You are on page 1of 124

kr Haniolu _ Osmanl'dan Cumhuriyet'e Zihniyet, Siyaset ve Tarih

M. kr Haniolu Princeton niversitesi retim yesi ve bu kurumun Ortadou


Aratrmalar Blm'nn bakandr. Kendisinin yaynlanm kitaplar arasnda
Bir Siyasal Dnr Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dnemi (stanbul, 1981),
Bir Siyasal rgt Olarak Osmanl ttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jn Trklk,
1889-1902 (stanbul, 1986), The Young Turks in Opposition (Oxford, 1995) ve
Preparation for a Revoiution: The Young Turks, 1902-1908 (Oxford, 2001)
bulunmaktadr.
NDEKLER
Sunu/9 Giri/11
I. Blm: Din, Bilim, Bilimcilik, Modernlik, adalama
Din, Bilim, Bilimcilik/15
Dinde "Reform"/19 ,,.."?'??:...
ki Trkiye / 24
Max VVeber-slm Calvinistler / 28
Osmanl Popler Materyalizmi, Bilim ve Felsefesizlik / 36
Bir Medenleme Projesi ve Bilim Dini Olarak Vlgermateryalizm / 40
?
Pozitivizm mi, Vlgermateryalizm mi? / 43
kinci Merutiyet'ten Gnmze Bilim-Din-Modernlemef/46
Batllama, Modernleme, adalama ve Trk Toplumu / 49
Gemiten Gnmze rtnme, adalk ve Medenleme Projesi / 53
Dindar Bir Dinsiz ya da Dinsiz Bir Dindar: Dr. Abdullah Cevdet ve Modern Trk
Toplumu / 57
ABD ve Trkiye'de Laiklik, Kamusal Akl ve Hukuk Yorumlar / 64
II. Blm: Zihniyet, Aydnlar, Sekincilik, Entelekteller, Basn, niversite
Asrlk Bir ideolojinin Yldnm / 73
Aydnlar ve Devlet / 78
Aydnlanma ve Siyaset / 84
Entelektel Kimlik ve Entelektel Ortodoksluk / 89
Osmanl-Trk Sekinciiiinin Unutulan Kuramcs /93 Sekinler ve Nitelikleri /
98
Milletlerin Ruhu, arkl Zihniyeti ve Siyas Doruluk /102 Yenieriler, Hr
Basn ve Millet-i Msellha /105 Trk Basn ve Siyas Toplumsallama /108
niversite ve deoloji /112
niversiteler ve "lke Menfaatleri": ABD'de Ortadou almalarnn Gelecei
/117
III. Blm: Siyaset, Demokrasi, Kimlik, Cumhuriyet, D Siyaset Yapm
Rejimimizin Temelleri ve Kamusal Yorumlar /123 Tarih Geliimi inde Yksek
Siyaset /129
"Baskc ktidar-Komplocu Muhalefet" Sarmal ve Trk Toplumu /133
Demokrasi ve Millet na /140 Dersimiz Demokrasi /143 Hikmet-i Hkmet ve
Demokrasi /146 Demokrasi Eitimi ve Seviyesi /150
Temsil Arac m, Modernleme Hizmetinde Brokratik Kurum mu? /153
"Btnlk" ve "Katlm" Arasnda evre /156 Tarih Geliimi inde Kimlik
Sorunumuz /160 st Kimlikler Olarak Trklk ve Trkiyelilik /163
Tarih Sre iinde Kimlikler, Kimlik atmas ve Demokrasi /167
Aznlklar ve Haklar /174
Ulus-Devletler ve Miras Paylam /180
Cumhuriyetin Getirdikleri ve Irak'taki Osmanl idaresi /184
Yeni Cumhuriyetilik /187
Batllama Yolunda Kimlik Aray /192
Osmanl Gemii ve D Siyaset Yapm/195 -???:
Byk Devletlerle ttifak: 1907-1914 Dneminden . Alnacak Dersler/203
Yirmibirinci Asr mparatorluu / 207
IV. Blm: Tarih, Ermeni Meselesi, ttihad ve Terakki'den Cumhuriyet'e
Gelimeler
Mkemmel Tarih Yaratma Tutkusu / 213
Tarihsizlik zm m? / 216
Trk Altn acl ve Gnmz Sorunlar / 221
Sorumluluun Tarihe Havalesi / 224
Sorunlarn Kayna Osmanl Ynetimi mi? / 227
Osmanl Oryantalizmi / 231
ii Tarihilere mi Brakmal? / 234
Ermeni Meselesini iki Millet Arasndaki Kan Davas Gibi Grrsek Anlayamayz /
238
Yemen, Irak ve Ulus-Devlet / 249
Farkl Bir Diaspora ve Trk Milliyetilii / 252
Doksan Alt Yl Sonra 10 Temmuz / 257
eteler, Vatanseverlik, Kahramanlar/ 262
Trk stikll Harbi ve Gnmz Trk Toplumu / 273
CHP ve Toplumumuzda deolojik Deiim / 280
Sonu Yerine / 285
SUNU
2002 yl sonunda deerli meslektam Dr. ahin Alpay'n tavsiyesi ve dnemin
Zaman gazetesi genel yayn ynetmen yardmcs Eyp an'n nerisi sonrasnda
deien aralklarla bu yayn organnda yorum yazlar yazmaya baladm. Zaman
gazetesinin Bat basnndaki op-ed yazlarn yaynland blmleri andran ama
yazara daha geni alan tanyan yorum sahifeleri, bana gncel konular zerine
tahliller yapma imkn sundu. Bu alanda konu seimime en ufak bir mdahalede
bulunmayan ve sklkla kelime snrlarn zorlayan yazlar aynen yaynlayan
Zaman gazetesi yneticilerine teekkr etmek istiyorum. Anlan sre iinde yorum
sahifelerinde grevli ok sayda deerli gazeteci, yorumlarn Internet
ortamndan alnarak yayna hazr hale getirilmesinde tasavvur edilebilecek her
trl yardm gsterdiler. Bu konuda bilhassa Ahmet Turan Ayhan ve Ramazan
Akkr'a teekkr bor bilirim.
Gncel meselelere farkl bak alar getirmek amacyla kaleme alnan bu
yorumlar beklemediim lde ilgi uyandrd. Yaynlam olduum akademik
almalarla ilgili olarak gnderilen mesajlar genellikle iki haneli rakamlara
ulamazken, neredeyse gazetedeki her yorum sonrasnda elliye yakn not aldm ve
sanal lemde de olsa ok sayda kimse ile fikir alveriinde bulunma imknna
ulatm. Bu bakmdan yorumlar, benim gibi yurt dnda yaayan bir akademisyen
ile lkesi arasnda kpr oluturdular. Bana yazma zahmetinde bulunan okurlarn
nemli bir blm ortaya koyduklar deiik fikirlerin yan sra tm yorumlarn
derlenerek kitap haline getirilmesi arzusunu dile getirdiler.
Yorumlarn derlenmesi aamasnda Gltekin Tan onlar batan sona okuyarak gzden
kaan tashih ve iml hatalarn tespit konusunda ok deerli katklarda bulundu.
Metni ayrca okuyan Suat Ak da nemli deiiklikler yaplmasn mmkn
kld. Tm bu yardmlara itenlikle teekkr etmekle beraber yorumlardaki hata
ve deerlendirmelerin sorumluluunun sadece yazara ait olduunu belirtmek
isterim.
M. kr Haniolu
18 Austos 2006
Princeton, NJ
10
GR
Bu derleme 2002 sonundan 2006 yazna kadar Zaman gazetesinde yaynlanan elli be
adet yorum ile 2003 ylnda Milliyet gazetesi iin hazrlanan bir deerlendirme
yazsn kapsamaktadr. Bunlara ilveten Nuriye Akman tarafndan 2005 ylnda
yaplan ve derlemede ele alnan konularla yakndan ilikili bir rportaj da
metne eklenmitir.
Yukarda sz edilen yazlarn tm kendi iinde btnl hedef alan almalar
olup ileride bir kitabn blmleri haline gelecekleri varsaymyla kaleme
alnmamlardr. Dolaysyla okuyucunun bu derlemeden, belirli bir konu zerine,
bir yazm plan erevesinde hazrlanm bir kitapta bulunabilecek akclk ve
tahlili beklememesi, sz konusu metinleri bamsz paralar olarak
deerlendirmesi gerekmektedir. Ayn sebepten tr metinde belirli bir konu
zerine kaleme alnm bir kitapta varl yadrganacak tekrarlar da
bulunmaktadr. Bylesi bir derlemeden temel ama yukarda zikredilen yazlarn
toplu biimde okuyucuya sunumu olduu iin bu tekrarlar aynen braklm ve
metinlere mevcut tashih hatalarnn dzeltilmesi dnda mdahalede
bulunulmamtr.
Sz konusu yazlar okunurken bunlarn drt yllk bir zaman diliminde
toplumumuzun gndemini igal eden konular zerine kaleme alndklar
unutulmamal ve deerlendirmeleri bu balamda yaplmaldr. Gene kitaptaki drt
ana blm ve bunlarn iindeki alt balklarn sadece akcl temin etmek
amacyla yazar tarafndan dzenlendikleri gzden uzak tutulmamaldr. Dier bir
ifadeyle, okuyucu bu blmleri okuduunda belirli bir konu zerinde sistematik
bir bilgiye ulaamayacak; ancak benzer konular zerinde farkl
deerlendirmelerden istifade etme imkn bulabilecektir.
Derlemeyi meydana getiren yazlar akademik bir slp ve bunun beraberinde
getirdii ekil artlar erevesinde deil,
11
geni kapsaml gazete yorumlar ve deerlendirmeleri olarak kaleme
alnmlardr. Bu nedenle metinlerde son derece snrl sayda alnt sunulmu
ve dipnotlar ya da dier yollarla kaynaklara atfta bulunulmamtr. Zaten
yazlarda herhangi bir kaynaktan bunu gerektirecek derecede istifade edilmemi
ve yorum karakterine sadk kalnmtr. Bu nedenle metnin temelde bir aratrma
deil bir yorum almas olarak deerlendirilmesi gerekmektedir. Ayn nedenden
tr, almann sonuna bir sonu blm ve dizinin eklenmesi de gerekli
grlmemitir. Bir anlamda her yaz kendine ait bir neticeyi ihtiva etmektedir.
Buna karlk tm yazlarn bir deerlendirmesini yapan ve yazarn ortaya
koymaya gayret ettii bak asn ksaca tartan bir not "Sonu Yerine"
bal altnda kitabn sonuna eklenmitir. Ancak bunun konulu bir kitabn sonu
blm olarak mtalaa edilmemesi gerektiinin tekrar alt izilmelidir.
Yorumlar deerlendirilirken, bunlarn bir ksmnn dierlerine nazaran olduka
uzun olduklar grlecektir. Bu bir tercih ya da belirli konulara daha fazla
ehemmiyet atfedilmesinden kaynaklanmamaktadr. 2002 sonundan 2005 bana kadar
Zaman gazetesi yorum sahifesi yneticileri, yayn siyasetleri erevesinde daha
ksa yazlar talebinde bulunmular, anlan tarih sonrasnda ise yaz uzunluu
konusunda bir kstlama getirmemilerdir. Bu nedenle yakn dnemde yazlan
yazlar dierlerine nazaran daha uzundur ve okunmalarnn kolaylatrlmas iin
ara balklar kullanlmtr.
Bu derleme, din ve modernlikten siyaset ve kimlik meselelerine, toplumumuzun
tarihe yaklamndan kamusal rejim yorumlarmza kadar deiik konular zerine
yaplm deerlendirmeleri bir btn halinde okuyucuya sunmak amacyla
gerekletirilmitir. Bu nedenle okuyucunun zihninde sorular uyandrabilir ya da
ele alnan konularn mekanik sebep-sonu ilikisi erevesinde tahlilinin ne
denli zor, hatta imknsz olduunu dndrebilirse, kendisini hedefine ulam
sayacaktr.
I

12
I. BLM
/
^NTBLM, BLMCLK, MODERNLK, ADALAMA
Din, Bilim, Bilimcilik

Din ile bilim arasnda var olduu dnlen "ezel ve ebed" atmann insanlk
tarihinin ve kendi toplumumuzun temel dinamii olduu fikri, ondokuzuncu asrn
ortalarndan beri, Osmanl/Trk entelektelleri tarafndan hararetle
benimsenmitir. emseddin Sami (Frasheri) Bey'den Cell Nuri (leri)'ye, Adnan
Advar'dan Niyazi Berkes'e kadar uzanan kapsaml bir listedeki yazarlarca kaleme
alnan eserlerin toplumsal ve iktisad deikenleri bir kenara iterek hep
bylesi bir dinamii var saymalar phesiz bir tesadf eseri deildir. Son
gnlerde meydana gelen tren kazalar ile ilgili olarak Trk basnnda yaplan
tartmalarn da kendilerine fikr arka plan olarak bu zemini almalar,
toplumumuzda vlgerletirilmi bir bilimcilik (scientism) tezinin popler
dzeyde hl ne denli etkili olduunu gstermesi bakmndan ilgintir.
Ondokuzuncu asrda altn an yaayan bilimcilik yalnzca her eye kadir bir
"bilim"i ideolojisinin merkezine yerletirmekle kalmyor, felsefe, insan
davranlar ve toplumsal bilimlerin de deneysel bilimlere ait yntemlerle
yaplmas gerekliliini savunuyordu. Bu tez yani bilhassa Alman
vlgermateryalizminin etkisinde deneysel bilimler ve tbbn her eyi aklamaya
kadir olduuna -mesel bilin ve fikir retiminin beyin ve sinir sistemini
meydana getiren "mad-de"nin basit bir ilevi olduunun "ispat edildiine"-
duyulan "inan," ondokuzuncu asrn son yirmi ylnda Osmanl entelektellerinin
de hatr saylr bir blmnn Ludvvig Bchner'in izinde bilimi
dinselletirmelerine neden olmutu.
Unutulmamaldr ki, bu kendine zg bir gelime olmaktan ziyade, Carlton J. H.
Hayes'in "Materyalizm Nesli" olarak tavsif etmeyi uygun grd bir entelektel
kuan Osmanl lkesindeki yansmasndan baka bir ey deildi. Beyrut, Kahire
ve skenderiye'de el-Muktatafn ban ektii dergiler araclyla
balayan Darwinizm tartmas, Bchner'in,
15
Darwinizm'in kendisinin "Madde ve Kuvvet" zerine ortaya koyduu tezleri
ispatladn iddia ettii almalarnn Dr. ibli umayyil tarafndan
Arapa'ya tercme edilmeleri sonrasnda daha da alevleniyor, stanbul'da
Abdullah Cevdet Bey, Bchner'in eserinin "Tefekkr" bahsini Trke'ye eviriyor,
Kahire, Badat, Beyrut, zmir'de neredilen ilk Bchner reddiyelerini yeni
"bilim dini"nin slikleri haline gelen entelekteller cevap bile verilmesi
gerekmeyen "huraft ve isriliyt" olarak yorumluyorlard. Beir Fuad Bey'in
bilimsellikle badamad iin iirin bir kenara braklmasn tavsiye etmesi,
Dr. erafeddin Mamum'nin "beynin ilevlerini kalbe atfederek bilimsellikten
uzaklatklarn" iddia ettii airlere kar balatt savata hayvanlara dair
iir yazan edeb ahsiyetleri, yapabiliyorlarsa, hasta hayvanlar iirleriyle
tedavi etmeye armas, bize bugn tuhaf gelen fikirler olmakla birlikte, bir
neslin hatr saylr sayda entelektelinin iselletirdii derin bir inancn
delilleridir.
Bunun sonucunda, tpk 1872 Temmuz'unda nl cerrah Henry Thompson'un dindarlar
pazar gnleri okunan dua kitabnda hastalar iin mevcut dualar okuyarak, eer
varsa, duann gcn bilimsel olarak ispata davet etmesi sonrasnda Robert
Seeley'den Huxley ve Holyoake'e kadar pek ok entelektelin dahil olduklar
(Galton'un istatistiki verilerin, duann hastalara yarar salamadn ortaya
koyduunu savunan makalesi sonrasnda daha da keskinleen) tartma benzeri
fikir mnakaalar -mesel Balkan Savalar srasnda IMeihat'in okunmas iin
okullara gnderdii duaya kar ctihad mecmuas tarafndan alan kampanya-
biraz gecikmeli de olsa Osmanl/Trk toplumuna tanyordu. Ahmed Midhat
Efendi'nin kendisinin ve Hoca Musa Efendi'nin yorumlaryla bir tartma kitab
haline getirdii ve din-bilim atmas tezinin ncil'i kabul edilen John W.
Draper'in Niza'-i lm Din adl eserinin dnemin sat rekoru kran kitaplar
arasna girmesi, Osmanl entelektel evrelerinin bu alandaki tepkilerinin
Avrupa ya da ABD'de ortaya kanlardan fazla farkl olmadn gstermektedir.
Bu tartmann Osmanl balamnda kazand bir hususiyet ise feti haline
getirilen dinselletirilmi bilimin, slikleri
16
tarafndan, Bat'nn stnlnn de arkasndaki g olarak kutsanmasyd. Bunun
sonucunda ise olduka mulak -mesela teknolojik gelime ve mhendisliin de
sklkla iine sokulduu- ama "her eye kadir" olduuna inan duyulan bilimin,
fazla da uzak olmayan bir gelecekte yarataca yeni ahlk anlay ile dinlerin
yerini alaca kabul ediliyordu. Tekrar edilmek gerekirse bu fikr zemindeki
tartmalar, mesel 1853 ylnda Lord Paimerston'un mdahalede bulunmak zorunda
kald kolera salgnna kar bir gnlk oru tutulmasn teklif eden Edinburg
Kilisesi ile doktorlar arasndaki mnakaa, gene ngiltere'de 1864 ylnda
alnan gzel rn nedeniyle kran duas okunmasna bilimciler tarafndan
gsterilen sert tepki, ondokuzuncu asrn ikinci yars ile yirminci asrn ilk
yllarnn olaan olaylarndand ve din-bilim atmasn insanln temel
dinamii olarak gren entelekteller Bat toplumlarnda pek de yabana
atlamayacak saydayd. Bu fikirler -belirttiimiz gibi- Osmanl entelektel
evrelerinde de ok sayda taraftar buluyorlard ki bunun fazla da garipsenecek
bir yn yoktu.
Sorun bu tartmalarn neden Osmanl/Trk kamuoyuna tand deil, bylesi bir
"bilimcilik" anlaynn nasl olup da daha vlger biimiyle gnmz Trk
kamuoyunda egemen popler sylemi oluturmakta olduudur. Unutulmamaldr ki, bu
tr bir "bilimcilik" Sovyetler Birlii kurucular tarafndan dahi felsef
slkla ma'll ve ar idealist bir ideoloji olarak mahkm edilmiti. Gene
Lange dzeyindeki dnrler bylesi bir "bilimcilik"in felsefesizliinin
yaratt sorunlarn altn izerken, Justus von Liebig kalibresindeki bilim
adamlar "bilimciler'i abartl genellemeler yapan "amatrler" olarak
gryorlard.
Modern Trk Toplumunda Popler Bilimcilik
Bu sylemin toplumumuzda gnmze dein fazla bir deiim gstermeden varln
srdrebilmesinin temel nedeni, Trk resm ideolojisinin, felsef boluuna
karn, ondokuzuncu asr Alman vlgermateryalizminin deneyci "bilimcilik"ini,
onu kurucularnn hi de arzu etmedikleri biimde onsekizinci asr Fransz
materyalizmi ile harmanlayarak, sisteminin merkezi-
17
ne yerletirmi olmasdr. Nitekim bu nedenle Dr. ibli umayyil, Salamah Musa,
smail Mazhar hatta Kasm Emin gibi dnrlerin youn gayretlerine karn
gnmz Arap dnyasna snrl etki yapabilmi ondokuzuncu asr Alman
vlgermateryalizmi ve bilimcilii, Trk entelektel ve popler sylemlerinde
egemenliini srdrebilmekte, Trk basnnda, Avrupa ve Amerikan yayn
organlarnda bir asr ncesinin tartmalar sklkla gndeme gelebilmektedir.
lgintir ki, ondokuzuncu asr Alman vlgermateryalizmi ve "bilimcilik"ini
Osmanl/Trk toplumuna tayan dnrler, bu ideolojinin iki temel zaafn yani
kendi dindarlarn yaratacak bir inan sistemine dnme karakterini ve bylesi
bir sistem olarak mevcut inan sistemleri karsnda ne denli zayf kalacan
hissetmilerdi. Onlara gre bu sorunlara mutlaka are bulunmas gerekiyordu.
te bu nedenledir ki, bu entelekteller Jean-Marie Guyau'ya bir cankurtaran
simidi gibi sarlmak zorunda kalyorlard. Ancak, bylesi sentezlere ynelmek
yerine, Avrupa'da vlger snflamasnn dna kamayan bu ideolojinin yeni bir
toplum ina aamasnda daha da vlgerletirilmesi gnmzde dahi hissedilen
tesirler icra etmitir.
Bunlarn en belirgini ise toplumumuzun bir ondokuzuncu asr tartmasn
srdrmekte ve enerjisini bu alanda tketmekte olmasdr. William James bu bir
buuk asr nceki din-bilim atmas tezlerini yorumlarken, tartmann her iki
tarafndaki militanlarn temel bir felsef tartmay tam anlamyla ayaa
dren fikr seviyede bireyler olmakla birlikte bu derece etrefil bir konuya
bu netlikle yaklaabilmenin rahatln duyduklarna iaret etmiti. Ayn adan
baklacak olursa, Adnan Advar'n Bchner'in Madde ve Kuvvet kitabn okuduu
dnemin hayatnn "fikren en rahat zamanlar" olduunu belirtmesinin bir tesadf
eseri olmadn ifade etmek mmkndr. Bylesi bir rahatla bir yirmibirinci
asr toplumu olarak sahip olmak ise phesiz fazlasyla iftihar edilecek bir
baar deildir.
Zaman, 26 Austos 2004
18
Dinde "Reform"
Yirminci asr bandan itibaren Osmanl/Trk entelektel hayat ve siyasetinin
gndeminden hi kmayan konulardan birisi de phesiz "Dinde Reform"dur.
Onsekizinci asr Fransz ve ondokuzuncu asr Alman popler materyalizminin, pek
de anlaml olmayan telifiyle yaratlan Osmanl/Trk "Aydnlan-mac Bilimcilii",
toplumda dinin yerine bilimin geecei bir "aydnlk" gelecei hedeflemekle
birlikte, gerek bu gelecein zeminini hazrlamak ve gerekse de dnm srecini
hzlandrmak amacyla "din"i de bilimselletirme gayreti iine girmitir. Her ne
kadar bu amala ortaya konulan eserlerin slplar ve kullandklar kaynaklar,
ayn dnemde modernliin nlerine koyduu sorunlara cevap verme amacyla ulem
tarafndan gelitirilen tezlerle ilgin benzerlikler gsterirse de bu
mabehetin sath ve yanltc olduunu vurgulamak gerekir.
"Dinde Reform" tezi savunucularnn konuya yaklamlarnda gze arpan iki
nemli husus, dine modern toplumlarn ortak inanc olduu var saylan
Hristiyanlk merkezli yaklalmas ve bunun tabi neticesi olarak reforma da bu
dinin geirdii dnme referans verilerek atfta bulunulmasdr. Dolaysyla
bu tez, benzeri bir "reform" yaplmakszn modernlie cevap verilmesinin
imknszln vurgulamaktadr. Bu vurgu yaplrken, modernliin de "Avrupa" ya
da "Bat" ile snrlandrldnn gzden karlmamas gerekir. Nitekim, bu
fikirleri mdafaa edenlerden Keecizade zzet Fuad Paa'nn ifadesiyle "1300
sene evvel lde, l iin yaplm kavnin ve nizmt" ile "Avrupa ktasnda"
hayat srdrmek imknszdr.
Konuya bylesi bir zaviyeden yaklaan "Dinde Reform" tezi mdafileri, dolayl
olarak, iki temel varsaymda bulunmaktadrlar. Bunlardan birincisi, belirli bir
evrim geiren ve bu nedenle Sosyal Darwinist kuramla aklanmas mmkn olan
Hristiyanln aksine, slmiyet'in tm messeseleriyle
19
ezel ve ebed bir duraanlk arzetmekte olduudur. Her eye mil ve bir din
iin iledii var saylan evrimin dierinde yaanmadn ve yaanamayacan
iddia etmek, phesiz sz konusu tezin mdafilerinin bu alanda ciddi bir zihn
bulanklk iinde bulunduklarn gstermektedir. Ayn fikir karmaasn
modernliin bu kimselerce sabit, deimez, snrlar kesin bir kavram olarak
yorumlanmasnda da grmek mmkndr. Burada en azndan Cumhuriyet ncesinde
"dinde reform" talebinde bulunan Osmanl entelektellerinin tezlerindeki bu
zayf halkann bilincinde olduklarn belirtmek gerekir. Ama onlarn bir
aklama olarak ileri srdkleri Mslman idarecilerin baskclnn evrimi
engelledii fikrine katlmak phesiz olduka gtr. Birinci varsaymn tabi
bir neticesi olan ikincisi ise belirli bir mdahale yaplmakszn slmiyet'in,
kendi dinamikleriyle modernlie cevap verebilmesinin imknsz olduudur. Bu
nedenle niha tahlilde "Dinde Reform," evrime direnli bir bnyenin din d
unsurlar (bilim) tarafndan mdahale edilerek dzeltilmesini, zamanla uyumlu
hale getirilmesini (asrletirme) savunmaktadr. Bu teze gre, ancak bu
salandktan sonra ayla bark hale gelebilecek olan slm lemi (ya da onun
bir blm) -aynen Hristiyan dnyasnda olduu gibi- toplumsal ve bilimsel
gelimeye engel olma yerine onlar iselletirecektir.
Reform Tezinin Zaaflar
Bu yaklamn temel zaaf, Hristiyan din reformasyonunun bambaka bir an ve
fikir ortamnn rn olduunu, ondokuz, yirmi ve yirmibirinci asr modernliine
cevap verme gibi bir amacnn bulunmadn gzard etmesidir. Her ne kadar
Katolik Kilisesi ile reform a ncesi ve sonras bilim evreleri arasnda
mevcut bir gerginlikten bahsetmek mmknse de bu hareketi bilim tarafndan dinin
slah edilmesi, dinin kendine bilimsel gelimeler erevesinde ekidzen
vermesi, asrlemesi olarak yorumlamak ona hi tamad bir nitelik
atfetmekten baka bir ey deildir. Gerek Luther ve gerekse de Hus, Savonarola,
VValdo, VVycIyf benzeri ncllerinin bylesi amalarla reform mdafilii
yaptklarn
20
var saymak, onlarn tezlerindeki kuvvetli Hristiyan vurgusunu neredeyse tamamen
bir kenara atmak, ancak tarihi ^ai^a bir din-bilim atmas semasyla
aklamaya gayret ederken^ anakronizm rekorlarn yerle bir eden toplumumuz
sekinlerince yaplabilir. Bir yandan Hristiyan reformunu tabi bir evrim
olarak mtalaa ederken, te yandan da onun Hristiyan karakterini gzard etmek,
sz konusu "Dinde Reform" tezinin bir dier zaafdr. Bunun yan sra,
Reformasyon sonrasnda Hristiyanlk'la modernliin ve bilimin mutlak uyumunun
gerekletii tezi ise tabiatyla bir fanteziden baka bir ey deildir.
Benzeri bir zihn karklk da laiklik ile din "reform" arasnda karlkl
bir iliki var saylmasyla ortaya konulmaktadr. Trk toplumunun nemli bir
kesimince laikliin ne kadar kat uygulanrsa din zerinde o derece kuvvetli bir
"reform" tesiri icra edeceine inanlmas, bu kesimlerin, "laiklik" kadar "din"
kavramn anlamada da ciddi sorunlar olduunu ortaya koymaktadr.
Reformcularn Temel Amaz
"Dinde Reform" tezinin, dinin i dinamiklerinden umudu keserek yukardan aaya
gerekletirmeye soyunduu yeniden yaplandrma giriimlerinin karlat
temel sorun, dindar kitlenin bu eylemi bir dardan mdahale olarak
alglamasdr. Dindarl tartma gtrmeyen Hristiyan reformcularnn aksine
bir asr aan bir sredir bir "tenvr-tenevvr" (aydnlatma-aydnlanma) ilikisi
erevesinde Mslman kitleleri "aa uydurma" cehdiyle ortaya kan Osmanl
entelektellerinin hepsi de bu kitle tarafndan "yeni bir din yaratma"
sulamasna maruz braklm ve dolaysyla yaratabildikleri tesir son derece
snrl olmutur. Bu kimseler ise baarszlklarnn nedenini temel tezlerinin
yanllnda aramak yerine, sekinci hareket mensuplarnn tabi refleksiyle,
kitleyi sulama davran iine girmilerdir. Nitekim kendilerini modern bilim
vastasyla "reform" yapmaya alan mtehidler olarak gren bu kimseler, neden
Muhammed Abduh ve Raid Rza benzeri bir tesir icra edemediklerini ya da
kitlelerin neden "halk
slm" nderlerinin peinden gittiini anlayamayarak bunu basit bir
"cehalet" sylemi erevesinde deerlendirmilerdir.
Ayn ekilde kitlelerin nne "reform" mdafii olarak karlan ve "ngiltere'de
terakkiyt m evveldir Protestanlk m?" sorusuna verdii "bhe edilmez ki
Protestanlk zuhur etmeyb de eski Hristiyanlk baki kalsa idi medeniyet-i
hzradan nm nian olmazd" cevabyla temel yaklamn ortaya koyan
Ubeydullah Efgan benzeri "lim"ler de sz konusu kitleden ayn olumsuz cevab
almlardr. Nitekim ne Ubeydullah Efgan'nin Mide Sresi'ndeki (5/54) "Sizden
kim dininden dnerse bilsin ki Allah sevdii ve kendisini seven mminlere kar
alakgnll, kfirlere kar onurlu ve zorlu bir kavim getirecektir" ifadesini
Protestanlkla paralel bir reform yaparak asr bir "kavm-i cedd" yaratma tezine
temel yapmaya gayreti ve ne de Garbllama savunucularnn "Tanr'ya ilk defa
Trke syleyen imam" olarak vglerine maz-har olan Mehmed Cemaleddin Bey'in
"Kur'an ve hadisleri" yirminci asr felsefesi nda yeniden yorumlama fikri
bu kitleden ilgi grmtr.
Gnmzde benzeri tezlerle ortaya kan ahsiyetlerin de gerekli "tenevvr"
salayamamalarnn nedeni, kendilerinin kitle tarafndan gelenei yabanc bir
sylem haline sokma gayreti iinde bireyler olarak kabul edilmeleridir. Aslnda
cehalet ile sulanan kitlenin, gelenee dayal badatrma abalar ile onu
yabanclatrarak yeni sylem yaratma gayretleri arasndaki ince fark tespitte
gsterdii duyarllk dahi bu ithamn fazla anlaml olmadn gstermektedir.
"Dinde Reform" tezini savunan Osmanl entelektelleri, Mslmanlar'n
"terakkiyt- medeniyeyi ancak Mslman bir menba'dan istinbat ve kabul"
edeceklerinin farknda idiler. Ama anlayamadklar fevkalde ehemmiyetli bir
husus, kitlenin onlar gerek anlamyla gelenee sahip kan Mslmanlar olarak
grmemesiydi.
kinci Merutiyet Garbcl'nn "Dinde Reform" tezlerini resm devlet siyaseti
haline getiren erken Cumhuriyet rejiminin de tm gayretlerine karn kitleden
ald cevap farkl olmamtr. Kitle, gerek rejimin dini bilimselletirme
gayretlerine ve gerekse de "gerek" Mslmanlk'n ne olduu konu-
22
sunda kendisini "tenvr"e gayret eden "mtehidler"e kar mesafeli bir
yaklam benimserken, sorunlara gelenek erevesinde cevap vermeye alan
"halk slm" nderlerinin sylemlerini iselletirmi, onlara destek vermitir.
Trk sekinlerinin bu sylemlerin yaratt byk dnm, modernlie verdii
cevaplar, daha da nemlisi onlarn modern karakterini anlamamakta srar etmesi
ve bunlara destek veren kitleleri ad, "huraft ve isriliyt" ile
kandrlm, aydnlatma yoluyla tedaviye muhta ynlar olarak mtalaa etmeleri
toplumumuzun bata gelen sorunlarndan birisidir.
Kendi modernliini tek, tartlmaz ve tartlmas teklif edilemez karakteri
nedeniyle kutsayan bir ideolojinin, herkesi tenvr-tenevvr ilikisi
erevesinde kendine benzetme konusundaki srar, bu ideolojinin siyaset
zerindeki zaman zaman tekelcilie varan kontrol ile birleince toplumda gerek
anlamda oulculua engel olma benzeri neticeler douran bir gerginlie neden
olmaktadr. Buna, farknda olmadan, bir din gibi sarlanlarn sormalar gereken
sual aslnda, evrime direnli, deimezlik karakteri baskn ideolojinin
kendilerininki olup olmaddr.
Zaman, 14 Mays 2005
23
ki Trkiye
Dardan bakldnda teknik bir ayrnt gibi gzken bir niversite giri
imtihan katsays deiiklii zerinde kopan frtna, bize sembollerle temsil
edilen bir atmann derinliini gstermektedir. Fransz htilli ile 1905
arasndaki dnemi belki de en iyi anlatan "ki Fransa" terimi gibi gnmzde her
ne kadar inkr etmeye allrsa allsn var olan "ki Trkiye", eitli
semboller araclyla yaplan bir toplumsal savan kutuplarn meydana
getirmektedir. Bu anlamda modern bir misal olarak Amerika Birleik
Devletlerindeki krtaj sembol etrafnda yaplan savaa benzeyen "ki Trkiye"
arasndaki kavgann gerek Fransz gemiinden ve gerekse de gnmzdeki Amerikan
toplumundan farkl yn, mcadelenin, kendi Ortodoksluunu yaratan Trk
laikliinin temelini meydana getirdii ideolojik yapnn ald ekil nedeniyle,
bir dinler sava halini almasdr.
Onsekizinci asr Fransz materyalizmi ile ondokuzuncu asr Alman
vlgermateryalizmini kartrarak d'Holbach'n Akl- Selm'l ile Bchner'in
Madde ve Kuvveti melezi bir materyalizmin vlgerletirilen zemininde yaratlan
laiklii modernlik bysyle kartrarak ideolojisinin temeline oturtan "Resm
Trkiye", farknda olmadan ve istemeden yeni bir din yaratmtr. Ondokuzuncu
asr sonu ile yirminci asr banda bu ideolojinin temellerini atan ideologlarn
kendilerinin "akl- selm"in peygamberi olduu bir dinin mritleri olduklarn
belirtmi olmalar bir tesadf deildir. Ancak, bu kimselerin beklentilerinin
tersine, modernlik tekelinin krlmas ve bilimin mevcut dinleri birer "huraft"
ve "isriliyt" yn olarak tarihin plne gndererek tm toplumun ve
aydnlanan insanln dini haline gelememesi, toplumun dengesini altst eden bir
dinler savann balamasna yol amtr. Resm Trkiye'nin ondokuzuncu asrn
son eyreinden itibaren Os-
24
manl toplumu iinde yaratlan ideolojisinin mimarlar olan Osmanl Garbclar,
istikblin, Jean-Marie Guyau'nun deyimiyle, "din yokluu" iinde kendi
materyalizmlerinin idealist rtularla dzeltilerek bireyi felsef anlamda
dindar klan bir din haline geleceini mit ediyorlard.
Beklentiler ve Gerekler ^
Bu sre ierisinde mevcut dinlerin kaderi paganizminkine benzeyecek ve insanlk
bu sorundan kurtularak terakki yolundaki ilerlemesine hz katacakt. Dolaysyla
bu dncenin mimarlar ksa bir tenvr-tenevvr sreci sonrasnda din kaynakl
"sorunlar"n yaanmad bir toplumsal huzur ortam salanacan
dnyorlard. Ondokuzuncu asr sonu-yirminci asr ba dnem entelektel
tarihini iyi bilenler bu alandaki gelimeleri tahrnin etmede uranlan
baarszl abartmann doru olmadn kolaylkla teslim ederler. Bugn bize
fazla da anlaml gelmeyen bu kurgu, dnemin entelektel yaamn hkim kuramyd
ve bu evrelerde insanln tarihteki en nemli sramalarndan birisini
gerekletireceine duyulan inan tamd.
Resm Trkiye'nin yirminci asrn ilk yarsnda gremedii bir dier gelime de
Trk laikliinin de bir parasn meydana getirdii ideolojinin kendi
Ortodoksluunu yaratabilecei olmutur. Tpk gnmzde birok konuda Katolik
Kilisesi'nden daha kat yorumlar sahiplenen Amerikan Protestan tekiltlar ya
da slm'n zne dnme ilkesi erevesinde pritanizmi savunma amacyla ortaya
kan ama sre iinde kendi tezini kat bir kuram haline getiren Vahhab ve
Selefi hareketleri gibi, Trk laikliinin temelini meydana getirdii ideoloji de
kendi Ortodoksluunu yaratm ve taraftarlarnn bir blmn bir dinin
slikleri haline getirmitir.
Tek Trkiye Yaratmada Karlalan Sorunlar
Bu kendi Ortodoksluunu yaratan yeni din, literatre "laik insan" kavramn
hediye etmekle kalmam, eitli semboller araclyla kitlelere inan
alamaya gayret etmitir. Ancak burada karsnda temel engel bulmutur.
Bunlardan ilki,
25
bir "huraft yn" olarak grlen dinlerin mukavemeti ve modernlie kendini
onunla badatrarak cevap vermeleri olmutur. Bunun sonucunda zikrettiimiz
ideolojinin en nemli silah olan "modernlik bys" elinden alnm ve
modernliin bireyin nne koyduu sorunlara ondan daha iyi cevap verdii
iddiasyla ortaya kan din, toplumdaki roln srdrmtr. Sz konusu
ideolojinin bu tekeli kaybettiini kabul etmeme yolundaki direnci ve "cehele"yi
onsekizinci asr aydnlatmacl yoluyla "tenvr"deki srar, kendi
Ortodoksluunun yaratlmasnda nemli bir rol oynamtr. Dinin modernleme ile
badaabilmesinin imknszl temeline dayanan bu Ortodoksluk ayn zamanda
"modernlikler" olabileceini de reddetmekte ve yukarda belirttiimiz tekelini
srdrmek amacyla kendi modernliini "tek ve tartlmaz modernlik" olarak
savunmaktadr. Ondokuzuncu asr sonu mimarlarnn hi dnemeyecekleri bir
gelime sonucunda kendi Ortodoksluunu yaratan bu ideolojinin savunduu
modernlik, gncel toplumsal gelimelere uyum alannda bir huraft yn olarak
aalad yaklamlarn bir blmnden daha geride kalmtr.
Karlalan ikinci engel, bu Ortodoksluk sonucunda kuramclarnn ngrd
gibi dinlerin ortadan kalkaca bir ada "bireyi felsef anlamda dindar klan
bir din" yaratmak yerine, kat bir din haline gelen bu ideolojinin materyalist
temeli nedeniyle aalad dinlerle mcadelesindeki zorluk olmutur.
Bu ideolojinin karlat nc temel engel de umulann aksine, ilk iki
alandaki sorunlar nedeniyle, toplumun ounluu tarafndan deil aznlnca
benimsenmesi olmutur. Bu aznlk entelektel tekeli elinde tuttuu ve siyas
yap ilerlemeci tek parti temeline dayand srece bu engel kendisini yeteri
derecede hissettirmemi ama siyasette oulculua geilip entelektel tekelin
krlmas, hatta bu alandaki dengenin tersine dnmesi, zgrletirme amacyla
yaratlan ideolojinin yasak bir izgiye gelmesine yol amtr.
Yakn dnemde gnmzdeki durum ile Tanzimat sonras Osmanl toplumu arasnda
yaplan karlatrmalar, tpk 1908 sonrasnda iddia edildii gibi, Tanzimat'n
yaratt ikili
26
yapnn ortaya kartt sorunlar zerinde durmulardr. Ancak, ttihad ve
Terakki'den Cumhuriyet'e gerekletirilen kanun dzenlemelerle yalnzca kt
zerinde ortadan kalkan ikilik varln srdrmtr. Bu da bize meselenin
sadece bu tr dzenlemelerle halledilemeyecek kadar derin olduunu
gstermektedir.
"ki Trkiye'nin nasl bir badatrma sonucunda "Bir Trkiye" haline
getirilebilecei hepimizin zerinde hassasiyetle dnmesi gereken bir
meseledir. Temelleri Osmanl son dneminde atlan ve bilhassa 1940'lar
sonrasnda geirdii ortodokslama sonucunda katlaan bir ideolojinin, asl
beklentilerini karlamaktan uzak kalan gelimelere bakarak kendini slah
etmesi, bu alanda nemli bir adm tekil edebilir. Ortodokslua sahip karak
daha da katlama ise zannedilenin tersine "Bir Trkiye"ye geii
zorlatrabilir. Ancak unutulmamas gereklidir ki, ki Trkiye'den birisinin
dierini ortadan kaldrarak "Tek Trkiye" haline getirmesi ancak toplumsal
dzenin altst olmasyla mmkndr. Her iki Trkiye iinde de bunu kabul
etmeyenler bulunmakla beraber, bunlarn ufak aznlklar olmaktan teye
gitmemeleri, bize gelecee umutla bakma imkn vermektedir.
Zaman, 31 Mays 2004
27
Max Weber-slm Calvinistler
Kendi toplumsal ve kltrel meselelerini, hatta tarihini, ancak Bat merkezli
parametrelerle tartabilen Trk entelektelleri sz konusu alanlara "Sened-i
ttifak, Trk Magna Cartas'd ir" ya da "Kur'an, Mslmanlar'n ncil'idir"
benzeri kavramsallatrmalarla yaklamakta, bu nedenle de abesle itigal
ifadesiyle tarif edilebilecek tahliller yapmaktadrlar. Son gnlerde gndemimizi
igal eden "slm Calvinistler" tartmas da bunun ilgin misallerinden
birisini tekil etmektedir. Yukarda verdiimiz misaller yardmyla tekrar
belirtmek gerekirse, kar karya bulunduumuz mesele, deiik siyas
yaplardaki merkez-evre mnasebetlerinin ya da farkl dinlerin hkmlerinin
mukayese edilmesinin tesinde (bunun ne denli anlaml olduunu izaha gerek
yoktur), kendi kltrmze ait bir tartmann ancak "znden soyutlama" hatta
"tekiletirme" vastasyla yaplabilmesidir.
European Stability Initiative tarafndan hazrlanan "slm Calvinistler: Orta
Anadolu'da Deiim ve Muhafazakrlk" balkl ve konuya "nde gelen Kayserili
iadamlarnn pek ounun iktisad muvaffakiyetlerini kendilerinin Protestan i
ahlkna baladklar" benzeri, en azndan, pheyle karlanmas gerekli bir
tespitle giren rapor da "Orta Anadolu'da baarl iktisad giriimcilik" gibi
"inanlmas g" bir gelimeyi bir trl kendi parametreleriyle aklayamayan
Trk entelektel dnyasna kuramsal ereve tesisi imkn salayan bir
"tekiletirme" arac sunmutur.
Bu alanda yaratlan ereveye, Max Weber'in 1904 ylnda yaynlanan nl
Protestan Ahlk ve Kapitalizm Ruhu adl almasndaki temel tezin slm ve
Trk toplumlarna uyarlanmasyla ulald phesizdir. Bu ise gerek Weber'in
tezinin yanl anlalmas ve gerekse de ona bir asr aan bir sre iinde
getirilen eletirilerden tamamen bhaber olunmasnn
28
tesinde kendi toplumuna, kltrne btnyle yabanclam, onun deerlerini
ancak "tekiletirme" yoluyla anlamaya gayret eden bir entelektel tabakann
varln ortaya koymaktadr.
Weber ve Protestan Ahlk Tezi
Weber'in Calvinizm ile kapitalist giriimcilik ruhu arasnda kurmaya gayret
ettii sebep-sonu ilikisi ele alnrken, her eyden nce bunun basit, mekanik
bir srece iaret etmediine deinmek gerekir. Weber, bu hususun altn
sarahatle izerek bir iktisad sistem olarak kapitalizmin bizatihi
Reformasyon'un rn olduunu iddia etmek gibi mekanik bir yaklamnn
olmadn ve meseleyi Marx'n tek yanl maddeci belirleyicilii benzeri tekil
bir "ahlklik"e indirgemeyi amalamadn belirtmitir. Dolaysyla Weber'e
dayanarak bizatihi bir ahlk yaklamn belirli bir iktisad davran biimini
douracan ya da bu davran biiminin ancak belirli ahlk anlaynn hkim
olduu toplumlarda geliebileceini iddia edebilmek mmkn deildir.
Bunun da tesinde Lujo Brentano ve bilhassa Richard Tavvney'in bu alanda yeni
ufuklar aan almalar, Weber'in tezinin ok ciddi zaaflarla ma'lul olduunu,
tarihi gelimeleri kendi dneminin gerekliklerinden geriye giderek yanl
yorumladn ortaya koymulardr. Tavvney "kapitalist ruhun tarih kadar eski"
olduunu ve Calvinizm'in bu alanda en fazla bir ivme salam olabileceini
ileri srerken; Brentano, Rnesans ve Machiavelli'nin ortaa ahlk
kaytlarnn krlmas alannda en azndan Calvinizm kadar etkili olduklarn
vurgulamtr. Weber'in tezinin yaynlanmasndan itibaren eyrek asr iinde
ortaya konan bu eletiriler sonrasnda konuyu ele alan tarihiler ise daha ciddi
elikileri dile getirmilerdir. Mesel Herbert Luethy, Cenevre'de faiz
uygulamasna Calvinizm'in douundan bir buuk asr nce Katolik Piskopos Fabri
tarafndan cevaz verildiini tespit ederek Weber tezine kuvvetli bir darbe
vurmu; Andre Bieler, retisinin en ince ayrntlarna inerek, Calvin'in
gerekte kapitalizmin nde gelen muhaliflerinden biri olduunu ispatlamtr.
Weber tezinin aksine Calvin de Luther, Zvvingli ve dier tm reformcular
29
gibi iktisad alanda Aziz Augustine ve benzeri kilise liderlerine kadar
gtrlebilen Katolik tezlerini aynen benimsiyordu.
Bunlarn da tesinde Weber tezinin en byk zaaf, yaratt sebep-sonu
ilikisinin tarih geliime uymamasdr. Unutmamak gerekir ki kapitalizm,
Calvinizm'e sonuna kadar bal kalan Hollanda kasabalarnda deil, Arminizm'i
benimseten Amsterdam'da ve gnmzde bile bu gelenein en saf haline sarlmay
iftihar vesilesi sayan sko da kasabalarnda deil Glascow'da gelimitir.
Ayn ekilde, Katolik Flanders Avrupa kapitalizminin nde gelen merkezlerinden
birisi haline gelirken, baz ehirler istisna edilirse, Presbiteryen skoya
ciddi bir iktisad gelimeye sahne olmamtr. Dier bir ifadeyle, Protestan
tarihini Cenevre cemaati, Pritanizm, Metodizm, Baptist kiliseler gibi seme
misallerle yaratlan bir sre olarak ele alarak asr iinde Amerikan
kapitalizminin nasl doduunu aklayabilmek ve Benjamin Franklin'e ulaan bir
ruhtan bahsedebilmek mmkn deildir. Weber'in on dokuzuncu asrdaki
Calvinizm'i, bir anlamda, Hristiyan sosyalizmi diyebileceimiz bir fikr zemine
oturan erken Calvinist cemaatlerle fazla bir benzerlik tamamaktayd.
Bu anlamda Weber, Calvinizm'in nasl olup da sre ierisinde bir Hristiyan
hmanizmine dntn de aklayamamaktadr. Bunun dnda Calvinizm'in,
VVestphalia Anlamas sonrasndaki tarih diliminde tm dnyada srekli biimde
gerileyen bir hareket olduunu da unutmamak gerekir. Nitekim yirminci asr
ortalarna gelindiinde Gney Afrika'da, Afrikaan konuan beyazlar istisna
edilirse toplumsal gc olan bir Calvinizm'den bahsedebilmek de mmkn deildir.
Calvinizm'in neden deiik meknlarda farkl etkiler dourduunu izah etmeden
onun iktisad belirleyicilie sahip bir ahl-klik tadn savunabilmek
mmkn olamamaktadr.
Bu nedenledir ki gnmzde VVeber tezini savunanlar dahi bu tezin aslnda
kendisine bir zamanlar atfedilen mekanik aklaycla sahip olmadn, bize
ancak kapitalist iktisad ilikinin douunu aklama alannda yaplacak
ayrntl bir tahlilde dier unsurlar takviye edebilecek bir ara sunduunu
ileri srmektedirler.
30
Weber Tezi ve slm
Weber'in kapitalist giriimcilik ruhu ile ahlk arasndaki ilikiyi ele alan
tezi temelde Calvinist cemaatlerde grld iddia edilen bir yaklamn
Lutheran ve Katolik toplumlarda geliemediini savunuyordu. Baka bir deyile
Weber'in kar kutuplar Calvinist cemaatler ile Lutheran ve Katolik
topluluklard. Weber, slmiyet'in neden kapitalizme msait bir zemin
hazrlayamad konusuna ise arlkl olarak Din Sosyolojisi almasnda
deinmekte ve bu alanda drt temel neden ileri srmektedir. Bunlar, slmiyet'in
gerek anlamda "gufran" temeline dayanmamas, feodal ahlk nedeniyle bamsz
ehirler yaratamamas, kad tarafndan datlan slm adaletin vak'aya bal
olarak deien, standart olmayan bir karakter tamas ve slm eriatnn
elastik karakteri nedeniyle kapitalizmin temel art olan sistemli bir hukuk
gelenei tesis edememesi ve slm toplumlarn, "Sultanizm" olarak tanmlanan
patrimonyal idarecinin karaku kararlaryla ynetilmesidir.
Weber'in birinci tezi yani slmiyet'in "gufran" temeline dayanmamas nedeniyle
"almann" mafiret temin edecek bir deer olarak ahlkn merkezine
oturtulamad ve bu nedenle de kapitalist geliime zemin hazrlayamad
iddiasnn geree ne denli uzak olduunu anlamak iin temel slm kaynaklara
bakmak herhalde yeterlidir. Gene slmiyet'in zde ehirli karakter tamas,
ikinci tezin savunulmasn imknsz klmaktadr. Hukuk konusundaki eletirinin
gelenek yaratlamamas ksmna katlmak zorsa da uygulamada, mesela onsekizinci
asr sonras Osmanl kadsnn bamszln kaybetme srecinde grld gibi,
standartlktan uzaklama eilimlerinin ortaya kmas kabul edilebilir. Weber'in
"Sultanizm" kavram ise gerekte hi varolmam bir ideal tiptir. Ama Weber'in
yaklamnn temel varsaym slmiyet'in bizatihi kapitalist iktisada geie
engel olduu tezidir. Bu anlamda Weber, Osmanl/Trk Garbcl'nn ve slm
modernlemenin Raid Rza'ya kadar uzanan liderlerinin, Guizot kanalyla
benimsedikleri, Bat toplumlarnn toplumsal geliiminin Protestan Reformu'nun
neticesi olduu tezine destek veren bir yaklam ortaya koymaktadr. Bu
zaviyeden
31
bakldnda, kinci Merutiyet Garbcl'ndan gnmze "slm Reformasyon"un
toplumsal gelimenin mutlak art olarak ileri srlmesinin tesadfi olmadn
belirtmek pek de zor deildir.
: .- ;??.?
Weber Tezi, Dinde Reform Fikri ve Trk Toplumu
Weber tezi merhum Sabri lgener'in ktisad nhitat Dnyamzn Ahlk ve Zihniyet
Meseleleri balkl almas araclyla Trk toplumunda ciddi biimde
tartlmtr. Kelimenin gerek anlamyla lim ve aileden ald kltr
nedeniyle menkbnmelerden divanlara, nasihatnmelerden ftvvet-nmelere
uzanan bir literatrn satr aralarnda verdii mesajlar yorumlayabilecek
birikime sahip olan lgener, Weber tezini Osmanl k dnemine uygulam ve
dneme hkim olan "ortaa ahlk"nn kapitalizme geii engelledii neticesine
ulamt. lgener'i, Weber tezinin, Brentano ve Tavvney tarafndan ortaya
konulan sorunlarna rabet etmeyerek iktisad davran ile ahlk arasnda fazla
mekanik bir mnasebet tesis etmesi nedeniyle eletirebilmek mmkndr. Bunun
yan sra fikir dnyasna hkim yaklamlarn gncel iktisad pratie ya da
devlet siyasetlerine aynen yansdn var saymas nedeniyle lgener tezinin
entelektel tarihten iktisad gereklie fazlaca mekanik bir gei yaptn
savunmak da anlamldr. lgintir ki, lgener'in ulat neticenin
basitletirilmi hali, Trk dnce hayatna, gerekten entelektel tarih
aheseri olan bir eserin rd ince danteladan ok daha fazla tesir etmitir.
Bu ise bir asra yaklaan bir sredir toplumumuzda reva bulan, slm
toplumlarnn iktisad gelimesinin de nnde zihniyet engelleri bulunduu ve
bunlarn ancak din reformasyonla alabilecei varsaymdr. Halbuki bu
lgener'in vermedii bir mesajdr. lgener, "zlme devri" adn verdii
belirli bir dnemin ahlk anlaynn iktisad tavrlar zerinde ne denli etkili
olduunu ortaya koymaya alm ve bunun ncesi ya da sonras konusunda
kapsayc hkmler vermekten imtina etmitir. Dier bir ifadeyle meseleye
bizatihi Mslmanlk-iktisad davran kalplar ilikisi balamnda yaklamayan
lgener, ne din reform gerekliliine iaret etmi ne de tasvir ettii ahlk
anlaynn gn-
32

mze dein deimeden uzandn savunmutur. Ama Weber gibi onun tezlerini,
Osmanl/Trk toplumunun belirli bir dnemine uygulamaya alan lgener'in and
mesaj da toplumumuzda din reform olmakszn, her trl ilerleme gibi, iktisad
gelimenin mmkn olamayaca tarznda yorumlanmtr.
Bu nedenle slm Calvinistler tartmasnn camide ban rtmeden namaz klan
kadnlar konulu haberlerle bir arada ele alnmas bir tesadf olarak kabul
edilmemelidir. Her iki konuya da, bilinli ya da bilinsiz, temelde slmiyet'in
modernliin ortaya koyduu sorunlara kendiliinden cevap verebilmesinin imknsz
olduu ve bu konuda ancak Hristiyan reformasyonuna benzer bir deiim yaamas
halinde baar salayabilecei fijaf arka plannda yaklalmaktadr. Bu yaklam
ne Hristiyan reformasyonunun modernlie cevap vermek gibi bir iddiasnn
olmadn, Calvinist ve Lutheran retilerin temel kaynaklardan asla ayrlmama
yaklam nedeniyle deiime aslnda Katoliklik'ten daha kat biimde kar
ktklarn anlayabilmekte ve ne de slmiyet'in ve Osmanl/Trk toplumunun bir
asrdr modernlie gelenekten ayrlmadan verdii cevaplar kavrayabilmektedir.
Ancak tekiletirmek yoluyla anlayabildii bir kltr ve deerleri
modernlemenin engeli hatta kar tezi olarak gren bu yaklam, bir anlamda,
slmiyet'in modernlie cevap vermeye almas yerine modernliin
slmiletirilmesinin gerekliliini savunmaktadr. Bu bizatihi eletirilmesi
gereken, ciddi anlamda toplumsal atma yaratma potansiyeline sahip bir tavr
deildir. Mesele, kinci Merutiyet Garbcl'ndan beri bu yaklamn
ortodokslatrlarak toplumun geneline benimsetilmek istenmesidir. Her toplumda
genelin dna kan, dogmay dilediince yorumlayan marjinal bireyler ya da
topluluklar mevcuttur. Bunlarn Ortodoksluk dna kmalar nedeniyle
bastrlmalar pek tabi arzu edilen bir yaklam deildir. Ancak bylesi
marjinalizmlerin, modernlemeye en fazla uyum salama iddiasyla, toplumun
genelinde kabul edilmesi zorunlu Ortodoksluklar haline getirilmeye
allmasnn atma potansiyeli tad unutulmamaldr.
Bu marjinalizm, bugn kimsenin hatrlamad, Klzde Hakk Bey'in ibadetini
cuma gn camie gitmek yerine poli-
33
gonlarda nian talimi yaparak eda eden yeni Mslman tipiyle ortaya konulan,
maddecilii slmiletiren yaklamndan; Kavm-i Ceddci Ubeydullah Efgan'nin,
slm'n artlarn deitirerek Mslman Anglikanizmi yaratmay amalayan
gayretine varncaya kadar deiik biimlerde ortaya konulmutur. Cumhuriyet'in
slm projesinin tm gayretlere ramen marjinallik kabuunu kramamasnn nedeni
de modernlikle gelenei badatrmay deil, tekil olduu var saylan ve giyim
ve benzeri dzeylerde tanmlanan bir modernliin deerleriyle slm gelenei
yeniden ina etmeye alm olmasdr. Bunun fikr zemini ise gelenein
modernlie kendi kalplarnn dna kmadan cevap veremeyecei ve modernliin
ancak gelenei tasfiye ederek ya da onu btnyle bakalatrarak
iselletirilebilecei dncesine dayanmaktadr.
slm Calvinistler tartmas bu nedenle, temelde muhafazakr slm bir
evrede ciddi bir zihniyet dnm gereklemeden iktisad giriimciliin
mmkn olmad varsaymna dayanmaktadr. Bunun tartlmas dahi toplumumuzun
derinlerine ilemi "Mslmanlar'n iktisad hayata ilgi duymadklar" benzeri
tekrarlana tekrarlana dogma haline getirilmi tezlerin ne denli etkili olduunu
gstermektedir. Halbuki yakn dnem tarihimiz bu tezin hem en popler anlatmn
Ahmed Midhat Efendi'nin Sevda-y Sy Amel (1879) risalesinde bulduu fikr
alanda ve hem de 1913 Tevik-i Sanayi Kanunu ve bilhassa 1915'te bu kanunda
yaplan deiiklik sonrasnda Trk ve Mslman giriimcilerin ve onlar
tarafndan kurulan anonim irketlerin saylarnn hzla artmas misalinde
grlebilecei gibi uygulamada dorulanmadn gstermektedir.
Bu tartma ayn zamanda Trk entelektel evrelerinin fikr sln ve
mekanik sebep-sonu ilikileri tesine geebilen kavramsallatrmalara ne denli
yabanc olduklarn gstermektedir. Weber tezinin deta bir tabiat kanunu olarak
ele alnmas, onun en hararetli savunucularnn bile dile getirmedikleri bir
sebep-sonu ilikisi ortaya koyduunun var saylmas ancak bu slkla
aklanabilir. Aslnda "slm Calvinistler" benzeri bir tekiletirmeye en
ziyade uyan Vahhabler'in var saylan iktisad ruhtan olduka uzak olmalar bile
bylesi bir
34
tartmann ne denli anlamsz olduunu ortaya koyabilirdi. Hatta buna bile gerek
kalmadan, daha ikinci sahifesinde Orta Anadolu'nun "Dou Asya kaplan ekonomileri
mucizesini hatrlatan" bir karakter arzettiini ileri srerek temel teziyle
elien bir rapora, yabanc dilde yazld iin ehemmiyet atfetmemek belki de
en dorusu olurdu. AriTa^buTLriiteratre "yeil sermaye" benzeri kavramlar
kazandrm bir birikimden beklemek herhalde fazla anlaml deildir.
Zaman, 2 ubat 2006
i ???;??
35
Osmanl Popler Materyalizmi, ?
Bilim ve Felsefesizlik
Cumhuriyet'in kurucu tabakas zerindeki temel etkisini kaba mesajlar dzeyinde
ve "bilimin tartlmaz stnl" ilkesini benimsettirerek gerekletiren ve bu
nedenle de "Akademik" olmann bir hayli tesine geerek gnmze kadar ulaan
siyas ve toplumsal sonulara neden olan son dnem Osmanl materyalizminin en
nemli zelliklerinden birisi, bu dnce akmnn esasen Feuerbach sonras
gelien "tabi bilimlere ve tbb deneylere dayal" Alman materyalizminden
esinlenmesidir. Popler inancn aksine Feuerbach temel olarak "din"in deil
"teoloji'nin eletirisini yapyordu. "Homo homini Deus est", kabaca "nsan
insann tanrsdr" fikri, Feuerbach'n Das Wesen des Christentums'da ayrntl
olarak izah ettii gibi kukusuz "yeni bir felsefeye" duyulan ihtiyac da ortaya
koyuyordu.
Feuerbach bu fikri daha sonra Friedrich Strauss'un Neue Glaube' (Yeni nan)si
ya da Arnold Dodel'in bilimsel gerein Tanr haline getirildii yeni dini
benzeri bir aamaya getirmemekle beraber bu ihtiyacn altn ehemmiyetle
izmiti. Buna karlk von Humboldt'un Kosmos'u ya da von Liebig'in Allgemeine
Zeitung'da nerettii Chemische Bhefe's\ ile balayan "deneysel popler bilim"
esasen "felsefesizlii" temel alyor ve dolayl olarak Naturphilosphie'nn
yerine felsefesizliin gemesini mdafaa ediyordu. Bu tarihten itibaren Nord und
Sd, Die Gegenwart, Das Jahrhundert gibi popler dergiler araclyla kitlelere
nakledilen materyalizm "bilimin tartlmaz ve kyaslanmaz stnl" mesajn
vererek dini bir hurafeler yn dzeyine indirmekle kalmayp felsefeyi de
dlyordu. Karl Vogt "felsefecilerin rahiplerden beter olduu kanaatindeydi.
Ludvvig Bchner ise "deneysel tabi bilimlerin 'gerei', bu insan deer
yarglar erevesinde ne denli gzel ya
36
I
da irkin, mantkl ya da mantksz grlrse grlsn, bulmak dnda hibir
amac olmadn" savunuyordu.
Bchner bu alanda isimleri hep birarada anlan yazar (Vogt, Moleschott ve
Bchner) iinde kukusuz en popler ve en radikal mesajlar iletiyordu. "Popler
bilimin poplerletiricisi" olarak tanmlayabileceimiz Bchner, sat rekorlar
kran kitab Kraft und Stoff (Madde ve Kuvvet)'da "Tanr" inancn ykmak iin
gsterilen ar gayret dnda bir yeni "din" ya da "felsefe" nermiyordu.
Gerek bu kitabnn gerekse de dier eserlerinin temel hedefi olan "inan
ykcl'n temin iin Bchner insann aslnda hayvandan farkl olmad tezi
zerine younlayordu. Karnca ve dier canllarn "ahlk ve hukuk" sahibi
olduklarn, bu yaratklarn "askerleri, esirleri, mahkeme binalar" olduunu
ispat etmeye alrken Bchner sonunda "karncayla e insanlarn" bilimsel
gelimeyi kavrama dnda bir ihtiyalar olmadn dnyordu. "Bilim",
gerein kendisi olduu lde insanlar ileri bir aamaya tayacakt.
Darwin'in bile kendi nazariyesinin ne denli "atheist" olduunun farkna
varamadn dnen Bchner'in Haeckel'in pantheist Tabiat Tanrs'na ve Monist
(Vahdet-i Mevcd) felsefesine dahi tahamml yoktu. Bilim ve deney gereklii
yansttklar lde, yaln ama "gerek" bir felsefe ilevini de greceklerdi.
Dnce, Moleschott'un dedii gibi, "madde"nin hareketi dnda bir ey deilse
"fosforun olmad yerde" dnce olamayacakt ki bu da bize neden ondokuzuncu
asrn son yirmi ylnda "Dima"n ilevleri zerine, ounluu Charles
Letourneau ve Guyo-Daubes'den uyarlanan, ok sayda eserin Trke'ye tercme
edilerek Alman materyalizminden derin biimde etkilenen Osmanl
entelektellerinin baucu kitaplar haline geldiini aklar. Gene "bilim
yayc" Alman dergilerinin ar popler Osmanl kopyalar olarak tavsif
edilebilecek Musavver Cihan benzeri mecmualardaki "Herkes in Kimya", "Tagaddi
ve Devam- Hayat" dersleriyle yeryznn dinozorlarn yaad dnemlerini
gsteren resimler kukusuz bylesi bir "bilim" anlayn vurgulamak amacn
tayorlard.
Eserlerini genellikle Franszca evirilerinden okuyan Osmanl entelektellerine
Adnan Advar'n ifadesiyle "fikren en
37
rahat" olduklar dnemleri yaatan Bchner'in Madde ve Kuvvet'in'in bir blmn
(eserin tamam daha sonra Ahmed Nebil ve Baha Tevfik beyler tarafndan Trke'ye
evrilecektir) ilk defa Trke'ye eviren Abdullah Cevdet Bey 1897 tarihinde ilk
kez yaynlad ve daha sonra 1906 ve 1912 yllarnda eitli eklerle
genileterek yeniden nerettii Fnn ve Felsefe (son bask bu bala Felsefe
Snihalar ibaresini de eklemitir) adl denemesinde, bir anlamda Alman bilimsel
materyalizmine 1840'lar sonras egemen olan "felsefesizliin" dourduu
sorunlarn nne nasl geilebileceini tartyordu.
Bu eserlerde Bchner'in Nature et Science adl kitabnn felsefeyi eletiren bir
blmnden yaplan alntlar Massillon'dan el-Mavarri ve bn el-Arab'ye, Ahd-i
Cedd'den konuya uygun olduu dnlen ehdis-i erfeye varan kaynaklardan
seici bir biimde yaplan nakillerle birletiriliyor ve bir anlamda "bilimsel"
bir ahlk ve felsefe yaratlmaya allyordu. Bu abann ne lde samim, ne
lde ise "materyalizmi sl-m bir ereve ierisinde sunarak kabuln
kolaylatrma" amacna matuf olduunu kestirebilmek zannedildii kadar kolay
deildir. Ancak burada bir felsefe ve ahlk yaratma arzusunun en azndan
varlna iaret etmek gereklidir.
Nitekim, Baha Tevfik Bey nderliinde neredilen Felsefe Mecmuas da bir yandan
Lamarck'n modas gemi nazariyatn verken te yandan Haeckel'in Monism'ini
savunmaya gerek duyuyordu. Gene benzer bir misal olarak Osmanl pozitivizminin
lideri Ahmed Rza Bey siyas dman II. Abdlhamid'in balatt Paris'te cami
yaptrlmas projesini yllar sonra "pozitivistler adna" sahiplendiinde, hi
kukusuz, pozitivizmi Osmanl toplumuna bir "insaniyet dini" olarak sunmay
hedefliyordu. Ahmed Rza Bey'in Latin Amerika "Pozitivist kiliselerinin taklidi
"pozitivist camiler"in yaratlmas yolundaki engelleri gereinden fazla
kmsediini sylemek yanl olmaz.
Ayn ekilde gnmzde Fnn ve Felsefe'yi okuyan bir felsefe talebesi bile
abann amatrln fark etmekte gecikmez; ama alt izilmesi gereken husus,
burada Bchner'in en kaba biimiyle yanstt 1840 sonras Alman
materyalizminin en nemli eksikliine parmak baslm olmasdr. Hem
38
bu felsefe oluturma ve hem de ayn evrelerin "dinsiz mekrim-i ahlkye"
yaratma abalar Osmanl toplumunda dikkate deer bir etki yaratamamlar, daha
dorusu bu grleri popler dzeyde benimseyen ynetici sekinler tarafndan,
temel mesajlar yani "bilimin tartlmaz" stnl ve "dinin toplumsal gelime
nnde bir engel olduu" tezleri yannda kk ayrntlar olarak grlmlerdir.
Bunlar yaratmann zorluu "sosyalist ahlk ve felsefe yaratma" konusunda
gsterilen geni boyutlu abalara karn ortaya kan fiyaskonun bykl
gznne alndnda belki daha iyi anlalabilir. Marx ve takipileri "burjuva
materyalizmi" olarak grdkleri bu yaklam sz konusu eksiklikleri nedeniyle
kendi "bilimsel" materyalizmlerinden ayrarak, sevdikleri bir deyimle, "mahkm"
etmilerdi. Sonrasnda ise yukarda zikrettiimiz fiyaskoya karn, Sovyet
liderleri nemli gayretler gstermekten geri kalmamlard Lenin, Lange ve
Bogdanov'un "bio-sosyoloji" tezlerinin iddia edildii gibi toplumsal hayata
uygulanamayacaklarn dnyordu.
Baka bir deyile Sovyet liderleri olaya, Dostoyevski'nin Besy adl eserinin,
ikonalar haline getirdii Vogt, Moleschott ve Bchner resimleri nnde mum
yakan, anarist kahramanndan olduka farkl bir biimde bakyorlard. Ama son
dnem Osmanl ve ilk dnem Cumhuriyet entelektel mehfilinde etkisi
tartlmayacak Bchner, Vogt, Moleschott materyalizminin, yarm yamalak
anlalan bir pozitivizm ve Sosyal Darwinizm ile kartrlarak tavann suyunun
suyu derecesinde poplerletirilen mesajlar bu dnceleri ilk aktaranlarn
grd temel eksiklikleri yani "felsefesiz" ve "ahlk ilkeleri yeni bilimsel
gelimelerin ortaya koyaca gerekler erevesinde ekillenecek bir dnce
sistemi olma" hususiyetlerini fazlasyla ihtiva ediyorlard.
Bunun Sovyetler Birlii'ndeki "Marksist Biyoloji" rneinde grlen "ideolojiye
uydurulan diyalektik bilim"den bir nebze olsun iyi olduu dnlebilir ama
yukarda deindiimiz eksikliklerin toplumumuzu olumsuz etkiledii dnlen ve
zerinde olduka sk durulan "tarihsizlik" olgusu kadar ehemmiyetli olduu
phesizdir. .
V; Zaman, 28 Kasm 2002
39
Bir Medenleme Projesi ve ;.
Bilim Dini Olarak Vlgermateryalizm
Ludvvig Bchner, Jacob Moleschott ve Kari Vogt'un eserlerinde belirginleen ve
kendine "bilimsel" payesini uygun gren, tabi ilimlerle laboratuvar
aratrmalarna dayal Feuerbach sonras Alman materyalizminin modern Trk dnya
gr zerindeki etkisi ne yazk ki fazlasyla ihmal edilmitir. Sz konusu
etkinin gerekleme sreci ve sonuta kat bir ideolojik sylem yaratmaktan
ziyade dnya grn etkilemeye ynelik sloganlar dzeyinde kalm olmas belki
de grd ilgisizliin nedenini meydana getirmektedir. Ancak bu dzey dkl
temel alnarak sz konusu etkinin kmsenmesi byk bir hata olur.
Osmanl mparatorluu'nda en ok satan materyalist eser olma zellii tayan
Ludvvig Bchner'in Kraft und Stoff {Madde ve Kuvvet)'u zerine Fransa'da
yaynlanan vg dolu bir tantma yazsn okuduunda aknln gizleyemeyen
Kari Marx, bir mektubunda, Bchner'in Almanya'da nc snf bir vlgarizatr
olarak grldne iaret etmiti. Bu aslnda zerinde dikkatle durulmas
gereken bir yorumdur. Almanya'da von Liebig apnda bir bilim adamnn
"amatrlk" sfatn yaktrd, yeni-Kantln nde gelen isimlerinden
Friedrich Lange'nin "bilir bilmez felsefecilik taslamakla" itham ettii,
Engels'in "seyyar bilimsellik satclar" olarak grd, Strauss ve bervveg
gibi ahlk materyalistlerin, "inanlmaz slkta mekanist bir dnya grnn
savunucular" biiminde tanmlad Bchner ve arkadalar, Fransa gibi laiklik
eksenli bir atmann toplumu ikiye ayrd bir lkede derin bir felsefe
gelenei ve Marksist siyasetin varlna karn ciddiye alnabiliyorlard.
Bilimin ve yalnzca tecrbeye dayal tabiat ve tp bilimlerinin tartlmaz
stnln savunarak her trl felsef fikir
40
hareketine ve din inanca sava aan 'ondokuzuncu asr vlgermateryalizmi,
Osmanl entelektel dnyasna tandnda bir anlamda vlgerliini kaybederek
"derin" bir fikr akm olma hvviyeti kazanmt. Bu konudaki fikirler belirli
dzeyde eitim alm bir tabakaya aktarldnda ise "bilim her eyin
zerindedir", "gnmz insannn bilimden baka hibir eye ihtiyac yoktur",
"madde sonsuzdur", "ne kadar fosfor o kadar dnce" ve "insan dindarlatka
kltr ve bilgiye daha az ihtiya hisseder" benzeri sloganlar dzeyinde bir
etki yaratmt. Bunun da tesinde bu fikirler Bchner ve arkadalarnn kendi
materyalizmlerinden ayrmaya itina gsterdikleri onsekizinci asr Fransz
materyalizminin mekanik ve din kart yaklamyla harmanlanarak sloganlar
dzeyinde bir bilim dininin yaratlmasnda kullanlmlard.
Ondokuzuncu asr Alman materyalizminin Osmanl corafyasnda farkl bir etki
yaratmasnn bir dier nemli nedeni ise phesiz bu fikir hareketinin iinde
sunulduu paketti. Bchner, Vogt ve daha sonra Ernst Haeckel'in tezleri Osmanl
toplumuna popler bilimsel mecmualar araclyla ve Edison'n icatlar, tbb
yenilikler, dnyann o ana kadar ulalamam blgelerine yaplan seyahatlerle
beraber takdim edilerek bir anlamda Bat'nn madd geliiminin fikr zemini
olarak sunulmulard. Bu erevede zikrettiimiz eitimli tabaka iin
vlgermateryalizm ayn zamanda medenlemenin de fikr arka plann tekil
etmekteydi. Bchner materyalizmini Osmanl toplumuna tayan temel ahsiyetler
olan Abdullah Cevdet ve Baha Tevfik'in Avrupa db- muaeretini yaymaya ynelik
gayretlerde de n plana kmalar, Ahmed Midhat Efendi'nin Draper'in din-bilim
atmas konulu eseriyle Avrupa db- Muaereti yahud Alafranga adl kitabn
ayn tarihlerde yaynlamas tesadf eseri deildi.
Felsef gelenein uzun sre ulem tekelinde kald, ilk sosyalist partinin
kinci Merutiyet Dnemi'nde kurulduu, ahlk materyalistlerin ortada olmad
bir yapda ehbenderzde Ahmed Hilmi'nin 1910'lu ve smail Fenn Erturul'un
Cumhuriyet'in ilk yllarnda kaleme ald eserlere dein vlgermateryalizm
eletirisi byk lde sadece klasik s-lm kaynaklar kullanan ulem
tarafndan yaplm ve bu
41
nedenle de bir "din-bilim" ya da "akl-vahiy" tartmas mahiyetine brnmt.
Vlgermateryalizme atfedilen "modernlik" ve "bilimsellik", sloganlaryla bir
eitimli insanlar zmresini byleyen bu akma muhalefeti de modernlik kart
ve "khne fikirlerle bilime taaruz eden" bir eylem haline getiriyordu.
Srekli olarak terakki eden ve toplumu da ileriye gtren, felsefenin ve dinin
sonu tezini mdafaa eden "bilim" fikri, vlgermateryalizmi ve onsekizinci asr
Fransz materyalizmini yerden yere vuran Lenin benzeri ideologlar tarafndan
"ar s" bulunurken, kat bir ideolojik konum almamaya zen gsteren
pragmatik Cumhuriyet dnya gr iin biilmi kaftan olabiliyordu. Bizzat
Atatrk'n, Bchner'in fosfor ve fikir retme arasndaki iliki zerindeki
tezlerine ilgi duymas, bunlar d'Holbach'n Le Bon Sans'\ gibi eserlerle
beraber mtalaa etmesi ve bilimin toplumda oynad rol zerinde hassasiyetle
durmasn ihmal etmemek gerekir.
Pragmatik ve eklektik bir yaklama uygun ve modern Trk dnya gr zerinde
zannedilenden ok daha fazla etkili olmu olan ondokuzuncu asr Alman
materyalizminin temel sorunu, sloganlarnda dile getirdii gibi her eyi bilime
ihale etmenin tesine fazlasyla geememesiydi. Nitekim, bu fikirleri
Osmanl/Trk toplumuna takdim eden entelekteller sonuta bunlar daha derin
felsef tezler ile takviye etmek zorunluluunu hissetmilerdi. Beir Fuad Bey,
Bchner'in tezleriyle pozitivizmi badatrmaya alm, Abdullah Cevdet Bey
vlgermateryalizmden vazgememekle birlikte Jean-Marie Guyau'nun moralizmini
benimsemi ve Baha Tevfik Bey zm Haeckel'in Monizm'inde bulmutu. Bylesi
gayretleri gereksiz gren ve entelektel gayretkelik olarak yorumlayan eitimli
bir snfn dnya grnn gnmz s tartmalarndaki rol ise pek de yabana
atlabilecek gibi deildir.
....,,.-. -Zaman, 21 Kasm 2003
42
Pozitivizm mi, Vlgermateryalizm mi?
Trk basnnda yaklak on yldr sklkla kullanlan terimlerden birisi de
"pozitivizm"dir. Bu kullanm ile "pozitivizm," herhalde, Comte'un sistemine ya
da Neurach ve Hahn'n eserlerinde savunulan yirminci asr ba Viyana Mantk
Pozitivizm hareketine atfta bulunmaktan ziyade, kendini deneyle elde edilen
verilerle snrlayan ve a priori ve metafizik speklasyonlar reddeden bir
"felsefe"ye atfta bulunmaktadr. Bu anlamda bir pozitivizm Protogoras'tan
Sextus Empiricus'a ve Pierre Bayle'den Georg Lichtenberg ve David Hume'a ulaan
bir tarih geliim izgisinde saf mantk ve saf matematik ile deneysel verilere
dayal bilgi edinme ve metafiziin kesin reddini savunan fikirlerin ortak ad
olarak sunulabilir.
Herhalde bu anlamyla bir pozitivizmin vlgarize edilmesi sonrasnda Trk basn
tarafndan kh vme kh yerme amacyla kullanlan "pozitivizm" terimi her eyden
ok gnmz toplumunda dinin yeri tartlrken gndeme getirilmekte ve felsef
slk alannda rekor krabilecek yazarlar kendilerini "pozitivist" olarak
tanmlarken, onlar bu sfatla eletirenler de bu yoruma katlmaktadrlar.
Ancak, unutulmamas gerekir ki, gerek "insaniyet dini" olmak iddiasndaki Comte
pozitivizmi, gerek geni anlamyla pozitivizmin etkisinde ortaya kan
faydaclk (utilitarianism) ve ngiliz ampirisizmi insan toplumlarn mutluluk
ve bara gtrecek bir felsefe yaratma iddiasndaydlar. Bu anlamda pozitivizm
saf bilimlere dayal ve metafizii reddeden, ama insan felsef anlamda dindar
klacak bir karakter tayordu. Nitekim, Miguel Lemos ve Raimondo Teixeira
Mendes tarafndan Rio de Janeiro'da kurulan Pozitivist Kilise, bu felsefenin,
bilhassa Pierre Laffitte tarafndan yaplan yorumunun, pekl byle bir amala
kullanlabileceini ortaya koyduu gibi, Alfredo Ferreira da Arjantin
pozitivizmine benzer bir karakter kazandrmt. Yirminci asr ba Viyana
Mantk Poziti-
43
vizmi ise Birinci Dnya Harbi ve sonrasnda kullanlan "btn savalar sona
erdirecek sava" slogan benzeri "btn felsefeleri sona erdirecek felsefe"
teziyle toplumda dnyay bilime dayanarak ama bir felsef yaklam erevesinde
aklamann gerekliliine iaret etmiti. Ondokuzuncu asrn ikinci yarsnda
ortaya kan ve her trl felsefeyi potansiyel bir din olarak reddeden Alman
popler materyalizminin, pozitivizmi de Hristiyanlk derecesinde eletirmesinin
temel nedeni bu felsefenin sz konusu niteliiydi.
Pierre Laffitte'in talebesi olan Ahmed Rza Bey'in, siyas dman II.
Abdlhamid'in 1891'de balatt "Paris'te Cami" projesini sahiplenmesi aslnda
Lemos ve Mendes'in pozitivist kiliseleri benzeri bir pozitivist cami
yaratabilmek fikrinin uygulamaya konmasndan baka bir ey deildi. Burada alt
izilmesi gereken, bu tr gayretlerin anlaml ya da gerekletirilebilir
nitelikte olup olmadklar deildir. Gzden karlmamas gereken, Trk
pozitivizminin en nemli isminin, toplumda metafizie dayal bir din olmamasnn
gereklilii savunuluyorsa bunun yerini felsef bir "din"in almasnn
gerekliliini grebilmi olmasdr. Unutulmamas gereken pozitivizmi de bir din
olarak gren ve eletiren Osmanl materyalistlerinin dahi "madde ve kuvvet'e
dayal, insan kimyasal elementlere, fikri beyin maddesinin retimine
indirgeyen, ufku din aleyhtarl tesine geemeyen bir deneyciliin toplumsal
hayata uygulanmas halinde karlalacak sorunlar fark etmi olmalardr.
Onlarn ileri gelenleri dahi insan felsef anlamda dindar yapacak bir dnce
sisteminin ihtiyacn hissederek Jean-Marie Guyau'nun felsefesine snmlard.
Trkiye'de eitimli snfn bir blmnn dnya gr haline gelen ise, hangi
anlamnda olursa olsun, pozitivizm deil en kaba anlamyla vlgermateryalizm
olmutur. ngiliz amprisizminden Fransz aydnlanmasna kadar dnya dncesinin
geliiminde kalc etkiler yapm bir felsefenin din kartl tesinde bir
tezi olmayan bylesi bir vlgermateryalizm dzeyine indirilmesi, bu da
yetmiyormuasna Comte'dan Berkeley'e, Grelling'den Dubislav'a kadar
kapasiteleri tartma gtrmeyecek dnrler araclyla dnya fikir
birikimine nemli katklarda bulunan bir felsefeden "dinin toplum iin
44
zararl" olduu dnda bir mesaj alamayan bir dnya grnn toplumumuza
"adalk" ve "aydnlanma" olarak sunulmas her trl fikr sefalet tanmnn
tesindedir.
Trkiye'de daha da vlgerletirilen ondokuzuncu asr Alman popler
materyalizmini yorumlayan Lange, Almanya gibi bir toplumda bu derece basit,
mekanik ve gayr- felsef bir maddeciliin asla kabul grmeyeceini sylemiti.
Ne yazk ki bylesi bir maddecilii "yksek felsefe" haline getiren Trk
toplumu, tarihsizlik sorununa bir de felsefesizlii ekleyerek iinde bulunduu
fikr sefaletin temellerini atmt. Daha da ilginci pozitivizm dahil her trl
"din" ve "felsefe"yi reddeden bir vlgermateryalizmin toplumun sekinlerinin
nemli bir blmnn "dini" haline gelmesiydi. Bu, herhalde yaayp da grebilse
Ludvvig Bchner'i de ok zerdi.
Zaman, 11 ubat 2004
45
kinci Merutiyet'ten Gnmze Bilim-Din-Modernleme
Cumhuriyet ideolojisinin ekillenmesinde nemli roller oynayan kinci Merutiyet
Garbclar'nn nemli tezlerinden birisi de "Din avamn ilmidir, ilm havassn
(sekinlerin) dinidir" fikriydi. lgintir ki, ynetimin bann Snni slm
leminin lideri olduu, Said Halim Paa gibi bir ahsiyetin Sadaret-i Uzm
makamnda oturduu, bata Sebil'r-Read olmak zere nde gelen entelekteller
tarafndan neredilen pek ok derginin yayn hayatnda bulunduu bir dnemde
yaplan bu tespit, aslnda, "avam" ve "sekin" kavramlarn da yeniden
yorumluyordu. Sekinlerin dinini, "bilimi" benimsemeyen bir kimsenin devletin
st makamlarnda bulunmas ya da okuyucu says olduka yksek bir
derginin yazar olmas onu Garbclar'n gznde "gerek" anlamyla "sekin"
yapmyordu. Buna karlk Science pour tous gibi dergilerden ve
Flammarion, Lecouturier, Moigno, Muller gibi yazarlardan noktas
virglne evrilen makaleleri okuyarak bilimin ulat snrlar takdir
edebilen sradan bir vatanda kendisini sekinler grubunun bir yesi haline
getirebiliyordu. Birinci snflama iinde yer alanlar ise kendi "bilim"lerinin
"snrl" ufku tesine geemeyen "avam"n paralar idiler ve tek kurtulu ,
yollar "tenevvr" idi. Zaten bu ekilde tanmlanan sekinler ile avam
arasndaki iliki "gerekliin" "btl itikatlarn" yerini almasn salayacak
bir "tenvr-tenevvr" faaliyetinden ibaretti. Bu analizin ilgin dier bir
zellii ise avam/sekinler ayrmnn siyaset d ve "bilim" ekseninde
yaplmasyd.
Bu hayal sekin/kitle eitim ilikisinde "aydnlatclar", "modernlii" de
kendi "dinlerinin" tabi bir rn olarak grdklerinden, tekellerine alyorlar
ve "aydnlatma" programlarnn bir unsuru haline getiriyorlard. Halkn binalara
aslan "Ya Hafz" levhas altna bir sigorta irketi poliesi ilve et-
46
mesi fikriyle karikatrize edilen bu yaklam, "misafirperverlik" benzeri
"bedeviyet" ve "gelimemilik" misallerinin yerini almas gereken "asr"
davran biimlerini de bu nedenle sz konusu "aydnlatma" faaliyetinin bir
paras haline getiriyordu. kinci Merutiyet Garbclar'nn en nemli yayn
konularndan birisinin "db- Muaeret" olmas bir tesadf eseri deildir.
Nitekim, Garbc liderler tarafndan yazlan hikyelerden birisinde misafirlie
gelenleri kabul gn olmad iin reddeden, evin ana ve kznn kyafetleri
"gvurca bulunan", Torbal Dede'ye mum paras gndermeyi "ilkellik" olarak gren
bir ailenin nasl mahalleli tarafndan "dinsizler" olarak adlandrld ve
eletirildii anlatlmaktadr. Bylece "asrlik" ile avamn dininin kart
"bilimsellik" i ie getii gibi "asr" davran biimlerini reddetmek bilim
kartlyla zdeletiriliyordu.
Ancak, kinci Merutiyet Garbclar'nn gzden karmadklar nemli bir husus
"avamn biliminin" "kudreti" idi. Onlara gre, yukarda iaret ettiimiz
ilikinin anlam kazanabilmesi iin, "ilme kudret-i diniye ifaza etmek"
gerekiyordu. Bu ise kendilerinin toplumda dinin oynad rollerin nemini iyi
kavradklarnn ilgin bir gstergesidir. Bunun uygulamadaki sonucu ise
"aydnlatma" faaliyetinin slm kavramlar yardmyla gerekletirilmesinin
tercih edilmesiydi. Mesel, tekml nazariyesine inanmamak, sadece cehalet deil
ayn zamanda bir "kfr-i sarih" oluyordu. Bu fikirlerin yaylmasnda barol
oynayan derginin adnn "ctihad" olmas bile aslnda bu yaklamn da
vurulmasndan baka bir ey deildi. Bu sylem gerekletirilirken, gereinde,
ehdis-i erfe ve yt- kerme kullanlarak bunlardan "bilimin nda" neler
anlalmas gerektii anlatlyor, sonuta ise "eriata mutabk" ama "yeni" bir
"iman" yaratlmaya allyordu.
kinci Merutiyet Garbcl'nn "asr" ve "bilimsel"lii birletiren "yeni
iman" avam tenevvr sahasnda fazla etkili olamadysa da beklemedii bir
alanda baarya ulat. Bu da sz konusu yaklamn, toplumlarnn bilimsel ve
bunun tabi bir sonucu olarak "asr" bir yap haline gelmesini arzulayan, dergi
okuyucusu dzeyinde entelektel, Science pour tous seviyesinde bilgiyle bilimin
stnlne inanan, Feuerbach sonras Alman materyalizminin sulandrlm halini
"bilimsel
47
gereklik" olarak gren bir kitleye olduka cazip bir kurtulu reetesi sunmu
olmasyd.
Bu reetenin uygulanmas ile hem toplumda bilimin hkimiyeti salanrken hem de
"asr'leilecek, bunun siyas sonucu olarak ise Bat ile ilikiler yeni bir
zemine oturtulacakt. lgintir ki, bu kinci Merutiyet Garbcl'nn asl
amac olmaktan ok uzakt. Bu hareketin nderleri, bylesine bir grubun deil de
toplumun geni bir blmnn kendi "din"lerine "ihtida" etmesini arzulamlard.
Nitekim, din hakkndaki tm olumsuz hkmlerine karn bu kimseler fikirlerini
hep din semboller araclyla aklamaya almlar, son aamada "Bahalik"i
bile ynelinebilecek bir alternatif olarak grmlerdi. Onlar, bir siyas
sekinler topluluu tarafndan uygulanacak bir program yerine bir entelektel
"aydnlatma" hareketini mdafaa ve hayal etmilerdi.
kinci Merutiyet Garbcl'nn ne denli baarl olduu tartma konusudur. Bu
hareketin tezlerinin Cumhuriyet ideolojisinin ekillenmesindeki tesirine
baklarak baar yorumunu yapmak mmkn olabilecei gibi, "avam"a nfuzlarnda
karlatklar direnci dikkate alarak deiik bir sonuca ulamak da mmkndr.
Garbclar'n tahayyl edemeyecekleri bir gelime, kendi grlerinin siyas bir
sekinler grubu tarafndan uygulanmas sonucunda, gelecek nesillerdeki
"Garbclar"n, slm', Clifford Geertz'in kltrel relativizm kuramn
tartrken verdii, Bali'de len raca ile beraber yaklan kadnlar seyrederken
"Bat medeniyetinin barbar kavimleri fethetmek ve eski medeniyetlerin yerine
gemek iin hak kazanm olduunu" savunan Danimarkal seyyah misalindeki gibi
yorumlayabilecekleriydi. Kendilerinin hi tasavvur edemeyecekleri bir dier
gelime ise "asr"lik tekellerinin krlabilecei ve bu kavram deiik
yorumlayan bir alternatif sekinler grubunun "avamlk" ve "aydnlatlma"y
reddedebilecei idi. Bu, phesiz onlar iin de kabul edilmesi ok zor bir
gelime olurdu.
Zaman, 19 Haziran 2003
48
Batllama, Modernleme, adalama ve Trk Toplumu
Trkiye'de gerek akademik almalar ve gerekse de gnlk dilde "Batllama",
"adalama" ve "modernleme" kavramlarnn eanlaml olarak ve birbirlerinin
yerine kullanlmalarndan kaynaklanan ciddi bir kargaa vardr. Bu yetmiyormu
gibi, Niyazi Berkes'in The Development of Secularism in Turkey (Trkiye'de
Seklarizmin Gelimesi) balkl almasnn Trke.'ye "Trkiye'de
adalama" adyla tercme edilmesi misalinde de grld gibi, "seklerleme"
ya da "laiklik" kavramlarnn da ayn anlamlarda kullanlmas mevcut karkl
tam bir kavram kargaasna srklemektedir.
Kar karya bulunduumuz ve farkl kavramlarn birbirlerinin mradifi olarak
kullanlmasndan kaynaklanan sorunu daha da etrefil hale getiren bir dier
husus da bunlarn btnyle zc (essentialist) bir yaklamla ve ok dar
erevelerde tanmlanmasdr. Dier bir ifade ile bu kavramlar kullananlar tek
bir "modernlik", "seklerlik/laiklik", monolitik bir "Bat" ve nihayet onun
temsil ettii tek bir adalk var saymaktadrlar. Bunun sonucunda da bu
kavramlara sadece belirli Bat toplumlarnn modernlii ve Fransz laiklii
gerek kabul edilerek atfta bulunulmaktadr. Dolaysyla Japonya bu anlamyla
modern olmamakta, ABD gerek anlamyla laik grlmemekte ve daha da ilginci
"Bat"nn aslnda, tpk "Ortadou" ya da "Balkanlar" gibi yaratlm bir kavram
olduu sklkla unutulmaktadr.
Tek bir modernlik ve birka Avrupa lkesiyle snrl kalan Bat
kavramsallatrmalarnn bir dier temel sorunu da bu tekil modernlii ve
Batll db- muaeret, giyim, kullanlan alfabe benzeri uygulamalar
dzeyine indirgemesidir. Osmanl "Garbclk" hareketi liderlerinin de
db- muaeret
49
kitab kaleme almay en nemli vazifeleri olarak addetmeleri phesiz bir
tesadf eseri deildi. Gnmzde dahi bir Trk gazete yneticisi yerel kyafetli
Krfez lkesi ileri geleniyle konuup muhatabnn kafasndaki prototipe
uymadn, bir Bat lisann mkemmelen konutuunu grdnde armaktadr.
Gene bu nedenledir ki, toplumumuzda bir kiinin kyafeti onun "modernliinin"
tespitinde mesel ka tane bilgisayar program bildiinden ok daha nemli
olabilmektedir. Bir alfabeye "adalk ve modernlik" atfedilmesi (1928
sonrasnda yeni alfabe iin "asr Trk harfleri" tabirinin kullanldn
unutmamak gerekir) de bu yaklamn arpc misallerinden birisidir. Gene bu
nedenle, sz konusu dar tanma gre hi de "modern" olmayan bir siyas
hareketin, nasl olup da, Trkiye'yi Avrupa Birlii yesi yapma misyonunu
stlendii, toplumumuzda anlalmas g ve bu nedenle de gizli bir amala
yaplmakta olduuna inanlan bir muamma olarak karlanmaktadr.
Benzeri bir dar tanmlama da "laiklik" kavramyla ilgili olarak karmza
kmaktadr. Burada da "Fransz" laiklik uygulamasnn bu kavramn gerek ve tek
misali olduu fikriyle din-devlet ayrlnn birbirinden farkl ok sayda
seklerlik araclyla salanabilecei gerei gzard edilmektedir. Bylesi
dar bir tanm dna kmak istemeyen Trk entelektellerinin dier "Bat"
lkelerindeki seklarizm misallerini bu tanmn gerek anlamndan sapmalar
olarak alglamalar ise herhalde Papa'dan daha Katolik olma benzeri bir
yaklamdr.
Osmanl/Trk Batllamas ve Otoriterlik
Modernleme, Batllama, adalama ve laiklik konularnda kesin snrlar
getiren ve yukarda aklamaya altmz dar yaklamn belki de en nemli
hususiyeti otoriter bir karaktere sahip olmasdr. Bu hedeflere ulamak isteyen,
ancak kendi tanmna uymayan "modernlikleri", "adalklar" ve
"seklerlikleri" dlayan bu yaklam, belki de farknda olmadan, baskc bir
karakter kazanmaktadr. Unutulmamas gerekir ki bu otoriter karakter Osmanl ve
Mehmed Ali dnemi Msr "modernleme" ve "Batllama" hareketlerinin de
temel hususiyeti idi. Ancak bu tarih misallerden farkl olarak gnmzde bu
kavramlarn sabit olduklar, hi deimedikleri var saylmaktadr. Burada bir
parantez aarak kinci Merutiyet Dnemi Osmanl Garbclar'nn, Sosyal
Darwinist kuram benimsemeleri nedeniyle, zihinlerinde bylesi monolitik ve
benzersiz olduu dnlen "modernlik" ve "Bat" canlandran ve bunlar savunan,
gnmz entelektellerinin tersine "modernlik"in de evrime uradn kabul
ettiklerini belirtmekte yarar vardr.
Gnmzde var olduunu belirttiimiz otoriter "Batclk" ve "Modernleme"
tezlerinin bu karakterinin bir dier temel nedeni de Osmanl Garbcl'nn
mirasln yapan Cumhuriyet Batclk ve Asrlii'nin onsekizinci asr
Fransz ve ondokuzuncu asr Alman popler materyalizmlerinin sentezinden oluan
bir maddecilii "Bat", "modernlik", "adalk" ve "seklerlik" tanmlarnn
olmazsa olmaz eleri haline getirmi olmasdr. Gzden sklkla karlan bir
nokta, bu nedenle III. Selim dnemi ve bazen Lle Devri'ne kadar geri gtrlen
Osmanl Garbcl'nn, kinci Merutiyet ve Cumhuriyet Batcl ile pek az
benzerlik gsterdiidir. Zannedildiinin tersine, bu hareketler arasndaki
benzerlik aslnda smail Gelenbev ile Klzde Hakk Bey'in dnya grleri
arasndaki mabehetten fazla deildir.
Bir anlamda Cumhuriyet'in, yansmalar gnmze kadar gelen,
"Batllama/Asrleme" yaklamnn erken Osmanl Garpllamasndan daha
otoriter olmasnn nedeni de bu materyalist temelde aranmaldr. Unutulmamaldr
ki, Sosyal Darwinizm ve kendine bilimsellik atfeden Le Bon sekincilii toplumun
ilerlemesinin temel koulunun "eit vatandalar" yaratlmas deil entelektel
sekinlere kulak verilmesi olduunu dnyorlar, her Osmanl/Trk "modernleme
ve Batllama" taraftarnn baucu kitab olan Le Bon Sans'n yazar d'Holbach
gerek hrriyetin insanlarn tabiattan kaynaklanan eitsizliine are bulmay
hedefleyen kanunlara harfi harfine uymak olduunu savunuyor, Vogt ve Bchner
eitlik fikrinin bilimi inkr anlamna geldiini iddia ediyorlar ve nihayet
Osmanl entelektellerini derinden etkileyen
51
Comte pozitivizmi haklarn deil vazifelerin n planda olduu bir toplumu
savunuyordu.
Gnmz Trkiye'sinde Modernlik, Batllama ve , adalk Tartmalar
Gnmz Trkiye'sinde otoriter ve dlayc bir karakter arzeden "modernlik",
"Batllama", "adalk", "seklarizm" ve bu anlamda kullanlan dier
kavramlar zerine derinlemesine dnmekte fayda vardr. Bir kere "modernlikler"
olabilecei anlalp, "Bat"nn aslnda tabi deil yaratlan bir kavram
olduu, monolitik bir yapya atfta bulunmad kabul edildiinde bu temeldeki
bir "modern-modern olmayan" veya "Batllam-Batllamam" tartmasnn
fazla da anlaml olmad kendiliinden ortaya kacaktr. Benzeri ekilde, Trk
seklerliinin Fransz laikliinde ifadesini bulan uygulamayla birebir uyum
gstermesinin devlet-din ayrmnn mutlak art olmadnn kabul, toplumumuzu
zannedildiinin tesinde rahatlatabilir. Belirli bir muaeret dab, giyim
biimi benimsenmemesinin mutlaka adlk olmad, alfabe "reformu" yaparak
Latin harflerini kullanmayan Yunanllarn bu dnm gerekletiren Trk ve
Arnavut toplumlarndan daha az "Batl", Japonlar'n ise daha az "ada"
olmadklar (burada iaret edilmek istenilenin alfabelerin konuulan dile
uygunluu deil, modernlik/adalk salayp salamayacaklar olduunun altn
izmek isterim) kabul edildiinde bu zemindeki bir adalk tartmasnn pek
de verimli olmayaca kolaylkla grlebilecektir.
Ancak karmzda duran temel sorun, kavram kargaasnn tesinde toplumumuzda
"Modernlik/Batclk/adalk" savunusu yaptklarn dnen entelektellerin,
aslnda, modernliin gnmz bireyi karsna koyduu devs meselelere,
eletirdii ve "gerici", "ad" bulduu kesimlerden ok daha snrl cevap
verebilmi ve verebilmekte olmasdr.
16 ?
Zaman, 1 Ocak 2005
52
Gemiten Gnmze rtnme, adalk ve Medenleme Projesi
Basnmzda "trban sorunu" zerine yaplan tahliller, genellikle, konuyu tarih
bir balam ierisinde deerlendirmekten olduka uzak olduklar gibi, temel
vurguyu konunun gncel siyas boyutu zerinde younlatrmaktadrlar. Bu
deerlendirmede, konu, yer darl nedeniyle ar lde zetlenmekle beraber,
bylesi bir balamda tahlil edilmeye allacaktr.
5 Haziran 1291 (17 Haziran 1875) tarihli Hayal mecmuasnda baslan ve aada
bir sureti sunulan karikatrde biri alafranga dieri alaturka kyafetli iki
hanma aadaki konuma yaptrlmaktadr:

Kz bu nasl kyafet? Utanmaz msn? Bu asr- terakkide sen utan kyafetinden.
53
Bu konuma kyafet ile adalk ve medenlik arasnda var saylan zdelii ve
pozitivist anlamda terakkiye duyulan inanc belki de uzun bir bilimsel makaleden
daha ak biimde ortaya koymaktadr. Burada mizah yoluyla verilmeye allan
mesaj Sadullah Paa'nn "Ondokuzuncu Asr" iirinde "zemn zemn- terakki cihan
cihan- ulm/Olur mu cehl ile kabil bek-y cerrTiyyt" dizeleriyle dile
getirdii "terakki" fikrine ve "bilimin tartlmaz stnl" varsaymna
dayanan bir asra uyum gsterilmesi, bunun tersinin mmkn olamayacadr. Bu
uyum salama faaliyeti ise Osmanl entelektellerinin bir blm tarafndan bir
"medeniyet projesi" olarak grlmtr. Bylesi bir proje erevesinde ise
yukardaki kyafetlerden birisi "utanlacak" bir nitelik haline gelebiliyordu.
Bildiimiz gibi, Turgot, Kant ve Hegel sonrasnda insann ilkalardan beri
ilerledii dncesi entelektel evrelerde genel kabul grmekle beraber
"terakki"nin tarihin byk amac olduu inanc Comte'un Cours de philosophie
positive adl eseri sonrasnda gelimiti. Bizzat Comte'un belirttii gibi
"dzen" ile "terakki"yi birbirinin kart olarak gren klasik dnce bunlardan
birincisini semiti; buna karlk teolojik ve metafizik inancn zlmesi
sonrasnda "terakki" fikri toplumun zihniyetini ekillendirecekti. Bylesi bir
pozitivist "terakki" fikri ondokuzuncu asr Osmanl entelektel evrelerinde gn
getike daha fazla kabul grmeye balam; "terakkiyat- cedde", "asr- cedd"
ve "ulm" bu evrelerin en sk kulland kavramlar haline gelmiti.
Bu yeni "asr- terakki"nin nitelikleri ve gereklerinin toplumun fertlerine
aktarlmas nce Mecmua-i Fnn ile yaplm, daha sonra ise bu derginin
entelektel jargonunu bir kenara brakarak Science pour tous ve Die Nature
benzeri dergilerden tercme edilen yazlarla hazrlanan bir dizi popler
"bilimsel" dergi bu grevi yerine getirmilerdi. Bilimin tartlmaz stnlne
dayanan bu "asr- terakki" her alanda "deiim" neriyor ve bu eylem zerindeki
olumsuz vurguyu kaldryordu. Yeni asrn beklentilerine cevap verebilmek iin
ise "asrlemek" gerekiyordu. Ahmet Mdhat Efendi'nin herkesin aznda "otuz
krk senedir lafnn" olduunu belirttii "alla franca" Osmanl sekinleri iin
"asrleerek" terakki ker-
54
vanna katlmann bir arac haline geliyordu. Bunun sonucunda ise giyim kuamdan
db- muaerete ulaan bir alan ile "terakki", "adalama" ve "bilimin
gereini yerine getirme" arasnda balant kurulmu oluyor ve bylece klasik
Osmanl dncesinin nem verdii ve vd "temeddn"n yerini deiik bir
"medenleme" alarak yukardaki kavramlarla badatrlan giyim biimi,
medenlemenin ve yeni medeniyet projesi iinde sekinliin gerek art haline
geliyordu.
Sz konusu balanty en ak biimde gndeme getiren kinci Merutiyet
Garbclar'nn bir yandan db- muaeret kitab hazrlayp, ^misafirperverlik"
gibi "ad, bedev" gelenekleri yerden yere vururken te yandan Bchner
evirileri yapmalar, Yirminci Asrda Zek ad verilen bir derginin bu ilev
iin kullanlmas kukusuz bir tesadf deildir. Bu yolla "asr davran
biimleri" ile bilimin kar koyulmaz stnl, "terakki" ve byk medenleme
projesi arasnda var saylan iliki ortaya konuyordu. lgin bir misal olarak,
dnemin nde gelen Garbc ve slamc dergileri olan ctihad, Mehtab ve Srat-
Mstakim mecmualarnda "tesettr" zerine yaplan tartma da bylesi bir
asrlik ve medenleme zemininde gerekletirilmiti. Mehmed Fahreddin Efendi
medenleme gerei olarak gsterilen tesettrden vazgeme fikrine itiraz ettii
yazsna "Medeniyet-i slmiyeden Bir Sahife yahud Tesettr-i Nisvn" baln
uygun grrken, Dr. Abdullah Cevdet Bey'in cevabnda "hangi asrda yaadn
bilmeyen efendi" hitabna yer veriliyordu. Garbclar'n yazlarnda "Trk ve
dindalarna" hitaben dile getirilen "Bu asrn ad yirminci asrdr. Sen
onnc asrda yayorsun" ya da "Biz hl istiyoruz ki 1300 sene evvel lde,
l iin yaplm kavnin ve nizmt ile Avrupa ktasnn en mhim noktasnda
icra-y hkmet edelim" benzeri eletiriler, Cumhuriyet erken dnem ideolojisi
zerinde bir hayli etkili olan baz Osmanl aydnlarnn sorunu bylesi bir
"adalk" ve "medenleme projesi" erevesinde ele aldklarna kuku
brakmamaktadr.
nde gelen bir Garbc olan Klzde Hakk Bey'in bir hikyesinde mahallelinin
"Dinsizler Familyas" adn takt bir ailenin muhafazakr bir evrede yaad
sorunlar dile getirilirken, bunlarn bata gelen nedenleri olarak ailenin anne
ve
55
kznn kyafetlerinin "pek gvurca" bulunmas ile kapya gelen misafirlerin
"kabul gn olmad iin reddedilmesi" benzeri muaeret farkllklar
gsterilir. Aile fertleri "mescide ya paras gndermek", "mahalle berberinde
tra olmak", "Torbal Dede'ye mum paras gndermek" gibi "asr olmayan"
davranlar reddederek bunlarn bilim, an gerekleri ve okulda kendilerine
retilenler ile uyumadklarn ileri sryorlar, bunun sonucunda ise "dinsiz"
olarak yaftalanarak dlanyorlard. lgin bir zellik, bu hikyede "Dinsizler"
ailesi fertlerinin "sekin", buna karn muhafazakr mahallelinin ise "kitle"
olarak sunulmasyd. Klzde'nin mebus olarak Cumhuriyet dneminde de dile
getirdii bu yaklam, bir anlamda, "dinin avamn ilmi, ilmin havassn dini"
olduunu iddia ederek "asr" davran biimlerini ve bu erevede kyafeti bir
sekinlik sembol haline getiriyordu.
Toplumumuzdaki gemiini zetlemeye altmz kyafet sorunu gnmzde
"bilimsellik", "medeniyet", "sekinlik" ve "modernlik" kavramlarndaki deiimin
sonucunda mahiyet deitirmitir. Feuerbach sonras gelien, tabi bilimlere
dayal, Alman materyalizmi ve Emile Littre tarafndan bu gelimelere uyumlu hale
getirilen pozitivizmin dledii, dini bir kenara brakan bilimsel toplum
gereklememi; "herkesin hedeflemesi gereken tek ve stn medeniyet" fikri
yaygnln kaybetmi; kyafet ise sekinlik ve modernlik sembol olma vasfn
yitirmitir. Gnmzde pek ok insan nezdinde bilgisayar program bilmek
kyafete nazaran daha nemli bir "modernlik" sembol olarak grlebilmektedir.
Nihayet, yirminci asr bann "bilimi din olan avam" alternatif siyas ve
toplumsal sekinlik iddiasyla ortaya km ve "avam" olmay reddetmitir.
Gnmzdeki sorun, byk apta, bu deiimlerin farknda olunulmamasndan ve
meseleye ondokuzuncu asr ve yirminci asr ba kavramlar araclyla
baklmasndan kaynaklanmaktadr.
" Bu yaznn ksaltlm ekli 7 Haziran 2003 tarihli Milliyet
gazetesinde yaynlanmtr.
Dindar Bir Dinsiz ya da Dinsiz Bir Dindar: Dr. Abdullah Cevdet ve Modern Trk
Toplumu
lkemizde sklkla gerekletirilen bir sokak ad yenilenmesi ilemi Dr.
Abdullah Cevdet Bey'i (1869-1932) bir kez daha Trkiye gndemine tad. 1889
senesinde, Mekteb-i Tbbiye-i hne'de, daha sonra Osmanl ttihad ve Terakki
Cemiyeti adn alacak olan, ttihad- Osman rgtnn kuruluundan vefatna
kadar Trk entelektel ve siyas hayatnda ehemmiyetli roller oynayp ciddi
tartmalar yaratan, buna karlk gndeme olduka s "damzlk adam celbi" ya
da "atheizm" tartmalar erevesinde gelen Abdullah Cevdet, belki de en az
anlalabilen dnrlerimizden birisidir.
Onun fikirlerinin derinliine anlalamamas, basit bir "atheizm," "din
dmanl" mdafiliiyle vlmesi ya da yerilmesi, Osmanl materyalizmini her
trl sofistikasyondan yoksun bir "bilimcilik"e indirgeyen ve bu ekliyle
ideolojisinin merkezine yerletiren erken Cumhuriyet ideolojisinin "din"e
yaklamnn tabi bir neticesidir. Bu nedenledir ki gerek Abdullah Cevdet ve
gerekse de onun ban ektii Osmanl materyalist hareketi zerine yaplan
almalar, konuya Cumhuriyet ideolojisi merkezli, retrospektif bir yaklamla
bakmlar, dier bir ifadeyle, Cumhuriyet ideolojisinin gnmzde ald eklin
temellerini Osmanl materyalistlerinde bulmaya gayret etmilerdir. Bu eletiriyi
yaparken, bundan saknmann olduka g olduunu belirtmek zorunludur. Nitekim
ben kendimin de akademik hayata eyrek asr nce zerinde alarak baladm
bu konuyu incelerken ayn hataya dtm dnyorum. Bunun farkna varabilen
ve konuya daha derin, farkl, kapsayc bir yaklamn gerekliliine iaret
eden, belki de tek entelektelin merhum Cemil Meri olduuna iaret etmek
gereklidir.
57
Bu yazda Abdullah Cevdet Bey'in siyaset d fikirlerine byle bir zaviyeden
yaklaarak son dnem Osmanl materyalizmi ile Cumhuriyet ideolojisi arasnda var
saydmz bir kopyalama ilemi sorgulanmaya allacaktr.
Toplum ve Din
Dr. Abdullah Cevdet'in fikirleri tahlil edilirken iaret edilmesi gereken belki
de en ehemmiyetli husus "din"in onun dnce sisteminde ne denli merkez bir
mevkie sahip olduudur. Buna bilimci yaklamn temel hususiyetlerinden birisi
olarak bakmak bir hayli yanltcdr. Gayet dindar bir evrede yetien, ilk iir
kitaplarndan birisi
Neyyir-i nuvvar sensin ar- slmiyet'in Evc-i ulviyyetdedir evrenk-i fazi
rfatin Bizlere ihsansn bbhe dest-i kudretin llet-i giyesi ztndr ancak
hilkatin
msralar ile balayan bir Na'at- erifi de ihtiva eden Abdullah Cevdet her ne
kadar Mekteb-i Tbbiye ortamnda hayatnn "devre-i ma'sumanesi" olarak grd
bu dnemi nihayete erdirmi, Ludvvig Bchner merkezli bir bilimcilie "ihtida"
etmise de yaamnn sonuna kadar "cemiyet-i beeriyenin dinsiz yaayamayaca"
tezini savunmutur. Bu fikirle Bchner'in "Ersatzreligion" kavram arasnda bir
paralellik kurmak mmkndr, ancak bu ifadesiyle Abdullah Cevdet'in olduka
farkl bir din ihtiyacna iaret etmek istedii phesizdir. Nitekim, Abdullah
Cevdet, kinci Merutiyet ncesinde Reinhart Dozy'nin slm ve Peygamberi'ne
ynelttii (Aloys Sprenger'den mlhem) inanlmaz sertlikteki eletirileri
yaynlarken, Cumhuriyet dneminde toplumu doru yola yneltecek ehdis ve ytn
meydanlara yerletirilmesi talebiyle ortaya kyordu. Abdullah Cevdet'in ulem
tarafndan reddedildike Ubeydullah Efgan'nin Kavm-i Ceddcilik'i ya da
Bahalik gibi daha heteredoks ama din referanslara sarlmas da bu ihtiyatan
kaynaklanyordu.
58
Kendi ifadesiyle: : \
.
' \
Her tarafm karanlkd bir zaman ^
Bilmezdim nedir yer, nedir asuman Arlar, kederler, niveler btn Gkden gelen
eyler idi benimn
dinin evreledii bir "karanlk"dan
Hail olundu saye-i fende ukud-i kinat, Srr tekvin hayatn aikrdr bana
Mekteb-i Tb'm tabi"at mekteb-i feyyazdr, Cmle mafevk'l-tabi'at hlyadr
bana
Mekt-eb-i Tbbiye sayesinde hayatn, evrenin srlarna vukuf kesbetmesini
salayan bir "aydnla" ulatn dnen Abdullah Cevdet buna karn mekanik
bir "modern bilim dini tamamen anlamsz kld; dinin yerini bilim ald" tezini
savunmaktan kanyordu. Kendisinin sk kulland "lm havassn dinidir, din
avamn ilmidir" ifadesinde dile getirildii gibi toplumsal dnmde dinden
istifade bu yaklamn tek deil ancak bir nedenidir. Abdullah Cevdet'in, Emile
Boutmy'den uyarlad "lm hararetsiz bir nurdur, din nursuz bir hararetdir"
kelmn srekli tekrarlamas ise bir anlamda dinin avam/havass ayrm dnda
toplumun geneli iin gerekliliine duyduu inanc kantlar.
Hissettii bu ihtiya nedeniyledir ki Abdullah Cevdet tpk Alman ahlk
materyalistleri bervveg ya da Strauss gibi "Artk Hristiyan deil miyiz?",
"Bizim dinimiz yok mu?" sorularnn benzerlerini soruyor ve Strauss'a benzer
ekilde bunlarn birincisine "Hayr", ikincisine ise "Evet" cevabn veriyordu.
Bu anlamda slm, bir felsefe ve ahlk olarak muhakkak muhafaza edilmeli,
gelecein toplumunun ahlk zeminini hazrlamalyd. Nitekim Abdullah Cevdet
kendisinin dindar olduu izlenimini yaratacak ifadeler kullanrken bir parantez
aarak, "u szlerim riyakrne bir dindarlk eseri addolunmasn. Trkiye'de
Doktor Bchner'in asarn tercme ve nereden ilk bendeniz oldum" diyor ve
"Bchner'i tahtie etmemekle beraber" "slmiyeti (...) krcesine bir
balanma ile deil bir
59
ta'mik-i hrendine ile takdir ve hakimane ve hrendine olan ahkmn tebcil"
ettiini belirtiyordu. Abdullah Cevdet'in Bchner'in Aus Natur und VVssenschaft
kitabnn baz blmlerini tercme ile yetinmeyip, bunlar slm hkemsnn
tezleri, ehdis-i erife ve yt- kerme ile destekleyerek modern bilim, din ve
felsefeyi birletirmeye almas kendisinin bu konuda samimi olduunu ortaya
koymaktadr.
Bir Materyalist Mtehid
Baka bir deyile, 1905 senesinde Cenevre'de ksa sreyle grmek imkn
bulduu ve hayran kald Muhammed Abduh'dan derin biimde etkilenen Abdullah
Cevdet, bir anlamda, Msr mftsnn yapmaya alt telifi farkl bir
alanda, modern materyalizm ile slm arasnda gerekletirmeye alyordu. Bu
Hegelvr, metafizii de aklama iddias tayan programn ne denli iddial,
zor ve imknsz bir ura olduu izahtan varestedir. ada slm toplumlarnda
slm sosyalist hareketler yaratma benzeri akmlarn karlatklar glkler,
din ile materyalizmi biraraya getirmeye alan bir gayrete kyasla herhalde bir
da yannda kum tanelerini andrrlar. Bu abann ne derece anlaml olduu da
tamamen ayr bir mevzudur ama Abdullah Cevdet'in, mecmuasna "ctihad" nmn
vermesinin de gsterdii gibi, onun kendisini materyalist modern bilimle slm
telif etmee, bu ekilde slm lemine yeni bir hayat vermee alan bir
mtehid olarak grd phesizdir. lgin olan son dnem Osmanl
materyalizminin belki de en mhim temsilcisinin kendisini din bir kimlikle
(Abdullah Cevdet kendisi iin ilgin bir ekilde iki farkl anlama ekilebilecek
"ctihad Sahibi" unvann kullanrd) tanmlamasdr.
Bu anlamyla bilimci materyalizm bir din projesi (Bchner'in kulland bilimci
manada deil onun tamamen ztt) nitelii kazanyordu. Nitekim, ctihad 1904
ylnda neir hayatna her ikisi de bu ereve iinde yorumlanacak iki sorunun
cevabn bulmaya alarak balyordu: "lem-i slm'n inhitatn mucib olan
esbb ahvl nelerdir?"; "Mslmanlar'a bir hayat- taze vererek lem-i slm'
inkraz- kllden kurtarmak iin en messir tedbir nedir?"
60
Bu sorularn da ortaya koyduu gibi Abdullah Cevdet'in kendisini modern
materyalizmi iddetle reddeden ulem ile dini anlamsz bulan bilimcilerin her
ikisinde de bulunmayan niteliklere sahip bir birey olarak mtalaa ettii
aktr. Abdullah Cevdet'in kendine materyalist hir zaman mtehidi olarak
bitii rol ve yukarda iaret ettiimiz telif gayretleri din otoriteler
tarafndan iddetle eletirilirken kendisi "dinsizlik" sulamalarn iddetle
reddediyor ve felsef anlamda "dindar" olduunu mdafaa ediyordu. Bu tez
kukusuz Abdullah Cevdet'i derinden etkileyen Jean-Marie Guyau'nun Esquisse
d'une morale ans obligation, ni sanction (Vecibeiz ve Meyyidesiz Bir Ahlkn
cmali) ve L'irreligion de l'avenir (stikblin Din Yokluu) adl eserlerinden
mlhemdi. Abdullah Cevdet'in Maine de Miran'dan Bergson'a ulaan bir felsef
izginin en mhim halkalarndan birisi olan Guyau'nun sadk bir izleyicisi
olmas ve bunu iftiharla belirtmesi dahi onun basit bir "atheizm-dindarlk"
sorunsal erevesinde ele alnmasnn ne denli zor olduunu da ortaya koyar.
Nitekim, Abdullah Cevdet'in ayn anda bir yandan d'Holbach ve Voltaire evirisi
yaparken te yandan da Gazali'de Ma'rifetullah zerine kafa yormas ancak bu
basit ve mekanik sorunsaln dna klarak anlalabilinir.
Guyau'nunkilerle benzer iirler kaleme alan ve kendisini onun gibi bir air-
feylesof olarak gren Abdullah Cevdet de dinlerin vecib ve meyyidelerinin
"boyunduruundan" kurtulabilen bireyin daha yksek bir "din" ve "ahlk"a
ulaabileceini dnyor ve Guyau'nun dinin toplumdaki rolnn gerilemesinin
ondokuz ve yirminci asrlarn insaniyetin nne koyduu en ehemmiyetli mesele
olduunu ve bunun Comte pozitivizmi benzeri bir fetiizmle zlemeyecei
fikrine itirak ediyordu. Benzer ekilde Guyau gibi "sevgi"nin yeni ahlkn
temelini oluturacan dnen Abdullah Cevdet, bunun bireyi din deil ama
felsef anlamda "dindar" klacan iddia ediyordu:
Hayat kinat asudedir g-i nurunda, "i!" Deil din~i husumet dinimiz din-i
muhabbetdir;
Lisan- vecdidir e'anmz vicdan tevhidin. '" Neva-y udumuzda titreyen kalb-i
tabi'atdr.
?id
61
Gene Abdullah Cevdet, Guyau'nun "stikblin Din Yokluu" ifadesinden Ludvvig
Bchner gibi bilimciliin bizatihi din haline geldii bir toplum deil, bireyi
bilimin gtrebilecei en u nokta olan sonsuzluun kenarnda teslim alacak bir
felsef dindarl anlyordu. Guyau ve Bchner'in fikirlerinin badatrmasnn
ne denli zor olduu aikr olmakla beraber, bu din ile materyalizmi telife
gayret eden bir birey iin olduka kolay bir ura olarak grlyordu.
Hayat boyunca kendisini slm lemini adalatracak, onu modern bilimle
uyumlu hale getirecek bir mtehid olarak gren, tpk birbirleriyle telifi
imknsz fikirleri savunan Strauss, Abduh, Bchner, Le Bon, Ribot ve Guyau'dan
mlhem tezler yaratt gibi slmiyet'le materyalizmi badatrmaya alan
Abdullah Cevdet, bu alanda, bunun da tesine geerek ve pek de mahviyet
gstermee gerek grmeden kendisini bir hir zaman peygamberi olarak mtalaa
etmekteydi:
Sizi aydnlatmaya altm gece gndz; Aydan gnee gitdim, gneden aya
geldim. Peygamberler va'deder cennet*o bir dnyada Ben size bu dnyay cennet
yapmaya geldim,
Abdullah Cevdet ve Modern Trk Toplumu
Bu, gerekten anlalmas g insan iin belki de en iyi deerlendirmeyi
vefatn mteakip Mekteb-i Tbbiye arkada Hseyinzde Ali (Turan) Bey "dindar
bir dinsiz ya da dinsiz bir dindar" tavsifiyle yapmt. Lucien Arreat'n Julius
Duboc iin kulland "bir atheist idealist" benzetmesini andran bu tavsif dahi
Abdullah Cevdet'in fikirlerinin derinliine tahlilinin ne denli zor olduunu
ortaya koyar. Kendisinin ulem tarafndan neden reddedildiini kavramak pek de
zor deildir. Ancak, bu denli etrefil dnce sistemine sahip bir kimsenin
muarzlar kadar erken Cumhuriyet ideolojisince de sradan bir "din kart
atheist" olarak grlmesi bize bu ideolojinin Osmanl materyalizminin temel
tezlerini ne denli basitletirdiini gsterir. Abdullah Cevdet'in almalar,
fikirleri ile Cumhuriyet sonras modern Trk toplumunun yaratclarn-
62
dan biri olduu phesizdir. Ancak ortaya kan sonucun o-nun ve pek ok
arkadann hayallerini karlamaktan olduka uzak ve s kaldn da belirtmek
gerekir.
Abdullah Cevdet gibi bir evvelki nesle mensup Beir Fuad Bey ya da bir nesil
sonraki Baha Tevfik Bey de Bchner bilimciliinden derin biimde
etkilenmilerdir. Ancak, bu fikir adamlarnn hepsi de Bchner, Haeckel,
Moleschott, Vogt bilimciliinin toplumu fazla uzaa gtremeyeceini, ona ahlk
bir zemin kazandramayacan grebilmilerdir. Beir Fuad Bey areyi
Pozitivizm'de bulmu, Baha Tevfik Bey Mo-nizm'e sarlm, Abdullah Cevdet ise
bilimcilii ve Guyau'nun ahlkln slmiyet ile telife almtr. Buna
karn son dnem Osmanl materyalizminin Cumhuriyet'e yansmas Bchner'in Madde
ve Kuvvet'meV:\ temel tezler slnda olmu, bilimin kendi ahlkn
yarataca tezi tartmasz kabul edilmitir. Bunun gnmz Trk toplumunun
tarihsizlik, dilsizlik gibi felsefesizlii de bir iftihar vesilesi saymas ve
basit, mekanik bir din-bilimcilik atmasnn tesine geen fikirler
retememesindeki roln kmsemek mmkn deildir.
Zaman, 15-16 Eyll 2005
63
ABD ve Trkiye'de Laiklik, Kamusal Akl ve Hukuk Yorumlar
Toplumumuzun gndeminden hi dmeyen laiklik ve kamusal akl tartmalar ile
hukukun bu iki kavram nasl yorumlamas zerine ileri srlen temel tezler
"devlet ve din ilerinin ayrlmasnn gereklilii" ya da "laikliin demokrasinin
teminat olduu" benzeri ortaokul yurtdalk kitaplar tezleri tesine
gitmemektedir. Dier bir ifadeyle, Trkiye iin daim bir toplumsal huzursuzluk,
hatta atma yaratan bir konuda kavramlarn iinin doldurulmas yerine
klielemi ifadelerin tekraryla yetinilmektedir.
Bu dzeyi olduka dk tartmann ilgin bir hususiyeti de bu alanda
karlatrma arac olarak genellikle Fransa misalinin kullanlmasdr. ou
zaman zc bir bak asyla toplumumuzda da benimsenen Fransz uygulamasnn
laikliin tek, gerek ve benzersiz yorumu olduunun ileri srlmesine neden olan
bu yaklam, seklerliin olduka farkl tanmlar olabileceini gzard etmenin
tesinde konu zerine dier toplumlarda gndeme gelen tartmalar da dikkate
almamaktadr.
Bu yazda Trkiye ile Amerika Birleik Devletleri'nde laiklik, kamusal akl
(public reason) ve bu iki kavramn hukuk tarafndan nasl yorumlanaca
konusunda tespit edilebilecek ilgin benzerlikler ele alnmaya allacaktr.
Bylesi bir karlatrma, bunun da tesinde, toplumumuzun bir kesimince akl
d bir gelime, anlamsz bir kktencilik olarak yorumlanan Amerika'da
rgtlenmi dinin glenmesi olgusunun da olduka derinlere inen toplumsal
nedenleri bulunduunu anlamamza yardmda bulunabilir. Yeni Amerikan
liberalizminin bu alandaki hkim yaklam bir anlamda bu olgununun temel
belirleyicilerinden birisi olmaktadr. Benzeri bir yorumu demokrasi ve
oulculuu tamamen ikinci plana iterek, hukuk yorumlar vastasyla ahlk bir
"kamusal akl" yaratan Trk
64
toplumu iin de yapabilmek mmkndr. Bunu sylerken iaret edilmek istenilen,
pek tabi, aslnda din kktenciliin var olmadn, g kazanmadn iddia
etmek deildir.
Bu karlatrmalar yaplrken grlen benzerliklerin belirli dnrlerin
tezlerinden etkilenme gibi bir nedeni olmadnn altn izmek yararl olur.
Toplumumuzda, yukarda da belirtmeye altm gibi, bu alandaki temel mukayese
Fransa ile yaplmaktadr ve John Ravvls, Ronald Dvvorkin, Robert Audi tarafndan
savunulan tezlerin entelektellerimiz ve hukukularmz zerinde ciddi tesir
icra ettiini savunmak, herhalde, mmkn deildir. Gene bu tartma yaplrken
Trkiye'de Amerika'dakinin muadili bir liberal hareket olmadn, kamusal akl
zerindeki mnakaalarn resm ideoloji merkezli olduunu belirtmek gerekir.
Yeni Amerikan Liberalizmi ve Laik Kktencilik
Amerikan liberalizmine Rawls ve Dvvorkin gibi nde gelen entelekteller
tarafndan getirilen ve phesiz muhafazakr evrelerce "liberal" kelimesinin
olumsuz anlamda kullanlmasna ciddi katkda bulunan yorumlar bir anlamda
onsekiz ve ondokuzuncu asr Avrupa laik kktenciliine geri dn olarak
yorumlamak mmkndr. Liberal dncenin iine dt amazlar demokratik
vatandalk ve kamusal akl kavramlarnn yeniden yorumlanmasyla aabileceini
var sayan Ravvls ve takipileri, neticede oulculuu ve demokrasiyi ikinci
plana iten, ahlk bir kamusal akl merkezine yerletiren bir liberalizm
yaratmlardr. Bylesi bir kamusal akl aynen Aydnlanma'nn rn olan laik ya
da buna kar kan din kktencilik gibi mutlak gereklie dayanarak grecelii
(relativism) reddetmekte, buna dayanan siyas liberalizm ise neticede Amerikan
toplumunda ciddi bir atmaya zemin hazrlamaktadr.
Dolaysyla gnmzde kamusal akln laik dnrler ve bu ahlk bilimcilikle
erevelemek isteyenlerden kurtarlmasnn gereklilii Amerikan toplumunda
sklkla dile getirilen bir gr olmutur ki, bu gr savunanlarn hepsi de
zannedildii gibi din kktencilii savunan fanatikler deildir. Bylesi bir
ahlkn liberalizm olarak topluma dayatlmasna kar
65
kan, ancak bunu din bir sikle yapmayan, ok sayda birey vardr. Gnmzde
liberal demokrasinin, demokrasi, oulculuk ve hrriyetlerden nce "laiklik ve
din" benzeri bir ikilem erevesinde ele alnabilmesi ancak "kamusal akl"
kavramna ahlk bir muhteva ve anlam yklenebilmesiyle mmkn olabilir.
Nitekim, John Rawls'un Siyas Liberalizm balkl almasnda en ciddi tanmn
bulan bu liberalizm, bir anlamda, Kenneth Burke'n ifadesiyle, "akl" ve
"mantkl" benzeri kavramlar kutsal kelimeler haline getirmekten ve kamusal
akl ahlkletirmekten baka bir ey yapmamaktadr. Dolaysyla aslnda tam
tersini gerekletirme iddiasna karn bu anlamda bir siyas liberalizm
metafizik bir karakter kazanmaktadr. Bu karaktere sahip klnan kavramn
yorumu, onun dorularnn dna klmamasn salama vazifesi ise
kutsallatrl-m bir hukuk sistemine braklmaktadr. Ravvls'un "kamu d pek
ok akl olabilmesi mmkn olduu halde tek bir kamu akl bulunabilecei" tezi
ise phesiz bu yorumlarn sahasn bir hayli daraltmaktadr.
Bu anlamda Rawls'u derinden etkileyen Dvvorkin'in Hukuk'un mparatorluu
almasnda mdafaa ettii, kamuya ait deerlerin korunmas amacyla hukukun
drstlk hatta bu temele dayanan ahlk olarak ilev grmesi gerektii tezi
neticede hkimlerin, bilhassa st derece mahkeme hkimlerinin, din grevlilerine
benzer tefsir yapma vazifesini stlendikleri bir yap dourmaktadr. Bunun
neticesinde ise kamu akln koruma adna devletin g tekelini kullanarak
zorlaycla bavuran bir demokrasi ortaya kmaktadr ki bunun, bir anlamda,
Aydnlanma sonras laik kktencilie dn olduu phesizdir.
Bu anlamda bir laik kktencilik, kendisine, Fransz htilli sonrasnda olduu
gibi "Tarihin ykledii vazifeyi ifa" benzeri bir misyon da ykleyerek sonuta
demokrasiyi btnyle ikinci plana atan bir yaklama sahiptir. Ahlkn mutlaka
din temele dayanmamas gerekliliinden yola ktktan sonra "kamusal akl"
adna benzer zeminde tanmlanan ve hkimlerce yorumlanan bir ahlk hukuk
yaratlmas gerekte gerek laikliin ve gerekse de demokrasinin vazgeilmez
gereklilikleri olan tm ahlk yaklamlara eit mesafede durmak ve
66
bunlardan birini "kamusal mantk" haline getirmeme ilkeleriyle ciddi biimde
elimektedir. Bunun sonucunda uygulamada tarafszl zaten mmkn olmayan
devlet, din kktencilie kar kmak adna bir dier kktenciliin savunucusu
durumuna gelmektedir. Bunun liberalizm adna yaplmas ise onun temel ilkesi
olan toplumda farkl dncelerin varl ve savunulmasna msaade edilmesi tezi
ile elimektedir. ster din isterse de laik olsun tekil ve dlayc bir
ahlk sylem sonuta toplumda bunun dnda bir ahlk benimseyenlerin ikinci
snf vatandalar durumuna dmesine yol amaktadr. Nitekim Nicholas
VVolterstorff benzeri pek ok toplumsal bilimci gnmzde gerek liberal
demokrasinin en ciddi dmannn temel olarak dinler deil kktenci laik
ideolojiler olduunu ileri srmektedir. Daha da ilginci son yirmi ylda kktenci
laik yaklamn kamusal alan dn da "gereklik tekeli" iddiasna dayanarak
kapsama giriiminde bulunmas toplumda ciddi bir atma dourmutur.
Trk Resm deolojisi ve Laik Kktencilik
lkemizdeki uygulamaya baktmzda, Fransa misaline dayanan ve Aydnlanma
sonras ortaya kan laik kktencilii esas alan Trk laiklii, bunu yeni resm
ideolojinin bir dier temel dayana olan bilimciliin belirledii bir ahlk ile
pekitirerek kendine has bir yorum yaratmtr. Bu yorum, yaratt esiz "laik
insan" tanmnda en ilgin misalini bulan bir bilimsel ahlk "kamu mant"
haline getirmekle kalmam, bunun yan sra dine, kendi kar tezini meydana
getiren bir kktencilik olarak bakmtr. Bylesi bir bak as sonucunda ise
bizatihi dindarlk laiklik kartl olarak alglanrken dar anlamda yorumlanan
"bilimsellik" laikliin temeli haline gelmitir. Toplumumuzda Darwinizm
tartmalarnn dahi laiklik-din ekseni erevesinde yaplmas ancak bu adan
bakldnda anlam kazanabilir.
Bunun da tesinde tevars ettii devlet geleneinden destek alarak zel alan
neredeyse btnyle ortadan kaldran bir "kamusal alan" yaratan Trk resm
ideolojisi dar anlamda tanmlad bir modernlii de merkezine oturttuu,
devletin denetimi altnda bulunan bir sahay kutsayarak kavramsal-
67
latrmtr. Toplumumuzda yaygn biimde kullanlan anlamyla bu kavramn ne
Koselleck ve Habermas'n tanmlamaya altklar ne de Roger Chartier'nin
tarih geliimini ve snrlarn belirtmeye gayret ettii ahs alann ztt
olan bir kamusal alana iaret etmediini belirtmek gerekir. Zabtann kimlik
sorduu her yerin "kamu alan"na dneceini savunan yorumlar phesiz bu
husus tanmla kavramsallatrlan bir sahaya atfta bulunmaktadrlar.
"Cumhuriyet retmenine yakan/yakmayan davranlar" benzeri ahlk
kategoriler vastasyla zel alan silip spren, dar "ada yaam"
kstaslaryla belirli bir modernlik yaklamnn "ahlk"n paras haline
getirildii "kamu", neticede, oulculuu ve demokrasiyi tal meseleler dzeyine
indirmektedir. adalk adna toplumumuzda dile getirilen sylemin modernliin
en temel karakterlerinden biri olan phecilii (skepticism) reddetmesi ise
olduka ilgin ve zerinde fazlasyla dnlmesi gereken bir husustur. Burada
Trk resm ideolojisinin htill sonras Fransa'snda ortaya kana benzer bir
"Tarihin ykledii vazifeyi ifa" misyonuna sahip olmasnn da hem bu alandaki
yaklam katlatrdn ve hem de mutlak gereklik ve tekil adalk
tekellerine sahip, ahlk bir kamusal akln kavramsallatrlmasna katkda
bulunduunu belirtmek gerekir. Bylesi bir kamusal akl baz fikirleri "yanl"
olduklar iin reddetmeyi, onlar doru bulmamakla beraber ifade hrriyeti
erevesinde dile getirilmelerine msaade etmekten daha anlaml bulmaktadr.
"Maslaht- mme"nin temel merulatrma aralarndan birisi olduu bir
gelenein mirass olan modern Trk toplumunda hukukun, bilimsel ahlkla
takviye edilen kamusal akln yorumcusu ve savunucusu haline getirilmesinden
tabi bir gelime yoktur. Rawls'un "anayasal bir rejimde kamusal akln anayasa
mahkemesinin akl olduu" tezine benzer bir yaklamla st derece mahkemelere
kamusal akl yukarda zikredilen mutlak gereklik ve tekelci adalk zemininde
yeniden yaratma ve yorumlama vazifesinin verilmesi, Trk toplumunda oulculua
kapal, demokrasiyi ikinci plana iten, ahlk karakteri baskn ve zel alan
tanmaz bir kamu mant yaratmtr. Bunun ise ciddi bir toplumsal atma
zemini yara-
68
tabilecei aikrdr. Hukukun stnl kavramnn belirli bir ahlk anlay
temeline dayanan yorum yapma hrriyeti olarak tanmlanmas ise zannedildiinin
tersine bu alandaki atma eilimlerini ortadan kaldrmayaca gibi bir kurum
olarak da hukukun zedelenmesine yol aacaktr. Morton Horvvitz'in "Anayasa
Tapnmas" ya da Sanford Levinson'n "Anayasann Kutsal Metin Olarak Tefsiri"
kavramlarna benzer bir "Hukuk Yorumu Tapnmas" yaratlmas, hukuku
glendirmek yerine onu daha fazla eletirilir hale getirecektir.
Yukardaki niteliklere sahip bir "kamusal akl" yaratlmas ve onun hukuk
vastasyla dar biimde yorumlanmasnn ateli savunucularnn benzer ahlk
karakterde ve gereklik tekeli iddiasndaki kamusal akllar (mesel ran slm
Cumhuriyeti'nde mevcut olan) iddetle eletirmeleri ise herhalde bu alanda
ciddi bir kavram kargaasna sahip olunduunu ortaya koymaktadr.
Liberalizm ve Demokrasi Olarak Kktencilik
Amerikan toplumunun yaamakta olduu ve bazen toplumsal atma boyutuna
trmanan tartmann bir tarafnda Evangelist din kktencilik varsa dier
tarafnda laik kktencilik temelinde ahlk bir kamusal akl savunan yeni
liberalizm vardr. Bu liberalizmin zel alan da kapsamasnn gerekliliini
savunan radikal yorumlar aslnda kolaycla kalarak din kktenciliin
trmanmasna atfedilen bir atmann ok daha derinlere giden nedenleri
olduunu ortaya koymaktadr. Laiklii her eyin nnde gren radikal laiklii
benimsemi toplumlarn aksine, oulculuu ve demokrasiyi merkezinde bulunduran
bir kamusal akldan bunlar tal detaylar haline getirmeye alan bir kamusal
akla gei giriimleri, phesiz Amerikan toplumunda dardan anlalmas pek
de kolay gzkmeyen bir atmaya neden olmutur.
Bu alanda oulculuu ve demokrasiyi ne karmak yerine onlarn gerektiinde
feda edilmelerinde mahzur grmeyen Trk resm ideolojisi, nasl olup da srekli
bir toplumsal atma ortam iinde yaamak zorunda kaldmz din
kktencilik, aydnlanma kartl, bilim dmanl ve hukukun s-
69
tnlne sayg duyulmamas benzeri kavramlarla aklamaya almakta, buna
karlk yaratt ve dar biimde yorumlad ahlk kamusal akln bu alanda
herhangi bir rol oynadn kabul etmemektedir. Ancak mutlak gereklik iddias,
adalk tekeli ve ahlk hukuk yorumlar araclyla zel alan da kapsamaya
alan bir kamusal akln en az din kktencilik kadar atmacla davetiye
kard unutulmamaldr. Trk toplumunun iki kktencilikten birini semesinin
daha iyi olaca yolundaki ahlk hkm ise bir anlamda bu gerein ifadesinden
baka bir ey deildir.
Zaman, 16 Mart 2006
II. BOLUM
ZHNYET, AYDINLAR, SEKNCLK, ENTELEKTELLER, BASIN, NVERSTE
70
Asrlk Bir deolojinin Yldnm
Toplumumuzda yaygn bir inan 1922-23 yllarnn modern tarihimizin balangc
olduu ve bu tarihin ncesiyle sonrasnn birbirinden cehennem ve cennet benzeri
bir farkllkla ayrlddr. Bu kopu tezi eitli alanlarda olduka
anlamldr. Her eyden nce bir okuluslu imparatorluktan ulus-devlet ina
srecine geilmesi, 1922 ylnda balayan, Cumhuriyet ve onun inklplar olarak
tavsif ettii uygulamalarla devam eden ciddi bir farkllamay beraberinde
getirmitir. Yeni kurumlar, eitim siyasetleri, ulus-devlete uygun tarih tezleri
ve gemile balar kopartma alannda gsterilen kararllk bizi ilk bakta
gerekten de deiimin boyutlarnn son derece kapsaml olduuna inandrabilir.
Ancak sathtaki bu deiimlerin derinliine indiimizde ve uygulamalara,
sylemlere deil de bunlarn fikr arka planna baktmzda karmza ciddi bir
ideolojik devamllk kar.
Dier bir ifadeyle ideolojik anlamda Osmanl/Trk toplumundaki krlma 1922'de
gereklememitir. Bu tarih kmsenemeyecek bir deiim srecinin balangc
olmakla birlikte, genellikle iddia edildiinin aksine, bir ideolojik kabuk
deitirmenin mild deildir. 1922 sonrasnda gerekleen deiim aslnda bir
ideolojik devamlln rndr ve ayn ideoloji gnmzde de devlet ve
sekinlerin bir blm dzeyinde varln srdrmektedir.
deolojik Krlma Olarak 1908 htilli ve kinci Merutiyet
Gnmz siyas ve toplumsal yaamnn arka plannda var olan bu ideoloji 1908
ylnda 10/23 Temmuz nklb olarak adlandrlan bir gelime sonrasnda,
toplumu yeniden ekillendirme amacyla iktidara gelmi ve gnmze kadar da bu
mevkii terk etmemitir. Bu asrlk ideoloji deien artlar erevesinde
zorunlu bir evrim geirmi, kendini bir ulus-
73
devletin koullaryla uyumlu hale getirmi, ama bir dnya gr olarak fazlaca
deimemitir. Neredeyse bir asrdr srekli biimde kutsanan, toplumsallama
yntemleri ve aralaryla nesilden nesile aktarlan, bylece iselletirilen,
kkleerek temel tezleri deta tabiat kanunlar hkmne gemeye balayan bu
ideoloji toplumumuzu ondokuzuncu asr ortalarnda Avrupa entelektel mehfilinde
egemen olan fikirlerden oluan bir dnya gryle yirmibirinci asr sorunlarn
gsleme zorunda brakmaktadr. Bu ise zannedildiinden ok daha ar bir yk
ve toplumumuzun gelimesi nnde duran ciddi bir engeldir.
Bugn tarih kitaplarnda kendine bir paragraflk yeri zorlukla bulan ve
genellikle gnmzle bir ilintisi olmad var saylan 1908 nklb, bir siyas
rejim deiiklii kadar bir ideolojik kabuk deitirmeyi de beraberinde
getirmitir. Her eyden nce ondokuzuncu asr Alman vlgermateryalizmiyle nn
kyasya eletirdii Littre'nin pozitivizm yorumu, onsekizinci asr Fransz
materyalizmi ve Sosyal Darwinizm'in kartrlmasyla ortaya karlan bir
Osmanl bilimciliini temel alan bu yeni ideoloji, bunu sre iinde bir din
haline getirmi ve bilhassa Cumhuriyet sonrasnda younlaan din-bilimcilik
atmas toplumumuzda temel siyas tartma eksenini oluturmutur. Bunun,
genellikle yapld gibi, bilime ehemmiyet atfetmekle kartrlmamas
gereklidir. Ondokuzuncu asrn yaygn kabul gren bilimci tezi olan dinin yerini
bilimin alaca toplum fikrinin siyas ideolojinin temeline yerletirilmesi,
bylece bilimin siyas sylemin paras haline getirilmesi toplumumuza siyasetin
bir ilericilik-gericilik atmas, dindarln ise bir siyas tavr olarak
mtalaa edilmesi mirasn brakmtr.
Asrlk ideolojimizin bir dier temeli de yaratt modernlik ve adalk
tekelidir. Bu ideolojinin, Alman vlgermateryalizmi ve Le Bon sekinciliine
dayanan syleminin, ortaya kt tarih itibariyle, byle bir hususiyet
tad savunulabilir. Ancak bir asr sonra bu ideolojinin ayn tezlerle
benzeri bir ' iddiada bulunmakla kalmayp bunu modernlik ve adaln tek ve
tartlmaz yorumu olarak sunmas, Trkiye'yi farkl modernliklerin
olabileceini kabul eden, bu konuda tekelcilii
74
reddeden toplumlara gre, ok daha kat tartmalarn iine sokmaktadr.
Gerek siyas temsil geleneini tesisle mftehir 10/23 Temmuz nklb,
beraberinde bunu tamamen anlamsz klan bir sekincilik fikrini de getirmekle
kalmam, bunu asrlk ideolojimizin merkezine yerletirmitir. Geleneksel
sekincilikten farkl, frenoloji desteiyle bilimsellik zrhna brndrlen,
bir entelektel aristokrasiye ynlar idare etme, onlarn bilincine
varamayacaklar karlarn onlara ramen savunma vazifesi ykleyen ve byk
apta Gustave Le Bon'dan esinlenen yeni sekincilik, ideolojimizin en nemli
temel ta olarak gnmze kadar gelmeye muvaffak olmutur.
Tpk Le Bon gibi yasama meclislerinin de dahil olduu her trl topluluktan
nefret eden, kitlenin karar alma srecine gerek anlamda katlmn zararl
bulan bu sekincilik, parlamentoya da ancak brokrasinin toplumun sekinlerini
biraraya getiren bir uzants olduu srece tahamml edilebilecek bir kurum
nazaryla bakmtr.
Le Bon temelli sekinciliin bir dier etkisi ise siyasetin katlmdan
soyutlanarak bir mhendislik olarak grlmesinde ortaya kmtr. Siyaset bir
mhendislik haline gelince siyaseti de mhendis rolyle gelecein toplumunu
ina vazifesini stlenmitir. Bunun dnda kalan siyaset iin istihfaf ykl
bir sylem kullanlmas, bu anlamyla siyasetin aalanmas ve birbirinin zt
kutbu olarak gvenilmez, cahil siyaseti-toplumun geleceini hazrlayan devlet
adam tiplemelerinin yaratlmas gnmzde dahi yaygnln fazlaca
kaybetmemitir.
Asrlk ideolojimizin siyaseti mhendislik haline getirmesinin bir dier
neticesi de toplumun geleceini hazrlayacak, halkn aslnda kendi karna
olduunu anlayamayaca dnmleri gerekletirecek mhendislere itirazn
toplumu geriye gtrme giriimi olarak sunulmasdr.
1908 Temmuz'unda otuz iki yllk bir rejimin suhuletle alaa edilmesi ve
1922'de her dediklerine boyun emekten baka bir are bulunmadna inanlan
sava galiplerine kar zafer kazanlmasndan kaynaklanan toplumsal prestiji
arkalarna alan siyas teekkllerin "vatan kurtarcl" sfatlar, siyaset
mhendisi olarak eletiriye kapal bu kurumlara itiraz
75
daha da zor hale getirmitir. Bu ise yalnzca siyasetin eit olmayan teekkller
araclyla yaplmas sonucunu dourmam, ayn zamanda ideoloji kanalyla
dier devlet kurumlaryla btnleen bu partiler, kendilerini siyas kurulutan
ziyade devletin bir paras olarak grmeye balamlardr. 1908 sonrasnda
kendisini "cemiyet-i mukaddese" olarak gren Osmanl ttihad ve Terakki
Cemiyeti'nin kendisine ynelik eletirileri vatan hainlii, lkenin satlmas
abalaryla eanlaml kabul etmesi, siyasetin kendi egemenliinde olmas
gerekliliini vurgulamasyla gnmzde bir siyas partinin "Cumhuriyet'in
kurucusu olma" zemininde politika yapmas ayn ideolojik temellere
dayanmaktadr.
Sz konusu ideolojinin bir dier iddias Colmar von der Goltz'un ondokuzuncu
asr sonunda ortaya att kurama dayanan bir "Osmanl millet-i msellhas"
yaratmakt ki sre iinde bir "Trk millet-i msellhas"na dnen bu tez
erevesinde 1826'dan beri kurumsal dzeyde siyaset d kalan bir kurumun
yeniden siyasetin temel aktrlerinden birisi haline gelmesiyle sonulanmt.
Benzerleriyle kyaslandnda etkisini en uzun sre srdren yaplardan birisi
olan asrlk ideolojimizin iki asr boyunca snrlarn devaml geriye ekmek
zorunda kalan bir devletin yaratt toplum psikolojisinin tabi neticesi olan
tedafi bir milliyetilikle eklemlemesi onun sylemini sertletirdii kadar
eletirilere tahammlszln de artrmtr. Kendilerini sosyal demokrat
kurulular olarak mtalaa ederek siyaset yelpazesinin soluna yerletiren siyas
kurulularmzn dahi bylesi bir tedaf sylem kullanmalar ilgin olduu
kadar bu ideolojinin nfuz sahasnn derinliini gsterir. Bunun yan sra,
ondokuzuncu asr materyalizminin rk kuramlar ve Sosyal Darwinizm'le
desteklenerek "bilimsellik" kazandrlan ve gnmze kadar gelen "millet-i
hkime fikri" bu tedaf milliyeti syleme deiik bir boyut kazandrmtr.
Asrlk deoloji ve Geleceimiz
Asrlk ideolojimiz yeni yana girerken, toplumumuzun gerek anlamda
bir dnm gerekletirmesinin nne
76
temel engel olarak kmaktadr. Eski Dou Bloku lkelerinin birka yla
sdrd bir dnm bir asrdr gerekletiremeyen, ilk meclisi 128 sene
evvel toplayp 97 senedir deiik adlarla bu kurumu yaatan bir toplumun hl
demokratikleme abalarn srdrmekle uramasnn en nemli nedeni, 1908
ylnda iktidara geldiinde bile adalk karakteri zayflamaya yz tutmaya
balayan bir ideolojide srar edilmesidir. Dier bir ifadeyle, geirdii evrime
karn temel tezleri ondokuzuncu asr gerekliinde retilmi bir ideolojiyle
gnmzn devs meselelerine zm getirmek istemektedir ki bunun yaratt
sorunlar gndemimizden eksik olmamaktadr.
Bir tebih yapmak uygun olursa, toplumumuz 1890 model bir vasta ile otomobil
yarna katlmak isteyerek arabasnn 2005 modellerden daha iyi olduunu iddia
eden, baarsz olunca, dier katlmclarn kendisine komplo kurduklarn
savunan bir ahsa benzemektedir. Halbuki 1890 modeli bir vastann 1908 ylnda
Paris ve Makedonya'da ortaklaa retilen yerli versiyonunu deitirme zaman
oktan gemitir. Bu konu tartlrken 1908 ncesinde kullanlan vastalar
romantize ederek onlara dn are olarak sunmak da en azndan 1908 modelinde
srar kadar anlamszdr. Son dnemlerde popler hale gelen 1908 ncesinin
romantikletirilmesi ya da her eyin 1922 sonrasnda bozulduunun iddia edilmesi
de anlaml deildir. zm bylesi romantikletirmeler yerine gnn bizi
zorlad dnmn gerekletirilmesindedir.
Zaman, 23 Temmuz 2005
77
Aydnlar ve Devlet
Son yllarda kamuoyumuzun gndeminden inmeyen konulardan birisi de aydnlar ile
devlet arasndaki ilikidir. Bu erevede ileri srlen bir tez de devlete kar
tavr benimsemenin aydn olmann gerek artlarndan biri olmaddr. Sz konusu
teze gre, senelerce bunun tersinin savunulmas lkemizde bu konuda yerleik bir
kanaat olumasna yol amakla kalmayarak toplum barn olumsuz ynde
etkilemitir.
Kamuoyumuzun gndemindeki pek ok konu gibi aydn-devlet ilikisi tartmas da
kavramlar sarahatle aklanmad, soyutlama dzeyi belirlenmedii, tarih evrim
tamamen gzard edildii ve ar genellemelere gidildii iin bizi pek de
anlaml olmayan bir mnakaa iine sokmaktadr.
Aydnlar Kim?
Bu tartmada farknda olunmadan iine dlen bir tuzak "aydn" ya da onun
mradifi olarak kullanlan "entelektel" kavramlarnn geliigzel ve neye
atfta bulunulduu belirtilmeden istimal edilmeleridir. Gerek bizatihi
kendilerini "aydn" olarak tanmlayarak eitli metinler kaleme alan ve gerekse
de beenmedii fikirlerin sahiplerini istihfaf amacyla bir "entellik"
kategorisi tesis edenler, ortak hususiyetleri toplumsal olaylar konusunda
dnce beyan etme tesine gitmeyen bireylerden hayal bir sosyal tabaka
yaratmaktadrlar. Ondokuzuncu asrda entelijensiyann Polonya ve Rusya'da
kendini "halkn beyni" olarak gren bylesi bir tabaka vcuda getirdii
phesizdir. Ancak, tarihin belli bir kesitinde ve sadece iki toplumda var olmu
olan bylesi bir entelijensiya daha sonra hibir lkede grlmemitir.
Dolaysyla, Trkiye'de toplumsal olaylara ilgi duyan, bunlar hakknda
genellikle protesto dzeyinde fikir beyan eden, mzisyenlerden niversite
retim yeleri ve sendika sorumlularna kadar dei-
78
ik meslek topluluklarnn temsilcilerinden meydana gelen grubun bylesi
bir yaplanma oluturmad aktr.
Tartmada gzard edilen ikinci nemli husus entelektel/aydn kavramnn
farkl toplumlarda ve tarih srelerde farkl hususiyetler tad gereidir.
Julien Benda'nn tm madd balantlarn zerine kartt, Roma rahiplerinde
en uygun kiisellemesini bulan, kendi krallnn bu dnyada olmadn dnen
"entelekteli, modern dnyaya en azndan baz Roma kurumlar kadar yabancdr.
Modern toplumlarda entelijensiya kavramn (bu kelimenin de daha sonra Rusa'da
da yaygn olarak kullanlmakla birlikte aslen Lehe olduunu belirtmek
gereklidir) ilk kez kullanan Trentovvski ve Libelt bununla Polonya'nn yeniden
yaratlmas iin aba gsteren, yayn yapan, gelenei yeniden ina etmeye
alan, milliyetilii iselletirmi, liderlerinin mhim bir ksm
aristokratik kkenli bir toplulua ve bunun mensuplarnca tesis edilen
cemiyetlere atfta bulunmulard. Polonya'da devletsiz entelekteller devlet
yaratmaya alrken, Boborykin benzeri yazarlar entelijensiya kavramyla
Rusya'da devletin uygulad siyasetleri eletirme noktasndan yola kan,
aristokrat kkenlilerin Polonya'ya nazaran ok daha snrl temsil edildii bir
toplulua atfta bulunmak iin kullanmlard. Bu olduka farkl karakterdeki
topluluklarn ortak hususiyeti ise bamszlklarn asl karakterleri, fikir
retimini ise ana ilevleri olarak grmeleriydi.
Bu anlamyla bir entelijensiya dier lkelerde, mesel ngiltere'de, hi var
olmam ve kavram bylesi bir topluluktan ziyade iyi ^eitim grenleri kapsayan
bir kategori olarak mtalaa edilmitir. ngiltere'de kendilerine 1950 ylna
kadar parlamentoya oniki temsilci gnderme hakk bahedilen yksek eitim grm
kimselerin bir tane olsun i Partisi mensubu sememeleri, bu grubun gemiin
Dou Avrupa entelijensiyasna kyaslandnda olduka farkl, bir hayli de
muhafazakr olduunu ortaya koymaktadr. Buna ilveten bu topluluun, tabiat
gerei, gerek devletle ilikilerinde gerekse de dier konularda trde tavrlar
taknmaktan olduka uzak olduunu belirtmekte yarar vardr. Buna karlk
Almanya'da "Intelligenz" ondokuzuncu asr ortalarndan beri eitimli olmann
yan sra "ilerici" tavr ve eylem biimlerini benimse-
79
yen bireylerden oluan bir toplulua atfta bulunmak iin kullanlm ve bu
topluluk kendine ngiltere'dekinden ok farkl bir misyon yklemitir.
1945 sonrasnda kavram Stalin'in yaratt "emeki entelektellerden Bat
toplumlarndaki eitimli kitlelere, bamszln yeni kazanan Asya ve Avrupa
lkelerinde yerel burjuvazilerle iktidar mcadelesine giren Bat'da eitilmi
sekinlerle Sovyet ve Dou Bloku toplumlarnda baskcla itiraz edenlere
varncaya kadar deiik topluluklara atfta bulunmak iin kullanlmtr,
Trk Entelijensiyasnn Geliimi
Tanzimat sonras Osmanl/Trk entelijensiyasnn geliimine baktmzda gze
arpan ilk hususiyet, Rus eitimli snf iinde ondokuzuncu asr banda ortaya
kan geleneki. (Russofil) ve Batc ayrmna benzer bir blnmedir. Bu ayrm
gnmz Trk toplumuna ulaan etkileri beraberinde getirmi ve Rusya'dakine
benzer, ancak ondan ok daha kapsaml bir kamplama yaratmtr. Bunun yan
sra, eitimin brokrat yetitirmeyi hedeflemesi, siyas rejimin belirledii dar
snrlar ve yaynclk faaliyetinin ancak devlet desteiyle
gerekletirilebilmesi son dnem Osmanl toplumunda aydn-devlet ilikisine
zgn bir nitelik kazandrmtr.
Eitimle balayan, alma hayatyla devam eden bir srete devlete hizmet, onu
yceltme fikrini iselletiren brokrat aydnlar devlete kar tavr alma
konusunda, mesel bamsz Rus entelijensiyasyla kyaslandnda, olduka
isteksiz davranmlar, pek ok entelektel, l Paa'nn, "Devletin zaafn
millete sylemeyi vatanperverlik eseri bulmam" vecizesini yayncln temel
ilkesi haline getirmitir. Solidarizm'den Pozitivizm'e her trl fikri tartan
Jn Trkler'in, Refik Nevzat gibi bir istisna haricinde, sosyalizme hep
eletirel biimde yaklamasnn bu husus iliki dnda aklanmas bir hayli
gtr. Buna karlk, devlet de aydnlarla ilikisini dier toplumlarda fazla
rastlanmayan bir kendi paras olarak grme zemininde gerekletirmitir.
Devletin, "fesat" kategorisine soktuu Yeni Osmanllar'a daha sonra anayasa
yaptrmakta bir saknca grmemesi, bu ilikinin niteliini yanstan ilgin
misallerden birisidir.
80
Bylesi bir husus ilikinin varlna karn, aydnlarn temel sorununun
snrlarn devletin belirledii bir ideolojiyi savunmaktan ziyade devleti
yceltmek olmas, ciddi entelektel tartma ve farkllamann gndemden eksik
olmamasna yol amtr. Bunun asl nedeni ise zaten Tanzimat'la resm
ideolojisini deitirmeye karar verip bunun yerine yenisini ikame gayreti iine
girmi olan devletin bu alanda tartmaya izin vermesi ve aydnlar kesin
snrlarla evrilmi bir entelektel Ortodoksluu kabule zorlamamasdr.
Cumhuriyet'le beraber bir yandan entelektel faaliyetin kalitesi derken te
yandan da aydnlarn, resm tezleri merulatrmakla vazifelendirilmeleri ve
nemli bir ounluunun bunu asl entelektel ura olarak grmelerindeki neden,
gen ulus-devletin Yeni Ekonomik Plan sonras Sovyetler Birlii'nde ortaya
konulana benzer bir entelektel Ortodoksluk yaratmasdr. Devleti yceltmek iin
fikir retmek yerine kendilerini bu Ortodokslukla uyumlu hale getiren, devlet
bunu deitirdike grlerini tashih eden bu brokrat-aydn grubu, Osmanl
ncllerinden farkl bir kategori meydana getirmitir. Buna alternatif
oluturmaya gayret eden entelekteller ise Clemenceau'nun 1898'de Dreyfus
davasnda idareye kar tavr alanlar tanmlamak iin kulland anlamda bir
"intelligensia" tesis etmilerdir. Ancak bu kimseler seslerini fazla
duyuramadklar gibi lkemizde "entelektel" kavram, Maurice Barres'n temel
niteliklerinin "devlete ve millete" sadakatsizlik olduunu savunduu bu gibi
topluluklar aalamak amacyla kullandna benzer bir anlamda istimal
olunmaya balanmtr. Bunun son aamas ise basnmzn yaygn biimde
kulland "entel" sfatdr. Burada dile getirilmesi gereken mhim bir husus,
Cumhuriyet'e kadar aydnlar yelpazesinde kendine yer bulabilen gelenekilerin
tamamen dlanmas ve bu kategoriden ihra edilmeleridir.
Gnmz Trk Toplumunda Aydn Gruplar
Gnmzde toplumumuzda drt tip aydn gruplamasnn bulunduunu belirtmek
mmkndr. Bunlardan birincisi, kendilerini aydn olarak mtalaa eden, kkleri
gemie inen, brokrat entelektel Ortodoksluk savunuculardr. Bamszlk
81
karakteri bulunmayan bu kimselerin byk ounluunun devleti yceltmekle, onun
belirli bir tarih ve toplumsal zeminde tesis etmi olduu entelektel
Ortodoksluu her ne pahasna olursa olsun savunmay eanlaml grmesi ilgintir.
Kendisine inklbn entelektel erevesini yapma vazifesi verilen Recep
Peker'de ideal kiiliini bulan bu ideoloji savunucusu tipinin gnmzdeki
misallerinin de bu idealden farkl bir sylem ortaya koyabildiklerini sylemek
gtr. Bu gruptaki bireyler asndan entelektel Ortodokslua eletiri
yneltmek, Barres'n tavsif ettii bir sadakatsiz hainler topluluunun iine
sokulmak iin yeterlidir.
kinci grup, Dreyfus mdafileri ya da Sovyet rejim kartlar gibi temel eylem
ve dnce biimi olarak protestoyu benimsemi olan bireylerden olumaktadr.
Buna ilveten bu kimseler, ondokuzuncu asr Almanya'snda olduu gibi
entelektelin "ilerici", "aydnlatc" olmas gerektiini var saymakta, ona bir
"sorumluluk" yklemektedirler. Ancak, bu kimselerin ehemmiyetli bir ksm
entelijensiyann temel belirleyiciliinin fikir retmek deil eletiri yapmak
olduunu var saymaktadr. Modern toplumlarda, Lipset'in ifadesiyle, bamsz
entelekteller ile siyas g arasnda bu ikisinin tabiatlar gereince var olan
bir atmadan bahsetmek mmkndr. Ama siyas gle atan her bireyin
entelektel, her grubun da entelijensiya olarak nitelenmesi mmkn deildir.
nc aydn kategorisi uzun sre dlandklar entelektel tartmaya yeniden
dahil olmaya, bu kategori iinde yer almaya gayret eden muhafazakr
entelektellerdir. Bu grubun tartmaya yeniden katlmas ve alternatif tezler
ortaya koyabilmesi phesiz mhim bir gelimedir. Ancak, baz istisnalar
dnda ilk iki grupta yer alanlarn bu tezleri "gericilik" olarak tavsif, bu
tr neriyata yer veren yayn organlarn istihfaf etmeleri ortaya ciddi bir
meruiyet sorunu kartmaktadr. Bunun yan sra, muhafazakr entelektellerin
cemaat zeminini aan bir fikir sistemi yaratmakta karlatklar glkler,
sorunu daha da etrefil hale getirmektedir.
Nihayet toplumumuzda, bir anlamda, Lewis Feuer'in Fransa iin ileri srd
"Yksek Entelijensiya (la haute intelligentsia)" ile bunun fikirlerini popler
hale getirerek yayan, medyann mhim bir blmnn oluturduu "sradan"
82
entelijensiya kategorilerinden ikincisinin oluturduu bir kitle bulunmaktadr.
Fransa'daki gibi bir yksek entelijensiyadan yoksun, baml ve entelektel
nitelii son derece zayf bu-grubun, fikir retimi zannettii aktarma ya da
yksek sesle dnme faaliyetini topluma entelektelizm olarak takdimi ciddi bir
kavram kargaas yaratmaktadr.
Burada tarih kklerine inerek aklamaya gayret ettiimiz gibi toplumumuzda
temel sorun aydn-devlet ilikisinden ziyade entelektel faaliyetin
snrlldr. Gnmz Trk toplumunda ondokuzuncu asr Polonya ve
Rusya'sndakine benzer, hem devlet hem de halktan bamsz bir entelijensiya
yoktur. Dolaysyla, trde bir aydn-devlet ilikisinden bahsetmek mmkn
deildir. Ayrca bu ilikinin niteliinin sadece entelijensiyaca deil devlet ve
resm ideolojinin karakteri tarafndan belirlendii de unutulmamaldr. Mesel,
svire ve Sovyetler Birlii'nin entelektellerle ilikisi birbirinden olduka
farkl olmutur.
Bamsz olamayan iki gruptan brokrat entelektel Ortodoksluk savunucularnn,
en azndan brokrat Osmanl aydnlar gibi, devleti yceltmenin farkl yollar
olabileceini kabul etmeleri, medyada boy gsteren "sradan" entelijensiyann
ise kendisini yenilemesi mmkn gzkmemektedir. Bu nedenle belki de sorunun
zm, entelektellerimizin mhim bir ksmn meydana getiren ikinci gruptaki
aydnlarn "ilericilik", "aydnlatma" gibi kulaa ho gelen ancak muhtevas bo
kavramlar erevesinde protestoculuk yapma yerine fikir retmeye almalar ve
geleneksel entelektellerin cemaat zeminini zorlamalarndadr. nk siyasetin
siyaset, entelektellerin ise fikir retemedikleri bir toplumun gelecee mitle
bakmas imknszdr.
! " Zaman, 13 Temmuz 2005
83
Aydnlanma ve Siyaset
Trk entelektel hayat ve siyasetinin sklkla kulland sylemlerinden birisi
de "aydnlanma"dr. Gerek Cumhuriyet sonrasnda 1938 ya da 1950 ylna kadar
uygulanan siyasetlere, gerekse de bu dnemin entelektel retimine atfta
bulunmak iin kullanlan ve bazen de "Trk Aydnlanmas" olarak anlan bu
kavram, Trk entelektel ve siyas literatrndeki pek ok benzeri gibi
mulaklk, belirsiz snrlarla evrelenme ve kendinden ziyade kart fikirlerle
tanmlanma hususiyetlerini tamaktadr. Dier bir ifadeyle, gnmzde
"aydnlanma" amal siyaset ya da yayn yapanlarn bununla ne kastettiklerini
tam anlamyla kavrayabilmek olduka gtr.
Burada dile getirilmesi gereken ehemmiyetli bir husus, genellikle atfta
bulunulduu biimiyle "Trk Aydnlanmas'nn byk bir siyas dnmle balayan
ve daha sonra siyasetin tevik ve rgtlemesiyle entelektel boyut kazanan bir
hareket olmasdr. Dolaysyla bu anlamda sz konusu "aydnlanma" siyasetin
yaratt bir hareket olup, bu karakterinden tr, onyedi ve onsekizinci
asrlarda ngiltere ve Fransa'da ortaya kan entelektel cereyandan ziyade
bunun akabinde gelien Alman Aydnlanmas (Aufklrung) ile benzerlik
gstermektedir.
Trk Aydnlanmas ve Siyaset
Her ne kadar siyasetle olan ilikisi erevesinde 1922 sonras "aydnlanma"nn
Alman Aydnlanmas ile benzerlik gsterdiini iddia etmek mmknse de yukarda
belirttiimiz anlamda yaplan bir "Trk Aydnlanmas" tarifi tarih gereklikle
rtmedii gibi bunu yaratan siyasetin douuna neden olan bir entelektel
hareketi de btnyle gzard etmektedir. Ondokuzuncu asr Osmanl edebiyat,
sanat, telif ve tercme eserleri Bb- l kameralizminden, Jn Trk hareketi
84
ve ttihad ve Terakki iktidar ile Cumhuriyet kuruluuna kadar ulaan siyas
neticeleri douran bir entelektel hareketin varln, pek de tartlmayacak
biimde, ortaya koymaktadr. Bu entelektel hareket ile siyaset arasndaki
mnasebetin mutlak bir sebep-netice ilikisi olarak ortaya konulmas-mmkn
deilse de tamamen inkr da olduka zordur.
Nitekim, "Trk Aydnlanmas" alannda sarahatle ortaya koyamadmz bu
mnasebete benzer olarak onsekizinci asr aydnlanmasnn siyaset alanndaki
yansmalarnn ne olduu Fransz htill'i ile balayan tartmalar beraberinde
getirmitir. Condorcet, htill'i "akln" savunucusu aydnlatmaclarn
(lumieres) zaferi olarak grrken, eski rejime atlar yakan Rahip Barruel de
lanetledii bu hareketin arkasnda ayn "fesatlarn bulunduunu savunmutu.
Ancak daha sonra Baker, Church, Lough, Palmer gibi konunun nde gelen
uzmanlarnn da itiraf ettikleri gibi aydnlanma fikirleri ile htill arasnda
dorudan bir sebep-netice ilikisi kurmak mmkn olamamakta ise de hibir
mnasebet olmad da iddia edilememektedir. Osmanl/Trk misalinde bu ilikinin
tesisi, bilhassa entelektel hareketin dar snrlar nedeniyle, daha da zordur
ama 1922 sonrasnda birdenbire Byk Friedrich Prusyas'ndakine benzer bir
"aydnlanma'nn baladn ileri srmek pek de anlaml deildir.
Bununla birlikte toplumumuzda 1922 sonras iin bylesi bir "aydnlanma"
portresi izilmesinin nedeninin, genellikle dnld gibi, "kopu" tezi
olmadnn altnn hassasiyetle izilmesi gerekir. Bu tez, gerekte
"aydnlanma"nn siyaset rehberliinde, yukardan aaya, siyaset tarafndan bu
sfatla onurlandrlan sekinlerin gzetiminde ve halkn istekleri tamamen
gzard edilerek yapldn vurgulayarak mhendislik olarak icra edilen
siyasetin kutsanmas amacyla ileri srlmektedir. Gnmzde baz evrelerde
bylesi bir "aydnlanma"ya duyulan zlemin fikr arka plannn siyasetin yeniden
mhendislie indirgenmesi olduu phesizdir.
Toplumumuzda baz entelektellerin "Trk Aydnlanmas" konusunda, "mme
menfaatine hadim" olduu mddete istibdadn kabul edilebileceini savunan
Fizyokratlar veyahut sadece sylemlere bakarak Alman Aydnlanmas ile bu hare-
85
ketin Fransa, ngiltere ya da Amerika'daki tezahrleri arasnda herhangi bir
fark bulunmadn ileri sren Fritz Hartung, VValter Hubatsch ve Leo Just
benzeri akademisyenlerle ayn lisan kullanmalar phesiz bir tesadf eseri
deildir. Bu yaklam, sz konusu toplumlarda "aydnlanma'Yn Locke, Bentham,
Montesquieu ve Jefferson araclyla keyf iktidar kart bir "siyas
demokrasi" fikrini ortaya koyduunu tamamen gzard etmekle kalmamakta, belki de
bilinli olarak, baskc siyaseti aydnlanmann olmazsa olmaz bir art olarak
topluma sunmaktadr.
Reinhold Koser'in ifadesiyle "Her ey halk iin ama hibir ey halk tarafndan
deil" ilkesiyle yola kan Byk Friedrich benzeri aydnlatclar (aufklrer)
gibi benzer tezleri ondokuzuncu ve erken yirminci asr psikoloji ilmi
erevesinde bilimselletiren Gustave Le Bon'dan esinlenen Trk Aydnlanmas,
siyaseten mstebit bir karakter tamtr. Bu karakter ve seimin yalnzca
Trkiye'ye mahsus olmad muhakkaktr. Nitekim, Dou Avrupa toplumlarnda da
uzun sre Christian von VVolff benzeri Alman "aydnlanma" dnrleri, Locke ya
da Montesquieu'den ok daha popler olmulardr. Neticede, Bat Avrupa
toplumlarndaki aydnlanma fikirlerinin belirli bir toplumsal gelimeye paralel
olarak ortaya ktklar unutulmamaldr. Ancak, bu alanda yaplmas gereken
tespit, "aydnlanma'nn bu toplumlar dndaki yansmalarndaki siyas
rejimlerin sath sylem benzerlii nedeniyle gzard edilmesi hatta bunun bir
adm tesine gidilerek kutsanmasdr.
Bu alanda, belki de Franois Bluche'un, aydnlanmac mstebit Alman
siyasetlerini savunan meslektalarn eletirirken kulland "mstebit
aydnlanmaclk perukasz XIV. Louis'dir" ifadesinin "Trk Aydnlanmas" iin de
geerli olduunun itiraf gereklidir. Tabi gerek bu yaplrken ve gerekse de
"Trk Aydnlanmas", Alman aabeyi ve Avrupa'da ona takaddm eden hareketlerle
karlatrlrken ortada ciddi bir zaman ve muhteva farkllnn bulunduu
gzard edilmemelidir.
Bu kyaslama yaplrken 1922 yl Trkiye'sini onyedi ve onsekizinci asr Bat
Avrupa'syla kyaslamak ve "Trk Aydnlanmasnn bu toplumlardakine benzer bir
fikir retimi orta-
86
ya koyduunu iddia etmek mmkn deildir. Her eyden nce konuya bu dnemde hl
Reislkttab Ahmed Atf Efendi'nin "Voltaire ve Rousseau demekle ma'ruf ve
mehur olan zndklar" syleminin hkim bulunduunu, Osmanl idare ve hukuk
reformlarnn gereklememi olduunu var sayarak yaklamak, "akln" tamamen bir
kenarda kald bir dnya gr tahayyl etmek, ie btnyle yanl bir
zaviyeden bakmaktr. Cumhuriyet'e yol aan gelimelerin arkasnda bu byk
deiimin olmadn, onun sui generis olduunu iddia etmek ise bu yanlgy
sadece bir adm ileri gtrr.
Ortaya kt toplumsal gerekliin gerei olarak "Trk Aydnlanmas" onyedi ve
onsekizinci asr "akl" ve "deism"inden olduka farkl, temelde ondokuzuncu asr
Alman vlgermateryalizminin tavsif ettii bir bilimcilik sylemini dile
getiriyor ve bu alanda hakikaten ciddi bir dnm hedefliyordu. Bu sylemin
hi de tesadfi olmayan, ancak olduka anlamsz bir biimde, Voltaire ve
d'Holbach ile telif edilmeye allmas gerek amacn ne olduunu ortaya
koymaktadr.
Nitekim aydnlanma ve akl ile din ve inan arasndaki ilikiye Ludvvig
Bchner'in bilimcilii ya da d'Holbach'n Akl- Selm'\ ile bakan "Trk
Aydnlanmacl", Hristiyanln aydnlanmaya verdii cevabn yan sra
aydnlanma sonras gelimeleri de tamamyla gzard ederek, Dilthey'in onyedinci
asrda Friedrich von Spee ya da Angelus Silesius'un yaptlarnda ortaya kan
Hristiyan mistisizminin Alman Aydnlanmas'nn zeminini hazrlad teziyle
ortaya koyduu dogma kartlnn, toplumsal dnmn din-bilim atmas
dnda bir zeminde de yaplabilecei gereini reddediyordu.
"Trk Aydnlanmas" ve Gnmz
"Trk Aydnlanmas" 1922 sonrasnda siyasetin yukardan belirledii bir olgu
olarak ekillenmekle beraber, bu mir siyasetin aslnda buna takaddm eden
yllarda ortaya kan entelektel gelimelerin neticesi olduu phesizdir. Bu
tarihten sonra ortaya kan hareketin temel farkll ise siyasetle olan
ilikisi ve entelektellii belirleyicilii olmutur. Bb- l reformculuundan
ttihad ve Terakki'ye uzanan bir
87
srete tenvr-tenevvr ilikisini merulatrc bir ara olarak gren Osmanl
siyasetinin toplumsal bir dnm gerekletirmeye alt dorudur. Ancak bu
tenvr-tenevvr mnasebetinde telifilii benimseyen gemi iktidarlara kyasla,
bu miras sahiplenen Cumhuriyet, "aydnlanma" yorumu zerinde entelektel tekel
tesis etmi ve bunun belirledii alann dnda kalan olduka geni bir sahay
karanlk blge olarak yorumlamtr.
Gnmzde bu konu ilenirken dlen temel tuzaklardan biri bu "ezel ve ebed
tenvr-tenevvr ilikisi"nin siyasetin temel amac olduunun kabuldr.
Aydnlanmann oulcu siyasetin alternatifi olarak ortaya konulmas da her
eyden ziyade bu tezin rndr. Siyasetin temel amac "banaz sebkmazana
ramen aydnlatma" olunca onun tal hale gelen temsil ilevi bir kenara
atlmakta ve bu alanda getirilen eletiriler de avamfiriplik olarak mahkm
edilmektedir. Bu sulamay yapanlarn ayn zamanda sekinlii olduka dar
kstaslar araclyla belirledikleri de unutulmamaldr. Siyasetin toplumu
dntrme yolunda gayrette bulunmas tabidir ama yirmibirinci asrda bunun
asl ama olarak ortaya konulmas ve bu nedenle gerekirse baskc siyasetlere
katlanlmasnn tavsiye edilmesinin herhalde "aydnlanma" ve "Sekincilik"ten
baka sfatlarla tavsifi gerekir.
Zaman, 24 Austos 2005
88
Entelektel Kimlik ve Entelektel Ortodoksluk
1918 sonrasnda Osmanl Devleti'nin kalntlar zerine kurulan ve Trkiye
Cumhuriyeti'nin de dahil olduu yeni ulus-devletlerde gerekleen mhim
deiimlerden birisi de kat entelektel Ortodoksluklarn tesisidir. Bu gelime,
sadece mevcut entelektel tartma ortamnn dzeyini etkilemekle kalmam, ayn
zamanda "entelektelin kim olduu ve ne yapmas gerektii yolunda gnmz
toplumunda var olan yaygn kanaatin ekillenmesinde de yabana atlamayacak
tesirler icra etmitir.
Son dnem Osmanl entelektel tartmalarn yakndan izleyenler iin yeni
entelektel hayatn renksizlii, tekdzelii ve gitgide, az sayda istisnalar
dnda, bir Ortodoksluk yar haline gelmesi olduka arpcdr. Bu boyuttaki
bir gelimeyi entelektel tartmann hitap ettii kitlenin daralmasna balamak
fazla anlaml olmad gibi, mevcut entelektellerin ulus-devletler arasnda
dalmasnn da -bunun ne denli snrl olduu gznne alndnda- bu alanda
belirleyici olduunu iddia edebilmek zordur. Nitekim, varln yeni dnemde de
srdren, ctihad ve Trk Yurdu gibi dergilerin sahifeleri bu entelektel seviye
dnn kolaylkla ortaya konabilecek delilleridir. kinci Merutiyet
dneminde sadece gnmz Trkiyesi leinde ortalama tiraj 2.500 il 3.000
arasnda deien, pek ok says iki hatta bask yapan birinci derginin sat
rakamlarnn yeni dnemde 300'n altnda kalmas bu irtifa kaybna okuyucu
kitlesinin de sert tepki gsterdiini ortaya koymaktadr. Benzer ekilde, Trk
entelekteli ile devlet arasndaki zel ilikinin bu seviye gerilemesinin temel
nedeni olarak ileri srlmesi de anlaml deildir; nk bu hususiyet Osmanl
son dnemi devlet-entelektel ilikisinin de temel belirleyicilerinden
birisiydi.
89
Yeni dnemdeki seviye, bir anlamda, yurt d entelektel hareketler de gznne
alndnda, 1908 ncesi entelektel tartmann da gerisindeki bir noktaya
tekabl ediyordu ki, bu zaviyeden bakldnda, bu alandaki temel
belirleyicinin, rejimin aklndan ziyade, entelektel Ortodoksluk yaratma
konusundaki abalarnn derecesi olduunu ileri srebilmek mmkndr. Nitekim,
arlk idaresinin tm baskc uygulamalarna karn ondokuzuncu asrda
entelektel tartmann en youn olduu toplumlardan birisi olan Rusya,
Ortodoksluun entelektel tartmann nde gelen belirleyicisi olduu ' Sovyet
toplumunda benzeri bir sreten gemiti.
Bu nedenle bu konuda belki de en u bir misalle, intelligentsiia teriminin
poplerlemesine neden olan Rus entelektellerinin 1917 ve bilhassa Birinci Be
Yllk Plan'n uygulamaya konduu 1928 yl sonrasnda geirdikleri evrimle bir
mukayese yapmak, bize anlaml ipular verebilir. Bu karlatrmadan kast, hi
phesiz, fikir retimi asndan 1922 ncesi Osmanl entelektelleriyle, 1917
ya da 1928 ncesi Rus ve Sovyet entelijensiyas arasnda bir benzerlik olduunu
iddia etmek deildir. Gene, Lenin'in toplumsal kuramlarn kendilerini partiye
"adamalarnn ne denli gerekli olduunun, henz 1905'de, Petr Struve'ye
ynelttii eletirilerde altn izdii hatrlandnda, yaratlmaya allan
Ortodoksluklarn sertliklerinin ne denli farkl olduunu inkr da herhalde
mmkn olamaz. Ama birbirine komu iki imparatorluun yerini alan devletlerde
Byk Harp sonrasnda ortaya kan ve tamamen farkl ideolojik yaklamlarla
entelektel Ortodoksluk yaratma gayretleri iine giren yaplarn
entelektel'tartmay, daha da nemlisi, bizzat entelektelin tanmn nasl
deitirdiklerini karlatrmak bizi ilgin neticelere gtrebilir.
Yeni "Entelektelin Douu
Entelektel tartma gruplar ve cemiyetlerinin resm kurumlara dntrld,
akademik kurulularn sk siyas denetim altna alnd, brokratik kadrolarn
resm sylemi benimseyen entelektellerin mkfatlandrlma arac olarak
kullanld, eitimin Ortodoksluk alama arac olarak grl-
90
d, bizzat siyas liderlerin entelektel tartmann hakemleri olarak kimin ne
denli Ortodoksluk d kaldn belirledii 1928 sonrasnda, sadece birka yl
iinde, Sovyet entelektel tartmas inanlmaz bir seviye kaybna urayarak bir
Ortodoksluk yar haline dnmt. Bu alanda belki de en arpc tanm yapan
Soljenitsin, 1917 ncesi Rus entelektellerinin yerini 1928 sonrasnda
obrazovanschina (yzeysel bilgi sahipleri)'nn aldn sylemiti. Siyasetin
entelektel Ortodoksluk zerinde gerekletirdii her deiiklikte otomatik
olarak yeni duru as belirleyen ve Yuri Kuperman'n, hakl olarak, "deer
yoksunu yar cahiller topluluu" olarak tavsif ettii bu kimseler, siyasete
ynelik bir tartma yaratmaktan ziyade, mevcut siyaseti entelektelletirmeye
alyorlard.
Benzer bir ekilde kendi ideolojik Ortodoksluunu tesise gayret eden yeni Trk
siyaseti de akademik faaliyeti tamamen kontrol altna alarak, Ortodoks tezlere
uyumu brokratik makamlarla mkfatlandrarak, eitimi yeni entelektel
Ortodoksluun poplerletirilmi eklini yayma arac haline getirerek
entelektel tartmaya yeni bir ekil kazandrmt. Bunun sonucunda, Kadro
dergisi dzeyindeki bir Ortodoksluk sapmasna dahi izin verilmezken, "inklbn"
tahlilini yapmak, onun "evrensel" boyutlarn bulmak vazifesi Recep Peker'e
ihale ediliyordu. Benzeri ekilde tarih ve dil konusundaki yeni tezler, kendini
Ortodoksluun kutsanmasna adayan "yeni entelektel" tarafndan savunuluyordu.
Bir anlamda burada da yaplan, siyasete ynelik bir tartma yaratmaktan ziyade,
var olan siyaseti, Ortodoksluktan amadan, entelektelletirmeden baka bir ey
deildi.
Bu gelimenin, tesirleri gnmzde dahi hissedilen nemli bir sonucu ise
"entelektelin sorgulayan ve siyaset reten deil de bir onay mercii ve
siyasetin belirleyecei Ortodoksluun ylmaz savunucusu olarak yeniden
tanmlanmasyd. Bu yeni tanm erevesinde mevcudu sorgulayan ve yeni siyaset
retmeye alanlar, entelektel faaliyet yapan bireyler deil, topluma zarar
vermeye alan, art niyetli "ehas- muzrra" haline geliyordu ki, gnmzde bu
tr kiilere atfta bulunmak iin "entel" benzeri aalayc sfatlarn
tretilmi olmas
91
bu etkinin derecesini gstermektedir. Lenin'in entelektel Ortodoksluk konusunda
eletirilerine hedef olan Struve, 1909 ylnda intelligentsiia tarifi yaparken,
bunu, belirleyici niteliklerinin en nemlileri kendi banalk (otshchepenstvo)
ile devlete yabanclama olan bireylerden oluan ve temel amac herkesin kabul
ettiini sorgulamak olan bir grup olarak tavsif etmiti. Sovyet dzeninin 1928
sonrasnda yaratt "entelektel", bir anlamda bunun tam ztt bir birey
oluyordu. Bu yorumu, popler kltr Struve'nin tarif ettii entelekteli
aalayan kendi toplumumuza da temil etmek anlaml olabilir ki, entelektelin
kim olduu ve ne yapmas gerektii hakknda Vaclav Havel'in 1986 yl
ekoslovakya's bouculuundaki bir ortamda dile getirme cesaretinde bulunduu
tanm belki de bu konuda iine dtmz elikiyi her eyden iyi aklar:
"Entelektel srekli bir biimde rahatsz etmeli (...) bamszl nedeniyle
tahrik edici boyuta sahip olmal, her trl gizli ya da ak baskya isyan
etmeli, mevcut sistemler, g odaklar ve bunlarn yarattklar bynn ba
phecisi ve bunlarn ortaya koyduklar yalanlarn ahidi olmaldr."
Zaman, 23 Eyll 2004
Osmanl-Trk Sekinciliinin Unutulan Kuramcs
Trk sosyoloji tarihi zerine yaplan aratrmalar genel olarak iki Fransz
sosyologun temel tezlerinin Osmanl/Trk toplumlarna nasl aktarld zerinde
younlamaktadr. Bu almalar okunduktan sonra ulalmas kuvvetle muhtemel
sonu, son dnem Osmanl ve erken Cumhuriyet dnemi sosyoloji tartmalarnn
Frederic Le Play ile Emile Durkheim'n temel tezlerinin birbirine kart biimde
ortaya konulmasndan teye gitmedii ve bu entelektel tartmann ikinci
dnrn yerli taraftarlarnn zaferiyle neticelendii olacaktr. Bu sonucun en
nemli hatas Le Play okulunun, Osmanl entelektel evrelerine kurucusunun
orijinal dnceleriyle deil Edmond Demolins liderliindeki "ikinci kua"
tarafndan yaplan yorumuyla tanm olduunu gzard etmesi deildir. izilen
bu "sosyolojik mcadele" tablosunun en mhim eksiklii, son dnem Osmanl ve
erken Cumhuriyet dnemlerinde entelekteller ile siyaset yapmclar zerinde,
en az bu iki toplumbilimci kadar etkili olmu bir dnr deta yok saymasdr.
Bu yaklamn nedeni belki de Einstein'a "zafiyet Kuram'n ilk olarak
kendisinin bulduunu" syleyen Gustave Le Bon'un, Le Play ve Durkheim gibi
toplumbilimcilerle kyaslandnda en fazla bir "szde sosyolog" olarak
grnmesidir. Ancak kuramlarn "kalitesi" deil de gerekletirilen "etki"
gznne alndnda Le Bon ismi n sralardaki yerini almakta gecikmez.
1841 ylnda doan ve tp eitimi gren Le Bon, daha sonra Malinovvski ncesi
kafatas lmlerine dayanan antropolojiye ynelmi ve ilgin almalar ortaya
koymutu. Ancak ne 1884 ylnda yaynlad Arab Medeniyeti (La civiiisation des
Arabes) kitab ve ne de iki sene sonra Nepal'e modern zamanlarda giden ilk
Avrupal olarak yapt aratrmalarn ya-
93
yn antropoloji evrelerinde Le Bon'un umduu ilgiyi uyandrabilmiti. Buna
karn, Arab Medeniyeti'nin ilk blmnn II. Abdlhamid'in emriyle Trke'ye
tercme edilmesi (yazma nsha gnmzde stanbul niversitesi Eski Eserler
Ktphanesi'ndedir) ve bu esere yaynndan yllar sonra Paris'te toplanan ilk
Arab Kongresi (1913)'nde olumlu atflarda bulunulmas, Le Bon'un kitabnn konu
ald corafyada ne denli etkili olduunu gsteren misallerden sadece ikisidir.
Le Bon'un Osmanl entelektellerine takdimi bir anlamda akir Paa'nn Drs-i
Hayat- Beeriye's\ ile olmu, kendisinin antropolojik almalarnn devam
olarak beyin bykl zerine yapt aratrmalar temel alan Dr. Delaunay'in
Parisli apkaclarn mterileri zerine yapt "deneyler" sonucunda "zihinsel
faaliyetlerde bulunanlarn daha byk beyinlere sahip olduunu" ispat ettii
alma ise Abdullah Cevdet Bey'in Fizyolociya ve Hfz- Shhat- Dima ve
Melekt- Akliyye isimli kitab araclyla Osmanl kamuoyuna tantlmt.
Ancak Le Bon'un bu corafyadaki entelekteller zerine en nemli etkisi olduka
ileri bir tarihte (1924) lm-i Ruh-i tima balyla Trke'ye evrilecek
olan Psychologie des foules (1895) adl eseriyle gereklemiti. Le Bon'un
antropoloji konulu eserlerinde urad hayal krkl sonrasnda yneldii
asr sonu "bilimsel sosyoloji" alanndaki bu nc nemli eseri, neredeyse her
okuyan bir Le Bonist haline getirmi ve Hoca Muhyiddin Efendi'den Abdullah
Cevdet Bey'e, Ahmed Rza ve Kprlzde Mehmed Fuad beylerden Enver ve Hafz
smail Hakk paalara yaylan bir yelpazedeki entelektel, siyaseti ve asker
lidere ilham kayna olmutu. Le Bon, bu temel eserinde "kalabalk/cumhur"un
kendini meydana getiren bireylerin ortalamasn yanstmadn savunuyordu. Le
Bon'a gre "cumhur" bu ortam iinde kendi dncelerini bir kenara brakarak
kitlenin mantk deil de duygularla ekillenen tepkilerini ortaya koyan
bireylerin oluturduu bir kolektif "ruh"a sahip oluyordu. Bu alma phesiz
Taine, Sighele, Fournial ve Tarde'n eserleriyle birlikte bu alanda retilmi en
nemli tezi -indirilebilecei en basit dzeye indirerek- ortaya koyarken
sosyoloji almalarn derinden etkiliyordu. Nitekim, Durkheim doktora
tezinde, Le
94
Bon'un 1881 ylnda yaynlad, ayn tezleri ileyen ancak daha az bilinen bir
almasna dayanarak, Spencer'in "ilkel cemaatler" hakkndaki tezini
rtmt. Eser psikoloji almalarnda da bir devrime neden olmu ve Freud,
Totem ve Tabu (1913) ve Musa ve Tektanrclk (1939) kitaplarnda aka
grld gibi temel tezlerini Le Bon'un grleri zerine dayandrmt ki Le
Bon'un Hitler zerindeki ciddi etkisi de bu kanalla gereklemiti. Freud,
feministlerin kendisinden en az Le Bon kadar nefret etmelerine yol aan,
"grup"un kadns zellikleri olduu fikrini de bu Fransz dnrden almt.
Benzeri ekilde edebiyat eletirmenleri uzun sre Zola'nn La Fortune des Rougon
adl eserinde Marseillaise. syleyen ya da Nana'da roman kahramannn adn
tayan at harekete geirmek iin haykran kalabalklarn -yanl olarak-Le
Bon'un eserinden esinlenerek yaratldklarn dnmlerdi. Le Bon'un eserinin
dier bir mhim etkisi de ondokuzuncu asr sonu il kinci Dnya Sava aras
dnemin siyaseti, entelektel ve asker liderleri zerinde grlmt. Theodore
Roosevelt baz grlerini eletirmekle birlikte Le Bon'un dnyann en nde
gelen sosyologlarndan birisi olduunu dnyor, Mussolini mektuplat Le
Bon'un "btn eserlerini deta ezberlediini ve her ba sktnda
Psychologie des foules'a bavurduunu" sylyor, Vallenilla Lanz, Le Bon'un
kuramndan "Demokratik Sezarizm" adn verdii bir tez kararak bunu
Venezella'ya tatbik etmek istiyor, Nicols Palacios, Le Bon'un "rklarn ruhu"
tezinden Almanlarla Araucanian yerlilerinin karmndan olutuunu iddia ettii
yeni bir "stn rk" yaratyor, Dr. Lucas Ayarragaray gene "stadn" fikirleri
erevesinde Arjantin'in temel sorununun "biyolojik psikoloji" erevesinde
deerlendirilmesi gereken bir "kaltmsal anayasa" olduunu savunuyor, Harvard
doktoral nadir senatrlerden birisi olan Henry Cabot Lange, ABD'nin gmen
kabul siyasetini Le Bon'un dnceleri erevesinde deitirmek giriiminde,
bulunuyor, Boer savann ngiliz kumandanlarndan Birinci Dnya Sava'nn
Fransz generallerine, Enver Paa'dan General de Gaulle'e kadar pek ok asker
lider strateji ve tezlerini Le Bon'un kuramlar erevesinde
ekillendiriyorlard.
95
Le Bon'un kitleye, onun "mantksz" seimi sonucunda oluan meclislere, "Fransz
htilli" bata olmak zere ihtilllere duyduu nefret ile yirminci asrda
uygarln "Bolevizm" benzeri "kitlesel" ynetimler elinde mahvolmasn bir
kyamet senaryosu olarak sunumu bu dnr toplumlar bylesi tehditlerden
korumay ve "ileriye" gtrmeyi amalayan sekinci entelektel ve siyasetiler
nazarnda da popler hale getiriyordu. Toplumu stn yeteneklere sahip
liderlerin ynetmesini savunan Le Bon, yirminci asr artlar muvacehesinde
bunun imknszln kabul ederek onun yerine liderlerin kitlelere "kendi
yararlarna" dnceleri tekrar tekrar syleyerek benimsetmeleri gerektiini
dnyordu. Bir anlamda "halk iin ama halka ramen" uygulanacak siyasalar bu
yntemle halka maledilebilecekti.
Bu yorumu nedeniyle Le Bon'un kuram bylesi siyasalar amalayan ttihad ve
Terakki liderleri ile CHF/P yneticileri tarafndan fazlasyla ciddiye alnan
bir sosyolojik tez olma zelliini tayordu. Nitekim ttihad ve Terakki ileri
gelenleri 1908 ncesinde halkn neden kendilerini takip ederek ihtill
yapmadn tartrken, bu alandaki temel sorunlarn Le Bon'un nazariyelerini
yeterince anlayamamaktan kaynaklandn dnmlerdi. Gene Enver Bey (Paa)
1908 ylnda yeniden toplanmasn salamak iin daa kt meclisin aslnda
"ortalama kafalara sahip" bireylerin meydana- getirdii mtecanis olmayan bir
kalabalktan baka bir ey olmad kanaatindeydi.
Benzeri ekilde Le Bon'un Les Incertitudes de l'heure presente adl eseri 1931
ylnda Amel Ruhiyyat bal ile Trke'ye evrildiinde dnemin Elaziz
(Elaz) Valisi Cemal Bey bu eserin tm "valilerimiz ve kaymakamlarmz" iin
"mrid" olacan savunarak nde gelen yneticilere okutturulmasn! tavsiye
etmiti. Ancak, Le Bon'un bu kitaptan on yl nce Trke'ye evrilen Hier et
demain (Dn ve Yarn) adl eserinin bizzat Mustafa Kemal tarafndan okunmaya
yn bulunarak, kitaptaki "Bir kavmin arazisini feth etmek kfi deildir,
ruhunu da teshr ve malb etmelidir" ifadesine Cumhuriyet'in kurucusu
tarafndan "ona hkim olmak iin" ibaresinin el yazsyla ilve edilmi
olmas, sava sonras
96
yazd kitaplarda gen Trkiye Cumhuriyeti ve kurucu liderinden vg ile
bahseden Le Bon'un kuramlarnn zaten "makamt- liye"ye ulam olduunu
gsteriyor. Ancak, Le Bon'un, ttihad ve Terakki'nin dnya gr zerindeki
derin etkisini erken Cumhuriyet dneminde de srdrdn iddia edebilmek ve
bundan gnmze ynelik sonular karabilmek iin bu alanda yaplacak ciddi
aratrmalara ihtiya vardr.
Zaman, 19 Aralk 2002
97
Sekinler ve Nitelikleri
Osmanl son dnem entelektel tartmalarnn en nemlilerinden birisi de
yaratlacak ideal toplumda sekinlerin kimler olaca zerinde yaplmt.
Cumhuriyet'in sekin niteliklerinin belirlenmesinde zannedilenden ok daha
etkili olan bu tartmada nceleri ondokuzuncu asr materyalizmi ile o dnemde
bilim olarak kabul edilen frenoloji tezlerinden etkilenen bir "dehlar
aristokrasisi" fikri savunulmutu. Bu teze gre eitim ile beyin kapasitelerini
artraca var saylan dehlar toplumun nn aacak ve daha sonra bu kimselerin
eittii kitleler, kazandklar stn karakterleri irsiyet yoluyla yeni
nesillere kazandrarak, yeni, aydn ve daha nitelikli bireylerden mteekkil bir
toplum yaratacaklard. Gali, Spurzheim ve Spencer'in fikirlerinden etkilenen bu
kuram ar mekanik yorumu, Darwinizm'i kendi tezlerine istedii gibi uyarlamas
ve yakn deil uzun gelecei hedeflemesi gibi nedenlerle yirminci asr bandan
itibaren etkisini kaybetmeye balad. Zaten August VVeismann'n deiik hcre
tipleri zerindeki aratrmalaryla, karakterlerin yeni nesillere aktarm
konusundaki Darwinist ve Lamarckist tezlerin geersizliini ortaya koymasndan
ve frenolojinin "bilim" niteliini gitgide kaybetmesinden sonra bu tezin
savunulmas olduka zor hale gelmiti.
Dehlar Aristokrasisinden Le Bon Sekinciliine
Bu ar mekanik sekin kuramnn yerini alan ve deiik siyas eilimlerdeki
Osmanl entelektellerinin savunduu Gustave Le Bon sekincilii ise bu tezleri,
bilhassa frenolojiyi, tamamen gzard etmemekle birlikte (unutulmamaldr ki
Osmanl entelektelleri, Paris apkaclar zerinde Dr. Delaunay tarafndan
yaplan aratrmann salad veriler erevesinde entelektellerin daha byk
numaral apkalar giydikleri yani daha byk beyinlere sahip olduklar tezini,
bu
98
sonucu toplumun geleceinin beyinleri yeterince geliememi halk kitlelerine
braklamayaca biiminde yorumlayan Le Bon'dan renmilerdi) "bilim"e sahip
olma, onun gereklerini anlama temeline dayanan, temsil kurumlardan zerrece
holanmayan ve mahalllii btnyle dlayan mill sekinler tezini
savunmaktayd. Le Bon'un bir dier tezi de avamn idareye karmasnn Avrupa
uygarlnn sonunu getirecei, ama demokratik gelimeler nedeniyle bunun
tamamyla nne gemek de imknsz olduuna gre, sekinlerin, temsil kurumlara
ramen, kitlelerin aslnda yararlarna olan ancak benimsemeyecekleri deiimleri
yapmann yollarn bularak buna engel olmalarnn gerektii idi.
Yeni bir sekin zmresi yaratlmasnn zorunluluu zerinde duran Osmanl
entelektelleri bakmndan bu kuramn en hassas noktas, sekinlik ile modern
bilim arasnda kurduu bu balant oluyordu. Bu balamda, modern bilim
materyalizm tarafndan ekillendirildiine gre, materyalist olmak ayn zamanda
sekinler zmresine katlabilmenin bir nkoulu niteliini kazanyordu. Baka
bir adan bakldnda ise dindarlk sekin olabilmenin engeli haline
geliyordu. Osmanl entelektellerinden bir blmnn "lm havassn (sekinlerin)
dinidir, din avamn ilmidir" kelm- kibarn temel sloganlar haline
getirmeleri phesiz bir tesadf eseri deildi ve ilmi din olan avamn
sekinlikten ne denli uzak olduu ve tutulmas gerekliliine iaret etmekteydi.
Buna ek olarak sekinliin, avamdan uzaklamann en nemli koullarndan birisi
olarak sunulan "Bat db- muaereti" de asri olmann gerei olarak "bilim'le
ilintili hale getiriliyor ve sekin profilinin izilmesinde belirleyici rol
oynuyordu. Bchner, Le Bon ve Guyau takipisi kinci Merutiyet Garbclar'nn
ve Baha Tevfik Bey gibi Haeckel Monizm'i hayran bir entelektelin idaresinde
kan dergilerin, Avrupa db- muaeretini yaymay en mhim grevlerinden
birisi addetmeleri phesiz bir tesadf deildi.
Bu sekincilik anlay Osmanl toplumunun Batllaan tabakalarnda yaygn
kabul grmekle beraber, devlet yaps ve toplum rgtlenmesinin karakteri
nedenleriyle, kart bir sekinler topluluunun varlnn nne
geemiyordu. Bu
99
topluluun yeleri "modern bilim" tekeline sahip olduklar inancndaki
entelekteller nazarnda "sahte mnevverler" ya da asr olmann gereklerini
kavrayamayan kimseler olmaktan teye gidemiyorlar, buna karn ikili sekin
yaps varln srdryordu.
Cumhuriyet ve Sekinlik
Trk toplumunda sekinlerin var saylan nitelikleri alanndaki temel deiimin
Cumhuriyet'le beraber gerekletii phesizdir. Bir yandan dindarlkla
sekinlik arasndaki izgi kalnlar ve kart elit sekinlik niteliini
kaybederken, dier yandan da mahallyi tamamen dlayarak mebuslarn
hayatlarnda gitmedikleri vilyetleri temsil etmelerine varan bir mill
sekinlik anlay bu kavramn yeni -bir muhtevaya kavumas sonucunu
dourmutu. Cumhuriyet'le beraber asrlik olarak sunulan ve bu ekilde bilimle
ilintisi salanan Bat db- muaeretinin sekinliin belirlenmesindeki rol de
kuvvetlendirilmiti. Le Bon'un da hayranln kazanan "halka ramen halklk"
siyasetleri ise sekinler denetiminde, temsil kurumlarn varlna karn,
kitlelere "yararlarna olan", ancak benimsemeyecekleri deiiklikleri kabul
ettirtmeye almlard.
Gnmzde "ki Trkiye" arasndaki atmann temel nedenlerinden birisi de
Resm Trkiye'nin halen ondokuzuncu asr sonlarnda gelitirilip Cumhuriyet'in
ilk yllarnda niha eklini alan profil dndakilere, sekinlere ait olduu
dnlen alanlar kapal tutmak istemesi, yarm asr tesinde donup kalan bu
sekinlik dnda dier elitlerin var olabilecei ve modernlik deil
modernlikler bulunabilecei gereklerini kabul etmemesidir. Gncel "kamu alan"
tartmalarnda sklkla gzard edilen bir nokta, bunun ayn zamanda toplumun
sekinlerine mahsus, avamn ii olmayan, tecrit edilmi bir blge olarak
grlmesidir. Yukarda zetlemeye altmz sekinlik anlay sz konusu
alan, gerek sekinleri tercih yerine kendine benzeyenleri seen avamn reyiyle
greve getirilmek dnda ayrcal olmayan siyasilerin de tasallutundan
korumaya almaktadr. Bu gznne alndnda gnmz-
100
deki tartmalara deiik bir zaviyeden bakmak mmkn olabilir. Bu tartma, bir
anlamda kutsanan, avama kapal ve sekinlere mahsus bir alann kendini
alternatif sekinler olarak gren "avam" tarafndan ihllini engelleme fikr
arka plannda gerekletirilmektedir.
Trk toplumunun genelinde bir uzlamann salanabilmesi yolunda sekinliin
yarm asr ncesinde donmu tanmnn yumuatlmas mhim bir adm olacaktr.
Toplum bu alandaki deiiklii zaten gerekletirmi durumdadr. Sorun Resm
Trkiye'nin bu alanda herhangi bir adm atmaktansa devletin ynetimini
belirleyen kimseleri dahi aslnda o makamlarda olmamas gereken avam
temsilcileri olarak grmesidir. Bu ald, dier dnya grleri sahiplerinin
de sekin olabilecei gerei kabul edildiinde phesiz ciddi bir toplumsal
rahatlama salanabilecektir.
'?.?) Zaman, 25 Haziran 2004
101
Milletlerin Ruhu, arkl Zihniyeti ve Siyas Doruluk
Ondokuzuncu asr fizik antropoloji ve sosyolojisinin en nemli
zelliklerinden birisi de eitli rklarn, milletlerin ve deiik blgelerde
yerleik topluluklarn sahip olduklar var saylan "rjh" ile "rk ya da mill
karakterlerini ortaya koyma konusunda gsterilen gayretlerdi. Kafatas
lmleriyle, Landsteiner'in buluu sonras, kan gruplar
snflandrmalarndan benzer davran kalplar tespitine kadar uzanan aralarla
ortaya konulmaya allan bu "ruh" ile "rk ve mill karakter yansmalar"
beraberlerinde ister istemez bir kavim ve rk hiyerarisini
getirmilerdi. Fouille'den Demolins'e, Colejanni'den Franzetti'ye kadar
pek ok sosyolog, antropolog ve dnr, dolayl da olsa yaptklar tasnifler
neticesinde Avrupa'daki temel kavimleri ve rklar bylesine bir hiyerari
ierisine yerletirirken, bunlarn nemli bir blm de Anglo-Saksonlar'n var
olduuna inanlan stnlk nedenleri zerinde younlamlard. Bylesi
tasnifler, Sergi ve Nicofero misallerinde grld gibi, Kuzey ve Gney
talya arasndaki kltrel ve gelime farkllklarn aklamak amacyla, dk
kaliteli olduu iddia edilen, "Akdeniz rk" benzeri yapay rklar da yaratmaktan
geri kalmamlard. Hepsi Avrupa merkezli bu tasniflerin fazlaca iaret
edilmeyen bir dier zellikleri ise Avrupa d toplumlara ynelik nyarglar
"bilimselletirmeleri"ydi.
Bu "bilimselletirme" ilevinin sadece fizik antropoloji ve sosyoloji
dergilerinin tozlu sahifeleri arasnda ve okuyucularnn zihinlerinde kalmayp
nemli siyas sonular da beraberinde getirdiine iaret etmek gerekir. Bu
ilev bir anlamda nereden kaynakland pek de aklanamayan ve Fransz hti-
lli'nin beraberinde getirdii ilkelere de olduka ters den bir "ykm"n
bilimsel bir gereklik olarak ortaya konulma-
102
sn salyordu. Uzun sre savunulan bir fikir olan Trkler'in Avrupa'da
yerlerinin olmad, "pl prtlaryla" beraber geldikleri yere (Asya'ya)
gnderilmeleri gerektii tezi de bu erevede bir din mcadele olmann yan
sra bilimsel bir gereklilii icra dncesini ihtiva etmeye balyordu. Nitekim
bizzat Darwin de Trkler'in rk olarak dk niteliklere sahip olduunu
dnyordu. Benzeri ekilde paralanan Osmanl mparatorluu'nun Ege ve Akdeniz
sahillerine iki alkan Akdeniz rknn, Yunanllar'n ve talyanlar'n
yerletirilmeleri nerisinin fikr arka plannda bylesi "bilimsel" tezler yer
alyordu.
1905 Rus-Japon Harbi ve Japon zaferi bu kuramlar iyice sarsmakla birlikte
bunlara niha darbeyi vuramam ve bylesi grler iki dnya sava arasndaki
dnemde daha da poplerlemilerdi. in ilginci kendilerini stn gren rk ve
milletlerin yan sra sz konusu hiyeraride alt basamaklara yerletirilenler de
bu kuramlarn anlamszl zerinde durmak yerine kendilerinin de "stn"
olanlar tasnifine girmeleri gerektiini ispata ya da kendilerinden "aa" olan
rk ve millet snflamalar yaratmaya almlard Erken Cumhuriyet dneminde
bile Trk antropolojisinin Trk, Rum ve Yahudi mezarlklarndan alnan kemik ve
kafatas rneklerini karlatrarak Trkler'in bylesi stnlklere sahip
olduunu ispata almas, resm grleri yanstan lk mecmuasnn Trkler'in
kan gruplar zerine aratrmalar yaynlamas bu fikirlerin etkisinin nasl bir
zaman srecine yayld hakknda aydnlatc misallerdir.
Ancak son dnem Osmanl erken dnem Trk antropolog ve sosyologlarnn tm
gayretlerine karn "arkl Zihniyeti/Ruhu" kavram yirminci asr bandan
itibaren yeniden yorumlanarak bylesi bir bilimsellik temelinde kullanlmt.
lgin bir misal olarak 1905 sonrasnda Majestelerinin hkmetinde Dileri
Bakan olarak grev yaparak bir anlamda dnyann kaderini elinde tutmu olan Sir
Edvvard Grey, 1925 ylnda yaynlanan hatralarnn 1905-1906 yllarnda Byk
Britanya ile Osmanl Devleti arasnda yaanan Akabe Krizi'ni anlatt
blmnde, Msr Yksek Komiseri Lord Cromer'den duyduu bir anekdotu "arkl
zihniyetini anlamann imknszln" ortaya koymak amacyla nakletmektedir.
Buna gre bir
103
arkl'nn ne yapacan tahmin edebilmek iin bir Avrupal kendisine u
sorular sormalyd: "1. Ayn koullar altnda kendiniz ne yapardnz? 2.
Tandnz en akll adam ne yapard? 3. arkl'nn ne yapacan
dnyorsunuz? Bu soruyu cevapladnzda arkl'nn kesinlikle yapamayaca
eyi renmi olursunuz. Niyetinin ne olduunu bundan fazla kestiremezsiniz."
Ancak fkra olarak anlatlabilecek bylesi bir ifadenin "ark Sorunu"na zm
arayan en nemli siyasetilerden birisinin Avrupa'nn nasl Byk Harp'e
srklendiini ve bunda kimlerin sorumlu olduunu tartan, her sahifesinde
birden fazla vesikaya atfta bulunan kitabnda yer almas aslnda sz konusu
kavramlarn ne denli kabul grdn aka ortaya koymaktadr.
1945 sonras toplumsal bilimler ve antropoloji almalar szde bilimsel
ondokuzuncu asr "ruh" ve "karakterlerinin anlamszln ortaya koymutur.
Ayrca gnmz modern toplumlarnn nemli ahlk kurallarndan birisi olma
zelliini kazanan siyas doruluk (political correctness) bylesi fikirlerin
deil tartlmak, zikredilmesine bile izin vermemektedir. Ama bylesi
grlerin, bu nedenle, gnmzde Sir Edvvard misalindeki aklkla dile
getirilememesi onlarn tedavlden kalkt anlamna gelmemektedir. Tpk bylesi
grler erevesinde "aa" grlenlerin kendilerinin byle olmadklarn ya
da en azndan kendilerinden de "aada" bulunanlar olduunu ispat gayretlerinin
sona ermemesi gibi.
Zaman, 6 ubat 2003
104
1
Yenieriler, Hr Basn ve Millet-i Msellha
Ondokuzuncu asrn ikinci yarsndan itibaren Osmanl mparatorluu'ndaki temel
muhalefet hareketleri Yenieriler'in ortadan kaldrlmasn yeniden
yorumlamlard. Gnmzde zannedilenin tersine bu hareketlerin nde gelen rgt
ve liderleri bu gelimeyi bir "vak'a-i hayriyye" olarak grmyorlard. Tersine
bizzat ttihad ve Terakki Cemiyeti'nin resm yayn organnda ortaya konulduu
gibi muhalefetin konuya ilikin yorumu, bu gelimenin Osmanl
mparatorluu'ndaki g dengesini altst ederek "halkn haklarn" savunan
kurumlar ortadan kaldrd yolunda idi. Bu evrelere gre zaten modernleme
hareketleri sonrasnda gcn iyice yitiren ulemnn yaratt boluk ortada
iken bir de "halkn hukukunu koruyan ulemnn icra organ" durumundaki
Yenieriler'in ortadan kaldrlmas, iktidar mcadelesini halkn taleplerinin
fazlaca etkilemedii bir Saray-Bb- l tahterevallisine evirmiti. Bunun
nne gemenin tek aresi ise "ulem"nn boluunu "Kanun-i Esas ve Meclis" ile
doldurmak ve muhtemel bir meclis diktatrln nlemek iin ise "hr bir basn"
yaratmakt.
Bu fikirleri savunanlar 1908 htilli ile iktidara geldiklerinde daha evvel
syledikleri gibi her iki kurumu da yeniden canlandrdlar. Bir yanda "Kanun-i
Esas ve Meclis", te yanda hrriyeti ksa srede rahatszlk yaratacak "Hr
Basn" gerekten de g dengelerini epeyce deitirdiler ama oyuna evvelce akla
getirilmeyen iki yeni aktr de katld. ttihad ve Terakki Cemiyeti tm dier
oyuncularn zerinde bir gle mcadeleye dahil olurken, Yenieriler sonrasnda
bir daha bu mcadelede kurum ve temel oyuncu olarak rol alamayaca dnlen
"ordu" da, bilhassa 1913'ten itibaren, oyuna arln koydu.
105
1908 htilli ordunun kurum olarak rgtledii bir hareket olmayp fazlasyla 27
Mays'a benzetilebilecek bir gelimeydi. Ordunun kumanda kademesi rejime
sadkt, ihtill geliirken fikri sorulan erkn Sultan'a itidal ve uzlama
tavsiye ederken, Serasker Paa isyanclar hakknda Asker Ceza Kanunu
hkmlerinin uygulanmasndan yana gr serdetmiti. htillin asker
liderlerinin ou kaymakam-yzba aras rtbelere dalm durumdayd. Manastr
caddelerinde askerler yryordu ama "ordu" bir kurum olarak ihtill
gerekletirmi deildi.
ounluu yukarda belirttiimiz rtbelerde bulunan ve ihtillin vurucu gcn
ortaya koyan bu subaylar, iktidar mcadelesine ihtillin temel rgtnn yeleri
olarak katlmlar ve zaten yar asker karakter tayan bu rgtn temel
destekileri olmulard. ok kullanlan bir sloganla "ttihad ve Terakki
Cemiyeti yalnz Allah'tan" korkuyor, Ordu ve Deniz Kuvvetleri'ne dayanyordu. Bu
iki g sayesinde de muhaliflerini istedii an darmadan edecek gce sahipti.
Bu destein kullanclar tarafndan -bilinli olarak- bir hayli abartldna
kuku yoktur. Nitekim yaplan tm tasfiye ve ayklamalara karn ordunun bir
kurum olarak tavr koymas iin 1913 dzenlemeleri beklenmek zorundayd. Balkan
hezimeti sonrasnda eski nesil mera heyetinin tasfiyesi bir yandan gen subay
kadrolarnn nn aarak kaymakam, miralay rtbelerindeki kumandanlarn Birinci
Dnya Sava'nda kdemlerinin ok zerinde sorumluluklar almalarn salayacak,
te yandan da yeniden rgtlenen orduda nemli bir zihniyet deiikliinin
gereklemesine neden olacakt.
Bu yeni kuak kumandanlar, 1885'den itibaren Colmar von der Goltz'un ynetiminde
byk bir deiiklie urayan asker eitimin rn olup, Alman hocalar gibi
"subaylarn zel bir toplumsal snf" oluturduunu dnyorlard. Goltz'a gre
ancak bylesi bireyler savata kendilerinden olaanst hizmetler talep
edildiinde bu beklentilere cevap verebilirlerdi. Subaylar toplumda madun bir
durumda olurlarsa savata ancak korkaklk sergileyebilirlerdi. Goltz'un "Millet-
i Msellha" adyla Trke'ye evrilerek Harbiye talebesine okutturulan Das Volk
in VVaffen adl eseri, modern savan
106
karakter deitirdiini, bu nedenle de ancak zorunlu askerlik hizmeti talep eden
milletlerin iyi eitilmi subaylarn ynetimindeki ordular sayesinde
varlklarn srdrebileceini ileri sryordu. Bir devlet iin en byk ans
ise "kumandan" ve "devlet adaml"nn "ulu bir kral"n ahsnda birlemesiydi.
Goltz ve Alman hocalarn eitim sistemi deiiklii erevesinde Osmanl asker
mehfiline tadklar bir dier nemli fikir ise, ordunun dier kurumlara gre
devletten'daha fazla sorumlu olduu ve bu nedenle siyasetin tamamyla
siyasetilere braklamayacak derecede nemli olduu dncesiydi. Kk 1859-
1866 dnemi Prusya Ordusu'nun anayasal rolnn belirlenmesi zerine yaplan
tartmalara kadar giden bu dnce Alman subaylar arasnda yaygn kabul
grmekteydi ve Alman ordusuyla siyasetiler arasnda Hitler'in orduyu btnyle
denetimi altna almasna kadar srecek bir gerilimin yaanmasna neden olacakt.
1913 ordu dzenlemesi bir anlamda Osmanl asker rgtnn yeniden bir kurumsal
g olarak sisteme arln koymas, toplumsal nfuz alann geniletmesi
anlamna geliyordu. Ama, ttihad ve Terakki Cemiyeti ile ordu arasndaki
ilikilerin karmakl ve bu rgtn ideolojik tekelcilii Osmanl
mparatorluu'nda Goltz'un dledii yapnn olumasn nlyordu. "Ordunun her
eyden stn olduuna inanan" Enver Paa'nn ttihad ve Terakki iindeki
nfuzunun gitgide artmas tesadf eseri deildi. Ancak, Falkenhayn'n 1914'te
Reichstag'da syledii gibi ordunun bir kurum olarak "dahilde ve harite sulhun
yegne koruyucusu" olabilmesi onun tamamen siyaset d kalmasna balyd. Ali
Fuad Bey, 1908 ylnda yazd bir yazda Osmanl milletinin subaylarn
idaresinde bir "Osmanl Millet-i Msellhas" haline gelmesi gerekliliini
savunmutu. lgintir ki, bunun nndeki en byk engel bizzat kendisinin yesi
olduu siyas rgt idi.
Zaman, 3 Ocak 2003
107
Trk Basn ve Siyas Toplumsallama
lk olarak E. A. Ross tarafndan kavramsallatrlan siyas toplumsallama ve bu
alanda gerekletirilen uygulamalar, kinci Dnya Sava bitiminden gnmze,
siyaset ilmi ve sosyolojinin belki de en nemli aratrma konularndan birisini
meydana getirmektedir. Pek tabi konu zerine yaplan kapsaml almalarn bu
dnemde balam olmas bu tarih ncesinde devletlerin tebva ve vatandalarn
toplumsallatrmaya almadklar anlamna gelmez. Gemite ve gnmzde her
toplum kk yataki fertlerini belli deerler etrafnda toplumsallatrma
gayreti iinde olmu ve olmaktadr.
Siyas toplumsallama almalar, uzun sre bu faaliyetin en etkili olduu
dnemin ilkokul alar olduunu ileri srerken, daha sonra Aldous, Merelman,
Mortimer, Simmons benzeri aratrmaclar bunun daha ileri ya dnemleri iin de
-ayn tesiri icra etmese dahi- gerekletirilebileceini ve gerekletirildiini
ortaya koymulardr. Bilhassa otoriter ya da vatandalarn kat bir resm
ideoloji erevesinde toplumsallatrmaya alan rejimler bu uygulamay
her kademede srdrmektedirler. Cenaze trenlerinin, rejim deerlerinin
kitlelere aktarlmas, onlara benimsetilmesi alannda bir ara olarak
kullanld Kuzey Vietnam ya da kimlik kart ve pasaport datm
toplantlarndan vatandalarn ayn grler etrafnda birletirilmesi
amacyla istifade edildii Sovyetler Birlii bu alanda verilebilecek ilgin
misallerdir. Dier bir ifadeyle, pek ok toplumda siyas toplumsallama ilkokul
talebelerine Amerikan bayrandaki yldzlarn ne anlama geldiinin aktarlmas,
George VVashington'un bahedeki kiraz aacn kimin kestii konusunda babasna
yalan sylemeyen karakterdeki bir ocuk olarak yceltilmesi ya da Trk bayra
ve Atatrk hakknda benzeri grlerin iletilmesi ile snrl kalmamaktadr.
108
Bu anlamyla beikten mezara kadar devam eden siyas toplumsallatrma kitlelere
genellikle ilkokul dzeyinde deerler aktarm ve onlar bu deerler etrafnda
birletirme vazifesini icra etmektedir. Bu faaliyet ise toplumlarn
demokratiklemesi ve toplumda bireye atfedilen nemin artmas ile ters orantl
olarak gerekletirilmektedir. Nitekim, kendi toplumumuzu ele alacak olursak,
1950 ncesine kadar Halkevleri'nin ban ektii bir dizi kurulu araclyla
youn dzeyde gerekletirilen yetikin toplumsallatrmas, bu tarihten
itibaren (bu kurulular ortadan kalkmamakla beraber) gerileme srecine
girmitir.
Bir Toplumsallatrma Arac Olarak Basn
Benzer bir gzlemi Trk basn iin de dile getirmek mmkndr. Tek partili
dnem mddetince toplumsallatrma alanndaki "vazifesi"ni haberciliin nne
geiren basnmzda bu gayretin sre ierisinde gitgide ikinci plana itildiini
grmek mmkndr. Burada bir parantez aarak basnmzn, tevars ettii gelenek
itibaryla kendini bylesi bir vazifeyi yerine getirme alannda sorumlu grmekte
olduunun da altn izmek gerekir. lke genelinde 1831 ylndan itibaren
Takvim-i Vekayi\ mahall seviyede ise Ruscuk/Ruse benzeri gazetelerle haber
iletmenin tesinde teb'ann dnyaya bakn, devletin faaliyetlerini
alglayn ekillendirmeye alan resm Osmanl basn bu hususiyetini, zel
sermaye ile kurulan gazetelerin ortaya kndan sonra da srdrmtr.
Unutulmamaldr ki, gazetecilik tarihimizin sekin isimlerinden brahim inasi
Efendi gazetecinin "kalemen kendi vatannn menafi'ine dir beyan- efkr etmei
cmle-i hukuk-i mktesebesinden addeyleyen" kii olduunu dnyordu. Namk
Kemal Bey ve bret muharrirleri ise halka "kavid-i siyasiye" hakknda malmat
verme gayretiyle ortaya kmlard. Bu yaklam ayn zamanda, iktidar
mensuplarnn "neriyat- mefsedetkrne" addederek yasakladklar Osmanl
gazete ve dergilerinin bile radikal bir sylem ortaya koyamamalarnn ve
toplumsallatrma gayretlerinde resm tezin fazlasyla dna kamamalarnn
temel nedenidir. Toplumumuzda Trke
109
gazetelerin devletin resm ideolojisinin deitii bir dnemde ortaya kmalar
ve bu yeni yaklam halka benimsetme, kitleleri bunun etrafnda
toplumsallatrma vazifesini her eyin tesinde gren entelektellerce
yaynlanmalar onlara phesiz farkl bir karakter kazandryordu.
Bu gelenein mirass Trk basn, yukarda iaret etmeye altmz gibi
1950 yl sonrasnda azalma eilimi gstermekle birlikte, halen
toplumsallatrma ve bilhassa siyas toplumsallatrma ilevini nde gelen
vazifelerinden biri olarak grmektedir. Tabi gnmz basnnn bu alanda
Hkimi-yet-i Milliye ve Ulus benzeri tek partili dnem gazeteleriyle
karlatrlmas mmkn deildir. Bununla birlikte, basnmzn haber verme,
gncel konular tartma gibi ilevlerinin yan sra kendine has bir ke
yazarlar gazetecilii yaratm olmasnn bir nedeni de budur. Konuya misaller
yardmyla yaklaacak olursak "hangi binalara aslan bayraklarn daha gzel
olduu"nu tasvir eden, "1917 ylnda anakkale'deki Osmanl neferlerinin ne
yedikleri"ni anlatan ya da "babakan olacak kimsenin nne gelen her konuda
acaba bu hususta Atatrk ne yapard diye dnerek karar almasnn en anlaml
siyaset yaklam olaca"n dile getiren yazlarn ilkokul panolarnda deil
tiraj yksek gazetelerde grlmesi bu "vazifenin ne denli iselletirildiini
ortaya koymaktadr. Bu yazlar kaleme alan gazeteciler, belki de farknda
olmadan, kendilerini tpk ilkokul ocuklarna bayran deerini, lkenin ne
denli zor artlar altnda kurulduunu anlatarak, kurucusunu ycelterek
toplumsallatran bir retmen gibi toplum dzeyinde "beikten mezara"
srecek bir sosyalletirmeyi ifa etmekle ykml grmektedirler.
Basn Araclyla leri Ya Toplumsallatrmas ve Trk Toplumu
phesiz her toplumda olduu gibi, bireysellii tehdit edecek boyutlara
ulamad srece, lkemizde de kk yataki fertlerin toplumsallatrlmas
tabidir. Ama gazetelerimizin yirmibirinci asrda bu ilevi yerine getirmeye
almalar sadece demokratikleme alannda grlen bir eksiklii deil,
110
ayn zamanda toplumsallatrma literatrnn ortaya koyduu bir gerein de
toplumumuzda fazlaca kabul grmediini ortaya koymaktadr. Misaller vermek
gerekirse, IMaxwell ve Dixon'n Tayland'da ehirlerde yaayan inliler'in
toplumsallatrlmas, Stein'n Nikaragua'da kitle ile rahipler arasnda grlen
deer farkllamasn ele alan almalar benzeri incelemeler,
toplumsallamann ileri yalardaki bireyler zerinde son derece snrl etkiler
gerekletirdiini ispatlamlardr. Toplumsallama aratrmalarnn ortaya
koyduu bir dier husus ise, ileri ya bireylerinin toplumsallatrlmalarnda
yuva/ilkokul ocuklar iin uygun olan sylemin kullanlmasnn olumlu tesirden
ziyade tepkiye neden olduudur. Sosyalist Dou Avrupa toplumlar zerine yaplan
aratrmalar, derinlik ihtiva etmeyen bir sylemle gerekletirilmeye allan
ileri ya toplumsallatrmasnn, alanmaya allan deerlere ynelik
bkknlk ve tepkiye neden olduunu vurgulamaktadrlar. lkemizde verdiimiz
misallerde ortaya konulan toplumsallatrma gayretinin de hibir derinlik
arzetmeyen, ilkokul dzeyini aamayan bir karaktere sahip olmas nedeniyle,
tpk yklan sosyalist rejimlerde grld gibi, tersine bir tesir icra
etmesinin dahi mmkn olabilecei ileri srlebilir.
Bunun da tesinde nde gelen gazetelerimizin, pek ok ke yazarnn kendilerini
byle bir vazifeyle ykml addetmelerinden dolay -II. Abdlhamid dnemi
entelektellerinin kullandklar tabirle- Baba Tahir'in Malmat'ma rahmet
okutacak bir grnm arzetmeleri herhalde arzu edilir bir durum deildir.
Zaman, 15 Mart 2005
111
niversite ve deoloji
niversiteler ve onlarn nasl idare edilecekleri Trk kamuoyunun sklkla
tartt konulardan birisidir. Ancak bu ciddi alkaya ramen konu hukuk,
niversite idarecilerinin kiilikleri, retim yelerinin yaynlarnn says
benzeri detaylar etrafnda tartlmakta ve bu kurumun belirleyici niteliinin
ne olmas gerektiinin zerinde fazlaca durulmamaktadr. Halbuki bu konunun
salkl bir biimde ele alnabilmesi iin iki hususun akla kavuturulmas
arttr. Bunlardan birincisi niversitenin yapsal karakteri, ikincisi ise
niversitenin devlet ve onun ideolojisiyle olan ilikisidir.
niversite'nin Karakteri
Adndan da anlalaca gibi "niversel" bir kurum olan niversite, bu
niteliini srdrmesini mmkn klan Ortaa'n rndr. Paris
niversitesi'ndeki uygulamann yaygn kabul grmesi sonrasnda Teoloji, Hukuk,
Tp ve Felsefe blmlerine sahip, her etnik gruptan talebeye ak (studium
generale) ve verdii dereceler, 1233 tarihli Papalk ferman erevesinde, her
yerde kabul edilen "niversite", reform hareketi ile ciddi bir yara almasna
ramen, bu hususiyetini modern krallklarn kurulmasna kadar srdrm, bunu
takiben nce krallar ve prensler, daha sonra ise modern ulus-devletin kontrol
altnda "niversellik" karakterini byk lde kaybetmitir.
Bilhassa son aamada modern ulus-devlet, niversiteyi mill ve resm
ideolojisini yayma hizmeti veren bir kurum olarak grm dolaysyla bu
yaplardaki her rejim deiiklii beraberinde bir "niversite reformu"
getirmitir. Ancak niversitelerin "niversellik" karakterinin vazgeilmez baz
nitelikleri, mesel aratrma ve ders verme hrriyeti ile siyas iktidarn buna
tecavz etmemesi gereklilii, bu kurumda ders verenlerin belirli bir metni
aktarmann tesinde yaptklar
112
aratrmay tartan bireyler olduklar, niversitenin mensuplarnn deiik
fikirlerinin bulunabilecei ama onun bir kurum olarak ideolojik bir izgisinin
olmamas gerektii gibi ilkeler, anmakla birlikte, yeni ortamlarda da
varlklarn srdrmlerdir. Bu anm ilkeler, yirminci asr balarnda,
dnemin koullar erevesinde yorumlanarak ve bir anlamda kllerinden yeniden
yaratlarak yeniden niversitelerin olmazsa olmaz nitelikleri haline
getirilmilerdir.
Avrupa'daki niversiteler ile karakteri ve ilkeleri konusunda byk benzerlikler
gsteren slm medresesi de (el-Ezher'in onbirinci asrda Salerno
niversitesi'nden sonra, Bologna niversitesi ile beraber, dnyann ikinci nde
gelen yksek eitim kurumu olarak kurulduunu unutmamak gerekir) ayn izgide
bir deiime uramasna ramen "niverselliini" muhafaza alannda daha baarl
olmutu. Ancak bu baar, medresenin Avrupa niversitesinin modern bilimin
iselletirmesi alannda gsterdii muvaffakiyeti tekrarlamann olduka uzanda
kalmas nedeniyle anlamn kaybetmeye balamt. Dolaysyla "Islh- Medris",
Gelibolulu Mustafa l'den, Erefzde M. evket'ye kadar asrlar boyunca
tartlan ama bir trl gerekletirilemeyen bir ama haline gelmiti.
Medresenin slh, onun modern bilimi iselletirmesi, bir anlamda, Osmanl
toplumuna hem modern ve hem de "niversel" eitim kurumlarna sahip olma
imknn salayabilecek tek seenekti. Buna karn devletin tercihini bu
etrefil slhatla uramak yerine, modern bilimle uyumlu ancak "niversel"
nitelii olmayan, kendisi iin memur yetitirecek kurumlar tesisi alannda
kullanmas ikili bir yapnn domasna neden olmutu.
Mhendishnelerden balayarak Mekteb-i Mlkiye'ye kadar uzanan okullar devletin
ihtiyac olan personeli yetitirme amacyla kurulmu mill ve pratik amal
messeselerdi. Avrupa'daki eleri gibi (mesel Teknoloji Enstitleri: Brunswick-
1745, Darmstadt-1836, Ormanclk Okullar: Ebersvvalde-1821, Ziraat Okullar:
Hohenheim-1818, Ticaret Okullar: Berlin-1906) onsekiz ve ondokuzuncu asrlarn
rn olan bu mektepler "niversel" karakter tamyorlard. Bu nedenle de
modern devlet tarafndan yaratlan bu kurumlar devletin sk deneti-
113
minde, onun izdii ideolojik snrlarn iinde kalarak faaliyet gsteriyorlar,
talebeler tpk asker okullarda olduu gibi memuriyete rencilikle
balyorlard. Nitekim, bu kurumlarn varlna karn nce hikmet ve edebiyat,
daha sonra hukuk ve en sonunda tabi ilimler ve matematik alanlarnda kurulacak
ubeden meydana gelecek bir Darlfnun tesisinin kararlatrlmas, Osmanl
idarecilerinin de sorunun farknda olduklarnn delilidir.
Bu hassasiyete karn, Ortaa niversitelerinin tersine ondokuzuncu asrda
modern devlet tarafndan tesis edilen Osmanl Darlfnn'u, sz konusu temel
farkllk nedeniyle, benzeri bir teaml yaratmann olduka uzanda kald gibi
eski niversite geleneinin yirminci asr balarnda farkl bir yorumla yeniden
yaratlmasndan da fazlaca etkilenmemiti. stelik bu kurum ancak 1900
sonrasnda bir lde dzenli hale getirebildii eitimi ve siyaset tarafndan
devaml deitirilen yapsyla temel karakterinin ne olduu konusunda da
belirgin bir karar verememiti. 1917 ylnda Darlfnun bnyesindeki Hukuk
Mektebi'nin drt blme ayrlarak brokrat yetitirme amacn ne kartmas bu
fikr karkl gsteren ilgin bir misaldir.
1933 Reformu ve niversite
1933 niversite Reformu olarak adlandrlan dzenleme de bir yandan Profesr
Malche'ye rapor hazrlatarak, zmnen de olsa, niversellik niteliini kabul
ederken, te yandan deiimin nedeni olarak "inklba ayak uyduramama" gibi bunu
tam anlamyla reddeden bir gerekeyi ortaya koyuyordu. Bu dzenleme, bunun da
tesinde, rejim deiiklii yaayan modern devletlerde sklkla grld gibi,
niversiteye yeni resm ideolojiyi destekleme, ona entelektel boyut kazandrma
ve onu gen nesillere aktarma vazifesini veriyordu.
lgin bir tesadf olarak ayn yl niversite retim yelerine kendilerini yeni
rejimin ilkeleriyle uyumlu hale getirme (gleichschalten) direktifini veren Nazi
idarecilerine kar akademik hrriyeti mdafaa ederek direnen Alman
niversitelerinin ya da Bolevikler'in yeni bir akademik kadro yaratma
114
abalarna itiraz eden (bu direni srasndaki ilgin olaylardan birisi de hi
phesiz Lenin'in parti ideologu olarak tanmlad Buharin'in profesr
kadrosuna atanmasn kabul etmeyen faklte dekannn, "Ben bu isimde bir
iktisat tanmyorum. Kendisi ne yazm?" demek cretini gsterebilmesiydi.
Ayn gerekeyle Izvestiia editrne de kadro verilmesi reddedilmiti) ve ok
sayda retim yesinin bunun faturasn 1922 ylnda yurt dna srlerek
dedii Moskova niversitesi'nin aksine, akademik geleneini tesis edememi ve
karakteri konusunda kesin bir kanaat sahibi olamayan Darlfnun, bu alanda ciddi
bir tepki vermekten olduka uzak kalmtr.
Bunun da tesinde rejim deiiklii geiren yaplarda grld [mesel 1952
sonrasnda yeni rejimin tarih tezine yeterince sahip kmayan efik Gurbal ve
Abdurrahman Zeki kalitesinde akademisyenlerin dlanarak bunu gklere karan,
Ortaa'da Arap milliyetilii ve sosyalizmi izleri bulan, Nasr'n zerine bir
alma yapt Rosetta Muharebesi'ni (1807) Msr tarihinin en nemli anti-
emperyalist mcadelesi olarak sunan Abdurrahman el-Rafi'i benzeri nc snf
tarihilerin devlet dlleri verilip Nobel'e aday gsterildikleri Msr ya da
ok sayda iktisat ve sosyologun Pernist resm tez Justicialismo (kapitalizm
ile sosyalizm arasnda ve onlardan stn bir nc yol)'yu yeterince
benimsemedikleri iin bir kenara itildikleri Arjantin] gibi resm tezleri
benimseme, baka bir deyile siyasetin belirledii Ortodokslua uyum, akademik
kstaslarn nne gemiti.
niversite Geleneimiz ve Gnmz niversitesi
Bu anlamda niversite, adna karn, devletin hizmetinde, onun izdii ideolojik
snrlar iinde ayn grleri paylaan, birbirinin trevi tezler reten
"akademisyenlerden meydana gelen ve temel amac talebelere (modern siyas
toplumsallama literatrnn bu ilevin ancak ilkretim srasnda
gerekletirilebileceini ortaya koymu olmasna karn) resm ideolojiyi
benimsetmek ve memur yetitirmek olan bir kurum haline dnyordu. Nitekim 1982
ylnda yaplan hukuk deiiklikler de yarm asr sonra da olsa byle bir ni-
115
versiteye dn fikr arka planna sahipti. Buna karn ok sayda akademisyenin
1933 dzenlemelerini sahiplenmekle beraber 1982 deiikliklerine kar
kmalarna zihn karklk dnda bir aklama getirebilmek olduka zordur.
Bylesi bir gelenekten gelen Trk niversitesinin yirmibi-rinci asrn banda
"niversitenin izgisi" gibi bir syleme sahip kmas, niversite senatolarnn
muhalefetsiz, oybirlii ile kararlar almalarnn teaml haline gelmesi phesiz
tesadfi deildir. niversitenin bir kurum olarak ideolojisinin ve
"niversellik" dnda bir izgisinin olamayaca (bu tabi ki bu kurumun
mensuplarnn farkl ideolojik tercihleri bulunmayaca anlamna gelmemektedir),
bylesi bir izgiye sahip olan messeselerin bu isimle anlmalarnn anlamsz
olduu, niversitenin temel vazifesinin de memur yetitirmek olmad gerekleri
kabul edilmedii srece niversite idarecileri kim olursa olsun ve hukuk alanda
ne gibi deiiklikler yaplrsa yaplsn ciddi bir sonuca ulamak mmkn
deildir.
; / Zaman, 7 Ekim 2004
116
niversiteler ve "lke Menfaatleri": ABD'de Ortadou almalarnn Gelecei
ABD niversitelerinde gerekletirilen Ortadou eitim ve aratrmalar ile bu
amala tesis edilmi olan programlara federal bteden salanan yardmlar son
gnlerde ciddi tartmalara neden olmakta ve bir Kongre komisyonunda
tartlmaktadr. Tartmann temel gndem maddesini "post-colonial" yaklamn
ve Edvvard Said'in "Oryantalizm" konulu eserinde iledii tezlerin egemen olduu
Ortadou aratrmalar programlarnn, baz entelekteller tarafndan, vergi
deyen vatandan parasyla "Amerikan aleyhtar" dnceleri yaymakla sulanmas
tekil etmektedir. Stanford niversitesi bnyesindeki Hoover Institution'da
aratrmac olarak grev yapan ve Gney Asya zerine alan bir antropolog olan
Stanley Kurtz, Edvvard Said'in, Michel Foucault'dan esinlenen ve yaygn kabul
gren yaklamnn pek ok Ortadou uzman tarafndan "bir akademisyenin genel
ve yabanc dil bilgisini Amerikan g ve emellerinin hizmetine sunmasnn ahlk
olmad" biiminde yorumlandn savunarak bunun Amerikan parasyla Amerika
aleyhtarl yaratmaktan baka bir ey olmadn iddia etmektedir.
Kurtz'un eletirileri birok akademisyen tarafndan Mslman Kongreleri zerine
yapt bir alma ile tannan ve 11 Eyll sonrasnda yaynlad Ivory Towers
on Sand: The Failure of Middle Eastern Studies in America (Kum zerinde Fildii
Kuleler: Amerika'da Ortadou Aratrmalarnn fls) kitabyla deta lkedeki
Ortadou aratrmalar programlarna sava aan Martin Kramer'in tezlerinin
tekrarlanmas olarak mtalaa olunabilir. Kramer'e gre, Edvvard Said'in
paradigmas, Amerikan akademik evrelerinde egemen olmu ve Clive Devvey,
Malcolm Kerr ve Bernard Lewis gibi akademisyenlerce buna yneltilen ciddi
eletiriler akademik camia ta-
117
rafndan kaale alnmamtr. Bunun sonucu olarak, Said'in paradigmas Ortadou
zerine younlaan Amerikan akademik evrelerinde Sovyet niversiteleri'ndekine
benzer bir "parti gr" haline gelmi ve bunu eletirenler "revizyonist"
sulamasna e "oryantalist" yaftalamasna muhatap olmulardr.
Gene Kramer'e gre Amerikan akademik evreleri, bu nedenle, hkmete siyaset
retme konusunda yardm edecekleri yerde "Msr Toplumunda Erkekliin Gerekli
Koullar zerine Mevcut Kanaatler", "slm Toplumunda Sarln Alglan",
"Nubya Danslar" gibi konular zerine almay tercih etmilerdir. Kramer'in
fikrince bu akademik faaliyetin iflsnn en byk kant, Siyas slm'n
tehlikelerine iaret edeceine onu demokratik bir hareket olarak sunmas ve
bylece, dolayl olarak da olsa, 11 Eyll'n sorumluluunu tamasdr.
Kramer'in yaklam akademik evrelerde iddetle eletirilmekle birlikte
Amerikan toplumunda yeni bir ivme kazanan muhafazakr hareket tarafndan
kuvvetle desteklenmektedir.
Burada hatrlanmas gereken nemli bir husus bata Kramer ve Kurtz olmak zere
bu tenkitleri ortaya koyanlarn taleplerinin yukarda zikredilen grleri
savunan akademisyenlerin cezalandrlmalar ya da grevden alnmalar
olmaddr. Byle bir talebin gndeme getirilmesi dahi mevcut niversite
tekiltlanmas ve akademik hrriyet anlay erevesinde mmkn deildir.
stenen, uluslararas almalara destek iin, Souk Sava'n frtnal
gnlerinde, 1959 ylnda, kurulan ve "Title VI Burslar" olarak anlan federal
hkmet desteinin yeni kriterlere balanmas ve bu alandaki hkmet kontrolnn
arttrlmasdr. Ortadou, Uzakdou, Latin Amerika benzeri sahalardaki aratrma
programlar iinden seilen 118 merkeze yllk olarak (2003 rakamlaryla)
verilen 86.2 milyon dolarlk destek bir anlamda bu aratrmalarn temel
kaynan tekil etmektedir.
Bu destek sayesindedir ki, 1959 ncesinde ancak kkl ve zengin niversitelerin
tarih, sosyoloji, antropoloji, siyaset ve benzeri blmlerinde kendilerine yer
bulabilen ve Amerika ile Avrupa zerine ihtisas yapm meslektalar karsnda
ezilen az sayda akademisyenin yerini gl blge aratrmas mer-
118
kezleri alm, Osmanl ve Trk tarih, edebiyat, dilbilimi almalarnn da
dahil olduu geni bir alan zerinde her yl saylar binlere varan almalar
gerekletirilmitir. 1951 ylnda tm Amerika'da be adet Ortadou Aratrmas
Merkezi varken bugn pek ok nde gelen niversitede benzeri merkezler
bulunmakta ve nemli sayda Ortadou uzman istihdam edilmektedir. Destein
kalkmas ya da sk hkmet kontrolne tabi hale getirilmesi, phesiz kendi
balarna bylesi merkezlerin masraflarn karlayamayacak birok niversiteyi
bu alan zerine ihtisas salayan blmlerini kapatmak zorunda brakacaktr.
Henz kimse sorunun bylesi bir noktaya tanacan dnmemekle beraber
tartma "niversite-devlet" ilikilerinin deiik boyutlaryla ele alnmasna
neden olmaktadr. Bu boyutlardan en nemlisi, bir hkmetin kendi siyasetlerini,
ahlkliini tartacak dzeyde, tenkit eden kurumlar ve elemanlarn bunu
gerekletirmeleri iin madd adan desteklemesinin ne derece anlaml
olduudur. Kramer bunun anlamsz ve lke menfaatlerine aykr olduu
kanaatindedir. Ancak, Kramer'in tezinin zayf noktas ABD'de niversitelerin de
destek vermesi istenen bir "devlet siyaseti", yahut bir "resm tez"in
bulunmamas ve bunun topluma "tek doru" olarak sunulmamasdr. Dolaysyla
herhangi bir hkmetin ABD'nin yararna grd bir siyasetin gelecekteki bir
hkmet tarafndan tam tersi biimde yorumlanmas mmkndr.
Bylesi bir yaklam yukarda zikredilen trde bir tezin olduu, deien
hkmetlere kar deimeyen bir "devlet tezi"nin bulunduu bir toplumda ok
daha etkili olabilirdi ama ylesi bir toplumda ise zaten "resm tez"in tam
kartn savunan akademisyenler brakn egemen paradigmann szcs olmay,
ancak iten atlmadklarna dua ederek yaamlarn srdrebilirlerdi. Byle bir
lksten mahrum gnmz toplumlarnda bir paradigmann egemenliinden mteki
olanlarn yapacaklar en anlaml alma, herhalde yeni paradigmalar retmek
olacaktr.
Kramer'in anlamakta glk ektii hususlardan biri aslen ngiliz Edebiyat
uzman olan Edvvard Said'in; Dewey, Kerr ve Levvis tarafndan gerekten nemli
zaaflarna iaret edilen paradigmasnn neden Amerikan akademik evrelerinde e-
119
gemen olduudur. Burada unutulan, bir paradigmann Amerikan akademik dnyas
benzeri bir evrede egemen olmas iin mutlaka akademik mkemmeliyete sahip
bulunmasnn gerekli olmaddr. Bu alanda verilen siyas mesaj ok daha
nemlidir ve herhalde sorulmas gereken, neden bylesi bir mesajn kabul grd
olmaldr.
Zaman, 17 Temmuz 2003
III. BLM
SYASET, DEMOKRAS, KMLK, CUMHURYET, DI SYASET YAPIMI
120
REJMMizin Temelleri ve Kamusal Yorumlar
Olduka uzun parantezlere sahip olmakla birlikte balangc neredeyse bir asr
geriye gtrlebilen katlmc demokrasi tecrbemiz, siyas kltrmz ve
siyaset yapma slbumuz zerinde artc lde snrl etki yapmtr. Berlin
Duvar'nn ykln takip eden on yl iinde baskc, yasak polis
rejimlerinden demokratik, oulcu yaplara gemeyi baaran Dou Avrupa
lkelerini gznne aldmzda bunun ne denli arpc olduu daha iyi
anlalabilir. Bu alandaki baarszlmzn nedenlerini iktidarda bulunanlarn
ahs hususiyetlerinde aramak ise bize anlaml ve Trk siyasetinin neden srekli
biimde ksr dng ve sarmallar iine sktn aklayabilecek bir ereve
izme konusunda fazla yardmc olamamaktadr.
Tekelci Kamusal Yorum ve Siyaset
Trk siyasetinin iinden bir trl kmaya muvaffak olamad bu ksr dngnn
asl nedenlerinden belki de en mhimi yaklak bir asrlk bir sre iinde
rejimin temellerinin kamusal yorumu ve bunun nasl yaplaca zerinde toplumsal
bir uzlama salanamam olmasdr. Daha da ilginci bu alanda bir tekel
yaratmaya alma ve uzlamay reddetmenin toplumumuzda bizatihi siyaset olarak
mtalaa edilmesidir. Toplumun ounluunun rejimin temel ilkelerinin kamusal
yorumu zerinde uzlamad bir ortamda salkl, demokratik siyaset yaplmasn
beklemek ciddi olduu kadar maliyeti de yksek bir yanlgdr.
Entelektellerimizin uzun yllar sresince bir anayasa fetiizmi iinde
yaamalarnn, ancak yeni bir anayasa ile meselelerin halledilebileceini
dnmelerinin en nemli nedeni de phesiz budur. Her toplumda rejimin
temellerinin kamusal yorumunu btnyle
123
reddeden marjinal gruplar bulunur ama toplumun ciddi bir blmnn bu yorumu
benimsemedii ve tartmasna da izin verilmedii bir yapda siyasetin salkl
ilemesi mmkn deildir. Bu tartma zorunlu olarak rejim savunuculuu gibi
salkl ileyen bir demokraside yeri olmayan bir siyaset biimini ortaya
kartmaktadr.
Bir rejim savunuculuu-kartl zemininde yapld lde demokratik siyaset
gerek manasndan arndrlmakta ve zerinde anlalm ilkeler erevesinde
gerekletirilen bir programlar mcadelesinden ziyade ihtill sonras
toplumlarnda grlen atma biimini almaktadr. 1908 ve 1922 dnmleri
sonrasnda bu nitelikte mcadelelerin ortaya kmasn anlamak mmkndr ama
toplumumuzda siyasete temel yaklamn yirmibirinci asrda hl ayn erevede
gerekletirilmesini kavrayabilmek pek de kolay deildir. Bunun temel nedenini
ise rejimin temelleriyle bunlarn kamusal yorumlarnn birbirine kartrlmas
oluturmaktadr.
Bu ilkelerin tek, deimez ve evrilmesi mmkn olmad iddia edilen
yorumlarnn aslnda ilkelerin kendileri olduunun var saylmas toplumsal
uzlama, bar ve demokratik siyasetin nnde ciddi bir engel olarak
belirmektedir. Nitekim bu ilkelerin tek ve deimez yorumunu savunanlarn
bunlarn demokrasi ve katlmclktan nemli olduunu dnmeleri bir tesadf
eseri deildir. Bu anlamyla rejim savunuculuu balamnda yaplan bir siyaset
ise demokrasi ve katlmcl tal unsurlar olarak mtalaa etmektedir. Bu tr
siyasetin ba sktnda toplumumuzda "ara rejim" olarak adlandrlan
yaplanmalar tevik etmesi, genellikle zannedildii gibi baz siyasetilerin
basiretsizliinden deil, bizatihi kendi tabiatndan kaynaklanmaktadr.
lkeler Nasl Yorumlanmal?
Rejim savunuculuu siyaseti yapan kesimlerde yerlemi yaygn bir inan, temel
ilkelerin kamusal yorumunun tekelci bir srete belirlenmesi ve daha sonra
tartma d tutulmasnn gerekli olduudur. Ancak ilke ve kavramlarn sre
iinde deiik biimde ve katlmc yolla yorumlanamad bir
124
toplumda demokratik siyaset yaplabilmesi imknszdr. nk bu ilke ve
kavramlar yaratldklar toplumsal gerekliin rn olduklarndan, farkl
gerekliklerde geerli olabilmeleri ve uygulanabilmeleri ancak yorum sayesinde
mmkn olabilmektedir. Mesel "tm insanlarn (men) eit yaratldn"
vurgulayan Amerikan Bamszlk Beyannmesi'ni hazrlayan Thomas Jefferson ve bu
vesikann imzaclar sz konusu ilkeyi hi de gnmz bireyleri gibi
yorumlamyorlard. Bata Jefferson olmak zere ou kle sahibi olan (yalnz
Jefferson'n 187 klesi vard) bu kimseler, zencilerin ve kadnlarn bu eitlik
kapsamnda bulunmamas gerektiinde hemfikirdiler ki uygulama da-bu erevede
gerekleiyordu. Bir rejimin temel ilkelerinin tartlmamasnn, onlarn
kamusal anlamda katlmc yolla yeniden yorumlanamamas biiminde anlalmas,
bunlarn iinde doduklar toplumsal koullarda dondurularak tekelci biimde
yeniden retilmeleri demektir ki, bunun mdafaas zemininde gerekletirilen
siyasetin var olmayan bir toplumsal gerekliin kutsanmas araclyla altn
aclk yaplmas tesine gidebilmesi mmkn deildir.
Bir ilkenin bir asr nce nasl yorumlanp uyguland, gnmzde nasl
anlalp tatbik edilecei hususunda tartlamaz bir nas meydana getirirse,
demokratik siyaset yaplamaz. Toplumumuzda bylesi naslara dayanarak retilen
rejim koruma temelli siyasetlerin uzlamay reddeden yasak karakter
arzetmeleri phesiz bir tesadf eseri deildir. Bu tr siyasetler kamusal
yorumu genellikle "ya benimse ya terk et" trnde bir yasaklkla yapmakta ve
toplumun fertlerinin bir blmn beklentilerinin niteliine gre Sovyetler
Birlii ya da Suudi Arabistan'a gnderme sln aamamaktadr. Bu anlamyla
siyaset demokratik toplumlarda ifa ettii toplumsal meselelere zm getirme
ilevini icra etmek yerine bunlar zmsz klmaktadr.
Yukarda verdiimiz misal erevesinde dnecek olursak, ABD'de zencilerin ve
kadnlarn dnda brakld bir eitliin tartlmas, yeniden yorumlanmas
sayesinde bu alanda byk dnmler gerekletirilmi ve yeni bir toplumsal
denge yaratlabilmitir. Ancak sre iinde bu dn-
125
mler dahi uygulamada ve yirminci asr sonu gereklii iinde yetersiz grlm
ve eitliin pozitif ayrmclk temeline dayanmas gerektii yorumu arlk
kazanmtr. Toplumumuzun gnmzde en ok tartt ilkeyi ele alrsak,
laiklik ilkesinin bir kenara braklarak toplumun din kurallar erevesinde
ynetimi benzeri istemlere kar kanun yaptrmlar ihdas ne kadar anlamlysa,
din sembollerin kullanlamayaca alann ne gibi kstaslarla belirleneceini,
bu alanda kamu hizmetini alan-sunan ayrmnn ne derece gznne alnacan, bu
ilke ile din ve vicdan zgrl arasnda mevcut gri alanlarn nasl
dzenleneceini tartlmaz tabular haline getirmek, bu alanda tekelci bir
ekilde seksen sene nceki uygulamalara dayanan naslar ihdas etmek o derece
manaszdr. Bu tr naslarn mevcut olduu bir toplumda demokratik siyaset
yaplmas mmkn deildir.
Unutulmamas gereken toplumsal tartma ve mutabakat yerine tekelci ve altn
aclk zemininde retilen yeni kamusal yorumlarn asllarndan daha radikal ve
dlayc nitelikler tayabilecei gereidir. Mesel 1908 sonrasnda neredeyse
istisnasz herkesin taraftar olduu "Merutiyet" ve "Merutiyetilik", ttihad
ve Terakki tarafndan rejim savunuculuu zemininde yeniden tanmlannca
birletiricilik hususiyetini kaybetmi, yakn dnemde ise "Cumhuriyet" ve
"Cumhuriyetilik" byle bir balamda yeniden yorumlanarak aslnda zerinde ciddi
bir toplumsal tartma bulunmayan kavramlardan Regis Debray'nin dnceleri
erevesinde atmac ve kapsayclk yerine dlaycl benimseyen mefhumlar
retilmitir.
Siyaset Neden Siyasetilere Braklamaz?
Siyasetin bir rejim savunuculuu-kartl erevesinde yaplmasnn tabi bir
neticesi de "siyasetin, siyasetilere braklamayacak derecede ehemmiyetli" bir
faaliyet mertebesine ykseltilmesidir. Bunun sonucunda ise brokrasiden silahl
kuvvetlere uzanan toplumsal aktrler kendilerini rejim koruyuculuu erevesinde
siyaset yapmakla ykml grmektedirler. Toplumumuzun takriben on yllk
faslalarla yaamak zorunda
126
kald ve "ara rejim" olarak adlandrlan dnemler, asker yaplanma ve
brokrasi iinde mevcut iflah olmaz bir darbecilik eiliminin deil siyaset d
kalmann rejimi savunmama, onu kaderiyle babaa brakma anlamna geldiini var
sayan bir fikr arka plann rndr. Sz konusu dnemlerde sklkla kullanlan
"grevden vazife kartmak" ifadesi bu anlay belki de en veciz biimde dile
getirmektedir.
Siyasete byle yaklamann bir dier neticesi de siyasetin temsil niteliinin
neredeyse btnyle gzard edilmesidir. Dolaysyla temsile dayanmayan
kurumlarn yapt siyaset yceltilerek rejim korunmas amacyla yaplan ulv
bir fedakrlk olarak kutsanrken, temsile dayanan siyasete memleketi nereye
gtrecei belli olmayan ehasn sergzeti olarak yaklalmaktadr. Toplumun
baz kesimlerinin kurumsal dzeyde "yksek siyaset" yapanlara gvenmesi,
gereinde onlar daha fazla siyaset yapmadklar iin atletle sulamas, buna
karlk, temsile dayal siyaset icra edenlerin tmn, herhangi bir ayrma tabi
tutmadan, vatana ihanet etmeleri mmkn pheliler snflamas iinde
deerlendirmesi bunun tabi bir yansmasdr. En u misalini toplumumuzda
1950'den balayarak bir "kardevrim" srecinin baladnn savunulmasnda
bulan bu gr, temsili btnyle gzard eden bireyleri keyfemyea tanmlad
bir adalama ve aydnlanmaya ulamalar iin eitme vazifesiyle mkellef
siyaseti ideal tip haline getirmekten ekinmemektedir.
Trk siyasetinin asrlk temellerinden birisi olan Le Bonist sekincilikle de
desteklenen bu yaklam, tpk "dhi toplumbilimci" gibi temsil kurumlarn
"trde olmayan, karar verme gc zayf, fikr seviyesi kendini meydana getiren
bireylerin ortalamasnn altnda, avamfiriplik karakteri baskn" tuluat
messeseleri olarak mtalaa etmekte, temsil vazifesini ifa edenleri ise sekin
karakteri tamama zemininde eletirmektedir. Bu gre gre bu tr kurumlar
ancak modern brokrasinin uzantlar olmalar durumunda deer
kazanabilmektedirler. Her ne kadar bu yaklamn Tanzimat'n ilnndan 1871
ylnda kadar lkeyi bir brokrasi diktatrlyle idare eden ve memlekete
anayasa ve meclis deil modern kurumlar gerektiini savunan Bb- l'ye kadar
geri gtrebilecek
127
bir gemii varsa da kar karya bulunduumuz meseleyi brokrasinin iktidar
paylamama isteine indirgemek olduka zordur. Mesele brokrasinin bu tr
geleneksel bir eilimi olmasndan ziyade onun kendisini "yksek siyaset" aktr
olarak vazifelendirmesine zemin hazrlayan bir siyaset yaklamnn
mevcudiyetidir.
Yukarda izah etmeye altmz erevede Trkiye'de siyasetin "yksek
siyasef'ten arndrlmas ve normal demokratik bir mecraya sokulmasnn ne denli
etrefil bir ura olduu ortadadr. Bu alanda yaplmas gereken kt
niyetli gruplarn "iini boaltacaklar" phesiyle ilkelerin kamusal
yorumunun tekel altna alnmas ve tartlmalarnn yasaklanmas deil, tam
tersine bu alanda oulculuk araclyla uzlama teminidir. Bylesi demokratik,
oulcu bir uzlama retilmeden siyasetin demokratik zemin dna kmamasn
beklemek hayalci olduu kadar anlamszdr. Bu gereklemeden, kanun
deiiklikleri ya da farkl ahslarn idar vazifeler almasyla siyaset d
kalmas gereken toplumsal aktrlerin istenen snrlar dahilinde tutulmasnn da
imkn yoktur. Ayn filmi izlemekten sklma konusunda hemfikir olan Trk
entelektellerinin katlmc yolla yeni bir toplumsal senaryo yazm konusunda
neden fazlasyla ihtiyatl olduklarn anlayabilmek pek de kolay deildir.
Unutmamak gerekir ki bunun, baz "kt niyetli, gizli emeller tayan ve cahil"
gruplarn basksyla temel ilkelerimizi ortadan kaldracak bir sreci
balataca varsaymyla reddi, bizi zaten bu ilkelerin en nemlisi olan
demokrasiden mahrum etmektedir.
Zaman, 25 Mays 2006
128
Tarih Geliimi inde Yksek Siyaset
lkemizde siyasetin siyas partiler araclyla yaplmaya balanmasyla
birlikte bu faaliyetin lokomotifi grevini icra eden ve biri, tabir uygunsa,
dierinin kllerinden doan, iki temel kurumun temel nitelikleri ve siyasete
yaklamlar gnmze ulaan etkiler yaratmtr. Her iki kurumun da byk
tarih dnmleri gerekletiren rgtler olarak, siyaset yapmann tesinde
toplumu btnyle yeniden ekillendirme ve millet ina etme programlar
uygulam olmalar sadece bylesi bir anlay gerek siyaset olarak gren bir
gelenein domasna yol amtr. Toplumla arasndaki ilikiyi tenvr-tenevvr
zemininde yorumlayan bu gelenek, bu nedenle, kendi "siyaset" anlayn basit
siyas parti faaliyetinden farkl grmektedir.
Bu gelenek, dar anlamyla siyaseti aalamakta ve demokrasiyi ancak kitleler
gerekli aydnla kavuup kendisini iktidara getirdii mddete anlaml
bulmaktadr. Nitekim, gnmzde bu gelenee sahip kanlar da demokratik
seimlerde baar salayamamalarna karn kendilerini devletin ve nizmn
hamileri olarak grmekte ve kendilerine siyaset yapmann tesinde halk eitme,
onun dar anlamyla "siyasetiler" tarafndan kandrlmasn nleme grevini
vermektedirler. Bu tr bir siyaset anlay ayn zamanda devlet-siyaset
ilikisini de demokratik lkelerde olaan kabul edilen mnasebetin dnda
yorumlamakta ve kendisiyle siyasetst bir konuma yerletirdii devleti,
iktidarda olsun olmasn, i ie gemi yaplar olarak mtalaa etmektedir.
1876 ylnda merut ynetime gemesine karn Osmanl toplumu siyaseti partiler
yerine, brokrat liderler etrafnda toplanan sekinler, tarikatlar, mahall
hanedanlar benzeri messeseler araclyla yapmay srdrm ve Yeni Osmanllar
hareketi kendini bir siyas partiye dntrememitir. II. Abdlhamid rejimi
altnda da ayn kurumlar siyasetteki etkin-
129
liklerini srdrmler, mesel iktidar destekleyen Rufa tarikat memur
tayinlerinde nemli bir rol oynarken, Bektailer muhalif gruplarla ibirlii
yapmlardr. 1908 htilli sonrasnda kendisini bir cemiyet-i mukaddese olarak
gren Ittihad ve Terakki Cemiyeti siyas parti unvan bulunmamakla (frka daha
sonra Ittihad ve Terakki'nin parlamentodaki grubuna atfta bulunmak iin
kullanlmtr) birlikte bylesi bir rol stlenmi ve onu takiben ve takliden
kurularak kodra'dan Basra'ya uzanan bir corafyada tekiltlanan ok sayda
siyas parti siyasetin yeni aralar haline gelmilerdir.
Dier partilerin yalnzca siyaset yapmas iin ynelttii srarl taleplere
Ittihad ve Terakki Cemiyeti kendisinin toplumu ileriye gtrme misyonunu
yklenmi kutsal bir tekilt olduu cevabn veriyor ve buna itiraz edenleri,
cemiyet yelerinin sk kulland tabirlerden birisiyle, "sebkmazan" olarak
tanmlyordu. Siyaset bu kutsal tekiltn ulv amalarna ulamas iin yeterli
olmayan ama gerekli bir arat. Zaten Ittihad ve Terakki'nin muhalefet gibi bir
grevi kabul edilemez bulmasnn en nemli nedeni, sz konusu amalara
ulaabilme, toplumu aydnla kartma iin siyaseti kendi tekelinde tutmak
arzusuydu. Sadece siyaset yapmak ise eitimsiz halk ynlarn kandrma amal
bir eylemden baka bir ey deildi ve bylesi siyaset zararl dahi olabilirdi.
Ayrca bu tr dar anlamda siyasetilerin merut idarenin getirdii
kazanmlardan rahatsz eski rejim taraftarlar olmalar ihtimalini de gzard
etmek mmkn deildi. Nitekim, muhalefet partilerinin kendilerinin de merut
rejime en az Ittihad ve Terakki kadar bal olduklar iddias, bu kurumun
liderlerince samimi ve inandrc bulunmuyordu.
Ittihad ve Terakki'nin nklb- Azm'i ve "Trablusgarb Mcahidi ve Edirne
Kurtarcs Enver Bey'in" cemiyeti olmas gibi Mdafaa-i Hukuk gemii ve
devletin banisi Halaskar Gazi'nin partisi bulunmak nitelikleri, Atatrk'n
vefat ve ok partili siyas hayata gei sonrasnda dahi, Cumhuriyet Halk
Frkas (Partisi)'nn kendisini yalnzca siyaset yapan bir kurum olarak
grmesinin nnde engeller olarak beliriyordu. Bu adan bakldnda, CHP
ynetim kadrolarnn 1946-1950 aras dnemde muhalefet mitinglerine
katlanlar iin ttihadclar'n
130
"sebkmazan" tabiri benzeri "ayaktakm" sfatn kullanmalar bir tesadf
eseri deildi. Tpk ttihadlar gibi 1946 sonras CHP liderleri de dar
anlamyla siyaseti kutsal bir aydnlatma grevinin yerine getirilmesi sonrasnda
"kazanlanlarn" geri alnmas iin saf ahaliyi kandrmaya alan kt niyetli
ehasn faaliyeti olarak gryorlar ve devleti bunun yaratabilecei zararlardan
koruma grevini stleniyorlard. Bylece, ttihadclar'n kabul edilmez bulduu
muhalefet, CHP iin devleti sadece siyaset yapanlarn yarataca zararlardan
koruma grevi haline geliyordu. Daha sonra CHP ve dier atlar altnda
varln srdren bu yksek siyaset gelenei, eitli sylem deiimlerine
karn gnmze kadar varln srdrmeye muvaffak olmutur.
Siyas partilerin geni ufuklu programlardan yoksun, sadece destekleyicilerine
i bulmaya alan kurumlar olarak faaliyet gstermeleri phesiz arzulanan bir
gelime deildir. Ancak siyas partilerin kendilerini, toplumu, kendilerince
kutsanan bir grev erevesinde, eitme ve onu dar anlamyla siyasetiler
tarafndan yaplan siyasetin zararlarndan koruma ile ykml grmeleri de ayn
derecede istenmemesi gereken bir durumdur. Bu yaklam siyasetin bir kurum
olarak ypranmasna, siyaset-brokrasi ilikilerinin olaan d bir biimde
yaplamasna, siyasetten btnyle bamsz ve siyasetst bir "devlet"
fikrinin domasna neden olmaktadr.
Kitlelere "sebkmazan" ve "ayak takm" olarak yaklaan bir zihniyetin nasl
olup da lkemizde "ilericilik" ve daha da tuhaf "sosyal demokratlk ve
solculuk" olarak grlebildiini anlayabilmek ise olduka zordur. Bu gelenek bir
yandan lkemizde gerek anlamda sosyal-demokrat bir hareketin domasn nlemi,
te yandan da dnya ve Trk toplumundaki deiimleri gzard ederek, toplumu
kutsanan, statik bir altn an deerleri erevesinde "eitme" fikrini ve
tamamen siyasetstletirilen devleti koruma iddiasn "gerek siyaset" olarak
sunmutur.
Sebkmazann, bu tr siyaset anlayndan esirgedii destek ve aydnlanmayp
kandrlmakta gsterdii inat, nihayet yirmibirinci asrda Trk toplumunun
yksek siyaset anla-
131
yndan kurtulacann en nemli garantisidir. Nitekim bunun nemli iaretleri
grlmeye balanmtr.
Zaman, 8 Ocak 2004
"Baskc ktidar-Komplocu Muhalefet' Sarmal ve Trk Toplumu
Trk toplumunda her trl kurumsal iliki gibi siyas iktidar-muhalefet
mnasebeti de bunu dzenleyen bir kanun varmasna bir baskclk-komploculuk
ekseninde gereklemektedir. Kurum iindekinden siyas alandakine kadar her tr
iktidarn merkeziyeti, fazla hazzetmedii muhalefeti kat snrlar iinde tutan
ve kolaylkla baskcla dnme temayl gsteren idare tarzna kar, her
alandaki muhalefet de komplocu bir karakter arzetmekte ve iktidarla kural d
yollarla mcadeleyi benimsemektedir. Misaller vermek gerekirse, rektr-retim
yeleri, spor kulb bakan-zlar, ba-bakan-muhalif fikirler serdeden
iadamlar dernei ilikisi benzeri alanlarda geerli olan bu yap, siyas
hayatmzda kendisini srekli biimde yeniden reten bir baskc iktidar-
komplocu muhalefet sarmal yaratmaktadr. Siyasetimizde ciddi rejim
deiikliklerinin, tarih kopularn dahi ortadan kaldramad bu karakterin
gnmzde dahi varln srdrmesi, phesiz, Trk demokrasisinin de nnde
duran engellerden birisini tekil etmektedir.
Tarih Sre inde Muhalefetin Kavramsallatrlmas
ktidar-muhalefet ilikisinin bylesi bir zemine oturmasnn en mhim nedeni
toplumumuzun muhalefete kar taknd pheci yaklamdr. Tekrar etmek
gerekirse sadece siyasette deil her alanda iktidar-muhalefet mnasebetinin bu
zeminde gereklemesi, meselenin toplumsal kltrle balantl olduunu ortaya
koymaktadr. Tanzimat sonrasnda dahi muhalifleri tavsif iin kullanlan
"fesede", "hazele", "haerat", "erbb- fesad", "ehas- muzrra", "erbb-
denaet", "fesad-piegn- esfil", "fesad-piegn- erzil", "erbb-

133
mefsedet", "efkr- faside eshbndan", "efkr- mefsedetkrne eshbndan",
"efkr- meranetkrne eshbndan", "efkr- muzrra eshbndan", "efkr-
hainne erbabndan", "temaylt- gayr- marziye eshbndan" ve "agrz- faside
eshbndan" benzeri lgate bu alanda olduka zengin bir kelime haznesi
gelitirildiini ortaya koymaktadr.
Burada kullanlan "erzil," "esfil" ve "haerat" benzeri tabirler, ayn
zamanda, muhalefetin alternatif oluturmas imknsz, "aa" bir kategori
olarak grldn gstermektedir. Nitekim ttihadlar'n muhaliflerini
"sebkmazan" kavramyla aalamalar, tek parti dnemi sonrasnda, Recep
Peker'in kendisi aleyhine tezahrat yapanlar iin "basit klkl bir kalabalk"
ifadesini kullanmas, 1947 Nisan'nda DP zmir mitingine katlanlarn resmi
hkmet bildirisinde "ayak takm" olarak tavsifi, ttihad ve Terakki ve CHP
kadrolarna hkim sekincilik kadar muhalefetin bu kimselerce nasl kav-
ramsallatrldn da gsterir.
lgin bir husus, yukarda saydmz sfatlarn ezici ounluunun iki temel
kavram grubuyla yaplan tamlamalardan meydana gelmesidir. Bunlardan birincisi
"efkr (fikirler)" dieri ise "fesad", "mazarrat", "ihanet" benzeri kelimelerle
dile getirilen bir karklk karma niyeti, zarar verme ve hainlik eylemidir.
Bu anlamda muhalefete pheyle yaklalmasnn temelinde onun zararl fikirlere
sahip olmas varsaymnn bulunduu aktr. Bu alanda gene sklkla kullanlan
"fasid" kavram ise bu fikirlerin sadece zararl deil "hatal" olduunun var
sayldn ortaya koymaktadr. Muhalefetin bu ekilde kavramsallatrld bir
yap iinde tabi olarak ona kar baskc bir tavr alnmakta ve iktidar
asndan muhalefetle olan iliki gerekletirilmesi muhtemel bir fesadn
nlenmesi, hatal, zararl ve hainlie varan fikirlerin tamimine meydan
verilmemesi zemininde dzenlenmektedir.
II. Mahmud dnemi Saray baskclndan Tanzimat'n Fuad ve l paalarla
zdeletirilen Bb- l diktatrlne; II. Abdlhamid rejiminden ttihad ve
Terakki uygulamalarna; Tek Parti siyasetlerinden gnmze ulaan bir srete
iktidar-muhalefet (bunun mutlaka iktidar ve ana muhalefet partisi arasndaki
mnasebet olarak anlalmamas gerekir)
134
ilikilerinin hep sz konusu zeminde gereklemesi, yaklak iki asrlk bir
srete muhalefetin ancak "zararl" snflamasndan "tahamml edilmesi gereken"
kategorisine terfi edebilmesi, ona kar fizik iddet kullanmnn yerini
demokratik vasf tamayan kanunlar vastasyla bask uygulamann alabilmesi,
meselenin kiisel boyut ya da siyas tercihler tesinde nedenleri bulunduunu
ortaya koymaktadr. Nitekim, smet nn'nn 12 Temmuz 1947 Beyannmesi benzeri
ahs giriimler bu konuda geici sknet yaratmann tesine geen, bu sarmal
kracak zmler retememilerdir.
Muhalefetin bu ekilde kavramsallatrlmas ve bask altna alnmas ise
temelde iki mhim netice dourmutur. Bunlardan birincisi, muhalefetin temelde
"iktidara kar olma" zemininde olumasdr. Ali Suv'den Ziya Paa'ya varan
bir izgideki muhaliflerin Yeni Osmanllar; Ahmed Rza Bey'den Hoca Muhyiddin'e
ulaan bir yelpazedeki rejim kartlarnn Jn Trk hareketi iinde
rgtlenmesi; 1911 ylnda ulemdan Trk olmayan Osmanl ansr liderlerine
kadar ttihad ve Terakki dmanlarnn Hrriyet ve tilf Frkas'nda bulumas;
1946 sonras muhalefetinin benzer bir erevede olumas; 1957 seimleri
akabinde Demokrat Parti aleyhtarlarnn bir blok meydana getirmeleri; gnmzde
AKP kartlnn "onlara oy vermeyen ounluk" olarak snflanmaya allmas
bunun ilgin misalleridir. kinci sonu ise muhalefetin komploculuu temel iar
haline getirmesidir. ktidarn baskclna muhalefetin verdii cevap asker
darbe destekiliin-den Vatikan'da Papa ile Sultan'n devrilmesini tartmaya
kadar uzanan eitlilikteki komplo giriimleri olmutur ki, bu da mevcut
sarmaln krlmasn zorlatrmtr. Muhalefetin bu iki nitelii, iktidarda
kuatma altna alnd, kendisi dndaki herkesin yrtt misyonla kanun
d yollarla mcadele ettii kanaatini uyandrd lde, onun baskcln
artrc rol oynamtr.
'
Toplumsal Mhendislik
Krmakta zorlandmz baskclk-komploculuk sarmalnn temel nedenlerinden
birincisi, toplumumuzda siyasetin kav-
135
ramsallatrlma biimidir. Siyasete bir toplumsal katlm ve taleplerin
karlanmas vastasndan ziyade bir toplumsal mhendislik olarak yaklalmas,
tabiatyla muhalefetin de farkl kesimlerin katlm ve dileklerini sisteme
ulatrmalarn salayan bir ara deil belirli bir dnm, ileriye gtrme
programna engel olmaya alan, yerine gre, "zararl", "hatal" hatta "hain"
fikirler savunucusu olarak mtalaa edilmesine yol amaktadr. ki asr aan bir
sredir toplumsal alanda en fazla kullanlan kavramlar olan
"reform/slahat/tanzimat" bize, niha tahlilde, siyasete her eyin tesinde bir
toplumsal mhendislik olarak yaklaldn gsterir. Siyasetin temsil ilevini
neredeyse tamamyla gzard eden ve onu toplumsal mhendislik planlar
nnde engel olarak gren bu yaklam, kart fikirlere de kolaylkla "fasid",
"muzr", "hainine", bunlar mdafaa edenlere de "hain" damgasn
vurabilmektedir. Bu zaviyeden bakldnda, gnmzde 80 yl ncesi
siyasetileri de dahil olmak zere farkl seenekler mdafaa etmi ve edenlerin
"hain" fikirlerinin "fasid" olup olmadklarnn tartlmas pek de artc
olmamaktadr. Siyasetin bir "reform program" uygulamasna indirgendii
toplumsal mhendislik, bu ekilde ifade edilmemekle beraber, iki asrdr siyaset
kurumuna temel yaklam biimimizdir.
Burada bir parantez aarak yukarda deindiimiz toplumsal mhendisliin olduka
pratik bir yaklam aklamak iin kullanldn belirtmek gerekir. Kavram,
pek tabi, ne Kari Popper'n tarihin aknn genel kanunlarla belirlendii,
dolaysyla bireyin bu alandaki katksnn herhangi bir anlam tamadn
savunan tarihselcilie eletiri getirirken ileri srd, gelecein toplumunun
planlanmasnn, gelecein nasl olacan bilemememiz nedeniyle mmkn olmad
ama toplumsal kurumlarn ve bunlarn ileyilerinin bilimsel tahliliyle
toplumsal mhendislik icra edilebilecei tezinde kullanld manada, ne de
doum kontrol benzeri planlama almalarna atfta bulunmak iin Benjamin
Spock'm ocuk yetitirme usullerinin deitirilmesiyle baskc rejimlerin ortaya
kna engel olunabilecei tezindeki anlamda kullanlmaktadr. aret etmeye
altmz, basit anlamda, toplumu belirli bir reform program uygulayarak
dntrme, onu mevcut so-
136
runlarndan btnyle kurtararak gelecekte bu hastalklarla marul olmayan bir
yap yaratma yaklamdr.
Tarih sre iinde toplumumuzda siyasetin temsil boyutunu n plana kartma
konusunda en stn gayretleri gsteren siyas iktidarlarn dahi neticede, bunu
kendilerine atfettikleri misyona feda etmeleri bir tesadf eseri deildir.
Kanun Devleti Fikri
inden kmaya bir trl muvaffak olamadmz baskc iktidar-komplocu
muhalefet sarmalnn bir dier nedeni de kanunlarmzn yukardaki anlamda bir
toplumsal mhendislik erevesinde yaplmas ve yorumlanmasdr. Kanun
yapmnn, Enver Paa'ya atfedilen "yok kanun, yap kanun" ifadesinde en veciz
ifadesini bulan, bir toplumsal mhendislik ilevi olarak grlmesinin yan sra,
hukukun bu faaliyetin icrasn kolaylatrc, onu muhalefetten koruyucu bir
ara olarak grlmesi sonuta Rudolf von Gneist'n, Bismarck otoriterli-iyle
uyum iinde olmakla beraber, kamu idaresini hukuk denetim altna alarak Prusya
modernlemesine zemin hazrlayan "Rechtsstaat" fikri benzeri bir "kanun devleti"
kavramnn toplumumuzda kutsanmasna neden olmutur. Bunun demokrasiyle ve fikir
hrriyetiyle ciddi anlamda atabilecei, bu konu toplumumuzda tartlrken
genellikle gzard edilmektedir. Unutulmamas gerekir ki, Mill ef dnemi
Trkiye'si de bu anlamyla tam bir "kanun devleti" olmakla birlikte fikir
hrriyetinin yaknndan gemedii bir yapyd. Nitekim, 1946-50 dneminin en
temel tartmasn antidemokratik kanunlarn tadili meselesi oluturuyordu. Bu
adan, muhalefetle ilikisini stikll Mahkemeleri Kanunu'nun yrrlkte
olduunu vurgulama zemininde dzenleyen Recep Peker'i bir "kanun devleti"
savunucusu olarak grmek mmknse de kendisinin ideal rejiminin demokrasi
olduunu ileri srmek o denli kolay deildir.
Bu tespitin altnda toplumumuzda "hukuk devleti" kavramnn da genellikle
bu anlamda, toplumsal mhendislik icra eden iktidarn otoriterliiyle uyumlu
kanunlara ve onlarn dar yorumlarna harfiyen uymak balamnda kullanlmasnn
137
da anlaml olduunu belirtmek gerekir. Bilhassa ceza hukuku erevesinin
hazrlanmas ve yorumunda yaplan seimler bize bu alanda yardmc olabilecek
ipular verirler. 1858 Osmanl Ceza Kanunnme-i Hmaynu'nun, daha sonra 1871
Alman Ceza ve 1937 Msr Kanun el-Ukubat' gibi baskc pek ok yasaya zemin
hazrlayan, 1810 Fransz Ceza Kanunu'ndan iktibas edilmesi kadar son derece dar
bir yoruma tabi tutulmas da ilgintir. Ayn ekilde, Cumhuriyet rejiminin ilk
Ceza Kanunu'nun da temelde 1889 tarihli Giuseppe Zanardelli Ceza Kanunu'na
dayandrlmas ama bu yasann ilk eklinde mevcut idam cezasn kaldrmas
benzeri liberal hkmlerine asla itibar edilmemesi tesadfi deildir.
Gene siyasete temelde bir misyonu ve dnm salama olarak yaklalmas
nedeniyle muhalefette bu tr kanunlardan ikyet eden siyaset uygulayclar
iktidarda bunlar benimseyebilmekte ve mdafaa edebilmektedirler. Midhat Paa,
liberal rical ile birlikte Kanun-i Esas'yi anlamsz kldn dnd 113.
maddenin metinden karlmas iin her trl gayreti gsterirken, muhaliflerini
benzer iddialarla srmekte bir mahzur grmemi, "eref Kurbanlar'n en mhim
propaganda aralarndan birisi olarak kullanan ttihad ve Terakki ress
muhalifleri benzeri kafilelerle, 1911 sonrasnda Trablusgarb'dan bu alanda
istifade imknsz hale geldiinden, Sinop'a gndermekte tereddt etmemi;
Demokrat Parti, 1950 sonrasnda elde kalan antidemokratik kanunlarn tasfiyesi
konusunda olduka gnlsz davrand gibi "ispat hakk" tartmalarnda ortaya
koyduu ekilde Mill ef dneminden aa kalmayan darlkta yorumlar
yapabileceini gstermiti. Misyon gerekletirme ncelii erevesinde ve
"Kanun Devleti" fetiine snlarak yaplan bu uygulamalar bize meselenin ahs
tercihlerle aklanamayacak derinlikte olduunu gsterir.
Fikir Hrriyeti
Baskclk-komploculuk sarmalnn bir dier nedeni de "fikir hrriyeti"
kavramnn toplumumuzdaki yorumlan biimidir. Yazmzn banda da
belirttiimiz gibi muhalefete ynelik
138
olumsuz kavramsallatrmalarn hepsi "fikirler"e atfta bulunmaktadr. Bu
yaklamn temelinde ise bir ksm fikrin "fasid" ve "muzr" olduu
bulunmaktadr. Gnmzde tarihin yorumlanmas benzeri bir alanda dahi "fasid
olma" temeline dayanan snrlamalar getirilmesi, phesiz ilgi ekicidir.
Siyasetin misyon yklenerek toplumsal mhendislik icra etme, hukukun ise dar
anlamyla "kanun devleti" dzeyine indirgendii bir yapda neredeyse her trl
kart ya da eletirel fikir "zararl" olarak kabul edilmekte ve toplumsal
dzeni bozaca endiesiyle tartlmalar engellenmektedir. Olduka geni bir
yelpazeye yaylan fikirlerin zararl bulunduu, bunlarn tartlmasnn "kanun
devleti" zemininde engellendii bir toplumda iktidar-muhalefet ilikisinin
yazmzn konusu olan sarmal krabilmesi mmkn olamamaktadr.
Yaklak iki asrdr bu ksr dngnn dna klamamas, bu alanda
muhalefette en radikal programlar mdafaa edenlerin dahi iktidarda benzer
siyasetler uygulamalar bize meselenin hallinin pek de basit olmadn ispat
etmektedir. Bu ise ancak siyasetin sadece toplumsal mhendislik icras olmad;
hukukun, kanunlara harfiyen uyulmasn salamak tesinde bir ilevinin
bulunduunun kavranmas ve istisnalar dnda fikir hrriyetinin dourduu
sorunlara en anlaml zmn fikir hrriyetince salanacann anlalmasyla
mmkn olabilir.
Zaman, 29 Aralk 2005
139
Demokrasi ve Millet na
Milletlerin devlet kurmad, devletlerin millet ina ettikleri gereinin
altnda, bu srecin milliyeti tarih yazclarn var saydklar tabilikten
olduka uzak olduunun altn izmek gerekir. Ancak, bilhassa Birinci Dnya
Sava sonrasnda ulus-devletin, tarih geliimin niha merhalesi olduuna
duyulan inan ile bu yapnn douunun kanlmazln vurgulayarak, ona
ulalmasn "milletin nlenemez zaferi" olarak sunan tarihilik, bu srecin
gnmz toplumlarnda fazlaca sorgulanmakszn kabul edilmenin tesinde
kutsanmas sonucunu yaratmlardr.
Gnmz bireyi iin geriye bakarak "Trk", "Makedon", "Yunan", "Pakistan",
"Suriye" milletlerinin nasl yaratldklarn dnmek yerine, aslnda "hep var
olmu" olan bu varlklarn devletler kurduklarn dnmek daha mantkl
gzkebilir. Bylesi bir millet-devlet ilikisi kurgusu, hi phesiz, ulus-
devletin houna giden, bunun tesinde yaratmaya alt bir iliki biimidir.
Ancak, bylesi bir kurgunun ulus-devletlerin karlatklar sorunlarn ne
anlalmas ne de zmlenmesinde faydal olamayaca aktr. lgintir ki,
kendi husus lgatleri erevesinde "millet" deil de "halk" ve bunun yesi,
yeni bir st kimlik sahibi bireyler yaratmaya alan okuluslu devletler de
benzeri iddialar ve tezler kullanmaktan geri kalmamlardr. "Sovyet Halklarnn
Kardelii", "Gney Slavlar'nn Tarih Mcadelesi" gibi sloganlar, aslnda
ulus-devlet yaratlmas srecini kutsayan "lliryallar'dan Enver Hoca'ya kadar
Arnavut milleti" benzeri ifadelerden fazla da farkl deildirler.
Millet yaratlmas zor bir sretir. Unutulmamaldr ki, Avrupa ktasnn
belirli bir blmnde ortaya kan bu yapnn tm dnya iin geerli model
olarak takdimi, beraberinde "millet ina" srecini daha da zorlatran sorunlar
getirmitir.
140
Cetvellerle, karaku kararlarla izilen snrlar ve yaratlan devletler, sz
konusu ina hareketini gerekletirmenin ne denli zor olduunu uygulamada
fazlasyla grmlerdir. Bu srete, uygulayc devletin merkez gc, iktisad
kaynaklar, corafyasnn daha evvel merkez bir devletin ne denli kontrolnde
olduu, nfusunun etnik, din dalm, yerleiklii benzeri unsurlar baarya
ulalmasnda ciddi rol oynamaktadr. Ancak, bu srecin zor olduu lde, iyi
icra edilme kouluyla, baar ans yksek bir uygulama olduunu da vurgulamak
gereklidir.
Bir "tarih tesadf" sonucu yaratlan rdn Devleti'nin uzun sreli gayretleri
sonucunda ina edilen "rdn milleti" Ortadou toplumlar iindeki yerini alm,
Dou Sorunu erevesinde Osmanl Devleti'nin lehlerine reform yapaca
Hristiyanlar'n yaad coraf alan tanmlamak iin yeniden yaratlan
"Makedonya" szc (bu szck Ortaa'da kullanld zaman Hersek'i de iine
alan, deiik bir corafyay kapsard) gnmzde ina edilme srecinde olan
"Makedon milleti"nin temel ta olmu, 1947 ylnda Hind Mslman kimliini
terk ederek "Pakistan milleti"nin fertleri haline gelen bireylerin ocuklar
kendilerini bylesi bir yapnn unsurlar olarak grmeye balamlar, bayraklar
altnda toplanan Afrika kabileleri ise "mill karlar" uruna birbirleriyle
mcadeleye girimilerdir.
Bu belki de alacak derecede baarl "millet ina etme" srecinin en belirgin
zaaf, modern "milletlerin" demokrat olmayan ve gereinde baskcla dnen
iktidarlar elinde yaratlmasdr. Bu srecin tamamlanmasna dein Bat
demokrasisi kurallarnn bu toplumlarda uygulanmalar, srecin aksamasna, yara
almasna, baz u misallerde ise baarszlkla sona ermesine neden olmaktadr.
Nitekim, bu ina hareketlerinin nemli bir blmnde, Gney Kore, Pakistan ve
Burma (Myanmar) misallerinde olduu gibi, ordunun temel uygulayc olarak ortaya
kmas tesadf eseri deildir. ada millet ina srelerinde yeni kimlikler
yaratlmas, etnik kimliklerin ok daha kemiklemi bir nitelik kazanmas, kendi
"millet" yaratma srecini tamamlayan "gelimi" milletlerin bu uygulamay
sonulandramam devletlere ynelttikleri
141
baskclk sulamalar ve ideolojik propaganda tekelinin teknolojik gelimeler
nedeniyle imknsz hale gelmesi benzeri nedenlerle ok daha zordur.
Dier bir ifade ile "millet" ya da "halk" yaratma eylemleri "demokratikleme"
ile zt bir etkileim iindedirler. "Sovyet Halk", Stalin gibi bir lider
ynetiminde birlikteliinin en st noktasna ularken, gittike daha gevek
siyasetler uygulayabilen liderler elinde anlamsz bir kavram haline gelmeye
balam ve Gorbaov ynetiminde ise yeni milletlere dalmtr. Trkiye'de
1950 sonras ok partili siyas hayata gei ve demokratikleme sreci ile
birlikte "kaynam bir kitle" olduu var saylan "Trk milleti"nin,
zannedildii gibi sreci tam anlamyla ikmal edemedii grlmtr.
Irak, Pakistan gibi lkelerin sk sk demir yumruk gsteren yneticiler
tarafndan ynetilmesi^ bu liderlerin kiisel dnce ve ihtiraslaryla deil,
sz konusu srecin daha demokratik yollarla srdrlebilmesinin imknszl ile
daha iyi aklanabilir. "Irak milleti"nin yaratlmasnda imdiye dein ne lde
baar salanm olduu ise kukusuz bu lkeye getirilecei iddia olunan
"demokrasi"nin uygulanmasnda ortaya kacaktr. Bu milletin yaratlmas
srecinde, nfusun etnik ve mezhep dzeyinde dalm ile yerleiklik orannn
ina grevlilerine fazla yardmc olmad ortadadr. Gene, bu lke
corafyasnn nemli blmlerinin asrlar boyunca merkezce dorudan kontrol
edilmeyen u yerleim alanlar olarak idare edilmi olmas da sz konusu
giriimi zorlatrc mahiyette bir unsurdur. Irak'n bu alandaki en nemli
ans, imdiye kadar iyi kullanldn sylemenin pek de kolay olmad
iktisad kaynaklardr. Bunlarn aklc kullanm ve dil datm, "Irak
milleti"nin ayrlmaz paras bireyler yaratabilmek iin belki de tek aredir.
Zaman, 8 Mays 2003
142
Dersimiz Demokrasi
Gereklemesi ihtimali her geen gn kuvvetlenen Irak'a ynelik asker mdahale
sonrasna ilikin olarak ska gndeme getirilen senaryolardan birisi de bu
lkenin sava sonrasnda nasl "demokratikletirilecei" zerinedir. Gnmzde,
bilhassa siyaset bilimcileri tarafndan tartlan bu tasarma gre byle bir
programn uygulanmas sadece Irak'n demokratiklemesi sonucunu dourmayacak,
etkileri tm Arap dnyasnda hissedilecek bir sreci balatacaktr. phesiz
tarihteki benzeri uygulamalar, bu tasarmn mimarlar iin bir laboratuvar
grevini grmektedir.
Birinci Dnya Sava malplarna kar uygulanan siyas ve iktisad
cezalandrma politikalarnn baarszl bunlar planlayanlarn zihinlerinden
geirmedikleri lde byk olmutu. lk darbe Trk stikll Harbi ile alnm
ama savata olduu gibi barn yaplmasnda da tal cephe olarak grlen bu
corafyadaki baarszlk, zel koullardan kaynaklanan bir gelime olarak
yorumlanarak, kmsenmiti. Trkiye'nin revizyonizme ynelmeyerek tam tersine
yeni dnya dzenini tesis edenlerle iyi ilikiler kurmaya almas da yeni
dzenin ald darbenin ehemmiyetinin anlalmasn geciktirmiti. Ancak,
Almanya'da VVeimar Cumhuriyeti'nin k ve Nasyonal Sosyalistlerin iktidara
gelii, sz konusu cezalandrma siyasetlerinin nasl geri tepebileceini en ak
biimiyle gzler nne sermiti.
Kukusuz bu baarszlk kinci Dnya Sava sonras kurulacak yeni dnya
dzeninin mimarlna soyunan Batl liderleri derinden etkilemiti. Nitekim, bu
yeni dzenin kurulmasnda 1918 sonrasnda olduu gibi tal bir rol oynamak
istemeyen ABD, savaa katlmnn ilk gnlerinde, Theodore Kaufman gibi
dnrlerce ortaya atlan "asrlardr fethetme ve kitlesel imha"dan baka bir
ey dnmeyen "Almanya'nn yokedilmesi" benzeri tezlerden hzla uzaklamaya
balamt.
143
Ayn ekilde, Dileri Bakan yardmcs Sumner VVelles'in 1943'te kabul edilen
paralama plan daha sonra bir kenara braklm, Morgenthau'nun "Almanya'y bir
tarm toplumuna dntrme" tasarm da uygulanamaz bulunmutu. Savan
sonucunun belli olmasndan itibaren, bu tr Versailles benzeri uygulamalar
yerine bir yandan sava sulularnn iddetle cezalandrlmas, te yandan ise
Almanya'nn "Demokratikletirilerek" yeniden uluslararas sistemin ve ekonominin
saygn bir yesi haline getirilmesi fikri arlk kazanmaya balam, ksa bir
sre sonra igal edilecek Japonya iin de benzer bir programn uygulamaya
konulmas kararlatrlmt.
Ayrntlarda birbirinden farkllklar gstermekle beraber temelde bir eitim
program karakterini tayan bu "demokratikletirme" projeleri ayn zamanda
toprak reformundan ii sendikalar rgtlenmesine, kadn ve genlik rgtleri
kurulmasndan vergilerin en randmanl bir biimde toplanmasna kadar uzanan bir
alan dzenlemeyi hedefleyen birer byk toplum mhendislii tasarm idiler.
Her ne kadar demokratikletirme seminerlerine katlan Almanlar zerine yaplan
bir anket bu toplantlara katlanlarn yzde 40'nn temel gdsnn bedava
kurabiye yemek ve scak meknlarda oturmak olduunu ortaya koymusa da eski
rejim taraftarlarnn sindirilmesi, demokratik deerleri n plana karan yeni
mfredat programlar, "demokrasi" eitiminden geirilen retmenler, bu
deerlerle toplumsallatrlan gen nesil, bu grleri yayan basn, subaylara
ynelik "niformal vatandalar yaratma seminerleri" sonuta umulandan da hzl
bir dnm yaratmt. Ayn ekilde, Japonya'da Amerikan Shogun'u unvanyla
anlan MacArthur denetimindeki program, benzeri uygulamalarla ayn sonuca
ulamt. Buna ek olarak iktisad yardm programlar ve yeni iktisad yaplanma
ile her iki lke de bir yandan uluslararas ticarete yeniden katlrken, siyas
yelpazenin ularndaki gruplarn canlanmasna yol aacak bir buhran ortamnn
meydana gelmesi de nlenmiti. Amerikan yneticileri 1948 ylnda "Japonlar'n
demokrasinin ve hrriyetin tadn aldklarn ve asla eski otoriter hkmet
biimlerine dnmeyeceklerini", Almanlar'n ise yeni ve demokratik bir "mill
haysiyet" yarattklarn ve dolaysyla artk dnya barna zarar
vermeyeceklerini dnyorlard. ;.;?- ? ,
144
Bu programlarn ilgin bir zellii "demokratikletirme'nin bunu
gerekletirenlerin "demokrasi" anlay erevesinde uygulanmasyd. Mesel,
Almanya demokratikletirilirken "sol" partilere fazla scak yaklalmam ve bu
SPD liderlerinin iddetli eletirilerine neden olmutu. Gene benzer ekilde
vergisini demenin en nemli vatandalk grevi olduuna inanlan bir toplumun
fertleri olan demokratikletiriciler, vergi kardndan phelenilenlere kar
Japon llerinde sert grlebilecek, tedbirler almlard. Bu alanda bir dier
misal olarak, MacArthur'un, demokrasinin Japonya'da baarl olabilmesi iin
Hristiyanlk'n en azndan serbest giriime dayanan bir iktisad dzen kadar
nemli bir "yol gsterici" olduuna inanmas verilebilir. Bu nedenle onun
gznde Hristiyan olan Babakan Tetsu Katayama'nn bu greve getirilmesi
"insaniyetin terakkisinin" bir gstergesi olup belki de feodal toprak dzeninin
datlarak zel giriimin tevik edilmesi kadar nem tayordu.
Irak'ta sava sonras iin benzeri bir "eitim" programn savunan ve bu yolla
uzun vadede tm Arap dnyasn "demokratikletirmeyi" mit eden siyaset
bilimcileri ve devlet adamlarnn sz konusu misaller arasnda mutlaka farknda
olduklar bir dizi farklla da deinmek gerekiyor. lk olarak, Almanya ve
Japonya ulus-devlete verilebilecek en zgn misalleri olutururken, Irak,
Birinci Dnya Sava galiplerinin izdii snrlarda ciddi bir etnik aznl
miras almtr. Bu nedenle bu lkenin toprak btnlnn korunmas ancak sava
sonras Almanya'sndan ok farkl ve daha gevek bir federal yap ierisinde
mmkndr. Irak Araplar kltrel olarak bylesi bir "demokratikletirme"
srecine kukuyla bakabilecek Arap dnyas ve ran ile evrelenmitir. Nihayet,
gnmz koullarnda olumsuz d propaganday nlemek ya da sansr etmek
imknsz denilebilecek kadar zordur. Sz konusu asker mdahalenin gereklemesi
durumunda bylesi farkllklarn "demokratikletirme" projesini savunan siyaset
bilimcilerinin var saydklar kadar nemsiz olup olmadklar ise ancak
uygulamada anlalacaktr.
Zaman, 20 ubat 2003
145
Hikmet-i Hkmet ve Demokrasi
Giuseppe Ferrari 1860 ylnda, nde gelen talyan entelektellerinden 424
tanesinin "hikmet-i hkmet (raison d'etat)" fikrini savunduunu, buna karlk
470 entelektelin, Fransz htilli'nin getirdii siyas deiim ve modern
bilimin ulat aama erevesinde, bu kavramn bir daha dirilmemek zere
tarihin plne atlmas gerektiine taraftar olduklarn tespit etmiti.
Machiavelli ve Giovanni Botero'nun kemiklerini szlatacak bu rakamlar arpc
olmakla birlikte, ondokuzuncu asrn ikinci yarsnda dahi devletin ilerini bu
ilke erevesinde halletmesi gerektiini dnenlerin kmsenemeyecek bir
entelektel destek grdklerini ortaya koymalar bakmndan ilgintirler.
Aslnda onbeinci asr sonlar ile bir sonraki asrn balarnda ortaya kan
modern devlet yaplar kadar eski olan "hikmet-i hkmet" ve ona yneltilen
eletiriler bir anlamda demokrasi mcadelesinin unutulan bir sahifesidir.
Hkmet etmenin bir "srr" olduu ya da daha sonra yaygnlaan tanmyla bu
eylemin bir "sanat (arcana imperii)" olduunu iddia eden "hikmet-i hkmet"
kuram savunucularna gre, idarecilerin kamu vicdannda haksz grlebilecek
baz siyasetleri aslnda kitlelere aklanamayacak nedenlere dayanmakta olup,
bunlarn sorgulanmas, herhangi bir yarar salamayaca gibi kamu karn da
tehlikeye drebilirdi. XI. Louis'ye atfedilen "Qui nescit dissimulare, nescit
regnare (Hislerini gizleyebilen nasl hkm sreceini bilir)" kelm- kibarnda
en zl aklamasn bulan bu kavram, Katolik Kilisesi Kardinali olarak Otuz Yl
Savalar'nda Protestanlar' destekleyen Richelieu'den, "lkemiz adna
yaptklarmz kendimiz iin yapsaydk dnyann en aalk yaratklar olurduk"
diyen Cavour'a kadar ok sayda devlet adamnn sklkla atfta bulunduu bir
koruyucu kalkan ilevini gryordu.
146
Devlet yneticileri tarafndan neredeyse kutsallatrlan ve kkenleri
Tacitus'un ve Fransz Machiavelli'si olarak adlandrlan tarihi Philippe de
Commines'nin fikirlerine gtrlmek istenen "hikmet-i hkmet" kavram, buna
karlk Avrupa entelektellerinin youn eletirilerine hedef oluyordu. Mesel,
Hans von Grimmelhausen benzeri az sayda yazar istisna edildii takdirde
neredeyse tm onaltnc asr Alman literatr susuz insanlarn hakszla
uramalarnn ve halk tarafndan tepkiyle karlanan siyasetlerin klf
ilevini gren bu kavrama ynelik eletirilerle doludur. Onyedinci asr
banda Hbner bu kavram adaletsizlie klf bulmak iin kullanlan bir ara
olarak tarif etmi, Voltaire ve Diderot bata olmak zere onsekizinci asr
Fransa'snn tm radikal yazar ve felsefecileri bu kavramdaki
"hikmet'in, gerekte, "hikmetin Machiavellizm tarafndan zehirlenmesi"
dnda bir ey olmadn savunmulard. Nitekim Voltaire, onsekizinci
asrn Dreyfus Vak'as olarak tanmlanabilecek Calas davasna ynelik
eletirilerini, din hogrszlk kadar szde yarglama srecinin devlet
kurumlar tarafndan "hikmet-i hkmet" temelinde mdafaa edilmesi zeminine
oturtmutu.
Dreyfus Davas bir anlamda bu kavramn temsil ettii zihniyetin mahkmiyetiyle
neticelenirken, Clemenceau "bir demokraside hikmet-i hkmetin varlnn tam
anlamyla bir eliki" olduunun bu dava ile ortaya konduunu savunmutu. Bu
tarihten itibaren sadece L'action Franaise benzeri siyas hareketler tarafndan
savunulan "hikmet-i hkmetin tekrar ehemmiyet kazanmas, iki sava aras
dnemin baskc rejimlerinin ideolojik dayanaklarndan birisi haline gelmesiyle
gereklemiti. nc Reich'n Naziler tarafndan yeniden yorumlanan
Staatsraison ilkesi erevesinde idare edildiini sylemek phesiz abartl
olmaz.
Osmanl'dan Gnmze Trk Hikmet-i Hkmetilii
lgintir ki, hikmet-i hkmetin kutsand ve sorgulanmasnn dahi anlamsz
grld Osmanl toplumunda kavram, devlet ynetiminin temel ilkelerinden
birisi olmay sr-
147
drd gibi entelekteller ve muhalif devlet ricali tarafndan bu alanda ses
getiren bir eletiri de ortaya konulmamt.
Yirminci asr banda yaynlanan Osmanl lgatlarnda dahi "raison d'etat"
kavramnn karl olarak "menfaat-i devlet" tamlamasnn verilmesi bu
kutsamann ilgin bir gstergesidir. Memurlarn sorumluluu zerine
gsterdikleri hassasiyete karn Yeni Osmanllar ile yerden yere vurduklar l
ve Fuad paalarn bu konudaki fikirleri zerinde fazla bir farkllk olmad
gibi, kendini "Ruh-i Devlet" olarak gren ttihad ve Terakki bu kavrama, ykt
II. Abdlhamid rejiminden daha fazla sahip kyordu. lgintir ki, Dreyfus
olay zerinde Osmanl basnnda kaleme alnan ok sayda yaz ve eser bu
erevede yaplan eletirilerdeki "hikmet-i hkmet" kart sylemi ya tamamen
gzard ediyor ya da bunu Fransz adaleti ile Yahudi aleyhtar Fransz
milliyetilerinin tenkidine dntryorlard. Nitekim, Clemenceau konu ile
ilgili olarak Zola'ya gnderdii bir mektupta, "Evet Bastille'i yktk, her 14
Temmuz'da hikmet-i hkmetin ortadan kaldrln kutluyoruz. Ancak hepimizin
iindeki Bastille varln srdryor" derken, Ali Read ve smail Hakk beyler
tarafndan ikinci muhakeme ncesinde kaleme alnan Dreyfus Mes'elesi ve Esbb-
Hafiyyesi adl kitapta Fransz hkmetinin "hikmet-i idare" erevesinde Alfred
Dreyfus'u affedecei ileri srlyordu.
Hikmet-i hkmet kavramnn Osmanl entelektel evrelerinde grd kabul,
entelektellik ile brokratln byk apta i ie gemesinden kaynaklanyordu.
Bu, ayn zamanda, Osmanl muhalefetinin Rus entelijensiasnn aksine devlete
kar fikirleri benimsememesinin de nde gelen nedenlerinden birisiydi. Bu
sebeple de muhalefet, iktidar alternatifi olmaya almann tesinde, devletin
temel siyasetlerini sorgulamay hedeflemiyordu. Gerek iktidar ve gerekse de
muhalefete siyasetin toplumsal arzular tatminden ziyade devletin yceltilmesi
amacyla kullanlan bir ara olarak kabul edilmesi, hikmet-i hkmetin
kutsanmas kadar temel siyasetler konusunda ciddi deiikliklerin gndeme
getirilmesini de nlyordu.
Birinci Dnya Sava sonrasnda son altn an yaayan hikmet-i hkmet
kavram Avrupa'da yaygn idare bi-
148
imi haline gelen tek parti rejimlerince uygulanan siyasetlerin
merulatrlmasnda kullanlyordu. Klasik kuramla bu yeni "hikmet-i hkmet"
yorumu arasndaki yegne fark ise birinci sylemdeki "devlet" kavramnn yerini
"parti"ye brakmasyd.
lkemizdeki Tek Parti dneminin devlet siyasetlerinin temel aklaycs olan bu
ilke, gnmzde dahi Trk toplumundaki etkisini srdrmektedir. Trk tek
particiliinin hikmet-i hkmetin kutsand bir miras zerine kurulmas,
brokrasi ile entelektelliin birbiri iine gemi yapsnn yeni rejim altnda
da srmesi ve "halkln halka ramen yaplmas gerektii" fikri hi phe yok
ki Tek Parti'ye siyasetlerini eletirtmeme ve "hatasz"lk karakterini
merulatrma alanlarnda nemli avantajlar salyordu. Hikmet-i hkmete
duyulan inan ve bunun devletin bekas benzeri kavramlarla zdeletirilmesi,
bir yandan ciddi toplumsal atmalarn engellenmesine katkda bulunurken, te
yandan da oulcu siyas hayata gei sonrasnda bile gerek anlamda
demokrasinin tesisinin benzeri toplumlardaki srelerden ok daha uzun srmesine
neden oluyordu.
Son yllarda "hikmet-i hkmet" kavramnn brokrasi dnda bir entelekteller
grubu tarafndan ciddi eletirilere maruz braklmas ve buna snlarak
gerekletirilen siyasetlerin sorgulanmalar, Trkiye'nin demokrasi yolunda
att admlarda nemli rol oynamtr. Burada iaret edilmesi gereken bir
husus, gnmzde bu kavrama devlet ynetimindeki siyasetilerden ziyade imdiye
dein tartlmayan ve "hikmet-i hkmet" gerei olduu var saylan siyasetlerin
aynen srdrlmesini talep eden bir eski brokrat-entelektel grubunun sahip
kmasdr. Ancak sz konusu gayretlere karn, tarih geliimin nda, bu
kavramn yeniden canlandrlmasnn pek de kolay olamayacan sylemek yanl
olmaz.
. Zaman, 9 Temmuz 2004
149
Demokrasi Eitimi ve Seviyesi
1993 ylnda Dou Avrupa'da yklan sosyalist rejimlerin yerini alacak
demokrasilere yardm amacyla eitli lkelere yardm paketleri sunan
Uluslararas Siyas Dnce Konferans, Arnavutluk Cumhuriyeti'ne de bir heyet
gndererek bu lkedeki demokratikleme srecine katkda bulunmaya karar
vermiti. Heyette yer alan akademisyenlerden biri, Efltun ve Aristo'dan John
Ravvls ve Susan Moller Okin'e varncaya kadar demokrasi kuram ile ilgili
kitaplarla dolu valizlerle gittikleri Tiran'da nasl Locke, Madison, Mili ve
Montesquieu gibi dnrlere atflarda bulunarak Arnavutluk toplumunun,
demokratikleme yolundaki sorunlarna zm aradklarn detayl biimde
anlatt bir yazsnda bu denemenin nemli bir baar olduunu mdafaa etmiti.
Bu misal phesiz demokrasi eitimi bakmndan olduka u bir yaklam
sergilemektedir. Demokrasi eitimi karmak bir kuramn aklanmas olarak kabul
edilirse, bu gibi ders programlaryla sekinlerin eitilmesi, belki de, en
anlaml yol olarak grlebilir. Ancak, bu eitimde n plana karlmas gereken
belki de demokrasinin byle kuramsal dzeyde aklanmas ve
benimsettirilmesinden ziyade toplumsal yap ve kurumlardaki demokrasinin
ehemmiyetidir. Bu kurum ve yaplarda demokrasinin varlnn, toplumun
sekinlerinin demokrasi kuramnn ince detaylarn bilmesinden daha nemli
olduunu belirtmek herhalde abartl olmaz. Bu, bir anlamda, Trk siyas
demokrasisinin tm gayretlere ramen neden arzulanan seviyeye gelemediini de
aklayabilecek bir ayrntdr.
Demokrasinin byle kuramsal dzeyde ele alnmas ve ne denli ilediine temelde
iktidarn seimle el deitirmesi, muhalefetin varln srdrebilmesi, siyas
partilerin varl, askerin siyas hayattaki rol benzeri deikenlere baklarak
ka-
150
rar verilmesi bir anlamda istenilen sonulara ulaamamann da nedenlerinden
birini meydana getirmektedir.
Toplumdaki kurumlarn kendi geleneklerini yaratamadklar bir yapda -bu anlamda
Trkiye'de kendi, ahs deiimleri ile deimeyen, geleneini yaratan tek bir
kurumun var olduuna iaret etmekte yarar vardr- bu geleneklerin ne denli
demokratik olduu tartmasna bile girilememektedir. Ama aileden siyas
partiye, akademik kurumdan ii sendikasna, gazete idaresi ve izci gruplarndan
futbol kulbne kadar hibir kurum ve yapda demokrasinin uygulanmad bir
toplumda mkemmel bir siyas demokrasi beklentisi iinde olmak herhalde fazla
anlaml deildir.
Ailede kadn ve ocuklarn karar alma srecine yok denecek dzeyde katld,
siyas partide liderin otokratik ef olduu, rektrn niversite kampsnde
Tanr'nn glgesi olarak dolat, ke yazarnn fikrini beenmedii
meslektan vatan hainliiyle sulad, "ast astk" teknik direktrlerin
"imparator" unvanyla gklere kartldklar bir toplumda olgun bir siyas
demokrasinin neden bir trl ortaya kamad zerine kafa yormak, herhalde
havanda su dmekten, Arnavut sekinleriyle Mili tartarak bu toplumu
demokratikletirmeyi ummaktan ya da Saddam engeli ortadan kaldrlnca Irak'ta
Jefferson ilkeleri erevesinde ileyen bir demokrasi kurulacan zannetmekten
farkl deildir.
Trk demokrasisinin gelimesi nndeki mhim engellerden birisi de demokrasi
eitiminin hep siyas demokrasi vgs dzeyinde kalmas ve seimlerde oy
vermenin faziletlerinin vurgulanmas tesine geememesidir. Bu eitim, bunun
dnda bir demokrasi dnmedii gibi, bu eitim srecinden geen kitleler de
demokratiklemeyi hep siyas dzeyde amalanan noktaya ulama zaviyesinden
deerlendirmektedir.
Tarih ders kitaplarnda Osmanl Merutiyeti'ne herhangi bir meydan muharebesinin
yzde biri kadar yer ayran, "1945 ncesi ok partili hayata gei denemeleri"
bal altnda dipnot dzeyinde verilen bilgilerde bir savc edasyla tek parti
dnda kalanlar muzr faaliyetlerde bulunmakla itham eden, yurttalk bilgisi
derslerinin milliyeti deerleri alama amacnn tesinde bir hedefinin
olmad, asker
151
eitimin Colmar von der Goltz miras "millet-i msellha" kuramna dayand,
hibir kurumun demokratik gelenek meydana getiremedii, tek adamln
yceltildii ve her trl baar ve baarszln bireysel seviyeye
indirgendii, siyas parti ve sendikalar benzeri toplumsal kurumlardaki
oligarik yaplarn Michels'in dahi hayal edemeyecei boyutlara ulat bir
toplumda maalesef amalanan noktaya bir trl ulalamamaktadr.
Bu noktada ilkokullar ve meslek ii eitim programlarndan balayarak demokrasi
eitimine arlk vermek atlmas gereken ilk admdr. Unutulmamaldr ki, 1945
ncesinde demokrasiyle uyumas en zor, deimesi imknsz otoriter toplumlar
olarak grlen Almanya ve Japonya bu alandaki temel dnmlerini igalcileri
tarafndan kendilerine dayatlan demokrasi eitimi sonrasnda
gerekletirmilerdi. Bu alanda kuramsal ve sekinler dzeyindeki eitime umut
balamann ne denli anlamsz olduunun belki de en iyi gstergesi, demokrasi
kuram uzman bir siyasetinin liderliini yapt bir partimizin, gerek takip
ettii siyasetler ve gerekse de parti ii uygulamalar gznne alndnda, en
demokratik olmayan misallerden birisi olmasdr.
Zaman, 15 Nisan 2004
152
Temsil Arac m, Modernleme Hizmetinde Brokratik Kurum mu?
Raymond Aron bir almasnda, ondokuzuncu asrda balayan bir sre ierisinde
parlamentonun pek ok toplumda siyas modernleme sembol olarak grldnn
altn izmiti. Bu deerlendirme, bir anlamda, Osmanl/Trk parlamento
geleneinin zerinde fazla durulmayan, ancak son derece nemli bir niteliine
iaret etmektedir. 1876 Kanun-i Esassi'nin iln ncesindeki tartmalara
bakldnda ve bizatihi bu anayasay yrrle koyan ferman incelendiinde
kolaylkla anlalabilecei gibi, Meclis-i Mebusan ve yn kurumlarnn tesisi,
temelde, devletin yetkili makamlar tarafndan Tanzimat slahatnn devam,
yani, bir brokratik reform olarak grlmekteydi. Anayasal monari kavramn
karlamak iin Arapa "rt" kknden tretilen ve daha sonra ran
entelektelleri tarafndan da kullanlmakla beraber Arapa'da kendine yer
bulamayan "merutiyet" terimi temelde snrlandrma amacna iaret ediyor, bu
erevede slm alemindeki ilk anayasa olan 1861 Tunus Dstr'u ya da Hidiv
smail'in 1866 tarihli fermnyla tesis olunan Msr Meclis-i ra-y Nvvb'
ile gerekletirilene benzer bir idar reformu amalyordu.
Anayasal rejim iin daha nce kullanlan iki tabirin, Mustafa Fzl Paa'nn
Abdlaziz'e takdim ettii asl Franszca olan mektubu Trke'ye evrilirken
Sadullah Bey tarafndan kullanlan "nizm- serbestne" ve daha sonra nde gelen
iki Yeni Osmanl Namk Kemal Bey ve Ali Suv Efendi'nin istimal ettikleri
"usl-i meveret'in bir kenara braklarak "merutiyet'te karar klnmas
phesiz bir tesadf eseri deildi. Bu anlamdaki bir rejimin yasama organ
olarak parlamento, ra-y Devlet ile Vilyet Meclisleri'nin karmas olarak
snrlama grevini yerine getiren bir modern brokratik organ haline geliyordu.
Uzun yllar merut idarenin yeniden tesisi iin gizli cemiyetlerde
153
alan Said Halim Paa'nn 1876 Kanun-i Esassi'nin aslnda brokrasinin
Saray'la olan mcadelesindeki bir hamlesinden baka bir ey olmadn dnmesi
ve temsilin sadece kt zerinde kalmasndan ikyet etmesi gzard
edilmemelidir.
Brokrasinin tm arzularna karn, Meclis-i Mebusan'n temsil niteliinin
altn izerek nazr paalar sorgulamaya cret etmesi, devlet ii olarak
grlen hassas alanlara burnunu sokmaya ya da ada bir siyasetimizin deiik
bir balamda dile getirdii tabirle "devlete meydan okumaya" kalkmas hazin
sonunu hazrlayan nedenleri oluturmutu. Brokratik modernlemeye yardm ve
snrlama isteiyle yaratlan kurum, Bb- l brokratlarnn pek ouna gre
tehdit edici bir nitelik kazanmt Nitekim bu brokratlar, II. Abdlhamid
rejiminin kendilerini i takipisi durumuna drerek lkeyi Saray'da kurduu
komisyonlar yardmyla ynetmesinden duyduklar tm honutsuzlua karn,
mcadelelerini meclisin ve temsilin yeniden ihyas deil de, Bb- l'nin
mutlu gnlerine yani Mustafa Reid, Fuad ve l paalar dnemindeki brokrasi
diktatrlne dnme zemininde yapmlard. ttihad ve Terakki erkn en liberal
devlet adam olarak kabul edilen Kmil Paa'nn dahi Bb- l'yi devletin en
hayat kurumu olarak grerek, Meclis-i Mebusan'n temsil niteliinin ona
anlaml bir katk yapmadn dndn rendiklerinde fazlasyla
armlard ama ksa sre iinde kendileri de "halkn kendi bildiince
setii" mebuslarn fazla tekin olmadklarna karar vermilerdi.
Temsil iddias ile ortaya kan bu kimseler devlet iine burunlarn olur olmaz
biimde sokarak yaplacak slhatn ya da uygulanacak devlet siyasetlerinin
nne engel olarak kabiliyorlard. Ancak her modern toplumda var olan bu
kurumdan vazgeilemeyeceine gre yaplmas gereken, seimleri kontrol ederek
mmkn mertebe sebkmazann mebus olmasn nlemek ve kavnin-i muvakkate
araclyla meclisin yasama gcn snrlamakt. Bu yaklama gre brokrasi
slahatn yaplp uygulanmasnda ve toplumun ileriye gtrlmesinde daha
gvenilir ve "devlet karnn ne olduunu bilir" bir kurumdu.
? '' -.
154
1908-1912 dnemi meclisleriyle son Osmanl Meclis-i Mebusan ve olaanst
koullara karn ilk BMM/TBMM temsilin n plana kartld kurumlar olmular,
buna karlk 1950 ylna kadar grev yapan dier meclisler temelde Aron'un
modernlemeyi sembolize ettiine deindii kurumlar nitelii tamlard.
lgintir ki, ok partili hayata gei, meclisin temel karakterinin ne olduu
konusundaki tartmaya son vermedii gibi, bu kurumun temsilden salad
"ar" gten holanmayan brokrasi, kendisiyle yasama organ arasndaki
mcadelenin aslnda bir "devlet-siyaset" atmas olduunun altn hassasiyetle
izmiti. 1960 sonrasnda temel ilevi brokrasiye yardm olacak korparatist bir
meclisin ciddi bir seenek olarak gndeme getirilmesi bir tesadf eseri deildi.
Gene gvenilmez ve ibilmez siyasler yerine Bb- l paalar benzeri "devlet
tecrbesi olan teknokratlardan" oluacak ve meclise gerektiinde, gerektii
kadar bilgi verecek hkmet seeneinin Trk siyas gndemindeki yerini
koruyabilmesi, . fikr arka plan "yukardan gelen brokratik reform" olan bir
siyasetin halen are olarak grlebildiini gstermektedir.
Ancak, temsil ne denli kontrol edilirse edilsin ve yasama ne lde
snrlandrlrsa snrlandrlsn bu nitelie sahip olduunu dnen kurumlarn
denetim altnda tutulmasnn ne denli zor olduu son yirmi be yl iinde iki
deneyle ispatlanmtr. Her trl denetimden geirilerek atanan mutemet
sekinlerden oluan "Danma Meclisi" atlak sesler kartmaktan geri kalmad
gibi, milletvekili adaylarnn belirlenmesinde kln krk yarld 1983
Seimleri'nin, devlete o gne kadar grlmemi bir biimde ve tonda "kafa tutan"
bir yaklam iktidara getirmesi, toplumun sekinlerinden oluarak halkn
aydnlanmasna hizmet edecek bir brokratik kurum tesisi arzusunun kysz bir
nehir istemee mabih olduunu gstermitir.
Trkiye bu anlamsz tartmay geride brakmak zorundadr, bunun en kolay yolu
ise kurumlarn asl niteliklerinin n plana karlmasdr.
Zaman, 24 Ocak 2004
155
"Btnlk" ve "Katlm" Arasnda evre
Mahall idarelerin yetkileri ve "evre"nin bu kanalla merkezle yrtt
ilikiler siyas hayatmzn en nemli sorunlarndan birisi olmu ve olmaktadr.
Birok lkede teknik dzeyde bir sorun olarak grlen bu "iliki", "yetki" ve
"katlm" dzenlemesi Trkiye'de imparatorluk miras nedeniyle, ideolojik
dzeyde, bir "temmiyet-i mlkiyye" ve "devletin bekas" sorunu haline gelmitir
ve halen de bu hususiyetini muhafaza etmektedir.
Ondokuzuncu asr ba ve bilhassa Tanzimat sonrasnda "evre"si ile ilikilerini
yeniden dzenlemeye alan "merkez", bu giriimin zannedildiinden ok daha
fazla sorunu beraberinde getirdiini grmtr. Birbirinden farkl inan,
gelenek, kltr, katlm mekanizmalaryla kurallarn yrrlkte olduu deiik
ktalara yaylm bir evrenin merkez tarafndan ne lde ve nasl kontrol
edilerek btn iinde tutulabilecei Osmanl idaresinin her dnemde en nemli
meselelerinden birisi olmutu. Mahall liderlerin tasfiyesiyle yaratlan ve
kutsanan, yeni deerlerle tehiz edilen merkezin tartlmaz hkimiyetinin
tesisini amalayan Osmanl merkezletirme hareketi, merkezle benzer deerleri
paylaan ve yakn evresi olarak nitelendirilebilecek bir sahada baar
kazanm, Anadolu ve Rumeli'nin nemli blmnde artk stanbul'da kethdalar
olmayan "memur" vali paalar ve beyler, merkez ile evre arasndaki hassas
dengeyi salama vazifesinden ziyade, merkezin arzularn yerine getirmeye
almlardr. Uzak evrenin byk blmnde ise merkezletirme byk lde
merkezce yaratlan ve bu nedenle varln merkeze medyun yeni mahall liderleri
toplumsal taban bulunan eskilerinin yerine geirmek biiminde
uygulanabilmitir.
Osmanl ynetiminde valilik, ra-y Devlet zl yapp, 1908 sonrasnda mebus
olarak stanbul'a geri dnen ve 1912
156
ylnda Avlonya'da Arnavutluk'un bamszln iln eden smail Kemal Bey,
hatratnda, yerel bir lider olan ve bu nedenle merkezletirmeye kar kan
babasnn yerine merkez tarafndan "sonradan grme" sfatyla tavsif ettii
Viryoni ailesinden birisinin geirilmesini sert bir dille tenkit etmiti. Uzak
evrenin bu tr kendi mahall liderini kendin yarat siyasetinin dahi
uygulanmasna imkn vermeyen blmnde ise tehdit ve taltifin beraberce
kullanmyla mahall liderlerin merkezle ilikileri gelitirilmeye allm,
el-Sabah, el-Sn gibi ailelerin temsilcileri elden geldiince, en azndan
salnamelerde, merkezin temsilcileri durumuna getirilmilerdi.
Tanzimat .sonras merkezletirme hareketinin yakn evredeki mahall dokuda
gerekletirdii deiimi bir anlamda Avrupa'da imparatorluklarn yeni dzen
tesis ederken, bununla uyum salamasnn imknsz olduunu dndkleri
katlmc geleneksel ortaa kurumlarn yerle bir etmelerine benzetmek
mmkndr. Merkezleme sonrasnda yaratlan yeni "evre"nin bir anlamda
merkezle ilikileri artm ama temsil gc ve mahall konulardaki arl
gitgide azalmtr. Bu adan bakldnda, mahall idarelerle ilgili
dzenlemelerin, bir anlamda, bu dengesizlii ortadan kaldrmaya alma
giriimleri olarak yorumlanmas mmkndr. Ancak bu dzenlemelerin kt
zerinde evreye salad yetkiler, uygulamada, bilhassa Tanzimat dneminin
sonlarndan itibaren, valinin gc karsnda etkisiz kalmtr. Bunun tesinde,
teknolojik gelimeler valiyi merkez tarafndan her an ulalabili-nen bir
grevli dzeyine indirgeyerek onun mahall meselelere mdahale alann
daraltm, merkezletirme hareketi sonrasnda dz "memur" dzeyine gerileyen
vali, telgraf hatlarnn vilyt merkezlerine ulam sonrasnda kendisine
her konuda merkezden talimat verilen memur haline gelmitir.
Merkezletirmeye ynelik tepkilerin art her ne kadar bu siyasetin
sonularnn yeniden gzden geirilmesine yol am, "tevsP-i mezuniyet" (yetki
genilii) kaidesi kendine Kanun-i Esas metninde dahi yer bulmusa da
uygulamada tamamen gzard edilmitir. Bunun nemli nedenlerinden birisi de
merkezletirme hareketinin banda zerinde fazlaca dnlmeyen bir balant
olmutur.
157
Etnik milliyetilik hareketlerinin gelitii bir ortamda "adem-i merkeziyet" ve
bu kaidenin uygulanmasyla mahall idarelere yetki devri merkez tarafndan
gitgide ayrlkla tannan bir prim olarak grlmeye balamtr. Nitekim,
merkeziyetiliin beraberinde getirdii sorunlara kar bir "adem-i merkeziyet"
program hazrlayan Sabahaddin Bey seimle tekil edilen belediyeler, nahiye
meclisleri ve dier mahall temsil kurumlarnn "belediye, nahiye ve vilyet
umur ve meslihinin tesviye ve r'yetine itirak ve mdahale" etmelerini teklif
ettiinde Terakki ve ttihad Cemiyeti "bulunan bu devann derdden byk bir
bel" olduunu iddia ederek, kendisine bu zeminde sert bir cevap vermiti:
"Btn bir vilyeti selhiyet-i tamme ile ellerine brakacamz u yerli azalar
acaba kimler olacakdr? O zlar Arabistan'da ngiliz-ler'in, Suriye'de
Franszlar'n, Arnavudluk'ta talya ve Avusturya'nn, Vilyt- Sitte'de
[Ermeni] komitecilerin, Adalar'da Yunanistan'n, Makedonya'da Bulgarlar'n taht-
te'sir ve nfuzunda bulunan (...) kimselerden mrekkeb olursa ne yapacaz?"
Bu gr as kinci Merutiyet dneminde de -ksa bir ara dnda- merkeze
hkim olmu ve mahall idarelere yetki devri Ege adalarnn "Yunanistan'n
guna atlmas" ile e tutulmutur. te yandan Danaktsutyun'dan eitli mill
kulplere kadar uzanan bir yelpazedeki siyas teekkllerin "a-dem-i merkeziyeti
temel talepleri olarak dayatmalar merkezin kukusunu bsbtn artrm ve
merkeziyeti siyasetin ivme kazanmasna neden olmutur.
evre ile bylesi bir ilikiyi miras alan ve ulus-devlet olma niteliinden
dolay soruna kar daha da hassas olan Cumhuriyet ynetimi de bilhassa 1925
sonrasnda ilikiye "gvenlik", "toprak btnl" ve "devletin bekas"
zaviyesinden bakmtr. Bu alanda Cumhuriyet sonrasnda tarikatlar benzeri,
merkez ile evre arasnda balant salayan geleneksel messeselerin de byk
lde sahneden ekilmeleri ve tek partili siyas hayatn yerlemesi, merkezin
evre ile ilikisini tek tarafl bir mnasebet haline getirmitir.
Gnmz Trkiye'sinde sorun halen bu tarih mirastan bamsz ele
alnamamaktadr. Sabahaddin Bey ve muarzla-
158
rnn konu zerindeki grlerine teker teker bakldnda, bunlarn bir eit
tavuk-yumurta ikilemini ortaya koyduklarn sylemek yanl olmaz. Ama
uygulamada yaplmas gereken, bunu syleyerek bir kenara ekilmek deil, yz
seneyi akn bir sredir toplumun nn tkayan bir sorunun hallidir.
Zaman, 10 Temmuz 2003
159
Tarih Geliimi inde Kimlik Sorunumuz
Getiimiz aylarda yeniden gndeme tanan kimlik tartmas sert mnakaalar
sonrasnda kllenmeye yz tutmutur. Ancak, bu tartma, varln yok sayarak
yaamay tercih ettiimiz pek ok sorun gibi, derin temellere dayandndan hi
phesiz yeniden kamuoyumuzun gndemine gelecektir. Mesele, zannedildii gibi,
temelde st kimliin etnik kkeni de kapsayabilen bir kavramla ifadesinin ne
derece gerekli olduunda deil, bunun dier kimlikler ile olan ilikisindedir.
Osmanl Devleti, Tanzimat sonrasnda deitirdii resm ideolojisine uygun ve
kapsayc bir st kimlik yaratmak istediinde en uygun zmn din ve milliyet
farklarn kapatmaya yarayacak bir Osmanl st kimlii olduuna karar vermiti.
Bylesi bir st kimlik bir anlamda meydana getirilmesi arzulanan yeni Osmanl
toplumunun da imentosu olacak, farkl etnik kkenlerden gelen ve deiik
dinlerin sliki bireyleri bu ortak zeminde buluturacakt.
Daha sonra grld gibi bu sahadaki temel sorun bu st kimlik ile alt
kimliklerden sadece bir tanesi olan Trk kimliinin i ie gemi olmasyd.
Tarih sre iinde, gnmz Amerikan toplumunda olduu gibi herkesin kendi alt
kimliiyle birletirebilecei bir Osmanllk yerine tamamyla kapsayc ve dier
alt kimlikleri yok etmeye ynelik bir Os-manllk'n benimsenmesi Trkler
dnda kalan imparatorluk ansrnn bu yeni kavram "Trkletirme" olarak
niteledikleri bir eylemin arac olarak grmelerine yol amt. Dier bir ifade
ile gnmzdeki rlandal-Amerikal veyahut Yunan-Amerikal ya da ngiliz,
sko, rlandal, Galli alt kimliklerine dokunmayan Britanyal kimliinin
tersine dier kimlikleri tamamen folklorik dzeye indirmeye alan Osmanllk,
uzun vadede temel amacnn tersine etnik milliyetilikleri artrmt. Bu
alandaki baarszlna karn, Osmanl kimlii din
160
kimliklere kar daha mesafeli bir tavr alm ve Hristiyan-Osmanl, Yahudi-
Osmanl benzeri ikili kimliklerin yaratlmasna muhalefet etmemiti.
Neticede ne yukarda verdiimiz Amerikan ya da Britanyal misallerindekine
benzer bir st kimlik olabilen ve ne de olduka zecr uygulamalarla bir asr
aan bir srede "Fransz vatandalar" yaratan srelerde kullanlmas mmkn
bulunan Osmanllk ideolojisi, Trkler dndaki unsurlar iinde sadece
geleceini devletin bekasnda gren tabakalar nezdinde kabul grmt.
Manchester'den getirdii kuma Halep'te satarak para kazanan Bulgar tccar
iin, Osmanl olmak, kk bir Bulgar ulus-devletinin vatanda olmaktan daha
cazipti. Nitekim, Bulgar milliyetileri bylesi fertleri "orbac" sfatyla
aalyordu. Gene herhangi bir ayrlklk tezini mdafaa edemeyecek toplumlar
asndan, en kt Osmanllk dahi en iyi ulus-devlette aznlk durumunda
gelmeye tercih ediliyordu. Yahudi cemaatinin Osmanllk tezinin nemli
mdafilerinden birisi olmas, Makedonya'da Ulahlar'n, bu kimliin en ateli
taraftar kesilmeleri bir tesadf eseri deildi. Osmanl sonras bu cemaatlerin
bana gelenler, bu alanda yaplan tercihin hi de yanl olmadn
gstermektedir.
Trkiye Cumhuriyeti de kimlik yaratma srecinde en byk mirass olduu
Osmanl uygulamasndan fazlasyla etkilenmiti. Aslnda din kimliklerin ikinci
plana itilmeleri, yukarda belirttiimiz gibi, Cumhuriyetten ok nce
gerekletirilmiti. Ancak Cumhuriyet yeni st kimliin, bununla da kalmayarak
her trl ikili kimlii silmesi gerektiini dnyordu. Bylesi bir yaklam
ise st kimlie atmac bir karakter kazandryordu. Tpk "Osmanl" kavram
gibi kapsayc ve benimsemekle kazanlabilen bir kimlik yaratmay uygun gren
Cumhuriyet, bu alandaki tercihini st kimliin ayrlarn ortak bir zeminde
buluturulmasn salamaktan ziyade ayrln ortadan kaldrlmas ilevini
yerine getirmesi gerektii fikr temeline dayandryordu. Ankara'da baz
mehfilde byk takdir gren ve ayn isimli bir esere balk olan "din yok
milliyet var" tezi bir anlamda yaratlan kimlii her eyin zerine geirme
abalarnn bir tezahr olarak grlebilir. Ancak byle bir ilev grmesi
arzulanan yeni kimlik, bizatihi bu
161
zellii, kendi dndakileri silme nitelii nedeniyle bir yandan birletirici
olabilirken, dier yandan da ayrlklarn altn izici bir rol oynayabiliyordu.
Bu nedenle sorun, st kimliin adnn deitirilmesi olmayp, bunun tabiat
gerei, demokratik bir toplumun fertleri tarafndan sahip olunan pek ok
kimliin zerinde olmakla beraber, onlar yok etmeye almayan bir ilevle
donatlmasdr. Fertlerin ok deiik kimliklerle srekli deien topluluklar
iinde yer aldklar gznne alndnda bu kimliklere dokunmayan, onlarla
btnleebilen bylesi bir st kimlik, ayrlarn beraberliini salama alannda
ok daha yararl roller ifa edebilecektir.
Zaman, 11 Aralk 2003
162
st Kimlikler Olarak Trklk ve Trkiyelilik
Kamuoyumuzun gndemindeki gncel tartmalardan birisi de toplumumuzun yeni bir
st kimlie ne lde ihtiya duyduudur. Baz entelektellerimiz, bu alanda
kullanmn istedikleri "Trkiyeli" kimliinin, etnik anlam ykl olduunu iddia
ettikleri "Trk" kimliinin yerini almasyla, toplumun daha yaygn kabul gren
bir st kimlie kavuaca tezini mdafaa etmektedirler.
Bu tez mdafaa edilirken sk sk tekrarlanan bir husus ise modern bir kavram
olan "Trkiyeli"liin, "Trk" st kimliinden rahatsz olan bireylerce
kullanld ve bunun bylesi bir rahatszlk duymayan kimselerce de kabulnn
toplumsal bara mhim katklarda bulunacadr. Hatta teklif edilen
"Trkiyelilik" st kimliinin modernlik hususiyetine iaret etmek iin deerli
bir yazar, bu konu zerine kaleme ald bir makalesine "Eskiden Trkiyelilik mi
vard?" baln uygun grmtr.
Tarihsizliin ciddi bir haslet, bunun da tesinde, bir gereklilik olarak
grld toplumumuzda "Trkiyelilik" ve "Trklk" kavramlarnn birer st
kimlik olarak kullanlmalarnn 1906 ylnda ciddi bir tartmaya neden
olduunun bilinmemesi phesiz fazla da artc deildir. Halbuki bu tartma
sonrasnda varlan nokta, gnmzdeki mnakaalara da k tutacak mahiyettedir.
1906 ylnda, ban Dr. Abdullah Cevdet Bey'in ektii bir grup Osmanl
entelekteli "Osmanl" st kimliinin deitirilmesi gereklilii tezi ile ortaya
kmlard Abdullah Cevdet Bey tarafndan kaleme alnan ve konuya bir Ermeni
Osmanl vatanda ile yaplan hayal bir muhavere yardmyla yaklaan bir
yazdan verilen aadaki alntda da belirtildii gibi, "Osmanl" st kimlii
yerine alternatif olarak "Trk" ve "Tr-
163
kiyeli" kavramlar teklif edilmi, daha da mhimi, bunlarn birbirinden farkl
olmadklar vurgulanmt:
" - Ermeniye sorarm: Sen nesin?
- Osmanl.
- Bu isim nereden geliyor?
- Osman hanedan tarafndan Trkiye ve Trkiye teb'asna
verilmi isimdir.
- Sevgili vatanda, msaade et sana soraym: Peki, Trkiye kelimesini
biliyorsun deil mi?
- Evet.
- A iki gzm vatandam, o halde byle bir hnedn- istibdad ve fesadn
nmn tamaktansa imdi tavsif ettiin milletin nmna nisbeten Trkiyelilik,
Trklk nmn tamak evl deil mi? Sen Ermenisin, ben Krdm fakat ra-y
Trkiye'de senin de benim de milletvekili, mebus olarak bulunmaya hakkmz var.
Trkiye hepimizin vatan- mterekimiz deil mi?"
lgintir ki, Krt milliyeti hareketi iinde nemli roller oynayan bir
entelektel "Trkiyeli" ve "Trk" st kimlikleri arasnda herhangi bir fark
grmedii gibi daha sonra "te bakn ben Krdm. Krdler'i ve Krdl severim.
Fakat madem ki hukuk ve vezifce mtesv Trkiye vatandalarndanm, o halde
her eyden evvel Trkm." aklamasyla sz konusu iki seenek arasnda "Trk"
st kimliini tercih ettiini belirtmi, hatta bu nedenle yazlarn "Bir Krd-
Trk" imzasyla yaynlamay uygun grmtr.
Bu tartmada Abdullah Cevdet Bey'e ilgin bir destek, Azerbaycan'da Hayat ve
Kaspii dergilerinde yazd yazlarda "Osmanl" kimliine, bunun Franszlar'n
kendilerine "Bourbon" demelerine mabih olduunu ileri srerek itiraz eden ve
onun yerine "Trk" st kimliinin geirilmesini isteyen Hseyinzde Ali (Turan)
Bey'den gelmitir.
Konuya olduka farkl bir adan bakan Arnavut milliyetilerinin szcs
durumundaki Faik Konitza benzeri entelekteller ise ne Trk ve ne de Trkiyeli
kavramlarnn kendileri asndan tatmin edici olmadn savunmulardr. Bu
kimse-
164
lere gre ayn etnik gruba (Trkler'e) atfta bulunan bu kavramlarn Arnavutlar
tarafndan bir st kimlik olarak kabul imknszd. Nitekim, Konitza 1909
ylnda Mslman olmalar nedeniyle kendilerine "Trk" diyen Arnavutlar'n bu
sfat terketmeleri iin alan kampanyann ban ekecekti. Bu amaca ulamak
iin bir yandan Trkler iin aalayc sfatlar olarak istimal edilen
"Halldup" ya da "Anadollak" kelimelerinin kullanmna yaygnlk kazandrlrken,
te yandan da, Mslman Arnavutlar mill bir din tekiltlanmas dzenleme
yolunda tevik edilmilerdi. Bylece Osmanl Meihat' yerine kurulacak Arnavut
ulem meclisini en st din kurum olarak tanyacak olan Arnavutlar, "Trkler'le
herhangi bir ortaklklar bulunmayan" bir toplum haline geleceklerdi. Ayn
amala Flamuri gibi milliyeti dergiler, Osmanl Mebusan'ndaki Arnavut
mebuslara, rlanda ya da spanya'daki Katalan partileri mensuplar gibi, her
trl st kimlii reddederek, yalnzca etnik etiketleriyle siyaset yapmalarn
tavsiye ediyorlard.
Bu tartmalarn da bize gsterdii gibi kimlik sorunu st kimliin ifadesinde
kullanlan terimin dile ait teknik ayrntlarnn olduka tesinde ve derinlikte
bir meseledir. Osmanl kullanmnda uzun sre bir lkede yaayanlar tanmlamak
iin kullanlan terimlerin (Franel, Moskolu, ngilterel gibi) yerini,
ondokuzuncu asr ortalarndan itibaren, etnik kimlie dorudan atf yapan
kavramlarn (Fransz, Rus, ngiliz gibi) ald bir hakikattir. Ancak, bunun
bilinli bir siyasetin neticesi olmaktan ziyade, dildeki yapsal deiimden
kaynaklandn belirtmek yerinde olur. Tekrar etmek gerekirse, karmzda duran
mesele teknik bir dil sorunu olmaktan bir hayli
uzaktr.
Konuya gene tarihimizden bir misal yardmyla yaklaacak olursak srekli olarak
Osmanlclk yaptn savunmakla beraber "Osmanllk" kavramnn iini
arlkl biimde Trk kltrel deerleriyle dolduran, Trk unsuruna
imparatorluun Tanzimat ncesi Mslman cemaatine benzer "millet-i hkime"
stats kazandrmaya alan ve nihayet "Osmanllk" altndaki kimlikleri
silmeye alan ttihad ve Terakki siyasetleri, Arap, Arnavut ve dier ansra
mensup entelekteller tarafndan "Trkletirme" amal eylemler olarak kabul
edili-
165
yordu. Bu siyasetlerin "Osmanlclk" adna yaplmas ise bunlara gsterilen
tepkide herhangi bir azalmaya yol amyordu.
Sonuta bu alanda nemli olan st kimliin kltrel ierii, alt kimliklerle
ilikisi ve bunlara tand serbest alandr. Gumhuriyet'ten itibaren yeni bir
kimlik yaratma zorunlulu-uyla karlaan toplumumuzun sorununun temelinde bu
yeni kimlie verilen isim deil, bu kimliin iinin nasl doldurulduu ve onun
alt kltrlere gsterdii msamahann derecesi bulunmaktadr. Dier bir
ifadeyle, ilk olarak Krt milliyeti hareketinin liderlerinden birisi tarafndan
teklif edilmi olan bir st kimliin, gnmzde ayn etnik kkeni paylaan
vatandalarmzn bir blm tarafndan rahatsz edici bulunmasnn nedenini
dile ait teknik detaylarda aramak yerine, bu kavramn iinin nasl
doldurulduuna bakmamz gerekmektedir. Bu kavramn ii benzer bir ekilde
doldurulduktan sonra onun "Trkiyeli" olarak isimlendirilmesi anlaml bir
deiiklie neden olmaz.
Buna karlk aynann br yzne baklacak olursa, Faik Konitza, Fan Stylian
Noli benzeri mfrit milliyeti ve ayrlklk mdafii entelektelleri de
herhangi bir st kimlikle tatmin etmek mmkn deildir. Gene bu alada
belirleyici olmu olan husus, yeni cumhuriyetin adnn "Trkiye" ya da "Anadolu"
olmas deil, bu rejimin vatandal nasl tarif etmi, st kimlii hangi
kltrel deerlerle donatm ve alt kimliklere ne denli serbestiyet alan
tanm olduudur. Cumhuriyet'in kuruluundan gnmze dein uygulanan
siyasetlerin aynlarnn icra edildii ancak ismi "Anadolu Cumhuriyeti" olan bir
yapda toplumsal ilikilerin tamamyla farkl olabileceine inanmak, toplumun
fertlerinin nemli bir ounluunun kelimeler zerine tahliller yapan dilbilim
uzmanlar olduu varsaymna dayanr ki, bunun pek de anlaml olmad
phesizdir.
Zaman, 6 Kasm 2004
166
Tarih Sre inde Kimlikler, Kimlik atmas ve Demokrasi
Kimlik meselesi, son gnlerde, bilhassa toplumsal btnlmzn ne gibi
vastalarla korunabilecei tartmalar erevesinde, yeniden kamuoyumuzun temel
gndem maddelerinden birisini tekil etti. Bu yazda konuyu tarih tecrbemiz
nda incelemeye gayret edeceiz.
Devlet ve Kimlik
Bu alanda yaplan tahlillerin ehemmiyetli bir blm konuya olduka s biimde
yaklaarak, meseleyi devletin deiik alt kimlikleri tanmasna, st kimliin
adnn ne olmas gerektii konusunda yeni bir deerlendirme yapmasna, daha
basit bir ifadeyle, devlet merkezli bir karar alma srecine indirgemektedir. Bu
alanda demokratik almlarn sihirli denek etkisi gstereceinin var saylmas
da meselenin znn yeterince kavranamamasndan kaynaklanmaktadr. Sz konusu
almlar uygulanacak siyasetlere yardmc olmak, onlarn nn amakla birlikte
bizatihi kimlik sorununu halledemezler. Bunun da tesinde demokratik almlar,
milliyeti ideolojilere "ramen" gerekletirilmek durumundadrlar.
Benzeri ekilde, anayasa ile belirlenen vatandalk temeline dayal bir kimliin
tm alt kimlikleri uzlatrarak bu alandaki her trl atmay engelleyecei
fikri de konuya tek ynl ve mekanik bir sre olarak yaklalmasnn tabi bir
neticesidir. Bylesi bir kimliin benimsettirilmesinin, neticede baar salansa
dahi, ok uzun ve skntl bir gei dnemini gerektirdii de unutulmamaldr.
Bizzat tarihimiz, bize sadece alt kimlikleri tanma ve bunlarn zerinde bir
kapsayc kimlik benimsenmesiyle ya da bir temel yasa vastasyla bu st
kimliin kanun gvence altna alnmasyla kimlik atmasnn nlenemeyeceini
gstermektedir.
167
Bu alanda kar gr olarak ileri srlen ve alt kimlikleri tanyan, anayasada
tanmlanan vatandalk temeline dayal kapsayc bir st kimliin sre
ierisinde etnik atma yarataca gr de, kimlik yaratlmasn devletin
tekelinde bir eylem olarak grmesi nedeniyle konuya aslnda ayn zaviyeden
bakmaktadr. Bu gr, kimin hangi kimlii tayacan tespit alannda devleti
tek yetkili klarken, sorunu st kimliin adn deitirerek halledeceini
zanneden yaklam gibi, sosyolojik olarak kimliklerin nasl yaratldn
tamamen gzard etmektedir.
phesiz kar karya bulunulan mesele, st kimlie yeni bir ad bulmaktan
ziyade onun iinin nasl doldurulacadr. Ancak, st kimliin ne lde hkim
kimliin deer ve semblleriyle doldurulaca, onun alt kimliklerle ilikisinin
hangi zeminde gerekleecei benzeri hususlarda atlacak yeni admlar, mevcut
durumda deiiklik yaratabilecektir. Buradaki temel ama toplumdaki tm
bireylerin bu st kimlik iinde kendine ait unsurlar bulabilmesinin teminidir.
Bu ekilde toplumun dlandn dnen kesimlerince de benimsenip
iselletirilecek bir st kimlik, bunun da tesinde kimlikler atmasnn nne
geebilecektir.
Meselenin gzden uzak tutulmamas gereken bir vehesi de kimliklerin yaratlan
aidiyetler olduudur. Bu nedenle kimlik yaratlmas -bilhassa st kimlik- ve
benimsettirilmeye allmas tekelci biimde ifa edilen bir ilev olmayp, bunu
kabule yanamayanlarla -bilhassa milliyeti ideolojilerle- rekabet ederek
gerekletirilen bir faaliyettir. Milliyeti ideolojiler, toplumsallatrma
vastalar zerinde tekel sahibi merkezlere kar dahi atan kimlikler
yaratmaktan geri kalmamlardr. Bu ideolojilerle st kimlik uzlamas salamak
neredeyse imknsz olup, bu gayret sz konusu ideolojilere ramen yaplmaktadr.
Mesele st kimliin milliyeti ideolojilerin yaratt atmac kimliklerden
daha cazip hale getirilmesi, farkllklarla beraber olma yollarnn
bulunmasdr; ancak bunun gerek hayatta uygulanmasnn olduka zor olduu
unutulmamaldr. Son dnem Osmanl tarihi, bir anlamda, bu alanda yaanan
baarszlklarn tarihidir.
168
Bu hususlara ilveten, st kimliin cazibe merkezi haline getirilmesi gayretinin
temel hedefinin de entelekteller olduu gzden uzak tutulmamaldr. Konuya gene
kendi tarihimizin salad misaller yardmyla bakacak olursak,
toplumsallatrma vastalarn sk denetim altnda tutan devletin be-
nimsettirmee alt st kimlie kar yaratlan atmac milliyeti
kimlikler, kendi cemaatlerinde aznlkta kalm, buna karlk entelekteller
dzeyinde yaygn kabul grmlerdir. Bu nedenle, niha tahlilde, merkezle
ilikiler toplumlar adna bu kimliklerle srdrlmtr.
Osmanl Kimlik Miras
Kimlik atmalar, yeni st kimlik yaratma, onu benimsetme gayretleri asndan
dnyann en zengin laboratuvarlarndan birisine sahip gemiimize karn bu
alanda siyaset retemememiz, pek tabi, tarihimizi tahlil etmekte gsterdiimiz
zaafn neticesidir.
Tanzimat sonrasnda yeni bir anlam yklenerek devletin yeni resm ideolojisinin
merkezine oturtulan "Osmanl" kimlii ve bunun alt kimliklerle ilikisi zerine,
imparatorluun kne kadar srdrlen bir tartmann yaanmas, bir anlamda,
onun topluma benimsettirilmesi alannda karlalan bir baarszln
gstergesidir. Baka bir deyile, Osmanl reformcularnn yarattklar
efsaneler, ihtira ettikleri yeni semboller toplumun alt katmanlarna kfi
derecede nfuz edememi, bunun da tesinde, Fransz kimlii zerine yaplan ufuk
ac Les lieux de memoire derlemesinde ileri srld gibi, bireylerin
"paylatklar ortak hatralar" yeni bir kimlik oluturulmas alannda yetersiz
kalmlard.
Bir yandan yeni kimliin imparatorluun hkim unsurunun sembolleri, efsaneleri
etrafnda ekillendirilmesi ve evreye bir merkezletirme siyasetiyle beraber
sunulmas, deiik ansrn onu bir "Trkletirme" siyaseti olarak alglamas
neticesini doururken, dier yandan da milliyeti hareketlerin kart efsaneler,
tarihler ve semboller yaratmalar kimlik sorununu bir adm daha ileriye
gtrerek bir atma zemini haline getirmiti.
169
Bir misal vermek gerekirse, Tunal Hilmi Bey 1901 yl sonlarnda Trkiyallk
Osmanllk, Osmanllk Trkiyallkdr balkl hutbesiyle herkesi, corafyaya
balayarak btnyle etnik ve mill deerlerden ayrmaya alt, yeni kimlie
sahip kmaa davet ettiinde Osmanl kurulu efsanesini, lliryallar'a kadar
giden bir "bu topraklarn ilk sahibi" efsanesiyle, Osmanl tarihini, "igale
direnen, dalarn sahibi skender Bey" tarihiyle ve ay-yldzl sanca, "ki
Bal Kara Kartal" ile ikame eden ve "Trkiyelilik", "Osmanllk" benzeri
kavramlar kendilerini Trkletirmeye ynelik siyasetler olarak gren Arnavut
milliyetileri buna cevap vermee dahi tenezzl etmemilerdi.
Ayn ekilde, "Osmanl" ya da yirminci asr banda yaratlan "Trkiyeli"
kimlikleri, Trk olmayan ansrn devletle ilikide olan, geleceini merkezin
varln srdrmesinde gren tabakalar dndaki ksmlarna pek az nfuz
edebilmiti ki, bu unsurlar milliyetiler tarafndan "orbac", "Trklemi",
"Trk ua" benzeri sfatlarla aalanyorlard. Bu anlamda st kimlik ya
devletle temas ve status uo'nun devamndan fayda salayan sekinler (mesel
Manchester'den ithal ettii kuma Halep'te satan ve kk bir Bulgar ulus-
devletinin tccar haline gelmeyi istemeyen iadam ki bu gibilere milliyetiler
"orbaclar" sfatyla saldryorlard) ya da merkezle ciddi kimlik atmasn,
ayrlkl hayal edemeyecek cesametteki gruplar (Makedonya ve Epir Ulahlar,
Osmanl Yahudileri) tarafndan benimseniyor ama dierleri tarafndan bir
"Trkletirme" siyaseti olarak mtalaa edilerek reddediliyordu.
Konuya gene benzeri bir misal yardmyla yaklaacak olursak, 1908 htilli
srasnda eriz Topulli liderliindeki Tosk etelerini isyana dahil etmek iin
Arnavut milliyetileriyle toplantlar yapan Resneli Niyazi Bey, bizzat kendisini
misal olarak gstererek hareketin bir "Trk" hareketi olmadn savunduunda,
muhataplar onu gerek bir Arnavut olarak grmediklerini, Trkler'in temsilcisi
olarak mtalaa ettiklerini im etmilerdi. Dier bir ifadeyle zerindeki
niforma, Mekteb-i Harbiye mezunu olmakla beraber, Trke'ye hkimiyeti, ana
dili Arnavuta'ya kyasla snrl, ttihad ve Terakki entelektellerinin
"hrriyetin koaladk ninesini" benzeri ifa-
170
delerini istihza ile karladklar, Trke iyi yazamad iin nl hatrat
elden geirilerek nerolunan Niyazi Bey'in dahi milliyetiler tarafndan
"Trklemi" snflamasna sokulmasna neden oluyordu.
Bu nedenledir ki bireysel dzeyde haklardan istifade ettirilmek, Osmanllk'n
Kanun-i Esas gvencesinde herkese ak olmas, devletin en st makamlarna
gelebilmek, milliyeti taleplerle merkezin karsna kan topluluklarn
beklentilerini karlamakta yetersiz kalyordu. 1908 ylnda Avlonyal Ferid
Paa'nn yaklak be yldr sadaret makamnda oturmakta olmas, etecilii de
bir ara olarak kullanmaya balayan Arnavut milliyetileri nazarnda herhangi
bir ehemmiyeti haiz deildi. Nitekim 1905 yl sonlarnda ttihad ve Terakki ile
Danaktsutyun arasnda bir yaknlama salamaya alan Dr. Bahaeddin akir
Bey'e yardm etmeye alan Diran Kelekyan, yaln "bireysel eitlik" temelinde
ve Kanun-i Esas'de tanmlanan Osmanl kimlii erevesindeki bir uzlamay
Ermeni komitelerinin asla kabul etmeyeceklerini, onlarn bu alanda "toplumsal ve
rksal dzeyde eitlik" talep ettiklerini belirtince uzlamaya varlamamt.
Ermeni ya da Arnavut komiteleri ya da kinci Merutiyet Dnemi'nin Arap
cemiyetleri bakmndan nemli olan, toplumsal dzeyde, farkllklar n plana
karlarak tannma ve merkezle ilikilerin bu zemine oturtulmasyd. Bu
rgtlere gre bir Arnavut'un sadrazam, bir Ermeni'nin nazr olabilmesi,
Osmanllk'n herkese ak bulunmas, ilikiler bu zeminde
gerekletirilmedike, herhangi bir anlam tamamaktayd. Daha demokratik
yaplara gei, mesel 1908 sonrasndaki greceli basn hrriyeti, seimlerin ve
parlamentonun varl da st kimlikle milliyeti kimlikler arasndaki atmay
a-zaltmad gibi tersine daha youn hale getirmiti.
Cumhuriyet, st Kimlik ve Gnmz Toplumu
Cumhuriyet'in bu konunun tartlabildii dnemlerinden gnmze varan bir sre
ierisinde "kimlik" zerine zaman zaman alevlenen bir tartmann srdrlmesi
de benzer bir sorunun varlna iaret etmektedir. Ancak bu tespit yaplr-
171
ken, bir okuluslu imparatorluun benimsetmekte byk zorluklar ektii ve
neticede ykmnn asl nedenlerinden birisini meydana getiren st kimlik tesisi
alannda kendini ulus-devlet olarak tanmlayan bir yapnn iinin ne denli zor
olduunu belirtmekte yarar vardr.'Unutulmamaldr ki, st kimliin, dier
kimliklere ilikisi alannda en radikal gr mdafaa eden Osmanl ttihad ve
Terakki Cemiyeti dahi, niha tahlilde, kendini okulusluluk parametreleri
etrafnda bir zme ulamak mecburiyetinde hissediyordu.
Aslnda st kimlik belirlerken "Osmanl" kavramnn yerine "Trk" ikame
etmekten baka bir ey yapmayan Cumhuriyet ideolojisi, bu anlamda bizatihi bir
yenilik getirmemekle birlikte, milliyetilik temeline dayanan ulus ina
srecinde bu kavramn iini bu kez btnyle hkim kltrn deerleriyle
doldurarak, bu kltr merkezli efsaneler yaratarak, onun "parlak gemiini"
temel tarih referans haline getirerek alt kimliklerin hareket alann,
"Osmanl" st kimliine nazaran daha fazla snrlyor, onlar tamamen folklorik
dzeye indirgeme giriiminde bulunuyordu.
Bu yeni kimliin de tpk "Osmanl" kavram gibi bu deerleri benimsemeye hazr
olanlara ak ve kapsayc olduu phesizdir. Ama mesele, aynen imparatorluun
son senelerinde olduu gibi, kabul edilebilecek azam snr olarak ikili kimlii
(Arap-Osmanl, Srp-Osmanl gibi) dnen, bunun tesine geen, herkesi
kapsayc ve ii hkim unsur deerleriyle doldurulmu bir st kimlii kendi
kltrlerini yok etmeyi hedefleyen bir "Trkletirme" siyaseti olarak mtalaa
eden ve ayrlk milliyetilii dleyebilecek cesametteki gruplarn bunu
reddetmelerinde dmlenmektedir. Osmanl tarihi, bir kimliin herkese ak ve
kapsayc olmasnn onun herkese kabul iin yeterli olamadn bize olduka
arpc misallerle gstermektedir.
Dolaysyla meselenin halli kelime tartmalarnn bir hayli tesine gemesi
gereken bir siyaset gelitirilmesini zorunlu klmaktadr. Ancak, Cumhuriyet
rejiminin bu alanda zme ynelik olarak ataca admlar, bir anlamda, onun
kendi niteliini, deerlerini ve ideolojisini yeni batan tanmlamasn
gerektirmektedir ki, bunun bir ulus-devlet iin ne denli zor
172
olduu aktr. Bu admlar atlsa dahi yeni st kimlik, bu alanda genellikle var
saylan tekel olmad iin, karsnda direnen milliyeti kimliklerle rekabet
etme durumunda kalacaktr. Milliyeti ideolojilerin, yarattklar efsane, tarih
ve en mhimi de kimliklerden geri adm atmalar olduka zordur. Bu kimlikler ise
tpk son dnem Osmanl milliyeti hareketleri gibi toplumsal dzeyde bir
tannmay talep etmektedirler.
Bu alanda merkezlemeye direnerek Tanzimat sonrasnda devletle yeniden
dzenlenen ilikisini reddetme tavrm Bedirhan Bey isyan, proto-
milliyetiliini 1898 tarihinde Kahire'de Krdistan mecmuasnn nerine kadar
geri gtren Krt milliyetiliinin, bilhassa son yirmi be yl iinde yeniden
yaratt tarih, efsane ve bunlarn etrafnda oluturduu kimlikten geri adm
atmas da meseleye "din kardelii", "kz alp verme" ya da "iktisad yatrm
ncelii tanma" dzeyinde yaklaanlarn var saydklarndan daha zordur ve yeni
st kimlik sre ierisinde ancak bu milliyeti kimlie "ramen" be-
nimsenebilecek, bu da bugnden yarna gereklemeyecektir.
Ayn ekilde, bu konuda yeni siyasetlerin retilip uygulanabilmesi iin
demokratik almlarn ne denli gerekli olduu ak olmakla beraber, bunlarn
meselenin halli yolunda sadece bir ara olduu, bu alandaki zmn kurulu
ideolojisini sorgulayan bir ulus-devlet karsnda, sre iinde, kimlik yaratma
alanndaki stnln kaybedecek bir milliyetilikle mmkn olabilecei
unutulmamaldr.
izdiimiz bu tablonun bir hayli karamsar olduu phesizdir. Osmanl kimlii
ortak htralar yaratmak alanndaki zaaf nedeniyle baarsz olmutu. Bunun
farkl bir balamda tekrar bir kader deilse de kelime tartmalarn aan
siyaset retimini gerektirmektedir. Bu alanda siyaset retmeye almak ise hem
nmzdeki tek anlaml seenek ve hem de karlatmz pek ok mesele
karsnda yaptmz gibi iimize kapanma ve her trl deiimi reddetmekten
daha olumlu, en azndan mitvar olmamz salayacak bir yaklamdr.
.. Zaman, 1 Aralk 2005
173
Aznlklar ve Haklar
Liberal ve milliyeti ideolojiler, tarih sre ierisinde "aznlklar" iin
yeni haklar talep ederlerken farkl yaklamlar gndeme getirmilerdir.
Bireysel haklardan yola kan liberal yaklam, herkese, etnik kkeni ve din
inanlarna baklmakszn, eit haklar tannmas arzusunu dile getirirken,
milliyeti ideoloji, ortaya kndan nce var olan din cemaatlerin bu
alandaki tezini yeniden yorumlayarak, "aznlk" gruplarna topluluk baznda
haklar bahedilmesi talebiyle ortaya kmaktadr. Dier bir deyile, birinci
yaklam "aznlklarn haklar (rights of minorities)" kavramyla
toplumda herhangi bir alanda ounluun dnda kalan gruplarn,
devletin toplum zerindeki kontrolnn zayflatlmas yoluyla, eit muamele
grmesi gerekliliinin altn izerek bunu teminat altna almay amalamaktadr.
Bu alanda istenilen kanun deiiklikler ise temelde ayrmcln nlenmesine
ynelik taleplerdir.
Liberal ideoloji, bir anlamda, bireysel haklarn gelimesi ve devletin toplum
zerindeki kontrolnn zayflamasna paralel olarak ayrmcln da tedricen
ortadan kalkacan var saymaktadr. Mesel devletin sk bir eitim tekeline
sahip olduu bir toplumda aznlklarn eitim ve kltrel alanlardaki haklarnn
nasl korunaca etrefil bir mesele olarak karmza karken, bylesi bir
tekelin olmad bir toplumda sz konusu sorun zaten var olmamaktadr. Liberal
dnceye gre devletin rol belirleyicilik deil ayrmcl engellemek
olmaldr. Gene misaller yardmyla aklayacak olursak, bu yaklama gre,
devlet mektepte ne okutulacan belirleme ve bunu yerine getirme yerine ne
okutulamayaca konusunu dzenledikten sonra uygulamay kendi dnda kalan
toplumsal aktrlere brakmal ya da homosekseller benzeri "aznlklar" temsil
eden rgtlerin faaliyetine destek vermek yeri-
174
ne tm vatandalarn cinsel tercihleri nedeniyle ayrmcla uramalarn
engellemelidir.
Buna karlk milliyeti ideolojinin savunduu "aznlk haklar (minority
rights)", belli etnik ya da din gruplarn kendi kltrlerini gelitirme,
cemaatlerinin idaresinde muhtariyet sahibi olma, hkmet harcamalarndan
kendilerine pay ayrlmas isteklerinde ekillendii gibi, topluluk baznda hak
talebinde bulunmaktadr. Mesele tarih sre ierisinde incelenirken tespit
edilmesi mmkn bir gelime, Bat Avrupa liberallerinin, aznlklarn korunmas
yolunda bu topluluklarn liberalizmden fazla holanmayan milliyeti liderleriyle
almak zorunda kalmalardr.
Aznlklar ve Avrupa Dengesi ile Uluslararas rgtlerin Konuya Yaklam
Avrupa devletleri aznlklar meselesine kendi ktalar ve onun yakn evresiyle
snrl bir alanda yaklamlardr. Uzun sre konu, mesel 1606 tarihli
Macaristan-Transilvanya antlamasnda olduu gibi, din cemaatler erevesinde
ele alnm, sonrasnda ise etnik ve dil aznlklar temel ilgi alann meydana
getirmilerdir. Ondokuzuncu asr balarndan itibaren, Dou Avrupa
aznlklarnn korunmas erevesinde Avusturya-Macaristan mparatorluu,
Osmanl Devleti ve Rus arl bnyesindeki topluluklarn milliyeti
temsilcilerine yardmc olan Bat Avrupa liberalleri, kendi toplumlar iin
liberal ideolojinin etkisi altnda kontrol azalan bir devlet ve herkesin
eitlii zeminlerinde koruma siyasetlerini uygularken, bu corafyada en belirgin
misalleri olan Avusturya-Macaristan mparatorluu ve Osmanl Devleti'nde
grld gibi topluluk baznda haklar edinilmesini savunmulardr. 1815 il
1918 yllar arasnda Bat Avrupa liberalleri kendi lkelerindeki uygulamann bu
toplumlardaki aznlk meselelerini zmekte ve aznlklara yeterli gvenceler
verme konusunda yetersiz kalaca dncesiyle bilhassa Osmanl Devleti'ne
topluluk baznda "aznlk haklar" verme ve temsil kotalar tesis etme konusunda
bask yapmlar ve Avrupa Dengesi'nin bu alandaki siyasetinin temel
belirleyicisi olmulardr.
175
1918 sonrasnda kurulan yeni dzende Avrupa dengesinin yerini alan ve tm
dnyay kapsayan bir alanda iki farkl yaklam arasnda dengeyi salamaya
alan Milletler Cemiyeti, 1922 ylnda ald bir tavsiye kararyla, bir
yandan etnik, dil ve din aznlklarn haklarn koruma altna almaya
alrken, dier yandan da bu aznlklarn kendilerini idare eden devletlere
vatandalk balar erevesinde sadakat gstermesinin gerekliliini
vurgulamtr. Bu bir anlamda liberal ve milliyeti yaklamlarn sentezidir ki
bir yandan herkese eitliin yetmeyeceini vurgularken, te yandan da topluluk
baznda haklar verilmesinin meselenin aznlklarn korunmasndan te noktalara
tanmasna neden olaca yolundaki kaygy dile getirmektedir.
Nitekim, 1933 sonrasnda Almanya'nn aznlklar saldrganlk arac olarak
kullanmas, kinci Dnya Sava akabinde yaratlan yeni dnya dzeninde ibreyi
yeniden bireysel eitlik tarafna kaydrmtr. Bunun sonucu olarak, 1966
tarihli Uluslararas Sivil ve Siyas Haklar Szlemesi'nin 27. maddesinde
aznlk haklar kavram yalnzca bireysel dzeyde herkesin eitliinin
temini alanndaki liberal yaklam erevesinde deerlendirilmitir.
Gnmzde ise bilhassa sosyalist rejimlerin k sonrasnda, yeniden topluluk
baznda aznlk haklar kavramna dn sreci balamtr. 1992 tarihli
Birlemi Milletler Mill, Etnik, Din ve Dil Aznlklarna Mensup ahslarn
Haklar Deklarasyonu da temelde aznlk cemaatlerinin deil bunlara mensup
bireylerin haklarn tartmakla beraber, devletleri, aznlk kimliklerinin
korunmasna davet ederek topluluk baznda tannma alannda bir yaklam
deiikliinin altn izmitir. Benzer bir yorumu Avrupa Konseyi'nin Kasm 1992
tarihinde imzaya at Blgesel ve Aznlk Lisanlar Szlemesi iin de yapmak
mmkndr.
Avrupa Liberalleri ve Osmanl "Aznlklar"
Batl liberaller, Osmanl Devleti'nin ounluun dnda kalanlar herkesi
eitleyerek koruma yolunda att admlar hibir zaman yeterli grmeyerek bu
alanda topluluklara zel haklar verilmesi talebini srekli biimde
tekrarlamlardr. Cebel-i Lbnan'n nasl idare edileceini dzenleyen 1861
Beyolu Protokol'nde ahikasna ulaan temsil kotalar fikri
176
ya da 1856 Islahat Ferman'nn salad gvencelere karn Ermeni, Rum Ortodoks
ve Yahudi milletlerine verilen (kendilerinin anayasa olarak yorumladklar)
nizmnmelerle ortaya konulan her cemaatin farkl idaresi yaklam, herkesi
eitlemenin Osmanl toplumu benzeri bir yapda gerekli korumay salayamayaca
varsaymnn tabi sonular idiler. O kadar ki, 1875 Hersek ve 1876 Bulgar
buhranlar sonrasnda Osmanl Devleti'ne, Bosna-Hersek Hristiyanlar ve
Bulgarlar'a topluluk baznda haklar verilmesi, bu blgelere kendilerinin
onaylayacaklar Hristiyan valiler tayini konularnda sava tehdidi altnda
bask yapan Avrupa liberalleri, 1876 Kanun-i Esassi'ni ve bu yolla herkesin
eitlenmesini yetersiz bir adm hatta kafa kartrmaya ynelik bir hile olarak
gryorlard. Unutulmamaldr ki, bu alanda Midhat Paa'nn, Odyan Efendi
tarafndan ngiliz Dileri'ne ulatrlan, "Kanun-i Esas'nin uygulanmasnn
ngiltere'nin ya da Dvel-i Muazzama'nn kolektif garantisi altna konulmas"
teklifi bile kabul grmeyerek topluluk baznda haklar verilmesi ve kota
uygulanmas talepleri tekrar edilmiti.
Ayn derecede ilgin olan bir dier husus, deiik Osmanl cemaatlerinin de
herkesin eitlenmesi giriimlerine neredeyse tamamen ilgisiz kalrken,
milliyeti zaviyeden kendi toplumlarna mahsus haklar talebini ana siyasetleri
haline getirmi olmalardr. Daha Kanun-i Esas'nin iln ncesinde Bulgar
entelektelleri Avusturya-Macaristan benzeri ve sultann ayn zamanda Bulgar
ar' olaca bir Trk-Bulgar Devleti talebinde bulunurken benzer istekler daha
sonra Rum ve Arap toplum liderlerince dile getirilmiti. Bu lekte talepler
yapamayan daha ufak cemaatler de kendilerine mahsus ve topluluk baznda haklar
talebinden geri kalmyorlard. Nitekim, Ermeni siyas cemiyetleri 1902 ylnda
Osmanl Kanun-i Esassi'nin yeniden uygulamaya konmasn ve bu erevede
salanacak bir eitlii kendi cemaatlerinin gelecei iin yeterli grmediklerini
ak bir biimde dile getirmilerdi.
Bu bazda haklar vermenin temel sorunu, bunlarn devletin farkl topluluklarla ve
ounluk dnda kalan topluluklarn birbirleriyle olan ilikilerinde yarataca
zorlukta yatmaktayd Liberallerin deil milliyetilerin denetimindeki etnik
cemaat-
177
ler, temel meseleyi eitlik mcadelesinden ziyade kendileri ile ounluk
arasndaki bir pazarlk olarak gryorlar ve kendileri dndaki topluluklarn
haklarn neredeyse hi dikkate almyorlard. Mesel Trk-Bulgar Devleti
projesi, milliyetiler tarafndan, Bulgarlarn durumunu ciddi biimde
iyiletirecek bir proje olarak yorumlanrken, bu dier Osmanl ansrna
herhangi bir kazan salamyordu. lgin bir gelime olarak bu milliyeti
entelektellerin liderliinde Osmanl Devleti'nden ayrlarak kurulan yeni
devletler de kendi bnyelerinde kalan aznlklara haklar bahetme hususunda hi
de istekli davran-myorlard. Benzeri bir ekilde Avusturya-Macaristan'n
dalmas sonrasnda kurulan yeni devletler Paris Konferans'nda yeni bir dnya
dzeni tesis etmek isteyen sava galiplerine snrlar iinde kalan aznlklara
haklar verme konusunda ayak diremekten geri kalmamlard.
Avrupa Birlii'ne Katlm Srecinde "Aznlk Haklar"
Kamuoyumuzun gndemindeki temel konulardan birisi haline gelen Avrupa Birlii'ne
katlm srecinde "aznlklarn ne gibi haklara sahip olmalarnn gerektii
tartmasnda tarih gelimelerin nda gznne alnmas gereken drt nemli
husus vardr.
Bunlardan birincisi bilhassa son on be senedir aznlklara topluluk baznda
haklar verilmesi grnn yeniden uluslararas camiada arlk kazanmaya
balamasdr. Bunun tabi bir neticesi olarak, gnmz Avrupa liberalleri de
"ounluk" dnda kaldklar ve bu nedenle ayrmcla uradklarn
dndkleri topluluklarn liberal dnceden fazlaca holanmayan ve ounluun
kendi topluluklarndaki yansmalar olan liderleriyle almak zorunda
kalmaktadrlar. Bu alanda 1815-1918 aras uygulamalardan alnacak dersler sadece
topluluk baznda haklarla yaplan dzenlemelerin toplumda genel eitlii
salamak konusunda yetersiz kaldn ortaya koymaktadr.
kinci husus toplumumuzda temsilcisi olduklar topluluklar adna hak talebinde
bulunanlarn nemli bir blmnn meseleyi, tpk tarihimizdeki dier misallerde
olduu gibi, genel
178
anlamda bir eitlik sorunu olmaktan ziyade kendileriyle, kendilerini uzun
sredir ezdiklerini dndkleri ounluun temsilcileri arasndaki bir mcadele
olarak grmeleridir. Bu alanda kullanlan sylemlerin Bulgar-Trk Devleti
talebiyle ortaya kan Bulgar milliyeti entelektellerininkinden pek de farkl
olmamas gerekten dndrcdr.
Devlet kontrolnn genel anlamda azalmas ve ayrmcln bu yolla nlenmesi
yerine, devletin ounluk adna yapt uygulamann benzerini kendi
topluluklarnda icra etme yetkisine kavumak isteyenlerin toplum genelinde
liberallemeye katkda bulunmalar olduka zordur. Benzeri ekilde mesele
belirli bir din grubun deta bir Osmanl milleti (din cemaat anlamnda) gibi
devlet tarafndan tannmas ve madd destek grmesi deil, herkesin din
hrriyetinin gerek anlamda teminidir. Devletin doan ocua verilecek isimden
kurban derisinin balanaca kuruma varan detaylara inen bir alana mdahalede
bulunduu bir toplumda asl sorunun bu olduu gzard edilmemelidir.
Buna karlk ounluun temsilcileri olarak bu denklemin dier tarafnda yer
alanlar da kendilerini farkl grenlerin aslnda farkl olmadklarnn ispatn,
toplumda eitlii salamann en kestirme yolu olarak grdke ve bu eitlii
sk devlet kontrol altnda temin fikrini mdafaa ettike bu alanda tatmin
edici bir neticeye ulamak mmkn deildir. Bu konuda Viyana Belediye Bakan
Dr. Lger'in "Kimin Yahudi olduuna ben karar veririm" vecizesini andran
yaklamlarla zm retilemez.
Nihayet lkemiz siyaset yapclarnn da bu sreci bir pazarlk, ounluun
zararna hak bah deil de toplumsal bar ve eitlii salamaya ynelik bir
eylem plan olarak grmeleri ve buna inanmalar gerekmektedir. Bu srecin bir
siyas amaca ulamak iin zorunlu bir taviz verme olarak alglanmas, onun l
domasna yol aacaktr.
?'???? Zaman, 21 Ekim 2004
179
Ulus-Devletler ve Miras Paylam
Ortaa tarihilerinin sklkla vurguladklar bir gerek de katlmc Ortaa
kurumlarnn ortadan kaldrlmasndan kaynaklanan sorunlarn, imparatorluklarn
yarattklar gelenein tozu duman iinde unutulmu olmalardr. Benzer bir
ekilde, ulus-devletin yaratt gelenek de imparatorluklarn "farkllarn
birarada yaamasn" ok daha iyi salad gereini unutmamza yol amaktadr.
Farklln asgariye indirilmesini amalayan siyasetler sonucunda dier
milletlerden komularyla aslnda gayet iyi geindiklerini dnen ok sayda
Bulgar, Macar, Makedon, Trk, Yunanl doup bydkleri yerlerden farkl bir
"anavatan"a snp yeni hayatlar kurmak zorunda kalmlardr.
Orta Avrupa'dan Ortadou'ya uzanan bir sahada farkllarn milliyetilik ann
balamasyla zorlaan birliktelikleri, Avusturya-Macaristan ve Osmanl
imparatorluklarnn dalmas ile bsbtn imknsz hale gelmitir. Bu yaplarn
kalntlar zerine kurulan ulus-devletler ise kendi karakterleri nedeniyle, zor
kullanm da dahil olmak zere, her trl imkn seferber ederek, kaynam,
farkll asgariye indirmi kitleler yaratma abas iine girmilerdir. Bu
balamda yaygn olarak kullanlan "tencere dibin kara" sylemi "btn
tencerelerin diplerinin, kendi tabiatlar nedeniyle, kara" olduu hakikatini
sklkla unutmamza yol amaktadr.
Mukayese edildiklerinde belirli ulus-devletlerin farkllk gstermeyen kitleler
yaratma siyasetleri dierlerine nazaran daha ar gzkebilir ama son tahlilde
bunlarn hepsi de ayn yaklamn rndrler. Sorun komular deil zihniyettir.
Unutulmamaldr ki, yalnzca Yunanistan, Bulgaristan, Trkiye geninde yirminci
asrn ilk eyreinde yaklak iki buuk milyon insan, doup bydkleri
ehirleri, tarlalarn, dk-
180
knlarn, atalarnn mezarlarn geride brakarak "anavatan"larna hicret etmek
zorunda kalmlardr.
Farklln devlet iin zararl olduunu dnen, aynl ycelten ve
farkllara "iimize yerletirilmi potansiyel hainler" muamelesini reva gren bu
zihniyet, kendi siyasetlerini ulus-devlet olmann ve milliyetiliin gerei
olarak sunarken, dier toplumlardaki benzer uygulamalar insanlk d eylemler
snflamasna dahil etmitir. Mesel, Yunanllar'n, Makedon aznl Yunanca
soyadlar almaya zorlamas, Makedonlar'n aslen Bulgar olduunu savunan Sofya
basnnda sert biimde eletirilirken, Bulgaristan'daki benzer uygulamalar zorla
Mslmanlatrlm etnik kardelerin gerek kimliklerine kavuturulmas gibi
bir tez erevesinde alklanm, Kk Asya Hellenizmi'nin dramna atlar
yaklrken, Selanik gibi etnik Yunanllar'n ehir nfusunun ancak yzde 30'unu
meydana getirdikleri merkezlerin "kurtarldktan" sonra nasl farkllktan
arndrldklarna ya hi deinilmemi ya da su d glere havale edilmi,
nihayet Bat Trakya'daki baskc uygulamalar eletirilirken stanbul Rumlar'nn
maruz kaldklar zorluklarn msebbibi olarak "Kbrs ve anavatanlarndaki etnik
kardeler" gsterilmitir.
Bu alandaki ikili standart "anavatan" dnda kalan "etnik kardeler"e ynelik
beklentilerde de kendisini gstermitir. Atina, Bat Trakya Trkleri'nin her
eyden nce Yunan vatanda olmalarn beklerken, stanbul Rumlar'n
Hellenizm'in son kalelerinden birisinin savunucular olarak mtalaa etmi,
Ankara'nn tavr da bundan farkl olmamtr. Benzer bir ekilde, Trk ve Yunan
asll Kbrsllarn anavatanlaryla en ufak bir anlamazla dmeleri her iki
tarafa da nankrlk ve onun da tesinde hainlik olarak yorumlanmtr.
Farklla yaklamlarndaki zihniyet bakmndan birbirlerine benzemekle beraber
birbirlerinden bu zihniyetin uygulamaya yansyan sertlii konusunda ayrlan
ulus-devletlerin hemen hemen hepsi de "en fazla hakszla urayan millet/etnik
grup" psikolojisini sahiplenmilerdir. Bulgar milliyetilii 1878 sonrasnda
Bulgaristan'a braklan sahada Msl-manlar'n nfusun yarsn tekil etmesi
zerinde kafa yormaktan ziyade "Bat Bulgaristan" olarak adlandrdklar Ma-
181
kedonya ile Edirne, Selanik gibi Osmanl vilyetlerinin nasl olup da
"anavatandan" koparldna at yakarken, Suriye idarecileri, Stalin'in bile
Trkiye'ye braklmas gerektiini dnd snrn kendi taraflarndan ziyade
kar tarafndaki Araplar ve Byk Suriye'ye dahil olmas gerektiini
dndkleri Lbnan'la megul olmulardr.
Kendisini kltr mirasnn nemli bir blmn reddettii imparatorluun siyas
mirass olarak gren Trkiye de benzer ekilde Ege adalarnn Yunanistan'a
verilmesini hep kendi aleyhine alm Bat'nn bir oyunu olarak grrken, bu
adalarn geleceinin belirlenmesinde arlkl rol oynamas gerekenin nfus
yaps deil de coraf konum olduunu savunmu, buna karlk Musul'un
kaderinin tespitinde nfus oranlarnn belirleyici olmasn talep etmitir.
Benzeri ekilde, Irak'n uluslararas gndeme her geliinde Dileri'ndeki
Musul dosyas raftan indirilirken, Osmanl Sadareti'nin Arabistan Vilyt
kategorisine soktuu yerlerin snrn hangi taraflarnda yer ald dikkate
deer bir konu olarak grlmemitir.
Ulus-devlete geii ondokuzuncu asrda balayan milliyetilik mcadelelerinin
sonrasnda gerekletiren ve tarihi bu mcadeledeki koullar erevesinde
yorumlayarak yeniden yazan Osmanl mirass devletlerin hepsinin de miras
paylamnda en byk hakszla uradklarn dnmeleri, aralarnda mevcut
sorunlarn zmnn nnde zannedilenden de byk bir engeli oluturmaktadr.
En yakn misal olarak verilebilecek Kbrs meselesinde zm amal paketler
tartlrken kullanlan "Hellenizm'in yenilgisi/zaferi", "Yeni Girit" benzeri
sylemler ve en fazla hakszla kimin uradn ispat yolunda sarfedilen
gayretler bunun gstergesidir. Osmanl toplumunun rettii ulus-devletlerden
olgunluk ana erimi iki mirasnn aralarndaki meseleleri halen bu sylemin
dna karak tartamamalar, zerinde iki toplumun yaad bir adann idar
yapsnn belirlenmesi konulu bir tartmann asrlk sloganlarla yaplmas, bu
psikolojik eii amann zannedildii kadar kolay olmadn gstermektedir.
Bu psikolojik eik ayn zamanda blgedeki gergin ilikilerin de fazla gndeme
getirilmeyen nedenlerinden birisini oluturmaktadr. Blge lkelerinin
neredeyse hepsinin tm
182
komularyla neden kanl bakl olduklarn aklamak iin kullandklar
"ktlmzden baka bir ey dnmeyen, gemiten gnmze aleyhimize
yaylmaya alan dmanlarla evrili olmak" sylemi, sorunlarn zerinde bir
sorun olma karakterini haizdir. Bunun ve maduriyet psikolojisinin almas ile
dier toplumlardaki bireylerin de benzeri trajediler yaadklarnn kabul,
meselelerin halline zannedilenden ok daha fazla katkda bulunacaktr.
Demokratikleme bu sorunlarn almasnda nemli rol oynayabilir; ancak, Kant'n
daha 1795'te ileri srdnn aksine, uluslararas sistemde demokrasilerin
arlk kazanmas ebed bar salamayabilir. Buna karlk, demokratiklemenin
yan sra gerek kklemi ulus-devletlerin geirdikleri evrim sonucunda
farklla bakn deimesi, gerekse de ulus-devlet st yaplara gei
srecinin hzlanmas bu konuda yapsal bir deiimin kapy almakta olduu
umudunu uyandrmaktadr.
" Zaman, 12 Mays 2004
,183
Cumhuriyet'in Getirdikleri ve Irak'taki Osmanl daresi
Cumhuriyet Bayram dolaysyla her sene olduu gibi bu yl da gnn "anlam ve
nemine" uygun aklamalar yapld. lgin olan, Cumhuriyet'imizin sekseninci
yldnmnde yaplan aklamalarn yirminci yldakilerden farknn gnn "mana
ve ehemmiyetini" deil de "anlam ve nemini" dile getirmekle snrl kalmasyd.
Bir kez daha en yetkili makamlar tarafndan Cumhuriyet'in nasl olup da bir
"mmet"i "millet" haline getirdii, hibir sz hakk olmayan "teb'a"y nasl
"vatandalar'^ dntrd yeniden tekrarland. Bir tesadf eseri olarak bu
aklamalar yapld srada Irak'taki Amerikan ynetiminin lideri Paul Bremer
de, Irak'ta Trk askeri konulandrlmas konusunda yaanan tartmaya ilikin
yorumunda, sorunun temelinde Irak'n "Osmanl smrgesi" gemiinin yattn
savundu. Cumhuriyet'in yukarda zikrettiimiz deiiklikleri nasl
gerekletirdiini dile getiren makam sahipleri ve benzeri fikirleri gazete
kelerinde*okuyucularna aktaran yazarlar bu yoruma sert tepki gstererek,
Bremer'i tarihi iyi bilmemek, hatta bilinli olarak tahrif etmekle suladlar.
Bu iki misal tarihin gemii anlama konusunda, tpk kendisi gibi bize yardmc
olan jeoloji benzeri bir bilimden farkl olarak, belirli vak'alarn nasl, ne
srayla ve ne gibi nedenlerden dolay meydana geldiklerini tespit etmenin
tesinde bir ilev grdn gstermeleri bakmndan ortak nitelik tamaktadr.
Tarih srekli bir -biimde yaratlr ve yorumlanr. Tanzimat'n ne
gerekletirdii ya da ne gibi bir karakter tad konusunda 1860, 1880, 1930
ve 1940 tarihlerinde ok farkl resm sylemler gndemde olmutur. 1860 ylnda
Tanzimat'n devleti yeniden dirilttii dnlrken, yirmi yl sonra devleti
bor batana ve d siyasette teslimiyetilie mahkm ettii yaygn
kabul grmeye balam, 1930'da Tanzimat "zihniyetinin" baarszl
vurgulanp, Cumhuriyet'e
184
yol at fikri kesinlikle reddedilirken, on yl sonra Tanzimat, tm
baarszlklarna ramen, byle bir balang noktas olarak kabul edilmitir.
Baka bir deyile siyasette meydana gelen her temel deime tarihin yeni bir
yorumunu da beraberinde getirmitir.
Benzeri bir deiikliin neden Cumhuriyet yorumunda gereklemedii phesiz
ilgin bir konudur. Osmanl gemiinin nasl olup da monolitik, alt asr gibi
saysz deiimlerin yaand bir zaman diliminde deimeyen kurum ve toplumsal
rgtlenme biimlerini srdrm bir yap olarak sunulduunu anlamak hi de
kolay deildir. 1877 ylnda bakentinde bir parlamento toplamaya muvaffak
olmu, 1908-1913 arasnda, zorlukla da olsa oulcu sistemi yaatabilmi, siyas
toplantlarda konumalarn "Osmanl Vatandalarm" hitabyla balad,
"hkimiyet-i milliye" kavramnn gazete ismi olacak kadar poplerletii bir
toplumun nasl "mmet" (bu kavram Cumhuriyet ncesi dnemi tavsif iin
kullananlarn nasl bir toplumsal rgtlenme biimine atfta bulunduklarn
anlamak olduka gtr. Gzlenen bu kavramn yeni bir anlam yklenerek baz Arap
lkelerindeki yapya iaret etmek amacyla istimal edildiidir) olarak
grlebildiini kavramak da ayn derecede zordur.
Gene bu grleri ileri srenlerin zanlar aksine, Cumhuriyet, kimsenin din
kitaplar dnda bir ey okumad bir toplumu deil, Draper'in din-bilim
atmas konusundaki eserinin en ok satan kitaplar listesine girdii, Ludvvig
Bchner materyalizminden Haeckel Monizm'ine varan dncelerin youn biimde
tartld bir yapnn yerini almtr. Hi kimsenin teb'a olarak hibir
hakknn olmad, Cumhuriyet iindeki anlamyla hukukun bulunmad var saylan
bir yapda, nasl olup da ra-y Devlet'in, Birinci Dnya Sava'nn en zor
gnlerinde, dmana destek olan Arap airine ait mallarn devlete destek veren
kabilelere datlmas gibi bir hkmet talebini Kanun-i Esas'ye aykr bularak
kabul etmediini ve bylesi bir uygulamay durdurduunu anlamak da mmkn
deildir. Unutulmamas gerekir ki, Cumhuriyet hakknda yaplan "saltanat-
merutadan cumhuriyet-i mutlakaya
185
inklb" edildii yorumu insafsz bir eletiri olmakla beraber nemli bir hususa
iaret etmekteydi.
Bu denli basit gerekler nda belirttiimiz Cumhuriyet yorumlarnda srar
edilmesinin sadece bir aydn tembellii ile aklanabilmesi mmkn deildir.
Bunun asl nedeni, geirdii snrl evrime karn, temel sylemini
deitirmemekte direnen bir siyas yapnn kendi meruiyeti asndan byle bir
yorumu tercih etmesidir. Dolaysyla bu alanda temel bir deiiklik meydana
gelmedii srece Cumhuriyet bayramlarnda ayn grler tekrar edilecektir.
Ancak bylesi bir deiim sonrasnda Cumhuriyet'in getirdikleri anlaml bir
biimde ortaya konulurken, gereksiz bir hayalet yaratlp ona hcum edilmeyecek,
daha da nemlisi, tpk gnmz Fransa'snda Jacobin uygulamalarn deil, insan
haklar beyannamesinin sahiplenilmesi gibi, Cumhuriyet'in topluma yapt hi de
kmsenemeyecek ve toplumun ezici bir ounluu tarafndan benimsenen katklar
n plana karlabilecektir. Kendilerine, ngiliz ve Franszlar tarafndan
meruiyet salamak amacyla aktarlan Osmanl gemii yorumunu iselletirerek
daha da ileri bir noktaya gtren Arap milliyeti rejimlerinin bu konudaki
grlerini deitirmeleri iin de benzeri bir deiime gerek duyulduu
phesizdir. Tarih, iyi tarihilerin almalaryla deil, ancak bylesi
deiimler sonrasnda yeniden yaratlmakta ve yorumlanmaktadr.
Zaman, 5 Kasm 2003
186
Yeni Cumhuriyetilik
Son yllarda "cumhuriyet'in yeni anlamlar yklenerek kavramsallatrlmas
toplumumuzda anlamsz bir gerginlik yaratmaktadr. Regis Debray'nin, her ikisi
de 1989 ylnda yaynlanan, Que vive la Republique (Yaasn Cumhuriyet) kitab
ve bal "Cumhuriyet ya da Demokrasi" olarak tercme edilebilecek Le Nouvel
Observateur makalesinde ortaya koyduu tezden esinlenen bu kavramsallatrmann
savunucular, toplumun idealinin "kar-devrimci"lik arac olarak grdkleri
demokrasi deil, bu yeni anlamyla, "cumhuriyet" olmas gerekliliine iaret
etmektedirler.
lgintir ki, toplumumuzda ortaya kan ve kendisini "ulusalc" sfatyla tavsif
etmeyi uygun gren bir fikr cereyann temsilcileri kendileri gibi Marksist
gelenekten gelen, Che Guevara ile silah arkadal yapm, Amerika kartln
bu nedenle Miloevi'i savunma derecesine vardrm ve nihayet 1990'da kaleme
ald de Gaulle methiyesiyle Fransz solu ile milliyeti san cumhuriyetilik
paydasnda birletirmeye alm olan Debray'nin bu konudaki yorumlarndan
hareketle yeni bir tez ortaya koymulardr. Debray'nin, Kuzey Afrikal Mslman
kz rencilerin okullarda balarn rtmeleri konusunda 1989 sonbaharnda
ortaya kan tartmada, drt sol entelektelle beraber kaleme ald mektupta,
sosyalist eitim bakan Lionel Jospin'e "htill'in iki yznc yldnmnn,
cumhuriyet eitiminin Mnih'i olup olmadn gelecein syleyecei" ihtarnda
bulunmas herhalde toplumumuzda benzer ifadeleri deiik anlamlarla ykl olarak
kullanan sz konusu evrelerin aradklar dnr bulduklar zehabna
kaplmalarna neden olmutur.
Debray'nin fikirlerinin tam anlamyla anlalmadan ve her aamada biraz daha
vlgarize edilmesi sonrasnda yaratlan yeni "Cumhuriyetilik", temel olarak,
lkemizde 1950 (ya da
187
1938) sonrasn bir "kar-devrim" sreci olarak grmekte ve bu tarihten nce
var olan dzeni ise "gerek cumhuriyetin altn a" olarak tanmlamaktadr. Bu
anlamyla cumhuriyet, bir siyas rejim olmann tesinde bir toplumsal ideal ve
inanlar btn haline gelmekte ve yozlam bir avamfiripliin
yaldzlanmasndan baka bir ey olmad var saylan "demokrasi"nin kart
seenei olarak sunulmaktadr. Bu tezin mdafilerine nazaran toplumun ideali
"demokrasi" ya da "demokratikleme" deil "cumhuriyet" ve onun zerine ina
edildii ilkelerin korunmas olmaldr. Gene ayn mantktan hareketle toplum bu
iki zt ideali badatrma gibi anlamsz bir gayretin iine girmektense,
cumhuriyetin niversel deerlerini demokrasinin yerelletirici sapmalarna kar
mdafaa etmelidir.
Bu tezin ilk sorunu, Debray'nin youn eletiriler getirdii post-modern
demokrasinin balang tarihi olarak 13 Mays 1968 tarihini semesidir.
Mediolojinin kurucusu kabul edilen Debray bu tarihin gemi ve gnmz medyatik
toplumlar arasndaki snr olduunu iddia etmekte ve temelde akla, kanunlara,
bu kanunlarla kurulmu kurumlara dayanan niversel cumhuriyetin, retim ve
mlkiyet ilikileriyle medyaya dayanan, bir kurum olarak "din" ile uzlaan,
parti liderlerinin egemen olduu ve gitgide yerelleen demokrasiye tercih
edilmesi gerektiini ileri srmektedir. Bu tez Trkiye'ye uygulanrken sklkla
bu ada medyatik toplum balants tamamen bir kenara braklmakta ve snr
1938 ya da 1950 gibi Debray'nin pek de dnmedii tarih ve toplumsal
dzenlerinde kesimlere tabi tutulmaktadr.
Yeni Trk cumhuriyetiliinin bir dier ciddi kuramsal zaaf da tpk Debray'nin
Fransa misalinde var olduu gibi zgn bir "Cumhuriyet" fikri zerine ina
edilmi olmasdr. Debray, mesel ABD'deki anlamyla, cumhuriyetin, bu kavramn
Fransa'daki "gerek" uygulamasyla pek de ilikisi olmadn iddia ediyordu.
Ona gre bu nedenle Alexis de Tocqueville bile cumhuriyeti olmayp sradan bir
demokratt. Halbuki son krk senedir Amerikan cumhuriyetilii zerine yaplan
almalar, ondokuzuncu asr balarnn moda konularndan biri olan Fransz ve
Amerikan devrimleri karlatrlmas almalarnn kaba sonularnn pek de
anlaml olmadklarn
188
ortaya koymutur. Dier bir deyile bu aratrmalar, Amerikan
cumhuriyetiliinin nl "Locke et praetera nihil" deyimiyle var sayldnn
aksine sadece Locke'un tezlerine dayanan muhafazakr bir ideoloji olmadn, en
azndan Fransz cumhuriyetilii kadar insan haklar temeline dayandn
vurgulamlardr.
Yeni aratrmalarn eletirdii klasik almalar, Fransz htilli'nin insan
haklar temelinde gerekletirilen bir eylem ve sonrasnda bu temele dayanarak
kurulan bir cumhuriyetilie zemin hazrladn iddia ediyorlard. Buna
karlk Amerikan Devrimi, anavatann kendilerini Britanya teb'as olarak
tanmamasna isyan eden mstemleke ahalisinin aslnda yeni haklar talep etmeyen,
bizzat hkmet tarafndan anavatanda bahedilmi haklar almak ve kltr
miraslarn korumak amacyla gerekletirdikleri muhafazakr bir ayaklanmayd.
Dolaysyla bu lkede ortaya kan cumhuriyetilik de temelde muhafazakr bir
fikr zemine oturtulmutu.
Yeshua Arieli'nin ban ektii akademisyenler bu yaklamn ne kadar anlamsz
olduunu ciddi metin tahlilleriyle ispat etmilerdir. Bu almalarn ortaya
koyduu gibi, Amerikan cumhuriyetilii de en az Fransz misali kadar insan
haklar temeline dayanyordu. Bu aratrmalar ayrca Fransz sol
entelektellerinin temel tezlerinden birisi olan "insan haklar" ile "birey
haklar" kavramlar arasnda ciddi farkllklar bulunduu iddiasnn da, amiyane
tabirle, bir entelektel mugalata olduunu ortaya koymulardr. Bundan dolay,
Fransz deneyimini insan haklar temeline dayal niversel bir cumhuriyetiliin
yegne misali olarak sunmak, bunun da tesinde, bu uygulamann dnda kalan her
trl yaklam kavramn yozlatrlmas biiminde yorumlamak bir "cumhuriyet"
klt yaratmaktan baka bir ey deildir. Benzer ekilde, Debray'nin Fransz
laikliine benzemeyen bir seklarizme dayanmasndan dolay Amerikan
cumhuriyetiliini gerek anlamda cumhuriyeti bir ideoloji olarak kabul
etmemesinin de anlaml bir dayana yoktur.
Yeni cumhuriyetiliin Trkiye modeli yaratlrken, ortaya Debray'nin kendi
tezinin tad temel zaaflara ilveten Osmanl/Trk tarihinin gerek
bilgisizlik gerekse de bilinli ar-
189
ptma yoluyla yaplan gerek d yorumundan kaynaklanan sorunlar kmaktadr.
Her ne kadar Cumhuriyet'imizin kurucu kadrosu Fransz htilli'ne atflar
yaparak bir "Fransa 1789-92/Trkiye 1919-23" tablosu ortaya koymaya almsa
da bu tablonun fazla anlaml olmadn belirtmek iin basit bir tarih bilgisi
yeterlidir. Bizzat adnn da ortaya koyduu gibi Mill Mcadele syleminden bir
cumhuriyeti insan haklar mcadelesi yaratmann zorluu bir yana, 1919 ylnda
igal altnda seimlerin yaplarak sultan ve sava galiplerine muhalefet
edenlerin meclis ounluu saladklar bir yapy 1789 Fransas ile
karlatrmak hi de kolay deildir. Ayrca 1908 sonrasnda hkimiyet-i milliye
kavramnn gazete ad olacak kadar popler olduu, 1913'e dein daha sonra otuz
yedi yl yaanmas mmkn olmayacak bir basn hrriyetinin bulunduu bir ortamla
htill arefesindeki Fransa arasnda paralellikler kurabilmek de olduka zengin
bir muhayyile gerektirmektedir. Bu anlamda Fransa ve hatta uzun sre
Yunanistan'da anlaml olabilen bir cumhuriyetiler ve kartlar tartmas,
gnmzde byle bir kartln bulunmad toplumumuzda, gerekte var olmayan
bir kavga zerine yorum yapmann tesine gidememektedir. Ancak bunlarn da
tesinde gnmzde bu temele dayanan bir cumhuriyetilik yaratlmasnn en
nemli sorunu Gustave Le Bon sekinciliini temel ideolojik talarndan birisi
olarak gren Trk cumhuriyetiliinin ayn zamanda Fransz htilli ve
cumhuriyetiliinin dier bir toplumdaki uygulamas olarak grlmesidir.
Halbuki, modern Trk resm ideolojisini derinden etkileyen Le Bon'un "Fransz
htilli ve htilllerin Psikolojisi" adl eseri bu harekete sekinci bir
zaviyeden en sert eletirileri ynelten almalardan birisiydi.
Trk toplumunun 1919-1923 arasnda gerekletirdii mcadelenin ve elde ettii
sonucun kmsenecek bir yan yoktur ama bundan 1789 sonrasnda Fransa'da
gerekleene benzer bir dnm karmak ve gerek d tarih temellere
oturtulan bir radikalizm, sekincilik ve siyasetle demokrasi kartln
"cumhuriyetilik" olarak topluma dayatmak, anlamsz bir tartmayla, zaten
gereinden fazla sorunu mevcut olan toplumumuzu yormaktan baka bir ey
olmad gibi
190
tarihi de ideolojinin hizmetinde arptmaktr. Bunun da tesinde yllardr bu
toplumun fertlerini birletiren "cumhuriyet" kavramna blc bir anlam
yklenmesi, herhalde hi kimsenin zerine almamas gereken bir vebaldir.
Zaman, 12 Aralk 2004
191
Batllama Yolunda Kimlik Aray
Gnmzde yaygn kabul gren tezlerden birisi de smrge gemii olmamas ve iki
yz seneyi aan Batllama abalar nedeniyle Trkiye'nin Bat ile
ilikilerinin blge lkelerinden byk farkllk gsterdiidir. Ancak, bu
ilikilerin tarihine bak bizi olduka farkl sonulara gtrmektedir. Osmanl
ve Trk Batllama hareketleri incelendiinde gze arpan en nemli hususlardan
birisi, bu giriimlerin balanglarndan itibaren bir ak/nefret ikilemi iinde
gerekletirilmeye allm olmalardr. Asrlarca "Avrupa" ve "Frenk"
kavramlaryla "teki"ni tanmlayan bir toplumun sekinleri ayn ekilde
kendisini "teki" olarak gren bir yapy taklit etme, belli alanlarda O'na
benzeme urana bir mcadele olarak balamlar, daha ilginci, bu alanda
kazanlan baarlar ve benzerliin artmas ilikiye bak asn ok az
deitirebilmitir.
Gnlk dilde kullanlan pek ok deyim, lkemiz temsilcilerinin Avrupa
takmlaryla oynadklar malarda seyircilerin "Avrupa'nn sesimizi duymasn
talep eden tezahratlar, "teki'nin eskinin tersine stn ve olumlu
niteliklerle donatlmakla beraber halen bu kategori dna kmadn
gsteriyor. Ayn ekilde, Valery Giscard d'Estaing gibi liderlerden, kamuoyu
anketlerinde "Trkiye Avrupal mdr?" sorusuna olumsuz cevap veren pek ok
ortalama Avrupal'y kapsayan bir yelpazedeki bireyler, halen Trkiye'de
"teki"ni grmeye devam etmektedirler.
Osmanl/Trk Batllamasnn yukarda belirttiimiz nitelii, hayranlk duyulan
ve "tefevvuk" olarak grlen bir yapy taklidi deta bir ak ilikisi haline
getirirken, hep "nyargl" ve "gizli emelleri" bulunduu iddia edilen monolitik
bir "Avrupa'ya da nefretle yaklama sonucunu douruyordu. Batllama ve Osmanl
Devleti'ni Avrupa dengesinin yesi haline getirme abalarnn en nde gelen
isimlerinden Fuad Paa dahi, nkte olarak sylese de, Avrupallar'n dardan
"devle-
192
ti ykmay" dndklerini dile getiriyordu. Bunun sonucunda bir yandan asker
slahat, devlet brokrasisinin ve eitim kurumlarnn Avrupa modelinde yeniden
rgtlenmesi iin elden gelen tm gayret gsterilirken, te yandan Avrupa Dvel-
i Muazzama's tarafndan talep edilen idar "slahat" hep verilecek bir taviz
olarak grlyor ve zannedilenin tersine Batllama'nn hararetli taraftar
olan devlet adamlarnca dahi kerhen icra ediliyordu.
Nitekim, 1856 Islahat Ferman ile gayrimslim teb'aya tannan haklar pek ok
Osmanl devlet adam tarafndan, Paris Anlamas ile Tanzimat ricalinin
ryalarn gerek yapan Avrupa dengesinin yesi haline gelme ve devletin
"temmiyet-i mlkiyye"sini bu dengenin yelerinin kolektif garantisi altna
sokma karlnda "denen son bir bedel" olarak grnmt. in ilgin yan,
Avrupa siyasetilerinin nemli bir blmnn de "stratejik nemi bulunan" ve
"byk pazar" olma zellii tayan Osmanl Devleti'ne bu nedenlerden ve kendi
kamuoylarnn aleyhte yaklamndan dolay ancak slah edilerek katlanlabilir
hale getirilebilecek "teki" olarak bakmalaryd.
Bu yaklamlarn tabi bir sonucu olarak ne "slahat" ve ne de "toprak btnl
garantileri" gereklik arzediyordu. Yeni dzenlemeler erevesinde kilisesine
maden an takmak isteyene vali bu eylemin toplumda kargaa yaratlabilecei
gerekesiyle kar kyor, buna karlk "Osmanl temmiyet-i mlkiyyesi"nden
kastedilenin gnmzdeki "Irak'n toprak btnl" syleminden farkl olmad
ksa srede anlalyordu.
Bata Namk Kemal Bey olmak zere Yeni Osmanllar belki de bu ak/nefret
ilikisini en iyi biimde ortaya koyan bir entelektel hareketi
gerekletirmilerdi. II. Abdlhamid de, uygulad siyasetlere baklacak
olursa, zannedilenin tersine, benzer bir yaklam ierisinde olmutu. Bir
"Uhuvvet-i slmiye Cemiyeti" kurarak Mslmanlar' Avrupallar'a kar
rgtlemeye alan ise, en mmtaz Trk pozitivisti olarak tannan Ahmed Rza
Bey'den bakas deildi. Kendisinin ad "Bat'nn Dou Siyasetinin Ahlk
fls" eklinde tercme edilebilecek Franszca eserinin 1979 ylnda Tunus'ta
yeniden baslarak en ok satan kitaplar arasna girmesi phesiz bir tesadf
eseri deildir. Ayn ekilde modern dnemde bir b-
193
yk Avrupa devletinin Avrupal olmayan bir g tarafndan malp edildii ilk
sava olan 1904-1905 Rus-Japon harbinin tm Osmanl lkesinde bayram sevinci
yaratmas, baz entelektellerin ocuklarna muzaffer Japon general ve
amirallerinin isimlerini vermeleri de Japonya'nn daha az "teki" olarak
grldnn ilgin bir misaliydi.
mparatorluun son yllarnda, Balkan Harbi sonrasnda, Batllama'y savunan
Osmanl entelektelleri bunun nasl icra edilecei zerine ilgin bir tartmay
balatmlard. Harp ncesinde Avrupa Dvel-i Muazzama'snn iki tarafa verdii
kolektif nota ile status quo deiikliini tanmayacaklarn iln etmelerine
karn Osmanl hezimeti sonrasnda szlerinden vazgemeleri, Batllama'nn en
ileri gelen ideologlarndan bir blmn bir "ime-i Husmet" siyasetini
tavsiyeye gtrmt. lgintir ki, bunlara kar "me-i Muhabbet" tezini
mdafaa edenler, gerek entelektel tartma ve gerekse de siyas lider kadrosunu
etkileme alanlarnda yenilgiye uramlard.
Milletlerini "mazlum" ve Bat tarafndan suistimal edilmi bir varlk olarak
tanmlayan ve Avrupa ile ak/nefret ilikisini belki de tm gemi Osmanl
liderlerinden daha youn biimde yaayan modern Trkiye'nin kurucular da
yukarda belirttiimiz entelektel izgiyi devam ettirmilerdir. Bunun gnmz
Trkiye'sine yansmas "teki"ne gvenmemek, O'nu monolitikletirmek, O'nun
gerek niyetinden hep kuku duymak ama O'nun gibi olabilmek yaklamnn grd
rabet eklinde karmza kmaktadr. Tek fark, "teki"nin ne olduu konusunda
var olan bir kanaate karn kendinin ne olduunun artk bilinmemesidir.
Zaman, 14 Ekim 2003
194
Osmanl Gemii ve D Siyaset Yapm
Osmanl gemiiyle srekli bir ak-nefret ilikisi yaayan Trk toplumunun bu
alandaki devamllk-kesinti yaklam sre iinde ciddi deiimlere uramtr.
Cumhuriyet sonrasnda, ilk olarak Yunanistan'daki Tourkokratia benzeri bir
Osmanl parantezi yaratan Trk resm ideolojisi, bu "karanlk dnemi" tpk
Macar, Bulgar ya da Yunan toplumlarnn yapt gibi tarihinin dna itmeye
almtr. Bu, genellikle var sayldnn aksine, bir devr-i sabk (ancien
regime) yaratmann olduka tesine giden bir yaklamdr. Dier bir ifadeyle,
Trk resm ideolojisi sadece Cumhuriyet ncesi rejimi eletirmekle kalmam, tm
Osmanl gemiini Trk tarihinin olaan gelime srecini raydan karan karanlk
bir a olarak mtalaa etmitir. Bunu salamak iin, bir yandan Orta Asya ve
Anadolu'da Osmanl ncesi parlak gemiler yaratlrken, dier yandan da
Osmanl'dan koparak, ona isyan ederek doduu savunulan bir Cumhuriyet
kutsanmtr.
1938 sonrasnda bu tez bir lde yumuatlarak devamllk tezi baz
snrlamalarla benimsenmi ve Osmanl gemii tarihimiz iine yeniden alnmakla
birlikte devr-i sabk vurgusu n plana karlmtr. Nitekim devamllk tezine
dnn ilk ciddi rn olarak 1940 ylnda yaynlanan Tanzimat kitab,
Tanzimat', Cumhuriyet'in douuna yol aan gelimeler zincirinin mhim
halkalarndan birisi olarak kabul etmekle birlikte eserin konuya yaklam,
"Neden Tanzimat, Cumhuriyet'in baard byk dnm gerekletiremedi?"
sorunsal erevesinde olmutur. 1946 sonrasnda ok partili siyas hayata
geilmesi ve bilhassa 1950 ylnda gerekleen iktidar deiiklii sonrasnda
devr-i sabk, Mtareke Dnemi ve II. Abdlhamid rejimi ile snrlandrlm,
yakn tarih tartma d tutulmu, geri kalan Osmanl tarihi ise yeniden
sahiplenilmitir. stanbul'un fethinin 500. yldnm kutlamalarnda en
195
belirgin yorumunu bulan bu yaklam, toplumun parlak gemiini Hattusilis
andan Fatih Sultan Mehmed dnemine getirerek tarih kara delik tezini
btnyle bir kenara atmtr. Daha sonra, sre iinde bir yandan Cumhuriyet
sonras resm ideolojisinin tarih tezi ve onunla balantl yorumlar bir kenara
braklrken, bir yandan da devr-i sabk olarak yorumlanan dnemler ve yakn
tarih tartmaya almtr. Osmanl gemiinin rehabilitasyonu olarak tavsifi
mmkn bu yaklam, bir anlamda topluma hafza da kazandrmtr. Mesel,
kendilerini Hitit tabletlerindeki serbest ticaret savunucusu tccarlarla
zdeletirmek alannda ciddi skntlar eken Trk liberalleri, Sabahaddin
Bey'in "Teebbs-i ahs" tezinde kklerini bulduklarn dnmler, 1960
sonras Trk sosyalistleri hareketlerinin gemiini tiraki Hilmi Bey'e
kadar gtrmler, daha yakn dnemde ise kendilerini "ulusalc" olarak tavsif
edenler Dou Sorunu'nda (Eastern Question anlamnda) gnmz Avrupa-
Trkiye ilikisinin gemiini bulduklarna inanmlardr.
Osmanl gemiinin yeniden tarihimizle eklemletirilmesi-nin, toplumsal
hafzann yeniden yaratlmas (Trkiye gibi bu hafzann hatr saylr bir sre
kaybettirildii ve bu alanda kullanlacak aralarn ortadan kaldrld bir
toplumda bunun ne denli zor ve keyflie ak olduu pek tabi izahtan
varestedir) dnda dourduu en mhim netice yukardaki misallerin bazlarnn
da gsterdii gibi gnmzle romantize edilen Osmanl gemii arasnda anlaml
olmayan benzerlikler kurulmas ve gnmz iin imparatorluk siyasetleri
tasarlanmasdr.
Bu alanda Osmanl siyasetlerinin temel alnmasn destekleyerek neo-Osmanl bir
yap tahayyl edenlerin, tpk gemiimize gnmz ulus-devlet deerleriyle
bakarak Osmanl Devleti'ni Yemen'e asker gnderdii iin eletirenler gibi
(tabi tam tersine), bir anakronizm iinde olduklarn grememeleri olduka
ilgintir. Konuya aklk getirmek iin, bunun Osmanl gemiinin reddine kar
kmak ve tarih devamllk tezini savunmakla alkas olmayan bir yaklam
olduunu belirtmek yararl olur. Trkiye'nin sz konusu miras sahiplenmesi,
gemiiyle kavgay bir kenara brakmas, geliim ve dnmn radikal "tarih
yapan adamlar" tezi yerine tarih
196
sreklilik temelinde anlamaya almas ne kadar gerekliyse, okuluslu
imparatorluk parametreleriyle i ve d siyaset retmeye almas, o derece
anlamszdr.
Gemiini ve kltrel deerlerini reddederek tarihsiz, dilsiz ve kltrsz bir
toplum olmay iftihar vesilesi sayan bir yaklam reddetmek ve "byk adamlar
tarafndan balatlan yeni tarih" tezini eletirmekle, bunu bir merhale teye
tayarak neo-Osmanl siyasetler retmek arasndaki en mhim fark, bunlardan
birincisinin toplumu hafzasn kaybetmi bir bireye benzer durumundan
kurtarmay amalayan realist, ikincisinin ise var olmayan ve gerek dnyada
kimsenin kabul etmedii parametrelerle siyaset yapmay hedefleyen hayalci bir
yaklam olmasdr.
Osmanl Mirass Olarak D Siyaset
Osmanl parametreleriyle siyaset retimi arzusunun belki de en belirgin biimde
dile getirildii alan d politikadr. Genellikle Trkiye'nin d ilikilerinde
arln gereince hissettiremedii, yeteri derecede aktif olamad benzeri
eletirilerle ortaya konulan bu tez, bir anlamda Ankara'ya ynelik imparatorluk
payitaht benzeri bir ilev beklentisini dile getirmektedir. Bu tr bir
anakronizmin gznne almad en nemli husus bir ulus-devleti temsil eden
yirmibirinci asr Ankara'sndan, Osmanl Devleti'nin arln beklemenin
anlamszldr.
Gnmz dnyasnda bir blgesel gten, knden on yl nce dahi kodra'dan
Basra'ya ifadesiyle tanmlanan, Avrupa Dengesi'nin (European concert) hassas
yapsn etkileme gcne sahip, hibir asker ve temsilcisinin bulunmad
blgeler zerinde bile hak iddia etmesini mmkn klan bir tarih miras zerine
oturan, hadim'l-Haremeyn ve'l-erifeyn unvanyla merulatrd Hilfet
messesesi araclyla ABD'nin Filipinler'deki uygulamalarna dahi mdahale
edebilen bir yapnn parametreleriyle d siyaset retimi talebinde bulunmak,
phesiz gereki olmad kadar anlamszdr. Bu zeminde yaplacak bir d
siyasetin baar ans, "slm leminin laik Trkiye'yi rnek almas gerektii"
varsaymyla gerekletirilecek ideolojik d siyasetten fazla deildir.
197
Bunu daha da anlamsz hale getiren, bu parametrelerin sembolik dzeyde dahi
kullanlmasn salayacak bir dnmn Osmanl corafyasnda taraftar
bulmamasdr. Benzeri ekilde Osmanl corafyas dnda kalan slm lemi'nin
Trkiye'ye bu nedenle farkl yaklaacan dnmek de fazla anlaml deildir.
Osmanl corafyasnda ortaya kan devletler, Osmanl idaresi altndaki
gemilerini tabi geliimlerini durdurarak, kendilerini kle durumuna sokmu
bir "igal dnemi" olarak grmekte ve milliyeti tarih tezleri araclyla bunu
toplumlarna alamaktadrlar.
Bylesi tezlerin ne denli anlamsz olduklarn uzun uzadya tartmak
gereksizdir ama nemli olan bunlarn tarih gereklerle uyumlu olmalar deil
kitlelerce kabul edilmeleri, hatta Yunanistan'n en iyi misalini tekil ettii
baz toplumlarda kimliin ketalarndan birisini meydana getirebilmeleridir.
Macaristan gibi srad, Osmanl gemiinin modern alara ulamad bir
toplumda dahi bu tarih srece deiik ve olumlu saylabilecek bir zaviyeden
bakan Geza Dvid ve Pal Fodor benzeri tarihilerin ancak yzlerce yl sonra
ortaya kabildikleri gznne alndnda bu alanda ksa vadede ciddi
dnmler beklenmesinin ne derece gereki olaca aktr. Bu deerlendirme
yaplrken, Filistin ve baz Arap lkelerinde 1967 sonrasnda ortaya kan ve
Osmanl gemiinin farkl yorumlanmas arzusunu dile getiren entelekteller
benzeri kesimlerin toplumlarnda hkim sylemi temsil etmediklerini belirtmekte
yarar vardr. Ayrca bizatihi Trk resm syleminde Osmanl aleyhtarlnn ne
kadar uzun bir sre vurgulandn ve hl kullanlmaya alldn
dndmzde bunun fazla da yadrganmamas gerektiine iaret etmek uygun
olur.
Bu nedenle Trkiye'nin Osmanl mirass olma iddiasyla retecei d siyasetin
alcs yoktur. Trk d siyasetinin byle bir zeminde aktiflemesi, eer bundan
i siyaset alannda istifade edilmesi dnlmyorsa, hibir anlaml netice
dourmayacaktr. Osmanl mimar mirasna dahi tahamml e-demeyen bir corafyada
bu zeminde retilecek "aktif" d siyaset beklentisi olduunu var saymak,
kresel glerin halledemedii meselelerin byle bir prestij yardmyla
zlebileceine inanmak, anakronizmin de tesine giden bir hayalci-
198
liktir. Baka bir ifadeyle, tapu kaytlarnn arivlerimizde olmas, blgenin
asrlarca stanbul'dan idare edilmi bulunmas nedeniyle Filistin sorununda
anlamazln her iki tarafnca hakem olarak kabul edilebileceimizi var saymak
ve bu temelde d siyaset retmek, gerekte, blgesel bir g olarak daha
kapsaml siyaset yapmamz engelleyen bir yaklamdr. Benzeri bir ekilde
Irak'n gelecei hakkndaki tartmaya bu topraklarn eski sahibi tavryla
yaklamak, zannedilenin tersine, Trkiye'nin blgesel g olarak salayabilecei
etkinlii azaltr. Bunun kendinden menkul hakemlik ya da dier aktrlere rol
bime vazifesine tahvili ise ilikileri daha etrefil hale getirmek dnda bir
netice dourmaz. Ender durumlarda Trkiye'den bylesi beklentiler iine giren
toplumlar olmakla birlikte Osmanl corafyasndaki herhangi bir anlamazln
her iki tarafnn da Ankara'dan yukarda zikrettiimiz miras nedeniyle hakemlik
talep etmesi mmkn gzkmemektedir.
Bu tespit yaplrken, bunun Trkiye'nin sz konusu corafya ile ilgilenmemesi
gerektii anlamna gelmediinin altn izmek gerekir. Ama bu, sz konusu
corafyann dier lkelerince hegemonik olarak yorumlanan bir miraslk
zemininde deil, blgenin nemli bir aktr sfatyla yaplmaldr. Bu phesiz
retilen d siyasetin hem kabul edilme ansn ve hem de baarsn
artracaktr. Unutulmamaldr ki, Osmanl mirasl niha tahlilde blgesel
g olarak izlenecek aktif siyasete herhangi bir katk salamaz.
Uygulamaya bakldnda 1955 ylndaki Buraimi hakemlik grmelerinde Arap
yarmadasnn tm snrlarnn Osmanl anlamalar erevesinde tespit edildii,
daha sonra ise Libya-ad, Msr-srail, Yemen-Eritre ve Suudi Arabistan-Yemen
snr anlamazlklarnn gerek uluslararas mahkemelerde ve gerekse de taraflar
arasnda hallinde Osmanl vesikalarnn temel dayana tekil ettii dorudur.
Ancak bu kaytlar (ki bunlarn aslnda Osmanl corafyasnda yaayan tm
toplumlarn gemiini ortaya koyan vesikalar olarak mtalaa edilmeleri gerekir)
Ankara'y bu corafyadaki her anlamazl halledecek bir hakem haline getirmez.
Unutulmamas gereken husus, bu alanda zerimize dtn var saydmz
199
sorumluluun, corafyann dier devletlerince hegemonik bir tavr olarak
alglanmasdr.
te yandan, Trkiye'nin ok yanl, ok deikenli ve aktif bir d siyaset
uygulamas zaten Souk Sava sonras dnya koullarnn dayatt bir
gerekliliktir. Ancak bu alanda Osmanl merkezinin mirasl dahil her trl
ideolojik d siyaset uygulamasndan kanmann uygun olaca phesizdir.
deolojik saplantlar, srekli deien koullara uyum gsterme zorunda olan d
siyaset retimi alannda seenekleri snrladndan, daha sonra tamiri mmkn
olamayacak hatalarn yapmna neden olabilirler. Buna ilveten ciddi bir
blgesel g olan Trkiye'nin kendisine bunun tesinde abartl bir imparatorluk
rol bimesi de mevcut dengelerin gerektiince anlalamamas nedenini
dourabilir.
Osmanl mparatorluu ve deolojik D Siyaset
Yakn tarihimizin iyi tahlil edilmemesi ve resm ideolojinin gemii bir
baarszlklar sarmal olarak gsterme gayretleri nedeniyle kamuoyumuzda
kkleen baz yaygn kanaatlere karn, Osmanl Devleti son yllarnda,
kelimenin gerek anlamyla, ideolojik d siyaset yapmamtr. Bu anlamda neo-
Osmanl d siyaset zlemi, anakronizmin tesinde romantikletirilen, hayal bir
yapnn rettii var saylan, gerekte ise uygulanmam siyasetlere dn
arzusunu dile getirmektedir. Bir misal vermek gerekirse, II. Abdlhamid'in
Panislmist siyasetinin dahi bu balamda deerlendirilmesi gerekir. Bir anlamda
bu siyaset gerek (siyas) bir birlii amalamaktan ziyade Valentine Chirol,
Gabriel Charmes gibi Panislmizm'i Avrupa'nn kar karya bulunduu en mhim
tehlike olarak takdim eden entelekteller ve bu gr benimseyen Dvel-i
Muazzama devlet adamlarnn zaafn deerlendiren bir pazarlk kart ilevini
grmtr. Nitekim bu kozun iyi kullanlmas, gerek anlamda donanmas olmayan
bir devletin, Adriyatik'ten Basra Krfezi'ne, Karadeniz'den Kzldeniz'e uzanan
bir alan elinde tutabilmesini ve Makedonya'dan Vilyt- Sitte'ye kadar
kendisinden ayrlmas konusunda tm Avrupa
200

devletlerinin hemfikir olduu sahalar zerindeki kontroln srdrmesini
salamtr.
Kendisine ideolojik d siyaset yapt gerekesiyle fazlasyla eletiri
getirilen ttihad ve Terakki Cemiyeti'nin dahi sklkla kulland anti-
emperyalist sylem bir kenara braklrsa, farkl olmayan bir yaklam
benimsediini ileri srmek mmkndr. Bu cemiyetin iktidar ncesi gelimelere
bakarsak, 1885 Penjdeh Krizi sonrasnda Osmanl Devleti'nin silahl tarafszlk
siyasetine ynelmesi zorunlu olmu, Lord Salisbury'nin 1896 ylnda
ngiltere'nin Ortadou'daki karlarnn korunmas iin Kahire'nin stanbul'a
tercih edilmesini resm siyaset haline getirmesi ve nihayet 1907 ngiliz-Rus
uzlamas bu masrafl ve hassas siyasetin srdrlmesini gerektirmitir. ttihad
ve Terakki'nin, II. Abdlhamid'in ustalkla idare ettii bu siyaseti baaryla
uygulayamad aktr. Ama bu baarszl ideolojik d siyaset yapm
nedeniyle kar karya kalnan bir felket olarak grmek de hatal olur.
Gerekte ttihad ve Terakki'nin i siyaset arac olarak kulland anti-
emperyalist syleme karn, uygulamas son derece zorlaan silahl tarafszlk
siyasetinin yerine bir byk devletle ittifak yaplmas gereini (iktidarda
kalsayd II. Abdlhamid'in de benzer bir giriimde bulunacan savunmak
mmkndr) grmesi, bu alanda hi de zannedildii kadar gz kapal hareket
etmediinin gstergesidir.
ttihad ve Terakki 1908 ve bilhassa 1911 sonrasnda srekli olarak byle bir
ittifak gerekletirmeye alm, Almanya, Avusturya-Macaristan, Fransa ve
hatta Rusya nezdinde yaplan giriimler bir yana tam kez ngiltere Hariciye
Nezareti'nin kapsn almtr. Trablusgarb ve Balkan krizleri bylesi bir
korumaya sahip olmamann maliyetinin ne denli ar olduunu gstermilerdir. Eli
kulanda olan Byk Harp'e dahil olma zorunluluu getirmeyen 1914 Osmanl-Alman
ittifakn (ki, bunun iin yalvaran Osmanl taraf olmutur) da phesiz bu
balamda deerlendirmek gerekir. Hata bylesi bir anlamann imzalanmas deil,
bununla ortaya kan hassas dengenin, tpk 1908 sonrasnda mecburen takip
edilen silahl tarafszlk siyaseti gibi iyi idare edi-
201
lememesi ve cephelerdeki duruma karn savaa dahil olunulmasdr.
Aslnda Osmanl gemiine bu alanda ar sulamalar getiren erken Cumhuriyet
rejimi de, sklkla kulland anti-emperyalist syleme karn d
siyaset yapmna ideolojik yaklamdan kanm, zaten reddettii Osmanl
miras zerinden d siyaset yapmay ise hi gndeme getirmemitir. Gnmzde bu
mirasa sahip karak tarihsizlii, kltrszl reddetmek, onun ideolojik
mlhazalarla eletirilmesinin anlamszln vurgulamak, ondan gerekli dersleri
karmak ve bu yolla gncel meselelere tarih bir bilinle bakmak ne denli
anlamlysa, bu miras ideolojik d siyaset yapmnn gerekelerinden birisi
haline getirmek ayn derecede manaszdr. Trkiye, konumu ve Souk Sava
sonrasnda ortaya kan dnya dengesi nedeniyle aktif, ok ynl d siyaset
retmek zorundadr. Ama bunun Osmanl mirasl zemininde yaplmas faydadan
ziyade zarar getirir. Bu tarih miras hakkyla anlayabilen, ondan gerekli
dersleri kartabilenlerin bundan saknacaklar ise phesizdir.
Zaman, 27 Nisan 2006
202
Byk Devletlerle ttifak:
1907-1914 Dneminden Alnacak Dersler
Irak'a ynelik bir asker harekt ihtimalinin gn getike artmas ve bylesi
bir harektta Trkiye'nin katlmnn ve derecesinin youn biimde tartlmas,
Osmanl Devleti'nin Birinci Dnya Sava'na girii mnakaalarn ve Osmanl
yneticilerinin d siyasete yaklamlarna ynelik eletirileri yeniden gndeme
getirmitir. Her benzeri olayda olduu gibi ar basitletirici ve bu apta bir
gelimeyi tek bir deikenle aklayan yorumlar gndeme hkim olmu ve bunlar
araclyla Trkiye'nin bugn ne yapmas gerektii konusunda tavsiyeler
yaplmtr.
Birka sene evvel Alman arivlerinde bulunan bir vesikaya dayanarak Osmanl
Devleti'nin bu savaa sadece para iin girdiini ispatlayan bir gazetemiz gibi,
gnmzde bu konu zerine yaz kaleme alan yazarlar Cemal Paa'nn Falih Rfk
(Atay)'ya syledii var saylan szlerden hareketle savaa yalnzca para iin
girildii sonucuna vararak gnmz yetkililerine ihtaratta bulunmular, bir
dier saygn gazeteci ise 1913 ylnda Kuveyt ve Katar sorunlarn zerek
ngiltere ile uzlamay dnen Mahmud evket Paa'y elindeki deerlerin
farknda olmayan bir siyaseti olarak eletirmitir.
Bylesi yorumlarn, fikr dzeyde bir zorlayc byk devlet-direnmeye alan
blgesel g ilikisini var saydklar ve bylesi iki g arasndaki "ittifak"
ilikilerini sorguladklar phesizdir. Bu varsaymdan hareketle yaplan
tahliller ilgintir ki soruna yalnz Osmanl/Trk siyas liderlerinin tercihleri
ve bazen bunun da tesine giderek karakterleri zaviyesinden bakmaktadrlar. Ne
var ki bu bak as, gelimelerin temel deikenlerini ve iinde olutuklar
balamlar gzard etmesi nedeniyle bize anlaml bir ereve sunmaktan olduka
uzak kalmaktadr.
203
Gerek Osmanl mparatorluu'nun Birinci Dnya Sava'na girii ve gerekse de
gnmz Trkiye'sinin Irak buhranna ynelik siyasetinin temel belirleyicileri
hi kuku yok ki blgesel glerin kendilerini tehdit altnda hissetmesi
sonucunda yapm olduklar ittifaklardr. Her iki devlete de savaa katlma
arlar bu erevede yaplm olup, resm metinlerden kaynaklanan bir
zorunluluktan ziyade ittifak ilikilerinin gelecei ve atma sonras status
quo iinde alnacak yer, arnn muhataplarnn kararlarn almalarnda nemli
roller oynam ve oynamaktadrlar.
Kamuoyumuzda yaygn olan kanaatin tersine, Osmanl Devleti ile Alman
mparatorluu arasnda aktedilen 2 Austos 1914 tarihli ittifak anlamas iin
bavuruda bulunan ve srarla bu talebini tekrarlayan g Bb- l olmu ve
anlama, gerek stanbul'daki Alman Bykelisi, gerek Alman anslyesi ve
gerekse de Alman asker yetkililerinin olumsuz yaklamlarna karn, Kaiser ve
Avusturya-Macaristan yneticilerinin verdii destek sonucunda
gerekleebilmitir.
Osmanl Devleti'nin muhafazas, bata 1876-1877 buhran olmak zere bazen
koruyuculuktan ykma yardmc rolne geebilmesine ramen ngiltere'nin temel
d siyaset ilkelerinden birisi olmay 1907 ylna kadar srdrmtr. Bu
tarihte gerekleen ve "diplomatik devrim" ad verilen ngiliz-Rus antant bu
siyasetin sonu olduu gibi, Osmanl yneticilerini de zorunlu bir ittifak
aray iine sokmutur. 11 bin millik sahil eridini gstermelik bir donanma
ile mdafaa etmek durumunda olan Osmanl yneticileri,
ngiltere'ye defaatle bavurmalarna, "Ortadou'nun Japonyas olma"
benzeri tekliflerine karn hep geri evrilmiler, 1908 Bosna ve Bulgaristan
buhranlaryla, 1911 Trablusgarb, 1912-1913 Balkan harplerinde ise kendi
balarna kalmann maliyetini pahal bir biimde demilerdir.
Balkan Harbi'nden nce byk devletlerin taraflara savata meydana gelecek
status quo deiikliklerini tanmayacaklar yolunda verdikleri notann Osmanl
malbiyeti sonrasnda unutulmas, Osmanl yneticilerini her ne pahasna olursa
olsun bir byk devletle ittifak tesis etmeye yneltmitir. te Mahmud evket
Paa bu noktada Kuveyt ve Katar eyhleri-
204
nin ngilizler'le yaptklar anlamalarla elde ettikleri gvenceler nedeniyle
fiilen Osmanl topra olma zelliini kaybetmi olan Kuveyt, Katar ve Yemen
Vilyeti ile Aden arasnda kalan dokuz ihtilafl nokta benzeri sahalarda
ngiltere'yi tatmin etme karlnda, gerekte tamamen Abdlaziz ibn Sa'ud
denetimine gemi olan Necd ve el-Hasa'nn Osmanl topra olarak tannmasn
salama amacna ynelik bir siyaseti benimsemi ve uzun sren pazarlklar
sonucunda 1913/1914 ngiliz-Osmanl Konvansiyonlar imzalanarak, ikincisi Byk
Harp'ten ksa bir sre nce onaylanmtr. Anlama her iki taraf iin de nemli
bir diplomatik baar olarak kabul olunmaldr.
Bir yandan ngilizler tek bir kurun atmadan Arap yarmadasnn stratejik ve
petrol kaynaklar asndan zengin blgelerindeki kontrollerini bu topraklarda
gerek anlamda hkimiyeti bulunmayan Osmanl Devleti'ne tasdik ettirirken, dier
yandan da Bb- l, Arap yarmadasnn tamamen kontrol dndaki byk bir
blmn Abdlaziz ibn Sa'ud'un asker baarsna karn kendi hkimiyeti altna
sokmutur. Ama bu konudaki yaknlama dahi ngiltere'nin Osmanl
mparatorluu'nun ittifak anlamas tekliflerine olumlu cevap vermesini
salayamamtr. Nitekim, daha sonra Osmanl Devleti tarafndan Fransa ve hatta
ezel dman olarak grlen Rusya'ya dahi gtrlen ittifak teklifleri de geri
evrilmitir.
Osmanl yneticileri bir anlamda 1914 buhrann bir nimet olarak grmler ve
ancak bu sayede bir byk devletle ittifak anlamas imzalamaya muvaffak
olmulardr. Bu anlama pazarlklarnda bask da sanld gibi Almanya'dan
deil, Osmanl Devleti'nden gelmitir. Ayn ekilde, kinci Dnya Sava
sonrasnda kendisini tehdit altnda gren Trkiye kendi istei ve srarl
abalar sonrasnda Kuzey Atlantik Pakt'nn yesi haline gelmi ve gvenliini
bu erevede temin etme yolunu semitir. Bu ittifaklar gvenlik konusunda
verilen destek ve iktisad yardmlarn yannda tabi olarak bir dizi ykmll
de beraberlerinde getirmilerdir. Ancak, diplomatik adan her iki ittifak da
birer baar olarak grmek mmkndr.
Gerek son dnem Osmanl yneticileri ve gerekse de kinci Dnya Sava sonras
Trk hkmetleri byk devletlerle
205
yaplacak "ittifak"a lider karakterinin yansmas olarak deil, artlarn
getirdii birer zorunluluk olarak yaklamlardr ve bu adan onlar eletirmek
olduka zordur. Bu ittifaklara kar kanlarn bylesi koullarn geerli
olmad dier dnemlerle yaptklar karlatrmalar sonucunda gndeme
getirdikleri "tam bamszlktan taviz verme" iddialar da anlaml deildir.
Sorun bir blgesel gcn "ittifak" yapmasnda deil, bu erevedeki ilikileri
meydana gelen gelimeleri kavrayarak yrtmesi ve deiik artlarda uygulayaca
siyasetleri iyi tasarlamasdr. 1914 sonbaharnda gerekletirilemeyen budur.
Ama bunun gnmzde ok farkl koullarda iyi yaplmamas iin ortada bir neden
yoktur.
Zaman, 3 Nisan 2003
206
Yirmibirinci Asr mparatorluu
11 Eyll 2001 sonrasnda sosyal bilimciler, tarihiler ve eitli siyaset
oluturma gruplar yelerinin tarttklar temel kavramlardan birisi de
"imparatorluk"tur. Bu kavrama olumlu ve olumsuz anlamda atfta bulunan pek ok
akademisyen, ABD'nin bu ortadan kalkt ve asla geri gelmeyecei dnlen
yapnn yirmibirinci asr koullarnda dirilen bir misali olup olmayaca
zerine deiik fikirler ortaya koymaktadrlar.
Bu tartma ierisinde baz yazar ve akademisyenler, neredeyse Rudyard
Kipling'in "Beyaz Adamn Ykm" tezine benzer ifadelerle (bu arada phesiz
Kipling'in nl "The White Man's Burden" iirini ngiltere iin deil ABD iin
yazdn ve McClure's Magazine'de 1899 yl ubat'nda, ABD'yi bir dizi eski
spanyol smrgesinin yeni sahibi yapan Paris Antlamas'nn imzalanmasndan
ksa bir sre sonra yaynladn hatrlamamzda fayda vardr) ABD'nin
demokrasiye yabanc topluluklara bu alanda hizmet sunmas gerekliliine iaret
ederken, dierleri de ABD'nin dnyann drt bir yanndaki garnizonlar,
devletlerini, Roma'da eitilip geri dnd ngiltere'yi imparatorluk adna
idare eden Togidubnus'a benzer biimde yneten yerel liderleri, sorun karan
blgelere gnderilmek iin hazr bekleyen malp edilmesi imknsz ordular ve
Pax Americana's ile yeni bir Roma mparatorluu haline geldiini savunmakta ve
bunun tehlikelerine deinmektedirler. lgin olan husus, tartmann her iki
tarafnn da bu gelimeyi deta gereklemi kabul etmeleri ve Robert Kaan gibi
"imparatorluk" yerine "global egemen" kavramn kullanmay tercih edenlerin dahi
aslnda ayn yapya atfta bulunmalardr.
Bu tartma srasnda, her ne kadar unutulmu olsa da ABD'nin "demokratik
deerleri yayma amal" bir "imparatorluk gemii'nin olduu ve sz konusu
srete Mslman
207
gruplarla da bu erevede iliki kurduu gndeme getirilmektedir. Gerekten de,
1898 spanyol-Amerikan Harbi ile balayarak ABD'nin, Porto-Rico, Guam, Samoa,
Filipinler ile Filipin takmadalar iinde Mslmanlar'in yaad Mindanao,
Palavan, Sulu ve dier ufak gney adacklarndan meydana gelerek, Moro Eyaleti
olarak anlan blgeyi kontrol altna almasyla sonulanan srecin, bu lkeyi
daha yirminci asrn banda denizar bir imparatorluk haline getirdiini ileri
sren Julian Go benzeri akademisyenler, ABD'nin sanlann tersine bir
"imparatorluk gemii" olduunun altn izmektedirler. Bu akademisyenlere gre,
ilke ve uygulamalaryla Byk Britanya misalinde ekillenen mstemlekecilikten
farkl olmasna ve mahall destekleyicileri araclyla baskc uygulamalar
icra etmek yerine kendi demokratik kurumlarnn benzerlerini tesise almasna
karn ABD, niha tahlilde, smrgeci bir imparatorluk gibi davranmak zorunda
kalm ve bu rolden zannedilenden ok daha fazla etkilenmitir.
Fikr arka plan ve meruiyet zemini "medenletirme misyonu" olan Fransz ve
Britanya mstemlekecilii ile kyaslandnda, gerek dayand "demokratik
vesayet" temeli ve gerekse de mahall topluluklar ile ilikilerinin nitelii
nedeniyle ABD'nin "imparatorluk" gemiinin sradlk tad phesizdir.
Zaten, Jefferson'n deyimiyle kendini "Bir Hrriyet mparatorluu" olarak gren
ABD'nin bu alanda Avrupa mstemlekeciliini taklit etmesini beklemek olduka
anlamsz olurdu. Bu nedenledir ki, Osmanl mparatorluu'nun dalmasndan sonra
manda altna konulmas dnlen eitli blgelerde ABD vesayeti, Avrupa
devletleri, bilhassa Fransa mandasna gre daha olumlu bir seenek olarak
grlmt. Ancak, btn bu farkllklara karn bu "olumlu" gemite olduu
gibi, liberal ve demokrat fikirlerle donatlacak bir Amerikan mparatorluu'nun
yaratlmas umudunu tayanlarn ihmal ettikleri mhim bir nokta, gerek Roma ve
gerekse de ondokuzuncu asr mstemleke imparatorluklarnn bulunduklar alarn
koullar iinde gelimi ve ilemi yaplar olduklardr.
Gnmzde silah teknolojisi alanndaki harcamalarn yzde 85'ini gerekletiren
ABD bu alandaki gcne dayanarak,
208
Roma ya da Byk Britanya gibi sorunlu bir blgeyi kolaylkla asker kontrol
altna alabilir. Ancak, mesele bu denetimin daha sonra siyas alanda
srdrlmesindedir. Ondokuzuncu . asr imparatorluklarnn yerini alan ulus-
devletler yarattklar deerler, kimlikler ve efsaneletirdikleri "anti-
emperyalist mcadeleleri" ile Roma'nn ordularn gnderdii ve Avrupa Dvel-i
Muazzama'snn "medeniyet tad" topluluklardan ok farkl yaplardr.
Ondokuzuncu asrda ngilizler smrgelerindeki siyas kontrol, blgeyi igal
iin kullandklar asker kuvvetin yzde 10'u, Franszlar yzde 18'i kadar bir
g ile salyorlar, bu alanda en baarsz misal olan Alman mparatorluu'nun
Afrika mstemlekelerinde bu oran yzde 30'u gemiyordu. Gnmzde ulus-devletin
en zayf misallerinden birisinde igali salayan kuvvetten daha fazla bir g
kullanlmasna karn siyas kontrol aamasna geilmekte karlalan
zorluklar, bu hususun ne denli ehemmiyet tadn tm akl ile ortaya
koymaktadr.
Unutulmamas gereken ikinci bir husus ise "demokratik vesayet" ve "demokrasi
eitimi" srelerinin ve kltrel deerleri deitirmenin gerekte kt
zerindekinden ne denli zor, yirmibirinci asrda ideolojik tez olarak
kabullerinin ise neredeyse imknsz olduudur. Nitekim, Filipinler'de
ondokuzuncu asr sonu ve yirminci asr banda yaanan demokratik vesayet
srecinde, ABD, spanyollar'a olduu gibi kendisine de direnen Moro
Mslmanlarnn ancak Kzlderili savalarnda hret kazanm kumandanlarn
dilinden anlayaca dncesiyle grevi onlara devretmek zorunda kalm, bu ise
kendi kamuoyunda youn bir eletiri kampanyasna yol amt. Benzeri ekilde,
ABD arivleri, blgeden gnderilen ve Jefferson ilkelerine uygun bir
demokrasinin Porto-Rico ve Filipinler'de tesisinin ne denli anlaml olduunu
tartan raporlarla doludur. Ulus-devlet asrnn insan topluluklarnda hibir
fikr tortu brakmadn tahayyl edebilmek ise en azndan ar bir
iyimserlii gerektirmektedir.
? Zaman, 11 Mart 2004
209
IV. BLM
TARH, ERMEN MESELES, TTHAD ve TERAKK'DEN CUMHURYETE
GELMELER
Mkemmel Tarih Yaratma Tutkusu
Bu satrlarn yazar gibi yaamn, spor kulb taraftarlarnn takmlarnn ma
kazanarak "tarih yazdn" dndkleri bir toplumdan, komedi filmlerinde
barol oyuncusunun ayrlmaya karar verdii kz arkadana "sen artk tarih
oldun" eklinde hitap ettii bir dierine gerek srdrenleri artan
hususlardan birisi de, Trkiye'de tarihe duyulan ilgisizlik ile ona atfedilen
nemin tuhaf beraberliidir. Toplumun sekinlerinin dahi 1928 ncesinde
yaynlanan dergileri Asur tabletleri gibi temaa ettikleri, ortalama insann
yakn tarih bilgisinin Babil tarihi hakknda bildiklerinden pek de fazla
olmad, birka asrlk bir gemiin monolitik bir "ancien regime" olarak
grlebildii bir toplumda, ilgintir ki, derinden derine, tarihin ok nemli
bir merulatrma arac olduu dnlmektedir.
Bunun nemli nedenlerinden birisi, yakn dnem tarihimizin ulus-devlet
yaplanmas srasnda yeniden yorumlanarak yeni devletin resm ideolojisinin
temel dayanaklarndan birisi haline getirilmi olmasdr. Tabi Trkiye
Cumhuriyeti'nin en nemli mirass olduu Osmanl Devleti de tarihi resm
ideolojisini destekleyecek bir ara olarak kullanyor ve bu ideoloji deitike
tarihi yeniden yorumluyordu. Ama bu yeniden yorumlar, ok keskin izgilerle
belirlenen bir "ancien regime" yaratarak gemiin monolitikletirilerek reddini
gndeme getirmedikleri gibi "ideal/parlak gemi"i de deitirmiyorlard. Bu
erevede yeni rejimde "tarih" bir yandan "yeni"nin gerekliliini ispata yarayan
bir ara dzeyine indirgenirken, "parlak gemi" mitolojik bir gemie
tanyor, ama te yandan da tarih "ideoloji"nin imentosu ilevini grdnden
kutsanyordu.
"Tarih"e bylesi bir yaklam, sonuta yukarda zikrettiimiz yaplanma
srecinden zararl ktn dnen her top-
213
lumsal grubun kendi "kutsal" ve "resm" tarihini yaratmasna neden olmutur.
Bunun yan sra tabi olarak sre ierisinde her toplumsal grup ve kurum kendi
tarihini Zeitgeist'a uydurarak yeniden yorumlam ve "her eyi ile mkemmel"
birer tarih yaratmlardr. Ancak "mkemmellik" gibi sbjektif ve ahlk bir
deere ulamann imknszl nedeniyle yaratlan tarihler yaygn kabul gren
deerlere uyumlu hale getirilmilerdir.
Mesel, ulus-devlet ncesi kurulan nemli spor kulplerimizin hemen hepsi
yarattklar tarihlerinde bu gelime ncesi gemilerini bu kavram ve onun temel
deerleri erevesinde mkemmelletirmilerdir. ttihad ve Terakki'nin sporu ele
geirme projesi iinde, hibir zaman ad bile organik ba ve resm ideoloji ile
uyum gsteren ttihad/Altun Ordu kulb gibi resm ve aktan kayrlan messese
zellii kazanmamakla birlikte, daha sonra Mustafa Kemal'e suikast giriiminde
bulunmak thmetiyle idam edilecek olan Dr. Nzm Bey'in bakanlnda yeniden
dzenlenen Fenerbahe Spor Kulb'nn taraftarlar, bu kurumun, Atatrk'n
(sadece taraftar olduu deil, ilkelerini yanstan) kulb olduunu var sayan
bir tarih yaratmlar; emseddin Sami Bey gibi gerek ak ve gerekse de gizli
olarak Arnavut milliyetiliinin liderliini yapm ve bu nedenle ev hapsinde
tutulurken vefat etmi bir edebiyatnn olu tarafndan kurulan ve 1908
sonrasnda Tevfik Fikret Bey'in ahsnda Trk milliyetilii kart
"Osmanlclk" ile zdeletirilen Galatasaray Spor Kulb, kurucusunun "Trk
olmayan takmlar" yenme dncesini, bu alntdaki "Trk" kavramn
kullanld balamda deil de gnmzde ykl olduu anlamla yorumlayarak,
tarihinin ideolojik temeli haline getirmitir.
znesi ne olursa olsun yaratlan "mkemmel", dier deyile gnn kabul gren
deerlerine uygun tarihler, monolitik kalplara soktuklar kurumlar her trl
hatadan r gstermek konusunda birlemektedirler. Bu znenin Osmanl Devleti,
Trkiye Cumhuriyeti, Dileri Bakanl ya da Fenerbahe Spor Kulb olmas bu
konuda herhangi bir deiiklii gndeme getirmemektedir. Bu yaklam doal
olarak dier uta alternatif tarihlerin yaratlmasna neden olmaktadr. Me-
214
sel, Osmanl gemiine getirilen iki temel yorum bunun her eyi ile "kt" ya
da "iyi" olduklar biimindedir.
Tarihin bylesi monolitik kurumlarn mkemmel gemileri dzeyine
indirgenmesinin nemli bir sonucu tarihe savunmac bir adan yaklalmasdr.
Herkes kendi tarihinin (bu tarihin znesi ister devlet, ister bir eitim kurumu,
isterse de bir spor kulb olsun) mkemmel olduu iddiasndadr; dolaysyla,
kimsenin tarihle hesaplamak gibi bir sorunu da yoktur. Yaplmas gereken tarihi
"savunmak" ve kart tarihlerle "kavga" etmektir. Bu yaklama gre herkesin
kendi tarihi doru, bunun aksini iddia eden alternatif tarih btldr. Bunun
yan sra bu tarih hep gnmz deerleri ile yargya tabi tutulmaktadr. Mesel,
gnmzde sk sk gndeme getirilen Cumhuriyet-Osmanl karlatrmalar, bu
ilem yaplrken ortaya atlan "Osmanl sultanlar Trk unsuruna gerekli nemi
atfediyorlar myd?" benzeri sorular hep gnmz deerleriyle yklemektedir.
Bylesine bir yaklamn en nemli sorunlarndan birisi, tarihsel gerekliin
objektif olarak tespit edilebilmesinin mmkn olduu varsaymn da iermesi ve
bunun sonucunda gri alanlar tanmamasdr. Bunun da yalnzca akademik bir sorun
olmayp toplumsal dengeler asndan fazlasyla nemli olduunun altn izmek
gerekir. Tarihin neminin tarihsizlikle belirtildii bir toplumda bu dengeleri
salkl biimde kurmann imkn yoktur. Nasl gnmzde gerekleen olaylar
deiik bak alarndan farkl yorumlara tabi tutabiliyorsak, tarihi yorumlama
alannda da benzeri bir elastikiyete sahip olabilmemiz gerekmektedir.
Cumhuriyet kurucularnn bir "ancien regime" yaratmalarndan tabi bir ey
olamazd, ancak yirmibirinci asrda tarihe bu bak asnn dnda
yaklaabilmeliyiz. Tarihle kavga etmektense onunla hesaplaabilmenin nkoulu,
gnmz deerlerine uygun "mkemmel" bir tarih yaratp onu sonuna kadar savunmak
deil, onun nesnel bir gerekliin fotoraf olmaktan ziyade srekli biimde
yeniden yorumlanan bir olaylar dizisi olduunun bilincine varmaktr.
Zaman, 15 Ocak 2003
215
Tarihsizlik zm m?
Toplumumuzda tarih ile ilgili tartmalarn younlamasyla beraber gndeme
sklkla getirilen bir tez, bu ekilde ifadelendirilmemekle birlikte,
"tarihsizlik"tir. Tarihi bir eit Pandora kutusu olarak gren bu yaklama
gre, gemile urama, onun kllenmi meselelerini canlandrma, bu alanda
farkl yorumlar badatrma benzeri anlamsz uralar iine girme yerine
gnmz sorunlaryla ilgilenmek ve ileriye bakmak gereklidir. Aslnda bu
tarihsizlik istei, tarihin btnyle gncelletirilmesi, gncele yararl olduu
var saylan ksmlarnn seilerek onunla telif edilmesi arzusundan baka bir
ey deildir. Bu ekilde gncele indirgenen ve onun paras haline getirilen
gemi, tarih olma, tarih olarak tartlma hususiyetini byk lde
kaybetmektedir. Bunun toplumumuzda sklkla mahede edilen bir misali okuluslu
imparatorluk gemiine gncel ulus-devlet parametreleri ve deerleriyle
yaklalmasdr.
Bu yaklam zannedildii gibi tarihi kmsememekte, tersine onu, olumsuz bir
karakter arzetmekle beraber, gnmz toplumunun dengesini bozmaya muktedir bir
g olarak mtalaa etmektedir. Dolaysyla tarih, "tarih" haline gelmesine
msaade olunamayacak, gncelin egemen deerleri dnda ele alnmasna imkn
verilemeyecek kadar ehemmiyetlidir.
Tabiatyla bu anlamyla tarihsizlik tezi, paradoksal gzkmekle birlikte, tarihe
belirli bir yaklam ihtiva etmektedir. Tarih, bu yaklamda olduu gibi
tarihsizlie indirgendiinde kanlmaz olarak, bilhassa ideoloji dzeyinde,
gnmzn ayrlmaz bir paras haline gelmekte ve bunun tabi neticesi olarak da
gemiimize gnmz zaviyesinden, onun deer kalplaryla baklmasna neden
olmaktadr. Tarihsizlii tercih eden toplumlarn srekli biimde tarih zerine
konumasnn asl nedeni budur.
216
Tarih ile ideolojinin ayrlmazl, toplumlarn ve devletlerin hepsinin
istisnasz tarih yaratt gerekleri gznne alndnda, tarihsizliin yaygn
bir sorun olduu dnlebilirse de bu alandaki temel belirleyici siyasetin,
farkl tarih yorumlarnn ortaya konmas ve tartlmasna ne lde izin
verdiinde, baka bir ifadeyle, tarih yaratma tekelinde dmlenmektedir. Bir
misal vermek gerekirse, Amerikan devletinin kurulu efsanesinin temel
talarndan birisi olan 1763-1774 dneminde, on koloniyi iktisad bask
altnda tutan Britanya siyasetlerinin mstemleke ahalisine silaha sarlarak
anavatana ayaklanma dnda bir seenek brakmad tezi, uzun sre egemen
olduktan sonra, Eliot, Bellot ve VVhite benzeri tarihiler tarafndan ciddi bir
tahlile tabi tutulmu ve aslnda Londra'nn bu alandaki uygulamalarnn,
kolonilere ynelik baskc uygulamalar deil, dnemin hkim merkantilist
zihniyetin yansmas olduu ortaya konulmutur. Bu yeni tez, daha sonra Adam
Smith tarafndan ad klnacak, merkantilizmi kutsal bir kuram olarak kabul
eden anavatann, kolonilere sermaye ve asker koruma salamasnn karlnda
onlardan sadece hammadde retmelerini, bunun dnda iktisaden Londra'ya
dayanmalarn beklemesinden tabi bir ey olmadn ortaya koyarak, Amerikan
kurulu efsanesini, 4 Temmuz kasaba trenlerinin folklorik bir uygulamas
dzeyine indirgemitir.
Bu yaplmad, tekelcilikle btnletirildii takdirde tarihsizlik aslnda
getirdii var saylan yararlardan ok daha fazla sorunu ihtiva etmekte ve
kendisini benimseyen toplumlarn nn tkamaktadr.
' -
Tarihsizliin Temel Sorunlar
Tarihsizliin, yani tarihin gnmzn ayrlmaz paras haline getirilmesi ve bu
vastayla gncelin oluumunun kanlmazlnn vurgulanmasnn yaratt temel
sorun, bunun retrospektif ekilde yaratt teleolojik gemiin "mkemmellik",
"hataszlk", "lekesizlik", benzeri sfatlarla gerekst bir karaktere sahip
klnmasdr. Tarihsizliin bu tr sfatlara sahip kiilikler, kurumlar ve
motifler etrafnda ekillendirilmesi bir
217
tesadf eseri deildir. Bu yaklam bir yandan bu tr ahsiyetler yaratrken,
dier yandan da toplumlar ve milletleri benzer sfatlarla donatmaktadr. Bunun
sonucunda ise tarihin etrafnda ekillendirdii bireyler insanstlk
mertebesine ykseltilirken, "devlet" ilh bir kuruma, "millet" de deta
bireylerden meydana gelmemi ve gelmeyen, benzeri sfatlar haiz esatir bir
yarata dntrlmektedir.
Tarihsizligin bir dier sorunu, rn olduu zihniyetin tabiat gerei
oulculuk kart olmasdr. Tarihsizligin gerek anlamda oulcu bir toplumda
barnabilmesi mmkn deildir. Nitekim, bu anlamda bir tarihsizligin ahikasn
yaratarak btesinin mhim bir blmn her an gerekleebilecek bir Anglo-
Amerikan ya da "Sosyal Emperyalist" istilya kar korugan inasna ayran;
devletin kurucusu, mill kahraman smail Kemal Bey'in anlarn, iindeki
ngiltere vgleri nedeniyle Arnavuta'ya evirtmeyen Enver Hoca Arnavutluk'u,
lliryallar'dan byk kurtarcya kadar sorunsuz, anl, lekesiz, hep
hakszla urayan ama dik duran bir "tarih" yaratmakla beraber bunu
tartabilecek oulcu ortama asla msaade etmemitir. Bunun sonucunda ise
lliryallar'n ocuklarna verdikleri isimlerden Prizren Ligi'ne; stanbul
Alfabesi'nden "kurtulu"un hangi koullar altnda gerekletiine varncaya
kadar gemie ait her detay, ideoloji araclyla gncelin ayrlmaz paralar
haline gelirken, tarih olma hususiyetlerini kaybetmilerdir.
Tarihsizligin bir dier mhim sorunu ise tarihin gncelin paras haline gelmesi
nedeniyle tarihi anlamay, ondan dersler karmay, gelecee ynelik siyasetler
belirleme alannda istifade etmeyi imknsz klmasdr. Bizi dourmak gibi
teleolojik bir amac olduu, mkemmellik vasfna sahip bulunduu var saylan bir
gemie ynelik her eletirinin gnmz deerlerine ynelik bir saldr gibi
alglanmas, tarihsizlii tercih eden toplumlarn sklkla karlat bir
sorundur. Ayn ekilde, bu yaklamn egemen olduu toplumlarn tarihte
balarndan geen olaylarn benzerleriyle karlatklarnda bunlara, sanki
bunlar hi olmamasna, ayn refleks ve siyasetlerle cevap vermelerinin
nedenlerinden birisi de tarihe gncelden bamsz, eletirel biimde
yaklalamamasdr.
218
Tarihsizligin yaratt, tarih olma hususiyetini kaybeden, gncelle btnleen
gemiin bir dier zaaf ise ayn tarihin dier znelerinin miraslarnn da bu
yorumun kabulne zorlanmasdr. Kart mkemmel tarihler ya da farkl yorumlarla
karlatnda tedaf tepkiler veren bu yaklam, bunlar gncel deerlerle
mahkm etmektedir. Ama ideal bir trde toplum dzeyinde bile kabul ettirilmesi
g tarihsizligin temel atmas, tezlerini toplumun farkl unsurlarna ya da
dier toplumlara onaylatmak istediinde ortaya kmaktadr. Bylesi bir tarih
toplumsal ve uluslararas dzeylerde atmann da fikr zeminini
hazrlayabilmektedir.
Trk Toplumu ve Tarihsizlik
phesiz uzun sreli bir tarihsizlik deneyimi sahibi olan Trkiye bu tezin en
kuvvetli biimde savunulduu toplumlardan birisidir. lgintir ki, gnmzde
belki de bilinalt refleksleriyle dile getirilen bu tez aslnda Trk toplumunun
ulus-devlet ina srecinden beri tarihe yaklamyla tam bir uyum
gstermektedir. Cumhuriyet'in bu srete gnn koullarna uygun tarih yaratma
yolundaki gayretleri ayn zamanda bu sreci kolaylatraca var saylan bir
tarihsizlik arzusunun da vurulmasndan baka bir ey deildir.
Kendisine bilimsellik ve nesnel gereklik atfedilen, alternatifsizlikle kutsanan
bu tarih, gnmz iin mesele yaratmamas amacyla mevcut gereklik zaviyesinden
yeniden dzenlenmi, buna uymayan, sknt yaratabilecek ayrntlar ayklanm
ve mkemmelletirilmitir. Bu yaklam ayn zamanda tekil "tarih"in, tarih
olmasn nleyerek, onu gnmzn ideolojisinin bir paras haline getirirken,
gerekte toplumumuzu tarihsizlie mahkm etmitir. Bu anlalmadan toplumumuzda
gnmzde sklkla dile getirilen baz fikirleri tahlil edebilmek son derece
zordur. Mesel, Trkiye'de ok sayda entelektelin kendilerini Kuva-y Milliye
mensuplarna benzeterek, halen devam ettii zehabna kapldklar Kurtulu
Sava'na katlmalar, bir toplumsal histeriden deil, tarihsizlik fikrinden
kaynaklanmaktadr.
219
Bu anlamda tarih, gncel olabildii kadar, gncel de tarih olabilmekte, mesel
bir iktisad zelletirme giriimi 1919 koullar erevesinde ele
alnabilmektedir. Bu zihniyetin iselletirilmesi, deta tabi bir refleks
olarak alglanmas sorunun derinliini artrmakta ve bertaraf edilmesini
gletirmektedir. phesiz, devletinin kurucusunun ayrld einin evraknn
yllar sonra "muzr" fikirler tayabilecei, gnmz toplumuna zarar
verebilecei gerekeleriyle msadere edilerek mhrlendii bir toplumun bu
alanda katetmesi gereken uzunca bir yol vardr.
Bu alanda belki de yaplacak ilk i tarihsizliin bir zm olmaktan ziyade
toplumun nndeki bir engel olduunun kabul ve tarihin, tarih haline
gelmesine msaade edilmesidir. Gncel etrafnda bir "bilimsel" ve kutsal tarih
tekeli yaratma yerine farkl tarih tezlerinin tartlmasna izin vermek
siyasetin atmas gereken en nemli admdr. Bu ayn zamanda siyasete daha
anlaml politikalar retme imknn salayacaktr. Sorun her devletin
yarattna benzer efsaneler ve tarih ina edilmi olmasndan ziyade bunlarn
tarttrlmamasdr Demokratik toplumlar tarihsizlie snmak yerine tarihi
tartabildikleri iin onu anlayabilmekte, ondan dersler karabilmektedirler.
Tarihsizliin daha faydal bir zm olduuna inananlar bu nedenle fazla bir
sorun yaanmadn dnebilirler, ama bu gene kendi elimizle yarattmz
dilsizliimiz ve felsefesizliimizden dolay herhangi bir rahatszlk
duymamamz gerektiinin iddia edilmesinden pek de farkl deildir.
Zaman, 21 Haziran 2005
220
Trk Altn acl ve Gnmz Sorunlar
Osmanl/Trk dnce tarihi ve gnmz Trk dncesi incelendiinde gze arpan
ilgin niteliklerden birisi "altn a" yaratma ve gncel sorunlara bu
"mkemmel" ortama verilen referanslarla yaklama eilimidir. Bu eilimin slm
temelleri bulunduu ve gnmz Trk dncesinin tm dnyevlik iddialarna
karn aslnda din bir karakter gstermekte olduu sk sk gndeme
getirilmektedir. Bu iddialarda doruluk pay bulunmakla birlikte, "terakki"
fikri ve "altn a" kavramnn tarih geliimi gznne alndnda bunlara
btnyle katlmann mmkn olmad grlmektedir. Altn acln tarih
geliimine bakldnda bu yaklamn "mkemmel gemi"i mutlaka din bir
erevede yaratmadn vurgulamak kabildir. Ancak unutulmamas gereken, bu din
olmayan referans erevelerinin, bir kutsanma sreci sonrasnda, bylesi bir
nitelik kazanmalardr.
Henz M.. 8. asrda, kltrel dnemleri her eyin mkemmel olduu bir "altn
adan" geriye gidi eklinde tasnif eden Hesiod, iinde yaad toplumsal ve
iktisad koullar bu ideal aa kyaslayarak tenkit ediyordu. Daha sonraki
alarda Ovid'in Metaformozlar's benzeri eserlerde tanmlanan "altn a"
belirli bir ahsn ya da kraln yaamyla irtibatlandrlmaktan ziyade, tarih
bir balamda incelenmesi mmkn olmayan esatir bir aa atfta bulunuyordu.
Nitekim yukardaki misallerimizden olduka uzun bir sre sonra, onikinci asrda,
Prag Katedrali Barahibi Cosmas, eski Bohemyallar'n yaadklar, herkesin
mutlu olduu, "benim" sznn bilinmedii, mlkiyet ve hrszln olmad bir
altn aa atfta bulunurken, bunu herhangi bir ynetici ile zdeletirmiyordu.
Ancak bu yaklamn zikredilen dnem iin de tedricen istisna hale gelmeye
baladn belirtmek
221
gerekiyor. Polonyallarn Boleslavv Krzyvvousty idaresi altnda nasl bir altn
an keyfini srdklerini, ngilizlerin Aziz krallar St. Edvvard idaresinde
nasl mutluluk ve refah iinde yaadklarn, Macar Kral Ladislaus dnemindeki
refah, zenginlik ve berekete bir daha ulalmasna imkn olmadn anlatan
eserler Ortaa'n ilerleyen dnemlerinde "altn a"n nasl stn kiilerle
zdeletirilmeye balandn ve kutsandn gstermektedir.
Burada nemli olan gerekten bir "altn a" yaanm olmas deildir. Nitekim,
onnc asrda III. Lothar gibi sradan bir kraln dnemi bile altn
alatrlmt. "Altn a"n kiiselletirilmesi phesiz bu an neden
bittiinin aklanmasn da kolaylatryordu. Bylesi bir yaklam benimseyen
bu dnem Avrupa dncesi, var olan sorunlara hep mkemmel bir yapnn bozulmas
fikri erevesinde yaklamt. Yukarda misallerini verdiimiz "altn a"lar
ile Hristiyan retisindeki "cennet" farkllklar gstermekle beraber, her iki
kavram da "idealden" sapan ve gitgide bozulan dzen fikr zemininde birlemekte
idiler. Bu ise phesiz altn alarn kutsanarak Hristiyanlatrlmasn daha
kolay hale getiriyordu.
Kukusuz "asr- saadet" gibi bir kavrama sahip olan slm dnce de bylesi
bir mkemmeliyetten sapma yaklamna sahipti. Ancak, bu dnce esas dnda
zamann deiimine uyum fikrini tamas nedeniyle, "ileriye doru terakki"yi
savunmamakla beraber, "deiim"e ksm bir aklkla yaklamaktayd. Bununla
beraber, Osmanl literatr incelendiinde, "Asr- Sleyman" ya da "Ahd-i
Hmayn-i Selim-i Evvel" benzeri "her eyin mkemmel olduu dnemler"e de,
iinde yaanlan toplumsal ya da iktisad gerekliin meselelerini halledebilmek
amacyla, "Asr- Saadet" ya da "Hlefa-y Raidn" dnemleri benzeri altn
alar kadar atfta bulunulduu grlmektedir.
Bu literatrdeki eserlerin ou, karlalan meseleye zm sunarken, bunu
benzeri meselelerin "Hlefa-y Raidn" ya da "Asr- Sleyman"da nasl
halledildiklerine dayandrrlard. lgintir ki, "terakki" kavramnn
hkimiyetini salamlatrd ondokuzuncu asrda dahi "terakki"ye ve "ilim"in
tartlmaz stnlne inanan bir grup Osmanl mnevveri,
222
"devr-i Mustafa Reid Paa"y bir "altn a" haline getirmeye almaktan geri
kalmamlard. Ali Suv nl "Demokrasi" makalesinde gerek anlamda
demokrasinin ancak slmiyet'in ilk dnemlerinde yaandn iddia ederek bunu
takip eden dnemlerdeki benzer rejimleri bu idealden sapma olarak yorumlarken,
bir Mustafa Reid Paa hayran da hazrlad eserde gnnn sorunlarnn ancak
merhumun siyasetlerinin uygulanmasyla zlebileceini iddia etmiti.
Gnmz Trk dncesine bakldnda bir eit "kendi altn an kendin
yarat" yaklamnn hkim olduunu grebilmek mmkndr. Bu erevede bazen
efsaneletirilen tm "Osmanl dnemi"ne, bazen 1919'dan Atatrk'n lmne kadar
geen sreye, bazen ise "Tek Parti Dnemi'ne "altn a" biiminde
yaklalmaktadr. Farkl altn alarn savunucularna gre her ey 1922, 1938
ya da 1946'da bozulmaya balamaktadr. Gnmz altn aclar yaklamlarn
Ortaa'n tersine olumlu bir kavram olarak yeniden yorumlanan "deiim" ve
varlna inanlan srekli terakki ile de uyumlu hale getirmekten geri
kalmamaktadrlar. Mesel, her eyin tek parti dnemi sonrasnda bozulmaya
baladna inanan entelektellerimiz, "tek parti devrimciliinin kesintiye
uramamas" durumunda bugn ok daha ileri bir noktada olacamz
savunmaktadrlar. Bir anlamda burada mdafaa edilen, kurallarna sadk kalnan
bir altn an terakkisi fikrinden baka bir ey deildir. Benzeri bir
bozulmann kendilerince "monolitik" hale getirilen "Osmanl" sonrasnda
baladn iddia eden aydnlarmz ise Osmanl ynetimi, yani altn a,
srseydi gnmz Trkiye'sinin nemli sorunlarnn hi var olmam olacaklarna
inanmaktadrlar.
Bu romantikletirilen ve kutsanan "altn a" referansl toplumsal dzen
yaklamlar, toplumlar statik olmadklar ve karlalan meseleler de yzeysel
benzerlikler gstermekle birlikte farkl toplumsal ve dier gerekliklerin rn
olduklarndan, bunlara zm getirememektedirler. Bu erevede, "Yeniden
Kurtulu Sava" ya da "Osmanl Bar (Pax Ottomanica)" benzeri altn a
referansl sloganlarn yirmibirinci asr sorunlarna are bulmalar mmkn
deildir.
Zaman, 29 Mays 2003
223
Sorumluluun Tarihe Havalesi
Gnmz Trk siyas hayat zerine giriilen tartmalarn nemli bir blmnde
taraflar yaptklar tahlillere tarih bir boyut getirmeye almaktadrlar. Bu
yaklamn iki temel zellii vardr: Bazen farknda olunmamakla birlikte,
tarihsel bir devamlln var saylmas ve bunun gnmze ynelik nemli
yansmalarnn olduunun kabul edilmesi. Kurulu dnemi Osmanl toplumunun
feodal mi olduu yoksa Asya Tipi retim Tarz benzeri zellikler mi tadnn
yirminci asrda Trkiye'deki devrim stratejisini belirleyeceini dnen Trk
Solu'ndan, gnmzde tam anlamyla Avrupa standartlarnda demokrasiye
geilememesini ttihad ve Terakki geleneine balayan, kendilerini Sabahaddin
Bey'in Teebbs-i ahs hareketinin gnmzdeki uzants olarak gren Trk
liberallerine kadar deiik gruplar kapsayan bir yelpaze iindeki
entelekteller, tarihe bu adan nemli bir belirleyicilik atfetmektedirler.
Bylesi bir yaklamn, tarihsel kopukluu resm ideolojisinin nemli bir
paras haline getirmi olan bir toplumda yaygn olmas ilk bakta ilgin bir
eliki olarak yorumlanabilinir. Ancak bylesi tahlillerin, kopukluk tezini
destekleyen entelekteller tarafndan da yaplmasnn bir eliki olmaktan
ziyade bir zihin karkl olarak grlmesi herhalde daha anlaml olacaktr.
Baka bir deyile eer modern Trkiye Cumhuriyeti her anlamyla bir kopmay
temsil ediyorsa ve bunun gerektirdii bir dnm baaryla gerekletirmise,
gnmz Trkiye'sindeki toplumsal ve siyas sorunlarda Enver Paa'nn
sorumluluunu savunmakla, Yunan demokrasisinin problemlerini II. Mahmud
ynetimine balamak arasnda fazlaca bir fark olmaz.
Aslnda herkesin, belki de istemeksizin, zerinde birletii husus baz
alanlarda arya kalsa da, modern Trkiye'yi
224
douran tarihsel srecin gnmze ynelik, hl hissedilmesi mmkn, nemli
etkileri olduudur. Ancak, kopukluk savunucusu entelekteller, tarih sreci
kendi ak iinde ele alarak deerlendirme yapmak yerine her eyi ile deien
yeni bir toplum fikrini desteklemek amacyla istedikleri asrdan setikleri
rneklerle zt kategoriler yaratmaktadrlar. Mesel, olduka yaygn olarak
kullanlan bir syleme gre Cumhuriyet, mevcut "mmet" yapsn ortadan
kaldrarak "vatanda" yaratm, "teokrasinin" yerine ise "halk iktidarna"
dayal bir siyas yap getirmitir.
Tabi, bylesi kategoriler yaratanlar iin son dnem Osmanl toplumunun nasl
olup da bir anayasal belgeye sahip olabildii, Mebusan krssnde konuan
hatiplerin szlerine neden "Osmanl Vatandalarm" diye baladklarn, ra-y
Devlet'in Birinci Dnya Sava'nn en zorlu gnlerinde dmana yardm eden Arap
airinin mallarn devleti destekleyen kabilelere datmak isteyen ttihad ve
Terakki hkmetini nasl hukuka aykrlk gerekesiyle durdurduunu aklamak
olduka zordur.
Bu misalleri vermekten ama son dnem Osmanl ynetiminin vgsn yapmak deil,
Osmanl/Cumhuriyet benzeri mulk kategorilerin "Hangi Cumhuriyet?" ve "Hangi
Osmanl?" sorularna cevap veremedikleri lde anlamszlatklar-na iaret
etmektir. Alt asrlk bir tarihten bir kronolojiye bal kalmadan seilen
misallerle karlatrma yapmak, anlaml bir sonu ortaya koyamaz. Gayrimslim
tebaann sar ayakkab giyebilmek iin hatt- hmyna ihtiya duyduu Osmanl
Devleti ile Karatodori Paa'nn uluslararas kongrelerde bu devletin
bamurahhas olarak vazife yapt, Norandonkyan Efendi'nin Hariciye Nzr
bulunduu Osmanl Devleti'nin, resm ideolojileri de dahil olmak zere,
birbirlerine benzeyen ynleri pek de fazla deildir. Nitekim, 1940'lardan
getirilecek misallerle Trkiye Cumhuriyeti'nde hukuk devletinin ne dzeyde
ilediini aklamaya almak bize olduka karamsar bir tablo izebilecei
halde, gnmzdeki gelimelere bakarak bu alanda ok daha mitvar olabilmek
mmkndr.
Hibir toplumun tarihsel bir boluk iinde yaayabilmesi, tarihini silerek
sfrdan yeni bir yaama balayabilmesi mm-
225
kn deildir. Ancak, toplumlar dinamik varlklar olarak srekli deiirler ve bu
deiimler, tarih etkileri trpleyerek bunlar, deiimin lsne paralel
biimde, gitgide daha az hissedilir hale getirirler. Tarih kopma noktalar
diyebileceimiz byk dnmler ise bu sreci hzlandrr. Cumhuriyet ncesi
Osmanl devlet yaps ve brokratik rgtlenmesi ile kendini "ilerlemeci tek
parti" olarak grmeye balayan ttihad ve Terakki'nin modern Trkiye'nin
yaplanmasnda, kkleri Tanzimat'a kadar inen kameralist zihniyet ile Le Bonist
sekinciliin, toplumu "halk iin ama halka ramen", yukardan aaya yeniden
dzenlemeye alan Cumhuriyet aydnlar zerinde ve Osmanl entelektel
evrelerinde yaygn kabul gren Feurbach sonras kaba Alman materyalizmiyle,
pozitivizmin poplerletirilen ekillerinin toplumsal ilerlemeyi bir din-bilim
atmas olarak sunan yaklamlarnn Cumhuriyet ideolojisinin ekillenmesinde
ne denli etkili olduklar ortadadr.
Bylesi bir rgtlenmenin ve ideolojinin gnmz llerinde demokratik olarak
kabul edilecek bir topluma gei iin gerekli ortam salamaktan olduka uzak
kaldn, hatta bu konuda, dnemin Zeitgeisna da uygun bir tavrla, istekli
olmadn grmek de fazlaca zor deildir. Ama yirmibirinci asr Trkiye'sinin
sorunu, toplum dinamiklerinin bu olumsuzluklar hl arka plana atamam
olmasndan kaynaklanmaktadr.
ttihad ve Terakki ynetimine rahmet okutturacak rejimler altnda, stelik ayn
temel siyas rgtlenme erevesinde ve ayn corafyada, on deil krk yldan
fazla yaayan Dou Avrupa toplumlarnda bylesi olumsuzluklar demokratikleme
dinamikleri sonucunda unutulan bir gemiin ayrntlar dzeyine indirilirken,
Trk entelektellerinin gnmz sorunlarn "tarihe havale" etmeleri, en hafif
tabirle, kolayc bir yaklamdr.
Zaman, 13 Mart 2003
226
Sorunlarn Kayna
Osmanl Ynetimi mi?
Boston niversitesi retim yelerinden ve son dnem Osmanl tarihi zerine
yaynlad popler tarih almalaryla tannan David Fromkin, New York Times
gazetesinde yaynlanan ve Zaman gazetesinin 12 Mart 2003 tarihli nshasnda
Trke'ye tercme edilerek nerolunan bir makalesinde, Bosna'dan Kuveyt'e kadar
uzanan corafyadaki sorunlarn tarih kklerinin bulunduuna iaret etti.
Fromkin'e gre bir Osmanl "hayaleti" gnmzdeki Irak buhran da dahil olmak
zere bu corafyann her yerinde karmza kriz nedeni olarak kmaktadr.
Yazarn iddiasnca, gnmz sorunlarnn temelinde imparatorluu mill deil de
slm bir yap olarak gren "Trk" yneticilerin dini her eyin nne geirmeyi
Ortadoulular'a retmi olmalar yatmaktadr. Gene Fromkin'e gre gnmzde
Ortadou'da dine atfedilen ehemmiyet ayn zamanda halife olan sultanlarn
mirasdr.
Yaz, ABD akademik evrelerindeki Osmanl/Trk "uzmanlnn seviyesi hakknda
ilgin ipular vermenin yan sra, Osmanl tarihi bilinmeden Ortadou ve
Gneydou Avrupa'daki gelimelerin anlalmasnn ne denli zor olduunu ortaya
koymakta, bunlara ilveten de Osmanl tarihinin yarm yamalak bilinmesinin hi
bilinmemesinden daha vahim sonular dourabileceini ispatlamaktadr.
Fromkin, lkemizde monolitik bir Osmanl gemii hayal ederek bununla monolitik
bir Cumhuriyet Trkiye'sini karlatran yazarlara nazire yaparcasna onbe ve
onaltnc asr Osmanl toplumunda geerli olan bir dizi zelliin sanki 1922
ylna kadar varln srdrdn var sayarak Osmanl Dev-leti'nin ondokuz ve
yirminci asrlar Avrupa'snda bir anakronizm tekil ettiini ileri srmektedir.
227
Osmanl Devleti'nin tebaasn "millet" adn verdii "din" cemaatler biiminde
rgtlemesinin, bu ilemin gerekletirildii dnemin koullar gznne
alndnda, anormal bulunmasna imkn yoktur. Onbeinci asrda anormal olan
herhalde bir devletin teb'asna laik-milliyeti bir ideolojiyi be-nimsettirmeye
ve mill hisler uyandrmaya almas olurdu. Nitekim, ayn asrda spanya
Yahudileri'nin kar karya brakldklar tercih, bylesi bir laik vatandalk
fikrinin Avrupa ktasnn dier yerlerinde de dnlmediini gsteriyor.
ngiltere'de Katolikler'in devlet grevlerine getirilmeleri zerindeki yasan
hangi tarihte kalktna bakmak, eitli Hristiyan mezhepleri mensuplarnn
hangi tarihlere kadar Amerika'ya g dnda bir kurtulu aresi bulamadklarn
dnmek dahi dinin nemli olduu fikrinin Osmanl devletine has bir dnce
olmadn anlamamza yardmc olabilir. Gnmzde Kuzey rlanda'da var olan
sorunlarn nedeni de herhalde Osmanl ynetimi deildir. Unutulmamas gereken
bir dier husus, Osmanl ynetiminin Hristiyan mezhepleri arasnda nifak
yaratmaya almaktan ziyade bunlar ayn din kurumlar altnda (Rum ve Ermeni
Patrikhaneleri) rgtleyerek birletirmeye alm olmalardr.
Bu blgelerde Osmanl ynetimi ncesi var olan kilise atmalar hi phesiz
daha youndu ve Bogomiller (Patarin) gibi Hristiyan gruplar Papa'nn ve Macar
krallarnn desteini alan yerel yneticilerce ezildii gibi, Venedik hkimiyeti
altnda yaayan Rum Ortodokslar da benzeri basklar altnda kalmaktayd.
Ayrca Osmanl klasik dnemine ait bu rgtlenmelerin ondokuzuncu asr
ortalarndan itibaren fazlaca bir anlam da kalmamt. Tanzimat sonras Osmanl
devleti Fromkin'in iddia ettiinin tersine resm ideolojisini deitirerek
"Osmanlclk" denebilecek yeni bir ideolojiyi benimsemi ve dini elinden
geldiince arka plana atmaya almt. Ortadou'da dine atfedilen ehemmiyetin
halife-sultanlardan kald fikri ise herhalde anlamszlk rekoru krabilecek
bir tespittir. Tam tersine bu blgede Osmanl hilfetini reddeden ve Osmanl
ynetimini slm'dan bir sapma olarak gren gruplar ve liderleri, bu konuda
kar tezi savunan Osmanl Devleti'ne kar sava vermilerdir.
228
Vahhab isyanlar, Yemen Zeydleri'nin direnileri, Asir'de Seyyid dris'nin de
facto ynetimi bu alanda verilebilecek misallerden sadece birkadr.
Unutulmamaldr ki mam Yahya, kendisine Yemen'in dalk blgelerinde muhtariyet
baheden Da'an anlamasna (1911) blgedeki Yahudiler'i Medine Szlemesi
kurallar erevesinde idaresine imkn veren bir madde konmas iin ayak
diretmiti. Sonuta bylesi bir maddenin Kanun-i Esas'nin her Osmanl
vatandan eit klan hkmlerini ihll edeceini dnen Osmanl yneticileri,
tm srarlarnda baarsz olunca, bu hakk baz nazrlardan dahi saklayan gizli
bir szleme ile bahetmek zorunda kalmlard.
Fromkin'in bir dier ilgin tespiti Dvel-i Muazzama'nn Yunanistan, Srbistan
ve Bulgaristan gibi blgelerdeki imparatorluk teb'asnn bamszlk
kazandklarnda duyduklar aknlktr. Bu bamszlklar baheden ve
Srbistan haricindeki lkelere Avrupa'dan prensler temin eden Dvel-i
Muazzama'nn dorusu kendi yapt bir i karsnda neden arm olduunu
anlayabilmek mmkn deildir.
Gene Fromkin'in eski Yugoslavya'nn dalmas sonrasnda ortaya kan
atmalarn "Osmanllar'n deiik Hristiyan etnik gruplar birbirine kar"
kullanmasndan kaynaklandn iddia etmesi de anlaml deildir. Zaten bir
devletin bir yandan din her eyden ehemmiyetlidir derken, te yandan da
milliyetilik kkrtmas yapmas da mmkn deildir. Ayrca bu atmann
mutlaka tarih bir sorumlusu aranacaksa bunu, Benjamin von Kllay'n ahsnda
belirginleen Avusturya-Macaristan siyasetleri ve Avusturyal rahiplerin
Katolikletirme abalarnda bulmaya almak daha anlaml olur. Benzeri ekilde
Saddam Hseyin'in Basra vilyetinin mirass olma iddiasyla Kuveyt'i igal
etmesinin sorumluunu Osmanl Devleti'ne deil de 1913/1914 Osmanl-ngiliz
Konvansiyonu pazarlklarnda Kuveyt zerindeki de facto ngiliz kontroln
tanma karar alan Osmanl yneticilerine, bu blgeyi Kuveyt kasabasndan
hurmalklara kadar bir arazi olarak kabul eden brahim Hakk Paa'nn dudan
uuklatan genilikte ve Krfez adalarn da iine alan bir haritaya uygun olarak
tasdik ettiren ngiliz diplomasisine havale etmek icap eder.
229
Gene Birinci Dnya Sava sonrasnda ngiltere ve Fransa'nn eski Osmanl Arap
topraklarnda uyguladklar siyasetlerin baarszla uramasnn nedeni, yerli
ahalinin Osmanl gemiinden dolay laik siyasetleri reddetmesinden deil, eski
destekileri iin krallk kurma dzeyinde karakulie inebilen bu devletlerin
birletirici vatandalk fikri yerine, hkim gruplarla ibirlii yaparak
dierlerini dlama (Irak), daha yakn bulunan aznlklar yardmyla ynetme
(Suriye), kendi basklar sonucu kurulmu (Beyolu protokol 1861) dinsel
temsile dayanan yaplar srdrme (Cebel-i Lbnan/Lbnan) siyasetlerini tercih
etmeleridir. Bunun faturasn Osmanl gemiine havale etmeyi yalnzca cehaletle
aklayabilmek ise pek de kolay deildir.
Zaman, 17 Nisan 2003
230
Osmanl Oryantalizmi
Son yllarda Osmanl tarihine getirilen ilgin bir yorum hi phesiz "Osmanl
Oryantalizmi" tezidir. Bu tez Ussama Samir Makdisi tarafndan 2000 ylnda
nerolunan The Culture of Sectarianism: Community, History and Violence in
Nineteenth-Century Ottoman Lebanon (Mezhepilik Kltr: Ondokuzuncu Asr
Osmanl Lbnan'nda Cemaat, Tarih ve iddet) balkl ciddi bir kitabn ana
fikrini tekil ettii gibi, geen yl ayn akademisyen tarafndan Amerika'nn en
saygn akademik tarih dergisi olarak kabul edilen ve sahifelerini Ortadou
konulu makalelere nadiren aan American Historical Review'6a "Osmanl
Oryantalizmi" ad altnda yaynlanan uzun bir yaz ile de ortaya konulmutur.
Getiimiz gnlerde vefat eden Edward Said'in yeeni ve temel yorumlarnn
mdafii olan Makdisi'nin tezini bir anlamda Souk Sava sonrasnda gzden den
"Osmanl Emperyalizmi" yaklamnn post-modern bir yorumla diriltilmesi olarak
tavsif etmek mmkndr. Bu tez, bilhassa, Amerika Birleik Devletlerindeki
akademik evrelerde derin akisler yaratm ve bata Yemen zerine detayl bir
aratrma yapan ve bu blgedeki Osmanl hkimiyetini smrgecilik olarak
yorumlayan Thomas Kuhn'un almalar olmak zere ok sayda yeni eserin ana
fikrini tekil etmitir.
"Osmanl Oryantalizmi" tezine gre Bat'nn egemenlii altnda ekillenen
"modernlik" anda her toplum kendi "Dou"sunu yaratm ve Bat tarafndan
terakki etmesi imknsz grlen Osmanl Devleti de kendi evresine, bilhassa
Arap eyaletlerine, benzeri bir gzle bakmtr. Bu istemeden ortaya kan bir
bak as olmayp belli bir tercihin rndr. Bunun sonucunda ise Osmanl
Devleti ile Arap asll teb'asnn youn olduu evresi arasndaki mnasebet
Bat ile Osmanl ya da Bat metropolleri ile smrgeler arasndakine benzer
231
bir karakter arzetmitir. Osmanl Oryantalizmi tezinin savunucularna gre, bu
ilikinin fikr arka plannda "beyaz rkn ykm" tezine benzer "Trkler'in
dier Doulu rklara stnl" inanc vardr.
Bu tezin, imparatorluun, Trk unsuruna arlk verilmesi yolundaki ideolojik
yaklamnn Tanzimat sonrasnda gitgide hz kazand konusundaki tespiti,
phesiz belirli bir gereklik pay tamaktadr. Ahmed Cevdet Paa'dan Namk
Kemal Bey'e kadar pek ok Osmanl devlet adam ve entelektelinin eserlerinde
byle yorumlanabilecek ifadeler bulmak mmkndr. Ancak, Trk unsurunun
imparatorluk iin tad ehemmiyete iaret noktasndan, Arap ve dier Osmanl
ansrna ynelik etnik stnlk temeline dayal bir "medeniletirme misyonu"na,
ancak zorlama ile ulalabilinecei gereini gzden uzak tutmamak
gerekmektedir.
Bat'nn ekillendirdii modernlie ulamay hedefleyen Osmanl idarecilerinin
bunu merkezletirme abalaryla birletirerek evreyi yeniden yaratmaya
giritikleri yanl bir tespit deildir. Fakat, bunun en azndan ttihad ve
Terakki hkimiyeti altndaki yllara kadar, etnik bir renk tadn iddia
etmek bizi ciddi hatalara gtrebilir. Yeni modernlik ideali erevesinde
Osmanl merkezi tm evresine ayn amala yaklam ve etnik kken ya da din
farkllk gzetmeden ayn deiimi yaratmak istemitir. stanbul'a muhalefet
eden Toroslar'daki Trkmen airi ile yeni ideallere souk bakan Krt airi,
Arnavut Malisrler, Cebel-i Lbnan ve Havran Drzileri ve Yemen Zeydleri
merkezin gznde benzer karakterde topluluklar olmulardr. Sadece Cebel-i
Lbnan'daki Araplar ve Sana'a civarndaki Zeydler iin Osmanl idarecilerinin
kullandklar sfatlara bakarak bunlarn etnik temele dayal bir oryantalizmin
ifadelendirilmesi olduklarn sylemek mmkn deildir.
Benzer sfatlar yukarda belirttiimiz gibi yerleik olmayan ve kendilerini buna
zorlayan Osmanl merkezine direnen tm gruplar iin kullanld gibi, bu tr
sylemler bizatihi Bat'nn ekillendirdii modernliin ideal olarak
benimsenmesinden sonra ortaya km da deildir. Ayrca, Trkmen, Urban,
Malisr gibi topluluklar iin kullanlan sfatlarn Trk, Arap ve
232
Arnavut asll yerleik topluluk yesi bireylere temili de bizi hayal bir
etnik aalama syleminden baka bir yere ulatrmaz. Unutulmamaldr ki,
bizzat yerleik Arap topluluklar da "Urban" kavramn benzer bir balamda
kullanmakta idiler. Dzgn Trke konuup yazamayan Tunuslu Hayreddin Pa-a'nn
sadaret makamna gelebildii, modernlik sembol payitahtn ehreminliini bir
Arnavut idarecinin yapt bir yapda bylesi bir ilikiden bahsedebilmek,
herhalde pek de kolay deildir. Ayrca Marun kylerine saldran Drziler ile
merut idare tesisine ramen maln pazara getiren Yahudiler'in zerine
tkrmek gibi gelenekleri srdrmekte srar eden Zeydler'e kar merkezin
taknd tavr, var saylan oryantalist nyarglarn pek de geerli olmadn
ortaya koymaktadr.
Bylesi u misallerden yola karak Osmanl merkezinin Araplar kendi "Dou"sunu
yaratmak iin kullandn iddia etmek, temeldeki tm akademik iyi niyete
karn, tarihsel gerekleri zorlamann tesinde, gnmz Trkiye'si dndaki
Osmanl idaresini smrgecilik olarak takdim etmeye alan milliyeti tarih
tezlerinin yeniden canlandrlmasna hizmet dnda bir sonu yaratmaz. Osmanl
modernlik tezine eletiri getirmek, ar merkeziyeti siyasetlerin dourduu
sorunlarn altn izmek phesiz gereklidir. Ama buradan hayal bir
oryantalizme ulamak, ancak yorum kabiliyetinin ykseklii ve tarih bilgisinin
azl ile mmkn olabilmektedir.
Zaman, 25 Aralk 2003
233
i Tarihilere mi Brakmal?
Trkiye tarihe atfedilen ar ehemmiyetten dolay, tarihin bilinmemesinin
yararl olduunun dnld nadir toplumlardan birisidir. Toplumun
entelektellerinin asrlarca din eserlerden sonra en fazla tarih kitaplar
okuduu, devletin tarihi belirli bir zaman dilimindeki bak asndan
yorumlamakla vazifelendirilen resm grevlilere sahip bulunduu bir gelenein
mirass olan lkemizde bunun, belki de, fazla yadrganacak bir yn yoktur. Bu
nedenle lkemizde tarih o denli nemlidir ki toplumun, onu, bir szgeten
geirilip, klielere indirgenip, tamamen mkemmelletirilerek resm ideolojiyle
uyumlu hale getirilmedike renmemesinin daha uygun olduu dnlmektedir.
Dolaysyla, istisnalar bir kenara braklacak olursa, toplumumuzun deil
ortalama insan, sekinlerinin dahi tarih bilgisi bu mkemmelletirme szgecinde
artlm klielerin tesine gememektedir. Bunun sonucunda tarihi de gemi
bir gereklii anlayarak yeniden yaratmaya alan bir uzman deil, gemii
mkemmelletirme szgecinden geirerek resm ideolojinin hizmetine sunan bir
grevli haline gelmektedir. Bunun da tesinde, bu "toplumsal grev"
iselletirilmekte ve tarih yazmann da nne geen asl vazife olarak kabul
edilmektedir.
Son dnem Osmanl tarihiliinin yzak Ahmed Cevdet Paa'nn dahi
almalarnn farkl basklarnda devletin o gnk bak asna uygun
olmadn dnd hususlarda deiiklikler yapmas, Necib sim Bey'in, Evliya
elebi Seyahatnmesi'nin Selimaa Ktphanesindeki yazma nshasnda, Gen
Osman'n Yenieriler tarafndan katledilmeden nce maruz kald saldrlar
detayl biimde anlatan sahifeleri "yeni nesillerin renmemeleri iin"
yrtarak imha etmesi,,
234
Cumhuriyet resm tarihiliinin ahikasna ulatrd bir gelenein olduka
eskilere gittiini gstermektedir.
Tarihin bu kadar ehemmiyetli olduu toplumumuzda bir eliki gibi gzkse de
tarih bilgisi en gerekli olduu alanlarda bile anlamsz bulunmaktadr. Mesel,
kendileri gibi olunmaya allan ve diplomatlarnn nemli bir ounluu tarih
eitimi alm Bat toplumlarnn aksine, Trk dileri mensuplarnn iinde
byle bir sreten gemi ya da bu alanda ciddi bilgi edinmi kimseler parmakla
saylabilecek kadar azdr.
Tarihi ve Bilimsellik
Buna karn, ihtilf mevzuu konularda tarihilere hakemlik rol verilmesi sk
sk resm Trk tezi olarak gndeme getirilmektedir. lgintir ki, bir yandan
yukarda belirttiimiz yaklamn tabi bir neticesi olarak, resm ideolojinin
hizmetinde olan tarihiden mkemmelletirme vazifesi yapmas beklenirken, te
yandan da onun "vesikalar"a bakarak bir fizikinin ya da kimyagerin
laboratuvarnda yapt deney neticesinde vardna benzer bir sonuca ulamas
talep edilmektedir. Bu birbiriyle elien beklentilerin fikr arka plannda Trk
sekinleri zerinde derin tesirler icra eden bilimcilik ideolojisini bulmak
mmkndr.
Bu yaklam tarih vesikalarna tabi bilimlerdeki deney sonularna benzer bir
"objektiflik" atfetmektedir. Halbuki, bilhassa siyas karakterdeki vesikalar
byle bir nesnellik iermezler. Mesel yz yl sonra "28 ubat Srecinde
Trkiye" konulu bir alma yapacak bir tarihi dnemin tarihini baz
gazetecilerin "zararl" faaliyetlerini dile getiren andlar n plana kararak
yazabilecei gibi, bunu sulanan gazetecilerin gnlklerine dayandrarak da
yapabilir. Tabi bunlarn her ikisine de bakarak daha objektif ve dengeli bir
tarihi yeniden yaratmak mmkndr; ama tarihinin her zaman belirli bir tarih
srece ait tm vesikalara ulamas mmkn deildir. Baka bir misal vermek
gerekirse, Fransz vesikalarnda, Alman igali altndaki "Alsace-Lorraine
hrriyetperverleri" olarak atfta bulunulan ehas, Alman vesikalarnda "Fransz
ibirlikisi terristler" biiminde anlrlar. Dolaysyla, bilimcili-
235
in etkisini tartrken gzden karlmamas gereken husus, sadece tarihiye
deil bizzat "tarih"e de bu ekilde yaklalmakta olduudur.
Dier bir deyile bu yaklama gre tarih yeniden yaratlmamakta, dnemin yaygn
kabul gren tezleri ya da zihniyeti (Zeitgeist), yars arkeolog dier yars
hkim esatir bir karakter olduu var saylan "tarihi" zerinde herhangi bir
tesir icra etmemektedir. Bir misal yardmyla aklamaya gayret edersek, bu
yaklama gre bir tarihi gerek 1965 gerekse de 2005 ylnda 27 Mays'
incelediinde ayn sonuca varaca gibi kendisinin dnya gr ve tarihe
yaklam, varaca kanaat konusunda herhangi bir deiiklik yaratmaz.
Halbuki tarih, dnemin yaygn kanaatleri erevesinde, srekli olarak yeniden
yorumland iin Fransz htilli'nin 100 ve 200. yldnmlerinde "devr-i sabk
(ancien regime)"n karakteri hakknda birbirinden olduka farkl yorumlar
getirilmi, uzun sre "vak'a-i hayriyye" olarak kabul edilen yenieriliin
ilgas ondokuzuncu asr sonlarnda Bb- l diktatrlnn temel nedeni olarak
grlmeye balanm, Arap tarihiliinin II. Abdlhamid yorumu, 1967 Arap-srail
Sava sonrasnda ciddi bir deiiklie uram, nihayet 31 Mart olay zerine
en kapsaml eseri kaleme alan deerli bir tarihimiz 1970 ylnda bu olay
"eriat bir ayaklanma" olarak tavsif etmezken, 1994 koullarnda, bylesi bir
tanmlama yapmay uygun grmtr.
Benzer bir ekilde tarihi devletin o zaman dilimindeki bak asndan
yorumlayan Osmanl vak'anvisleri de kendilerinden evvel ayn olaylar ele alm
olan tarihilere sert eletiriler getirmilerdir. Ahmed Cevdet Paa'nn, Ahmed
sim ve hele Ahmed Vasf ve tarihlerine ynelik eletirileri bu alanda
verilebilecek en iyi misallerdir. Ayn olaylara erken cumhuriyet yaygn
kanaatleri zaviyesinden bakan Yusuf Akura ise Cevdet Paa'nn yorumlarn
benzer bir ekilde tenkit etmitir.
Siyaset ve Tarih
Dolaysyla, 1915 tarihli "Vakt-i seferde icraat- hkmete kar gelenler iin
cihet-i askeriyece ittihaz olunacak tedbir
236
hakknda kanun-i muvakkat" ncesinde ve akabinde gelien olaylarn nitelii
konusunda son szn tarihilere braklmasn savunan ve uzun sredir deiik
iktidarlar tarafndan tekrarlanan Trk resm tezi, pek de anlaml deildir. Bir
kere bu niha karar aklayacak, zihinlerdeki, esatir "tarihi" bir ideale
atf yapmaktan teye gidemeyecei gibi bu donanma sahip olduu iddia edilen
"tarihilerin bu konuda oybirliiyle, karar verebilmeleri de mmkn deildir.
Byle tarihiler olmad gibi ayn vesikalara bakan tarihilerin de ayn yorumu
getirecekleri yolunda bir kural bulunmamaktadr. Nitekim, Trkiye'de bu konuda
birbirine taban tabana zt iki gr savunan iki tarihiden birisi Trk Tarih
Kurumu Bakanl vazifesini srdrrken, dieri ise bir niversitenin tarih
blmn idare etmektedir. Bunun da tesinde, Ermeni ve Trk tarihilerinden,
laboratuvarda beraberce tahlil yaparak bir gazn karbon dioksit ya da karbon
monoksit olduunu tespit eden kimyagerler gibi, bu tarihte vuku bulan olaylarn
gerek karakterinin ne olduunu saptamalarnn beklenmesi ise ancak tarihe
yukarda anlatlmaya alld biimde yaklaan bir toplum tarafndan teklif
edilebilir; ne yazk ki bu tez kimse tarafndan ciddiye alnmaz.
Trk siyasetinin bu alanda, toplumumuz dnda kabul grme ihtimali mevcut
olmayan bylesi hayalci bir tez yerine, tarihilere de danarak, onlarn bu
alandaki eserlerinden istifade ederek, bir "siyaset" gelitirmesi gerekmektedir.
Mevcut meseleyi halledecek taraflar iki tarafn tarihileri deil
siyasetileridir. Bu konuda tarihilerin karlkl gr alveriinde
bulunmalar ancak kapsaml bir "siyaset'in teknik bir alt uygulamas olarak
anlam kazanabilir. Konunun tamamen tarihilere havalesi teziyle bir yere
varlmas mmkn olamayaca gibi, kendisini uluslararas zeminlerde srekli
olarak zorlayan bu denli hassas bir konuda ciddi bir siyaset gelitiremeyen
toplum konumunda kalnmas da, zannedildiinin tersine, ciddi bir zaaf olarak
mtalaa edilmektedir.
Zaman, 20 Ocak 2005
237
Ermeni Meselesini ki Millet Arasndaki Kan Davas Gibi Grrsek Anlayamayz
Soruyu doru sormadan, doru bir cevap bulmann imknszlna inanrm. yleyse
Ermeni meselesini hangi sorunun rehberliinde aramak lazm?
Bu konuda imdiye kadar gndeme getirdiimiz dar, basit ve mekanik sorular
aarak daha kapsaml bir soru sormamz gerekli. Niz kanaatimce de bu soru "Bir
dnya yklrken neler oldu da bugn bize ok anlaml gibi grnen bir dzen
ortaya kt, acaba kutsamaktan fazla da sorgulamaya vakit bulamadmz bu
dzene gei tek seenek miydi ve bunun iin kimler ne gibi maliyetlere
katlanmak zorunda kaldlar?" olmal.
Yani "Osmanl dnyas" yerini milliyeti ideolojilere dayal ulus-devletler
dzenine brakrken bu srete ve sonrasnda neler oldu, buna cevap aramamz
lzm diyorsunuz.
Evet tam anlamyla iaret etmek istediim nokta bu. Meseleye Ermeniler ve
Trkler/Mslmanlar arasnda mevcut bir kan davas biiminde yaklarsak ne onu
anlayabiliriz ve ne de bu konuda anlaml siyasetler retebiliriz. Tpk Belika
kolonizasyonu ve yaygn Katolikletirme ncesi Ruanda'snn yerini neyin ve
nasl aldn anlamadan 1994'te Hutu ve Tutsiler'in birbirlerine ne
yaptklarn kavrayamayacamz gibi, Osmanl dnyasnn yklndaki olaylar
da benzeri ekilde deerlendirmemiz gerekmektedir. "Osmanl dnyas" yklr,
toplumlarnda hkim sylemi oluturan milliyeti rgtlenmeler bunun yerini
alacak ulus-devletler tesisi gayreti iine girerlerken bu, bilhassa 1877-78
sonrasnda ivme kazanan insan trajedileri de beraberinde getirmitir. Bir
imparatorluk dnyas, "hkim millet-aznlklar" ilikisi erevesinde, kk
ulus-devletler iinde yeniden rgtlenirken katlimlar,
238
ge zorlamalar, zorunlu nfus mbadeleleri, asimilasyonlar, kltrel basklar,
iktisad boykotlar neticesinde daha trde yaplara dnmlerdir.
Bu oluumda etnik gruplarn karakterleri de rol oynam mdr? nk bu mesele,
bir tarafn "katlima yatkn", teki tarafn da "hain" olduu erevesinde
tartlyor.
"Etnik gruplarn karakteri" ibaresi, ondokuzuncu asr sosyologlarnn fazlasyla
sevdikleri bir sylemdir. Burada belirleyici olann "ideoloji" ve "g" olduunu
unutup meseleyi etnik karaktere ya da belirli dinlerin sliklerinin kltrel
olarak katlim icrasna daha yatkn olduklar gibi gnmz "uygarlklar
atmas" mdafilerinin benimseyecei nedenlere indirgersek, bir asr ncesi
milliyeti sylemini tekrardan baka bir ey yapmam oluruz. Mesel "Yugoslavya
dnyas"nn yklmas srecinde de atmann taraflar konuya byle yaklat.
Srp, Hrvat ve Arnavutlar'n, bilhassa kinci Dnya Sava'ndan itibaren
birbirlerine kar giritikleri eylemlere bakarsanz, bu topluluklarn hepsinin
meseleye ayn ideoloji erevesinde yaklatklarn ama gcn kimde olduunun
zarara kimin uradn belirlediini grrsnz.
G, Osmanl dalrken nasl bir rol oynad?
Benzer bir durum Osmanl ansr arasnda yaanm, herkes ciddi maliyetlere
katlanmak zorunda kalm, ancak kimse sorunu bu balamda ele almaya yanamayarak
kendi milliyetiliini, kendi ulus-devlet ina srecini kutsam, dierlerini
ise canavarlatrmtr (demonization anlamnda). Oysa her grup eline geen gc
benzeri biimde kullanmtr. 1878 sonras artan etnik atmalar, Balkan
Savalar sonras Mslman katlimlar, 1915 tehciri, daha sonra Yunanllar'n
aznlkta olduu Yunan Makedonyas'nn sre iinde "Yunanllatrlmas",
Bulgar-Yunan ve Trk-Yunan zorunlu nfus mbadeleleri sonrasnda milyonlarca
insann yer deitirmesi, Varlk Vergisi, 6-7 Eyll Olaylar ve benzeri
uygulamalar ayn zihniyet ve yaklamn sonulardr. Gnmzn nisbeten trde
Balkan ulus-devletleri ciddi bir insan maliyetin rndr. Eer bunu kendi
ulus-devletimiz ve milliyetili-
239
imizi kutsama, dierlerini yerme dnda bir sylem reterek sorgulayabilirsek,
szn ettiiniz "mesele"yi anlayabiliriz.
Peki Ermeni toplumunun bana ne geldi?
Biraz nce deindiim srete Ermeni toplumu gerekten byk bir insan trajedi
yaamtr. Her eyden nce bunu anlamak ve bununla kavgay bir kenara brakmak
gerekmektedir. Dier toplumlarn zikrettiimiz yeni dzenin kuruluu srasnda
yaadklarnn bu trajediyi merulatrma amacyla kullanlmas anlamsz olduu
lde yakksz bir yaklamdr. Maalesef milliyeti sylemler meseleye hep bu
adan yaklatklar, bakalarnn yaadklar felketleri hep "kendilerinden"
olanlarn bana gelenlerin karl olarak gsterdiklerinden ve bu da hkim
yaklam haline geldiinden dolay bu konularda siyaset retimi de glemitir.
retebildiimiz siyasetlerin "Amerikallarn Kzlderililer'i katletmesini
knayan Meclis karar alalm", "Almanlar'n, ngilizler'in, Franszlar'n
smrgelerinde yaptklar katlimlar gzlerine sokalm" dzeyinde olmasnn bir
nedeni de budur.
Olaylarda Ermenilerin sorumluluu yok mu?
Demin de sylediim gibi burada atan milliyetilikler var. Zaten meselenin
z Osmanl toplumu temelinde avant-garde milliyeti rgtlenmelerin
cemaatlerinde temsil oranlarnn ok zerinde belirleyici gcnn olumasdr.
Danaktsutyun, Hnak komiteleri dier benzeri rgtler gibi temel arzularna
yani Dou'daki alt vilyet iin Berlin Kongresi'nin 61. maddesinde belirtilen
slhatn yaplmasn salayacak bir Dvel-i Muazzama mdahalesine, ihtillci
yollardan ulamay amalyorlard. Bu rgtlerin Osmanl idaresi ile Ermeni
toplumu arasndaki ilikilerin gerginlemesinde, atma ortam tesisinde ve
tehcir kararnn alnmasnda ciddi roller oynadklar inkr edilemez. Nitekim
Danaktsutyun, Gosdi Hampartsumyan idaresindeki Van ve havalisinde 1917-18
arasnda kendisinin katlim icra etmekte kimseden aa kalmayacan
gstermitir.
240
yi ama, bir grup Ermeni'nin yapt hatay btn Ermenilere ykmak doru mu?
Zaten benim de sz getirmek istediim nokta buydu. Bir milyonu aan bir
toplumun tm fertlerinin bu komitelerin faal azalar gibi mtalaa edilmesi ok
sk yaplan bir hatadr. Tpk her Trk ttihad ve Terakki, her Arnavut Bakimi,
her Makedon, Makedonya-Edirne Dahil htillci rgt, her Arap Hizb-el-la
Merkeziyye yesi ya da sempatizan olmad gibi vergisini deyen, iinde
alan, kilisesine giden her Ermeni Osmanl vatanda da bu rgtlerin
fikirlerine ve kullandklar yntemlere itirak etmiyordu.
O halde olaya sadece bu rgtlerin fikirleri erevesinde bakmamak gerekli.
Evet. Eer btn bir toplumu sadece bu ihtillci komitelerin gnderdikleri, "Van
komitesi icra vekilleri yoldalara" benzeri balklar tayan mektuplardaki
fikirler ya da yaptklar "Ya Ermenistan ya Mezaristan" benzeri sloganlar
dzeyindeki ihtillci neriyat aynasnda grrsek ciddi bir kavram kargaasna
yol am oluruz. Tpk, ttihad ve Terakki fedalerinin nerettikleri ve
"Dilini Keserler, Anasn Bellerler (bu gerek bir balktr)" gibi balklarla
yayn yapan Top, Sng, Silah benzeri yaynlarn Trk toplumunun aynas olarak
kabul edilmesinin, her Trk'n bu fikirleri savunan bir birey olarak
grlmesinin imknszl gibi her Ermeni'yi kapsayan bu tr genelletirmeler
yapmak bizi bir toplumu canavarlatrma dnda bir neticeye ulatramaz. Bir
misal vermek gerekirse, bu komiteler bu tr neriyatta bulunurken Osmanl Posta
ve Telgraf tekiltn batan aaya yeniden dzenleyen Oskan Efendi
"harektnda mnhasran vicdan- nezihine ve ak- vatanla arpan kalbine
inkyd eden" bir Osmanl brokrat olarak tanmlanyordu.
Ama kimin toplum adna konutuu nemli deil mi?
Fevkalde ehemmiyetli bir noktaya parmak bastnz. Demin sylediim tespitin
yan sra deiik Osmanl toplumlarnn mfrit milliyeti rgtlenmelerin
idaresi altna dmelerinin yaratt sorunlarn da unutulmamas lzmdr.
Osmanllk' iselletiren tccar, sarraf ve benzeri meslek temsilcile-
241
rinden meydana gelen Ermeni amira snf ve kilisesi, toplumlar zerindeki
kontrollerini sosyalist-milliyeti ihtillci rgtlere brakmak zorunda kalnca,
bu aznlk da sanki tm Ermeni toplumunun tek temsilcisi olarak konumaya
balamt.
Peki merkez ynetim, ttihad ve Terakki iin ne demek lazm?
Ayn durum merkez idareyi eline alan ttihad ve Terakki Cemiyeti iin de
geerlidir. Bu cemiyetin 1908 htilli'nin hemen sonrasnda yaygn destek
grd dorudur. Ancak bu destein erimesine ramen, iktidarn srdrmekte
direnen bu tekilt, aslnda toplumca benimsenmeyen siyasetleri baskc
yollardan uygulamtr. Bu tekiltn dier aktrler olan Osmanl brokrasisini,
1871 sonrasnda yeniden nem kazanan Saray' bir kenara iterek tm siyaseti
kontrol altna almas ve dier ansrn kabul etmeye yanamad bir Osmanllk
siyasetini zorla benimsettirme gayreti iine girmesi toplumdaki gerginlii daha
da artrmt. Bir anlamda her toplumun milliyetileri merkez bir milliyetilik
ile atyordu.
Olaya verdiiniz rnekler erevesinde ve sizin "Osmanl dnyasnn ykl"
perspektifinden bakacak olursak, sadece Ermeniler deil dier Osmanl ansr
ile olan ilikilere de bak amz deitirmemiz gerekecek.
Gayet tabi. Baknz biz Trk-Arap ilikilerine genellikle kinci Merutiyet
sonras kurulan Arap cemiyetlerinin neriyat, erif Hseyin ibn Ali ve
oullarnn idare ettikleri "Arap syan" zaviyesinden bakyor ve bu nedenle de
drt asrlk bir ilikiye basit bir "ihanet" sylemiyle yaklayoruz. Gene demin
verdiklerime benzer bir misal verecek olursak el-Hadara'da Trkler aleyhine
yazlan yazlara bakarak drt asr bir nefret ilikisi iinde yaadmz m
var sayacaz? Btn tarihe bu zaviyeden yaklaacaksak, Birinci Dnya Harbi'nin
son gnlerinde Kafkasya'da ilerleyen Irak taburlarn, Balkan Harbi'nde
stanbul'u Bulgar igalinden koruyacak son mdafaa hatt olan atalca'y Anadolu
askeriyle beraber savunan Suriye taburlarn nasl aklayacaz? Bir baka
misale, Arnavutlar'a bakacak olursak birka asrlk ve son derece girift bir
ilikiye
242
sadece smail Kemal Bey'in gizli faaliyetlerini konu alan bir "ihanet" sorunsal
etrafnda m yaklaacaz?
Ermeni sorununa herkes kendi asndan yaklayor. Acaba siyasetinin,
tarihinin, gazetecinin ve vatandan bu konuda ortak bir sorusu olabilir mi?
Bu alanda soru sormak kimsenin tekelinde deildir ve olmamaldr. Zaten konuyu
sadece tarihilere brakma tezinin yaratt temel bir sorun da bu konuda fikir
beyan etme tekeli yaratmasdr. Bu mantkla gemite olan her olay hakknda
sadece tarihiler inceleme yapp, bir yargya vararak bunu topluma aktarmal,
toplum da bu "bilimsel gereklii" kabul etmelidir. Ancak sizin dediinizin
gerekleebilmesi iin konuya soukkanllkla yaklaabilmek gereklidir ki, ben
henz buna muvaffak olabildiimizi sanmyorum.
Neden?
Baknz, size ilgin bir misal vereyim. 1916 ylnda, sava tm iddetiyle
srerken, Halide Edib Hanm, Trk Oca'nda "Ermeni Mes'elesi ve Mill ktisad"
konulu bir konuma yapm ve iktidar partisini Ermeniler'i katletmekle
sulamtr. Burada bir parantez aarak kendisinin savatan sonra bu konu
zerindeki fikirlerini btnyle deitirdiini belirtmek isterim. Oturuma
riyaset eden Hamdullah Subhi (Tanrver) Bey baz gen Ocak mensuplarnn Halide
Hanm'a sert eletiriler yneltmesine mani olduu gibi, daha sonra konumaya
ttihad ve Terakki ileri gelenlerinden bazlar tepki gsterince Talt Paa
duruma "O, memleketine inand yolda hizmet ediyor, fikirlerinde samimidir;
braknz onlar ortaya koysun" diyerek mdahale etmitir. 90 yl sonra konuya
bu derece olsun soukkanllkla yaklaamamamz phesiz esef vericidir.
Tarihiler bu konuda oybirliiyle karar verebilirler mi?
Tarihiler yalnzca bu deil hibir konuda "oybirlii" ile karar veremez.
Tarihi, tabi ilimler mtehasss gibi almaz, almas mmkn de deildir.
Toplumumuzda, fazlasyla iselletirdiimiz bilimcilik zihniyeti ve tarihinin
belirli bir siyas tezi savunma memuru olarak grlmesi nedeniyle, byle
anlamsz bir beklenti bulunmaktadr. Burada tarihiden bu-
243
nun da tesinde bir deer yargs beklenmektedir ki bu alanda bir oybirlii
hayal dahi edilemez. Zaten bu konuda farkl tezler ortaya atanlar, lkemizin
ciddi tarih kurum ve eitim programlarnda grev yapan uzmanlardr.
yleyse hangi tarihinin gerei, sadece gerei, btn gerei sylediini
nasl bileceiz?
Tarihiye Amerikan mahkemelerinde ahitlik yapan uzman gibi yaklamak anlaml
olmaz; nk bizzat tarih gerein ne olduu son derece izaf bir konudur.
"Gereklik" benzeri felsef bir alanda tarihinin hakem olmas ise dnlemez.
Buna karn, toplumumuz sadece tarihiye deil tarih malzemeye de benzer
biimde yaklamaktadr. Maalesef, toplumumuzda her eski konsolos raporu, hkmet
karar, telgraf, ihtillci iir, gerekliin "bizzat kendisi" olarak algland
iin tarihiden de byle bir grev talep edilmektedir. Vatandan tarihiden
bylesi "hizmetler" beklememesi, tarih bir konuda farkl "gereklikler" ina
edebilecek tarihilerin olabileceini dnmesi lzmdr.
Nitekim, tarihilerimiz, mesel 27 Mays gibi tanklarnn bir ksmnn hayatta
olduu yakn bir gemite bile anlaamadlar. .
27 Mays konusunda, bir deer yargs talep edildiinde kimi tarihiler bunun
"Trk milletinin ordusunun yardmyla meruiyetini kaybetmi bir iktidara kar
gerekletirdii bir demokrasi devrimi", kimileri de "demokrasiye kar bir
darbe" olduunu iddia edebilir. Eer tarihi dedii iin bunlardan birinin
"gerek, sadece gerek, tm gerek olduunu" dnr ve bunu reddedenleri de
tarihsel gerekleri inkrla sularsanz anlaml bir davran sergilemi
olmazsnz. Her tarihi size 27 Maysta siyas iktidarn devrildiini, daha
sonra yeni bir anayasa yapldn syler; ama bunun tesinde bir yarg talep
ettiiniz zaman Zeitgeist'dan, tarihinin dnya grne varan etkenlerce
belirlenen bir cevap alrsnz. Unutmamak gerekir ki, ayn malzemeyi kullanan
tarihiler "farkl" tarihler yazdklar gibi, ayn tarih de deiik dnemlerde
ve farkl bireylerce ayn ekilde okunmaz ve anlalmaz.
Buna bir rnek vermeniz mmkn m?
244
Pek tabi. Mesel bugn Tarih-i Cevdet'in bir bahsini, diyelim on bir ve on
ikinci ciltlerinde Yunan isyann anlatan blmn okuyan bir kii, bunu 1897
Osmanl-Yunan Harbi ya da 1960'l yllarn Kbrs olaylar srasnda inceleyen
bir kimseden farkl biimde mtalaa eder. Ayn ekilde bu blm ayn anda
okuyan Atina'ya yerlemi bir stanbullu Rum ile bir zmirli Trk niversite
rencisi bu blmden farkl neticeler karrlar. Ancak, bugn dahi hl
benzeri konulara amiyane "Bizim tarihimiz sizin tarihinizi dver" tebihini
hatrlatan "Tarihilerimiz nerede?" ferydyla yaklalmas bence toplumumuzun
bu alandaki sorununun ne kadar derin olduunu gstermektedir.
yleyse, siyasetilerin tarihilerden yararlanma teebbslerine ihtiyatla m
yaklamak lazm ?
Siyaseti, tarihiden siyaset retimi alannda istifade etmeli; ama bunu emir-
komuta zinciri iinde basit bir merulatrma, sorunlardan arndrlm mkemmel
tarih yaratma srecine dntrmekten titizlikle kanmaldr. Bu ve dier
tarih meselelerde anlaml siyasetler retemememizin temel nedenlerinden birisi,
siyasetimizin kendine hibir sorun yaratmayacan dnd "mkemmel" bir
tarih ina ettirmi olmasdr. Bu her eyi ile mkemmel tarih, her trl
toplumsallatrma yntemi kullanlarak, topluma benimsettirildiinden, tarih
gerek anlamyla tartlamamakta, alternatif fikirler ise eletirilmek yerine
vatana ihanete varan sulamalara maruz braklmaktadr. Ancak unutmamamz
gerekir ki, gerek u anda tarttmz gerekse de benzer pek ok mesele kendi
toplumumuzu tatmin etmekle halledilemez. Bizim toplumsallama srecimizden
gememi, mkemmelletirilmi tarihimizin deerlerini iselletirmemi
kimselerden bu konudaki tezlerimizi en ufak bir eletiri yapmadan kabul
etmelerini beklemek, siz de herhalde kabul buyurursunuz ki, fazla anlaml
deildir.
Diplomatik taarruzlarn hi mi baar ans yok?
Bunlar bir "taarruz"dan ziyade bir karlkl anlay ortam tesis etme
srecinin paralar olduu srece pek tabi yarar salarlar. Ama meselenin
tarihiler yerine hariciyeye havalesi
245
anlaml hibir sonu dourmaz. Uzun yllar meseleye, bir Ermeni tasarsnn
Amerikan Kongresi'nden gemesinin nlenmesi nceliinde yaklamamz, hem deta
Demokles'in klc haline gelen bu konunun Trk d siyaset yapmnda
karlnda taviz verilmesini gerektiren bir ehemmiyet kazanmasna neden olmu
ve hem de meselenin halline hibir katkda bulunmamtr.
zetle bu konular konuurken gn deil, gelecei kurtarmak lazm.
Dar, ufuk yoksunu, gn kurtarmay amalayan yaklamlarn, siyaset retememenin
ve dier aktrlerle mevcut sorunlarmz mkemmel tarih tezlerimizi empoze
ederek halledebilme hayaliyle yaamamzn bizi nereye getirdii ortadadr.
Meseleleri halletmemenin onlarn deta zamanamna urayarak ortadan
kalkmalarn salayacan var saymak anlaml bir yaklam deildir.
Tartmalar izliyorum da hl kimin ne kadar adam kestiini sorgulayanlar
var...
Bylesi slk rekoru kran, ayrntlar meselenin z zanneden yaklamlarn
hibir yarar olmad gibi uzun yllar konuya sanki temel sorunun bu olduu
kanaatiyle yaklamamz anlaml siyaset retemememizin de temel nedenlerinden
birisidir. Sizin, sohbetimizin balangcnda deindiiniz gibi doru sorular
soramazsak, konuyu anlaml bir ereveye oturtamazsak detay zerindeki
tartmalarla urar, daha da kts, bununla nmzdeki sorunu
halledebileceimizi zannederiz.
Biz Mslmanlar, Ermenilerin tehcir ve gleri sonucunda neler kaybettik?
Bu soruya vereceim cevap biraz uzunca olacak; nk sorunuzu cevaplandrabilmek
iin bize, gnmzdeki deerlerimize olduka yabanc gelen bir gereklii
yeniden yaratmamz gerekli. Zaten tarih ancak byle anlalabilir, gnmz
deerleriyle gemii yarglayarak deil.
246
, Buyrun ltfen.
1915 ncesi toplumsal gereklikte Mslmanlar ve Ermeniler birbirleri iin
"teki" olabildii kadar "biz" iinde de birletikleri bir dnyada yayorlard.
Odyan Efendi, Osmanl-Rus Sava'nn nlenmesi iin Midhat Paa'nn husus
temsilcisi olarak gizlice Lord Derby ile buluur, Hagop Paa Osmanl maliyesini
dzeltme areleri arar, Mnakyan Efendi, Arnavut "Besa"sn konu alan piyesi
stanbul'da sahneye koyar, Balyan ailesi mensuplar payitahttaki en gz alc
binalar ina eder, 1908 sonrasnda Trke'yi en iyi kullanan gazeteci kabul
edilen Diran Kelekyan, Tarih-i Osman Encmeni zas olarak alr, Sivas'ta
Ermeni ve Mslman tccarlar ortak ticaret yapar, Fenerbahe Spor Kulb
idarecilerinden Tosyan Efendi kulbn ynetiminde rol alr, Galatasaray
futbolcusu Mgrd bu takmda top oynar, Ma'muret'l-Aziz'de Mslman ve Ermeni
kadnlar tahl fiyatlarnn ucuzlatlmas talebiyle Vali Kona'na yry
gerekletirirken kendilerini bir "biz"in paralar olarak gryorlar, son
misalimizde Vali Paa "teki" rolne geiyordu.
Tabi verdiiniz dier rneklerde de bu oluyordu. Mesel Ermeni ve Mslman
tccarlar ticaret yaparken onlara gre de "teki" mteriler oluyordu.
Gayet tabi, neden "teki" yalnzca din ve milliyet kategorisiyle tanmlansn
ki? Baknz, Avrupal seyyahlarn kaleme aldklar eserler ve eitli hatrat,
Ermenilerin youn olarak yaadklar blgelerde bayram sabahlar tm erkeklerin
en yeni kyafetlerini giyerek camie yakn kahvelerde bayram namaznn bitiini
beklediklerini ve akabinde Mslmanlarla bayramlatklarn, Ermenilerin benzer
gnlerinde ise Mslmanlar'n onlara ayn yolda karlk verdiklerini
naklediyorlar. Bu anlamda farkl inanlar dahi bir genel kltrn paralar
haline gelebiliyor, "bayramlama", "yortu kutlama", "teki" kadar daha geni bir
"biz"in de unsuru olabiliyorlard. Milliyeti sylemler, Osmanllk'n kimse
tarafndan kabul edilmeyen bir kimlik olduunu ve herkesin aslnda kendi rk ya
da dininden olanlarla snrl "biz" kategorileri tesis ettiini ileri srmekte
ve gnmz deerleri ile bambaka bir toplumsal
247
gereklii anlamaya almaktadrlar. Bunun da tesinde alt kimlikleri neredeyse
reddetmekte ve tek kapsayc bir kimlik var saymaktadrlar. Ancak "biz"
kategorisi ve kimlikler bu denli snrl ve dar olmak zorunda deildirler. Bir
misal verecek olursak, Ahmed Rasim Bey ve Tanbur Cemil Bey ile beraber sanat
icra eden ve "Mni oluyor hlimi takrire hicabm" benzeri pek ok sevilen eserin
sahibi Keman Tatyos Efendi bir Osmanl musikisi "biz"ine dahildi. Nitekim,
Tatyos Efendi'nin Ermeni olmas, Ahmed Rasim Bey'in szleri de kendine ait olan
ve hepimizin bildii uak makamndaki "Gamzedeyim deva bulmam/Garibim bir yuva
kurmam/Kaderimdir hep ektiim/Alarm hi reh bulmam" szleriyle balayan
eserini onun aclar iinde geen mrnn ansna bestelemesine engel olmuyordu.
Daha yakn tarihten bir rnek getirebilir misiniz?
Mesel, 1960'l yllarda Lefter Kkandonyadis bir Fener-bahelilik "biz"inin
paras olurken, Trk olan Metin Oktay bu "biz"in dnda kalabiliyordu. Tekrar
sorunuza dnecek olursak herkes iin asl kayp, kendimizi dar "biz"liklere
sktrp bunu kutsamamzdr. Bu da yetmiyormu gibi bambaka "biz"liklerin var
olduu bir dnyay bu gzlklerle anlamaya almamz, gemii kavramamzn ve
onunla bar iinde yaamamzn nnde ciddi bir engel olmaktadr.
Nuriye Akman tarafndan yaplan rportaj
Zaman gazetesinin 27-28 Mart 2005 tarihli
nshalarnda yaynlanmtr. Rportajn ikinci
blm "Tarihi de Hakem Olamaz Hariciye de"
bal altnda nerolunmutur.
248
Yemen, Irak ve Ulus-Devlet
Trkiye'nin Irak'a gvenlik salama amacyla asker gndermesi ihtimali zerine
balayan tartma, bylesi durumlarda sklkla grld gibi, Osmanl gemiine
ynelik eletirileri gndeme getirdi. Bu fikr mnakaann en ilgin yan hi
phesiz kart grleri mdafaa eden taraflarn, bilincinde olmadan da olsa,
Osmanl Devleti ile Trkiye Cumhuriyeti arasnda var olan bir devamll var
saymalaryd. Bu alanda kart fikirler ortaya konulurken, Osmanl Devleti'nin
Yemen ve Galiya'ya asker sevki ile Trkiye Cumhuriyeti'nin Irak'a yukarda
belirtilen amala birlik gndermesi ite bu balamda karlatrlm ve iki
eylemin "gerekli" ya da "gereksiz" olduu konusunda deiik grler beyan
edilmitir.
Sz konusu tartmann temel zaaf meruiyet zeminleri, rgtlenmeleri ve dnya
grleri farkl iki yapnn sadece . belirli sayda askeri bir blgeye sevki
paydasnda benzerlik gsteren eylemlerinin karlatrlmasdr. Dier bir
deyile okuluslu, liderinin Snni Mslman tebaasna kar meruiyetini
halife olarak salad bir imparatorluk (burada bu kavramn, Osmanl
Devleti iin istimalinin mmkn olup olmad tartmalarna girmeden teknik
anlamyla kullanldna iaret etmek isterim) idarecilerinden, bir ulus-devlet
yneticilerinin gsterecekleri duyarlklar beklemek, amiyane tabirle,
elmalar ile armutlar karlatrmak, anlamsz bir tartmadan baka bir ey
deildir. Bu, eer benzetmek gerekirse, yirminci asr banda ortaya kan
proto-milliyetilik dzeyindeki Trk milliyetiliinin Fatih Sultan Mehmed'in
neden Rum teb'ay zorla Mslman yapp Trke konumaya zorlamad ya da
Cumhuriyetin ilk yllarnda Osmanl sultanlarnn Trk rkndan olmayan
elerle evlenmeleri sonucunda nasl hanedanda "Trk kan" orannn yok denecek
raddelere indirildii gibi tartmalarla benzerlik gsterir.
249
Osmanl Devleti gibi, hilfet iddiasn temelde kendisine yneltilen Kurey
olmamak ithamna kar hdim'l-Harameyn ve'l-erifeyn olma tezine dayandran
bir yapnn, bu alandaki meruiyetini tehdit eden, imamlarnn vesikalar
emir'l-Mslimn unvanyla mhrledikleri Zeyd ayaklanmasn eli kolu bal
seyretmesini beklemek ancak bu olaya gnmz gerekleri ve ulus-devlet
ideolojisi erevesinde bakmakla mmkndr. Tpk benzeri bir meruiyet
tehdidini gndeme getiren Vahhab isyannda olduu gibi Osmanl Devleti de bu
ayaklanmaya da tm gcyle kar koymu ve zannedildiinin tersine'sorunu
meruiyetini tehdit etmeme kouluyla her trl tavizi vererek atmadan
halletmeye almtr. Nitekim, 1911 ylnda mam Yahya ile imzalanan Da'an
anlamas bu koullar yerine getirdiinde, kendisine Zeydler'in ounlukta
olduu dalk blgede, hukuken olmasa da fiilen tannan muhtariyet karl
sorun zlmtr.
Olaya stratejik adan bakldnda da zaten Aden'de ve Perim adasnda var olan
fiil ngiliz ynetiminin Bab'l-Mendeb'i kontrol altna ald, Nevhi'-i Tis'a
ad verilen tartmal blgede hak iddia ettii, Fransz tccarlarn yerel
liderlerden aldklarn iddia ettikleri eyh Said'i Amerikallar'a satmaya
altklar, talyanlar'n Eritre'de yerletikleri bir ortamda Hudeyde'yi ve
Osmanl Kzldeniz kontroln btnyle tehdit edebilecek bir isyana gz
yummann mmkn olmadn grmek pek de zor deildir. Nitekim, ayn nedenle
Osmanl Devleti, kmr deposu ina edilmesi bahanesiyle 1900-1901 yllarnda
Fersan adalarna asker karmaya kalkan dostu Almanya ile de silahl atmaya
girmenin eiine kadar gelmitir. Bunlar, gnmz ulus-devlet ideolojisi
erevesinde deil, ancak dnemin gereklikleri gznne alnarak
deerlendirilebilecek siyasetlerdir. Bu siyasetlerde ve uygulanmalarnda ciddi
hatalar yaplm olabilir, ancak bunlar tamamen anlamsz grmek ve gnmz
deerleri ile yarglamak bize hibir ey retmez.
Galiya konusuna gelince... Alman-Osmanl ittifaknn imzalanmas ve savaa
girilmesinden sonra bu blgeye asker gnderilmesini eletirmek mmkn deildir.
Eer eletiri yaplmak isteniyorsa gereken, bu ittifakn imzalanmas ve sava-
250
a katlm biiminin tenkidi olmaldr. Savaan iki kampn tm gleriyle
cepheleri tutmaya alt, yz binlerce ngiliz ve Amerikan askerinin Bat
Cephesi'nde Paris'i savunurken ld bir savata Osmanl Devleti'nin "Ben
ittifak yaptm ama vatanmdan bir kar tesiyle ilgilenmem" demesini beklemek
herhalde pek de anlaml deildir.
aret edilmesi gereken son bir husus da Osmanl gemii ile ilgili yorumlarda
gnmz ulus-devlet ideolojisinin ve milliyeti tarih eitiminin tesiriyle
yaplan romantizmin ne derece anlaml olduunun dnlmesinin gerekliliidir.
Osmanl Devleti'nin gnmz Trkiye'si dnda uygulad siyasetlere
Zeytinda'nda olduu gibi "Mehmetiin Arap ellerinde harcanmas" yorumuyla
yaklamak ve asrlarca sren bir ilikiyi son birka yln ulus-devlet
zaviyesinden yaplan yorumuyla aklamak belki duygular okayabilir ama Arap
taburlarnn, nasl birka yl nce atalca'da "bir hafta sonra arigrad'dayz"
diyerek bbrlenen Bulgar ordularna kar Anadolu askeriyle omuz omuza
savatn, Krm'da Anadolu askerinin yannda yatan Tunus ve Arnavut askerini
aklamakta yetersiz kalr.
Trkiye Irak'a asker gnderilmesi yolundaki kararn bir ulus-devlet
duyarllyla, uluslararas ilikilerinin gereklerini tartarak ve snrda bir
Arap lkesine Trk askeri gnderilmesinin yarataca psikolojik sorunlar
gznne alarak vermelidir. Osmanl gemiindeki asker sevki uygulamalar,
yukarda belirttiimiz nedenlerle, bu konuda iyi bir rehber deildir.
Zaman, 23 Austos 2003
251
Farkl Bir Diaspora ve Trk Milliyetilii
Eski Yunanca'da "geni bir alana ekim yapma" anlamna gelen "diaspora", Kk
Asya ve Karadeniz kylarndaki koloniler iin olumlu anlamda kullanldktan
sonra asrlar boyunca Yahudiler'le zdeletirilen ve maduren anavatandan
ayrlan topluluklara atfta bulunmak amacyla istimal edilen bir kavram
olmutur. Geirdii evrimin son aamasnda diaspora sadakati, iinde yaad
lke ve mensup olduu etnik ya da din cemaat arasnda ikiye blnen gruplar
tanmlamaktadr. Modern a diasporalarnn en ehemmiyetli hususiyetlerinden
birisi ise phesiz bunlarn anavatan milliyetiliklerinin ekillenmesinde
oynadklar roldr.
Bu topluluklar anavatandan ayrldklar ya da ayrlmak zorunda brakldklar
dnemin sorunlar zerine younlaarak, deta bir zaman tneli iinde
kalmasna, eski tartmalarn gndemde tutulmasn salayabildikleri gibi,
savrulduklar yeni toplumsal dzenlerin olumlu ynlerini anavatanda uygulatma
gayreti iine de girebilmilerdir. 1915 trajedisinin yaratt travmay
zerinden atamayan Ermeni diasporas birinci tipe, youn biimde g ettikleri
ABD ve Gney Amerika'daki temsil demokrasi ve sanayi toplumu deerlerini
milliyetilikle badatrmaya alan ondokuzuncu asr sonu Suriye diasporas
ise ikinci tipe verilebilecek en arpc rnekler arasndadr. Nitekim New
York'ta Arap diasporas organ olarak 1898 sonrasnda yaynlanan al-Ayym,
Suriye milliyetiliine bu anlamda bir katkda bulunmutur.
Diasporalar, Anavatan Toplumlar ve Milliyetilik
Diasporalarn herkes tarafndan kabul edilen bir etkisi ise ondokuzuncu asr
sonu ve yirminci asr ba milliyeti fikirlerinin ortaya kndadr. Bilhassa
Osmanl dnyasndaki milliyeti hareketlerin gelimesinde diasporalar
tartlmaz bir
252
etkinlik gstermi ve genellikle bu hareketlerin ayrlk bir karakter
kazanmasn salamlardr. Mesel ArnaVut milliyetilii, ABD, Msr,
Yunanistan, talya ve Romanya'daki diasporalar tarafndan ekillendirildiinden
bu ideolojinin ana hatlar Boston'da kan Kombi ve Djelli, Kahire'de yaynlanan
Shkopi, talya'da neredilen La Nazione Albenese benzeri dergilerin neriyat
ile gereklemitir. Buna karlk, genellikle Trk milliyetilii tartlrken
ileri srlen tezlerden birisi, bu fikir hareketinin diaspora etkisinden uzak
gereklemi olduudur.
mparatorluun Trk unsurunun ciddi anlamda g vermedii, bunun sonucunda da
Bombay'daki Yunan, Boston'daki Arnavut, Michigan'daki Arap cemaatleri benzeri
topluluklar yaratmam olduu dorudur. Ancak bu tr bir diaspora sahibi
olmamas nedeniyle Trk milliyetilii zerinde bu anlamda bir etkinin meydana
gelmediini var saymak anlaml deildir.
Deiik Bir Diaspora
Osmanl Devleti'nin Bat karsndaki gerilemesi ondokuzuncu asrn ortalarndan
itibaren deiik bir Trk diasporas-nn domasna yol amtr. Bu tarihe kadar
terkettii topraklardaki snrl sayda Mslman ve Trkler'den sa kalanlar
anavatana nakleden Osmanl Devleti'nin bilhassa 1877-78 sonrasnda terkettii ya
da muhtariyet vererek fiiliyatta yabanc idaresine brakt Bulgaristan, ark
Rumeli, Dobruca, Girit, Kbrs, Kars, Ardahan, Batum benzeri topraklarda
ekseriyeti Trk ciddi bir Mslman nfus kalmtr. Sz konusu nfusun g
etmeyerek yaamn bu topraklarda srdren ksm bir anlamda yer deitirmeden
diaspora durumuna gelmitir. Ayn asrn ortalarndan itibaren ivme kazanan Orta-
Asya ve Kafkasya'ya ynelik arlk yaylmas da byk bir Mslman/Trk
kitlesinin Rus idaresi altna girmesi ile sonulanmtr. Bu ise Osmanl
idaresinin ancak bir messese, Muhacirin-i slmiye Komisyonu kanalyla
dzenleyebilecei kapsamda bir g dalgasna yol amtr.
253
Her iki tarafta da hkim millet statsnden etnik-din aznlk durumuna
gerileyen bu kitlelerin Osmanl Devleti'ne verdii gler temel etki
yaratmtr. lk olarak, son derece zor koullar altnda g eden kitlelerin
bana gelen ackl olaylar, dtkleri aznlk stats, imparatorluun Mslman
toplumuna dnemin yayn organlar tarafndan aktarlmas mmkn olmayan dzeyde
nakledilmitir. Bu ise lke genelinde ve bilhassa youn muhacir yerletirilen
blgelerde mslim-gayrmslim ilikilerini gerginletirmitir. kinci olarak bu
gler sonucunda yabanc idaresi altndaki Trk/Mslman nfusla akraba, onlarn
dertlerini, uradklar hakszlklar kendi sorunu olarak mtalaa eden
azmsanama-yacak byklkte bir kitle ortaya kmtr. Nihayet bu gler
sonucunda Azeri ve Tatar gibi "Osmanl" d grlen topluluklar, ortak bir
"biz"in unsurlar haline gelmilerdir.
Muhacirler kprsyle "Osmanl" dnyasna balanan, bulunduu yerde oluan bu
diaspora gerek Trklk bilincinin ortaya kmasnda, gerekse de bunun sre
iinde milliyetilie dnmesinde ciddi roller oynamtr. Hem kendilerini
hibir zaman Osmanl olarak tanmlamam Rus idaresindeki Trkler ve hem de
kaybedilen topraklarda yabanc ynetimi altnda Osmanllk kimliini brakarak
Trk ve Mslman aznlklara dnen topluluklar, bu yeni kimlikler erevesinde
ortaya kan bir milliyetilii ekillendirdikleri gibi, bunu anavatana da ihra
gayreti iine girmilerdir.
Nitekim, 1904 ylnda Osmanl mparatorluu'nun nndeki alternatiflerden
birisinin ve en mantklsnn "rk esasna mstenit" Trk milliyetilii
siyaseti olduu teziyle bu alandaki tartmalara yepyeni bir boyut getiren Yusuf
Akura'nn ok gen yata imparatorlua g etmi olmakla birlikte bu diasporada
domu ve toplumsallama srecinin en nemli ksmn burada geirmi bir
entelektel olmas; Trkler'in kendilerini Osmanl olarak adlandrmalarnn
Franszlar'n kendilerine Bourbon, Almanlar'n ise Hohenzollern demeleri kadar
sama olacan savunan Hseyinzde Ali Bey'in Azeri kimlii tamas tesadf
deildir.
Benzer ekilde, 1878 sonras Trk bilincinin gelimesi ve Trk milliyetiliinin
douu aratrldnda, bu fikr hareket-
254
lerin, imparatorlua g eden diaspora mensuplarnn yan sra, smail
Gaspral'nn Bahesaray'da nerettii Tercman- Ahvl-i Zaman, Filibe'de
yaynlanarak "Trklk ve Tatarlk'n birbirinden ayrlamayaca" tezini savunan
Muvazene, Ahmed Agayef'in Bak'de kartt Hayat ve Hseyinzde Ali Bey'in
Fyzat'\ benzeri dergiler tarafndan ekillendirdii kolaylkla grlebilir.
Trk milliyetiliinin ilk yayn organ olarak nitelenmesi mmkn olan ve
Kahire'de yaynlanan Trk dergisinde de en arpc "milliyetilik", "Trk rk",
"slmiyet'in, Trkler'in karakterini bozduu" benzeri dnem iin olduka
radikal konularn Yusuf Akura, Turan imzal mektuplarla yayna katlan
Hseyinzde Ali ve dier "Trk diasporas" mensuplarnca tartlm olduu da
gzden uzak tutulmamaldr.
Trk Milliyetiliinin ekillenmesinde Diasporann Rol ve Gnmz
Gnmzde genellikle Ziya Gkalp ve Kprlzde Mehmed Fuad gibi
entelektellerin "Osmanl bayra altnda uursuz bir hayat geirdiklerini
dndkleri Trkler'in mill uyann Balkan harpleri sonrasndan
balattklar yaklamnn kabul edilmesi, aslnda 1912 ncesi "Trk diasporas"
tarafndan gelitirilmi, sz konusu ideolojiyi bu topluluklarn zaviyesinden
yorumlayan bir milliyetiliin var olduunu ve bu kavramn daha sonraki
yorumlarna temel tekil ettii gereini gzard etmemize neden olmaktadr. Bu
adan Trk milliyetiliinin, deiik bir diaspora tarafndan belirlenen,
Selanik'teki Yahudi, Serez'deki Makedon, skee'deki Trk' dlarken
stanbul'daki Rumlar', Kore'deki Yunanllar' kucaklayan Yunan milliyetilii
ile fazla farkllk gstermediine iaret etmek yanl olmaz.
Yukarda deindiimiz diaspora milliyetiliinin bir dier ciddi etkisi ise II.
Abdlhamid dneminin kapsaml istihbarat a nedeniyle 1908 ncesinde
rgtlenmesini "Trk diasporasnda" gerekletiren ttihad ve Terakki'nin bu
milliyetilii iselletirmesi ve bunu vatandalk temeline dayal 'Osmanl
vatanseverlii'nin yerine koymasyla ortaya kmtr. Buhara, Oamire, Hanya,
Kandiye, Kstence, Kzanlk, Burgaz,
255
Varna, Rusuk, umnu, Larnaka, Lefkoa benzeri ubeleriyle ttihad ve Terakki
yerel dzeyde ihtillden yaklak bir yl ncesine kadar tamamen bir "Trk
diasporas" rgt halinde alyordu. Bu ubelerden gelen, "yumruklar
sklarak", "gzyalar iinde" okunan mektuplar, Paris'te L'action Franaise'in
ykseliini izleyen, Sorel ve Boutmy'nin derslerini takip eden ttihadlar'n,
Trk milliyetiliine yaklamn ve onu tanmlamasn ekillendiriyordu.
Trk milliyetiliinin yukarda tarttmz artlar altnda ortaya kan bir
diasporann sorunlar ve rk balar etrafnda ekillenerek, vatandalk
temeline dayal bir vatanseverliin (Osmanlclk) yerine gemi olmasnn
gnmze yansyan etkilerinin olduuna iaret etmek gereklidir. Erken Cumhuriyet
idaresi d Trkler konusunu tartma d brakarak vatandaln nemini
vurgulamakla beraber, milliyetiliin bu yorumunu da tamamen bir kenara atmam,
hatta baz dnemlerde younlaan bastrma abalarna ramen toplumumuzda kavrama
hkim yaklam bu olmutur. Bu nedenle gnmz de kapsayan bir sre ierisinde
Trk milliyetilii tedaf bir karakter tam, "ayrlklk" konusunda
hassasiyet gstermi ve vatandala bal, rk akrabalktan zde bir
vatanseverlik fikrine souk bakmtr. Yukarda sz edilen "Trk diasporas"nn
geirdii evrim ve Avrupa ve bir lde ABD'de ortaya kan gerek anlamdaki
"diaspora" ise bu konuda ciddi bir dnm gerekletirecek faktrlerdir.
. Zaman, 13 Nisan 2005
256
Doksan Alt Yl Sonra 10 Temmuz
kodra'dan Basra'ya uzanan bir alanda derin izler brakacak olan 1908 htilli
bu corafyaya siyas katlmdan anayasal haklara, siyas partilerden seimlere
uzanan yeni kurum ve dzenlemeler getirmiti. Bu ihtill 1909 Yunan, 1910
Portekiz ihtilllerinde grld gibi ihtillcilere rnek olmu, . 1911 in ve
1917 Bolevik ihtillleri sonrasnda bu zelliini byk lde kaybetmesine
karn yukarda belirtilen corafyada gnmze uzanan etkiler yapmtr.
phesiz bu etki, 1960 ylna kadar grev yapan ilk cumhurbakannn bu
ihtillde deiik roller ald Trkiye'de, ok daha kuvvetle hissedilmitir. Bu
yazda 1908 htilli'nin asl karakteri ve Cumhuriyet'e etkileri zerinde
durulmaya allacaktr. Bundan kast bu hareketin gnmz Trkiye'si dnda
herhangi bir etki yaratmam olduunu vurgulamak deildir. Bir misal vermek
gerekirse, ihtillin icras srasnda Arnavuta'nn en az Trke kadar
kullanlm olduu unutulmamaldr.
Son zamanlarda rabet gren bir yaklamn tersine 10/23 Temmuz bir halk
hareketi olmaktan olduka uzakt. htillin son gnlerinde ve sonrasnda ahali
tarafndan gerekletirilen gsteriler, bu eylemin asker ve sivil brokrasinin
alt tabakalarn davasna kazanm bir entelekteller grubu tarafndan planlanp
gerekletirildii gereini deitirmez. Nitekim bu gsterilerden fazla honut
olmayan ttihad ve Terakki Cemiyeti ksa bir sre sonra yaynlad "Herkes
inin Gcnn Bana Dnsn" beyannameleriyle bunlara set ekmek konusundaki
kararlln ortaya koymutu. "Anadolu htilli" de benzer bir yol izlemi ve
baarya ulatktan sonra brokratlar dnda harekete destek verenlerin
siyasete katlmlarnn asgar seviyede tutulmas yolunda admlar atmt.
ttihad ve Terakki'nin bu alanda gsterdii kararllk aslnda 1908 htilli'nin
ilgin ve fazla zerinde durulmayan bir
257
niteliini de ortaya koymaktadr. Bu eylem aslnda status uo'nun temel
ilkelerinin devamn arzulayan, II. Abdlhamid rejiminin bu dzenin srmesini
salamakta yetersiz kald iin deitirilmesini arzu eden ve "muhafazakr
eylemcilik" olarak tavsif edilmesi uygun bir fikr arka plana sahipti. Dier bir
deyile Danaktsutyun ile VMORO (Makedonya-Edirne Dahil htillci
Tekilt)'nun rgt nizmnmelerinden etkilenerek kurulan feda tekilt,
kendilerine istedii kimse hakknda verecei "vatana ihanet" hkmyle infaz
gerekletirme hakk bahedilen mahall komiteleriyle eylemci bir nitelik
kazanan ttihad ve Terakki bunu gerek anlamda ihtillcilik deil "imparatorluk
kurtarcl" ideolojik zemininde yapyordu.
Nitekim, ttihad ve Terakki'nin ihtill ncesinde eitli rgtlerle giritii
mzakere ve pazarlklarda bu karakteri olduka belirgin bir biimde ortaya
konulmutu. Mesel, Danaktsutyun ile giriilen mzakerelerde bu rgtn
yaplacak ortak eylemlerden birisi olarak teklif ettii "halk askere gitmemeye
tevik" teklifine ttihad ve Terakki murahhaslar, lkenin drt bir yandan
dmanlarla evrili olduu bir dnemde ordunun her zamankinden kuvvetli olmas
gerektii cevabn veriyor, ayn mzakereler sonucunda anlamaya varldnda
Sami Paazade Seza Bey, Danak temsilcilere "Biz asla Kzllar (1871 Paris
Komn'ne atfen) haline gelemeyiz" uyarsn yapyordu. Benzeri ekilde VMORO
ile yaplan mzakerelerde Jane Sandanski liderliindeki sol kanat ile
anlaldnda, istenilenin sosyalist bir idare tesisi deil devletin
kurtarlmas olduu ehemmiyetle vurgulanyordu. Bir anlamda 10 Temmuz, btn
ihtillleri sona erdirecek bir ihtill yaparak mevcut status quo'nun deimesini
nlemeyi amalayan bir eylem nitelii tayordu. Siyas rejimin deimesi
liberal fikirler erevesinde deil bu rejimin bir ayrnt olduu status
quo'nun, yani "temmiyet-i mlkiyyet'in korunmas iin isteniyordu. Bu nedenle
de status uo'nun devamnn tehlikeye girdii dnldnde eski rejimin
baskcln aratmayacak siyasetler uygulanmasnda, kavnin-i muvakkate ile
meclisin devre d braklmasnda bir saknca grlmyordu. Erken
Cumhuriyet'in, meclisi bir siyas katlm arac olmaktan ziyade meruiyet
salayc bir brokratik kurum
258
olarak gren yaklam ile bu alanda tam bir ideolojik devamllk bulunduunu
belirtmek gerekir.
1908 htilli sonrasnda liberal bir parlamenter dzene geileceini uman
evreler byk hayal krklna uramlard ama 1905 sonundan itibaren ttihad
ve Terakki'nin onbe yl akn bir sredir Jn Trk evrelerinde etkili olan
entelektel tartmalar bir kenara brakarak Trk unsurunun hkim millet rol
oynayaca bir Osmanlclk, anti-emperyalizm, Trk olmayan Osmanl ansrnn
ayrlklk olarak yorumlanan hareketlerine engel olma ve imparatorluu
muhafaza temellerine dayanan yeni bir ideolojiye yneldiini bilenler asndan
yeni gelimeler hi de artc olmamt. Bu tarihten itibaren Ahmed Rza Bey
gibi pozitivizmi Osmanl resm ideolojisi haline getirme hayalleri kuran
entelekteller gitgide arka planda kalrken, Dr. Bahaeddin akir, Dr. Nzm,
Talt, mer Naci beyler gibi komitecilik vasflar ar basan liderler n plana
kmlard. Ahmed Rza Bey'in yorumlarndan kendisinin bu kimselerin
entelektel kapasitelerini snrl bulduu ve onlar kmsedii
anlalmaktadr. Ama bu kimselerin, siyas koullar kendilerini beenmeyen
entelektellerden ok daha iyi anladklar phesizdir. Nitekim bu ideolojik
yaklam imparatorluktan ulus-devlete geiin gerektirdii ufak rtular dnda
Cumhuriyet resm ideolojisinin de zeminini hazrlyordu.
Bu gibi liderlerin elinde pragmatizmi iar edinen ttihad ve Terakki, temel
amac olan imparatorluk kurtarcln gerekletirmek iin deiik siyasetleri
uygulamakta bir saknca grmyordu. 1909'da Kanun-i Esas'yi slmiletirecek
deiiklikler yaparken ayn yl nizam mahkemelerde ilma rabt edilen ahs
hukuk davalarnn ervi mahkemelerde r'yetini yasaklayan bir kanun kartyor;
bir yandan gayrimslimlere hakaret edenleri iddetle cezalandrrken te yandan
mam Yahya'ya gizlice Yemen'in dalk ksmndaki Yahudiler'i Medine Pakt
erevesinde idare yetkisi bahediyor, her eyin tesinde Trk, ttihad-
slamc ve Osmanlc siyasetlerin tmne ayn zamanda destek verebiliyordu.
Bunu bir ideolojik zaafiyet olarak nitelemek mmkn olduu gibi temel amac elde
etmeye ynelik anlaml bir prag-
259
matizm olarak grmek de hatal olmaz. Cumhuriyet'in de Kadro hareketine
gsterilen tepkide ekillendii gibi kat bir ideolojiye aidiyeti arzulamamas
ilgintir. Ancak ortada kurtarlacak bir imparatorluk kalmamas ve ulus-devlet
ina misyonu Cumhuriyet'e bir dizi siyaseti daha kat biimde uygulayabilme
imkn veriyordu.
1908 htilli'nin getirdii bir dier deiiklik, o zamana kadar yerel
hanedanlar, tarikatlar ve brokratik klikler araclyla yaplan siyasetin
partiler tarafndan icra edilmeye balanmasyd. Anlan yaplar da ksa srede
kendilerini yeni artlara uydurmular ve siyasete bu yeni kanalla katlmaya
balamlard. Ancak burada karlalan temel sorun, partileraras mcadelenin
eit kurumlar arasnda yaplama-masyd. Kendini vatan felketten kurtaran bir
"cemiyet-i mukaddese" olarak gren ttihad ve Terakki, bu nedenle tm partilerin
zerinde olduunu dnyordu.
Bunun sonucunda ise ona muhalefet vatan hainlii ile eanlaml oluyordu. ttihad
ve Terakki kendine muhalefet gibi bir rol asla uygun grmedii gibi, iktidar
tekelinde tutmak iin her areye bavurmaktan ekinmiyordu. Muhalefetin de
iktidar ancak eylemle ele geirmenin mmkn olduuna kanaat getirmesi nedeniyle
bu alandaki deiimler seimler yoluyla gereklemiyordu. Bu baskc iktidar-
komplocu muhalefet ilikisinin kendisini tpk ttihad ve Terakki gibi vatan
kurtaran bir rgt olarak gren CHF/P ile muhalefeti arasndaki ilikiye misal
tekil ettii phesizdir.
ttihad ve Terakki'nin entelektelizmden daha basit ve daha milliyeti bir
izgiye kaymas ve "muhafazakr eylemcilii", ki bu radikalizm ile
kartrlmamaldr, iar edinmesi, bu rgtn gen subaylar arasnda hatr
saylr bir taraftar kitlesi bulmasna yol amt. htillin vurucu gc bu
subaylar olduu gibi bu kitle orduyu, tedricen ve hiyerariyi darmadan ederek,
kontrol altna almt. 1913 ylnda tamamlanan bu sre sonrasnda ordu Colmar
von der Goltz'un kuram erevesinde "bir Osmanl millet-i msellhas" yaratmak
amacyla siyasetin nemli aktrlerinden birisi haline gelmiti. Bu bir anlamda
1826'da siyaset dna kaydrld dnlen bir kurumun yeniden ve deiik bir
ekilde siyasete arln
260
koymas demekti. Bunun ise modern Trk siyasetindeki dengelere kadar uzanan
etkileri olduu phesizdir.
Erzurum Kongresi'nin bu anlaml gnde balatlmas, Mtareke dneminde de bu en
nemli Osmanl bayramna gsterilen saygnn ilgin bir rneiydi. Ancak ulus-
devlet yaratlmas srecinde 10 Temmuz, tarihin fazla ehemmiyet tamayan bir
ayrnts haline geldi. Buna karn, onun kodra'dan Basra'ya uzanan bir
corafyann gnmzdeki ekillenmesinde hayat roller oynadn unutmamak
gerekir.
. Zaman, 29 Temmuz 2004
261
eteler, Vatanseverlik, Kahramanlar
Toplumumuzda ete sfatyla tanmlanan rgtlenmelerden duyulan kayglar dile
getirilirken, genellikle tarih boyut ve bu tr yaplarn iinde olutuklar
ortam gzard edilerek, mesele ya vatanseverlik fikri ya da davran psikolojisi
balamnda aklanmaya allmaktadr. ete temelli rgtlenmenin yakn
tarihimizde oynad belirleyici rol gznne alndnda bylesi
deerlendirmelerin ne denli sath olaca aktr. Yakn tarihinin dnm
noktalarndan birisi olan 1908 hareketinin arkasndaki gerek g ete
rgtlenmesi olan, daha sonra bu rgtlenmenin devlet tarafndan yapld ve
1919-22 dneminin mhim bir blmn etecilik tartmasyla geiren bir
toplumun, meseleyi tarih boyutundan bu denli soyutlayarak tartmasnn, bir
vg vesilesi sayd tarihsizlik karakteriyle dahi aklanmas zordur.
lgintir ki, bu alanda tarihin romantikletirilmesi yoluyla yaratlan "lgn
Trk" tipi ve "Kuva-y Milliye" tebihleri dahi tarih bir sreklilik tesisine
almaktan ziyade bu tr atflar vastasyla mevcut yaplanmalara meruiyet
kazandrmaya gayret etmektedir. Meseleye yaygn yaklamn, tarih boyutu ihmal
dndaki ikinci temel zaaf bu tr rgtlenmelerin hangi ortam ve kltrel
yaklamn rn olduklarnn dikkate alnmamasdr. Bu yazda sz konusu iki
husus zerinde durulmaya allacaktr.
ete rgtlenmesi ktidar Yolunu Ayor (1905-1908)
Yakn tarihimizin resm yorumlar, modern toplumumuzu ve hkim ideolojisini
douran 1908 hareketinin aslnda siyas bir rgt tarafndan, ideolojik bir teze
dayanlarak yeniden dzenlenen eteler araclyla gerekletirilen bir darbe
olduunu vurgulamamaya zen gsterirler. Sklkla vatansever subaylarn
nderliinde, "hrriyet" iaryla gerekletirilen
262
popler bir halk ayaklanmas olarak yorumlanan bu hareket, gerekte, modern
dnya tarihinde eteciliin siyas iktidar yolunu at gelimelerin banda
gelir. Bunun farkl bir biimde tarihselletirilerek, ordu nderliinde halk
ihtilli biiminde kavramsallatrlmas, literatrde de kendisine gerek
niteliini vurgulayan atflarda bulunulmasn nlemitir. Halbuki, 1908
hareketi, phesiz siyas bir fikir etrafnda rgtlenen etecilii, dnemin en
arpc misali olarak verilen Pancho Villa (Doroteo Arango) ve Meksika
htilli'nden (1910-20), ok daha iyi temsil eden bir eylemdir.
ete rgtlenmesi ve Muhafazakr Eylemcilik
1905 sonbaharna kadar entelektel niteliini muhafaza eden Jn Trk hareketi bu
tarihte Dr. Bahaeddin akir ve Dr. Nzm beyler tarafndan, Ermeni Danaktsutyun
ve Makedon VMORO (Dahil rgt) tekiltlanmalar taklit edilerek, yeniden
rgtlendiinde ya da Yahya Kemal'in tabiriyle gerek anlamda bir "siyas
komita"ya dntrldnde, etecilii kendisine iktidar yolunu aacak temel
g olarak kabul etmiti. Burada ilgin olan, eteciliin muhafazakr siyasetin
arac olarak kullanlmasyd ki bu, belki de, tarihte grlen tek uygulamayd.
rgtlenme modelinde rnek alnan Ermeni ve Makedon tekiltlarnn
benimsedikleri "deitirme" ve "ykma" temelli siyasetlere karn Terakki ve
ttihad Cemiyeti status quo'yu muhafaza, onu ykmdan vikaye fikr arka planna
dayanan bir etecilik programyla harekete geiyordu. Dier bir ifadeyle, etkisi
gnmzde bile hissedilen "muhafazakr eylemcilik" ideolojisi kendine fiil bir
hareket sahas yaratyordu.
Bu sahada eyleme geme karar alan Terakki ve ttihad Cemiyeti ressnn
realpolitik'i, Osmanl Devleti'nin meselelerine pozitivizme ya da Edmond
Demolins'in tezlerine dayanan zmler getirmeye alan entelektellere nazaran
ok daha iyi anladklar phesizdir. Gerekten de siyasetin zm retemedii,
ayrlk milliyetiliin silaha sarld, komu devletler desteiyle ete
olarak adlandrlan ve bazlar 300 kiiden oluan birliklerin Makedonya'y
sava alanna
263
dntrd bir ortamn neticesi olan status quo'cu tepkileri, "bu memleketin
hakiki sahipleri bizleriz" ve "vatanmz Avrupal emperyalistlere bldrtmeyiz"
sloganlaryla hlsa edilen bir siyas program etrafnda rgtlemek, ksa vadede
iktidar yolunu amak alannda "tecemm" bir toplumu a-dem-i merkeziyet ve
teebbs-i ahs benzeri aralarla "infirad" bir yapya tahvil amal
entelektel programlardan ok daha etkiliydi.
eteler Nasl Olutu ve Nasl rgtlendi?
Nitekim, 1907 ylnda sz konusu rgtlenmeyi salamak iin Yunan komitelerinin
yardmyla gizlice Selnik'e sokulan Dr. Nzm Bey, bu yaplanmann zaten
balam olduunu grmt. Blgedeki subaylar ceplerinden para harcayarak ya da
gizlice asker depolardaki silahlar datarak eteler tehiz ediyor, bunlar da
mahkemelerin "delil yetersizlii" nedeniyle serbest brakt Makedon
ihtillcileri ldryorlard. Dolaysyla, mesele bu dank abalarn bir
emsiye altnda rgtlenmesinde yatyordu. Bizzat Dr. Nzm Bey'in ete
rgtlenmesini konu alan bir raporundan aktaracak olursak, "Bundan baka bize
mensub hamiyyetli baz zabitndan birka hatt cebinden para sarfyla tedrik
eyledii tfenglerle eteler tehiz etmiler (...) [ve] delil-i kat'iyyenin
fkdanndan dolay resmen tevkif edemedikleri Bulgar muzrrasn bu etelere
ldrtmler"di.
Ohri gibi merkezlerde bizzat mlk mirlerin desteinde kurulan ve
silahlandrlan bu etelerin faaliyetine hem idare hem de asker makamlar gz
yumuyor ve bazlar bizzat subaylar tarafndan ynetilen bu eteler "ele
geirilemiyordu." lgintir ki, ngiliz gazeteciler bu etelerden biri olan Ohri
Cemiyet-i Hususiye-i slmiyesi'nin eylemleri ve faili bulunamayan eylemlerdeki
roln sorduklarnda, bizzat rgtn ileri gelenlerinden olan Kaymakam, byle
bir cemiyetin adn bile duymadn ve bu sylentinin Bulgar komitecilerin
propagandasndan baka bir ey olmad cevabn veriyordu.
Bunun yan sra 1908 ylnda yeni nizamnmesiyle Danaktsutyun'un "feda"
tekiltn takliden bizzat yelerin-
264
den oluan ve kendisine bazen "Cemiyetin Jandarma Tekilt" olarak atfta
bulunulan bir yap tesis eden Terakki ve ttihad Cemiyeti, fedalerine
gerektiinde merkez heyetleri tarafndan mevcudiyeti vatan iin tehlikeli
olduuna hkmedilen her ahs ortadan kaldrma konusunda tam yetki veriyordu.
Bunun da tesinde feda ubeleri cil durumlarda bylesi hkmleri beklemeden de
eyleme geme hakkna sahipti. Dr. Bahaeddin akir Bey'in, mensuplarnn vatan
iin her eylerini feda etmeye daha yatkn olduklar iin mteehhil olmayan ve
mmknse yetimlerden seilmesini arzu ettii, ezici ounluu gen subaylardan
oluan bu feda tekilt, 1908 yaznda ortaya koyduu suikast eylemleriyle
harekete hatr saylr bir ivme kazandrmaya muvaffak olmutu.
Ancak fiiliyatta, Terakki ve ttihad Cemiyeti'nin kendisine iktidar yolunu
aacan dnd asl rgtlenme, genellikle asker ve kanun kaaklar
tarafndan kurulan etelerin bu ortamda milliyeti bir program etrafnda yeniden
dzenlenmeleriydi. Cemiyetin stratejistlerine gre bu eteler, gelecein Sovyet
parti komiserlerini hatrlatan, cemiyet mensuplarnn idaresi altnda "ulv bir
ama urunda" ve "siyas eteler" olarak yeniden rgtlenmeliydi. Sz gene Dr.
Nzm Bey'e verecek olursak, "Ben bu yolda ete tekil eden zabitndan kii
tanrm. imdi Doyran, Koana, Gevgili ve havlisinde Gemici Hseyin, Martin
Mustafa, Arap [a'ban] vesaire kumandalarnda drt be Trk etesi vardr. Bu
eteler Bulgarlar nerede bir Trk ldrrlerse orada en aa be Bulgar
ldrmek zere icra-y amel ediyorlar. Bu etelerin Bulgarlar zerindeki
te'siri hkmetin kard yz bine yakn askerin te'sirinden daha byk[dr].
nk bu eteler hkmetin tevkif edemedii komite
(organizatr)lerini ldrb komitenin faaliyetine byk sekte irs ediyorlar."
"Kardeim Ali Bo Durma" ete Kur
lgintir ki, sz konusu ortam, pozitivist fikirleri nedeniyle, 1895'ten beri bu
tr rgtlenmeye kar kt iin Jn Trk-ler'in "icraat" olarak anlan ve
ounluunu gen subaylarn oluturduu kesimince hakarete varan eletirilere
maruz b-
265
raklan Ahmed Rza Bey'in dahi artk "vatann elden gitmekte olduu" endiesiyle
gen Osmanl subaylarna "ete Tekili Lzumuna Dair Mektub" yaynlamasna neden
oluyordu. Ahmed Rza Bey, "Kardeim Ali" hitabyla gen subaylara ynelttii bu
davetinde "byle zabitlerin kumandasnda (...) ahalinin iyilii, devletin
selmeti niyetiyle silaha sarlan bir frkay hkmet emr etse de asker urmaz,
zabtiye uzakdan grse de grmemezlie gelir, mal ve mlk sahipleri ise ma'el-
memnuniye besler" tezini savunuyordu ki 1908 yaznda bu ngrnn doru kt
grld Ahmed Rza Bey'in altn hassasiyetle izdii "muhafazakr
eylemciliin", devleti kurtarma, status quo'yu koruma amac nedeniyle, resm
kurumlardan dier eylemciliklere gsterilenden farkl muamele grecei tezi, bir
anlamda, gnmzdeki tartmalara da k tutacak mahiyettedir.
Bu tr etelerin subaylar kontrolnde "mill bir fikir" etrafnda yeniden
rgtlenmelerinde kazanlan baar, Terakki ve ttihad Cemiyeti'ni lkenin dier
yerlerindeki mehur etecileri de kazanmaya yneltmiti. htill ncesi gizlice
gittii Aydn Vilyeti'nde dnemin mehur ete reisi akc (akrcal) Efe ile
gren Dr. Nzm Bey "vatann elden gitmekte olduu" ihtaryla Efe'yi harekete
katlmaya ve cemiyet mensubu subaylarn idaresinde harekete gemeye raz etmeye
almt. Cemiyetin Paris'te yaynlanan yayn organlarnda Efe'yi ven ve
gerek akinin aslnda o deil de Sultan olduunu savunan yazlar araclyla
kazanlmaya alan akrcal nce destek sz vermi; ancak daha sonra
kendisinin, Halife'ye kar harekete geecei iin eyhlislm'dan fetva
alnmas konusundaki srar krlamaynca ihtille katlmamt. Bu
baarszla karn cemiyet, 1908 yaznda Bursa ve havalisinde rgtledii baz
erke etelerini harekete geirmeye muvaffak olmu, ancak eylem Makedonya'da
ksa srede baarya ulanca bunlarn faaliyeti unutulmutu.
Cemiyetin kendilerine katlmaya ikna ettii bir nc grup ete ise Arnavut
airet liderlerinin silahl birlikleriydi. Kijan'l Ragb Aa ve Krkdlence'li
Raif Aa benzeri mahall liderlerin elleri altndaki silahl topluluklarn
vazifelerinin aireti korumadan "vatan kurtarma" amacna
ykseltilmesi,
266
1908 yaznda Terakki ve ttihad Cemiyetini hatr saylr bir vurucu kuvvete
kavuturmutu.
1908 Temmuz'unda toplumumuzdaki etkisi bugn dahi hissedilen byk deiimin
yolunu aan "vatanseverlik" fikri etrafnda dzenlenen bir etecilik
rgtlenmesi olmutu. Terakki ve ttihad Cemiyeti'nin mill taburlar ve alaylar
adn verdii birlikler; bunlara katlan siyasletirilmi eteler, airet
silahllar, cemiyet fedaleri ile harekete kazanlan Geg, Tosk, Ulah ve
Sandanski idaresindeki VMORO sol kanad eteleriyle beraber ordu hiyerarisi
erevesinde gerekletirilen, asker bir ayaklanmayla uzaktan bile alkas
olmayan bir eylemi gerekletirmilerdi. Nitekim kendisine dayatlan istekleri
kabul etmek zorunda kalan hkmet, mill tabur komutanlarnn asker kaaklarn
ve dalarda saklanan hapishane firarilerini af vesikalar datarak birliklerine
dahil etmeleri benzeri gelimeler ve nm salm ete liderlerinin (eris
Topulli ve dem Bey) katlm nedeniyle eylemi "hareket-i serkene" olarak
nitelemekten de geri kalmyordu.
Devlet-Cemiyet-eteler (1908-1918)
ttihad ve Terakki Cemiyeti iktidara geldiinde kendisine iktidar yolunu aan
deiik nitelikteki etelerle ibirliini srdrmenin ne denli zor olduunu
anlamakta gecikmedi. Siyasletirilen eteler vazifelerinin bittiini kabul
etmek istemeyerek, kazandklar gc muhafaza etmek arzusunu izhr ediyorlar,
cemiyetin feda tekilt "vatann elden gitmemesi" iin daha zecr tedbirler
alnmas talebiyle' siyasete srekli mdahale ediyor, airet liderleri ise vatan
kurtarcs kimlikleri nedeniyle mahall siyasette kendilerine ayrcalk
tannmasn talep ediyorlard.
Bu alanda en byk zorluk feda tekiltnn sakinletirilmesinde yaanyordu.
Bu tekilt gerekten vatan kurtarmak iin her trl bireysel fedakrl
yapmaya hazr gen subaylardan meydana geliyordu. Mesel bunlardan birisi olan
ve Selanik garnizonunda grev yapan Hamdi Efendi adndaki , bir mlzm- sn
ihtill esnasnda arkadalarnnkine benzer eylemlerde bulunamad ve vatana bu
yolda hizmet edeme-
267
dii gerekesiyle intihar etmiti. 1908 sonrasnda fedaler tarafndan kurulan
ve ttihad ve Terakki'yi vatan kurtarma vazifesini ifada ar kalmakla sulayan
Krmz Balta Cemiyeti benzeri rgtlenmeler, bu tr bireylerden oluan bir
tekiltn kontrol altnda tutulabilmesinin ne denli zor olduunu ortaya
koyuyordu. Bu gruplar yaynladklar Silah, Sng, Top gibi isimler tayan
dergilerde "Dilini Keserler, Anasn Bellerler" benzeri balklar altnda
yaynladklar makalelerle muhaliflerle, ayrlk fikirler peinde kotuklarna
inandklar gruplar tehdit ediyorlar ve meselelere siyas zmler getirilmesi
yolundaki her trl abay vatana ihanet olarak mahkm ederek siyasetin nnde
ciddi bir engel oluturuyorlard.
ttihad ve Terakki Cemiyeti, niha tahlilde, kendisine iktidar yolunu aan,
ounluu Arnavut, eteler ve airet silahllarndan kurtulmak iin gsterdii
kararll, siyasetin skt anlarda onu amaya yarayacak bir vurucu g
olarak mtalaa ettii feda tekiltn ortadan kaldrma alannda gstermiyordu.
nk cemiyet liderlerine gre muhalefetin susturulmasnda, ayrlk eylemlerin
bastrlmasnda, kendisinin ve ideolojisinin iktidardan dt durumlarda
bylesi bir vurucu g siyasetten daha yararl olabilecek bir arat Nitekim,
Bb- l basknna takaddm eden gnlerde Enver Bey "kendi menfaatlerini
dnen" "kabiliyetsiz ve enerjisiz paalarn" memleketi uuruma gtrdn
dnyor ve "gen insanlar ve hakik vatanseverlerin yardmyla "titreyen
elleriyle birka ihtiyarn (...) her eyin stnde sevdii (...) vatannn
vasiyetnamesini imzalamalarna kar harekete geiyordu.
Bu "gen ve vatansever" insanlarn yeniden ve tamamyla cemiyetin denetimine
giren iktidar kanalyla rgtlenmeleri ise etecilik ve feda
tekiltlanmalarn devlet aygtnn resm gleri haline getiriyordu. En st
dzenlemesini Tekilt- Mahsusa rgtlenmesinde bulan ve 1915 Ermeni
Tehciri'nden Arnavutluk'ta gerekletirilmeye allan darbe giriimlerine,
baz Arap airinin devlet yannda muhalif mahall liderlere kar
kullanlmasndan mahkmlarn eteler bnyesinde rgtlenerek Rus cephesi
gerisine sevkine varan uygulamalarla n plana kan bu yeni dzenlemenin en
mhim neticesi, phesiz cemiyet-devlet-gizli tekilt geni iinde uygula-
268
mada kime ve nasl hesap verdii belli olmayan bir ilikiler
a yaratmasyd.
Cemiyetin Dr. Bahaeddin akir Bey benzeri ress ve za-bitan kadrosu idaresinde
hareket eden, kt zerinde Harbiye Nzr'na bal, kendisinde gerektiinde
valilere emir verecek g bulan bu tekilt bir yandan resm nitelie sahip
olmu, te yandan ise uygulamada yazl hibir kurala uymama ve eylemlerinin
sorumluluunu vermeme serbestiyetine mazhar bulunmutur. Tekiltn
kulland eteler de kt zerinde sarfettikleri mermi miktarn dahi her gn
tutanakla bildirmelerini mir kurallarla snrlandrlmaya allmsa da
bunlarn eylemleri de tamamen keyf bir nitelik arzetmitir. Burada bir parantez
aarak, bylesi tekiltlarn kendi vatandalarn da muhatap alabilen keyf
uygulamalarnn, bazen var sayldnn aksine, devletin kanun ve kurallar
dahilinde gerekletirdii istihbarat faaliyetiyle kartrlmamas
gerekliliini vurgulamak zorunludur.
Cumhuriyet ve etecilik
Bu noktada bata Mustafa Kemal Paa olmak zere stikll Harbi idarecilerinin
temel baarlarndan birisinin, 1919 sonrasnda ibirlii zorunda kalnan
etecilik ile ilikinin tedricen kesilmesi olduunun altn izmek gereklidir.
Onlar da baz ttihad ve Terakki liderleri gibi belirli amalara ulama
konusunda kendilerinden istifade edilen bu tr rgtlenmelerin kontrollerinin ne
denli zor olduunu ve siyasetin nn nasl tkadklarn bizatihi tecrbe
ederek renmilerdi. Ama bu ilikinin kesilmesinden daha da nemlisi, vatan
kurtarmaya kalklmasnn mutlaka bir kahramanlk olmadnn yeni rejimin
liderleri tarafndan vurgulanmasyd. Nitekim Mustafa Kemal (Atatrk)'in bir
dnem zas olduu ttihad ve Terakki'ye ynelttii en nemli eletirilerden
birisi de buydu.
Cumhuriyet'in, 1946 ncesi oulculuu reddeden ve kendisine vatan doru yolda
ilerletme vazifesi ykleyen yaklamyla ttihad ve Terakki'ye fazlasyla
benzedii dorudur. Ama gzden uzak tutulmamas gereken husus, ttihad ve
Terakki'nin kendisine iktidar yolunu aan etecilii, feda te-
269
kiltlanmasn devlet aygtnn derin bir uzvu haline getirme yaklamna
karlk, Cumhuriyet'in, Mill Mcadele'yi balatan benzeri unsurlar tedricen
tasfiye etmesidir.
Dier bir deyile Cumhuriyet, "Kuva-y Milliye" ruhuna ideolojik dzeyde sahip
karken onun icraclarn kurallarn belirledii snrlara ekilmeye zorlam,
bunu kabul etmeyenleri ise gerektiinde zor da kullanarak tasfiye etmitir. Her
iki yapnn da gerek anlamyla "hukuk devleti"ne geii temin edemedikleri
dorudur, ama Cumhuriyet'in ttihad ve Terakki ress tarafndan bir engel
olarak mtalaa edilen "kanun devleti" olma konusunda ortaya koyduu aba gzard
edilmemelidir.
Reddedilmi Bir Mirasa Sahip kmann Sakncalar
Bunun yan sra Cumhuriyet'in "vatann kurtarlmasna" gerek^ bulunmadna
srekli bir biimde vurgu yapmas ve ttihad ve Terakki'nin gerekletirdiine
benzer rgtlenmelerin gerekte "kahramanlk" olmadna bazen sarahatle bazen
de satr aralarnda iaret ettiinin de unutulmamas gerekir. Gnmzde
Atatrklk ve Cumhuriyetilik adna benzer rgtlenmelere giriilmesi, gen
subaylarn vatan kurtarmaya davet edilmesi, yaratlan "lgn Trk" tipiyle
Cumhuriyet kurucularyla gerekte var olmayan bir devamlln savunulmas,
yirmibirinci asrda blgenin en nemli gcn "kurtarma" hedefiyle "Kuva-y
Milliye" tekiltlanmasna giriilmesi sadece anlamsz bir anakronizm deil,
Cumhuriyet'in iddetle reddettii bir mirasa, belki de farknda olunmadan, sahip
klmasdr.
Kahramanlk faslna gelince... "Vatana hizmet edemedii iin" intihar eden
Mlzm- Sn Hamdi Efendi'den, Fransa'da ald tp diplomasyla rahat bir
hayat yaamas mmknken, hakkndaki gyab idam kararna ramen nce Selanik
oradan da zmir'e geerek, bir yandan Ttnc Yakup Aa kisvesinde dkkn
iletip panayrlarda Cambaz Mehmed Efendi n-myla akrobatlk icra ederken, te
yandan da cemiyet propagandas yaparak ete rgtleyen ve redif taburlar efrad
ve zabitnna Makedonya'da isyan bayran aacak dindalarna silah atmamalar
iin yemin ettiren Dr. Nzm Bey'e varnca-
270
ya kadar, bu rgtlenmeleri dzenleyen ve onlarda grev alanlarn
"vatanseverlik" adna lm de dahil olmak zere her trl fedakrl gze
aldklar phesizdir.
Gene Veliaht Doktorluu ve Mekteb-i Tbbiye Adl Tp Mderrislii vazifeleriyle
payitahtta mreffeh bir hayat srmesi mmknken, Ali hsan Sbis Paa'nn
anlatmyla, "banda kabalak, ayanda ark, srtnda tfekle" ve gnde iki
saat uykuyla Tekilt- Mahsusa Mahall Reisi olarak Ermeni tehcirini idare eden
Dr. Bahaeddin akir Bey'den, en ilgin misalleri eski Arnavutluk lideri Enver
Hoca ve Enver Sedat olan binlerce ocua isminin verilmesine yol aan bir
hrete sahipken yaam mitralyzlere kar yaln kl hcum ederken nihayete
eren Enver Paa'ya varncaya kadar bu kimselerin her birinin bir macera filmi
senaryosuna konu olabilecek hayatlar yaadklar da dorudur. Bu ahslarn
neredeyse hepsinin yaam kendilerine gre vatana hizmet yolunda sona ermitir.
Cumhuriyet'in, bu kelimenin gerek anlamyla gzpek kimseleri ideolojik dzeyde
mahkm etmesi yalnzca basit bir iktidar paylam mcadelesinin neticesi olarak
grlmemelidir. Bu ayn zamanda bir zihniyetin tasfiyesi abasyd. Gnmzde
Cumhuriyetilik adna onun binbir glkle tasfiye ettiine benzer
rgtlenmelerin savunulmas, bunlar kutsayan bir kltr yaratlmas ve bu yolda
yeni kahramanlk kstaslar tesis edilmesinin arkasndaki mant anlayabilmek
ise gerekten zordur.
Burada unutulmamas gereken husus bu tr rgtlenmelerin nne geilmesinin
temel koulunun, siyasetin iletilerek bunlarn doduklar ortamn oluumunun
engellenmesi olduudur. 1893 sonrasnda siyasetin ve uluslararas dengelerin
Makedonya sorununa zm bulmakta gsterdikleri zaaf, "vatann elden gitmekte",
"emperyalist Avrupallarn memleketimizi paylamakta olduklar" fikr zemininde
eyleme geen rgtlenmeler yaratmt. Cemiyet-devlet-gizli tekilt genindeki
sonraki rgtlenme de ayn dnce sistematiinin rn olup sadece kapsamndaki
derinlik ve devletle ilikisi alarndan farkllk gsteriyordu.
Ancak niha tahlilde mahkemelerin delil yetersizliinden beraat ettirdii
"Bulgar muzrrasn" kendi paralaryla tehiz
271
ettikleri etelere ldrten zabitler, Makedonya'nn imparatorluktan kopmasn
nleyememilerdir. Ayn yorumu Tekilt- Mahsusa mensuplar iin de yapmak
mmkndr.
Bu alanda bizlere esiz bir laboratuvar sunan tarihimizden alacamz ders,
siyasetin nn aarak bylesi ortamlarn olumasn engellemeye almaktr.
Gnmzde yaratlan ve Cumhuriyet kurucularyla tarih balants tesis edilmeye
allan "lgn Trk" tipi ve "vatan yolunda kendini feda eden kahraman"
karakterinin, aslnda hesaplamamz gereken, toplumumuza derin aclar yaatm
bir gemie yeniden dn tehlikesini ihtiva ettii unutulmamaldr.
Zaman, 23-24 Haziran 2006
272
Trk stikll Harbi ve Gnmz Trk Toplumu
Tarih almas, romanclk ya da televizyon belgeseli senaryosunun baslm
hali tasniflerinden birisine sokulmas olduka mkil roman kahramanl, resimli,
akademik dipnotlu, asker harital ve "u lgn Trkler" arpc baln
tayan popler tarih romannn grd alka ve bunun da tesinde yorumlan
biimi, "Tarihsizlik zm m?" balkl bir dier yorum yazsnda zerinde
durmaya gayret ettiim, tarihin belli bir kesitinin kendi koullarndan
soyutlanarak gnmz deer yarglaryla ele alnmas ve ardndan da bununla
gnmz arasnda geen sre tamamen bir kenara braklarak, gncelin paras
haline getirilmesi abasnn ilgin misallerinden birisidir.
Kendini "Yeniden Kuva-y Milliye" ya da "Mtareke Basn" benzeri sloganlar ve
tebihlerle ifade eden bu gayrete gre toplumumuz seksen seneyi aan bir sre
nce yazlm bir senaryonun, benzer karakterde ancak deiik isimler tayan
ehas tarafndan sahneye konulmasyla kar karyadr. Bu yaklama nazaran,
emperyalistler hibir zaman gndemlerinin ikinci srasna drmedikleri
"Dou Sorunu (Eastern Question/Question d'Orient anlamnda)" balamnda
Trk-ler'e niha darbeyi vurmak iin harekete gemi, idare kendi kar uruna
onlarla ibirlii yapan hainler eline dm, iimizde yaamalarna gz
yumduumuz sinsi gayr- mill cemaatler zaten bekledikleri bu frsat
deerlendirmek hevesiyle yeraltndan yerstne kmlardr. Dolaysyla da
bizim bu senaryonun uygulamaya konulmasna engel olan atalarmznkine benzer
bir hareket biimi benimsememiz gerekmektedir.
Tarih ve Roman Nitelii Tamayan Tarih Romann Mesaj
lgintir ki, bu alma zerine yaplan yorumlar -eer bundan bahsedebilmek
mmknse- ne roman kurgusu, ne
273
kuramsal ereve ne de tarih kaynaklarn ne denli nesnellikle kullanlp tahlil
edildiine deinmezken, konuya gncel sorunlarmzn hep "biz"i yok etmeyi
dnen, herhangi bir evrim geirmeyen, her zaman dahil hainlerden destek alan
bir emperyalist saldr planndan kaynaklandnn ortaya konulmas zaviyesinden
yaklamaktadrlar. alma hakknda fikir beyannda bulunan bir gazetecinin
yapt "gnmzdeki ihanetleri de tabak gibi ortaya karan bir projektr"
benzetmesi belki de bu yaklam en arpc biimde dile getiren yorumdur.
Nitekim, sz konusu almada temen, yarbay, parti, niversite rektrl,
renci dernei, milletvekili, genelkurmay benzeri unvan ve sfatlar
kullanlmas da okuyucunun anlayaca dilde yazma titizliinin tesinde (bu
hacimdeki ve dipnotlu bir tarih metin okuyucusunun mlzm, kaymakam, frka,
Darlfnun Emaneti, talebe cemiyeti, mebus, Erkn- Harbiye Riyaseti benzeri
kelimeleri ve tamlamalar anlayamamasnn dnlemeyecei gznne
alndnda), belki de farknda olunmadan yaplan, tarih-gncel balants kurma
ya da dier bir anlamyla gemii, tarih olmaktan kartarak gncel siyasetin
temel belirleyicisi haline getirme abasnn bir rndr. Bu gnceli tarih
haline getirme abasnn yan sra almada, "Hrriyet ve tilf Partili
olduklar sakal ve kyafetlerinden anlalan Araps adamlar" benzeri ifade ve
yorumlarla gnmzde baz evrelerce dile getirilen, bir ksm rk tezler
bilinli biimde kullanlmakta ve tarih gncelletirilmektedir.
Bu nedenle, almaya gsterilen alka, phesiz, popler kltrn toplumu
kuatarak esir almas, Trkiye'de her alanda Gresham Kanunu'nun geerli olmas
benzeri aklamalarla geitirilemeyecek ehemmiyeti haiz olup, belki de haksz
biimde cezalandrlan Almanya'nn dnyaya meydan okumas tezini ileyen bir
dier kitabn lkemizde sat rekorlar krmasyla beraber mtalaa edilmeli ve
yorumlanmaldr.
Kendi Merkezli Tarih Yaklam ve stikll Harbi
Tekrar edilmesi gerekirse, burada sorun Trk stikll Harbi gibi epik karakterli
bir olayn romanlatrlmas deildir. Bu zaten Halide Edib (Advar) ve Yakub
Kadri (Karaosmano-
274
lu)'den Kemal Tahir ve Attil lhan'a ulaan bir izgide Trk edebiyatnn
sekin kalemlerince yaplmtr ve ileride bu konuyu temel alan romanlarn da
kaleme alnaca phesizdir. Ayn ekilde, Trk stikll Harbi, bizzat
Nutuk'tan, Stanford J. Shavv'un detayl ve hacimli almasna ulaan bir
izgide ok sayda tarih almas ve yorumu tarafndan ele alnm olup, mal
kaynaklarndan asker stratejilerine, d siyasetinden basnna varncaya
kadar en ince detaylarna inilerek tahlil edilmitir. Ama sz konusu almaya
sanki bu tarih olay, Trk edebiyatlar ve tarihileri tarafndan btnyle
gzard edilmiesine gsterilen alka, kitabn yazar tarafndan ortaya atlan
baz cephelerin daha nce ihmal edilmi olduu gibi bir roman yazarnn asla
dikkate almayaca, ciddi tarihilerin ise kabul etmeyecekleri bir nedenden
deil siyaseti, gemii gncele indirgeyerek yapma, gnmze "d dman
kuatmas/i dman ihaneti" ve "mazlumiyet" paradigmalaryla yaklalmasnn
gerektii mesajndan kaynaklanmaktadr.
Benzeri ekilde almann retrospektif ve teleolojik tarih yorumu ve tarihe
kendi merkezli yaklam da bu mesaj verme gayretinden
kaynaklanmaktadr. Mesel, Osmanl Devleti'ne kar kurulan emperyalist
tuzak, onu paylamak iin yaplan gizli anlamalar vurgusu, Osmanl Devleti'nin
bu harpteki mttefiklerinin kimler olduklarn tamamen gzard etmektedir. Her
ne kadar denizar mstemlekesi bulunmayan (tabi 1908'de ilhak edilen Bosna-
Hersek'in en azndan 1878 Berlin Kongresi'nden bu tarihe kadar ne olduunu
tanmlamak olduka zordur) Avusturya-Macaristan' kelimenin gerek anlamyla
emperyalist olarak kabul etmemek mmknse de Afrika'da Kamerun, Togoland ve
Namibia'dan, in sahillerinde Tsingtao ve Gney Pasifik'ten Bat Samoa'ya
kadar dnyann deiik blgelerinde mstemlekelere sahip Alman
mparatorluu'nu baka bir kavramla tavsife imkn bulunmamaktadr.
Tpk tilf Devletleri gibi ttifak Devletleri de harp sonras iin paylam
planlar yapmlard ki, asker zafer durumunda muhtemel Osmanl kazanlar pek
de az olmayacakt Ulrich Trumpener, yaklak krk sene nce yapt almada,
Os-manl-Alman ittifaknn bir emperyalist-yar mstemleke ili-
275
kisi olmaktan ne denli uzak olduunu ortaya koymutur. Byk Harp'in aslnda
Osmanl paylam iin yapld ise kendi merkezli tarihiliin yaratt bir
efsanedir. Harp bu amala yaplmad gibi tal cephede olanlar onu
neticelendirmeyecekti. Bu, pek tabi, Osmanl cephelerindeki gelimelerin harbin
gidiatn ve neticesini etkilemedii anlamna gelmez. Ama Byk Harp, Bat
Cephesi'nde sonulanacak, niha neticesi Alman ordularnn Paris'e girip
girmemesiyle belirlenecekti. Nitekim, Irak ve Filistin cephelerinde ehirler
birbiri ardna derken Osmanl asker erkn ve siyas ricali zaferden, Bat
Cephesi'nde 21 Mart 1918 gn balayan son Alman hcumunun akamete uramasna
kadar, midini kesmemiti.
Ayn ekilde, Byk Britanya'nn Trkiye'yi (pek tabi tarihe retrospektif
yaklamayan bir almada bu devlete Osmanl mparatorluu olarak atfta
bulunulmas gerekir) yok edinceye kadar savama karar hi de Osmanl
Devleti'nin "nemli" olmasndan ya da kendi idaresi altndaki Mslmanlar'n
muhtemel bir Osmanl zaferinden etkilenmesinden duyduu korkudan
kaynaklanmyordu. Osmanl cephelerinde sava nihayete erdirecek bir zafer iki
taraf iin de mmkn deildi; bunun da tesinde, harbi kaybetmesi durumunda
mstemlekeleri elinden alnacak olan Byk Britanya'nn, Mslmanlar'la olan,
idare eden-edilen ilikisi zaten sona erecekti. Ayrca, 1914 yaz banda
onaylanan Osmanl-ngiliz Konvansiyonu sonrasnda Arabistan yarmadasn
paylaan ve her ikisi de istediini elde eden (ngilizler, Kuveyt, Katar,
Bahreyn, Nevhi-i Tis'a'nn gneyi gibi blgelerdeki de facto kontrollerini ve
buradaki mahall liderlerle evvelce akdettikleri kontratlar onaylatmak
karlnda Osmanl idaresinden karak btnyle Abdlaziz ibn Sa'ud'un eline
den Necd ve evresini Osmanl topra olarak tanyorlard) Osmanl ve ngiliz
hkmetleri de gerek blme ve gerekse de gmrk tarifelerinden, Frat ve
Dicle'de ulama varan her trl hususta anlatklarn, aralarnda uzun sreli
bir ibirlii ilikisinin gerekleeceini dnyorlard. Nitekim, ngiliz
hkmeti ve diplomasisi harbin balamasndan sonra Osmanl Devleti'ni silahl
bir tarafszla raz edebilmek iin elinden gelen tm a-
276
bay gstermi, ancak Karadeniz Baskn sonrasnda Asquith'in mehur szleriyle
balayan bir sylemi benimsemilerdi.
Harbin nedeni bizatihi Osmanl paylam olmad gibi, 1918 sonras
kurulmaya allan yeni dzenin yegane amac da Trkler'i cezalandrmak
deildi. Almanya, Avusturya ve Bulgaristan'a zorla kabul ettirilen mcazat
temelli karaku sulhun de sre ierisinde Misak- Mill'nin temel tezini
andran "Bir Millet, Bir Devlet" ya da Sevres'e duyulan infiali artran
"Versailles'n Zincirleri Krlmaldr" benzeri sloganlarla ortaya kanlara
iktidar yolunu at unutulmamaldr. Burada, hi phesiz, Trk stikll
Harbi'nin ne karlmas gereken en nemli hususiyetlerinden birisinin, tesis
edilen dzene daha sonra kelimenin gerek anlamyla lgn biimde itiraz
edenlerden farkl olarak, en ar artlar altnda bile, itidal elden
braklmadan, meruiyete dayanmaya azam dikkat gsterilerek ve nerede
durulacan gayet iyi hesaplayarak kar kmak olduuna iaret etmek
gereklidir.
Retrospektif, Teleolojik Tarih Yaklam ve stikll Harbi
Bu hususlara ilveten, Misak- Mill'nin "ada"lk vurgusu yaptn savunmak,
Tekilt- Esasiye Kanunu'ndaki "Hkimiyet bil kayd art milletindir"
ifadesinin "laikliin temelini attn" ddia etmek, kavram kargaas bir yana,
gnmz deerleriyle tarihe bakmann ve ona teleolojik bir misyon yklemenin
olduka ilgin misallerini ortaya koymaktadr. Her eyden nce, "mill
hkimiyet" ile "laiklik" arasnda zorunlu olarak birbirini douran sebep-netice
ilikisi yoktur. Mesel, ilk maddesinde Afganistan' bir "slm Cumhuriyeti"
olarak tanmlayan yeni Afgan Anayasas'nn 4. Maddesi de "mill hkimiyetin
dorudan ve temsilcileri araclyla kullanlmak zere millete ait" olduunu
vurgulamaktadr. Bunun tersi de bir zorunluluk olmayp, laik bir rejimin mutlaka
mill hkimiyete istinad etmesi de art deildir.
Ama bu kavram kargaasnn da tesinde, kanun tanziminde "ahkm- fkhiyeyi"
temel kaynak olarak alan (metnine 1923 senesinde "Devletin dini" konusunda hkm
de eklenen) 1921 Tekilt- Esasiye Kanunu'nun (unutulmamaldr ki
277
hkimiyet hakkndaki maddeye istinaden 1922 ylnda Saltanat'a son veren TBMM,
hilfetin muhafazasnda bir mahzur grmemiti. kinci Merutiyet Dnemi'nde
Hkimiyet-i Milliye kavram gazete ad olabilecek yaygnlkla kullanldna,
Tunal Hilmi'nin Ahali Hkimlii risalesi 1902 senesinde nerolunduuna nazaran
onu icat eden de TBMM deildi), 1937 ylnda, bambaka koullar altnda kanuna
eklenen laiklik ilkesinin temelini attn ileri srmek; duvarnda l-i mrn
Sresi'nden alnan "Ve virhm fi'l-emr" ifadesinin levha halinde asl
bulunduu, yapt ilk ilerden biri Men'-i Mskirat Kanunu sdar etmek olmu
bir kurumu gnmz deerleri ve atmalar etrafnda romantikletirmekten baka
bir ey deildir.
Dier Seenek stikll Harbimizi Unutmak m?
Trk stikll Harbi gibi devletimizin kuruluuyla sonulanan ve
iselletirdiimiz bir olay konusunda toplumumuzda hassasiyet grlmesinden
tabi bir ey olamaz. Ancak sz konusu hassasiyet, bizi bu olay ebediyete kadar
gncel koullarmz deerlendirme, siyasetimizi, toplumsal ve d
ilikilerimizi belirleme ablonu olarak kullanmaya, 2005 ylnda Kuva-y Milliye
hareketi balatmak gibi anakronizm dalnda rekor kitaplarna girecek tavrlar
benimsemeye zorlamamaldr.
Bu konuda daha soukkanllkla bakabileceimiz bir misal vermek gerekirse,
Amerikallar'n, 1812 Harbi srasnda Washington D.C'ye girerek Capitol ve
Bakan'n ikmetghndan balayarak tm resm binalar atee veren, Baltimore'u
kuatan ngilizler'e kar Francis Scott Key'in, 1931 ylnda Amerikan.mill
mar olarak kabul edilen nl iirini yazmasna neden olan direnii, delik
deik olan bayran McHenry Kalesi'nde kesintisiz bombardmana kar
dalgalandrlmasn u-nutmamalar, bunu gen nesillere toplumsallatrma
vastalaryla nakletmeleri, bu konu zerine ocuk kitabndan romana, tarih
almasndan televizyon belgeseline kadar deiik trlerde rnler vermeleri ne
kadar manalysa, gnmz toplumunun sorunlarna bakenti yakp bamszla son
vermeyi amalayan emperyalistlerle mcadele zaviyesinden yaklamalar, gncel
siyasetleri eletirenleri 1812-1814 Harbi srasnda ngiliz ibirlikilii
yapanlara (bunlarn says, tpk Ba-
278
mszlk Harbi srasnda ortaya kanlar gibi, hi de az deildi) ve bu dnemde
ngiliz taraftar yazlar kaleme alanlara benzetmeleri.o derece anlamszdr.
Bylesi bir yaklam benimseyerek toplumlarn bir "Kurtulu" ncesi-sonras
sorunsal etrafnda, ezel ve ebed emperyalist tehdidi korkusuyla yaatan,
eitli bahanelerle yerli ibirlikiler olmakla sulananlarn alma kamplarna
smad bir Arnavutluk yaratarak bunu dnyadan kopuk hale getiren Enver Hoca
ve Emek Partisi'nin lkelerini nereye gtrdkleri ortadadr.
Ne toplumumuz stikll Harbi srasndaki Trk toplumudur, ne dnya 1918 ylnn
koullar erevesinde ekillenmektedir ve ne de zaman 1918-2005 yllar
arasnda durmutur. Trk toplumunun ezici bir ounluunun stikll Harbi'ni
unutmas, bunu inkr etmesi ya da sadece kendi tarihimiz deil, dnya tarihi
asndan byk ehemmiyeti haiz bu olay kmsemesi mmkn deildir. Nitekim,
bundan gerekli mesajlarn alnabilmesi belki de dnyay daha sonra yaamak
zorunda kald byk ykmdan kurtarabilirdi.
stikll Harbi zerine yapmakta ge kaldmz ve bugn ancak dnemi ocuk yata
yaayanlarla gerekletirilecek szl tarih almalar ve bu hareketin deiik
seviyelerdeki liderlerinin biyografileri bata olmak zere her tr aratrmann
teviki phesiz gereklidir. Romancnn ise pek tabi evke getirilmeye ihtiyac
yoktur. Ama elimizdeki bilgileri derinletirerek, bu harbin sadece sekinler
dzeyinde deil toplumun dier tabakalarnda da nasl gerekletiini anlamamz
salayacak bu yeni almalar, tarihe gnmz deerleriyle yaklaarak "gurur
veren tarih" arkeolojisi icra etmek amacyla yaplmamal ve olay tarih
koullar balamnda ele almaldrlar.
Her eyin tesinde, tpk toplumumuz fertlerini birletiren "Cumhuriyet" kavram
gibi stikll Harbi'nin de gnmz deerleri erevesinde belli bir siyas
grn tekeline alnmaya, sadece onun gemii haline getirilmeye allmas
mutlaka saknlmas gereken bir yaklam olmaldr.
'??? ' Zaman, 27 Ekim 2005
279
CHP ve Toplumumuzda deolojik Deiim
Getiimiz ay yaplan CHP Kurultay ncesi ve sonrasnda yayn organlarnda
yaplan yorumlarn, baz istisnalar dnda, zerinde birletikleri nokta, bu
partinin Trk siyas hayatnn vazgeilmez ke talarndan birisi olduu ve
mutlaka yaatlmasnn gerektiiydi. Nitekim, deerli bir siyaset adamnz da bu
konudaki kanaatini "CHP ideolojisi 200 yllk yenilmiliimize, geri
kalmlmza, 100 ylda bulabildiimiz merhemin addr" ifadesiyle dile
getirmeyi uygun grmt. Bu ifadenin nmzdeki sorunun, bir partinin kendini
yenilemekte karlat zorluklarn ok tesinde ve toplumumuzu etkileyen
boyutta olduuna iaret etmesi nedeniyle dikkatle incelenmesi gerekmektedir.
Cumhuriyet Gerekten deolojik Bir Kopu mu?
Yukardaki tespite, kklerini Mdafaa-i Hukuk hareketi ncesinde aramay
reddeden ve Osmanl gemii ile her ne vesile ile olursa olsun ilintilenmekten
kanan CHP yneticilerinin katlacan dnmek bir hayli zordur. Bilindii
gibi, kendisini Mdafaa-i Hukuk hareketini gerekletiren, Cumhuriyeti kuran ve
modern Trkiye'yi yaratan siyas hareket olarak gren CHF/P, aslnda btn bu
hareketlerin fikr zeminini hazrlayan ttihad ve Terakki Cemiyeti ile var olan
balarn, bilhassa 1926 tarihinden itibaren, kesin bir dille reddederek tarih
kopu tezini savunmutur. Bu tez gnmzde ilenirken, bu miras reddi fazla
tartlmadan kabul edilmekte ve genellikle Enver Bey (Paa) ile Mustafa Kemal
Bey (Paa-Atatrk) kiilikleri etrafnda ekillendirilen, gayet sath, bir
ttihadlk-Cumhuriyetilik farkllatrlmas yaratlmaktadr.
Bu yaklamn en ciddi zaaf, ideolojik devamll gzard etmemize neden
olmasdr. Konunun bu denli kiiselletirilmesi ve ttihad ve Terakki Cemiyeti
etrefilliindeki bir siyas
280
hareket ve yaratt ideolojinin, bir kiinin Birinci Dnya Sava srasndaki
askeri harekt idaresine indirgenmesi, aslnda CHP'nin gerek tarih ve
ideolojik kklerinin anlalmasn engellemektedir. Burada yaplan yanllk,
ttihad ve Terakki'nin, aynen Cumhuriyet yorumlanrken yapld gibi, bir
kiinin fikirlerinin ve eylemlerinin tesine geen bir ideoloji retmediinin
var saylmasdr. Bunun sonucunda ise, tpk Osmanl tarihinin farkl
padiahlarn kiilikleri erevesinde aklanmas gibi, bir asrlk toplumsal
tarihimizin fikr tutarllktan uzak, ahslarla deien bir izgi izledii var
saylmaktadr. Ayn fikr temellere dayanan deiik siyaset anlaylarnn
detaylarn, bu temellerin kiilerce yaplan farkl yorumlarn ve ayn
dncelerin okuluslu imparatorluk ile ulus-devlet bazlarndaki uygulamalar
arasndaki farkll ideolojik kopu olarak deerlendirmemiz, aslnda
gemiimiz kadar gnmz de anlamamzn nnde ciddi bir engel olarak
durmaktadr. Tarihimizde ideolojik kopular bulunmakla beraber, Mdafaa-i Hukuk
ve hatt Cumhuriyetin bylesi bir kopuun balangc olarak kabul
edilmeleri olduka zordur. Bizzat Cumhuriyetin yeniden dou tezini ortaya
atmas bunun gerekte yaand anlamna gelmez.
Nitekim, ttihadln yeni bir zemine oturttuu Bat ile ilikiler ve
Batllama tezi, vatandaln "haklar" ya da "vazifeler" erevesinde
ekillenmesinin gerektii, nasl tanmlanaca, "millet-i hkime" ile bunun
dnda kalan etnik ve din gruplarn ilikilerinin ne temelde dzenlenecei,
iktisad hayatn nasl "millletirilecei," toplumun ynlendirilmesinde "din"in
mi yoksa "bilim"in mi rehber alnaca, sekinler-kitle ilikisinin nasl
dzenlenecei, tarihin gelecei inada nasl kullanlaca benzeri konularda
birbirinden ancak vurgu farkllklar gsteren yaklamlar ideolojik kopu
olarak yorumlamamz bir anlamda neden deiemediimizi, kabuk deitirmediimizi
ve kendi dmzdaki dnya ile uyum salayamadmz anlayabilmemizi de
imknsz klmaktadr.
Bunun da tesinde vurgu farklarn siyaset ilmi kstaslar uygulayarak sa-sol
benzeri kategorilerle aklamaya almamz, konuyu kavramamz daha da
zorlatrmaktadr. Nitekim, kamuoyumuz bu nedenle, toplumumuzda kendilerini
281
sa ve sol olarak tanmlayan rgtlenmelerin nasl olup da karbon kadndan
km izlenimini veren refleksler verdiklerini yorumlamakta glk ekmektedir.
Buna getirilen, bu kurumlarn "gerek" anlamda "sa" ve "sol" nitelik
tamadklar aklamas ise tatminkr olmaktan bir hayli uzaktr. Tekrarlamamz
gerekirse sorun CHP'nin nasl idare edildiinin ok tesindedir.
CHP ve deolojisi
Aslnda karmzda duran mesele toplumumuzun, CHP'nin baz kurumlarla birlikte
sahip kt ideolojinin temel yaklamlarnn, neredeyse bir asrdan beri,
deimemi olmas ancak buna karn dier toplumlarda grlmeyen bir dnm
yaadna inanmasdr. CHP 1950 ylnda iktidar brakm, ancak ttihad ve
Terakki'den devrald ideolojisi, geirdii snrl tadilta karn, topluma
egemen olmay srdrmtr. Bu adan baktmzda, CHP kendi ada, toplumu
belli bir hedefe tama misyonuyla ortaya km partilerin hemen hepsinden uzun
bir hayat yaamtr.
Bu konuda kendisiyle kyaslanabilecek partilerin banda gelen, tpk onun gibi
sa ya da sol benzeri siyaset ilmi kavramsallatrmalar ile aklanmas mmkn
olmayan ve 1929 sonrasnda Meksika'y neredeyse her seime hile kartrarak
yetmi yl idare eden Partido Revolucionario Institucional'in aksine CHP, 1950
sonrasnda byle yollara bavurmadan toplumdaki etkinliini srdrmeye muvaffak
olmutur. Nitekim bu partinin varln srdrmesinin gereklilii konusunda ok
farkl grleri savunan siyasetiler ve entelekteller fikir birlii
iindedirler. Ancak burada mdafaa edilenin aslnda bir parti deil, deta
iliklere ilemi, asrlk bir ideoloji olduu gzden karlmamaldr.
Trkiye'nin neredeyse bir asrlk bir sreyi ayn ideolojik erevenin
snrlarn en fazla trpleyen siyasetler uygulayarak geirmi olmas,
toplumumuzu ilgin bir siyaset laboratuvar haline getirmekle birlikte, gnmz
olaylarna bir asr nceki ttihad zihniyetiyle yaklalmas, toplumumuzun
gelimelere, kurgubilim romanlarnda bir tnelden geerek
282
gelecekte seyahat eden bir zaman seyyahnnkine benzer tepkiler vermesine yol
amaktadr. Tekrar deerli siyaset adammzn szlerine dnecek olursak, sorun
yz yl nce retilen merhemde deil, bunun gnmz hastalklarna are
olabileceinin dnlmesindedir.
Benzeri ekilde, toplumsal deiimimizi izlerken, 1950 ylnda bu ideolojik
erevenin yerle bir olduunu var saymak da, aslnda, bu tarihte gerekleen
atlma gereinden fazla prim vermektir. Bu adan bakldnda, 1983 sonrasnda
ok daha ciddi bir deiim srecine girildii phesizdir. Ama bu dahi, mesel,
Dou Avrupa'da on yllk bir srete gerekleen dnmn bir hayli gerisinde
kalmaktadr. Bunun nedeni ise tarihimizin nmze koymu olduu zlmesi
imknsz meseleler ve komularmzdan okyanuslar tesindeki devletlere kadar
herkesin bize dmanca yaklamas deil, toplumumuzun ideolojik bir dnm
retememesi, bunun yerine basit bir altn acl tercih etmesidir.
Konuya misaller yardmyla yaklamak gerekirse, Trk basnnn toplumdaki
farkllklara bak asnn genelde Hseyin Cahid Bey'in nl "Millet-i Hkime"
makalesiyle tpatp uyumas, Bat ile ilikilerimizin ve Batllamamzn,
kinci Merutiyet Garbcl'n erken Cumhuriyet'e tayan Cell Nuri (leri)
Bey'in "me-i Husmet" makalesindeki temel tezi (Bat can dmanmzdr, biz
onun gizli emellerini biliriz ama Batllamamz medenlemenin tek yolu ve
bilimin gereidir) fazlasyla iselletirmesi, bir ya da yarm asr nce olduu
gibi sekinler-kitle ilikisine Gustave Le Bon, "din-bilim" mnasebetine ise
Ludvvig Bchner ve d'Holbach'n popler tezleri erevesinde bakmas
toplumumuzun geirdii var saylan deiim srecini anlamamza yardmc olurlar.
Sorunun Kapsam
Tarihimize farkl kiilikler etrafnda yaanan ciddi deiimler olarak bakmamz,
aslnda ne denli snrl bir dnm yaadmz anlamamz nnde nemli bir
engeldir. CHP, ttihadl gnmzde yaatan dier kurumlar gibi tarihimizi
gzmzn nnde canlandrmamza ve deiememe ne-
283
denlerimizi anlamamza yardmc olmaktaysa da gnmz dnyas hatta
Trkiye'sinde ilevini yitirmi bir kurumdur. Bu nedenle onun nasl idare
edildii olduka tal bir konudur. Bununla beraber, tarih bir vakfa dnmesi
gerekenin sadece bu parti olduunu var saymak, kar karya bulunduumuz sorunu
bir hayli kmsemek olur.
Zaman, 19 ubat 2005
SONU YERNE
Bu derlemede bir arada sunulan yorumlar, toplumumuzun gndemindeki deiik
konular zerine kaleme alnmlardr. Ancak bu farkl konular zerinde durma
nitelii, onlarn belirli bir ortak paydas bulunmad anlamna gelmemektedir.
Bu payda ise konulara sath ve gncel tartma temelinde deerlendirmeler
getirmek yerine onlar, tarih sre erevesinde ele almaya ve toplumumuza
zgl vurgulamak yerine, mukayeseler yardmyla, daha geni balamlara
oturtmaya alma giriimidir.
Yorumlarda sklkla vurguland gibi toplumumuzun geirdii tarih evrim,
tarihsizlik, felsefesizlik ve dilsizlii iftihar vesilesi sayan, her alanda
pragmatizmi (bu terim VVlliam James ya da Charles Peirce'in vurguladklar
anlamda felsef bir yaklam deil, gncele onun balamnda ve sadece pratik
zmler getirmek amacyla yaklama dncesini vurgulamaktadr) kutsayan bir
yaklamn okur yazar tabakalarca iselletirilmesi neticesini dourmutur. Bu
eilimin Trk toplumsal bilimler camiasnda da yaygnlk kazanmas ise hi
phesiz sorunun vahametini artrmtr.
Derlemelerdeki yorumlarn hepsi de meselelerimizi bu tr bir pragmatizmi
reddederek tahlil etmeye gayret etmilerdir. Yorumlar meseleleri ahslar
erevesinde, gncel koullar etrafnda aklamak yerine, onlara tarih geliim,
kltrel eilim ve etkileimler balamnda yaklamaya almlardr. Bunun yan
sra yorumlar, belirli bir mekanik sebep-sonu ilikisini tespit, ispat ve
benimsettirme yerine, meselelerin ok ynl, girift ve ancak tarih srecin de
anlalabilmesiyle tahlil edilebileceklerini gstermeyi hedeflemilerdir.
Yukarda zikrettiimiz yaklamn bir dier neticesi ise baka toplumlarla
benzerlii olmayan her alanda sui generis bir yapnn tasavvurudur. Bu nedenle
bir yandan Trkiye'de
284
285

demokrasinin, laikliin, asker-sivil ilikilerinin kendine zg olmas
gereklilii savunulurken, "slm Calvinistler" benzeri bir "tekiletirme
araclyla kavramsallatrma" dahi "Trkiye'nin kendine has koullar
nedeniyle, dier slm lkelerinde grlmeyen ve grlemeyecek bir din reform
yaand" fikr zemininde yaplmaktadr. Toplumumuzun sekinlerinin hatr
saylr bir ksm tarafndan iselletirilen bu yaklamn entelektellik ve
entelektel tartmay belirleme iddias, phesiz toplumumuzun meselelerine
yaklamda ciddi bir sathlik yaratmtr.
Derlemede toplu halde sunulan yazlar, toplumumuzun sadece kendisine benzedii,
bu nedenle de dier yaplar zerine gerekletirilen tahlillerin onun iin
geerli olamayaca yolundaki teze, misaller araclyla, ciddi eletiriler
getirmeye almlardr. Yorumlar, elden geldii lde, bu eletirilerin
mutlaka VVallerstein ya da Polanyi'ninkiler benzeri global lekli kuramlar
vastasyla yaplmasnn gerekli olmadn vurgulamlar, dier bir ifadeyle,
kendine benzerlik tezinin reddedilmesinin tek yolunun bir toplumu, onun tm
tarihini ve zgn niteliklerini yok sayarak, iktisad istatistiklere indirgemek
olmadn gstermeye ynelmilerdir.
Yorumlar bunu gerekletirmeye gayret ederken, okuyucuyu belirli bir yaklam
kabule ikna etmekten ziyade ona soru sordurtmak ve genellikle tartmadan kabul
ettii mekanik ilikileri sorgulatmay hedeflemilerdir. Giri blmnde de
ifade ettiimiz gibi bunu gerekletirdikleri lde amalarna ulatklar
kabul edilebilir.
286

You might also like