You are on page 1of 447

uun?

A 1A8lPLSlnln lLk kl1A8l



12. GEZEGEN
"#$%&'(& )(*$%(+



Nefilimler, Dnya zerinde kendi suretlerinde
varlklar yaratmak iin klonlamay nasl kulland?

Bu "tanrlar" 13.000 yl nce Byk Tufan
sayesinde insanoglunu yok etmeyi niye istediler?

12. Gezegen, her 36 yzylda bir Dnya'nn
yaknlarna geldiginde neler olur?












Teyekkr

Yazar, bir yzyildan uzun bir zaman boyunca Eski Yakin Dogu'nun metin ve
sanatsal biimler hlindeki zenginligini kesIeden, desiIre eden, tercme eden ve
izah eden tm dsnrlere ve bu kitaptaki metinleri ve resimsel kanitlari yazarin
kullanimina sunan kuruluslara ve alisanlarina tesekkrlerini sunar.
Yazar zellikle New York Halk Ktphanesi ve Dogu blmne, Londra'daki
British Museum'un Arastirma Ktphanesine (Okuma Odasi ve Dogu alismalari
Odasi), New York'daki Yahudi Ilahiyat Fakltesine, resimler ile ilgili yardimlari
iin British Museum VakIina ve Asur ve Misir Antikalari Blmne, Berlin`deki
Vorderasiatisches Museum, Staaliche Museen'e, Philadelphia'daki niversite
Mzesine, Fransa'daki (Musees du Louvre) la Reunion es Muses Nationaux'a,
Halep'teki Antikalar Mzesine ve NASA'ya tesekkr eder.











12. GEZEGEN

DNYA TARIHESININ ILK KITABI



Zecharia Sitchin




eviren
Yasemin TOKATLI





Ruh ve Madde Yayinlari

12th Planet
Copyrigth 1976, Zecharia Sitchin

1m haklari saklidir. Yazarin yazili izni olmaksizin bu kitabin hibir blm, herhangi bir
biim veya yolla tekrar basilamaz ve yayimlanamaz. Ilk kez Ingilizce olarak Amerika Birleyik
Devletleri' nde Stein&Day Publihers tarafindan yayinlanmiytir.

Bu Kitabn Yayn Hakk
nsanlg Birleytiren Bilgiyi Yayma (BLYAY) Vakf'nn
bir kuruluyu olan
Ruh ve Madde Yaynclk ve Saglk Hizmetleri A.$.'ye aittir.
Ruh ve Madde Yaymclk ve Saglk Hizmetleri A.$.'den
yazl izin alnmadan hibir alnt yaplamaz.

1. Bask: stanbul, Kasm 1998
2. Bask: stanbul, Eyll 1999
3. Bask: stanbul, Eyll 2000
4. Bask: stanbul, $ubat 2001
5. Bask: stanbul, Temmuz 2001

ISBN 975-8907-58-0


Bask
Kurtiy Matbaaclk San. ve Tic. Ltd. $ti.
Kk Ayasofya Cad. Akbyk Degirmeni Sok.
Kapagas yhan 33/6 Sultanahmet / stanbul
Tel: (0.212)518 11 28 Faks: (0.212) 517 48 10

Yayn
Ruh ve Madde Yaynclk ve Saglk Hizmetleri A.$.
Hasnun Galip Sok. Pembe kmaz No: 4, D: 6
80060 Beyoglu/STANBUL
Tel: (0.212) 243 18 14 - 249 34 45 Faks: (0.212) 252 07 18
http: www.bilyay.org.tr
http: www.ruhvemadde.com
e-mail: bilyay@bilyay.org.tr
SUNU$


Anavatan Mu'dan ve sonralari da Atlantis'ten gler ile olusan kolonilerle
birlikte yeryznde esitli kltr odaklari kurulmustur. Bunlarin baslicalari
Mezopotamya, Misir ve Hint uygarliklaridir.
Bu kltrlerin ortak zellikleri, zellikle de varlik ve evren hakkinda
paylastiklari ortak bilgiler pek oktur. Bu bilgiler ylesine derindir ki, gnmz
bilim adamlarinin hl bu eski evren bilimini teyit eder durumda olmasi sasirticidir.
Modern bilimin bugn ulastigi temel anlayista, uzaysal-evrensel bir bilgi
aika yer almamaktadir. Bu nedenle insanligin yazili ve szl tarihinde,
mitolojilerde, destanlarda ve masallarda esitli tanrilar, lmszler, mucize
yaratanlar vs. vardir. Kadim milletlerin yaratilis eIsanelerinde gklerden
gelenlerden, gklerden verilen hkmdarliklardan sik sik sz edilir. Bunlara
sembolik demis, halk stnde otorite ve stnlk kurmak iin uydurulmus deyip
gemisiz. Bu bilgilerin herkese mal olamayisinin sebebi budur.
Bu bilgilerin en nemlilerinden biri de kendi gnes sistemimiz ile ilgili olan
gereklerdir. Hl aiklanacak, bilinecek pek ok gerek mevcuttur. Su an biliyor
olduklarimizin, bilinecek olanlarin yaninda cce kalacagi zamanlar gelecektir. Bu
yeni yorumlar karsisinda her trl mantal aikliga sahip olmamiz gerekiyor.
Okuyucularimiza sundugumuz bu kitap, nl yazar Zecharia Sitchin'in
tamamen belgelere dayanarak aikladigi ve tam bir mantal aiklik gerektiren
teorilerini ieren Dnya Tarihesi adli dizisinin ilk kitabidir; bylece Trk
okuyucusunu Zecharia Sitchin ile tanistirmis oluyoruz.
zverili evirisinden dolayi Sayin Yasemin Tokatli'ya tesekkr ederiz.

BLYAY Vakf
Ruh ve Madde Yaynlar


indekiler
Yuzurin NoLu ..................................................................................................................

8
nsz: Tekvin ...............................................................................................................

9
Sonsuz BuIungi .........................................................................................................

12
BIrdenbIre UygurIik ....................................................................................................

23
GkIerIn ve YerIn TunriIuri .....................................................................................

62
Smer: TunriIur DIyuri .............................................................................................

97
Nefilimler. ALeII RokeLIer HuIki ......................................................................

137
On kIncI Gezegen .......................................................................................................

183
YuruLiIi DesLuni ...........................................................................................................

214
Gk KruIIigi ....................................................................................................................

246
Dnyu GezegenIne nI .............................................................................................

268
TunriIurin $eIIrIerI .....................................................................................................

294
AnunnukI syuni ...........................................................................................................

323
nsunin YuruLiIii .........................................................................................................

349
Tm ELLen KemIkLen OIunIurin Sonu... ...........................................................

378
TunriIur Dnyu'dun KuLigi Zumun ....................................................................

403
Dnyu KruIIigi ...............................................................................................................

431
Kaynaklar ........................................................................................................................
442

! "




Yazarn Notu

On Ikinci Gezegen' de Eski Ahit'ten yapilan alintilar, orijinal Ibranice
metinden alinmistir. Basvurulan tm evirilerin -kitabin sonunda baslicalari
siralanmistir- sadece eviriler ve yorumlamalar oldugu akildan ikarilmamalidir.
Sonuta, geerli olan orijinal Ibranice metindir.
On Ikinci Gezegen'de geen son versiyon iinde mevcut olan tm evirileri
birbirleriyle ve Ibranice kaynaklar ve bunlara paralel Smer ve Akkad
metinleri/hikyeleri ile karsilastirip, en dogru eviri olduguna inandigim hlini
ortaya ikardim.
Smer, Asur, Babil ve Hitit metinlerinin tercmesi, bir yzyildan uzun bir
zamandir ok sayida dsnr ve uzmani mesgul etmistir. Yazi ve lisanin desiIre
edilmesini yazinin kopyalanmasi, baska bir lisanin alIabesinde yazilmasi ve
sonunda tercmesi izler. Birok durumda, Iarklilik gsteren tercmeler ve
yorumlamalar arasindan seim yapmak ancak daha ok nceki transkripsiyonlar ile
karsilastirmakla mmkndr. Diger durumlarda ise agdas bir dsnrn son
grsleri, daha erken dneme ait bir tercmeye yeni bir isik tutabilir.
Bu kitabin sonunda verilen Yakin Dogu kaynaklari listesi, en eskiden en
yeniye dogrudur ve bunlari, bu metinlerle ilgili anlayisa ok degerli katkilar
saglayan akademik yayinlar izlemektedir.

Zecharia Sitchin

! "




NSZ: TIKVN

Tekvin

Eski Ahit, ocuklugumdan bu yana yasamimi doldurmustur. Bu kitabin
tohumlan, yaklasik elli yil nce atildiginda, o siralarda srmekte olan, Evrim teorisi
ile Incil arasindaki zitliklarla ilgili tartismalardan tamamen habersizdim. Ama
Tekvin'i orijinal Ibranicesinden inceleyen gen bir okul grencisi olarak, kendi
basima bir karsi koyma yaratmistim. Bir gn, Tanrinin Byk TuIan ile insanlari
yok etme karari aldiginda, insan kizlari ile evlenmis bulunan "tanri ogullarinin"
Dnya zerinde oldugu 4. Blm okuyorduk, Ibranice orijinal onlari Nefilimler
diye adlandirmaktaydi; gretmenimiz bunun "devler" anlamina geldigini aikladi
ama ben itiraz ettim; aslinda bu kelime tam anlamiyla "Asagiya Gnderilmis
Olanlar", Dnya'ya inmis olanlar anlamina gelmiyor muydu? Cezalandirildim ve
geleneksel yorumu kabul etmem sylendi.
Bundan sonraki yillarda ben, kadim Yakin Dogu'nun dillerini, tarihini ve
arkeolojisini grendike, Nefilimler bir takinti hline geldi. Arkeolojik bulgular ve
Smer, Babil, Asur, Hitit, Kenan ve diger kadim metinler ve eIsanelerinin desiIre
edilmesi; Incil`deki antik zamanlarin kralliklarina, sehirlerine, hkmdarlarina,
yerlerine, tapinaklarina, ticaret yollarina, esyalarina, aralarina ve geleneklerine
yapilan gndermelerin dogrulugunu gittike artan biimde dogrulamaktadir.
Dolayisiyla, artik Nefilimleri gklerden Dnya'ya gelen ziyaretiler olarak gren
ayni kadim kayitlarin szlerini kabul etme zamani gelmedi mi?
Eski Ahit tekrar tekrar belirtir: "Yahveh'nin tahti gklerdedir", "Rab, Dnya'ya
gklerden bakar". Yeni Ahit "gklerde olan Babamiz"dan sz eder. Ama Incil`in
NSZ: TIKVN


#$ "

gvenilirligi, Evrim anlayisinin ortaya ikisi ve genel olarak kabul grsyle
sarsilmisti. Eger insan evrimlesmisse, o zaman sphesiz, dsnp tasindiktan sonra
"Adami kendi suretimizde, benzeyisimizde yapalim" diye neride bulunan bir Ilh
taraIindan bir kerede yaratilmis olamazdi. Tm kadim halklar gklerden Dnya'ya
inen ve istediklerinde gklere ykselebilen tanrilara inanmaktaydi. Ama bu
hikyelere hibir zaman inanilmadi, daha en basindan itibaren bilginler taraIindan
mit olarak etiketlendiler.
Kadim Yakin Dogu'nun astronomik metinler bollugu da ieren yazilari, bu
astronotlarin veya "tanrilarin" gelmis oldugu bir gezegenden aika sz
etmektedirler. Ancak yz elli yil nce bilginler gk cisimlerinin kadim listelerini
desiIre ve tercme ederken, astronomlarimiz henz Plton'un (ancak 1930'da
saptanabilmistir) bile Iarkinda degillerdi. Gnes sistemimizin bir yesi daha
oldugunu gsteren kanitlari nasil kabul edebilirlerdi? Ama artik biz de, tipki eskiler
gibi, Satrn'n tesindeki gezegenlerin farkindayiz; yleyse On ikinci Gezegen'in
varligina dair kadim kanitlari niye kabul etmeyelim?
Bizler uzaya ailirken, kadim yazitlara taze bir bakis ve onlari kabullenis iin
zaman bundan daha uygun olamaz. Artik astronotlar Ay'a da indikleri ve insansiz
uzay aralari diger gezegenleri kesIe koyuldugundan dolayi, bizimkinden ok daha
ileri bir baska gezegendeki bir uygarligin kendi astronotlarini gemiste bir
zamanlar Dnya gezegenine indirmis olabilecegine inanmak, hi de imknsiz
degildir.
Gerekten de ok sayida popler yazar, piramitler veya dev tas heykeller gibi
kadim yapitlarin, bir baska gezegenden gelen daha ileri ziyaretiler taraIindan
yapilmis oldugunu ne srmekteler -zira ilkel insan, gerekli teknolojiye kendi
basina sahip olamazdi degil mi? Ya da baska bir rnek: Yaklasik 6000 yil nce
hibir ncesi olmaksizin Smer uygarligi anden nasil ortaya ikivermistir? Ama bu
yazarlar genellikle bu kadim astronotlarin ne zaman, nasil ve hepsinden de
nemlisi nereden geldiklerini ortaya koymakta basarisiz olmalari sebebiyle, akillari
karistiran sorulari cevapsiz speklasyonlar olarak kalmaktadir.
Kadim kaynaklara geri dnerek onlari kelimesi kelimesine kabul etmek ve
zihnimde tarih ncesi olaylarin srekli ve mantikli bir senaryosunu olusturmak,
otuz yillik arastirmaya mal oldu. Dolayisiyla On Ikinci Ge:egen, okuyucuya Ne
NSZ: TIKVN


## "

Zaman, Niin ve Nereden gibi belirli sorulara cevaplar veren bir anlatim saglamayi
hedeIlemektedir. Gsterdigim kanitlar, esas olarak kadim metinler ve resimlerin
kendileridir.
On Ikinci Ge:egen`de, gnes sisteminin nasil yaratilmis olabilecegini, istilci
bir gezegenin gnes yrngesine takildigini, Dnya'nin ve gnes sisteminin diger
kisimlarinin nasil ortaya iktigini, belki de modern bilimsel teoriler kadar iyi
aiklayan gelismis bir kozmogoniyi desiIre etmeyi de amaladim.
Sundugum kanitlar On Ikinci Ge:egenden Dnya'ya yapilan uzay uuslari ile
ilgili gksel haritalari iermektedir. Daha sonra, ardindan, Nefilimler taraIindan
Dnya zerinde ilk yerlesimlerin dramatik biimde kurulusu gelir; liderleri,
iliskileri, asklari, kiskanliklari, basarilari ve ugraslari tariI edilecek;
"lmszlklerinin" dogasi aiklanacaktir.
Hepsinden de nemlisi, On Ikinci Ge:egen, insanin yaratilmasina yol aan
nemli olaylari siralayacak ve bunun basarilmasina yarayan gelismis metotlari
anlatacaktir.
Daha sonra insan ve onun ilhlari arasindaki karmasik iliskiyi ortaya atacak ve
Cennet Bahesi, Babil Kulesi ve byk TuIan gibi olaylarin anlamina yeni bir isik
tutacaktir. En sonunda, yapicilari taraIindan biyolojik ve madd olarak donatilan
insan, tanrilarini Dnya'dan kairacak kadar ogalacaktir.
Bu kitap, gnes sistemimizde yalniz olmadigimizi nermektedir ve evrensel
bir Tanriya imani azaltmaktan ziyade ok daha Iazla artirmaktadir. Zira eger Dnya
zerindeki insani Nefilimler yaratti ise, onlar sadece ok daha engin bir Ana Plna
uygun is grmekteydiler demektir.
Zecharia Sitchin
New York, $ubat 1977
!" #

SONSLZ BA$LANGI

Vardigimiz sonulari desteklemek iin biraraya getirdigimiz kanitlarin bir
numarali olani insanin ta kendisidir. Birok bakimdan, modern insan -Homo
sapiens- Dnya'ya yabancidir.
Charles Darwin'in kendi zamanindaki bilgin ve ilahiyatilari evrimin kanitlari
ile sok etmesinden bu yana, Dnya zerindeki yasam, insan ve primatlardan,
memelilere ve omurgalilara ve milyarlarca yil nce yasamin baslamis oldugu
dsnlen noktadaki ok daha asagi yasam biimlerine kadar geriye izlenmistir.
Ama bu baslangilara vardiktan ve gnes sistemimiz ve tesindeki baska
yerlerde yasam olasiliklari zerine dsnmeye basladiktan sonra bilginler, Dnya
zerindeki yasam ile ilgili bir huzursuzluk duymaya basladilar: Bir biimde, yasam
buraya ait degildi. Eger yasam bir dizi kendiliginden kimyasal tepkime yoluyla
basladi ise, Dnya zerindeki yasamin neden birok sans eseri kaynak oklugu
degil de tek bir kaynagi vardi? Ve niin Dnya zerindeki canli maddenin hepsi,
Dnya'da bol bulunan kimyasal elementlerin ok azini ve gezegenimizde nadir
bulunan kimyasal elementlerin pek ogunu iermekteydi?
yleyse, yasam Dnya zerine baska yerden mi getirilmisti?
Insanin evrim zinciri stndeki konumu da bulmacayi karmasiklastiriyordu.
Surada bir kirik kaIatasi, burada bir ene kemigi bulan bilginler ilk basta insanin
Asya'da 500.000 yil nce tredigine inandilar. Ama daha eski Iosiller bulunduka,
evrim degirmeninin tasinin ok, ok daha yavas gttg aik hle geldi. Insanin
atasi olan maymunlar artik 25.000.000 yil ncesine dayandiriliyor. Dogu
AIrika'daki kesiIler, insanimsi maymunlara (hominidlere) 14.000.000 yil nce bir
geis oldugunu gsteriyor. Ancak yaklasik 11.000.000 yil sonra, Homo
siniIlandirmasina girecek ilk maymun-adam ortaya ikiyor.
Gerekten insan gibi oldugu dsnlen ilk varlik (Gelismis Australopithecus),
AIrika'nin ayni kisimlarinda yaklasik olarak 2.000.000 yil nce yasadi. Homo
erectus'u retmek de bir milyon yil daha aldi. En sonunda, bir 900.000 yil sonra, ilk
SONSLZ BA$LANGI


!$ #

ilkel insan ortaya ikti; kalintilarinin ilk kez bulundugu sit alaninin adi olan
Neanderthal ile adlandirildi.
Gelismis Australopithecus ve Neanderthal arasinda 2.000.000 yildan Iazla
zaman gemis olmasina karsin, bu iki grubun ara gereleri olan keskin taslar,
neredeyse ayniydi ve bu gruplarin kendileri (nasil grndklerine inanildigi
biimiyle) birbirlerinden zor ayrilmaktaydi. (Sekil 1)


Sekil 1

Derken, anden ve aiklanamaz biimde, 35.000 yil kadar nce, yeni bir insan
irki, yani Homo sapiens (dsnen insan), sanki yoktan var oldu ve Neanderthal
insani Dnya yznden siliniverdi. Cro-Magnon diye adlandirilan bu modern
insanlar bize o kadar ok benziyorlardi ki, bizler gibi modern giysiler giymis
olsalar, herhangi bir Avrupa veya Amerika sehrinde kalabaliga karisabilirlerdi.
Yaratmis olduklari muhtesem magara sanati sebebiyle, ilk nceleri, "magara
adami" olarak adlandirildilar. Aslinda, zgr biimde Dnya stnde
dolasmaktaydilar zira gittikleri her yerde taslardan ve hayvan derilerinden
barinaklar ve evler insa etmeyi biliyorlardi.
SONSLZ BA$LANGI


!% #

Milyonlarca yil boyunca, insanin ara gereleri hep yararli biimlerdeki basit
taslar olmustu. Ancak Cro-Magnon insani, tahtadan ve kemiklerden zel amalarda
kullanmak zere ara gere ve silhlar yapti. Artik "iplak mavmun" degildi, nk
rtnmek iin derileri kullaniyordu. Toplumu rgtlyd; ataerkil bir hegemonya
ile klanlar hlinde yasiyordu. Magara duvarlarindaki izimleri sanatilik ve
duygusal derinlik ieriyordu; izimleri ve heykelleri bir tr "din"in kanitlariydi,
bazen hill isaretiyle resmedilen bir Ana Tanriaya tapinimin varligi aikti,
llerini gmyordu ve dolayisiyla yasam, lm ve belki de lm tesi ile ilgili
IelseIesi de olmaliydi.
Cro-Magnon insaninin ortaya ikisi gizemli ve aiklanamaz olmasina ragmen,
bulmaca daha da karmasik hle geliyordu. Zira Modern insanin diger kalintilari
(Swanscombe, Steinheim ve Monmaria'yi ieren kazi alanlarinda) kesIedildike,
Cro-Magnon insaninin; Cro-Magnon insanindan 250.000 yil kadar nce Bati AIrika
ve Kuzey AIrika'da yasamis olan daha erken bir Homo sapiens'den tredigi aik
hle geldi.
Modern insanin, Homo erectus'tan sadece 700.000 yil sonra ve Neanderthal
insanindan 200.000 yil kadar nce ortaya ikmis olmasi kesinlikle mantiksizdir.
Ayrica Homo sapiens yavas bir evrimsel sreten o kadar asiri uta bir ayrilisi
temsil etmektedir ki konusma yetenegimiz gibi zelliklerimizden birogu, daha
erken primatlarla tamamen alkasizdir.
Bu konuda istisna bir otorite olan Profesr Theodosius Dobzhansky [Mankind
Evolving (Insanoglu Evrimlesiyor)!, bu gelismenin; evrimsel bir ilerleme iin en
uygunsuz zaman olan, Dnya'nin bir buzul agindan getigi bir dnem sirasinda
meydana gelmesi olgusu karsisinda bilhassa saskindir. Homo sapiens'in daha nce
bilinen tiplerin bazi zelliklerinden tamamen yoksun ve daha nce hi meydana
ikmamis zelliklere sahip olmasina dikkat ekerek, su sonuca varir:
"Modern insan fosil bakimindan sovda birok akrabava sahiptir ama atasi voktur,
dolavisivla Homo sapiensin tremesi bir bulmacava dnmektedir."

yleyse, modern insanin, nasil olmus da, atalari daha ileri evrimsel gelismeyi
takip ederek 2.000.000 veya 3.000.000 yil sonra degil de 300.000 yil kadar nce
SONSLZ BA$LANGI


!& #

ortaya ikmistir? Dnya'ya baska bir yerden mi getirildik yoksa Eski Ahit'in ve
diger kadim kaynaklarin iddia ettigi gibi tanrilar taraIindan mi yaratildik?
Artik uygarligin nerede basladigini ve bir kez basladiktan sonra nasil
gelistigini biliyoruz. Cevaplanamayan soru su: Niin? Niin uygarlik ortaya ikti?
Zira ogu bilginin sinir iinde kabul edecegi gibi, tm verilere gre insanin hl
uygarlik yoksunu olmasi gerekmektedir. Amazon ormanlarindaki veya Yeni
Gine`nin ulasilmayan kisimlarindaki ilkel kabilelerden daha uygar olmamiz iin
hibir bariz sebep yoktur.
Ancak gerek bilmece, Busmanlarin geriligi degil, bizim ileriligimizdir; artik
kabul edilmektedir ki evrimin normal gidisati iinde insan hl Busmanlar ile bir
olmaliydi, bizlerle degil, insanin, "ara gere endstrisinde", taslari dogal
biimleriyle kullanmaktan baslayip, bu taslari amalarina daha uygun olacak
biimde yontup sekillendirecegini Iark etmeye dogru ilerleyisi 2.000.000 yil
almisti. Niin diger malzemeleri kullanmayi grenmek iin 2.000.000 yil daha ve
matematik, mhendislik ve astronomide ustalasmak iin bir 10.000.000 yil daha
gememisti ki? Ama bakin, bu noktadayiz, Neanderthal insanindan 50.000 yil
sonra, Ay'a astronotlar indiriyoruz.
Bariz olan soru sudur: Bizler ve Akdenizli atalarimiz bu ileri uygarliga kendi
basimiza mi sahip olduk?
Cro-Magnon insani gkdelenler insa etmese veya metalleri kullanmasa da,
onunkinin an ve devrimsel bir evrim olduguna kusku yoktur. Hareket hlinde
olusu, barinaklar insa edebilmesi, kendini rtme arzusu, retilmis ara gereleri,
sanati; bunlarin hepsi de, milyonlarca yila yayilan ve aci verici bir yavaslikla
ilerleyen insan kltrnn sonsuz baslangicinda an ve yksek bir uygarligin ortaya
ikiverisidir.
Bilginlerimiz Homo sapiens'in ortaya ikisini ve Cro-Magnon insaninin
uygarligini aiklayamasalar da, artik bu uygarligin kken yeri ile ilgili hibir kusku
mevcut degildir: Yakin Dogu. Doguda Zagros daglarina (gnmzde Iran ve Irak
sinirlarinin birlestigi yere), kuzeyde Agri ve Toros daglarina uzanan yaylalar ve
daglik araziden olusan, asagilarda ise batiya ve gneye dogru Suriye, Lbnan ve
Israil'in tepelik arazilerine inen yankavis; tarih ncesi ama modern insanin
kanitlarinin korundugu magaralarla doludur. (Sekil 2)
SONSLZ BA$LANGI


!' #



Sekil 2

Bu magaralardan biri olan Sanidar, bu uygarlik yarikavisinin kuzeydogu
kisimlarindadir. Gnmzde, soguk kis aylari boyunca Krtler bu blgenin
magaralarinda kendileri ve srleri iin barinak bulurlar. 44.000 yil nce, bir kis
gecesi, yine byle, yedi kisilik bir aile (biri bir bebekti) Sanidar magarasina
sigindilar.
Kalintilari -anlasildiginda gre, heyelan altinda kalarak ezilmislerdi- 1957'de,
ilk insanla ilgili kanitlari aramak amaciyla blgeye gelen Ralph Solecki taraIindan
bulundu.(
*
) Bulduklari, umdugundan Iazlaydi. Katman stne katman kaldirildika,

*
ProIesr SoIeckI bunu sudece drd IeyeIun nedenIyIe ezIImI oIun dokuz IskeIeL buIdugunu
syledi.
SONSLZ BA$LANGI


!( #

magaranin o blgedeki insan yerlesiminin 100.000 il 13.000 yil ncesi arasindaki
temiz bir kaydini korudugu anlasildi.
Bu kaydin gsterdikleri, buluntunun kendisi kadar sasirticiydi. Insan kltr
bir ilerleme degil, bir gerileme gstermekteydi. Belirli bir standarttan baslayarak,
sonraki nesiller daha gelismis degil, daha az gelismis bir uygarlasmis yasamin
standartlarini gstermekteydiler. Ve M. 27.000'lerden M. 11.000'lere dek,
nIusun gittike azalisi, yerlesimin tamamen ortadan kalktigi bir noktaya kadar
varmaktaydi. Iklimsel oldugu tahmin edilen sebepler nedeniyle, insan 16.000 yil
kadar o blgeden neredeyse tamamen ayrilmisti.
Ve derken, M.. 11.000 civarinda "dsnen insan" yeni bir sevk ve izah
edilemez biimde daha yksek bir kltrel seviye ile tekrar ortaya ikti.
Sanki bu oyunu izleyen grnmez bir hoca, insan takiminin gten dstgn
grms ve artik tkenmis olanlarin yerini almasi iin sahaya taze ve daha iyi
egitilmis bir takimi ikarmisti.
Insan, sonsuz baslangicindan sonraki birok milyon yil boyunca doganin
ocugu oldu; yaban bitkileri topladi, vahs hayvanlari avladi, vahs kuslari ve
baliklari yakaladi. Ama tam insanin yerlesimleri azalmaya, oturdugu yerleri terk
etmeye, madd ve sanatsal basarilari gzden kaybolmaya baslarken; tam o sirada,
anden, hibir bariz neden ve ncesinde bilinen asamali bir hazirlik dnemi yokken,
insan bir ifti oluverdi.
Konu zerine birok saygin otoritenin eserlerini zetleyen R.J. Braidwood ve
B. Howe [Prehistoric Investigations in Iraqi Kurdistan (Kuzey Irak'taki Tarih
ncesi Incelemeler)| genetik alismalarin, arkeolojik bulgulari teyit ettigini ve
tarimin. Dsnen Insanin daha nceleri ilk kaba uygarligi ile ortaya iktigi ayni
yerde, yani Yakin Dogu'da basladigina hi sphe olmadigi sonucuna vardilar.
Artik, tarimin tm dnyaya Yakin Dogu dag ve yaylalarindan olusan alandan
yayildigindan hi sphe duyulmamaktadir.
Radyokarbon ile tarihlendirme ve bitki genetigi gibi soIistike metotlari
kullanan, bilimin Iarkli alanlarindan birok bilgin su sonuca vardilar: Insanin ilk
tarimcilik abalari, muhtemelen yabani ve dsk kaliteli bir cinsinin ehlilestirilmesi
yoluyla bugday ve arpa yetistirmekti. Insanin, bir biimde kendisine yaban bir
SONSLZ BA$LANGI


!) #

bitkiyi nasil ehlilestirecegini, bytecegini, ekip biecegini grettigi, asamali bir
sreten getigini kabul ettigimizi varsayalim; bilginlerin, Yakin Dogu'dan ikan,
insanin hayatta kalmasi ve gelismesi iin temel olan diger bitki ve tahillarin bollugu
karsisindaki saskinligi hl srmektedir. Bunlar, yenebilir tahillar arasinda akdari,
avdar ve kizil bugdayi, liI ve yenebilir yag saglayan keteni ve meyve veren alilik
ve agalari iermektedir.
Her durumda, bitkilerin Avrupa'ya ulasmadan bin yil kadar nce Yakin
Dogu'da ehlilestirildigi sphesizdir. Sanki Yakin Dogu, grlmeyen bir elin
rehberliginde, sik sik yeni bir ehlilestirilmis bitki reten bir tr genetik-botanik
lboratuvariydi.
Asmanin kkenini inceleyen bilginler, yetistirilmesinin kuzey Mezopotamya,
Suriye ve Filistin'de basladigi sonucuna varmislardir. Tabi! Eski Ahit bize Nuh'un,
TuIan'in sulari ekildikten ve gemisi Agri Dagi'nda karaya oturduktan sonra "bir
asma bagi diktigini" (ve hatta sarabindan sarhos oldugunu) syler. Yani Incil, tipki
bilginler gibi, asmanin yetistirilmesinin baslangicini kuzey Mezopotamya'nin
daglarinda saptar.
Elmalar, armutlar, zeytinler, incirler, bademler, samIistiklari, cevizler; hepsi
de Yakin Dogu'da tremisler ve oradan Avrupa`ya ve dnyanin diger kisimlarina
yayilmislardir. Gerekten de, Eski Ahit'in bilginlerimizden birka bin yil
ncesinden ayni blgeyi dnyanin ilk meyve bahesi olarak tanimladigini
hatirlamadan edemeyiz: "Ve Rab Tanri sarka dogru Aden'de bir bahe dikti... Ve
Rab Tanri grns gzel ve yenilmesi iyi olan her agaci yerden bitirdi."
"Aden'in nerede oldugu, Incil'de anlatilan nesiller taraIindan kesinlikle
bilinmekteydi. "Sarka dogruydu", yani Israil lkesinin dogusunda. Burasi, ikisi
Firat ve Dicle olan drt byk nehir taraIindan sulanan topraklardaydi. Tekvin
Kitabinin, ilk meyve bahesini, bu nehirlerin dogdugu yaylalara, kuzeydogu
Mezopotamya`ya yerlestirdigine hi sphe yoktur, Incil ve bilim bu konuda
hemfikirdir.
Aslina bakarsaniz, eger Tekvin Kitabinin orijinal Ibranice metnini ilahiyat
degil de bilimsel bir metin gibi okursak, bunun bitki ehlilestirmesi srecini de
dogru biimde tariI ettigini grrz. Bilim bize bu srecin vahs otlardan vahs
tahillara, oradan ekilebilir tahillara ve meyve veren alilik ve agalara dogru
SONSLZ BA$LANGI


!* #

oldugunu sylemektedir. Tekvin Kitabinin ilk babinda ayrintilari verilen sre
aynen byledir.

Ve Tanri dedi:
"Yer ot, tohum veren sebze, ve yer zerinde
tohumu kendisinde olup cinslerine gre
meyve veren agalar hasil etsin."

Ve byle oldu:
Ve yer ot, tohum veren sebze, ve yer zerinde
tohumu kendisinde olup cinslerine gre
meyve veren agalar ikardi.

Tekvin Kitabi, Aden bahesinden srlen Insanin, kendi yiyecegini bytmek
iin ok ugrasmasi gerektigini anlatmaya devam eder. "Alninin teri ile ekmek
yiyeceksin." der Tanri dem'e. Bundan sonradir ki "Ve Habil koyun obani oldu,
Iakat Kabil iIti oldu." Insan, der Incil bize, bir iIti olduktan kisa sre sonra
oban oldu.
Bilginler, Incil'deki olay siralamasiyla tamamen hemIikirdirler. Hayvanlarin
ehlilestirilmesi ile ilgili esitli teorileri analiz eden F.E. Zeuner |Domestication of
Animals (Hayvanlarin Ehllestirilmesi)|, insanin "byk boyutlu sosyal birimler
hlinde yasama saIhasina erismeden nce hayvanlari kapali tutmak veya
evcillestirmek aliskanligini kazanamayacagini" vurgulamaktadir. Hayvan
evcillestirmesi iin bir n sart olan bylesi yerlesik toplum birimleri, tarima geisin
ardindan ortaya ikmistir.
Evcillestirilen ilk hayvan kpekti; nk sadece insanin en iyi arkadasi degil,
muhtemelen onun yiyecegiydi de. Bunun, yaklasik M.. 9500'lerde meydana
geldigine inanilmaktadir. Ilk kpek iskeleti kalintilari Iran, Irak ve Israil'de
bulunmustur.
Koyun da asagi yukari ayni zamanlarda evcillestirilmisti; Sanidar magarasi
M.. 9000'lerden koyun kalintilarini barindirmaktadir; anlasilan o ki, her yil dogan
kuzularin byk kismi yiyecek ve derileri iin ldrlmekteydi. Ardindan st de
SONSLZ BA$LANGI


"+ #

saglayan keiler geldi ve domuzlar, boynuzlu davarlar ve boynuzsuz davarlar sonra
evcillestirilecek olanlardi.
Her halkarda evcillestirme Yakin Dogu'da baslamisti.
M.. 11.000'lerde Yakin Dogu'da (ve 2.000 yil kadar sonra Avrupa'da)
meydana gelen insanin gelisimindeki an degisiklik; bilginleri, bu zamani Eski Tas
Devrinin (Paleolitik) kesin sonu ve Orta Tas Devri (Mezolitik) adi verilen yeni bir
kltrel agin baslangici olarak tariI etmeye ynlendirdi.
Bu isim, ancak insanin asl hammaddesi olmaya devam eden tasi
dsndgmzde uygundur. Daglik arazilerdeki yerlesimleri hl tastan
yapilmaktadir; toplum birimleri tastan duvarlarla korunmaktadir; ilk tarimsal araci
olan orak tastandir. llerini, mezarlarini taslarla rterek veya ssleyerek
onurlandirmakta veya korumaktadir; ve iyicil mdahalelerini hedeIledigi stn
varliklarin veya "tanrilarin" imgelerini yapmak iin tasi kullanmaktadir. Kuzey
Israil'de bulunan ve M.. 9. bin yil olarak tarihlendirilen byle bir imge; izgili bir
migIer ile korunan ve bir tr "pilot gzlg" takan bir "tanri"nin yontulmus basini
gstermektedir. (Sekil 3)
Ancak geneline bakildiginda, M.. 11,000'lerde baslayan agi Orta Tas Devri
degil de Evcillestirme Devri diye adlandirmak daha uygun olacaktir. Sadece 3.600
yil iinde ki sonsuz baslangi aisindan bakildiginda bir gecede sayilir, insan bir
iIti oldu ve yaban bitkiler ve hayvanlar evcillestirildi. Derken, yeni bir ag
basladi. Bilginlerimiz bunu Yeni Tas Devri (Neolitik) diye adlandirir ama bu terim,
M.. 7500'lerde mlekiligin ortaya ikisi olan ana degisiklik sebebiyle hi de
uygun degildir.
Bilginlerimiz iin hl anlasilmaz olan, ama tarih ncesi hikyemize devam
ettike ortaya ikacak olan sebepler yznden, insanin uygarliga dogru yrys,
M.. 11.000'lerden birka bin yil sonra, Yakin Dogu'nun yaylalariyla
sinirlanmistir. Kilin birok ama iin kullanilabileceginin kesIi; insanin daglardaki
evinden daha asagiya, amurla dolu vadilere inisiyle ayni zamana rastlar.
M.. yedinci bin yilda, Yakin Dogu'nun uygarlik yarim dairesi ok sayida
ara gere, sslemeler ve heykelcikler reten kil veya mlek kltrleriyle

SONSLZ BA$LANGI


"! #



Sekil 3

kaynamaktadir. M.. 5000'lerde Yakin Dogu sper kalitede ve sahane tasarimlarla
kil ve mlekilik nesneleri retiyordu.
Ama ilerleme bir kez daha yavasladi ve M.. 4500'de, arkeolojik kanitlar
gstermektedir ki, gerileme her yanda mevcuttu: mlekilik basitlesir. Tas
Devrinin yadigri tastan ara gereler tekrar baskin hle gelir. Yerlesim alanlari
daha az kalintilar aiga ikarir. mlekilik ve kil sanayii merkezleri olan bazi
alanlar terk edilir ve belirgin kil retimi gzden kaybolur. James Melaart'a [Earliest
Civilitations of the Near East (Yakin Dogunun En Erken Uygarliklari)| gre
"Kltrde genel bir Iakirlesme vardi"; bazi kazi alanlari "yeni Iakri zaruret
SONSLZ BA$LANGI


"" #

dneminin" izlerini tasirlar, insan ve kltrnn gerilemekte oldugu aiktir.
Derken, birdenbire, beklenmedik, izah edilemeyen bir biimde, Yakin Dogu hayal
edilebilecek en byk uygarligin, bizimkinin kklerinin de siki sikiya bagli oldugu
bir uygarligin dogusuna tanik oldu.
Gizemli bir el, bir kez daha insani gerileyisinden ekip ikarmis ve onu ok
daha yksek bir kltr, bilgi ve uygarlik seviyesine yerlestirmisti.



!" #




BRINBRI LYGARLIK

Uzun zaman boyunca Batili insan, uygarliginin Roma ve Grek uygarliklarinin
hediyesi olduguna inandi. Ama Grek IilozoIlari tekrar tekrar daha erken
kaynaklardan yararlandiklarini yazmislardir. Daha sonralari, Avrupa'ya dnen
seyyahlar Misir`da yari yariya kumlara gmlms ve sIenks denilen garip tastan
hayvanlar taraIindan korunan piramitlerin ve tapinak-sehirlerin varligini bildirdiler.
Napolyon 1799'da Misir'a vardiginda, beraberinde bu kadim anitlari incelemek
ve izah etmek zere bilginler getirmisti. Subay`larindan biri Rosetta yakinlarinda,
stnde M.. 196'dan kalma, diger iki yazinin yani sira kadim Misir piktograIik
yazisiyla (hiyerogliI) yazilmis bir bildiri kazinmis olan bir tas levha buldu.
Kadim Misir yazisinin ve lisaninin desiIre edilmesi ve bunu izleyen arkeolojik
ugraslar; Batili insana Grek uygarligindan ok nceleri Misir'da var olmus olan
yksek bir uygarligi iIsa etti. Misir kayitlari M.. 3100'lerde baslayan kraliyet
hanedanlarindan sz eder; yani, Helen uygarliginin baslangicindan tam iki bin yil
nce. Olgunluguna ancak M.. besinci ve drdnc yzyillarda ulasan Grek, bir
baslatici olmaktan ziyade, arkadan gelen bir uygarlikti.
yleyse, uygarligimizin kkeni Misir'da miydi?
Bu sonuca varmak ok mantikli gzkse de, olgular buna karsidir. Grek
bilginler Misir'i ziyaretlerini tariI ederler ama szn ettikleri kadim bilgi
kaynaklari baska yerde bulunmaktaydi. Ege Denizinin Helen-ncesi kltrleri, yani
Girit adasindaki Minos ve Grek anakarasindaki Mikene kltrleri, Misir degil de
Yakin Dogu kltrnn benimsendigi kanitlarini aiga ikarmisti. ok daha erken
bir uygarligin Greklerin kullanimina aik hle gelmesinin baslica yollari Misir
degil, Suriye ve Anadolu idi.
BRINBRI LYGARLIK


!$ #

Grek lkesinin Dorlar taraIindan istil edilmesi ile Misir`dan ikis sonrasi,
Kenan ilinin Israilliler taraIindan istil edilmesinin ayni zamana (M.. on nc
yzyil) denk geldigine dikkat eken bilginler, Sam ve Helen uygarliklari arasinda
gittike byyen sayidaki benzerlikler karsisinda bylenmislerdi. ProIesr Cyrus
H. Gordon [Forgotten Scripts; Evidencejor the Minoun Language (Unutulmus
Yazilar; Minos Dilinin Kanitlari)|, Lineer A diye adlandirilan bir erken Minos
yazisinin, bir Sam lisanini temsil ettigini gstererek yeni bir alisma sahasi ati.
"Ibran ve Minos uygarliklarinin (ierikten Iarkli olarak) modelinin belirgin
biimde ayni oldugu" sonucuna varmis ve adanin Minos dilinde Ke-re-ta olarak
hecelenen adi olan Girit in, Ibranice Ke-re-et ("surlu ehir") kelimesiyle ayni
oldugunu ve bir Keret kralinin, bir Sam hikyesinde de denginin bulundugunu
isaret etmistir.
Ltin ve kendi alIabelerimizin tretildigi Helen alIabesi bile Yakin Dogu'dan
ikmistir. Kadim Grek tarihileri de Kadmus ("kadim") adli bir Fenikelinin, tipki
Ibranicede oldugu gibi, ayni sirayla ayni sayida harIten olusan alIabeyi getirdigini
yazarlar; Truva Savasi yapildigi sirada bu tek Grek alIabesiydi. HarIlerin sayisi,
M.. besinci yzyilda sair Kos'lu Simonides taraIindan yirmi altiya ykseltilmisti.
Grek ve Ltin yazisinin ve dolayisiyla Batili kltrmzn tm temelinin
Yakin Dogu'dan alindigi, orijinal Yakin Dogu alIabesi, daha sonraki kadim Grek ve
daha yeni olan Ltin alIabelerinin siralanisi, adlari, isaretleri ve hatta sayisal
degerlerini kiyaslama yoluyla da gsterilebilir. (Sekil 4)
Bilginler, hi sphesiz, M.. birinci bin yilda, Greklerin Yakin Dogu ile
temaslarinin Iarkindaydilar; bu temaslar, Perslilerin M.. 331'de Makedonyali
Iskender'e yenilmesiyle doruk noktasina varmistir. Grek kayitlari bu Persliler ve
lkeleri (kabaca gnmzde Iran'in yayildigi alan) hakkinda oka bilgi mevcuttur.
Krallarinin -Kurus, Dara, Kserkses- ve ilhlarinin Hint-Avrupa dil grubuna ait gibi
grnen adlarina bakan bilginler onlarin; M.. ikinci bin yilin sonlarina dogru
Hazar Denizi yakinlarinda bir yerlerde ortaya ikan ve batida Kk Asya'ya,
doguda Hindistan`a ve gneyde ise Eski Ahit'in "Med ve Parsilerin lkeleri" dedigi
blgeye dogru yayilan Aryan ("muhtesem") halkinin bir kismi olduklari sonucuna
vardilar.

BRINBRI LYGARLIK


!% #


SEKIL 4
1) Basit olsun diye genellikle "H" diye evrilen "H", Smer ve Sami dillerinde,
Iskoa veya Almancadaki "loch"'da oldugu gibi "CH" olarak telIIuz edilir.
2) Basit olsun diye genellikle "S" diye evrilen "S", Smer ve Sami dillerinde "T
S" olarak telffuz edilir.



BRINBRI LYGARLIK


!& #

Ancak her sey bu kadar basit degildi. Bu istilcilarin yabanci kkenli oldugu
varsayimina ragmen, Eski Ahit onlari, yazildigi dnemin olaylarinin bir parasi
olarak ele almaktadir. rnegin Kurus, bir "Yahveh'nin Mesh Ettigi" olarak
dsnlr; Ibran tanrisi ve Ibran olmayan biri arasindaki son derece sira disi bir
iliskidir bu. Ezra Kitabina gre, Kurus vaziIesini Kuds'teki Tapinagin yeniden
insa edilmesi olarak kabul etti ve "Gklerin Tanrisi" olarak adlandirdigi Yahveh
taraIindan verilen emirlere gre hareket ettigini belirtmisti.
Kurus ve hanedanliginin diger krallari, hanedanligin kurucusunun benimsedigi
bir unvan olan Haham-Anis'den yola ikarak kendilerini Akamanislar olarak
adlandirdilar. Bu, Aryan degil tamamen Sam dilinde bir unvandir ve "bilge adam"
anlamina gelir. yle ya da byle, bilginler Ibrani Tanrisi Yahveh ile Akamanislarin
"Bilge Rab" olarak adlandirdiklari ve Dara'nin kraliyet mhrnde gsterildigi gibi
Kanatli Kre iinde gklerde ykselen biimde resmedilen ilh arasindaki
benzerlikler isaret eden birok ipucunu ihmal etmislerdir. (Sekil 5)
Artik bu Eski Perslilerin kltrel, dinsel ve tarihsel kklerinin, genislemeleri
ve dssleri Eski Ahit'te de kaydedilmis olan daha erken Babil ve Asur
imparatorluklarina kadar gittigi kabul edilmektedir. Ilk baslarda, Akamanis
anitlarinda ve mhrlerinde grlen yaziyi olusturan isaretlerin dekoratiI desenler
oldugu sanilmisti. Eski Pers baskenti Persepolis'i 1686'da ziyaret eden Engelbert
KampIer bu isaretleri "kamalar" veya ivi-seklinde basilar olarak tariI etmisti. Bu
yazi, o zamandan beri ivi yazisi olarak bilinmektedir.
Akamanis yazilarini desiIre etme abalari basladiginda, bunlarin Firat ve Dicle
nehirleri arasinda uzanan dzlkler ve yaylalarda, Mezopotamya'da bulunan eski
eser ve tabletlerde bulunan yazilardakilerle ayni olduklari aik hle geldi. Surda
burda bulunan kalintilar ilgisini ekince, Paul Emile Botta 1843'te ilk byk amali
kaziyi baslatti.
Kuzey Mezopotamya'da, Musul yakinlarinda bugn Khorsabad adiyla bilinen
bir kazi alani seti. Botta kisa sre iinde ivi yazilarinin burayi Dur Sarru Kin
olarak adlandirdiklarini ortaya ikardi. Bunlar Ibraniceye kardes bir dil olan Sam
yazilariydi ve "adil kralin surlu sehri" anlamina geliyordu. Ders kitaplarimiz, bu
krali II. Sargon olarak adlandirmaktadir.

BRINBRI LYGARLIK


!' #


Sekil 5

Asur kralinin bu baskenti, tam ortasinda, yan yana konsalar bir milden Iazla
uzunluga ulasacak, yarim-kabartmalarla bezenmis duvarlari olan muhtesem bir
sarayi barindirmaktaydi. Zigurat adi verilen ve sehre ve kraliyet binalarina hkim
bir basamakli piramit vardi; bu yapi tanrilar iin "Gklere giden merdiven" olarak
hizmet veriyordu. (Sekil 6)
Sehrin plni ve heykeller, byk lekli bir yasami gstermektedir. Saraylar,
tapinaklar, evler, ahirlar, depolar, duvarlar, kapilar, stunlar, sslemeler, heykeller,
sanat eserleri, kuleler, surlar, teraslar, baheler; hepsi de sadece bes yil iinde
tamamlandi. Georges Contenau'ya [La Vie Quotidienne a Babylone et en Assyrie
(Babil ve Asur'da Gnlk Hayat)| gre 3.000 yil kadar nce "bvlesine kisa bir
sre iinde bu kadar ok ev baarabilmi bir imparatorlugun potansivel gc
karisinda haval gcm:n bai dnmektedir."
Fransizlardan asla asagi kalmayan Ingilizler; Khorsabad'dan Dicle Irmagi
boyunca on mil kadar asagisindaki bir yeri kazi alani olarak seen Sir Austen
Henry Layard'in sahsinda sahneye iktilar. Yerliler buraya Kuyuncik diyorlardi;
daha sonra Asur baskenti Ninova oldugu ortaya ikti.
BRINBRI LYGARLIK


!( #


Sekil

Incil`de geen isimler ve olaylar canlanmaya baslamisti. Ninova, Asur'un son
byk hkmdarinin baskenti olmustu: Sanherib, Asarhaddon ve Asurbanipal.
Eski Ahit, (II. Krallar Bap 18:13) "Ve kral Hizkiya'nin on drdnc yilinda Asur
krali Sanherib, Yahuda'nin btn duvarli sehirlerine karsi ikti ve onlari aldi." der
"ve Rab'bin Melegi ordusunu darmadagin ettiginde, "Sanherib g edip gitti ve geri
dnd ve Nineve'de oturdu" diye belirtir.
Sanherib ve Asurbanipal taraIindan Ninova'nin stne kuruldugu hykler;
Sargon'unkileri bile glgede birakan saraylar, tapinaklar ve sanat eserlerini ortaya
ikardi. Asarhaddon'un saraylarinin kalintilarinin bulunduguna inanilan blge
kazilamamaktadir, zira Yahveh'nin mesajini Ninova'ya gtrmeyi reddettiginde bir
balina taraIindan yutulan Yunus Peygamberin mezari oldugu iddia edilen bu yere
bir camii insa edilmistir.
Layard, kadim Grek kayitlarinda Iskender'in ordusundan bir subayin
"piramitler ve kadim bir sehrin kalintilarindan olusan bir yer" grdgn
okumustur; Iskender'in zamaninda bile oktan toprak altinda gml olan bir sehir!
Layard da kazdi ve burasinin, Asur'un asker merkezi olan Nemrud oldugu ortaya
ikti. Salmanassar II, asker seIerlerini ve zaIerlerini kayit dsmek iin burada bir
BRINBRI LYGARLIK


!) #

obelisk diktirmisti. Simdi British Museum'da sergilenen obelisk, hara veren krallar
arasinda "Yehu, Omri'nin oglu, Israil Krali"ni da sayar.
Yine, Mezopotamya yazilari ile Incil metinleri birbirlerini desteklemektedir!
Asurolog olarak adlandirilmaya baslayan bilginler arkeolojik bulgular ile
Incil'de anlatilanlarin birbirlerini gittike artan bir sekilde desteklemesi karsisinda
sasirdilar ve Tekvin Kitabinin onuncu babina basvurdular. Burada "Rab'bin indinde
kudretli bir avci" olarak tariI edilen Nimrod, Mezopotamya'daki tm kralliklarin
kurucusu olarak belirtilmekteydi.

Ve onun kralliginin baslangici
hepsi de Sinar diyarinda Babil ve Erek ve Akkad idi.
O diyardan Asur'a ikti ve genis sokakli
sehir olan Nineve'yi ve Kalah'i ve
Resen'i bina etti -Nineve ve Kalah arasindaki
byk sehir budur.


Gerekten de Ninova ve Nemrud arasinda, yerlilerin Kalah diye adlandirdigi
hykler bulunmaktaydi. W. Andrae'nin ynetimindeki ekipler 1903'ten 1914'e
kadar bu blgeyi kazarak, Asur'un dinsel merkezi ve ilk baskenti olan Asur'un
kalintilarini ortaya ikardilar. Incil'de adi geen Asur sehirlerinden bulunmayan bir
tek Resen kalmisti. Bu ad "atin dizginleri" anlamina geliyordu; belki de burasi
Asur'un kraliyet haralarinin bulundugu yerdi.
Asur'un kazilarak gn isigina ikarildigi siralarda, R. Koldewey ynetimindeki
ekipler, Incil'in Babil'i olan Babilon'daki kazilari tamamlamak zereydiler:
muazzam saraylar, tapinaklar, asma baheler ve kainilmaz zigurat. ok zaman
gemeden, yapitlar ve yazitlar, Mezopotamya'nin iki rakip imparatorlugunun
tarihini ortaya ikarmisti; Babil ve Asur, biri gneyde yerlesmisti, digeri ise
kuzeyde.
Ykselerek, kerek, savasarak ve birlikte yasayarak bu ikisi M.. 1900'lerde
dogup 1500 yillik bir zaman dilimini kapsayan yksek bir uygarlik olusturmuslardi.
Asur ve Ninova, M.. 614 ve 612'de Babilliler taraIindan ele geirildi ve yerle bir
BRINBRI LYGARLIK


"* #

edildi, Incil'deki peygamberler taraIindan kehanet edildigi gibi, Babil de M..
539'da Akamanisli Kurus'a yenildiginde kendi utan dolu sonuna gelmis oldu.
Tarihleri boyunca rakip olmalarina karsin, Asur ve Babil arasinda kltrel
veya madd meselelerde belirli herhangi bir Iark bulmak zordur. Asur'un kendi bas
ilhini Asur ("her seyi gren") diye adlandirmasi ve Babil'in Marduk'u ("saI tepenin
oglu") selmlamasina karsin, panteonlari tamamen benzerdir.
Dnyadaki mzelerin birogu sergiledikleri eserler arasinda Asur ve Babil'in
hyklerinden kazilip ikarilmis olan tren kapilarini, kanatli bogalari, yarim-
kabartmalari, arabalari, ara gereci, mutIak alet edevatini, mcevherler, heykeller
ve akla hayale gelebilecek her trl malzemeden yapilma diger nesneleri en
degerlileri olarak sayarlar. Ama bu kralliklarin gerek hazineleri, yazili kayitlaridir:
ivi yazisi ile yazilmis binlerce ama binlerce yazit; aralarinda kozmolojik masallar,
epik siirler, krallarin hikyeleri, tapinak kayitlari, ticar mukaveleler, evlilik ve
bosanma kayitlari, astronomik tablolar, astrolojik tahminler, matematik Iormlleri,
cograI listeler, gramer ve szlkler, ders metinleri ve tabi ki tanrilarin adlari, soy
soplari, isleri, kudretleri ve grevleri ile ilgili metinler.
Asur ve Babil arasindaki kltrel, tarih ve dinsel baglari olusturan ortak dil,
Akkad diliydi. Bu, bilinen ilk Sam dilidir; Ibranice, Aram, Fenike ve Kenan
dillerine akrabadir ama onlardan nce gelmektedir. Ama Asurlular ve Babilliler dili
ve yaziyi icat ettiklerine dair bir iddiada bulunmazlar; aslinda tabletlerin birogu,
daha eski orijinallerden kopyalandiklarina dair ibareler tasimaktadir.
yleyse, ivi yazisini icat eden, kesin grameri ve zengin szck dagarcigiyla
dili gelistiren kimdi? "Daha eski orijinalleri" kim yazmisti? Ve Asurlular ve
Babilliler niin bu dili Akkad diye adlandirmaktaydilar?
Dikkatler bir kez daha Tekvin Kitabina yogunlasti. "Je onun kralliginin
balangici. Babil ve Erek ve Akkad idi." Akkad; acaba Babil ve Ninova'dan da nce
byle bir krallik baskenti var miydi gerekten?
Mezopotamya harabeleri, bir zamanlar gerekten de Akkad adiyla bilinen ve
kendisine Sarukin ("adil hkmdar") diyen daha eski bir hkmdar taraIindan
kurulmus olan bir krallik mevcut oldugunu gsteren kanitlari sagladi. Yazitlarinda
imparatorlugunun, tanrisi Enlil'in ltIu sayesinde, Asagi Deniz'den (Iran Krfezi)
BRINBRI LYGARLIK


"+ #

Yukari Deniz'e (Akdeniz olduguna inaniliyor) kadar uzandigini iddia etmektedir.
"Akkad limaninda, palamarlarla baglanan" ve birok diyardan gelen "gemiler
yaptigini" syleyerek vnmektedir.
Bilginler saskinlik iindeydi: M.. nc binde bir Mezopotamya
imparatorluguna rastlamislardi! Asur'un Dur Sarukin Sargon'undan Akkad'in
Sargon'una -geriye dogru- 2.000 yil kadar bir sirama vardi. Ancak kazilan
hykler, Babil ve Asur'un ortaya ikisindan ok ncesine ait edebiyat ve sanati,
bilim ve politikayi, ticaret ve iletisimi, yani drt drtlk bir uygarligi gn isigina
ikarmisti. Dahasi, bu daha sonraki Mezopotamya uygarliklarinin atasi ve
kaynagiydi; Asur ve Babil, Akkad gvdesinden ikan dallardi sadece.
Bylesine erken bir Mezopotamya uygarligi gizemi, Akkadli Cargon'un soy
ktg ve basarilarinin kayitlarina ait yazitlar bulundugunda daha da derinlesti.
Bunlar, onun tam adinin "Akkad Krali, Kis Krali" oldugunu belirtiyor ve tahta
gemeden nce "Kis'in yneticileri"ne danismanlik yaptigini anlatiyorlardi.
Bilginler kendi kendilerine sordular; Akkad'dan da nce, daha da eski, Kis diye bir
krallik var miydi?
Bir kez daha, Incil'in cmleleri nem kazanmisti.
Ve Kus, Nimrod'un babasi oldu; O, yeryznde kudretli adam olmaya
basladi... Ve onun kralliginin baslangici: Babil ve Erek ve Akkad idi.
Birok bilgin Akkadli Sargon'un, Incil'de adi geen Nimrod oldugu konusunda
speklasyon yaptilar. Eger yukarida geen "Kus"u, "Kis" olarak okursaniz, Nimrod
gerekten de Kis'ten nce geliyor gibi grnmektedir, tipki Sargon'un iddia ettigi
gibi. Derken bilginler onun yazitlarinin geri kalanini da kelimesi kelimesine kabul
etmeye basladilar: "Uruk'u yendi ve duvarlarini yikti... Ur'un sakinleri ile yaptigi
savasta zaIer onundu... Lagas'tan denize kadar olan tm blgeyi yendi."
Incil'deki Erek, Sargon'un yazitlarindaki Uruk muydu? Gnmzde Warka
adindaki sit alani kazildika, durumun byle oldugu anlasildi. Ve Sargon'un szn
ettigi Ur da Incil'deki Ur'dan, yani Ibrahim'in Mezopotamya'daki dogum yerinden
baskasi degildi.
Arkeolojik kesiIler, Incil'deki kayitlari dogrulamakla kalmiyordu; ayrica M..
binden nceleri de Mezopotamya'da kralliklar, sehirler ve uygarliklar olmasi
BRINBRI LYGARLIK


"! #

gerektigi de ortaya ikiyordu. Tek soru suydu: Ilk uygar kralligi bulmak iin ne
kadar geriye gitmek gerekiyordu?
Bu bulmacayi zen anahtar ise baska bir dildeydi.
Bilginler abucak Iark ettiler ki isimlerin sadece Ibranicede ve Eski Ahit'te
degil, tm Mezopotamya'da bir anlami vardi. Kisilere ve yerlere verilen tm
Akkad, Babil ve Asur dillerinde verilen adlarin bir anlami vardi. Ama Akkadli
Sargon'dan nce gelen hkmdarlarin adlari hibir anlam iIade etmiyordu: Sar-
gon'un bir danisman olarak grev yaptigi kralin adi Urzababa, Erek'te hkm sren
kralin adi Lugalzagesi idi ve bylece gidiyordu.
1853 yilinda Kraliyet Asya Derneginde konusan Sir Henry Rawlinson bu gibi
isimlerin ne Sam ne de Hint-Avrupa dillerine ait oldugunu, aslinda "bilinen hibir
dil grubu ve halka ait degilmis gibi grndgn" sylemisti. Ama eger isimlerin
bir anlami var idiyse, anlam iIade ettikleri bu gizemli dil de neyin nesiydi?
Bilginler Akkad yazitlarina bir kez daha baktilar. Temelde, Akkad ivi yazisi
hecelerden olusmaktadir: Her bir isaret tam bir heceye denk gelir (ab, ba, bat, vb.).
Ancak yazida, Ionetik heceler olmayan ama "tanri", "sehir", "lke" veya "yasam",
"ycelmis" ve benzeri anlamlari aktaran isaretlerden bolca kullanilmaktaydi. Bu
durumun tek olasi aiklamasi, bu isaretlerin piktograIlar kullanan daha eski bir yazi
metodunun kalintilari olmasiydi. yleyse Akkad dilinden nce, Misir
hiyerogliIlerine benzer bir yazi metodu kullanan bir baska dil mevcuttu.
Kisa bir sre sonra sadece daha eski bir yazi sekli degil, daha eski bir dil
oldugu ortaya ikti. Bilginler Akkad yazitlarinin ve metinlerinin bol miktarda
dn kelimeler, yani bir baska dilden degistirilmeden alinan (gnmzde bir
Ingiliz`in, yogurt kelimesini dn almasi gibi) kelimeler kullandigini buldular. Bu,
bilhassa bilimsel ve teknik terminoloji ve de tanrilar ve gklerle ilgili meseleler sz
konusu oldugunda daha bariz grlmekteydi.
Akkad metinleriyle ilgili en byk bulgu, Asurbanipal taraIindan Ninova'da
biraraya getirilen bir ktphanenin kalintilariydi; Layard ve meslektaslari sit
alanindan 25.000 tablet ikardi, bunlarin birogu kadim ktipler taraIindan "eski
metinlerin" kopyalan olarak tariI edilmislerdi. Yirmi tabletten olusan bir grup su
BRINBRI LYGARLIK


"" #

cmleyle bitiyordu: "23. tablet: $umer dili degiymemiytir." Bir baska metin ise
Asurbanipal'in agzindan aktarilan su muammali iIadeyi tasiyordu:
Ktiplerin tanrisi, bana sanatinin bilgisini ltIedip hediye etti.
Yazinin gizlerine inisiye edildim.
Sumerce yazilmis olan etreIilli tabletleri bile okuyabilirim,
TuIandan nceki gnlerin tas yontularindaki muammali szleri
anliyorum.


Asurbanipal'in "Sumerce" etreIilli tabletleri okuyabildigi ve "Tufandan
nceki gnler"den kalan tabletlerde yazilanlari anlayabildigi iddiasi, gizeme gizem
katmisti sadece. Ama 1869 yilinin Ocaginda Jules Oppert, Fransiz Numismatik ve
Arkeoloji Dernegine, Akkad ncesi bir dil ve halkin varligini tanima nerisinde
bulundu. Mezopotamya'nin ilk hkmdarlarinin, yasalliklarini iln etmek iin
"Smer ve Akkad'in Krali" unvanini aldiklarina isaret ederek, bu halkin
"Smerliler" ve lkelerinin de "Smer" diye anilmasini nerdi.
Adin yanlis telIIuzu disinda (zira Sumer olmaliydi, Smer degil) Oppert
hakliydi. Smer gizemli, uzak bir diyar degildi, gney Mezopotamya'nin ilk adiydi,
tipki Tekvin Kitabinin aika belirttigi gibi: Babil ve Akkad ve Erek, hepsi de
"Sinar diyarindaydi"lar. (Sinar, Smer'in Incil'deki adiydi.)
Bilginler bu ikarimlari kabul eder etmez, deta baraj kapaklari ailiverdi.
Akkad metinlerinde geen "eski metinler" sz anlamli hle geldi ve bilginler kisa
sre iinde sunu Iark ettiler: Uzun stunlar hlindeki kelimelerden olusan tabletler
aslinda Akkad-Smer dilleri iin szlklerdi, ilk yazili dil olan Smerceyi
alisabilmeleri iin Asur ve Babil'de hazirlanmisti bu szlkler .
Bu ok zaman ncesinin szlkleri olmasaydi, Smerceyi okuyabilmekten ok
uzak olurduk hl. Onlarin yardimi ile engin bir edeb ve kltrel hazine ailiverdi.
Ayrica, esasen piktograIik ve dikey stunlar hlinde tasa kazman trde olan Smer
yazisinin daha sonra yatay hle getigi ve daha sonralari Akkadlar, Babilliler,
Asurlular ve kadim Yakin Dogu'daki diger uluslar taraIindan benimsenen ivi
yazisi hline gelecek biimde yumusak kil tabletler zerine yazilabilecek sekilde
stilize edilmis oldugu netlesti. (Sekil 7)

BRINBRI LYGARLIK


"$ #


Sekil 7

Smer dilinin ve yazisinin desiIresi, Smerlilerin ve kltrlerinin Akkad-
Babil-Asur gelismisliginin pinar basi oldugunun idrakiyle birlikte, gney
Mezopotamya'daki arkeolojik arastirmalar hizlandi. Artik tm kanitlar, baslangicin
orada oldugunu gstermekteydi.
Bir Smer sit alanindaki ilk nemli kazi alismasi, 1877'de Fransiz
arkeologlar taraIindan baslatildi ve bu tek kazi alanindan ikanlar o kadar oktu ki,
diger ekipler taraIindan devam ettirilen kazilar 1933'e kadar srd ama yine de
tamamlanamadi.
BRINBRI LYGARLIK


"% #

Yerliler taraIindan Tello ("hyk") olarak adlandirilan sit alaninin erken bir
Smer sehri, Akkadli Sargon'un Iethettigi iin pek vndg Lagas sehri oldugu
ortaya ikti. Bu, gerekten de hkmdarlarinin Sargon'un benimsedigi unvani
tasidigi sehirdi ama tek Iarkla, bu unvan Smer dilindeydi: EN.S ("adil
hkmdar"). Hanedanlari M.. 2900'lerde baslamis ve yaklasik olarak 650 yil
srmst. Bu sre zarIinda, kirk ensi, hi araliksiz Lagas'ta hkm srmst:
Adlari, soy ktkleri ve hkmetme sreleri dikkatlice kaydedilmisti.
Yazilar oka bilgi saglamisti. Tanrilara "hasat iin tahil fidelerinin
bymesine sebep olmalari... sulanan bitkilerin tahil vermelerine sebep olmalari"
iin yakarislar, tarim ve sulamanin mevcudiyetine isaret etmekteydi. "Ambarlarin
gzeticisi" olan bir tanrianin onuruna yapilmis bir kadeh, tahillarin depolandigini,
lldgn ve ticaretinin yapildigini belirtmekteydi. (Sekil 8)


Sekil 8
BRINBRI LYGARLIK


"& #

Eannatum adinda bir ensi, bir kil tablete Smer hkmdarlarinin tahta ancak
tanrilarin onayi ile geebilecegini netlestiren bir yazi birakmisti. Ayrica bir baska
sehrin ele geirilmesinden de sz ediyordu; bu da M.. binlerin basinda
Smer'de diger sehir devletlerin mevcudiyetini bize aiklamaktadir.
Eannatum'un ardindan gelen Entemena; bir tapinak insa edip onu altin ve
gms ile sslemekten, baheler dikip, tugla ile kapli duvarlari genisletmekten sz
eder. Gzetleme kuleleri ve gemilerin yanasmasi iin tesisleri olan bir kale diktigini
anlatir gururla.
Lagas'in daha iyi taninan hkmdarlarindan biri de Gudea'dir. ok sayida
heykelcigini yaptirmistir, hepsi de onu tanrilarina dua ederken gstermektedir. Bu,
gstermelik degildir; Gudea gerekten de kendisini baslica ilhi olan Ningirsu'ya
tapmaya ve tapinaklarin deIalarca insasina adamistir.
Birok yazitindan anlasildigi zere, zel insaat malzemeleri ararken AIrika ve
Anadolu'dan altin, Toros daglarindan gms, Lbnan'dan sedir agalari, Agri'dan
diger nadir keresteler, Zagros daglarindan bakir, Misir'dan yesiltas, Etiyopya'dan
kirmizi akik ve bilginler taraIindan henz tanimlanamayan lkelerden diger
malzemeler elde etmistir.
Musa, lde Rab Tanri iin bir "Mesken" yaptiginda, bunu Rab taraIindan
saglanan ok detayli talimatlara gre yapmisti. Kral Sleyman Kuds'teki ilk
Tapinagi, Rab ona "bilgelik verdikten" sonra kurmustu. Peygamber Hezekiel'e
"tanrisal bir vizyonda", "grns tun grns gibi ve elinde keten bir ip ve bir
l kamisi olan bir adam" taraIindan ikinci tapinak iin ok detayli plnlar
gsterildi. Ur'un yneticisi Ur-Nammu ise bin yil kadar nce tanrisinin ona kendisi
iin bir tapinak insa etme emrini ve eline bir l kamisi ve ip yumagi tutusturarak
ilgili talimatlari nasil verdigini anlatmisti. (Sekil 9)
Musa'dan 1200 yil kadar nce Gudea da ayni iddiada bulunmustu. ok uzun
bir yazita kaydettigi talimatlar, bir vizyon sirasinda ona verilmisti. "Gkler gibi
parildayan bir adam", yani basinda "ilh bir kus" durmaktaydi, "bana tapinagini
insa etme emrini verdi." Bu "adam", "basindaki taca gre bir tanri oldugu asikrdi",
daha sonra tanri Ningirsu olarak tanimlanmistir. Beraberinde "gklerdeki en
sevdigi yildizin tabletini tutan" bir tanria vardi, diger elinde ise "kutsal bir asa"
tutmaktaydi, bununla Gudea'ya "en sevdigi gezegeni" isaret ediyordu. Yine bir tanri
BRINBRI LYGARLIK


"' #


Sekil 9

olan nc bir adam ise elinde degerli tastan bir tablet tutuyordu; "iinde bir
tapinagin plni vardi". Gudea'nin heykellerinden biri onu oturmus, tablet dizlerinin
stnde, ilh izim aika grlebilecek sekilde gstermektedir. (Sekil 10)
Zeki olmasina zekidir Gudea ama bu mimar talimatlardan dolayi saskindir ve
ilh mesajlari yorumlayabilecek bir tanrianin yardimina basvurur. Tanria ona
talimatlarin anlamini, kullanilacak tuglalarin boyutunu ve biimini izah eder. Daha
sonra Gudea, tanrinin tapinaginin kurulmasini istedigi, sehrin disindaki yeri
saptamasi iin bir erkek "Ialci, karar alici" ve bir kadin "gizler arayicisi"ni
grevlendirir. Daha sonra insaat iin 216.000 kisiyi ise kosar.
Gudea'nin saskinligi kolayca anlasilabilmektedir zira basit grnsl zemin
plni, ona yedi kat ykselen karmasik bir zigurat insa etmek iin gereken bilgiyi
vermektedir. 1900'de Der Alte Orient'te (Eski Dogu) yazan A. Billerbeck, ilh
mimar talimatlarin en azindan bir kismini desiIre edebilmistir. Bu kadim izime,
BRINBRI LYGARLIK


"( #


Sekil 10
kismen hasarli heykelcikle bile, st kisminda aralarindaki mesafe arttika sayisi
azalan dikey izgiler eslik etmektedir. yle grnmektedir ki, ilh mimarlar, yedi
degisken lekte tek bir zemin plni ile yedi katli bir tapinak iin tam talimatlari
verebilmislerdi. (Sekil 11)
Denir ki, savaslar insani bilimsel ve maddi sirayislara sevk etmektedir.
Grnen o ki, kadim Smer'de halki ve yneticilerini daha byk teknolojik
basarilara sevk eden sey tapinak insasiydi. Hazirlanmis mimar plnlara gre byk
insa islerini yrtme, byk bir is gcn rgtleme ve doyurma, topragi
dzlestirme ve tepeler olusturma, tuglalari kaliplama ve taslari nakletme,
uzaklardan nadir metalleri ve diger malzemeleri getirme, metalleri eritme ve ara
gere ve sslemeler olarak biimlendirme becerisi; tm bunlar M.. nc bin
yilda oktan gelismis olan yksek bir uygarlik demektir.
En erken Smer tapinaklari bile usta isiydi ama insanoglunun bildigi ilk byk
uygarligin madd gelisiminin zenginligi ve legi aisindan temsil ettikleri sey
buzdaginin ancak ucuydu.
Bir yksek uygarligin ortaya ikabilmesi iin sart olan yazinin icadi ve
gelisimine ek olarak, Smerliler matbaayi da icat etmislerdi. Johann Gutenberg'in
BRINBRI LYGARLIK


") #



Sekil 11

hareketli tipini kullanarak matbaayi "icat etmesinden" binlerce yil nce Smerli
ktipler esitli piktograIik isaretlerin hazir "tipo"larini yapmislar ve bunlari simdi
bizim istampayi kullandigimiz gibi, islak kil stne istenen isaret siralamasini
bastirmak iin kullanmislardi.
Ayrica rotatiI baski makinelerimizin ilk tipini de icat etmislerdi: silindir
mhrler. Son derece sert tastan yapilan kk bir silindire istenen mesaj veya
desen tersten kazinmaktaydi; mhr islak kil zerinde ne zaman yuvarlansa, izi kil
zerinde "pozitiI' olarak ikiyordu. Mhrler ayrica belgelerin otantikligi
konusunda teminat da sagliyordu; belgedeki eski izle karsilastirmak iin hemen
yeni bir iz yapilabilmekteydi. (Sekil 12)

BRINBRI LYGARLIK


$* #


Sekil 12

Birok Smer ve Mezopotamya yazili kayitlari sadece ilh veya ruhsal
meselelerle degil, tahillari kaydetmek, tarlalari lmek, Iiyatlari hesaplamak gibi
gndelik grevlerle de ilgilidirler. Gerekten de, paralel gelismislikte bir matematik
sistem olmaksizin yksek bir uygarligin varligi dsnlemez.
Altmislik denilen Smer sistemi, dnyasal bir 10 ile "gksel" bir 6'yi, temel
rakam 60'i elde etmek zere birlestirmistir. Bu sistem bazi bakimlardan gnmzde
kullandigimiz sistemden stndr, ama her halkarda, kendisinden sonra gelen
Grek ve Roma sistemlerinden tartismasiz biimde stndr. Bu sistem Smerlilerin
kesirlere blmesine ve milyonlarla arpmasina, kkleri hesaplamalarina veya
sayilarin ssn almalarina olanak vermistir. Bu sistem bilinebilen ilk matematik
sistem olmakla kalmaz, ayrica bize "hane" kavramini da verir: Tipki onlu sistemde
oldugu gibi, 2, 2 veya 20 veya 200 olabilir, bu o rakamin bulundugu haneye
baglidir, yani bir Smer 2'si, 2 veya 120 (2x60) olabilir. (Sekil 13)

BRINBRI LYGARLIK


$+ #


Sekil 13

360 derecelik daire ve birer birim olarak tretilen bir ayak ve bir dzine;
Smer matematiginin gnlk yasamimizda hl var olan kalintilarindan birka
rnektir. Astronomi alaninda sonraki basarilari, bir takvim olusturmalari ve benzer
matematiksel harikalar, nmzdeki blmlerde daha yakindan incelenecektir.
Kendi ekonomik ve toplumsal sistemimizin, yani kitaplarimizin, mahkeme ve
vergi kayitlarimizin, ticar anlasmalarimizin, evlilik czdanlarimizin kgida bagimli
olmasi gibi, Smer/Mezopotamya yasami da kile bagimliydi. Tapinaklar,
mahkemeler ve ticarethaneler ktiplerinin kararlari, anlasmalari, mektuplari
yazmalari veya Iiyatlari, cretleri, bir tarlanin alanini veya bir insaata gereken tugla
sayisini hesaplamalari iin hazirda islak kil tabletler bulundurmaktaydi.
Kil ayrica hammadde olarak gnlk kullanim iin gereken ara gerecin
retimi ve mallarin saklanmasi veya tasinmasinda kullanilan kaplar iin de son
derece nemliydi. Ayrica tuglalari yapmakta da kullanilmaktaydi; bu da bir baska
BRINBRI LYGARLIK


$! #

Smer "ilk"idir; halk iin evlerin, krallar iin saraylarin ve tanrilar iin tapinaklarin
yapilmasini mmkn kilmistir.
Smerliler ayrica tm kil rnlerinin haIiIligini ve saglamligini birlestirmeyi
mmkn kilan iki teknolojik hamleyi de gereklestirmislerdir: takviye ve Iirinlama.
Modern mimarlar, son derece gl bir insa malzemesi olan betonarmenin, iinde
demir ubuklar olan kaliplara beton dklerek yaratilabilecegini bulmustu; ama
onlardan ok nce Smerliler islak kili, dogranmis saman veya sazla karistirarak
tuglalarina byk saglamlik vermislerdir. Ayrica bir ocakta Iirinlayarak kil ara
gerelerine saglamlik ve dayaniklilik verebileceklerini de biliyorlardi. Dnyanin ilk
yksek binalari ve kemerleri, dayanikli seramik esyalar gibi, bu teknolojik hamleler
sayesinde mmkn olabildi.
Firinin icadi, yani rnlerin toz veya kller taraIindan kirletilmesi riski
olmaksizin yogun Iakat kontrol edilebilir isilarin elde edilebildigi bir ocagin icadi,
ok daha byk bir teknolojik ilerlemeyi mmkn kildi: Metal agi'ni.
Insanin "yumusak taslari", yani dogal olarak olusan bakir ve gms alasimlari
gibi altin yumrularini da yararli ve hos sekiller hline gelecek biimde
tokmaklayabilecegini M.. 6000'lerde kesIettigi varsayilmaktadir. Ilk sekil
verilmis metal yapitlar, Zagros ve Toros daglarinin yaylalarinda bulunmustur.
Ancak, R.J. Forbes'in [The Birthplace of Old World Metallurgy (Eski Dnya
Metalrjisinin Dogum Yeri)| isaret ettigi gibi "kadim Yakin Dogu'da yerli bakir
abucak tkenmisti ve madenciler cevherlere dnmek zorunda kaldilar." Bu,
cevherleri bulma ve ikarma, onlari ezme ve daha sonra eritme ve aritma bilgisi ve
becerisini gerektirmekteydi; yani Iirin-tipi ocaklar ve genelde ileri bir teknoloji
olmaksizin yrtlemeyecek islemleri.
Metalrji sanati kisa sre iinde bakiri diger metallerle karistirma becerisini de
kapsadi; bylece tun dedigimiz kaliba dklebilir, sert ama islenebilir bir metal
elde edildi. Tun Devri, yani ilk metalrjik agimiz da Mezopotamya'nin modern
dnyaya bir katkisidir. Kadim ticaretin byk bir blm metallerin ticaretine
ayrilmisti; bu durum ayrica Mezopotamya'da bankaciligin gelismesinin ve ilk
paranin, yani gms sekel'in ("tartilmis kle") temelini de olusturdu.
Birok degisik metal ve alasim iin Smer ve Akkad dillerinde bulunan adlar
ve yaygin teknolojik terminoloji, kadim Mezopotamya'daki metalrjinin yksek
BRINBRI LYGARLIK


$" #

seviyesini isaret etmektedir. Bu durum bilginleri bir sre sasirtmisti zira Smer,
metal cevherlerinden yoksun olmasina karsin, metalrjinin orada baslamis oldugu
kesindi.
Cevap, enerjiydi. Eritme, aritma, kaliba dkme ve alasim; ocaklari ve Iirinlari
yakacak bol miktarda yakit olmaksizin yapilamazdi. Mezopotamya'da cevher
olmayabilirdi ama yakit ok boldu. Bylece cevherler yakitin oldugu yere
getirildiler; bu, maden cevherlerinin uzaklardan getirilisini tariI eden birok erken
dnem yaziti da aiklamaktadir.
Smer'i teknolojik anlamda stn yapan yakitlar, ziIt ve asIaltti, bunlar
Mezopotamya'nin birok yerinde dogal olarak toprak dzeyine sizan petrol
rnleriydi. R.J. Forbes [Bitumen and Petroleum in Antiquity (Antik Devirlerde
Zift ve Petrol)], Mezopotamya`nin yzey birikintilerinin ilk aglardan Roma
dnemine dek kadim dnyanin ana yakit kaynagi oldugunu gstermektedir. Vardigi
sonulara gre bu petrol rnlerinin teknolojik kullanimi M.. 3.500'lerde
Smer'de baslamistir; gerekten de, yakitlarin ve zelliklerinin kullanimi ve
bilgisinin Smer zamaninda, daha sonraki uygarliklara gre ok daha byk
oldugunu gstermistir.
Smerlilerin bu petrol rnlerini kullanimlari, sadece yakit olarak degil ayni
zamanda yol yapim malzemesi, su yalitimi, kapi ve pencere kenarlarini tikamak,
boya, yapistirma ve kaliplama dhil, o kadar yaygindi ki, arkeologlar kadim Ur
sehrini ararlarken, sehri yredeki Araplarin "ZiIt Hyg" adini verdikleri bir
tepenin altina gml buldular. Forbes, Smer dilinin Mezopotamyada bulunan
ziIt benzeri maddelerin her tr ve trevi iin terimlere sahip oldugunu
gstermektedir. Aslinda, Akkad, Ibrani, Misir, Kipt, Grek, Ltin ve Sanskrit
dillerindeki ziIt ve petrol trevi maddelerin adlarinin kkeni Smer diline kadar
srlebilir; rnegin, petrol iin kullanilan en bildik kelime olan naphta, napatu
("tutusan taslar") kelimesinden tremistir.
Smerlilerin petrol rnlerini kullanmalari, ayrica ileri kimya iin de bir
temeldi. Smer bilgisinin yksek seviyesini, sadece kullanilan boya ve
pigmentlerden, sirlama isleminden degil, lapis lazuli yerine geecek bir tas dahil
yari degerli taslarin kayda deger biimde yapay olarak retilmesinden de
lebiliriz.
BRINBRI LYGARLIK


$$ #

ZiItler ayrica Smer tibbinda da kullanilmaktaydi, bu da standartlarin
etkileyici biimde yksek oldugu bir baska alandi. Bulunan yzlerce Akkad metni,
Smer tip terimlerini ve deyimlerini bolca kullanmaktadir; bu da tm
Mezopotamya tibbinin kkeni olarak Smer'i isaret etmektedir.
Ninova'daki Asurbanipal'in ktphanesinde bir de tip blm vardi. Metinler
gruba ayrilmisti: bultitu ("terapi"), ipir bel bnti ("cerrah") ve urti tnamae
("talimatlar ve eIsunlar"). En eski kanunlar, basarili ameliyatlar iin cerrahlara
verilecek cretler ve basarisizlik durumunda verilecek cezalarla ilgili blmler
ieriyordu: Bir hastanin sakagini amak iin bir kama kullanan cerrah, eger
hastanin gzn kaza eseri tahrip ederse, elini kaybederdi.
Mezopotamya mezarlarinda bulunan bazi iskeletler, beyin ameliyatlarinin
tartisilmaz isaretlerini tasimaktadirlar. Kismen kirilmis tibb bir metin "bir adamin
gzn kapayan glgenin" cerrah yolla ikartilmasindan sz eder; muhtemelen bir
katarakt. Bir digeri ise bir kesici aracin kullanimindan sz eder ve "Eger hastalik
kemigin iine ulasmissa, kaziyip ikartmalisin." diye belirtir.
Smer zamaninda hasta kisiler bir A.ZU ("su doktoru") ve bir A.ZU ("yag
doktoru") arasinda seim yapabilmekteydiler. Ur'da ikartilan, yaklasik 5000 yillik
bir tablet, "doktor Lulu" diye bir tip pratisyeninin adini belirtmektedir. Veterinerler
de vardi ve bunlar "kzlerin doktoru" veya "eseklerin doktoru" diye bilinirlerdi.
Lagas'ta bulunan ve "doktor Urlugaledina"ya ait olan ok eski bir silindir
mhr stnde bir cerrah cimbiz resmedilmistir. Mhr ayrica bir agataki yilani
da gstermektedir ki yilan bugne kadar gelen bir tip semboldr. (Sekil 14) Ebeler
taraIindan gbek bagini kesmek iin kullanilan bir ara da sik sik resmedilmistir.
Smer tip metinleri, teshis ve reetelerle ilgilidirler. Bunlar Smer
doktorlarinin asla by veya sihirbazliga siginmadiklarinin kanitlaridirlar. Doktor
temizlenmeyi ve yikanmayi, sicak su ve minerallerden olusan banyolara girmeyi,
sebze trevlerinin uygulanmasini, petrol karisimlariyla ovmayi tavsiye etmektedir.
Illar, bitki ve mineral bilesiklerinden yapiliyor ve uygulama metoduna
uygun sivi veya eriyiklerle karistiriliyordu. Eger agizdan alinacaksa, tozlar saraba,
biraya veya bala; eger "ansten ieri dklecekse", yani bir lavman seklinde
uygulanacaksa, bitki veya sebze yaglariyla karistiriliyordu. Cerrah dezenfekte
BRINBRI LYGARLIK


$% #


Sekil 14

isleminde nemli bir rol oynayan ve birok il iin baz olusturan alkol ise,
kullandigimiz dile Akkadcadaki kuhlu'dan gelen Arapa kohl kelimesi yoluyla
gelmistir.
Karaciger modelleri, tip okullarinda insan organlarinin kilden modellerinin
yardimi ile tip gretildigini gstermektedir. Anatomi ileri bir bilim olmalidir zira
tapinak ayinleri, kurbanlik hayvanlarin son derece ayrintili biimde kesilmelerini
gerektirmekteydi; bu da insan anatomisi bilgisine kiyasla bir adim gerisi demektir.
Silindir mhrler veya kil tabletlerdeki birok resim, insanlari bir tr ameliyat
masasi zerinde yatar ve etraIlari tanrilar veya insanlardan olusan ekiplerce evrili
biimde gstermektedir. Destanlardan ve diger kahramanlik metinlerinden
biliyoruz ki, Smerliler ve onlarin Mezopotamya'daki takipileri yasam, hastalik ve
lm meseleleri ile yakindan ilgilenmekteydiler. Erek'in krali Gilgamis gibi
insanlar ebed genlik saglayabilen "Hayat Agaci" veya bazi mineralleri (bir "tas")
aramislardir. Ayrica lleri, eger bilhassa tanrilardan ise, yasama dndrme
gayretlerine atiIlar vardir:
BRINBRI LYGARLIK


$& #

Cesedin stne, direkten sarkan,
Nabiz ve Isiltiyi ynelttiler;
Altmis kez Yasam Suyu,
Altmis kez Yasam Besini,
serptiler zerine; ve
Inanna ayaga kalkti.


Bylesi yasama dndrme abalarinda bilinen ve kullanilan, haklarinda sadece
speklasyonda bulunabilecegimiz bazi ultramodern metotlar var miydi? RadyoaktiI
maddelerin bilindigi ve belirli hastaliklari tedavi etmek zere kullanildigi, Smer
uygarliginin ilk zamanlarina ait bir silindir mhr stnde resmedilen bir tibb
tedavi sahnesi sayesinde kesin biimde anlasilmaktadir. Spheye yer birakmayacak
biimde, zel bir yatakta yatan bir adami gstermektedir; yz bir maske ile
korunmakta ve bir tr isinima maruz birakilmaktadir. (Sekil 15)

Sekil 15



BRINBRI LYGARLIK


$' #

Smer'in en eski madd basarilarindan biri de tekstil ve giyim endstrilerinin
gelisimidir.
Bizim Sanayi Devrimimizin, 1760'larda Ingiltere'de kullanima sunulan egirme
ve rme makineleri ile basladigi dsnlr. Gelismekte olan lkeler, o zamandan
beri sanayilesmeye dogru ilk adim olarak bir tekstil endstrisi gelistirmeyi
hedeflerler. Kanitlarin gsterdigine gre, sre sadece on sekizinci yzyildan degil,
ta insanin ilk byk uygarligindan beri bu sekildedir. Insan, kendisine keten
saglayan tarimda ve yn kaynagi yaratan hayvanlarin evcillestirilmesinde gelisim
gstermeden, dokunmus kumaslar yapamazdi. Grace M. CrowIoot |Textiles,
Basketry and Mats in Antiquity (Eski aglarda Tekstil, Sepetilik ve Kilimler)]
kumas dokumaciliginin M.. 3800'Ierde ilk olarak Mezopotamyada ortaya
iktigini belirtirken, bilginlerin ortaklasa vardigi sonucu da iIade etmektedir.
Dahasi Smer, kadim zamanlarda sadece dokuma kumaslariyla degil, onlarin
grns ile de nlyd. Yesu Kitabi (Bap 7:21), Eriha'nin yerle bir edilisi
sirasinda, belirli bir kisinin sehirde buldugu "Sinar'in gzel bir kaItani"ni
saklamaya, cezasi lm olsa da, karsi koyamadigini bildirir. Sinar'in (Smer'in)
giysileri ylesine degerliydi ki, insanlar onlari elde edebilmek iin yasamlarini
riske atabiliyorlardi.
Daha Smer zamanlarinda hem giyim kusami hem de onlarin yapimcilarini
tarif etmeye yarayan zengin bir terminoloji mevcuttu. En temel giysiye TUG
deniyordu; hi sphesiz, hem stil hem de isim olarak Roma toga'larinin (eski
Roma'da hr erkek vatandaslarin sarindiklari uzun ve dikissiz beyaz arsaI) bir
nclyd. Bylesi giysilere TUG.TU.$E deniyordu ve Smerce "sarilarak giyilen
elbise" anlamina geliyordu. (Sekil 16)
Kadim betimlemeler sadece giysiler konusunda sasirtici bir esitlilik ve bolluk
sergilemekle kalmaz, ayrica o siralarda hkm sren giysi, sa modeli ve
mcevherat arasindaki uyum, zevk sahibi olus ve zarafeti de aiga vurmaktadir.
(Sekil 17,18)
Bir diger byk Smer basarisi da ziraat idi. Sadece mevsim yagmurlarinin
yagdigi bir lkede, nehirler sulama kanallarindan olusan genis bir sistem sayesinde
yil boyunca ekinleri sulamaktaydi.
BRINBRI LYGARLIK


$( #



Sekil 18
BRINBRI LYGARLIK


$) #

Mezopotamya -Iki Nehir Arasindaki Diyar- kadim zamanlarda gerek bir
yiyecek sepetiydi. Ispanyolcasi damasco ("Sam agaci") olan kayisi agacinin
Latince adi olan armeniaca, Akkad dilindeki armanu'dan dn alinma bir
kelimeydi, Greke kerasos, Almanca Kirsche olan kiraz, Akkad dilindeki karshu
kkenlidir. Tm kanitlar, bu ve diger meyve ve sebzelerin Avrupa'ya
Mezopotamya'dan geldigini gstermektedir. Safran kelimesi Akkad dilindeki
ampiranu'dan; sari igdem (Ing. crocus), kurkanu'dan (Greke krokos yoluyla),
kimyon, kantanu'dan, zufa otu, zupu'dan, mr, murru'dan gelir. Liste uzundur;
birok durumda Grek lkesi, diyarin bu rnlerinin Avrupa'ya ulastigi Iiziksel ve
etimolojik kpry saglamaktadir. Soganlar, pirasalar, fasulyeler, salataliklar,
lahana ve marul Smer yiyecekleri iinde sika grlr.
Bir diger etkileyici olan sey, kadim Mezopotamya yiyecek hazirlama
metotlarinin, yani mutIaklarinin zenginligi ve esitliligidir. Metinler ve resimler,
yetistirilen tahillari una dnstrme, undan ise mayali ve mayasiz ekmek esitleri,
pastalar, kekler, biskviler yapma ile ilgili Smer bilgisini onaylamaktadir. Arpa da
bira retmek zere mayalanmaktaydi; metinler arasinda, bira retimi iin kullanilan
"teknik bilgiler" bulunmustur. zmlerden ve hurmalardan sarap saglanmaktaydi.
St ise koyunlardan, keilerden ve ineklerden sagilmaktaydi; bir iecek olarak,
yemek pisirmek ve yogurt, kaymak, tereyag ve peynire dnstrmek iin
kullanilmaktaydi. Balik, besinlerinin sik grlen bir parasiydi. Koyun eti zaten
mevcuttu ve Smerlilerin byk srler hlinde gttkleri domuzlarin eti, gerek
bir nefaset olarak dsnlmekteydi. Kazlar ve rdekler, tanrilarin soIralarina
saklaniyor olmaliydi.
Kadim metinler, kadim Mezopotamya mutIaginin, tapinaklarda ve tanrilara
hizmet sirasinda gelistigine hi sphe birakmiyor. Bir metin, tanrilara "arpa ekmegi
somunlarinin... bugday ekmegi somunlarinin; bal ve kaymakli bir hamurun;
hurmalar, pastalar... bira, sarap, st... sedir agaci suyu ve kaymak" sunulmasini tarif
etmektedir. Kizartilmis et, "iyi bira, sarap ve stn tanrilar sereIine yere dklmesi
esliginde sunulurdu. Bir boganin belirli bir kisminin kesin bir reeteye gre
hazirlanmasi, "ince un... su, iyi bira ve sarap ile hamur yapilir," ve hayvani yaglarla
karistirilip, "bitkilerin gbeklerinden yapilma aromalarla", Iindiklar, maya ve
baharatla karistirilmasini gerektirmekteydi. "Uruk sehrinin tanrilarina gnlk
kurbanlar" iin getirilen talimatlar, yemeklerle birlikte bes ayri iecegin
BRINBRI LYGARLIK


%* #

sunulmasini, "mutIaktaki gtclerin" ve "yogurmada alisan seIin" ne yapmasi
gerektigini anlatmaktaydi.
Smer mutIak sanatina duydugumuz hayranlik, iyi yiyeceklere vgler dzen
siirlere rastladigimizda kesinlikle artiyor. Gerekten de, insan "sarapta rdek" iin
bu bin yillik tariIi okurken ne diyebilir ki:
Iilen sarapta,
Kokulu suda,
Mukaddes yagda,
Bu kusu pisirdim,
ve yedim.


Byyen bir ekonomi, bylesine yaygin madd girisimleri ile bir toplum etkin
bir tasimacilik sistemi olmaksizin gelisemezdi. Smerliler, halkin, mallarin ve
davarlarin su yoluyla tasinmasi iin iki byk nehirlerini ve yapay kanal
sebekelerini kullandilar. En eski resimlemelerden bazilari, hi sphesiz dnyanin
ilk gemilerini gstermekteydiler.
Birok eski metinden de bildigimiz gibi, Smerliler, Smer`de bulunmayan
metalleri, nadir tahta ve taslari ve diger malzemeleri bulmak zere uzaklardaki
lkelere ulasabilmek iin birok gemiler kullanarak derin deniz tasimaciligina da
girismislerdi. Smer dilindeki bir Akkad szlgnde, boyutlari, varis yerleri veya
amalarina gre (kargo, yolcular veya belirli tanrilara mahsus kullanim iin) esitli
gemiler iin 105 Smer terimini siralayan gemicilik ile ilgili bir blm
bulunmustur. Gemilerin tayIalari ve insasi ile baglantili diger 69 Smer terimi de
Akkad diline evrilmistir. Ancak uzun bir denizcilik gelenegi, bylesine zellesmis
tekneler ve teknik terminoloji retebilirdi.
Kara tasimaciliginda, tekerlek ilk kez Smer'de kullanildi. Tekerlegin icadi ve
gnlk kullanima girisi; el arabalarindan atli arabalara kadar birok esitli aracin
yapilmasina olanak sagladi ve hi sphe yok ki, Smer'e bir de hareket iin "beygir
gc" kadar "kz gc"n ilk uygulayan uygarlik olma ayricaligini sagladi. (Sekil
19)

BRINBRI LYGARLIK


%+ #


Sekil 19

1956'da zamanimizin en byk Smerologlarindan biri olan ProIesr Samuel
N. Kramer, Smer hyklerinin altinda bulunan edebi mirasi gzden geirdi. From
the Tablets of Smer (Smer Tabletlerinden) adli kitabin iindekiler blm bile
basli basina bir cevherdir, zira yirmi bes blm bir Smer "ilk"ini anlatmaktadir;
ilkokullar, ilk iki kamarali meclis, ilk tarihi, illarin birlesimlerini ve
hazirlanislarini anlatan ilk kitap, ilk "iIti takvimi", ilk kozmogoni ve kozmoloji,
ilk "Eyp", ilk ataszleri ve deyisler, ilk edeb tartismalar, ilk "Nuh", ilk ktphane
katalogu ve insanoglunun ilk Kahramanlik agi, ilk kanunlari ve toplumsal
reIormlari, ilk tibbi, ziraati ve dnya barisi ve uyumunu arayisi.
Abartmiyoruz.
Ilk okullar, yazinin icadi ve kullanilmasinin dogrudan bymesi ile Smer'de
kuruldu. Kanitlar (gerek okul binalari gibi arkeolojik ve egzersiz tabletler gibi
yazili kanitlar) M.. nc binyilin baslarinda resm bir egitim sisteminin
mevcudiyetini isaret etmektedir. Smer'de gen ktiplerden yksek ktiplere,
kraliyet ktiplerine, tapinak ktiplerine ve yksek devlet grevi alan ktiplere kadar
binlerce ktip vardi. Bazilari okullarda gretmenlik yapiyordu ve onlarin okullarda
BRINBRI LYGARLIK


%! #

yazdiklari denemeleri, hedeIlerini ve amalarini, mIredat programlarini ve
gretim metotlarini hl okuyabiliyoruz.
Okullar sadece lisan ve yaziyi degil, gnn bilimlerini, yani botanik, zooloji,
cograIya, matematik ve ilahiyat da gretiyordu. Gemise ait edeb eserler
alisiliyor ve kopyalaniyor ve yenileri olusturuluyordu.
Okullarin basinda ummia ("uzman proIesr") vardi ve Iakltelerde degismez
bir sekilde sadece bir "izimden sorumlu adam" ve bir "Smerceden sorumlu
adam" degil, ayrica bir "kirbatan sorumlu adam" da bulunuyordu. Anlasilan o ki,
disiplin katiydi; bir okul mezunu, dersi kairdigi, yeterli derecede dzenli olmadigi,
aylaklik yaptigi, sessiz durmadigi, yaramazlik yaptigi ve hatta gzel bir el yazisi
olmadigi iin kamiyla nasil dvldgn kil bir tablette tariI etmistir.
Erek'in tarihi ile ilgili bir destan, Erek ve Kis sehirleri arasindaki rekabetle
ilgilidir. Destan metni Kis'in elilerinin Erek'e gelisini, kavgalarinin barisil
biimde zmlenmesi iin anlasma nerdiklerini anlatir. Fakat o siralar Erek'in
hkmdari olan Gilgamis, anlasmaktan ve karsilikli grsmelerden ziyade kavgayi
tercih etmektedir, ilgin olan, meseleyi Yaslilar Meclisine, yerel "Senato"ya
oylamasi iin sunmasidir:
EIendi Gilgamis,
sehrin Yaslilarina sundu meseleyi,
su karari dilerdi:
"Kis evine boyun egmeyelim,
onu silhlarimizla yerle bir edelim."


Ancak Yaslilar Meclisi karsilikli grsmelerden yanaydi. Yilmayan Gilgamis,
meseleyi daha gen olan, Savasan Erkekler Meclisine gtrd; savas iin oy
kullandilar. Hikyenin nemi, 5.000 yil kadar nce bir Smer hkmdarinin savas
veya baris meselesini, ilk iki kamarali kongreye sunmak zorunda oldugunu aiga
ikarmasinda yatiyor.
Kramer taraIindan Ilk Tarihi unvani, komsusu Umma ile yaptigi savasi kil
silindirlere kaydeden Lagas krali Entemena'ya verilmistir. Diger metinler konusu
tarihsel olaylar olan edeb eserler veya destan siirleri iken, Entemena taraIindan
yazilanlar, tamamen tarihin olgusal bir kaydi olarak yazilmis dz yazi halindeydi.
BRINBRI LYGARLIK


%" #

Asur ve Babil'in yazitlari Smer kayitlarindan ok daha nce desiIre edilmis
oldugundan, uzun bir sre boyunca ilk kanunlarin, M.. 1900 civarinda Babil krali
Hammurabi taraIindan biraraya getirilip yrrlge konduguna inanilmisti. Ama
Smer uygarligi ortaya iktika, bir kanun sistemi, toplumsal dzen kavrami ve
adaletin adilce uygulanmasi konusundaki "ilkler"in Smerlilere ait oldugu da
ortaya ikti.
Hammurabi'den ok nce, Esnunna sehir-devletindeki (Babilin
kuzeydogusunda) Smerli bir hkmdarin, gidalar iin, vagon ve kayiklarin kirasi
iin azam Iiyatlari saptayan ve bylece Iakirlerin ezilmemesini saglayan kanunlar
koymustu. Ayrica, kisilik ve mlkiyete karsi yapilan hakaretlerle ilgili kanunlar ve
aile meseleleri ve efendi-hizmeti iliskileriyle ilgili dzenlemeler de vardi.
Daha da eskiden, Isin'in hkmdari olan Lipit-Istar taraIindan konulan bir
yasa vardi. Kismen korunmus olan tablette okunabilir durumda olan otuz sekiz
kanun (orijinalin bir kopyasi, bir tas stela stne kazinmisti), emlk, kleler ve
hizmetkrlar, evlilik ve miras, kayik tutma, kz kiralama ve vergilerdeki hatalar
ile ilgiliydi. Ardindan gelen Hammurabi'nin de yaptigi gibi Lipit-Istar, yasasinin
nsznde "Smerlilere ve Akkadlilara esenlik getirmesini" emreden "byk
tanrilarin" talimatlarina uydugunu belirtmektedir.
Ama Lipit-Istar bile, ilk Smerli yasa koyucu degildi. Bulunan kil tablet
paralari, M.. 2350'lerde Ur'un hkmdari olan Urnammu taraIindan konulan
kanunlarin kopyalarini iermektedir; yani Hammurabi'den yarim binyil nce. Tanri
Nannar'in yetkisiyle yrrlge konan kanunlar, "vatandaslarin kzlerini,
koyunlarini ve eseklerini alanlarin" durdurulup cezalandirilmasini hedefliyordu,
bylece "yetimler zenginlere kurban olmayacak, dullar gl olanlarin eline
dsmeyecek, bir sekeli olan adam 60 sekeli olan adama kurban olmayacakti."
Urnammu ayrica "drst ve degismez agirliklar ve ller" de koydurmustu.
Ama Smer'in yasal sistemi ve adalet uygulamasi, zaman iinde daha da
gerilere gitmektedir.
M.. 2600'lerde Smer'de oktan o kadar ok sey olmus olmaliydi ki, ensi
Urukagina reIormlar yapmayi gerekli grmst. Bilginler taraIindan insanoglunun
ilk toplumsal reformunun degerli bir kaydi olarak adlandirilan Urukagina'nin yaziti,
BRINBRI LYGARLIK


%$ #

bir zgrlk, esitlik ve adalet duygusunu temel almaktadir; 14 Temmuz 1789'dan
4.400 yil nce bir kral taraIindan dayatilan bir "Fransiz Devrimi".
Urukagina'nin reIorm kararnamesi ilk nce zamanin ktlklerini, daha sonra
reIormlari siraliyordu. Ktlkler esas olarak yneticilerin kendi ikarlari iin
glerini ktye kullanmalarini, resm grevin ktye kullanilmasini, tekelci
gruplar taraIindan yksek Iiyatlarin gasp iin kullanilmasini iermekteydi.
Tm bu adaletsizlikler ve daha birogu, reIorm kararnamesi taraIindan
yasaklanmisti. Bir memur artik "iyi bir esek veya ev iin" kendi Iiyat
belirleyemeyecekti. Bir "byk adam" artik siramdan bir vatandasi baski altina
alamayacakti. Krlerin, Iakirlerin, dullarin ve yetimlerin haklari yeniden
belirlenmisti. Bosanmis bir kadin -neredeyse 5.000 yil nce- kanunun korumasi
altindaydi.
Smer uygarligi ne kadar zamandir mevcuttu ki, byk bir reIorma ihtiya
duyulmustu? Aik ki, uzun bir zamandir mevcuttu nk Urukinga kendisine "eski
gnlerin yasalarini koruma" emrini verenin, tanrisi Ningirsu oldugunu iddia
ediyordu. Bu, daha eski sistemlere ve daha nce konulmus yasalara dnmeyi aika
gstermektedir.
Smer kanunlari; davalar ve yargilamalar kadar mukavelelerin de titizlikle
kaydedildigi ve korundugu bir mahkeme sistemi taraIindan gzetilmekteydi.
Hkimler, yargitan ziyade jri gibi is grmekteydi; bir mahkeme genellikle, biri
"kraliyet yargici" ve digerleri otuz alti kisilik bir listeden ekilen veya drt
yargitan olusmaktaydi.
Babilliler kurallar ve dzenler koyarken, Smerliler adalet ile ilgiliydiler, zira
tanrilarin, krallari lkede adaleti temin etmek zere atadiklarina inanmaktaydilar.
Burada, Eski Ahit'in adalet ve ahlk kavramlariyla olan paralellikler birden
oktur. Ibranlerin krallar edinmelerinden ok nce, onlar krallar taraIindan
ynetilmekteydiler; krallar zaferleri veya servetleri ile degil "dogru olani" ne
derece yaptiklariyla yargilanmaktaydilar. Yahudi geleneginde, Yeni Yil insanlarin
yaptiklari islerin, gelecek yildaki kaderlerini belirlemek zere tartilip
degerlendirildigi on gnlk bir dnemi belirtmektedir. Smerlilerin insanoglunu
yillik olarak ayni biimde yargilayan Nanse adinda bir ilha inanmalari bir
BRINBRI LYGARLIK


%% #

tesadIten daha Iazlasini ierir; zaten, ilk Ibrani ata olan Ibrahim, Smer sehri
Ur'dan, Ur- Nammu ve anayasasinin sehrinden ikmadir.
Smerlilerin adalet veya yoklugu hakkindaki kaygilari, Kramer'in "ilk Eyp"
dedigi seyde de iIade bulmaktadir. Istanbul`daki Eski Sark Eserleri Mzesinde
bulunan kil tabletlerin paralarini biraraya getiren Kramer, tipki Eyp Kitabi gibi,
tanrilar taraIindan kutsanacagina her trden kayip ve saygisizlik yznden istirap
ektirilen adil bir adamin sikyetlerini anlatan bir Smer siirinin byk bir
blmn okumayi basarabilmisti. Adam, "Dogru szm yalana dnd" diye aciyla
haykirmaktadir.
Ikinci blmnde ise isimsiz mustarip, Ibranice Mezmurlardaki bazi dizelere
pek benzeyen bir tarzda tanrisina niyaz eder:
Tanrim, sen babamsin,
beni yaratansin, yzm yerden kaldir...
Daha ne kadar ihmal edeceksin beni,
korumasiz birakacaksin,
kilavuzsuz salacaksin?


Derken mutlu son gelir. "Dogru szleri, syledigi saI szleri, tanrisi kabul
etti... tanrisi elini kt bildirimden ekti."
Hristiyanlik Kitabi'ndan iki bin yil kadar nce gelen Smer ataszleri, ayni
kavram ve zek pariltilarini aktarmaktadir.
Eger lmeye lnetlendiysek, harcayalim;
Eger uzun yasayacaksak, saklayalim.

Fakir biri lrse, canlandirmaya alismayin.

oka gms olan mutlu olsun,
oka arpasi olan mutlu olsun,
Hibir seyi olmayan ise rahat uyusun!

Erkek: Zevki iin dsnrse: Evlilik;
Bastan dsnrse: Bosanma.

BRINBRI LYGARLIK


%& #

Dsmanliga yol aan gnl degil.
Dsmanliga yol aan dildir.

Beki kpegi olmayan sehirde,
Ustabasi tilkidir.


Smer uygarliginin madd ve ruhsal basarilarina, gsteri sanatlarinda yaygin
bir gelisim de eslik etmisti. Berkeley'deki KaliIorniya niversitesinden bir grup
bilgin, 1974 Mart ayinda, dnyanin en eski sarkisini desiIre ettiklerini
aikladiklarinda haber konusu olmuslardi. ProIesrler Richard L. Crocker, Anne D.
Kilmer ve Robert R. Brown'un basardiklari sey, Akdeniz kiyisindaki Ugarit'te
(simdi Suriye'de) bulunan, M.. 1800'ler civarina ait ivi yazili bir tablette yazili
olan notalari okumak ve almakti.
"Daha eski Asur-Babil uygarliginda mzigin mevcut oldugunu hep
biliyorduk," diye aiklamisti Berkeley ekibi, "ama bu desiIre islemine kadar,
agdas Bati mziginin ve M.. birinci bin yildaki Grek mziginin karakteristigi
olan ayni heptatonik-diyatonik skalayi kullandigini bilmiyorduk." O zamana dek
Bati mziginin Grek kkenli oldugu dsnlmekteydi; artik mzigimizin ve Bati
medeniyetinin her seyinin Mezopotamya'dan kaynaklandigi belirlenmistir. Bu hi
de sasirtici olmamalidir zira Grek bilgin Philo, Mezopotamyalilarin "mzikal tonlar
yoluyla dnya apinda uyum ve birligi aradiklarini" oktan belirtmisti.
Mzik ve sarkinin da bir Smer "ilki" olduguna hi sphe yoktur. Gerekten
de. Profesr Crocker bu kadim melodiyi Ur harabelerinde bulunanlara benzeyen bir
lir yaparak alabilmistir. M.. ikinci bin yildan kalan metinler mzikal "anahtar
sayilarinin ve anlasilir bir mzikal teorinin varligini isaret etmektedir. ProIesr
Kilmer ise daha nce (The String of Musical Instruments. Their Names, Numbers
and Significance (Mzikal Enstrmanlarin Telleri: Adlari, Sayilari ve nemleri)]
birok Smer ilh metninin "kenar bosluklarinda mzikal notalandirmalara
benzeyen" isaretlere sahip oldugunu yazmisti. "Smerliler ve ardillarinin yasamlari
mzikle doluydu." diyerek sonuca variyor. Silindir mhrlerde ve kil tabletlerde
ok sayida mzikal enstrmanlarin, gsteri yapan sarkici ve dansilarin
resmedilmesine sasmamak gerek. (Sekil 20)

BRINBRI LYGARLIK


%' #


Sekil 20

Diger birok Smer basarisi gibi mzik ve sarki da tapinaklardan
kaynaklanmisti. Ama baslangita tanrilarin hizmetinde olan bu gsteri sanatlari
kisa bir sre sonra tapinaklarin disinda da hkm srmeye basladi. Smerlilerin
Iavorisi olan kelime oyununu kullanan popler bir deyis, sarkicilar taraIindan
alinan paralar hakkinda yorumda bulunur: "Sesi tatli olmayan bir sarkici, hakikaten
ses 'fakir'idir."
Birok Smer ask sarkisi bulunmustur; hi sphesiz bunlara mzikle eslik
edilmekteydi. Ancak en dokunakli olani bir annenin yazdigi ve hasta ocuguna
syledigi ninnidir:
Gel uyku, gel, ogluma gel.
Kos uyku, ogluma kos,
Huzursuz gzlerini uyut...

Acilar iindesin, oglum;
Saskinim, rahatsizim,
Gzlerim yildizlarda.
Yeni ay yznde parlar,
Glgen sana aglar,
BRINBRI LYGARLIK


%( #

Yat, yat uykunda...

Byme tanriasi yaninda olsun,
Gklerde bir rehberin olsun,
Mutlu gnler dolu yarinin olsun,
Sana destek karin olsun,
Geleceginde gl bir ogul olsun.

Bylesi mzik ve sarkilarla ilgili en arpici olan sey, sadece Smer'in Bati
mziginin yapisal ve armonik kompozisyon aisindan kaynagi oldugu ikariminda
degildir. Ayni derecede nemli olan bir baska sey ise, mziklerini duydugumuzda
ve siirlerini okudugumuzda, duygusal derinlikleri ve duygusalliklari bakimindan
bizlere hi de yabanci gelmemesidir. Gerekten de, byk Smer uygarligi
zerinde dsndke, Smer'den sadece ahlk kurallarimizin ve adalet
duygumuzun, yasalarimizin ve mimarmizin ve sanat ve teknolojimizin
kaynaklandigini degil, Smer kurumlarinin da son derece asina, son derece yakin
oldugunu Iark ediyoruz. Kalbimizde, yle grlyor ki, hepimiz Smerliyiz.
Lagas'taki kazilarindan sonra, arkeologlarin malalari Nippur'u, Smer ve
Akkad'in bir zamanlar dinsel merkezi olan sehri ortaya ikardi. Orada bulunan
30.000 metinden birogu, bugne dek incelenmeden durmaktadir. Suruppak'ta,
M.. nc bin yila ait okul binalari bulunmustur. Ur'da, bilginler muhtesem
vazolar, mcevherat, silhlar, atli arabalar, altin, gms, bakir ve tuntan migIerler,
bir dokuma Iabrikasi kalintilari, mahkeme kayitlari ve kalintilari hl manzaraya
hkmeden, kule gibi ykselen bir zigurat bulmuslardi. Esnunna ve Adab'da
arkeologlar, Sargon-ncesi zamanlardan kalma tapinaklar ve sanatsal heykeller
buldular. Umma'dan ilk imparatorluklardan sz eden yazitlar ikti. Kis'te, en
azindan M.. 3000 tarihli anitsal yapilar ve bir zigurat ortaya ikarildi.
Uruk (Erek), arkeologlari M.. drdnc binlere gtrd. Orada bir Iirinda
pisirilmis ilk renklendirilmis mlegi ve bir mleki tekerinin ilk kullanilisinin
kanitlarini buldular. Kiretasi bloklardan bir kaldirim, o gne dek bulunan en eski
tas insa idi. Uruk'ta arkeologlar ayrica ilk zigurati da buldular; genis insan yapisi
bir tepe, tam tepesinde bir beyaz ve bir kirmizi tapinak duruyordu. Dnyanin ilk
yazili metinleri de orada bulundu, ilk silindir mhrleri de. Bu ikinci bulgular
hakkinda Jack Finegan |Light from the Ancient Post (Kadim Gemisten Gelen
BRINBRI LYGARLIK


%) #

Isik)| syle diyor: "Silindir mhrlerin, Uruk dneminde ilk ortaya ikislarindaki
mkemmellikleri sasirticidir." Uruk dnemine ait diger sit alanlari da Metal
aginin ortaya ikisinin kanitlarini tasimaktaydi.
1919'da, H.R. Hail, simdilerde El-Ubaid denilen bir kyde kadim kalintilara
rastladi. Alan, bilginlerin artik byk Smer uygarliginin ilk dnemi olarak
dsndkleri seye adini vermisti. O dnemin kuzey Mezopotamya'dan gneydeki
Zagros yamalarina dek uzanan Smer sehirleri kil tuglalarin, sivali duvarlarin,
mozaik sslemelerin, tuglayla evrili mezarlari olan mezarliklarin, geometrik
desenli boyali ve sslemeli seramik esyanin, bakir aynalarin, ihra mali turkuazdan
boncuklarin, gz kapaklarina srlen boyalarin, bakir baslikli "balta"larin,
kumaslarin, evlerin ve hepsinin de stnde anitsal tapinak binalarinin ilk kez
kullanildigi yerlerdi.
Daha gneyde, arkeologlar Eridu'yu buldular; kadim metinlere gre ilk Smer
sehrini. Kazicilar daha derinlere dogru kazdika, Smer'in Bilgi Tanrisi Enki'ye
adanan ve anlasildigina gre zaman iinde tekrar tekrar insa edilen bir tapinakla
karsilastilar. Katmanlar, bilginleri Smer uygarliginin baslangicina geri
gtryordu: M.. 2500, M.. 2800, M.. 3000, M. 3500.
Derken malalar, Enki'ye adanan ilk tapinagin temellerine dokundu. Bunun
altinda, bakir toprak vardi; daha ncesinde hibir sey insa edilmemisti. Tarihi M..
3800 idi. Iste, uygarligin basladigi zaman buydu.
Bu, terimin gerek anlami ile ilk uygarlik degildi sadece. Bu, en yaygin, en
kapsamli, birok bakimdan onu izleyen diger kadim kltrlerden ok daha gelismis
olan bir uygarlikti. Bu, hi sphesiz bizim uygarligimizin temeli olan uygarlikti.
2.000.000 yil kadar nce taslari ara gere olarak kullanmaya baslayan insan,
M.. 3800'lerde bu ncl olmayan uygarliga ulasivermisti. Ve buradaki en
sasirtici olan sey, bilginlerin bu gne dek Smerlilerin kim olduklarina, nerden
geldiklerine ve uygarliklarinin nasil ve niin ortaya iktigina dair hibir bilgiye
sahip olmayislaridir.
Zira ortaya ikisi birdenbire ve beklenmedik biimdeydi.
H. Franfort (Teli Uqair) buna "sasirtici" demekteydi. Pierre Amiet (Elam)
buna "sira disi" siIatini ekledi. A. Parrot (Smer) bunu "birdenbire parlayiveren bir
BRINBRI LYGARLIK


&* #

alev" olarak tanimladi. Leo Oppenheim [Ancient Mesopotamia (Kadim
Mezopotamya)|, bu uygarligin ortaya iktigi "sasirtici derecede kisa dnem"i isaret
etti. Joseph Campbell |The Masks oI God (Tanrinin Maskeleri)| bunu syle
zetledi: "Sasirtici bir anilikle... bu kk Smer amur bahesinde ortaya ikan...
dnyanin tm yksek uygarliklarinin tohumsal birimini olusturan tm kltrel
sendrom ortaya ikar."








BRINBRI LYGARLIK


&+ #


!" #





GKLIRN ve YIRN TANRILARI

Yz binlerce, hatta milyonlarca yillik, aci verecek derecede yavas seyreden
insanin gelisiminden sonra her seyi bylesine birdenbire ve tamamen degistiren ve
bir-iki- dokunusta, yani M.. 11.000, 7.400 ve 3.800'ler civarinda, ilkel gebe
avcilari ve yiyecek toplayicilarini, iItilere ve mlekilere, derken sehir kurucula-
rina, mhendislere, matematikilere, gkbilimcilere, metalrjistlere, tccarlara,
mzisyenlere, yargilara, doktorlara, yazarlara, ktphanecilere, rahiplere dnst-
rveren sey neydi? Daha ileri gidilebilir ve ProIesr Robert J. Braidwood'un [Pre-
historic Men (Tarihncesi Insanlar)| son derece iyi iIade ettigi gibi daha temel bir
soru sorulabilir: 'Tm bunlar niin oldu? Niin tm insanlar, hl Maglemosyanlar
(Kuzey Avrupa'da M.. 8000-5000 yillari arasinda yasayan ilk Mezolitik kltr)
gibi yasamiyor?"
Smerlilerin, bu yksek uygarligin birdenbire ortaya iktigi halkin hazir bir
cevabi var. Bu cevap, ortaya ikartilan on binlerce kadim Mezopotamya yazitindan
birinde syle zetleniyor: "Gzel grnen her neyse, tanrilarin ltIuyla yaptik."
Smer'in tanrilari. Kimdi onlar?
Smerlilerin tanrilari Grek tanrilari gibi miydi? Hani su byk bir avluda ya-
sayan, gklerde Zeus'un Byk Salonu, dnyadaki dengi Yunanistan'in en yksek
tepesi olan Olimpos Dagi olan Olimpos'ta ziyaIet eken tanrilar gibi mi?
Grekler tanrilarini antropomorIik, yani lml erkek ve kadinlara fiziksel ola-
rak benzeyen ve karakter olarak insan biiminde tariI etmislerdi: Mutlu, Ikeli ve
kiskan olabilirlerdi; sevisirler, kavga ederler ve savasirlardi; ve insanlar gibi oga-
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


!$ #

lirlar, ya birbirleri ya da insanlarla girdikleri cinsel iliski yoluyla evlt sahibi olur-
lardi.
Ulasilmazdilar ama yine de insanin meselelerine srekli karismaktaydilar.
Muazzam hizlarda seyahat edebilir, grnr ve gzden kaybolurlardi; muazzam ve
sira disi gte silhlari vardi. Her birinin belirli islevleri vardi ve sonu olarak, o
belirli faaliyetten sorumlu tanrinin tutumundan dolayi belirli bir insan faaliyet aci
ekebilir veya ondan yararlanabilirdi; dolayisiyla, tanrilara tapinma ve adak sunma
trenleri, szde onlarin hosuna gitmeyi amalamaktaydi.
Helenik uygarliklari dneminde Greklerin baslica ilhi Zeus idi; "Tanrilarin ve
Insanlarin Babasi", "Gksel Atesin stadi". Baslica silhi ve sembol, yildirim idi.
O, gklerden inmis olan, dnya "krali" idi; bir karar alici, lmllere iyi ve kty
dagitan bir kral ama esas blgesi gklerdeydi.
Dnya zerindeki ne ilk tanri, ne de gklerdeki ilk ilhti. Bilginlerin mitoloji
diyerek baktiklari seyi olusturmak zere ilahiyat ile kozmolojiyi karistiran Grekler,
ilk nce Kaos'un olduguna; daha sonra Gaea'nin (Arz) ve kocasi Urans'n (gkler)
ortaya iktigina inanmaktaydi. Gaea ve Urans, altisi erkek altisi disi olan on iki
Titani olusturdular. EIsanelere geen isleri hep Dnya'da yer aldiysa da, hep yildiz-
sal denklerinin oldugu varsayildi.
Kronos, en gen Titan, Olimpos mitolojisindeki baslica Iigr olarak ortaya
ikti. Babasi Urans' hadim ettikten sonra, Titanlar arasinda zorbalik ve hile ile
stn hle geldi. Diger Titanlardan korkan Kronos, onlari hapsetti. Bu yzden, an-
nesi taraIindan lanetlendi: Babasiyla ayni kaderi paylasacak ve ogullarindan biri
taraIindan tahttan indirilecekti.
Kronos, ona ogul ve kiz doguran kendi kiz kardesi Rhea ile eslesti; do-
gan ogullar Hades, Poseydon ve Zeus, kizlar ise Hestia, Demeter ve Hera'ydi. Bir
kez daha, en gen ogulun babasini devirecek ogul olmasi artik kaderdi ve Zeus ba-
basi Kronos'u devirdiginde, Gaea'nin laneti gereklesti.
Devirme islemi, anlasildigi kadari ile pek kolay olmadi. Tanrilar ve canava-
rimsi yaratiklar ordusu arasindaki savaslar yillarca srd. Son savas Zeus ile yilana
benzer bir ilh olan TiIon arasinda oldu. Kavgalari Dnya'da ve gklerde, ok genis
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


!% #

alanlarda devam etti. Son arpisma, Misir ve Arabistan arasindaki sinira yakin olan,
anlasilan Sina yarimadasinda bir yerde olan Casius Dagi'nda yapildi. (Sekil 21)

Sekil 21

arpismayi kazanan Zeus, en byk ilh olarak kabul edildi. Ancak yine de
kontrol kardesleri ile paylasmak zorundaydi. Seimlerine gre (veya bir versiyona
gre, kura ekerek) Zeus'a gklerin kontrol, byk kardesi Hades'e Asagi Dnya
ve ortanca kardes Poseydon'a da denizlerin eIendiligi verildi.
Zamanla Hades ve blgesi, Cehennem'le esanlamli hle gelmesine karsin,
onun orijinal blgesi, batakliklari, issiz alanlari ve byk nehirlerce sulanan toprak-
lari kapsayan "asagida bir yerlerdi. Hades "grnmeyen" olarak resmedilmekteydi;
uzak duran, yasaklayici, sert; dualar veya kurbanlar taraIindan etkilenmeyen. te
yandan Poseydon, sik sik sembol olan disli asayi (trident) kaldirmis olarak
resmedilmistir. Denizlerin hkmdari olmasina ragmen, ayrica metalrji ve yontu-
culuk stadi ve bir o kadar da becerikli bir sihirbaz veya byc idi. Zeus, Grek
geleneginde ve eIsanelerinde insanogluna karsi sert -hatta bir keresinde insanoglu-
nu ortadan kaldirmayi planlamaktadir- olarak resmedilmesine karsin, Poseydon in-
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


!& #

sanoglunun bir dostu ve lmllerin ululamalarini kazanabilmek iin hayli aba
harcayan bir tanri olarak dsnlr.
erkek kardes ve onlarin kiz kardesi, yani Kronos'un kendi kiz kardesi
Rhea'dan olan btn ocuklari, On Iki Byk Tanridan olusan Olimpos Grubunun
daha eski kismini olusturur. Diger altisinin hepsi de Zeus'un ocuklaridir ve Grek
masallari ogunlukla onlarin soy soplari ve iliskileri ile ilgilidir.
Zeus'un ocuklari olan erkek ve disi ilhlarin anneleri Iarkliydi. Ilk olarak Me-
tis adli tanriayla eslesen Zeus ona bir kiz verdi; byk tanria Athena. Sagduyu ve
elislerinden sorumluydu ve dolayisiyla Bilgelik Tanriasiydi. Ama Zeus'un TiIon'la
arpismasi sirasinda onunla kalan tek ilh oldugundan (diger tm tanrilar kamisti),
Athena asker nitelikler de kazandi ve Savas Tanriasi da oldu. "Mkemmel baki-
re" idi ve hi kimsenin karisi olmadi; ama bazi hikyeler onu sik sik amcasi Po-
seydon ile iliskilendirmektedir; resm esi Girit adasindan Labirentlerin Hanimi olan
bir tanria olmasina karsin, yegeni Athena, Poseydon'un metresiydi.
Zeus daha sonra diger tanrialarla da birlesti; ama onlarin ocuklari Olimpos
Grubuna uygun nitelikte degillerdi. Zeus bir erkek varis retme isini ciddiye alinca,
kiz kardeslerinden birine gitti. En bykleri Hestia idi. Her anlamda bir mnzeviydi
Hestia; belki evlilik Iaaliyetleri iin Iazla yasli veya Iazla hastaydi ve Zeus'un dik-
katini ortanca kiz kardese, Bereketlilik Tanriasi Demeter'e evirmesi iin fazla
bahane bulmasina gerek kalmadi. Ama bir ogul yerine, Demeter bir kiz dogurdu;
amcasi Hades'in karisi olan ve Asagi Dnya'nin hkmranligini onunla paylasan
Persefon'u.
Oglu olmadigi iin hayal kirikligina ugrayan Zeus, sevgi ve huzur bulmak iin
diger tanrialara dnd. Harmonia'dan dokuz kizi oldu. Derken Leto ona bir kiz ve
bir oglan dogurdu; yani derhal byk ilhlar grubunun iine giren Artemis ve Apol-
lo'yu.
Apollo, Zeus'un ilk dogan oglu oldugundan, Helenik panteonun en byk tan-
rilarindan biriydi; tanrilar da insanlar da ondan korkardi. lmllere, babasi
Zeus'un isteklerini anlatan ve bylece, dinsel yasalar ve tapmak ibadeti meselele-
rinde yetki sahibi olan oydu. Ahlk ve ilh kanunlari temsil ederek, hem ruhsal
hem de Iiziksel anlamda saIlasmadan ve mkemmellesmeden sorumlu oldu.
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


!! #

Zeus'un tanria Maia'dan olan ikinci oglu Hermes'ti; obanlarin eIendisi, sr-
lerin koruyucusu. Kardesi Apollo'dan daha az nemli ve gl olan Hermes, insan
olaylarla daha yakindan ilgiliydi; her trden iyi sans ona atIedilirdi. Iyi seylerin Ve-
ricisi olarak, ticaretten sorumlu, tccarlarin ve yolcularin eIendisi olan ilhti. Ama
mitlerdeki ve eIsanelerdeki baslica rol, Zeus'un mjdecisi olarak, Tanrilarin Ha-
bercisi olmakti.
Belirli hanedansal geleneklerin zorlamasi sebebiyle Zeusun, kiz kardeslerin-
den birinden bir ogul dogurmasi sartti ve o da en gen olan Hera'ya yneldi. Kutsal
Evlilik trenleriyle onunla evlenerek, Hera'yi Tanrilarin Kraliesi, Ana Tanria iln
etti. Evlilikleri Ares adli bir ogul ve iki kiz ile kutsandi ama Zeusun srekli ihanet-
leri ve rivayete gre, Hephaestus adli bir diger oglun gerek babasinin kim oldugu
konusuna sphe dsrecek biimde Hera'nin ihaneti ile sallandi.
Ares hemen on iki byk tanridan olusan Olimpos Grubuna sokuldu ve
Zeus'un basyaveri, bir Savas Tanrisi oldu. Katliam Ruhu olarak resmedildi ama ye-
nilmez olmaktan uzakti; Truva savasinda, Truvalilarin yaninda savasirken, sadece
Zeus'un sagaltabildigi bir yara almisti.
te yandan Hephaestus, Olimpos'un zirvesine ikmak iin alisip didinmek
zorundaydi. Bir Yaraticilik Tanrisi idi; demircinin atesi ve metalrji sanati ona at-
Iedilmistir. Ilh bir yapimciydi; hem insanlara hem de tanrilara pratik ve byl
nesneler yapardi. EIsaneler sakat dogdugunu ve annesi Hera taraIindan fkeyle
plge atiliverdigini syler. Bir diger ve daha inanilir versiyonda, Hephaestus'u -
babasinin kim oldugu yolundaki spheler nedeniyle- gzden uzaklastiran Zeus'tur
ama Hephaestus, Zeus'u ona Byk Tanrilar arasinda bir koltuk vermesi iin by-
l yaratici glerini kullanarak zorlar.
EIsaneler ayrica Hephaestus'un bir keresinde, bir asigi taraIindan isitildigi tak-
dirde karisinin yataginin zerine kapanan grnmez bir ag yaptigini da anlatir.
Byle bir korumaya ihtiyaci oldugu aiktir zira karisi ve esi, Ask ve Gzellik Tan-
riasi AIrodit'tir. Onun evresinde olusan birok ask macerasinin olmasi dogaldir;
ve bunlarin birogunda bastan ikaran, Hephaestus'un kardesi Ares'tir. (Bu yasak
ask macerasinin rnlerinden biri, Ask Tanrisi Eros'tur.)
Afrodit de On ikili Olimpos Grubuna dhildir ve onun bu gruba dahil edilisi,
konumuza isik tutmaktadir. AIrodit, Zeus'un ne kiz kardesi, ne de kizidir ama gz
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


!' #

ardi edilememisti. Yunanistan`in karsi kiyisindan, Akdeniz'deki Asya'dan gelmisti
(Grek sair Hesiod'a gre, Kibris yoluyla gelmistir); ve ok eskilerden oldugunu id-
dia ederek, kkenini Urans'n cinsel organlarina atIetmistir. Dolayisiyla soy ba-
kimindan, Zeus'un babasinin bir kiz kardesi, hadim edilmis olan Tanrilarin Atasinin
cisimlesmisi oldugundan, Zeus'tan bir nesil nceydi. (Sekil 22)
yleyse AIrodit, Olimpos tanrilarinin arasina alinmaliydi. Ama toplam sayila-
ri olan on iki, anlasilan asilamiyordu. zm, dhineydi: Bir ikart, bir ekle. Ha-
des'e Asagi Dnya'nin hkmranligi verildigine ve Olimpos Dagi'nda Byk Tanri-
larin arasinda oturmadigina gre, AIrodit'i On Ikiler Grubuna yerlestirmek iin
uygun bir bosluk yaratilmis oluyordu.
On Iki sayisi da iki ynl is gren bir gereklilik gibi gzkmektedir: On Iki-
den Iazla Olimposlu olamiyordu ama on ikiden azi da olmuyordu. Bu durum, Di-
onysus'un Olimpos Grubuna dhil edilmesine yol aan sartlarda daha belirgin hle
gelmektedir. Dionysus, Zeus'un ogluydu ve Zeus'un kendi kizi Semele'yi gebe bi-
rakmasiyla dogmustu. Hera'nin gazabindan korunmasi gereken Dionysus ok uzak
diyarlara gnderilir (hatta Hindistana kadar ulasmistir), gittigi her yere asma yetis-
tirmeyi ve sarap yapmayi gretir. Bu arada, Olimpos'ta bir yer ailir. Zeus'un git-
tike zayiIlayan ve ihtiyarlayan en byk kiz kardesi Hestia, On Ikiler Grubundan
tamamen dsmstr. O zaman Dionysus Yunanistan'dan dnmstr ve bos yeri al-
masina izin verilir. Bir kez daha, on iki Olimposlu vardir.
Grek mitolojisi insanligin kkeni hakkinda pek net olmasa da, efsaneler ve
gelenekler, kahramanlar ve krallarin tanrilardan geldigini iddia etmektedir. Bu yari-
tanrilar, insanin kaderi -gnlk ugras, elementlere bagimlilik, vebalar, hastalik,
lm ile bir zamanlar Dnya'da sadece tanrilarin dolastigi altin bir gemis arasinda
bir baglanti olusturmaktaydi. Ve tanrilarin birogunun Dnya'da dogmus olmasina
karsin, tanrilarin gksel vehesini sadece seilmis Olimpos On ikiler Grubu temsil
etmekteydi. Orijinal Olimpos, Odyssey'de "saI ykseklerdeki havada" uzaniyor bi-
imde tasvir edilmektedir. Orijinal On Iki Byk Tanri, Dnya'ya inmis olan Gk-
lerin Tanrilariydilar ve "Gklerin kemerindeki" on iki gk cismini temsil etmek-
teydiler.
Byk Tanrilara, Grek panteonu Romalilar taraIindan benimsendiginde veri-
len Latince adlar, onlarin uzaysal iliskilerini de netlestirmektedir: Gaea, Dnya idi;
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


!( #

Hermes, Merkr; Afrodit, Vens; Ares, Merih; Kronos, Satrn; ve Zeus da Jpiter.
Grek gelenegini srdren Romalilar, Jpiter'i silhi yildirim olan kudretli bir tanri
olarak canlandirmislar; Grekler gibi, Romalilar da onu boga ile iliskilendirmislerdi.
(Sekil 23)
Artik genel olarak kabul edilmektedir ki, Grek uygarliginin temelleri, Minos
kltrnn M.. 2.700 il M.. 1.400 arasinda gelistigi Girit adasinda yatmaktadir.
Minos mitlerinde ve efsanelerinde, minatorun hikyesi en baskin olanidir. Bu yari
insan, yari boga yaratik, Minos Kralinin karisi PasiIae ve bir boganin iliskisinin
rndr. Arkeolojik buluntular yaygin bir Minos boga tapinimini onaylamaktadir
ve bazi silindir mhrler, bogayi, tanimlanamayan bir yildiz veya gezegeni temsil
eden bir ha sembol esligindeki bir ilh varlik olarak resmetmektedir. Dolayisiy-
la, Minoslularin tapindigi boga, siradan dnyasal bir yaratik degil, M.. 4.000'lerde
Gnes'in bahar tn-gn esitligi bu takimyildizda ortaya iktiginda meydana gelen
bazi olaylarin hatirasina Gksel Boga, yani Boga takimyildizidir. (Sekil 24)
Grek gelenegine gre, Zeus Grek anakarasina Girit yoluyla gelmistir; Tire seh-
rinin Fenikeli kralinin gzel kizi Europa'yi kairdiktan sonra (Akdeniz'i yzerek)
oradan kamisti. Gerekten de, en eski Minos yazilari, en sonunda Cyrus H. Gor-
don taraIindan desiIre edildiginde, bunun "Dogu Akdeniz kiyilarindan bir Sami di-
yalekti" oldugu grlmstr.
Aslinda Grekler, Olimposlu tanrilarinin Yunanistan'a dogrudan gklerden gel-
digini asla iddia etmemislerdi. Zeus, Girit yoluyla Akdeniz'i geerek gelmisti. Af-
rodit'in Kibris yoluyla Yakin Dogu'dan deniz yoluyla geldigi sylenir. Poseydon
(Romalilar iin Neptn), Kk Asya'dan beraberinde ati getirmistir. Athena, Incil
diyarlarindan Yunanistan'a "bereketli ve kendi kendini eken zeytini" getirmistir.
Grek geleneklerinin ve dininin; Kk Asya ve Akdeniz adalari yoluyla Yakin
Dogu'dan Yunanistan anakarasina vardigina hi sphe yoktur. Panteonlarinin kk
oradadir; Grek tanrilarinin kkenini ve onlarin on iki sayisi ile gksel iliskilerini
arayacagimiz yer orasidir.
Hindistan'in kadim dini Hinduizm, Vedalarin, yani tanrilarla ilgili ilhlerin,
trensel Iormllerin ve diger deyislerin birlesimini, "insan kkenli olmayan" kutsal
yazilar olarak dsnmektedir. Su ankinden nce gelen agda tanrilarin kendileri
bunlari yazmistir, der Hindu gelenekleri. Ama zaman getike, nesilden nesile
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


!) #


Sekil 22

Sekil 23

Sekil 24
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


'* #

szel olarak aktarilan orijinal 100.000 dizeden gittike daha Iazlasi kayboldu ve
karisti. Sonunda, bir bilge kalan dizeleri yazarak, bunlari drt kitaba bld ve bas
mritlerinden drdne korumalari iin birer Veda teslim etti.
Bilginler on dokuzuncu yzyilda unutulmus dilleri desiIre etmeye ve anlama-
ya basladiklarinda, Vedalarin ok kadim bir Hint-Avrupa dilinde, Hint kk-dili
Sanskritenin de, Grek, Ltin ve diger Avrupa dillerinin ncl olan bir lisanda ya-
zilmis olduklarini fark ettiler. Nihayet Vedalari okuyabildiklerinde ve analiz ede-
bildiklerinde, tanrilarin Vedik hikyeleri ile Grek hikyeleri arasindaki garip ben-
zerligi grerek sasirdilar.
Vedalar, tanrilarin hepsinin tek ve byk ama pek de huzurlu olmayan bir ai-
lenin yeleri olduklarini anlatmaktaydi. Gklere ykselme, Dnya'ya alalma, hava
savaslari, harikulade silahlar, arkadaslik ve rekabet, evlilikler ve ihanetlerle ilgili
hikyelerin arasinda, soy sop kayitlarinin tutulmasina ynelik temel bir kaygi mev-
cut gibi grnmektedir; kim, kimin babasidir ve kim, kimin ilk dogan ocugudur.
Dnya'nin tanrilari gklerden kaynaklanmisti ve esas ilhlar, Dnya'da bile gk
cisimlerini temsil etmeye devam ediyorlardi.
Ilksel zamanlarda, Risiler ("ilksel akanlar") gksel olarak "akardi", karsi ko-
nulmaz glere sahiptiler. Bunlarin yedisi, Byk Atalardir. Tanrilar Rahu ("de-
mon") ve Ketu ("kopuk") bir zamanlar, tanrilari izin olmaksizin birlestirmeyi ama-
layan tek bir gk cismiydiler ama Firtinalar Tanrisi alevli silhini ona Iirlatti ve onu
iki paraya bld: O zamandan beri almak iin gklerde hi durmadan dnen
Rahu, "Ejderhanin Basi" ve Ketu, "Ejderhanin Kuyrugu". Gnes Hanedanliginin
Atasi Mar-Isi, Kas- Yapa'yi ("taht olan") dogurdu. Vedalar onu son derece dogur-
gan biri olarak tarif eder ama hanedan, ancak onun Prit-Hivi'den ("gksel ana")
olan onuncu ocuguyla devam edebildi.
Hanedan basi olarak Kas-Yapa, ayni zamanda devalarin ("pariltili olanlar")
seIidir ve Dyaus-Pitar ("parildayan baba") unvanini da tasir. Esi ve on ocugu ile
birlikte, ilh aile on iki Aditya'yi olustururlar; yani her biri zodyaktaki bir burca ve
bir gk cismine atanan tanrilari. Kas-Yapa'nin gksel cismi "parildayan yildiz"dir;
Prit-Hivi Dnya'yi temsil eder. Sonra da gksel karsiliklari Gnes, Ay, Merih,
Merkr, Jpiter, Vens ve Satrn olan tanrilar vardir.
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


'+ #

Zamanla, on ikiler panteonunun liderligi, Varuna'ya, Gksel Genisleme Tanri-
si'na geer. O, her yerdedir ve her seyi grendir; ilhlerden biri onu sanki Incil'den
alinmis szlerle tariI eder:
Gklerdeki gnesi parlatan o'dur,
Ve esen rzgrlar nefesidir onun.
Nehirlerin aktigi kanallari o amistir;
Onun emriyle akarlar.
Denizin derinliklerini yapan o'dur.


Onun hkm de eninde sonunda sona erecektir. Gksel "Ejderhami alt eden
Indra, babasini katlederek tahta geer. Artik yeni Gklerin EIendisi ve Firtinalar
Tanrisi O'dur. Yildirimlar ve gkgrlts silhlaridir ve unvani Ordular EIendisi
'dir. Ancak hkmdarligi iki erkek kardesiyle paylasmak zorundadir. Biri, ilk insan
Manu'nun atasi olan Vivasvat'tir. Digeri ise, insanoglu kullanabilsin diye atesi gk-
lerden Dnya'ya getiren Agni ("atesleyici")'dir.
Vedik ve Grek panteonlari arasindaki benzerlikler pek aiktir. Baslica ilhlari
ilgilendiren hikyeler kadar, ogullardan, karilardan, kizlardan, metreslerden olusan
ikincil derecedeki diger ilhlar gruhunu ilgilendiren dizelerin de Grek masallarinin
bir kopyasi (yoksa orijinali midir?) oldugu aiktir. Hi sphe yoktur ki, Dyaus,
Zeus anlamina gelmekteydi; Dyaus-Pitar, Jpiter; Varuna, Urans ve saire. Ve her
iki durumda da, Byk Tanrilar Dairesi, ilh soy sop silsilesinde ne degisiklik
olursa olsun, daima on ikide kalir.
CograIya ve zaman bakimindan birbirlerinden bylesine uzak iki blgeden
nasil bylesine bir benzerlik ortaya ikabilmisti?
Bilginler, M.. ikinci bin yil siralarinda, Hint-Avrupa dili konusan ve kuzey
Iran veya KaIkasya blgesi merkezli bir halkin byk glere koyulduklarina
inanmaktalar. Bir grup gneydoguya, Hindistan'a gitti. Hindular onlara Aryanlar
("asil insanlar") dediler. Beraberlerinde, M.. 1.500 lerde szl hikyeler olan Ve-
dalari getirdiler. Bu Avrupa-Hint gnn bir diger dalgasi batiya dogru, Avrupa'ya
gitti. Bazilari Karadeniz'in evresini dolandi ve Rusya steplerinden geerek Avru-
pa'ya vardi. Ama bu halkin, geleneklerinin ve dininin Yunanistan'a ulastigi ana yol,
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


'" #

en kisa olaniydi: Kk Asya. En eski Grek sehirlerinin bazilari, gerekten de,
Grek anakarasinda degil de Kk Asya'nin bati ucunda bulunmaktadir.
Ama Anadolu'yu mekn olarak seen bu Hint-Avrupalilar kimdi? Batinin bil-
gisindeki pek az sey bu konuya isik tutmaktadir.
Bir kez daha, elimizdeki tek -ve gvenilir- kaynagin Eski Ahit oldugu ortaya
ikiyor. Bilginler, Eski Ahit'te Anadolu daglarinda yerlesik halk olan "Hititler"
hakkinda esitli gndermeler oldugunu buldular. Eski Ahit'te aktarilan Kenanlilara,
treleri "igren" olarak grlen diger komsulara duyulan dsmanligin tersine, Hitit-
ler, Israil'in dostlari ve mttefikleri olarak grlmektedir. Kral Davud'un ayarttigi
Bathseba, kralin ordusunda bir subay olan Hititli Uriya'nin karisiydi. Yabanci kral-
larin kizlari ile evlenerek agir ve emin ittiIaklar yapan Kral Sleyman, hem bir Mi-
sir Iiravununun hem de bir Hitit kralinin kizini es olarak almisti. Bir baska seIer de,
istilci bir Suriye ordusu "Israil krali bize karsi Hitit krallarini ve Misir krallarini
tutmus" rivayetini duyunca kamisti. Hititler hakkindaki bu kisa gndermeler, ka-
dim Yakin Dogu'daki diger halklarin Hititlerin asker yeteneklerine verdikleri yk-
sek degeri aiga ikarmaktadir.
Misir hiyerogliIlerinin ve daha sonra Mezopotamya yazilarinin desiIre edilme-
siyle, bilginler, Anadolu'da byk ve gl bir krallik olan "Hatti Diyari'na ait sayi-
siz gndermeye rastlamistir. Bylesine nemli bir g, hi iz birakmamis olabilir
miydi?
Misir ve Mezopotamya metinlerinden sagladiklari ipulariyla donanan bilgin-
ler, Anadolu'nun tepelik blgelerindeki kadim sit alanlarinda kazilar yapmaya ko-
yuldular. abalari karsiligini verdi: Hitit sehirlerini, saraylarini, kraliyet hazineleri-
ni, kraliyet mezarlarini, tapinaklari, dinsel objeleri, aralari, silhlari, sanat
eserlerini buldular. Her seyden nemlisi, hem piktograIik hem de ivi tr yazilar
buldular. Incil'deki Hititler canlanmisti.
Kadim Yakin Dogu'dan bizlere miras kalan nadir bir anit da, kadim Hitit bas-
kentinin disindaki bir kaya yontusudur (alanin bugnk adi Yazilikaya'dir). Kapi-
lardan ve mabetlerden geen kadim dnemlerin tapinagi bir aik hava galerisine,
Hititlerin tm tanrilarinin geit hlinde resmedildigi, yarim daire biiminde yerles-
tirilmis kayalar arasindaki bir aikliga ikiyordu.
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


'$ #

Soldan baslayarak geit yapan, aik biimde onikilik "gruplar" hlinde dzen-
lenmis erkek ilhlar vardi. En sol uta ve bu sasirtici resmgeitte en son geecek
olan, birbirine tipatip benzeyen ve ayni silhi tasiyan on iki ilh vardi. (Sekil 25)
On iki yrysnn ortasindaki grup daha yaslica grnen, bazilari Iarkli-
lasmis silhlar tasiyan ve ikisi ilh bir sembolle belirtilmis olanlari iermekteydi.
(Sekil 26)

Sekil 25

Sekil 2

Sekil 27
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


'% #


Sekil 28

nc (ndeki) onikilik grubun ise daha nemli erkek ve disi ilhlardan olus-
tugu aikti. Silhlari ve amblemleri ok daha Iarklilasmisti; drdnn tepesinde
ilh gksel semboller vardi; ikisi kanatliydi. Bu grup ayrica ilh olmayan katilim-
cilarda iermekteydi: bir kreyi tutan iki boga ve Kanatli Disk amblemi altinda du-
ran ve bir baslik giyen Hitit krali. (Sekil 27)
Sagdan yryse baslayan iki grup disi ilh da vardir ancak kaya yontulari,
orijinal sayilari tam olarak belirlenemeyecek kadar ok bozulmustur. Onlarin da
onikilik iki "gruptan" olustugunu varsaymamiz pek de yanlis olmaz.
Soldan ve sagdan gelen iki yrys kolu, merkezdeki panelde birlesirler; bu
aik biimde Byk Tanrilari resmeder, zira onlar ykseltilmis biimde, daglarin,
hayvanlarin, kuslarin ve hatta ilh hizmetkrlarinin omuzlarinin stnde gsteril-
mistir. (Sekil 28)
Bilginler taraIindan |rnegin E. Laroche, Le Pantheon de Ya:ilikaya (Yazili-
kaya Panteonu)] resimlerden, hiyeroglif sembollerden ve bir o kadar da kismen
okunabilen metinlerden ve kayalara kazinmis tanri isimlerinden yararlanarak bu
resmgeitteki ilhlarin adlarini, unvanlarini ve rollerini belirlemek iin ok aba
sarI edilmistir. Ama Hitit panteonunun da, Olimpos'taki gibi on ikiler taraIindan
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


'& #

ynetildigi aiktir, ikincil dereceli tanrilar on ikilik gruplar hlinde dzenlenmis ve
Dnya'daki Byk Tanri`lar on iki gk cismiyle iliskilendirilmistir.
Panteonun "kutsal sayi" on iki taraIindan ynetildigi, bugn Beit-Zehir denen
yerin yakinlarinda bulunan bir tas kabir olarak yapilmis bir diger Hitit aniti ile bir
kez daha kesinlesmektedir. Bu, diger on tanri taraIindan evrelenmis olan ilh ifti
net biimde gstermektedir; toplam on iki ederler. (Sekil 29)
Arkelojik buluntular kesin bir sekilde gstermektedir ki Hititler, hepsi birbirle-
riyle soy sop aisindan hiyerarsik biimde iliskili olan "Gklerin ve Dnya'nin"
tanrilarina tapmaktaydilar. Byk ve "eski" tanrilardan bazilarinin kkeni gkler-
dir. Hitit piktograIik yazisinda "ilh" veya "gk tanrisi" anlamina gelen sembolleri,
bir iIt dalgi gzlgne benzer. (Sekil 30) Bu sembol, yuvarlak mhrlerde rokete
benzer bir nesnenin bir parasi olarak sik sik grlmektedir. (Sekil 31)

Sekil 29

Sekil 3
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


'! #


Sekil 29

Diger tanrilar ise, sadece Dnya'da mevcut olmakla kalmaz; lkenin en stn
hkmdarlari olarak Hititlerin arasindadirlar, insan krallar atar ve onlara savas, an-
lasma ve diger uluslararasi meselelerde talimat verirlerdi.
Fiziksel olarak mevcut olan Hitit tanrilarinin basinda, "rzgr fleyen" anla-
mina gelen Tesub adli bir ilh vardi. Bu nedenle, bilginler ona Firtina Tanrisi de-
mektedir nk rzgrlar, Iirtina ve yildirimla iliskilendiriliyordu. Ayrica Taru
("boga") takma adini da tasiyordu. Yunanlilar gibi Hititliler de boga tapinimini
resmetmislerdir; ardindan gelen Jpiter gibi Tesub da, bir boganin stnde duran
Gkgrlts ve Yildirim Tanrisi olarak resmedilmekteydi. (Sekil 32)
Hitit metinleri de, daha sonraki Grek eIsaneleri gibi, bas ilhlarinin stnlg-
n saglamak zere bir canavarla yaptigi arpismadan sz ederler. Bilginler taraIin-
dan "Ejderhanin Katli Miti" denilen bir metin, Tesub'un rakibini tanri Yanka olarak
tanimlar. Savasta onu yenemeyen Tesub, yardim iin diger tanrilara yalvarir ama
sadece bir tanria yardimina gelir ve Yanka'yi bir partide sarhos ederek, ondan kur-
tulur.

GKLIRN ve YIRN TANRILARI


'' #
























Sekil 32
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


'( #

Bu hikyelerde Aziz George ve Ejderha efsanesinin kkenini gren bilginler,
"iyi" tanri taraIindan katledilen rakibe "ejderha" derler. Ama aslinda Yanka "yilan"
anlamina gelmektedir ve kadim halklar "ktcl" olani byle resmetmislerdir; tipki
bir Hitit sit alanindaki bu rlyeIteki gibi. (Sekil 33) Zeus da, gstermis oldugumuz
gibi, bir "ejderha" ile degil, bir yilan-tanriyla savasmistir. Daha sonra gsterecegi-
miz zere, bir rzgr tanrisi ile bir yilan ilh arasindaki ekismeyle ilgili kadim ge-
leneklerde ok derin bir anlam gizlidir. Burada, sadece, kadim metinlerde ilh
Krallik iin tanrilar arasinda yapildigi bildirilen savaslarin, hi tartismasiz meydana
gelmis olaylar oldugunu vurgulamamiz yeterlidir.

Sekil 33

"Gklerdeki Krallik" denilen uzun ve iyi korunmus bir Hitit destani, bu mese-
leyle, yani tanrilarin gksel kkeni ile ilgilidir. lm ncesi olaylarin anlatilisi, ilk
olarak on iki "kudretli eski tanri"nin bu hikyeyi dinlemeye ve dogruluguna tanik-
lik etmeye agrilisiyla baslar:
Gklerde olan tanrilar dinlesin,
Ve koyu glgeli Dnya stnde olanlar da !
Kudretli eski tanrilar da dinlesin.


Eski tanrilarin hem Gklerde ve hem de Dnya stnde oldugunu bylece sap-
tayan destan, on iki "kudretli eskiyi", tanrilarin atalarini siralar ve dikkatlerini eke-
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


') #

rek, "Gklerde kral" olanin, "koyu glgeli Dnya"ya nasil geldigini anlatmaya de-
vam eder:
Eskiden, o eski gnlerde, Alalu Gklerde kraldi;
O, Alalu, tahtta otururdu.
Kudretli Anu, tanrilar arasinda ilk olan, onun nnde durdu,
Ayaklarina kapandi, iki kadehini ellerine verdi.
Dokuz sayili dnem iin, Alalu Gklerde kraldi.
Dokuzuncu dnemde, Anu Alalu'ya karsi savasti.
Alalu yenildi, Anu'dan kati-
Koyu glgeli Dnya'ya indi.
Koyu glgeli Dnya'ya dogru gitti;
Tahta, Anu oturdu.


Destan, tahttan indirildikten sonra Dnya'ya bir "Gklerdeki kral"in gelisini
anlatmaktadir: Alalu adinda bir tanri (gklerde bir yerlerdeki) tahtindan zorla indi-
rilir ve yasamini kurtarmak iin kaarken "koyu glgeli Dnya'ya iner." Ama bu,
hikyenin sonu degildir. Metin Anu'nun da Kumarbi adinda (bazi yorumlara gre
Anu'nun kendi erkek kardesidir) bir tanri taraIindan tahttan indirilisini anlatmaya
devam eder.
Grek eIsaneleri yazilmadan bin yil nce yazilmis olan bu destanin, Urans'n
Kronos, Kronos'un da Zeus taraIindan tahttan indirilisi hikyesinin bir atasi oldu-
guna hi sphe yoktur. Kronos'un Zeus taraIindan hadim edilisiyle ilgili detay bile
Hitit metninde mevcuttur, zira Kumarbi'nin Anu'ya yaptigi da aynen budur:
Dokuz sayili dnem iin Anu Gklerde kraldi;
Dokuzuncu dnemde, Anu Kumarbi ile savasmak
zorunda kaldi.
Anu, Kumarbi'nin elinden kurtulup kati-
Kati Anu, gge ykselip kati.
Ardindan kostu Kumarbi, onu ayagindan yakaladi.
Gklerden ekip onu asagi aldi.
Kasiklarini isirip kopartti; ve Anu'nun "Erkekligi"
Kumarbi'nin iiyle birlesti, tun gibi kaynadi.


GKLIRN ve YIRN TANRILARI


(* #

Bu kadim masala gre, savas tam bir galibiyetle sonulanmamisti. Erkekligin-
den olan Anu, Kumarbi'ye Dnya'nin kontroln birakarak Gksel Evine geri u-
mayi becermisti. Bu arada, Anu'nun "Erkekligi" Kumarbi'nin iinde birka ilh
olusturmus ve bunlari (Grek eIsanelerindeki Kronos gibi) salmak zorunda kalmisti.
Bunlardan biri bas Hitit ilhi Tesub idi.
Ancak, Tesub'un baris iinde hkm srebilmesi iin bir destansi savas daha
yapilmasi gerekiyordu.
Kummiya'da ("Gksel Ev") Anu'nun bir varisinin ortaya iktigini grenen
Kumarbi, "Firtinalar Tanrisi'na bir rakip ikartmak" iin bir pln yapti. "Eline asa-
sini aldi, rzgrlar kadar hizli sandallarini giydi"; ve sehri Ur-Kis'ten Byk Dagin
Hanimi-nin meknina gitti. Ona varinca,
Arzusu kabardi;
Dag Hanim ile yatti;
Erkekligi ona akti,
Bes kez aldi onu...
On kez aldi onu.


Kumarbi sadece sehvetli miydi? Bundan ok daha Iazlasinin sz konusu oldu-
guna inanmak iin nedenlerimiz var. Tahminimiz su ki, Kumarbi'nin Byk Dagin
Hanimindan olacak bir oglu, Gksel Tahtin varisi olmaya uygun olacakti ve Ku-
marbi, gebe kalmasini saglama almak iin tanriayi bes ve on kez "aldi", gerekten
de gebe kalmisti: Kumarbi'nin sembolik olarak Ulli-Kummi (Tesub'un mekni olan
"Kummiya'nin zaptedicisi") adini verdigi bir oglan dogurdu.
Tahta ikmak iin yapilan arpisma, Kumarbi taraIindan gklerdeki arpisma-
lari da ieren trden grlmekteydi. Oglunun Kummiya'nin grevlilerine stn
gelmesini saglama alan Kumarbi, oglu iin su vgleri saydi:
Krallik iin Gklere ykselsin!
Gzel sehir Kummiya'yi alt etsin!
Firtinalar Tanrisina saldirsin
ve onu bir lml gibi para para etsin!
Gkteki tm tanrilari vurup indirsin!
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


(+ #

Tesub taraIindan Dnya stnde ve gklerde yapilan savaslar, acaba M..
4.000'lerde, Boga agi basladiginda mi meydana gelmisti? Bu nedenle mi kazanan,
boga ile iliskilendirilmeyle onurlandirildi? Ve bu olaylar, tam da ayni zamanda,
Smerdeki an uygarligin baslangiciyla herhangi bir biimde baglantili miydi?
Hitit panteonunun ve tanrilarin hikyelerinin kknn, gerekten de Smer'de,
uygarliginda ve tanrilarinda olduguna hi sphe yoktur.
Ulli-Kummi'nin Ilh Taht'a meydan okuyusunun hikyesi, kahramanca ama
pek de sonu getirmeyecek trden arpismalari anlatmaya devam eder. Bir noktada,
Tesub'un rakibini alt etmeyi basaramamasi, esi Hebat'in intihara kalkismasina se-
bep olur. En sonunda, anlasmazligi ele almalari iin tanrilara basvurulur ve bir Tan-
rilar Meclisi agrilir. Meclis Enlil adinda bir "eski tanri" taraIindan ynetilmektedir
ve Ea adli bir diger "eski tanri", "kader szlerini tasiyan eski tabletler"i ortaya i-
karmasi iin agrilir; anlasilan bunlar ilh silsile ile ilgili anlasmazligi zmeye
yardim edecek bazi kadim kayitlardir.
Bu kayitlar anlasmazligi zmeye yardim etmeyince, Enlil meydan okuyanla
bir kez daha ama bu kez ok eski silhlarin yardimiyla arpisma yapilmasini tavsi-
ye eder. "Dinleyin, eski tanrilar ki siz eski szleri bilirsiniz" der Enlil takipilerine:
Kadim depolari ain,
su, babalarin ve atalarinkini!
Getirin ortaya Eski Bakir kamayi
Hani, Gkleri Dnya'dan ayirani;
Onlar kessin Ulli-kummi'nin ayaklarini.


Bu "eski tanrilar" kimdi? Cevap, aiktir; zira hepsi de -Anu, Antu, Ninlil, Ea,
Iskur- Smer isimleri tasimaktadir. Tesub'un ve hatta diger "Hitit" tanrilarinin bile
isimleri, kimliklerini belirtmek iin siklikla Smer yazisi ile yazilmistir. Ayrica, sz
konusu harekette adi verilen yerlerin bazilari da kadim Smer blgeleriydi.
Bilginler anladilar ki, Hititler aslinda Smer kaynakli bir panteona tapinmak-
taydilar ve "eski tanrilar"in hikyelerinin getigi alan Smer'di. Ancak bu, ok daha
genis bir kesIin sadece bir kismiydi. Hitit dilinin, sadece birka Hint-Avrupa diya-
lektine dayandigi degil, ayrica hem konusmada hem de yazida bir hayli Akkad etki-
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


(" #

sine maruz kaldigi da bulundu. Akkad dili M.. ikinci bin yilda kadim dnyanin
uluslararasi dili oldugu iin, Hitit stndeki etkisi aiklanabilirdi.
Ama bilginlerin Hitit dilini desiIre ederken, bu dilin Smer piktograIik isaret-
lerini, hecelerini, hatta tam kelimelerini kullandigini kesIettiklerinde, gerekten b-
yk saskinlik yasandi! Dahasi, Smerce onlarin yksekgrenim diliydi. Smer dili,
O.R. Gurney'in [The Hittites (Hititler)] kelimeleri ile "Hattuata (bakentte) yo-
gun biimde aliilmaktavdi... Hitit dnemindeki ivi va:isi iaretlerivle ilikilendi-
rilen birok hece, aslinda anlami (Hititlerce) unutulmu olan Smerce kelimeler-
di... Hitit metinlerinde, katipler sik sik siradan Hitit kelimelerinin verine denk gelen
Smerce veva Babilce kelimevi kovmaktavdilar."
Ancak, Hititler M.. 1.600'lerden bir sre sonra Babil'e ulastiklarinda, Smer-
liler Yakin Dogu sahnesinden ayrilali ok olmustu. Nasil olmustu da Smerlilerin
dili, edebiyati ve dini, bir baska bin yilda ve Asya'nin bir baska kismindaki bir bas-
ka byk krallikta baskin ikmisti?
Bilginlerin kisa bir sre nce kesIettikleri gibi, aradaki kpr Hurriler denilen
bir halkti.
Eski Ahit'te onlardan Huritler ("hr halk") diye sz edilmekteydi, Mezopo-
tamya'da Smer ve Akkad ile Anadolu'da Hitit kralliginin arasindaki genis alan-
daydilar. Kuzeyde lkeleri, yakindaki ve uzaktaki lkelerin en iyi agalari elde etti-
gi "sedir diyari" idi. Dogudaki merkezleri, gnmzdeki Irak petrol alanlarini
kucakliyordu; sadece tek bir sehirde, Nuzi'de bile, arkeologlar sadece yapilar ve
eserler degil, ayrica byk deger tasiyan binlerce hukuk ve toplumsal belge buldu-
lar. Batida, Hurrilerin egemenligi ve etkisi Akdeniz kiyisina kadar uzanmaktaydi ve
Karkamis ve Alalak gibi byk ve kadim ticaret, sanayi ve grenim merkezlerini
iermekteydi.
Ama glerinin merkezi, kadim ticaret yollarinin ana merkezleri ve lkenin
iindeki en muteber trbeler, "iki nehrin arasindaydi, yani Incil'de geen adiyla Na-
harayim'de. En eski (ve hl kesIedilmemis olan) baskentleri Kebar Nehrinde bir
yerlerdeydi. Balikli Nehir stndeki en byk ticaret merkezi, Incil'de adi geen
Harran'di; yani Ibrahim peygamberin ailesinin, gney Mezopotamya'daki Ur'dan
Kenan iline giderken kaldiklari sehir.
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


($ #

Misir ve Mezopotamya kraliyet belgeleri, Hurri kralligindan Mittani diye sz
eder ve onu kendilerine esdeger grrler; yani etkisi sinirlarinin tesine yayilmis
l bir kudret olarak. Hititler, Hurri'li komsularini "Hurri" diye adlandirmaktaydi.
Ancak bazi bilginler, bu kelimenin "Har" olarak da okunabilecegini ve
[G.Contennau'nun, La Civilisation des Hittites et des Hurrites du Mitanni'de (Mi-
tanni'deki Hititler ve Hurrilerin Uygarligi) belirttigi gibi| "Harri" kelimesinde, "bu
halk iin 'Ari' veya Aryanlar kelimesi de grlebilir" olasiligini ortaya atmislardir.
Hurrilerin, kken olarak Aryan veya Hint-Avrupali olduklarina hi sphe yok-
tur. Yazilarinda birok ilhi, Vedik "Aryan" isimleriyle anmislardir, krallari Hint-
Avrupali isimler tasirdi ve asker ve svalyelik ile ilgili terminolojileri, Hint-
Avrupa dillerinden tremistir. 1920'lerde Hitit ve Hurri kayitlarini gn isigina i-
kartmak iin byk aba harcayan B. Hrozny, Hurrileri "en eski Hindular" diye ad-
landiracak kadar ileri gitmistir.
Bu Hurriler, Hintliler zerinde kltrel ve dinsel bakimdan baskindilar. Hitit
mitoloji metinlerinin Hurri kaynakli ve hatta tarih ncesi yari ilhi kahramanlari
anlatan destansi siirlerin bile Hurri kkenli oldugu bulunmustur. Artik, Hititlilerin
kozmolojilerini, "mit"lerini, tanrilarini ve on ikiler panteonunu Hurrilerden aldikla-
rina hi sphe yoktur.
Aryan kkeni, Hitit ibadeti ve bu inanlarla ilgili Hurri kaynaklari arasindaki
l baglanti; hasta kocasinin hayati iin dua eden bir Hitit kadininin duasinda dik-
kate deger biimde iyi belgelenmistir. Duasini Tesub'un esi Hebat'a yollayan kadin
syle devam eder:
Ah, Arinna'nin Ykselen Diskinin Tanriasi,
Hanimim, Hatti Diyarinin HanimeIendisi,
Gklerin ve Yerin Kraliesi...
Hatti lkesinde, senin adin
"Arinna'nin Ykselen Diskinin Tanriasi"dir;
Ama senin yarattigin diyarda,
Sedir lkesinde,
Sen "Hebat" adini tasirsin.


Ama bununla birlikte, Hurriler taraIindan benimsenen ve yayilan kltr ve
din, Hint-Avrupali degildi. Dilleri bile aslinda Hint-Avrupa dili degildir. Hurri di-
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


(% #

linde, kltrnde ve geleneklerinde Akkad etkileri olduguna hi sphe yoktur. Bas-
kentlerinin adi, Wasugeni; Sam dilindeki re-eni ("sularin basladigi yer") kelime-
sinin degismis bir hlidir. Dicle Nehri, Aranzak diye adlandirilirdi, ki (yle inani-
yoruz ki) bu "saI sedir agalarinin nehri" anlamina gelen Akkad kelimelerinden
kaynaklanmaktaydi. Samas ve Tasmetum adli tanrilar ise Hurri dilinde Simiki ve
Tasimmetis hline gelmisti vs.
Ancak Akkad kltr ve dini, orijinal Smer gelenekleri ve inanlarinin sade-
ce bir gelisimi oldugundan, aslinda Hurriler, Smer dinini zmsemis ve yaymis-
lardi. Bu durum, orijinal Smer ilh adlarinin, ithaIlarin ve yazi isaretlerinin sik sik
kullanilmasiyla da bariz hle gelmektedir.
Destansi siirlerin, Smer hikyeleri oldugu artik anlasilmistir; eski tanrilarin
"ikamet yerleri" Smer sehirleridir; "eski dil" Smer'in dilidir. Hatta Hurri sanati,
Smer sanatini bile kopyalamistir; Iormlarini, temalarini ve sembollerini.
Hurriler, ne zaman ve nasil Smer "gen"i ile "mutasyona" ugramislardi?
Kanitlarin nerdigine gre, M.. ikinci bin yilda Smer ve Akkad'in kuzey
komsusu olan Hurriler, aslinda Smerlilerle bir nceki bin yilda kaynasmisti. Hur-
rilerin M.. nc bin yilda Smer'de mevcut ve aktiI olduklari, Smer'in son sa-
saali dneminde, yani nc Ur hanedani sirasinda nemli grevlerde olduklari
artik kesin bir gerektir. Hurrilerin, antik aglarda Smerin (ve bilhassa Ur'un) ta-
ninan giysi sanayiini ynetip alistirdiklarini gsteren kanitlar vardir. Ur'un tanin-
mis tccarlari, muhtemelen ogunlukla Hurriler idi.
M.. 1.300'lerde, (Israilogullarinin Misir'dan Kenan'a ikisi dhil) genis g-
lerin ve istillarin baskisi altinda kalan Hurriler, kralliklarinin kuzeydogu kismina
dogru geri ekildiler. Yeni bas-kentlerini Van Gl yakinlarinda kurarak, krallikla-
rina Urartu ("Ararat") adini verdiler. Burada, boynuzlu bir baslik giyen ve klt
sembol olan boganin stnde duran din bir tanri olarak resmettikleri (Sekil 34)
Teseba (Tesub)'nin basini ektigi bir panteona tapindilar. Ana trbelerini Bitanu
("Anu'nun evi") olarak adlandirdilar ve kendilerini, kralliklarini "Anu'nun vadisinin
kalesi" yapmaya adadilar.
Ve Anu, grecegimiz zere, Smer iin Tanrilarin Babasi idi.

GKLIRN ve YIRN TANRILARI


(& #


Sekil 34

Hikyelerin ve tanrilara tapinmanin Yunanistan'a ulastigi diger yola ne ola-
cak? Su, Akdeniz'in dogu kiyilarindan, Girit ve Kibris stnden gelen yola?
Bugn Israil, Lbnan ve gney Suriye olan -ve kadim Bereketli Hill'in g-
neybati yakasini olusturan- topraklar, o zamanlar Kenanlilar diye bir arada grup-
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


(! #

landirilabilecek halklarin yasam alaniydi. Bir kez daha, onlar hakkinda yakin bir
zamana dek bilinen her sey Eski Ahit'te grnen (genellikle aleyhte) ve Fenike ya-
zitlarinin iine serpistirilmis gndermelerdi, iki kesiI gn isigina iktiginda, arkeo-
loglar Kenanlilari daha yeni anlamaya basliyorlardi: Lksor ve Sakkara'da bulunan
belirli bazi Misir metinleri ve ok daha nemlisi, byk bir Kenan merkezinde or-
taya ikarilan tarih, edeb ve dinsel metinler. Simdilerde Ras Samra adini tasiyan
ve Suriye kiyisinda olan bu yer, kadim kent Ugarit idi.
Ugarit yazitlarinin dili, yani Kenan dili; en eski Akkad dilini ve gnmz Ib-
ranicesini de ieren diller grubunun bir kolu olan ve bilginlerin Bati Samce dedigi
dildi. Gerekten de, Ibranice bilen her kisi Kenan yazitlarini da ayni kolaylikla ta-
kip edebilirdi. Dil, edeb stil ve terminoloji Eski Ahit'inkini andirmaktadir.
Kenan metinlerinden ortaya ikan panteon, daha sonraki Grek panteonu ile
birok benzerlikler tasimaktadir. Kenan panteonunun da basinda EL adinda bir s-
tn ilh vardir; bu kelime hem tanrinin kisisel adidir ve hem de "ulu ilh" anlamin-
da kullanilan bir terimdi, ilh, insan veya ilh olsun tm meselelerde yetkiliydi.
Unvani Ab Adam ("insanin babasi") idi; merhamet ve seIkatli ise siIatlariydi. O,
"yaratilan seylerin yaraticisi ve kralligini tek verebilecek olan" idi.
Kenan metinleri (birok bilgin iin "mit" demektir) El'i gnlk meselelerden
uzak kalan yaslica bir ilh, bir bilge olarak resmetmektedir. Mekni uzaktadir, "iki
nehrin su baslarinda"dir, yani Firat ve Dicle'nin. Burada tahtinda oturur, elileri
kabul eder, sorunlar zerinde dsnr veya huzuruna getirilen diger tanrilarla tarti-
sirdi.
Filistin'de bulunan bir stelada, tahtinda oturan ve gen bir ilh taraIindan ken-
disine bir iki sunulan yaslica bir ilh resmedilmistir. Oturan ilh boynuzlarla ssl
konik bir baslik giymektedir; bu, grdgmz gibi, tarih ncesi zamanlardan beri,
tanrilarin bir isaretidir. Sahnede baskin olan bir kanatli yildiz semboldr; gittike
artan bir sekilde karsilasacagimiz, her yerde mevcut olan bir amblem. Bu yontul-
mus rlyeIin byk Kenan ilhi El'i resmettigi, bilginler taraIindan kabul edilmek-
tedir. (Sekil 35) Ama El, her zaman en yasli eIendi degildir. SiIatlarindan biri
Tor'dur ("boga" anlaminda); bilginlerin inancina gre bu, onun cinsel kudretini ve
Tanrilarin Babasi seklindeki roln belirtmektedir. "ZariI Tanrilarin Dogumu" adi
verilen bir Kenan siiri, El'i deniz kiyisinda (muhtemelen iplak) anlatir; iki kadin,
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


(' #


Sekil 35

penisinin boyu sebebiyle tamamen bylenirler. Kumsalda bir kus kizarirken, El iki
kadinla da iliski kurar. Derken iki tanri, Sahar ("saIak") ve Salem ("tamamlanma"
veya "aksam karanligi") dogar.
Bunlar ne tek ocuklari ne de basta gelen ogullaridir (anlasildigi kadariyla ye-
di oglu vardir). Bas oglu Baal'dir; yine bu isim hem ilhin sahs adi, hem de "eIen-
di" anlamina gelen genel bir terimdir. Greklerin kendi hikyelerinde yaptiklari gibi,
Kenanlilar da ogulun otoriteye ve babasinin hkmdarligina meydan okuyuslarin-
dan sz etmekteydi. Babasi El gibi Baal de bilginlerin Firtina Tanrisi, Gkgrlts
ve Yildirim Tanrisi dedikleri bir ilhti. Baal'in lkabi Hadad ("keskin olan") idi.
Silhlari savas baltasi ve yildirim-mizrak idi; klt hayvani, El'inki gibi, bogaydi ve
El gibi, bir iIt boynuzla ssl konik bir baslik giyer biimde resmedilmisti.
Baal ayrica Elyon ("stn") olarak da adlandiriliyordu; yani, onaylanmis
prens, bariz varis. Ama bu unvani savas vermeden alamamisti; ilk olarak erkek
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


(( #

kardesi Yam ("denizin prensi") ve daha sonra erkek kardesi Mot ile savasmisti. Sa-
yisiz paralanmis tabletin biraraya getirilmesinden olusan uzun ve dokunakli bir
siir, "iki nehrin su baslarinin ortasindaki, sularin kaynaklarindaki" El'in meknina
"Usta Zanaatkar"in agrilmasiyla baslar:
El'in tarlalarindan geerek gelir
Yillarin Babasinin kskne girer.
El'in nnde egilir, ayaklarina kapanir,
Kendini bitirir, biat eder.


Usta Zanaatkr'a, iktidara ykselisini isaret etmek zere Yam iin bir saray
insa etmesi emredilir. Bu nedenle cesaretlenen Yam, habercilerini tanrilar meclisine
yollayarak Baal'i kendisine teslim etmelerini ister. Yam, elilerine cretkr olmala-
ri talimatini vermistir ve tanrilar meclisi boyun eger. El bile ogullari arasindaki bu
yeni siralanisi kabullenir. "Baal klendir, ey Yam" diye aiklar.
Ancak Yam'in stnlg kisa mrldr. Iki "ilhi silh" kusanan Baal Yam
ile arpisir ve onu yener; ancak Mot (adi "darbeci" anlamindadir) ona meydan oku-
yacaktir. Bu arpismada Baal kisa srede alt edilir, ama kiz kardesi Anat, Baal'in
lmn bir son olarak kabullenmeyi reddeder. "Mot'u, El'in oglunu yakaladi ve bir
biakla onu desiverdi."
Kenan hikyesine gre, Mot'un yok olusu, Baal'in mucizev dirilisine yol aar.
Bilginler bu sonucu, tm hikyenin alegorik oldugunu; Yakin Dogu'da bitkileri ku-
rutan sicak, yagmursuz yazlar ile bitkileri canlandiran veya "dirilten" sonbahardaki
yagmur mevsiminin gelisi arasindaki yillik didismenin bir hikyesinden baska bir
seyi temsil etmedigini nererek rasyonalize etmeye giristiler. Ama Kenan hikyesi-
nin hi de alegori amaci tasimadigina, o zamanlar gerek olaylar olduguna inanilan
olaylarla ilgili olduguna hi sphe yoktur: Bas ilhin ogullari aralarinda savasmis
ve ilerinden biri tekrar ortaya ikmak ve kabul edilen varis olmak zere yenilgiye
karsi gelmistir ve El senlenir:
Merhametli olan, seIkatli olan El senlenir.
Ayaklarini tabureye yaslar.
Bogazini aar ve kahkahalar atar;
Sesini ykseltir ve bagirir:
"Oturacak ve rahatima bakacagim,
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


() #

Canim, ggsmde dinlenecek;
nk kudretli Ba'al canli,
nki Dnyanin Prensi yasiyor!"


Kenan geleneklerine gre, Anat; ktcl Mot ile lm kalim savasinda kardesi
EIendi (Baal)'nin yaninda yer almistir; bunun ve Tanria Athena'nin, TiIon ile yap-
tigi lm kalim savasinda stn tanri Zeus'un yaninda yer alisi arasindaki paralel-
lik, son derece aiktir. Athena, grms oldugumuz gibi, "mkemmel bakire" diye
adlandiriliyordu ama birok yasak ask macerasi yasiyordu. Benzer sekilde, Kenan
gelenekleri de (ki Grek geleneginden ok nce gelir) "Bakire Anat" siIatini kullanir
ama buna ragmen onun esitli ask maceralarini, zellikle de kendi erkek kardesi
Baal ile olanlari bildirmeye devam eder. Bir metin, Anat'in, Baal'in ZapIon Da-
gi'ndaki meknina gelisini ve Baal'in karilarini gnderisini anlatir. Derken kiz kar-
desinin ayaklarina kapanir; birbirlerinin gzlerinin iine bakarlar ve birbirlerinin
"boynuzlarini" yaglarlar:
Onu yakalar ve rahmini tutar...
Onu yakalar ve "taslarini" tutar...
Bakire Anat... gebe kalir ve tasir.


Anat'in, cinsel unsurlarini vurgulamak iin sik sik tamamen iplak resmedil-
mesine sasmamak gerek; tipki, migIerli Baal'in bir diger tanri ile savasmasini gs-
teren bu mhr izindeki gibi. (Sekil 36)
Grek dini ve onun dogrudan nclleri gibi, Kenan panteonu da bir bas ilhin
resm esi olan bir Ana Tanria iermekteydi. Ona Asera denirdi; Greklerin Hera'si-
na paraleldir. Astarte (Incil'deki Astoret) AIrodit'e paraleldir; onun en sik birarada
oldugu esi ise parlak bir gezegenle iliskilendirilen ve muhtemelen Afrodifin erkek
kardesi Ares'le paralel olan, Athtar'dir. Uzaysal veya Grek panteonundaki paralelle-
ri kolayca bulunabilecek diger gen, disi ve erkek ilhlar mevcuttur.



GKLIRN ve YIRN TANRILARI


)* #


Sekil 3

Ama bu gen ilhlarin yani sira, dnyasal islerden uzak kalan ama tanrilarin
kendileri cidd belya bulastiklarinda erisilebilen "eski tanrilar" da vardir. Bazilari-
nin heykelleri, kismen tahrip olmus bir hldeyken bile, onlari boynuzlu basliklarin-
dan taninabilen, etkili tanrilar olarak gstermektedir. (Sekil 37)
Peki, Kenanlilar kendi kltrlerini ve dinlerini nereden almislardi?
Eski Ahit onlari, AIrika'nin sicak topraklarindaki kkleri ile Misirlilarin kar-
desleri olan Berberi ailesinden olusan uluslarin bir blm olarak ele alir. Arkeo-
loglar taraIindan ortaya ikartilan eserler ve yazili kayitlar; Kenan ve Misir ilhlari
arasindaki birok benzerlik kadar bu ikisi arasindaki yakinligi da onaylamaktadir.
Birok ulusal ve yerel tanri, adlarinin ve siIatlarinin olusturdugu okluk, rolle-
rinin, amblemlerinin ve hayvan maskotlarinin esitliligi; ilk bakista Misir tanrilarini
garip bir sahne stndeki anlasilmaz bir aktrler grubu gibi gstermektedir. Ama
daha yakindan bakilinca, esasinda kadim dnyanin diger lkelerindekilerden hi de
Iarkli olmadiklari ortaya ikar.
Misirlilar Gk ve Yer tanrilarina, ikincil derecedeki ilhlar gruhundan aik
bir biimde ayrilan Byk Tanrilara inaniyorlardi. G.A. Wainwright |The Sky-
Religion in Egypt (Misir'da Gk Dini)| kanitlari zetleyerek, gklerden Dnya'ya
inen Gk Tanri`lari inancinin "son derece kadim" oldugunu gstermektedir. Bu
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


)+ #


Sekil 37

Byk Tanrilarin bazilarinin siIatlari, mesel En Byk Tanri, Gklerin Bogasi,
Daglarin EIendisi/Hanimi, kulaga pek tanidik gelmektedir.
Misirlilar onluk sistemle sayi saymalarina karsin, dinsel meseleleri; Smer
altili sistemi altmis ile ynetiliyor ve gksel meseleleri ise ilh sayi on ikiye tbi
idi. Gkler paraya ayrilmisti; her biri on iki gk cisminden olusmaktaydi. te
lem on iki paraya blnmst. Gn ve tn de on ikiser saate ayrilmisti. Ve tm
bu ayirmalar, yine her biri on iki tanri ieren tanrilar "gruplari"na paraleldi.
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


)" #

Misir panteonunun basi Ra ("yaratici") idi; on iki tanridan olusan Tanrilar
Meclisinin stnde hkm srerdi. Muhtesem yaratma isini, ilksel zamanlarda Geb
("Dnya") ve Nut'u ("gk") yaratarak yapmistir. Sonra Dnya'da bitkilerin ve s-
rnen yaratiklarin ve en sonunda insanin bymesine sebep olmustur. Ra, kendisini
sadece dnemsel olarak tezahr ettiren, grnmez bir gk tanrisidir. Tezahr ise,
Kanatli Kre olarak resmedilen Gksel Disk olan Aten'dir. (Sekil 38)
Ra'nin Dnya stnde ortaya ikisinin ve Iaaliyetlerinin, Misir geleneklerine
gre, Misir'daki krallik ile dogrudan baglantisi vardir. Bu gelenege gre, Misir'in
ilk hkmdarlari insan degil tanrilardi ve Misir'da hkm sren ilk tanri ise Ra idi.
Derken kralligi ikiye bld, Asagi Misir'i oglu Osiris'e, Yukari Misir'i ise oglu Set'e
verdi. Ama Set, Osiris'i tahtan indirmeyi plnliyordu ve en sonunda Osiris boguldu.
Osiris'in kiz kardesi ve karisi olan Isis, Osiris'in paralanmis vcudunu topladi ve
onu yeniden diriltti. Ardindan Osiris "gizli kapilardan" geerek, gksel yolundaki
Ra'ya katildi ve Misir'daki tahtina, bazen kanatli ve boynuzlu bir ilh olarak resme-
dilen oglu Horus geti. (Sekil 39)
Ra, gklerdeki en ulu olmasina ragmen, Dnya zerinde sadece tanri Ptah'in
("gelistirici", "seyleri biimlendiren") ogluydu. Misirlilar Ptah'in, Nil'in ykseldigi
noktada bentler kurarak Misir topragini sel sularinin altindan ykselttigine inan-
maktaydilar. Bu Byk Tanrinin Misir'a bir baska yerden geldigini sylyorlardi;
sadece Misir'i degil, "dag lkesini ve uzaktaki yabanci lkeyi" de kurmustu. Ger-
ekten de Misirlilar btn "eski tanrilari" nin bir kayikla gneyden geldiklerini ka-
bul ederler ve birok tarih ncesi kaya resminin bu eski tanrilari gsterdigi bulun-
mustur; boynuzlu basliklarindan Iark edilebilirler, Misir'a kayikla gelmektedirler.
(Sekil 40)
Gneyden Misir'a dogru tek deniz yolu, Kizil Deniz'dir ve bu denizin Misir
dilindeki adinin Ur Denizi olmasi ok ilgintir. HiyerogliI olarak gsterildiginde Ur
iin kullanilan isaret "dogudaki uzak yabanci (diyar)" anlamina gelmektedir; tam
da o ynde bulunan Smer sehri Ur'a gnderme yapabilecegi olasiligini hemen bir
kenara atmamak gerek.
"Ilh varlik" veya "tanri" iin kullanilan Misirca kelime NTR'dir ve "gzle-
yen" anlamina gelir. Sumer adinin da tam bu anlama geldigini belirtmek nemlidir:
"gzleyenlerin" diyari.
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


)$ #


Sekil 38

Sekil 39

Sekil 4
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


)% #

Uygarligin Misir'da baslamis oldugu Iikri, uzun zaman nce terk edilmistir.
Artik, Smer tarzi olandan bes yzyil kadar sonra baslamis olan Misir tarzi rgt-
lenmis toplum ve uygarligin; kltrn, mimarsini, teknolojisini, yazi sanatini ve
bir yksek uygarligin diger tm unsurlarini Smer'den almis oldugunu gsteren
bolca kanit vardir. Kanitlarin agirligi, Misir tanrilarinin da Smer kkenli oldugunu
gstermektedir.
Misirlilarin kltrel ve kan bagi anlaminda akrabasi olan Kenanlilar, onlarla
ayni tanrilari paylasmaktaydilar. Ama hatirlanamayacak kadar uzun zamandir Asya
ve AIrika arasindaki kpr olan toprak parasinda yerlesik olan Kenanlilar, ayni
zamanda gl Sam veya Mezopotamya etkileri altinda da kalmistir. Kuzeydeki
Hititler, kuzeydogudaki Hurriler, gneydeki Misirlilar gibi Kenanlilar da orijinal
bir panteon ile vnemiyorlardi. Onlar da kozmogonilerini, ilhlarini ve eIsanev
masallarini baska yerden almislardi. Smer kaynaklariyla dogrudan temaslari,
Amoritler idi.
Amoritlerin lkesi, Mezopotamya ve bati Asya'nin Akdeniz topraklari arasin-
da uzanmaktaydi. Adlari Akkadca amurru ve Smerce martu'dan ("batililar") tre-
mistir. Onlara yabanci gibi olmasa da, Smer ve Akkad'in bati eyaletlerinde oturan
halk olarak davranilmaktaydi.
Amori adlari tasiyan kisiler, Smer'de tapinak isleticiler olarak belirtilmistir.
Ur sehri M.. 2000'lerde Elamli istilcilar taraIindan dsrldgnde, Isbi-Iraa adli
bir Martu Larsa'da Smer kralligini yeniden kurmus ve ilk hedeIi, Ur'un yeniden
ele geirilmesi ve tanri Sin'e adanan byk trbenin restorasyonu idi. Amorit "kabi-
le reisleri" Asur'daki ilk bagimsiz hanedani M.. 1900'lerde kurdular. Ve M..
1800'lerde Babil'e byklk getiren Hammurabi, Babil'in Amorit olan ilk haneda-
ninin altinci halefiydi.
1930'larda arkeologlar Amoritlerin Mari diye bilinen merkez ve baskentine
rast geldiler. Firat nehrinin bir kivriminda, simdilerde Suriye sinirinin nehri kestigi
yerde, kazicilar M.. 3000 ve 2000 arasinda binalari dikilen ve daha sonra tekrar
tekrar dikilen byk bir sehir kesIettiler. Bu en eski kalintilar bir basamakli piramit
ve Smer ilhlari olan Inanna, Ninhursag ve Enlil'e adanmis tapinaklar iermektey-
di.
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


)& #

Mari'nin sadece sarayi bes dnm kadar bir alani kapliyordu ve en arpici du-
var resimleriyle boyanmis bir taht odasini, yz esitli odayi, ktip odalarini ve
(tarihiler iin en nemlisi) ivi yazisi ile yazilmis; ekonomi, ticaret, politika, o
zamanlarin sosyal yasami, devlet ve asker meseleler ve sphesiz lkenin ve halkin
dini ile ilgili yirmi bini askin tableti iermekteydi. Mari'deki byk sarayin duvar
resimlerinden biri, kral Zimri-Lim'in tanria Inanna (Amoritler ona Istar diyorlardi)
taraIindan tayin edilisini gsterir. (Sekil 41)

Sekil 41

Diger panteonlarda da oldugu gibi, Amurrular arasinda Iiziksel olarak mevcut
olan bas ilh, bir hava veya Iirtina tanrisidir. Ona Adad -Kenanlilarin Baal ("efen-
di") kelimesine denk- diyorlardi ve Hadad lkabini takmislardi. Sembol, beklene-
bilecegi gibi, atalli yildirimdi.
Kenan metinlerinde Baal siklikla "Dagon'un Oglu" olarak adlandirilir. Mari
metinleri de Dagan adinda, -El gibi- emekliye ayrilmis, bir keresinde belirli bir sa-
vasin yrtlmesinde kendisine danisilmadigi iin sikyet eden bir ilh, bir "Bolluk
EIendisi" olarak resmedilen yasli bir ilhtan sz etmektedir.
GKLIRN ve YIRN TANRILARI


)! #

Panteonun diger yeleri arasinda Kenanlilarin Yerah, Akkadlarin Sin ve S-
merlilerin Nannar dedigi Ay Tanri; ortaklasa Samas diye adlandirilan Gnes Tanri
ve kimlikleri, Mari'nin dogu Akdeniz'in lkeleri ve halklari ile Mezopotamya kay-
naklari arasinda (cograI ve kronolojik) bir kpr olduguna hi sphe birakmayan
diger ilhlar bulunmaktaydi.
Mari'deki buluntular arasinda, tipki Smer topraklarindaki diger yerlerdeki
gibi halkin kendisinin de dzinelerce heykeli vardi; krallar, asiller, rahipler, sarkici-
lar. Degismez bir biimde elleri dua ederken kenetlenmis, bakislari sonsuza dek
tanrilarina dogru bakarken donmus hlde betimlenmislerdir. (Sekil 42)
Ilh ama insan, her zaman on iki ilhtan olusan bir panteon veya i dairenin
basini eken bu Gk ve Yer Tanrilari kimlerdi?
Greklerin ve Aryanlarin, Hititlerinve Hurrilerin, Kenanlilarin, Misirlilarin ve
Amoritlerin tapinaklarina girdik. Bizleri kitalardan ve denizlerden asiran yollari ve
binlerce yillik ipularini izledik.
Tm tapinaklarin tm koridorlari, bizi tekbir kaynaga getirdi: Smer.

Sekil 42
!" #





SMER: TANRILAR DYARI

Binlerce yil boyunca yksekgrenim ve dinsel yazitlarin dilini olusturan "eski
szcklerin", Smer dili olduguna hi sphe yoktur. Ayrica "eski tanrilarin", Smer
tanrilari olduguna da hi sphe yoktur; Smer tanrilariyla ilgili olanlardan daha es-
ki tanrilara ait kayitlar, soy ktkleri, masallar ve tariheler hibir yerde buluna-
mamistir.
Bu tanrilar (orijinal Smer biimlerinde veya daha sonraki Akkad, Babil veya
Asur biimlerinde) adlandirilmis ve art arda siralanmistir: Liste yzlerce isim gs-
termektedir. Ama siniIlandiklarinda, bunlarin bir ilhlar karmasasi olmadigi belli-
dir. Baslarinda bir Byk Tanrilar panteonu vardir; bir Ilhlar Meclisi taraIindan
ynetilirler ve birbirleriyle akrabadirlar. Daha ikincil dereceli yegenler, kuzenler,
torunlar ve benzerleri disarida birakildiginda, ok daha kk ve tutarli bir ilhlar
grubu ortaya ikar; her birinin oynadigi bir rol, her birinin belirli gleri veya so-
rumluluklari vardir.
Smerliler "gklerden" olan tanrilarin olduguna inanmaktaydilar. "Seyler ya-
ratilmadan nceki" zamanlardan sz eden metinlerde bylesi gk tanrilardan Apsu,
Tiamat, Ansar, Kisar diye sz edilmektedir. Bu kategorideki tanrilarin Dnya s-
tnde ortaya iktigina dair hibir iddia yoktur. Dnya yaratilmadan nce var olan
bu "tanrilara" daha yakindan baktigimizda, bunlarin gnes sistemimizi olusturan
gk cisimleri oldugunu Iark ederiz; ve size gsterecegimiz zere, bu gk cisimle-
riyle ilgili szde Smer mitleri, aslinda, gnes sistemimizin yaradilisiyla ilgili olan
kesin ve bilimsel olarak makul kozmolojik kavramlardir.
SLMIR: TANRILAR YARI


!$ #

Ayrica "Dnya'dan" olan ikinci dereceli tanrilar da vardir. Onlarin klt mer-
kezleri, ogunlukla tasra kasabalaridir; yerel ilhlardan daha Iazla bir sey degiller-
dir. En Iazla, bazi sinirli operasyonlarin sorumlulugunu almislardir; rnegin, ikile-
rin hazirlanisini gzeten tanria NN.KA$ ("bira-hanim") gibi. Onlar hakkinda,
hibir kahramanlik hikyesi anlatilmaz. rktc silahlari yoktur ve diger tanrilar
onlarin emirleriyle titremezler. Kisiye en ok, Yazilikaya'daki Hitit kaya yontula-
rinda resmedilen resmgeitte en sonda yryen gen tanrilar grubunu hatirlatirlar.
Iki grubun arasinda, "kadim tanrilar" denen, Gk ve Yer tanrilari vardir. On-
lar, destanlarin "eski tanrilari"dirlar, ve Smer inanisina gre, gklerden Dnya'ya
inmislerdir.
Bunlar, yerel ilhlar degildir. Ulusal, daha dogrusu uluslararasi tanrilardir. Ba-
zilari, insanlardan bile nce, Dnya'da mevcuttur ve Iaaldir. Aslinda, insanin varo-
lusunun ta kendisi, bu tanrilarin kasitli yaratici girisiminin bir sonucudur. Bunlar
gldr, lml becerilerin veya idrakin tesinde yeteneklere sahiptirler. Yine de
bu tanrilar sadece insana benzemekle kalmaz, hem onlar gibi yiyip ier hem de
sevgi ve nefret, sadakat ve ihanet gibi her insani duyguyu da sergilerler.
Bazi baslica ilhlarin rolleri ve hiyerarsik konumlari binlerce yil iinde degis-
mis olsa da, bir grubu zirvedeki konumlarini, kendilerine duyulan ulusal ve ulusla-
rarasi hrmeti hi yitirmediler. Bu merkez gruba daha yakindan baktigimizda, or-
taya yakin akraba olmalarina karsin aci biimde blnms bir tanrilar hanedani, bir
ilhi aile tablosu ikar.
Bu Gk ve Yer Tanrilarinin basini AN (veya Babil/Asur metinlerinde Anu)
eker. O, Tanrilarin Byk Babasi, Tanrilarin Kralidir. lemi, gklerin her yanin-
dadir ve sembol bir yildizdir. Smer piktograIlk yazisinda, yildiz isareti An, "gk-
ler" ve "ilahi varlik" veya "tanri" (An'dan gelen) anlamina da gelir. Semboln bu
drt katli anlami; yazi Smer piktografik biiminden Akkad ivi yazisina, oradan
da stilize Babilce ve Asurcaya dogru degistigi aglar boyunca aynen kaldi. (Sekil
43)
En eski zamanlardan ivi yazisi tamamen ortadan kalkincaya kadar, yani M .
drdnc bin yildan nerdeyse Isa'nin zamanina dek, bu sembol tanri adlarinin nce-
sine kondu; metinde adi yazanin bir lml degil, gksel kkenli bir ilh oldugunu
belirtmekteydi.
SLMIR: TANRILAR YARI


!! #


Sekil 43

Anu'nun mekni ve kralliginin merkezi gklerdeydi. Kisisel gt veya iyilige
ihtiya duyduklarinda veya aralarindaki bir tartismayi yola koymak iin bir meclis
olarak toplandiklarinda veya byk kararlar alacaklarinda diger Gk ve Yer tanrila-
rinin gittigi yerdi burasi. Sayisiz metin Anu'nun sarayini (byk kapilarini bir Ha-
kikat Agaci tanrisi ve Havat Agaci tanrisi korumaktavdi), tahtini, diger tanrilarin
ona nasil yaklastiklarini ve onun karsisinda nasil oturduklarini anlatir.
Smer metinleri, sadece diger tanrilarin degil, bazen seilmis fanilerin de, o-
gunlukla lmllkten kurtulma amaciyla Anu'nun meknina gitmelerine izin ve-
rildigini anlatirlar. Byle bir hikye, Adapa ("insanin modeli") ile ilgilidir. Adapa,
ylesine mkemmel ve kendisini yaratmis olan tanrisi Ea'ya ylesine sadiktir ki,
Ea, onun Anu'ya gtrlmesini ayarlar. Ea daha sonra Adapa'ya kendisini nelerin
bekledigini anlatir:
Adapa,
Kral Anu'nun nne ikacaksin;
Gklere giden yolu tutacaksin.
Gklere ykseldiginde,
ve Anu'nun kapisina yaklastiginda,
"Yasamin Tasiyicisi" ve "Hakikati Byten"
Anu'nun kapisinda duruyor olacaklar.


Yaraticisinin kilavuzlugu ile Adapa "Gklere dogru gider... Gklere ykselir
ve Anu'nun kapisina yaklasir." Ama kendisine lmsz olma sansi nerildiginde,
Adapa Hayat Ekmeginden yemeyi reddeder; Ikeli Anu'nun kendisine zehirli yiye-
SLMIR: TANRILAR YARI


%&& #

cek sundugunu sanmistir. Bylece mesh edilmis bir rahip ama hl lml biri ola-
rak Dnya'ya geri dner.
Sadece tanrilarin degil, seilmis lmllerin de gklerdeki Ilh Mekna yk-
selebilecegi yolundaki Smer iddiasi; Eski Ahit'teki Enok ve Ilyas Peygamberin
gklere ykselislerini anlatan hikyelerde yankilanmaktadir.
Anu, bir Gksel Evde yasiyor olmasina karsin, Smer metinleri onun ya b-
yk bunalimlar veya trensel ziyaret (bunlarda kendisine esi ANTU da eslik eder)
zamanlarinda veya (en azindan bir kere) byk byk kiz torunu N.ANNA'yi
Dnya'daki esi yapmak zere Dnya'ya indigini bildirmektedir.
Dnya'da kalici olmadigindan, kendi sehri veya klt merkezi stnde ona se-
kinlik vermeye de gerek yoktu anlasilan; onun iin dikilen mekn veya "yksek ev"
Uruk'ta (Incil'deki Erek), yani tanria Inanna'nin nIuz alanindaydi. Uruk'un kalin-
tilari iinde bugne dek kalan kocaman bir insan yapimi tepe vardir; arkeologlar
burada yksek bir tapinagin deIalarca insasina dair kanitlar bulmustur: Anu'nun
tapinagi; burada en az on sekiz katman veya belirgin evre kesIedilmistir. Bu da bu
kutsal blgedeki tapinagin bakimini zorunlu kilan nedenlerin varligini gstermek-
tedir.
Anu'nun tapinaginin adi E.ANNA idi ("Anu'nun evi"). Ama bu basit isim, en
azindan bazi saIhalarinda, grlmeye deger bir manzara sunan bir yapiya verilmis-
ti. Bu, Smer metinlerine gre, "kutsanan E-anna, saf mabet" idi. Geleneklere gre,
"onun blmlerini tasarlayanlar" Byk Tanrilarin ta kendileriydi. Kapisinin s-
tndeki "genis silme bakir gibiydi"; "o, cazibesine dayanilmaz, ekiciligi sonsuz Ev
idi." Ve metinler, tapinagin amacini da net bir biimde belirtmektedir zira ona
"Gklerden inme Evi" diyorlar.
Uruk'taki bir arsive ait olan bir tablet, Anu ve esinin bir "devlet ziyareti"ne
eslik eden sasaa ve debdebe hakkinda bizi aydinlatir. Tabletteki hasar nedeniyle,
trenleri ancak ortasinda bir noktadan itibaren okuyabiliyoruz; Anu ve Antu oktan
tapinagin avlusunda oturmuslardir. Tanrilar "kesinlikle nceki ayni dzende", asayi
tasiyanin ilerisinde ve arkasinda bir siralanis dzeni olustururlar. Protokol syle
devam eder:

SLMIR: TANRILAR YARI


%&% #

Sonra Ykseltilmis Avlu'ya ikmali
ve tanri Anu'ya dogru dnmeliler,
Arindirma Rahibi, Asa'yi yere iki dkerek kutsamali,
ve Asa Tasiyici ieri girmeli ve oturmali.
ilhlar Papsukal, Nusku ve Sala,
bundan sonra tanri Anu'nun avlusunda oturmalidir.


Bu arada, tanrialar; "Anunun Ilahi Evlatlari, Urukun Ilahi Ki:lari", adi veya
amaci belli olmayan ikinci bir nesneyi E.NR'e, "Tanria Antunun Altin Yataginin
Evi"ne tasimistir. Sonra avluya, Antu'nun oturdugu yere sira hlinde dnerler. Ak-
sam yemegi ok kati bir trene gre hazirlanmaktayken, zel bir rahip, daha sonra
Anu ve Antu'nun gece iin ekilecekleri mabedin kapisinin menteselerine "iyi yag"
ve sarap srmektedir; gerekten de dsnceli bir ayrinti; iki ilh uyurlarken kapila-
rin gicirdamasini nlemek iinmis gibi grnyor.
"Aksam yemegi", yani esitli ikiler ve istah aicilar servis yapilirken, bir
gkbilimci rahip gkleri gzlemlemek zere "ana tapinagin kulesinin en st basa-
magina" ikar. Ggn belirli bir kisminda Gklerin Byk Anu'su adli bir gezege-
nin ykselisine bakacaktir. Bu gereklesir gereklesmez de, "Gittike parlaklaan,
Efendi Anu'nun gksel gezegeni" ve "Yaraticinin sureti ykseldi" adli iki sarkiyi
syleyecektir.
Gezegen grlr ve sarkilar sylenir sylenmez, Anu ve Antu ellerini altin bir
tastan dklen suyla yikarlar ve ziyaIetin ilk blm baslar. Sonra, yedi Byk
Tanri ellerini yedi byk altin tepsiden dklen suyla yikarlar ve ziyafetin ikinci
blm baslar. Sonra "agiz yikama treni" yapilir; rahipler "Anu'nun gezegeni,
Gklerin kahramanidir" sarkisini okurlar. Mesaleler yakilir ve tanrilar, rahipler,
sarkicilar ve yiyecek tasiyicilar bir sira olustururlar ve iki ziyaretiye, geceyi gei-
recekleri mabede kadar eslik ederler.
Drt byk ilh, avluda kalip gn dogana dek nbet tutmakla grevlendiril-
mistir. Digerleri ise belirlenmis kapilarda konuslandirilmistir. Bu arada, tm lke
isiklar iindedir ve iki ilh ziyaretinin varligini kutlamaktadir. Ana tapinaktan
gelen bir isaret zerine, Uruk'taki diger btn tapinaklarin rahipleri "senlik atesleri-
ni yakmak iin mesaleler kullanir"; ve diger sehirlerdeki rahipler, Uruk'taki senlik
ateslerini grerek aynisini yaparlar. Sonra:
SLMIR: TANRILAR YARI


%&' #

Diyarin halki evlerinde atesler yakmalidir,
ve btn tanrilara ziyaIetler sunmalidir...
sehirlerin muhaIizlari atesler yakmalidir
sokaklarda ve meydanlarda.


Iki Byk Tanrinin ayrilislari da plnlanmistir, sadece gn degil, dakikasina
kadar.
On yedinci gnde,
gndogumundan kirk dakika sonra,
tanrilar Anu ve Antu'nun nnde kapilar ailmalidir,
gece yatiya kalmalari byle son bulur.


Bu tabletin son kismi kirilmis olmasina karsin, bir baska metin byk bir ola-
silikla ayrilisi tariI etmektedir: sabah yemegini, ilhleri, diger tanrilarla el sikisma-
larini ("ellerin avulanmasi"). Sonra Byk Tanrilar, tapinak alisanlarinin omuzla-
rinda tasinan tahtirevanlarla yola ikis noktalarina getirilirler. Ilhlarin
resmgeidini gsteren bir Asur betimlemesi (ok daha sonraki bir zamandan olma-
sina karsin) muhtemelen, Anu ve Antu'nun Uruk'taki geitte nasil tasindigina dair
bize bir fikir verebilir. (Sekil 44)
Geit yapanlar "tanrilarin caddesinden" geerken zel ilhler sylenirdi; ge-
ittekiler "kutsal rihtim"a yaklastiginda ve "Anu'nun gemisinin bendine" geldiginde
diger ilh okunurdu. Derken vedalasilir ve "el kaldirma hareketleri ile" yine
ilhler okunur ve sylenirdi.

SLMIR: TANRILAR YARI


%&( #


Sekil 44

Derken byk rahibin nderligindeki btn rahipler ve tanrilari tasiyan tapi-
nak alisanlari, zel bir "ayrilis duasi" okurlardi. "Byk Anu, Gk ve Yer seni
kutsasin!" diye yedi kez bagirirlardi. Yedi gk tanrisinin kutsamasi iin dua eder ve
Gklerde olan tanrilari ve Yer'de olan tanrilari anarlardi. Sonunda ise Anu ve An-
tu'ya syle veda ederlerdi:
Derinligin Tanrilari
ve Ilh meknin Tanrilari
sizi kutsasin!
Sizi her gn kutsasinlar,
her yilin her ayinin her gn!


Gn isigina ikarilan yz binlerce kadim tanri betimlemesi arasinda hibiri
Anu'yu gstermiyor. Ancak yine de o, antik aglardan gnmze dek var olan her
kralin her portresinden ve her heykelinden bizlere bakiyor gibi. Zira Anu sadece
Byk Kral, Krallarin Tanrisi degildi, baskalari ancak onun ltfu sayesinde kral
olabiliyordu. Smer gelenegine gre, hkmdarlik Anu'dan akar; ve krallik terimi-
nin karsiligi Anutu'dur ("Anu-luk"). Anu'nun nisani tiara (ilh baslik), asa (kudret
sembol) ve (obanlar taraIindan saglanan korumayi sembolize eden) baston idi.
Artik oban bastonu krallarin ellerinden ziyade piskoposlarin elindedir. Ama ta ve
asa, insanoglunun bazi tahtlarda biraktigi krallarca tutulmaktadir hl.
SLMIR: TANRILAR YARI


%&) #

Smer panteonunun en gl ikinci ilhi EN.LL idi. Adi "havanin eIendisi"
anlamina geliyordu; daha sonralari kadim dnyanin panteonlarinin basini eken
Firtina Tanrilarinin prototipi ve babasiydi.
Anu'nun en byk ogluydu, babasinin Gksel Evinde dogmustu. Ama en eski
zamanlardaki bir noktada Dnya'ya inmisti, dolayisiyla baslica Gk ve Yer tanrisi-
dir. Tanrilar Gksel Evdeki mecliste toplandiklarinda, Enlil babasinin yaninda bu
toplantilara katilirdi. Tanrilar Dnya'da meclis hlinde toplandiklarinda ise, ana
tapinaginin, E.KUR ("dag gibi olan ev")'un bulundugu Enlil'e adanmis sehir olan,
ilh blge Nippur'daki Enlil'in sarayinda biraraya gelirlerdi.
Sadece Smerliler degil, Smer'in tanrilarinin ta kendileri de Enlil'i stn ola-
rak grmekteydiler. Onu Tm lkelerin Hkmdari olarak adlandirmis ve "Gk-
lerde -o Prens'tir; Dnya'da, -o seItir" diyerek iyice netlestirmislerdir. Onun "sz
(emri) yukarilardaki gkleri titretir, asagilardaki Dnya'yi sallar":
Enlil,
Emirleri uzaklara ulasandir;
"Sz", ulu ve kutsal olandir;
Dedigi degistirilemeyendir;
Kaderleri uzak gelecege kadar buyurandir...
Dnya'nin Tanrilari, nnde gnll boyun egerler;
Dnya'da olan gk tanrilari
onun karsisinda alakgnll davranirlar;
Sadika yanindadirlar, talimatlara gre.


Smer inanlarina gre Enlil Dnya'ya, Dnya meskn ve uygar olmazdan
ok nce gelmistir. "Enlil'e, Hep Iyilik Yapan'a Ilh"; Enlil'in "emirlerinin her yer-
de icra edilmesi" yolundaki talimatlari olmasaydi, toplum ve uygarligin birok un-
surunun mevcut olmayacagini anlatir.
Hibir sehir insa edilmez, hibir yerlesim kurulmazdi;
Ne ahirlar insa edilir, ne agillar kurulurdu;
Hibir kral yetismez, hibir rahip dogmazdi.


SLMIR: TANRILAR YARI


%&* #

Smer metinleri ayrica, Enlil'in Dnya'ya "kara basli halk" (bu, Smerlilerin
insanoglu iin kullandigi lkaptir) yaratilmadan nce geldigini de belirtir. Bu insa-
noglu ncesi zamanlarda Enlil, Nippur'u kendi merkezi veya Gk ve Yer'in bir tr
"bag" yoluyla baglantida oldugu "emir noktasi" olarak dikmisti. Smer metinleri bu
baga DUR.AN.K ("bag gk-yer") diye adlandirir ve Enlil'in Dnya'daki ilk islerini
siirsel bir dille anlatirlar:
Enlil,
Dnya'da ilh yerlesimleri isaretlediginde,
Nippur'u kendi sehrin olarak kurdun.
Dnya sehri, ulu olan,
Senin, suyu tatli olan saI yerin,
Dur-An-Ki'yi kurdun
Dnyanin drt ksesinin ortasinda.


Nippur'da sadece tanrilarin oturdugu ve insanin daha henz yaratilmamis ol-
dugu o ilk gnlerde, Enlil karisi olacak olan tanriayla tanisir. Bir versiyona gre,
Enlil mstakbel gelini Nippur'un deresinde iplak yikanirken grr. Bu, ilk grste
asktir ama evlilik pek de aklindan gememektedir:
oban Enlil, kaderleri emreden,
Parlak gzl olan, onu grd.
EIendi ona iliskiden sz eder;
o hi gnll olmaz.
Enlil ona iliskiden sz eder;
o hi orali olmaz:
"Vajinam ok kktr (der kiz),
iItlesme bilmemistir;
Dudaklarim ok kktr,
psme bilmemistir."


Ama Enlil hayiri cevap olarak kabul etmez. Mabeyini Nusku'ya, SUD ("hem-
sire") adli, annesiyle birlikte E.RE$ ("kokulu ev")'de yasayan "gen kiza" duydugu
yakici arzudan sz eder. Nusku bir sandal gezisi yapmayi nerir ve bir sandal geti-
rir. Enlil Sud'u kendisi ile yelken amaya ikna eder. Sandala biner binmez, onun
irzina geer.
SLMIR: TANRILAR YARI


%&+ #

Kadim hikyenin devaminda, Enlil tanrilarin seIi olmasina karsin, onlar o ka-
dar Ikelenirler ki, Enlil'i yakalayip onu Asagi Dnya'ya srerler. "Ahlksiz Enlil!"
diye bagirirlar, "abuk sehirden ik!" Bu versiyonda Enlil'in ocuguna gebe olan
Sud da onu izler ve Enlil, onunla evlenir. Bir baska versiyonda ise yaptiklarindan
pisman olan Enlil kizi aramaktadir ve mabeyinini kizin annesine yollayarak, evlilik
izni ister. yle ya da byle, Sud, Enlil'in karisi olur ve Enlil ona NN.LL ("hava-
nin hanimi") unvanini verir.
Ama Enlil ve onu cezalandiran tanrilar, Ninlil'i bastan ikaranin Enlil degil,
tam tersi oldugunu bilmemektedir. Isin dogrusu, Ninlil annesinin talimati zerine
derede iplak yikanmaktadir; dere boyunca yrysler yapan Enlil'in Ninlil'i grp
onu "kucaklamak, pmek isteyecegini" ummaktadir.
Bu ikisinin birbirlerini bulus tarzina ragmen, Enlil taraIindan kendisine "ha-
nimlik giysisi" verilir verilmez Ninlil en saygideger hle gelir. Hanedanin devami
ile ilgili olduguna (inandigimiz) tek istisna disinda, Enlil'in baska uygunsuzluklara
kalkistigi hi bilinmemektedir. Nippur'da bulunan bir adak tableti Enlil ve Ninlil'i
tapinaklarinda kendilerine iki ve yiyecek sunulurken gstermektedir. Tablet, Ur-
Enlil, "Enlil'in Hizmetisi" taraIindan imzalanmistir. (Sekil 45)

Sekil 45
SLMIR: TANRILAR YARI


%&" #

Tanrilarin seIi olusunun disinda, Enlil ayni zamanda Smer Diyarinin (bazen
sadece "Diyar" da denirdi) ve "Kara Basli Halkinin" en stn Efendisi'dir. Bir S-
mer ilhsi bu tanriya hrmetlerini sunar:
Diyarin kaderini bilen Efendi
grevinde gvenilir;
Smer'in kaderini bilen Enlil
vazifesinde gvenilir;
Baba Enlil,
tm diyarlarin EIendisi;
Baba Enlil,
Adil Emrin Efendisi;
Baba Enlil,
Kara Baslilarin obani...
Gndogumu Dagindan
Gnbatimi Dagina,
Diyarda senden baska eIendi yok,
Sadece sen kralsin.


Smerliler Enlil'e hem korkudan hem de skran duyduklarindan hrmet edi-
yorlardi. Tanrilar Meclisinin kararlarinin insanliga karsi yrtlmesini temin eden
oydu; saygisizlikta bulunan sehirlere karsi silip spren "rzgr"ini Iren oydu.
TuIan sirasinda, insanoglunun imhasini amalayan oydu. Ama insanogluyla baris
hlinde oldugunda iyilikler yapan dost bir tanriydi; Smer metinlerine gre, saban
ve kazma ile birlikte iftilik bilgisi Enlil taraIindan insanliga bahsedilmisti.
Enlil ayrica insanogluna hkmedecek olan krallari, hkmdarlar degil de ilh
adalet kanunlarinin uygulanmasi grevi kendisine teslim edilen, tanri hizmetkrlari
olarak semekteydi. Gerekten de Smer, Akkad ve Babil krallari kendilerini ven
yazitlarina, Enlil'in kendilerini Kralliga nasil agirdigini anlatarak baslarlar. Kendi-
si ve babasi Anu adina Enlil taraIindan yapilan bu "agrilar", hkmdari yasallikla
donatmakta ve islevlerini anlatmaktadir. Babil'in ulusal tanrisi olarak Marduk adin-
da bir tanriyi taniyan Hammurabi bile, kanunlarina "Anu ve Enlil halkin esenligini
saglamak... lkede adaletin hkm srmesini saglamak zere beni grevlendirdi-
ler." diyerek baslamaktadir.
SLMIR: TANRILAR YARI


%&$ #

Gk ve Yerin Tanrisi, Anu'dan Ilkdogan, Krallik Dagitici, Tanrilar Meclisinin
Bas Icracisi, Tanrilarin ve Insanlarin Babasi, Tarimi Bahseden, Havanin EIendisi;
bunlar Enlil'in byklgn ve glerini gsteren bazi atiIlardir. Onun "emri uzak-
lara ulasirdi", "dedikleri degistirilemezdi"; "kaderleri buyururdu". "Bag yer-gk"e
sahipti ve "tm lkeleri tarayabilen gzleri" "ulu sehri Nippur"dan, "tm lkelerin
ta iine dek arastiran huzmeleri kaldirirdi".
Ancak iplak bir gzellikle bylenebilecek herhangi bir gen kadar insandi;
tanrilar birligi taraIindan dayatilan ve ihll edilmesi durumunda cezasi srgn olan
ahlk kurallarina tbiydi; hatta lmllerin sikyetlerinden bile muaI degildi. En
azindan bir kez, Urun Smerli bir krali dogrudan Tanrilar Meclisine sikyette bu-
lunarak, Ur'un ve halkinin basina gelen bir dizi felaketin sebebinin "Enlil'in Smer
tohumundan olmayan... degersiz bir adama krallik vermesi" talihsizligi oldugunu
bildirir.
Ileride, Enlil'in ilh ve Dnya stndeki Ini meselelerde oynadigi merkez
rol ve onun birka oglunun kendi aralarinda ve baskalariyla ilh haleIlik iin nasil
savastiklarini ve bylece tanrilarin savaslari ile ilgili daha sonraki hikyelerin nasil
ortaya iktigini grecegiz.
Smer'in nc Byk Tanrisi, Anu'nun bir diger ogludur; iki adi vardir: E.A
ve EN.K. Erkek kardesi Enlil gibi o da bir Gk ve Yer tanrisidir; yani aslinda gk-
lerde olan ve Dnya'ya inmis olan bir ilh.
Onun Dnya'ya gelisi, Smer metinlerinde, Iran KrIezi'nin sularinin gn-
mzde oldugundan ok daha Iazla karanin iinde oldugu, lkenin gney kesimini
bir bataklik hline getirdigi bir zamanla iliskilendirilir. Ea (bu isim kelimenin tam
anlamiyla "ev- su" anlamina gelir), usta bir mhendistir; kanallarin insasini, nehir-
lerin bentlenmesini ve batakliklarin kurutulmasini plnlamis ve gzetmistir. Bu su-
yollarinda, zellikle de batakliklarda yelken amayi severdi. Sular, adinin da belirt-
tigi gibi, gerekten de onun eviydi. "Byk evi"ni, batakliklarin tam sinirinda
kurmus oldugu sehirde, pek uygun biimde HA.A.K ("su baliklarinin yeri") adi
verilen ve E.R.DU ("uzaga gitme evi") diye de bilinen sehirde insa etmisti.
Ea, "Tuzlu Sularin EIendisi" idi, yani denizlerin ve okyanuslarin. Smer me-
tinleri tekrar tekrar Byk Tanrinin lemleri kendi aralarinda blstkleri ok
eski bir zamandan sz ederler. "Denizler Enki'ye verildi, Dnya Prensi'ne", bylece
SLMIR: TANRILAR YARI


%&! #

Enki de "Apsu'nun ("Derinler"in) hkmdarligini" aldi. Denizlerin EIendisi olarak
Ea uzak diyarlara, zellikle de Smer'e degerli metallerin ve yari degerli taslarin
getirildigi yerlere yelken aan gemiler insa etti.
En eski Smer silindir mhrleri Ea'yi bazen iinde baliklar da bulunan akan
derelerle evrelenmis biimde betimler. Mhrler Ea'yi, burada da grldg gibi,
Ay ile (hill ile belirtilir) iliskilendirir; belki de Ay'in denizlerdeki gelgite sebep
olmasi olgusundan kaynaklanan bir iliskilendirmedir bu. Ea'ya NN.G.KU ("par-
lak gzl eIendi") siIatinin verilmesinin nedeni de hi sphesiz bylesi bir gksel
imgedir. (Sekil 46)

Sekil 4

Aralarinda Ea'nin ta kendisi taraIindan yazilmis gerekten sasirtici bir otobi-
yograIi de bulunan Smer metinlerine gre, Ea gklerde dogmus ve Dnya stnde
herhangi bir yerlesim veya uygarlik olmazdan ok nce Dnya'ya inmistir. "lkeye
yaklastigimda, oka sel vardi" diye belirtir. Daha sonra lkeyi yerlesilebilir hle
getirmek zere kendi taraIindan girisilen bir dizi faaliyeti anlatir: Dicle Nehri'ni
taze, "yasam veren sularla" doldurdu; Dicle ve Firat'ta yol alinabilmesi iin kanalla-
rin insasina gz kulak olmak zere bir tanri atadi; batakliklari er pten temizledi
ve onlari baliklarla doldurdu, onlari her trden kus iin bir barinak yapti ve kulla-
nisli insa malzemesi olan kamislarin oralarda bymesini sagladi.
SLMIR: TANRILAR YARI


%%& #

Denizlerden ve nehirlerden kuru topraga dnen Ea "sabani ve pullugu ynlen-
direnin... kutsal saban izlerini aanin... agillari kuranin... ahirlar insa edenin..." ken-
disi oldugunu iddia etti. Devaminda, (bilginler taraIindan "Enki ve Dnya Dzeni"
diye adlandirilan) bu kendine zg metni, Dnya'ya tugla yapimini, konutlar ve
sehirleri insa etmeyi, metalrji ve benzeri sanatlari getiren olarak bu tanriyi tanim-
lar.
Ilhi, insanligin en byk koruyucusu, uygarligi ortaya ikaran tanri olarak
betimleyen birok metin, ayrica onu tanrilar meclisinde insanoglunun baskahrama-
ni olarak da resmeder. Incil'deki tarifin kaynagi olmasi gereken Smer ve Akkad
TuIan metinleri, Ea'yi Tanrilar Meclisinin kararina karsi koyarak gvendigi bir ta-
kipisinin (Mezopotamya "Nuh"u) felketten kamasini saglayan bir tanri olarak
betimler.
Gerekten de, (Eski Ahit gibi) bir tanri veya tanrilarin insani suurlu ve kasitli
bir Iiil yoluyla yarattigi inancina bagli olan Smer ve Akkad metinleri, Ea'ya anah-
tar bir rol verirler: Tanrilarin bas bilimcisi olarak, insanin yaratilacagi metodu ve
islemi belirleyen odur. Insanin "yaradilisina" veya ortaya ikisina bylesine asina
olunca, tanrilarin insanoglundan "ebed yasami" saklama kararliligina karsi koya-
rak, Adapa'yi, yani Ea'nin "bilgeligi"nce yaratilan "model insan"i Anu'nun gkler-
deki meknina ynlendirenin Ea olmasina sasmamak gerekir.
Ea, yaratilisinda bir rol oldugu iin mi insanin yanindaydi; yoksa daha znel
sebepleri mi vardi? Kayitlari taradika, Ea'nin hem Ini hem de ilhi meselelerdeki
karsi ikislarinin, degismez bir sekilde, oklukla Enlil'den kaynaklanan engelleyici
karar ve plnlari hedeI aldigini grmekteyiz.
Kayitlar, Ea'nin erkek kardesi Enlil'e duydugu yakici kiskanligin gstergeleri
ile doludur. Gerekten de, Ea'nin diger (ve belki de ilk) adi EN.K ("Dnyanin
efendisi")'dir ve dnyanin tanri arasinda blslmesi ile ilgili metinler, bunun
pekl Ea'nin Dnya hkmdarligini erkek kardesi Enlil'e kaptirdigi bir kura olabi-
lecegini ima etmektedir.
Tanrilar el sikistilar,
Zar attilar ve blstler.
Sonra Anu, Gge ikti;
Enlil'e, Dnya verildi,
SLMIR: TANRILAR YARI


%%% #

Bir emberle kapanan denizler,
Onlar Enki'ye, Dnya Prensine verildi.


Ea/Enki bu kuranin sonularindan dolayi kirgin olabilirdi ama ok daha derin
bir gcenikligi beslemis gibi grnmektedir. Sebebi, otobiyograIisinde Enki tara-
Iindan belirtilmistir: Ilk doganin Enlil degil, kendisi oldugunu iddia eder, dolayisiy-
la Anu'nun bariz vrisi olmaya hakki olan da Enlil degil, kendisidir:
"Babam, evrenin krali,
beni evrene getirdi...
Ben bereketli tohumum,
Byk Vahs Boga'nin satigi;
Ben, Anu'nun ilk dogan ogluyum.
Ben, tanrilarin Byk Kardesiyim...
Ben, dogmus olanim.
Ilh Anu'nun ilk oglu olarak."


Kadim Yakin Dogu'daki insanlarin uydugu yasalar tanrilar taraIindan verilmis
oldugundan, insanlara uygulanan toplumsal ve ailev yasalarin, tanrilara uygulana-
nin kopyalari oldugunu dsnmek mantiklidir. Mari ve Nuzi gibi sit alanlarinda
bulunan mahkeme ve aile kayitlari; Ibrani atalarin uydugu Incil dnemi gelenek ve
trelerinin, kadim Yakin Dogu'nun her yaninda krallari ve asilleri de bagladigini
teyit etmektedir. Eski Ahit'teki atalarin karsilastigi veraset sorunlari, dolayisiyla
gretici bir yan tasimaktadir.
Karisi Sara'nin grnsteki kisirligi sebebiyle ocuktan yoksun olan Ibrahim,
hizmetisinden bir erkek ocuk sahibi olur. Ama ogullari (Ismail), Sara'nin Ibra-
himden bir oglan, Ishak'i dogurmasiyla atasal silsileden dislanir.
Ishak'in karisi Rebeka ikizlere gebedir. Teknik olarak ilk dogan Esav'dir, kizil,
tyl bir oglan. Esav'in topuguna tutunarak dogan Yakub daha hostu, Rebeka onu
pek sever. Yaslanan ve yari kr olan Ishak ahdini iln etmek zereyken Rebeka ve-
rasetin Esav'a degil de Yakub'a kalmasi iin bir hile yapar.
Son olarak, Yakub'un veraset sorunlari da Rahel ile evlenmek zere Laban'a
yirmi yil hizmet etmesine karsin, Laban'in onu ilk olarak Rahel'in ablasi Lea ev-
SLMIR: TANRILAR YARI


%%' #

lenmeye zorlamasindan kaynaklanmisti. Yakub'un ilk dogan oglu (Ruben)
Lea'dandir; Yakub'un Lea ve iki cariyesinden daha birok oglu ve bir kizi da olur.
Ancak Rahel kendi ilk dogan oglunu (YusuI) nihayet dogurdugunda, Yakup onu
kardeslerine yeg tuttu.
Bylesi treleri ve veraset kanunlarini dikkate aldiginda, kisi Enlil ve Ea/Enki
arasindaki atisan iddialari anlayabilir. Her trl kaydin gsterdigi gibi Anu ve
resm esi Antu'nun oglu olan Enlil, yasal ilk dogandir. Ama Enki'nin, "Bereketli
tohum benim... Anu'nun ilk dogan oglu benim" diye haykirisi bir geregi belirtiyor
olmalidir. Acaba, Anu'nun sadece bir cariye olan bir tanriadan dogan oglu muydu?
Ishak ve Ismail'in ya da Esav ve Yakub adli ikizlerin hikyesi, Gksel Ev'dekine
pekl paralel olabilirdi.
Enki, Enlil'in ncelik hakkini kabul etmis gibi grnmesine karsin, bazi bil-
ginler bu iki tanri arasinda srekli bir iktidar savasini gsteren yeterince delil gr-
mstr. Samuel N. Kramer kadim metinlerden birini "Enki ve Onun Asagilik
Kompleksi" diye adlandirmistir. Daha sonra da grecegimiz gibi, Incil'de geen
Havva, Cennet Bahesindeki yilan veya TuIan gibi birka hikyenin Smer versi-
yonlari, Enki'nin erkek kardesinin emirlerine karsi koydugu durumlari iermekte-
dir.
Bir noktada, yle grnmektedir ki, Enki Ilh Taht iin abalamasinda hibir
anlam olmadigina karar verir ve tm abasini, Enlil'in oglunu degil de kendi oglunu
nc nesil halef yapmaya yneltir. Buna, en azindan ilk baslarda, kiz kardesi
NN.HUR.SAG' in ("dagbasinin hanimi") yardimi ile ulasmaya alisir.
Ninhursag da Anu'nun kizidir ama anlasilan Antu'dan olma degildir; burada
bir diger haleIlik kurali yatar. Bilginler yillar boyunca hem Ibrahim hem de Ishak'in
karilarinin ayni zamanda kiz kardesleri oldugunu iln etmeleri olgusu karsisinda
saskin kalmislardir; zira bir kiz kardesle cinsel iliskiye yasak getiren Incil'in tavri
aisindan bu sasirtici bir iddiadir. Ama Mari ve Nuzi'de gn isigina ikartilan yasal
belgelerle, bir erkegin vey kiz kardesi ile evlenebildigi belli olmustur. Dahasi, tm
karilarindan olan ocuklari dikkate alindiginda, byle bir karidan dogan ogul; akra-
ba olmayan bir karidan dogan oguldan yzde elli daha Iazla "saI tohum" oldugun-
dan, ilk dogan ogul olsun olmasin, yasal varis olmaktaydi. Bu durum, sonuta,
SLMIR: TANRILAR YARI


%%( #

(Mari ve Nuzi'de) tercih edilen esin oglunun tartismasiz yasal vris olmasini sag-
lamak zere bir "kiz kardes" olarak benimsenmesinin uygulamasina yol amisti.
Iste, Enki'nin bir oglan dogurtmaya giristigi Ninhursag da byle bir vey kiz
kardesti. O da "gklerden"di, Dnya'ya en eski zamanlarda inmisti. Birka metin,
tanrilarin Dnya'yi kendi aralarinda blsrlerken, Ninhursag'a Dilmun Diyarini,
"saI bir yer... saI bir diyar... en parlak yer"in verildigini belirtir. Bilginler taraIindan
"Enki ve Ninhursag: Bir Cennet Miti" adi verilen bir metin, Enki'nin iItlesme
amaciyla Dilmun'a yaptigi yolculukla ilgilidir. Metin tekrar tekrar vurgular, Nin-
hursag "yalniz"dir; baglantisi olmayan, gekince bir kizdir. Daha sonralari yasli bir
kadin olarak resmedilecektir ama genken son derece ekici olmalidir ki metin bizi
utanmadan sikilmadan bilgilendirir: Enki ona yaklastiginda, grns "penisinin
bentleri sulamasina sebep oldu".
Yalniz kalmalari gerektigi talimatini veren Enki "Ninhursag'in rahmine meni
bosaltti. O, meniyi rahme aldi, Enki'nin menisini"; ve sonra "dokuz aylik Kadinlik-
tan sonra... sularin kiyisinda dogurdu." Ama ocuk, bir kizdi.
Erkek vris elde edemeyen Enki, kendi kiziyla sevismeye koyuldu. "Onu ku-
cakladi, onu pt; Enki rahmine meni bosaltti." Ama o da bir kiz dogurdu. Enki
daha sonra kiz torununun pesine dst, onu da hamile birakti ama bir kez daha kiz
dogdu. Bu gayretlere bir son vermeye karar veren Ninhursag bir lanet etti; bazi bit-
kilerden yiyen Enki, lmcl sekilde hastalandi. Ancak diger tanrilar laneti kaldir-
masi iin Ninhursag'i zorladilar.
Bu olaylarin ilh meseleler stnde byk etkisi olmaktayken, Enki ve Nin-
hursag ile ilgili diger hikyeler hep insan meseleler stndeki etki hakkindadir,
zira Smer metinlerine gre, insanoglu, Enki taraIindan icat edilen islemler ve Ior-
mlleri izleyen Ninhursag taraIindan yaratilmistir. O, bas hemsireydi; tibb islem-
lerden sorumlu olandi; bu rolyle tanria NN.T ("yasam- hanim") diye adlandi-
rilmistir. (Sekil 47)
Bazi bilginler Adapa (Enki'nin "model insan"i) kelimesinde, Incil'deki Ada-
ma"yi veya adami grrler. Smerce T'nin ift anlami da Incil'le paralellikler gs-
terir. Zira ti hem "yasam" hem de "kaburga" anlamina gelir, bylece Ninti'nin adi
hem "yasam hanimi" hem de "kaburga hanimi" anlamindadir. Anlami "yasam" olan
SLMIR: TANRILAR YARI


%%) #


Sekil 47

Incil'deki Havva, demin kaburgasindan yaratilmistir; bylece Havva da bir
bakima bir "yasam hanimi" ve bir "kaburga hanimi"dir.
Tanrilara ve insanogluna yasam veren olarak Ninhursag'dan Ana Tanria diye
sz edilir. Takma adi "Mammu"dur; bu, anne anlamina gelen Ingilizce "mom" veya
"mamma" kelimelerinin arasidir. Sembol ise "kesici" idi; antik aglarda ebelerin
dogumdan sonra gbek bagini kesmede kullandiklari ara. (Sekil 48)
Enki'nin erkek kardesi ve rakibi olan Enlil, kiz kardesi Ninhursag'dan byle
bir "hakik vris" edinme sansina sahip olmustu. Gklerde dogan Yer tanrilarinin
en genci idi ve NN.UR.TA ("temeli tamamlayan eIendi") adini almisti. O, babasi
iin savasmak zere "Enlil'in, ag ve isik isinlari ile ileri ikan kahraman oglu", "isik
simsekleri Iirlatan... alici ogul" idi. (Sekil 49) Esi BA.U da bir hemsire veya
doktordu; siIati ise "lleri hayata geri getiren hanim" idi.
Ninurta'nin eski portreleri onu kendine zg bir silh tutarken gsterir; hi
sphesiz bu, "isik simsekleri" Iirlatanin ta kendisidir. Kadim metinler onu kudretli
bir avci, asker yetenekleriyle taninan savasan bir tanri olarak selmlar. Ama en
kahramanca savasi, babasi adina degil, kendisi iin verdigidir. Bu, ZU ("zeki") adli
ktcl bir tanri ile yaptigi genis apli bir savastir ve dl, Dnya'daki tanrilarin
liderligidir, zira Zu yasa disi yollarla Enlil'in Tanrilarin seIi olarak elinde tuttugu
nisan ve nesneleri ele geirmistir.

SLMIR: TANRILAR YARI


%%* #


Sekil 48


Sekil 49

Bu olaylari anlatan metinlerin baslangici kirilmistir; yk ancak Zu'nun, En-
lil'in tapinagi E-Kur'a vardigi noktadan itibaren okunabilir hldedir. Anlasilan Zu
taninmaktadir ve st rtbelidir zira Enlil onu karsilar ve ona "trbesinin girisinin
korunmasini emanet eder." Ama "ktcl Zu" emanete hiyanet edecektir, zira "kal-
binde dsndg" sey, "Enlilligin oradan alinmasi", yani ilhi glerin ele gei-
rilmesidir.
Bunu yapmak iin Zu, aralarinda byl Kaderler Tabletlerinin de bulundugu
belirli nesneleri ele geirmek zorundaydi. Sinsi Zu, Enlil soyunup gnlk yzs
iin havuza girip de teberisini korunmasiz biraktiginda, Iirsati ele geirdi.
SLMIR: TANRILAR YARI


%%+ #

Gzledigi siginagin girisinde,
Zu gnn baslamasini beklerdi.
Enlil saI sularla yikanmaktayken-
taci ikarilmis ve
tahtin stnde birakilmis-
Zu, Kaderler Tabletlerini ellerine aldi,
Enlilligi kairdi.


Zu, MU'su ile ("isim" olarak evrilmistir ama anlasilan bir uan makinedir)
uzaktaki bir saklanma yerine dogru kaarken, bu gz kara hareketinin sonulari
ortaya ikmaya baslar:
Ilh Formller kalakaldi,
Hareketsizlik her yana yayildi; sessizlik baskin oldu...
Siginagin parlakligi alinmisti.


"Enlil Baba'nin agzini biak amiyordu." "Diyarin tanrilari haberi duyduka
birer birer geldiler." Mesele ylesine ciddydi ki, Gksel Evindeki Anu'ya bile ha-
ber verildi. Anu durumu gzden geirdi ve "formller"in yerine konabilmesi iin
Zu'nun hemen tutuklanmasi sonucuna vardi. Anu "tanrilara, ocuklarina" dnerek
sordu, 'Tanrilardan hanginiz Zu'yu ezecek? Onun adi hepsinden byk olacaktir!"
Degerli bilinen birka tanri greve agrildi. Ama hepsi de Kaderler Tabletleri-
ni alan Zu'nun artik Enlil ile ayni glere sahip oldugunu, bu nedenle "ona karsi
gelenin kile dnecegini" belirttiler. Bu noktada, Ea'nin aklina iyi bir Iikir gelir: Bu
umutsuz savasta yer almak zere niin Ninurta'yi agirmiyoruz?
Meclisteki tanrilar, Ea'nin dhiyane kurnazligini tabi ki anladilar. Eger Zu ye-
nilirse veraset hakkinin kendi ocuguna kalmasi sansi artacakti; benzer sekilde, bu
arada eger Ninurta ldrlrse, bundan da kazanli ikacakti. Tanrilarin saskinligi-
na ragmen Ninhursag (bu metinde NN.MAH "byk hanim" diye adlandirilir) bu
fikre katilir. Oglu Ninurta'ya dnerek, Zu'nun sadece Enlil'i degil, Ninurta'yi da En-
lillikten mahrum biraktigini aiklar. "Acidan igliklar atarak dogurdum" diye bagi-
rir ve "erkek kardesim ve Anu iin kesinlestirdim" "Gklerin Kralligini" der. ek-
tigi acilarin bosa gitmemesi iin Ninurta'ya gidip kazanmak zere savasmasi iin
talimat verir:
SLMIR: TANRILAR YARI


%%" #

Hcumunu baslat... kaak Zu'yu yakala...
Korkun saldiri Ikeni ona karsi sal...
Kes bogazini! Zu'yu ortadan kaldir!...
Yedi belli rzgrini onun stne sal...
Btn kasirgalari ona saldirt...
Isima'yi ona karsi yolla...
Rzgrlarin, onun Kanatlarini gizli bir yere tasisin...
Hkmdarligin Ekur'a dnmesini sagla;
Ilah Formllerin dnmesini sagla,
Seni yaratan babaya.


Destanin esitli versiyonlari, yapilan savasin tyler rperten tariflerini verir.
Ninurta Zu'ya "oklar" atar ama "oklar Zu'nun bedenine yaklasamaz... tanrilarin Ka-
derler Tabletlerini elinde tasidigi mddete". Firlatilan "silhlar tam ortasinda du-
rur" uuslarinin. Sonu gelmeyen savas srp giderken Ea, Ninurta'ya silahlarina bir
til-lum eklemesini ve Zu'nun "kanatlar"inin "kk disli ark"larina ates etmesini
tavsiye eder. Bu tavsiyeye uyan ve "kanattan kanata" bagiran Ninurta til-lum'u
Zu'nun kk disli arklarina dogru atesledi. Vurulduklarinda, arklar dagilmaya
basladi ve Zu'nun "kanatlar"i dnerek dst. Zu maglp oldu ve Kader Tabletleri
Enlil'e geri getirildi.
Zu kimdi? Bazi bilginlerin ne srdg gibi bir "mitolojik kus" muydu?
Uabildigi aiktir. Ama bugn bir uaga veya bir uzay gemisine binen her-
hangi biri de uabilir. Ninurta da Zu kadar (ve belki de daha iyi) uabilmektedir.
Ama Ninurta bir kus degildir; onu kendi basina veya esi BA.U (ayrica GU.LA diye
de adlandirilir) ile gsteren birok betimleme bunu aika ortaya koymaktadir. Ni-
nurta, uusunu, Lagas kentindeki kutsal blgesinde, GR.SU'da saklanan kayda
deger bir "kus"un yardimi ile yapmaktaydi.
Zu da bir "kus" degildi; anlasilan elinin altinda, saklanmak iin uzaklara ua-
bildigi bir "kus" bulunmaktaydi. Iste bylesi "kuslar"in iindeki tanrilar arasinda
gk savasi yapildi. Ve Zu'nun "kus"unu en sonunda vurup ldren silhin yapisi
hakkinda hi sphe duymaya gerek yoktur. Smerce TL ve Asurcada til-lum deni-
len kelime resimsel olarak syle yazilmaktadir:
SLMIR: TANRILAR YARI


%%$ #

ve o zamanlarda da bugn til kelimesinin Ibranicedeki karsiligi
anlamina gelmekteydi: "fze."
yleyse Zu bir tanriydi; Enlillik'in devrilmesini plnlamak iin sebepleri olan
tanrilardan biriydi; yasal vris olan Ninurta'nin savasmak iin her sebebe sahip ol-
dugu bir tanri.
Acaba Zu, Enki'nin karisi DAM.K.NA'dan dogan ve yasal olarak kendisine
ait olmayani bir oyun yaparak ele geirecek kadar sabirsiz olan ilk oglu MARDUK
("saf hygn oglu") muydu?
Buna inanmak iin bazi sebepler var; kiz kardesinden bir oglan ocugu yap-
mayi ve dolayisiyla Enlillik iin yasal bir vris ortaya ikarmayi basaramayan Enki,
oglu Marduk'a gvenmekteydi. Gerekten de, kadim Yakin Dogu M.. ikinci bin
yilin baslarinda byk toplumsal ve asker alt st oluslarla sarsildiginda, Marduk
Babil'de Smer ve Akkad'in ulusal tanrisi konumuna ykseltildi. Marduk, Enlil'in
yerine geerek Tanrilarin Krali olarak iln edildi ve diger tanrilardan ona baglilikla-
rini bildirmeleri ve Iaaliyetlerinin kolaylikla kontrol edilebilecegi Babil'e gelip yer-
lesmeleri istendi. (Sekil 50)
Enlillik'in (Zu olayindan ok sonraki) bu devrilisine, Babillilerin kadim metin-
leri tahriI etmeye ynelik yaygin abalari eslik etti. En nemli metinler, Anu veya
Enlil ve hatta Ninurta yerine Marduk'u Gklerin EIendisi, Yaratici, Rahm, Kahra-
man olarak gsterecek biimde yeniden yazildi veya degistirildi. Degistirilen
hikyeler arasinda "Zu'nun Hikyesi" de vardi; Babil versiyonuna gre Zu ile sava-
san (Ninurta degil) Marduk idi. Bu versiyonda, Marduk vnyordu: "Mahasti moh
il Zu" ("1anri Zu'nun kafatasini tuzla buz ettim"). yleyse, Zu'nun Marduk ola-
mayacagi aiktir.
Zaten "Bilimler Tanrisi" Enki'nin, Ninurta'yi kendi oglu Marduk'a karsi kulla-
nacagi basarili silhlarin seimi konusunda ynlendirmesi de pek mantikli degildir.
Tavrindan ve Ninurta'yi "Zu'nun bogazini kesmeye" zorlayisindan anlasildigi kada-
riyla Enki, kaybeden kim olursa olsun bu savastan krli ikmayi beklemekteydi.
Tek mantikli ikarim, Zu'nun da bir biimde Enlillik iin yasal bir vris olmasidir.

SLMIR: TANRILAR YARI


%%! #


Sekil 5

Bu da tek bir tanriyi isaret eder: Nanna, Enlil'in resm esi Ninlil'den ilk dogan
oglu. Eger Ninurta ortadan kalkacak olursa, Nanna'nin nnde verasete giden en-
gelsiz bir yol olacakti.
Nanna (NAN.NAR'in -"parlak olan"- kisaltilmisi), aglar asip bize kadar, daha
iyi bilinen Akkadca (veya "Samce") adi Sin ile geldi.
Enlil'in ilk oglu olarak Smer'in en iyi bilinen sehir devleti UR ("sehir") s-
tnde hkmranlik ona verildi. Oradaki tapinaginin adi E.G$.NU.GAL ("tahtin
tohumunun evi") idi. Nanna ve esi NN.GAL ("byk hanim"), bu mekndan seh-
rin ve sehir halkinin islerini byk bir iyilikle srdrmekteydiler. Ur halki ilhi y-
neticilerini byk bir sevecenlikle aniyor, tanrilarina "Nanna Baba" ve benzer se-
vecen lkaplar takiyorlardi.
SLMIR: TANRILAR YARI


%'& #

Ur'un bereket ve bollugu, sehir halki taraIindan dogrudan Nanna'ya atIedil-
mekteydi. Ur'un (tanrinin ltIuyla) yneticilerinden biri olan Sulgi, M.. nc
bin yilin sonunda Nanna'nin "evi"ni "bollukla dolu bir agil", koyunlarin ogaldigi
ve kzlerin kesildigi "ekmek adaklarinin bereketli yeri", davul ve zilli tefin sesinin
duyuldugu tatli mzikle dolu bir yer olarak tariI eder.
Koruyucu tanrisi Nanna'nin ynetimi altinda Ur, Smer'in tahil ambari hline
gelir; diger her yerdeki tapinaklara tahil kadar koyun ve davar da saglar. "Ur'un Yi-
kilisi stne Agit" baslikli merin bize, negatiI bir yolla, Ielketten nce Ur'un nasil
oldugunu anlatmaktadir:
Nanna'nin ambarlarinda tahil yok.
Tanrilarin aksam yemekleri, tatsiz;
byk yemek salonlarinda, sarabin ve balin sonu gelmis...
Tapinaginin ulu Iirininda, ne kzler ne koyunlar
hazirlanmakta;
Nanna'nin byk Prangalar Yerinde:
kzlere emirleri verilen yerde ugultu kesilmis-
sessizligi ok byk...
gtme tasi ve havan tokmagi hareketsiz...
Adak sandallari, adak tasimiyor artik...
Nippur'daki Enlil'e adak ekmegi getirmiyor.
Ur'un nehri bos, sandallar islemiyor...
Kiyilarinda yiyecek bitmiyor, uzun otlar sarmis.


"Rzgra karisan agillara", terk edilen ahirlara, giden obanlara ve sr g-
denlere agit yakan bir diger agit ise ok gariptir: Ur halki taraIindan degil, tanri
Nanna ve esi Ningal taraIindan yazilmistir. Bu ve Ur'un dss stne yazilmis
diger agitlar, sira disi bir olayin travmasini gzler nne sermektedir. Smer metin-
leri bizi, Nanna ve Ningal'in Ielket tamamlanmadan hemen nce sehri terk ettikleri
konusunda bilgilendirir. Bu dokunakli biimde tarif edilen, acele bir ayrilistir:
sehrini seven Nanna,
sehirden ayrildi.
Ur'u seven Sin,
artik evinde oturmadi.
Ningal...
SLMIR: TANRILAR YARI


%'% #

dsman blgesinden geip sehrinden kaarken,
aceleyle bir giysiye sarindi,
Evinden ayrildi.


Ur'un dss ve tanrilarinin srgn edilisi, agitlarda Anu ve Enlil'in kasti ka-
rarlarinin sonulari olarak tariI edilmektedir. Cezayi kaldirsinlar diye Nanna'nin
yalvarip yakardigi da bu ikisidir.
Anu'm, tanrilar krali,
"Bu kadari yeter" desen;
Enlil'im, lkeler krali,
hos bir kader bisen!


Dogrudan Enlil'e basvuran "Sin, istirap eken kalbini babasina aar; Enlil'i
selmlar, onu dogurtan babayi" ve ona yalvarir:
Ey beni dogurtan babam,
Ne zamana dek dsmanca bakacaksin
zr dileyisime?
Ne zamana dek?...
Sebebi oldugun bu eza eken kalpte
bir alev gibi titresen-
ltIen dosta bakiver.


Agitlarin hibir yerinde Anu'nun ve Enlil'in gazabinin sebebi aiklanmaz.
Ama eger Nanna Zu ise, cezasi da darbe yapma suuna denk olmaliydi. Acaba Zu,
o muydu?
Sphesiz Zu olabilirdi nk Zu bir tr uan makineye sahipti; Ninurta'dan
katigi ve Ninurta'yla savastigi "kus"a. Smer metinleri onun " Gk Sandali"ndan
hayranlikla sz eder.
Baba Nannar, Ur'un Efendisi...
Muhtesemligi, Gk Sandalinda olan...
Efendi, Enlil'in ilk oglu.
Gk Sandalinda ykseldiginde,
SLMIR: TANRILAR YARI


%'' #

Muhtesemsin.
Enlil elini ssledi
Kalici bir asayla,
Ur'un stnde Kutsal Sandal'da ykseldiginde.


Ek kanitlar da vardir. Nanna'nin diger adi Sin, ZU.EN'in bir baska telIIuzu
olan SU.EN'den tremistir. Iki heceli bir kelimenin ayni karmasik anlami, hecelerin
sirasini degistirmekle de elde edilebilir: ZU.EN ve EN.ZU, bir digerinin "ayna"
kelimesidir. ZU.EN olan Nanna/Sin, EN.ZU'dan ("eIendi Zu") baskasi degildir. En-
lillik'i ele geirmeye kalkisanin o oldugu sonucuna varmaliyiz.
Artik eIendi Zu'nun (Sin), Ea'nin nerilerine ragmen, niin idamla degil de
srgnle cezalandirildigini anlayabiliriz. Hem Smer metinleri ve hem de arkeolo-
jik bulgular, Sin ve esinin Harran'a, birka nehir ve daglik arazi taraIindan korunan
Hurri sehrine katigini belirtmektedir. Sunu da belirtmek gerekiyor: Ibrahim`in ba-
basi Terah'in nderligindeki klani, Ur'u terk ettiklerinde, onlarda ynlerini Harran'a
evirmislerdi; Vaadedilmis Topraklar'a gitmeden nce orada uzun yillar oturmus-
lardi.
Ur her zaman iin Nanna/Sin'e adanmis bir sehir olarak kalmasina ragmen,
Harran onun iin ok uzun bir sre mekn olmus olmalidir zira Ur'a benzetilerek
insa edilmistir; tapinaklari, binalari ve caddeleri neredeyse tamamen aynidir. Andre
Parrot [Abraham et son temps (Ibrahim ve agi)| bu benzerlikleri "Haran kltnn
Ur kltnn tam bir kopyasindan baska bir sey olmadigina dair her kanit mevcut-
tur" diyerek zetlemektedir.
Harran'daki -bin yil iinde tekrar tekrar insa edilen- Sin tapinagi elli yildan
Iazla sren kazilar sirasinda gn isigina ikarildiginda, buluntular arasinda stlerine
ok ilgin bir kaydin kazindigi iki stela (bir olay anisina dikilen tas stunlar) vardi.
Bir Sin yksek rahibesi olan Adadguppi taraIindan dikte edilen bir kayitti bu; rahi-
benin Sin'in bilinmeyen nceki bir zamanda dns iin nasil dua ettigini ve
plnlar yaptigini anlatmaktaydi.
Sin, tm tanrilarin krali,
sehrine ve tapinagina kizdi, ve Gge ikti.
SLMIR: TANRILAR YARI


%'( #

Igrenen veya kederlenen Sin'in "toplandigi" ve "Gge iktigi" diger yazitlar
taraIindan da desteklenir. Bunlar bize, Asur krali Asurbanipal'in belirli dsmanlar-
dan kutsal bir "en pahali yesim benzeri bir tastan yapilma silindir mhr" geri aldi-
gini ve "stne Sin'in bir resmini izerek daha da iyi hle getirdigini" anlatirlar.
Ayrica kutsal tasin stne "Sin'e bir methiye" kazidigini ve "bunu Sin'in imgesinin
boynuna astigini" yazar. Sin'in bu tas mhr, eski zamanlardan kalma bir yadigr
olmalidir, zira daha sonra "bunun o gnlerde, dsmanin yaptigi imha sirasinda yz
tahrip edilmis olan" oldugu belirtilir.
Asurbanipal'in hkmdarligi sirasinda dogmus olan yksek rahibenin kendisi-
nin de kraliyet kani tasidigi dsnlmektedir. Sin'e basvurusunda, pratik bir "an-
lasma" nerir: Rahibenin oglu Nabonid'in Smer ve Akkad'in yneticisi olmasina
yardim etmesi karsiliginda Sin'in glerini hasimlarina stn gelmesi iin geri ala-
cakti. Tarih kayitlar M.. 555'te, o siralarda Babil ordularinin komutani olan Na-
bonid'in, arkadasi olan subaylar taraIindan tahta ikartildigini dogrulamaktadir. Bu
iste, kendisine dogrudan Sin'in yardim ettigini belirtir. Nabonid'in yazitlari bizi "or-
taya ikisinin ilk gnnde" Sin'in "Anu'nun silhini" kullanarak gklere "bir isik
huzmesiyle dokunabildigini" ve dsmanlarini asagidaki Dnya'ya dsrdgn
syleyerek bilgilendirir.
Nabonid, annesinin tanriya verdigi sz tutar. Sin'in tapinagi E.HUL.HUL'u
("byk nese evi") yeniden insa eder ve Sin'i en stn Tanri olarak iln eder. Iste o
zaman Sin "Anu-grubunun gcn" eline geirebildi, "Enlil-grubunun tm gcn
kusandi ve Ea-grubunun tm gcn devraldi; bylece tm Gksel Kudretleri ken-
di eline almis oldu." Bylece gaspi Marduk'u yenerek, hatta Marduk'un babasi
Ea'nin glerini de ele geirerek Sin "Ilah Hill" unvanini kazandi ve nn szde
Ay Tanrisi olarak yapti.
Igrenerek Gklere geri dndg bildirilen Sin, nasil olmus da Dnya'da byle-
si beceriler sergileyebilmisti?
Sin'in gerekten de "Ikeli emrini unuttugunu... ve Ehulhul tapinagina geri
dnmeye karar verdigini" onaylayan Nabonid bir mucizenin gereklestigini iddia
eder. "Eski gnlerden beri lkede meydana gelmemis olan" bir mucizedir bu: Bir
ilh "Gklerden asagi inmisti."

SLMIR: TANRILAR YARI


%') #

Bu Sin'in byk mucizesiydi,
Meydana gelmemisti lkede,
eski gnlerden beri;
lkenin halki
ne grms, ne de yazmislardi
Kl tabletler stne, sonsuza dek korumak iin:
Sin,
tm tanrilarin ve tanrialarin eIendisi,
Gklerde oturan,
Gklerden asagi inmisti.


Ne yazik ki, Sin'in Dnya'ya geri dndg yer ve tarzla ilgili ayrintilar veril-
memistir. Ama Haran'in disindaki tarlalarda oldugunu biliyoruz; kendisine "eski
lke"den bir gelin bulmak iin Kenan'dan gelmekte olan Yakup grd ki, "yer ze-
rinde bir merdiven dikilmis ve basi gklere ermisti; ve iste, onda Tanri'nin melekle-
ri ikmakta ve inmekte idiler".
Nabonid, Nanna/Sin'e kudretini ve tapinaklarini geri verirken, ayni zamanda
Sin'in ikiz ocuklari olan IN.ANNA ("Anu'nun hanimi") ve UTU ("isildayan")'ya
tapinci da geri getirdi, tapinaklarini yeniden kurdu.
Ikizler, Sin'in resm esi olan Ningal'den dogmustu; yani dogum yoluyla Ilh
Hanedanin yeleriydiler. Inanna teknik olarak ilk dogan idi ama ikiz erkek kardesi
Utu ilk dogan ogul idi; yani, hanedanin yasal vrisi. Esav ve Yakup'unki gibi ben-
zer durumlarda mevcut olan rekabetin tersine, iki ilh ocuk birbirlerine ok yakin
bir sekilde byd. Deneyimleri ve maceralari paylastilar, birbirlerinin yardimina
kostular ve Inanna iki tanridan birini koca olarak semek zorunda kaldiginda, gt
almak iin erkek kardesine basvurdu.
Inanna ve Utu, Dnya'da sadece tanrilarin var oldugu o uzun zaman ncesinde
dogmustu. Utu'nun sehir-alani olan Sippar, Smer'de tanrilar taraIindan kurulmus
olan ilk sehirler arasinda sayilmaktadir. Nabonid, Utu'nun Sippar'daki tapinagi
E.BABBARA'yi ("isildayan ev") tekrar insa etmek isini stlendiginde bir yazitta
syle belirtir:
Eski temel platIormunu arastirdim tapinagin,
ve topragi on sekiz kbit kazdim,
SLMIR: TANRILAR YARI


%'* #

Utu, Ebabbara'nin Byk EIendisi...
3.200 yildir benden nce gelmis hibir kralin grmedigi
Naram-Sin'in, Sargon'un oglunun temel-platformunu
bana bizzat kendisi gsterdi.


Smer'de uygarlik gelismeye basladiginda ve insan, Nehirler Arasindaki Di-
yar'daki tanrilara katildiginda, Utu esasen kanun ve adalet ile iliskili hle geldi.
Anu ve Enlil'e seslenenlerden ayri olarak bazi ilk kanun maddeleri, "Utu'nun ger-
ek szne uygun olarak" olusturulduklarindan, onlara uyulmasi gerekmekteydi.
Babil krali Hammurabi kendi kanunlarini bir stelaya kazitti; stelanin en tepesinde
kral, kanunlari bir tanridan alirken resmedilmektedir. (Sekil 51)
Sippar'da ortaya ikarilan tabletler, sehrin kadim zamanlardaki nn adil ka-
nunlari olan bir yer olarak belirtmektedir. Bazi metinler Utu'yu tanrilari da insanlari
da yargilarken resmetmektedir; aslinda Sippar, Smer'in "yksek mahkemesi"ydi.


Sekil 51
SLMIR: TANRILAR YARI


%'+ #

Utu'nun savundugu adalet; Yeni Ahit'te kaydedilen Dagdaki Vaaz'i hatirlat-
maktadir. Bir "bilgelik tableti" Utu'yu memnun etmek iin su davranisi tavsiye et-
mektedir:
Rakibine ktlk yapma,
Sana ktlk yapana iyilikle karsilik ver,
Dsmanini adalete birak...
Kalbinin ktlge meyletmesine izin verme...
Sadaka iin dilenene-
yemesi iin yemek, imesi iin sarap ver...
Yardimsever ol, iyilik yap.


Adaleti sagladigi ve baskiciligi nledigi iin ve belki de daha sonra grecegi-
miz diger nedenlerle, Utu yolculuk edenlerin koruyucusu olarak dsnlmekteydi.
Ancak, Utu'ya verilen siIatlardan en bilineni ve en kalici olani onun parlakligiyla
ilgilidir. Ilk zamanlardan beri, Babbar ("isildayan") olarak adlandirilmaktaydi. O,
"genis bir isik saan Utu"dur, "Gg ve Yeri aydinlatandir.
Hammurabi, yazitinda, tanriyi Sam dillerinde "Gnes" anlamina gelen Ak-
kadca ismi Samas ile agirir. Dolayisiyla, bilginlerce Utu/Samas'in Mezopotamya
Gnes Tanrisi oldugu varsayilmistir. Ilerledike gsterecegimiz gibi, gksel dengi
olarak Gnes ile iliskilendirilmenin yani sira, bu tanrinin bykbabasi Enlil taraIin-
dan kendisine verilen zel grevleri yerine getirirken "parlak bir isik satigi"na dair
ibarelerde baska bir zellik daha vardir.
Kanun maddelerinin ve mahkeme kayitlarinin, Mezopotamya halklarinin ara-
sindaki Utu/Samas adindaki bir ilhin gerek mevcudiyetine dair insan tanikliklari
olmasi gibi; Akkadca adi Istar olan tanria Inanna'nin da Iiziksel mevcudiyeti ve
varligina dair sayisiz yazitlar, metinler, ilhler, kehanetler, dualar ve tariIler vardir.
M.. 1300'lerde bir Mezopotamya krali, Inanna'nin erkek kardesinin sehri Sip-
par'daki tapinaginin, kralin dneminde sekiz yz yillik olan temellerinin stnde
yeniden insa ettirmis oldugundan sz eder. Ama onun merkez sehri Uruk'ta, onunla
ilgili hikyeler eski zamanlara dek gider.
Romalilarca Vens, Yunanlilarca AIrodit, Kenanlilar ve Ibranilerce Astarte,
Asurlular ve Babilliler ve Hititler ve diger kadim halklarca Istar veya Esdar, Akkad
SLMIR: TANRILAR YARI


%'" #

ve Smerlilerce Inanna veya Innin veya Ninni diye bilinen ve diger birok lkabi
ve siIati olan Inanna tm zamanlarin Savas Tanriasi ve Ask Tanriasiydi; hiddetli,
gzel bir disiydi; Anu'nun sadece byk byk, kiz torunu olmasina ragmen, Gk
ve Yerin Byk Tanrilari arasinda kendisine nemli bir yer amisti kendi abasiyla.
Anlasilan gen bir tanria olarak, Smer'in dogusunda uzak bir diyara, Aratta
lkesinde bir blgeye atanmisti. "Ulu olan, Inanna, tm diyarin kraliesi"nin "evi"
oradaydi. Ama Inanna'nin hirsi daha byg iindi. Uruk sehrinde Anu'nun sadece
Dnya'ya arada bir yaptigi devlet ziyaretlerinde kullandigi byk tapinagi durmak-
taydi ve Inanna bu kudret merkezine gz koydu.
Smer kral listeleri, Uruk'un ilk ilh olmayan yneticisinin tanri Utu'nun bir
insan kadindan dogan oglu Meykiaggayer oldugunu belirtir. Onu, byk bir Smer
krali olan oglu Enmerkar izledi. yleyse Inanna, Enmerkar'in byk halasi idi; ve
kendisinin uzaklardaki Aratta yerine aslinda Uruk'un tanriasi olmasi gerektigi ko-
nusunda onu ikna etmek iin pek zorluk ekmedi.
"Enmerkar ve Aratta'nin EIendisi" adinda uzun ve byleyici bir metin, En-
merkar'in Aratta'ya eliler gndererek, mmkn olan her trl ikna yolunu kulla-
nip, bir "sinir harbi" ile Aratta'yi nasil boyun egmeye zorladigini tasvir eder nk
"Inanna'nin hizmetkri olan eIendi Enmerkar, onu Anu'nun Evi'nin kraliesi yap-
misti". Destanin pek net olmayan sonu bir mutlu sonu ima eder: Inanna Uruk'a ta-
sinirken, "Aratta'daki evini terk etmez." "Iki sehir arasinda gidip gelen bir tanria"
hline geldigini sylemek uygun olabilir, zira Inanna/Istar diger metinlerden anla-
sildigi kadariyla maceraperest bir seyyahtir.
Anu'nun Uruk'taki tapinagina yerlesmesi, Anu'nun bilgisi ve rizasi olmaksizin
gereklesemezdi ve metinler bylesi bir rizanin nasil saglandigina dair gl ipu-
lari vermektedir. Kisa sre sonra Inanna, "Anu'nun sevgilisi" anlamina gelen "Anu-
nitum" lakabiyla anilmaya baslandi. Metinlerde ondan "Anu'nun kutsal hanimeIen-
disi" diye sz ediliyordu ve anlasildigi kadariyla Inanna Anu'nun sadece tapinagini
degil, Uruk'a geldiginde veya birka kez bildirildigine gre onun Gksel Evine ik-
tiginda Anu'nun yatagini da paylasmaktaydi.
Bylece kendisini Uruk'un tanriasi ve Anu'nun tapinaginin hanimeIendisi
konumuna ikartan Istar, Uruk'un nemini ve kendi kudretlerini ogaltmak zere
hileler kullanmaya devam etti. Firat'in asagilarinda kadim sehir Eridu, yani Enki'nin
SLMIR: TANRILAR YARI


%'$ #

merkezi vardi. Enki'nin tm sanatlar ve uygarlik bilimlerindeki byk bilgisini bil-
diginden, Inanna bu gizleri elde etmek iin yalvarmaya, dn almaya ve almaya
ynelir. "Kisisel cazibesini" Enki (byk amcasi) stnde kullanma niyetiyle,
Inanna ona yalnizken ugramaya karar verir. Bu durum Enki'nin dikkatinden ka-
maz; bas khyasina iki kisilik aksam yemegi hazirlamasi iin talimat verir.
Gel khyam Isimud, emirlerimi duy;
sana bir sey diyecegim, szm duy:
Bakire, tek basina, yolunu Abzu'ya yneltti...
Bakire Eridu'nun Abzu'suna girsin,
Ona tereyagli arpa keki veresin,
Ona iini serinletecek soguk sular,
Bira veresin...


Sarhos ve mutlu olan Enki, Inanna iin her seyi yapmaya hazirdir. O ise bir
yksek uygarligin temeli olan ilh Iormlleri ister aik aik. Enki ona aralarinda
yksek eIendilik, Krallik, rahiplik islevleri, silhlar, yasal islemler, ktiplik, tahta
islemeciligi, hatta mzik enstrmanlari ve tapinak Iahiseligi bilgisi de olan yz adet
Iorml verir. Enki ayilana ve ne yaptiginin Iarkina varana dek Inanna oktan
Uruk'un yolunu tutmustur. Enki ardindan "rkn silhlarini" yollar ama bosunadir,
zira Inanna "Gk Sandali" ile hizla Uruk'a kamistir.
Byk bir siklikla Inanna iplak bir tanria olarak resmedilir; gzelligini ser-
giler, hatta bazen bedeninin alt kisimlarini gstermek iin eteklerini yukari kaldirir-
ken gsterilmistir. (Sekil 52)
M.. 2.900'lerde Uruk'un yneticisi ve yine (bir insan baba ve tanriadan do-
gan) kismen ilh olan Gilgamis, Inanna'nin, resm bir esi olduktan sonra bile ken-
disini nasil bastan ikardigini anlatir. Bir savastan sonra yikanip da "bir kusakla
baglanan, krkl bir palto giydiginde";
Muhtesem Istar, onun gzelligini Iark etti,
"Gel, Gilgamis, sevgilim ol!
Bana meyveni bahset!
Sen benim erkegim ol, ben senin disin olayim.

SLMIR: TANRILAR YARI


%'! #



Sekil 52

Ama Gilgamis isin sonunu bilmektedir. "Sevgililerinden hangisini sonsuza
dek sevdin?" diye sorar. "obanlarindan hangisi seni hep memnun etti?" Inanna'nin
ask maceralarinin uzun bir listesini yapar ve onu reddeder.
Zaman getike ve panteonun daha yksek rtbelerine eristike ve bylece
devlet islerinde daha ok sorumluluk aldika, Inanna/Istar daha Iazla asker nitelik
sergilemeye baslar ve tepeden tirnaga silahli bir Savas tanriasi olarak resmedilir.
(Sekil 53)
Asur krallari taraIindan birakilan yazitlarda krallar onun emriyle ve onun iin
nasil savaslara gittiklerini, ne zaman bekleyecekleri ve ne zaman saldiracaklarini
nasil dogrudan gtledigini, bazen ordularin basinda nasil yrdgn ve en azin-
dan bir keresinde bir tecelli ltfedip btn taburlarin gz nnde grndgn
anlatirlar. Onlarin sadakati karsiliginda, o da Asur krallarina uzun mr ve basari
sz vermisti. "Gklerdeki Altin Oda'dan sizleri hep gzleyecegim" diye onlari ra-
hatlatmisti.
SLMIR: TANRILAR YARI


%(& #


Sekil 53

Azili bir savasiya dnsmesinin nedeni, onun da Marduk'un hkmranliga
ykselmesiyle zor zamanlar yasamasi miydi? Yazitlarindan birinde Nabonid syle
der: "Uruk'un Inanna'si, yedi aslanin kosuldugu bir araba sren, bir altin i odada
yasayan ulu prenses - Uruk'un sakinleri Erba-Marduk'un ynetimi sirasinda onun i
odasini kaldirip, aslanlarini saldilar." Nabonid'e verdigi iIadede Inanna, bu yzden
E. Anna'yi Ikeyle terk ettigini ve (adini vermedigi) uygunsuz bir yerde kaldigini"
bildirir. (Sekil 54)
Belki de sevgiyi g ile birlestirmeyi amalayarak, evresi pek kalabalik olan
Inanna koca olarak Enki'nin daha kk ogullarindan DU.MU.Z'yi seer. Kadim
metinlerin birogu bu ikisinin asklari ve kavgalari ile ilgilidir. Bazilari son derece
gzel ve canli bir cinsellik ieren ask sarkilaridir. Digerleri -yolculuklarindan birin-
den dnen- Istar'in Dumuzi'yi yoklugundan yararlanirken bulmasiyla ilgilidir. Ya-
kalanmasini ve kiz kardesi E.RE$.K.GAL ve kocasi NER.GAL taraIindan yne-
tilen bir blge olan Asagi Dnya'ya srlmesini ayarlar. En bilinen Smer ve
SLMIR: TANRILAR YARI


%(% #


Sekil 54

Akkad metinlerinden bazilari Istar'in srgn edilen sevgilisini aramak iin
Asagi Dnya'ya yaptigi yolculukla ilgilidir.
Enki'nin bilinen alti oglundan Smer metinlerinde sunulur: en sonunda
stnlg ele geiren ilk dogan Marduk; Asagi Dnya'nin yneticisi hline gelen
Nergal ve Inanna/Istar ile evlenen Dumuzi.
Enlil'in de hem insan hem de ilhlarin meselelerinde nemli roller oynayan
oglu vardir: Enlil'in kiz kardesi Ninhursag'dan dogan oglu Ninurta yasal vristir;
Enlil'in resmi esi Ninlil'den ilk dogan ogul Nanna/Sin ve Ninlil'den dogan daha k-
SLMIR: TANRILAR YARI


%(' #

k bir ogul olan, siklikla Adad ("sevgili") diye agrilan IS.KUR ("dag gibi", "uzak
daglik diyar").
Sin'in erkek kardesi ve Utu ve Inanna'nin amcasi olan Adad, onlarla birliktey-
ken kendi evinde oldugundan daha rahat gibi grnmektedir. Smer metinleri bu
drdn srekli grup hlinde gsterir. Anu'nun Uruk'a yaptigi ziyaretlerle baglantili
trenler de bu drdnden bir grup olarak sz eder. Anu'nun avlusuna girisi tariIe-
den bir metin, taht odasina "Sin, Samas, Adad ve Istar kapilarindan" geerek ulasil-
digini bildirir. Ilk olarak V. K. Shileiko (Rusya Madd Kltr Tarihi Akademisi)
taraIindan yayinlanan bir metin, bu drdnn birlikte gece odalarina ekilisini sai-
rane biimde anlatmaktadir.
En byk yakinlik Istar ve Adad arasinda mevcutmus gibi grnmektedir; hat-
ta bu ikisi yan yana resmedilmistir; tipki Sekil 55'te (halka ve simsegi tutan) Adad
ve yayini tutan Istar taraIindan kutsanan bir Asur hkmdarini gsteren bu rlyef-
teki gibi. (nc ilh, yipranma nedeniyle taninamamaktadir.) (Sekil 55) Bu "ya-
kinlikta", Istar'in "sabika kaydi" dikkate alindiginda, pltonik bir iliskiden daha Iaz-
lasi da var miydi? Eski Ahit'teki sarkilar sarkisinda, hoppa kizin sevgilisine dod
(hem "sevgili" hem de "amca" anlamina gelen bir kelime) demesi dikkate deger.
Yoksa Iskur'un Smerce DA.DA'dan treyen Adad diye agrilmasi, sevgili olan
amca olusundan midir?

Sekil 55
SLMIR: TANRILAR YARI


%(( #

Ama Iskur sadece bir playboy degildi; kudretli bir tanriydi, babasi Enlil tara-
Iindan glerle ve bir Iirtina tanrisinin n sartlari ile donatilmis bir tanri. Kendisine
tipki Hurri/Hititlerin Tesup ve Urartularin Tesubu ("rzgr Ileyen")'su, Amoritle-
rin Ramanu'su ("grldeyen"), Kenanlilarin Ragimu'su ("dolulari Iirlatan"), Hint-
Avrupalilarin Burias ("isikyapan")'i, Samlerin Mcir'i (gkleri "aydinlatan") gibi
saygi duyulurdu. (Sekil 56)
Hans Schlobies'in [Der Akkadische Wettergott in Mesoptamen (Mezopotamya'da
Akkad Hava Tanrisi)| gsterdigi gibi, British Museum'da saklanan bir tanrilar liste-
si, Iskur'un gerekten de Smer ve Akkad'dan uzaktaki topraklardaki ilh efendi
oldugunu, netlestirmektedir. Smer metinlerinin ortaya ikardigi gibi, bu durum
tesadI eseri degildir. Anlasildigina gre Enlil, kk oglunu Mezopotamya'nin
kuzey ve batisindaki daglik topraklarin "Yerli Ilhi" hline gelmesi iin bilhassa
yollamistir.
Enlil en kk ve en sevdigi oglunu niin Nippur'dan uzaga yollamisti?
Bulunan birka Smer destani, gen tanrilar arasindaki tartismalari ve hatta
kanli arpismalari anlatir. Birok silindir mhr, tanri tanriya savas sahneleri gs-
termektedir (Sekil 57); anlasilan o ki, Enki ve Enlil arasindaki orijinal husumet o-
cuklarina tasinmis ve yogunlasmistir, bazen kardesin kardese dstg grlr; Ka-
bil ve Habil'in ilh hikyesindeki gibi. Bu arpismalardan bazilari Kur diye
tanimlanan bir ilha karsidir; byk olasilikla Iskur/Adad'a karsi. Bu durum, En-
lil'in en kk oglunu, veraset iin yapilan tehlikeli savaslarin disinda tutmak ama-
ciyla uzak bir blgeye yollamayi niin uygun grdgn aiklamaktadir.
Anu, Enlil ve Enki'nin ogullarinin ve onlarin ocuklarinin hanedanlik silsile-
sindeki konumlari, zgn bir Smer araciyla netlesir: belirli tanrilara sayisal rtbe
atIetme. Bu sistemin kesIi, Smer uygarligi iek atiginda Gk ve Yerin Tanrila-
rinin Byk Meclisindeki yeleri de ortaya ikarir. Bu stn Panteonun on iki ilh-
tan olustugunu grrz.



SLMIR: TANRILAR YARI


%() #


Sekil 5

Sekil 57


SLMIR: TANRILAR YARI


%(* #

Byk Tanrilara siIresel bir sayi sisteminin uygulandigina dair ilk ipucu, Sin,
Samas ve Istar adli tanrilarin adlarinin yerine bazen 30, 20 ve 15 rakamlarinin kon-
dugunun kesIiyle ortaya ikti. Smer altili sistemindeki en yksek birim olan 60
Anu'ya atfedilmisti; Enlil 50 "idi", Enki 40 ve Adad 10. 10 sayisi ve onun 60 asl
sayisi iindeki katlari, eril ilhlara atIedilmisti; bu nedenle sonu 5 ile biten rakamla-
rin disil ilhlara atIedilmis olmasi mantikli grnmekteydi. Bundan yola ikarak,
asagidaki siIreli tablo ortaya ikar:

Eril Diyil
60- Anu 55- Antu
50- Enlil 45- Ninlil
40- Ea/Enki 35- Ninki
30- Nanna/Sin 25- Ningal
20- Utu/Samas 15- Inanna/istar
10- Iskur/Adad 5- Ninhursag


6 eril Ilah


diyil Ilah

Ninurta'ya da, babasi gibi 50 sayisinin atIedildigini grendigimizde sasirma-
maliyiz. Diger bir deyisle, hanedandaki rtbesi siIreli bir mesajla aktarilir: Eger
Enlil giderse, sen, Ninurta, onun yerine geersin, ama o zamana dek, On Ikilerden
biri degilsin, nk "50" rtbesi dolu.
Marduk Enlillik'e darbe yaptiginda, tanrilarin "50" rtbesinin kendisinde oldu-
gunu belirtecek "elli ismi" kendisine bahsetmesi konusunda israr ettigini grendi-
gimizde de sasirmamaliyiz.
Smer'de daha birok tanri vardir; Byk Tanrilarin ocuklari, torunlari, ye-
genleri ve kuzenleri; ayrica "genel grevlere" atanmis (denilebilecek) Anunnakiler
adiyla anilan birka yz tanri daha vardir. Ama sadece on ikisi Byk Grubu olus-
turur. Eger bir tablo hlinde gsterirsek bunlar, bunlarin aile iliskileri ve hepsinden
de nemlisi hanedandaki veraset konumlari daha kolay anlasilabilir:

SLMIR: TANRILAR YARI


%(+ #






!"# $




NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI

Smer ve Akkad metinleri, Gk ve Yer Tanrilarinin, istediklerinde Dnya'dan
ykselebilmekte, gklere ikabilmekte ve Dnya'nin ggnde gidip gelebilmekte
olduklari konusunda kadim Yakin Dogu halkinin son derece emin oldugu yolunda
hibir spheye yer vermez.
Inanna/Istar'in tanimlanamayan bir kisi taraIindan tecavze ugramasiyla ilgili
bir metinde, o kisi yaptigini syle savunur:
Bir gn,
Gkleri getikten, dnyayi getikten sonra-
Kraliem Inanna,
Gkleri getikten, dnyayi getikten sonra-
Elam ve Subur'u getikten sonra,
Getikten sonra...
Hieorodule (
*
) yorgun yaklasti, uyuyakaldi.
Onu bahemin ksesinden grdm;
ptm onu, iIitlestim onunla.


Burada birbirinden uzak birok diyarin zerinden geen -ki bu umak ile
mmkn olacak bir yetenektir- Inanna, bir baska sefer uusundan kendisi sz eder.
S. Langdon'un [Revue d'Assyri-ologie et d'Archeologie Orientale (Dogu Arkeolojisi
ve Asuroloji Dergisi)] "Innini'ye Klsik Ayin" adini verdigi bir metinde, tanria
kendi sehrinden srlsne agitlar yakar. Enlil'in talimatlariyla harekete geen,

"
BeIIrII bIr Lunrinin IIzmeLInde kuIIuniIun bIr Lupinuk kIesI.

NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!"% $

"Gklerin szn getiren" bir eli, taht odasina girer ve "yikanmamis ellerini srer"
ve daha birok saygisizliktan sonra;
Tapinagimdan umama
Sebep oldular benim;
Bir Kralieyim ama sehrimden bir kus gibi
umama sebep oldular benim.


Inanna'da oldugu kadar diger byk tanrilarda da var olan bu yetenek, tanrilari
-grms oldugumuz gibi, diger her aidan antropomorIik- kanatli resmeden kadim
ressamlar taraIindan sik sik belirtilmistir. Sayisiz betimlemede grlebilecegi gibi
kanatlar, bedenin bir parasi, yani dogal kanatlar degil, daha ziyade tanrinin giysi-
sine takilmis bir sstr. (Sekil 58)

Sekil 58
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!"& $

Birok kadim metinde ok uzaklara yaptigi yolculuklarindan sz edilen Inan-
na/Istar, Aratta'daki ilk uzak blgesi ile Uruk'taki mekni arasinda gidip gelir. Eri-
du'da Enki'ye ve Nippur'da Enlil'e ugrar ve Sippar'daki kararghinda erkek kardesi
Utu'yu ziyaret eder. Ama en bilinen yolculugu, kiz kardesi Ereskigal'in blgesi olan
Asagi Dnya'ya yaptigi seyahattir. Bu yolculuk sadece destanlara degil, silindir
mhrler stndeki sanatsal betimlemelere de konu olmustur; iste, Smer'den Asa-
gi Dnyaya uarak geldigini vurgulamak iin tanriayi kanatlariyla gsteren bir
silindir mhr. (Sekil 59)

Sekil 59

Bu tehlikeli yolculukla ilgili metinler, yolculugun baslangicindan nce Inan-
na'nin yedi nesneyi dikkatle kusandigini ve kiz kardesinin evine giden yedi kapidan
getike bunlari birer birer ikarisini tariI ederler. Inanna'nin gklere yaptigi yolcu-
luklarla ilgili metinlerde de byle yedi nesneden sz edilir:

1. Basina taktigi $U.GAR.RA
2. Kulaklarindaki "lm pandantifleri"
3. Boynuna taktigi kk mavi taslardan zincirler
4. Omuzlarindaki "ikiz" taslar
5. Ellerinde altin bir silindir
6. Ggslerini tutan bantlar
7. Bedenini saran PALA giysisi.
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!'( $

Bu yedi nesnenin yapisini ve neminin ne oldugunu su ana dek kimse aikla-
yamamis olmasina karsin, cevabin uzun sredir elimizin altinda olduguna inaniyo-
ruz. 1903'ten 1914'e kadar Asur baskenti Asur'u kazan Walter Andrae ve meslek-
taslari Istar Tapinaginda, tanriayi ggsne ve sirtina yerlestirilmis esitli
"tertibatla gsteren yipranmis bir heykelini buldular. 1934'te Mari'de kazi yapan
arkeologlar, topraga gml benzer ama saglam bir heykele rastladilar. Bu, gzel
bir kadinin gerek boyutlu bir suretiydi. Sira disi basligi, onun bir tanria oldugunu
gsterecek biimde bir iIt boynuzla sslenmisti. 4.000 yillik heykelin evresinde
duran arkeologlar, onun canli gibi grns karsisinda bylenmislerdi (bir Iotog-
raIta, heykel ve canlilar arasinda ayirim yapmakta zorlanilabilir). Onu Vazolu Tan-
ria diye adlandirdilar zira elinde silindirik bir nesne tutmaktaydi. (Sekil 60)
Dz oymalar ve bas rlyeflere benzemeyen biimde, tanrianin bu insan bo-
yunda, boyutlu sunumu giyim kusami hakkinda ilgin zellikleri ortaya koy-
maktadir. Basinda bir sapkacinin elinden ikma bir baslik degil, zel bir migIer
vardir; migIerin iki yanindan ikan ve kulaklarin stne geen nesneler bir pilotun
kulakliklarini hatirlatmaktadir. Boynunda ve ggsnn st kisminda tanria birok
kk (ve belki de degerli) taslardan bir gerdanlik tasir; ellerinde su tasimak iin
bir vazo olamayacak kadar kalin ve agir olan silindirik bir nesne tutmaktadir.
Ii gsteren bir malzemeden bir bluzun stnden geen ggsteki iki paralel
serit arkaya devam eder ve dikdrtgen biimli garip bir kutuyu tutar. Kutu, tanria-
nin ensesinin arkasina simsiki oturmustur ve yatay bir serit ile migIerine tutturul-
mustur. Kutunun iindeki her neyse olduka agir olmalidir zira tertibat iki byk
omuz yastigi ile daha da desteklenmistir. Kutunun agirligi, yuvarlak bir kopa ile
tam dibine ilistirilen bir hortum ile daha da artar. Aygitlarin tamami (zira hi sphe
yok ki, bunlar aygittir), tanrianin sirtindan ve ggsnden geen aprazlama iki se-
rit takiminin yardimi ile tutulmaktadir.
Inanna'nin hava yolculuklari iin gereken yedi nesne ile Mari'den ikarilan
heykel (ve muhtemelen Asur'daki Istar tapinaginda bulunan kirik dkk heykel)
arasindaki paralellik kolaylikla kanitlanabilir. Kulaklarinda "lm pandantiIlerini"
-kulakliklari-; boynundaki kk tas siralarini veya "zincirlerini"; omuzlarindaki
"ikiz taslari" -iki omuz yastigini-; ellerindeki "altin silindir"i ve ggslerinin stn-
den aprazlama geen tutucu seritleri grmekteyiz. Gerekten de bir "PALA giysi-
si"ne ("hkmdar kiyaIeti") brnmstr ve basinda kelime anlamiyla "evrende
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!'! $


NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!') $

uzaklara gtren" anlamina gelen bir terim olan SU.GAR.RA migIerini tasimakta-
dir.
Tm bunlar Inanna'nin giysisinin bir havacinin veya astronotun giysisi oldu-
gunu gstermektedir.
Eski Ahit Rab'bin "meleklerini" malakitti diye adlandirir; yani kelime anla-
miyla ilh mesajlari getiren ve ilh emirleri yerine getiren "eliler". Birok du-
rumda aiga iktigi gibi, bunlar ilh havacilardir: Yakup onlari gge tirmanan bir
merdivenden yukari ikarken grmstr, onlar Hacer'e (Ibrahim'in cariyesi) gkten
seslenmislerdi ve Sodom ve Gomorra'ya gksel yikimi getirenler de onlardir.
Bu iki gnahkr sehrin yikimindan ncesindeki olaylarin Incil'deki anlatimi,
bu elilerin bir yandan her aidan antropomorIik olduklarini, te yandan ise grlr
grlmez "melek" olarak tanimlanabileceklerini sylemektedir. Ortaya ikislarinin
an oldugunu greniriz. Ibrahim "gzlerini kaldirip bakti ve iste, karsisinda
adam duruyordu". Yerlere kadar egilir ve onlara "Ey eIendim," diye seslenir ve
"kulunuzun yaninda kalmadan gemeyin" diye yalvarir ve ayaklarini yikamaya,
dinlenmeye ve yemege davet eder.
Ibrahim'in istedigi gibi yapan meleklerden ikisi (nc "adam"in, Rab'bin ta
kendisi oldugu ortaya ikar) Sodom'a dogru devam ederler. Ibrahim'in yegeni Lut
"grp onlari karsilamak iin kalkti; ve yere kapandi; ve dedi: Iste, eIendilerim,
simdi kulunuzun evine inin ve geceyi geirin ve ayaklarinizi yikayin." Sonra "onla-
ra ziyaIet yapti ve yediler." Bu ikisinin gelisinin haberi kasabaya yayildiginda "seh-
rin adamlari, her mahalleden genten ihtiyara kadar btn halk, evi sardilar ve
Lt'u agirip ona dediler: Bu gece senin yanina giren o adamlar nerede?"
Yemek yiyen, iki ien, uyuyan, yorgun ayaklarini yikayan bu adamlar nasil
olup da yine de Rab'bin melekleri olarak taninabiliyorlardi? Tek mantikli aiklama,
giydikleri -migIerler veya niformalar- veya tasidiklari -silhlari- seylerin onlari
hemen taninir kilmasidir. Belirgin silhlar tasiyor olduklari kesin bir olasiliktir: Ka-
labalik taraIindan lin edilmek zere olan Sodom'daki iki "adam" "evin kapisinda
olan adamlari krlkle vurdular... yle ki, kapiyi bulmak iin yoruldular." Bir baska
melek ise, bu kez Israil'de bir Hkim olarak seilen Gideon'a grnr, elindeki
degnegin ucuyla bir tasa dokunup kayadan ates ikararak ona ilhi bir isaret verir.
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!'" $

Andrae nderligindeki ekip Asur'daki tapinaginda Istar'in bir baska sira disi
betimlemesini bulmustur. Bilinen rlyeIlerden ziyade bir duvar heykeli olan betim-
leme tanriayi basina sikica yapisan, sanki kendi dz antenleri varmis gibi disa
dogru uzanan "kulakliklarla" ssl bir migIer ve yine migIerin bir parasi olan ok
belirgin pilot gzlkleri ile gstermektedir. (Sekil 61)
Sylemeye gerek yok, erkek ya da disi bir kisiyi byle giyinmis gren herhan-
gi bir insan, ilhi bir havaci ile karsilastigini hemen anlayacaktir.
Smer sit alanlarinda bulunan ve bazilari 5.500 yillik oldugu sanilan kil hey-
kelcikler, degnek benzeri silhlar tutan bylesi malakimin kaba sunumlari olabilir-
ler. Bir tanesinde, migIerin vizrnden bir yz grnmektedir. Bir digerinde ise,
"eli" belirgin koni sekilli bir baslik ve islevi bilinmeyen yuvarlak nesnelerle bezeli
bir niIorma giymektedir. (Sekil 62, 63)
Heykelciklerin gz delikleri veya "pilot gzlkleri" en ilgin zelliktir zira
M.. drdnc bin yilda Yakin Dogu, ilahlarin st kismini stilize eden, en belirgin
zelliklerini, yani eliptik vizrleri veya pilot gzlkleri ile koni biimli bir migIeri
abartarak vurgulayan pide gibi yassi heykelciklerle (Sekil 64) kelimenin tam anla-
miyla agzina kadar dolmustu. Bin yil kadar sonra Hezekiel'in ilh arabayi grdg
Kebar Nehrinin kiyisinda bulunan tarih ncesi bir sit alani olan Teli Brak'ta bylesi
heykelciklerden binlercesi bulunmustur.
Kebar blgesi yoluyla Smer ve Akkad'a baglanan Hititlerin de "tanrilar" ke-
limesi iin, "gz" heykelciklerinden dn alindigi aik olan
semboln benimsemis olmalari, hi sphesiz, sadece bir
rastlanti degildir. Ayrica "ilh varlik" anlamina gelen ve artistik biimlerde iIade
edilen bu sembol veya hiyeroglifin sadece Kk Asya'nin degil Minos ve Mikene
dnemlerinde erken Grek sanatinda da baskin olmasina sasmamak gerekir. (Sekil
65)
Kadim metinler tanrilarin byle zel giysileri sadece Dnya'nin gklerindeki
uuslari iin degil, daha uzak gklere ikarlarken de giydiklerini belirtirler. Gksel
Ev'de Anu'ya arada bir yaptigi ziyaretlerden sz eden Inanna'nin ta kendisi byle
yolculuklara ikabildigini zira "bedenime ME giysisini baglayan Enlil'in ta kendi-
si" oldugunu syler. Metin Enlil'in ona sylediklerinden alintilar yapar:
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!'' $


NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!'* $

ME'yi kaldirdin,
ME'yi ellerine bagladin,
ME'yi topladin,
ME'yi ggsne ilistirdin...
Ey tm ME'lerin Kraliesi, Ey parlak isik
Elleri yedi ME'yi tutan.


Tanrilar taraIindan gklere ykselmeye davet edilen bir eski Smer hkmdari
EN.ME.DUR.AN.KI adini tasir; yani kelimesi kelimesine "mesi Gk ve Yeri bag-
layan hkmdar" anlaminda bir isim. Marduk'un "gksel arabasi" iin zel bir
kskn yeniden insa edilisini anlatan II. Nabukodonosor'in bir yaziti, bunun "Gk
ve Yerin yedi mesinin glendirilmis evinin" bir parasi oldugunu belirtir.
Bilginler melerden "ilh kudret nesneleri" diye sz ederler. Edeb olarak, bu
terim "gksel sularda yzs" kavramindan gelmektedir. Inanna onlari, Gk Botun-
daki yolculuklari iin giyindigi "gksel kiyaIetin paralari olarak tariI eder. Yani
meler, Dnya'nin gklerinde oldugu kadar dis uzayda umak iin giyilen zel bir
giysinin paralaridir.
Ikarus'la ilgili Grek efsanesi, onun bedenine mumla tyl kanatlar yapistirarak
uma girisimini anlatir. Kadim Yakin Dogu'dan ikan kanitlar gsteriyor ki, tanrilar
uma yeteneklerini gstermek amaciyla kanatli veya havaciliklarinin bir nisanesi
olarak kanatli niIormalar iinde resmedilmis olmalarina karsin, umak iin asla
yapistirilmis kanatlar kullanmaya kalkismamislardir. Bunun yerine, byle yolculuk-
lar iin aralar kullanirlar.
Eski Ahit atalardan Yakup'un geceyi Haran'in disindaki bir tarlada geirirken,
"Rab'bin meleklerinin" bir asagi bir yukari inip iktigi "basi gklere degen bir mer-
divenin Dnya'ya kondugunu" grr. Merdivenin en tepesinde Rab'bin kendisi
durmaktadir. Ve saskin Yakup "korkup, dedi":
Gerek Rab bu yerdedir;
ve ben onu bilemedim...
Bu yer ne heybetli!
Bu baska bir sey degil, ancak Tanri'nin evidir
ve bu, gklerin kapisidir.
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!'+ $

Bu hikyede iki ilgin nokta vardir. Birincisi, bu "Gklerin Kapisi"nda asagi
yukari inip ikan ilh varliklar mekanik bir ara kullanmaktadir: bir "merdiven",
ikincisi, grnt Yakup'u tamamen sasirtmistir. "Tanrinin Evi", "merdiven" ve onu
kullanan "Rab'bin melekleri", Yakup tarlada uykuya daldiginda orada degildirler.
Birdenbire, bu saskinlik verici "vizyon" grnr. Ve sabah oldugunda "Ev", "mer-
diven" ve sakinleri gitmislerdir.
Ilh varliklar taraIindan kullanilan ekipmanin bir yer stnde grnr hle
geip, bir sre havada asili duran ve tekrar gzden kaybolan bir tr ara oldugu so-
nucuna varabiliriz.
Eski Ahit yine Ilya peygamberin Dnya'da lmedigini, "bir Kasirgada gklere
iktigini" syler. Bu, an ve beklenmeyen bir olay degildir: Ilya'nin gklere ikisi,
nceden dzenlenmistir. Belirli bir gnde Beyt-el'e ("rabbin evi") gitmesi sylen-
misti ona. Gklere alinacagina dair rivayetler mritleri arasinda yayilmisti. Bunun
dogru olup olmadigini yardimcisina sorduklarinda, o "Rab'bin gerekten de EIen-
diyi alacaktir" diye dogruladi. Ve sonra:
Iste, atesten bir araba,
ve atesten atlar...
Ve Ilya kasirgada
gklere ikti.


ok daha iyi bilinen ve kesinlikle ok daha iyi tariI edilmis olan; kuzey Me-
zopotamya'daki Kebar Nehri'nin kiyilarinda Yudealilar arasinda yasayan Hezekiel
peygamber taraIindan grlen gksel arabadir.
Gkler yarildi,
Rab'bin izzetinin grnsn grdm.


Hezekiel'in grdg sey, parlaklik ve isiltiyla evrili, arabanin iindeki metal
bir "ember"e dayanan bir tahtta oturan insan benzeri bir varlikti. Tekerlekler iin-
deki tekerlekler stnde her yana hareket edebilen ve yerden dikey olarak havala-
nabilen aracin kendisi, peygamber taraIindan isildayan bir kasirga olarak tarif edi-
lir.
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!'# $

Ve baktim, ve iste,
simalden buran yeli,
durmadan ates saan bir bulut geliyordu,
evresinde parilti,
ve ortasinda, sanki ates
ortasinda isildayan bir maden.


Incil'deki bu tariIle ilgili en son alismalarda (ABD Ulusal Havacilik ve Uzay
Dairesi -NASA'dan Josef F. Blumrich'inki gibi), Hezekiel taraIindan grlen "ara-
ba"nin, her biri dner kanatlarla donatilmis drt stun stne oturan bir kabinden
olusan bir helikopter oldugu sonucuna varilmistir; gerekten bir "kasirga" yani.
Iki bin yil kadar nce ise, Smer hkmdari Gudea tanrisi Ninurta iin insa
edilen tapinakla ilgili yazitta, "Basindaki migIere bakilirsa bir tanri olan... gkler
gibi parildayan bir adamin" ona grndgn yazar. Ninurta ve iki ilh eslikisi
Gudea'ya grndklerinde, Ninurta'nin "ilh siyah kanatli kus"unun yaninda dur-
maktadirlar. Sonradan anlasilir ki, tapinagin insasinin ana amaci, bu "ilh kus" iin
tapinak topraklari iinde, bir i mekn, gvenli bir alan saglamaktir.
Bu odanin insasi, Gudea'nin bildirdigine gre, ok uzaklardan ithal edilen de-
vasa kalaslar ve masiI taslar gerektirmisti. Ancak "ilh kus" bu kapali yerin iine
konduktan sonradir ki, tapinagin insaatinin tamamlandigi kabul edilmisti. Ve yerine
konunca, "ilh kus" "gklere uzanabilir"di ve "Gk ve Yer'i biraraya getirebilir"di.
Bu nesne o kadar nemli, yani kutsaldi ki; isik ve lmcl isinlar saan "stn av-
ci" ve "stn katil" adli iki "ilh silh" ile srekli korunmaktaydi.
Hem aralar hem de ilerindeki varliklarla ilgili Incil ve Smer tariflerinin
benzerligi ok aiktir. Aralarin, gge dogru ykselirken bir parlaklik da yayan
"kus", "rzgr kusu" ve "kasirga" olarak tariI edilmesi, bunlarin bir tr uan makine
oldugu yolunda kuskuya yer birakmamaktadir.
l Deniz'in dogusunda, antik dnemlerdeki adi bilinmeyen bir sit alani olan
Teli Ghassul'da ortaya ikarilan muammali duvar resimleri, konumuza bir isik tuta-
bilir. M.. 3500'lere dayandirilan duvar resimleri byk sekiz kseli bir "pusula",
an seklinde bir oda iindeki migIerli bir kisiyi ve pekl antik aglarin "kasirgala-
ri" olabilecek mekanik aralarin iki izimini gstermektedir. (Sekil 66)
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!'% $


Sekil

Kadim metinler ayrica havacilari gklere kaldirmakta kullanilan bazi aralari
da tariI ederler. Gudea'nin belirttigine gre, "ilh kus" diyarlari dolasmak iin yk-
seldiginde, "ykselen tuglalar stnde parildardi." Korunakli barinak
MU.NA.DA.TUR.TUR ("MU'nun saglam tastan dinlenme yeri") olarak anlatili-
yordu. Lagas'ta hkm sren Urukinga "ilh kara kanatli kus" ile ilgili olarak,
"yksek ve gl kildigim bir ates gibi isildatan MU" der. Benzer biimde, M..
binde Umma'da hkm sren Lu-Utu, tanri Utu iin "tapinagin iinde belirlenen
yerde", bir mu iin "iinden bir ates ikan" bir yer yaptirmistir.
Babil krali II. Nabukodonosor, Marduk'un kutsal blgesini yeniden insa edisi-
ni kayitlara geirirken, pisirilmis tugla ve parildayan oniks mermerden yapilma
tahkim duvarlarinin iinde,
ID.GE.UL sandalinin basini kaldirdim,
Marduk'un prensliginin Arabasini;
Yaklasmasi gzlenen ZAG .MU. KU sandali,
Gk ve Dnya arasindaki stn seyyahi,
kskn ortasinda kapattim,
yanlarini rttm.


Bu "stn seyyah" veya "Marduk'un Arabasi"ni tariI etmek zere kullanilan
ilk siIat olan D.GE.UL, kelimenin tam anlamiyla "gklere ykselen, geceleri par-
layan" anlamina gelir. zel bir kskte saklanan bir "sandal" oldugu bariz olan ara-
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!'& $

ci betimleyen ikinci sifat ZAG.MU.KU ise "ok uzaklarda olan parlak MU" an-
lamina gelir.
Yani oval kubbeli, koniye benzer bir nesne olan munun; gerekten de Byk
Gk ve Yer Tanrilarinin tapinaklarinin iteki, kutsal barinaklarina yerlestirildigi,
neyse ki, kanitlanmistir. Gnmzde Lbnan'in Akdeniz kiyisindaki (Incil'de Geba
diye geen) Biblos sehrinde bulunan eski bir maden para, Istar'in Byk Tapinagi-
ni gstermektedir. Tapinagi M.. birinci bin yildaki haliyle gstermesine karsin,
tapinaklarin ayni alana ve ilk plna uygun olarak insa edilmesi gerekliligi, hi sp-
hesiz, Biblos'un bin yil kadar nceye dayanan orijinal tapinaginin temel unsurlarini
gryor oldugumuz anlamina gelmektedir.
Paranin stnde iki parali bir tapinak vardir. nde stunlu kapisiyla ana tapi-
nak yapisi yer alir. Onun arkasinda ise yksek, masiI bir duvarla saklanmis ve ko-
runan bir i avlu veya "kutsal alan" bulunur. Bunun ykseltilmis bir alan oldugu
aiktir nk ancak birok basamak ikarak ulasilmaktadir. (Sekil 67)

Sekil 7


NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!*( $

Bu kutsal alanin merkezinde zel bir platIorm durmaktadir, sanki byk agir-
liga dayanmak zere insa edilmis kirisli yapisi EyIel Kulesi'ninkini andirmaktadir.
Ve platformda tm bu gvenlik ve korumaya konu olan nesne durmaktadir: sadece
bir mu olabilecek bir nesne.
ogu Smer hece kelimeleri gibi mu da asl bir anlama sahiptir; "dimdik yk-
selen" anlamina gelir. Otuz ksur nansi arasinda ise "yksekler", "atey", "kuman-
da", "belli bir dnem" ve (daha sonraki zamanlarda) "kiyinin hatirlanacagi yey"
gibi anlamlari da vardir. Eger mu kelimesi iin yazili isareti, Asur ve Babil iviya-
zisi stilizasyonlarindan orijinal Smer piktograIlarina dek izlersek, asagidaki su
resimsel kanit ortaya ikiverir:


Tek basina veya dar bir blm eklenmis olarak resmedilen koni biimli bir
odayi aika grebiliriz. "Gkteki altin bir odadan sizi gzetecegim" diye sz ver-
misti Inanna, Asur krallarina. Bu mu, "gksel oda" miydi?
Inanna/Istar ve Gk Sandalindaki yolculuklari ile ilgili bir ilh, tanrilarin gk-
lerde uzaklara ve ykseklere yol aldiklari aracin mu oldugunu aika belirtmekte-
dir:
Gklerin Hanimi:
Gk KiyaIetini kusanir;
Korkusuzca gklere dogru ykselir.
Insanlarin yasadigi topraklar stnde
MU'su ile uar.
MU'sunda olan Hanim,
Gklerin ykseklerine sevkle tirmanir.
Tm dinlenme yerlerinin stnde
MU'su ile uar.


Dogu Akdeniz halkinin bylesi roket benzeri bir nesneyi sadece bir tapinak
barinaginda degil, gerekten uarken grms olduklarini gsteren kanit da mevcut-
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!*! $

tur. rnegin Hitit gliIleri, yildizli bir gkyzn Ion alarak uan Izeleri, Iirlatma
rampasina konmus roketleri ve isildayan bir oda iinde bir tanriyi gstermektedir.
(Sekil 68)

Sekil 8

Profesr H. Frankfort [Cylinder Seals (Silindir Mhrler)], hem Mezopotamya
silindir mhrlerini yapma sanatinin hem de bunlarin stnde resmedilen konularin
kadim dnyaya nasil yayildigini gstererek, Girit'te bulunan ve M.. 1.300'lere da-
yandirilan bir mhrdeki deseni yayinlamistir. Mhrn deseni gklerde hareket
eden ve arka kismindan ikan alevlerde itilen bir roket gemiyi aika gstermekte-
dir. (Sekil 69)
Kanatli atlar, birbirine dolanmis hayvanlar, kanatli gksel kre ve basligindan
boynuzlar ikan ilh; bunlarin hepsi de bilinen Mezopotamya temalaridir. Girit
mhrnde gsterilen atesli roketin de kadim Yakin Dogu'nun her yaninda tanidik
bir nesne oldugunu kesinlikle varsayabiliriz.
Gerekten de, bir "merdiven"le ulasilabilen, "kanatli" veya yzgeli bir roket;
Kuds'n batisinda kadim bir Kenan kasabasi olan Gezer'de ikartilan bir tablette
grlebilir. Ayni mhrn baskisinda ayrica bir palmiye agacinin yaninda yerde du-
ran bir roket de grlmektedir. Nesnelerin gksel yapisi veya gidecekleri yer; mh-
r ssleyen Gnes, Ay ve zodyaktaki takimyildizlarin sembolleri ile belirtilmistir.
(Sekil 70)
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!*) $


Sekil 9


Sekil 70
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!*" $

Tapinaklarin i barinaklarindan veya tanrilarin gksel yolculuklarindan veya
lmllerin gklere ykseldigi durumlardan sz eden Mezopotamya metinleri, S-
mer terimi muyu veya Sam dilindeki trevleri olan yu-mu ("bir mu olan"), yam
veya yemi kullanir. Terim ayni zamanda "kisinin anildigi sey" anlamina da geldi-
ginden, bu kelime "ad" anlamina geliyormus gibi dsnlmstr. Ama umakta
kullanilan bir nesneden sz eden eski metinlere "ad" anlaminin genel biimde uy-
gulanmasi, kadim kayitlarin gerek anlaminin stn rtmstr.
Syle ki, G.A. Barton |The Royal Inscriptions of Smer and Akkad (Smer ve
Akkad Kraliyet Yazitlari)|, Gudea'nin tapinak tarifini; "MU'su lkeleri ufuktan
uIuga kucaklayacak" cmlesini, "Adi lkeleri dolduracak" diye evirmis ve buna
kimse karsi ikmamistir. Iskur'a adanmis, onun Gklerin ykseklerine ikabilen
"isin saan MU"sunu ven bir ilh yine benzer biimde degistirilmistir: "Senin
adin parlaktir, Gklerin tepesine erisir." Mu veya semin bir "ad" degil de bir nesne
anlamina gelebilecegini sezen bilginler ise terime bir ek veya tercmeye gerek
duymayan dilbilgisel bir Ienomenmis gibi davranmis ve sorundan tamamen sakin-
mislardir.
Terimin etimolojisinin ve "gk odasi"nin "ad" anlamini nasil edindiginin izini
srmek o kadar da zor degildir. Son derece eski olan (simdi Philadelphia niversite
Mzesinin elindedir) bu nesnede (Sekil 71) oldugu gibi, odanin gksel yapisinin
onu ssleyen on iki kre ile belirtildigi, roket biimli bir odanin iindeki bir tanriyi
gsteren yontular bulunmustur.
Birok mhr de benzer sekilde bylesi oval "ilh odalar" iinde bir (ve ba-
zen iki) tanriyi resmetmektedir; birok durumda, kutsal ovalleri iindeki bu tanrilar,
hrmet edilecek nesneler olarak betimlenmislerdir.
Tanrilarina sadece her bir ilhin resm "evi"nde degil, lkenin her yaninda ta-
pinmayi isteyen kadim halklar, ilh "gk odasi" nda duran tanrinin taklitlerini
yapma gelenegini gelistirdiler. Seilen blgelerde, oval araca benzetmek iin sekil-
lendirilen tas stunlar dikildi, tanrinin sureti de bu nesnenin iinde oldugunu be-
lirtmek amaciyla tasa kazindi.
Stela adi verilen bu stunlari Gksel Ev'e ykselme yetenegi ile iliskilendiren
krallarin ve hkmdarlarin, kendilerini de Gksel Ev ile iliskilendirmek amaciyla
kendi suretlerini taslara oymaya baslamalari sadece bir zaman meselesiydi. Fiziksel
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!*' $

unutulustan kaamasalar da, en azindan "ad"larinin sonsuza dek hatirlanacak olma-
si nemliydi. (Sekil 72)

















Sekil 71 Sekil 72



NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!** $

Anilma amali tas stunlarin amacinin atesli gk gemilerinin benzerlerini
yapmak oldugu, antik aglarda byle tas stunlar iin kullanilan terimden de ikar-
tilabilir. Smerliler onlari NA.RU ("ykselen taylar") diye adlandiriyordu. Akkad-
lar, Babil- liler ve Asurlular naru ("isik saan nesneler") diyordu. Amurlar ise onla-
ra nuras ("atesli nesneler"; Ibranicede ner hl isik saan stun anlamina gelir, yani
"kandil"). Hurri ve Hititlerin Hint-Avrupa dillerinde, stelalar hu-a-ayi ("ates kusu
tasi") diye adlandirilmaktaydi.
Incil'deki gndermeler, iki tr anma amali anitlar olan bir yad ve bir sem ara-
sindaki benzerlikleri belirtirler, Isaya peygamber, Yudea'nin mustarip halkina
Rab'bin daha iyi ve daha gvenli bir gelecekle ilgili vaadini aktarir:
Ve onlara,
Evimde ve duvarlarim arasinda,
bir yad ve bir em verecegim.


Kelimesi kelimesine evrildiginde, Rab'bin halkina bir "el" ve bir "ad" verece-
gi vaadinde bulundugu anlami ikmaktadir. Neyse ki, hl Kutsal Topraklarda du-
ran yad adi verilen kadim anitlardan grenmekteyiz ki bunlar piramit gibi sekillen-
dirilmis tepelerinden Iark edilmekteydiler. Sem ise, oval bir tepesi olan bir anitti.
Anlasilan o ki, her ikisi de "gk odasi'nin, tanrilarin Gksel EVe ykselmek iin
kullandiklari aracin suretleri olarak baslamislardi. Gerekten de kadim Misir'da,
inananlar Heliopolis'teki zel bir tapinaktaki ben-ben'i grmek iin hac yolculugu
yaparlardi; yani ok ok eski zamanlarda tanrilarin Dnya'ya geldikleri piramit se-
killi nesneyi. Misir Iiravunlari, ldklerinde, benzer bir yad veya yem ile ilh
Ebed Hayat Evi'ne tasinacaklari varsayilan bir "agzin ailisi" trenine maruz kalir-
lardi. (Sekil 73)
Incil evirmenlerinin sem ile karsilastiklari her yere "ad" kelimesini koyma
inatlari, bir yzyildan Iazla bir sre nce G.M. Redslob taraIindan |Zeitchirift der
Deutschen Morgenlandischen Gessellshaft'ta (Alman Sark Toplulugu Dergisi)| ya-
yinlanan uzak grsl bir incelemeyi grmezden gelmistir; alismada yem ve ya-
maim ("gkler") terimlerinin "yksekte olan" anlamindaki Samay kk kelimesin-
den tredigi gsterilmistir. Eski Ahit, Kral Davudun Aramilere karsi zaIerinin ni-

NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!*+ $


Sekil 73

sanesi olarak "bir sem yaptigini" sylediginde, diyor Redslob, kral "bir ad yapmis"
degildi, gkleri gsteren bir anit dikmisti.
Birok Mezopotamya metninde mu veya em 'in "ad" degil de "gk araci" ola-
rak okunmasi gerektiginin Iarkina varilmasi, Incil'deki Babil Kulesi hikyesi de
dahil birok kadim hikyenin gerek manasini anlamanin da yolunu aar.
Tekvin Kitabinin on birinci blm, insanlarin bir sem dikme girisimlerini
anlatir. Incil'deki anlati, tarihsel bir olguyu anlatan kisa (ve zl) bir dilde verilmis-
tir. Ancak bilgin ve evirmen nesilleri bu hikyeye sadece alegorik bir anlam vere-
rek bir kenara koymayi hedeIlemistir nk anladiklari kadariyla, bu, insanligin
kendine "bir ad yapma" arzusu ile ilgili bir hikyeydi. Byle bir yaklasim, hikyeyi
gerek manasindan yoksun birakti; semin gerek anlamina iliskin olarak vardigi-
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!*# $

miz sonu, hikyeyi, antik zamanlardaki halklar iin olmasi gerektigi gibi anlamli
hle getirmektedir.
Babil Kulesine iliskin Incil'deki hikye, TuIan'dan sonra bazi halklar "dogu-
dan yolculuk yapip, Sinar diyarinda bir dzlk bulup, orada yerlestikleri" zaman,
Dnya tekrar meskn hle gelmesini izleyen olaylarla ilgilidir.
Sinar Diyari, sphesiz, gney Mezopotamya'da iki nehrin arasindaki dzlkte-
ki Smer lkesidir. Ve bir sehir uygarligi kurmak iin tugla yapimi ve yksek in-
saat sanati hakkinda zaten bilgili olan bu halk, syle der:
"Btn yeryz zerine dagitmayalim diye,
Gelin, kendimize bir sehir,
ve basi gklere erisecek bir kule yapalim;
ve kendimize bir sem yapalim."
Ama insanlarin bu plni, Tanri'nin hosuna gitmez.
"Ve adam ogullarinin yapmakta olduklari sehri
ve kuleyi grmek iin Rab indi.
Ve Rab dedi: "Iste, bir kavimdirler ve onlarin
hepsinin tek bir dili var
ve yapmaya basladiklari sey budur;
ve simdi yapmaya niyet ettikleri hibir sey
onlar iin imknsiz olmayacaktir."

Ve Rab, Eski Ahit'in adlarini vermedigi bazi meslektaslarina dedi ki:
"Gelin, inelim,
ve birbirlerinin dilini anlamasinlar diye,
onlarin dilini orada karistiralim."
Ve Rab onlari btn yeryz zerinde dagitti;
ve sehri bina etmeyi biraktilar.
Bundan dolayi onun adina Babil denildi,
nk Rab btn dnyanin dilini orada karistirdi.


Sem kelimesinin geleneksel olarak "ad" diye tercme edilmesi, hikyeyi nesil-
ler boyunca anlasilmaz kildi. Babil'in kadim sakinleri niin "bir ad yapmak" iin
kendilerini zorlamislardi, "ad" niin "basi gklere eren bir kuleye" yerlestirilecekti
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!*% $

ve niin "bir ad yapmak" insanligin Dnya zerinde dagitilmasi sonucu ile karsi-
lasmisti?
Eger bu halkin tm istedigi (bilginlerin aikladigi gibi) kendilerine "n" yap-
mak ise, bu girisim Rab'bi niin bu kadar rahatsiz etmisti? Bir "ad" ykseltmek,
Ilh taraIindan niin "yapmaya niyet ettikleri hibir yey onlar iin imknsiz olma-
yacaktir" tarzinda bir yetenek olarak grlmstr? Geleneksel aiklamalar, Rab'bin
niin asagi inmek ve bu insan girisimine bir son vermek zere adi verilmeyen diger
ilhlari agirmayi gerekli grdgn netlestirmekte yetersiz kalmaktadir.
Inaniyoruz ki, Incil'in orijinal Ibranice metninde kullanilan sem kelimesi iin
"ad" yerine "gkte uan ara" koyup okudugumuzda, tm bu sorularin cevabi an-
lamli hle gelmektedir. Byle olunca, hikye, insanoglunun halklar dnya zerine
yayildika birbirleriyle temasi kaybedecekleri kaygisi ile ilgili hle gelir. Bu neden-
le "gkte uan bir ara" insa etmeye ve kendileri de rnegin tanria Istar gibi
"meskn tm diyarlarin stnde" bir mu ile uabilmek zere byle bir ara iin bir
firlatma kulesi dikmeye karar verirler
"Yaratilis Destani" olarak bilinen bir Babil metninin bir kismi, Babil'de tanri-
larin kendileri taraIindan insa edilen ilk "Tanrilar Kapisi" ile ilgilidir. Ynetilen
tanrilar olan Anunnakilere emir verilir:
Tanrilarin Kapisini insa edin...
Tugla isi hazirlansin.
Semi, belirlenen yerde olacaktir.

Iki yil boyunca Anunnakiler abaladilar; "plni uyguladilar... tuglalari kalipla-
dilar", ta ki "Esagila'nin ("Byk Tanrilarin evi") tepesini yksege ikarana" ve
"Yksek Gk kadar yksek sahne kulesini insa edene" dek.
yleyse, ayni amala ilk olarak tanrilar taraIindan kullanilan bir alanda bir
Iirlatma kulesi kurmak insanoglu aisindan bir kstahlik idi, zira bu yerin adi, yani
Babili, kelimesi kelimesine "1anrilarin Kapisi" demekti.
Incil'deki bu hikye ve ona getirdigimiz bu yorumu destekleyen baska bir ka-
nit daha var midir acaba?
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!*& $

M.. nc yzyilda insanligin tarihini derleyen Babilli tarihi-rahip Beros-
sus, "divarin ilk sakinleri, kendi glerinden gurura kapilip... tepesi gklere dege-
cek bir kule dikme iine giritiler" diye bildirir. Ama kule tanrilar ve kuvvetli
rzgrlar taraIindan yikilir, "ve tanrilar, o :amana dek avni dili konumu olan in-
sanlar arasina lisanda eitlilik soktular."
George Smith [The Chaldean Account of Genesis (Yaratilisin Kaide Yorumu)|
Grek tarihi Hestaeus'un yazilari arasinda, "eski geleneklere" uygun bir rapor bulur;
TuIandan kaan insanlar Babil'deki Senaar'a gelirler ama dillerde esitlilik yzn-
den oradan uzaklasmak zorunda kalirlar. Tarihi Aleksander Polyhistor (M.. bi-
rinci yzyil) tm insanlarin eskiden ayni dili konustugunu yazar. Derken bazilari
"gklere tirmanabilmek" iin byk ve ulu bir kule dikmeye girisirler. Ama bas
tanri bir kasirga gndererek niyetlerine karsi ikar; her kabileye baska bir dil veri-
lir. "Bunun oldugu yer Babil idi."
Iki bin yil ncenin Grek tarihilerinin ve onlarin ncl Berossus'un bildirdik-
leri kadar Incil'deki hikyelerin de daha nceye ait kkenden, Smer'den kaynak-
landigina artik hi sphe yoktur. A.H. Sayce |The Religion of the Babylonians (Ba-
billilerin Dini)| British Museum'daki bir tablet parasinda "Babil Kulesinin
insasinin Babil versiyonunu" okudugunu bildirmektedir. Her durumda, gklere
erisme girisimi ve sonunda dillerin karismasi, versiyonlarin temel unsurlaridir. In-
sanoglunun dilinin Ikeli bir tanri taraIindan kasitli biimde karistirildigina dair
baska Smer metinleri de vardir.
Varsayabiliriz ki, insanoglu o sirada bylesi bir havacilik projesi iin gereken
teknolojiye sahip degildi; bilgili bir tanrinin rehberligi ve isbirligi sarttir. Acaba
byle bir tanri, insanogluna yardim etmek iin diger tanrilara karsi ikmis olabilir
miydi? Bir Smer mhr, anlasilan insanlar taraIindan insa edilen bir rampa hak-
kinda silhli tanrilar arasinda bile atismayi resmeder. (Sekil 74)
Paris'teki Louvre Mzesinde sergilenen bir Smer stelasi, Tekvin Kitabinda
anlatilan olayi resmetmektedir. M.. 2300'lerde Akkad krali Naram-Sin taraIindan
dikilmistir ve bilginler bu stelanin, kralin dsmanlari karsisindaki zaIerini resmetti-
gini var saymislardir. Ama ortadaki byk Iigr bir ilha aittir, bir insan krala de-
gil, zira bu kisi boynuzlarla ssl bir baslik giymistir; sadece tanrilara zg olan
belirleyici isaret. Dahasi, bu merkezdeki Iigr daha kk boyutlu insanlarin lideri
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!+( $


NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!+! $

gibi degil de onlari ayaklarinin altinda eziyor gibi grnmektedir. Bu insanlar da
herhangi bir savas Iaaliyetiyle ilgili degil de ileri dogru yryp, ilhin dikkatinin
de evrili oldugu byk koni biimli nesneyi hayranlikla seyrediyor gibidirler. Bir
yay ve kama ile silhlanmis olan ilh bu nesneyi hayranliktan ziyade hiddetle izli-
yora benzer. (Sekil 75)
Koni biimli nesne, gk cismine dogru uzaniyor gsterilmistir. Eger boyu-
tu, biimi ve amaci bunun bir sem oldugunu belirtiyorsa, o zaman bu sahne bir se-
min dikilmesini kutlayan insanlari ezen kizgin ve tepeden tirnaga silahli bir tanriyi
resmetmektedir.
Hem Mezopotamya metinleri hem de Incil'deki anlatilar ayni ahlk dersini
vermektedir: Uan makineler tanrilar iindir, insanoglu iin degil.
Hem Mezopotamya hem de Incil metinlerinin varsayimina gre, insanlar Gk-
sel Ev'e ancak tanrilarin dilegi stne ykselebilirler. Ve burada gklere ykselme
ve hatta uzay uuslari ile ilgili daha ok hikye yatmaktadir.
Eski Ahit, birka lml varligin gklere ykselisini kaydeder.
Ilki Enok'tur, Tanri ile dost olan ve "Rab ile birlikte yryen", Tufan ncesi
dnemden bir ata. demin neslinden yedinci atadir ve TuIan kahramani Nuh'un
byk bykbabasidir. Tekvin Kitabinin besinci babi tm bu atalarin soy sopunu
ve ldkleri yasi bildirir; Enok disinda zira o "gitmistir, nk onu Rab aldi". Ima-
lara ve gelenege gre, Dnya'daki Inilikten kaabilmek iin Tanri, Enok'u yukari-
ya dogru almisti. Diger lml ise Dnya'dan kaldirilan ve bir "kasirga" iinde yu-
kari alinan Ilaya Peygamberdir.
Ilh Ev'i ziyaret eden ve orada kendisinde byk bilgelik bahsedilen bir
nc lml ile ilgili az bilinen bir gnderme yine Eski Ahit'te yer alir ve (dogu
Akdeniz kiyisinda bir Fenike merkezi olan) Tire'nin bir hkmdari ile ilgilidir. He-
zekiel Kitabinin 28. Babinda Rab'bin peygambere, krala Ilh taraIindan nasil tanri-
lari ziyaret etmesine izin verildigini hatirlatmasini emrettigini okuyoruz:
Plna gre "kaliplanan", hikmetle dolu,
gzellikte tam olan sendin.
Sen Aden'de, Tanri'nin bahesinde idin;
btn degerli taslarla ve altinla kaplanmistin...
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!+) $

Sen mesh edilmis glge salan kerubi idin,
ve seni ben diktim,
Tanri'nin mukaddes dagi zerinde idin;
bir tanri gibi atesli taslar arasinda gezdin.


Onlara seslenirken "Ben bir Ilhim" diyen ama Tire hkmdarinin "snnetsiz-
ler lm ile" yabancilar elinden lecegini kehanet eden Rab, daha sonra Heze-
kiel'e sebebini aiklar: Kral Ilh Ev'e gtrldkten ve tm bilgelik ve zenginlige
erismesi saglanmisken; yregi "ykseldi", bilgeligini ktye kullandi ve tapinaklari
kirletti.
Mademki yregin ykseldi, ve sen:
"Ben ilhim,
denizlerin bagrinda Tanri tahtinda
oturuyorum" dedin
ve sen Tanri degil ancak bir insanken,
yregini Tanri yregi gibi ettin.


Smer metinleri, gklere ykselme ayricaligini edinen birka insandan daha
sz ederler. Biri Adapa'dir; Ea taraIindan yaratilan "model insan". Ea ona "bilgelik
vermisti; ebed yasam vermemisti ona." Yillar getike, Ea Adapa'nin lml so-
nunu, ona Anu'nun Gksel Evi'ne ulasmasi ve Hayat Ekmegi ile Hayat Suyundan
pay almasi iin bir em saglayarak degistirmeye karar verdi. Adapa Anu'nun Gk-
sel Evi'ne vardiginda, Anu gksel mekna erismesi iin emi ona kimin sagladigini
bilmek istemisti.
lmllerin Tanrilarin Evi'ne nadir ykselislerine dair hem Incil'deki hem de
Mezopotamya hikyelerinde bulunabilecek birka nemli ipucu vardir. Adapa da,
Tire krali gibi, mkemmel bir "kalip"ti. Gksel "Aden"e ulasmak iin tm yapma-
lari gereken bir eme, yani "ateli taa" erismek ve kullanmakti. Bazilari yukari
ikti ve Dnya'ya geri dnd; TuIanin Mezopotamyali kahramani gibi digerleri ise
tanrilarin dostlugunun tadini ikarmak iin orada kaldilar. Iste Smerli Gilgamis,
bu Mezopotamyali "Nuh"u bulmak ve ondan Hayat Agacinin gizini grenmek ze-
re yola koyulmustu.
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!+" $

lml insanin Hayat Agacini naIile arayisi, Smer uygarliginca insan klt-
rne bahsettigi en uzun, en gl destansi metinlerden birinin konusunu olusturur.
Modern bilginler taraIindan "Cilgamiy Destani" diye adlandirilan dokunakli
hikye, Uruk'un lml bir babadan ve ilhi bir anneden dogan hkmdari ile ilgi-
lidir. Sonu olarak, Gilgamis'in "te ikisi tanri, te biri insan" idi; onu, lmlle-
rin kaderi olan lmden kamayi amalamaya ynelten bir durum.
Geleneklerden grendigine gre atalarindan biri, TuIanin kahramani olan Ut-
napistim, esiyle birlikte Gksel Ev'e alinarak lmden kamisti. Dolayisiyla Gil-
gamis oraya varip, ebedi yasamin gizini atasindan elde etmeye karar verdi.
Harekete gemesine sebep olan sey, onun Anu'dan bir davet olarak dsndg
seydi. Dizeler, sanki isi biten bir roketin Dnya'ya geri dssnn gzlenmesini
hatirlatiyor. Gilgamis bunu annesine, tanria NIN.SUN'a tariIeder:
Annem,
Gece boyunca ok neseliydim
ve asillerimin arasinda dolastim.
Gklerde yildizlar dizilmisti.
Anu'nun eseri bana dogru alaldi.
Onu kaldirmaya kostum; Iazla agirdi.
Onu itmeye alistim, kipirdatamadim!
Uruk halki evresine toplandi,
Asiller, onun ayaklarini ptler.
Alnimi dayadigimda, bana destek oldular.
Onu kaldirdim. Sana getirdim.


Gilgamis'in annesinin olayla ilgili yorumu, metnin yipranmis kismina denk
geliyor ve bu nedenle net degil. Ama Gilgamis'in dsen nesnenin, "Anu'nun eseri-
nin" dssn grmesiyle macerasina koyulmak zere cesaretlendigi aiktir. Des-
tanin girisinde, kadim anlatici Gilgamis'i "bilge olan, her seyi deneyimlemis olan"
diye agirir:
Gizli seyleri grmst,
Insana gizli olani bilirdi,
Hatta TuIandan nceki bir zamanin
haberlerini getirdi.
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!+' $

Ayrica uzak bir yolculuga ikti,
yorucu ve zorluklar altinda;
Dnd ve tm gayretini kazidi
bir tas stuna.


Gilgamis'in iktigi "uzak yolculuk", sphesiz, Tanrilarin Evi'ne yaptigi yolcu-
luktur; ona yoldasi Enkidu eslik etmistir. HedeIleri Tilmun Diyari idi; Gilgamis
orada kendisi iin bir sem dikebilirdi. Mevcut tercmeler Smerce mu veya Ak-
kadca yumunun kadim metinlerde grndg yerlere beklendigi gibi "ad" koymak-
tadir; ama biz bunun yerine, terimin gerek anlami olan "gkte uan ara" ortaya
ikacak biimde yem kullanacagiz:
Hkmdar Gilgamis
Tilmun Diyarina gitmeyi koymustu aklina.
Yoldasi Enkidu'ya der ki:
"Ey Enkidu...
Diyara girecegim, semimi dikecegim,
semlerin dikildigi yerde,
kendi semimi dikecegim."


Onu caydiramayan Uruk'un yaslilari ve Gilgamis'in danistigi tanrilar ilk nce
Utu/Samas'in rizasini veya yardimini almasi gerektigi gdn verdiler. "Eger Di-
yara gireceksen, Utu'ya bildir." diye onu uyardilar. "Diyar, Utu'nun ynetiminde."
diye tekrar tekrar vurguladilar. nceden uyarilmis ve gt almis olan Gilgamis izin
iin Utu'ya basvurdu:
Diyara girmeme izin ver,
semimi kurmama izin ver.
semlerin dikildigi yerde,
semimi dikmeme izin ver...
...deki inis yerine getir beni,
Koruman stmde olsun!


Tabletteki sanssiz bir kirik, "inis yerinin" yeri hakkinda bilgisiz kalmamiza
sebep oluyor. Ama burasi her nerede ise Gilgamis ve yoldasi nihayet bu yerin sinir-
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!+* $

larina varirlar. Burasi rktc muhaIizlar taraIindan korunan bir "yasak blge"dir.
Yorgun ve uykulu iki arkadas, devam etmeden nce geceyi dinlenerek geirmeye
karar verirler.
Uyur uyumaz bir sey onlari sarsar ve uyandirir. "Beni uyandiran sen misin?"
diye sorar Gilgamis dostuna. "Uyanik miyim?" diye meraklanir, zira ylesine sasir-
tici grntlere sahit olmaktadir ki uyanik mi, rya mi gryor merak eder. Enki-
du'ya syle der:

Ryamda, dostum, yksek tepe devrildi.
Beni yere yatirdi, ayagimi tuttu...
Parilti ok yamandi!
Bir adam grnd,
diyardaki en zariI kisiydi.
Zerafeti...
Devrilen topragin altindan beni ekip ikardi,
iecek su verdi, yregim sakinledi.


"Diyardaki en zariI kisi" olan, Gilgamis'i kayan topragin altindan ikaran, ona
su veren, "yregini sakinlestiren" bu adam kimdi? Ve anlasilmaz toprak kaymasina
eslik eden "yaman parilti" da neydi?
Emin olamayan, saskin Gilgamis tekrar uykuya dalar ama uzun srmez.
Nbetin ortasinda uykusu sona erdi.
"Dostum, sen mi seslendin bana?
Niin uyanigim?
Bana sen dokunmadin mi?
Niin siradim?
Bir tanri geip gitmedi mi?
Niin bedenim uyusmus?" diye
sorarak arkadasina, kalkti dogruldu.


Gizemli bir sekilde yeniden uyandirilan Gilgamis kendisine kimin dokundu-
gunu merak eder. Dokunan arkadasi degilse, oradan geen "bir tanri" midir? Bir
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!++ $

kez daha Gilgamis uyuyakalir, ama nc kez uyanmak zere. Sasirtici olan biteni
arkadasina tariI eder.
Grdgm vizyon tamamen rktcyd!
Gkler iglik atti, toprak gmledi,
Gn isigi snd, karanlik geldi.
Yildirimlar akti, bir alev parlayip ikti.
Bulutlar kabardi, lm yagdi!
Derken parlama azaldi, alev snd.
Tm dsenler kle dnd.


Bu birka dizede, bir roketin Iirlatilisina tanik olmakla ilgili kadim bir kaydi
grmek iin ok az hayal gcne ihtiya vardir. Ilk olarak, roket motorlari ateslen-
diginde duyulan muazzam gmbrt ("gkler iglik atti"), pesi sira yerin sallanma-
si ("toprak gmledi"). Firlatma alanini duman ve toz bulutlari sarar ("gn isigi sn-
d, karanlik geldi"). Derken aralarindan grlen ateslenmis motorlarin parlakligi
("yildirimlar akti"); roket gge tirmanmaya basladiginda "bir alev parlayip ikti".
Toz ve sprnt bulutlari her ynde "kabardi"; derken, asagi kmeye basladiginda
"lm yagdi!" Artik roket gkte ykselmistir, yukari dogru gider ("parlama azaldi,
alev snd"). Roket gzden kaybolur ve "tm dsen" sprnt "kle dner."
Grdklerinden rken ama hedeIine varmak iin daha da kararli olan Gilga-
mis, korunma ve destek iin bir kez daha Samas'a basvurur. "rkn bir muhaIiz-
din stesinden gelerek, Samas'in "Gklerin kemerine ykselirken" grlebilecegi
Masu dagina ulasir.
Artik ilk hedeIinin yakinindadir; "semlerin dikildigi yer"e. Ama dagin iine
oyulmus oldugu anlasilan bu yerin girisi, siddetli muhaIizlarca korunmaktadir:
Dehsetleri rktcyd, bir bakislari lmd.
Parildayan isildaklari daglan tariyordu.
Samas'i gzlyorlardi,
O ikarken ve inerken.


Gilgamis'i (soldan ikinci) ve yoldasi Enkidu'yu (en sagdaki) gsteren bir m-
hr betimlemesi (Sekil 76); pekl bir tanrinin blgeyi isildaklarla tarayan ve lm
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!+# $

isinlari saan robot benzeri muhaIizlara bir baskasi adina izin istemesini betimliyor
olabilir. TariI, akla Tekvin Kitabinda Tanrinin Aden bahesinin girisine, insanlar
giremesin diye "dnen kili" koymasiyla ilgili ibareyi getiriyor.

Sekil 7

Gilgamis kismen ilh olan kkenini, yolculugunun amacini ("Utnapistim'e
yasam ve lm hakkinda sorular sormak isterim") ve Utu/Samas'in rizasi ile bu yo-
la koyuldugunu aikladiginda, muhaIizlar yola devam etmesine izin verdiler.
"Samas'in yolu boyunca" ilerleyen Gilgamis kendisini kr karanlikta bulur: "nn
ardini gremez", korkudan bagirir. Birok beru (bir zaman, uzaklik birimi veya gk
yayi) yol almasina ragmen, hl karanlik iindedir. En sonunda, "on iki beru daha
gittiginde, isik parlamaya baslar."
Hasar grms ve belirsiz hle gelmis metin, Gilgamis'in, meyveleri ve agalari
yari degerli taslardan oyulmus muhtesem bir baheye vardigini aktarir. Utnapistim,
iste burada oturmaktadir. Sorununu atasina ileten Gilgamis, hayallerini kiran bir
cevapla karsilasir: Insan, lml kaderinden kaamaz, der Utnapistim. Yine de Gil-
gamis'a lmn erteleyecek bir yol nerir; ona Hayat Bitkisinin yerini aiklar:
"Insan yaslaninca genlesir"dir bu bitkinin adi. Gilgamis, zaIere ulasmistir, bitkiyi
alir. Ama kadere bakin ki, geri dnerken onu bir aptal gibi kaybeder ve Uruk'a eli
bos dner.
Destanin edeb ve IelseI degerini bir kenara birakirsak, Gilgamis'in hikyesi
bizi burada esasen "uzay ve havacilik" unsurlari aisindan ilgilendirmektedir. Gil-
gamis'in Tanrilarin Evi'ne erismek zere edinmesi gereken sem, hi sphesiz bir
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!+% $

roket gemidir; bunlardan birinin kalkisina, "inis alani"nin yakinlarindayken tanik
olmustur. Roketler, yle grnyor ki, bir dagin iine konuslanmistir ve blge, iyi
korunmakta olan yasak bir blgedir.
Gilgamis'in grms oldugu seyle ilgili grsel bir kanit su ana dek gn isigina
ikmamistir. Ama ok uzak bir diyardaki bir Misir valisinin mezarinda bulunan bir
izim, hurma agalarinin yetistigi bir yerde, toprak stnde bir roket basini gster-
mektedir. Roketin gvdesinin, tp benzeri paralardan insa edilen ve leopar derileri
ile sslenmis insan yapimi bir siloda, topragin altinda oldugu aiktir. (Sekil 77)
Modern sanatilarin yaptigi sekilde, kadim sanatilar da yeralti silosunun bir
kesitini gstermisler. Roketin birka blmden olustugunu grebiliyoruz. Asagida-
ki, kivrilan tplerle evrili iki adami gstermektedir. Onlarin stnde yuvarlak
panel vardir. Roket basinin, yani ben-ben'in boyutunu roketin iindeki iki adama ve
yerin stndeki insanlara oranlarsak, Smercedeki dengi mu, yani "gksel oda"
olan roket basinin rahata bir veya iki kullanici ya da yolcuyu alabilecegini grebi-
liriz.
Gilgamis'in gitmek zere yola koyuldugu yerin adi TIL.MUN idi. Bu isim ke-
limesi kelimesine "Izelerin diyari" anlamina gelir. Burasi semlerin dikildigi,
Utu/Samas'in yetkisi altinda bulunan, kisinin bu tanrinin "gklerin mahzenine ka-
dar ykseldigi"ni grebilecegi bir yerdi.
On ikiler Panteonunun bu yesinin gksel dengi Gnes olmasina karsin, adi-
nin "Gnes" anlamina gelmeyip, "islevlerini ve sorumluluklarini tariI eden bir si-
Iat" oldugunu nermekteyiz. Utu'nun Smerce adi "parildayarak giren" anlamina
gelir. Tretilen Akkadca adi Sem-Es ise ok daha barizdir: Es "ates" anlamina gelir
ve semin ilk baslarda ne anlama geldigini artik biliyoruz.
Utu/Samas, "atesli roket gemilerininki" idi. Onun, tanrilarin uzay limaninin
komutani oldugunu neriyoruz.
Utu/Samas'in Tanrilarin Gksel Evi'ne seyahatleri ve bu baglamda astlarinca
yerine getirilen islevlerdeki komuta edici rol; bir lmlnn gklere dogru yaptigi
yolculukla ilgili bir baska Smer hikyesinde ayrintili biimde ortaya ikmaktadir.

NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!+& $



Sekil 77

Smer kral listeleri, Kis'in on nc hkmdarinin "Gge ykselen" Etana
oldugunu bildirir bize. Bu kisa ibarenin ailmasina gerek yoktur zira ggn en yk-
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!#( $

sek katlarina ikan bu lml kralin hikyesi, kadim Yakin Dogu'nun her yaninda
bilinmektedir ve birok mhr betimlemesine konu olmustur.
Bize anlatildigina gre, Etana tanrilar taraIindan insanogluna gven ve bereket
getirmek zere grevlendirilmistir; yani rgtl bir uygarlik olan Krallik'in sagla-
mayi amaladigi sey. Ama grnen o ki Etana hanedanligini srdrecek bir erkek
evlt dogurtmayi basaramaz. Bilinen tek are, Etana'inn sadece gklerden tutup ge-
tirebilecegi belirli bir Dogum Bitkisi'dir.
Daha sonralari Gilgamis'in da yapacagi gibi, Etana izin ve yardim almak iin
Samas'a basvurur. Destan ilerledike, Etana'nin Samas'tan bir sem istedigi aik hle
gelir!
Ey Rab, agzindan bir iksa!
Bana Dogum Bitkisini bahsetsen!
Bana Dogum Bitkisini gstersen!
Engelimi kaldirsan!
Bana bir sem retsen!


Dualarla gururu oksanan ve adak koyunla karni sisen Samas, ona bir sem sag-
lamak iin Etana'nin istegini yerine getirmeye karar verir. Ama bir semden sz
edecegine, Samas Etana'ya onu istedigi gksel yere bir "kartal"in gtrecegini sy-
ler.
Etana'ya Kartal'in yerlestirildigi ukurun yerini tariI eden Samas, Kartal'i sz
konusu grev hakkinda daha nceden bilgilendirir de. "Samas, EIendisi" ile siIreli
mesajlar alip veren Kartal'a "Sana bir adam gnderecegim; senin elinden tutacak...
onu ileriye ynelt... ne derse yap... dedigimi yap." denmistir.
Samas'in kendisine gsterdigi daga varan "Etana ukuru grd" ve, iinde
"Kartal durmaktaydi". "Ulu Samas'in emri stne", Kartal Etana ile iletisime girdi.
Etana bir kez daha amacini ve gidecegi yeri aiklar; bunun zerine Kartal, Etana'ya
"Kartal'i ukurundan ykseltecek" islemler iin talimat vermeye baslar. Ilk iki giri-
sim ise yaramaz ama ncde Kartal dogru biimde ykselir. Gn isidiginda Kar-
tal, Etana'ya seslenir: "Arkadasim... Anu'nun Ggne tasiyacagim seni!" Ona nasil
tutunacagi talimatini veren Kartal havalanir; ve umakta, hizla ykselmektedirler.
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!#! $

Sanki modern bir astronotun roketi ykseldike Dnya'yi klrken seyret-
mesi gibi, kadim hikye anlatan da Dnya'nin Etana'ya gittike daha kk grn-
mesini tarif eder:
Bir beru ykseltince onu,
Kartal Etana'ya syle dedi:
"Bak, dostum, diyar nasil grnyor!
Dag Evinin yanlarindaki denize bak,
Diyar sade bir tepe hline geldi,
Genis deniz, sanki bir kk havuz gibi."


Kartal yksege, gittike yksege tirmanir; Dnya daha klr, daha daha klr.
Onu ikinci beru boyunca ykseltince, Kartal syle der:
"Dostum,
Diyarin nasil grndgne bir baksana!
lke bir gedige dnd...
Genis deniz, ekmek sepeti kadar"...
nc beru boyunca ykseltince onu,
Kartal ona syle dedi, Etana'ya:
"Bak, dostum, kara nasil grnyor!
Toprak, bahivanin kazdigi bir yere dnd!"


Ve derken, ykselmeye devam ederlerken, Dnya birdenbire gzden kaybolur.
EtraIima bakinirken, diyar gzden kayboldu,
Ve gzm genis deniz stnde eglenmez oldu.


Bu hikyenin bir versiyonuna gre, Kartal ve Etana Anu'nun Ggne erisirler.
Ama bir baska versiyon Etana'nin artik Dnya'yi gremez oldugunda hevesinin ki-
rildigini ve Kartala yolunu geri evirip Dnya'ya "dalmasini" emrettigini bildir-
mektedir.
Bir kez daha, Dnya'yi byk bir uzakliktan grmekle ilgili byle sira disi bir
bildiri ile Incil'deki bir ibare arasinda paralellik buluyoruz. Rab Yahve'yi ycelten
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!#) $

Isaya peygamber ona syle der: "O, Dnya'nin emberinde oturandir, sakinlerini
bcekler gibi grr."
Etana'nin hikyesi bize, bir sem arayan Etana'nin bir ukurun iindeki bir Kar-
tal ile iletisime gemek zorunda oldugu bilgisini verir. Bir mhr betimlemesi, s-
tnden bir kartalin havalandigi, kanatli, yksek bir yapi (bir Iirlatma kulesi mi?)
gstermektedir. (Sekil 78)

Sekil 78

Etana'yi uzak gklere gtren Kartal nedir veya kimdir?
Bu kadim metin ile 1969 Temmuzunda Apollo 11 uzay aracinin kumandani
Neil Armstrong'un Dnya'ya yolladigi mesaji iliskilendirmekten kendimizi alami-
yoruz: "Houston! Burasi Sknet Denizi. Kartal kondu!"
Insanoglunun Ay'a ilk inisini bildirmekteydi. "Sknet Denizi", inisin yapildi-
gi alandi. Kartal ise uzay aracindan ayrilan ve iindeki iki astronotu Ay'a gtren
(ve daha sonra ana araca geri getiren) ay modlnn adiydi. Ay modl, Ay yrn-
gesinde kendi uusuna baslamak zere ilk kez ayrildiginda, astronotlar Houston'da-
ki Grev Komuta Merkezine syle dediler: "Kartal kanatlandi."
Ama "Kartal", uzay aracinin iindeki astronotlari da belirtmekteydi ayni za-
manda. Apollo 11 grevinde, "Kartal" ayrica astronotlarin sembolyd, giysilerinin
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!#" $

stnde tasidiklari amblemdi. Tipki Etana hikyesinde oldugu gibi, onlar da uabi-
len, konusabilen ve iletisime geen "Kartallar"dilar. (Sekil 79)



Sekil 79

NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!#' $

Bir kadim ressam, tanrilarin gk gemilerinin pilotlarini nasil betimlerdi? Onla-
ri, tesadf eseri, kartallar olarak resmeder miydi acaba?
Buldugum sey, kesinlikle budur. M.. 1.500'lerden kalan bir Asur mhr oy-
masi bir semi selmlayan iki "kartal-adam"i gstermektedir! (Sekil 80)



Sekil 8

Bylesi "Kartallar"in (bilginler bunlari "kus-adam'lar diye adlandirir) sayisiz
betimlemesi bulunmustur. ogu betimleme onlari Hayat Agacinin iki yaninda, san-
ki onlarin Hayat Ekmegi ve Hayat Suyu'nun bulundugu yer olan Gksel Ev ile bag-
lantiyi semlerinde sagladiklarini vurgularcasina, dururken gstermektedir. Gerek-
ten de, Kartallarin siradan betimlemeleri onlari, Adapa, Etana ve Gilgamis'in
hikyeleri ile tam bir uyum iinde, bir ellerinde Hayat Meyvesini ve digerinde Ha-
yat Suyu'nu tutarken gstermektedir. (Sekil 81)
Kartallarin birok betimlenisi onlarin canavarimsi "kus- adamlar degil, onlara
kartal grns veren kostmler veya niIormalar giyen antropomorIik varliklar
olduklarini aika gstermektedir.
Ortadan kaybolmus olan tanri Telepinu ile ilgili Hitit hikyesi, "byk tanrila-
rin ve kk tanrilarin Telepinu'yu aramaya basladiklarini" ve "Samas'in hizli bir
Kartal yolladigini" bildirir.
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!#* $


Sekil 81

ikis Kitabinda, Rab'bin Israilogullarina "Sizi Kartallarin kanatlarinda tasidim
ve sizi bana getirdim" diye hatirlattigi bildirilir; bu da, grlyor ki, Ilh Ev'e Kar-
tallarin kanatlari stnde ulasma yolunu onaylamaktadir; tipki Etana'nin hikyesin-
deki gibi. Aslina bakarsaniz, sayisiz Incil misralari, Ilhi kanatli bir varlik olarak
tariI etmektedir. Boaz, Rut'u Yudea kavminin arasina alirken Rab Yahve'nin "ka-
natlari altina geliyorsun" der. Mezmurlari yazan kisi "kanatlarinin glgesi altinda"
gvenlik arar ve Rab'bin gklerden inisini tariI eder. "Bir kerubiye bindi ve uarak
gitti; rzgrli kanatlarin stnde utu." Incil'deki El (Ilh iin kullanilan bir unvan)
ve Kenan dilindeki El arasindaki benzerlikleri analiz eden S. Langdon [Semitic
Mythology (Sam Mitolojisi)| bunlarin her ikisinin de metinlerde ve sikkelerde ka-
natli tanrilar olarak betimlendigini gstermistir.
Mezopotamya metinleri degismez bir sekilde Utu/Samas'i semlerin ve Kartal-
larin inis alanindan sorumlu tanri olarak gstermektedir. Ve o da, astlari gibi, bazen
bir Kartal kostmnn tmn kusanmis olarak gsterilmektedir. (Sekil 82)
Bu yetkiyle, krallara "kuslarin kanatlarinda uma" ve "asagi gklerden ulu
olanlarina ykselme" ayricaligini bahsedebilmekteydi. Ve atesli bir roketle yksek-
lere havalandiginda, "sayisiz saatlerce, bilinmeyen uzakliklar boyu uzayan" oydu.
Daha da uygunu, "agi Dnya idi, tuzagi uzak gkler."
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!#+ $


Sekil 82

Gksel yolculukla baglantili nesneler iin Smer terminolojisi, tanrilarin kul-
landiklari meler veya koni biimli "arabalari" olan mularla sinirli degildi.
Sippar'i tariI eden Smer metinleri, kudretli duvarlarla saklanmis ve korunan
bir orta kismi oldugundan sz eder. Bu duvarlar arasinda Utu'nun Tapinagi; "Gk-
lerin evi gibi bir ev" dururdu. Tapinagin bir i avlusunda, yine yksek duvarlarla
korunan, "Yukari dogru dikilmis, kudretli APIN (tercme edenlere gre "delik aip
geen bir nesne") durmaktaydi.
Uruk'taki Anu tapinagi hygnde bulunan bir izim byle bir nesneyi gs-
termektedir. Bir sre nce bu nesnenin ne oldugunu tahmin etmemiz zor olabilirdi
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!## $

ama bu, en tepesinde koni biimli munun veya kumanda kabininin bulundugu ok
saIhali bir uzay roketidir. (Sekil 83)

Sekil 83

Smer tanrilarinin Dnya semalarinda umak iin sadece "uan odalari" degil,
uzay yolculugu yapan ok asamali roket gemilerine de sahip olduklarinin kaniti;
Utu'nun Sippar'daki tapinagindaki kutsal nesneleri tariI eden metinlerin incelenme-
sinden de ortaya ikmaktadir. Smer'in yksek mahkemesindeki taniklarin, yzle-
rini "ilh nesneye" dnp grebilecekleri bir kapida durarak, bir i avluda ye-
min etmeleri gerektigini greniyoruz. Bunlar "altin kre" (mrettebat kabini mi?),
GlR ve alikmaltrati (kelime anlamiyla "gemiyi gtren ilerletici" veya bizim mo-
tor diyebilecegimiz bir kelime) adindadir.
Burada ortaya ikan sey; st ucunda bir kabin veya kumanda modl, alt
ucunda motorlar ve ortasinda gir bulunan parali bir rokete yapilan gnderme-
dir. Gir, uzay uuslari ile baglantili olarak bolca kullanilan bir terimdir. Gilga-
mis'in, Samas'in inis alaninin girisinde karsilastigi muhaIizlarin adi gir-adamlardir.
Ninurta'nin tapinagindaki kutsal veya en korunakli i blgenin adi GIR.SU'dur
("gir'in firlayip gittigi yer").
Gir, genel olarak kabul edildigi gibi, sivri ulu bir nesneyi tariI etmekte kulla-
nilan bir terimdir.. Kelimenin resimsel isaretine yakindan bakmak, terimin "ilh"
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!#% $

yanina dair daha iyi bir anlayis saglayacaktir zira grdgmz sey birka para ve-
ya blme blnms uzun, ok biimli bir nesnedir:



Munun Dnya semalarinda kendi basina umasi veya Dnya'nin topraklari
stnde bir gire eklenmisken umasi veya ok asamali bir apinin tepesindeki ku-
manda modl hline gelmesi; Smer tanrilarinin, Gk ve Yer Tanrilarinin mhen-
dislik dehalarinin bir kanitidir.
Smer piktograflari ve ideogramlari gzden geirildiginde, bu isaretleri izen-
ler her kimse, kuyruklari olan ve atesler ikaran, fze-benzeri aralar ve gksel
"kabinler"den olusan roketlerin sekilleri ve amalarina asina olduklari konusunda
spheye yer kalmaz.


KA:GR ("roketin agzi"); saIt benzeri bir yeralti barinaginda-
ki, bir yzgele donatilmis gir veya roketi gstermektedir.



E$ ("Ilh Ev"); bir uzay aracinin odasi veya kumanda modl.


NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!#& $


ZK ("ykselme"); yola ikan bir kumanda modl m?




En son olarak, Smerce "tanrilar" kelimesi iin piktograIik isarete bakalim.
Terim iki heceli bir kelimedir: DN.GIR.GR iin kullanilan sembol zaten gr-
dk: yzgeleri olan iki asamali bir roket. Ilk hece olan DN ise "drst", "saf",
"parlak" anlamina gelir. Biraraya geldiklerinde ise "tanrilar" veya "ilh varliklar"
anlaminda kullanilan DN.GR, "parlak, sivri nesnelerin drst kiyileri" veya da-
ha da uygunu, "parlayan roketlerin saf kiyileri" anlamini ve-
rir.
Din iin kullanilan piktograIik isaret buydu:

Akla hemen alt kismindan alevler Iiskiran gl bir jet motorunu getiriyor ve
ucu garip bir sekilde aik. Ama bulmaca, eger iki piktograIi arka arkaya "heceler-
sek" bir saskinliga dnsyor; yzge benzeri girin kuyrugu dinin nndeki aikli-
ga mkemmel biimde uyuyor! (Sekil 84, 85)


Sekil 84 Sekil 85

NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!%( $

Sasirtici sonu, stne bir inis aracinin yerlestirilmis oldugu, roketle itilen bir
uzay aracinin resmidir; tipki ay modlnn Apollo 11 uzay aracina yerlestirilmis
olmasi gibi! Bu gerekten de asamali bir aratir, her biri digerine uymustur; mo-
torlari ieren tepkime kismi, destek ve ekipmani ieren orta kisim ve eski aglarin
tanrilarinin, bin yillarca ncesinin astronotlarinin, dingir adli insanlarin oturdugu
silindirik "gk odasi".
Kadim halklarin ilhlarini "Gk ve Yer Tanrilari" diye agirirken, onlarin ke-
limenin tam anlamiyla Dnya'ya gkten gelmis baska bir yerin insanlari olduklarini
ima ediyor olduklarindan sphe edilebilir mi?
Kadim tanrilar ve aralariyla ilgili olarak su ana dek sunulan kanitlar; onlarin
gerekten de kanli canli varliklarin, gerekten de kelimenin tam anlamiyla gkler-
den Dnya'ya inmis insanlar olduklarina dair hibir spheye yer birakmiyor.
Incil'i tek Tanriya adayan Eski Ahit'in kadim derleyicileri bile, bylesi ilh
varliklarin ok eski zamanlarda Dnya zerindeki mevcudiyetlerini kabul etmeyi
gerekli grmslerdir.
Hem evirmenlerin hem de ilhiyatilarin dehsete kapildiklari muammali b-
lm, Tekvin Kitabinin 6. Babinin basini olusturmaktadir. Blm, demi izleyen
nesiller boyunca insanoglunun" yayilisinin gzden geirilmesi ve TuIan'dan nce
insanoglunun ilh byden kurtulup gznn ailmasi hikyesi arasina sikismistir.
Spheye yer birakmaz biimde syle belirtir o siralarda;
tanri ogullari
insan kizlarinin gzel olduklarini grdler,
ve btn setiklerinden
kendilerine karilar aldilar.


Bu dizelerin ima ettikleri ve Smer'in tanrilar, onlarin ogullari ve torunlari,
tanrilar ve lmller arasinda birarada yasanmaktan kaynaklanan yari ilh evltlar-
la ilgili hikyeler arasindaki paralellikler, Incil'deki dizeleri okumaya devam ettike
daha da artar:
Rab ogullari insan kizlarina vardiklari,
ve bu kizlar onlara ocuk dogurduklari zaman,
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!%! $

o gnlerde, hem de ondan sonra,
yeryznde NeIilimler vardi,
bunlar Ebediyetin kudretli olanlariydi,
em halkiydi.


Yukaridaki, geleneksel bir tercme degildir. Uzun bir sredir, "yeryznde
NeIilimler vardi" iIadesi, "yeryznde devler vardi" diye evrilmistir; ama hatanin
Iarkina varan yeni evirmenler Ibranice bir terim olan Nefilim kelimesine hi do-
kunmadan birakma yoluna gitmislerdir. "Sem halkiydi" dizesi ise, tahmin edecegi-
niz gibi "bir adi olan halk", yani "shretli bir halk" olarak anlaminda ele alinmistir.
Ama daha nce belirttigimiz gibi, em terimi orijinal anlami ile ele alinmalidir; bir
roket olarak. Peki, NeIilim terimi ne anlama gelmektedir? Sam dilindeki kk
NFL'den ("asagi atilmak") dallanan bu kelime, tam olarak dedigi anlama gelir:
Dnyaya, asagi atilmislari.
agdas ilhiyatilar ve Incil bilginleri bu sorunlu dizeleri ya bunlari alegorik
biimde izah ederek ya da hepten grmezden gelerek kainma egilimi iindedir.
Ama Ikinci Tapinak dneminin Yahudi yazilari, bu dizelerde "dsms meleklerle
ilgili kadim gelenekten yankilari getirmislerdir. Bazi erken dnem bilginlerinin
eserleri, "Cennet'ten atilan ve o siralarda Dnya'da olan" bu ilh varliklarin adla-
rindan sz ederler: Sam-Hazzay ("semin gzcs"), Uzza ("kudretli") ve Uzi-El
("Tanri'nin kudreti").
On dokuzuncu yzyilin saygin Yahudi Incil yorumcularindan olan Malbim bu
kadim kkleri kabul etmis ve "kadim zamanlarda lkelerin hkmdarlari; Dnya'ya
Gklerden gelen, Dnya'da hkm sren ve insan kizlari arasindan karilar alan ve
evltlari arasinda kahramanlar, kudretliler, prensler ve asiller bulunan tanrilarin o-
cuklariydilar." demistir. Bu hikyeler, der Malbim, pagan tanrilarina aittir, "en eski
zamanlarda Gklerden Dnya'ya dsms olan tanrilarin ogullari... bu nedenle ken-
dilerine 'NeIilimler', yani Asagi Dsms Olanlar derlerdi."
Ilahiyat aisindan ima ettikleri bir kenara birakilirsa, dizelerin edeb ve orijinal
anlamindan kainilamaz: Gklerden Dnyaya gelmis olan tanrilarin ogullari Nefi-
limler idi.
NIILMLIR: ATI$L ROKITLIR HALKI


!%) $

Ve Nefilimler, Sem Halkiydi-Roket Cemilerin Halki. Bu noktadan itibaren
onlari Incil'deki adlari ile agiracagiz.

!"# $


ON KNC GIZIGIN

Dnya'nin baska bir yerden gelen zeki varliklar taraIindan ziyaret edildigi ne-
risi; bu zeki varliklarin, stnde, bizimkinden daha ileri bir uygarlik kurmus olduk-
lari bir baska gk cisminin varligini gerektirir.
Baska bir yerden gelen zeki varliklarca Dnya'nin ziyaret edildigi ile ilgili
speklasyon, gemiste, bu varliklarin kkeni olarak Mars veya Vens' merkez al-
maktaydi. Ancak, artik Dnya`nin bu iki gezegen komsusunun stnde zeki yasa-
min ve de ileri bir uygarligin olmadigi Iiilen kesinlestiginden, Dnya'nin ziyaret
edilmis olduguna inananlar, bylesi dnya disi astronotlarin yuvasi olacak diger
galaksiler ve uzak yildizlar aramaktalar.
Byle nerilerin avantaji, kanitlanamaz olmalarina ragmen, aksinin de kanit-
lanamayisidir. Bu nerilen "yuva"larin dezavantaji ise Dnya'dan fantastik derece-
de uzak olmalari, isik hizinda bile yillarca ve yillarca seyahat etmeyi gerektirmele-
ridir. Dolayisiyla byle nerilerin sahipleri Dnya'ya tek ynl bir yolculuk
oldugunu ne srerler: dns olmayan bir greve ikan bir astronot ekibi veya
belki de kaybolan ve kontrolden ikan, Dnyaya akilan bir uzay gemisi.
Smerlilerin Tanrilarin Gksel Evi'yle ilgili fikri kesinlikle bu degildir.
Smerliler byle bir "Gksel Ev"in, bir "safyer"in, bir "ilksel ev"in mevcudi-
yetini kabul etmistir. Enlil, Enki ve Ninhursag Dnya'ya gitmelerine ve orada ken-
dilerine yuva edinmelerine ragmen, babalari Anu hkmdar olarak Gksel Ev'de
kalmistir. Sadece esitli metinlerde arada bir yapilan gndermeler degil, ayrica
"tanri listeleri" de aslinda "saI yer"in tahtinda Anu'dan nce gelen hanedanin yirmi
bir ilh iftini sayar.
Anu bizzat byk bir sataIat ve debdebe iindeki bir tahtta oturmaktadir. Gil-
gamis'in bildirdigi (ve Hezekiel Kitabinin onayladigi) gibi, burasi tamamen yari
degerli taslardan oyulmus yapay bir bahesi olan bir yerdir. Anu burada resm esi
Antu ve alti cariyesi, (on drd Antu'dan dogan) seksen evldi, bir Basbakan,
Mulardn (roket gemilerden) sorumlu Komutan, iki Silahlardan sorumlu Komutan,
ON KNC GEZEGEN


!"% $

iki Byk Yazili Bilgi stadi, bir Maliye Bakani, iki Bas Yargi, iki "sesle etkile-
yen" ve bes asistan ktibi olan iki Bas Ktip ile birlikte oturmaktadir.
Mezopotamya metinleri sik sik Anu'nun evinin muhtesemliginden, onun kapi-
sini koruyan tanrilardan ve silhlardan sz ederler. Adapa'nin hikyesi syle der:
Adapa'ya bir em saglayan tanri Enki daha sonra;
Ona Gge giden yolu gsterdi,
ve o da Gge ikti.
Gge ykseldiginde,
Anu'nun Kapisina yaklasti.
Tammuz ve Gizzida muhaIizlik yapiyordu,
Anu'nun Kapisinda.


Ilh silhlar SAR. UR ("kraliyet avcisi") ve SAR.CAZ ("kraliyet katili") ile
korunan Anu'nun taht odasi Tanrilarin Meclisinin toplanma yeriydi. Byle durum-
larda ieri girme ve yerlesme sirasini dzenleyen siki bir protokol uygulaniyordu:
Enlil Anu'nun taht odasina girer,
sag tacin yerinde oturur,
Anu'nun saginda.
Ea |Anu'nun taht odasina| girer,
kutsal tacin yerinde oturur,
Anu'nun solunda.


Kadim Yakin Dogu'nun Gk ve Yer tanrilari sadece gklerden gelmekle kal-
mayip, Gksel Ev'e de dnebiliyorlardi. Anu arada bir devlet ziyareti iin Dnya'ya
inerdi; Istar en azindan iki kez Anu'ya gitmisti. Enlil'in Nippur'daki merkezi "bag
gk-yer" olarak donatilmisti. Samas, Kartallardan ve roket gemilerin Iirlatma ala-
nindan sorumluydu. Gilgamis Ebediyet Yerine ikmis ve Uruk'a dnmst; Adapa
da bu yolculugu yapip, anlatmak zere geri gelmisti; Incil'deki Tire krali da.
Bazi Mezopotamya metinleri, Smerce AB.GAL ("ynlendiren byk kisi"
veya "yolu isaret eden stat")'dan gelen bir Akkad terimi olan Apkallu ile ilgilidir.
Gustav Guterbock [Die Historische Tradition und lhre Literarische Gestaltung bei
Babylonier und Hethiten (Babil ve Hitit'te Tarihsel Gelenek ve Edeb Olusumlar)|
ON KNC GEZEGEN


!"& $

bunlarin daha nce gsterdigimiz "Kartallar" gibi resmedilen "kus-adamlar" olduk-
larini syler. Onlarin becerilerinden sz eden metinler, bunlardan biri iin "Inan-
na'yi gkten indirdi, inisini E-Anna tapinagina yapti" der. Bu ve diger gndermeler,
Apkallu'nun, NeIilimlerin uzay gemilerinin pilotlari olduklarini isaret eder.
Iki ynl seyahat sadece mmkn degil, ayni zamanda, denir bize, Smer'de
bir Tanrilar Kapisi (Babili) kurmaya karar veren tanrilarin lideri taraIindan en ba-
sindan beri dsnlmstr:
Ilksel Kaynaga
meclise iktiginizda,
Gece dinlenecek bir yer olacak,
hepinizi alacak.
Gklerden
meclis iin indiginizde,
Gece dinlenecek bir yer olacak,
hepinizi alacak.


Dnya ve Gksel Ev arasinda iki ynl yolculugun hem tasarlandiginin hem
de uygulandiginin Iarkina varan Smerliler tanrilarini uzak galaksilere srmediler.
Tanrilarin Evi, biraktiklari mirasin aikladigina gre, kendi gnes sistemimiz iin-
dedir.
Samas'i Kartallarin Komutani olarak resm niIormasi iinde grmstk. Bi-
leklerinde, metal kelepelerle yerine oturan kol saatine benzer bir nesne tasimakta-
dir. Kartallarin diger betimlemeleri de tm nemli kisilerin byle nesneler taktikla-
rini gsterir. Bunlarin sadece ssleme amali mi olduklarini yoksa yararli bir amaca
mi hizmet ettiklerini bilmiyoruz. Ama tm bilginler bu nesnelerin gl seklindeki
rozetleri, yani bir merkez noktadan ikarak yayilan "ta yapraklardan" olusan yu-
varlak bir yigini temsil ettikleri konusunda hemIikirdirler. (Sekil 86)
Rozet, Mezopotamya, bati Asya, Anadolu, Kibris, Girit ve Yunanistan basta
olmak zere tm kadim lkelerde en yaygin ssleme amali tapinak sembol idi.
Rozetin bir tapinak sembol olarak, gksel bir Ienomenin, yani uydulariyla evrili
bir gnesin stilize edilmis hli oldugu kabul edilen grstr. Kadim astronotlarin
bileklerine bu sembol takmalari, bu grse inanilirlik kazandirmaktadir.
ON KNC GEZEGEN


!"' $

Gksel Ev'deki Anu'nun Kapisini gsteren bir Asur betimlemesi (Sekil 87);
bizim Gnesimiz ve gezegenleri gibi gksel bir sistemle ilgili kadim asinaligi onay-
lamaktadir. Kapinin iki yaninda iki Kartal vardir; Gksel Ev'e ulasmak iin onlarin
hizmetine gerek duyuldugunu belirtir. En stn ilh amblem olan Kanatli Kre
kapiyi isaret eder. Iki yaninda yedi adet gksel sembol ve hill vardir; bunlar (bize
gre) iki yaninda Enlil ve Enki olan Anu'yu temsil etmektedir.

Sekil 8 Sekil 87

Bu sembollerce temsil edilen gk cisimleri nerededir? Gksel Ev nerededir?
Kadim ressam baska bir betimleme ile cevap verir; isinlarini, kendisini evreleyen
on bir kk gk cismine uzatan byk bir gk cismi ile. Bu, on bir gezegenin ev-
reledigi bir Gnes'in temsilidir.
Bunun tek temsil olmadigi, silindir mhrler stndeki diger betimlemeler ile
gsterilebilir; mesel Berlin'deki Kadim Yakin Dogu Mzesindeki mhr gibi.
(Sekil 88)
Berlin mhrnn ortasindaki tanri veya gk cismi bytl-dgnde (Sekil 89),
bunun on bir gk cismiyle evrelenmis byk, isinlar saan bir yildizi betimledigini
grebiliriz. Bunlar da, yirmi drt daha kk kreden olusan bir zincirin stnde-
dirler. Bizim gnes sistemimizdeki gezegenlerin "aylarinin" veya uydularinin (gk

ON KNC GEZEGEN


!"( $


Sekil 88 Sekil 89

bilimciler api on alti kilometre veya daha az olanlari saymazlar) sayisinin da tam
yirmi drt olmasi sadece bir rastlanti midir?
Simdi, burada, sphesiz ki bir Gnes ve on bir gezegen gsteren bu betimle-
melerin bizim gnes sistemimizi temsil ettigini iddia etme tuzagina dslebilir zira
bilginlerimiz bize, Dnya'nin bir parasi oldugu gezegensel sistemin Gnes, Dnya
ve Ay, Merkr, Vens, Mars, Jpiter, Satrn, Urans, Neptn ve Plton'dan olustu-
gunu sylemekteler. Bu, bir Gnes ve (Ay da sayildiginda) sadece on gezegen eder.
Ama Smerlilerin syledigi bu degildi. Sistemimizin Gnes ve (Ay da sayila-
rak) on bir gezegenden olustugunu iddia ediyor ve bugn bildigimiz gezegenlere ek
olarak, gnes sisteminin on ikinci yesinin de oldugu Iikrine siki sikiya bagliydilar;
yani, Nefilimlerin evi olan gezegen.
Biz ona On Ikinci Cezegen diyecegiz.

Smer enIormasyonunun dogrulugunu kontrol etmeden nce, gelin, Dnya ve
evresindeki gklerle ilgili bilgimizin tarihine bir gz atalim.
ON KNC GEZEGEN


!"" $

Bugn dev gezegenler Jpiter ve Satrn'n tesinde -evren aisindan ok
nemsiz uzakliklar ama insan iin muazzam- gnes sistemimize ait olan iki byk
(Urans ve Neptn) ve bir nc kk gezegenin (Plton) oldugunu biliyoruz.
Ama bu bilgi, son derece yenidir. Urans, gelismis teleskoplar yardimi ile 1781 'de
kesIedilmisti. Onu elli yil kadar izleyen gkbilimciler, yrngesinin bir baska ge-
zegenin etkisini gsteriyor oldugu sonucuna vardilar. Matematik hesaplamalar yar-
dimiyla, kayip gezegen, yani Neptn, gkbilimciler taraIindan 1846'da saptanabil-
di. Derken, on dokuzuncu yzyilin sonunda, Neptn'n de bilinmeyen bir baska
yerekimi etkisine maruz kaldigi anlasildi. Gnes sistemimizde bir gezegen daha
mi vardi yoksa? Bulmaca, 1930'da Plton'un gzlenmesi ve yerinin saptanmasiyla
zld.
1780'e dek ve ondan nceki yzyillar boyu, insanlar gnes sistemimizde yedi
ye olduguna inanmislardi: Gnes, Ay, Merkr, Vens, Mars, Jpiter, Satrn.
Dnya bir gezegen olarak sayilmiyordu zira diger gk cisimlerinin Dnya'nin, yani
stnde Tanri'nin en nemli yaratisi olan insanin oldugu, Tanri taraIindan yaratilan
en nemli gk cisminin evresinde dndgne inanilmaktaydi.
Ders kitaplarimiz genelde, Dnya'nin gnes-merkezli bir sistemdeki birka
gezegenden sadece biri oldugunun kesIini Nicolaus Kopernik'e atIederler. Dnya'yi
merkez konuma koyan grsne karsi ikmasi durumunda Hristiyan kilisesinin
gazabindan korkan Kopernik alismasini (De revolutionibus orbium coelestium)
ancak 1543'te, lm dsegindeyken yayinladi.
Yzyillarin astronomik kavramlarini sadece KesiIler agi`nin denizcilikle il-
gili ihtiyalari ve Kolomb'un (1492) ve Macellan'in (1520) ve digerlerinin Dn-
ya'nin dz degil de yuvarlak olduguna dair bulgulari sebebiyle tekrar gzden ge-
irmeye koyulan Kopernik matematik hesaplamalara bel baglamisti ve kadim
yazilarda cevaplar aradi. Kopernik'i destekleyen birka kilise adamindan biri olan
Kardinal Schonberg ona 1536'da syle yazar: "Ogrendigime gre kadim matema-
tiksel doktrinlerin temellerini grenmekle kalmami, veni bir teori de varatmisi-
ni:... buna gre Dnva hareket etmektedir ve temel ve dolavisivla ana konumu igal
eden Gnetir."
O zamanlardaki kavramlar, Dnya'nin dz ve yildizlarin stne sabitlenmis
oldugu uzak gklerin stne "kemer oldugu" yolundaki Grek ve Roma gelenekleri-
ON KNC GEZEGEN


!") $

ne dayanmaktaydi. Yildizlarla bezeli gklerin hemen nnde planetler ("gezen"
anlaminda Yunanca bir kelimeden gelir) Dnya'nin etraIinda dnmekteydi. Dolayi-
siyla haItanin yedi gn ve bu gnlerin adlarina kaynaklik eden yedi gk cismi
vardi (
*
): Gnes (Ing. Sun) (Pazar /Sunday), Ay (Ing. Moon) (Pazartesi/Monday),
Mars(Sali/Mardi), Merkr (arsamba/Mercredi), Jpiter (Persembe/Jeudi), Vens
(Cuma/Vendredi), Satrn (Cumartesi/Saturday). (Sekil 90)
Bu astronomi kavramlari, M.S. ikinci yzyilda Misir'in Iskenderiye sehrinde
yasayan bir gkbilimci olan Ptoleme'nin alismalarindan ve sistemlestirmelerinden
kaynaklanmisti. Kesin bulgularina gre Gnes, Ay ve bes gezegen Dnya'nin ev-
resinde dnmekteydi. Ptolemeci astronomi 1.300 yildan Iazla hkm srd; Koper-
nik Gnes'i merkeze koyana kadar.
Bazilari Kopernik'i "Modern Astronominin Babasi" diye adlandirirken, diger-
leri onu daha ziyade eski fikirleri yeniden dzene koyan bir arastirmaci olarak
grmekteydi. Gerekten de Sisamli Hipparkus ve Aristarkus gibi Ptoleme'den nce
gelen Grek gkbilimcilerin yazilarini dikkatle incelemisti. Aristarkus, M.. nc
yzyilda, gk cisimlerinin hareketlerinin, merkezde Dnya'nin degil Gnes'in oldu-
gu varsayildiginda daha iyi aiklanabilecegini nermisti. Aslinda, Kopernik'ten
2.000 yil kadar nce Grek gkbilimciler gezegenleri Gnes'ten baslayarak dogru
sirayla saymislar, yani gnes sisteminin odak noktasinin Dnya degil Gnes oldu-
gunu kabul etmislerdi.
Gnesmerkezli kavram, Kopernik taraIindan sadece yeniden kesIedilmisti; ve
gkbilimcilerin M.. 500'de, M.S. 500 ve 1.500'dekinden ok daha Iazla sey bili-
yor olmalari olduka ilgin bir durumdur.
Gerekten de, bilginler artik, daha eski zamanlardan bazi Grek gkbilimcilerin
baska trl biliyor olduklarina dair kanitlar birakmalarina karsin, niin ilk nce
Greklerin ve daha sonra Romalilarin Dnya'nin dz olup, altinda Hades veya "Ce-
hennemin uzandigi bir amurlu su katmaninin stnde ykseldigini varsaydiklarini
izah etmekte glk ekiyorlar.
M.. ikinci yzyilda Kk Asya'da yasamis olan Hipparkus "gndnmne
ve ekinoksa ait burcun yer degistirmesi", yani artik gn-tn esitligi zamaninin geri

*
GezegenIerIn ve gnIerIn udIuri urusindukI benzeIm, bu gnIerIn uLInce ve ngIIIzce yuziIiIa-
rindu duIu beIIrgIndIr. .N.
ON KNC GEZEGEN


!)* $


Sekil 9

lemesi denilen Ienomeni tartismistir. Ama bu Ienomen ancak "kresel astronomi"
baglaminda, yani Dnya'nin kresel bir evren iindeki, diger gk cisimleri ile ev-
rili bir kre olmasi durumunda aiklanabilmektedir.
yleyse Hipparkus Dnya'nin bir kre oldugunu biliyordu da hesaplamalarini
kresel astronomi baglaminda mi yapmisti? Ayni derecede nemli bir baska soru
daha var. Gn-tn esitligi zamaninin gerilemesi Ienomeni, (Dnya'dan grlen ha-
liyle) belirli bir bur takimyildizindaki Gnes'in konumu ile baharin varisi ile bag-
lanti kurularak gzlemlenebilirdi. Ama bir bur evinden digerine kayma 2160 yil
gerektirmektedir. Hippartakus bu astronomik gzlemi yapacak kadar uzun yasa-
mamis olmalidir. yleyse, bu bilgiyi nereden edinmisti?
Hipparkus'tan iki yzyil nce yine Kk Asya'da yasamis bir baska Grek ma-
tematiki ve gkbilimci olan Knidoslu Eudoksus, bir gksel kre tasarlamisti, bir
kopyasi dnyayi tasiyan Atlas heykeli olarak Roma'da dikilmisti. Kredeki desen-
ler bur takimyildizlarini temsil ediyordu. Ama eger Eudoksus gkleri bir kre ola-
rak tasarlamis idiyse, bu gklere gre Dnya neredeydi? Gksel krenin dz bir
ON KNC GEZEGEN


!)! $

Dnya stnde durdugunu mu dsnyordu, en garip dzen bu olurdu herhalde,
yoksa gksel bir kreyle evrili kresel bir Dnya'dan haberdar miydi? (Sekil 91)

Sekil 91

Orijinalleri kaybolan Eudoksus'un alismalari, M.. nc yzyilda gkbi-
limci taraIindan ortaya konan olgulari siirsel dile "eviren" Aratus'un siirleri saye-
sinde bize kadar ulasmistir. Alinti yaptigina gre Aziz Paul'n biliyor olmasi gere-
ken bu siirde takimyildizlar ayrintilariyla tariI edilmis, "her yana izilmis" ve
gruplanislari ve adlandirilislari ok uzak bir zaman ncesine atIedilmistir. "Bir za-
manlar yasamis olanlar bir terminoloji dsnms ve icat etmisler ve uygun biimler
bulunmus."
ON KNC GEZEGEN


!)+ $

Eudoksus'un takimyildizlarin adlandirilisini atIettigi "bir zamanlar yasamis
olanlar" kimlerdi? Siirdeki belirli ipularina dayanarak, modern gkbilimciler bu
Grek dizelerinin gkleri M.. 2200'lerde Mezopotamya'da gzlendigi haliyle tariI
ettigine inanmaktalar.
Hem Hipparkus'un, hem de Eudoksus'in Kk Asya'da yasamis olmalari, bil-
gilerini Hitit kaynaklarindan aldiklari olasiligini artiriyor. Belki de Hitit baskentini
ziyaret etmisler ve oradaki kayalarin stne oyulmus olan resm geitteki tanrilar
arasinda iki boga-adamin bir kreyi kaldirarak tasidigini grmslerdi; Eudoksus'a
Atlas ve gksel kreyi yontma ilhamini veren pekl bu grnt olabilir. (Sekil 92)

Sekil 92

Kk Asya'da yasayan eski Grek gkbilimciler, Mezopotamya kaynaklarin-
dan yararlanabildikleri iin mi kendilerinden sonra gelenlerden ok daha iyi bilgi-
liydiler acaba?
Aslinda Hipparkus yazilarinda alismalarinin birok bin yil boyunca birikmis
ve dogrulanmis bilgiye dayandigini bildirmistir. gretmenleri olarak, "Erek'in,
Borsippa'nin ve Babil'in Babilli gkbilimcileri"ni gsterir. Rodoslu Geminus, Ay'in
kesin hareketlerinin ksiIleri olarak "Kaldeliler"in, yani kadim Babillilerin adini
verir. M.. birinci yzyilda yazan tarihi Diodorus Siculus Mezopotamya astrono-
misinin kesinligini onaylar; "Kaideliler gezegenleri adlandirmistir... sistemlerinin
merkezinde en byk isik, Gnes vardir; gezegenleri onun konumunu ve isiltisini
yansitan "evltlari"dir.
Demek ki Grek astronomi bilgisinin taninan kaynagi Kalde'dir; degismez bir
sekilde, bu daha nceki dnemdeki Kaideliler kendilerini izleyen halklardan ok
daha Iazla ve ok daha dogru bilgiye sahip olmustur. Kadim dnyanin her yerinde,
ON KNC GEZEGEN


!)# $

nesiller boyunca "Kaideli" adi "yildiz gzleyen", yani gkbilimci ile esanlamli ol-
mustu.
Tanri "Kaidelilerin Ur'undan" ikan Ibrahim`e, gelecekteki Ibrani nesillerden
konusulurken yildizlara bakmasini sylemistir. Gerekten de, Eski Ahit astronomik
bilgilerle doludur. YusuI kendini ve erkek kardeslerini on iki gk cismiyle kiyaslar;
ata Yakup on iki torununu on iki bur takimyildizi ile iliskilendirerek kutsar. Mez-
murlar ve Eyp Kitabi tekrar tekrar gksel fenomenlere, bur takimyildizlarina ve
lker (Pleiades) takimyildizi gibi diger yildiz gruplarina atiIta bulunur. Demek ki
bur kusagina, gklerin bilimsel biimde blnmesine dair bilgi ve diger astrono-
mik enIormasyon; kadim Grek'in zamanindan ok ncesinde, kadim Yakin Dogu'da
yaygindi.
Erken dnem Grek astronomlarinin yararlandiklari Mezopotamya astronomi-
sinin sahasi ok engin olmalidir zira sadece arkeologlarin bulduklari bile metinler-
den, yazitlardan, mhr baskilarindan, rlyeIlerden, izimlerden, gk cisimleri lis-
telerinden, kehanetlerden, takvimlerden, Gnes'in ve gezegenlerin dogma ve batma
zamanlarini gsteren tablolardan, tutulma tahminlerinden olusan bir dag gibidir.
Ama kesinlikle sylenebilir ki, daha sonraki tarihli metinler yapi olarak astro-
nomikten ziyade astrolojiktir. Gklerin ve gk cisimlerinin hareketleri kudretli
krallarin, tapinak rahiplerinin ve genelde lke halkinin asil mesgalesi hline gelmis
gibi grnmektedir; yildizlari gzlemenin amaci sanki Dnya meselelerinin -savas,
baris, bolluk, kitlik- gidisatina ait cevabi gklerde bulmaktir.
M.. ilk bin yila ait yzlerce metni derleyen ve analiz eden R.C. Thompson
[The Reports of the Magicians and Astrologers of Nineveh and Babylon (Ninova ve
Babil'in Byc ve Astrologlarinin Anlattiklari)| bu yildiz gzleyenlerin lkenin,
halkinin ve yneticisinin talihiyle ulusal aidan ilgilendiklerini, (gnmzdeki
"yildiz Ialciligi" gibi) bireysel talihlerle ilgilenmediklerini gsterebilmistir:
Ay hesaplanan zamanda grnmez ise,
Gl bir sehir istil edilecek demektir.


Bir kuyruklu yildiz Gnes'in yoluna erisirse, toprak akisi
azalacak; iki kez bir grlt kopacaktir.

ON KNC GEZEGEN


!)% $

Jpiter Vens ile gittiginde, lkenin dualari
tanrilarin kalbine erisecektir.


Eger Gnes Ay istasyonunda durursa,
lkenin krali tahtinda saglam olacaktir.


Bu astroloji bile kapsamli ve dogru astronomik bilgi gerektirmekteydi, yoksa
hibir kehanet mmkn olamazdi. Byle bir bilgiye sahip olan Mezopotamyalilar
"sabit" yildizlari "gezinen" gezegenlerden ayirt edebiliyor ve Gnes ve Ay'in ne
sabit yildiz ne de siradan gezegenler olduklarini biliyorlardi. Kuyruklu yildizlara,
meteorlara ve diger gksel Ienomenlere asinaydilar; Gnes, Ay ve Dnya'nin hare-
ketleri arasindaki iliskileri hesaplayabiliyor ve tutulmalari tahmin edebiliyorlardi.
Gk cisimlerinin hareketlerini izliyor ve bunlari Dnya'nin yrngesi ve gnes
merkezli sistem yoluyla kendi evresinde dns ile iliskilendiriyorlardi; Dnya
semalarindaki yildizlarin ve gezegenlerin dogusunu ve batisini Gnes'e gre len
bu sistem gnmzde hl kullanilmaktadir.
Gklerdeki gk cisimlerinin Dnya'ya ve birbirlerine gre hareketlerinin ve
konumlarinin izini srebilmek iin, Babilliler ve Asurlular dogru gksel takvimler
tutuyordu. Bunlar, gk cisimlerinin gelecekteki konumlarini siralayan ve tahmin
eden tablolardi. Profesr George Sarton [Chaldean Astronomy of the Last Three
Centuries B.C. (Milttan nceki Son Yz Yildaki Kaide Astronomisi)| bunlarin
iki metotla hesaplandiklarini bulmustur: Daha yeni olani Babil'de kullanilmistir,
eskisi ise Uruk'ta. Hi tahmin edilemeyen bulgularina gre, daha eski olan Uruk
metodu, daha sonraki sistemden daha gelismis ve daha dogru idi. Bu sasirtici du-
rumu, su sonuca vararak aiklamistir: Kalde'nin gkbilimci rahipleri Smer'in yazi-
li Iormllerini ve geleneklerini izlemisken, Grek ve Romalilarin hatali astronomik
Iikirleri dnyayi geometrik terimlerle izah eden bir IelseIeye kaymasindan kaynak-
lanmisti.
Mezopotamya uygarliginin son yzyilda gn isigina ikarilmasi ile diger bir-
ok alanda oldugu gibi, astronomi alaninda da bilgimizin kklerinin Mezopotam-
ya'nin derinliklerine gml olduguna artik sphe kalmamistir. Bu alanda da S-
mer mirasindan yararlaniyor ve bu mirasi devam ettiriyoruz.
ON KNC GEZEGEN


!)& $

Sarton'un ikarimlari; son derece kesin olan takvimlerin onlari hazirlayan Ba-
billi gkbilimcilerin gzlemlerine dayanmadigini bulmaktan dolayi saskinliga ug-
rayan Profesr O. Neugabauer'in ok kapsamli alismalariyla da |Astronomical
Cuneiform Texts (Astronomik ivi Yazisi Metinler)| glenmistir. Aksine, bu tab-
lolar, kullanan gkbilimciler taraIindan "mdahale edilemeyen, belirlenmis bazi
sabit aritmetik semalardan" hesaplanmaktaydilar.
"Aritmetik semalara" bylesine otomatik bir baglilik, bazi "kati matematiksel
teorilere" gre "takvimleri adim adim hesaplama kurallarini veren" ve bu takvimle-
re eslik eden "islem metinleri"nin yardimi ile saglaniyordu. Neugebauer, Babilli
gkbilimcilerin takvimlerin ve matematiksel hesaplanislarinin dayandigi teoriler-
den bihaber olduklari sonucuna varir. Ayrica, bu kesin tablolarin "deneysel ve teo-
rik temelinin", byk lde modern bilginlerin de gznden katigini kabul eder.
Yine de kadim astronomik teorilerin "mevcut olmasi gerektigini, nk ok detayli
bir pln olmaksizin yksek karmasikliktaki hesaplama semalarinin tasarlanmasinin
mmkn olamayacagi"na kanidir.
Profesr Alfred Jeremias [Handbuch der Altorientalischen Geistkultur (Dogu-
daki Ruhbilimin El kitabi)). Mezopotamya astronomlarinin retrograd, yani sabit
yildizlara gre dogudan batiya dogru gider gibi grnme Ienomenine asina oldukla-
ri sonucuna varmistir; bu, gezegenlerin Dnya'dan grlen bariz dzensiz ve yilan-
kavi yol alisidir ve sebebi de Dnya'nin, Gnes evresindeki yrngesini diger ge-
zegenlerden daha hizli veya yavas tamamlamasidir. Byle bir bilginin nemi,
sadece retrograd fenomeninin Gnes evresindeki yrngelerle iliskili bir Ienomen
olmasinda degil, ayni zamanda bu Ienomeni kavrayabilmek ve izleyebilmek iin
ok uzun gzlem dnemlerinin gerekmesinde yatmaktadir.
Bu karmasik teoriler nasil gelistirilmisti; bu teorilerin gelistirilmesi iin sart
olan gzlemleri yapanlar kimdi? Neugebauer "islem metinlerinde, anlamlari kis-
men bilinse de okunuslari hi bilinmeyen ok sayida teknik terimle karsilasiriz"
diye belirtir. Babillilerden ok ncelerde birileri, Babil, Asur, Misir, Grek ve Roma
gibi daha sonra gelen kltrlerdekinden ok daha stn olan astronomi ve matema-
tik bilgisine sahipti.
Babilliler ve Asurlular astronomi ile ilgili gayretlerinin byk bir blmn
dogru bir takvim tutmaya adadilar. Bugn kullanilan Yahudi takvimi gibi bu da bir
ON KNC GEZEGEN


!)' $

gnes-ay takvimi idi; 365 gnn biraz asan gnes yilini, 30 gnn biraz altindaki
kamer ay arasinda uygunluk sagliyordu. Takvim is yasami ve diger dnyev isler
iin nemliydi; ama dogrulugu aslinda Yeni Yil'in kesin gn ve anini, diger bay-
ramlari ve tanrilara ibadeti belirlemek iin gerekliydi.
Mezopotamyali gkbilimci rahipler, Gnes, Dnya, Ay ve gezegenlerin etre-
filli hareketlerini lmek ve birbirine uyumlandirmak iin karmasik bir kresel ast-
ronomiye gvenmekteydi. Dnya bir ekvatoru ve kutuplari olan bir kre olarak ele
alinmaktaydi; gkler de hayal ekvator ve kutup izgileriyle ayrilmisti. Gk cisim-
lerinin geisi ekliptik (tutulum), yani Dnya'nin gksel kre stnde Gnes etraIin-
daki yrngesinin dzleminin izdsm; ekinokslar (Gnes'in yil iinde tutulum
stnde yaptigi kuzey ve gney hareketi sirasinda gk ekvatorunu kestigi gn- tn
esitligi noktalari) ve gndnmleri (Gnes'in yil iinde tutulum boyunca yaptigi
hareket sirasinda kuzey ve gneyde en ok ykselimde oldugu zamanlar) ile iliski-
lendiriliyordu. Tm bu astronomik kavramlar, bugn de kullanilmaktadir.
Ama Babilliler ve Asurlular takvimi veya hesaplanmasi iin dhiyane metotla-
ri icat etmediler. Onlarin takvimi ve bizimki de, Smer kaynaklidir. Bilginler orada,
ok eski zamanlardan beri kullanilan, sonraki btn takvimlerin temeli olan bir
takvim buldular. Asl takvim ve model, Nippur'un, yani Enlil'in merkezinin takvimi
idi. Gnmzdeki de bu Nippur takvimine gre sekillenmistir.
Smerliler Yeni Yil'in, Gnes'in bahar noktasini getigi tam o anda basladigini
dsnmekteydiler. ProIesr Stephen Langdon |Tablets from the Archives of Dre-
hem (Drehem Arsivlerinden Tabletler)), M.. 2400'lerde bir Ur hkmdari olan
Dungi taraIindan birakilan kanitlarin, Nippur takviminin, Gnes'e karsi konumunun
Yeni Yil'in gelisinin kesin anini belirlemeyi mmkn kilan bir gk cismini setigini
gsterdigini bulmustur. Bunun, "belki de Dungi'nin devrinden 2000 yil nce" ya-
pilmis oldugu sonucuna varir, yani M.. 4400'lerde!
Smerliler, gerekten de, ellerinde ara gere olmasa da kresel bir astronomi
ve geometrinin gerektirdigi gelismis astronomik ve matematik "know-how"a sahip
miydiler? Dillerinin gsterdigine gre, gerekten de sahiptiler.
Gklerin kavisi veya yayindan sz ederken, DUB terimini -(astronomide)
"dnyanin 3 derecelik evresi" anlamina gelmektedir- kullanmaktaydilar. Ast-
ronomik ve matematik hesaplamalari iin AN.UR izdiler; bu da gk cisimlerinin
ON KNC GEZEGEN


!)( $

dogus ve batislarini ona oranlayarak lebilecekleri hayal bir "gk ufku"ydu. Bu
uIka dikey olarak bir dik izgi uzattilar: NU.BU.SAR.DA; bunun yardimiyla reIe-
rans noktasini elde ettiler ve buna AN.PA dediler. Boylam dedigimiz izgileri iz-
diler ve onlari "derecelenmis boyunduruk"; enlemleri ise "gklerin orta izgileri"
diye adlandirdilar. rnegin, yaz gndnmn isaret eden enleme AA.BIL ("gkle-
rin atesli noktasi") dediler.
Akkad, Hurri, Hitit ve kadim Yakin Dogu'nun diger edeb saheserleri, Smer-
ce orijinallerin evirileri veya versiyonlari olduklarindan, gk cisimleri ve feno-
menleri ile ilgili Smerceden alinmis dn szcklerle doluydular. Yildiz listeleri
ikaran veya gezegen hareketlerinin hesaplamalarini yazan Babilli ve Asurlu bil-
ginler sik sik kopyaladiklari veya evirdikleri Smer orijinallerinden sz etmisler-
dir. Asurbanipal'in Ninova'daki ktphanesinde de oldugu sylenen astronomi ve
astrolojiye hasredilmis 25.000 tablet Smer kkeninin taninmasiyla ilgili notlar
iermektedir.
Babillilerin "Rabbin Gn" dedikleri byk bir astronomi dizisi, ktiplerince
aiklandigina gre, Akkadli Sargon'un zamaninda, yani M.. nc bin yilda ya-
zilmis olan bir Smerce tabletten kopya edilmistir. Urun nc hanedanina, yine
M.. nc bin yila dayandirilan bir tablet bir dizi gk cismini ylesine net bi-
imde siralamakta ve tariI ermektedir ki, gnmz bilginleri bunun, aralarinda ku-
zey semalarinda Byk Ayi, Ejderha, algi, Kugu ve gen ve gney semalarinda
Avci, Byk Kpek, Suyilani, Karga ve Erboga bulunan takimyildizlarin siniIlan-
dirilmasiyla ilgili bir metin oldugunu anlamakta hi zorluk ekmemislerdir.
Kadim Mezopotamya'da gksel bilginin sirlari, gkbilimci rahipler taraIindan
korunmakta, incelenmekte ve yayinlanmaktaydi. Bu kayip "Kaide" bilimini bize
geri verdigi sylenen bilginin Cizvit papazlari olmasi, belki de ok uygundu:
Joseph Epping, Johann Strassman ve Franz X. Kugler Bir basyapitinda |Sternkunde
und Stemdienst in Babel (Babil'de Yildiz Bilimi ve Yildiz Hizmetleri)| Kugler mu-
azzam sayida metin ve listeyi analiz ve desiIre etmis, dzenlemis ve aiklamistir.
Bir yerde, matematiksel olarak "gkleri geri dndrerek", M.. 1800'lerde Babil
gklerindeki otuz gk cismine ait listenin, bugnk gruplamalara gre dikkatle
dzenlenmis oldugunu gstermistir!
ON KNC GEZEGEN


!)" $

Hangilerinin gerek grup, hangilerinin sadece alt grup olduguna karar vermek
iin yapilan birok alismadan sonra, dnyanin astronomi toplulugu (1925'te) Dn-
ya'dan grnen gkleri kuzey, merkez, gney olarak blme ayirma ve buralar-
daki yildizlari seksen sekiz takimyildiz biiminde gruplama konusunda anlasti.
Sonradan anlasildi ki, bu dzenleme hi de yeni degildi zira gkleri banda veya
"yola" blen ve bunlara esidi takimyildizlar tayin edenler ilk olarak Smerlilerdi;
kuzey "yolu" Enlil'in adini almisti, gney ise Ea'nin, merkez bant ise "Anu Yolu"
idi. Gnmzn merkez bandi, yani bur kusagini olusturan on iki takimyildizin
bandi, Smerlilerin yildizlari on iki ev olarak gruplandirdiklari Anu Yolu'na tam
olarak denktir.
Gnmzde oldugu gibi antik aglarda da Ienomenler bur kusagi kavramiyla
iliskilendirilmekteydi. Gnes'in evresinde Dnya'nin izdigi byk daire, her biri
otuz derece olan on iki esit paraya blnmst. Bu paralardan her birinde grlen
yildizlar veya "evler"; her biri yildizlarin veya grubun olusturur gibi grndg bi-
imlere gre adlandirilan bir takimyildiz hlinde gruplandirilmisti.
Takimyildizlar ve alt blmleri ve hatta takimyildizlar iindeki tekil yildizlar
bile Bati uygarligina agirlikli olarak Grek mitolojisinden dn alinan isim ve tarif-
lerle ulastigindan, Bati dnyasi bu basariyi iki bin yil boyunca Yunanlilara atIet-
mistir. Ama erken dnem Grek gkbilimcilerin Smerlilerden elde ettikleri hazir
bir astronomiyi sadece kendi dil ve mitolojilerine uyarladiklari artik anlasilmistir.
Hipparkus'un, Eudoksus'un ve digerlerinin bilgilerini nasil elde ettiklerini biraz n-
ce aikladik. Hatta Thales'in, yani Lidyalilar ve Medler arasindaki savasi durduran,
M.. 28 Mayis 585'teki tam gnes tutulmasini tahmin ettigi sylenen en eski Grek
astronomun bile bilgisinin kaynaginin Sam dnemi ncesi Mezopotamya kaynak-
lari, yani Smer oldugunu bildirmistir.
Bur kusagi dedigimiz "zodyak" kelimesi, Yunanca zodiakos kyklos'dan
("hayvan dairesi") gelmektedir nk yildiz gruplarinin yerlesimi bir aslana, balik-
lara vb. benzetilmistir. Ama bu hayal sekiller ve isimler aslinda on iki zodyak ta-
kimyildizini UL.HE ("parlak sr") diye adlandiran Smerlilerce tretilmistir:
1. GU.AN.NA ("gksel boga"), Boga
2. MA$.TAB.BA ("ikizler"), Iki:ler
ON KNC GEZEGEN


!)) $

3. DUB ("cimbiz", "kiska"), Yenge
4. UR.GULA ("aslan"), Aslan
5. AB.SN ("babasi Sin idi"), Bakire, Baak
6. Z.BA.AN.NA ("gksel kader"), Terazi
7. G R.TAB ("desen ve kesen"), Akrep
8. PA.BL ("savunmaci"), Oku, Yay
9. SUHUR.MA$ ("kei baligi"), Oglak
10. GU ("sularin tanrisi"), Su Tasiyicisi, Kova
11. SM.MAH ("baliklar"), Balik
12. KU.MAL ("tarlada yasayan"), Ram, Ko

Bur kusaginin resimsel betimlemeleri veya isaretleri, adlari gibi, Smer'de
ortaya ikislarindan beri hi degismeden kalmistir. (Sekil 93)

Sekil 93
ON KNC GEZEGEN


+** $

Teleskopun kullanilmasina kadar Avrupali gkbilimciler sadece kuzey sema-
larindaki on dokuz takimyildizi taniyan Ptolemik grs kabul ediyordu. 1925'te su
an geerli olan siniIlandirma stnde Iikir birligine varilana dek, Smerlilerin Enlil
Yolu dedikleri blgede yirmi sekiz takimyildiz taninmisti. Eski Smerlilerin, Pto-
leme'nin tersine, kuzey semalarindaki btn takimyildizlari tanimis, tanimlamis,
gruplandirmis, adlandirmis ve siralamis olduklarini grendigimizde artik sasmamak
gerek.
Enlil Yolu'ndaki gk cisimlerinden on ikisi Enlil'in olarak saptanmistir; tipki
Anu Yolu'ndaki bur kusagini olusturan on iki gk cismi gibi. Yine, gney semala-
rinda, Ea Yolu'nda da on iki takimyildiz adi siralanmistir; sadece gney semalarin-
da olduklari degil, ayni zamanda tanri Eanindir diye de belirtilirler. Ea'nin bu on
iki asl takimyildizina ek olarak, gney semalarinda birka tane daha siralanmistir,
ama birogu bugn taninmamistir.
Ea Yolu; kadim astronomik bilgiyi sadece modern bilginin terimleriyle kal-
mayip, ayni zamanda yzyillar ve bin yillarca ncesinde gklerin nasil grndg
aisindan da ortaya ikarmak gibi muazzam bir grev stlenen Asurologlara cidd
problemler yaratmaktaydi. Ur'dan veya Babil'den gney semalarini gzlemleyen
Mezopotamyali gkbilimciler, gney semalarinin yarisindan biraz Iazlasini gre-
bilmekteydiler; kalani uIkun altinda kalmaktaydi. Yine de, eger dogru biimde ta-
nimlanirsa, Ea Yolundaki takimyildizlardan bazilari uIkun bir hayli altinda kali-
yordu. Ama daha byk bir sorun daha vardi: Eger Mezopotamyalilar, bilginlerin
inandigina gre, (daha sonraki zamanlarda Greklerin yaptigi gibi) Dnya'nin, bir alt
dnyanin -bir yarim daire seklinde kavis izen gklerin zerindeki dz bir disk-
(Grek'in Hades'i) kaotik karanligi stnde duran bir kuru kara kitlesi olduguna
inanmaktaydilarsa, o zaman hi gney yarikre semasi olmamaliydi!
Mezopotamyalilarin Dnya'nin dz olduguna inandiklari varsayimi taraIindan
sinirlanan modern bilginler ikarimlarina kuzey ve gneyi blen ekvator izgisinin
ok altini dahil edememislerdir. Halbuki kanitlar Smer "yolunun" dz degil
kresel bir Dnya'nin gkyznn tamamini kapsadigini gstermektedir.
1900'de T.G. Pinches, Kraliyet Asya Bilimleri Dernegine tam bir Mezopotam-
ya usturlabini (
*
) (kelime anlamiyla "yildizlari alan") tekrar bir araya getirmeyi ve

*
EskIden gk cIsImIerInIn yksekIIgInI beIIrIemede kuIIuniIun bIr gzIem uruci.
ON KNC GEZEGEN


+*! $

yeniden kurmayi basardigini bildirdi. Pinches bunun bir pasta gibi on iki dilimle ve
merkezi bir olan daireyle, sonuta otuz alti kisma ayrilmis yuvarlak bir disk ol-
dugunu gsterdi. Desenin tamami, her birinde bir ay adi yazili olan on iki "yaprak-
li" bir rozet grntsne sahipti. Pinches bunlari Mezopotamya takviminin ilk ayi
olan Nisannu ile baslayarak I ile XII arasinda numaralandirdi. (Sekil 94)


Sekil 94
ON KNC GEZEGEN


+*+ $

Ayrica, otuz alti kismin her biri de bir ad ve altinda, bunun bir gk cisminin
adi oldugunu belirten kk bir daire iermekteydi. Bu adlar birok metin ve "yil-
diz listesi"nde bulunmustur ve bunlar sphesiz takimyildizlarin, yildizlarin veya
gezegenlerin adlaridir.
Otuz alti kismin her birindeki gk cisminin adinin altinda ayrica bir sayi yazi-
liydi. En iteki halkada, sayilar 30'dan 60'a kadardi, ortadaki halkada 60'tan ("1"
olarak yazilmistir) 120'ye (altili sistemde bu "2", 2x 60 120'dir) kadar olup, en dis
halkada ise 120'den 240'a kadardi. Bu sayilar neyi temsil ediyordu?
Pinches'in sunumundan yaklasik elli yil sonra yazan gkbilimci ve Asurolog
O. Neugebauer [A History of Ancient Astronomy: Problems and Methods (Kadim
Astronomi Tarihi: Problemler ve Metotlar)| ancak sunu syleyebilmisti: "Tm me-
tin, her birinde bir takimyildizin adini ve neminin ne oldugu henz belli olmayan
basit sayilar buldugumuz otuz alti alanli... bir tr sematik gk haritasi olusturmak-
tadir." Konunun nde gelen uzmanlarindan B. L. Van der Waerden [Babylonian
Astronomy: The Thirty-Six Stars (Babil Astronomisi: Otuz Alti Yildiz)| bu sayilarin
belli bir ritmle azalip ogalmasi stnde dsnms ve ancak "sayilarin, gn isiginin
sresi ile bir ilgisi var" diye nerebilmisti.
Inaniyoruz ki, ancak Mezopotamyalilarin Dnya'nin dz olduguna inandiklari
fikri terk edilir ve onlarin astronomik bilgilerinin bizimki kadar iyi oldugu kabul
edilirse bu bulmaca zlebilir; bunun sebebi bizimkilerden daha iyi aralari olma-
si degil, bilgi edinme kaynaklarinin NeIilimler olmasidir.
Bu muammali sayilarin; baslangi noktasi Kuzey Kutbu olacak biimde gk
kavisinin derecelerini temsil ettigini, bu usturlabin bir dzlemkre, yani bir krenin
bir dz yzeydeki temsili oldugunu neriyoruz.
Sayilar artar ve azalirken, Enlil Yolu iin olan karsit kisimdakiler (Nisannu -
50, Tasritu -40 gibi) toplam 90; Anu Yolundakiler iin olanlarin hepsi toplam 180;
Ea Yolundakiler iin olanlarin (Nisannu 200, Tasritu 160 gibi) hepsi de toplam 360
etmektedir. Bu rakamlar yanlis anlasilamayacak kadar tanidiktir; tam bir dairenin
apinin blmlerini temsil ederler: eyrek yol (90 derece), yari yol (180 derece)
veya tam daire (360 derece).
ON KNC GEZEGEN


+*# $

Enlil Yolu iin verilen sayilar, kuzey yarimkrenin bu Smervari kisminin
Kuzey Kutbu'ndan 60 derece aildigini ve Anu Yolunun ekvator stnde 30 dere-
cede sinirlandigini gsterecek sekilde iItlenmistir. Anu Yolu ekvatorun her iki ya-
ninda da esit uzakliktadir. Derken, Kuzey Kutbu'ndan uzakta, iyice gneyde Ea Yo-
lu uzanir; Dnyanin ve gksel krenin bu kismi 30 derece gney ve Gney Kutbu
arasinda uzanmaktadir. (Sekil 95)

Sekil 95

A. Anu Yolu; Gnes, gezegenler ve Zodyaktaki takimyildizlarin gksel bandi
B. Enlil Yolu; kuzey semasi
C. Ea Yolu; gney semasi
ON KNC GEZEGEN


+*% $

Ea Yolundaki kisimlardaki sayilarin Addaru (Subat-Mart) ve Ululu (Agustos-
Eyll)'daki toplami 180 derecedir. Kuzey Kutbundan 180 derece uzakliktaki tek
nokta, ister dogudan ister batidan gneye gidiyor olun, Gney Kutbu'dur. Ve bu
durum, ancak bir kre stndeyseniz dogru olabilir.
Gerileme (presesyon); Dnya'nin kuzey-gney ekseninin yalpalamasiyla mey-
dana gelen ve (Kuzey Yildizini isaret eden) Kuzey Kutbu'nun ve Gney Kutbu'nun
gklerde byk bir daire izmesine sebep olan Ienomendir. Dnyanin takimyildiz-
lardan olusan Ion nndeki bariz gerilemesi yilda bir kavisin elli saniyesi veya
yetmis iki yilda bir derecedir. Dolayisiyla byk daire, yani Dnya'nin Kuzey Kut-
bu'nun yine ayni Kuzey Yildizini isaret etmesi iin geen sre, 25.920 yildir (72 x
360); yani gkbilimcilerin Byk Yil veya EIltun Yili (anlasilan EIltun da bu
fenomenin Iarkindaydi) dedikleri seydir.
esitli yildizlarin dogusu ve batisi antik aglarda nemli grlrd ve (Yeni
Yil'i mjdeleyen) bahar noktasinin kesin olarak belirlenisi, meydana geldikleri bur
evi ile iliskilendiriliyordu. Gerileme sebebiyle, bahar noktasi ve diger gksel Ieno-
menler yildan yila gerileyerek, en sonunda 2.160 yilda bir kez tam bir bur evi ka-
dar gerilemekteydi. Astronomlarimiz M.. 900'lerdeki bahar noktasini saptayan bir
"siIir noktasi" ("Ko'un ilk noktasi") uygulamaya devam ediyorlar ama bu nokta
artik iyiden iyiye Balik evine kaymistir. M.S. 2100'lerde bahar noktasi ondan nce
gelen Kova evinde meydana gelmeye baslayacaktir. Bazilarinin Kova agina gir-
mek zere oldugumuzu sylerken kastettigi budur. (Sekil 96)
Bir bur evinden digerine dogru kayma iki bin yildan Iazla srdgnden, bil-
ginler Hipparkus'un M.. ikinci yzyilda gerilemeyi nasil ve nereden grenmis
olabilecegini merak etmislerdi. Artik, kaynaginin Smer oldugu bellidir. ProIesr
Langdon'un bulgulari, M.. 4.400'lerde, Boga aginda olusturulan Nippur takvi-
minin gerileme ve ondan 2.160 yil daha nce meydana gelen bur kusagi gerileme-
sine ait bilgiyi, yansittigini meydana ikarmaktadir. Mezopotamya astronomi me-
tinleri ile Hitit astronomi metinlerini bagdastiran ProIesr Jeremias da eski
astronomi tabletlerinin Boga'dan Ko'a dogru degisimi kaydetmis olduklari Iikrin-
dedir; Mezopotamyali gkbilimcilerin Ko'tan Balik'a dogru degisimi de tahmin
ettikleri ve bekledikleri sonucuna varmistir.

ON KNC GEZEGEN


+*& $


Sekil 9

Bu ikarimlara atiIta bulunan ProIesr Willy Hartner [The Earliest History of
Constellations in the Near East (Yakin Dogu'daki Takimyildizlarin En Eski
Hikyesi] Smerlilerin, arkalarinda bunu belirten bol miktarda resimsel kanit birak-
tiklarini belirtmistir. Bahar noktasi Boga burcunda iken, yaz gndnm Aslan
burcunda meydana gelmisti. Hartner, Smer betimlemelerinde en erken zamanlar-
dan itibaren grlen, ok tekrarlanan bir boga- aslan "ekismesi" motiIine dikkatle-
ri eker ve bu motiflerin, M.. 4.000lerde Boga takimyildizinin ve Aslan takim-
yildizinin konumlarini, (Ur gibi) 30 derece kuzeydeki bir noktadaki gzlemciye
sundugunu sylemistir. (Sekil 97)
Bilginlerin ogu Smerlilerin Boga'yi ilk takimyildizlari olarak vurgulamasi-
nin, sadece bur kusaginin M.. 4000'lere dayanan eskiligini degil, ayni zamanda
Smer uygarliginin yle birdenbire basladigi zamani da belirttigini dsnmekteler.
ON KNC GEZEGEN


+*' $


Sekil 97

Profesr Jeremias [The Old Testament in the Light of the Ancient East (Kadim
Dogu'nun Isiginda Eski Ahit)|, Smer'in zodyaksal-kronolojik "siIir noktasi"nin
tam olarak Boga ve Ikizler arasinda durdugunu gsteren kanitlar bulmustur; bu ve
diger verilerden, bur kusaginin Ikizler aginda, yani Smer uygarligi baslamadan
bile nce tasarlandigi sonucuna varmistir. Berlin Mzesindeki bir tablet
(VAT.7847) zodyak takimyildizlarinin listesine Aslan ile baslar ve bizi insanoglu-
nun topragi islemeye henz baslamis oldugu M.. 11.000'lere geri gtrr.
Profesr H.V. Hilprecht [The Babylonian Expedition of the University of
Pennsylvania (Pennsylvania niversitesinin Babil KesiI Gezisi)| daha da ileri gi-
der. Matematik cetveller tasiyan binlerce tableti inceleyip, "Nippur ve Sippar'in ta-
pinak ktphanelerinden ve Asurbanipal'in (Ninova'daki) ktphanelerinden ikan
btn arpma ve blme tablolari 12.960.000 |sayisi| stne kuruludur." sonucuna
varmistir. Bu sayiyi ve nemini analiz ederek, bu durumun ancak gerileme Ieno-
meni ile iliskili olabilecegi ve Smerlilerin 25.920 yillik Byk Yildan haberdar
olduklari sonucuna vardi.
Bu gerekten de imknsiz bir zamanda, astronomi anlaminda muhtesem bir
gelismisliktir.
ON KNC GEZEGEN


+*( $

Smerli gkbilimcilerin muhtemelen kendi baslarina elde edemeyecekleri bil-
giye sahip olduklari aiktir ve ellerindeki bilginin byk blmnn onlar iin hi-
bir pratik kullanimi olmadigini gsteren kanitlar da vardir.
Bu durum sadece kullandiklari ok gelismis astronomik metotlarla ilgili degil-
dir, -rnegin, kadim Smer'de bir gksel ekvator saptamaya gerekten ihtiya du-
yan kimdi?- ayrica yildizlar arasindaki uzakliklarin lmleriyle ilgili bir detayli
metin esitleri de mevcuttu.
Bu metinlerden AO.6478 adiyla bilineni, bizim simdi Yenge Dnencesi de-
digimiz izgi boyunca gzle grlebilen yirmi alti byk yildizi siralar ve aralarin-
daki uzakliklari Iarkli biimde llms olarak verir. Metin, bu yildizlar arasin-
daki uzakliklari ilk olarak matta yukultu ("llm ve tartilmi") denilen bir birim
ile verir. Bunun, zamanin gemesiyle aiga ikan suyun agirligi ile ilgili olan dhi-
yane bir ara olduguna inanilmaktadir. Iki yildiz arasindaki uzakliklari zaman ba-
kimindan belirlemeyi mmkn kilmaktadir.
Ikinci uzakliklar stunu, gk kavisinin dereceleri cinsindendir. Tam gn (gn-
dz ve gece) on iki iIt saate blnmstr. Gk kavisi 360 derecelik tam daireyi
olusturur. Bu durumda, bir beru veya "iIt saat", gk kavisinin 30 derecelik kismini
temsil eder. Bu metotla, Dnya zerinde zamanin geisi, sz konusu gk cisimleri
arasindaki uzakligin derece cinsinden lmn saglar.
nc lm metodu ise beru ina yame'dir ("gklerdeki u:aklik"). F. Thu-
reau-Dangin [Distances entre Etoiles Fixes (Sabit Yildizlar Arasindaki MesaIeler)|
ilk iki metot diger Ienomenlerle ilgili iken, bu nc metodun kesin lmler sag-
ladigini isaret eder. O ve digerleri, bir "gksel beru"nun gnmz metresiyle
10.692 metreye denk olduguna inanmaktadirlar. Metinde yirmi alti yildiz arasinda
"gklerdeki uzaklik" hesabi, "gklerde izilen beru" olarak 655.200'dr.
Yildizlar arasindaki uzakligin Iarkli metotla lmnn mevcut olmasi,
konuya verilen byk nemi gstermektedir. Peki, ama Smer'in erkekleri ve ka-
dinlari arasinda kim byle bir bilgiye ihtiya duymustu? Aralarindan kim bu metot-
lari olusturmus ve dogru biimde kullanabilmisti? Tek muhtemel cevap sudur: Bil-
giye sahip olan ve byle dogru lmlere ihtiya duyan NeIilimlerdir.
ON KNC GEZEGEN


+*" $

Uzay yolculugu yapabilen, baska bir gezegenden Dnya'ya gelen, Dnya se-
malarinda uan NeIilimler; insanoglu uygarliginin daha saIagindayken, gelisebil-
mesi iin binlerce yilin gerektigi astronomi bilgisine, ileri bir astronomi iin gelis-
mis metotlara ve matematige ve kavramlara sahip olan, gklerdeki uzakliklari,
yildiz dzenlerini ve yildiz gruplarini, helyak doguslari ve batislari, karmasik bir
Gnes-Ay-Dnya takvimini ve hem Gk hem de Yer ile ilgili dikkate deger bilgile-
rin geri kalanini insan ktiplere dikkatle tablo tablo kopyalamayi ve kaydetmeyi
gretmeye ihtiyaci olan ve gretebilen bir tek onlar olabilirdi.
Bu gemis gz nne alindiginda, NeIilimlerin rehberligindeki Mezopotamya-
li gkbilimcilerin Satrn'n tesindeki gezegenlerin Iarkinda olmadiklari; Urans,
Neptn ve Plton'u bilmiyor olduklari dsnlebilir mi? Dnya'nin kendi ailesine,
gnes sistemine ait bilgileri; uzak yildizlara, dzenlerine ve uzakliklarina ait bilgi-
lerinden daha az olabilir miydi?
Yzlerce ayrintili metinde yer alan kadim zamanlardan gelen astronomik en-
formasyon; gksel dzenlerine veya iliskilendirildikleri tanrilara ya da aylara ya da
lkelere ya da takimyildizlara gre dikkatle dzenlenmis olan gk cisimlerini sira-
larlar. Ernst F. Weidner [Handbuch der Babylonischen Astronomie (Babil Astro-
nomisi Elkitabi)| taraIindan analiz edilen byle bir metin "Byk Yildiz Listesi"
adiyla anilmaya baslamistir. Bes stunda onlarca gk cismini birbirleriyle, aylarla,
lkelerle ve ilhlarla iliskili olarak siralamaktadir. Bir baska metin ise bur kusagi
takimyildizlarindaki ana yildizlari dogru biimde siralar. B. M.86378 olarak en-
dekslenen bir metin (kirilmamis olan kisminda) yetmis iki gk cismini gklerdeki
yerlerine gre siralar, metinler byle uzar gider.
Bu metinler yiginindan bir anlam ikartmak ve zellikle de gnes sistemimiz-
deki gezegenleri dogru biimde tanimlamak zere girisilen abalardan, bilgin nesil-
leri akil karistiran sonular ikartmislardir. Artik biliyoruz ki, gayretleri basarisizli-
ga mahkmdu zira Smerlilerin ve ardillarinin gnes sisteminin gnes merkezli,
Dnya'nin sadece bir diger gezegen ve Satrn'n tesinde daha fazla gezegen oldu-
gunun Iarkinda olmadiklarini varsaymaktaydilar yanlislikla.
Yildiz listelerindeki bazi isimlerin bizzat Dnya'ya uygulanabilecegi olasiligi-
ni gz ardi eden ve ok sayida diger isim ve sifatlari Smerlilerin bildigini varsay-
diklari sadece bes gezegene atIetmeye alisan bilginler karisik sonulara ulastilar.
ON KNC GEZEGEN


+*) $

Hatta bazi bilginler bu karmasanin kendilerinden degil, Kaidelilerin "karis-
tirmasi"ndan kaynaklandigini bile sylediler: Bilinmeyen bir nedenle, Kaidelilerin
"bilinen" bes gezegenin adlarini degistirip durduklarini sylediler.
Smerliler tm gk cisimlerine (gezegenler, yildizlar veya takimyildizlara)
MUL ("vkseklerde iildavan") derlerdi. Akkad terimi kakkab da ayni sekilde Ba-
billiler ve Asurlular taraIindan her gk cismine verilen genel bir terimdi. Bu uygu-
lama, kadim astronomi metinlerini zmeye alisan bilginleri daha da ileden i-
kardi. Ama LU.BAD terimini alan bazi mul'lar, gnes sistemimizdeki gezegenleri
belirtmekteydi.
Gezegenlerin Yunanca adinin "gezinenler" kelimesinden geldigini bilen bil-
ginler LU.BAD'i, LU ("kendilerine obanlik edilenler") ve BAD'tan ("yksek ve
uzak") treyen "gezinen koyunlar" olarak okudular. Ama artik Smerlilerin gnes
sisteminin gerek yapisini bildiklerini aika ortaya koymus oldugumuzdan, bad
teriminin diger anlamlari ("eski olan", "temel", "lmn oldugu yerde olan") dog-
rudan nem kazanmaktalar.
Bunlar Gnes iin uygun siIatlardir ve Smerlilerin lubad ile sadece "gezinen
koyunlar"i degil, Gnes'in obanlik ettigi "koyunlar"i, yani Gnes'imizin gezegen-
lerini kastettikleri sonucuna varabiliriz.
Lubadlarin yeri, birbirleri ve Gnes ile iliskileri birok Mezopotamya astro-
nomi metninde tariI edilmistir. "stte" olan ve "altta" olan gezegenlere gnderme-
ler vardir ve Kugler, reIerans noktasinin bizzat Dnya oldugunu dogru biimde
tahmin etmistir.
Ama gezegenlerden en ok MUL.MUL ile ilgili astronomi metinleri ereve-
sinde sz edilir; bu, bilginlerin hl tahmin etmeye alistiklari bir kelimedir. Daha
iyi bir zm olmayinca, bilginlerin ogu mulmul teriminin, M.. 2.200'lerde ba-
har noktasinin ekseninin (Babil'den izlendigi haliyle) iinden getigi, Boga burcun-
daki bir yildiz kmesi olan Pleiades (lker/Sreyya) takimyildizini belirttigi Iikrine
varmislardir. Mezopotamya metinleri sik sik mulmul'un yedi LU. MAS (yedi "ta-
ni ge:inen") ierdiginden sz etmektedir ve bilginler bunlarin Pleiades takimyildi-
zinin, iplak gzle grlebilen en parlak yeleri oldugunu varsaymislardir. Ancak
siniIlandirmaya gre, grubun yedi degil de ya alti ya da dokuz parlak yildizi olmasi
ON KNC GEZEGEN


+!* $

durumu bir sorun yaratmaktaydi; ama bu durum, mulmul'un anlami iin daha iyi
fikirler olmadigindan bir kenara itiliverdi.
Franz Kugler [Sternkunde und Sterndienst in Babel (Babil'de Yildiz Bilimi ve
Yildiz Hizmetleri)| Pleiades takimyildizi zmn istemeye istemeye kabul eder
ama Mezopotamya metinlerinde mulmullara sadece "gezinenler"in (gezegenlerin)
degil, ayrica Gnes ve Ay'in da dahil edildiginin hi de muglak olmayan bir biim-
de belirtildigini buldugundaki saskinligini iIade etmistir; bu da, Pleiades fikrine
sarilmayi imknsiz hle getirir. Ayrica metinlerde aik bir biimde "mulmul ul-yu
12" ("mulmul on ikiden oluyan bir banttir") diye belirtildigine de rastlamistir ki
ilerinden onu Iarkli bir grup olusturmaktadir.
Mulmul teriminin, grubu bir btn, "tm gk cisimlerini ieren gksel yapi"
oldugunu belirtmek zere tekrarlanarak (MUL.MUL) gnes sistemini isaret ettigini
syleyebiliriz.
Charles Virolleaud [Astrologie Chaldeenne (Kaidelilerin Astrolojisi)], mulmul
veya kakkabu/kakkabu grubunun yelerini tarifeden bir Mezopotamya metnini
(K.3558) tercme etmistir. Metnin son dizesi son derece aiktir:
Kakkabu/kakkabu.
Onun gk cisimlerinin sayisi on ikidir.
Onun gk cisimlerinin istasyonlari on ikidir.
Ay'in btn aylari on ikidir.


Metin kuskuya yer birakmaz. Mulmul, yani gney sistemimiz, on iki yeden
olusmustur. Belki de bu srpriz olmamali zira Yunanli bilgin Diodorus, Kaidelile-
rin "yolunu" ve bunun sonucunda ortaya ikan otuz alti gk cismini aiklarken
"bu gk tanrilarinin bas yetkiye sahip on ikisinden her birine, Kaideliler bir ay ve
bur kusagindan bir bur tayin ederler" diye belirtmistir.
Ernst Weidner [Der Tierkreis und die Wege am Himmel (Hayvanlar Alemi ve
Gkyzndeki Yol)] Anu Yoluna ve onun on iki bur takimyildizina ek olarak, ba-
zi metinlerin yine on iki gk cisminden; Gnes, Ay ve diger on cisimden olusan
"Gnes Yolu"ndan sz ettiklerini bildirmektedir. TE-tableti diye adlandirilan bu
metnin 20. satiri syle der: "naphar 12 yeremey ha.la ya kakkab.lu ya Sin u Samay
ON KNC GEZEGEN


+!! $

ina libbi ittiqu", yani "hepsi hepsi, Ay ve Cney'in ait oldugu, gezegenlerin y-
rngede dndg 12 yedir."
Artik, on iki sayisinin kadim dnyadaki nemini kavrayabiliriz. Smer tanrila-
rinin Byk Grubu ve daha sonraki Olimpos tanrilarininki tamamen on ikiden
olusmaktaydi; gen tanrilar bu daireye ancak yasli tanrilar emekli oldugunda kati-
labiliyordu. Benzer sekilde, on iki sayisini srdrmek iin bir bosluk olustugunda
doldurulmasi gerekiyordu. Asl gksel grup, on iki yeli Gnes Yolu modeli sapti-
yordu; buna gre diger her bir gksel bant on iki kisma ayriliyor veya on iki gk
cismine tahsis ediliyordu. Buna uygun olarak da bir yilda on iki ay, bir gnde on iki
iIt saat vardi. Smer'in her bir blgesi bir iyi sans ls olarak on iki gk cismine
tahsis edilmisti.
S. Langdon'in |Babylonian Menologies and the Semitic Calendar (Babil Din-
sel Takvimleri ve Sam Takvimi)| yaptigi gibi birok alismalar, yili on iki aya
blmenin, en basindan beri, on iki Byk Tanri ile ilgili oldugunu gstermektedir.
Fritz Hommel [Die Astronomie der alten Chaldaer (Eski Kaide Astronomisi)] ve
onun ardindan digerleri, on iki ayin on iki bur ile yakindan iliskili ve her ikisinin
de on iki asl gk cisminden tretildigini gstermistir. Charles F. Jean |Lexicologie
Sumrienne (Smercenin Anlamlari ve Kullanislari)|, zodyaktaki on iki burcu g-
nes sistemimizdeki on iki gezegenle iItleyen yirmi drt gk cisminin Smerce lis-
tesini ortaya ikarmistir.
F. Thureau-Dangin taraIindan |Ritueles Accadiens (Akkadlarin Ayinleri)| Ba-
bil'de Yeni Yil Bayrami iin bir tapinak programi olarak tanimlanan uzun bir me-
tinde, merkez gksel Ienomen olarak on ikinin kutsanmasiyla ilgili ikna edici ka-
nitlar bulunmaktadir. Byk tapinagin, Esagila'nin on iki kapisi vardi. Tm gksel
tanrilarin kudretleri, "Tanrim, Tanrim degil midir?" ibaresi on iki kez sylenerek
Marduk'ta toplanirdi. Sonra tanrinin, daha sonra esinin merhameti on iki kez iste-
nirdi. Toplami olan yirmi drt, daha sonra on iki bur takimyildizi ve gnes siste-
minin on iki gezegen ile eslestirilirdi.
Susa'li bir kral taraIindan yontulan, gk cisimlerinin sembollerini tasiyan bir
sinir tasi bu yirmi drt isareti resmeder: bur kusaginin tanidik burlari ve gnes
sisteminin on iki yesine karsilik gelen sembolleri. Bunlar Mezopotamya'nin ve de
ON KNC GEZEGEN


+!+ $

Hurri, Hitit, Grek ve diger btn kadim panteonlarin on iki yildizsal tanrilariydi.
(Sekil 98)

Sekil 98

ON KNC GEZEGEN


+!# $

Dogal sayi sayma temelimiz on olmasina ragmen, on iki sayisi, Smerliler ge-
ip gittikten ok sonralari da gksel ve ilh tm meselelere nIuz etti. On Iki B-
yk Titan, on iki Israil Kabilesi, Israil Yksek Rahibinin byl ggslgnde on
iki para vardi. Bu gksel on ikinin gc Isa'nin on iki Havarisine ve (Ingilizce ko-
nusan lkeler iin) birden on ikiye kadar sayip, on ikiden sonra "on ve ", "on ve
drt" diye devam etmeye kadar tasindi.
Bu gl, kesin on iki sayisi nereden kaynaklaniyordu? Gklerden.
nk gnes sistemi, yani mulmul, bizim bildigimiz gezegenlere ek olarak,
Anu'nun gezegenini de iermekteydi; parlak bir gk cismi olan sembol, Smer
yazisinda tanri Anu ve "ilh" yerine gemekteydi. Bir astronomi metni "stn
Asa'nin kakkabi, mulmuldaki koyunlardan biridir." diye aiklar. Ve Marduk dar-
be yapip stnlg ele geirdiginde ve bu gezegenle iliskili tanri olan Anu'nun ye-
rini aldiginda Babilliler syle demis: "Marduk'un gezegeni, mulmul iinde gr-
nr."
Insanliga Dnya'nin gerek yapisini ve gkleri greten Nefilimler, kadim gk-
bilimci rahiplere sadece Satrn'n tesindeki gezegenleri bildirmekle kalmamis, en
nemli gezegenin, gelmis olduklari gezegenin varligini da gretmislerdi:
ON KNC GEZEGEN.

!"# $


YARATILI$ ISTANI

Bulunan kadim silindir mhrlerin ogunda, belirli gk cisimlerine, yani g-
nes sistemimizin yelerine karsilik gelen semboller tanri veya insan Iigrlerinin
baslarinin stnde yer alir.
Berlin'deki Devlet Mzesinin n Asya Blm'nde bulunan (VA/243 katalog
no.lu) M.. nc bin yildan kalan bir Akkad mhr, gk cisimlerinin bilinen be-
timleme tarzindan ayridir. Bunlari teker teker degil de byk, isinlar saan bir yil-
dizi embere alan yedi krelik bir grup olarak gstermektedir. Bu, Smerlilere gre
gnes sistemini gsteren bir betimlemedir: on iki gk cismi ieren bir sistem. (Sekil
99)

Sekil 99
Bizler gnes sistemimizi genellikle sematik olarak Gnes`ten gittike artan
uzakliklarda bulunan bir gezegenler hatti biiminde gsteririz. Ama gezegenleri bir
hat olarak degil de, bir daire iinde (en yakin Merkr, birinci, sonra Vens, sonra
Dnya vs.) arka arkaya siralasak, sonu Sekil 100'dekine benzer bir sey olurdu.
YARAILI$ ISTANI


!"% $


Sekil 100
(Tm i:imler ematiktir ve lekli degildir, bundan sonra grecegini: i:imlerdeki
ge:egen vrngeleri sunu kolavligi saglamak iin eliptik degil daireseldir.)

Eger silindir mhr VA/243'te resmedilen
gnes sisteminin bytlms hline ikinci
kez bakacak olursak, yildizi evreleyen
"noktalar" in aslinda, boyutlari ve dzenleri
Sekil 100'de resmedilen gnes sisteminin-
kine uyan kreler olduklarini grrz. K-
k Merkr', daha byk bir Vens izler.
Vens ile ayni boyuttaki Dnya'ya daha
kk bir Ay eslik eder. Saat ynnn ter-
sine devam ederek, Mars dogru biimde
Dnya'dan kk ama Ay veya Merkr'den
daha byk gsterilmistir. (Sekil 101)
YARAILI$ ISTANI


!"& $

Bu kadim betimleme, daha sonra, bilmedigimiz bir gezegeni gsterir; Dn-
ya'dan hayli byk ama ardindan geldikleri aik olan Jpiter ve Satrn'den daha
kktr. Daha ileride Urans ve Neptn'mze mkemmel uyan bir ift daha var-
dir. En sonunda, uIak teIek Plton da buradadir ama onu simdi yerlestirdigimiz
(Neptn'den sonra) yerde degil, bunun yerine, Satrn ve Urans arasindaymis gibi-
dir
Ay'a tam bir gk cismi olarak bakan Smer betimlemesi, bildigimiz tm geze-
genleri dogru siraya koyar (Plton hari) ve bunlari boyutlariyla gsterir.
Ancak 4.500 yillik betimleme, Mars ve Jpiter arasinda bir baska byk geze-
genin oldugunda (veya olmus oldugunda) israrlidir. Bu, birazdan gsterecegimiz
gibi, On Ikinci Gezegen'dir, NeIilimlerin gezegeni.
Eger bu Smer gk haritasi iki yzyil nce kesIedilmis ve incelenmis olsaydi,
gkbilimciler Smerlilerin tamamen bilgisiz, Satrn'n tesinde daha birok geze-
genin oldugunu hayal edemeyecek kadar aptal olduklarina karar verirlerdi. Ancak
artik Urans, Neptn ve Plton'un gerekten de orada oldugunu biliyoruz. Smerli-
ler diger uyumsuzluklari hayal mi ediyorlardi yoksa Ay'in gnes sistemimizin bir
yesi oldugu, Plton'un Satrn yakininda konuslanmis oldugu, Mars ve Jpiter ara-
sinda bir On Ikinci Gezegen oldugu konusunda NeIilimler taraIindan dogru biim-
de mi bilgilendirilmislerdi?
Ay'in "donmus bir golI topu"ndan baska bir sey olmadigi yolundaki uzun za-
mandir kabul gren teori, birka ABD Apollo Ay uusunun basariyla sonulanma-
sina kadar terk edilmedi. En iyi tahminler Ay'in, Dnya hl eriyik ve yumusak bir
hlde iken Dnya'dan ayrilmis bir madde parasi oldugu idi. Eger Ay'in yzeyinde
kraterler aan milyonlarca meteorun darbeleri de olmasa, katilasmis ve sonsuza dek
Dnya'yi izleyen simasiz, cansiz, tarihsiz bir madde parasi olurdu.
Ancak insansiz uydular taraIindan yapilan gzlemler uzun sredir kabul edilen
inanlari sorgulamaya basladi. Ay'in kimyasal ve mineral yapisinin, bu "kopma"
teorisine karsi ikacak kadar Dnya'ninkinden Iarkli olduguna karar verildi. Ame-
rikali astronotlar taraIindan Ay'da yrtlen deneyler ve geri getirdikleri toprak ve
kaya rneklerinin incelenmesi ve analizi; su an iplak olsa da, bir zamanlar "canli
bir gezegen" oldugunu spheye yer birakmayacak biimde saptamistir. Dnya gibi
o da katmanlardan olusmaktadir, yani o da kendi eriyik hlinden baslayarak kati-
YARAILI$ ISTANI


!"' $

lasmistir. Dnya gibi o da isi yayar; ama Dnya'nin isisi Dnya'nin iindeki muaz-
zam basin altinda "pisen" radyoaktiI maddelerden gelmekteyken, Ay'in isisi, anla-
sildigina gre, yzeye ok yakin radyoaktiI madde katmanlarindan gelmektedir.
Ancak bu maddeler, yzeye ikamayacak kadar agirdir. Peki, onlari Ay'in yzeyine
biriktiren nedir?
Ay'in ekim alani, dzensiz gibidir; sanki (demir gibi) agir madde paralari
dzenli bir sekilde ekirdegine dogru batmamis, etraIa dagilmistir. Hangi sre ve-
ya g ile? diye sorabiliriz. Ay'in eski kayalarinin manyetize oldugunun kaniti var-
dir. Ayrica manyetik alanlarinin degismis veya tersinmis oldugunun da kaniti var-
dir. Bu, bilinmeyen isel bir sre sonucu mu yoksa belirlenemeyen bir dis tesir ile
mi oldu?
Apollo 16 astronotlari Ay'da, tam bir kayanin paralanmasi ve paralarin asiri
ve an isi sebebiyle birbirine kaynamasiyla olusan (brike denen) kayalar bulmuslar-
di. Bu kayalar ne zaman ve nasil paralanmis ve tekrar kaynamisti? Ay'daki diger
yzey maddeleri, Dnya'da ok derinlerde bulunan nadir radyoaktif potasyum ve
IosIor bakimindan zengindir.
Bu bulgulari biraraya getiren bilim adamlari artik Ay ve Dnya'nin, asagi yu-
kari ayni zamanlarda kabaca ayni elementlerden olusup, ayri gk cisimleri olarak
evrimlestikleri konusunda emindirler. ABD Ulusal Havacilik ve Uzay Dairesi'nde
(NASA) bilim adamlarinin grsne gre, Ay, ilk 500 milyon yilinda "normal bi-
imde" evrimlesti. Sonra (The New York Times gazetesinde bildirildigi gibi);
En ok Ielket olan dnem 4 milyar yil nceydi; byk sehirler ve kk
lkeler boyutundaki gk cisimleri Ay'a arpti ve onun devasa havzalarini
ve ykselen daglarini biimlendirdi.
arpismalardan kalan muazzam miktarda radyoaktiI maddeler, yzey al-
tindaki kayalari, ok byk miktarini eritmeye ve lv denizlerinin atlak-
lardan yzeye ikmasini zorlayarak isitmaya basladilar.
Apollo 15, Tsiolovski kraterinde Dnya'daki herhangi bir heyelandan alti
kat byk bir heyelan buldu. Apollo 16, Nektar Denizini yaratan arpis-
manin 1.600 km teye dek dknt biraktigini kesIetti.
YARAILI$ ISTANI


!"( $

Apollo 17 Dnya'daki bir uurumdan sekiz kez derin bir uurumun kena-
rina indi; bu da bu uurumun tarihteki herhangi bir depremden sekiz kez
siddetli bir Ay depremi taraIindan olusturuldugunu gsterir.

Bu kozmik olayi izleyen sarsintilar 800 milyon yil kadar srd, ta ki 3.2 mil-
yar yil kadar nce Ay'in yapisi ve yzeyi su anki katilasmis hlini alana dek.
Demek ki Smerliler Ay'i kendi basina bir gk cismi olarak resmetmekte hak-
liydilar. Ve kisa sre sonra grecegimiz gibi bize, NASA uzmanlarinin sz ettigi
kozmik Ielketi aiklayan ve tariI eden bir metin de birakmislardir.
Plton gezegenine "muamma" denir. Diger gezegenlerin Gnes evresindeki
yrngeleri mkemmel bir daireden biraz sapma gsterirken, Plton'nun sapmasi
("dis merkezliligi"), Gnes evresindeki en genis ve en eliptik yrnge olacak bi-
imdedir. Diger gezegenler Gnes'in etraIinda az ya da ok ayni dzlemde iken,
Plton on yedi derece ile bu dizilisten ayrilir. Yrngesinin bu iki sira disi zelligi
ile Plton, bir baska gezegenin, Neptn'n yrngesini kesen tek gezegendir.
Boyutu aisindan Plton aslinda "uydu" siniIindadir: api 5769 km'dir; Nep-
tn'n bir uydusu olan Triton'dan ya da Satrnn on uydusundan biri olan Ti-
tan'dan ok daha byk degildir. Sira disi zellikleri yznden, bu "uyumsuz"un,
gksel yasamina bir uydu olarak baslayip bir biimde eIendisinden kurtulmus ve
kendi basina Gnes evresinde bir yrngeye oturmus oldugu nerilmektedir.
Birazdan grecegimiz gibi, Smer metinlerine gre gerekten de olan budur.
Ve simdi ilksel gk olaylarinin cevaplarini arayisimizin zirvesine vardik: On
Ikinci Gezegenin varligi sorusunun cevabina. Kulaga sasirtici gelebilir ama astro-
nomlarimiz, Mars ve Jpiter arasinda gerekten de bir zamanlar bir gezegen oldu-
gunu gsteren kanitlari aramaktaydilar.
On sekizinci yzyilin sonuna dogru, hatta Neptn bile kesIedilmeden nce,
birka gkbilimci "gezegenlerin bazi kesin kanunlara gre Gnes'ten belirli uzak-
liklarda yerlesmis oldugu"nu gsterdiler. Bode Yasasi olarak bilinen bu nerme,
gkbilimcileri bir gezegenin, simdiye kadar var oldugu bilinen hibir gezegenin
YARAILI$ ISTANI


!") $

olmadigi bir yerde dnyor olmasi gerektigine ikna etmistir; yani Mars ve Jpi-
ter'in yrngeleri arasinda.
Bu matematik hesaplamalarla harekete geen gkbilimciler belirtilen blgede-
ki gklerde "kayip gezegen"i aramaya basladilar. On dokuzuncu yzyilin ilk g-
nnde, Italyan gkbilimci Guiseppe Piazzi belirlenen kesin uzaklikta Ceres adini
verdigi ok kk bir gezegen (776 km genisliginde) kesIetti. 1804'e dek orada bu-
lunan asteroitlerin ("kk gezegenler") sayisi drde ikti; gnmze dek, artik as-
teroit kusagi denilen yerde Gnes'in evresinde yrngede olan 3.000'e yakin aste-
roit sayildi. Bunun, paralara ayrilmis bir gezegenin dkntleri olduguna hi
sphe yoktur. Rus gkbilimciler bunu Fayton ("araba") diye adlandirmistir.
Gkbilimciler byle bir gezegenin varligindan eminken, ortadan kaybolusunu
aiklayamamaktadirlar. Gezegen kendi kendine mi patlamisti? Ama o zaman para-
lari her yana dagilir ve tek bir kusakta kalmazdi. Eger kayip gezegen bir arpismay-
la paralanmissa, bu arpismadan sorumlu gk cismi nerededir? O da paralanmis
miydi? Ama Gnes'in etraIinda daire izen enkaz, toplandiginda, iki taneyi birakin,
bir tam gezegen iin bile yeterli degildir. Ayrica, eger asteroitler iki gezegenin en-
kazindan olusmaktaysa, o iki gezegenin eksensel devrini korumaliydilar. Ama tm
asteroitler tek bir eksensel dnse sahiptir, bu da onlarin tek bir gk cisminden ge-
liyor oldugunu gsterir. yleyse kayip gezegen nasil paralanmistir ve onu para-
layan nedir?
Bu bulmacalarin cevaplari, eski zamanlardan gelip nesilden nesile geerek bi-
ze kadar gelir.
Yzyil kadar nce Mezopotamya'da bulunan metinlerin desiIre edilmesi; hi
beklenmedik bir biimde, orada, yani Mezopotamyada Kutsal Metinlerin bazi ki-
simlarina paralel olmakla kalmayip, onlardan da nce gelen metinlerin var oldugu-
nun Iark edilmesine yol ati. Eberhard Schrader taraIindan 1872'de yayinlanan [Die
Kielschriften und das alte Testament (Eski Yazilar ve Eski Ahit), yarim yzyil ka-
dar sren bir kitap, makale, ders ve tartisma igini harekete geirdi.
Eski zamanlarda Babil ile Incil arasinda bir baglanti var miydi? Gazete man-
setleri, (Incil'in yabanci dillerdeki karsiligi olan kelimeyi kullanarak), kiskirtici bi-
imde onayliyor veya yadsiyordu: BABEL UND BIBEL (BABIL VE INCIL).
YARAILI$ ISTANI


!!* $

Henry Layard taraIindan Asurbanipal'in Ninova'daki ktphanesinin yikintila-
rinda bulunan metinler arasinda, Tekvin Kitabindakine pek benzeyen bir Yaratilis
hikyesini anlatan bir metin vardi. Ilk olarak George Smith taraIindan 1876'da |The
Chaldean Genesis (Kaidelilere Gre Yaratilis)| birlestirilen ve yayinlanan kirik tab-
letler, Akkadca metinlerde, Eski Ahit lehesiyle yazilmis, belirli bir ilhin Gkleri
ve Dnya'yi ve insan da dhil olmak zere Dnya stndeki her seyi nasil yaratti-
giyla ilgili bir hikye oldugunu kesinlikle belirlemisti.
Artik elimizde Mezopotamya metnini Incil'deki anlatimla kiyaslayan genis bir
literatr mevcuttur. Babilli ilhin isi, alti "gn"de degilse bile, alti tablet dolduracak
kadar srmektedir. Incil'deki Tanrinin yedinci gn dinlenmesine ve elinden ika-
nin tadini ikarmasina paralel olarak, Mezopotamya destani, yedinci tableti Babil
ilhinin ve basarilarinin ululanmasina ayirir. L.W. King bu konudaki otorite olan
metnini son derece uygun bir biimde Yaratilisin Yedi Tableti olarak adlandirmis.
Artik "Yaratilis Destani" olarak bilinen metin, eski aglarda ailis kelimeleri
ile bilinirdi: Enuma Eliy ("Ykseklerdeyken"). Incil'deki Yaratilis hikyesi Gk ve
Yerin yaratilmasiyla baslar; Mezopotamya destani ise bundan da nceki olaylarla
ilgilenen, bizi zamanin baslangicina gtren gerek bir kozmogonidir:
Enuma eliy la nabu yamamu
Ykseklerde Gk henz isimlendirilmemisken

yaplitu amnatum suma la zakrat
Ve asagida, saglam zemin |Dnya| agirilmamisken


Destan bizlere, iste o zaman, iki ilksel gk cisminin bir dizi gk "tanrisini"
dogurdugunu syler. Gk varliklarinin sayisi arttika, Ilksel Babayi rahatsiz edecek
kadar byk grlt ve samata yaparlar. Sadik habercisi, gen tanrilari disipline
sokacak gl nlemler almasi iin onu sikistirir ama gen tanrilar Ilksel Babaya
karsi birlesir ve yaratici glerini alarlar. Ilksel Ana almak istemektedir. Ilksel
Babaya karsi isyani yneten tanrinin yeni bir nerisi vardir: Kk oglu Tanrilar
Meclisine katilmaya davet edilip, ona stnlk verilmesine izin verilmelidir ki, bu
kk ogul, "canavar"a dnsen analariyla savasmaya tek basina gidebilsin.
YARAILI$ ISTANI


!!" $

Kendisine stnlk verilen gen tanri, yani Babil versiyonuna gre Marduk,
canavarla yzlesmeye koyulur ve siddetli bir savastan sonra onu yener ve iki par-
aya ayirir. Bir parasini Gk yapar, bir parasini ise Dnya.
Sonra gklerde sabit bir dzen kurmaya koyulur, her bir gksel tanriya kalici
bir konum tahsis eder. Dnya'da daglari, denizleri ve nehirleri retir, mevsimleri ve
bitkileri olusturur ve insani yaratir. Gk Evi'nin kopyasini yapmak iin, Dnya s-
tnde Babil ve kule gibi ykselen tapinagi insa edilir. Tanrilara ve insanlara izlene-
cek grevler, emirler ve trenler verilir. Sonra tanrilar, Marduk'u stn ilh iln
edip ona Enlillik'in n sartlari ve sayisal rtbesi olan "elli ad"i verirler.
Daha ok sayida tablet ve tablet paralari bulunduka ve tercme edildike, bu
metinlerin siradan bir edebi eser olmadigi ortaya ikti: Bu, Yeni Yil trenlerinin bir
parasi olarak okunan, Babil'in en kutsal tarihsel-dinsel destaniydi. Marduk'un s-
tnlg hakkinda propaganda yapmak amaciyla Babil versiyonlari, onu Yaratilis
Hikyesinin kahramani yapmislardir. Hlbuki bu, her zaman byle degildi. Desta-
nin Babil versiyonlarinin; kahramanlari Anu, Enlil ve Ninurta olan daha eski Smer
versiyonlarinin ustalikli bir dinsel-politik sahtekrlik oldugunu gsteren yeterince
kanit mevcuttur.
Zaten, bu gksel ve ilh dramadaki aktrler hangi adla agrilirsa agrilsin,
hikyenin Smer uygarligi kadar eski oldugu kesindir. Bilginlerin ogu bunu iyi ve
kt arasindaki ebed savasin en eski versiyonu olan IelseI bir alisma veya doga-
nin kisi ve yazi, gn dogumu ve batimi, lm ve dirilis hakkinda alegorik bir masal
olarak grmektedir.
Bu destani niin grnrdeki kiymetiyle, yani Smerlilerin NeIlimler taraIin-
dan anlatildigi kadariyla bildikleri kozmolojik olgular hakkinda bir bildirim olarak
ele almayalim? Bylesine cesur ve yeni bir yaklasimi kullandigimizda, "Yaratilis
Destani"nin muhtemelen gnes sistemimizde meydana gelmis olaylari mkemmel
biimde aikladigini gryoruz.
Enuma Elis adli gksel dramanin aildigi sahne, ilksel evrendir. Gksel aktr-
ler, yaratilmis olduklari kadar yaratanlardir da.


YARAILI$ ISTANI


!!! $

1. Perde:
Ykseklerde Gk henz isimlendirilmemisken,
Ve asagida, Dnya agrilmamisken;
Bos ama baslangita mevcut olan APSU, Vcuda Getiren onla-
ri,
MUMM U ve TAMAT - hepsini dogurandi o;
Birbirine karismisti sulari.

Saz bitmemisti, batakliklar ortaya ikmamisti.
Tanrilarin hibiri vcuda gelmemisti,
Hibirinin adi yoktu, kaderleri belirlenmemisti;
Iste tam ortalarinda tanrilar sekillendi.


Ilk kil tablet stndeki saz kalemini bir iki oynatan kadim sair-tarihi, dokuz
kisa dizeyle bizi en n siraya oturtmayi ve nmzdeki perdeyi bugne kadarki en
muhtesem gsteri iin cesurca ve dramatik biimde kaldirmayi becerir: Iste gnes
sistemimizin Yaratilisi.
Uzayin genisligi iinde "tanrilar" yani gezegenler daha ortaya ikacak, adlan-
dirilacak, "kaderleri" yani yrngeleri belirlenecektir. Sadece cisim mevcuttur:
"baslangitan beri mevcut olan AP.SU" ("baylangitan beri mevcut olan");
MUM.MU ("dogmuy olan") ve TIAMAT ("yayamin kizi"). Apsu ve Tiamat'in "su-
lari" karismistir ve metin bunun iinde sazlarin bydg sular degil ilksel sular,
evrenin temel yasam veren elementleri oldugunu netlestirir.
Demek ki Apsu, Cney'tir, "baylangitan beri mevcut olan" dir.
Ona en yakin olan Mummu'dur. Destani anlatan Mummu'nun, Apsu'nun gve-
nilir bir yardimcisi ve elisi oldugunu aika anlatir: Merkr'n, dev eIendisinin
evresinde hizla dnen kk gezegenin iyi bir tanimidir bu. Gerekten de kadim
Grek ve Romalilarin tanri-gezegen Merkr ile ilgili anlayisi da budur: 1anrilarin
en hizli habercisi.
Daha ileride Tiamat vardir. Daha sonralari Marduk'un paraladigi "cana-
var"dir, yani "kayip gezegen". Ama ilksel baslangita o, ilk Ilh Trinitenin ilk Ba-
kire Anasidir. O ve Apsu arasindaki uzay bos degildir; Apsu ve Tiamat'in ilksel
YARAILI$ ISTANI


!!+ $

elementleri ile doludur. Bu "sular" "karismistir" ve Apsu ve Tiamat arasindaki
uzayda bir iIt gk tanrisi, yani gezegen olusmustur.
Sulari birbirine karisti...
Tam ortalarinda tanrilar sekillendi:
Tanri LAHMU ve tanri LAHAMU dogdu;
Bu adlarla agrildilar.


Etimolojik bakimdan bu iki gezegenin adlari LHM ("savaymak") kknden
ikmistir. Eskiler bize Mars'in Savas Tanrisi ve Vens'n Savas Tanriasi olduguna
dair bir gelenek birakmislardir. LAHMU ve LAHAMU gerekten de eril ve disil
isimlerdir ve destandaki iki tanrinin kimlikleri, Mars ve Vens gezegenleri hem
etimolojik hem de mitolojik bakimdan dogrulanmis olur. Ayrica astronomik aidan
da dogrulanmistir; yani "kayip gezegen" Tiamat'in Mars'in tesinde yer almis oldu-
gunu gsterir. Mars ve Vens gerekten de Gnes (Apsu) ve "Tiamat" arasinda yer
alirlar. Bu durumu, Smer gk haritasini izleyerek gsterebiliriz. (Sekil 102 ve Se-
kil 103)
Gnes sisteminin olusma sreci bylece devam eder. Lahmu ve Lahamu, yani
Mars ve Vens dogmustur ama daha
Onlar yaslanmadan nce
Tayin edilmis bir boyuta gre boyca-
Tanri AN$AR ve tanri K$AR biimlendi,
Onlari bastirip |boyca|.
Gnler uzadika ve yillar ogaldika,
Tanri ANU ogullari oldu -atalarina bir rakip.
Derken Ansar'dan ilk dogan Anu,
Esiti olarak ve kendi suretinde NUDMMUD'u yaratti.


Ancak anlatanin kesinligine esdeger bir kisalikla, Yaratilis destaninin 1. Per-
desi gzlerimizin nnde hizla oynanivermistir. Mars ve Vens'n ancak sinirli bir
boyuta kadar bydg, ama daha onlarin olusumu tamamlanmadan, bir diger ge-
zegen iftinin olustugu konusunda bilgilendiriliriz. Bu ikisi adlarindan anlasildigina
gre muhtesem gezegenlerdir; ANSAR ("prens, gklerin en bayta geleni") ve
KISAR ("saglam karalarin en bayta geleni"). Bunlar ilk iIti boy bakimindan asar
YARAILI$ ISTANI


!!# $


Sekil 12 I. Balangita. Gne, Merkr, "Tiamat"

Sekil 13 II. Iteki ge:egenler, vani "Ortadaki tanrilar" dogar.
YARAILI$ ISTANI


!!% $

lar, onlari boyca "bastirirlar". Bu ikinci iftin betimlemesi, siIatlari ve konumlari,
onlari kolaylikla Satrn ve Jpiter olarak tanimamiza imkn verir. (Sekil 104)
Derken biraz zaman geer ("yillar ogalir") ve nc bir iIt gezegen dogar.
Ilki ANU'dur, Ansar ve Kisar'dan daha kktr ("onlarin oglu") ama ilk gezegen-
lerden daha byktr (boyca "atalarina bir rakip"). Derken Anu da ikizi bir gezegen
dogurur; "esiti olarak ve kendi suretinde". Destanin Babil versiyonu gezegeni NU-
DIMMUD diye adlandirir, bu, Ea/Enki'nin bir siIatidir. Bir kez daha, boylarin ve
konumlarin tariIi gnes sistemimizdeki bilinen diger gezegen iItine uymaktadir,
yani Urans ve Neptn'e.
Bu dis gezegenler arasinda, aiklanmasi gereken bir diger gezegen daha var-
dir, Plton dedigimiz gezegen. "Yaratilis Destani" zaten Anu'ya "Ansar'dan ilk do-
gan" diye hitap ederek, Ansar/Satrn'den dogan bir diger gezegensel tanri oldugunu
ima etmektedir. Destan, Ansar'in, elisi GAGA'yi diger gezegenlere esitli grev-
lerle nasil gnderdigini aktarirken, bu gk ilhina daha sonra yetisir. Gaga, islev ve
boyca Apsu'nun elisi Mummu'ya denktir; bu da akla Merkr ve Plton arasindaki
benzerlikleri getirir. Demek ki Gaga Plton'dur; ama Smerliler Plton'u gk hari-
talarina Neptn'n tesinde degil, "elisi" veya uydusu oldugu Satrn'n yanina
koymuslardir. (Sekil 105)
"Yaratilis Destani"nin 1. Perdesi sona ererken, bir Gnes ve dokuz gezegenden olu-
san bir gnes sistemi karsimizdadir:

CAES -Apsu, "baslangitan beri mevcut olan"
MERKR - Mummu, Apsu'nun danismani ve elisi.
VENS - Lahamu, "arpismalarin hanimi".
MARS - Lahmu, "savas ilhi".
?? - Tiamat, "yasam veren bakire".
1PI1ER - Kiyar, "saglam karalarin en basta geleni".
SATRN - Anyar, "gklerin en basta geleni".
PLTON - Gaga, Ansar'in damsmani ve elisi.
URANS - Anit, "gklerin olan".
NEPTN - Nudimmud (Ea), "sanatkarne yaratan".


YARAILI$ ISTANI


!!& $


Sekil 14 III. SARlar, vani dev ge:egenler "elileri" ile birlikte varatilirlar.

Sekil 15 IV. Eit, birbirinin suretinde olan son iki ge:egen eklenir.
YARAILI$ ISTANI


!!' $

Dnya ve Ay neredeydi? Yaklasmakta olan kozmik arpis-manin rnleri olan
onlar, henz yaratilmamislardi.
Gezegenlerin dogumuyla ilgili muhtesem dramanin sona ermesiyle, Yaratilis
destaninin yazarlari artik 2. Perdeyi, gksel bir karmasa dramini gstermek zere
aarlar. Yeni yaratilan gezegen aileleri, dengeli olmaktan ok uzaktirlar. Gezegen-
ler birbirlerini ekmekte; Tiamat'i sikistirmakta, ilksel cisimleri rahatsiz etmekte ve
tehlikeye sokmaktadirlar.
Ilh biraderler birlesip gruplastilar;
Ileri geri gidip gelirken Tiamat'i rahatsiz ettiler.
Gklerdeki ikametlerindeki yaramazliklariyla.
Tiamat'in "gbegini" karistiriyorlardi
Apsu samatalarini azaltamiyordu;
Tiamat onlarin yaptiklari karsisinda sessizdi,
Yaptiklari tiksindiriciydi...
Yollari, ortalik karistiriciydi.


Burada, dzensiz yrngelere yapilan gndermeler var. Yeni gezegenler "ileri
geri gidip gelirler"; birbirlerine ok yaklasirlar ("birlesip gruplasirlar"); Tiamat'in
yrngesine mdahale ederler, onun "gbegine" Iazla yaklasirlar; yollari ortalik
karistiriciydi. Esasen tehlikede olan Tiamat'tir ama Apsu da gezegenlerin yaptikla-
rini "tiksindirici" bulur. Niyetini "onlarin yollarini mahvetmek, yikmak" olarak
aiklar. Mummu ile kucaklasir, onunla gizlice grsrler. Ama "aralarinda plnla-
diklari her ne idiyse" tanrilar taraIindan duyulur ve kendilerini imha etme plani kar-
sisinda "dilleri tutulur". Aklini basina toplayan Ea'dir. "Apsu'nun stne uyku
dkmek" zere bir numara dzenler. Diger gk tanrilari da bu plni begenince, Ea
"evrenin aslina sadik bir harita izer" ve gnes sisteminin ilksel sulari stne bir
lanet okur.
O zaman en distaki gezegen olan, Gnes'in ve diger gezegenlerin etraIinda bir
daire izen "Ea"(Neptn gezegeni) taraIindan okunan bu "lanet" veya uygulanan
g neydi? Gnes'in etraIindaki kendi yrngesi Gnes'in manyetizmasinin ve do-
layisiyla radyoaktiI sainimlarini mi etkiledi? Yoksa Neptn bizzat yaratilisindan
itibaren muazzam enerji isinimlari mi yayiyordu? Etkiler her ne idiyse, destan bun-
YARAILI$ ISTANI


!!( $

lari Apsu stne "uyku dkme"ye, sakinlestirici bir etki yapmaya benzetiyor. Hatta
"Mummu, Danisman, kipirdayamayacak kadar gszdr."
Samson ve Delila'nin Incil'deki hikyesi gibi, uykuya yenilen kahraman, ko-
laylikla kudretlerini aldirabiliyordu. Ea hizla Apsu'dan yaratici roln almaya
koyuldu. Anlasilan Gnes'ten ikan muazzam ilksel madde sainimlarini ien
Ea/Neptn "Apsu'nin tacini ekip atmosIerden olusan pelerinini ikardi." Apsu
"yenilmisti". Mummu artik ortalarda dolasamiyordu. "Yakalanmis ve arkada bira-
kilmisti", eIendisinin yaninda cansiz bir gezegendi artik.
Gnes'i yaraticiligindan eden, yani ek gezegenler olusturmak iin daha fazla
enerji ve madde yayma srecini durduran tanrilar, gnes sistemine geici bir baris
getirmislerdi. ZaIer, Apsu'nun anlamini ve konumunu degistirerek daha da vurgu-
landi. Bu siIat artik "Ea'nin Evi"ne uygulanacakti. Herhangi bir ek gezegen artik
sadece yeni Apsu'dan, yani "Derin"den, en distaki gezegenin baktigi dis uzaydan
gelebilirdi.
Gksel baris bir kez daha bozulana dek ne kadar sre geecekti? Destan bir
sey sylemiyor. Ama kk bir duraklamadan sonra devam ediyor ve 3. Perde ai-
liyor:
Mukadderat Odasinda, Kaderlerin yerinde,
Bir tanri dogdu, tanrilarin en kudretlisi ve akillisi;
Derin'in tam ortasinda MARDUK yaratildi.


Oyunculara yeni bir gk "tanrisi", yeni bir gezegen katilir. Derin'de, dis uzay-
da, ona yrngesel hareketin, yani bir gezegenin "kaderinin" kendisine verildigi bir
blgede olusmustur. En distaki gezegen taraIindan gnes sistemine ekilmistir:
"Onu yakalayan Ea'ydi" (Neptn). Yeni gezegen grlecek bir seydir:
Biimi cezbediciydi, gzlerini kaldirisi piril piril;
Gelisi tanrisaldi, eski zamanlardaki gibi emreden...
Yceligi tanrilarin stndeydi, hem de bastan asagi...
Tanrilarin en ulusuydu, boyu asiyordu;
Azalari muazzamdi, Iazlasiyla uzundu.

YARAILI$ ISTANI


!!) $

Dis uzaydan ikip gelen Marduk hl yeni dogmus bir gezegendi, ates saiyor
ve radyasyon yayiyordu. "Dudaklarini kipirdatinca, alevler ikiyordu."
Marduk diger gezegenlere yaklasirken, "onlar Marduk'a rktc simseklerini
Iirlattilar" ve o isil isil oldu, "on tanrinin halesine brnd." Demek ki yaklasmasi
gnes sisteminin diger yelerinin elektrik ve diger yayinimlarini alt st etmisti. Bu-
radaki tek bir kelime Yaratilis destaninin siIresini zsmz onayliyor: On gk
cismi onu bekliyordu; yani Gnes ve diger dokuz gezegen.
Destani anlatan bizi simdi Marduk'un gittike hizlanan rotasi boyunca dolasti-
rir, ilk olarak onu "getiren", gnes sisteminin iine eken Ea/Neptn gezegeninin
yanindan geer. Marduk Neptn'e yaklasirken, Neptn'n ktle ekimi bu yeni ge-
lenin stndeki yogunlugunu artirir. Marduk'un yolunu tamamlar, "amaci iin iyi
kilar".
Marduk o sirada hl ok eriyik bir hlde olmalidir. Ea/Neptn'n yanindan
geerken, ktle ekimi sanki "ikinci bir basi" varmis gibi Marduk'un bir yanini si-
sirmeye baslar. Ancak bu geiste Marduk'un hibir parasi kopmaz; ama Marduk
Anu/Urans'n blgesine ulastiginda, madde paralari kopmaya baslar ve Mar-
duk'un drt uydusunun olusmasiyla sonulanir. "Anu uzandi ve drt kenari biim-
lendirdi, glerini liderinkinden gnderdi." "Rzgrlar" denilen drt uydu, bylece
Marduk evresinde hizli bir yrngeye Iirlatildilar, "kasirgalar gibi dnyorlardi".
Geis sirasi, yani nce Neptn, daha sonra Urans'n yanindan gemesi Mar-
duk'un gnes sistemine, sistemin yrngesel ynnden (saat ynnn tersi) degil,
saat ynnde hareket ederek ters ynden geliyor oldugunu gstermektedir. Hareket
hlindeki gezegen kisa bir sre sonra dev Ansar/Satrn'n, daha sonra ise
Kisar/Jpiter'in muazzam ktle ekimi ve manyetik glerince kiskivrak yakalanir.
Yolu daha da ieri, gnes sisteminin merkezine, Tiamat'a dogru bklr. (Sekil
106)
Marduk'un yaklasmasi kisa sre sonra Tiamat'i ve iteki gezegenleri (Mars,
Vens, Merkr) rahatsiz etmeye baslar. "Akintilar olusturdu, Tiamat'i rahatsiz etti;
tanrilar huzursuzdu, bir Iirtinadaymis gibi srkleniyorlardi."
Burada kismen hasara ugramis olan kadim metnin satirlarindan, yaklasan ge-
zegenin "hayat organlarini zayiIlatti, gzlerini imdikledi"gini okuyabiliyoruz ge-
YARAILI$ ISTANI


!+* $


Sekil 1

ne de. Tiamat bizzat "huzursuzca etraIta dolasir"; yrngesi, anlasilan o ki, dzen-
sizlesmistir.
Yaklasmakta olan byk gezegenin ktle ekimi kisa sre sonra Tiamat'tan
paralar kopartmaya baslar. Tam ortasindan on bir "canavar", onun bedeninden
"kendilerini ayiran" ve "Tiamat'in yaninda giden", "kkreyen, ileri atilan" uydular
yigini ortaya ikar. Kendisini hizla gelen Marduk'la yzlesmeye hazirlayan Tiamat
"onlari halelerle talandirdi", onlara "tanrilar"in (gezegenlerin) grsn verdi.
Destan ve Mezopotamya kozmogonisi, Tiamat'in KINGU denilen, "onun mec-
lisini olusturan tanrilar arasindaki ilk dogan" olan bas uydusuna belirgin bir nem
atfeder.

YARAILI$ ISTANI


!+" $

Kingu'yu ycelt,
Aralarinda onu byk yapti...
Savasin bas komutasini
Onun ellerine birakti.


atisma yaratan ktle ekimine tbi olan Tiamat'in bu byk uydusu Marduk'a
dogru kaymaya baslar. Iste, dis gezegenleri zellikle rahatsiz eden sey Kingu'ya bir
Kaderler Tableti, yani kendine ait bir gezegensel yrnge bahsedilmesidir. Tiamat'a
yeni gezegenler dogurma hakkini kim verdi? diye Ea sorar. Sorunu Ansar'a, dev
Satrn'e gtrr.
Tiamat'in tm plnlarini ona tekrarladi:
"... bir Meclis olusturdu ve Ikeden ates saiyor...
essiz silhlar ekledi, canavar-tanrilar dogurdu...
bu trden on bir tane dogurdu;
Meclisini olusturan tanrilar arasinda,
Kingu'yu yceltti, ilk dogani, bas yapti...
ona bir Kaderler Tableti verdi,
ggsne bagladi onun."


Ea'ya basvuran Ansar, ona Kingu'yu yenmeye gidip gidemeyecegini sordu.
Cevap, tabletlerdeki bir kirik yznden kayiptir ama anlasilan Ea Ansar'i tatmin
edemez, zira devaminda Ansar "gidip, Tiamat'a karsi durup" duramayacagini g-
renmek iin Anu'ya (Urans) basvurur. Ama Anu "ona karsi duramaz ve geri d-
ner."
Huzursuz gklerde bir atisma bymektedir; tanrilar birer birer kenara eki-
lir. Ikeli Tiamat ile kimse savasamayacak midir?
Neptn ve Urans' geen Marduk artik Ansar'a (Satrn) ve onun genis halka-
larina yaklasmaktadir. Bu, Ansar'a bir Iikir verir: "Kudretli olan, Intikamcimiz ol-
mali; savasta kurnaz olan: Marduk, Kahraman!" Satrn'n halkalarina ulasan ("An-
sar'i dudaklarindan pt") Marduk cevaplar:
"Eger, gerekten de, Intikamciniz olarak
Tiamat'i yenecek, yasamlarinizi kurtaracaksam-
Kaderimi stn kilacak bir Meclis toplayin hele!"
YARAILI$ ISTANI


!+! $


Kosul cretkr ama basitti: Marduk ve "kaderi", yani Gnes evresindeki y-
rngesi tm gk tanrilarin arasinda stn olacakti. Iste o sirada, Ansar/Satrn'n
uydusu Gaga, yani gelecegin Plton'u yolundan ayrildi:
Ansar agzini ati,
Gaga'ya, Danismanina bir szck syledi...
"Yola koyul Gaga,
tanrilar nnde dur
ve sana diyecegimi
onlara da tekrarla."


Diger tanri/gezegenleri geerken Gaga onlari "Marduk iin kararinizi verin"
diye sikistirdi. Karar beklendigi gibiydi: Tanrilar birinin kendi yerlerine isi bitirme-
si iin Iazlasiyla hevesliydiler. "Marduk kraldir!" diye bagirdilar ve onu daha Iazla
zaman yitirmemesi iin sikistirdilar: "Git ve Tiamat'in yasamina son ver!"
Drdnc Perde artik gksel arpisma iin kalkar.
Tanrilar Marduk'un "kaderini" kararlastirirlar; birlesik ktle ekimleri Mar-
duk'un yrngesini sadece tek yne, bir "savasa", Tiamat ile arpismaya gidebile-
cek biimde saptamistir.
Bir savasiya yakisir biimde Marduk kendisini esitli silhlarla donatmistir.
Bedenini "harlayan ates" ile doldurmus, "bir yay yapmis... ona bir ok eklemis...
nne yildirim oturtmustu" ve "Tiamat'i orada saracak bir ag yapti". Bunlar ancak
gk olaylari iin ortak isimler olabilirler; iki gezegen hizaya girdike elektrik sim-
seklerinin ikmasi, birbirleri stndeki ktle ekimi (bir "ag").
Ama Marduk'un baslica silhlari uydulariydi, Marduk yanindan geerken
Urans'n sagladigi drt "rzgr"di: Gney Rzgri, Kuzey Rzgri, Dogu
Rzgri, Bati Rzgri. Artik devlerin, yani Satrn ve Jpiter'in yanindan geen
Marduk uydu daha "dogurur": Kt Rzgr, Kasirga ve Dengi Olmayan Rzgr.
Uydularini bir "Iirtina arabasi" olarak kullanarak "dogurdugu rzgrlari, yedi-
sini ne srd." Hasimlar arpismaya hazirdi.
YARAILI$ ISTANI


!++ $

Efendi ilerledi, yolunu izledi;
fkeli Tiamat'a evirdi yzn...
EIendi Tiamat'in i kismini taramak iin
Kingu'nun, onun esinin plnini anlamak iin taradi.

Ama gezegenler birbirlerine yaklastika, Marduk'un rotasi dzensizlesmeye
basladi:
Bakti, rotasi yerinden oynuyor,
Yn sasmis, isleri karismis.

Marduk'un uydulari bile rotadan sapmaya baslarlar:
Tanrilar, yardimcilari
Yaninda yol alanlar
MuzaIIer Kingu'yu grd, grsleri bulandi.

Yoksa rakipler birbirlerinin yanindan geip gidecekler miydi?
Ama olan olmus, rotalar artik geri alinamaz biimde arpismaya ayarlanmisti.
"Tiamat bir kkredi" ... "EIendi tuIan yapan Iirtinasini, kudretli silhini kaldirdi."
Marduk daha da yaklasinca, Tiamat'in "Ikesi" byd; "ayaklarinin kk ileri geri
sallandi". Marduk'a "lanetler" yagdirmaya koyuldu, yani Ea'nin daha nce Apsu ve
Mummu stnde kullandigi trden gksel dalgalar. Ama Marduk stne gelmeye
devam ediyordu.
Tiamat ve Marduk, tanrilarin en akillilari,
Birbirlerine dogru ilerlediler;
Yz yze arpismak iin bastirdilar,
Savasmak iin yaklastilar.

Destan artik sonrasinda Gk ve Yerin yaratildigi gksel arpismayi tarife ko-
yulur.
EIendi onu yakalamak iin agini yaydi;
Kt Rzgr'i, en arkadakini, onun yzne dogru Iirlatti.
Tiamat agzini aip onu yutmaya kalkinca-
YARAILI$ ISTANI


!+# $

Kt Rzgr'i ileri srd ki dudaklarini kapayamasin.
Derken siddetli Iirtina Rzgrlari gbegine saldirdi;
Bedeni ayrildi, agzi kocaman aildi.
Oraya bir ok Iirlatti, gbegini yardi:
Iini paraladi, rahmini yardi.
Onu byle alt edip, yasam neIesini sndrd.


Iste burada (Sekil 107), hl karsimizda duran gksel bulmacalari aiklayan en
orijinal teori bulunur.Gnes ve dokuz gezegenden olusan dzensiz bir gnes siste-
mi dis uzaydan gelen byk, kuyrukluyildiz gibi bir gezegen taraIindan istil edildi.
Bu cisim, ilk olarak Neptn'le karsilasti, Urans, dev Satrn ve Jpiter'in yanindan
geerken rotasi gnes sisteminin iine dogru bir hayli kaydi ve yedi uydu ortaya
ikardi. Siradaki gezegen olan Tiamat ile degistirilemez biimde arpisma rotasina
girdi.
Ama iki gezegen arpismadi; bu byk astronomik neme sahip bir durumdur.
Tiamat'a arpan Marduk degil, Marduk'un uydularidir. Uydular Tiamat'in bedenini
"ayirdi", onda genis bir yarik atilar. Marduk Tiamat'in bu yariklarindan ieri bir
"ok" Iirlatti, bir "ilh yildirim", "parlaklikla dolu" gezegenden, yani enerji ykl
Marduk'tan ikan bir kivilcim gibi sirayan muazzam bir elektrik akimi. Tiamat'in
ta ilerine kadar giden ok "yasam neIesini sndrd", Tiamat'in kendi elektrik ve
manyetik glerini ntralize etti ve onlari "sndrd".
Marduk ve Tiamat arasindaki bu ilk karsilasma onu yarilmis ve cansiz birakti
ama kaderi, bu ikisi arasinda gelecekteki karsilasmalarla belirlenecekti. Tiamat'in
uydularinin lideri Kingu ile ayrica ilgilenilecekti. Ama Tiamat'in diger on, daha
kk uydusunun kaderi bir an nce belirlenmeliydi.

Tiamat'i, lideri yendikten sonra
Ordusu paralandi, etesi dagildi.
Onun yaninda yryen yardimcilari olan tanrilar,
Korkudan titriyorlardi,
Kendi yasamlarini korumak iin sirtlarini dndler.

YARAILI$ ISTANI


!+% $


Sekil 17 Gksel Sava
A. Marduk`un "rzgrlari" Tiamat ve (Kingu`nun basini ektigi) ordusu ile arpisi-
yor


YARAILI$ ISTANI


!+& $

Bu titreyen ve "sirtlarini dnen" yani ynlerini tersine eviren, "paralanan ...
dagilmis" orduyu tanimlayabilir miyiz?
Bunu yaparak, gnes sistemimizin bir diger bulmacasina, kuyrukluyildizlar
Ienomenine bir aiklama sunuyoruz. Kk madde kreleri olan kuyrukluyildizlara
genellikle gnes sisteminin "asi yeleri" denir, zira grnse gre normal yol ku-
rallarina uymamaktadirlar. Gnes'in evresindeki gezegenlerin yrngeleri (Plton
disinda) nerdeyse daireseldir; kuyrukluyildizlarin yrngeleri ise uzamistir, bazi
durumlarda o kadar ok uzamistir ki bazilari yzlerce veya binlerce yil gzmz-
den kaybolurlar. Gezegenler (Plton disinda) Gnes ile ayni genel dzlemdedirler
ama kuyrukluyildizlarin yrngeleri birok Iarkli dzlemde yer alir. En nemlisi,
bildigimiz tm gezegenler Gnes'in evresinde ayni saat ynnn tersi bir rota iz-
lerken, kuyrukluyildizlarin birogu ters ynde hareket eder.
Gkbilimciler kuyrukluyildizlari hangi olayin, hangi gcn yarattigini ve bu
sira disi yrngelerine Iirlattigini syleyememekteler. Cevabimiz: Marduk. Ters
ynden, kendine ait yrngede gelip Tiamat'in ordusunu kk kuyrukluyildizlar
hlinde paralayan, bozan ve ag denilen ktle ekim gcyle onlari etkileyen odur:
Aga atildilar, kendilerini kapana kisilmis buldular...
Onun yaninda yryen tm demonlar etesini
Prangalara vurdu, ellerini bagladi...
Sikica sarmaladi, kaamadilar.


Savas bittikten sonra Marduk Kingu'dan Kaderler Tabletini (Kingu'nun ba-
gimsiz yrngesini) geri aldi ve kendi ggsne ekledi: Rotasi artik kalici bir gnes
evresinde yrngeye oturmustu. O zamandan baslayarak Marduk her zaman gk-
sel arpisma sahnesine geri dnecekti.
Tiamat'i "yenen" Marduk gklerde yelken ati, uzaya aildi, Gnes'in evre-
sinde turladi ve dis gezegenlerden baslayarak yine geisini yapti: "Marduk'un dile-
gini yerine getirdigi" Ea/Neptn, "zaIerini Marduk'un belirledigi" Ansar/Satrn.
Derken yeni yrngesinin rotasi Marduk'u zaIer meydanina, "yenilen tanrilar s-
tndeki gcn saglamlastirmak" iin Tiamat ve Kingu'ya geri getirdi.
YARAILI$ ISTANI


!+' $

Besinci perde kalkmak zereyken, Tekvin'deki hikye Mezopotamya "Yarati-
lis Destani"na bu noktada katilacaktir; bu bugne dek sylenmemistir, zira Dn-
ya'nin ve Gklerin Yaratilisinin hikyesi ancak bu noktada baslamaktadir.
Gnes'in evresindeki ilk dnsn tamamlayan Marduk "boyun egdirdigi
Tiamat'a dnd."
EIendi onun cansiz bedenini seyretmek iin durakladi.
Canavari ikiye ayirmayi maharetle plnlamisti.
Sonra, bir midye gibi onu iki paraya ayirdi.


Simdi yenilen gezegene arpan, Tiamat`i ikiye ayiran, "kaIatasini" veya st
kismini koparan Marduk'tur. Sonra Marduk'un uydularindan bir digeri, Kuzey
Rzgri denilen, kopan yariya arpar. Sert darbe, Dnya olacak olan bu parayi,
daha nce hibir gezegenin dolasmadigi bir yrngeye srkler:
EIendi Tiamat'in arka kismini ezdi;
Silhi ile baglantili kaIatasini kopardi;
Kaninin kanallarini kesti;
Ve Kuzey Rzgrinin onu,
Bilinmeyen yerlere tasimasina sebep oldu.


Dnya yaratilmisti!
Alt parasinin kaderi baska trlyd; ikinci gelisinde Marduk ona arpti ve
paralara ayirdi (Sekil 108):
Onun |diger| yarisini gkler iin bir perde olarak kurdu;
Biraraya getirerek, bekileri olarak onlari yerlestirdi...
Tiamat'in kuyrugunu Byk SeriIi bir bilezik gibi
olusturmak zere bkt.


Bu kopmus yarinin paralari gklerde bir "bilezik", iteki ve distaki gezegen-
ler arasinda bir perde olusturmak zere dvld. Bir "byk serit" olusturacak se-
kilde esnetildiler. Asteroit kusagi yaratilmisti.

YARAILI$ ISTANI


!+( $


Sekil 18 Gksel Sava
B. Tiamat ikiye ayrilir: paralanan kismi Gklerdir, yani Asteroit Kusagi; diger ki-
sim, yani Dnya ise Marduk'un uydusu "Kuzey Rzgri" taraIindan yeni bir yrn-
geye itilir. Tiamat'in bas uydusu Kingu Dnya'nin Ay'i hline gelir; diger uydulari
ise artik kuyrukluyildizlari olusturmaktadir.
YARAILI$ ISTANI


!+) $

Gkbilimciler ve Iizikiler asteroit kusagi taraIindan ayrilan iki grup olusturan
i veya "karasal" gezegenler (Merkr, Vens, Dnya ve Ay'i ve Mars) ve dis geze-
genler (Jpiter ve tesindekiler) arasinda byk Iarkliliklarin mevcudiyetini kabul
ederler. Smer destaninda, bu Ienomenin kadim zamanlarda taninisini buluyoruz
simdi.
Dahasi, bizlere -ilk kez olarak- "kayip gezegen"in ortadan kaybolusuna ve so-
nucunda asteroit kusaginin (ve kuyrukluyildizlarin) ve Dnya'nin yaratilisina yol
aan gksel olaylarin tutarli bir kozmogonik-bilimsel aiklamasi sunulmaktadir.
Uydularindan birkai ve elektrik yildirimlari Tiamat'i ikiye bldkten sonra, Mar-
duk'un bir diger uydusu, onun gezegenimiz Dnya olacak st kismini yeni bir y-
rngeye kaydirmistir; sonra Marduk, ikinci gelisinde alt kismi paralara ayirmis ve
onu byk bir gk seridi hlinde uzatmistir.
Szn ettigimiz her bulmaca, desiIre ettigimiz haliyle "Yaratilis Destani" ta-
raIindan cevaplanmaktadir. Dahasi, Dnya'nin kitalarinin neden onun bir taraIinda
toplanmis olduguna ve karsi tarafta ise niin derin bir ukurun (Pasifik Okyanu-
su'nun yatagi) var oldugu sorularina da cevap buluyoruz. Tiamat'in "sularina" yapi-
lan srekli gndermeler de ayrica aydinlaticidir. Ona Sulu Canavar denirdi ve Ti-
amat'in bir parasi olan Dnya'nin bu sularla esit biimde donanmis oldugu
sonucuna varmak mantiklidir. Aslinda, bazi bilginler Dnya'yi "Okyanus Gezegen"
olarak tariI etmektedir, zira o, gnes sisteminin bilinen gezegenleri iinde byle
yasam veren sularla kutsanmis olan tek gezegendir.
Bu kozmolojik teoriler kulaga yeni gibi gelebilir ama aslinda bunlar Eski
Ahit'i dolduran peygamberler ve bilgeler iin kabul edilmis olgulardir, Isaya pey-
gamber, "ilksel gnleri", Rab'bin "Magrur Olani oydugu, sulu canavari dndrd-
g, Tehom-Rabanin sularini kuruttugu" zamanlari yd eder. Rab Yahve'ye "eski
zamandan beri kralimdir" diyen Mezmur yazari birka dizede Yaratilis destaninin
kozmogonisini zetler. "Sen kudretin ile sulari bldn, sulu canavarlarin basini kir-
din." Eyp peygamber bu gksel EIendinin "Magrur Olanin yardimcilarini" da nasil
vurup ldrdgn hatirlatir ve etkileyici astronomik ayrintilarla Rab'bi syle y-
celtir:
Boslugun zerine simali yayar,
ve hiligin zerine Dnya'yi asar...
Onun gcdr sulari tutan,
YARAILI$ ISTANI


!#* $

Onun enerjisidir Magrur Olani yaran;
Onun Rzgriyla Dvme Bilezik lp biildi;
Onun eliyle kivranan ejderha snd bitti.


Incil bilginleri artik Ibranice Tehom ("sulu derinlik") kelimesinin Tiamat'tan
geldigini kabul ediyorlar; Tehom-Raba "byk Tiamat" anlamina gelir ve Incil'in
ilksel olaylarla ilgili anlayisi, Smer kozmolojik destanlarina dayanmaktadir. Bu
paralellikler arasinda en basta gelenler Tekvin Kitabinin ailis satirlaridir; Rab'bin
Rzgrinin Tehomun sulari stnde nasil hareket ettigini ve Rab'bin (Babil versi-
yonunda Marduk'un) simseginin Tiamat a arpip onu ikiye ayirdiginda uzayin ka-
ranligini nasil aydinlattigini, bylece Yer ve Rakianin (harfiyen, "dvme bilezik")
yaratildigini tariI etmektedir. Bu gksel serit (bu zamana dek "gk kubbe" olarak
evrilmistir) "Gk" diye adlandirildi.
Tekvin Kitabi (Bab 1:8) Rab'bin "gk" (amaim) dediginin bu "dvme bile-
zik" oldugunu zellikle belirtir. Akkad metinleri de bu gk blgesini "dvme bile-
zik" (rakkis) diye adlandirir ve Marduk'un Tiamat`in alt kismini u uca getirene,
kalici byk bir ember hlinde baglayana dek nasil genislettigini tariI eder. Smer
kaynaklari bu belirli, gkler ve uzayla ilgili genel kavramlardan ayri olan "gk"n,
asteroit kusagi oldugu konusunda hibir spheye yer birakmaz.
Hem Mezopotamya hem de Incil gndermelerinin "Gk ve Yer"i olan Dn-
ya'miz ve asteroit kusagi, Tiamat gksel Efendi taraIindan paralandiginda yaratil-
misti.
Marduk'un Kuzey Rzgri Dnya'yi yeni gksel konumuna ittikten sonra,
Dnya Gnes etraIinda kendi yrngesini (bylece mevsimler olusmus) ve kendi
ekseni etraIindaki dnsn (bylece gndz ve gece olusmus) edinmistir. Mezo-
potamya metinleri Marduk'un Dnya'yi yarattiktan sonraki grevlerinden birinin,
aslinda "Gnes'in gnlerini (Dnya'ya) tahsis etmek ve gn ve gecenin blgelerini
kurmak" oldugunu iddia eder. Incil`deki kavramlar da aynidir:
Ve Yahveh dedi:
"Gndz geceden ayirmak iin
gk kubbesinde isiklar olsun, ve gksel alametler iin,
ve Mevsimler iin ve Gnler ve Seneler iin olsunlar."
YARAILI$ ISTANI


!#" $

Modern bilginler Dnya bir gezegen hline geldikten sonra volkanlari psk-
ren, gkyzn sisler ve bulutlarla dolduran sicak bir top olduguna inaniyorlar. Si-
cakliklar dsmeye baslayinca, buharlar suya dnst ve Dnya'nin yzn kuru
karalar ve okyanuslar olarak ayirdi.
Enuma Elisin besinci tableti, ok kt biimde tahrip olmus olsa da ayni bi-
limsel bilgileri verir. Fiskiran lvlari Tiamat'in "tkrg" olarak tanimlayan Yara-
tilis destani bu Ienomeni dogru biimde atmosIerin, Dnya okyanuslarinin ve kita-
larinin olusumundan nceye yerlestirir. "Bulut sulari toplandiktan sonra,
okyanuslar olusmaya basladi ve Dnya'nin "temelleri", yani kitalari ykseldi. "So-
guk yapma" yani soguma gereklesince, yagmur ve sis ortaya ikti. Bu arada, "t-
krk" sailmaya, "katmanlar yayarak" Dnya'nin topograIyasini biimlendirmeye
devam etti.
Bir kez daha, Incilsel benzerlik aiktir:
Ve Yahveh dedi:
"Gk altindaki sular bir yere biriksin,
ve kuru toprak grnsn."
Ve byle oldu.


Dnya okyanuslar, kitalar ve bir atmosIer ile artik daglarin, nehirlerin, pinarla-
rin, vadilerin olusmasina hazirdi. Tm yaratilisi Efendi Marduk'a atfeden Enuma
Elis anlatmaya devam eder:
Tiamat'in basini (Dnya) konumuna koyarak
Onun zerine daglari ykseltti.
Pinarlari ati, siddetli akintilar bosaldi.
Gzlerinden Dicle ve Firat'i saldi.
Memelerinden ulu daglari biimlendirdi,
Kuyular iin, tasinacak sular iin pinarlar deldi.


Modern bulgularla mkemmel uyum iindeki Tekvin Kitabi, Enuma Elis ve
diger ilgili Mezopotamya metinleri Dnya zerinde yasamin baslangicini "canli
varliklarla kaynasan" sulara ve ardindan "uan kuslara" dayandirir. Daha sonradir
ki "cinsine gre canli mahlklar, sigirlar ve srngenler ve yer hayvanlari" Dnya
YARAILI$ ISTANI


!#! $

stnde grnd, sonunda insanin ortaya ikisina kadar srd; yani yaratilisin son
perdesi.
Dnya zerindeki yeni gksel dzenin parasi olarak Marduk "ilh Ay'i g-
rnr kildi... ona geceyi isaretleme, her ayin gnlerini belirleme grevini verdi."
Bu gk tanrisi kimdi? Metin onu SES.KI ("Dnya'yi koruyan gk tanrisi)
diye agirir. Destanda daha nce bu isimde bir gezegenden hi sz edilmez, ama o
"onun (disil) gksel basinci (ktle ekim alani) iindedir." "O" ile kastedilen kim-
dir? Tiamat mi yoksa Dnya mi?
Tiamat ve Dnya'nin rolleri ve onlara yapilan gndermeler, grlen o ki, bir-
birinin yerine geebilmektedir. Dnya, yeniden bedenlenen Tiamat'tir. Ay'a, Dn-
ya'nin "koruyucusu" denir; Tiamat'in Kingu'ya, bas uydusuna koydugu ad da budur.
Yaratilis destani Kingu'yu, Tiamat`in paralanan, dagitilan ve kuyrukluyildiz-
lar olacak biimde Gnes etraIinda ters yrngeye sokulan "ordusu"ndan zellikle
ayri tutar. Marduk yrngesindeki ilk dnsn tamamladiktan ve savas meydani-
na dndkten sonra, Kingu'nun kaderini aiklar:
Ve Kingu'yu, aralarinda seI olani,
Kltt;
Onu tanri DUG.GA.E diye saydi.
Ondan Kaderler Tabletini aldi,
zaten hakki degildi.


Demek ki Marduk, Kingu'yu yok etmedi. Onu, boyutu byrken Tiamat'in
kendisine bagisladigi bagimsiz yrngesini elinden alarak cezalandirdi. Daha k-
k bir boyuta dogru klen Kingu bir "tanri", yani gnes sistemimizin gezegen-
sel bir yesi olarak kaldi. Yrngesi olmadigindan, ancak tekrar uydu hline gele-
bilirdi. Tiamat'in st kismi (yeni gezegen Dnya olarak) yeni bir yrngeye
Iirlatildigindan, Kingu'nun da pesi sira srklendigini nermekteyiz. Ay'imizin,
Kingu, yani Tiamat'in eski uydusu oldugunu neriyoruz.
Bir gksel duggaeye dnstrlen Kingu "yasamsal" unsurlarindan, yani at-
mosIer, sular, radyoaktiI maddeden arindirildi; boyutu kld ve "cansiz bir kil
ktlesi" hline geldi. Bu Smer terimleri, KIA.CU ("yce eli") olarak baslayan ve
YARAILI$ ISTANI


!#+ $

DUG.GA.E ("kuryun mlek") olarak son bulan cansiz Ay'imizin henz kesIedil-
mis tarihini ve basina gelenleri son derece uygun biimde tanimlamaktadir.
L.W. King [The Seven Tablets of Creation (Yedi Yaratilis Tableti)] Marduk'un
Tiamatla savasinin bir baska versiyonunu sunan bir astronomik-mitolojik tabletin
parasinin varligini bildirir; bunlar Marduk'un Kingu'yu nasil yolladigi ile ilgili
dizeler de iermektedir. "Kingu'yu, esini, savas iin olmayan bir silhla kesti... Ka-
derler Tabletini Kingu'dan kendi eline geirdi." Bu metnin B. Landesberger taraIin-
dan (1923'te, Archiv fr Keilschriftforschung'de) dzeltilmesi ve tamamen evril-
mesiyle ilgili bir girisim de Kingu/Ensu/Ay isimlerinin birebir yerine
kullanilabilirligini gsterdi.
Byle metinler sadece Tiamat'in bas uydusunun bizim Ay'imiz oldugu yolun-
daki ikarimimizi onaylamakla kalmaz, ayrica NASA'nin "byk sehirler boyunda-
ki gk cisimlerinin Ay'a arpmasi" sirasindaki muazzam arpismayla ilgili bulgula-
rini da aikliyor. Hem NASA'nin bulgulari hem de L.W. King taraIindan kesIedilen
metin Ay'i "harap olan gezegen" diye tariI etmektedir.
Gksel arpismayi gsteren silindir mhrler bulunmustur; Marduk'u vahs bir
disi ilhla savasirken gsterirler. Byle bir betimleme, yildirimini Tiamat'a Iirlatan
Marduk'u, yaraticisi Tiamat'i korumaya alisan ve Ay olarak aika tanimladigimiz
Kingu'yu gstermektedir. (Sekil 109)
Dnyanin Ay'inin ve Kingu'nun ayni uydu oldugunun kaniti olan bu betimle-
me, SU.EN ("orak diyarin efendisi") kelimesinden treyen tanri SIA adinin daha
sonraki zamanlarda AY ile iliskilendirilmesiyle etimolojik aidan da glenir.
Tiamat ve Kingu'dan kurtulan Marduk bir kez daha "gkleri geer ve blgeleri
tarar." Bu kez dikkati Gaga, yani diger gezegenlere "eli" diye gnderilen An-
sar/Satrn'n eski uydusu iin son bir "kader" belirlemek zere "Nudimmud'un
meknina (Neptn) odaklanmistir.
Destan Marduk'un gklerdeki son islerinden biri olarak bu gk tanrisini "gizli
bir yere" tayin ettigini, "derin"e (dis uzaya) bakan, simdiye kadar bilinmeyen bir
yrngeye oturttugunu ve ona "Sulu Derin"in danismanligini verdigini bildirir biz-
lere. Bu yeni konumuna uygun olarak gezegenin adi US.MI ("yolu gsteren") olur,
yani en distaki gezegen, Plton'umuz.
YARAILI$ ISTANI


!## $


Sekil 19

Yaratilis destanina gre, Marduk bir noktada vnr: "Gk tanrilarinin yolla-
rini maharetle degistirdim... onlar iki gruba ayrilacaklardir."
Gerekten de yle yapti. Gnes'in yaratilista ilk ortagi olan Tiamat'i gklerden
sildi. Dnya'yi meydana getirdi, Gnes'e daha yakin yeni bir yrngeye atti. Gk-
lerde bir "bilezik" dvd; i gezegenler grubunu dis gezegenler grubundan ayiran
asteroit kusagini olusturdu. Tiamat'in uydularinin ogunu kuyrukluyildizlara dns-
trd; bas uydusu Kingu'yu ise Ay olacak biimde Dnya evresinde bir yrngeye
oturttu. Ve Satrn'n bir uydusu olan Gaga'yi, ona Marduk'un (Iarkli bir yrngesel
dzlem gibi) kendi yrngesel zelliklerinden birazini vererek Plton gezegeni ola-
cak biimde kaydirdi.
Gnes sistemimizin bulmacalari, yani Dnya stndeki okyanus ukurlari, Ay
stndeki tahribat, kuyrukluyildizlarin ters yrngeleri, Plton'un muammali Ie-
YARAILI$ ISTANI


!#% $

nomeni, btn hepsi taraIimizdan desiIre edildigi biimiyle Mezopotamya Yaratilis
Destani taraIindan mkemmel biimde cevaplanmaktadir.
Bylece gezegenler iin "istasyonlar olusturan" Marduk kendisi iin "Nibiru
istasyonunu" aldi ve "gkleri geti ve taradi" yeni gnes sistemini. Sistem artik
karsiliklari olan on iki Byk Tanri ile birlikte on iki gk cisminden olusmaktaydi.
(Sekil 110)

Sekil 11
!"# $




GK KRALLIGI

"Yaratilis Destani" ve paralel metinler ile ilgili alismalar (rnegin S. Lang-
don'un The Babylonian Epic of Creation (Babil Yaratilis Destani)| M.. 2000'den
bir sre sonra Enki'nin oglu Marduk'un, Enlil'in oglu Ninurta ile giristigi tanrilar
arasinda stnlk kazanma yarisinin basarili galibi oldugunu gstermektedir. Babil-
liler daha sonralari orijinal Smer "Yaratilis Destani'ni degistirdiler, Ninurta'ya
gndermelerin hepsini ve Enlil'e yapilan gndermelerin ogunu ikartarak, istilci
gezegeni Marduk diye yeniden adlandirdilar.
Marduk'un Dnya zerindeki "Tanrilarin Krali" statsne gerek ykseltilisi-
ne, ona gksel karsiligi olarak Nefilimlerin gezegeninin, yani On ikinci Gezegenin
tayin edilmesi eslik eder. "Gksel Tanrilarin (gezegenlerin) EIendisi" olan Marduk
ayni zamanda "Gklerin Krali"ydi.
Bazi bilginler ilk baslarda "Marduk"un ya Kuzey Yildizi ya da bahar noktasi
sirasinda Mezopotamya semalarinda grlen bir baska parlak yildiz oldugunu d-
sndler zira gksel Marduk "parlak gk cismi" olarak tariI edilmisti. Ama Albert
Schott [(Marduk und sein Stern (Marduk ve Onun Tasi)| ve baskalari btn astro-
nomi metinlerinin Marduk'tan gnes sisteminin bir yesi olarak sz ettiklerini kesin
bir sekilde gsterdiler.
Marduk'u tanimlayan diger siIatlarin "Byk Gk Cismi" ve "Iyildayan" ol-
masindan dolayi, bilginlerin yine bir Gnes tanrisi olarak grdkleri Misir tanrisi
Ra'ya paralel olarak Marduk'un bir Babil Gnes Tanrisi oldugu teorisi tuttu. Mar-
duk'u "u:ak gklerin vkseklerini taravan ... parlakligi huu varatan bir hale tai-
yan" diyerek tarif eden metinler bu teoriyi destekliyor gibiydi. Ama ayni metin "o,
diyarlari Samas (Gnes) gibi tarar" diye anlatmaya devam ediyordu. Eger Marduk
bazi ailardan Gnes'e benzer olsa bile, sphesiz, Gnes olamazdi.
GK KRALLIGI


!"% $

Eger Marduk Gnes degil idiyse, gezegenlerden hangisiydi? Kadim astronomi
metinleri gezegenlerden herhangi birine uymuyor. Teorilerini (Gnesin Oglu gibi)
belirli siIatlara dayandiran bazi bilginler Satrn' isaret ettiler. Marduk'un kirmi-
zimsi bir gezegen olarak tanimlanisi Mars'i da aday yapiyordu. Ama metinler Mar-
duk'u markas yame ("Cgn ortasina") yerlestirmekteydi ve bu, ogu bilgini en
uygun tanimlamanin gezegenlerin siralanisinda ortada yer alan Jpiter olduguna
ikna etti:
Jpiter

Merkr - Vens - Dnya - Mars Satrn - Urans - Neptn - Plton

Bu teoride bir eliski vardir. Bunu ileri sren bilginler, Kaidelilerin, Satrn'n
tesindeki gezegenlerin Iarkinda olmadiklari grsn ileri sren bilginlerdir. Bu
bilginler Dnya'yi bir gezegen olarak belirtir ama Kaidelilerin Dnya'yi gezegensel
sistemin dz merkezi olarak dsndklerini de ileri srerler. Ve Mezopotamyalila-
rin kesin biimde "gk tanrilari" arasinda saydiklari Ay'i dislarlar. Jpiter'i On Ikin-
ci Gezegen ile eslestirmeleri uygun degildir.
"Yaratilis Destani" Marduk'un gnes sistemimize disaridan girip, Tiamat ile
arpismadan nce (Satrn ve Jpiter dhil) dis gezegenlerin yanindan geen bir is-
tilci oldugunu aika belirtir. Smerliler bu gezegeni AIBIRU, yani "geiy geze-
geni" diye adlandirir ve destanin Babil versiyonu su astronomi bilgilerini vermeye
devam eder:
NIBIRU gezegeni:
Gk ve Yerin birlestigi noktayi kaplayacak.
Yukarida ve asagida, karsiya geemeyecekler;
Onu beklemeliler.

NIBIRU gezegeni:
Gklerde parlak olan gezegen.
Merkez noktayi tutar;
Ona hrmet edecekler.



GK KRALLIGI


!"& $

NIBIRU gezegeni:
Odur hi yorulmadan
Tiamat'in ortasindan geip duran.
Adi "GEIS" olsun-
En ortada duran.


Bu dizeler, "Tiamatin ortasindan geip duran" On Ikinci Gezegenin diger ge-
zegenleri iki esit gruba blmesiyle ilgili ek ve kesin bilgiyi sagliyor: Yrngesi onu
tekrar tekrar, bir zamanlar Tiamat'in bulundugu gksel savasin meydanina getiri-
yor.
Gkte siralanislarina gre gezegenlerin listesi ile gezegensel dnemleri son
derece gelismis bir tarzda ele alan astronomi metinlerinin de Marduk'un Jpiter ile
Mars arasinda bir yerde grndgn nerdiklerini gryoruz. Smerliler tm ge-
zegenleri bildiklerine gre, On Ikinci Gezegenin "merkez konumda" grns i-
karimlarimizi onayliyor:

Marduk
Merkr Vens Ay Jpiter Satrn Urans
Dnya Mars Neptn Plton

Eger Marduk'un yrngesi onu bir zamanlar Tiamat'in bulundugu yere, nispe-
ten yakinimiza (Mars ve Jpiter arasina) getiriyor ise, bu kadar byk ve parlak
oldugu sylenen bu gezegeni niin hl grmedik acaba?
Mezopotamya metinleri Marduk'tan, gklerin bilinmeyen blgelerine ve evre-
nin uzak kisimlarina erisen diye sz ederler. "O gizli bilgileri tarar... evrenin tm
kisimlarini grr." Ayrica diger btn gezegenleri "gzleyen", yrngesi diger ge-
zegenlerin etraIindan dolasmasina izin veren tarzda anlatilmistir. "Onlarin kuyak-
larini (yrngelerini) tutar", evrelerinde bir "ember" olusturur. Yrngesi, diger
gezegenlerinkinden "daha ulu" ve "daha byk"tr. Bu nedenle Franz Kugler
[Sternkunde und Sterndienst in Babylon'in (Babil'de Yildiz Bilimi ve Yildiz Hiz-
metleri)| aklina Marduk'un tipki bir kuyrukluyildiz gibi byk eliptik bir yol izle-
yen hizli bir gk cismi olabilecegi gelmisti.
GK KRALLIGI


!"' $

Yerekim merkezi olarak Gnes'e odaklanan bylesi eliptik bir yrnge bir
apogeye, yani Gnes'ten en uzak oldugu ve dns uusuna basladigi noktaya ve bir
hadid noktasina, yani dis uzaya dns yolculugunun basladigi, Gnes'e en yakin
olan noktaya sahiptir. Mezopotamya metinlerinde byle iki "ssn" gerekten de
Marduk ile iliskilendirildigini gryoruz. Smer metinleri gezegeni AN.UR'dan
("Gk ssnden") E.NUN'a ("asil ev") giderken betimler. Yaratilis destani Mar-
duk'tan sz eder:
Gg geti ve blgeleri taradi...
EIendi daha sonra Derin'in yapisini lt.
E-sara"yi distaki evi olarak kurdu;
E-sarayi Gklerdeki byk ev olarak kurdu.


Demek ki bir "ev" distaydi; yani uzayin derin blgelerinde. Digeri "Gkte",
asteroit kusaginin iinde, Mars ve Jpiter arasinda kurulmustu. (Sekil 111)


Sekil 111

Smerli atalarinin, yani Urlu Ibrahim'in gretilerini izleyen kadim Ibranler de
en stn ilhlarini en stn gezegenle iliskilendirdiler. Mezopotamya metinleri gi-
bi, Eski Ahit'te yer alan birok kitap da, grlmeksizin "bir daire iinde gklerde
GK KRALLIGI


!() $

hareket eden" "Rab'bi", "en uzaktaki gezegenleri bile dogarlarken grebildigi"
"Cgn ykseklerinde" ev sahibi olarak tarif eder. Gksel arpismayi tariI eden
Eyp'n Kitabi muhtesem gezegenin gittigi yeri bize su nemli dizelerle anlatir:
Derinin stne bir yrnge izdi;
Isik ve karanligin (kaynastiklari)
son yere kadar.

Mezmurlar da ayni aiklikla gezegenin muhtesem rotasini izerler:
Gkler Rab'bin izzetini beyan eder;
Ve gk kubbesi ellerinin isini iln eyler...
Gerdekten ikan gvey gibidir,
ve bir yigit gibi rotasinda kosmaktan hoslanan.
ikisi gklerin ucundandir,
Devri de onlarin sonuna kadar.


Apoge noktasinda muazzam yksekliklere uan ve daha sonra hadid noktasin-
da " aagiva inen, Gklere bovun egen", gklerdeki byk yolcu olarak taninan
gezegen bir Kanatli Kre olarak resmedilmektedir.
Arkeologlarin Yakin Dogu halklarinin kalintilarini gn isigina ikardiklari her
yerde Kanatli Kre sembol gze arpiyordu; tapinaklarda ve saraylarda, kayalara
oyulmus, silindir mhrlere kazinmis, duvarlara resmedilmis. Krallara ve rahiplere
eslik ediyor, onlarin tahtlarinin stnde duruyor, savas sahnelerinde onlarin stnde
"yzyor"du, arabalarinin stne islenmisti. Kil, metal, tas ve tahta nesneler bu
sembolle sslenmisti. Smer ve Akkad, Babil ve Asur, Elam ve Urartu, Mari ve
Nuzi, Mitani ve Kenan -hepsi de bu sembole saygi gstermekteydi. Hitit krallari,
Misir Iiravunlari, Pers sarlari; hepsi de sembol (ve temsil ettigi seyi) en stn ilan
etmislerdi. Binlerce yil da yle kaldi. (Sekil 112)


GK KRALLIGI


!(* $


GK KRALLIGI


!(! $

Kadim dnyanin dinsel inanlarinin ve astronomisinin belkemigi, On ikinci
Gezegenin, "Tanrilar gezegeni" nin gnes sistemi iinde kaldigi ve byk yrnge-
sinin onu periyodik olarak Dnya'nin yakinlarina getirdigi kanaati olusturmaktaydi.
On Ikinci Gezegenin, "Geis Gezegeni"nin piktograIik isareti bir hati. Ayni za-
manda "Anu" ve "ilh" anlamina gelen bu iviyazisi isareti, daha son-
ralari Sam dillerinde "isaret" anlamina gelen tav harfine
dnst.
Gerekten de, kadim dnyanin tm halklari On Ikinci Gezegenin periyodik
yaklasmasini alt st oluslarin, byk degisimlerin ve yeniaglarin bir isareti olarak
grmekteydi. Mezopotamya metinleri gezegenin periyodik olarak ortaya ikisini
beklenen, tahmin edilebilen ve gzlemlenebilen bir olay olarak anlatmaktadir:
Byk gezegen;
Ortaya ikisinda, koyu kirmizi.
Gg yaridan bler
ve Nibiru olarak durur.


Gezegenin gelisi ile ilgili metinlerin birogu, olayin Dnya ve insanoglu s-
tndeki etkisine dair kehanetlerde bulunan kehanet metinleridir. R. Campbell
Thompson [Reports of the Magicians and Astrologs of Nineveh and Babylon (Ni-
nova ve Babil'in Byclerinin ve Astrologlarinin Anlattiklari)| gezegenin "Jpi-
ter'in duragini evrelerken" ilerleyisini ve geis, yani Nibiru noktasina gelisini anla-
tan byle metinler yayinlamistir:
Jpiter'in duragindan
Gezegen batiya dogru geer,
Bir sre gven iinde yasayis olacaktir.
Diyara yavasa huzur ker.
Jpiter'in duragindan baslayarak
Gezegenin parlakligi artmaya baslar
ve Yenge Burcunda Nibiru hline gelecektir,
Akkad bollukla dolacak,
Akkad krali glenecektir.
GK KRALLIGI


!(+ $

Nibiru sona geldiginde...
Diyar gven iinde yasayacak,
Saldirgan krallar baris yapacak,
Tanrilar dualari kabul edecek, yakarislari duyacak.


Ancak yaklasan gezegenin, gl ktle ekimi etkili yagmurlara ve sellere de
sebep olacagi beklenmekteydi:
Gk Tahtinin Gezegeni
daha da parlaklasinca,
seller ve yagmurlar olacak...
Nibiru hadid noktasina vardiginda,
tanrilar huzur verecek;
bellar ortadan kalkacak,
karisikliklar zlecek.
Yagmur ve seller gelecek.


Mezopotamyali limler gibi Ibran peygamberler de gezegenin Dnya'ya yak-
lasma ve insanogluna grnr olma zamanini yeni bir agin mjdecisi olarak d-
snmslerdir. Mezopotamya`nin ve Gk Tahtinin Gezegenine eslik eden bolluk ve
baris kehanetleri ile Rab'bin Gnnden sonra Dnya'ya gelen baris ve adaleti anla-
tan Incil kehanetleri en iyi sekilde Isaya'nin szleri ile ifade edilebilir:
Ve son gnlerde vaki olacak ki:
... Rab milletler arasinda hkmedecek
ve ok kavimler hakkinda karar verecek.
Kililarini sapan demirleri ve
mizraklarini bagci biaklari yapacaklar;
millet millete karsi kili kaldirmayacak.


Rab'bin Gnn izleyen yeni dnemin kutsamalarinin tersine, o gnn kendisi
Eski Ahit taraIindan yagmurlar, tuIanlar ve depremler zamani olarak tariI edilir.
Eger Incil'deki pasajlari, tipki Mezopotamya denkleri gibi, Dnya'nin yakinindan
geen gl ktle ekimi olan byk bir gezegenin geisine gndermede bulunu-
yorsa, Isaya'nin szleri aika anlasilabilir:
GK KRALLIGI


!(" $

Daglarda kalabaligin grlts,
byk bir kavmin grlts gibi,
biraraya birikmis milletlerden kralliklarin
kargasalik grlts;
Ordularin Rabbi cenk iin
orduyu yokluyor!
Btn memleketi viran etmek iin,
Rab ve gazabin silhlari
uzak bir diyardan,
gklerin ucundan geliyor...
Bundan tr Gkleri titretecegim
ve Ordularin Rabbi geerken
kizgin Ikesi ve gazabi gnnde
Dnya yerinden oynayacak.


Dnyanin "daglari eriyecek... vadileri yarilacak" ve bir yandan ekseni etraIin-
da dns de etkilenecek. Amos peygamberin aik biimde kehanet ettigi gibi:
Ve o gnde vaki olacak ki,
Rab Yahve diyor,
gleyin gnesi batiracagim
ve gpegndz diyari karartacagim.


"Iste, Rab'bin Gn geldi!" diye iln eden Zekeriya peygamber halkini Dn-
ya'nin kendi ekseni evresinde dnsnn durmasi Ienomeninin sadece bir gn s-
recegini syleyerek bilgilendirdi:
Ve o gn vaki olacak ki,
isik olmayacak, isildayanlar kararacak.
Fakat Rab'bin bildigi bir gn olacak;
gndz de olmayacak, gece de olmayacak
ve vaki olacak ki, aksamleyin isik olacak.


Yoel peygamber, Rab'bin Gnnde "Gnes ve Ay karariyor ve yildizlar isikla-
rini gizliyor"; "Gnes karanliga ve Ay kana dndrlecek" demisti.
GK KRALLIGI


!(( $

Mezopotamya metinleri gezegenin parlakligini ululamis ve onun gndz vakti
bile grlebildigini ne srmsler: "Gn dogarken grlr, gn batarken gzden
kaybolur". Nippur'da bulunan bir silindir mhrde, gklerde gzle grlen (ha
sembol ile gsterilen) On Ikinci Gezegene husu iinde bakan bir grup saban sren
resmedilir. (Sekil 113)

Sekil 113

Kadim halklar On Ikinci Gezegenin dnemsel gelisini beklemekle kalmamis,
onun yaklasma rotasini da ikartmislardir.
esitli Incil pasajlari, zellikle de Isaya, Amos ve Eyp kitaplari, gksel
Efendi'nin hareketini esitli burlarla iliskilendirirler. "Tek basina gkleri geren
odur, ve en yksek Derin stn-de yryen odur; Byk Ayi'ya, Orion'a ve Sirius'a
ve gneyin bur evlerine varan odur." Ya da "Yz Boga ve Ko'a glmser; Bo-
ga'dan Yay'a gider". Bu dizeler sadece gklerin en ykseklerini tarayan bir gezege-
ni degil, ayni zamanda gneyden gelen ve saat ynnde hareket eden bir gezegeni
tariI eder; tipki bizim Mezopotamya verilerinden ikardigimiz gibi. Habakkuk pey-
gamberin son derece aik biimde belirttigi gibi: "Rab gneyden gelecek... hasmeti
Dnya'yi dolduracak... ve Vens isik gibi olacak, huzmelerini Rab'bin verdigi."
Konuyla ilgili Mezopotamya metinleri arasinda, bir tanesi son derece aiktir:
Tanri Marduk'un gezegeni
Ortaya iktiginda: Merkr.
GK KRALLIGI


!(# $

Gk yayinin otuzuncu derecesinden ykselen: Jpiter.
Gksel savasin oldugu yerde durdugunda: Nibiru.


Su semanin gsterdigi gibi (Sekil 114) yukaridaki metin

Sekil 114 On Ikinci Ge:egenin veniden grn

(bilginler yle varsayar ama) On Ikinci Gezegeni Iarkli isimlerle agirmamaktadir.
Bunlar daha ziyade gezegenin hareket eden ve Dnya'dan gzlemlenebilecek ve
izlenebilecek biimde ortaya iktigi nemli noktayla ilgilidir.
GK KRALLIGI


!(% $

Yrngesi onu Dnya'nin yakinina geri getirirken On Ikinci Gezegeni gzlem-
lemek iin ilk firsat, Merkr'le bir hizaya geldigi zamandi (A noktasi); hesaplama-
larimiza gre, Gnes-Dnya hadid noktasindaki hayal gk yayina 30 derecelik bir
aida oldugunda. Dnya'ya yaklasirken ve bu nedenle Dnya semalarinda "ykseli-
yor" gibi grnrken (tam olarak bir 30 derece daha), gezegen Jpiter'in yrngesi-
ni B noktasinda keserdi. En sonunda, gksel savas meydanina, hadid noktasinda ya
da Geis noktasina geldiginde Nibiru gezegeni C noktasinda olurdu. Gnes, Dnya
ve Marduk'un yrngesinin hadid noktasi arasina hayal bir eksen izen Dnya'daki
gzlemciler Marduk'un ilk olarak Merkr ile 30 'de hizaya girdigini gzlemlediler
(A noktasi). Bir 30 daha ilerleyen Marduk, B noktasinda Jpiter'in yrngesini
geer.
Sonra, hadid noktasinda (C noktasi) Marduk Geis'e ulasir: Gksel Savas
meydanina geri gelir; bu nokta Dnya'ya en yakin oldugu zamandir ve uzak uzayin
derinliklerine dogru yrngesinde geri dnmeye baslar.
Kadim Mezopotamya ve Ibran yazitlarindaki Rab'bin Gn beklentisi (bunlar
Yeni Ahitteki Gklerin Kralliginin gelmesi beklentisinde tekrarlanir), demek ki
Dnya halklarinin gerek deneyimlerine dayanmaktadir: Krallik Gezegeninin Dn-
ya yakinlarinda dnemsel dnsne tanik oluslarina.
Gezegenin Dnya'ya dnemsel olarak grns ve gzden kaybolusu; onun
kalici bir gnessel yrngesi oldugu varsayimini dogrulamaktadir. Bu aidan, bir-
ok kuyrukluyildiz gibi davranmaktadir. Her yetmis bes yilda bir Dnya'ya yakla-
san Halley gibi bilinen kuyrukluyildizlarin bazilari o kadar uzun zaman gzden
kaybolurlar ki gkbilimciler ayni kuyrukluyildizi grdklerini fark edene dek bir
hayli direnmislerdi. Diger kuyrukluyildizlar ise insan haIizasina gre ancak bir kez
grlmstr ve binlerce yillik yrngelere sahip olduklari dsnlmektedir. rne-
gin, ilk kez 1973 yili Mart ayinda kesIedilen Kohutek kuyrukluyildizi, 1974 Ocak
ayinda Dnya'nin 120 milyon km yakinina gelmis ve kisa sre sonra Gnes'in ar-
dinda gzden kaybolmustu. Gkbilimciler 7.500 il 75.000 yil iindeki gelecekte
tekrar ortaya ikacagini hesapliyorlar.
Insanin On Ikinci Gezegenin periyodik biimde grnmesi ve gzden kay-
bolmasina asinaligi, yrnge dneminin Kohutek iin hesaplanandan daha kisa ol-
dugunu akla getiriyor. Eger byleyse, astronomlarimiz neden bu gezegenin varli-
GK KRALLIGI


!(& $

gindan haberdar degiller? Durum su ki, Kohutek iin verilen en dsk yrngenin
yarisi kadar bir yrnge bile On Ikinci Gezegeni, Plton ile aramizdaki uzakligin
alti kati uzaga koymaktadir; yani bu uzakliktaki byle bir gezegen Gnes'in isigini
Dnya'ya dogru ok az (ya da hi) yansitacagindan gzle grnmeyecektir. Aslin-
da, Satrnn tesindeki bilinen gezegenler ilk olarak gzlenerek degil matematik-
sel olarak kesIedilmistir. Gkbilimcilerin bulduguna gre, bilinen gezegenlerin y-
rngeleri anlasilan diger gk cisimleri taraIindan etkilenmektedir.
Gkbilimcilerin On Ikinci Gezegeni "kesIetmeleri" bu sekilde olabilir. Zaten
grlmemesine ragmen belirli kuyrukluyildizlarin yrngeleri zerindeki etkileri
sayesinde "algilanan" bir "X Gezegeni"nin var oldugu yolunda speklasyonlar ya-
pilmaktadir. 1972'de California niversitesi Lawrence Livermore Laboratuvarin-
dan Joseph L. Brady, Halley kuyrukluyildizinin yrngesindeki Iarkliliklarin, G-
nes'in evresini her 1.800 yilda bir dolanan, Jpiter boyutunda bir gezegen
taraIindan olusturuldugunu kesIetti. 9.600.000.000 km olarak hesaplanan uzaklikta,
varligi ancak matematiksel olarak saptanabiliyordu.
Byle bir yrnge de mmkn olabilir ama Mezopotamya ve Ahit kaynaklari
On Ikinci Gezegenin yrnge dneminin 3.600 yil olduguna dair gl kanitlar
sunmaktadir. 3.600 sayisi Smercede byk bir daire olarak yazilir. Gezegenin si-
fati olan yar ("en stn hkmdar"), ayni zamanda "mkemmel bir ember", "ta-
mamlanmis devir" anlamina da gelir. Ayni zamanda 3.600 rakami anlamindadir.
Ve bu terimin tanimi, yani gezegen/yrnge/3.600 sadece bir rastlanti olamaz.
Babilli rahip-gkbilimci-bilgin Berossus, Tufandan nce Dnya zerinde h-
km sren on hkmdardan sz eder. Berossus'un yazilarini zetleyen Alexander
Polyhistor syle yazar: "ikinci kitap, Kaideli on kralin tarihidir ve her birinin top-
lam yz yirmi yar ya da drt yz otuz iki bin yil sren saltanati, 1ufan zamanina
dek varir."
Aristo'nun bir grencisi olan Abidenus da toplam saltanat sreleri 120 sar olan
Tufan ncesi on hkmdardan sz eden Berossus'tan alinti yapar. Bu hkmdarla-
rin ve sehirlerinin kadim Mezopotamya'da oldugunu aiklar:
Diyarin ilk kralinin Alorus oldugu sylenir... On yar hkm srd.
Bir yar, bin alti yz yil diyerek llr.
GK KRALLIGI


!(' $

Ondan sonra Alaprus sar hkm srd; onun ardindan panti-Biblon
sehrinden Amillarus on sar hkm srd...
Onun ardindan Ammenon on iki sar hkm srd; o da panti-Biblon seh-
rindendi. Sonra ayni yerden Megalarus, on sekiz sar.
Sonra Daos, oban, mekni on sar ynetti...
Ardindan baska Hkmdarlar da geldi ve hepsinin sonuncusu Sisithrus
idi; tamami on kral, saltanat sreleri ise 120 sar etti.


Atinali Apollodorus da Berossus'un tarih ncesi aiklamalarini benzer terim-
lerle bildirmistir: On hkmdar toplam 120 sar (432.000 yil) hkm srmst ve
her birinin saltanati 3.600 yillik sar birimleri ile hesaplanmisti.
Smerolojinin ilerlemesiyle birlikte, Berossus'un atiIta bulundugu "eski metin-
ler" bulundu ve desiIre edildi; bunlar Smer kral listeleridir ve anlasilan, Dnya'da
"Krallik Gklerden asagi indirildigi" zamandan "TuIan Dnya'yi silip geene" dek
hkm sren on TuIan ncesi hkmdarin gelenegini izleyerek siralanmislardi.
W-B/144 metni diye bilinen bir Smer kral listesi, bes meskn yerde veya
"sehir"deki ilh hkmdarlik srelerini kaydeder. Ilk sehir olan Eridu'da iki h-
kmdar vardir. Metin her iki ismin basina da "ata" anlamina gelen unvan-hecesi
"A" harfini ekler.

Krallik Gklerden asagi indirildiginde,
krallik ilk Eridu'daydi.
Eridu'da,
A.LU.LIM kral oldu; 28.800 yil hkm srd.
A.LAL.GAR36.000yil hkmetti.
Iki kral 64.800 yil hkm srdler.


Krallik daha sonra, hkmdarlarin en veya "eIendi" (ve bir keresinde ilh un-
van dingir) diye adlandirildigi diger hkmet merkezlerine aktarilir.
GK KRALLIGI


!#) $

Eridu'yu biraktim;
kralligi Bad-Tibira'ya tasindi.
Bad-Tibira'da,
EN.MEN.LU.AN.NA43.200 yil hkm srd;
EN.MEN.GAL.AN.NA 28.800 yil hkmetti.
Ilh DU.MU.ZI, oban, 36.000 yil hkm srd.
kral 108.000 yil boyunca hkm srdler.


Liste daha sonra bunlarin ardindan gelen sehirleri, yani Larak ve Sippar'i ve
onlarin ilh hkmdarlarinin ve son olarak da ana veya babasi ilh olan bir insa-
nin kral oldugu Suruppak'in adlarini verir. Bu saltanat srelerinin Iantastik biimde
uzun oluslarindaki en arpici nokta, bunlarin, hi istisnasiz, hep 3.600 sayisinin kat-
lari olmasidir:
Alulim - 8 x 3.600 = 328.800
Alalgar - 10 x 3.600 = 36.000
Enmenluanna - 12 x 3.600 = 43.200
Enmengalanna - 8 x 3.600 = 28.800
Dumuzi - 10 x 3.600 = 36.000
Ensipazianna - 8 x 3.600 = 28.800
Enmenduranna - 6 x 3.600 = 21.600
Ubartatu - 5 x 3.600 = 18.000

Bir baska Smer metni (W-B/62) Larsa'yi ve bu sehrin iki ilh hkmdarini
da krallar listesine ekler ve bu metnin verdigi saltanat sreleri de yine 3.600 yillik
Sarin tam katlaridir. Diger metinlerin yardimi ile su sonuca varilir: Gerekten de
Smer'de TuIandan nce on hkmdar vardi ve her biri birok sar boyunca hkm
srmst ve toplam saltanat sreleri, Berossus'un bildirdigi gibi 120 sar idi.
Bu ikarimin ta kendisi bu hkmdarlik sarlarinin "sar" gezegeninin, "Krallik
Gezegeni"nin yrnge dnemi olan sar ile iliskili oldugunu nermektedir; yani
Alulim On ikinci Gezegenin sekiz yrnge dnemi boyunca, Alalgar ise on yrn-
ge dnemi boyunca vb. hkm srmst.
Eger bu TuIan ncesi hkmdarlar, nerdigimiz gibi, On ikinci Gezegenden
Dnya'ya gelen NeIilimler ise, o zaman Dnya zerindeki "hkmdarlik" dnemle-
GK KRALLIGI


!#* $

rini On Ikinci Gezegenin yrnge dnemleriyle iliskilendirmeleri sasirtici olmama-
li. Bylesi hkmdarlik veya Krallik dnemleri bir inis zamanindan bir kalkis za-
manina dek srerdi; yani On Ikinci Gezegenden bir kumandan geldiginde, digerinin
ayrilma zamani geliyordu. Inislerin ve kalkislarin On Ikinci Gezegenin Dnya'ya
yaklasmasiyla iliskili olmasi gerektiginden, komutanlik sreleri ancak bu yrnge
dnemleriyle, yani sarlarla llebilirdi.
Sphesiz, Dnya'ya inen NeIilimlerin herhangi birisinin iddia edildigi gibi bu-
rada 28.800 veya 36.000 yil boyunca hkm srebilir miydi diye sorulabilir. Bil-
ginlerin bu saltanat srelerinden "eIsanev" diye sz etmesine sasmamak gerek.
Ama yil dedigimiz nedir? Bizim "yilimiz, Dnya'nin Gnes evresindeki bir
yrngeyi tamamlamasi boyunca geen sredir. Yasam Dnya zerinde, gezege-
nimiz zaten Gnes evresinde dnyorken gelistigi iin, Dnya zerindeki yasam
bu yrngenin uzunlugu ile sekillenmistir. (Hatta Ay'inki gibi ok daha kk bir
yrnge sresi ya da gn-gece dnm bile neredeyse Dnya zerindeki tm ya-
sami etkilemektedir.) Bu kadar ok yil yasariz nk biyolojik saatlerimiz, Dn-
ya'nin Gnes evresinde bu kadar ok dnmesine gre ayarlanmistir.
Bir baska gezegendeki yasamin da o gezegenin devirleri taraIindan "ayarlan-
mis" oldugu konusunda ok az sphe olabilir. Eger On ikinci Gezegenin Gnes
evresinde aldigi yol bylesine uzunsa, bir yrnge dnemini Dnya'nin 100 y-
rnge dns yapmasiyla ayni zamanda tamamliyorsa, o zaman NeIilimlerin bir
yili bizim 100 yilimiza esittir. Eger yrngeleri bizimkinden 1.000 kat daha uzunsa,
o zaman 1.000 Dnya yili sadece bir NeIilim yilina esit olur.
Ya, bizim inandigimiz gibi, Gnes evresindeki yrngeleri 3.600 Dnya yili
sryorsa? O zaman bizim 3.600 yilimiz onlarin takviminde sadece bir yila ve ya-
samlarinda da sadece bir yila karsilik gelecektir. Smerliler ve Berossus taraIindan
bildirilen Krallik grev sreleri ne "efsanev" ne de fantastiktir: Bu grev sreleri
sadece bes veya sekiz veya on NeIilim yili srmstr.
Daha nceki blmlerde, insanoglunun uygarliga dogru yrysnn NeIilim-
lerin mdahalesi sayesinde, 3.600 yillik dnemlere ayrilan saIhadan getigini
anlatmistik: Mezolitik ag (M..11.000 civari),mlekilik dnemi(M..7400 ci-
vari) ve an Smer uygarligi (M.. 3.800 civari). Demek ki On Ikinci Gezegenin
Dnya'ya yaklastigi her seIer bir meclis hlinde toplanabileceklerinden dolayi NeIi-
GK KRALLIGI


!#! $

limlerin insanoglunun gelisimini periyodik biimde incelemis (ve devam etmeye
karar vermis) olmalari imknsiz degildir.
Birok bilgin [rnegin The Babvlonian and Hebrew Genesis (Babil ve Ibrani
Tekvini) adli eserinde Heinrich Zimmern| Eski Ahit'in de Tufan ncesi atalar veya
cetler ile ilgili gelenegi tasidigini ve dem'in soyundan baslayip (TuIan'in kahra-
mani) Nuh'a kadar byle on hkmdari siraladigini belirtir. TuIandan hemen nce-
ki durumu ortaya koyarken Tekvin Kitabi (Bab 6) insanogluna karsi ilh tavir de-
gisikligini anlatir. "Ve Rab yeryznde Insani yaptigina pisman oldu... Ve Rab
dedi: Yarattigim adami topragin yz zerinden silecegim."
Ve Rab dedi: Ruhum adami ebediyen korumayacaktir;
hata yapti, nk etten bedendir.
Ve gnleri yz yirmi yil idi.


Nesiller boyu bilginler bu "Ve gnleri yz yirmi yil olacaktir" dizesini Tanri-
nin insana 120 yillik bir mr verdigi biiminde okudular. Ama bu anlamli degil-
dir. Eger metin Tanrinin insanoglunu yok etme niyeti ile ilgili ise, neden ayni sirada
insana uzun bir mr de bahsetmektedir? Kisa sre iinde metinde, Tufandan he-
men sonra Nuh'un, tipki torunlari Sam (600 yil), Arpaksad (438 yil), Selah (433 yil)
gibi 120 yil oldugu iddia edilen limitten daha Iazla yasadigini gryoruz.
Yz yirmi yillik zaman sresini insanogluna uydurma abasinda olan bilgin-
ler, Ahit'teki dilin gelecek zaman kipi ("Gnleri yz yirmi yil olacak") degil de,
gemis zaman kipi ("Ve gnleri yz yirmi yil idi") kullandigini grmezden geliyor-
lar. Demek ki soru syle olmali: Burada atiIta bulunulan, kimin zaman sresidir?
Bizim vardigimiz sonu, 120 yillik sre ilhlar iindi.
nemli bir olayi, uygun zaman erevesine yerlestirmek Smer ve Babil des-
tan metinlerinde sik grlen bir zelliktir. "Yaratilis Destani" Enuma elis ("yksek-
lerde iken") szleri ile ailir. Tanri Enlil ve tanria Ninlil'in karsilasma hikyeleri
de "henz insan yaratilmamisken" diye belirtilen zaman erevesine oturur.
Tekvin'in 6. Babinin dili ve amaci, ayni amala tasarlanmistir; yani byk Tu-
Ian'in nemli olaylarini uygun zaman perspektifine yerlestirmek iin. 6. Babin ilk
dizesi ve vaki oldu ki diye baslar:
GK KRALLIGI


!#+ $

Ve vaki oldu ki,
topragin yz zerinde
adamlar ogalmaya basladi,
ve onlarin kizlari dogdugu zaman.

Bu, tam da sunlar oldugu siradadir:
ilhlarin ogullari insan kizlarinin
gzel olduklarini grdler
ve btn setiklerinden
kendilerine karilar aldilar.

Bu sirada sunlar olmustur:
O gnlerde ve hem de ondan sonra
yeryznde Nefilimler vardi;
ilhlarin ogullari insan kizlarina
vardiklari, ve bu kizlar
onlara ocuk dogurduklari zamandi.
Onlar Olam'dan olan Kudretlilerdi,
Sem Halkiydi.


O siralar, o gnler, insanoglu dnya yznden bir Tufanla silinmek zereydi.
Bu, tam olarak ne zamandi?
nc dize bunu net bir biimde bize syler: Onun, Ilh'in hesabi 120 yil
iken idi. Yz yirmi "yil", Insanoglunun veya Dnya'nin yili degil, kudretli olanla-
rin, "Roketler Halkinin", Nefilimlerin saydigi yil idi. Ve onlarin yili sar idi; 3.600
Dnya yili.
Bu yorum sadece Tekvin Kitabinin 6. Babindaki akil karistirici dizeleri netles-
tirmekle kalmayip, dizelerin Smer bilgisine nasil uydugunu da gstermektedir:
Nefilimlerin Dnya'ya ilk inisi ile TuIan arasinda 120 sar, 432.000 Dnya yili ge-
misti.
TuIanin meydana gelisiyle ilgili hesaplamalarimiza gre, NeIilimlerin Dn-
ya'ya ilk inisini 450.000 yil nceye dayandiriyoruz.
GK KRALLIGI


!#" $

NeIilimlerin Dnya'ya yaptiklari yolculuklar ve Dnya zerine yerlesmeleriy-
le ilgili kadim kayitlara dnmeden nce, iki temel sorunun cevaplandirilmasi ge-
rekmektedir: Bizlerden pek Iarkli olmayan varliklar baska bir gezegende evrimles-
mis olabilirler mi? Bylesi varliklar yarim milyon yil kadar nce gezegenler arasi
yolculuk yapma kapasitesine sahip olabilirler mi?
Ilk soru, ok daha temel bir soruya yol aiyor: Dnya'nin yani sira baska bir
yerde de bildigimiz sekliyle yasam var midir? Bilim adamlari artik hayal edilebile-
cek her trl isi, atmosIer ve kimyasal kombinasyon saglayan ve Yasam iin mil-
yarlarca sans sunan astronomik sayilarda gezegeni olan Gnes'imiz gibi sayisiz yil-
diz ieren bizimki gibi sayisiz galaksinin var oldugunu biliyorlar.
Ayrica, gezegenler arasindaki uzayin bos olmadigini da buldular. rnegin,
uzayda anlasildigi kadariyla gelisimlerinin ilk saIhalarinda yildizlari saran buz kris-
tali bulutlarinin kalintilari olan su moleklleri var. Bu kesiI; Gnes'in sularinin Ti-
amat'in sulari ile karistigini israrla ne sren Mezopotamya kaynaklarina destek
sagliyor.
Gezegenler arasi uzayda "yzen" temel canli madde moleklleri de bulundu
ve yasamin sadece belirli atmosIer ve isi sartlari altinda varolabilecegi inanci da
yikildi. Dahasi, canli organizmalarin kullanabilecegi tek enerji ve isi kaynaginin
Gnes'in isinimlari oldugu Iikri de terk edildi. Uzay araci Pioneer 10 Jpiterin G-
nes'ten bu kadar uzak olmasina ragmen kendi enerji ve isi kaynaklari olmasi gere-
kecek kadar sicak oldugunu kesIetti.
Derinliklerinde radyoaktiI element bollugu olan bir gezegen sadece kendi isi-
sini retmekle kalmaz; ayni zamanda bir hayli volkanik Iaaliyet de geirir. Eger bir
gezegen gl bir ktle ekimi uygulayabilecek kadar byk ise, atmosferini sre-
siz tutabilecektir. Byle bir atmosIer de bir sera etkisi yaratir: Gezegeni dis uzayin
sogugundan koruyacak ve gezegenin kendi isisinin uzaya dagilmasini nleyecektir;
tipki giysilerin bedenin isisinin dagilmasina izin vermeyerek bizi sicak tutmasi gibi.
Bunu akilda tutarak bakinca, kadim metinlerin On Ikinci Gezegeni "bir hale giydi-
rilmis" biimde tariIleri siirsel bir nemden daha Iazlasini varsaymamiza yol aar.
Ondan her zaman parlak bir gezegen olarak sz edilirdi; "o tanrilarin en parlagi
olandir", ve onu gsteren betimlemeler isinlar saan bir cismi sergiler. On Ikinci
GK KRALLIGI


!#( $

Gezegen kendi isisini retebilir ve atmosIerik mantosu yznden bu isiyi saklaya-
biliyor olabilirdi. (Sekil 115)

Sekil 115

Bilim adamlari ayrica su beklenmedik sonuca da vardilar:
Yasam dis gezegenlerde (Jpiter, Satrn, Urans, Neptn) de evrimlesmis
olabilmekle kalmaz, muhtemelen zaten orada evrimlesmistir. Bu gezegenler gnes
sisteminin daha hafif elementlerinden olusmustur, genelde evreninkine daha benzer
bir birlesime sahiptirler ve atmosferlerinde hidrojen, helyum, metan, amonyum ve
belki de neon ve su buharindan, yani organik molekllerin retilmesi iin gereken
elementlerin hepsinden bolca bulunmaktadir.
Bilebildigimiz yasamin gelisebilmesi iin, su sarttir. Mezopotamya metinleri
On ikinci Gezegenin sulak bir gezegen oldugu konusunda hi spheye yer birak-
mazlar. "Yaratilis Destani"nda, gezegenin elli adinin siralanirken onun sulak unsur-
larini ycelten bir ad grubu da yer alir. A.SAR ("sulu kral"), "su dzeylerini ku-
ran" anlamina gelen siIata dayanan adlar, gezegeni A.SAR.U ("ulu, parlak sulu
kral"), A.SAR.U.LU.DU ("derinligi bol olan yce, parlak sulu kral") vb. diye tarif
ederler.
Smerlilerin On Ikinci Gezegenin yasam dolu yemyesil bir gezegen oldugu
konusunda hi spheleri yoktur; gerekten de onu AAM.1IL.LA.KU, "yayami mu-
hafaza eden tanri" diye adlandirirlar. O ayrica "ekinciligi ihsan eden", "bitkilerin
GK KRALLIGI


!## $

filizlenmesine sebep olan tahil ve bitkilerin yaraticisi... kuyulari aan, bolluk sula-
rini esite paylastiran", "Gk ve Yerin sulayicisi" idi.
Bilim adamlari yasamin, agir kimyasal bilesimleri olan gezegenler stnde
degil de gnes sisteminin dis ularinda evrimlestigi sonucuna vardilar. Kirmizimsi,
parildayan bir gezegen olan On Ikinci Gezegen kendi isisini reterek ve yayarak,
yasam kimyasi iin gereken malzemeleri kendi atmosIerinden saglayarak, gnes
sisteminin bu dis ularindan ikip tam ortamiza geldi.
Eger bir bulmaca var ise, bu da yasamin Dnya zerinde ortaya ikisidir.
Dnya yaklasik 4.500.000.000 yil nce olustu ve bilim adamlari basit yasam biim-
lerinin bu olusumdan sonraki birka yz milyon yil iinde Dnya stnde mevcut
olduguna inaniyorlar. Bu, biraz Iazla abuk gibi. Ayrica, 3.000.000.000 yildan daha
fazla yasli olan en eski ve en basit yasam biimlerinin biyolojik-olmayan degil de
biyolojik kkenli moleklleri olduguna dair birka gsterge var. Baska bir deyisle,
yasamin Dnya olustuktan bu kadar kisa bir sre sonra ortaya ikmasi, bunun daha
nceki bir yasam biiminden kaynaklaniyor olmasindan dolayidir, yoksa cansiz
kimyasallarin ve gazlarin birlesiminin sonucundan degil.
Tm bunlar akli karismis bilim adamlarina, Dnya zerinde kolayca evrimle-
semeyecek olan yasamin, aslinda Dnya zerinde evrimlesmedigini gstermekte-
dir. Bilim dergisi Icarus'taki (Eyll 1973) yazisinda Nobel dll Francis Crick ve
Dr. Leslie Orgel "Dnya zerindeki yasam uzak bir gezegendeki kck organiz-
malardan baslamis olabilir" teorisini daha da gelistiriyorlar.
alismalarina, bilim adamlari arasinda Dnya zerinde yasamin kkeni ile
ilgili son teoriler yznden yasanan rahatsizliktan dolayi baslamislar. Dnya ze-
rindeki tm yasam iin niin tek genetik kod vardir? Eger yasam, ogu biyologun
inandigi gibi bir "ilksel orba" iinde baslamis ise, esitli genetik kodlari olan or-
ganizmalar gelismis olmaliydi. Sonra, molibdenum ok nadir bulunan bir element
iken, yasam iin sart olan enzim tepkilemelerinde niin nemli bir rol oynar? Dn-
ya zerinde ok daha bol olan krom veya nikel gibi elementler biyokimyasal tep-
kimelerde niin bu kadar nemsizdir?
Crick ve Orgel taraIindan sunulan garip teori, sadece Dnya zerindeki tm
yasamin bir baska gezegendeki bir organizmadan kaynaklandigini sylemekle kal-
maz, bu "tohumlamanin" amali oldugunu da syler. Yani bir baska gezegenden
GK KRALLIGI


!#% $

olan zeki varliklar, Dnya'da yasam zincirini baslatma amaciyla "yasam tohumunu"
bir uzay gemisi iinde gezegenlerinden Dnya'ya gndermislerdir.
Bu kitabin saglayacagi verilerden yararlanmamalarina ragmen bu iki saygin
bilim adaminin gerege ok yaklastiklarini syleyebiliriz. nceden kararlastirilan
bir "tohumlama" yoktu; bunun yerine, gksel bir arpisma oldu. stnde yasam
olan bir gezegen, yani On ikinci Gezegen ve uydulari Tiamat ile arpistilar ve bir
yarisindan Dnya'yi "yaratarak" onu ikiye ayirdilar.
Bu arpisma sirasinda On ikinci Gezegenin yasam tasiyan topragi ve havasi
Dnya'yi "tohumladi" ve bu kadar erken ortaya ikislari baska trl aiklanamayan
biyolojik ve karmasik ilk yasam biimlerini ona verdi.
Eger yasam On Ikinci Gezegen stnde Dnya'dakinden yzde bir daha nce
baslamis ise, o zaman 45.000.000 yil nce baslamis demektir. Bu kadarlik kk
bir farkla bile, ilk kk memeliler Dnya zerinde daha yeni ortaya ikmaya bas-
ladiginda, On Ikinci Gezegen stnde insan olarak gelismis varliklar oktan yasa-
maya baslamis olurdu.
On Ikinci Gezegen'de yasamin bu erken baslayisini dikkate alirsak, gezegen
insanlarinin sadece 500.000 yil kadar nce uzay yolculugu yapabilecek kapasitede
olmasi mmkndr.

!"# $




LNYA GIZIGINNI N$

Biz sadece Ay'a ayak bastik ve insansiz aralarla sadece bize yakin gezegenle-
ri inceledik. Bize nispeten yakin komsularimizin tesindeki hem gezegenler arasi
hem de dis uzay hl kk bir tarama aracinin bile kapsami disinda kaliyor. Ama
Nefilimlerin kendi gezegeni, genis yrngesi ile hareket hlinde bir gzlem evi gibi
is grms ve onlari tm dis gezegenlerin yrngelerinden geirmis ve gnes siste-
minin ogunu ilk elden gzlemlemelerini saglamistir.
Dnya'ya indiklerinde beraberlerinde astronomi ve gksel matematik ile ilgili
bir hayli bilgi getirmelerine sasmamak gerek. Nefilimler, Dnya stndeki "Gk
Tanrilari" insana gklere bakmayi grettiler; tipki Yahveh'nin Ibrahim`i tesvik etti-
gi gibi.
Ayrica en eski ve kaba yontularin ve izimlerin bile takimyildizlarin ve geze-
genlerin gksel sembollerini tasimalarina sasmamali; tanrilar temsil edileceginde
veya adlandirilacaginda, gksel sembolleri bir graIik steno gibi kullanilmaktaydi.
Gksel ("ilh") sembollere mracaat eden insan artik yalniz degildi; semboller
dnyalilari NeIilimler ile, Dnya'yi Gk ile, insanligi evren ile birlestiriyordu.
Ayni zamanda, sembollerden bazilarinin ancak Dnya'ya yapilan uzay yolcu-
luguyla ilgili olabilecek bilgileri aktardigina da inanmaktayiz.
Kadim kaynaklar gk cisimleri ve onlarin esitli ilhlarla iliskilendirilisleri ile
ilgili metin ve listeleri bol miktarda iermektedir. Hem gk cisimlerine hem de
ilhlara birka siIat atfetmekle ilgili kadim aliskanlik yznden tanimlama yapmak
gtr. Vens/Istar gibi saptanmis eslesmelerde bile, tablo panteondaki degisiklik-
ler yznden karismistir. Yani, daha eski zamanlarda Vens, Ninhursag ile iliski-
lendirilmekteydi.
LNYA GIZIGINNI N$


!"% $

Silindir mhrler, yontular, stelalar, rlyefler, duvar resimleri ve (byk ayrin-
ti ve netlikle) sinir taslari (Akkadca kudurru) stnde bulunan seksenden Iazla tanri
ve gk cismi sembollerini biraraya getiren ve dzenleyen E.D. Van Buren [Symbols
of the Gods in Mesopotamian Art (Mezopotamya Sanatinda Tanri Sembolleri)] gibi
bilginler taraIindan olduka byk bir netlik saglanmistir. Sembollerin siniIlamasi
yapildiginda anlasilmistir ki, (Hydra takimyildizindaki Deniz Yildizi gibi) daha iyi
bilinen gney veya kuzey takimyildizlarinin bazilarini temsil etmek bir yana, bu
semboller ya Zodyak`in on iki takimyildizini (rnegin Akrep iin Yenge) ya Gk
ve Yerin on iki tanrisini ya da gnes sisteminin on iki yesini temsil etmekteydi.
Susa krali Melisipak taraIindan diktirilen kudurru zodyakin on iki semboln ve on
iki astral tanrinin sembollerini gstermektedir.
Asur krali Esarhadon taraIindan diktirilen bir stela, hkmdari elinde Yasam
Kupasini tutar ve baslica on iki Yer ve Gk Tanrisina bakarken gstermektedir.
Drt tanriyi hayvanlarin stnde grrz; aslanin stndeki Istar ve atalli yildirimi
tutan Adad kolaylikla tanimlanabilir. Diger drt tanri kendilerine atfedilen zellik-
lerin aralariyla; savas tanrisi Ninurta aslan basli asasi ile temsil edilmistir. Kalan
drt tanri ise gk cisimleri olarak gsterilmistir; Gnes (Samas), Kanatli Kre (On
Ikinci Gezegen, Anu'nun Evi), hill Ay ve yedi nokta ieren bir sembol. (Sekil 116)

Sekil 116
LNYA GIZIGINNI N$


!&' $

Daha sonraki zamanlarda tanri Sin hill ile temsil edilen Ay ile iliskilendiril-
mesine karsin, bol miktarda kanit gstermektedir ki "eski zamanlarda", hill daha
yasli ve sakalli bir ilhin, Smerin gerek "eski tanrilari"ndan birinin sembol idi.
Siklikla su akintilari ile evrelenmis gsterilen bu tanri hi sphesiz Ea idi. Hill
ayrica Ea'nin ilh stadi oldugu lme ve hesaplama bilimi ile de iliskilendirilir.
Denizler ve Okyanuslar Tanrisi Ea'nin gksel dengi olarak okyanus gelgitlerine se-
bep olan Ay ile iliskilendirilmesi ok uygundur.
Yedi noktali semboln anlami neydi?
Birok ipucu, bunun Enlil'in gksel sembol oldugu konusunda spheye yer
birakmiyor. Anu'nun Kapisi (Kanatli Kre) betimlemesinin (Sekil 87'ye bakiniz) iki
yaninda duran Ea ve Enlil, hill ve yedi noktali sembol ile temsil edilir. Gksel
sembollerin Sir. Henry Rawlison [The Cuneiform Inscriptions of Western Asia (Ba-
ti Asya'nin ivi Yazilari)| taraIindan titizlikle kopya edilen en net betimlemelerin-
den bazilari en saygin konumu her iki yaninda iki ogluyla Anu'yu temsil eden
sembolden olusan bir gruba verirler; bunlar Enlil'in sembolnn ya yedi nokta ya
da yedi kseli "yildiz" olabildigini gsterir. Enlil'in gksel sunumundaki esas un-
sur, yedi sayisidir (bazen, gbek bagi kesen aletle temsil edilen kiz evlt Ninhursag
da dhil edilir). (Sekil 117)


Sekil 117

Bilginler Lagas krali Gudea taraIindan sylenen "gksel 7, 50'dir" szn bir
trl anlayamamislardir. Aritmetik zm, yani yedi sayisinin elliye dnstrlebi-
LNYA GIZIGINNI N$


!&( $

lecegi bir Iorml arayisi bu szn anlamini aiklamada basarisiz olmustur. Ancak,
biz basit bir cevap gryoruz: Gudea, "elli" olan tanriyi temsil eden gk cisminin
"yedi" oldugunu bildirmistir. Rtbe numarasi elli olan tanri Enlil'in gksel dengi
yedinci gezegendir.
Enlil'in gezegeni hangisiydi? Tanrilarin Dnya'ya ilk kez geldikleri o en eski
zamanlardan sz eden metinleri hatirliyoruz; Anu On ikinci Gezegende kalmis ve
Dnya'ya inen iki oglu aralarinda kura ekmisti. Ea'ya "Derin zerinde hkmdar-
lik" ve Enlil'e "hkm srme yeri olarak Dnya verilmisti." Bulmacanin cevabi b-
tn nemiyle ortaya ikiverir:
Enlil'in gezegeni Dnya idi. Dnya, Nefilimlere gre, yedinci gezegendi.
1971 yilinin Subat ayinda Amerika Birlesik Devletleri tarihteki en uzun sreli
misyonu olan insansiz bir uzay araci Iirlatti. Ara yirmi bir ay boyunca yol aldi,
Mars'i ve asteroit kusagini geti ve Jpiter'le kesin biimde hesaplanmis olan ran-
devusuna dogru gitti. Sonra, NASA bilim adamlarinin bekledigi gibi, Jpiterin
muazzam ktle ekimi uzay aracini "kavradi" ve onu dis uzaya dogru Iirlatti.
Pioneer 10'un bir gn bir baska "gnes sistemi"nin ktle ekimim taraIindan
ekilebilecegini ve evrenin bir baska yerindeki bir gezegene dsecegini dsnen
bilim adamlari araca bir mesajin yani sira st kazinmis bir alminyum plka da
eklediler. (Sekil 118)
Mesaj piktografik dil kullanir; yani Smer'in ilk piktograIik yazisinda kullani-
lanlardan pek de Iarkli olmayan isaretler ve semboller. Plkayi bulacak olan her
kimse ona insanoglunun, aracin boyutu ve biimine oranli boyutlarda disil ve eril
oldugunu anlatma abasidir. Plka Dnya'mizin iki temel kimyasal elementini ve
belirli yildizlararasi radyo emisyonlarina gre yerimizi resmetmektedir. Ve gnes
sistemimizi bir Gnes ve dokuz gezegen hlinde resmetmekte ve bulana syle de-
mektedir: "Buldugunuz ara bu Gnes'in nc gezegeninden gelmektedir."
Gkbilimimiz Dnya'nin nc gezegen oldugu Iikrine uymustur; aslinda,
sistemimizin merkezinden, Gnes'ten itibaren saymaya baslarsaniz yledir.
Ama gnes sistemimize disaridan yaklasan birisi iin, karsilasilacak ilk geze-
gen Plton olurdu, ikincisi Neptn, ncs ise Urans; Dnya degil. Drdnc
Satrn olurdu, besinci Jpiter, altinci ise Mars. Ve Dnya yedinci olurdu.
LNYA GIZIGINNI N$


!&! $


Sekil 118

Sadece Dnya'ya dogru yolculuk ederken Plton'u, Neptn', Urans, Satrn,
Jpiter ve Mars'i geen NeIilimler Dnya'yi "yedinci" olarak dsnebilirdi. Farz
edelim ki, uzaydan gelen yolcular degil de kadim Mezopotamya'nin sakinleri Dn-
ya'yi merkezdeki Gnes'ten baslayarak degil de gnes sisteminin en kenarindan
baslayarak sayma bilgisine sahiptiler ama bu durumda kadim halklarin Plton,
Neptn ve Urans'n varligini biliyor olduklari sonucuna varirdik. Bu en distaki
gezegenleri kendi baslarina bilemeyeceklerine gre, bu bilginin onlara NeIilim ta-
raIindan verildigi sonucuna variyoruz.
Baslangi noktasi iin hangi varsayim benimsenirse benimsensin, ikarim ay-
nidir: Satrn'n tesinde gezegenler oldugunu ve bunun sonucunda -disaridan saya-
rak- Dnya'nin yedinci oldugunu sadece Nefilimler bilebilirdi.
LNYA GIZIGINNI N$


!&) $

Gnes sistemindeki nmerik konumu sembolik biimde temsil edilen tek ge-
zegen Dnya degildir. Bol miktarda kanit gstermektedir ki, Vens sekiz kseli bir
yildiz olarak gsterilmekteydi: Vens, disaridan sayildiginda Dnya'nin ardindan
sekizinci gezegendir. Sekiz kseli yildiz, ayni zamanda gezegeni Vens olan tanri-
a Istar'i da temsil ediyordu. (Sekil 119)

Sekil 119

Birok silindir mhr ve diger resimli esyalar Mars'i altinci gezegen olarak
gstermektedir. Bir silindir mhr Mars ile iliskilendirilen tanriyi (ilk basta Nergal,
daha sonra Nabu) sembol olan alti kseli "yildiz"in altindaki bir tahtta otururken
gsterir. (Sekil 120) Mhrdeki diger semboller, bugn de resmedecegimiz sekilde
Gnes'i, Ay'i, ve hai, yani "Geis Gezegeni"nin, On ikinci Gezegenin semboln
gstermektedir.
Asur zamaninda, tanrinin gezegeninin "gksel sayimi" siklikla tanrinin tahti-
nin yani basina konan yildiz sembollerinin sayisi ile gsterilmekteydi. Tanri Ninur-
ta'yi resmeden bir plkada, tahta drt yildiz sembol konmustur. Onun gezegeni

LNYA GIZIGINNI N$


!&* $


Sekil 12

olan Satrn gerekten de drdnc gezegendi, tabi Nefilimlerin saydigi biimde.
Diger gezegenlerin ogu iin de benzer betimlemeler bulunmustur.
Kadim Mezopotamya'nin en nemli dinsel olayi on iki gnlk Yeni Yil Bay-
ramiydi ve On ikinci Gezegenin yrngesiyle, gnes sisteminin yapisiyla ve Nefi-
limlerin Dnya'ya yaptigi yolculukla ilgisi olan bir sembolizmle yklyd. Bu
"iman onaylamalari"nin en iyi belgelenmis olanlari Babil Yeni Yil ayinleridir ama
kanitlar bize Babillilerin sadece baslangici Smer uygarligina kadar giden gelenek-
leri kopyaladiklarini gstermektedir.
Babil'de, bayramda ok siki ve ayrintili bir ayin izlenirdi; her kisim, hareket ve
duanin geleneksel bir nedeni ve belirli bir anlami vardi. Kutlamalar ilkbahar nokta-
sina rastlayan Nisan'in ilk gn (o zamanlar yilin ilk ayi idi) baslardi. On bir gn
boyunca, gksel stats olan diger tanrilar, nceden saptanmis bir dzen iinde
Marduk'a katilirlardi. On ikinci gnde, diger tanrilarin her biri kendi evine ekil-
mek zere ayrilir ve Marduk muhtesem saltanati iinde yalniz kalirdi. Marduk'un
gezegen sistemi iinde ortaya ikisi, gnes sistemindeki diger on bir gezegeni "zi-
yaret" edisi, on ikinci gn yani On Ikinci tanriyi Tanrilarin krali olarak ama onlar-
dan izole bir sekilde birakarak ayrilisi arasindaki paralellik son derece aiktir.
Yeni Yil Bayrami kutlamalari, On Ikinci Gezegenin rotasina paraleldir. Mar-
duk'un ilk drt gezegenin (Plton, Neptn, Urans, Satrn) yanindan geisine denk
gelen ilk drt gn, hazirlik gnleridir. Drdnc gnn sonunda, ayinler Iku (Jpi-
ter) gezegeninin Marduk'un grs alanina girisini gsterirlerdi. Gksel Marduk,
LNYA GIZIGINNI N$


!&+ $

sembolik olarak, gksel savas meydanina dogru yaklasmaktadir; basrahip "Yaratilis
Destani"ni, gksel savasin hikyesini okumaya baslardi.
Gece uyunmadan geirilirdi. Gksel savasin hikyesi okunurken ve besinci
gn agarirken, Marduk'u "EIendi" olarak on iki kez iln eden ayinler baslardi; bu,
gksel savastan sonra gnes sisteminde artik on iki ye oldugunu onaylamaktadir.
Derken ilhler gnes sisteminin on iki yesini ve Zodyaktaki on iki takimyildizi
adlandirirdi.
Besinci gn iinde bir ara, tanri Nabu (Marduk'un oglu ve vrisi) klt merkezi
olan Borsippa'dan bir sandalla gelirdi. Ama Babil'in tapinak kompleksine ancak
altinci gnde girerdi; nk Nabu ancak o zaman Babil'in onikiler panteonunun bir
yesi olurdu ve ona atIedilen gezegen altinci gezegen Mars idi.
Tekvin Kitabi bizi alti gnde "Gk ve Yer ve tm ordulari" tamamlandi diye
bilgilendirir. Asteroit kusaginin ve Dnya'nin yaratilmasiyla sonulanan gksel
olaylari anan Babil ayinleri de Nisan'in ilk alti gnnde tamamlanmaktaydi.
Yedinci gnde, bayram dikkatini Dnya'ya evirir. Yedinci gndeki ayinlerin
ayrintilari az olsa da, H. FrankIort |Kingship and the Gods (Krallik ve Tanrilar)|
bunlarin, Nabu'nun liderligindeki tanrilarin Marduk'u "Asagi Dnyanin Dagla-
ri"ndaki esaretinden kurtarislarinin canlandirilmasi olduguna inaniyor. Marduk ve
Dnya'da hkmdarlik iddia eden digerleri arasindaki destansi didismeler hakkinda
ayrintilar veren metinler bulunmus oldugundan, yedinci gndeki olaylarin Mar-
duk'un Dnya ("Yedinci") stndeki stnlg ele geirme abasinin, bastaki ye-
nilgilerinin ve son zaIerinin ve gc ele geirisinin yeniden canlandirilmasi oldu-
gunu dsnebiliriz.
Babil'deki Yeni Yil bayraminin sekizinci gnnde, Dnya'da muzaffer olan
Marduk, sahte Enuma Elisin onu gklerde de yleymis gibi gsterdigi gibi, stn-
lk glerini alirdi. Bu gleri Marduk'a bahseden tanrilar, kralin ve halkin yardi-
miyla dokuzuncu gnde Marduk'u evinden alip sehrin disinda bir yerlerde bulunan
kutsal blgesindeki "Akitu Evi"ne gtren bir geide baslarlardi. Marduk ve ziyare-
te gelen on bir tanri on birinci gne dek kalirlar; on ikinci gnde, tanrilar kendi e-
sitli evlerine dagilirlar ve bayram sona ererdi.
LNYA GIZIGINNI N$


!&" $

Babil bayraminin ok daha eskilere dayanan Smer kkenini aiga ikaran
unsurlarindan biri, Akitu Evi ile ilgili olandir. S.A. Pallis'in The Babylonian Akitu
Festival (Babil Akitu Bayrami) adli eseri gibi birka alisma, bu evin M.. bin-
ler kadar nceki tarihlerde Smer'deki dinsel trenlerde kullanildigini gstermekte-
dir. Trenin z, hkm sren kralin, kralin evini veya tapinagi terk edip, birka
duraga ugrayarak kasabanin bir hayli disindaki bir yere gittigi bir kutsal geit tre-
nidir. Bu amala zel bir gemi, bir "Ilh Sandal" kullanilirdi. A.KI.1I Evindeki
misyonu her ne ise onda basarili olan tanri daha sonra ayni sandalla sehrin rihtimi-
na geri gelir ve tapinaga dogru rotasini izleyerek kutlamalar yapan kral ve halkin
arasina geri dnerdi.
Smer terimi A.KI.1I (ki Babilce akitu bundan tremistir) harIiyen "Dnya
yayami zerinde yaradiliy" anlamina gelir. Bu, gizemli yolculugun esitli unsurla-
riyla da birlesince, bizi su sonuca gtryor: Geit treni, Nefilimlerin kendi
meknlarindan yedinci gezegene, Dnya'ya yaptiklari tehlikeli ve basarili yolculu-
gu sembolize etmektedir.
Kadim Babil'in bulundugu alanda yirmi yildan Iazla sredir srdrlen ve Ba-
bil ayin metinleriyle uygunluk iinde olan kazilar; F. Wetzel ve F.H. Weissbach
[Das Hauptheiligtum des Marduks in Babylon (Babil'deki Marduk Kutsal Meknla-
ri)| liderligindeki bilginler ekibinin Marduk'un kutsal blgesini, ziguratinin mimari
sekillerini ve Geit Yolunu yeniden insa edebilmelerini sagladi; bunlarin bazi b-
lmleri Berlin'deki Kadim Yakin Dogu Mzesinde yeniden dikilmistir.
Yedi istasyonun sembolik adlari ve Marduk'un her istasyondaki siIatlari hem
Akkadca hem de Smerce verilmistir; bu da geit treninin ve sembolizminin eski-
ligini ve dayandigi Smer kkenini belirlemektedir.
Marduk'un "Gklerin Hkmdari" siIatini aldigi ilk istasyon Akkadca "Kutsal-
lik Evi", Smerce ise "Parlak Sularin Evi" adini aliyordu. Tanrinin ikinci istasyon-
daki siIati okunamiyor; duragin kendisi ise "Alanin Ayrildigi Yer" olarak adlandi-
rilmisti. nc duragin kismen tahrip olmus adi "... Gezegene Bakan Konum"
kelimeleriyle basliyor ve tanrinin siIati ise "Disari Dklen Atesin EIendisi" olarak
degisiyordu.
Drdnc istasyon "Kaderlerin Kutsal Mekni" olarak adlandirilmisti ve Mar-
duk burada "An ve Ki'nin Sularinin Firtina`sinin EIendisi" diye agrilmaktaydi. Be-
LNYA GIZIGINNI N$


!&& $

sinci istasyon daha az alkantilidir. "Yol" adini aliyordu ve Marduk "obanin S-
znn Ortaya iktigi Yer" siIatini aliyordu. Daha sakin yelken aildigi, "Yolcunun
Gemisi" diye adlandirilan ve Marduk'un siIatinin "isaretlenmis Geidin Tanrisi"na
dnstg altinci istasyonda da belirtilmektedir.
Yedinci istasyon Bit Akitu ("Dnyada yayam kurma evi") idi. Marduk burada
"Dinlenme Evinin Tanrisi" unvanini aliyordu.
Bizim vardigimiz sonu; Marduk'un geidindeki yedi duragin, Nefilimlerin
kendi gezegenlerinden Dnya'ya yaptiklari uzay yolculugunu temsil etmekte oldu-
gudur. Ilk "istasyon", "Parlak Sularin Evi" Plton'un yanindan geisi temsil ediyor-
du; ikincisi ("Alanin Ayrildigi Yer") Neptn idi; ncs Urans; gksel Iirtinala-
rin mekni olan drdnc ise Satrn idi. Besinci, "Yol"un aildigi, "obanin
sznn ortaya iktigi yer" olan Jpiter idi. Altinci, yolculugun "Yolcunun Gemi-
si"ne getigi istasyon ise Mars idi.
Ve yedinci istasyon Dnya idi; Marduk'un "Dinlenme Evi"ni (tanrinin "Dnya
stnde yasami kurma evi"ni) sagladigi yolculugun sonu.
Nefilimlerin "Havacilik ve Uzay Dairesi", gnes sistemini Dnya'ya yaptiklari
uzay uusunda nasil gzlemlemisti?
Mantiksal aidan ve gerekte de, sistemi iki kisim hlinde gzlemislerdi. Ilgi
alanlarinin biri Plton'dan Dnya'ya uzanan yedi gezegenin yer aldigi uzayi ieren
uus alaniydi. Ikinci grup ise, gidis-gelis blgesinin tesinde olan drt gk cismi-
nin, Ay, Vens, Merkr ve Gnes'in olusturdugu grup idi. Gkbiliminde ve ilh
secerede, bu iki grup ayri olarak dsnlrd.
Secere bakimindan, Sin (Ay olarak) "Drt" grubunun basiydi. Samas (Gnes
olarak) onun oglu ve Istar (Vens) kiziydi. Merkr olarak Adad Amca idi, Sin'in
erkek kardesi, kuzeni Samas ve (zellikle) kuzini Istar ile birlikte dolasan erkek
kardesi.
te yandan "Yedi" hem tanrilarin hem de insanlarin maceralariyla ilgili metin-
lerde biraradadirlar. Onlar "yargilayan yedili", "krallari Anu'nun yedi elisi"ydiler
ve yedi sayisi onlarin ardindan kutsallasti. "Yedi eski sehir" vardi, sehirlerin yedi
kapisi vardi; kapilarda yedi srg vardi; kutsamalar yedi yillik bolluk, lanetler yedi
LNYA GIZIGINNI N$


!&# $

yil sren kitlik ve salginlara sebep olurdu; ilh dgnler "yedi gn sevismeyle"
kutlanirdi vb.
Anu ve esinin Dnya'yi nadiren ziyaret etmesine eslik eden agir basli trenler
sirasinda, Yedi gezegeni temsil eden tanrilara belirli konumlar ve tren giysileri
verilirken, Drtl ayri bir grup olarak grlrd. rnegin, protokoln kadim kural-
lari syle der: "Adad, Sin, Samas ve Istar gn agarana kadar avluda oturacak."
Gklerde, her bir grubun kendi gksel blgesinde kalmasi beklenirdi ve S-
merliler iki grubu ayri tutan bir "gksel ubuk" oldugunu varsayiyorlardi.
A. Jeremias'a [The Old Testament in the Light of the Ancient Near East (Ka-
dim Yakin Dogunun Isiginda Eski Ahit)| gre, "nemli bir astral-mitolojik metin",
Yedilinin "Gksel ubuk stnde Iirtinalar yarattiklarinda" ortaya ikan kayda de-
ger bir gksel olayi ele almaktadir. Bu alt st olus sirasinda, anlasilan Yedi gezegen
arasinda sira disi bir hizalanis olmustu; Kahraman Samas (Gnes) ve muzaIIer
Adad'i (Merkr) mtteIik yaptilar"; belki de su anlama geliyor: Hepsi birden tek bir
ynde ktle ekimi uyguladilar. "Ayni zamanda, Anu'yla muhtesem bir yerlesme
yeri arayan Istar Gk Kraliesi olmaya can atiyordu"; yani Vens konumunu bir
biimde daha "muhtesem bir yerlesme yeri"ne dogru kaydirmaktaydi. En byk
etki Sin (Ay) stndeydi. "Kanunlardan korkmayan Yedili... Isik-veren Sin siddetle
kusatildi." Bu metne gre, On Ikinci Gezegenin ortaya ikisi kararan Ay'i kurtardi
ve bir kez daha "gklerde parlamasini" sagladi.
Drtl, Smerlilerin CIR.HE.A ("roketlerin yayirdigi yerdeki gksel sular"),
MU.HE ("uzay aracinin yaykinligi") veya UL.HE ("karmaya kuyagi") dedikleri
bir gksel blgede yerlesiktiler. Bu akil karistirici terimler, Nefilimlerin gnes sis-
teminin semalarini kendi uzay yolculuklari baglaminda dsndklerini Iark ettigi-
mizde bir anlam iIade eder. Kisa bir sre nce, Comsat (Haberlesme Uydulari Sir-
keti) mhendisleri Gnes ve Ay'in uydulari "kandirdiklarini" ve onlari
"kapattiklarini" kesIettiler. Dnya uydulari gnesten Iiskiran alevlerden gelen par-
acik saganagi taraIindan ya da Ay'in kizil tesi isinlari yansitmasindaki degisiklik-
ler sebebiyle "sasirabilmektedir". NeIilimler de, Dnya'yi geip de Vens, Merkr
ve Gnes'e yaklasan roket gemilerin veya uzay aralarinin bir "karmasa blgesine"
girdiginin Iarkindaydilar.
LNYA GIZIGINNI N$


!&% $

Bir gksel ubukla Drtlden ayrildigi varsayilan Yedili, Smerlilerin UB te-
rimini kullandiklari bir gksel blgedeydi. Ub (Akkadca), giparu ("gece konakla-
malari") denilen yedi blm iermekteydi. Bunun, Yakin Dogu'nun "Yedi Kat
Gk" inanislarinin kkeni oldugu konusunda neredeyse hi spheye yer yok.
Ubun yedi "kre" veya "daire"si, Akkadca kiatuvu ("btnlk") olusturmak-
taydi. Terimin kkeni ayni zamanda En stn, "en nemli olanin o kismi" anlamini
ima eden Smerce SU dur. Dolayisiyla Yedi gezegen bazen "Parlak Olan Yedili,
SUAU", "En stn kisimda dinlenen" Yedili olarak da adlandirilirdi.
Yedili, Drtlden daha Iazla teknik ayrinti ile islenmistir. Smer, Babil ve
Asur gksel listeleri onlari esitli siIatlarla tariI eder ve dogru siralanislariyla bildi-
rirler. Kadim metinlerin Satrnn tesindeki gezegenlerle ilgili olabilmesinin
muhtemel olmadigini varsayan bilginlerin ogu, metinlerde tariI edilen gezegenleri
dogru biimde tanimlamakta zorlanmislardir. Ama bizim bulgularimiz, adlarin an-
lamlarini tanimlamayi ve anlamayi nispeten kolaylastirmaktadir.
Gnes sistemine yaklasan Nefilimlerin karsilasacagi ilk gezegen Plton'du.
Mezopotamya listeleri bu gezegeni SU.PA ("SU'nun gzleyicisi"), gnes sisteminin
En stn Kismina yakin yerlerin muhaIizi olan gezegen olarak adlandirmaktadir.
Birazdan grecegimiz gibi NeIilimler Dnya'ya ancak, eger gemileri On Ikinci
Gezegen, Dnya'nin yakinlarina gelmeden ok nce yola ikarsa inebilirlerdi. De-
mek ki Plton'un yrngesinden sadece On Ikinci Gezegenin sakinleri olarak degil,
hareket hlindeki bir uzay gemisinin astronotlari olarak da geebilirlerdi. Astrono-
mi metinlerinden biri, Supa gezegeninin "ilh Enlil'in Diyar iin kaderi belirledigi"
yer, yani uzay aracinin komutani olan tanrinin Dnya gezegeni ve Smer Diyari
iin dogru rotayi saptadigi yer oldugunu bildirir.
Supa'nin yaninda IRU ("ember") vardi. Neptn'de, Nefilimlerin uzay araci
muhtemelen son hedeIine dogru genis egimine veya "ember"ine basliyordu. Bir
baska listede bu gezegen "bataklik bitkileri" anlamina gelen HUM.BA adiyla geer.
Bir gn Neptn' inceledigimizde, onun israrli biimde sularla iliskilendirilmesinin
sebebinin NeIilimlerin onun stnde grdg sulak batakliklar oldugunu kesIeder
miyiz dersiniz?
LNYA GIZIGINNI N$


!#' $

Urans, Kakkab Sanamma ("ift olan gezegen") diye adlandirilmaktaydi. Ura-
ns gerekten de boyut ve grns bakimindan Neptn'n ikizidir. Bir Smer liste-
si onu EA.1I.MAS.SIC ("parlak veilimsi vaamin ge:egeni") diye adlandirir.
Acaba Urans de sulak batakliklarin bol oldugu bir gezegen midir?
Urans'n tesinde Satrn belirir; kendi apinin iki katindan Iazla genislige
yayilan halkalariyla Iark edilen dev (neredeyse Dnya'nin on kati byklktedir)
gezegen. Muazzam bir ktle ekim gc ve gizemli halkalarla donanmis Satrn,
Nefilimler ve uzay aralari iin bir hayli tehlike yaratmis olmalidir. Bu onlarin dr-
dnc gezegeni neden TAR.GALLU ("byk tahripi") diye adlandirdiklarini aik-
layabilir. Gezegen ayni zamanda KAK.SI.DI ("drstlk silahi") ve SI.MUTU
("adalet iin ldren") adlarini da aliyordu. Kadim Yakin Dogu'nun her yaninda,
bu gezegen adaletsiz davrananlarin cezalandiricisini temsil etmistir. Bu adlar, korku
ya da gerek uzay kazalarina gndermeler miydi acaba?
Atkitu ayinleri, grdgmz gibi, drdnc gnde An ve Ki arasindaki "sula-
rin Iirtinalari"na atiIta bulunuyordu; yani uzay araci Ansav (Satrn) ve Kisar (Jpi-
ter) arasinda iken.
ok eski olan, 1912'deki ilk yayinlanisindan bu yana "kadim bir by metni"
oldugu varsayilan bir Smer metni, ok byk olasilikla bir uzay aracinin ve iin-
deki elli kisinin kaybini kaydetmektedir. Metin Eridu'ya varan Marduk'un ok kt
haberlerle babasi Ea'ya kosmasini anlatir:
"Bir silh gibi yaratilmisti;
lm gibi ileri atildi...
Elli olan Annunakiyi
Ezdi...
Kus gibi uan SU.SAR'i
Ggsnden vurdu ezdi."


Metin, SU.SAR'i (uan "stn kovalayici") ve elli astronotunu tahrip edenin
"ne" oldugunu tanimlamiyor. Ama gksel tehlike korkusu sadece Satrn ile ilgili
olarak mevcuttur.
Nefilimler Satrn' geip, Jpiter'in grntsyle karsilasinca rahatlamis ol-
maliydilar. Besinci gezegeni SAG.ME.GAR ("u:av givsilerinin baglandigi verdeki
LNYA GIZIGINNI N$


!#( $

bvk ev") kadar Barbaru ("parlak olan") adini da vermislerdi. Jpiter'e verilen
bir baska ad olan SIB.ZI.AN.NA ("gklerdeki gerek rehber") da Dnyaya yapilan
yolculukta onun muhtemel roln tariI ediyordu: O, Jpiter ve Mars arasindaki zor-
lu geise dogru kivrilma ve asteroit kusaginin tehlikeli blgesine giris isaretiydi.
SiIatlardan ikan anlama gre, Nefilimlerin bu noktada melerini, yani uzay giysile-
rini giymekteydiler.
Mars ise, uygun biimde UTU.KA.GAB.A ("sularin kapisinda kurulmu iik")
diye adlandirilmaktaydi; bize asteroit kusagini gnes sisteminin "st sulari"ni "alt
sulari"ndan ayiran gksel "bilezik" hakkindaki Smer ve Ahit tariIlerini hatirlati-
yor. Daha da kesin olarak, Mars Selibbu (gnes sisteminin "merkezine yakin olan")
diye de gnderme yapilmaktaydi.
Bir silindir mhrdeki sira disi bir izim; Nefilimlerin Mars'i geen bir uzay
aracinin Dnya'daki "Uus Kontrol" ile srekli iletisimini akla getirmektedir. (Sekil
121)

Sekil 121

Bu kadim izimdeki merkez nesne, On Ikinci Gezegenin sembol olan Kanat-
li Kre'ye benzer. Ama Iarkli grnmektedir: Daha mekaniktir, dogaldan ziyade
sanki retilmis gibidir. "Kanatlari", Gnes'in enerjisini elektrige evirmesi iin
LNYA GIZIGINNI N$


!#! $

Amerikan uzay aralarina takilan gnes panellerine neredeyse tipatip benzemekte-
dir. Iki anteni ise baska bir seye benzetilecek gibi degil.
Bu yuvarlak ara, ta benzeri tepesi ve ailmis kanatlari ve antenleri ile gk-
lerde Mars (alti kseli yildiz) ile Dnya ve onun Ay'i arasinda bulunmaktadir.
Dnya stndeki bir ilh elini henz hl Mars yakinlarinda, gklerde olan bir ast-
ronotu elini uzatarak selmlar. Astronot ise vizr olan bir baslik ve ggs koruyu-
cusu takmis durumdadir. Giysisinin asagi kismi bir "balik adam"inki gibidir; belki
de okyanusa yapilacak bir acil durum inisi durumunda bir gereklilikti. Bir elinde bir
ara tutmaktadir; diger eliyle Dnya'dan gelen selmi cevaplar.
Ve sonra, biraz ileride Dnya vardi; yedinci gezegen. "Yedi Gk Tanrisi" lis-
telerinde, adi SU.C("yu'nun dogru dinlenme yeri") idi. Ayni zamanda gnes sis-
teminin En stn Kisminin, yani "SU'nun sonundaki diyar" anlamina da gelirdi;
uzun uzay yolculugunun varis noktasi.
Kadim Yakin Dogu'da gi sesi bazen ok daha alisildik olan ki ("Arz", "kuru
toprak") sesine dnsrken, gi telffuzu ve hecesi zamanimiza dek orijinal anla-
miyla, tam da Nefilimlerin anlatmak istedigi seyi koruyarak geldi: cograIya, geo-
metri, jeoloji (Farkli okunuslarla dilimize giren bu yabanci szcklerin hepsi de
"geo" n ekiyle baslamaktadir. .N.).
PiktograIik yazinin en eski biimlerinde, SU.GI isareti ayni zamanda ibu
("yedinci") anlamina da gelmekteydi. Astronomik metinler syle aikliyordu:
$ar yadi il Enlil ana kakkab $U.G ikabbi
"Daglarn Rabbi, ilh Enlil, $ugi gezegeni ile eytir."


Marduk'un yolculugunun yedi duragiyla paralel olan gezegenlerin adlari, ayni
zamanda bir uzay uusunu da anlatmaktadir. Yolculugun sonundaki diyar, yedinci
gezegendi, yani Dnya.
Gnmzden sayisiz yillar sonra, bir baska gezegendeki birisi Pioneer 10'daki
plka zerine izilen mesaji bulacak ve anlayacak mi anlayamayacak mi asla bile-
meyebiliriz. Ayni sekilde, Dnya stnde de byle bir plka bulmayi beklemenin
LNYA GIZIGINNI N$


!#) $

bosa oldugu dsnlebilir; Dnyalilara On Ikinci Gezegenin yerini ve rotasini gs-
teren bilgiyi aktaran bir plka.
Ama byle olaganst bir kanit mevcut.
Bu kanit, Ninova'daki Kraliyet Ktphanesinin harabeleri iinde bulunan bir
kil tablettir. Diger birok tablet gibi, o da sphesiz daha eski bir Smer tabletinin
Asur kopyasidir. Ama digerlerine benzemeyen bir sekilde, bu dairesel bir disktir ve
stndeki ivi yazisi isaretlerinin bazilari mkemmel biimde korunmus olmasina
karsin, tableti desiIre etme isine girisen az sayida bilgin "en kaIa karistirici Mezo-
potamya belgesi" diyerek isin iinden ikamamistir.
1912'de, o siralarda British Museum'daki Asur ve Babil antika eserleriyle ilgili
mze mdr olan L.W. King, sekiz paraya blnms olan diskin titizlikle bir
kopyasini ikardi. Hasar grmemis kisimlar diger herhangi bir kadim el sanati r-
nnde grlmemis geometrik desenler tasimaktaydi; bunlar bir hayli byk bir ke-
sinlikle tasarlanmis ve izilmisti. Oklar, genler, kesisen izgiler ve hatta daha
nceden kadim zamanlarda bilinmedigi dsnlen bir geometrik-matematiksel egri
olan bir elips iermekteydi bu isaretler. (Sekil 122)
Sira disi ve bulmacamsi kil plka, ilk kez 9 Ocak 1880'de Ingiliz Kraliyet Ast-
ronomi Dernegine sunulan bir raporda bilim evrelerinin dikkatine sunuldu.
R.H.M. Bosanguet ve A.H. Sayce, "Babil Gk Bilimi" hakkindaki en eski makale-
lerden birinde ondan bir planisfer (kresel bir yzeyin dz bir harita olarak ikar-
tilmis hli) olarak sz ettiler. stndeki ivi yazisi isaretlerinden bazilarinin "tek-
nik bir anlam tasiyor gibi gzken. . . ller nerdigini" aikladilar.
Plkanin sekiz parasinda grnen birok gk cisminin adi, onun astronomi ile
ilgisini aik biimde saptamisti. Bosanquet ve Sayce'nin merakini zellikle bir par-
adaki yedi "nokta" ekmisti. Onlar bu noktalarin, "yildizlar yildizi" DIL.GAN ile
APIN adli bir gk cismini adlandiran bir izgi boyunca siralanmis olmasaydilar,
Ay'in dnemlerini temsil edebilecegini sylediler.
"Bu muammali seklin basit bir aiklamasi olduguna hibir sphe yok" dediler.
Ama byle bir aiklama saglayacak kendi girisimleri bile ivi yazisi isaretlerinin
fonetik degerlerini dogru okumaktan ve diskin bir planisIer oldugu ikarimindan
teye gidemedi.
LNYA GIZIGINNI N$


!#* $


Sekil 122

Kraliyet Astronomi Dernegi planisIerin bir eskizini yayinladiginda, J. Oppert
ve P. Jensen bazi yildiz ve gezegen isimlerini okuyabildiler. Dr. Fritz Hommel,
1891'de bir Alman dergisindeki ["Die Astronomie der Alten Chaldaer" (Eski Kal-
de'de Astronomi)| yazisinda, planisIerin sekiz parasindan her birinin 45 derecelik
ailar olusturduguna dikkat ekti ve buradan yola ikarak diskte tm gklerin, se-
LNYA GIZIGINNI N$


!#+ $

manin 360 derecesinin birden temsil edildigi sonucuna vardi. Odak noktasinin "Ba-
bil semalarinda" bir yeri isaretledigini nerdi.
Ernst F. Weidner ilk kez 1912'de yayinlanan bir makalede |Babyloniaca: "Zur
Babylonischen Astronomie" (Babil imparatorlugu: Babil Astronomisi)] ve sonra da
baslica ders kitabi Handbuch der Babylonischen Astronomie'de (Babil Astronomisi
Elkitabi) (1915) tableti derinlemesine inceleyip bir anlam ikmadigi sonucuna var-
masina dek mesele ylece kaldi.
Aciz kalma sebebi suydu: esitli kisimlar iine yazilmis olan geometrik sekil-
ler ve yildizlar veya gezegenlerin adlari (anlamlari ve amalari aik olmasa da)
okunabilir veya anlamli iken, (birbirine 45 derece aiyla uzanan) izgiler boyunca
yazilmis olanlar bir anlam iIade etmiyordu. Hibir degisiklige ugramadan, tabletin
Asur lisaninda tekrarlanan bir dizi heceden olusuyorlardi. rnegin, syle:
lu bur di lu bur di lu bur di
bat bat bat kay kay kay kay alu alu alu alu

Weidner plkanin hem astronomik hem de astrolojik oldugu ve tekrarlanan
heceler ieren diger birka metin gibi seytan ikarmada kullanilan byl bir tablet
olarak kullanildigi sonucuna vardi. Bylece, bu essiz tabletle daha Iazla ilgilenil-
mesini nlemis oldu.
Ama tablette yazanlar, onlari Asurca szck isaretleri olarak degil de Smerce
szck-heceleri olarak okumayi denersek tamamen Iarkli bir anlam kazaniyorlar;
nk tabletin daha eski bir Smer orijinalinin Asur dnemi kopyasi olduguna hi
sphe yok. Paralardan birine baktigimizda (I diye numaralandirabiliriz), eger bu
hece szcklerin Smerce anlamlarini girersek su sekildeki anlamsiz heceleri
na na na na ana a na nu (ayag inen hat boyunca)
ya ya ya ya ya ya (dairenin evresi boyunca)
yam yam bu bur Kur (yatay hat boyunca)

LNYA GIZIGINNI N$


!#" $

kelimenin tam anlamiyla anlam kazanmaktalar. (Sekil 123)

Sekil 123

Burada ortaya ikan, tanri Enlil'in "gezegenlerin yanindan giderken" gittigi
yolu isaretleyen ve bazi operasyon talimatlari da ieren bir yol haritasidir. 45 dere-
ce egimli izgi, uzay gemisinin "yksek yksek yksek yksek" bir noktadan "bu-
har bulutlari" iinden geip, buharsiz olan daha asagidaki bir blgeye, gk ve yerin
bulustugu bir uIuk noktasina dogru alalisini belirtiyor gibi grnmektedir.
UIuk izgisine yakin gklerde, astronotlara verilen talimat anlamlidir: Son
yaklasma iin cihazlarini "kur kur kur"malari sylenir; sonra yere yaklasirlarken
araci yavaslatmak iin "roketler roketler" ateslenir, ama anlasilan konma noktasina
varmadan nce ykseltilmelidir ("yigma") nk yksek veya engebeli bir araziden
("dag dag") gemek zorundadir.
LNYA GIZIGINNI N$


!#& $

Bu parada saglanan bilginin Enlil'in bizzat yaptigi bir uzay yolculugu ile ilgi-
li oldugu aiktir. Bu ilk parada, bizlere bir aida dnen bir izgi ile baglanan iki
genin kesin geometrik bir eskizi verilir. izgi bir rotayi temsil etmektedir zira
yazi, eskizin "ilh Enlil'in gezegenlerin yanindan" nasil gittigini gsterdigini aika
belirtmektedir.
Baslama noktasi soldaki gendir; gnes sisteminin daha uzak kisimlarini
temsil eder; hedeI blge sagdadir, yani tm paralarin inis noktasina dogru birles-
tikleri yerde.
Tabani aik izilmis olan soldaki gen, Yakin Dogu piktograIik yazisinda
bilinen bir isarete benzer; anlami "hkmdarin blgesi; daglik diyar" olarak okuna-
bilir. Sagdaki gen ise u-ut il Enlil ("tanri Enlil'in Yolu"), yani bildigimiz gibi
Dnya'nin kuzey kresinin semalarini belirten terim olarak tanimlanir.
Demek ki aili izgi, On Ikinci Gezegen olduguna inandigimiz "hkmdarin
blgesi, daglik diyar"i Dnya'nin semalarina baglamaktadir. Rota iki gk cisminin,
Dilgan ve Apin'in arasindan geer.
Bazi bilginler bunlarin uzak yildizlarin veya takimyildizlarin blmlerinin ad-
lari oldugunu savunurlar. Eger modern insanli ve insansiz uzay aralari nceden
belirlenmis parlak yildizlardan bir "rota" bularak yol belirtiyorlarsa, Nefilimler iin
de benzer bir yol belirleme tekniginin geerli olabilecegi dikkate alinmalidir. An-
cak bu iki adin yle uzak yildizlari belirttigi dsncesi, bunlarin adlarinin anlamini
desteklememektedir: DIL.CAA harfiyen "ilk istasyon" ve APIA "dogru rotanin
saptandigi yer" anlamina geliyordu.
Adlarin anlamlari yol istasyonlarini, yanindan geilen noktalari belirtir.
Thompson, Epping ve Strassmaier gibi Apin'i Mars gezegeni ile eslestiren otorite-
lerle ayni Iikirde olma egilimindeyiz. Eger byleyse, eskizin anlami daha aik hle
gelir: Krallik Gezegeni ve Dnya semalari arasindaki rota, Jpiter ("ilk istasyon")
ve Mars ("dogru rotanin saptandigi yer") arasindan geiyordu.
Gezegenlerin betimleyici adlarinin Nefilimlerin uzay yolculugundaki rol ile
iliskili oldugu bu terminoloji Yedi Su Gezegeni listelerindeki adlar ve siIatlara
uyum gstermektedir. Sanki ikarimlarimizi dogrularcasina, bunun Enlil'in rotasi
LNYA GIZIGINNI N$


!## $

oldugunu belirten yazi yedi noktali bir siranin altinda grnmektedir; yani Pl-
ton'dan Dnya'ya uzanan Yedi Gezegen.
Kalan drt gk cisminin, su "karmasa blgesi"ndekilerin, Dnya'nin kuzey
semalarinin ve gksel kusagin tesinde, ayri olarak gsterilmesine sasmamak gere-
kiyor.
Kanitlar, bunun hasar grms diger kisimlarda da ortaya ikan bir uzay harita-
si ve uus elkitabi oldugunu gsteriyor. Saat ynnn tersine devam edersek, bir
sonraki kisimdaki okunabilen blmdeki yazi syle: "al al al firlat firlat firlat firlat
tamamla tamamla". Sira disi eliptik seklin grldg nc kismin bir blmnde
okunabilen yazilar "kakkab SIB.ZI.AN.NA . . . AN.NA'nin elisi. . . ilh IS.TAR"
ve merak uyandiran su "ilh NI.NI alalmanin gzetmeni" cmlesini iermektedir.
Belirli bir grup yildiza gre varis menzilinin nasil saptanabileceginin talimat-
lari gibi grnen seyleri ieren drdnc parada, alalan izgi zellikle ufuk izgi-
si olarak tanimlanmaktadir: UIuk kelimesi izginin altinda on bir kez tekrarlanmis-
tir.
Bu para Dnya'ya daha yakin, konma noktasina daha yakin olan bir uus
asamasini mi temsil ediyordu? Bu, gerekten de yatay izginin stnde yazanlarin
sebebi olabilir: "tepeler tepeler tepeler tepeler st st st st ehir ehir ehir e-
hir". Ortadaki yazi syledir: "kakkab MAS.TAB.BA (Ikizler) karsilasmasi belir-
lenmis olandir: kakkab SIB.ZI.AN.NA (Jpiter) bilgi saglar."
Eger, elimizdekinin gsterdigi gibi, paralar bir yaklasma silsilesi iinde d-
zenlenmislerse, insan neredeyse Nefilimlerin Dnya'daki uzay limanina yaklasirken
duyduklari heyecani paylasiyor. Bir sonraki para, yine alalmakta olan izgiyi
"ufuk ufuk ufuk" diye tanimlar ve ayrica sunu duyurur:
ygmz ygmz ygmz
degiytir degiytir degiytir degiytir
yolu ve yksek araziyi gzlemle .
... dz arazi. . .

LNYA GIZIGINNI N$


!#% $

Yatay izgide, ilk defa, rakamlar grnr:
roket roket
roket yksek kay
40 40 40
40 40 20 22 22

Bir sonraki paranin st izgisi artik "uIuk uIuk" degil, "kanal kanal 100 100
100 100 100 100 100" demektedir. Byk blm hasar grms olan bu kisimda
bir sekil seilebilmektedir. izgilerden birinin yaninda "Aur" yazar; "Gren" ve-
ya "grmek" anlamina gelebilir.
Yedinci para incelememize ekleyemeyecegimiz kadar ok tahrip olmustur;
birka hece seilebilir, "uzak uzak . . . grnt grnt", talimat szckleri "aagi-
ya bas" anlamina gelir. Sekizinci ve son para ise neredeyse tamdir. Ynlendirici
izgiler, oklar ve yazilar iki gezegen arasindaki bir yolu belirtirler. "Yigma dag
dag" talimatlari drt takim ha isareti gsterir, bunlara iki kez "vakit su tane" ve iki
kez "buhar su tane" yazilmistir.
Bu kisim Dnya'ya dogru uus iin hazirliklarla mi ilgiliydi yoksa On Ikinci
Gezegene tekrar kavusmak zere dns yolculugu iin stoklamayla mi ilgiliydi?
Ikincisi olabilir zira sivri ulu okla Dnya'daki inis alanini gsteren izginin diger
ucunda ters yn gsteren bir baska ok "Dn" adini tasimaktadir. (Sekil 124)
Ea, Anu'nun elisine "Adapa'yi Gklere giden yola ikarttirdiginda ve Anu bu
oyunu grendiginde, hemen bilmek istemisti:
Ea niin degersiz bir insana
Gk- Dnya plnini aik etti-
onu saygin kildi,
onun iin bir Sem yapti?



LNYA GIZIGINNI N$


!%' $


Sekil 124

Artik siIresini zdgmz planisIerde, gerekten de byle bir rota haritasi,
bir "Gk-Yer plni" gryoruz, isaret dilinde ve szcklerle, Nefilimler kendi ge-
zegenlerinden bizimkine giden rotanin eskizini ikartmislar.
Baska biimde aiklanamayan, gksel uzakliklarla ilgili metinler de onlari On
ikinci Gezegenden yapilan uzay yolculugu baglaminda okudugumuzda bir anlam
iIade etmekteler. Nippur harabelerinde bulunan ve 4.000 yillik olduguna inanilan
byle bir metin simdi Almanya'daki Jena niversitesinin Hilprecht Koleksiyonun-
da saklanmaktadir. O. Neugebauer |The Exact Sciences in Antiquity (Antik aglar-
da Kesin Bilimler)| tabletin hi sphesiz "daha eski olan orijinal bir kompozisyon-
dan" bir kopya oldugunu saptamistir; metin Ay'dan Dnya'ya kadar olanla
baslayarak sonra uzay boyunca diger alti gezegen arasindaki gksel uzakliklarin
oranlarini vermektedir.
LNYA GIZIGINNI N$


!%( $

Metnin ikinci kismi, gezegenler arasi problem her ne ise onu zmek iin veri-
len matematik formllerini ieriyor gibi grnmektedir, (bazi okumalara gre) sy-
ledir:
40 4 20 6 40 x 9,6 40'tr
13 kasbu 10 uy mul $U.PA
eli mul GR sud
40 2 20 6 40 x 7,5116 40'tr
10 kasbu 11 uy 61/2 gar 2 u mul GR tab
eli mul $U.PA sud

Bilginler arasinda metnin bu kismindaki birimlerin dogru okunusu konusunda
asla tam bir Iikir birligi olmamistir (Jena'da- ki Hilprecht Koleksiyonunun koruyu-
cusu Dr. J. Oelsnerbize yazdigi mektupta yeni bir okuma nerdi). Yine de metnin
ikinci kisminin SU.PA'dan (Plton) baslayan uzakliklari ltg aiktir.
Sadece, gezegenlerin yrngelerinden geen Nefilimler bu formlleri icat et-
mis olabilirdi; ancak onlar byle verilere ihtiya duyabilirdi.
Kendi gezegenlerinin ve hedeIleri Dnya'nin srekli hareket hlinde oldugu
dikkate alinirsa, NeIilimler aralarini aracin kalkisi sirasinda Dnya'nin oldugu ye-
re degil, ara oraya vardigi sirada Dnya'nin olacagi yere dogru ynlendirmeliydi-
ler. NeIilimlerin yrnge hesaplarini, tipki modern bilim adamlarinin Ay'a ve diger
gezegenlere yapilan uuslarin haritasini ikardiklari gibi ikardiklarini rahatlikla
varsayabiliriz.
Nefilimlerin uzay araci muhtemelen On ikinci Gezegenin kendi yrngesi y-
nnde ama onun Dnya yakinlarina gelmesinden bir hayli nce On Ikinci Geze-
genden Iirlatilmaktaydi. Bu ve diger bir sr Iaktre dayanarak, havacilik ve m-
hendislik doktorasi sahibi Amnon Sitchin bize uzay araci iin iki alternatif yrnge
hesapladi. Ilk yrnge, uzay aracinin On Ikinci Gezegen kendi apogesine (yrnge-
sinin bizden en uzak olan noktasina) ulasmasindan nce Iirlatilmasini gerektirir.
LNYA GIZIGINNI N$


!%! $

Daha az g gerektiginden, uzay gemisi yavaslarken aslinda rotasinda pek degisik-
lik yapmazdi. On Ikinci Gezegen (kocaman olsa bile bir uzay araci da) engin eliptik
yrngesinde yol aliyorken, uzay araci ok daha kisa bir eliptik rota izler ve Dn-
ya'ya, On Ikinci Gezegenden ok nce varirdi. Bu alternatiI, NeIilimlere hem avan-
taj hem dezavantaj sunabilirdi.
Nefilimlerin Dnya stndeki grev srelerine ve diger Iaaliyetlerine uygula-
nan tam 3.600 Dnya yillik sre, onlarin ikinci bir alternatifi tercih edebileceklerini
akla getirmektedir; yani daha kisa bir yolculuk ve Dnya semalarinda On Ikinci
Gezegenin bizzat gelisiyle rastlasma. Bu ise uzay gemisinin (C) On Ikinci Gezegen
apogesinden geri gelirken yari yolda oldugunda Iirlatilmasini gerektirirdi. Gezege-
nin kendi srati hizla arttigindan, On Ikinci Gezegenden bir iki yil nce Dnya'ya
(D) varmak ve kendi gezegenini geebilmek iin uzay gemisinin gl motorlarinin
olmasi gerekirdi. (Sekil 125)

Sekil 125

Mezopotamya metinlerindeki ipulari kadar karmasik teknik verilere de daya-
narak sunu syleyebiliriz: Anlasilan NeIilimler Dnya uuslari iin, NASA'nin Ay
uuslari iin benimsedigi ayni yaklasimi benimsemisti. Uzay gemisi hedeI gezege-
ne (Dnya) yaklastiginda, inis yapmadan onun evresinde yrngeye girmekteydi.
Ana gemiden daha kk bir ara ayrilmakta ve esas inisi gereklestirmekteydi.
LNYA GIZIGINNI N$


!%) $

Gerek inislerde oldugu gibi, Dnya'dan ayrilislar daha zorlu olmaliydi. Inis
yapan ara, o sirada motorlarini alistirmak ve son derece yksek hizlara ikmak
zorunda olan ana gemisiyle tekrar birlesmeliydi nk o sirada en st yrngesel
hizda ve Mars ve Jpiter arasindaki hadid noktasindan gemekte olan On Ikinci
Gezegene yetismek zorundaydi. Dr. Sitchin uzay gemisinin Dnya'nin evresinde
girdigi yrngede kendisine On Ikinci Gezegene dogru Iirlama sansi veren nok-
tanin oldugunu hesaplamistir. Bu alternatiI NeIilimlere On Ikinci Gezegene ye-
tismek iin 1.1 il 1.6 Dnya yili arasinda seenekler sunmaktaydi.
Dnya'ya basarili bir sekilde varislar, inisler, basarili kalkislar ve ayrilislar iin
uygun arazi, Dnya'dan yapilacak kilavuzluk ve ana gezegen ile mkemmel bir ko-
ordinasyon gerekmekteydi.
Birazdan grecegimiz gibi, NeIilimler tm bu sartlari yerine getirmisti.

!"# $


TANRILARIN $IHRLIR

Zeki varliklarin Dnya'ya ilk kez yerlesmeleri hikyesi; Amerikanin kesIi ya
da Dnya'nin evresinin dolasilmasi kadar neIes kesici bir destandir. Sphesiz, on-
lardan ok daha nemlidir nk bu yerlesimin bir sonucu olarak, bugn bizler ve
uygarligimiz mevcuduz.
"Yaratilis Destani" bizi "tanrilar"in Dnya'ya liderleri taraIindan verilen ama-
li bir karari izleyerek geldikleri hakkinda bilgilendirir. Babil versiyonu, bu karari
Marduk'a atIederek, onun Dnya'nin topragi inise ve insa alismalarina izin vere-
cek kadar kuruyana ve sertlesene dek bekledigini aiklar. Sonra Marduk kararini
astronotlardan olusan gruba aiklar:
Yukari'nin derinlerinde,
kaldiginiz yerde,
"Yukarisinin Krallik Evi"ni kurmustum,
simdi, onun bir dengini
Asagi'da kuracagim.


Marduk daha sonra amacini aiklar:
Sizler Gklerden
meclis iin ineceksiniz,
gece iin dinlenecek yer olacak
hepinizi alacak.
Ona "Babil" diyecegim-
Tanrilarin Kapisi.


Demek ki Dnya bir ziyaret veya kisa, kesiI trnden bir kalis iin seilme-
misti; o kalici olarak "yuvadan uzakta olan yuva" olacakti.
Kendisi de bir tr uzay gemisi olan, diger gezegenlerin ogunun yollarinin s-
tnden geen bir gezegenin gvertesinde yolculuk yapan NeIilimler, hi sphesiz
TANRILARIN $IHRLIR


!"% $

gkleri ilk olarak kendi gezegenlerinin yzeyinde taramislardi. Ardindan insansiz
aralar gelmis olmali. Er ya da ge diger gezegenlere insanli uuslar gnderebile-
cek kapasiteyi elde etmis olmalilar.
Nefilimler ikinci bir "yuva" ararlarken, en uygun olarak Dnya dikkatlerini
ekmis olmaliydi. Mavilikleri yasam ieren su ve havanin, kahverengileri saglam
topraklarin, yesillikleri ise hayvan yasami iin temel olan bitki rtsnn varligini
isaret ediyordu. Ancak NeIilimler en sonunda Dnya'ya vardiginda, Dnya onlara
bugn bizim astronotlarimiza grndgnden daha Iarkli grnms olmalidir. Zira
NeIilimler ilk kez Dnya'ya geldiklerinde, Dnya bir buzul aginin ortasindaydi;
yani Dnya ikliminin buzlanma ve zlmelerinden biri olan bir buzullar dnemin-
de:
En eski buzlanma-600. 000 yil kadar nce basladi.
Ilk isinma (buz aglari arasi)-550.000 yil nce
Ikinci buz agi-480.000 il 430.000 yil nce


Nefilimler ilk kez Dnya'ya indiginde, Dnya'nin kara alaninin te biri buz
ve buzullarla kapliydi. Dnya'nin sularinin ogu donmus oldugundan, yagis azal-
misti ama her yerde degil. Daha birok seyin yani sira, rzgrlarin ynndeki ve
arazideki zellikler sebebiyle, bugn son derece sulak olan bazi blgeler o siralarda
orakti, simdilerde ancak mevsim yagislari alan bazi blgeler ise yil boyunca yagis
almaktaydi.
Deniz seviyesi de daha asagidaydi zira suyun byk kismi buz olarak kara
ktlesi stnde tutulmaktaydi. Kanitlar, iki byk buz aginin en etkin oldugu za-
manlarda deniz seviyesinin bugnknden 210-245 metre daha asagida oldugunu
gstermektedir. Demek ki, simdi deniz ve kiyi seridi olan yerler o zamanlar kuru
araziydi. Nehirler akmaya devam ettikleri yerlerde, eger yollari kayalik araziden
geiyorsa derin koyaklar ve kanyonlar yaratmisti; eger yumusak toprak ve kil ara-
ziden geiyorlarsa, genis batakliklar yoluyla buzul agi denizlerine variyorlardi.
Dnya'ya bylesi iklimsel ve cograI sartlar ortasinda varan NeIilimler, ilk ko-
naklarini nerede kurmuslardi?
TANRILARIN $IHRLIR


!"& $

Sphesiz, basit barinaklarin yeterli olacagi ve agir korunakli giysiler yerine
daha haIiI alisma giysileri ile dolanabilecekleri nispeten ilimli bir iklime sahip bir
yer aramislardi. Ayrica gida olarak bitki ve hayvan yasamini desteklemek ve i-
mek, yikanmak ve sanayi aisindan da su aramis olmalilardi. Nehirler hem byk
toprak paralarini sulamayi kolaylastiracak hem de ulasim iin uygun bir yol sagla-
yacakti.
Dnya'da, inisler iin uygun olan uzun, dz blgelere olan ihtiya kadar tm
bu sartlari da ancak dar bir isi blgesi karsilayabilirdi. Nefilimlerin dikkati, bildi-
gimiz gibi, byk nehir sistemi ve onlarin dzlklerine evrilmisti: Nil, Inds ve
Dicle-Firat. Bu nehir havzalarinin her biri ilk kolonizasyon iin uygundu; her biri,
zamanla, birer kadim uygarligin merkezi hline geldi.
Nefilimler bir baska ihtiyaci da gz ardi edemezdi: bir yakit ve enerji kaynagi.
Dnya'da petrol bereketli ve bol bir enerji, isi ve isik kaynagiydi, sayisiz temel ma-
lin yapildigi hayat bir ham maddeydi. Smer geleneginden ve kayitlarindan anla-
sildigina gre Nefilimler petrol ve trevlerini yaygin biimde kullanmislardi; Dn-
ya zerinde en uygun yerlesim yerini arayislarinda NeIilimlerin petrol aisindan
zengin bir blgeyi tercih edeceklerini dsnmek mantiga ok uygun geliyor.
Belki de Nefilimler bunu dsnerek Inds ovasini en sona birakti nk burasi
petroln bulunabilecegi bir blge degildi. Nil vadisine muhtemelen ikinci sirayi
verdiler; jeolojik aidan byk bir tortul kaya blgesinde uzanmaktadir ama blge-
deki petrol sadece vadiden biraz uzakta bulunur ve derin delik amayi gerektirmek-
tedir. Iki Nehir Diyari, yani Mezopotamya sphesiz ilk siradaydi. Dnya'nin en
zengin petrol alanlarinin bazilari Iran KrIezi'nin ucundan, Firat ve Dicle irmakla-
rinin dogdugu daglara kadar uzanir. Ve ogu yerde ham petrol yzeye getirmek
iin derinlere kadar delik amasi gerekirken, kadim Smer'de (simdi gney Irak)
ziftler, katranlar ve asfaltlar fokurduyor ya da yzeye dogal olarak ykseliyordu.
(Ilgintir, Smerliler tm ziIt benzeri maddeler iin birer ada sahipti; petrol,
islenmemis yaglar, dogal asIaltlar, kaya asIaltlari, ziftler, yanan asfaltlar, mastika-
lar, paraIinler ve katranlar. esitli ziItler iin dokuz Iarkli ada sahiptiler. Karsilasti-
rirsak, kadim Misir dilinde sadece iki ve Sanskritede ise sadece ad mevcuttu.)
Tekvin Kitabi, Tanrinin Dnya'daki evini, yani Aden'i iliman iklimli, ilik ama
esintili bir yer olarak tariI eder; Tanri serinlik veren esintiyi yakalamak iin gle-
TANRILARIN $IHRLIR


!"' $

den sonralari yryse ikmaktadir. Topragi iyidir; ziraata ve bahecilige uygun-
dur, zellikle de meyve bahelerinin dikimine. Sularini drt nehirden olusan bir
sebekeden alan bir yerdir. "Ve nc irmagin adi Dicle idi; Asur'un nnden akan
odur; ve drdnc irmak Firat'tir." ilk iki nehir olan Pison ("bolluk") ve Gihon
("ileri dogru Iiski- ran")'un tanimlanmasiyla ilgili Iikirlerden bir sonu ikmamistir;
diger iki nehir olan Dicle ve Firat hakkinda ise hibir belirsizlige yer yoktur. Bazi
bilginler Aden'i, iki nehir ve daha kk iki ayagin dogdugu kuzey Mezopotam-
ya'ya yerlestirirler; [The Rivers of Paradise (Cennet Irmaklari) adli eseriyle E.A.
Spciser gibi] digerleri ise drt nehrin Iran KrIezi'nin basinda birlestigini, yani
Aden'in kuzey degil gney Mezopotamya'da olduguna inanirlar.
Ahit'teki Aden adi, Mezopotamya kkenlidir; "dzlk" anlamina gelen Ak-
kadca edinu kelimesinden dallanmistir. Kadim tanrilarin "ilh" unvaninin
DIA.CIR ("parlayan roketlerin drst kiileri") oldugunu hatirliyoruz. Tanrilarin
meknini anlatan Smerce bir ad, yani E.DIN "drst olanlarin evi" anlamina ge-
lirdi: Uygun bir tarif.
Mezopotamya'nin Dnya zerindeki yurt olarak seilmesi, muhtemelen en
azindan bir diger nemli kaygi yzndendi. Nefilimler zamanla kuru arazi zerinde
bir uzay limani kurmus olsa da, bazi kanitlar en azindan baslangita su geirmez bir
kapsl iinde suya inis yaptiklarini nermektedir. Eger inme metotlari bu idiyse,
Mezopotamya yakinlarda sadece bir degil iki deniz birden sunuyordu; gneyde
Hint Okyanusu ve batida Akdeniz, dolayisiyla bir acil durum oldugunda, inis sade-
ce tek bir su alanina bagli olmak zorunda degildi. Birazdan grecegimiz gibi, uzun
deniz yolculuklarina ikilabilecek iyi bir krfez veya koy da gerekiyordu.
Kadim metinlerde ve resimlerde, Nefilimlerin araci baslangita "gksel san-
dallar" olarak adlandirilmisti. Byle "denizci" astronotlarin inisinin; kadim destan-
larda, gklerden denize inen ve iinden "balik adamlar"in iktigi ve kiyiya geldigi
bir tr denizaltinin ortaya ikisi seklinde tariI edilmis oldugu hayal edilebilir.
Metinler, gerekten de, uzay gemilerine yol gsteren AB.GAL'dan bazisinin
balik gibi giyindigini belirtmektedir. Istar'in ilh yolculuklariyla ilgili bir metin,
onun "batik bir sandalda" uzaklara giden "Byk gallu"ya (ba kilavu:) ulasma
abalarini anlatir. Berossus, Oannes, yani "Akilla Donatilmi Jarlik" denilen, Kral-
ligin Gklerden indirilisinin ilk yilinda "Babilon'u sinirlayan Eritre denizinden"
TANRILARIN $IHRLIR


!"( $

(Kizildeniz) ikan bir tanri hakkindaki eIsaneleri aktarir. Berossus, Oannes'in bir
baliga benzemesine karsin, balik kaIasinin altinda bir insan kaIasina ve balik kuy-
rugunun altinda bir insaninki gibi ayaklara sahip oldugunu bil-dirir. "Sesi ve dili de
anlayilir ve insansiydi." (Sekil 126)

Sekil 126

Berossus'un ne yazdigini kendilerinden grendigimiz Grek tarihisi byle
ilh balik adamlarin dnem dnem ortaya iktigini, "Eritre denizi"nden, yani Hint
TANRILARIN $IHRLIR


!"" $

Okyanusu'nun simdi Umman Denizi dedigimiz bati kismindan kiyiya iktiklarini
bildirirler.
NeIilimler daha yakin olan Iran KrIezi yerine niin Mezopotamyada setik-
leri alandan yzlerce mil uzaktaki Hint Okyanusu'na inis yapiyordu? Kadim rapor-
lar, su ikarimimizi dolayli olarak dogruluyorlar: Ilk inisler, gnmz Iran KrIe-
zi'nin bir deniz degil de inisi imknsiz kilan batakliklar ve sig gllerden olusan bir
alan oldugu ikinci buzul agi sirasinda meydana gelmisti.
Umman Denizi'ne inen, Dnya zerindeki ilk zeki varliklar sonra Mezopo-
tamya'ya dogru ilerlediler. Batakliklar, gnmz kiyi seridinden ok daha ierilere
dogru uzanmaktaydi. Orada, batakliklarin tam kenarinda, gezegenimizdeki ilk yer-
lesimlerini kurdular.
Oraya E.RI.DU ("pek ok uzakta kurulan ev") adini verdiler. Ne kadar uygun bir
ad!
Bugn hl, Farsa ordu terimi "kamp kurma" anlamina gelmektedir. Bu, an-
lami btn dillerde kk salmis olan bir kelimedir. Meskn Dnya Almanca Erde,
Eski Yksek Almanca Erda, Izlanda dilinde Jrdh, Danimarkaca Jord, Got dilinde
Airtha, Orta Ingilizce Erthe; cograI ve tarih aidan daha gerilere gidersek "Arz",
Aramca Aratha veya Ereds, Krte Erd veya Ertz ve Ibranice Eretz diye geer.
Eridu'da, gney Mezopotamya'da, Nefilimler yari donmus bir gezegende yal-
niz bir ileri karakol olan Dnya Istasyonunu kurdu. (Sekil 127)
Daha sonra gelen Akkadca tercmeleri taraIindan dogrulanan Smer metinleri,
Nefilimlerin ilk yerlesimlerini veya "sehirleri" ni kurulduklari sirayla sayarlar. Biz-
lere bu yerlesimlerin her birinin basina hangi tanrinin getirildigi bile sylenir. Ak-
kadca "Tufan Tabletleri"nin orijinali olduguna inanilan bir Smer metni, ilk yedi
sehrin besiyle ilgili olarak sunlari anlatir:




TANRILARIN $IHRLIR


)** $


Sekil 127
Yabanc bir gezegende tek bayna bir karakol.
Asya'nn bir buzul ag ortasnda yukardan muhtemel bir grny. O zamanki alak de-
niz seviyesi sahil yeridi, bugnkne gre farkllk gsteriyor. Basra Krfezi ve gney Mezo-
potamya balk, gller ve bataklktan ibaret.


Krallik gklerden asagi indirildikten sonra,
ululanmis ta, kralligin tahti
gklerden indirildikten sonra,
o ... islemleri mkemmellestirdi,
ilh kurallari...
Bes sehir kurdu saI yerlerde,
onlara ad verdi,
onlari merkez etti.

TANRILARIN $IHRLIR


)*+ $


Bu sehirlerin ilki, ERIDU'yu
lidere, Nudimmud'a verdi.
Ikinciyi, BAD-TIBIRA'yi
Nugig'e verdi.
ncs olan LARAK'i,
Pabilsag'a verdi.
Drdncs SIPPAR'i
Kahraman Utu'ya verdi.
Besincisi SURUPPAK'i
Sud'a verdi.


Kralligi Gklerden indiren, Eridu'nun ve diger drt sehrin kurulmasini plnla-
yan ve onlara valilerini ya da kumandanlarini atayan tanrilarin adlari maaleseI oku-
namamaktadir. Ancak btn metinler, batakliklarin kenarindaki kiyiya ikan ve
"Burada yerlesiyoruz" diyen tanrinin "Nudimmud" ("yeyleri yapan") lakabi takilan
Enki oldugunda hemfikirdir.
Bu tanrinin iki adi, yani EA.KI ("saglam topragin efendisi") ve E.A ("evi su
olan") dogrusu ok uygundur. Mezopotamya tarihi boyunca Enki'nin iktidar ve
ibadet merkezi olarak kalan Eridu, batakliklarin sularindan yapay olarak ykseltil-
mis bir zemin zerine insa edilmisti. Kanitlar, S. N. Kramer taraIindan "Enki ve
Eridu'nun Miti" adi verilen bir metinde bulunabilir:
Sulu derinligin eIendisi, kral Enki...
evini kurdu...
Eridu'da Su Bendinin Evini kurdu...

Kral Enki... bir ev kurmus:
Eridu, bir dag gibi,
topraktan ykseltti;
iyi bir yerde kurdu onu.


Bu ve ogu para para olan diger metinler, Dnya'daki bu "koloniciler"in ilk
kaygilarindan birinin sig gller ve sulak batakliklar ile ilgili oldugunu nermekte-
dir. "O... getirdi; kk nehirlerin temizligini sagladi." Nehir yataklarinin ve ayak-
TANRILARIN $IHRLIR


)*! $

larinin daha iyi su akisi saglamak zere temizlenmesi abasinin amaci batakliklari
kurutmak, daha temiz, iilebilir su saglamak ve kontroll sulamayi baslatmakti.
Hikyeyi anlatan Smerli ilk evleri her yerde mevcut olan sulardan korumak zere
biraz toprakla doldurma veya setler dikme isi yapildigini da belirtmektedir.
Bilginler taraIindan "Enki ve Diyarin Dzeni"nin "miti" olarak adlandirilan bir
metin, bugne dek kesIedilmis en uzun ve en iyi korunmus Smer siirlerinden biri-
sidir. Metin, 375'i mkemmel biimde okunabilen 470 kadar dize iermektedir.
Baslangici (ilk 50 satiri) maaleseI kirilmistir. Sonraki dizeler Enki'nin ululanmasina
ve onun (babasi) bas ilh Anu, (kiz kardesi) Ninti ve (erkek kardesi) Enlil ile iliski-
lerinin kurulmasina hasredilmistir.
Bu girisi takiben Enki bizzat "mikroIonu ele alir". Kulaga Iantastik gelse de
gerek su ki; metin Enki'nin Dnya'ya inisini ilk agizdan anlatisi hlini almaktadir.
"Dnya'ya yaklastigimda,
ok Iazla sel vardi.
Onun yesil ayirlarina yaklastigimda,
tepecikler ve tmsekler birikip yigildi
emrimle.
Evimi saf bir yerde...
Evim-
Glgesi Yilan Batakligina kadar uzanir...
Sazan baliklari kuyruklarini sallar,
kk gizi kamislari arasinda."


Siir daha sonra, nc sahis agzindan Enki'nin basarilarini tariI etmeye ve kay-
detmeye baslar. Setigimiz bazi dizeler:
Batakligi isaretledi,
iine sazan ve... -baligi koydu;
Kamis tarlasini isaretledi,
iine sazlari ve yesil sazlar koydu.
Enbilulu'yu, Kanallar MIettisini,
batakliklardan sorumlu kildi.



TANRILARIN $IHRLIR


)*) $

Hibir balik kamasin diye ag kuran,
tuzagindan hi ... kaamaz,
tuzagindan hibir kus kaamaz,
... baliklari seven bir tanri... oglu...
Enki baliklardan ve kuslardan sorumlu kildi.

Enkimdu, hendekler ve setlerden olan biri,
Enki hendeklerden ve setlerden sorumlu kildi.

Kalibi... ynlendiren biri olan
Kulla, Diyarin tugla yapicisi,
Enki kalip ve tugladan sorumlu kildi.


Siir Enki'nin Dicle nehrinin sularinin arindirilmasi ve Dicle ile Firat'in sulari-
nin (kanalla) birlestirilmesi dhil diger basarilarini siralar. Su kiyisindaki evine,
sazdan sallarin ve sandallarin demirleyebilecegi ve yola ikabilecegi bir rihtim ek-
lenmisti. Bu eve, uygun olarak, E.ABZU ("Derin'in evi") denmisti. Enki'nin Eri-
du'daki kutsal blgesi bundan binlerce yil sonra bile bu adla bilindi.
Enki ve inis yapan ekibin Eridu evresindeki topraklari kesIettiklerine sphe
yok ama suda yolculuk etmeyi tercih ediyormus gibi grnmektedir. Metinlerden
birinde; batakliklar "en sevdigim verdir, kollarini bana dogru u:atir" demis. Diger
metinlerde Enki MA.GUR (harfiyen "dnp gelen sandal"), yani bir tur atip gelen
sandal adi verilen sandaliyla batakliklarda yelken aarken tarif edilmekteydi. M-
rettebatina nasil "kreklere birlikte asilacaklarini", "nehrin sevinle dolmasina se-
bep olan tatli sarkilar" sylediklerini anlatir. Byle zamanlarda, "kutsal sarkilar ve
byler Sulak Derin'imi doldururdu" diye aikliyordu. Enki'nin sandalinin kaptani-
nin adi gibi kk bir ayrinti bile kaydedilmistir. (Sekil 128)
Smer kral listeleri Enki ve onun ilk Nefilimler grubunun Dnya'da bir hayli
kaldiklarini belirtir: Ikinci komutan veya "yerlesim seIi"nin adi aiklanmadan nce
sekiz sar (28.800) gemisti.
Astronomik kanitlari inceleyisimiz, konuya ilgin bir sekilde isik tutmaktadir.
Enki'nin on iki Zodyak takimyildizindan biriyle iliskilendirilmesi konusunda S-
merlilerin bariz "karmasasi" karsisinda bilginlerin akillari karismistir. Oglak takim-
yildizini temsil eden balik-kei isaretinin Enki ile iliskilendirildigi aiktir (ve aslin
TANRILARIN $IHRLIR


)*# $


Sekil 128

da bu durum, Eridu'nun kurucusunun, "savkiyan sularin koyunu" anlamina gelen
A.LU.LIM siIatini da aiklayabilir). Ancak Ea/Enki sik sik iinden sularin aktigi
vazolari tutarken resmedilmisti, yani orijinal Kova burcu isareti; ve kesinlikle Ba-
liklarin Tanrisiydi ve bu nedenle Balik burcu ile de iliskilendirilmisti.
Gkbilimciler, kadim yildiz gzlemcilerinin bir grup yildizda diyelim ki balik-
larin veya su tasiyicisinin siluetini nasil olup da grdklerini netlestirmekte hep
zorlanmislardir. Akla gelen cevap, bur isaretlerinin o yildiz grubunun sekline gre
degil de, ilkbahar noktasinin sz konusu bur evinde oldugu zamanla iliskilendiri-
len tanrinin siIati ya da baslica Iaaliyetine gre isimlendirilmis olmasidir.
Eger Enki Dnya'ya, bizim inandigimiza gre, bir Balik agi baslangicinda
inmis, Kova burcuna presesyonu yasamis ve bir Oglak aginin baslangicina dek bir
Byk Yil (25.920 yil) sreyle kalmis ise, o zaman gerekten de bildirildigi gibi
28.800 yil boyunca Dnya'daki tek hkimdi.
Getigi bildirilen zaman sresi de Nefilimlerin bir buz aginin ortasinda Dn-
ya'ya indikleri ikarimimizi dogrulamaktadir. Setler kurmak ve kanallar kazmak
gibi zor isler, iklimsel kosullar hl sert iken yrtlmst. Ama inislerinden son-
raki birka ar iinde, buzul agi daha ilik ve yagmurlu bir iklime yer ati (yaklasik
430.000 yil nce). Iste o zaman NeIilimler daha ierilere dogru girmeye ve yerle-
TANRILARIN $IHRLIR


)*% $

simlerini genisletmeye karar verdiler. Eridu'nun ikinci kumandaninin Anunnaki
(NeIilim halki) taraIindan "A.LAL.GAR" ("yagmur zamani dinlenmeyi getiren")
olarak adlandirilmasi bosuna degildi.
Ama Enki Dnya zerindeki bir ncnn zorluklarina katlanirken, Anu ve di-
ger oglu Enlil On Ikinci Gezegenden gelismeleri izlemekteydi. Mezopotamya me-
tinleri aslinda Dnya grevinin basinda olanin Enlil oldugunu aik biimde belirtir-
ler; ve greve devam edilme karari verilir verilmez, Enlil bizzat Dnya'ya inmisti.
Onun iin EA.KI.DU.AU ("derinleri kazan Enki") taraIindan Larsa adinda zel
bir yerlesim veya s kuruldu. Enlil bu yerin basina getiginde, burlar kusagindaki
Ko "agi" ile denk dsen ALIM ("ko") lkabini aldi.
Larsa'nin kurulusu, NeIilimlerin Dnya zerindeki yerlesiminde yeni bir d-
nem baslatti. Bu, onlarin Dnya'ya gelme sebepleri olan grevlerine devam etme
karari aldiklarini gsteriyordu ve bu da Dnya'ya daha fazla "insan gc", aralar
ve ekipmanin getirilmesini ve degerli kargolarin On Ikinci Gezegene geri dnmesi-
ni gerektirmekteydi.
Byle agir ykler iin artik denize inis yapmak pek uygun degildi. Iklim degi-
siklikleri, i kisimlari daha erisilebilir hle getirmisti; inis alanini Mezopotamya'nin
merkezine tasimanin zamaniydi. Iste bu noktada, Enlil Dnya'ya geldi ve Dnya
zerindeki NeIilimlerin ana gezegenlerine gidis/gelis uzay yolculuklari koordine
edebilecekleri, inmekte olan aralara kilavuzluk edebilecekleri ve Dnya yrnge-
sindeki uzay gemisine dogru kalkislarini ve yanasmalarini mkemmellestirecek bir
"Uus Kontrol Merkezi" kurmak iin Larsa'dan harekete geti.
Enlil'in bu ama iin setigi ve binlerce yildir Nippur diye bilinen alan, onun
taraIindan NBRU.KI ("Dnya'nin geiyi") diye adlandirildi. (On Ikinci Ge:egenin
Dnvanin en vakinindan getigi gksel blgenin "Geiin Gksel Yeri" dive ad-
landirildigini hatirlivoru:). Enlil burada DUR.AA.KI'yi, yani "Gk-Yer bagi" ni
kurdu.
Bu grev, anlasildigina gre karmasik ve zaman aliciydi. Nippur insa edilir-
ken, Enlil Larsa'da 6 ar (21.600 yil) kaldi. Nippur'un insasi, Enlil'in bur kusagi
lkaplarindan anlasildigina gre bir hayli uzun srmst. Larsa'dayken Ko ile pa-
ralel grlen Enlil, ardindan Boga ile iliskilendirildi. Nippur, Boga "agi"nda ku-
rulmustu.
TANRILARIN $IHRLIR


)*& $

"LtuIkar Enlil'e Ilh" olarak yazilan, Enlil'i, esi Ninlili, sehri Nippur'u ve
onun "ulu evi" E.KUR'u ululayan bir adak siiri, bize Nippur hakkinda ok sey an-
latmaktadir. Her seyden nce, Enlil'in elinin altinda bir hayli gelismis ara gereler
vardi: "divari taravan kaldirilmi g:" ve "tm topraklarin kalbini aratiran kal-
dirilmi hu:me". Siir bize Nippur'un rktc silahlarla korundugunu sylemekte-
dir: "Grn rkntl korku, dehet idi"; "diindan, hibir kudretli tanri vakla-
ama:di", "Kolu", "engin bir ag" idi ve tam ortasinda "elinden" ktlerin
kaamadigi "hizli adim atan bir kus" melmisti. Bu yer bir lm isiniyla, bir elekt-
ronik g alaniyla mi korunmaktaydi? Ortasinda bir helikopter alani, hi kimsenin
hizini asamadigi kadar hizli bir "kus" mu vardi?
Nippur'un merkezinde, yapay biimde zeminden ykseltilmis bir platIormun
stnde Enlil'in kararghi, KI.UR ("Dnya'nin kknn yeri"), "Yer ve Gk ara-
sindaki bag"in oldugu yer ykseliyordu. Burasi Uus Kontroln haberlesme merke-
ziydi; Dnya'daki Anunnakilerin, yrngedeki uzay aracinda bulunan yoldaslariyla,
ICI.GI ("dnen ve grenler") ile haberlestikleri yerdi.
Bu merkezde, diye anlatmaya devam ediyor kadim metin, "gklerde ykselen
uzun dik bir stun" ykseliyordu. Bu son derece uzun, zemine "devrilemez bir plat-
Iorm gibi" sikica dikilmis olan "stun", Enlil taraIindan yukarilara "szn iln et-
mek" iin kullaniliyordu. Bu, bir yayin kulesinin basit bir tarifidir. "Enlilin sz",
"emri" gklere erisir erismez, "Dnya'ya bolluk yagiyordu". Nippur'dan "sz" ikar
ikmaz bir mekik araci taraIindan asagiya indirilen malzeme, zel gidalar, illar
ve ara gere akisinin basite tariIi.
Ykseltilmis bir platIorm stndeki bu Kontrol Merkezi, Enlil'in "ulu evi"
DIR.CA adinda gizemli bir oda iermekteydi:
Uzak Sular kadar gizemli,
Gklerin Tepe noktasi kadar.
Amblemleri... arasinda,
yildizlarin amblemleri.
ME'yi mkemmele gtrr.
Szleri sylenmek iindir...
Szleri kerim kehanetlerdir.

TANRILARIN $IHRLIR


)*' $

Bu dirga neydi? Kadim tabletteki kiriklar bizi daha Iazla veri elde etmekten
alikoyuyor ama bu ad, kendini anlatiyor zira "karanlik, ta gibi oda", yildiz harita-
larinin saklandigi, tahminlerin yapildigi, melerin (astronotlarin haberlesmelerinin)
alindigi ve gnderildigi bir yer anlamina geliyor. Bu tariI bizlere, astronotlarin Ay
uuslarinda izleyen, haberlesmelerini duyuran, yildizli gkyzndeki rotalarini be-
lirleyen, onlara kilavuzluk edecek "kerim kehanetler" veren Houston/Texas'taki
Uus kontrol hatirlatiyor.
Burada, Enlil'in siginagina giren ve Kaderler Tabletini alan tanri Zu'nun
hikyesini hatirlayabiliriz; bunun zerine "emirlerin verilmesi kalakaldi... bosalan
i oda parlakligini yitirdi... hareketsizlik her yana yayildi... sessizlik baskin oldu...".
"Yaratilis Destani"nda, gezegen tanrilarin "kaderleri", yrngeleridir. Enlil'in
"Uus Kontrol Merkezi"nin islevleri iin bu kadar yasamsal olan Kaderler Table-
ti'nin de Gk ve Yer arasindaki "bagi" saglayan uzay gemilerinin yrngelerini ve
uus rotalarini kontrol ettigini rahatlikla varsayabiliriz. Bu, olmadigi takdirde Dn-
ya'daki NeIilimler ile Ana Gezegenleri arasindaki baglantinin kesintiye ugrayacagi,
uzay gemilerini ynlendiren bilgisayar programlarini ieren yasamsal "kara kutu"
da olabilir.
Bilginlerin ogu EN.LIL adini "rzgrin eIendisi" anlaminda ele alirlar; bu,
kadim halklarin doganin elementlerini "kisilestirdikleri" ve bylece rzgrlar ve
Iirtinalardan sorumlu olsun diye bir tanri atadiklari teorisine uyar. Ancak bazi bil-
ginler LL teriminin doganin Iirtinali rzgri degil de agizdan ikan bir "rzgr",
bir sz, bir emir, szl bir iletisim anlamina geldigini oktan nermislerdir. Bir kez
daha, EN ve LIL -zellikle de Enlil'e uygulandiginda- terimleri iin kullanilan ar-
kaik Smer piktograIlari meseleye isik tutmaktadir. Zira grdgmz sey, stn-
den antenlerin ykseldigi yksek kuleli bir yapi ve bugnlerde sinyalleri yakalamak
ve yollamak iin dikilen dev radarlara ok benzeyen bir yapidir; yani metinlerde
tarif edilen "engin ag". (Sekil 129)
TANRILARIN $IHRLIR


)*( $


Sekil 129

Bir sanayi merkezi olarak kurulan Bad-Tibira'da, Enlil oglu Nannar/Sin'i ku-
mandan yapti; metinler sehirler listesinde ondan AU.CIC ("gece ggnden olan")
diye sz eder. Ikizler Inanna/Istar ve Utu/Samas'in orada dogduguna inaniyoruz;
bu, ikizlerin babasi Nannar'i bir sonraki bur takimyildizi olan Ikizler ile iliskilen-
direrek isaretlenen bir olaydi. Roketilikte egitim gren bir tanri olarak Samas'a
(hem "roket" hem de "yengecin kiskaci" veya Yenge anlamina gelen) GIR takim-
yildizi atIedilmisti, ardindan Istar ve Aslan gelir; geleneksel olarak o hep aslan sir-
tinda resmedilmistir.
Enlil ve Enki'nin kiz kardesi, "hemsire" Ninhursag (SUD) da ihmal edilme-
misti: Enlil onu Suruppak'in, NeIilimlerin tip merkezinin basina getirdi. Bu olay
onun takimyildizinin "Bakire" (Basak) diye adlandirilmasiyla isaretlendi.
Bu merkezler kurulurken, Nippur'un tamamlanisini Nefilimlerin Dnya'daki
uzay limaninin insasi izledi. Metinler Nippur'un "szlerin", yani emirlerin sylen-
digi yer oldugunu aika belirtmektedir. Orada, "Enlil emrettiginde: 'Gge Dog-
ru!'... bir gk roketi gibi parildayarak ykselirdi." Ama esas hareket "Samas'in yk-
seldigi yerde" idi ve NeIilimlerin "Cape Kennedy uzay ss" olan bu yer Sippar'di;
yani zel korunaginda, "kutsal blgesi"nde ok asamali roketlerin ykseldigi, Kar-
tallarin SeI`inin komutanligindaki sehir.
Samas Atesli Roketlerin komutanligini alacak kadar olgunlasip zaman iinde
Adalet Tanrisi hline gelince, Akrep ve Terazi takimyildizlari ona atIedildi.
TANRILARIN $IHRLIR


)*" $

Tanrilarin sehirlerinin ilk yedisini olusturan listeyi ve on iki Zodyak takimyil-
diziyla denklesmelerini tamamlayan son sehir olan Larak'ta Enlil, oglu Ninurta'yi
komutanliga getirmisti. Sehirler listesi ona PA.BL.SAG ("byk koruyucu") diye
seslenir; Yay burcu da ayni isimle anilmaktadir.
Tanrilarin sehirlerinin ilk yedisinin stnkr kurulmus oldugunu dsnmek
gereki olmazdi. Uzay yolculugu yapabilen bu "tanrilar" ilk yerlesimleri, yasamsal
bir ihtiyaca hizmet eden kesin bir plna gre belirlemislerdi: Dnya'ya inebilmek
ve kendi gezegenlerine gidebilmek zere Dnya'dan ayrilabilmek iin.
Ana pln neydi?
Bir cevap ararken, kendimize bir soru sorduk: Dnya'nin apraz izgilerle ke-
silmis bir daire ("hedefi belirtmek iin kullandigimiz sembol) olan astronomik ve
astrolojik sembolnn kkeni neydi?
Sembol Smer'deki gk bilimi ve astrolojinin kkenlerine kadar gitmektedir ve
"yer" iin kullanilan Misir hiyerogliIi ile aynidir:

Bu rastlanti midir yoksa nemli bir kanit mi? Nefilimler, Dnya'nin imgesi
veya haritasi zerine bir tr "hedeI" isareti koyup mu Dnya'ya inmislerdi?
Nefilimler, Dnya'ya yabanciydi. Uzaydan yzeyini taradiklarinda, daglara ve
dag siralarina zellikle dikkat etmis olmaliydilar. Bunlar inisler ve kalkislar sira-
sinda risk demekti ama ayni zamanda kilavuz yer isaretleri olarak ise yarayabilir-
lerdi.
Eger Nefilimler, Hint Okyanusu zerinde uarken, en eski kolonilestirme gay-
retleri iin semis olduklari Nehirler Arasindaki Diyara dogru baktilarsa, sadece tek
bir arazi zelliginin belirgin oldugunu grmslerdir: Agri Dagi.
Snms bir volkanik dag kitlesi olan Agri, bugn Trkiye, Iran ve Ermenis-
tan'in birlestigi sinirlarda yer alan Ermeni ovasina tepeden bakmaktadir. Dogu ve
TANRILARIN $IHRLIR


)+* $

kuzey yamalarinda deniz yzeyinden 1000 metre, kuzey bati yamalarinda ise
1.600 metre yksektedir. Tm dag kitlesinin api kirk kilometre kadardir; yani
Dnya yzeyinde sipsivri ykselen bir kubbe.
Onu sadece uIuktan degil gklerden bakildiginda da belirgin biimde ortaya
ikaran baska arazi zellikleri vardir. Birincisi, iki gln, yani Van Gl ve Sevan
Gl'nn neredeyse tam ortasindadir. Ikincisi, yksek dag kitlesinden iki sivri zirve
ykselir: Kk Agri (3925 metre) ve Byk Agri (5165 metre). Srekli karla kapli
olan iki zirvenin yksekligiyle rekabet edecek baska dag yoktur. Bunlar, iki gln
arasinda gn isiginda dev reIlektrler gibi is gren iki parlak Iener gibidir.
Nefilimlerin inis alanlarini bir kuzey-gney meridyenini, hibir seyle karisti-
rilmayacak bir yer isareti ve uygun bir nehir konumunu dikkate alarak setiklerine
inanmak iin nedenlerimiz var. Mezopotamya'nin kuzeyinde, kolaylikla taninan
ikiz zirveli Agri Dagi bariz bir yer isareti olurdu. Ikiz zirveli Agri'nin ortasindan
geecek sekilde izilecek bir meridyen Firat'i kesmektedir. HedeI buydu; uzay li-
mani iin seilen blge. (Sekil 130)
Buraya kolaylikla inilip, kalkilabilir miydi?
Cevap, Evet. Seilen blge bir dzlkte uzanmaktaydi; Mezopotamya'yi ev-
releyen dag siralari bir hayli uzaktaydi. En yksek olanlari (doguda, kuzeydoguda
ve kuzeyde), gneydogudan yaklasan bir uzay mekigine engel teskil etmeyecekti.
Burasi erisilebilir bir yer miydi? Astronotlar ve malzemeler buraya ok zorluk
ikmadan getirilebilir miydi?
Cevap yine Evet. Blgeye karadan ve suda yzen bir arala Firat nehri yoluyla
erisilebilirdi.
Bir nemli soru daha: Isik ve g iin yakinlarda bir enerji kaynagi var miydi?
Cevap, stne basa basa Evet. Sippar'in kurulacagi yer olan Firat nehrindeki kiv-
rim, eski aglarda yzey ziItlerinin, dogal kuyulardan yzeye dogru ykselip sizan
petrol rnlerinin bilinen en zengin kaynagiydi ve herhangi derin delme veya kaz-
ma yapmaksizin yzeyden toplanabilmekteydi.


TANRILARIN $IHRLIR


)++ $


Sekil 13

Uzay aracinin kumanda ksknde, evresi subaylari taraIindan evrilmis En-
lil'in haritadaki bir dairenin iine bir arpi isareti izdigini hayal edebiliriz. "Buraya
ne ad verelim?" diye sormus olmaliydi.
"Neden Sippar olmasin?" diye nermis olmaliydi birisi.
Yakin Dogu dillerinde bu ad "kus" anlamina gelir. Sippar, Kartallarin yuva
yapmaya geldikleri yerdi.
Uzay mekikleri Sippar'a dogru nasil alalarak ineceklerdi?
Uzay rotasi izenlerden birinin en iyi yolu isaret ettigini gzmzde canlandi-
rabiliriz. Solda Firat ve onun batisindaki daglik plato vardi; sagda Dicle ve onun
dogusundaki Zagros daglari. Eger ara Sippar'a Agri meridyeni zerinde kolayca
TANRILARIN $IHRLIR


)+! $

belirlenecek 45 derecelik bir aiyla yaklasacak olursa, bu yol onu iki riskli blge
arasinda gvenle indirecekti. Dahasi, yere byle bir aiyla yaklasirken, gneyde
Arabistan'in daglik ucunun stnden hl yksek irtiIada iken geecek ve Iran Kr-
Iezi'nin sulari stnde szlecekti. Geliste ve gidiste, aracin grs sahasi ve Nip-
pur'daki Uus Kontrol ile haberlesmesi engellenmeyecekti.
Enlil'in subaylari daha sonra kaba bir eskiz izmis olmaliydilar: birer yaninda
su ve daglar bulunan ve bir ok gibi Sippar'i isaret eden bir gen. Merkezdeki Nip-
pur'u bir "X" gsteriyordu. (Sekil 131)

Sekil 131
TANRILARIN $IHRLIR


)+) $

Inanilmaz gibi grnmesine ragmen, bu eskiz bizim taraIimizdan yapilmadi;
desen Susa'da, M.. 3.200'ler olarak tarihlendirilen bir katmanda gn isigina ikar-
tilmis seramik bir objedir. Akla uus rotasini ve prosedrlerini tarif eden, 45 dere-
celik kisimlar hlinde tasarlanmis planisIeri getiriyor.
Nefilimler taraIindan Dnya'da yerlesimlerin kurulmasi olursa olur, olmazsa
olmaz trnden bir girisim degildi. Tm alternatifler incelenmis, tm kaynaklar
hesaplanmis, tm riskler hesaba alinmis, dahasi bizzat yerlesim plni, her bir bl-
genin, amaci Sippar'a inis yolunun hatlarini belirlemek olan en son modele uyacagi
biimde haritalandirilmisti.
Daha nce hi kimse daginik Smer yerlesimlerinde bir ana pln grmeyi de-
nememistir. Ama eger kurulan ilk yedi sehire bir gz atarsak, Bad-Tibira, Suruppak
ve Nippur'un, Agri meridyenine tam 45 derece aiyla uzanan bir izgide siralandik-
larini ve bu izginin, meridyenle tam Sippar'da kesistigini buluruz! Yerleri bilinen
diger iki sehir olan Eridu ve Larsa da yine ilk izgi ve Agri meridyeniyle Sippar'da
kesisen bir baska dz izgi zerindedir.
Nippur'u bir dairenin merkezi yapan kadim eskizden elde ettigimiz ipucuyla
ve merkezi Nippur olan ve esitli sehirlerden geen i ie gemis daireler izerek,
bir diger kadim Smer kasabasi olan Lagas'in da tam olarak bu dairelerden birinde,
Eridu- Larsa-Sippar izgisi gibi 45 derecelik izgiden esit uzakliktaki bir izgide
yerlesmis oldugunu buluyoruz. Lagas'in bulundugu yer, Larsa'nin bulundugu yerin
tam karsisindadir.
LA.RA.AK'n ("parlak haleyi grme") alani bilinmemekle birlikte, en man-
tikli yer 5. Nokta olmalidir zira orada, alti beru aralikla merkez uus yolunun s-
tnde dizilen sehirler zincirini tamamlayan bir Tanrilarin sehri olmasi mantiklidir:
Bad-Tibira, Suruppak, Nippur, Larak, Sippar. (Sekil 132)
Nippur' dan geen merkez izginin iki yaninda yer alan iki dis izgi onun her
iki yaninda 6 derecede uzanmakta ve merkez uus yolunun gneybati ve kuzeydo-
gu dis izgilerini olusturmaktadir. Son derece uygun biimde, LA.AR.SA adi
"kirmizi iyigi grme" anlamina gelir, LA.AG.A$ adi ise "altida hale grme" anla-
mina gelir. Her bir izgi boyunca uzanan sehirler gerekten de birbirinden alti beru
(vaklaik altmi kilometre) uzakliktadir.
TANRILARIN $IHRLIR


)+# $


Sekil 132

NeIilimlerin ana plninin bu olduguna inaniyoruz. Uzay limanlari (Sippar)
iin en iyi yeri seerek diger yerlesimleri, limana dogru giden elzem uus yolunun
dis hatlarini olusturan bir desene gre kurdular. Merkeze ise "Gk-Yer bagi"nin
oldugu Nippur'u yerlestirdiler.
TANRILARIN $IHRLIR


)+% $

Tanrilarin sehirlerinin orijinal hlleri de, kalintilari da insanoglu taraIindan bir
daha asla grlemez; daha sonralari Dnya'yi spren TuIan yznden hepsi yiki-
lip gitmistir. Ama onlar hakkinda ok sey grenebiliriz nk Mezopotamya kralla-
rinin kutsal grevi, bu kutsal blgeleri kesinlikle ayni yere ve orijinal plna gre
srekli tekrar insa etmekti. Tekrar insa edenler, orijinal plnlara titizlikle bagli kal-
diklarini ithaI yazilarinda vurgulamislardir, tipki (Layard taraIindan bulunan) bu
yazidaki gibi:
Gelecek iin
insaati belirleyen
daim yerlesim plnini
(Izledim). O pln,
Eski Zamanlardan izimleri
ve Yukari Gklerin yazisini tasiyandir.


Eger Lagas, nerdigimiz gibi, bir inis isareti olarak hizmet veren sehirlerden
biri ise, M.. nc bin yilda Gudea taraIindan saglanan bilgilerin ogu demek ki
anlam ifade etmektedir. Gudea, Ninurta kendisine kutsal blgeyi yeniden insa et-
mesini emrettiginde, reIakat eden bir tanrinin kendisine (tas bir tablete izilmis) bir
mimar pln verdigini ve ("odasi" iinde Gk ve Yer arasinda yolculuk eden) bir
tanrianin kendisine bir gk haritasi gsterdigini ve yapinin astronomik hizalanisi
hakkinda ona talimatlar verdigini yazmisti.
"Ilh kara kus"a ek olarak, kutsal blgeye tanrinin "korkun gz" ("Dnya'yi
gcne diz ktren byk huzme") ve (sesi "her yerde yansiyan") "Dnya kont-
rolcs" kurulmustu. En sonunda, yapi tamamlandiginda, "Utu'nun amblemi" yapi-
nin stne, "Utu'nun ykselen yerine dogru", yani Sippar'daki uzay limanina dogru
yerlestirildi. Tm bu isin ikaran nesneler uzay limaninin alismasi iin nemliydi
zira bizzat Utu, kurulma islemi tamamlandiginda "neseyle ne ikarak" teItise gel-
misti.
En eski Smer betimlemeleri, otlayan davarlarin arasinda tarlalarda ykselen,
ilk zamanlarda sazlardan ve tahtadan insa edilen masiI yapilari sik sik gstermekte-
dir. Bunlarin davarlar iin yapilmis ahirlar oldugu yolunda kabul gren varsayim,
bu gibi yapilarin degismez bir sekilde atilarindan iktigi gsterilen stunlarla e-
lismektedir. (Sekil 133a)
TANRILARIN $IHRLIR


)+& $

Stunlarin amaci, grlebilecegi gibi, islevi belirtilmeyen bir veya daha Iazla
"halka"yi desteklemekti. Ama bu yapilar tarlalarda kurulmus olmasina karsin, bun-
larin davarlara barinak olmasi iin kurulup kurulmadigi sorgulanmalidir. Smer
piktograIlari (Sekil 133b) DUR veya TUR ("ev", "toplanma yeri" anlaminda) ke-
limesini hi sphesiz silindir mhrlerde gsterilen ayni yapilari temsil eden izim-
lerle resmetmekteydi; ama bunlar yapilarin baslica zelliginin "kulbeler" degil de
anten kulesi oldugunu aika gsterir. "Halka"li benzer stunlar, sadece kirlik alan-
larda degil, tanrilarin kutsal blgeleri iindeki tapinak girislerine de konmustur.
(Sekil 133c)
Bu nesneler, yayin ekipmanina tutturulan antenler miydi? iIt halkalar, gelen
mekik aracina kilavuzluk eden ve tarlalara yerlestirilmis radarlar miydi? Bunlar
birok metnin szn ettigi tanrilarin "her seyi gren gzleri", gz gibi ve stun
seklinde tarama cihazlari miydi?
Bu esitli cihazlarin baglandigi ekipmanin tasinabilir oldugunu biliyoruz, zira
bazi Smer mhrleri sandalla veya sandallar yanasir yanasmaz nesneleri karanin
i kisimlarina gtren hayvanlara yklenerek tasinan, kutuya benzer "ilh nesne-
ler" i resmederler. (Sekil 134)
Bu "kara kutular", neye benzediklerini grdgmzde, Musa taraIindan Tan-
rinin talimatlariyla kurulan Ahit Sandigini akla getiriyor. Sandik tahtadan olmali,
ii ve disi altinla kaplanmaliydi; aralarindaki tahta taraIindan yalitilan iki elektrik
iletken yzey. Yine altindan bir kapporeth sandigin stne yerlestirilmeli ve saf
altindan dklms iki kerubi taraIindan yukarida tutulmaliydi. Kapporethin (bilgin-
ler "rt" anlamina geldigini dsnyorlar) yapisi anlasilmaz ama ikis'tan alinan
bu dize amacini ima etmektedir: "Ve size iki Kerubi arasindaki Kapporethin stn-
den seslenecegim."
Ahit Sandiginin esasen elektrikle isleyen bir haberlesme kutusu oldugu dsn-
cesi, onun tasinabilirligi ile ilgili talimatlar yznden glenmektedir. Sandik, drt
altin halkadan geirilen tahta siriklar araciligiyla tasinmaliydi. Hi kimse sandiga
dokunmamaliydi; bir Israilli ona dokundugunda, sanki yksek voltajli elektrik
arpmis gibi o anda ld.

TANRILARIN $IHRLIR


)+' $


TANRILARIN $IHRLIR


)+( $

Bir ilhla, o ilh Iiziksel olarak baska bir yerde olmasina karsin haberlesmeyi
mmkn kilan grnste bylesine dogast ekipmanlar; tapinma nesneleri, "kut-
sal klt sembolleri" hline geldi. Lagas, Ur, Mari ve diger kadim sit alanlarinin
adak nesneleri arasinda "gz idolleri" de vardi. En arpici rnek ise kuzeybati Me-
zopotamya'da, Teli Brak'da bulunan bir "gz tapinagi" dir. Bu drdnc bin yil ta-
pinagi, sadece orada yzlerce "gz" sembol bulundugu iin degil, tapinagin i
odasindaki tek sunagin stnde "iIt gz" sembolnn yer aldigi kocaman bir tas
olmasi yznden byle adlandirilir. (Sekil 135)
Byk bir olasilikla, bu, gerek ilhi nesnenin, yani Ninurta'nin "korkun g-
z" ya da kadim ktibin bildirdigi "Ykselmis Gz diyari tarar... Ykselmis Huz-
mesi diyari arar" diye sz ettigi Enlil'in Nippur'daki Uus Kontrol Merkezindeki
gzn bir taklididir.
Anlasilan, Mezopotamya'nin dz ovasi, stnde uzayla ilgili ekipmanin yer-
lestirilecegi pltIormlarin yapay olarak ykseltilmesini gerektirmekteydi. Metinler
ve resimli betimlemeler bu yapilarin en eski tarla kulbelerinden daha sonraki mer-
divenler ve egimli rampalarla daha genis bir alt basamaktan bir stteki daha dar
basamaga ikilan kat kat platIormlara kadar degismektedir. Ziguratin en tepesinde
tanri iin onun "kus"u ve "silhlari"ni koymak iin dz, duvarli bir avluyla evrele-
nen gerek konuru insa edilirdi. Bir silindir mhr stnde resmedilen bir zigurat
sadece alisildik basamakli insaati gstermekle kalmaz, ayni zamanda yksekligi
kata denk geliyor gibi grnen iki "halka anteni" de vardir. (Sekil 136)
Marduk, Babil'deki zigurat ve tapinak kompleksinin (E.SAG.IL) kendi tali-
matlari altinda, ayni zamanda "Yukari Gklerin yazisi"na gre insa edildigini iddia
ediyordu. Andr Parrot [Ziggurats et Tour de Babel (Ziguratlar ve Babil Kulesi)]
taraIindan analiz edilen (desiIre eden kisinin anisina, Smith Tableti olarak bilinen)
bir tablet, yedi basamakli ziguratin, ilk basamagi veya tabaninin her bir kenari 15
gar olan mkemmel bir kare oldugunu belirlemistir. Her bir basamak alan ve yk-
seklik bakimindan daha kktr ama ok daha yksek olan son basamak (tanrinin
konutu) hari. Ancak toplam ykseklik yine 15 gara esittir, yani yapinin tamami
sadece tam bir kare degil, ayni zamanda tam bir kptr.
Bu lmlerde uygulanan gar, 12 kisa kbite, yani yaklasik 6 metreye denktir.
H.G. Wood ve L.C. Stecchini adli iki bilgin, Smerlilerin altili sisteminin, yani 60
TANRILARIN $IHRLIR


)+" $


Sekil 135 Sekil 13

sayisinin Mezopotamya ziguratlarinin tm asil lmlerinde hkim oldugunu bul-
muslardir. Demek ki, her bir yani tabaninda 3 kere 60 kbittir ve toplami 60 gardir.
(Sekil 137)
Her bir basamagin yksekligini belirleyen Iaktr neydi? Stecchini grmstr
ki, eger ilk basamagin (5.5 gar) yksekligini iIt kbitle arparsa, sonu 33'tr ya
da Babil'in yaklasik enlemi (32.5 derece Kuzey). Benzer biimde hesaplandiginda,
ikinci basamak gzlem yapma aisini 51 dereceye ikarmaktadir ve ardindan gelen
diger drt basamak bu aiyi bir 6 derece daha ykseltmektedir. Demek ki yedinci
basamak, Babil'in cograI, enleminde ufuktan 75 derece yksege ykseltilmis bir
pltformda durmaktadir. Bu son basamak 15 derece daha ekler ve gzlemcinin
dosdogru, 90 derecelik bir aiyla grmesine izin verir. Stecchini, gkyz yayina
gre nceden belirlenmis yksekligiyle her bir basamagin, bir gkbilim gzlemevi-
nin basamaklari gibi is grdg sonucuna vardi.
Sphesiz, bu lmlerde ok daha Iazla "sakli" hesaplar da olabilir. 33 derece-
lik irtiIa Babil iin pek de tam degilken, Sippar iin kesindir. Her drt basamak ara-
sindaki 6 derecelik irtiIanin, Tanrilarin sehirlerinin arasindaki 6 beruluk uzaklik ile
TANRILARIN $IHRLIR


)!* $


Sekil 137

bir iliskisi var miydi? Yedi basamak, bir biimde ilk yedi yerlesimin bulunduklari
yer ile veya Dnya'nin yedinci gezegen olarak konumu ile bir iliskisi olabilir miy-
di?
G. Martiny [Astronomisches zur Babylonischen Turm (Babil Kulesinin Astro-
nomisi)|, ziguratin bu zelliklerinin gksel gzlemler iin nasil uygun oldugunu ve
Esagila'nin en st basamaginin (Plton gezegeni olarak tanimladigimiz) Supa geze-
genine ve Ko takimyildizina dogru ynlendirilmis oldugunu gsterdi. (Sekil 138)
Ama ziguratlar sadece yildizlari ve gezegenleri gzlemlemek iin mi dikilmis-
ti yoksa Nefilimlerin uzay aralarina hizmet de ediyor muydu? Tm ziguratlar, k-
seleri tam olarak kuzeyi, gneyi, doguyu ve batiyi gsterecek biimde yerlestiril-
mistir. Sonu olarak, kenarlari drt ana yne tam 45 derecelik aiyla uzan-
maktadir. Bu, inis iin yaklasmakta olan bir uzay aracinin, ziguratlarin belirli ke

TANRILARIN $IHRLIR


)!+ $


Sekil 138

narlarini uus yolu boyunca izleyebilecegi ve Sippar'a zorluk ekmeden ulasabile-
cegi anlamina gelmektedir.
Bu yapilarin Akkadca/Babilce adi, "ilh ruhun tp" anlamindaki zukiratu
dur. Smerliler ziguratlara "en stn" veya "en yksek" anlamina gelen Es adini
veriyorlardi; gerekten de bu yapilar yledir. Ayrica ziguratlarin "lm" unsuruyla
iliskili olabilecek bir sayisal varligi da belirtmektedir. Ayrica "bir isi kaynagi" (Ak-
kadca ve Ibranice "ates") anlamina da gelir.
Konuya bizim "uzay" yorumlarimiz ile yaklasmamis olan bilginler bile ister
istemez ziguratlarin, tanrinin meknini "yksege ykselen" bir bina olarak gster-
mekten daha fazla ama tasidigi sonucuna varmislardir. Samuel N. Kramer bilgin-
lerin Iikir birligini syle zetler: "Mezopotamya tapinak mimarsinin alametifarika-
si hline gelen basamakli kule, yani zigurat... hem gerek hem de sembolik olarak
TANRILARIN $IHRLIR


)!! $

gklerdeki tanrilar ile Dnya'daki lmller arasindaki bir baglanti olarak hizmet
verme amacini tasimaktaydi."
Hlbuki biz, bu yapilarin gerek islevinin Gklerdeki tanrilari, Dnya'daki
lmllere degil, tanrilara baglamak oldugunu gstermis olduk.

!"! #

ANUNNAK SYANI

Enlil bizzat Dnya'ya geldikten sonra, "Dnya Kumandasi" Enki'nin elinden
ikmis oldu. Belki de bu noktada Enki'nin siIati veya adi "topraklar efendisi" yeri-
ne E.A ("sular efendisi") olarak degismisti.
Smer metinleri tanrilarin Dnya'ya gelisinin o ilk dnemlerinde, bir gler
ayriligi zerinde anlasildigini bildirmektedir: Anu gklerde oturacak ve On Ikinci
Gezegene hkmedecek; Enlil topraklari kumanda edecek ve Enki de AB.ZU (Ak-
kadca apsu)'dan sorumlu olacakti. E.A adinin "sulak" anlamina gelisinin ynlen-
dirmesiyle, bilginler AB.ZU'yu "sulak derin" olarak evirdiler; Grek mitolojisinde
oldugu gibi Enlil'in Iirtinalar yaratan Zeus'u temsil ettigini, Ea'nin da Okyanuslar
tanrisi Poseydon'un prototipi oldugunu varsaymislardi.
Bazen, Enlil'in nfuz blgesinden st Dnya ve Ea'ninkinden Asagi Dnya
olarak sz edilmekteydi; bilginler yine bu terimlerin, Enlil'in Dnya atmosferini
kontrol ederken Ea'nin "yeralti sulari"nin, Mezopotamyalilarin inandigi iddia edilen
Grekvari Hades'in hkmdari oldugu anlamina geldigini varsaydilar. Bugn kul-
landigimiz (apsudan tremis olan) abis terimi; iine batip g:den kavbolunabile-
cek derin, karanlik, tehlikeli sulari anlatmaktadir. Bylece, bilginler bu Asagi Dn-
ya'yi tariI eden metinlere rastladika, bunu Untenvelt ("asagi dnya") veya To-
tenivelt ("llerin dnyasi") olarak evirdiler. Smerologlar ancak son yillarda e-
virilerde alt dnya terimini kullanarak bu ugursuz agrisimi haIiIlettiler.
Bu yanlis yorumlamaya en ok sebep olan Mezopotamya metinleri, Ahit ve
Kenan metinlerinde tanri Tammuz olarak bilinen Dumuzi'nin ortadan kaybolusuna
aglayan bir dizi agittir.
Inanna/Istar en nl ask hikyesini onunla yasamisti ve Dumuzi ortadan kay-
boldugunda, onu aramaya Asagi Dnya'ya gitti.
P. Maurus Witzel'in Tammuz.-Lituren und Verwandtes adli, Smerce ve Ak-
kadca "Tammuz metinleri" hakkindaki basyapiti, yanlis anlamayi sadece daha da
glendirdi. Istar'in arayisinin destansi hikyesi, "ller diyarina gidip, en sonunda
yasayanlar lkesine dnmesi" olarak yorumlanan bir yolculuk olarak dsnld.
ANLNNAK SYANI


!"$ #

Inanna/Istar`in Asagi Dnya'ya inisini tariI eden Smer ve Akkad metinleri
bizi, tanrianin o yerin hanimi olan kiz kardesi Ereskigal'i ziyaret etmeye karar
verdigi yolunda bilgilendirir. Istar oraya ne l ne de iradesi disinda gitmisti; cap-
canli ve davetsiz gitmisti, kapi muhaIizlarini su sekilde tehdit edip yolunu zorla
amak istiyordu:
Eger kapiyi amaz da ben giremezsem,
Kapiyi kiracagim, kilidi paralayacagim,
Kapi svesini yikacagim, kapilari kaldirip atacagim.


Ereskigal'in evine giden yoldaki yedi kapi birer birer Istar'a aildi; en sonunda
eve geldiginde ve Ereskigal onu grdgnde, kelimenin tam anlamiyla kaIasinin
tasi atti (Akkad metni "onu grnce patladi" diyor). Smer metni ise, yolculugun
amaci veya Ereskigal'in Ikesinin sebebi hakkinda net bir aiklama yapmaz ama
Inanna'nin byle bir karsilamayi bekledigini aiklar, Inanna yolculugu hakkinda
diger bas tanrilari nceden haberdar etme zahmetine girmis ve "Byk Asagi "da
hapsedilmesi durumunda onu kurtarmalari iin harekete gemelerini saglamisti.
Ereskigal'in esi, yani Asagi Dnya'nin EIendisi Nergal idi. Byk Asagi'ya
gelis ve oranin eIendisi olus tarzi, sadece "tanrilarin" insan yanina isik tutmakla
kalmaz, ayni zamanda Asagi Dnya'nin hi de "ller dnyasi" olmadigini betim-
ler.
Birka versiyon hlinde bulunan hikye, sereI misaIirleri Anu, Enlil ve Ea
olan bir yemek davetiyle baslar. Yemek "gklerde" verilmektedir, ama Anu'nun
mekni olan On Ikinci Gezegende degil. Belki de Dnya yrngesindeki bir uzay
aracinda verilmektedir zira Ereskigal onlara katilmak iin ikamadigindan, tanrilari
ona bir "gklerin u:un merdiveninden aagiva inen ve Erekigalin kapisina ula-
an" bir haberci gndermisti. Daveti alan Ereskigal, danismani Namtar'a talimatlar
verdi:
"Yksel, Namtar, gklerin uzun merdiveni boyunca;
Masadan tabagi kaldir, payimi al;
Anu sana ne verirse, hepsini getir bana."

ANLNNAK SYANI


!"% #

Namtar yemek salonuna girdiginde, "arkada oturan kel bir tanri" disinda tm
tanrilar onu selmlamak iin ayaga kalktilar. Namtar Asagi Dnya'ya dndgnde
olayi Ereskigal'e bildirdi. O ve hkmranlik alanindaki daha asagi tanrilar hakarete
ugramisti. Hakaret eden tanrinin cezalandirilmak zere kendisine gnderilmesini
talep etti.
Ancak hakaret eden, byk Ea'nin bir oglu olan Nergal idi. Babasindan siki bir
azar isittikten sonra Nergal'e bu yolculuga tek basina, sadece nasil davranmasi ge-
rektigine dair babasinin verdigi gtlerle silahlanmis olarak ikmasi talimati veril-
di. Nergal kapiya vardiginda, hakaret eden tanri olarak Namtar taraIindan tanindi
ve birka testten geirildigi "Ereskigal'in genis avlusuna" alindi.
Derken, Ereskigal gnlk banyosunu almaya gitti.
... vcudunu gsterdi.
Erkek ve kadin iin normal olan,
o... kalbinde...
... kucaklastilar...
arzuyla yataga girdiler.


Yedi gn yedi gece sevistiler Yukari Dnya'da, kaybolan Nergal iin alarm
verildi. Ereskigal'e "Beni birak" dedi Nergal, "Gidecegim ve geri gelecegim." diye
sz verdi. Ama o ayrilir ayrilmaz Namtar Ereskigal'e gitti ve geri dnmeye hi ni-
yeti olmadigini syleyip Nergal'i suladi. Namtar bir kez daha Anu'ya gnderildi.
Ereskigal'in mesaji netti:
Ben, senin kizin, gentim;
Bakirelerin oyunlarini hi bilmemistim...
Gnderdigin o tanri,
ve benimle iliski kuran-
Onu bana gnder, benim kocam olsun,
Ki benimle yerlesebilsin.


Belki de aklinda henz evlilik hayati olmayan Nergal ise bir asker kesiI d-
zenledi ve Ereskigal'in kapilarini uurdu, "onun kaIasini kopartmak" niyetindeydi.
Ama Ereskigal yalvardi:
ANLNNAK SYANI


!"& #

"Sen kocam olasin ve ben karin olayim.
Genis Asagi Dnya stnde
hkmranlik sende olsun.
Bilgelik Tabletini eline verecegim.
Sen Efendi ol, ben de HanimeIendi olayim."

Sonra mutlu son geldi:
Nergal onun szlerini isittiginde,
Elini tuttu ve onu pt,
Gzyaslarini silerek:
"Geen aylar iinde benim iin
ne dilediysen- simdi yle olsun!"


Anlatilan olaylar, bir ller Diyarini agristirmiyor. Tam aksine: Tanrilarin
girip ayrilabildikleri bir yer, sevisilen bir yer, Enlil'in kiz torununa ve Enki'nin bir
ogluna teslim edilebilecek kadar nemli bir yer. Bunlari kabul etmek, daha nceki
kasvetli yer fikrini desteklemiyor; W.F. AIbright [Mesopotamian Elements in Ca-
naanite Eschatoloigy (Kenan Eskatolojisinde Mezopotamya Unsurlari)| Dumu-
zi'nin Asagi Dnya'daki evinin "Ea'nin Apsu'daki eviyle yakindan iliskili olan 'ne-
hirlerin agzi' denilen bir yeralti cennetindeki parlak ve bereketli bir yurt" oldugunu
nermektedir.
Burasinin uzak ve erisilmesi g bir yer olduguna sphe yok, bir bakima "gi-
rilmez blge" ama "dns olmayan bir yer" degil. Inanna gibi nde gelen baska
ilhlarin da bu Asagi Dnyaya gidip geri dndkleri bildirilir. Enlil, Ninlil'e teca-
vz ettikten sonra bir sre Abzu'ya srgn edilmisti. Ve Ea Smer'deki Eridu ile
Abzu arasinda gerekten gelip gidiyordu, Abzu'ya "Eridu'nun sanatkrligini" ge-
tirmis ve orada kendisine "ulu bir trbe" insa etmisti.
Burasi, karanlik ve kasvetli bir yer olmayip, akar sulariyla parlak bir yer ola-
rak tariI edilmisti:
Zengin bir diyar, Enki'nin sevgilisi;
Zenginlikler Iiskiriyor, bollukta tam...
Kudretli nehri diyar boyunca agliyor.
ANLNNAK SYANI


!"' #

Ea'nin Akar Sular Tanrisi olarak birok betimlenisini grmstk. Smer kay-
naklarindan aika anlasilmaktadir ki, byle akarsular gerekten de mevcuttu; S-
mer'de ve onun dzlklerinde degil, Byk Asagi'da. W.F. Albright, Asagi Dn-
ya'dan UT.TU'nun Diyari, yani Smer'in "batisinda" diye sz eden bir metne
dikkatimizi ekiyor. Metin, Enki'nin Apsu'ya yaptigi yolculugu anlatiyor:
Sana Apsu, saf diyara,
Byk sularin hizla aktigi,
Akar Sularin Meknina
Efendi gider...
Akar Sularin Meskenini
Enki saf sularda kurdu;
Apsu'nun ortasinda,
Byk bir siginak insa etti.


Tm tariIlere gre, bu yer denizin tesinde yer almaktadir. "SaI ogul", yani
Dumuzi iin yakilan bir agit onun Asagi Dnya'ya bir gemi iinde gtrldgn
bildirmektedir. "Smer'in Yikilisi stne Agit" adli bir metin ise Inanna`nin bekle-
mekte olan bir gemiye binebilmeyi nasil basardigini anlatir. "Sahip olduklarindan
avrilip ilerive velken ati. Aagi Dnvava inivor."
Tam bir versiyonu hi bulunmadigi iin ok az anlasilmis olan uzun bir metin,
Ira (Nergalin Aagi Dnvanin Efendisi olarak unvani) ve erkek kardesi Marduk
arasindaki byk bir anlasmazliktan sz eder. Anlasmazlik srerken, Nergal hki-
miyet alanini terk etti ve Babil'de Marduk'la yzlesti; te yandan- Marduk tehdit
etti: "Apsu'ya inecegim, Anunnakiyi denetlemeye... Ikeli silhlarimi onlara karsi
ykseltecegim." Apsu'ya erismek iin Mezopotamya Diyarini terk etti ve "ykselen
sular" zerinden yolculuk yapti. Varacagi yer, Dnya'nin "bodrumu"ndaki Arali idi
ve metinler bu "bodrum"un nerede oldugu konusunda kesin bir ipucu saglamakta-
dir:
Uzak denizde,
100 su beru [uzakta]...
Arali'nin zemini [var]...
Mavi Taslarin hasta ettigi yer burasi,
Anu'nun sanatkrlarinin
gn boyu isildayan Gms Balta'yi tasidigi.
ANLNNAK SYANI


!"( #

Hem bir arazi hem de bir zaman ls olan beru, muhtemelen su stnde
yolculuk sz konusu oldugunda zaman ls olarak kullanilmaktaydi. Bu durum-
da ift saate denk oldugundan, yz beru, iki yz saat yelken ama anlamina gel-
mekteydi. Bu kadim mesaIe saptamalarinda kullanilan ortalama yelken ama hizini
belirlememizin hibir yolu yok. Ama iki veya bin mili asan bir deniz yolculu-
gundan sonra erisilen gerekten uzak bir lke olduguna hi sphe yok.
Metinler Arali'nin, Smer'in bati ve gneyinde yerlesik oldugunu belirtmekte-
dir. Iran KrIezi'nden gneybati ynnde iki veya bin mil yol alan bir gemi sa-
dece tek bir yere varabilirdi: Gney AIrika kiyilarina.
Sadece byle bir ikarim; Smer'in bulundugu Yukari Dnya veya kuzey ya-
rikreye tezat olarak Arali lkesinin bulundugu gney yarikre anlamina gelen
Asagi Dnya terimini aiklayabilir. Dnyanin yarikrelerinin Enlil (kuzey) ve Ea
(gney) arasinda blns, kuzey semalarinin Enlil Yolu ve gney semalarinin da
Ea Yolu olarak belirlenmesine paraleldir.
Nefilimlerin gezegenler arasi yolculuk yapabilme, Dnya evresinde yrnge-
ye girme ve inis yapabilme yetenekleri, onlarin Mezopotamya'nin yani sira gney
AIrika'yi da bilip bilmedikleri sorusunun cevabini zaten aiklamaktadir. O blgeye
zg (zebra veya deve kusu gibi) hayvanlari, cangil manzaralarini veya Afrika ge-
leneginde leopar derileri giyen hkmdarlari resmeden birok silindir mhr, bir
"AIrika baglantisi'ni glendirmektedir.
Nefilimlerin AIrika'nin bu kismina, Ea'nin bilimsel dehasini ynlendirecek ve
diyarin basina geirilen nemli tanrilara o nadir "Bilgelik Tableti"ni bahsedecek
kadar ilgi duymasinin nedeni neydi?
Bilginlerin "sulak derin" anlamina geldigini kabul ettikleri Smerce AB.ZU
terimi, yeni ve elestirel bir analizi gerektirmektedir. Terim harfiyen "ilksel derin
kaynak" anlamina gelmektedir, bunun su olmasi sart degildir. Smerce gramer ku-
rallarina gre, herhangi bir terimin iki hecesinden biri, anlami degistirmeksizin bir
digerinin nne geebilir; sonu olarak AB.ZU ve ZU.AB ayni seyi iIade eder.
Smerce terimin ikinci biimde hecelenisi, onun Sam dillerindeki paralelini tanim-
lamamizi saglar zira za-ab Ibranice ve kardes dillerinde her zaman "degerli metal",
zellikle "altin" anlamina gelmistir ve hl da ayni anlama gelmektedir.
ANLNNAK SYANI


!") #

AB.ZU iin kullanilan Smerce piktograI, bir saIt mili tarafindan topragin de-
rinliklerine gren bir kazinin isaretidir. Demek ki Ea o belirsiz "sulak derin" in
eIendisi degil, Dnya'nin minerallerinin ikartilmasindan sorumlu olan tanriydi!
(Sekil 139)
Aslinda, Akkadca apsudan, alman Greke abyssos kelimesi, ayni zamanda
"yerdeki son derece derin bir delik" anlamina da gelmekteydi. Akkadca ders kitap-
lari "apsu, nikbu&ur" diye aiklar; kelimenin ve onun Ibranice dengi olan nikbanin
anlami ok kesindir; :eminin iine dogru ok derin, insan elinden ikma bir kesik
veya kazi.
P. Jensen [Die Kosmohgie der Babvlonier (Babil'in Kozmolojisi)] daha
1890'da sik karsilasilan Akkadca Bit Nimiku teriminin "bilgelik evi" olarak degil,
ancak "derinlik evi" olarak evrilebilecegini gzlemlemisti. "Altin ve gm Bit
Nimiku'dan gelir" diye belirten bir metinden (V.R.30, 49-50ab) alinti yapar. Bir
baska metin (III.R.57, 35ab) ise, isaret ettigi gibi Akkadca "Nimikinin Tanriasi
Sala" adinin, Smerce "Parlavan Tuncu Jeren Tanria" siIatinin evirisi oldugunu
aiklamaktadir. "Bilgelik" olarak evrilen Akkadca nimiku terimi, Jensen'in vardigi
sonuca gre "metallerle ilgili olmalidir." Ama neden sorusuna sadece "Bilmiyo-
rum." der.
Ea iin yazilan bazi Mezopotamya ilhleri, onu "bilgelik eIendisi" diye evri-
len Bel Nimiki adiyla ulular ama dogru evirisi, sphesiz "madencilik efendisi" ol-
malidir. Tipki Nippur'daki Kaderler Tableti'nin yrngesel verileri iermesi gibi,
Nergal ve Ereskigal'e teslim edilen Bilgelik Tableti'nin de aslinda "Madencilik Tab-
leti", Nefilimlerin madencilik alismalariyla ilgili bir "veri bankasi" olmasi gerekir.
Abzu'nun EIendisi olan Ea'ya bir baska ogul, ates ve maden eritmeden sorum-
lu olan tanri G.BL ("topragi yakan") yardim etmekteydi. Dnya'nin Demircisi
olan bu tanri genellikle omuzlarindan kor gibi isinlar veya ates kivilcimlari yayan,
yerden ikmakta veya yerin iine girmek zere olan gen bir tanri olarak resmedil-
mistir. Metinler Gibil'in Ea taraIindan "bilgelik" ile donatildigini bildirir, yani Ea
ona madencilik tekniklerini gretmistir. (Sekil 140)
Nefilimler taraIindan gneydogu AIrika'da ikarilan metal cevherleri,
MA.GUR UR.NU AB.ZU ("Ayagi Dnyanin cevherleri iin gemi") denilen zel
tasarlanmis yk gemileriyle Mezopotamyaya geri tasinmaktaydi. Orada cevherler,
ANLNNAK SYANI


!!* #

harIiyen "metal islerinin temeli" anlamina gelen Bad-Tibira'ya gtrlmekteydi.
Eritilen ve aritilan cevherler, sekli binlerce yil boyunca kadim Dnya'nin her ya-
ninda hi degismeden kalan kleler hlinde dklmekteydi. Byle kleler, esitli
Yakin Dogu kazilarinda gerekten bulunmustur; bu durum, Smerce piktograIlarin
"yazdiklari" nesnenin gerek betimlemesini yaptiklarina gvenebilecegimizi gs-
termektedir; ZAG ("aritilmi degerli") terimi iin kullanilan Smerce isaret, byle
bir klenin resmidir. Daha eski zamanlarda, ortasindan, anlasilan iine bir tasima
ubugunun sokuldugu bir delik gemekteydi. (Sekil 141)
Akar Sular Tanrisinin birka betimlemesi, onu her iki yaninda byle degerli
metal kleleri tasiyanlarla gsterir, bu da onun ayni zamanda Madencilik EIendisi
oldugunu da belirtmektedir. (Sekil 142)
Ea'nin AIrika Maden lkesi iin kullanilan esitli adlar ve siIatlar, onun yeri
ve yapisi ile ilgili ipulariyla doludur. A.RA.LI ("parlak maden damari sularinin
yeri"), metal cevherlerinin geldigi yer olarak biliniyordu. Gney yarikreye inmeyi
plnlayan Inanna, oraya "degerli metallerin toprakla rtl oldugu", yani yer altin-
da bulundugu yer olarak atiIta bulunur. Erica Reiner'in bildirdigine gre, Smer
dnyasinin daglarini ve nehirlerini siralayan bir metin syle belirtiyor: "Arali Dagi.
altinin vurdu"; H. Radau taraIindan tariI edilen bir metin parasi ise Arali'nin, s-
rekli alismalari iin Bad-Tibira'nin gvendigi diyar oldugunu dogrulamaktadir.
Mezopotamya metinleri, Madenler Diyarindan daglik, ayirlik platolari ve
stepleri olan, bitkilerle dolu yemyesil bir yer olarak sz ederler. Ereskigal'in o di-
yardaki baskenti Smer metinleri taraIindan GAB.KUR.RA ("daglarin ggsn-
de"), yani karanin bir hayli iinde diye tarif edilir. Istar`in yolculugunun Akkadca
versiyonunda, kapi muhaIizi onu selmlar:
Giriniz hanimim,
Izin verin de Kutu sizin iin cossun;
Nugia diyarinin sarayi
Izin verin de varliginizdan mutlu olsun.


Akkadca anlami "vurdun ortasinda olan" anlamini aktaran KU.TU terimi
Smerce kkeni ile ayni zamanda "parlak yaylalar" anlamina da gelmektedir. Bu-
rasi, btn metinlerin nerdigi gibi, gnes isigiyla yikanan, aydinlik bir diyardir.
ANLNNAK SYANI


!!+ #


Sekil 139 Sekil 14 Sekil 141


Sekil 142

Altin (KU.G - "topraktan ikan parlak") ve gms (KU.BABBAR -"parlak
altin") iin kullanilan Smerce terimler, degerli metalleri Ereskigal`in parlak (ku)
diyari ile iliskilendirmenin kkenini aiklamaktadir.
Smer'in ilk yazisi olarak kullanilan piktograIik isaretler, sadece esitli meta-
lrjik islemlere olan byk asinaligi degil, ayni zamanda metallerin kaynaginin,
topraga kazilan madenler oldugu geregini de aiklamaktadir. Bakir ve tun ("ho
parlak ta"), altin ("ikarilan en stn metal") veya "rafine" ("parlak- aritilmi")
iin kullanilan terimlerin hepsi de bir maden saItinin ("koyu-kirmi:i metal iin aik-
lik/agi:") degisik sekillerde resmedilisidir. (Sekil 143)
ANLNNAK SYANI


!!" #


Sekil 143


Sekil 144

Diyarin adi, Arali de "koyu-kirmi:i" (toprak) iin, ("koyu- kirmi:i" ama :a-
manla "Zenci" anlaminda kullanilan) Kus veya orada ikartilan metaller iin kulla-
nilan piktograIlarin degisik biimleriyle yazilabilmekteydi; bu piktograIlar da her
zaman bir maden saItinin degisik biimlerini resmetmekteydiler. (Sekil 144)
Kadim metinlerde altin ve diger metallere yapilan yaygin gndermeler, daha
ilk zamanlardan itibaren metalrjiye olan asinaligi nermektedir. Metinlerin belirt-
tigi gibi, insanoglunun ortaya ikisindan ok nce madencilik ve metalrjiyle ugra-
san tanrilar taraIindan insanogluna bahsedilen bilginin sonucu olarak, uygarligin
daha en basinda canli bir metal ticareti mevcuttu. Mezopotamya ilh hikyeleri ile
Ahit'teki TuIan ncesi atalar listesini karsilastiran birok alismanin isaret ettigi
ANLNNAK SYANI


!!! #

gibi, Incil'e gre, Tu- bal-kain, Tufandan ok nceleri "altin, tun ve demir dven"
biriydi.
Eski Ahit, muhtemelen Afrika'da bir yerlerde olan Ofir diyarini, eski aglarda
bir altin kaynagi olarak tanimaktadir. Kral Sleyman'in gemisi Kizil Deniz'de
Ezion-geber'den (bugn Elat) asagiya yol almaktadir. "Ve OIir'e varip, oradan altin
aldilar." Rab'bin Kuds'teki Tapinaginin insaatindaki bir gecikme olmasini isteme-
yen Sleyman, mtteIiki Tire krali Hiram ile OIir'e Iarkli bir rota izleyen ikinci bir
Iilo gnderme isini dzenler:
Ve Hiram'in gemileriyle beraber,
kralin denizde Tarsis gemileri vardi;
Tarsis gemileri yilda bir kere,
altin ve gms, Iildisi ve maymunlar ile ykl dnerdi.


Tarsis Iilosunun bir tur atmasi yil sryordu. OIir'de ykleme iin bir sre
bekledigini de hesaba katarsak, yolculuk her iki ynde bir yildan Iazla sryor ol-
maliydi. Bu, Kizil Deniz ve Hint Okyanusu yoluyla daha dogrudan olan rotadan
ok daha dolambali bir rotayi nermektedir; AIrika evresinde bir rota. (Sekil
145)
Bilginlerin ogu Tarsis'i bati Akdeniz'e, muhtemelen Cebelitarik Bogazi'nin
yakinlarina yerlestirmektedir. Burasi, AIrika kitasi evresinde yapilacak bir yolcu-
luga baslamak iin ideal bir yer olurdu. Bazilari, Tarsis adinin "eritmecilik" anla-
mina geldigine inanmaktadir.
Birok ahit bilgini Ofir'in gnmzde Zimbabwe (eski adiyla Rodezya) olarak
tanimlanmasi gerektigini nermistir. Z. Herman [Peoples, Seas, Ships (Insanlar,
Denizler, Gemiler)] Misirlilarin en eski zamanlarda Zimbabwe'den esitli mineral-
ler elde ettiklerini gsteren kanitlari bir araya getirmistir. Zimbabwe'de ve Gney
AIrika'da maden mhendisleri, tarih ncesi madenciligin kanitlarini arastirarak al-
tin aramaktadirlar.
Ereskigal'in kitanin iindeki meknina nasil ulasiliyordu? Cevherler, "yurdun
iinden" kiyi limanlarina nasil tasiniyordu? NeIilimlerin nehir gemiciligine gven-
diklerini bilen biri, Asagi Dnya'da byk, gidis gelise uygun bir nehir bulunca sa-
sirmayacaktir. "Enlil ve Ninlil" hikyesi bizi Enlil'in Asagi Dnya'da srgne gn-
ANLNNAK SYANI


!!$ #


Sekil 145

derildigi konusunda bilgilendirir. Karaya vardiginda, genis bir nehirde yol almak
zorunda kalmisti.
Insanoglunun kkeni ve kaderi ile ilgili bir Babil metninde,Asagi Dnya'nin
nehrine "Baliklar ve Kular Nehri", Habur Nehri diye deginilir. Bazi Smer metin-
leri Ereskigal'in Diyarini "HA.BURun avir lkesi" diye adlandirir.
AIrika'nin drt byk nehrinden biri olan Nil, kuzeye Akdeniz'e akmaktadir;
Kongo ve Nijer nehirleri batida Atlantik Okyanusu'na bosalirlar ve Zambezi dogu
kiyisina erisene dek, doguya dogru dnen bir yarim daire izerek AIrika'nin iinden
akar. Iyi liman yerleri saglayan genis bir delta sunar ve kitanin iine dogru yzlerce
mil boyunca gidis gelise uygundur.
ANLNNAK SYANI


!!% #

Zambezi, Asagi Dnya'nin "Baliklar ve Kuslar Nehri" miydi? Bu nehir stn-
deki muhtesem Viktorya aglayani, bir metinde Ereskigal'in baskentinin yeri ola-
rak belirtilen aglayan miydi?
Gney AIrika'da "yeni kesIedilen" ve umut vadeden birok maden alaninin
antik aglardaki maden blgeleri oldugunun Iarkinda olan Anglo-American Corpo-
ration, modern toprak hafriyat ekipmanlari kadim zamanlardaki alismanin tm
izlerini sprmeden nce bu blgeleri incelemek iin arkeolog ekiplerini agirmak-
ti. Optima dergisinde bulgularini bildiren Adrian Boshier ve Peter Beaumont, ka-
dim ve tarih ncesi madencilik faaliyetleri ve insan kalintilari ieren katman stne
katmana rastladiklarini anlatiyorlar. Yale niversitesi ve Hollanda'daki Groningen
niversitesindeki karbon tarihlendirme testleri, esyalarin yasini akil alir bir M..
2000 ile akil almaz bir M.. 7690 arasinda saptamistir.
Bulgularin beklenmedik eskiliginden dolayi meraklanan ekip arastirma sahala-
rini genisletti. Aslan Zirvesinin dik bati yamalarindaki bir uurumun dibindeki,
bes tonluk bir hematit tasi blogu bir magaraya girisi engellemekteydi. Kmr kalin-
tilari, magara iindeki madencilik Iaaliyetinin yasini M.. 20.000 ile 26.000 ara-
sinda gsterdi.
Metalleri ikarmak iin madencilik yapmak, Eski Tas Devri sirasinda mm-
kn myd? Saskinlik iindeki bilginler, kadim madencilerin alismalarina basla-
digi yer oldugu anlasilan bir noktada bir saIt kazdilar. Orada bulunan bir kmr
rnegi, Groningen laboratuvarina gnderildi. Sonu, asagi yukari 1.600 yil Iark
edebilecek bir M.. 41.250 idi!
Gney AIrikali bilim adamlari daha sonra gney Swaziland'daki tarih ncesi
maden alanlarini incelediler. Ailmamis maden magaralari iinde dallar, yapraklar
ve otlar, hatta kus tyleri buldular; hepsi de, muhtemelen, kadim madenciler tara-
Iindan yatak olarak kullanilmak zere getirilmisti. M.. 35.000 seviyesinde, "insa-
nin o uzak devirde sayi sayma yetenegine sahip oldugunu belirten" stne entik
atilmis kemikler buldular. Diger kalintilar, esyalarin yasinin M.. 50.000 civarina
kadar ilerletti.
"Swa:ilanddaki madenciligin balangicinin gerek vainin, M.O. 70.000-
80.000 civarlarinda olmasinin muhtemel" olduguna inanan iki bilim adami, "gney
ANLNNAK SYANI


!!& #

Afrika... M.. 100.000'lerin ardindan gelen dnemin ogu sirasinda pekl tekno-
lojik icatlarin ve yeniliklerin en n saIinda yer almis olabilir" diye nerdiler.
Bu kesiIleri yorumlayan, Londra'daki Doga Tarihi Mzesinin eski bas antro-
pologu Dr. Kenneth Oakley bu bulgulari ok Iarkli bir bakimdan nemsiyordu.
"Bu, insanoglunun kkenine nemli bir iik tutmaktadir... artik gnev Afrikanin,
insanoglunun evrimsel vuvasi olmasi mmkndr"; yani Homo sapiens'in "dogum
yeri".
Birazdan gsterecegimiz gibi, burasi gerekten de modern insanin, tanrilarin
metal arayisi yznden tetiklenen bir dizi olay sonunda Dnya zerinde ortaya ik-
tigi yerdi.
Cidd bilim adamlari da, bilim kurgu yazarlari da bizlerin baska gezegenlerde
veya asteroitlerde yerlesimler kurmamiz iin, o gk cisimleri zerinde Dnya'da
ok az bulunan veya ikartilmasi ok maliyetli olan nadir minerallerin varligini iyi
bir neden olarak nermektedirler. Dnya'yi kolonilestiren NeIilimlerin amaci da bu
olabilir miydi?
Modern bilginler insanoglunun Dnya zerindeki faaliyetini Tas agi, Tun
agi, Demir agi vb. diye blerler; hlbuki kadim zamanlarda, rnegin Grek sair
Hesiod bes ag saymisti: Altin agi, Gms agi, Tun agi, Kahramanlik agi
ve Demir agi. Kahramanlik agi disinda, tm kadim gelenekler altin-gms-
bakir-demir siralamasini kabul etmekteydi. Danyel peygamber bir vizyonda basi
saI altindan, ggs ve kollari gmsten, karni pirinten, bacaklari demirden ve
ayaklari kilden "byk bir imge" grmst.
Mitler ve Iolklor, ogunlukla tanrilarin Dnya stnde gezindikleri zamanlarla
iliskilendirilen bir Altin aginin silik anilari ile doludur; onu bir Gms agi izler,
sonra tanrilarin ve insanlarin Dnya'yi paylastiklari Kahramanlar agi, sonra Bakir,
Tun ve Demir aglari gelir. Tm bu eIsaneler, aslinda Dnya zerinde yer alan
gerek olaylarin muglak anilari midir?
Altin, gms ve bakir; altin grubunun dogal elementleridir. Atom agirligi ve
sayisi bakimindan periyotlar tablosunda ayni aile iindedirler; benzer kristalografik,
kimyasal ve fiziksel zelliklere sahiptirler; hepsi de yumusaktir, dvlebilir ve sekil
ANLNNAK SYANI


!!' #

alabilirler. Bilinen btn elementler iinde, isiyi ve elektrigi en iyi iletenler bunlar-
dir.
iinde altin en dayaniklisidir; imha edilemez. En iyi bilinen kullanimi pa-
ra, mcevher veya ince isilik olmasina karsin, elektronik sanayiinde neredeyse
paha biilmez degerdedir. Gelismis bir toplum mikro elektrik montajlar, elektrik
devreleri ve bilgisayar "beyinleri" iin altina gereksinim duyar.
Insanoglunun altina delicesine sevdalanisinin izi, onun uygarliginin ve dininin
baslangicina, yani onun kadim tanrilarla temasina dek srlebilir. Smer tanrilari
kendilerine altin tepsilerden yiyecek, altin srahilerden su ve sarap sunulmasini,
altindan kiyaIetler giyinmeyi istiyorlardi. Israilogullari Misir'i ekmeklerini mayala-
yamayacak kadar aceleyle terk etmelerine ragmen, kendilerine Misirlilardan tm
gms ve altin nesneleri istemeleri emredilmisti. Bu emir, daha sonra grecegimiz
gibi, adir ve onun elektronik tehizatini insa etmek iin byle malzemelere ihtiya
olacagini dikkate almisti.
Asil metal dedigimiz altin, aslinda tanrilarin metali idi. Haggai peygambere,
btn milletleri yargilamaya dnmesi hakkinda konusan Rab, sunu net bir sekilde
belirtir: "Gmy benim ve altn da benim."
Kanitlar, insanoglunun bu metallere olan delicesine sevdasinin kknn, Nefi-
limlerin altina olan byk ihtiyacinda yattigini gstermektedir. Nefilimler, yle g-
rnyor ki, Dnya'ya altin ve ilgili diger metaller iin gelmisti. Yakit hcrelerini
sira disi biimde glendirebilen (gney AIrika'da bol bulunan) platin gibi diger
nadir metaller iin de gelmis olabilirler. Ve uranyum veya bazi metinlerin Asagi
Dnya'nin "hastaliga sebep olan mavi taslari" diye belirttigi kobalt gibi radyoaktiI
mineral kaynaklari iin de Dnya'ya gelmis olabilecekleri olasiligi da yabana atil-
mamali. Birok betimleme Madencilik Tanrisi olarak Ea'yi, ona eslik eden tanrila-
rin Iiltre eden kalkanlar kullanmak zorunda kalacak kadar gl isinlar yayarak bir
madenden disari ikarken gstermektedir; tm bu betimlemelerde Ea, elinde ma-
dencilere zg bir tas testeresi ile gsterilir. (Sekil 146)
Ilk inis grubundan ve Abzu'nun gelismesinden Enki sorumlu olmasina karsin,
tm basari -her general iin geerli oldugu gibi- sadece ona ait degildi. Gn be gn,
esas isi yapanlar, inis ekibinin daha alt rtbeli yeleriydi, yani Anunnaki.
ANLNNAK SYANI


!!( #


Sekil 14

Bir Smer metni Enlil'in Nippur'daki merkezinin insaasini tarif eder. "Anunna,
gk ve verin tanrilari, aliivorlar. Ellerinde tuttuklari balta ve taima sepetlerivle,
ehirlerin temellerini ativorlar."
Kadim metinler Anunnakileri Dnya'ya yerlesme isinde grev alan alt rtbeli
tanrilar, NeIilim halki, "grevleri yerine getiren, ileri gren" tanrilar olarak tariI
etmektedirler. Babilce "Yaratilis Destani", Anunnakilere grev veren olarak Mar-
duk'u gstermektedir. (Smerce orijinalde, bu astronotlara komuta eden tanri olarak
Enlil'in adinin verildigini rahatlikla syleyebiliriz.)
Anu'ya, onun talimatlarina uysunlar diye atadi,
yzn gklerde muhaIiz dursunlar diye;
Dnya'nin yollarini, Gklerinkinden ayirt etsinler diye;
Ve Dnya stnde,
Alti yzn yerlestirdi.
Tm talimatlarini verdikten sonra,
Gk ve Yer Anunnakilerini
grevlerine atadi.


Metinler, bunlarin yznn, yani Gk Anunnakileri veya Igigi'nin aslinda
Dnya'ya inis yapmadan uzay aracinda kalan gerek astronotlar olduklarini ima
ANLNNAK SYANI


!!) #

etmektedir. Dnya'nin evresinde yrngede olan bu uzay gemisi, mekik aracini
Dnyaya gtrp getiriyordu.
"Kartallarin" seIi olan Samas, Igigi'nin "gklerdeki kudretli byk odasi"nda
kabul gren kahraman gibi bir misaIirdi. "Samas'a Ilh" adli bir metin, Igigi'nin
mekik araci iinde yaklasan Samas'i nasil izlediklerini anlatir:
Senin grnmenle, tm prensler memnundur;
Btn Igigi gelisine sevinir...
Isiginin parlakliginda, yollari...
Srekli senin parlakligini ararlar...
Kapi ardina kadar aiktir, tamamen...
Tm Igigi'nin sunduklari ekmekler |seni bekler].


Yukarida kalan Igigi, anlasilan insanogluyla hi karsilasmamisti. Birok metin
onlarin "Insanoglu iin Iazla yukarida" oldugunu syler, sonu olarak "onlar insan-
larla ilgilenmezlerdi". te yandan Dnya'ya inen ve kalan Anunnakiler, insanoglu
taraIindan biliniyor ve saygi gryordu. "Gk Anunnakileri... 300'dr" diye belirten
metinler ayni zamanda "Yer Anunnakileri... 600'dr" diye de belirtiyordu.
Yine de birok metin israrla Anunnakilerden "elli byk prens" diye sz eder.
Akkadcada adlarinin bilinen bir hecelenisi, An-nun-na-ki, "Gkten Yere giden
elli" anlamini vermektedir. Grnrdeki bu eliskileri biraraya getirmenin bir yolu
var midir?
Marduk'un babasi Ea'ya kosup "elli Anunnaki" tasiyan bir uzay aracinin Sa-
trn'n yanindan geerken kayboldugunu bildirmesiyle ilgili metni hatirliyoruz.
nc Ur hanedani zamanindan bir seytan ikarma metni de anunna eridu ninnu-
biden ("Eridu ehrinin elli anunnakisi") sz eder. Bu da, Enki'nin komutanliginda
Eridu'yu kuran Nefilim grubunun elli kisi oldugunu kuvvetle nermektedir. Bu elli,
her bir inis ekibindeki Nefilim sayisi olabilir miydi?
Nefilimlerin Dnya'ya ellilik gruplar hlinde geldiklerinin son derece akla
yatkin olduguna inaniyoruz. On ikinci Gezegenden uygun Iirlatma zamanlariyla
denk dsen ziyaretler dzenli hle gelince, daha ok NeIilim gelmistir. Her kere-
sinde, ilk gelenlerin bazilari bir modl ile yukari ikmakta ve yuvaya dns yolcu-
lugu iin uzay gemisine geri dnmekteydi. Ama her deIasinda, daha Iazla sayida
ANLNNAK SYANI


!$* #

NeIilim Dnya'da kaldi ve Dnya kolonisinde kalan On Ikinci Gezegen astronotla-
rinin sayisi elli kisilik ilk inis ekibinden "Dnya'da yerlesen 600"e dek artti.
Nefilimler, bu kadar az bir sayidaki kisiyle, istenen mineraller iin Dnya'da
maden kazmak ve kleleri On Ikinci Gezegene yollamak grevini basarmayi nasil
umuyordu?
Sphesiz, bilimsel bilgilerine gvenmekteydiler. Bu noktada Enki'nin tam de-
geri; ilk inenin Enlil degil de Enki olmasinin nedeni, Abzu'ya onun atanmasinin
nedeni netlesiyor.
Simdi Louvre Mzesinde sergilenen nl bir mhr, Ea'yi o bildik akarsularla
gstermektedir ama sular Laboratuvarda kullanilanlara benzeyen bir dizi siseden
ikiyor ya da szlyor gibi grnmektedir. (Sekil 147) Ea'nin sularla iliskilendiri-
lisinin bylesi eski bir yorumu, Nefilimlerin ilk midinin minerallerini denizden
elde etmek oldugu olasiligini artiriyor. Okyanus sulari muazzam miktarda altin ve
diger yasamsal mineraller iermektedir ama ylesine suya karismislardir ki, bylesi
"su madenciligi" ni hakli kilmak iin son derece gelismis ama ucuz tekniklere ihti-
ya vardir. Deniz yataklarinin da erik kadar yumrular biiminde muazzam miktar-
larda mineraller ierdigi bilinir; eger derinlere dalabilir ve onlari yukari ikarabilir-
seniz tabi.

Sekil 147
ANLNNAK SYANI


!$+ #

Kadim metinler tekrar tekrar tanrilar taraIindan kullanilan ve elippu tebiti
("batik gemi" -bizim simdi denizalti dedigimiz) adindaki bir gemi tipinden dem vu-
rurlar. Ea'ya atfedilen "balikadamlari" grmstk. Bu, okyanuslarin derinlerine da-
lip, onlarin mineral zenginligini toplama gayretlerinin bir kaniti midir? Madenler
Diyari, belirttigimiz gibi, daha nceleri A.RA.LI ("parlak maden damarlari sulari-
nin yeri") adiyla aniliyordu. Bu, altinin nehirde topragi yikayarak ikarildigi bir
diyar anlamina gelebilirdi; ayrica altini denizlerden elde etme gayretlerine de atiIta
bulunuyor olabilirdi.
Eger NeIilimlerin plni bu idiyse bile, anlasilan sonu ikmamisti. Zira ilk
yerlesimlerini kurar kurmaz, birka yz Anunnakiye beklenmedik ve ok zorlu bir
grev verildi: Afrika topraklarinin derinliklerine gitmek ve gereken madenleri ora-
da ikarmak.
Silindir mhrlerde bulunan betimlemeler, tanrilari maden girisleri veya ma-
den saItlari gibi grnen yerlerde gstermektedir; bir tanesi Ea'yi Gibil'in yerin s-
tnde ve bir baska tanrinin elleri ve dizleri stnde yer altinda alistigi bir diyarda
gstermektedir. (Sekil 148)

Sekil 148

Sonraki zamanlarda, Babil ve Asur metinleri, gen ve yasli erkeklerin Asagi
Dnya'nin madenlerinde agir isilige mahkm edildiklerini aiklar. Karanlikta ali-
sip, yemek yerine toz yerler ve yuvalarina bir daha asla dnmemek zere lanetlenir-
ler. Diyar iin kullanilan Smerce siIat KUR.NU.G.A'nin "dny olmayan lke"
yorumunu edinmesinin sebebi budur; siIatin harIiyen anlami " tanrilarin aliyip
ANLNNAK SYANI


!$" #

derin tnellerde (cevherleri) yigdigi diyardir." Zira tm kadim kaynaklarin da sap-
tamis oldugu gibi, NeIilimler Dnya'ya yerlestigi zamanlar, insanoglunun henz
Dnya zerinde olmadigi zamanlardi ve insanoglunun yoklugunda, bir avu Anun-
naki madenlerde ter dkmek zorundaydi. Asagi Dnya'ya inisinde Istar, mesakkatle
alisan Anunnakilerin kille karisik yemek yiyip, tozla kirlenmis su itiklerini anla-
tir.
Bu arka plni dikkate aldigimizda, (gelenek geregi ailis dizesinin ardindan)
"Tanrilarin, insanlar gibi alitigi :amanlarda" adini alan uzun bir destan metnini
tam olarak anlayabiliriz.
Hem Babil hem de Asur versiyonlarindan birok parayi biraraya getiren
W.G. LambertveA. R. Millard [Atra-Hasis: The Babylonian Story of the Flood (At-
ra-Hasis: Babil'in TuIan yks)| srekli bir metin sunmayi basardilar. Bunun da-
ha eski Smer versiyonlarina, muhtemelen tanrilarin Dnya'ya gelisi, insanin yara-
tilisi ve TuIan ile yok edilisi hakkindaki daha bile eski olan szl gelenege
dayandigi sonucuna vardilar.
Dizelerin birogu evirmenleri iin sadece edeb bir deger tasirken, biz bunlari
son derece nemli bulmaktayiz zira nceki blmlerde vardigimiz sonulara ve
bulgularimiza uygunluk gstermektedirler. Ayrica, Anunnaki isyanina yol aan ko-
sullari da aiklamaktalar.
Hikye, Dnya stnde sadece tanrilarin yasadigi zamanda baslar:
Tanrilarin, insanlar gibi
alistigi, zorlu isten istirap ektigi zamanlarda-
tanrilarin mesakkati bykt,
is agirdi, rahatsizlik oktu.

Destan, o sirada, bas ilhlarin komutanligi aralarinda oktan paylasmis olduk-
larina deginir:
Anu, Anunnakilerin babasi, onlarin Gksel Krali idi;
ANLNNAK SYANI


!$! #

Baskanlari, savasi Enlil idi.
Bas Subaylari Ninurta idi,
ve seriIleri Ennugi idi.
Tanrilar el sikistilar,
Zar attilar ve blstler.
Anu gge ikti,
Dnyayi kullarina (birakti).
Bir embere alinan denizler,
Onlari prense, Enki'ye verdiler.

Yedi sehir kurulur; metin sehir kumandanlari olan yedi Anunnakiyi sayar. Di-
siplin ok kati olmaliydi zira metin bizlere "Yedi Bvk Anunnaki, aagi tanrilari
ok alitirmaktavdi" diye bilgi verir.
Yaptiklari isler arasinda, yle grnyor ki en siradan, en zorlu ve en isten-
meyen topragi kazmak idi. Asagi tanrilar gidilip gelinebilsin diye nehir yataklarini
kazdilar; sulama iin kanallar kazdilar, mineralleri toprak stne ikarmak iin Ap-
su'yu kazdilar. Sphesiz bazi gelismis aralari (metinler yeraltinda bile "gn gibi
isildayan gms balta"dan sz etmektedir) olmasina karsin, is Iazlasiyla gt.
Uzun bir zaman, tam olarak kirk "dnem" boyunca Anunnakiler "zahmetle istirap
ekti" ama sonra bagirdilar: Yeter!
Sikyet ediyorlar, syleniyorlar,
Kazilarda homurdaniyorlardi.

Isyan, anlasilan Enlil'in maden blgesine yapacagi bir ziyarete rastladi. Firsati
degerlendiren Anunnakiler birbirlerine syle dedi:
Baskanimiza... karsi ikalim,
ANLNNAK SYANI


!$$ #

Bizi bu agir isten kurtarsin.
Tanrilarin krali, kahraman Enlil,
Onu mekninda huzursuz edelim!

Kisa srede isyanin elebasi ya da rgtleyicisi bulundu. Simdiki baskana karsi
kin tutan "eski zamanlarin baskani" idi. Adi, ne yazik ki kirilmistir; ama kiskirtici
konusmasi son derece nettir:
"Artik savas iln edelim,
Husumetimizi birlestirelim ve savasalim."

Isyanin tariIi ylesine canlidir ki akla Bastil'in ele geirilis sahnelerini getiri-
yor:
Tanrilar onun szlerine uydu.
Aletlerini yaktilar;
baltalarini atese attilar.
Tnellerdeki madencilik tanrisini rahatsiz ettiler;
kahraman Enlil'in kapisina giderlerken,
(onu) sikica tuttular.

Gelisen olaylarin gerilimi, kadim sair taraIindan canlandiriliyor:
Geceydi, nbetin yarisi olmustu. Evi sarildi-
ama tanri, Enlil, bilmiyordu.
(Sonra) Kalkal bunu grd, huzursuzlandi.
Srgy srd ve seyretti...
ANLNNAK SYANI


!$% #

Kalkal, Nusku'yu uyandirdi;
.... grltlerini dinlediler.
Nusku eIendisini uyandirdi-
(syle diyerek) yatagindan kaldirdi:
"EIendim, eviniz kusatildi,
savas tam kapiniza geldi."

Enlil'in ilk tepkisi isyancilara karsi silha sarilmak oldu. Ama Nusku, bir Tan-
rilar Konseyi toplantisi tavsiye etti:
"Anu'ya asagi gelmesi iin bir mesaj yollayiniz;
Enki huzurunuza getirilsin."
Yolladi ve Anu asagiya tasindi;
Enki de huzuruna getirildi.
Byk Anunnakiler oradayken,
Enlil kalkti... agzini ati
ve byk tanrilara seslendi.

Isyani sahsina karsi yapilmis olarak alan Enlil sunu bilmek istedi:
"Bu yapilanlar bana karsi mi?
Husumete ben de mi karisayim... ?
Su gzlerim neler grd?
Savas tam kapima geldi!"
ANLNNAK SYANI


!$& #

Anu bir sorusturmanin baslatilmasini nerdi. Anu ve diger komutanlarin yet-
kisiyle donanan Nusku, kamp kurmus olan isyancilara gitti. "Savasi baslatan kim?"
diye sordu. "Husumeti tesvik eden kim?"
Anunnakiler birbirini destekledi:
"Biz tanrilarin her biri savas iln ettik!
Kazilarda... sahibiz,
Asiri yorgunluk bizi ldrd,
Isimiz agir, rahatsizligimiz ok."

Enlil, Nusku'nun bu yakinmalardan olusan raporunu duyunca "gzyaslari ak-
ti." Bir ltimatom verdi; ya isyancilarin lideri idam edilirdi ya da istifa ederdi. "Bu
rtbeyi al, gcn geri al," dedi Anu'ya, "sana, gklere ykselecegim." Ama Gk-
lerden gelen Anu, Anunnakilerin taraIini tuttu:
"Onlari neyle suluyoruz?
Isleri ok agir, rahatsizliklari ok Iazla!
Her gn...
Agitlari agir, sikyetleri duyabildik."

Babasinin szlerinden cesaret alan Ea da "agzini ati" ve Anu'nun szlerini
tekrarladi. Ama bir zm nermekteydi: Bir lulu, bir "lkel yi" yaratalim!
"Dogum Tanriasi hazir buradayken,
bir Ilkel Isi yaratsin,
Boyundurugu o taksin...
Tanrilarin isini o yapsin!"
ANLNNAK SYANI


!$' #

"Ilkel Isi" yaratilsin ve bylece Anunnakilerin is ykn sirtlasin nerisi he-
men kabul edildi. Oy birligiyle, tanrilar "Isinin yaratilmasi iin oy kullandi: "Adi
'Insan' olacak." dediler:
Tanriaya haber saldilar ve sordular,
Tanrilarin ebesi, bilge Mami,
(ve ona syle dediler:)
"Sen Dogum Tanriasisin, Isiler yarat!
Bir Ilkel Isi yarat,
boyundurugu o takabilsin!
Enlil'in verdigi boyundurugu o taksin,
Tanrilarin isini Isiler yapsin!"

Mami, Tanrilarin Annesi, "beceri ondadir" dedigi Ea'nin yardimina ihtiyaci
oldugunu syledi. Simti Evi'nde, hastaneye benzer bir yerde, tanrilar bekliyordu.
Ana Tanria, Ea'nin hazirlanmasina yardim ettigi karisimdan "insan"i biimlendir-
meye koyuldu. Dogum tanrialari da oradaydi. Ana Tanria, srekli ilhler oku-
nurken alismaya devam etti. Sonra zaIerle bagirdi:
"Yarattim!
Onu ellerimle yaptim!"

"Anunnakileri, Byk Tanrilari agirdi... agzini ati, Byk Tanrilara seslen-
di":
"Bana bir grev verdiniz-
Onu tamamladim...
Agir isinizi sizden aldim
ANLNNAK SYANI


!$( #

is yknz isiye, 'Insan'a ykledim.
Isi-tr iin feryat ettiniz:
Boyundurugunuzu gevsettim,
Size zgrlk verdim."

Anunnakiler onun aiklamasini neseyle, coskuyla karsiladi. "Birlikte kostular
ve onun ayaklarini ptler." O andan itibaren, "boyundurugu takacak olan" Ilkel
Isi, yani insan olacakti.
Kolonilerini kurmak zere Dnya'ya inen Nefilimler kendi klelik trn,
baska bir kitadan getirtilen klelerle degil, bizzat NeIilimler taraIindan biimlendi-
rilen Ilkel Isiler ile yaratmislardi.
Tanrilarin isyani, insanin yaratilisina sebep olmustu.

!"# $





NSANIN YARATILI$I

Ilk olarak Smerliler taraIindan kaydedilen ve yayinlanan, "insan"in Nefilim-
ler taraIindan yaratildigi iddiasi, ilk bakista hem evrim teorisi hem de Incil'e daya-
nan Yahudi-Hristiyan doktrinleri ile atismaktadir. Ama aslinda, Smer metinleri-
nin ierdigi bilgi -ve sadece bu bilgi- hem evrim teorisinin geerliligini ve hem de
Ahit hikyelerinin dogrulugunu onaylayabilir ve aslinda ikisi arasinda hi de atis-
ma olmadigini gsterebilir.
"Tanrilarin insanlar..." destaninda, diger belirli metinlerde ve orada burada
yapilan gndermelerde, Smerliler insani hem tanrilarin kast bir yaratigi ve hem
de "Yaratilis Destani"nda tariI edilen gksel olaylar ile baslayan evrimsel zincirde-
ki bir halka olarak tariI etmekteydiler. Insanin yaratilisinin ncesinde Dnya'da sa-
dece Nefilimlerin oldugu bir aga duyduklari inanca sikica sarilan Smer metinleri,
"Insanin hen: varatilmami oldugu, Nippurda sadece tanrilarin oturdugu" sirada
meydana gelen olaylarla (rnegin, Enlil ve Ninlil arasindaki olay) dolu rnekleri
kaydetmektedir. Ayni zamanda, metinler Dnya'nin yaratilisini ve stnde bitki ve
hayvan yasaminin gelisimini, geerli olan evrim teorisine uygun terimlerle de tarif
etmektedir.
Smer metinleri Nefilimler Dnya'ya ilk kez geldiginde tahil ekme, meyve
agaci dikme ve davar gtme sanatlarinin henz Dnya'ya yayilmadigini belirtir.
Incil'de anlatilanlar da ayni sekilde insanin yaratilisini altinci "gn"e veya evrim
sreci blmne yerlestirir. Tekvin Kitabi'nin iddiasina gre daha eski bir evrimsel
safhada:
Ve henz yerde bir kir Iidani yoktu,
ve bir kir otu henz bitmemisti...
NSANIN YARAILI$I


!%& $

Ve topragi islemek iin adam yoktu.

Tm Smer metinleri, tanrilarin, islerini yaptirmak iin insani yarattiklarini
iddia ederler. Aiklamayi Marduk taraIindan sylenen szler hline sokan Yaratilis
destani karari syle bildirir:
Asagi bir Ilkel yaratacagim;
"insan" olacak adi.
Bir Ilkel Isi yaratacagim;
Tanrilara hizmet etmekle ykml olacak;
onlar rahat edebilsin diye.

Smerlilerin ve Akkadlarin "Insan"i adlandirdiklari terimler, onun stats ve
amacini bizzat anlatmaktaydi: O bir lulu ("ilkel") idi, bir lulu atnelu ("ilkel iyi"),
bir aivilum ("renper"). Insanin, tanrilarin hizmetkri olarak yaratilmasi, kadim
halklara hi de garip bir Iikir gibi gelmemisti. Ahit aglarinda, ilh "Rab", "H-
kmdar", "Kral", "Ynetici", "Efendi" idi. Genellikle "ibadet" diye evrilen terim,
aslinda avod ("alima") idi. Kadim insan, tanrisina "ibadet" etmiyordu; onun iin
alisiyordu.
Ahitteki Ilh, Smer anlatilarindaki tanrilar gibi, insani yaratir yaratmaz bir
bahe dikti ve insani orada alismaya atadi:
Ve Rab Yahveh "Insan"i aldi;
baksin ve onu korusun diye
Aden bahesine koydu.

Daha sonra, Incil "gnn serinliginde bahede gezmekte olan" Ilhi anlatir;
Aden Bahesine bakmak iin orada artik yeni bir varlik vardir. Bu metin, tanrilarin
dinlenebilmek ve rahatlayabilmek iin nasil Ieryat Iigan isiler istediklerini anlatan
Smer metinlerinden ne kadar uzaktir?
NSANIN YARAILI$I


!%' $

Smerce versiyonlarda, insani yaratma karari tanrilar taraIindan bir mecliste
alinmistir. nemli olan nokta sudur: Tek bir Ilhin basarilarini ycelttigi sylenen
Tekvin Kitabi, "Tanri"yi belirtmek iin ogul Elohim (harfiyen "ilhlar") kelime-
sini kullanir ve sasirtici bir iIadeye yer verir:
Ve Elohim dedi:
"Suretimizde, benzeyisimize gre
Insan yapalim."

Tek ama ogul olan Ilh kimlere seslenmektedir ve insanin yapilacagi bu o-
gul suret ve ogul benzeyisteki "biz" kimlerdir? Tekvin Kitabi, bir cevap verme-
mektedir. Sonra, dem ve Havva Bilgi Agacinin meyvesinden yediklerinde, Elo-
him yine adi verilmeyen ayni meslektaslarina bir uyari yollar: "Ite, Insan ivivi ve
kty bilmekte bizden biri gibi oldu."
Incil'deki Yaratilis hikyesi, Tekvin kitabindaki diger baslangi hikyeleri gi-
bi, Smer kkeninden iktiklarindan, cevap aiktir. Birok tanriyi, tek bir stn
Ilha sikistiran ahit hikyesi, Tanrilar Meclisinin tartismalari hakkindaki Smer
bildirimlerinin elden geirilmis bir versiyonundan baska bir sey degildi.
Eski Ahit, insanin tanri olmadigini ve gklerden gelmedigini netlestirmek iin
epey ugras verir. "Gkler, Gklerin Efendisinindir; Insanogluna ise Dnya'yi ver-
mistir." Yeni varlik "Adam" diye adlandirildi nk adamadan, Dnya topragindan
yaratilmisti. Baska bir deyisle o "Dnyali" idi.
Sadece belirli bir "bilis" ve ilh bir mr sresi eksigi olan Adam, diger her
aidan Yaratici(larinin/sinin) suretinde (selem) ve benzeyisinde (dmut) yaratilmisti.
Metinde her iki terimin birden kullanilmasi, Insanin Tanri(ya/lara) hem Iiziksel
hem de duygusal olarak, yani dissal ve isel olarak benzedigi yolunda hibir sphe-
ye yer birakmamaktadir.
Tanrilar ve insanlarin tm kadim resimsel betimlemelerinde, bu fiziksel ben-
zerlik aiktir. Incil'de pagan imgelere tapmaya karsi yapilan uyarilarin, Ibran Tan-
risinin bir sureti veya benzeyisi olmadigi dsncesini ortaya ikarmasina karsin,
sadece Tekvin hikyesi degil, Incil'deki diger hikyeler de bunun tam tersini iddia
NSANIN YARAILI$I


!%( $

etmektedir. Kadim Ibranilerin Tanrisi yz yze grlebiliyor, kendisiyle grsle-
biliyor, isitilebiliyor ve konusulabiliyordu; bir basi ve ayaklari, elleri ve parmaklari
ve bir beli vardi. Incil'deki Tanri ve elileri, insanlara benziyor ve insanlar gibi dav-
raniyorlardi; nk insanlar, tanrilara benzesinler ve tanrilar gibi davransinlar diye
yaratilmislardi.
Ama bizzat bu sadelikte, byk bir gizem yatmaktadir. Yetti bir yaratigin NeIi-
limlerin gerekten fiziksel, zihinsel ve duygusal bir kopyasi olmasi nasil mmkn
olabilirdi? Gerekten, Insan nasil yaratilmisti?
Bati dnyasi uzun zamandir, kasten yaratilan Insanin Dnya zerine, onu alt
etmek ve stndeki tm yaratiklarin hkimi olsun diye kondugu Iikriyle birlikteydi.
Derken, 1859 yilinin Kasim ayinda Charles Darwin adli bir Ingiliz dogaci, On the
Origin of Species by Means of Naturai Selection, or the Preservation of Favoured
Races in the Struggle for Life (Dogal Seme Yoluyla Trlerin Kkeni veya Hayat
Mcadelesinde Istenen Irklarin Korunmasi) adli eserini yayinladi. Yaklasik otuz
yillik arastirmayi zetleyen kitap, dogal evrim hakkindaki daha eski dsncelere,
bitki ve hayvan tm trlerin hayatta kalma mcadelesinin sonucu olarak dogal se-
leksiyon kavramini eklemisti.
Hristiyan dnyasi, daha nce, 1788'de saygin jeologlar Dnya'nin Ibran tak-
viminin gsterdigi kabaca 5.500 yildan ok ok daha yasli ve eski olduguna dair
inanlarini iIade etmeye basladiklarinda sarsilmisti. Evrim kavrami bile bu kadar
patlama yaratmadi: Daha nceki bilginler byle bir sreci belirlemislerdi, M..
drdnc yzyil kadar geride yer alan Grek bilginler hayvan ve bitki yasaminin
evrimi hakkinda veriler toplamislardi.
Darvin'in patlattigi bomba, Insan dhil tm canli varliklarin evrimin rn ol-
dugu sonucuna varmasiydi. Insan, o siralarda inanildiginin aksine, kendiliginden
retilmemisti.
Kilisenin ilk tepkisi siddetliydi. Ama Dnya'nin gerek yasi, evrim, genetik ve
diger biyolojik ve antropolojik alismalarla ilgili bilimsel olgular aiga iktika,
Kilisenin elestirileri suskunlasti. Zaten, sonunda Eski Ahit'i savunulmaz yapan da
Eski Ahitin szlerinin ta kendisiydi; zira madd bedeni olmayan ve evrensel an-
lamda yalniz olan bir Tanri nasil "Suretimizde, benzeyisimize gre Insan yapalim."
diyebilirdi?
NSANIN YARAILI$I


!%! $

Ama bizler gerekten de "iplak maymunlar"dan baska bir sey degil miydik?
Maymunlar bizden evrim lsyle bir kol boyu uzakta miydi, agataki oyuncu
henz kuyrugunu kaybetmemis ve dik durmayan bir insan miydi?
Bu kitabin daha en basinda gsterdigimiz gibi, modern bilim adamlari basit
teorileri sorgulamaya basladilar. Evrim; yasam ve en basit tek hcreli yaratiktan
insana dek yasam biimlerinin Dnya zerinde gelismesine sebep olan olaylarin
genel rotasini aiklayabilir. Ama evrim, evrimin gerektirdigi milyonlarca yil ai-
sindan Homo sapiens'in bir gecede oldu denebilecek ve Homo erectus'dan asamali
bir degisimi belirtecek daha eski saIhalara ait hibir kanit olmadan ortaya ikisini
aiklayamaz.
Homo cinsinin hominid'i, evrimin bir rnyd. Ama Homo sapiens an, dev-
rimci bir olayin rndr. Aiklanamaz biimde 300.000 yil nce, milyonlarca yil
erken ortaya ikmistir.
Bilginlerin hibir aiklamasi yoktur. Ama bizim var. Smer ve Babil metinle-
rinin de var. Eski Ahit'in de.
Homo sapiens, yani modern Insan kadim tanrilar taraIindan ortaya ikartildi.
Mezopotamya metinleri, neyse ki, insanin yaratildigi zamanla ilgili olarak net
bir aiklama yaparlar. Anunnakilerin zorlu alismasi ve ardindan gelen isyanin
hikyesi, bizleri "40 dnem boyunca, gece ve gndz istirap ektiler" diye bilgilen-
dirir; mesakkatli alismanin uzun yillari tekrarlanan dizelerle dramatize edilmistir:
10 dnem boyunca isin zorlugundan istirap ektiler;
20 dnem boyunca isin zorlugundan istirap ektiler;
30 dnem boyunca isin zorlugundan istirap ektiler;
40 dnem boyunca isin zorlugundan istirap ektiler.

Kadim metinler bu "dnem"i anlatmak iin ma terimini kullanir ve bilginlerin
ogu bunu "yil" olarak evirmistir. Ama terim, "kendisini tamamlayan ve kendisini
tekrar eden bir sey"i de agristirmaktadir. Dnya zerindeki insana gre bir yil,
NSANIN YARAILI$I


!%" $

Dnya'nin Gnes evresindeki bir tam yrngesidir. Daha nce gstermis oldugu-
muz gibi, Nefilimlerin gezegeninin yrngesi bir ara, yani 3.600 Dnya yilina
esittir.
Inislerinden kirk ar ya da 144.000 Dnya yili sonra Anunnakiler "Yeter ar-
tik!" diye protesto etti. Eger NeIilimler Dnya'ya ilk kez, ikardigimiz sonuca gre,
450.000 yil kadar nce inmislerse, o zaman insanin yaratilisi 300.000 yil kadar n-
ce olmus olmalidir!
NeIilimler, memelileri, primatlari veya hominidleri yaratmadi. Incil'in
"Adam"i Homo cinsi degil, atamiz olan varlikti, yani ilk Homo sapiens. Bildigimiz
modern Insani, NeIilimler yaratmisti.
Bu hayat olguyu anlamamizi saglayacak anahtar; tanrilarin bir adamuyu ya-
ratmaya karar verdiklerini ve bunun nasil yapilacaginin onun grevi oldugunu sy-
lemek zere uykudan kaldirilan Enki'nin hikyesinde yatmaktadir. Cevap verdi:
"Adini sylediginiz yaratik-
MEVCUTTUR!"

ve ekledi: Zaten mevcut olan yaratigin stnde
"tanrilarin suretini tutturun."

Iste, bulmacanin cevabi: Nefilimler, insani yoktan "var etmemistir", var olan
bir yaratigi almislar ve "tanrilarin suretini tutturmak" zere stnde oynamislardir.
Insan evrimin rndr ama modern Insan, yani Homo sapiens "tanrilar"in
rndr. nk yaklasik 300.000 yil kadar nce Nefilimler maymun-adami (Ho-
mo erectus) aldilar ve stnde kendi suretlerini ve benzeyislerini yerlestirdiler.
Evrim ile insanin yaratilisini anlatan Yakin Dogu masallari birbirleriyle hi de
elismezler. Aksine, birbirlerini aiklamakta ve tamamlamaktadirlar. Zira NeIilim-
lerin yaraticiligi olmasaydi, modern Insan evrim agacinda hl milyonlarca yil
uzakta olacakti.
NSANIN YARAILI$I


!%% $

Zamanda geriye gidelim ve kosullari, olaylari aiga iktika gzmzde can-
landirmayi deneyelim.
Yaklasik 435.000 yil nce baslamis olan buzul aglari arasindaki dnem ve
onun iliman iklimi, besin ve hayvan bolluguna yol amisti. Ayrica ileri insan ben-
zeri maymunun, Homo erectus'un ortaya ikisini ve yayilmasini hizlandirmisti.
NeIilimler onlara bakarken, sadece baskin memelileri degil primatlari da gr-
mekteydi; aralarinda ise insan benzeri maymunlari. Serbeste dolasan Homo erec-
tus gruplarinin, gklere ykselen alevli nesnelere bakmak iin onlara yaklasmis
olmasi mmkn degil midir? Nefilimlerin bu ilgin primatlardan bazilarini gzlem-
lemis, onlarla karsilasmis hatta yakalamis olmasi imknsiz midir?
Nefilimlerin ve insana benzeyen maymunlarin tanismis olduklari, birka ka-
dim metin taraIindan belirtilmistir. Ilksel zamanlarla ilgili bir Smer masali syle
der:
Insanoglu yaratildiginda,
Ekmek yemeyi bilmiyorlardi,
Giysiler giymeyi bilmiyorlardi,
Bitkileri koyunlar gibi agizlariyla yerler,
Suyu bir ukurdan ierlerdi.

Byle hayvana benzeyen "insan"lar, "Gilgamis Destani'nda da tarif edilmekte-
dir. Metin, "steplerde dogan" Enkidu'nun uygarlasmadan nce nasil oldugunu anla-
tir:
Tm bedeni killarla kapliydi,
KaIasindaki salar bir kadininki gibi uzundu...
Ne halki ne diyari bilirdi;
Yesil otlaklardanmis gibi giyinirdi;
NSANIN YARAILI$I


!%) $

Ceylanlarla birlikte otlar;
Su ukurlarinda,
vahs hayvanlarla itisip kakisirdi;
Sudaki kipir kipir oynasan yaratiklarla
kalbi nese dolardi.

Akkadca metinler hayvana benzeyen insani sadece tariI etmekle kalmaz, byle
bir varlikla bir karsilasmayi da anlatir:
Simdi, tuzak kuran bir avci,
onunla su ukurunda karsilasti.
Avci onu grdgnde, yz hareketsizlesti...
Yregi daraldi, yz bulutlandi,
karni zntden bzld.

Avcinin "vahs" yi, "stepin derinliklerinden ikan barbar herifi grdgnde
hissettigi sey korkudan Iazlaydi zira bu "vahsi", avcinin isini de bozuyordu.
Kazdigim ukurlari doldurdu,
kurdugum tuzaklari bozdu;
stepin hayvanlari ve yaratiklari
onun yznden elimden kati.

Maymun-insan iin daha iyi bir tariI isteyemezdik: killi, kabarik sali, oradan
oraya dolanip duran, "ne halki ne diyari bilen", "sanki yesil otlaklardanmis gibi"
yapraklarla rtnen, otlayan ve hayvanlar arasinda yasayan bir gebe. Bir miktar
NSANIN YARAILI$I


!%* $

zeksi da yok degildi, nk hayvanlari yakalamak iin kazilan ukurlari dolduru-
yor ve tuzaklari paraliyordu. Baska bir deyisle, hayvan arkadaslarini, yabanci av-
cilar taraIindan avlanmaktan koruyordu. Bu kabarik tyl maymun-insani hayvan
dostlari arasinda gsteren birok silindir mhr bulunmustur. (Sekil 149)

Sekil 149

Derken, insan gc ihtiyaci ile yz yze gelen ve bir ilkel Isi elde etmeye
karar veren NeIilimler, hazir bir zm grd: uygun bir hayvani evcillestirmek.
"Hayvan" ellerinin altindaydi ancak Homo erectus bir sorun yaratmaktaydi.
Bir yandan, uysal bir is hayvani hline gelemeyecek kadar zeki ve vahs idi. Diger
yandan, grev iin aslinda uygun degildi. Fiziginin degismesi gerekiyordu; Nefi-
limlerin aralarini kavrayabilmeli ve kullanabilmeli, onlar gibi yrmeli ve egile-
bilmeliydi ki tarlalarda ve madenlerde tanrilarin yerini alabilsin. Daha "akilli" ol-
maliydi; tanrilar kadar degil ama konusmayi ve emirleri ve kendisine verilen
grevleri anlayacak kadar. Itaatkr ve yararli bir amelu, bir serf olmak iin yeterin-
ce zekya ve anlayisa ihtiyaci vardi.
Kadim kanitlarin ve modern bilimin dogruluyor grndg gibi, eger Dnya
stndeki yasam On Ikinci Gezegendeki yasamdan tremisse, o zaman evrim, On
Ikinci Gezegende oldugu gibi ilerlemis olmaliydi. Ne yazik ki, Iarkli yerel kosulla-
rin sebep oldugu mutasyonlar, degismeler, hizlanmalar ve gerilemeler vardi ama
Dnya stndeki tm canli bitki ve hayvanlarda bulunan ayni genetik kodlar, ayni
NSANIN YARAILI$I


!%+ $

"yasam kimyasi"; Dnya stndeki yasam biimlerinin gelisimini, On Ikinci Geze-
gendeki ile ayni yne ynlendirmis olmalidir.
Dnya stndeki esitli yasam biimlerini inceleyen Nefilimler ve bas bilimci-
leri Ea, ne oldugunu anlamakta gecikmediler: Gksel arpisma sirasinda, kendi ge-
zegenleri Dnya'yi yasam ile tohumlamisti. Dolayisiyla, ellerinin altinda olan var-
lik, aslinda NeIilimlere akrabaydi, tabi daha az evrimlesmis bir biimde.
Nesiller boyu retme ve seleksiyon gerektirecek asamali bir evcillestirme ise
yaramayacakti. Gereken sey, yeni isileri "seri retim"le ortaya ikaracak hizli bir
sreti. Problem Ea'ya sunuldugunda, cevabi hemen buldu: Tanrilarin suretini, za-
ten mevcut olan varliklarin stne "basmak".
Homo erectus'un hizli evrimsel gelisimini saglamak iin Ea'nin tavsiye ettigi
islem, inaniyoruz ki, genetik maniplasyon idi.
Bir canli organizmanin kendisini retirken kullandigi, ana babasina benzeyen
nesiller yarattigi karmasik biyolojik srecin, genetik kodlarla mmkn oldugunu
artik biliyoruz. Tm canli organizmalar, mesel bir bagirsak solucani, bir egreltiotu
agaci ya da insan, hcrelerinde kromozomlar, yani her bir hcre iinde o belli orga-
nizma iin tam kalitimsal talimatlari tutan kck ubuk gibi yapilar ierirler. Eril
hcre (polen, sperm) disil hcreyi dllediginde, iki kromozom takimi birlesir ve
sonra, ana baba hcrelerin tam kalitimsal zelliklerine sahip olan yeni hcreler
olusturmak zere blnrler.
Yapay dllenme, hatta bir insan disisinin yumurtasinin dllenmesi bile artik
mmkn. Esas is, ayni tr iindeki Iarkli familyalar arasindaki ve hatta Iarkli trler
arasindaki apraz dllenmededir. Modern bilim ilk melez misirin gelistirilmesinden
veya Alaska kpeklerinin kurtlarla iItlestirilmesinden ya da katirin "yaratilma-
si"ndan (bir kisrak ve esegin yapay iItlesmesi) baslayip insanin kendi remesini
maniple etme yetenegine dek bir hayli yol almistir.
Klonlama (Greke "dal" anlamina gelen klon kelimesinden) denilen bir islem;
bir bitkiden alinan bir dalin, yzlerce benzer bitki retmekte kullanilmasi ilkesini
hayvanlara uygulamaktadir. Teknigin hayvanlara uygulanisi, ilk kez Dr. John Gur-
don'un bir kurbaganin dllenmis yumurtasinin ekirdeginin yerine ayni kurbaganin
bir baska hcresinden alinan ekirdek maddesi yerlestirdigi Ingiltere`de grld.
NSANIN YARAILI$I


!%# $

Normal iribaslarin basariyla biimlenisi; yumurtanin, kendisine uyan dogru kromo-
zom takimini nereden alirsa alsin gelismeye, blnmeye ve nesil yaratmaya devam
ettigini gsterdi.
Hastings-on-Hudson'daki Toplum, Etik ve Yasam Bilimleri Enstits taraIin-
dan yapilan deneyler, insanlari klonlama veya kopyalama tekniklerinin oktan beri
mevcut oldugunu gstermektedir. Bir insanin (reme organlarindan olmasi sart de-
gildir) herhangi bir hcresinin ekirdegini olusturan maddeden almak artik mm-
kndr ve bunun kirk alti tam kromozom takiminin yirmi n disi yumurta hc-
resi iine yerlestirmek; "nceden belirlenmis" bir bireyin ana rahmine dsmesi ve
dogumu saglanir. Normal dllenmede, "baba" ve "anne" kromozom takimlari bir-
birlerine yapisir ve sonra yine yirmi kromozom iIti olarak kalmak zere ayril-
malidirlar, bu da DNA'larindan bazilarinin sansa bagli degis tokusuna yol aar.
Ama klonlamada, dl, ayrilmamis kromozom takiminin geldigi kaynagin tam bir
kopyasidir. Dr. W. Gaylin The New York Times'da "insan varliklarinin tam kopya-
larini yapmak gibi korkun bir bilgiye" oktan beridir sahip oldugumuzu yaziyor;
bu ise (hcre ekirdeklerini saklamis olsaydik) sinirsiz sayida Hitlerler, Mozartlar
veya Einsteinlar demektir.
Ama genetik mhendislik sanati, tek bir islemle sinirli degildir. Birok lke-
deki arastirmacilar, tek bir hcre iinde kromozomlari birlestirmekten ziyade hc-
releri birbirine kaynastirmayi mmkn kilan, "hcre Izyonu" denilen bir islemi
mkemmellestirdiler. Bu islemin bir sonucu olarak, Iarkli kaynaklardan alinan hc-
reler, iinde iki ekirdek ve iki kromozom ifti olan tek bir "sper hcre" hlinde
kaynasmaktadir. Bu hcre ayrildiginda, ekirdek ve kromozomlar, kaynastirmadan
nceki her bir hcreden Iarkli olan bir biimde blnebilir. Sonu ise, her biri gene-
tik aidan tam ama ata hcreler aisindan bakildiginda tamamen karismis yepyeni
bir genetik kod takimi tasiyan iki yeni hcre olmaktadir.
Bu, birbiriyle uyusmayan canli organizmalarin, mesel bir tavugun ve bir Ia-
renin hcrelerinin; bildigimiz haliyle ne tavuk ne de Iare olan yeni hayvanlar reten
yepyeni genetik karisimlari olan yeni hcreleri biimlendirmek zere kaynastirila-
bilecegi anlamina gelmektedir. Daha da gelistiginde bu islem, bir yasam biimin-
deki hangi zelliklerin birlestirilen veya "kaynastirilan" hcreye aktarilacagini
sememize izin verebilir.
NSANIN YARAILI$I


!)& $

Bu durum, "genetik nakil"le ilgili genis bir alanin gelismesine yol ati. Artik,
belirli bir bakteriden tek bir geni almak ve onu, yeni dle ek karakteristikler verme-
si iin bir hayvan veya insan hcresine aktarmak mmkndr.
450.000 yil nce uzay yolculugu yapma becerisine sahip olan NeIilimlerin,
yasam bilimleri alaninda, bugn bizlere kiyasla, esit biimde ilerlemis olduklarini
varsayabiliriz. Ayrica iki nceden seilmis kromozom takiminin, nceden belir-
lenmis genetik bir sonu elde etmek zere birlestirilebilecegi esitli alternatiflerin
Iarkinda olduklarini da dsnmeliyiz; bu islemler ister klonlamaya, hcre Izyonu-
na, genetik nkile, ister henz bilmedigimiz metotlara benzesin, onlar bu islemleri
biliyorlar ve bunlari sadece laboratuvar kaplarinda degil canli organizmalarla da
yrtyorlardi.
Iki yasam kaynaginin bu sekilde karismasina ynelik bir gndermeyi, kadim
metinlerde bulmaktayiz. Berossus'a gre, ayrica Deus ("tanri") diye de adlandirilan
ilh Belus ("efendi"), esitli "iki katli bir ilkeyle retilmis rktc Varliklar" orta-
ya ikarmistir:
Bazilari drt ve iki suratli olan iki kanatli erkekler ortaya ikti.
Tek bedenleri ama biri erkek, digeri kadin iki kaIalari vardi. esitli or-
ganlari da yine hem erkek hem de disininkine benziyordu.
Grlen diger insan biimleri ise kei bacakli ve boynuzlu olan-
lardi. Bazilarinda at ayaklari vardi; digerlerinde atlarin kiina benze-
yen organlar vardi ama nden insan gibiydiler, hiposentorlari andirir-
lardi. Orada yine insan basli bogalar, drt katli bedenleri ve balik
kuyruklari olan kpekler rerdi. Ayrica kpek basli atlar, kaIalari veya
bedenleri atlarin veya kuyruklari baliklarinki gibi baska hayvanlar da
vardi. Kisacasi, her trden hayvanin organlarini tasiyan yaratiklar var-
di...

Tm bunlar, Babil'deki Belus tapinaginda korunan sekillerdedir.
Hikyenin akil karistirici ayrintilari, nemli bir geregi ierebilir. Kendi suret-
lerinde bir varligin yaratilmasi kararina varmazdan nce NeIilimlerin diger alterna-
tiIlerle deneyler yaparak "retilmis hizmetkr" ortaya ikarmaya kalkismis olmalari
NSANIN YARAILI$I


!)' $

son derece akla yatkindir: bir maymun-insan hayvan melezinin yaratilmasi. Bu ya-
pay yaratiklardan bazilari bir sre yasamis olmalidir ama kesinlikle reyememek-
teydiler. Kadim Yakin Dogu'daki tapinak alanlarini ssleyen muammali boga-insan
ve aslan-insanlar (sIenksler), bir sanatinin hayal gcnn rnleri olmayip, NeIi-
limlerin biyoloji laboratuvarlarindan ikan gerek yaratiklar olabilirler; yani sanat
ve heykeller yoluyla animsanan basarisiz deneyler. (Sekil 150)

Sekil 15

Smer metinleri de mkemmel bir Ilkel Isi biimlendirme gayretleri sirasinda
Enki ve Ana Tanria (Ninhursag) taraIindan yaratilan deIorme insanlardan sz
ederler. Bir metin, grevi "tanrilarin kalibini karisimin stne bindirmek" olan
Ninhursag'in sarhos olup "Enki'yi agirdigini" anlatir:
"Insanin bedeni ne kadar iyi, ne kadar kt?
Kalbim yle diyor ki,
onun kaderini iyi veya kt yapabilirim."

Sonra, metne gre zarar verme niyetiyle, ama muhtemelen deneme yanilma
srecinin kainilmaz bir parasi olarak, Ninhursag isini tutamayan bir erkek, o-
cuk doguramayan bir kadin, ne erkek ne de disi organi olan bir varlik retti. Nin-
hursag, hepsi hepsi alti deIorme veya kusurlu insan ortaya ikardi. Hastalikli gzle-
ri, titreyen elleri, hasta bir karacigeri, tekleyen bir kalbi olan bir insanin; yaslilikta
NSANIN YARAILI$I


!)( $

ortaya ikan bir hastaligi olan bir ikincisinin vb. kusurlu biimde yaratilisindan En-
ki sorumlu tutuldu.
Ama en sonunda mkemmel insan basarildi; Enki onu Adapa diye adlandirdi,
Incil ise dem, bizim bilginlerimiz ise Homo sapiens diye. Bu varlik tanrilara o
kadar benziyordu ki, bir metin Ana Tanrianin yaratigina, insana "bir tanrinin derisi
gibi deri", yani kabarik tyl maymun-insaninkinden bir hayli Iarkli olan yumusak,
kilsiz bir beden verdigini isaret edecek kadar ileri gider.
Bu son rnle artik NeIilimler, insan kizlari ile genetik olarak uyusmaktaydi,
onlarla evlenip onlardan ocuk edinebilirlerdi. Ama byle bir uyusma, insan ancak
NeIilimler ile ayni "yasam tohumu"ndan gelismis ise mevcut olabilirdi. Kadim
metnin iddia ettigi de budur.
Mezopotamya kavraminda insan, ahitlerde oldugu gibi, bir tanrinin kani veya
"z" gibi tanrisal bir unsur ile Dnya'nin "kil"inin bir karisimindan yapilmadir.
Gerekten de "insan" iin kullanilan lulu teriminin ta kendisi "ilkel" anlamini verse
de, harfiyen "karitirilmi olan" anlamina gelmektedir. Bir insan biimlendirmeye
agrilan Ana Tanria "ellerini vikadi, kili kopardi, onu stepte karitirdi." (Burada
tanria taraIindan alinan temizlik nlemleri, kayda deger. "Ellerini yikadi". Diger
yaratilis metinlerinde de byle klinik nlemler ve prosedrlerle karsilasmaktayiz.)
Insanin prototipini yaratmak zere topragin "kili" ile karisan ilh "kan"in kul-
lanilisi, Mezopotamya metinlerinde tam olarak saptanmistir. Enki'nin "biraz byk
bir Bilgelik eseri vermesi", yani bilimsel "know-how" vermesi iin nasil greve
agrildigini anlatan bir metin, "tanrilar iin hi:metkarlar biimlendirme" grevini
yerine getirmekte byk bir sorun grmedigini belirtir. "Yapilabilir!" diye iln
eder. Sonra Ana Tanriaya bu talimati verir:
"Dnyanin Bodrumundan,
tam Abzu'nun stnden-
bir yuvarlak olana dek kili karistir
ve bir yuvarlak sekil ver.
Kili dogru hle getirecek olan
NSANIN YARAILI$I


!)! $

iyi, bilen gen tanrilar saglayacagim."

Tekvin'in ikinci blm, bu teknik versiyonu sunar:
Ve Yahveh, Elohim yerin topragindan
Adami yapti;
ve onun burnuna yasam neIesini Iledi,
ve Adam yasayan can oldu.

Genelde "can" diye evrilen Ibranice terim neIestir; canli bir yaratigi canlandi-
ran ve ldgnde grnse gre onu terk eden, elle tutulmaz o "ruh"tur. Pen-
tatk'n (Eski Ahit'in ilk bes kitabinin) insan kani dkme ve hayvan kani yemeye
karsi tekrar tekrar "nk kan neIestir" diye uyarida bulunmasi tesadI degildir,
insanin yaratilisinin ahit versiyonlari da neIes ("ruh", "can") ve kani es tutarlar.
Eski Ahit, kanin insanin yaratilisindaki rolne bir baska ipucu sunar. dem
isminin ikartildigi adama terimi, orijinal olarak sadece herhangi bir toprak ve arz
degil, zellikle koyu kirmizi toprak anlamina gelmekteydi. Tipki paralel Akkadca
kelime adamotu ("kovu kirmi:i toprak) gibi, Ibranice adama terimi ve kirmizi renk
iin kullanilan Ibranice adom adi, kan iin kullanilan szcklerden tremistir: ada-
mu, dam. Tekvin Kitabi, Tanri taraIindan yaratilan varligi "dem" diye adlandirdi-
ginda, Smerlilerin en sevdigi linguistik iIte anlam oyununu kullanmaktadir.
"dem", "topraktan olan" (Dnvali), "kovu kirmi:i topraktan vapilan" ve "kandan
vapilan" anlamina gelebilirdi.
Canli yaratiklarin temel unsuru ve kan arasindaki iliski, insanin yaratilisiyla
ilgili Mezopotamya anlatilarinda da mevcuttur. Ea ve Ana Tanria'nin insani ortaya
ikarttigi hastaneye benzeyen ev, Simti Evi diye adlandirilmaktadir; ogu bilgin
bunu "kaderlerin belirlendigi ev" olarak evirir. Ama Smerce SI.IM.TI'den tre-
digi aik olan imti terimi hece hece ele alindiginda "nefes-rzgr-vaam" anlamina
gelir. Bit Simti, harfiyen "vaam r:garinin ieri flendigi ev" anlamina gelir. Bu,
ahitlerdeki szlerle tamamen denktir.
NSANIN YARAILI$I


!)" $

Aslinda, Smerce SI.M.TI'yi evirmek iin Mezopotamyada kullanilan Ak-
kadca kelime napitudur, yani ahitteki nefes teriminin tam paralelidir. Ve nefes ve-
ya napistu, kandaki ele gemeyen "bir sey"di.
Eski Ahit sadece eksik ipulari sunmaktayken, Mezopotamya metinleri bu ko-
nuda pek aiktir, insanin biimlendirilecegi karisim iin kanin gerektigini belirt-
mekle kalmaz, bunun bir tanrinin kani, ilh kan olmasi gerektigini de aiklarlar.
Tanrilar insani yaratmaya karar verdiklerinde, liderleri aikladi: "Kan toplaya-
cagim, kemikleri varlik edecegim." Kanin belirli bir tanridan alinmasi gerektigini
neren Ea, "Ilkeller onun modeli ardinca biimlensinler" dedi. Ve tanriyi setiler.
Onun kanindan, Insanoglunu biimlendirdiler;
stne hizmeti yklediler, tanrilar serbest kalsin diye...
Bu, idrakin tesinde bir isti.

"Tanrilar insanlar gibi..." destanina gre, tanrilar daha sonra Dogum Tanria-
sini (Ana Tanria, Ninhursag) agirdilar ve grevi yerine getirmesini istediler:
Dogum Tanriasi buradayken,
Dogum Tanriasi dller biimlendirsin.
Tanrilarin Anasi buradayken,
Dogum Tanriasi bir Lulu biimlendirsin,
Isiler, tanrilarin ykn tasisin.
Bir Lulu Amelu yaratsin,
Boyundurugu o taksin.

Buna paralel, "Ana Tanria taraIindan Insanin Yaratilmasi' adini tasiyan bir
Eski Babil metninde, tanrilar "tanrilarin Ebesini Bilgili Mami"yi agirirlar ve ona
syle derler:
NSANIN YARAILI$I


!)% $

Sen ana rahimsin,
Insanoglunu yaratabilecek olan.
Yarat yleyse Lulu, o taksin boyundurugu!

Bu noktada, "Tanrilar insanlar gibi" metni ve paralel metinler, insanin gerek
yaratilisinin ayrintili bir tariIine girisirler, "Isi" kabul eden tanria (burada NIN.TI,
"yasam veren hanim"olarak adlandirilir), "saIlastirma" ve "Abzu'nun kili" iin kul-
lanilacak bazi kimyasallar ("Abzu'nun ziItleri") dahil gereken birok seyi siralar.
Bu malzemeler her ne idiyseler, Ea gerekenleri anlamakta hi zorluk ekmez,
kabul ederek syle der:
"SaIlastirici bir banyo hazirlayacagim.
Bir tanri, kanini akitsin...
Onun etinden ve kanindan,
Ninti kili karistirsin."

Karisan kilden bir insan biimlendirebilmek iin biraz kadin yardimi, bir tr
hamilelik veya ocuk tasima unsurlari gerekmektedir. Enki, kendi esinin yardimini
nerdi:
Ninti, tanria-esim,
doguran o olacak.
Yedi dogum tanriasi
yaninda, yardimci olacak.

"Kan" ve "kil" in karismasinin ardindan, ocuk tasima asamasi; yaratiga ilh
bir "mhr" basma isini tamamlayacakti.
NSANIN YARAILI$I


!)) $

Yeni doganin kaderi aiklandi;
Ninki onun stne tanrilarin suretini sabitleyecek;
ve olacak olan "Insan" olacak.

Asur mhrlerindeki resimlemeler, pekl bu metinler iin hazirlanmis sekil-
ler olabilirler; bunlar Ana Tanria (sembol gbek bagi kesicisidir) ve (orijinal
sembol hill idi) Ea'yi karisimi hazirlar, ilhler syler ve acele etmek iin birbir-
lerini tesvik ederken gstermektedir. (Sekil 151,152)

Sekil 151 Sekil 152

Enki'nin esi Ninki'nin, insanin ilk basarili rneginin yaratilisina dhil olusu,
bizlere daha nceki blmlerden birinde anlattigimiz Adapa'nin hikyesini hatirla-
tiyor:
O gnlerde, o yillarda,
Eridu'nun Bilgesi, Ea,
onu bir insan modeli olarak yaratmisti.

NSANIN YARAILI$I


!)* $

Bilginler, Adapa'dan Ea'nin "oglu" olarak sz edilisinin tanrinin bu insani ok
sevdigini ve onu evlt edindigini ima ettigini sanmislardir. Ama ayni metinde Anu,
Adapa'dan "Enki'nin insan evldi" olarak sz eder. yle grnyor ki, Enki'nin
esinin, "dem modeli" olan Adapa'nin yaratilma srecine dhil olusu, yeni insan ve
onun tanrisi arasinda zrriyet anlaminda bir iliski yaratmisti: Adapa'ya hamile ka-
lan Ninki idi!
Ninti yeni varligi kutsadi ve onu Ea'ya sundu. Bazi mhrler, iki yaninda Ha-
yat Agaci ve laboratuvar kaplari bulunan ve yeni dogmus bir varligi tutup kaldiran
bir tanriayi gstermektedir. (Sekil 153)

Sekil 153

Bu sekilde retilen, Mezopotamya metinlerinde tekrar tekrar "model insan"
veya bir "kalip" olarak sz edilen varlik anlasilan dogru yaratik idi zira tanrilar
kopyasinin ikartilmasi iin bagrisiyorlardi. Ancak grnste nemsiz bu ayrinti,
sadece Insanoglunun "yaratildigi" srece degil, ayni zamanda Incil'de bulunan ve
eliskili olan bilgilere de isik tutmaktadir:
Tekvin Kitabinin ilk blmne gre:
Ve Elohim insani kendi suretinde yaratti-
onu Elohimin suretinde yaratti-
NSANIN YARAILI$I


!)+ $

onlari erkek ve disi olarak yaratti.

dem Zrriyetleri Kitabi da denen Bap 5 syle belirtir:
Elohim adami yarattigi gnde,
onu Elohim benzeyisinde yapti,
Onlari Erkek ve disi yaratti,
ve onlari mbarek kildi ve yaratildiklari gnde
onlarin adini "dem" koydu.

Bir neIeste, Ilhin kendi suretinde ve benzeyisinde, tek bir varlik, "dem" ya-
rattigini ve bariz bir eliski ile bir erkek ve disinin ayni zamanda yaratildigini gre-
niyoruz. eliski, Ilh onu uyutana ve kaburgasindan Kadini biimlendirene dek
dem'in bir sre yalniz oldugunu bildiren Tekvin'in ikinci blmnde zellikle siv-
rilesmektedir.
Bilginleri de ilhiyatilari da sasirtan eliski, ahit metinlerinin orijinal Smer-
ce kaynaklarin bir zeti oldugunu Iark ettigimizde ortadan kalkmaktadir. Bu kay-
naklar bizi syle bilgilendirir: Maymun adamlari hayvanlarla "karistirarak" bir ilkel
isi yaratmaya alisan tanrilar, ise yarayacak tek karisimin maymun adamlar ile
Nefilimler arasinda olabilecegi sonucuna vardilar. Birka basarisiz denemeden son-
ra, bir "model", yani Adapa/Adem yapildi. Baslangita, sadece tek bir dem vardi.
Adapa/dem'in dogru yaratik oldugu kanitlaninca, kopyalarinin yaratilmasi
iin bir genetik model veya "kalip" olarak kullanildi; bu kopyalar sadece erkek de-
gil, erkek ve disiydi. Daha nce gstermis oldugumuz gibi, Kadini biimlendirdigi
sylenen ahitteki "kaburga", Smerce T ("kaburga" ve "vaam") stnde bir keli-
me oyunudur; bu da Havva'nin demin "yasam z"nden yapildigini onaylamak-
tadir.
Mezopotamya metinleri, dem'in kopyalarinin ilk retimi hakkinda bir grg
taniginin anlattiklarini verir.
NSANIN YARAILI$I


!)# $

Enki'nin talimatina uyulmustur. Yasam neIesinin "Ilendigi" Simti Evinde
Enki, Ana Tanria ve on drt dogum tanriasi toplanmistir. Bir tanrinin "z" elde
edilmisti, "saIlastirici banyo" hazirlanmisti. "Ea kili onun nnde temizledi; ilhler
sylemeye devam etti."
Napistu'yu saIlastiran tanri Ea konustu.
Onun nne oturdu, onu tesvik ediyordu.
Kendi ilhsini syledikten sonra,
Elini kile uzatti.

Artik, insanin "seri retimi" isleminin ayrintilarina sahit olmaktayiz. On drt
dogum tanriasinin karsisinda,
Ninti kilden on drt para kopardi;
Yedisini saga koydu,
Yedisini sola koydu.
Aralarina kalibi koydu.
... tyleri...
gbek bagi kesicisi...

Dogum tanrialarinin iki gruba ayrildigi aiktir. Metin, "Bilge ve bilgili iki
kez yedi dogum tanriasi toplanmisti" diye aiklamaya devam eder. Ana Tanria
onlarin rahimlerinin iine "karisik kil" i koyar. Bir cerrah islem yapildigina dair
ipulari vardir; tylerin alinmasi veya tras edilmesi, cerrah bir aletin, bir kesicinin
hazirlanmasi. Artik beklemekten baska yapacak bir sey yoktu:
Dogum tanrialari bir aradaydi,
Ninti aylari sayiyordu.
NSANIN YARAILI$I


!*& $

Beklenen 10. ay yaklasiyordu;
10. ay geldi;
Rahimin ailmasi dnemi geti.
Yz anlayisla parladi;
Basini rtt, ebelik yapti.
Belini kusakla sardi, kutsamayi aikladi.
Bir sekil ekti; kalipta yasam vardi.

Anlasilan insanin yaratilis dramasi ge dogumla tamamlanmisti. On drt do-
gum tanriasini hamile birakmak iin "kil" ve "kan" "karisimi" kullanilmisti. Ama
dokuz geti ve onuncu ay ilerledi. "Rahmin ailmasi dnemi geti." Neyin gerekti-
gini anlayan Ana Tanria "ebelik yapti". Bir cerrah operasyon yapmis oldugu, (b-
lk prk olmasina karsin) paralel bir metinde daha aik biimde ortaya ikiyor:
Ninti... aylari sayar...
Belirlenen 10. ayda agirdilar;
Eli Aan Hanim geldi.
... ile rahmi ati.
Yz neseyle parladi.
Basi rtlyd; ...
bir aiklik yapti;
Rahimde olan Iirladi.
Coskuya kapilan Ana Tanria iglik atti.
"Yarattim!
Onu ellerimle yaptim!"
NSANIN YARAILI$I


!*' $

Insanin yaratilmasi nasil basarilmisti?
"Tanrilar insanlar gibi" metni, amaci bir tanrinin "kani"nin niin "kil"e karisti-
rilmasi gerektigini aiklamak olan bir pasaj iermektedir. Gereken "ilh" unsur,
sadece bir tanrinin damlayan kani degildi, ok daha temel ve kalici olan bir seydi.
Seilen tanrinin TE.E.MAsi oldugu sylenir bize; nde gelen otoritelerin (OxIord
niversitesinden W.G. Lambert ve A.R. Millard) metin stnde "kisilik" diye ter-
cme ettigi bir kelimedir bu. Ama kadim terim ok daha spesifiktir; harfiyen "hafi-
:avi verinde tutani barindiran" anlamina gelir. Dahasi, ayni terim Akkadca versi-
yonda "ruh" olarak evrilen etemu olarak yer alir.
Her iki durumda da konumuz, tanrinin kaninda kisiligini saklayan "bir sey"dir.
Tm bunlar, eminiz ki, tanrinin kanini bir dizi "saIlastirma banyosu"ndan geiren
Ea'nin pesinde oldugu seyin, o tanrinin genleri oldugunu sylemenin dolambali bir
yoludur.
Bu ilhi unsuru, dnyasal bir unsurla iyice karistirmanin amaci da aik aik
belirtilmistir:
Kil iinde, tanri ve Insan baglanacak,
biraraya getirilmis bir birlik iinde;
yle ki son gnlere kadar
bir tanrida olgunlasan
Et ve Can-
o Can bir kan baginda baglanacak;
onun Isaretini yasam iln edecek,
ki bu unutulmasin,
"Can" bir kan baginda baglansin.

Bunlar, bilginler taraIindan pek az anlasilmis gl szlerdir. Metin, tanrinin
kaninin, tanri ve insanin genetik olarak "son gnlere kadar" baglanmasi iin kile
NSANIN YARAILI$I


!*( $

karistirildigini belirtir; bylece tanrilarin hem eti ("suret") hem de cani ("benzeyis")
Insan stne asla koparilamayacak bir kan bagi ile basilacakti.
"Gilgamis Destani", tanrilar yari ilahi olan Gilgamis iin bir kopya yaratmaya
karar verdiklerinde Ana Tanrianin, "kil"i, tanri Ninurta'nin "z" ile karistirdigini
bildirmektedir. Metinde daha sonra, Enkidu'nun kudretli gc; onda "Anu'nun z-
nn" olmasina, Anu'nun torunu olan Ninurta yoluyla sagladigi bir unsura baglan-
maktadir.
Akkadca kiir terimi, gklerdeki tanrilarin sahip oldugu bir "z"e, bir "yogun-
luk"a deginir. E. Ebeling kiirin tam anlamini anlama gayretlerini "z veya bu te-
rimin bazi nanslari, ilhlar kadar pekl Gklerden gelen Izeler iin de geerli
olabilir" diye belirterek zetler. E. A. Speiser bu terimin ayni zamanda "Gklerden
asagi inen bir sey"i ima ettigi sonucuna varmistir. Terim "bu terimin tibb baglam-
daki kullanimini ima edebilecek" agrisimlar da tasimaktadir diye yazar.
Tekrar basit, tek bir eviriye geliyoruz: gen.
Mezopotamya'nin ya da ahitin kadim metinlerinin kanitlari, biri bir tanrinin
digeri ise Homo erectus'un olan iki gen takimini kaynastirmak iin benimsenen is-
lemin, ilh unsur olarak erkek genlerini ve dnyasal unsur olarak disi genlerini
kullanmayi ierdigini nermektedir.
Ilhin, demi kendi suretinde ve benzeyisinde yarattigini tekrar tekrar iddia
eden Tekvin Kitabi daha sonra demin oglu Sitin dogumunu su szlerle tariI
eder:
Ve dem yz otuz yasinda,
kendi benzeyisinde, suretine gre
bir ogulun babasi oldu
ve onun adini Sit koydu.

Terminoloji, demin Ilh taraIindan yaratilisini tariI etmekte kullanilanlarla
aynidir. Ama Sit kesinlikle biyolojik bir sreten geerek demden dogmustu;
NSANIN YARAILI$I


!*! $

yani bir disi yumurtanin demin erkek spermi taraIindan dllenmesi ve ardindan
gelen gebe kalis, hamilelik ve dogum. Bu es terminoloji bir sreci anlatmaktadir ve
tek mantikli ikarim; dem'in de Ilh taraIindan bir disi yumurtanin bir tanrinin
spermi ile dllenmesi islemi yoluyla ortaya ikarmis olmasidir.
Eger tanrisal unsurun karistirildigi "kil", tm metinlerin israr ettigi gibi dnya-
sal bir unsur idiyse, tek mantikli ikarim bir tanrinin sperminin, yani onun genetik
malzemesinin bir maymun kadinin yumurtasina sokulmus olmasidir!
"Kil", ya da daha ziyade "kaliplanan kil" iin Akkadca terim fittir. Ama bunun
orijinal hecelenisi TI.IT ("vaamla olan") idi. Ibranicede tit "amur" anlamina gel-
mektedir ama esanlamlisi, bia ("bataklik") ve bea ("vumurta") ile bir kk payla-
san boytur.
Yaratilis hikyesi, kelime oyunlariyla doludur. dem kelimesinin ift ve l
anlamlarim grmstk; adama-adamtu- dam. Ana Tanrianin siIati olan NIN.TI
hem "vaamin hanimi" hem de "kaburganin hanimi" anlamina gelir.
yleyse bo-bia-bea ("kil-amur-yumurta") disinin yumurtasi iin bir keli-
me oyunu olmasin?
Bir tanrinin genleri ile dllenen bir disi Homo erectus'un yumurtasi daha sonra
Ea'nin esinin rahmine yerlestirildi ve "model" elde edildikten sonra, bunun kopya-
lari hamilelik ve dogum srecine girmeleri iin dogum tanrialarinin rahimlerine
yerlestirildi.
Bilge ve bilgili,
ifte-yedi dogum tanriasi toplandi;
Yedisi erkek dogurdu,
Yedisi kiz dogurdu.
Dogum Tanriasi
Yasam NeIesinin Rzgrini hsil etti.
iItler hlinde tamamlandilar,
NSANIN YARAILI$I


!*" $

iItler hlinde, onun nnde tamamlandilar.
Yaratiklar, Halkti-
Ana Tanrianin yaratiklari.
Homo sapiens yaratlmyt.



Kadim eIsaneler ve mitler, ahitteki bilgiler ve modern bilim bir aidan daha
uyum iindedir. Modern antropologlarin insanin gneydogu AIrika'da evrimlestigi
ve ortaya iktigi yolundaki bulgulari gibi, Mezopotamya metinleri de insanin yara-
tilisinin Apsu'da, Madenler Diyarinin bulundugu Asagi Dnya'da meydana geldigi-
ni nermektedirler, Insanin "model"i olan Adapa'ya paralel olarak, bazi metinler
evi Apsu'da olan "kutsal Amama, Dnya kadini" ndan sz ederler.
"Insanin Yaratilisi" metninde, Enki Ana Tanriaya su talimati verir: " Dnya-
nin Bodrumundan, tam Abzu'nun stnden, kili bir yuvarlak olana dek karistir".
"Mekni olarak Apsu'yu biimlendiren" Ea'nin yaratislarina yakilan bir ilh sunu
belirterek baslar:
Apsudaki Ilh Ea
bir kil parasi kopardi,
tapinaklari tamir iin Kulla yaratti.

Ilh, Ea taraIindan yaratilan "dag ve denizin bol rnleri"nden sorumlu olan-
lari, insaat uzmanlarini saymaya devam eder; hepsi de Abzu'da, Asagi Dnya'nin
Madenler Diyarinda kopartilan kil paralarindan yapilmistir.
NSANIN YARAILI$I


!*% $

Metinler son derece aik biimde belirtirler ki; Ea Eridu'da su kenarinda tug-
ladan bir ev kurmusken, Abzu'da degerli taslar ve gmsle ssl bir ev insa etmis-
tir. Yaratigi olan insan oradan ikmadir:
AB.ZU'nun Efendisi, kral Enki...
Evini gms ve lapis-lazuliden insa etti,
Gms ve lapis-lazulisi, parildayan isik gibi,
Baba, AB.ZU'da uygun biimde sekillendirdi.
Parlak simali Yaratiklar,
AB.ZU'dan hasil oluyorlar,
Efendi Nudimmud'un evresinde duruyorlardi.

esitli metinlerden, insanin yaratilisinin tanrilar arasinda bir gedik atigi so-
nucuna varmak bile mmkn. yle anlasiliyor ki, en azindan ilk yeni ilkel isiler,
Madenler Diyariyla sinirliydilar. Sonu olarak, Smer'de agir islerde alisan Anun-
nakiler, bu yeni insan gcnden yararlanamiyordu. Bilginler taraIindan "Kazmalar
Miti" diye adlandirilan akil karistirici bir metin, aslinda Enlil'in komutasi altinda
Smer'de oturan Anunnakilerin Kara basli Halktan kendilerine dsen payi aldigi
siradaki olaylarin bir kaydidir.
"Normal dzeni" yeniden saglamak iin Enlil "Gk" (On Ikinci Gezegen veya
uzay gemileri) ve Dnya arasindaki temaslari kesmek gibi asiri arelere basvurdu
ve "etin Iiliz verdigi" yere karsi siddet kullanmaya giristi.
Efendi,
Ortaya ikmasina sebep oldugu sey uygundur.
Efendi Enlil,
Kararlari degistirilemez,
Gk' Yer'den ayirmakta hakikaten hizliydi
NSANIN YARAILI$I


!*) $

Bylece yaratilmis Olanlar hsil olabilirdi.
Gk' Yer'den ayirmakta gerekten hizliydi.
"Gk-Yer Bagi'nda bir kesik ati,
Bylece Yaratilmis Olanlar
Etin-Filiz-Verdigi-Yer'den hsil olabilsin.

"Ka:ma ve Sepet Divari"na karsi Enlil AL.A.NI ("g reten balta") adinda
harika bir silh gelistirdi. Bu silhin byk duvarlara saldirabilen ve yikabilen "tek
boynuzlu kz gibi" bir "disi" vardi. Tm tariIlere bakilirsa bu, nndeki her seyi
ezen buldozer gibi bir aracin stne yerlestirilmis kocaman bir motorlu matkap idi:
EIendiye karsi isyan eden ev,
EIendiye boyun egmeyen ev,
AL.A.NI onu EIendiye boyun egdirtti.
Ktnn... bitkisinin baslarini ezer;
Kklerini sker, basini koparir.

Silhina bir "toprak yaran" ekleyen Enlil saldiriya geer:
EIendi AL.A.Nl'yi agirtti, emirlerini verdi,
Toprak Yarani bir ta gibi basina koydu,
Ve onu Etin-Filiz-Verdigi Yer'e srd.
Delikte bir adamin basi vardi;
Halk yerden Enlil'e dogru kosuyordu.
Hizla Kara-Basli Olanlari taradi gzleri.

NSANIN YARAILI$I


!** $

Mtesekkir olan Anunnakiler istediklerini gelen Ilkel Isilere yklediler ve
onlari ise kosmak iin hi zaman kaybetmediler:
Anunnakiler ona dogru seyirtti,
Ellerini selmlayarak kaldirdilar,
Enlil'in kalbini dualarla yumusattilar.
Ondan istedikleri Kara-Basli Olanlar idi.
Kara-Basli halka,
tutmalari iin kazmalari verdiler.

Tekvin Kitabi da benzer biimde "Adem"in Mezopotamya`nin batisinda bir
yerlerde yaratildigi ve Aden Bahesinde alismak zere doguya dogru Mezopo-
tamya'ya getirildigi bilgisini vermektedir:
Ve Rab Yahveh
sarka dogru Aden'de bir bahe dikti...
ve yaptigi dem'i
alissin ve baksin diye
Aden Bahesine koydu.

!"# $




TLM ITTIN KIMKTIN
OLANLARIN SONU

Insanoglunun kendi yazili tarihi ncesinde bir Altin ag oldugu inanci; muh-
temelen insanin hatiralarina dayanmamaktadir zira olaylar Iazlasiyla uzun bir za-
man nce meydana gelmisti ve insanoglu gelecek nesiller iin herhangi bir somut
bilgiyi kaydedemeyecek kadar ilkeldi. Eger insanoglu, suuralti anlaminda, insanin
bir sknet ve saadet aginda yasadigi o en eski gnleri hatirliyorsa, bunun nedeni
sadece insanin daha iyisini bilmeyisidir. Ayrica bir nedeni de bu agin hikyeleri-
nin insanliga, o ilk insanlar taraIindan degil, bizzat Nefilimler taraIindan anlatilmis
olmasidir.
Mezopotamya'daki Tanrilar Meknina tasinmasinin ardindan insanin basina
gelen olaylarin tam bir anlatimi, Aden Bahesindeki dem ve Havva'nin Incil'deki
hikyesidir:
Ve Rab Yahveh sarka dogru,
Aden'de bir bahe dikti;
Ve yaptigi dem'i,
Oraya koydu.
Ve Rab Yahveh,
grns gzel ve yenilmesi iyi
her agaci yerden bitirdi;
Ve bahenin ortasinda Hayat Agacini,
ve iyilik ve ktlg Bilme Agacini...
Ve Rab Yahveh dem'i aldi,
baksin ve onu korusun diye
Aden bahesine koydu.
Ve Rab Yahveh dem'e emredip dedi:
"Bahenin her agacindan istedigin gibi ye;
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!"% $

Iakat iyiligi ve ktlg Bilme Agacindan
yemeyeceksin;
nk ondan yedigin gnde, mutlaka lrsn."


Iki hayat meyve elinin altinda olmasina karsin, Dnyalilara sadece Bilme
Agacinin meyvesine uzanmak yasaklanmisti. Ilh, bu noktada, insanin Hayat Aga-
cinin meyvesine de uzanabilecegi ile ilgilenmiyor gibidir. Ancak insan bu tek yasa-
ga bile uyamaz ve trajedi baslar.
Cennet manzarasi kisa srede yerini dramatik gelismelere birakir; Incil bilgin-
leri ve ilhiyatilar bunu Insanin Dss olarak adlandirirlar. Bu, dsncesizce ve-
rilen ilh emirlerin, ilh yalanlarin, kurnaz (ama dogruyu syleyen) bir Yilan, ce-
zalandirma ve srgn hikyesidir.
Birdenbire ortaya ikan Yilan, Tanrinin cidd uyarilarina karsi ikar:
Ve Yilan... kadina dedi:
"Gerekten ilh, bahenin hibir
agacindan yemeyeceksiniz dedi mi?"
Ve kadin Yilana dedi:
"Bahenin agalarinin meyvesinden yiyebiliriz;
Iakat bahenin ortasinda olan agacin
meyvesi hakkinda ilh:
'Ondan yemeyin ve ona dokunmayin ki,
lmeyesiniz. " dedi.
Ve Yilan kadina dedi:
"Katiyen lmezsiniz,
nk ilh bilir ki,
ondan yediginiz gn,
o vakit gzleriniz ailacak
ve iyiyi kty bilerek,
Ilh gibi olacaksiniz."
Ve kadin grd ki aga yemek iin iyi,
ve gzlere hos,
ve akilli olmak iin arzu edilir bir agati.
Ve onun meyvesinden aldi ve yedi;
ve kendisiyle beraber kocasina da verdi, o da yedi.
Ikisinin de gzleri aildi,
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!#& $

ve kendilerinin iplak olduklarini bildiler;
ve incir yapraklari dikip,
kendilerine nlk yaptilar.


Kisa ama zl hikyeyi okuduka, meselenin aslinda ne oldugunu, elinizde
olmadan merak ediyorsunuz. Bilme Agacina dokunmalari, dokunmalari hlinde
lecekleri tehdidi ile yasaklanmis olan iki Dnyali, onlari Ilh gibi "bilen" yapacak
meyveyi yemeye ikna edilirler. Tm bunlar oldugunda ise, birden iplak olduklari-
ni Iark ederler.
iplaklik hli, gerekten de tm olayda nemli bir unsurdur. dem ve Hav-
va'nin Aden Bahesindeki hikyesi su dizeyle ailir: "Ve dem ve karisi, ikisi de
iplaktilar ve utanlari yoktu." Anladigimiz kadariyla, onlar insan gelisiminde tam
gelismis insanlardan daha asagida bir dzeyde idiler: Sadece iplak olmakla kalmi-
yorlardi, byle bir iplakligin akla getirdiklerinin de Iarkinda degildiler.
Incil'deki hikye daha yakindan incelendiginde, konunun, insanin bir tr cinsel
cesaret kazanmasi oldugu akla gelebilir. Insana verilmeyen "bilme" bilimsel bir
bilgi degildi, erkek ve disi cinselligine bagli bir seydi zira insan ve esi "bilme"yi
edinir edinmez "iplak olduklarini bildiler" ve cinsel organlarini rttler.
Hikyenin devami iplaklik ve bilgi eksikligi arasindaki baglantiyi onayla-
maktadir nk Ilhin ikiyle ikiyi toplamasi uzun srmedi:
Ve gnn serinliginde bahede gezmekte olan
Rab Yahveh'nin sesini isittiler
ve adamla karisi Rab Yahveh'den kaip
bahenin agalari arasina gizlendiler.
Ve Rab Yahveh adama seslenip ona dedi:
"Neredesin?"
Ve o dedi: "Senin sesini bahede isittim,
ve korktum, nk ben iplaktim ve gizlendim.
Ve dedi:
"iplak oldugunu sana kim syledi?
Ondan yeme, diye sana emrettigim agatan yedin mi?"
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!#' $

Geregi kabul eden Ilkel Isi disi esini suladi, o da Yilani suladi. Son derece
Ikelenen ilh Yilana ve iki Dnyaliya lanetler yagdirdi. Sonra -sasirtici bir sekil-
de- "ilh Yahveh dem ve karisi iin deriden kaItan yapti ve onlara giydirdi."
Dnyalilarin Aden Bahesinden srlmesine yol aan tm olayin amacinin,
insanin giyinmeye nasil basladigini anlatmanin dramatik bir biimi oldugunu cid-
den varsayamazsiniz. Giysiler giymek, yeni "bilme"nin dissal bir tezahrdr sade-
ce. Byle bir "bilme"nin elde edilisi ve Ilhin insani bundan yoksun birakma gay-
retleri, olaylarin ana konusunu olusturmaktadir.
Incil'deki hikyenin Mezopotamya dengi henz bulunmamis olmasina karsin,
hikyenin kkeninin, tipki Yaratilis ve insanin tarih ncesini ieren tm Incil mal-
zemesi gibi, Smerce oldugu konusunda pek az sphe olabilir. Mekni biliyoruz:
Mezopotamya'daki Tanrilarin Evi. Havva'nin adindaki ("vaamdan olan", "kabur-
gadan olan") her seyi aik eden kelime oyununu biliyoruz. Ve elimizde iki yasam-
sal aga var; Anu'nun evindeki gibi Bilme Agaci ve Hayat Agaci.
Ilhin szleri bile bir Smer kkeni yansitmaktadir zira tek olan Ibran Ilhi
yine ogul hle gelmis ve Incil'de degil ama Smerce metinlerde yer alan ilh mes-
lektaslarina seslenmektedir:
Ve Rab Yahveh dedi:
"Iste, dem iyiyi ve kty bilmekte
bizden biri gibi oldu.
Ve simdi elini uzatmasin ve
Hayat Agacindan almasin,
yemesin ve ebediyen yasamasin?"
Ve Rab Yahveh
onu Aden bahesinden ikardi.


En eski birok Smer betimlemesinin gsterdigi gibi, Ilkel Isi olan insanin
tanrilarina iriliplak hizmet ettigi bir dnem vardi. Tanrilarina yiyeceklerini ve
ieceklerini sunarken de tarlalarda veya insaat islerinde alisirken de iplakti. (Se-
kil 154,155)

TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!#( $


Sekil 154 Sekil 155

Bunun aik bir sekilde ima ettigi sey, insanin statsnn tanrilar iin evcilles-
tirilmis hayvanlarinkinden pek de Iarkli olmadigiydi. Tanrilar var olan bir hayvanin
niteliklerini ihtiyalarina uyacak biimde ykseltmislerdi. yleyse, "bilme" eksik-
ligi, hayvanlar gibi iplak olan yeni biimlendirilmis varliklarin hayvanlar gibi ve-
ya hayvanlarla cinsel iliskiye girdikleri anlamina mi geliyordu? En eski bazi betim-
lemeler, durumun gerekten de bu oldugunu isaret etmektedir. (Sekil 156)


Sekil 156

TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!#! $

"Gilgamis Destani" gibi Smerce metinler cinsel iliski biiminin, vahs-Insan
ve beser-Insan arasindaki bir Iarki gerekten aikladigini nermektedir. Uruk halki,
"steplerin derinliklerinden gelen barbar heriI', yani vahs Enkidu'yu uygarlastirmak
istediklerinde, bir "zevk kizi"nin hizmetine basvurdular ve onu, Enkidu'nun esitli
hayvanlarla arkadaslik ettigi su ukurunda Enkidu'yla bulusmaya ve "olgunlugunu"
ona sunmaya gnderdiler.
Metinden anlasildigina gre Enkidu'yu "uygarlastirma" srecinin dnm nok-
tasi, arkadaslik ettigi hayvanlarin onu reddetmesi idi. Uruk halkinin kiza "stepinde
bvven vahi havvanlari onu reddedene dek" "kadinlik grevine" devam et, deme-
si nemlidir. nk Enkidu'nun hayvanlarla cinsel iliski kurmaktan kopartilmasi,
onun insan hline gelisi iin bir n sartti.
Enkidu kizin ggsn ati,
iplak etti ve onun olgunluguna sahip oldu...
Kiz ona, vahsye bir kadinin grevi
gibi davrandi.


Anlasilan tuzak ise yaramisti. Alti gn ve yedi gece sonra, "ki:in byleyicili-
ginden dovduktan sonra", eski oyun arkadaslarini hatirladi.
Yzn vahs hayvanlara dnd,
ama onu gren ceylanlar kati.
Stepin vahs hayvanlari
onun bedeninden geriye ekildiler.


Bu szler, son derece aiklayicidir. Insanla cinsel iliski Enkidu'da ylesine
derin bir degisiklik ortaya ikarmistir ki, arkadasi olan hayvanlar "onun bedeninden
geriye ekilmislerdi." Sadece kosarak kamadilar; onunla Iiziksel temastan da ka-
indilar.
Sasiran Enkidu bir sre hareketsiz kaldi, "nk vahs hayvanlari gitmisti."
Ama degisim, kadim metnin aikladigi gibi, pisman olunacak trden degildi:
Artik grs vardi, daha genis bir anlayisi...
Fahise ona, Enkidu'ya dedi:
"Biliyorsun, Enkidu;
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!#) $

Bir tanri gibi oldun!"


Bu Mezopotamya metnindeki szckler, Incil'deki dem ve Havva hikyesin-
dekilerle neredeyse aynidir. Yilanin tahmin ettigi gibi, Bilme Agacindan yedikle-
rinde, cinsel meselelerde "iyiyi ve kty Ilh gibi bilir" hle gelmislerdi.
Eger bu sadece insanin hayvanlarla cinsel iliski kurmanin uygarca olmayan
veya kt oldugunu Iark eder hle geldigi anlamina geliyorsa, dem ve Havva
hayvanlarla iliski kurmayi biraktiklari iin neden cezalandirilmisti yleyse? Eski
Ahit hayvanlarla cinsel iliskiye karsi uyarilarla doludur ve bir Iazilet grenmenin,
ilh gazaba sebep olmasi, akil alir gibi degildir.
Insanin Ilhin veya ilhlardan birinin istekleri hilIina "bilme"yi elde edisi,
ok daha derin bir sebep ieriyor olmalidir. Bu, insan iin iyi bir seydir ama yarati-
cilarinin onun elde etmesini istemedikleri bir seydir.
Olayin anlamini kavrayabilmek iin Havva'ya okunan lanetin satir aralarini
dikkatle okumaliyiz:
Ve kadina dedi:
"Zahmetini ve gebeligini
ziyadesiyle ogaltacagim.
Sanci ile evlt doguracaksin,
yine de arzun kocana olacak"...
Ve dem karisinin adini "Havva" koydu,
nk btn yasayanlarin anasi oldu.

Incil'deki hikyede bize aktarilan nemli olay aslinda budur. dem ve Havva
"bilme"den yoksun olduklari srece, Aden Bahesinde evlt edinmeden yasadilar.
"Bilme"yi elde edince Havva gebe kalma ve ocuk dogurma yetenegini (ve acisini)
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!#* $

kazandi. iIt ancak bu "bilme"yi elde ettikten sonradir ki "dem karisi Havva'yi
bildi ve o gebe kalip Kabil'i dogurdu."
Eski Ahit boyunca "bilmek" terimi; ogunlukla ocuklar edinmek amaciyla bir
erkek ve esi arasindaki cinsel iliskiyi anlatmak iin kullanilmistir. Aden Bahesin-
deki dem ve Havva'nin hikyesi; insanin gelisimindeki ok nemli bir adimin
hikyesidir: reyip ogalma veteneginin ka:anilmasinin.
Homo sapiens'in ilk temsilcilerinin reyememeleri, sasirtici gelmemeli. NeIi-
limler kendi genetik malzemelerinin birazini bu amala setikleri hominidlerin bi-
yolojik yapisi iine kaynastirmak iin hangi metodu kullanmis olurlarsa olsunlar,
yeni varlik bir melezdi; akraba olsalar bile iki Iarkli tr arasinda bir aprazlama idi.
Tipki (bir kisrak ve bir esek arasindaki aprazlama) olan bir katir gibi, bylesi me-
meli melezler kisirdir. Yapay dlleme ve hatta daha gelismis biyolojik mhendislik
metotlariyla, esek ve kisrak arasinda gerek birlesme olmaksizin da istedigimiz ka-
dar ok katir retebiliriz ama katirlar reyemez ve bir baska katir doguramazlar.
NeIilimler ilk baslarda kendi ihtiyalarina gre sadece "insan katirlar" mi re-
tiyorlardi?
Merakimiz, gney Elam'in daglarinda bulunan bir kayaya kazinmis bir sah-
neyle uyaniyor. Bu, iinden sivilarin aktigi bir "laboratuvar" kabi tutan, oturmus bir
ilhi resmediyor; Enki'nin bildik sekilde resmedilisi. Yaninda bir Byk Tanria
oturuyor; pozu, bir esten ziyade bir yardimci alisan oldugunu belirtiyor; Ana Tan-
ria veya Dogum Tanriasi Ninti'den baskasi olamaz. Bu ikisinin iki yaninda daha
asagi tanrialar vardir; Yaratilis hikyesindeki dogum tanrialarini hatirlatiyorlar.
Insanin bu yaraticilarinin karsisinda ise, en belirgin zellikleri sanki ayni kaliptan
ikmisasina hepsinin birbirine benzemesi olan sira sira insanlar vardir. (Sekil 157)
Dikkatimizi ayrica Enki ve Ana Tanria taraIindan ilk baslarda ortaya ikarti-
lan, ya cinsiyetsiz ya da cinsel aidan tam olmayan kusurlu erkek ve disilerin
hikyesi ekiyor. Bu metin, tanrilarin suretinde ve benzeyisinde olan ama cinsel
aidan tamam olmayan, yani "bilme"de eksik olan melez insanin mevcudiyetinin
ilk saIhasini mi hatirlamaktaydi acaba?


TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!#+ $


Sekil 157

Enki bir "mkemmel model", yani Adapa/dem retmeyi basardiktan sonra,
Smerce metinlerde "seri retim" teknikleri anlatilir: Genetik olarak islemden ge-
en yumurtalarin, yarisinin erkekler yarisinin da disiler retecegine dair nceden
bilgi sahibi olarak, bir "retim hatti" olusturan dogum tanrialarina nakledilmesi.
Bu durum, sadece melez insanin hangi teknikle "retildigini" aiklamakla kalmaz,
ayni zamanda insanin kendi kendine reyemedigini de ima etmektedir.
Melezlerin reyememesi, yakin zamanlarda kesIedildigi zere, reme hcrele-
rindeki bir yetersizlikten dolayidir. Tm hcreler sadece 46 kromozom iermektey-
ken, insan ve diger memeliler, cinsiyet hcreleri (erkek spermi, disi yumurtasi) 23
kromozom ierir. Ama bu zgn zellik, melezlerde grlmez. Artik, onlari cinsel
aidan "normal" yapacak, reme hcrelerinde byle tek bir kromozom takimi ie-
ren melezler elde etmek zere alismalar da yapilmaktadir.
SiIati "Yilan" olan tanrinin insanlik iin basardigi da bu muydu?
Incil'deki Yilan'in seIih, kelimenin tam anlamiyla bir yilan olmadigi kesindir
nk Havva ile konusabilmekte, "bilme" meselesi hakkindaki geregi bilmekte ve
ylesine yksek mevkidedir ki ilhin bir yalanci oldugunu hi duraksamadan aiga
ikarmaktadir. Tm kadim geleneklerde, bir bas ilhin bir Yilan hasimi ile savasti-
gini hatirliyoruz; muhtemelen kkleri Smer tanrilarina giden bir hikye.
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!#" $

Incil'deki hikye, diger ilhlarin varligi dhil Smer kkeni ile birok ipucunu
aiklamaktadir: "dem bizden biri gibi oldu." Incil'deki hasimlarin, yani Ilh ve
Yilan'in Enlil ve Enki'yi temsil ettigini dsnmek bizim iin son derece mantikli
grnyor.
Hasimliklari, kesIettigimiz gibi, gerek nc Enki olmasina ragmen Dnya
komutanligina Enlil'in atanmasiyla basliyordu. Enlil Nippur'daki rahat Uus Kont-
rol Merkezinde kalmaktayken, Enki Asagi Dnya'daki madencilik operasyonlarini
rgtlemeye gnderilmisti. Anunnaki isyani Enlil'e ve oglu Ninurta'ya karsiydi,
isyancilarin szcs ise Enki idi. Ilkel isilerin yaratilmasini neren, sonra da st-
lenen Enki idi; Enlil bu harika yaratiklardan birazini elde etmek iin g kullanmak
zorunda kalmisti. Smerce metinlerin insanin olaylarini kaydetme sirasina gre
Enki, her zaman, insanoglunun lehinde, Enlil ise dosdogru aleyhte olmasa da insan-
ligin siki disiplin edicisi olarak ortaya ikmaktadir. Yeni insanlari cinsel aidan
bastirilmis tutmayi dileyen bir ilh ve insanliga "bilme" meyvesini bahsetmeye is-
tekli ve bunu yapabilecek kapasitede olan bir ilh rol, Enlil ve Enki'ye mkemmel
biimde uymaktadir.
Bir kez daha, Smer ve Incil kelime oyunlari yardimimiza kosuyor. "Yilan"
iin Incil'de kullanilan terim nahaktir, "vilan" anlamina gelir. Ama kelime "deifre
etmek, aravip bulmak" anlamina gelen NHSH kknden gelir; demek ki naho ayni
zamanda "deifre edebilen, evleri aravip bulabilen" anlamina da gelmektedir; Ne-
filimlerin bas bilimcisi, Bilgi Tanrisi Enki'ye uyan bir siIat.
"Bilme"yi elde eden ama ebed hayati elde etmeyi basaramayan Adapa hak-
kindaki Mezopotamya hikyesi ile dem'in kaderi arasindaki paralelligi ortaya i-
karan S. Langdon [Semitic Mythology (Sam Mitolojisi)|, Mezopotamya'da gn isi-
gina ikartilan ve Incil'deki hikyeyi gl biimde destekleyen bir betimlemeyi
sunar: Bir agaca sarilmis ve onun meyvesini isaret eden bir yilan. Gksel semboller
nemlidir: Yukarilarda Anu'yu temsil eden Geis Gezegeni vardir; yilanin yaninda
ise Enki'yi temsil eden Ay'in hilli. (Sekil 158)



TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!## $


Sekil 158

Bulgularimizla en ilgili olan sey ise, Mezopotamya metinlerinde grlen ger-
ektir; Adapa'ya en sonunda "bilme"yi bahseden tanri Enki'den baskasi degildir:
Onun iin genis anlayisi mkemmellestirdi:..
Bilgelik (verdi ona)...
Ona Bilgiyi verdi;
Ebed Hayat vermedi ona.


Mari'de bulunan bir silindir mhr stne resmedilmis resimli hikye; Tek-
vin'deki hikyenin Mezopotamya versiyonunun kadim bir resimlemesi olabilir
pekl. Yontuda, dalgali sulardan ykselen yksek zemin stnde oturan byk bir
tanri vardir; Enki'nin bariz bir resmedilisi. Bu" tahtin" her bir yanindan sular Iiskir-
tan yilanlar bas vermistir.
Ortadaki bu Iigrn her iki yaninda agaca benzeyen iki tanri vardir. Dallarinin
ucu penis seklinde olan sagdaki, muhtemelen Hayat Meyvesini ieren bir tasi yuka-
ri kaldirmaktadir. Dallarinin ucu vajina seklinde olan soldaki ise "Bilme" Agacini,
yani tanrinin ltfu olan remeyi temsil eden meyveler tasiyan dallar sunar.
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!#% $

Bir kenarda ise bir baska Byk Tanri durmaktadir; onun Enlil oldugunu
nermekteyiz. Enki'ye olan Ikesi aiktir. (Sekil 159)

Sekil 159

"Aden Bahesindeki atismaya" neyin sebep oldugunu asla bilemeyecegiz.
Ama Enki'nin amaci her ne idiyse, Ilkel Isi'yi mkemmellestirmekte ve kendi dl-
lerine sahip olabilecek Homo sapiens'i yaratmakta gerekten basarili olmustu.
Insanin "bilme"yi elde etmesinden sonra, Eski Ahit ondan "adam" diye sz
etmeyi keser ve dem'i benimser; yani belirli bir kisi, Indilerin ilgilendigi halk sil-
silesinin ilk atasi. Ama insanligin gelecek vaat eden bu agi ayni zamanda Tanri ve
insan arasinda bir uurumu da isaretlemekteydi.
Yollarin ayrilmasi, insanin artik tanrilarin aptal bir klesi degil de kendine ba-
kan bir kisi olmasi Tekvin Kitabinda, insan taraIindan alinan bir karar olarak degil,
Ilhin verdigi cezanin dayatmasi olarak tariI edilir: Dnyalinin lmllkten kama
yetenegini elde etmesine ramak kaldigindan, Aden Bahesinden srlecektir. Bu
kaynaklara gre, insanin bagimsiz mevcudiyeti Nefilimlerin sehirlerini ve bahele-
rini kurduklari gney Mezopotamyada degil, doguda, Zagros Daglarinda baslamis-
ti: "Adami kovdu ve onu Aden Bahesinin dogusuna kovdu."
Demek ki Incil bilgileri bir kez daha bilimsel bulgulari onaylamaktadir: Insan
kltr, Mezopotamya dzlgn evreleyen daglik blgelerde baslamisti. In-
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!%& $

cil'deki anlatimin bu kadar kisa olmasi ne yazik, zira insanin Dnya stndeki ilk
uygarlik hayatini anlatiyor.
Tanrilarin meknindan srlms, bir lml hayat srmeye lanetlenmis ama
reyebilen insan, tam da bunu yapmaya devam etti. Eski Ahit'in soyu sopu ile ilgi-
lendigi ilk adam, karisi Havva'yi "bildi" ve o da ondan bir ogul, topragi isleyen Ka-
bil'i dogurdu. Sonra Havva, bir oban olan Habil'i dogurdu. Sebebin homoseksel-
lik oldugunu ima eden Incil, "Kabil kardei Habile kari ikti ve onu ldrd."
diye bildirir.
Hayatindan endise eden Kabil'e Ilh taraIindan koruyucu bir nisane verilir ve
daha da doguya gitmesi emredilir. Ilk baslarda bir gebe hayati srer, en sonunda
"Aden'in dogusunda, G Diyarinda" yerlesir. Orada Enok ("ailis, ise baslama")
adini verdigi bir oglu olur ve "bir sehir bina etti ve sehrin adini oglunun adina gre
Enok koydu." Enok da sirasiyla evltlar, torunlar ve byk torunlar edindi. Ka-
bil'den sonraki altinci nesilde Lamek dogdu; onun oglu Incil taraIindan uygarli-
gin kuruculari olarak bildirilirler: Yabal "adirda oturanlarin ve sr sahiplerinin
atasi bu idi"; Yubal "enk ve boru alanlarin hepsinin atasi bu idi"; Tubal-kain ise
ilk demirci idi.
Ama Lamek de, atasi Kabil gibi bir cinayete karisti; bu kez hem bir adam hem
de bir ocuk lmst. Kurbanlarin pek de alakgnll yabancilar olmadigini var-
sayabiliriz zira Tekvin Kitabi olay stnde durur ve bunu, dem'in zrriyetinde bir
dnm noktasi olarak dsnr. Incil, Lamek'in iki karisini, yani oglunun anala-
rini agirip, "Eger Kabil'in yedi kere c alinacaksa, Lamek'in de yetmis yedi kere
alinacaktir" diyerek iIte cinayeti onlara itiraI ettigini bildirir. Bu az anlasilan sz-
lerin veraset ile ilgili oldugunu dsnmeliyiz; bunu, Lamek'in kanlarina Kabil s-
tndeki lanetin bedelinin yedinci nesilde (ogullarinin neslinde) denmis olacagi
midinin artik bosa oldugunu bildirmesi olarak gryoruz. Artik yeni bir lanet, ok
daha uzun bir lanet Lamek evinin stndedir.
Olayin verasetle ilgili oldugunu onaylayan su dizeler bizi yeni, saI bir neslin
derhal kurulmasi konusunda bilgilendirir:
Ve Adem karisini tekrar bildi,
ve bir ogul dogurdu;
ve ismini Sit ("temel") koydu.
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!%' $

nki Ilh, Kabil taraIindan ldrlen
Habil yerine bana baska bir zrriyet verdi.


Eski Ahit bir noktada Kabil ve Lamek'in kirlenmis nesline karsi tm ilgisini
kaybeder. Devamindaki insana ait olaylar, artik demin oglu Sit ve Sitin adi Ib-
ranicede "insan varligi" anlamini alan ilkdogan oglu Enos'tan devam eden nesli
zerinedir. Tekvin Kitabi bize "Rab'bin ismini o vakit agirmaya basladilar" diye
bildirir.
Bu muammali cmle Incil bilginlerini ve ilhiyatilari aglardan beri sasirt-
maktadir. Bunun ardindan demin Sit ve Enos'tan baslayan ve TuIanin kahramani
Nuh ile biten on neslin zrriyetini veren bir blm izler.
Tanrilarin Smer'de yalniz olduklari o ilk dnemleri tariI eden Smerce metin-
ler ayni kesinlikle daha sonraki zamanlarda ama TuIan'dan nce insanlarin S-
mer'deki hayatini da tariI etmektedir. TuIanin Smerce (ve orijinal) hikyesinde
"Nuh", Dnya'ya indiklerinde NeIilimler taraIindan kurulan yedinci sehir olan "Su-
ruppak'li bir adam" olarak gemektedir.
Demek ki Aden'den srlen insanlarin, bir noktada, Mezopotamyaya dnme-
sine, tanrilarin yaninda yasamalarina, onlara hizmet etmelerine, ibadet etmelerine
izin verildi. Incil'deki cmleyi yorumlayisimiza gre, bu Enos'un gnleri sirasinda
oldu. Ancak o zaman tanrilar insanoglunun Mezopotamya'ya geri dnmesine, tanri-
lara hizmet etmesine "ve Rab'bin ismini agirmaya baslamasina" izin vermislerdi.
Insanlik destanindaki bir sonraki nemli olay olan TuIan'a bir an nce geme-
ye hevesli olan Tekvin Kitabi, Enos'u izleyen atalarin isimleri yani sira pek az bilgi
saglamaktadir. Ama her bir atanin isminin anlami, yasami sirasinda yer alan olayla-
ri ima edebilir.
SaI neslin devam ettigi Enos'un oglu Kenan ("kk Kabil") idi; bazi bilginler
bu adin "demirci" oldugunu dsndler. Kenan`in oglu Mahalel ("tanriyi ven")
idi. Onu, Yared ("asagi inmis olan") izledi; onun oglu olan Enok ("takdis edilmis
olan") ise 365 yasinda Ilh ile birlikte yrd. Ama yz yil nce, altmis bes ya-
sindayken Enok Metuselah adinda bir ogul edinmisti; birok bilgin Lettia D. Jeff-
reys'i [Ancient Hebrew Names: Their Significance and Historical Value (Kadim
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!%( $

Yahudi Isimleri: Anlamlari ve Tarihsel Degerleri)| izleyerek, Metuelah adini "f-
zelerin bir adami" olarak evirdiler.
Metuselah'in oglunun adi Lamek ("alakgnll olan") idi. Ve Lamek de
"Isimizden, Ilhin lanet ettigi topraktan olan ellerimizin zahmetinden, bu bizi teselli
edecek" diyerek ogluna Nuh ("tehir, dinlenme vakti") adini verdi.
Anlasilan insanlik Nuh dogdugu sirada byk bir yoksunluk iindeydi. Agir
isilik ve ekilen zahmet de bir ise yaramiyordu zira onlari besleyecek olan Arz
lanetlenmisti. TuIan, yani Dnya yznden sadece insan irkini degil toprak ve gk-
lerdeki tm yasami da silecek olan nemli olay iin sahne hazirdi.
Ve Rab grd ki yeryznde adamin ktlg oktu
ve her gn yreginin dsnceleri ve kuruntulari sadece kt idi.
Ve Rab yeryznde Insani yaptigina pisman oldu,
ve yreginde aci duydu. Ve Rab dedi:
"Yarattigim Dnyaliyi, ve hayvanlari, srnenleri ve
gklerin kuslarini topragin yz zerinden silecegim."

Bunlar, "tm etten kemikten olanlari sona erdirmek" zere alinan cidd nlem-
lerin bahaneleri olarak sunulan aik sulamalardi. Ama kesinlikten yoksundular;
bilginler de ilhiyatilar da Ilhi bu kadar zms olan gnahlar veya "ihlller" hak-
kinda tatmin edici hibir cevap bulamamislardir.
Etten teriminin hem sulamalarda hem de yargilama ilanlarinda tekrar tekrar
kullanilisi, yozlasmanin ve ihlllerin et ile, beden ile ilgili oldugunu nermektedir.
Rab "Insanin arzulu dsncelerinin" ktlgnden yeis iindedir. Anlasilan o ki,
cinselligi kesIeden insan bir seks manyagi hline gelmisti.
Ama Rab'bin insanoglunu Dnya yznden silmeye karar vermesinin tek se-
bebinin insanin karilariyla Iazla sevismesi olmasi kabul edilebilir gibi degildir. Me-
zopotamya metinleri tanrilar arasindaki cinsellikten ve sevismelerden zgrce sz
etmektedir. Tanrilar ve esleri arasindaki nazik sevismeleri; bir bakire ve sevgilisi
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!%! $

arasindaki yasak aski, (Enlil'in Ninlil'e tecavz ettiginde oldugu gibi) siddet dolu
aski tariI eden metinler vardir. Tanrilar arasindaki sevismeleri ve resm esleri veya
gayri resm cariyeleri ile kiz kardesleri ve kizlariyla ve hatta kiz torunlariyla (bu
sonuncusu Enki'nin en sevdigi vakit geirme yntemiydi) girdikleri gerek iliskileri
anlatan bir metinler bollugu mevcuttur. Byle tanrilarin, kendileri gibi davranan
insanliga karsi olmasi pek mmkn degildir.
Rab'bin amacinin, sadece insan ahlki iin kaygilanmak olmadigini gryoruz.
Artan igrenmenin sebebi, kirlenmenin tanrilar arasinda yayilmasiydi. Bu isiktan
bakildiginda, Tekvin Kitabinin 6. Babinin akil karistiran ailis dizeleri aik hle
gelmektedir:
Ve vaki oldu ki,
topragin yz zerinde
adamlar ogalmaya basladi,
ve onlarin kizlari dogdugu zaman,
ilhlarin ogullari insan kizlarinin
gzel olduklarini grdler
ve btn setiklerinden
kendilerine karilar aldilar.


Bu dizelerin de netlestirmis oldugu gibi, ilhlarin ogullari Dnyalilarin nesille-
ri ile cinsel iliskiye girmeye basladiklarinda, iste ancak o zaman Ilh "Yeter!" diye
bagirdi.
Ve Rab dedi:
"Ruhum insani ebediyen korumayacaktir;
hata yapti, nk etten bedendir."

Bu cmle, binlerce yil muamma olarak kaldi. Insanin yaratilmasinda kullani-
lan genetik maniplasyon ile ilgili ikarimlarimizin isiginda okundugunda, bu dize-
ler kendi bilim adamlarimiz iin bir mesaj tasimaktadir. Tanrilarin ruhu, yani insa-
noglunun genetik aidan mkemmellesmesi bozunmaya baslamistir. Insanlik
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!%) $

"yanlis yola sapmis"ti, dolayisiyla sadece "etten beden" olmaya, yani hayvansal
kkenine geri dnmst.
Artik Eski Ahit'in "zrriyetinde saIti... drst bir adamdi" dedigi Nuh ile "yer-
yznde yolunu bozan btn beser" arasinda yaptigi ayrimi vurgulayisini anlayabi-
liriz. Genetik saIliklari azalmakta olan erkek ve kadinlarla evlenen tanrilarin ta
kendisi de bozunmaya maruz kaliyorlardi, Incil`deki hikye, sadece Nuh'un genetik
olarak saI olmaya devam edecegini isaret ederek, Ilah`in eliskisine bahane bulur:
Dnya yznden btn hayati silme karari alarak, Nuh'u ve ardindan gelenleri ve
"her temiz hayvani" ve diger hayvan ve kuslari "btn yeryz zerinde zrriyetle-
rinin sag kalmasi iin" kurtarmaya karar verdi.
Ilhin ilk bastaki amacini iptal etme plni, yaklasmakta olan Ielket hakkinda
Nuh'u uyarmak ve onu suda yzen, kurtarilacak insanlari ve yaratiklari tasiyacak
bir gemi insa etmesinde ynlendirmekti. Nuh'a verilen sre, sadece yedi gnd. Bir
biimde gemiyi insa etmeyi ve su geirmez kilmayi becerdi ve tm yaratiklari top-
ladi, onlari ve ailesini gemiye bindirdi ve belirlenen zamanda gemiyi yzdrd.
"Ve vaki oldu ki, o yedi gnden sonra, tuIanin sulari yeryz zerinde idi." Neler
olup bittigi, Incil`in kendi szleriyle en iyi sekilde tariI edilir:
O gnde,
byk enginin btn kaynaklari yarildilar,
ve gklerin pencereleri aildilar...
Ve yer zerinde kirk gn tuIan oldu,
ve sular ogalip gemiyi kaldirdilar
ve yerden kalkti.
Ve sular ykseldiler ve yer stnde
ziyadesiyle ogaldilar,
ve gemi sularin yz stnde yrd.
Ve yeryznde sular pek ok ykseldiler,
ve btn gkler altinda olan btn daglar rtldler.
Sular on bes arsin daha ykseldiler;
ve daglar rtldler.
Ve tm beden sahipleri...
Ve adamdan sigirlara kadar,
srnenlere kadar,
ve gklerin kuslarina kadar,
yeryz zerinde yasayan her sey silindiler;
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!%* $

ve yalniz Nuh ve kendisiyle beraber
gemide olanlar kaldilar.

Sular 150 gn boyunca yeryznde kaldi, sonra Ilh,
yerin zerinden bir rzgr geirdi,
ve sular alaldi.
Ve enginin kaynaklari ile
gklerin pencereleri kapandilar;
ve gklerden yagmurun arkasi kesildi.
Ve gittike sular yerden ekildiler,
ve yz elli gn bittikten sonra, sular azaldilar;
ve gemi Agri Daglari zerine oturdu.


Incil'deki versiyona gre, insanligin ilesi "Nuh'un mrnn alti yznc se-
nesinde, ikinci ayda, ayin on yedinci gnnde" baslamisti. Gemi Agri Daglarina
"yedinci ayin on yedinci gnnde" oturmustu. Demek ki sularin gelisi ve dereceli
olarak "gerileyisi", yani gemi Agri Daglarina oturacak kadar su dzeyinin alalmasi
tam bes ay srmst. Sonra da "sular onuncu aya kadar, gittike azaldilar; onuncu
ayda, ayin birinde," sadece yksek Agri Daglari degil "daglarin baslari grld";
neredeyse ay sonra.
Nuh bir kirk gn daha bekledi. Sonra "sular topragin yz zerinden eksildi
mi grmek iin" bir kuzgun ve bir gvercin yolladi. nc gnde, gvercin ag-
zinda bir zeytin daliyla dnd; sular agalarin tepesi grlecek kadar ekilmisti
demek. Bir sre sonra Nuh gvercini tekrar yolladi "ama o geri dnmedi." TuIan
gemisti.
Nuh geminin rtsn kaldirdi
ve bakti ve iste,
topragin yz kurumustu.


"Ve ikinci ayda, ayin on yedinci gnnde, yer kuru idi." Nuh'un alti yz birin-
ci yiliydi. ile, bir yil ve on gn srmst.
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!%+ $

Sonra Nuh ve onunla birlikte olan digerleri gemiden disari iktilar. Nuh,
Rab'be bir sunak yapti ve stnde yakilan takdimeler sundu.
Ve Rab hos kokuyu kokladi;
ve Rab yreginde dedi:
"Adamin yznden artik topragi
tekrar lanetlemeyecegim nk
adamin tasavvuru genliginden beri ktdr."


"Mutlu son" da Tufan hikyesi kadar ok eliskiyle doludur. Insanoglunu,
gen tanrilarin saIliginin kirletilmesi de dhil esitli menIur seyler iin uzun uzun
sulamasiyla baslar. Tm etten beden olanlarin yok olmasi kararina varilir ve ta-
mamen hakli grnmektedir. Derken ayni Ilh, yedi gn iinde insanoglunun ve
diger yaratiklarin zrriyetinin kaybolmamasini saglamak iin acele etmeye baslar.
Travma sona erdiginde, Ilh pisen etin kokusundan bylenir ve insanligin kkn
kurutma kararina son verir, insanin kt dsncelerini genligine verme bahanesiy-
le her seyi bir yana birakir.
Ancak, Incil'deki anlatinin, orijinal Smer hikyesinin kisaltilmis versiyonu
oldugunu Iark ettigimizde, hikyenin dogrulugu hakkindaki sphelerimiz dagilma-
ya baslar. Diger durumlarda da oldugu gibi, tek tanrili Incil; her zaman birbirine
pek denk dsmeyen birka tanri taraIindan oynanan rolleri tek bir Ilh'a indirgemis-
tir.
Mezopotamya uygarliginin arkeolojik kesiIlerine ve Akkad, Smer edebiyati-
nin desiIre edilmesine dek, Incil'deki TuIan hikyesi tek basinaydi, sadece dnya-
nin drt bir yanindaki daginik ilkel mitolojilerle desteklenmekteydi. Akkadca "Gil-
gamis Destaninin kesIi, Tekvin Kitabindaki tuIanin yanina, daha eski metinlerin ve
Smerce orijinalin paralarinin kesIi ile zenginlesen, daha yasli ve saygideger bir
destek sagladi.
Mezopotamya TuIan hikyesinin kahramani, TuIandan sonra orada mutluluk
iinde yasadigi Tanrilarin Gksel Meknina gtrlen Smerli Ziusudra (Akkadca
Utnapistim) idi. lmszlg arayan Gilgamis en sonunda oraya vardiginda, lm
ve yasam konusunda Utnapistim'in gdn alir. Utnapistim Gilgamis'a ve onun
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!%" $

sayesinde tm Tufan-sonrasi insanligina, hayatta kalisinin sirrini, "gizli bir mesele,
tanrilarin bir sirri" ni, (diyebiliriz ki) Byk TuIanin gerek hikyesini aiklar.
Utnapistim'e aiklanan sir sudur; TuIan'in ncesinde tanrilar toplanir ve insa-
noglunun ortadan kaldirilmasi ynnde oy kullanirlar. Oylama ve karar gizli tutu-
lur. Ama Enki, yaklasmakta olan felketi haber vermek iin Suruppak'in hkmdari
olan Utnapistim'i arar. Gizliligi benimseyen Enki, Utnapistim'e sazdan bir perdenin
ardindan konusur. Aiklamalari ilk basta pek rtldr. Sonra uyarisi ve gdn
net biimde aiklar:
Suruppak'li adam, Ubar-Tutu'nun oglu:
Evini yik, bir gemi yap!
Mali mlk birak, canini kurtar!
Mallarini dsnme, hayatini kurtar!
Gemiye tm canli seylerin tohumunu ykle;
Yapacagin geminin-
lleri syle olacaktir.

Incil'deki anlatimla olan benzerlikler aiktir: Bir tuIan yaklasmaktadir; bir in-
san nceden uyarilir; zel biimde insa edilecek bir gemi hazirlayarak kendini kur-
tarmalidir; beraberinde "tm canli seylerin tohumunu" almali ve kurtarmalidir.
Ama Babil versiyonu daha akla yatkindir. Yok etme karari ve kurtarma abasi ayni
Ilhin eliskili Iiilleri degil, Iarkli ilhlarin isleridir. Dahasi, nceden uyarmak ve
insanin tohumunu kurtarmak karari, gizlilik iinde ve diger Byk Tanrilarin ortak
kararinin tersine hareket eden tek bir tanrinin (Enki) cretkrligidir.
Enki neden diger tanrilara karsi ikma riskine girmisti? Sadece ve sadece ken-
di "muhtesem sanat eserini" korumakla mi ilgilenmekteydi yoksa kendisi ve erkek
kardesi Enlil arasinda gittike artan bir rekabet veya husumet yznden mi byle
davranmaktaydi?
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!%# $

Iki kardes arasindaki byle bir atismanin varligi, TuIan hikyesinde aiklan-
maktadir.
Utnapistim Enki'ye su bariz soruyu sorar: Utnapistim, Suruppak'taki vatandas-
lara garip sekilli bir geminin yapilisini ve tm mali mlk terk edisini nasil aikla-
yacakti? Enki ona su gd verdi:
Onlara syle diyeceksin:
"Enlil'in bana karsi dsmanca oldugunu grendim,
demek ki sehrinizde kalamam,
ayagimi Enlil'in topragina da basarnam.
yleyse Absu'ya gidecegim,
efendim Ea ile birlikte oturmaya."


Sebep olarak bu gsterilecekti; Enki'nin takipisi olan Utnapistim artik Mezo-
potamya'da kalamazdi ve Asagi Dnya'ya (bulgularimiza gre, gney AIrika) yel-
ken amaya, orada efendisi Ea/Enki ile oturmaya gideceginden bir gemi insa edi-
yordu. Sonraki dizelerden anlasildigina gre, blge bir kuraklik veya kitligin
kucagindaydi; Utnapistim (Enki'nin tavsiyesi zerine) sehir sakinlerini, gittigini
grr grmez Enlil'in "diyari tekrar en zengin hasadiyla dolu" kilacagi yolunda te-
min etmeliydi. Bu bahane, sehir sakinlerine mantikli geldi.
Bu sekilde kandirilan sehir halki soru sormamakla kalmadi, geminin insasina
da yardim ettiler. Utnapistim "her gn" kzler ve koyunlar kestirip onlara sunarak
ve onlari "sira, kirmizi sarap, zeytinyagi ve beyaz saraba bogarak", onlari daha ok
alismaya sevk etti. ocuklara bile izolasyon iin ziIt tasimalari iin baski yapildi.
"Yedinci gnde, gemi hazirdi. Suya indirme ok g oldu, bylece yerdeki
kalaslari yukari asagi itmek zorunda kaldilar, ta ki yapinin te ikisi suya (Firat
nehrine) girinceye dek." Sonra Utnapistim tm ailesini ve akrabalarini gemiye bin-
dirdi, yanlari sira "canli yaratiklardan bulabildiklerinin hepsini" ve "tarlalardaki
hayvanlardan, tarlalardaki vahs hayvanlardan" bulduklarini da ykledi. Incil'deki
hikye ile benzerlikler, yedi gnlk insa sresi bile, aikti. Ancak Utnapistim,
Nuh'un bir adim nne geerek gemiyi yapmasina yardim eden tm zanaatkarlari
da gemiye bindirdi.
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


!%% $

Kendisi ancak belirli bir sinyal zerine gemiye binecekti; Enki bu sinyali de
ona aiklamisti: Samas, yani atesli roketlerden sorumlu ilh taraIindan saptanacak
"belirli bir zaman"da. Enkinin emri suydu:
"SaIak vakti bir titreme emreden Samas
bir patlamalar saganagini indirdiginde-
gemiye bin, girisi de kapa!"


Samas taraIindan bir uzay roketinin ateslenisi oldugu anlasilan bu sinyal ile
Utnapistim'in gemiye binip kendini ieriye kapatisi arasindaki baglantiyi tahmin
etmeye alisalim. O an geldiginde, uzay roketi "saIakta bir titremeye" sebep oldu
ve bir patlamalar saganagi basladi. Ve "tm geminin ambar musambalarini ekip
tirizini vuran" Utnapistim, "yapiyi iindekilerle birlikte", "Gemici Puzur-Amurri'ye
devretti."
Firtina "saIagin ilk isigiyla geldi." rktc bir gk grlts vardi. UIuktan
kara bir bulut ykseldi. Firtina binalarin direklerini ve rihtimlari paraladi; sonra
setler yikildi. Karanlik geldi, "tm isik olanlari karanliga evirdi" ve "genis diyar
bir mlek gibi paralandi."
Alti gn ve alti gece "gney Iirtinasi" esti:
Eserken hiz kazaniyor,
daglari sular altina aliyor,
bir savas gibi insanlari ezip geiyordu...
Yedinci gn geldiginde,
seli tasiyan gney Iirtinasi
bir ordu gibi arpistigi savasta
durulmaya basladi.
Deniz duruldu,
rzgr sustu,
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


)&& $

sel durdu.
Havaya baktim.
Sessizlik kmst.
Ve tm insanlik kile dnmst.

Enlil ve Tanrilar Meclisinin istegi olmustu.
Ama onlar bilmiyordu, Enki'nin plni da islemisti: Firtinali sularda yzen, er-
kekleri, kadinlari, ocuklari ve diger canli yaratiklari tasiyan bir gemi vardi.
Firtina geince, Utnapistim "bir lomboz ati", "yzme isik dst." EtraIa ba-
kindi, "manzara dz bir dam gibi dmdzd." Egilerek oturdu ve agladi, "gzyasla-
ri yzmden akiyordu." Denizin drt bir yaninda bir kiyi seridi grmek iin bakin-
di, gremedi. Sonra:
Bir daglik blge ortaya ikti;
Kurtulus Dagina gemi durdu;
Nisir ("kurtulus") Dagi gemiyi simsiki tuttu,
harekete izin vermedi.


Alti gn boyunca Utnapistim, Kurtulus Daginin, yani Incil`deki Agri Dagi'nin
zirvelerine takili kalan hareketsiz gemiden disari bakti. Sonra, Nuh gibi, bir din-
lenme yeri baksin diye bir gvercin yolladi ama kus geri geldi. Bir sere gitti ve
geri geldi. Sonra kuzgun gitti ve bir dinlenme yeri bulup, dnmedi. Utnapistim bu-
nun zerine yanindaki btn kuslari ve hayvanlari saldi ve kendisi de disari ikti.
Bir sunak kurdu ve tipki Nuh'un yaptigi gibi "bir adak sundu."
Ama burada yine tek Ilh-ok ilh Iarki ortaya ikiyor. Nuh bir yanik takdime
sundugunda "Yahveh hos kokuyu kokladi" ama Utnapistim bir adak adadiginda,
"tanrilar kokuyu aldi; tanrilar tatli kokuyu aldilar. Tanrilar sinekler gibi adak ada-
yanin evresine sstler."
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


)&' $

Tekvin versiyonunda, insanligi bir daha asla yok etmeyecegine yemin eden
Yahveh'dir. Babil versiyonunda ise yemin eden Byk Tanria'dir: "Unutmayaca-
gim... Bu gnlerde dikkatli olacagim, onlari asla unutmayacagim."
Ancak, derhal zlmesi gereken sorun bu degildi. nk Enlil en sonunda
oraya vardiginda, aklindaki en son sey yiyecek idi. Bazilarinin hayatta kaldigini
kesIettigi iin Ikeden hop oturup, hop kalkiyordu. "Bazi canlilar kaabildi mi?
Hibir insanin hayatta kalmamasi gerekiyordu!"
Oglu ve varisi olan Ninurta, derhal sulayan parmagini Enki'ye yneltti.
"Ea'dan baska kim pln yapabilir? Her meseleyi bilen sadece Ea'dir." Sulamayi
inkr etmek bir yana dursun, Enki dnyanin en belagatli savunma konusmasini
yapti. Bilgeligi iin Enlil'i verek ve Enlil'in muhtemelen "mantiksizlik" etmeyece-
gini, bir realist oldugunu neren Enki, inkr ile itiraIi birbirine karistirdi. "Tanrila-
rin sirrini aiga vuran ben degildim"; sadece tek bir insanin, "son derece akilli" olan
bir insanin kendi bilgeligi ile tanrilarin sirrinin ne oldugunu algilamasina izin ver-
dim. Ve eger bu Dnyali gerekten de bu kadar akilli ise, onun yeteneklerini gr-
mezden gelemezdim diye gtledi Enki Enlil'e. "Simdi artik, onun hakkinda Iikir
alalim!"
Tm bunlar, "Gilgamis Destani"na gre, Utnapistim'in Gilgamis'a anlattigi
tanrilarin sirri idi. Sonra Gilgamis'a son olayi da anlatir. Enki'nin savi karsisinda
etkilenen,
Enlil bunun zerine gemiye ikti.
Elimden tutarak beni gverteye ikardi.
Karimi da gverteye aldi,
ve yanimda diz ktrd.
Aramizda durarak,
alinlarimiza dokundu ve bizi kutsadi:
"Simdiye kadar Utnapistim sadece insan idi;
bundan sonra Utnapistim ve karisi
TM ETTEN KIMKTIN OLANLARIN SONL


)&( $

biz tanrilar gibi olacaktir.
Utnapistim ok Uzak'ta,
Sularin Agzi'nda oturacaktir!"

Ve Utnapistim Gilgamis'a anlattigi hikyesini bitirir. ok Uzak'ta oturmasi
iin gtrldgnde, Anu ve Enlil
Ona hayat verdi, bir tanri gibi,
Onu ebed hayata ykseltti, bir tanri gibi.

Ama genelde insanliga ne olmustu? Incil'deki hikye, Ilhin daha sonra insa-
nogluna "semereli olun ve ogalin" iznini verdigi ve onlari takdis ettigi iddiasiyla
son bulur. TuIan hikyesinin Mezopotamya versiyonu da insanoglunun remesiyle
ilgili dizelerle sona erer. Kismen tahrip olmus metin, insan "kategorilerinin" ku-
rulmasindan sz eder:
... Insanlar arasinda bir nc kategori olsun:
Insanlar arasinda
Doguran kadinlar ve doguramayan kadinlar olsun.

Anlasilan, cinsel iliski iin de yeni dzenlemeler vardi:
Insan irki iin dzenlemeler:
Erkek... gen bakireye...
Gen bakire...
Gen adam... gen bakireye...
Yatak serildiginde,
esi ve kocasi birlikte yatsinlar.


Enlil yol stnden ekilmisti. Insanlik kurtulmus ve remesine izin verilmisti.
Tanrilar, Dnya'yi insana amislardi.

!"# $






TANRILAR DNYA'DAN
KATIGI ZAMAN

Kabaran sulari Dnya'yi silip spren bu TuIan neydi?
Bazilari TuIani Dicle-Firat ovasinin yillik tasmalari bazinda aiklarlar. Bu
tasmalardan birinin bilhassa siddetli getigi varsayilir. Tarlalar ve sehirler, insanlar
ve hayvanlar ykselen sularla srklenmisler ve olayi tanrilarin bir cezasi olarak
gren ilkel insanlar bir tuIan eIsanesini yaymaya baslamislardi.
Sir Leonard Woolley kitaplarindan biri olan Excavations in Ur'da (Ur'daki
Kazilar) sunlari anlatir: 1929'da Ur'daki Kraliyet Mezarligindaki alisma sona er-
mek zereyken, isiler yakindaki bir hykten ieri kirilmis mlek ve uIalanmis
tuglalari kazarak kk bir saIta inerler. Bir metre asagida, sertlesmis amurdan bir
dzeye rastlarlar; bu, genellikle uygarligin basladigi noktayi isaret eder. Ama bin
yillik sehir yasami sadece bir metrelik arkeolojik tabaka mi birakmistir geride? Sir
Leonard isileri daha da kazmalari iin ynlendirir. Bir metre daha kazarlar, daha
sonra bir buuk metre daha. Hl "bakir toprak", yani insan yerlesimi izi tasimayan
amur ikarmaktadirlar. Ama buuk metre su taraIindan birakilmis, kurumus
amuru kazdiktan sonra isiler yesil mlek paralari ve akmaktasindan aletler
ieren bir tabakaya rast geldiler. buuk metre amurun altinda daha eski bir uy-
garlik gmlyd!
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!"! $

Sir Leonard ukura atladi ve kaziyi inceledi. Yardimcilarini agirdi, Iikirlerini
sordu. Hi kimsenin akla yakin bir aiklamasi yoktu. Derken Sir Leonard'in karisi,
ylesine, "Aa, tabi, bu Tufan!" deyiverdi.
Ancak Mezopotamya'ya giden diger arkeoloji gruplari, bu harikulade sezginin
zerine sphe dsrdler. Yerlesme izi iermeyen amur katmani gerekten de seli
isaret ediyordu; ama Ur ve el-Ubaid'teki kelti sel baskinin M.. 3.500-4.000'ler
arasinda oldugunu nermekteyken, daha sonra Kis'te kesIedilen benzer bir kelti-
nin M.. 2.800'lerde meydana gelmis oldugu tahmin edildi. Ayni tarih (M..
2.800) Erek'te ve Smerli Nuh'un sehri Suruppak'ta bulunan amur katmani iin de
tahmin edilmekteydi. Kazicilar Ninova'da on sekiz metre derinde, M.. 4.000 il
3.000'ler arasinda on ten Iazla amur ve nehir kumundan olusan tabaka buldular.
Dolayisiyla bilginlerin ogu Woolley'nin buldugunun esitli yerel sel baskinla-
rinin izleri olduguna inanmaktadir; bunlar siddetli saganaklarin yagdigi ve iki b-
yk nehrin kabarmasinin ve yataklarindaki srekli degismelerin byle Ielketlere
sebep oldugu Mezopotamya'da sik meydana gelir. Bilginler tm bu degisken amur
tabakalarinin kapsamli bir aIetten, yani TuIan denilen tarih ncesi muazzam olay-
dan dolayi olamayacagi sonucuna vardilar.
Eski Ahit, bir edebi kisalik ve kesinlik saheseridir. Kelimeler her zaman kesin
anlamlan aktarmak zere seilmistir; dizeler isabetlidir; siralanislari amalidir;
uzunluklari ise kesinlikle gerekenden daha uzun degildir. Yaratilistan, dem ile
Havva'nin Aden Bahesinden kovuluslarina kadar tm hikyenin seksen dizede an-
latilmasi dikkate deger. dem ve neslinin tam kaydi, Kabil ve neslinden, Sit, Enok
ve onlarin neslinden ayri anlatilsa bile elli sekiz dizeyi gemez. Ama Byk Tufa-
nin hikyesi seksen yedi dizeyle basi ekmektedir. Editrlk aisindan bile bu "b-
yk hikye"dir. Siradan yerel bir olay degildir, tm Dnya'yi, tm insanligi etkile-
yen bir felkettir. Mezopotamya metinleri, "Dnya'nin drt bir yaninin"
etkilendigini aika belirtir.
Byle oldugu iin de Mezopotamya'nin tarih ncesinde ok nemli bir nokta-
dir. TuIandan nce olaylar, sehirler ve halklar vardi ve TuIandan sonra olaylar, se-
hirler ve halklar vardi. Byk TuIandan nce tanrilarin tm isleri ve Gklerden in-
dirdikleri Krallik ve Byk TuIandan sonra Krallik Dnya'ya tekrar indirildiginde
olan tanrilarin ve insanlarin olaylari vardi. TuIan, byk bir zaman ayiraci idi.
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!"% $

Sadece kapsamli kral listeleri degil, tekil krallar ve onlarin atalari ile ilgili me-
tinlerde Tufandan sz ederler. rnegin Ur-Ninurta ile ilgili olan bir metin TuIani
zamandaki uzak bir olay olarak anmaktadir:
O gn, o uzak gnde,
O gece, o uzak gecede,
O yil, o uzak yilda-
Tufan meydana geldiginde.

Ninova'daki kil tabletlerden olusan byk ktphaneyi olusturan bilimlerin
koruyucusu Asur krali Asurbanipal, ani yazilarindan birinde "TuIandan nceki tas
yazilarini" buldugunu ve okuyabildigini belirtir, isimler ve kkenleri ile ilgili Ak-
kadca bir metin, "TuIandan sonraki krallarin adlarini siraladigini" aiklar. Bir kral
"TuIandan nce korunmus tohumdan" oldugu iin yceltilir. esitli bilimsel metin-
ler, kaynaklarini 'TuIandan nceki eski destanlar" olarak bildirirler.
Hayir, TuIan yerel bir olay veya dnemsel tasmalar degildir. Her aidan Dn-
ya'yi sarsan, benzerini ne tanrilarin ne de insanlarin daha nce de ve ondan beri de
yasamadiklari bir Ielaketti.
Su ana dek inceledigimiz Incil ve Mezopotamya metinlerinde, zlecek ok
az bulmaca kaldi. Nuh'un adinin, dogumunun ekilen zorluklarin sonunu isaret
edecegi umuduyla "dinlenme vakti" konmasina sebep olan, insanligin ektigi ile
neydi? Tanrilarin sakli tutmaya yemin ettikleri ve aiklanmasindan dolayi En-
ki'nin sulandigi "sir" neydi? Neden Sippar'dan Iirlatilan bir uzay araci, Utnapis-
tim'in gemiye girmesi ve mhrlemesi iin gereken isaretti? Sular en yksek dagla-
ri bile rtmsken, tanrilar neredeydi? Ve Nuh/Utnapistim taraIindan sunulan ki-
zarmis et onlari niye sevindirmisti?
Bunlara ve diger sorulara cevaplar bulmak iin ilerlerken, TuIanin tanrilar ta-
raIindan istekleri dogrultusunda infaz ettikleri, nceden tasarlanmis bir ceza olma-
digini grecegiz. TuIanin tahmin edilebilir bir olay olmasina karsin, kainilmaz bir
olay oldugunu, tanrilarin aktiI degil de pasiI bir rol oynadiklari dogal bir aIet oldu-
gunu kesIedecegiz. Ayrica tanrilarin tutmaya yemin ettikleri sirrin, insanliga karsi
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!"& $

kurulan bir komplo oldugunu da gsterecegiz; yaklasmakta olan su igina ait kendi-
lerinde olan bilgiyi Dnyalilardan saklayacaklardi, bylece Nefilimler kendilerini
kurtarirken, insanlik yok olacakti.
Tufan ve ncesindeki olaylarla ilgili son derece artmis bilgimizin ogu "Tanri-
lar insanlar gibi" metninden gelmektedir. Bu metinde TuIanin kahramani Atra-
Hasis adinda birisidir. "Gilgamis Destani"nin TuIan blmnde Enki Utnapistim'e
"son derece zeki" der; bu da Akkadca atra-Hasistir.
Bilginler Atra-Hasis'in kahraman oldugu metinlerin daha eski bir Smerce Tu-
Ian hikyesinin paralari olabilecegini dsnmekteydiler. Zamanla, Atra-Hasis des-
taninin byk lde biraraya getirilebilmesini saglayan yeterli miktarda Babil,
Asur, Kenan ve hatta orijinal Smer tabletleri bulundu; esas alismayi gereklesti-
renler W. G. Lambertve A. R. Millard'dir. |Atra-Hasis: The Babylonian Story of the
Flood (Atra-Hasis: Babil Tufan Hikyesi)]
Anunnakilerin zahmetli isini, isyanlarini ve ardindan Ilkel isinin yaratilmasini
tariI ettikten sonra destan insanin (Incil versiyonundan da bildigimiz gibi) reyip
ogalmaya basladigina deginir. Zamanla, insanlik Enlil'i rahatsiz etmeye baslar.
Diyar genisledi, halk ogaldi;
Diyarda vahs bogalar gibi yayildilar.
Tanri onlarin iItlesmelerinden rahatsiz oldu;
Tanri Enlil onlarin seslerini duydu
ve byk tanrilara dedi ki:
"Insanoglunun sesleri artik bunaltici hle geldi;
iItlesmeleri beni uykumdan etti."

Bir kez daha insanligin davacisi roln alan Enlil bir ceza emretti. Simdi,
gelmekte olan tuIani okumayi bekliyoruz. Ama yle degil. Ilgintir, Enlil bir Tu-
Iandan veya suyla ilgili herhangi bir ileden sz etmez. Bunun yerine, insanligin
sayisinin bulasici hastaliklarla azaltilmasini dsnmektedir.
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!"' $

Destanin Akkad ve Asur versiyonlari, Enlil'in ceza isteginin ardindan insanog-
lunu ve davarlarini etkileyen "hastalik, illetler, veba ve salginlar" kadar "agrilar,
bas dnmesi, titremeler, ates"ten de sz ederler. Ama Enlil'in plni ise yaramaz.
"Son derece zeki olan", yani Atra-Hasis, tanri Enki'ye zellikle yakindir. Bazi ver-
siyonlarda kendi hikyesini de anlatarak "Ben Atra-Hasis'im; eIendim Ea'nin tapi-
naginda yasardim." der. "Akli, efendisi Enki'ye uyanik olan" Atra-Hasis, kardesi
Enlil'in plnini bozmasi iin ona yalvarir:
"Ea, Ey Rab, Insanoglu inliyor;
tanrilarin Ikesi diyari tketiyor.
Halbuki bizi yaratan sensin!
Agrilar, bas dnmesi,
titremeler, ates dursun artik!"

Kirilmis tabletlerden daha ok para bulunmadika, Enki'nin gdnn ne ol-
dugunu bilemeyecegiz. Bir sey "...diyarda grlsn" dedi. Bu her ne idiyse, ise ya-
radi. Kisa sre sonra, Enlil aci aci "insanlar yok olmadilar; eskisinden bile daha
oklar!" diye tanrilara sikyette bulundu.
Daha sonra insanoglunu alik ile yok etme plninin ana hatlarini ikarmaya
koyuldu. "Insanlara yiyecek verilmesin; karinlari, meyve ve sebzeyi isteyedursun!"
Kitlik, yagmayan yagmur ve azalan sulama ile yani dogal gler yoluyla saglana-
cakti.
Yagmur tanrisinin yagmurlari yukarida tutulsun;
Asagida, sular kaynaklarindan ykselmesin.
Rzgr essin ve topragi kurutsun;
Bulutlar kabarsin ama saganak birakmasin.

TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!"( $

Deniz rnleri kaynaklari bile ortadan kalkacakti; Enki'ye "bir srg ek, denizi
kapa" ve denizin rnn insanlardan "koru" emri verildi.
Kisa sre sonra kuraklik, Ielketi yaymaya basladi.
Yukaridan, sicaklik... degildi,
Asagida, sular kaynaklarindan ykselmediler.
Topragin rahmi dogurmadi;
Bitkiler filiz vermedi...
Kara tarlalar beyaza dnd,
Genis dzlk, tuza boguldu.

Bunun sonucundaki kitlik, insanlar arasinda Ielkete sebep oldu. Zaman ge-
tike sartlar daha da ktledi. Mezopotamya metinleri gittike harap edici alti ya-
at-tamdan sz eder; bazilari bu terimi "yil" diye evirir ama harfiyen "geiyler"
anlamina gelmektedir; daha dogrusu Asur versiyonunun aika belirttigi gibi "bir
Anu yili":
Bir ya-at-tam boyunca, topragin otlarini yediler.
Ikinci ya-at-tam boyunca, intikamdan dolayi istirap ektiler.
nc ya-at-tam geldi;
Grntleri aliktan degismisti,
yzleri kabuk baglamisti...
lmn sinirinda yasiyorlardi.
Drdnc ya-at-tam geldiginde,
yzleri yesil grnmeye basladi:
sokaklarda kamburu ikik yrdler;
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!") $

genis (omuzlari?) darlasti.

Besinci "geis" te insan yasami bozunmaya basladi. Anneler, kendi a kizlari-
na karsi kapilari srglediler. Kiz evltlar, yiyecek sakladi mi grelim diye annele-
rini gzetlemeye basladilar. Altinci "geis"te, yamyamlik basladi.
Altinci ya-at-tam geldiginde,
kiz evltlarini yiyecek diye hazirladilar;
ocuklari besin diye hazirladilar...
Bir ev, diger evi yedi bitirdi.

Metinler Atra-Hasis'in tanrisi Enki'ye israrla basvurdugunu bildirirler. "Tanri-
sinin evinde... ayakbasti;... her gn agladi, sabahlari adaklar getirerek... tanrisinin
adini agirdi", kitligi bozmak iin Enki'nin yardimini istedi.
Ancak Enki, diger ilhlarin karari ile elinin kolunun baglandigini hissediyor
olmaliydi ki ilk baslarda cevap vermedi. Byk ihtimalle, tapinagi terk edip sevgili
batakliklarina dogru yelken aip sadik ibadetisinden saklanmisti, "insanlar lmn
kiyisinda yasiyorlarken," Atra-Hasis "yatagini nehire dnk serdi." Ama cevap
yoktu.
Aliktan len, gittike azalan insanoglunun, kendi ocuklarini yiyen ana baba-
larin manzarasi kainilmaz olani en sonunda ortaya ikardi: Enki ve Enlil arasinda
bir baska atisma. Yedinci "geis"te, kalan erkek ve kadinlar "llerin hayaletleri"
gibiyken, Enki'den bir haber aldilar. "Diyarda byk bir grlt ikarin" diyordu.
Tm insanlara, uyulmasi iin haberler yolladi: "Tanrilariniza saygi gstermeyin,
tanrialariniza dua etmeyin." Tam bir itaatsizlik olmaliydi!
Byle bir karmasanin rts altinda, Enki ok daha somut hareketler plnladi.
Bu noktada bir hayli paralanmis olan metinler, onun, tapinaginda gizli bir "byk-
ler" meclisi topladigini aikliyor. "Girdiler... Enki'nin Evi'nde toplanip konustular."
Enki ilk nce, diger tanrilarin islerine nasil karsi koydugunu onlara syleyerek
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!*" $

kendini temize ikardi. Sonra bir hareket plnini anlatti: Bu pln, bir biimde, de-
nizler ve Asagi Dnya ile ilgiliydi.
Plnin gizli kapakli ayrintilarini paralanmis dizelerden ikarabiliriz: "Gece...
sonra...", birisi, belirli bir zamanda "nehir kiyisinda" olmaliydi, belki de Enki'nin
Asagi Dnya'dan dnsn bekleyecekti. Enki oradan "su savasilarini getirdi";
belki de madenlerde Ilkel isi olan Dnyalilardan bazilarini. Belirlenen zamanda,
emirler verildi: "Haydi! . . dzen..."
Kayip satirlara ragmen, Enlil'in tepkisinden neler oldugunu kavrayabiliriz. "O
Ikeyle doldu." Tanrilar Meclisini toplantiya agirdi ve silahli avusunu Enki'yi
bulup getirmeye gnderdi. Daha sonra ayaga kalkti ve erkek kardesini, gzleme ve
koruma plnlarini bozmakla sulamaya basladi:
Hepimiz, Byk Anunnakiler,
birlikte bir karara vardik...
Gk Kusu'nda emrettim ki,
Adad yukari blgeleri korusun;
Sin ve Nergal ise
Dnyanin orta blgelerini korusunlar;
srgy, denizin parmakligini
roketlerinde sen (Enki) korumaliydin.
Ama sen insanlar iin nlemleri gevsettin!

Enlil kardesini "denizin srgsn" kirmakla suladi. Ama Enki bunun kendi
rizasiyla oldugunu inkr etti:
Srg; denizin parmakligini,
Roketlerimle korudum.
(Ama)... benden katiginda...
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!** $

bir balik srs... gzden kayboldu;
srgy kirdilar...
denizin muhaIizlarini ldrmsler.

Sululari yakaladigini ve cezalandirdigini iddia etti ama Enlil tatmin olmamis-
ti. Enki'nin "halkini beslemevi birakmasini", artik "insanlarin gelisip serpilmesine
sebep olan misir tayinini saglamamasini" talep etti. Enki'nin tepkisi ok sasirticiydi:
Tanri bu toplantidan sikilmisti;
Tanrilar Meclisinde,
kahkahalarina engel olamadi.

Nasil bir pandomimin koptugunu tahmin edebiliriz. Enlil Ikeden kudurmustu.
Enki ile atesli atismalar ve bagrismalar oldu. "Elinde iftira var sadece!" Mecliste en
sonunda dzen saglandiginda, Enlil yine sz aldi. Meslektaslarina ve astlarina bu-
nun oybirligi ile alinmis bir karar oldugunu hatirlatti, Ilkel Isinin biimlendirilme-
sine yol aan olaylari gzden geirdi ve Enki'nin deIalarca "kurali bozdugunu" ha-
tirlatti.
Ama insanligi mahvetmek iin hl bir sansin oldugunu syledi. Yakinda bir
"ldrc sel baskini" olacakti. Yaklasan felaket, insanlardan bir sir olarak saklan-
maliydi. Meclisi bu sirri tutmaya yemin etmeye ve en nemlisi "prens Enki'yi bir
yemin ile baglamaya" agirdi.
Enlil konusmak iin agzini ati
ve tm tanrilarin Meclisine seslendi:
"Gelin, hepimiz, ldrc Tufan'la ilgili,
bir yemin edelim!"
Ilk nce Anu yemin etti;
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!*+ $

Enlil yemin etti; ogullari da onunla yemin ettiler

Enki ilk basta yemin etmeyi reddetti. "Beni neden bir yeminle baglayacaksi-
niz?" diye sordu. "Elimi insanlarima karsi kaldirmak zorunda miyim?" Ama en so-
nunda yemin etmeye mecbur edildi. Metinlerden biri aika belirtir: "Anu, Enlil,
Enki ve Ninhursag; Gk ve Yer tanrilari yemin ettiler."
Ok yaydan ikmisti.
Onu baglayan yemin neydi? Enki'nin yorumlamayi setigi biimiyle, yaklas-
makta olan TuIan sirrini insanlara aiklamayacakti, ama bir duvara syleyemez
miydi? Atra-Hasis'i tapinaga agirarak, bir perdenin arkasinda tuttu. Sonra Enki
sadik Dnyalisina degil de bir duvara konusuyormus gibi yapti. "Kamis perde" de-
di,
Talimatima dikkat kesil.
Tm yerlesimlerin, sehirlerin stn,
bir Iirtina silip sprecek.
Insanoglunun tohumunun mahvi olacak...
Bu son karardir,
tanrilar Meclisinin sz,
Anu, Enlil ve Ninhursag'ca sylenen sz.

|Bu bahane; daha sonra Nuh/Utnapistim'in hayatta kaldigi grenildiginde,
Enki'nin yeminini bozmadigini iddia etmesini aiklamaktadir; "asiri derecede zeki"
(atra-Hass) Dnyali, isaretleri dogru yorumlayarak TuIan sirrini tek basina bul-
mustu.| Ilgili mhr betimlemeleri Yilan Tanri olan Ea, sirri Atra-Hasis'e aiklar-
ken bir perde tutan bir hizmetkri gstermektedir. (Sekil 160)

TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!*# $


Sekil 160

Enki'nin sadik hizmetkrina gd suda yzecek bir gemi insa etmesiydi ama
beriki syle dedi: "Ben hi gemi yapmadim... yere bir plnini iz de anlayabile-
yim." Enki ona gemiyle ilgili kesin talimati, llerini ve nasil yapilacagini anlatir.
Incil hikyeleri ile bilgilendigimizden, bu "gemi"yi gverteleri ve altyapisi olan ok
byk bir gemi olarak hayal ediyoruz. Ama Incil'deki teba terimi "batik" kknden
ikmistir ve Enki'nin Nuh'a su altina girebilen bir gemi, bir denizalti insa etmesi
talimatini verdigi sonucuna varilmalidir.
Akkadca metin, gemiyi anlatirken Enki'den alintilar yapar; "st ve alti kapa-
li", "sert katran" ile su geirmeyecek biimde mhrlenmis. Gverte olmayacakti,
aiklik olmayacakti ki "gnes onun iini grmesin." Bu, "bir Apsu gemisi gibi" ola-
cakti, yani bir sulili; bugnlerde Ibranicede bir denizaltiyi anlatmak iin kullanilan
soleleth ile ayni terim.
"Gemi,"dedi Enki, "bir MA.GUR.GUR olsun", yani "dnp yuvarlanabilen bir
gemi." Gerekten de ancak byle bir gemi sularin baskin aglayisi altinda hayatta
kalabilirdi.
Digerleri gibi Atra-Hasis versiyonu da, felket sadece yedi gn uzakta olmasi-
na karsin insanlarin onun yaklastiginin Iarkinda olmadigini vurgular. Atra-Hasis,
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!*! $

Enki'nin meknina gidebilmek ve bylece Enlil'in gazabindan kurtulabilmek iin
"Apsu gemisi"ni yaptigi bahanesini kullandi. Bu hemen kabul edildi zira isler ger-
ekten ktyd, insanlarin sorunu kuraklikti; yagmurun yoklugu, suyun azligi. Akli
basinda hangi insan bir su igi altinda yok olmak zere olduklarini dsnebilirdi?
Ancak insanlar isaretleri okuyamasalar bile, NeIilimler okuyabiliyordu. Onlar
iin TuIan an bir olay degildi; kainilmaz olsa bile, gelisini saptamislardi. Insanog-
lunu ortadan kaldirma plnlari, tanrilar taraIindan oynanan aktiI degil pasiI bir role
dayanmaktaydi. TuIana sebep olmamislardi; sadece tuIanin gelisini Dnyalilardan
saklama yoluna gitmislerdi.
Yaklasmakta olan Ielketin ve onun kresel etkisinin Iarkinda olan Nefilimler,
kendi paalarini kurtarmak iin nlemler almisti. Dnya suyla kaplanirken, korun-
mak iin tek bir yne gidebilirlerdi: gge dogru. TuIanin ncesindeki Iirtina esme-
ye basladiginda, NeIilimler mekik aralarina bindiler ve sular ekilene kadar Dnya
yrngesinde kaldilar.
Birazdan gsterecegiz; TuIan gn, tanrilarin Dnya'dan katigi gnd.
Utnapistim'in, grdgnde gemideki digerlerine katilip onu mhrlemek zere
gzlemek ve zorunda oldugu isaret, buydu:
SaIak vakti bir titreme emreden
Samas,
bir patlamalar saganagini indirdiginde-
gemiye bin, girisi de kapa!

Samas, bildigimiz gibi, Sippar'daki uzay limanindan sorumluydu. Enki'nin Ut-
napistim'e Sippar'dan yapilan Iirlatmanin ilk isaretini gzleme talimatini verdigi
konusunda zihnimizde hibir sphe yoktur. Utnapistim'in yasadigi Suruppak, Sip-
par'in sadece 18 beru (180 kilometre kadar) gneyinde idi. Firlatmalar saIaktan n-
ce yapildigindan, ykselen roket gemiden " saganak gibi inen patlamalar yagmuru-
nu" grmek sorun olmazdi.
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!*% $

Nefilimler TuIan iin hazirlanmis olmalarina karsin, gelisi yine de korkutucu
bir deneyimdi: TuIanin grlts... tanrilari titretmeye basladi." Ama Dnya'yi bi-
rakma ani geldiginde tanrilar "geriye bzlerek, Anu'nun gklerine ykseldiler."
Atra- Hasis'in Asur versiyonu tanrilarin Dnya'dan kamak iin rukub Hani ("tan-
rilarin arabalari") kullandigindan sz eder. "Anunnakiler ykseldi", roket gemileri
"parlamalariyla diyari alaza veren" mesaleler gibiydi.
Dnya'nin etraIinda dnen Nefilimler, onlari derinden etkileyen bir yikim sah-
nesi grdler. Gilgamis metinleri sunu syler: Firtinanin siddeti bydke "kimse
yanindakini gremez" olmakla kalmaz, "insanlar, gklerden bile seilememekte-
dir." Uzay aralarina sikisan tanrilar, biraz nce Iirlatilip katiklari gezegende neler
olup bittigini grmeye alisirlar.
Tanrilar kpekler gibi korktular,
dis duvara dayanip meldiler.
Istar dogum sancisi eken bir kadin gibi bagirdi:
"Heyhat, eski gnler kle dnd"...
Anunnaki tanrilari onunla birlikte agladilar,
Hepsi suskunlasan tanrilar oturup agladilar;
dudaklari simsiki kapali... istisnasiz hepsi.

Atra-Hasis metinleri de ayni temayi isler. Kamakta olan tanrilar, ayni zaman-
da yikimi da seyrederler. Ama kendi gemileri iindeki durumlarida pek cesaret ve-
rici degildi. Anlasilan, birka uzay gemisine ayrilmislardi; Atra-Hasis destaninin
III. Tableti, Anunnakilerden bazilarinin Ana Tanria ile paylastiklari gvertedeki
sartlari anlatmaktadir.
Anunnakiler, byk tanrilar,
susuz, alik iinde oturuyorlardi...
Ninti agladi ve kendini tketti;
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!*& $

agladi ve rahatladi.
Tanrilar da onunla birlikte diyar iin agladilar.
Kendini umutsuzluga kaptirmisti,
bira imek iin yanip tutusuyordu.
Oturdugu yerde, tanrilar aglayip oturuyordu;
bir ukurda melen koyunlar gibi.
Dudaklari susuzluktan yaniyordu,
aliktan kramp agrisi ekiyorlardi.

Ana Tanria, Ninhursag bu kesin mahvolus karsisinda bizzat sarsilmisti. Gr-
dkleri karsisinda Ieryada basladi:
Tanria grd ve agladi...
dudaklari ates gibi yaniyordu...
"Yaratiklarim sinekler gibi oldu,
Yusufuklar gibi nehirleri doldurdular,
yuvarlanan deniz, babaliklarini aldi."

Yaratilmasina yardim ettigi insanoglu lyorken, o gerekten de kendi canini
kurtarabilir miydi? Dnya'yi gerekten de terk edebilir miydi, diye yksek sesle
sordu-
"Gklere ykselecek,
EIendi Anu'nun gidilmesini emrettigi
Adaklar Evinde oturabilir miyim?"
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!*' $

Nefilimlere verilen emirler netlesti: Dnya'yi terk edin, "Gklere ykselin."
Bu, On ikinci Gezegen Dnya'ya en yakin noktada, asteroit kusagi ("Gk") iinde
oldugu zaman olmaliydi nk Anu, Tufandan nceki nemli toplantilara bizzat
katilabilmisti.
Belki de Nippur'u alistiran Anunnaki elitlerinin eslik ettigi Enlil ve Ninurta
bir uzay aracindaydi; sphesiz ana gemiye katilmayi plnliyorlardi. Ama diger tan-
rilari o kadar kararli degillerdi. Dnya'yi terk etmeye zorlandiklarinda, ona ve sa-
kinlerine ne kadar baglanmis hle geldiklerini birdenbire Iark ermislerdi. Aralar-
dan birinde, Ninhursag ve yanindaki Anunnaki grubu Anu taraIindan verilen
emirlerin geerliligi hakkinda tartismaktaydi. Bir digerinde ise Istar "Heyhat, eski
gnler kle dnd" diye agladi; onun aracindaki Anunnakiler "onunla gzyasi dk-
tler."
Anlasilan Enki baska bir arataydi, aksi takdirde insanligin tohumunu kurtar-
mayi nasil becerdigini digerlerine aiklardi. Sphesiz, daha az kederli olmak iin
baska sebepleri de vardi nk kanitlar onun Agri'daki karsilasmayi da plnladigini
nermektedir.
Kadim versiyonlar, geminin Agri blgesine siddetli dalgalar taraIindan srk-
leyiverdigini ima ediyor gibi grnmektedirler; ve bir "gney Iirtinasi" gemiyi ger-
ekten de kuzeye dogru srklerdi. Ama Mezopotamya metinleri, Atra-
Hasis/Utnapistim'in yanina Puzur-Amurri ("sirlari bilen batili") adinda bir "Gemi-
ci"yi de aldigini belirtirler. Mezopotamyali Nuh "yapiyi iindekilerle birlikte" Iirti-
na baslar baslamaz ona "devretti." Gemiyi belirli bir yne getirmek iin degil ise,
deneyimli bir kilavuza ne gerek vardi?
Nefilimler, gsterdigimiz gibi, Agri Dagi'nin zirvelerini ta en basindan beri
isaret olarak kullanmaktaydilar. Dnya'nin o kismindaki en yksek zirveler olarak,
su rtsnn altindan ilk olarak onlarin ikmasi beklenirdi. "Bilge Olan, Her Seyi
Bilen" Enki sphesiz bu kadarini dsnebilirdi; karsilasmayi daha en basindan beri
plnlayarak hizmetkrina gemiyi Agri'ya dogru ynlendirmesi talimatini verdigi
sonucuna varabiliriz.
Grekli Abydenus taraIindan bildirilen Berossus'un TuIan versiyonu syle der:
"Kronos Sisitros'a Daisios'un (ikinci ay) on besinci gn bir tuIan olacagini aikla-
di ve ona, Samas'in sehri Sippar'da yazili olan her seyi saklamasini emretti. Sisitros
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!*( $

tm bunlari yapti, hemen Ermenistan'a yelken ati ve oradayken, tanrinin olacagini
aikladigi sey oldu."
Berossus kuslarin salinmasina iliskin ayrintilari tekrarlamaktadir. Sisitros (at-
ra-hasisin tersten okunusu) tanrilar taraIindan kendi meknlarina alindiginda, ge-
mideki diger insanlara "Ermenistan'da" olduklarini aikladi ve onlari (yryerek)
Babil'e dnmeleri iin ynlendirdi. Bu versiyonda sadece uzay limani olan Sip-
par'la baglantiyi degil, Sisitros'un "derhal Ermenistana (yani Agri blgesine) yel-
ken amasi" emrini aldiginin dogrulanmasini da buluyoruz.
Atra-Hasis karaya ayak basinca, hayvanlardan bazilarini kesti ve bir ates s-
tnde kizartmaya basladi. Yorgun ve a tanrilarin "sunak stne sinekler gibi
ssmesine" sasmamak gerek. Birdenbire insanin, yetistirdigi besinlerin ve byt-
tg davarlarin elzem oldugunu Iark etmislerdi. "Enlil en sonunda oraya vardiginda
ve gemiyi grdgnde, hiddetlendi." Ama sartlarin mantigi ve Enki'nin ikna edisi
baskin ikti; Enlil insanoglundan kalanlarla baristi ve kendi araciyla Atra-
Hasis/Utnapistim'i Tanrilarin Ebed meknina gtrd.
Insanlikla hizla barisma kararindaki bir diger unsur; tuIanin gittike azalmasi,
kuru topraklarin ve stndeki bitkilerin ortaya ikisi olabilirdi. NeIilimlerin yakla-
san Ielketten bir hayli nce haberdar olduklari sonucuna zaten varmistik; ama bu
durum onlar iin de ylesine nadir bir deneyimdi ki, Dnya'nin stnde sonsuza
dek yasanamayacagindan korkmuslardi. Agri'ya indiklerinde, durumun byle ol-
madigini grmslerdi. Dnya hl yasanabilir hldeydi; ve onun stnde yasamak
iin insana ihtiyalari vardi.
Tahmin edilen ama kainilmaz olan bu Ielket neydi? TuIan bulmacasini
zmek iin nemli bir anahtar; bunun tek, an bir olay olmadigini, aksine bir dizi
olayin zirve noktasi oldugunu Iark etmektir.
Insanlari ve hayvanlari etkileyen sira disi salgin hastaliklar ve siddetli bir ku-
raklik ardindan suyla imtihan; Mezopotamya kaynaklarina gre yedi "geis" veya
ar sren bir sreti. Bu fenomen, sadece byk iklimsel degisikliklerle aiklanabi-
lir. Bu gibi degisiklikler, Dnya'nin gemisinde tekrarlanan buzul aglari ve Dn-
ya'nin yakin gemisinde baskin olan buz aglari aralari ile iliskili olmustur. Azalan
yagislar, alalan deniz ve gl seviyeleri ve yeralti su kaynaklarinin kurumasi, yak-
lasmakta olan bir buzul aginin habercisidir. Bu kosullari anden sona erdiren Tu-
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!*) $

Ianin ardindan Smer uygarligi ve bizim simdiki, buzul-sonrasi agimiz geldigine
gre; sz konusu buzullanma ancak en sonuncusu olabilirdi.
ikarimimiz sudur: TuIandaki olaylar Dnya'nin son buzul agi ve onun
anden sona erisiyle ilgilidir.
Arktik ve Antarktik buz tabakasini delen bilim adamlari esitli katmanlar ara-
sinda kalan oksijeni lebilmekte ve bundan yola ikarak binlerce yil nce hkm
sren iklimi belirleyebilmekteler. Meksika KrIezi gibi deniz diplerinden alinan ve
deniz canlilarinin ogalmasini ve azalmasini len rnekler de benzer sekilde ge-
mis yzyillardaki sicakliklari tahmin etmelerini saglamaktadir. Bu gibi bulgulara
dayanarak bilim adamlari artik son buzul aginin 75.000 yil kadar nce basladigin-
dan ve 40.000 yil nce kk bir isinma yasadigindan eminler. Yaklasik 38.000 yil
nce, daha sert, daha soguk ve daha kuru bir dnem yasandi. Ve sonra, 13.000 yil
kadar nce buzul agi birdenbire sona erdi ve su an iinde yasadigimiz iliman iklim
devreye girdi.
Incil ve Smer bilgileriyle paralel olarak, zor zamanlarin, "Dnya'nin lnetle-
nisinin" Nuh'un babasi Lamek zamaninda basladigini buluyoruz. Nuh'un ("tehir")
dogumunun ekilen zorluklarin sonunu belirleyecegi midi, hi beklenmedik bir
sekilde, Ielket getiren TuIan sayesinde yerine gelmisti.
Birok bilgin Tufan ncesindeki (demden Nuh'a) on atanin, bir biimde
Smer kral listelerindeki on Tufan-ncesi hkmdara paralel olduguna inanmakta-
dir. Bu listeler bu on addan son ikisine ilh unvan olan DIN.GIR veya EN ekle-
mezler ve Ziusudra/Utnapistim ve babasi Ubar-Tutu'yu insanlar olarak ele almak-
tadir. Bu ikisi Nuh ve babasi Lamek ile paraleldir ve Smer listelerine gre, ikisi
TuIan meydana gelene dek toplam 64.800 yil hkm srmslerdir. Son buzul agi,
75.000 ile 13.000 yil nce, 62.000 yil srmst. Zorluklar Ubartutu/Lamek hkm
sryorken baslamis oldugundan, 62.000, 64.800'e mkemmel biimde uymakta-
dir.
Dahasi, Atra-Hasis destanina gre, son derece sert olan kosullar yedi sar veya
25.200 yil srmst. Bilim adamlari 38.000 ile 13.000 yil kadar nce son derece
sert kosullarin var oldugu bir dnemin kanitlarini kesIettiler; yani 25.000 yillik bir
sre. Bir kez daha, Mezopotamya kanitlari ve modern bilimsel bulgular birbirlerine
uymakta.
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!+" $

TuIan bulmacasini zme girisimimiz, demek ki, Dnya'nin iklimsel degisik-
liklerine, zellikle de buzul aginin 13.000 yil kadar nce anden bitisine odaklan-
malidir.
Bu byklkte an bir iklim degisikligine ne sebep olabilirdi?
Bilim adamlari taraIindan gelistirilen ve birok teoriden ilgimizi eken bir ta-
nesi, Maine niversitesinden Dr. John T. Hollin taraIindan nerilmistir. Hollin,
Antarktik buz tabakasinin periyodik olarak kirildigini ve an ve muazzam bir gelgit
dalgasi yaratarak denize kaydigi sonucuna varmistir!
Baskalari taraIindan da kabul edilen ve gelistirilen bu hipotez sunu nermek-
tedir: Buz tabakasi gittike kalinlasirken, buz tabakasi altinda Dnya'nin isisindan
gittike daha fazla hapsetmekle kalmamis, ayni zamanda (basin ve srtnme ile)
tabaninda sulu, kaygan bir katman da yaratmisti. stteki kalin buz tabakasi ile alt-
taki kati toprak arasinda bir kayganlastirici olarak is gren bu sulu buzlu katman er
ya da ge buz tabakasinin evresini saran okyanusa dogru kaymasina sebep olmak-
taydi.
Hollin, Antarktika'nin su an mevcut (ortalama kalinligi bir buuk kilometreden
Iazladir) buz tabakasinin sadece yarisinin gney denizlerine kaymasi durumunda,
bunu izleyecek olan gelgit dalgasinin yerkrenin tm denizlerinin seviyesini, kiyi
kentlerini ve alak alanlari sular altinda birakarak yaklasik 20 metre ykseltecegini
hesaplamistir.
1964'te, Yeni Zelanda'daki Victoria niversitesinden A. T. Wilson, buzul ag-
larinin bu gibi kaymalar sonunda sadece Antarktik'te degil Arktik'te de anden sona
erdigini nerdi. Topladigimiz esitli metinlerin ve olgularin; TuIan, Antarktik sula-
rina milyarlarca ton buzun kaymasi ve son buzul agina anden son vermesi netice-
sinde meydana gelmistir diye vardigimiz sonucu hakli ikardigi dsncesindeyiz.
Bu an olay, muazzam bir gelgit dalgasi olusturdu. Antarktik sularinda basla-
yarak Atlantik, PasiIik ve Hint okyanuslarina dogru kuzey ynnde yayildi. Isidaki
an degisiklik, sel gibi yagan yagmurlarin eslik ettigi siddetli Iirtinalar yaratmis ol-
maliydi. Firtinalar, bulutlar ve kararan gkyz, sulardan daha hizli hareket ederek
gelmekte olan su igini bildirmislerdi.
Tam olarak byle bir fenomen, kadim metinlerde tarif edilmektedir.
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!+* $

Enki'nin emirlerine gre gemiye binmek ve mhrlemek iin disarida kalip
isareti bekleyen Atra-Hasis herkesi gemiye bindirmisti. "insanla ilgili" bir ayrinti
saglayan kadim metin bizlere Atra-Hasis'in, kendisine geminin disinda kalmasi em-
ri verilmesine karsin, "girip ikiyordu; oturamiyordu, melemiyordu... kalbi kirik-
ti; saIra ikartiyordu." Ama sonra:
... Ay gzden kayboldu...
Havanin grns degisti;
Bulutlarda yagmurlar kkremeye basladi...
Rzgrlar vahslesti...
... TuIan basladi,
insanlari bir savas gibi arpti gcyle;
Bir kisi digerini gremedi,
Yikimda, taninamaz hldeydiler.
Rzgrlar vahs bir esek gibi kisniyordu.
Karanlik yogundu;
Gnes grlemiyordu.

"Gilgamis Destani" Iirtinanin geldigi yn hakkinda nettir: Firtina gneyden
gelmisti. Ilk olarak Asagi Dnya'daki "Nergal'in ileri karakollarini" alasagi eden
gelgit dalgasindan nce, gerekten de bulutlar, rzgrlar, yagmur ve karanlik gel-
misti:
SaIagin isigiyla
Ufuktan kara bir bulut ykseldi:
iinde Iirtinalarin tanrisi kkryordu...
Parlak olan her sey karanliga dnmst...
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!++ $

Gney Iirtinasi bir gn iin esti,
eserken hiz kazandi, daglari sular altina aldi...
Gney Firtinasi diyari silip geerken,
Alti gn ve alti gece esti rzgr.
Yedinci gn geldiginde,
Gney Firtinasinin TuIani sakinledi.

"Gney Iirtinasi"na, "gney rzgri"na yapilan gndermeler, TuIanin, "Iirti-
nanin habercisi olan" bulutlarinin ve rzgrlarinin Mezopotamya'ya erismek iin
"tepelerin ve dzlklerin" stnden hareket ederek geldigi yn aika belirtmek-
tedir. Gerekten de, Antarktik'te baslayan bir Iirtina ve su heyelani; ilk olarak Ara-
bistan tepelerini ve daha sonra Dicle-Firat ovasini sular altinda birakarak Hint Ok-
yanusu zerinden Mezopotamya'ya ulasirdi. "Gilgamis Destani" bizi ayrica,
insanlar ve topraklari sular altinda kalmadan nce "kuru toprak barajlari" ve setle-
rinin "paralandigi"ni, kitanin kiyi seridinin su altinda kalarak, silinip sprldg-
n syleyerek bilgilendirir.
Incil'deki TuIan versiyonu ise "Byk Enginin btn kaynaklarinin yarilmasi",
"gklerin pencerelerinin ailmasi"ndan nce gelir. Ilk olarak "Byk Engin"in (en
gneydeki, donmus Antarktik denizleri iin ne kadar tanimlayici bir isim) sulari
buzlu hapishanelerinden kurtulmustu, yagmurlar ancak bundan sonra gklerden
akmaya basladi. Bunun, TuIan bitmek zereyken tersten tekrarlandigi yolundaki
dsncemiz de onaylaniyor. Ilk olarak "Enginin kaynaklari kapandilar" ve sonra
"gklerden yagmurun arkasi kesildi."
Ilk muazzam gelgit dalgasindan sonra, sulari hl kocaman dalgalar hlinde
"geliyor ve geri gidiyor"du. Derken sular "ekilmeye" basladi ve 150 gn sonra,
gemi Agri'nin zirveleri arasinda karaya oturdugunda "sular azaldilar". Gney deniz-
lerinden gelen su heyelani, gney denizlerine geri dnmst.

TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!+# $

Nefilimler, TuIanin Antarktika'dan ne zaman Iiskiracagini nasil tahmin ede-
bilmislerdi?
Biliyoruz ki Mezopotamya metinleri, TuIani ve ondan nceki iklimsel degisik-
likleri yedi "geis"e baglamaktadir; sphesiz bu, On Ikinci Gezegenin Dnya ya-
kinlarindan periyodik geisi anlamina gelmektedir. Dnyanin kk uydusu Ay'in
bile gelgitlere sebep olabilecek yeterlikte ktle ekim gc uyguladigini biliyoruz.
Mezopotamya metinleri ve Incil'deki metinler de Gksel EIendi Dnya'nin yaki-
nindan geerken, Dnya'nin nasil sallandigindan sz ederler. Iklimsel degisiklikleri
ve Antarktik buz tabakasinin dayaniksizligini gzlemleyen Nefilimler, On Ikinci
Gezegenin yedinci "geisi"nin yaklasan Ielketi baslatacagini Iark etmis olabilirler
miydi?
Kadim metinler durumun byle oldugunu gsteriyorlar.
Bunlarin en dikkate deger olanlarindan biri, santimden bile kk olan bir
kil tabletin her iki yaninda da minyatr bir ivi yazisi ile yazilmis otuz satir ieren
bir metindir. Asur'da bulunmustur ama Akkadca metindeki Smerce szcklerin
bollugu, bunun Smer kkeni hakkinda kuskuya yer birakmaz. Dr. Erich Ebeling,
bunun ller Evi'nde sylenen bir ilh olduguna karar verdi ve dolayisiyla metni,
kadim Mezopotamya'da lm ve tekrar dirilme hakkinda yazdigi basyapiti Tod und
Leben'e (lm ve Hayat) dhil etti.
Ancak yakindan inceledigimizde, bu kompozisyonun Gksel Efendinin, On
ikinci Gezegenin "adlarini agirdigini" grdk. Metin, esitli siIatlarin anlamlarini
gezegenin Tiamat'la yaptigi savasin alanindan geisiyle iliskilendirir; yani TuIana
sebep olan geis!
Metin, tm kudretine ve boyutuna ragmen, gezegenin ("kahraman") yine de
Gnes'in etraIinda yrnge izledigini bildirerek baslar. TuIan, bu gezegenin
"silhi"dir.
Silhi, TuIandir;
Silhi, ktlere lm getiren Tanri.
stn, stn, Mesh edilmis...
Gnes gibi, diyarlari geen;
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!+! $

Gnesten, tanrisindan korkar.

Metin, gezegenin "ilk adini" agirarak (ne yazik ki, okunamamaktadir) Tia-
mat'la yapilan savasin oldugu yere dogru Jpiterin yanindan geisi tariI eder:
Ilk Adi:....
Dairesel kusagi biraraya getirip dven;
Isgalcinin ikiye blp, iini disari dktg.
Akiti zamaninda olan EIendi,
Tiamat'in savas alani iinde dinlenir...
Tohumlari Babil'in ogullari olan;
Jpiter gezegeni yaninda sasirtilamayan;
Parlakligiyla yaratacak olan.

Yaklasan On Ikinci Gezegen SILIG.LUDIG ("neeli gezegenlerin gl nde-
ri") diye adlandirilir. Artik Mars'a en yakin durumdadir: "Tanri (gezegen) Anu'nun
parlakligiyla, tanri (gezegen) Lahmu (Mars) giyinir." Derken TuIani Dnya stne
birakiverir:
EIendinin adi budur.
Ikinci aydan Addar ayina kadar
Sular ileri atilir.

Metnin iki ad stnde durusu, dikkate deger takvimsel bilgi saglamaktadir. On
Ikinci Gezegen "Akiti zamaninda", yani Mezopotamya Yeni Yili basladiginda Jpi-
ter'i geti ve Dnya'ya yaklasti. Ikinci ayda Mars'a en yakin konumdaydi. Sonra
"ikinci aydan Addar ayina (on ikinci aya) kadar", TuIani Dnya stne birakti.
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!+% $

Bu bilgi, ikinci ayin on yedinci gnnde"bvk enginin kavnaklarinin aildi-
gini" bildiren Incil'deki anlatimla mkemmel bir uyum iindedir. Gemi yedinci ay-
da Agri Dagi'na oturmustu; diger kuru topraklar onuncu ayda grnr olmuslardi
ve TuIan on ikinci ayda sona ermisti; zira Nuh geminin kapagini atiginda, diger
yilin "ilk ayinin ilk gn" idi.
TuIanin ikinci dnemine, sularin ekilmeye basladigi zamana geen metin,
gezegeni SU L. PA.KUN.E diye adlandirir.
Kahraman, Gzlemci Efendi,
Sulari biraraya toplayan;
Fiskiran sularla
Drst ve kt olanlari temizleyen;
Ikiz zirveli dagda
Tutan...
...baliklar, nehir, nehir; seller durdu.
Daglik yerde, bir agaca, bir kus kondu.
... denen gnde.

Tahrip olmus bazi satirlarin okunulamayisina karsin, Incil ve Mezopotamya
TuIan hikyeleri arasindaki paralellik aiktir: Seller durulmustu, gemi ikiz zirveli
dagda "tutulmustu": Nehirler daglardan asagi yeniden akmaya baslamisti ve sulari
okyanuslara geri tasiyorlardi; baliklar grlyordu; gemiden bir kus salindi. ile
sona ermisti.
On Ikinci Gezegen "geis"inden gemisti. Dnya'ya yakinlasmis ve uydulari-
nin esliginde uzaklasmaya baslamisti:
Alimler "Sel baskini!" diye bagirdiginda-
Bu, tanri Nibirudur ("Geis Gezegeni");
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!+& $

Kahramandir, drt basli gezegen.
Silhi TuIan Firtinasi olan tanri geri dnecek;
Dinlenme yerine kendisini alaltacak.

(Uzaklasmakta olan gezegen, metnin iddiasina gre, daha sonra Ululu ayinda,
yani yilin altinci ayinda, Satrn'n yrngesinden tekrar geti.)
Eski Ahit sik sik, Rab'bin, enginin sulariyla Dnya'nin rtlmesine sebep ol-
dugu zamanlardan sz eder. Yirmi dokuzuncu Mezmur Rab'bin "engin sulari" "a-
girmasini" ve sularin "dnsn" tarif eder:
Ey tanri ogullari, Rab'be verin,
Rab'be izzet ve kudret verin...,
Rab'bin sesi sular stndedir;
Izzet tanrisi grlyor,
Rab ok sular stndedir...
Rab'bin sesi kuvvetlidir,
Rab'bin sesi hasmetlidir;
Rab'bin sesi sedir agalarini kirar...
Lbnan (Dagini) ve Sirion (Dagini)
yaban sigiri yavrusu gibi siratir.
Rab'bin sesi ates alevleri ikarir;
Rab'bin sesi l sarsar...
Rab,Tufana (dedi): "Dn!"
Ve Rab kral olarak ebediyen oturur.


Muhtesem yetmis yedinci Mezmurda ("Sesim, Tanriyadir"), mezmuru yazan,
Rab'bin daha eski zamanlarda ortaya ikisini ve gzden kaybolusunu anar:
Eski gnleri,
Olamin yillarini dsndm...
Rab'bin islerini aniyorum;
nk eski vakitten olan harikalarini anarim...
Ey Rab, senin yolun belirlenmistir,
Rab gibi byk ilh kimdir?...
Sular seni grd, Ey Rab ve titredi;
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!+' $

Ok gibi kivilcimlarin uustu.
Grleyisinin sesi kasirgada idi;
simsekler Dnya'yi aydinlatti,
Yer titredi ve sarsildi.
(Sonra) senin yolun denizde,
ve yollarin byk sularda idi;
ve izlerin gitti, bilinmez.


Gksel Rab'bin islerini ycelten yz drdnc Mezmur, okyanuslarin kitalari
rttg ve geri dndrldkleri zamani anar:
Yeri temelleri zerine kurdu,
Ebediyen sarsilmayacaktir.
Elbise gibi ona engini giydirdin,
Sular daglarin zerinde durdu.
Senin azarlamandan sular katilar;
Grlemenin sesinden, onlar iin kurdugun yere katilar.
Daglar ykseldiler, vadiler indiler.
Onlar gemesinler diye sen onlara sinir koydun,
Yeri kaplamak iin geri gelmezler.


Amos peygamberin szleri ise pek aiklayicidir:
Rab'bin Gnn isteyenlerin vay basina!
Rab'bin Gnn niin istiyorsunuz?
O isik degil, karanliktir...
gleyin gnesi batiracagim,
ve gpegndz diyari karartacagim,
denizin sularini agiran,
ve onlari yeryzne dken odur.


Demek ki bunlar "eski gnlerde" meydana gelen olaylardi. "Rab'bin Gn",
Tufan gnyd.
Dnya'ya ayak basan Nefilimlerin, ilk sehirlerdeki ilk hkmdarliklari Zodyak
aglari ile iliskilendirdiklerini daha nce gstermistik; yani Zodyaktaki burlara
esitli tanrilarin siIatlarini vermekteydiler. Ebeling taraIindan bulunan metnin de
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!+( $

sadece insanlar iin degil NeIilimler iin de takvimsel bilgiler sagladigini grmek-
teyiz. TuIan, diye bildiriyor bize, "Aslan takimyildizi aginda" meydana gelmisti:
stn, stn, Mesh edilmis;
parlayan taci, dehsetle ykl EIendi.
stn gezegen: bir taht kurdu
kirmizi gezegenin (Mars) yrngesine bakan.
Her gn, Aslan iinde alevler iindedir;
Isigi, diyarlar stnde parlak kralliklari iln eder.

Artik, Yeni Yil trenlerindeki "Aslan takimyildizi derinlerin sularini lt"
diyen muammali dizeyi de anlayabiliriz. Bu cmleler TuIanin zamanini tam bir
ereveye oturtur; bugnlerde gkbilimciler Smerlilerin bir Zodyak evinin bas-
langicini nerede saptadiklari konusunda tam olarak kesin olamasalar da, aglar iin
verilen asagidaki zaman tablosunun dogru oldugu dsnlmektedir.

M.. 60'tan M.S. 2.100'e Balik agi
M.. 2.220'den M.. 60'a Ko agi
M.. 4.380'den M.. 2.220'ye Boga agi
M.. 6.540'tan M.. 4.380'e Ikizler agi
M.. 8.700'den M.. 6.540'a Yenge agi
M.. 10.860'dan M.. 8.700'e Aslan agi

Eger TuIan Aslan aginda ya da M.. 10.860 ile M. . 8.700 arasinda mey-
dana geldi ise, TuIanin tarihi zaman tablomuza uyuyor demektir: Modern bilime
gre, son buzul agi gney yarikrede on iki il on bin yil kadar nce ve kuzey
yarikrede ise bundan bir veya iki bin yil sonra anden kesilmisti.
Zodyaktaki presesyon (gerileme) Ienomeni, vardigimiz sonulari ok daha
kapsamli biimde desteklemektedir. Daha nce, Nefilimlerin Dnya'ya, Tufandan
432.000 (12 sar) yil nce, Balik aginda indikleri sonucuna varmistik. Presesyon
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!+) $

devri aisindan, 432.000 yil on alti tam devir veya Byk Yil ve Aslan takimyildi-
zinin "agi"na geis yapilan bir diger Byk Yilin yarisini olusturmaktadir.
Artik bulgularimizi kapsayan tam bir zaman tablosunu olusturabiliriz.

Yl nce OLAY
445.000 Enki nderligindeki NeIilimler, On Ikinci Gezegenden Dnya'ya
geldiler. Gney Mezopotamya'da Eridu, yani Dnya Istasyonu I
kuruldu.
430.000 Byk buz tabakalari ekilmeye basladi. Yakin Dogu'da yasana-
bilir bir iklim.
415.000 Enki karanin i kisimlarina hareket eder, Larsa'yi kurar.
400.000 Buzul aglari arasinda grlen dnem tm kreye yayilir. Enlil
Dnya'ya ayak basar, Uus Kontrol merkezi olarak Nippur'u ku-
rar. Enki gney AIrika'ya giden deniz rotalarini saptar, altin ma-
denciligi operasyonlarini rgtler.
360.000 NeIilimler, eritme ve aritma iin metalrji merkezleri olarak Bad-
Tibira'yi kurarlar. Uzay limani Sippar ve tanrilarin diger sehirleri
de kurulur
300.000 Anunnaki isyani. Insan, yani "Ilkel Isi" Enki ve Ninhursag tara-
Iindan yaratilir.
250.000 "Ilk Homo sapiens"ler ogalir ve diger kitalara yayilirlar.
200.000 Dnya stndeki yasam yeni buzul agi yznden geriler.
TANRILAR LNYAAN KATIGI ZAMAN


!#" $

100.000 Iklim yine ilimanlasir.
Tanri ogullari, insan kizlarini es diye alirlar.

77.000 Ilh ebeveyn sahibi bir insan olan Ubartutu/Lamek, Ninhursag'in
korumasi altinda Suruppak'ta hkm srmeye baslar.
75.000 "Dnyanin lnetlenisi", yani yeni bir buzul agi baslar. Bozun-
mus insan tipleri yeryznde gezinmektedir.
49.000 Enki'nin "sadik hizmetkri" olan Ziusudra'nin ("Nuh") hkmdar-
ligi baslar.

38.000 "Yedi geisin" sert iklimsel dnemi, insanoglunu kirmaya baslar.
Avrupa'nin Neanderthal Adami ortadan kaybolur, sadece (Yakin
Dogu'da bulunan) Cro- Magnon adami hayatta kalir.
Insanliktan hosnut olmayan Enlil onu ortadan kaldirmayi hedef-
ler.

13.000 Yaklasmakta olan On Ikinci Gezegenin baslatacagi muazzam
gelgit dalgasinin Iarkinda olan NeIilimler, insanligin yok olmasi
iin and ierler.


TuIan, Dnya'nin stnden silip sprerek geer; buzul agini anden sona
erdirir.

!"# $







LNYA KRALLIGI

Insanlik iin sarsici bir deneyim olan TuIan, "tanrilar", yani Nefilimler iin de
ayni etkiyi yapmisti.
Smer kral listelerinin szleriyle sylersek, "Tufan silip sprd" ve 120 ar-
lik gayret ve abayi da bir gecede silip sprd. Gney Afrika madenleri, Mezopo-
tamya'daki sehirler, Nippur'daki kontrol merkezi, Sippar'daki uzay limani; hepsi de
su ve amur altina gmlmst. Yikima ugramis Dnya'nin stnde, mekik arala-
rinin iinde uarken, NeIilimler tekrar saglam topraga ayak basabilmek iin sularin
ekilmesini sabirsizlikla beklediler.
Sehirleri ve rahatlarini saglayan her sey, hatta insan gleri, yani insanoglu
bile gitmis, tamamen yok olmusken Dnya stnde bundan sonra nasil hayatta ka-
lacaklardi?
Korkmus, bitkin ve a Nefilim gruplari en sonunda "Kurtulus Dagi"nin zirve-
lerine indiklerinde, insanoglunun ve hayvanlarin tamamen yok olmadiklarini gr-
dklerinde aika rahatlamislardi. HedeIlerinin kismen bozuldugunu kesIettiginde
ilk basta Ikelenen Enlil bile kisa srede Iikrini degistirmisti.
Ilhin karari, son derece pratik idi. Kendi zorlu sartlariyla yzlesen NeIilimler,
insan hakkindaki ekincelerini bir kenara birakip kollari sivadilar ve insanogluna
tahil ve hayvan yetistirme bilgisini vermek iin hi zaman kaybetmediler. Hayatta
LNYA KRALLIGI


!"% $

kalmak, sphesiz, Nefilimleri ve hizla ogalan insanoglunu yasatmak iin tarimin
ve hayvanlari evcillestirmenin hizina dayaniyor oldugundan, Nefilimler ileri bilim-
sel bilgilerini, nlerindeki greve uyguladilar.
Bilginin Incil ve Smer metinlerinden de bulunabileceginin Iarkinda olmayan
ve tarimin kkenini arastiran birok bilim adami; tarimin insanoglu taraIindan "kes-
Iinin", son buzul agini izleyen neotermal ("yeni yeni isinan") iklimle iliskili olarak
13.000 yil kadar nce oldugu sonucuna varmislardir. Hlbuki Incil, modern bilgin-
lerden ok nce, tarimin baslangicini TuIan'dan hemen sonraya baglamaktadir.
Tekvin'de "ekme ve bime", Ilh ve insanoglu arasinda Tufandan sonra varilan
ahitin bir parasi olarak Nuh'a ve evlatlarina bahsedilen ilh armaganlar olarak ta-
rif edilir:
Yerin btn gnleri devaminca,
ekme ve bime,
soguk ve sicak,
yaz ve kis,
gndz ve gece kesilmeyecektir.

Ziraat bilgisiyle donatilan "Nuh iIti olmaya basladi ve bir bag dikti": Ama-
li, karmasik dikim yapma grevine girisen ilk TuIan-sonrasi iIti olmustu.
Smer metinleri, tanrilarin insanogluna hem ziraati hem de hayvanlari evcil-
lestirmeyi bahsettiklerini bildirirler.
Ziraatin baslangicinin izini sren modern bilginler onun ilk kez Yakin Do-
gu'da grldgn buldular ama verimli ve kolayca ekilebilen dzlkler ve vadi-
lerde baslamamisti. Ziraat, alak ovalari bir yarim daire gibi evreleyen daglarda
baslamisti. iftiler niin dzlklerden kainip, ekmeyi ve bimeyi daha zor olan
daglik araziyle sinirlamis olusunlardi ki?
Tek mantikli cevap; ziraat basladigi siralarda alak dzlklerin yasanamaz
olmasiydi; 13.000 yil kadar nce alak dzlkler TuIanin ardindan henz kurama-
LNYA KRALLIGI


!"" $

misti. Ovalarin ve vadilerin insanlarin Mezopotamya'yi evreleyen daglardan inip,
alak dzlklerde yerlesmeye baslayacak kadar kurumasindan nce bin yil geti.
Bu, aslinda Tekvin Kitabi'nin bizlere syledigi seydir: TuIandan birka nesil sonra,
"Dogu'dan", yani Mezopotamya`nin dogusundaki daglik blgelerden gelen insanlar
"Sinar (Smer) diyarinda bir ova buldular ve orada yerlestiler."
Smer metinleri Enlil'in, tahillari ilk olarak "tepelik lkede", yani dzlklerde
degil, daglarda yayginlastirdigini ve sel sularini uzakta tutarak ekim isini mmkn
kildigini bildirirler. "Daglari bir kapiyla kapatti." Smer'in dogusundaki bu daglik
diyarin adi "yesilligin Iilizlendigi ev" anlamindaki E.LAM'dir. Daha sonra Enlil'in
yardimcilarindan ikisi, tanri Ninazu ve Ninmada tahil ekimini asagidaki dzlklere
genislettiler, bylece en sonunda "Smer, tahil bilmeyen diyar, tahili bilmeye bas-
ladi."
Ziraatin, bugday ve arpanin bir kaynagi olarak yaban ve dsk kaliteli bir
bugdayin ehlilestirilmesiyle basladigini artik kesinlestirmis olan bilginler, (Sanidar
magarasinda bulunanlar gibi) bu en eski tahillarin, nasil olup da oktan tek tip ve
son derece zellesmis olduklarini aiklayamiyorlar. ok basit bir zellesme sagla-
mak iin bile doga taraIindan binlerce nesillik genetik seleksiyon gerekmektedir.
Ancak Dnya'da bylesi asamali ve ok uzun bir srecin yer almis olabilecegi bir
dnem, zaman veya yer bulunmamaktadir. Bu botanogenetik mucize iin hibir
aiklama yoktur; tabi bu sre dogal seleksiyon ile degil de yapay maniplasyon
yoluyla olmadiysa.
Sert kabuklu bir bugday tr, ok daha byk bir gizem iermektedir. Bu
bugday tr, ne bir genetik kaynaktan gelismis ne de bir kaynagin mutasyonu so-
nucu olusmus olan "botanik genlerin sira disi bir karisimi"nin rndr. Kesinlikle,
birka bitkinin genlerinin karistirilmasinin sonucudur, insanoglunun birka bin yil
iinde hayvanlari evcillestirme yoluyla degistirmis olmalari dsncesi de sorgu-
lanmalidir.
Modern bilginlerin bu bulmacalara ya da kadim Yakin Dogu'daki daglik yarim
ay seklindeki blgenin niin yeni tahillar, bitkiler, agalar, meyveler, sebzeler ve
evcillesmis hayvanlar iin srekli bir kaynak hline geldigi sorusuna verecekleri
hibir cevaplari yoktur.
LNYA KRALLIGI


!"! $

Smerliler cevabi biliyorlardi. Tohumlar, dediler, Anu taraIindan Gksel
Meknindan Dnya'ya yollanmis bir armagandir. Bugday, arpa ve keten keneviri
On ikinci Gezegenden Dnya'ya indirilmisti. Ziraat ve hayvanlari evcillestirme,
sirasiyla Enlil ve Enki taraIindan verilmis armaganlardi.
Insanoglunun TuIan-sonrasi uygarligindaki nemli dnemin ardinda, sade-
ce Nefilimlerin varligi degil, On Ikinci Gezegenin dnemsel olarak Dnya'nin ya-
kinina gelmesi de yatmakta gibidir: M.. 11. 000de ziraat; M.. 7.500'lerde Neo-
litik kltr ve M.. 3.800'deki an uygarlik 3.600 yillik araliklarla meydana
gelmistir.
ll dozlarla insanogluna bilgi veren Nefilimler, anlasilan, bunu On Ikinci
Gezegenin Dnya yakinlarina periyodik dnslerine denk araliklarla yapmaktaydi-
lar. Sanki bir baska "haydi ileri" emri verilmeden nce, ancak Dnya ve On Ikinci
Gezegen arasindaki kalkis ve inislere izin veren bu dnem sirasinda mmkn olabi-
len saha teItislerinin, yz yze konsltasyonlarin "tanrilar" arasinda yer almasi ge-
rekmekteydi.
"Etana Destani" ayrintilara bir gz atmamizi sagliyor. TuIanin ardindan gelen
gnlerde syle der:
Kaderleri belirleyen Byk Anunnakiler
diyarla ilgili Iikir alisverisinde bulunmaya oturdular.
Drt blgeyi yaratmis olanlar,
yerlesimleri kurmus, diyari ynetmis olanlar,
Insanoglu iin Iazla uluydu.

Bizlere, Nefilimlerin kendileri ve insan kitleleri arasinda bir araciya ihtiyalari
oldugu kararina vardiklari sylenir. Onlar, tanrilar olmaya karar verdiler; Akkadca
"ulu olanlar" anlamina elu. Rabler olarak kendileri ve insanoglu arasinda bir kpr
olmasi iin, Dnya stnde "Krallik" baslattilar: Insanoglunun tanrilara hizmet et-
mesini temin edecek ve tanrilarin gretileri ile verdikleri bilgileri insanlara ulastira-
cak bir insan hkmdar atadilar.
LNYA KRALLIGI


!"& $

Konuyla ilgili bir metin, ta veya baslik bir insanin basina yerlestirilmeden
veya asa eline verilmeden nceki durumu tariI eder; tm bu Krallik sembolleri ve
drstlk ve adaletin sembol olan oban asasi "Gklerde Anu'nun nnde dur-
maktaydi." Ancak tanrilar karara varinca, "Krallik Gklerden indirildi".
Hem Smerce hem de Akkadca metinler, Nefilimin topraklar stnde "efendi"
oluslarini srdrdklerini ve insanoglunun ilk olarak tuIan ncesi sehirleri, eskiden
tam olduklari ve ilk plnladiklari biimde tekrar insa etmek oldugunu bildirdiler:
"Tm sehirlerin tuglalari belirlenen yerlerine serilsin, tm (tuglalar) kutsal yerlerde
dursun." Demek ki, yeniden insa edilen ilk sehir Eridu idi.
NeIilimler daha sonra insanlara ilk kraliyet sehrini planlamalari ve insa etme-
leri iin yardim ettiler ve onu kutsadilar. "Sehir, insanoglunun dinlenecegi vuva,
yer olsun. Kral bir oban olsun."
Smer metinleri, insanoglunun ilk kraliyet sehrinin Kis oldugunu syler.
"Krallik Gklerden tekrar indirildiginde, Krallik Kite idi." Ne yazik ki Smer kral
listeleri, tam da ilk birka insan kralin adinin oldugu yerde tahrip olmustur. Ancak
ilk kralin, kraliyet meknlari Kis'ten Uruk'a, Ur'a, Avvan'a, Hamazi'ye, Aksak'a,
Akkad'a, daha sonralari Asur ve Babil'e ve daha yeni baskentlere kayan uzun bir
hanedanligi baslattigini biliyoruz.
Incil'deki "Milletler Tablosu" ayni sekilde Nimrud'u, yani Uruk, Akkad, Babil
ve Asur kralliklarinin atasini Kis'e dayandirir. Insanoglunun yayilisini, lkelerini ve
Kralliklarini; insanoglunun TuIan'i izleyen dal hlinde blnp bymesi olarak
kayitlara geirmistir. Nuh'tan gelen ve onun oglu ardinca adlandirilan bu halklar
ve lkeleri; Mezopotamya ve Yakin Dogu topraklarinda yasayan Sam; AIrika ve
Arabistan'in bazi kisimlarinda yerlesen Ham ve Anadolu, Iran, Hindistan ve Avru-
pa'daki Hint-Avrupalilar olan YaIet halklaridir.
Bu genis gruplama, sphesiz byk Anunnakiler taraIindan yerlesimi tarti-
silan "blge"dir. Bu nden her birine, nde gelen ilhlardan biri atanmisti.
Bunlardan biri tabi ki Sami halkinin blgesi, insanoglunun ilk byk uygarliginin
ykseldigi Smer'in ta kendisi idi.
LNYA KRALLIGI


!"' $

Diger ikisi de gelisen uygarliklara mekn olmuslardi. M.. 3.200'lerde, yani
Smer uygarligindan yarim bin yil sonra, Krallik ve uygarlik Nil vadisinde ilk orta-
ya ikisini yapti, zamanla Misir'daki byk uygarliga dnst.
Elli yil ncesine kadar ilk byk Hint-Avrupa uygarligi hakkinda hibir sey
bilinmiyordu. Ama artik byk sehirleri, gelismis bir ziraati, byyen bir ticareti
kapsayan ileri bir uygarligin kadim zamanlarda Inds vadisinde mevcut oldugu yo-
lunda hibir sphe kalmamistir. Bilginler bu uygarligin, Smer uygarligi basladik-
tan bin yil kadar sonra ortaya iktigina inaniyorlar. (Sekil 161)

Sekil 161
LNYA KRALLIGI


!"( $

Arkeolojik bulgular kadar kadim metinler de bu iki nehir uygarligi ve daha
eski olan Smer uygarligi arasindaki ya kin kltrel ve ekonomik baglantilari ke-
sinlestirmekteler. Dahasi, hem dogrudan hem de dolayli kanitlar; bilginlerin ogunu
Nil ve Inds uygarliklarinin sadece baglantili olmayip, aslinda Mezopotamya'daki
daha eski uygarligin rnleri olduguna ikna etmistir.
Misir'in en etkileyici anitlari olan piramitlerin, bir tas "deri" altinda Mezopo-
tamya ziguratlarinin taklitleri oldugu bulunmustur ve bu byk piramitlerin plnla-
rini izen ve insasini kontrol eden dhi mimarin, bir tanri olarak ycelestirilen bir
Smerli olmasina inanmak iin sebeplerimiz vardir. (Sekil 162)
Kendi diyarlarina verdikleri kadim Misirca ad "Kaldirilmi Divar" idi ve tarih
ncesi anilarina gre "ok eski zamanlarda ortaya ikan ok bvk bir tanri" lke-
lerini su ve amur altinda gml bulmustu. Byk bir islah alismasina giristi ve
kelimenin tam anlamiyla Misir'i sularin altindan kaldirdi. "EIsane", TuIan sonra-
sinda alak arazideki Nil Nehri vadisinin hlini tariI etmektedir; bu eski tanrinin,
NeIilimlerin bas mhendisi Enki'den baskasi olmadigi gsterilebilir.
Indus vadisindeki uygarlikla ilgili henz pek az sey bilinmesine ragmen, onla-
rin da on iki sayisini en stn ilh sayi olarak ycelttiklerini; tanrilarini boynuzlu
basliklar takan insan benzeri varliklar olarak resmettiklerini ve On ikinci Gezege-
nin sembol olan arti isaretine saygi gsterdiklerini biliyoruz. (Sekil 163, 164)
Eger bu iki uygarlik Smer kaynakli ise, yazili dilleri neden Iarklidir? Bilimsel
cevap, bu dillerin Iarkli olmadigidir. Bu durum, 1852 gibi erken bir tarihte, vaiz
Charles Foster [The One Primeval Language (Tek ilksel Lisan)| o sirada desiIre
edilmis btn kadim dillerin, ilk ince ve diger Uzak Dogu dilleri de dhil olmak
zere, tek bir ilksel kaynaktan iktigini gsterebilmistir; bu kaynak daha sonra S-
merce olarak gsterildi.
Benzer piktograIlar, pekl mantikli bir rastlanti olabilecek benzer anlamlara
sahip olmakla kalmiyor, ayni ogul anlamlara ve hatta ayni Ionetik seslere de sahip
bulunuyorlardi; bu da ortak bir kkeni nermektedir. Daha yakin tarihlerde, bilgin-
ler en eski Misir yazilarinin, nsel yazili bir gelismeyi isaret eden bir dil kullandi-
gini gstermislerdir; yazili bir dilin nsel bir gelisme edinecegi tek yer Smer idi.

LNYA KRALLIGI


!") $


Sekil 12

Sekil 13

Sekil 14
LNYA KRALLIGI


!"* $

Demek ki, bir nedenle Iarkli dil hlinde Iarklilasmis tek bir yazili dil var
elimizde: Mezopotamyaca, Misir/Hamice ve Hint-Avrupali. Bu gibi bir Iarklilas-
ma zaman iinde uzaklik ve cograIya taraIindan ayrilma yznden kendi basina da
meydana gelmis olabilirdi. Ancak Smer metinleri bunun, tanrilarin bir kez daha
Enlil taraIindan baslatilan kasitli bir karari sonucu oldugunu iddia ederler. Smer
hikyeleri, Incil'deki ok iyi bilinen Babil Kulesi hikyesine paraleldir "Ve btn
Dnvanin dili bir ve s: birdi." Ama insanlar Smer'e yerlestikten sonra, tugla
yapma sanatini grendiler, sehirler insa ettiler ve yksek kuleler (ziguratlar) diktiler
ve kendilerine bir em ve onu Iirlatacak bir kule yapmayi plnladilar. Dolayisiyla,
"Rab Dnvanin dilini karitirdi."
Misir'in amurlu sularin altindan kasitli olarak ykseltilmesi, dilsel kanitlar,
Smer ve Incil metinleri; bu iki uydu uygarligin sans eseri gelismedigi yolundaki
ikarimimizi desteklemektedir. Aksine, bunlar NeIilimlerin kasitli kararlariyla
plnlanmis ve ortaya ikarilmislardir.
Anlasilan kltr ve amata birlesmis bir insan irkindan korkan Nefilimler, im-
paratorluk politikasini uyguladilar: "Bl ve ynet." nk insanoglu havacilikla
ilgili gayretler de ieren ("simdi yapmaya niyet ettiklerinden hibir sey onlardan
men edilmeyecektir") kltrel dzeylere erisirken, NeIilimler gittike klen bir
topluluktu. M.. bin yillarinda, ilh ebeveyni olan insanlardan haberi bile ol-
mayan ocuklar ve torunlar, byk eski tanrilari kseye sikistirmisti.
Enlil ve Enki arasindaki aci rekabet, ilk ogullari taraIindan miras alindi ve s-
tnlk iin siddetli arpismalar devam etti. Enlil'in ogullari bile, daha nceki b-
lmlerde grdgmz gibi, kendi aralarinda savastilar, tipki Enki'nin ogullari gibi.
Yazili insanlik tarihinde oldugu gibi, ocuklari arasinda barisi saglamak isteyen
derebeyleri, vrisleri arasinda araziyi paylastirdi. En azindan bildigimiz bir kere-
sinde, bir ogul (Iskur/Adad), Daglik Diyarda yerel ilh olmasi iin Enlil taraIindan
bilerek uzaklastirildi.
Zaman getike, tanrilar her biri stnde hkmranliklari olan blge, sanayi
veya meslegi kiskanlikla koruyan derebeyleri hline geldiler. Insan krallar; tanrilar
ve byyen, yayilan insanlik arasindaki aracilar idi. Kadim krallarin "tanrimin emri
zerine" savasa gittikleri, yeni topraklari ele geirdikleri ve uzak halklari dize ge-
tirdikleri iddialarini haIiIe almamak gerekiyor. Metin stne metin gsteriyor ki
LNYA KRALLIGI


!!+ $

durum kelimesi kelimesine byleydi. Tanrilar dis iliskiler kurma gcn ellerinde
tutmuslardi ve bu iliskiler diger blgelerdeki diger tanrilar anlamina gelmekteydi.
Buna gre, savas veya baris konusunda son sz onlarindi.
Insanlarin, devletlerin, sehirlerin ve kylerin bollasmasiyla, insanlara bagli
olduklari derebeyinin veya "ulu olan"in kim oldugunu hatirlatacak yollar bulmak
sart olmustu. Eski Ahit insanlari tanrilarina bagli tutma ve "baska tanrilarin ardin-
dan Iahislik etmemeleri" sorununu tekrarlar. zm, birok ibadet yeri kurmak ve
her biri iin "dogru" tanrinin suretini veya sembollerini dikmekti.
Putperestlik agi baslamisti.
Smer metinlerinin bize verdigi bilgiye gre TuIanin ardindan Nefilimler, tan-
rilarin ve insanoglunun Dnya stndeki gelecegi hakkinda uzun toplantilar yap-
mislardi. Bu tartismalarin bir sonucu olarak, "drt blge yarattilar". nde, yani
Mezopotamya, Nil vadisi ve Inds vadisinde insanlar oturmaktaydi.
Drdnc blge ise "kutsal" idi; orijinal anlami harIiyen "yasak, adanmis"
olan bir terim. Sadece tanrilara adanmis olan burasi "saI diyar" idi; sadece izin ile
yaklasilabilen, izinsiz girmenin sonucunun hiddetli muhaIizlar taraIindan tutulan
"rktc silhlar"la hizla ldrlmek oldugu bir yer. Bu diyar veya blge
TL.MUN (harfiyen "fzelerin yeri") olarak adlandirildi. Burasi, Sippar'dakinin
tuIan taraIindan yikilmasinin ardindan NeIilimlerin uzay slerini yeniden kurdukla-
ri yerdi.
Bir kez daha blge, Utu/Samas'in, yani atesli roketlerden sorumlu tanrinin
komutasina verildi. Gilgamis gibi kadim kahramanlar bu Yasam Diyarina ulasma-
ya, bir sem veya bir Kartal ile Tanrilarin Gksel meknina tasinmaya can attilar.
Gilgamis'in Samas'a yalvarmasini hatirlayalim:
Diyara girmeme izin ver, Semimi dikmeme izin ver...
Beni doguran tanria anamin hayati stne,
saI sadik kral olan babam-
adimimi Diyar'a ynelt!
LNYA KRALLIGI


!!# $

Kadim masallar, hatta yazili tarih, insanlarin "diyara ulasmak", "Hayat Aga-
ci"ni bulmak, Gk ve Yer Tanrilari arasinda ebed saadeti bulmak iin dur durak
bilmeyen gayretlerini anlatirlar. Bu zlem, kkleri Smer'in derinliklerinde olan
tm dinlerde mevcuttur; yani Dnya stnde adil ve drst olmayi, bir Gksel Ilh
mekndaki bir "lmden sonra hayatin izleyecegi midi.
Ama ilh baglantinin kurulacagi bu ele gemez diyar neredeydi?
Bu soru cevaplandirilabilir. Ipulari oradadir. Ama tesinde baska sorular b-
ymeye baslar. NeIilimlerle o zamandan beri karsilasan olmus muydu? Onlarla tek-
rar karsilasildiginda neler olacaktir?
Ve eger NeIilimler, Dnya stnde "insani" yaratan "tanrilar" idiyseler, On
ikinci Gezegen stnde Nefilimleri yaratan sadece evrim miydi?














!!" #

KAYNAKLAR

I. Incil metinleri iin temel kaynaklar

A. The Five Books of Moses
B. The Anchor Bible
C. The Holy Bible
D. The Torah; The New American Bible; The New English Bible
E. Veteris Testamenti Concordance Hebraicae Atque Chaldaicae; Dictionary of
the Bible; Encyclopedic Dictionary of the Bible; Millon-Hatanach


II. Yakin Dogu'yla ilgili metinler iin temel kaynaklar

Barton, George A. The Royal Inscriptions of Smer and Akkad. 1929.
Borger, Riekele. Babylonisch-Assyrisch Lesestcke. 1963.
Budge, E. A. Wallis. The Gods oft he Egyptians. 1904.
Budge, E. A. W., and King, L. W. Annals of the Kings of Assyria. 1902.
Chiera, Edward. Sumerian Religious Texts. 1924.
Ebeling, E.; Meissner, B.; ve Weidner, E. (editrler). Reallexikon der Assyrologie
und Vorderasiatischen Archology. 1932-1957.
Ebeling, Erich. Enuma Elish: die Siebente Tafel des Akkadischen Weltschpfungs-
liedes. 1939.
. Tod und Leben nach den Vorstellmigen der Babylonier. 1931.
KAYNAKLAR


!!$ #

Falkenstein, Adam, ve W. von Soden. Sumerische und Akkadische Hymnen und
Gebete. 1953.
Falkenstein, Adam. Sumerische Goetterlieder. 1959.
Fossey, Charles. La Magie Syrienne. 1902.
Frankfort, Henri. Kingship and the Gods. 1948.
Gray, John. The Canaanites. 1964.
Gordon, Cyrus H. "Canaanite Mythology" in Mythologies of the Ancient World.
1961.
Gressman, Hugo. The Development of the Idea of God in the Old Testament. 1926.
. Altorientalische Texte und Bilder zum alten Testamente. 1909.
Gterbock, Hans G. "Hittite Mythology" in Mythologies of the Ancient World.
1961.
Heidel, Alexander. The Babylonian Genesis. 1969.
Hilprecht, Herman V. (editor). Reports of the Babylonian Expedition: Cuneiform
Texts. 1893-1914.
Jacobsen, Thorkild. "Mesopotamia" in The Intellectual Adventure of the Ancient
Man. 1946.
Jastrow, Morris. Die Religion Babyloniens und Assyriens. 1905-12.
Jean, Charles-F. La religion sumerienne. 1931.
Jensen, P. Texte zur assyrisch-babylonischen Religion. 1915.
. Die Kosmologie der Babylonier. 1890.
Jeremias, Alfred. The Old Testament in the Light of the Ancient Near East.1911.
. Das Alter der babylonischen Astronomic 1908.
. Handbuch der Altorientalische Geistkultur.
KAYNAKLAR


!!! #

Jeremias, Alfred, and Winckler, Hugo. Im Kampfe um den alten Orient.
King, Leonard W. Babylonian Magic and Sorcery, being "The Prayers of the Lif-
ting of the Hand". 1896.
. The Assyrian Language. 1901.
. The Seven Tablets of Creation. 1902.
. Babylonian Religion and Mythology. 1899.
Kramer, Samuel N. The Sumerians. 1963.
. (editor): Mythologies of the Ancient World. 1961.
. History Begins at Sumer. 1959.
. Enmerkar and the Lord of Aratta. 1952.
. From the Tablets of Sumer. 1956.
. Sumerian Mythology. 1961.
Kugler, Franz Xaver. Sternkunde und Sterndienst in Babylon. 1907- 1913.
Lambert, W.G., ve Millard A.R. Atra-Hasis, the Babylonian Story of the Flood.
1970.
Langdon, Stephen. Sumerian and Babylonian Psalms. 1909.
. Tammuz and Ishtar. 1914.
. (editor): Oxford Editions of Cuneiform Texts. 1923.
. "Semitic Mythology" in The Mythology of All Races. 1964.
. Enuma Elish: The Babylonian Epic of Creation. 1923.
. Babylonian Penitential Psalms. 1927.
. Die Neu-Babylonischen Kdnigsinschriften. 1912.
Luckenbill, David D. Ancient Records of Assyria and Babylonia. 1926-27.
Neugebauer, O. Astronomical Cuneiform Texts. 1955.
Pinches, Theophilus G. "Some Mathematical Tablets in the British Museum" in
Hilprecht Anniversary Volume. 1909.
KAYNAKLAR


!!% #

Pritchard, James B. (editor): Ancient Near Eastern Texts Relating to the Old Tes-
tament. 1969.
Rawlinson, Henry C. The Cuneiform Inscriptions of Western Asia. 1861-84.
Sayce, A.H. The Religion of the Babylonians. 1888.
Smith, George. The Chaldean Account of Genesis. 1876.
Thomas, D. Winton (editor). Documents from Old Testament Times. 1961.
Thompson, R. Campbell. The Reports of the Magicians and Astrologers of Nineveh
and Babylon. 1900.
Thureau-Dangin, Franois. Les Inscriptions de Sumer et Akkad. 1905.
. Die sumerischen und akkadische Knigsinschriften. 1907.
. Ritueles accadiens. 1921.
Virolleaud, Charles. L'Astronomie Chaldenne. 1903-1908.
Weidner, Ernst F. Alter und Bedeutimg der Babylonischer Astronomie und Astral-
lehre. 1914.
. Handbuch der Babylonischen Astronomie. 1915.
Witzel, P. Maurus. Tammuz-Liturgien und Verwandtes. 1935.


III. Arastirmalarda asagidaki dergilerin esitli sayilarindan da yararlanilmistir.

Der Alte Orient (Leipzig)
American Journal of Archaeology (Concord, Mass.)
American Journal of Semitic Languages and Literatures (Chicago)
Annual of the American Schools of Oriental Research (New Haven)
KAYNAKLAR


!!& #

Archiv fr Keilschriftforschung (Berlin)
Archiv fr Orientforschung (Berlin)
Archiv Orientalni (Prag)
Assyrologische Bibliothek (Leipzig)
Assyrological Studies (Chicago)
Das Ausland (Berlin)
Babyloniaca (Paris)
Beitrge zur Assyrologie und semitischen Sprachwissenschaft (Leipzig)
Berliner Beitrge zur Keilschriftforschung (Berlin)
Bibliotheca Orientalis (Leiden)
Bulletin of the American Schools of Oriental Research (Kuds ve Bagdat)
Deutsches Morgenldische Gesellscha, Abhandlungen (Leipzig)
Harvard Semitic Series (Cambridge, Mass.)
Hebrew Union College Annual (Cincinnati)
Journal Asiatique (Paris)
Journal of the American Oriental Society (New Haven)
Journal of Biblical Literature and Exegesis (Middletown)
Journal of Cuneiform Studies (New Haven)
Journal of Near Eastern Studies (Chicago)
Journal of the Royal Asiatic Society (Londra)
Journal of the Society of Oriental Research (Chicago)
Journal of Semitic Studies (Manchester)
Keilinschriftliche Bibliothek (Berlin)
KAYNAKLAR


!!' #

Knigliche Museen zu Berlin: Mitteilungen aus der Orientalischen Sammlungen
(Leipzig)
Leipziger semitische Studien (Leipzig)
Mitteilungen der altorientalischen Gesellschaft (Leipzig)
Mitteilungen ders Instituts fr Orientforschung (Berlin)
Orientalin (Rome)
Orientalische Literaturzeitung (Berlin)
Proceedings of the American Philosophical Socienty (Philadelphia)
Proceedings of the Society of Biblical Archaeology (Londra)
Revue d'Assyrologie et d'archologie orientale (Paris)
Revue biblique (Paris)
Sacra Scriptura Antiquitatibus Orientalibus Illustrata (Vatikan)
Studio Orientaiia (Helsinki)
Transactions of the Society of Biblical Archaeology (Londra)
Untersuchungen zur Assyrologie und vorderasiatischen Archologie (Berlin)
Vorderasiatische Bibliothek (Leipzig) Die Welt des Orients (Gttingen)
Wissenschaftliche Verffentlichungen der deutschen Orient-Gesellschaft (Berlin)
Zeitschrift fr Assyrologie und verwandte Gebiete (Leipzig)
Zeitschrift fr die alttestamentliche Wissenschaft (Berlin, Gissen)
Zeitschrift der deutschen morgetdndischen Gesellschaft (Leipzig)
Zeitschrift fur Keilschriftforschung (Leipzig)

You might also like