You are on page 1of 91

DNYA KLASKLER DZS: 148

AUR LI A
Rya ve Yaam

Bu kitap Cumhuriyet Dnya Klasikleri Dizisi'nde


Sn. Erdoan Alkan'n izniyle baslmtr.
Yayma hazrlayan : Egemen Berkz
Dizgi: Yeni Gn Haber Ajans Basn ve Yaynclk A..
Bask:' ada Matbaaclk Yaynclk Ltd. ti.
Nisan 2001
GERARD DE NERVAL
AUR LI A
Rya ve Yaam
(La rve et la vie)
Franszcadan eviren:
Erdoan Alkan

Hmanizma ruhunu anlama ve duymada ilk aama, in-


san varlnn en somut anlatm olan sanat yaptlannn be-
nimsenmesidir. Sanat dallan iinde edebiyat, bu anlatmn d-
nce eleri en zengin olandr. Bunun iindir ki bir ulusun,
dier uluslann edebiyatlarn kendi dilinde, daha dorusu
kendi dncesinde yinelemesi; zek ve anlama gcn o
yaptlar orannda artrmas, canlandrmas ve yeniden yarat-
mas demektir. te eviri etkinliini, biz, bu bakmdan nem-
li ve uygarlk davamz iin etkili saymaktayz. Zeksnn her
yzn bu trl yaptlann her trlsne dndrebilmi ulus-
larda dncenin en silinmez arac olan yaz ve onun mima-
risi demek olan edebiyatn, btn kitlenin ruhuna kadar ile-
yen ve sinen bir etkisi vardr. Bu etkinin birey ve toplum ze-
rinde ayn olmas, zamanda ve meknda btn snrlar delip
aacak bir salamlk ve yaygnl gsterir. Hangi ulusun ki-
tapl bu ynde zenginse o ulus, uygarlk dnyasnda daha
yksek bir dnce dzeyinde demektir. Bu bakmdan evi-
ri etkinliini sistemli ve dikkatli bir biimde ynetmek, onun
genilemesine, ilerlemesine hizmet etmektir. Bu yolda bilgi
ve emeklerini esirgemeyen Trk aydnlarna kran duyuyo-
rum. Onlarn abalaryla be yl iinde, hi deilse, devlet
eliyle yz ciltlik, zel giriimlerin abas ve yine devletin yar-
dmyla, onun drt be kat byk olmak zere zengin bir e-
viri kitaplmz olacaktr. zellikle Trk dilinin bu emeklerden
elde edecei byk yarar dnp de imdiden eviri etkin-
liine yakn ilgi ve sevgi duymamak, hibirTrk okurunun elin-
de deildir. 23 Haziran 1941.
Milli Eitim Bakan
Hasan li Ycel
5
SUNU
Cumhuriyet'le balayan Trk Aydnlanma
Devrimi'nde, dnya klasiklerinin Hasan li Y-
cel nclnde dilimize evrilmesinin, kuku-
suz nemli pay vardr.
Cumhuriyet gazetesi olarak, Cumhuriyeti-
mizin 75. ylnda, bu etkinlii yineleyerek, Trk
okuruna bir "Aydnlanma Kitapl" kazandr-
mak istedik.
Bu erevede, 1940'l yllardan balayarak
Milli Eitim Bakanl'nca yaynlanan dnya
klasiklerini okurlarmza sunmaya baladk.
Byk ilgi gren bu etkinlii Milli Eitim
Bakanl'nca yaynlanmam -ancak Aydn-
lanma Devrimi yarda kalmasayd yaynlanaca-
na kesinlikle inandmz- dnya klasiklerini
de katarak srdryoruz.
Cumhuriyet
7
AUR LI A
Rya ve Yaam

9
BRNC BLM
Rya ikinci yaamdr. Bizi grnmeyen dnyadan
ayran o fildii ya da boynuz kaplardan geerken hep tit-
remi, rpermiimdir. Uykunun ilk anlar l mn imgesi-
dir; belirsiz bir uyuukluk yakalar dncemizi ve ben' in
bi r baka biim altnda varolu yaptn srdrd belir-
siz an tanmlayanlayz. Yava yava, azar azar aydnlanan
garip, rtl bir yeralt dnyasdr bu ve orda cennetlik o-
cuk ruhlar gibi yaayan devinimsiz solgun ekiller karan-
lktan ve geceden kurtulurlar. Sonra tablo biimlenir ve ye-
ni bir parlt tuhaf grnmleri aydnlatp devinime gei-
rir; ruhlarn dnyas artk almtr bize.
Swendenborg bu gizli grntlere, hayallere Memo-
rabilio adn veriyordu; onlar uykulardakinden ok uya-
nk dlere borluydu; Apuleius' un Altn Eek, Dante' nin
lahi Komedya adl yaptlar insan ruhuna degin bu ince-
lemelerin iirsel rnekleridir. Ben de ayn eyi yaparak, t-
myl e zihnimin gizemlerinde gemi uzun bir sayrln
izlenimlerini aktarmaya alacam. Bi l mem niin sayr-
lk szcn kullandm, aslnda hayalleri, ryalar yaa-
11
dm o anlar kendimi en iyi duyumsadm anlard. Ba-
zen gcmn ve etkinliimin bir kat daha arttna inanr-
dm, her eyi biliyor, anlyormuum gibi gelirdi bana; son-
suz zevkler, sonsuz mutluluklar tard dler. Akl denen
eyin st rtldnde, onlar yitirdik diye hayflanmak
gerekir mi?..
Bu Yeni Yaam bende iki aamal gerekleti. (1) te
birinci aamaya degin notlar. - Kendisinden Aurelia (2)
adyla sz edeceim, yllardr sevdiim bir kadm vard ve
artk o beni m iin kaypt. Yaamm ylesine etkileyen,
aramz aan olay nasl oldu, niin oldu, pek nemli deil.
Aclar vardr, yazgnn ruhumuza vurduu korkun darbe-
ler vardr, herkes anlarnda arayabilir bunlar; arar ve l-
mesi mi, yaamas m gerektiine karar verir: - Niin l-
m semediimi ilerde syleyeceim. Sululuk damgas-
n bir yol yemitim sevdiim kadndan, bir hata ilemi-
tim, balanacam da artk ummuyordum, kendimi ba-
ya servenlere, elencelere kapp koyvermekten baka
ne gelirdi elimden. Vurdumduymazlk iinde gnm gn
etmeye baktm, dnyay dolatm, lgnca yeni hazlar, ye-
ni tutkular peinde kotum; en ok da uzak halklarn aca-
yip giysilerini ve acayip gelenek, greneklerini seviyor-
dum, bylece iyiyi ve kty yaratan koullarn yerini, biz
dier franszlarca duygu sanlan eyleri szde deitiri-
yordum. "Artk beni sevmeyen bir kadn platonik bir ak-
la sevmek ne delilik. Btn bunlar okuduum betikler y-
znden; airlerin iirsel bulularn fazla ciddiye aldm,
amzn sradan kadnn Laura ya da Beatrice haline ge-
tirdim. .. Baka kzlar, baka gnl elenceleri bulalm, bak
nasl abucak unutulur teki" diyordum kendi kendime. Bir
12
italyan kentinde yaadm o neeli karnaval ylesine ba-
m dndrd ki t m hznl dnceleri kafamdan silip
attm. Duyduum gnl ferahlndan alabildiine mutluy-
dum, bu mutl ul uu t m dostlarm da paylasn istiyor, as-
lnda hummal bir taknlktan baka ey olmayan halimi,
yazdm mektuplarda dengeli bir ruh hali olarak tanml-
yordum.
ok nl bir kadn geldi bir gn kente. (3) Gzleri ka-
matryordu, pervaneydi hayranlar yresinde ve o alkn-
d bunlara. Ksa bir sre sonra dostlar ve hayranlar ara-
sna ben de katldm. Bir akam toplantsnda birlikteydik.
Doald ve doallk iinde albenisiyle herkesi bylyor-
du. Gzelliiyle bam ylesine dndrd ki hemen otu-
rup bir mektup dendim ona. ite yeni bir aka hazrd
gnlm, ne mutluluk! .. Daha, ksa bir zaman nce, uzun
sre ve gerek bir akla sevdiim kadna sylediim sz-
ler imdi bu mektuba da girmiti. Gndermemi olmay ne
kadar isterdim, ama gnderdim ve kutsal anlarma sald-
r gibi gelen bir yalnzlk iinde dlere daldm.
Akam karlatk, kaplar yeni bir aka akt. Du-
yarsz deildi yazdklarma, tuhafna giden, yalnzca, ale-
vin pek ani tutumasyd. Ben de bir kadna beslenen duy-
gularn birok evrelerini bir gnde amtm bylece. Sev-
gimden gurur duyduunu, te yandan onu arttm da
ak ak syledi. Duygularmn zdenliine inandrmaya
altm; ancak ne sylersem syleyeyim ard gelmiyor, ko-
numal ar mda akn o duygulu, titreimli tnsn bulam-
yordum. yl e ki sonunda, gzyalaryla, hem onu hem
kendimi aldattm sylemek zorunda kaldm. Bu iten,
zden aklamalarm, gerei syl emem houna gitti ve
bo sevda gsterilerinin yerini gl, tatl bir dostluk ald.
13
II
Daha sonra, umutsuzca hep sevip durduum kadnn
da bul unduu baka bir kentte rasladm ona.(4) Bir raslan-
t sonucu tantlar. Beni yreinden srgn eden kad m o
yumuatt. yle ki bir gn, onun da katld bir topluluk-
tayken, bana doru geldiini, elini uzattn grdm. Bu
giriimi, selamlarken o derin ve hznl bakn nasl
yoruml amal ? Gzlerinde beni baladn grr gibi ol-
dum; konuurken szlerinde merhametin yumuakl var-
d ve sesindeki bu ton, o zamana dek dine yabanc bi r a-
ka, dinsel bir eyler katarcasna, tarifsiz bir deer ve son-
suzluk katyordu.
Grevi m Paris' te bul unmam gerektiriyordu, ama he-
men kararm verdim, birka gn kalp yanlarna dnme-
liydim. ylesine neeli, ylesine sabrsz, kendi mden ge-
mi gibiydim. Bitirmem gereken iler vard, ilgilenemiyor-
dum. Bir akam, gece yans na doru, oturduum mahal-
leye karken, gzlerimi rasgele kaldrdm; aydnlkt, so-
kak lambasnn vuruyordu; evin numaras dikkatimi
ekti. Yaamn says. Bam eer emez, solgun tenli,
ukur gzl, izgileri Aurelia' nn izgilerine benzeyen bir
kad n grdm nmde. "Bu, ya onun lm ya da lece-
i m bildiriliyor bana" dedi m kendi kendi me. Bi l mem ni-
in daha ok ikinci olaslk, kendi l mm stnde dur-
dum, devri gn ayn saatte leceime inandm, bu dn-
ce yle etkilemiti beni. Ayn gece u ryay grnce d-
ncemin doruluuna bsbtn inandm. - Birok salo-
nu olan byk bi r yapda dolayordum. Salonlarn baz-
larnda ders veriliyor, bazlarnda konuma ya da felsefi tar-
14
tmalar yaplyordu. Ders verilen salonlarn birinin nn-
de ilgiyle durdum, ierdekiler sanki tandm kimseler, es-
ki retmenlerim, snf arkadalarmd. Yunan ve Latin
yazarlaryd konu; ve Tanra Mnemosyne iin yaplan du-
aya benzer o uultuyla sryordu ders. - Bir baka salona
getim, felsefe konferanslar veriliyordu. Bir sre ben de
katldm, sonra merdivenleri kocaman, ii ba ndan akn
yolcularla dolu bir tr oteldeki odam aramaya ktm.
Hep yol umu ardm uzun koridorlarda ve ana gale-
rilerin birinden geerken acayip bir grnmle arpldm,
akla hayale smaz koca bir varlk, -erkek mi kad n m , bi-
lemiyorum- boluun stnde korkun uuyor, youn bu-
lutlar arasnda sanki rpyordu. Gc tkendi sonunda, so-
luk solua kald, kanatlarn atlar ve trabzanlar boyun-
ca salp karanlk avlunun ortasna yld. Bir an seyrede-
bildim onu. Kiremit rengindeydi ve binlerce deiik yan-
smalarla parlyordu kanatlar. Pileleri eski zamandan kal-
ma uzun entarisiyle, Albert Drer' in Melankoli meleine
benziyordu. - Dehetle haykrmaktan kendimi al amadm
ve srayarak uyandm.
Ertesi gn hemen, veda etmek iin t m dostlarm
grmeye gittim, zihnimden geenler hakknda hibir ey
sylemeden onlara gizemli konulara degin aklamalar
yaptm; konumamn ustal konusunda hepsi hayrete d-
t, her eyi bil iyormuum ve bu yce saatlerde dnyann
tm gizemleri nmde alyormu gibi geliyordu bana.
Akam, o leceim saate yakn anlarda iki dostla bir ma-
sada, resim ve mzi k stne konuuyor ve renklerin soyu
ve saylarn anlam konusunda grm aklyordum.
Ad Paul olan eve kadar elik etmek istedi bana, dnme-
15
yeceimi syledim. "Nereye gideceksin?" dedi. -Douya
doru! yantn verdim. O bana elik ederken, ben de, ye-
rini bildiime inandm yldz aramaya koyuldum gk-
yznde. Bulunca, yldz ynnde, yazgmn nnde du-
ruyormuum ve l mn beni bulaca ana dek ona bak-
mak istiyormuum gibi, yollan izleyerek yrmeyi srdr-
dm. yol aynm na gelince durdum, daha uzaa gitmek
istemedim. O anda sanki dostum da bana yer deitirtmek
iin insanst bir aba gsteriyordu, gzlerimde byyor
ve bir havari ekline bulunuyordu. Bir yerlere doru yk-
seliyorduk ve ykseldiimiz yerleri gryordum adeta ve
kent siliniyordu; - geni yalnzlklarla evrilmi bir tepe s-
tndeki bu sahne iki Ruh' un sava alanna dnyordu,
tpk Tevrat'taki gibi. "Hayr! senin gsne ait deilim ben.
Beni bekleyenler bu yldzdalar. Kehanetinden nce de
vard onlar. Brak onlarla olaym, sevdiim kadn da on-
lardan, o yldzda buluacaz" diyordum.
III
Rya' nm gerek yaama kaplarn amas adn ve-
rebileceim ey burada balad. Her ey bazen ift bir g-
rnm alyor, mantkla ban koparmadan belleim en
kk ayrntlar bile alglyordu. Tuhaf gibi grnen ey-
lemlerim hayal dediimiz eyin buyruu altndayd...
Ka kez dndm, yaamn baz ciddi anlarnda, d
dnyann falanca Ruh' u birden sradan bir insan halinde or-
taya kar, bilmesek de, ansn saklamasak da, bu Ruh de-
vinime geer ya da geme giriiminde bul unur iimizde.
abalarnn bir ie yaramadn gren, kukusuz bir
16
saplantnn kurban ol duumu sanan dostum, yrrsem
alrm dncesiyle, beni terk etti. Yalnzdm artk, g-
lkle ayaa kalktm, gzlerimi stnden ayrmadm yl-
dzn bul unduu ynde yola koyuldum. Yryor ve gizem-
li bir ilahi sylyordum. Sylediim ilahiyi baka bir ya-
amda duymu gibiydim ve iimi tarifsiz bir kvan dol-
duruyordu. Bir yandan da stmdeki dnya giysilerini -
karp atyordum. Yol hep ykseliyor ve yldz byyor gi-
biydi. Sonra, kollarm ne uzanm , ruhun gvdeden ayr-
laca saati bekleyerek, yldzn na mknatsla ekil-
mi, kalakaldm. Bir rperme duyumsad m o anda; dn-
yadan ve dnyadaki sevdiklerimden ayrlmann acs y-
reime oturdu. Beni kendine eken Ruh' a yalvardm ve bel-
ki de bylece yeniden indim insanlarn arasna. Bir gece
dans balad yremde. Srekli byyordum sanki, elekt-
rikli glerle doluydu her ey, bana yaklaan her eyi de-
virecek gibiydim. Gleri ekip evirmek ve beni karla-
yan askerleri korumak istiyordum; (5) ne gln. Yazarn
grevinin yalnzca, yaam n ciddi konuml arnda duyum-
sad eyi zden bir biimde incelemek ol duuna inan-
saydm, hedefim yalmzca yararna inandm bir amac ser-
gilemek olsayd, burada durur, karlatm, belki sadu-
yudan yoksun, ya da halkn sayrlk rn dedii bir dizi
hayalde daha sonra duyumsad m eyleri betimlemeye
kalkmazdm... Bir asker yatanda uzanm yatarken, per-
denin kalkp gkyznn duyul mam bir parlaklkta bin-
lerce grnm halinde aldn grdm. Kurtul mu Ruh
gzlerini ayordu bana, zihnimin btn gcyle, terk ede-
ceim dnyada kalmakta di renmemden pimanlk duyma-
m istercesine... iine bir cisim atldnda bulank suda
17
oluan halkalar gibi sonsuz emberler iziyordu yremde;
kl ekillerin yerletii her blge renklenip kprdanyor,
srayla kaynayor ve hep ayn kutsal ruh glmseyerek,
eitli grnmlerinin kaak maskelerini frlatyor, sonun-
da Asya gnn gizemli grkemlerine smyordu.
Bu kutsal hayal, herkesin baz ryalarnda yaad
olaylar gibi, evremde geenlerin iine beni de alyordu.
Yataa uzanm, askerlerin, beni m gibi tutuklanm ve se-
si ayn salonda uuldayan bir yabancdan sz ettiklerini du-
yuyordum. Ayn ses sanki kendine zg bir titreimle be-
ni m gsmde de nlyor ve ruhum dle gerek arasn-
da paylalp ikiye blnyordu. Bir an aba gsterip s-
z edilen kiiye doru dnmek geti aklmdan, ama hemen
eski bir Al man ataszn anmsayp rperdim: nsan ift
yaratlr, benzerini grrse l m yal an demektir. Gzleri-
mi kapadm. Gerekd ya da gerek yzlerin binlerce ka-
ak grnmler halinde krld bir ruh halindeydim. Bir
an, beni soran dostlardan ikisi yanmdayd, askerler beni
iaret etti, sonra kap ald, beni m boyumda, yzn gr-
medi i m biri dostlarmla beraber kt, bouna arkalarn-
dan onlar ardm, "Ama bir yanllk var, onlarn ara-
dklar bendim, oysa kan bir bakas ! " diye haykrp dur-
dum. yle yaygara koparm m ki hcreye attlar beni.
Saatlerce seme sersem kaldm hcrede; sonunda, da-
ha nce grdm sandm iki dost, arabayla beni ara-
maya geldiler. Olup biteni anlattm, gece geldiklerini in-
kar ettiler. Olduka sakin, akam yemeini onlarla yedim,
gece yaklayordu, bir gn nceki o lmcl saatin korku-
su iindeydim. Dostlarmdan birinin parmanda, eski bir
tlsm gzyle baktm, Dou ii bir yzk vard. Yz-
18
istedim ondan, bir boyunba alp, firuze tal ka en-
semdeki acyan yere denk gelecek ekilde balayarak at-
ky boynuma sardm. Bana gre bu nokta, bir gn nce
grdm yldzdan dklen bir nn zenitle ve benimle
rtt anda ruhumun kabilecei noktayd. Bi rrasl an-
t myd ya da iimde hep bu korku ol duundan m , bir gn
nceki ayn saat gelince yldrm arpm gibi devrildim.
Bir yataa yatrdlar. Uzun sre grdm imgelerin an-
lamn ve onlarla ilikilerimi yitirdim. Gnlerce o hal de
kaldm. Bir hastaneye yatrdlar. (6) H s m akraba, e dost
ziyarete geldiler, (7) hibirini tanyamadm. Uykuyl a uya-
nklk hali arasndaki tek ayrm uydu: Uyankken her ey
gzlerimde deiime uruyor, bana yaklaan her insan de-
iime uruyordu; eyalar baka bir biime giren lo bir
grntye sahipti ve k oyunlar, renklerin bileimi, ken-
di aralarnda birbirleriyle balantl ve ryann d el eman-
lardan daha ok koptuu, olasln srd bir dizi dei-
mez izlenim iine beni srkleyerek ayrma uruyordu.
IV
Bir akam Rhin kylarna gtrl dme kesinlikle
i nand m. Kar mda karanlklar iinde rktc kayalar
vard. irin bir eve girdim. Batan gnein k huzmesi as-
ma yaprakl anyl a donanm yeil pancurl ardan kvanla
szlyordu. Bildik bir evdi sanki, annemi n ressam day-
snn evi; Hollandal, leli yz yl gemi. Duvarlara tab-
lolar aslmt; birinde kynn nl perisi resmedi l mi .
Marguerite dediim ve sanki ocukl uumdan tandm
yal kadn hizmeti: "Yatp dinlenmeyecek misiniz, uzun
19
yoldan geldiniz, daynz ge vakit dnecek; yemek zama-
n uyandrrz" dedi. ri krmz iekli Hint kumayla kap-
l bir karyolaya uzandm. Karmda bir duvar saati ve sa-
atin stnde insan gibi konumaya balayan bir ku vard.
Fikrimce atalarmn ruhu bu kuun iindeydi. Beni ar-
tan kuun dili ya da biiminden ok kendi mi bir yzyl ge-
riye tanm grmekti. Ku, eitli zamanlarda yaayan,
diri ya da l akrabalarmdan, ailemden sz ediyordu ba-
na, sanki onlarn hepsi, ayn anda, birlikte yaamlar gibi
ve unlar sylyordu: "Gryorsunuz, tedbirli davranp
resmini nceden yaptrd., imdi bizimle birlikte o." Gz-
lerimi kaldrp resme baktm, tuvalde, stnde eski zaman-
lardan Al man giysisi, rman kysnda eilmi bir kadn
vard, unutmabeni ieklerine bakyordu. Gece usul usul
younlamaya balad, grntler, sesler, yerler yar uyku-
lu zihnimde birbirine kart; yeryuvarlamn ortasndan
geen bir uurumun iine dtm sandm. Erimi bir
maden akntsna ve kimyasal ayrmlardan oluan renkle-
ri, beynin loblan arasndaki klcal damarlar gibi dnyann
barnda dolaan binlerce rmaa kaplp hibir ac duy-
madan srklendiimi duyumsadm. Akyordu hepsi, gi-
dip geliyor, titreiyorlard ve bu akntlar, molekl halin-
deki canl ruhlardan olumutu ve salt yolculuun hz y-
znden, bu ruhlar gremi yormuum gibi bir duygu iin-
deydim. Beyaz bir aydnlk szld yava yava su yolla-
rna ve sonunda kl dalgalarn evirdii adalarla, geni
bir kubbe gibi yeni bir ufkun yayldn grdm. Ve g-
nesiz gnle aydnlanan bir tepenin stnde bul dum ken-
dimi ve orada topra ileyen yal bir adam vard. Tan-
dm, kuun sesiyle konuan insand. O mu syledi, ben ken-
20
diliimden mi anladm, bilemiyorum, ama artk u akt,
atalarmz, gelip genler, yeryznde bizi ziyaret iin ba-
z hayvanlarn ekline giriyor ve bylece, sar, dilsiz gz-
lemciler olarak varoluumuza katlyorlard.
Yal adam iini brakp yakndaki bir eve dein elik
etti bana. evremde grdm manzara, atalarmn bir za-
manlar yaam olduu ve mezarlarnn bul unduu Fland-
re' anmsatyordu: Orman n snrndaki, korularla evrili
tarla, yandaki gl, rmak, amarhane, ky, yoku yukar
giden yol, tal lo tepeler ve tepelerdeki top top katrtr-
naklar, allar, sevdiim yerlerin genlemi imgesi. (8)
Tek fark, girdiim ev bana pek yabancyd. unu anladm,
bu ev beni m bilmediim bir ada yaplmt ve o zamanr
lar ziyaret ettiim dnyamzda nesnelerin hayaleti gvde-
mizin hayaletine elik ediyordu.
Pek ok kimsenin topland geni bir salona girdim.
Her yanda tandk yzler buluyordum. Arkalarndan ala-
dm l akrabalarmn yz izgileri, stlerinde daha eski
zamanlara ait elbiseler olan ve beni ayn babaca efkatle kar-
layan bunlarn, bu tekilerin yznde yeniden retilmi-
ti. Bir aile leni iin toplanm gibiydiler. Akrabalarmdan
biri yanma geldi ve efkatle kucaklad beni. Renkleri at-
m grnen eski bir elbise vard stnde, pudral salan
altndaki gle yz beni m yzm andryordu. tekile-
re gre o daha bir canlym, ruhlarla iletiim kurmaya da-
ha bir gnllym gibi geliyordu bana. - Daymd. Yan-
na oturttu beni ve bir tr iletiim kuruldu aramzda; sesini
duyduumu syleyemem; ancak dncem bir noktaya ta-
ndka anl am da hemen aklk kazanyor ve imgeler gz-
lerimin nnde karton filmler gibi canlanyordu.
21
Cokuyla, heyecanla "Demek doru, bizler lms-
zz, bir zamanl ar yaadmz dnyann insanlar var bu-
rada. Sevdiimiz her eyin evremizde hep varolacan
dnmek ne byk mutl ul uk! Yaamaktan ok yorul-
dum! " diyordum.
- Hemen sevinme bakalm, nk sen henz yukar-
daki dnyadansn, nice etin deneyimlerden gemen ge-
rek. Seni byleyen bu yaam n da aclar, kavgalar, teh-
likeleri var. Bir zamanlar yaadmz dnya yarglarm-
zn dml enip zld bir tiyatro sahnesidir; bizler
onu canlandran fersiz bir ocan alevleriyiz, dedi daym.
Yantladm:
- Ne yani, dnya da lebilir ve biz hilikle mi kuat-
lrz?
- Hilik, bilinen anlamda yok; ama dnyann kendisi
maddi bir ktledir ve ruhlarn toplamndan insan ruhu olu-
ur. Madde ruhtan daha fazla lemez, yalnzca iyilik ve k-
tle gre biim deitirebilir. Gemiimiz ve gelecei-
miz bir zincirin halkalar. Kendi soyumuzda yayoruz ve
soyumuz bizde yayor.
Bu dnce hemen duygulandrd beni ve salonun du-
varlar sonsuz bir grngede alyormuasna, ilerinde
beni m de var ol duum ve ben' den oluan uzun bir erkek-
ler ve kadnlar zinciri grr gibi oldum; bu zincirde, yz
eylem yln bir dakikalk ryaya sdran zaman olgusu-
na edeer bir uzay olgusuyla, dikkat yetilerim birbirine
karmadan oalyordu sanki, t m halklarn giysiler ve
imgeleri ayn anda ak seik grlyordu. Bu sonsuz sa-
ylar zincirinin, yalnzca, yzlerinin bl np binlerce ka-
ak grnmde yeniden birletiini grdm odadaki ki-
22
silerden olutuunu anlaynca aknlm artt: "Ama biz
yedi kiiyiz" dedi m dayma. Yantlad:
- Doru, her aile yedi kiiden oluur, yediyle arpa ar-
pa geniletebiliriz de. (*)
Anl am m beni m de t am zemedi i m bu tmcede ne
demek istediini size aklayabileceimi sanm yorum. n-
san saysyla genel uyum arasndaki ilikiyi zecek terim-
lerden yoksunum, metafizik salamyor bunu bana. Baba-
da ve annede, doann elektrikli gleriyle edeer gler
var, bu belli; ama onlardan domu ve bileimleri hem o-
ul, hem snrl ortak bir hayvan yz gibi onl ardan gel me
bireysel merkezler nasl kuruluyor? iee sorsak, ta yap-
raklarnn says niin bu kadar, ta bl nmesi niin by-
ledir diye., topraa izdii ekilleri, gnee rettii renk-
leri sorsak.
evremde biim deitiriyordu her ey. liki kurdu-
um ruh da eski grnmnde deildi. Bir delikanlyd
imdi karmda, konumuyor, beni konuturuyor, dn-
celerimi renmek istiyordu... Badndren ykseklikler-
de fazla uzaa m gitmitim acaba? unu anlar gibi oldum,
bu sorular karanlk ya da tehlikeliydi, o srada algladm
dnyann ruhlar iin bile. Belki de yce bir g yasakl-
(*) Nuh'un ailesi yedi kiiden oluuyordu; yediden biri, gizemli bir bi-
imde Eloimlerin daha nceki kuaklarna balyd!.. Dgc, ilkel bir bi-
imde bir araya gelmi aile imgeleri, imek akarcasna bana birden Hin-
distan'n ok tanrlarn artrd. teye gitmekten korktum, zira lemde
korkulu bir gizem var... Tevrat'n yasalaryla doduk.
23
yordu bana bu aratrmalar. Kendimi ok kalabalk ve bi-
linmeyen bir kentin sokaklarnda dolarken grdm. Tm-
seklerle yamru yumruydu, karda evlerle kapl bir tepe
vard. Hal ka bakt m, insanlarn bazlar zel, baka bir
ulustan gibiydi; grbz, gl kuvvetli ve kararlydlar,
enerjiyle dolup taan yz izgileri bana dallarn ya da ya-
banclarla har neir ol mam adallarn bamsz ve cen-
gaver soylarn dndrd. Soylar nereden gelirse gelsin,
byk bir kentin ve baya karma halkn ortasnda yine de
vahi kiiliklerini srdrebiliyorlard. Ki mdi bunlar? K-
lavuzumla, sanayi uultularyla dolu, sarp ve grltl bir
yolu trmandk. Uzun merdivenleri knca nmz al-
d. Sada solda itlerle evrili taraalar, yass alanlar s-
tne kurulmu bahecikler, atlar, ince bi r zevkle yapl-
m , tutkulu bir sabrla boyanp ilenmi evler vard; uzun
bir yeillik rtsyle birbirini izleyen ve ykselen gr-
nml er gz enlendiriyor, tatl bir vahann manzaras aa-
dan gelen ve usul bir mrlty andran uul tunun stn-
deki yalnzlk, ruhu dinlendiriyordu. Byk kentlerin iz-
belerinde ve yeralt mezarlarnda yaayan srgn halklar
varm, sk sk sz edildi bundan. Kukusuz t am tersiydi
buradaki durum. Kularn, ieklerin, temi z havann ve
aydnln sevdii bu barna mutl u bir soy yaratmt.
"Kar dan eski sakinleri bunlar, uzun zaman, gelenek ve
greneklerine bal, dnyamzn o ilk gnlerindeki gibi do-
al erdemlerini koruyarak, sevecen, drst ve sade bir ya-
am srdler bu dada. evredeki halk sayg duyuyor, ken-
dine onlar rnek alyordu" dedi klavuzum.
Klavuzumun ardndan, bul unduum noktadan bitiik
atlan garip bir grnm sunan o yksek yaplardan biri-
24
ne doru indini. Yrrken ayaklarm eitli alardan ya-
plarn, birbirine bitiik katmanlarna gmlyordu sanki,
bu yap hayaletlerini, her an zel zevkini yanstan ba-
kalar izliyor ve bu bana eski zaman kentlerinde yaplan ka-
z l an anstyordu. Ancak, karmdakiler yer altnda deil,
yeryzndeydi, canlyd ve aral anndan binlerce k oyunu
geiyordu. Ve ite geni bir odadaydm, bi l mem hangi sa-
nayinin rn bir masada alan yal bir adam vard. Tam
kapnn eiini aarken, yzn iyice gremediim, beyaz-
lar giymi biri, elinde silah, dikildi nme; klavuzum ia-
retle uzaklamasn buyurdu. San nm bannakl anndaki gi-
zeme szmam istemiyordu. Hibir ey sormadan klavuzu-
ma, sezgilerimle anladm: Grm ol duum o yksek ve
derin yerler ilkel dallann bannakl anyd . Gittike artarak
onl an kuatan yeni soylar dalgasna meydan okuyup, orda,
geleneklerine uygun, sade, sevecen, drst bir yaam sr-
dryorlard. Usta, ylmaz, becerikliydiler. Kaltlann ka
kez zaptetmi kr ynlan savamadan yenmilerdi. Ne
bozulup kokumu, ne yklm, ne kleydiler; cehaleti yen-
diklerine gre katkszdlar, varsllk iinde bile yoksullu-
un erdemlerini yitirmemilerdi. - Birok ocuk toz toprak
iinde, kristaller, midye kabukl an ve yontulmu talarla oy-
nuyordu. Kukusuz grd derslerden retmiti oyunu.
Yal, hl gzel bir kadn ev ii yapyordu. Birden genler
girdi grlt patrtyla, iten dnmlerdi galiba. Grnce
ardm, hepsinin de giysileri beyazd; ama sanki grm
beni yanltyormu gibi, gzlerimi daha keskin klmak iin,
klavuzum giysilerin gerek renklerini tantmaya, hepsinin
aslmda canl renklerden olutuunu anlatmaya alyordu,
giysilerin rengindeki beni artan aklk belki de zel bir
25
parltdan, prizmann, iine sradan renklerinin kart bir
k oyunundan douyordu. Oradan ktm, taraadaydm.
Gen kzlar ve ocuklar gezinip oyun oynuyorlard. teki-
ler gibi onlarn giysileri de beyaz grnd bana, ancak pem-
be naklar ilenmiti stlerine. ok gzeldiler, ylesine tat-
lyd yz izgileri, ruhlarnn parlts ince ekillerinin ara-
sndan ylesine canl szlyordu, hibir seime gerek kal-
madan, tensel haz uyarmadan, akn genlik tutkularnn
t m lgnlklarn zmlyor ve her trden ak esinliyor-
du onlar.
Tan m yordum hibirini o kzlarn, o sevgili varlkla-
rn, aral anndayd m ama duygularm iletemiyordum onla-
ra. Gl en gzleri tatl bir ac ma duygusuyla gzlerimi ara-
yan bu insanlar sanki ilkel ve kutsal bir ailenin bireyleriy-
di. Yitik bir cenneti n ansna alar gibi scak gzyalar
dktm. Bu insanlarn bana yabanc olan o sevimli dnya-
snda, yle bi r uradktan sonra konup gen, gelip ge-
en bir yolcu ol duumu acyla duyumsad m ve yaama ye-
ni den dnecei mi dnp rperdim. Kadnlar, erkekler,
bouna, gi tmemi nl emek istercesine, sk tepi evrem-
de ylyordu, tte daha imdiden eriyordu gzelim biim-
leri kark buularda; soluyordu gzelim yzleri ve o ar-
pc izgileri, o prl prl yanan gzler son glcn -
d bir glgede kayboluyordu...
Buydu grdm hayal, ya da ans bende kalan ha-
yalin balca ayrntlar. Gnl erce bilind iinde bulun-
duum o halin bilimsel aklamasn yaptlar bana. Beni m
iin mantksal olaylar dizisi olan eylerin, onlarn eitli
aamalarn, duyduum szlerle rten eylemlerini akl-
m n bozukl uuna yordular, bu uydurma szleri canm fe-
26
na skt. Dostlarm daha insafl davranp sabrl bir ince-
likle ya da benimkine benzer dncelere sahip olduklar
iin, ruh dnyamda grdklerimi uzun uzun anlattrdlar.
Biri alayarak: "Tanrnn varl doru, deil mi ?" dedi.
"Evet," yantn verdim, cokuyla, yar aralk grdm o
gizemli dnyann iki kardei gibi sarldk birbirimize.
nanta byk bir mutl ul uk bul dum. En yetkin zihinlerin
bile benimsedii, ruhun lmszl konusundaki kuku
beni m iin zml enmi oluyordu bylece. Artk ne lm,
ne hzn, ne endie. Hsm akraba, e dost, tm sevdikle-
rim lmsz olduklarn kesin iaretlerle bildirmilerdi ba-
na ve artk yalnzca gndz saatlerinde ayrydm onlardan.
Tatl bir melankoli iinde geceyi bekliyordum.
VI
Grdm rya dncelerimi daha bir pekitirdi.
Atalarmn evindeki bir salonda bul dum kendimi birden.
Tek fark, salon bym gibiydi. Eski mobilyalar cilalan-
m, parlyordu, hallar ve perdeler sanki yenilenmiti. Do-
al gnden kez daha aydnlk bir gn akyordu
pancurlar ve kapdan; ve havada serinlik ve baharn ilk lk
sabahlarnn kokusu vard. kadn alyordu orada, hi
benzemiyorlard ama, genlik y l l anmdaki akrabalarm ve
arkadal anmm . Yzlerinin kadran lamba alevi gibi de-
iiyor ve her an birinden dierine bir eyler geiyordu; g-
lckleri, sesleri, gzlerin, salarn renkleri, boylar, bil-
dik davranlar, ayn hayat yayorlarm gibi kendi ara-
larnda deiiyordu ve bylece, ressamlarn yetkin gzel-
lii gerekletirmek iin eitli model l erden tek bir tip ya-
27
rafmas gibi, hepsinin bilekesi oluyordu kadnlardan her
biri.
En yals, ocukl uumda iittiim iin tandk gelen
titreimli ve ezgili bir sesle konuuyordu beniml e. Ne di-
yor anlmyordum, ama sesindeki derin uyum alabildii-
ne etkliyordu beni . Di kkati mi kendi me ekti, baktm,
rmcek ana benzeyen ipliklerden tla rlm, eski
moda kk bir giysi vard stmde. kt, zarifti ve mi s
gibi kokuyordu. Onlarn peri ellerinden km bu giysi-
nin iinde kendi mi ok ok genlemi ve sevimli duyum-
sadm. Byk gzel hanmlarn nnde kk bir ocuk-
muum gibi k zanp teekkr ettim. Biri kalkt ve baheye
yneldi.
Herkes bilir ki, sk sk, ok canl bir parlaklk szsa
da, ryada asla gne grmeyiz. Nesnel er ve gvdeler ken-
diliinden aydnlktr. Top top beyaz ve siyah zmlerle
ykl asma ardaklarnn kme kme uzand kk bir
bahede bul dum kendimi; bana klavuzluk eden kadn, as-
ma kmeleri altnda ilerledike, birbirlerini kesen ardak-
larn glgesi, gzlerimden onlarn biimlerini ve rtleri-
ni deitiriyordu. Sonunda kmel er altndan kt bana n-
clk eden kadn. Ak bir alandaydk. Bir zamanlar bu ala-
n aprazlama kesen eski aal yollar kaybolmaya yz
tutmutu; izleri glkle grlyordu. Uzun yllardan be-
ri savsaklanmt tarm; ve saa sola dalm filbaharlar,
yaseminler, sarmaklar, uzun ot kollarn gr aalar ara-
sna uzatmlard. Meyve ykl dallar yere sarkyor, ken-
diliinden bitmi yabani bahe iekleri asalak otlar ara-
snda alyordu. Kavaklar, akasyalar ve amlar ykseliyor-
du uzaklarda. Aralarnda zaman n karartt heykeller var-
28
d. Sarmaklarla kapl bir kaya yn kt nme. in-
den canl bir kaynak fkryor; ezgili alkants, geni ni-
lfer yaprakl anyl a yan rtl, sul an uykuya dalm gze-
de nlyordu.
Ardndan gittiim kadn, yanardner tafta entarisinin
pililerini yanstan dalgal bir devinimde boyunu uzatarak,
(9) plak koluna zarife uzun bir glhatmi sapn sard,
sonra gr bir k huzmesi altnda bymeye balad. y-
le ki, o bydke bahe de yava yavak eklini alyor ve
yerler, aalar giysilerinin gl bezeklerine ve yaprakl an-
na dnyor, ayn anda yz, kol l an gkyznn lal ren-
gi bulutlarna uzanyordu. Bi i m deitike gzden kay-
bedi yordum onu, kendi bykl iinde yok oluyor gi-
biydi. "Kama, kama! . . nk doa da seninle birlikte
lr" diye haykrdm.
Bunl ar syleyip, byyen ve onu grmeme engel
olan glgesini yakal amak istermi gibi, kayalar arasnda
lgnca yrdm, ama dibinde bir kadn bstnn bulun-
duu ykk bir duvarn eteinde tkezledim. Devrilen bs-
t kal d nrken baktm ki onun bstyd... O sevgili yz,
izgilerini hemen tan d m ve gzlerimi gezdirdiimde,
bahenin bir mezarlk halini aldn grdm. Sesler, "Ev-
ren gecedir! " diyordu.
VII
Balangta ylesine mutl u olan bu d, sonunda a-
kna evirdi beni. Yorumu neydi? Bunu ok sonra anladm.
Aurelia lmt. nce sayrlk haberini aldm. Umut l a
umutsuzluk aras bir ruh hali iindeydim. Artk ok az ya-
29
sayacama inanyordum ve biliyordum artk, seven yrek-
lerin yeniden buluaca bir dnya vard. Zaten Aurelia,
yaarkenden ok, lnce benimdi... Bu bencil dncenin
bedelini sonradan ac pimanlklarla deyecektim.
nsezileri ktye kullanmak istemezdim; felek garip
eyler getiriyor insann bana; ne abuk birlemitik, bir
an kmyordu aklmdan, iilii eski bir yzk vermi-
tim ona, kanda yrek biiminde oyulmu panzehir ta
vard. Parmana byk geldii iin halkay kestirip klt-
mek gibi uursuz bir dnce geldi aklma. Ancak kl tes-
terenin grltsn duyunca hatam anlam, yzkten
kan aktn grr gibi olmutum.
Zi hni m henz insan akimin dzenli akna sahip de-
ilse de sanat almalar sayesinde salma kavuabil-
dim. Yksek bi r yerdeydi kaldm salkevi, byk bir
bahesi ve bahede ender trden aalar vard. Tepeden e-
sen temiz havay, baharn ilk nefeslerini soludum, birlikte
ol duum sevimli insanlar bana ok nazik davrand, byle-
ce uzun zaman sakin gnler geirdim.
Canl parlak renkleri firavun horozlarnn tepeliini
andran yalanc narlarn ilk yapraklarn hayran gzlerle
seyrediyordum. Ovann stnde uzanan manzara usuz
bucaksz, tatl ufuklar gzlerimin nne seriyor ve bu
ufuklarn aama aama gelien renkleri beni hayal alemle-
rine srklyordu. Tepeleri ve bulutlar, biimlerini ak
seik grebildiimi sandm tanrsal yzlerle dolduruyor-
dum. - Bu sekin dncelerimi saptamak istedim ve top-
ladm kmr ve tula paralarnn yardmyla duvarlar,
izlenimlerimi yanstan bir dizi freskle kapladm. Bir yz,
srekli, teki yzlerden daha ok n pl ana kyordu. Au-
30
relia' nn yzyd bu, ryama giren haliyle, tanra gr-
nmnde ve tanrann renginde. Bir ark dnyordu ayak-
larnn altnda ve tanrlar geit treni yapyordu nnde.
Otlarn ve ieklerin zsuyundan boya yapp bu toplulu-
u da resmettim.- Ka kez dlere daldm o sevgili put
nnde! Dahas, sevdiimin bedenini toprakla ekillendir-
meyi denedim; iim gcm buydu her sabah, yapyor, ye-
niden yapyordum, nk mutl ul uumu kskanan deliler o
sevgili imgeyi bozmaktan holanyordu.
Kt verdiler bana ve uzun zaman, yklerin, dize-^
lerin, bilinen t m dillerde yaplm tanmlamalarn eliin-
de, dnyann, inceleme anlaryla ve abam n daha da du-
yarl kld ya da sresini uzatt d izlenimleriyle ka-
rk, bir tr tarihini yazmaya koyuldum. Yaratn ada
kurallarna taklp kalmyordum. Daha telere trmanyor-
du dncem. Cinler tarafndan tlsm sayesinde yazlm
ilk szlemeyi hayal meyal gryordum. Kutsal Masa'mn
talarn bir araya getirmeyi ve dnyay blen ilk yedi
Eloimleri bu masan n evresinde gstermeyi denedim.
Dou geleneklerinden alnm bu tarih sistemi evre-
ni dile getirip rgtleyen doa glerinin mutl u uzlama-
syla balyordu. -almamdan nceki gece, yaratln
ilk tohumlarnn rpnd karanlk bir uyduya tand-
m sanmtm. Henz yumuak olan kilden, dev palmiye-
ler, zehirli stleenler ve kaktslerin yresinde bkl p
kalm kengerler ykseliyordu; ve bu taslak halindeki ya-
ratltan, kayalarn orak yzleri iskeletler gibi frlyor, i-
ren srngenler yabani otlarn ortasnda kavisler izerek
gidiyor, geniliyor ya da yuvarlak bir biim alyorlard.
Garip ufkun mavimsi grnmn yalnzca yldzlarn sol-
31
gun aydnlatyordu. Bu yaratlmlar biimlendike,
daha parlak bir yldz aydnln son tohumlarn yukar e-
kiyordu.
VIII
Sonra canavarlar ekil deitiriyorlar, ilk derilerinden
soyunup, dev ayaklarnn stnde, daha bir gl doru-
luyorlard; gvdelerinin koca ktlesi dal l an ve bitkileri k-
nyor ve doann dzensizliinde birbirlerine saldryorlar-
d. Ben de katlyordum kavgaya, nk beni m de bede-
ni m onlarnki gibi acayipti. Birden, esiz bir uyum nla-
d yalnzlklanmzda, ilkel yaratklarn birbirine karan
lklar, kkremeleri ve vnlayan sesleri dolayordu san-
ki o kutsal havann stnde. Sonsuzlukta, deiimleri ye-
ni deiimler izliyor, uydu yava yava aydnlanyor, ko-
rularn yeillikler ve derinlikleri stne tanrsal ekiller i-
ziliyordu. Ve grdm canavarlar, artk evcillemijer,
acayip ekillerini atp erkek ve kad n halini alyorlard; bu
deiim iinde tekilerin, ki mi vahi hayvan, ki mi balk,
ki mi ku oluyordu.
Ki mdi bu tans yaratan? Bu yeni deiimlerde in-
sanl ann hzl evrimine kl bir tanra nclk ediyordu;
trler arasndaki aynm o zaman ortaya kt, kulardan
balayp t m hayvanlar, balklar ve srngenler bu ayrmn
iinde yerlerini aldlar; bunlar Diveala, Periler, Ondinler
ve Salamandrelerdi; bu varlklardan biri ldnde daha
gzel bir bi i m altnda yeniden douyor ve arklarda tan-
nl ann utkusunu vyorlard. El oiml erden biri yeryz-
nn elemanlarndan oluan beinci bi r soy yaratmay d-
32
nd ve bu soya Afriteler ad verildi. Dnyann yeni sa-
hiplerini tanmak istemeyen ruhlar arasndaki t am bir dev-
ri m iaretiydi bu. Binlerce yl srd dnyay kana boan
savalar. Eloimlerden , soylarnn Ruhl anyl a birlikte
. dnyann gneyine srldler ve byk krallklar kurdu-
lar orda. Dnyalar balayan tanrsal abalann gizlerini de
gtrmlerdi ve srekli iletiim iinde olduklar baz yl-
dzlara tapyor, glerini onlardan alyorlard. Dnyann
en uzak ucuna srlm bu khinler erklerini ve gizemle-
rini srdrme ve yayma konusunda kendi aralarnda anla-
mlard. Kadnlar ve kleler evrelerinde, ocuklarndan
birinin eklinde yeniden douu edinmiti krallarndan her
biri. mrleri binlerce yld. Gl khinler l m yakla-
tnda onlar iyi korunmu yeralt mezarlarna koyuyor ve
orda iksirler ve g veren yiyeceklerle besliyorlard. Ya-
amdaki grnmleri deimiyordu. Sonra, kozasn ren
ipekbcei gibi krk gn uyuyor ve bym bir ocuk ek-
linde yeniden doup imparatorluun bana geiyorlard.
Topran yaam sunan t m gleri bu aileleri besle-
mek iin abalayp duruyordu. Hep ayn olan kanl an yeni
srgnlerle, yeni filizlerle doluydu. Mezarl kl ann ve eh-
ramlarn altna oyulmu ok geni alanlarda gemi soy-
larn t m hazineleri ve onlar tanrlarn gazabna kar ko-
ruyan baz tlsmlar toplamlard.
Bu garip gizemlere-tank olan yer, Orta Afrika'daki Ay
Dal an' nm teleri ve eski Etiyopya' yd: nsan soyundan
ben, uzun sre tutsak olarak nice aclar ektim oralarda.
Bir zaman yemyeil grdm korulardan geriye ancak
solgun iekler ve solgun yapraklar kalmt; kzgn bir g-
ne kavuruyordu ortal ve o ebedi hanedanlarn ark, c-
33
rz ocuktan yaam yknn altnda perian olmulard.
Trenler ve ayinlerle dzenlenmi o zorunlu ve tekdze b-
yklk koymutu herkese arln, ki mse kurtulamyor-
du ondan. Yallar, onlara lmszl salayan heldmler
ve rahipler arasnda oturmu, bal anndaki tal ann arl-
altnda ve imparatorluk sslerinin kalabalnda ezilip
inliyorlard. Hal ka gelince, eitli kastlara bl nm, ne
yaama bel balayabiliyor, ne de artk zgrlk zlemi e-
kiyordu. l mn ve kurakln kurban aal ann etein-
de, kun mu kaynak bal annda kavruk otlara oturmu sa-
n benizli ve sinirli olanlar, kzlar saranp soluyorlard.
Krallk odalarnn ve stunlu girilerin grkemi, giysiler
ve sslerindeki atafat, yalnzlklannn sonsuz skntsn
gizlemeye yarayan bo avuntulardan baka bir ey deil-
di. Salgnlar, saynlklar halk k np geiriyor, bitkiler bile
lyorlard, ama lmszler, gsterili giysiler altnda,
yalnzca ac ekiyor, saranp soluyorlard. tekilerden da-
ha byk bir afet aniden genletirip kurtard dnyay. Ori-
on kuyrukluyldz sul ann sanakl ann gkyzne at;
zt kutbun buzul l anyl a a n ykl dnya, kendi stnde bir
yanm dn yapt ve denizler k y l anm ap Afrika ve As-
ya yayl al anna ters aktlar; baskn kumlara yrd, mezar-
l an, ehramlar doldurdu, yeni bir yaratl umudunu gez-
dirdi denizlerin stnde.
Afrika dal ann n en yksek tepesine snmt Elo-
imlerden . Sava balad aralarnda. Belleim bulan-
yor burada, bu yce savan sonu nasl bitti bilemiyorum.
Yalnzca u an, sularla kapl bir tepenin stnde, ayakta bir
kadn gryorum Eloimlerin terk ettii; sal an darmada-
nk, l me kar rpnp banyor. Ackl sesi sul ann se-
34
sini bastryordu... Kurtuldu mu? Bilmiyorum. Kardeleri
tanrlar kargmlard onu; ama alnna alevli klar dken
akam yldz parlyordu bann stnde.
Yeni soylarn batn kutsamak iin ezgilerle nlad
dnyann ve gklerin srp giden ilahisi. Ve yeni bir g-
nein nlan altnda harl harl alrken Nuh' un oulla-
n, yeraltndaki bar nakl anna sinmi khinler, hazinelerini
koruyor, sessizlik ve gecede gn gn ediyorlard. Bazen
bannakl anndan usulca kp canllar korkutuyor ya da k-
tlere bilimlerinin uursuz gizini retiyorlard.
Gemiin bir tr rtl sezgisiyle yeniden dile geti-
rebildiim anlar ite bunlar. O kargnm soylann iren
yzlerini yanstrken rperiyordum. Her yerde lyor, a-
lyor ve ac ekiyordu l msz (10) Anne' nin hznl y-
z. Asya ve Afrika' nn kapal uygarlklar arasnda ayn
ruhlarn yeni biimler altnda rettii kanl bir zevk ve k-
nm sahnesi srekli yenilenir.
Son sahne Grnata' da oynand, Hristiyanlar ve Ber-
berilerin dman darbeleri altnda ezildi kutsal tlsm. Dn-
yam z kim bilir daha ka yl ac ekmek zorunda kalacak,
nk ebedi dmanl ann cnn baka gkler altnda ye-
nilenmesi gerek! Dnyay kuatan ylann kopmu para-
l an bunlar... Kllar paralanp gvdeden ayrlm ama
harc insan kanyla kanl m iren bir pckte yeniden
birleiyorlar.
IX
Gzlerimin nne uayla gelen imgeler bunlard. Zih-
ni m yava yava duruldu ve beni m iin cennet olan evi terk
35
ettim. Uzun zaman sonra kanlmaz koullar beni yeni bir
de srekledi (11) ve bitmek tkenmek bilmeyen garip
dler, zincirin halkalar gibi birbirine baland. - Zihnim
dinsel konulara degin bir almaya taklm (12) krlar-
da geziyordum. Bir evin nnden geerken, ona retil-
mi baz szcklerle konuan bir kuun sesini duydum.
Syledikleri karmakark eylerdi ama anlamn sezinler
gibi oldum; bu szler bana daha nce anlattm hayali
anmsatt, ktye iaretti, rperdim. Birka adm daha atn-
ca uzun zamand r grmediim ve yakndaki bir evde otu-
ran eski bir dosta rasladm. Evini grmemi istedi, ziyaret
srasnda, geni bir ufka bakan ykseke bir taraann s-
tne ktk. Gne batyordu, dik bir merdivenin basamak-
larn inerken yanl bir ad m attm, gsm oradaki bir e-
yann sivri ucuna arpt. Glkle kalkabildim, kendimi
bahenin ortasna attm. lmcl bi r darbe yemi gibiy-
dim ve lmeden nce batan gnee son bir kez bakmak is-
tedim. Byle bir an' m srkledii pimanlklar ortasnda,
byle, bu saatte, aalar, itler ve gz iekleri ortasnda
lmek ne mutluluktu! Oysa yalnzca baylmm, kendi me
geldiimde eve kadar yryebildim ve hemen yataa gir-
dim. Ate iinde yanyordum, dtm yeri anmsad-
mda birden aklma geldi, hayran ol duum o manzara,
Aurelia' nm gml d mezarln stndeydi. Yatarken
dnmtm bunu gerekten; yoksa dm daha o
zaman Aurelia' nm mezarna yorardm. "Yine de felein bir
cilvesiydi bu" dedim, lsem kavuurdum Aurelia'ya, lme-
diime zl dm. Ama birden anladm, byle bir lme bi-
le layk deildim. Onu yitirdikten sonra srdrdm ya-
am ac ac anmsadm. Aurelia'yi, onu hi unutmamtm,
byle bir ey hi olmamt, ancak, kolay aklar peinde
36
koup ansna saygszlk etmitim. Ryaya yatmak geti
aklmdan, ama eskiden dlerime sk sk giren o imge ar-
tk girmiyordu ryalarma. nceleri iinde kanl grnt-
ler olan, kark ryalar grdm. Sanki bir zamanl ar katl-
dm ve ecesi Aurelia olan lksel dnyann ortasnda zin-
cirinden boanmt kara yazgl bir soy. Gizemli Kentin
yksek tepelerindeki dal ailelerin evine girerken beni
tehdit eden ayn Ruh geti nmden, eski beyaz giysile-
riyle deil, bir ehzade klnda. zerine yrdm ba-
rp ararak, sakince dnd bana. Dehet iinde kaldm.
Ey gazap! Yz beni m yzmd, ekli benim eklimdi, so-
yutlanm ve bym... ki dost beni aramaya geldikle-
rinde, ayn gece tutuklanm ve nezaretten beni m admla
kan adam anmsadm. eklini u an karamadm bir
silah vard elinde ve yanndakilerden biri bana "te onu
bu silahla vurdu" dedi.
Bi l mem nasl aklamal, yeryznde yaadm her
eyi doast bir baka dnyada da yayordum dnce-
lerimde. Duyumsuyorum bunu, ama aka anlatamyo-
rum. (*) Peki hem ben olan, hem beni m dmda olan bu
ruh neydi? Ad efsanelerde geen iftim miydi, ya da Do-
ulularn Ferouir dedii o gizemli karde miydi? - Yoksa,
hani, bir masaldaki, ormanda btn gece, aslnda kendi-
sinden bakas olmayan bir yabancyla arpan valye-
nin hmna m uramtm? u ya da bu, inanyorum ki
insan dgc dnyamzda ya da bir baka dnyada ger-
ek d hibir ey retmedi ve ak seik grdm ey-
lerin varlndan hibir kuku duymuyordum.
(*) Derken duyduum acya benzer bir ac, sanrm.
37
Korkun bi r dnceye kapldm: "nsan ifttir" di-
yordum kendi kendime. - "ki kii duyumsuyordum iim-
de" diye yazmt bir Kilise By. ki ruh yaryor gv-
demizde, btn organlarmzda retilmi, birbirine benzer
iki para grnmndeki gvdeye bu karma tohumu ite
iki ruhun birbirleriyle yar koydu. Her insanda bir seyir-
ci, bir oyuncu var, konuan ve yantlayan. Doulular insan-
daki bu iki dman grdler: yi ve kt ruhlar. "yi ruh
mu? Kt ruh muyum? Bir ey ak, teki bana dman...
Ki m bilir, baka koullar ve baka bir ada iki ruh birbi-
rinden ayrlr belki de! Ayn bedene her ikisi de yorgan ip-
liiyle bal, biri utkunun ve mutluluun simgesi, teki hi-
liin ya da ebedi azab n! " diyordum kendi kendime. lm-
cl bir i mek geti birden bu karanln iinden... Artk
beni m deildi Aur61iaL. Dardaki bir trenden sesler du-
yar gibiydim, beni m gizemli evliliimin hazrlyd bu t-
ren ya da teki, dostlarmn, hatta Aurelia' nn yapt bir
yanllktan (13) yararlanyordu. Beni grmeye, avutma-
ya gelen o en sevgili kiiler bile bu yanlgnn ana d-
m gibiydiler, yani ruhlarnn iki bl m birbirlerinden
ayrlyordu bana gre. Bir bl m sevgi dolu, gvenilirdi;
teki, l m darbesi yemi gibiydi. Ruhen beni m gibi ol-
mad kl ar iin, istemeseler bile, szleri ift anlamlyd. Bir
an, Amphitryon ve Sosie'yi dndmde aklmdan ge-
enleri gl n bul dum. Ama o gln simge ya baka ey-
se? ya eski alarn dier masal l anndaki gibi, lgnlk
maskesi takm ac gerein ta kendisiyse? Sylendim ken-
di kendi me; "N' apalm, ben de, gelecein, bilimin silah-
n, her trl silah kullanarak kara yazgma, hatta Tann' ya
kar bi l e savarm. Varsn yazg m karanlkta ve gecede
38
bildiini ilesin, ben varm ve u dnyada yaadm sre-
ce onu yenmeye ahaca m, zaman m da var zaten."
X
Bu dncelerin beni yava yava iine srkledii ga-
rip umutsuzl uu nasl anlatsam? Ruhlarn dnyasndaki ye-
ri mi kt bi r ruh almt; Aurelia iin kt bir ruhtum ar-
tk ben ve gvdeme g veren zgn ruh, zayflam, hor-
l anm , Aurel ia' nm tanyamayaca hale gelmi, umutsuz-
luk ve hilik iinde rpnyordu. rtlerinden bazlarn
kaldrabildiim gi zeme szmak iin t m gcm kullan-
yordum. Rya bazen bu abalarmla alay ediyor, buruuk,
yapmac k ve kaak yzler sunuyordu bana ancak. Bu ruh
hal inin sonucunu nasl anlatsam, olduka acayip bulacak-
snz. Kendi mi sonsuz uzunluktaki bir ipin stnde kayar
duyumsuyordum. Daha nce ryalar ve hayallerimde gr-
m ol duum gibi, iinden renk renk erimi maden damar-
lar geen dnya, ortadaki bir ana atein yla azar azar
aydnlanyor ve bu atein akl, i krenin yamalarn
renklendiren kiraz krmzlndaki boyalarla eriyordu. Za-
man zaman havaya aslm bulutlar gibi sarkan, ieden ak-
mayacak kadar youn su birikintilerine raslyor, hayrete d-
yordum: ama ok ak, dnyadaki sudan farkl bi r svy-
d bu ve kukusuz, ruhlar dnyas iin gerekli deniz; ve r-
makl ar ol uturan svnn buharlam haliydi.
inili yokul u bir kumsal a geldim, yeilimsi kamlar-
la kapl yd ve kamlarn ular, gnein atei kurutniu-
asna saryd, - ama, teki ryalarda da ol duu gibi, g-
ne grmedi m. T rmand m tepenin stnde bi r ato var-
39
d. Dier yamata kocaman bir kent uzanyordu. Da ge-
tiimde geceydi, kardaki evlerde ve sokaklarda klar ya-
nyordu. nerken bir pazarda bul dum kendimi, meyveler ve
Gneyin sebzelerine benzer sebzeler satlyordu.
Karanlk bir merdivenden sokaklara indim. Duvarla-
ra afiler aslyordu, bir gazino alacakm, ayrntl bil-
giler veriliyordu. Yazlar iek bezeklerinden oluan bir
ember iindeydi. yle gzel boyamlard ki, doal gibi
grnyordu iekler. Gazino bitmemiti, bir bl m he-
nz ina halinde. Bir atlyeye girdim, iiler aldan, la-
maya (14) benzer, ama byk kanatl an olan koskoca bir
hayvan yontusu yapyorlard. Canavann ortasndan ona
yava yava can veren bir ate fskiyesi geiyordu sanki ve
damarl an ve atardamarl an oluturan ve annda bym
lifli bitki rtsyle kapl devinimsiz bir maddeyi dlleyen
binlerce al telcikler arasnda, bkl m bkl m kvnlyor-
du fskiye. Tannsal yaratn gizlerini baskn yapp yaka-
lamasma, durdum ve seyre koyul dum o bayapt. Sy-
lendim iimden: "Grdm bu ate ilk varlklara can ve-
ren ilkel ate... Bir zamanl ar dnya yzeyine dek ykseli-
yordu, ama kaynaklar kurudu." Kuyumcularn almala-
nn da grdm, dnyada olmayan iki maden kullanyor-
lard; biri krmz zincifreyi and nyordu, teki gk mavisi
renginde. Ne eki izi vard, ne de oyma sslerde, baz kim-
yasal bileimlerden yaplm madensel bitkiler gibi biim-
leniyor, renkleniyor ve l l yanyorlard. "nsanlar da
byle yaratlmamlar myd?" dedi m onlardan birine; y-
le yantlad: "nsanlar yukardan gelir, aadan deil: Ken-
di kendimizi yaratabilir miyiz? Biz burada sadece, sana-
yilerimizin birbirini izleyen geliimleriyle, dnyann ka-
40
buunu oluturan maddeden daha kvaml bir maddeye
ruh katyoruz. Size doal grnen u iekler, canlya ben-
zeyen u hayvan, bilgilerimizin en yksek noktasna ula-
m sanat yaptlar olacak sadece ve herkes bunu byle de-
erlendirecek."
Bana ya byle sylenen ya da byle anladm szler
aa yukar bunlar. Gazi nonun salonlarnda yrmeye
baladm, byk bi r kalabalk ve o kalabalk iinde eit-
li zamanlardan, ki mi canl, ki mi l tandklarm vard.
Canl tandklar beni grmyor gibiydiler; teki, l tan-
dklarsa, szlerimi yantlyorlard ama, beni tandklarn
belirten bir halleri yoktu. Geni bir salona girdim, gelin-
cik krmzs, eritleri altn yaldz, bol desenli bir kadifey-
le kaplyd. Ortada taht gibi bir divan. Gelip geenlerden
bazlar yumuak m , deil mi diye stne oturuyordu; ha-
zrlklar tamaml anamam t henz, baka salonlara gidi-
yorlard. Sylenenlere gre, biri evlenecekmi ve evlene-
cek adam trenin ne zaman olacan gelip kendisi bildi-
recekmi. Tuhaf bir taknlk kaplad iimi birden. Bekle-
dikleri adam n beni m iftim olduunu ve Aurelia' yla evle-
neceini dndm. Topluluu huzursuz eden bir rezalet
kardm. fkeyle konumaya baladm, hakllm kant-
lamaya alyor, orda bul unan ve beni tanyanlar yard-
ma aryordum. Yal bir adam "Ne yapyorsunuz siz,
herkesi korkutuyorsunuz" dedi. te o zaman tepem att, f-
keyle haykrdm: "Bi l i yorum, beni silahla vuran oydu,
korkmuyorum, gelsin bakalm, onun hakkndan gelecek tl-
sm biliyorum."
O anda, uradm atlyedeki iilerden biri grnd,
elinde uzun bir demir ubuk ve ubuun ucunda kzgn bir
41
topuz vard. stne atlmak istedim, ama ba m n stnde-
ki kzgn topuz yznden yerimden kprdayamadm. G-
szlmle alay eder gibiydi evredekiler. Ruhum gururl a
dolup taarak tahta kadar geri geri yrdm ve tlsml ia-
reti yapmak iin kol umu kaldrdm. A k seik, belirgin,
canhra, ac dolu bir kadn alyla srayp uyandm. Bil-
mediim, sylemek zere ol duum bir szcn heceleri
kayboldu dudaklarmda... Kendimi yere atp, fkeli ve gz-
lerim scak gzyalaryla dolu, alamaya bal adm. - Ge-
cede byle ac ac nlayan o ses neydi?
Ryann iinden deildi; yaayan birinin sesiydi, yi-
ne de bana, Aurelia' nn sesiymi, onun ses t onuymu gibi
gel di .
Penceremi atm; t yoktu ve lk bir daha duyulma-
d. - Dar ktm, saa sola sordum, kimse bi r ey duyma-
mt. - Yine de adm gibi emindim, gerek bi r lkt bu,
onda canl bir insan havas vard... Kukusuz yle dne-
bilirsiniz: Evin yaknlarnda hasta bir kadn vard, bi r ras-
lantt, ayn anda belki de o bard. - Ama bana gre, bu dn-
yann olaylar grnmeyen dnyann olaylarna balyd,
benim bile hesaba katmadm ve saptanmas tanmlamak-
tan daha kolay olan, garip balantlardan biridir bu ses...
Ne yapmtm? Bir lmsz varln kaynandan ien
ruhum byl evrenin uyumunu bulandrmt. Bel ki de,
kutsal yasaya saygszlk ederek, korkul u bi r gi zeme sz-
mak istediim iin lanetlenmitim; elbet gazaba urayp
horlanacaktm, baka ne bekleyebilirdim! Rahat kam
glgeler, lklar atarak ve frtnadan nce kularn yap-
t gibi, havada rktc emberler izerek, kayorlard.
42
KNC BOLUM
Eurydice! Eurydice!
ikinci kez, yine yitirdim kendimi.
Her ey bitti, kayplara kart, sra bende, beni m im-
di l mek ve umutsuz lmek zorunda olan. - Nedi r lm?
Hilik miydi?... Tanrya ho gelen bir hilik! Ama Tanr
bile l m hilik klamaz.
Peki niin, uzun zamandan beri ilk kez dnyorum
Tanr'y Zi hni mde yaratlm olan lmcl sistem o yal-
nz krall kabul etmiyordu., ya da krallk, varlklarn top-
lamnda eriyip gidiyordu, kayboluyordu: Bir sonsuz byk-
lk iinde, gsz ve yitik, Lucretius' un tanrsyd o.
Ama o, Aurelia, inanyordu Tanr' ya ve bir gn, tam
yanna yaklatm srada, dudaklarndan sa'nn ad dk-
lyordu. Tatl tatl akyordu adeta, yle ki, gzyalarm t u-'
tamadm. Ey Tanrm! O gzya, - o gzya... Nice zaman-
dan beri kurudu! O gzyan Tanrm! O gzyan geri ver
bana!
Ruh; kararsz, yaam ve d arasnda, zihnin dank-
43
I
lyla souk dncenin geri dn arasnda, dalgalanr-
ken, yardm dinde aramak gerekir. Bize, ancak bencillik
zdeyileri ya da onlardan farksz bo bir deneyim, ac
kukular sunan o felsefede dini asla bul amadm; felsefe,
duyarl yok ederek yalnzca aktrel aclara kar savam
veriyor, ameliyat gibi, ancak, ar veren organ kesip at-
may biliyor. - Biz devrimler ve frtnalar iinde doduk,
t m inanlar krlmt, gstermelik uygulamalarla yetinen
belli belirsiz bir inan iinde yetitik, kaytszlkla yan ya-
na yryen bu tr inan, inaszlk ve sapknlktan daha
suludur, - gereksinim duyulduunda, masum ve sade in-
sanlarn, varln kabul edip, t m yreklerinde tadkla-
r gizemli yapy yeniden kurmak bizler iin daha gtr.
Yine de, nice bilge kuaklarn, iini iyi ya da kt yarg-
larla dol durduu eyi zihnimizden skp atabilir miyiz?
Bilgisizlik renilmez. (15)
Tanr'nn iyiliine umut balyorum: Bir zaman din
ululan, "gn gelecek bilim, t m sentez ve analiz, t m inan
ve inanszlk emberlerini izip tamamlayacak, kendi ken-
dini annd racak ve dzensizlik ve ykntlardan gelecein
grkemli kenti kurulacak" demiler, belki de o dnemin ei-
indeyiz... nsan akln bu kadar ucuz sanp, bu akim ken-
dini tmyle kk drerek bir eyler kazanacana inan-
mak, onun kutsal kkenini sulamak olurdu... Niyetler te-
mi z mi, deil mi ? Tam bunu deerlendirir kukusuz, o-
lunu kendi nnde, her tr yarg ve gururdan el etek ek-
mi grmekten hangi baba zevk duyar? Dokunmadan inan-
mam diyen havari bunu syledii iin lanetlenmedi.
Nel er yazd m ben? Dpedz svg bunlar. Alakg-
nll bir Hristiyan byle konumaz. Bu tr dnceler ru-
44
hu yumuatmaz, eytann tacnm alnlar stndeki gurur
imekleri bunlar... Ancak Tanr yl a yaplm bir bat m ?
Ey bilim! Ey bo gurur!
Kehanetler stne yazlm baz betiklerim vard, in-
celemeye koyuldum ve una inandm ki; insan aklnn a-
larca bu betiklerde toplad her ey gerek. D dnyann
varl stne oluturduum inan, bundan byle gemi-
in kehanetlerinden pheye demeyeceim kadar oku-
duklarmla rtyordu. eitli dinlerin kurallar ve inan
yollar bu kehanetlere uygun grnyorlard, yle ki, din-
lerden her biri, kendi geliim ve savunma aralarn olu-
turan gizemli eylemlerin bazlarna sahipti. Kimi soylar di-
erlerini buyruklar altna alnca, o gizemli gler de za-
yflam, azalm ya da ortadan kaybolmulard ama yen-
giler ve yenilgilerin kkeninde Ruh yoktu, gizemler ve
inanlar bir baka bi i m altnda varln srdryordu.
"Ama," diyordum kendi kendi me; "o bilimlerin iine
insanlarn yaptklar baz yanllklar karm. Byl al-
fabe, gizemli, gizli yazlar eksik veya zamanla ya kendili-
inden ya da bilgisiz kal mam zda karlar olanlarca bo-
zul mu olarak ulam bize; yitik yazy ya da silinmi ia-
reti bulalm, uyumsuz, bozuk perdeyi dzene sokalm, ruh-
lar dnyasnda biz de g kazanmz. "
Bylece, gerek dnyayla ruhlar dnyas arasndaki
ilikileri sezdiime inanyordum. Yeryz, insanlar ve ta-
rihiyle, yazgs dnyann yazgsna bal l msz varlk-
larn varolu ve durumunu hazrlayan fiziksel eylemlerin
tamamland bir tiyatroydu. l msz dnyalarn gizemi-
ni kkrtmakszn, gnein, onu simgeleyen ve ban eip,
onun kutsal yryn izleyen fidan gibi, yeryzne bit-
45
kilerin ve hayvanlarn dourgan tohumlarn sat dne-
me uzand dncem. Ruhlar bileimi olan ve igdsel bi-
imde ortak barna dile getiren ateten baka bir ey de-
ildi bu. Yeryznde yeniden retilmi ve bir anl amda
yanstlm Varlk Tanr'nn ruhu insan ruhlarnn ortak ti-
pini oluturuyordu ve bu ruhlardan her biri ayn zamanda,
hem insan, hem Tanr yd . Eloimler byleydi.
Kii mutsuz olduu zaman bakalarnn mutsuzluu-
nu dnr. ok sevdiim dostlarmdan birinin hasta ol-
duunu duymu, ziyaret edememi ti m. Tedavi grd
yere giderken, bu ii savsakladm iin kendi me kzyor-
dum. Bir gn nce daha kt durumda olduunu syledi-
inde bsbtn zl dm. Kire badanal bir odaya girdim.
Gne, duvarlara kvanl alar iziyor ve bir dindarn ge-
tirip masasna koyduu iek vazosunda oynayordu. i-
leke bir talyan keiinin hcresini andryordu oda. Y-
z kmt dostumun, sakal ve salarnn karasyla gl-
geli benzi, sararm fildii gibiydi, gzlerinde ate kaln-
tsnn izleri parlyordu; kukuletal bir palto atmt omzu-
na ve bu haliyle o, bir zaman tandm insandan yar ya-
rya farklyd. Birlikte altmz, glp elendiimiz k-
vanl arkadam deildi artk; bir havari hali vard stn-
de. lgin eyler anlatt; bir gn arlar ve aclarla kvra-
nrken baka bir dnyaya tanr gibi olmu ve aclar din-
mi birden. "Ne yce and o, sanki bir tansk gereklemi-
ti " diyordu. - Daha sonra sylediklerini bi l mem nasl ak-
lamal; sonsuzluun belirsiz alanlarnda olaanst bir r-
ya grm, hem farkl, hem ondan bir para olan bir var-
lkla, bir ruhla konumu. l sand varla, "Tanr ne-
rede?" diye sormu. u yant vermi ruhu: "Tanr her yer-
46
de, sende, herkeste. Yarglyor, dinliyor seni, tler veri-
yor sana; u an birlikte dnen ve birlikte rya gren sen-
sin, ben' im o Tanr, - ve hi terk etmedik birbirimizi ve biz-
ler ebediyiz! "
Belki yanl duyduum ya da yanl anladm bu ko-
numaya degin baka ey syleyemem. Bildiim ey, ben-
de byk heyecan uyandrd. Szlerinden kardm so-
nucu dostuma mal edemem, yarglarm yanl da olabilir.
- Tanr onunla, diye haykrdm... Beni ml e deil artk!
Oy mutsuzl uk! Tann' y kendi m srdm iimden, tehdit et-
tim, karg d m onu! Oydu iimdeki, ruhumdan gittike
uzaklaan ve bo yere beni uyarp duran o gizemli karde-
ti Tam ! O sekin koca, o utku kral, yarglyor, suluyor
beni, bana verdii kadn, bundan byle layk ol mad m
kadn, kendi gne gtryor!
II
Bu dncelerin beni srkledii umutsuzl uu anla-
tamam. Sylenip duruyordum kendi kendi me: "Yeni anl-
yorum yanlm, yaratan brakp yaratlmn ardndan
kotum. Meydan okudum akma, son soluunu sa' ya ada-
yarak len kadn, ben puta tapan zndklar gibi sevdim. A-
ma dinin syledikleri doruysa, Tanr hl balayabilir
beni. nnde eilirsem, sevdiim kadn bana geri verir
belki, belki de onun ruhu yeniden girer iime. "Kafamda
hep bu dnce, yollarda rasgele dolap duruyordum: Bir
cenaze alay kt nme; sevdiim kadnn gml oldu-
u mezarla (17) yneldi; cenazeye katlmak geti aklm-
dan. "l en ki m bilmiyorum, ama llerin bizi grdkleri-
47
ni, bizi duyduklarn artk biliyorum ya, - uradaki l, her-
kesten daha hznl, acl bir kardeinin de cenazesine ka-
tlmasndan belki de honut olur" diye sylendim iimden.
Tutamadm gzyalarm, kukusuz aladm grenler
lenin ok yakn bir dostu sandlar beni. Ey kutsal yalar!
Uzun sredir tatllnzdan yoksun brakmtnz beni! ..
Zi hni m alyor ve bir umut hl yol gsteriyordu ba-
na. Kendimde dua edecek gc buluyor ve kendi mden ge-
ercesine byk bir kvan duyuyordum bundan.
Tabutunu izlediim lnn adn sormak bile geme-
di aklmdan. Girdiim mezarlk aslnda ok kutsald be-
ni m iin. Anne ynnden h m m oraya gmlmt:
Ama mezarlarnda dua edemezdim, nk sonradan uzak
bir mezarla, doduklar yere gml d kemikleri... Uzun
sre Aurelia' nn mezarn aradm, bul amadm. ok ey de-
imiti, - ya da belki de belleim yanltyordu beni... Bu
unutu bile cezalandrldma kantt. stnde dinsel yn-
den hibir hakk m olmayan bir lnn adn mezarlk bek-
ilerine syleyemedim... Ama birden anmsadm, evde me-
zar yerini gsteren bir kt vard. Yreim arpa arpa,
deli gibi kotum. Daha nce de deindiim gibi, putlatr-
dm akm. Ona ait kk bir ekmecede saklyordum son
mektubunu. Dorusu kutsal emanetlerin sakland bir san-
dk gibiydi o ekmece beni m iin. Aklmda hep o; uzun
yolculuklarmn baz anlarn da koymutum oraya: Scho-
ubrah bahelerinden koparlm bir gl, Msr' dan getirdi-
im bir erit paras, Beyrut rmandan defne yaprakl an,
Aya Sofya mozayikleriyle ilenmi iki kk kristal, ner-
den getirdiimi bilmediim bir tespih tanesi., ve, mezar
kazld gn, yeniden bul mam iin bana verilen kt... O
48
lgn an demetini saa sola saarken kzarn rperdim.
Yanma aldm iki kd ve t am yeniden mezarla yne-
leceim anda fikrimi deitirdim. "Hayr," dedi m kendi
kendime, "dindar bir insann mezar nda diz kmeye la-
yk deilim, yaptm dinsizliklere bir yenisini daha ekle-
meyeyi m! . . " Ve ba mda uuldayan frtnay di ndi rmek
iin, Paris'in birka kilometre uzamdaki, genliimde ve
imdi hayatta olmayan yal akrabalarmn yan nda mutl u
gnler geirdiim kasabaya gittim. Oraya sk sk urar,
evin hemen yaknnda gnein batm seyrederdim. Ihla-
murlarn glgeledii bir taraa vard, aralarnda byd-
m akraba kzlarnn, gen kzlarn anlarn yeniden ya-
atrd bana kzlardan biri...
Genliimi perian eden sevdann karsna bir ocuk-
luk akn karmak neyin nesiydi, nerden gelmiti aklma?
Buularla dolu, karanlkla koyulaan vadide gnein bat-
n grdm. Yksek tepelerin evresindeki aalarn s-
tn krmzms bir kla ykayp kayboldu. Alabildiine
youn bir ac girdi gnl me. Bildiim bir han vard, gece-
yi geirmek iin oraya gittim. Hanc, ayn kasabada otu-
ran, eski dostlarmn birinden sz etti bana, zc bir ola-
ya karm ad, bir kurun skp l drm kendini... Kor-
kun ryalar grdm uykumda. Hayal meyal bir eyler
anmsyorum. Bilmediim bir salonda, d dnyadan biriy-
le konuuyordum, -belki de, szn ettiim dostumdu.
ok yukarda, arkamzda bir ayna vard. Rasgele yle bir
baktmda, aynada A' y (18) seer gibi ol dum. zgn ve
dnceli bir hali vard sanki. Aynadan m kt, yoksa za-
ten salondayd da ben aynada yansmasn m gm t m,
o tatl ve sevgili varlk birden yan mda belirdi. Elini uzat-
49
ti, yzme acyla yle bir bakarak bana: "Daha sonra ar-
kadann evinde greceiz" dedi.
Bir an, bizi birbirimizden ayran hazin olay, evlilii-
ni anmsadm... "Olabilir mi ? Yeniden dnebilir mi bana?"
diye m nl dand m. Gzlerim yalarla dolu sordum: "Ba-
ladnz, m beni ?" Birden kayboldu gzden. Issz bir yer-
de, kayalk, sarp bir bayrda, ormanlar ortasnda bul dum
kendimi. telerde, o dertli kasabaya bakan bir ev vard, ta-
ndk bir evdi sanki. Yukar aa yryor, bir gidip bir ge-
liyordum. Talar ve brtlenler arasnda srekli yr-
mekten bitkin, ormandaki kei yollarna bakp bazen da-
ha az yorucu bir yol aryor ve "orada beni bekliyorlar" di-
ye dnyordum. - Bir saat ald... Artk ok ge!, dedim
kendi kendime, yitirdim onul Youn bir gece kuatt drt
yanm. Uzaktaki ev bir trenle aydnlanm gibi parlyor-
du, trene zaman nda yetimi arllarla dolu gibiydi.
Haykrdm: "Yitirdim onu! yitirdim, ama neden., anlyo-
rum, - son bir aba gsterdi beni kurtarmak iin; kendimi
balatacak bir olanak gemiti elime, ama ite o yce an
da kullanamadm. Yukardan, gn ykseklerinden yal-
varabilirdi kurtul uum iin kutsal Koca' ya... Zaten esenli-
imin ne nemi var? Uurum kurbann ald alaca kadar.
Yitirdim onu, herkes yitirdi!.." Bir imein nda g-
rr gibi, bir an grdm onu sanki, solgundu, can ekii-,
yordu ve karanlk atllar gtryordu onu! .. fke dolu, ac
ac haykrarak soluk solua uyandm. Di z st kp yal-
vardm. -Tanrm, Tanrm! Onun iin diliyorum, yalnzca
onun iin, Tanrm! Bandan yoksun brakma!
Gn douyordu. Nedeni ni zor aklayabileceim g
bir devinimle hemen, bir gn nce ekmeceden kardm
50
iki kd gzyalarmla ka kez slatp, heyhat! yeniden
ve yeniden okuduum mektubu ve stnde mezarl k y-
netiminin damgas olan o hazi n belgeyi yok etmeye karar
verdim. "Ama mezar n nasl bul ursun?" diye sordum
kendi kendime ve yantladm: " Dn gi tmem gerekirdi.
iten geti, grdn hazin rya bunun kant deil mi ! "
III
Yreimin yasl liflerine bal o kutsal ak ve lm
emanetlerini alevler yalayp yuttu. Aclarm, artk ie ya-
ramayan gecikmi pimanlklarm gezdirmek iin krlara
aldm, kafamdan kmayan dnce belki beni ml e bir-
likte yorulup uyuur, belki daha az korkun bir gece gei-
rirdim. Ruhlar dnyasyla iletiim yolunu insana ayor-
muasma, rya stne bu dncemle hl., yitirmemi-
ti m umudumu! Belki de yetinirdi Tanr bu kadaryla, - Bu-
rada duruyorum; iinde bul unduum ruh halinin yalnzca
bir ak ansndan doduunu ileri srmek pek kendini be-
enmilik olurdu. yle sylemek daha doru, aslnda ben,
ou zaman, ykmn egemen olduu, yanllarn ise an-
cak ykmn darbelerinden sonra anlayabildiim lgnca-
sna dank bir yaam sryor ve ruh halimi, ayrmnda
olmakszn, ite byle bir yaamn daha ciddi pimanlk-
laryla donatyordum. Sevdiim kadna yaarken ac ek-
tirdim. Son bir bakla, tatl ve kutsal insafna, bana s-
nmaya alp, l mnde de ac ektirdiim kadn as-
lnda dnmeye bile layk bul muyordum kendimi.
Gece ok az uyudum. Genliimde bana emei ge-
en bir kadn girdi ryama ve bir zamanl ar yaptm ok
51
ciddi bir hatay bama kakt. Son grdmden bu yana
ryama ok daha yal girdii halde onu tanyor, son dem-
lerinde niin ziyaretine gitmedim diye zlyordum. un-
lar syle gibiydi. "Nicelerini yitirdin hsm akraba, ama o
kadna aladn kadar alamadn hibirinin ardndan, Tan-
r nasl balar seni?" Sonra kart ryam. eitli zaman-
larda grdm eitli yzler gzlerimin nnden hzla ak-
tlar, pi kopmu tebih taneleri gibi geceye dm, sol-
gun gelip geiyor ve karanlk iinde iiyorlard. Ardndan,
belli belirsiz, eski zamanlarn karanlk plastik imgeleri e-
killendi, yava yava biimleniyor, sabit bir hal alyor, ne
olduklarn glkle sezebildiim simgeleri anmsatyor-
lard. Sanki unu sylemek istiyorlard: "Btn bunlar sa-
na yaamn gereklerini retmek iin grnd, ama an-
layamadn. Dinler, masallar, azizler, airler, onlarn hepsi
deimez yazgnn bilmecesini zecek anahtar veriyor-
lard ve sen yanl yaptn yorumu... iten geti, ok ge! "
Dehetle yataktan kalkp sylendim: "Son gnm ya-
yorum! " On yl geti aradan, bu yknn birinci bl mn-
de sergilediim ayn dnce daha bir belirgin ve daha bir
saldrgan, yine stme stme geldi. Tanr pimanlk duy-
mam iin bir sre tanmt bana ve bundan yararlanama-
mtm. Katldm cenaze alay'ndm ve mezarta ziya-
retinden, sonra trenlere doymutum.
IV
O hayaller ve dnceler iinde nice yalnz, hazin sa-
atler geirdim, l gibiydim adeta. mr boyu yaadm
ne varsa, hepsi en ol umsuz yanlaryla geliyordu gzleri-
52
mi n nne, bir tr bilin snav verir gibiydim, en eski
olaylar bile akl al maz bir netlikle tayordu belleim. G-
nah karmalydm, ama bi l mi yorum niin, hangi utan
yznden yapam yordum bunu. Hl baz felsefi n yar-
glarla yaklatm ve kuku duyduum bir dine, onun de-
imez kurallarna boyun emekten korkuyordum belki
de. l k yllarm gereinden de fazla devrim kl dn-
lerle doluydu, zgr bir eitimle bydm, pek ok konu-
da aklmn kolay kolay zincire vurulmasn kabul edeme-
yeceim kadar babo, zgr bir ortamda yetitim. Son i-
ki yzyln zgrce incelenmesinden alnm o baz ilke-
ler de olmasayd, eitli dinler zerine yaptm inceleme-
ler beni hzla bayr aa kotuum yamata durdurmasay-
d; sonum ne olurdu ki m bilir. - Annemi hi bil miyorum,
orduda babamn pei nden koturup durmu (19), eski Cer-
men karlar gibi, Almanya' nn souk bir blgesinde bit-
kin, ateten l m. l k dncelerime babam yn vereme-
di. Garip efsaneler ve bo insanlarla dolu bir kentte by-
dm. Her eyi yeni renmeye baladm ilk yllarda, ei-
ti mi m stnde byk etkinlii olan daylarmdan biri eski
Roma ve kent kalntlarn topluyor, bundan ok holan-
yordu. Bazen tarlasnda ya da evre tarlalarda, eski tanr-
lar ve eski imparatorlar simgeleyen eyler bulur, bilgece,
hayran hayran bakar ve onlarn ne ol duunu bana da -
retirdi. Bylece ben de ayn duygularla dolu, daymn ki-
taplarndan daha ok eyler renmeye alrdm. Yaldz-
l, bronz bir Mars' n, bir Pallas' n ya da silahl Vens'n,
Neptn' n, ky emesinin stne oyulmu Amphitrite'in,
zellikle, bir maaran n giriinde, sarmaklar ve yaprak-
lar arasnda glmseyen koca yzyle tanr Pan' m konak-
53
lad bir barnakt evimiz; onlarla har neirdik, bizi, evi-
mizi onlar korurdu. Kilisedeki zavall Hristiyan imgeler-
den, hatta giriteki, bilge kiilerce aslnda Galyallann tap-
t Esus ve Cernunnos olduklan sylenen iki azizin yon-
tusundan daha ok etkiliyordu beni evimizdeki imgeler.
eitli simgeler arasnda akn, bir gn, "Tanr nenin ne-
sidir?" diye sordum dayma. "Tanr gnetir" dedi. Btn
bir yaam boyunca dine inanm, te yandan Devrimi ya-
am drst bir insann gnlnden gelen, zden bir yant-
t bu. Dindar bir blgede yetimiti, oklar da Tanr'y
byle dnyordu. Din kartl yoktu, kadnlar ve o-
cuklar kiliseye gidiyordu. Dinin gzelliklerini, ycelikle-
rini ben de renmek istedim, bir eyler sordum bu konu-
da teyzelerimden birine. 1815'ten sonrayd, bir ngiliz var-
d bizim orada, o retti bana dadaki Ant' ve bir de Tev-
rat verdi... Ni i n anlatyorum bu ayrntlar? nk en
inandm anlarda bile kararszlk iindeydim.
Uzun sre doru yoldan uzaklatm halde, l biri-
nin sevgili ansyla yolumu nasl bulduumu, bu yolun var-
lna nasl inanp, bu inancn, ruhumda yeteriyle salkl
bir ekilde deviremediim eitli gerekleri zihnime na-
sl soktuunu aklamak istiyorum imdi de. Umutsuzl uk
ve intihar, lmszlk iinde, aclar ve kvanlar iindeki
inanszlarn kar karya olduu baz lmcl durumla-
rn sonucudur. - Beni yaamn sonraki ykmlar nnde
gl klacak esenlii ve bana yeni bir g veren dn-
celerimi artarda sralamakla iyi ve yararl bir ey yapm
olacam umar m.
Uykumdaki birbirini izleyen ryalar beni t am bir
umutsuzl ua srklemiti, glkle konuabiliyordum;
54
dostlar arasndayken bile vakit geiremiyordum; tmyle
grdm hayallerle ykl yd zihnim, farkl en kk e-
ye bile dikkatim ynelemiyordu; okuyamyor, okudukla-
rmn on satrn bile anlayamyordum; gzel eylerden sz
ettiimde, "Bo ver, o gzelliklerde nasl olsa paym yok"
diyordum kendi kendi me. Georges adl bir dostum, beni
bu umutsuzluk, bu ylgnlktan kurtarmak istedi. Paris'in
evresindeki eitli yerlere gtrd. Babaa kalrsak ii-
mi dkeceimi sanyordu. Sorularn, yarm yamal ak bir-
ka szckle yantladm. Dnyadan el etek ekmi bir ke-
iin yzn and r yordu o anl aml yz. VeTemmuz
Devri mi ' nden sonraki o kuku, o siyasal ve toplumsal yl-
gnlk yllarnn izini tayordu. O dnemi n genlerinden
biri olarak devrimin, o yllarn cokularn ve aclarn ben
de tatmtm. imdeki bir tele parmak vuruldu, dn-
dm kendi kendi me ve dedim; "Bu seste, verdii bu ders-
lerde Tanr' nm sesi var, kukusuz kutsal bir ruh konutu-
ruyor onu..." Bir akam Paris yresindeki kk bir ky-
de, ardak altnda akam yemei yiyorduk; bir kadn gel-
di masamzn yanma, ark syledi, hangi arkyd imdi
an msam yorum, y pranm ama hl sevimli sesi bana
Aurelia' nn sesini anmsatt, dikkatle baktm kadna: Y-
znde sevdiim kadnn yzn andran bir eyler vard.
Gnderdiler masadan, ben de bir ey diyemedim, ama d-
ndm iimden: "Kimbilir belki de onun ruhu yayor bu
kadnda!" Ve bahi verdiim iin sevindim.
Di yordum ki kendi kendi me: "Deerl endi remedi m
yaam, kt kullandm ama ller balyorlarsa elbette
bir ama iin, kukusuz bir daha asla ktlk yaplmasn
diye, yaplan btn ktlkler onarlsn diye balyorlar.
55
Peki, mmkn m bu? u andan sonra, ktlk yapmaya-
lm artk, elimizden geldiince onaralm yaplan ktlk-
leri." Birine hakszlk yaptm, isteyerek deil, ihmal yzn-
den, hemen gidip zr diledim, iimi tarifsiz bir kvan dol-
durdu; artk yaamam iin bir neden vard ve dnyaya ye-
niden ilgi duyuyordum.
Birbirini izledi terslikler; aldm gzel kararn sanki
gereklememesi iin akl almaz olaylar bir araya geldiler.
Zi hni mi n iinde bul unduu durum yapmam gereken ile-
ri olanaksz klyordu. Salmn bundan byle dzeldi-
ini sananlar daha ok ey bekler olmulard benden ve ya-
lan sylememeyi ilke edindiim iin anlatamyordum kim-
seye halimi, gereksiz sulanp duruyordum. ok ey var-
d onarmam gereken, gszdm, beni bekleyen abalar
altnda eziliyordum. Siyasal olaylar da dolayl bastryor,
bana ac ektirdikleri kadar ilerimi dzene koymam da
engelliyordu. (20) Bu ylgnla dostlarmdan birinin l-
m de eklendi. Evi, bir ay nce kvanla gsterdii tablo-
lar gzlerimin nne geliyor, byk ac duyuyordum; i-
vilendii srada yanndan getim tabutunun. Ayn yata, ay-
n adaydk, kendi kendi me: "Ya ben de byl e birden
l rsem?" dedim.
Donuk bir acyla kalktm pazar gn. Babam grme-
ye gittim, hizmetisi hastayd, keyifsiz grnyordu. Ba-
bam tek bana gidip ambardan odun geti rmek istedi ve bir
odun uzatmaktan baka bir yard m m dokunmad ona. z-
gn ayrldm yanndan. Yolda bir dosta rasladm, akam ye-
mei ni bizde yiyelim, deiiklik olur, dedi. Kabul etme-
di m ve a karn na Montmartre' a ynel dim. Mezarlk ka-
palyd, ktye iaret. Bir Al man airi (21) evi rmem iin
56
birka sayfa vermi, bir miktar avans demiti. Niyetim pa-
rasn geri vermek; evinin yolunu tuttum.
Clichy duvarn dnerken bir kavgaya tank oldum.
Dvenleri ayrmak istedim, ama baaramadm. O anda
kavga edilen alandan uzun boylu bir ii geti, sol omzun-
da, giysileri yemen ta renginde, bir ocuk tayordu. sa'y
tayan Aziz Christophe' u hayal ettim ve az nce geen sah-
nede gcmn tkenmesini buna yordum. O andan itiba-
ren de, umutsuzl uun penceresinde kurban, mahal l eyl e
duvar arasndaki garip yerlerde babo dolanp durdum.
O ge saatte artk Al man airini grmeye gidemezdim. So-
kaklara vurup, Paris' e, kent merkezine doru geri geldim.
Victoire Soka' na yaklarken bir rahibe rasladm, karma-
kark bir ruh hali iinde, gnah karmak istedim. O ki-
lise evresinden olmadn, birini ziyarete gittiini, yarn
gnah karmak istersem Not re-Dame Kilisesi' ne gidip
Dubois' y aramam syledi.
Umutsuz, gzyalar iinde Notre-Dame de Lorette' e
doru yneldim, orada Meryem Ana' nn dizlerine kapanp
yaptm hatalarn balanmasn diledim. i mden bir
ses: "Meryem l, bouna yalvaryorsun" diyordu. Ko-
ro' nun son sralarna diz kp, kana Arapa Allah! Mu-
hammet! Alil szckleri kaznm gm yz parma-
mdan karp koydum oraya. Birden koro yerinde mum-
lar yand ve iine ruhen beni m de katlmaya kalktm bir
ayin balad: Ave Maria okunurken rahip duay yanda kes-
ti, yedi kez yeniden ve yeniden ald, ne var ki syledii sz-
leri artk belleimde bul amyordum. Sonra dua tamam-
land ve rahip vaaz vermeye balad ve bu vaazda yalnz-
ca benden sz ediliyor gibi geliyordu bana. Her ey karar-
57
dmda ayaa kalkp ktm, Champs Elyses' ye doru y-
neldim.
Concorde Alan' na geldiimde zihnen perian haldey-
dim. Birok kez Seine' e doru ynel dim, ama bir eyler
niyetimi gerekletirmeme engel oldu. Gkkubbede yldz-
lar parldyordu. Birden, bana yle geldi ki, o yldzlar ki-
lisede grdm muml arl a ayn anda snyordu. Zama-
nn bittiine, Aziz Jean' n Apocalypse' te bildirdii zere
dnyann sonuna geldiimize inandm. Issz gkte kara
bir gne ve Tuileries'nin stnde kzl bir kr e grd-
m sanyordum. Mrldandm: "Ebedi gece bal yor ve kor-
kun olacak. nsanlar artk gnein var ol mad n grn-
ce neler olup bitecek?" Saint-Honor Soka ' ndan geerek
dndm, yolda rasladm, evlerine ge kal m kyllere
acyordum. Louvre' a doru geldiimde, al ana dek yr-
dm ve orada garip bir grnt vard beni bekl eyen. Rz-
gra kaplp hzla geen bulutlar arasnda, yi ne byk bir
hzla geen pek ok ay grdm. Dnyan n yrngesi nden
kp, direkleri krlm bir gemi gibi, srayla byyen ya
da klen yldzlara yaklaarak ya da onl ar dan uzaklaa-
rak gkkubbede babo dolayorlard. ki saat kadar
o dzensizlie baktm ve sonra hale doru ynel di m. Sa-
tlk rnlerini getiriyordu kyller, " Geceni n uzayp git-
tiini grnce amma da aracaklar..." de di m iimden.
Sada solda kpekler havlyor ve horozl ar tyordu^.
Yorgunluktan bitkin, eve dnp yat aa at t m Kendi-
J
mi . Uyandmda yeniden grnce a r d m. Kula-
ma bir tr gizemli koro geldi; ocuk sesleri t opl u halde yi-
neleyip duruyordu u szleri: sa! sa! sa!.. Yandaki kili-
sede (Notre-Dame-des-Victoires) sa' y y a r d ma armak
58
iin ok sayda ocuu topladklarn dndm. "Ama Isa
yok artk ve onlar henz bunu bilmiyorlar! " (22) diye sy-
lendim. Sesler bir saat kadar srd. Sonunda kalkp Pala-
is-Royal Galerisi' ne gittim. Kendi kendi me "belki de g-
ne dnyay gn aydnlatacak bir k biriktirmiti ama
u anda kendi besinini tketiyor" dedi m ve gerekten de
gnei souk ve soluk bul dum. Al man airinin evine gide-
cek kadar g kazanmam iin kk bir rekle alm
giderdim. Evine girerken ona, her eyin bittiini, artk ken-
dimizi l me hazrlamamz gerektiini syledim. Kars-
n ard vebana "Neyiniz var?" diye sordu. "Bilmiyorum,
peri an m" yantm verdim. Karsn araba bul maya gn-
derdi ve bir gen kz beni Dobois' nin salkevine gtrd.
V
Ac m eitli ekillerde orada da srd. Bir ay gein-
ce dzeldim. Sonraki iki ay Paris dolaylarnda gezintileri-
mi srdrdm. Yaptm en uzun yolculuk Rei ms Kated-
rali'ni ziyaret oldu. Yava yava yazmaya bal adm ve en
gzel ykl erimden birini kal eme aldm. (23) Hayli g
cfldu bitirmem, nk, yrtk ktlar zerinde kal emi m d
dnyamn ve gezintilerimin izlenimlerine gre yryordu.
Dzeltmeler hayli yordu beni. Yaynladktan birka gn
sojnrasrekli bir uykusuzl uk balad. Btn gece Mont-
marcfe' tepesinde gezmiyor ve gnein douunu seyredi-
yordum. Kyller ve iilerle uzun uzun sohbet ediyordum.
Kalan zamanl arda sebze, meyve haline yneliyordum. Bir
gece akam yemei iin bir bulvar kahvesine girdim ve ha-
vaya altn, gm paralar atarak elendim. Sonra hale git-
59
tim, tanmadm biriyle dalatm, okkal bir tokat attm
adama; bi l mem nasl, o i orada kald. Bir kezinde de Sa-
int-Eustache Kulesi' ndeki saatin aldn duyunca Bour-
guignonlarla Armanacl ann savan dnmeye baladm
ve evremi o a savalarnn hayaletleri sard. O srada
gsnde gm bir tablet tayan bir postac geiyordu,
Dk Jean de Bourgogne olduumu syleyip adamla dv-
meye baladm. Postacr meyhaneye girmek istiyor, ben b-
rakmyordum. Onu lmle tehdit ettiimi grnce akla-
yamayaca m bir tuhaflkla yzn gzyalar kaplad.
Yumuamtm, gemesine izin verdim.
Tuileries'ye doru yneldim, kapalyd, rhtm boyun-
ca yrdm; sonra Luxembourg' a trmandm, sonra dn-
dm, yemei bir dostla yiyecektik. Ardndan Saint-Eustac-
he Kilisesi' nin yol unu tuttum, orada Meryem Ana' n n
nnde sofuca diz ktm. Akttm gzyalar ruhuma
esenlik getirdi ve kiliseden karken gm bir yzk sa-
tn aldm. Oradan babama gittim, yoktu, bir demet papat-
ya braktm. Bitki Bahesine gittim. ok kalabalkt ve bir
sre bir havuzdaki su aygrn seyrettim. - Sonra skelet
Mzesi' ni ziyaret ettim. Mzedeki canavarlarn grn
tufan dndrd bana ve oradan ktmda korkun bir
sanak indirdi baheye. Mrldandm: "Ne feci! O kadn-
larn, o ocuklarn hepsi imdi slanacaklar!.." Ve sylen-
dim: "Sanaktan da te bu, gerek bir tufan." Yan yollar-
da sular ykseliyordu; Saint-Victor Soka' n koarak in-
di m ve evreni sel bastn sanp, sularn en kabark oldu-
u yere Saint-Eustache' da satn aldm yz attm. Ay-
n anlarda frtna yavalad ve bir gne avkmaya
balad.
60
Umut girdi yreime. Saat drtte dostum Georges' la
buluacaktm; evine doru yneldim. Bir antikacnn nn-
den geiyordum, stnde anlalmaz ekiller bulunan iki
kadife parasn satn aldm. Bana gre onlar gklerin ba-
n simgeleyen kutsal ilerdi. Georges' un evine zamann-
da vardm ve umudumu ona da atm. Yamurdan srlsk-
l am ve yorgundum. Giysilerimi deitirip yatama uzan-
dm. Uykumda olaanst bir hayal grdm. Tanra g-
rnr gibiydi bana ve unlar syler gibiydi: "Meryem ney-
se ben de oyum, annen neyse ben de oyum, tm ekiller al-
tnda sevdiin kimler varsa ben de oyum. Deneyi mden ge-
en herkese yzm rten maskelerden birini verdim ve
az sonra sen beni ol duum gibi greceksin." (24) Ardn-
daki bulutlardan tatl bir meyve bahesi kyor, sevimli ve
gnle szlen bir k aydnlatyordu o cenneti ve ayn an-
da ben, yalnzca onun sesini iitiyor ama kendimi ba dn-
dren bir esriklik iinde duyumsuyordum. - Az sonra uy-
kumdan uyand m ve Georges' a; "kalm" dedim. Sanat
Kprs' nden geerken ona ruhlarn gcn akladm ve
unlar syledim: "yle geliyor ki, bu akam iimde Na-
polyon' un ruhu vard, bana byk eyler esinliyor, byk
eyler yapmam buyuruyordu." Coq Soka' nda bir apka
satn aldm, George kasadara attm altn paray tutarken
ben oktan km, Palais-Royal galerilerine doru yr-
yordum.
Orada herkes bana bakyormu gibiydi. nat bir d-
nce saplanmt kafama: ller yoktu artk. Foy Galeri-
si'nde hem yryor, hem syleniyordum kendi kendime:
"Bir hata yaptm." Dnen ben deildim, Napolyon' du,
(25) kafam kurcalyor, yaptm hatay bul amyordum.
61
Yeniden sylendim: "Karln demedi i m bir ey var
burada." Foy Kahvesi' ne bu dnceyle girdim, mteri-
lerden biri, Hralarn Bertin Babayd (26) sanki. Bahe-
den getim sonra, el ele ember halindeki kk kzlarn
oyununa ilgi duydum. Az yrdm, galerilerden ktm,
Saint-Honore Soka' na yneldim. Sigara almak iin bir
dkkana girdim ve karken ylesine ok insanla karla-
tm ki neredeyse boulacaktm. Dostlardan kefil olup
kurtardlar beni oradan, (27) bir kahveye soktular. Biri ara-
ba bul maya gitti. Gszler Yurdu'na gtrldm.
Daha bir fenalamm gece, zellikle sabaha doru,
kendime geldiimde baktm ki balamlar. (28) Sonunda
deli gmleinden kurtuldum ve sabaha doru salonlarda ge-
zinmeye baladm. Kendimi tm dertlerin derman Tanr
sandm iin oradaki baz hastalarn stne elimi koyuyor-
dum. Bir Meryem heykeline yaklatmda, kendimde var
olduuna inandm gc gstermek iin, Meryem' in ba-
ndaki yapay ieklerden oluan tac kaldrdm. Yalnz bi-
lim gcyle iyileebileceklerini sanan insanlarn cahilli-
inden elimi kol umu sallayarak sz edip uzun admlarla y-
rdm ve o srada masann zerinde eter dolu bir ie gr-
dm, eteri kafama dikip yuttum. Bir hekim, meleklerinki-
ne benzer bir yz durdurmak istedi beni, ama stmde o
fkeli, sinirli insanlarn gc vard, tam devirip gemeye
hazrlanrken bilmediini syledim. Hekimler geldi o sra-
da, ben hl tbbn gszl stne sylevler ekiyor-
dum. Sonra merdivenden indim, ayamda ayakkab falan
yoktu. imlere girdim, otlarda gezinip iek topladm.
Dostlardan biri beni sormaya gelmi. imlerden k-
t m ve onunla konuurken deli gmleini geirdiler st-
62
me, arabaya bindirdiler, Paris' in dndaki bir baka sal-
kevine gtrldm. (29) Kendi mi balanm insanlar ara-
snda bul unca anladm, demek ki grdm her ey ger-
ek deil, hayalmi. Yine de katl anmak zorunda kaldm
bir dizi olayla Tanra Isis'e verdiim szlerin gerekle-
tiini grr gibiydim. Bu nedenl e ba ma gelenleri boyun
eip kabullendim.
Bul unduum evin bir yan ceviz aalarnn glgele-
dii ve gezinti yeri olan byk bir alana karyd. Bir k-
ede kk bi r kulbe vard ve o kulbede tutsaklardan bi-
ri btn gn, ember izerek dolayordu. tekiler, beni m
gibi, toprak sekide ya da imlerle evrili taraada gezin-
mekl e yetiniyordu. Gnbat mmdaki bir duvara resimler
yaplmt, biri ayd, gzleri ve az geometrik izgilerden
oluuyordu; bu eklin stne bi r tr maske boyanmt;
soldaki duvar, yzlerin yandan grnmn simgeliyor-
du, bu resimlerden biri br tr Japon putuydu. Daha uzak-
ta al iine oyulmu bir l ba vard; duvarn karsnda
bul unan iki ta da bahenin sakinlerinden bi l mem hangi-
si yontup heykelletirmi, olduka iyi iki ss maskesi ha-
line getirmiti. Mahzenl ere alan iki kap vard; onlarn,
Ehramlarn giriinde grdm kaplara benzer yeralt yol-
larna aldklarn hayal ettim.
unlar geti akl mdan nce; bu bahede toplanan in-
sanlarn hepsinin gkcisimleri stnde baz etkileri vard
ve hep ayn ember iinde dnen bi r uydu gnein dn-
n de bylece dzenliyordu. Gnn baz saatlerinde ge-
VI
63
tirdikleri ve saatine bakp bakp dml er atan yal adam
saatlerin ileyiini gzlemlemekle ykml biri gibi g-
rnd bana. Kendimi de ayn yrynden sorumlu tut-
tum. Sandm ki Tanr ayn yzne imek gibi bir darbe in-
dirmi ve az nce grdm, taa oyulmu maskeni n dam-
gas ayn stnde kalmt.
Hastabakclarn ve orada yatanlarn szlerine gizem-
li bir anl am veriyordum. Bana yle geliyor ki onlar yery-
znn t m soylarn temsil ediyorlard ve aramzdaki b-
tn sorun gk cisimlerinin yolunu, yryn yeniden
saptamak ve sisteme yeni bir geliim kazandrmakt. Ba-
na gre, saylarn genel sralamasna bir hata karmt ve
insanln bana gelen t m ykmlar, ktlkler bundan
kaynaklanyordu. Kutsal ruhlarn insan ekline girip, sra-
dan eylerle urar grnrken, aslnda o genel kurulta-
ya katldklarna da inanyordum. Beni m grevim de k-
hinlik sanatn kullanp, eitli dinlerin gizemli glerini
yardma ararak evrensel uyumu yeniden salamakt.
Gezinti yerinden baka, yivli caml an dikine yeillik
ufkuna bakan bir sal onumuz vard. Camlarn ardndan iz-
gi izgi uzanan d yaplar seyrederken, kar yzn ve
pencerelerin, girintili kntl ve stleri bana stanbul Bo-
az kylarndaki sultan kklerini anmsatan, aynalarla,
balk dilimi ince uzun bezeklerle ssl binlerce pavyonlar
halinde kesitiini gryordum. Bu grnt de dnce-
mi doal olarak douya srklyordu. Saat ikiye doru
banyoya soktular, beni ykayanlarn Odi nl eri n kzlar
Valkyrieler olduuna ve bedenimi azar azar kirden artp
lmszler katna ykseltmek istediklerine inanyordum.
Akam, dingin, ay nda dolayordum ve bam
64
kaldrdmda yapraklar, atl ann gtrd erkekli kadnl
biniciler gibi tutkuyla yalvanyordu sanki. Beni m iin onlar
atalarmn utkulu yzleriydi. Bu dnceden uraya vardm:
Dnyay ilk uyum iinde yeniden kurmak iin btn canl
varlklar ibirlii etmilerdi, iletiim yldzlarn mknatsy-
la kuruluyor, ucu buca olmayan bir zincir, kendilerini bu
genel iletiime adam gizli ilikileri dnyann evresine
balyordu. arklar, danslar, baklar, yalandan yalana man-
yetik alana kaplm, ayn esini yanstyordu. l gvdele-
rinden kurtulup daha zgrce evrenin yeniden oluumuna
alan karde ruhlarn barnayd ay bana gre.
Ve zaten bana gre, gn iki saat uzatlmt; yle ki
bam kaldrp duvar saatine baktmda, karanlklar im-
paratorluunda gezdiriyordum kendimi. evremdeki dost-
lar, bana gre cehennemin dibindeki hortlaklar gibi, gne-
in doduu saate dek uyumu grnyorlard. O zaman
o gk cismini, ay selamlyordum ve gerek yaam m o za-
man balyordu.
Kutsal retinin deneyiminden getiime iyice inan-
dm bir noktada ve anda, gzle grnmeyen bir g gir-
di ruhuma; tanrlarn seyrettii yavuz bir yiit olarak du-
yumsad m kendimi; doada her ey yeni grnmlere b-
rnyor ve beni uyarmak, bana g vermek iin, bitkiden,
aalardan, hayvanlardan ve kck bcekl erden bile
gizli sesler kyordu. Dostlarmn dilinde anlamn yalnz-
ca beni m sktm gizemli hnerler vard, ekilsiz ve ya-
amsz nesneler bile zihnimin oyununa katlyordu; - a-
klta kmelerinden, keli yark ya da oyuk eylerden,
yaprak paralarndan, renklerden, kokulardan ve seslerden
o zamana dek bilinmeyen uyuml ar n ktn gryor-
65
dum. Ve syleniyordum kendi kendi me: "Bu kadar uzun
sre doann dnda ve doayla zdelemeden nasl va-
rolabilmiim? Her ey yayor, her ey devinim halinde, her
ey birbiriyle rtyor; beni m yaydm ya da dierleri-
nin yayd manyetik nlar hibir engele uramadan ya-
ratlm eylerin sonsuz zincirinden geiyor: Dnyay kap-
layan ve zlm iplikleri, yakndan yakna, uydular ve
yldzlarla iletiim kuran saydam bir a bu. Yeryzne kul
kle olup, kvanlarm ve aclarma katlan yldzlar koro-
suyla ne gzel konuuyorum byl e anl arda! " Bir gn o gi-
zemin bile aa kabileceini dnp birden rperdim.
Mrldandm: "Fiziksel cisimlerin mknats olan elektrik
ona baz yasalar dayatan bir yneti m altndaysa, dman
ve zorba ruhlar gizemli gleri haydi haydi kleletirip,
egemenlik amacyla, onlarn bl nm glerinden yarar-
lanabilirler. Eski a tanrlar byle yenilip yeni tanrlarca
kleletirildiler."
Eski dnyaya degin anlarma bavurup dncemi
srdrdm. "Khinler t m halklar egemenlikleri altna
byle aldlar ve sonra gelen kuaklar da o khinlerin son-
suz krall altnda tutsaklatlar. Ey mutsuzl uk! l m bi-
le zgrletiremez onlar! nk nasl babalarmzdan ge-
liyorsak, oullarmzda da yeniden yayoruz, - dman-
larmzn acmasz bilimi her yerde yakndan izliyor bizi.
Yeniden doduumuz saat, ortaya ktmz yeryz nok-
tas, ilk davran, konan ad, bul unduumuz oda, inand-
mz t m kutsal eyler ve bize dayatlan t m dinler, her ey
gelecee de yn verecek mutl u ya da mutsuz bir dizi olu-
turuyor. Eer bunlar insan hesaplarna gre zaten korkun
66
eylerse, dnyann dzenini kuran gizemli formllere ka-
tldklarnda olacaklar dnn. Evrende hibir ey nem-
siz deil, hibir ey gsz deil; bir at om her eyi da-
tabilir, bir atom her eyi kurtarabilir! dendi. (30)
Ey vahet! te iyiyle kt arasndaki ebedi ayrm.
Yklmaz ve yok olmaz bir molekl, azck havayla ien
ama yerini doada bulan bir kabarck m ruhum, ya da, son-
suzlukta gzden kaybolan hiliin imgesi bir boluk mu?
Ya da btn biim deiimlerinin altnda, gl varlkla-
rn alaca acnacak bir para m ?" mrmn, hatta da-
ha nceki varolularmn hesabn sorarak yaadm. yi ol-
duumu nce kendi me kantlayarak, anl adm ki, ben hep
iyi olmak zorundaym. "Kt mydm yoksa, ktysem
bile, gnahm demek iin ektiim aclar yetmez mi ?' Bu
dnceyle biraz rahatlar gibi ol dum, ama korkudan kur-
tulamadm, belki de sonsuza dek o mutsuzlardan biri de
ben olacaktm. Kendimi souk bir suya dalm gibi duyum-
sadm ve daha souk bir su akyordu alnmdan. (31) Kut-
sal anne, kutsal e, l msz Isis'i anmsadm; t m esinle-
rim ve t m dualarm bu byl isimde birbirine karyor,
onda yeniden yaadm duyul muyordum ve tsis, bazen
eski an Vens', bazen Hristiyanlarn Erden Meryem' i
eklinde grnyordu bana. O sevgili imgeyi, gece, daha
ak seik olarak tayor ve ben syl enip duruyordum:
"Byle yenik ve zul m altnda ezilmi zavall ocuklar iin
artk ne yapabilir?" Yanmay solgun, acl, akamleyin, n-
ce inceliyor, sonra gzden kayboluyordu; belki de artk hi
gremeyecektik gklerde onu! Yine de, bana yle geliyor-
du ki, o gk cismi, ruhumun kz kardei t m ruhlarn s-
67
nayd, btn yeryznde yeniden doacak olan dertli
glgelerin oturduunu gryordum orda.
Bir yannda delilerin, teki yannda hastane alan-
larnn bul unduu koridorun sonunda odam. Bu yerde ka-
lanlar arasnda yalnzca beni m odamda pencere var ve av-
lunun aalkl, gndz gezinti yeri olan kesine bakyor.
Gzlerim gr bir ceviz aacnda ve iki in dutunda zevk-
le duruyor. stlerinden, yeil kmel er arasnda, belli be-
lirsiz ve ilek saylabilecek bir yol grnyor. Gn bat-
m nda byyor ufuk; evlerinin yeilliklerle kapl ya da ka-
feslere, kara ullara gml m pencerelerinden zaman za-
man, bir delikanl ya da yal bir kad n yznn, pembe
bir ocuk bann ktn grdmz kyler olur ya,
karda yle bir ky varmcasma, sesler, arklar, kahka-
halar geliyor, b rakt kl ani zl eni m kiinin ruh haline, zama-
na gre deiiyor, onlar duymak bazen kvan, bazen h-
zn veriyor insana.
Servetimin, eitli zamanlarda edindiim tm dkn-
tleri benimle birlikte odama konmutu. Yirmi yldr saa
sola atlm ya da elden dme satlm, karmakark mo-
bilyalar. Doktor Faust' un eyalar gibi t am bir ft ars.
(32) ayakl, kartal bal, eski zaman ii bir masa, ka-
natl sfenks stne oturtulmu bir konsol, on yedinci yz-
yldan bir komodin, on sekizinci yzyl ii bir kitaplk, ay-
n yzyldan, beyzi tavanl krmz ipek kapl ama yatak
(yaplmadan konmu); rafl, ou ypranm fayanslar ve
Sevres porselenlerinden ky dolab; stanbul' dan getirdi-
im nargile, aldan byk bir kupa, kristal vazo; Louv-
re' un st yanlarndaki, oturduum khne evin (33) ykn-
68
ul ar ndan kal ma ve stlerine, bugn nl dost l anmm mi-
tolojik resimler yapt tahta panolar, yklerde ve oyun-
lardaki esin perisi Muse' gsteren Prud' honvari iki byk
tablo. Birka gn onlar dzene sokmakla uratm; dar a-
t katnda, hem saray, hem kyl kulbelerini andran ve
beni m babo yaamm olduka iyi yanstan acayip bir
btn yaratmak houma gitti. Arap giysilerimi ve ustaca
rlm iki kemir ynlsn, mataray, av antasn ba-
mn stne astm. Kitaplmda byk bir Kahire hari-
tas; baucumda bambu bir konsol ve konsolda, verniklen-
mi, di fras, sabun falan koyduum Hint tepsisi. Var-
sl, yoksul yllarmn alakgnll kalntlar olan ve ya-
ammn t m anlarn yanstan eyalarm yeniden yanm-
da bul mak kvan verdi bana. Yalnzca Correggiovari i-
lenmi, Vens ve Amour' u, avc kadnlar ve satyreleri sim-
geleyen kk bakr tabloyu ve genliimin bir bl mn
oluturan Valois Yay Topluluu' nun ansn yad etmek iin
sakladm oku getirmemilerdi; yeni yasalar knca si-
lahlar zaten satmtm. Ksacas, son zamanl arda sahip ol-
duum hemen her eyi odamda bul dum. Btn alarn a-
cayip bilim yn, tarih, yolculuk stne yaptlar, dinler,
gizemli inanlar, mnecci ml i k stne yazlm, Pic de la
Mirandole' un, bilge Meirsius ve Nicolas de Cusa' nn gl-
gelerine ho gelecek - rnein yalnzca Babil Kulesi iki yz
ciltten oluuyordu - ve bilgeyi delirtecek, deliyi bilge k-
lacak kitaplarm yammdayd. (34)
Tuttuum notl an, dostlarmla veya rasgele ya da uzak
lkelere yolculuklanm srasnda tantm kimselerle yap-
tm, nemli nemsiz yazmalan zevkle yerletirdim ek-
69
mecelere. tekilere gre daha zenli bir tomarda, Arapa
mektuplar, Kahire ve stanbul' dan anlar buluyorum. Ey
mutluluk! Ey lml hzn! u silik karalamalar, u sa-
rarm yar buruuk yazlar tek akmn hazinesi... Okuya-
lm... Hayli yaz eksik, bazlar yrtk ya da izilmi, kara-
lanm, ite bir yaz:
Bir gece, bir tr coku iinde konuuyor ve ark sy-
lyordum. Hizmetkarlardan biri hcreme geldi ve giri ka-
tnda bir odaya indirip orada hapsetti beni. D kurmay
srdryor, ayakta ol duum halde, kendimi bir tr dou
kkne kapatlm sanyordum. Btn alar ltm ve
grdm ki sekizgen biimdeydi kk. Duvarlarn nnde
frdolay bir sedir vard ve bana yle geliyordu ki duvar-
lar, tesinde hazineler, allar ve hallar grdm kaln bir
buzdan olumulardr. Kap mazgallarnn ortasndan meh-
tabn stt bir manzara beliriyor ve ben aa ktkleri,
kayalar grr gibi oluyordum. Orada nceden bir baka
varlk halinde yaamtm ve karmda yeniden Ellorah
maaralarnn derinlikleri vard. Sarms bir gn sz-
d kke yava yava ve acayip imgeler ortaya kt. Ev-
rensel tarihin kan izgilerle yazld byk bir kemik mah-
zeninin ortasnda ol duumu sandm. Devce bir kadn be-
deni resmedilmiti karmda, ancak, eitli ksmlar kl-
la doranp bedenden koparlmt. Gvdeleri gittike be-
lirginleen, aralarnda imparatorielerden, kralielerden
tutun da sade kyllere dek her tipin bulunduu, dier soy-
dan kadnlar, kar duvarlar stnde kanl bir organ ve kel-
le yn halindeydiler. Btn sularn, btn cinayetlerin
tarihiydi bu ve ackl bir olay grmek iin u ya da bu nok-
70
taya bakmak yetiyordu, "i te" diyordum kendi kendi me,
"insanlara verilmi olan gcn marifetleri. Yava yava bin
paraya bldler gzelliin l msz tipini, yle ki soylar
artk gittike gcn ve yetkinliini yitiriyor..." Ve gerek-
ten de, kapdaki klardan biriyle ieri szan karanlk bir
izgide gelecek soylardan inmi bir kuak gryordum. So-
nunda o hazi n hayalden kurtuldum. ok iyi bir insan olan
doktorumun yumuak, efkatli yz beni yeniden canllar
dnyasna tad. Sayesinde ok ilgin bir olayda yer aldm.
Hastalar arasnda bir delikanl vard. Afrika'da askermi es-
kiden, alt haftadan beri ne verilirse verilsin, azna l okma
koymuyordu. Mi desi ne uzun, lastik bi r boru indirip svy-
la besliyorlard. Ayrca, ne grebiliyor, ne de konuabili-
yordu, sylenenleri duyup duymad n belirten tek bir
iaret yoktu yznde. (35)
ok etkilendim. O zamana dek iinde bul unduum
duygularmn ve ruhsal aclarmn tekdze emberinden -
kp, ilk kez varoluun yce kaplarnda sfenks gibi sessiz,
suskun, sabrla oturmu, hali beterden beter bir varla Tas-
lyordum. Bylesine byk bir mutsuzl uk iinde ve ken-
dini bylesine terk etmi o insan sevmeye bal ad m ve
duyduum sevgi ve acmayla ben de kendi me geldim. Ba-
na yle geliyordu ki, yaaml a l m arasna yerlemi in-
ce bir yorumcu, ruhun, szn iletmeye cesaret edemedii
ya da iletemedii gizemlerini iitmek iin yaratlm, g-
nah karan bir rahipti o. iine bir baka dnce karma-
m , bir tanr gururuydu. Ba m ba nm stnde, ellerini
tutup kendi mi ruhen inceleyerek saatler geiriyordum. Ba-
na yle geliyordu ki, bir mknatsla ekilip birleiyordu iki-
mizin ruhu ve onun azndan ilk kez bir tek szck km-
71
ca kendi mden geercesine sevindim. nanlmaz eydi bu
ve ondaki ilk iyileme belirtisini beni m ateli arzuma yo-
rumladm. Uzun zamandan beri ilk kez o gece tatl bir r-
ya grdm. Yere doru ok derin, ge doru ok yksek
bir kuledeydim ve bir kp bir inmekten perian oluyor-
dum. Gcm, cesaretim tam tkenmiken, yan kap al-
d; karmda bir ruh var ve bana: "Benimle gel, kardeim"
diyor. Bi l mem neden, ruhun ad Saturninmi. Yz o za-
vall hastann yz, ama deiiklie uram, daha zeki.
Yldzlarn aydnlatt bir bahedeydik; oturup manzara-
y seyrettik ve ruh, tpk, gndz, hasta dostuma, manye-
tizma iin yaptm gibi, elini alnma uzatt; gkyznde
grdm yldzlardan biri o anda bymeye balad ve r-
yalarmn tanras, Hint giysisine ok benzer bir giysi
iinde ve daha nce ryalarma girdii haliyle, glmse-
yerek bana grnd. Ruhla beni m aramdan yrd ve a-
yrlar yeerdi, ayak izleri stnde, topraktan iekler ve
yapraklar ykseldi. Ve unlar syledi: "Gemek zorunda
olduun deneyin sonuna geldin; inip kmaktan yorgun
dtn o saysz merdivenler dnceni bunaltan eski ha-
yallerin balaryd, imdi kutsal Meryem' e yakardm ve
onu lm sandn gn anmsa, yalanc sanrlar iindey-
din. Dnya balarndan kurtulmu sade bir ruhun, dilei-
ni ona iletmesi gerekiyordu. O ruhu yan nda buldun. Be-
ni m gelip seni cesaretlendirmeme de bu yzden izin veril-
di." Ryam n zi hni me yayd tatl bir uyanla gzlerimi
atm. Gn domaya balyordu. Beni avutan o ruhtan
maddi bir iaret kalsn istedim ve duvara u szckleri
yazdm: "Aurelia, bu gece beni ziyaret etti." (36)
72
Burda, anlmaya deerler bal altnda naklettiim
ryadan sonraki bir ok ryann izlenimlerini yazyorum.
ANILMAYA DEERLER
Auvergne' den ykselen bi r tepede n n tt oban-
larn trks. Bu obanlar sofuca bana sesleniyorlar zaval-
l Meryem! Gkl erin ecesi! Kibele rahiplerinin kulaklar-
na vurdu o kr ezgisi. Amour' un onlar iin smaklar yap-
t gizli maaral ardan ite kyorlar onlar da arklar sy-
leyerek.
- Hosannah! (*) Yeryzne bar, gklere utku! K-
k bir iek dodu Himalaya dalarnn stnde.
- Beni unutmay n z! - Bir yldzn parlak bak bir an
iein stnde durdu ve bir yant kendini duyurdu tatl bir
yabanc dilde, Myosotis! (**)
Gm renkli bi r inci parlyordu kumsal da; gkte al-
tn bir inci pl pl yanyordu... Dnya yaratlmt. Sofu
aklar, ilahi i ekiler! Tututurun kutsal da... Vadiler-
de erkek kardeleriniz ve ormanlarn barnda gizlenen s-
klgan kz kardeleriniz var nk!
Paphos' un burcu burcu korular, yurdun cana can ka-
tan havasn t m cierlerimizle sol uduumuz bu barnak-
lar kadar deerli deilsiniz. - "Yukarda, dalar stnde, -
(*) Hosannah: Ayinlerde ve baz Yahudi dualarnda kullanlan Yahu-,
dice bir szck, edebiyatta ayrca ark, zafer l, sevin l anlam-
na da geliyor. (.N.)
(**) Myosotis: Unutmabeni ieinin ad.
73
dnya halinden honut yayor; honutluunu akyor vah-
i bl bl ! "
Oy! Byk dostum (***) nice gzel! yle byk ki
dnyay balyor, ve ylesine iyi ki beni balad. Ge-
en gece bil mediim bir sarayda yatmt ve ben bu yz-
den yan nda olamamtm. Al atm huysuzlanyordu al-
tmda. Terli sarsnn stnde dalgalanyordu krk dizgin-
ler ve yere yatmasn nlemek iin byk aba gstermem
gerekti.
yi yrekli Satrnl yardmma geldi ve byk dos-
tum, gm eyer takm vurul mu ak ksrann stnde,
yanmda yer ald. "Cesaret kardeim! Bu son etap" dedi ba-
na. Oburcasma yiyip tketiyordu mekan iri gzleri ve Ye-
men (37) kokularyla dolup taan salarm havada uuru-
yordu o.
ilahi hatlarndan tandm, oydu. (38) Utkuya uuyor-
duk ve dmanlar ayaklarmzdayd. En yksek katnday-
dk gklerin, klavuzumuz haberci avukuuydu. Apoll-
yon' un ilahi ellerinde pl pl parlyordu k tak. Adonis' in
byl av borusu nlyordu ormanlarda.
Utkulu kurtarc ikimizin arasnda at koturuyordu,
"Utkun nerede ey l m?" giysisi kkrtl Yementamdan-
d ve el ve ayak bileklerinde elmaslar ve yakutlar parlyor-
du, ince, usul denei yeni Kuds' n sedef kapsna dokun-
duu zaman mz de k selinin basknna uradk. Ye-
ni saati bildirmek iin insanlarn arasna ite o vakit indim.
(***) Nerval artk bir dost haline gelen len sevgiliden sz ediyor. a-
irin derin bir romantik akla sevdii; tiyatro oyuncusu Jenny Colon lm-
t. .
74
ok tatl bir ryadan kyorum: Sevdiimi deiik bi-
imde ve k iinde yeniden grdm. Gk t m utkusuyla
ald ve ben sa'nn kanyla imzalanm af szcn oku-
dum orada.
Bir yldz parlad birden ve dnyann ve dnyalarn
gizini aklad bana. Hosannah! Yeryzne bar ve gk-
lere utku.
Dilsiz karanlklarn barndan, biri tiz, dieri kaln
iki nota nlad, - ve hemen dnmeye balad ebedi kre.
Sen, kutsal ilahiyi balatan ilk oktav, mbarek ol! Pazar-
dan pazara dek, btn gnleri byl aznda skca sar.
Tepeler onu akyor vadilerde, kaynaklar rmaklarda, r-
makl ar nehirlerde ve nehirler okyanusta; hava titreiyor ve
k uyuml arl a kryor doan iekleri. Bir iekii, bir
sevda rpertisi kyor topran ikin gsnden ve yl-
dzlar korosu balyor sonsuzlukta; uzaklayor ve yeniden
kendi stne geliyor, daralp skyor ve alyor ve uzak-
lara tohumlarn serpiyor yeni yaratllarn.
Kk bir iek dodu mavimsi bir tepenin doruun-
da. -Beni unutmaynz! - Bir yldzn parlak bak, bir an,
iein stnde durdu ve bir yant kendini duyurdu tatl bir
yabanc dilde. - Myosotis!
Yazklar olsun sana, kuzeyin tanrs, -en deerli yedi
metal den yaplm kutsal levhay bir eki darbesiyle kr-
dn! Ama kramadn ortaya gml m Pembe inciyi. De-
mirin altnda srad, -ite Pembe nci iin silahlandk biz...
Hosannah!
75
Makrokosmos, ya da byk dnya kabalistik sanatla
yapld; Mi krokosmos ya da kk dnya t m yemekler-
de yansm bir imgesidir onun. Pembe nci Walkyrielerin
krallk kanyla boyanmt. Yazklar olsun sana bir dnya-
y krmak isteyen demirci tanr!
Yine de, sa' nn ba senin iin de sylendi!
O halde, sen de mbarek ol, ey Thor, dev, - Odin' in
oullarnn en gls! Mbarek ol annen Hela' da, nk
gmek tatldr ou zaman, - mbarek ol kardein Loki' de
ve kpein Garnur' de. (39)
Dnyay evreleyen ylann kendisi de mbarektir,
gevetir halkalarn nk ve kuyu gibi ak az anxoka
ieini, kkrtl iei, - gnein kl ieini solur.
Tanr ilahi Balder' i, Odin' in olunu ve gzel Freya' y
korusun!
Tinsel dnya'da geen yl ziyaret ettiim Saardam'day-
dm. Toprak karla kaplyd. Kk bir kz, kayarak, kat top-
ran stnde yryor, ve sanrm, Byk Petro' nun evine
yneliyordu. Burbon soyundan bir eyler vard grkemli y-
znde. Gz kamatran bir beyazlktaki boynu, yan yarya,
kuu telei bir platinden d an kyordu. Pembe kk
eliyle yanan lambay rzgrdan koruyordu. Evin yeil ka-
psn vuraca srada, sska bir dii kedi kapdan kp ayak-
larna dolaarak onu drd. Kk kz doranrken sy-
lendi: "Vay vay! Kediymi meer! ". Tatl bir ses yantlad:
"Kedi de bir varlktr!" O sahnede ben de vardm ve kolu-
mun stnde, miyavlamaya balayan kk, gri bir kedi ta-
yordum. "O yal perinin ocuu bu" dedi kk kz.
Ve eve girdi.
76
Bu gece ryam Viyana' ya tand nce. - Bu kentin
alanlarndan her birinde bar adl byk stunlarn yk-
seldii bilinir. Mermer bulutlar Sl eyman dzeni iinde
toplanyorlar ve ilahlarn stnde oturup bakanlk ettii
krel ere destek oluyorlar. Ne muci zedi r! Bi rden, We-
imar' da sarayn grdm Rus i mparatorunun o boylu
boslu kz kardeini dnmeye baladm. Tatllk dolu bir
melankoli, gri ve tatl bir gnn stt Norve manzara-
syla boyanm sisleri gsterdi bana. Bulutlar saydamlat
ve ii buzlu Baltk dalgalarnn uultuyla dolduu derin bir
uurumun aldn grdm nmde. Sul an mavi btn
bir Neva rma krenin o yarna gml mek zorunday-
d sanki, Cronstade ve Saint-Ptersbourg gemileri, ilahi bir
k, yukardan bu hazin sahneyi aydnlattnda, uzakla-
maya ve gzden kaybolmaya hazr, demirleri stnde sal-
lanyorlard.
Sisi delip geen canl n altnda, Byk Petro hey-
kelinin ykseldii kayal grdm hemen. Zenit' e dek
ykselen bulutlar bu salam kaidenin stnde kmelendi-
ler. Aralarnda ok gzel Moskova ve Polonya prensesle-
rinin elik ettii iki Catherine' in ve imparatorie kutsal
Hlne' in de bul unduu l l ve ilahi yzlerle doluydu-
lar. Fransa' ya doru ynelmi tatl baklar byk billur
teleskoplar araclyla mekan yaklatryordu. Dou ar-
pmalarnda ve anlamazlklarda yurdumuzun hakemlik
yaptn ve blutlardakilerin de bu arp mal ann sonucu-
nu beklediklerini bylece grdm. Ryam sonunda ban-
a kavuacamz umuduyl a o tatl umutl a bitti.
77
Gzpek bir giriime byle yreklendiriyordum ken-
dimi. Ryay saptamaya ve gizini renmeye karar verdim:
"Gizemli kaplarn istemle silahlanp niin zorlamayaym,
egemen ol mak varken niin duygul anma boyun eeyim?
Bu ekici ve rktc canavan yenmek, usumuzu hie sa-
yan bu gece ruhlarn bir disiplin altna aimak mmkn de-
il mi ? Yaammzn te birini uyku kaplyor. Gnlerin
getirdii ac l ann ya da gnlk zevklerden doan acnn
avuntusudur uyku; ama beni dinlendirdiine hi tank ol-
mad m. Birka dakikalk gevemenin ardndan zaman ve
mekann koullarndan kurtulup kukusuz lmden s oma
bizi bekleyen yaam misali yeni bir yaam balar. Bu iki
varolu arasnda bir ba bulunmadn ve u andan itiba-
ren ruhu da bu bala bal amann mmkn olmadn ki m
bilebilir?" diyordum kendi kendime.
O andan sonra kendimi ryal anmm anlamn aratr-
maya verdim (40) ve bu endie uyankkenki dnceleri-
mi de etkiledi. D dnyayla i dnya arasnda bir ba bu-
lunduunu anlar gibi oldum; dikkatsizlik ya da zihnin d-
zensizlii grnr, ak balantlarn bozulmasna yol a-
yordu, - bulank su stnde alkalanan o buru buru ger-
ek nesne yans mal anna benzer baz grntlerin acayip-
lii buyzdendi .
Gecelerimin esinledikleri ite bunlard; gndzlerime
gelince, dost edindiim zavall hastalann eliinde uysal ve
sakin geiyordu. Gemi yaammn hatal anndan bundan
byle arandrdm bilin bana sonsuz tinsel kvanlar ve-
riyordu; lmszln ve sevmi olduum btn kiilerin
bir arada varoluunun kesinlii adeta maddi bir ekilde de
78
nme konmutu, ve beni umutsuzluun barndan alp di-
nin kl yollarna sokan karde ruhu kutsuyordum.
Ussal yaam n ok garip bi r ekilde kendisini terket-
tii zavall ocuk grd tedavi sayesinde uyuukluun-
dan yava yava kurtuluyordu. Ky kkenli ol duunu -
renince, zaman m n byk ounl uunu ona, duygusal bir
anlatm vermeye altm ky trkleri syleyerek geir-
meye baladm. Bu trkleri dinlediini ve baz ksmla-
rn yinelediini grmek bana byk mutl ul uk veriyordu.
Sonunda, bir gn, gzlerini bir an at; bana ryada gr-
nen ruhu gzleri gibi maviydi. Birka gn geti, bir sabah
gzlerini kocaman at ve artk bir daha da kapamad . Ara
ara ol mak artyla, hemen konumaya balad, beni tand,
sen diye hitap ediyor ve kardeim (41) diyordu. Ancak, ye-
mek yemeye karar vermek istemiyordu. Bir gn baheden
geldiimde "Susadm," dedi bana. Su getirdim; tam az-
na gtrmyordu barda. Sordum: "Niin bakalarnn
yiyip itii gibi yiyip imiyorsun?" - nk ben lym,
diye yantlad; falanca mezarlktaki falanca yere gml-
dm... - Peki imdi nerede olduunu sanyorsun? - Araf ta-
ym, gnahlarmn kefaretini dedim. -
Bu tr hastalklar insana ite byle garip dnceler
veriyor; byle garip dncelere ben de sahip ol dum, tu-
haftr ama dndklerime i nanmad m da diyemem. Gr-
dm tedavi sayesinde salma, ailemin ve dostlarmn
sevgisine kavumutum, ve bir sree yaadm hayal dn-
yasn artk daha salkl deerlendirebiliyordum. Her e-
ye karn, edindiim inanlardan mutluluk duyuyorum, ve
bamdan geen btn bu eyleri cehennemlere ini dn-
cesinin eskiler iin temsil ettii eye benzetiyorum. (42)
79
AIKLAMALAR
(l )Nerval ' i n szn ettii iki aama, 1841'de ve 1853-
54 yllarnda, kriz geirdii iki dnemdir.
(2) Nerval, Jenny Colon adndaki bir tiyatro oyuncu-
suna akt. Aurlia ad hem bu oyuncu kadn, hem de ya-
zarn tand ya da dledii tm kadnlar, efsaneler ve din-
lerin Nerval'e tad btn eski kadnlar ve tanralar sim-
geler. Yani Nerval, Jenny Colon' u lkselletirmiti.
(3) Nerval' in szn ettii kadn byk piyanist Ma-
rie Playel. Nerval onunla ilk kez, Viyana' daki Fransz El-
ilii' nde tant.
(4) Nerval, Mari e Playel' le 1840 Aralnda Brk-
sel'de yeni den karlat. A k olduu tiyatro oyuncusu
Jenny Col on da oradayd. Piquillo adl piyeste oynuyordu.
(5) Aurlia' nm pek ok yerinde, Tevrat'a, zellikle n-
cil'e gnderimler var. Hayallerinde Nerval kendini yeni sa
olarak duyumsar, onu eviren askerlere ktlk yapmak
istemez.
(6) lk kriz geldiinde Nerval' i Duboi s Klinii' ne ya-
trdlar, tedavisini doktor Creuze yapt.
(7) Szn ettii dostlar Thophile Gautier, Alphon-
se Karr ve dier arkadalar.
81
(8) Nerval' in ocukluunu geirdii ve sonra da za-
man zaman gittii Loisy' deki yerler. Ayn yerleri Sylvie y-
ksnde de anlatr.
(9) Yazar Sylvie yksnde de, Jenny Colon' la zde-
letirdii Adrienne' i byle betimler. Dante' nin Beatrice' ini
anmsayalm: Cennet yolculuunda Dante' ye Beatrice k-
lavuzluk eder.
(10) lmsz Anne derken, belki Tanra Isis'ten, bel-
ki Meryem' den sz ediyor Nerval. Ancak, kendi annesini
yitirdiinde kucaktaki ocuktu, geride fotoraf ya da re-
sim de kalmadndan, annesinin yzn hi bilmez ve hep
bu yzn zlemini eker.
(11) Nerval 1841 krizinden sonra 1849'da yeni bir
ruhsal kriz daha geirdi. Burada szn ettii 1851 Eyl-
lndeki kriz.
(12) Sz konusu alma Revue de Par a' de yaynla-
nan Quintus Aucler. Nerval sonradan bu almay Aydn-
lanmlar adl yaptna aktard.
(13) Nerval' de srekli bir sululuk duygusu var; b-
yk, balanmaz hatalar yaptn sanar.
(14) Lama belki de cinsel bir simge.
(15) Nerval, ann dier baz yazarlar gibi, inan-
szlktan yaknyor. Ayn yaknmayla, Sylvie yksnn gi-
riinde de karlayoruz.
(16) Ki mi yorumculara gre Nerval' in ziyaretine git-
tii hasta, Al man airi Heine. Aratrmac J. Richer ise bu-
rada Nerval' in yine kendinden, kendi iftinden sz ettii-
ni ileri srer.
(17) Montmartre Mezarl.
(18) A, Aurelia' nn ba harfi. Nerval artk Aurelia' nm
adn sylemeye bile cesaret edemiyor.
82
(19) Nerval annesinin ok gen yata l mnden hep
babasn sorumlu tutar.
(20) 1848 Devriminden sonraki yllarda, 1850'de Kor-
sikal gazetesi Nerval' i demokrasi rtkanlyla sular.
(21) Heine' den sz ediyor.
(22) Nerval, sa Zeytinliklerde adn tayan ve be so-
neden oluan uzun iirde ayn temay iler.
(23) Nerval' in szn ettii yk Sylvie.
(24) Apuleius' u ve Altn Eekte Isis'in ortaya kn
anmsyor.
(25) izofrenikler hep bir byk adamla zdeleir-
ler, ayn ey sayr Nerval' de de grlyor. Ayrca, an ro-
mantik yazarl an Napolyon' u hep bir baba gibi ilemiler-
dir.
(26) Bertin kardeler, 1841 ve 1842'de lmlerdi.
(27) sa' yla zdeleiyor.
(28) O zamanlar hastalara tmarhanelerde hi de teda-
viye ynelik olmayan iddet yntemleri uygulanyordu. An-
cak, doktor Blanche' n salkyurdu tekiler gibi deildi.
(29) Gtrld yer doktor Blanche' n Passy' deki
salkyurdu. Blanche yeni ve ileri yntemler uyguluyor, r-
nein hastalarn, resim yaparak bilinaltlann boaltmala-
rn salyor; ayrca bu yntemle onlarn i dnyalarn,
saplantlarn, itepilerinin kaynan da bulmaya alyor-
du. Nerval de odasnda Ana Isis'i ve Meryem' i simgeleyen
byk bir fresk yapmt.
(30) Nerval "Yaldzl Dizeler" iirinde de bu konuyu
iler.
(31) izofrenikler sk sk bu duyguya kaplr, kendi-
lerini souk bir su iindeymi gibi duyumsarlar.
83
(32) Nerval tedavi edildii Doktor Blanche' in salk-
yurduna eyalarn ve kitaplarn da getirtmiti.
(33) Nerval 1835'de kmaz Doyenn Soka' ndaki,
dostlaryla bulutuu yerden sz ediyor. Buray, "Bir Dos-
ta" bal altnda, yazlarnda anlatr. Ancak, sz konusu
yer Nerval' in yalnz bana kald yer deil; Thophile Ga-
utier ve dier arkadalaryla birlikte kiralamlard, ayr-
ca, kk de deildi, salonunda yemekli, dansl toplant-
lar bile dzenleniyordu. Belki de Nerval' in, o kmaz so-
kakta kiralad baka bir kk ev vard.
(34) Nerval' in el yazmal annda, Romen rakamlaryla
"XVII" yer alyor. Oysa, Aurlia, Revue de Paris' de iki b-
l m halinde yaynland ve bu hep tartma konusu oldu:
Acaba yazar m byle istemiti, yoksa dergi mi, yaz uzun
olduu iin iki sayda yaynlamak istemiti? Nerval' in bu-
radaki "XVII" Romen rakam yaptn bir btnden olutu-
unu gsteriyor. Ancak, Fransz yazn bu konularda titiz,
ilk biime saygl, bu nedenle biz de, evirimizde, Fransz
yazn geleneine bal kaldk.
(35) Doktor Blanche, Nerval' i iednklkten, acla-
rndan ve saplantlarndan kurtarmak, d dnyaya, baka-
larna ynel tmek iin ilgin bir yntem kullanyor burada.
(36) Nerval, belki de izofrenik; ama bir ey kesin: Yo-
un bir sululuk duygusu iinde. Aurlia yeniden grnr,
peki ruhsal esenlie kavuur mu yazar? Daha ok bir psi-
kanalist inceleme diyebileceimiz bu yknn ikinci ks-
m yaynlanmadan, bir sokak lambas direinde asl bu-
lunur. Tp raporlar, Nerval' in bir cinayete kurban gitme-
yip kendini ast grnde.
(hl) Anlmaya Deerlerim anlatm tonu Apocalypses
84
(Tevrat ve incil' in son bl m, Kyamet) ve lahilerin lla-
hisi'ne (Tevrat) ok benzer.
(38) air Aurelia' dan (Anatanra Isis) sz ediyor.
(39) Nerval Kuzey efsanelerine gnderi m yapyor.
(40) airin dncelerinde bir gelime ol duunu g-
ryoruz. nceleri ryalarna ve deliliine boyun eiyor-
du, imdiyse onlardan yararlanmaya alyor.
(41) Uzun iirin (yknn) dinamii anlatcnn (a-
irin, yazarn) kendi iftiyle kurduu ilikiye ok sk ekil-
de bal. Rya ve Yaam'm (Aurelia'mn) en dramatik an
yazarn kendi dman olan iftiyle balantsnn koptuu
andr. Uzl ama, nce gevemeyi, rahatlamay; sonra sonu,
parann mzikli zmn vurgular.
(42) Nerval antik Yunan dizeleriyle, Orphisme' le ba-
lant kuruyor.
85
NERVAL KRONOLOJS
1808. 22 Mays gn saat 20.00' de Gerard Labrunie
(Nerval) douyor.
5 Kasm: Marguerite Colon' un (Jenny Colon) doumu.
1809. Gerard de Nerval' in babas, askeri doktor Eti-
enne Labruni e, kars ile birlikte, Aukstam, Danzi g ve
Linz' de.
1810. 7 Ni san: Kar-koca Labrunieler Al man ordu-
sunda. Dr. Labrunie, Hannover Hastanesi' nin yneticisi.
6 Haziran: Glogau Hastanesi.
29 Kasm: Nerval' in annesi (Marie Antoinette-Mar-
guerite Laurent) 25 yanda lyor, Nerval Mortefonta-
ine'de annesinin days Antoine Boucher' nin yannda b-
yyor.
1812. Babas, Doktor Eti enne Labrunie, Wilna' da
ayandan yaralanyor.
1814. Etienne Labrunie Fransa' ya dnyor, Saint-
Martin soka, 72 no' lu evde oturuyor.
1815. 5 Mays: Emekli olan j inekolog Etienne Lab-
runie muayenehanesini ayor.
1820. Nerval' in days (annesinin days) Antoine Bo-
ucher lyor, Nerval Paris'te, Charlemagne Lisesi' ne yat-
86
l renci olarak giriyor. Thophil e Gautier de ayn okul-
da. Nerval bu sralarda babasyla kalyor. '
1826. Ulusal Elegieler ve Akademi ve Bulunamayan
yeleri'm yazyor. 26 Austos' ta teyzesi Eugni e 25 ya-
nda lyor.
1827. Goethe' nin Faust adl yaptnn birinci bl m-
n Franszcaya eviriyor.
1828. 8 Austos, anneannesi Marguerite-Victoire La-
urent, yetmi bir yanda lyor. Victor Hugo ile tantr-
lyor. Petrus Borel ve Celestin Nanteuil ile dostluk kuruyor.
1829. Branger iir dl' n alyor, Hugo' nun Han
d'Islande romann tiyatroya uyarlyor.
1830. Hernanma galasna katlyor. Kzl Guy'den
Blmler, Ronsard'dan Semeler, Alman iirleri, Klops-
tock, Goethe gibi almalar bu yln rndr.
1831. Valois blgesinde, Loisy yaknlarnda, aileye
ait bir arazinin ad olan Nerval adn takma ad olarak be-
nimsiyor. Aptallarn Prensvix yazyor, ancak Harel' le an-
lamazla dyor, Odeon Tiyatrosu oyunu program na
ald halde oynamyor.
11 Austos: Marion Delarme'm galasna katlyor.
20 Eki m: Odeon Tiyatrosu' nda, Dumas' nm Yedinci
Charles Byk Derebeylerinin Evinde adl oyununun ilk
gsterimi. Bu oyun, Nerval' in yitik almalar olan Lara
ve La Dame de Carouges'dan yaplan bir dzenl eme.
Kas m: Bir akam yemeinden dnerken grlt -
karp topl umun huzurunu bozmak suuyla tutuklanyor,
Sainte-Plagie Hapishanesi' nde ksa bir sre yatyor.
1832. Tp Fakltesi' ne giriyor, iki yl okuyor.
1 ya da 2 ubat: Prouvaires Soka' nda bir suikast d-
87
zenlenmi, Nerval de orada. Polis tutukluyor, 18 saat ka-
dar gzaltnda tutulup Palais-Royal' den Sainte-Plagie g-
venliine gnderiliyor.
Nisan: Paris' te kolera salgn. Nerval, bazen tek ba-
na, bazen babasyla hastalara yardmc oluyor.
31 Mays: Gerard' n Sainte-Plagie Hapishanesi' nde
tant, matemetiki Evariste Gallois bir delloda ld-
rlyor.
1834. 19 Ocak: Anne tarafndan dedesi Pierre-Char-
les Laurent lyor ve Nerval' e 20 bini paraya evrilebilen,
30.000 franklk bir mi ras kalyor.
Gney Fransa ve talya yolculuklar, Avignon, Vauc-
luse, Aix, Antibes, Ni ce, Livorno, Floransa, Roma, Napo-
li gezileri. 4-11 Kas m arasnda Marsilya' da. Paras tke-
niyor, Ni mes ve Agen stnden Kas m sonunda Paris'e d-
nyor, ressam Camille Rogier' nin kald, Doyenn Soka-
, 3 no' lu eve yerleiyor.
1835. Mart sonunda mirasn kalan ksmn da alyor.
Maysta Tiyatro Dnyas adl lks bir dergi karyor.
11 Ekim: Nerval' in ocukluunu geirdii daysna ait
evi ve baheyi Sophie de Feuchres satn alyor.
28 Kas m: Doyenn kmaz' nda Serseriler Balosu.
Faust' un ikinci basks.
Jenny Colon Opra-Comique' e giriyor.
1836. Mays-Haziran: Tiyatro Dnyas'm devrediyor,
Figaro' nun ynetiminde Alphonse Karr' a yardm ediyor.
22 Temmuz: Nerval ve Gautier iki Centilmenin Ak
Itiraflar'nm oynanmas konusunda Renduel ile anlama
imzalyorlar.
24 Temmuz-25 Eyll: Belika yolculuu. Belki ora-
dan Gautier' yle birlikte ngiltere' ye geiyor.
88
26 Temmuz: Anvers, Gand ve Brksel' de. Paris' e d-
nerken Presles' de hastalanyor.
25 Eyll: Chronique de Paris'de yaz l an kyor. Th-
ophile Gautier' yle birlikte yeni den Belika' ya gidiyor.
Eki m: Nestor Roquepl an' m ynettii, Guizot siyasa-
sn destekleyen 1830 Anayasas adl gazetede alyor.
1837. 17 Temmuz: La Presse' te Nerval' in ilk eletiri
yaz l an Grard imzasyla kmaya balar. Jenny Col on ad-
l tiyatro oyuncusuna kar tutkusu giderek artmaktadr.
31 Eki m: Opera-Comique'tePzgt<///o'nun galas; oyu-
nun szleri Dumas ve Nerval' in, mzi k Hippolyte Mon-
pou' nun. Ancak, sz yazan ol arak Nerval' in ad gemiyor.
Jenny Colon, Sylvie rol n oynuyor.
26 Aralk: Thatre-Franaise' de Caligula'mn ilk tem-
sili; Alexandre Dumas' nm Nerval' le birlikte yazd be
perdelik kouk oyun.
1838. 11 Nisan: Jenny Colon, Opra-Comique' ten bir
fltyle evleniyor. 15 Austos' a doru Nerval Alman-
ya' ya gidiyor. 12 Eyll' e kadar Baden' de ve Strasbourg' ta
kalyor. 14 Eyll' de Frankfurt' a gelip Dumas' yl a buluu-
yor. Birlikte Hambourg Prenslii' ni ziyaret edip Cari
Sand' n Kotzebue suikastna dein bilgi topluyorlar. Ekim-
Kas m arasnda kont Walevski' yle tanyor.
8 Kas m: Renaissance Tiyatrosu, perdelerini Victor
Hugo' nun Ruy Bias oyunuyla ayor.
16 Kas m: A.Joly, Yeni Renai ssance Tiyatrosu' nda
Lo Burckart'm oynamasn kabul ediyor.
1839. 10 Ni san: Alchimiste' in (Simyac) Renaissan-
ce Tiyatrosu' nda galas.
16 Ni san: Porte Saint-Martin' de Lo Burckarfm. ga-
89
las. I3irinci oyun, Dumas' nm adyla, ikincisi Nerval' in
adyla sunuluyor izleyicilere. Nerval' in Lo Burckarf yir-
mi alt gn oynanacak. Sansre degin baz sorunlar oyu-
nun sahneye konmas n geciktirince, sus pay olarak dev-
let, Nerval' i resmi bir grevle Avusturya'ya gnderiyor. 31
Ekim' de Paris' ten ayrlp 1 Kasm' da Lyon'a geliyor, 3 Ka-
sm' da Cenevre' de soma srasyla Lausanne, Berne, Aarau,
Zrih, Constance' a geiyor, bu kentlerde ksa srelerle ka-
lp, Li ndau stnden Augsbourg' a varyor. Sonra Mnih,
sonra Salzbourg ve Linz. 19 Kasm' da Viyana'da; o sra Vi-
yana' da konser vermekte olan piyanist Mari e Playel'le ta-
nyor. Fransz eliliinde Saphir ynetimindeki baz ga-
zetelere makaleler veriyor.
1840. 1 -3 Mart: Viyana' dan ayrlyor; parasz, bazen
yayan, Wurtemberg ve Baden Dkal' n geip Strasbo-
urg' a geliyor. 19 Mart' ta Paris'te, Gosselin Yaynevi yaza-
rn kinci Faust'u zleyen Faust, Goethe 'den Seme Balad-
lar ve iirler, Schiller, Burger, Klopstock, Schubert, Kor-
ner Uhland gibi eitli almalarn yaynlyor ve bu a-
lmalarn her biri okura nemli nszlerle sunuluyor.
Eki m: Nerval, Belika' ya gidiyor. Brksel' deki Me-
telik Tiyatrosu' nda Piquillo oynayacak; gala 15 Aral kta
ve Jenny Col on olduka arlkl bir rolde. Ayn gn Fran-
sa'da, Napol yon' un cenazesi lkeye getiriliyor.
1841. 21 ya da 23 ubat: lk delilik krizi. Nerval'i Pic-
pus Soka' ndaki Bayan Saint- Marcel' in kliniine gt-
ryorlar. Yeni bir kriz zerine bu tedaviyi, Montmartre' da,
Traine Soka' nda zel salkyurdu aan Doktor Esprit
Blanche stleniyor ve Nerval 21 Kasm' a kadar orada ka-
lyor.
90
1842. 5 Haziran: Jenny Colon, Nerval'in byk bir
tutkuyla sevdii tiyatro oyuncusu, Paris' te lyor.
24 Aral kta La Sylphide' de "Yazlacak Bir Roman"
yaynlanyor.
23 Arala doru Nerval , bir arkadayla, Marsil-
ya' dan gemiye binip Dou yolculuuna kmak iin Pa-
ris'ten ayrlyor. Ay sonunda Marsilya' da.
1843. Dou Yolculuu. 1 Ocak' ta Mal ta adasna do-
ru yola kyor. 8 Ocak' ta La Valette'de. Mi nos zerinden
Msr' a yneliyor. Ayn sonunda, sabah gn aarrken Ce-
rigo (Cythere) yaknndan geiyor. 12' sindeSyra' da, 1 6 0-
cak Pazartesi skenderiye' de. 7 ubat' ta Kahire' ye geliyor.
2 Mays: Kahire' den yola kp ayn ortasna doru
Lbnan' a varyor, Beyrut' ta hastalanyor.
Temmuz balar: Beyrut' tan gemiye biniyor; Kbrs,
Rodos ve zmir'i gemiden grp 25 Temmuz' da stanbul' a
geliyor ve 28 Ekim' e kadar stanbul' da kalyor. Eurol as ge-
misine binip yola kyor. 18 Kasm-1 Aralk arasnda Na-
poli' de. 5 Aral kta Marsilya' da; Noel' i Ni mes' de, arkada-
Rogierlerle geirecek.
1844. Eyll: Arene Houssaye ile birlikte Belika ve
Hollanda' da. Anvers'i, La Haye' i, Harlem' i, Rotterdam' ,
Amsterdam' geziyor ve 23 Eyll' e kadar buralarda kal-
yorlar. Artiste'te yazlar yaynlanyor.
1845. 15 Ocak: Balzac' la birlikte, Lingay' in evlilik t-
renindeler. Gautier, Cezayir yolculuunda olduu iin Ner-
val hazirandan eylle kadar La Presse'in yaymyla ilgile-
niyor.
Austos: Sekiz gnn Londra' da geiriyor. Cehen-
nemlik Sevdal Kz'a nsz yazyor.
91
1846. 2 Temmuz' da pasaportunu yeniliyor, acaba n-
giltere'ye mi gitti? Montenegrinler stne alyor bu s-
ralar. te yandan Paris yresindeki gezintileri de bu aylar-
da balar.
6 Aralk: Opra-Comique' te Berlioz' un Faust'un La-
netlenmesi oynuyor, sz yazan Nerval.
1847. Mart: Bayan Saint-Marcel' in kliniinde.
Austos: Havre yolculuu.
1848. almalan: Dou Yaamndan Sahneler, Ka-
hire Kadnlar, Revue des Deux Mondes 'da temmuz ve ey-
ll ayl annda yaynlanan evirileri: Henri Heine 'den iirler.
Temmuz: Ay sonuna doru A.Karr'n kard Jour-
naVds. Bu gazete Cavaignac' n bakan adayln destek-
liyor.
1849. 31 Mart: Opra-Comique' te Montenegrinler
oynanyor, mzi k Limnander' in. M.Levy Yaynevi yapt
yaynlyor.
Nisan-Mays: Ruhsal Kriz. nce Doktor Levy' nin,
soma Doktor Aussandon' un kliniklerinde tedavi gryor.
Mays-Haziran: Gautier ile Londra' da, Di ckens ve
Thackeray ile tanyor. Fayolle Markisi adnda bir roma-
na balyor, 1 Mart' la 16 Mays arasnda Le Temps yayn-
lyor, ancak roman tamamlamyor. Dier bir almas: K-
zl blis, 1850'lerin kehanet szl.
1850 . Bir opera yapt: Utkunun Eli.
13 Mays: Opra-Comique' te, Nerval ve J.Mery' nin
uyarlamas ocuk Arabas sahneleniyor. Ramazan Gece-
lerfyle birlikte, Dou Yaamndan Sahneledin, Kahire Ka-
dnlar'nm devam, an l an yaynlanyor.
Haziran: Nerval, Doktor Aussandon' un tedavisinde.
92
Austos-Eyll: Al manya yolculuu; Leipzig' e kadar
gidiyor; Brksel stnden 20, 22 Eyll' de Paris' e dnyor.
20 Kas m: Sai nt-Thomas du Louvre Soka' ndaki
evinden karlyor.
1851. 28 Ocak: Charpentier Yaynevi'yle, Dou Yol-
culuu adl yaptnn anlamasn imzalyor.
ubat: Touranie yolculuu.
Eyll: Porte-Saint-Martin' in ynetmeni yl e Imagier
de Harlerri'm sahneye konmasn grr. Comedi e Fran-
aise'in ynetmeni, dostu A.Houssaye' nin istei zerine
Kotzebue' nin Halk Dmanl ve Pimanlk adl yaptm
evirmeye balar. 24 Eyll' de tehlikeli bir ruh sarsnts;
Passy' de, Doktor Blanche' n kliniinde kalr kas m sonu-
na kadar.
27 Aralk: Imagier de Harlem'in galas. Oyun 27 kez
oynanr.
1852. Hastalanr, Belediye Hastanesi' nde tedavi alt-
na alnr, 23 Ocak' la 13 ubat aras hastanede kalr. 6 Ma-
ys'a doru Paris' ten ayrlp Hollanda yolculuuna kar,
Brksel' e gelir. Dumas ve dier srgnlerle grr, 12
Mays' ta Anvers, La Haye, Amsterdam ve Zaandam' ge-
zer; daha soma Gand ve Lille kentlerine geer.
1852 yl iinde u yaptlar yaymlanr: Tatl Aylak-
lk (La Boheme galante), Lorely Almanya Anlar, Aydn-
lanmlar, Ekim Geceleri, ykler ve Grgrlar.
Bunca youn almaya ramen, yl sonunda yine ma-
li sknt iindedir ye belediyeden para yardm istemek zo-
runda kalr.
1853. Ocak aynda Kk Aylaklk atolar yaynla-
nr. Sylvie'yi yazmaya balar. 6 ubat-27 Mart tarihleri ara-
93
smda Belediye Hastanesi' nde yatar. 15 Austos' ta, Revue
des Deux Mondes' da Sylvie yks yaynlanr. 25 Aus-
tos akam bir ruh krizi daha geirir, ayn 27' sinde, Dok-
tor Blanche' n salk yurduna yatrlr. Eyll sonunda bi-
raz iyileir gibi olur, ancak bir krize daha der. Tam bir
hezeyan ve delilik nbetleri iindedir. 10 Aral kta Le Mo-
usquetaire dergisinde, Dumas' nn yazs eliinde El Des-
dichado iiri kar.
Nerval yaynlanmam yazlarn ve iirlerini ivedi der-
leyip toplar ve Kk Aylaklk atolar ad altnda, kitap ha-
linde yaynlar, bir yandan da Atein Kzlar'm hazrlar.
1854. Atein Kzlar ve Les Chimres ayn kitapta ya-
ynlanr. Kotzebue' den yapt Halk Dmanl ve Pi-
manlk evirisini tamamlar. 14 Mart' ta kendisine bir Dou
yolculuu nerilir, ancak yolculuk gideri olarak verilen
600 frank yeterli bulmaz, ayrca sal hayli bozuk oldu-
u iin Fransa' dan fazla uzaklamak istemez. 27 Mays' ta
Doktor Blanche' n Salkyurdu' ndan kar ve Almanya' ya
gider, Strasbourg, Baden, Karlsruhe, Bruchsal, Stuttgart,
Mni h, Augsbourg, Donauwerth, Nurenberg, Neuenmarkt
ve Leipzig kentlerinde kalr. Belki yolculuunu daha da
uzatacak ama ciddi bir ruh sarsnts daha geirir.
8 Temmuz' da Weimar' a gelir, oradan Gotha, Cassel ve
Frankfurt kentlerine geer ve 18 Temmuz' da Forbach s-
tnden Fransa' ya dner.
20 Temmuz' a doru Paris'tedir. 8 Austos' ta yeniden
Doktor Blanche' n salkyurduna girer. Aurlia stnde
alr; ancak, bir salk yurdunda olduu iin yeterince z-
gr deildir. Edebiyatlardan oluan Toplum Komitesi' nin
94
giriimiyle, 18 Ekim' de taburcu olur. Souk bir mevsim,
kalacak belli bir yeri yok.
31 Ekim' de Dumas Le Mousquetaire'de Pandora'nm
bir bl mn yaynlar. Revue de Paris'e Aurlia'nm bi-
rinci bl m kar.
1855. Babo, aylak bir yaam srer, cebinde karn-
n doyuracak paras yok.
25 Ocak: Paris'te hava mthi souk, eksi 18 derece,
yollar buz tutmu.
26 Ocak: Sabaha kar, Grard de Nerval , Vieille-
Lanterne Soka' nda, bir sokak lambasnda aslm bulu-
nur ve 30 Ocak' ta gmlr.
95

You might also like