You are on page 1of 115

FELSEFEDE DL, DNCE

ve
VARLIK LKS
- J . LOCKE ve G. BERKELEY rnei-
birey yaynclk: 251
t dzen
Glseren EfUti
Kapak
Sercan Arslan
Bask
Ziya Ofset
Cilt
Sava Mcellithanesi
1 Bask
Mays 2008
birey yaynclk
Bab- ali Cad. ataleme Sok.
Yavuzhan No. 28/17 Caalolu/Istanbul
Tel; (O 212) 511 33 69 Fax: (O 212) 511 77 16
web: www.bireykitap.com E-mail; birey@bireykitap.com
FELSEFEDE DL, DNCE
ve
VARLIK LKS
- J . LOCKE ve G. BERKELEY raei-
Emir Ali ERGAT
birey
Emir Ali ERGAT
Emir Ali ERGAT: 1974 ylmda Erzurum iline bal Karaya-
z ilesinde dodu. lk, orta ve lise renimini tamamladktan
sonra Atatrk niversitesi, Fen Edebiyat Fakltesi, Sosyoloji
Blmnden 1998 ylnda mezun oldu. 2004 ylnda tamamla-
d yksek lisans reniminden sonra ayn yl 'sistematik fel-
sefe ve mantk' alannda doktora renimi grmeye balad.
NDEKLER
NSZ . 7
GR ' 9
BRNC BLM
1. J . LOCKE'DA DL, DNCE ve VARLIK LKS 15
1.1. Genel Olarak Szckler ve Anlamlan 15
1.2. Genel Terimler 19
1.3. Locke'da Birincil ve kincil Nitelikler Ayrm . .32
1.4. Basit ve Bileik deler ile Kip ve Balant Adlar 34
1.5. Nesne Adlar 48
1.6. Balalar 54
1.7. Soyut ve Somut Terimler 54
1.8. Szcklerin Yetersizlii ve Kt Kullanm . . . .55
1.9. Dildeki Kusur ve Kt Kullanmlar
Dzeltme Yollar 63
KNC BLM
2. G. BERKELEY'DE DL, DNCE VE
VARLK LKS 67
2.1. Berkeley dealizmi 67
2.2. Szckler ve Anlamlar 70
2.3. Soyut ve Genel Dnceler 72
2.4. Esse Est Percipi 76
2.5. Birincil ve kincil Nitelikler 84
2.6. Berkeley'de Maddi Tz'n Anlamszl
(Eletirisi) 88
SONU 97
KAYNAKA 109
5
Bu almay sevgili eim,
hayat arkadam Solmaz
Ve ocuklarm Muhammed Baran ile Elmas Cevahir'e
ithaf ediyorum.
NSZ
Bu almann amac; J . Locke ve G. Berkeley'de dil, dn-
ce ve varlk kavramlarn ele alp, ad geen filozoflarn bu kav-
ramlara bak alarn, her iki filozofun bu kavramlar konu-
sundaki yaklamlarn karlatrmal olarak incelemektir. a-
lma, giri, iki ana blm ve sonutan olumaktadr.
Girite, ad geen kavramlar (dil, dnce ve varlk) birbir-
leriyle ilintili olarak ele alnp, bu kavramlara ilikin felsefe ta-
rihi iinde var olan bir takm yaklamlara deinilmitir.
Birinci blmde J . Locke'un dil, dnce ve varlk kavram-
larna ilikin yaklamn ele aldk. Bu anlamda Locke'un dil-
dnce ilikisi balamnda nominalist, varlk nazariyesi ba-
lamnda realist bir yaklam sergilediini vurguladk.
kinci blmde ise G. Berkeley'in dil, dnce ve varlk
kavramlarna ilikin yaklamlarna deinip, Berkeley'in kav-
ram realizmine ve maddeyi inkar eden sbjektif idealizme va-
ran yaklamlarna deindik.
Bu almann ilk iki blmn ad geen filozoflarn ko-
nuyla ilgili yaklamlarna ayrp, bu anlamdaki kuramlarn
sistematik bir balamda vurgulamaya altk.
Sonu blmnde ise her iki filozofun dil, dnce ve var-
lk kavramlarna ilikin yaklamlarn kritize ederek genel bir
zmleme yoluna gittik.
Bu almann ieriini "Locke ve Berkeley'de dil, dnce
ve varlk ilikisi" oluturmaktadr. almamzda her iki filozo-
fun bu konudaki dncelerinin birbirlerinden btnyle
farkl olmadklarn; tam aksine birbirleriyle benzerlikler arzet-
tiini grdk. zellikle Berkeley'in bu kavramlara ilikin g-
rlerini incelerken ad geen filozofun Locke'dan kesinlikle
bamsz olarak ele alnamayaca kanaatine vardk. Bu neden-
le szkonusu filozoflardan birisinin dncelerinden bahse-
derken, dier filozofun dncelerine de yer yer atflarda bu-
lunduk.
Bu kavramlar zmlenilmeye allrken youn olarak ad
geen filozoflarn birinci elden eserlerine bavurduk ve bu ko-
nuda yaplm birok eseri de inceledik.
Aratrmam boyunca kendilerinden yardm grdm ho-
calarma, eime ve zellikle ahmam boyunca benden yard-
mn esirgemeyen A. Felsefe blm retim yesi danman
hocam sayn Nevzat CAN'a teekkrlerimi arz ederim.
Emir Ali ERGAT
GR
insan teden beri kimi eylemleriyle ya da kimi zelliiyle
hatta bir tek zelUi, bir tek yapp etmesiyle beUrlenmitir. in-
san iin animal rationale, zoon politikon, homo faber, homo
economicus vb. denmitir. Esasen onun en nemli nitelii kav-
ram / kavramlar reten bir varlk olmasdr. yleyse insan kav-
ram / kavramlar kuran ve bunu kendisi gibi olanlara ileten, hi
olmazsa iletme eiliminde olan; dnyasn bu kavramlara gre
oluturan,^ ksacas "dilde ldayan"^ bir varlktr.
"Varolan, ne trden olursa olsun, ancak insan dnmesi-
nin kavram kurma etkinlii araclyla gerekten varolmakta-
dr. Gerekten varolma ise bir bilginin konusu olabilmek de-
mektir; varolann, bilme-bilinme boyutunu kazanm olmas
demektir. Kendi bana varolan, dnmeye konu olmad s-
rece bulank bir varolua sahiptir; ancak dnmenin konusu
olduktan sonra bu bulanklktan syrlr ve artk bundan byle
de genellikle bilgiye ak bir varolan olarak varoluunu srd-
rr" 3. "Buna gre bilme bir objeyi bilmedir, ama her bilmede,
her bilin de bilinen obje'den baka bir ey daha, bilen subje'de
vardr'"'". Subje'de kavram kuran yani dilin sahibi olan, bunun-
la bilgi reten ve rettii bilgiyi ileten varhktr, yani insandr.
"nsan doal dil ve dier diller araclyla, kurduu kav-
1. Betl otuksken; "Kavramlara Felsefe ile Bakmak" nsancl Yaynlar,
ist.. 1998, s.12-13.
2. Taylan Altu; "Dile Gelen Felsefe" Yap Kredi Yaynlar, st., 2001, s.8.
3. otuksken; A.g.e., s.13.
4. Ernst Von Aster; "Bilgi Teorisi ve Mantk" ev: Macit Gkberk, Sosyal
Yaynlar, st, 1994, s.19.
9
ramlar, dnme dnyasn bakalarna iletir"^. "Dilin bu ile-
timinde ya da anlatmnda ilkin iki ey vardr: 1) itilebilen ya
da grlebilen iaret - ses ya da yaz iareti-; 2) Bu iaretin an-
lam^. Bu da en az dzeyde de olsa insanlar, dnenleri bir-
birine balayan belki de en nemli unsurdur. Dilde anlama'nm
bize at bu dnya, eylerin basite bir yana gelmesi deildir;
fakat ierisinde eylerin karlkl olarak birbirleri ile ilikiye
girdii ve kendilerini anlalr anlaml olarak grne kara-
bildikleri bantlar btndr"''.
Btn bu yaklamlardan yola karak insan belki de dier
varlklardan ayran en belirleyici zelliin konuan bir varlk
olduu yani bir dile sahip olduu ynndeki genel yaklam-
dr. Biz de bu yaklam felsefe tarihi iinde dil ve dnce ile
ilgih bir takm grlere deinerek zmlemeye alacaz.
Antika'da dil zerine dnme, olduka nemsiz ve mar-
jinal idi. Greklerin bizim bugnk "dil" szcmze karlk
gelen bir szckleri yoktu. Dil ok anlaml "logos" szcn-
de "syleme" olarak ikin halde bulunuyordu; fakat szcn
baat anlam, dnme, anlama ve akl erevesinde toplan-
mtr^. "Syleme" kavramna ilikin Antika'da ortaya kon-
mu bir tanmlamaya gre insan, "zoon logon ekhon"d.m. Yani
insan, konuan varlktr. Burada logon logosla ilgilidir. Logos
kavram da iki anlam iinde tar: Logos bir yandan sz de-
mektir, dil demektir, br yandan dnce, akl demektir. De-
mek ki Logos kavramnda dille dnce i iedir. Antikam
dil anlaynda bu ekilde dille dnce aynlatrlm oluyor^.
"D dnya, dnme, dil, ilikilerinde nesneUiin salana-
bilmesi konusundaki incelemeler ya da bu iUkilerin nesnellik
5. otuksken; A.g.e., s. 14.
6. Aster; A.g.e., s.84.
7. Altu; A.g.e., s.8.
8. Altu; A.g.e., s.15.
9. Bedia Akarsu; "Dll-Kr Balants", nklap Kitabevi, st., 1998, s.36-37.
10
asndan irdelenmesi; Platon'a ve Aristoteles'e kadar gtrle-
blir".o
Platon'a gre, dnme, insann iinden kendi kendisiyle
yapt bir konumadr. Dnme ile dil arasndaki ba ihmal
edilirse dil ile varlk dnyas arasnda kurulmas gereken ba
kurulamazd. zellikle AristCLeles "Peri Herm.eneias'\a bu ko-
nuya deinir ve ortaada da srp gidecek olan bir gelenein
balatcs olur.^^ Aristoteles, dnmemizin objeleri yanstt-
; konumamzn da dnmeyi tam ve dosdoru olarak yan-
stmakta olduu kansndadr. Onun iin Aristoteles, dilin ya-
psnn objelerin yapsn yansttna inanrd. Onun ilkece
ontolojik olan mant bundan dolay geni lde dili k
noktas olarak ahr.^^ geen yaptn daha ilk paragrafnda
u dncelere yer verilir: "Ses araclyla yaylan titreimler
ruh durumlarnn simgeleridir ve yazl szckler sesle yaylan
szcklerin simgeleridir"l4. Bu anlamda dil, insan zihninin ay-
nas^^, dnmenin da vurumu ve biimlendirici organdr^.
Gnmzde Heidegger de, dili; iinde varln su yzne
kt, kendini gsterdii bir logos olarak tanmlar; "Dil varl-
n yarak rtsn at yerdir"!'^. Dil ve insan varl ara-
sndaki iliki insann hem dile sahip olmas, hem de dil tarafn-
dan "kuatlm" olmasyla karakterize olurla.
10. otuksken; A.g.e., s.l4.
11. Takiyettin Mengolu; "Felsefeye Giri", Remzi Kitabevi, st. ,1998,
S.238.
12. otuksken; A.g.e., s.14.
13. Aster; A.g.e., s. 15.
14. otuksken; A.g.e., S. 14.
15. Noam Chomsky; "Di! ve Zihin" ,ev: Ahmet Kocaman, Ayra Yaymevi,
Ankara, 2001, s.24-25.
16. Taylan Altu; "Dile Gelen Felsefe", Yap Kredi Yaynlar, st., 2001, s.62-
63.
17. Doan zlem; "Gnmzde Felsefe Disiplinleri", nklp Kitabevi, st. ,
1997, S.515.
18. zlem; A.g.e., S.526.
11
Herder'de ise dil; insann btn glerinin bir erevesidir.
Dil, bir yandan tinsel bir eylem, br yandan organik bir ses-
tir. Herder'in hocas Hamann'da dnce ile dili aynlatrr.
Hamann'a gre akl, kendi iinde kapal, soyut bir ey deildir.
Akl anlama srelerinin btnnden oluan bir eydir, ama
anlama dediimiz ey de ancak dille gerekleebilir. Yani d-
ncelerimiz srekh olarak dil iinde geer, dille berraklar,
dille gerekleirler. Gerekte de dilsiz olan, dilden boalm bir
dnce yoktur^^. Bundan dolay, "dnsel etkinlik ve dil bir
ve ayn eydir, birbirlerinden ayrlamazlar" diyor Humboldt.
Dili dncenin yaln bir arac olarak grmez Humboldt. Ona
gre dil, "dnceyi yaratan" bir eydir^.
Porzig'de de bu dncelerin etkilerini buluyoruz. Porzig'e
gre dil, asl baarsn dncede gsterir. Dnce, balant-
lar kavramaktr. Dil, dncenin bir arac durumundadr, ama
dilin kendisi de dnce iinde meydana gelir, onda serpilir.
Dil ve dnce karlkl olarak birbirlerini olutururlar. Dil
dnce iinde ve dnceyle birlikte hareket eden bir simge-
ler sistemidir^l. "Dil olmakszn hibir kavram mmkn olma-
d gibi, zihnin hibir nesnesi de varolamaz. nk dsal
herhangi bir eyin bilin iin tam bir varlk kazanmas, ancak
kavram araclyla olur"22. "O halde dilin z, dilin bir ey
sylemesinde, bir ey gstermesinde, bir eyi grnr klma-
snda bulunur. Dil mevcut olan iaret eder, gsterir"-^. "Dilin
varlk yaps ile onun yanstt-iaret ettii varln yaps ara-
sndaki karlkl ballk o kadar ileri gidebilir ki, dilde grd-
mz karlatmz her eyi, varlk dnyasnda bir ey kar-
lar. Bu karlama aksad zaman dihn yapsnda anlatmn
bulan dnce de anlalmaz bir hale gelir. nk dil ile var-
is. Akarsu; A.g.e., s.37.
20. Akarsu; A.g. e., s.40.
21. Akarsu; A.g.e , s.41.
22. Altu; A.g.e., s.75.
23. Altu; A.g.e., s. l U.
12
lk dnyas arasndaki karlkl ba, kelimelerle bir eyi gr-
mek, bir eyi dnmekle salanabilir"2"^.
Yenia filozoflar iin dnme edimleri, temel sorunlar
olutururlar^^. Bu balamda Locke, epistemoloji sorunlarn-
dan ounun dille ilgili sorunlar olduunu grmt^^. Locke,
bilgiyi tartmaya gemeden nce dili irdelemenin zorunlulu-
unu grdn bildirir.'nk dnceler ve szckler ak-
tr ki yakndan balantldr, ve bilgimiz onun deyimiyle ner-
melerden oluur27. "delerle szckler arasnda ylesine sk
bir balant bulunur ve soyut idelerimizle genel szckler ara-
snda yle deimez bir bant vardr ki, nce dilin doasn,
kullanmn ve anlamn incelemedike hepsi de nermelerden
oluan^S dilimizden ak ve seik olarak sz etmek olanaksz-
dr", der Locke. Bu yaklam Locke'un "Szckler zerine"
adn verdii nc kitabnn konusunu oluturur.
Berkeley ise; "felsefede kullanlan bir terimle ne denmek is-
tediini anlayabilir ve buna ramen anlamnn duru bir akla-
masn vermeyi ya da onu tanmlamay baaramayabiliriz"^^
der. te bu balamda Berkeley "szcklerin anlamn hir kara-
ra haglama"^^ yargsndan yola kar ve "szcklerin pusunu ya
da perdesini kaldrmay"^^ dil ve dnce ilikisi balamnda
ele ahr.
24. Mengolu; A.g.e., s. 3.
25. Betl otuksken; "Felsefe: zne-Sylem", nklp Kitabevi, ist., 2002,
S.156.
26. J ohn Locke; "insan Anl zerine Bir Deneme", evrVehbi Hackadiro-
lu. Kabala Yaymevi, st., 1996, s.33.
27. Frederick Copleston; "Felsefe Tarihi: Hobbes-Locke", Cilt: 5/a, ev:Aziz
Yardmh, dea Yaymevi, ist., 1998, s.109.
28. Locke; A.g. e., s.34
29. Frederick Copleston; "Felsefe Tanhi.Berkeley-Hume", Cilt;5/b, ev:Aziz
Yardmh, dea Yaynevi, st., 1998, s.22
30. Copleston; A.g. e., s.22.
31. Copleston; A.g. e., s.22.
13 .
Birinci blmde Locke'un dil, dnce ve varlk kavramla-
rn ele alp, bu kavramlarn son tahlilde bir biri eriyle olan ili-
kisine deinilecektir.
Tezimizin ikinci blmn ise Berkeley'in dil, dnce ve
varlk kavramlarna ilikin yorumuna ayrp bu kavramlarn
Locke ve Berkeley tarafndan ne ekilde alglandklarna ayra-
caz. Bunu yaparken mmkn olduunca ad geen filozofla-
rn grlerini kyaslama yoluna gideceiz.
Tezimizin giri blmnde var olan dil-dnce ve varlk
kavramlarnn kesinlikle birbirlerine bal olarak var olduklar
ynndeki genel karm, Locke ve Berkeley'in bu yndeki
yaklamlarn ele alrken bizim iin kriter olacaktr. Bu kriter
ayn zamanda tezimizin amalarndan biri olacaktr.
14
BRNCI BLM
1. LOCKE'DA DL, DNCE ve VARUK LtKlSl
1. 1. Genel Olarak Szckler ve Anlamlar
Locke'a gre Tanr insan toplumsal bir varlk olarak yarat-
m, ona hem kendi trnden varhklarla yaama eiHmi ver-
mi hem de toplumun en gl arac ve ortak ba olarak dili
vermitir32. Dil szcklerden oluur^^ ve szckler (kelime-
ler) tasarmlarmzn (dncelerimizin) birer iareti^^ ve ifade
edili biimleridir^^. nsanlar doalar itibariyle szck adn
verdiimiz bu sesleri karacak yapdadr . Szckler dnce-
lerin anlaml bir ekilde ifade edilmelerine yaramaktadrlar.
Fakat unu da hemen belirtelim ki szckler anlamsz olarak
da kullanlabilmektedirler. rnein, bir ocuk bir szc ka-
fasndaki herhangi bir dnceyi tamakszn bir papaan gi-
bi renip kullanabilir. Ama bu durumda szck manasz bir
grltden baka bir ey deildir^^.
nsan dncelerini bakalarna iletmek ve bakalarnn d-
ncelerini renmek iin "duyulur" ortak ifadelere ihtiya
32. Locke; A. g. e. , s. 239.
33. Frederick Copleston; "Felsefe Tarihi; Hobbes-Locke", Cilt: 5/a, ev:Aziz
Yardml, dea Yaynevi, ist., 1998, s.109.
34. Macit Gkberk; "Felsefe Tarihi ", Remzi Kitabevi, st., 1999, s.299.
35. Copleston; A.g. e., s.109.
36. Gkberk; A.g.e., s.237.
37. Copleston; A.g.e., s.109.
15
duymaktadr. Bu ihtiya da, Locke'a gre szckler tarafndan
karlanr. Ama nesnelerin (eylerin) gstergeleri olan dn-
celer ile szckler arasnda u ayrm vardr. Nesneleri (eyle-
ri) simgeleyen ya da temsil eden dnceler doal niteliktedir-
ler. Daha doru bir deyile, nesneleri simgeleyen dncelerin
kimileri de zihin tarafndan oluturulmaktadr^^. Gsterildii
zere, asl olarak ya duyulur d nesnelerden ya da kendi ii-
mizde bihncinde olduumuz isel ilemlerden duyumsadkla-
rmz yoluyla edindiklerimizden baka idemiz (dncemiz)
yoktur^ der, Locke.
Bununla birlikte szcklerin tm ortak bir kabul n, i s -
tenli bir dzenlemenin sonucudur'^^. Bylece "insan idesi" bir
Fransz'n ve bir ngiliz'in kafalarnda ayn iken, bu dnce-
nin ifade edili biimi Franszca'da ^'homme" ve ngilizce'de
"man" olarak grlmektedir'^^. Deiik dillerde ayn dnce-
lerin farkh ifade edilmesi gsteriyor ki, Locke'a gre gerekte
dncenin kendisinde, szcklerle simgelerin kullanmnda
farkllk vardr'^^
Locke, szcklerin dncelerin ifade biimi olduunu ve
diUn de dnceleri iletmenin bir arac olduunu kabul ediyor.
Buna gre szckler iletiimde faydal olabilmek iin konua-
nn kafasnda temsil ettiklerini tam anlamyla iitende de olu-
turmalar gerekir. Fakat bu her zaman gereklemez'^"'.
Sonu olarak diyebiliriz ki, szckler ister dolayl olarak
kullanlsnlar ister dolaysz, kendilerini kullananlarn zihinle-
38. Copleston; A.g.e., s.109.
39. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", ev: Meral De-
llkara Topu, teki Yaymevi, Ankara, 1999, s. 13.
40. Copleston; A.g.e., s.109.
41. Locke; A.g.e.. s.15.
42. Copleston; A.g.e., s.109.
43. Copleston; A.g.e., s.109.
44. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.240
45. Locke ;A.g.e., s.242.
16
rindeki ifadelerin yerini tutarlar'''^. Bir insan bakasyla konu-
tuunda anlalabilmeyi amalar ve zaten konumann amac
da szcklerin yerini tuttuklar ideleri (dnceleri) dinleyene
iletmektir^ Szckler konuann idelerinin yerini tutar. Bun-
lar hi kimse dolaysz olarak kendi idelerinden baka eylerin
yerine kullanamaz. nk bu, kendi kavramlarnn iareti ola-
rak kulland szckleri baka idelere uyarlamak olur, byle-
ce onlar ayn anda idelerinin hem iareti yapmas hem de yap-
mamas demektir; ve gerekte anlamszlarlar'^'^.
Her insann azndan kan szckler sahip olduklar ve
onlarla dile getirdikleri idelerin yerini alrlar^^. rnein bir o-
cuk "altn" ad verildiini iittii bir madende parlak ltl bir
san renkten baka bir ey ayrmsamazsa "altn" szcn yal-
nzca bu renge ilikin idesine uygular'^^ ve dolaysyla bir ta-
vuskuunun kuyruunda grd ayn rengi de altm diye ad-
landrr, ondan daha iyi gzlemleyen baka bir ocuk da par-
lak sar renge yksek bir arlk eklerse^^ o zaman "altn" sz-
c onun kullanmnda parlak sar ve ok ar bir nesneyi
gsterir. Baka birisi de bu niteliklere eriyebilirlii de katar ve
"altn" szc onun iin parith sar, eriyebihr ve ok ar bir
nesneyi gsterir. Bakas ilenebilirlii de ekler. Bu ocuklar-
dan hibiri o szc uygulad ideyi anlatmak istedii du-
rumlarda hep ayn altm szcn kullanr,^! fakat her birinin
46. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetkisi zerine Bir Deneme", s. 16.
47. Locke;A. g..e., s. 16.
48. Locke; A.g.e., s. 17.
49. J ohn Locke; "insan Anl zerine Bir Deneme", s.243.
50. J ohn Locke; "insann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s. 17.
51. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.243.
17
bu szc uyarlad ide kendi ideleri olabilir ve hibiri bu
szc sahip olmad bir bileik idenin iareti olarak kuUa-
namaz52 Yani bir insann szckleri genel anlam dnda ya
da seslendii kimsenin anlad tikel ierikten farkl kullanma-
s ne kadar nemliyse de, onlar kulland anlam kendi idele-
ri ile smrhdr ve baka hibir idenin iareti olamazlar^^. Loc-
ke'a gre bir kimse kendi idelerinin yerine kendisi iin kullan-
d szckleri her zaman ayn ide iin kullanrsa burada bir
kusur olamaz. nk o zaman kendi dnd anlam ken-
di anlayacaktr. Dilin doru kullanl ve yetkinlii de bu-
dur54.
Eer insanlar, zellikle bakalarna bir ey retmek ya da
bir eyleri kabul ettirmek isteyenler, kullandklar szcklerin
anlamlarn aklarlar ve ayn szc hep ayn anlamda kulla-
nrlarsa Locke'a gre birok kitabn yazlmasna gerek kalmaz,
birok sonusuz tartmalar sona erer; bir sr belirsiz szck-
ler, her seferinde baka anlamda kullanlan szcklerle dolu
kocaman kitaplarn birou ok kk boyutlu olur ve birok
filozofun ahmalar airlerin kitaplar gibi bir fndk kaDuu-
na sacak duruma girer^^
52. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.17.
53. Locke; A.g.e., s.20.
54. Locke; A.g.e., s. 115.
55. Locke; A.g.e., s.174.
18
1. 2. Genel Teriml er
Var olan her ey tikel olduundan bu eylerle uyumas ge-
reken szcklerin de yle olduunu, yani anlamlarnn da tikel
olabileceinin akla uygun gelebileceini^^ fakat bunun tam
tersim grdmz^^ syler Locke. O'na gre btn dilleri
oluturan szcklerin en byk blm genel terimlerdir ve
bu,^^ rastlant ya da ihmalin deil akln ve zorunluluun gere-
idir59.
Her tikel eyin bir adnn olmas olanakszdr^O. nk salt
zel adlardan yaplm bir dil, bellenemeyecek, ve eer olanak-
l olsa bile, iletiim aralar iin yararsz olacaktr^l. Ayrca kar-
latmz tm tikel eyler iin seik ideler kurmak ve sakla-
mak insan kapasitesini aar. Grdmz her ku ve hayvan,
duyumlarmz etkileyen her aa ve bitki en kapasiteli anlama
yetisini aar ve burada kesinlikle yer bulamaz62. nsanlarn s-
rlerindeki her koyunu ya da her bitki yapran ve yollarna
kan her kum tanesini zel bir adla anmamalarnn nedenini
kolayca bulabiliriz^^. rnein; bir insan genel olarak ineklere
gndermede bulunamyor ve grm olduu her tikel inek iin
bir ad tamas gerekiyor olsayd, adlarn bu tikel hayvanlarla
tank olmayan bir baka insan iin hibir anlamlar olmaya-
cakt64.
56. Locke; A.g.e., s.21.
57. J ohn Locke; "tnsan Anl zerine Bir Deneme", s.245.
58. Locke; A.g.e., s.245.
59. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.21.
60. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.245.
61. Copleston; A.g.e., s.111.
62. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.21.
63. Locke; A. g. e. , s. 21.
64. Copleston; A. g. e. , s. 111-112.
19
Bu anlamda her tikel eyin gsterilmesi iin bir seik ad ge-
rekli olsayd szcklerin saysnn okluu bunlarn kullanl-
masn zorlatrrd. nsan isterse her birey iin o birey ne olur-
sa olsun bir zel ad saptayabilir^^ Pakat bunun her bireysel
koyun ya da kua ve her bireysel ot ya da yapraa uyguland-
n dnrsek bu iin ne kadar zor olduunu grrz. An-
cak burada asl nemli olan her tikel nesneye zel bir ad verip,
zel adlar daarcmz ne kadar geniletirsek geniletelim bir
dil edinmeye veya gelitirmeye balam olamayz. Byle bir
durumda iletiimden sz edemeyiz. nk yalnz zel adlar-
dan oluan bir daarckla sadece bireylerden sz edilebilir fa-
kat onlar zerinde bir ey sylenmi olmaz. Bir ey syleme
olana genel szcklerden tretilir, bu yzden de bir dilin
szcklerinin tm genel szckler olmaldr^. Bir ey syle-
me olana genel szcklerden tretilmelidir. Hibir dilde zel
adlardan anlaml bir cmle yapma imkan yoktur7. O halde
insanlar en fazla ilgilendikleri kendi trleri ve skhkla sz et-
me gerei duyduklar tikel eyler sz konusu olduunda^^ ve-
ya lkeler, kentler, dalar ve dier benzer yer ayrmlarn da
zel adlara bavururlar. nk insanlar gibi onlarn da ayr ay-
r iaretlenmeleri iin sklkla bir gereksinim olur ve insanlar
birbirleriyle konumalarnda bunlardan sz ederken o iaretle-
ri kullanmak durumunda kahrlar^^.
Bundan sonra genel adlarn olmalar aksa zorunlu olsa da
bunlar nasl edindiimiz sorusu doar^o. Var olan eylerin
hepsi tikeller olduuna gre genel terimleri nasl ediniriz^l ya
65. Vehbi Hackadirolu; "Bilgi Felsefesi", Metis Yaynlan, st., 1985, s.145.
66. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.37.
67. Gkberk; A. g. e. , s. 299.
68. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.23.
69. Locke; A.g.e., S.23. '
70. Copleston; A.g.e., s.112.
71. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.246.
20
da bu terimlerin ifade ettiini varsaydmz genel'^^ yaptlar
nerede buluruz''^ sorularna cevap arar, Locke.
Locke, szcklerin genel dncelerin (idelerin) iaretleri
yaplarak genel olduklarn ve genel dncelerin soyutlama
yoluyla olutuklar yantn verir'''^. Her bir eyin ayr bir ad
olamayacana gre, bir sr benzer eyleri bir araya brakp
bir soyutlama yaparak "temel bir kavrama" (tasarma) varrz
ve buna bir ad takarz'^5 Dnceler (ideler) onlardan zaman
ve yer koullarn ve onlar u ya da'^^ bu tikel varolu iinde
belirleyebilen dier dncelerden (idelerden) ayrlmakla ge-
nel olurlar''''. Bu soyutlama yoluyla birden ok bireyi temsil et-
me yeteneini kazanrlar;'^^ bylece her bir szck bu soyut
ideye (kavrama) bir uygunluk tadndan o bu trdendir de-
riz79. Varsayahm ki bir ocuk her eyden nce tek bir insanla
tanm olsun. Daha sonra baka insanlarla tanklk kazanr.
Ve u ya da bu bireye zg zeUikleri bir yana brakarak ortak
zelliklerin bir dncesini oluturur. Bylece bir genel d-
nce tamaya balar ki,^ buna da bakalarnn yapt gibi,
rnein "insan" adn verir. Bunun sonunda genel bir ad ile bir-
likte genel bir ideye de ka\Timu olur^l. Ve deneyimin geli-
mesiyle her biri genel bir terim tarahndan ifade edilecek olan
daha geni ve daha soyut dnceler oluturmaya gidebilir^^
Bu balamda soyutla.may adm adm ileri gtrerek "varlk"
72. J ohn Locke; "hann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.23.
73. J ohn Locke; "insan Anl zerine Bir Deneme", s.246.
74. Copleston; .A.g.e., s.112.
75. Gkberk; A.g.e.', s.299.
76. Copleston; A.g.e., s.112.
77. J ohn Locke;"nsanm Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.23-24.
78. Copleston; A.g. e., s.112.
79. Locke; A.g.e., s.24.
80. Copleston; A.g.e., s.112.
81. Locke; A.g.e., s.25.
82. Copleston; A.g.e., s.112.
21
kavramna kadar ularz^^. Sonu olarak, Locke'a gre; "by-
lesine grlt koparan hu cinsler ve trler gizemi, adlandrlm
ve az ya da ok kapsaml soyut idelerden kaynaklanmaktadr"^'^.
Bundan u kar ki evrensellik ve genellik;^ ^ cins ve tr^^ t-
m de bireysel ya da tikel olan eylerin deil ama dncelerin
ve szcklerin yklemleri^^^ zihnimizin yaratlardr^s. Onun
kendi kullanm iin onun tarafndan yaplmlardr^^ ve yal-
nzca iaretlere ilikindirler^'^. Bunlar nominal (adsal) varlklar-
dr, real (gerek) varlklar deildirler. Cins ve tr kavramlar-
mzla biz doaya yapma snrlar koyarz, onu yapma blmler
iine sktrrz; doann kendisi ise cinsler ile trler arasna
byle kaskat snrlar koymu deildir^l. Buna gre, trler ve
cinsler anlama yetisinin kendisi iin ortaya koymu olduu bu-
lular ve rnlerdir^2
Locke'un burada yapmak istedii ey, dnyann doal tr-
lerden meydana geldii ve bilimin tek tek her doal tr tesbit
edip, onun doasn az ya da ok ayr olarak incelemekle ilgili
bir konu olduu eklindeki Aristotelesi gr rtmek ve
deitirmektir. Aristotelesi modele gre, biUm adam tek tek
atlarn, ineklerin, kpeklerin, kedilerin, vb. zn ya da doa-
sn aratrmak durumundadr. Bu doal trler, aralarndaki
keskin blnmelerle birlikte, oradadr^^ ye doal trlerin dn-
83. Gkberk; A. g. e, , s,299,
84. Locke; A,g.e., s.26.
85. Copleston; A.g.e., s.112.
86. Gkberk; A.g.e., s.299.
87. Copleston; A.g.e,, S.112.
88. Gkberk; A.g.e., s.299.
89. Copleston; A.g.e., s.112.
9Q. Locke; A.g.e., s.28-,
91. Gkberk;A, g, e. ,.s. 299.
92. Locke; A. g, e. , s..28.
93. Brayn Magee; ."Byfe Filozoflar I Platon'dan Wittgenstein'e Bat Felsefesi"
ev: Ahmet Cevizci, Paradigma Yaymlar, ist., 2001, s. 131-132.
22
yada kendi balarna gerek bir varolular vardr^"''. Ancak
Locke iin yap bakmndan farkllklar olsa da, "doa" gerek-
te ayndr; doann yasalar bir ve zdetir^^. yle ki en temel
dzeyde kpeklerin ayr bir doas ve kedilerin mstakil bir
z yoktur^ anlamda Locke ok anlalr olarak unsurlar
trler olan doal blnmelerin var olmad sonucuna varm-
tr. Gzlem dzeyinde benzerlikler vardr, ve bu benzerlikler
bizim dnyay hakl olarak trlere ve nevilere blmemize ne-
den olur. Ama blme son zmlemede, doa tarafndan veril-
mi bir ey olmayp, bizim tarafmzdan yaplr. Aristotelesile-
re gre bizim tesbit edip adlandrdmz doal trler arasnda
doal blnmeler vardr, oysa Locke iin blmeyi yapan "bi-
ziz", yle ki eylere verdiimiz "altn", "su", "at", "kpek", ben-
zeri isimler son zmlemede bizim tarafmzdan keyfi olarak
tanmlanra^. Bilindii gibi bu tartmann alt yapsnda Platon
ve Aristotales ile balayan ve btn ortaa boyunca srp gi-
den tmeller problemi vardr. Bu probleme tezimizin ilerleyen
blmlerinde deineceiz.
Locke'un gznde gerekte var olan sadece bireysel eyler
ve tikellerdir. Zihinden ve dilden bamsz olarak var olanlar,
ona gre yalnzca bir tikeller veya bireyler okluudur.^^ Her-
hangi bir dnce ya da herhangi bir szck de tikeldir; "bu"
tikel dnce ya da "bu" tikel szcktr. Ama genel ya da ev-
rensel szckler ve dnceler dediimiz eyler anlam baznda
evrenseldirler. Baka bir deyile, evrensel ya da genel bir d-
nce bir tr eyi simgeler; rnein inek, koyun ya da insan gi-
bi genel terimler bir ey trn simgeliyor olarak dnceyi
temsil ederier99. Bu demektir ki genel szckler eylerin bir
94. Magee; A.g.e., s.132.
95. Magee; A.g.e., s.132.
96. Magee; A.g. e., s.132.
97. Magee;A.g.e., s.132.
98. Ahmet Cevlzci; "Onyedinci Yzyd Felsefesi Tarihi", Asa Kitabevi, Bursa,
2001, S.202.
99. Copleston; A.g.e., s.112.
23
trn ifade ederler, her biri de bunu zihindeki bir soyut ide-
nin iareti olmakla gerekletirir; var olan eylerin bu ideye uy-
gunluu grldnde bu eylerin hepsi birden o ad altnda ya
da o tr altnda toplanr. Buradan anlald zere, trlerin z-
leri bu soyut idelerden bakas deildirl. Buradan kan so-
nu u ki, adn dile getirdii soyut ide ile trn z bir ve ay-
ndr. Bylece eylerin trlerinin zleri ve sonu olarak da ey-
lerin trlere ayrlmasnn soyutlama yoluyla bu genel ideleri
yapan anlama yetisinin ii olduunu kolayca gzlemleyebili-
J-201 Jei"^ Locke.
Genellik, u hlde sadece dnceye ve dile ait bir zellik
olup, zihinden ve dilden bamsz genelliklerden ve tmeller-
den sz edebilmek mmkn deildir. Bununla birlikte Locke,
dilden ve zihinden bamsz olarak bireysel eyler arasnda ger-
ek benzerlik bulunduunu reddetmezl'^^. "Burada doann
eylerin ounu birbirine benzer ekilde rettiini unuttuum
ve hele yadsdm hi dnlmesin: zellikle hayvan rklar
ve tohumla oalan her eyde bu apak ortadadr" dej- Ama
tikel eyler arasndaki bu benzerlikleri gzleyen ve onlar genel
dnceleri oluturmak iin vesile olarak kullanan ise zihin-
dirdO'^. nsan zihninde soyut ideler olmasayd eer, eyler ara-
sndaki benzerliklerin ls ve nicelii her ne olursa olsun,
ey trleri kesinlikle varolmayacakt^^^. yle ki Locke'a gre;
bizce ayrt edilen ve adlandrlan tr zleri zihnimizde tad-
mz belirgin soyut idelerden bakas deildir ve olamaz da^^^.
rnein, bir kadndan doan ceninin insan olup olmad, bes-
lenip beslenmemesi ok kez tartlmtr: nsan adnn ait ol-
100. Locke; A.g.e., s.29.
101. Locke; A.g.e., s.30.
102. Cevizci; A.g.e., s.202.
103. Locke; A.g.e., s.30.
104. Copleston; A.g.e., s.112-113.
105. Cevizci; A.g.e., s.202.
106. Locke; A.g.e., S. 31.
24
duu soyut ide ya da z doann rn olsayd ve anlama ye-
tiince bir araya getirilip soyutlanarak adlandrlan belirsiz ve
eitli yaln idelerin bei olmasayd, bu cenin bir insan ola-
mazd. Demek ki, her belirli soyut ide belirli bir zdr ve by-
le belirli ideleri temsil eden adlar znde farkl eylerin adlar-
dr. yleyse, bir daire bir ovalden zsel olarak, bir koyun bir
keiden farkl olduu kadar farkldr ve yamur da suyun top-
raktan olduu kadar kardan ayrdr. nk bir varln z
olan. soyut idenin baka bir ze aktarm imknszdr. Buna g-
re birer ynyle birbirinden farkllaan ve iki ayr ad verilen iki
soyut ide dnyada birbirinden en uzak ya da birbiriyle en kar-
t iki ey kadar farkl zde iki tr ierir^o^
Fakat Locke'a gre, eylerin zleri tamamyla bilinemezim^.
Bundan dolay Locke z szcnn ierdii eitli anlamlar
irdelemeye alr.
Locke'a gre z, bir eyin her ne ise o olmasn salayan var-
lktr. Buna gre eylerin kefedilebir niteliklerinin dayand
bihnemez ve isel yaps onlarn z diye adlandrlabilir^'^^
Locke iki tr zden bahseder. Birine gerek (olgusal) z, die-
rine adsal z dercim. Gerek (olgusal) zden bahsederken teri-
min iki anlamn ayrdeder^. Bir tanesi z szcn ne ol-
duunu bilmedikleri bir ey iin kullanarak o zlerden belli bir
sayy varsayanlarn kafalarndaki anlamdr, onlar iin tm do-
al eyler bu zlere gre yaplmlardr ve her biri bunlardan
pay almakla u ya da bu trden olurlar^^^ Locke'a gre bu ku-
ram savunulamaz bir varsaymdr. nk kuram deimez ve
kararl trsel zleri n gerektirir ve snr izgisi durumlarn ve
tipteki deimeleri aklayamazdk. BU gr doal eylere ili-
107. Locke; A.g.e., s.32.
108. Locke; A.g.e., s.32.
109. Locke; A.g.e., s.33.
110. Locke; A.g.e., s.34.
111. Copleston; A.g.e., s.113.
112. Locke; A.g.e., s.34.
113. Copleston; A.g.e., s.113.
. 25
kin bilgiyi karmaklatrrll'''. Locke, hayvan trleri iinde sk
sk rastlanan ucube yaratklar ve insan doumlarnda rastlanan
aptallar ve baka tuhaf olgular bu varsaymla badamayan r-
neklerdir,! 1^ der.
Daha aklc olan teki gr (olgusal zler konusunda) tm
doal eylere duyusal-olmayan paralarn olgusal ancak bilin-
meyen bir yap tadklarn dnrler; ki buna gre, bu yap-
dan, eyleri birbirinden ayrt edip ortak adlar altnda snflan-
drmamza yarayan duyulur niteliklerin doduu varsaylr^^^.
Fakat bu gr "daha aklc" olsa da, aktr ki bilinmeyen z-
leri soyutlama gibi bir soru sz konusu olamaz. Tm yakn d-
nce toplamlar bir eyin belli bir "olgusal (gerek) yapsna"
bamhdr; ama bu olgusal yap bizim tarahmzdan bilinmez.
Bu yzden soyutlanamazdm.
Locke, adsal zleri gerek (olgusal) zlerden ayrr. O'na g-
re, "Varolan bir eyin rnein altm olup olmadna, onun bu
eyin altm olarak snflandrlmas iin zorunlu ve yeterli ola-
rak grlen ortak zellikleri tayp tamadn gzleyerek
karar vermeye almzdr." Ve Locke iin bu zelliklerin kar-
mak dncesi altnn adsal zdr^^i^. nk iinde bulu-
nacak olan tm renk, arhk, eriyebilirlik, kararllk ve benze-
ri zelliklerin dayand onun duyulmaz paralarnn, ne oldu-
unu bilmediimiz dolaysyla tikel bir idesine sahip olmad-
mz ve adlandramadmz gerek yapsdr. Bu anlamda yine
de onu altm yapan ya da ona bu ad yani adsal zn tama
hakk tanyan kendi renk, arlk, eriyebilirlik, kararllk (bu-
harlamazlk) gibi niteUkleridir, nk altm ad verilen soyut
bileik ideye uygun nitelikler barndrmayan bir eye altm de-
nemez^d^
114. Locke; A. g.e., s.35.
115. Locke; A. g.e., S. 35.
116. Locke; A. g.e., s.34.
117. Copleston; A. g.e., s.114.
118. Copleston; A. g.e., s. 114.
119. Locke; A. g.e., s.36.
26
Bu yzdendir ki L o c k e ; " h e r seik soyut dnce (ide)
seik bir z d r " v e "adn temsil ettii soyut dnce ve tr
zleri zihnimizde tadmz belirgin soyut idelerden bakas
deildir" der. yleyse, bireyler olarak bireysel eylere zg ni-
telikleri darda brakarak ve ortak niteliklerini koruyarak
soyutlanan ey adsal zdrdeni l ebi l i r.
Locke, yaln dnceler ve kipler durumunda olgusal (ger-
ek) ve adsal zlerin ayn olduklarn eklerl24 Buna gre,
izgi arasndaki bir uzay ieren ekil bir genin adsal z ka-
dar gerek zdr de^^s. Fakat tzler (cisimler) durumunda
tmyle ayrdrlar. Altnn adsal z altn olarak snflandrlan
eylere ortak gzlenebilir niteliklerin soyut dncesidir; ama
gerek (olgusal) z, ya da tz, duyulur-olmayan paralar-
nn olgusal yapsdr ki, onda bulunacak olan renk, arlk, eri-
yebilirlik, duraanlk vb. gibi tm zellikler bunun zerine da-
yanrlarla^. Dolaysyla, bu ideler (nitelikler) birlikte var ol-
mak asndan uyum iindedirl27. Ancak bu olgusal (gerek)
z, altnn tikel tz, bizim tarafmzdan bilinmezi^^.
Sonu olarak Locke; cins, tr ve zlerin asl ilevini zetler-
ken, soyut ideler (dnceler / kavramlar) yapan ve onlar zi-
hinlerinde verdikleri adlarla anlamlandran insanlarn, szck-
leri ve dnceleri yalnzca tikellerle snrl kaldnda bilgi s-
relerinin yava ilerleyebileceini, bundan dolay iletiimin da-
ha kolay ve dorudan olabilmesi-geliebilmesi iin eyleri ge-
120. Copleston; A.g.e., s.114.
121. Locke; A.g.e., s.32.
122. Locke; A.g.e., s.31.
123. Copleston; A.g.e., s.114.
124. Copleston; A.g.e., s.114.
125. Locke; A.g.e., s.36.
126. Locke; A.g.e., s.36.
127. Denkel Arda; "Dnceler ve Gerekeler/1", Gebe Yaynlan, ist., 1997,
s. 231.
128. Copleston; A.g.e., s. l l 4.
27
nel kavramlar halinde dnp bu ekilde onlardan sz etme
imkan bul duumuzu,syl er.
Bu anlamda Locke'un soyutlama yoluyla elde edilen genel
dncelerin, yani tmellerin^^^ insan zihni dnda bir ger-
eklikleri olmadn ve bunlarn insan zihninin yaratlar ol-
duunu ileri sren nominahzme varm olduunu syleye-
biliriz. Bilindii gibi nominalizm; kavram realizminin tam kar-
t olan ve tmellerin gerek bir varoluu olmadn, eylerin
zlerinin bulunmadn, bunlarn yalnzca azdan kan ses-
ler, szckler olduunu, ayn adla adlandrlan bireysel eyler
snfna, ayn adla adlandrlma dnda, ortak olan hibir ey
bulunmadn ileri sren grt^^^. Bu anlaya gre nesne-
ler, insanlar arasndaki uylamlara bal olarak adlandrlm-
tr. Bu anlamda adlar zorunlu deil, yapaydrlar^^^. Geni an-
lamyla, Platon ve Aristotales ile balayan ve Ortaa boyunca
sren tmeller tartmasnda, Roscelinus ve Ockhaml William
gibi filozoflarca savunulmu ve "tmel" denen eylerin gerek-
te var olan zleri belirtmeyen sesler, adlandrmalar olduu bi-
imindeki yaklamdr^^'^.
Kavram tartmalarnn phesiz pratik nedenleri de vardr.
Mesela, Ortaa'da KatoHk kihsesi hususi Hristiyan cemaatle-
rinin ve onlar tekil eden mminlerin sadece bir toplam ol-
mak istemiyor, kendisini hereyi elinde tutan bir g, ats al-
tnda toplad fertlerden ayr ve mstakil bir varlk olarak gr-
mek istiyordu. Bunun iin de "klliler"in (kavramlarn) re-
129. Locke; A.g.e., s.38.
130. Cevizci; A.g.e., s.202.
131. Macit Gkberk; "Felsefmin Evrimi", Milli Eitim Basmevi, st., 1979,
s.63.
132. Ahmet Cevizci; Felsefe Terimleri Szl, Paradigma Yaynlar, st.
2000, s.241-242.
133. Atakan Altmrs; Dil Felsefesi Szl, Paradigma Yaynlar, st. 2000,
S. 6.
134. Altmrs; A.g.e., s.5.
28
el/hakikat olduunu iddia ediyordu. Klliler hakikatse kilisede
hakikat olacakt. Eer "klli" (kavram), bir realite/hakikat de-
ilse kilise sadece topluluu gsteren bir kelime ve fakat yal-
nzca bunlar tekil eden fertler reel/hakikat olacaklard. Bu
taktirde de kilise retisi, varln, eyann ve hayatn hakiki
bilgisi olmaktan kacakt. Halbuki, klliler hakikat oldu mu,
kilise retisi hakikat oluyordu ve kilise dnda herhangi bir
hakikat de aranmyordu. Epistemolojinin de, ekonominin de,
siyasetin de, kltrn de hakikati kilise retisinde mndemi
kabul ediliyordu.
Kilise, rasyonel teolojiyi temellendirmek iin nasl realist
olmak zorunda idiyse, rasyonel teoloji ya da kiliseye kar k-
mak isteyenler de nominalist olmak zorunda idilerd^^.
Rasyonel teolojiye kar saf inanc savunan GuiUaum d' Oc-
cam, nominalizmi sistemletiren ilk dnrdr. Ona gre me-
tafizik, bilginin deil, inancn alandr. Tabii olarak bilinebilen
reaUte/hakikat, sadece ferdi (somut) ve mmkn olandr. Sa-
dece ferdi olann, yani nesnelerin gerek varln kabul eden
ve bilgiyi deneyle balatan GuiUaume d' Occam, felsefe ile te-
olojinin, dier bir ifadeyle bilgiyle imann sahalarn ayrm-
tr*.
Ockhamlmm metafizii ve epistemolojisi, hr eyden nce
ve ok byk lde, Hristiyan felsefesinin antik Yunan felse-
fesinden kanlmxaz olarak miras ald, varolan hereyin tekil
ve bireysel olduu yerde, dncenin nesnelerinin tmel oldu-
u paradoksal tezinin yaratt temel problemi bir zme ka-
vuturmak amac gder. Bilindii zere, Hristiyan felsefesi,
Patristik felsefe ile Skolastik felsefenin ilk iki dneminde, H-
ristiyan imanyla domalarn anlalr klp aklamaya ve te-
mellendirmeye alrken, kendisine gemiten intikal etmi
bulunan biricik felsefe olarak, Platoncu / Yeni-Platoncu felsefe-
135. Neet Toku; "llm-i mran", Aka Yay., Ankara, 2002, s.25.
* (Nominalizm iin bkz. Betl otuksken, Saffet Babr; "Orta ada Fel-
sefe", Ara Yay, st., 1989, s.309)
29
nin kavramsal erevesi ve ifade imkanlarndan yararlanmtr.
Bunun sonucu olarak, zorunlulukla hiper realizm veya radikal
bir realizm olarak kavram realizmi ve sadece ilahi aydnlanma-
ya dayanan, bundan dolay insan iin bilgiyi neredeyse imkan-
szlatran, bir bilgi konsepsiyonu olmutur. Skolastik d-
nrler XII. yzyldan itibaren, Hristiyan retisinin dogmatik
erevesini bu kez, dikkatleri yava yava bu dnyaya ekme-
ye balayan, slam dnyas yoluyla rendikleri ikinci Grek fel-
sefesi gelenei olarak, Aristotales felsefesi ile badatrmaya
kalkmlardr. Bu telif ya da sentez, Hristiyan imannn u ya
da bu unsurunda en kk bir deiiklie dahi gitmek imkan-
sz olduuna ve bir ekilde vuku bulan uyumazhk ya da tutar-
szlklar ancak Aristoteles'in felsefi kabul ve argmanlarna
ilikin ciddi bir eletiri ya da yeni yorumlarla giderilebilecei-
ne gre, felsefi bir i ya da etkinlik olmak durumundadr. Di-
erine gre nemli bir ilerleme salayan bu sentezin de kendi
iinde problematik olan bir takm glkleri vard hi kuku-
suz. Aristoteles felsefesi ve Hristiyan iman ve teolojisi arasn-
da Aquinal Thomas tarafndan Xiii.yzylda gerekletirilen
ve ondan sonra da dnrlerin byk bir ounluu tarafn-
dan takviye edilip pekitirilmeye allm olan bu sentez de,
rnein bu kez lml bir realizm tarznda, insan zihninin du-
yu-deneyinde idrak edilen tikellerde, bireysel eylerden ve
olumsal olaylardan ontolojik bakmdan nce gelen, soyut z-
lerle zorunlu ilikilerin akledilir soyut dzenini kavradm id-
dia eden epistemolojik ve metafiziksel retiyi ihtiva etmek-
teydi.
te Ockhaml William'n hem bir filozof ve hem de bir te-
olog olarak byk nemi, onun Ortaa realizminin temelinde
bulunan sz konusu metafiziksel ve epistemolojik kabulleri
reddetmesinden, felsefeyle teolojiyi birbirinden mutlak olarak
bamsz olmalar gereken iki ayr alan ortaya koymasndan ve
btn bir felsefe alann, bilginin tanrsal aydnlanmadan veya
zlere ilikin rasyonel kavraytan deil de, bireysel eylerin ve
30
tikel olaylarn dorudan deneyiminden meydana geldiini sa-
vunan radikal bir emprizm temeli zerinde yeni batan ve te-
oloji ya da imandan bamsz olarak insa etmesinden oluur.
O, bu radikal emprizme dayanarak gerekletirdii, bilginin
kendisinde ifade edildii dilin ontolojik arka planna ve se-
mantik yapsna ilikin nominalist bir analizle de}^^ bir bak-
ma Rnesans'ta grlmeye balayacak olan modern felsefe ile
modern bilimsel bilgi ve seklarizmin temellerini de atm g-
rnmektedir**.
Nominalizm, bilgiyle inan arasndaki birlii tehlikeye d-
rmekle kalmyor, ayn zamanda kiliseyi dnyaya balayan
on asrhk ba da koparmaya alyordu. Nominalizmle birhk-
te artk akl, yava yava realitenin mahadesine dnyor ve'
tabiatta, kilise retilerinden daha az ehemmiyetli olmayan bir
inceleme ve aratrma konusu grmeye balyordu. Yani, bilgi-
yi kutsaldan ayryordu. Bunun ilk adm da Antik adaki in-
celemelerin yenilenmesi, yeniden domasyd. Yani Rne-
sans,
Btn bu aklamalar gsteriyor ki Locke'un nominaUst
eiliminin alt yapsnda bu anlamda lml bir syleme sahip
olan Aristoteles ile daha radikal bir nominalist tez ileri sren
Ockhamh AViUiam'm derin tesirleri bulunmaktadr.
"Genel Terimler" bal altnda ele aldmz konuyu bu e-
kilde akladktan sonra Locke'un Basit ve Bileik deler ve
Kipler ile Maddi Tz'den bahsederken ska kulland "cismin
nitelikleri" konusuna ksaca bakmak gerekir. Locke'un ontolo-
jik ve epistemolojik balamlarda ele ald "cismin niteUkleri"
vurgusunda Locke dnceler ve nitelikler arasnda bir ayrm
yaparak zellikle "bileik ideler" konusuna bu kavrama ikin
bir balamda ele alr ki, sonraki konularmzn anlalmas a-
sndan bu yaklama vurgu yapmay gerekli grdk.
136. Ahmet Cevizci; "Ortaa Felsefesi Tarihi", Asa Kitabevi, Bursa, 1999,
s.261-262.
** (Bkz. otuksken; A.g.e., s.309.)
137. Toku; A.g.e., s.26.
31
1. 3. Locke'da Birincil ve kincil Nitelikler
Ayrm
Yukarda deindiimiz gibi Locke dnceler ve nitelikler
arasnda bir ayrm yapar. "Zihnin, kendisinde alglad ya da
algnn, dncenin ve anhm dolaysz nesnesi olan her eye
"ide" (dnce) diyorum^^^, zihnimizde herhangi bir ide ret-
me gcne de gcn bulunduu nesnenin "nitelii" diyorum"
der Locke ve bir kartopunu rnek alarak "kartopunun biz de
ak, souk ve yuvarlak ideleri retme gc olduuna gre, biz-
de bu ideleri reten glere, kartopundaki biimleriyle, nite-
likler diyorum; bunlar zihnimizdeki duyumlar ya da alglar ol-
duu zaman da bunlara ideler (dnceler) di yor um" di ye-
rek bir yandan Demokritos, Hobbes ve Descartes'in genel iz-
gilerini, te yandan kendi zamanndaki Galileo ve Byle gibi
bilim adamlarn izleyen Locke, nesnelerin sahip olduklar iki
tr nitelii birbirinden ayrr. Bunlar "birincil" ve "ikincil" de-
receden niteliklerdirl't'O Birincil nitelikler "cisim ne durumda
bulunursa bulunsun, ondan sonuna dek ayrlmaz olanlar-
dr" l'^l der. Bunlar uzam,biim, katlk ve hareket gibi nitelik-
lerdir. kinci dereceden nitelikler ise, kesinlikle bu anlamda ni-
telikler deildirler. Onlara maddi bir cismin bizde beUi bir tr-
den tasarmlar, rnein renk, tat, koku veya ses tasarmlarn
meydana getirme ynnde sahip olduu glerdir^'^^ ve bu
gler d nesnelerde bulunmakta ise de onlar "olduklar gibi"
grmeyizl43
138. J hn Locke; A.g.e., s.94.
139. Locke; A.g.e., s.105.
140. J ohn Herman Rahdall, J r.-J ustus Buchler; "Felsefeye Giri" ev: Ahmet
Arslan, Ege nv. Sos. Bil. Fak. Yay., zmir, 1982, s.l54.
141. Locke; A.g.e., s.105.
142. Randall-Buchler; A.g.e., s.154.
143. Mutala Rahmi, "Kuile Felsefe Tarihi", ev: mer Tolgay, nsan Yaym-
lan, st., 1995, s.115.
32
imdi bir yandan biim katlk veya hareketle ilgili tasarm-
larmz gz nne alalm: Burada nemli bir farkllkla kar-
larz, der, Locke ve devam eder. Birinci tr tasarmlar nesnel
karlklarna benzerler; bir gen tasarm, fiziksel gen cis-
me, hareket eden bir cismin tasarm, nmzde hareket eden
cisme benzer. Ancak ikinci tr tasarmlar herhangi bir nesnel
varla benzemezler; nk onlarn nesnel karlklar sadece
birer g veya yeti olarak vardr. O halde biim, hareket ve ka-
tlk nesnel eylerdir ve kendilerini alglamadmz durumda
bile, algladmz nesneye aittirler. Buna karlk renk, tat, ses
nesnel eyler deildirler. Onlar sadece kendisini algladmz-
da algladmz cisme aittirler. Baka deyile, biim, kathk,
hareket tasarmlar hem tasarmlar, hem de nesnel nitelikler
olarak vardrlar. Renk, tat, ses ise sadece tasarmlar olarak ya-
ni cisim bizde kendilerini meydana getirdiinde vardrlar ve
nesnel nitelikler olarak var deildirler. O halde birinci derece-
den nitelikler, Locke'un "gerek nitelikler" diye adlandrd
eylerdir, ikinci dereceden nitelikler ise sadece bir cismin biz-
de tasarmlar meydana getirme ynnde sahip olduu gler-
dir. Ne var ki bu tasarmlarn birinci dereceden niteliklere ili-
kin tasarmlarla ayn yapda olduklarn varsayarz. Biim, ka-
tlk, hareket niceliksel olarak llebilir mekanik niteliklerdir.
Renk, ses, tat ise sadece nesneleri algladmzda (tasarmlar
olarak) var olan "duyumsal nitelikler"dir. Bir cisim, ister onu al-
glayalm, ister alglamayalm kare eklindedir ve uzayda yer
igal eder. Ama o ancak kendisini algladmzda krmz veya
tatldr. Karelik nesneldir. Krmzlk ise grme duyusuna ba-
ldr. Karelik hakkndaki tasarmmz, kareliin kopyasdr, kr-
mzlk hakkndaki tasarmmz ise bir gc temsil eder, ama
hibir eyin kopyas deildird44 Locke'a gre.
Locke'un niteliklerle ilgili bu yaklamlarn, Berkeley, tezi-
mizin "ikinci blm" nde detayh olarak kritie tabi tutar. Ber-
keley'in bu konu ile ilgili yaklamlar "ikinci blm"de ince-
lenmektedir.
144. Randall-Buchler; A.g.e., s.154-155.
33
1. 4. Basit ve Bileik deler ile Kip ve
Balant Adlar
Bilgimizin doasm, trn ve geriliini daha iyi anlaya-
bilmek iin, bizdeki idelerle ilgili bir eyi, yani bunlardan bir
blmnn "basit" bir blmnn de "bileik" olduunul'^^
syler Locke. Bu anlamda tasarmlarmzn bir takm basit bir
takm da bileiktirler^^^.
Locke basit ve bileik dnceler arasnda bir ayrm yap-
yor. Buna gre zihin (anlk) birincileri edilgin (pasif) olarak
alrken, ikincilerin retiminde etkindir^'^''.
Basit dnce rnekleri olarak Locke, ilk olarak bir buz par-
asnn soukluk ve sertliini, bir zamban koku ve akln,
ekerin tadn verir. Bu "dnceler"in her biri bize salt tek bir
duyu yoluyla gelir l'^^. Ve bu alglardan her biri kendi iinde
birlememi durumda bulunduundan, iinde yalnzca, zihin-
deki tek biimli grnm ya da kavram bulunur^^^^. Btn bil-
gilerimizin gereleri olan bu basit fikirler^so duyulardan ve i
algdan gelen fikirler (ideler)dirl5i. ^ihin bunlar neredeyse^s^
sonsuz bir deiiklik iinde^^s yineleme, karlatrma ve bir-
letirme gcndedir, ve bylece diledii gibi yeni karmak d-
145. J ohn Locke, "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.94.
146. Macit Gkberk, "Felsefe Tarihi", Remzi Kitabevi, ist., 1999, s.297.
147. Copleston; A.g.e., s.87.
148. Copleston; A.g.e., s.87.
149. Locke; A.g.e., s.95.
150. Locke; A.g.e., s.95.
151. Baykan Fehmi; "Aydmlanma zerine Bir Derkenar", Kakns Yaymlan,
st., 2000, s. 102.
152. Frank Thlly; "Bir Felsefe Tarihi", ev: Nur Kk-Yasemin evik, Idea
Yaynevi, st., 2000, s.299.
153. Locke; A.g.e., s.95.
34
nceler yapabilir. Ama hibir zihnin tek bir yeni yalm dn-
ceyi yaratma ya da tasarlama ya da kendinde olanlar yok etme
gc yoktur^^"''. Locke, "bir kimsenin, daman hi etkileme-
mi bir tadn ya da hi koklamad bir kokunun idesini tasar-
lamaya altm grmek isterdim. Eer o bunu yapabilirse,
ben de bir kr de renk idelerinin, bir sarda da doru, seik
ses kavramlarnn bulunduu sonucuna varrdm" der. Bu
yzden, her trl yapdaki cisimlerde; sesler, tadlar, kokular,
grlr ve dokunulur nitelikler dnda bizim ayrmna varabi-
leceimiz yeni nitelikler tasarlamann, bir insan iin, olanaksz
olduunu syler Locke. O'na gre, "insanlk yalnzca drt du-
yuylal56 yaratlm olsayd, o zaman, imdi beinci duyunun
nesneleri olan nitelikler, bizim dikkatimiz, hayal gcmz ya
da kavraymzdan, imdi bir altnc, yedinci ya da sekizinci
duyunun nesneleri olabilecek olanlar kadar uzak olurdu"!^''
Locke bu basit ideleri-fikirleri drtl bir snflamaya tabi tu-
tar. Baka bir deyile, basit ideler srasyla sadece tek bir duyu
yoluyla kazanlan ideler, birden fazla duyu yoluyla kazanlan
ideler, bir tek dnm veya i duyum yoluyla elde edilen ide-
ler ve nihayet hem duyum ve hem de dnm yoluyla kaza-
nlan ideler olarak drt balk altnda toplanabiUri^s.
Bunlardan birincisi; zihnimize yalnzca tek bir duyu yoluy-
la girerler^^^. Locke onlarn zorunlu fizyolojik n koullar
olarak duyu organlarn, beyin ve sinir sistemini saydktan son-
ra, kendilerine rnek olarak renklerle, aydmhk-karanlkla, ses-
le, kokuyla, katlk-yumuaklkla, scaklk-souklukla ilgili
ideleri verir^.
154. ThUy; A.g.e., s.299.
155. Locke; A.g.e., s.95.
156. Locke; A.g.e., s.95.
157. Locke; A.g.e., s.95.
158. Ahmet Cevizci; "Onyedinci Yzyl Felsefesi Tarihi", Asa Kitabevi, Bursa,
2001, s.200.
159. Thlly; A.g.e., s.299.
160. Cevizci, A.g.e., s.200.
. 35 .
kincisi, birka duyu yoluyla edinilen basit tasarmlardr;
Dokunma ve grme ikisi birlikte, yer kaplama, ekil, hare-
l^el-161 ve skunet ideleridirl62 Yaln fikirlerin bu her iki smf
da duyum idelerinden oluur^^^.
Sadece dnm veya i duyumla elde edilen ideler ise, al-
g veya dnme, yani anlama yetisi ve isteme, yani irade yo-
luyla kazanlan idelerdirl^"^. Bunlar zihnin kendi faaliyetlerinin
gzlenmesi neticesinde edinilen fikirlerdirl65
Son olarak, hem duyum hem de derin-dnme yoluyla ka-
zanlan idelere^^^ rnek olarak verilen idelerin banda ise haz,
ac, g varolu ve birlik gibi idefer gelmektedir^^'^.
Bu drt tr basit fikir zihnin her trl bilgiyi retmede kul-
land temel malzemedir ve basit fikirleri zihin pasif olarak
alrl68.
Yalnzca, bu basit idelere ulam olan kii, Locke'a gre, bi-
leik idelere sahip olabihr, zira basit ideleri n gerektiren bile-
ik ideler insan zihninin bu basit ideleri eitli ekillerde ile-
me faaliyetinin bir sonucu olarak ortaya ka r l a r . Bi r insan
iki ya da daha ok yaln dnceyi tek bir karmak dnce-'
ye biletirebilir. Yalnzca gzlem ve ie bak ile snrl deildir,
ama yeni dnceler oluturmak iin duyum ve derin-dn-
me verilerini sistemli olarak biletirebilir ve bunlardan her bi-
ri tek bir ey olarak dnlebilir ve yeni bir adla adlandrla-
bilir. rnein "gzellik, iyilikhilirlik, hir insan, Ur ordu, evren,
vs.
161. Gkberk; A.g.e., s.297.
162. Cevizci, A.g.e., s.200.
163. Copleston; A.g.e., s.87.
164. Cevizci, A.g.e., s.200.
165. Baykan; A.g.e., s.102.
166. Thlly; A.g.e., s.300.
167. Locke; A.g.e., s.200.
168. Baykan; A.g.e., s.102.
169. Cevizci; A.g.e., s.200.
170. Copleston; A.g.e., s.88.
36
Buna gre, basit ideleri kazanrken btnyle pasif olan zi-
hin, bileik ideleri bizzat kendisi basit idelerden elde ettii iin,
daha sonra btnyle aktif hale gelir. Zihin sz konusu aktivi-
tesini bileik ideleri meydana getirirken hayata geirdii ay-
r faaliyetle somutlatrr;!''!
1) Birok basit ideyi bir bileik idede birletirmek, btn bi-
leik ideler byle yaplmtr. 2) kincisi basit ya da bileik iki
ideyi alp, onlar bir tek idede birletirmeksizin, ikisinin birlik-
te bir grnn elde edecek biimde yan yana getirmek-
tir Bylece bant idesi oluur. 3) ncs zihin soyutla-
mada bulunarak bu fikri gerek durumunda beraber olduu
dier fikirlerden ayrr. Bu yolla da genel fikirler oluurd''3
Zihnin btn genel ideleri byle yaplm tr ^ 74. Demek ki,
i ya da d deneyden aral ya da arasz olarak gelmeyen b-
tn tasarmlar ruhun verilmi (deneyden edinilmi) duyumla-
r birbirine balamasndan, dzenleme ve so)mtlamasndan
olu mulardr ^ 75.
Zihnin bu temel faaliyetiyle elde edilen bileik idelerin
says sonsuz olmakla birlikte, Locke onlar a)Modsler (kip-
ler), b)Tzler (cisimler, varlklar), ve c) Bantlarla ilgili bile-
ik ideler olmak zere balk altnda toplar ^ 76
Modsler (kipler), kendi bana var olmayan ama, baka bir
varla bal olarak veya onun tesiri olarak varolan bileik fi-
kirlerdir ^ 77. Bu kategoriye giren bileik idelere rnek olarak
Locke minnettarlk, gen, cinayet szckleriyle ifade edilen
ideleri verird78.
171. Locke; A.g.e., s.201.
172. Locke; A.g.e., s.123.
173. Baykan; A.g.e., s.102.
174. Locke; A.g.e., s.123-124.
175. Gkberk; A.g.e., s.298.
176. Cevizci; A.g.e., s.201.
177. Baykan; A.g.e., s.102-103.
178. Cevizci; A.g.e., s.201.
37
Locke kipleri de ikiye aynr: a) Basit kipler: Ayn basit fik-
rin tekrar neticesinde oluur. Mesela, l(bir) basit fikrini
kere tekrar ederek 3() bileik fikri meydana gelir, b) Kark
kipler: Farkl fikirlerin birletirilmesiyle meydana gelir. Mese-
la, gzellik fikri, seyredenlerde zevk duygusu uyandran, renk
ve eklin belli bir tarzda birlemi halidir. Gzellik fikri bu ba-
sit fikirlere dayanr ve bundan ayr olarak kendi bana var ol-
mazi79.
Uzay, zaman, say fikirleri ilk nazarda tecrbeden gelmiyor
gibi grnse de bunlar da basit kiplerdir^^o.
yle ki, uzay tasarmn biz grme ve dokunma duyularna
dayanarak elde ederizl^l. Uzay fikrinin altnda yatan basit fi-
kir, mesafedir. Bu fikrin arttrlmasyla sonsuz uzay bileik ide-
si elde edilirl^2 5ayx ye zaman tasarmlarn da, tasarmlarn
"art arda oluumu" bize yaatan i deneyin yardmyla meyda-
na getiririz. "Basit tasarmlan" -yani kk uzay arahklarn,
zaman aralklarn, birimleri yanyana koymakla, birbirine ba-
lamakla "uzay", "zaman" ve "saylar serisi" tasarmlarna var-
rz. "Sonsuzluu" tasarmlayabilmemiz de buna dayanr. "Kuv-
vet", "hareket", "bileik renkler ve formlar" tasarmlar da bu
modslerdir. deneyde ise "alglama", "hatrlama", "dn-
me", "dikkat" vb. tasarmlar modusturlar^^^.
kinci bileik fikir (ide) "tzler" (cisimler)dir. Bu kelimeyi
Locke, cisim, varlk ve cevher (dayanak, altta duran) manala-
rnda kullamri^'^.
Btn basit fikirlerimiz ya d nesnelerin duyumlanmas ile
ya da zihnin kendi faaUyetlerinin i-algs ile oluur, demi-
179. Baykan; A.g.e., s.103.
180. Baykan; A.g.e., s.l03.
181. Gkberk; A.g.e., s.298.
182. Baykan; A.g.e., s. 103.
183. Gkberk; A.g.e., s.298.
184. Baykan; A.g.e., s.103.
185. Baykan; A.g.e., s.103.
38
ti Locke. Bu basit fikirlerden bir ksmnn devaml beraber ol-
duklarn grrz. Mesela, "eker" dediimiz ey, tatl, beyaz
ve kat basit fikirlerinin beraberliidir. Bylece bunlara bir ad
veririz: "eker cismi". lk nazarda bir tek a ^a iaret ettiimiz
nesnelerin fikri (eker) basit fikir sanlr ama aslnda bunlar bir
ok fikrin karmndan oluur. Tz fikri bu olguyla alakal ola-
rak teekkl eder. yle ki biz bu basit fikirlerin (tad, renk, ka-
tlk vs.) kendi balarna durabileceklerini, varolabileceklerini
tahayyl edemeyiz. Bu yzden de, bu basit fikirlerin "altnda
duran" bir dayanak (substratum) varsayarz^^ nitelikleri
bir arada tutan, birletiren, tayan bir eyin olmas gerektiini
dnrz. te buna Locke nesnenin "tz" adn verir. Bu,
niteliklerin dayana, taycsdr (Substratum). nk sadece
karelik, sertlik ve hareket olamaz; kare olan, sert olan, hareket
eden bir eyin olmas gerekir. Bu niteliklerin, nitelikleri olduk-
lar bir eyin olmas gerekir^^^ Nasl ait olduklar bir varlk ol-
makszn sfatlar olmazsa, "tayc"sz nitelikler de olmaz^^^.
Bu niteliklerin (dnceler) kendi balarna nasl varolabil-
diklerini ifade edemeyiz, ancak kendimizi onda srdkleri ve
ondan ortaya ktklar belli bir dayanak varsaymaya altrrz;
ve buna da "tz" deriz^^^. Oysa tze ilitirdiimiz her ey de
deneyden gelir. rnein; Tanr idesini biz, i duyumdan (ref-
lection) edindiimiz manevi nitelikleri geniletmekle, ycelt-
mekle meydana getiririz,^5'-' der, Locke.
Locke'a gre tzlerin iki tr idesi vardr: Birincisi, bir adam
ya da bir koyun idesi gibi, ayr varolularyla tekil tzlerin ide-
sidir; ikincisi de bir ordu ya da koyun srs gibi, bunlardan
bir ounu birlikte bulunduran idelerdir^^^. Bylesi bileik
1.86. Baykan; A.g.e., s.103.
187. Randall-Buchler; A.g.e., s.155.
188. Randlar-Buhcler; A.g.e., S-155.
189. Thly; A.g.e., s.301.
190. Gkberk; A.g.e., s.298.
191. Locke; A.g.e., s. 125.
39
ideler onlar tekil eden basit fikirlerin biraradalmdan mey-
dana gelir. Xz ile ilgili bu yaklam "Nesne Adlar" bal
altnda daha geni bir ekilde ele alnacaktr.
nc ve son bileik ide "bant" idesidir. Bantlar bir
idenin baka bir ideyle birlikte incelenmesinden, 193 bij- gyi di-
er bir eyle mukayese etmekten doar. 194 Zihnin, birden faz-
la ideyi yan yana koyup, onlar birbirleriyle karlatrmak su-
retiyle aralarnda ne tr ilikiler bulunduunu kavramaya a-
ht karlatrma faaliyetiyle elde edilen bileik ide trdr .
Bunlar iin bir rnek "neden-etki tasarm "dr. Bu ideye biz
bir takm nitelikler ile nesnelerin baka nitelikler ve nesnelerin
etkileriyle meydana geldiklerini alglamakla varrzl96. Duyu-
larmz bize eylerin deitiini, niteliklerin ve tzlerin varol-
maya baladklarn, varolularn bir baka varln ilemine
borlu olduklarn anlatr. Herhangi bir yahn ya da karmak
(bileik) dnce reten eye "neden" deriz, retilene ise "et-
ki": bylelikle s balmumunun akkanlnn nedenidir. "Ne-
den" bir baka eyi (yahn dnce, tz ya da kip) varolmaya
balatan eydir; "etki" balangcn bir baka eyden alm
olandrl97.
"Uzay ve zaman bantlar" ile "zdelik" ve "bakalk" da
byledir. Ahlaki (moral) idelerde "bant tasarmlar" iinde
yer alrlar, nk bunlar da, kendi eylemlerimiz ile ilgi tasa-
rmlarn bir "yasa tasarm"ile birlemesinden, bu ikisi arasn-
da bir ilgi, bir "ha" kurulmasndan meydana gehrlerl98.
Locke'a gre zamanla ilgih yalhk-genhk, mekanla ilgili
uzakhk-yakmlk, uzamla ilgih byklk-kklk, nicelikle
192. Baykan; A.g.e., s. 104.
193. Locke; A.g.e., s.125.
194. Baykan; A.g.e., s. 106.
195. Cevizci; A.g.e., s.201-202.
196. Gkberk; A.g.e., s.298.
197. Thlly; A.g.e., s.301.
198. Gkberk; A.g.e., s.298.
40
ilgili azlk-okluk, varlkla ilgili zdelik-ayrlk vb. neden-et-
ki dndaki bant idelerine rnek gsterilebilir
Bant ideleri ile ilgili olarak sylenmesi gereken bir dier
nokta da udur; Her varlk dier btn varlklarla aralarnda
bant kurulmasna elverilidir ve bu kurulabilecek bantlar
sonsuz saydadr. Mesela, bir insan ayn zamanda baba, birader,
oul, byk baba, torun, vey baba, vey oul, koca, ev arka-
da, dman, ii, patron, daha byk, daha kk, daha ya-
l, daha gen, akran vb. gibi sonsuz sayda balantya sahip ola-
bilir. Bu nedenle insanlarn dnce ve ifadelerinin byk b-
lmn bant ideleri oluturur^oo.
Yukarda ifade edilenler balamnda, basit (yaln) idelerin
adlar, bileik (kark) kip ve bantlarn adlar ve doal tz-
lerin adlar ayr ayr birbirlerininkinden farkl ve zgndr-
ler20i.
Birincisi, basit ide ve tzlerin adlar, zihindeki soyut ideleri
ile birlikte gerek varoluu iaret etmektedirler. Fakat bileik
(kark) kiplerin adlar zihinde bulunan idede son bulurlar ve
dnceleri zerre kadar ileri gtrmezler^o^
kinci olarak, basit idelerin ve bileik kiplerin adlar her za-
man hem gerek hem de adsal z ifade ederler^o^
ijnc olarak, basit idelerin adlar tanmlanamazlar; fakat
bileik idelerin adlar tanma aktr^o^,
Locke iin; basit idelerin hepsi tanmlanmaya allrsa bu
sre sonsuza dek gider^o^ nk; bir tanmn deiik terim-
leri deiik ideler gsterdiine gre, bunlarn hepsi birden, bi-
199. smail etin; "John Locke'da Tanr Anlay", Vadi Yaynlar, Ankara,
1995, S.62.
200. etin; A.g.e., s.61.
201. Locke; A.g.e., s.254.
202. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", ev: Meral De-
likara Topu, teki Yaynevi, Ankara, 1999, s.39.
203. Locke; A.g.e., s.39.
204. Locke; A.g.e., s.39.
205. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.254.
. 41 .
resimli olmayan bir ideyi temsil edemezler; bu yzden de, bir
szcn anlamm, hepsi de farkl anlamlara sahip olan birok
szckle gstermekten baka bir ey olmayan tanmn basit
idelerin adlarnda yeri olaraaz^O Locke, bu yargsn temellen-
dirmek iin "hareket" rneini verir: Hareketi "bir yerden bir
yere gei" olarak tanmlayan atomcular, iki anlamda szc
birbirinin yerine kullanmaktan te bir ey yapmlar mdr?
diye sorar, Locke. Locke'a gre, ayn anlamda iki szc de-
i-toku ettiimizde yaptmz tanmlama deil evirmedir:
Gei, hareket; hareket, geitir^os.
Grld gibi basit ideler yalnzca nesnelerin zihinleri-
mizde brakt izlenimlerle edinilirler. Bu yoldan edinilme-
milerse, bunlara verilen herhangi bir adn aklanmas ya da
tanmlanmasnda yararlanlan szcklerin hibiri bizde ifade
ettii ideyi retmeyi baaramaz. Szckler seslerden olutukla-
rna gre, bizde yine bu seslerinkinden baka ideler retmez-
ler 209. Dolaysyla, daha nce herhangi bir szckle ifade edi-
len basit ideyi uygun bir organla zihnine yerletirmemi olan
biri, herhangi bir tanm kuralna gre bir araya getirilmi ba-
ka szckler ya da sesler yoluyla bu szcn anlamn bile-
mez.
Locke iin durum, bileik idelerde tmyle bakadr, bun-
lar birok basit idelerden olutuklarndan daha nce bulunma-
yan bileik ideleri zihne yerletirip ve bylece adlarn anlal-
masn salayabilirler. Tanmn ya da bir szcn anlamn
birden fazla szckle renmenin yeri, bir tek adla karmza
kan ide topluluklardr,2io Locke'a gre. Ayn ekilde, duyu-
larmz alanna hi girmemi eylerin adlarn anlatabilen, ba-
kalarnn zihinlerinde de bu adlar kullandklar zaman bunla-
206. Locke; A.g.e., s.25.5.
207. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.42.
208. Locke; A.g.e., s.42.
209. Locke; A.g.e., s.44.
210. J ohn Locke; "insan Anl zerine Bir Deneme", s.257.
o 42 .
ra uygun ideler oluturabilen eyler de bu ide topluluklardr,
yeter ki tanmn terimlerinden hibiri, kendisine aklama ya-
plan kimsenin zihninde daha nce hi yer almam olan bir
basit idenin yerini tutuyor olmasnn. Buna gre, "heykel"
szc kr bir kimseye aklanabilirken, "resira" szc
aklanamaz, nk onun duyular kendisine "klk" idesini
vermi, fakat "renk" idesini vermemitir, bu yzden de onun
zihninde renk ideleri uyandramaz2i2
Locke'un ifade ettii zere, basit ideler bizde bu alglar
retmeye uygun nesnelerin deneyimi ile elde edilebilirler. Bu
ekilde zihnimize onlar ykleyip adlar da bildikten sonra
bunlardan oluan basit idelerin adlarn tanmlayp bu tanmla
anlar konuma geliriz^l^ Ancak Locke iin, ne olursa olsun her
hangi bir basit idenin ad tanma ak olmad gi b i , b unl a r
ifade ettikleri, tasavvuru olduklar nesnelere de benzemez-
ler215. nk, duyumlar, yalnz nesnelerin zerimizdeki etki-
leridir; bizim duyumladmz nesnelere yklediimiz her bir
nitelik, ancak nesnenin bizde belli bir etki, yani anlmzda
belli bir tasarm yaratma yeteneidir216. Bundan dolay zihni-
mizde olan duyusal fikirlerimizin ou, bizim dmzda bulu-
nan bir eye benzemez217
Drdnc olarak, basit idelerin adlar kendi anlamlarn be-
lirleyecek olan bir tanma yardmc olamasalar da, bu, onlarn
kark kip ve cisimlerin adlarndan daha az belirsiz ve kuku-
lu olmalarna engel deildir, nk bunlar yalnzca bir basit al-
gnn yerini tuttuklar iin, insanlar genellikle bunlarn anlam-
211. Locke; A.g.e., S.257.
212. Locke; A.g.e., s.257.
213. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.47.
214. Lpcke; A.g.e., s.47.
215. Gkberk; A.g.e., s.299.
216. Gkberk; A.g.e., s.299.
217. Alfred Weber; "Felsefe Tarihi", ev: H. Vehbi Eraip, Sosyal Yaynlar, st.
1993, S.264.
" 43
lan zerinde ok daha kolay ve tam olarak anlalabilirlerdik
Locke'a gre bir kez "beyaz"m karda ya da stte gzlemledii
rengin ad olduunu renen kimse, bu ideyi zihninde tuttuu
srece, bu szc yalnz uygulayamaz, bu ideyi tmyle yi-
tirmi olsa da anlamnda yanlgya dmez, ancak onu anlama-
dn grr. Basit idelerde adm anlam hep birden anlalrdm
ve paralar iermediinden, az ya da ok parann olup olma-
mas gibi ideyi deitirecek ve bylece adnn anlamn bulank
ya da belirsiz klacak bir durum yoktur2 20.
Beinci olarak, basit ideler ve adlarn da snr izgisi zerin-
de en dk trden en yksek cinse doru birka basamak -
khr. nk en alt tr tek bir yahn ide olduundan iinden
hibir ey karlamaz; bylece farkllk diy bir ey kalmaya-
candan ortak bir idede baka bir ey ile de uyuabilir. rne-
in beyaz ve krmz "idesini ortak bir grnte buluturmak
iin ilerinden karlabilecek hibir ey yoktur22l. Locke'a g-
re, insanlar skc sralamalardan kurtulmak iin beyaz ve kr-
mzy ve baka birok bylesi yaln ideyi tek bir genel ad altn-
da toplamak istediklerinde bunu onlarn zihinlerine girdii yo-
lu belirten bir szckle yapmak durumunda kalmlardr. Be-
yaz, krmz ve sar renk cinsi ya da ad altnda toplandklarn-
da, bu yalnzca zihinde grme yetisi ile retilen ve yalnzca
gzlerle girebilen ideleri belirtir. nsanlar hem renkleri hem de
sesleri ve benzeri yaln idelerin daha genel bir terimde topla-
mak istediklerinde bunu zihne yalnzca tek bir duyu arachy-
la giren tm ideleri dile getirecek bir szck ile gerekletirir-
ler222.
Altnc olarak, basit idelerin, tzlerin ve kark kiplerin ad-
lar arasnda yle bir ayrm da sz konusudur: Kark kiple-
218. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.257.
219. Locke; A.g.e., s.257.
220. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.48.
221. Locke; A.g.e., s.48.
222. Locke; A.g.e., s.49.
. 44 .
rin adlar tmyle yapay ideleri, tzlerin adlar bir kalb; ve
basit ide adlar eylerin varoluunu temsil ederler ve yapay de-
ildirler223
Kark kipler, der Locke, deiik trlerden basit (yaln) d-
ncelerin bileimlerinden oluu];^224 Kark kiplerin adlar
genel olduklar iin, eylerin her birinin kendine zg z bu-
lunan trlerinin yerine geerler. Bu trlerin zleri de, zihinde,
kendilerine birer ad verilmi olan soyut idelerdir225.
Kark kiplere rnekler olarak Locke ykmllk, sarho-
luk, ikiyzllk, kutsal eylere saygszlk ve cinayeti verir.
Bunlardan hibiri bir tz deildir ve her biri (her birinin d-
ncesi) deiik trlerde yaln idelerin bir bileimidir. Bunlarn
var olduklar sylenebilir mi ve eer varsalar, nerede oldukla-
r? rnein cinayetin dsal olarak ancak cinayet eyleminde
varolduu sylenebilir. Bu yzden dsal varoluu geicidir.
Bununla birlikte, insanlarn anlklarnda, e deyile bir dn-
ce olarak, daha kahc bir varoluu vardr^^. Bu ynyle Loc-
ke'a gre, kark kiplerin birok trlerinin soyut ideleri ya da
zleri zihin tarafndan yaplmtr. Bu ynyle kark kipler
basit idelerden ayrlrlar. nk zihinde basit idelerin hibir
trn yapma gc yoktur, zihin onlar yalnzca, kendini etki-
leyen gerek varlklarn kendine sunduklar gibi ahr227,
Locke'a gre, kark kipler durumunda, ad dncenin ye-
rine almaya olduka yatkmzdr. Ad nemli bir rol oynar. "Par-
ricide" (ebeveyn ldrme) diye bir szck olduu iin, buna
karlk den kark kipli karmak bir dnce tama eili-
mindeyizdir. Ama gen bir insan ldrmeden ayr olarak, ya-
l bir insan ldrme iin tek bir ad bile olmadndan, ilgili ya-
ln dnceleri karmak bir dnceye biletiremeyiz, ne de
223. Locke; A.g.e., s.49.
224. Copleston; A.g.e., s.92.
225. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Denane", s.258.
226. Copleston; A.g.e., s.92-93.
227. Locke; A.g.e., s.258.
. 45 .
gen bir insandan ayr olarak yal bir insann ldrlmesini
zel olarak ayr bir eylem tipi olarak grrz^^s yleyse, Loc-
ke'a gre zihin kark kipleri uygun bulduu bileik idelerde
kendince bir araya getirir . Ve bu zihnin serbest seimi ile ya-
plr, dolaysyla bu kark kip trleri anlama yetisinin rn-
drler230.
Locke'a gre, kark kipli karmak dnceler elde etme-
nin yolu vardr;23l burada zihin ey yapar:232 eylerin
kendilerinin deneyim ve gzlemleri yoluyla233 belli sayda ide
seer234. Bylece, iki insann boutuklarn ya da khia ar-
ptklarn grme yoluyla, bouma ya da klla arpma d-
ncelerini elde ederiz. kinci olarak;235 onlar bamtlandrr
ve tek bir idede birletirir^^ nc ol'arak;237 onlar tek bir
adla balar238 rnein bir ocuk birok szcn anlamn,
ifade edilen eylerin duyusal deneyimleri yoluyla deil, onun
anlamm bakalarna aklattrma yoluyla (dilsel olarak) re-
nir, tlibir zaman kutsal eylere saygszl ya da bir cinayeti
grmemi olabilir; ama biri szcklerin anlamlarn onun daha
imdiden tank olduu dncelerin terimlerinde aklarsa
bu kark kiplerin karmak dncelerini elde edebilir. Loc-
ke'un terminolojisinde, karmak dnce onu yalm (basit)
dncelere zndrerek ve sonra bu dnceleri birletire-
rek ocuun zihnine iletebilir, yeter ki, ocuk bu yalm dn-
celeri tayor olsun. Bir ocuk insan dncesini tad iin
228. Copleston; A.g.e., s.93.
229. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.53.
230. Locke;'A.g.e., s.53.
231. Copleston; A.g.e., s.93.
232. Locke; A.g.e., s.51.
233. Copleston; A.g.e., s.93.
234. Locke; A.g.e., s.51.
235. Copleston; A.g.e., s.93.
236. Locke; A.g.e., s.51.
237. Copleston; A.g.e., s.93.
238. Locke; A.g.e., s.51.
46
ve byk bir olaslkla ldrme dncesini de tad iin,
karmak bir dnce olarak cinayet dncesi ona kolayca
iletilebilir, stelik hibir zaman bir cinayete tank olmam ol-
sa bile239.
Locke bu yaklamdan yola karak, kark kiplerden sz
eden insanlarn bunlar ancak adlarla belirlenmi olarak an-
lamlandrp ele aldklarm^^^O ifade eder. Locke'a gre bunlar
adlandrlmak zere insanlar tarafndan yaplm olduklarn-
dan, insann birok dank ideyi tek bir idede birletirmesinin
iareti olan bir adlandrma yaplmakszn trler dikkate aln-
mazlar ve var da saylmazlar^"!-!. Bu ynyle ad soyut idenin
paralarna srekli bir birlik salar ve z oturtulmu ve tr ta-
mamlanm olarak grlr,242 Locke'a gre.
Kark kip trlerinin zlerinin doann deil de anlama ye-
tisinin yaratlar olduu sylemine uygun olarak243 Locke;
bunlarn adlarnn da bizi zihnimizdeki dncelerin dna
gtrmeyeceini244 ifade eder. "Adalet" ya da "minnettarlk"3.VL
sz ettiimiz zaman, varolan ve kavramamz gereken herhangi
bir eyin tasarmn yapmayz; dncelerimiz bu erdemlerin
soyut idelerinde durur; ve "at" ya da "demir" gibi zgl idele-
rinin yalnzca zihinde deil de bize bu ideleri salayan eylerin
kendilerinde de bulunduunu dndmz eylerden sz
ederken yapt eyi yapmaz; yani zihinden teye gemez245
yargsnda bulunur Locke.
Locke, son olarak kip adlarnn her zaman kendi trlerinin
gerek zlerinin yerini tuttuunu246 ifade eder. O'na gre, bu
239. Copleston; A.g.e., s.93-94.
240. Locke; A.g.e., s.57.
241. Locke; A.g.e., s.58.
242. Locke; A.g.e., s.58.
243. Locke; A.g.e., s.58.
244. Locke; A.g.e., s.58.
245. J ohn Locke; "insan Anl zerine Bir Deneme", s.261.
246. Locke; A.g.e., s.262.
47
soyut ideler zihnin rnleri olduklar ve de eylerin gerek va-
rolular ile balantlar bulunmadndan, bu adm zihnin ken-
di oluturduu bileik idenin dnda bir eyi behrttii varsay-
lamaz; dolaysyla zihnin o adla anlatabileceinin tamam bu
bileik idedir247 ve Locke'a gre trn btn zellikleri buna
baldr ve bundan kaynaklanr: bylece kark kiplerde ger-
ek ve adsal z ayndr^^s
Locke ksaca bantlardan sz ederken de, kark kipler
iin sylenenlerin ok az bir deiiklikle bantlar iinde ge-
erli olduunu249 syler ve bunlarn herkes tarafndan gzlem-
lenebilme olaslnn olabileceinden dolay ayrntya girme-
nin ve konuyu geniletmenin gereksizliini^so belirtir.
1. 5. Nesne Adlar
Locke'a gre, nesne adlar da yukarda deindiimiz genel
terimler gibi trlerin yerini tutar. Bu da, bir ok tikel nesnenin
tek bir ortak kavram iinde dnlp tek bir adla ifde edil-
diini ve bu ynyle bileik idelerin iareti yaplm olduunu
gsteririmi, ynyle nesnelerle ilgih dncelerimiz zihin
tarafndan bir araya getirilen yalm dncelerden yaplm kar-
mak dncelerdir252. rnein, beUi bir renk ve belh bir e-
kil; belli bir koku ve belli bir yumuaklk ya da sertlik ile bir
araya getirilebilir. Bu bir deneyim sorunudur. Eer bir yaz g-
n baheye ksak, beUi ekillerde belli renk alanlarn (r: Bir
gl) grr ve belli bir koku alglarz. Ayrca dokunma duyusu
vastasyla, gle dokunma dediimiz eylemi yerine getirerek
belli deneyimlerde bulunabiliriz. Bylece birbirlerine elik edi-'
yor gibi grnen ve anlkta bir araya balanan niteliklerin bir-
247. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.59-60.
248. Locke; A.g.e., s.60.
249. Locke; A.g.e., s.6L
250. Locke; A.g.e., s.62.
251. Locke; A.g.e., s.63.
252. Thlly; A.g.e., s.301.
48
lemesi ya da kmeleiTiesi ve toplanmas sz konusu olur253
Buna gre niteliklerin toplanmalar ya da kmelemeleri, ya da
Locke'un szleriyle, "dnceler" vardr254 durumda, du-
yumdan ve derin-dnmeden (reflexion) elde edilen belli bir
sayda yalm dncenin her zaman birlikte gittikleri gzm-
ze arpar; onlarn tek bir eye ait olduklarn varsayar ve byle
birletiklerinde onlar tek bir adla adlandrrz. Ancak bu nite-
liklerin (dncelerin) kendi balarna nasl varolabildiklerini
alglayamayz,255 bylece, kendimizi onlara kalclk veren ve
onlar ortaya karan ve bu yzden de "tz" adn verdiimiz
bir dayanak olduunu kabul etmeye altrrz^^ Zihin bura-
da bir dayanak, nitelikler iin bir destek dncesi salar ve bu
birincil niteliklere zemin olur. Bu destee "tz" denir ve bu
szcn gerek anlam, ngilizce'de "altta duran" ya da "des-
tekleyen" demektir257
Buna gre, biz bu basit fikirlerin (tad, renk, katlk vs.) ken-
di balarna durabileceklerini, varolabileceklerini tahayyl
edemeyiz. Bu yzden bu basit fikirlerin "altnda duran" bir da-
yanak (substratum) varsayarz. te buna tz deriz258 Locke'a
gre cisim zerine var olan dncelerimiz unlardr.
a) Genel olarak tz fikri;259 Locke'a gre bu genel tz, d-
ncesi ak ve seik deildir. Bunlar, yaln (basit) dncele-
rin eitli bileimlerinden baka bir ey deildirler. ^60
b) Behrli tikel (ferdi) tz hkri: Tecrbe yoluyla edindiimiz
basit fikirlerin bazlarnn hep bir arada mevcut olduu gzle-
nir^l. rnein, bir dizi yalm (basit) dncemiz (krmz ya
233. Copleston; A.g.e., s.98.
254. Copleston; A.g.e., s.99.
255. Thlly; A.g.e., s.301.
256. Copleston; A.g.e., s.99.
257. Copleston; A.g.e., s.99.
258. Baykan; A.g.e., s.103.
259. Baykan; A.g.e., s.103.
260. Copleston; A.g.e., s.lOO.
261. Baykan; A.g.e., s.103.
49
da beyaz, belli bir koku, belli bir ekil vb.) vardr ve deneyim-
le birlikte giderler ve bileimlerini tek bir adla adlandrrz262
Bu dncelerin o eyin i yapsndan veya bilinmeyen bir
znden geldii varsaylr. Bylece, "adam", "at", "altm", "su"
vs. gibi fikirlere sahip oluruz^^S
Locke, bu noktada "z" kavramndan bahseder. O'na gre
"z" tikel trn yapsn oluturur ve dier tikel trlerden ayr-
dedilmesini salayan lt ve snrlar gsterir^^ Locke buna
"adsal z" der ve gereke olarak da adsal z ile o trn tm
zelliklerinin kaynakland gerek nesnel yapdan o tr ayr-
dedebileceini syler^s O'na gre, rnein altnn adsal z
sar, belli arlkta, ilenebilir, eriyebilir ve buharlamaz bir cis-
me karlk gelen, altm szcnn temsil ettii bileik idedir.
Fakat gerek z, cismin, altnn tm nitelikleri ile dier zel-
liklerinin de kayna olan duyulmaz paralarnn yapsdr. Her
ikisine de z dense de, birbirinden ne kadar farkl olduklar
apak ortadadr^^.
Ancak Locke'a gre gerekte, nesnelerin gerek zlerini tam
olarak bilemeyiz, yalnzca varolduklarm kabul ederiz267.
Buna gre ilk dnlecek olan ey nesnelerin bu zlerden
hangisine gre cins ve trlere ayrlacadr; Locke'a gre bu ad-
sal ze gre yaplr. nk trn iareti olan adn belirttii tek
z odur. Or: "Bu bir at" veya "u bir hayvan" deriz. Burada o
adm konulduu tr, o adn konulduu soyut ideyle uyuur.
Buna gre adsal z trleri ve cinsleri belirir^S Her tikeli u ya
da bu snfa, u ya da bu genel ada ait klan ey tam anlamyla
bize gre z olandr ve bu durumda bize gre z olan ey bel-
262. Copleston; A.g.e., s. 100.
263. Baykan; A.g.e., s.103.
264. Locke; A.g.e., s.64.
265. Locke; A.g.e., s.64.
266. Locke; A.g.e., s.64.
267. Locke; A.g.e., s.69.
268. Locke; A.g.e., s.70.
50
li bir adn verildii soyut idedir^^s der. Locke, doal nesneleri
trlere ayran zn adsal z olduunu daha iyi ifade edebilmek
iin tinsel ide (dnen tz) den bahseder. Zihin tinlere yk-
ledii yaln ideleri kendi i ilemlerine dalarak elde ettiine g-
re Locke iin zihin bu ilemleri varlklarn bir trne ya da
maddeye dayanmadan bir tin kavram oluturamaz. Buna gre,
kendimize ynelik i duyumla her biri olmasn olmamasna
tercih edilen ve her birinden ne kadar ok olursa o kadar iyi-
dir diye dnlen varolu, bilgi, g ve haz idelerini edindik-
ten sonra hepsini her biri sonsuz olacak biimde birletirir ve
bylece ncesiz-sonrasz, her eyi bilen, her eye gc yeten,
sonsuz bilgelikte ve sonsuz mutlulukta bir varln bileik ide-
sine ul aabi l ecei ni ,syl er Locke.
Buna gre hem Tanrya hem de ayr tinlere (r. melek) ili-
kin karmak dncelerin bu derin dnme yoluyla kazan-
lan yaln dnceler yoluyla elde edilebileceini^^i ifade eder.
Bu aklamalardan yola klarak denilebilir ki, eylerin ger-
ek zlerini bilmek mmkn deildir, ancak genel szcklere
gereksinim duyulduu iin yaplan tek ey var olan eylerin
birlikte bulunduklar ve duyumsadmz belli sayda yaln ide-
yi bir araya getirmek ve bunlardan bileik ide oluturmaktr.
Bununla en azndan bu adsal zlerin doruluu snanabilir272
Bu durumda nesneleri gerek zleri deil adsal zlerine gre
gruplandrp adlandrdmza gre, sorulmas gereken ey bu
zlerin nasl ve kim tarafndan yapldklardr273 Locke'a gre
kim tarafndan yapld bellidir: Zihin. Locke, "bu doann
rn olsayd, deneyimlerle saptand zere deiik insanlar-
da^^'^ bylesine eitli ve deiik olmazd,"^'^^ der. nk iyice
269. Locke; A.g.e., s.71.
270. Locke; A.g.e., s.73-74.
271. Copleston; A.g.e., s.101.
272. Locke; A.g.e., s.79-80.
273. Locke; A.g.e., s.83.
274. Locke; A.g.e., s.83-84.
275. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.270.
51 .
irdelendii taktirde, herhangi bir nesne trnn adsal znn
btn insanlarda, ayn ol mad n vurgul ar Locke. nsan
adnn verildii soyut ide doann rn olsayd birok insan
iin farkl farkl insan tanmlamalarnn olmamas gerektii-
ni277 rnek olarak verir Locke.
Locke'a gre nesnelerin (cisimlerin) bu adsal zleri insan
zihninin rn olsalar da pek yapay deildirler. Bu adsal z
yapmak iin ncehkle ierdii idelerin tek bir ide oluturacak
bir birlik iinde bulunmalar gerekir. nk insanlar istedikle-
ri bileik ideleri yapabiliyor ve onlara istedikleri adlar verebi-
liyorlarsa da, gerekten var olan eyler zerine konutuklar
zaman doru anlalmak istendiklerinde, idelerini bir lde
szn etmek istedikleri eylere uydurmaldrlar278 diyerek
ortak bir iletiim ve dil vurgusu yapar filozof.
ikinci olarak, insan zihninin kendi bileik nesne idelerini
yaparken gerekte bir arada var olmayan ya da yle kabul edil-
meyen ideleri bir araya getirmeyeceini279 syler. O'na gre in-
sanlar bu birlii tmyle doadan kopyalam olursa da birle-
tirdikleri ide says yine de onu yapan insann dikkat, aba ve
hayal gcne baldr^so. Bundan da u anlalyor ki; insanlar
genel nesne idelerini olutururlarken doann koyduu kalp-
lan izlemezler. Burada asl belirleyici olan ey; insanlar kendi
genel idelerini olutururken, eylerin gerekteki gibi asl doa-
larndan ok dilde kolaylk ve ksa ve kapsamh iaretlerin yar-
dmyla abuk iletiimi dert ettiklerinden, soyut idelerini ku-
rarken de asl olarak bu amac gtmlerdir; bu da genel ve e-
itU kapsamh adlarla salanr,281 Locke'a gre.
276. Locke; A.g.e., s.270.
277. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.84.
278. Locke; A.g.e., s.86-87.
279. Locke; A.g.e., s.87.
280. Locke; A.g.e., s.87.
281. Locke; A.g.e., s.91.
52
Locke iin bu durum, dilin kavramlarmz en kolay ve en
ksa yoldan ilene amacna uygundur. nk bylece, eyler-
den uzam (yer kaplama) ve katlk bileik idesinde uyumalar
ynnden sz etmek isteyen birinin btn bunlar ifade ede-
cek olan "cisim" szcn kullanmas yeterlidir. Bunlara ya-
am, duyu ve kendiliinden hareket szcklerinin belirttii
ideleri de katacak olan bir kimse bu ideleri paylaan her eyi
belirtm^ek zere yalnzca "hayvan" szcn kullanmaldr;
yaam, duyu ve hareketle birletirdii beden idesine akl kullan-
ma yetisi ve belli bir grnm de ekleyen bir kimse bu bile-
ik ideye uyan her tikeli dile getirmede yalnzca iki heceli "in-
san" szcne gereksinim duyar282 Locke'a gre cins ve tr-
lerin asl ilevi budur ve insanlar bunu yaparlarken gerek z-
ler ya da tzsel formlar hesaba katmadan yaparlar283
Sylenenlerden ortaya kan durum; eylerin insanlar tara-
fndan trlere ayrlddr284 Doa birbiriyle birok duyulur
nitelik ve belki i doku ve yap asndan da uyuan bir sr ti-
kel ey yapar. Ancak onlar trlere ayran bu gerek z deil;
eyleri kapsaml iaretlerden yararlanmak zere adlandrmak
amacyla trlere ayran, onlarda birleik grd ve sklkla
birok birepn uyutuunu gzlemledii niteliklerden yola -
kan insanlardr, bu kapsaml iaretler altndaki bireyler u ya
da bu soyut ideye uygunluklarna gre ayr ayr bayraklar al-
tnda gruplandrlrlar: yle ki, bu mavi alay, u krmz alay-
dandr; bu bir insan, u bir maymundur285
Ksacas Locke; tikel varlklarn trlere ayrlmasnda snrla-
rn insanlar tarafndan izildigini286 vurgulamak ister.
282. Locke; A.g.e., s.92-93.
283. Locke; A.g.e., s.93.
284. Locke; A.g.e., s.93.
285. Locke; A.g.e., s.94-95.
286. Locke; A.g.e., s.95.
53
1. 6. Balalar
J ohn Locke, zihindeki idelerin adlar olan szckler dn-
da, zihnin ideler ya da nermeler arasnda kurduu banty
dile getirmede bavurulan birok szck ya da balar olduu-
nu287 vurgular. O'na gre zihin, dncelerini bakalarna ile-
tirken, sahip olduu idelerin iarederi yannda, bu idelere ili-
kin kimi eylemlerini de gstermek ya da belirtmek iin baka
eylere de gereksinim duyar. Bunu da dncelerini bakalar-
na iletirken tutarl bir sylem oluturmak adna yapar. te zih-
nin burada bu balar olutururken eitli olumlama ya da de-
illemeler iin yararland szckler ilgeler (balalar) diye
adlandrlrlar. Ve Locke'a gre balalar doru kullanlrlarsa
ak ve gzel bir anlatm tarz olutururlar^SS Bunun iin de
bir zincir halinde dnmeli ve bunlar zerindeki dnme
tarzlar arasndaki balantlar gzlemlemelidir. Byle yntem-
li ve aklc dnceleri iyi ifade etmek iin de sylemin deva-
mn salayan bant, kstlama, ayrm, kartlk ve vurgu gibi
eyleri gsterecek szcklere sahip olunmaldr. Bu durum in-
sanlarn kendilerini daha iyi ifade etmelerine katk salar^S
1. 7. Soyut ve Somut Terimler
Locke bu blmde soyut ve somut idelerimizin doasndan
ve birbirleriyle var olan bant dzleminden bahseder. Loc-
ke'un daha nceki blmlerde belirttii gibi zihin, ideleri so-
yudama gcne sahiptir ve bylece ideler eylerin trlere ay-
rlmasna yarayan zler, yani genel zler olurlar. Ancak burada
her soyut ide bir dierinin yerini alamayacak denli seiktir^^o
Ancak Locke'a gre zihin kendi sezgisel bilgisiyle bunlar ara-
287. Locke; A.g.e., S.106.
288. Locke; A.g.e., s.106.
289. Locke; A.g.e., s.106-107.
290. Locke; A.g.e., s.109.
54
smdaki ayrm kavrar ve bu yzden de nermelerde bu ideler
birbirlerinin yerlerine geemezler. nk, bunlar birbirlerine
ne kadar yakn grnrse grnsn ve insann bir hayvan, ya
da aklh, ya da beyaz olduu ne kadar kesin olursa olsun, her-
kes bu nermelerdeki yanll hemen anlar: "insanlk hayvan-
lktr, ya da aklclktr ya da beyazlktr" ve bu en genel geer
ilkeler kadar apaktr 291 der, Locke. Bu durumda btn bildi-
rimlerimiz bir soyut idenin baka bir soyut ide olmadn de-
il bir soyut idenin baka bir soyut ideye bal olduunu gs-
terir dzeyde somuttur; bu soyut ideler, cisimlerde herhangi
bir trden olabilir. Cisimlerde en sk rastlanan da g ideleri-
dir: rnein, "bir insan beyazdr" nermesi, bir insan zne
sahip olan ey ayn zamanda beyazlk zn de tar demektir
ki beyazlk, gzleri olaan nesneleri seebilen birinde beyazlk
idesini yaratma gcnden baka bir ey deildir,292 Locke'a g-
re.
Locke iin adlar arasndaki bu ayrm idelerimizin farkll-
n da gsterir. nk O'na gre, yahn idelerimiz somut adlar
kadar soyut adlar da tarlar: rnein; ad ve sfat bu ayrm bi-
ze salar. Buna gre beyazlk, beyaz; tatllk, tat. Kip ve ban-
t idelerimiz iinde adalet, adil; eitlik, eit293 rneklerini verir,
Locke. Bu durumda soyut ve somut terimler adlara, sfatlara,
bantlara ve tzlere ilikin idelerimize gre deikenlik arz
ederler.
1. 8. Szcklerin Yetersizlii ve Kt Kullanm
Locke kendi anlam kuramnn tam bir aklamasn verme-
se de294 daha nceki blmlerde yer alan yaklamlarndan yo-
la karak dilde nasl bir yetersizlik olduunu ve szcklerin
291. Locke; A.g.e., s.109.
292. Locke; A.g.e., s.109-110.
293. Locke; A.g.e., s.llO.
294. Copleston; A.g.e., s.110.
. 55 .
asl doasnn ounu nasl da kanlmaz bir biimde kuku-
lu ve belirsiz anlamlara soktuunu aklamaya alr.
Locke, bu durumda ilkin szcklerin kullanmlarn ve kul-
lanm amalarn ele alr. Bylece szcklerin ifte kullanmn-
dan bahsederek konuya girer. Locke, ilkin kendi dnceleri-
mizin kaydedilmesi ikinci olarak da kendi dncelerimizin
bakalarna iletilmesinden^sm kaynaklanan yetersizliklerden
bahseder. Ona gre szckler dncelerin iarederi^^ ol-
duklarna gre, bir kimse kendi idelerini kendisi iin belirtece-
i durumda istedii szc kullanabihr ve srekh olarak ay-
n ide iin ayn iareti kulland srece bu szcklerde yeter-
sizlik sz konusu olamayacan syler. nk bu durumda
kendi dnd anlam kendisi anlayabilecektir ki dilin do-
ru kullanm ve yetkinlii de burada yatar297
Locke, ikinci olarak dncelerimizin bakalarna iletilme-
sinden yani, szcklerle iletiimden bahseder. O'na gre ileti-
imin birincil amac anlalmak olduuna gr e, s zckl er i
iletiimin amacna yararh klmak iin onlar iitende konua-
nn kafasnda temsil ettikleri ile tam anlamyla ayn dnceyi
yaratmalar zorunludur^^^ Ancak Locke'a gre, kendisini din-
leyenin zihninde konuann zihnindekiyle ayn ideyi uyandr-
mayan bir szck, felsefe ya da felsefi kullanmda o amaca iyi
hizmet etmiyor demektir^oo. Locke'a gre sz edilen kusuru
oluturan ey, herhangi bir sesin, bir ideyi anlatmaya, bir ba-
ka sese gre daha elverisiz oluundan deil bunlarn ifade et-
tikleri idelerden gelir. Buna gre, szcklerin kimisinin dier-
lerine gre daha kukulu ve belirsiz olmasnn sebebi, bunlarn
dile getirdikleri ideler arasndaki ayrmdan kaynaklanrm.
295. Locke; A.g.e., s.112.
296. Copleston; A.g.e., s. 110.
297. Locke; A.g.e., s. 112.
298. Locke; A.g.e., s.113.
299. Copleston; A.g.e., s.llO.
300. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.278.
301. Locke; A.g.e., s.278.
56
Locke ideler arasndaki bu ayrmlarn sebeplerini birka
balk altnda temellendirmeye alr. Buna gre;
1. Szcklerin yerini aldklar ideler ok karmak ve ok
sayda idenin derlenmesi ile kurulmu iseler,
2. Temsil ettikleri idelerin doada belli balantlar ve yerle-
ik hibir ltleri bulunmuyorsa,
3. Szcn anlamnn bir lte dayandrlp da bu l-
tn kolayca bilinemez olmas durumunda,
4. Szcn anlam ile eyin gerek z tam anlamyla ay-
n deilse, ideler arasnda ayrmlar olur ve iletiim gleir.
Tm bu durumlarda szcklerde bir yetersizlik sz konusu
ohr302.
Locke bunlar deiik trden idelerimize uygulanmlar a-
sndan ele alr. Durum kark kipler asndan ele alndnda,
bu kipler zihinsel yaplar olduklar iin, bunlarda herhangi bir
deimez anlam ls bulmak zordur^o^. Bu ynyle kark
kip adlarnn ou, anlamlarnda byk belirsizlik ve bulank-
lk barndrmaya yatkmdr^o^ "Cinayet" gibi bir szcn an-
lam btnyle seme zerine dayanr. Bu szckte tek bir kri-
ter ya da aklk bulmak olanakszdr^o^. Benzer ekilde insan-
larn, ahlaksal szcklerin oluturduu ok karmak idelere
verdikleri adlarn iki ayr insan zihninde ayn belirli anlama
pek seyrek geliinin nedeni de bylece ortaya kar. nk bir
insann bileik ide-si nadiren bir bakasmmkiyle badar ve o-
u kez kendisinin dnk ya da yarnki id esiyle de uyumaz^O,
Bu yzden Locke'a gre, adlar dnceleri temsil ederler de-
mek bir eydir ve genel olarak hangi dnceleri temsil ettik-
lerini sylemek bir baka eydir^o^
302. J ohn Locke; "insann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s. 114.
303. Copleston; A.g.e., s. 110.
304. Locke; A.g.e., s.114.
305. Copleston; A.g.e., s. 110.
306. Locke; A.g.e., s.115.
307. Copleston; A.g.e., s. 110.
57
Bunun yannda, kark kip adlarnn anlamlar, doada bu
idelerin ilikilendirilebilecei ve ayarlanmalarnda temel alna-
bilecek gerek ltlerin olmayndan dolay belirsizleiyorsa,
nesne adlar da bunun tersi bir nedenle, yani temsil ettikleri
idelerin eylerin gerekliine uygun kabul ediliyor ve doann
rn olan ltlere bal kalmasndan kaynaklanyor,k08 jgj-
Locke. Buna gre, nesne ya da tz idelerimizde, kark kipler-
deki gibi eyleri gruplandrp adlandrmak zere belirleyici
zellikler ierdiini grp uygun bulduumuz bileimleri kur-
ma zgrlmz yoktur. Bunlarda, iaretleri olarak belirledi-
imiz ve ifade etmek iin kullanacamz adlar varsa da,^^^
bunlarda doay izlemek, karmak idelerimizi gerek var olu-
lara uydurmak ve adlarnn anlamlarn eylerin kendilerine
gre dzenlemek zorunluluu olduunuzla syler Locke.
nk Locke'a gre aksi taktirde adlarmz o eylerin anlamla-
r olmaz ve onlarn yerini tutmaz^^ 1.
Ancak bu duruda da iki problem karmza kar. Kimi za-
man bu idelerin tm zellikleriyle "eylerin gerek 3'ap"syla
uyutuu kabul edilir, fakat bu yap (z), son derece bilinmez
bir ey olduundan, onu ifade etmesi istenen herhangi bir ses,
uygulamada ok belirsiz kalr; ikincisi, nesnelerde bir arada
var olduklar grlen yaln ideler nesnelerin adlarnn iaretle-
ri olduundan, bu ideler, birok ey trnde birleik halde ad-
larnn balanm olduu en temel ltlerdir. Fakat, bu ilk r-
nekler de bu amac, o adlar ok deiik ve belirsiz olmaktan
kurtaracak lde gerekletiremez. nk, ayn znede birle-
ik olan, bir arada bulunan yalm ideler kalabalk olduundan
ve her birinin de zgl adn temsil ettii bileik idede eit pay-
lar bulunduundan, insanlar ayn zneyi dikkate almaya ka-
rarl olsalar da onun zerine ok deiik ideler olutururlar ve
308. Locke; A.g.e., s. l l 9.
309. Locke; A.g.e., s.119.
310. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.281.
311. Locke; A.g.e., s.281.
58
bylece onun iin kullandklar ad da farkl insanlarda ok ay-
r anlamlara brnr^ 12 Ayrca hi kimsenin tam ve kesin sa-
ysn bilemeyecei kadar ok olan bu zellikler, farkl insan-
larca deiik beceri, ilgi ve tarza gre farkl biimde kefedihr-
ler;^^ dolaysyla, farkl insanlar ayn tze ilikin deiik ide-
ler belirlerler ve ortak adm anlam ok deiir ve belirsizle-
ir^i4 yleyse, insanlarn ayn adlarla ifade ettikleri bileik tz
(nesne) idelerinin ok eitU olmas ve dolaysyla adlarnn
anlamlarnn da ok belirsiz olmas kamlmazdr^is.
Yukarda ifade edilenlerden yola karak, yanlgya en az el-
verili adlarn yaln ide adlar olduklarn grebiliriz. nk,
ifade ettikleri idelerin her biri tek bir alg olduundan, daha bi-
leik idelere gre ok daha kolay edinilebilirler. Dolaysyla
bnyelerindeki yaln idelerin tam says kolayca belirleneme-
yen ve zihinde rahata tutulamayan kark kip ve nesnelere
ilikin bileik idelere genelde yaktrlan belirsizlikten uzak-
trlar^l, ikinci bir sebep olarak Locke, yaln idelerin dorudan
belirttikleri alg dnda baka bir ze gnderilmediklerini,
bundan dolay asli anlamlarn koruduklarnz7 belirtir.
Bunun hemen ardndan basit kipler gelir. Ayn ekilde basit
kiplerin adlar da, kuku ve belirsizlie az yatkn olma bak-
mndan basit idelerin adlanndan hemen sonra gehr^is. Locke,
zellikle insanlarn ok ak ve seik idelerinin bulunduu e-
kil ve say kipleri, "yedi" ya da "gen" i anlamaya niyet edip
de bunlarn olaan anlamlarnda yanlacak kimsenindik olama-
yacan belirtir. Dolaysyla Locke'a gre ortaya u sonu kar
312. J ohn Locke; "insann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.120-121.
313. Locke; A.g.e., s.121.
314. Locke; A:g.e., s.121.
315. Locke; A.g.e., s.122.
316. Locke; A.g.e., s.125-126.
317. Locke A.g.e., s.126.
318. J ohn Locke; "insann Anh zerine Bir Deneme", s.283.
319. Locke; A.g.e., s.283.
. 59 .
ki; her trn en az bileik olan ideleri, adlar en az kukulu
olanlardr^iO Buna gre yalnzca birka ve belirgin yaln ide-
den oluan kark kipler genellikle ok belirsiz anlamlar ta-
mayan adlara sahiptirler. Tam tersi, ok sayda yaln ide ieren
kark kiplerin adlar, genelde ok belirsiz ve kukulu anlam-
lar tarlarm
Locke bu noktada insanlarn nesnelere verdikleri adlarda
oluan asl bozulmann sebebi olarak bilgi eksikliini ve nesne-
lerin gerek yaplarna insanlarn vakf olamayn gsterir ve
bu yetersizlii de anlama yetisine deil szcklere ykler322
Locke'a gre, bilginin arac olarak, dildeki kusurlar, daha ya-
kndan incelenseydi dnyay grltye boan tartmalarn
byk blm kendiliinden yok olur ve bilginin yolu insan-
lar iin byk lde alm olurdu^^s Locke, dildeki kusur-
larn giderilmesi durumunda daha da ileri giderek barn yo-
lunun dahi alabileceginden324 bahseder ki; dili bu denli mer-
keze alarak bylesi bir yaklamda bulunmas kanaatimizce
abarth, tek ynl ve optimist (iyimser) bir bak asdr. Ah-
laki, ideolojik ve dinsel balamda alma ve uzlaamamazlm
temeli olarak dilsel uyumazl grp, rnein inan faktr-
n hesaba katmayan (burada dili aan daha farkl faktrlerden
bahsedilebilir) Locke'un bu yaklam yetersiz ve tek ynl bir
yaklamdr kanaatindeyiz.
Ancak Locke her ne kadar bylesi bir yaklamda (dil mer-
kezli) bulunmusa da O'na gre dilin bu "eksikliV'nden kan-
mak pek olanakl deildir ve bir baka problem de szcklerin
"ktye-kullanmlan"dr^^^. nsanlar srekli olarak herhangi
bir ak ve seik dnceyi temsil etmeyen szckler yaratrlar
320. Locke; A.g.e., s.283.
321. J ohn Locke; "tnsamn Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s. 127.
322. Locke; A.g.e., s.127.
323. J ohn Locke; "insan Anl zerine Bir Deneme" s.283-284.
324. Locke; A.g.e., s.284.
325. Copleston; A.g.e., s. 110.
60
ya da daha kts hibir eyi bildirmeyen iaretler kullanr-
lardr Locke bu durumun btn dillerde mevcut olduunu ve
bu dillerdeki szcklerin iyice irdelendikleri takdirde bunlarn
hibir ak ve seik ideye karlk gelemeyeceklerinid^s syler.
Bunlar ounlukla felsefe ve din gruplarnn dile soktuu sz-
cklerdir329, Locke burada by-k kafa-ustalanm, skolastikle-
ri, metafizikileri ve doa ile ahlak filozoflarn kasteder^dO.
O'na gre bu tr terimleri nara gibi durmadan basanlar bunlar-
dr33i.
Locke ikinci olarak szcklerin sk sk ayn insan tarafn-
dan deiik anlamlarda kuUanlmalan yoluyla ktye kullanl-
dklarnd32- belirtir. zellikle tartmal bir konu zerine yaz-
lp da dikkatle okunduunda ayn szcklerin (genellikle de
sylemdeki en nemli ve tartmann zerinde dnd) ba-
zen bir yaln ideler topluluu bazen de baka bir yaln ideler
topluluunu ifade de kullanldnn gzlemlendii bir sylem
bulmak gtr ki bu dilin tam bir kt kullanmdrd33
nc olarak, dilin bir baka kt kullanm da ya eski
szckleri yeni ve allmam anlamlarda kullanmad34 ya da
tanmlama getirmeksizin yeni ve ok anlaml terimler getirerek
veya bunlar olaan anlamlarn kartracak biimde yan yana
getirme yoluyla yaplan bir yapay bulanklktrd35.
Drdnc kt kullanm da szckleri eyler olarak almak-
tr. Bu bir lde genel olarak adlarla ilgiliyse de daha ok nes-
ne adlarn etkiler. Locke iin bu, dncelerini bir sisteme
326. Copleston; A;g.e., s.110.
327. Locke; A.g.e., s.284.
328. Locke; A.g.e., s.284.
329. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s. 130.
330. Copleston; A.g.e., s. 111.
331. Locke; A.g.e., s.131.
332. Copleston; A.g.e., s. 111.
333. Locke; A.g.e., s.l33.
334. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.285.
335. J ohn Locke; "nsann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s. 134.
61 ^
hapsedip bu sistemin getirdii varsaymlara kendilerini kapt-
ranlarn durumudur336. rnein bir mezhebin ya da grubun
terimlerinin, eylerin gerek varlna tam olacak biimde ey-
lerin doasna uygun olduuna inanmaya ynelirlerZ37 Locke
burada Peripatetik felsefeden rnek verir ve bu felsefede yeti-
mi olup da on yklem altnda gruplandrlan on adn (katego-
rilerin) eylerin doasna tam anlamyla uygun olduunu d-
nmeyen kimsenin^ZS olamayacandan bahseder. rnein
madde ve cisim szcklerinin birbirinden ayr idelere karlk
geldikleri apak olduundan, doada cisimden ayr olarak bir
de madde varmasma madde zerine birok karmak tart-
malara girilmitirZ39 Locke burada, maddeyi cismin tz ve
katl olarak dnrken, cisim uzaml ve ekh olan bir olgu
olarak tanmlanr. Maddeye her yerde ayn ve tek tip kat bir
tz idesinden baka bir ey gzyle baklmayacan syleyen
filozof katln her yerde ayn ve deimez olduunu ancak
cismin ifadeleri olan yer kaplama ve eklin deiebilir oldu-
undan sz eder, bundan dolay da deiik cisimleri hem kav-
radmz hem de onlardan sz ettiimizi ifade eder.^^O
Locke'a gre katlk; yer kaplama ve ekilsiz olarak var ola-
madndan, maddeyi bu kriterlere gre gerekten var olan bir
eyin ad olarak almak sonucunda, "ilk madde" (arkhe) zeri-
ne filozoflarn kafalarn ve kitaplarn dolduran karanlk ve
anlalmaz tartmalar domutur^+i.
Beinci olarak, szcklerin kt kullanmnn bir baka t-
r de Locke'a gre, onlar ifade etmedikleri ya da hi edemeye-
cekleri eylerin yerine koymaktr. rnein altnn ilenebilir
olduunu syleyen birisi, gerekte syledii eyin "benim altm
336. Locke; A.j S.140.
337. Locke; A.i
s.140-141.
338. Locke; A. S. 141.
339. Locke; A.^ S.142.
340. Locke; A.j s.142-143.
341. Locke; s. 143.
62
dediim ey ilenebilir hir eydir" demekten te bir anlam ol-
mamasna karn, yine de bunu aan bir eyi, altnn, yani altn
gerek zn tayan eyin ilenebilir olduunu sylemek ve
byle anlalmak ister; bu da, ilenebilirliin altnn gerek
zne bal ve ondan ayrlamaz olduu anlamna gelir. Fakat
bir insan gerek zn ne olduunu bilmediine gre, ilenebi-
lirliin zihninde bal olduu ey, gerekte, bilmedii o z de-
il onun yerine koyduu "altm" sesidir^^^.
Altnc ve son olarak Locke'a gre szcklerin kt kulla-
nmlarnn en nemli sebeplerinden biri de; uzun ve allm
kullanmlarla szcklere beUi ideler balam olan insanlar,
adlarla onlara verilen anlamlar arasnda ylesine yakn ve zo-
runlu bir balant bulunduuna inanma eilimindedirler ki,
sanki herkese kabul edilen seslerin kullanmnda konuanla
dinleyenin idelerinin kesinlikle ayn olmas zorunluymu gibi,
sylenen szcklerin kabul edilmesi gerektiini dnr-
lerd43 Locke bu durumun en ok fikir adamlar arasnda oldu-
unu ve bu durumun sebebinin de szcklerin iyi kullanlma-
mas yani, deiik dillerden konumalar olarakd^^ gsterir.
1. 9. Dildeki Kusur ve Kt Kullanmlar
Dzeltme Yollar
Locke, yukarda saylan konuma yanllarn dzeltmek ve
bunlardan doan sakncalar nlemek iin birka yaklamda
bulunur.
Birincisi, herkes anlamsz bir szck ve yerini alaca bir
ide iermeyen bir ad kullanmamaya dikkat etmelidir,345 bu, in-
sanlarn kendi balarna anlamalarn salayan ilk kuraldr.
kinci olarak, insanlarn bu szcklere baladklar ideler
yaln ise, ak ve seik olmaldrlar; bileik iseler, belirlenmi
342. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.287.
343. Locke; A.g.e., s.287.
344. Locke; A.g.e., s.288.
345. J ohn Locke; "insann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s. l 6L
63
olmaldrlar; yani zihinde belli bir yalm ideler topluluu yer-
lemi ve buna baka bir eyin deil de; bu kesin ve belirli top-
luluun iareti olan sesin balanm olmas gerekir. Bu, kiple-
rin adlar ve zellikle de ahlaki szcklerde zorunludur, aslla-
r olarak idelerin aldklar belirli nesnelerin doada olmay
yznden karkla ok yatkndrlar. rnein "adalet" szc-
nn genellikle ok bulank ve belirsiz bir anlam vardr. Bir
insan zihninde bu bileik idenin ierdii bileenlerin seik bir
topluluunu tamadka bu belirsizlik srecektir^^. Locke'a
gre bu konuda insan kendi idesini oluturan yalm ideleri bu-
lana dek onu ayrtrabilmelidir. En azndan bu adm anlamn
iyice irdelemi ve istediini her an yeniden yapabilecek biim-
de zihninde idenin tm paralarn bir arada yerletirmi olma-
hdr347.
nc olarak, insanlarn szcklerinin yerini tutacak olan
idelerinin, belirgin idelerinin, bulunmas da yetmez; bu sz-
ckleri, ortak kullanmda balanldklar idelere olabildiince
uydurmak gerekir^"''^.
Drdncs, ortak kullanmn szcklerin anlamn belir-
siz ve bulank brakt ya da terimin, btn konunun kendi
evresinde dnecei lde nemli olmasna karn, bir ku-
kuya ya da yanlla yol aabilecek gibi olduu durumlarda,
kimi kez, szcklerin anlamlarn kesin olarak saptamak iin
bunlarn "anlamlarnn aklamasn vermek" zorunluluu-
dur^"^^. Locke'a gre bu yoldan yaplabilir. Birincisi, basit
idelerde e anlaml terimlerle ya da eylerin gsterilmesiyle.
rnein, bir kylye "yaprak kurusu"nun neyi ifade ettiini
anlatmak iin, ona btn gz vakti kuruyup den yapraklarn
rengi olduunu sylemek yeterlidir. kincisi kark kiplerde
346. Locke; A.g.e., s.161-162.
347. Locke; A.g.e., s.162.
348. J ohn Locke; "nsan Anl zerine Bir Deneme", s.290-291.
349. Locke; A.g.e., s.291.
350. Locke; A.g.e., s.291-292.
64
(zellikle ahlaksal trden olanlarda) tanm yoluyla^^o nc
olarak, nesneleri hem gsterip hem de tanmlama yoluyla^^i.
nk, burada genellikle her bir trn kendisine ilikin bile-
ik idemiz bnyesindeki baka idelerin bal olduunu dn-
dmz yol gsterici nitelikleri bulunduundan, bu trn en
ayrt edici idesi olarak grdmz behrleyici iaretin bulun-
duu nesneye zgl ad peinen veririz, der Locke. Bu yol gs-
terici ve ayrt edici ideler hayvanlar ve bitkilerde ounlukla
ekil ideleridir; cansz cisimlerde renk, kimi nesnelerde de
renk ve ekil birlikte bu ideleri olutururlarma
Beinci ve son olarak Locke; insanlarn kullandklar sz-
ckleri aklama zahmetine girmek istememeleri ve de terim-
lerinin tanmlarn vermeye zorlanamayacak olmalarndan do-
lay, hi olmazsa bu insanlarn bir bakasn bilgilendirmek ya
da bir eye ikna etmek iddiasnda olunan tm konumalarda
ayn szc hep ayn anlamda kullanmalarnn daha olumlu
olabileceini^ms vurgular.
Buna gre Locke dildeki kusur ve kt kullanmlarn sebep-
lerini izah ederken zellikle kullandmz szcklerin zihni-
mizde bir ideye karhk gelmesini ister. Bu yaklamyla Locke,
kullandmz szcklerin herkes iin daha nesnel bir anlam
olabileceini vurgulamak ister. Aktr ki szcklerin ayn ide-
ye tekabl etmesi, herkes iin ak ve anlalr olup ortak bir
ideye iaret etmesi insanlar aras ilikilerde iletiimi ve szlerin
bilinaltnda yatan anlamn daha da kolaylatracaktr.
Bundan dolaydr ki Locke epistemoloji sorunlarndan o-
unun dille ilgili sorunlar olduunu grm ve bilgiyi tart-
madan nce dili irdelemenin zorunluluunu grdn bildir-
miti. nk dnceler ve szckler yakndan balanthdr-
1ar. Locke iin idelerle szckler arasnda ylesine sk bir ba-
lant vardr ki, nce dilin doasn kullanmn ve anlamn in-
351. Locke; A.g.e., s.293.
352. J ohn Locke; "insann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme", s.168.
353. Locke; A.g.e., s.174.
65
Gelemedike hepsi de nermelerden oluan dilimizden ak ve
seik olarak sz etmek olanakszdr.
Sonu olarak Locke'da dil, dnce ve varlk ilikisini y-
le izah edebiliriz.
Locke'da szckler, kendilerini kullananlarn zihinlerinde-
ki ifadelerini yerini tutarlar. Buna gre dil szcklerden oluur
ve szckler dncelerimizin birer iaretidirler. Ancak sz-
ckler de "duyulur" ortak ifadelere tekabl etmelidirler. Locke
bu yaklamyla dil, dnce ve varlk kavramlarnn i ie ol-
duunu, birbirleriyle eklektik bir anlam nazariyesiyle bal ol-
duklarn vurgulamak ister. Bu yaklamn merkeze alnabile-
cek belki de en nemli yan "duyulur" ifadelerden bahseder-
ken Locke, dilin reel bir varlk alann temsil etmesi gerei vur-
gulanmaktadr. Bu yaklam Locke empirizmiyle bire bir rt-
mektedir.
kini olarak Locke soyutlama yoluyla elde edilen "genel te-
rimler" bahsini inceler. Locke, szcklerin genel dncelerin
(idelerin) iareti yaplarak genel olduklarn ve genel dnce-
lerin soyutlama yoluyla olutuklarn syler. Buna gre, her bir
eyin ayr bir ad olamayacana gre, bir sr benzer eyleri
bir araya brakp bir soyutlama yaparak "temel bir kavrama"
(tasarma) varrz ve buna bir ad takarz, diyerek genel terim-
ler konusundaki yaklamn sergiler.
Locke'un bu yaklam dil ile ilgili bir yaklam sergileme-
nin yannda reel anlamda bir varln niteliklerine de gnder-
mede bulunmaktadr. Fikirleri basit ve bileik fikirler diye iki-
ye ayran hlozof basit hkirleri varhm ikincil nitelikleriyle, bi-
leik fikirleri de varln birincil nitelikleriyle badatrarak
ontolojik anlamda realizme, dil-dnce kurgusu balamnda
nominalizme varr.
Locke'un uzun uzun izah etmeye alt basit ve bileik fi-
kirler ayrm ile birincil ve ikincil nitelikler ayrmnn kritiini
tezimizin sonu blmnde genel hatlaryla yeniden ele alaca-
z.
66
KNC BLM
2. BERKELEY'DE DL, DNCE ve VARLIK LKS
2. 1. Berkeley dealizmi
dealizm en genel anlamda d dnyanm zihin tarahndan
yaraldm iddia eden grtr3m4 anlam erevesinde in-
sann gereklie ya da deneyime ilikin yorumunda ideal ya da
tinsel olana ncelik veren, dnya ya da gerekliin z itiba-
riyle tin olarak varolduunu, soyutlama ve yasalarn duyumsal
eylerden daha temel ve gerek olduunu, gerekhin zihin-
den bamsz olmadn savunan retidir^ms Buna gre d
lem yani madde, zihnin, fikrin bir mahsuldr, bir tasavvuru-
dur. Bu dnce tarz dnleni dnene, objeyi subjeye,
d alemi insan zihnine indirgeyen bir karakter tamaktadr ve
ilke olarak uursuzu uurla, nesneleri de dnce ile izah et-
mekten ibaret bir felsefi cereyandr^m
Felsefeciler genel anlamda tr idealizmden bahsederler.
1. Trancendental dealizm: Buna kritik ideahzm de denir.
Kant tarafndan savunulmutur. Bu gre gre bizim yaant-
mzn objeleri sadece grntlerdir ve bizim dncemizden
bamsz deildirler.
354. eref Gnday; "Berkeley tdealizminin Temel Kavramlar" Yaymlanma-
m Doktora Tezi, Erzurum, 1995, s.8.
355. Ahmet Cevizci; "Felsefe Terimleri S2/",Paradigma Yaynlar, stan-
bul, 2000, S.170.
356. S. Hayri Bolay; "Felsefi Doktrinler ve Terimler Szl" Aka Yaynlar,
Ankara, 1996, s.421.
" 67
2. Objektif dealizm veya Mutlak dealizm: Hegel tarafm-
dan gelitirilmitir. Varolan her ey bir tek zihnin formudurd57
3. Berkeley dealizmi: ada felsefede idealizme baka bir
yoldan, bilgi ieriinin analizi yolundan ulaan, ngiliz filozo-
fu Berkeley'dird58. Berkley, Locke felsefesinden hareket ederek
sbjektif idealizme varmtr359 Bir yandan Locke empirizmi-
nin metoduna uygun olarak bilgi ieriinin analizini yapan, bir
yandan da Descartes'in madde cevherine ait postlatma hcum
eden Berkeley, buradan d dnyann yadsnmas ve sbjektif
idealizm denen teorisini karmtr^O Buna gre bilen zne
yalnzca kendi bilgi ieriklerini bilir; zne kendi snrlarnn
tesine geerek gereklii bilemez. zne ancak kendi ikin bi-
liini gerekletirirdl.
Bu gre gre, bildiimiz her ey "ide" adn verdiimiz
kendi zihinsel ieriklerimizdir. Bilgi, insann zihninden bam-
sz olarak bir gerekliin deil de, insann kendi zihin durum-
lar, ierikleri ve zihinsel sreleridir. Buna gre Berkeley iin,
d dnyann varoluu alglayan bir zihinden bamsz olarak
sz konusu olamaz. Tm maddi varhklar, zne tarafndan ina
edilen zihinsel idelerdir^^. Bizim dorudan doruya bildikle-
rimiz yalnz zihin deimeleri ve tasavvurlardrd63 Bilginin s-
nrlar zihnimizdeki bu deimelere ve idelere baldr; nk
hibir zaman zihnimizdeki idelerin nesnelerin gerek nitelik-
lerine benzeyip benzemediini bilemeyiz. Doru, kesin ve tam
357. Gnday; A.g.e., s.8.
358. Hilmi Ziya lken; "Genel Felsefe Dersleri", lken Yaymlan, ist., 2000,
s. l l l .
359. Osman Pazarl; "Metinlerle Felsefe Tarihi", Remzi Kitabevi, ist., 1964,
S.137.
360. lken, A.g.e., s. l l l .
361. A. Kadir en, "Bilgi Felsefesi", Asa Kitabevi, Bursa, 2001, s.76.
362. en; A.g.e., s.76.
363. Pazarl; A.g.e., s.137.
olarak bildiimiz her ey bizim aracsz ve dolaysz alglad-
mz kendi idelerimizdir. Bilginin tek kayna alglarmz olup,
bu alglar da yalnzca zihnimizde var olan idelerden ibarettir.
Bunlarn dnda herhangi bir maddi varln varoluundan sz
edemeyizZ64
Bylece Berkeley empirizmin (Berkeley'in emprizmi reflexi-
yonu-i duyumu, dnmeyi merkeze ahn bir emprizimdir.
Locke'un realist emprizmi ile kartrlmamaldr) bilgi analizi
yolundan sbjektif idealizme ulamaktadr. Berkeley'e gre
"Var olmak, alglanm olmak,^^^ idrak edilmi olmaktr^^ "
(Esse est percipi). Buna gre alglarmz dnda varhk yoktur
ve her ey bilinten ibarettir^T Burada unu vurgulamak ge-
rekir Berkeley algy dnce manasnda kullanmaktadr. Yani,
bir eyin varl benim onu dnmemi, onu idrak etmeme
baldr anlayna sahip.
Ancak Berkeley'e gre zihinde alglarmz, idelerimizi ve bu
tasavvurlar meydana getiren bir sebep olmas gerekir^^^ Ber-
keley iin bu sebep Tanr'dr. Berkeley, evrenin mutlak bilin
olan Tanr'nn algsndan ibaret olduunu syleyerek, buradan
metafizie gemekte ise de, sbjektif idealizm aslnda bilgiyi
bireysel bi l i nl er l e, zneni n zihinsel ierikleriyle snrlar.
zne, kendi zihninin tesinde var olduu ne srlen hibir
varl bilemez, nk zne kendi zihinsel idelerinin dnda
hibir eyi aracsz ve dolaysz olarak bilemez^^o
364. en; A.g.e., s.76.
365. lken; A.g.e., s.112.
366. Pazarl; A.g.e., s.137.
367. lken; A.g.e., s.112.
368. Pazarl; A.g.e., s.l37.
369. lken; A.g.e., s.112.
370. en; A.g.e., s.76.
. 69
2. 2. Szckler ve Anlamlar
Berkeley szcklerin anlam ve kullanmlaryla byk l-
de ilgilenirimi ve "ilkeler"m banda okuyucuyu kendi ontolo-
jik ve epistemolojik nazariyelerine hazrlamak iin dilin doa-
sna ve ktye kullanlmasna ilikin bir n aklama yapma
gereginid''2 vurgular.
Berkeley'e gre birok durumda felsefede kullanlan bir te-
rimle ne denmek istendiini anlayabilir ve gene de anlamnn
saf bir aklamasn vermeyi baaramayabiliriz. "Felsefi Yorum-
lar"da, Berkeley "Kendi ruhumu, uzamm vb. aka ve tam
olarak anlayabilir ve onlar tanmlamay baaramayabilirim"
der. Berkeley bu yaklamn eyleri tanmlamadaki ve zerle-
rine saf olarak konumadaki gl dnce karklna ol-
duu kadar "dil yanllarna ve darlklar" na yklerd''3. Hatr-
lanaca gibi Locke'da anlam kuramn verirken dil yanllar-
na deinmi ve bunun iin birok sebep gstermiti.
Berkeley dil yanllarna ve darlklarna dmenin, szck-
lerin saf ve belirli anlamlarn elde etmenin glklerine dei-
nir ve bu konuda bir takm yaklamlar sergiler.
Berkeley'e gre yanllarmza yol aan olgu "ey" ya da
"tz" gibi szcklerin kendileri olmaktan ok "anlamlar ze-
rine dnmeme tutumudurd''4 " Berkeley bu szcklerin atl-
masndan yana bir tavr sergilemez, aksine bu szcklerin ko-
runmasna ynelik bir anlay sergiler.
Ancak Berkeley, "yalnzca insanlarn konumadan nce d-
nmelerini ve szcklerinin anlamn bir karara balamalar-
371. Frederick Copleston; "Felsefe Tarihi: Berkeley-Hume", Cilt: 5/b, ev:
Aziz Yardml, dea Yaynevi, st., 1998, s.l5.
372. George Berkeley; "nsan Bilgisinin lkeleri zerine", ev: Halil Turan,
Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara, 1996, s. 15.
373. Copleston; A.g.e., s.22.
374. Copleston; A.g.e., s.22.
70
m istiyorum" der. "Yaptm ya da yaptm ileri srdm
balca ey yalmzca szcklerin pusunu ya da perdesini kaldr-
maktr. Bu bilgisizlie ve karkla yol amtr375" Berkeley,
bu tr belirsiz yaklamlarn skolastikleri, matematikileri ve
din adamlarn ykma gtrdn ifade eder. Berkeley bu
noktada Locke'a bir gndermede bulunarak, "Zihin alglar de-
miyor, ama o alglayan eydir diyorsun. Yantm "O" ve "ey"
szckleri tarafndan aldatldndr; bunlar bir anlamdan yok-
sun, bulank ve bo szcklerdir"376 jg,- ye anlamlarn net ola-
bilmesi iin ve anlamszlklarnn ortadan kalkabilmesi iin -
zmlemeye gereksinim olduunu vurgular.
Berkeley bu dnce izgisini Locke'un "maddi tz" reti-
sine uygulamaktadr. "nsan Bilgisinin lkeleri IJ zerine" adl
eserinin giriinde Berkeley, okuyucunun kafasn bilginin ilk il-
kelerine ilikin kendi retisini anlamak iin hazrlayabilme
amacyla ilkin "dilin doas ve yanl kullanm zerine"377 ^ir
eyler sylemenin yerinde olacan belirtmektedir. Berkeley
dilin ilevi konusunda bir takm gzlemlerde bulunur. "Genel
kannn tersine, dilin en nemli ve biricik amac szcklerle
ifade edilen idealar iletmek deildir. Dilin belli bir tutkuyu
uyandrmak, bir eyleme yneltmek ya da ondan caydrmak , ti-
ni belli bir dzene sokmak gibi baka amalar da vardr. Sz-
n ettiimiz ilk ama ou durumda sonrakiler iin yalnzca
bir ara olur, kimi zaman da, eer bunlar onsuz elde edilebile-
ceklerse bsbtn unutulur,"Z78 jgj. Burada dilin duygusal
kullanmna ya da kullanmlarna dikkat ekmektedir. Ona g-
re; "szckler tarafndan dayatma altna dmekten" kan-
mak isteniyorsa dilin ve tikel szck trlerinin eitli ilevleri-
ni ya da amalarn ayrt etmek ve salt szel olan tartmalarla
375. Copleston; A.g.e., s.22-23.
376. Copleston; A.g.e., s.23.
377. Berkeley; A.g.e., s.15.
378. Berkeley; A.g.e., s.30.
. 71
yle olmayanlar arama bir izgi ekmek zorunludur^^^ Bura-
da Berkeley'in yaklam tarz, dilin ilevleri konusunda aslolan
dilin ifade ettii sylem deil, o ifadenin altnda yatan her tr-
l bilintir. Bu ynyle Berkeley Locke'un "dilin biricik amac
iletiimdir" yargsn aan bir yaklam sergiler.
2. 3. Soyut Genel Dnceler
"nsan Bilgisinin lkeleri" adh yaptnn giriinde Berkeley,
Locke'un "soyutlama" (abstraction) teorisini eletirir. Berkeley
soyut genel dnceleri dil zerine bu genel yorumlarn orta-
mnda tartr. leri srd nokta byle eylerin olmaddr.
Ancak yine de belli bir anlamda genel dnceleri kabul etme-
ye hazrdr^so. "Burada, genel idealarm varolduklarn saltk
anlamda yadsmadma, yalnzca soyut genel idealar vardr di-
yen gre kar ktma dikkat edilmehdir,"^^! der. Bu yak-
lamyla Berkeley soyut genel dncelerin olduunu yadsr.
Locke'un ileri srd tmel kuramlarn soyut ideler oldu-
u grne kar kan Berkeley,d82 birincil olarak Locke'un
soyut dnceler kuramn rtmekle ilgilenir^ss, Locke in-
san ruhunda "tmel kuramlar" kurmak iin, birok nesnelerin
ortak ayrmlarn iine alan tasarmlar meydana getirmek iin
zel bir edim (soyutlama akt) bulunduunu ileri srmtr.
rnein biri yeil, teki krmz, bir bakas sar olan eyin
tasarmndan bir genel renk (ne yeil, ne krmz, ne sar olan)
tasarmn "soyutlayabiUriz." Ancak Locke, tmel tasarmlarn
objektif reahtesini, yani bunlarn zihin dnda ayrca bir ger-
ekUkleri olduunu reddetmektedir. Berkeley bu yaklamyla
daha da ileri giderek, tmel tasarmlarn insann zihninde bile
bulunduunu kabul etmek istemez^S^, Ona gre genel kav-
379. Copleston; A.g.e., s.24.
380. Copleston; A.g.e., s.24.
381. Berkeley; A.g.e., s.22.
382. en; A.g.e., s.199.
383. Copleston, A.g.e., s.25.
384. Gkberk; A.g.e., s.303-304.
72
ramlar zihinde bile deildir. Kkleri duyumlar olduu iin, ta-
sarmlar her zaman somutturlar. Bu yzden "nesnelerin ortak
yn" diye soyut bir tasarmmz olamaz; yalnz iaretlerimiz,
szcklerimiz bulunmaktadr. Bu "szcklerimiz" de ancak
somut tasarmlarn temsilcileridir^^s yaklam, Berkeley'in
retisinin ana izgisidir. Ona gre, tmel nitelikteki nesnele-
rin ve tasarmlarn olduu dncesi bir takm felsefe okullar-
nn bir kuruntusudur^^ "Kendim iin tasarladm insan ide-
as ya beyaz, ya siyah, ya esmer, ya dik, ya kambur, ya uzun, ya
ksa ya da orta boylu bir insann ideas olmaldr. Yukarda ta-
nmlanan soyut ideay herhangi bir dnsel abayla gz n-
ne getiremem,"387 ^er. Baka bir deyile, bireysel insanlarn ti-
kel zelliklerinin tmn hem dlayan hem de ieren bir in-
san imgesi yaratamam. Benzer olarak, "herhangi biri iin himz
kendi dncelerine bakmaktan ve orada bir genin genel
dncesinin u verilen betimlemesine karlk den bir d-
ncenin olup olmadn yada buna eriip eriemeyeceini
yoklamaktan daha kolay ne vardr: ne dar, ne de dik al, ne
ekenar, ne ikizkenar, ne de kenarlar deiik uzunluklarda
olan ama ayn zamanda bunlarn tm ve hibiri olan? Deiik
gen tiplerinin tm zelliklerini ieren ve ayn zamanda ken-
disi tikel bir tip genin ifadesi olarak snflandrlabilir olma-
yan bir genin dncesini tayamayacam^SS vurgular,
Berkeley. Bir insann alarn tikel niteliklerini ya da kenar ba-
ntlarn dikkate almakszn bir ekli yalnzca keli ola-
rak dnebilecei dorudur. Bu dzeye dek soyutlama yapa-
bilir; ama bu hibir zaman onun soyut, genel, tutarsz bir -
gen dncesi tasarlayabeceini gstermez389. Geri Berke-
385. Macit Gkberk, "Felsefenin Evrimi", Milli Eitim Bakanl Yaynlar,
ist., 1979, S. 64.
386. Macit Gkberk, "Felsefe Tarihi", Remzi Kitabevi, Ist., 1999, s.304.
387. Berkeley; A.g.e., s.18-19.
388. Copleston; A.g.e, s.25.
389. Thlly; A.g.e., s.324.
73
ley'e gre, biz bir tasarm blebiliriz, btn tekilerini bir ya-
na brakarak nesnenin tek bir parasn tasarmlayabiliriz; ama
birok nitelik arasnda "ortak olan" kapsayan yeni bir tasarm
kuramayz; bu "ortak olan" gsteren iaretlerimiz, yani sz-
ckler var, ancak "ortak olan" iin tasarmlarmz yok. Biz bir
tmel kavram dnrken, hep bu kavram belli, tek bir bire-
yin somut biimiyle onu duyumladmz haliyle gznne ge-
tiririz; rnein "aa" m szn ederken, hep duyumlam ol-
duumuz tek bir aac gz nnde bulundururuz. Dolaysyla
"aa kavram" soyut bir tasarm olmayp, ancak btn aala-
r temsil eden bir tasarmdr. Demek ki, Berkeley'e gre sz-
cklerle anlattmz tmel kavramlar -Locke'un anlad gibi-
duyumlanm elerden arndrlarak elde edilmi olan soyut-
lamalar deildirler, baka tasarmlar temsil edebilmek zellii
olan duyusal tasarmlardr; nk btn tasarmlarmzn (ide-
lerimizin, kavramlarmzn) kk, temeli duyumdur^^o Ancak
daha nceden de vurguladmz gibi Berkeley'deki duyum be
duyu anlamnda (sensention) deil, reflexion (i duyum-d-
nme) anlamndadr.
Berkeley, hi kukusuz genel szcklerin olduunu yads-
maz. Ama Locke'un genel szcklerin genel dnceleri gs-
terdikleri yolundaki kuramn yadsr^^i. Berkeley'e gre u an-
lamda genel dnceler vardr: kendinde alndnda tikel olan
bir dnce ayn trden tm baka tikel dncelerin ona tem-
sil ettirilmesi ya da onlarn yerine geirilmesi yoluyla genel
olurd92. Berkeley'e gre burada "ilkin her adn tek, kesin ve de-
imez bir anlamnn olduu ya da olmas gerektii dnlr,
bu da insanlar bir cins adnn doru ve biricik dolaysz anla-
mn oluturan bir takm soyut ve belirli idealarm bulunduu-
390. Gkberk; A.g.e., s.304.
391. Copleston; A.g.e., s.27.
392. Thlly; A.g.e., s.324.
74
nu dnmeye eilimli klar^^^ " Buna gre, ayn trden tm
tikel dnceler iin, tek bir ad ya da anlam kullanrz ve tek
bir ad kullandmz iin de ona karlk den genel ya da so-
yut bir dncenin olduuna inanmaya balanz^^^ Bylece
evrensellik "herhangi bir eyin mutlak, olumlu doasndan ya
da tasarmndan deil ama onunla simgelenen ya da temsil edi-
len tikellerle tad ilikiden" oluur. Berkeley'e gre eer so-
yutlama ile denmek istenen buysa, aktr ki, soyutlama ola-
nakhdr395. "Burada insann bir ekli, bu eklin alarnn tikel
niteliklerine ya da kenarlar arasndaki ilikilere dikkat etmek-
sizin yalnzca gen olarak dnlebileceini de kabul etmek
gerekir,"396 der, Berkeley. Buna gre son tahlilde soyut genel
dnceleri yadsmasna karn, Berkeley'in genel dnceleri
saltk olarak yadsma amacnda olmad sylenebilir.
Berkeleyci idealizm, algyla veya baka bir yolla herhangi
bir ey hakknda bir "tasarm"a sahip olduumuzda, zihnimiz-
de bulunann zel veya bireysel bir nesne olduu grne da-
yanr. Bizim algladmz herhangi bir "ev" deildir; krmz,
kare, alak bir evdir. Zihnimizde bir ev tasarlarken tasarlad-
mz soyut kavramlarla gzmzn nne getirebileceimiz bir
eyi dnmeden, dnme eyleminde bulunamayz. Berke-
ley'in kendi szleriyle "soyut tasarmlarmz" olamaz. Tasarm-
larmz fiilen duyumlar olmasalar da duyumsal bir zellik ta-
rlar. Bu gr, her trl deneyi, dolaysyla her trl bilgiyi
duyusal alg ve duyusal tasarma zde klmaktadr. Buna gre
sahip olduumuz, tasarladmz her kavramn grsel, iitsel
vb. bir imge olmas, bir duyu aracl ile tasarlanabilir bir ey
olmas gerekir397
393. Berkeley; A.g.e., s.28-29.
394. Thlly; A.g.e., s.324.
395. Copleston; A.g.e., s.26.
396. Berkeley; A.g.e., s.27.
397. Randall-Buchler; A.g.e., s.157-158.
75
2. 4. Esse Est Percipi
Berkeley idealizminin en basit ve en geni kapsaml kant,
bilincimiz veya dncemizden bamsz olarak var olan her-
hangi bir eyi tasarlamamzn olanaksz olduunu syleyen ka-
ntdr.
Berkeley metafiziksel kabullerinin temelinde olan "varol-
mak alglanmak, yani dnlm olmaktr-esse est percipi"
yargsn ileri srerken u nermelerden hareket eder:
1) Duyumlanr objeler (masa, sra, sandalye, ta, aa gibi)
kiinin duyular araclyla alglad eylerdir^^s "BU SZ
edilen nesneler duyuyla algladmz eylerden baka ne olabi-
lirler? Kendi idealarmzdan ve duyumlarmzdan baka neyi
alglarz ki? Bunlardan herhangi birinin, ya da bunlarn her-
hangi bir katmmn alglanmadan varolmas ak bir tutarsz-
lk deil midir?"d99 diyerek bu yaklamn ortaya koyar.
2) Kiinin (subje'nin) duyular araclyla alglad bu ey-
ler idealardr^oo. "Ik ve renkler, scak ve souk, uzam ve e-
killer -ksaca grdklerimiz ve duyumsadklarmz- duyumlar-
dan, kavramlardan, idealardan ya da duyuya verilenlerden ba-
ka ne olabilirler?"401
3. Nesnelerin zihinsel resimleri demek olan idealar alglan-
makszm (dnlmeksizin) var olamazlar, yleyse,
4. Duyumlanabilen objeler alglanmakszm (dnlmeksi-
zin) var olamazlar402 Burada ncelikle unu vurgulamak gere-
kir. karm aslnda birbiriyle direkt ilikili iki farkl alandan
hareketle incelenip deerlendirilebilir. Bu birbiriyle ilikili iki
398. H. Mustafa Akz; "Berkeley ve tmmateryalist Metafizii", Ayyldz Of-
set ve Matbaa, izmir, 1998, s.135.
399. Berkeley; A.g.e., s.37.
400. Akz; A.g.e., s. 136.
401. Berkeley; A.g.e., s.37-38.
402. Akz, A.g.e., s.136.
76
farkl hareket alan ontolojik ve epistemolojik alandr ki, bun-
lar da yine birbirlerine bah olarak farkh yaklam, anlay ve
yorumlara neden olur. "Esse est percipi"nin bu iki alandaki ifa-
desini yine yukardaki genel karm ontoloji ve epistemoloji
sahalarnda zelletirerek gstermeye alalm.
rnein, a) "esse est percipi"nin ontolojik alandaki konu-
mu sz konusu olduunda, bu metafiziksel yaklam u ekil-
de ifade edilebilir:
1. Duyumlanabilen objeler (masa, sra, sandalye, ta, aa
gibi) kiinin duyular araclyla alglad eylerdir ve
2. Duyumlanabilen objeler alglanmakszm (dnlmeksi-
zin) (subje tarafndan muhatap alnmakszn) var olamazlar.
b) Yine "esse est percipi"nin metafiziksel boyutun episte-
molojik alandaki ifadesi ve alm, zihnin nesnelerden du-
yumlar vastasyla elde ettii "imge"lerin "iaret"lerin, "iz"le-
rin, "fikir'Terin veya "idea"lar olarak adlandrd verilere ba-
l olarak aadaki kalpta sunulabilir.
1. Duyumlanabilen objeler kiinin duyular araclyla alg-
lad eylerdir,
2. Subje'nin du}nalar araclyla alglad bu eyler (nesne-
ler) "idea'Tardr; yleyse, bu durumda,
3. Nesnelerin zihinsel resimleri demek olan "idealar" alg-
lanmakszm (reflexion) var olamazlar^''^^.
te Berkeley'in "esse est percipi"sinin kendisi tarafndan
geerli klma gayretinde izledii mantksal ereve budur. Bu
karmn "idea" terimi merkezli olarak ortaya kan nans far-
k veya sadece terminoloji farklh ekHnde yorumlanabilecek
olan her iki alandaki yansmas Berkeley'in tuhaf veya kimi
Berkeley yorumcularnca tutarsz ynn sergiler. Bundan do-
laydr ki, kimi yorumcular Berkeley'i "immateryalist" kimi
"idealist", kimi "empirist" (reflexion anlamnda empirist) ve
403. Akz; A.g.e., s.136-137.
kimi de "fenomenolog" olarak takdim etme ve yorumlama ei-
limindedirler404.
Berkeley'e gre, sadece zihinlerimizdeki tasarmlarn var ol-
duunu sylemek, var olan her eyin sadece algland yani
dnld zaman var olmasn gerektirir. nk Locke'un
dedii gibi, tasarmlar sadece bir zihinde var olabilirler. Berke-
ley, saduyunun, genellikle insanlar tarahndan zannedildii gi-
bi alglanan nesnelerin bilinten bamsz olarak var olduklar
grn desteklemediim ileri srmtr. Tersine saduyu
onlarn sadece bilinlerine vardmz zaman (yani tasarmlara
sahip olduumuzda) var olduklarna tanklk etmekte ve onla-
rn baka herhangi bir zamanda var olduklarn gstermemek-
tedir. Berkeley bu grn "varlk alglanmaktr" zdeyiinde
zetlemitir. Buna gre herhangi bir eyin varh onun alglan-
masndan, yani herhangi bir zihinde bir tasarm olmasndan
ibarettir405. Dolaysyla asl gerek bilin olaylandr^O. o hal-
de deyim yerindeyse kendi algmzn dna kmayz. O halde
alglanmayan eyi tasarlamak bir ehkidir. Bu, tasarlamad-
mz bir eyi tasarlamamz demektir. Bundan dolay gerekte
dncenin dnda var olan herhangi bir eyi dneme-
yiz407.
Buna gre, duyulur eyler fikirlerdir. Berkeley bunu u e-
kilde belirtir. "Zihin dnda ve alglanm olmalarndan ayr
bir varlk", "mutlak bir gerekhk"408 yoktur. "Zihin olmaks-
zn ne dncelerimizin, ne tutkularmzn, ne de imgelerimi-
zin biimlendirdii idealarmzm varolamayacan herkes ka-
bul edecektir. Duyuya verilmi eitli duyumlarn ya da ideala-
rm, kendilerini alglayan bir zihin olmakszn varolamayacak-
404. Akz; A.g.e., s.137.
405. Randall-Buchler, A.g.e., s.157.
406. Macit Gkberk; "Felsefenin Evrimi", Milli Eitim Bakanl Yaynlar,
st., 1979, S.64.
407. Randall - Buchler; A.g.e., s.158.
408. George Berkeley; "Hylas ile Philonos Arasnda Konuma", ev: K.
Sahir Sel, Sosyal Yaynlar, ist., 1996, s.13.
78
lan da bu kadar ak grnyor'"''O^. Bu yaklamyla Berkeley
dncelerimizin, tutkularmzn, tasavvurlarmzn tmnn
zihinde olduunu ve varolularnn zihin tarafndan alglanma-
s ya da bilinmesi sonucu olarak gerekletiini ifade etmek is-
ter.
"zerine yaz yazdm masann varolduunu, yani onu
grdm, duyumsadm sylyorum; eer alma odamn
dnda olsaydm, yine varolduunu sylerdim. Bu szlerimle
eer ahma odamda olsaydm masay alglayabilirdim ya da u
anda baka bir zihin onu alglamaktadr demek istiyorum,'"''!'^
diyerek Berkeley okura "masa vardr" nermesi iin "masa al-
glanr ya da alglanabilir" den baka herhangi bir anlam bul-
maya alr. Herhangi bir sradan insann syleyecek olduu
gibi masann odada hi kimse yokken varolduunu sylemek
btnyle dorudur. Ama bu, der Berkeley, eer odaya girecek
olsayd masay alglayacakt ya da alglayabilecekti demekten
baka ne anlama gelir?"''!i Onlar hibir zihin alglamad za-
manda eylerin varolduklarn sylemek btnyle anlal-
mazdr "'12. "Bu eylerin varl alglanmaktr, kendilerini alg-
layan zihinlerin ya da dnen eylerin dnda varolmalar
olanakszdr"4l3 der, Berkeley Buna gre varolmak alglanmak,
zihinde olmak demektir. yleyse cisimlerin bir zihin dnda
hibir varolular yoktur, varlklar alglanyor ya da biliniyor
olmaktan oluur'''^'''. Buna gre Berkeley iin, duyulur bir ey
ya da cisme ihkin olarak onun varolduunu sylemenin onun
alglanmakta ya da alglanabilir olduunu sylemek olduu-
dur:4i5"'];arafmdan alglanmadklar, ya da benim ya da yara-
409. Berkeley, "nsan Bilgisinin tikeleri zerine" ev: Halil Turan, Bilim ve
Sanat Yaynlan, Ankara, 1996, s.36.
410. Berkeley; A.g.e., s.36-37.
411. Copleston; A.g.e., s. 28.
412. Thlly; A.g.e., s.325.
413. Berkeley; A.g.e., s. 37.
414. Thlly A.g.e., s. 325.
415. Copleston; A.g.e., s. 28.
79
tlm herhangi bir baka tinin anhmda varolmadklar srece,
hibir biimde hibir varolular yoktur'"^!^. "Dorudan do-
ruya ve tam anlamyla alglanan ancak hkirlerdir. Bu yzden,
btn maddi eyler kendi balarna duyulur olmayp yalnzca
fikirleriyle alglanrlar" ve "hibir fikrin zihin dnda var ola-
mayaca apak bir ey""''!'' der, " Diyaog"unda Berkeley.
Maddenin zihin dnda varolduunu sylemek terimlerde bir
ehkidir"^18 "Dorusu insanlarn, evlerin, dalarn, rmakla-
rn, ksacas tm duyulur nesnelerin zihin tarafndan alglan-
maktan ayr doal ya da gerek bir varolularnn olduu gibi
bir sanya kaplmalar ok artc. Ancak bu ilkeyi herkes b-
yk bir gvenle onaylasa da, benimsese de sanyorum sorgula-
may gze alabilen biri onun ak bir ehmeye yol atn g-
recektir. Bu sz edilen nesneler duyuyla algladmz eyler-
den baka ne olabilirler. Kendi idealarmzdan ve duyumlar-
mzdan baka neyi alglarz ki ?"^i 9 BU sylemin, aksinin oldu-
unu sylemek Berkeley'e gre bir tutarszhktr. yice irdelen-
diinde, Berkeley'in buradaki yaklam tamamen dilbilimsel
bir problem olarak karmza kar. Berkeley burada "dil" ve
"anlam" zmlemesi yapar bir bakma.
"Denmesin ki varoluu bir yana atyorum. Yalnzca kavraya-
bildiim lde szcn anlamn bildiriyorum." Burada Ber-
keley'in ilgilendii ey bildirimin anlamdr. Dahas, Berkeley
duyulur eylere ilikin varolusal bildirimleri zmlemesinin
kafas metafiziksel soyutlamalar tarafndan saptrlmam yahn
insann dnya gryle uyum iinde olduunu dnr^^O
Ksaca, Berkeley'in, alglanamayan hibir m.addi e)T.n var
416. Thlly; A.g.e., S.325.
41 7. George Berkeley, "Hylas ile Philonous Arasnda Konuma", ev: K.
Sahir Sel, Sosyal Yaynlar, st., 1996, s. 13.
418. Thlly; A.g.e., s.325.
419. George Berkeley; "nsan Bilgisinin lkeleri zerine" ev: Halil Turan, Bi-
lim ve Sanat Yaynlar, Ankara, 1996, s.37.
420. Copleston; A.g.e,, s.28.
80
olmadn ne srerken dayand eyler unlard: Ona gre
nce, bir ey, yalnza duyulabilir (dnlebilir) niteliklerinin
toplamndan oluur; ikinci olarak da, bir duyulabilir niteliin
alglanmadan var olduunu savlamak da i-elikidir. Bu n-
cllerden de, bir nesnenin alglanmazken var olduu, i-eli-
kiye dmeden sylenemez sonucu kar"'"^!. Buna gre Berke-
ley "esse est percipi" derken yalnzca duyulur eyler ya da nes-
neler zerine konuur. kinci olarak, tam forml "esse est aut
percipi aut percipere" dir; "varolu ya alglanmak ya da algla-
maktr". Varolular alglanmaktan oluan duyusal "dnme-
yen" eylerin yannda, zihinler ya da alglayan zneler de var-
dr ki etkindirler ve varolular alglanmaktan ok alglamak-
tr'''22. "Duyulara verilen idealarm gerek eyler olduklarn,
gerekten var olduklarn, yadsmyoruz, ancak bir duyumun
ya da ideanm varl yalnzca alglanmak olduu iin ve bir
idea ancak bir ideaya benzeyebilecei iin, idealarm kendileri-
ni alglayan zihinler olmakszn kalc olabileceklerini ya da zi-
hin olmakszn varolan ilk rneklerin benzerleri olduklarn
yadsyoruz..." ve "bylece grdm eyler gzlerimi kapatt-
mda hala varolabilirler, ancak bu durumda baka bir zihinde
varo maldrlar ""''23.
Berkeley bu noktada konuyu tekrar "soyut dnceler" ku-
ramna getirir ve bu eylerin alg ile ilikili olmakszn kendi
balarna varolabilecekleri dncesinin "soyut idealar" reti-
sine dayandn vurgular.
"Enine boyuna incelersek, belki de bu inancn temelde so-
yut idealar retisine dayand ortaya kacak. Alglanmadan
varolduklarm kavramak iin duyulur nesnelerin varolularn
alglanmalarndan ayrt etmekten daha ustaca bir soyutlama
421. A. J ules Ayer, "Dil, Doruluk ve Mantk" ev: Vehbi Hackadirolu, Me-
tis Yaynlar, st., 1998, s.115.
422. Copleston; A.g.e., s.29.
423. Berkeley; A.g.e., s. 89-90.
81
olabilir mi?'"^24 sorusunu sorarak bu probleme de dilbilimsel
bir gndermede bulunur, "Bu eylerin tek bir parasma bile bir
tinden bamsz bir varolu yklemek bsbtn anlalmaz bir
eydir ve bu soyutlama samalklarn ie kartrmak demek-
[j]- "425 yaklamm savunur, Berkeley. ite bu noktada Tin'den
ya da alglayan eylerden baka bir tz olmad vurgusunu ya-
par. Bu yaklam Berkeley'in Locke'un "maddi tz" kuramn
dlamak iin kulland balca yollardan biri belki de birinci-
sidir'^^e Locke'un maddi tz retisine Berkeley'in getirdii
eletirileri ayr bir balk altnda, ilerleyen konularda ele alaca-
z.
mdi Berkeley iin alglamann dnda bir cisimler dnyas
yok ama, algnn olmas iin alglayan bir varln da olmas ge-
rekir. Nesneler yalnz tasarmlar ise, bu tasarmlarn kendisin-
de bulunduu bir varln da olmas gerekir. Tasarmlara sahip
olan varlk da ancak bir ruh olabilir'^^^y Berkeley'in fenome-
nolojisine gre, ben alglamasam da, "masay alglayan baka
bir ruh vardr". Biz onlar alglamasak da. Tanr her zaman ora-
dadr ve onun garantisi altnda nesneler var olurlar'''28. Bu yak-
lamyla Berkeley d dnyann objektifliinin garantisini Tan-
r'da bulmaktadr'''^^, "Biz alglamyorsak da onlar alglayan
baka bir tin olabilir"430 diyerek bu tin'in "Tanr" olduunun
vurgusunu yapar. Bu yaklamyla Berkeley spritualist bir yak-
lam sergiler.
Ancak, Berkeley'in spritualizmi, tzln reddettii cisim-
ler dnyasn yalnz bir grnt ve kuruntuda saymaya kalk-
maz. Tasarmlarmzn bir d nedeni de olacaktr, nk bu ta-
424. Berkeley; A.g.e., s.37.
425. Berkeley; A.g.e., s.39.
426. Copleston; A.g.e., s.30.
427. Macit Gkberk, "Felsefe Tarihi", Remzi Kitabevi, st., 1999, s.305.
428. en; A.g.e., s.198.
429. Gkberk; A.g.e., s.305.
430. Berkeley A.g.e., s.63.
82
sarmlar biz kendimiz yaralamayz. Bu neden maddi olamaya-
cana gre, manevidir, ruhidir; sonul ruhlardaki tasarmlar
dzenli bir ekilde meydana getiren "sonsuz ruh" tur, Tanr'dr.
Baz tasarmlarmzn canll, dzenlilii ve direnilmezlii
bunlarn nedeninin bizim dmzda olduunu gsterir..." ve
buna gre "idelerin kimisinde bulduumuz gerekilik, Tan-
r'nn tasarmlamasndan ileri gelir ve bu eit tasarmlar do-
rudurlar'^Zl Buna gre, nesnelerin hibir insann onlar algla-
mad zamanda varlklarn srdrdkleri biimindeki sadu-
yu grnn hi de i-elikili olmadn kabul ettii, ger-
ekte bunun doruluuna kendisi de inand iin, Berkeley,
hibir insann alglamad bir nesnenin de, Tanr'nn onu alg-
lamas yznden, var olabileceini kabul ediyordu. yle gr-
nyor ki Berkeley nesnelerin, hibir insann onlar alglamad-
zaman da byk olaslkla var olduklar olgusuyla kendi -
retisini badatrmak zere Tanr'nn alglarna dayanmak zo-
runda kal olgusunun, kiisel bir Tanr'nn var oluunun bir
kantn oluturduu grndeydi^^i.
u halde, Descartes ve Locke'tan -(reflexionu i duyum, d-
nmeyi almtr)- insan zihninin maddeyi veya daha dorusu
fiziki nesneleri, ideleri dolaymyla bilebilecei kabuln mi-
ras alan Berkeley, kabuln madde ksmndan dini duyarllkla-
rnn, teolojik ynelimlerinin ve hatta mizacnn bir paras
olarak rahatsz olmutur. Locke'un insan zihninin dolaymsz
olarak sadece kendi idelerini bilebilecei tezinin mantksal so-
nucunu kartrken, cisimlerin veya fiziki nesnelerin kendile-
rinin asla bilinemeyeceini gren Berkeley, bu durum karsn-
da maddeyi atmaktan veya zihne tabi hale getirmekten, cismin
varoluunu yok saymaktan veya askya almaktan memnuniyet
duymutur^zs Berkeley iin maddeye inan saduyuya ve H-
433. Ahmet Cevizci; "Onyedinci Yzyd Felsefesi Tarihi", Asa Kitabevi, Bursa,
2001, s.253-254.
431. Gkberk; A.g.e., s.305.
432. Ayer; A.g.e., s. 115-116.
83
ristiyanla aykrdr. Saduyuya uygun olan kendi grdr
ve ona gre halk da byle dnr, Hristiyanln esas da za-
ten byledir434 Halkn gerek eyler dedii tabiat Yaratan'm
bizde meydana getirdii fikirlerdir; eyann fikirleri yahut ha-
yalleri dedii, bizim bizzat meydana getirdiimiz ve tekilerin-
den daha az dzgn, daha az iddetli ve daha az deimez olan
fikirlerdir435.
Yukarda izah etmeye altmz anlaya dayanarak Berke-
ley, Descartes ile Locke'un ileri srm olduklar objelerin ge-
nel ve soyut niteliklerini de reddeder. imdi bu konuyu ayr bir
balk altnda deerlendirmeye alacaz.
2. 5. Birincil ve kincil Nitelikler
Locke, birinci blmde deindiimiz gibi, bir nesnenin
renk, tat veya ses gibi duyusal niteliklerinin algdan bamsz
olarak var olmadklarn kabul etmiti'^d Bunun byle olmas
Locke tarafndan kabul edilen cisim dncesinden zorunlu
olarak kar. Bir cisim devinim gc tayan, belli bir rengi,
arl, tad, kokusu ve sesi olan kat, uzaml, ekli olan bir
tzdr. Bununla birlikte, niteliklerinden kimileri ona zgn
deildir; renk, tat, koku cismin alglayan bir znede retilen
etkileridirler, cismin kendisinin nitelikleri deildirler, yalnzca
bendedirler, bunlara ikincil nitehkler deriz. Uzamn, eklin,
kathm devinimin, dinginhin, tzn, yani cismin, kendisine
zgn nitehkler olduu sylenir, bunlar birincil nitelikler-
dr437.
Ama der Berkeley; "Birincil ve kincil nitelikleri birbirinden
ayranlar var. Onlara gre uzam, ekil, devinim, devinimsizlik,
katlk ya da geirmezlik ve say birincil; renk, ses, tat ve ben-
zerleri gibi tm dier duyulur nitelikler de ikincil niteliklerdir.
434. Baykan; A.g.e., s.128.
435. \Veber; A.g.e., s.276.
436. Randall-Buchler; A.g.e., s.158.
437. Thlly; A.g.e., s.325-326.
84
Byle dnenler ikincil niteliklerden edindiimiz idealarm zi-
hin olmakszn ya da alglanmakszm varolan bir eyin benzer-
leri olmadn kabul ediyorlar; te yandan birincil niteliklere
ilikin idealarmzm ise madde adn verdikleri, yani zihin ol-
makszn varolan ve dnmeyen bir tzde bulunan eylerin
resimleri ya da imgeleri olduunu sylyorlar. O halde, "mad-
de", iinde uzam, ekil ve devinimin edimsel olarak kalc ol-
duu, eylemsiz, duyumsuz bir tz anlamna geliyor. Ancak bu-
raya kadar tantladklarmza gre uzam, ekil ve devinim yal-
nzca zihinde varolan idealar olduklar, bir ideanm bir baka
ideadan baka bir eye benzeyemeyecei ve sonu olarak ne
bunlarn ne de bunlarn ilk rneklerinin alglamayan bir tzde
varolmayacaklar apaktr..." ve "ekhn, devinimin ve dier
birincil ya da zgn niteliklerin dnmeyen tzlerde zihin ol-
makszn varolduunu ileri srenler a)m zamanda renk, ses,
scak ve souk gibi ikincil niteliklerin zihin olmakszn varola-
mayacaklarn da kabul ediyorlar. ""^^8 Ama Berkeley'e gre bu
ayrm ie yaramayacaktr. Birincil nitelikleri ikincil nitelikler-
den ayr olarak kavramak olanakszdr.''^39 Berkeley ite bu ay-
rm eletiri konusu yapp, ikincil niteliklerin, ayrm ortaya
koyanlarca da sylendii zere, greh ve dolaysyla da, znel
olduklarn ne srer.'''^^ Buna gre "obje-subje ilikisi"nden
hareketle bu "izafilii" biraz aarak Berkeley'in argmannn
takdimini yle yapabiliriz. yle ki, A B'ye bal olarak var
olur ve bu var olmada A'nm doas veya var olmas en azndan
ksmen B'nin doas veya varolmasyla belirlenmi durumda
olduu, A'nn B'ye greli olduu onun greli olarak varolduu
sylenir"^"'!. Buna gre Locke'un dnd gibi ikincil nite-
liklerin greUlii zneUikleri iin geerli bir uslamlama sal-
yorsa, ayn tr uslamlama birincil nitelikler asndan da kul-
438. Berkeley; A.g.e., s.40-41.
439. Copleston; A.g.e., s.31.
440. Cevizci; A.g.e., s.244.
441. Akz; A.g.e., s.207.
< 85
' lamlabilir442 BU zellikler veya nitelemeler ne trden olursa
olsun (ister birincil trden ister ikincil) "sbjektifliine" ili-
kin sonu deimez. Berkeley bu noktada "ikincil nitelikler"in
"zihne bal olarak veya dayandrlarak varolduklarn ileri s-
rerek" onlarn varln "sbjektif alan"a tar. Sonuta da, "al-
g konusu olan bu nitelikler"i "alglayana" bal "sbjektif ni-
telikler" olarak deeriendirir'''43. Szgelimi, bir cismin elleri-
mizden birine scak dierine souk grnmesi olgusundan, s-
nn bir nesnenin zihinden bamsz, znel bir nitelii deil de,
znel, zihne bamh bir nitelik, nesnenin deil de, alglayan
znenin bir nitelii olduu sonucu kar444
zne-nesne ilikisinde algsal durum tespitini ieren baka
bir rnek verecek olursak; alglayann psikolojik, fizyolojik
durum ve pozisyonuna gre bir nesnenin grn, darh,
genilii, uzunluu, ksal ve hareketlilii, hareketsizlii be-
lirlenip karakterize edilir.^'^^
Yine byk ve kk; abuk ve yava zihin olmakszn hi-
bir yerde olamazlar; bunlar btnyle grelidirler ve duyu or-
ganlarnn yaps ya da konumu farkhlatka deiirler, "^^e Bu-
na gre ikincil niteliklerin znelliini onlarn greli doalarn-
dan karsamak ne kadar doru ve akla uygunsa, birincil nite-
liklerin znelliini de bu niteliklerin greliliklerinden karsa-
mann o kadar doru ve akla uygun olmas gerekir. Ksaca
birincil nitelikler alg zerine ikincil nitehklerden daha az ba-
mh deildir.'^''8 "Rengin ve tadn yalnzca zihinde varolduk-
larn tantlamak iin dnlm kandan inceleyen birisi, bu
kantlarn uzam, ekil ve devinim iin de ayn eyi tantlamak
442. Copleston; A.g.e., s.31.
443. Akz; A.g.e., s.207.
444. Cevizci; A.g.e., s.244.
445. Akz; A.g.e., s.208.
446. Berkeley; A.g.e., s.42.
447. Cevizci; A.g.e., s.245.
448. Copleston; A.g.e., s.31.
iin edeer etkide kuUanabileceklerini grecektir.'"^49 der
Berkeley.
Berkeley'in bu yaklamn dikkate aldmzda, karmza
u sonu kar: "bir nesne veya maddenin birincil nitelikleri,
onlar alglayandan bamsz olarak var olamayacaklardr."
Fakat dier taraftan, fiziksel objenin birincil nitelikleri bu ob-
jelerin asl ilintileridir. Bu da u demektir: "eer fiziksel nesne-
ler varsa veya varlktaysalar", Berkeley'e gre, esasta "bu varol-
malar alglanm olmalarna veya bir zihin tarafndan alglan-
malarna bal olacaktr"^50 BU balamda, Priest'in u tesbiti
hakh grlebihr:
"Berkeley, birincil ve ikincil nitelikler ayrmnda, Locke'tan
hareket etmesine ve onun karsamasn esas almasna ramen,
ayr bir tarzda ele alp, ama bakmndan kendi nokta- naza-
rnda daha ileri bir noktaya gtrr." Yine bu noktay bir r-
nek ile aacak olursak, Berkeley "s ve souu sadece zihnin
bir rn olarak" kabul ederken, Locke bunu kabul etmez.
Locke'a gre, kiinin ikincil niteliklere ilikin idealar veya de-
neyleri tamamen zihinseldir. Fakat bu idealar retmede obje-
ye ilikin zihinsel durum veya operasyon sz konusu olduun-
da; ikincil nitelikler, birincil niteliklere bal olarak ortaya -
kan ilintilerdir ki, objelerde isel veya asli olarak bulunur-
lar "' m l. Buna gre ikincil nitelikler eylerde bizde belli dn-
celer reten glerdir; ve bu gler nesnelerdir; e deyile, va-
rolular iin zihinlerimize baml deildirler. Bununla birlik-
te, eer ikincil niteliklerle rnein renkler gibi alglanan nite-
likleri demek istiyorsak, diyebiliriz ki Locke iin bunlar zihin-
deki dnceler olmakla zneldirler'^mi BU konuya bal ola-
rak, Berkeley ile Locke arasnda sz konusu edilebilecek ana
ayrm; Locke sz konusu olduunda, nitelikler objedeyken.
449. Berkeley; A.g.e., s.44.
450. Akz; A.g.e., s.208.
451. Akz; A.g.e., s.208-209.
452. Copleston; A.g.e., s.31.
idealar zihindedir. Berkeley'de ise, hziksel objenin btn nite-
likleri deneyler sonucu elde edilen veya deneyleri ieren ide-
alarm stnde hibir neme ve ileve sahip deildir"''^s
Birincil ve ikincil nitelikler ayrmma Locke'un yaklamm
kritize ederek, Locke'tan ayr bir yaklam tarz gelitiren Ber-
keley, bundan sonra Locke'un bu nitelikleri bir arada tuttuu-
nu ne srd ve "ne olduunu bilmediim bir ey" dedii
"maddi tz" kavramn sorgulamaya geer.
2. 6. Berkeley'de Maddi Tz'n Anlamszl
(Eletirisi)
Berkeley, u soruyu sormaktadr: Acaba Locke, nitehkleri-
nin toplamndan ayr bir ey olarak bir nesnenin "tznden"
(Berkeley'in kendi terminolojisini kullanmamz gerekirse
"maddesinden") neyi kastetmi olabilir?454 Bihndii gibi Loc-
ke'ta "maddi tz" nitehkleri tayan bir dayanakt ve Locke'un
kendi deyimiyle "ne olduunu bilmedii bir ey"di. te Berke-
ley bu yaklama itiraz eder.
Berkeley'e gre zihnimizde byle bir tze ilikin hibir so-
yut dncemiz yoktur'i^s "g^ maddi dayanak niteliklerin zi-
hin olmakszn varolduklar varsaymna dayanmyor mu? te
bu da dpedz bir tutarszhk, bsbtn kavranlamaz bir ey
deil mi?'"150 diye sorar. Berkeley, bunun salt bir soyutlama ol-
duunu syler; ve maddi tz szcnn de hibir anlam ol-
madn syler"157. O'na gre Locke'un kabul, tipik bir kur-
gusal speklasyon ve anlalmaz bir kelime oyunudur^^^S Mad-
453. Akz; A.g.e., s.209.
454. Randall-Buchler; A.g.e., s.158.
455. Thlly, A.g.e., s.326.
456. Berkeley; A.g.e., s.45.
457. Thlly; A.g.e., s.326.
458. Gerald Hanratty; "Aydnlanma Filozoflar / Locke-Hume-Berkeley", ev:
Tuncay mamolu, Celal Byk, Anka Yaynlar, st., 2002, s.90.
88
di tz tasarmm belirleyen hibir nitelik yoktur'^mg "yle ki,
"maddi tz" szcklerinin anlamn oluturan iki paray gz
nne getirdiimde, bunlara yklenen belirgin bir anlam ol-
mad sonucuna varyorum""''^^ der. O halde "maddi tz" kav-
ramnn gereksiz olduu, bo bir szck olduu sonucuna va-
rrz Berkeley'de.
Berkeley "maddi tz" kavramn " Diyalog" da da ele alr
ve bu kelimenin anlamszlm Hylas'm diliyle ortaya koyar:
PHL.- Senin kelimelerine zorla anlam verdiim yok: onlar
istediin gibi aklamakta serbestsin. Yalnz, ok rica ederim,
bir eyler anlat bana onlarla. Bana diyorsun ki, madde ilinekle-
re destek olur, ya da onlarn altnda yer alr. Nasl yani / bacak-
larnn bedenine destek olmas gibi mi?
HYL.- Hayr, bu lfzi anlamdadr.
PHL.- Gzn seveyim, ister lfzi, ister gayr lfzi anlam da
olsun, ne anlyorsun bundan syle bana.
HYL.- Dorusu ne diyeceimi ben de bilmiyorum. Evvelce,
ilineklere destek olan madde'nin ne anlama geldiini yeterince
bildiimi sanyordum. Oysa, imdi onun zerinde ne kadar
ok dnrsem, onu o kadar az kavrayabiliyorum; ksacas,
onun hakknda hibir ey bilmediimi anlyorum'''l. Buna g-
re tartmann sonucu maddi eylerin zihinden bamsz olarak
varolduklarn anlamsz klmaktadr.
"Dnmeyen eylerin saltk varoluu" sznde ya hibir
anlam yoktur ya da burada .i?ir elime vardr. te yineleyip
belletmeye altm ve okurun zenle dnmesine sahk ver-
diim ey bu,462 der Berkeley "Duyuyla ya da dnerek kav-
rayabileceimiz hibir eyin varoluuna kar bir tartma yap-
459. Randall-Buchler, A.g.e., s.138.
460. Berkeley; A.g.e., s.45.
461. George Berkeley; "Hylas ile Philonous Arasnda Konuma" ev: K. Sa-
hir Sel, Sosyal Yaynlar, st., 1996, s.47.
462. George Berkeley; "nsan Bilgisinin lkeleri zerine", ev. Halil Turan, Bi-
lim ve Sanat Yaynlar, Ankara, 1998, s.49.
89
myorum. Gzlerimle grdm, ellerimle dokunduum ey-
lerin varolduklarndan, gerekten varolduklarndan en kk
bir kukum bile yok. Varolduunu yadsdmz tek ey filozof-
larn madde ya da cisimsel tz dedikleri eydir""^d jgj-^ Berke-
ley. Gneiyle, yldzlaryla, denizleriyle, dalaryla duyulur
evreni bir rya veya bir hallsinasyon yapt itirazna kar,
Berkeley, bu eylerin varlndan en kk bir phesi olmad-
cevabn veriyor. Eer bu kelimelerle duyulur niteliklerin
(yer kaplama, katlk, arlk vb.) bir kompleksi, kastediliyor-
sa, maddi tz deyimini kabul etmeye bile hazrdr. Fakat mut-
lak olarak reddettii ey maddeyi, onlar alglayan ruhun dn-
da var olan arazlarn yahut niteliklerin bir substratum'u veya
destei, ne alglayabilir, ne de alglanabilir olan, dnen cev-
herin yannda ve ayn suretle var olan, bilinsiz ve aklsz, ne
olduu bilinmeyen bir ey sayan skolastik fikirdir'*^"''. Buna g-
re "madde" szcnn niteliklerin ya da ilineklerin iinde va-
rolduklar dnmeyen bir dayana gsterdii dnlyorsa
byle bir eyin varolmas bsbtn olanakszdr""''^^ diyerek
septisizme ve Locke'un niteliklerinin bilinmez bir dayana
varsaymna kar polemiinde Berkeley, bilinen immateryalist
tezini kullanmtr"'
Buna gre, maddi bir tz olamaz, nk byle bir ey yok-
tur, bu yzden cisimsel olmayan, etkin bir tz ya da Tin olma-
ldr^'^'^. Berkeley bu Tin'i "lkeler"de. yle tanmlar: "Tin; ya-
hn, blnmemi, etkin bir varlktr. dealar algladnda "zi-
hin" onlar ortaya karttnda ya da baka yollarla onlar ze-
rinde ilem yaptnda "isten" adn alr. Bu nedenle ruhtan ya
da tinden olumu bir idea olamaz; btn idealar edilgin ve ey-
lemsiz olduklar iin, b'ize imge ya da benzeme yoluyla eylem-
463. Berkeley; A.g.e., s.55.
464. Weber; A.g.e., s.276.
465. Berkeley; A.g.e., s.79.
466. Hanratty; A.g.e., s.90.
467. Thlly; A.g.e., s.326.
90
de bulunan bir eyin tasarmn veremezler. Buna gre, Tinin
ya da eyleyen eyin doas kendisi olarak deil, ortaya kard-
etkilerle alglanmaktadr.'"'S Yine de, ruha ya da tine ve is-
teme, sevme, nefret etme gibi zihin ilemlerine ilikin belli bir
kavrammz vardr, Berkeley'e gre.
"Kimi dnceleri yapmak ve bozmak isteime baldu:, bu
bakmdan zihnin etkindir, kendi dncelerim zerinde g-
cm vardr,"^^^ der, Berkeley. "Ancak dncelerim zerinde-
ki gcm ne olursa olsun, idealarm gerekten de duyuyla alg-
landklarn, istencime bah olmadklarn gryorum. Parlak
gn nda gzlerimi atmda, grp grmemeyi ya da g-
rme girecek tikel nesneleri semek elimde deildir; bu iit-
me ve btn duyular iin de byledir, duyulara verilen bu ide-
alar benim istencimin yaratt eyler deildir. O halde bunlar
ortaya karan baka bir isten ya da tin vardr."470 der, Berke-
ley. Buna gre; "Duyu dnceleri imgeleminkilerden daha
gl, diri ve seiktirler; benzer olarak, bir kahchklar, dzen-
leri ve tutarllklar vardr ve insan istencinin etkileri olanlarn
ou kez olduklar gibi geliigzel uyarlmazlar, ama kabul
edilebilir bants yaratcsnn bilgelik ve iyilikseverliini ye-
terince kantlayan dzenh bir sra ya da dizi iinde uyarlrlar.
imdi, baml olduumuz zihnin onlara bal kalarak bizde
duyu dnceleri uyandrd deimez kurallara ya da yerle-
ik yntemlere doa yasalar denir; ve bunlar bize eylerin ola-
an gidii iinde hlanca dncelerin baka filanca dncele-
re ehk ettiini reten deneyim yoluyla reniriz. Bir baka
deyile. Tanr biz de belU bir dzen iinde beUi dnceler
uyandrr; yiyecek dncesi ile beslenme dncesini, uyku
dncesi ile dinleme dncesini, grsel ate duyumu ile
scaklk duyumunu bamtlandrmtr. Buna gre biz de d-
ncelerimiz arasndaki bu banty ayrmsar ve dncelerin
468. Berkeley; A.g.e., s.51.
469. Thlly; A.g.e., s.326.
470. Berkeley; A.g.e., s.52.
. 91 .
birbirlerine neden olduklarna, atein scaklk rettiine, uy-
kunun dinletirdiine, cisimlerin arpmasnn sese neden
olduuna yanl olarak inanmaya balarz. Duyularmz Tanr
tarafndan baslm dnceler, olgusal eyler olarak adlandr-
lrlar ve imgelem yetisinde uyarlm olanlar daha dzensiz,
daha az diri ve daha deiken olduklar iin temsil ettikleri ey-
lerin dnceleri ya da imgeleri olarak daha uygun bir terimle
adlandrlrlar. Araa duyumlarmz, gene de dncelerdirler;
zihinde varolurlar; yalnzca imgelerimizden daha diri, gl,
dzenli ve tutarl dncelerdir; ayn zamanda, onlar algla-
yan dnen tze de daha az bamldrlar, nk bir baka da-
ha gl Tinin istenci tarafndan uyarlrlar.'"^''^ diyerek Loc-
ke'un maddi tz'n yadsr ve tinsel tz olduu gibi korur.
Maddi tzn deneysel ynden hibir belirgin ya da olumlu bir
yn bulunmadn ve btnyle olumsuz ynlerle betimle-
nen bir kavram olduunu vurgular ve ona gre byle bir kav-
ramn gereklii dile getirdiini sylemek deneycilik asndan
geersiz ve tutarszdr. Onun iin maddi tz yadsmmaldr. An-
cak ayn gerekelerle tinsel tz Berkeley'in niin yadsmad,
sorusu da burada gndeme gelir. Burada Berkeley Locke'unki-
ne benzer bir ey yapmakta, bu kez kuramsal tutarllk adna
deneyciliinin tutarllndan dn vermektedir"'''^^. nk
Berkeley'e gre etkin varlk tindir. Tin ise ide olmad iin al-
glanmaz. Tinlerin varln etkileriyle anlarz. Tin, ideleri alg-
layan, dnen, eyleme neden olan varlktr. "Ben"den baka
tinlerin varl da bu etkiler gzlemlenerek kavranr. Tanr yet-
kin tindir. Onun kant ise, deneyde kavradmz ve byk bir
denge, tutarllk ve gzellik iinde ileyen evrendir. Evren ide-
lerden baka bir ey olmadna gre, bu idelerin nedeni Tan-
r'dr. Berkeley'e gre ise algladmz bizim znel idelerimiz-
dir, ancak bunlara neden olan Tanr'dr. Alg ve deney, Tan-
471. Berkeley; A.g.e., s.52-53-54.
472. Denkel, A.g.e., s.234.
92
r'nm neden olduu ideleri duyumlamaktr. Eer nesneler bi-
zim znel alglarmzdan baka bir ey deilseler, benim u an
alglamadm nesneler yok olup, ben onlar yeniden alglad-
mda yeniden var m oluyorlar? Nesnelerin alglar neden hep
dzenli bekler halinde gelir? Btn her ey benim znel ide-
lerimden oluuyorsa, bu ideleri kendi kendime mi yaratyo-
rum? Var olan tek ey ben ve idelerim midir? Berkeley bu so-
rulara felsefesini saduyudan uzaklatracak yantlar vermeyi.
Tanr kavramn kullanarak nlemitir^^S O'na gre "biz alg-
lamyorsak da onlar alglayan baka bir tin olabihr"474 diye-
rek. Tanry alg kuramnda merkeze alan bir yaklam sergiler.
Grld gibi, Berkeley, deneycihi her ne kadar tutarl
olarak yrtmse de admn ontolojiye att anda deneyci-
likten uzaklamakta ve d dnya varsaym yerine, ondan da-
ha keyfi olan Tanr varsaymm koymaktadr. Yine grld
gibi, Tanr'y, ilke olarak tpk d dnya gibi algmzdan ba-
msz bir varha sahip ve onun nedeni olarak yorumlamakta-
dr. yle ki, sonuta bu iki ilke arasnda braklantek fark, bi-
ri algya benziyor iken brnn byle bir benzerlii olmama-
sdr475.
imdi genel olarak Berkeley'in "niteliklerin analizi"nden
hareketle immateryalist felsefesinin geerliliini ispat iin ileri
srd argman birka madde altnda ele alnabilir.
1) Berkeley'in birinci argmannda da "dil" ve "anlam" nok-
ta- nazarndan ele alp grdmz gibi, niteliklerin temel da-
yanak noktas olan "maddi tz"n kendisi temel ve dayanak-
tan yoksundur. "Madde veya maddi tz" bir "speklasyon"
rndr.
2) Kendisi byle bir temel ve dayanaktan yoksun "spekla-
tif soyutlama veya genelleme" rn olan bir "nosyon" man-
tksal olarak "nitelikler" e dayanak noktas olamayaca gibi.
473. Denkel; A.g.e., s.236-237.
474. Berkeley; A.g.e., s.63.
475. Denkel; A.g.e., s.252-253.
- 93
hem "maddi tz" kullanma da ve hatta kendilerini varlk ala-
nna tamada bile kullanlamazlar.
3) "Nitelikler"e ihkin veya karhk gelen "idealar" "renk
ideas" rneinde olursa hibir ey ifade etmez. Fakat bu ide-
ay genelden zele u mavi gkyzne veya yeil aaca indir-
gersek, ancak bir "anlam" ifade eder.
4) Gerek zelde gerekse genelde varla ynelik bilgilerimiz
"duyumlar ve alglarmz vastasyla" elde edildiine gre, "du-
yum veya alg konusu" olmayan bir ey her ne trden olursa
olsun var olamaz.
5) Doal olarak bu genellemeye "maddi tz" ve onun "ilin-
tiler"i olan "nitelikler" de dahildir.
6) Bu nedenle, "madde ve niteliklerinin varl", "alglama"
durumlarna endekslidir.
7) yleyse, sonu olarak, "varolmak veya varlkta olmak al-
glanmaktr"'''76
Berkeley'in "varlk algland srece vardr" veya "alglan-
mayan varlk varlkta deildir" metafiziksel yaklamnn ana-
lizinden hareketle "alglanan varhk" ve "alglayan varhk" ola-
rak en az iki varlk trnden bahsedilebilir. yle ki, d dn-
yadaki nesneler alglanan varlk kmesine karlk gelip pasif
durumdayken, insanlar alglayan varlk trne karlk gelip
dnen zihin veya ruhlar olarak aktiftirler. Dolaysyla, insa-
nn evrene ilikin bilgisi ve onun iindekilere ykledii anlam
veya izdii evren tablosu, ite bu "alglanan ve alglayan ikih-
si"nin birlikteliinden kaynaklanr. Bunlarn birhkte olmad
durumlarda, Berkeley arac unsur olarak Tanrnn alglayc s-
fatn n plana karr. nk, ona gre. Tanr sonlu alglayc-
larn ve btn varlklarn sonsuz alglaycsdr. Ksacas evren
ve iindeki varlklarn varhkta kalmasnn teminat Tan-
r'dr477.
476. Akz; A.g.e., s.205-206.
477. Akz; A.g.e., s.330-331.
94
Tezimizin ikinci blmn tekil eden Berkeley'de dil, d-
nce ve varlk ilikisini de sonu olarak u ekilde toparlaya-
biliriz.
Berkeley'de selefi olan Locke gibi dil ve dnce problemi-
ni kendi epistemolojik kuramnn merkezine oturtmu ve bu-
na paralel olarak dil, dnce ve varl bir anlamda zde kl-
mtr.
Berkeley'de Locke gibi szcklerin, kendilerini kullananla-
rn zihinlerindeki ifadelerin yerini tutmas gerektiini vurgu-
lar. Bu anlamda dil zihnimde nesnel-tikel bir kavram artr-
maldr anlay hakimdir.
Ancak problem genel terimlerin nasl olutuu sorusuna ge-
lince Berkeley, Locke'tan farkl bir yaklam tarz sergileyip
Berkeley'i ayr dnmeye sevkeder. Locke'un "soyutlama" te-
orisini eletirerek yola kan Berkeley, Locke'un iddia ettii an-
lamda genel kavramlarn zihinde bile olmadklarn vurgular.
Onun iin kk duyumlar olduu iin tasarmlar her zaman
somutturlar. Locke iin tmel kavramlarn objektif bir realite-
leri yoktu, bunlar ancak zihnimizin yaratlardrlar. Berkeley
ise, tmel kavramlarn, tasarlarn zihinde bile bulunduunu
kabul etmez. Berkeley iin tmel diye nitelendirdiimiz kav-
ramlar zihnimizde tikel nesneler tekabl etmektedirler. Yoksa
genel szcklerin yalnzca genel dnceleri gsterdii yolun-
daki yaklam yadsr.
Berkeley felsefi nazariyesini ekillendirirken youn olarak
Locke'un konu izgisini takip etmekte ve buna bal olarak
kendi kritiini oluturmakta. Bundan dolay Berkeley'in naza-
riyesini incelerken youn olarak Locke'a sk sk dnmekte ve
bu balamda Berkeley'i anlamaya ahmaktayz.
Genel anlamda syleyecek olursak her iki filozof bilginin
bize erime yolu zerinde anlarlarken, bu bilginin kaynan
ok farkl bir biimde yorumlamlardr. Algy bilgiyi edinme-
nin tek yolu olarak grmelerinin yannda, Locke reahst bir on-
toloji nerirken, Berkeley bu gerekilii yadsm ve reflexif
95
bir alglayn olutuunu temsil etmitir. Buna gre Berkeley
alglamann (dnmenin) dnda bir cisimler dnyasnn ol-
madn vurgular ve alglamann (dnmenin) olabilmesi
iin de alglayan bir varln olmas gerektiini syler ve bunu
da Tanr olarak gsterir. Berkeley bu yaklamyla d dnyann
objektifliinin garantisini Tanr olarak gsterir. Dolaysyla bu
yaklamlyla Locke'un "maddi tz" kavramn yadsyarak onun
yerine "tinsel tz" kavramn yerletirir. Bu yaklama ynelik
eletirilerimizi tezimizin sonu blmnde yapacaz.
Berkeley'in ele ald bir dier konu da nesnenin nitelikleri
konusuydu. Hatrlanaca zere Locke nesnenin iki tr niteli-
i olduunu ve bunlarn birbirlerinden ayr oluunu vurgula-
mt. Bunlar "birincil" ve "ikincil" dereceden niteliklerdir.
Bunlar tezimizin Locke ile ilgili olan birinci blmnde geni
bir ekilde izah etmitik.
Berkeley bu ayrm eletiri konusu yaparak, nesnenin nite-
liklerinin birbirinden ayr olarak kavranlmasnn mmkn ol-
madn vurgular. Berkeley'e gre Locke'un dnd gibi
ikincil niteliklerin izafilii, znellikleri iin geerli bir uslam-
lama salyorsa ayn tr uslamlama birincil nitelikler asndan
da kullanlabilir. Buna gre, alg konusu olan bu nitelikleri al-
glayana bal sbjektif nitelikler olarak deerlendirir.
Btn bu yaklamlar Berkeley'in dil, dnce ve varlk kav-
ramlarnn birbirlerinden kesinlikle ayrlmaz paralar olduu-
nu, birinin varlnn dierlerine bal olduunu gsteriyor.
Buna gre Berkeley'de varlk alglama yani dnme olarak zi-
hinsel bir formda sunulmakta ve tikel bir yorum ve idrak ile di-
le dklmektedir.
Ksaca izah etmeye altmz Berkeley'in bu yaklamlar-
nn kritiini tezimizin sonu ksmnda daha geni bir ekilde
ele alacaz.
96
SONU
Locke ve Berkeley'de dil, dnce ve varlk ilikisinin de-
erlendirilmeye alld tezimizde, netice itibariyle u tespit-
leri yapmak kanaatimce mmkndr:
Gerek Locke olsun gerekse Berkeley, bu problemi (dil ve
dnce) dorudan veya dolayl olarak kendi bilgi nazariyele-
rinin merkezine oturtmulardr. Her iki filozofta da bu balam-
da, belirgin olan ortak kayg "dilin genel geer bir anlamlandr-
maya tabi tutulmas gerei" vurgusudur.
Son tahlilde ortak bir dil, ortak dnce ve ortak dorular
meydana getirir yaklamn sergiler iki filozot da. Doru bilgi-
yi elde etmek yaklamlarnda empirist (daha nce de vurgula-
dmz gibi Locke Sensetion, Berkeley ise reflexion anlamda
bir empirizmi temsil etmektedirler) bir yaklam gsteren Loc-
ke ve Berkeley'in dil, dnce ve varlk kavramlarn yorumlar-
ken sergiledikleri yaklam tarz ksmen farkllklar arzeder.
Her iki filozofta da szckler, kendilerini kullananlarn zi-
hinlerindeki ifadelerin yerini tutarlar. Buna gre dil szckler-
den oluur ve szckler dncelerimizin birer iaretidirler.
Ancak szckler "duyulur" ortak ifadelere tekabl etmelidirler.
Ancak bu noktada iki konuya deinmek gerekir. Birincisi, her
iki filozof da dilin szcklerden olutuunu vurgularken dilin
amacnda ksmen farkh bir hedef gstermilerdir. Locke; dihn
nihai amacnn iletiim yani bir dnceyi bir bakasna ilet-
mek olduunu ne srerken, Berkeley bu anlamda daha makul
bir yaklam sergileyip dilin asli amacn iletiimin altnda ya-
tan bilin durumu, yani duygu, dnce ve eilimler olduu
97
sonucuna varmtr. Bu anlamda Berkeley daha hakl bir kar-
samada bulunmutur. nk dilin biricik amac iletiim deil,
iletiim altnda yatan bilin durumudur, dncedir. Bu an-
lamda iletiim yalnzca bir amatr.
kinci olarak her iki filozofunda dilin "duyulur" ortak ifade-
lere tekabl etmesini sylemelerine ve kitaplarnda kullandk-
lar "o", "ey", "maddi tz", "tinsel tz", "tanr" vs. kavramla-
rn "duyulur ortak ifadeler" olmamalarna ramen bu kavram-
lar kullanmalar ve iddialarna dayanak olarak temellendirme-
ye almalar her iki filozofun savunduklar tezleriyle eliki-
ye drmtr. Bu konuya ileride yeniden deineceiz.
Dilin szcklerden olutuu ve szcklerin de dnceleri-
mizin iareti olup olmad ynndeki yaklam tarz her iki fi-
lozofta ortak olmasna ramen zellikle genel terimlerin ya da
soyut genel dncelerin nasl edildii problemi her iki filozo-
fu ayr ayr dnmeye sevkeder.
Locke, szcklerin genel dncelerin (idelerin) iaretleri
yaplarak genel olduklarn ve genel dncelerin soyutlama
yoluyla olutuklar yantn verir. "Her bir eyin ayr bir ad
olamayacana gre, bir sr benzer eyleri bir araya brakp
bir soyutlama yaparak "temel bir kavrama" (tasarma) varrz
ve buna bir ad takarz", diyerek genel terimler konusundaki
yaklamn sergiler.
Bu noktada Locke'un basit ve bileik fikir ayrmlarna da
vurgu yapmak gerekir. Locke en soyut fikirlerin bile tecrbi
(empirik) yolla aklanabileceini iddia edip, bu bileik Rkirle-
rin basit fikirlerden olutuunu, basit fikirlerin de gerek nes-
nelerinin varolduunu belirtmiti.
ncehkle Locke'un bileik fikirlerin olumasnn iradi ol-
duu iddiasna bakalm.
Farkl insanlarn altn veya adalet fikri farkl farkldr. Kimi
98
bu bileik fikirlere belli baz basit fikirleri dahil eder, teki a-
hs baka fikirleri dahil eder demiti.
Bu iddia "adalet" veya benzeri adsal ifadeler iin doru ola-
bilir ama cisimler iin yanltr. yle ki; elimizde bir kesme e-
ker olsun. Bunun niteliklerini alglayalm; beyaz, sert, azm-
za atnca tatllk hissettik.
Bu niteliklerin bir araya getirilmesi bizim ihtiyacmzla m
oldu? Mesela onun beyaz, sert basit fikirlerini alp bunlar
"ac" basit fikri ile birletirmek benim ihtiyacmda mdr? Ya-
hut siz onu siyah, yumuak, mayho bir tarzda duyumsatabilir
misiniz!
Bu anlamda, Locke'un bu iddiasnn ya da bu ayrmnn ol-
gusal anlamda geree ne kadar aykr olduu ortada. Bu y-
nyle dndmzde sadece basit fikirleri deil bileik fi-
kirleri de alglarken zihin pasiftir. zellikle nesneler hakknda-
ki alglamalarmzda zihin pasiftir^^S Ancak yukarda da ifade
ettiimiz gibi, Locke'un tabiriyle "adsal zler" konusunda zi-
hin aktif olabilir. Ancak "olgusal zler" konusunda zihin tama-
men pasiftir.
Yukarda izah ettiklerimiz balamnda eer, "Tanr" fikrinin
malzemesi basit fikirler ise (bilgi, g, saadet, vs.) ve bu basit
fikirlerin nesnelerini biz i-gzlemle "kendimizde" mevcut
olarak alglyor isek bu tahlile gre "bizim dmzda" bir tan-
rnn varhn ileri sremeyiz. Buna gre Tanr kavramn zih-
nimiz retiyor neticesi kar^^s.
Bu aklamalar balamnda dndmzde, Locke'un
"bileik fikir", "basit fikir" ayrm sun'i bir ayrmdr. Zihin hi-
bir zaman "basit fikirleri" tek tek alglayp, bunlar birletirip
"bileik bir cisim fikri" retmez. Nesneleri birlik iinde (tek
478. Baykan; A. g. e. , s. 123.
479. Baykan; A. g. e. , s. l l 3.
99
varlk olarak) alglarz. Nesnelerin tek tek niteliklerini, vasfla-
rn, tek tek paralarn ayr ayr alglayanlayz. Var olan nesne-
yi organizeli bir btn olarak alglarz. rnein, bir aaca ba-
karken aac tek tek yaprak, dal veya gvdesiyle alglayanlayz,
buna imkan da yoktur. Ancak aac bir btn olarak alglarz.
Bu alglamay yaparken zihne fazla i dmez.
Berkeley ise, Locke'un "soyudama" teorisini eletirerek
byle eylerin olmad iddiasnda bulunur, na gre soyut ge-
nel dnceler yoktur. Genel kavramlar zihinde bile deildir-
ler. Kkleri duyumlar olduu iin tasarmlar her zaman somut-
turlar. Bu yzden "nesnelerin ortak yn" diye soyut bir tasa-
rmmz olamaz. Buna gre Locke iin tmel kavramlarn ob-
jektif bir realiteleri yoktur, ancak bunlar zihnimizdedirler. Ber-
keley ise, tmel tasarmlarn zihinde bile bulunduunu kabul
etmek istemez.
Ancak unu da vurgulamak gerekir ki, Berkeley hi kuku-
suz genel szcklerin olduunu yadsmaz. Ama Locke'un ge-
nel szcklerin genel dnceleri gsterdikleri yolundaki ku-
ramn yadsr. Bu balamda Berkeley Locke'u aan bir yaklam
gsterir ve deneyciliinde (reflexsion anlamnda) tutarl bir ta-
vr sergiler.
Locke'ta soyutlama yoluyla elde edilen birleik fikirler reel
dnyada duyulur nesnel bir varla iaret etmemektedir. Bu an-
lamda "ortak olan" iin bir tasarmmz olamaz, lsa be, by-
lesi bir tasarm tikel bir nesneyle rtmez. Berkeley'in bu yn-
deki tmel bir kavram dnrken, bu kavram belli, tek bir
bireyin somut biimiyle onu duyumladmz syleyen yakla-
m bu anlamda daha makul bir yaklamdr. Buna gre sz-
cklerle ifade ettiimiz tmel kavramlar duyumlanm eler-,
den arndrlm olarak elde edilmi soyudamalar deil, baka
tasarmlar temsil edebilmek zeflii olan duyusal tasarlardr.
100
Berkeley buraya kadar Locke'u aan bir yaklam sergilese de
tmel kavram temsil eden tikel nesnenin hangi tikel nesne ol-
duu yolunda bir kmaz olduu kanaatindeyiz. rnein
"aa" derken hangi tikel aa zihnimde duysal olarak belirir.
Onlarca eit tikel aatan hangisi insan zihnine bir tasavvur
olarak ortaya kar, ne ekilde ortaya kar, problemi gndeme
gehr. Berkeley'in bu yndeki yaklam Locke'u asa da bu yak-
lamda kendi iinde soru iareti tar.
Bunun dnda Berkeley Locke'un dille ilgili yaklamn
kritize ederken, Locke tarafndan kullanlan "o", "ey" ve
"maddi tz" kavramlarnn duyumdan yoksun ve anlamsz bi-
rer szck olduklarn ve bunlarn insan dil ve anlam yanl-
lklarna srklediini vurgular. Locke, "Deneme"nin bir ok
-yerinde Berkeley'i hakl karrcasna bu kavramlar kullanr
ki, bu kavramlara Locke'un ykledii anlam Locke'un episte-
molojik ve ontolojik yaklamlaryla kesinhkle rtmemekte-
dir.
Locke ve Berkeley'in kuramlar, deneyci yaklamn iki kar-
t u noktasn olutururlar. Aralarndaki kartlk, k nok-
talarnn ortak olmas nedeniyle, felsefi gerekilik (realizm)
ve ideaHzmin ayn sorun ve konular zerindeki deiik tutum-
larnn en saydam bir biimde gsterir. Bir baka deyile, bu iki
hlozof, bilginin bize erime yolu zerinde anlarlarken, bu
bilginin kaynan ok farkl bir biimde yorumlamlardr. Al-
gy, bilgi edinmenin tek yolu olarak grmelerinin yannda,
Locke, deneyci epistemolojisine temel olarak deneycihi aan
gereki ve hatta "fiziksel" anlamda materyalist bir ontoloji
nerirken, Berkeley (reflexion anlamnda) deneycilikte tutarl
olmak adna bu gerekilii yadsmtr^so
480. Denkel; A.g.e., s.242.
101
Ksacas Locke varlk felsefesinde idealist ynelimin tam
tersine, batan sona realist bir tavr sergileyerek, zihinden ba-
msz bir d gereklik olduunu savunurken"^^! Berkeley al-
glamann (dnmenin) dnda bir cisimler dnyasnn ol-
madn vurgular ve alglamann olabilmesi iin de alglayan
bir -varln olmas gerektiini syler ve bunu da Tanr olarak
gsterir. Bu yaklamyla Berkeley Locke'un aksine d dnya-
nn objektifliinin garantisini Tanr'da bulur. Bylece Berkeley
Locke'un "maddi tz" kavramnn yerine "tinsel tz" kavram-
n getirerek maddeyi inkar eden bir yaklam sergiler.
Burada u soru sorulabilir: Berkeley, Tanr kavramn kul-
lanmadan deneycilikte gerekilii yadsyan tutarl bir gr
gelitirebilir miydi? Bunu, kendisini, vard sonuca srkle-
mi olan ilk adm atmam olmas kouluyla gerekletirebilir-
di.
Berkeley yalnzca gerekilii geersiz ilan edip brakabilir-
di. Oysa o, d dnyann bilinemez olduunu sylemekle ye-
tinmemi onun varln yadsma yolunu tutmutur. Ancak
Berkeley bilgiye temel olarak bir ontolojik aklama getirmeyi
reddederek idelerin nedenlerinin bilinemez olduunu nerebi-
lirdi'l^ Bu yaklam Berkeley'in deneyciliinin tutarllna
imkan klard..
Ancak Berkeley zellikle " Diyalog "da birok kavram
arptma yolunu seer. Tanr kavramn da bu yolla arptr. lk
konuma da zihin kelimesini insan zihnini kastedecek ekilde
kullanr. Daha sonra ise Tanr zihni manasnda kullanr. Tanr
isbatm da bu arptmaya dayandrr: Varolma zihne tabidir.
(Burada kastettii insan zihnidir. nk Birinci Konuma'da
btn argmanlar msan zihni esas ahnarak tanzim edilmitir).
481. Cevizci; A.g.e., s.208.
482. Denkel; A.g.e., s.253-254.
102
Ama ben (insan) alglamadan da varlk vardr. nk onlar al-
glayan bir zihin var. (Bu da Tanr"n zihnidir) Burada kark
bir durum ortaya kyor. Zira eer fikirler duyulanm ise, tm
fikirler de Tanr'nn zihninde olduuna gre Tanr'nn zihnin-
de duyulanm oluyor demektir. Duyulanm duyu organlarn
gerektirmez mi? Yani Tanrnn gz, kula m var. (Ya da y-
le bir yaklamda da bulunulabilir; Eer fikir alg ise fikirler
Tanrnn zihninin iinde mi, dnda m? Tanr, kendi zihni d-
ndaki fikirleri "duyumluyor" diyemeyiz; absrd olur. Peki,
Tanr kendi zihninin iindike fikirlerimi "duyumluyor"? Bu da
absrd483.
Berkeley buna benzer birok konuda arptma yolunu seer.
Hem konular arptr hem de ok bariz tutarszlklar da bulu-
nur. arptmalarna misal: Birinci konumada duyulur eylerin
(cisimlerin) fikir olduu iddiasn temellendirebilmek iin b-
tn niteliklerin zihne tabi olduunu ileri srer. Neticede mad-
denin olmad hkmn serdeder. Misal olarak Kitabn 13-20
sayfalar arasnda scakln cisimde deil zihinde olduu ile il-
gili iddialar kavramlar arptrmaya dayanr. yle: Scaklk
eer zihinde deilse ve cisimde ise cismin ac duymas gerekir.
Nasl ki insanlar yksek scakl ac olarak hissediyorlarsa ve
ac bir his ise, eer scaklk cisimde ise onun da ac duymas la-
zm. Halbuki cisim (maddi cevher) duyu ve alg gc ile dona-
tlm deil. u halde ac duymaz. u halde cisimde scakln
olduundan bahsetmek samadr. Bu iki kavram kasten kar-
trmasnn sebebi, eyler fikirdir, fikir zihnidir, u halde Tanr
vardr, isbatm yapabilmektir. Ayn kastl arptmay ses ve tad
iinde yapar^S^
483. Baykan; A.g.e., s. 143-144.
484. Baykan; A.g.e., s.140-141.
103
Keza biz nesneleri gryoruz. u anda elimde kalem var.
Kalemde "alg gc" yoktur diye kalem zihin dnda yoktur,
neticesini mi kartmalyz. "Duygu ve alg zihindedir; cisim-
lerde bu gler yok; bunlarda his ve alg nitelikleri yok; u hal-
de cisimler yoktur" deliliendirmesinin ne kadar arpk olduu
ortada.
Berkeley, kavramlar, olgular arptrd gibi ok da tutar-
szdr. Mesela; Birinci konuma'da 57.sayfada maddi obje gr-
n reddederken "fikirlerimiz gibi srekli dalgalanp deien
eyler, nasl oluyor da sabit ve deimez bir eyin kopyalar ya
da imajlar olabiliyorlar" der. Halbuki 29. sayfada ise "ayn ob-
jelerin mum nda baka, gn nda baka grndkleri-
ni bilmeyen var m?" demiti. Bu ikinci ifade, apaktr ki zihin
d nesnenin varln kabuldr.
Grld gibi henz Birinci Konuma'smda bile "eyler fi-
kirdir" fenomenalist pozisyonu savunurken, ayn zamanda da
saf dil gereki bir nesne anlayn da savunmutur. Nitekim
s.l36'da "Geri fikirler de gelip geici ve deikendir, ama ge-
liigzel deil, doann skca belirlenmi dzenine gre dei-
irler" diyor. Bu son szler de 57.sayfadaki fenomenalist tavr-
la taban tabana zttr. Hem algnn nedeni olarak harici nesne-
lerin zihin d mevcudiyetini reddetmek hem de kabul etmek
affedilmez bir elikidir'''^^.
Ancak Berkeley bu konu ile ilikih olmak zere sayfa SO'da
iki ey varsayar. Biri Tanr'nm zihninde ezeli, ebedi varolan ana
tipler, dieri de, biz insanlarn alglayabilmesi iin (ana tiplere
benzer ekilde) zaman iinde yaratlan ikincil tipler, yani, tabi-
at. Demek ki. Tanrnn zihninde ash, ilk rnekler var; bir de za-
485. Baykan; A.g.e., s.142-143.
104
man iinde yaratt cisimler var. Ve her ikisi de Tanrnn zih-
ninde olan fikirlerdir^S
Phil. -Ne olsun istiyorsun ki? eylerden biri ikincil tipli
(ectypal) ve doal teki anatipli (archtypal) ve ezeli ebedi ol-
mak zere ift hal kabul etmiyor muyum? Bunlardan birincisi
zaman iinde yaratlmtr, ikincisi ise Tanr'nn zihninde ba-
langsz ve sonsuz olarak vardr. Bu da din adamlarnn yaygn
grlerine uygun deil mi ?4 8 7 B U yaklamyla Berkeley bir
anlamda Platoncu kavram realizmini* temsil eder. Bu dnyada
varolan her eyin yalmzca Tanrnn zihnindeki ilk rneklerin
bir yansmas, bir temsili olduu ynndeki yaklam Berke-
ley'i kavram realisti klar. Bu anlamda gerek reel dnya, gerek-
se btn manevi ve soyut adlandrmalarn gerekiliinin te-
minat Tanr olarak grlmektedir.**
Locke ile ilgili genel okumalarmzda ise Locke'un realist
bir tavr sergilediini vurgulamtk. Ancak bu yaklam Loc-
ke'un tenkit celbeden noktalarndan biridir. Bu, Locke'un baz
nesneleri dorudan algladmz, bazen de zihnin dorudan
nesnesinin fikirler (tasavvurlar) olduunu sylemesidir. Yani
Locke bazen "gereki" olarak bazen de "temsilci" olarak konu-
486. Baykan; A.g.e., s. 147.
487. George Berkeley; "Hylas ile Philonous Arasnda Konuma" ev: K.
Sahir Sel, Sosyal Yaynlar, st, 1996, s. 130.
* Kavram Reahzmi: Tmellerin, genel kavramlarn insan zihninden ve insa-
nn bilgisinden bamsz bir biimde varolduunu, tmellerin onlarn bilincine
varacak, bilgisine sahip olacak zihinlerin hi varolmamas durumunda bile
varolacaklarn savunan gr. (bkz. Ahmet Cevizci; "Felsefe Terimleri Szl",
Paradigma Yay, st., 2000, s.194.)
** Adcln savunduunun tersine tmellerin gerek olduunu, tmellerin
du)^! deneyinin salad bilgilerden daha gerek bilgiler saladn savunan
grtr, (bkz. Sarp Erk Ula; "Felsefe Szl" Bihm ve Sanat Yaynlar, Ankara,
2002, S.594)
105
uyor. Yani, Locke'a gre biz dorudan nesneleri deil, ancak
nesnelerin zihindeki temsili olan tasavvurlar biliriz. Locke bu
yaklamyla znel bir realizmin kaplarn aar. Bir taraftan bi-
lincimizin dnda reel bir varlk sahasnn olduunu kabul
ederken, bir yandan bu varlk sahasn bilincimizin anlamlan-
drmasna tabi tutmas Locke iin ak bir elikidir. Yani zihin
bir anlamda reel olarak varsaylan nesnel dnyay kendince an-
lamlandryorsa burada reel dnyann asli konumu, asli grn-
ts nedir sorua ortaya kar ki; bu soru Locke'un realist ei-
hmini, bilincimiz dnda reel bir varlk sahasnn olduu ei-
limini septik bir sorgulamaya iter.
Bu konuyu bu ekilde izah ettikten sonra her iki filozofun
varln nitelikleri konusundaki yaklamlarna geebiliriz.
Locke nesnenin iki tr nitelii olduunu ve bunlarn birbir-
lerinden bsbtn ayr olduklarn vurgulamt. Buna gre,
nesnelerin sahip olduklar iki tr nitelii birbirinden ayryor-
du. Bunlar "birincil" ve "ikincil" dereceden niteliklerdir. Birin-
cil nitelikler cisim ne durumda bulunursa bulunsun ondan so-
nuna dek ayrlamaz olanlardr ve bunlar uzam, ekil, hareket
gibi niteliklerdir. kinci dereceden nitelikler ise bu anlamda ni-
telikler deildirler. Onlar maddi bir cismin biz de belli bir tr-
den tasarmlar rnein tat, renk, koku ve ses tasarmlarn
meydana getirme ynnde sahip olduu glerdir.
Ancak Berkeley bu ayrm eletiri konusu yaparak, birincil
niteliklerin ikincil niteliklerden ayr olarak kavranlmasnn
mmkn olmadn vurgular. Buna gre Locke'un dnd
gibi ikincil niteliklerin grelilii, znellikleri iin geerli bir
uslamlama salyorsa ayn tr uslamlama birincil nitelikler a-
sndan da kuUamlabihr. Buna gre, alg konusu olan bu nite-
hkleri alglayana bal sbjektif nitelikler olarak deerlendirir.
Bylece, Locke'dan farkh bir yaklam tarz sergiler.
106
Bu balamda dnldnde varl birincil ve ikincil ni-
telikler diye ikiye ayrmak tamamen yapay bir ayrmdr. Bu an-
lamda renk, ses, koku vs. ne kadar subjektifse ayn sbjektiflik
dinginlik, arlk, hacim, yer kaplama ve ekil iin de geerli-
dir. Her iki nitelikte bireyin duruuna, konumuna, bak as-
na, fizyolojik ve ruhsal konumuna gre deikenlik arzeder.
Buna gre hasta birisinin her zaman tadmlad bir mey\'e ne
kadar ayn tadn da deilse, ayn ahsn hastalnn derecesine
gre cisimlerin ekil ve durularn farkl ekilde alglamas da
bu kadar olasdr.
Nitekim Bayie ve Leibniz'de de, ikinci nitelik denilenlerin
kukucu uslamlamalara ak olduu lde birincil nitelikle-
rinde ak olduunu vurgularlar. Deien a gre renkler na-
sl deiiyorsa, deiik uzaklk ve alardan biim ve uzam da
deiiyor olarak gzlemdenir. yle ise, ikincil niteliklerin znel
olduklar, lde birinciller de znel olmahdr grn savu-
narak Berkeley'e bu anlamda nclk etmiierdir^SS Berke-
ley'de bunlardan yola karak birincil ve ikincil niteliklerin bir-
birlerinden ayTi olarak dnlemeyeceini vurgulayarak bu
ayrm ortadan kaldrr.
Genel bir yaklamla syleyecek olursak, bir anlamda Ber-
keley nazariyesinin altyapsnda Locke'un felsefi nazariyesi ya-
tar. Bir anlamda Berkeley, felsefesinin varln Locke'a borlu-
dur, ancak birok yerde Locke'u tamamlayan hatta aan yakla-
mlar sergiler.
Her iki hlozofta grdmz belki de nihai ama, bu yak-
lamlarn son tahlilde bilgiyi elde etmeye ynelik zel abalar
olduu ynnde bir amatr.
488. Denkel; A.g.e., s.228-229.
107
KAYNAKA
AIKZ, H. Mustafa; "Berkeley ve mmateryalist Metafizii", Ayyl-
dz Ofset ve Matbaa, zmir, 1998.
AKARSU, Bedia; "Dil-Kltr Balants", nklp Kitabevi, st., 1998.
ALTINRS, Atakan; "Dil Felsefesi Szl", Paradigma Yaynlar,
st., 2000.
ALTU, Taylan; "Dile Gelen Felsefe", Yap Kredi Yay., st., 2 0 0 1.
ASTER, Ernest Von; "Bilgi Teorisi ve Mantk", ev: Macit Gkberk,
Sosyal Yaynlar, st., 1994.
AYER, A. J ules; "Dil, Doruluk ve Mantk", ev: Veibi Hackadiro-
lu. Metis Yaynlar, st., 1998.
BAYKAN, Fehmi; "Aydnlanma zerine Bir Derkenar", Kakns Yay,
st., 2000.
BERKELEY, George; "Hylas ile Piilonous Arasnda Konuma",
ev: K. Sahir Sel, Sosyal Yay, st., 1996.
BERKELEY, George; "nsan Bilgisinin ilkeleri zerine", ev: Halil
Turan, Bilim ve Sanat Yay, Ankara, 1998.
BOLAY, S. Hayri; "Felsefi Doktrinler ve Terimler Szl", Aka Ya-
ynlar, Ankara, 1996.
CEVlZCl, Ahmet; "Felsefe Terimleri Szl", Paradigma Yaynlan,
ist., 2000.
CEVI ZCI , Ahmet; "Onyedinci Yzyl Felsefesi Tarihi", Asa Kitabevi,
Bursa, 2001.
CHOMSKY, Noam; "Dil ve Zihin", ev: Ahmet Kocaman, Ayra Ya-
ynevi, Ankara, 2 0 0 1.
COPLESTON, Frederick; "Felsefe Tarihi: Hobbes - Locke", Cilt: 5/a,
ev: Aziz Yardml, Idea Yaynevi, ist., 1998.
COPLESTON, Frederick; "Felsefe Tarihi: Berkeley-Hume", Cilt: 5 ^ ,
ev: Aziz Yardmh, Idea Yaynevi, ist., 1998.
ETN, smail; "J ohn Locke'da Tanr Anlay", Vadi Yay., Ankara,
109
1995. OTUKSKEN, Betl; "Felsefe: zne - Sylem", inklap Kitabe-
vi, ist., 2002.
OTUKSKEN, Betl; "Kavramlara Felsefe Ile Bakmak", insancl
Yay, ist., 1998.
OTUKSKEN, Betl - BABR, Saffet; "Orta ada Felsefe", Ara
Yay, ist., 1989.
UEN, A. Kadir; "Bilgi Felsefesi", Asa Kitabevi, Bursa, 2 0 0 1.
DENKEL, Arda; "Dnceler ve Gerekler/l", Gebe Yaynlar, ist.,
1997.
GKBERK, Macit; "Felsefenin Evrimi", Milli Eitim Basmevi, ist.,
1979.
GKBERK, Macit; "Felsefe Tarihi", Remzi Kitabevi, ist., 1999.
GUNDAY, eref; "Berkeley idealizminin Temel Kavramlar", Yaym-
lanmam Doktora Tezi, Erzurum, 1995.
HACIKADIROLU, Vehbi; "Bilgi Felsefesi", Metis Yaynlan, ist.,
1985.
HANRATTY, Gerald; "Aydnlanma Filozoflar: Locke, Hume, Berke-
ley", ev: Tuncay Imamoglu - Celal Byk, Anka Yay, ist., 2002.
LOCKE, J ohn; "insan Anl zerine Bir Deneme", ev: Vehbi Hac-
kadirolu, Kabalc Yaynevi, ist., 1996.
LOCKE, J ohn; "insann Anlama Yetisi zerine Bir Deneme"; ev:
Meral Dehkara Topu, teki Yaynevi, Ankara, 1999.
MAGEE, Bryan; "Byk Filozoflar: Platondan Wittgenstein'e Bat
Felsefesi", ev: Ahmet Cevizci, Paradigma Yay, ist., 2 0 0 1.
MENGOLU, Takiyettin; "Felsefeye Giri", Remzi Kitabevi, ist.,
1998.
ZLEM, Doan; "Gnmzde Felsefe Disipnleri", inklap Kitabe-
vi, ist., 1997.
PAZARLI, Osman; "Metinlerle Felsefe Tarihi", Remzi Kitabevi, ist.,
1964.
RAHM, Mustafa; "Kk Felsefe Tarihi", ev: mer Tolgay, insan
Yaynlar, ist., 1995.
RANDAL, J ohn Herman - BUCHLER, J r. -J ustus; "Felsefeye Giri",
ev: Ahmet Arslan, Ege niv. Sos. Bil. Fak. Yay, izmir, 1982.
110
THILLY, Frank; "Bir Felsefe Tarihi", ev: Nur Kk - Yasemin e-
vik, dea Yaynevi, st., 2000.
TOKU, Neet; "llm-i mran", Aka Yaynlan, Ankara, 2002.
ULA, Sarp Erk; "Felsefe Szl", Bilim ve Sanat Yaynlar, Ankara,
2002.
LKEN, Hilmi Ziya; "Genel Felsefe Dersleri", lken yaynlar, st.,
2000.
WEBER, Alfred; "Felsefe Tarihi", ev: H. Vehbi Eralp, Sosyal Yay,
ist., 1993.
11]
birey - Felsefe
Aforizmalar - E Nietzsche
Bilginin Arkeolojisi - Michel Foucault
Psikoloji ve Ruhsal Hastalk - Michel Foucault
Yapsalclk ve Post Yapsaklk - Michel Foucault
Metafizik Nedir? - G. Marshal, Bergson, R. Guenon
slam Felsefesine Giri - Dr. Muhsin Gcrvyan
Felsefi Tasavvuf - Dr Muhammed Akil
Albert Camus ve Bakaldrma Felsefesi
Do. Dr Ali Osman Gndoan
Saduyu Eylem Felsefesi - Dr H. Mustafa Akz
G stenci - F. Nietzsche
Felsefede Bir rakhk- Gilles Deleuze
Michael Hardt
Filozoflarn Tutarszh- Tehaft'l- Felasife
Gazali
Dnmede Doru Yntem
Gazali
E Nietzsche Hayat ve Felsefesi
Ahmet Nebil - Baha Tevjik- Memduh Sleyman
Deleuze ve Guattari zerine Bir nceleme
Ronald Boue
19. Yzyl Avrupal Akln Seklerlemesi
Ovven Chadwick
Defterler ( 1914- 1916) - LudwigWittgenstein
Otobiyografiler - ]acques Darda
Henri Bergson Modern Dinin Filozofu - Dr. Emil OTT
Mektuplar I - - E Nietzsche
Merhamet ve Balama -Jacous Derrida
alnan Poe - Lacan ve Derrida
Filozoflarla Birer Saat - Mustafa Rahmi
112

You might also like