 43. yl, no: 337,
1956.
Bylece, zorunlu olarak zamansal bir bak asna
sahip olmas gereken sosyal bilimlerin iki zaman kate
gorisinin kullanlmas sonucu birbirinden nasl ayrld
kolayca anlalmaktadr.
Etnoloji, mekanik yani geridnl ve birbirine
eklenmeyen bir zamana bavurur: Babasoylu bir akraba
lk sistemi modeli, her zaman babasoylu olduuna ya da
kendisinden nce anasoylu bir sistem olduuna ya da
iki biim arasnda gidip geldiine dair hibir belirti ta
mamaktadr. Buna karlk, tarihin zaman istatistik
sel dir, yani geridnl deildir ve belirli bir ynelim
ierir. ada talyan toplumunu Roma Cumhuriyeti ne
geri gtrecek bir evrim, termodinamiin ikinci yasas
nn geridnll kadar tasavvur edilemez bir eydir.
Bu tartma, zamann hibir rol oynamad toplum
sal yap kavram ile zamann rol oynamas beklenen top
lumsal rgtlenme kavram arasndaki ayrm aydnla
kavuturur (1951, s. 40). Boas karevrimciliin savu
nucular ile Leslie White arasndaki uzun tartmalar da
bu konuda ayn etkiye yol amtr (1949). Boas ve eko
l, zellikle, evrim kavramnn bulgusal bir deer ta
mad mekanik modellerle ilgilenmilerdir. Bu kavram,
tam anlamna ancak tarih ve sosyoloji alannda kavua
bilir, tabii ait olduu elerin srf mekanik model kulla
nan kltrc bir tipolojinin terimleriyle ifade edil
memesi kouluyla. Buna karlk, ortaya ktklar kl
trel balam ne olursa olsun, hep ayn kaldklar kans
na varana dek bu eleri derin bir dzeyde incelemek
gerekir (deiik kombinezonlarda ortaya kabilen ve
deiik rk tiplerine, yani istatistiksel modellere yol aa-
bilen benzer eler olan genler gibi). Ksaca, uzun ista
tistiksel diziler oluturmamz gerekir. O halde, Boas ve
ekol evrim kavramn reddetmekte haklydlar: Bu kav
ram, onlarn kulland mekanik modeller dzeyinde
anlaml deildir ve White evrim kavramna yeniden
dndn ileri srmekte hakszdr, nk hasmlary-
la ayn trde modeller kullanmay srdrmektedir. Ev
rimciler, mekanik modelleri istatistiksel modellerle de
itirmeye raz olsalar -yani eleri kombinezondan ba
msz olsa ve olduka uzun bir zaman sresi boyunca
benzer kalsa-, konumlarn daha kolayca salamlatra
caklardr.8
Mekanik modelle istatistiksel model arasndaki ay
rmn bir baka faydas daha vardr: Yapsal aratrma
lardaki kyaslamal yntemin roln akla kavutur
maya yarar. Radcliffe-Brown ve Lowie, bu rol abartma
yoluna gittiler. rnein, Radcliffe-Brown yle yazar
(1952, s. 14):
Kuramsal sosyoloji genellikle tmevarmc bir bi
lim olarak grlmektedir. Tmevarm, gerekte, zel
rneklerden genel nermeler karmaya yarayan man
tksal bir yntemdir. yle grnyor ki Profesr Evans-
Pritchard, kyaslama, snflandrma ve genelletirmeyi
kullanan mantksal tmevarm ynteminin insan olayla
rna ve toplumsal yaama uygulanamayacan zaman
zaman dnmtr... Bana gelince, etnolojinin ok sa
yda toplumun kyaslamal ve sistematik bir aratrma
sna dayandn savunuyorum.
Radcliffe-Brown, daha nceki bir aratrmasnda din
konusunda yle diyordu (1945, s. 1):
Din sosyolojisine uygulanan deneysel yntem...
gsteriyor ki, varsaymlarmz yeterli sayda deiik din
8 Kald ki, J . B. S. Haldane ve G. G. Simpson gibi yazarlarn almalarndaki
biyolojik evrimcilik de ayn ekilde ele alnr.
ya da dinsel inan zerinde snamamz gerekir, tabii ki
bu din ya da inanlarn her birini ortaya ktklar top
lumla kyaslayarak. Byle bir giriim tek bir aratrma
cnn yetkisini aar, o nedenle aratrmaclar arasnda
bir ibirliinin yaplmas arttr.
Ayn amala, Lowie, etnolojik edebiyatn, hi bir
deneysel temeli olmayan u szmona ilikilerle dolu
olduunu belirterek szlerine balar (1948 a, s. 38) ve
genelletirmelerimizin tmevarma temelini genilet
menin gereklilii zerinde durur (1948 a, s. 68). O
halde, bu iki yazar etnolojiye tmevarmc bir temel ka
zandrma konusunda mutabktrlar; bu konuda yalnzca
Durkheimdan deil, Goldsteindan da ayrlrlar: Bir ya
sa ok iyi bir deneyle kantlandnda, bu kant evrensel
olarak geerlidir (1912, s. 593). Daha nce de belirtti
imiz gibi, Goldstein, yapsalc yntemin kurallar di
yebileceimiz eyi en ak ekilde tanmlamtr; bunun
iin, onlar ilk olarak ele ald snrl alann dnda da
geerliletirecek kadar genel bir bak as benimsemi
tir. Her vaka iin ayrntl bir aratrma yapma zorunlu
luunun, sonu olarak, bu ekilde ele alnabilecek vaka
saysnn kstlanmasna yol aabileceini ileri srmek
tedir. Peki, o zaman bu kadar kstl bir temel zerinde
dier vakalar iin geerli baz sonular elde edilmesini
engelleyecek kadar zel vakalara takl kalma tehlikesiy
le kar karya kalmaz myz? Goldstein yle yant ve
rir (1951, s. 25): Bu itiraz, gerek durumu tamamyla
tanmazlktan gelmek demektir: lkin, olaylar eksik ola
rak ortaya konmusa, bunlarn birikimi -ok sayda ol
salar bile- hi bir ie yaramaz; gnmzde cereyan et
tikleri biimiyle olaylar hi bir zaman anlamamz sa
lamaz... Kesin yarglara varlmasn salayacak trde va
kalar semek gerekir. Bir vakayla ilgili edindiimiz bir
sonu ancak o zaman dier vakalar iin de geerli olabi
lecektir.
Pek az etnolog bu sonucu kabul edebilir. Bununla
birlikte, Goldsteinm ikileminin tam bilincinde deilsek,
yapsalc aratrma anlamszdr. Bu ikilem udur: her
zaman yzeysel olarak ve nemli bir sonu elde etme
den ok sayda vaka incelemek ya da az sayda vakay
derinlemesine incelemekle yetinmek ve sonuta iyi ya
plm bir deneyin tantlamaya deer olduunu kantla
mak.
ok sayda etnologun kyaslamal ynteme bu denli
bal olmasn nasl aklayabiliriz? Burada da, mekanik
ve istatistiksel modelleri oluturmaya ve incelemeye z
g teknikleri birbirine kartrmalarndan m kaynakla
nyor bu? Durkheim ile Goldsteinm mekanik modeller
konusundaki dnceleri rtlemez: Buna karlk,
aktr ki istatistikler olmadan, baka bir deyile, ok sa
yda olay birikmeden istatistiksel bir model oluturmak
mmkn deildir. Ancak, bu durumda bile, bu ynteme
kyaslamal yntem diyemeyiz: Biriktirilen olaylarn
hepsi ancak ayn tre aitse bir deerleri olacaktr. Her
zaman dnp dolar ayn seenee varrz: bir vakay\
derinlemesine incelemek. Burada tek fark, vakay e
lerine ayrma tarzndan kaynaklanmaktadr; bu temel
eler, ya benimsenen modelin leinde ya da baka
bir lekte ele alnacaktr.
u ana kadar, toplumsal yap kavramnn bizzat ni
teliini ilgilendiren birka ilke sorununu aklamaya a
ltk. Bylece, belli bal aratrma trlerinin dkm
n yapmak ve birka sonucu tartmak daha kolay ola
caktr.
Bu ikinci blmde, grup terimi, toplumsal grubu de
il, genellikle olaylar kendi aralarnda gruplara ayrma
tarzn ifade eder. te yandan, bu almann ilk bl
mnden anlalaca zere, yapsal aratrmalarn amac
modeller yardmyla toplumsal ilikileri incelemektir.
Toplumsal ilikileri, bir bavuru sistemi ilevini g
ren ortak bir ortam dnda kavramak mmkn deildir.
Toplumsal ilikilerin birlikte ya da ayr olarak ele aln
masn salayan iki bavuru sistemi vardr: mekn ve
zaman. Bu mekn ve zaman boyutlarn dier bilimlerin
kulland boyutlarla kartrmamak gerekir. Sz konu
su boyutlar, toplumsal bir mekndan ve toplumsal
bir zamandan ibarettir; bu, onlarn toplumsal olaylarn
zelliklerinden baka hi bir zellie sahip olmadklar
anlamna gelir. nsan toplumlar, kendi zel yaplarna
gre bu boyutlar ok deiik biimlerde tasarlamlar
dr. O halde etnologun, alkn olmad baz biimleri
kullanmak ve hatta o anki ihtiyaca gre yeni biimler
uydurmak zorunda kalmaktan kayg duymamas gere
kir.
Daha nce belirttiimiz gibi, zamansal continuum,
en byk stratejik deer arz eden ve u anki aratrma
asndan bulunmamz gereken dzeye gre geridnl
ya da yneltilmi olarak grnr. Baka olaslklar da
vardr: gzlemcinin zamanndan bamsz olan snrsz
zaman, gzlemcinin kendi zamanna (biyolojik zaman)
bal olan snrl zaman, kendi aralarnda benzer ya da
zgn olan paralara ayrlabilen ya da ayrlamayan za
man, vb. Evans-Pritchard, gzlemcinin bizzat kendi za
man ile baka kategorilerle -tarih, efsane ya da mit- ilgi-
li zamanlar arasnda yzeysel olarak alglad niteliksel
benzemezliin bu trdeki baz biimsel niteliklere in
dirgenebileceim gsterdi (1939, 1940). Bir Afrika top-
lumundan esinlenen bu zmleme, kendi toplumumu-
zu kapsayacak ekilde geniletilebilir (Bernot ve Blan-
card, 1953).
Mekna gelince, ilkel denilen ok saydaki toplu
mun yapsn yorumlayabilmek amacyla deiken nite
likleri ilk tasvir eden Durkheim ile Mauss olmutur
(1901-1902). Ancak, bu iki yazar ilkin Cushingden -ki
bu gn bu zat hor gren bir tutum iindeyiz- esinlen
mitir. Gerekte, Frank Hamilton Cushingin yapt sos
yolojik bir deha ve bulu ierir; onun yapsal aratrma
larn byk habercileri arasnda, Morganm sanda yer
almasn salayan da budur. Cushingin tasvirlerinde or
taya kardmz btn eksiklikleri, yanllklar ve
gzlemlerinde arya kaan yorumlar nedeniyle ona
ynelttiimiz sitemleri, onun gerek niyetini anladktan
sonra daha makul dzeylere ektik: Gerekte, Zuni top-
lumunu somut biimde tasvir etmekten daha ok onun
yapsn ve ileyi mekanizmasn aklayabilecek bir
model (yedi blmden oluan u mehur model) yarat
maya alyordu.
Toplumsal zamanla toplumsal meknn lee gre
de ayrlmas gerekir. Etnolog, bir makro-zaman ile bir
mikrO'zamanm yan sra bir makro-mekn ile bir
mikro-mekn kullanr. Yapsal aratrmalar, hakl ola
rak, kategorilerini tarihncesinden, arkeolojiden ve ya
ylmac kuramdan olduu kadar Lewinin kurduu psi
kolojik topolojiden ya da Morenonun sosyometrisinden
alr. Zira ayn trde bir takm yaplar, zamanla meknn
deiik dzeylerinde tekerrr edebilir ve uygarlklarn
genel tarihine uygulanabilecek benzer bir model olu
turmak konusunda bir istatistiksel modelin (rnein,
sosyometrideki modellerden biri), srf bu alandan alman
olgulardan dorudan esinlenen bir baka modelden da
ha faydal olmamas iin bir neden yoktur.
Dolaysyla, ilevselci olduunu ileri srenlerin
inanmaya devam ettii gibi, tarihsel ve corafi dnce
lerin yapsal aratrmalar iin bir deeri olmad d
ncesi bizden uzaktr. Malinowski rneinden de anla
laca zere, bir ilevselci bir yapsalcnn tam zdd
olabilir. Buna karlk, G. Dumezilin9 yaptyla A. L.
Kroeberin (uzun sre uzaysal dalm aratrmalarna
kendini vermi olsa da olduka yapsalc bir dnceye
sahipti) kiisel rnei, tarihsel yntemle yapsal tutu
mun birbirine kesinlikle kart olmadn gstermekte
dir.
Bununla birlikte, ezamanl olaylar, artzamanl olay
lardan daha kolayca incelenmelerini salayan greli bir
benzeiklik arz eder. O halde, morfoloji konusunda en
eriilebilir aratrmalarn, toplumsal meknn lleme-
yen nitel zellikleriyle, yani toplumsal olaylarn harita
zerindeki dalm tarzna ve bu dalma bal dei
mezlerle ilgili olmas artc deildir. Bu bakmdan,
Chicago denen ekol ve bunun kentsel evrebilim ko
nusundaki aratrmalar byk umutlar uyandrdysa da
bu umutlar hemen ardndan fos kmtr. evrebilim
sorunlarn bu sempozyumun bir baka blmnde tar
tacaz.10 O halde, evrebilim ve toplumsal yap kav
9 DUMEZILde zet halinde verilmitir (1949).
10 Bu blmn ad udur: Human Ecology, Marston BATES, Anthropology To-
Day iinde, a.g.y., s. 700-713.
ramlar arasndaki ilikilere yle bir deinmekle yeti
neceim. Her iki durumda da, toplumsal olaylarn me
kndaki dalm ele alnr; ancak yapsalc aratrmala
rn konusunu, yalnzca sosyolojik nitelikte olan, yani
jeoloji, klimatoloji, fizyografi, vb. alanlarnda olduu gi
bi doal etmenlere bal olmayan meknsal ereveler
oluturur. O halde, kentsel evrebilim denilen aratr
malar, etnolog iin ok byk bir nem arz eder: Kent
sel mekn yeterince snrldr ve nitel zellikleri doru
dan baz i etmenlere mal edilecek kadar da homojendir
(toplumsal olan hari her bakmdan).
Baz karmak topluluklar ele almak yerine -nk
dardan ieriye doru btn etkileimleri srayla gz
nnde bulundurmak pek kolay deildir-, Marcel
Maussun (1924-1925) yapt gibi, ksmen yaltlm
halde yaayan ve etnologun ska bavurduu bu kk
topluluklarla yetinmek daha akllca olacaktr belki de.
Bu trde bir ka aratrma biliyoruz, ancak bunlar tasvir
den teye pek gitmemekte ya da ender olarak benzersiz
bir ikircimlilikle gitmektedir. Gruplarn uzaysal dalm
ile bunlarn toplumsal yaamlarnn dier grnmleriyle
ilgili biimsel zellikler arasnda ne gibi ilikiler olabile
cei konusuna kimse gerektii gibi eilmemitir.
Bununla birlikte, zellikle toplumsal yapnn ve in
san yerleimlerinin (ky ya da kamp) uzaysal dalm
konusunda birok belge bu tr ilikilerin gerekliini ve
nemini dorulamaktadr. Burada Amerikayla snrl
kalarak unu hatrlatmak istiyorum: Ovalarda yaayan
Y erlilerin kurduu kamplarn biimi, her kabilenin top
lumsal rgtlenmesine gre deimektedir. Orta ve Do
u Brezilyadaki Ge kylerinde yaplan kulbelerin dai
resel dalm iin de ayn durum sz konusudur. Her
iki durumda da dilbilimsel ve kltrel alardan olduka
homojen blgeler ve her blgede bir dizi ezamanl de
iimler vardr. Farkl toplumsal yaplar ieren baz bl
ge ya da farkl yerleim trleri kyaslandnda -rnein,
G kylerinin dairesel yaps ile Pueblo kentlerinin pa
ralel sokaklardan oluan yaps- baka sorunlar ortaya
kar. Pueblo kentleriyle ilgili olarak, baz ilgin dei
imleri dorulayan arkeolojik belgeler sayesinde artza-
manl bir aratrma bile yaplabilir. Bir yandan yarm da
ire biimindeki eski yaplardan gnmzdeki paralel
yaplara gei ile dier yandan kylerin vadilerden ova
lara tanmas arasnda bir iliki var mdr? Gnmzde
tesadf eseri olarak grlmesine karn efsanelerde ok
sistematik olarak tasvir edilen barnaklarn deiik klan
lar arasndaki dalmnda nasl bir deiim olmutur?
Kylerin uzaysal diziliinin toplumsal rgtlenmeyi
her zaman bir ayna gibi yanstt ya da btnyle yan
stt savnda deilim. Byle bir sav, ok sayda toplum
iin dayanaksz olurdu. Ancak uzaysal dizili ile top
lumsal yap arasnda bir ilikinin grld tm top-
lumlarda -birbirinden ok farkl olsalar bile- ortak bir
yan yok mudur? Peki, uzaysal diziliin toplumsal yapy
kara tahta zerinde bir grafikte olduu gibi tasvir etti
i toplumlar arasnda da m ortak bir yn yoktur? Ger
ekte, olgular, hemen hemen hibir zaman grnd
kadar basit deildir. Baka bir yazmda,11 Bororo ky
plannn gerek toplumsal yapy deil de yerlilerin zih
nindeki bir modeli -aldatc bir nitelie sahip olmasna
ve olgularla elimesine karn- yansttn gstermeye
altm.
11 Les Structures sociales dans le Brsil central et oriental; les Organisations
dualistes existent-elles? Ru yaptn VII. ve VIII. blmleri.
I
Demek oluyor ki, toplumsal ve zihinsel olaylar nes
nel belirtilerinden hareketle da vurarak ve -bir bak
ma- aa kavuturarak inceleme olanana sahibiz. Kal
d ki bu olanak yalnzca istikrarl baz uzaysal yaplar
iin geerli deildir. stikrarsz, ancak geri dnl olan
bir takm yaplar da ayn ekilde incelenip eletirilebilir:
rnein, danslarda, ritellerde,12vb. gzlemlenen yap
lar.
Gruplarn saysal zelliklerini ele aldmzda ma
tematiksel ifadeye yaklarz; bu zellikler, geleneksel
nfusbilim (demografi) alann oluturur. Bununla bir
likte, birka yldan bu yana, deiik alanlardan -demog
rafi, sosyoloji, etnoloji- baz aratrmaclar, nitel (kalita-
tif) diye nitelendirebileceimiz yeni bir demografinin
temellerini atmak zere bir araya gelmeye almlar
dr; bu demografi, bir btn olarak ele alman baz grup
lar arasndaki anlaml -ancak yaps gerei snrl olan-
bir takm kesintili deiimlerden daha ok deneysel ne
denlerden tr keyfi olarak yaltlm baz insan grup
larnda cereyan eden srekli deiimleri konu edinir.
Bayan de Lestrangem13 da dedii gibi, bu toplumsal
demografi toplumsal antropolojiyle oktan yakn iliki
iindedir ve gnn birinde btn aratrmalarmzn zo
runlu hareket noktas olabilir.
O halde, etnologlarn yapsalc nitelikteki demogra
fik aratrmalara u ana kadar olduundan daha fazla
eilmeleri gerekir: rnein, yaamn srdrebilme ola
12 rnein, bir ritelin deiik aamalarn gsteren "figr'lere bkz.: A. C.
FLETCHER, The Hako: a Pawnee Ceremony, 22nd Annual Report, Bureau of
American Ethnology, II, 1904.
13 1951.
nana sahip en kk yaltlm insan gruplar konu
sunda Livinin yapt aratrmalar14ya da Dahlbergin
buna benzer aratrmalar. zerinde altmz toplu
luklarn nfusu, Livinin en kk gruplarnn nfusuna
yakn ya da kimi zaman onlarnkinden daha azdr. Ayr
ca, bir toplumsal yapnn ileyi tarz ve kalcl ile
topluluun nfusu arasnda belli bir iliki bulunmakta
dr. Peki, herhangi bir baka dnceden ayr olarak,
gruplarn mutlak nfusa dorudan bal olabilecek bir
takm biimsel zellikleri yok mudur? Yantn olumlu
olmas durumunda, baka yorumlar aramaya koyulma
dan nce bu zellikleri belirleyerek ve onlara bir yer
ayrarak ie balamak gerekir.
Daha sonra, bir btn olarak ele alman gruba deil
de grubun alt birimlerine -baz anlaml kopukluklar arz
ettikleri lde- ve ilikilerine ait olan saysal zellikleri
gz nnde bulunduracaz. Bu bakmdan, iki aratrma
tr etnolog iin byk bir nem arz eder:
1. - Rank-size ad verilen u nl kentsel sosyoloji
yasasyla ilgili olan aratrmalar; bunlar, belli bir kme
iin, kentlerin salt bykl ile her kentin dzenli bir
kmeye gre konumu arasnda bir balant kurulmasn
ve bir eden hareketle bir baka e iin bir sonuca va
rlmasn salar.15
14 1940-1941 ve 1949.
13 Bir tiyatro uzman, ksa bir sre nce, Louis J ouvet'nin her salonun her ak
am yaklak sabildii kadar seyirci almasna, yani 500 kiilik bir salonun
yaklak 500 ve 2000 kiilik bir salonun yaklak 2000 seyirci almasna -k
k salondan seyircinin evrildii ve byk salonun drtte nn bo kal
d pek olmuyordu- armaktan kendini alamadn anlatt bana. Gerek
te, her salondaki btn yerler ayn olsayd nceden belirlenen bu uyumu
aklamak zor olurdu. Ancak, bir salonda kt yerlerden baka yer kalmad
nda sanat merakllar baka bir gn ya da baka bir salonda oyunu izlemeyi
tercih etmektedir. Bu olayn rank-size yasasyla ayn trde olup olmadn
II. - Baz Fransz nfusbilimcilerin, yaltlm bir
toplumsal grubun salt boyutlarnn baba tarafndan evli
liklerin sklna gre hesaplanabilecei yolundaki Dahl-
bergin savma dayandrd almalar (Dahlberg, 1948).
Bylece, Sutter ve Tabah (1951), btn alanlarla ilgili
olarak yaltlm insan gruplarnn ortalama boyutlarn
hesaplamay baarm ve bu arada ada bir toplumun
karmak evlilik sistemini etnologlar iin anlalr kl
mlardr. Yaltlm bir Fransz topluluunun ortalama
mevcudu, yaklak bin il iki bin sekiz yz kii arasn
dadr. Bylece grlyor ki, bireylerin akrabalararas ev
lilik ilikileriyle belirlenen a -ada bir toplumda bi
le- dndmzden ok daha kk, ancak ilkel de
nilen en kk toplumlardan en fazla on kat daha b
yktr, yani ayn byklk dzeyi sz konusudur bu
rada. Buna dayanarak, akrabalararas evlilik alarnn
salt byklnn btn insan toplumlarmda aa
yukar ayn olduu sonucuna varabilir miyiz? Y antn
olumlu olmas durumunda, bir toplumun karmak ya
ps, yaltlm ilkel grubun genilemesinden daha ok,
grece istikrarl baz yaltlm insan gruplarnn gittike
byyen ancak baka tr (ekonomik, politik ve zihin
sel) toplumsal balar olan baz topluluklarla btnle
mesinden kaynaklanm olabilir. Sutter ile Tabah, en
kk yaltlm insan topluluklarnn yalnzca cra
blgelerde -rnein, dalk blgeler- deil, ayrca (hatta
fazlasyla) byk kent merkezlerinde ya da bunlarn ya
aratrmak ilgin olurdu. Genel anlamda, tiyatro olaynn nicel adan -sa
lonlarn says ve boyutlar ile kentlerin bykl ve gelir erisi, vb. arasn
daki iliki- aratrlmas uygun bir yaklam tarz oluturur ve toplumsal
morfolojinin baz temel sorunlarnn neredeyse laboratuvarda olduu gibi
artzamanl ve ezamanl olarak akla kavuturulmas u ana kadar ihmal
edilmitir.
knlarndaki blgelerde de bulunabileceini gstermi
lerdir: Rhne (Lyon), Gironde (Bordeaux) ve Seine (Pa
ris) eyaletleri, srayla 740, 910 ve 930 nfuslu topluluk
laryla listenin sonunda yer almaktadr. Gerekte Pa
risin yerleim blgesine karan Seine eyaletinde, baba
tarafndan evlilikler oran, bu eyaletin etrafnda bulunan
15 adet krsal eyaletin herhangi birinde olduundan da
ha yksektir.
Btn bunlar ok nemlidir, nk bu almalar
sayesinde etnolog, ou kez inceledii toplumlarla ayn
nitelikte olan daha kk birimleri ada ve karmak
bir toplumda bulabileceini dnebilir. Bununla birlik
te, demografik yntemin etnolojik bir bak asyla ta
mamlanmas gerekir. Yaltlm insan gruplarnn salt
bykl sorunu zmeye yetmez; ayrca, evlilik ev
rimlerinin uzunluunun da belirlenmesi gerekir. Btn
oranlar muhafaza edildiinde, kk bir yaltlm grup
uzun evrimlerden, byk bir yaltlm grup ise ksa
evrimlerden (az ok bir a gibi) ibaret olabilir.16Ancak
o zaman baz soyaalarn dzenlemek gerekir; bu de
mektir ki, nfusbilimci -yapsalc da olsa- etnolog olma
dan yapamaz.
Bu ibirlii, kuramsal olan bir baka sorunu akla
kavuturmaya yardmc olabilir: bu son yllarda, ngiliz
ve Amerikan etnologlar arasnda ok iddetli tartma
lara yol aan kltr kavramnn nemi ve geerlii so
runu. Kltr incelemeye kendini veren Atlantik tesi
lkelerin etnologlar, Radcliffe-Brownm da yazd gibi,
16 Bu iki durum, srayla anayanh (uzun evrimler) ya da babayanl (ksa ev
rimler) baz evliliklere tekabl etmektedir. Bu konuyla ilgili olarak, bkz. les
Structures lmentaires de la parent, blm XXV11. Bu rnekten anlalaca
zere, srf nicel aratrmalar yeterli deildir; aynca, nitel olarak farkllk
arz eden yaplar da aratrmak gerekir.
yalnzca soyut bir kavram m nesneletirmilerdir?
ngiliz ustaya gre, Avrupa kltr dncesi, u ya da
bu Afrikal kabileye zg kltr gibi soyut bir kavram
dr. Birbirine snrsz bir takm toplumsal ilikilerle
bal olan insanlar dnda hi bir ey ayakta kalamaz
(Radcliffe-Brown, 1940 b). Lowie (1942, s. 520-521),
bunun yapmack bir tartma olduunu ileri srer; an
cak bu tartma pek o kadar da yapmack saylmaz,
nk belli srelerle yeniden alevleniyor.
Bu bakmdan, kltr kavramn, yaltlm etnik
grubun kaltsal ve demografik nitelikteki kavramyla ay
n plana koymann yararl olacan dnyoruz. An
ket asndan, baka kltrlere gre baz anlaml farkl
lklar arz eden her etnografik birime kltr adn veri
yoruz. Kuzey Amerika ile Avrupa arasnda bir takm an
laml farkllklar ortaya karmak istiyorsak, onlar birer
farkl kltr olarak ele almamz gerekir; ancak, rnein
Paris ve Marseille arasndaki anlaml farkllklar ortaya
karmak istiyorsak, bu iki kentsel birimi bir sreliine
iki kltrel birim olarak varsaymamz gerekir. Bu tr
farkllklara bal deimezler yapsal aratrmalarn ni
hai ereini oluturduu iin, kltr kavramnn, ele al
nan aratrma trne hep bal kalarak nesnel bir ger
eklii karlad grlr. Ayn bireyler topluluu -
zaman ve mekn iine nesnel olarak oturtulmas kou
luyla- ayn anda birok kltr sistemine bal olabilir;
bu sistem, evrensel, ktasal, ulusal, tarasal, yerel, aile
sel, mesleksel, dinsel, politik, vb. nitelikte olabilir.
Bununla birlikte, bu adclk uygulamada sonuna
dek gtrlemez. Gerekte, kltr terimi, bir anlaml
farkllklar kmesini btnsel olarak belirtmek iin kul
lanlr; deneyimler gsteriyor ki, bu farkllklarn snrla
r aa yukar birbiriyle rtmektedir. Bu rtmenin
hi bir zaman tam olmamas ve btn dzeylerde her
zaman ayn anda gereklememesi, bizim kltr kavra
mn kullanmamz iin bir engel tekil etmese gerektir.
Bu rtme, etnolojide ok nemlidir ve demografideki
yaltlm grupla ayn bulgulayc deere sahiptir. Man
tksal olarak, her iki kavram ayn trdedir. Kald ki, N.
Bohrun yazd gibi, bizi kltr kavramn korumaya
tevik eden bizzat fizikilerdir: Birok bakmdan gele
neksel farkllklar (insan kltrlerinin), deiik ancak e
deer olan bir takm biimlere benzer; fiziksel deney ite
bu biimlere gre tasvir edilebilir (1939, s. 9).
III. - TOPLUMSAL STATK YA DA
LETM YAPILARI.
Bir toplum, kendi aralarnda iletiim kuran bireylerden
ve gruplardan oluur. Bununla birlikte, iletiimin varl
ya da yokluu kesin olarak tanmlanamaz. letiim, top
lumun snrlaryla snrl deildir. Kesin snrlardan da
ha ok, zayflamas ya da bozulmasna karn iletiimin
kaybolmadan minimal bir dzeyden getii eikler
nem tamaktadr burada. Bu durum, insanlar (hem
ierdeki hem dardaki) tarafndan fark edilecek kadar
belirgindir. Bununla birlikte, bir toplumun snrland
rlmas bu fark etmenin kolay olduu anlamna gelmez;
bu koul, yalnzca yeterli derecede ak ve dengeli baz
durumlarda gerekleir.
Her toplumda, iletiim en azndan dzeyde ger
ekleir: kadnlarn iletiimi, mal ve hizmetlerin iletii
mi, mesajlarn iletiimi. Dolaysyla, akrabalk sistemi,
ekonomik sistem ve dilbilimsel sistem konusundaki ara
trmalar arasnda baz benzerlikler vardr. Bunlarn
ayn ynteme dayanr; ancak, ortak bir evrende, bilerek
yer aldklar stratejik dzeyle birbirlerinden ayrlrlar.
Hatta diyebiliriz ki, akrabalk kurallaryla evlilik kural
lar drdnc bir iletiim trn ortaya koyar: genlerin
fenotipler arasndaki iletiimi. O halde kltr, yalnzca
bizzat kendisine ait olan iletiim biimlerinden deil,
ayrca -ve belki de her eyden nce- he trl iletiim
oyunlarna -ister doa ister kltr alannda olsun- uy
gulanabilen kurallardan ibarettir.
Akrabalk sosyolojisi, ekonomi bilimi ve dilbilim
arasnda demin ortaya koyduumuz benzerlik, ileti
im tarz arasnda bir farklln olmasna engel deildir:
Her ayn lekte deildir. Belli bir toplum iin ileti
im oranlar asndan ele alndklarnda, akraba evlilik
leri ile mesajlarn deiimi, byklk dzeyleri asn
dan, iki akkan svda kendilerini ayran az geirgen za
r osmoz yoluyla geen byk molekllerin ya da katot
tplerinin yayd elektronlarn hareketinde olduu gibi
farkllklar gsterir. Evlilikten dile geildiinde, yava
ritimli bir iletiimden ok hzl ritimli bir baka iletiime
geilir. Bu farkllk kolayca aklanabilir: Evlilikte, ileti
imin nesnesiyle znesi (kadnlar ve erkekler) hemen
hemen ayn niteliktedir; oysa dilde, konuan kiiyle bu
kiinin szckleri kesinlikle birbirine karmaz. O hal
de, iki kartlkla kar karya bulunuyoruz: kii ve
simge, deer ve iaret. Bylece, ekonomik deiimlerin
dier iki biime gre ara konumu daha iyi anlalr: Mal
ve hizmetler kii deildir; bunlar, fonemlerin tersine,
henz deer niteliindedir. Bununla birlikte, tam anla
myla ne simge ne de iaret olmamalarna karn, eko
nomik sistem belli bir karmaklk dzeyine varr var
maz, onlar dei toku etmek iin baz simge ve iaret
lere gereksinim duyarz.
Toplumsal iletiimi alglama tarzmza bal olarak
tr dnme tarz ortaya koyabiliriz:
1 Ekonomi bilimi ile toplumsal yap aratrmalar
arasndaki ilikiler daha iyi tanmlanabilir. u ana kadar,
etnologlar ekonomi bilimi konusunda ok kuku duy
mulardr, stelik her iki bilim dal arasnda kimi zaman
sk ilikiler grlmesine karn. Maussun yeniliki a
lmalarndan (1904-1905, 1923-1924) Malinowskinin
kula konusuyla ilgili kitabna -onun bayapt- (1922)
dek btn aratrmalar gsteriyor ki, ekonomik olgu
larn analizi sayesinde etnoloji kuram en gzel dzenli
liklerden birkan kefetmi ve onlardan yararlanma
yoluna gitmitir.
Ancak ekonomi biliminin gelitii ortam bile etno
logu yldrmaya yeterdi; nk retiler arasndaki sert
atmalardan geilmiyordu ve kibrin yan sra ireki
lik (ezoterizm) hkimdi. Gerek anlamda gzlemlenebi-
len insan topluluklarnn somut varl ile deer, yarar
lk ve kar gibi kavramlar arasnda ne gibi bir iliki
olabilirdi?
Neumann ve Morgensternin (1944) ekonomik so
runlarla ilgili olarak nerdikleri yeni anlatm tarznn,
tam tersine, ekonomistlerle etnologlar ibirlii yapmaya
tevik etmesi gerekirdi. lkin, ekonomi biliminin konu
su -bu bilim sz konusu yazarlarda kesin bir ifade tarz
istei olutursa da-, artk soyut kavramlardan deil de
baz grgl ibirlii ve rekabet ilikilerinde ortaya kan
somut birey ya da gruplardan ibarettir. O halde, bu ya
knlama ne denli beklenmedik grnrse grnsn, bu
biimcilik Marksist dncenin baz grnmleri ile
birleir.17
kinci olarak ve ayn nedenden tr, burada ilk
kez, etnolojiyle mantn kullandklaryla ayn trde
olan -kukusuz, ok farkl alanlarda- ve her ikisi arasn
da bir arac ilevini gren bir takm mekanik modellere
rastlyoruz. Von Neumannm modelleri oyun kura
mndan kaynaklanmaktadr, ancak etnologlarn akrabalk
konusunda kulland modellere benzemektedir. Kald
ki daha nce Kroeber de, baz toplumsal kurumlan uy
gulamal ocuk oyunlaryla karlatrmt (1942, s.
215).
Gerei sylemek gerekirse, toplumda uyulmas ge
reken oyunun kurallar ile evlilik kurallar arasnda b
yk bir fark vardr. Oyun kurallarnn amac, her oyun
cuya, nceden verilen istatistiksel bir dzenlilie daya
narak mmkn olduunca byk baz ayrmsal farkl
lklardan yararlanma olanan salamaktr. Evlilik ku
rallar ise zt ynde iler: Bireylerle kuaklar arasnda or
taya kan ayrmsal farkllklara karn, istatistiksel bir
dzenlilii yeniden kurma amacn gder. Diyebiliriz ki,
ikinci kurallar ters oyun kurallarm oluturur; bu du
rum, onlarn ayn yntemlerle tantlanmalarna engel
deildir.
stelik her iki durumda da, her birey ya da grup,
kurallar belirlenir belirlenmez oyunu ayn ekilde oy
namaya, yani bakasnn zararna kendi yararn kolla
maya alr. Evlilik konusunda ise, baz estetik, top
11 Bu yaknlama, bildirinin orijinal metninde yer almamasna karn, tartma
lar srasnda nerildi. Bunu daha sonra bir baka metinde ele aldk: les
Mathmatiques de lhomme, introduction au numro spcial du Bulletin
international des sciences sociales. Les mathmatiques et les sciences
sociales ", cilt VI, no: 4. 1955, Unesco, Paris.
lumsal ya da ekonomik ltlere gre birden fazla kadn
ya da herkesin gz koyduu bir kadn elde etmek ek
lindedir bu. Zira biimsel sosyoloji dln kapsn
da durmaz; duygularla davranlarn karmakl iinde
kaybolma kaygsna kaplmadan, kapdan ieri girer.
Von Neumann, pokerde yaplan blf kadar kurnazca ve
znel bir davrana ilikin matematiksel bir kuram ner
memi miydi? (von Neumann ve Morgenstern, 1944, s.
186-219)
2 Gnn birinde toplumsal antropoloji, ekonomi
bilimi ile dilbilimin ortak bir bilim dal -iletiim bilimi-
oluturmak zere bir araya gelecei umudunu tayor
sak, kabul etmemiz gerekir ki, bu bilim dal zellikle
kurallardan ibaret olacaktr. Bu kurallar, oyununu d
zenledikleri oyuncularn (birey ya da grup) niteliinden
bamszdr. Von Neumannm da dedii gibi (a.g.y.;, s.
49), oyun, kendisini belirleyen kurallarn tmnden
oluur. Ayrca, baka kavramlar da getirebiliriz: parti,
at, seim ve strateji.18Bu bakmdan, oyuncularn nite
lii nemsizdir; nemli olan, bir oyuncunun seimini ne
zaman yapabileceini ve ne zaman yapamayacan bil
mektir yalnzca.
3 Nihayet akrabalk ve evlilikle ilgili aratrmalara
iletiim kuramndan alman baz kavramlar sokmann
tam zamandr. Bir evlilik sisteminin bilgisi, herhangi
bir bireyin evliliksel statsn (yani evliliin mmkn
ya da yasak olup olmad, vb.) belli bir talibe gre be
lirlemek iin gzlemcinin yararland seeneklerin sa
ysna baldr. Devlilie dayal yarlarn bulunduu
bir sistemde, bu bilgi birime eittir. Bir Avustralya tipo-
18 Bunu baka bir yazda yapmaya altk. Kr. Race et Histoire, Paris, Unesco,
lojisine gre, bu bilgi evlilik snflar saysnn logarit
mas eklinde artar. Kuramsal bir panmixia sistemi
(bir kimsenin herhangi bir kimseyle evlenebildii sis
tem, .n.) hi bir tekrar arz etmez, nk her evlilik
tercihi tm dier tercihlerden bamsz saylr. Buna
karlk, evlilik kurallar sz konusu sistemin tekrarn
oluturur. Ayrca, belli bir evlilik topluluunda yaplan
zgr tercihlerin (varsaymda ne srlen baz koul
lara gre) yzdesi hesaplanabilir ve onun greli ve mut
lak entropisine saysal bir deer verilebilir.
Bir baka olanak daha karmza kar: istatistiksel
modellerin mekanik modellere ve mekanik modellerin
istatistiksel modellere dnm. Bu u demektir: De
mografiyle etnoloji arasndaki uurum kapanacak ve
yapacamz ngrlerle almalar iin elimizde ku
ramsal bir temel olacaktr. rnek olarak kendi toplu-
mumuzu ele alalm: Burada, bir ein zgrce seimi
etkenle snrldr: a) yasaklanm akrabalk dereceleri; b)
yaltlm etnik grubun boyutu; c) bu grup iindeki baz
tercihlerin greli sklm snrlayan kabul grm dav
ran kurallar. Bu verilere dayanarak, sistemin bilgisini
belirleyebiliriz: Baka bir deyile, rgtlenmesi zayf ve
zellikle baz ortalamalara dayal olan bir evlilik siste
mini, mekanik bir modele dntrebiliriz; bu model,
bizim toplumdan daha basit olan toplumlarda evlilik
kurallaryla ilgili tm mekanik modellerle kyaslanabi
lir.
Ayn ekilde ve zellikle de bu basit toplumlarda,
ok sayda bireyin evlilik tercihleri konusunda yapaca
mz istatistiksel bir aratrma sayesinde birok tart
mal sorunu zebiliriz: rnein, haksz olarak Murngin
ad verilen AvustralyalI bir kabiledeki evlilik snflarnn
says, yazarlarca 32, 7, 6, 4 ve 3 olarak tahmin edilir
ken, yeni yaplan baz aratrmalar sonucunda bu say
nn 3 olduu konusunda mutabakata varlmtr.19
Buraya kadar, baz matematiksel aratrma trleri
nin etnolojiye salayabilecei olas katky deerlendir
meye altm. Buradan almay umduumuz balca fay
da, daha nce de grdmz gibi, bize nerilen birle
tirici bir kavramn -iletiim kavramnn- getirisinden
ibarettir; bu kavram sayesinde, ok farkl olduu d
nlen baz aratrmalar tek bir alan altnda toplayabilir
ve bu yndeki gelime iin gerekli olan baz kuramsal ve
yntembilimsel aralar edinebiliriz. imdi bir baka so
runa deineceim: Toplumsal antropoloji bu aralar
kullanabilecek durumda mdr ve nasl kullanabilir?
Son yllarda, toplumsal antropoloji zellikle akraba
lk olgularyla ilgilenmi ve bylece Lewis Morganm
dehasn kefetmitir. Systems of Consanguinity and
Affinity of the Human Family (1871) adl yaptyla
Morgan, ayn anda toplumsal antropolojiyle akrabalk
aratrmalarn kurmu ve toplumsal antropolojinin bu
aratrmalara neden ok nem vermesi gerektiini ak
lamtr. Btn toplumsal olgular arasnda akrabalk ve
evlilikle ilgili olanlar, deiiklie varana dek sreklilik
gsteren ve bilimsel zmlemeye yol aan bu kalc ve
sistematik nitelikleri en yksek dzeyde iinde barnd
rr. Morganm bu dncelerine unu eklememiz gere
kir: Akrabalk konusu, iletiimin byk evreninde etno
lojinin alanyla en ilgili olandr.
Akrabalk aratrmalar konusunda kaydedilen ge
limelere karn, elimizdeki belgelerin ok yetersiz ol
w Kr. s. 336 ve sonras.
duunu grmezden gelmememiz gerekir. Gemii bir
tarafa brakp srf imdiki zaman gz nnde bulundu
racak olursak, son yllarda insan evreni kukusuz 3.000
il 4.000 farkl toplumdan olumaktadr; ancak,
Murdock yalnzca 250 toplumdan sz edilebileceini
ileri srmektedir, ki bana gre bu henz ok iyimser bir
rakamdr. Peki, o halde yeterince alma yaplmam
mdr? Ya da, tersine, daha nce akladmz bu tme
varma kuruntunun bir sonucu mudur bu? ok sayda
kltr zerinde birden aratrma yapalm derken, bir
ok yzeysel bilgi toplamak durumunda kaldk ve so
nunda bunlarn ounlukla ie yaramaz olduunu gr
dk. Bu durum karsnda uzmanlarn kendi mizalar
na gre bir davran sergilemelerine armamak gere
kir. Kimi aratrmaclar, bilgilerin yeterince youn ol
duu az kalabalk baz blgeleri ele almay yelemekte
dir. Kimileri, yelpazeyi geni tutmakta, kimileri de bir
ara zm aray iindedir.
Pueblo yerlilerinin vakas ok arpcdr: Dnyann
ok az blgesi iin bu kadar bol ve bu kadar kt belge
bulunur. Voth, Fewkes, Dorsey, Parsons ve -bir derece
ye kadar- Stevenson tarafndan toplanan malzemelerin
bolluu karsnda kendimizi kimi zaman umutsuzlua
kaplm hissediyoruz: Bunlar pek kullanlabilecek du
rumda deildir; bu yazarlar, ne anlama geldiklerini sor
gulamadan ve zellikle de denetlenmelerini salayacak
varsaymlardan kanarak bilgileri canla bala toplayp
ymaya almlardr. Bereket versin ki, Lowie ve
Kroeberle birlikte bu durum deimitir; ancak, baz
eksikliklere henz are bulunamamtr. Buna rnek
olarak, evlilikler konusunda istatistiksel veri olmayn
verebiliriz; bu verilerin yarm yzyldan bu yana top
lanmas gerekirdi. Bununla birlikte, yeni yazd bir ki
tabnda Fred Eggan (1950), snrl bir alan konusunda
yaplan youn ve eksiksiz aratrmalardan ne beklenme
si gerektiini ok iyi gsterir. Birbirine yakn bir takm
biimleri inceler; benzer ancak baka alanlarla ilgili -klan
rgtlenmesi, evlilik kurallar, riteller, dinsel inanlar,
vb.- sreksizliklerle kyaslandnda anlam kazanan baz
sreksizlikler arz etmesine karn, her biim yapsal bir
dzenlilie sahiptir.
Bu gerek anlamdaki Galileci yntem,20gnn bi
rinde toplumsal yapnn baka yap trleriyle -zihinsel
ve zellikle dilbilimsel- rahat ilikiler iinde olaca bir
dzeye ulaabileceimiz umudunu alamaktadr. Bir
rnekle yetinecek olursak: Hopi akrabalk sistemi
farkl zaman modeline bavurur: 1 istatistiksel ve geri
dnl bo bir boyut; bu boyut, baz benzer terimle
rin kuaklar boyunca mekanik olarak tekrarland, ba
bann annesinin ve annenin babasnn soylaryla akla
nr; 2 Benin (kadn) soyunda tedrici ve geridnsz
bir zaman. Burada, u sraya rastlanr: anneanne >anne >
kz karde >ocuk >torun; 3 iki terimin -kz karde
ve kz kardein ocuu- srekli olarak art arda dnp
geldii Benin (erkek) soyuna ilikin dalgalanmak, ev
rimsel ve geridnl bir zaman.
Bu boyut dorusaldr. Bunlarn hepsi de, Zuni
lerde Benin (kadn) soyunun halka biimindeki yap
sndan farkldr. Burada, terim -annenin annesi (ya
da kzn kz), anne ve kz- kapal bir halka biiminde
dzenlenmitir. Sistemin bu kapall, dier Zuni
soylarndaki aile evresine ve bu kapsamda yaplan s-
20 Bu yntemin amac, Aristotelesiler gibi basit tmevarma bantlarla ilgi
lenmek yerine ezamanl deiimler kanununu belirlemektir.
mflandrmalara ilikin olduka clz bir terminoloji ek
linde kendini gsterir. Zamann deiik grnmlerinin
incelenmesi dilbilim alanna da girdii iin, dilbilim ve
soyaacma ilikin biimler arasndaki iliki sorunu bu
rada tekrar karmza kar.21
Antropologlar, yap kavramnn anlam, bu kavra
mn olas kullanm ve gerektirdii yntem konusunda
bir mutabakata varm olsayd, antropoloji ok daha ile
ride olurdu. Ne yazk ki henz bu aamada deiliz, an
cak gelecekte farkllklar anlamann ve bunlarn ne
mini belirtmenin en azndan mmkn olabileceinin
farkna varmak bizi avutmakta ve tevik etmektedir. O
nedenle, en yaygn kavramlar hzl bir ekilde ana izgi
leriyle belirtmeye ve bu blmn banda nerdiimiz
kavramla kyaslamaya alalm.
Toplumsal yap terimi hemen Radcliffe-Brownm22
adn artrr. Hi kukusuz, yaptlar yalnzca akra
balk sistemlerinin incelenmesiyle snrl deildir; yn-
tembilimsel dncelerini, her etnologun kabul edebile
cei baz terimlerle aklamak iin de bu alan semitir.
Radcliffe-Brownm da belirttii gibi, akrabalk sistemle
rini incelemekteki amacmz udur: 1 sistematik bir s
nflandrma yapmak; 2 her sisteme zg nitelikleri an
lamak, yle ki: a) her nitelii planl bir btne balaya
rak; b) daha nce tanmlanan bir olaylar snfna ait zel
bir rnekle karlatrarak; 3 insan toplumlarmm yaps
konusunda geerli olabilecek baz genelletirmelere va
rarak. Radcliffe-Brownm vard sonu udur: ncele-
21 Bu kitapta, bu sorunun daha kapsaml bir ekilde ele alnd III. ve IV. b
lmlere bkz.
22 1 9 5 5'te lmtr.
me, eitlilii (200 ya da 300 kadar akrabalk sistemi
nin) bir dzene oturtmay amalamaktadr. Bu eitlili
in arkasnda, gerekte, deiik biimlerde uygulanan
ve dzenlenen snrl sayda genel ilke olduunu grebi
liriz (1941, s. 17).
Avustralyadaki sistemleri incelerken Radcliffe-
Brownm titizlikle uyguladn belirtmek dnda bu
belirgin programla ilgili sylenecek bir ey yoktur.
Radcliffe-Brown, ok sayda bilgi toplam, karmaklk
tan geilmeyen her yere dzen getirmi ve birok temel
kavram -evrim, ift, kartlk, vb.- tanmlamtr.
Kariera sistemini kefetmesi, yapsalc dncenin tari
hinde anlmaya deer bir tmdengelimli baar olarak
kalacaktr (1930-1931). Bu sistemle ilgili btn zellik
leri Avustralyaya, Kariera blgesine gitmeden nce bile
ileri srmt. Radcliffe-Brownm African Systems of
Kinship and Marriagddeki (Afrikada Akrabalk ve Evli
lik Sistemleri) giri yazsna ok ey borluyuz: zet ha
lindeki bu gerek akrabalk kitab, batl sistemleri (en
eski biimleriyle) genel bir kuram altnda btnletir
meye alr. Radcliffe-Brownm baka dncelerini
(zellikle terminoloji ve davran benzeikliiyle ilgili
olanlar) daha sonra ele alacaz.
Radcliffe-Brownn stn niteliklerini hatrlattktan
sonra belirtmem gerekir ki, toplumsal yaplar konusun
da bu almada ileri srdklerimden farkl dncelere
varmtr. Ona gre, yap kavram, toplumsal antropolo
ji ve biyoloji kavramlar arasnda ara bir kavramdr:
Organik yap ile toplumsal yap arasnda gerek ve an
laml bir benzerlik vardr (1940 b, s. 6). Akrabalk
aratrmalarnn dzeyini iletiim kuramnn dzeyine
karmak yle dursun, Radcliffe-Brown, benim de yap-
may nerdiim gibi, onu betimlemeli morfolojinin ve
betimlemeli fizyolojinin dzeyine karr (1940 b, s.
10). Bylece, ngiliz ekolnn doalc etkisine sadk ka
lr. Kroeber ve Lowie akrabalk ve evlilik kurallarnn
yapay niteliinin altn izerken, Radcliffe-Brown, biyo
lojik balarn her trl aile balarnn hem kkeni hem
de modeli olduu yolundaki inancn (Malinowskiyle
paylat) srarla srdryordu.
Bu ilkeli davrantan iki sonu karabiliriz.
Radcliffe-Brownm grgl dncesi, onun toplumsal
yap ve toplumsal ilikileri, birbirinden iyice ayrma ko
nusundaki isteksizliini aa vurur. Gerekte, btn
yaptlarnda, toplumsal yapy belli bir toplumda var
olan toplumsal ilikilerin btnne indirger. Kukusuz,
kimi zaman yap ve yapsal biim arasnda bir ayrm
yapmaya giriir. Ancak, yapsal biim kavramna ykle
dii rol tamamyla artzamanldr. Radcliffe-Brownn ku
ramsal dncesinde, bu rol ok dk bir verime sa
hiptir (1940 b, s. 4). Bu ayrm, Fortesin bir eletirisinin
konusunu oluturur. Radcliffe-Brownn dncesine
yabanc olan ve bizim ok nem verdiimiz bir baka
kartln aratrmalarmza girmesinde Fortesin ok
katks olmutur: model ve gerek arasndaki kartlk.
Yapy dorudan somut gerek iinde alglamamz
mmkn deildir. Bir yapy tanmlamak istediimizde,
onu bir bakma dilbilgisi ve szdizimi dzeyinde ele al
rz, konuma dili dzeyinde deil (Fortes, 1949, s. 56).
kinci olarak, Radcliffe-Brownm toplumsal yapy
toplumsal olaylarla bir tutmas, toplumsal yapy, akl
mza gelebilecek en basit iliki biimine -iki kii arasn
daki iliki- gre dzenlenen elere ayrtrmaya iter
onu: Herhangi bir toplumun akrabalk yaps belirsiz
sayda ikili ilikilerden ibarettir... AvustralyalI bir kabi
lede, btn toplumsal yap bu trde bir ilikiler ana
indirgenir ve her iliki bir kiiyi bir baka kiiye ba
l ar... (1940 6, s. 3). Bu ikili ilikiler gerekte toplumsal
yapnn ham maddesini mi oluturur? Bunlar, daha nce
var olan daha karmak bir yapnn kalnts -iyi bir in
celeme sonucunda bulunan- deil midir?
Bu yntembilimsel sorun konusunda yapsalc dilbi
limden reneceimiz ok ey vardr. Bateson ve Mead,
Radcliffe-Brownm belirttii ynde almalar yapm
lardr. Bununla birlikte, Bateson, Naven adl yaptnda
(1936) salt ikili ilikilerin dzeyini oktan amt; top
lumsal yapda ilikilerden daha baka ve daha fazla ey
ler olduunu kabul ettii iin, bu ilikileri kategoriler
halinde snflandrmaya zen gsteriyordu. Peki, iliki
lerden nce yap sorununu ortaya koymak deil de ne
dir bu?
Ksaca, Radcliffe-Brownm alglad biimiyle ikili
ilikiler, yeni ilikilerin eklenmesiyle srekli olarak uza
tlabilen bir zincir oluturur. Radcliffe-Brownm toplum
sal yapy bir sistem olarak ele almak istememesinin ne
deni de budur. O halde, bu nemli konuda Malinowski
den ayrlr. Felsefesi, sreklilik kavramna dayanr; o,
sreksizlik dncesine her zaman yabanc kalmtr. O
nedenle, daha nce belirttiimiz kltr kavramna kar
dmanca tutumunu ve dilbilim retimine olan kayt
szl daha iyi anlayabiliyoruz.
Bir gzlemci, bir aratrmac ve esiz bir snflan
drma uzman olan Radcliffe-Brown, bir kuramc olarak
bizleri hayal krklna uratmtr: Sav doru drst
bir kant olarak grmeyen, oturmam bir takm forml
lerle yetinir. Gerekte, sz konusu akrabalk sistemle
rinin bozulmadan ayakta kalmasna yardmc oldukla
rn gstererek evlilik yasaklarn aklayabilir miyiz?
(Radcliffe-Brown, 1949 b) Crow-Omaha denilen sistem
lerin dikkate deer nitelikleri soy kavramna gre ta
mamyla yorumlanabilir mi? (a . g . y 1941) Sras gelince
baka kukularm da ifade edeceim. Ancak bu sorular,
gerek bir nem arz etmesine karn Radcliffe-Brownm
yaptnn neden bu kadar iddetli bir eletiriye maruz
kaldn aklamaktadr.
Murdocka gre, Radcliffe-Brownm yorumlar ilk
neden olarak ortaya kan szl ve soyut dnce
l erden baka bir ey deildir (1949, s. 121). Lowie de
hemen hemen ayn ekilde kendini ifade eder (1937, s.
224-225). Bir yandan Radcliffe-Brown (1951), dier
yandan Lawrencela Murdock (1949) arasnda ortaya
kan yeni tartma yalnzca tarihsel bir nem arz eder,
ancak yine de bu yazarlarn yntembilimsel dncele
rini aydnla kavuturur. 1949 dolaylarnda, Lloyd
Warnerm (1930-1931, 1937 a) henz Murngin adyla
belirtilen Avustralya akrabalk sistemi konusundaki ak
lamalar ok nemlidir;23bununla birlikte, zellikle sis
temin kapall (sistem geisiz olarak tasvir edilmi
tir) konusunda baz belirsizlikler vardr, nk varsa
yma dayal olan bu zelliin uygulamada dorulanmas
imknszdr.
Radcliffe-Brown iin byle bir sorun olmadn
grmek ilgintir. Btn toplumsal rgtlenme yalnzca
kiiler arasndaki ilikiler btnnden ibaretse, sistem
srekli olarak genileyebilir: Her erkek birey iin, en
23 Bu sorunun son durumuyla ilgili olarak, bkz, R. M. BERNDT, Murngin
(Wulamba) Social Organization, American Anthropologist, cilt 57, no: I, 1.
bildiri, 1955.
azndan teorik olarak, annenin erkek kardeinin kzyla
ilikisinde (sz konusu toplumda istenen e tr) ken
disiyle birlikte bir kadn vardr. Bununla birlikte, sorun
bir baka planda ortaya kar: Zira yerliler, kiileraras
ilikileri bir snf sistemi araclyla ifade etme eili
mindedir ve Warnerm tasviri (bunu kendisi de kabul
etmektedir), bir bireyin, hem snf sisteminin hem de
iliki sisteminin gereklerini en azndan baz durumlarda
nasl yerine getirebileceini anlamamz salamaz. Baka
bir deyile, bu birey istenen akrabalk derecesini salasa
da, denk gelen snfa girmeyecektir; bunun tersi de ge-
erlidir.
Bu zorluun stesinden gelmek iin, Lawrence ve
Murdock, hem evliliin tercihli kuralna hem de
Warnerm tasvir ettii snf sistemine -baz deiiklikler
yaparak- uygun bir sistem getirmilerdir. Ancak, bu sis
temin dayanaksz olduu ve eski zorluklar zmekten
daha ok yeni zorluklara yol at hemen anlalmtr.
Warnerm yeniden dzenledii sistem byk bir engelle
karlamt: Yerlilerin, uzaklklar nedeniyle psikolojik
olarak varsaym bile tuhaf gelen bir takm akrabalk
ilikilerini aka alglamalarn gerektiriyordu. Lawren-
cela Murdockm nerdii zm daha fazla eksiklik
iermektedir. Bu koullarda, gizli ya da bilinmeyen bir
sistemin Murnginlerin modelinden daha basit olup ol
mamas gerektiini sorgulayabiliriz. Sz konusu sistem,
Murnginlerin, kendilerinden ok farkl kurallar olan
baz komulardan ksa bir sre nce ald bu bilinli
ancak acemice modeli aklamak iin uygundur.24
24 Warner 7 snfa denk gelen 7 soylu bir sistemi ortaya koyarken, Lawrencela
Murdockm sistemi 8 soylu ve 32 snfl bir sistemden oluuyordu; ayn d
nemde (les Structures lmentaires de la parent, 1949, blm XII),
Murdockm sistematik ve biimci tutumu ile
Radcliffe-Brownm grgl ve doalc tutumu birbirine
zttr. Bununla birlikte, Murdock hemen hemen hasm
kadar psikolojik ve hatta biyolojik bir dncenin etki-
sindedir; bu onu, psikanaliz ve davran psikolojisi gibi
baz uzak bilim alanlarna doru iter. Radcliffe-Brown,n
yorumlarn ylesine etkileyen grgclkten kurtul
may bu ekilde baarabilir mi? Bu konuda bir takm
kukularmz vardr, nk baka alanlara yapt bu
bavuru, kendi varsaymlarn eksik brakmak ya da baz
alntlar araclyla onlarn eksikliklerini gidermek zo
runda brakr onu; bu alntlar, onun varsaymlarna
karma bir nitelik kazandrr ve hatta kimi zaman etnolo
ji terimleriyle ifade edilen ilk amala eliir. Akrabalk
sistemlerini toplumsal bir ilevi yerine getirmeye yne
lik birer toplumsal ara olarak grmek yerine Murdock,
sonunda onlar, biyoloji ve psikoloji terimleriyle ifade
edilen nermelerin toplumsal sonular olarak grmeye
balar.
Murdockm yapsal aratrmalara getirdii katk iki
bakmdan ele alnabilir. lkin, istatistiksel yntemi yeni-
Warnern emasnn 4 soya -biri belirsiz- indirgenmesini neriyordum.
1951de, I ngiliz etnolog M. E. R. Leach, benim kuramm yeniden ele alm
ve durum gerei onu gzden geirip bizzat bana kar savunmaya almtr.
Kr. E. R. LEACH, The Structural mplications of Matrilateral Cross-Cousin
Marriage, Journal o f the Royal Anthropological Institute, cilt 81, 1951. Bir
nceki notta ad geen metinde, Berndt 3 soyda karar klar. Metnini kaleme
ald srada Leach tarafndan yanltlan Berndt, daha sonralar, syleilerde
ve yazd mektuplarda, o ana kadar ileri srlen btn zmler arasnda,
bizzat kendisinin saha zerinde dorulamak durumda olduu zme en
yakn olanna benim srf tmdengelimli bir temele dayanarak ulatm seve
seve kabul etmitir.
Murngin sistemine ilikin yorumum, Profesr J . P. B. de jOSSELIN DE
J ONGun son derece net ve zekice aratrmasnn konusunu oluturmutur,
Levi-Strausss Theory on Kinship and Marriage, 1952.
letirmek istemitir. Tylor da daha nce baz balantla
rn gerekliini gstermek ve yeni balantlar bulmak
iin bu yntemi kullanmt. Modern tekniklerin kulla
nlmas, Murdockn bu ynde baz gelimeler kaydet
mesine olanak salamtr.
Etnolojide istatistiksel yntemin karlat engel
leri sk sk belirttik (Lowie, 1948 a, blm III). Lowie
herhangi biri kadar bu konudan haberdar olduu iin,
ksr dng tehlikesini hatrlatmakla yetineceim: Bir
balantnn geerlii -ilgi ekici bir istatistiksel skla
dayal olsa da-, sonuta, balant kurulan olaylar tanm
lamak iin bavurduumuz elere ayrma yntemi
nin geerliine baldr. Buna karlk, bu yntem, hak
sz yere kabul edilen balantlar aklama konusunda
her zaman etkili olmutur. Bu olumsuz ve eletirel bak
asna gre, Murdockm baz sonular geerli olarak
kabul edilebilir.
Murdock, ayrca akrabalk sistemlerinin tarihsel ge
liimini yeniden kurma ya da en azndan mmkn ya da
muhtemel baz geliim yollarn ortaya koymaya alr.
Bylece, artc bir sonuca varr: Hawai tarz akra
balk sistemi, sandmzdan daha fazla [Lewis Mor-
ganm benzer varsaymnn Lowie (1920, blm III) ta
rafndan eletirilmesinden bu yana] ilkel bir biim arz
eder. Yine de, dikkat etmemiz gerekir ki Murdock, ta
rihsel ve corafi balamlarnda gzlemlenen ve birer r
gtl birim olarak kabul edilen gerek toplumlar ze
rinde deil, baz soyut kavramlar ve hatta bir bakma
ikinci dereceden kavramlar zerinde dnce yrtr:
Toplumsal rgtlenmeyi kltrn dier grnmlerin
den ve kimi zaman akrabalk sistemlerini toplumsal r
gtlenmeden soyutlamakla ie balar; ardndan, toplum
sal rgtlenmeyi (ya da akrabalk sistemini), her gruba
ilikin gerek aratrmadan daha ok etnoloji kuramnn
geleneksel kategorilerinden esinlenen baz ilkelere gre
keyfi olarak elere ayrr. Bu koullarda, toplumsal r
gtlenmenin tarihsel olarak yeniden biimlendirilmesi
ideolojik olmaktan teye gitmez: Bu, bir nceki aamay
tanmlamak iin her aamaya zg eleri soyutlamak
tan ibarettir, vb. Aktr ki, bylesi bir yntem bizi yal
nzca bir sonuca gtrr: En az farkllaan biimler en
eski biimler olarak ortaya karken, karmak biimler
karmaklk dzeylerine gre giderek daha yeni biim
ler kazanr. Bu, biraz da gnmzdeki at, Hipparion
cinsinden ziyade omurgallar snfna dayandrmaya ben
zer.
Demin szn ettiimiz ekincelerle Murdockm
hak ettii deeri drmek gibi bir niyetimiz yoktur.
Murdock, zengin ve ou kez ihmal edilmi birok bel
geyi bir araya getirmi ve bir takm sorunlar ortaya
koymutur. Ancak aka grlyor ki, kulland yn
tem sorunlar zmekten daha ok onlar bulma ve ta
nmlamaya yneliktir. Yntemi, henz Aristotelesi bir
dncenin etkisindedir; belki de her bilimin bu aa
madan gemesi gerekir. u szleri sylerken en azndan
Aristonun iyi bir rencisi gibi davranr: Toplumsal
rgtlenme plannda, kltrel biimler, belli bir dzen
lilik ve bilimsel dncenin gereklerine bir uygunluk
arz eder; bu dnce, doal denilen bilimlerin alkn
olduumuz dzeyinden ok nemli bir ekilde ayrl
maz (1949, s. 259).
Bu metnin banda nerilen snflandrmalara gz
atan bir okuyucu, Radcliffe-Brownn gzlem ile deneyi
birbirine kartrma eiliminde olduunu, Murdockm
ise istatistiksel modeller ile mekanik modeller arasn
da yeterince ayrm yapmadn kolayca grecektir.
Murdock, istatistiksel bir yntem yardmyla bir takm
mekanik modeller oluturmak istemektedir; bu grev,
en azndan kulland dolaysz yaklam nedeniyle im
knszdr.
Ayn ekilde, Lowienin2' yaptn bir tek soruya,
Olgular nelerdir? sorusuna yant vermek zere sarf edi
len byk bir aba olarak nitelendirebiliriz. Daha nce
de sylediimiz gibi, yapsalclar iin bile yant verilmesi
gereken ilk soru budur ve btn dier sorular ona ba
ldr. Saha zerinde yaplan aratrmalar ve Lowie nin
kuramsal dnceleri, etnolojinin toplumbilimsel gi
zemcilikten ve felsefi nyarglardan henz geilmedii
bir dneme rastlar. Bu duruma tamamyla olumsuz bir
tepki vermesinden dolay Lowie kimi zaman knanm
tr (Kroeber, 1920) ve onun knanmas da gerekiyordu.
Bunun iin ilk yaplmas gereken, olgularn ne olmad
n gstermekti. Demek ki Lowie, keyfi sistemleri ve
szde bantlar cesaretle ayrtrmaya almtr. By-
lece, bir bakma srekli yararlanabileceimiz zihinsel bir
enerjiyi aa karmtr. Dncesini dile getirirken
son derece ll olmas ve kuramsal yaplara kar an-
tipati duymas nedeniyle, onun olumlu katklarn orta
ya karmak ok kolay olmasa gerektir. Hem bir yaz
snda kendini etkin bir kukucu olarak tanmlamyor
muydu? Bununla birlikte, 1915lerden balayarak akra
balk aratrmalarn en ada biimde savunan bizzat
kendisiydi: Toplumsal yaamn z bile, ebeveyn ve
hsmlar snflandrma tarzna gre kimi zaman sk bir
biimde incelenebilir (1915, 1929 c). Ayn metinde,
her yerde bulunan yapsal faktrleri gz nnde bulun
durmayarak etnolojik gr alann snrlayan tarihsel
perspektifi tersyz ediyordu; devlilii genetik terimle
riyle tanmlyor ve onu olduu her yerde ayn etkilere
yol aan kurumsal bir kavram olarak gryordu; uzak
toplumlar arasndaki benzerlikleri anlamak iin, ayrca
tarihsel ve corafi dncelere bavurmaya gerek duy
muyordu.
Bir ka yl sonra, Lowie, yapsalclar iin nemli sa
ylan iki sonuca kendisini gtrecek bir yntem kulla
narak, anasoylu kompleksi geersiz klar. Anasoylu
grnml her niteliin kompleksin bir kalnts ola
rak yorumlanmas gerektiini inkr ederken, onun de
ikenlerine ayrtrlmasma olanak salyordu. kinci
olarak, bu ekilde serbest braklan eler, akrabalk sis
temlerinin ayrmsal nitelikleri arasnda baz becayi tab
lolarn oluturmaya elverili oluyordu (Lowie, 1929 a).
Bylece, Lowie, eit derecede zgn iki biimde yapsal
aratrmalarn kapsn ayordu; bu aratrmalarn ko
nusunu, adlandrma sistemi ve bu sistem ile davranlar
sistemi arasndaki ilikiler oluturuyordu. Davranlar
sistemine ilikin aratrmalara daha sonra bakalar da
giriecekti (Radcliffe-Brown, 1924; Lvi-Strauss, 1945).26
Lowieye ayrca baka bulular da borluyuz. Ku
kusuz, szde tek soylu olan birok sistemin iki soylu ni
teliini ilk kendisi bulmutur (1920, 1929 b)\ soy zinci
ri tipinin ikamet tarz zerindeki etkisini ortaya koy
mutur (1920); aile iindeki ekince ya da sayg davra
nlaryla birlikte ensest yasan incelemitir (1920, s.
104-105). Toplumsal rgtlenmeleri her zaman iki a
dan ele almaya zen gstermitir: bir yandan kurumsal
26 Bu kitabn 11. blmne bkz.
kurallar, dier yandan bireysel psikolojik tepkilerin s
radan ifadeleri (kimi zaman kurallarla elien ve her
zaman kurallar etkileyen). Kltrn elerden olu
tuu ynndeki tanm nedeniyle ok eletirilmesine
karn, btn etnoloji literatrnde en etkili ve en tutar
l kabul edilen monografileri bize kazandran Lowienin
kendisidir (1935, 1948 a, blm XV, XVI ve XVII). Ay
rca, Lowienin, Gney Amerikaya ilikin aratrmalarn
gelimesinde byk bir rol oynadn biliyoruz. Dolayl
ya da dolaysz olarak, tleri ya da tevikleriyle, etno
lojiye zor ve ok ihmal edilmi bir alan kazandrmaya
katkda bulunmutur.
IV. - TOPLUMSAL DNAMK: HYERARK YAPILAR
a) elerin (Bireyler ve Gruplar)
Toplumsal Yap indeki Yeri
Bir nceki blmde yer alan sorunlar konusundaki kii
sel tavrmz burada aklamaya gerek yoktur. Tarafsz
kalma ynnde aba sarf etmemize karn, tavrmzn ne
olduu bu blmde yeterince anlalacaktr. Bu satrlarn
yazarna gre, akrabalk sistemleri ile evlilik ve soy kural
lar egdml bir btnlk oluturur. u amala: Baba-
yanl ilikilerle evlilie dayal ilikileri bir dokuda olduu
gibi birbiriyle kesitirerek toplumsal grubun srekliliini
salamak. Bylece, kadnlar babayanl ailelerinden s
rekli olarak alp onlar aile gruplar iinde yeniden da
tarak -ki bunlar, srayla tekrar babayanl ailelere dne
cektir, vb.- toplumsal mekanizmann ileyiini akla
kavuturmaya katkda bulunmay umuyoruz.27
11 Bu hususla ilgili olarak, kr.: C. LHVI-STRAUSS, The Family, H. L. Shapiro,
Normalde, d etki olmad srece, bu mekanizma
nn sonsuza dek ilemesi ve toplumsal yapnn statik bir
nitelik kazanmas gerekirdi. Ancak durum yle deildir.
O halde, kuramsal modele bir takm yeni eler katmak
gerekir; bu eler olmadan, toplumsal yapnn akrabalk
sistemine hi bir zaman dnememesinin ardndaki
nedenleri de, bir yapnn artzamanl dnmlerini de
aklamak mmkn deildir. Bu iki hususu farkl bi
imde aklayabiliriz.
Kural gerei, ilkin olgularn ne olduunu kendimize
sormamz gerekir. Lowienin politik rgtlenme konu
sundaki antropoloji almalarnn yetersiz olduunu
zntyle ifade etmesinden bu yana birok yl gemi
tir. Bu bakmdan, eer bir ka gelime salandysa, bu
nu, en azndan Kuzey Amerikayla (1927, 1948 a, blm
VI, VII, XII-XIV, 1948 b) ilgili yapt yeni aratrmalar
nedeniyle Lowienin yan sra, Fortes ve Evans-Pritc-
hardn giriimiyle Afrikayla ilgili yazlan byk yapta
borluyuz. Lowie; toplumsal snflar, dernekler ve devlet
gibi birka temel kategoriyi aklamakla faydal bir i
yapmtr.
kinci yntem, daha nce ele alman dzeye ait olay
larla, yani akrabalk olaylaryla bir st dzeye ait olaylar
arasnda balant kurmaktan -her ikisini birbiriyle iliki-
lendirebildiimiz srece- ibarettir. Bu durumda iki so
run ortaya kar: 1 Akrabala dayal yaplar kendili
inden baz dinamik zellikler gsterebilir mi? 2 leti
im yaplan ile hiyerarik yaplar birbirini ne ekilde et
kiler? Birinci sorun eitim sorunudur: Her kuak, yaa
mnn belirli bir annda, kendisinden nceki ya da son-
yay., Man, Culture and Society iinde, Oxford University Press, 1956, blm
XII (bu kitapta tekrar edilmemitir).
raki kuakla gerekte bir astlk ya da stlk ilikisi iin
de bulunur. Margaret Mead ve dierleri sorunu bu e
kilde ortaya koymay yelemilerdir.
Ayrca, daha kuramsal bir yaklam tarz vardr. Bu
tarz, akrabalk yapsndaki (srf terminolojik adan)
baz konumlar (istatistiksel) ile uygun davranlar (di
namik) arasnda balantlar aramaktan ibarettir. Bu dav
ranlar, bir yandan hak, grev ve ykmllklerde, di
er yandan ayrcalk ve yasaklarda (vb.) ifade edildikleri
biimiyle ele alnmaktadr burada.
Radcliffe-Browna gre, davranlar sistemi ve ad
landrma sistemi adn verebileceimiz sistemler arasn
da tam anlamyla bir uyum olduu ispatlanabilir. Her
akrabalk terimi, olumlu ya da olumsuz belli bir davra
na tekabl eder ve her ayrmsal davran bir terimle
ifade edilebilir. Kimileri, bylesi bir uyumun pratikte
ispatlanamayacam ya da olduka kaba bir tahmin d
zeyini kesinlikle aamayacan ileri srmektedir.
Bana gelince, davranlarla adlar arasndaki diyalek
tik ilikiye dayanarak farkl bir yorum nerdim. Ebe
veynler arasndaki ayrmsal davranlar, terminolojiyle
ayn modele gre dzenlenme eilimindedir, ancak ayn
zamanda zorluklar zmek ve bu terminolojiden kay
naklanan elikileri amak iin bir ara oluturur. By-
lece, herhangi bir toplumda ebeveynler arasndaki dav
ran kurallar, terminoloji sistemiyle evlilik kurallarn
dan kaynaklanan elikileri zmek iin yaplan bir giri
imi ifade edebilir. Evlilik kurallarndan kaynaklanan
ilikiler bir sistem oluturmaya yneldii lde, termi
nolojinin yeniden dzenlenmesini gerektiren yeni eli
kiler ortaya kar; bu terminoloji, ender grlen ve hzla
biten baz istikrarl dnemler hari, davranlara yan-
28 Structures lmentaires de la parent'yi rtmek iin yazdklar kk bir
kitapta MM. Homans ve Schneider, tercihli evlilik kurallarn davranlar sis
temine indirgemeye alrlar. Sz konusu kitapta yer alan, anayanl ya da
babayanl evlilik ile soy zinciri tarz -babasoylu ya da anasoylu - arasnda zo
runlu bir balant olmad yolundaki ilkeye kar karlar. Anayanl evliliin
babasoylu soy zincirine bal olduu yolundaki kendi savlarna dayanarak,
baz istatistiksel balantlar ileri srseler de pek fazla bir ey kantlamazlar.
Gerekte, babasoylu toplumlar anasoylu toplumlardan sayca ok daha faz
ladr; ayrca, anayanl evlilie babayanl evlikten daha ska rastlanr. O hal
de, dalm tesadfe bal olsayd, hem babasoylu soy zincirinin hem de
anasoylu evliliin olduu toplumlann saysnn dierlerinden daha yksek
olmas gerekirdi ve beni eletirenlerin ileri srd balant anlamdan yok
sun olurdu. Daha nemli bir kesitle (564 adet toplum) u szmona balan
ty tekrar aratrmaya koyulan Murdock u sonuca varr: Bu balantlarn
dnya apndaki dalm o kadar dzensiz ki nerilen kuramsal yorum konu
sunda kukularn olumasna yol amtr (G. P. MURDOCK, World
Ethnographic Sample, Amer. Anthrop., n. s., cilt 59, no: 4, 1957, s. 687).
tikin kullandm terimlere gre, tek tarafl apraz kuzenle (bayan) evlilik ile
soy biimi arasnda zorunlu bir balant olmadn, yani akla gelebilecek
kombinezonlarn hibirisinin eliki iermediini dnmekte srar ediyo
rum. Bununla birlikte, deneyim plannda iki evlilik trnn daha sk bir e
kilde u ya da bu soy biimiyle balantl olmas muhtemel ve hatta mm
kndr. Eer durum byleyse, bu istatistiksel balant (mantksal balant
ile kartrmamak gerekir) bir aklama gerektirir. Bu durumda, sz konusu
aklamay anasoylu toplumlara zg kararszlk ynnde aramak duru
munda kalrdm; bu kararszlk, anasoylu toplumlann uzun kartlk evrim
lerini benimsemelerini zorlatrmaktadr, oysa babayanl evliliin olduka
ksa evrimleri anasoylu toplumlarda her zaman grlen ekimeler iin da
ha uygundur. Homansla Schneidern kuramsal yorumu bana tamamyla ka
bul edilebilir gibi gelmektedir. Her ikisi, babasoylu toplumlann anayanl ev
lilikten yana tercih yapmasn baz psikolojik nedenlerle aklar: rnein, bir
yeniyetmenin duygusal ballnn daysnn soyuna doru ynelmesi, vb.
Durum byle olsayd, gerekte anayanl evlilie daha sk rastlanrd; ancak,
onu salk etmeye gerek kalmazd. zel bir vakayla ilgili olarak, Homans'la
Schneider, ensest yasan aklamak iin Westermarck'm ileri srd psi
koloji kuram ak ve basit bir ekilde yeniden ele alrlar. Etnolojinin bu eski
yanlgdan tamamyla kurtulduuna inanmay isterdik (Kr. G. C. HOMANS
ve D. M. SCHNEIDER, Marriage, Authority and Final Causes. A Study o f
Unilateral Cross-Cousin Marriage, Glencoe, I llinois, 1955).
Akranlar arasndaki evliliklerin akrabalk sistemi ta
rafndan dzenlenmedii bir takm toplumlar gznn-
de bulundurduumuzda bir baka sorun ortaya kar.
Gerekte, evlilik ilikilerindeki taraflar politik, ekono
mik ya da hukuksal adan belli bir hiyerariye gre s
nflandrlmsa ne olur? Bu bakmdan, deiik kurum
lan incelemek durumundayz: ilkin, poligami (okkar-
llk) -bunun, kimi zaman, biri toplumsal ve politik di
eri bireysel ve ekonomik olmak zere iki gvence bi
imine dayandn bir baka kitabmda gsterdim-;29
ikinci olarak, hipergami (kadnn daha yksek tabaka
dan bir erkekle evlenmesi) ya da hipogami (kadnn da
ha dk tabakadan bir erkekle evlenmesi). u ana ka
dar ok ihmal edilen bu ikinci husus, titiz bir aratrma
y gerektirmektedir; aksi takdirde, kastlar ve -dolayl
olarak- stat farkllklarna dayal tm toplumsal yaplar
sistemine ilikin tutarl bir kuram oluturmak olanak
szdr.
nc ve son yntemin ncekilerden daha biim
sel bir nitelii vardr. Rastlant sonucu ortaya kan ast
lk ve stlk ilikilerinden kaynaklanan tm anlalabi
lir yap trlerini a priori olarak incelemekten ibarettir.
Tavuklarda stle ilikin evrimsel olaylarn Rapoport
(1949) tarafndan matematiksel adan incelenmesi bu
bakmdan ilgin ufuklar aar. Kukusuz bu evrimsel ve
geisiz zincirlerin, kyaslamaya alacamz toplumsal
yaplarla pek fazla bir ilikisi olmad grlmektedir.
Bu yaplar (Polinezyadaki kava evrimi gibi) her za
29 C. LEVI-STRAUSS, Tristes Tropiques, blm XXIX; burada, daha nce yap
lan bir aratrmann temalan ele alnmaktadr: The Social and Psychological
Aspects of Chieftainship in a Primitive Tribe, Transactions o f the New York
Academy o f Sciences, dizi II, cilt VII, no: 1, 1944,
man geisiz ve evrimsizdir: Alt uta bulunan evrim,
yaps gerei, st uta yer almaz.30
Buna karlk, akrabalk sistemlerine ilikin aratr
ma gsteriyor ki, baz koullarda evrimsel olmayan ge
ili bir sistemin geisiz ve evrimsel bir sisteme d
nmesi anlalamaz bir eydir. Bir erkein, annesinin
erkek kardeinin kzyla tercihli bir evlilik yapt,
hipergamiye dayal bir toplumda bu duruma rastlanr.
Byle bir sistem, bir ucunda en yksek tabakadan bir
kzn (dolaysyla kendisinden daha yksek bir tabaka
dan koca bulmas olanakszdr), dier ucunda ise, son
suza dek eten mahrum kalacak bir erkein (nk kz
kardei dnda gruptaki tm kzlar kendisinden daha
yksek bir statye sahip) bulunduu bir zincirden olu
ur. Dolaysyla, ya sz konusu toplum baz elikilerin
iine decek ya da evrimsel olmayan geili sistemi,
geici ya da yerel olarak, geisiz ve evrimsel bir siste
me zorunlu olarak dnecektir.31
30 Bu ekince gnmzde (1957) bana abartl gibi geliyor. Pecking-order du
rumunda olduu gibi, hiyerarik ve geisiz evrimlerin grld birok
toplum vardr. rnein, Fiji adalar sakinleri XX. yzyln balarna kadar
derebeyliklere ayrlmt; aralarnda bir bamllk ilikisi vard: Baz durum
larda, A derebeylii B derebeyliine, B derebeylii C derebeyliine, C dere
beylii D derebeyliine ve D derebeylii A derebeyliine balyd. Hocart, ilk
bakta anlalamaz gibi gelen bu yapy, Fijide iki bamllk tr olduunu
belirterek aklamaya almtr: geleneksel bamllk ve fetihle gelen ba
mllk. yleyse, A geleneksel olarak Bye; B, C'ye ve C, Dye bamldr.
Oysa D, ksa bir sre nce sava kaybettii iin, Ann boyunduruuna gir
mi ve ona baml olmutur. Bu ekilde oluan yap, yalnzca pecking-
orife'mkiyle ayn deildir, ayrca etnoloji kuram -her ne kadar fark etmesek
de- matematiksel yorumdan birok yl nce ortaya kmtr, nk matema
tiksel yorum deiik zamanlarda devreye giren iki deikenin ayrmna da
yanmaktadr, ki bu tam anlamyla Hocartm tanmna uymaktadr (Kr. A.
M. HOCART, The Northern States of Fiji, Occasional Public, no: 11, Royal
AnthropologicalInstitute, Londra, 1952).
31 Yerel dzeyde bir trden dierine dnmle ilgili dikkate deer bir mek
Dolaysyla, aratrmalarmza geililik, sistem ve
evrim gibi kavramlar girer; biimsel bir incelemeye el
verili olan bu kavramlar, iletiim ve hiyerari dzeyle
rinin btnletirilebildii yaygn toplumsal yap trleri
nin incelenmesine olanak salar. Peki, gerek ve sanal
dzeyleri btnletirecek kadar ileri gidilebilir mi? n
san toplumlarmn ounda, toplumsal sistem ad veri
len ey evrimsel olmayan geili bir tre baldr: Eer
A, Bden ve B, Cden stnse, Anm Cden stn olmas
gerekir; ancak C, Adan stn olamaz. Bununla birlikte,
gerekte bu kurallara uyan toplumlar bile, politik, mito
loji ya da din alannda olsun, sanal ya da dnsel
adn verebileceimiz baka sistem trleri tasarlar. Buna
rnek olarak, oban kzyla evlenen kral hikyeleri ya da
Stendhalm, centilmenin kendi bakkalnn emrinde ol
duu Amerikan demokrasi sistemine ynelik eletirisi
verilebilir.
b) Sistemlerin Dzeni
Etnologa gre, toplum, deiik sistem trlerine tekabl
eden bir takm yaplar ierir. Akrabalk sistemi, bireyleri
baz kurallara gre dzenleme olana salar; bir baka
sistem, toplumsal rgtlenmedir; nc sistemi ise
toplumsal ya da ekonomik katmanlar oluturur. Sisteme
ilikin btn bu yaplar da dzenlenebilir; ancak, bu
nun iin, aralarnda ne gibi balantlar olduunu ve e
zamanl olarak ne ekilde birbirini etkilediklerini ortaya
koymak arttr. Ayn ekilde, Meyer Fortes (1949), de-
iin, kr. K. GOUGH, Female I nitiation Rites on the Malabar Coast, Journ.
o f the Roy. Anthropol. Inst., cilt 85, 1955, s. 47-48.
iik zel modellerin (akrabalk, toplumsal rgtlenme,
ekonomik ilikiler, vb.) zelliklerini bir arada toplayan
bir takm genel modeller oluturmaya alm ve hatr
saylr bir baar elde etmitir.
Belli bir topluma ynelik kesin bir model olutur
mak zere yaplan bu giriimler, etnologu, daha nce bu
blmn banda sz ettiimiz bir zorlukla kar karya
brakr: Bir toplumun sistemle ilgili deiik yaplar alg
lama tarz ile bu yaplar belirleyen ilikiler geree ne
derece uymaktadr? Daha nce de belirttiim gibi, gz
nnde bulundurduumuz belgelere gre birok yant
verilebilir. Ancak, u ana kadar yalnzca baz yaanm
sistemleri, yani nesnel bir gereklie bal olan ve insan
larn yapt tasvirden bamsz olarak dardan ele al
nabilen sistemleri gz nnde bulundurduk. imdi de
bu tr yaanm sistemlerin her zaman baka sistem
ler gerektirdiini belirtelim; eer daha nceki sistemleri
ve her toplumun onlar dzenli bir btnlk ierisinde
birletirme tarzm anlamak istiyorsak, baka sistemleri
de hesaba katmamz gerekir. Dzenlenen ve artk ya
anm saylmayan bu yaplar, hibir nesnel gereklie
dorudan uymaz; daha ncekilerin tersine, deneysel bir
denetim iin uygun deiller, nk kimi zaman kar
tklar zgl bir deneyden yana olduklarn belirtecek
kadar ileri giderler. O halde, onlar incelemek zere tabi
tutacamz tek denetim, birinci trde ya da yaanm
trdeki sistemlerle ilgilidir. Dzenlenen sistemler,
mitoloji ve din alanna tekabl eder. ada toplumla-
rn politik ideolojisinin de bu kategoriye bal olup ol
madn kendimize sorabiliriz.32
Fransz okuyucu, bu paragrafn amacnn, altyap ile styap arasndaki
Marks ayrm Anglosakson antropologlarn daha alkn olduu bir dille
Durkheimm ardndan, Radcliffe-Brown da dinsel
olgularn toplumsal yapnn ayrlmaz bir paras olmas
gerektiine iaret etmitir. Ona gre, etnologun grevi,
deiik din tipleriyle deiik toplumsal rgtlenme tip
leri arasnda bantlar kurmaktr (1945). Onun din
sosyolojisi baarszlkla sonulandysa, bunun iki ne
deni vardr. lkin, baz duygusal durumlarla inanlar ri-
telle dorudan ilikilendirmitir. ikinci olarak, toplum
la din arasndaki ilikinin genel bir ifadesine bir rpda
ulamak istemitir, oysa ezamanl deiimlere ilikin
dzenli dizilerin oluturulabilmesi iin somut aratr
malara ihtiyacmz vardr. Sonu olarak, din etnolojisi
bir bakma gzden dme tehlikesiyle kar karya kal
mtr. Bununla birlikte, efsaneler, riteller ve dinsel
inanlar yapsal aratrmalar iin olduka umut vaat
edici bir alan oluturur ve yeni aratrmalar -ara sra ya
plmalarna karn- zellikle verimli grnmektedir.
Daha geenlerde birok yazar baz dinsel sistemleri
belli bir yaps olan birer btn olarak incelemeye al
t. P. Radinin The Road of Life and Death (1945) ve R.
M. Berndtin Kunapipi (1951) adl monografileri de bu
dnceden esinlenmitir. Sistematik aratrmalarn yo
lu ite byle almtr; G. Reichardm Navaho Religion \
(1950) bunlara iyi bir rnektir. Ancak, belli bir toplu
lukta, nispeten ksa bir dnem iin, dinsel tasvirlerin -
Lowienin alglad biimiyle- srekli ve srekli olma
yan eleri konusunda ayrntl inceleme yapmay yine
de ihmal etmemek gerekir.
ifade etmek olduunu kolayca grecektir; bu durum, Sayn Gurvitchin, bu
paragrafla ilgili olarak bana ynelttii eletirilerin aslsz olduunu gster
mektedir; sosyolojiye toplumsal dzenin otoriter bir kavramn tekrar getir
mekle suluyordu beni. Sayn Gurvitche verdiim yant bu kitabn XVI. b
lmnde yer almaktadr.
Belki de o zaman, toplumsal olgular aklamaya
ynelik her aratrma iin gerekli olan bu kk lekli
modelleri, ezamanl deiimlerin karlatrmal anali
zini yapmak iin dinsel etnolojide kullanmay becere
biliriz (Nadel, 1952). Bu yntem, yava bir gelime sa
lamaktan teye gidemez; ancak, toplumsal rgtlenme
konusunda elde etmeyi umduumuz sonular arasnda
en salam ve en ikna edici olanlar bu yntem salar.
Nadelin de daha nce gsterdii gibi, amanizm ile bu
kurumun bulunduu lkelere zg baz psikolojik dav
ranlar arasnda bir iliki bulunmaktadr (1946). zlan
da, rlanda ve Kafkasya kkenli baz Hint-Avrupa belge
lerini karlatran Dumzil, o zamana kadar gizemli ka
lan mitolojik bir karakteri aklamay, onun rol ve g
rnmleri ile incelenen topluluklarn toplumsal r
gtlenmesine ilikin baz zgn nitelikler arasnda bir
iliki kurmay baarmtr (1948); Wittfogel ve Gold-
frank ise, Pueblo yerlilerinin mitolojik temalarndaki
baz anlaml farkllklar ortaya koyarken, her grubun
sosyoekonomik yapsn gz nnde bulundurmulardr
(1943). Monica Hunter, byye dayal inanlarn, top
lumsal grubun yapsna dorudan bal olduunu gs
termitir (Hunter-Wilson, 1951). Btn bu sonular -yer
olmad iin burada yorumlayamayacamz dier so
nularla birlikte- sayesinde, dinsel inanlarn toplumsal
yaamdaki ilevini deilse bile (nk Lucrceten be
ri yaplan budur), bu ilevi yerine getirmelerini salayan
mekanizmalar gnn birinde anlayabileceimizi umu
yoruz.
Sonu olarak, birka ey sylemek istiyorum. Ara
trmamza model kavramnn analizini yaparak baladk,
ancak aratrmamzn sonunda da karmza ayn kav
ram kmaktadr. Toplumsal antropoloji gen bir bilim
dir; kendisinden daha ileride bulunan bilimlerin sundu
u modeller arasnda en basit olanlar yknerek kendi
modellerini oluturmaya almas doaldr. Klasik me
kaniin ekicilii bu ekilde aklanr. Peki, bu bakmdan
bir kuruntunun kurban olmadk m? Von Neumannm
da belirttii gibi (von Neumann ve Morgenstern, 1944,
s. 14): Yaklak 1025adet serbest tanecik ieren bir ga
zn neredeyse eksiksiz bir teorisini kurmak, yalnzca
dokuz byk cisim ieren gne sistemininkine oranla
ok daha kolaydr. Oysa model aray iinde olan ant
ropoloji ara bir durumla kar karyadr: lgilendiimiz
konular -belli bir toplumla btnleen bireyler ve top
lumsal rolleri-, Newton mekaniinin konularndan ok
daha fazladr, ancak istatistik ve olaslklar hesabna ko
nu tekil edecek sayda deildir. O halde, karma ve ikir
cil bir alanda bulunuyoruz; olgular, bir biimde ele aln
mayacak kadar karmak ve baka bir biimde ele aln
mayacak kadar basittir.
Aktr ki, iletiim kuramnn at yeni ufuklar,
baz konulan -iaretleri- ele alrken kullanmak duru
munda kaldmz zgn modellere baldr; saylar
klasik mekanikte uygulanmayacak kadar yksek ve he
nz termodinamiin ilkeleri uygulanmayacak kadar d
k olan bu konular, bundan byle sk bir incelemeye
tabi tutabiliriz. Dil, binlerce morfemden (biimbirim)
oluur ve fonemlerin (sesbirim) sklnda baz anlaml
dzenlilikleri ortaya koymak iin snrl sayda hesap
yeterlidir. Byle bir alanda, istatistik kurallarn uygu
lama eii derken, mekanik modelleri kullanma eii
ykselir; bu arada, olaylarn byklk dzeyi antro
pologun alkn olduu dzeye yaklar.
Antropolojide yapsal aratrmalarn u an iinde
bulunduu durum yledir: Strateji ve iletiim kuramla
r sayesinde titiz bir aratrmadan geirdiimiz olaylara
benzer bir takm olaylar ortaya koymay baarabildik.
Antropolojik olgular, benzer bir aratrma umudu vaat
edecek kadar dier olaylarn dzeyine yakndr. Antro
polojinin gerek bir bilim olmaya her zamankinden da
ha fazla yaklatn hissettii anda, salam olduu san
lan bir alann baarszla uramas artc deil mi
dir? Olgular da kendini gizler: Bunlar, ya ok az sayda
bulunur ya da yeterince gvenli bir ekilde kyaslanma
larn engelleyen baz koullarda bir araya gelir. Elimiz
de olmadan amatr bir botaniki gibi davranarak, kar
k bitki rneklerini rastgele toplayp, hrpalanm bir
halde onlar korumak zere ot ambarlarmza koydu
umuzu fark ediyoruz. Ve birden bire, bu eksiksiz bitki
koleksiyonlarn dzene koymaya, aralarndaki zgn
farkllklar saptamaya ve az ok bozulmu halde bulu
nan ok kk blmlerini lmeye koyuluyoruz.
Antropolog, kendisini bekleyen grevleri ve elinden
geleni hatrlatrken umutsuzlua kaplr: Elindeki belge
lerle ne derece baarl olabilir? Bu biraz da kozmik fizi
i srf Babilli astronomlarn gzlemleriyle kurmak iste
mek gibidir. Bununla birlikte, gk cisimleri her zaman
oradadr, oysa bize belge salayan yerel kltrler hzl
bir ekilde kaybolmakta ya da ayn trde bilgiler bulma
y umduumuz yeni trde nesnelere dnmektedir.
Gzlem tekniklerini kendilerinden ok ilerde bulunan
kuramsal bir ereveye oturtmak, bilimler tarihinin ok
ender olarak aklayabildii elikili bir durumu ifade
eder. Bu zorluun stesinden gelmek de modern antro
polojiye der.
BLM XVI
Blm XV iin Sonsz1
Gurvitch -her okuyuumda onu daha az anladm iti
raf ediyorum-,2toplumsal yap kavramna ilikin anali
zime atmaktadr,3 ancak ou kez kantlar metnime
kar yapt kastl ve gereksiz aklamalardan teye
gitmez. Yine de tartmann zne inmeye alacam.
Gurvitch, bulu sand eyi ilk olarak yle arz
eder: Psikolojideki Gestaltizm ile sosyolojideki yapsal
clk arasnda... bildiimiz kadaryla u ana kadar sz
edilmeyen arpc bir benzerlik bulunmaktadr (a.g.y.,
s. 11). Ancak, Gurvitch yanlmaktadr. Yapsalc oldu
unu ileri sren btn etnologlar, sosyologlar ve dilbi
1 Y aynlanmam (1956).
2 Halbuki onu itenlikle anlamaya alyordum. Kr. C. LVI-STRAUSS,
French Sociology, Twentieth Century Sociology iinde, yay. G. GURVTCH
ve \V. E. MOORE, New York, 1945, blm XVII. Franszca ev.: La So
ciologie au XX* sicle, 2 cilt, Paris, 1947.
3 G. GURVTCH, Le Concept de Structure sociale, Cahiers internationaux de
sociologie, cilt 19, n. s., 2. yl, 1955. yle grnyor ki Sayn GURVTCH,
bu aratrmay birka deiiklik yaptktan sonra Vocation actuelle de la
sociologie'nin ikinci basksnda tekrar yaymlamtr. 1956da yazlan bu b
lm ilk metne dayanmaktadr.
limciler, onlarla Gestalt psikolojisi arasndaki ilikilerin
bilincindedir. Ruth Benedict, 1934ten itibaren, Khler
den ve Koffkadan alntlar yaparak bir benzerlik kuru
yordu.4
Bizzat kendim bu benzerlii canla bala aklamaya
altm; Structures lmentaires de la parentnin (Ak
rabaln Temel Yaplar) 1947 tarihli nsz Gestalt
psikolojisine duyulan minnetle bitiyordu: Eddingtonn
Fizik, rgtlenmelere ilikin bir aratrmadr eklindeki
szlerini alntladktan sonra yaklak yirmi yl nce
Khler yle yazyordu: Bu yolda... biyoloji ve psiko
loji ile karlaacaktr. Bu alma, ancak okuyucu tara
fndan tamamlanp sosyoloji szc eklenirse amacna
ulaacaktr.3
4 Ruth BENEDICT, Patterns o f Culture, Cambridge, Mass., 1934, s. 51-52 ve
279.
Ksa bir sre nce, Sayn Gurvitch bir baka bulu daha yapar ve onu top
lumsal yap kavramna ilikin araurmamzm [aratrmasnn] son sznde
Cahiers okuyucularyla paylamaya can attm syler: Spencer, toplumsal
yap, toplumsal ilev ve kurum kavramlarnn unutulmu bir kaynadr
da ondan (Cahiers internationaux de sociologie, cilt 23, 1957, s. 111-121).
Ancak, Sayn Gurvitch dnda kimin Spencer ve onun bu kavramlar konu
sundaki yaratcln unuttuunu bilemiyoruz; bunlar, her ne olursa olsun,
yap kavramn kullanan ada kimseler deildir kukusuz. Bkz. D. BIDNEY,
Theoretical Anthropology, New York, 1953, II. ve IV. blmler; ngiltereyle
ilgili olarak, bkz. E. E. EVANS-PRITCHARD, Social Anthropology, Glencoe,
1951, s. 17 ve zellikle A. R. RADCLIFFE-BROWNm u kitaptaki nsz:
Structure and Function in Primitive Society, Glencoe, 1952. Yazar, bu kita
bnda Spencera birka kez gndermede bulunduktan sonra u sonuca varr:
The theory (RADCLIFFE-BROWNin) can be stated by means o f the three
fundamental and connected concepts o f process, structureand func
tion. Its derived from such earlier writers as Montesquieu, Comte, Spencer,
Durkheim and thus belongs to a cultural tradition o f two hundred years
(Teori, (...) temel ve birbiriyle balantl kavram araclyla, sre, ya
p ve ilev kavramlaryla konulabilir. Bu yaklam Montesquieu, Comte,
Spencer, Durkheim gibi daha erken yazarlardan tretilir ve bu nedenle iki yz
yllk bir kltrel gelenee aittir.) (s. 14).
5 A.g.y., s. XIV.
Ayn ekilde, Kroeber, Anthropology adl yaptnda
yle der: Bir sistem ya da bir yap, doas gerei, par
alarnn toplamndan farkl ve fazladr; ayrca paralar
arasndaki ilikileri kapsar. Bu karlkl ilikiler a, an
laml ek bir e ekler. Gestalt psikolojisinde ya da biim
psikolojisinde bu iyice bilinmektedir. O halde, bir kl
trn biimi, onu oluturan paralar arasndaki iliki
lerin sistemi (pattern) eklinde tanmlanabilir.6
Norveli bir sosyolog olan Sverre Holm de kltr
biliminin uzun zamandan beri Gestalt psikolojisinin
mesajndan derin bir ekilde esinlendiini belirttikten
sonra, yapsalcl dorudan Gestalt dncenin uzak
kaynaklarndan birine, Goethenin doal felsefesine ba
lamaya alr.7
Yapsalc dilbilimcilerden Troubetzkoy ve J akobson,
Gestalt psikolojisine ve zellikle K. Bhlerin almala
rna ok ey borlu olduklarn sk sk itiraf etmilerdir.
Gurvitchin dncesiyle benim dncemin -gr
nrde birbirinden ne kadar uzak olursa olsun- kimi
zaman kesitii de oluyor. Kant olarak, Gurvitchin
metnindeki u paragraf verilebilir: Btnsel toplum
tiplerini (bunlar, mikro sosyolojik toplum tipleri ya da
toplumculluk biimleri ve zel topluluk tipleriyle kar
trmamak gerekir) incelerken bir tipoloji oluturmann
tek yolu bu toplumlarn yaplarn esas almaktr. Ger
ekte, zel gruplarn (yapsal olmayan toplumculluk bi
imleri dnda) tersine, istisnasz [yazar zellikle dikkat
ekmek iin bu szc italik harflerle yazmtr] her
btnsel toplumun bir yaps vardr ve btnsel top-
6 A. L. KROEBER, Anthropology, yeni bask, New Y ork, 1948, s. 293.
Sverre HOLM, Studies towards a Theory of Sociological Transformations,
Studia Nonvgin, no: 7, Oslo, 1951, s. 40 ve dier sayfalar.
lumsal olay tiplerini tekrar ve tekrar oluturmak istiyor
sak bu yapy incelemekten baka aremiz yoktur.
Gurvitch, Dterminismes sociaux et libert humai-
nde, btnsel toplumlarla btnsel toplumsal yapla
rn zde olduklarn syleyecek kadar ileri gitmitir.
Btnsel toplum tipleri sz konusu olduunda bu do
rudur, ancak somut bir btnsel toplum sz konusu ol
duunda ok ihtiyatl davranmamz gerekir; bu toplum,
kukusuz, btnsel toplumsal olayn bir grnm, bir
paras ve ksmi bir ifadesinden baka bir ey olmayan
kendi yapsndan ok daha karmaktr. Ancak btnsel
bir toplumsal olay -tam anlamyla btnselse tabii- an
lamak iin, btnsel toplumsal yapnn zel bir tipinden
baka bir ey olmayan hazr bir tipi esas almaktan baka
bir zm yolu bulamadk...8
Gurvitchin btnsel toplumlardan etnologun ko
nusunu oluturan toplumlar kastettiini ve onun
hazr tipinin zellikle benim kafamda tasarladm
modele benzediini gz nnde bulundurursak, beni
neden dolay knadn anlamakta zorluk ekeriz. Zira
onun ileri srdnn tersine, burada btnsel top-
lumlarn toplumsal yaplarla zde olduuna inanmak
tan uzak olan bizzat benim. Ben, btnsel toplumlarn
yalnzca toplumsal yaplar anlamaya ve snflandrmaya
yardmc olabileceini dnyorum, o kadar.
Ancak Gurvitch, yaplan alntda, tipler konusunda
doru olan eyin somut bir toplum konusunda artk ge
erli olmadn ileri srmektedir. Peki, Gurvitch ne
hakla ve hangi sfatla bizi eletirmeye kalkyor? Btn
felsefesi somutlua kar duyduu (zenginliini, karma-
klm, belirsizliini, kesinlikle szle anlatlamaz nite
liini ve yaratc doalln vd) derin sevgiden iba
ret olduuna ve herhangi bir somut toplum konusunda
tasvir ya da analiz yaplmasna izin vermeyecek kadar
derin bir sayg duygusuyla ykl olduuna gre, Gur-
vitch somut toplumlar konusunda ne bilebilir ki?
Y aamlarnn birok yln baz zel toplumlarm
somut varlm incelemekle geiren etnologlar, Gur-
vitchten, binlerce toplumun eitliliini ve zglln
yalnzca drt tipe indirgeyerek somutlua kar gster
dii kaytszla benzer bir kaytszl kendilerinde bul
masn seve seve isteyebilirler. Gerekte Gurvitch, yapt
snflandrmaya gre, Gney Amerika kabilelerinin
tmn btn Avustralya toplumlaryla ve Melanez-
yay Polinezyayla bir tutuyordu; ona gre, bir yandan
Kuzey Amerika, dier yandan Afrika artk yalnzca ho
mojen iki blok oluturuyordu.9
Katksz bir kuramc olduu iin Gurvitch, alma
larmzn yalnzca kuramsal ynyle ilgilenmektedir. Ve
kuramlarmz onun houna gitmedii iin -nk onun
kuramlarm rtmektedir- bizi srf etnografyayla u
ramaya davet etmektedir. Rollerin bu blmnden,
iki fayda salamay ummaktadr: kurama tek bana
egemen olmak ve kendi soyut dncelerine dayanarak
ok sayda betimlemeli almalara -ki bunlar cannn
istedii gibi kullanmas, ou kez onlar okuma zahme
tine bile katlanmadn gstermektedir- karmakark
bir ekilde bavurma ayrcaln zarar grmeden kendi
ne tanmak.
Dterminismes sociaux et libert humaine, blm II, s. 200-222.
Etnologlar, kendilerini eletiren Gurvitchin tle
rini beklemeden, bilimsel yaamlarnn byk bir b
lmn, toplumculluk biimlerini, gruplar ve ko
lektif yaamn en ince ayrntlarn kimi zaman usand
rc bir titizlikle gzlemlemeye, tasvir etmeye ve incele
meye ayrmlardr. imizden kimse kararl bir biimi
ya da yapy bu karasz gerekle deitirmeyi hibir za
man kafasndan geirmemitir. Yaplar arama ii, ikinci
aamada grlr; var olan gzlemledikten sonra, kyas
lama ve snflandrma yapma olana salayan bu de
imez -ve her zaman ksmi olan- eleri ortaya koyma
ya altmz aama budur. Bununla birlikte, Gur
vitchin tersine, yaplandrlabilir olan ve olmayan eyle
rin a priori bir tanmndan hareket etmiyoruz. Yapsal
analizin nerede ve hangi gzlem dzeyinde etkili oldu
unu nceden kestirmenin olanakszl konusunda ye
terli bir bilince sahibiz. Somutluk konusundaki deneyi
mimiz sayesinde, bir yapya yol aann, ou kez klt
rn en kararsz ve en geici grnmleri olduunu
rendik; ayrntlara saplant derecesinde bu kadar
nem vermemizin nedeni de budur. Doa bilimleri r
neini hi aklmzdan karmamamz gerekir; bunlarn
bir yapdan baka bir yapya (ki, daha kapsaml olduu
iin bunun aklanmas daha uygundur) doru gelime
si, yapsalc olmamalar nedeniyle nceki varsaymlar
tarafndan ihmal edilen baz nemsiz olgular araclyla
her zaman daha iyi bir yaplanma aramak eklinde ol
mutur. Merkrn gnberi dzensizlikleri iin de ayn
ey sylenebilir; Newton sistemine gre yapsalc ol
mayan bu dzensizlikler, izafiyet kuramnn daha iyi
bir yapy kefetmesi iin temel tekil edebilir. Her ey
den nce kahntsal bir bilim dal olan etnoloji -nk
payna, geleneksel insan bilimlerinin, yapsalc olarak
grmedikleri iin uramaya tenezzl bile etmedikleri
toplumlarm bu kalmts dyordu-, kendi eilimi ge
rei kalntlar ynteminden baka hibir yntem kulla
namaz.
Ancak biliyoruz ki, somut bir toplum, hibir zaman
kendi yapsna ya da daha dorusu yaplarna indirge
nemez (nk deiik dzeylerde birok yap bulun
maktadr ve bu deiik yaplar, en azndan ksmi olarak,
yap halindedir). 1949da, yapsalcln ilevcilik de
nilen bu ilkel biimini eletirirken yle yazyordum:
Bir toplumun yolunda gittiini sylemek olaan bir
eydir, ancak bir toplumda her eyin yolunda gittiini
sylemek samalktr.10
Gurvitchin hatas -ki ayn hataya etnoloji kart
birok kii de dmtr-,11alanmzn amacnn ince
lediimiz toplumlar konusunda eksiksiz bir bilgi edin
mek olduunu sanmasndan kaynaklanmaktadr.12
Byle bir iddia ile yararlandmz olanaklar arasn
da yle bir orantszlk var ki hakl olarak arlatan mu
amelesi grebiliriz. Birka ay sren bir geziyle tarihini
yeterince anlayamadmz ve dili konusunda ou kez
eksik bilgilere sahip olduumuz bir toplumun gizli yan
larn nasl ortaya karabiliriz? Gzmzden kaan bu
gerei bir-iki emayla geitirmeye bu kadar istekli ol
duumuzu grenler kaygya kaplmaktadr. Ancak bizim
nihai amacmz, gerekte, aratrmamzn konusunu
oluturan toplumlarm ne olduunu anlamaktan daha
ok onlarn birbirinden nasl ayrldn ortaya kar
10 Bu yaptn 17. sayfas.
u Kr. BRICE PARAIN, les Sorciers, ie Monde nouveau, Mays 1956.
u Sayn Gurvitch, kendisine bu terimi borlu olduumuz Mauss'un btnsel
toplumsal olay konusundaki dncesini yanl yorumlamtr.
maktr. Dilbilimde olduu gibi, bu ayrmsal farklar et
nolojinin bizzat konusunu oluturur. Niteliini kesin
likle bilmediimiz baz varlklar arasndaki ilikilerin
belirlenebilecei dncesine kar kanlara, byk bir
doalbilimler uzmannn u szleriyle yant vereceim:
Morfolojide sk sk grld zere, temel grev, baz
yakn biimleri teker teker byk bir dorulukla ak
lamaktan ok, onlar birbiriyle kyaslamaktan ibarettir;
karmak haldeki bozukluklar -eklin bizzat kendisi
incelenmemi ve tanmlanmam olarak kalmak zorun
da olmasna karn- anlalmas kolay bir olay olabi
lir.13
Ancak yazar, hemen ardndan, Gurvitchin sitemle
rine yant olarak u szleri ekler: lk tipe ya da kyas
lama lsne ilikin her ak ve uygun bilgiden bam
sz olarak, belli bir biimde belli bir becayi ya da baka
bir biim bozukluunu tanmaktan ibaret olan bu kyas
lama almas dorudan matematik alanna girer ve bel
li bir matematiksel yntemin basit bir ekilde kullanl
masyla zme kavuur. Bu yntem, dnmler ku
ramnn dayand ve gruplar kuramnn bir blmn
oluturan koordinatlar ynteminden ibarettir.14
Bylece, Gurvitchin eletirilerinin ayrntlarna ge
liyoruz; onun en nemli eletirisi, etnoloji kuramnda
baz matematiksel yntemlere yklediim ileve yne
liktir.
Yazarmza gre, eletirisinin konusunu oluturan
metnimde, toplumsal yap ve matematik bilimleriyle15
ilgili btn yorumlarn sentezini yapmaya alyormu-
n DARCY WENTWORTH THOMPSON, On Growth and Form, Cambridge
Univ. Press, yeni bask, cilt II, s. 1032.
14 A.g.y. ve not +.
G. GURVITCH, le Concept de structure sociale, a.g.y., s. 14-15.
um; bylece, sonunda tartma konusu kavramla ilgili
yaplan hatalarn ou iin bir bavuru kitab sunar bi
ze; ancak bunu yaparken, kendi deyimiyle sapma gs
teren ya da suiistimal edilen drt kaynaktan her birine
bavurur. Yine benimle ilgili olarak yle devam eder:
Onlar yalnzca benimsemekle kalmad gibi, yaplarla
ilgili kendi kuramyla btnletirerek savunma yoluna
da gider.. .16
Sz konusu aratrmann bir sentez giriimi oldu
unu iddia etmek iin, onu daha nce okumam ya da
anlamam olmak gerekir. Okuyucu kolaylkla grecek
ki, kendi kuramm Radcliffe-Brownmkiyle Murdockm-
kinden ayrmak iin son derece dikkat ediyorum.17 O
nedenle, Gurvitchin bu yazarlara ynelttii eletiriler
den kendimi kesinlikle incinmi hissetmiyorum; hele
hele hibir zaman kullanmadm ve srarla tehlikelerini
belirttiim istatistiksel yntem -en azndan Murdockn
kimi zaman kullandm sand biimiyle- konusunda
ki eletirilerden hi deil.
Dier yandan ve yapsal antropolojinin babas ola
rak geinmeden hatrlatmak isterim ki, toplumsal yap
lara ilikin dncelerim 1947 balarnda, yani Fortes,
Murdock ve dierlerinin -ki Gurvitch beni onlarn yal
nzca yorumcusu ve savunucusu olarak gryordu- ki
taplaryla ayn anda ya da onlardan daha nce bitirdiim
akrabalk konusundaki kitabmdan sonra gelimeye ba
lamtr. Koullar gerei belli bir yalnzln iine dt
mz bu sava yllarnda, kimi etnologlarn birbirin
den bamsz olarak yap kavramna ynelmeleri bana
ok arpc gelmektedir. Bu ynelme, seleflerimizin kar
16 A.g.y.. s. 19.
1 Bu kitabn u sayfalarna baknz: 316, 334 ve 348.
lat sorunlarn zm iin bu kavramn ne kadar
gerekli olduunu gstermekte ve bizi onlardan ayran
farkllklar ne olursa olsun, bizim ortak giriimimize
bir geerlik kans getirmektedir.
Gurvitche gre btnyle etkisi altnda kaldm
sapma ve suiistimaller neden ibarettir?
Bunlarn ilk kayna, sanrm, llerin kullanl
mas ve toplumsal yap sorunu18arasnda kurmak iste
diim yapay balant, baka bir deyile toplumsal yap
kavramn matematiksel lmeyle19 birletirme eili-
mimdir. Beni eletirmek iin metinlerimde istedii eyi
bulduuna gre Gurvitch iyi ya da ok kt bir okuyu
cu mudur? Kendimi bu ekilde ifade etmem yle dur
sun, birok kez bunun aksini syledim. Daha nce de
belirttiimiz aratrmann Yap ve lme balkl bl
mne tekrar dnelim: Kimi zaman lme kavramnn
etnolojiye yap kavram sayesinde girdii sylenir... Bu
nunla birlikte, lme ve yap kavramlar arasnda hibir
zorunlu iliki yoktur..., ancak yine de metrik bir zm
iermeyen bir takm sorunlar sk bir incelemeye tabi tu
tulabilir.20Gurvitchin kendi savlarn desteklemek iin
bavurmaktan ekinmedii bir baka metinde ise yle
denmektedir: Kukusuz kendi alanlarmzda llebi
lecek ok ey vardr... ancak bunlarn en nemli ey
ler olduundan kesinlikle emin deiliz... Fark ettik ki
[toplumsal] olaylarn nicel olarak tanmlanmas, anlam
larnn kefiyle kesinlikle badamamaktadr... Srf
lmeyle urarsak, u olguyu gzden karabiliriz:
Yeni matematik bilimleri, kesinlik kavram ile lme
18 A.g.y., s. 14.
1') A.g.y., s. 17, ayn szcklerle tekrarlanmtr, s. 19.
20 Bu cildin s. 310u.
kavram arasndaki bamszlk dncesine yol aar...
Bu yeni matematik bilimleri sayesinde reniyoruz ki
zorunluluk dzeniyle nicelik dzenini ille de birbiriyle
kartrmak gerekmez.21
Gurvitchin lme, lm ve nicel tanmlama gibi
terimleri kullanna baktmzda (kald ki bu terimleri
birbirinin yerine ekinmeden kullanyordu), zerinde a
ltmz sorunlar konusunda fikir sahibi olduu tar
tma gtrr. Byle olmakla birlikte, etnolojide baz
matematiksel yntemlerin kullanlmas, akademik bir
tartmann konusu deildir. Bir matematikinin yard
myla, bu yntemleri belli bir soruna uyguladm.22Son
ra baka sorunlar da ele aldm. Burada aklmza gelen
tek soru, bu yolla sorunlarn zmne yaklap yak
lamadmz anlamaktr.
Yapsal etnolojiden daha ok yapsal dilbilime sayg
duyan Gurvitch, ayrca kendi kuramsal kapsamn snr
landrmaya alr. Ancak matematiksel istatistik (bura
da ok hakl bir ileve sahiptir), inandnn tersine, so
runlarn aratrlmasyla hibir ekilde snrl deildir;
eviri makinalar -henz gelitirilme aamasmdalar- ku
ramnn gsterdii gibi, szlere ve sylevlere uygulanr
ve stilistikle metin eletirisi alannda nemini oktan
kantlamtr. Yapsalcln yalnzca sesbilimde yeri ol
duu ve dil dzeyinde btn anlamn yitirdii iddias,
Benveniste, Hjelmslev ve J akobson gibi ustalarn zengin
ve deiik biimler vererek dilbilgisi, szdizimi ve hatta
sz varl konusunda yazd tm yapsalc yaptlar
bilmezlikten gelmektedir. J akobson, son yaptnda, ses
21 Les Mathmatiques de lhomme, Bulletin international des sciences sociales
(Unesconun), cilt 6, no: 4, Esprit tarafndan tekrar baslmtr, no: 10, 1956,
Esprit metninin 529 il 532 sayfalar.
22 Les Structures lmentaires..., blm XIV.
bilimden mecazlar sorunu kadar uzak olan bir sorunu
byk bir hevesle ele alr.23 Kald ki eviri makinalar
kuramclar, u an hem matematik bilimleri hem de yap
salclk alanlaryla ilgili dilbilimsel ve szbilimsel bir
analizin temellerini atmaktadrlar.24
Gurvitch, morfolojik adan kavramlatrlan bir
takm alanlarda yerletirilen toplumsal gerekliin da
rdan alglanabilir ve elle tutulur d grn ile yap
denilen ey arasndaki... can skc karklktan tr
beni knamaktadr.25Okuyucu, burada sz konusu olan
eyin meknsal dalm olaylar ile insanlarn meknla
ilgili yaptklar nitel tasvir olduunu bir rpda anlaya
mayacaktr belki de (kald ki bundan dolay onu sula
myoruz). Oysa bu can skc karklk, yazarmzn
ima ettii gibi Amerikan ekolnn bir olgusu olmas
yle dursun, kendisine etkisini hemen yitiren baz
imalardan26daha fazla ey borlu olduumuz Fransz
sosyoloji ekolnn balca bulularndan biridir. Durk-
heim ve Maussun De quelques formes primitives de
classification (Birka lkel Snflandrma Biimi zerine)
ve Maussun les Variations saisonnires dans les socits
eskimo (Eskimo Toplumlannda Mevsimsel Deiiklik
ler) balkl nl aratrmalarnn ana konusu budur.27
Bu yntemin yaklak yarm yzyl sonra bile deerin
23 R. J AKOBSON ve M. HALLE, Fundamentals o f Language, 'S-Gravenhage,
1956.
24 V. H. YNGVE, Syntax and the Problem of Multiple Meaning, Machine Trans
lation o f Languages iinde, yaynlayan: W. N. Locke ve A. D. Booth, J . Wiley
and Sons, New York, 1955. -Sentence for Sentence Translation, Mechanical
Translation, Cambridge, Mass., cilt 2, no: 2, 1955. -The Translation of
Languages by Machine, Information Theory, Third London Symposium, s. d.
25 A.gy.,s.l7.
lb_ A.g.y, s. 17.
21 Anne sociologique, srayla VI, 1901-1902 ve IX, 1904-1905.
den hibir ey kaybetmediini grmek iin J acques
Soustellein la Pense cosmologique des anciens Mexi
cains (Eski MeksikalIlarn Kozmolojik Dncesi) adl
yaptn28-Fransada bile- okumak yeterlidir.
Ancak ne Fransada ne de Birleik Devletlerde, bu
geici istikrar dnemiyle baka dnemlerin ayr tutul
mas ve meknsal yapyla toplumsal yapnn bir tutul
mas gerektiini kimse dnmemitir. Hareket nokta
mz yalnzca u iki gzlem oluturur:
1 ok sayda yerli toplum, kendi kurumlarmn bir
emasn bilinlice meknsal bir plan zerinde yanst
may tercih etmitir: rnein, Sioux kamplaryla Orta
Brezilyadaki G kylerinin dairesel dalm ya da kent
lerin plan, yol planlar, eski Peruda tapmaklarla sunak
larn yerleim plan. Bu dalm olgularnn incelenmesi
sayesinde, yerlilerin kendi toplumsal yaplar konusun
da vardklar kanya; eksikliklerle elikilerin incelen
mesi sayesinde ise, toplumsal yapdan ou kez ok
farkl olan gerek bir yapya ularz. Bu cildin kici r
gtlenme Diye Bir ey Var m? blmnde bu ynteme
ilikin aklamalar bulunur.
2 T opium mekna ya da belli bir mekn trne ka
ytsz grnd zamanlar bile, her ey, sanki bilind
yaplar bu kaytszlktan yararlanyormu gibi cereyan
eder. u amala: Bo alan istila etmek ve sembolik ya da
gerek olarak bu alanda kendini gstermek; bu biraz da,
Freudun gsterdii gibi, kendilerini rya biiminde ifa
de etmek zere bilind saplantlarn uykudaki bolu
u kullanmas gibidir. Bu saptama, grnrde mekn
sal ifadeye kaytsz kalan ilkel toplumlarm yan sra, ay
:8 Paris, Hermann, 1940.
n tavr iinde olduunu aka syleyen daha karmak
toplumlar iin geerlidir. Ayn ey, ounlukla yalnzca
birka tipe indirgenebilen ve gizli toplumsal yapya ili
kin baz belirtiler arz eden meknsal yaplara dayal
ada kentler iin de geerlidir.
Gurvitchin, kolektif makro-sosyolojik birimlerle29
btnsel toplumsal olaylarm sui generis (nevi ahsna
mnhasr) bir gereinden bende artk hi eser kalma
d ynndeki eletirisine imdi yant vermeli miyim?
Hayatmn en gzel yllarm birka kolektif makro-
sosyolojik birimi incelemeye ayrdm. Ancak, bu birim
lerden sz ederken, insanlarn kulaklarn trmalayacak
bir terimi kullanmama gerek yoktur; nk kafamda
onlar adlaryla belirtiyorum, yle ki: Caduveolar, Bo-
rorolar, Nambikvvaralar, Mundeler, Tupi-Kawahibler,
Moghlar ve Kukiler. Bu kabilelerin her biri bende yer
yznn bir noktasn, benim tarihimle dnyann tari
hinin bir ann artrmaktadr. Hepsi de, sevdiim ya
da ekindiim ve yzleri belleimden hi kmayan er
keklerle kadnlara yaklatrmaktadr beni; kimi zaman
bana bkknlk, sevin ve ac vermekte, kimi zaman da
beni tehlikeye sokmaktadrlar. Btn bunlar benim ta-
nklarmdr; kuramsal dncelerimi gerekle birleti
ren ba ortaya koymak ve Gurvitchi rtmek iin
bunlar yeterlidir.
Son olarak, bu kadar abadan sonra, toplumsal d
zenin geleneksel kavramna30henz st kapal bir e
kilde yeniden dnmeme ynelik eletiriye gelince, et
nolojide yapyla ilgili metnimin sonunda ele aldm sis
29 A.g.y., s. 19.
30 A.g.y., s. 21
temlerin dzeni kavramnn baka yazarlar rahatsz et
tiini hissetmeseydim, oraya taklp kalmayacaktm31.
31 Bu ciltte sayfa 347 ye bkz. zellikle u iki metninden tr M. Rodinson
kastediyorum: Racisme et civilisation, la Nouvelle Critique, no: 66, Haziran
1955; Etnographie et relativisme, a.g.y., no: 69, Kasm 1955. La Nouvelle
Critique dergisinin editrleri, ikinci metni yaymladklar srada, bana gn
derdikleri birok mektupta 'derginin sayfalarnn kullanmma ak olduu
nu bildirdiler. Ben de onlara u mektupla yant verdim:
Sayn Yaz ileri Mdr,
Sayn Maxime Rodinson, u son birka ayda ikinci kez la Nouvelle
Critique\t benimle ilgili bir metin yaymlamaktadr. Ortak noktalarmz n
plana karmaktan daha ok aramzda bir uurum yaratmaya pek istekli g
rnen bu yazann metinlerini anlalr ve iyi dzenlenmi bulduumu ve
kendimi onunla aa yukar hemfikir hissettiimi belirterek, onu d krk
lna uratacam. Ancak, zntm bildirmeden de edemeyeceim: Be
nimle bu kadar ilgileneceine, u son elli yln etnolojik kazanmlarm yeni
den Markslkla btnletirmek iin ne kadar aba sarf ettiimi aratrsayd,
daha faydal olurdu. Gerek anlamyla bilimsel sonular ile bunlarn ou
kez Birleik Devletler de ve baka lkelerde politik ve ideolojik amala kul
lanlmas arasnda bir ayrm yaplsayd daha uygun olmaz myd? Kukusuz
M. Rodinson'm tavr, dilbilim, fizik, biyoloji ve sibernetik alannda byk
bir grltyle ortaya kan bir gelenekiliin tavryla uyumaktadr. Ksa bir
sre nce btn bunlar deiiklie urad ve M. Rodinson yaknda ge kal
dn kukusuz anlayacaktr. Kald ki, baz grnmleriyle ele ald soruna
benzer bir sorunla -kuantik mekaniinin imdiki eilimlerini kastediyorum-
ilgili olarak, la Nouvelle Critique in son saysnda etnolojideki kuramsal so
runlara da baarl bir ekilde uygulanabilecek daha ihtiyatl ve daha farkl
bir tavr sergilediini gzlemledim.
M. Rodinson, kendisine temel bir ilev yklemek zere -ki bu, ska eleti
rilmeme neden olmutur- Marx ve Engels gibi filozoflardan aldm sand
m yap kavramn ok iyi tanmamakla suluyor beni. Onun kltr kavra
mna ya da daha dorusu bu kavramn baz anlamlarna ilikin eletirisine
gelince, onunla bu konuda hem fikirim. Kroeberin saygnl -ki bunu hak
ettii konusunda en ufak bir kukum yoktur-, bu talihsiz kltrel istatistik
giriimi dndaki almalardan (zellikle de Handbook of the Indians of
California adl u hayranlk uyandrc yaptndan) ileri gelmektedir. Gr
nrde sama olan bu talihsiz giriim, yine de. California'nn o ncelikli, ok
zel corafyas asndan ve daha birok adan faydal olabilir. Orann
etnografik eitlilik ve younluu nedeniyle, kltrel zelliklerin saym sis
tematik. mekanik ve kesinlikle mantksz bir ekilde yaplmasna karn, an
laml eler kendiliinden dzenlenemez: Daha sonra L. Guttman. bu giri
imi psikolojik alanda baarl bir ekilde yineleyecektir.
Beni eletirenler gerekte sanyor ki, benim alglad
m biimiyle sistemlerin dzeni, ilkin yaplar halinde
zmlemeye altm somut toplumun btnyle
dzeltilmesinden (dolaysyla, bu, zmleme giriimini
gereksiz klmaktadr) ya da belli bir toplumda btn
yaplarn benzeik olduu savndan ibarettir; her toplu
mun hem son derece tutarl hem de tamamyla iine ka
pank bir tr monat oluturduunu sylemekle ede
erdir bu. Her iki varsaym benim dncemden olabil
diince uzaktr.
Sistemlerin dzeni, analize tabi tutulan olaylarn bir
zeti deildir. Yapsal analizin uygulanabilecei dzey
lerin kendi aralarnda kurduu ilikilerin en soyut ifa
desidir bu, yle ki formller, tarihsel ve corafi adan
birbirinden uzak olan baz toplumlar iin kimi zaman
Ksaca, M. Rodinson kltr kavramn brakp toplum kavramna ynelmemi
tavsiye etmektedir. Onu, szlerine kulak asmadan ve ilk kavramdan vaz
gemeden, her iki kavram Marksizmin ilkeleriyle uyuan bir bak asyla
ele almaya altm. Birka ay nce yaymlanan baz seme paralarmla ye
tinmeyip btn kitabm okumu olsayd, yaznn kkenine ilikin Marks bir
varsaymn yan sra baz Brezilya kabileleriyle -Caduveo'lar ve Bororo'lar- ilgili
iki adet aratrma olduunu grecekti. Y erlilerin styaplarn diyalektik ma
teryalizme gre yorumlama giriimlerinden ibaret olan bu aratrmalarn Bat
etnografya edebiyatna getirdii yeniliklerin daha byk bir zen ve ilgiyle
ele alnmas gerektiini dnyorum.
Kukusuz ada eletirmenler arasnda, birka metin parasna dayanarak
bir yazarn reddedilmesini olaan bulan tek kii M. Rodinson deildir. Baka
lakayt davranlara daha ender rastlanr: zellikle de yanl alnt kullanmak.
Bununla birlikte, M. Rodinson son metninde (s. 61) ayn hataya der: Bana
isnat ettii ve kaynakasn bir notla {Race et Histoire, s. 40) belirttii sa
tr trnak arasnda italik harflerle gsterir. Sz konusu kaynakaya bir gz
atalm: Ortada byle bir ey yok ve byle bir ey yazdm da hi hatrlam
yorum.
Sayglarmla, vb.
25 K asm 1955
La Nouvelle Critique, bir sonraki saysnda hatal alnty dzeltti, ancak
mektubumu hibir zaman yaymlamad.
ayn olmak zorundadr; bu biraz da - byle bir kyas
yapmam mazur grn-, kimileri basit kimileri karmak
olan ve bundan byle, ayn sfatla, dzgn ya da ar
pk bir yap arz edebilen deiik kimyasal bileimli bir
takm molekller gibidir. O halde, sistemlerin dzeni
denilince, her biri belli bir yapsal dzeye tekabl eden
alt-kmelerden oluan bir kmenin biimsel zellikleri
anlyorum.
Dncemi tamamyla onayladm szcklerle ifa
de eden J ean Pouillonun da dedii gibi, burada nemli
olan, farkllklar basit bir ekilde yan yana koymaya
ya da yapay olarak ortadan kaldrmaya yol amayan
bir farkllklar sisteminin ortaya konup konmayaca
nn bilinmesidir.32
Deiik yap dzeyleri arasnda nceden kurulmu
bir eit uyum aray iinde deilim. Bu dzeyler, elbet
te birbiriyle eliebilir -ki ou kez yledir-, ancak e
lime tarzlarnn tm ayn gruba aittir. Kald ki, dn
m yoluyla ekonomik yapdan ya da toplumsal ilikiler
yapsndan hukuk, sanat ya da din yapsna gemenin
her zaman mmkn olduunu ileri srerken tarihsel
materyalizmin anlatmak istedii de budur. Ancak, Marx
bu dnmlerin tek trde olduunu, rnein ideoloji
nin yalnzca toplumsal ilikileri bir ayna gibi yansttn
hibir zaman ileri srmez. Bu dnmlerin diyalektik
olduunu dnr; baz durumlarda, ilk bakta ana
lize kar direniyormu gibi gelen zorunlu dnm
bulmak iin ok aba sarf eder.33
J . POUILLON, a.g.y., s. 155.
rnein, Y unan sanatna ilikin o nl paragrafta, yeni olduu iddia edilen
nszden Critique de l'Economie politiques (Ekonomi Politiin Eletirisi)
kadar; bir baka bak as Dix-Huit Brumaire de Louis Bonapartta (Louis
Bonaparte'in 18 Brumairei) yer almaktadr.
Marxm dncesiyle ayn dorultuda kalarak, alt
yaplarla styaplarn birok dzey ierdiini ve bir d
zeyden dierine gemek iin deiik dnm tipleri
olduunu kabul edersek, son tahlilde ve ieriklerini de
bir yana brakrsak, deiik toplum tiplerini baz dn
m yasalaryla aklayabileceimizi grrz: Bu yasa
lar, yaplandrlm deiik dzeyler arasndaki ideal
benzeim ilikisini bulmak iin geersiz klnmas gere
ken biim deiikliklerinin say, etki, anlam ve dzenini
belirten formllerden ibarettir.
Zira bu zetleme ayn zamanda bir eletiridir de.
Antropologun karmak bir modeli daha iyi bir mantk
sal verime sahip basit bir modelle deitirmesinin ama
c, zndeki elikileri zmeye almak ve sonuta
gizlemek zere her toplumun bavurduu -bilinli ya da
bilinsiz- dolamba ve hileleri ortaya karmaktr.
Daha nceki almalarmda34 verdiim ve Gur-
vitchin gz nnde bulundurmas gereken bu aydnla
tc bilgi beni baka bir eletiriye daha maruz brakm
yor mu? Her toplum mantksal uyumsuzlukla toplum
sal ahlakszln ifte grnm altnda ortaya kan bir
kusurun skntsn ekiyorsa, toplumun en bilinli ye
leri neden onu deitirme zahmetine katlansn ki? Bu
deitirme ilemi sonucunda bir toplumsal biim bir
baka biimin yerini aldna ve btn biimler birbiri
ne denk olduuna gre, neye yarar bu?
M. Rodinson, bu kanta dayanarak,33 Hznl D
nencele? den bir alnt yapar: Hibir toplum tam anla
myla ne kt ne de iyidir; btn toplumlar, grnrde
deimez bir neme sahip olan tek tk hakszlklar
34 Bu yaptn I. ve VII. blmlerine bkz.
M. RODNSON, a.g.y., s. 50-52 ve baka yerlerde.
gz nnde bulundurarak kendi yelerine bir takm
avantajlar salar...36Ancak, dnce ve eylem arasn
daki grnr atky zebilmek iin yrttm d
ncenin bir aamasn belli bir ama gderek soyutla
mak anlamna gelir bu.
Gerekte:
1 M. Rodinsonm eletirdii paragrafta, greci ka
nt, gzlemcinin toplumundan ok uzak olan toplumlar
-rnein, kendi bak amza gre Melanezyal bir top
luluk ve Kuzey Amerikal bir kabile- birbiriyle kyasla
ma giriimine kardr yalnzca. Bizim toplumbilimsel
evrenimizin snrnda bulunan baz toplumlara hakl ve
yerinde olarak uygulanabilecek hibir bavuru sistemi
olmad kansndaym.
2 Buna karlk, uzak toplumlar kendi aralarnda
deil de kendi toplumumuzun (ya da genel anlamda,
gzlemcinin toplumunun) geliiminin tarihsel adan
birbirine yakn iki durumunu snflandrmaktan ibaret
olan baka bir vakay bu ilk vakadan zenle ayryor
dum. Bavuru sistemi byle iselletirildii zaman her
ey deiir. Gerekte, bu ikinci aama, toplumsal ya
amn bu ilkelerini ortaya koymak iin btn toplumla-
rn tm ynleriyle ele alnmasna olanak salar; bu ilke
leri, yabanc toplumlarm geleneklerini deil de bizzat
kendi geleneklerimizi iyiletirmek iin uygulamamz
mmkn olabilecektir; bir nceki ayrcaln zdd olan
bir ayrcalk nedeniyle, ykma tehlikesi olmadan deiti
rebilecek durumda olduumuz tek toplum, ait olduu
muz toplumdur; zira getireceimiz bu deiiklikler de
bizzat bu toplumdan kaynaklanmaktadr.37
36 Tristes Tropiques (Hznl Dnenceler) , ayn blm, s. 417.
37 A.g.y., s. 424.
O halde, istatistiksel bir grecelikle yetinmem yle
dursun, M. Rodinsonn hakl olarak eletirdii ve hak
sz olarak beni kartrd baz Amerikal antropologlar
gibi, onun oluturduu tehlikeyi, etnologun her zaman
iine debilecei uurumu aklyorum. nerdiim
zm yapcdr, nk bu zm grnrde elikili
olan iki tutumu ayn ilkelere dayandrr: toplumumuz-
dan ok farkl baz toplumlara kar sayg duyma ve
kendi toplumumuzu dntrme abalarna etkin bir
ekilde katlma.
M. Rodinsonm ileri srd gibi, orada Billan-
courtu umutsuzlua drecek bir ey mi var acaba?
Papu yerlilerinin proleter olmaktan baka hibir eye
yaramamas zihinsel ve ahlaki gvenlii iin zorunlu ol
sayd, kendi tarznda acmasz (ve dncede bir yam
yam olduu iin yamyamlardan daha tehlikeli) biri olan
Billancourt pek fazla nem arz etmezdi. Bereket versin
ki etnoloji kuram sendikal taleplerde ok nemli bir rol
oynamamaktadr. Buna karlk, ileri dnceli bir bil
ginin yazlarnda, ok deiik ynelimli baz dnr
lerde daha nce grlen bir sava rastlamak beni art
yor.
Ne Race et histoirda (Irk ve Tarih) ne de Tristes
Tropiques\t (Hznl Dnenceler) ilerleme dnce
sini yok etmeye altm; onu daha ok insan geliimi
nin evrensel kategorisi dzeyinden kendi toplumumuza
(ve belki de birka baka topluma) zg zel yaam tar
z dzeyine geirmeye altm.
Her toplum tarafndan benimsenmi ve toplumun
stnlnden arnm bylesi bir ilerleme kavramnn
insanlar ylgnla srkleyebileceini ileri srmek, me-
tafiziksel savn bir baka balama -tarihin diline ve ko
lektif yaam alanna- oturtulmas gibi geliyor bana; bu
sava gre, ne zaman ki bir birey artk lmsz bir ruha
sahip olduuna inanmamaya balarsa her ahlak anla
y tehlikeye girebilir. Ateizm, yzyllar boyunca, M.
Rodinsonn savn ileri srmtr; o da, insanlar ve
zellikle emeki snflar -teki dnyayla ilgili ceza ya
da dl gibi bir kayglar olmad iin, alma istekle
rini kaybetmelerinden endie ediliyordu- umutsuzlua
dryordu.
Bununla birlikte, yeryzndeki yaamla snrl bir
bireysel zaman dncesini kabul eden insanlarn (zel
likle Billancourtda) says az deildir; bu insanlar, her
eye karn, ahlaki deerlerini ve hem kendilerinin hem
de ocuklarnn yaam koullarn iyiletirme iradelerini
kaybetmemiledir.
Bireyler konusunda doru olan, artk gruplar konu
sunda da doru olamaz m? Kendisinden yirmi-otuz bin
yl nce yaam toplumlarn kendisine ortam hazrla
maktan baka bir ey yapmad, btn adalarnn
-ok uzaklarda olsalar bile- ona yetimek iin gayretle
elbirlii yapt ve kendisinden sonra gelenlerin tek
kaygsnn yzyllarn sonuna dek onun hzn korumak
olduu kansna fazla kaplmadan bir toplum pekl ya
ayabilir, hareket edebilir ve dnebilir. Bir zamanlar
yeryzn evrenin merkezine ve insan yaratklarn en
st dzeyine yerletiren insanmerkezcilik kadar saf olan
bir insanmerkezciliin kant deil midir bu? Ancak, srf
kendi toplumumuzun yararn gzeten bir insanmer
kezcilik gnmzde kabul edilemez.
Dahas var: M. Rodinson, beni Marksizm adna ele
tiriyor, halbuki benim dncem Marxn dncesine
onunkinden ok daha yakndr. lkin, hatrlatmak isti
yorum ki Irk ve Tariliit, duraan tarih, deiken tarih
ve kmlatif tarih arasnda yaptm ayrm Marxm baz
metinlerine dayanmaktadr: Kendi kendine yeten, s
rekli ayn ekilde oalan ve kazara daldnda ayn
yerde ve ayn adla yeniden kurulan bu topluluklarn
retim mekanizmasnn yalnl, Asya toplumlarnn
deimezliinin anahtarn oluturur; ne tuhaftr ki bu
deimezlik, Asya devletlerinin dalmas ve srekli ola
rak yeniden kurulmasnn yan sra buradaki hanedan
larda cereyan eden kkl deiimlerle elimektedir.38
Gerekte, Marx ve Engels bu konuyla ilgili olarak sk
sk u dnceyi ifade ederler: lkel ya da ilkel varsay
lan toplumlar, retim ilikileriyle deil, kan balaryla
(gnmzde bunlara akrabalk yaplar denmektedir)
dzenlenir. Dardan yklmad srece bu toplumlar
sonsuza dek ayakta kalabilir. Onlara uygulanabilen za
man kategorisinin kendi gelimemizi anlamak iin kul
landmz kategoriyle hibir ilgisi yoktur.39
Bu gr, Komnist Manifesto'daki u nl tmcey
le kesinlikle elimez: u ana kadar bildiimiz btn
toplumlarn tarihi snf mcadeleleri tarihinden ibaret
tir. Hegelin devlet felsefesi erevesinde bu tmce, s
nf savamlarnn insanlkla ayn geliime sahip olmad
n, ancak tarih ve toplum kavramlarnn -tamamyla
Marxm alglad biimde- yalnzca snf savamlarnn
ortaya kt andan itibaren uygulanabileceini ifade
eder. Weydemeyere yazd mektupta Marx bunu ak-
38 K. MARX, le Capital, ev. ROY, Editions sociales, Paris, 1950-1951, cilt II,
s. 48.
39 Marx, o ana dek tand en ilkel toplumlar olan eski Cermen toplumlan
ve Hindistanla ilgili olarak bu temalar Kapital de srekli iler. Engels ise,
Anti-Dhrinde ve Ailenin, zel Mlkiyetin ve Devletin Kkeninde bu te
malar daha da genelletirir.
a ortaya koyar: Yeni yaptm ey, snflarn varlnn,
yalnzca retimin geliiminin belirli tarihsel aamalarna
bal olduunu... gstermektir..,40
O halde, M. Rodinson, Ekonomi Politiin Eletirisi
ne Katkiya yazdn syledii nsznde Marxm bu
dncesi zerinde dnce yrtebilir: Szde tarihsel
evrim, genellikle, son toplumsal oluumun, daha nceki
oluumlar kendisine gtren birer aama olarak grd
ve ksmi bir bak asyla her zaman byle grecei
olgusuna dayanmaktadr, nk kendini ender olarak
ve yalnzca iyice belirlenmi baz koullarda eletirebi
lir.41
J ean-Franois Revelin42 ou zaman haksz, ancak
canllk ve beceri dolu yergi yazs yaymlandnda bu
blm oktan bitmiti. VIII. blm ksmen bana ayrl
m olduu iin, yantm ksa olacaktr.
Revel beni kyasya eletirmektedir, ancak anlala
maz bir ekilde. Zira beni olduum gibi -yani saha ze
rinde alan ve gzlemlerinin sonucunu akladktan
sonra, hem kendisinin hem de meslektalarnn gzlem
lerine dayanarak kendi biliminin kaynaklarna ulamaya
alan bir etnolog olarak- kabul etseydi, benimle da
lamaktan kanmas gerekirdi. Beni ilkin sosyolog ola
rak grmekte, daha sonra felsefi bir eitim aldm iin
sosyolojimin ardnda gizli bir felsefe yattn ima et
mektedir. Bundan byle meslekta sayldmza gre,
Revel pekl benim yetki alanm ineyebilir ve bunun
iin, nasl ki btn kitab boyunca dier pozitif bilimler
40 Alnt, M. RUBELe gre yaplmtr: Karl Marx, essai de biographie
intellectuelle, Paris, 1957, s. 257.
41 M. RUBEL alnty K. MARXtan yapmtr: Pages choisies, vb., Paris, 1948, s.
67.
42 J . F. REVEL, Pourquoi des philosophes? Paris, 1957.
konusunda taknd tavrdan dolay felsefeyi eletiri
yorsa, etnoloji konusunda da ayn hataya dtnn
farknda bile olmasna gerek yoktur.
Ne var ki ben sosyolog deilim ve toplumumuzla
sadece ikinci derecede ilgileniyorum. Benim zellikle
anlamaya altm toplumlar, etnologlarn ilgilendii
u ilkel denilen toplumlardr. Gney Fransa lokantala
rndaki arap deiimini bir toplumsal ykmllk ek
linde yorumlamamn -ki Revel bundan pek honut ol
mamtr- ilk amac, baz ada gelenekleri arkaik ku
rumlar araclyla aklamak deil, ada bir toplumun
yesi olarak okuyucunun, kendi deneyimine ve gerek
te kalnt ya da embriyon halindeki baz gelenek ve g
reneklere dayanarak baka trl anlayamayaca ku
rumlan yeniden bulmasna yardmc olmaktr. O halde
sorun, arap deiiminin potlatctin bir kalnts olup
olmadn deil, bu kyaslama sayesinde bir ykml
lk dngs ierisindeki yerlinin duygu, niyet ve tavr
larn daha yakndan tanmay baarp baaramadmz
bilme sorunudur. Yerlilerle birlikte yaayan ve seyirci ya
da onlardan biri olarak benzer trenlere katlan etnograf
bu konuda dnce yrtebilir, Revel deil.
lkel toplum kategorilerinin kendi toplumumuza
uygulanabileceini reddeden Revel, ilkel toplumlar in
celerken her eyden nce kendi kategorilerimizi kul
lanmaya can atar. yle der: Kesinlikle aktr ki, bir
toplumun btn zenginliklerini yanstan ykmllk
ler... bir retim tarz ile bir toplumsal yapnn belirli
koullarna uyar. Bu ykmllklerin, u ya da bu tr
deki her toplumun yelerinin bir blmnn ekonomik
adan smrsn kapsamas -gemite tek bir istisna
olsa da bunu gz nnde bulundurmak gerekir- bile
olasdr.43
Revel nasl kesinlikle emin olabiliyor? Ve ge
mite tek bir istisna olabileceini nereden biliyor? Me-
lanezya ve Amerika kurumlarm yerinde aratrd m?
Kula ve bunun 1910-1950 yllar arasndaki geliimi ile
XIX. yzyln bandan XX. yzyla kadarki podatch
konusunda birok yapt incelemekle mi yetindi? nce
leme yapm olsayd, ilkin, bir toplumun btn zengin
liklerinin bu deiimlerde yattna inanmann sama
olduunu anlard; daha sonra, baz vakalar ve baz d
nemler iin sz konusu zenginliklerin boyutu ve tr
konusunda daha kesin dncelere sahip olurdu ve en
son olarak ve zellikle, kendisini ilgilendiren bak a
syla -insann insan tarafndan ekonomik olarak sm
rlmesi- dnd iki kltrn kyaslanamaz olduu
nu anlard. Bu kltrlerin birinde, bu smr gerekti
inde kapitalist-ncesi adn verebileceimiz baz nite
liklerle ortaya kar. Bununla birlikte, Alaska ve Britan
ya Kolombiyasnda bile bu smr d bir faktr gibi i
ler: Kendisi olmadan ayakta kalabilen ve genel yaps
baka terimlerle ifade edilmesi gereken bir takm ku
ramlara daha fazla enginlik kazandrr yalnzca.
Revelin itiraz etmekte acele etmesine gerek yok:
Benim tek yaptm, rastlant sonucu bu sorunla ve
Revelin toplum algsyla ilgili dnce belirten Engelsi
ayrntl bir ekilde aklamaktr. Gerekte Engels yle
yazar: Tacitusun Cermenleri ile Amerikal Kzlderili
ler arasndaki benzerlii gn na karmak iin, se
nin Bancroftmn [Native Races, vb.] birinci cildinden
baz kk alntlar yaptm. Gerekte, retim tarzlar
son derece farkl olmasna karn aralarnda artc bir
benzerlik bulunmaktadr: Birinde, hayvanclk ve tarm
yerine avclk ve balklk var; dierinde ise, gebe
hayvanclndan tarla tarmna geilir. Bu durum, bu
aamada retim tarznn, kabiledeki eski kan balaryla
cinsiyetlerin eski birlikteliinin bozulma derecesinden
ne kadar daha az nemli olduunu aka kantlamak
tadr. Byle olmasayd, eskiden Rus olan Amerika
Tlingitleri Cermenlerin tam birer benzeri olmazd...44
Revelin gereksiz yere eletirdii Essai sur le Don'
da, Engelsin baz Cermen ve Kelt kurumlan ile pot-
latcti\\ toplumlar arasnda arpc bir benzerlik olduu
yolundaki sezgisini dorulayp aklamak Marcel Maussa
der, sanrm. Ve bunu yaparken, bir retim tarznn
belirli koullarn aratrmakla ok uramamas gere
kir, kald ki Engels da byle bir aratrmann gereksiz
olduunu oktan anlamt. Ancak Marx ve Engels, yak
lak yz yl nce bile, Revelin u an bildiinden ok
daha fazla etnoloji biliyorlard.
Bu yzden, Revelin syledikleriyle tamamen hem-
fikirim: Filozofun sosyolojiye aktard en ciddi kusur,
belki de... birden baz eksiksiz aklamalar yapmak is
teme takntsdr 45nk bu kendi davasdr. Gerek
te beni aklama yapmamakla, bir toplumun u kurum
lan ve bir dierinin baka kurumlan benimsemesi iin
aslnda hibir neden olmadna inanyormuum gibi
davranmakla eletiren kendisidir. Etnologlardan u so
rulara yant isteyen kendisidir: Neden toplumlar kendi
lerini deiik bir ekilde yaplandrr? Neden her yap
44 Marxa gnderilen 8 Aralk 1882 tarihli mektup.
45 A.g.y., s. 147.
zamanla deiir?... Kuramlarla toplumlar arasnda ne
den farkllklar vardr ve bu farkllklar hangi dzenle
melere hangi tepkileri gerektirir...?46 Bunlar ok ye
rinde sorulardr ve onlara yant verebilmeyi isterdik.
Bilgilerimizin imdiki haliyle, yalnzca baz belirli ve s
nrl vakalarla ilgili olarak bunu yapabilecek durumda
olduumuzu dnyoruz, ancak yine de yorumlarmz
hibir zaman eksik ve mnferit olmaktan kurtulamaya
caktr. Revel, bu grevin basit olduuna inanmakta ser
besttir; insann toplumsal evriminin balad yaklak
be yz bin yldan bu yana, ekonomik smrnn her
eyi akladndan kesinlikle emindir.
Grdmz gibi, Marxla Engelsin dncesi yle
deildi. Her ikisi de, kapitalist olmayan ya da kapitalizm
ncesi toplumlarda kan balarnn snf ilikilerinden
daha byk bir rol oynadn dnyordu. O halde,
hayran olduklar Lewis H. Morgandan yetmi yl sonra,
bu yazarn giritii eyi yeniden ele almaya, yani benim
ve dierlerinin yerinde edindii bilgiler nda akraba
lk sistemlerinin yeni bir tipolojisini karmaya alr
ken, onlarn retisine kar sadakatsiz grndm
sanmyorum.4'
46 A.g.y., s. 141.
Marksizm tarihinde Revel'in sapmas -ayn zamanda Rodinsonmki- yeni
deildir. Kkeni Kautsky'ye dayanr ve 1883'ten itibaren Engels onu ifa et
meye zorunlu hisseder kendini. Gerekte, Revel ve Rodinson gibi Kautsky
de ilkel toplumlar tarihsel materyalizme gre yorumlamak istiyordu; bunun
iin de. Morgan'n ardndan Engels'n tanmlad barbarlk kavramnn yan
sra zellikle baz ekonomik kavramlar kullanyordu: hayvanclk dnemi,
tarm dnemi, doal rnlerin retimini artrmaya yarayan yntemlerin
renilmesi dnemi (Bkz. ENGELS. 1'Origine de la famille, vb. ev. Stern, Pa
ris, 1954. s. 32). Engels'in onlara verdii yant udur: ' lkelliin gstergesi
barbarlk deil, kabiledeki eski kan balarnn (babayanl) arlk derecesidir.
O halde, u ya da bu kabile iin baz mnferit olaylardan baz sonular
karmadan nce, her zel vaka iin bu balan ortaya kovmak gerekir."
Ancak, ben bu tipolojiye gre yarglanmak istiyo
rum; gzlemlerini, snflandrmalarn ve tiplerini d
zenlemek iin etnologun geici olarak yararlandklarn
dan farkl bir eymi gibi Revelin drt elle sarld baz
psikolojik ya da sosyolojik varsaymlara gre deil. Mes
lektalarmdan biri Murnginler ya da Gilyak lardaki ak
rabalk sistemlerine ilikin kuramsal analizimin kendi
gzlemleriyle elitiini ya da aralarnda bulunduum
yerlilerden Nambikwaralarin idari yapsn, Caduveo
toplumunda sanatn yerini, Bororolarm toplumsal ya
psn, Tupi-Kawahib klanlarnn niteliini yanl yo
rumladm sylesin, onu sayg ve dikkatle dinleye
yim. Ancak, babasoylu soy zincirine, iki yanl evlilie ya
da uyumsuz sistemlere pek aldrmayan Revel beni ger
ei arptmakla sulamaya kalknca, ona yle hay
krmak geliyor iimden: yi de, filozoflar ne ie yarar?
Revel, nesnel dnyann baz grnmlerini tasvir ve
analiz etmekten baka amacm olmadn anlamama
benziyor; nk ona gre, Bat uygarlndan sz eder
ken belki de kullanmakta hakl olduu, ancak kurucula
rnn baka trl bir kullanmn kesinlikle reddettii
bir dille annda ifade edilemeyen her ey arpktr.
Revel ve Rodinson gibi dnce yrtmek demek,
insan bilimlerini bir bakma aydnlk dmanlna tes
lim etmek demektir. Deiik eik alanlar kavramna da
yal bir geometrinin baz evleri ykmak ya da yapmak
iin kullanlan geleneksel teknikleri geersiz kld ba
hanesiyle, kozmik fizii yerekimi kanunlar adna red-
(Kautskyye gnderilen 10 ubat 1883 tarihli mektup, a.g.y., s. 301-302).
Kald ki les Structures yazarken, "her zel vaka iin", "u ya da bu kabile
iin "eski kan balar"nm neden ibaret olduunu ortaya kovmaktan baka
bir ey yapmadm.
deden mteahhitler ve mimarlar hakknda ne dnme
li? Bir mteahhit ya da mimar, binay ykarken yalnzca
klid geometrisine bel balamakta hakldr, ancak onu
uzaybilimciye dayatma savnda deildir. Her ne kadar
bir evi dntrmek iin uzaybilimcinin yardmna ihti
ya duysa da, evreni anlamak istediinde kulland ka
tegoriler onun kazmayla ekl kullanmas iin bir en
gel tekil etmez.
Antropolojinin Sosyal Bilimlerdeki Yeri
ve
Antropoloji retiminin Yol At
Sorunlar1
ARATIRMANIN KONUSU
Antropoloji retiminin u anki organizasyonu bile tek
bana bu cildin yazarlarna ynelik bir meydan okuma
saylr. Normal olarak, bu yazarlarn sosyal antropoloji
retimi konusunda genel bir rapor hazrlamay d
nm olmalar gerekiyordu, nk bu bilim dal,
adndan tr sosyal bilimlerin arasna yerletirilmekte
ve farkl bir ierie sahipmi gibi grnmektedir. An
cak, hemen ardndan skntlar balar: Ingiltere dnda,
sosyal antropoloji retiminin farkl ve rgn bir bi
imde verildii bir baka lke var mdr? Dier btn
lkeler (ve Ingilterede bile deiik kurulular) ok ksa
olarak antropoloji ya da kltrel antropolojiden ya da
etnoloji, etnografya ve halk geleneklerinden sz etmek
tedir. Kukusuz bu blmler sosyal antropolojinin (ve
1 Bu balk altnda u yapttan alnmtr: les Sciences sociales dans
l enseignement suprieur. Y aynlayan: Unesco, Paris, 1954. Burada,
Unesconun izniyle ve biraz deitirilerek yaymlanmtr.
baka yerlerde bu ad altnda toplanan konularn) yan
sra birok deiik konuyu kapsar: teknoloji, prehistor-
ya, arkeoloji, dilbilimin baz grnmleri ve fiziksel
antropoloji. Bunlar, birer sosyal bilim olarak dnle
bilir mi? yle grnyor ki, soruna yaklatmz anda
ondan uzaklayoruz.
Ancak durum daha da karmak: Sosyal antropoloji,
sosyal bilimlerle ilgisinden kesinlikle emin olmadmz
geni bir aratrma yelpazesinde birleme eiliminde ol
sa da, ne tuhaftr ki bu aratrmalar, sosyal bilimlerle
baka bir planda sk sk birleir: zellikle Birleik Dev-
letlerde birok niversite blmne antropoloji ve
sosyoloji, antropoloji ve sosyal bilimler ya da buna
benzer baka adlar taklmaktadr. Antropolojiyle sosyal
bilim arasnda bir balant bulduumuzu sandmz
anda, onu kaybediyor ve kaybeder kaybetmez de yeni
bir planda onu tekrar buluyoruz.
Her ey, sanki sosyal ve kltrel antropoloji bir ne-
blz tarznda biimleniyormu gibi cereyan eder; zerk
bir dal olarak bilimsel ilerleme alannda ortaya kmak
yerine, dier bilim dallarnn ortasnda bulunduunu
iddia eden sosyal ve kltrel antropoloji, o ana kadar
dank olan konular yava yava kendi ats altnda
toplar ve aratrma konularnn tm beeri ve sosyal bi
limler arasnda yeniden datlmasn salar.
Aslnda, bu geree bandan beri iyice inanmak
nemlidir: Antropoloji, dier beeri ve sosyal bilimler
den kendine zg bir aratrma konusuyla ayrlmaz. Ta
rihsel koullar gerei, antropoloji, ilkin yabani ya da
ilkel denilen toplumlarla ilgilenmek durumunda kald
ve bunun nedenlerini ileriki sayfalarda bulmaya ala
caz. Ancak, zellikle demografi, sosyal psikoloji, siya
set bilimi ve hukuk gibi baka alanlar, bu ilgiyi gittike
artan bir ekilde paylamlardr. te yandan, u ilgin
olguya tank oluruz: Antropoloji, bu toplumlar kaybol
maya ya da en azndan ayrc niteliklerini kaybetmeye
yz tuttuklar anda geliir. Bu demektir ki antropoloji,
ta baltalara, totemcilie ve okelilie bal deildir.
Kald ki, kimi antropologlarn uygar denilen toplum-
lan incelemeye yneldii bu son yllarda bu iyice kant
lamtr. Peki, o halde antropoloji nedir? imdilik onun
belli bir dnya grnden ya da sorunlar zgn bir
ekilde ortaya koyma tarzndan kaynaklandn syle
mekle yetineceiz; her iki yntem, toplumsal olaylarn
incelenmesi dolaysyla bulunmutur, ancak bunlar gz
lemcinin ait olduu toplumda cereyan eden ve antro
pologun konusunu oluturan toplumsal yaamn baz
genel niteliklerini anlalr klan olaylardan -greli ola
rak daha byk farkllklar arz etmeleri nedeniyle- ille
de daha basit deildir (ou kez inandmzn tersine).
Bu saptamaya ok deiik yollar izleyerek vardk;
baz durumlarda etnografya konusunda yaplan bir ara
trmay, baz durumlarda ise dilbilimsel bir zmleme
yi ya da arkeolojik bir kaznn sonularyla ilgili yorum
lar temel aldk. Antropoloji, gen bir bilimdir; o neden
le retiminden, her farkl gelimeye yol aan yerel ve
tarihsel koullan yanstmas beklenemez. Bylece, bir
niversite kltrel antropolojiyle dilbilimi ayn blm
altnda toplarken -nk oradaki dilbilimsel aratrma
lar daha ilk balarda antropolojik bir nitelik kazanm
tr-, baka bir niversite yine benzer nedenlerden dolay
deiik bir gruplandrmaya gidecektir.
Bu koullarda, bu cildin yazarlar, her biri deiik
bir aklama gerektiren bir takm farkl durumlara ya
lancktan sistematik bir nitelik dayatmann mmkn ve
hatta arzu edilebilir olup olmadn hakl olarak kendi
lerine sorabilirler: Antropoloji retimi konusundaki
genel bir rapor, ya baz keyfi erevelere yerletirerek
olaylar arptmaya ya da her lke ve ou kez her ni
versite iin farkl olabilen baz tarihsel aklamalarda
kaybolmaya mahkm olabilir. Antropoloji halen oluum
halinde bir bilim olduundan ve zerklii henz evren
sel olarak tannmadndan, baka bir ekilde hareket
etme zorunluluu ortaya kmtr. Olgular anlatrken,
gerek durumdan hareket etmek gerekir; vakalarn o
unda sosyal antropolojinin baka bilim dallaryla ortak
ynleri olmas ve sosyal bilimler arasnda ou kez sos
yolojiyle birlikte grlmesi nedeniyle, her ikisini ayn
genel rapor erevesinde snflandrmaya karar verdik.
Ancak bu durum, nceden dnlm bir plandan de
il de rastlantlardan ve hazrlksz almalardan kay
naklanmaktadr. O halde, antropoloji retiminin ortaya
kmakta olduu genel koullar belirtmek yeterli deil
dir; onun u anki yneliminin yan sra u ya da bu yer
de beliren geliiminin ana hatlarn anlamaya almak
da gerekir. Sosyoloji ve antropoloji retimi konusun
daki genel rapor birinci giriime, elimizdeki alma ise
ikinci giriime tekabl eder.
MDK DURUMA GENEL BR BAKI
Genel raporda yer alan olgular incelendiinde baz sap
tamalara varlr.
Farkllklar ve yerel zgnlkler ne olursa olsun,
antropoloji retimine ilikin byk tarza rastlanr.
Bu retim; kh dank haldeki baz krslerde (sz
konusu niversitede ya bir tek krs ya da birok krs
vardr, ancak bunlar deiik faklte ya da kuramlara
baldr), kh baz blmlerde (bunlar, srf antropolo
jiyle ilgili olabilir ya da antropolojiyi baka bilim dalla
ryla birletirebilir), kh faklteye bal olan ya da ol
mayan baz enstit ya da okullarda (deiik fakltelerde
baka sfatla verilen baz retimler ya da kendine zg
retimler ya da her ikisi birden kastedilmektedir) veri
lir.
Dank Haldeki Krsler
Bu retim tarz ok yaygndr, ancak bunun bilerek
benimsendiine dair hibir belirti yoktur. Antropoloji
retimi vermeye karar veren bir lke ya da niversite,
genellikle, bir krs kurmakla ie balar; ancak, reti
mi gelitirirken renci ya da i alan konusunda her
hangi bir skntya rastladnda orada durur. Eer du
rum daha elveriliyse, ilk krsnn bnyesinde baka
krsler kurulur ve bylece enstit ya da blmler olu
ur. Bu geliim Birleik Devletlerde daha ok belirgin
dir; oradaki retim kuramlarn en knden en b
yne doru sraladmzda, komu bir bilim dalnn
hocasndan alman en basit antropoloji dersinden tam
teekkll antropoloji blmne (bir retim grevlisi
ekibinden oluan ve lisan, lisansst ve doktora derece
lerinin verildii) kadarki btn aamalar grrz. An
cak eksiksiz bir blmn kuruluu her zaman nihai he
def olarak kalacaktr.
Bir baka geliim tr de krslerin blnmesine
yol aabilir: Balangta antropolojiden ok uzak olan ve
kurulduu dnemde kestirilemeyen bilimsel bir geliim
iine giren krslerin durumu byledir. Fransa, bunun
la ilgili iki arpc rnek sunar: lcole nationale des
langues orientales vivantes (Yaayan Dou Dilleri Ulusal
Okulu), btn dnya dilleri aratrmalarnn, klasik fi
lolojinin izledii yolla ayn ekilde gelieceine inand
mz bir dnemde kuruldu; oysa deneyimler gsteriyor
ki yazl olmayan baz dillerin tannmas, geleneksel dil
bilimden ziyade antropolojiye ok ey borlu olan baz
aykr yntemlerin kullanlmasna baldr. Yazl gele
nei olmayan ya da yetersiz olan topluluklarn dinleriyle
ilgili krslerin dierlerinden deiik bir ynelime gir
dii ve gittike artan bir antropolojik nitelik stlendii
lcole pratique des hautes tudes iin de ayn durum
sz konusudur. Bu trdeki baz vakalarda, antropoloji
zaman zaman baz yabanc bilim dallarn etkiler ve ida
reciyle eitimciyi, geleneksel topluluklara uygun bir
zm getirmenin ok zor olduu beklenmedik sorunlarla
kar karya brakr.
En son olarak, ngilterede ok iyi bilinen karma bir
vakadan sz etmek gerekir: Dou aratrmalarnn yava
yava antropoloji rengini almaya balad dnemde bi
le, Afrika aratrmalarnn hzl geliimi bu alanda baz
filolojik, tarihsel ve arkeolojik eleri gz nnde bu
lundurma gerekliliini hissettiriyordu. Deiik dallan
yeniden bir araya getirme olana ortaya km ve bir
ka yl nce School of Oriental Studiesin (Dou Ara
trmalar Okulu) School of Oriental and African
Studiese (Dou ve Afrika Aratrmalar Okulu) dn
mesiyle birlikte bu olanak gereklemitir. Bu yeni okul
da, antropoloji hem sosyal bilimlerle hem de beeri bi
limlerle sk skya baldr; dnyann baka lkelerinde
hibir ciddi akademik yapda byle bir ey grlmez.
Blmler
Kuramsal olarak, blm forml ideal bir forml olarak
grlebilir. Demin grdmz gibi, Amerikan niver
siteleri bu formlden yana tavr taknmaktadr; ngilte
re, Avustralya ve Hindistan gibi antropoloji aratrmala
rnn gelimekte olduu lkelerde ise, birok antropolo
ji krss kurulmaktadr. Gerekte, antropoloji blm
iki retim ihtiyacn karlar: bir yandan, iyice dzen
lenmi olan ve aratrmann deiik blm ya da gr
nmlerine uyan dersler; dier yandan, ilk snavlardan
balayarak doktoraya varncaya dek diplomalara tedrici
olarak hazrlama. Bununla birlikte, baz zorluklar be
lirtmek gerekir: Kat bir akademik ve geleneksel yapya
sahip olan lkelerde -fen bilimlerinin edebiyat ya da
Y unan-Latin dili ve edebiyatndan ayrld lkeler gi-
bi-, antropoloji blm iki faklte tr arasnda tercih
yaplmasn gerektirir: O halde, biri sosyal ya da kltrel
antropoloji, dieri fiziksel antropoloji iin iki blm d
nmek durumundayz. Kukusuz, bu iki bilim dalnn
uzmanlamasnda yarar vardr; bununla birlikte, yne
limi ne olursa olsun bir antropolog, temel fiziksel ant
ropoloji bilgilerinden yoksun kalamaz; fiziksel antropo
lojiye gelince, fiziksel etkilerini inceledii gerekircilikle
rin sosyolojik kkeninin bilincinde olmazsa, yklmaya
mahkmdur; bu konuyu daha ileride tekrar ele alacaz.
Antropoloji aratrmalarna gelince, fen faklteleri
ile edebiyat faklteleri arasndaki kat ayrmdan kaynak
lanan anormal duruma rnek olarak Fransay verebili
riz. rnein, Paris niversitesi antropoloji belgesi
vermektedir: edebiyat fakltesine ait etnoloji belgesi
(edebiyat opsiyonlu); iki faklteye ait olan etnoloji bel
gesi (fen opsiyonlu) ve srf fen fakltesine ait antropolo
ji (fiziksel) belgesi. Hi kukusuz, renciler, bylesi bir
karmakln stesinden gelecek sayda ve uzmanlkta
(nk bu belgeler yalnzca bir yllk eitim gerektir
mektedir) deiller.
te yandan, blm forml, en fazla savunulduu
lkelerde bile baz skntlara yol aar. ngilterede,
Oxford niversitesi bile enstit formln (I nstitute of
Social Anthropology) tercih etmitir. Amerikada ise, te
reddtler gitgide artmaktadr, nk blm forml
ou kez ok aceleci bir uzmanlamaya ve bunun doal
sonucu olarak da yetersiz bir genel kltre yol amak
tadr. Chicago niversitesi rnei bu bakmdan ok il
gintir: Antropoloji blm, demin szn ettiimiz
eksiklikleri gidermek iin, ilkin sosyal bilimler bl
myle birletirildi; ancak, bu reform yaplr yaplmaz,
parlak zekl kimi kiiler beeri bilimlerle ayn trde bir
iliki kurma ihtiyacm hissetmeye balad. imdi nc
bir formln gelimesini aklamaya alalm: okul ya
da enstit forml.
Okullar ya da Enstitler
En iyi bildiimiz rnekler Meksiko Antropoloji Ulusal
Okulu (Escuela nacional de antropologia de Mexico) ile
Paris niversitesi Etnoloji Enstitsdr; birincisi, daha
nce alman niversite eitiminin tamamlanmasna ve
uzmanlatrlmasna ynelik olarak mesleki ve grgl
bir eitim sunar; kincisi ise, daha ok mevcut niversi
te retimlerini tamamlamaya ve bir araya getirmeye
zen gsterir. Gerekte, Etnoloji Enstits faklteye
baldr: hukuk, edebiyat ve fen faklteleri; bir diploma
vermek iin -edebiyat ya da fen lisans erevesinde et
noloji belgesi- rencilere her fakltede eitim verilir
ve kimi zaman Enstitnn kendi sorumluluu altnda
baka eitimler de verilir, ancak niversitenin onay
vermesi kouluyla. Ayn faklteleraras anlay, deniz
ar toplumlarn lisans eitimi programlarnda da gr
lr; bu program hukuk, edebiyat ve muhtemelen fen fa
kltelerine bal retim belgelerini ierir.
Bu forml neden en iyi forml olarak grdm
z daha ileride anlatacaz. Burada onun ayn zamanda
baz sorunlara yol atn belirtmekle yetinelim: Ensti
tnn zerk olmasnn bedeli, ou kez bir stat dk
l olsa gerektir - daha geleneksel bir tipe gre dzen
lenen retime kyasla. Bu biraz da kaak bir forml gi
bidir: Yeterli bir retim sresinin yan sra, faklte dip
lomalaryla ayn sfatla diploma verilmesinin zorluu i
te buradan ileri gelmektedir. Pariste en iyi renciler
iin retim sresini iki yla karmay ksmen de olsa
baardk; bunun iin, uzmanlk kurlar ve pratik al
malara ynelik olarak baka bir kurum oluturduk: Et
noloji retimine Hazrlama Merkezi. Ancak, bu zm
de sorunsuz deildir: Antropoloji retimini geleneksel
izgiye yaklatracana ondan uzaklatrmakta ve re
timin dzeyini iyiletirse de en st derecede geleneksel
diplomalarla onu dllendirmemektedir.
Bu birka rnek, antropoloji retiminin ortaya
kard sorunlar kazanlan deneyimlere dayanarak z
menin zorluunu gstermektedir. Bu niteleyici szck
gerekte deneyimlerin hibirine uymamaktadr: Her
yerde, anlam ve sonular henz grlemeyen ve geli
im halinde olan deneyimlerdir bunlar. O halde sorunu
baka bir biimde ortaya koymak daha uygun olmaz m?
Tmevarm yntemiyle inceleyebilecek ve kendilerin
den baz deimez deerler karabileceimiz olgular
olmadndan, bizzat antropolojiyi sorgulamamz gere
kir. Antropolojinin yalnzca u anki durumunu deil,
iine girmi olduu ynelimi de anlamaya almalyz.
Bu dinamik bak as sayesinde, belki de, antropoloji
retimine yn vermesi gereken temel ilkeleri ortaya
koyabiliriz; bu, karmak bir duruma ilikin statik bir
bak asndan daha etkilidir ve burada hareketli bir ya
am ve iddetli tutku belirtilerinden baka bir ey gr
mek hatal olur.
FZKSEL ANTROPOLOJ VAKASI
Burada ilkin bir yetki sorunuyla kar karyayz. Ku
rulmasyla birlikte sosyal bilimleri derinden etkileyen
antropolojinin kendisi de bir sosyal bilim midir acaba?
Evet, kukusuz, nk insan topluluklaryla urar.
Ancak, yaps gerei insann bir bilimi olduu iin be
eri denilen bilimlerle kartrlmyor mu? Ve neredeyse
her yerde fiziksel antropoloji (ancak birok Avrupa l
kesinde, ksaca antropoloji) adyla bilinen bir dal oldu
u iin, doal bilimler alanna girmiyor mu? Antropolo
jinin bu l grnmne hi kimse itiraz etmeyecek
tir. Bilimlerin biimde dzenlenmesinin zellikle ile
ri olduu Birleik Devletlerde ise, antropoloji dernekle
rine byk bilim konseyine ye olma hakk tann
mtr; demin szn ettiimiz alanlarn her biri bir
konsey tarafndan ynetilir. Ancak, bu l ilikinin ni
teliini aklayabileceimizi sanyorum.
lkin, fiziksel antropolojiyi ele alalm: nsann hay
vani biimlerden balamak zere evrimi, deiik anato
mik ya da fizyolojik niteliklere sahip etnik gruplara ay
rlmas gibi sorunlarla urar. Peki, fiziksel antropoloji
yi yine de insann doal bir incelemesi olarak tanmla
yabilir miyiz? Tanmmz bu ekilde yaparsak, insan ev
riminin en azndan son aamalarnn -homo sapiens t
rnn farkllamasna yol aan aamalar, belki de bu t
re kadarki dier aamalar- dier canl trlerinin geli
mesine yn veren koullardan ok daha farkl koullar
da olutuunu grmezlikten geliyoruz demektir: nsan,
dili edinir edinmez (tekniklerin ok karmak olmas ve
tarihncesi zanaatlardaki byk biimsel dzenlilik di
lin gerekliliini zorunlu klmtr, yoksa bunlarn re
tilmesi ve aktarlmas mmkn olmazd), farknda ol
madan, biyolojik evrimin koullarn kendisi belirler.
Gerekte, her insan toplumu, karmak bir takm kural
lar sayesinde kendi fiziksel srekliliinin koullarm de
itirir, yle ki: ensest yasa, ievlilik, devlilik, baz
akraba tipleri arasndaki tercihli evlilik, okelilik ya da
tekelilik ya da ksaca baz ahlaki, toplumsal, ekonomik
ve estetik normlarn az ok sistematik bir ekilde uygu
lanmas. Bir toplum, bir takm kurallar gerei baz evli
lik biimlerini onaylarken bazlarm reddeder. nsan
soylar ya da alt-soylanmn evrimini srf doal koullarn
bir sonucu olarak yorumlamaya alan bir antropolog,
kpeklerin imdiki bakalamn insan mdahalesini
hesaba katmadan tamamyla biyolojik ya da ekolojik
nedenlerle aklamaya alan bir zoologla ayn kma
zn iine girebilir: Bvlece, tamamyla aklalmaz baz
varsaymlara varabilir ya da byk bir olaslkla kaosa
srklenebilir. Oysa insanlar, evcil hayvanlarn soylar
na yaptklarndan daha fazlasn kendilerine yapmlar
dr, u farkla ki birinci durumdaki sre kincisine
oranla daha az bilinlice ve keyfi olmutur. Dolaysyla,
fiziksel antropoloji -doal bilimlerden kaynaklanan bir
takm bilgi ve yntemlere bavurmasna karn-, sosyal
bilimlerle zellikle sk ilikiler srdrmektedir; byk
lde, belli bir canl tr iin toplumsal yaamn, dilin,
bir deerler sisteminin ya da, daha genel bir ifadeyle
syleyecek olursak, kltrn ortaya kmasna bal bir
takm anatomik ve fizyolojik dnmlerin incelenme
sine indirgenir.
ETNOGRAFYA, ETNOLOJ VE ANTROPOLOJ
O halde, insan kltrlerinin deiik grnmlerinin
(ara, gere, giysi, kurum ve inanlar), deiik insan
gruplarn niteleyen fiziksel zelliklerin bir tr uzants
olarak grld dnemden ok uzaktayz. Bunun tersi
bir bant geree daha yakn grnmektedir. Etnolo
j i terimi, birok lkede, zellikle de Hindistanda bu
arkaik anlamyla ayakta kalmtr; hem ievlilie dayal
hem de teknik ynden uzmanlam olan kast sistemi,
bu lkede ok sonradan ve yzeysel olarak bu bantya
bir kararllk kazandrmtr. ok kat bir akademik ya
pnn bulunduu Fransa ise, geleneksel bir terminolojiyi
srdrme eilimindedir (Doa Tarihi Ulusal Mze-
sindeki ada insanlar ve fosil insanlar etnolojisi b
lm rnek olarak verilebilir: fosil insanlarn anatomik
yaps ile ara-gereleri arasnda anlaml bir iliki oldu
u ve ada insanlar etnolojisinin onlarn anatomik ya
plarn ortaya koyduu izlenimi hkimdir). Ancak, bu
karklklar bir tarafa brakp genel raporu okuduktan
sonra, tanmlanmas ve snrlandrlmas gereken terim
lerin eitlilii karsnda hayrete dyoruz. Etnograf
ya, etnoloji ve antropoloji arasndaki iliki ve farkllklar
nelerdir? Sosyal antropoloji ile kltrel antropoloji ara
sndaki fark ne anlama gelir? En son olarak, ayn bl
mn ats altnda sk sk toplanan sosyoloji, sosyal bi
lim, corafya ve hatta bazen arkeoloji ve dilbilim gibi
dallarla antropolojinin nasl bir ilikisi vardr?
lk soruya yant bir dereceye kadar basittir. yle g
rlyor ki, btn lkeler etnografyay ayn ekilde alg
lamaktadr. Etnografya, aratrmann ilk safhalarna te
kabl eder: gzlem, tasvir ve alan almas (field
work). Kiisel deneyimi sayesinde bir yazarn kstl bir
grupla -ki bu, onun fazla bilgi toplamas iin bir engel-
dir- ilgili yapaca bir monografi, etnografya almas
nn bizzat modelini oluturur. Yalnzca unu eklemek
gerekir ki etnografya, zel kltrel olaylara (ister silah,
ara-gere, ister inan ya da kurumlar sz konusu ol
sun) ilikin alan almas, snflandrma, tasvir ve ana
lizle ilgili yntem ve teknikleri de ierir. Fiziksel nesne
lerle ilgili olarak, bu ilemler, genelde, bu bakmdan
alann bir uzants olarak kabul edilen mzede srdr
lr (bu nemli hususu daha sonra tekrar ele alacaz).
Etnografyaya gre, etnoloji senteze doru bir ilk
adm oluturur. Dorudan gzlemi de ihmal etmeden,
srf ilk elden bilgilere dayandrlmayacak kadar zengin
baz sonulara doru ynelir. Bu sentez ekilde yap
lr: Komu gruplarla ilgili baz bilgileri bir araya getir
mek istiyorsak, corafi olarak; bir ya da birka toplulu
un gemiini yeniden oluturmak istiyorsak, tarihsel
olarak; belli bir teknik, adet ya da kurum trn soyut
layp btn dikkatimizi srf ona yneltmek istiyorsak,
sistematik olarak. Etnoloji terimi; Smithsonian Derne-
ine ait olan Bureau of American Ethnology, Zeitsc
hrift fr Ethnologie ya da Paris niversitesi Etnoloji
Enstits gibi kuramlarda bu anlamda kullanlr. Btn
durumlarda, etnoloji ilk yntem olarak etnografyay
kapsar ve onun uzantsn oluturur.
Epey uzun sre boyunca ve en azndan birka lke
de, bu ikiliin kendi kendine yettiini dndk. Bu,
zellikle, tarihsel ve corafi kayglarn baskn olduu ve
sentezin, kkenlerin ve dalm merkezlerinin belirlen
mesinden ok teye gidebileceinin dnlmedii her
yerde byle olmutur. Baka lkeler de -rnein Fransa-
bununla yetinmitir, ancak baka nedenlerden tr.
Sentezin sonraki aamas baka bilim kollarna brakl
mtr: sosyoloji (terimin Fransz anlamyla), beeri co
rafya, tarih ve hatta kimi zaman felsefe. Birok Avrupa
lkesinde antropoloji teriminin her zaman kullanma
hazr ve fiziksel antropolojiyle snrl kalmasnn neden
leri bunlardr sanrm.
Bununla birlikte, sosyal ya da kltrel antropoloji
terimleriyle karlatmz her yerde, bu terimler, sen
tezin ikinci ve son aamasna baldr ve etnografyayla
etnolojinin sonularna dayanr. Anglosakson lkelerde,
antropoloji insan eksiksiz olarak, tm tarihsel ve cora
fi ynleriyle tanmay amalar; insangiller aamasndan
imdiki soylara dek insan geliiminin tmne uygula
nabilecek bilgiler edinmeye alr; tm insan toplumla-
r iin -en byk ada kentten en kk Melanezya
kabilesine kadar- geerli olabilecek baz olumlu ya da
olumsuz sonulara varmak ister. Bu anlamda denilebilir
ki, daha nce etnoloji ve etnografya arasnda ortaya
koyduumuz iliki antropolojiyle etnoloji arasnda da
vardr. Etnografya, etnoloji ve antropoloji, farkl bi
lim kolu ya da ayn aratrmalara ilikin farkl anlay
oluturmaz. Bunlar, gerekte, ayn aratrmann fark
l aamas ya da andr ve bu terimlerden biri ya da die
rinin tercih edilmesi, dier ikisinden ayr dnleme-
yen bir aratrma trne daha fazla ilgi duyulduunu
gsterir yalnzca.
SOSYAL ANTROPOLOJ VE
KLTREL ANTROPOLOJ
Soysal ya da kltrel antropoloji terimleri yalnzca baz
aratrma alanlarn fiziksel antropoloji alanlarndan
ayrmaya yarasayd, ortada herhangi bir sorun olmazd.
Ancak ngilterenin birinci terimi, Birleik Devletlerin
ise ikinci terimi yelemesi ve daha geenlerde giritikle
ri kalem tartmasnda Amerikal G. P. Murdock ile n
giliz R. Firthin2bu ayrm ortaya koymalar gsteriyor
ki, kabul edilen her terim iyice belirlenmi baz kuram
sal kayglar karlamaktadr. Kukusuz birok durumda
terimler (zellikle niversitede bir krsy belirtmek
iin) tesadfen kabul edilmitir. Hatta bana yle geliyor
ki social anthropology teriminin Ingilterede iyice yer
lemi olmasnn nedeni, yeni bir krsy dierlerinden
ayrmak iin bir ad bulma zorunluluunun ortaya k
mas ve geleneksel terminolojinin yetersiz kalmasdr.
Anlam asndan, kltrel ve sosyal szckleri ara
sndaki fark o kadar byk deildir. Kltr kavram
ngiliz kkenlidir ve onu ilk kez u szlerle tanmlayan
Tylora borluyuz: That complex whole which includes
knowkledge, belief, art, morals, law, custom, and any
other capabilities and habits acquired by man as a
2 American Anthropologist, cilt 53. no: 4, blm 1, 1951, s. 465-489.
member of society.3Demek ki kltr kavram, insan
larla hayvanlar arasndaki ayrdedici farkllklarla ilgili
dir ve dolaysyla doa-kltr kartlna yol aar. Bu
adan bakldnda insan, her eyden nce bir homo
faber (marangoz) ya da, Anglosaksonlarm deyimiyle, bir
tool-maker (alet yapcs) olarak kendini gsterir. O za
man gelenekler, inanlar ve kurumlar, kukusuz tam
anlamyla entelektel nitelikte birer teknik olarak gr
nr. Nasl ki zirai teknikler beslenme ihtiyalarnn kar
lanmasn ya da tekstil teknikleri hava koullarna kar
korunmay salyorsa, toplumsal yaamn hizmetinde
olan teknikler de toplumsal yaam mmkn klar. Sos
yal antropoloji, ok nemli bir konu -ancak kltrel
antropolojiyi oluturan konulardan yalnzca biri- olan
toplumsal rgtlenmeye ilikin aratrmaya indirgenir.
Sorunu bu ekilde ortaya koyma tarz, geliiminin en
azndan ilk evrelerinde Amerikan bilimine zgym
gibi geliyor.
Sosyal antropoloji teriminin, J . G. Frazerm igal et
tii ilk krsy belirtmek zere ngilterede ortaya k
mas bir tesadf deildir; gerekte, Frazer tekniklerden
daha ok inan, gelenek ve kurumlarla urayordu.
Bununla birlikte, bu terimin derin anlamn, kendi ara
trmalarnn konusunu toplumsal ilikiler ve toplumsal
yap olarak tanmlayan A. R. Radcliffe-Brown ortaya
koymutur. Bundan byle, birinci planda, homo faber
deil de grup olarak dnlen grup yani toplumsal ya
am oluturan tm iletiim biimleri yer alr. unu he
men belirtelim ki, iki bak as arasnda hibir eliki
ne de kartlk vardr. Bunun en iyi kant, sosyoloji ko
E. B. TYLOR, Primitive Culture, Londra, 1871, cilt 1, s. 1.
nusundaki Fransz dncesinin geliiminde bulunur;
Durkheimm toplumsal olgularn birer nesne gibi ince
lenmesi gerektiini belirtmesinden yaklak birka yl
sonra, onun yeeni ve rencisi olan Mauss, nesnelerin
(elle yaplan nesneler: silah, alet, tren eyas) de birer
toplumsal olgu olduu yolundaki tamamlayc grn
(ki bu, sosyal antropolojinin bak asyla rtmekte-
dir) Malinowskiyle ayn anda dile getirir. O halde, deni
lebilir ki kltrel antropoloji ile sosyal antropoloji tam
tamna ayn program ierir: Biri, baz teknik ve nesne
lerden hareketle, toplum halindeki yaam mmkn ve
zorunlu klan sosyal ve politik etkinlikten ibaret olan bu
sper teknike ular; dieri ise, toplumsal yaamdan
hareketle, damgasn vurduu nesnelere ve kendini gs
terdii etkinliklere kadar iner. Her iki antropoloji ayn
blmleri ierir, ancak bunlarn byk bir olaslkla
farkl bir yerleim dzenleri ve deiik sayda sayfalan
vardr.
Bununla birlikte ve hatta bu benzerlikle yetinerek,
daha ince farkllklar ortaya karabiliriz. Sosyal antro
poloji, toplumsal yaamn btn grnmlerinin -eko
nomik, teknik, politik, hukuki, estetik, dinsel- anlaml
bir btn oluturduu ve bunlardan birini dierlerinin
arasna koymadan anlamann imknsz olduu dn
cesinden domutur. O halde, sosyal antropoloji, b
tnden paralara doru hareket etmek ya da en azndan
ilk grnme dierlerine oranla daha mantksal bir n
celik vermek istemektedir. Bir teknik yalnzca yararc
bir deere sahip deildir; ayrca, bir ilevi yerine getirir
ve bu ilevin anlalabilmesi iin tarihsel, corafi, meka
nik ya da fiziksel-kimyasal incelemelerin yan sra sos
yolojik incelemelere gereksinim vardr. levlerin bt
n ise, yeni bir kavrama -yap kavramna- bavurur ve
toplumsal yap kavramnn ada antropoloji aratr
malarndaki nemini biliyoruz.
Kltrel antropolojiye gelince, deiik yollar izle
mesine karn, gerekte ve neredeyse ayn anda benzer
bir anlaya varmas gerekiyordu. Onu benzer bir sonu
ca gtrecek olan, toplumsal grubun tmn bir tr sis
tem ya da kiiler topluluu olarak gren statik bak a
s deil, dinamik bir kaygdr: kltrn bir kuaktan bir
kuaa nasl aktarlaca kaygs. Bu sonu udur: Top
lumsal yaamn btn grnmlerini kendi aralarnda
birletiren ilikiler sistemi, kltrn aktarlmasnda, ay
r olarak ele alman her grnmden daha nemli bir rol
oynar. Bylece, kltr ve kiilikle ilgili aratrmalarn,
nceden dnlmemi bu dolamba sayesinde, Radc-
liffe-Brownla Durkheimm toplumsal yap konusunda
yapt aratrmalarla kesimesi gerekirdi. Antropoloji
ister sosyal ister kltrel olsun, btnsel inam her
zaman ya icraatlar ya da tasvirleriyiz tanmaya alr.
Bundan anlalyor ki, kltrc bir yaklam antropo
lojiyi corafya, teknoloji ve prehistoryaya yaklatrrken,
sosyolojik yaklam onu arkeoloji, tarih ve psikolojiy
le dorudan ilikiler kurmaya iter. Her iki durumda da
dilbilimle zellikle sk bir iliki olduu grlr, nk
dil, hem her eyden nce kltrel bir olgu (insan hay
vandan ayran) hem de sayesinde toplumsal yaamn
tm biimlerinin srekli kurulduu bir olgudur. O hal
de, genel raporda incelenen geleneksel yaplarn, ou
kez antropolojiyi tecrit etmeyi reddedip onu aada be
lirtilen bir ya da birka bilim dalyla bir arada ele almas,
manta aykr deildir.
Corafya ANTROPOLOJ
Arkeoloji
Sosyoloji
stteki emada, yatay ilikiler zellikle kltrel
antropoloji bak asna, dikey ilikiler sosyal antro
poloji bak asna, eik ilikiler ise her ikisine teka
bl etmektedir. Ancak, ada aratrmaclarn bu bak
alarn birbiriyle kartrma eilimleri dnda, unut
mamak gerekir ki en ar vakalarda bile farkllk yalnz
ca bak asmdadr, konuda deil. Bu koullarda, terim
leri birletirme sorunu neminden ok ey yitirir. yle
grlyor ki, gnmzn dnyasnda etnografya ve et
noloji yerine antropoloji terimini kullanmak konu
sunda neredeyse tam bir uzlamaya varlmtr, nk
aratrmann bu ann birden en iyi nitelendiren bu
terimdir. Daha geenlerde uluslararas dzeyde yaplan
bir aratrma bunu dorulamtr.4O halde, sz konusu
aratrma ve retimle ilgili olan blm, enstit ya da
okullarn adlarnda antropoloji teriminin kullanlmasn
tereddt etmeden nerebiliriz. Ancak, daha ileri gitmeye
gerek yok: retimden ve almalarn organizasyonun
dan sorumlu olan hocalarda her zaman ska grlen
miza ve kayg farkllklar, toplumsal ve kltrel sfat
larnda kendi zgn niteliklerini ifade etme olanan
bulacaktr.
SERG, Terminologia e divisione delle Scienze deH'Uomo: i resukati di
un'inchesta internazionale, Rhista diAnthropologia, cilt 35, 1944-1947.
.j ~- e
Yine de halkbilim zerine birka sz edelim. Olduka
karmak olan bu terimin tarihesine girmeye gerek
yoktur; zetle belirtecek olursak, gzlemcinin toplu-
muyla ilgili olmasna karn, ok uzak baz toplumlar
incelerken bavurduumuz yntemlere benzeyen bir ta
km soruturma ve gzlem yntemlerine bavuran ara
trmalar ifade eder. Bu durumun nedenlerine burada
deinmeye gerek yoktur. Ancak, ister incelenen olgula
rn eskil niteliiyle (mekn asndan deilse bile zaman
asndan ok uzak olan olgular kastediyorum),3ister
her toplumda (bizimki dahil)6baz toplumsal ve zihin
sel etkinlik biimlerinin kolektif ve bilind zelliiyle
aklayalm, halkbilim aratrmalar, kullanlan yntem
ya da konu (ve kukusuz ayn anda her ikisi) asndan
antropolojinin alanyla ilgilidir. Kimi lkelerde, zellik
le skandinav lkelerinde, bu aratrmalarda bunlar ks
men birbirinden ayrma ynnde bir tercih yaplmas,
sz konusu lkelerin baz antropoloji sorunlarn sorgu
lamakta bir bakma ge kaldn gstermektedir. Oysa
bu lkeler, kendi zgn gelenekleriyle ilgili sorunlar ok
erkenden sorgulamaya balamlar, bylece, zelden ge
nele doru geliim gstermilerdir. Fransada ise bunun
tersi bir durum baskn kmtr. lkin, insann doas
konusunda baz kuramsal kayglarla yola kldysa da,
kuram oluturmak ya da snrlandrmak iin giderek ol
gulara bavurulmutur. En uygun durum, kukusuz, Al
manya ve baz Anglosakson lkelerde olduu gibi her iki
3 M. Varagnac ynetimindeki Institut International d'archeociilisaaon sorunu
bu eklide ortaya koyar.
6 Fransz Etnografya Laboratuvar ile Halk Sanat ve Gelenekleri Ulusal Fransz
Mzesi sorunu bu ekilde ele alyordu.
bak asnn e zamanl olarak (ve her defasnda deiik
nedenlerle) ortaya kp gelitii durumdur; Almanyada
antropoloji aratrmalarnn yararland tarihsel geli
milik dzeyini aklayan yine bu durumdur.
ANTROPOLOJ VE SOSYAL BLMLER
Srf kuramsal olduuna inanmakla hata edeceimiz bu
dncelerden kan ilk sonu udur: Antropoloji, her
ne olursa olsun, kesin ve doal bilimlerden (bu bilimle
re onu fiziksel antropoloji balar) ya da beeri bilimler
den (bunlara, corafya, arkeoloji ve dilbilimin rd
balarla baldr) koparlmaya raz olamaz, ille de bir
aidiyet tercihi yapmak durumunda kalsayd, kendini
sosyal bilim olarak ilan ederdi; ancak, bu terimin ayr
bir alan belirtmeye olanak salamasndan deil, tam
tersine, tm bilim dallarna zg ortak bir nitelik be-
lirtmesindendir: Zira gnmzde biyoloji ve fizik uz
manlarnn bile, bu bulularn toplumsal sonularnn
ya da daha dorusu antropolojik anlamlarnn giderek
bilincine vardklar grlmektedir, insan, elindeki bilgi
lerle yetinmez; giderek daha fazla eyler renerek ken
dini de tanmaya alr ve aratrmalarnn gerek ko
nusunu, her gn yava yava dnyay deitiren ve bu
arada kendisi de deien bir insanln oluturduu bu
ayrlmaz ikili oluturur.
O nedenle, sosyal bilimler kendilerine zg bir ta
km niversite yaplarnn kurulmas konusunda destek
istediinde, antropoloji seve seve destek salar. Ancak
bunu art niyet gzeterek yapar; zira hukuk ve ekonomi
bilimlerinde genellikle ok geleneksel saylan baz bak
alarnn deitirilmesi ve sosyal psikolojiyle sosyoloji
nin gelimesi iin bu zerkliin faydal olabileceini
bilmektedir. Bununla birlikte, sosyal bilimler fakltele
rinin henz olmad yerlerde bu tr fakltelerin ku
rulmas, antropoloji sorunlarn zmek iin yeterli de
ildir; zira bu tr fakltelerde antropoloji blm kuru
lursa, fen ya da edebiyat fakltelerinde olduu kadar
kendini rahat hissedemez. Gerekte, antropoloji ayn
anda dzene baldr; dengesizlikten bizzat zarar gr
memek iin, retimde her dzenin de dengeli bir
ekilde temsil edilmesini istemektedir; ona gre bu d
zensizlik, l aidiyetini kullanmann imknszlndan
kaynaklanmaktadr. Bu bak asndan, yegne tatmin
edici zm, sz konusu fakltede verilen eitimi z
gn ve kapsayc bir sistem iinde, bizatihi okul ya da
enstitye zg ders programlar evresinde yeniden d
zenleyecek olan enstit ya da okuldur.
Daha nce kurulmu olan evrelere kendini kolay
kolay kabul ettirmemek, gen bilimlerin yazgsdr. Sy
leye syleye dilimizde ty bitti: Antropoloji, ok eski
den beri, sosyal bilimler denilen bu gen bilimlerin en
gen olandr ve daha eski kurumlara uygun olan toplu
zmler kendisi iin teden beri geleneksel bir nitelik
arz eder. Benzetme yapacak olursak, antropoloji, ayakla
r doal bilimlerin zerinde ve kendisi beeri bilimlere
yaslanm bir halde sosyal bilimlere doru bakmaktadr.
Ayrca, sosyal bilimlere tamamyla ayrlan bu blmde,
gerekli pratik sonulara varmak amacyla bu raporu
zellikle derinlemesine ele almak ok nemli olduun
dan, onu byk bir titizlikle hazrladmz iin mazur
grleceimizi umuyorum.
Antropoloji ve sosyoloji arasndaki ilikilerde hkim
olan ikircimlik -ki bu ciltte7yer alan belgeler sk sk bu-
7 Hatrlatalm ki burada sz konusu olan bu cilt deil, bu aratrmann balan
gta yer ald cilttir.
i
na antrmada bulunmaktadr-, ilkin bizzat sosyolojinin
u anki durumunu niteleyen belirsizlikten ileri gelmek
tedir. Sosyoloji ad, sosyolojiyi, tm dier sosyal bilim
leri de kapsayan en stn toplum bilimi olarak tanmlar;
ancak Durkheim ekolnn balangtaki byk hevesle
rinin kaybolmasndan sonra, gerekte hibir yerde yle
deildir artk. Baz lkelerde, zellikle de Avrupa kta
snda ve kimi zaman Latin Amerikada sosyoloji, baka
larnca yaplan somut aratrmalarn, soyut dncelere
ilikin bilgileri (ikinci ya da nc elden olan) destek
lemekten teye gitmedii toplumsal bir felsefenin gele
nei erevesinde yerini alr. Buna karlk, Anglosakson
lkelerde (ki bunlarn bak alar yava yava Latin
Amerika ve Asya lkelerine yaylmtr) sosyoloji, dier
sosyal bilimlerle ayn planda yer alan zel bir bilim dal
olur: ada gruplardaki toplumsal ilikileri son derece
deneysel bir temel zerinden inceler ve grnrde ant
ropolojiden ne yntem ne de konu asndan ayrlr; ne
var ki konusu, ilkel denilen toplumlarla ilgili olarak da
ha karmak ve daha genitir: kentsel ahali, zirai rgt
ler, ulusal devletler, topluluklar ve hatta uluslararas
toplum. Ancak, antropoloji zamanla bu karmak biim
lerle uramaya yneldii iin, her ikisi arasndaki ger
ek farkn ne olduunu pek anlayamyoruz.
Bununla birlikte, btn durumlarda sosyolojinin
gzlemciye sk skya bal olduu gerei hi dei-
memektedir. Son rneimizde bu ok aktr: Kentsel,
krsal, dinsel ve mesleki (vb.) sosyolojinin konusunu,
gzlemcinin toplumu ya da ayn trde bir baka toplum
oluturur. Ancak bu tutum, sentez sosyolojisi ya da fel
sefi eilimli sosyolojiye ilikin dier rnekte daha az
gerek deildir. Kukusuz bilim adam, burada, aratr
masn insan deneyiminin daha geni blmlerine yayar;
hatta bu deneyimi bir btn olarak yorumlamaya zen
gsterebilir. Konusu gzlemciyle snrl deildir artk,
ancak onu her zaman gzlemcinin bak asyla geni
letmeye alr. Y orumlarnda ilkin kendi toplumum
aklamaya koyulur; kendi mantksal kategorilerini ve
kendi tarihsel bak alarn btne uygular. Bir XX.
yzyl Fransz sosyologu toplumsal yaama ilikin genel
bir kuram gelitirirse, bu kuram her zaman ve hakl ola
rak bir XX. yzyl Fransz sosyologunun yapt olarak
grlecektir. Oysa antropolog, ayn grevi yapmakla
ykml olsayd, kastl ve bilinli olarak, hem en uzak
blgedeki yerliler hem de kendi z vatandalar ya da
adalar iin kabul edilebilir bir sistem gelitirmeye
alacakt (her ne kadar bu konuda baarl olacandan
emin olmasa da).
Sosyoloji, gzlemcinin sosyal bilimini yapmaya al
r. Antropolojiye gelince, ister ilgin ve uzak toplumlar
tasvir ederken bizzat yerlinin bak asn yakalamaya
alsn, ister gzlemcinin toplumunu kapsayacak e
kilde konusunu geniletsin, gzlemlenen eyin sosyal
bilimini yapmaya alr; ancak bunu yaparken, hem
gzlemciden hem de onun konusundan bamsz, et
nografya deneyimine dayal bir bavuru sistemi ortaya
koymaya alr.
Bylelikle, sosyolojinin, kh antropolojinin zel bir
vakas (genellikle Birleik Devletlerde olduu gibi) kh
sosyal bilimler snflandrmasnda en st srada bir bilim
dal olarak (ve her zaman hakl olarak) grlmesinin
ardndaki nedenleri anlayabiliyoruz. Ayrca, geometri
tarihinde ok iyi bilinen bir nedenden tr ncelikli
bir vaka da oluturur: Gzlemcinin bak asnn be
nimsenmesi, grnrde daha kesin ve daha kullanl
olan baz zelliklerin ortaya konmasn salar; ancak,
ayn bak asnn baka olas gzlemcilere yaylmasn
gerektiren zellikler iin geerli deildir bu. yleyse,
klid geometrisi, baka trl yaplandrlan uzaylarn
da dikkatlice incelenmesini kapsayan bir meta-geomet-
rinin ncelikli bir vakas olarak grlebilir.
ANTROPOLOJ YE ZG LEVLER
Bir kez daha dncelerimize ara verip durum saptama
s yapalm ve analizin bu aamasnda antropolojiye zg
mesajn -rgn antropoloji retiminin en iyi koullar
da iletebilecei mesajn - nasl alglanmas gerektiini
kendimize soralm.
Nesnellik
Antropolojinin ilk hedefi, nesnellie ulamak, nesnellik
dncesini alamak ve bunun yntemlerini retmek
tir. Ancak, bu nesnellik kavramnn aklanmas gerekir;
buradaki nesnellik, kendisini uygulayan kiinin kendi
inanlar, tercihleri ve nyarglarn bir yana brakmas
n salayan bir nesnellik deildir yalnzca; zira byle bir
nesnellik btn sosyal bilimlerin ortak bir zelliidir ve
bu olmadan, bunlar birer bilim olma iddiasnda bulu
namaz. nceki paragraflarda belirttiimiz dnceler,
antropolojinin dledii nesnellik trnn daha da ileri
gittiini gstermektedir: Yalnzca topluma ya da gz
lemcinin grubuna zg deerlerin deil, ayn zamanda
kendi dnme yntemlerinin de zerinde ykselmek
sz konusudur; yalnzca drst ve tarafsz bir gzlemci
iin deil de tm olas gzlemciler iin geerli olabile
cek bir anlatm biimine ulamak nemlidir. O halde
antropolog, yalnzca duygularna gem vurmaz; yeni zi
hinsel kategoriler ortaya koyar ve gnmzde doal bi
limlerin baz dallarnda rastladmz kavramlar kadar
geleneksel dnceye uzak olan zaman ve mekn, kar
tlk ve eliki gibi kavramlarn yerlemesine katkda
bulunur. Grnrde birbirinden bu kadar uzak olan ba
z bilim dallarnda ayn sorunlarn ortaya konma tarzlar
arasndaki bu ilikiyi byk fiziki Niels Bohr ok iyi
fark etmitir. yle yazyordu Bohr: The traditional dif
ferences of [human cultures}... in many ways resemble
the different equivalent modes in which physical ex
perience can be described.8
Bununla birlikte, eksiksiz bir nesnellie ilikin bu
uzlamaz aratrma, olaylarn insani anlamlarn ve bi
reysel bir bilin iin anlalrlm -zihinsel ve duygusal
olarak- koruduu bir dzeyde icra edilebilir yalnzca. Bu
husus ok nemlidir, zira antropologun dledii nes
nellik trn, dier sosyal bilimlerle ilgili nesnellikten -
ki hakl olarak diyebiliriz ki bu, baka bir planda yer
almasna karn dierinden daha az kesin deildir-
ayrmaya yarar. Ekonomi bilimiyle nfusbilimin ama
lad gerekler daha az nesnel deildir, ancak tarihsel
oluumu boyunca deer, verimlilik, marjinal retkenlik
ya da azami ahali gibi kavramlara hi rastlamayan biri
nin yaad deneyim asndan bu gereklerin bir anla
m olmas dnlemez. Soyut kavramlardr bunlar ve
sosyal bilimler tarafndan kullanldklarnda, kesin ve
doal bilimlerle bir yaknlama kurulmasn salarlar,
8 N. BOHR, Natural Philosophy and Human Culture, Nature, cilt 143, 1939.
Trkesi: Geleneksel farkllklar [insan A'ii/ftir/mndeki] pek ok bakmdan
fiziksel deneyimin betimlenebilecei farkl edeer tarzlara benzer.
ancak tamamyla farkl bir biimde; zira, bu bakmdan
antropoloji daha ok beeri bilimlere yaklar. Antropo
loji, kendisinin bir gstergebilim olduunu ileri srer ve
kesinlikle anlam dzeyinde yer alr. Antropolojinin dil
bilimle sk bir iliki srdrmek istemesinin bir baka
nedeni de budur. Dil denilen bu toplumsal olguya ge
lince, dilin nesnel temellerim, yani ses yann onun be
lirtici ilevinden, yani anlam yanndan ayrmama skn
ts burada da grlr.9
Btnsellik
Antropolojinin ikinci hedefi btnselliktir. Toplumsal
yaam, tm grnmleri organik olarak birbirine bal
olan bir sistem olarak grr; baz olay trleriyle ilgili
derin bilgiler edinmek iin, sosyal psikoloji uzmannn,
hukukunun, ekonomistin ve siyasetbilimcinin yapt
gibi, btn paralarna ayrmann zorunlu olduunu
kabul eder. Ayrca, model yntemiyle (bunu, akrabalk
gibi alanlarda uygular), bu zel modellerin meruluu
nu kabul edecek kadar ilgilenir.
Ancak, antropoloji, baz modeller oluturmaya al
rken her zaman bir art niyet gzetir, yani toplumsal
yaamn deiik grnmlerinin ortak bir biimini ke
fetmeyi amalar. Bu eilim, hem Marcel Maussun getir
dii btnsel sosyal olgu kavramnda, hem de bu son
yllarda Anglosakson antropolojisinde byk bir rol oy
nadn bildiimiz pattern kavramnda grlr.
5 ada bir filozofun yazlarnda buna benzer baz grlere rastladmzda
bu satrlar daha yeni yazlmt. J ean-Paul Sartre, geerlii kalmam bir sos
yoloji)! eletirirken yle yazar: "... lkel kabilelerin sosyolojisi bu tr eleti
rilere hi gelmez. Orada gerek belirtici btnlkler incelenir {les Temps
Modernes, 8. yl, no: 84-85, Ekim-Kasm 1952, s. 729, not 1).
Anlam
Antropoloji aratrmalarnn nc zgn niteliinin
tanmlanmas daha zordur ve kukusuz bu nitelik dier
ikisinden daha nemlidir. Etnologun urat toplum
trlerini -ancak onun bu tercihinin baz pozitif neden
lerden kaynaklandn anlamakta zorluk ekiyoruz-
genelde yoksunluk bildiren bir takm niteliklerle be
lirtme alkanlna sahibiz. Genellikle sylendiine g
re, antropolojinin alann (ki bu, krslerin adndan bi
le anlalmaktadr), uygar olmayan, yazs olmayan, me
kanik ncesi ya da mekanik olmayan toplumlar olutu
rur. Ancak, tm bu niteleyici szckler pozitif bir ger
eklii gizler: Bu toplumlar, dierlerinden daha nemli
derecede baz kiisel ilikilere, bireyler arasndaki baz
somut ilikilere dayaldr. Bu hususun uzun uzadya
aklanmas gerekir; ancak, burada ayrntlara girmeden
unu belirtmekle yetinelim: ilkel denilen toplumlar
(baka bir olumsuz lt kullanarak), az sayda da olsa
lar, genelde bu tr ilikilere izin vermektedir ve bu tr
toplumlarm ok geni ya da dank olmas durumunda
bile, birbirinden ok uzak bireyler arasndaki ilikiler
daha dolaysz baz ilikiler trne -akrabalk genelde
buna iyi bir rnek tekil eder- gre kurulur. Radcliffe-
Brown, Avustralyada ilikilerin gelimesi konusunda bu
gn klasik saylan baz rnekler vermitir.
GEREKLN LT
Oysa bu adan, yoksunluk belirtici bir nitelikle tanm
lanmas gereken, daha ok ada insan toplumlardr.
Bakasyla olan ilikilerimiz, artk bu toplu deneyime
-birinin bir bakas tarafndan somut olarak anlalmas-
dayal deildir ya da yalnzca tesadfen ve ksmen daya
ldr. Bu ilikiler, byk lde, yazl belgelere dayana
rak dolaysz olarak yaplan yeniden kurma almalar
sonucunda oraya kmaktadr. Gemiimize, bir takm
kiilerle -ykc, din adam, bilge ya da yal kimse-
ilikiye girilmesini gerektiren szl bir gelenekle bal
deiliz artk; ktphanelerde yl bulunan ve yazarla
rnn yznn eletirmenler tarafndan bin bir zorlukla
canlandrlmaya alld bir takm kitaplarla balyz
ona. Gnmzde ise, adalarmzn byk bir oun
luuyla her trl aralarla -yazl belgeler ya da idari
mekanizmalar- iletiim kuruyoruz; kukusuz bu aralar
ilikilerimizi son derece artrrken, ayn zamanda onlara
gerekd bir nitelik kazandrr. Bu nitelik, vatanda ile
iktidar arasndaki ilikilerin bizzat markas olmutur.
Kendimizi sama bir dnceye kaptrp, yaznn
buluuyla balayan byk devrimi olumsuz bir ekilde
tanmlamak gibi bir niyetimiz yoktur. Ancak anlamak
gerekir ki bu devrim, insanla birok yarar getirirken
ondan nemli eyler de gtrmtr.10 Ne tuhaftr ki,
dolaysz iletiim biimlerinin (kitap, fotoraf, basn,
radyo, vb.) yaygnlamasndan kaynaklanan zerklik
kaybna ilikin doru bir deerlendirme u ana kadar
uluslararas kurulular ve zellikle Unesco tarafndan
yaplamamtr; ancak bu deerlendirme, en ada sos
yal bilimler kuramcsnn ilk kaygsn oluturur. Wie-
nerin Sibernetik adl yaptnn u tmcelerinde grl
d gibi, bir iletiim kaygsdr bu: It is no wonder
that the larger communities... contain far less available
10 Bu hususla ilgili olarak kr. Hznl Dnenceler ( Tristes Tropiques), blm
XXVIII.
information than the smaller communities, to say noth-
ing of the human elements of which ail communities are
built up.11Sosyal bilimlere daha yakn bir alana gelin
ce, Fransz siyaset biliminde iyice bilinen ve liste halin
deki seim sistemi taraftarlar ile blge seim sistemi ta
raftarlar arasnda yaplan tartmalar belli belirsiz bir
ekilde gsteriyor ki iletiim bilimi, semenlerle onlarn
vekilleri arasndaki kiisel ilikinin soyut deerlerle yer
deitirmesinden kaynaklanan bu bilgi kaybn akla
maya olumlu bir katk salayabilir.
Kukusuz, ada toplumlar btnyle gerekd
deildir. Antropoloji aratrmasnn balant noktalarn
dikkatle gz nnde bulunduracak olursak, tersine,
ada toplumlara ilikin aratrmalarla ilgilendike ant
ropolojinin orada baz gereklik dzeylerim, saptamaya
ok zen gsterdiini grrz. Bu durum sayesinde et
nolog, bir ky, bir kurumu ya da byk bir kent ci-
varm (ya da Anglosaksonlarm dedii gibi, neighbour-
hood) incelerken kendini tandk bir alanda bulur, n
k orada herkes herkesi tanr ya da hemen hemen tanr.
Ayn ekilde, nfusbilimciler, ada bir toplumda ilkel
toplumlardakilerle12ayn byklk dzeyinde baz yal
tlm etnik gruplarn varln saptadklarnda, kendile
rine yeni bir konu edinen antropologlara el uzatrlar.
Unesconun desteiyle Fransada topluluklar konusunda
yaplan aratrmalar bu bakmdan ok aklayc olmu
tur: Aratrmaclar (ki bazlar, antropoloji konusunda
11 Bkz. s. 188-189; genellikle, 181 il 189 arasndaki tm sayfalar Unesco'nun
yasasnda belirtilmeyi hak etmektedir, Trkesi: Geni topluluklarn kk
olanlara kyasla daha az bildiriim imkn iermelerinde alacak bir ey yok
tur; hele ki insan unsurunu bu topluluklarn ina ettii dikkate alndnda.
12 J . SUTTER ve L. TABAH, Y altlm Etnik Grup ve Asgari Ahali Kavramlar,
Population, cilt 6, no:3, Paris, 1951.
eitim almtr), klasik yntemlerinde herhangi bir de
iiklik yapmaya gerek duymakszn inceledikleri be
yz nfuslu bir kyde ne kadar rahat olduysa, ortalama
bir kentte iin iinden klamaz bir konuyla karlama
duygusuna o kadar kaplmlardr. Peki, neden? nk
otuz bin kii, be yz kiiyle ayn ekilde bir toplum
oluturamaz. Birinci durumda iletiim zellikle baz ki
iler arasnda ya da kiileraras iletiim modeline gre
kurulmamtr; vericilerle alclarn (iletiim kura
mnn diliyle syleyecek olursak) toplumsal gereklii,
kodlarm ve araclarm karmaklnda kaybolur.13
Hi kuku yok ki gelecek kuaklar, antropolojinin
sosyal bilimlere en byk katksnn iki toplumsal ya
am tarz arasnda bir ayrm yapmak (ki bu bilinsizce
olmutur) olduunu kavrayacaktr: Birinci tarz, balan
gta geleneksel ve arkaik olarak alglanan ve her eyden
nce gerek toplumlarda grlen yaam tarzdr; kincisi
ise, daha yeni olan yaam biimlerini ifade eder. Kuku
suz bu biimlerin ilk tr yok deildir, ancak burada
tam anlamyla gerek olmayan baz gruplar, gerekd-
lm etkisinde olan daha geni bir sistem halinde d
zenlenmi olarak bulunur.
Bu ayrm, ada toplumlarda var olan ya da ortaya
kan gerek iliki tarzlarna kar antropolojinin gittik
e artan ilgisini aklarken, yeni eyler bulma abasnn
snrlarn gsterir. Zira bir Melanezya kabilesiyle bir
Fransz kynn genel hatlaryla ayn trde birer top
lumsal birim olduu doruysa, daha geni birimleri
kapsayacak ekilde genelletirme yapldnda, bu doru
olmaktan kar. Yalnzca antropolog olarak almak is
13 Bu hususla ilgili olarak bkz.: N. WIENER, The Human Use of Human
Beings, Boston, 1950.
teyen aratrmaclarn yanlgs ite buradan ileri gel
mektedir; nk zmlenmesi zor baz toplumsal ya
am biimlerini bilinsizce zmsediklerinde, yalnzca
iki sonuca ulaabilirler: en kt nyarglar geerli kl
mak ya da en belirsiz soyut dnceleri somutlatrmak.
ANTROPOLOJ RETMNN ORGANZASYONU
Bylece, bugn antropolojinin bulunduu bilim dallan
kava -ilgin bir kavak- karmza kar. Baz hetero
jen toplumsal deneyimleri ifade etmeye yarayan ortak
bir dil ihtiyacnn dayatt nesnellik sorununu zmek
iin, antropoloji, matematik bilimleriyle simgesel man
ta doru ynelmeye balar. Gerekte, kendi toplumsal
kategorilerimizin rn olan gnlk szck daarc
mz ok farkl sosyolojik deneyimleri aklamakta yeter
siz kalr. Sz gelimi, a ilikin parack kuramyla
dalga kuram arasndaki ortak ynleri bulmak isteyen bir
fizikinin yapt gibi, simgelere bavurmak gerekir: So
kaktaki insann kulland dile gre her iki kavram eli
kilidir; ancak bunlar bilim asndan eit dzeyde ger
ek olduu iin, birinden dierine gei yapabilmek iin
yeni trde baz iaret sistemlerine bavurmak gerekir.14
kinci olarak, bir gstergebilim olan antropoloji,
iki nedenden tr dilbilime doru ynelir: lkin, n
k gzlemcinin sisteminden farkl bir mantksal katego
ri ve ahlak deerler sistemini anlamamz yalnzca dil
salar; ikinci olarak, nk anlamdan yoksun baz e
lere ilikin aratrmadan semantik sistem aratrmasna
14 Sosyal bilimler ile kesin ve doal bilimler arasndaki bu beklenmedik ben
zerlikleri derinletirmek isteyen okuyucu, Pierre AUGER'nin u deerli yap
tna bavurabilir: l'Homme microscopique, Paris, 1952.
nasl geildiini ve bu sistemin sz konusu eler arac
lyla nasl kurulduunu dilbilim kadar hibir bilim iyi
retemez: Bu belki de ilkin bir dil, ardndan ve oradan
hareketle btnyle bir kltr sorunudur.
nc olarak, deiik toplumsal olay trleri ara
sndaki ilikilere duyarl olan antropoloji, bunlarn eko
nomik, hukuksal, politik, ahlaki, estetik ve dinsel gr
nmlerini ayn anda ele almaya can atar; o halde, dier
sosyal bilimlerin yan sra zellikle kendisiyle bu btn
sel perspektifi -yani beeri corafya, toplum ve ekonomi
tarihi, sosyoloji- paylaan bilimlerin gelimesine zen
gsterir.
Nihayet, zellikle toplumsal yaam biimlerine (ki
bunlarn en kolayca ayrdedilebilir rneklerini ve en ge
limi uygulamalarn ilkel denilen toplumlar oluturur)
zen gsteren antropoloji, bu bakmdan en sk ilikileri
psikolojiyle (genel ve sosyal psikoloji) srdrdn
hisseder; bu yaam biimleri, bireyler arasndaki somut
ilikilerin bykl ve zenginliiyle llen bir ger
eklikle tanmlanr.
rencileri, tm bu gerekliklerin eksiksizce yerine
getirilmesi iin istenen byk bilgi kitlesiyle bunaltmak
sz konusu deildir. Ancak, bu karmaklk konusun
daki bilinten bir takm pratik sonular karlabilir.
1) Antropoloji; genellikle klan rgtlenmesi, oke
lilik (poligami) ve totemcilik konusunda belli belirsiz
yorumlarn yapld ve antropolojiye giri (ya da bu
na benzer baka bir ad) ad verilen bir yllk eitimlerle
yetinmeyecek kadar farkllam ve teknik nitelikte bir
bilim dal olmutur. Bal olduklar toplumdan ok fark
l baz toplumlarla iliki kurmak zere rencilerin,
gen adam rolne -misyoner, ynetici, diplomat, asker,
vb.- bu tr yzeysel kavramlarla u ya da bu ekilde ha
zrlanabileceklerini dnmek ok sakncal olabilir.
Nasl ki fizie giri dersi renciden bir fiziki ya da bir
fiziki yardmcs yapamaz ise, antropolojiye giri dersi
de ondan bir antropolog, hatta ve hatta amatr bir ant
ropolog bile yapamaz.
Bu bakmdan antropologlar ar ykmllkler ta
r. Uzun sre bilmezlikten gelinen ve hor grlen ant
ropologlara teknik eitimlerini tamamlamalar iin y
zeysel bir antropoloji bilgisi verilmek istendiinde, ou
kez kendilerini pohpohlanm hissederler. Ancak, bu
ekici neriye iddetle kar kmak gerekir. Kukusuz,
herkesten bir antropolog olmasn bekleyemeyiz, zel
likle de nceki tmcede sylenenden sonra. Ancak bir
doktor, bir hukuku ya da bir misyonerin birka antro
poloji kavram renmesi gerekiyorsa, kendi meslekle
riyle ve bu mesleklerini icra etmeye hazrlandklar bl
geyle dorudan ilgili antropoloji metinlerini okuyarak
ok teknik ve ok ileri dzeyde bilgiler edinebilirler.
2) Verilmesi dnlen derslerin says ne olursa
olsun, antropolog bir yl zarfnda yetitirilemez. ren
cinin tam zamanl, eksiksiz bir renimi iin dnlen
en ksa sre yldr. Ancak mesleinde yetkin olmak
isteyen biri iin bu srenin drt ya da be yla karl
mas gerekebilir. O halde, ou kez olduu gibi (zellik
le Fransada), btn niversitelerde antropolojiyi artk
yan bir eitim olarak grmekten vaz gemek zorunluy
mu gibi geliyor. Verilecek retimin -en yksek dzey
lere kadar- yalnzca ve btnyle antropolojiyle ilgili ol
mas ve antropoloji diplomasyla tasdik edilmesi gerekir.
3) Antropoloji retiminin kapsad tm dersler
bir uzmanlama gerektirecek kadar karmaktr. Kuku
suz, btn antropologlar iin ortak bir eitim vardr; ilk
yl aldklar bu eitim sayesinde, ileriye dnk uzman
lama seimi konusunda bilinlice karar verebilirler.
Burada kat bir program nermeden, bu derslerin neler
olabileceini kolaylkla grebiliriz: fiziksel, sosyal ve
kltrel antropolojiye giri, prehistorya, etnoloji kuram
lar tarihi, genel dilbilim.
kinci retim ylndan itibaren, konuya gre uz
manlama yoluna gitmek gerekir: a) karlatrmal ana
tomi, biyoloji ve fizyoloji ile birlikte fiziksel antropoloji;
b) ekonomi ve toplum tarihi, sosyal psikoloji ve dilbilim
ile birlikte sosyal antropoloji; c) teknoloji, corafya ve
prehistorya ile birlikte kltrel antropoloji.
nc yl (ve belki de ikinci yldan itibaren), bu
sistematik uzmanlamaya dnyann belli bir blgesi ko
nusundaki uzmanlamay da eklemek zorunludur; bu
blgesel uzmanlama, prehistorya, arkeoloji ve coraf
yann yan sra, aratrmacnn setii blgenin bir ya da
birka dilini ileri dzeyde renmeyi gerektirebilir.
4) Genel ya da blgesel dzeyde olsun, bir antropo
loji aratrmas, her zaman ok sayda kitap okunmasn
gerektirir. Ders kitaplarndan (bunlar szl eitimi ta
mamlayabilir, ancak kesinlikle ikame edemez) daha ok
monografileri kastediyoruz; bu sayede renci, aratr
ma mahallinde yaanan deneyimi yeniden yaayabilir ve
edindii ok saydaki bilgi sayesinde, olaylar alelacele
genelletirme ve basite indirgeme yoluna gitmez.
Dolaysyla, antropoloji retimi sresince, derslerle
pratik almalarn okunmas zorunlu baz kitaplarla
tamamlanmas gerekir; ylda binlerce sayfa okunmas ve
burada ayrntlarna girmek istemediimiz baz eitsel
yntemlerle (yazl zetler, szl anlatmlar, vb.) bunun
kontrol edilmesi gerekir. Buradan u sonulara varyo
ruz: a) Her antropoloji enstits ya da okulunda byk
bir ktphane ve bu ktphanede birok nemli yaptn
iki ya da nshasnn olmas gerekir; b) inde bulun
duumuz dnemde, her rencinin, son yllarda kan
antropoloji kitaplarnda en fazla kullanlan dillerin en
azndan birini ta ilk balardan yeterli dzeyde bilmesi
zorunludur.
Gerekte, bu alanda sistematik bir eviri politikasn
nermekten ekiniyoruz: Gnmzde, antropolojiye
ilikin teknik szck ve terimler byk bir karmaa ie
risinde bulunmaktadr. Her yazar kendine zg bir ter
minoloji kullanma eiliminde olduu iin, belli bal te
rimlerin anlam iyice yerlememitir. O halde, kendi
ulusal dilinde nemli miktarda antropoloji kitaplar ol
mayan bir lkenin, yabanc bir yazarn kulland terim
lerin tam anlamn ve dncelerinin ince ayrntlarn
verebilecek uzmanlam evirmenleri de olamaz dersek
abartmam oluruz. Bu bakmdan, uluslararas bilimler
szlne ilikin projesini hayata geirmesi iin
Unescoyu sktrmaktan baka aremiz yoktur sanrm;
belki de bu sayede, terimler konusunda az ok bir uz
lama salanm olur.
En son olarak, eitim kuramlarndan u iletiim
aralarn kullanmalar srarla istenir: sabit projeksiyon
cihazlar, belgesel filimler, dilbilim ya da mzik bant
kaytlar. Son yllarda gerekletirilen birok proje, zel
likle de Antropoloji ve Etnoloji Bilimleri Uluslararas
Birliinin bir nceki kongresinde (Viyana, 1952) karar
latrlan Etnografya Belgesel Filmler Uluslararas Mer-
kezinin kurulmas projesi ok gelecek vaat etmektedir.
5) Bu yllk teorik eitimin sonunda, an azndan
antropolojiyle ilgili bir meslek (eitimci ya da aratr
mac) icra etmek isteyenlerin bir hatta iki yllk bir staj
yapmasnda fayda vardr. Ancak, dorusunu sylemek
gerekirse, burada olduka karmak sorunlar ortaya
kmaktadr.
RETM VE ARATIRMA
Antropoloji Hocalarnn Yetitirilmesi
lkin, mstakbel antropoloji hocalarnn durumunu ele
alacaz burada. retim iin gerekli niversite unvan
laryla (genelde, doktora ya da edeer dzeydeki al
malar) ilgili koullar ne olursa olsun, konuyla ilgili ola
rak saha zerinde en azndan bir tane nemli aratrma
yapmadan hi kimse antropoloji dersi verebileceini id
dia edemez. Pek ar gibi grnen bu gerekliin kuram
sal nedenlerini daha sonra aklayacaz. Gerek deer
leri ne olursa olsun, Rameau d or ve baka derlemeler
yardmyla antropolojinin evde retilebilecei kurun
tusundan kesinlikle kurtulmak gerekir. Bu koula kar,
saha zerinde hi inceleme yapmamasna karn nl
olan bilim adamlarnn vakasn ileri srenlere (ki sir
J ames Frazer, bu soruyu soranlara, Tanr korusun! di
ye yant veriyordu) Levy-Bruhln rneini hatrlatmak
isteriz. Bu bilim adamnn bir felsefe krss dnda hi
bir zaman bir antropoloji krss ya da buna edeer
bir krss (zira yaad dnemde Fransz niversitele
rinde byle bir krs yoktu) olmamtr. Bununla bir
likte, srf kuramc olan bilim adamlarna ileride antro
polojiye yakn bilim dallaryla ilgili krsler verilmeye
cei anlamna gelmez bu: rnein, dinler tarihi, karla
trmal sosyoloji gibi. Ancak, antropoloji retiminin
tanklara, mahsus olmas gerekir. Bu tavr hi de ar
deildir; gerekte (her zaman hakl olmasa bile), bu,
antropolojinin belli bir gelime kaydettii tm lkelerde
grlr.
Aratrmaclarn Yetitirilmesi
Antropoloji mesleinin mstakbel yeleri, yani aratr
maclar sz konusu olduunda sorun daha da nazik bir
hal alr.15 niversite tarafndan yetkilendirilmi olma
dan onlardan aratrma yapmalarm istemek bir ksr
dng oluturmaz m? Antropolojinin iinde bulundu
u bu ok zel durumu akla kavuturmaya alma
dan nce, nceki sayfalarda yer alan dnceleri burada
tekrar ele almakta fayda var.
Daha nceki sayfalarda, antropolojinin zgn nite
lii ve balca deerinin, toplumsal yaamn btn bi
imlerinde gereklik dzeyleri adn verdiimiz eyi or
taya koymaya almak olduunu belirtmitik: yani, baz
stn toplumlar (ou kez bunlara ilkel denilen top
lumlar arasnda rastlyoruz) ya da baz toplumsal etkin
lik tarzlarn (ada ya da uygarlam toplumlara
ilikin); ancak bu tarzlar, btn vakalarda, kiileraras
ilikilerle toplumsal iliki sisteminin bir btn olutur
mak zere bir araya geldii zel bir psikolojik youn
lukla tanmlanr. Bu ayrc niteliklerden hemen u sonu
11 Bu sorunlarla ilgili olarak okuyucunun. American Anthropologist dergisinin
u sempozyuma ayrd zel saysna bavurmasnda byk yarar vardr:
The Training o f the Professional Anthropologist (cilt 54, no: 3. 1952). Bura
daki sorunlar, Kuzey Amerikadaki durum asndan ele alnmtr.
karlr: Bu toplumsal yaam biimleri hi bir zaman
yalnzca dardan anlalamaz. Bir aratrmac bu biim
leri anlamak istiyorsa, onlar niteleyen sentezi kendisi
iin yeniden oluturabilmeli, yani onlar elerine ayra
rak incelemekle yetinmemeli ve kiisel bir deneyim -
kendi deneyimi- biiminde btnyle zmsemelidir.
O halde, bu bilim dalnn bizzat yapsndan ve ko
nusunun ayrc niteliinden kaynaklanan ok derin bir
nedenden tr, antropologun saha zerinde deneyim
kazanmas gerektiini anlyoruz. Onun iin bu deneyim,
ne mesleinin bir amac, ne kltrnn bir gerei ne de
teknik bir renmedir. Bu, onun eitiminin ok nemli
bir anm oluturur; bundan nce edindii bilgiler, hi
bir zaman bir btnlk oluturamayan kopuk bilgilerdir
ve ancak o andan sonradr ki bu bilgiler, organik bir b
tnlk oluturup anszn bir anlam -daha nce onlarda
olmayan- kazanacaktr. Bu durum, psikanalizde baskn
olan durumla byk benzerlikler tamaktadr. Aratr
maclk uygulamasnn ok zel ve ei bulunmayan bir
deneyim gerektirdii olgusu gnmzde herkese kabul
edilmektedir; o nedenle, btn ynetmelikler mstakbel
antropologun da aratrlmasn gerektirmektedir. Ant
ropologa gre, saha zerinde yaplan bir aratrma bu
esiz deneyimle edeerdir; psikanaliz vakasnda olduu
gibi, deneyim baarl da baarsz da olabilir ve hi bir
snav u ya da bu ynde kesin bir karar verme olana
salamaz. Antropoloji mesleine aday olan kiinin, ken
disini gerekte yeni bir insana dntrecek olan bu i
sel kkl deiiklii saha zerinde gerekletirip ger
ekletiremeyecei ya da ne zaman gerekletireceine
karar verecek olan, mesleinde deneyim kazanan ve ya
ptlaryla bu zorluun stesinden baaryla geldiklerini
kantlayan yelerdir yalnzca.
Bu dncelerden birok sonu karlr.
ANTROPOLOJ MZELERNN ROL
lkin, yabanc birinin -bir aratrmacnn-, kendi zel
yaps ve dnyadaki konumu nedeniyle zellikle karar
sz ve nazik olan bir ortamla iliki kurmasn gerektirdi
i iin bin bir tehlike arz eden antropoloji uygulamalar,
temel bir nitelik gerektirir ve bu nitelik ancak yerinde
aratrma yapmakla edinilir.
kinci olarak, kuramsal olarak elikili olan bu du
rum mevcut iki modele sk skya uyar: daha yeni be
lirttiimiz psikanaliz modeli ile rencilerin uygulama
yapa yapa tehis yapmay rendikleri tp retimi mo
deli.
nc olarak, sz konusu her iki model gsteriyor
ki, bir hocayla kiisel bir iliki kurulmadan baarya
ulamak mmkn deildir; retime kanlmaz olarak
bir keyfilik unsuru kazandrmak iin, bu ilikinin yete
rince sk ve uzun sreli olmas gerekir. liki kurulmas
gereken kii, tp retiminde krs bakan, psikanaliz
retiminde ise denetleyici analisttir. Bu keyfilik un
suru, burada incelenmesi mmkn olmayan deiik
yntemlerle snrlandrlabilir, ancak antropolojiyi on
dan tamamyla nasl armdrabileceimizi bilemiyoruz.
Orada da, kdemli birinin, gen aratrmaclarn yetiti
rilmesinde sorumluluk stlenmesi gerekir. Psikolojik
dnm geiren biriyle sk ilikiler kurmak; renci
asndan bu amaca en hzl ekilde ulamann, hoca
asndan ise, rencisinin oraya ulap ulamadn ya
da ne zaman ulatn anlamann tek yoludur.
imdi, gelecekteki aratrmacya saha zerinde kont
rol altnda deneyim kazandrmann pratik yollarna bir
gz atalm. Yanlmyorsam, bunun yolu vardr:
Pratik almalar
Burada, retimin son yllarnda ders veren profesrle
rin ya da asistanlarn ynetiminde yaplan pratik al
malar kastediyoruz. Bu zm yolunun tartlabilir bir
deeri vardr. Gen kurumlara ya da uygun yapdan
yoksun baz lkelere nerilmesinden yana olmasak da,
onun geici niteliini belirtmemiz gerekir. retimde
ikinci planda tutulan pratik almalar, her zaman an
garya ya da bahane olarak grlme eilimindedir. Bir
kyde ya da bir kurumda geirilen skntl hafta,
antropoloji eitiminde bir dnm noktas oluturan bu
psikolojik dnm ne yaratabilir ne de renciye bu
nunla ilgili en ufak bir tablo izebilir. Alelacele yaplan
bu stajlar, en ksa ve en yzeysel aratrma yntemleri
nin uygulanmas durumunda, kimi zaman zararl olabi
lir ve bylece en sonunda eitime kar bir eitime d
nebilir; rnein izcilik, sradan ocuklarn eitimi iin
faydal olmasna karn, bir yksekretim kurumunda
verilen bir mesleki eitimi bu tr oyunlarla -gelimi ol
salar bile- kartrmamak gerekir.
D Stajlar
Srf antropolojik nitelikte bir eitim verilmese de, ant
ropolojiyle ilgili olduunu kabul ettiimiz baz kiilera-
ras ilikiler ve btnsel durumlar dzeyinde ileyen bir
takm enstit, kurum ve kurulularda yaplan daha
uzun sreli stajlardr bunlar: rnein, belediye idareleri,
sosyal hizmetler, mesleki ynlendirme merkezleri, vb.
Bu zm, bir nceki zmn tersine, yapmack dene
yimlere bavurmamak gibi byk bir avantaja sahiptir;
buna karlk, rencileri, antropoloji eitimi olmayan,
yani gnlk deneyimlerin kuramsal nemini kavraya
mayan baz daire bakanlarmn denetimi ve sorumlulu
una terk etme sakncasn tar. O halde bu zm, da
ha ok ileriye dnk bir zmdr ve antropoloji eiti
minin nemi herkese kavranmadka ve ok sayda
antropolog bu tr kurulu ya da dairelerde bir araya
gelmedike, gerek deerine kavuamaz.
Antropoloji Mzeleri
Bu aratrmann banda, saha almalarnn bir devam
olarak antropoloji mzesinin oynad role antrmada
bulunmutuk. Bu, kmsenmeyecek kadar zengin ve
youn bir deneyim oluturur, yle ki: gerekte, nesne
lerle temas ve mesleinin temelini oluturan ufak tefek
iler (sandktan karma, temizleme, bakm) sayesinde
mzebilimcide bir alakgnlllk olumas; koleksi
yon paralarn snflandrma, belirleme ve inceleme ii
nin onda derin somutluk anlay gelitirmesi; ustalkla
kullanmay bilmedike anlalamayan ve bir yaps, bir
biimi ve hatta ou kez bir kokusu olan bir takm ara
lar araclyla dorudan yerlilerle iletiim kurma; en
son olarak, insan dehasnn deiik icraatlarna sayg
duyma.
Bu dnceler, Paris niversitesi Etnoloji Enstit-
snn nsan Mzesinden grd konukseverlie ne-
den bu kadar nem verdiini ve Amerikan raporunda,
her antropoloji blmnn niversite bnyesinde orta
byklkte bir mzeyle neden donatlmas nerildiini
-Birleik Devletlerde gittike yaygnlamaya yz tutan
olaan bir durummu gibi- aklamaktadr. Ancak, yle
grnyor ki, bu konuda daha yaplacak ok ey vardr.
ok uzun bir sre boyunca, antropoloji mzeleri,
ayn trde baka kurulular, yani bir takm nesnelerin
korunduu galeriler gibi dnlmtr; oralarda, eya
larn yan sra cansz ve adeta vitrinlerin arkasnda fosil
lemi belgeler bulunur. Kendilerini yaratan toplumlar-
dan tamamyla koparlm olan bu eyalarla sz konusu
toplumlar arasndaki tek ba, koleksiyon toplamak
zere zaman zaman sahaya gnderilen aratrma heyet
leri oluturur. Bu koleksiyonlar, ziyaretinin garipsedii
ve ayn zamanda anlamakta zorluk ektii deiik ya
am tarzlarnn sessiz bir tandr.
Oysa antropolojinin bir bilim olarak gelimesi ve
ada dnyann geirdii dnmler, bu anlayn iki
bakmdan deimesine yol amaktadr. Daha nce gs
terdiimiz gibi, antropolojinin yava yava bilincine var
d gerek konusu udur: gzlemcinin toplumundan
ok farkl kimi toplumlarda ok kolay ve hemen ayr-
dedilebilen ve gzlemcinin toplumundan da hi eksik
olmayan baz toplumsal yaam biimleri. Antropoloji
kendi konusu zerinde kafa yorduka ve kendi yntem
lerini gelitirdike, Anglosaksonlarm deyimiyle, yava
yava evine geri dndn (going back home) hisse
der. Antropolojinin ok deiik ve glkle ayrdedi-
lebilen bir takm biimler almasna karn, bu eilimi
Amerikan antropolojisine zg bir nitelik olarak gr
mek doru olmayabilir. Fransada ve Hindistan'daki top
luluklara ilikin aratrmalar, Unesconun desteiyle,
Pariste nsan Mzesi (Muse de lHomme) ve Kalk-
tada Antropoloji Mzesi (Anthropological Museum) y
netmitir. Halk Sanatlar ve Gelenekleri Mzesi (Muse
des arts et traditions populaires) bnyesinde bir Fransz
etnografya laboratuvar mevcuttur. nsan Mzesi bnye
sinde ise, adna ve meknna ramen Melanezya ya da
Afrika sosyolojisine deil de Paris blgesi sosyolojisine
ynelik bir sosyal etnografya laboratuvar bulunmakta
dr. Oysa btn bu durumlarda nemli olan, yalnzca
nesne toplamak deil, ayrca ve zellikle insanlar anla
maktr; kurutulmu ot koleksiyonlarnda olduu gibi bir
takm kurutulmu kalntlar arivlemek deil, daha ok
gzlemcinin aktif bir ekilde katld yaam biimlerini
incelemek ve tasvir etmektir.
Fiziksel antropoloji de ayn eilim iindedir: Artk
gemite olduu gibi, kemik paralarn toplamak ve
lmekle yetinmez; canl bireyin soyuna ilikin olaylar
da inceler ve bunu yaparken onun iskeletiyle birlikte et
li blmlerini, basit anatomik yapsndan daha ok fiz
yolojik etkinliini gz nnde bulundurur. O halde fi
ziksel antropoloji, gzlemcinin tipinden kolayca ayrde-
dilebilen baz tiplerdeki kemiklemi - szcn hem
gerek hem mecazi anlamlaryla- sonular toplamak ye
rine, zellikle insan soyunun tm tiplerindeki gncel
deiim sreleriyle urar.
Dier yandan, Bat uygarlnn ilerlemesi, iletiim
aralarnn gelimesi ve ada dnyann bir gerei ola
rak seyahatlerin artmas nedeniyle, insanlar bir hareket
lilik kazanmtr. Gerekte, gnmzde artk yaltlm
toplum pek bulunmamaktadr; bu tr toplumlardan
herhangi birini (birka istisna dnda) incelemek iin,
dnyann br ucuna gitmeye ve kifmi gibi geinme
ye gerek yoktur artk. New York, Londra, Paris, Kalkta
ya da Melbourne gibi byk kentlerde ok deiik kl
trlerden insanlar vardr; dilbilimciler bu durumu iyice
bilmektedir; ancak uzak, ender ve kimi zaman kaybol
duu dnlen baz diller konusunda bilgi verebilecek
kiilerin hemen yan balarnda olduunu ilk fark ettik
lerinde epey armlard.
Eskiden antropoloji mzeleri, ters ynde yolculuk
eden baz nesneleri aratrmas iin baz insanlar -sa
dece bir ynde yolculuk eden- gnderiyordu. Ancak,
gnmzde insanlar btn ynlerde yolculuk yapmak
tadr; ilikilerin bu ekilde oalmas maddi kltrn
homojenlemesine (bu, ilkel toplumlar iin ou kez
yok olmakla edeerdir) yol at iin, denilebilir ki,
baz bakmlardan insanlar nesnelerin yerini alma eili
mindedir. Nesneleri koruma grevleri, ne geliebilir ne
de deiebilir, olsa olsa olduu gibi devam eder. Ancak
ok, yay, davul, kolye, sepet ya da tanr heykeli toplamak
giderek zorlasa da, dilleri, inanlar, davranlar ve ki
ilikleri sistematik bir ekilde incelemek giderek kolay
lamaktadr. Gneydou Asya, Afrika ya da siyah ve be
yaz Afrika kkenli ka topluluk, Pariste geici ya da ka
lc olarak bulunan kiilerce -aile ya da kk topluluk
lar halinde- temsil edilmemektedir?
KURAMSAL ANTROPOLOJ VE
UYGULAMALI ANTROPOLOJ
Oysa bu bak asna gre, antropoloji mzelerine (kal
d ki bunlar, byk lde laboratuvarlara dnr)16
16 Bu konuda unu hatrlatmakta fayda var: Pariste, 1937den itibaren insan
yalnzca aratrma olanaklar deil, ayrca pratik bir
neme sahip yeni grevler de der. Zira bu alt kltr
temsilcilerinin - toplumla hi ya da iyi btnlememi
olsunlar- etnografa verecekleri ok ey vardr: dil, szl
gelenekler, inanlar, dnya grleri, canl ve cansz
varlklara kar davran biimleri. Ancak, ou zaman
gerek ve can skc bir takm sorunlarla da kar karya
bulunurlar: soyutlanma, tedirginlik, isizlik, ounlukla
istemeden ya da en azndan kendilerini bekleyen tehli
keleri bilmeden geici ya da srekli olarak kabul edil
diklerin ortam anlayamama. Bu zorluklarn stesinden
gelmelerine etnologdan daha iyi kim yardmc olabilir?
Daha nce belirttiimiz bak alarnn sentezinin ya
pld iki nedenden tr bu konuda en yetkili uzman
etnologdur. lkin, nk etnolog bu insanlarn geldii
evreyi iyi tanr; onlara yaknlk duymu ve dilleriyle
kltrlerini yerinde incelemitir; ikinci olarak, nk
antropolojinin zgn yntemi, ok deiik kltrlerin
temsilcileri arasndaki ilikide hkim olan bu mesafe
koymayla tanmlanr. Antropolog sosyal bilimlerin ast
ronomudur: Gzlemcinin hemen yaknnda bulunan bi
imlerden byklk dzeyi ve uzaklk bakmndan ok
farkl olan bir takm biimlere bir anlam bulmakla g
revlidir. O halde, bu d mesafelerin incelenmesi ve
azaltlmas konusunda antropologun mdahalesini s
nrlandrmak iin bir neden yoktur; ayrca bu kez ondan
i olaylarn, yani kendi toplumuyla ilgili olan ve ayn
Mzesini her zaman bnyesinde barndran binalarn te ikisi laboratuvar
almasna, yalnzca te biri ise sergi salonlarna ayrlmtr. O dnemde
devrimci saylan bu anlay sayesinde, mze etkinlikleri ile retim etkinlik
leri arasnda sk bir iliki kurulmutur; bu, daha nce de belirttiimiz gibi,
nsan Mzesiyle Etnoloji Enstitsnn ayn at altnda toplanmasndan
kaynaklanmaktadr.
mesafe koyma zelliiyle ortaya kan olaylarn arat
rlmasna katkda bulunmas (baka bilim dallarnn
uzmanlaryla birlikte) istenebilir. Grubun tmn deil
de yalnzca bir blmn ilgilendirdikleri ya da genel
bir nitelik arz etmelerine karn bilind yaamn en
derinliklerine kk saldklar iin buna mesafe koyma
adn veriyorum. Birinci duruma rnek olarak, fuhu ya
da genlerde su ileme; kincisine rnek olarak da baz
beslenme ya da salk davranlarn deitirmekte ayak
direme verilebilir.
Antropolojinin sosyal bilimlerdeki yeri bu ekilde
doru ve pratik ilevi gnmzde olduundan daha
kapsaml olarak ortaya konsayd, grld zere, bir
ok nemli sorun zm aamasnda olacakt:
1) Uygulamaya bakldnda, gnmzde eksik ola
rak yerine getirilen bir sosyal ilev salanm olacakt.
Bu bakmdan, New Yorkta Porto Rikolu, Paris'te ise
Kuzey Afrikal gmenlerin yol at soruna bir gz
atmak yeterlidir; hibir genel politika bunlara eilme-
mekte ve genelde nitelikli olmayan baz idareciler bun
larn sorunlarn bo yere birbirine havale etmektedirler.
2) Antropoloji mesleine ynelik i alanlar kurul
mu olacakt. Daha nceki paragraflarda zm st
kapal olarak verilen bu sorunu henz ele almadk. Uy
gun bir yant vermek iin u gereklikleri hatrlatmak
yeterli deildir: Bulunduu toplumdan ok farkl bir
toplumla iliki kurmas istenen kiinin -idareci, asker,
misyoner, diplomat, vb.- genel olmasa bile en azndan
uzmanlam bir antropoloji eitimi alm olmas gere
kir. Ayrca, unlarn hesaba katlmas gerekir: ada
toplumlarda artan insan hareketliliine ilikin baz te
mel ilevler gnmzde yerine getirilmemi ya da kt
getirilmitir; ortaya kan skntlar, kimi zaman akut bir
nitelik arz eder ve anlalmazln yan sra nyarglara
yol aar; gnmzde toplumsal adan mesafe koy-
makla ilgili tek bilim dal antropolojidir; antropoloji
ok byk bir teorik ve pratik sisteme sahiptir ve bunun
sayesinde kendi uzmanlarn yetitirir; ayrca insanlar
cezbedici baz grevleri stlenmeye her zaman hazr
dr.17
3) En son olarak, ok snrl olan bu aratrma ko
nusuyla ilgili olarak, antropoloji mzelerinin, zm
lenmesi ok zor baz toplumsal olaylarn ya da matema
tikilerin deyimiyle baz snr biimlerin incelenmesi
ne ynelik laboratuvarlara dnmesi sayesinde, antro
pologlarn mesleki eitim sorunlar iin en uygun
17 Antropologu toplumsal dzenin bir yardmcs olarak gsterme riskini ta
malarndan dolay bu tr dnceler sk sk eletiriye maruz kalmaktadr.
Bence, byle bir riskin olmas olmamasndan daha iyidir, nk antro
pologun katlm en azndan olgularn tannmas asndan gereklidir ve her
gerein kendine zg bir etkisi vardr. nceki sayfalar konusunda yanlgya
dlsn istemiyorum: Kiisel olarak, uygulamal antropolojiye kar hibir
zel ilgim yoktur ve onun bilimsel nemi konusunda baz tereddtlerim
vardr. Ancak, onu ilkeleriyle birlikte eletirenler unutmamal ki Kapitalin
birinci cildini Marx, ksmen de olsa, Ingiliz fabrikalar mfettilerinin rapor
larna dayanarak yazmtr; kitabnn nsznde, bu mfettilere kar duy
duu byk minneti ifade eder: Hkmetlerimizle parlamentolarmz, n
gilterede olduu gibi, ekonomik durum konusunda aratrma komisyonlar
kursayd; bu komisyonlar, ngilterede olduu gibi, gerei aratrmak iin
tam yetkiyle donatlm olsayd; bu nemli grev iin ngilteredeki fabrika
mfettileri, kamu sal mfettileri, kadnlarla ocuklarn smrs ya da
barnma ve beslenme koullar konusundaki soruturma grevlileri kadar
yetkin, tarafsz, titiz ve kar gtmeyen kiiler bulabilseydik, lkemizdeki
durumun ne kadar rkn olduunu grrdk' (a.g.y., eviren: J . Roy,
ditions sociales, 1950, s. 19).
Grld zere, kurulu dzenin uaklar olmalarndan dolay Marx'm o
dnemdeki bu applied anthropologistleri knamak gibi bir dncesi yok
tu; kukusuz, bu antropologlar kurulu dzenin uaklaryd, ancak saladk
lar katklara kyasla, bunun ne nemi var ki? (1957 tarihli not).
zmn neler olabilecei kolaylkla grlebilir. Yeni la-
boratuvarlar, son yllardaki renimin, tp reniminde
olduu gibi, yatl ve yatsz gerek bir sistem biiminde
ve ayn zamanda klinik efi profesrler ynetiminde ve
rilmesine olanak tanmaktadr. renimin teorik ve pra
tik ift grnm, ana ilkesini ve haklln bu mesle
in baz yeni grevler edinmesinde bulabilir. Zira ne ya
zk ki antropoloji, srf kuramsal bulular sayesinde ka
zand itibarnn u bizim bozuk ve skntl dnyamz
da ne ie yaradn gstermeye almadka onu hak
etmi saylmaz.
Kaynaka
ADAM, L.:
1931 Das Problem der Asiatisch-Altamerikanischen Kulturbe
ziehungen mit besonderer Bercksichtigung der Kunst,
Wiener Beitrge zur Kunst und Kultur Geschichte Asiens,
eilt 5.
1936 Northwest American I ndian Art and its Early Chinese
Parallels, Man, eilt 36, no: 3.
1939 C. Hentzenin sunduu rapor, Frhchinesesische Bronzen
und Kultdarstellungen, Man, 39. eilt, no: 60.
ALBISETTI, Padre C.:
1984 Estudos complementares sbre os Bororos orientais, Con-
tribues missionaries, publicaes da Sociedade Bra-
sileira de Antropologa e Etnologa (Rio de J aneiro), no:
2-3.
ARCY WENTWORTH THOMPSON, D!:
1952 On Growth and Form, Cambridge, Mass, yeni bask, cilt 2.
AUGER, P.:
1952 LHomme microscopique, Paris.
BALANDIER, G.:
1956 Grandeur et servitude de lethnologie, Cahiers du Sud, 43.
yl, no: 337.
BALDUS, H.:
1944-1946 Tapirap Kemikleri, Revista do Arquivo Municipal,
So Paulo.
BASTIDE, R.:
1956 Lvi-Strauss ou letnographe la recherche du temps
perdu, Prsence africaine, Nisan-Mayis.
BATESON, G.:
1936 Naven, Cambridge.
BENEDICT, P. K.:
1942 Tibetan and Chinese Kinship Terms, Harvard Journ. of
Asiatic Studies, 6.
1943 Studies in Thai Kinship Terminology, Jour, Amer. Orien
tal Soc., 63.
BENEDICT, R.:
1934 a) Patterns o f Culture, Cambridge, Mass.
1934 b) Zuni Mythology, Columbia Univ. Contrib. to Anthro
pology, no: 21, New York, 2. cilt.
1943 Franz Boas as an Ethnologist, in: Franz Boas, 1858-1942,
Mem. o f the Anthropol. Amer. Assoc., no: 61
BENVENISTE, E.:
1939 Dilbilimsel aretin Yaps, Acta Linguistica, 1, .
BERNDT, R. M.:
1951 Kunapipi, Melbourne.
1955 Murngin (Wulamba) Social Organization, Amer. An-
throp., n. s., 57. cilt.
BERNOT, L. ve BLANCARD, R.:
1953 Nouville, un Village franais, Travaux et Mmoires de
linstitut dEthnologie, 57, Paris.
BIDNEY, D.:
1950 Review of L. A. White, The Science of Culture, American
Anthropol., n. s., cilt 52, 4, blm 1.
1953 Theoretical Anthropology, New York, Columbia U. P.
BOAS, F.:
1895 The Social Organization and the Secret Societies o f the
Kwakiutl Indians, Washington.
1898 I ntroduction to: Teith, J ., Traditions of the Thompson
River Indians of British Columbia, Mem. of the Amer. An-
thropol. Assoc., cilt 6.
1911 Ed., Handbook of American I ndians Languages, Bureau of
American Ethnology, Blten no: 40 (1908), blm I.
1920 The Methods of Ethnology, American Anthropoi, n. s.,
cilt 22.
1924 Evolution or Diffusion? American Anthropoi., n. s., cilt
26.
1927 Primitive Art, I nstituttet for Sammenlignende Kultur-
forskning, B serisi, cilt 8, Oslo.
1930 a) The Religions o f Kwakiutl Indians, Columbia Univ.
Contrib. to Anthropoi., no: 10, New York, cilt 2.
1930 b) Some Problems of Methodology in The Social Sciences,
in: The New Social Science, Chicago.
1936 History and Science in Anthropology: a Reply, American
Anthropoi., n. s., cilt 38.
1940 The Limitations of the Comparative Method of Anthro
pology (1986), Race, Language and Culture iinde, New
York.
BOHR, N.:
1939 Natural Philosophy and Human Culture, Nature, cilt 143.
BONAPARTE, M.:
1945 Notes on the Analytical Discovery of a Primal Scene, The
Psychoanalytical Study of the Child iinde, cilt I, New
York.
BRAND, C. S.:
1948 On J oking Relationships, American Anthropologist, n. s.,
cilt 50.
BRICE PARAIN:
1956 Les Sorciers, le Monde nouveau, Mays.
BRUNSCHVICG, L.:
1927 Le Progres de la Conscience dans la Philosophic occiden-
tale, cilt 2, paris.
BUNZEL, R. L.:
1930 I ntroduction to Zuni Ceremonialism, Bureau o f Amer.
Ethnology, 4 / h Annual Report, Washington.
CANNON, W. B.:
1942 Voodoo Death, American Anthropol, n. s., cilt 44.
COLBACCHINI, Padre A. A.:
1925 I Boro ros Orientali, Turin.
1942 (COLBACCHINI, P. A. A. ve ALBISETTI, P. C.) Os Boro-
ros orientis, Sao Paulo.
COOK, W. A.:
1908 The Bororo Indians of Matto Grosso, Smithsonian Miscel
laneous Coll., cilt 50, Washington.
COOPER, J . M.:
1940 The South American Marginal Cultures, Proc. of the 8 h
Amer. Scientific Congress, Washington.
CREEL, H. G.:
1935 On the Origin of the Manufacture and Decoration of
Bronze in the Shang Period, Monumenta Srica, cilt I, fa-
sikl I.
1936 Notes on Shang Bronzes in the Burlington House Exhibi
tion, Revue des Arts asiatiques, 10.
CUSHING, F. H.;
1883 Zuni Fetiches, Bureau of American Ethnology, 2nd Annual
Report, Washington (1880-1881).
1896 Outlines of Zuni Creation Myths, Bureau o f American
Ethnology, 13thAnnual Report.
1920 Zuni Breadstuffs, Indian Notes and Monographs, Museum
of the American Indian, Heyes Foundation, 8.
DAHLBERG, G.:
1948 Mathematical Methods for Population Genetics, Londra -
New York.
DAVIS, K.:
1935 (DAVIS, K. ve WARNER, W. L.) Structural Analysis of
Kinship, American Anthropol., n. s., cilt 37.
1941 Intermarriage in Caste Societies, American Anthropol., n.
s., cilt 43.
1947 The Development of the City in Society; Ibt Conference on
Long Term Social Trends, Social Science Research Coun
cil.
DELCOURT, M.:
1944 dipe ou la Lgende du Conqurant, Lige.
DOBRIZHOFFER, M.:
1822 An Account of the Abipones, Laticeden evrilmitir, cilt
3, Londra.
DORSEY, G. A.:
1906 The Pawnee: Mythology, s. 1, Washington.
DUMZIL, G.:
1948 Loki, Paris.
1949 LHritage indo-europen Rome, Paris.
DURKHEIM, E.:
1901-1902 (E. DURKHEIM ve M. MAUSS), De quelques formes
primitives de classification, Anne sociologique, 6.
1912 Les Formes lmentaires de la vie religieuse, Paris.
EGGAN, F.:
1937 a) Historical Changes in the Choctaw Kinship System,
American Anthropologist, n. s. cilt 39.
1937 b) ed., Social Anthropology of North American Tribes,
Chicago.
1950 Social Organization of the Western Pueblos, Chicago.
ELWIN, V.:
1947 The Muria and their Ghotu! Oxford.
ENGELS, F.:
1954 LOrigine de la famille, de la proprit prive et de l tat,
ev. Stern, Paris, ditions Sociales.
EVANS-PRITCHARD, E. E.:
1939 Nuer Time Reckoning, Africa, 12.
1940 a) The Nuer, Ocford.
1940 b) (M. FORTES and E. EVANS-PRITCHARD) African po
litical Systems, Oxford.
1951 Social Anthropology, Glencoe, III.
FARNSWORTH, W. O.:
1913 Uncle and Nephew in the Old French Chanson de Geste,
New York.
FEBVRE, L.:
1946 Le Problme de l'incroyance au XVf sicle, 2. Bask, Paris.
FIELD, H.:
1942 (FIELD, H. And PROSTOV, E.) Results of Soviet Investi
gation in Siberia, American Anthropologist, n. s., cilt 44.
FIRTH, R.:
1936 We, The Tikopia, Londra-New York.
1946 Malay Fishermen, Londra.
1951 Elements of Social Organization, Londra.
FLETCHER, A. C.:
1904 The Hako: A Pawnee Ceremony, Bureau o f American Eth
nology, 2 Annual Report, Washington (1900-1901).
FORD, C. S.:
1951 (FORD, C. S. and BEACH, F. A.) Patterns of Sexual Be
havior, New York.
FORD, J . A.:
1955 The Puzzle of Poverty Point, Natural History, cilt 64, no: 9.
FORDE, D.:
1941 Marriage and the Family among the Yako, Monographs in
Social Anthropology, no: 5, Londra.
1950 a) Double-Descent among the Yako, in 1950 b).
1950 b) (RADCLIFFE-BROWN, A. R. and FORDE, D.) ed. of
African Systems of Kinship and Marriage, Oxford.
FORTES, M.:
1940 Kr. EVANS-PRITCHARD, E. E 1940 b.)
1949 Ed., Social Structure, Studies presented to A. R. Radcliffe-
Brown, Oxford.
FORTUNE, R. F.:
1932 The Sorcerers ofDobu, New York.
1939 Arapesh Warfare, American Anthropologist, n. s., cilt 41.
FRlC V.:
1906 (FRIC, V. and RADIN, P.) Contributions to the Study of
the Bororo Indians, Journal of the Royal Anthropological
Institute, cilt 36.
GAUTIER, L.:
1890 La Chevalerie, Paris.
GEISE, N.J . C.:
1952 Badujs en Moslims, Leiden.
GIFFORD, E. W.:
1916 Miwok Moieties, Univ. of Calif. Public, in Amer. Ar-
chaeol. and Eihnol., cilt 12, no:4.
1929 Tonga Society, B. P. Bishop Bull, 61.
GOLDSTEIN, K.:
1951 La Structure de l organisme, Paris. (Der Aufbau des Or-
ganismus, Franszca evirisi)
GOUGH, E. K.:
1955 Female Initiation Rites on the Malabar Coast, Jour, of the
Roy. Anthropol. Inst., cilt 85.
GRANAI, G.:
Kr. HAUDRICOURT.
GRIAULE.M.:
1938 Masques Dogons, Trav. et Mm. I nstitut dethnologie, 33.
1947 Mythe de lorganisation du monde chez les Dogons, Psy
ch, cilt 2.
GUMMERE, F. B.:
1901 The Sisters Son, in: An English Miscellany Presented to
Ef Furnivall, Londra.
GURVITCH, G.:
1955 a) Dterminismes sociaux et libert humaine, P. U. F.,
Paris.
1955 b) Le Concept de structure sociale, Cahiers interna
tionaux de sociologie, cilt 19, n. s., 2. yl.
HALLE, M.:
Kr. J AKOBSON.
HALPERN, A. M.:
1942 Yuma Kinship Terms, Amer. Anthropol., n. s., cilt 44.
HARTLAND, S.:
1917 Matrilineal Kinship and the Question of its Priority, Mem.
Amer. Anthropol. Assoc., cilt 4.
HAUDRICOURT, A. G.:
1955 (HAUDRICOURT, A. G. ve GRANAI, G.) Linguistique et
sociologie, Cahiers internationaux de sociologie, cilt 19,
cahier double, n. s., 2. yl.
HAUSER, H.:
1903 LEnseignement des sciences sociales, Paris.
HENRY, J .:
1940 Compte rendu de: Nimendaju, The Apinay, Amer. An
thropoid n. s., cilt 42.
HENTZE, C.:
1936 Objets rituels, croyances et dieux de la Chine antique et
de Amrique, Antwerp.
1937 Frhchinesische Bronzen, Antwerp.
HERSKOVITS, M.J .:
1940 The Economic Life o f Primitive People, New York.
HOCART, A. M.:
1915 Chieftainship and the Sisters Son in the Pacific, Amer.
Anthrop. n. s., cilt 17.
1923 The Uterine Nephew, Man, cilt 23, no:4.
1925 The Cousin in Vedic Ritual, Indian Antiquary, cilt 54.
1938 Les Castes, Paris.
1952 a) The Northern States of Fiji, Occasional Pub., no: 11,
Royal An thropol. Institute, Londra.
1952 b) The Life-Giving Myth, Londra.
1954 Social Origins, Londra.
HOLMS, S.:
1951 Studies towards a Theory of Sociological Transforma
tions, Studia Norvegica, no: 7, Oslo.
HOLMER, N. M.:
1947 (HOLMER, N. M. and WASSEN, H.) Mu-1 gala or the
Way of Muu, a Medicine Song from the Cuna of Panama,
Gteborg.
HOMANS, G. C.:
1955 (HOMANS, G. C. And SCHNEIDER, D. M.) Marriage,
Authority and Final Causes, a Study of Unilateral Cross-
Cousin Marriage, Glencoe, Illinois.
HOWARD, G. C.:
1904 A History of Matrimonial Institutions, cilt 3, Chicago.
HUNTER- WILSON, M.:
1951 Witch Beliefs and Social Structure, American Journal of
Sociology, 56, 4.
J AKOBSON, R.:
1929 Remarques sur lvolution phonologique du russe,
Travaux du Cercle linguistique de Prague, cilt 2.
1931 Prinzipien der historischen Phonologie, Travaux du Cer
cle linguistique de Prague, cilt 4.
1938 Observations sur le classement phonologique des con
sonnes, Proc. o f the Third Inter. Congress of Phonetic
Sciences, Gand.
1941 Kindersprache, Aphasie und Allgemeine Lautgesetze,
Uppsala.
1948 The Phonetic and Grammatical Aspects of Language in
their Interrelations, Actes du & Congrs international des
linguistiques, Paris.
1949 Kr. REICHARD, G. A.
1956 (JAKOBSON, R. and HALLE, M.) Fundamentals o f Lan
guage, S-Gravenhage.
J OSSELIN DE J ONG, J . P. B. DE:
1952 Lvi-Strausss Theory on Kinship and Marriage, Med-
edelingen van het Rijksmuseum voor Volkenkunde, Lei
den, no: 10.
J OSSELIN DEJ ONG, P. E. DE:
1951 Minangkabau and Negri-sembilan Socio-Political Struc
ture in Indonesia, Leiden.
KARLGREN, B.:
1937 New Studies on Chinese Bronzes, The Museum of Far
Eastern Antiquities, Blten no: 9, Stockholm.
1941 Huai and Han, The Museum of Far Eastern Antiquities,
Blten no: 13. Stockholm.
KELEMEN, P.:
1943 Medieval American Art, cilt 2, New York.
KOVALEVSKI, M.:
1893 La Famille matriarcale au Caucase, IAnthropologie, cilt 4.
KRIS, E.:
1947 The Nature of Psychoanalytic Propositions and their Vali
dation, in: Freedom and Experience, Essays presented to
H. M. Fallen, Cornell Univ. Press.
KROEBER, A. L.:
1909 Classificatory Systems of Relationship, jour. Roy. An-
throp. Inst., n. s., cilt 39.
1920 Review of Lowie, Primitive Society, American Anthrop.,
n. s., cilt 22.
1925 Handbook of the Indians of California, Bureau of Ameri
can Ethnology, Blten no: 78, Washington.
1935 History and Science in Anthropology, Amer. Anthropol.,
n. s., cilt 37.
1938 Basic and Secondary Patterns of Social Structure, Journal
of the Royal Anthropological Institute, cilt 68.
1940 (KROEBER, A. L. and RICHARDSON, J .) Three Centuries
of Womens Dress Fashions: A Quantitative Analysis, An
thropological Records, 5, 2, Berkeley.
1941 Salt, Dogs, Tobacco, Anthropological Records, cilt 6,
Berkeley.
1942 The Societies of Primitive Man, Biological Symposia, 8,
Lancaster, Pa.
1943 Structure, Function and Pattern in Biology and Anthro
pology, The Scientific Monthly, cilt 56.
1948 Anthropology, yeni bask, New York.
KROEFJ . VAN DER:
1954 Dualism and Symbolic Antithesis in Indonesian Society,
American Anthropologist, n. s., cilt 56.
LA VEGA, Garcilasso DE:
1787 Histoire de Incas, cilt 2, Franszca evirisi, Paris.
LAWRENCE, W. E.:
1949 Kr. MURDOCK, 1949 b).
LEACH, E. R.:
1945 J inghpaw Kinship Terminology, Journal o f the Royal An
thropological Institute, cilt 75.
1951 The Structural Implications of Matrilateral Cross Cousin
Marriage, Journal o f the Royal Anthropological Institute,
cilt 81.
LEE, D. D.:
1941 Some Indian Texts Dealing with the Supernatural, The
Review of Religion, Mays.
LEFORT, C:
1951 Lchange et la lutte des hommes, Les Temps modernes,
ubat.
1952 Socits sans histoire et historicit, Cahiers interna
tionaux de sociologie, cilt 12, 7. yl.
LEIRIS, M.:
1948 Biffures, la Rgles du jeu, I, Paris.
1955 Fourbis, la Rgles du jeu, II, Paris.
LEROI-GOURHAN, A.:
1935 LArt animalier dans les bronzes chinois, Revue des arts
asiatiques, Paris.
LESTRANGE, M. DE:
1951 Pour une Mthode socio-dmographique, Journal de la
Socit des africanistes, cilt 21.
LVI-STRAUSS, C.:
1936 Contribution ltude de lorganisation sociale des Indi
ens Bororo, Journal de la Socit des amricanistes, n. s.,
28.
1942 Indian Cosmetics, VW, no: 1, New York.
1943 The Art of the Northwest Coast, Gazette des Beaux-Arts,
New York.
1944 a) Reciprocity and Hierarchy, Amer. Anthropol., n. s., cilt
46.
1944 b) The Social and Psychological Aspects of Chieftainship
in a Primitive Tribe: The Nambikuara, Transactions of the
New York Academy of Sciences, 2, 7, no: 1.
1945 a) On Dual Organization in South America, America In
dgena, 4, no: 1, Mexico.
1945 b) LAnalyse structurale en linguistique et en anthropolo
gie, Word, cilt 1, no:2.
1947 a) French Sociology, in: Twentieth Century Sociology, ed.
by G. Gurvitch and W. E. Moore, New York, 1945. Fran
szca evirisi: La Sociologie au XXe sicle, cilt 2, P.U.F.,
Paris, 1947.
1947 b) Sur certaines similarits morphologiques entre les lan
gues Chibcha et Nambikwara, Actes du 2(f Congrs in
ternational des amricanistes, Paris.
1948 La vie familiale et sociale des Indiens Nambikwara, So
cit des amricanistes, Paris.
1949 a) Histoire et ethnologie, Revue de Mtaphysique et de
Morale, 54, No: 3-4 (bu cildin 1. blmne bkz.).
1949 b) Les Structures lmentaires de la parent, P. U. F.,
Paris.
1950 Introduction luvre de Marcel Mauss, in: MAUSS M.,
Sociologie et Anthropologie, a.g.y.
1951 Language and the Analysis of Social Laws, American An
thropologist, n. s., cilt 53, no: 2 (bu cildin III. blmnde
yer alan bu metni Franszca evirisiyle kr.).
1952 a) Les Structures sociales dans le Brsil central et oriental,
in: Proceedings of the 2fh Congress o f Americanists, New
York (bu cildin VII. blmne bkz.).
1952 b) Race et histoire, Unesco, Paris.
1955 a) Tristes Tropiques, Pion, Paris.
1955 b) Les Mathmatiques de lHomme, in: Bulletin interna
tional des sciences sociales, cilt 6, no: 4.
1956 The Family, in: W. L. Shapiro, ed. Man, Culture and Soci
ety, Oxford Univ. Press.
1957 Le Symbolisme cosmique dans la structure sociale et
lorganisation crmonielle de plusieurs populations nord
et sud-amricaines, le Symbolisme cosmique des monu
ments religieux iinde, Serie Orientale Roma, cilt 14, Ro
ma, 1957.
1960 Four Winnebago Myths, in: Culture and History. Essays
in Honor of Paul Radin, New York.
LEWIN, K.:
1935 A Dynamic Theory? of Personality, New York.
LING SHUN-SHENG:
1956 Human Figures with Protruding Tongue found in the Tai-
tung Prefecture, Formosa, and their Affinities found in
Other Pacifique Areas, Bulletin of the Institute of Ethnol
ogy, Academia Sinica. Nankang, Taipei, taiwan.
LINTON, R.:
1936 The Study of Man, New York.
LIVI, L.:
1940-1941 Trac tato di Demografa, Padua.
1949 Considerations thoriques et pratiques sur le Concept de
minimum de population, Population, 4, Paris.
LOW1E, R. H.:
1913 Societies of the Hidatsa and Mandan Indians, American
Museum of Natural History, Anthropological Papers, cilt
XI.
1915 Exogamy and the Classificatory Systems of Relationship,
American Anthropologist, n. s., cilt 17.
1916 Plains Indian Age-Societies: Historical and Comparative
Summary, American Museum o f Natural History, An-
thropol. Pap., cilt XI.
1919 The Matrilineal Complex, University of California Public,
in American Archaeology and Ethnology, 16.
1920 Primitive Society, New York.
1927 The Origin o f the State, New York.
1929 a) Notes on Hopi Clans, American Museum of Natural
History, Anthropol. Papers, cilt XXX.
1929 b) Hopi Kinship, Amer. Mus. of Nat. History, Anthrop.
Pap., cilt XXX.
1929 c) Art. Relationship Terms, in: Encyclopedia Britannica,
14thedition.
1935 The Crow Indians, New york.
1937 The History7of Ethnological Theory, New York.
1940 American Culture History, Amer. Anthropol. n. s., cilt 42.
1941 A Note on the Northern G of Brazil, Amer. Anthropol.,
n. s., cilt 43.
1942 A Marginal Note to Professor Radcliffe-Brown's Paper on
Social Structure, American Anthropologist, n. s., cilt 44,
3.
1948 a) Social Organization, New York.
1948 b) Some Aspects of Political Organization among Ameri
can Aborigines, Huxley Memorial Lecture.
MALINOWSKI, B.:
1922 Argonauts of the Western Pacific, Londra.
1927 Sex and Repression in Savage Society, Londra - New York.
1929 The Sexual Life of Savages in North-Western Melanesia,
cilt 2, Londra - New York.
1934 H. lan Hogbinin kitabna bir nsz yazmtr: Law and
Order in Polynesia, Londra.
1935 a) Coral Gardens and their Magic, cilt 2, Londra.
1935 b) Art. Culture, in: The Encyclopaedia of the Social Sci
ences, New York.
1937 Culture as a Determinant Behavior, in: Factors Determin
ing Human Behavior, Harvard Tercentenary Publications,
Cambridge, Mass.
1939 The Present State of Studies in Culture Contact, Africa,
cilt 12.
MARTIUS, C. F. P. VON:
1867 Beitrge zur Ethnographie und Sprachenkunde Amerikas
zumal Brasiliens, Leipzig.
MARX, K.:
1899 Critique de 1'.conomie politique, eviren: L. Rmy, Paris.
1948 Pages choisies pour une thique socialiste, derleyen ve
eviren: Maximilien Rubel, Paris.
1949 Le 18 Brumaire de Louis Bonaparte, ditions sociales, Pa
ris.
1950-1954 Le Capital, ev.: Roy, ditions sociales, eilt 5, Paris.
1953 Grundrisse der Kritik der Politischen konomie, Dietz
Verlag, Berlin.
MASON, D.I.:
1952 Synesthesia and Sound Spectra, Word, cilt 8, no:l, New
York.
MASPERO, H.:
1927 La Chine antique, Paris.
MAUSS, M.:
1901-1902 Kr. DURJHEIM.
1904-1905 Essai sur les variations saisonnires dans les socits
eskimo, Anne sociologique, Paris.
1924 Essai sur le don, forme archaque de lchange, Anne so
ciologique, n. s.
1924-1925 Division et proportion des divisions de la sociologie,
Anne sociologique,n. s.
1947 Manuel d ethnographie, Paris.
1950 Sociologie et anthropologie, Paris.
MCCARTHY, D.:
1938 A ustralian Aboriginal Decorative Art, Sydney.
MEAD, M.:
1935 Sex and Temperament in Three Primitive Societies, New
York.
1937 ed., Competition and Cooperation among Primitive Peo
ples, Londra - New York.
1949 Character Formation and Diachronic Theory, in: Social
Structure, ed. by M. Fortes, Oxford.
MERLEAU-PONTY, M.:
1955 Les A ventures de la dialectique, Paris.
MTRAUX, A.:
1946 Myths of the Toba and Pilaga Indians of the Gran Chaco,
Mem. of the Amer. Folklore Society, cilt 40, Philadelphia.
1947 Social Organization of the Kaingang and Aweikoma,
American Anthropologist, n. s., cilt 49.
MORGAN, L. H.:
1871 Systems of Consanguinity and Affinity of the Human
Family.
MORGENSTERN, O.:
1944 Kr. VON NEUMANN.
MORLEY, A.:
1956 Doctors Save Man Sung to Death, Sunday Times,
Londra, 22 Nisan, s. 11.
MURDOCK, G. P.:
1949 a) Social Structure, New York.
1949 b) (LAWRENCE, W. E. and MURDOCK, G. P.) Murngin
Social Organization, American Anthropologist, n. s., cilt
51, 1.
1957 World Ethnographic Sample, American Anthropologist,
n. s., cilt 59.
MURIE, J . R.:
1919 Pawnee Societies, Amer. Museum of Nat. Hist., Anthrop.
Pap., cilt XI.
NAD EL, S. F.:
1946 Shamanism in the Nuba Mountains, Journal of the Royal
Anthrop. Institute, cilt 76.
1947 The Nuba, Oxford.
1952 Witchraft in Four African Societies: An Essay in Com
parison, American Anthropologist, n. s., cilt 54, no: 1.
NEUMANN, J . VON.:
1944 (NEUMANN, J . VON and MORGENSTERN, O.) Theory
o f Games and Economic Behavior, Princeton.
NIMUENDAJ U, C.:
1927 (NIMUENDAJ U, C. and LOWIE, R. H.) The Dual Or
ganization of the Ramkokamekran (Canella) of Southern
Brazil, American Anthropologist, n. s., cilt 29.
1939 The Apinaye, The Catholic Univ. of America, Anthropol.
Series, no: 8, Washington.
1942 The Serente, Public, of the F. W. Hodge Anniversary
Publ. Fund, cilt 4, Los Angeles.
1946 The Eastern Timbira, Univ. o f California public, in
American Archaeol. and Ethnol., cilt 41, Berkeley.
NORDENSKILD, E.:
1938 An Historical and Ethnological Survey of the Cuna Indi
ans, der. H. Wassen, Comparative Ethnographical Stud
ies, 10, Gteborg.
OLIVER, D. L.:
1955 A Solomon Island Society: Kinship and Leadership among
the Siuai of Bougainville, Cambridge, Mass.
OPLER, M. E.:
1937 Apache Data Concerning the Relation of Kinship Termi
nology to Social Classification, American Anthropologist,
n. s., cilt 39.
1947 Rule and Practice in the Behavior Pattern between J i-
carilla Apache Affinal Relatives, American Anthropolo
gist, n. s., cilt 49.
PAGET, sir R. A.:
1953 The Origine of Language..., Journ. of World History, 1, 2,
Unesco, Paris.
PARSONS, E. C.:
1927 The Origin Myth of Zuni, Journ. of American Folklore,
cilt 36.
POTTIER, E.:
Histore dune bte, Recueil E. Pottier iinde, Biblioth. des
coles dAthnes et De Rome, fasikl 142.
POUILLON, J .:
1956 Luvre de Claude Lvi-Strauss, les Temps modems, 12.
yl, no: 126, Temmuz.
QUEIROZ, M. 1. PEREIRA DE:
1953 A noo de arcaismo em etnologa e a organizao social
dos Xerent, Revista de Anthropologia, cilt I, no: 2, So
Paulo.
RADCLIFFE-BROWN, A. R.:
1924 The Mothers Brother in South Africa, South African Jour
nal of Science, 21.
1926 Father, Mother and Child, Man, cilt 26, no: 103.
1931 The Social Organization of Australian Tribes, Oceania, .
1935 Kinship Terminology in California, American Anthro
pologist, n. s., cilt 37.
1940 a) On J oking Relationships, Africa, 13.
1940 b) On Social Structure, Journal of the Royal Anthrop. In
stitute, cilt 70.
1941 The Study of Kinship Systems, Journal of the Royal An-
throp. Institute, cilt 71.
1945 Religion and Socit, Henry Myers Lecture.
1949 a) A Further Note on J oking Relationships, Africa, 19.
1949 b) Whites View of a Science of Culture, American An
thropologist, n. s., cilt 51, no: 3.
1950 (RADCLIFFE-BROWN, A. R. and FORDE, D.) ed. of Af
rican Systems of Kinship and Marriage, Oxford.
1951 Murngin Social Organization, American Anthropologist,
n. s., cilt 53, .
1952 a) Social Anthropology, Past and Present, Man, cilt 52,
no: 14.
1952 b) Structure and Function in Primitive Society, Glencoe,
I I I .
RADIN, P.:
1906 Kr. FRIC, V.
1923 The Winnebago Tribe, Bureau of American Ethnology,
37th Annual Report (1915-1916), Washington.
1945 The Road o f Life and Death, New York.
1945 The Culture of the Winnebago: as Described by Them
selves, Special Publ. of the Bollingen Foundation, no: 1.
RAPOPORT, A.:
1949 Outline of Probability Approach to Animal Societies, Bull,
o f Mathematical Biophysics, 11.
REICHARD, G. A.:
1933 Melanesian Design: A Study in Wood and Tortoiseshell
Carving, Columbia Univ. Contrib. to Anthropol, no: 18,
cilt 2.
1949 (REICHARD, G. A., J AKOBSON, R. and WERTH, E.)
Language and Synesthesia, Word, cilt 5, no: 2.
1950 Navaho Religion, A Study in Symbolism, cilt 2, New
York.
REVEL, J . F.:
1957 Pourquoi des philospes? Paris.
RICHARDS, A. I.:
1932 Hunger and Work in a Savage Tribe, Londra.
1936 A Dietary Study in North-Eastern Rhodesia, Africa, 9.
1939 Land, Labour and Diet in Northern Rhodesia, Oxford.
RIVERS, W. H. R.:
1907 The Marriage of Cousins in India, Journ. Roy. Asiatic
Soc., Temmuz.
1914 The History o f Melanesian Society, cilt 2, Londra.
1924 Social Organization, Londra.
RODINSON, M.:
1955 a) Racisme and civilisation, la Nouvelle Critique, no: 66,
Haziran.
1955 b) Ethnographie et relativisme, la Nouvelle Critique, no:
69, Kasim.
ROES, A.:
1936-1937 Tierwirbel, Ipek.
ROSE, H. J .:
1911 On the Alleged Evidence for Mother-Right in Early
Greece, Folklore, 22.
ROUT, E. A.:
1926 Maori Symbolism, Londra.
RUBEL, M.:
1948 Kr. MARX, K., Pages choisies, vb.
1957 Karl Marx, Essai de biographie intellectuelle, Paris.
SAPIR, E.:
1949 Selected writings of - in Language, Culture and Personal
ity, der. D. Mandelbaum, Univ. of California, Berkeley.
SARTRE, J . P.:
1952 Les communistes et la paix (II), les Temps modernes, 8.
yil, no: 84-85.
SAUSSURE, F. DE:
1916 Cours de linguistique gnrale, Paris.
SCHNEIDER, D. M.:
1955 Kr. HOMANS.
SCHRADER, O.:
1890 Prehistoric Antiquities of the Aryan People, ev.: F. B.
J evons, Londra.
SECHEHAYE, M. A.:
1947 La Ralisation symbolique, ek no: 12, Revue suisse de
Psychologie et de Psychologie applique, Bern.
SELIGMAN C. G.:
1910 The Melanesians o f British New Guinea, Londra.
SHANNON, C.:
1950 (SHANNON, C. and WEAVER, W.) The Mathematical
Theory of Communication, Urbana.
SIMIAND, E.:
1903 Mthode historique et science sociale, Revue de synthse.
SOUSTRELLE,J .:
1940 La Pens cosmologique des anciens Mexicains, Paris.
SPECK, F. G.:
1915 Family Hunting Territories and Social Life of Various Al-
gonkian Bands of the Ottowa Valley, Canada Department
of Mines, Geological Survey, Mem. 70.
SPIER, L.:
1921 The Sun-Dance of the Plains Indians, American Musuem
o f Natural History, Anthropol. Pap., cilt 16.
SPOEHR, A.:
1924 Kinship System of the Seminole, Field Musuem o f Natu
ral History, Anthropological Series, cilt 33, no: 2.
1947 Changing Kinship Systems, id. cilt 33, no: 4.
1950 Observations on the Study of Kinship, American Anthro
pologist, n. s., cilt 52, no: 1.
STANNER, W. E. R.:
1936-1937 Murintaba Kinship and Totemism, Oceania, cilt 7.
STEINEN, K. VON. DEN:
1897 Unter den Naturvlkern Zentral-Brasiliens, 2. Bask, Ber
lin.
STEVENSON, M. C.:
1905 The Zuni Indians, Bureau o f American Ethnology, 23d
Annual Report, Washington.
STEWARD, J . H.:
1938 Basin-Plateau Aboriginal Sociopolitical Groups, Bureau of
American Ethnology, Smithsonian Institution, blten no:
1 20.
STEWART, J . Q.:
1947 Empirical Mathematical Rules Concerning the Distribu
tion and Equilibrium of Population, The Geographical
Review, cilt 37, no: 3.
SUTTER, J .:
1951 (SUTTER, J . ve TABAH. L.) les Notions disolat et de
population minimum, Population, 6, 3, Paris.
SWANTONJ . R.:
1908 Social Condition, Beliefs and Linguistic Relationship of
the Tlingit Indians, Bureau of American Ethnology, 2tfh
Annual Report, Washington.
1909 Tlingit Myths and Texts, Bureau of American Ethnology,
blten no: 59.
TABAH, L.:
1951 Kr. SUTTER, J.
TEISSIER, G.:
1936 La Description mathmatique des faits biologiques, Revue
de Mtaphysique et de Morale, Ocak.
THOMPSON, L.:
1950 Culture in Crisis, a Study of the Hopi Indians, New York.
THOMSON, D. F.:
1935 The J oking Relationship and Organized Obscenity in
North Queensland, American Anthropologist, n. s., cilt
37.
TROUBETZKOY, N.:
1933 La Phonologie actuelle, in: Psychologie du langage, Paris.
1940 Principes de phonologie, Franszca eviri, Paris.
TYLOR, E. B.:
1865 Researches into the Early History of Mankind and the
Development of Civilisation, Londra.
1871 Primitive Culture, cilt 2, Londra.
VOTH, H. R.:
1903 The Oraibi Summer Snake Ceremony, Field Columbian
Museum publ. n 83, Anthropological Series, cilt 3, no: 4,
Chicago.
WAGLEY, C.:
1940 The Effects of Depopulation upon Social Organization as
Illustrated by the Tapirap, Transactions of the New York
Academy of Sciences, 3, no: 1.
1948 (WAGLEY, C. And GALVO, E.) The Tapirap, //Stew
ard, ed. Handbook of South-American Indians, cilt 3, Bu
reau o f American Ethnology, blten no: 143, Washing
ton.
WARNER, W. L.:
1930-1931 Morphology and Functions of the Australian Murngin
Type of Kinship System, American Anthropologist, n. s.,
cilt 32 ve 33.
1937 a) The Family and Principles of Kinship Structure in Aus
tralia, American Sociological Review, cilt 2.
1937 b) A Black Civilization, New York.
WASSEN, H.:
1947 Kr. HOLMER, N. M.
WATERBURY, F.:
1942 Early Chinese Symbols and Literature: Vestiges and
Speculations, New York.
WHITE, L. A.:
1943 Energy and the Evolution of Culture, American Anthro
pologist, n. s. cilt 45.
1945 History, Evolutionism and Functionalism..., Southwest
ern Journal of Anthropology, cilt 1.
1947 Evolutionary Stages, Progress and the Evaluation of Cul
ture, Southwestern Journal of Anthropology, cilt 3.
1949 The Science of Culture, New York.
WHORF, B. L.:
1952 Collected Papers on Metalinguistics, Washington, D.C.,
Dept, of State, Foreign Service Institute.
1956 Language, Thought, and Reality, ed. J ohn B. Caroll, New
York.
WIENER, N.:
1948 Cybernetics, or Control and Communication in the Ani
mal and the Machine, Paris, Cambridge, New York.
1950 The Human Use of Human Beings, Boston.
WILLIAMS, F. E.:
1932 Sex Affiliation and its Implications, Journ. of the Royal
Anthropological Institute, cilt 62.
1940-1941 ve 1941-1942 Natives of Lake Kutubu, Papua, Oce
ania, cilt 11 ve cilt 12.
1941 Group Sentiment and Primitive J ustice, American An
thropologist, n. s., cilt 43.
WITTFOGEL, K. A.:
1943 (WITTFOGEL, K. A. ve GOLDFRANK, E. S.) Some As
pects of Pueblo Mythology and Society, Journal of Ameri
can Folklore, cilt 56.
YACOVLEFF:
1932 La deidad primitiva de los Nasca, Revista del Museo Na
tional, II, 2.
YETTS, W. P.:
1929 The George Eumorphopolous Collection Catalogue, 3
cilt.
1939 The Cull Chinese Bronzes, Londra.
1942 An-Yang: A Retrospect, China Society Occasional Papers,
n. s., no: 2, Londra.
YNGVE, V. H.:
1955 a) Syntax and the Problem of Multiple Meaning, W. N.
Locke and A. D. Booth der., Machine Translation of Laii-
guages iginde, New York.
1955 b) Sentence for Sentence Translation, Mechanical Trans
lation, Cambridge, Mass., cilt 2, n. 2.
s. d. The Translation of Language by Machine, Information
Theory (Third London Symposium).
ZIPF, G. K.:
1949 Human Behavior and the Principle of Least effort, Cam
bridge, Mass.
Dizin
Abipone, 367
Abreaksiyon, 255, 256, 257,
258,279
Acomalar, 115, 116
ADAM, Leonhard, 351, 352,
378
Adlandrma sistemi, 437, 440
Afrika, 52, 71, 76, 83, 101,
102, 170, 409, 428, 439,
455,486, 524, 525
Aile, 39, 59, 66, 72, 73, 75, 79,
80,81,85,86,87, 116, 119,
149, 164, 168, 196, 197,
203, 235, 325, 426, 429,
437,438, 525
Akrabalk sistemleri, 61, 63,
101, 120, 121, 124, 328,
438
Alaska, 26, 268, 350, 365, 366,
374,377, 475
ALBISETT1, 182, 184, 195,
204,205, 206
Ambrym, 184
Amerika, 24, 26, 30, 39, 101,
123, 128, 148, 149, 151,
154, 157, 159, 160, 164,
168, 170, 191, 192, 193,
195, 203, 206, 211, 220,
229,261,262,310,317,
322, 324, 325, 335, 349,
350, 351, 352, 354, 357,
361,367,378, 381,387,
388, 411, 417, 438, 439,
455, 475, 476, 488, 503,
518
Amerikan dilbilimi, 46
Amerikan dilleri, 102
Amerikan efsanesi, 325
Anayanl evlilik, 175, 176, 178
Apinayeler, 152, 167, 174,
185, 186, 187, 207
Arac, 67, 323, 324, 325, 326,
330, 339,421, 511
Arapeshler, 39
Araucanlar, 268
Arawaklar, 152, 157
ARCY WENTWORTH
THOMPSON, D, 458
Ankaralar, 339
Arkaik in sanat, 381, 382
Arkeoloji, 156, 482, 493, 498,
499,501,515
Artzamanllk (diyakroni),
134, 135, 219
Assam, 49, 117
Astronomi, 224, 299
Ak Blgesinin neolitik sanat,
352
AUGER, Pierre, 512
Aeto, 162
A VILA, F. De, 383
Avustralya, 20, 68, 86, 149,
167, 174, 188, 268, 352,
422, 428, 431, 455, 487,
508
Aweikoma, 188
Aztek, 40, 154, 155
B
Babasoylu soy zinciri, 182, 478
Babayanl evlilik, 175, 176,
177,441
Badujlar, 198, 199
Badatrmaclk, 156, 388
Bahvanlk, 35, 38, 156, 159,
160, 162, 163, 165, 167
BakairiTer, 162
Bakml evlilik, 228
Bakmsz evlilik 198, 228
BALANDIER, G., 403
BALDUS, H., 156
Balk, 159, 357, 383, 384, 385,
386, 387, 388
BANCROFT, H. H., 475
BANDELIER, A., 154
Barbarlk, 477
BASSLER, A.,387
BASTIDE, Roger, 403
BATES, Marston, 410
BATESON, G., 430
BENEDICT, Paul K., 59, 316
BENEDICT, Ruth, 28, 452
BENVENISTE, mile, 133,
135, 136,301,461
BERNDT, R. M., 431, 433, 446
BERNOT, L., 409
BERR, H.,40
B1DNEY, D., 452
Bilind, 45, 47, 50, 51, 52,
60, 61, 91, 94, 99, 111, 132,
274, 282, 291, 292, 293,
294,396,397,399,463,
500, 527
Biyoloji, 428, 433, 452, 465,
501, 515
Blackfoot, 339, 343
Blackfoot efsanesi, 340
Blackfoot ritellerf 339
BLANCARD, R., 409
BOAS, Franz, 25, 26, 27, 28,
29, 30, 32, 33, 34, 35, 38,
39, 40, 43, 45, 46, 246, 297,
354, 355, 356, 357, 361,
362,363, 364,370,371,
375, 377, 378, 396, 397.
398,404
BOHR, Niels, 418, 506
BONAPARTE, Marie, 292, 467
BONFANTE, J ulien, 58
BORORO, 153, 154, 157, 158,
159, 162, 164, 165, 168,
173, 174, 182, 183, 184,
185,186,187, 195, 203,
204, 205, 206, 207, 208,
209, 211, 218, 221, 225,
226, 228, 229, 412, 464,
466,478
Bozkr, Sibirya sanat, 378
Bratsvo (yaygn aile), 100, 118
Brezilya, 131, 152, 157, 158,
160, 173, 174, 187, 188,
206, 238,358, 411,463,
466
BRICE PARAIN, 457
Britanya Kolombiyas, 475
BRUNSCHVICG, L., 59
BUNZEL, R, L., 316, 320, 322
Btnsel toplum, 453, 454
By, 22, 38, 165, 210,235,
237, 258, 261, 268, 272,
279,280,336
Byc, 237, 238, 240, 241,
243, 244, 245, 246, 254,
255,256, 257,258,310,
335, 336, 337, 338, 339,
343
C
Caduveo, 357, 361, 363, 364,
365, 366, 367, 368, 377,
464, 466, 478
Caduveo sanat, 361, 363, 366,
367
Canella, 153, 173, 187
CANNON, W. B., 235, 236,
Til
Caribler, 152
CASPERSSON, 291
Cayapo, 152
Cebir, 337
Cera, 210, 211, 218
Cermen, 472, 476
Chaco, 154, 383
Chiriguano, 383
Chou, 154,374
Cografya, 28, 191, 344, 493,
494, 498, 501, 513, 515
COLBACCHINI, P. A., 173,
195,205
COOK, W. A., 158
COOPER, J . M., 150, 153, 160
CREEL, H. G., 356, 368, 377,
380
Crow,101, 114,341,431
Cuna, 261, 263, 264, 265, 270
CUSHING, Frank Hamilton,
319
Cuzco, 154, 195
c
erkez, 74
eviri makinalan, 461, 462
i gda, pimi gda, 198, 220
in-Tibet, 92, 100, 117, 118,
1 20,1 21
in- Tibet dilleri, 117
oklu evlilik, 178
D
DAHLBERG, G., 414, 415
DAVIS, K., 63, 64
Davranlar sistemi, 66, 67, 84,
437,440
Day, 58, 69, 70, 71, 72, 73,
74, 75, 76, 79, 83, 86
Daylk kurumu (avunculat),
70, 73, 81
Deiimler grubu, 395
DELCOURT, Marie, 310
DESOILLE, R., 281
Devlilik (egzogami), 31, 207,
211, 222, 226, 229, 491
Dilbilim, 45, 57, 58, 62, 71,
80, 87, 92, 94, 105, 106,
108, 109, 113, 116, 117,
123, 124, 278,334,391,
419, 427, 430, 465, 493,
499, 513, 515, 516
Dilbilimsel benzerlikler
kuram, 345
Diyalektik, 130, 203, 299, 321,
334, 335, 344, 440, 466,
467
DOBRIZHOFFER, M.,367
Dobu,76, 77
Doum, 262, 263, 266, 268,
271, 274, 278, 282, 310,
326
DORSEY, G. A., 335, 339, 425
Dvme, 358, 364, 368, 370,
374
DUMEZIL, G 298, 410, 447
DRKHEIM, E., 5, 18, 23, 33,
297, 333, 398, 399, 406,
407, 409, 446, 452, 462,
497, 498, 503
EDDINGTON, A. S., 452
Efsanebirim, 304
EGGAN, Fred, 63, 426
Ekonomik olgular, 420
Endonezya, 191, 192, 198,
200, 202, 203, 211, 221,
222, 224, 226, 228, 229
ENGELS, F., 465, 472, 475,
476, 477
Ensestyasa, 112, 491
Erkeksi kadn, 310
Eskillik (arkaizm), 147, 151,
163, 164, 167, 170
Eskimo, 375, 462
Ezamanllk (senkroni), 133,
134, 135, 219
Etiller, 323, 324, 337
Etnografya, 18, 19, 20, 24, 25,
32,33,41,42,403,466,
481,483,492,493,494,
499, 500, 504, 516, 524
Etnoloji, 7, 18, 19, 20, 28, 32,
43, 45, 46, 50, 52, 59, 147,
148, 171, 189, 230, 231,
297, 298, 392, 398, 399,
402, 403, 404, 413, 420,
423, 433, 435, 438, 443,
456,457,458,470,474,
476,481,487,489,492,
493, 494, 499, 515, 516,
522,526
EVANS-PRITCHARD, E. E.,
405, 408, 439, 452
Evrimcilik, 20, 405
F
FARNSWORTH, W. O., 79
FEBVRE, Lucien, 50, 51
Fenomenoloji, 298
Feodal, 380, 381
FEWKESJ . V., 425
FIELD, Henry, 352
FIRTH, R., 495
Fiji, 83, 443
Fiziksel antropoloji, 482, 487,
490,492,495, 501, 515,
524
FLETCHER, A. C., 341, 342,
413
Folklor, 108
Fonetik, 125, 133, 138, 139,
140
Fonoloji, 46
FORD, J ames A., 205
FORTUNE, Reo F., 39, 77
FRIC, V., 158, 159
Fugiensler, 150
FRER-HAIMENDORF, Ch.
Von,, 49
G
GAUTIER, Lon, 79
Gebe olan efsanesi, 337, 341
GEISE, N. J . C., 198
Gler, 152, 153, 156, 175,
195, 206, 207, 229,411,
412,463
Genler, 404, 419
Geometri, 504
Gereklik, 61, 66, 282, 391,
401, 510, 518
Gestalt psikolojisi, 452, 453
GIFFORD, E. W., 75, 225
Gilyaklar, 478
GOETHE, J . W., 453
GOLDFRANK, E., 447
GOLDSTEIN, K., 396, 406,
407
GOODENOUGH, W. H., 64
GOUGH, E. K., 443
Gsteren (signifiant), 38, 46,
135, 213, 256, 258, 259,
278, 304, 357, 413, 424,
459, 513
Gsterilen (signifi), 256, 259,
278, 282, 327, 342, 359
GRANAI, G., 123, 124, 125,
126, 127, 128, 129, 132,
133,134,135, 137
GRIAULE, M., 38
GRIMM, J acob, 143
Guaicuru, 358, 365, 366, 369,
372,374, 376, 381
Guaicuru sanat, 366, 374
Guayaki, 159
GUMMERE, F. B., 79
GURVITCH, G., 123, 125,
126, 129, 445, 446, 451,
452, 453, 454, 455, 456,
457, 458, 459, 460, 461,
462,464, 468
GUTTMAN, L., 465
Gney Asya, 59
H
HAAS, Mary, 109, 110
Haida, 355, 356, 357, 361
Hako riteli, 341, 343
HALDANE,]. B. S., 405
HALLE, M., 125, 462
HALPERN, A. M.,67
HARTLAND, Sydney, 69
HAUDRICOURT, A. G., 123,
124, 125, 126, 127, 128,
129, 132,133,134, 135,
136,137, 142
HAUSER, H., 17, 40
Hawai, 434
HAYA, Guillermo, 261, 262
Hayvanlarn annesi, 310, 324
HEGEL, G. W. F., 472
HENTZE, Carl, 350, 351, 352
Hidatsa, 24, 339, 341, 343
Hidatsa riteli, 340
Hint-Avrupa, 45, 92, 99, 117,
118, 119, 120, 121, 143,
325,447
Hint-Avrupa dilleri, 119
Hipergami, 442
Hipogami, 442
HJELMSLEV, L., 461
HOCART, A. M., 58, 298, 341,
443
HOGBIN, H. Ian, 36
HOLM, Sverre, 453
HOLMER, Nills M., 261, 262,
264, 265, 267, 270, 272,
273, 275
HOMANS, G. C., 441
Homeostatik (hastalklar), 237
Hopi efsanesi, 327
Hopiler, 114, 115, 116, 149,
310, 426
HOWARD, G. E., 79
HUNTER-WILSON, Monica,
447
HYDEN, 291
I
Itubor, 209
1
evlilik (endogami), 189, 491
ki tarafl evlilik, 202
kici rgtlenme, 7, 30, 31, 32,
48, 49, 155, 157, 164, 188,
191, 215,463
kiz ocuklar, 314
lerleme, 340, 470, 482
letiim, 65, 96, 97, 99, 109,
114, 124, 125, 126, 127,
240, 418, 419, 422, 424,
428, 444, 448, 449, 496,
509, 510, 511, 516, 522,
524
lk rnek, 300, 310, 317
lkel toplum, 474
Inka, 153, 154
ntihar, 312, 401, 402
Iroquoislar, 111
statistik, 448, 461, 465
stiare (metafor), 21b, 281,
291
levselci, 35, 40, 410
zafiyet kuram, 456
J
J AKOBSON, Roman, 46, 47,
62, 63, 71, 93, 121, 125,
133, 134, 135, 138, 139,
333, 334, 344, 453, 461,
462
J OOS, Martin, 139
J OSSELIN DEJ ONG, 191,
192, 199, 200, 202, 433
J OUVET, Louis, 414
J UNG, C. G., 300
K
Kamayuralar, 162
Karga, 322, 323
Kariera, 428
KARLGREN, Bernhard, 376,
380, 381
Kastlar, 442
KAUTSKY, K., 477, 478
KELEMEN, Pal, 353
Keresan, 115, 327
Kstl deiim, 175, 216
Kyaslamak yntem, 405, 407
Kipsigi, 76
Klan, 30, 31, 49, 118, 120,
121, 175, 182, 184, 204,
207, 208, 209, 222, 226,
227, 228, 426, 513
KOFFKA, K., 452
KOHLER, W., 452
Koitalar, 48
Kolektif bilin, 103
Koskimolar, 248, 249, 250,
311
KOVALEVSKI, M., 73
KRIS, E., 291
Kristal, 268, 393
KROEBER, A. L., 24, 29, 30,
65,94, 121,391,392,393,
399, 410, 421, 425, 429,
436,453, 465
KROEF, J ustus M. Van Der,
198,211
Kukiler, 464
Kula, 475
Kurt-Kz, 225
Kular, 337
Kutubu gl, 75
Kuzeybat Amerika kylar
sanat, 352
KLKEDS, 325, 326
Kltr, 35, 36, 43, 90, 105,
106, 110, 113, 121, 122,
127, 128, 153, 155, 156,
165, 168, 173, 230,350,
372, 393, 398, 416, 417,
418, 419, 425, 430, 453,
465, 466, 496, 498, 513,
526
Kwakiutl, 26, 38, 246, 362,
363,375
Kwakiutl mitolojisi, 311
Kyanakwe, 318, 319
L
LABRADOR, Sanchez, 368
Laguna, 115
LANG, A., 333
LAWRENCE, W. E., 431, 432
LEA, 327
LEACH, E. R., 433
LEE, D. Demetracopoulou,
253
LEEUW, G. Van Der, 333
LEFORT, C., 403
LE1RIS, Michel, 141, 257
LEROI-GOURHAN, A., 380
LESTRANGE, M. De, 413
LVY-BRUHL, L., 333, 517
LEWIN, K., 409
LING-SHUN-SHENG, 381
LIVI, L., 414
LOUNSBURY, F. G., 64, 111
LOWIE, R. H., 24, 32, 70, 72
149, 153, 154, 174, 338,
405, 406, 417, 425, 429,
431,434,436,437,438,
439,446
M
MALINOWSKI, B., 30, 32, 33,
34, 35, 36, 37, 38, 39, 40,
46, 73, 74, 196, 197, 230,
333,410,420,429,430,
497
MALLARM, S., 140
Mana, 227
Mandanlar, 24, 339, 341, 343
Maori sanat, 370, 374, 381
Maoriler, 352, 354, 366, 367,
368, 369, 370, 372, 373,
374, 378, 381
Marajo, 156
Marksizm, 471, 477
MARTIUS, C. F. Ph. Von, 151,
152
MARX, Karl, 50, 143, 144,
465, 467, 468, 471, 472,
473, 476, 477, 528
Masa iler, 35, 36
Masauwu, 311, 327
Maske, 180, 359, 374, 375,
377
MASON, David I., 139
Mataco, 383
Matematik, 89, 108, 109, 401,
458,460,461,462,512
MAUSS, Marcel, 23, 33, 57,
60, 150, 227, 230, 231, 257,
398, 399, 409, 411, 420,
457,462, 476, 497, 507
Maya, 156, 388
McCARTHY, F. D., 352
McDERMOTT, M., 140
MEAD, Margaret, 39, 73, 430,
440
MEILLET, Antoine, 60, 344
Mekanik, 120, 135, 147, 148,
278,295,318, 320, 334,
400,401,403,404,405,
407,421,423,426,436,
448,465, 497, 508
Mekeo, 48
Melanezya, 36, 38, 73, 149,
176, 195, 199, 203, 211,
214, 220, 378, 455, 475,
494, 511, 524
Melanezya sanat, 378
MERLEAU-POINTY, Maurice,
302
Mesih, 321, 326
Metalengistik, 128
METRAUX, Alfred, 188, 383,
384, 386, 387, 388
MICHELET, J ., 41, 302
Minangkabaular, 199
Miwoklar, 101, 102, 183, 224,
225
Model 31, 114, 115, 127, 221,
223, 330, 356, 395, 396,
397,400,401,403,404,
405,407,409,410,423,
429, 445, 447, 448, 507,
520
Moghlar, 464
Mojos ovas, 156
Monolar, 49
MONPEREUX, Dubois De, 73
MONTESINOS, F., 383
MORENO, J ., 409
Morfoloji, 195, 410
MORGAN, Lewis H., 66, 409,
424,434, 477
MORGENSTERN, O., 395,
400, 420, 422, 448
MORLEY, Arthur, 236
Motu'lar, 48
Munde ler, 464
Mundugomorlar, 73
Munduruku'lar, 157
MURDOCK, G. P., 101, 425,
431, 432, 433, 434, 435,
436, 441, 459, 495
MUR1E, J . R., 338, 341
Murngin'ler, 67, 423, 431,
432,433,478
Mutfak, 129, 137
Muyingwu, 327
Mze, 526
N
NADEL, S. F., 447
Nambikwaralar, 153, 159,
164, 165, 166, 167, 168,
169, 170, 238, 239,464,
478
Narkwalarm zel ilikisi, 178
Navaho, 446
Negri-Sembilanlar, 199, 200
NEUMAN, J . Von, 395, 400,
420,421, 422, 448
Newekwe, 318
NIMUENDAJ U, Curt, 152,
153, 167, 173, 175, 178,
180, 185, 186, 195, 213,
214
Nielle, 325
NORDENSKILD, Erland,
262, 264, 266, 267
Normlar, 398, 491
Nfusbilim (demografi), 413,
482
O
Oedipus efsanesi, 307, 310,
311
OLIVIER, Douglas L., 76
Omaha, 101, 114, 341, 431
Oneida, 111
OPLER, M. E., 67
ORELLANA, F. De, 154, 156
Ortaa, 34, 79, 83
OSGOOD, Ch. E 110
Otullar, 323, 324, 337
Ovalarda yaayan yerliler, 411
Ovalardaki mitolo, 323
Ovalardaki mitoloji, 316
Oyun kuram, 421

lme, 109, 399, 460, 461


P
PAGET, Sir R. A., 300
Palikurlar, 157
Paraguay, 22, 159, 162, 363,
367
Parintintinler, 157
PARSONS, E. C 316, 319,
324,425
Pawnee efsanesi, 338, 340,
341, 343
Pawnee riteli, 337, 338
Pawneeler, 64, 220, 335, 336,
338, 339, 340, 341, 343,
344, 413
Pecking-order, 328, 443
Pentecte, 184
PIRENNE, H., 40
Pigme, 42, 150
Pilag, 383
Poligami (okkarllk), 442,
513
Polinezya, 22, 74, 83, 101,
442,455
Politika, 527
POSHAIYANK1,
POSHAIYANNE, 321, 324,
327
Potlatch, 474, 475, 476
POTTIER, E., 378
POUILLON, J ean, 11, 467
Poverty Point, 205
PROSTOV, Eugene, 352
Pschavlar, 74
Psikanaliz, 44, 257, 258, 259,
278, 281, 293, 294, 295,
433,519, 520
Psikoloji, 298, 433, 441, 452,
482,507, 513, 515
Psikopat, 256, 257
Psikosomatik (rahatszlklar),
252, 254
Pueblo toplumlarmm sanat,
378
Pueblo trenleri, 321
Pueblolar, 26, 310, 311, 316,
317, 320, 321, 323, 324,
378,412,425,447
Q
QUEIROZ, Maria Isaura
Pereira De, 162, 163
Quesalid, 246, 247, 248, 249,
250,251, 254
R
RADCLIFFE-BROWN, A. R.,
67, 68, 71, 72, 73, 85, 86,
230,405,416,417,427,
428,429, 430, 431,433,
435,437,440,446,452,
459,496, 498, 508
RADIN, Paul, 158, 159, 192,
193, 194, 196, 322, 446
Ramkokamekran, 152
Rank-size (yasas), 414
RAPOPORT, A.,442
RATZEL, F., 28
REICH ARD, Gladys A., 139,
378, 446
Renkler, 138, 139, 142, 219
REVEL, J ean-Franois, 473,
474, 475, 476, 477, 478
RICHARDSON, J ., 94, 399
RIMBAUD, A., 292
RIVERS, W. H. R., 29, 62, 69,
70, 82, 230, 231
RIVET, Paul, 29
RODINSON, Maxime, 465,
466,468,469,470,471,
473,477,478
ROES, Anna, 378
ROSE, H. J ., 58
ROUSSEAU, J ean-J acques, 391
ROUT, E. A., 373
RUBEL, M., 473
Ruh, 238, 251, 262, 264, 265,
266, 269, 272, 293, 357
S
Sami ve in-Tibet dilbilimi, 92
SAPIR, E., 128
SARTRE, J ean-Paul, 507
SAUSSURE, Ferdinand De, 45,
60
SAUSSURE, Raymond De, 261
SCHNEIDER, D. M., 441
SCHRDER, 0., 58
SECHEHAYE, M. A., 281, 282
SELIGMAN, C. G., 48, 149
Semantik, 138, 139, 140, 141,
142,339,512
Sempatik sinir sistemi, 236
SERG, S., 499
Shalako treni, 327
Shang, 356, 357, 368, 377, 382
SHANNON, C., 400
Sherenteler, 152, 162, 173,
175, 177, 178, 182, 184,
185,187, 207
SHUMAIKOLI, 311
SIMIAND, F., 17, 18
SIMPSON, G. G., 405
Snflar, 180, 188, 212, 223,
228,229, 439
Sibernetik, 509
Simgecilik, 220, 294, 316, 351,
376
Siouxlar, 195, 206, 388, 463
Sirionolar, 159
Sistem kavram, 60
Siuailer, 76
Skidi Pawneeler, 339
Slav, 334
Slav mitolojisi, 334
Somut, 24, 29, 33, 50, 52, 60,
106, 108, 109, 154, 209,
257, 272, 281, 315, 343,
377, 395, 396, 409, 420,
429, 446, 454, 455, 457,
466, 503, 508, 509, 513
Sosyal bilimler, 60, 65, 109,
189, 400, 482, 484, 488,
501, 502, 504, 506, 509,
512
Sosyal, kltrel antropoloji,
482
Sosyoloji, 18, 19, 37, 57, 59,
63, 80, 81, 90, 147, 149,
227, 404, 405, 413, 414,
422, 452, 462, 482, 493,
494, 496, 502, 503, 513,
518
Sosyometri, 409
SOUSTELLE, J acques, 463
Soy zinciri (.anasoylu), 26, 27,
58, 69, 70, 72, 73, 74, 76,
77, 101, 153, 157, 173, 178,
181, 182, 184, 198, 203,
212, 404, 437, 441
Soytar, 247, 321
SPENCER, H 452
SPIER, L., 24
Split representation, 351, 362,
370, 372, 375
STANNER, W. E. H., 149
Star-husband, 323
STEINEN, K. Von Den, 157,
158,162
STEVENSON, M. C., 242, 316,
319,320,425
SUTTER, J ., 415, 510
SWANTON, J ohn R., 364, 373
SWELLENGREBEL, J . L., 211
Synesthesia (ezamanl alg),
138
5
algam, 340, 343
aman, 159, 247, 248, 250,
251, 252, 253, 254, 255,
261, 263, 264, 266, 267,
268, 269, 271, 275, 277,
279, 280, 281, 295, 336
iir, 303
izofreni, 281
T
TABAH, L., 415, 510
Tapirapler, 156, 186
Tapuyalar, 152, 161
Tarih, 17,20, 23,29,34, 40,
41,42,43,48,51,53, 116,
127, 191,344,369,388,
403, 404, 408, 470, 472,
494,498
Tarihsel materyalizm, 467, 477
TAX, Sol, 63, 173
TEISSIER, G 94, 95
TEIT, J ames, 297
Tek tarafl evlilik, 202
Tembeler, 157
Tercihli evlilik, 95, 118, 175,
221, 441, 491
Termodinamik (-e), 401, 404,
448
Tewa dili, 324
THOMSON, D. F., 68
THOMSON, G., 58
TIAMONI, 327
TIRAWA, 342
Tiahuanaco, 154, 195
Timbiralar, 186, 187, 207,
211, 212, 213, 214, 221
Tlingitler, 364, 373,476
Tobalar, 383
Tonga, 74, 75
Tonlu diller, 101
Toplumsal ilikiler, 392, 393,
394,467, 496
Toplumsal rgtlenme, 35, 36,
82, 95, 108, 118, 121, 152,
153, 164, 182, 184, 200,
207, 221, 382, 393, 404,
431,435,444,446,447
Topoloji, 399
Totemcilik, 23, 513
Trickster, 322, 326
Trobriand, 37, 38, 73, 74, 76,
84, 195, 198
Tropikal Amerika, 151, 156,
160, 163, 165, 268
TROUBETZKOY, N 45, 60,
61,62, 133,344,453
TSIAKISH, 311
Tsimshian, 355, 356, 357
Tugar, 210, 211, 218
Tukuna, 157
Tun yontu, 359, 380
Tupi, 152, 154, 157, 161, 162,
168,464, 478
Tupi-Kawahib, 157, 162, 464,
478
Tmevarm, 29, 60, 164, 405,
490
TYLOR, E. B., 21, 22, 23,40,
43, 107, 297,434,495,496
U
Ufuapie ilikisi, 49
Uygulamal antropoloji, 90
Uzun gece efsanesi, 383

l rgtlenme, 188
V
VARAGNAC, A., 500
Vilelalar, 383
VOTH, H. R., 311, 425
W
WARNER, W. Lloyd, 63, 64,
67, 431, 432, 433
WASSEN, Henry, 261, 262,
264, 265, 267, 270, 272,
273,275
WATERBURY, Florance, 375
WEAVER, W., 400
WERTH, Elisabeth, 139
WESTERMARCK, E., 441
WEYDEMEYERJ ., 472
WHITE, Leslie A., 21, 404,
405
WHORF, Benjamin L., 113,
114, 128
WIENER, N., 89, 90, 91, 92,
351,400,509, 511
WILLIAMS, F. E., 75, 76, 176
WILSON (bkz. HUNTER
WILSON), 447
WITTFOGEL, K. A., 447
Wik Monkan, 68
Winnebago myths, 322
Winnebagolar, 192, 193, 195,
196, 197, 200, 209, 219,
220, 221, 222, 226, 228,
229, 322
Wintu, 253
WOUDEN, F. A. E. Van, 202
YACOVLEFF, 388
Yaltlm etnik grup, 510
Yandan bakml tasvir, 369,
378
Yarlar (bkz. ikici
rgtlenme), 153, 174, 175,
178, 179, 180, 181, 183,
187, 188, 193, 195, 201,
212, 213, 220, 226, 229
Ya snflan, 153, 173, 181,
188, 341
Yaygn deiim, 100, 101, 102,
175, 179, 180, 216, 328
Yaylmaclk, 20, 29, 31, 353,
354,369
Yaz, 261, 388, 391, 465
Yeni Gine, 39, 73, 75, 149,
378
Yeni Ginenin sanat, 378
Yerleik dzen, 152
YETTS, W. Perceval, 8, 359,
380
Ylan Lik efsanesi, 384
YNGVE, V. H., 462
Yokutlar, 49
Z
Zialar, 321
Zulu, 52
Zuni efsanesi, 316, 322
Zuniler, 114, 115, 116, 242,
315,316,317,319,321,
322, 324, 325, 326, 409, 426
Claude Lvi-Strauss
Yapsal Antropoloji
Franszca Aslndan eviren: Adnan Kahiloullar
Bu kitap, Claude Lvi-Strauss adyla zdelenen yapsal ant
ropolojinin temellerini oluturmaktadr ve yazarn en nemli
eseridir.
Bu kitaptan nce antropolog, gzlemledii nesneyi tarihsel bo
yutlar iinde betimlemekle yetiniyordu. Lvi-Straussun Yapsal
Antropolojisinden sonra her ey deiti ve antropolojinin top
lumsal gerekliin yapsal ve karmak niteliklerini, hatta insan
ilikilerini bile ortaya koyabilecei kantland. Antropolojinin bu
ekilde kabuk deitirmesi sosyal bilimlerin btn dallarn de
rinden etkiledi. Mesela, etnoloji ile tarihin birbirini nasl destek
leyebilecei anlald; antropoloji ile dilbilim ve psikoloji arasn
da yeni balantlar kuruldu. En nemlisi, yapsal yntemin ge
litirilmesiyle birlikte, akrabalk, toplumsal rgtlenme, din, mi
toloji ve sanata bakmz deiti.
Lvi-Strauss, Yapsal Antropoloji'de, btn bunlarn yan sra
antropoloji retiminin karlat sorunlar ve bunlarn nasl
alabileceini de gsteriyor.
i mg e
ISBN 978-975-533-730-2
kitabevi

You might also like