kr Haniolu _ Osmanl'dan Cumhuriyet'e Zihniyet, Siyaset ve Tarih
M. kr Haniolu Princeton niversitesi retim yesi ve bu kurumun Ortadou
Aratrmalar Blm'nn bakandr. Kendisinin yaynlanm kitaplar arasnda Bir Siyasal Dnr Olarak Doktor Abdullah Cevdet ve Dnemi (stanbul, 1981), Bir Siyasal rgt Olarak Osmanl ttihad ve Terakki Cemiyeti ve Jn Trklk, 1889-1902 (stanbul, 1986), The Young Turks in Opposition (Oxford, 1995) ve Preparation for a Revoiution: The Young Turks, 1902-1908 (Oxford, 2001) bulunmaktadr. NDEKLER Sunu/9 Giri/11 I. Blm: Din, Bilim, Bilimcilik, Modernlik, adalama Din, Bilim, Bilimcilik/15 Dinde "Reform"/19 ,,.."?'??:... ki Trkiye / 24 Max VVeber-slm Calvinistler / 28 Osmanl Popler Materyalizmi, Bilim ve Felsefesizlik / 36 Bir Medenleme Projesi ve Bilim Dini Olarak Vlgermateryalizm / 40 ? Pozitivizm mi, Vlgermateryalizm mi? / 43 kinci Merutiyet'ten Gnmze Bilim-Din-Modernlemef/46 Batllama, Modernleme, adalama ve Trk Toplumu / 49 Gemiten Gnmze rtnme, adalk ve Medenleme Projesi / 53 Dindar Bir Dinsiz ya da Dinsiz Bir Dindar: Dr. Abdullah Cevdet ve Modern Trk Toplumu / 57 ABD ve Trkiye'de Laiklik, Kamusal Akl ve Hukuk Yorumlar / 64 II. Blm: Zihniyet, Aydnlar, Sekincilik, Entelekteller, Basn, niversite Asrlk Bir ideolojinin Yldnm / 73 Aydnlar ve Devlet / 78 Aydnlanma ve Siyaset / 84 Entelektel Kimlik ve Entelektel Ortodoksluk / 89 Osmanl-Trk Sekinciiiinin Unutulan Kuramcs /93 Sekinler ve Nitelikleri / 98 Milletlerin Ruhu, arkl Zihniyeti ve Siyas Doruluk /102 Yenieriler, Hr Basn ve Millet-i Msellha /105 Trk Basn ve Siyas Toplumsallama /108 niversite ve deoloji /112 niversiteler ve "lke Menfaatleri": ABD'de Ortadou almalarnn Gelecei /117 III. Blm: Siyaset, Demokrasi, Kimlik, Cumhuriyet, D Siyaset Yapm Rejimimizin Temelleri ve Kamusal Yorumlar /123 Tarih Geliimi inde Yksek Siyaset /129 "Baskc ktidar-Komplocu Muhalefet" Sarmal ve Trk Toplumu /133 Demokrasi ve Millet na /140 Dersimiz Demokrasi /143 Hikmet-i Hkmet ve Demokrasi /146 Demokrasi Eitimi ve Seviyesi /150 Temsil Arac m, Modernleme Hizmetinde Brokratik Kurum mu? /153 "Btnlk" ve "Katlm" Arasnda evre /156 Tarih Geliimi inde Kimlik Sorunumuz /160 st Kimlikler Olarak Trklk ve Trkiyelilik /163 Tarih Sre iinde Kimlikler, Kimlik atmas ve Demokrasi /167 Aznlklar ve Haklar /174 Ulus-Devletler ve Miras Paylam /180 Cumhuriyetin Getirdikleri ve Irak'taki Osmanl idaresi /184 Yeni Cumhuriyetilik /187 Batllama Yolunda Kimlik Aray /192 Osmanl Gemii ve D Siyaset Yapm/195 -???: Byk Devletlerle ttifak: 1907-1914 Dneminden . Alnacak Dersler/203 Yirmibirinci Asr mparatorluu / 207 IV. Blm: Tarih, Ermeni Meselesi, ttihad ve Terakki'den Cumhuriyet'e Gelimeler Mkemmel Tarih Yaratma Tutkusu / 213 Tarihsizlik zm m? / 216 Trk Altn acl ve Gnmz Sorunlar / 221 Sorumluluun Tarihe Havalesi / 224 Sorunlarn Kayna Osmanl Ynetimi mi? / 227 Osmanl Oryantalizmi / 231 ii Tarihilere mi Brakmal? / 234 Ermeni Meselesini iki Millet Arasndaki Kan Davas Gibi Grrsek Anlayamayz / 238 Yemen, Irak ve Ulus-Devlet / 249 Farkl Bir Diaspora ve Trk Milliyetilii / 252 Doksan Alt Yl Sonra 10 Temmuz / 257 eteler, Vatanseverlik, Kahramanlar/ 262 Trk stikll Harbi ve Gnmz Trk Toplumu / 273 CHP ve Toplumumuzda deolojik Deiim / 280 Sonu Yerine / 285 SUNU 2002 yl sonunda deerli meslektam Dr. ahin Alpay'n tavsiyesi ve dnemin Zaman gazetesi genel yayn ynetmen yardmcs Eyp an'n nerisi sonrasnda deien aralklarla bu yayn organnda yorum yazlar yazmaya baladm. Zaman gazetesinin Bat basnndaki op-ed yazlarn yaynland blmleri andran ama yazara daha geni alan tanyan yorum sahifeleri, bana gncel konular zerine tahliller yapma imkn sundu. Bu alanda konu seimime en ufak bir mdahalede bulunmayan ve sklkla kelime snrlarn zorlayan yazlar aynen yaynlayan Zaman gazetesi yneticilerine teekkr etmek istiyorum. Anlan sre iinde yorum sahifelerinde grevli ok sayda deerli gazeteci, yorumlarn Internet ortamndan alnarak yayna hazr hale getirilmesinde tasavvur edilebilecek her trl yardm gsterdiler. Bu konuda bilhassa Ahmet Turan Ayhan ve Ramazan Akkr'a teekkr bor bilirim. Gncel meselelere farkl bak alar getirmek amacyla kaleme alnan bu yorumlar beklemediim lde ilgi uyandrd. Yaynlam olduum akademik almalarla ilgili olarak gnderilen mesajlar genellikle iki haneli rakamlara ulamazken, neredeyse gazetedeki her yorum sonrasnda elliye yakn not aldm ve sanal lemde de olsa ok sayda kimse ile fikir alveriinde bulunma imknna ulatm. Bu bakmdan yorumlar, benim gibi yurt dnda yaayan bir akademisyen ile lkesi arasnda kpr oluturdular. Bana yazma zahmetinde bulunan okurlarn nemli bir blm ortaya koyduklar deiik fikirlerin yan sra tm yorumlarn derlenerek kitap haline getirilmesi arzusunu dile getirdiler. Yorumlarn derlenmesi aamasnda Gltekin Tan onlar batan sona okuyarak gzden kaan tashih ve iml hatalarn tespit konusunda ok deerli katklarda bulundu. Metni ayrca okuyan Suat Ak da nemli deiiklikler yaplmasn mmkn kld. Tm bu yardmlara itenlikle teekkr etmekle beraber yorumlardaki hata ve deerlendirmelerin sorumluluunun sadece yazara ait olduunu belirtmek isterim. M. kr Haniolu 18 Austos 2006 Princeton, NJ 10 GR Bu derleme 2002 sonundan 2006 yazna kadar Zaman gazetesinde yaynlanan elli be adet yorum ile 2003 ylnda Milliyet gazetesi iin hazrlanan bir deerlendirme yazsn kapsamaktadr. Bunlara ilveten Nuriye Akman tarafndan 2005 ylnda yaplan ve derlemede ele alnan konularla yakndan ilikili bir rportaj da metne eklenmitir. Yukarda sz edilen yazlarn tm kendi iinde btnl hedef alan almalar olup ileride bir kitabn blmleri haline gelecekleri varsaymyla kaleme alnmamlardr. Dolaysyla okuyucunun bu derlemeden, belirli bir konu zerine, bir yazm plan erevesinde hazrlanm bir kitapta bulunabilecek akclk ve tahlili beklememesi, sz konusu metinleri bamsz paralar olarak deerlendirmesi gerekmektedir. Ayn sebepten tr metinde belirli bir konu zerine kaleme alnm bir kitapta varl yadrganacak tekrarlar da bulunmaktadr. Bylesi bir derlemeden temel ama yukarda zikredilen yazlarn toplu biimde okuyucuya sunumu olduu iin bu tekrarlar aynen braklm ve metinlere mevcut tashih hatalarnn dzeltilmesi dnda mdahalede bulunulmamtr. Sz konusu yazlar okunurken bunlarn drt yllk bir zaman diliminde toplumumuzun gndemini igal eden konular zerine kaleme alndklar unutulmamal ve deerlendirmeleri bu balamda yaplmaldr. Gene kitaptaki drt ana blm ve bunlarn iindeki alt balklarn sadece akcl temin etmek amacyla yazar tarafndan dzenlendikleri gzden uzak tutulmamaldr. Dier bir ifadeyle, okuyucu bu blmleri okuduunda belirli bir konu zerinde sistematik bir bilgiye ulaamayacak; ancak benzer konular zerinde farkl deerlendirmelerden istifade etme imkn bulabilecektir. Derlemeyi meydana getiren yazlar akademik bir slp ve bunun beraberinde getirdii ekil artlar erevesinde deil, 11 geni kapsaml gazete yorumlar ve deerlendirmeleri olarak kaleme alnmlardr. Bu nedenle metinlerde son derece snrl sayda alnt sunulmu ve dipnotlar ya da dier yollarla kaynaklara atfta bulunulmamtr. Zaten yazlarda herhangi bir kaynaktan bunu gerektirecek derecede istifade edilmemi ve yorum karakterine sadk kalnmtr. Bu nedenle metnin temelde bir aratrma deil bir yorum almas olarak deerlendirilmesi gerekmektedir. Ayn nedenden tr, almann sonuna bir sonu blm ve dizinin eklenmesi de gerekli grlmemitir. Bir anlamda her yaz kendine ait bir neticeyi ihtiva etmektedir. Buna karlk tm yazlarn bir deerlendirmesini yapan ve yazarn ortaya koymaya gayret ettii bak asn ksaca tartan bir not "Sonu Yerine" bal altnda kitabn sonuna eklenmitir. Ancak bunun konulu bir kitabn sonu blm olarak mtalaa edilmemesi gerektiinin tekrar alt izilmelidir. Yorumlar deerlendirilirken, bunlarn bir ksmnn dierlerine nazaran olduka uzun olduklar grlecektir. Bu bir tercih ya da belirli konulara daha fazla ehemmiyet atfedilmesinden kaynaklanmamaktadr. 2002 sonundan 2005 bana kadar Zaman gazetesi yorum sahifesi yneticileri, yayn siyasetleri erevesinde daha ksa yazlar talebinde bulunmular, anlan tarih sonrasnda ise yaz uzunluu konusunda bir kstlama getirmemilerdir. Bu nedenle yakn dnemde yazlan yazlar dierlerine nazaran daha uzundur ve okunmalarnn kolaylatrlmas iin ara balklar kullanlmtr. Bu derleme, din ve modernlikten siyaset ve kimlik meselelerine, toplumumuzun tarihe yaklamndan kamusal rejim yorumlarmza kadar deiik konular zerine yaplm deerlendirmeleri bir btn halinde okuyucuya sunmak amacyla gerekletirilmitir. Bu nedenle okuyucunun zihninde sorular uyandrabilir ya da ele alnan konularn mekanik sebep-sonu ilikisi erevesinde tahlilinin ne denli zor, hatta imknsz olduunu dndrebilirse, kendisini hedefine ulam sayacaktr. I
Din ile bilim arasnda var olduu dnlen "ezel ve ebed" atmann insanlk tarihinin ve kendi toplumumuzun temel dinamii olduu fikri, ondokuzuncu asrn ortalarndan beri, Osmanl/Trk entelektelleri tarafndan hararetle benimsenmitir. emseddin Sami (Frasheri) Bey'den Cell Nuri (leri)'ye, Adnan Advar'dan Niyazi Berkes'e kadar uzanan kapsaml bir listedeki yazarlarca kaleme alnan eserlerin toplumsal ve iktisad deikenleri bir kenara iterek hep bylesi bir dinamii var saymalar phesiz bir tesadf eseri deildir. Son gnlerde meydana gelen tren kazalar ile ilgili olarak Trk basnnda yaplan tartmalarn da kendilerine fikr arka plan olarak bu zemini almalar, toplumumuzda vlgerletirilmi bir bilimcilik (scientism) tezinin popler dzeyde hl ne denli etkili olduunu gstermesi bakmndan ilgintir. Ondokuzuncu asrda altn an yaayan bilimcilik yalnzca her eye kadir bir "bilim"i ideolojisinin merkezine yerletirmekle kalmyor, felsefe, insan davranlar ve toplumsal bilimlerin de deneysel bilimlere ait yntemlerle yaplmas gerekliliini savunuyordu. Bu tez yani bilhassa Alman vlgermateryalizminin etkisinde deneysel bilimler ve tbbn her eyi aklamaya kadir olduuna -mesel bilin ve fikir retiminin beyin ve sinir sistemini meydana getiren "mad-de"nin basit bir ilevi olduunun "ispat edildiine"- duyulan "inan," ondokuzuncu asrn son yirmi ylnda Osmanl entelektellerinin de hatr saylr bir blmnn Ludvvig Bchner'in izinde bilimi dinselletirmelerine neden olmutu. Unutulmamaldr ki, bu kendine zg bir gelime olmaktan ziyade, Carlton J. H. Hayes'in "Materyalizm Nesli" olarak tavsif etmeyi uygun grd bir entelektel kuan Osmanl lkesindeki yansmasndan baka bir ey deildi. Beyrut, Kahire ve skenderiye'de el-Muktatafn ban ektii dergiler araclyla balayan Darwinizm tartmas, Bchner'in, 15 Darwinizm'in kendisinin "Madde ve Kuvvet" zerine ortaya koyduu tezleri ispatladn iddia ettii almalarnn Dr. ibli umayyil tarafndan Arapa'ya tercme edilmeleri sonrasnda daha da alevleniyor, stanbul'da Abdullah Cevdet Bey, Bchner'in eserinin "Tefekkr" bahsini Trke'ye eviriyor, Kahire, Badat, Beyrut, zmir'de neredilen ilk Bchner reddiyelerini yeni "bilim dini"nin slikleri haline gelen entelekteller cevap bile verilmesi gerekmeyen "huraft ve isriliyt" olarak yorumluyorlard. Beir Fuad Bey'in bilimsellikle badamad iin iirin bir kenara braklmasn tavsiye etmesi, Dr. erafeddin Mamum'nin "beynin ilevlerini kalbe atfederek bilimsellikten uzaklatklarn" iddia ettii airlere kar balatt savata hayvanlara dair iir yazan edeb ahsiyetleri, yapabiliyorlarsa, hasta hayvanlar iirleriyle tedavi etmeye armas, bize bugn tuhaf gelen fikirler olmakla birlikte, bir neslin hatr saylr sayda entelektelinin iselletirdii derin bir inancn delilleridir. Bunun sonucunda, tpk 1872 Temmuz'unda nl cerrah Henry Thompson'un dindarlar pazar gnleri okunan dua kitabnda hastalar iin mevcut dualar okuyarak, eer varsa, duann gcn bilimsel olarak ispata davet etmesi sonrasnda Robert Seeley'den Huxley ve Holyoake'e kadar pek ok entelektelin dahil olduklar (Galton'un istatistiki verilerin, duann hastalara yarar salamadn ortaya koyduunu savunan makalesi sonrasnda daha da keskinleen) tartma benzeri fikir mnakaalar -mesel Balkan Savalar srasnda IMeihat'in okunmas iin okullara gnderdii duaya kar ctihad mecmuas tarafndan alan kampanya- biraz gecikmeli de olsa Osmanl/Trk toplumuna tanyordu. Ahmed Midhat Efendi'nin kendisinin ve Hoca Musa Efendi'nin yorumlaryla bir tartma kitab haline getirdii ve din-bilim atmas tezinin ncil'i kabul edilen John W. Draper'in Niza'-i lm Din adl eserinin dnemin sat rekoru kran kitaplar arasna girmesi, Osmanl entelektel evrelerinin bu alandaki tepkilerinin Avrupa ya da ABD'de ortaya kanlardan fazla farkl olmadn gstermektedir. Bu tartmann Osmanl balamnda kazand bir hususiyet ise feti haline getirilen dinselletirilmi bilimin, slikleri 16 tarafndan, Bat'nn stnlnn de arkasndaki g olarak kutsanmasyd. Bunun sonucunda ise olduka mulak -mesela teknolojik gelime ve mhendisliin de sklkla iine sokulduu- ama "her eye kadir" olduuna inan duyulan bilimin, fazla da uzak olmayan bir gelecekte yarataca yeni ahlk anlay ile dinlerin yerini alaca kabul ediliyordu. Tekrar edilmek gerekirse bu fikr zemindeki tartmalar, mesel 1853 ylnda Lord Paimerston'un mdahalede bulunmak zorunda kald kolera salgnna kar bir gnlk oru tutulmasn teklif eden Edinburg Kilisesi ile doktorlar arasndaki mnakaa, gene ngiltere'de 1864 ylnda alnan gzel rn nedeniyle kran duas okunmasna bilimciler tarafndan gsterilen sert tepki, ondokuzuncu asrn ikinci yars ile yirminci asrn ilk yllarnn olaan olaylarndand ve din-bilim atmasn insanln temel dinamii olarak gren entelekteller Bat toplumlarnda pek de yabana atlamayacak saydayd. Bu fikirler -belirttiimiz gibi- Osmanl entelektel evrelerinde de ok sayda taraftar buluyorlard ki bunun fazla da garipsenecek bir yn yoktu. Sorun bu tartmalarn neden Osmanl/Trk kamuoyuna tand deil, bylesi bir "bilimcilik" anlaynn nasl olup da daha vlger biimiyle gnmz Trk kamuoyunda egemen popler sylemi oluturmakta olduudur. Unutulmamaldr ki, bu tr bir "bilimcilik" Sovyetler Birlii kurucular tarafndan dahi felsef slkla ma'll ve ar idealist bir ideoloji olarak mahkm edilmiti. Gene Lange dzeyindeki dnrler bylesi bir "bilimcilik"in felsefesizliinin yaratt sorunlarn altn izerken, Justus von Liebig kalibresindeki bilim adamlar "bilimciler'i abartl genellemeler yapan "amatrler" olarak gryorlard. Modern Trk Toplumunda Popler Bilimcilik Bu sylemin toplumumuzda gnmze dein fazla bir deiim gstermeden varln srdrebilmesinin temel nedeni, Trk resm ideolojisinin, felsef boluuna karn, ondokuzuncu asr Alman vlgermateryalizminin deneyci "bilimcilik"ini, onu kurucularnn hi de arzu etmedikleri biimde onsekizinci asr Fransz materyalizmi ile harmanlayarak, sisteminin merkezi- 17 ne yerletirmi olmasdr. Nitekim bu nedenle Dr. ibli umayyil, Salamah Musa, smail Mazhar hatta Kasm Emin gibi dnrlerin youn gayretlerine karn gnmz Arap dnyasna snrl etki yapabilmi ondokuzuncu asr Alman vlgermateryalizmi ve bilimcilii, Trk entelektel ve popler sylemlerinde egemenliini srdrebilmekte, Trk basnnda, Avrupa ve Amerikan yayn organlarnda bir asr ncesinin tartmalar sklkla gndeme gelebilmektedir. lgintir ki, ondokuzuncu asr Alman vlgermateryalizmi ve "bilimcilik"ini Osmanl/Trk toplumuna tayan dnrler, bu ideolojinin iki temel zaafn yani kendi dindarlarn yaratacak bir inan sistemine dnme karakterini ve bylesi bir sistem olarak mevcut inan sistemleri karsnda ne denli zayf kalacan hissetmilerdi. Onlara gre bu sorunlara mutlaka are bulunmas gerekiyordu. te bu nedenledir ki, bu entelekteller Jean-Marie Guyau'ya bir cankurtaran simidi gibi sarlmak zorunda kalyorlard. Ancak, bylesi sentezlere ynelmek yerine, Avrupa'da vlger snflamasnn dna kamayan bu ideolojinin yeni bir toplum ina aamasnda daha da vlgerletirilmesi gnmzde dahi hissedilen tesirler icra etmitir. Bunlarn en belirgini ise toplumumuzun bir ondokuzuncu asr tartmasn srdrmekte ve enerjisini bu alanda tketmekte olmasdr. William James bu bir buuk asr nceki din-bilim atmas tezlerini yorumlarken, tartmann her iki tarafndaki militanlarn temel bir felsef tartmay tam anlamyla ayaa dren fikr seviyede bireyler olmakla birlikte bu derece etrefil bir konuya bu netlikle yaklaabilmenin rahatln duyduklarna iaret etmiti. Ayn adan baklacak olursa, Adnan Advar'n Bchner'in Madde ve Kuvvet kitabn okuduu dnemin hayatnn "fikren en rahat zamanlar" olduunu belirtmesinin bir tesadf eseri olmadn ifade etmek mmkndr. Bylesi bir rahatla bir yirmibirinci asr toplumu olarak sahip olmak ise phesiz fazlasyla iftihar edilecek bir baar deildir. Zaman, 26 Austos 2004 18 Dinde "Reform" Yirminci asr bandan itibaren Osmanl/Trk entelektel hayat ve siyasetinin gndeminden hi kmayan konulardan birisi de phesiz "Dinde Reform"dur. Onsekizinci asr Fransz ve ondokuzuncu asr Alman popler materyalizminin, pek de anlaml olmayan telifiyle yaratlan Osmanl/Trk "Aydnlan-mac Bilimcilii", toplumda dinin yerine bilimin geecei bir "aydnlk" gelecei hedeflemekle birlikte, gerek bu gelecein zeminini hazrlamak ve gerekse de dnm srecini hzlandrmak amacyla "din"i de bilimselletirme gayreti iine girmitir. Her ne kadar bu amala ortaya konulan eserlerin slplar ve kullandklar kaynaklar, ayn dnemde modernliin nlerine koyduu sorunlara cevap verme amacyla ulem tarafndan gelitirilen tezlerle ilgin benzerlikler gsterirse de bu mabehetin sath ve yanltc olduunu vurgulamak gerekir. "Dinde Reform" tezi savunucularnn konuya yaklamlarnda gze arpan iki nemli husus, dine modern toplumlarn ortak inanc olduu var saylan Hristiyanlk merkezli yaklalmas ve bunun tabi neticesi olarak reforma da bu dinin geirdii dnme referans verilerek atfta bulunulmasdr. Dolaysyla bu tez, benzeri bir "reform" yaplmakszn modernlie cevap verilmesinin imknszln vurgulamaktadr. Bu vurgu yaplrken, modernliin de "Avrupa" ya da "Bat" ile snrlandrldnn gzden karlmamas gerekir. Nitekim, bu fikirleri mdafaa edenlerden Keecizade zzet Fuad Paa'nn ifadesiyle "1300 sene evvel lde, l iin yaplm kavnin ve nizmt" ile "Avrupa ktasnda" hayat srdrmek imknszdr. Konuya bylesi bir zaviyeden yaklaan "Dinde Reform" tezi mdafileri, dolayl olarak, iki temel varsaymda bulunmaktadrlar. Bunlardan birincisi, belirli bir evrim geiren ve bu nedenle Sosyal Darwinist kuramla aklanmas mmkn olan Hristiyanln aksine, slmiyet'in tm messeseleriyle 19 ezel ve ebed bir duraanlk arzetmekte olduudur. Her eye mil ve bir din iin iledii var saylan evrimin dierinde yaanmadn ve yaanamayacan iddia etmek, phesiz sz konusu tezin mdafilerinin bu alanda ciddi bir zihn bulanklk iinde bulunduklarn gstermektedir. Ayn fikir karmaasn modernliin bu kimselerce sabit, deimez, snrlar kesin bir kavram olarak yorumlanmasnda da grmek mmkndr. Burada en azndan Cumhuriyet ncesinde "dinde reform" talebinde bulunan Osmanl entelektellerinin tezlerindeki bu zayf halkann bilincinde olduklarn belirtmek gerekir. Ama onlarn bir aklama olarak ileri srdkleri Mslman idarecilerin baskclnn evrimi engelledii fikrine katlmak phesiz olduka gtr. Birinci varsaymn tabi bir neticesi olan ikincisi ise belirli bir mdahale yaplmakszn slmiyet'in, kendi dinamikleriyle modernlie cevap verebilmesinin imknsz olduudur. Bu nedenle niha tahlilde "Dinde Reform," evrime direnli bir bnyenin din d unsurlar (bilim) tarafndan mdahale edilerek dzeltilmesini, zamanla uyumlu hale getirilmesini (asrletirme) savunmaktadr. Bu teze gre, ancak bu salandktan sonra ayla bark hale gelebilecek olan slm lemi (ya da onun bir blm) -aynen Hristiyan dnyasnda olduu gibi- toplumsal ve bilimsel gelimeye engel olma yerine onlar iselletirecektir. Reform Tezinin Zaaflar Bu yaklamn temel zaaf, Hristiyan din reformasyonunun bambaka bir an ve fikir ortamnn rn olduunu, ondokuz, yirmi ve yirmibirinci asr modernliine cevap verme gibi bir amacnn bulunmadn gzard etmesidir. Her ne kadar Katolik Kilisesi ile reform a ncesi ve sonras bilim evreleri arasnda mevcut bir gerginlikten bahsetmek mmknse de bu hareketi bilim tarafndan dinin slah edilmesi, dinin kendine bilimsel gelimeler erevesinde ekidzen vermesi, asrlemesi olarak yorumlamak ona hi tamad bir nitelik atfetmekten baka bir ey deildir. Gerek Luther ve gerekse de Hus, Savonarola, VValdo, VVycIyf benzeri ncllerinin bylesi amalarla reform mdafilii yaptklarn 20 var saymak, onlarn tezlerindeki kuvvetli Hristiyan vurgusunu neredeyse tamamen bir kenara atmak, ancak tarihi ^ai^a bir din-bilim atmas semasyla aklamaya gayret ederken^ anakronizm rekorlarn yerle bir eden toplumumuz sekinlerince yaplabilir. Bir yandan Hristiyan reformunu tabi bir evrim olarak mtalaa ederken, te yandan da onun Hristiyan karakterini gzard etmek, sz konusu "Dinde Reform" tezinin bir dier zaafdr. Bunun yan sra, Reformasyon sonrasnda Hristiyanlk'la modernliin ve bilimin mutlak uyumunun gerekletii tezi ise tabiatyla bir fanteziden baka bir ey deildir. Benzeri bir zihn karklk da laiklik ile din "reform" arasnda karlkl bir iliki var saylmasyla ortaya konulmaktadr. Trk toplumunun nemli bir kesimince laikliin ne kadar kat uygulanrsa din zerinde o derece kuvvetli bir "reform" tesiri icra edeceine inanlmas, bu kesimlerin, "laiklik" kadar "din" kavramn anlamada da ciddi sorunlar olduunu ortaya koymaktadr. Reformcularn Temel Amaz "Dinde Reform" tezinin, dinin i dinamiklerinden umudu keserek yukardan aaya gerekletirmeye soyunduu yeniden yaplandrma giriimlerinin karlat temel sorun, dindar kitlenin bu eylemi bir dardan mdahale olarak alglamasdr. Dindarl tartma gtrmeyen Hristiyan reformcularnn aksine bir asr aan bir sredir bir "tenvr-tenevvr" (aydnlatma-aydnlanma) ilikisi erevesinde Mslman kitleleri "aa uydurma" cehdiyle ortaya kan Osmanl entelektellerinin hepsi de bu kitle tarafndan "yeni bir din yaratma" sulamasna maruz braklm ve dolaysyla yaratabildikleri tesir son derece snrl olmutur. Bu kimseler ise baarszlklarnn nedenini temel tezlerinin yanllnda aramak yerine, sekinci hareket mensuplarnn tabi refleksiyle, kitleyi sulama davran iine girmilerdir. Nitekim kendilerini modern bilim vastasyla "reform" yapmaya alan mtehidler olarak gren bu kimseler, neden Muhammed Abduh ve Raid Rza benzeri bir tesir icra edemediklerini ya da kitlelerin neden "halk slm" nderlerinin peinden gittiini anlayamayarak bunu basit bir "cehalet" sylemi erevesinde deerlendirmilerdir. Ayn ekilde kitlelerin nne "reform" mdafii olarak karlan ve "ngiltere'de terakkiyt m evveldir Protestanlk m?" sorusuna verdii "bhe edilmez ki Protestanlk zuhur etmeyb de eski Hristiyanlk baki kalsa idi medeniyet-i hzradan nm nian olmazd" cevabyla temel yaklamn ortaya koyan Ubeydullah Efgan benzeri "lim"ler de sz konusu kitleden ayn olumsuz cevab almlardr. Nitekim ne Ubeydullah Efgan'nin Mide Sresi'ndeki (5/54) "Sizden kim dininden dnerse bilsin ki Allah sevdii ve kendisini seven mminlere kar alakgnll, kfirlere kar onurlu ve zorlu bir kavim getirecektir" ifadesini Protestanlkla paralel bir reform yaparak asr bir "kavm-i cedd" yaratma tezine temel yapmaya gayreti ve ne de Garbllama savunucularnn "Tanr'ya ilk defa Trke syleyen imam" olarak vglerine maz-har olan Mehmed Cemaleddin Bey'in "Kur'an ve hadisleri" yirminci asr felsefesi nda yeniden yorumlama fikri bu kitleden ilgi grmtr. Gnmzde benzeri tezlerle ortaya kan ahsiyetlerin de gerekli "tenevvr" salayamamalarnn nedeni, kendilerinin kitle tarafndan gelenei yabanc bir sylem haline sokma gayreti iinde bireyler olarak kabul edilmeleridir. Aslnda cehalet ile sulanan kitlenin, gelenee dayal badatrma abalar ile onu yabanclatrarak yeni sylem yaratma gayretleri arasndaki ince fark tespitte gsterdii duyarllk dahi bu ithamn fazla anlaml olmadn gstermektedir. "Dinde Reform" tezini savunan Osmanl entelektelleri, Mslmanlar'n "terakkiyt- medeniyeyi ancak Mslman bir menba'dan istinbat ve kabul" edeceklerinin farknda idiler. Ama anlayamadklar fevkalde ehemmiyetli bir husus, kitlenin onlar gerek anlamyla gelenee sahip kan Mslmanlar olarak grmemesiydi. kinci Merutiyet Garbcl'nn "Dinde Reform" tezlerini resm devlet siyaseti haline getiren erken Cumhuriyet rejiminin de tm gayretlerine karn kitleden ald cevap farkl olmamtr. Kitle, gerek rejimin dini bilimselletirme gayretlerine ve gerekse de "gerek" Mslmanlk'n ne olduu konu- 22 sunda kendisini "tenvr"e gayret eden "mtehidler"e kar mesafeli bir yaklam benimserken, sorunlara gelenek erevesinde cevap vermeye alan "halk slm" nderlerinin sylemlerini iselletirmi, onlara destek vermitir. Trk sekinlerinin bu sylemlerin yaratt byk dnm, modernlie verdii cevaplar, daha da nemlisi onlarn modern karakterini anlamamakta srar etmesi ve bunlara destek veren kitleleri ad, "huraft ve isriliyt" ile kandrlm, aydnlatma yoluyla tedaviye muhta ynlar olarak mtalaa etmeleri toplumumuzun bata gelen sorunlarndan birisidir. Kendi modernliini tek, tartlmaz ve tartlmas teklif edilemez karakteri nedeniyle kutsayan bir ideolojinin, herkesi tenvr-tenevvr ilikisi erevesinde kendine benzetme konusundaki srar, bu ideolojinin siyaset zerindeki zaman zaman tekelcilie varan kontrol ile birleince toplumda gerek anlamda oulculua engel olma benzeri neticeler douran bir gerginlie neden olmaktadr. Buna, farknda olmadan, bir din gibi sarlanlarn sormalar gereken sual aslnda, evrime direnli, deimezlik karakteri baskn ideolojinin kendilerininki olup olmaddr. Zaman, 14 Mays 2005 23 ki Trkiye Dardan bakldnda teknik bir ayrnt gibi gzken bir niversite giri imtihan katsays deiiklii zerinde kopan frtna, bize sembollerle temsil edilen bir atmann derinliini gstermektedir. Fransz htilli ile 1905 arasndaki dnemi belki de en iyi anlatan "ki Fransa" terimi gibi gnmzde her ne kadar inkr etmeye allrsa allsn var olan "ki Trkiye", eitli semboller araclyla yaplan bir toplumsal savan kutuplarn meydana getirmektedir. Bu anlamda modern bir misal olarak Amerika Birleik Devletlerindeki krtaj sembol etrafnda yaplan savaa benzeyen "ki Trkiye" arasndaki kavgann gerek Fransz gemiinden ve gerekse de gnmzdeki Amerikan toplumundan farkl yn, mcadelenin, kendi Ortodoksluunu yaratan Trk laikliinin temelini meydana getirdii ideolojik yapnn ald ekil nedeniyle, bir dinler sava halini almasdr. Onsekizinci asr Fransz materyalizmi ile ondokuzuncu asr Alman vlgermateryalizmini kartrarak d'Holbach'n Akl- Selm'l ile Bchner'in Madde ve Kuvveti melezi bir materyalizmin vlgerletirilen zemininde yaratlan laiklii modernlik bysyle kartrarak ideolojisinin temeline oturtan "Resm Trkiye", farknda olmadan ve istemeden yeni bir din yaratmtr. Ondokuzuncu asr sonu ile yirminci asr banda bu ideolojinin temellerini atan ideologlarn kendilerinin "akl- selm"in peygamberi olduu bir dinin mritleri olduklarn belirtmi olmalar bir tesadf deildir. Ancak, bu kimselerin beklentilerinin tersine, modernlik tekelinin krlmas ve bilimin mevcut dinleri birer "huraft" ve "isriliyt" yn olarak tarihin plne gndererek tm toplumun ve aydnlanan insanln dini haline gelememesi, toplumun dengesini altst eden bir dinler savann balamasna yol amtr. Resm Trkiye'nin ondokuzuncu asrn son eyreinden itibaren Os- 24 manl toplumu iinde yaratlan ideolojisinin mimarlar olan Osmanl Garbclar, istikblin, Jean-Marie Guyau'nun deyimiyle, "din yokluu" iinde kendi materyalizmlerinin idealist rtularla dzeltilerek bireyi felsef anlamda dindar klan bir din haline geleceini mit ediyorlard. Beklentiler ve Gerekler ^ Bu sre ierisinde mevcut dinlerin kaderi paganizminkine benzeyecek ve insanlk bu sorundan kurtularak terakki yolundaki ilerlemesine hz katacakt. Dolaysyla bu dncenin mimarlar ksa bir tenvr-tenevvr sreci sonrasnda din kaynakl "sorunlar"n yaanmad bir toplumsal huzur ortam salanacan dnyorlard. Ondokuzuncu asr sonu-yirminci asr ba dnem entelektel tarihini iyi bilenler bu alandaki gelimeleri tahrnin etmede uranlan baarszl abartmann doru olmadn kolaylkla teslim ederler. Bugn bize fazla da anlaml gelmeyen bu kurgu, dnemin entelektel yaamn hkim kuramyd ve bu evrelerde insanln tarihteki en nemli sramalarndan birisini gerekletireceine duyulan inan tamd. Resm Trkiye'nin yirminci asrn ilk yarsnda gremedii bir dier gelime de Trk laikliinin de bir parasn meydana getirdii ideolojinin kendi Ortodoksluunu yaratabilecei olmutur. Tpk gnmzde birok konuda Katolik Kilisesi'nden daha kat yorumlar sahiplenen Amerikan Protestan tekiltlar ya da slm'n zne dnme ilkesi erevesinde pritanizmi savunma amacyla ortaya kan ama sre iinde kendi tezini kat bir kuram haline getiren Vahhab ve Selefi hareketleri gibi, Trk laikliinin temelini meydana getirdii ideoloji de kendi Ortodoksluunu yaratm ve taraftarlarnn bir blmn bir dinin slikleri haline getirmitir. Tek Trkiye Yaratmada Karlalan Sorunlar Bu kendi Ortodoksluunu yaratan yeni din, literatre "laik insan" kavramn hediye etmekle kalmam, eitli semboller araclyla kitlelere inan alamaya gayret etmitir. Ancak burada karsnda temel engel bulmutur. Bunlardan ilki, 25 bir "huraft yn" olarak grlen dinlerin mukavemeti ve modernlie kendini onunla badatrarak cevap vermeleri olmutur. Bunun sonucunda zikrettiimiz ideolojinin en nemli silah olan "modernlik bys" elinden alnm ve modernliin bireyin nne koyduu sorunlara ondan daha iyi cevap verdii iddiasyla ortaya kan din, toplumdaki roln srdrmtr. Sz konusu ideolojinin bu tekeli kaybettiini kabul etmeme yolundaki direnci ve "cehele"yi onsekizinci asr aydnlatmacl yoluyla "tenvr"deki srar, kendi Ortodoksluunun yaratlmasnda nemli bir rol oynamtr. Dinin modernleme ile badaabilmesinin imknszl temeline dayanan bu Ortodoksluk ayn zamanda "modernlikler" olabileceini de reddetmekte ve yukarda belirttiimiz tekelini srdrmek amacyla kendi modernliini "tek ve tartlmaz modernlik" olarak savunmaktadr. Ondokuzuncu asr sonu mimarlarnn hi dnemeyecekleri bir gelime sonucunda kendi Ortodoksluunu yaratan bu ideolojinin savunduu modernlik, gncel toplumsal gelimelere uyum alannda bir huraft yn olarak aalad yaklamlarn bir blmnden daha geride kalmtr. Karlalan ikinci engel, bu Ortodoksluk sonucunda kuramclarnn ngrd gibi dinlerin ortadan kalkaca bir ada "bireyi felsef anlamda dindar klan bir din" yaratmak yerine, kat bir din haline gelen bu ideolojinin materyalist temeli nedeniyle aalad dinlerle mcadelesindeki zorluk olmutur. Bu ideolojinin karlat nc temel engel de umulann aksine, ilk iki alandaki sorunlar nedeniyle, toplumun ounluu tarafndan deil aznlnca benimsenmesi olmutur. Bu aznlk entelektel tekeli elinde tuttuu ve siyas yap ilerlemeci tek parti temeline dayand srece bu engel kendisini yeteri derecede hissettirmemi ama siyasette oulculua geilip entelektel tekelin krlmas, hatta bu alandaki dengenin tersine dnmesi, zgrletirme amacyla yaratlan ideolojinin yasak bir izgiye gelmesine yol amtr. Yakn dnemde gnmzdeki durum ile Tanzimat sonras Osmanl toplumu arasnda yaplan karlatrmalar, tpk 1908 sonrasnda iddia edildii gibi, Tanzimat'n yaratt ikili 26 yapnn ortaya kartt sorunlar zerinde durmulardr. Ancak, ttihad ve Terakki'den Cumhuriyet'e gerekletirilen kanun dzenlemelerle yalnzca kt zerinde ortadan kalkan ikilik varln srdrmtr. Bu da bize meselenin sadece bu tr dzenlemelerle halledilemeyecek kadar derin olduunu gstermektedir. "ki Trkiye'nin nasl bir badatrma sonucunda "Bir Trkiye" haline getirilebilecei hepimizin zerinde hassasiyetle dnmesi gereken bir meseledir. Temelleri Osmanl son dneminde atlan ve bilhassa 1940'lar sonrasnda geirdii ortodokslama sonucunda katlaan bir ideolojinin, asl beklentilerini karlamaktan uzak kalan gelimelere bakarak kendini slah etmesi, bu alanda nemli bir adm tekil edebilir. Ortodokslua sahip karak daha da katlama ise zannedilenin tersine "Bir Trkiye"ye geii zorlatrabilir. Ancak unutulmamas gereklidir ki, ki Trkiye'den birisinin dierini ortadan kaldrarak "Tek Trkiye" haline getirmesi ancak toplumsal dzenin altst olmasyla mmkndr. Her iki Trkiye iinde de bunu kabul etmeyenler bulunmakla beraber, bunlarn ufak aznlklar olmaktan teye gitmemeleri, bize gelecee umutla bakma imkn vermektedir. Zaman, 31 Mays 2004 27 Max Weber-slm Calvinistler Kendi toplumsal ve kltrel meselelerini, hatta tarihini, ancak Bat merkezli parametrelerle tartabilen Trk entelektelleri sz konusu alanlara "Sened-i ttifak, Trk Magna Cartas'd ir" ya da "Kur'an, Mslmanlar'n ncil'idir" benzeri kavramsallatrmalarla yaklamakta, bu nedenle de abesle itigal ifadesiyle tarif edilebilecek tahliller yapmaktadrlar. Son gnlerde gndemimizi igal eden "slm Calvinistler" tartmas da bunun ilgin misallerinden birisini tekil etmektedir. Yukarda verdiimiz misaller yardmyla tekrar belirtmek gerekirse, kar karya bulunduumuz mesele, deiik siyas yaplardaki merkez-evre mnasebetlerinin ya da farkl dinlerin hkmlerinin mukayese edilmesinin tesinde (bunun ne denli anlaml olduunu izaha gerek yoktur), kendi kltrmze ait bir tartmann ancak "znden soyutlama" hatta "tekiletirme" vastasyla yaplabilmesidir. European Stability Initiative tarafndan hazrlanan "slm Calvinistler: Orta Anadolu'da Deiim ve Muhafazakrlk" balkl ve konuya "nde gelen Kayserili iadamlarnn pek ounun iktisad muvaffakiyetlerini kendilerinin Protestan i ahlkna baladklar" benzeri, en azndan, pheyle karlanmas gerekli bir tespitle giren rapor da "Orta Anadolu'da baarl iktisad giriimcilik" gibi "inanlmas g" bir gelimeyi bir trl kendi parametreleriyle aklayamayan Trk entelektel dnyasna kuramsal ereve tesisi imkn salayan bir "tekiletirme" arac sunmutur. Bu alanda yaratlan ereveye, Max Weber'in 1904 ylnda yaynlanan nl Protestan Ahlk ve Kapitalizm Ruhu adl almasndaki temel tezin slm ve Trk toplumlarna uyarlanmasyla ulald phesizdir. Bu ise gerek Weber'in tezinin yanl anlalmas ve gerekse de ona bir asr aan bir sre iinde getirilen eletirilerden tamamen bhaber olunmasnn 28 tesinde kendi toplumuna, kltrne btnyle yabanclam, onun deerlerini ancak "tekiletirme" yoluyla anlamaya gayret eden bir entelektel tabakann varln ortaya koymaktadr. Weber ve Protestan Ahlk Tezi Weber'in Calvinizm ile kapitalist giriimcilik ruhu arasnda kurmaya gayret ettii sebep-sonu ilikisi ele alnrken, her eyden nce bunun basit, mekanik bir srece iaret etmediine deinmek gerekir. Weber, bu hususun altn sarahatle izerek bir iktisad sistem olarak kapitalizmin bizatihi Reformasyon'un rn olduunu iddia etmek gibi mekanik bir yaklamnn olmadn ve meseleyi Marx'n tek yanl maddeci belirleyicilii benzeri tekil bir "ahlklik"e indirgemeyi amalamadn belirtmitir. Dolaysyla Weber'e dayanarak bizatihi bir ahlk yaklamn belirli bir iktisad davran biimini douracan ya da bu davran biiminin ancak belirli ahlk anlaynn hkim olduu toplumlarda geliebileceini iddia edebilmek mmkn deildir. Bunun da tesinde Lujo Brentano ve bilhassa Richard Tavvney'in bu alanda yeni ufuklar aan almalar, Weber'in tezinin ok ciddi zaaflarla ma'lul olduunu, tarihi gelimeleri kendi dneminin gerekliklerinden geriye giderek yanl yorumladn ortaya koymulardr. Tavvney "kapitalist ruhun tarih kadar eski" olduunu ve Calvinizm'in bu alanda en fazla bir ivme salam olabileceini ileri srerken; Brentano, Rnesans ve Machiavelli'nin ortaa ahlk kaytlarnn krlmas alannda en azndan Calvinizm kadar etkili olduklarn vurgulamtr. Weber'in tezinin yaynlanmasndan itibaren eyrek asr iinde ortaya konan bu eletiriler sonrasnda konuyu ele alan tarihiler ise daha ciddi elikileri dile getirmilerdir. Mesel Herbert Luethy, Cenevre'de faiz uygulamasna Calvinizm'in douundan bir buuk asr nce Katolik Piskopos Fabri tarafndan cevaz verildiini tespit ederek Weber tezine kuvvetli bir darbe vurmu; Andre Bieler, retisinin en ince ayrntlarna inerek, Calvin'in gerekte kapitalizmin nde gelen muhaliflerinden biri olduunu ispatlamtr. Weber tezinin aksine Calvin de Luther, Zvvingli ve dier tm reformcular 29 gibi iktisad alanda Aziz Augustine ve benzeri kilise liderlerine kadar gtrlebilen Katolik tezlerini aynen benimsiyordu. Bunlarn da tesinde Weber tezinin en byk zaaf, yaratt sebep-sonu ilikisinin tarih geliime uymamasdr. Unutmamak gerekir ki kapitalizm, Calvinizm'e sonuna kadar bal kalan Hollanda kasabalarnda deil, Arminizm'i benimseten Amsterdam'da ve gnmzde bile bu gelenein en saf haline sarlmay iftihar vesilesi sayan sko da kasabalarnda deil Glascow'da gelimitir. Ayn ekilde, Katolik Flanders Avrupa kapitalizminin nde gelen merkezlerinden birisi haline gelirken, baz ehirler istisna edilirse, Presbiteryen skoya ciddi bir iktisad gelimeye sahne olmamtr. Dier bir ifadeyle, Protestan tarihini Cenevre cemaati, Pritanizm, Metodizm, Baptist kiliseler gibi seme misallerle yaratlan bir sre olarak ele alarak asr iinde Amerikan kapitalizminin nasl doduunu aklayabilmek ve Benjamin Franklin'e ulaan bir ruhtan bahsedebilmek mmkn deildir. Weber'in on dokuzuncu asrdaki Calvinizm'i, bir anlamda, Hristiyan sosyalizmi diyebileceimiz bir fikr zemine oturan erken Calvinist cemaatlerle fazla bir benzerlik tamamaktayd. Bu anlamda Weber, Calvinizm'in nasl olup da sre ierisinde bir Hristiyan hmanizmine dntn de aklayamamaktadr. Bunun dnda Calvinizm'in, VVestphalia Anlamas sonrasndaki tarih diliminde tm dnyada srekli biimde gerileyen bir hareket olduunu da unutmamak gerekir. Nitekim yirminci asr ortalarna gelindiinde Gney Afrika'da, Afrikaan konuan beyazlar istisna edilirse toplumsal gc olan bir Calvinizm'den bahsedebilmek de mmkn deildir. Calvinizm'in neden deiik meknlarda farkl etkiler dourduunu izah etmeden onun iktisad belirleyicilie sahip bir ahl-klik tadn savunabilmek mmkn olamamaktadr. Bu nedenledir ki gnmzde VVeber tezini savunanlar dahi bu tezin aslnda kendisine bir zamanlar atfedilen mekanik aklaycla sahip olmadn, bize ancak kapitalist iktisad ilikinin douunu aklama alannda yaplacak ayrntl bir tahlilde dier unsurlar takviye edebilecek bir ara sunduunu ileri srmektedirler. 30 Weber Tezi ve slm Weber'in kapitalist giriimcilik ruhu ile ahlk arasndaki ilikiyi ele alan tezi temelde Calvinist cemaatlerde grld iddia edilen bir yaklamn Lutheran ve Katolik toplumlarda geliemediini savunuyordu. Baka bir deyile Weber'in kar kutuplar Calvinist cemaatler ile Lutheran ve Katolik topluluklard. Weber, slmiyet'in neden kapitalizme msait bir zemin hazrlayamad konusuna ise arlkl olarak Din Sosyolojisi almasnda deinmekte ve bu alanda drt temel neden ileri srmektedir. Bunlar, slmiyet'in gerek anlamda "gufran" temeline dayanmamas, feodal ahlk nedeniyle bamsz ehirler yaratamamas, kad tarafndan datlan slm adaletin vak'aya bal olarak deien, standart olmayan bir karakter tamas ve slm eriatnn elastik karakteri nedeniyle kapitalizmin temel art olan sistemli bir hukuk gelenei tesis edememesi ve slm toplumlarn, "Sultanizm" olarak tanmlanan patrimonyal idarecinin karaku kararlaryla ynetilmesidir. Weber'in birinci tezi yani slmiyet'in "gufran" temeline dayanmamas nedeniyle "almann" mafiret temin edecek bir deer olarak ahlkn merkezine oturtulamad ve bu nedenle de kapitalist geliime zemin hazrlayamad iddiasnn geree ne denli uzak olduunu anlamak iin temel slm kaynaklara bakmak herhalde yeterlidir. Gene slmiyet'in zde ehirli karakter tamas, ikinci tezin savunulmasn imknsz klmaktadr. Hukuk konusundaki eletirinin gelenek yaratlamamas ksmna katlmak zorsa da uygulamada, mesela onsekizinci asr sonras Osmanl kadsnn bamszln kaybetme srecinde grld gibi, standartlktan uzaklama eilimlerinin ortaya kmas kabul edilebilir. Weber'in "Sultanizm" kavram ise gerekte hi varolmam bir ideal tiptir. Ama Weber'in yaklamnn temel varsaym slmiyet'in bizatihi kapitalist iktisada geie engel olduu tezidir. Bu anlamda Weber, Osmanl/Trk Garbcl'nn ve slm modernlemenin Raid Rza'ya kadar uzanan liderlerinin, Guizot kanalyla benimsedikleri, Bat toplumlarnn toplumsal geliiminin Protestan Reformu'nun neticesi olduu tezine destek veren bir yaklam ortaya koymaktadr. Bu zaviyeden 31 bakldnda, kinci Merutiyet Garbcl'ndan gnmze "slm Reformasyon"un toplumsal gelimenin mutlak art olarak ileri srlmesinin tesadfi olmadn belirtmek pek de zor deildir. : .- ;??.? Weber Tezi, Dinde Reform Fikri ve Trk Toplumu Weber tezi merhum Sabri lgener'in ktisad nhitat Dnyamzn Ahlk ve Zihniyet Meseleleri balkl almas araclyla Trk toplumunda ciddi biimde tartlmtr. Kelimenin gerek anlamyla lim ve aileden ald kltr nedeniyle menkbnmelerden divanlara, nasihatnmelerden ftvvet-nmelere uzanan bir literatrn satr aralarnda verdii mesajlar yorumlayabilecek birikime sahip olan lgener, Weber tezini Osmanl k dnemine uygulam ve dneme hkim olan "ortaa ahlk"nn kapitalizme geii engelledii neticesine ulamt. lgener'i, Weber tezinin, Brentano ve Tavvney tarafndan ortaya konulan sorunlarna rabet etmeyerek iktisad davran ile ahlk arasnda fazla mekanik bir mnasebet tesis etmesi nedeniyle eletirebilmek mmkndr. Bunun yan sra fikir dnyasna hkim yaklamlarn gncel iktisad pratie ya da devlet siyasetlerine aynen yansdn var saymas nedeniyle lgener tezinin entelektel tarihten iktisad gereklie fazlaca mekanik bir gei yaptn savunmak da anlamldr. lgintir ki, lgener'in ulat neticenin basitletirilmi hali, Trk dnce hayatna, gerekten entelektel tarih aheseri olan bir eserin rd ince danteladan ok daha fazla tesir etmitir. Bu ise bir asra yaklaan bir sredir toplumumuzda reva bulan, slm toplumlarnn iktisad gelimesinin de nnde zihniyet engelleri bulunduu ve bunlarn ancak din reformasyonla alabilecei varsaymdr. Halbuki bu lgener'in vermedii bir mesajdr. lgener, "zlme devri" adn verdii belirli bir dnemin ahlk anlaynn iktisad tavrlar zerinde ne denli etkili olduunu ortaya koymaya alm ve bunun ncesi ya da sonras konusunda kapsayc hkmler vermekten imtina etmitir. Dier bir ifadeyle meseleye bizatihi Mslmanlk-iktisad davran kalplar ilikisi balamnda yaklamayan lgener, ne din reform gerekliliine iaret etmi ne de tasvir ettii ahlk anlaynn gn- 32
mze dein deimeden uzandn savunmutur. Ama Weber gibi onun tezlerini, Osmanl/Trk toplumunun belirli bir dnemine uygulamaya alan lgener'in and mesaj da toplumumuzda din reform olmakszn, her trl ilerleme gibi, iktisad gelimenin mmkn olamayaca tarznda yorumlanmtr. Bu nedenle slm Calvinistler tartmasnn camide ban rtmeden namaz klan kadnlar konulu haberlerle bir arada ele alnmas bir tesadf olarak kabul edilmemelidir. Her iki konuya da, bilinli ya da bilinsiz, temelde slmiyet'in modernliin ortaya koyduu sorunlara kendiliinden cevap verebilmesinin imknsz olduu ve bu konuda ancak Hristiyan reformasyonuna benzer bir deiim yaamas halinde baar salayabilecei fijaf arka plannda yaklalmaktadr. Bu yaklam ne Hristiyan reformasyonunun modernlie cevap vermek gibi bir iddiasnn olmadn, Calvinist ve Lutheran retilerin temel kaynaklardan asla ayrlmama yaklam nedeniyle deiime aslnda Katoliklik'ten daha kat biimde kar ktklarn anlayabilmekte ve ne de slmiyet'in ve Osmanl/Trk toplumunun bir asrdr modernlie gelenekten ayrlmadan verdii cevaplar kavrayabilmektedir. Ancak tekiletirmek yoluyla anlayabildii bir kltr ve deerleri modernlemenin engeli hatta kar tezi olarak gren bu yaklam, bir anlamda, slmiyet'in modernlie cevap vermeye almas yerine modernliin slmiletirilmesinin gerekliliini savunmaktadr. Bu bizatihi eletirilmesi gereken, ciddi anlamda toplumsal atma yaratma potansiyeline sahip bir tavr deildir. Mesele, kinci Merutiyet Garbcl'ndan beri bu yaklamn ortodokslatrlarak toplumun geneline benimsetilmek istenmesidir. Her toplumda genelin dna kan, dogmay dilediince yorumlayan marjinal bireyler ya da topluluklar mevcuttur. Bunlarn Ortodoksluk dna kmalar nedeniyle bastrlmalar pek tabi arzu edilen bir yaklam deildir. Ancak bylesi marjinalizmlerin, modernlemeye en fazla uyum salama iddiasyla, toplumun genelinde kabul edilmesi zorunlu Ortodoksluklar haline getirilmeye allmasnn atma potansiyeli tad unutulmamaldr. Bu marjinalizm, bugn kimsenin hatrlamad, Klzde Hakk Bey'in ibadetini cuma gn camie gitmek yerine poli- 33 gonlarda nian talimi yaparak eda eden yeni Mslman tipiyle ortaya konulan, maddecilii slmiletiren yaklamndan; Kavm-i Ceddci Ubeydullah Efgan'nin, slm'n artlarn deitirerek Mslman Anglikanizmi yaratmay amalayan gayretine varncaya kadar deiik biimlerde ortaya konulmutur. Cumhuriyet'in slm projesinin tm gayretlere ramen marjinallik kabuunu kramamasnn nedeni de modernlikle gelenei badatrmay deil, tekil olduu var saylan ve giyim ve benzeri dzeylerde tanmlanan bir modernliin deerleriyle slm gelenei yeniden ina etmeye alm olmasdr. Bunun fikr zemini ise gelenein modernlie kendi kalplarnn dna kmadan cevap veremeyecei ve modernliin ancak gelenei tasfiye ederek ya da onu btnyle bakalatrarak iselletirilebilecei dncesine dayanmaktadr. slm Calvinistler tartmas bu nedenle, temelde muhafazakr slm bir evrede ciddi bir zihniyet dnm gereklemeden iktisad giriimciliin mmkn olmad varsaymna dayanmaktadr. Bunun tartlmas dahi toplumumuzun derinlerine ilemi "Mslmanlar'n iktisad hayata ilgi duymadklar" benzeri tekrarlana tekrarlana dogma haline getirilmi tezlerin ne denli etkili olduunu gstermektedir. Halbuki yakn dnem tarihimiz bu tezin hem en popler anlatmn Ahmed Midhat Efendi'nin Sevda-y Sy Amel (1879) risalesinde bulduu fikr alanda ve hem de 1913 Tevik-i Sanayi Kanunu ve bilhassa 1915'te bu kanunda yaplan deiiklik sonrasnda Trk ve Mslman giriimcilerin ve onlar tarafndan kurulan anonim irketlerin saylarnn hzla artmas misalinde grlebilecei gibi uygulamada dorulanmadn gstermektedir. Bu tartma ayn zamanda Trk entelektel evrelerinin fikr sln ve mekanik sebep-sonu ilikileri tesine geebilen kavramsallatrmalara ne denli yabanc olduklarn gstermektedir. Weber tezinin deta bir tabiat kanunu olarak ele alnmas, onun en hararetli savunucularnn bile dile getirmedikleri bir sebep-sonu ilikisi ortaya koyduunun var saylmas ancak bu slkla aklanabilir. Aslnda "slm Calvinistler" benzeri bir tekiletirmeye en ziyade uyan Vahhabler'in var saylan iktisad ruhtan olduka uzak olmalar bile bylesi bir 34 tartmann ne denli anlamsz olduunu ortaya koyabilirdi. Hatta buna bile gerek kalmadan, daha ikinci sahifesinde Orta Anadolu'nun "Dou Asya kaplan ekonomileri mucizesini hatrlatan" bir karakter arzettiini ileri srerek temel teziyle elien bir rapora, yabanc dilde yazld iin ehemmiyet atfetmemek belki de en dorusu olurdu. AriTa^buTLriiteratre "yeil sermaye" benzeri kavramlar kazandrm bir birikimden beklemek herhalde fazla anlaml deildir. Zaman, 2 ubat 2006 i ???;?? 35 Osmanl Popler Materyalizmi, ? Bilim ve Felsefesizlik Cumhuriyet'in kurucu tabakas zerindeki temel etkisini kaba mesajlar dzeyinde ve "bilimin tartlmaz stnl" ilkesini benimsettirerek gerekletiren ve bu nedenle de "Akademik" olmann bir hayli tesine geerek gnmze kadar ulaan siyas ve toplumsal sonulara neden olan son dnem Osmanl materyalizminin en nemli zelliklerinden birisi, bu dnce akmnn esasen Feuerbach sonras gelien "tabi bilimlere ve tbb deneylere dayal" Alman materyalizminden esinlenmesidir. Popler inancn aksine Feuerbach temel olarak "din"in deil "teoloji'nin eletirisini yapyordu. "Homo homini Deus est", kabaca "nsan insann tanrsdr" fikri, Feuerbach'n Das Wesen des Christentums'da ayrntl olarak izah ettii gibi kukusuz "yeni bir felsefeye" duyulan ihtiyac da ortaya koyuyordu. Feuerbach bu fikri daha sonra Friedrich Strauss'un Neue Glaube' (Yeni nan)si ya da Arnold Dodel'in bilimsel gerein Tanr haline getirildii yeni dini benzeri bir aamaya getirmemekle beraber bu ihtiyacn altn ehemmiyetle izmiti. Buna karlk von Humboldt'un Kosmos'u ya da von Liebig'in Allgemeine Zeitung'da nerettii Chemische Bhefe's\ ile balayan "deneysel popler bilim" esasen "felsefesizlii" temel alyor ve dolayl olarak Naturphilosphie'nn yerine felsefesizliin gemesini mdafaa ediyordu. Bu tarihten itibaren Nord und Sd, Die Gegenwart, Das Jahrhundert gibi popler dergiler araclyla kitlelere nakledilen materyalizm "bilimin tartlmaz ve kyaslanmaz stnl" mesajn vererek dini bir hurafeler yn dzeyine indirmekle kalmayp felsefeyi de dlyordu. Karl Vogt "felsefecilerin rahiplerden beter olduu kanaatindeydi. Ludvvig Bchner ise "deneysel tabi bilimlerin 'gerei', bu insan deer yarglar erevesinde ne denli gzel ya 36 I da irkin, mantkl ya da mantksz grlrse grlsn, bulmak dnda hibir amac olmadn" savunuyordu. Bchner bu alanda isimleri hep birarada anlan yazar (Vogt, Moleschott ve Bchner) iinde kukusuz en popler ve en radikal mesajlar iletiyordu. "Popler bilimin poplerletiricisi" olarak tanmlayabileceimiz Bchner, sat rekorlar kran kitab Kraft und Stoff (Madde ve Kuvvet)'da "Tanr" inancn ykmak iin gsterilen ar gayret dnda bir yeni "din" ya da "felsefe" nermiyordu. Gerek bu kitabnn gerekse de dier eserlerinin temel hedefi olan "inan ykcl'n temin iin Bchner insann aslnda hayvandan farkl olmad tezi zerine younlayordu. Karnca ve dier canllarn "ahlk ve hukuk" sahibi olduklarn, bu yaratklarn "askerleri, esirleri, mahkeme binalar" olduunu ispat etmeye alrken Bchner sonunda "karncayla e insanlarn" bilimsel gelimeyi kavrama dnda bir ihtiyalar olmadn dnyordu. "Bilim", gerein kendisi olduu lde insanlar ileri bir aamaya tayacakt. Darwin'in bile kendi nazariyesinin ne denli "atheist" olduunun farkna varamadn dnen Bchner'in Haeckel'in pantheist Tabiat Tanrs'na ve Monist (Vahdet-i Mevcd) felsefesine dahi tahamml yoktu. Bilim ve deney gereklii yansttklar lde, yaln ama "gerek" bir felsefe ilevini de greceklerdi. Dnce, Moleschott'un dedii gibi, "madde"nin hareketi dnda bir ey deilse "fosforun olmad yerde" dnce olamayacakt ki bu da bize neden ondokuzuncu asrn son yirmi ylnda "Dima"n ilevleri zerine, ounluu Charles Letourneau ve Guyo-Daubes'den uyarlanan, ok sayda eserin Trke'ye tercme edilerek Alman materyalizminden derin biimde etkilenen Osmanl entelektellerinin baucu kitaplar haline geldiini aklar. Gene "bilim yayc" Alman dergilerinin ar popler Osmanl kopyalar olarak tavsif edilebilecek Musavver Cihan benzeri mecmualardaki "Herkes in Kimya", "Tagaddi ve Devam- Hayat" dersleriyle yeryznn dinozorlarn yaad dnemlerini gsteren resimler kukusuz bylesi bir "bilim" anlayn vurgulamak amacn tayorlard. Eserlerini genellikle Franszca evirilerinden okuyan Osmanl entelektellerine Adnan Advar'n ifadesiyle "fikren en 37 rahat" olduklar dnemleri yaatan Bchner'in Madde ve Kuvvet'in'in bir blmn (eserin tamam daha sonra Ahmed Nebil ve Baha Tevfik beyler tarafndan Trke'ye evrilecektir) ilk defa Trke'ye eviren Abdullah Cevdet Bey 1897 tarihinde ilk kez yaynlad ve daha sonra 1906 ve 1912 yllarnda eitli eklerle genileterek yeniden nerettii Fnn ve Felsefe (son bask bu bala Felsefe Snihalar ibaresini de eklemitir) adl denemesinde, bir anlamda Alman bilimsel materyalizmine 1840'lar sonras egemen olan "felsefesizliin" dourduu sorunlarn nne nasl geilebileceini tartyordu. Bu eserlerde Bchner'in Nature et Science adl kitabnn felsefeyi eletiren bir blmnden yaplan alntlar Massillon'dan el-Mavarri ve bn el-Arab'ye, Ahd-i Cedd'den konuya uygun olduu dnlen ehdis-i erfeye varan kaynaklardan seici bir biimde yaplan nakillerle birletiriliyor ve bir anlamda "bilimsel" bir ahlk ve felsefe yaratlmaya allyordu. Bu abann ne lde samim, ne lde ise "materyalizmi sl-m bir ereve ierisinde sunarak kabuln kolaylatrma" amacna matuf olduunu kestirebilmek zannedildii kadar kolay deildir. Ancak burada bir felsefe ve ahlk yaratma arzusunun en azndan varlna iaret etmek gereklidir. Nitekim, Baha Tevfik Bey nderliinde neredilen Felsefe Mecmuas da bir yandan Lamarck'n modas gemi nazariyatn verken te yandan Haeckel'in Monism'ini savunmaya gerek duyuyordu. Gene benzer bir misal olarak Osmanl pozitivizminin lideri Ahmed Rza Bey siyas dman II. Abdlhamid'in balatt Paris'te cami yaptrlmas projesini yllar sonra "pozitivistler adna" sahiplendiinde, hi kukusuz, pozitivizmi Osmanl toplumuna bir "insaniyet dini" olarak sunmay hedefliyordu. Ahmed Rza Bey'in Latin Amerika "Pozitivist kiliselerinin taklidi "pozitivist camiler"in yaratlmas yolundaki engelleri gereinden fazla kmsediini sylemek yanl olmaz. Ayn ekilde gnmzde Fnn ve Felsefe'yi okuyan bir felsefe talebesi bile abann amatrln fark etmekte gecikmez; ama alt izilmesi gereken husus, burada Bchner'in en kaba biimiyle yanstt 1840 sonras Alman materyalizminin en nemli eksikliine parmak baslm olmasdr. Hem 38 bu felsefe oluturma ve hem de ayn evrelerin "dinsiz mekrim-i ahlkye" yaratma abalar Osmanl toplumunda dikkate deer bir etki yaratamamlar, daha dorusu bu grleri popler dzeyde benimseyen ynetici sekinler tarafndan, temel mesajlar yani "bilimin tartlmaz" stnl ve "dinin toplumsal gelime nnde bir engel olduu" tezleri yannda kk ayrntlar olarak grlmlerdir. Bunlar yaratmann zorluu "sosyalist ahlk ve felsefe yaratma" konusunda gsterilen geni boyutlu abalara karn ortaya kan fiyaskonun bykl gznne alndnda belki daha iyi anlalabilir. Marx ve takipileri "burjuva materyalizmi" olarak grdkleri bu yaklam sz konusu eksiklikleri nedeniyle kendi "bilimsel" materyalizmlerinden ayrarak, sevdikleri bir deyimle, "mahkm" etmilerdi. Sonrasnda ise yukarda zikrettiimiz fiyaskoya karn, Sovyet liderleri nemli gayretler gstermekten geri kalmamlard Lenin, Lange ve Bogdanov'un "bio-sosyoloji" tezlerinin iddia edildii gibi toplumsal hayata uygulanamayacaklarn dnyordu. Baka bir deyile Sovyet liderleri olaya, Dostoyevski'nin Besy adl eserinin, ikonalar haline getirdii Vogt, Moleschott ve Bchner resimleri nnde mum yakan, anarist kahramanndan olduka farkl bir biimde bakyorlard. Ama son dnem Osmanl ve ilk dnem Cumhuriyet entelektel mehfilinde etkisi tartlmayacak Bchner, Vogt, Moleschott materyalizminin, yarm yamalak anlalan bir pozitivizm ve Sosyal Darwinizm ile kartrlarak tavann suyunun suyu derecesinde poplerletirilen mesajlar bu dnceleri ilk aktaranlarn grd temel eksiklikleri yani "felsefesiz" ve "ahlk ilkeleri yeni bilimsel gelimelerin ortaya koyaca gerekler erevesinde ekillenecek bir dnce sistemi olma" hususiyetlerini fazlasyla ihtiva ediyorlard. Bunun Sovyetler Birlii'ndeki "Marksist Biyoloji" rneinde grlen "ideolojiye uydurulan diyalektik bilim"den bir nebze olsun iyi olduu dnlebilir ama yukarda deindiimiz eksikliklerin toplumumuzu olumsuz etkiledii dnlen ve zerinde olduka sk durulan "tarihsizlik" olgusu kadar ehemmiyetli olduu phesizdir. . V; Zaman, 28 Kasm 2002 39 Bir Medenleme Projesi ve ;. Bilim Dini Olarak Vlgermateryalizm Ludvvig Bchner, Jacob Moleschott ve Kari Vogt'un eserlerinde belirginleen ve kendine "bilimsel" payesini uygun gren, tabi ilimlerle laboratuvar aratrmalarna dayal Feuerbach sonras Alman materyalizminin modern Trk dnya gr zerindeki etkisi ne yazk ki fazlasyla ihmal edilmitir. Sz konusu etkinin gerekleme sreci ve sonuta kat bir ideolojik sylem yaratmaktan ziyade dnya grn etkilemeye ynelik sloganlar dzeyinde kalm olmas belki de grd ilgisizliin nedenini meydana getirmektedir. Ancak bu dzey dkl temel alnarak sz konusu etkinin kmsenmesi byk bir hata olur. Osmanl mparatorluu'nda en ok satan materyalist eser olma zellii tayan Ludvvig Bchner'in Kraft und Stoff {Madde ve Kuvvet)'u zerine Fransa'da yaynlanan vg dolu bir tantma yazsn okuduunda aknln gizleyemeyen Kari Marx, bir mektubunda, Bchner'in Almanya'da nc snf bir vlgarizatr olarak grldne iaret etmiti. Bu aslnda zerinde dikkatle durulmas gereken bir yorumdur. Almanya'da von Liebig apnda bir bilim adamnn "amatrlk" sfatn yaktrd, yeni-Kantln nde gelen isimlerinden Friedrich Lange'nin "bilir bilmez felsefecilik taslamakla" itham ettii, Engels'in "seyyar bilimsellik satclar" olarak grd, Strauss ve bervveg gibi ahlk materyalistlerin, "inanlmaz slkta mekanist bir dnya grnn savunucular" biiminde tanmlad Bchner ve arkadalar, Fransa gibi laiklik eksenli bir atmann toplumu ikiye ayrd bir lkede derin bir felsefe gelenei ve Marksist siyasetin varlna karn ciddiye alnabiliyorlard. Bilimin ve yalnzca tecrbeye dayal tabiat ve tp bilimlerinin tartlmaz stnln savunarak her trl felsef fikir 40 hareketine ve din inanca sava aan 'ondokuzuncu asr vlgermateryalizmi, Osmanl entelektel dnyasna tandnda bir anlamda vlgerliini kaybederek "derin" bir fikr akm olma hvviyeti kazanmt. Bu konudaki fikirler belirli dzeyde eitim alm bir tabakaya aktarldnda ise "bilim her eyin zerindedir", "gnmz insannn bilimden baka hibir eye ihtiyac yoktur", "madde sonsuzdur", "ne kadar fosfor o kadar dnce" ve "insan dindarlatka kltr ve bilgiye daha az ihtiya hisseder" benzeri sloganlar dzeyinde bir etki yaratmt. Bunun da tesinde bu fikirler Bchner ve arkadalarnn kendi materyalizmlerinden ayrmaya itina gsterdikleri onsekizinci asr Fransz materyalizminin mekanik ve din kart yaklamyla harmanlanarak sloganlar dzeyinde bir bilim dininin yaratlmasnda kullanlmlard. Ondokuzuncu asr Alman materyalizminin Osmanl corafyasnda farkl bir etki yaratmasnn bir dier nemli nedeni ise phesiz bu fikir hareketinin iinde sunulduu paketti. Bchner, Vogt ve daha sonra Ernst Haeckel'in tezleri Osmanl toplumuna popler bilimsel mecmualar araclyla ve Edison'n icatlar, tbb yenilikler, dnyann o ana kadar ulalamam blgelerine yaplan seyahatlerle beraber takdim edilerek bir anlamda Bat'nn madd geliiminin fikr zemini olarak sunulmulard. Bu erevede zikrettiimiz eitimli tabaka iin vlgermateryalizm ayn zamanda medenlemenin de fikr arka plann tekil etmekteydi. Bchner materyalizmini Osmanl toplumuna tayan temel ahsiyetler olan Abdullah Cevdet ve Baha Tevfik'in Avrupa db- muaeretini yaymaya ynelik gayretlerde de n plana kmalar, Ahmed Midhat Efendi'nin Draper'in din-bilim atmas konulu eseriyle Avrupa db- Muaereti yahud Alafranga adl kitabn ayn tarihlerde yaynlamas tesadf eseri deildi. Felsef gelenein uzun sre ulem tekelinde kald, ilk sosyalist partinin kinci Merutiyet Dnemi'nde kurulduu, ahlk materyalistlerin ortada olmad bir yapda ehbenderzde Ahmed Hilmi'nin 1910'lu ve smail Fenn Erturul'un Cumhuriyet'in ilk yllarnda kaleme ald eserlere dein vlgermateryalizm eletirisi byk lde sadece klasik s-lm kaynaklar kullanan ulem tarafndan yaplm ve bu 41 nedenle de bir "din-bilim" ya da "akl-vahiy" tartmas mahiyetine brnmt. Vlgermateryalizme atfedilen "modernlik" ve "bilimsellik", sloganlaryla bir eitimli insanlar zmresini byleyen bu akma muhalefeti de modernlik kart ve "khne fikirlerle bilime taaruz eden" bir eylem haline getiriyordu. Srekli olarak terakki eden ve toplumu da ileriye gtren, felsefenin ve dinin sonu tezini mdafaa eden "bilim" fikri, vlgermateryalizmi ve onsekizinci asr Fransz materyalizmini yerden yere vuran Lenin benzeri ideologlar tarafndan "ar s" bulunurken, kat bir ideolojik konum almamaya zen gsteren pragmatik Cumhuriyet dnya gr iin biilmi kaftan olabiliyordu. Bizzat Atatrk'n, Bchner'in fosfor ve fikir retme arasndaki iliki zerindeki tezlerine ilgi duymas, bunlar d'Holbach'n Le Bon Sans'\ gibi eserlerle beraber mtalaa etmesi ve bilimin toplumda oynad rol zerinde hassasiyetle durmasn ihmal etmemek gerekir. Pragmatik ve eklektik bir yaklama uygun ve modern Trk dnya gr zerinde zannedilenden ok daha fazla etkili olmu olan ondokuzuncu asr Alman materyalizminin temel sorunu, sloganlarnda dile getirdii gibi her eyi bilime ihale etmenin tesine fazlasyla geememesiydi. Nitekim, bu fikirleri Osmanl/Trk toplumuna takdim eden entelekteller sonuta bunlar daha derin felsef tezler ile takviye etmek zorunluluunu hissetmilerdi. Beir Fuad Bey, Bchner'in tezleriyle pozitivizmi badatrmaya alm, Abdullah Cevdet Bey vlgermateryalizmden vazgememekle birlikte Jean-Marie Guyau'nun moralizmini benimsemi ve Baha Tevfik Bey zm Haeckel'in Monizm'inde bulmutu. Bylesi gayretleri gereksiz gren ve entelektel gayretkelik olarak yorumlayan eitimli bir snfn dnya grnn gnmz s tartmalarndaki rol ise pek de yabana atlabilecek gibi deildir. ....,,.-. -Zaman, 21 Kasm 2003 42 Pozitivizm mi, Vlgermateryalizm mi? Trk basnnda yaklak on yldr sklkla kullanlan terimlerden birisi de "pozitivizm"dir. Bu kullanm ile "pozitivizm," herhalde, Comte'un sistemine ya da Neurach ve Hahn'n eserlerinde savunulan yirminci asr ba Viyana Mantk Pozitivizm hareketine atfta bulunmaktan ziyade, kendini deneyle elde edilen verilerle snrlayan ve a priori ve metafizik speklasyonlar reddeden bir "felsefe"ye atfta bulunmaktadr. Bu anlamda bir pozitivizm Protogoras'tan Sextus Empiricus'a ve Pierre Bayle'den Georg Lichtenberg ve David Hume'a ulaan bir tarih geliim izgisinde saf mantk ve saf matematik ile deneysel verilere dayal bilgi edinme ve metafiziin kesin reddini savunan fikirlerin ortak ad olarak sunulabilir. Herhalde bu anlamyla bir pozitivizmin vlgarize edilmesi sonrasnda Trk basn tarafndan kh vme kh yerme amacyla kullanlan "pozitivizm" terimi her eyden ok gnmz toplumunda dinin yeri tartlrken gndeme getirilmekte ve felsef slk alannda rekor krabilecek yazarlar kendilerini "pozitivist" olarak tanmlarken, onlar bu sfatla eletirenler de bu yoruma katlmaktadrlar. Ancak, unutulmamas gerekir ki, gerek "insaniyet dini" olmak iddiasndaki Comte pozitivizmi, gerek geni anlamyla pozitivizmin etkisinde ortaya kan faydaclk (utilitarianism) ve ngiliz ampirisizmi insan toplumlarn mutluluk ve bara gtrecek bir felsefe yaratma iddiasndaydlar. Bu anlamda pozitivizm saf bilimlere dayal ve metafizii reddeden, ama insan felsef anlamda dindar klacak bir karakter tayordu. Nitekim, Miguel Lemos ve Raimondo Teixeira Mendes tarafndan Rio de Janeiro'da kurulan Pozitivist Kilise, bu felsefenin, bilhassa Pierre Laffitte tarafndan yaplan yorumunun, pekl byle bir amala kullanlabileceini ortaya koyduu gibi, Alfredo Ferreira da Arjantin pozitivizmine benzer bir karakter kazandrmt. Yirminci asr ba Viyana Mantk Poziti- 43 vizmi ise Birinci Dnya Harbi ve sonrasnda kullanlan "btn savalar sona erdirecek sava" slogan benzeri "btn felsefeleri sona erdirecek felsefe" teziyle toplumda dnyay bilime dayanarak ama bir felsef yaklam erevesinde aklamann gerekliliine iaret etmiti. Ondokuzuncu asrn ikinci yarsnda ortaya kan ve her trl felsefeyi potansiyel bir din olarak reddeden Alman popler materyalizminin, pozitivizmi de Hristiyanlk derecesinde eletirmesinin temel nedeni bu felsefenin sz konusu niteliiydi. Pierre Laffitte'in talebesi olan Ahmed Rza Bey'in, siyas dman II. Abdlhamid'in 1891'de balatt "Paris'te Cami" projesini sahiplenmesi aslnda Lemos ve Mendes'in pozitivist kiliseleri benzeri bir pozitivist cami yaratabilmek fikrinin uygulamaya konmasndan baka bir ey deildi. Burada alt izilmesi gereken, bu tr gayretlerin anlaml ya da gerekletirilebilir nitelikte olup olmadklar deildir. Gzden karlmamas gereken, Trk pozitivizminin en nemli isminin, toplumda metafizie dayal bir din olmamasnn gereklilii savunuluyorsa bunun yerini felsef bir "din"in almasnn gerekliliini grebilmi olmasdr. Unutulmamas gereken pozitivizmi de bir din olarak gren ve eletiren Osmanl materyalistlerinin dahi "madde ve kuvvet'e dayal, insan kimyasal elementlere, fikri beyin maddesinin retimine indirgeyen, ufku din aleyhtarl tesine geemeyen bir deneyciliin toplumsal hayata uygulanmas halinde karlalacak sorunlar fark etmi olmalardr. Onlarn ileri gelenleri dahi insan felsef anlamda dindar yapacak bir dnce sisteminin ihtiyacn hissederek Jean-Marie Guyau'nun felsefesine snmlard. Trkiye'de eitimli snfn bir blmnn dnya gr haline gelen ise, hangi anlamnda olursa olsun, pozitivizm deil en kaba anlamyla vlgermateryalizm olmutur. ngiliz amprisizminden Fransz aydnlanmasna kadar dnya dncesinin geliiminde kalc etkiler yapm bir felsefenin din kartl tesinde bir tezi olmayan bylesi bir vlgermateryalizm dzeyine indirilmesi, bu da yetmiyormuasna Comte'dan Berkeley'e, Grelling'den Dubislav'a kadar kapasiteleri tartma gtrmeyecek dnrler araclyla dnya fikir birikimine nemli katklarda bulunan bir felsefeden "dinin toplum iin 44 zararl" olduu dnda bir mesaj alamayan bir dnya grnn toplumumuza "adalk" ve "aydnlanma" olarak sunulmas her trl fikr sefalet tanmnn tesindedir. Trkiye'de daha da vlgerletirilen ondokuzuncu asr Alman popler materyalizmini yorumlayan Lange, Almanya gibi bir toplumda bu derece basit, mekanik ve gayr- felsef bir maddeciliin asla kabul grmeyeceini sylemiti. Ne yazk ki bylesi bir maddecilii "yksek felsefe" haline getiren Trk toplumu, tarihsizlik sorununa bir de felsefesizlii ekleyerek iinde bulunduu fikr sefaletin temellerini atmt. Daha da ilginci pozitivizm dahil her trl "din" ve "felsefe"yi reddeden bir vlgermateryalizmin toplumun sekinlerinin nemli bir blmnn "dini" haline gelmesiydi. Bu, herhalde yaayp da grebilse Ludvvig Bchner'i de ok zerdi. Zaman, 11 ubat 2004 45 kinci Merutiyet'ten Gnmze Bilim-Din-Modernleme Cumhuriyet ideolojisinin ekillenmesinde nemli roller oynayan kinci Merutiyet Garbclar'nn nemli tezlerinden birisi de "Din avamn ilmidir, ilm havassn (sekinlerin) dinidir" fikriydi. lgintir ki, ynetimin bann Snni slm leminin lideri olduu, Said Halim Paa gibi bir ahsiyetin Sadaret-i Uzm makamnda oturduu, bata Sebil'r-Read olmak zere nde gelen entelekteller tarafndan neredilen pek ok derginin yayn hayatnda bulunduu bir dnemde yaplan bu tespit, aslnda, "avam" ve "sekin" kavramlarn da yeniden yorumluyordu. Sekinlerin dinini, "bilimi" benimsemeyen bir kimsenin devletin st makamlarnda bulunmas ya da okuyucu says olduka yksek bir derginin yazar olmas onu Garbclar'n gznde "gerek" anlamyla "sekin" yapmyordu. Buna karlk Science pour tous gibi dergilerden ve Flammarion, Lecouturier, Moigno, Muller gibi yazarlardan noktas virglne evrilen makaleleri okuyarak bilimin ulat snrlar takdir edebilen sradan bir vatanda kendisini sekinler grubunun bir yesi haline getirebiliyordu. Birinci snflama iinde yer alanlar ise kendi "bilim"lerinin "snrl" ufku tesine geemeyen "avam"n paralar idiler ve tek kurtulu , yollar "tenevvr" idi. Zaten bu ekilde tanmlanan sekinler ile avam arasndaki iliki "gerekliin" "btl itikatlarn" yerini almasn salayacak bir "tenvr-tenevvr" faaliyetinden ibaretti. Bu analizin ilgin dier bir zellii ise avam/sekinler ayrmnn siyaset d ve "bilim" ekseninde yaplmasyd. Bu hayal sekin/kitle eitim ilikisinde "aydnlatclar", "modernlii" de kendi "dinlerinin" tabi bir rn olarak grdklerinden, tekellerine alyorlar ve "aydnlatma" programlarnn bir unsuru haline getiriyorlard. Halkn binalara aslan "Ya Hafz" levhas altna bir sigorta irketi poliesi ilve et- 46 mesi fikriyle karikatrize edilen bu yaklam, "misafirperverlik" benzeri "bedeviyet" ve "gelimemilik" misallerinin yerini almas gereken "asr" davran biimlerini de bu nedenle sz konusu "aydnlatma" faaliyetinin bir paras haline getiriyordu. kinci Merutiyet Garbclar'nn en nemli yayn konularndan birisinin "db- Muaeret" olmas bir tesadf eseri deildir. Nitekim, Garbc liderler tarafndan yazlan hikyelerden birisinde misafirlie gelenleri kabul gn olmad iin reddeden, evin ana ve kznn kyafetleri "gvurca bulunan", Torbal Dede'ye mum paras gndermeyi "ilkellik" olarak gren bir ailenin nasl mahalleli tarafndan "dinsizler" olarak adlandrld ve eletirildii anlatlmaktadr. Bylece "asrlik" ile avamn dininin kart "bilimsellik" i ie getii gibi "asr" davran biimlerini reddetmek bilim kartlyla zdeletiriliyordu. Ancak, kinci Merutiyet Garbclar'nn gzden karmadklar nemli bir husus "avamn biliminin" "kudreti" idi. Onlara gre, yukarda iaret ettiimiz ilikinin anlam kazanabilmesi iin, "ilme kudret-i diniye ifaza etmek" gerekiyordu. Bu ise kendilerinin toplumda dinin oynad rollerin nemini iyi kavradklarnn ilgin bir gstergesidir. Bunun uygulamadaki sonucu ise "aydnlatma" faaliyetinin slm kavramlar yardmyla gerekletirilmesinin tercih edilmesiydi. Mesel, tekml nazariyesine inanmamak, sadece cehalet deil ayn zamanda bir "kfr-i sarih" oluyordu. Bu fikirlerin yaylmasnda barol oynayan derginin adnn "ctihad" olmas bile aslnda bu yaklamn da vurulmasndan baka bir ey deildi. Bu sylem gerekletirilirken, gereinde, ehdis-i erfe ve yt- kerme kullanlarak bunlardan "bilimin nda" neler anlalmas gerektii anlatlyor, sonuta ise "eriata mutabk" ama "yeni" bir "iman" yaratlmaya allyordu. kinci Merutiyet Garbcl'nn "asr" ve "bilimsel"lii birletiren "yeni iman" avam tenevvr sahasnda fazla etkili olamadysa da beklemedii bir alanda baarya ulat. Bu da sz konusu yaklamn, toplumlarnn bilimsel ve bunun tabi bir sonucu olarak "asr" bir yap haline gelmesini arzulayan, dergi okuyucusu dzeyinde entelektel, Science pour tous seviyesinde bilgiyle bilimin stnlne inanan, Feuerbach sonras Alman materyalizminin sulandrlm halini "bilimsel 47 gereklik" olarak gren bir kitleye olduka cazip bir kurtulu reetesi sunmu olmasyd. Bu reetenin uygulanmas ile hem toplumda bilimin hkimiyeti salanrken hem de "asr'leilecek, bunun siyas sonucu olarak ise Bat ile ilikiler yeni bir zemine oturtulacakt. lgintir ki, bu kinci Merutiyet Garbcl'nn asl amac olmaktan ok uzakt. Bu hareketin nderleri, bylesine bir grubun deil de toplumun geni bir blmnn kendi "din"lerine "ihtida" etmesini arzulamlard. Nitekim, din hakkndaki tm olumsuz hkmlerine karn bu kimseler fikirlerini hep din semboller araclyla aklamaya almlar, son aamada "Bahalik"i bile ynelinebilecek bir alternatif olarak grmlerdi. Onlar, bir siyas sekinler topluluu tarafndan uygulanacak bir program yerine bir entelektel "aydnlatma" hareketini mdafaa ve hayal etmilerdi. kinci Merutiyet Garbcl'nn ne denli baarl olduu tartma konusudur. Bu hareketin tezlerinin Cumhuriyet ideolojisinin ekillenmesindeki tesirine baklarak baar yorumunu yapmak mmkn olabilecei gibi, "avam"a nfuzlarnda karlatklar direnci dikkate alarak deiik bir sonuca ulamak da mmkndr. Garbclar'n tahayyl edemeyecekleri bir gelime, kendi grlerinin siyas bir sekinler grubu tarafndan uygulanmas sonucunda, gelecek nesillerdeki "Garbclar"n, slm', Clifford Geertz'in kltrel relativizm kuramn tartrken verdii, Bali'de len raca ile beraber yaklan kadnlar seyrederken "Bat medeniyetinin barbar kavimleri fethetmek ve eski medeniyetlerin yerine gemek iin hak kazanm olduunu" savunan Danimarkal seyyah misalindeki gibi yorumlayabilecekleriydi. Kendilerinin hi tasavvur edemeyecekleri bir dier gelime ise "asr"lik tekellerinin krlabilecei ve bu kavram deiik yorumlayan bir alternatif sekinler grubunun "avamlk" ve "aydnlatlma"y reddedebilecei idi. Bu, phesiz onlar iin de kabul edilmesi ok zor bir gelime olurdu. Zaman, 19 Haziran 2003 48 Batllama, Modernleme, adalama ve Trk Toplumu Trkiye'de gerek akademik almalar ve gerekse de gnlk dilde "Batllama", "adalama" ve "modernleme" kavramlarnn eanlaml olarak ve birbirlerinin yerine kullanlmalarndan kaynaklanan ciddi bir kargaa vardr. Bu yetmiyormu gibi, Niyazi Berkes'in The Development of Secularism in Turkey (Trkiye'de Seklarizmin Gelimesi) balkl almasnn Trke.'ye "Trkiye'de adalama" adyla tercme edilmesi misalinde de grld gibi, "seklerleme" ya da "laiklik" kavramlarnn da ayn anlamlarda kullanlmas mevcut karkl tam bir kavram kargaasna srklemektedir. Kar karya bulunduumuz ve farkl kavramlarn birbirlerinin mradifi olarak kullanlmasndan kaynaklanan sorunu daha da etrefil hale getiren bir dier husus da bunlarn btnyle zc (essentialist) bir yaklamla ve ok dar erevelerde tanmlanmasdr. Dier bir ifade ile bu kavramlar kullananlar tek bir "modernlik", "seklerlik/laiklik", monolitik bir "Bat" ve nihayet onun temsil ettii tek bir adalk var saymaktadrlar. Bunun sonucunda da bu kavramlara sadece belirli Bat toplumlarnn modernlii ve Fransz laiklii gerek kabul edilerek atfta bulunulmaktadr. Dolaysyla Japonya bu anlamyla modern olmamakta, ABD gerek anlamyla laik grlmemekte ve daha da ilginci "Bat"nn aslnda, tpk "Ortadou" ya da "Balkanlar" gibi yaratlm bir kavram olduu sklkla unutulmaktadr. Tek bir modernlik ve birka Avrupa lkesiyle snrl kalan Bat kavramsallatrmalarnn bir dier temel sorunu da bu tekil modernlii ve Batll db- muaeret, giyim, kullanlan alfabe benzeri uygulamalar dzeyine indirgemesidir. Osmanl "Garbclk" hareketi liderlerinin de db- muaeret 49 kitab kaleme almay en nemli vazifeleri olarak addetmeleri phesiz bir tesadf eseri deildi. Gnmzde dahi bir Trk gazete yneticisi yerel kyafetli Krfez lkesi ileri geleniyle konuup muhatabnn kafasndaki prototipe uymadn, bir Bat lisann mkemmelen konutuunu grdnde armaktadr. Gene bu nedenledir ki, toplumumuzda bir kiinin kyafeti onun "modernliinin" tespitinde mesel ka tane bilgisayar program bildiinden ok daha nemli olabilmektedir. Bir alfabeye "adalk ve modernlik" atfedilmesi (1928 sonrasnda yeni alfabe iin "asr Trk harfleri" tabirinin kullanldn unutmamak gerekir) de bu yaklamn arpc misallerinden birisidir. Gene bu nedenle, sz konusu dar tanma gre hi de "modern" olmayan bir siyas hareketin, nasl olup da, Trkiye'yi Avrupa Birlii yesi yapma misyonunu stlendii, toplumumuzda anlalmas g ve bu nedenle de gizli bir amala yaplmakta olduuna inanlan bir muamma olarak karlanmaktadr. Benzeri bir dar tanmlama da "laiklik" kavramyla ilgili olarak karmza kmaktadr. Burada da "Fransz" laiklik uygulamasnn bu kavramn gerek ve tek misali olduu fikriyle din-devlet ayrlnn birbirinden farkl ok sayda seklerlik araclyla salanabilecei gerei gzard edilmektedir. Bylesi dar bir tanm dna kmak istemeyen Trk entelektellerinin dier "Bat" lkelerindeki seklarizm misallerini bu tanmn gerek anlamndan sapmalar olarak alglamalar ise herhalde Papa'dan daha Katolik olma benzeri bir yaklamdr. Osmanl/Trk Batllamas ve Otoriterlik Modernleme, Batllama, adalama ve laiklik konularnda kesin snrlar getiren ve yukarda aklamaya altmz dar yaklamn belki de en nemli hususiyeti otoriter bir karaktere sahip olmasdr. Bu hedeflere ulamak isteyen, ancak kendi tanmna uymayan "modernlikleri", "adalklar" ve "seklerlikleri" dlayan bu yaklam, belki de farknda olmadan, baskc bir karakter kazanmaktadr. Unutulmamas gerekir ki bu otoriter karakter Osmanl ve Mehmed Ali dnemi Msr "modernleme" ve "Batllama" hareketlerinin de temel hususiyeti idi. Ancak bu tarih misallerden farkl olarak gnmzde bu kavramlarn sabit olduklar, hi deimedikleri var saylmaktadr. Burada bir parantez aarak kinci Merutiyet Dnemi Osmanl Garbclar'nn, Sosyal Darwinist kuram benimsemeleri nedeniyle, zihinlerinde bylesi monolitik ve benzersiz olduu dnlen "modernlik" ve "Bat" canlandran ve bunlar savunan, gnmz entelektellerinin tersine "modernlik"in de evrime uradn kabul ettiklerini belirtmekte yarar vardr. Gnmzde var olduunu belirttiimiz otoriter "Batclk" ve "Modernleme" tezlerinin bu karakterinin bir dier temel nedeni de Osmanl Garbcl'nn mirasln yapan Cumhuriyet Batclk ve Asrlii'nin onsekizinci asr Fransz ve ondokuzuncu asr Alman popler materyalizmlerinin sentezinden oluan bir maddecilii "Bat", "modernlik", "adalk" ve "seklerlik" tanmlarnn olmazsa olmaz eleri haline getirmi olmasdr. Gzden sklkla karlan bir nokta, bu nedenle III. Selim dnemi ve bazen Lle Devri'ne kadar geri gtrlen Osmanl Garbcl'nn, kinci Merutiyet ve Cumhuriyet Batcl ile pek az benzerlik gsterdiidir. Zannedildiinin tersine, bu hareketler arasndaki benzerlik aslnda smail Gelenbev ile Klzde Hakk Bey'in dnya grleri arasndaki mabehetten fazla deildir. Bir anlamda Cumhuriyet'in, yansmalar gnmze kadar gelen, "Batllama/Asrleme" yaklamnn erken Osmanl Garpllamasndan daha otoriter olmasnn nedeni de bu materyalist temelde aranmaldr. Unutulmamaldr ki, Sosyal Darwinizm ve kendine bilimsellik atfeden Le Bon sekincilii toplumun ilerlemesinin temel koulunun "eit vatandalar" yaratlmas deil entelektel sekinlere kulak verilmesi olduunu dnyorlar, her Osmanl/Trk "modernleme ve Batllama" taraftarnn baucu kitab olan Le Bon Sans'n yazar d'Holbach gerek hrriyetin insanlarn tabiattan kaynaklanan eitsizliine are bulmay hedefleyen kanunlara harfi harfine uymak olduunu savunuyor, Vogt ve Bchner eitlik fikrinin bilimi inkr anlamna geldiini iddia ediyorlar ve nihayet Osmanl entelektellerini derinden etkileyen 51 Comte pozitivizmi haklarn deil vazifelerin n planda olduu bir toplumu savunuyordu. Gnmz Trkiye'sinde Modernlik, Batllama ve , adalk Tartmalar Gnmz Trkiye'sinde otoriter ve dlayc bir karakter arzeden "modernlik", "Batllama", "adalk", "seklarizm" ve bu anlamda kullanlan dier kavramlar zerine derinlemesine dnmekte fayda vardr. Bir kere "modernlikler" olabilecei anlalp, "Bat"nn aslnda tabi deil yaratlan bir kavram olduu, monolitik bir yapya atfta bulunmad kabul edildiinde bu temeldeki bir "modern-modern olmayan" veya "Batllam-Batllamam" tartmasnn fazla da anlaml olmad kendiliinden ortaya kacaktr. Benzeri ekilde, Trk seklerliinin Fransz laikliinde ifadesini bulan uygulamayla birebir uyum gstermesinin devlet-din ayrmnn mutlak art olmadnn kabul, toplumumuzu zannedildiinin tesinde rahatlatabilir. Belirli bir muaeret dab, giyim biimi benimsenmemesinin mutlaka adlk olmad, alfabe "reformu" yaparak Latin harflerini kullanmayan Yunanllarn bu dnm gerekletiren Trk ve Arnavut toplumlarndan daha az "Batl", Japonlar'n ise daha az "ada" olmadklar (burada iaret edilmek istenilenin alfabelerin konuulan dile uygunluu deil, modernlik/adalk salayp salamayacaklar olduunun altn izmek isterim) kabul edildiinde bu zemindeki bir adalk tartmasnn pek de verimli olmayaca kolaylkla grlebilecektir. Ancak karmzda duran temel sorun, kavram kargaasnn tesinde toplumumuzda "Modernlik/Batclk/adalk" savunusu yaptklarn dnen entelektellerin, aslnda, modernliin gnmz bireyi karsna koyduu devs meselelere, eletirdii ve "gerici", "ad" bulduu kesimlerden ok daha snrl cevap verebilmi ve verebilmekte olmasdr. 16 ? Zaman, 1 Ocak 2005 52 Gemiten Gnmze rtnme, adalk ve Medenleme Projesi Basnmzda "trban sorunu" zerine yaplan tahliller, genellikle, konuyu tarih bir balam ierisinde deerlendirmekten olduka uzak olduklar gibi, temel vurguyu konunun gncel siyas boyutu zerinde younlatrmaktadrlar. Bu deerlendirmede, konu, yer darl nedeniyle ar lde zetlenmekle beraber, bylesi bir balamda tahlil edilmeye allacaktr. 5 Haziran 1291 (17 Haziran 1875) tarihli Hayal mecmuasnda baslan ve aada bir sureti sunulan karikatrde biri alafranga dieri alaturka kyafetli iki hanma aadaki konuma yaptrlmaktadr:
Kz bu nasl kyafet? Utanmaz msn? Bu asr- terakkide sen utan kyafetinden. 53 Bu konuma kyafet ile adalk ve medenlik arasnda var saylan zdelii ve pozitivist anlamda terakkiye duyulan inanc belki de uzun bir bilimsel makaleden daha ak biimde ortaya koymaktadr. Burada mizah yoluyla verilmeye allan mesaj Sadullah Paa'nn "Ondokuzuncu Asr" iirinde "zemn zemn- terakki cihan cihan- ulm/Olur mu cehl ile kabil bek-y cerrTiyyt" dizeleriyle dile getirdii "terakki" fikrine ve "bilimin tartlmaz stnl" varsaymna dayanan bir asra uyum gsterilmesi, bunun tersinin mmkn olamayacadr. Bu uyum salama faaliyeti ise Osmanl entelektellerinin bir blm tarafndan bir "medeniyet projesi" olarak grlmtr. Bylesi bir proje erevesinde ise yukardaki kyafetlerden birisi "utanlacak" bir nitelik haline gelebiliyordu. Bildiimiz gibi, Turgot, Kant ve Hegel sonrasnda insann ilkalardan beri ilerledii dncesi entelektel evrelerde genel kabul grmekle beraber "terakki"nin tarihin byk amac olduu inanc Comte'un Cours de philosophie positive adl eseri sonrasnda gelimiti. Bizzat Comte'un belirttii gibi "dzen" ile "terakki"yi birbirinin kart olarak gren klasik dnce bunlardan birincisini semiti; buna karlk teolojik ve metafizik inancn zlmesi sonrasnda "terakki" fikri toplumun zihniyetini ekillendirecekti. Bylesi bir pozitivist "terakki" fikri ondokuzuncu asr Osmanl entelektel evrelerinde gn getike daha fazla kabul grmeye balam; "terakkiyat- cedde", "asr- cedd" ve "ulm" bu evrelerin en sk kulland kavramlar haline gelmiti. Bu yeni "asr- terakki"nin nitelikleri ve gereklerinin toplumun fertlerine aktarlmas nce Mecmua-i Fnn ile yaplm, daha sonra ise bu derginin entelektel jargonunu bir kenara brakarak Science pour tous ve Die Nature benzeri dergilerden tercme edilen yazlarla hazrlanan bir dizi popler "bilimsel" dergi bu grevi yerine getirmilerdi. Bilimin tartlmaz stnlne dayanan bu "asr- terakki" her alanda "deiim" neriyor ve bu eylem zerindeki olumsuz vurguyu kaldryordu. Yeni asrn beklentilerine cevap verebilmek iin ise "asrlemek" gerekiyordu. Ahmet Mdhat Efendi'nin herkesin aznda "otuz krk senedir lafnn" olduunu belirttii "alla franca" Osmanl sekinleri iin "asrleerek" terakki ker- 54 vanna katlmann bir arac haline geliyordu. Bunun sonucunda ise giyim kuamdan db- muaerete ulaan bir alan ile "terakki", "adalama" ve "bilimin gereini yerine getirme" arasnda balant kurulmu oluyor ve bylece klasik Osmanl dncesinin nem verdii ve vd "temeddn"n yerini deiik bir "medenleme" alarak yukardaki kavramlarla badatrlan giyim biimi, medenlemenin ve yeni medeniyet projesi iinde sekinliin gerek art haline geliyordu. Sz konusu balanty en ak biimde gndeme getiren kinci Merutiyet Garbclar'nn bir yandan db- muaeret kitab hazrlayp, ^misafirperverlik" gibi "ad, bedev" gelenekleri yerden yere vururken te yandan Bchner evirileri yapmalar, Yirminci Asrda Zek ad verilen bir derginin bu ilev iin kullanlmas kukusuz bir tesadf deildir. Bu yolla "asr davran biimleri" ile bilimin kar koyulmaz stnl, "terakki" ve byk medenleme projesi arasnda var saylan iliki ortaya konuyordu. lgin bir misal olarak, dnemin nde gelen Garbc ve slamc dergileri olan ctihad, Mehtab ve Srat- Mstakim mecmualarnda "tesettr" zerine yaplan tartma da bylesi bir asrlik ve medenleme zemininde gerekletirilmiti. Mehmed Fahreddin Efendi medenleme gerei olarak gsterilen tesettrden vazgeme fikrine itiraz ettii yazsna "Medeniyet-i slmiyeden Bir Sahife yahud Tesettr-i Nisvn" baln uygun grrken, Dr. Abdullah Cevdet Bey'in cevabnda "hangi asrda yaadn bilmeyen efendi" hitabna yer veriliyordu. Garbclar'n yazlarnda "Trk ve dindalarna" hitaben dile getirilen "Bu asrn ad yirminci asrdr. Sen onnc asrda yayorsun" ya da "Biz hl istiyoruz ki 1300 sene evvel lde, l iin yaplm kavnin ve nizmt ile Avrupa ktasnn en mhim noktasnda icra-y hkmet edelim" benzeri eletiriler, Cumhuriyet erken dnem ideolojisi zerinde bir hayli etkili olan baz Osmanl aydnlarnn sorunu bylesi bir "adalk" ve "medenleme projesi" erevesinde ele aldklarna kuku brakmamaktadr. nde gelen bir Garbc olan Klzde Hakk Bey'in bir hikyesinde mahallelinin "Dinsizler Familyas" adn takt bir ailenin muhafazakr bir evrede yaad sorunlar dile getirilirken, bunlarn bata gelen nedenleri olarak ailenin anne ve 55 kznn kyafetlerinin "pek gvurca" bulunmas ile kapya gelen misafirlerin "kabul gn olmad iin reddedilmesi" benzeri muaeret farkllklar gsterilir. Aile fertleri "mescide ya paras gndermek", "mahalle berberinde tra olmak", "Torbal Dede'ye mum paras gndermek" gibi "asr olmayan" davranlar reddederek bunlarn bilim, an gerekleri ve okulda kendilerine retilenler ile uyumadklarn ileri sryorlar, bunun sonucunda ise "dinsiz" olarak yaftalanarak dlanyorlard. lgin bir zellik, bu hikyede "Dinsizler" ailesi fertlerinin "sekin", buna karn muhafazakr mahallelinin ise "kitle" olarak sunulmasyd. Klzde'nin mebus olarak Cumhuriyet dneminde de dile getirdii bu yaklam, bir anlamda, "dinin avamn ilmi, ilmin havassn dini" olduunu iddia ederek "asr" davran biimlerini ve bu erevede kyafeti bir sekinlik sembol haline getiriyordu. Toplumumuzdaki gemiini zetlemeye altmz kyafet sorunu gnmzde "bilimsellik", "medeniyet", "sekinlik" ve "modernlik" kavramlarndaki deiimin sonucunda mahiyet deitirmitir. Feuerbach sonras gelien, tabi bilimlere dayal, Alman materyalizmi ve Emile Littre tarafndan bu gelimelere uyumlu hale getirilen pozitivizmin dledii, dini bir kenara brakan bilimsel toplum gereklememi; "herkesin hedeflemesi gereken tek ve stn medeniyet" fikri yaygnln kaybetmi; kyafet ise sekinlik ve modernlik sembol olma vasfn yitirmitir. Gnmzde pek ok insan nezdinde bilgisayar program bilmek kyafete nazaran daha nemli bir "modernlik" sembol olarak grlebilmektedir. Nihayet, yirminci asr bann "bilimi din olan avam" alternatif siyas ve toplumsal sekinlik iddiasyla ortaya km ve "avam" olmay reddetmitir. Gnmzdeki sorun, byk apta, bu deiimlerin farknda olunulmamasndan ve meseleye ondokuzuncu asr ve yirminci asr ba kavramlar araclyla baklmasndan kaynaklanmaktadr. " Bu yaznn ksaltlm ekli 7 Haziran 2003 tarihli Milliyet gazetesinde yaynlanmtr. Dindar Bir Dinsiz ya da Dinsiz Bir Dindar: Dr. Abdullah Cevdet ve Modern Trk Toplumu lkemizde sklkla gerekletirilen bir sokak ad yenilenmesi ilemi Dr. Abdullah Cevdet Bey'i (1869-1932) bir kez daha Trkiye gndemine tad. 1889 senesinde, Mekteb-i Tbbiye-i hne'de, daha sonra Osmanl ttihad ve Terakki Cemiyeti adn alacak olan, ttihad- Osman rgtnn kuruluundan vefatna kadar Trk entelektel ve siyas hayatnda ehemmiyetli roller oynayp ciddi tartmalar yaratan, buna karlk gndeme olduka s "damzlk adam celbi" ya da "atheizm" tartmalar erevesinde gelen Abdullah Cevdet, belki de en az anlalabilen dnrlerimizden birisidir. Onun fikirlerinin derinliine anlalamamas, basit bir "atheizm," "din dmanl" mdafiliiyle vlmesi ya da yerilmesi, Osmanl materyalizmini her trl sofistikasyondan yoksun bir "bilimcilik"e indirgeyen ve bu ekliyle ideolojisinin merkezine yerletiren erken Cumhuriyet ideolojisinin "din"e yaklamnn tabi bir neticesidir. Bu nedenledir ki gerek Abdullah Cevdet ve gerekse de onun ban ektii Osmanl materyalist hareketi zerine yaplan almalar, konuya Cumhuriyet ideolojisi merkezli, retrospektif bir yaklamla bakmlar, dier bir ifadeyle, Cumhuriyet ideolojisinin gnmzde ald eklin temellerini Osmanl materyalistlerinde bulmaya gayret etmilerdir. Bu eletiriyi yaparken, bundan saknmann olduka g olduunu belirtmek zorunludur. Nitekim ben kendimin de akademik hayata eyrek asr nce zerinde alarak baladm bu konuyu incelerken ayn hataya dtm dnyorum. Bunun farkna varabilen ve konuya daha derin, farkl, kapsayc bir yaklamn gerekliliine iaret eden, belki de tek entelektelin merhum Cemil Meri olduuna iaret etmek gereklidir. 57 Bu yazda Abdullah Cevdet Bey'in siyaset d fikirlerine byle bir zaviyeden yaklaarak son dnem Osmanl materyalizmi ile Cumhuriyet ideolojisi arasnda var saydmz bir kopyalama ilemi sorgulanmaya allacaktr. Toplum ve Din Dr. Abdullah Cevdet'in fikirleri tahlil edilirken iaret edilmesi gereken belki de en ehemmiyetli husus "din"in onun dnce sisteminde ne denli merkez bir mevkie sahip olduudur. Buna bilimci yaklamn temel hususiyetlerinden birisi olarak bakmak bir hayli yanltcdr. Gayet dindar bir evrede yetien, ilk iir kitaplarndan birisi Neyyir-i nuvvar sensin ar- slmiyet'in Evc-i ulviyyetdedir evrenk-i fazi rfatin Bizlere ihsansn bbhe dest-i kudretin llet-i giyesi ztndr ancak hilkatin msralar ile balayan bir Na'at- erifi de ihtiva eden Abdullah Cevdet her ne kadar Mekteb-i Tbbiye ortamnda hayatnn "devre-i ma'sumanesi" olarak grd bu dnemi nihayete erdirmi, Ludvvig Bchner merkezli bir bilimcilie "ihtida" etmise de yaamnn sonuna kadar "cemiyet-i beeriyenin dinsiz yaayamayaca" tezini savunmutur. Bu fikirle Bchner'in "Ersatzreligion" kavram arasnda bir paralellik kurmak mmkndr, ancak bu ifadesiyle Abdullah Cevdet'in olduka farkl bir din ihtiyacna iaret etmek istedii phesizdir. Nitekim, Abdullah Cevdet, kinci Merutiyet ncesinde Reinhart Dozy'nin slm ve Peygamberi'ne ynelttii (Aloys Sprenger'den mlhem) inanlmaz sertlikteki eletirileri yaynlarken, Cumhuriyet dneminde toplumu doru yola yneltecek ehdis ve ytn meydanlara yerletirilmesi talebiyle ortaya kyordu. Abdullah Cevdet'in ulem tarafndan reddedildike Ubeydullah Efgan'nin Kavm-i Ceddcilik'i ya da Bahalik gibi daha heteredoks ama din referanslara sarlmas da bu ihtiyatan kaynaklanyordu. 58 Kendi ifadesiyle: : \ . ' \ Her tarafm karanlkd bir zaman ^ Bilmezdim nedir yer, nedir asuman Arlar, kederler, niveler btn Gkden gelen eyler idi benimn dinin evreledii bir "karanlk"dan Hail olundu saye-i fende ukud-i kinat, Srr tekvin hayatn aikrdr bana Mekteb-i Tb'm tabi"at mekteb-i feyyazdr, Cmle mafevk'l-tabi'at hlyadr bana Mekt-eb-i Tbbiye sayesinde hayatn, evrenin srlarna vukuf kesbetmesini salayan bir "aydnla" ulatn dnen Abdullah Cevdet buna karn mekanik bir "modern bilim dini tamamen anlamsz kld; dinin yerini bilim ald" tezini savunmaktan kanyordu. Kendisinin sk kulland "lm havassn dinidir, din avamn ilmidir" ifadesinde dile getirildii gibi toplumsal dnmde dinden istifade bu yaklamn tek deil ancak bir nedenidir. Abdullah Cevdet'in, Emile Boutmy'den uyarlad "lm hararetsiz bir nurdur, din nursuz bir hararetdir" kelmn srekli tekrarlamas ise bir anlamda dinin avam/havass ayrm dnda toplumun geneli iin gerekliliine duyduu inanc kantlar. Hissettii bu ihtiya nedeniyledir ki Abdullah Cevdet tpk Alman ahlk materyalistleri bervveg ya da Strauss gibi "Artk Hristiyan deil miyiz?", "Bizim dinimiz yok mu?" sorularnn benzerlerini soruyor ve Strauss'a benzer ekilde bunlarn birincisine "Hayr", ikincisine ise "Evet" cevabn veriyordu. Bu anlamda slm, bir felsefe ve ahlk olarak muhakkak muhafaza edilmeli, gelecein toplumunun ahlk zeminini hazrlamalyd. Nitekim Abdullah Cevdet kendisinin dindar olduu izlenimini yaratacak ifadeler kullanrken bir parantez aarak, "u szlerim riyakrne bir dindarlk eseri addolunmasn. Trkiye'de Doktor Bchner'in asarn tercme ve nereden ilk bendeniz oldum" diyor ve "Bchner'i tahtie etmemekle beraber" "slmiyeti (...) krcesine bir balanma ile deil bir 59 ta'mik-i hrendine ile takdir ve hakimane ve hrendine olan ahkmn tebcil" ettiini belirtiyordu. Abdullah Cevdet'in Bchner'in Aus Natur und VVssenschaft kitabnn baz blmlerini tercme ile yetinmeyip, bunlar slm hkemsnn tezleri, ehdis-i erife ve yt- kerme ile destekleyerek modern bilim, din ve felsefeyi birletirmeye almas kendisinin bu konuda samimi olduunu ortaya koymaktadr. Bir Materyalist Mtehid Baka bir deyile, 1905 senesinde Cenevre'de ksa sreyle grmek imkn bulduu ve hayran kald Muhammed Abduh'dan derin biimde etkilenen Abdullah Cevdet, bir anlamda, Msr mftsnn yapmaya alt telifi farkl bir alanda, modern materyalizm ile slm arasnda gerekletirmeye alyordu. Bu Hegelvr, metafizii de aklama iddias tayan programn ne denli iddial, zor ve imknsz bir ura olduu izahtan varestedir. ada slm toplumlarnda slm sosyalist hareketler yaratma benzeri akmlarn karlatklar glkler, din ile materyalizmi biraraya getirmeye alan bir gayrete kyasla herhalde bir da yannda kum tanelerini andrrlar. Bu abann ne derece anlaml olduu da tamamen ayr bir mevzudur ama Abdullah Cevdet'in, mecmuasna "ctihad" nmn vermesinin de gsterdii gibi, onun kendisini materyalist modern bilimle slm telif etmee, bu ekilde slm lemine yeni bir hayat vermee alan bir mtehid olarak grd phesizdir. lgin olan son dnem Osmanl materyalizminin belki de en mhim temsilcisinin kendisini din bir kimlikle (Abdullah Cevdet kendisi iin ilgin bir ekilde iki farkl anlama ekilebilecek "ctihad Sahibi" unvann kullanrd) tanmlamasdr. Bu anlamyla bilimci materyalizm bir din projesi (Bchner'in kulland bilimci manada deil onun tamamen ztt) nitelii kazanyordu. Nitekim, ctihad 1904 ylnda neir hayatna her ikisi de bu ereve iinde yorumlanacak iki sorunun cevabn bulmaya alarak balyordu: "lem-i slm'n inhitatn mucib olan esbb ahvl nelerdir?"; "Mslmanlar'a bir hayat- taze vererek lem-i slm' inkraz- kllden kurtarmak iin en messir tedbir nedir?" 60 Bu sorularn da ortaya koyduu gibi Abdullah Cevdet'in kendisini modern materyalizmi iddetle reddeden ulem ile dini anlamsz bulan bilimcilerin her ikisinde de bulunmayan niteliklere sahip bir birey olarak mtalaa ettii aktr. Abdullah Cevdet'in kendine materyalist hir zaman mtehidi olarak bitii rol ve yukarda iaret ettiimiz telif gayretleri din otoriteler tarafndan iddetle eletirilirken kendisi "dinsizlik" sulamalarn iddetle reddediyor ve felsef anlamda "dindar" olduunu mdafaa ediyordu. Bu tez kukusuz Abdullah Cevdet'i derinden etkileyen Jean-Marie Guyau'nun Esquisse d'une morale ans obligation, ni sanction (Vecibeiz ve Meyyidesiz Bir Ahlkn cmali) ve L'irreligion de l'avenir (stikblin Din Yokluu) adl eserlerinden mlhemdi. Abdullah Cevdet'in Maine de Miran'dan Bergson'a ulaan bir felsef izginin en mhim halkalarndan birisi olan Guyau'nun sadk bir izleyicisi olmas ve bunu iftiharla belirtmesi dahi onun basit bir "atheizm-dindarlk" sorunsal erevesinde ele alnmasnn ne denli zor olduunu da ortaya koyar. Nitekim, Abdullah Cevdet'in ayn anda bir yandan d'Holbach ve Voltaire evirisi yaparken te yandan da Gazali'de Ma'rifetullah zerine kafa yormas ancak bu basit ve mekanik sorunsaln dna klarak anlalabilinir. Guyau'nunkilerle benzer iirler kaleme alan ve kendisini onun gibi bir air- feylesof olarak gren Abdullah Cevdet de dinlerin vecib ve meyyidelerinin "boyunduruundan" kurtulabilen bireyin daha yksek bir "din" ve "ahlk"a ulaabileceini dnyor ve Guyau'nun dinin toplumdaki rolnn gerilemesinin ondokuz ve yirminci asrlarn insaniyetin nne koyduu en ehemmiyetli mesele olduunu ve bunun Comte pozitivizmi benzeri bir fetiizmle zlemeyecei fikrine itirak ediyordu. Benzer ekilde Guyau gibi "sevgi"nin yeni ahlkn temelini oluturacan dnen Abdullah Cevdet, bunun bireyi din deil ama felsef anlamda "dindar" klacan iddia ediyordu: Hayat kinat asudedir g-i nurunda, "i!" Deil din~i husumet dinimiz din-i muhabbetdir; Lisan- vecdidir e'anmz vicdan tevhidin. '" Neva-y udumuzda titreyen kalb-i tabi'atdr. ?id 61 Gene Abdullah Cevdet, Guyau'nun "stikblin Din Yokluu" ifadesinden Ludvvig Bchner gibi bilimciliin bizatihi din haline geldii bir toplum deil, bireyi bilimin gtrebilecei en u nokta olan sonsuzluun kenarnda teslim alacak bir felsef dindarl anlyordu. Guyau ve Bchner'in fikirlerinin badatrmasnn ne denli zor olduu aikr olmakla beraber, bu din ile materyalizmi telife gayret eden bir birey iin olduka kolay bir ura olarak grlyordu. Hayat boyunca kendisini slm lemini adalatracak, onu modern bilimle uyumlu hale getirecek bir mtehid olarak gren, tpk birbirleriyle telifi imknsz fikirleri savunan Strauss, Abduh, Bchner, Le Bon, Ribot ve Guyau'dan mlhem tezler yaratt gibi slmiyet'le materyalizmi badatrmaya alan Abdullah Cevdet, bu alanda, bunun da tesine geerek ve pek de mahviyet gstermee gerek grmeden kendisini bir hir zaman peygamberi olarak mtalaa etmekteydi: Sizi aydnlatmaya altm gece gndz; Aydan gnee gitdim, gneden aya geldim. Peygamberler va'deder cennet*o bir dnyada Ben size bu dnyay cennet yapmaya geldim, Abdullah Cevdet ve Modern Trk Toplumu Bu, gerekten anlalmas g insan iin belki de en iyi deerlendirmeyi vefatn mteakip Mekteb-i Tbbiye arkada Hseyinzde Ali (Turan) Bey "dindar bir dinsiz ya da dinsiz bir dindar" tavsifiyle yapmt. Lucien Arreat'n Julius Duboc iin kulland "bir atheist idealist" benzetmesini andran bu tavsif dahi Abdullah Cevdet'in fikirlerinin derinliine tahlilinin ne denli zor olduunu ortaya koyar. Kendisinin ulem tarafndan neden reddedildiini kavramak pek de zor deildir. Ancak, bu denli etrefil dnce sistemine sahip bir kimsenin muarzlar kadar erken Cumhuriyet ideolojisince de sradan bir "din kart atheist" olarak grlmesi bize bu ideolojinin Osmanl materyalizminin temel tezlerini ne denli basitletirdiini gsterir. Abdullah Cevdet'in almalar, fikirleri ile Cumhuriyet sonras modern Trk toplumunun yaratclarn- 62 dan biri olduu phesizdir. Ancak ortaya kan sonucun o-nun ve pek ok arkadann hayallerini karlamaktan olduka uzak ve s kaldn da belirtmek gerekir. Abdullah Cevdet gibi bir evvelki nesle mensup Beir Fuad Bey ya da bir nesil sonraki Baha Tevfik Bey de Bchner bilimciliinden derin biimde etkilenmilerdir. Ancak, bu fikir adamlarnn hepsi de Bchner, Haeckel, Moleschott, Vogt bilimciliinin toplumu fazla uzaa gtremeyeceini, ona ahlk bir zemin kazandramayacan grebilmilerdir. Beir Fuad Bey areyi Pozitivizm'de bulmu, Baha Tevfik Bey Mo-nizm'e sarlm, Abdullah Cevdet ise bilimcilii ve Guyau'nun ahlkln slmiyet ile telife almtr. Buna karn son dnem Osmanl materyalizminin Cumhuriyet'e yansmas Bchner'in Madde ve Kuvvet'meV:\ temel tezler slnda olmu, bilimin kendi ahlkn yarataca tezi tartmasz kabul edilmitir. Bunun gnmz Trk toplumunun tarihsizlik, dilsizlik gibi felsefesizlii de bir iftihar vesilesi saymas ve basit, mekanik bir din-bilimcilik atmasnn tesine geen fikirler retememesindeki roln kmsemek mmkn deildir. Zaman, 15-16 Eyll 2005 63 ABD ve Trkiye'de Laiklik, Kamusal Akl ve Hukuk Yorumlar Toplumumuzun gndeminden hi dmeyen laiklik ve kamusal akl tartmalar ile hukukun bu iki kavram nasl yorumlamas zerine ileri srlen temel tezler "devlet ve din ilerinin ayrlmasnn gereklilii" ya da "laikliin demokrasinin teminat olduu" benzeri ortaokul yurtdalk kitaplar tezleri tesine gitmemektedir. Dier bir ifadeyle, Trkiye iin daim bir toplumsal huzursuzluk, hatta atma yaratan bir konuda kavramlarn iinin doldurulmas yerine klielemi ifadelerin tekraryla yetinilmektedir. Bu dzeyi olduka dk tartmann ilgin bir hususiyeti de bu alanda karlatrma arac olarak genellikle Fransa misalinin kullanlmasdr. ou zaman zc bir bak asyla toplumumuzda da benimsenen Fransz uygulamasnn laikliin tek, gerek ve benzersiz yorumu olduunun ileri srlmesine neden olan bu yaklam, seklerliin olduka farkl tanmlar olabileceini gzard etmenin tesinde konu zerine dier toplumlarda gndeme gelen tartmalar da dikkate almamaktadr. Bu yazda Trkiye ile Amerika Birleik Devletleri'nde laiklik, kamusal akl (public reason) ve bu iki kavramn hukuk tarafndan nasl yorumlanaca konusunda tespit edilebilecek ilgin benzerlikler ele alnmaya allacaktr. Bylesi bir karlatrma, bunun da tesinde, toplumumuzun bir kesimince akl d bir gelime, anlamsz bir kktencilik olarak yorumlanan Amerika'da rgtlenmi dinin glenmesi olgusunun da olduka derinlere inen toplumsal nedenleri bulunduunu anlamamza yardmda bulunabilir. Yeni Amerikan liberalizminin bu alandaki hkim yaklam bir anlamda bu olgununun temel belirleyicilerinden birisi olmaktadr. Benzeri bir yorumu demokrasi ve oulculuu tamamen ikinci plana iterek, hukuk yorumlar vastasyla ahlk bir "kamusal akl" yaratan Trk 64 toplumu iin de yapabilmek mmkndr. Bunu sylerken iaret edilmek istenilen, pek tabi, aslnda din kktenciliin var olmadn, g kazanmadn iddia etmek deildir. Bu karlatrmalar yaplrken grlen benzerliklerin belirli dnrlerin tezlerinden etkilenme gibi bir nedeni olmadnn altn izmek yararl olur. Toplumumuzda, yukarda da belirtmeye altm gibi, bu alandaki temel mukayese Fransa ile yaplmaktadr ve John Ravvls, Ronald Dvvorkin, Robert Audi tarafndan savunulan tezlerin entelektellerimiz ve hukukularmz zerinde ciddi tesir icra ettiini savunmak, herhalde, mmkn deildir. Gene bu tartma yaplrken Trkiye'de Amerika'dakinin muadili bir liberal hareket olmadn, kamusal akl zerindeki mnakaalarn resm ideoloji merkezli olduunu belirtmek gerekir. Yeni Amerikan Liberalizmi ve Laik Kktencilik Amerikan liberalizmine Rawls ve Dvvorkin gibi nde gelen entelekteller tarafndan getirilen ve phesiz muhafazakr evrelerce "liberal" kelimesinin olumsuz anlamda kullanlmasna ciddi katkda bulunan yorumlar bir anlamda onsekiz ve ondokuzuncu asr Avrupa laik kktenciliine geri dn olarak yorumlamak mmkndr. Liberal dncenin iine dt amazlar demokratik vatandalk ve kamusal akl kavramlarnn yeniden yorumlanmasyla aabileceini var sayan Ravvls ve takipileri, neticede oulculuu ve demokrasiyi ikinci plana iten, ahlk bir kamusal akl merkezine yerletiren bir liberalizm yaratmlardr. Bylesi bir kamusal akl aynen Aydnlanma'nn rn olan laik ya da buna kar kan din kktencilik gibi mutlak gereklie dayanarak grecelii (relativism) reddetmekte, buna dayanan siyas liberalizm ise neticede Amerikan toplumunda ciddi bir atmaya zemin hazrlamaktadr. Dolaysyla gnmzde kamusal akln laik dnrler ve bu ahlk bilimcilikle erevelemek isteyenlerden kurtarlmasnn gereklilii Amerikan toplumunda sklkla dile getirilen bir gr olmutur ki, bu gr savunanlarn hepsi de zannedildii gibi din kktencilii savunan fanatikler deildir. Bylesi bir ahlkn liberalizm olarak topluma dayatlmasna kar 65 kan, ancak bunu din bir sikle yapmayan, ok sayda birey vardr. Gnmzde liberal demokrasinin, demokrasi, oulculuk ve hrriyetlerden nce "laiklik ve din" benzeri bir ikilem erevesinde ele alnabilmesi ancak "kamusal akl" kavramna ahlk bir muhteva ve anlam yklenebilmesiyle mmkn olabilir. Nitekim, John Rawls'un Siyas Liberalizm balkl almasnda en ciddi tanmn bulan bu liberalizm, bir anlamda, Kenneth Burke'n ifadesiyle, "akl" ve "mantkl" benzeri kavramlar kutsal kelimeler haline getirmekten ve kamusal akl ahlkletirmekten baka bir ey yapmamaktadr. Dolaysyla aslnda tam tersini gerekletirme iddiasna karn bu anlamda bir siyas liberalizm metafizik bir karakter kazanmaktadr. Bu karaktere sahip klnan kavramn yorumu, onun dorularnn dna klmamasn salama vazifesi ise kutsallatrl-m bir hukuk sistemine braklmaktadr. Ravvls'un "kamu d pek ok akl olabilmesi mmkn olduu halde tek bir kamu akl bulunabilecei" tezi ise phesiz bu yorumlarn sahasn bir hayli daraltmaktadr. Bu anlamda Rawls'u derinden etkileyen Dvvorkin'in Hukuk'un mparatorluu almasnda mdafaa ettii, kamuya ait deerlerin korunmas amacyla hukukun drstlk hatta bu temele dayanan ahlk olarak ilev grmesi gerektii tezi neticede hkimlerin, bilhassa st derece mahkeme hkimlerinin, din grevlilerine benzer tefsir yapma vazifesini stlendikleri bir yap dourmaktadr. Bunun neticesinde ise kamu akln koruma adna devletin g tekelini kullanarak zorlaycla bavuran bir demokrasi ortaya kmaktadr ki bunun, bir anlamda, Aydnlanma sonras laik kktencilie dn olduu phesizdir. Bu anlamda bir laik kktencilik, kendisine, Fransz htilli sonrasnda olduu gibi "Tarihin ykledii vazifeyi ifa" benzeri bir misyon da ykleyerek sonuta demokrasiyi btnyle ikinci plana atan bir yaklama sahiptir. Ahlkn mutlaka din temele dayanmamas gerekliliinden yola ktktan sonra "kamusal akl" adna benzer zeminde tanmlanan ve hkimlerce yorumlanan bir ahlk hukuk yaratlmas gerekte gerek laikliin ve gerekse de demokrasinin vazgeilmez gereklilikleri olan tm ahlk yaklamlara eit mesafede durmak ve 66 bunlardan birini "kamusal mantk" haline getirmeme ilkeleriyle ciddi biimde elimektedir. Bunun sonucunda uygulamada tarafszl zaten mmkn olmayan devlet, din kktencilie kar kmak adna bir dier kktenciliin savunucusu durumuna gelmektedir. Bunun liberalizm adna yaplmas ise onun temel ilkesi olan toplumda farkl dncelerin varl ve savunulmasna msaade edilmesi tezi ile elimektedir. ster din isterse de laik olsun tekil ve dlayc bir ahlk sylem sonuta toplumda bunun dnda bir ahlk benimseyenlerin ikinci snf vatandalar durumuna dmesine yol amaktadr. Nitekim Nicholas VVolterstorff benzeri pek ok toplumsal bilimci gnmzde gerek liberal demokrasinin en ciddi dmannn temel olarak dinler deil kktenci laik ideolojiler olduunu ileri srmektedir. Daha da ilginci son yirmi ylda kktenci laik yaklamn kamusal alan dn da "gereklik tekeli" iddiasna dayanarak kapsama giriiminde bulunmas toplumda ciddi bir atma dourmutur. Trk Resm deolojisi ve Laik Kktencilik lkemizdeki uygulamaya baktmzda, Fransa misaline dayanan ve Aydnlanma sonras ortaya kan laik kktencilii esas alan Trk laiklii, bunu yeni resm ideolojinin bir dier temel dayana olan bilimciliin belirledii bir ahlk ile pekitirerek kendine has bir yorum yaratmtr. Bu yorum, yaratt esiz "laik insan" tanmnda en ilgin misalini bulan bir bilimsel ahlk "kamu mant" haline getirmekle kalmam, bunun yan sra dine, kendi kar tezini meydana getiren bir kktencilik olarak bakmtr. Bylesi bir bak as sonucunda ise bizatihi dindarlk laiklik kartl olarak alglanrken dar anlamda yorumlanan "bilimsellik" laikliin temeli haline gelmitir. Toplumumuzda Darwinizm tartmalarnn dahi laiklik-din ekseni erevesinde yaplmas ancak bu adan bakldnda anlam kazanabilir. Bunun da tesinde tevars ettii devlet geleneinden destek alarak zel alan neredeyse btnyle ortadan kaldran bir "kamusal alan" yaratan Trk resm ideolojisi dar anlamda tanmlad bir modernlii de merkezine oturttuu, devletin denetimi altnda bulunan bir sahay kutsayarak kavramsal- 67 latrmtr. Toplumumuzda yaygn biimde kullanlan anlamyla bu kavramn ne Koselleck ve Habermas'n tanmlamaya altklar ne de Roger Chartier'nin tarih geliimini ve snrlarn belirtmeye gayret ettii ahs alann ztt olan bir kamusal alana iaret etmediini belirtmek gerekir. Zabtann kimlik sorduu her yerin "kamu alan"na dneceini savunan yorumlar phesiz bu husus tanmla kavramsallatrlan bir sahaya atfta bulunmaktadrlar. "Cumhuriyet retmenine yakan/yakmayan davranlar" benzeri ahlk kategoriler vastasyla zel alan silip spren, dar "ada yaam" kstaslaryla belirli bir modernlik yaklamnn "ahlk"n paras haline getirildii "kamu", neticede, oulculuu ve demokrasiyi tal meseleler dzeyine indirmektedir. adalk adna toplumumuzda dile getirilen sylemin modernliin en temel karakterlerinden biri olan phecilii (skepticism) reddetmesi ise olduka ilgin ve zerinde fazlasyla dnlmesi gereken bir husustur. Burada Trk resm ideolojisinin htill sonras Fransa'snda ortaya kana benzer bir "Tarihin ykledii vazifeyi ifa" misyonuna sahip olmasnn da hem bu alandaki yaklam katlatrdn ve hem de mutlak gereklik ve tekil adalk tekellerine sahip, ahlk bir kamusal akln kavramsallatrlmasna katkda bulunduunu belirtmek gerekir. Bylesi bir kamusal akl baz fikirleri "yanl" olduklar iin reddetmeyi, onlar doru bulmamakla beraber ifade hrriyeti erevesinde dile getirilmelerine msaade etmekten daha anlaml bulmaktadr. "Maslaht- mme"nin temel merulatrma aralarndan birisi olduu bir gelenein mirass olan modern Trk toplumunda hukukun, bilimsel ahlkla takviye edilen kamusal akln yorumcusu ve savunucusu haline getirilmesinden tabi bir gelime yoktur. Rawls'un "anayasal bir rejimde kamusal akln anayasa mahkemesinin akl olduu" tezine benzer bir yaklamla st derece mahkemelere kamusal akl yukarda zikredilen mutlak gereklik ve tekelci adalk zemininde yeniden yaratma ve yorumlama vazifesinin verilmesi, Trk toplumunda oulculua kapal, demokrasiyi ikinci plana iten, ahlk karakteri baskn ve zel alan tanmaz bir kamu mant yaratmtr. Bunun ise ciddi bir toplumsal atma zemini yara- 68 tabilecei aikrdr. Hukukun stnl kavramnn belirli bir ahlk anlay temeline dayanan yorum yapma hrriyeti olarak tanmlanmas ise zannedildiinin tersine bu alandaki atma eilimlerini ortadan kaldrmayaca gibi bir kurum olarak da hukukun zedelenmesine yol aacaktr. Morton Horvvitz'in "Anayasa Tapnmas" ya da Sanford Levinson'n "Anayasann Kutsal Metin Olarak Tefsiri" kavramlarna benzer bir "Hukuk Yorumu Tapnmas" yaratlmas, hukuku glendirmek yerine onu daha fazla eletirilir hale getirecektir. Yukardaki niteliklere sahip bir "kamusal akl" yaratlmas ve onun hukuk vastasyla dar biimde yorumlanmasnn ateli savunucularnn benzer ahlk karakterde ve gereklik tekeli iddiasndaki kamusal akllar (mesel ran slm Cumhuriyeti'nde mevcut olan) iddetle eletirmeleri ise herhalde bu alanda ciddi bir kavram kargaasna sahip olunduunu ortaya koymaktadr. Liberalizm ve Demokrasi Olarak Kktencilik Amerikan toplumunun yaamakta olduu ve bazen toplumsal atma boyutuna trmanan tartmann bir tarafnda Evangelist din kktencilik varsa dier tarafnda laik kktencilik temelinde ahlk bir kamusal akl savunan yeni liberalizm vardr. Bu liberalizmin zel alan da kapsamasnn gerekliliini savunan radikal yorumlar aslnda kolaycla kalarak din kktenciliin trmanmasna atfedilen bir atmann ok daha derinlere giden nedenleri olduunu ortaya koymaktadr. Laiklii her eyin nnde gren radikal laiklii benimsemi toplumlarn aksine, oulculuu ve demokrasiyi merkezinde bulunduran bir kamusal akldan bunlar tal detaylar haline getirmeye alan bir kamusal akla gei giriimleri, phesiz Amerikan toplumunda dardan anlalmas pek de kolay gzkmeyen bir atmaya neden olmutur. Bu alanda oulculuu ve demokrasiyi ne karmak yerine onlarn gerektiinde feda edilmelerinde mahzur grmeyen Trk resm ideolojisi, nasl olup da srekli bir toplumsal atma ortam iinde yaamak zorunda kaldmz din kktencilik, aydnlanma kartl, bilim dmanl ve hukukun s- 69 tnlne sayg duyulmamas benzeri kavramlarla aklamaya almakta, buna karlk yaratt ve dar biimde yorumlad ahlk kamusal akln bu alanda herhangi bir rol oynadn kabul etmemektedir. Ancak mutlak gereklik iddias, adalk tekeli ve ahlk hukuk yorumlar araclyla zel alan da kapsamaya alan bir kamusal akln en az din kktencilik kadar atmacla davetiye kard unutulmamaldr. Trk toplumunun iki kktencilikten birini semesinin daha iyi olaca yolundaki ahlk hkm ise bir anlamda bu gerein ifadesinden baka bir ey deildir. Zaman, 16 Mart 2006 II. BOLUM ZHNYET, AYDINLAR, SEKNCLK, ENTELEKTELLER, BASIN, NVERSTE 70 Asrlk Bir deolojinin Yldnm Toplumumuzda yaygn bir inan 1922-23 yllarnn modern tarihimizin balangc olduu ve bu tarihin ncesiyle sonrasnn birbirinden cehennem ve cennet benzeri bir farkllkla ayrlddr. Bu kopu tezi eitli alanlarda olduka anlamldr. Her eyden nce bir okuluslu imparatorluktan ulus-devlet ina srecine geilmesi, 1922 ylnda balayan, Cumhuriyet ve onun inklplar olarak tavsif ettii uygulamalarla devam eden ciddi bir farkllamay beraberinde getirmitir. Yeni kurumlar, eitim siyasetleri, ulus-devlete uygun tarih tezleri ve gemile balar kopartma alannda gsterilen kararllk bizi ilk bakta gerekten de deiimin boyutlarnn son derece kapsaml olduuna inandrabilir. Ancak sathtaki bu deiimlerin derinliine indiimizde ve uygulamalara, sylemlere deil de bunlarn fikr arka planna baktmzda karmza ciddi bir ideolojik devamllk kar. Dier bir ifadeyle ideolojik anlamda Osmanl/Trk toplumundaki krlma 1922'de gereklememitir. Bu tarih kmsenemeyecek bir deiim srecinin balangc olmakla birlikte, genellikle iddia edildiinin aksine, bir ideolojik kabuk deitirmenin mild deildir. 1922 sonrasnda gerekleen deiim aslnda bir ideolojik devamlln rndr ve ayn ideoloji gnmzde de devlet ve sekinlerin bir blm dzeyinde varln srdrmektedir. deolojik Krlma Olarak 1908 htilli ve kinci Merutiyet Gnmz siyas ve toplumsal yaamnn arka plannda var olan bu ideoloji 1908 ylnda 10/23 Temmuz nklb olarak adlandrlan bir gelime sonrasnda, toplumu yeniden ekillendirme amacyla iktidara gelmi ve gnmze kadar da bu mevkii terk etmemitir. Bu asrlk ideoloji deien artlar erevesinde zorunlu bir evrim geirmi, kendini bir ulus- 73 devletin koullaryla uyumlu hale getirmi, ama bir dnya gr olarak fazlaca deimemitir. Neredeyse bir asrdr srekli biimde kutsanan, toplumsallama yntemleri ve aralaryla nesilden nesile aktarlan, bylece iselletirilen, kkleerek temel tezleri deta tabiat kanunlar hkmne gemeye balayan bu ideoloji toplumumuzu ondokuzuncu asr ortalarnda Avrupa entelektel mehfilinde egemen olan fikirlerden oluan bir dnya gryle yirmibirinci asr sorunlarn gsleme zorunda brakmaktadr. Bu ise zannedildiinden ok daha ar bir yk ve toplumumuzun gelimesi nnde duran ciddi bir engeldir. Bugn tarih kitaplarnda kendine bir paragraflk yeri zorlukla bulan ve genellikle gnmzle bir ilintisi olmad var saylan 1908 nklb, bir siyas rejim deiiklii kadar bir ideolojik kabuk deitirmeyi de beraberinde getirmitir. Her eyden nce ondokuzuncu asr Alman vlgermateryalizmiyle nn kyasya eletirdii Littre'nin pozitivizm yorumu, onsekizinci asr Fransz materyalizmi ve Sosyal Darwinizm'in kartrlmasyla ortaya karlan bir Osmanl bilimciliini temel alan bu yeni ideoloji, bunu sre iinde bir din haline getirmi ve bilhassa Cumhuriyet sonrasnda younlaan din-bilimcilik atmas toplumumuzda temel siyas tartma eksenini oluturmutur. Bunun, genellikle yapld gibi, bilime ehemmiyet atfetmekle kartrlmamas gereklidir. Ondokuzuncu asrn yaygn kabul gren bilimci tezi olan dinin yerini bilimin alaca toplum fikrinin siyas ideolojinin temeline yerletirilmesi, bylece bilimin siyas sylemin paras haline getirilmesi toplumumuza siyasetin bir ilericilik-gericilik atmas, dindarln ise bir siyas tavr olarak mtalaa edilmesi mirasn brakmtr. Asrlk ideolojimizin bir dier temeli de yaratt modernlik ve adalk tekelidir. Bu ideolojinin, Alman vlgermateryalizmi ve Le Bon sekinciliine dayanan syleminin, ortaya kt tarih itibariyle, byle bir hususiyet tad savunulabilir. Ancak bir asr sonra bu ideolojinin ayn tezlerle benzeri bir ' iddiada bulunmakla kalmayp bunu modernlik ve adaln tek ve tartlmaz yorumu olarak sunmas, Trkiye'yi farkl modernliklerin olabileceini kabul eden, bu konuda tekelcilii 74 reddeden toplumlara gre, ok daha kat tartmalarn iine sokmaktadr. Gerek siyas temsil geleneini tesisle mftehir 10/23 Temmuz nklb, beraberinde bunu tamamen anlamsz klan bir sekincilik fikrini de getirmekle kalmam, bunu asrlk ideolojimizin merkezine yerletirmitir. Geleneksel sekincilikten farkl, frenoloji desteiyle bilimsellik zrhna brndrlen, bir entelektel aristokrasiye ynlar idare etme, onlarn bilincine varamayacaklar karlarn onlara ramen savunma vazifesi ykleyen ve byk apta Gustave Le Bon'dan esinlenen yeni sekincilik, ideolojimizin en nemli temel ta olarak gnmze kadar gelmeye muvaffak olmutur. Tpk Le Bon gibi yasama meclislerinin de dahil olduu her trl topluluktan nefret eden, kitlenin karar alma srecine gerek anlamda katlmn zararl bulan bu sekincilik, parlamentoya da ancak brokrasinin toplumun sekinlerini biraraya getiren bir uzants olduu srece tahamml edilebilecek bir kurum nazaryla bakmtr. Le Bon temelli sekinciliin bir dier etkisi ise siyasetin katlmdan soyutlanarak bir mhendislik olarak grlmesinde ortaya kmtr. Siyaset bir mhendislik haline gelince siyaseti de mhendis rolyle gelecein toplumunu ina vazifesini stlenmitir. Bunun dnda kalan siyaset iin istihfaf ykl bir sylem kullanlmas, bu anlamyla siyasetin aalanmas ve birbirinin zt kutbu olarak gvenilmez, cahil siyaseti-toplumun geleceini hazrlayan devlet adam tiplemelerinin yaratlmas gnmzde dahi yaygnln fazlaca kaybetmemitir. Asrlk ideolojimizin siyaseti mhendislik haline getirmesinin bir dier neticesi de toplumun geleceini hazrlayacak, halkn aslnda kendi karna olduunu anlayamayaca dnmleri gerekletirecek mhendislere itirazn toplumu geriye gtrme giriimi olarak sunulmasdr. 1908 Temmuz'unda otuz iki yllk bir rejimin suhuletle alaa edilmesi ve 1922'de her dediklerine boyun emekten baka bir are bulunmadna inanlan sava galiplerine kar zafer kazanlmasndan kaynaklanan toplumsal prestiji arkalarna alan siyas teekkllerin "vatan kurtarcl" sfatlar, siyaset mhendisi olarak eletiriye kapal bu kurumlara itiraz 75 daha da zor hale getirmitir. Bu ise yalnzca siyasetin eit olmayan teekkller araclyla yaplmas sonucunu dourmam, ayn zamanda ideoloji kanalyla dier devlet kurumlaryla btnleen bu partiler, kendilerini siyas kurulutan ziyade devletin bir paras olarak grmeye balamlardr. 1908 sonrasnda kendisini "cemiyet-i mukaddese" olarak gren Osmanl ttihad ve Terakki Cemiyeti'nin kendisine ynelik eletirileri vatan hainlii, lkenin satlmas abalaryla eanlaml kabul etmesi, siyasetin kendi egemenliinde olmas gerekliliini vurgulamasyla gnmzde bir siyas partinin "Cumhuriyet'in kurucusu olma" zemininde politika yapmas ayn ideolojik temellere dayanmaktadr. Sz konusu ideolojinin bir dier iddias Colmar von der Goltz'un ondokuzuncu asr sonunda ortaya att kurama dayanan bir "Osmanl millet-i msellhas" yaratmakt ki sre iinde bir "Trk millet-i msellhas"na dnen bu tez erevesinde 1826'dan beri kurumsal dzeyde siyaset d kalan bir kurumun yeniden siyasetin temel aktrlerinden birisi haline gelmesiyle sonulanmt. Benzerleriyle kyaslandnda etkisini en uzun sre srdren yaplardan birisi olan asrlk ideolojimizin iki asr boyunca snrlarn devaml geriye ekmek zorunda kalan bir devletin yaratt toplum psikolojisinin tabi neticesi olan tedafi bir milliyetilikle eklemlemesi onun sylemini sertletirdii kadar eletirilere tahammlszln de artrmtr. Kendilerini sosyal demokrat kurulular olarak mtalaa ederek siyaset yelpazesinin soluna yerletiren siyas kurulularmzn dahi bylesi bir tedaf sylem kullanmalar ilgin olduu kadar bu ideolojinin nfuz sahasnn derinliini gsterir. Bunun yan sra, ondokuzuncu asr materyalizminin rk kuramlar ve Sosyal Darwinizm'le desteklenerek "bilimsellik" kazandrlan ve gnmze kadar gelen "millet-i hkime fikri" bu tedaf milliyeti syleme deiik bir boyut kazandrmtr. Asrlk deoloji ve Geleceimiz Asrlk ideolojimiz yeni yana girerken, toplumumuzun gerek anlamda bir dnm gerekletirmesinin nne 76 temel engel olarak kmaktadr. Eski Dou Bloku lkelerinin birka yla sdrd bir dnm bir asrdr gerekletiremeyen, ilk meclisi 128 sene evvel toplayp 97 senedir deiik adlarla bu kurumu yaatan bir toplumun hl demokratikleme abalarn srdrmekle uramasnn en nemli nedeni, 1908 ylnda iktidara geldiinde bile adalk karakteri zayflamaya yz tutmaya balayan bir ideolojide srar edilmesidir. Dier bir ifadeyle, geirdii evrime karn temel tezleri ondokuzuncu asr gerekliinde retilmi bir ideolojiyle gnmzn devs meselelerine zm getirmek istemektedir ki bunun yaratt sorunlar gndemimizden eksik olmamaktadr. Bir tebih yapmak uygun olursa, toplumumuz 1890 model bir vasta ile otomobil yarna katlmak isteyerek arabasnn 2005 modellerden daha iyi olduunu iddia eden, baarsz olunca, dier katlmclarn kendisine komplo kurduklarn savunan bir ahsa benzemektedir. Halbuki 1890 modeli bir vastann 1908 ylnda Paris ve Makedonya'da ortaklaa retilen yerli versiyonunu deitirme zaman oktan gemitir. Bu konu tartlrken 1908 ncesinde kullanlan vastalar romantize ederek onlara dn are olarak sunmak da en azndan 1908 modelinde srar kadar anlamszdr. Son dnemlerde popler hale gelen 1908 ncesinin romantikletirilmesi ya da her eyin 1922 sonrasnda bozulduunun iddia edilmesi de anlaml deildir. zm bylesi romantikletirmeler yerine gnn bizi zorlad dnmn gerekletirilmesindedir. Zaman, 23 Temmuz 2005 77 Aydnlar ve Devlet Son yllarda kamuoyumuzun gndeminden inmeyen konulardan birisi de aydnlar ile devlet arasndaki ilikidir. Bu erevede ileri srlen bir tez de devlete kar tavr benimsemenin aydn olmann gerek artlarndan biri olmaddr. Sz konusu teze gre, senelerce bunun tersinin savunulmas lkemizde bu konuda yerleik bir kanaat olumasna yol amakla kalmayarak toplum barn olumsuz ynde etkilemitir. Kamuoyumuzun gndemindeki pek ok konu gibi aydn-devlet ilikisi tartmas da kavramlar sarahatle aklanmad, soyutlama dzeyi belirlenmedii, tarih evrim tamamen gzard edildii ve ar genellemelere gidildii iin bizi pek de anlaml olmayan bir mnakaa iine sokmaktadr. Aydnlar Kim? Bu tartmada farknda olunmadan iine dlen bir tuzak "aydn" ya da onun mradifi olarak kullanlan "entelektel" kavramlarnn geliigzel ve neye atfta bulunulduu belirtilmeden istimal edilmeleridir. Gerek bizatihi kendilerini "aydn" olarak tanmlayarak eitli metinler kaleme alan ve gerekse de beenmedii fikirlerin sahiplerini istihfaf amacyla bir "entellik" kategorisi tesis edenler, ortak hususiyetleri toplumsal olaylar konusunda dnce beyan etme tesine gitmeyen bireylerden hayal bir sosyal tabaka yaratmaktadrlar. Ondokuzuncu asrda entelijensiyann Polonya ve Rusya'da kendini "halkn beyni" olarak gren bylesi bir tabaka vcuda getirdii phesizdir. Ancak, tarihin belli bir kesitinde ve sadece iki toplumda var olmu olan bylesi bir entelijensiya daha sonra hibir lkede grlmemitir. Dolaysyla, Trkiye'de toplumsal olaylara ilgi duyan, bunlar hakknda genellikle protesto dzeyinde fikir beyan eden, mzisyenlerden niversite retim yeleri ve sendika sorumlularna kadar dei- 78 ik meslek topluluklarnn temsilcilerinden meydana gelen grubun bylesi bir yaplanma oluturmad aktr. Tartmada gzard edilen ikinci nemli husus entelektel/aydn kavramnn farkl toplumlarda ve tarih srelerde farkl hususiyetler tad gereidir. Julien Benda'nn tm madd balantlarn zerine kartt, Roma rahiplerinde en uygun kiisellemesini bulan, kendi krallnn bu dnyada olmadn dnen "entelekteli, modern dnyaya en azndan baz Roma kurumlar kadar yabancdr. Modern toplumlarda entelijensiya kavramn (bu kelimenin de daha sonra Rusa'da da yaygn olarak kullanlmakla birlikte aslen Lehe olduunu belirtmek gereklidir) ilk kez kullanan Trentovvski ve Libelt bununla Polonya'nn yeniden yaratlmas iin aba gsteren, yayn yapan, gelenei yeniden ina etmeye alan, milliyetilii iselletirmi, liderlerinin mhim bir ksm aristokratik kkenli bir toplulua ve bunun mensuplarnca tesis edilen cemiyetlere atfta bulunmulard. Polonya'da devletsiz entelekteller devlet yaratmaya alrken, Boborykin benzeri yazarlar entelijensiya kavramyla Rusya'da devletin uygulad siyasetleri eletirme noktasndan yola kan, aristokrat kkenlilerin Polonya'ya nazaran ok daha snrl temsil edildii bir toplulua atfta bulunmak iin kullanmlard. Bu olduka farkl karakterdeki topluluklarn ortak hususiyeti ise bamszlklarn asl karakterleri, fikir retimini ise ana ilevleri olarak grmeleriydi. Bu anlamyla bir entelijensiya dier lkelerde, mesel ngiltere'de, hi var olmam ve kavram bylesi bir topluluktan ziyade iyi ^eitim grenleri kapsayan bir kategori olarak mtalaa edilmitir. ngiltere'de kendilerine 1950 ylna kadar parlamentoya oniki temsilci gnderme hakk bahedilen yksek eitim grm kimselerin bir tane olsun i Partisi mensubu sememeleri, bu grubun gemiin Dou Avrupa entelijensiyasna kyaslandnda olduka farkl, bir hayli de muhafazakr olduunu ortaya koymaktadr. Buna ilveten bu topluluun, tabiat gerei, gerek devletle ilikilerinde gerekse de dier konularda trde tavrlar taknmaktan olduka uzak olduunu belirtmekte yarar vardr. Buna karlk Almanya'da "Intelligenz" ondokuzuncu asr ortalarndan beri eitimli olmann yan sra "ilerici" tavr ve eylem biimlerini benimse- 79 yen bireylerden oluan bir toplulua atfta bulunmak iin kullanlm ve bu topluluk kendine ngiltere'dekinden ok farkl bir misyon yklemitir. 1945 sonrasnda kavram Stalin'in yaratt "emeki entelektellerden Bat toplumlarndaki eitimli kitlelere, bamszln yeni kazanan Asya ve Avrupa lkelerinde yerel burjuvazilerle iktidar mcadelesine giren Bat'da eitilmi sekinlerle Sovyet ve Dou Bloku toplumlarnda baskcla itiraz edenlere varncaya kadar deiik topluluklara atfta bulunmak iin kullanlmtr, Trk Entelijensiyasnn Geliimi Tanzimat sonras Osmanl/Trk entelijensiyasnn geliimine baktmzda gze arpan ilk hususiyet, Rus eitimli snf iinde ondokuzuncu asr banda ortaya kan geleneki. (Russofil) ve Batc ayrmna benzer bir blnmedir. Bu ayrm gnmz Trk toplumuna ulaan etkileri beraberinde getirmi ve Rusya'dakine benzer, ancak ondan ok daha kapsaml bir kamplama yaratmtr. Bunun yan sra, eitimin brokrat yetitirmeyi hedeflemesi, siyas rejimin belirledii dar snrlar ve yaynclk faaliyetinin ancak devlet desteiyle gerekletirilebilmesi son dnem Osmanl toplumunda aydn-devlet ilikisine zgn bir nitelik kazandrmtr. Eitimle balayan, alma hayatyla devam eden bir srete devlete hizmet, onu yceltme fikrini iselletiren brokrat aydnlar devlete kar tavr alma konusunda, mesel bamsz Rus entelijensiyasyla kyaslandnda, olduka isteksiz davranmlar, pek ok entelektel, l Paa'nn, "Devletin zaafn millete sylemeyi vatanperverlik eseri bulmam" vecizesini yayncln temel ilkesi haline getirmitir. Solidarizm'den Pozitivizm'e her trl fikri tartan Jn Trkler'in, Refik Nevzat gibi bir istisna haricinde, sosyalizme hep eletirel biimde yaklamasnn bu husus iliki dnda aklanmas bir hayli gtr. Buna karlk, devlet de aydnlarla ilikisini dier toplumlarda fazla rastlanmayan bir kendi paras olarak grme zemininde gerekletirmitir. Devletin, "fesat" kategorisine soktuu Yeni Osmanllar'a daha sonra anayasa yaptrmakta bir saknca grmemesi, bu ilikinin niteliini yanstan ilgin misallerden birisidir. 80 Bylesi bir husus ilikinin varlna karn, aydnlarn temel sorununun snrlarn devletin belirledii bir ideolojiyi savunmaktan ziyade devleti yceltmek olmas, ciddi entelektel tartma ve farkllamann gndemden eksik olmamasna yol amtr. Bunun asl nedeni ise zaten Tanzimat'la resm ideolojisini deitirmeye karar verip bunun yerine yenisini ikame gayreti iine girmi olan devletin bu alanda tartmaya izin vermesi ve aydnlar kesin snrlarla evrilmi bir entelektel Ortodoksluu kabule zorlamamasdr. Cumhuriyet'le beraber bir yandan entelektel faaliyetin kalitesi derken te yandan da aydnlarn, resm tezleri merulatrmakla vazifelendirilmeleri ve nemli bir ounluunun bunu asl entelektel ura olarak grmelerindeki neden, gen ulus-devletin Yeni Ekonomik Plan sonras Sovyetler Birlii'nde ortaya konulana benzer bir entelektel Ortodoksluk yaratmasdr. Devleti yceltmek iin fikir retmek yerine kendilerini bu Ortodokslukla uyumlu hale getiren, devlet bunu deitirdike grlerini tashih eden bu brokrat-aydn grubu, Osmanl ncllerinden farkl bir kategori meydana getirmitir. Buna alternatif oluturmaya gayret eden entelekteller ise Clemenceau'nun 1898'de Dreyfus davasnda idareye kar tavr alanlar tanmlamak iin kulland anlamda bir "intelligensia" tesis etmilerdir. Ancak bu kimseler seslerini fazla duyuramadklar gibi lkemizde "entelektel" kavram, Maurice Barres'n temel niteliklerinin "devlete ve millete" sadakatsizlik olduunu savunduu bu gibi topluluklar aalamak amacyla kullandna benzer bir anlamda istimal olunmaya balanmtr. Bunun son aamas ise basnmzn yaygn biimde kulland "entel" sfatdr. Burada dile getirilmesi gereken mhim bir husus, Cumhuriyet'e kadar aydnlar yelpazesinde kendine yer bulabilen gelenekilerin tamamen dlanmas ve bu kategoriden ihra edilmeleridir. Gnmz Trk Toplumunda Aydn Gruplar Gnmzde toplumumuzda drt tip aydn gruplamasnn bulunduunu belirtmek mmkndr. Bunlardan birincisi, kendilerini aydn olarak mtalaa eden, kkleri gemie inen, brokrat entelektel Ortodoksluk savunuculardr. Bamszlk 81 karakteri bulunmayan bu kimselerin byk ounluunun devleti yceltmekle, onun belirli bir tarih ve toplumsal zeminde tesis etmi olduu entelektel Ortodoksluu her ne pahasna olursa olsun savunmay eanlaml grmesi ilgintir. Kendisine inklbn entelektel erevesini yapma vazifesi verilen Recep Peker'de ideal kiiliini bulan bu ideoloji savunucusu tipinin gnmzdeki misallerinin de bu idealden farkl bir sylem ortaya koyabildiklerini sylemek gtr. Bu gruptaki bireyler asndan entelektel Ortodokslua eletiri yneltmek, Barres'n tavsif ettii bir sadakatsiz hainler topluluunun iine sokulmak iin yeterlidir. kinci grup, Dreyfus mdafileri ya da Sovyet rejim kartlar gibi temel eylem ve dnce biimi olarak protestoyu benimsemi olan bireylerden olumaktadr. Buna ilveten bu kimseler, ondokuzuncu asr Almanya'snda olduu gibi entelektelin "ilerici", "aydnlatc" olmas gerektiini var saymakta, ona bir "sorumluluk" yklemektedirler. Ancak, bu kimselerin ehemmiyetli bir ksm entelijensiyann temel belirleyiciliinin fikir retmek deil eletiri yapmak olduunu var saymaktadr. Modern toplumlarda, Lipset'in ifadesiyle, bamsz entelekteller ile siyas g arasnda bu ikisinin tabiatlar gereince var olan bir atmadan bahsetmek mmkndr. Ama siyas gle atan her bireyin entelektel, her grubun da entelijensiya olarak nitelenmesi mmkn deildir. nc aydn kategorisi uzun sre dlandklar entelektel tartmaya yeniden dahil olmaya, bu kategori iinde yer almaya gayret eden muhafazakr entelektellerdir. Bu grubun tartmaya yeniden katlmas ve alternatif tezler ortaya koyabilmesi phesiz mhim bir gelimedir. Ancak, baz istisnalar dnda ilk iki grupta yer alanlarn bu tezleri "gericilik" olarak tavsif, bu tr neriyata yer veren yayn organlarn istihfaf etmeleri ortaya ciddi bir meruiyet sorunu kartmaktadr. Bunun yan sra, muhafazakr entelektellerin cemaat zeminini aan bir fikir sistemi yaratmakta karlatklar glkler, sorunu daha da etrefil hale getirmektedir. Nihayet toplumumuzda, bir anlamda, Lewis Feuer'in Fransa iin ileri srd "Yksek Entelijensiya (la haute intelligentsia)" ile bunun fikirlerini popler hale getirerek yayan, medyann mhim bir blmnn oluturduu "sradan" 82 entelijensiya kategorilerinden ikincisinin oluturduu bir kitle bulunmaktadr. Fransa'daki gibi bir yksek entelijensiyadan yoksun, baml ve entelektel nitelii son derece zayf bu-grubun, fikir retimi zannettii aktarma ya da yksek sesle dnme faaliyetini topluma entelektelizm olarak takdimi ciddi bir kavram kargaas yaratmaktadr. Burada tarih kklerine inerek aklamaya gayret ettiimiz gibi toplumumuzda temel sorun aydn-devlet ilikisinden ziyade entelektel faaliyetin snrlldr. Gnmz Trk toplumunda ondokuzuncu asr Polonya ve Rusya'sndakine benzer, hem devlet hem de halktan bamsz bir entelijensiya yoktur. Dolaysyla, trde bir aydn-devlet ilikisinden bahsetmek mmkn deildir. Ayrca bu ilikinin niteliinin sadece entelijensiyaca deil devlet ve resm ideolojinin karakteri tarafndan belirlendii de unutulmamaldr. Mesel, svire ve Sovyetler Birlii'nin entelektellerle ilikisi birbirinden olduka farkl olmutur. Bamsz olamayan iki gruptan brokrat entelektel Ortodoksluk savunucularnn, en azndan brokrat Osmanl aydnlar gibi, devleti yceltmenin farkl yollar olabileceini kabul etmeleri, medyada boy gsteren "sradan" entelijensiyann ise kendisini yenilemesi mmkn gzkmemektedir. Bu nedenle belki de sorunun zm, entelektellerimizin mhim bir ksmn meydana getiren ikinci gruptaki aydnlarn "ilericilik", "aydnlatma" gibi kulaa ho gelen ancak muhtevas bo kavramlar erevesinde protestoculuk yapma yerine fikir retmeye almalar ve geleneksel entelektellerin cemaat zeminini zorlamalarndadr. nk siyasetin siyaset, entelektellerin ise fikir retemedikleri bir toplumun gelecee mitle bakmas imknszdr. ! " Zaman, 13 Temmuz 2005 83 Aydnlanma ve Siyaset Trk entelektel hayat ve siyasetinin sklkla kulland sylemlerinden birisi de "aydnlanma"dr. Gerek Cumhuriyet sonrasnda 1938 ya da 1950 ylna kadar uygulanan siyasetlere, gerekse de bu dnemin entelektel retimine atfta bulunmak iin kullanlan ve bazen de "Trk Aydnlanmas" olarak anlan bu kavram, Trk entelektel ve siyas literatrndeki pek ok benzeri gibi mulaklk, belirsiz snrlarla evrelenme ve kendinden ziyade kart fikirlerle tanmlanma hususiyetlerini tamaktadr. Dier bir ifadeyle, gnmzde "aydnlanma" amal siyaset ya da yayn yapanlarn bununla ne kastettiklerini tam anlamyla kavrayabilmek olduka gtr. Burada dile getirilmesi gereken ehemmiyetli bir husus, genellikle atfta bulunulduu biimiyle "Trk Aydnlanmas'nn byk bir siyas dnmle balayan ve daha sonra siyasetin tevik ve rgtlemesiyle entelektel boyut kazanan bir hareket olmasdr. Dolaysyla bu anlamda sz konusu "aydnlanma" siyasetin yaratt bir hareket olup, bu karakterinden tr, onyedi ve onsekizinci asrlarda ngiltere ve Fransa'da ortaya kan entelektel cereyandan ziyade bunun akabinde gelien Alman Aydnlanmas (Aufklrung) ile benzerlik gstermektedir. Trk Aydnlanmas ve Siyaset Her ne kadar siyasetle olan ilikisi erevesinde 1922 sonras "aydnlanma"nn Alman Aydnlanmas ile benzerlik gsterdiini iddia etmek mmknse de yukarda belirttiimiz anlamda yaplan bir "Trk Aydnlanmas" tarifi tarih gereklikle rtmedii gibi bunu yaratan siyasetin douuna neden olan bir entelektel hareketi de btnyle gzard etmektedir. Ondokuzuncu asr Osmanl edebiyat, sanat, telif ve tercme eserleri Bb- l kameralizminden, Jn Trk hareketi 84 ve ttihad ve Terakki iktidar ile Cumhuriyet kuruluuna kadar ulaan siyas neticeleri douran bir entelektel hareketin varln, pek de tartlmayacak biimde, ortaya koymaktadr. Bu entelektel hareket ile siyaset arasndaki mnasebetin mutlak bir sebep-netice ilikisi olarak ortaya konulmas-mmkn deilse de tamamen inkr da olduka zordur. Nitekim, "Trk Aydnlanmas" alannda sarahatle ortaya koyamadmz bu mnasebete benzer olarak onsekizinci asr aydnlanmasnn siyaset alanndaki yansmalarnn ne olduu Fransz htill'i ile balayan tartmalar beraberinde getirmitir. Condorcet, htill'i "akln" savunucusu aydnlatmaclarn (lumieres) zaferi olarak grrken, eski rejime atlar yakan Rahip Barruel de lanetledii bu hareketin arkasnda ayn "fesatlarn bulunduunu savunmutu. Ancak daha sonra Baker, Church, Lough, Palmer gibi konunun nde gelen uzmanlarnn da itiraf ettikleri gibi aydnlanma fikirleri ile htill arasnda dorudan bir sebep-netice ilikisi kurmak mmkn olamamakta ise de hibir mnasebet olmad da iddia edilememektedir. Osmanl/Trk misalinde bu ilikinin tesisi, bilhassa entelektel hareketin dar snrlar nedeniyle, daha da zordur ama 1922 sonrasnda birdenbire Byk Friedrich Prusyas'ndakine benzer bir "aydnlanma'nn baladn ileri srmek pek de anlaml deildir. Bununla birlikte toplumumuzda 1922 sonras iin bylesi bir "aydnlanma" portresi izilmesinin nedeninin, genellikle dnld gibi, "kopu" tezi olmadnn altnn hassasiyetle izilmesi gerekir. Bu tez, gerekte "aydnlanma"nn siyaset rehberliinde, yukardan aaya, siyaset tarafndan bu sfatla onurlandrlan sekinlerin gzetiminde ve halkn istekleri tamamen gzard edilerek yapldn vurgulayarak mhendislik olarak icra edilen siyasetin kutsanmas amacyla ileri srlmektedir. Gnmzde baz evrelerde bylesi bir "aydnlanma"ya duyulan zlemin fikr arka plannn siyasetin yeniden mhendislie indirgenmesi olduu phesizdir. Toplumumuzda baz entelektellerin "Trk Aydnlanmas" konusunda, "mme menfaatine hadim" olduu mddete istibdadn kabul edilebileceini savunan Fizyokratlar veyahut sadece sylemlere bakarak Alman Aydnlanmas ile bu hare- 85 ketin Fransa, ngiltere ya da Amerika'daki tezahrleri arasnda herhangi bir fark bulunmadn ileri sren Fritz Hartung, VValter Hubatsch ve Leo Just benzeri akademisyenlerle ayn lisan kullanmalar phesiz bir tesadf eseri deildir. Bu yaklam, sz konusu toplumlarda "aydnlanma'Yn Locke, Bentham, Montesquieu ve Jefferson araclyla keyf iktidar kart bir "siyas demokrasi" fikrini ortaya koyduunu tamamen gzard etmekle kalmamakta, belki de bilinli olarak, baskc siyaseti aydnlanmann olmazsa olmaz bir art olarak topluma sunmaktadr. Reinhold Koser'in ifadesiyle "Her ey halk iin ama hibir ey halk tarafndan deil" ilkesiyle yola kan Byk Friedrich benzeri aydnlatclar (aufklrer) gibi benzer tezleri ondokuzuncu ve erken yirminci asr psikoloji ilmi erevesinde bilimselletiren Gustave Le Bon'dan esinlenen Trk Aydnlanmas, siyaseten mstebit bir karakter tamtr. Bu karakter ve seimin yalnzca Trkiye'ye mahsus olmad muhakkaktr. Nitekim, Dou Avrupa toplumlarnda da uzun sre Christian von VVolff benzeri Alman "aydnlanma" dnrleri, Locke ya da Montesquieu'den ok daha popler olmulardr. Neticede, Bat Avrupa toplumlarndaki aydnlanma fikirlerinin belirli bir toplumsal gelimeye paralel olarak ortaya ktklar unutulmamaldr. Ancak, bu alanda yaplmas gereken tespit, "aydnlanma'nn bu toplumlar dndaki yansmalarndaki siyas rejimlerin sath sylem benzerlii nedeniyle gzard edilmesi hatta bunun bir adm tesine gidilerek kutsanmasdr. Bu alanda, belki de Franois Bluche'un, aydnlanmac mstebit Alman siyasetlerini savunan meslektalarn eletirirken kulland "mstebit aydnlanmaclk perukasz XIV. Louis'dir" ifadesinin "Trk Aydnlanmas" iin de geerli olduunun itiraf gereklidir. Tabi gerek bu yaplrken ve gerekse de "Trk Aydnlanmas", Alman aabeyi ve Avrupa'da ona takaddm eden hareketlerle karlatrlrken ortada ciddi bir zaman ve muhteva farkllnn bulunduu gzard edilmemelidir. Bu kyaslama yaplrken 1922 yl Trkiye'sini onyedi ve onsekizinci asr Bat Avrupa'syla kyaslamak ve "Trk Aydnlanmasnn bu toplumlardakine benzer bir fikir retimi orta- 86 ya koyduunu iddia etmek mmkn deildir. Her eyden nce konuya bu dnemde hl Reislkttab Ahmed Atf Efendi'nin "Voltaire ve Rousseau demekle ma'ruf ve mehur olan zndklar" syleminin hkim bulunduunu, Osmanl idare ve hukuk reformlarnn gereklememi olduunu var sayarak yaklamak, "akln" tamamen bir kenarda kald bir dnya gr tahayyl etmek, ie btnyle yanl bir zaviyeden bakmaktr. Cumhuriyet'e yol aan gelimelerin arkasnda bu byk deiimin olmadn, onun sui generis olduunu iddia etmek ise bu yanlgy sadece bir adm ileri gtrr. Ortaya kt toplumsal gerekliin gerei olarak "Trk Aydnlanmas" onyedi ve onsekizinci asr "akl" ve "deism"inden olduka farkl, temelde ondokuzuncu asr Alman vlgermateryalizminin tavsif ettii bir bilimcilik sylemini dile getiriyor ve bu alanda hakikaten ciddi bir dnm hedefliyordu. Bu sylemin hi de tesadfi olmayan, ancak olduka anlamsz bir biimde, Voltaire ve d'Holbach ile telif edilmeye allmas gerek amacn ne olduunu ortaya koymaktadr. Nitekim aydnlanma ve akl ile din ve inan arasndaki ilikiye Ludvvig Bchner'in bilimcilii ya da d'Holbach'n Akl- Selm'\ ile bakan "Trk Aydnlanmacl", Hristiyanln aydnlanmaya verdii cevabn yan sra aydnlanma sonras gelimeleri de tamamyla gzard ederek, Dilthey'in onyedinci asrda Friedrich von Spee ya da Angelus Silesius'un yaptlarnda ortaya kan Hristiyan mistisizminin Alman Aydnlanmas'nn zeminini hazrlad teziyle ortaya koyduu dogma kartlnn, toplumsal dnmn din-bilim atmas dnda bir zeminde de yaplabilecei gereini reddediyordu. "Trk Aydnlanmas" ve Gnmz "Trk Aydnlanmas" 1922 sonrasnda siyasetin yukardan belirledii bir olgu olarak ekillenmekle beraber, bu mir siyasetin aslnda buna takaddm eden yllarda ortaya kan entelektel gelimelerin neticesi olduu phesizdir. Bu tarihten sonra ortaya kan hareketin temel farkll ise siyasetle olan ilikisi ve entelektellii belirleyicilii olmutur. Bb- l reformculuundan ttihad ve Terakki'ye uzanan bir 87 srete tenvr-tenevvr ilikisini merulatrc bir ara olarak gren Osmanl siyasetinin toplumsal bir dnm gerekletirmeye alt dorudur. Ancak bu tenvr-tenevvr mnasebetinde telifilii benimseyen gemi iktidarlara kyasla, bu miras sahiplenen Cumhuriyet, "aydnlanma" yorumu zerinde entelektel tekel tesis etmi ve bunun belirledii alann dnda kalan olduka geni bir sahay karanlk blge olarak yorumlamtr. Gnmzde bu konu ilenirken dlen temel tuzaklardan biri bu "ezel ve ebed tenvr-tenevvr ilikisi"nin siyasetin temel amac olduunun kabuldr. Aydnlanmann oulcu siyasetin alternatifi olarak ortaya konulmas da her eyden ziyade bu tezin rndr. Siyasetin temel amac "banaz sebkmazana ramen aydnlatma" olunca onun tal hale gelen temsil ilevi bir kenara atlmakta ve bu alanda getirilen eletiriler de avamfiriplik olarak mahkm edilmektedir. Bu sulamay yapanlarn ayn zamanda sekinlii olduka dar kstaslar araclyla belirledikleri de unutulmamaldr. Siyasetin toplumu dntrme yolunda gayrette bulunmas tabidir ama yirmibirinci asrda bunun asl ama olarak ortaya konulmas ve bu nedenle gerekirse baskc siyasetlere katlanlmasnn tavsiye edilmesinin herhalde "aydnlanma" ve "Sekincilik"ten baka sfatlarla tavsifi gerekir. Zaman, 24 Austos 2005 88 Entelektel Kimlik ve Entelektel Ortodoksluk 1918 sonrasnda Osmanl Devleti'nin kalntlar zerine kurulan ve Trkiye Cumhuriyeti'nin de dahil olduu yeni ulus-devletlerde gerekleen mhim deiimlerden birisi de kat entelektel Ortodoksluklarn tesisidir. Bu gelime, sadece mevcut entelektel tartma ortamnn dzeyini etkilemekle kalmam, ayn zamanda "entelektelin kim olduu ve ne yapmas gerektii yolunda gnmz toplumunda var olan yaygn kanaatin ekillenmesinde de yabana atlamayacak tesirler icra etmitir. Son dnem Osmanl entelektel tartmalarn yakndan izleyenler iin yeni entelektel hayatn renksizlii, tekdzelii ve gitgide, az sayda istisnalar dnda, bir Ortodoksluk yar haline gelmesi olduka arpcdr. Bu boyuttaki bir gelimeyi entelektel tartmann hitap ettii kitlenin daralmasna balamak fazla anlaml olmad gibi, mevcut entelektellerin ulus-devletler arasnda dalmasnn da -bunun ne denli snrl olduu gznne alndnda- bu alanda belirleyici olduunu iddia edebilmek zordur. Nitekim, varln yeni dnemde de srdren, ctihad ve Trk Yurdu gibi dergilerin sahifeleri bu entelektel seviye dnn kolaylkla ortaya konabilecek delilleridir. kinci Merutiyet dneminde sadece gnmz Trkiyesi leinde ortalama tiraj 2.500 il 3.000 arasnda deien, pek ok says iki hatta bask yapan birinci derginin sat rakamlarnn yeni dnemde 300'n altnda kalmas bu irtifa kaybna okuyucu kitlesinin de sert tepki gsterdiini ortaya koymaktadr. Benzer ekilde, Trk entelekteli ile devlet arasndaki zel ilikinin bu seviye gerilemesinin temel nedeni olarak ileri srlmesi de anlaml deildir; nk bu hususiyet Osmanl son dnemi devlet-entelektel ilikisinin de temel belirleyicilerinden birisiydi. 89 Yeni dnemdeki seviye, bir anlamda, yurt d entelektel hareketler de gznne alndnda, 1908 ncesi entelektel tartmann da gerisindeki bir noktaya tekabl ediyordu ki, bu zaviyeden bakldnda, bu alandaki temel belirleyicinin, rejimin aklndan ziyade, entelektel Ortodoksluk yaratma konusundaki abalarnn derecesi olduunu ileri srebilmek mmkndr. Nitekim, arlk idaresinin tm baskc uygulamalarna karn ondokuzuncu asrda entelektel tartmann en youn olduu toplumlardan birisi olan Rusya, Ortodoksluun entelektel tartmann nde gelen belirleyicisi olduu ' Sovyet toplumunda benzeri bir sreten gemiti. Bu nedenle bu konuda belki de en u bir misalle, intelligentsiia teriminin poplerlemesine neden olan Rus entelektellerinin 1917 ve bilhassa Birinci Be Yllk Plan'n uygulamaya konduu 1928 yl sonrasnda geirdikleri evrimle bir mukayese yapmak, bize anlaml ipular verebilir. Bu karlatrmadan kast, hi phesiz, fikir retimi asndan 1922 ncesi Osmanl entelektelleriyle, 1917 ya da 1928 ncesi Rus ve Sovyet entelijensiyas arasnda bir benzerlik olduunu iddia etmek deildir. Gene, Lenin'in toplumsal kuramlarn kendilerini partiye "adamalarnn ne denli gerekli olduunun, henz 1905'de, Petr Struve'ye ynelttii eletirilerde altn izdii hatrlandnda, yaratlmaya allan Ortodoksluklarn sertliklerinin ne denli farkl olduunu inkr da herhalde mmkn olamaz. Ama birbirine komu iki imparatorluun yerini alan devletlerde Byk Harp sonrasnda ortaya kan ve tamamen farkl ideolojik yaklamlarla entelektel Ortodoksluk yaratma gayretleri iine giren yaplarn entelektel'tartmay, daha da nemlisi, bizzat entelektelin tanmn nasl deitirdiklerini karlatrmak bizi ilgin neticelere gtrebilir. Yeni "Entelektelin Douu Entelektel tartma gruplar ve cemiyetlerinin resm kurumlara dntrld, akademik kurulularn sk siyas denetim altna alnd, brokratik kadrolarn resm sylemi benimseyen entelektellerin mkfatlandrlma arac olarak kullanld, eitimin Ortodoksluk alama arac olarak grl- 90 d, bizzat siyas liderlerin entelektel tartmann hakemleri olarak kimin ne denli Ortodoksluk d kaldn belirledii 1928 sonrasnda, sadece birka yl iinde, Sovyet entelektel tartmas inanlmaz bir seviye kaybna urayarak bir Ortodoksluk yar haline dnmt. Bu alanda belki de en arpc tanm yapan Soljenitsin, 1917 ncesi Rus entelektellerinin yerini 1928 sonrasnda obrazovanschina (yzeysel bilgi sahipleri)'nn aldn sylemiti. Siyasetin entelektel Ortodoksluk zerinde gerekletirdii her deiiklikte otomatik olarak yeni duru as belirleyen ve Yuri Kuperman'n, hakl olarak, "deer yoksunu yar cahiller topluluu" olarak tavsif ettii bu kimseler, siyasete ynelik bir tartma yaratmaktan ziyade, mevcut siyaseti entelektelletirmeye alyorlard. Benzer bir ekilde kendi ideolojik Ortodoksluunu tesise gayret eden yeni Trk siyaseti de akademik faaliyeti tamamen kontrol altna alarak, Ortodoks tezlere uyumu brokratik makamlarla mkfatlandrarak, eitimi yeni entelektel Ortodoksluun poplerletirilmi eklini yayma arac haline getirerek entelektel tartmaya yeni bir ekil kazandrmt. Bunun sonucunda, Kadro dergisi dzeyindeki bir Ortodoksluk sapmasna dahi izin verilmezken, "inklbn" tahlilini yapmak, onun "evrensel" boyutlarn bulmak vazifesi Recep Peker'e ihale ediliyordu. Benzeri ekilde tarih ve dil konusundaki yeni tezler, kendini Ortodoksluun kutsanmasna adayan "yeni entelektel" tarafndan savunuluyordu. Bir anlamda burada da yaplan, siyasete ynelik bir tartma yaratmaktan ziyade, var olan siyaseti, Ortodoksluktan amadan, entelektelletirmeden baka bir ey deildi. Bu gelimenin, tesirleri gnmzde dahi hissedilen nemli bir sonucu ise "entelektelin sorgulayan ve siyaset reten deil de bir onay mercii ve siyasetin belirleyecei Ortodoksluun ylmaz savunucusu olarak yeniden tanmlanmasyd. Bu yeni tanm erevesinde mevcudu sorgulayan ve yeni siyaset retmeye alanlar, entelektel faaliyet yapan bireyler deil, topluma zarar vermeye alan, art niyetli "ehas- muzrra" haline geliyordu ki, gnmzde bu tr kiilere atfta bulunmak iin "entel" benzeri aalayc sfatlarn tretilmi olmas 91 bu etkinin derecesini gstermektedir. Lenin'in entelektel Ortodoksluk konusunda eletirilerine hedef olan Struve, 1909 ylnda intelligentsiia tarifi yaparken, bunu, belirleyici niteliklerinin en nemlileri kendi banalk (otshchepenstvo) ile devlete yabanclama olan bireylerden oluan ve temel amac herkesin kabul ettiini sorgulamak olan bir grup olarak tavsif etmiti. Sovyet dzeninin 1928 sonrasnda yaratt "entelektel", bir anlamda bunun tam ztt bir birey oluyordu. Bu yorumu, popler kltr Struve'nin tarif ettii entelekteli aalayan kendi toplumumuza da temil etmek anlaml olabilir ki, entelektelin kim olduu ve ne yapmas gerektii hakknda Vaclav Havel'in 1986 yl ekoslovakya's bouculuundaki bir ortamda dile getirme cesaretinde bulunduu tanm belki de bu konuda iine dtmz elikiyi her eyden iyi aklar: "Entelektel srekli bir biimde rahatsz etmeli (...) bamszl nedeniyle tahrik edici boyuta sahip olmal, her trl gizli ya da ak baskya isyan etmeli, mevcut sistemler, g odaklar ve bunlarn yarattklar bynn ba phecisi ve bunlarn ortaya koyduklar yalanlarn ahidi olmaldr." Zaman, 23 Eyll 2004 Osmanl-Trk Sekinciliinin Unutulan Kuramcs Trk sosyoloji tarihi zerine yaplan aratrmalar genel olarak iki Fransz sosyologun temel tezlerinin Osmanl/Trk toplumlarna nasl aktarld zerinde younlamaktadr. Bu almalar okunduktan sonra ulalmas kuvvetle muhtemel sonu, son dnem Osmanl ve erken Cumhuriyet dnemi sosyoloji tartmalarnn Frederic Le Play ile Emile Durkheim'n temel tezlerinin birbirine kart biimde ortaya konulmasndan teye gitmedii ve bu entelektel tartmann ikinci dnrn yerli taraftarlarnn zaferiyle neticelendii olacaktr. Bu sonucun en nemli hatas Le Play okulunun, Osmanl entelektel evrelerine kurucusunun orijinal dnceleriyle deil Edmond Demolins liderliindeki "ikinci kua" tarafndan yaplan yorumuyla tanm olduunu gzard etmesi deildir. izilen bu "sosyolojik mcadele" tablosunun en mhim eksiklii, son dnem Osmanl ve erken Cumhuriyet dnemlerinde entelekteller ile siyaset yapmclar zerinde, en az bu iki toplumbilimci kadar etkili olmu bir dnr deta yok saymasdr. Bu yaklamn nedeni belki de Einstein'a "zafiyet Kuram'n ilk olarak kendisinin bulduunu" syleyen Gustave Le Bon'un, Le Play ve Durkheim gibi toplumbilimcilerle kyaslandnda en fazla bir "szde sosyolog" olarak grnmesidir. Ancak kuramlarn "kalitesi" deil de gerekletirilen "etki" gznne alndnda Le Bon ismi n sralardaki yerini almakta gecikmez. 1841 ylnda doan ve tp eitimi gren Le Bon, daha sonra Malinovvski ncesi kafatas lmlerine dayanan antropolojiye ynelmi ve ilgin almalar ortaya koymutu. Ancak ne 1884 ylnda yaynlad Arab Medeniyeti (La civiiisation des Arabes) kitab ve ne de iki sene sonra Nepal'e modern zamanlarda giden ilk Avrupal olarak yapt aratrmalarn ya- 93 yn antropoloji evrelerinde Le Bon'un umduu ilgiyi uyandrabilmiti. Buna karn, Arab Medeniyeti'nin ilk blmnn II. Abdlhamid'in emriyle Trke'ye tercme edilmesi (yazma nsha gnmzde stanbul niversitesi Eski Eserler Ktphanesi'ndedir) ve bu esere yaynndan yllar sonra Paris'te toplanan ilk Arab Kongresi (1913)'nde olumlu atflarda bulunulmas, Le Bon'un kitabnn konu ald corafyada ne denli etkili olduunu gsteren misallerden sadece ikisidir. Le Bon'un Osmanl entelektellerine takdimi bir anlamda akir Paa'nn Drs-i Hayat- Beeriye's\ ile olmu, kendisinin antropolojik almalarnn devam olarak beyin bykl zerine yapt aratrmalar temel alan Dr. Delaunay'in Parisli apkaclarn mterileri zerine yapt "deneyler" sonucunda "zihinsel faaliyetlerde bulunanlarn daha byk beyinlere sahip olduunu" ispat ettii alma ise Abdullah Cevdet Bey'in Fizyolociya ve Hfz- Shhat- Dima ve Melekt- Akliyye isimli kitab araclyla Osmanl kamuoyuna tantlmt. Ancak Le Bon'un bu corafyadaki entelekteller zerine en nemli etkisi olduka ileri bir tarihte (1924) lm-i Ruh-i tima balyla Trke'ye evrilecek olan Psychologie des foules (1895) adl eseriyle gereklemiti. Le Bon'un antropoloji konulu eserlerinde urad hayal krkl sonrasnda yneldii asr sonu "bilimsel sosyoloji" alanndaki bu nc nemli eseri, neredeyse her okuyan bir Le Bonist haline getirmi ve Hoca Muhyiddin Efendi'den Abdullah Cevdet Bey'e, Ahmed Rza ve Kprlzde Mehmed Fuad beylerden Enver ve Hafz smail Hakk paalara yaylan bir yelpazedeki entelektel, siyaseti ve asker lidere ilham kayna olmutu. Le Bon, bu temel eserinde "kalabalk/cumhur"un kendini meydana getiren bireylerin ortalamasn yanstmadn savunuyordu. Le Bon'a gre "cumhur" bu ortam iinde kendi dncelerini bir kenara brakarak kitlenin mantk deil de duygularla ekillenen tepkilerini ortaya koyan bireylerin oluturduu bir kolektif "ruh"a sahip oluyordu. Bu alma phesiz Taine, Sighele, Fournial ve Tarde'n eserleriyle birlikte bu alanda retilmi en nemli tezi -indirilebilecei en basit dzeye indirerek- ortaya koyarken sosyoloji almalarn derinden etkiliyordu. Nitekim, Durkheim doktora tezinde, Le 94 Bon'un 1881 ylnda yaynlad, ayn tezleri ileyen ancak daha az bilinen bir almasna dayanarak, Spencer'in "ilkel cemaatler" hakkndaki tezini rtmt. Eser psikoloji almalarnda da bir devrime neden olmu ve Freud, Totem ve Tabu (1913) ve Musa ve Tektanrclk (1939) kitaplarnda aka grld gibi temel tezlerini Le Bon'un grleri zerine dayandrmt ki Le Bon'un Hitler zerindeki ciddi etkisi de bu kanalla gereklemiti. Freud, feministlerin kendisinden en az Le Bon kadar nefret etmelerine yol aan, "grup"un kadns zellikleri olduu fikrini de bu Fransz dnrden almt. Benzeri ekilde edebiyat eletirmenleri uzun sre Zola'nn La Fortune des Rougon adl eserinde Marseillaise. syleyen ya da Nana'da roman kahramannn adn tayan at harekete geirmek iin haykran kalabalklarn -yanl olarak-Le Bon'un eserinden esinlenerek yaratldklarn dnmlerdi. Le Bon'un eserinin dier bir mhim etkisi de ondokuzuncu asr sonu il kinci Dnya Sava aras dnemin siyaseti, entelektel ve asker liderleri zerinde grlmt. Theodore Roosevelt baz grlerini eletirmekle birlikte Le Bon'un dnyann en nde gelen sosyologlarndan birisi olduunu dnyor, Mussolini mektuplat Le Bon'un "btn eserlerini deta ezberlediini ve her ba sktnda Psychologie des foules'a bavurduunu" sylyor, Vallenilla Lanz, Le Bon'un kuramndan "Demokratik Sezarizm" adn verdii bir tez kararak bunu Venezella'ya tatbik etmek istiyor, Nicols Palacios, Le Bon'un "rklarn ruhu" tezinden Almanlarla Araucanian yerlilerinin karmndan olutuunu iddia ettii yeni bir "stn rk" yaratyor, Dr. Lucas Ayarragaray gene "stadn" fikirleri erevesinde Arjantin'in temel sorununun "biyolojik psikoloji" erevesinde deerlendirilmesi gereken bir "kaltmsal anayasa" olduunu savunuyor, Harvard doktoral nadir senatrlerden birisi olan Henry Cabot Lange, ABD'nin gmen kabul siyasetini Le Bon'un dnceleri erevesinde deitirmek giriiminde, bulunuyor, Boer savann ngiliz kumandanlarndan Birinci Dnya Sava'nn Fransz generallerine, Enver Paa'dan General de Gaulle'e kadar pek ok asker lider strateji ve tezlerini Le Bon'un kuramlar erevesinde ekillendiriyorlard. 95 Le Bon'un kitleye, onun "mantksz" seimi sonucunda oluan meclislere, "Fransz htilli" bata olmak zere ihtilllere duyduu nefret ile yirminci asrda uygarln "Bolevizm" benzeri "kitlesel" ynetimler elinde mahvolmasn bir kyamet senaryosu olarak sunumu bu dnr toplumlar bylesi tehditlerden korumay ve "ileriye" gtrmeyi amalayan sekinci entelektel ve siyasetiler nazarnda da popler hale getiriyordu. Toplumu stn yeteneklere sahip liderlerin ynetmesini savunan Le Bon, yirminci asr artlar muvacehesinde bunun imknszln kabul ederek onun yerine liderlerin kitlelere "kendi yararlarna" dnceleri tekrar tekrar syleyerek benimsetmeleri gerektiini dnyordu. Bir anlamda "halk iin ama halka ramen" uygulanacak siyasalar bu yntemle halka maledilebilecekti. Bu yorumu nedeniyle Le Bon'un kuram bylesi siyasalar amalayan ttihad ve Terakki liderleri ile CHF/P yneticileri tarafndan fazlasyla ciddiye alnan bir sosyolojik tez olma zelliini tayordu. Nitekim ttihad ve Terakki ileri gelenleri 1908 ncesinde halkn neden kendilerini takip ederek ihtill yapmadn tartrken, bu alandaki temel sorunlarn Le Bon'un nazariyelerini yeterince anlayamamaktan kaynaklandn dnmlerdi. Gene Enver Bey (Paa) 1908 ylnda yeniden toplanmasn salamak iin daa kt meclisin aslnda "ortalama kafalara sahip" bireylerin meydana- getirdii mtecanis olmayan bir kalabalktan baka bir ey olmad kanaatindeydi. Benzeri ekilde Le Bon'un Les Incertitudes de l'heure presente adl eseri 1931 ylnda Amel Ruhiyyat bal ile Trke'ye evrildiinde dnemin Elaziz (Elaz) Valisi Cemal Bey bu eserin tm "valilerimiz ve kaymakamlarmz" iin "mrid" olacan savunarak nde gelen yneticilere okutturulmasn! tavsiye etmiti. Ancak, Le Bon'un bu kitaptan on yl nce Trke'ye evrilen Hier et demain (Dn ve Yarn) adl eserinin bizzat Mustafa Kemal tarafndan okunmaya yn bulunarak, kitaptaki "Bir kavmin arazisini feth etmek kfi deildir, ruhunu da teshr ve malb etmelidir" ifadesine Cumhuriyet'in kurucusu tarafndan "ona hkim olmak iin" ibaresinin el yazsyla ilve edilmi olmas, sava sonras 96 yazd kitaplarda gen Trkiye Cumhuriyeti ve kurucu liderinden vg ile bahseden Le Bon'un kuramlarnn zaten "makamt- liye"ye ulam olduunu gsteriyor. Ancak, Le Bon'un, ttihad ve Terakki'nin dnya gr zerindeki derin etkisini erken Cumhuriyet dneminde de srdrdn iddia edebilmek ve bundan gnmze ynelik sonular karabilmek iin bu alanda yaplacak ciddi aratrmalara ihtiya vardr. Zaman, 19 Aralk 2002 97 Sekinler ve Nitelikleri Osmanl son dnem entelektel tartmalarnn en nemlilerinden birisi de yaratlacak ideal toplumda sekinlerin kimler olaca zerinde yaplmt. Cumhuriyet'in sekin niteliklerinin belirlenmesinde zannedilenden ok daha etkili olan bu tartmada nceleri ondokuzuncu asr materyalizmi ile o dnemde bilim olarak kabul edilen frenoloji tezlerinden etkilenen bir "dehlar aristokrasisi" fikri savunulmutu. Bu teze gre eitim ile beyin kapasitelerini artraca var saylan dehlar toplumun nn aacak ve daha sonra bu kimselerin eittii kitleler, kazandklar stn karakterleri irsiyet yoluyla yeni nesillere kazandrarak, yeni, aydn ve daha nitelikli bireylerden mteekkil bir toplum yaratacaklard. Gali, Spurzheim ve Spencer'in fikirlerinden etkilenen bu kuram ar mekanik yorumu, Darwinizm'i kendi tezlerine istedii gibi uyarlamas ve yakn deil uzun gelecei hedeflemesi gibi nedenlerle yirminci asr bandan itibaren etkisini kaybetmeye balad. Zaten August VVeismann'n deiik hcre tipleri zerindeki aratrmalaryla, karakterlerin yeni nesillere aktarm konusundaki Darwinist ve Lamarckist tezlerin geersizliini ortaya koymasndan ve frenolojinin "bilim" niteliini gitgide kaybetmesinden sonra bu tezin savunulmas olduka zor hale gelmiti. Dehlar Aristokrasisinden Le Bon Sekinciliine Bu ar mekanik sekin kuramnn yerini alan ve deiik siyas eilimlerdeki Osmanl entelektellerinin savunduu Gustave Le Bon sekincilii ise bu tezleri, bilhassa frenolojiyi, tamamen gzard etmemekle birlikte (unutulmamaldr ki Osmanl entelektelleri, Paris apkaclar zerinde Dr. Delaunay tarafndan yaplan aratrmann salad veriler erevesinde entelektellerin daha byk numaral apkalar giydikleri yani daha byk beyinlere sahip olduklar tezini, bu 98 sonucu toplumun geleceinin beyinleri yeterince geliememi halk kitlelerine braklamayaca biiminde yorumlayan Le Bon'dan renmilerdi) "bilim"e sahip olma, onun gereklerini anlama temeline dayanan, temsil kurumlardan zerrece holanmayan ve mahalllii btnyle dlayan mill sekinler tezini savunmaktayd. Le Bon'un bir dier tezi de avamn idareye karmasnn Avrupa uygarlnn sonunu getirecei, ama demokratik gelimeler nedeniyle bunun tamamyla nne gemek de imknsz olduuna gre, sekinlerin, temsil kurumlara ramen, kitlelerin aslnda yararlarna olan ancak benimsemeyecekleri deiimleri yapmann yollarn bularak buna engel olmalarnn gerektii idi. Yeni bir sekin zmresi yaratlmasnn zorunluluu zerinde duran Osmanl entelektelleri bakmndan bu kuramn en hassas noktas, sekinlik ile modern bilim arasnda kurduu bu balant oluyordu. Bu balamda, modern bilim materyalizm tarafndan ekillendirildiine gre, materyalist olmak ayn zamanda sekinler zmresine katlabilmenin bir nkoulu niteliini kazanyordu. Baka bir adan bakldnda ise dindarlk sekin olabilmenin engeli haline geliyordu. Osmanl entelektellerinden bir blmnn "lm havassn (sekinlerin) dinidir, din avamn ilmidir" kelm- kibarn temel sloganlar haline getirmeleri phesiz bir tesadf eseri deildi ve ilmi din olan avamn sekinlikten ne denli uzak olduu ve tutulmas gerekliliine iaret etmekteydi. Buna ek olarak sekinliin, avamdan uzaklamann en nemli koullarndan birisi olarak sunulan "Bat db- muaereti" de asri olmann gerei olarak "bilim'le ilintili hale getiriliyor ve sekin profilinin izilmesinde belirleyici rol oynuyordu. Bchner, Le Bon ve Guyau takipisi kinci Merutiyet Garbclar'nn ve Baha Tevfik Bey gibi Haeckel Monizm'i hayran bir entelektelin idaresinde kan dergilerin, Avrupa db- muaeretini yaymay en mhim grevlerinden birisi addetmeleri phesiz bir tesadf deildi. Bu sekincilik anlay Osmanl toplumunun Batllaan tabakalarnda yaygn kabul grmekle beraber, devlet yaps ve toplum rgtlenmesinin karakteri nedenleriyle, kart bir sekinler topluluunun varlnn nne geemiyordu. Bu 99 topluluun yeleri "modern bilim" tekeline sahip olduklar inancndaki entelekteller nazarnda "sahte mnevverler" ya da asr olmann gereklerini kavrayamayan kimseler olmaktan teye gidemiyorlar, buna karn ikili sekin yaps varln srdryordu. Cumhuriyet ve Sekinlik Trk toplumunda sekinlerin var saylan nitelikleri alanndaki temel deiimin Cumhuriyet'le beraber gerekletii phesizdir. Bir yandan dindarlkla sekinlik arasndaki izgi kalnlar ve kart elit sekinlik niteliini kaybederken, dier yandan da mahallyi tamamen dlayarak mebuslarn hayatlarnda gitmedikleri vilyetleri temsil etmelerine varan bir mill sekinlik anlay bu kavramn yeni -bir muhtevaya kavumas sonucunu dourmutu. Cumhuriyet'le beraber asrlik olarak sunulan ve bu ekilde bilimle ilintisi salanan Bat db- muaeretinin sekinliin belirlenmesindeki rol de kuvvetlendirilmiti. Le Bon'un da hayranln kazanan "halka ramen halklk" siyasetleri ise sekinler denetiminde, temsil kurumlarn varlna karn, kitlelere "yararlarna olan", ancak benimsemeyecekleri deiiklikleri kabul ettirtmeye almlard. Gnmzde "ki Trkiye" arasndaki atmann temel nedenlerinden birisi de Resm Trkiye'nin halen ondokuzuncu asr sonlarnda gelitirilip Cumhuriyet'in ilk yllarnda niha eklini alan profil dndakilere, sekinlere ait olduu dnlen alanlar kapal tutmak istemesi, yarm asr tesinde donup kalan bu sekinlik dnda dier elitlerin var olabilecei ve modernlik deil modernlikler bulunabilecei gereklerini kabul etmemesidir. Gncel "kamu alan" tartmalarnda sklkla gzard edilen bir nokta, bunun ayn zamanda toplumun sekinlerine mahsus, avamn ii olmayan, tecrit edilmi bir blge olarak grlmesidir. Yukarda zetlemeye altmz sekinlik anlay sz konusu alan, gerek sekinleri tercih yerine kendine benzeyenleri seen avamn reyiyle greve getirilmek dnda ayrcal olmayan siyasilerin de tasallutundan korumaya almaktadr. Bu gznne alndnda gnmz- 100 deki tartmalara deiik bir zaviyeden bakmak mmkn olabilir. Bu tartma, bir anlamda kutsanan, avama kapal ve sekinlere mahsus bir alann kendini alternatif sekinler olarak gren "avam" tarafndan ihllini engelleme fikr arka plannda gerekletirilmektedir. Trk toplumunun genelinde bir uzlamann salanabilmesi yolunda sekinliin yarm asr ncesinde donmu tanmnn yumuatlmas mhim bir adm olacaktr. Toplum bu alandaki deiiklii zaten gerekletirmi durumdadr. Sorun Resm Trkiye'nin bu alanda herhangi bir adm atmaktansa devletin ynetimini belirleyen kimseleri dahi aslnda o makamlarda olmamas gereken avam temsilcileri olarak grmesidir. Bu ald, dier dnya grleri sahiplerinin de sekin olabilecei gerei kabul edildiinde phesiz ciddi bir toplumsal rahatlama salanabilecektir. '?.?) Zaman, 25 Haziran 2004 101 Milletlerin Ruhu, arkl Zihniyeti ve Siyas Doruluk Ondokuzuncu asr fizik antropoloji ve sosyolojisinin en nemli zelliklerinden birisi de eitli rklarn, milletlerin ve deiik blgelerde yerleik topluluklarn sahip olduklar var saylan "rjh" ile "rk ya da mill karakterlerini ortaya koyma konusunda gsterilen gayretlerdi. Kafatas lmleriyle, Landsteiner'in buluu sonras, kan gruplar snflandrmalarndan benzer davran kalplar tespitine kadar uzanan aralarla ortaya konulmaya allan bu "ruh" ile "rk ve mill karakter yansmalar" beraberlerinde ister istemez bir kavim ve rk hiyerarisini getirmilerdi. Fouille'den Demolins'e, Colejanni'den Franzetti'ye kadar pek ok sosyolog, antropolog ve dnr, dolayl da olsa yaptklar tasnifler neticesinde Avrupa'daki temel kavimleri ve rklar bylesine bir hiyerari ierisine yerletirirken, bunlarn nemli bir blm de Anglo-Saksonlar'n var olduuna inanlan stnlk nedenleri zerinde younlamlard. Bylesi tasnifler, Sergi ve Nicofero misallerinde grld gibi, Kuzey ve Gney talya arasndaki kltrel ve gelime farkllklarn aklamak amacyla, dk kaliteli olduu iddia edilen, "Akdeniz rk" benzeri yapay rklar da yaratmaktan geri kalmamlard. Hepsi Avrupa merkezli bu tasniflerin fazlaca iaret edilmeyen bir dier zellikleri ise Avrupa d toplumlara ynelik nyarglar "bilimselletirmeleri"ydi. Bu "bilimselletirme" ilevinin sadece fizik antropoloji ve sosyoloji dergilerinin tozlu sahifeleri arasnda ve okuyucularnn zihinlerinde kalmayp nemli siyas sonular da beraberinde getirdiine iaret etmek gerekir. Bu ilev bir anlamda nereden kaynakland pek de aklanamayan ve Fransz hti- lli'nin beraberinde getirdii ilkelere de olduka ters den bir "ykm"n bilimsel bir gereklik olarak ortaya konulma- 102 sn salyordu. Uzun sre savunulan bir fikir olan Trkler'in Avrupa'da yerlerinin olmad, "pl prtlaryla" beraber geldikleri yere (Asya'ya) gnderilmeleri gerektii tezi de bu erevede bir din mcadele olmann yan sra bilimsel bir gereklilii icra dncesini ihtiva etmeye balyordu. Nitekim bizzat Darwin de Trkler'in rk olarak dk niteliklere sahip olduunu dnyordu. Benzeri ekilde paralanan Osmanl mparatorluu'nun Ege ve Akdeniz sahillerine iki alkan Akdeniz rknn, Yunanllar'n ve talyanlar'n yerletirilmeleri nerisinin fikr arka plannda bylesi "bilimsel" tezler yer alyordu. 1905 Rus-Japon Harbi ve Japon zaferi bu kuramlar iyice sarsmakla birlikte bunlara niha darbeyi vuramam ve bylesi grler iki dnya sava arasndaki dnemde daha da poplerlemilerdi. in ilginci kendilerini stn gren rk ve milletlerin yan sra sz konusu hiyeraride alt basamaklara yerletirilenler de bu kuramlarn anlamszl zerinde durmak yerine kendilerinin de "stn" olanlar tasnifine girmeleri gerektiini ispata ya da kendilerinden "aa" olan rk ve millet snflamalar yaratmaya almlard Erken Cumhuriyet dneminde bile Trk antropolojisinin Trk, Rum ve Yahudi mezarlklarndan alnan kemik ve kafatas rneklerini karlatrarak Trkler'in bylesi stnlklere sahip olduunu ispata almas, resm grleri yanstan lk mecmuasnn Trkler'in kan gruplar zerine aratrmalar yaynlamas bu fikirlerin etkisinin nasl bir zaman srecine yayld hakknda aydnlatc misallerdir. Ancak son dnem Osmanl erken dnem Trk antropolog ve sosyologlarnn tm gayretlerine karn "arkl Zihniyeti/Ruhu" kavram yirminci asr bandan itibaren yeniden yorumlanarak bylesi bir bilimsellik temelinde kullanlmt. lgin bir misal olarak 1905 sonrasnda Majestelerinin hkmetinde Dileri Bakan olarak grev yaparak bir anlamda dnyann kaderini elinde tutmu olan Sir Edvvard Grey, 1925 ylnda yaynlanan hatralarnn 1905-1906 yllarnda Byk Britanya ile Osmanl Devleti arasnda yaanan Akabe Krizi'ni anlatt blmnde, Msr Yksek Komiseri Lord Cromer'den duyduu bir anekdotu "arkl zihniyetini anlamann imknszln" ortaya koymak amacyla nakletmektedir. Buna gre bir 103 arkl'nn ne yapacan tahmin edebilmek iin bir Avrupal kendisine u sorular sormalyd: "1. Ayn koullar altnda kendiniz ne yapardnz? 2. Tandnz en akll adam ne yapard? 3. arkl'nn ne yapacan dnyorsunuz? Bu soruyu cevapladnzda arkl'nn kesinlikle yapamayaca eyi renmi olursunuz. Niyetinin ne olduunu bundan fazla kestiremezsiniz." Ancak fkra olarak anlatlabilecek bylesi bir ifadenin "ark Sorunu"na zm arayan en nemli siyasetilerden birisinin Avrupa'nn nasl Byk Harp'e srklendiini ve bunda kimlerin sorumlu olduunu tartan, her sahifesinde birden fazla vesikaya atfta bulunan kitabnda yer almas aslnda sz konusu kavramlarn ne denli kabul grdn aka ortaya koymaktadr. 1945 sonras toplumsal bilimler ve antropoloji almalar szde bilimsel ondokuzuncu asr "ruh" ve "karakterlerinin anlamszln ortaya koymutur. Ayrca gnmz modern toplumlarnn nemli ahlk kurallarndan birisi olma zelliini kazanan siyas doruluk (political correctness) bylesi fikirlerin deil tartlmak, zikredilmesine bile izin vermemektedir. Ama bylesi grlerin, bu nedenle, gnmzde Sir Edvvard misalindeki aklkla dile getirilememesi onlarn tedavlden kalkt anlamna gelmemektedir. Tpk bylesi grler erevesinde "aa" grlenlerin kendilerinin byle olmadklarn ya da en azndan kendilerinden de "aada" bulunanlar olduunu ispat gayretlerinin sona ermemesi gibi. Zaman, 6 ubat 2003 104 1 Yenieriler, Hr Basn ve Millet-i Msellha Ondokuzuncu asrn ikinci yarsndan itibaren Osmanl mparatorluu'ndaki temel muhalefet hareketleri Yenieriler'in ortadan kaldrlmasn yeniden yorumlamlard. Gnmzde zannedilenin tersine bu hareketlerin nde gelen rgt ve liderleri bu gelimeyi bir "vak'a-i hayriyye" olarak grmyorlard. Tersine bizzat ttihad ve Terakki Cemiyeti'nin resm yayn organnda ortaya konulduu gibi muhalefetin konuya ilikin yorumu, bu gelimenin Osmanl mparatorluu'ndaki g dengesini altst ederek "halkn haklarn" savunan kurumlar ortadan kaldrd yolunda idi. Bu evrelere gre zaten modernleme hareketleri sonrasnda gcn iyice yitiren ulemnn yaratt boluk ortada iken bir de "halkn hukukunu koruyan ulemnn icra organ" durumundaki Yenieriler'in ortadan kaldrlmas, iktidar mcadelesini halkn taleplerinin fazlaca etkilemedii bir Saray-Bb- l tahterevallisine evirmiti. Bunun nne gemenin tek aresi ise "ulem"nn boluunu "Kanun-i Esas ve Meclis" ile doldurmak ve muhtemel bir meclis diktatrln nlemek iin ise "hr bir basn" yaratmakt. Bu fikirleri savunanlar 1908 htilli ile iktidara geldiklerinde daha evvel syledikleri gibi her iki kurumu da yeniden canlandrdlar. Bir yanda "Kanun-i Esas ve Meclis", te yanda hrriyeti ksa srede rahatszlk yaratacak "Hr Basn" gerekten de g dengelerini epeyce deitirdiler ama oyuna evvelce akla getirilmeyen iki yeni aktr de katld. ttihad ve Terakki Cemiyeti tm dier oyuncularn zerinde bir gle mcadeleye dahil olurken, Yenieriler sonrasnda bir daha bu mcadelede kurum ve temel oyuncu olarak rol alamayaca dnlen "ordu" da, bilhassa 1913'ten itibaren, oyuna arln koydu. 105 1908 htilli ordunun kurum olarak rgtledii bir hareket olmayp fazlasyla 27 Mays'a benzetilebilecek bir gelimeydi. Ordunun kumanda kademesi rejime sadkt, ihtill geliirken fikri sorulan erkn Sultan'a itidal ve uzlama tavsiye ederken, Serasker Paa isyanclar hakknda Asker Ceza Kanunu hkmlerinin uygulanmasndan yana gr serdetmiti. htillin asker liderlerinin ou kaymakam-yzba aras rtbelere dalm durumdayd. Manastr caddelerinde askerler yryordu ama "ordu" bir kurum olarak ihtill gerekletirmi deildi. ounluu yukarda belirttiimiz rtbelerde bulunan ve ihtillin vurucu gcn ortaya koyan bu subaylar, iktidar mcadelesine ihtillin temel rgtnn yeleri olarak katlmlar ve zaten yar asker karakter tayan bu rgtn temel destekileri olmulard. ok kullanlan bir sloganla "ttihad ve Terakki Cemiyeti yalnz Allah'tan" korkuyor, Ordu ve Deniz Kuvvetleri'ne dayanyordu. Bu iki g sayesinde de muhaliflerini istedii an darmadan edecek gce sahipti. Bu destein kullanclar tarafndan -bilinli olarak- bir hayli abartldna kuku yoktur. Nitekim yaplan tm tasfiye ve ayklamalara karn ordunun bir kurum olarak tavr koymas iin 1913 dzenlemeleri beklenmek zorundayd. Balkan hezimeti sonrasnda eski nesil mera heyetinin tasfiyesi bir yandan gen subay kadrolarnn nn aarak kaymakam, miralay rtbelerindeki kumandanlarn Birinci Dnya Sava'nda kdemlerinin ok zerinde sorumluluklar almalarn salayacak, te yandan da yeniden rgtlenen orduda nemli bir zihniyet deiikliinin gereklemesine neden olacakt. Bu yeni kuak kumandanlar, 1885'den itibaren Colmar von der Goltz'un ynetiminde byk bir deiiklie urayan asker eitimin rn olup, Alman hocalar gibi "subaylarn zel bir toplumsal snf" oluturduunu dnyorlard. Goltz'a gre ancak bylesi bireyler savata kendilerinden olaanst hizmetler talep edildiinde bu beklentilere cevap verebilirlerdi. Subaylar toplumda madun bir durumda olurlarsa savata ancak korkaklk sergileyebilirlerdi. Goltz'un "Millet- i Msellha" adyla Trke'ye evrilerek Harbiye talebesine okutturulan Das Volk in VVaffen adl eseri, modern savan 106 karakter deitirdiini, bu nedenle de ancak zorunlu askerlik hizmeti talep eden milletlerin iyi eitilmi subaylarn ynetimindeki ordular sayesinde varlklarn srdrebileceini ileri sryordu. Bir devlet iin en byk ans ise "kumandan" ve "devlet adaml"nn "ulu bir kral"n ahsnda birlemesiydi. Goltz ve Alman hocalarn eitim sistemi deiiklii erevesinde Osmanl asker mehfiline tadklar bir dier nemli fikir ise, ordunun dier kurumlara gre devletten'daha fazla sorumlu olduu ve bu nedenle siyasetin tamamyla siyasetilere braklamayacak derecede nemli olduu dncesiydi. Kk 1859- 1866 dnemi Prusya Ordusu'nun anayasal rolnn belirlenmesi zerine yaplan tartmalara kadar giden bu dnce Alman subaylar arasnda yaygn kabul grmekteydi ve Alman ordusuyla siyasetiler arasnda Hitler'in orduyu btnyle denetimi altna almasna kadar srecek bir gerilimin yaanmasna neden olacakt. 1913 ordu dzenlemesi bir anlamda Osmanl asker rgtnn yeniden bir kurumsal g olarak sisteme arln koymas, toplumsal nfuz alann geniletmesi anlamna geliyordu. Ama, ttihad ve Terakki Cemiyeti ile ordu arasndaki ilikilerin karmakl ve bu rgtn ideolojik tekelcilii Osmanl mparatorluu'nda Goltz'un dledii yapnn olumasn nlyordu. "Ordunun her eyden stn olduuna inanan" Enver Paa'nn ttihad ve Terakki iindeki nfuzunun gitgide artmas tesadf eseri deildi. Ancak, Falkenhayn'n 1914'te Reichstag'da syledii gibi ordunun bir kurum olarak "dahilde ve harite sulhun yegne koruyucusu" olabilmesi onun tamamen siyaset d kalmasna balyd. Ali Fuad Bey, 1908 ylnda yazd bir yazda Osmanl milletinin subaylarn idaresinde bir "Osmanl Millet-i Msellhas" haline gelmesi gerekliliini savunmutu. lgintir ki, bunun nndeki en byk engel bizzat kendisinin yesi olduu siyas rgt idi. Zaman, 3 Ocak 2003 107 Trk Basn ve Siyas Toplumsallama lk olarak E. A. Ross tarafndan kavramsallatrlan siyas toplumsallama ve bu alanda gerekletirilen uygulamalar, kinci Dnya Sava bitiminden gnmze, siyaset ilmi ve sosyolojinin belki de en nemli aratrma konularndan birisini meydana getirmektedir. Pek tabi konu zerine yaplan kapsaml almalarn bu dnemde balam olmas bu tarih ncesinde devletlerin tebva ve vatandalarn toplumsallatrmaya almadklar anlamna gelmez. Gemite ve gnmzde her toplum kk yataki fertlerini belli deerler etrafnda toplumsallatrma gayreti iinde olmu ve olmaktadr. Siyas toplumsallama almalar, uzun sre bu faaliyetin en etkili olduu dnemin ilkokul alar olduunu ileri srerken, daha sonra Aldous, Merelman, Mortimer, Simmons benzeri aratrmaclar bunun daha ileri ya dnemleri iin de -ayn tesiri icra etmese dahi- gerekletirilebileceini ve gerekletirildiini ortaya koymulardr. Bilhassa otoriter ya da vatandalarn kat bir resm ideoloji erevesinde toplumsallatrmaya alan rejimler bu uygulamay her kademede srdrmektedirler. Cenaze trenlerinin, rejim deerlerinin kitlelere aktarlmas, onlara benimsetilmesi alannda bir ara olarak kullanld Kuzey Vietnam ya da kimlik kart ve pasaport datm toplantlarndan vatandalarn ayn grler etrafnda birletirilmesi amacyla istifade edildii Sovyetler Birlii bu alanda verilebilecek ilgin misallerdir. Dier bir ifadeyle, pek ok toplumda siyas toplumsallama ilkokul talebelerine Amerikan bayrandaki yldzlarn ne anlama geldiinin aktarlmas, George VVashington'un bahedeki kiraz aacn kimin kestii konusunda babasna yalan sylemeyen karakterdeki bir ocuk olarak yceltilmesi ya da Trk bayra ve Atatrk hakknda benzeri grlerin iletilmesi ile snrl kalmamaktadr. 108 Bu anlamyla beikten mezara kadar devam eden siyas toplumsallatrma kitlelere genellikle ilkokul dzeyinde deerler aktarm ve onlar bu deerler etrafnda birletirme vazifesini icra etmektedir. Bu faaliyet ise toplumlarn demokratiklemesi ve toplumda bireye atfedilen nemin artmas ile ters orantl olarak gerekletirilmektedir. Nitekim, kendi toplumumuzu ele alacak olursak, 1950 ncesine kadar Halkevleri'nin ban ektii bir dizi kurulu araclyla youn dzeyde gerekletirilen yetikin toplumsallatrmas, bu tarihten itibaren (bu kurulular ortadan kalkmamakla beraber) gerileme srecine girmitir. Bir Toplumsallatrma Arac Olarak Basn Benzer bir gzlemi Trk basn iin de dile getirmek mmkndr. Tek partili dnem mddetince toplumsallatrma alanndaki "vazifesi"ni haberciliin nne geiren basnmzda bu gayretin sre ierisinde gitgide ikinci plana itildiini grmek mmkndr. Burada bir parantez aarak basnmzn, tevars ettii gelenek itibaryla kendini bylesi bir vazifeyi yerine getirme alannda sorumlu grmekte olduunun da altn izmek gerekir. lke genelinde 1831 ylndan itibaren Takvim-i Vekayi\ mahall seviyede ise Ruscuk/Ruse benzeri gazetelerle haber iletmenin tesinde teb'ann dnyaya bakn, devletin faaliyetlerini alglayn ekillendirmeye alan resm Osmanl basn bu hususiyetini, zel sermaye ile kurulan gazetelerin ortaya kndan sonra da srdrmtr. Unutulmamaldr ki, gazetecilik tarihimizin sekin isimlerinden brahim inasi Efendi gazetecinin "kalemen kendi vatannn menafi'ine dir beyan- efkr etmei cmle-i hukuk-i mktesebesinden addeyleyen" kii olduunu dnyordu. Namk Kemal Bey ve bret muharrirleri ise halka "kavid-i siyasiye" hakknda malmat verme gayretiyle ortaya kmlard. Bu yaklam ayn zamanda, iktidar mensuplarnn "neriyat- mefsedetkrne" addederek yasakladklar Osmanl gazete ve dergilerinin bile radikal bir sylem ortaya koyamamalarnn ve toplumsallatrma gayretlerinde resm tezin fazlasyla dna kamamalarnn temel nedenidir. Toplumumuzda Trke 109 gazetelerin devletin resm ideolojisinin deitii bir dnemde ortaya kmalar ve bu yeni yaklam halka benimsetme, kitleleri bunun etrafnda toplumsallatrma vazifesini her eyin tesinde gren entelektellerce yaynlanmalar onlara phesiz farkl bir karakter kazandryordu. Bu gelenein mirass Trk basn, yukarda iaret etmeye altmz gibi 1950 yl sonrasnda azalma eilimi gstermekle birlikte, halen toplumsallatrma ve bilhassa siyas toplumsallatrma ilevini nde gelen vazifelerinden biri olarak grmektedir. Tabi gnmz basnnn bu alanda Hkimi-yet-i Milliye ve Ulus benzeri tek partili dnem gazeteleriyle karlatrlmas mmkn deildir. Bununla birlikte, basnmzn haber verme, gncel konular tartma gibi ilevlerinin yan sra kendine has bir ke yazarlar gazetecilii yaratm olmasnn bir nedeni de budur. Konuya misaller yardmyla yaklaacak olursak "hangi binalara aslan bayraklarn daha gzel olduu"nu tasvir eden, "1917 ylnda anakkale'deki Osmanl neferlerinin ne yedikleri"ni anlatan ya da "babakan olacak kimsenin nne gelen her konuda acaba bu hususta Atatrk ne yapard diye dnerek karar almasnn en anlaml siyaset yaklam olaca"n dile getiren yazlarn ilkokul panolarnda deil tiraj yksek gazetelerde grlmesi bu "vazifenin ne denli iselletirildiini ortaya koymaktadr. Bu yazlar kaleme alan gazeteciler, belki de farknda olmadan, kendilerini tpk ilkokul ocuklarna bayran deerini, lkenin ne denli zor artlar altnda kurulduunu anlatarak, kurucusunu ycelterek toplumsallatran bir retmen gibi toplum dzeyinde "beikten mezara" srecek bir sosyalletirmeyi ifa etmekle ykml grmektedirler. Basn Araclyla leri Ya Toplumsallatrmas ve Trk Toplumu phesiz her toplumda olduu gibi, bireysellii tehdit edecek boyutlara ulamad srece, lkemizde de kk yataki fertlerin toplumsallatrlmas tabidir. Ama gazetelerimizin yirmibirinci asrda bu ilevi yerine getirmeye almalar sadece demokratikleme alannda grlen bir eksiklii deil, 110 ayn zamanda toplumsallatrma literatrnn ortaya koyduu bir gerein de toplumumuzda fazlaca kabul grmediini ortaya koymaktadr. Misaller vermek gerekirse, IMaxwell ve Dixon'n Tayland'da ehirlerde yaayan inliler'in toplumsallatrlmas, Stein'n Nikaragua'da kitle ile rahipler arasnda grlen deer farkllamasn ele alan almalar benzeri incelemeler, toplumsallamann ileri yalardaki bireyler zerinde son derece snrl etkiler gerekletirdiini ispatlamlardr. Toplumsallama aratrmalarnn ortaya koyduu bir dier husus ise, ileri ya bireylerinin toplumsallatrlmalarnda yuva/ilkokul ocuklar iin uygun olan sylemin kullanlmasnn olumlu tesirden ziyade tepkiye neden olduudur. Sosyalist Dou Avrupa toplumlar zerine yaplan aratrmalar, derinlik ihtiva etmeyen bir sylemle gerekletirilmeye allan ileri ya toplumsallatrmasnn, alanmaya allan deerlere ynelik bkknlk ve tepkiye neden olduunu vurgulamaktadrlar. lkemizde verdiimiz misallerde ortaya konulan toplumsallatrma gayretinin de hibir derinlik arzetmeyen, ilkokul dzeyini aamayan bir karaktere sahip olmas nedeniyle, tpk yklan sosyalist rejimlerde grld gibi, tersine bir tesir icra etmesinin dahi mmkn olabilecei ileri srlebilir. Bunun da tesinde nde gelen gazetelerimizin, pek ok ke yazarnn kendilerini byle bir vazifeyle ykml addetmelerinden dolay -II. Abdlhamid dnemi entelektellerinin kullandklar tabirle- Baba Tahir'in Malmat'ma rahmet okutacak bir grnm arzetmeleri herhalde arzu edilir bir durum deildir. Zaman, 15 Mart 2005 111 niversite ve deoloji niversiteler ve onlarn nasl idare edilecekleri Trk kamuoyunun sklkla tartt konulardan birisidir. Ancak bu ciddi alkaya ramen konu hukuk, niversite idarecilerinin kiilikleri, retim yelerinin yaynlarnn says benzeri detaylar etrafnda tartlmakta ve bu kurumun belirleyici niteliinin ne olmas gerektiinin zerinde fazlaca durulmamaktadr. Halbuki bu konunun salkl bir biimde ele alnabilmesi iin iki hususun akla kavuturulmas arttr. Bunlardan birincisi niversitenin yapsal karakteri, ikincisi ise niversitenin devlet ve onun ideolojisiyle olan ilikisidir. niversite'nin Karakteri Adndan da anlalaca gibi "niversel" bir kurum olan niversite, bu niteliini srdrmesini mmkn klan Ortaa'n rndr. Paris niversitesi'ndeki uygulamann yaygn kabul grmesi sonrasnda Teoloji, Hukuk, Tp ve Felsefe blmlerine sahip, her etnik gruptan talebeye ak (studium generale) ve verdii dereceler, 1233 tarihli Papalk ferman erevesinde, her yerde kabul edilen "niversite", reform hareketi ile ciddi bir yara almasna ramen, bu hususiyetini modern krallklarn kurulmasna kadar srdrm, bunu takiben nce krallar ve prensler, daha sonra ise modern ulus-devletin kontrol altnda "niversellik" karakterini byk lde kaybetmitir. Bilhassa son aamada modern ulus-devlet, niversiteyi mill ve resm ideolojisini yayma hizmeti veren bir kurum olarak grm dolaysyla bu yaplardaki her rejim deiiklii beraberinde bir "niversite reformu" getirmitir. Ancak niversitelerin "niversellik" karakterinin vazgeilmez baz nitelikleri, mesel aratrma ve ders verme hrriyeti ile siyas iktidarn buna tecavz etmemesi gereklilii, bu kurumda ders verenlerin belirli bir metni aktarmann tesinde yaptklar 112 aratrmay tartan bireyler olduklar, niversitenin mensuplarnn deiik fikirlerinin bulunabilecei ama onun bir kurum olarak ideolojik bir izgisinin olmamas gerektii gibi ilkeler, anmakla birlikte, yeni ortamlarda da varlklarn srdrmlerdir. Bu anm ilkeler, yirminci asr balarnda, dnemin koullar erevesinde yorumlanarak ve bir anlamda kllerinden yeniden yaratlarak yeniden niversitelerin olmazsa olmaz nitelikleri haline getirilmilerdir. Avrupa'daki niversiteler ile karakteri ve ilkeleri konusunda byk benzerlikler gsteren slm medresesi de (el-Ezher'in onbirinci asrda Salerno niversitesi'nden sonra, Bologna niversitesi ile beraber, dnyann ikinci nde gelen yksek eitim kurumu olarak kurulduunu unutmamak gerekir) ayn izgide bir deiime uramasna ramen "niverselliini" muhafaza alannda daha baarl olmutu. Ancak bu baar, medresenin Avrupa niversitesinin modern bilimin iselletirmesi alannda gsterdii muvaffakiyeti tekrarlamann olduka uzanda kalmas nedeniyle anlamn kaybetmeye balamt. Dolaysyla "Islh- Medris", Gelibolulu Mustafa l'den, Erefzde M. evket'ye kadar asrlar boyunca tartlan ama bir trl gerekletirilemeyen bir ama haline gelmiti. Medresenin slh, onun modern bilimi iselletirmesi, bir anlamda, Osmanl toplumuna hem modern ve hem de "niversel" eitim kurumlarna sahip olma imknn salayabilecek tek seenekti. Buna karn devletin tercihini bu etrefil slhatla uramak yerine, modern bilimle uyumlu ancak "niversel" nitelii olmayan, kendisi iin memur yetitirecek kurumlar tesisi alannda kullanmas ikili bir yapnn domasna neden olmutu. Mhendishnelerden balayarak Mekteb-i Mlkiye'ye kadar uzanan okullar devletin ihtiyac olan personeli yetitirme amacyla kurulmu mill ve pratik amal messeselerdi. Avrupa'daki eleri gibi (mesel Teknoloji Enstitleri: Brunswick- 1745, Darmstadt-1836, Ormanclk Okullar: Ebersvvalde-1821, Ziraat Okullar: Hohenheim-1818, Ticaret Okullar: Berlin-1906) onsekiz ve ondokuzuncu asrlarn rn olan bu mektepler "niversel" karakter tamyorlard. Bu nedenle de modern devlet tarafndan yaratlan bu kurumlar devletin sk deneti- 113 minde, onun izdii ideolojik snrlarn iinde kalarak faaliyet gsteriyorlar, talebeler tpk asker okullarda olduu gibi memuriyete rencilikle balyorlard. Nitekim, bu kurumlarn varlna karn nce hikmet ve edebiyat, daha sonra hukuk ve en sonunda tabi ilimler ve matematik alanlarnda kurulacak ubeden meydana gelecek bir Darlfnun tesisinin kararlatrlmas, Osmanl idarecilerinin de sorunun farknda olduklarnn delilidir. Bu hassasiyete karn, Ortaa niversitelerinin tersine ondokuzuncu asrda modern devlet tarafndan tesis edilen Osmanl Darlfnn'u, sz konusu temel farkllk nedeniyle, benzeri bir teaml yaratmann olduka uzanda kald gibi eski niversite geleneinin yirminci asr balarnda farkl bir yorumla yeniden yaratlmasndan da fazlaca etkilenmemiti. stelik bu kurum ancak 1900 sonrasnda bir lde dzenli hale getirebildii eitimi ve siyaset tarafndan devaml deitirilen yapsyla temel karakterinin ne olduu konusunda da belirgin bir karar verememiti. 1917 ylnda Darlfnun bnyesindeki Hukuk Mektebi'nin drt blme ayrlarak brokrat yetitirme amacn ne kartmas bu fikr karkl gsteren ilgin bir misaldir. 1933 Reformu ve niversite 1933 niversite Reformu olarak adlandrlan dzenleme de bir yandan Profesr Malche'ye rapor hazrlatarak, zmnen de olsa, niversellik niteliini kabul ederken, te yandan deiimin nedeni olarak "inklba ayak uyduramama" gibi bunu tam anlamyla reddeden bir gerekeyi ortaya koyuyordu. Bu dzenleme, bunun da tesinde, rejim deiiklii yaayan modern devletlerde sklkla grld gibi, niversiteye yeni resm ideolojiyi destekleme, ona entelektel boyut kazandrma ve onu gen nesillere aktarma vazifesini veriyordu. lgin bir tesadf olarak ayn yl niversite retim yelerine kendilerini yeni rejimin ilkeleriyle uyumlu hale getirme (gleichschalten) direktifini veren Nazi idarecilerine kar akademik hrriyeti mdafaa ederek direnen Alman niversitelerinin ya da Bolevikler'in yeni bir akademik kadro yaratma 114 abalarna itiraz eden (bu direni srasndaki ilgin olaylardan birisi de hi phesiz Lenin'in parti ideologu olarak tanmlad Buharin'in profesr kadrosuna atanmasn kabul etmeyen faklte dekannn, "Ben bu isimde bir iktisat tanmyorum. Kendisi ne yazm?" demek cretini gsterebilmesiydi. Ayn gerekeyle Izvestiia editrne de kadro verilmesi reddedilmiti) ve ok sayda retim yesinin bunun faturasn 1922 ylnda yurt dna srlerek dedii Moskova niversitesi'nin aksine, akademik geleneini tesis edememi ve karakteri konusunda kesin bir kanaat sahibi olamayan Darlfnun, bu alanda ciddi bir tepki vermekten olduka uzak kalmtr. Bunun da tesinde rejim deiiklii geiren yaplarda grld [mesel 1952 sonrasnda yeni rejimin tarih tezine yeterince sahip kmayan efik Gurbal ve Abdurrahman Zeki kalitesinde akademisyenlerin dlanarak bunu gklere karan, Ortaa'da Arap milliyetilii ve sosyalizmi izleri bulan, Nasr'n zerine bir alma yapt Rosetta Muharebesi'ni (1807) Msr tarihinin en nemli anti- emperyalist mcadelesi olarak sunan Abdurrahman el-Rafi'i benzeri nc snf tarihilerin devlet dlleri verilip Nobel'e aday gsterildikleri Msr ya da ok sayda iktisat ve sosyologun Pernist resm tez Justicialismo (kapitalizm ile sosyalizm arasnda ve onlardan stn bir nc yol)'yu yeterince benimsemedikleri iin bir kenara itildikleri Arjantin] gibi resm tezleri benimseme, baka bir deyile siyasetin belirledii Ortodokslua uyum, akademik kstaslarn nne gemiti. niversite Geleneimiz ve Gnmz niversitesi Bu anlamda niversite, adna karn, devletin hizmetinde, onun izdii ideolojik snrlar iinde ayn grleri paylaan, birbirinin trevi tezler reten "akademisyenlerden meydana gelen ve temel amac talebelere (modern siyas toplumsallama literatrnn bu ilevin ancak ilkretim srasnda gerekletirilebileceini ortaya koymu olmasna karn) resm ideolojiyi benimsetmek ve memur yetitirmek olan bir kurum haline dnyordu. Nitekim 1982 ylnda yaplan hukuk deiiklikler de yarm asr sonra da olsa byle bir ni- 115 versiteye dn fikr arka planna sahipti. Buna karn ok sayda akademisyenin 1933 dzenlemelerini sahiplenmekle beraber 1982 deiikliklerine kar kmalarna zihn karklk dnda bir aklama getirebilmek olduka zordur. Bylesi bir gelenekten gelen Trk niversitesinin yirmibi-rinci asrn banda "niversitenin izgisi" gibi bir syleme sahip kmas, niversite senatolarnn muhalefetsiz, oybirlii ile kararlar almalarnn teaml haline gelmesi phesiz tesadfi deildir. niversitenin bir kurum olarak ideolojisinin ve "niversellik" dnda bir izgisinin olamayaca (bu tabi ki bu kurumun mensuplarnn farkl ideolojik tercihleri bulunmayaca anlamna gelmemektedir), bylesi bir izgiye sahip olan messeselerin bu isimle anlmalarnn anlamsz olduu, niversitenin temel vazifesinin de memur yetitirmek olmad gerekleri kabul edilmedii srece niversite idarecileri kim olursa olsun ve hukuk alanda ne gibi deiiklikler yaplrsa yaplsn ciddi bir sonuca ulamak mmkn deildir. ; / Zaman, 7 Ekim 2004 116 niversiteler ve "lke Menfaatleri": ABD'de Ortadou almalarnn Gelecei ABD niversitelerinde gerekletirilen Ortadou eitim ve aratrmalar ile bu amala tesis edilmi olan programlara federal bteden salanan yardmlar son gnlerde ciddi tartmalara neden olmakta ve bir Kongre komisyonunda tartlmaktadr. Tartmann temel gndem maddesini "post-colonial" yaklamn ve Edvvard Said'in "Oryantalizm" konulu eserinde iledii tezlerin egemen olduu Ortadou aratrmalar programlarnn, baz entelekteller tarafndan, vergi deyen vatandan parasyla "Amerikan aleyhtar" dnceleri yaymakla sulanmas tekil etmektedir. Stanford niversitesi bnyesindeki Hoover Institution'da aratrmac olarak grev yapan ve Gney Asya zerine alan bir antropolog olan Stanley Kurtz, Edvvard Said'in, Michel Foucault'dan esinlenen ve yaygn kabul gren yaklamnn pek ok Ortadou uzman tarafndan "bir akademisyenin genel ve yabanc dil bilgisini Amerikan g ve emellerinin hizmetine sunmasnn ahlk olmad" biiminde yorumlandn savunarak bunun Amerikan parasyla Amerika aleyhtarl yaratmaktan baka bir ey olmadn iddia etmektedir. Kurtz'un eletirileri birok akademisyen tarafndan Mslman Kongreleri zerine yapt bir alma ile tannan ve 11 Eyll sonrasnda yaynlad Ivory Towers on Sand: The Failure of Middle Eastern Studies in America (Kum zerinde Fildii Kuleler: Amerika'da Ortadou Aratrmalarnn fls) kitabyla deta lkedeki Ortadou aratrmalar programlarna sava aan Martin Kramer'in tezlerinin tekrarlanmas olarak mtalaa olunabilir. Kramer'e gre, Edvvard Said'in paradigmas, Amerikan akademik evrelerinde egemen olmu ve Clive Devvey, Malcolm Kerr ve Bernard Lewis gibi akademisyenlerce buna yneltilen ciddi eletiriler akademik camia ta- 117 rafndan kaale alnmamtr. Bunun sonucu olarak, Said'in paradigmas Ortadou zerine younlaan Amerikan akademik evrelerinde Sovyet niversiteleri'ndekine benzer bir "parti gr" haline gelmi ve bunu eletirenler "revizyonist" sulamasna e "oryantalist" yaftalamasna muhatap olmulardr. Gene Kramer'e gre Amerikan akademik evreleri, bu nedenle, hkmete siyaset retme konusunda yardm edecekleri yerde "Msr Toplumunda Erkekliin Gerekli Koullar zerine Mevcut Kanaatler", "slm Toplumunda Sarln Alglan", "Nubya Danslar" gibi konular zerine almay tercih etmilerdir. Kramer'in fikrince bu akademik faaliyetin iflsnn en byk kant, Siyas slm'n tehlikelerine iaret edeceine onu demokratik bir hareket olarak sunmas ve bylece, dolayl olarak da olsa, 11 Eyll'n sorumluluunu tamasdr. Kramer'in yaklam akademik evrelerde iddetle eletirilmekle birlikte Amerikan toplumunda yeni bir ivme kazanan muhafazakr hareket tarafndan kuvvetle desteklenmektedir. Burada hatrlanmas gereken nemli bir husus bata Kramer ve Kurtz olmak zere bu tenkitleri ortaya koyanlarn taleplerinin yukarda zikredilen grleri savunan akademisyenlerin cezalandrlmalar ya da grevden alnmalar olmaddr. Byle bir talebin gndeme getirilmesi dahi mevcut niversite tekiltlanmas ve akademik hrriyet anlay erevesinde mmkn deildir. stenen, uluslararas almalara destek iin, Souk Sava'n frtnal gnlerinde, 1959 ylnda, kurulan ve "Title VI Burslar" olarak anlan federal hkmet desteinin yeni kriterlere balanmas ve bu alandaki hkmet kontrolnn arttrlmasdr. Ortadou, Uzakdou, Latin Amerika benzeri sahalardaki aratrma programlar iinden seilen 118 merkeze yllk olarak (2003 rakamlaryla) verilen 86.2 milyon dolarlk destek bir anlamda bu aratrmalarn temel kaynan tekil etmektedir. Bu destek sayesindedir ki, 1959 ncesinde ancak kkl ve zengin niversitelerin tarih, sosyoloji, antropoloji, siyaset ve benzeri blmlerinde kendilerine yer bulabilen ve Amerika ile Avrupa zerine ihtisas yapm meslektalar karsnda ezilen az sayda akademisyenin yerini gl blge aratrmas mer- 118 kezleri alm, Osmanl ve Trk tarih, edebiyat, dilbilimi almalarnn da dahil olduu geni bir alan zerinde her yl saylar binlere varan almalar gerekletirilmitir. 1951 ylnda tm Amerika'da be adet Ortadou Aratrmas Merkezi varken bugn pek ok nde gelen niversitede benzeri merkezler bulunmakta ve nemli sayda Ortadou uzman istihdam edilmektedir. Destein kalkmas ya da sk hkmet kontrolne tabi hale getirilmesi, phesiz kendi balarna bylesi merkezlerin masraflarn karlayamayacak birok niversiteyi bu alan zerine ihtisas salayan blmlerini kapatmak zorunda brakacaktr. Henz kimse sorunun bylesi bir noktaya tanacan dnmemekle beraber tartma "niversite-devlet" ilikilerinin deiik boyutlaryla ele alnmasna neden olmaktadr. Bu boyutlardan en nemlisi, bir hkmetin kendi siyasetlerini, ahlkliini tartacak dzeyde, tenkit eden kurumlar ve elemanlarn bunu gerekletirmeleri iin madd adan desteklemesinin ne derece anlaml olduudur. Kramer bunun anlamsz ve lke menfaatlerine aykr olduu kanaatindedir. Ancak, Kramer'in tezinin zayf noktas ABD'de niversitelerin de destek vermesi istenen bir "devlet siyaseti", yahut bir "resm tez"in bulunmamas ve bunun topluma "tek doru" olarak sunulmamasdr. Dolaysyla herhangi bir hkmetin ABD'nin yararna grd bir siyasetin gelecekteki bir hkmet tarafndan tam tersi biimde yorumlanmas mmkndr. Bylesi bir yaklam yukarda zikredilen trde bir tezin olduu, deien hkmetlere kar deimeyen bir "devlet tezi"nin bulunduu bir toplumda ok daha etkili olabilirdi ama ylesi bir toplumda ise zaten "resm tez"in tam kartn savunan akademisyenler brakn egemen paradigmann szcs olmay, ancak iten atlmadklarna dua ederek yaamlarn srdrebilirlerdi. Byle bir lksten mahrum gnmz toplumlarnda bir paradigmann egemenliinden mteki olanlarn yapacaklar en anlaml alma, herhalde yeni paradigmalar retmek olacaktr. Kramer'in anlamakta glk ektii hususlardan biri aslen ngiliz Edebiyat uzman olan Edvvard Said'in; Dewey, Kerr ve Levvis tarafndan gerekten nemli zaaflarna iaret edilen paradigmasnn neden Amerikan akademik evrelerinde e- 119 gemen olduudur. Burada unutulan, bir paradigmann Amerikan akademik dnyas benzeri bir evrede egemen olmas iin mutlaka akademik mkemmeliyete sahip bulunmasnn gerekli olmaddr. Bu alanda verilen siyas mesaj ok daha nemlidir ve herhalde sorulmas gereken, neden bylesi bir mesajn kabul grd olmaldr. Zaman, 17 Temmuz 2003 III. BLM SYASET, DEMOKRAS, KMLK, CUMHURYET, DI SYASET YAPIMI 120 REJMMizin Temelleri ve Kamusal Yorumlar Olduka uzun parantezlere sahip olmakla birlikte balangc neredeyse bir asr geriye gtrlebilen katlmc demokrasi tecrbemiz, siyas kltrmz ve siyaset yapma slbumuz zerinde artc lde snrl etki yapmtr. Berlin Duvar'nn ykln takip eden on yl iinde baskc, yasak polis rejimlerinden demokratik, oulcu yaplara gemeyi baaran Dou Avrupa lkelerini gznne aldmzda bunun ne denli arpc olduu daha iyi anlalabilir. Bu alandaki baarszlmzn nedenlerini iktidarda bulunanlarn ahs hususiyetlerinde aramak ise bize anlaml ve Trk siyasetinin neden srekli biimde ksr dng ve sarmallar iine sktn aklayabilecek bir ereve izme konusunda fazla yardmc olamamaktadr. Tekelci Kamusal Yorum ve Siyaset Trk siyasetinin iinden bir trl kmaya muvaffak olamad bu ksr dngnn asl nedenlerinden belki de en mhimi yaklak bir asrlk bir sre iinde rejimin temellerinin kamusal yorumu ve bunun nasl yaplaca zerinde toplumsal bir uzlama salanamam olmasdr. Daha da ilginci bu alanda bir tekel yaratmaya alma ve uzlamay reddetmenin toplumumuzda bizatihi siyaset olarak mtalaa edilmesidir. Toplumun ounluunun rejimin temel ilkelerinin kamusal yorumu zerinde uzlamad bir ortamda salkl, demokratik siyaset yaplmasn beklemek ciddi olduu kadar maliyeti de yksek bir yanlgdr. Entelektellerimizin uzun yllar sresince bir anayasa fetiizmi iinde yaamalarnn, ancak yeni bir anayasa ile meselelerin halledilebileceini dnmelerinin en nemli nedeni de phesiz budur. Her toplumda rejimin temellerinin kamusal yorumunu btnyle 123 reddeden marjinal gruplar bulunur ama toplumun ciddi bir blmnn bu yorumu benimsemedii ve tartmasna da izin verilmedii bir yapda siyasetin salkl ilemesi mmkn deildir. Bu tartma zorunlu olarak rejim savunuculuu gibi salkl ileyen bir demokraside yeri olmayan bir siyaset biimini ortaya kartmaktadr. Bir rejim savunuculuu-kartl zemininde yapld lde demokratik siyaset gerek manasndan arndrlmakta ve zerinde anlalm ilkeler erevesinde gerekletirilen bir programlar mcadelesinden ziyade ihtill sonras toplumlarnda grlen atma biimini almaktadr. 1908 ve 1922 dnmleri sonrasnda bu nitelikte mcadelelerin ortaya kmasn anlamak mmkndr ama toplumumuzda siyasete temel yaklamn yirmibirinci asrda hl ayn erevede gerekletirilmesini kavrayabilmek pek de kolay deildir. Bunun temel nedenini ise rejimin temelleriyle bunlarn kamusal yorumlarnn birbirine kartrlmas oluturmaktadr. Bu ilkelerin tek, deimez ve evrilmesi mmkn olmad iddia edilen yorumlarnn aslnda ilkelerin kendileri olduunun var saylmas toplumsal uzlama, bar ve demokratik siyasetin nnde ciddi bir engel olarak belirmektedir. Nitekim bu ilkelerin tek ve deimez yorumunu savunanlarn bunlarn demokrasi ve katlmclktan nemli olduunu dnmeleri bir tesadf eseri deildir. Bu anlamyla rejim savunuculuu balamnda yaplan bir siyaset ise demokrasi ve katlmcl tal unsurlar olarak mtalaa etmektedir. Bu tr siyasetin ba sktnda toplumumuzda "ara rejim" olarak adlandrlan yaplanmalar tevik etmesi, genellikle zannedildii gibi baz siyasetilerin basiretsizliinden deil, bizatihi kendi tabiatndan kaynaklanmaktadr. lkeler Nasl Yorumlanmal? Rejim savunuculuu siyaseti yapan kesimlerde yerlemi yaygn bir inan, temel ilkelerin kamusal yorumunun tekelci bir srete belirlenmesi ve daha sonra tartma d tutulmasnn gerekli olduudur. Ancak ilke ve kavramlarn sre iinde deiik biimde ve katlmc yolla yorumlanamad bir 124 toplumda demokratik siyaset yaplabilmesi imknszdr. nk bu ilke ve kavramlar yaratldklar toplumsal gerekliin rn olduklarndan, farkl gerekliklerde geerli olabilmeleri ve uygulanabilmeleri ancak yorum sayesinde mmkn olabilmektedir. Mesel "tm insanlarn (men) eit yaratldn" vurgulayan Amerikan Bamszlk Beyannmesi'ni hazrlayan Thomas Jefferson ve bu vesikann imzaclar sz konusu ilkeyi hi de gnmz bireyleri gibi yorumlamyorlard. Bata Jefferson olmak zere ou kle sahibi olan (yalnz Jefferson'n 187 klesi vard) bu kimseler, zencilerin ve kadnlarn bu eitlik kapsamnda bulunmamas gerektiinde hemfikirdiler ki uygulama da-bu erevede gerekleiyordu. Bir rejimin temel ilkelerinin tartlmamasnn, onlarn kamusal anlamda katlmc yolla yeniden yorumlanamamas biiminde anlalmas, bunlarn iinde doduklar toplumsal koullarda dondurularak tekelci biimde yeniden retilmeleri demektir ki, bunun mdafaas zemininde gerekletirilen siyasetin var olmayan bir toplumsal gerekliin kutsanmas araclyla altn aclk yaplmas tesine gidebilmesi mmkn deildir. Bir ilkenin bir asr nce nasl yorumlanp uyguland, gnmzde nasl anlalp tatbik edilecei hususunda tartlamaz bir nas meydana getirirse, demokratik siyaset yaplamaz. Toplumumuzda bylesi naslara dayanarak retilen rejim koruma temelli siyasetlerin uzlamay reddeden yasak karakter arzetmeleri phesiz bir tesadf eseri deildir. Bu tr siyasetler kamusal yorumu genellikle "ya benimse ya terk et" trnde bir yasaklkla yapmakta ve toplumun fertlerinin bir blmn beklentilerinin niteliine gre Sovyetler Birlii ya da Suudi Arabistan'a gnderme sln aamamaktadr. Bu anlamyla siyaset demokratik toplumlarda ifa ettii toplumsal meselelere zm getirme ilevini icra etmek yerine bunlar zmsz klmaktadr. Yukarda verdiimiz misal erevesinde dnecek olursak, ABD'de zencilerin ve kadnlarn dnda brakld bir eitliin tartlmas, yeniden yorumlanmas sayesinde bu alanda byk dnmler gerekletirilmi ve yeni bir toplumsal denge yaratlabilmitir. Ancak sre iinde bu dn- 125 mler dahi uygulamada ve yirminci asr sonu gereklii iinde yetersiz grlm ve eitliin pozitif ayrmclk temeline dayanmas gerektii yorumu arlk kazanmtr. Toplumumuzun gnmzde en ok tartt ilkeyi ele alrsak, laiklik ilkesinin bir kenara braklarak toplumun din kurallar erevesinde ynetimi benzeri istemlere kar kanun yaptrmlar ihdas ne kadar anlamlysa, din sembollerin kullanlamayaca alann ne gibi kstaslarla belirleneceini, bu alanda kamu hizmetini alan-sunan ayrmnn ne derece gznne alnacan, bu ilke ile din ve vicdan zgrl arasnda mevcut gri alanlarn nasl dzenleneceini tartlmaz tabular haline getirmek, bu alanda tekelci bir ekilde seksen sene nceki uygulamalara dayanan naslar ihdas etmek o derece manaszdr. Bu tr naslarn mevcut olduu bir toplumda demokratik siyaset yaplmas mmkn deildir. Unutulmamas gereken toplumsal tartma ve mutabakat yerine tekelci ve altn aclk zemininde retilen yeni kamusal yorumlarn asllarndan daha radikal ve dlayc nitelikler tayabilecei gereidir. Mesel 1908 sonrasnda neredeyse istisnasz herkesin taraftar olduu "Merutiyet" ve "Merutiyetilik", ttihad ve Terakki tarafndan rejim savunuculuu zemininde yeniden tanmlannca birletiricilik hususiyetini kaybetmi, yakn dnemde ise "Cumhuriyet" ve "Cumhuriyetilik" byle bir balamda yeniden yorumlanarak aslnda zerinde ciddi bir toplumsal tartma bulunmayan kavramlardan Regis Debray'nin dnceleri erevesinde atmac ve kapsayclk yerine dlaycl benimseyen mefhumlar retilmitir. Siyaset Neden Siyasetilere Braklamaz? Siyasetin bir rejim savunuculuu-kartl erevesinde yaplmasnn tabi bir neticesi de "siyasetin, siyasetilere braklamayacak derecede ehemmiyetli" bir faaliyet mertebesine ykseltilmesidir. Bunun sonucunda ise brokrasiden silahl kuvvetlere uzanan toplumsal aktrler kendilerini rejim koruyuculuu erevesinde siyaset yapmakla ykml grmektedirler. Toplumumuzun takriben on yllk faslalarla yaamak zorunda 126 kald ve "ara rejim" olarak adlandrlan dnemler, asker yaplanma ve brokrasi iinde mevcut iflah olmaz bir darbecilik eiliminin deil siyaset d kalmann rejimi savunmama, onu kaderiyle babaa brakma anlamna geldiini var sayan bir fikr arka plann rndr. Sz konusu dnemlerde sklkla kullanlan "grevden vazife kartmak" ifadesi bu anlay belki de en veciz biimde dile getirmektedir. Siyasete byle yaklamann bir dier neticesi de siyasetin temsil niteliinin neredeyse btnyle gzard edilmesidir. Dolaysyla temsile dayanmayan kurumlarn yapt siyaset yceltilerek rejim korunmas amacyla yaplan ulv bir fedakrlk olarak kutsanrken, temsile dayanan siyasete memleketi nereye gtrecei belli olmayan ehasn sergzeti olarak yaklalmaktadr. Toplumun baz kesimlerinin kurumsal dzeyde "yksek siyaset" yapanlara gvenmesi, gereinde onlar daha fazla siyaset yapmadklar iin atletle sulamas, buna karlk, temsile dayal siyaset icra edenlerin tmn, herhangi bir ayrma tabi tutmadan, vatana ihanet etmeleri mmkn pheliler snflamas iinde deerlendirmesi bunun tabi bir yansmasdr. En u misalini toplumumuzda 1950'den balayarak bir "kardevrim" srecinin baladnn savunulmasnda bulan bu gr, temsili btnyle gzard eden bireyleri keyfemyea tanmlad bir adalama ve aydnlanmaya ulamalar iin eitme vazifesiyle mkellef siyaseti ideal tip haline getirmekten ekinmemektedir. Trk siyasetinin asrlk temellerinden birisi olan Le Bonist sekincilikle de desteklenen bu yaklam, tpk "dhi toplumbilimci" gibi temsil kurumlarn "trde olmayan, karar verme gc zayf, fikr seviyesi kendini meydana getiren bireylerin ortalamasnn altnda, avamfiriplik karakteri baskn" tuluat messeseleri olarak mtalaa etmekte, temsil vazifesini ifa edenleri ise sekin karakteri tamama zemininde eletirmektedir. Bu gre gre bu tr kurumlar ancak modern brokrasinin uzantlar olmalar durumunda deer kazanabilmektedirler. Her ne kadar bu yaklamn Tanzimat'n ilnndan 1871 ylnda kadar lkeyi bir brokrasi diktatrlyle idare eden ve memlekete anayasa ve meclis deil modern kurumlar gerektiini savunan Bb- l'ye kadar geri gtrebilecek 127 bir gemii varsa da kar karya bulunduumuz meseleyi brokrasinin iktidar paylamama isteine indirgemek olduka zordur. Mesele brokrasinin bu tr geleneksel bir eilimi olmasndan ziyade onun kendisini "yksek siyaset" aktr olarak vazifelendirmesine zemin hazrlayan bir siyaset yaklamnn mevcudiyetidir. Yukarda izah etmeye altmz erevede Trkiye'de siyasetin "yksek siyasef'ten arndrlmas ve normal demokratik bir mecraya sokulmasnn ne denli etrefil bir ura olduu ortadadr. Bu alanda yaplmas gereken kt niyetli gruplarn "iini boaltacaklar" phesiyle ilkelerin kamusal yorumunun tekel altna alnmas ve tartlmalarnn yasaklanmas deil, tam tersine bu alanda oulculuk araclyla uzlama teminidir. Bylesi demokratik, oulcu bir uzlama retilmeden siyasetin demokratik zemin dna kmamasn beklemek hayalci olduu kadar anlamszdr. Bu gereklemeden, kanun deiiklikleri ya da farkl ahslarn idar vazifeler almasyla siyaset d kalmas gereken toplumsal aktrlerin istenen snrlar dahilinde tutulmasnn da imkn yoktur. Ayn filmi izlemekten sklma konusunda hemfikir olan Trk entelektellerinin katlmc yolla yeni bir toplumsal senaryo yazm konusunda neden fazlasyla ihtiyatl olduklarn anlayabilmek pek de kolay deildir. Unutmamak gerekir ki bunun, baz "kt niyetli, gizli emeller tayan ve cahil" gruplarn basksyla temel ilkelerimizi ortadan kaldracak bir sreci balataca varsaymyla reddi, bizi zaten bu ilkelerin en nemlisi olan demokrasiden mahrum etmektedir. Zaman, 25 Mays 2006 128 Tarih Geliimi inde Yksek Siyaset lkemizde siyasetin siyas partiler araclyla yaplmaya balanmasyla birlikte bu faaliyetin lokomotifi grevini icra eden ve biri, tabir uygunsa, dierinin kllerinden doan, iki temel kurumun temel nitelikleri ve siyasete yaklamlar gnmze ulaan etkiler yaratmtr. Her iki kurumun da byk tarih dnmleri gerekletiren rgtler olarak, siyaset yapmann tesinde toplumu btnyle yeniden ekillendirme ve millet ina etme programlar uygulam olmalar sadece bylesi bir anlay gerek siyaset olarak gren bir gelenein domasna yol amtr. Toplumla arasndaki ilikiyi tenvr-tenevvr zemininde yorumlayan bu gelenek, bu nedenle, kendi "siyaset" anlayn basit siyas parti faaliyetinden farkl grmektedir. Bu gelenek, dar anlamyla siyaseti aalamakta ve demokrasiyi ancak kitleler gerekli aydnla kavuup kendisini iktidara getirdii mddete anlaml bulmaktadr. Nitekim, gnmzde bu gelenee sahip kanlar da demokratik seimlerde baar salayamamalarna karn kendilerini devletin ve nizmn hamileri olarak grmekte ve kendilerine siyaset yapmann tesinde halk eitme, onun dar anlamyla "siyasetiler" tarafndan kandrlmasn nleme grevini vermektedirler. Bu tr bir siyaset anlay ayn zamanda devlet-siyaset ilikisini de demokratik lkelerde olaan kabul edilen mnasebetin dnda yorumlamakta ve kendisiyle siyasetst bir konuma yerletirdii devleti, iktidarda olsun olmasn, i ie gemi yaplar olarak mtalaa etmektedir. 1876 ylnda merut ynetime gemesine karn Osmanl toplumu siyaseti partiler yerine, brokrat liderler etrafnda toplanan sekinler, tarikatlar, mahall hanedanlar benzeri messeseler araclyla yapmay srdrm ve Yeni Osmanllar hareketi kendini bir siyas partiye dntrememitir. II. Abdlhamid rejimi altnda da ayn kurumlar siyasetteki etkin- 129 liklerini srdrmler, mesel iktidar destekleyen Rufa tarikat memur tayinlerinde nemli bir rol oynarken, Bektailer muhalif gruplarla ibirlii yapmlardr. 1908 htilli sonrasnda kendisini bir cemiyet-i mukaddese olarak gren Ittihad ve Terakki Cemiyeti siyas parti unvan bulunmamakla (frka daha sonra Ittihad ve Terakki'nin parlamentodaki grubuna atfta bulunmak iin kullanlmtr) birlikte bylesi bir rol stlenmi ve onu takiben ve takliden kurularak kodra'dan Basra'ya uzanan bir corafyada tekiltlanan ok sayda siyas parti siyasetin yeni aralar haline gelmilerdir. Dier partilerin yalnzca siyaset yapmas iin ynelttii srarl taleplere Ittihad ve Terakki Cemiyeti kendisinin toplumu ileriye gtrme misyonunu yklenmi kutsal bir tekilt olduu cevabn veriyor ve buna itiraz edenleri, cemiyet yelerinin sk kulland tabirlerden birisiyle, "sebkmazan" olarak tanmlyordu. Siyaset bu kutsal tekiltn ulv amalarna ulamas iin yeterli olmayan ama gerekli bir arat. Zaten Ittihad ve Terakki'nin muhalefet gibi bir grevi kabul edilemez bulmasnn en nemli nedeni, sz konusu amalara ulaabilme, toplumu aydnla kartma iin siyaseti kendi tekelinde tutmak arzusuydu. Sadece siyaset yapmak ise eitimsiz halk ynlarn kandrma amal bir eylemden baka bir ey deildi ve bylesi siyaset zararl dahi olabilirdi. Ayrca bu tr dar anlamda siyasetilerin merut idarenin getirdii kazanmlardan rahatsz eski rejim taraftarlar olmalar ihtimalini de gzard etmek mmkn deildi. Nitekim, muhalefet partilerinin kendilerinin de merut rejime en az Ittihad ve Terakki kadar bal olduklar iddias, bu kurumun liderlerince samimi ve inandrc bulunmuyordu. Ittihad ve Terakki'nin nklb- Azm'i ve "Trablusgarb Mcahidi ve Edirne Kurtarcs Enver Bey'in" cemiyeti olmas gibi Mdafaa-i Hukuk gemii ve devletin banisi Halaskar Gazi'nin partisi bulunmak nitelikleri, Atatrk'n vefat ve ok partili siyas hayata gei sonrasnda dahi, Cumhuriyet Halk Frkas (Partisi)'nn kendisini yalnzca siyaset yapan bir kurum olarak grmesinin nnde engeller olarak beliriyordu. Bu adan bakldnda, CHP ynetim kadrolarnn 1946-1950 aras dnemde muhalefet mitinglerine katlanlar iin ttihadclar'n 130 "sebkmazan" tabiri benzeri "ayaktakm" sfatn kullanmalar bir tesadf eseri deildi. Tpk ttihadlar gibi 1946 sonras CHP liderleri de dar anlamyla siyaseti kutsal bir aydnlatma grevinin yerine getirilmesi sonrasnda "kazanlanlarn" geri alnmas iin saf ahaliyi kandrmaya alan kt niyetli ehasn faaliyeti olarak gryorlar ve devleti bunun yaratabilecei zararlardan koruma grevini stleniyorlard. Bylece, ttihadclar'n kabul edilmez bulduu muhalefet, CHP iin devleti sadece siyaset yapanlarn yarataca zararlardan koruma grevi haline geliyordu. Daha sonra CHP ve dier atlar altnda varln srdren bu yksek siyaset gelenei, eitli sylem deiimlerine karn gnmze kadar varln srdrmeye muvaffak olmutur. Siyas partilerin geni ufuklu programlardan yoksun, sadece destekleyicilerine i bulmaya alan kurumlar olarak faaliyet gstermeleri phesiz arzulanan bir gelime deildir. Ancak siyas partilerin kendilerini, toplumu, kendilerince kutsanan bir grev erevesinde, eitme ve onu dar anlamyla siyasetiler tarafndan yaplan siyasetin zararlarndan koruma ile ykml grmeleri de ayn derecede istenmemesi gereken bir durumdur. Bu yaklam siyasetin bir kurum olarak ypranmasna, siyaset-brokrasi ilikilerinin olaan d bir biimde yaplamasna, siyasetten btnyle bamsz ve siyasetst bir "devlet" fikrinin domasna neden olmaktadr. Kitlelere "sebkmazan" ve "ayak takm" olarak yaklaan bir zihniyetin nasl olup da lkemizde "ilericilik" ve daha da tuhaf "sosyal demokratlk ve solculuk" olarak grlebildiini anlayabilmek ise olduka zordur. Bu gelenek bir yandan lkemizde gerek anlamda sosyal-demokrat bir hareketin domasn nlemi, te yandan da dnya ve Trk toplumundaki deiimleri gzard ederek, toplumu kutsanan, statik bir altn an deerleri erevesinde "eitme" fikrini ve tamamen siyasetstletirilen devleti koruma iddiasn "gerek siyaset" olarak sunmutur. Sebkmazann, bu tr siyaset anlayndan esirgedii destek ve aydnlanmayp kandrlmakta gsterdii inat, nihayet yirmibirinci asrda Trk toplumunun yksek siyaset anla- 131 yndan kurtulacann en nemli garantisidir. Nitekim bunun nemli iaretleri grlmeye balanmtr. Zaman, 8 Ocak 2004 "Baskc ktidar-Komplocu Muhalefet' Sarmal ve Trk Toplumu Trk toplumunda her trl kurumsal iliki gibi siyas iktidar-muhalefet mnasebeti de bunu dzenleyen bir kanun varmasna bir baskclk-komploculuk ekseninde gereklemektedir. Kurum iindekinden siyas alandakine kadar her tr iktidarn merkeziyeti, fazla hazzetmedii muhalefeti kat snrlar iinde tutan ve kolaylkla baskcla dnme temayl gsteren idare tarzna kar, her alandaki muhalefet de komplocu bir karakter arzetmekte ve iktidarla kural d yollarla mcadeleyi benimsemektedir. Misaller vermek gerekirse, rektr-retim yeleri, spor kulb bakan-zlar, ba-bakan-muhalif fikirler serdeden iadamlar dernei ilikisi benzeri alanlarda geerli olan bu yap, siyas hayatmzda kendisini srekli biimde yeniden reten bir baskc iktidar- komplocu muhalefet sarmal yaratmaktadr. Siyasetimizde ciddi rejim deiikliklerinin, tarih kopularn dahi ortadan kaldramad bu karakterin gnmzde dahi varln srdrmesi, phesiz, Trk demokrasisinin de nnde duran engellerden birisini tekil etmektedir. Tarih Sre inde Muhalefetin Kavramsallatrlmas ktidar-muhalefet ilikisinin bylesi bir zemine oturmasnn en mhim nedeni toplumumuzun muhalefete kar taknd pheci yaklamdr. Tekrar etmek gerekirse sadece siyasette deil her alanda iktidar-muhalefet mnasebetinin bu zeminde gereklemesi, meselenin toplumsal kltrle balantl olduunu ortaya koymaktadr. Tanzimat sonrasnda dahi muhalifleri tavsif iin kullanlan "fesede", "hazele", "haerat", "erbb- fesad", "ehas- muzrra", "erbb- denaet", "fesad-piegn- esfil", "fesad-piegn- erzil", "erbb-
133 mefsedet", "efkr- faside eshbndan", "efkr- mefsedetkrne eshbndan", "efkr- meranetkrne eshbndan", "efkr- muzrra eshbndan", "efkr- hainne erbabndan", "temaylt- gayr- marziye eshbndan" ve "agrz- faside eshbndan" benzeri lgate bu alanda olduka zengin bir kelime haznesi gelitirildiini ortaya koymaktadr. Burada kullanlan "erzil," "esfil" ve "haerat" benzeri tabirler, ayn zamanda, muhalefetin alternatif oluturmas imknsz, "aa" bir kategori olarak grldn gstermektedir. Nitekim ttihadlar'n muhaliflerini "sebkmazan" kavramyla aalamalar, tek parti dnemi sonrasnda, Recep Peker'in kendisi aleyhine tezahrat yapanlar iin "basit klkl bir kalabalk" ifadesini kullanmas, 1947 Nisan'nda DP zmir mitingine katlanlarn resmi hkmet bildirisinde "ayak takm" olarak tavsifi, ttihad ve Terakki ve CHP kadrolarna hkim sekincilik kadar muhalefetin bu kimselerce nasl kav- ramsallatrldn da gsterir. lgin bir husus, yukarda saydmz sfatlarn ezici ounluunun iki temel kavram grubuyla yaplan tamlamalardan meydana gelmesidir. Bunlardan birincisi "efkr (fikirler)" dieri ise "fesad", "mazarrat", "ihanet" benzeri kelimelerle dile getirilen bir karklk karma niyeti, zarar verme ve hainlik eylemidir. Bu anlamda muhalefete pheyle yaklalmasnn temelinde onun zararl fikirlere sahip olmas varsaymnn bulunduu aktr. Bu alanda gene sklkla kullanlan "fasid" kavram ise bu fikirlerin sadece zararl deil "hatal" olduunun var sayldn ortaya koymaktadr. Muhalefetin bu ekilde kavramsallatrld bir yap iinde tabi olarak ona kar baskc bir tavr alnmakta ve iktidar asndan muhalefetle olan iliki gerekletirilmesi muhtemel bir fesadn nlenmesi, hatal, zararl ve hainlie varan fikirlerin tamimine meydan verilmemesi zemininde dzenlenmektedir. II. Mahmud dnemi Saray baskclndan Tanzimat'n Fuad ve l paalarla zdeletirilen Bb- l diktatrlne; II. Abdlhamid rejiminden ttihad ve Terakki uygulamalarna; Tek Parti siyasetlerinden gnmze ulaan bir srete iktidar-muhalefet (bunun mutlaka iktidar ve ana muhalefet partisi arasndaki mnasebet olarak anlalmamas gerekir) 134 ilikilerinin hep sz konusu zeminde gereklemesi, yaklak iki asrlk bir srete muhalefetin ancak "zararl" snflamasndan "tahamml edilmesi gereken" kategorisine terfi edebilmesi, ona kar fizik iddet kullanmnn yerini demokratik vasf tamayan kanunlar vastasyla bask uygulamann alabilmesi, meselenin kiisel boyut ya da siyas tercihler tesinde nedenleri bulunduunu ortaya koymaktadr. Nitekim, smet nn'nn 12 Temmuz 1947 Beyannmesi benzeri ahs giriimler bu konuda geici sknet yaratmann tesine geen, bu sarmal kracak zmler retememilerdir. Muhalefetin bu ekilde kavramsallatrlmas ve bask altna alnmas ise temelde iki mhim netice dourmutur. Bunlardan birincisi, muhalefetin temelde "iktidara kar olma" zemininde olumasdr. Ali Suv'den Ziya Paa'ya varan bir izgideki muhaliflerin Yeni Osmanllar; Ahmed Rza Bey'den Hoca Muhyiddin'e ulaan bir yelpazedeki rejim kartlarnn Jn Trk hareketi iinde rgtlenmesi; 1911 ylnda ulemdan Trk olmayan Osmanl ansr liderlerine kadar ttihad ve Terakki dmanlarnn Hrriyet ve tilf Frkas'nda bulumas; 1946 sonras muhalefetinin benzer bir erevede olumas; 1957 seimleri akabinde Demokrat Parti aleyhtarlarnn bir blok meydana getirmeleri; gnmzde AKP kartlnn "onlara oy vermeyen ounluk" olarak snflanmaya allmas bunun ilgin misalleridir. kinci sonu ise muhalefetin komploculuu temel iar haline getirmesidir. ktidarn baskclna muhalefetin verdii cevap asker darbe destekiliin-den Vatikan'da Papa ile Sultan'n devrilmesini tartmaya kadar uzanan eitlilikteki komplo giriimleri olmutur ki, bu da mevcut sarmaln krlmasn zorlatrmtr. Muhalefetin bu iki nitelii, iktidarda kuatma altna alnd, kendisi dndaki herkesin yrtt misyonla kanun d yollarla mcadele ettii kanaatini uyandrd lde, onun baskcln artrc rol oynamtr. ' Toplumsal Mhendislik Krmakta zorlandmz baskclk-komploculuk sarmalnn temel nedenlerinden birincisi, toplumumuzda siyasetin kav- 135 ramsallatrlma biimidir. Siyasete bir toplumsal katlm ve taleplerin karlanmas vastasndan ziyade bir toplumsal mhendislik olarak yaklalmas, tabiatyla muhalefetin de farkl kesimlerin katlm ve dileklerini sisteme ulatrmalarn salayan bir ara deil belirli bir dnm, ileriye gtrme programna engel olmaya alan, yerine gre, "zararl", "hatal" hatta "hain" fikirler savunucusu olarak mtalaa edilmesine yol amaktadr. ki asr aan bir sredir toplumsal alanda en fazla kullanlan kavramlar olan "reform/slahat/tanzimat" bize, niha tahlilde, siyasete her eyin tesinde bir toplumsal mhendislik olarak yaklaldn gsterir. Siyasetin temsil ilevini neredeyse tamamyla gzard eden ve onu toplumsal mhendislik planlar nnde engel olarak gren bu yaklam, kart fikirlere de kolaylkla "fasid", "muzr", "hainine", bunlar mdafaa edenlere de "hain" damgasn vurabilmektedir. Bu zaviyeden bakldnda, gnmzde 80 yl ncesi siyasetileri de dahil olmak zere farkl seenekler mdafaa etmi ve edenlerin "hain" fikirlerinin "fasid" olup olmadklarnn tartlmas pek de artc olmamaktadr. Siyasetin bir "reform program" uygulamasna indirgendii toplumsal mhendislik, bu ekilde ifade edilmemekle beraber, iki asrdr siyaset kurumuna temel yaklam biimimizdir. Burada bir parantez aarak yukarda deindiimiz toplumsal mhendisliin olduka pratik bir yaklam aklamak iin kullanldn belirtmek gerekir. Kavram, pek tabi, ne Kari Popper'n tarihin aknn genel kanunlarla belirlendii, dolaysyla bireyin bu alandaki katksnn herhangi bir anlam tamadn savunan tarihselcilie eletiri getirirken ileri srd, gelecein toplumunun planlanmasnn, gelecein nasl olacan bilemememiz nedeniyle mmkn olmad ama toplumsal kurumlarn ve bunlarn ileyilerinin bilimsel tahliliyle toplumsal mhendislik icra edilebilecei tezinde kullanld manada, ne de doum kontrol benzeri planlama almalarna atfta bulunmak iin Benjamin Spock'm ocuk yetitirme usullerinin deitirilmesiyle baskc rejimlerin ortaya kna engel olunabilecei tezindeki anlamda kullanlmaktadr. aret etmeye altmz, basit anlamda, toplumu belirli bir reform program uygulayarak dntrme, onu mevcut so- 136 runlarndan btnyle kurtararak gelecekte bu hastalklarla marul olmayan bir yap yaratma yaklamdr. Tarih sre iinde toplumumuzda siyasetin temsil boyutunu n plana kartma konusunda en stn gayretleri gsteren siyas iktidarlarn dahi neticede, bunu kendilerine atfettikleri misyona feda etmeleri bir tesadf eseri deildir. Kanun Devleti Fikri inden kmaya bir trl muvaffak olamadmz baskc iktidar-komplocu muhalefet sarmalnn bir dier nedeni de kanunlarmzn yukardaki anlamda bir toplumsal mhendislik erevesinde yaplmas ve yorumlanmasdr. Kanun yapmnn, Enver Paa'ya atfedilen "yok kanun, yap kanun" ifadesinde en veciz ifadesini bulan, bir toplumsal mhendislik ilevi olarak grlmesinin yan sra, hukukun bu faaliyetin icrasn kolaylatrc, onu muhalefetten koruyucu bir ara olarak grlmesi sonuta Rudolf von Gneist'n, Bismarck otoriterli-iyle uyum iinde olmakla beraber, kamu idaresini hukuk denetim altna alarak Prusya modernlemesine zemin hazrlayan "Rechtsstaat" fikri benzeri bir "kanun devleti" kavramnn toplumumuzda kutsanmasna neden olmutur. Bunun demokrasiyle ve fikir hrriyetiyle ciddi anlamda atabilecei, bu konu toplumumuzda tartlrken genellikle gzard edilmektedir. Unutulmamas gerekir ki, Mill ef dnemi Trkiye'si de bu anlamyla tam bir "kanun devleti" olmakla birlikte fikir hrriyetinin yaknndan gemedii bir yapyd. Nitekim, 1946-50 dneminin en temel tartmasn antidemokratik kanunlarn tadili meselesi oluturuyordu. Bu adan, muhalefetle ilikisini stikll Mahkemeleri Kanunu'nun yrrlkte olduunu vurgulama zemininde dzenleyen Recep Peker'i bir "kanun devleti" savunucusu olarak grmek mmknse de kendisinin ideal rejiminin demokrasi olduunu ileri srmek o denli kolay deildir. Bu tespitin altnda toplumumuzda "hukuk devleti" kavramnn da genellikle bu anlamda, toplumsal mhendislik icra eden iktidarn otoriterliiyle uyumlu kanunlara ve onlarn dar yorumlarna harfiyen uymak balamnda kullanlmasnn 137 da anlaml olduunu belirtmek gerekir. Bilhassa ceza hukuku erevesinin hazrlanmas ve yorumunda yaplan seimler bize bu alanda yardmc olabilecek ipular verirler. 1858 Osmanl Ceza Kanunnme-i Hmaynu'nun, daha sonra 1871 Alman Ceza ve 1937 Msr Kanun el-Ukubat' gibi baskc pek ok yasaya zemin hazrlayan, 1810 Fransz Ceza Kanunu'ndan iktibas edilmesi kadar son derece dar bir yoruma tabi tutulmas da ilgintir. Ayn ekilde, Cumhuriyet rejiminin ilk Ceza Kanunu'nun da temelde 1889 tarihli Giuseppe Zanardelli Ceza Kanunu'na dayandrlmas ama bu yasann ilk eklinde mevcut idam cezasn kaldrmas benzeri liberal hkmlerine asla itibar edilmemesi tesadfi deildir. Gene siyasete temelde bir misyonu ve dnm salama olarak yaklalmas nedeniyle muhalefette bu tr kanunlardan ikyet eden siyaset uygulayclar iktidarda bunlar benimseyebilmekte ve mdafaa edebilmektedirler. Midhat Paa, liberal rical ile birlikte Kanun-i Esas'yi anlamsz kldn dnd 113. maddenin metinden karlmas iin her trl gayreti gsterirken, muhaliflerini benzer iddialarla srmekte bir mahzur grmemi, "eref Kurbanlar'n en mhim propaganda aralarndan birisi olarak kullanan ttihad ve Terakki ress muhalifleri benzeri kafilelerle, 1911 sonrasnda Trablusgarb'dan bu alanda istifade imknsz hale geldiinden, Sinop'a gndermekte tereddt etmemi; Demokrat Parti, 1950 sonrasnda elde kalan antidemokratik kanunlarn tasfiyesi konusunda olduka gnlsz davrand gibi "ispat hakk" tartmalarnda ortaya koyduu ekilde Mill ef dneminden aa kalmayan darlkta yorumlar yapabileceini gstermiti. Misyon gerekletirme ncelii erevesinde ve "Kanun Devleti" fetiine snlarak yaplan bu uygulamalar bize meselenin ahs tercihlerle aklanamayacak derinlikte olduunu gsterir. Fikir Hrriyeti Baskclk-komploculuk sarmalnn bir dier nedeni de "fikir hrriyeti" kavramnn toplumumuzdaki yorumlan biimidir. Yazmzn banda da belirttiimiz gibi muhalefete ynelik 138 olumsuz kavramsallatrmalarn hepsi "fikirler"e atfta bulunmaktadr. Bu yaklamn temelinde ise bir ksm fikrin "fasid" ve "muzr" olduu bulunmaktadr. Gnmzde tarihin yorumlanmas benzeri bir alanda dahi "fasid olma" temeline dayanan snrlamalar getirilmesi, phesiz ilgi ekicidir. Siyasetin misyon yklenerek toplumsal mhendislik icra etme, hukukun ise dar anlamyla "kanun devleti" dzeyine indirgendii bir yapda neredeyse her trl kart ya da eletirel fikir "zararl" olarak kabul edilmekte ve toplumsal dzeni bozaca endiesiyle tartlmalar engellenmektedir. Olduka geni bir yelpazeye yaylan fikirlerin zararl bulunduu, bunlarn tartlmasnn "kanun devleti" zemininde engellendii bir toplumda iktidar-muhalefet ilikisinin yazmzn konusu olan sarmal krabilmesi mmkn olamamaktadr. Yaklak iki asrdr bu ksr dngnn dna klamamas, bu alanda muhalefette en radikal programlar mdafaa edenlerin dahi iktidarda benzer siyasetler uygulamalar bize meselenin hallinin pek de basit olmadn ispat etmektedir. Bu ise ancak siyasetin sadece toplumsal mhendislik icras olmad; hukukun, kanunlara harfiyen uyulmasn salamak tesinde bir ilevinin bulunduunun kavranmas ve istisnalar dnda fikir hrriyetinin dourduu sorunlara en anlaml zmn fikir hrriyetince salanacann anlalmasyla mmkn olabilir. Zaman, 29 Aralk 2005 139 Demokrasi ve Millet na Milletlerin devlet kurmad, devletlerin millet ina ettikleri gereinin altnda, bu srecin milliyeti tarih yazclarn var saydklar tabilikten olduka uzak olduunun altn izmek gerekir. Ancak, bilhassa Birinci Dnya Sava sonrasnda ulus-devletin, tarih geliimin niha merhalesi olduuna duyulan inan ile bu yapnn douunun kanlmazln vurgulayarak, ona ulalmasn "milletin nlenemez zaferi" olarak sunan tarihilik, bu srecin gnmz toplumlarnda fazlaca sorgulanmakszn kabul edilmenin tesinde kutsanmas sonucunu yaratmlardr. Gnmz bireyi iin geriye bakarak "Trk", "Makedon", "Yunan", "Pakistan", "Suriye" milletlerinin nasl yaratldklarn dnmek yerine, aslnda "hep var olmu" olan bu varlklarn devletler kurduklarn dnmek daha mantkl gzkebilir. Bylesi bir millet-devlet ilikisi kurgusu, hi phesiz, ulus- devletin houna giden, bunun tesinde yaratmaya alt bir iliki biimidir. Ancak, bylesi bir kurgunun ulus-devletlerin karlatklar sorunlarn ne anlalmas ne de zmlenmesinde faydal olamayaca aktr. lgintir ki, kendi husus lgatleri erevesinde "millet" deil de "halk" ve bunun yesi, yeni bir st kimlik sahibi bireyler yaratmaya alan okuluslu devletler de benzeri iddialar ve tezler kullanmaktan geri kalmamlardr. "Sovyet Halklarnn Kardelii", "Gney Slavlar'nn Tarih Mcadelesi" gibi sloganlar, aslnda ulus-devlet yaratlmas srecini kutsayan "lliryallar'dan Enver Hoca'ya kadar Arnavut milleti" benzeri ifadelerden fazla da farkl deildirler. Millet yaratlmas zor bir sretir. Unutulmamaldr ki, Avrupa ktasnn belirli bir blmnde ortaya kan bu yapnn tm dnya iin geerli model olarak takdimi, beraberinde "millet ina" srecini daha da zorlatran sorunlar getirmitir. 140 Cetvellerle, karaku kararlarla izilen snrlar ve yaratlan devletler, sz konusu ina hareketini gerekletirmenin ne denli zor olduunu uygulamada fazlasyla grmlerdir. Bu srete, uygulayc devletin merkez gc, iktisad kaynaklar, corafyasnn daha evvel merkez bir devletin ne denli kontrolnde olduu, nfusunun etnik, din dalm, yerleiklii benzeri unsurlar baarya ulalmasnda ciddi rol oynamaktadr. Ancak, bu srecin zor olduu lde, iyi icra edilme kouluyla, baar ans yksek bir uygulama olduunu da vurgulamak gereklidir. Bir "tarih tesadf" sonucu yaratlan rdn Devleti'nin uzun sreli gayretleri sonucunda ina edilen "rdn milleti" Ortadou toplumlar iindeki yerini alm, Dou Sorunu erevesinde Osmanl Devleti'nin lehlerine reform yapaca Hristiyanlar'n yaad coraf alan tanmlamak iin yeniden yaratlan "Makedonya" szc (bu szck Ortaa'da kullanld zaman Hersek'i de iine alan, deiik bir corafyay kapsard) gnmzde ina edilme srecinde olan "Makedon milleti"nin temel ta olmu, 1947 ylnda Hind Mslman kimliini terk ederek "Pakistan milleti"nin fertleri haline gelen bireylerin ocuklar kendilerini bylesi bir yapnn unsurlar olarak grmeye balamlar, bayraklar altnda toplanan Afrika kabileleri ise "mill karlar" uruna birbirleriyle mcadeleye girimilerdir. Bu belki de alacak derecede baarl "millet ina etme" srecinin en belirgin zaaf, modern "milletlerin" demokrat olmayan ve gereinde baskcla dnen iktidarlar elinde yaratlmasdr. Bu srecin tamamlanmasna dein Bat demokrasisi kurallarnn bu toplumlarda uygulanmalar, srecin aksamasna, yara almasna, baz u misallerde ise baarszlkla sona ermesine neden olmaktadr. Nitekim, bu ina hareketlerinin nemli bir blmnde, Gney Kore, Pakistan ve Burma (Myanmar) misallerinde olduu gibi, ordunun temel uygulayc olarak ortaya kmas tesadf eseri deildir. ada millet ina srelerinde yeni kimlikler yaratlmas, etnik kimliklerin ok daha kemiklemi bir nitelik kazanmas, kendi "millet" yaratma srecini tamamlayan "gelimi" milletlerin bu uygulamay sonulandramam devletlere ynelttikleri 141 baskclk sulamalar ve ideolojik propaganda tekelinin teknolojik gelimeler nedeniyle imknsz hale gelmesi benzeri nedenlerle ok daha zordur. Dier bir ifade ile "millet" ya da "halk" yaratma eylemleri "demokratikleme" ile zt bir etkileim iindedirler. "Sovyet Halk", Stalin gibi bir lider ynetiminde birlikteliinin en st noktasna ularken, gittike daha gevek siyasetler uygulayabilen liderler elinde anlamsz bir kavram haline gelmeye balam ve Gorbaov ynetiminde ise yeni milletlere dalmtr. Trkiye'de 1950 sonras ok partili siyas hayata gei ve demokratikleme sreci ile birlikte "kaynam bir kitle" olduu var saylan "Trk milleti"nin, zannedildii gibi sreci tam anlamyla ikmal edemedii grlmtr. Irak, Pakistan gibi lkelerin sk sk demir yumruk gsteren yneticiler tarafndan ynetilmesi^ bu liderlerin kiisel dnce ve ihtiraslaryla deil, sz konusu srecin daha demokratik yollarla srdrlebilmesinin imknszl ile daha iyi aklanabilir. "Irak milleti"nin yaratlmasnda imdiye dein ne lde baar salanm olduu ise kukusuz bu lkeye getirilecei iddia olunan "demokrasi"nin uygulanmasnda ortaya kacaktr. Bu milletin yaratlmas srecinde, nfusun etnik ve mezhep dzeyinde dalm ile yerleiklik orannn ina grevlilerine fazla yardmc olmad ortadadr. Gene, bu lke corafyasnn nemli blmlerinin asrlar boyunca merkezce dorudan kontrol edilmeyen u yerleim alanlar olarak idare edilmi olmas da sz konusu giriimi zorlatrc mahiyette bir unsurdur. Irak'n bu alandaki en nemli ans, imdiye kadar iyi kullanldn sylemenin pek de kolay olmad iktisad kaynaklardr. Bunlarn aklc kullanm ve dil datm, "Irak milleti"nin ayrlmaz paras bireyler yaratabilmek iin belki de tek aredir. Zaman, 8 Mays 2003 142 Dersimiz Demokrasi Gereklemesi ihtimali her geen gn kuvvetlenen Irak'a ynelik asker mdahale sonrasna ilikin olarak ska gndeme getirilen senaryolardan birisi de bu lkenin sava sonrasnda nasl "demokratikletirilecei" zerinedir. Gnmzde, bilhassa siyaset bilimcileri tarafndan tartlan bu tasarma gre byle bir programn uygulanmas sadece Irak'n demokratiklemesi sonucunu dourmayacak, etkileri tm Arap dnyasnda hissedilecek bir sreci balatacaktr. phesiz tarihteki benzeri uygulamalar, bu tasarmn mimarlar iin bir laboratuvar grevini grmektedir. Birinci Dnya Sava malplarna kar uygulanan siyas ve iktisad cezalandrma politikalarnn baarszl bunlar planlayanlarn zihinlerinden geirmedikleri lde byk olmutu. lk darbe Trk stikll Harbi ile alnm ama savata olduu gibi barn yaplmasnda da tal cephe olarak grlen bu corafyadaki baarszlk, zel koullardan kaynaklanan bir gelime olarak yorumlanarak, kmsenmiti. Trkiye'nin revizyonizme ynelmeyerek tam tersine yeni dnya dzenini tesis edenlerle iyi ilikiler kurmaya almas da yeni dzenin ald darbenin ehemmiyetinin anlalmasn geciktirmiti. Ancak, Almanya'da VVeimar Cumhuriyeti'nin k ve Nasyonal Sosyalistlerin iktidara gelii, sz konusu cezalandrma siyasetlerinin nasl geri tepebileceini en ak biimiyle gzler nne sermiti. Kukusuz bu baarszlk kinci Dnya Sava sonras kurulacak yeni dnya dzeninin mimarlna soyunan Batl liderleri derinden etkilemiti. Nitekim, bu yeni dzenin kurulmasnda 1918 sonrasnda olduu gibi tal bir rol oynamak istemeyen ABD, savaa katlmnn ilk gnlerinde, Theodore Kaufman gibi dnrlerce ortaya atlan "asrlardr fethetme ve kitlesel imha"dan baka bir ey dnmeyen "Almanya'nn yokedilmesi" benzeri tezlerden hzla uzaklamaya balamt. 143 Ayn ekilde, Dileri Bakan yardmcs Sumner VVelles'in 1943'te kabul edilen paralama plan daha sonra bir kenara braklm, Morgenthau'nun "Almanya'y bir tarm toplumuna dntrme" tasarm da uygulanamaz bulunmutu. Savan sonucunun belli olmasndan itibaren, bu tr Versailles benzeri uygulamalar yerine bir yandan sava sulularnn iddetle cezalandrlmas, te yandan ise Almanya'nn "Demokratikletirilerek" yeniden uluslararas sistemin ve ekonominin saygn bir yesi haline getirilmesi fikri arlk kazanmaya balam, ksa bir sre sonra igal edilecek Japonya iin de benzer bir programn uygulamaya konulmas kararlatrlmt. Ayrntlarda birbirinden farkllklar gstermekle beraber temelde bir eitim program karakterini tayan bu "demokratikletirme" projeleri ayn zamanda toprak reformundan ii sendikalar rgtlenmesine, kadn ve genlik rgtleri kurulmasndan vergilerin en randmanl bir biimde toplanmasna kadar uzanan bir alan dzenlemeyi hedefleyen birer byk toplum mhendislii tasarm idiler. Her ne kadar demokratikletirme seminerlerine katlan Almanlar zerine yaplan bir anket bu toplantlara katlanlarn yzde 40'nn temel gdsnn bedava kurabiye yemek ve scak meknlarda oturmak olduunu ortaya koymusa da eski rejim taraftarlarnn sindirilmesi, demokratik deerleri n plana karan yeni mfredat programlar, "demokrasi" eitiminden geirilen retmenler, bu deerlerle toplumsallatrlan gen nesil, bu grleri yayan basn, subaylara ynelik "niformal vatandalar yaratma seminerleri" sonuta umulandan da hzl bir dnm yaratmt. Ayn ekilde, Japonya'da Amerikan Shogun'u unvanyla anlan MacArthur denetimindeki program, benzeri uygulamalarla ayn sonuca ulamt. Buna ek olarak iktisad yardm programlar ve yeni iktisad yaplanma ile her iki lke de bir yandan uluslararas ticarete yeniden katlrken, siyas yelpazenin ularndaki gruplarn canlanmasna yol aacak bir buhran ortamnn meydana gelmesi de nlenmiti. Amerikan yneticileri 1948 ylnda "Japonlar'n demokrasinin ve hrriyetin tadn aldklarn ve asla eski otoriter hkmet biimlerine dnmeyeceklerini", Almanlar'n ise yeni ve demokratik bir "mill haysiyet" yarattklarn ve dolaysyla artk dnya barna zarar vermeyeceklerini dnyorlard. ;.;?- ? , 144 Bu programlarn ilgin bir zellii "demokratikletirme'nin bunu gerekletirenlerin "demokrasi" anlay erevesinde uygulanmasyd. Mesel, Almanya demokratikletirilirken "sol" partilere fazla scak yaklalmam ve bu SPD liderlerinin iddetli eletirilerine neden olmutu. Gene benzer ekilde vergisini demenin en nemli vatandalk grevi olduuna inanlan bir toplumun fertleri olan demokratikletiriciler, vergi kardndan phelenilenlere kar Japon llerinde sert grlebilecek, tedbirler almlard. Bu alanda bir dier misal olarak, MacArthur'un, demokrasinin Japonya'da baarl olabilmesi iin Hristiyanlk'n en azndan serbest giriime dayanan bir iktisad dzen kadar nemli bir "yol gsterici" olduuna inanmas verilebilir. Bu nedenle onun gznde Hristiyan olan Babakan Tetsu Katayama'nn bu greve getirilmesi "insaniyetin terakkisinin" bir gstergesi olup belki de feodal toprak dzeninin datlarak zel giriimin tevik edilmesi kadar nem tayordu. Irak'ta sava sonras iin benzeri bir "eitim" programn savunan ve bu yolla uzun vadede tm Arap dnyasn "demokratikletirmeyi" mit eden siyaset bilimcileri ve devlet adamlarnn sz konusu misaller arasnda mutlaka farknda olduklar bir dizi farklla da deinmek gerekiyor. lk olarak, Almanya ve Japonya ulus-devlete verilebilecek en zgn misalleri olutururken, Irak, Birinci Dnya Sava galiplerinin izdii snrlarda ciddi bir etnik aznl miras almtr. Bu nedenle bu lkenin toprak btnlnn korunmas ancak sava sonras Almanya'sndan ok farkl ve daha gevek bir federal yap ierisinde mmkndr. Irak Araplar kltrel olarak bylesi bir "demokratikletirme" srecine kukuyla bakabilecek Arap dnyas ve ran ile evrelenmitir. Nihayet, gnmz koullarnda olumsuz d propaganday nlemek ya da sansr etmek imknsz denilebilecek kadar zordur. Sz konusu asker mdahalenin gereklemesi durumunda bylesi farkllklarn "demokratikletirme" projesini savunan siyaset bilimcilerinin var saydklar kadar nemsiz olup olmadklar ise ancak uygulamada anlalacaktr. Zaman, 20 ubat 2003 145 Hikmet-i Hkmet ve Demokrasi Giuseppe Ferrari 1860 ylnda, nde gelen talyan entelektellerinden 424 tanesinin "hikmet-i hkmet (raison d'etat)" fikrini savunduunu, buna karlk 470 entelektelin, Fransz htilli'nin getirdii siyas deiim ve modern bilimin ulat aama erevesinde, bu kavramn bir daha dirilmemek zere tarihin plne atlmas gerektiine taraftar olduklarn tespit etmiti. Machiavelli ve Giovanni Botero'nun kemiklerini szlatacak bu rakamlar arpc olmakla birlikte, ondokuzuncu asrn ikinci yarsnda dahi devletin ilerini bu ilke erevesinde halletmesi gerektiini dnenlerin kmsenemeyecek bir entelektel destek grdklerini ortaya koymalar bakmndan ilgintirler. Aslnda onbeinci asr sonlar ile bir sonraki asrn balarnda ortaya kan modern devlet yaplar kadar eski olan "hikmet-i hkmet" ve ona yneltilen eletiriler bir anlamda demokrasi mcadelesinin unutulan bir sahifesidir. Hkmet etmenin bir "srr" olduu ya da daha sonra yaygnlaan tanmyla bu eylemin bir "sanat (arcana imperii)" olduunu iddia eden "hikmet-i hkmet" kuram savunucularna gre, idarecilerin kamu vicdannda haksz grlebilecek baz siyasetleri aslnda kitlelere aklanamayacak nedenlere dayanmakta olup, bunlarn sorgulanmas, herhangi bir yarar salamayaca gibi kamu karn da tehlikeye drebilirdi. XI. Louis'ye atfedilen "Qui nescit dissimulare, nescit regnare (Hislerini gizleyebilen nasl hkm sreceini bilir)" kelm- kibarnda en zl aklamasn bulan bu kavram, Katolik Kilisesi Kardinali olarak Otuz Yl Savalar'nda Protestanlar' destekleyen Richelieu'den, "lkemiz adna yaptklarmz kendimiz iin yapsaydk dnyann en aalk yaratklar olurduk" diyen Cavour'a kadar ok sayda devlet adamnn sklkla atfta bulunduu bir koruyucu kalkan ilevini gryordu. 146 Devlet yneticileri tarafndan neredeyse kutsallatrlan ve kkenleri Tacitus'un ve Fransz Machiavelli'si olarak adlandrlan tarihi Philippe de Commines'nin fikirlerine gtrlmek istenen "hikmet-i hkmet" kavram, buna karlk Avrupa entelektellerinin youn eletirilerine hedef oluyordu. Mesel, Hans von Grimmelhausen benzeri az sayda yazar istisna edildii takdirde neredeyse tm onaltnc asr Alman literatr susuz insanlarn hakszla uramalarnn ve halk tarafndan tepkiyle karlanan siyasetlerin klf ilevini gren bu kavrama ynelik eletirilerle doludur. Onyedinci asr banda Hbner bu kavram adaletsizlie klf bulmak iin kullanlan bir ara olarak tarif etmi, Voltaire ve Diderot bata olmak zere onsekizinci asr Fransa'snn tm radikal yazar ve felsefecileri bu kavramdaki "hikmet'in, gerekte, "hikmetin Machiavellizm tarafndan zehirlenmesi" dnda bir ey olmadn savunmulard. Nitekim Voltaire, onsekizinci asrn Dreyfus Vak'as olarak tanmlanabilecek Calas davasna ynelik eletirilerini, din hogrszlk kadar szde yarglama srecinin devlet kurumlar tarafndan "hikmet-i hkmet" temelinde mdafaa edilmesi zeminine oturtmutu. Dreyfus Davas bir anlamda bu kavramn temsil ettii zihniyetin mahkmiyetiyle neticelenirken, Clemenceau "bir demokraside hikmet-i hkmetin varlnn tam anlamyla bir eliki" olduunun bu dava ile ortaya konduunu savunmutu. Bu tarihten itibaren sadece L'action Franaise benzeri siyas hareketler tarafndan savunulan "hikmet-i hkmetin tekrar ehemmiyet kazanmas, iki sava aras dnemin baskc rejimlerinin ideolojik dayanaklarndan birisi haline gelmesiyle gereklemiti. nc Reich'n Naziler tarafndan yeniden yorumlanan Staatsraison ilkesi erevesinde idare edildiini sylemek phesiz abartl olmaz. Osmanl'dan Gnmze Trk Hikmet-i Hkmetilii lgintir ki, hikmet-i hkmetin kutsand ve sorgulanmasnn dahi anlamsz grld Osmanl toplumunda kavram, devlet ynetiminin temel ilkelerinden birisi olmay sr- 147 drd gibi entelekteller ve muhalif devlet ricali tarafndan bu alanda ses getiren bir eletiri de ortaya konulmamt. Yirminci asr banda yaynlanan Osmanl lgatlarnda dahi "raison d'etat" kavramnn karl olarak "menfaat-i devlet" tamlamasnn verilmesi bu kutsamann ilgin bir gstergesidir. Memurlarn sorumluluu zerine gsterdikleri hassasiyete karn Yeni Osmanllar ile yerden yere vurduklar l ve Fuad paalarn bu konudaki fikirleri zerinde fazla bir farkllk olmad gibi, kendini "Ruh-i Devlet" olarak gren ttihad ve Terakki bu kavrama, ykt II. Abdlhamid rejiminden daha fazla sahip kyordu. lgintir ki, Dreyfus olay zerinde Osmanl basnnda kaleme alnan ok sayda yaz ve eser bu erevede yaplan eletirilerdeki "hikmet-i hkmet" kart sylemi ya tamamen gzard ediyor ya da bunu Fransz adaleti ile Yahudi aleyhtar Fransz milliyetilerinin tenkidine dntryorlard. Nitekim, Clemenceau konu ile ilgili olarak Zola'ya gnderdii bir mektupta, "Evet Bastille'i yktk, her 14 Temmuz'da hikmet-i hkmetin ortadan kaldrln kutluyoruz. Ancak hepimizin iindeki Bastille varln srdryor" derken, Ali Read ve smail Hakk beyler tarafndan ikinci muhakeme ncesinde kaleme alnan Dreyfus Mes'elesi ve Esbb- Hafiyyesi adl kitapta Fransz hkmetinin "hikmet-i idare" erevesinde Alfred Dreyfus'u affedecei ileri srlyordu. Hikmet-i hkmet kavramnn Osmanl entelektel evrelerinde grd kabul, entelektellik ile brokratln byk apta i ie gemesinden kaynaklanyordu. Bu, ayn zamanda, Osmanl muhalefetinin Rus entelijensiasnn aksine devlete kar fikirleri benimsememesinin de nde gelen nedenlerinden birisiydi. Bu sebeple de muhalefet, iktidar alternatifi olmaya almann tesinde, devletin temel siyasetlerini sorgulamay hedeflemiyordu. Gerek iktidar ve gerekse de muhalefete siyasetin toplumsal arzular tatminden ziyade devletin yceltilmesi amacyla kullanlan bir ara olarak kabul edilmesi, hikmet-i hkmetin kutsanmas kadar temel siyasetler konusunda ciddi deiikliklerin gndeme getirilmesini de nlyordu. Birinci Dnya Sava sonrasnda son altn an yaayan hikmet-i hkmet kavram Avrupa'da yaygn idare bi- 148 imi haline gelen tek parti rejimlerince uygulanan siyasetlerin merulatrlmasnda kullanlyordu. Klasik kuramla bu yeni "hikmet-i hkmet" yorumu arasndaki yegne fark ise birinci sylemdeki "devlet" kavramnn yerini "parti"ye brakmasyd. lkemizdeki Tek Parti dneminin devlet siyasetlerinin temel aklaycs olan bu ilke, gnmzde dahi Trk toplumundaki etkisini srdrmektedir. Trk tek particiliinin hikmet-i hkmetin kutsand bir miras zerine kurulmas, brokrasi ile entelektelliin birbiri iine gemi yapsnn yeni rejim altnda da srmesi ve "halkln halka ramen yaplmas gerektii" fikri hi phe yok ki Tek Parti'ye siyasetlerini eletirtmeme ve "hatasz"lk karakterini merulatrma alanlarnda nemli avantajlar salyordu. Hikmet-i hkmete duyulan inan ve bunun devletin bekas benzeri kavramlarla zdeletirilmesi, bir yandan ciddi toplumsal atmalarn engellenmesine katkda bulunurken, te yandan da oulcu siyas hayata gei sonrasnda bile gerek anlamda demokrasinin tesisinin benzeri toplumlardaki srelerden ok daha uzun srmesine neden oluyordu. Son yllarda "hikmet-i hkmet" kavramnn brokrasi dnda bir entelekteller grubu tarafndan ciddi eletirilere maruz braklmas ve buna snlarak gerekletirilen siyasetlerin sorgulanmalar, Trkiye'nin demokrasi yolunda att admlarda nemli rol oynamtr. Burada iaret edilmesi gereken bir husus, gnmzde bu kavrama devlet ynetimindeki siyasetilerden ziyade imdiye dein tartlmayan ve "hikmet-i hkmet" gerei olduu var saylan siyasetlerin aynen srdrlmesini talep eden bir eski brokrat-entelektel grubunun sahip kmasdr. Ancak sz konusu gayretlere karn, tarih geliimin nda, bu kavramn yeniden canlandrlmasnn pek de kolay olamayacan sylemek yanl olmaz. . Zaman, 9 Temmuz 2004 149 Demokrasi Eitimi ve Seviyesi 1993 ylnda Dou Avrupa'da yklan sosyalist rejimlerin yerini alacak demokrasilere yardm amacyla eitli lkelere yardm paketleri sunan Uluslararas Siyas Dnce Konferans, Arnavutluk Cumhuriyeti'ne de bir heyet gndererek bu lkedeki demokratikleme srecine katkda bulunmaya karar vermiti. Heyette yer alan akademisyenlerden biri, Efltun ve Aristo'dan John Ravvls ve Susan Moller Okin'e varncaya kadar demokrasi kuram ile ilgili kitaplarla dolu valizlerle gittikleri Tiran'da nasl Locke, Madison, Mili ve Montesquieu gibi dnrlere atflarda bulunarak Arnavutluk toplumunun, demokratikleme yolundaki sorunlarna zm aradklarn detayl biimde anlatt bir yazsnda bu denemenin nemli bir baar olduunu mdafaa etmiti. Bu misal phesiz demokrasi eitimi bakmndan olduka u bir yaklam sergilemektedir. Demokrasi eitimi karmak bir kuramn aklanmas olarak kabul edilirse, bu gibi ders programlaryla sekinlerin eitilmesi, belki de, en anlaml yol olarak grlebilir. Ancak, bu eitimde n plana karlmas gereken belki de demokrasinin byle kuramsal dzeyde aklanmas ve benimsettirilmesinden ziyade toplumsal yap ve kurumlardaki demokrasinin ehemmiyetidir. Bu kurum ve yaplarda demokrasinin varlnn, toplumun sekinlerinin demokrasi kuramnn ince detaylarn bilmesinden daha nemli olduunu belirtmek herhalde abartl olmaz. Bu, bir anlamda, Trk siyas demokrasisinin tm gayretlere ramen neden arzulanan seviyeye gelemediini de aklayabilecek bir ayrntdr. Demokrasinin byle kuramsal dzeyde ele alnmas ve ne denli ilediine temelde iktidarn seimle el deitirmesi, muhalefetin varln srdrebilmesi, siyas partilerin varl, askerin siyas hayattaki rol benzeri deikenlere baklarak ka- 150 rar verilmesi bir anlamda istenilen sonulara ulaamamann da nedenlerinden birini meydana getirmektedir. Toplumdaki kurumlarn kendi geleneklerini yaratamadklar bir yapda -bu anlamda Trkiye'de kendi, ahs deiimleri ile deimeyen, geleneini yaratan tek bir kurumun var olduuna iaret etmekte yarar vardr- bu geleneklerin ne denli demokratik olduu tartmasna bile girilememektedir. Ama aileden siyas partiye, akademik kurumdan ii sendikasna, gazete idaresi ve izci gruplarndan futbol kulbne kadar hibir kurum ve yapda demokrasinin uygulanmad bir toplumda mkemmel bir siyas demokrasi beklentisi iinde olmak herhalde fazla anlaml deildir. Ailede kadn ve ocuklarn karar alma srecine yok denecek dzeyde katld, siyas partide liderin otokratik ef olduu, rektrn niversite kampsnde Tanr'nn glgesi olarak dolat, ke yazarnn fikrini beenmedii meslektan vatan hainliiyle sulad, "ast astk" teknik direktrlerin "imparator" unvanyla gklere kartldklar bir toplumda olgun bir siyas demokrasinin neden bir trl ortaya kamad zerine kafa yormak, herhalde havanda su dmekten, Arnavut sekinleriyle Mili tartarak bu toplumu demokratikletirmeyi ummaktan ya da Saddam engeli ortadan kaldrlnca Irak'ta Jefferson ilkeleri erevesinde ileyen bir demokrasi kurulacan zannetmekten farkl deildir. Trk demokrasisinin gelimesi nndeki mhim engellerden birisi de demokrasi eitiminin hep siyas demokrasi vgs dzeyinde kalmas ve seimlerde oy vermenin faziletlerinin vurgulanmas tesine geememesidir. Bu eitim, bunun dnda bir demokrasi dnmedii gibi, bu eitim srecinden geen kitleler de demokratiklemeyi hep siyas dzeyde amalanan noktaya ulama zaviyesinden deerlendirmektedir. Tarih ders kitaplarnda Osmanl Merutiyeti'ne herhangi bir meydan muharebesinin yzde biri kadar yer ayran, "1945 ncesi ok partili hayata gei denemeleri" bal altnda dipnot dzeyinde verilen bilgilerde bir savc edasyla tek parti dnda kalanlar muzr faaliyetlerde bulunmakla itham eden, yurttalk bilgisi derslerinin milliyeti deerleri alama amacnn tesinde bir hedefinin olmad, asker 151 eitimin Colmar von der Goltz miras "millet-i msellha" kuramna dayand, hibir kurumun demokratik gelenek meydana getiremedii, tek adamln yceltildii ve her trl baar ve baarszln bireysel seviyeye indirgendii, siyas parti ve sendikalar benzeri toplumsal kurumlardaki oligarik yaplarn Michels'in dahi hayal edemeyecei boyutlara ulat bir toplumda maalesef amalanan noktaya bir trl ulalamamaktadr. Bu noktada ilkokullar ve meslek ii eitim programlarndan balayarak demokrasi eitimine arlk vermek atlmas gereken ilk admdr. Unutulmamaldr ki, 1945 ncesinde demokrasiyle uyumas en zor, deimesi imknsz otoriter toplumlar olarak grlen Almanya ve Japonya bu alandaki temel dnmlerini igalcileri tarafndan kendilerine dayatlan demokrasi eitimi sonrasnda gerekletirmilerdi. Bu alanda kuramsal ve sekinler dzeyindeki eitime umut balamann ne denli anlamsz olduunun belki de en iyi gstergesi, demokrasi kuram uzman bir siyasetinin liderliini yapt bir partimizin, gerek takip ettii siyasetler ve gerekse de parti ii uygulamalar gznne alndnda, en demokratik olmayan misallerden birisi olmasdr. Zaman, 15 Nisan 2004 152 Temsil Arac m, Modernleme Hizmetinde Brokratik Kurum mu? Raymond Aron bir almasnda, ondokuzuncu asrda balayan bir sre ierisinde parlamentonun pek ok toplumda siyas modernleme sembol olarak grldnn altn izmiti. Bu deerlendirme, bir anlamda, Osmanl/Trk parlamento geleneinin zerinde fazla durulmayan, ancak son derece nemli bir niteliine iaret etmektedir. 1876 Kanun-i Esassi'nin iln ncesindeki tartmalara bakldnda ve bizatihi bu anayasay yrrle koyan ferman incelendiinde kolaylkla anlalabilecei gibi, Meclis-i Mebusan ve yn kurumlarnn tesisi, temelde, devletin yetkili makamlar tarafndan Tanzimat slahatnn devam, yani, bir brokratik reform olarak grlmekteydi. Anayasal monari kavramn karlamak iin Arapa "rt" kknden tretilen ve daha sonra ran entelektelleri tarafndan da kullanlmakla beraber Arapa'da kendine yer bulamayan "merutiyet" terimi temelde snrlandrma amacna iaret ediyor, bu erevede slm alemindeki ilk anayasa olan 1861 Tunus Dstr'u ya da Hidiv smail'in 1866 tarihli fermnyla tesis olunan Msr Meclis-i ra-y Nvvb' ile gerekletirilene benzer bir idar reformu amalyordu. Anayasal rejim iin daha nce kullanlan iki tabirin, Mustafa Fzl Paa'nn Abdlaziz'e takdim ettii asl Franszca olan mektubu Trke'ye evrilirken Sadullah Bey tarafndan kullanlan "nizm- serbestne" ve daha sonra nde gelen iki Yeni Osmanl Namk Kemal Bey ve Ali Suv Efendi'nin istimal ettikleri "usl-i meveret'in bir kenara braklarak "merutiyet'te karar klnmas phesiz bir tesadf eseri deildi. Bu anlamdaki bir rejimin yasama organ olarak parlamento, ra-y Devlet ile Vilyet Meclisleri'nin karmas olarak snrlama grevini yerine getiren bir modern brokratik organ haline geliyordu. Uzun yllar merut idarenin yeniden tesisi iin gizli cemiyetlerde 153 alan Said Halim Paa'nn 1876 Kanun-i Esassi'nin aslnda brokrasinin Saray'la olan mcadelesindeki bir hamlesinden baka bir ey olmadn dnmesi ve temsilin sadece kt zerinde kalmasndan ikyet etmesi gzard edilmemelidir. Brokrasinin tm arzularna karn, Meclis-i Mebusan'n temsil niteliinin altn izerek nazr paalar sorgulamaya cret etmesi, devlet ii olarak grlen hassas alanlara burnunu sokmaya ya da ada bir siyasetimizin deiik bir balamda dile getirdii tabirle "devlete meydan okumaya" kalkmas hazin sonunu hazrlayan nedenleri oluturmutu. Brokratik modernlemeye yardm ve snrlama isteiyle yaratlan kurum, Bb- l brokratlarnn pek ouna gre tehdit edici bir nitelik kazanmt Nitekim bu brokratlar, II. Abdlhamid rejiminin kendilerini i takipisi durumuna drerek lkeyi Saray'da kurduu komisyonlar yardmyla ynetmesinden duyduklar tm honutsuzlua karn, mcadelelerini meclisin ve temsilin yeniden ihyas deil de, Bb- l'nin mutlu gnlerine yani Mustafa Reid, Fuad ve l paalar dnemindeki brokrasi diktatrlne dnme zemininde yapmlard. ttihad ve Terakki erkn en liberal devlet adam olarak kabul edilen Kmil Paa'nn dahi Bb- l'yi devletin en hayat kurumu olarak grerek, Meclis-i Mebusan'n temsil niteliinin ona anlaml bir katk yapmadn dndn rendiklerinde fazlasyla armlard ama ksa sre iinde kendileri de "halkn kendi bildiince setii" mebuslarn fazla tekin olmadklarna karar vermilerdi. Temsil iddias ile ortaya kan bu kimseler devlet iine burunlarn olur olmaz biimde sokarak yaplacak slhatn ya da uygulanacak devlet siyasetlerinin nne engel olarak kabiliyorlard. Ancak her modern toplumda var olan bu kurumdan vazgeilemeyeceine gre yaplmas gereken, seimleri kontrol ederek mmkn mertebe sebkmazann mebus olmasn nlemek ve kavnin-i muvakkate araclyla meclisin yasama gcn snrlamakt. Bu yaklama gre brokrasi slahatn yaplp uygulanmasnda ve toplumun ileriye gtrlmesinde daha gvenilir ve "devlet karnn ne olduunu bilir" bir kurumdu. ? '' -. 154 1908-1912 dnemi meclisleriyle son Osmanl Meclis-i Mebusan ve olaanst koullara karn ilk BMM/TBMM temsilin n plana kartld kurumlar olmular, buna karlk 1950 ylna kadar grev yapan dier meclisler temelde Aron'un modernlemeyi sembolize ettiine deindii kurumlar nitelii tamlard. lgintir ki, ok partili hayata gei, meclisin temel karakterinin ne olduu konusundaki tartmaya son vermedii gibi, bu kurumun temsilden salad "ar" gten holanmayan brokrasi, kendisiyle yasama organ arasndaki mcadelenin aslnda bir "devlet-siyaset" atmas olduunun altn hassasiyetle izmiti. 1960 sonrasnda temel ilevi brokrasiye yardm olacak korparatist bir meclisin ciddi bir seenek olarak gndeme getirilmesi bir tesadf eseri deildi. Gene gvenilmez ve ibilmez siyasler yerine Bb- l paalar benzeri "devlet tecrbesi olan teknokratlardan" oluacak ve meclise gerektiinde, gerektii kadar bilgi verecek hkmet seeneinin Trk siyas gndemindeki yerini koruyabilmesi, . fikr arka plan "yukardan gelen brokratik reform" olan bir siyasetin halen are olarak grlebildiini gstermektedir. Ancak, temsil ne denli kontrol edilirse edilsin ve yasama ne lde snrlandrlrsa snrlandrlsn bu nitelie sahip olduunu dnen kurumlarn denetim altnda tutulmasnn ne denli zor olduu son yirmi be yl iinde iki deneyle ispatlanmtr. Her trl denetimden geirilerek atanan mutemet sekinlerden oluan "Danma Meclisi" atlak sesler kartmaktan geri kalmad gibi, milletvekili adaylarnn belirlenmesinde kln krk yarld 1983 Seimleri'nin, devlete o gne kadar grlmemi bir biimde ve tonda "kafa tutan" bir yaklam iktidara getirmesi, toplumun sekinlerinden oluarak halkn aydnlanmasna hizmet edecek bir brokratik kurum tesisi arzusunun kysz bir nehir istemee mabih olduunu gstermitir. Trkiye bu anlamsz tartmay geride brakmak zorundadr, bunun en kolay yolu ise kurumlarn asl niteliklerinin n plana karlmasdr. Zaman, 24 Ocak 2004 155 "Btnlk" ve "Katlm" Arasnda evre Mahall idarelerin yetkileri ve "evre"nin bu kanalla merkezle yrtt ilikiler siyas hayatmzn en nemli sorunlarndan birisi olmu ve olmaktadr. Birok lkede teknik dzeyde bir sorun olarak grlen bu "iliki", "yetki" ve "katlm" dzenlemesi Trkiye'de imparatorluk miras nedeniyle, ideolojik dzeyde, bir "temmiyet-i mlkiyye" ve "devletin bekas" sorunu haline gelmitir ve halen de bu hususiyetini muhafaza etmektedir. Ondokuzuncu asr ba ve bilhassa Tanzimat sonrasnda "evre"si ile ilikilerini yeniden dzenlemeye alan "merkez", bu giriimin zannedildiinden ok daha fazla sorunu beraberinde getirdiini grmtr. Birbirinden farkl inan, gelenek, kltr, katlm mekanizmalaryla kurallarn yrrlkte olduu deiik ktalara yaylm bir evrenin merkez tarafndan ne lde ve nasl kontrol edilerek btn iinde tutulabilecei Osmanl idaresinin her dnemde en nemli meselelerinden birisi olmutu. Mahall liderlerin tasfiyesiyle yaratlan ve kutsanan, yeni deerlerle tehiz edilen merkezin tartlmaz hkimiyetinin tesisini amalayan Osmanl merkezletirme hareketi, merkezle benzer deerleri paylaan ve yakn evresi olarak nitelendirilebilecek bir sahada baar kazanm, Anadolu ve Rumeli'nin nemli blmnde artk stanbul'da kethdalar olmayan "memur" vali paalar ve beyler, merkez ile evre arasndaki hassas dengeyi salama vazifesinden ziyade, merkezin arzularn yerine getirmeye almlardr. Uzak evrenin byk blmnde ise merkezletirme byk lde merkezce yaratlan ve bu nedenle varln merkeze medyun yeni mahall liderleri toplumsal taban bulunan eskilerinin yerine geirmek biiminde uygulanabilmitir. Osmanl ynetiminde valilik, ra-y Devlet zl yapp, 1908 sonrasnda mebus olarak stanbul'a geri dnen ve 1912 156 ylnda Avlonya'da Arnavutluk'un bamszln iln eden smail Kemal Bey, hatratnda, yerel bir lider olan ve bu nedenle merkezletirmeye kar kan babasnn yerine merkez tarafndan "sonradan grme" sfatyla tavsif ettii Viryoni ailesinden birisinin geirilmesini sert bir dille tenkit etmiti. Uzak evrenin bu tr kendi mahall liderini kendin yarat siyasetinin dahi uygulanmasna imkn vermeyen blmnde ise tehdit ve taltifin beraberce kullanmyla mahall liderlerin merkezle ilikileri gelitirilmeye allm, el-Sabah, el-Sn gibi ailelerin temsilcileri elden geldiince, en azndan salnamelerde, merkezin temsilcileri durumuna getirilmilerdi. Tanzimat .sonras merkezletirme hareketinin yakn evredeki mahall dokuda gerekletirdii deiimi bir anlamda Avrupa'da imparatorluklarn yeni dzen tesis ederken, bununla uyum salamasnn imknsz olduunu dndkleri katlmc geleneksel ortaa kurumlarn yerle bir etmelerine benzetmek mmkndr. Merkezleme sonrasnda yaratlan yeni "evre"nin bir anlamda merkezle ilikileri artm ama temsil gc ve mahall konulardaki arl gitgide azalmtr. Bu adan bakldnda, mahall idarelerle ilgili dzenlemelerin, bir anlamda, bu dengesizlii ortadan kaldrmaya alma giriimleri olarak yorumlanmas mmkndr. Ancak bu dzenlemelerin kt zerinde evreye salad yetkiler, uygulamada, bilhassa Tanzimat dneminin sonlarndan itibaren, valinin gc karsnda etkisiz kalmtr. Bunun tesinde, teknolojik gelimeler valiyi merkez tarafndan her an ulalabili-nen bir grevli dzeyine indirgeyerek onun mahall meselelere mdahale alann daraltm, merkezletirme hareketi sonrasnda dz "memur" dzeyine gerileyen vali, telgraf hatlarnn vilyt merkezlerine ulam sonrasnda kendisine her konuda merkezden talimat verilen memur haline gelmitir. Merkezletirmeye ynelik tepkilerin art her ne kadar bu siyasetin sonularnn yeniden gzden geirilmesine yol am, "tevsP-i mezuniyet" (yetki genilii) kaidesi kendine Kanun-i Esas metninde dahi yer bulmusa da uygulamada tamamen gzard edilmitir. Bunun nemli nedenlerinden birisi de merkezletirme hareketinin banda zerinde fazlaca dnlmeyen bir balant olmutur. 157 Etnik milliyetilik hareketlerinin gelitii bir ortamda "adem-i merkeziyet" ve bu kaidenin uygulanmasyla mahall idarelere yetki devri merkez tarafndan gitgide ayrlkla tannan bir prim olarak grlmeye balamtr. Nitekim, merkeziyetiliin beraberinde getirdii sorunlara kar bir "adem-i merkeziyet" program hazrlayan Sabahaddin Bey seimle tekil edilen belediyeler, nahiye meclisleri ve dier mahall temsil kurumlarnn "belediye, nahiye ve vilyet umur ve meslihinin tesviye ve r'yetine itirak ve mdahale" etmelerini teklif ettiinde Terakki ve ttihad Cemiyeti "bulunan bu devann derdden byk bir bel" olduunu iddia ederek, kendisine bu zeminde sert bir cevap vermiti: "Btn bir vilyeti selhiyet-i tamme ile ellerine brakacamz u yerli azalar acaba kimler olacakdr? O zlar Arabistan'da ngiliz-ler'in, Suriye'de Franszlar'n, Arnavudluk'ta talya ve Avusturya'nn, Vilyt- Sitte'de [Ermeni] komitecilerin, Adalar'da Yunanistan'n, Makedonya'da Bulgarlar'n taht- te'sir ve nfuzunda bulunan (...) kimselerden mrekkeb olursa ne yapacaz?" Bu gr as kinci Merutiyet dneminde de -ksa bir ara dnda- merkeze hkim olmu ve mahall idarelere yetki devri Ege adalarnn "Yunanistan'n guna atlmas" ile e tutulmutur. te yandan Danaktsutyun'dan eitli mill kulplere kadar uzanan bir yelpazedeki siyas teekkllerin "a-dem-i merkeziyeti temel talepleri olarak dayatmalar merkezin kukusunu bsbtn artrm ve merkeziyeti siyasetin ivme kazanmasna neden olmutur. evre ile bylesi bir ilikiyi miras alan ve ulus-devlet olma niteliinden dolay soruna kar daha da hassas olan Cumhuriyet ynetimi de bilhassa 1925 sonrasnda ilikiye "gvenlik", "toprak btnl" ve "devletin bekas" zaviyesinden bakmtr. Bu alanda Cumhuriyet sonrasnda tarikatlar benzeri, merkez ile evre arasnda balant salayan geleneksel messeselerin de byk lde sahneden ekilmeleri ve tek partili siyas hayatn yerlemesi, merkezin evre ile ilikisini tek tarafl bir mnasebet haline getirmitir. Gnmz Trkiye'sinde sorun halen bu tarih mirastan bamsz ele alnamamaktadr. Sabahaddin Bey ve muarzla- 158 rnn konu zerindeki grlerine teker teker bakldnda, bunlarn bir eit tavuk-yumurta ikilemini ortaya koyduklarn sylemek yanl olmaz. Ama uygulamada yaplmas gereken, bunu syleyerek bir kenara ekilmek deil, yz seneyi akn bir sredir toplumun nn tkayan bir sorunun hallidir. Zaman, 10 Temmuz 2003 159 Tarih Geliimi inde Kimlik Sorunumuz Getiimiz aylarda yeniden gndeme tanan kimlik tartmas sert mnakaalar sonrasnda kllenmeye yz tutmutur. Ancak, bu tartma, varln yok sayarak yaamay tercih ettiimiz pek ok sorun gibi, derin temellere dayandndan hi phesiz yeniden kamuoyumuzun gndemine gelecektir. Mesele, zannedildii gibi, temelde st kimliin etnik kkeni de kapsayabilen bir kavramla ifadesinin ne derece gerekli olduunda deil, bunun dier kimlikler ile olan ilikisindedir. Osmanl Devleti, Tanzimat sonrasnda deitirdii resm ideolojisine uygun ve kapsayc bir st kimlik yaratmak istediinde en uygun zmn din ve milliyet farklarn kapatmaya yarayacak bir Osmanl st kimlii olduuna karar vermiti. Bylesi bir st kimlik bir anlamda meydana getirilmesi arzulanan yeni Osmanl toplumunun da imentosu olacak, farkl etnik kkenlerden gelen ve deiik dinlerin sliki bireyleri bu ortak zeminde buluturacakt. Daha sonra grld gibi bu sahadaki temel sorun bu st kimlik ile alt kimliklerden sadece bir tanesi olan Trk kimliinin i ie gemi olmasyd. Tarih sre iinde, gnmz Amerikan toplumunda olduu gibi herkesin kendi alt kimliiyle birletirebilecei bir Osmanllk yerine tamamyla kapsayc ve dier alt kimlikleri yok etmeye ynelik bir Os-manllk'n benimsenmesi Trkler dnda kalan imparatorluk ansrnn bu yeni kavram "Trkletirme" olarak niteledikleri bir eylemin arac olarak grmelerine yol amt. Dier bir ifade ile gnmzdeki rlandal-Amerikal veyahut Yunan-Amerikal ya da ngiliz, sko, rlandal, Galli alt kimliklerine dokunmayan Britanyal kimliinin tersine dier kimlikleri tamamen folklorik dzeye indirmeye alan Osmanllk, uzun vadede temel amacnn tersine etnik milliyetilikleri artrmt. Bu alandaki baarszlna karn, Osmanl kimlii din 160 kimliklere kar daha mesafeli bir tavr alm ve Hristiyan-Osmanl, Yahudi- Osmanl benzeri ikili kimliklerin yaratlmasna muhalefet etmemiti. Neticede ne yukarda verdiimiz Amerikan ya da Britanyal misallerindekine benzer bir st kimlik olabilen ve ne de olduka zecr uygulamalarla bir asr aan bir srede "Fransz vatandalar" yaratan srelerde kullanlmas mmkn bulunan Osmanllk ideolojisi, Trkler dndaki unsurlar iinde sadece geleceini devletin bekasnda gren tabakalar nezdinde kabul grmt. Manchester'den getirdii kuma Halep'te satarak para kazanan Bulgar tccar iin, Osmanl olmak, kk bir Bulgar ulus-devletinin vatanda olmaktan daha cazipti. Nitekim, Bulgar milliyetileri bylesi fertleri "orbac" sfatyla aalyordu. Gene herhangi bir ayrlklk tezini mdafaa edemeyecek toplumlar asndan, en kt Osmanllk dahi en iyi ulus-devlette aznlk durumunda gelmeye tercih ediliyordu. Yahudi cemaatinin Osmanllk tezinin nemli mdafilerinden birisi olmas, Makedonya'da Ulahlar'n, bu kimliin en ateli taraftar kesilmeleri bir tesadf eseri deildi. Osmanl sonras bu cemaatlerin bana gelenler, bu alanda yaplan tercihin hi de yanl olmadn gstermektedir. Trkiye Cumhuriyeti de kimlik yaratma srecinde en byk mirass olduu Osmanl uygulamasndan fazlasyla etkilenmiti. Aslnda din kimliklerin ikinci plana itilmeleri, yukarda belirttiimiz gibi, Cumhuriyetten ok nce gerekletirilmiti. Ancak Cumhuriyet yeni st kimliin, bununla da kalmayarak her trl ikili kimlii silmesi gerektiini dnyordu. Bylesi bir yaklam ise st kimlie atmac bir karakter kazandryordu. Tpk "Osmanl" kavram gibi kapsayc ve benimsemekle kazanlabilen bir kimlik yaratmay uygun gren Cumhuriyet, bu alandaki tercihini st kimliin ayrlarn ortak bir zeminde buluturulmasn salamaktan ziyade ayrln ortadan kaldrlmas ilevini yerine getirmesi gerektii fikr temeline dayandryordu. Ankara'da baz mehfilde byk takdir gren ve ayn isimli bir esere balk olan "din yok milliyet var" tezi bir anlamda yaratlan kimlii her eyin zerine geirme abalarnn bir tezahr olarak grlebilir. Ancak byle bir ilev grmesi arzulanan yeni kimlik, bizatihi bu 161 zellii, kendi dndakileri silme nitelii nedeniyle bir yandan birletirici olabilirken, dier yandan da ayrlklarn altn izici bir rol oynayabiliyordu. Bu nedenle sorun, st kimliin adnn deitirilmesi olmayp, bunun tabiat gerei, demokratik bir toplumun fertleri tarafndan sahip olunan pek ok kimliin zerinde olmakla beraber, onlar yok etmeye almayan bir ilevle donatlmasdr. Fertlerin ok deiik kimliklerle srekli deien topluluklar iinde yer aldklar gznne alndnda bu kimliklere dokunmayan, onlarla btnleebilen bylesi bir st kimlik, ayrlarn beraberliini salama alannda ok daha yararl roller ifa edebilecektir. Zaman, 11 Aralk 2003 162 st Kimlikler Olarak Trklk ve Trkiyelilik Kamuoyumuzun gndemindeki gncel tartmalardan birisi de toplumumuzun yeni bir st kimlie ne lde ihtiya duyduudur. Baz entelektellerimiz, bu alanda kullanmn istedikleri "Trkiyeli" kimliinin, etnik anlam ykl olduunu iddia ettikleri "Trk" kimliinin yerini almasyla, toplumun daha yaygn kabul gren bir st kimlie kavuaca tezini mdafaa etmektedirler. Bu tez mdafaa edilirken sk sk tekrarlanan bir husus ise modern bir kavram olan "Trkiyeli"liin, "Trk" st kimliinden rahatsz olan bireylerce kullanld ve bunun bylesi bir rahatszlk duymayan kimselerce de kabulnn toplumsal bara mhim katklarda bulunacadr. Hatta teklif edilen "Trkiyelilik" st kimliinin modernlik hususiyetine iaret etmek iin deerli bir yazar, bu konu zerine kaleme ald bir makalesine "Eskiden Trkiyelilik mi vard?" baln uygun grmtr. Tarihsizliin ciddi bir haslet, bunun da tesinde, bir gereklilik olarak grld toplumumuzda "Trkiyelilik" ve "Trklk" kavramlarnn birer st kimlik olarak kullanlmalarnn 1906 ylnda ciddi bir tartmaya neden olduunun bilinmemesi phesiz fazla da artc deildir. Halbuki bu tartma sonrasnda varlan nokta, gnmzdeki mnakaalara da k tutacak mahiyettedir. 1906 ylnda, ban Dr. Abdullah Cevdet Bey'in ektii bir grup Osmanl entelekteli "Osmanl" st kimliinin deitirilmesi gereklilii tezi ile ortaya kmlard Abdullah Cevdet Bey tarafndan kaleme alnan ve konuya bir Ermeni Osmanl vatanda ile yaplan hayal bir muhavere yardmyla yaklaan bir yazdan verilen aadaki alntda da belirtildii gibi, "Osmanl" st kimlii yerine alternatif olarak "Trk" ve "Tr- 163 kiyeli" kavramlar teklif edilmi, daha da mhimi, bunlarn birbirinden farkl olmadklar vurgulanmt: " - Ermeniye sorarm: Sen nesin? - Osmanl. - Bu isim nereden geliyor? - Osman hanedan tarafndan Trkiye ve Trkiye teb'asna verilmi isimdir. - Sevgili vatanda, msaade et sana soraym: Peki, Trkiye kelimesini biliyorsun deil mi? - Evet. - A iki gzm vatandam, o halde byle bir hnedn- istibdad ve fesadn nmn tamaktansa imdi tavsif ettiin milletin nmna nisbeten Trkiyelilik, Trklk nmn tamak evl deil mi? Sen Ermenisin, ben Krdm fakat ra-y Trkiye'de senin de benim de milletvekili, mebus olarak bulunmaya hakkmz var. Trkiye hepimizin vatan- mterekimiz deil mi?" lgintir ki, Krt milliyeti hareketi iinde nemli roller oynayan bir entelektel "Trkiyeli" ve "Trk" st kimlikleri arasnda herhangi bir fark grmedii gibi daha sonra "te bakn ben Krdm. Krdler'i ve Krdl severim. Fakat madem ki hukuk ve vezifce mtesv Trkiye vatandalarndanm, o halde her eyden evvel Trkm." aklamasyla sz konusu iki seenek arasnda "Trk" st kimliini tercih ettiini belirtmi, hatta bu nedenle yazlarn "Bir Krd- Trk" imzasyla yaynlamay uygun grmtr. Bu tartmada Abdullah Cevdet Bey'e ilgin bir destek, Azerbaycan'da Hayat ve Kaspii dergilerinde yazd yazlarda "Osmanl" kimliine, bunun Franszlar'n kendilerine "Bourbon" demelerine mabih olduunu ileri srerek itiraz eden ve onun yerine "Trk" st kimliinin geirilmesini isteyen Hseyinzde Ali (Turan) Bey'den gelmitir. Konuya olduka farkl bir adan bakan Arnavut milliyetilerinin szcs durumundaki Faik Konitza benzeri entelekteller ise ne Trk ve ne de Trkiyeli kavramlarnn kendileri asndan tatmin edici olmadn savunmulardr. Bu kimse- 164 lere gre ayn etnik gruba (Trkler'e) atfta bulunan bu kavramlarn Arnavutlar tarafndan bir st kimlik olarak kabul imknszd. Nitekim, Konitza 1909 ylnda Mslman olmalar nedeniyle kendilerine "Trk" diyen Arnavutlar'n bu sfat terketmeleri iin alan kampanyann ban ekecekti. Bu amaca ulamak iin bir yandan Trkler iin aalayc sfatlar olarak istimal edilen "Halldup" ya da "Anadollak" kelimelerinin kullanmna yaygnlk kazandrlrken, te yandan da, Mslman Arnavutlar mill bir din tekiltlanmas dzenleme yolunda tevik edilmilerdi. Bylece Osmanl Meihat' yerine kurulacak Arnavut ulem meclisini en st din kurum olarak tanyacak olan Arnavutlar, "Trkler'le herhangi bir ortaklklar bulunmayan" bir toplum haline geleceklerdi. Ayn amala Flamuri gibi milliyeti dergiler, Osmanl Mebusan'ndaki Arnavut mebuslara, rlanda ya da spanya'daki Katalan partileri mensuplar gibi, her trl st kimlii reddederek, yalnzca etnik etiketleriyle siyaset yapmalarn tavsiye ediyorlard. Bu tartmalarn da bize gsterdii gibi kimlik sorunu st kimliin ifadesinde kullanlan terimin dile ait teknik ayrntlarnn olduka tesinde ve derinlikte bir meseledir. Osmanl kullanmnda uzun sre bir lkede yaayanlar tanmlamak iin kullanlan terimlerin (Franel, Moskolu, ngilterel gibi) yerini, ondokuzuncu asr ortalarndan itibaren, etnik kimlie dorudan atf yapan kavramlarn (Fransz, Rus, ngiliz gibi) ald bir hakikattir. Ancak, bunun bilinli bir siyasetin neticesi olmaktan ziyade, dildeki yapsal deiimden kaynaklandn belirtmek yerinde olur. Tekrar etmek gerekirse, karmzda duran mesele teknik bir dil sorunu olmaktan bir hayli uzaktr. Konuya gene tarihimizden bir misal yardmyla yaklaacak olursak srekli olarak Osmanlclk yaptn savunmakla beraber "Osmanllk" kavramnn iini arlkl biimde Trk kltrel deerleriyle dolduran, Trk unsuruna imparatorluun Tanzimat ncesi Mslman cemaatine benzer "millet-i hkime" stats kazandrmaya alan ve nihayet "Osmanllk" altndaki kimlikleri silmeye alan ttihad ve Terakki siyasetleri, Arap, Arnavut ve dier ansra mensup entelekteller tarafndan "Trkletirme" amal eylemler olarak kabul edili- 165 yordu. Bu siyasetlerin "Osmanlclk" adna yaplmas ise bunlara gsterilen tepkide herhangi bir azalmaya yol amyordu. Sonuta bu alanda nemli olan st kimliin kltrel ierii, alt kimliklerle ilikisi ve bunlara tand serbest alandr. Gumhuriyet'ten itibaren yeni bir kimlik yaratma zorunlulu-uyla karlaan toplumumuzun sorununun temelinde bu yeni kimlie verilen isim deil, bu kimliin iinin nasl doldurulduu ve onun alt kltrlere gsterdii msamahann derecesi bulunmaktadr. Dier bir ifadeyle, ilk olarak Krt milliyeti hareketinin liderlerinden birisi tarafndan teklif edilmi olan bir st kimliin, gnmzde ayn etnik kkeni paylaan vatandalarmzn bir blm tarafndan rahatsz edici bulunmasnn nedenini dile ait teknik detaylarda aramak yerine, bu kavramn iinin nasl doldurulduuna bakmamz gerekmektedir. Bu kavramn ii benzer bir ekilde doldurulduktan sonra onun "Trkiyeli" olarak isimlendirilmesi anlaml bir deiiklie neden olmaz. Buna karlk aynann br yzne baklacak olursa, Faik Konitza, Fan Stylian Noli benzeri mfrit milliyeti ve ayrlklk mdafii entelektelleri de herhangi bir st kimlikle tatmin etmek mmkn deildir. Gene bu alada belirleyici olmu olan husus, yeni cumhuriyetin adnn "Trkiye" ya da "Anadolu" olmas deil, bu rejimin vatandal nasl tarif etmi, st kimlii hangi kltrel deerlerle donatm ve alt kimliklere ne denli serbestiyet alan tanm olduudur. Cumhuriyet'in kuruluundan gnmze dein uygulanan siyasetlerin aynlarnn icra edildii ancak ismi "Anadolu Cumhuriyeti" olan bir yapda toplumsal ilikilerin tamamyla farkl olabileceine inanmak, toplumun fertlerinin nemli bir ounluunun kelimeler zerine tahliller yapan dilbilim uzmanlar olduu varsaymna dayanr ki, bunun pek de anlaml olmad phesizdir. Zaman, 6 Kasm 2004 166 Tarih Sre inde Kimlikler, Kimlik atmas ve Demokrasi Kimlik meselesi, son gnlerde, bilhassa toplumsal btnlmzn ne gibi vastalarla korunabilecei tartmalar erevesinde, yeniden kamuoyumuzun temel gndem maddelerinden birisini tekil etti. Bu yazda konuyu tarih tecrbemiz nda incelemeye gayret edeceiz. Devlet ve Kimlik Bu alanda yaplan tahlillerin ehemmiyetli bir blm konuya olduka s biimde yaklaarak, meseleyi devletin deiik alt kimlikleri tanmasna, st kimliin adnn ne olmas gerektii konusunda yeni bir deerlendirme yapmasna, daha basit bir ifadeyle, devlet merkezli bir karar alma srecine indirgemektedir. Bu alanda demokratik almlarn sihirli denek etkisi gstereceinin var saylmas da meselenin znn yeterince kavranamamasndan kaynaklanmaktadr. Sz konusu almlar uygulanacak siyasetlere yardmc olmak, onlarn nn amakla birlikte bizatihi kimlik sorununu halledemezler. Bunun da tesinde demokratik almlar, milliyeti ideolojilere "ramen" gerekletirilmek durumundadrlar. Benzeri ekilde, anayasa ile belirlenen vatandalk temeline dayal bir kimliin tm alt kimlikleri uzlatrarak bu alandaki her trl atmay engelleyecei fikri de konuya tek ynl ve mekanik bir sre olarak yaklalmasnn tabi bir neticesidir. Bylesi bir kimliin benimsettirilmesinin, neticede baar salansa dahi, ok uzun ve skntl bir gei dnemini gerektirdii de unutulmamaldr. Bizzat tarihimiz, bize sadece alt kimlikleri tanma ve bunlarn zerinde bir kapsayc kimlik benimsenmesiyle ya da bir temel yasa vastasyla bu st kimliin kanun gvence altna alnmasyla kimlik atmasnn nlenemeyeceini gstermektedir. 167 Bu alanda kar gr olarak ileri srlen ve alt kimlikleri tanyan, anayasada tanmlanan vatandalk temeline dayal kapsayc bir st kimliin sre ierisinde etnik atma yarataca gr de, kimlik yaratlmasn devletin tekelinde bir eylem olarak grmesi nedeniyle konuya aslnda ayn zaviyeden bakmaktadr. Bu gr, kimin hangi kimlii tayacan tespit alannda devleti tek yetkili klarken, sorunu st kimliin adn deitirerek halledeceini zanneden yaklam gibi, sosyolojik olarak kimliklerin nasl yaratldn tamamen gzard etmektedir. phesiz kar karya bulunulan mesele, st kimlie yeni bir ad bulmaktan ziyade onun iinin nasl doldurulacadr. Ancak, st kimliin ne lde hkim kimliin deer ve semblleriyle doldurulaca, onun alt kimliklerle ilikisinin hangi zeminde gerekleecei benzeri hususlarda atlacak yeni admlar, mevcut durumda deiiklik yaratabilecektir. Buradaki temel ama toplumdaki tm bireylerin bu st kimlik iinde kendine ait unsurlar bulabilmesinin teminidir. Bu ekilde toplumun dlandn dnen kesimlerince de benimsenip iselletirilecek bir st kimlik, bunun da tesinde kimlikler atmasnn nne geebilecektir. Meselenin gzden uzak tutulmamas gereken bir vehesi de kimliklerin yaratlan aidiyetler olduudur. Bu nedenle kimlik yaratlmas -bilhassa st kimlik- ve benimsettirilmeye allmas tekelci biimde ifa edilen bir ilev olmayp, bunu kabule yanamayanlarla -bilhassa milliyeti ideolojilerle- rekabet ederek gerekletirilen bir faaliyettir. Milliyeti ideolojiler, toplumsallatrma vastalar zerinde tekel sahibi merkezlere kar dahi atan kimlikler yaratmaktan geri kalmamlardr. Bu ideolojilerle st kimlik uzlamas salamak neredeyse imknsz olup, bu gayret sz konusu ideolojilere ramen yaplmaktadr. Mesele st kimliin milliyeti ideolojilerin yaratt atmac kimliklerden daha cazip hale getirilmesi, farkllklarla beraber olma yollarnn bulunmasdr; ancak bunun gerek hayatta uygulanmasnn olduka zor olduu unutulmamaldr. Son dnem Osmanl tarihi, bir anlamda, bu alanda yaanan baarszlklarn tarihidir. 168 Bu hususlara ilveten, st kimliin cazibe merkezi haline getirilmesi gayretinin temel hedefinin de entelekteller olduu gzden uzak tutulmamaldr. Konuya gene kendi tarihimizin salad misaller yardmyla bakacak olursak, toplumsallatrma vastalarn sk denetim altnda tutan devletin be- nimsettirmee alt st kimlie kar yaratlan atmac milliyeti kimlikler, kendi cemaatlerinde aznlkta kalm, buna karlk entelekteller dzeyinde yaygn kabul grmlerdir. Bu nedenle, niha tahlilde, merkezle ilikiler toplumlar adna bu kimliklerle srdrlmtr. Osmanl Kimlik Miras Kimlik atmalar, yeni st kimlik yaratma, onu benimsetme gayretleri asndan dnyann en zengin laboratuvarlarndan birisine sahip gemiimize karn bu alanda siyaset retemememiz, pek tabi, tarihimizi tahlil etmekte gsterdiimiz zaafn neticesidir. Tanzimat sonrasnda yeni bir anlam yklenerek devletin yeni resm ideolojisinin merkezine oturtulan "Osmanl" kimlii ve bunun alt kimliklerle ilikisi zerine, imparatorluun kne kadar srdrlen bir tartmann yaanmas, bir anlamda, onun topluma benimsettirilmesi alannda karlalan bir baarszln gstergesidir. Baka bir deyile, Osmanl reformcularnn yarattklar efsaneler, ihtira ettikleri yeni semboller toplumun alt katmanlarna kfi derecede nfuz edememi, bunun da tesinde, Fransz kimlii zerine yaplan ufuk ac Les lieux de memoire derlemesinde ileri srld gibi, bireylerin "paylatklar ortak hatralar" yeni bir kimlik oluturulmas alannda yetersiz kalmlard. Bir yandan yeni kimliin imparatorluun hkim unsurunun sembolleri, efsaneleri etrafnda ekillendirilmesi ve evreye bir merkezletirme siyasetiyle beraber sunulmas, deiik ansrn onu bir "Trkletirme" siyaseti olarak alglamas neticesini doururken, dier yandan da milliyeti hareketlerin kart efsaneler, tarihler ve semboller yaratmalar kimlik sorununu bir adm daha ileriye gtrerek bir atma zemini haline getirmiti. 169 Bir misal vermek gerekirse, Tunal Hilmi Bey 1901 yl sonlarnda Trkiyallk Osmanllk, Osmanllk Trkiyallkdr balkl hutbesiyle herkesi, corafyaya balayarak btnyle etnik ve mill deerlerden ayrmaya alt, yeni kimlie sahip kmaa davet ettiinde Osmanl kurulu efsanesini, lliryallar'a kadar giden bir "bu topraklarn ilk sahibi" efsanesiyle, Osmanl tarihini, "igale direnen, dalarn sahibi skender Bey" tarihiyle ve ay-yldzl sanca, "ki Bal Kara Kartal" ile ikame eden ve "Trkiyelilik", "Osmanllk" benzeri kavramlar kendilerini Trkletirmeye ynelik siyasetler olarak gren Arnavut milliyetileri buna cevap vermee dahi tenezzl etmemilerdi. Ayn ekilde, "Osmanl" ya da yirminci asr banda yaratlan "Trkiyeli" kimlikleri, Trk olmayan ansrn devletle ilikide olan, geleceini merkezin varln srdrmesinde gren tabakalar dndaki ksmlarna pek az nfuz edebilmiti ki, bu unsurlar milliyetiler tarafndan "orbac", "Trklemi", "Trk ua" benzeri sfatlarla aalanyorlard. Bu anlamda st kimlik ya devletle temas ve status uo'nun devamndan fayda salayan sekinler (mesel Manchester'den ithal ettii kuma Halep'te satan ve kk bir Bulgar ulus- devletinin tccar haline gelmeyi istemeyen iadam ki bu gibilere milliyetiler "orbaclar" sfatyla saldryorlard) ya da merkezle ciddi kimlik atmasn, ayrlkl hayal edemeyecek cesametteki gruplar (Makedonya ve Epir Ulahlar, Osmanl Yahudileri) tarafndan benimseniyor ama dierleri tarafndan bir "Trkletirme" siyaseti olarak mtalaa edilerek reddediliyordu. Konuya gene benzeri bir misal yardmyla yaklaacak olursak, 1908 htilli srasnda eriz Topulli liderliindeki Tosk etelerini isyana dahil etmek iin Arnavut milliyetileriyle toplantlar yapan Resneli Niyazi Bey, bizzat kendisini misal olarak gstererek hareketin bir "Trk" hareketi olmadn savunduunda, muhataplar onu gerek bir Arnavut olarak grmediklerini, Trkler'in temsilcisi olarak mtalaa ettiklerini im etmilerdi. Dier bir ifadeyle zerindeki niforma, Mekteb-i Harbiye mezunu olmakla beraber, Trke'ye hkimiyeti, ana dili Arnavuta'ya kyasla snrl, ttihad ve Terakki entelektellerinin "hrriyetin koaladk ninesini" benzeri ifa- 170 delerini istihza ile karladklar, Trke iyi yazamad iin nl hatrat elden geirilerek nerolunan Niyazi Bey'in dahi milliyetiler tarafndan "Trklemi" snflamasna sokulmasna neden oluyordu. Bu nedenledir ki bireysel dzeyde haklardan istifade ettirilmek, Osmanllk'n Kanun-i Esas gvencesinde herkese ak olmas, devletin en st makamlarna gelebilmek, milliyeti taleplerle merkezin karsna kan topluluklarn beklentilerini karlamakta yetersiz kalyordu. 1908 ylnda Avlonyal Ferid Paa'nn yaklak be yldr sadaret makamnda oturmakta olmas, etecilii de bir ara olarak kullanmaya balayan Arnavut milliyetileri nazarnda herhangi bir ehemmiyeti haiz deildi. Nitekim 1905 yl sonlarnda ttihad ve Terakki ile Danaktsutyun arasnda bir yaknlama salamaya alan Dr. Bahaeddin akir Bey'e yardm etmeye alan Diran Kelekyan, yaln "bireysel eitlik" temelinde ve Kanun-i Esas'de tanmlanan Osmanl kimlii erevesindeki bir uzlamay Ermeni komitelerinin asla kabul etmeyeceklerini, onlarn bu alanda "toplumsal ve rksal dzeyde eitlik" talep ettiklerini belirtince uzlamaya varlamamt. Ermeni ya da Arnavut komiteleri ya da kinci Merutiyet Dnemi'nin Arap cemiyetleri bakmndan nemli olan, toplumsal dzeyde, farkllklar n plana karlarak tannma ve merkezle ilikilerin bu zemine oturtulmasyd. Bu rgtlere gre bir Arnavut'un sadrazam, bir Ermeni'nin nazr olabilmesi, Osmanllk'n herkese ak bulunmas, ilikiler bu zeminde gerekletirilmedike, herhangi bir anlam tamamaktayd. Daha demokratik yaplara gei, mesel 1908 sonrasndaki greceli basn hrriyeti, seimlerin ve parlamentonun varl da st kimlikle milliyeti kimlikler arasndaki atmay a-zaltmad gibi tersine daha youn hale getirmiti. Cumhuriyet, st Kimlik ve Gnmz Toplumu Cumhuriyet'in bu konunun tartlabildii dnemlerinden gnmze varan bir sre ierisinde "kimlik" zerine zaman zaman alevlenen bir tartmann srdrlmesi de benzer bir sorunun varlna iaret etmektedir. Ancak bu tespit yaplr- 171 ken, bir okuluslu imparatorluun benimsetmekte byk zorluklar ektii ve neticede ykmnn asl nedenlerinden birisini meydana getiren st kimlik tesisi alannda kendini ulus-devlet olarak tanmlayan bir yapnn iinin ne denli zor olduunu belirtmekte yarar vardr.'Unutulmamaldr ki, st kimliin, dier kimliklere ilikisi alannda en radikal gr mdafaa eden Osmanl ttihad ve Terakki Cemiyeti dahi, niha tahlilde, kendini okulusluluk parametreleri etrafnda bir zme ulamak mecburiyetinde hissediyordu. Aslnda st kimlik belirlerken "Osmanl" kavramnn yerine "Trk" ikame etmekten baka bir ey yapmayan Cumhuriyet ideolojisi, bu anlamda bizatihi bir yenilik getirmemekle birlikte, milliyetilik temeline dayanan ulus ina srecinde bu kavramn iini bu kez btnyle hkim kltrn deerleriyle doldurarak, bu kltr merkezli efsaneler yaratarak, onun "parlak gemiini" temel tarih referans haline getirerek alt kimliklerin hareket alann, "Osmanl" st kimliine nazaran daha fazla snrlyor, onlar tamamen folklorik dzeye indirgeme giriiminde bulunuyordu. Bu yeni kimliin de tpk "Osmanl" kavram gibi bu deerleri benimsemeye hazr olanlara ak ve kapsayc olduu phesizdir. Ama mesele, aynen imparatorluun son senelerinde olduu gibi, kabul edilebilecek azam snr olarak ikili kimlii (Arap-Osmanl, Srp-Osmanl gibi) dnen, bunun tesine geen, herkesi kapsayc ve ii hkim unsur deerleriyle doldurulmu bir st kimlii kendi kltrlerini yok etmeyi hedefleyen bir "Trkletirme" siyaseti olarak mtalaa eden ve ayrlk milliyetilii dleyebilecek cesametteki gruplarn bunu reddetmelerinde dmlenmektedir. Osmanl tarihi, bir kimliin herkese ak ve kapsayc olmasnn onun herkese kabul iin yeterli olamadn bize olduka arpc misallerle gstermektedir. Dolaysyla meselenin halli kelime tartmalarnn bir hayli tesine gemesi gereken bir siyaset gelitirilmesini zorunlu klmaktadr. Ancak, Cumhuriyet rejiminin bu alanda zme ynelik olarak ataca admlar, bir anlamda, onun kendi niteliini, deerlerini ve ideolojisini yeni batan tanmlamasn gerektirmektedir ki, bunun bir ulus-devlet iin ne denli zor 172 olduu aktr. Bu admlar atlsa dahi yeni st kimlik, bu alanda genellikle var saylan tekel olmad iin, karsnda direnen milliyeti kimliklerle rekabet etme durumunda kalacaktr. Milliyeti ideolojilerin, yarattklar efsane, tarih ve en mhimi de kimliklerden geri adm atmalar olduka zordur. Bu kimlikler ise tpk son dnem Osmanl milliyeti hareketleri gibi toplumsal dzeyde bir tannmay talep etmektedirler. Bu alanda merkezlemeye direnerek Tanzimat sonrasnda devletle yeniden dzenlenen ilikisini reddetme tavrm Bedirhan Bey isyan, proto- milliyetiliini 1898 tarihinde Kahire'de Krdistan mecmuasnn nerine kadar geri gtren Krt milliyetiliinin, bilhassa son yirmi be yl iinde yeniden yaratt tarih, efsane ve bunlarn etrafnda oluturduu kimlikten geri adm atmas da meseleye "din kardelii", "kz alp verme" ya da "iktisad yatrm ncelii tanma" dzeyinde yaklaanlarn var saydklarndan daha zordur ve yeni st kimlik sre ierisinde ancak bu milliyeti kimlie "ramen" be- nimsenebilecek, bu da bugnden yarna gereklemeyecektir. Ayn ekilde, bu konuda yeni siyasetlerin retilip uygulanabilmesi iin demokratik almlarn ne denli gerekli olduu ak olmakla beraber, bunlarn meselenin halli yolunda sadece bir ara olduu, bu alandaki zmn kurulu ideolojisini sorgulayan bir ulus-devlet karsnda, sre iinde, kimlik yaratma alanndaki stnln kaybedecek bir milliyetilikle mmkn olabilecei unutulmamaldr. izdiimiz bu tablonun bir hayli karamsar olduu phesizdir. Osmanl kimlii ortak htralar yaratmak alanndaki zaaf nedeniyle baarsz olmutu. Bunun farkl bir balamda tekrar bir kader deilse de kelime tartmalarn aan siyaset retimini gerektirmektedir. Bu alanda siyaset retmeye almak ise hem nmzdeki tek anlaml seenek ve hem de karlatmz pek ok mesele karsnda yaptmz gibi iimize kapanma ve her trl deiimi reddetmekten daha olumlu, en azndan mitvar olmamz salayacak bir yaklamdr. .. Zaman, 1 Aralk 2005 173 Aznlklar ve Haklar Liberal ve milliyeti ideolojiler, tarih sre ierisinde "aznlklar" iin yeni haklar talep ederlerken farkl yaklamlar gndeme getirmilerdir. Bireysel haklardan yola kan liberal yaklam, herkese, etnik kkeni ve din inanlarna baklmakszn, eit haklar tannmas arzusunu dile getirirken, milliyeti ideoloji, ortaya kndan nce var olan din cemaatlerin bu alandaki tezini yeniden yorumlayarak, "aznlk" gruplarna topluluk baznda haklar bahedilmesi talebiyle ortaya kmaktadr. Dier bir deyile, birinci yaklam "aznlklarn haklar (rights of minorities)" kavramyla toplumda herhangi bir alanda ounluun dnda kalan gruplarn, devletin toplum zerindeki kontrolnn zayflatlmas yoluyla, eit muamele grmesi gerekliliinin altn izerek bunu teminat altna almay amalamaktadr. Bu alanda istenilen kanun deiiklikler ise temelde ayrmcln nlenmesine ynelik taleplerdir. Liberal ideoloji, bir anlamda, bireysel haklarn gelimesi ve devletin toplum zerindeki kontrolnn zayflamasna paralel olarak ayrmcln da tedricen ortadan kalkacan var saymaktadr. Mesel devletin sk bir eitim tekeline sahip olduu bir toplumda aznlklarn eitim ve kltrel alanlardaki haklarnn nasl korunaca etrefil bir mesele olarak karmza karken, bylesi bir tekelin olmad bir toplumda sz konusu sorun zaten var olmamaktadr. Liberal dnceye gre devletin rol belirleyicilik deil ayrmcl engellemek olmaldr. Gene misaller yardmyla aklayacak olursak, bu yaklama gre, devlet mektepte ne okutulacan belirleme ve bunu yerine getirme yerine ne okutulamayaca konusunu dzenledikten sonra uygulamay kendi dnda kalan toplumsal aktrlere brakmal ya da homosekseller benzeri "aznlklar" temsil eden rgtlerin faaliyetine destek vermek yeri- 174 ne tm vatandalarn cinsel tercihleri nedeniyle ayrmcla uramalarn engellemelidir. Buna karlk milliyeti ideolojinin savunduu "aznlk haklar (minority rights)", belli etnik ya da din gruplarn kendi kltrlerini gelitirme, cemaatlerinin idaresinde muhtariyet sahibi olma, hkmet harcamalarndan kendilerine pay ayrlmas isteklerinde ekillendii gibi, topluluk baznda hak talebinde bulunmaktadr. Mesele tarih sre ierisinde incelenirken tespit edilmesi mmkn bir gelime, Bat Avrupa liberallerinin, aznlklarn korunmas yolunda bu topluluklarn liberalizmden fazla holanmayan milliyeti liderleriyle almak zorunda kalmalardr. Aznlklar ve Avrupa Dengesi ile Uluslararas rgtlerin Konuya Yaklam Avrupa devletleri aznlklar meselesine kendi ktalar ve onun yakn evresiyle snrl bir alanda yaklamlardr. Uzun sre konu, mesel 1606 tarihli Macaristan-Transilvanya antlamasnda olduu gibi, din cemaatler erevesinde ele alnm, sonrasnda ise etnik ve dil aznlklar temel ilgi alann meydana getirmilerdir. Ondokuzuncu asr balarndan itibaren, Dou Avrupa aznlklarnn korunmas erevesinde Avusturya-Macaristan mparatorluu, Osmanl Devleti ve Rus arl bnyesindeki topluluklarn milliyeti temsilcilerine yardmc olan Bat Avrupa liberalleri, kendi toplumlar iin liberal ideolojinin etkisi altnda kontrol azalan bir devlet ve herkesin eitlii zeminlerinde koruma siyasetlerini uygularken, bu corafyada en belirgin misalleri olan Avusturya-Macaristan mparatorluu ve Osmanl Devleti'nde grld gibi topluluk baznda haklar edinilmesini savunmulardr. 1815 il 1918 yllar arasnda Bat Avrupa liberalleri kendi lkelerindeki uygulamann bu toplumlardaki aznlk meselelerini zmekte ve aznlklara yeterli gvenceler verme konusunda yetersiz kalaca dncesiyle bilhassa Osmanl Devleti'ne topluluk baznda "aznlk haklar" verme ve temsil kotalar tesis etme konusunda bask yapmlar ve Avrupa Dengesi'nin bu alandaki siyasetinin temel belirleyicisi olmulardr. 175 1918 sonrasnda kurulan yeni dzende Avrupa dengesinin yerini alan ve tm dnyay kapsayan bir alanda iki farkl yaklam arasnda dengeyi salamaya alan Milletler Cemiyeti, 1922 ylnda ald bir tavsiye kararyla, bir yandan etnik, dil ve din aznlklarn haklarn koruma altna almaya alrken, dier yandan da bu aznlklarn kendilerini idare eden devletlere vatandalk balar erevesinde sadakat gstermesinin gerekliliini vurgulamtr. Bu bir anlamda liberal ve milliyeti yaklamlarn sentezidir ki bir yandan herkese eitliin yetmeyeceini vurgularken, te yandan da topluluk baznda haklar verilmesinin meselenin aznlklarn korunmasndan te noktalara tanmasna neden olaca yolundaki kaygy dile getirmektedir. Nitekim, 1933 sonrasnda Almanya'nn aznlklar saldrganlk arac olarak kullanmas, kinci Dnya Sava akabinde yaratlan yeni dnya dzeninde ibreyi yeniden bireysel eitlik tarafna kaydrmtr. Bunun sonucu olarak, 1966 tarihli Uluslararas Sivil ve Siyas Haklar Szlemesi'nin 27. maddesinde aznlk haklar kavram yalnzca bireysel dzeyde herkesin eitliinin temini alanndaki liberal yaklam erevesinde deerlendirilmitir. Gnmzde ise bilhassa sosyalist rejimlerin k sonrasnda, yeniden topluluk baznda aznlk haklar kavramna dn sreci balamtr. 1992 tarihli Birlemi Milletler Mill, Etnik, Din ve Dil Aznlklarna Mensup ahslarn Haklar Deklarasyonu da temelde aznlk cemaatlerinin deil bunlara mensup bireylerin haklarn tartmakla beraber, devletleri, aznlk kimliklerinin korunmasna davet ederek topluluk baznda tannma alannda bir yaklam deiikliinin altn izmitir. Benzer bir yorumu Avrupa Konseyi'nin Kasm 1992 tarihinde imzaya at Blgesel ve Aznlk Lisanlar Szlemesi iin de yapmak mmkndr. Avrupa Liberalleri ve Osmanl "Aznlklar" Batl liberaller, Osmanl Devleti'nin ounluun dnda kalanlar herkesi eitleyerek koruma yolunda att admlar hibir zaman yeterli grmeyerek bu alanda topluluklara zel haklar verilmesi talebini srekli biimde tekrarlamlardr. Cebel-i Lbnan'n nasl idare edileceini dzenleyen 1861 Beyolu Protokol'nde ahikasna ulaan temsil kotalar fikri 176 ya da 1856 Islahat Ferman'nn salad gvencelere karn Ermeni, Rum Ortodoks ve Yahudi milletlerine verilen (kendilerinin anayasa olarak yorumladklar) nizmnmelerle ortaya konulan her cemaatin farkl idaresi yaklam, herkesi eitlemenin Osmanl toplumu benzeri bir yapda gerekli korumay salayamayaca varsaymnn tabi sonular idiler. O kadar ki, 1875 Hersek ve 1876 Bulgar buhranlar sonrasnda Osmanl Devleti'ne, Bosna-Hersek Hristiyanlar ve Bulgarlar'a topluluk baznda haklar verilmesi, bu blgelere kendilerinin onaylayacaklar Hristiyan valiler tayini konularnda sava tehdidi altnda bask yapan Avrupa liberalleri, 1876 Kanun-i Esassi'ni ve bu yolla herkesin eitlenmesini yetersiz bir adm hatta kafa kartrmaya ynelik bir hile olarak gryorlard. Unutulmamaldr ki, bu alanda Midhat Paa'nn, Odyan Efendi tarafndan ngiliz Dileri'ne ulatrlan, "Kanun-i Esas'nin uygulanmasnn ngiltere'nin ya da Dvel-i Muazzama'nn kolektif garantisi altna konulmas" teklifi bile kabul grmeyerek topluluk baznda haklar verilmesi ve kota uygulanmas talepleri tekrar edilmiti. Ayn derecede ilgin olan bir dier husus, deiik Osmanl cemaatlerinin de herkesin eitlenmesi giriimlerine neredeyse tamamen ilgisiz kalrken, milliyeti zaviyeden kendi toplumlarna mahsus haklar talebini ana siyasetleri haline getirmi olmalardr. Daha Kanun-i Esas'nin iln ncesinde Bulgar entelektelleri Avusturya-Macaristan benzeri ve sultann ayn zamanda Bulgar ar' olaca bir Trk-Bulgar Devleti talebinde bulunurken benzer istekler daha sonra Rum ve Arap toplum liderlerince dile getirilmiti. Bu lekte talepler yapamayan daha ufak cemaatler de kendilerine mahsus ve topluluk baznda haklar talebinden geri kalmyorlard. Nitekim, Ermeni siyas cemiyetleri 1902 ylnda Osmanl Kanun-i Esassi'nin yeniden uygulamaya konmasn ve bu erevede salanacak bir eitlii kendi cemaatlerinin gelecei iin yeterli grmediklerini ak bir biimde dile getirmilerdi. Bu bazda haklar vermenin temel sorunu, bunlarn devletin farkl topluluklarla ve ounluk dnda kalan topluluklarn birbirleriyle olan ilikilerinde yarataca zorlukta yatmaktayd Liberallerin deil milliyetilerin denetimindeki etnik cemaat- 177 ler, temel meseleyi eitlik mcadelesinden ziyade kendileri ile ounluk arasndaki bir pazarlk olarak gryorlar ve kendileri dndaki topluluklarn haklarn neredeyse hi dikkate almyorlard. Mesel Trk-Bulgar Devleti projesi, milliyetiler tarafndan, Bulgarlarn durumunu ciddi biimde iyiletirecek bir proje olarak yorumlanrken, bu dier Osmanl ansrna herhangi bir kazan salamyordu. lgin bir gelime olarak bu milliyeti entelektellerin liderliinde Osmanl Devleti'nden ayrlarak kurulan yeni devletler de kendi bnyelerinde kalan aznlklara haklar bahetme hususunda hi de istekli davran-myorlard. Benzeri bir ekilde Avusturya-Macaristan'n dalmas sonrasnda kurulan yeni devletler Paris Konferans'nda yeni bir dnya dzeni tesis etmek isteyen sava galiplerine snrlar iinde kalan aznlklara haklar verme konusunda ayak diremekten geri kalmamlard. Avrupa Birlii'ne Katlm Srecinde "Aznlk Haklar" Kamuoyumuzun gndemindeki temel konulardan birisi haline gelen Avrupa Birlii'ne katlm srecinde "aznlklarn ne gibi haklara sahip olmalarnn gerektii tartmasnda tarih gelimelerin nda gznne alnmas gereken drt nemli husus vardr. Bunlardan birincisi bilhassa son on be senedir aznlklara topluluk baznda haklar verilmesi grnn yeniden uluslararas camiada arlk kazanmaya balamasdr. Bunun tabi bir neticesi olarak, gnmz Avrupa liberalleri de "ounluk" dnda kaldklar ve bu nedenle ayrmcla uradklarn dndkleri topluluklarn liberal dnceden fazlaca holanmayan ve ounluun kendi topluluklarndaki yansmalar olan liderleriyle almak zorunda kalmaktadrlar. Bu alanda 1815-1918 aras uygulamalardan alnacak dersler sadece topluluk baznda haklarla yaplan dzenlemelerin toplumda genel eitlii salamak konusunda yetersiz kaldn ortaya koymaktadr. kinci husus toplumumuzda temsilcisi olduklar topluluklar adna hak talebinde bulunanlarn nemli bir blmnn meseleyi, tpk tarihimizdeki dier misallerde olduu gibi, genel 178 anlamda bir eitlik sorunu olmaktan ziyade kendileriyle, kendilerini uzun sredir ezdiklerini dndkleri ounluun temsilcileri arasndaki bir mcadele olarak grmeleridir. Bu alanda kullanlan sylemlerin Bulgar-Trk Devleti talebiyle ortaya kan Bulgar milliyeti entelektellerininkinden pek de farkl olmamas gerekten dndrcdr. Devlet kontrolnn genel anlamda azalmas ve ayrmcln bu yolla nlenmesi yerine, devletin ounluk adna yapt uygulamann benzerini kendi topluluklarnda icra etme yetkisine kavumak isteyenlerin toplum genelinde liberallemeye katkda bulunmalar olduka zordur. Benzeri ekilde mesele belirli bir din grubun deta bir Osmanl milleti (din cemaat anlamnda) gibi devlet tarafndan tannmas ve madd destek grmesi deil, herkesin din hrriyetinin gerek anlamda teminidir. Devletin doan ocua verilecek isimden kurban derisinin balanaca kuruma varan detaylara inen bir alana mdahalede bulunduu bir toplumda asl sorunun bu olduu gzard edilmemelidir. Buna karlk ounluun temsilcileri olarak bu denklemin dier tarafnda yer alanlar da kendilerini farkl grenlerin aslnda farkl olmadklarnn ispatn, toplumda eitlii salamann en kestirme yolu olarak grdke ve bu eitlii sk devlet kontrol altnda temin fikrini mdafaa ettike bu alanda tatmin edici bir neticeye ulamak mmkn deildir. Bu konuda Viyana Belediye Bakan Dr. Lger'in "Kimin Yahudi olduuna ben karar veririm" vecizesini andran yaklamlarla zm retilemez. Nihayet lkemiz siyaset yapclarnn da bu sreci bir pazarlk, ounluun zararna hak bah deil de toplumsal bar ve eitlii salamaya ynelik bir eylem plan olarak grmeleri ve buna inanmalar gerekmektedir. Bu srecin bir siyas amaca ulamak iin zorunlu bir taviz verme olarak alglanmas, onun l domasna yol aacaktr. ?'???? Zaman, 21 Ekim 2004 179 Ulus-Devletler ve Miras Paylam Ortaa tarihilerinin sklkla vurguladklar bir gerek de katlmc Ortaa kurumlarnn ortadan kaldrlmasndan kaynaklanan sorunlarn, imparatorluklarn yarattklar gelenein tozu duman iinde unutulmu olmalardr. Benzer bir ekilde, ulus-devletin yaratt gelenek de imparatorluklarn "farkllarn birarada yaamasn" ok daha iyi salad gereini unutmamza yol amaktadr. Farklln asgariye indirilmesini amalayan siyasetler sonucunda dier milletlerden komularyla aslnda gayet iyi geindiklerini dnen ok sayda Bulgar, Macar, Makedon, Trk, Yunanl doup bydkleri yerlerden farkl bir "anavatan"a snp yeni hayatlar kurmak zorunda kalmlardr. Orta Avrupa'dan Ortadou'ya uzanan bir sahada farkllarn milliyetilik ann balamasyla zorlaan birliktelikleri, Avusturya-Macaristan ve Osmanl imparatorluklarnn dalmas ile bsbtn imknsz hale gelmitir. Bu yaplarn kalntlar zerine kurulan ulus-devletler ise kendi karakterleri nedeniyle, zor kullanm da dahil olmak zere, her trl imkn seferber ederek, kaynam, farkll asgariye indirmi kitleler yaratma abas iine girmilerdir. Bu balamda yaygn olarak kullanlan "tencere dibin kara" sylemi "btn tencerelerin diplerinin, kendi tabiatlar nedeniyle, kara" olduu hakikatini sklkla unutmamza yol amaktadr. Mukayese edildiklerinde belirli ulus-devletlerin farkllk gstermeyen kitleler yaratma siyasetleri dierlerine nazaran daha ar gzkebilir ama son tahlilde bunlarn hepsi de ayn yaklamn rndrler. Sorun komular deil zihniyettir. Unutulmamaldr ki, yalnzca Yunanistan, Bulgaristan, Trkiye geninde yirminci asrn ilk eyreinde yaklak iki buuk milyon insan, doup bydkleri ehirleri, tarlalarn, dk- 180 knlarn, atalarnn mezarlarn geride brakarak "anavatan"larna hicret etmek zorunda kalmlardr. Farklln devlet iin zararl olduunu dnen, aynl ycelten ve farkllara "iimize yerletirilmi potansiyel hainler" muamelesini reva gren bu zihniyet, kendi siyasetlerini ulus-devlet olmann ve milliyetiliin gerei olarak sunarken, dier toplumlardaki benzer uygulamalar insanlk d eylemler snflamasna dahil etmitir. Mesel, Yunanllar'n, Makedon aznl Yunanca soyadlar almaya zorlamas, Makedonlar'n aslen Bulgar olduunu savunan Sofya basnnda sert biimde eletirilirken, Bulgaristan'daki benzer uygulamalar zorla Mslmanlatrlm etnik kardelerin gerek kimliklerine kavuturulmas gibi bir tez erevesinde alklanm, Kk Asya Hellenizmi'nin dramna atlar yaklrken, Selanik gibi etnik Yunanllar'n ehir nfusunun ancak yzde 30'unu meydana getirdikleri merkezlerin "kurtarldktan" sonra nasl farkllktan arndrldklarna ya hi deinilmemi ya da su d glere havale edilmi, nihayet Bat Trakya'daki baskc uygulamalar eletirilirken stanbul Rumlar'nn maruz kaldklar zorluklarn msebbibi olarak "Kbrs ve anavatanlarndaki etnik kardeler" gsterilmitir. Bu alandaki ikili standart "anavatan" dnda kalan "etnik kardeler"e ynelik beklentilerde de kendisini gstermitir. Atina, Bat Trakya Trkleri'nin her eyden nce Yunan vatanda olmalarn beklerken, stanbul Rumlar'n Hellenizm'in son kalelerinden birisinin savunucular olarak mtalaa etmi, Ankara'nn tavr da bundan farkl olmamtr. Benzer bir ekilde, Trk ve Yunan asll Kbrsllarn anavatanlaryla en ufak bir anlamazla dmeleri her iki tarafa da nankrlk ve onun da tesinde hainlik olarak yorumlanmtr. Farklla yaklamlarndaki zihniyet bakmndan birbirlerine benzemekle beraber birbirlerinden bu zihniyetin uygulamaya yansyan sertlii konusunda ayrlan ulus-devletlerin hemen hemen hepsi de "en fazla hakszla urayan millet/etnik grup" psikolojisini sahiplenmilerdir. Bulgar milliyetilii 1878 sonrasnda Bulgaristan'a braklan sahada Msl-manlar'n nfusun yarsn tekil etmesi zerinde kafa yormaktan ziyade "Bat Bulgaristan" olarak adlandrdklar Ma- 181 kedonya ile Edirne, Selanik gibi Osmanl vilyetlerinin nasl olup da "anavatandan" koparldna at yakarken, Suriye idarecileri, Stalin'in bile Trkiye'ye braklmas gerektiini dnd snrn kendi taraflarndan ziyade kar tarafndaki Araplar ve Byk Suriye'ye dahil olmas gerektiini dndkleri Lbnan'la megul olmulardr. Kendisini kltr mirasnn nemli bir blmn reddettii imparatorluun siyas mirass olarak gren Trkiye de benzer ekilde Ege adalarnn Yunanistan'a verilmesini hep kendi aleyhine alm Bat'nn bir oyunu olarak grrken, bu adalarn geleceinin belirlenmesinde arlkl rol oynamas gerekenin nfus yaps deil de coraf konum olduunu savunmu, buna karlk Musul'un kaderinin tespitinde nfus oranlarnn belirleyici olmasn talep etmitir. Benzeri ekilde, Irak'n uluslararas gndeme her geliinde Dileri'ndeki Musul dosyas raftan indirilirken, Osmanl Sadareti'nin Arabistan Vilyt kategorisine soktuu yerlerin snrn hangi taraflarnda yer ald dikkate deer bir konu olarak grlmemitir. Ulus-devlete geii ondokuzuncu asrda balayan milliyetilik mcadelelerinin sonrasnda gerekletiren ve tarihi bu mcadeledeki koullar erevesinde yorumlayarak yeniden yazan Osmanl mirass devletlerin hepsinin de miras paylamnda en byk hakszla uradklarn dnmeleri, aralarnda mevcut sorunlarn zmnn nnde zannedilenden de byk bir engeli oluturmaktadr. En yakn misal olarak verilebilecek Kbrs meselesinde zm amal paketler tartlrken kullanlan "Hellenizm'in yenilgisi/zaferi", "Yeni Girit" benzeri sylemler ve en fazla hakszla kimin uradn ispat yolunda sarfedilen gayretler bunun gstergesidir. Osmanl toplumunun rettii ulus-devletlerden olgunluk ana erimi iki mirasnn aralarndaki meseleleri halen bu sylemin dna karak tartamamalar, zerinde iki toplumun yaad bir adann idar yapsnn belirlenmesi konulu bir tartmann asrlk sloganlarla yaplmas, bu psikolojik eii amann zannedildii kadar kolay olmadn gstermektedir. Bu psikolojik eik ayn zamanda blgedeki gergin ilikilerin de fazla gndeme getirilmeyen nedenlerinden birisini oluturmaktadr. Blge lkelerinin neredeyse hepsinin tm 182 komularyla neden kanl bakl olduklarn aklamak iin kullandklar "ktlmzden baka bir ey dnmeyen, gemiten gnmze aleyhimize yaylmaya alan dmanlarla evrili olmak" sylemi, sorunlarn zerinde bir sorun olma karakterini haizdir. Bunun ve maduriyet psikolojisinin almas ile dier toplumlardaki bireylerin de benzeri trajediler yaadklarnn kabul, meselelerin halline zannedilenden ok daha fazla katkda bulunacaktr. Demokratikleme bu sorunlarn almasnda nemli rol oynayabilir; ancak, Kant'n daha 1795'te ileri srdnn aksine, uluslararas sistemde demokrasilerin arlk kazanmas ebed bar salamayabilir. Buna karlk, demokratiklemenin yan sra gerek kklemi ulus-devletlerin geirdikleri evrim sonucunda farklla bakn deimesi, gerekse de ulus-devlet st yaplara gei srecinin hzlanmas bu konuda yapsal bir deiimin kapy almakta olduu umudunu uyandrmaktadr. " Zaman, 12 Mays 2004 ,183 Cumhuriyet'in Getirdikleri ve Irak'taki Osmanl daresi Cumhuriyet Bayram dolaysyla her sene olduu gibi bu yl da gnn "anlam ve nemine" uygun aklamalar yapld. lgin olan, Cumhuriyet'imizin sekseninci yldnmnde yaplan aklamalarn yirminci yldakilerden farknn gnn "mana ve ehemmiyetini" deil de "anlam ve nemini" dile getirmekle snrl kalmasyd. Bir kez daha en yetkili makamlar tarafndan Cumhuriyet'in nasl olup da bir "mmet"i "millet" haline getirdii, hibir sz hakk olmayan "teb'a"y nasl "vatandalar'^ dntrd yeniden tekrarland. Bir tesadf eseri olarak bu aklamalar yapld srada Irak'taki Amerikan ynetiminin lideri Paul Bremer de, Irak'ta Trk askeri konulandrlmas konusunda yaanan tartmaya ilikin yorumunda, sorunun temelinde Irak'n "Osmanl smrgesi" gemiinin yattn savundu. Cumhuriyet'in yukarda zikrettiimiz deiiklikleri nasl gerekletirdiini dile getiren makam sahipleri ve benzeri fikirleri gazete kelerinde*okuyucularna aktaran yazarlar bu yoruma sert tepki gstererek, Bremer'i tarihi iyi bilmemek, hatta bilinli olarak tahrif etmekle suladlar. Bu iki misal tarihin gemii anlama konusunda, tpk kendisi gibi bize yardmc olan jeoloji benzeri bir bilimden farkl olarak, belirli vak'alarn nasl, ne srayla ve ne gibi nedenlerden dolay meydana geldiklerini tespit etmenin tesinde bir ilev grdn gstermeleri bakmndan ortak nitelik tamaktadr. Tarih srekli bir -biimde yaratlr ve yorumlanr. Tanzimat'n ne gerekletirdii ya da ne gibi bir karakter tad konusunda 1860, 1880, 1930 ve 1940 tarihlerinde ok farkl resm sylemler gndemde olmutur. 1860 ylnda Tanzimat'n devleti yeniden dirilttii dnlrken, yirmi yl sonra devleti bor batana ve d siyasette teslimiyetilie mahkm ettii yaygn kabul grmeye balam, 1930'da Tanzimat "zihniyetinin" baarszl vurgulanp, Cumhuriyet'e 184 yol at fikri kesinlikle reddedilirken, on yl sonra Tanzimat, tm baarszlklarna ramen, byle bir balang noktas olarak kabul edilmitir. Baka bir deyile siyasette meydana gelen her temel deime tarihin yeni bir yorumunu da beraberinde getirmitir. Benzeri bir deiikliin neden Cumhuriyet yorumunda gereklemedii phesiz ilgin bir konudur. Osmanl gemiinin nasl olup da monolitik, alt asr gibi saysz deiimlerin yaand bir zaman diliminde deimeyen kurum ve toplumsal rgtlenme biimlerini srdrm bir yap olarak sunulduunu anlamak hi de kolay deildir. 1877 ylnda bakentinde bir parlamento toplamaya muvaffak olmu, 1908-1913 arasnda, zorlukla da olsa oulcu sistemi yaatabilmi, siyas toplantlarda konumalarn "Osmanl Vatandalarm" hitabyla balad, "hkimiyet-i milliye" kavramnn gazete ismi olacak kadar poplerletii bir toplumun nasl "mmet" (bu kavram Cumhuriyet ncesi dnemi tavsif iin kullananlarn nasl bir toplumsal rgtlenme biimine atfta bulunduklarn anlamak olduka gtr. Gzlenen bu kavramn yeni bir anlam yklenerek baz Arap lkelerindeki yapya iaret etmek amacyla istimal edildiidir) olarak grlebildiini kavramak da ayn derecede zordur. Gene bu grleri ileri srenlerin zanlar aksine, Cumhuriyet, kimsenin din kitaplar dnda bir ey okumad bir toplumu deil, Draper'in din-bilim atmas konusundaki eserinin en ok satan kitaplar listesine girdii, Ludvvig Bchner materyalizminden Haeckel Monizm'ine varan dncelerin youn biimde tartld bir yapnn yerini almtr. Hi kimsenin teb'a olarak hibir hakknn olmad, Cumhuriyet iindeki anlamyla hukukun bulunmad var saylan bir yapda, nasl olup da ra-y Devlet'in, Birinci Dnya Sava'nn en zor gnlerinde, dmana destek olan Arap airine ait mallarn devlete destek veren kabilelere datlmas gibi bir hkmet talebini Kanun-i Esas'ye aykr bularak kabul etmediini ve bylesi bir uygulamay durdurduunu anlamak da mmkn deildir. Unutulmamas gerekir ki, Cumhuriyet hakknda yaplan "saltanat- merutadan cumhuriyet-i mutlakaya 185 inklb" edildii yorumu insafsz bir eletiri olmakla beraber nemli bir hususa iaret etmekteydi. Bu denli basit gerekler nda belirttiimiz Cumhuriyet yorumlarnda srar edilmesinin sadece bir aydn tembellii ile aklanabilmesi mmkn deildir. Bunun asl nedeni, geirdii snrl evrime karn, temel sylemini deitirmemekte direnen bir siyas yapnn kendi meruiyeti asndan byle bir yorumu tercih etmesidir. Dolaysyla bu alanda temel bir deiiklik meydana gelmedii srece Cumhuriyet bayramlarnda ayn grler tekrar edilecektir. Ancak bylesi bir deiim sonrasnda Cumhuriyet'in getirdikleri anlaml bir biimde ortaya konulurken, gereksiz bir hayalet yaratlp ona hcum edilmeyecek, daha da nemlisi, tpk gnmz Fransa'snda Jacobin uygulamalarn deil, insan haklar beyannamesinin sahiplenilmesi gibi, Cumhuriyet'in topluma yapt hi de kmsenemeyecek ve toplumun ezici bir ounluu tarafndan benimsenen katklar n plana karlabilecektir. Kendilerine, ngiliz ve Franszlar tarafndan meruiyet salamak amacyla aktarlan Osmanl gemii yorumunu iselletirerek daha da ileri bir noktaya gtren Arap milliyeti rejimlerinin bu konudaki grlerini deitirmeleri iin de benzeri bir deiime gerek duyulduu phesizdir. Tarih, iyi tarihilerin almalaryla deil, ancak bylesi deiimler sonrasnda yeniden yaratlmakta ve yorumlanmaktadr. Zaman, 5 Kasm 2003 186 Yeni Cumhuriyetilik Son yllarda "cumhuriyet'in yeni anlamlar yklenerek kavramsallatrlmas toplumumuzda anlamsz bir gerginlik yaratmaktadr. Regis Debray'nin, her ikisi de 1989 ylnda yaynlanan, Que vive la Republique (Yaasn Cumhuriyet) kitab ve bal "Cumhuriyet ya da Demokrasi" olarak tercme edilebilecek Le Nouvel Observateur makalesinde ortaya koyduu tezden esinlenen bu kavramsallatrmann savunucular, toplumun idealinin "kar-devrimci"lik arac olarak grdkleri demokrasi deil, bu yeni anlamyla, "cumhuriyet" olmas gerekliliine iaret etmektedirler. lgintir ki, toplumumuzda ortaya kan ve kendisini "ulusalc" sfatyla tavsif etmeyi uygun gren bir fikr cereyann temsilcileri kendileri gibi Marksist gelenekten gelen, Che Guevara ile silah arkadal yapm, Amerika kartln bu nedenle Miloevi'i savunma derecesine vardrm ve nihayet 1990'da kaleme ald de Gaulle methiyesiyle Fransz solu ile milliyeti san cumhuriyetilik paydasnda birletirmeye alm olan Debray'nin bu konudaki yorumlarndan hareketle yeni bir tez ortaya koymulardr. Debray'nin, Kuzey Afrikal Mslman kz rencilerin okullarda balarn rtmeleri konusunda 1989 sonbaharnda ortaya kan tartmada, drt sol entelektelle beraber kaleme ald mektupta, sosyalist eitim bakan Lionel Jospin'e "htill'in iki yznc yldnmnn, cumhuriyet eitiminin Mnih'i olup olmadn gelecein syleyecei" ihtarnda bulunmas herhalde toplumumuzda benzer ifadeleri deiik anlamlarla ykl olarak kullanan sz konusu evrelerin aradklar dnr bulduklar zehabna kaplmalarna neden olmutur. Debray'nin fikirlerinin tam anlamyla anlalmadan ve her aamada biraz daha vlgarize edilmesi sonrasnda yaratlan yeni "Cumhuriyetilik", temel olarak, lkemizde 1950 (ya da 187 1938) sonrasn bir "kar-devrim" sreci olarak grmekte ve bu tarihten nce var olan dzeni ise "gerek cumhuriyetin altn a" olarak tanmlamaktadr. Bu anlamyla cumhuriyet, bir siyas rejim olmann tesinde bir toplumsal ideal ve inanlar btn haline gelmekte ve yozlam bir avamfiripliin yaldzlanmasndan baka bir ey olmad var saylan "demokrasi"nin kart seenei olarak sunulmaktadr. Bu tezin mdafilerine nazaran toplumun ideali "demokrasi" ya da "demokratikleme" deil "cumhuriyet" ve onun zerine ina edildii ilkelerin korunmas olmaldr. Gene ayn mantktan hareketle toplum bu iki zt ideali badatrma gibi anlamsz bir gayretin iine girmektense, cumhuriyetin niversel deerlerini demokrasinin yerelletirici sapmalarna kar mdafaa etmelidir. Bu tezin ilk sorunu, Debray'nin youn eletiriler getirdii post-modern demokrasinin balang tarihi olarak 13 Mays 1968 tarihini semesidir. Mediolojinin kurucusu kabul edilen Debray bu tarihin gemi ve gnmz medyatik toplumlar arasndaki snr olduunu iddia etmekte ve temelde akla, kanunlara, bu kanunlarla kurulmu kurumlara dayanan niversel cumhuriyetin, retim ve mlkiyet ilikileriyle medyaya dayanan, bir kurum olarak "din" ile uzlaan, parti liderlerinin egemen olduu ve gitgide yerelleen demokrasiye tercih edilmesi gerektiini ileri srmektedir. Bu tez Trkiye'ye uygulanrken sklkla bu ada medyatik toplum balants tamamen bir kenara braklmakta ve snr 1938 ya da 1950 gibi Debray'nin pek de dnmedii tarih ve toplumsal dzenlerinde kesimlere tabi tutulmaktadr. Yeni Trk cumhuriyetiliinin bir dier ciddi kuramsal zaaf da tpk Debray'nin Fransa misalinde var olduu gibi zgn bir "Cumhuriyet" fikri zerine ina edilmi olmasdr. Debray, mesel ABD'deki anlamyla, cumhuriyetin, bu kavramn Fransa'daki "gerek" uygulamasyla pek de ilikisi olmadn iddia ediyordu. Ona gre bu nedenle Alexis de Tocqueville bile cumhuriyeti olmayp sradan bir demokratt. Halbuki son krk senedir Amerikan cumhuriyetilii zerine yaplan almalar, ondokuzuncu asr balarnn moda konularndan biri olan Fransz ve Amerikan devrimleri karlatrlmas almalarnn kaba sonularnn pek de anlaml olmadklarn 188 ortaya koymutur. Dier bir deyile bu aratrmalar, Amerikan cumhuriyetiliinin nl "Locke et praetera nihil" deyimiyle var sayldnn aksine sadece Locke'un tezlerine dayanan muhafazakr bir ideoloji olmadn, en azndan Fransz cumhuriyetilii kadar insan haklar temeline dayandn vurgulamlardr. Yeni aratrmalarn eletirdii klasik almalar, Fransz htilli'nin insan haklar temelinde gerekletirilen bir eylem ve sonrasnda bu temele dayanarak kurulan bir cumhuriyetilie zemin hazrladn iddia ediyorlard. Buna karlk Amerikan Devrimi, anavatann kendilerini Britanya teb'as olarak tanmamasna isyan eden mstemleke ahalisinin aslnda yeni haklar talep etmeyen, bizzat hkmet tarafndan anavatanda bahedilmi haklar almak ve kltr miraslarn korumak amacyla gerekletirdikleri muhafazakr bir ayaklanmayd. Dolaysyla bu lkede ortaya kan cumhuriyetilik de temelde muhafazakr bir fikr zemine oturtulmutu. Yeshua Arieli'nin ban ektii akademisyenler bu yaklamn ne kadar anlamsz olduunu ciddi metin tahlilleriyle ispat etmilerdir. Bu almalarn ortaya koyduu gibi, Amerikan cumhuriyetilii de en az Fransz misali kadar insan haklar temeline dayanyordu. Bu aratrmalar ayrca Fransz sol entelektellerinin temel tezlerinden birisi olan "insan haklar" ile "birey haklar" kavramlar arasnda ciddi farkllklar bulunduu iddiasnn da, amiyane tabirle, bir entelektel mugalata olduunu ortaya koymulardr. Bundan dolay, Fransz deneyimini insan haklar temeline dayal niversel bir cumhuriyetiliin yegne misali olarak sunmak, bunun da tesinde, bu uygulamann dnda kalan her trl yaklam kavramn yozlatrlmas biiminde yorumlamak bir "cumhuriyet" klt yaratmaktan baka bir ey deildir. Benzer ekilde, Debray'nin Fransz laikliine benzemeyen bir seklarizme dayanmasndan dolay Amerikan cumhuriyetiliini gerek anlamda cumhuriyeti bir ideoloji olarak kabul etmemesinin de anlaml bir dayana yoktur. Yeni cumhuriyetiliin Trkiye modeli yaratlrken, ortaya Debray'nin kendi tezinin tad temel zaaflara ilveten Osmanl/Trk tarihinin gerek bilgisizlik gerekse de bilinli ar- 189 ptma yoluyla yaplan gerek d yorumundan kaynaklanan sorunlar kmaktadr. Her ne kadar Cumhuriyet'imizin kurucu kadrosu Fransz htilli'ne atflar yaparak bir "Fransa 1789-92/Trkiye 1919-23" tablosu ortaya koymaya almsa da bu tablonun fazla anlaml olmadn belirtmek iin basit bir tarih bilgisi yeterlidir. Bizzat adnn da ortaya koyduu gibi Mill Mcadele syleminden bir cumhuriyeti insan haklar mcadelesi yaratmann zorluu bir yana, 1919 ylnda igal altnda seimlerin yaplarak sultan ve sava galiplerine muhalefet edenlerin meclis ounluu saladklar bir yapy 1789 Fransas ile karlatrmak hi de kolay deildir. Ayrca 1908 sonrasnda hkimiyet-i milliye kavramnn gazete ad olacak kadar popler olduu, 1913'e dein daha sonra otuz yedi yl yaanmas mmkn olmayacak bir basn hrriyetinin bulunduu bir ortamla htill arefesindeki Fransa arasnda paralellikler kurabilmek de olduka zengin bir muhayyile gerektirmektedir. Bu anlamda Fransa ve hatta uzun sre Yunanistan'da anlaml olabilen bir cumhuriyetiler ve kartlar tartmas, gnmzde byle bir kartln bulunmad toplumumuzda, gerekte var olmayan bir kavga zerine yorum yapmann tesine gidememektedir. Ancak bunlarn da tesinde gnmzde bu temele dayanan bir cumhuriyetilik yaratlmasnn en nemli sorunu Gustave Le Bon sekinciliini temel ideolojik talarndan birisi olarak gren Trk cumhuriyetiliinin ayn zamanda Fransz htilli ve cumhuriyetiliinin dier bir toplumdaki uygulamas olarak grlmesidir. Halbuki, modern Trk resm ideolojisini derinden etkileyen Le Bon'un "Fransz htilli ve htilllerin Psikolojisi" adl eseri bu harekete sekinci bir zaviyeden en sert eletirileri ynelten almalardan birisiydi. Trk toplumunun 1919-1923 arasnda gerekletirdii mcadelenin ve elde ettii sonucun kmsenecek bir yan yoktur ama bundan 1789 sonrasnda Fransa'da gerekleene benzer bir dnm karmak ve gerek d tarih temellere oturtulan bir radikalizm, sekincilik ve siyasetle demokrasi kartln "cumhuriyetilik" olarak topluma dayatmak, anlamsz bir tartmayla, zaten gereinden fazla sorunu mevcut olan toplumumuzu yormaktan baka bir ey olmad gibi 190 tarihi de ideolojinin hizmetinde arptmaktr. Bunun da tesinde yllardr bu toplumun fertlerini birletiren "cumhuriyet" kavramna blc bir anlam yklenmesi, herhalde hi kimsenin zerine almamas gereken bir vebaldir. Zaman, 12 Aralk 2004 191 Batllama Yolunda Kimlik Aray Gnmzde yaygn kabul gren tezlerden birisi de smrge gemii olmamas ve iki yz seneyi aan Batllama abalar nedeniyle Trkiye'nin Bat ile ilikilerinin blge lkelerinden byk farkllk gsterdiidir. Ancak, bu ilikilerin tarihine bak bizi olduka farkl sonulara gtrmektedir. Osmanl ve Trk Batllama hareketleri incelendiinde gze arpan en nemli hususlardan birisi, bu giriimlerin balanglarndan itibaren bir ak/nefret ikilemi iinde gerekletirilmeye allm olmalardr. Asrlarca "Avrupa" ve "Frenk" kavramlaryla "teki"ni tanmlayan bir toplumun sekinleri ayn ekilde kendisini "teki" olarak gren bir yapy taklit etme, belli alanlarda O'na benzeme urana bir mcadele olarak balamlar, daha ilginci, bu alanda kazanlan baarlar ve benzerliin artmas ilikiye bak asn ok az deitirebilmitir. Gnlk dilde kullanlan pek ok deyim, lkemiz temsilcilerinin Avrupa takmlaryla oynadklar malarda seyircilerin "Avrupa'nn sesimizi duymasn talep eden tezahratlar, "teki'nin eskinin tersine stn ve olumlu niteliklerle donatlmakla beraber halen bu kategori dna kmadn gsteriyor. Ayn ekilde, Valery Giscard d'Estaing gibi liderlerden, kamuoyu anketlerinde "Trkiye Avrupal mdr?" sorusuna olumsuz cevap veren pek ok ortalama Avrupal'y kapsayan bir yelpazedeki bireyler, halen Trkiye'de "teki"ni grmeye devam etmektedirler. Osmanl/Trk Batllamasnn yukarda belirttiimiz nitelii, hayranlk duyulan ve "tefevvuk" olarak grlen bir yapy taklidi deta bir ak ilikisi haline getirirken, hep "nyargl" ve "gizli emelleri" bulunduu iddia edilen monolitik bir "Avrupa'ya da nefretle yaklama sonucunu douruyordu. Batllama ve Osmanl Devleti'ni Avrupa dengesinin yesi haline getirme abalarnn en nde gelen isimlerinden Fuad Paa dahi, nkte olarak sylese de, Avrupallar'n dardan "devle- 192 ti ykmay" dndklerini dile getiriyordu. Bunun sonucunda bir yandan asker slahat, devlet brokrasisinin ve eitim kurumlarnn Avrupa modelinde yeniden rgtlenmesi iin elden gelen tm gayret gsterilirken, te yandan Avrupa Dvel- i Muazzama's tarafndan talep edilen idar "slahat" hep verilecek bir taviz olarak grlyor ve zannedilenin tersine Batllama'nn hararetli taraftar olan devlet adamlarnca dahi kerhen icra ediliyordu. Nitekim, 1856 Islahat Ferman ile gayrimslim teb'aya tannan haklar pek ok Osmanl devlet adam tarafndan, Paris Anlamas ile Tanzimat ricalinin ryalarn gerek yapan Avrupa dengesinin yesi haline gelme ve devletin "temmiyet-i mlkiyye"sini bu dengenin yelerinin kolektif garantisi altna sokma karlnda "denen son bir bedel" olarak grnmt. in ilgin yan, Avrupa siyasetilerinin nemli bir blmnn de "stratejik nemi bulunan" ve "byk pazar" olma zellii tayan Osmanl Devleti'ne bu nedenlerden ve kendi kamuoylarnn aleyhte yaklamndan dolay ancak slah edilerek katlanlabilir hale getirilebilecek "teki" olarak bakmalaryd. Bu yaklamlarn tabi bir sonucu olarak ne "slahat" ve ne de "toprak btnl garantileri" gereklik arzediyordu. Yeni dzenlemeler erevesinde kilisesine maden an takmak isteyene vali bu eylemin toplumda kargaa yaratlabilecei gerekesiyle kar kyor, buna karlk "Osmanl temmiyet-i mlkiyyesi"nden kastedilenin gnmzdeki "Irak'n toprak btnl" syleminden farkl olmad ksa srede anlalyordu. Bata Namk Kemal Bey olmak zere Yeni Osmanllar belki de bu ak/nefret ilikisini en iyi biimde ortaya koyan bir entelektel hareketi gerekletirmilerdi. II. Abdlhamid de, uygulad siyasetlere baklacak olursa, zannedilenin tersine, benzer bir yaklam ierisinde olmutu. Bir "Uhuvvet-i slmiye Cemiyeti" kurarak Mslmanlar' Avrupallar'a kar rgtlemeye alan ise, en mmtaz Trk pozitivisti olarak tannan Ahmed Rza Bey'den bakas deildi. Kendisinin ad "Bat'nn Dou Siyasetinin Ahlk fls" eklinde tercme edilebilecek Franszca eserinin 1979 ylnda Tunus'ta yeniden baslarak en ok satan kitaplar arasna girmesi phesiz bir tesadf eseri deildir. Ayn ekilde modern dnemde bir b- 193 yk Avrupa devletinin Avrupal olmayan bir g tarafndan malp edildii ilk sava olan 1904-1905 Rus-Japon harbinin tm Osmanl lkesinde bayram sevinci yaratmas, baz entelektellerin ocuklarna muzaffer Japon general ve amirallerinin isimlerini vermeleri de Japonya'nn daha az "teki" olarak grldnn ilgin bir misaliydi. mparatorluun son yllarnda, Balkan Harbi sonrasnda, Batllama'y savunan Osmanl entelektelleri bunun nasl icra edilecei zerine ilgin bir tartmay balatmlard. Harp ncesinde Avrupa Dvel-i Muazzama'snn iki tarafa verdii kolektif nota ile status quo deiikliini tanmayacaklarn iln etmelerine karn Osmanl hezimeti sonrasnda szlerinden vazgemeleri, Batllama'nn en ileri gelen ideologlarndan bir blmn bir "ime-i Husmet" siyasetini tavsiyeye gtrmt. lgintir ki, bunlara kar "me-i Muhabbet" tezini mdafaa edenler, gerek entelektel tartma ve gerekse de siyas lider kadrosunu etkileme alanlarnda yenilgiye uramlard. Milletlerini "mazlum" ve Bat tarafndan suistimal edilmi bir varlk olarak tanmlayan ve Avrupa ile ak/nefret ilikisini belki de tm gemi Osmanl liderlerinden daha youn biimde yaayan modern Trkiye'nin kurucular da yukarda belirttiimiz entelektel izgiyi devam ettirmilerdir. Bunun gnmz Trkiye'sine yansmas "teki"ne gvenmemek, O'nu monolitikletirmek, O'nun gerek niyetinden hep kuku duymak ama O'nun gibi olabilmek yaklamnn grd rabet eklinde karmza kmaktadr. Tek fark, "teki"nin ne olduu konusunda var olan bir kanaate karn kendinin ne olduunun artk bilinmemesidir. Zaman, 14 Ekim 2003 194 Osmanl Gemii ve D Siyaset Yapm Osmanl gemiiyle srekli bir ak-nefret ilikisi yaayan Trk toplumunun bu alandaki devamllk-kesinti yaklam sre iinde ciddi deiimlere uramtr. Cumhuriyet sonrasnda, ilk olarak Yunanistan'daki Tourkokratia benzeri bir Osmanl parantezi yaratan Trk resm ideolojisi, bu "karanlk dnemi" tpk Macar, Bulgar ya da Yunan toplumlarnn yapt gibi tarihinin dna itmeye almtr. Bu, genellikle var sayldnn aksine, bir devr-i sabk (ancien regime) yaratmann olduka tesine giden bir yaklamdr. Dier bir ifadeyle, Trk resm ideolojisi sadece Cumhuriyet ncesi rejimi eletirmekle kalmam, tm Osmanl gemiini Trk tarihinin olaan gelime srecini raydan karan karanlk bir a olarak mtalaa etmitir. Bunu salamak iin, bir yandan Orta Asya ve Anadolu'da Osmanl ncesi parlak gemiler yaratlrken, dier yandan da Osmanl'dan koparak, ona isyan ederek doduu savunulan bir Cumhuriyet kutsanmtr. 1938 sonrasnda bu tez bir lde yumuatlarak devamllk tezi baz snrlamalarla benimsenmi ve Osmanl gemii tarihimiz iine yeniden alnmakla birlikte devr-i sabk vurgusu n plana karlmtr. Nitekim devamllk tezine dnn ilk ciddi rn olarak 1940 ylnda yaynlanan Tanzimat kitab, Tanzimat', Cumhuriyet'in douuna yol aan gelimeler zincirinin mhim halkalarndan birisi olarak kabul etmekle birlikte eserin konuya yaklam, "Neden Tanzimat, Cumhuriyet'in baard byk dnm gerekletiremedi?" sorunsal erevesinde olmutur. 1946 sonrasnda ok partili siyas hayata geilmesi ve bilhassa 1950 ylnda gerekleen iktidar deiiklii sonrasnda devr-i sabk, Mtareke Dnemi ve II. Abdlhamid rejimi ile snrlandrlm, yakn tarih tartma d tutulmu, geri kalan Osmanl tarihi ise yeniden sahiplenilmitir. stanbul'un fethinin 500. yldnm kutlamalarnda en 195 belirgin yorumunu bulan bu yaklam, toplumun parlak gemiini Hattusilis andan Fatih Sultan Mehmed dnemine getirerek tarih kara delik tezini btnyle bir kenara atmtr. Daha sonra, sre iinde bir yandan Cumhuriyet sonras resm ideolojisinin tarih tezi ve onunla balantl yorumlar bir kenara braklrken, bir yandan da devr-i sabk olarak yorumlanan dnemler ve yakn tarih tartmaya almtr. Osmanl gemiinin rehabilitasyonu olarak tavsifi mmkn bu yaklam, bir anlamda topluma hafza da kazandrmtr. Mesel, kendilerini Hitit tabletlerindeki serbest ticaret savunucusu tccarlarla zdeletirmek alannda ciddi skntlar eken Trk liberalleri, Sabahaddin Bey'in "Teebbs-i ahs" tezinde kklerini bulduklarn dnmler, 1960 sonras Trk sosyalistleri hareketlerinin gemiini tiraki Hilmi Bey'e kadar gtrmler, daha yakn dnemde ise kendilerini "ulusalc" olarak tavsif edenler Dou Sorunu'nda (Eastern Question anlamnda) gnmz Avrupa- Trkiye ilikisinin gemiini bulduklarna inanmlardr. Osmanl gemiinin yeniden tarihimizle eklemletirilmesi-nin, toplumsal hafzann yeniden yaratlmas (Trkiye gibi bu hafzann hatr saylr bir sre kaybettirildii ve bu alanda kullanlacak aralarn ortadan kaldrld bir toplumda bunun ne denli zor ve keyflie ak olduu pek tabi izahtan varestedir) dnda dourduu en mhim netice yukardaki misallerin bazlarnn da gsterdii gibi gnmzle romantize edilen Osmanl gemii arasnda anlaml olmayan benzerlikler kurulmas ve gnmz iin imparatorluk siyasetleri tasarlanmasdr. Bu alanda Osmanl siyasetlerinin temel alnmasn destekleyerek neo-Osmanl bir yap tahayyl edenlerin, tpk gemiimize gnmz ulus-devlet deerleriyle bakarak Osmanl Devleti'ni Yemen'e asker gnderdii iin eletirenler gibi (tabi tam tersine), bir anakronizm iinde olduklarn grememeleri olduka ilgintir. Konuya aklk getirmek iin, bunun Osmanl gemiinin reddine kar kmak ve tarih devamllk tezini savunmakla alkas olmayan bir yaklam olduunu belirtmek yararl olur. Trkiye'nin sz konusu miras sahiplenmesi, gemiiyle kavgay bir kenara brakmas, geliim ve dnmn radikal "tarih yapan adamlar" tezi yerine tarih 196 sreklilik temelinde anlamaya almas ne kadar gerekliyse, okuluslu imparatorluk parametreleriyle i ve d siyaset retmeye almas, o derece anlamszdr. Gemiini ve kltrel deerlerini reddederek tarihsiz, dilsiz ve kltrsz bir toplum olmay iftihar vesilesi sayan bir yaklam reddetmek ve "byk adamlar tarafndan balatlan yeni tarih" tezini eletirmekle, bunu bir merhale teye tayarak neo-Osmanl siyasetler retmek arasndaki en mhim fark, bunlardan birincisinin toplumu hafzasn kaybetmi bir bireye benzer durumundan kurtarmay amalayan realist, ikincisinin ise var olmayan ve gerek dnyada kimsenin kabul etmedii parametrelerle siyaset yapmay hedefleyen hayalci bir yaklam olmasdr. Osmanl Mirass Olarak D Siyaset Osmanl parametreleriyle siyaset retimi arzusunun belki de en belirgin biimde dile getirildii alan d politikadr. Genellikle Trkiye'nin d ilikilerinde arln gereince hissettiremedii, yeteri derecede aktif olamad benzeri eletirilerle ortaya konulan bu tez, bir anlamda Ankara'ya ynelik imparatorluk payitaht benzeri bir ilev beklentisini dile getirmektedir. Bu tr bir anakronizmin gznne almad en nemli husus bir ulus-devleti temsil eden yirmibirinci asr Ankara'sndan, Osmanl Devleti'nin arln beklemenin anlamszldr. Gnmz dnyasnda bir blgesel gten, knden on yl nce dahi kodra'dan Basra'ya ifadesiyle tanmlanan, Avrupa Dengesi'nin (European concert) hassas yapsn etkileme gcne sahip, hibir asker ve temsilcisinin bulunmad blgeler zerinde bile hak iddia etmesini mmkn klan bir tarih miras zerine oturan, hadim'l-Haremeyn ve'l-erifeyn unvanyla merulatrd Hilfet messesesi araclyla ABD'nin Filipinler'deki uygulamalarna dahi mdahale edebilen bir yapnn parametreleriyle d siyaset retimi talebinde bulunmak, phesiz gereki olmad kadar anlamszdr. Bu zeminde yaplacak bir d siyasetin baar ans, "slm leminin laik Trkiye'yi rnek almas gerektii" varsaymyla gerekletirilecek ideolojik d siyasetten fazla deildir. 197 Bunu daha da anlamsz hale getiren, bu parametrelerin sembolik dzeyde dahi kullanlmasn salayacak bir dnmn Osmanl corafyasnda taraftar bulmamasdr. Benzeri ekilde Osmanl corafyas dnda kalan slm lemi'nin Trkiye'ye bu nedenle farkl yaklaacan dnmek de fazla anlaml deildir. Osmanl corafyasnda ortaya kan devletler, Osmanl idaresi altndaki gemilerini tabi geliimlerini durdurarak, kendilerini kle durumuna sokmu bir "igal dnemi" olarak grmekte ve milliyeti tarih tezleri araclyla bunu toplumlarna alamaktadrlar. Bylesi tezlerin ne denli anlamsz olduklarn uzun uzadya tartmak gereksizdir ama nemli olan bunlarn tarih gereklerle uyumlu olmalar deil kitlelerce kabul edilmeleri, hatta Yunanistan'n en iyi misalini tekil ettii baz toplumlarda kimliin ketalarndan birisini meydana getirebilmeleridir. Macaristan gibi srad, Osmanl gemiinin modern alara ulamad bir toplumda dahi bu tarih srece deiik ve olumlu saylabilecek bir zaviyeden bakan Geza Dvid ve Pal Fodor benzeri tarihilerin ancak yzlerce yl sonra ortaya kabildikleri gznne alndnda bu alanda ksa vadede ciddi dnmler beklenmesinin ne derece gereki olaca aktr. Bu deerlendirme yaplrken, Filistin ve baz Arap lkelerinde 1967 sonrasnda ortaya kan ve Osmanl gemiinin farkl yorumlanmas arzusunu dile getiren entelekteller benzeri kesimlerin toplumlarnda hkim sylemi temsil etmediklerini belirtmekte yarar vardr. Ayrca bizatihi Trk resm syleminde Osmanl aleyhtarlnn ne kadar uzun bir sre vurgulandn ve hl kullanlmaya alldn dndmzde bunun fazla da yadrganmamas gerektiine iaret etmek uygun olur. Bu nedenle Trkiye'nin Osmanl mirass olma iddiasyla retecei d siyasetin alcs yoktur. Trk d siyasetinin byle bir zeminde aktiflemesi, eer bundan i siyaset alannda istifade edilmesi dnlmyorsa, hibir anlaml netice dourmayacaktr. Osmanl mimar mirasna dahi tahamml e-demeyen bir corafyada bu zeminde retilecek "aktif" d siyaset beklentisi olduunu var saymak, kresel glerin halledemedii meselelerin byle bir prestij yardmyla zlebileceine inanmak, anakronizmin de tesine giden bir hayalci- 198 liktir. Baka bir ifadeyle, tapu kaytlarnn arivlerimizde olmas, blgenin asrlarca stanbul'dan idare edilmi bulunmas nedeniyle Filistin sorununda anlamazln her iki tarafnca hakem olarak kabul edilebileceimizi var saymak ve bu temelde d siyaset retmek, gerekte, blgesel bir g olarak daha kapsaml siyaset yapmamz engelleyen bir yaklamdr. Benzeri bir ekilde Irak'n gelecei hakkndaki tartmaya bu topraklarn eski sahibi tavryla yaklamak, zannedilenin tersine, Trkiye'nin blgesel g olarak salayabilecei etkinlii azaltr. Bunun kendinden menkul hakemlik ya da dier aktrlere rol bime vazifesine tahvili ise ilikileri daha etrefil hale getirmek dnda bir netice dourmaz. Ender durumlarda Trkiye'den bylesi beklentiler iine giren toplumlar olmakla birlikte Osmanl corafyasndaki herhangi bir anlamazln her iki tarafnn da Ankara'dan yukarda zikrettiimiz miras nedeniyle hakemlik talep etmesi mmkn gzkmemektedir. Bu tespit yaplrken, bunun Trkiye'nin sz konusu corafya ile ilgilenmemesi gerektii anlamna gelmediinin altn izmek gerekir. Ama bu, sz konusu corafyann dier lkelerince hegemonik olarak yorumlanan bir miraslk zemininde deil, blgenin nemli bir aktr sfatyla yaplmaldr. Bu phesiz retilen d siyasetin hem kabul edilme ansn ve hem de baarsn artracaktr. Unutulmamaldr ki, Osmanl mirasl niha tahlilde blgesel g olarak izlenecek aktif siyasete herhangi bir katk salamaz. Uygulamaya bakldnda 1955 ylndaki Buraimi hakemlik grmelerinde Arap yarmadasnn tm snrlarnn Osmanl anlamalar erevesinde tespit edildii, daha sonra ise Libya-ad, Msr-srail, Yemen-Eritre ve Suudi Arabistan-Yemen snr anlamazlklarnn gerek uluslararas mahkemelerde ve gerekse de taraflar arasnda hallinde Osmanl vesikalarnn temel dayana tekil ettii dorudur. Ancak bu kaytlar (ki bunlarn aslnda Osmanl corafyasnda yaayan tm toplumlarn gemiini ortaya koyan vesikalar olarak mtalaa edilmeleri gerekir) Ankara'y bu corafyadaki her anlamazl halledecek bir hakem haline getirmez. Unutulmamas gereken husus, bu alanda zerimize dtn var saydmz 199 sorumluluun, corafyann dier devletlerince hegemonik bir tavr olarak alglanmasdr. te yandan, Trkiye'nin ok yanl, ok deikenli ve aktif bir d siyaset uygulamas zaten Souk Sava sonras dnya koullarnn dayatt bir gerekliliktir. Ancak bu alanda Osmanl merkezinin mirasl dahil her trl ideolojik d siyaset uygulamasndan kanmann uygun olaca phesizdir. deolojik saplantlar, srekli deien koullara uyum gsterme zorunda olan d siyaset retimi alannda seenekleri snrladndan, daha sonra tamiri mmkn olamayacak hatalarn yapmna neden olabilirler. Buna ilveten ciddi bir blgesel g olan Trkiye'nin kendisine bunun tesinde abartl bir imparatorluk rol bimesi de mevcut dengelerin gerektiince anlalamamas nedenini dourabilir. Osmanl mparatorluu ve deolojik D Siyaset Yakn tarihimizin iyi tahlil edilmemesi ve resm ideolojinin gemii bir baarszlklar sarmal olarak gsterme gayretleri nedeniyle kamuoyumuzda kkleen baz yaygn kanaatlere karn, Osmanl Devleti son yllarnda, kelimenin gerek anlamyla, ideolojik d siyaset yapmamtr. Bu anlamda neo- Osmanl d siyaset zlemi, anakronizmin tesinde romantikletirilen, hayal bir yapnn rettii var saylan, gerekte ise uygulanmam siyasetlere dn arzusunu dile getirmektedir. Bir misal vermek gerekirse, II. Abdlhamid'in Panislmist siyasetinin dahi bu balamda deerlendirilmesi gerekir. Bir anlamda bu siyaset gerek (siyas) bir birlii amalamaktan ziyade Valentine Chirol, Gabriel Charmes gibi Panislmizm'i Avrupa'nn kar karya bulunduu en mhim tehlike olarak takdim eden entelekteller ve bu gr benimseyen Dvel-i Muazzama devlet adamlarnn zaafn deerlendiren bir pazarlk kart ilevini grmtr. Nitekim bu kozun iyi kullanlmas, gerek anlamda donanmas olmayan bir devletin, Adriyatik'ten Basra Krfezi'ne, Karadeniz'den Kzldeniz'e uzanan bir alan elinde tutabilmesini ve Makedonya'dan Vilyt- Sitte'ye kadar kendisinden ayrlmas konusunda tm Avrupa 200
devletlerinin hemfikir olduu sahalar zerindeki kontroln srdrmesini salamtr. Kendisine ideolojik d siyaset yapt gerekesiyle fazlasyla eletiri getirilen ttihad ve Terakki Cemiyeti'nin dahi sklkla kulland anti- emperyalist sylem bir kenara braklrsa, farkl olmayan bir yaklam benimsediini ileri srmek mmkndr. Bu cemiyetin iktidar ncesi gelimelere bakarsak, 1885 Penjdeh Krizi sonrasnda Osmanl Devleti'nin silahl tarafszlk siyasetine ynelmesi zorunlu olmu, Lord Salisbury'nin 1896 ylnda ngiltere'nin Ortadou'daki karlarnn korunmas iin Kahire'nin stanbul'a tercih edilmesini resm siyaset haline getirmesi ve nihayet 1907 ngiliz-Rus uzlamas bu masrafl ve hassas siyasetin srdrlmesini gerektirmitir. ttihad ve Terakki'nin, II. Abdlhamid'in ustalkla idare ettii bu siyaseti baaryla uygulayamad aktr. Ama bu baarszl ideolojik d siyaset yapm nedeniyle kar karya kalnan bir felket olarak grmek de hatal olur. Gerekte ttihad ve Terakki'nin i siyaset arac olarak kulland anti- emperyalist syleme karn, uygulamas son derece zorlaan silahl tarafszlk siyasetinin yerine bir byk devletle ittifak yaplmas gereini (iktidarda kalsayd II. Abdlhamid'in de benzer bir giriimde bulunacan savunmak mmkndr) grmesi, bu alanda hi de zannedildii kadar gz kapal hareket etmediinin gstergesidir. ttihad ve Terakki 1908 ve bilhassa 1911 sonrasnda srekli olarak byle bir ittifak gerekletirmeye alm, Almanya, Avusturya-Macaristan, Fransa ve hatta Rusya nezdinde yaplan giriimler bir yana tam kez ngiltere Hariciye Nezareti'nin kapsn almtr. Trablusgarb ve Balkan krizleri bylesi bir korumaya sahip olmamann maliyetinin ne denli ar olduunu gstermilerdir. Eli kulanda olan Byk Harp'e dahil olma zorunluluu getirmeyen 1914 Osmanl-Alman ittifakn (ki, bunun iin yalvaran Osmanl taraf olmutur) da phesiz bu balamda deerlendirmek gerekir. Hata bylesi bir anlamann imzalanmas deil, bununla ortaya kan hassas dengenin, tpk 1908 sonrasnda mecburen takip edilen silahl tarafszlk siyaseti gibi iyi idare edi- 201 lememesi ve cephelerdeki duruma karn savaa dahil olunulmasdr. Aslnda Osmanl gemiine bu alanda ar sulamalar getiren erken Cumhuriyet rejimi de, sklkla kulland anti-emperyalist syleme karn d siyaset yapmna ideolojik yaklamdan kanm, zaten reddettii Osmanl miras zerinden d siyaset yapmay ise hi gndeme getirmemitir. Gnmzde bu mirasa sahip karak tarihsizlii, kltrszl reddetmek, onun ideolojik mlhazalarla eletirilmesinin anlamszln vurgulamak, ondan gerekli dersleri karmak ve bu yolla gncel meselelere tarih bir bilinle bakmak ne denli anlamlysa, bu miras ideolojik d siyaset yapmnn gerekelerinden birisi haline getirmek ayn derecede manaszdr. Trkiye, konumu ve Souk Sava sonrasnda ortaya kan dnya dengesi nedeniyle aktif, ok ynl d siyaset retmek zorundadr. Ama bunun Osmanl mirasl zemininde yaplmas faydadan ziyade zarar getirir. Bu tarih miras hakkyla anlayabilen, ondan gerekli dersleri kartabilenlerin bundan saknacaklar ise phesizdir. Zaman, 27 Nisan 2006 202 Byk Devletlerle ttifak: 1907-1914 Dneminden Alnacak Dersler Irak'a ynelik bir asker harekt ihtimalinin gn getike artmas ve bylesi bir harektta Trkiye'nin katlmnn ve derecesinin youn biimde tartlmas, Osmanl Devleti'nin Birinci Dnya Sava'na girii mnakaalarn ve Osmanl yneticilerinin d siyasete yaklamlarna ynelik eletirileri yeniden gndeme getirmitir. Her benzeri olayda olduu gibi ar basitletirici ve bu apta bir gelimeyi tek bir deikenle aklayan yorumlar gndeme hkim olmu ve bunlar araclyla Trkiye'nin bugn ne yapmas gerektii konusunda tavsiyeler yaplmtr. Birka sene evvel Alman arivlerinde bulunan bir vesikaya dayanarak Osmanl Devleti'nin bu savaa sadece para iin girdiini ispatlayan bir gazetemiz gibi, gnmzde bu konu zerine yaz kaleme alan yazarlar Cemal Paa'nn Falih Rfk (Atay)'ya syledii var saylan szlerden hareketle savaa yalnzca para iin girildii sonucuna vararak gnmz yetkililerine ihtaratta bulunmular, bir dier saygn gazeteci ise 1913 ylnda Kuveyt ve Katar sorunlarn zerek ngiltere ile uzlamay dnen Mahmud evket Paa'y elindeki deerlerin farknda olmayan bir siyaseti olarak eletirmitir. Bylesi yorumlarn, fikr dzeyde bir zorlayc byk devlet-direnmeye alan blgesel g ilikisini var saydklar ve bylesi iki g arasndaki "ittifak" ilikilerini sorguladklar phesizdir. Bu varsaymdan hareketle yaplan tahliller ilgintir ki soruna yalnz Osmanl/Trk siyas liderlerinin tercihleri ve bazen bunun da tesine giderek karakterleri zaviyesinden bakmaktadrlar. Ne var ki bu bak as, gelimelerin temel deikenlerini ve iinde olutuklar balamlar gzard etmesi nedeniyle bize anlaml bir ereve sunmaktan olduka uzak kalmaktadr. 203 Gerek Osmanl mparatorluu'nun Birinci Dnya Sava'na girii ve gerekse de gnmz Trkiye'sinin Irak buhranna ynelik siyasetinin temel belirleyicileri hi kuku yok ki blgesel glerin kendilerini tehdit altnda hissetmesi sonucunda yapm olduklar ittifaklardr. Her iki devlete de savaa katlma arlar bu erevede yaplm olup, resm metinlerden kaynaklanan bir zorunluluktan ziyade ittifak ilikilerinin gelecei ve atma sonras status quo iinde alnacak yer, arnn muhataplarnn kararlarn almalarnda nemli roller oynam ve oynamaktadrlar. Kamuoyumuzda yaygn olan kanaatin tersine, Osmanl Devleti ile Alman mparatorluu arasnda aktedilen 2 Austos 1914 tarihli ittifak anlamas iin bavuruda bulunan ve srarla bu talebini tekrarlayan g Bb- l olmu ve anlama, gerek stanbul'daki Alman Bykelisi, gerek Alman anslyesi ve gerekse de Alman asker yetkililerinin olumsuz yaklamlarna karn, Kaiser ve Avusturya-Macaristan yneticilerinin verdii destek sonucunda gerekleebilmitir. Osmanl Devleti'nin muhafazas, bata 1876-1877 buhran olmak zere bazen koruyuculuktan ykma yardmc rolne geebilmesine ramen ngiltere'nin temel d siyaset ilkelerinden birisi olmay 1907 ylna kadar srdrmtr. Bu tarihte gerekleen ve "diplomatik devrim" ad verilen ngiliz-Rus antant bu siyasetin sonu olduu gibi, Osmanl yneticilerini de zorunlu bir ittifak aray iine sokmutur. 11 bin millik sahil eridini gstermelik bir donanma ile mdafaa etmek durumunda olan Osmanl yneticileri, ngiltere'ye defaatle bavurmalarna, "Ortadou'nun Japonyas olma" benzeri tekliflerine karn hep geri evrilmiler, 1908 Bosna ve Bulgaristan buhranlaryla, 1911 Trablusgarb, 1912-1913 Balkan harplerinde ise kendi balarna kalmann maliyetini pahal bir biimde demilerdir. Balkan Harbi'nden nce byk devletlerin taraflara savata meydana gelecek status quo deiikliklerini tanmayacaklar yolunda verdikleri notann Osmanl malbiyeti sonrasnda unutulmas, Osmanl yneticilerini her ne pahasna olursa olsun bir byk devletle ittifak tesis etmeye yneltmitir. te Mahmud evket Paa bu noktada Kuveyt ve Katar eyhleri- 204 nin ngilizler'le yaptklar anlamalarla elde ettikleri gvenceler nedeniyle fiilen Osmanl topra olma zelliini kaybetmi olan Kuveyt, Katar ve Yemen Vilyeti ile Aden arasnda kalan dokuz ihtilafl nokta benzeri sahalarda ngiltere'yi tatmin etme karlnda, gerekte tamamen Abdlaziz ibn Sa'ud denetimine gemi olan Necd ve el-Hasa'nn Osmanl topra olarak tannmasn salama amacna ynelik bir siyaseti benimsemi ve uzun sren pazarlklar sonucunda 1913/1914 ngiliz-Osmanl Konvansiyonlar imzalanarak, ikincisi Byk Harp'ten ksa bir sre nce onaylanmtr. Anlama her iki taraf iin de nemli bir diplomatik baar olarak kabul olunmaldr. Bir yandan ngilizler tek bir kurun atmadan Arap yarmadasnn stratejik ve petrol kaynaklar asndan zengin blgelerindeki kontrollerini bu topraklarda gerek anlamda hkimiyeti bulunmayan Osmanl Devleti'ne tasdik ettirirken, dier yandan da Bb- l, Arap yarmadasnn tamamen kontrol dndaki byk bir blmn Abdlaziz ibn Sa'ud'un asker baarsna karn kendi hkimiyeti altna sokmutur. Ama bu konudaki yaknlama dahi ngiltere'nin Osmanl mparatorluu'nun ittifak anlamas tekliflerine olumlu cevap vermesini salayamamtr. Nitekim, daha sonra Osmanl Devleti tarafndan Fransa ve hatta ezel dman olarak grlen Rusya'ya dahi gtrlen ittifak teklifleri de geri evrilmitir. Osmanl yneticileri bir anlamda 1914 buhrann bir nimet olarak grmler ve ancak bu sayede bir byk devletle ittifak anlamas imzalamaya muvaffak olmulardr. Bu anlama pazarlklarnda bask da sanld gibi Almanya'dan deil, Osmanl Devleti'nden gelmitir. Ayn ekilde, kinci Dnya Sava sonrasnda kendisini tehdit altnda gren Trkiye kendi istei ve srarl abalar sonrasnda Kuzey Atlantik Pakt'nn yesi haline gelmi ve gvenliini bu erevede temin etme yolunu semitir. Bu ittifaklar gvenlik konusunda verilen destek ve iktisad yardmlarn yannda tabi olarak bir dizi ykmll de beraberlerinde getirmilerdir. Ancak, diplomatik adan her iki ittifak da birer baar olarak grmek mmkndr. Gerek son dnem Osmanl yneticileri ve gerekse de kinci Dnya Sava sonras Trk hkmetleri byk devletlerle 205 yaplacak "ittifak"a lider karakterinin yansmas olarak deil, artlarn getirdii birer zorunluluk olarak yaklamlardr ve bu adan onlar eletirmek olduka zordur. Bu ittifaklara kar kanlarn bylesi koullarn geerli olmad dier dnemlerle yaptklar karlatrmalar sonucunda gndeme getirdikleri "tam bamszlktan taviz verme" iddialar da anlaml deildir. Sorun bir blgesel gcn "ittifak" yapmasnda deil, bu erevedeki ilikileri meydana gelen gelimeleri kavrayarak yrtmesi ve deiik artlarda uygulayaca siyasetleri iyi tasarlamasdr. 1914 sonbaharnda gerekletirilemeyen budur. Ama bunun gnmzde ok farkl koullarda iyi yaplmamas iin ortada bir neden yoktur. Zaman, 3 Nisan 2003 206 Yirmibirinci Asr mparatorluu 11 Eyll 2001 sonrasnda sosyal bilimciler, tarihiler ve eitli siyaset oluturma gruplar yelerinin tarttklar temel kavramlardan birisi de "imparatorluk"tur. Bu kavrama olumlu ve olumsuz anlamda atfta bulunan pek ok akademisyen, ABD'nin bu ortadan kalkt ve asla geri gelmeyecei dnlen yapnn yirmibirinci asr koullarnda dirilen bir misali olup olmayaca zerine deiik fikirler ortaya koymaktadrlar. Bu tartma ierisinde baz yazar ve akademisyenler, neredeyse Rudyard Kipling'in "Beyaz Adamn Ykm" tezine benzer ifadelerle (bu arada phesiz Kipling'in nl "The White Man's Burden" iirini ngiltere iin deil ABD iin yazdn ve McClure's Magazine'de 1899 yl ubat'nda, ABD'yi bir dizi eski spanyol smrgesinin yeni sahibi yapan Paris Antlamas'nn imzalanmasndan ksa bir sre sonra yaynladn hatrlamamzda fayda vardr) ABD'nin demokrasiye yabanc topluluklara bu alanda hizmet sunmas gerekliliine iaret ederken, dierleri de ABD'nin dnyann drt bir yanndaki garnizonlar, devletlerini, Roma'da eitilip geri dnd ngiltere'yi imparatorluk adna idare eden Togidubnus'a benzer biimde yneten yerel liderleri, sorun karan blgelere gnderilmek iin hazr bekleyen malp edilmesi imknsz ordular ve Pax Americana's ile yeni bir Roma mparatorluu haline geldiini savunmakta ve bunun tehlikelerine deinmektedirler. lgin olan husus, tartmann her iki tarafnn da bu gelimeyi deta gereklemi kabul etmeleri ve Robert Kaan gibi "imparatorluk" yerine "global egemen" kavramn kullanmay tercih edenlerin dahi aslnda ayn yapya atfta bulunmalardr. Bu tartma srasnda, her ne kadar unutulmu olsa da ABD'nin "demokratik deerleri yayma amal" bir "imparatorluk gemii'nin olduu ve sz konusu srete Mslman 207 gruplarla da bu erevede iliki kurduu gndeme getirilmektedir. Gerekten de, 1898 spanyol-Amerikan Harbi ile balayarak ABD'nin, Porto-Rico, Guam, Samoa, Filipinler ile Filipin takmadalar iinde Mslmanlar'in yaad Mindanao, Palavan, Sulu ve dier ufak gney adacklarndan meydana gelerek, Moro Eyaleti olarak anlan blgeyi kontrol altna almasyla sonulanan srecin, bu lkeyi daha yirminci asrn banda denizar bir imparatorluk haline getirdiini ileri sren Julian Go benzeri akademisyenler, ABD'nin sanlann tersine bir "imparatorluk gemii" olduunun altn izmektedirler. Bu akademisyenlere gre, ilke ve uygulamalaryla Byk Britanya misalinde ekillenen mstemlekecilikten farkl olmasna ve mahall destekleyicileri araclyla baskc uygulamalar icra etmek yerine kendi demokratik kurumlarnn benzerlerini tesise almasna karn ABD, niha tahlilde, smrgeci bir imparatorluk gibi davranmak zorunda kalm ve bu rolden zannedilenden ok daha fazla etkilenmitir. Fikr arka plan ve meruiyet zemini "medenletirme misyonu" olan Fransz ve Britanya mstemlekecilii ile kyaslandnda, gerek dayand "demokratik vesayet" temeli ve gerekse de mahall topluluklar ile ilikilerinin nitelii nedeniyle ABD'nin "imparatorluk" gemiinin sradlk tad phesizdir. Zaten, Jefferson'n deyimiyle kendini "Bir Hrriyet mparatorluu" olarak gren ABD'nin bu alanda Avrupa mstemlekeciliini taklit etmesini beklemek olduka anlamsz olurdu. Bu nedenledir ki, Osmanl mparatorluu'nun dalmasndan sonra manda altna konulmas dnlen eitli blgelerde ABD vesayeti, Avrupa devletleri, bilhassa Fransa mandasna gre daha olumlu bir seenek olarak grlmt. Ancak, btn bu farkllklara karn bu "olumlu" gemite olduu gibi, liberal ve demokrat fikirlerle donatlacak bir Amerikan mparatorluu'nun yaratlmas umudunu tayanlarn ihmal ettikleri mhim bir nokta, gerek Roma ve gerekse de ondokuzuncu asr mstemleke imparatorluklarnn bulunduklar alarn koullar iinde gelimi ve ilemi yaplar olduklardr. Gnmzde silah teknolojisi alanndaki harcamalarn yzde 85'ini gerekletiren ABD bu alandaki gcne dayanarak, 208 Roma ya da Byk Britanya gibi sorunlu bir blgeyi kolaylkla asker kontrol altna alabilir. Ancak, mesele bu denetimin daha sonra siyas alanda srdrlmesindedir. Ondokuzuncu . asr imparatorluklarnn yerini alan ulus- devletler yarattklar deerler, kimlikler ve efsaneletirdikleri "anti- emperyalist mcadeleleri" ile Roma'nn ordularn gnderdii ve Avrupa Dvel-i Muazzama'snn "medeniyet tad" topluluklardan ok farkl yaplardr. Ondokuzuncu asrda ngilizler smrgelerindeki siyas kontrol, blgeyi igal iin kullandklar asker kuvvetin yzde 10'u, Franszlar yzde 18'i kadar bir g ile salyorlar, bu alanda en baarsz misal olan Alman mparatorluu'nun Afrika mstemlekelerinde bu oran yzde 30'u gemiyordu. Gnmzde ulus-devletin en zayf misallerinden birisinde igali salayan kuvvetten daha fazla bir g kullanlmasna karn siyas kontrol aamasna geilmekte karlalan zorluklar, bu hususun ne denli ehemmiyet tadn tm akl ile ortaya koymaktadr. Unutulmamas gereken ikinci bir husus ise "demokratik vesayet" ve "demokrasi eitimi" srelerinin ve kltrel deerleri deitirmenin gerekte kt zerindekinden ne denli zor, yirmibirinci asrda ideolojik tez olarak kabullerinin ise neredeyse imknsz olduudur. Nitekim, Filipinler'de ondokuzuncu asr sonu ve yirminci asr banda yaanan demokratik vesayet srecinde, ABD, spanyollar'a olduu gibi kendisine de direnen Moro Mslmanlarnn ancak Kzlderili savalarnda hret kazanm kumandanlarn dilinden anlayaca dncesiyle grevi onlara devretmek zorunda kalm, bu ise kendi kamuoyunda youn bir eletiri kampanyasna yol amt. Benzeri ekilde, ABD arivleri, blgeden gnderilen ve Jefferson ilkelerine uygun bir demokrasinin Porto-Rico ve Filipinler'de tesisinin ne denli anlaml olduunu tartan raporlarla doludur. Ulus-devlet asrnn insan topluluklarnda hibir fikr tortu brakmadn tahayyl edebilmek ise en azndan ar bir iyimserlii gerektirmektedir. ? Zaman, 11 Mart 2004 209 IV. BLM TARH, ERMEN MESELES, TTHAD ve TERAKK'DEN CUMHURYETE GELMELER Mkemmel Tarih Yaratma Tutkusu Bu satrlarn yazar gibi yaamn, spor kulb taraftarlarnn takmlarnn ma kazanarak "tarih yazdn" dndkleri bir toplumdan, komedi filmlerinde barol oyuncusunun ayrlmaya karar verdii kz arkadana "sen artk tarih oldun" eklinde hitap ettii bir dierine gerek srdrenleri artan hususlardan birisi de, Trkiye'de tarihe duyulan ilgisizlik ile ona atfedilen nemin tuhaf beraberliidir. Toplumun sekinlerinin dahi 1928 ncesinde yaynlanan dergileri Asur tabletleri gibi temaa ettikleri, ortalama insann yakn tarih bilgisinin Babil tarihi hakknda bildiklerinden pek de fazla olmad, birka asrlk bir gemiin monolitik bir "ancien regime" olarak grlebildii bir toplumda, ilgintir ki, derinden derine, tarihin ok nemli bir merulatrma arac olduu dnlmektedir. Bunun nemli nedenlerinden birisi, yakn dnem tarihimizin ulus-devlet yaplanmas srasnda yeniden yorumlanarak yeni devletin resm ideolojisinin temel dayanaklarndan birisi haline getirilmi olmasdr. Tabi Trkiye Cumhuriyeti'nin en nemli mirass olduu Osmanl Devleti de tarihi resm ideolojisini destekleyecek bir ara olarak kullanyor ve bu ideoloji deitike tarihi yeniden yorumluyordu. Ama bu yeniden yorumlar, ok keskin izgilerle belirlenen bir "ancien regime" yaratarak gemiin monolitikletirilerek reddini gndeme getirmedikleri gibi "ideal/parlak gemi"i de deitirmiyorlard. Bu erevede yeni rejimde "tarih" bir yandan "yeni"nin gerekliliini ispata yarayan bir ara dzeyine indirgenirken, "parlak gemi" mitolojik bir gemie tanyor, ama te yandan da tarih "ideoloji"nin imentosu ilevini grdnden kutsanyordu. "Tarih"e bylesi bir yaklam, sonuta yukarda zikrettiimiz yaplanma srecinden zararl ktn dnen her top- 213 lumsal grubun kendi "kutsal" ve "resm" tarihini yaratmasna neden olmutur. Bunun yan sra tabi olarak sre ierisinde her toplumsal grup ve kurum kendi tarihini Zeitgeist'a uydurarak yeniden yorumlam ve "her eyi ile mkemmel" birer tarih yaratmlardr. Ancak "mkemmellik" gibi sbjektif ve ahlk bir deere ulamann imknszl nedeniyle yaratlan tarihler yaygn kabul gren deerlere uyumlu hale getirilmilerdir. Mesel, ulus-devlet ncesi kurulan nemli spor kulplerimizin hemen hepsi yarattklar tarihlerinde bu gelime ncesi gemilerini bu kavram ve onun temel deerleri erevesinde mkemmelletirmilerdir. ttihad ve Terakki'nin sporu ele geirme projesi iinde, hibir zaman ad bile organik ba ve resm ideoloji ile uyum gsteren ttihad/Altun Ordu kulb gibi resm ve aktan kayrlan messese zellii kazanmamakla birlikte, daha sonra Mustafa Kemal'e suikast giriiminde bulunmak thmetiyle idam edilecek olan Dr. Nzm Bey'in bakanlnda yeniden dzenlenen Fenerbahe Spor Kulb'nn taraftarlar, bu kurumun, Atatrk'n (sadece taraftar olduu deil, ilkelerini yanstan) kulb olduunu var sayan bir tarih yaratmlar; emseddin Sami Bey gibi gerek ak ve gerekse de gizli olarak Arnavut milliyetiliinin liderliini yapm ve bu nedenle ev hapsinde tutulurken vefat etmi bir edebiyatnn olu tarafndan kurulan ve 1908 sonrasnda Tevfik Fikret Bey'in ahsnda Trk milliyetilii kart "Osmanlclk" ile zdeletirilen Galatasaray Spor Kulb, kurucusunun "Trk olmayan takmlar" yenme dncesini, bu alntdaki "Trk" kavramn kullanld balamda deil de gnmzde ykl olduu anlamla yorumlayarak, tarihinin ideolojik temeli haline getirmitir. znesi ne olursa olsun yaratlan "mkemmel", dier deyile gnn kabul gren deerlerine uygun tarihler, monolitik kalplara soktuklar kurumlar her trl hatadan r gstermek konusunda birlemektedirler. Bu znenin Osmanl Devleti, Trkiye Cumhuriyeti, Dileri Bakanl ya da Fenerbahe Spor Kulb olmas bu konuda herhangi bir deiiklii gndeme getirmemektedir. Bu yaklam doal olarak dier uta alternatif tarihlerin yaratlmasna neden olmaktadr. Me- 214 sel, Osmanl gemiine getirilen iki temel yorum bunun her eyi ile "kt" ya da "iyi" olduklar biimindedir. Tarihin bylesi monolitik kurumlarn mkemmel gemileri dzeyine indirgenmesinin nemli bir sonucu tarihe savunmac bir adan yaklalmasdr. Herkes kendi tarihinin (bu tarihin znesi ister devlet, ister bir eitim kurumu, isterse de bir spor kulb olsun) mkemmel olduu iddiasndadr; dolaysyla, kimsenin tarihle hesaplamak gibi bir sorunu da yoktur. Yaplmas gereken tarihi "savunmak" ve kart tarihlerle "kavga" etmektir. Bu yaklama gre herkesin kendi tarihi doru, bunun aksini iddia eden alternatif tarih btldr. Bunun yan sra bu tarih hep gnmz deerleri ile yargya tabi tutulmaktadr. Mesel, gnmzde sk sk gndeme getirilen Cumhuriyet-Osmanl karlatrmalar, bu ilem yaplrken ortaya atlan "Osmanl sultanlar Trk unsuruna gerekli nemi atfediyorlar myd?" benzeri sorular hep gnmz deerleriyle yklemektedir. Bylesine bir yaklamn en nemli sorunlarndan birisi, tarihsel gerekliin objektif olarak tespit edilebilmesinin mmkn olduu varsaymn da iermesi ve bunun sonucunda gri alanlar tanmamasdr. Bunun da yalnzca akademik bir sorun olmayp toplumsal dengeler asndan fazlasyla nemli olduunun altn izmek gerekir. Tarihin neminin tarihsizlikle belirtildii bir toplumda bu dengeleri salkl biimde kurmann imkn yoktur. Nasl gnmzde gerekleen olaylar deiik bak alarndan farkl yorumlara tabi tutabiliyorsak, tarihi yorumlama alannda da benzeri bir elastikiyete sahip olabilmemiz gerekmektedir. Cumhuriyet kurucularnn bir "ancien regime" yaratmalarndan tabi bir ey olamazd, ancak yirmibirinci asrda tarihe bu bak asnn dnda yaklaabilmeliyiz. Tarihle kavga etmektense onunla hesaplaabilmenin nkoulu, gnmz deerlerine uygun "mkemmel" bir tarih yaratp onu sonuna kadar savunmak deil, onun nesnel bir gerekliin fotoraf olmaktan ziyade srekli biimde yeniden yorumlanan bir olaylar dizisi olduunun bilincine varmaktr. Zaman, 15 Ocak 2003 215 Tarihsizlik zm m? Toplumumuzda tarih ile ilgili tartmalarn younlamasyla beraber gndeme sklkla getirilen bir tez, bu ekilde ifadelendirilmemekle birlikte, "tarihsizlik"tir. Tarihi bir eit Pandora kutusu olarak gren bu yaklama gre, gemile urama, onun kllenmi meselelerini canlandrma, bu alanda farkl yorumlar badatrma benzeri anlamsz uralar iine girme yerine gnmz sorunlaryla ilgilenmek ve ileriye bakmak gereklidir. Aslnda bu tarihsizlik istei, tarihin btnyle gncelletirilmesi, gncele yararl olduu var saylan ksmlarnn seilerek onunla telif edilmesi arzusundan baka bir ey deildir. Bu ekilde gncele indirgenen ve onun paras haline getirilen gemi, tarih olma, tarih olarak tartlma hususiyetini byk lde kaybetmektedir. Bunun toplumumuzda sklkla mahede edilen bir misali okuluslu imparatorluk gemiine gncel ulus-devlet parametreleri ve deerleriyle yaklalmasdr. Bu yaklam zannedildii gibi tarihi kmsememekte, tersine onu, olumsuz bir karakter arzetmekle beraber, gnmz toplumunun dengesini bozmaya muktedir bir g olarak mtalaa etmektedir. Dolaysyla tarih, "tarih" haline gelmesine msaade olunamayacak, gncelin egemen deerleri dnda ele alnmasna imkn verilemeyecek kadar ehemmiyetlidir. Tabiatyla bu anlamyla tarihsizlik tezi, paradoksal gzkmekle birlikte, tarihe belirli bir yaklam ihtiva etmektedir. Tarih, bu yaklamda olduu gibi tarihsizlie indirgendiinde kanlmaz olarak, bilhassa ideoloji dzeyinde, gnmzn ayrlmaz bir paras haline gelmekte ve bunun tabi neticesi olarak da gemiimize gnmz zaviyesinden, onun deer kalplaryla baklmasna neden olmaktadr. Tarihsizlii tercih eden toplumlarn srekli biimde tarih zerine konumasnn asl nedeni budur. 216 Tarih ile ideolojinin ayrlmazl, toplumlarn ve devletlerin hepsinin istisnasz tarih yaratt gerekleri gznne alndnda, tarihsizliin yaygn bir sorun olduu dnlebilirse de bu alandaki temel belirleyici siyasetin, farkl tarih yorumlarnn ortaya konmas ve tartlmasna ne lde izin verdiinde, baka bir ifadeyle, tarih yaratma tekelinde dmlenmektedir. Bir misal vermek gerekirse, Amerikan devletinin kurulu efsanesinin temel talarndan birisi olan 1763-1774 dneminde, on koloniyi iktisad bask altnda tutan Britanya siyasetlerinin mstemleke ahalisine silaha sarlarak anavatana ayaklanma dnda bir seenek brakmad tezi, uzun sre egemen olduktan sonra, Eliot, Bellot ve VVhite benzeri tarihiler tarafndan ciddi bir tahlile tabi tutulmu ve aslnda Londra'nn bu alandaki uygulamalarnn, kolonilere ynelik baskc uygulamalar deil, dnemin hkim merkantilist zihniyetin yansmas olduu ortaya konulmutur. Bu yeni tez, daha sonra Adam Smith tarafndan ad klnacak, merkantilizmi kutsal bir kuram olarak kabul eden anavatann, kolonilere sermaye ve asker koruma salamasnn karlnda onlardan sadece hammadde retmelerini, bunun dnda iktisaden Londra'ya dayanmalarn beklemesinden tabi bir ey olmadn ortaya koyarak, Amerikan kurulu efsanesini, 4 Temmuz kasaba trenlerinin folklorik bir uygulamas dzeyine indirgemitir. Bu yaplmad, tekelcilikle btnletirildii takdirde tarihsizlik aslnda getirdii var saylan yararlardan ok daha fazla sorunu ihtiva etmekte ve kendisini benimseyen toplumlarn nn tkamaktadr. ' - Tarihsizliin Temel Sorunlar Tarihsizliin, yani tarihin gnmzn ayrlmaz paras haline getirilmesi ve bu vastayla gncelin oluumunun kanlmazlnn vurgulanmasnn yaratt temel sorun, bunun retrospektif ekilde yaratt teleolojik gemiin "mkemmellik", "hataszlk", "lekesizlik", benzeri sfatlarla gerekst bir karaktere sahip klnmasdr. Tarihsizliin bu tr sfatlara sahip kiilikler, kurumlar ve motifler etrafnda ekillendirilmesi bir 217 tesadf eseri deildir. Bu yaklam bir yandan bu tr ahsiyetler yaratrken, dier yandan da toplumlar ve milletleri benzer sfatlarla donatmaktadr. Bunun sonucunda ise tarihin etrafnda ekillendirdii bireyler insanstlk mertebesine ykseltilirken, "devlet" ilh bir kuruma, "millet" de deta bireylerden meydana gelmemi ve gelmeyen, benzeri sfatlar haiz esatir bir yarata dntrlmektedir. Tarihsizligin bir dier sorunu, rn olduu zihniyetin tabiat gerei oulculuk kart olmasdr. Tarihsizligin gerek anlamda oulcu bir toplumda barnabilmesi mmkn deildir. Nitekim, bu anlamda bir tarihsizligin ahikasn yaratarak btesinin mhim bir blmn her an gerekleebilecek bir Anglo- Amerikan ya da "Sosyal Emperyalist" istilya kar korugan inasna ayran; devletin kurucusu, mill kahraman smail Kemal Bey'in anlarn, iindeki ngiltere vgleri nedeniyle Arnavuta'ya evirtmeyen Enver Hoca Arnavutluk'u, lliryallar'dan byk kurtarcya kadar sorunsuz, anl, lekesiz, hep hakszla urayan ama dik duran bir "tarih" yaratmakla beraber bunu tartabilecek oulcu ortama asla msaade etmemitir. Bunun sonucunda ise lliryallar'n ocuklarna verdikleri isimlerden Prizren Ligi'ne; stanbul Alfabesi'nden "kurtulu"un hangi koullar altnda gerekletiine varncaya kadar gemie ait her detay, ideoloji araclyla gncelin ayrlmaz paralar haline gelirken, tarih olma hususiyetlerini kaybetmilerdir. Tarihsizligin bir dier mhim sorunu ise tarihin gncelin paras haline gelmesi nedeniyle tarihi anlamay, ondan dersler karmay, gelecee ynelik siyasetler belirleme alannda istifade etmeyi imknsz klmasdr. Bizi dourmak gibi teleolojik bir amac olduu, mkemmellik vasfna sahip bulunduu var saylan bir gemie ynelik her eletirinin gnmz deerlerine ynelik bir saldr gibi alglanmas, tarihsizlii tercih eden toplumlarn sklkla karlat bir sorundur. Ayn ekilde, bu yaklamn egemen olduu toplumlarn tarihte balarndan geen olaylarn benzerleriyle karlatklarnda bunlara, sanki bunlar hi olmamasna, ayn refleks ve siyasetlerle cevap vermelerinin nedenlerinden birisi de tarihe gncelden bamsz, eletirel biimde yaklalamamasdr. 218 Tarihsizligin yaratt, tarih olma hususiyetini kaybeden, gncelle btnleen gemiin bir dier zaaf ise ayn tarihin dier znelerinin miraslarnn da bu yorumun kabulne zorlanmasdr. Kart mkemmel tarihler ya da farkl yorumlarla karlatnda tedaf tepkiler veren bu yaklam, bunlar gncel deerlerle mahkm etmektedir. Ama ideal bir trde toplum dzeyinde bile kabul ettirilmesi g tarihsizligin temel atmas, tezlerini toplumun farkl unsurlarna ya da dier toplumlara onaylatmak istediinde ortaya kmaktadr. Bylesi bir tarih toplumsal ve uluslararas dzeylerde atmann da fikr zeminini hazrlayabilmektedir. Trk Toplumu ve Tarihsizlik phesiz uzun sreli bir tarihsizlik deneyimi sahibi olan Trkiye bu tezin en kuvvetli biimde savunulduu toplumlardan birisidir. lgintir ki, gnmzde belki de bilinalt refleksleriyle dile getirilen bu tez aslnda Trk toplumunun ulus-devlet ina srecinden beri tarihe yaklamyla tam bir uyum gstermektedir. Cumhuriyet'in bu srete gnn koullarna uygun tarih yaratma yolundaki gayretleri ayn zamanda bu sreci kolaylatraca var saylan bir tarihsizlik arzusunun da vurulmasndan baka bir ey deildir. Kendisine bilimsellik ve nesnel gereklik atfedilen, alternatifsizlikle kutsanan bu tarih, gnmz iin mesele yaratmamas amacyla mevcut gereklik zaviyesinden yeniden dzenlenmi, buna uymayan, sknt yaratabilecek ayrntlar ayklanm ve mkemmelletirilmitir. Bu yaklam ayn zamanda tekil "tarih"in, tarih olmasn nleyerek, onu gnmzn ideolojisinin bir paras haline getirirken, gerekte toplumumuzu tarihsizlie mahkm etmitir. Bu anlalmadan toplumumuzda gnmzde sklkla dile getirilen baz fikirleri tahlil edebilmek son derece zordur. Mesel, Trkiye'de ok sayda entelektelin kendilerini Kuva-y Milliye mensuplarna benzeterek, halen devam ettii zehabna kapldklar Kurtulu Sava'na katlmalar, bir toplumsal histeriden deil, tarihsizlik fikrinden kaynaklanmaktadr. 219 Bu anlamda tarih, gncel olabildii kadar, gncel de tarih olabilmekte, mesel bir iktisad zelletirme giriimi 1919 koullar erevesinde ele alnabilmektedir. Bu zihniyetin iselletirilmesi, deta tabi bir refleks olarak alglanmas sorunun derinliini artrmakta ve bertaraf edilmesini gletirmektedir. phesiz, devletinin kurucusunun ayrld einin evraknn yllar sonra "muzr" fikirler tayabilecei, gnmz toplumuna zarar verebilecei gerekeleriyle msadere edilerek mhrlendii bir toplumun bu alanda katetmesi gereken uzunca bir yol vardr. Bu alanda belki de yaplacak ilk i tarihsizliin bir zm olmaktan ziyade toplumun nndeki bir engel olduunun kabul ve tarihin, tarih haline gelmesine msaade edilmesidir. Gncel etrafnda bir "bilimsel" ve kutsal tarih tekeli yaratma yerine farkl tarih tezlerinin tartlmasna izin vermek siyasetin atmas gereken en nemli admdr. Bu ayn zamanda siyasete daha anlaml politikalar retme imknn salayacaktr. Sorun her devletin yarattna benzer efsaneler ve tarih ina edilmi olmasndan ziyade bunlarn tarttrlmamasdr Demokratik toplumlar tarihsizlie snmak yerine tarihi tartabildikleri iin onu anlayabilmekte, ondan dersler karabilmektedirler. Tarihsizliin daha faydal bir zm olduuna inananlar bu nedenle fazla bir sorun yaanmadn dnebilirler, ama bu gene kendi elimizle yarattmz dilsizliimiz ve felsefesizliimizden dolay herhangi bir rahatszlk duymamamz gerektiinin iddia edilmesinden pek de farkl deildir. Zaman, 21 Haziran 2005 220 Trk Altn acl ve Gnmz Sorunlar Osmanl/Trk dnce tarihi ve gnmz Trk dncesi incelendiinde gze arpan ilgin niteliklerden birisi "altn a" yaratma ve gncel sorunlara bu "mkemmel" ortama verilen referanslarla yaklama eilimidir. Bu eilimin slm temelleri bulunduu ve gnmz Trk dncesinin tm dnyevlik iddialarna karn aslnda din bir karakter gstermekte olduu sk sk gndeme getirilmektedir. Bu iddialarda doruluk pay bulunmakla birlikte, "terakki" fikri ve "altn a" kavramnn tarih geliimi gznne alndnda bunlara btnyle katlmann mmkn olmad grlmektedir. Altn acln tarih geliimine bakldnda bu yaklamn "mkemmel gemi"i mutlaka din bir erevede yaratmadn vurgulamak kabildir. Ancak unutulmamas gereken, bu din olmayan referans erevelerinin, bir kutsanma sreci sonrasnda, bylesi bir nitelik kazanmalardr. Henz M.. 8. asrda, kltrel dnemleri her eyin mkemmel olduu bir "altn adan" geriye gidi eklinde tasnif eden Hesiod, iinde yaad toplumsal ve iktisad koullar bu ideal aa kyaslayarak tenkit ediyordu. Daha sonraki alarda Ovid'in Metaformozlar's benzeri eserlerde tanmlanan "altn a" belirli bir ahsn ya da kraln yaamyla irtibatlandrlmaktan ziyade, tarih bir balamda incelenmesi mmkn olmayan esatir bir aa atfta bulunuyordu. Nitekim yukardaki misallerimizden olduka uzun bir sre sonra, onikinci asrda, Prag Katedrali Barahibi Cosmas, eski Bohemyallar'n yaadklar, herkesin mutlu olduu, "benim" sznn bilinmedii, mlkiyet ve hrszln olmad bir altn aa atfta bulunurken, bunu herhangi bir ynetici ile zdeletirmiyordu. Ancak bu yaklamn zikredilen dnem iin de tedricen istisna hale gelmeye baladn belirtmek 221 gerekiyor. Polonyallarn Boleslavv Krzyvvousty idaresi altnda nasl bir altn an keyfini srdklerini, ngilizlerin Aziz krallar St. Edvvard idaresinde nasl mutluluk ve refah iinde yaadklarn, Macar Kral Ladislaus dnemindeki refah, zenginlik ve berekete bir daha ulalmasna imkn olmadn anlatan eserler Ortaa'n ilerleyen dnemlerinde "altn a"n nasl stn kiilerle zdeletirilmeye balandn ve kutsandn gstermektedir. Burada nemli olan gerekten bir "altn a" yaanm olmas deildir. Nitekim, onnc asrda III. Lothar gibi sradan bir kraln dnemi bile altn alatrlmt. "Altn a"n kiiselletirilmesi phesiz bu an neden bittiinin aklanmasn da kolaylatryordu. Bylesi bir yaklam benimseyen bu dnem Avrupa dncesi, var olan sorunlara hep mkemmel bir yapnn bozulmas fikri erevesinde yaklamt. Yukarda misallerini verdiimiz "altn a"lar ile Hristiyan retisindeki "cennet" farkllklar gstermekle beraber, her iki kavram da "idealden" sapan ve gitgide bozulan dzen fikr zemininde birlemekte idiler. Bu ise phesiz altn alarn kutsanarak Hristiyanlatrlmasn daha kolay hale getiriyordu. Kukusuz "asr- saadet" gibi bir kavrama sahip olan slm dnce de bylesi bir mkemmeliyetten sapma yaklamna sahipti. Ancak, bu dnce esas dnda zamann deiimine uyum fikrini tamas nedeniyle, "ileriye doru terakki"yi savunmamakla beraber, "deiim"e ksm bir aklkla yaklamaktayd. Bununla beraber, Osmanl literatr incelendiinde, "Asr- Sleyman" ya da "Ahd-i Hmayn-i Selim-i Evvel" benzeri "her eyin mkemmel olduu dnemler"e de, iinde yaanlan toplumsal ya da iktisad gerekliin meselelerini halledebilmek amacyla, "Asr- Saadet" ya da "Hlefa-y Raidn" dnemleri benzeri altn alar kadar atfta bulunulduu grlmektedir. Bu literatrdeki eserlerin ou, karlalan meseleye zm sunarken, bunu benzeri meselelerin "Hlefa-y Raidn" ya da "Asr- Sleyman"da nasl halledildiklerine dayandrrlard. lgintir ki, "terakki" kavramnn hkimiyetini salamlatrd ondokuzuncu asrda dahi "terakki"ye ve "ilim"in tartlmaz stnlne inanan bir grup Osmanl mnevveri, 222 "devr-i Mustafa Reid Paa"y bir "altn a" haline getirmeye almaktan geri kalmamlard. Ali Suv nl "Demokrasi" makalesinde gerek anlamda demokrasinin ancak slmiyet'in ilk dnemlerinde yaandn iddia ederek bunu takip eden dnemlerdeki benzer rejimleri bu idealden sapma olarak yorumlarken, bir Mustafa Reid Paa hayran da hazrlad eserde gnnn sorunlarnn ancak merhumun siyasetlerinin uygulanmasyla zlebileceini iddia etmiti. Gnmz Trk dncesine bakldnda bir eit "kendi altn an kendin yarat" yaklamnn hkim olduunu grebilmek mmkndr. Bu erevede bazen efsaneletirilen tm "Osmanl dnemi"ne, bazen 1919'dan Atatrk'n lmne kadar geen sreye, bazen ise "Tek Parti Dnemi'ne "altn a" biiminde yaklalmaktadr. Farkl altn alarn savunucularna gre her ey 1922, 1938 ya da 1946'da bozulmaya balamaktadr. Gnmz altn aclar yaklamlarn Ortaa'n tersine olumlu bir kavram olarak yeniden yorumlanan "deiim" ve varlna inanlan srekli terakki ile de uyumlu hale getirmekten geri kalmamaktadrlar. Mesel, her eyin tek parti dnemi sonrasnda bozulmaya baladna inanan entelektellerimiz, "tek parti devrimciliinin kesintiye uramamas" durumunda bugn ok daha ileri bir noktada olacamz savunmaktadrlar. Bir anlamda burada mdafaa edilen, kurallarna sadk kalnan bir altn an terakkisi fikrinden baka bir ey deildir. Benzeri bir bozulmann kendilerince "monolitik" hale getirilen "Osmanl" sonrasnda baladn iddia eden aydnlarmz ise Osmanl ynetimi, yani altn a, srseydi gnmz Trkiye'sinin nemli sorunlarnn hi var olmam olacaklarna inanmaktadrlar. Bu romantikletirilen ve kutsanan "altn a" referansl toplumsal dzen yaklamlar, toplumlar statik olmadklar ve karlalan meseleler de yzeysel benzerlikler gstermekle birlikte farkl toplumsal ve dier gerekliklerin rn olduklarndan, bunlara zm getirememektedirler. Bu erevede, "Yeniden Kurtulu Sava" ya da "Osmanl Bar (Pax Ottomanica)" benzeri altn a referansl sloganlarn yirmibirinci asr sorunlarna are bulmalar mmkn deildir. Zaman, 29 Mays 2003 223 Sorumluluun Tarihe Havalesi Gnmz Trk siyas hayat zerine giriilen tartmalarn nemli bir blmnde taraflar yaptklar tahlillere tarih bir boyut getirmeye almaktadrlar. Bu yaklamn iki temel zellii vardr: Bazen farknda olunmamakla birlikte, tarihsel bir devamlln var saylmas ve bunun gnmze ynelik nemli yansmalarnn olduunun kabul edilmesi. Kurulu dnemi Osmanl toplumunun feodal mi olduu yoksa Asya Tipi retim Tarz benzeri zellikler mi tadnn yirminci asrda Trkiye'deki devrim stratejisini belirleyeceini dnen Trk Solu'ndan, gnmzde tam anlamyla Avrupa standartlarnda demokrasiye geilememesini ttihad ve Terakki geleneine balayan, kendilerini Sabahaddin Bey'in Teebbs-i ahs hareketinin gnmzdeki uzants olarak gren Trk liberallerine kadar deiik gruplar kapsayan bir yelpaze iindeki entelekteller, tarihe bu adan nemli bir belirleyicilik atfetmektedirler. Bylesi bir yaklamn, tarihsel kopukluu resm ideolojisinin nemli bir paras haline getirmi olan bir toplumda yaygn olmas ilk bakta ilgin bir eliki olarak yorumlanabilinir. Ancak bylesi tahlillerin, kopukluk tezini destekleyen entelekteller tarafndan da yaplmasnn bir eliki olmaktan ziyade bir zihin karkl olarak grlmesi herhalde daha anlaml olacaktr. Baka bir deyile eer modern Trkiye Cumhuriyeti her anlamyla bir kopmay temsil ediyorsa ve bunun gerektirdii bir dnm baaryla gerekletirmise, gnmz Trkiye'sindeki toplumsal ve siyas sorunlarda Enver Paa'nn sorumluluunu savunmakla, Yunan demokrasisinin problemlerini II. Mahmud ynetimine balamak arasnda fazlaca bir fark olmaz. Aslnda herkesin, belki de istemeksizin, zerinde birletii husus baz alanlarda arya kalsa da, modern Trkiye'yi 224 douran tarihsel srecin gnmze ynelik, hl hissedilmesi mmkn, nemli etkileri olduudur. Ancak, kopukluk savunucusu entelekteller, tarih sreci kendi ak iinde ele alarak deerlendirme yapmak yerine her eyi ile deien yeni bir toplum fikrini desteklemek amacyla istedikleri asrdan setikleri rneklerle zt kategoriler yaratmaktadrlar. Mesel, olduka yaygn olarak kullanlan bir syleme gre Cumhuriyet, mevcut "mmet" yapsn ortadan kaldrarak "vatanda" yaratm, "teokrasinin" yerine ise "halk iktidarna" dayal bir siyas yap getirmitir. Tabi, bylesi kategoriler yaratanlar iin son dnem Osmanl toplumunun nasl olup da bir anayasal belgeye sahip olabildii, Mebusan krssnde konuan hatiplerin szlerine neden "Osmanl Vatandalarm" diye baladklarn, ra-y Devlet'in Birinci Dnya Sava'nn en zorlu gnlerinde dmana yardm eden Arap airinin mallarn devleti destekleyen kabilelere datmak isteyen ttihad ve Terakki hkmetini nasl hukuka aykrlk gerekesiyle durdurduunu aklamak olduka zordur. Bu misalleri vermekten ama son dnem Osmanl ynetiminin vgsn yapmak deil, Osmanl/Cumhuriyet benzeri mulk kategorilerin "Hangi Cumhuriyet?" ve "Hangi Osmanl?" sorularna cevap veremedikleri lde anlamszlatklar-na iaret etmektir. Alt asrlk bir tarihten bir kronolojiye bal kalmadan seilen misallerle karlatrma yapmak, anlaml bir sonu ortaya koyamaz. Gayrimslim tebaann sar ayakkab giyebilmek iin hatt- hmyna ihtiya duyduu Osmanl Devleti ile Karatodori Paa'nn uluslararas kongrelerde bu devletin bamurahhas olarak vazife yapt, Norandonkyan Efendi'nin Hariciye Nzr bulunduu Osmanl Devleti'nin, resm ideolojileri de dahil olmak zere, birbirlerine benzeyen ynleri pek de fazla deildir. Nitekim, 1940'lardan getirilecek misallerle Trkiye Cumhuriyeti'nde hukuk devletinin ne dzeyde ilediini aklamaya almak bize olduka karamsar bir tablo izebilecei halde, gnmzdeki gelimelere bakarak bu alanda ok daha mitvar olabilmek mmkndr. Hibir toplumun tarihsel bir boluk iinde yaayabilmesi, tarihini silerek sfrdan yeni bir yaama balayabilmesi mm- 225 kn deildir. Ancak, toplumlar dinamik varlklar olarak srekli deiirler ve bu deiimler, tarih etkileri trpleyerek bunlar, deiimin lsne paralel biimde, gitgide daha az hissedilir hale getirirler. Tarih kopma noktalar diyebileceimiz byk dnmler ise bu sreci hzlandrr. Cumhuriyet ncesi Osmanl devlet yaps ve brokratik rgtlenmesi ile kendini "ilerlemeci tek parti" olarak grmeye balayan ttihad ve Terakki'nin modern Trkiye'nin yaplanmasnda, kkleri Tanzimat'a kadar inen kameralist zihniyet ile Le Bonist sekinciliin, toplumu "halk iin ama halka ramen", yukardan aaya yeniden dzenlemeye alan Cumhuriyet aydnlar zerinde ve Osmanl entelektel evrelerinde yaygn kabul gren Feurbach sonras kaba Alman materyalizmiyle, pozitivizmin poplerletirilen ekillerinin toplumsal ilerlemeyi bir din-bilim atmas olarak sunan yaklamlarnn Cumhuriyet ideolojisinin ekillenmesinde ne denli etkili olduklar ortadadr. Bylesi bir rgtlenmenin ve ideolojinin gnmz llerinde demokratik olarak kabul edilecek bir topluma gei iin gerekli ortam salamaktan olduka uzak kaldn, hatta bu konuda, dnemin Zeitgeisna da uygun bir tavrla, istekli olmadn grmek de fazlaca zor deildir. Ama yirmibirinci asr Trkiye'sinin sorunu, toplum dinamiklerinin bu olumsuzluklar hl arka plana atamam olmasndan kaynaklanmaktadr. ttihad ve Terakki ynetimine rahmet okutturacak rejimler altnda, stelik ayn temel siyas rgtlenme erevesinde ve ayn corafyada, on deil krk yldan fazla yaayan Dou Avrupa toplumlarnda bylesi olumsuzluklar demokratikleme dinamikleri sonucunda unutulan bir gemiin ayrntlar dzeyine indirilirken, Trk entelektellerinin gnmz sorunlarn "tarihe havale" etmeleri, en hafif tabirle, kolayc bir yaklamdr. Zaman, 13 Mart 2003 226 Sorunlarn Kayna Osmanl Ynetimi mi? Boston niversitesi retim yelerinden ve son dnem Osmanl tarihi zerine yaynlad popler tarih almalaryla tannan David Fromkin, New York Times gazetesinde yaynlanan ve Zaman gazetesinin 12 Mart 2003 tarihli nshasnda Trke'ye tercme edilerek nerolunan bir makalesinde, Bosna'dan Kuveyt'e kadar uzanan corafyadaki sorunlarn tarih kklerinin bulunduuna iaret etti. Fromkin'e gre bir Osmanl "hayaleti" gnmzdeki Irak buhran da dahil olmak zere bu corafyann her yerinde karmza kriz nedeni olarak kmaktadr. Yazarn iddiasnca, gnmz sorunlarnn temelinde imparatorluu mill deil de slm bir yap olarak gren "Trk" yneticilerin dini her eyin nne geirmeyi Ortadoulular'a retmi olmalar yatmaktadr. Gene Fromkin'e gre gnmzde Ortadou'da dine atfedilen ehemmiyet ayn zamanda halife olan sultanlarn mirasdr. Yaz, ABD akademik evrelerindeki Osmanl/Trk "uzmanlnn seviyesi hakknda ilgin ipular vermenin yan sra, Osmanl tarihi bilinmeden Ortadou ve Gneydou Avrupa'daki gelimelerin anlalmasnn ne denli zor olduunu ortaya koymakta, bunlara ilveten de Osmanl tarihinin yarm yamalak bilinmesinin hi bilinmemesinden daha vahim sonular dourabileceini ispatlamaktadr. Fromkin, lkemizde monolitik bir Osmanl gemii hayal ederek bununla monolitik bir Cumhuriyet Trkiye'sini karlatran yazarlara nazire yaparcasna onbe ve onaltnc asr Osmanl toplumunda geerli olan bir dizi zelliin sanki 1922 ylna kadar varln srdrdn var sayarak Osmanl Dev-leti'nin ondokuz ve yirminci asrlar Avrupa'snda bir anakronizm tekil ettiini ileri srmektedir. 227 Osmanl Devleti'nin tebaasn "millet" adn verdii "din" cemaatler biiminde rgtlemesinin, bu ilemin gerekletirildii dnemin koullar gznne alndnda, anormal bulunmasna imkn yoktur. Onbeinci asrda anormal olan herhalde bir devletin teb'asna laik-milliyeti bir ideolojiyi be-nimsettirmeye ve mill hisler uyandrmaya almas olurdu. Nitekim, ayn asrda spanya Yahudileri'nin kar karya brakldklar tercih, bylesi bir laik vatandalk fikrinin Avrupa ktasnn dier yerlerinde de dnlmediini gsteriyor. ngiltere'de Katolikler'in devlet grevlerine getirilmeleri zerindeki yasan hangi tarihte kalktna bakmak, eitli Hristiyan mezhepleri mensuplarnn hangi tarihlere kadar Amerika'ya g dnda bir kurtulu aresi bulamadklarn dnmek dahi dinin nemli olduu fikrinin Osmanl devletine has bir dnce olmadn anlamamza yardmc olabilir. Gnmzde Kuzey rlanda'da var olan sorunlarn nedeni de herhalde Osmanl ynetimi deildir. Unutulmamas gereken bir dier husus, Osmanl ynetiminin Hristiyan mezhepleri arasnda nifak yaratmaya almaktan ziyade bunlar ayn din kurumlar altnda (Rum ve Ermeni Patrikhaneleri) rgtleyerek birletirmeye alm olmalardr. Bu blgelerde Osmanl ynetimi ncesi var olan kilise atmalar hi phesiz daha youndu ve Bogomiller (Patarin) gibi Hristiyan gruplar Papa'nn ve Macar krallarnn desteini alan yerel yneticilerce ezildii gibi, Venedik hkimiyeti altnda yaayan Rum Ortodokslar da benzeri basklar altnda kalmaktayd. Ayrca Osmanl klasik dnemine ait bu rgtlenmelerin ondokuzuncu asr ortalarndan itibaren fazlaca bir anlam da kalmamt. Tanzimat sonras Osmanl devleti Fromkin'in iddia ettiinin tersine resm ideolojisini deitirerek "Osmanlclk" denebilecek yeni bir ideolojiyi benimsemi ve dini elinden geldiince arka plana atmaya almt. Ortadou'da dine atfedilen ehemmiyetin halife-sultanlardan kald fikri ise herhalde anlamszlk rekoru krabilecek bir tespittir. Tam tersine bu blgede Osmanl hilfetini reddeden ve Osmanl ynetimini slm'dan bir sapma olarak gren gruplar ve liderleri, bu konuda kar tezi savunan Osmanl Devleti'ne kar sava vermilerdir. 228 Vahhab isyanlar, Yemen Zeydleri'nin direnileri, Asir'de Seyyid dris'nin de facto ynetimi bu alanda verilebilecek misallerden sadece birkadr. Unutulmamaldr ki mam Yahya, kendisine Yemen'in dalk blgelerinde muhtariyet baheden Da'an anlamasna (1911) blgedeki Yahudiler'i Medine Szlemesi kurallar erevesinde idaresine imkn veren bir madde konmas iin ayak diretmiti. Sonuta bylesi bir maddenin Kanun-i Esas'nin her Osmanl vatandan eit klan hkmlerini ihll edeceini dnen Osmanl yneticileri, tm srarlarnda baarsz olunca, bu hakk baz nazrlardan dahi saklayan gizli bir szleme ile bahetmek zorunda kalmlard. Fromkin'in bir dier ilgin tespiti Dvel-i Muazzama'nn Yunanistan, Srbistan ve Bulgaristan gibi blgelerdeki imparatorluk teb'asnn bamszlk kazandklarnda duyduklar aknlktr. Bu bamszlklar baheden ve Srbistan haricindeki lkelere Avrupa'dan prensler temin eden Dvel-i Muazzama'nn dorusu kendi yapt bir i karsnda neden arm olduunu anlayabilmek mmkn deildir. Gene Fromkin'in eski Yugoslavya'nn dalmas sonrasnda ortaya kan atmalarn "Osmanllar'n deiik Hristiyan etnik gruplar birbirine kar" kullanmasndan kaynaklandn iddia etmesi de anlaml deildir. Zaten bir devletin bir yandan din her eyden ehemmiyetlidir derken, te yandan da milliyetilik kkrtmas yapmas da mmkn deildir. Ayrca bu atmann mutlaka tarih bir sorumlusu aranacaksa bunu, Benjamin von Kllay'n ahsnda belirginleen Avusturya-Macaristan siyasetleri ve Avusturyal rahiplerin Katolikletirme abalarnda bulmaya almak daha anlaml olur. Benzeri ekilde Saddam Hseyin'in Basra vilyetinin mirass olma iddiasyla Kuveyt'i igal etmesinin sorumluunu Osmanl Devleti'ne deil de 1913/1914 Osmanl-ngiliz Konvansiyonu pazarlklarnda Kuveyt zerindeki de facto ngiliz kontroln tanma karar alan Osmanl yneticilerine, bu blgeyi Kuveyt kasabasndan hurmalklara kadar bir arazi olarak kabul eden brahim Hakk Paa'nn dudan uuklatan genilikte ve Krfez adalarn da iine alan bir haritaya uygun olarak tasdik ettiren ngiliz diplomasisine havale etmek icap eder. 229 Gene Birinci Dnya Sava sonrasnda ngiltere ve Fransa'nn eski Osmanl Arap topraklarnda uyguladklar siyasetlerin baarszla uramasnn nedeni, yerli ahalinin Osmanl gemiinden dolay laik siyasetleri reddetmesinden deil, eski destekileri iin krallk kurma dzeyinde karakulie inebilen bu devletlerin birletirici vatandalk fikri yerine, hkim gruplarla ibirlii yaparak dierlerini dlama (Irak), daha yakn bulunan aznlklar yardmyla ynetme (Suriye), kendi basklar sonucu kurulmu (Beyolu protokol 1861) dinsel temsile dayanan yaplar srdrme (Cebel-i Lbnan/Lbnan) siyasetlerini tercih etmeleridir. Bunun faturasn Osmanl gemiine havale etmeyi yalnzca cehaletle aklayabilmek ise pek de kolay deildir. Zaman, 17 Nisan 2003 230 Osmanl Oryantalizmi Son yllarda Osmanl tarihine getirilen ilgin bir yorum hi phesiz "Osmanl Oryantalizmi" tezidir. Bu tez Ussama Samir Makdisi tarafndan 2000 ylnda nerolunan The Culture of Sectarianism: Community, History and Violence in Nineteenth-Century Ottoman Lebanon (Mezhepilik Kltr: Ondokuzuncu Asr Osmanl Lbnan'nda Cemaat, Tarih ve iddet) balkl ciddi bir kitabn ana fikrini tekil ettii gibi, geen yl ayn akademisyen tarafndan Amerika'nn en saygn akademik tarih dergisi olarak kabul edilen ve sahifelerini Ortadou konulu makalelere nadiren aan American Historical Review'6a "Osmanl Oryantalizmi" ad altnda yaynlanan uzun bir yaz ile de ortaya konulmutur. Getiimiz gnlerde vefat eden Edward Said'in yeeni ve temel yorumlarnn mdafii olan Makdisi'nin tezini bir anlamda Souk Sava sonrasnda gzden den "Osmanl Emperyalizmi" yaklamnn post-modern bir yorumla diriltilmesi olarak tavsif etmek mmkndr. Bu tez, bilhassa, Amerika Birleik Devletlerindeki akademik evrelerde derin akisler yaratm ve bata Yemen zerine detayl bir aratrma yapan ve bu blgedeki Osmanl hkimiyetini smrgecilik olarak yorumlayan Thomas Kuhn'un almalar olmak zere ok sayda yeni eserin ana fikrini tekil etmitir. "Osmanl Oryantalizmi" tezine gre Bat'nn egemenlii altnda ekillenen "modernlik" anda her toplum kendi "Dou"sunu yaratm ve Bat tarafndan terakki etmesi imknsz grlen Osmanl Devleti de kendi evresine, bilhassa Arap eyaletlerine, benzeri bir gzle bakmtr. Bu istemeden ortaya kan bir bak as olmayp belli bir tercihin rndr. Bunun sonucunda ise Osmanl Devleti ile Arap asll teb'asnn youn olduu evresi arasndaki mnasebet Bat ile Osmanl ya da Bat metropolleri ile smrgeler arasndakine benzer 231 bir karakter arzetmitir. Osmanl Oryantalizmi tezinin savunucularna gre, bu ilikinin fikr arka plannda "beyaz rkn ykm" tezine benzer "Trkler'in dier Doulu rklara stnl" inanc vardr. Bu tezin, imparatorluun, Trk unsuruna arlk verilmesi yolundaki ideolojik yaklamnn Tanzimat sonrasnda gitgide hz kazand konusundaki tespiti, phesiz belirli bir gereklik pay tamaktadr. Ahmed Cevdet Paa'dan Namk Kemal Bey'e kadar pek ok Osmanl devlet adam ve entelektelinin eserlerinde byle yorumlanabilecek ifadeler bulmak mmkndr. Ancak, Trk unsurunun imparatorluk iin tad ehemmiyete iaret noktasndan, Arap ve dier Osmanl ansrna ynelik etnik stnlk temeline dayal bir "medeniletirme misyonu"na, ancak zorlama ile ulalabilinecei gereini gzden uzak tutmamak gerekmektedir. Bat'nn ekillendirdii modernlie ulamay hedefleyen Osmanl idarecilerinin bunu merkezletirme abalaryla birletirerek evreyi yeniden yaratmaya giritikleri yanl bir tespit deildir. Fakat, bunun en azndan ttihad ve Terakki hkimiyeti altndaki yllara kadar, etnik bir renk tadn iddia etmek bizi ciddi hatalara gtrebilir. Yeni modernlik ideali erevesinde Osmanl merkezi tm evresine ayn amala yaklam ve etnik kken ya da din farkllk gzetmeden ayn deiimi yaratmak istemitir. stanbul'a muhalefet eden Toroslar'daki Trkmen airi ile yeni ideallere souk bakan Krt airi, Arnavut Malisrler, Cebel-i Lbnan ve Havran Drzileri ve Yemen Zeydleri merkezin gznde benzer karakterde topluluklar olmulardr. Sadece Cebel-i Lbnan'daki Araplar ve Sana'a civarndaki Zeydler iin Osmanl idarecilerinin kullandklar sfatlara bakarak bunlarn etnik temele dayal bir oryantalizmin ifadelendirilmesi olduklarn sylemek mmkn deildir. Benzer sfatlar yukarda belirttiimiz gibi yerleik olmayan ve kendilerini buna zorlayan Osmanl merkezine direnen tm gruplar iin kullanld gibi, bu tr sylemler bizatihi Bat'nn ekillendirdii modernliin ideal olarak benimsenmesinden sonra ortaya km da deildir. Ayrca, Trkmen, Urban, Malisr gibi topluluklar iin kullanlan sfatlarn Trk, Arap ve 232 Arnavut asll yerleik topluluk yesi bireylere temili de bizi hayal bir etnik aalama syleminden baka bir yere ulatrmaz. Unutulmamaldr ki, bizzat yerleik Arap topluluklar da "Urban" kavramn benzer bir balamda kullanmakta idiler. Dzgn Trke konuup yazamayan Tunuslu Hayreddin Pa-a'nn sadaret makamna gelebildii, modernlik sembol payitahtn ehreminliini bir Arnavut idarecinin yapt bir yapda bylesi bir ilikiden bahsedebilmek, herhalde pek de kolay deildir. Ayrca Marun kylerine saldran Drziler ile merut idare tesisine ramen maln pazara getiren Yahudiler'in zerine tkrmek gibi gelenekleri srdrmekte srar eden Zeydler'e kar merkezin taknd tavr, var saylan oryantalist nyarglarn pek de geerli olmadn ortaya koymaktadr. Bylesi u misallerden yola karak Osmanl merkezinin Araplar kendi "Dou"sunu yaratmak iin kullandn iddia etmek, temeldeki tm akademik iyi niyete karn, tarihsel gerekleri zorlamann tesinde, gnmz Trkiye'si dndaki Osmanl idaresini smrgecilik olarak takdim etmeye alan milliyeti tarih tezlerinin yeniden canlandrlmasna hizmet dnda bir sonu yaratmaz. Osmanl modernlik tezine eletiri getirmek, ar merkeziyeti siyasetlerin dourduu sorunlarn altn izmek phesiz gereklidir. Ama buradan hayal bir oryantalizme ulamak, ancak yorum kabiliyetinin ykseklii ve tarih bilgisinin azl ile mmkn olabilmektedir. Zaman, 25 Aralk 2003 233 i Tarihilere mi Brakmal? Trkiye tarihe atfedilen ar ehemmiyetten dolay, tarihin bilinmemesinin yararl olduunun dnld nadir toplumlardan birisidir. Toplumun entelektellerinin asrlarca din eserlerden sonra en fazla tarih kitaplar okuduu, devletin tarihi belirli bir zaman dilimindeki bak asndan yorumlamakla vazifelendirilen resm grevlilere sahip bulunduu bir gelenein mirass olan lkemizde bunun, belki de, fazla yadrganacak bir yn yoktur. Bu nedenle lkemizde tarih o denli nemlidir ki toplumun, onu, bir szgeten geirilip, klielere indirgenip, tamamen mkemmelletirilerek resm ideolojiyle uyumlu hale getirilmedike renmemesinin daha uygun olduu dnlmektedir. Dolaysyla, istisnalar bir kenara braklacak olursa, toplumumuzun deil ortalama insan, sekinlerinin dahi tarih bilgisi bu mkemmelletirme szgecinde artlm klielerin tesine gememektedir. Bunun sonucunda tarihi de gemi bir gereklii anlayarak yeniden yaratmaya alan bir uzman deil, gemii mkemmelletirme szgecinden geirerek resm ideolojinin hizmetine sunan bir grevli haline gelmektedir. Bunun da tesinde, bu "toplumsal grev" iselletirilmekte ve tarih yazmann da nne geen asl vazife olarak kabul edilmektedir. Son dnem Osmanl tarihiliinin yzak Ahmed Cevdet Paa'nn dahi almalarnn farkl basklarnda devletin o gnk bak asna uygun olmadn dnd hususlarda deiiklikler yapmas, Necib sim Bey'in, Evliya elebi Seyahatnmesi'nin Selimaa Ktphanesindeki yazma nshasnda, Gen Osman'n Yenieriler tarafndan katledilmeden nce maruz kald saldrlar detayl biimde anlatan sahifeleri "yeni nesillerin renmemeleri iin" yrtarak imha etmesi,, 234 Cumhuriyet resm tarihiliinin ahikasna ulatrd bir gelenein olduka eskilere gittiini gstermektedir. Tarihin bu kadar ehemmiyetli olduu toplumumuzda bir eliki gibi gzkse de tarih bilgisi en gerekli olduu alanlarda bile anlamsz bulunmaktadr. Mesel, kendileri gibi olunmaya allan ve diplomatlarnn nemli bir ounluu tarih eitimi alm Bat toplumlarnn aksine, Trk dileri mensuplarnn iinde byle bir sreten gemi ya da bu alanda ciddi bilgi edinmi kimseler parmakla saylabilecek kadar azdr. Tarihi ve Bilimsellik Buna karn, ihtilf mevzuu konularda tarihilere hakemlik rol verilmesi sk sk resm Trk tezi olarak gndeme getirilmektedir. lgintir ki, bir yandan yukarda belirttiimiz yaklamn tabi bir neticesi olarak, resm ideolojinin hizmetinde olan tarihiden mkemmelletirme vazifesi yapmas beklenirken, te yandan da onun "vesikalar"a bakarak bir fizikinin ya da kimyagerin laboratuvarnda yapt deney neticesinde vardna benzer bir sonuca ulamas talep edilmektedir. Bu birbiriyle elien beklentilerin fikr arka plannda Trk sekinleri zerinde derin tesirler icra eden bilimcilik ideolojisini bulmak mmkndr. Bu yaklam tarih vesikalarna tabi bilimlerdeki deney sonularna benzer bir "objektiflik" atfetmektedir. Halbuki, bilhassa siyas karakterdeki vesikalar byle bir nesnellik iermezler. Mesel yz yl sonra "28 ubat Srecinde Trkiye" konulu bir alma yapacak bir tarihi dnemin tarihini baz gazetecilerin "zararl" faaliyetlerini dile getiren andlar n plana kararak yazabilecei gibi, bunu sulanan gazetecilerin gnlklerine dayandrarak da yapabilir. Tabi bunlarn her ikisine de bakarak daha objektif ve dengeli bir tarihi yeniden yaratmak mmkndr; ama tarihinin her zaman belirli bir tarih srece ait tm vesikalara ulamas mmkn deildir. Baka bir misal vermek gerekirse, Fransz vesikalarnda, Alman igali altndaki "Alsace-Lorraine hrriyetperverleri" olarak atfta bulunulan ehas, Alman vesikalarnda "Fransz ibirlikisi terristler" biiminde anlrlar. Dolaysyla, bilimcili- 235 in etkisini tartrken gzden karlmamas gereken husus, sadece tarihiye deil bizzat "tarih"e de bu ekilde yaklalmakta olduudur. Dier bir deyile bu yaklama gre tarih yeniden yaratlmamakta, dnemin yaygn kabul gren tezleri ya da zihniyeti (Zeitgeist), yars arkeolog dier yars hkim esatir bir karakter olduu var saylan "tarihi" zerinde herhangi bir tesir icra etmemektedir. Bir misal yardmyla aklamaya gayret edersek, bu yaklama gre bir tarihi gerek 1965 gerekse de 2005 ylnda 27 Mays' incelediinde ayn sonuca varaca gibi kendisinin dnya gr ve tarihe yaklam, varaca kanaat konusunda herhangi bir deiiklik yaratmaz. Halbuki tarih, dnemin yaygn kanaatleri erevesinde, srekli olarak yeniden yorumland iin Fransz htilli'nin 100 ve 200. yldnmlerinde "devr-i sabk (ancien regime)"n karakteri hakknda birbirinden olduka farkl yorumlar getirilmi, uzun sre "vak'a-i hayriyye" olarak kabul edilen yenieriliin ilgas ondokuzuncu asr sonlarnda Bb- l diktatrlnn temel nedeni olarak grlmeye balanm, Arap tarihiliinin II. Abdlhamid yorumu, 1967 Arap-srail Sava sonrasnda ciddi bir deiiklie uram, nihayet 31 Mart olay zerine en kapsaml eseri kaleme alan deerli bir tarihimiz 1970 ylnda bu olay "eriat bir ayaklanma" olarak tavsif etmezken, 1994 koullarnda, bylesi bir tanmlama yapmay uygun grmtr. Benzer bir ekilde tarihi devletin o zaman dilimindeki bak asndan yorumlayan Osmanl vak'anvisleri de kendilerinden evvel ayn olaylar ele alm olan tarihilere sert eletiriler getirmilerdir. Ahmed Cevdet Paa'nn, Ahmed sim ve hele Ahmed Vasf ve tarihlerine ynelik eletirileri bu alanda verilebilecek en iyi misallerdir. Ayn olaylara erken cumhuriyet yaygn kanaatleri zaviyesinden bakan Yusuf Akura ise Cevdet Paa'nn yorumlarn benzer bir ekilde tenkit etmitir. Siyaset ve Tarih Dolaysyla, 1915 tarihli "Vakt-i seferde icraat- hkmete kar gelenler iin cihet-i askeriyece ittihaz olunacak tedbir 236 hakknda kanun-i muvakkat" ncesinde ve akabinde gelien olaylarn nitelii konusunda son szn tarihilere braklmasn savunan ve uzun sredir deiik iktidarlar tarafndan tekrarlanan Trk resm tezi, pek de anlaml deildir. Bir kere bu niha karar aklayacak, zihinlerdeki, esatir "tarihi" bir ideale atf yapmaktan teye gidemeyecei gibi bu donanma sahip olduu iddia edilen "tarihilerin bu konuda oybirliiyle, karar verebilmeleri de mmkn deildir. Byle tarihiler olmad gibi ayn vesikalara bakan tarihilerin de ayn yorumu getirecekleri yolunda bir kural bulunmamaktadr. Nitekim, Trkiye'de bu konuda birbirine taban tabana zt iki gr savunan iki tarihiden birisi Trk Tarih Kurumu Bakanl vazifesini srdrrken, dieri ise bir niversitenin tarih blmn idare etmektedir. Bunun da tesinde, Ermeni ve Trk tarihilerinden, laboratuvarda beraberce tahlil yaparak bir gazn karbon dioksit ya da karbon monoksit olduunu tespit eden kimyagerler gibi, bu tarihte vuku bulan olaylarn gerek karakterinin ne olduunu saptamalarnn beklenmesi ise ancak tarihe yukarda anlatlmaya alld biimde yaklaan bir toplum tarafndan teklif edilebilir; ne yazk ki bu tez kimse tarafndan ciddiye alnmaz. Trk siyasetinin bu alanda, toplumumuz dnda kabul grme ihtimali mevcut olmayan bylesi hayalci bir tez yerine, tarihilere de danarak, onlarn bu alandaki eserlerinden istifade ederek, bir "siyaset" gelitirmesi gerekmektedir. Mevcut meseleyi halledecek taraflar iki tarafn tarihileri deil siyasetileridir. Bu konuda tarihilerin karlkl gr alveriinde bulunmalar ancak kapsaml bir "siyaset'in teknik bir alt uygulamas olarak anlam kazanabilir. Konunun tamamen tarihilere havalesi teziyle bir yere varlmas mmkn olamayaca gibi, kendisini uluslararas zeminlerde srekli olarak zorlayan bu denli hassas bir konuda ciddi bir siyaset gelitiremeyen toplum konumunda kalnmas da, zannedildiinin tersine, ciddi bir zaaf olarak mtalaa edilmektedir. Zaman, 20 Ocak 2005 237 Ermeni Meselesini ki Millet Arasndaki Kan Davas Gibi Grrsek Anlayamayz Soruyu doru sormadan, doru bir cevap bulmann imknszlna inanrm. yleyse Ermeni meselesini hangi sorunun rehberliinde aramak lazm? Bu konuda imdiye kadar gndeme getirdiimiz dar, basit ve mekanik sorular aarak daha kapsaml bir soru sormamz gerekli. Niz kanaatimce de bu soru "Bir dnya yklrken neler oldu da bugn bize ok anlaml gibi grnen bir dzen ortaya kt, acaba kutsamaktan fazla da sorgulamaya vakit bulamadmz bu dzene gei tek seenek miydi ve bunun iin kimler ne gibi maliyetlere katlanmak zorunda kaldlar?" olmal. Yani "Osmanl dnyas" yerini milliyeti ideolojilere dayal ulus-devletler dzenine brakrken bu srete ve sonrasnda neler oldu, buna cevap aramamz lzm diyorsunuz. Evet tam anlamyla iaret etmek istediim nokta bu. Meseleye Ermeniler ve Trkler/Mslmanlar arasnda mevcut bir kan davas biiminde yaklarsak ne onu anlayabiliriz ve ne de bu konuda anlaml siyasetler retebiliriz. Tpk Belika kolonizasyonu ve yaygn Katolikletirme ncesi Ruanda'snn yerini neyin ve nasl aldn anlamadan 1994'te Hutu ve Tutsiler'in birbirlerine ne yaptklarn kavrayamayacamz gibi, Osmanl dnyasnn yklndaki olaylar da benzeri ekilde deerlendirmemiz gerekmektedir. "Osmanl dnyas" yklr, toplumlarnda hkim sylemi oluturan milliyeti rgtlenmeler bunun yerini alacak ulus-devletler tesisi gayreti iine girerlerken bu, bilhassa 1877-78 sonrasnda ivme kazanan insan trajedileri de beraberinde getirmitir. Bir imparatorluk dnyas, "hkim millet-aznlklar" ilikisi erevesinde, kk ulus-devletler iinde yeniden rgtlenirken katlimlar, 238 ge zorlamalar, zorunlu nfus mbadeleleri, asimilasyonlar, kltrel basklar, iktisad boykotlar neticesinde daha trde yaplara dnmlerdir. Bu oluumda etnik gruplarn karakterleri de rol oynam mdr? nk bu mesele, bir tarafn "katlima yatkn", teki tarafn da "hain" olduu erevesinde tartlyor. "Etnik gruplarn karakteri" ibaresi, ondokuzuncu asr sosyologlarnn fazlasyla sevdikleri bir sylemdir. Burada belirleyici olann "ideoloji" ve "g" olduunu unutup meseleyi etnik karaktere ya da belirli dinlerin sliklerinin kltrel olarak katlim icrasna daha yatkn olduklar gibi gnmz "uygarlklar atmas" mdafilerinin benimseyecei nedenlere indirgersek, bir asr ncesi milliyeti sylemini tekrardan baka bir ey yapmam oluruz. Mesel "Yugoslavya dnyas"nn yklmas srecinde de atmann taraflar konuya byle yaklat. Srp, Hrvat ve Arnavutlar'n, bilhassa kinci Dnya Sava'ndan itibaren birbirlerine kar giritikleri eylemlere bakarsanz, bu topluluklarn hepsinin meseleye ayn ideoloji erevesinde yaklatklarn ama gcn kimde olduunun zarara kimin uradn belirlediini grrsnz. G, Osmanl dalrken nasl bir rol oynad? Benzer bir durum Osmanl ansr arasnda yaanm, herkes ciddi maliyetlere katlanmak zorunda kalm, ancak kimse sorunu bu balamda ele almaya yanamayarak kendi milliyetiliini, kendi ulus-devlet ina srecini kutsam, dierlerini ise canavarlatrmtr (demonization anlamnda). Oysa her grup eline geen gc benzeri biimde kullanmtr. 1878 sonras artan etnik atmalar, Balkan Savalar sonras Mslman katlimlar, 1915 tehciri, daha sonra Yunanllar'n aznlkta olduu Yunan Makedonyas'nn sre iinde "Yunanllatrlmas", Bulgar-Yunan ve Trk-Yunan zorunlu nfus mbadeleleri sonrasnda milyonlarca insann yer deitirmesi, Varlk Vergisi, 6-7 Eyll Olaylar ve benzeri uygulamalar ayn zihniyet ve yaklamn sonulardr. Gnmzn nisbeten trde Balkan ulus-devletleri ciddi bir insan maliyetin rndr. Eer bunu kendi ulus-devletimiz ve milliyetili- 239 imizi kutsama, dierlerini yerme dnda bir sylem reterek sorgulayabilirsek, szn ettiiniz "mesele"yi anlayabiliriz. Peki Ermeni toplumunun bana ne geldi? Biraz nce deindiim srete Ermeni toplumu gerekten byk bir insan trajedi yaamtr. Her eyden nce bunu anlamak ve bununla kavgay bir kenara brakmak gerekmektedir. Dier toplumlarn zikrettiimiz yeni dzenin kuruluu srasnda yaadklarnn bu trajediyi merulatrma amacyla kullanlmas anlamsz olduu lde yakksz bir yaklamdr. Maalesef milliyeti sylemler meseleye hep bu adan yaklatklar, bakalarnn yaadklar felketleri hep "kendilerinden" olanlarn bana gelenlerin karl olarak gsterdiklerinden ve bu da hkim yaklam haline geldiinden dolay bu konularda siyaset retimi de glemitir. retebildiimiz siyasetlerin "Amerikallarn Kzlderililer'i katletmesini knayan Meclis karar alalm", "Almanlar'n, ngilizler'in, Franszlar'n smrgelerinde yaptklar katlimlar gzlerine sokalm" dzeyinde olmasnn bir nedeni de budur. Olaylarda Ermenilerin sorumluluu yok mu? Demin de sylediim gibi burada atan milliyetilikler var. Zaten meselenin z Osmanl toplumu temelinde avant-garde milliyeti rgtlenmelerin cemaatlerinde temsil oranlarnn ok zerinde belirleyici gcnn olumasdr. Danaktsutyun, Hnak komiteleri dier benzeri rgtler gibi temel arzularna yani Dou'daki alt vilyet iin Berlin Kongresi'nin 61. maddesinde belirtilen slhatn yaplmasn salayacak bir Dvel-i Muazzama mdahalesine, ihtillci yollardan ulamay amalyorlard. Bu rgtlerin Osmanl idaresi ile Ermeni toplumu arasndaki ilikilerin gerginlemesinde, atma ortam tesisinde ve tehcir kararnn alnmasnda ciddi roller oynadklar inkr edilemez. Nitekim Danaktsutyun, Gosdi Hampartsumyan idaresindeki Van ve havalisinde 1917-18 arasnda kendisinin katlim icra etmekte kimseden aa kalmayacan gstermitir. 240 yi ama, bir grup Ermeni'nin yapt hatay btn Ermenilere ykmak doru mu? Zaten benim de sz getirmek istediim nokta buydu. Bir milyonu aan bir toplumun tm fertlerinin bu komitelerin faal azalar gibi mtalaa edilmesi ok sk yaplan bir hatadr. Tpk her Trk ttihad ve Terakki, her Arnavut Bakimi, her Makedon, Makedonya-Edirne Dahil htillci rgt, her Arap Hizb-el-la Merkeziyye yesi ya da sempatizan olmad gibi vergisini deyen, iinde alan, kilisesine giden her Ermeni Osmanl vatanda da bu rgtlerin fikirlerine ve kullandklar yntemlere itirak etmiyordu. O halde olaya sadece bu rgtlerin fikirleri erevesinde bakmamak gerekli. Evet. Eer btn bir toplumu sadece bu ihtillci komitelerin gnderdikleri, "Van komitesi icra vekilleri yoldalara" benzeri balklar tayan mektuplardaki fikirler ya da yaptklar "Ya Ermenistan ya Mezaristan" benzeri sloganlar dzeyindeki ihtillci neriyat aynasnda grrsek ciddi bir kavram kargaasna yol am oluruz. Tpk, ttihad ve Terakki fedalerinin nerettikleri ve "Dilini Keserler, Anasn Bellerler (bu gerek bir balktr)" gibi balklarla yayn yapan Top, Sng, Silah benzeri yaynlarn Trk toplumunun aynas olarak kabul edilmesinin, her Trk'n bu fikirleri savunan bir birey olarak grlmesinin imknszl gibi her Ermeni'yi kapsayan bu tr genelletirmeler yapmak bizi bir toplumu canavarlatrma dnda bir neticeye ulatramaz. Bir misal vermek gerekirse, bu komiteler bu tr neriyatta bulunurken Osmanl Posta ve Telgraf tekiltn batan aaya yeniden dzenleyen Oskan Efendi "harektnda mnhasran vicdan- nezihine ve ak- vatanla arpan kalbine inkyd eden" bir Osmanl brokrat olarak tanmlanyordu. Ama kimin toplum adna konutuu nemli deil mi? Fevkalde ehemmiyetli bir noktaya parmak bastnz. Demin sylediim tespitin yan sra deiik Osmanl toplumlarnn mfrit milliyeti rgtlenmelerin idaresi altna dmelerinin yaratt sorunlarn da unutulmamas lzmdr. Osmanllk' iselletiren tccar, sarraf ve benzeri meslek temsilcile- 241 rinden meydana gelen Ermeni amira snf ve kilisesi, toplumlar zerindeki kontrollerini sosyalist-milliyeti ihtillci rgtlere brakmak zorunda kalnca, bu aznlk da sanki tm Ermeni toplumunun tek temsilcisi olarak konumaya balamt. Peki merkez ynetim, ttihad ve Terakki iin ne demek lazm? Ayn durum merkez idareyi eline alan ttihad ve Terakki Cemiyeti iin de geerlidir. Bu cemiyetin 1908 htilli'nin hemen sonrasnda yaygn destek grd dorudur. Ancak bu destein erimesine ramen, iktidarn srdrmekte direnen bu tekilt, aslnda toplumca benimsenmeyen siyasetleri baskc yollardan uygulamtr. Bu tekiltn dier aktrler olan Osmanl brokrasisini, 1871 sonrasnda yeniden nem kazanan Saray' bir kenara iterek tm siyaseti kontrol altna almas ve dier ansrn kabul etmeye yanamad bir Osmanllk siyasetini zorla benimsettirme gayreti iine girmesi toplumdaki gerginlii daha da artrmt. Bir anlamda her toplumun milliyetileri merkez bir milliyetilik ile atyordu. Olaya verdiiniz rnekler erevesinde ve sizin "Osmanl dnyasnn ykl" perspektifinden bakacak olursak, sadece Ermeniler deil dier Osmanl ansr ile olan ilikilere de bak amz deitirmemiz gerekecek. Gayet tabi. Baknz biz Trk-Arap ilikilerine genellikle kinci Merutiyet sonras kurulan Arap cemiyetlerinin neriyat, erif Hseyin ibn Ali ve oullarnn idare ettikleri "Arap syan" zaviyesinden bakyor ve bu nedenle de drt asrlk bir ilikiye basit bir "ihanet" sylemiyle yaklayoruz. Gene demin verdiklerime benzer bir misal verecek olursak el-Hadara'da Trkler aleyhine yazlan yazlara bakarak drt asr bir nefret ilikisi iinde yaadmz m var sayacaz? Btn tarihe bu zaviyeden yaklaacaksak, Birinci Dnya Harbi'nin son gnlerinde Kafkasya'da ilerleyen Irak taburlarn, Balkan Harbi'nde stanbul'u Bulgar igalinden koruyacak son mdafaa hatt olan atalca'y Anadolu askeriyle beraber savunan Suriye taburlarn nasl aklayacaz? Bir baka misale, Arnavutlar'a bakacak olursak birka asrlk ve son derece girift bir ilikiye 242 sadece smail Kemal Bey'in gizli faaliyetlerini konu alan bir "ihanet" sorunsal etrafnda m yaklaacaz? Ermeni sorununa herkes kendi asndan yaklayor. Acaba siyasetinin, tarihinin, gazetecinin ve vatandan bu konuda ortak bir sorusu olabilir mi? Bu alanda soru sormak kimsenin tekelinde deildir ve olmamaldr. Zaten konuyu sadece tarihilere brakma tezinin yaratt temel bir sorun da bu konuda fikir beyan etme tekeli yaratmasdr. Bu mantkla gemite olan her olay hakknda sadece tarihiler inceleme yapp, bir yargya vararak bunu topluma aktarmal, toplum da bu "bilimsel gereklii" kabul etmelidir. Ancak sizin dediinizin gerekleebilmesi iin konuya soukkanllkla yaklaabilmek gereklidir ki, ben henz buna muvaffak olabildiimizi sanmyorum. Neden? Baknz, size ilgin bir misal vereyim. 1916 ylnda, sava tm iddetiyle srerken, Halide Edib Hanm, Trk Oca'nda "Ermeni Mes'elesi ve Mill ktisad" konulu bir konuma yapm ve iktidar partisini Ermeniler'i katletmekle sulamtr. Burada bir parantez aarak kendisinin savatan sonra bu konu zerindeki fikirlerini btnyle deitirdiini belirtmek isterim. Oturuma riyaset eden Hamdullah Subhi (Tanrver) Bey baz gen Ocak mensuplarnn Halide Hanm'a sert eletiriler yneltmesine mani olduu gibi, daha sonra konumaya ttihad ve Terakki ileri gelenlerinden bazlar tepki gsterince Talt Paa duruma "O, memleketine inand yolda hizmet ediyor, fikirlerinde samimidir; braknz onlar ortaya koysun" diyerek mdahale etmitir. 90 yl sonra konuya bu derece olsun soukkanllkla yaklaamamamz phesiz esef vericidir. Tarihiler bu konuda oybirliiyle karar verebilirler mi? Tarihiler yalnzca bu deil hibir konuda "oybirlii" ile karar veremez. Tarihi, tabi ilimler mtehasss gibi almaz, almas mmkn de deildir. Toplumumuzda, fazlasyla iselletirdiimiz bilimcilik zihniyeti ve tarihinin belirli bir siyas tezi savunma memuru olarak grlmesi nedeniyle, byle anlamsz bir beklenti bulunmaktadr. Burada tarihiden bu- 243 nun da tesinde bir deer yargs beklenmektedir ki bu alanda bir oybirlii hayal dahi edilemez. Zaten bu konuda farkl tezler ortaya atanlar, lkemizin ciddi tarih kurum ve eitim programlarnda grev yapan uzmanlardr. yleyse hangi tarihinin gerei, sadece gerei, btn gerei sylediini nasl bileceiz? Tarihiye Amerikan mahkemelerinde ahitlik yapan uzman gibi yaklamak anlaml olmaz; nk bizzat tarih gerein ne olduu son derece izaf bir konudur. "Gereklik" benzeri felsef bir alanda tarihinin hakem olmas ise dnlemez. Buna karn, toplumumuz sadece tarihiye deil tarih malzemeye de benzer biimde yaklamaktadr. Maalesef, toplumumuzda her eski konsolos raporu, hkmet karar, telgraf, ihtillci iir, gerekliin "bizzat kendisi" olarak algland iin tarihiden de byle bir grev talep edilmektedir. Vatandan tarihiden bylesi "hizmetler" beklememesi, tarih bir konuda farkl "gereklikler" ina edebilecek tarihilerin olabileceini dnmesi lzmdr. Nitekim, tarihilerimiz, mesel 27 Mays gibi tanklarnn bir ksmnn hayatta olduu yakn bir gemite bile anlaamadlar. . 27 Mays konusunda, bir deer yargs talep edildiinde kimi tarihiler bunun "Trk milletinin ordusunun yardmyla meruiyetini kaybetmi bir iktidara kar gerekletirdii bir demokrasi devrimi", kimileri de "demokrasiye kar bir darbe" olduunu iddia edebilir. Eer tarihi dedii iin bunlardan birinin "gerek, sadece gerek, tm gerek olduunu" dnr ve bunu reddedenleri de tarihsel gerekleri inkrla sularsanz anlaml bir davran sergilemi olmazsnz. Her tarihi size 27 Maysta siyas iktidarn devrildiini, daha sonra yeni bir anayasa yapldn syler; ama bunun tesinde bir yarg talep ettiiniz zaman Zeitgeist'dan, tarihinin dnya grne varan etkenlerce belirlenen bir cevap alrsnz. Unutmamak gerekir ki, ayn malzemeyi kullanan tarihiler "farkl" tarihler yazdklar gibi, ayn tarih de deiik dnemlerde ve farkl bireylerce ayn ekilde okunmaz ve anlalmaz. Buna bir rnek vermeniz mmkn m? 244 Pek tabi. Mesel bugn Tarih-i Cevdet'in bir bahsini, diyelim on bir ve on ikinci ciltlerinde Yunan isyann anlatan blmn okuyan bir kii, bunu 1897 Osmanl-Yunan Harbi ya da 1960'l yllarn Kbrs olaylar srasnda inceleyen bir kimseden farkl biimde mtalaa eder. Ayn ekilde bu blm ayn anda okuyan Atina'ya yerlemi bir stanbullu Rum ile bir zmirli Trk niversite rencisi bu blmden farkl neticeler karrlar. Ancak, bugn dahi hl benzeri konulara amiyane "Bizim tarihimiz sizin tarihinizi dver" tebihini hatrlatan "Tarihilerimiz nerede?" ferydyla yaklalmas bence toplumumuzun bu alandaki sorununun ne kadar derin olduunu gstermektedir. yleyse, siyasetilerin tarihilerden yararlanma teebbslerine ihtiyatla m yaklamak lazm ? Siyaseti, tarihiden siyaset retimi alannda istifade etmeli; ama bunu emir- komuta zinciri iinde basit bir merulatrma, sorunlardan arndrlm mkemmel tarih yaratma srecine dntrmekten titizlikle kanmaldr. Bu ve dier tarih meselelerde anlaml siyasetler retemememizin temel nedenlerinden birisi, siyasetimizin kendine hibir sorun yaratmayacan dnd "mkemmel" bir tarih ina ettirmi olmasdr. Bu her eyi ile mkemmel tarih, her trl toplumsallatrma yntemi kullanlarak, topluma benimsettirildiinden, tarih gerek anlamyla tartlamamakta, alternatif fikirler ise eletirilmek yerine vatana ihanete varan sulamalara maruz braklmaktadr. Ancak unutmamamz gerekir ki, gerek u anda tarttmz gerekse de benzer pek ok mesele kendi toplumumuzu tatmin etmekle halledilemez. Bizim toplumsallama srecimizden gememi, mkemmelletirilmi tarihimizin deerlerini iselletirmemi kimselerden bu konudaki tezlerimizi en ufak bir eletiri yapmadan kabul etmelerini beklemek, siz de herhalde kabul buyurursunuz ki, fazla anlaml deildir. Diplomatik taarruzlarn hi mi baar ans yok? Bunlar bir "taarruz"dan ziyade bir karlkl anlay ortam tesis etme srecinin paralar olduu srece pek tabi yarar salarlar. Ama meselenin tarihiler yerine hariciyeye havalesi 245 anlaml hibir sonu dourmaz. Uzun yllar meseleye, bir Ermeni tasarsnn Amerikan Kongresi'nden gemesinin nlenmesi nceliinde yaklamamz, hem deta Demokles'in klc haline gelen bu konunun Trk d siyaset yapmnda karlnda taviz verilmesini gerektiren bir ehemmiyet kazanmasna neden olmu ve hem de meselenin halline hibir katkda bulunmamtr. zetle bu konular konuurken gn deil, gelecei kurtarmak lazm. Dar, ufuk yoksunu, gn kurtarmay amalayan yaklamlarn, siyaset retememenin ve dier aktrlerle mevcut sorunlarmz mkemmel tarih tezlerimizi empoze ederek halledebilme hayaliyle yaamamzn bizi nereye getirdii ortadadr. Meseleleri halletmemenin onlarn deta zamanamna urayarak ortadan kalkmalarn salayacan var saymak anlaml bir yaklam deildir. Tartmalar izliyorum da hl kimin ne kadar adam kestiini sorgulayanlar var... Bylesi slk rekoru kran, ayrntlar meselenin z zanneden yaklamlarn hibir yarar olmad gibi uzun yllar konuya sanki temel sorunun bu olduu kanaatiyle yaklamamz anlaml siyaset retemememizin de temel nedenlerinden birisidir. Sizin, sohbetimizin balangcnda deindiiniz gibi doru sorular soramazsak, konuyu anlaml bir ereveye oturtamazsak detay zerindeki tartmalarla urar, daha da kts, bununla nmzdeki sorunu halledebileceimizi zannederiz. Biz Mslmanlar, Ermenilerin tehcir ve gleri sonucunda neler kaybettik? Bu soruya vereceim cevap biraz uzunca olacak; nk sorunuzu cevaplandrabilmek iin bize, gnmzdeki deerlerimize olduka yabanc gelen bir gereklii yeniden yaratmamz gerekli. Zaten tarih ancak byle anlalabilir, gnmz deerleriyle gemii yarglayarak deil. 246 , Buyrun ltfen. 1915 ncesi toplumsal gereklikte Mslmanlar ve Ermeniler birbirleri iin "teki" olabildii kadar "biz" iinde de birletikleri bir dnyada yayorlard. Odyan Efendi, Osmanl-Rus Sava'nn nlenmesi iin Midhat Paa'nn husus temsilcisi olarak gizlice Lord Derby ile buluur, Hagop Paa Osmanl maliyesini dzeltme areleri arar, Mnakyan Efendi, Arnavut "Besa"sn konu alan piyesi stanbul'da sahneye koyar, Balyan ailesi mensuplar payitahttaki en gz alc binalar ina eder, 1908 sonrasnda Trke'yi en iyi kullanan gazeteci kabul edilen Diran Kelekyan, Tarih-i Osman Encmeni zas olarak alr, Sivas'ta Ermeni ve Mslman tccarlar ortak ticaret yapar, Fenerbahe Spor Kulb idarecilerinden Tosyan Efendi kulbn ynetiminde rol alr, Galatasaray futbolcusu Mgrd bu takmda top oynar, Ma'muret'l-Aziz'de Mslman ve Ermeni kadnlar tahl fiyatlarnn ucuzlatlmas talebiyle Vali Kona'na yry gerekletirirken kendilerini bir "biz"in paralar olarak gryorlar, son misalimizde Vali Paa "teki" rolne geiyordu. Tabi verdiiniz dier rneklerde de bu oluyordu. Mesel Ermeni ve Mslman tccarlar ticaret yaparken onlara gre de "teki" mteriler oluyordu. Gayet tabi, neden "teki" yalnzca din ve milliyet kategorisiyle tanmlansn ki? Baknz, Avrupal seyyahlarn kaleme aldklar eserler ve eitli hatrat, Ermenilerin youn olarak yaadklar blgelerde bayram sabahlar tm erkeklerin en yeni kyafetlerini giyerek camie yakn kahvelerde bayram namaznn bitiini beklediklerini ve akabinde Mslmanlarla bayramlatklarn, Ermenilerin benzer gnlerinde ise Mslmanlar'n onlara ayn yolda karlk verdiklerini naklediyorlar. Bu anlamda farkl inanlar dahi bir genel kltrn paralar haline gelebiliyor, "bayramlama", "yortu kutlama", "teki" kadar daha geni bir "biz"in de unsuru olabiliyorlard. Milliyeti sylemler, Osmanllk'n kimse tarafndan kabul edilmeyen bir kimlik olduunu ve herkesin aslnda kendi rk ya da dininden olanlarla snrl "biz" kategorileri tesis ettiini ileri srmekte ve gnmz deerleri ile bambaka bir toplumsal 247 gereklii anlamaya almaktadrlar. Bunun da tesinde alt kimlikleri neredeyse reddetmekte ve tek kapsayc bir kimlik var saymaktadrlar. Ancak "biz" kategorisi ve kimlikler bu denli snrl ve dar olmak zorunda deildirler. Bir misal verecek olursak, Ahmed Rasim Bey ve Tanbur Cemil Bey ile beraber sanat icra eden ve "Mni oluyor hlimi takrire hicabm" benzeri pek ok sevilen eserin sahibi Keman Tatyos Efendi bir Osmanl musikisi "biz"ine dahildi. Nitekim, Tatyos Efendi'nin Ermeni olmas, Ahmed Rasim Bey'in szleri de kendine ait olan ve hepimizin bildii uak makamndaki "Gamzedeyim deva bulmam/Garibim bir yuva kurmam/Kaderimdir hep ektiim/Alarm hi reh bulmam" szleriyle balayan eserini onun aclar iinde geen mrnn ansna bestelemesine engel olmuyordu. Daha yakn tarihten bir rnek getirebilir misiniz? Mesel, 1960'l yllarda Lefter Kkandonyadis bir Fener-bahelilik "biz"inin paras olurken, Trk olan Metin Oktay bu "biz"in dnda kalabiliyordu. Tekrar sorunuza dnecek olursak herkes iin asl kayp, kendimizi dar "biz"liklere sktrp bunu kutsamamzdr. Bu da yetmiyormu gibi bambaka "biz"liklerin var olduu bir dnyay bu gzlklerle anlamaya almamz, gemii kavramamzn ve onunla bar iinde yaamamzn nnde ciddi bir engel olmaktadr. Nuriye Akman tarafndan yaplan rportaj Zaman gazetesinin 27-28 Mart 2005 tarihli nshalarnda yaynlanmtr. Rportajn ikinci blm "Tarihi de Hakem Olamaz Hariciye de" bal altnda nerolunmutur. 248 Yemen, Irak ve Ulus-Devlet Trkiye'nin Irak'a gvenlik salama amacyla asker gndermesi ihtimali zerine balayan tartma, bylesi durumlarda sklkla grld gibi, Osmanl gemiine ynelik eletirileri gndeme getirdi. Bu fikr mnakaann en ilgin yan hi phesiz kart grleri mdafaa eden taraflarn, bilincinde olmadan da olsa, Osmanl Devleti ile Trkiye Cumhuriyeti arasnda var olan bir devamll var saymalaryd. Bu alanda kart fikirler ortaya konulurken, Osmanl Devleti'nin Yemen ve Galiya'ya asker sevki ile Trkiye Cumhuriyeti'nin Irak'a yukarda belirtilen amala birlik gndermesi ite bu balamda karlatrlm ve iki eylemin "gerekli" ya da "gereksiz" olduu konusunda deiik grler beyan edilmitir. Sz konusu tartmann temel zaaf meruiyet zeminleri, rgtlenmeleri ve dnya grleri farkl iki yapnn sadece . belirli sayda askeri bir blgeye sevki paydasnda benzerlik gsteren eylemlerinin karlatrlmasdr. Dier bir deyile okuluslu, liderinin Snni Mslman tebaasna kar meruiyetini halife olarak salad bir imparatorluk (burada bu kavramn, Osmanl Devleti iin istimalinin mmkn olup olmad tartmalarna girmeden teknik anlamyla kullanldna iaret etmek isterim) idarecilerinden, bir ulus-devlet yneticilerinin gsterecekleri duyarlklar beklemek, amiyane tabirle, elmalar ile armutlar karlatrmak, anlamsz bir tartmadan baka bir ey deildir. Bu, eer benzetmek gerekirse, yirminci asr banda ortaya kan proto-milliyetilik dzeyindeki Trk milliyetiliinin Fatih Sultan Mehmed'in neden Rum teb'ay zorla Mslman yapp Trke konumaya zorlamad ya da Cumhuriyetin ilk yllarnda Osmanl sultanlarnn Trk rkndan olmayan elerle evlenmeleri sonucunda nasl hanedanda "Trk kan" orannn yok denecek raddelere indirildii gibi tartmalarla benzerlik gsterir. 249 Osmanl Devleti gibi, hilfet iddiasn temelde kendisine yneltilen Kurey olmamak ithamna kar hdim'l-Harameyn ve'l-erifeyn olma tezine dayandran bir yapnn, bu alandaki meruiyetini tehdit eden, imamlarnn vesikalar emir'l-Mslimn unvanyla mhrledikleri Zeyd ayaklanmasn eli kolu bal seyretmesini beklemek ancak bu olaya gnmz gerekleri ve ulus-devlet ideolojisi erevesinde bakmakla mmkndr. Tpk benzeri bir meruiyet tehdidini gndeme getiren Vahhab isyannda olduu gibi Osmanl Devleti de bu ayaklanmaya da tm gcyle kar koymu ve zannedildiinin tersine'sorunu meruiyetini tehdit etmeme kouluyla her trl tavizi vererek atmadan halletmeye almtr. Nitekim, 1911 ylnda mam Yahya ile imzalanan Da'an anlamas bu koullar yerine getirdiinde, kendisine Zeydler'in ounlukta olduu dalk blgede, hukuken olmasa da fiilen tannan muhtariyet karl sorun zlmtr. Olaya stratejik adan bakldnda da zaten Aden'de ve Perim adasnda var olan fiil ngiliz ynetiminin Bab'l-Mendeb'i kontrol altna ald, Nevhi'-i Tis'a ad verilen tartmal blgede hak iddia ettii, Fransz tccarlarn yerel liderlerden aldklarn iddia ettikleri eyh Said'i Amerikallar'a satmaya altklar, talyanlar'n Eritre'de yerletikleri bir ortamda Hudeyde'yi ve Osmanl Kzldeniz kontroln btnyle tehdit edebilecek bir isyana gz yummann mmkn olmadn grmek pek de zor deildir. Nitekim, ayn nedenle Osmanl Devleti, kmr deposu ina edilmesi bahanesiyle 1900-1901 yllarnda Fersan adalarna asker karmaya kalkan dostu Almanya ile de silahl atmaya girmenin eiine kadar gelmitir. Bunlar, gnmz ulus-devlet ideolojisi erevesinde deil, ancak dnemin gereklikleri gznne alnarak deerlendirilebilecek siyasetlerdir. Bu siyasetlerde ve uygulanmalarnda ciddi hatalar yaplm olabilir, ancak bunlar tamamen anlamsz grmek ve gnmz deerleri ile yarglamak bize hibir ey retmez. Galiya konusuna gelince... Alman-Osmanl ittifaknn imzalanmas ve savaa girilmesinden sonra bu blgeye asker gnderilmesini eletirmek mmkn deildir. Eer eletiri yaplmak isteniyorsa gereken, bu ittifakn imzalanmas ve sava- 250 a katlm biiminin tenkidi olmaldr. Savaan iki kampn tm gleriyle cepheleri tutmaya alt, yz binlerce ngiliz ve Amerikan askerinin Bat Cephesi'nde Paris'i savunurken ld bir savata Osmanl Devleti'nin "Ben ittifak yaptm ama vatanmdan bir kar tesiyle ilgilenmem" demesini beklemek herhalde pek de anlaml deildir. aret edilmesi gereken son bir husus da Osmanl gemii ile ilgili yorumlarda gnmz ulus-devlet ideolojisinin ve milliyeti tarih eitiminin tesiriyle yaplan romantizmin ne derece anlaml olduunun dnlmesinin gerekliliidir. Osmanl Devleti'nin gnmz Trkiye'si dnda uygulad siyasetlere Zeytinda'nda olduu gibi "Mehmetiin Arap ellerinde harcanmas" yorumuyla yaklamak ve asrlarca sren bir ilikiyi son birka yln ulus-devlet zaviyesinden yaplan yorumuyla aklamak belki duygular okayabilir ama Arap taburlarnn, nasl birka yl nce atalca'da "bir hafta sonra arigrad'dayz" diyerek bbrlenen Bulgar ordularna kar Anadolu askeriyle omuz omuza savatn, Krm'da Anadolu askerinin yannda yatan Tunus ve Arnavut askerini aklamakta yetersiz kalr. Trkiye Irak'a asker gnderilmesi yolundaki kararn bir ulus-devlet duyarllyla, uluslararas ilikilerinin gereklerini tartarak ve snrda bir Arap lkesine Trk askeri gnderilmesinin yarataca psikolojik sorunlar gznne alarak vermelidir. Osmanl gemiindeki asker sevki uygulamalar, yukarda belirttiimiz nedenlerle, bu konuda iyi bir rehber deildir. Zaman, 23 Austos 2003 251 Farkl Bir Diaspora ve Trk Milliyetilii Eski Yunanca'da "geni bir alana ekim yapma" anlamna gelen "diaspora", Kk Asya ve Karadeniz kylarndaki koloniler iin olumlu anlamda kullanldktan sonra asrlar boyunca Yahudiler'le zdeletirilen ve maduren anavatandan ayrlan topluluklara atfta bulunmak amacyla istimal edilen bir kavram olmutur. Geirdii evrimin son aamasnda diaspora sadakati, iinde yaad lke ve mensup olduu etnik ya da din cemaat arasnda ikiye blnen gruplar tanmlamaktadr. Modern a diasporalarnn en ehemmiyetli hususiyetlerinden birisi ise phesiz bunlarn anavatan milliyetiliklerinin ekillenmesinde oynadklar roldr. Bu topluluklar anavatandan ayrldklar ya da ayrlmak zorunda brakldklar dnemin sorunlar zerine younlaarak, deta bir zaman tneli iinde kalmasna, eski tartmalarn gndemde tutulmasn salayabildikleri gibi, savrulduklar yeni toplumsal dzenlerin olumlu ynlerini anavatanda uygulatma gayreti iine de girebilmilerdir. 1915 trajedisinin yaratt travmay zerinden atamayan Ermeni diasporas birinci tipe, youn biimde g ettikleri ABD ve Gney Amerika'daki temsil demokrasi ve sanayi toplumu deerlerini milliyetilikle badatrmaya alan ondokuzuncu asr sonu Suriye diasporas ise ikinci tipe verilebilecek en arpc rnekler arasndadr. Nitekim New York'ta Arap diasporas organ olarak 1898 sonrasnda yaynlanan al-Ayym, Suriye milliyetiliine bu anlamda bir katkda bulunmutur. Diasporalar, Anavatan Toplumlar ve Milliyetilik Diasporalarn herkes tarafndan kabul edilen bir etkisi ise ondokuzuncu asr sonu ve yirminci asr ba milliyeti fikirlerinin ortaya kndadr. Bilhassa Osmanl dnyasndaki milliyeti hareketlerin gelimesinde diasporalar tartlmaz bir 252 etkinlik gstermi ve genellikle bu hareketlerin ayrlk bir karakter kazanmasn salamlardr. Mesel ArnaVut milliyetilii, ABD, Msr, Yunanistan, talya ve Romanya'daki diasporalar tarafndan ekillendirildiinden bu ideolojinin ana hatlar Boston'da kan Kombi ve Djelli, Kahire'de yaynlanan Shkopi, talya'da neredilen La Nazione Albenese benzeri dergilerin neriyat ile gereklemitir. Buna karlk, genellikle Trk milliyetilii tartlrken ileri srlen tezlerden birisi, bu fikir hareketinin diaspora etkisinden uzak gereklemi olduudur. mparatorluun Trk unsurunun ciddi anlamda g vermedii, bunun sonucunda da Bombay'daki Yunan, Boston'daki Arnavut, Michigan'daki Arap cemaatleri benzeri topluluklar yaratmam olduu dorudur. Ancak bu tr bir diaspora sahibi olmamas nedeniyle Trk milliyetilii zerinde bu anlamda bir etkinin meydana gelmediini var saymak anlaml deildir. Deiik Bir Diaspora Osmanl Devleti'nin Bat karsndaki gerilemesi ondokuzuncu asrn ortalarndan itibaren deiik bir Trk diasporas-nn domasna yol amtr. Bu tarihe kadar terkettii topraklardaki snrl sayda Mslman ve Trkler'den sa kalanlar anavatana nakleden Osmanl Devleti'nin bilhassa 1877-78 sonrasnda terkettii ya da muhtariyet vererek fiiliyatta yabanc idaresine brakt Bulgaristan, ark Rumeli, Dobruca, Girit, Kbrs, Kars, Ardahan, Batum benzeri topraklarda ekseriyeti Trk ciddi bir Mslman nfus kalmtr. Sz konusu nfusun g etmeyerek yaamn bu topraklarda srdren ksm bir anlamda yer deitirmeden diaspora durumuna gelmitir. Ayn asrn ortalarndan itibaren ivme kazanan Orta- Asya ve Kafkasya'ya ynelik arlk yaylmas da byk bir Mslman/Trk kitlesinin Rus idaresi altna girmesi ile sonulanmtr. Bu ise Osmanl idaresinin ancak bir messese, Muhacirin-i slmiye Komisyonu kanalyla dzenleyebilecei kapsamda bir g dalgasna yol amtr. 253 Her iki tarafta da hkim millet statsnden etnik-din aznlk durumuna gerileyen bu kitlelerin Osmanl Devleti'ne verdii gler temel etki yaratmtr. lk olarak, son derece zor koullar altnda g eden kitlelerin bana gelen ackl olaylar, dtkleri aznlk stats, imparatorluun Mslman toplumuna dnemin yayn organlar tarafndan aktarlmas mmkn olmayan dzeyde nakledilmitir. Bu ise lke genelinde ve bilhassa youn muhacir yerletirilen blgelerde mslim-gayrmslim ilikilerini gerginletirmitir. kinci olarak bu gler sonucunda yabanc idaresi altndaki Trk/Mslman nfusla akraba, onlarn dertlerini, uradklar hakszlklar kendi sorunu olarak mtalaa eden azmsanama-yacak byklkte bir kitle ortaya kmtr. Nihayet bu gler sonucunda Azeri ve Tatar gibi "Osmanl" d grlen topluluklar, ortak bir "biz"in unsurlar haline gelmilerdir. Muhacirler kprsyle "Osmanl" dnyasna balanan, bulunduu yerde oluan bu diaspora gerek Trklk bilincinin ortaya kmasnda, gerekse de bunun sre iinde milliyetilie dnmesinde ciddi roller oynamtr. Hem kendilerini hibir zaman Osmanl olarak tanmlamam Rus idaresindeki Trkler ve hem de kaybedilen topraklarda yabanc ynetimi altnda Osmanllk kimliini brakarak Trk ve Mslman aznlklara dnen topluluklar, bu yeni kimlikler erevesinde ortaya kan bir milliyetilii ekillendirdikleri gibi, bunu anavatana da ihra gayreti iine girmilerdir. Nitekim, 1904 ylnda Osmanl mparatorluu'nun nndeki alternatiflerden birisinin ve en mantklsnn "rk esasna mstenit" Trk milliyetilii siyaseti olduu teziyle bu alandaki tartmalara yepyeni bir boyut getiren Yusuf Akura'nn ok gen yata imparatorlua g etmi olmakla birlikte bu diasporada domu ve toplumsallama srecinin en nemli ksmn burada geirmi bir entelektel olmas; Trkler'in kendilerini Osmanl olarak adlandrmalarnn Franszlar'n kendilerine Bourbon, Almanlar'n ise Hohenzollern demeleri kadar sama olacan savunan Hseyinzde Ali Bey'in Azeri kimlii tamas tesadf deildir. Benzer ekilde, 1878 sonras Trk bilincinin gelimesi ve Trk milliyetiliinin douu aratrldnda, bu fikr hareket- 254 lerin, imparatorlua g eden diaspora mensuplarnn yan sra, smail Gaspral'nn Bahesaray'da nerettii Tercman- Ahvl-i Zaman, Filibe'de yaynlanarak "Trklk ve Tatarlk'n birbirinden ayrlamayaca" tezini savunan Muvazene, Ahmed Agayef'in Bak'de kartt Hayat ve Hseyinzde Ali Bey'in Fyzat'\ benzeri dergiler tarafndan ekillendirdii kolaylkla grlebilir. Trk milliyetiliinin ilk yayn organ olarak nitelenmesi mmkn olan ve Kahire'de yaynlanan Trk dergisinde de en arpc "milliyetilik", "Trk rk", "slmiyet'in, Trkler'in karakterini bozduu" benzeri dnem iin olduka radikal konularn Yusuf Akura, Turan imzal mektuplarla yayna katlan Hseyinzde Ali ve dier "Trk diasporas" mensuplarnca tartlm olduu da gzden uzak tutulmamaldr. Trk Milliyetiliinin ekillenmesinde Diasporann Rol ve Gnmz Gnmzde genellikle Ziya Gkalp ve Kprlzde Mehmed Fuad gibi entelektellerin "Osmanl bayra altnda uursuz bir hayat geirdiklerini dndkleri Trkler'in mill uyann Balkan harpleri sonrasndan balattklar yaklamnn kabul edilmesi, aslnda 1912 ncesi "Trk diasporas" tarafndan gelitirilmi, sz konusu ideolojiyi bu topluluklarn zaviyesinden yorumlayan bir milliyetiliin var olduunu ve bu kavramn daha sonraki yorumlarna temel tekil ettii gereini gzard etmemize neden olmaktadr. Bu adan Trk milliyetiliinin, deiik bir diaspora tarafndan belirlenen, Selanik'teki Yahudi, Serez'deki Makedon, skee'deki Trk' dlarken stanbul'daki Rumlar', Kore'deki Yunanllar' kucaklayan Yunan milliyetilii ile fazla farkllk gstermediine iaret etmek yanl olmaz. Yukarda deindiimiz diaspora milliyetiliinin bir dier ciddi etkisi ise II. Abdlhamid dneminin kapsaml istihbarat a nedeniyle 1908 ncesinde rgtlenmesini "Trk diasporasnda" gerekletiren ttihad ve Terakki'nin bu milliyetilii iselletirmesi ve bunu vatandalk temeline dayal 'Osmanl vatanseverlii'nin yerine koymasyla ortaya kmtr. Buhara, Oamire, Hanya, Kandiye, Kstence, Kzanlk, Burgaz, 255 Varna, Rusuk, umnu, Larnaka, Lefkoa benzeri ubeleriyle ttihad ve Terakki yerel dzeyde ihtillden yaklak bir yl ncesine kadar tamamen bir "Trk diasporas" rgt halinde alyordu. Bu ubelerden gelen, "yumruklar sklarak", "gzyalar iinde" okunan mektuplar, Paris'te L'action Franaise'in ykseliini izleyen, Sorel ve Boutmy'nin derslerini takip eden ttihadlar'n, Trk milliyetiliine yaklamn ve onu tanmlamasn ekillendiriyordu. Trk milliyetiliinin yukarda tarttmz artlar altnda ortaya kan bir diasporann sorunlar ve rk balar etrafnda ekillenerek, vatandalk temeline dayal bir vatanseverliin (Osmanlclk) yerine gemi olmasnn gnmze yansyan etkilerinin olduuna iaret etmek gereklidir. Erken Cumhuriyet idaresi d Trkler konusunu tartma d brakarak vatandaln nemini vurgulamakla beraber, milliyetiliin bu yorumunu da tamamen bir kenara atmam, hatta baz dnemlerde younlaan bastrma abalarna ramen toplumumuzda kavrama hkim yaklam bu olmutur. Bu nedenle gnmz de kapsayan bir sre ierisinde Trk milliyetilii tedaf bir karakter tam, "ayrlklk" konusunda hassasiyet gstermi ve vatandala bal, rk akrabalktan zde bir vatanseverlik fikrine souk bakmtr. Yukarda sz edilen "Trk diasporas"nn geirdii evrim ve Avrupa ve bir lde ABD'de ortaya kan gerek anlamdaki "diaspora" ise bu konuda ciddi bir dnm gerekletirecek faktrlerdir. . Zaman, 13 Nisan 2005 256 Doksan Alt Yl Sonra 10 Temmuz kodra'dan Basra'ya uzanan bir alanda derin izler brakacak olan 1908 htilli bu corafyaya siyas katlmdan anayasal haklara, siyas partilerden seimlere uzanan yeni kurum ve dzenlemeler getirmiti. Bu ihtill 1909 Yunan, 1910 Portekiz ihtilllerinde grld gibi ihtillcilere rnek olmu, . 1911 in ve 1917 Bolevik ihtillleri sonrasnda bu zelliini byk lde kaybetmesine karn yukarda belirtilen corafyada gnmze uzanan etkiler yapmtr. phesiz bu etki, 1960 ylna kadar grev yapan ilk cumhurbakannn bu ihtillde deiik roller ald Trkiye'de, ok daha kuvvetle hissedilmitir. Bu yazda 1908 htilli'nin asl karakteri ve Cumhuriyet'e etkileri zerinde durulmaya allacaktr. Bundan kast bu hareketin gnmz Trkiye'si dnda herhangi bir etki yaratmam olduunu vurgulamak deildir. Bir misal vermek gerekirse, ihtillin icras srasnda Arnavuta'nn en az Trke kadar kullanlm olduu unutulmamaldr. Son zamanlarda rabet gren bir yaklamn tersine 10/23 Temmuz bir halk hareketi olmaktan olduka uzakt. htillin son gnlerinde ve sonrasnda ahali tarafndan gerekletirilen gsteriler, bu eylemin asker ve sivil brokrasinin alt tabakalarn davasna kazanm bir entelekteller grubu tarafndan planlanp gerekletirildii gereini deitirmez. Nitekim bu gsterilerden fazla honut olmayan ttihad ve Terakki Cemiyeti ksa bir sre sonra yaynlad "Herkes inin Gcnn Bana Dnsn" beyannameleriyle bunlara set ekmek konusundaki kararlln ortaya koymutu. "Anadolu htilli" de benzer bir yol izlemi ve baarya ulatktan sonra brokratlar dnda harekete destek verenlerin siyasete katlmlarnn asgar seviyede tutulmas yolunda admlar atmt. ttihad ve Terakki'nin bu alanda gsterdii kararllk aslnda 1908 htilli'nin ilgin ve fazla zerinde durulmayan bir 257 niteliini de ortaya koymaktadr. Bu eylem aslnda status uo'nun temel ilkelerinin devamn arzulayan, II. Abdlhamid rejiminin bu dzenin srmesini salamakta yetersiz kald iin deitirilmesini arzu eden ve "muhafazakr eylemcilik" olarak tavsif edilmesi uygun bir fikr arka plana sahipti. Dier bir deyile Danaktsutyun ile VMORO (Makedonya-Edirne Dahil htillci Tekilt)'nun rgt nizmnmelerinden etkilenerek kurulan feda tekilt, kendilerine istedii kimse hakknda verecei "vatana ihanet" hkmyle infaz gerekletirme hakk bahedilen mahall komiteleriyle eylemci bir nitelik kazanan ttihad ve Terakki bunu gerek anlamda ihtillcilik deil "imparatorluk kurtarcl" ideolojik zemininde yapyordu. Nitekim, ttihad ve Terakki'nin ihtill ncesinde eitli rgtlerle giritii mzakere ve pazarlklarda bu karakteri olduka belirgin bir biimde ortaya konulmutu. Mesel, Danaktsutyun ile giriilen mzakerelerde bu rgtn yaplacak ortak eylemlerden birisi olarak teklif ettii "halk askere gitmemeye tevik" teklifine ttihad ve Terakki murahhaslar, lkenin drt bir yandan dmanlarla evrili olduu bir dnemde ordunun her zamankinden kuvvetli olmas gerektii cevabn veriyor, ayn mzakereler sonucunda anlamaya varldnda Sami Paazade Seza Bey, Danak temsilcilere "Biz asla Kzllar (1871 Paris Komn'ne atfen) haline gelemeyiz" uyarsn yapyordu. Benzeri ekilde VMORO ile yaplan mzakerelerde Jane Sandanski liderliindeki sol kanat ile anlaldnda, istenilenin sosyalist bir idare tesisi deil devletin kurtarlmas olduu ehemmiyetle vurgulanyordu. Bir anlamda 10 Temmuz, btn ihtillleri sona erdirecek bir ihtill yaparak mevcut status quo'nun deimesini nlemeyi amalayan bir eylem nitelii tayordu. Siyas rejimin deimesi liberal fikirler erevesinde deil bu rejimin bir ayrnt olduu status quo'nun, yani "temmiyet-i mlkiyyet'in korunmas iin isteniyordu. Bu nedenle de status uo'nun devamnn tehlikeye girdii dnldnde eski rejimin baskcln aratmayacak siyasetler uygulanmasnda, kavnin-i muvakkate ile meclisin devre d braklmasnda bir saknca grlmyordu. Erken Cumhuriyet'in, meclisi bir siyas katlm arac olmaktan ziyade meruiyet salayc bir brokratik kurum 258 olarak gren yaklam ile bu alanda tam bir ideolojik devamllk bulunduunu belirtmek gerekir. 1908 htilli sonrasnda liberal bir parlamenter dzene geileceini uman evreler byk hayal krklna uramlard ama 1905 sonundan itibaren ttihad ve Terakki'nin onbe yl akn bir sredir Jn Trk evrelerinde etkili olan entelektel tartmalar bir kenara brakarak Trk unsurunun hkim millet rol oynayaca bir Osmanlclk, anti-emperyalizm, Trk olmayan Osmanl ansrnn ayrlklk olarak yorumlanan hareketlerine engel olma ve imparatorluu muhafaza temellerine dayanan yeni bir ideolojiye yneldiini bilenler asndan yeni gelimeler hi de artc olmamt. Bu tarihten itibaren Ahmed Rza Bey gibi pozitivizmi Osmanl resm ideolojisi haline getirme hayalleri kuran entelekteller gitgide arka planda kalrken, Dr. Bahaeddin akir, Dr. Nzm, Talt, mer Naci beyler gibi komitecilik vasflar ar basan liderler n plana kmlard. Ahmed Rza Bey'in yorumlarndan kendisinin bu kimselerin entelektel kapasitelerini snrl bulduu ve onlar kmsedii anlalmaktadr. Ama bu kimselerin, siyas koullar kendilerini beenmeyen entelektellerden ok daha iyi anladklar phesizdir. Nitekim bu ideolojik yaklam imparatorluktan ulus-devlete geiin gerektirdii ufak rtular dnda Cumhuriyet resm ideolojisinin de zeminini hazrlyordu. Bu gibi liderlerin elinde pragmatizmi iar edinen ttihad ve Terakki, temel amac olan imparatorluk kurtarcln gerekletirmek iin deiik siyasetleri uygulamakta bir saknca grmyordu. 1909'da Kanun-i Esas'yi slmiletirecek deiiklikler yaparken ayn yl nizam mahkemelerde ilma rabt edilen ahs hukuk davalarnn ervi mahkemelerde r'yetini yasaklayan bir kanun kartyor; bir yandan gayrimslimlere hakaret edenleri iddetle cezalandrrken te yandan mam Yahya'ya gizlice Yemen'in dalk ksmndaki Yahudiler'i Medine Pakt erevesinde idare yetkisi bahediyor, her eyin tesinde Trk, ttihad- slamc ve Osmanlc siyasetlerin tmne ayn zamanda destek verebiliyordu. Bunu bir ideolojik zaafiyet olarak nitelemek mmkn olduu gibi temel amac elde etmeye ynelik anlaml bir prag- 259 matizm olarak grmek de hatal olmaz. Cumhuriyet'in de Kadro hareketine gsterilen tepkide ekillendii gibi kat bir ideolojiye aidiyeti arzulamamas ilgintir. Ancak ortada kurtarlacak bir imparatorluk kalmamas ve ulus-devlet ina misyonu Cumhuriyet'e bir dizi siyaseti daha kat biimde uygulayabilme imkn veriyordu. 1908 htilli'nin getirdii bir dier deiiklik, o zamana kadar yerel hanedanlar, tarikatlar ve brokratik klikler araclyla yaplan siyasetin partiler tarafndan icra edilmeye balanmasyd. Anlan yaplar da ksa srede kendilerini yeni artlara uydurmular ve siyasete bu yeni kanalla katlmaya balamlard. Ancak burada karlalan temel sorun, partileraras mcadelenin eit kurumlar arasnda yaplama-masyd. Kendini vatan felketten kurtaran bir "cemiyet-i mukaddese" olarak gren ttihad ve Terakki, bu nedenle tm partilerin zerinde olduunu dnyordu. Bunun sonucunda ise ona muhalefet vatan hainlii ile eanlaml oluyordu. ttihad ve Terakki kendine muhalefet gibi bir rol asla uygun grmedii gibi, iktidar tekelinde tutmak iin her areye bavurmaktan ekinmiyordu. Muhalefetin de iktidar ancak eylemle ele geirmenin mmkn olduuna kanaat getirmesi nedeniyle bu alandaki deiimler seimler yoluyla gereklemiyordu. Bu baskc iktidar- komplocu muhalefet ilikisinin kendisini tpk ttihad ve Terakki gibi vatan kurtaran bir rgt olarak gren CHF/P ile muhalefeti arasndaki ilikiye misal tekil ettii phesizdir. ttihad ve Terakki'nin entelektelizmden daha basit ve daha milliyeti bir izgiye kaymas ve "muhafazakr eylemcilii", ki bu radikalizm ile kartrlmamaldr, iar edinmesi, bu rgtn gen subaylar arasnda hatr saylr bir taraftar kitlesi bulmasna yol amt. htillin vurucu gc bu subaylar olduu gibi bu kitle orduyu, tedricen ve hiyerariyi darmadan ederek, kontrol altna almt. 1913 ylnda tamamlanan bu sre sonrasnda ordu Colmar von der Goltz'un kuram erevesinde "bir Osmanl millet-i msellhas" yaratmak amacyla siyasetin nemli aktrlerinden birisi haline gelmiti. Bu bir anlamda 1826'da siyaset dna kaydrld dnlen bir kurumun yeniden ve deiik bir ekilde siyasete arln 260 koymas demekti. Bunun ise modern Trk siyasetindeki dengelere kadar uzanan etkileri olduu phesizdir. Erzurum Kongresi'nin bu anlaml gnde balatlmas, Mtareke dneminde de bu en nemli Osmanl bayramna gsterilen saygnn ilgin bir rneiydi. Ancak ulus- devlet yaratlmas srecinde 10 Temmuz, tarihin fazla ehemmiyet tamayan bir ayrnts haline geldi. Buna karn, onun kodra'dan Basra'ya uzanan bir corafyann gnmzdeki ekillenmesinde hayat roller oynadn unutmamak gerekir. . Zaman, 29 Temmuz 2004 261 eteler, Vatanseverlik, Kahramanlar Toplumumuzda ete sfatyla tanmlanan rgtlenmelerden duyulan kayglar dile getirilirken, genellikle tarih boyut ve bu tr yaplarn iinde olutuklar ortam gzard edilerek, mesele ya vatanseverlik fikri ya da davran psikolojisi balamnda aklanmaya allmaktadr. ete temelli rgtlenmenin yakn tarihimizde oynad belirleyici rol gznne alndnda bylesi deerlendirmelerin ne denli sath olaca aktr. Yakn tarihinin dnm noktalarndan birisi olan 1908 hareketinin arkasndaki gerek g ete rgtlenmesi olan, daha sonra bu rgtlenmenin devlet tarafndan yapld ve 1919-22 dneminin mhim bir blmn etecilik tartmasyla geiren bir toplumun, meseleyi tarih boyutundan bu denli soyutlayarak tartmasnn, bir vg vesilesi sayd tarihsizlik karakteriyle dahi aklanmas zordur. lgintir ki, bu alanda tarihin romantikletirilmesi yoluyla yaratlan "lgn Trk" tipi ve "Kuva-y Milliye" tebihleri dahi tarih bir sreklilik tesisine almaktan ziyade bu tr atflar vastasyla mevcut yaplanmalara meruiyet kazandrmaya gayret etmektedir. Meseleye yaygn yaklamn, tarih boyutu ihmal dndaki ikinci temel zaaf bu tr rgtlenmelerin hangi ortam ve kltrel yaklamn rn olduklarnn dikkate alnmamasdr. Bu yazda sz konusu iki husus zerinde durulmaya allacaktr. ete rgtlenmesi ktidar Yolunu Ayor (1905-1908) Yakn tarihimizin resm yorumlar, modern toplumumuzu ve hkim ideolojisini douran 1908 hareketinin aslnda siyas bir rgt tarafndan, ideolojik bir teze dayanlarak yeniden dzenlenen eteler araclyla gerekletirilen bir darbe olduunu vurgulamamaya zen gsterirler. Sklkla vatansever subaylarn nderliinde, "hrriyet" iaryla gerekletirilen 262 popler bir halk ayaklanmas olarak yorumlanan bu hareket, gerekte, modern dnya tarihinde eteciliin siyas iktidar yolunu at gelimelerin banda gelir. Bunun farkl bir biimde tarihselletirilerek, ordu nderliinde halk ihtilli biiminde kavramsallatrlmas, literatrde de kendisine gerek niteliini vurgulayan atflarda bulunulmasn nlemitir. Halbuki, 1908 hareketi, phesiz siyas bir fikir etrafnda rgtlenen etecilii, dnemin en arpc misali olarak verilen Pancho Villa (Doroteo Arango) ve Meksika htilli'nden (1910-20), ok daha iyi temsil eden bir eylemdir. ete rgtlenmesi ve Muhafazakr Eylemcilik 1905 sonbaharna kadar entelektel niteliini muhafaza eden Jn Trk hareketi bu tarihte Dr. Bahaeddin akir ve Dr. Nzm beyler tarafndan, Ermeni Danaktsutyun ve Makedon VMORO (Dahil rgt) tekiltlanmalar taklit edilerek, yeniden rgtlendiinde ya da Yahya Kemal'in tabiriyle gerek anlamda bir "siyas komita"ya dntrldnde, etecilii kendisine iktidar yolunu aacak temel g olarak kabul etmiti. Burada ilgin olan, eteciliin muhafazakr siyasetin arac olarak kullanlmasyd ki bu, belki de, tarihte grlen tek uygulamayd. rgtlenme modelinde rnek alnan Ermeni ve Makedon tekiltlarnn benimsedikleri "deitirme" ve "ykma" temelli siyasetlere karn Terakki ve ttihad Cemiyeti status quo'yu muhafaza, onu ykmdan vikaye fikr arka planna dayanan bir etecilik programyla harekete geiyordu. Dier bir ifadeyle, etkisi gnmzde bile hissedilen "muhafazakr eylemcilik" ideolojisi kendine fiil bir hareket sahas yaratyordu. Bu sahada eyleme geme karar alan Terakki ve ttihad Cemiyeti ressnn realpolitik'i, Osmanl Devleti'nin meselelerine pozitivizme ya da Edmond Demolins'in tezlerine dayanan zmler getirmeye alan entelektellere nazaran ok daha iyi anladklar phesizdir. Gerekten de siyasetin zm retemedii, ayrlk milliyetiliin silaha sarld, komu devletler desteiyle ete olarak adlandrlan ve bazlar 300 kiiden oluan birliklerin Makedonya'y sava alanna 263 dntrd bir ortamn neticesi olan status quo'cu tepkileri, "bu memleketin hakiki sahipleri bizleriz" ve "vatanmz Avrupal emperyalistlere bldrtmeyiz" sloganlaryla hlsa edilen bir siyas program etrafnda rgtlemek, ksa vadede iktidar yolunu amak alannda "tecemm" bir toplumu a-dem-i merkeziyet ve teebbs-i ahs benzeri aralarla "infirad" bir yapya tahvil amal entelektel programlardan ok daha etkiliydi. eteler Nasl Olutu ve Nasl rgtlendi? Nitekim, 1907 ylnda sz konusu rgtlenmeyi salamak iin Yunan komitelerinin yardmyla gizlice Selnik'e sokulan Dr. Nzm Bey, bu yaplanmann zaten balam olduunu grmt. Blgedeki subaylar ceplerinden para harcayarak ya da gizlice asker depolardaki silahlar datarak eteler tehiz ediyor, bunlar da mahkemelerin "delil yetersizlii" nedeniyle serbest brakt Makedon ihtillcileri ldryorlard. Dolaysyla, mesele bu dank abalarn bir emsiye altnda rgtlenmesinde yatyordu. Bizzat Dr. Nzm Bey'in ete rgtlenmesini konu alan bir raporundan aktaracak olursak, "Bundan baka bize mensub hamiyyetli baz zabitndan birka hatt cebinden para sarfyla tedrik eyledii tfenglerle eteler tehiz etmiler (...) [ve] delil-i kat'iyyenin fkdanndan dolay resmen tevkif edemedikleri Bulgar muzrrasn bu etelere ldrtmler"di. Ohri gibi merkezlerde bizzat mlk mirlerin desteinde kurulan ve silahlandrlan bu etelerin faaliyetine hem idare hem de asker makamlar gz yumuyor ve bazlar bizzat subaylar tarafndan ynetilen bu eteler "ele geirilemiyordu." lgintir ki, ngiliz gazeteciler bu etelerden biri olan Ohri Cemiyet-i Hususiye-i slmiyesi'nin eylemleri ve faili bulunamayan eylemlerdeki roln sorduklarnda, bizzat rgtn ileri gelenlerinden olan Kaymakam, byle bir cemiyetin adn bile duymadn ve bu sylentinin Bulgar komitecilerin propagandasndan baka bir ey olmad cevabn veriyordu. Bunun yan sra 1908 ylnda yeni nizamnmesiyle Danaktsutyun'un "feda" tekiltn takliden bizzat yelerin- 264 den oluan ve kendisine bazen "Cemiyetin Jandarma Tekilt" olarak atfta bulunulan bir yap tesis eden Terakki ve ttihad Cemiyeti, fedalerine gerektiinde merkez heyetleri tarafndan mevcudiyeti vatan iin tehlikeli olduuna hkmedilen her ahs ortadan kaldrma konusunda tam yetki veriyordu. Bunun da tesinde feda ubeleri cil durumlarda bylesi hkmleri beklemeden de eyleme geme hakkna sahipti. Dr. Bahaeddin akir Bey'in, mensuplarnn vatan iin her eylerini feda etmeye daha yatkn olduklar iin mteehhil olmayan ve mmknse yetimlerden seilmesini arzu ettii, ezici ounluu gen subaylardan oluan bu feda tekilt, 1908 yaznda ortaya koyduu suikast eylemleriyle harekete hatr saylr bir ivme kazandrmaya muvaffak olmutu. Ancak fiiliyatta, Terakki ve ttihad Cemiyeti'nin kendisine iktidar yolunu aacan dnd asl rgtlenme, genellikle asker ve kanun kaaklar tarafndan kurulan etelerin bu ortamda milliyeti bir program etrafnda yeniden dzenlenmeleriydi. Cemiyetin stratejistlerine gre bu eteler, gelecein Sovyet parti komiserlerini hatrlatan, cemiyet mensuplarnn idaresi altnda "ulv bir ama urunda" ve "siyas eteler" olarak yeniden rgtlenmeliydi. Sz gene Dr. Nzm Bey'e verecek olursak, "Ben bu yolda ete tekil eden zabitndan kii tanrm. imdi Doyran, Koana, Gevgili ve havlisinde Gemici Hseyin, Martin Mustafa, Arap [a'ban] vesaire kumandalarnda drt be Trk etesi vardr. Bu eteler Bulgarlar nerede bir Trk ldrrlerse orada en aa be Bulgar ldrmek zere icra-y amel ediyorlar. Bu etelerin Bulgarlar zerindeki te'siri hkmetin kard yz bine yakn askerin te'sirinden daha byk[dr]. nk bu eteler hkmetin tevkif edemedii komite (organizatr)lerini ldrb komitenin faaliyetine byk sekte irs ediyorlar." "Kardeim Ali Bo Durma" ete Kur lgintir ki, sz konusu ortam, pozitivist fikirleri nedeniyle, 1895'ten beri bu tr rgtlenmeye kar kt iin Jn Trk-ler'in "icraat" olarak anlan ve ounluunu gen subaylarn oluturduu kesimince hakarete varan eletirilere maruz b- 265 raklan Ahmed Rza Bey'in dahi artk "vatann elden gitmekte olduu" endiesiyle gen Osmanl subaylarna "ete Tekili Lzumuna Dair Mektub" yaynlamasna neden oluyordu. Ahmed Rza Bey, "Kardeim Ali" hitabyla gen subaylara ynelttii bu davetinde "byle zabitlerin kumandasnda (...) ahalinin iyilii, devletin selmeti niyetiyle silaha sarlan bir frkay hkmet emr etse de asker urmaz, zabtiye uzakdan grse de grmemezlie gelir, mal ve mlk sahipleri ise ma'el- memnuniye besler" tezini savunuyordu ki 1908 yaznda bu ngrnn doru kt grld Ahmed Rza Bey'in altn hassasiyetle izdii "muhafazakr eylemciliin", devleti kurtarma, status quo'yu koruma amac nedeniyle, resm kurumlardan dier eylemciliklere gsterilenden farkl muamele grecei tezi, bir anlamda, gnmzdeki tartmalara da k tutacak mahiyettedir. Bu tr etelerin subaylar kontrolnde "mill bir fikir" etrafnda yeniden rgtlenmelerinde kazanlan baar, Terakki ve ttihad Cemiyeti'ni lkenin dier yerlerindeki mehur etecileri de kazanmaya yneltmiti. htill ncesi gizlice gittii Aydn Vilyeti'nde dnemin mehur ete reisi akc (akrcal) Efe ile gren Dr. Nzm Bey "vatann elden gitmekte olduu" ihtaryla Efe'yi harekete katlmaya ve cemiyet mensubu subaylarn idaresinde harekete gemeye raz etmeye almt. Cemiyetin Paris'te yaynlanan yayn organlarnda Efe'yi ven ve gerek akinin aslnda o deil de Sultan olduunu savunan yazlar araclyla kazanlmaya alan akrcal nce destek sz vermi; ancak daha sonra kendisinin, Halife'ye kar harekete geecei iin eyhlislm'dan fetva alnmas konusundaki srar krlamaynca ihtille katlmamt. Bu baarszla karn cemiyet, 1908 yaznda Bursa ve havalisinde rgtledii baz erke etelerini harekete geirmeye muvaffak olmu, ancak eylem Makedonya'da ksa srede baarya ulanca bunlarn faaliyeti unutulmutu. Cemiyetin kendilerine katlmaya ikna ettii bir nc grup ete ise Arnavut airet liderlerinin silahl birlikleriydi. Kijan'l Ragb Aa ve Krkdlence'li Raif Aa benzeri mahall liderlerin elleri altndaki silahl topluluklarn vazifelerinin aireti korumadan "vatan kurtarma" amacna ykseltilmesi, 266 1908 yaznda Terakki ve ttihad Cemiyetini hatr saylr bir vurucu kuvvete kavuturmutu. 1908 Temmuz'unda toplumumuzdaki etkisi bugn dahi hissedilen byk deiimin yolunu aan "vatanseverlik" fikri etrafnda dzenlenen bir etecilik rgtlenmesi olmutu. Terakki ve ttihad Cemiyeti'nin mill taburlar ve alaylar adn verdii birlikler; bunlara katlan siyasletirilmi eteler, airet silahllar, cemiyet fedaleri ile harekete kazanlan Geg, Tosk, Ulah ve Sandanski idaresindeki VMORO sol kanad eteleriyle beraber ordu hiyerarisi erevesinde gerekletirilen, asker bir ayaklanmayla uzaktan bile alkas olmayan bir eylemi gerekletirmilerdi. Nitekim kendisine dayatlan istekleri kabul etmek zorunda kalan hkmet, mill tabur komutanlarnn asker kaaklarn ve dalarda saklanan hapishane firarilerini af vesikalar datarak birliklerine dahil etmeleri benzeri gelimeler ve nm salm ete liderlerinin (eris Topulli ve dem Bey) katlm nedeniyle eylemi "hareket-i serkene" olarak nitelemekten de geri kalmyordu. Devlet-Cemiyet-eteler (1908-1918) ttihad ve Terakki Cemiyeti iktidara geldiinde kendisine iktidar yolunu aan deiik nitelikteki etelerle ibirliini srdrmenin ne denli zor olduunu anlamakta gecikmedi. Siyasletirilen eteler vazifelerinin bittiini kabul etmek istemeyerek, kazandklar gc muhafaza etmek arzusunu izhr ediyorlar, cemiyetin feda tekilt "vatann elden gitmemesi" iin daha zecr tedbirler alnmas talebiyle' siyasete srekli mdahale ediyor, airet liderleri ise vatan kurtarcs kimlikleri nedeniyle mahall siyasette kendilerine ayrcalk tannmasn talep ediyorlard. Bu alanda en byk zorluk feda tekiltnn sakinletirilmesinde yaanyordu. Bu tekilt gerekten vatan kurtarmak iin her trl bireysel fedakrl yapmaya hazr gen subaylardan meydana geliyordu. Mesel bunlardan birisi olan ve Selanik garnizonunda grev yapan Hamdi Efendi adndaki , bir mlzm- sn ihtill esnasnda arkadalarnnkine benzer eylemlerde bulunamad ve vatana bu yolda hizmet edeme- 267 dii gerekesiyle intihar etmiti. 1908 sonrasnda fedaler tarafndan kurulan ve ttihad ve Terakki'yi vatan kurtarma vazifesini ifada ar kalmakla sulayan Krmz Balta Cemiyeti benzeri rgtlenmeler, bu tr bireylerden oluan bir tekiltn kontrol altnda tutulabilmesinin ne denli zor olduunu ortaya koyuyordu. Bu gruplar yaynladklar Silah, Sng, Top gibi isimler tayan dergilerde "Dilini Keserler, Anasn Bellerler" benzeri balklar altnda yaynladklar makalelerle muhaliflerle, ayrlk fikirler peinde kotuklarna inandklar gruplar tehdit ediyorlar ve meselelere siyas zmler getirilmesi yolundaki her trl abay vatana ihanet olarak mahkm ederek siyasetin nnde ciddi bir engel oluturuyorlard. ttihad ve Terakki Cemiyeti, niha tahlilde, kendisine iktidar yolunu aan, ounluu Arnavut, eteler ve airet silahllarndan kurtulmak iin gsterdii kararll, siyasetin skt anlarda onu amaya yarayacak bir vurucu g olarak mtalaa ettii feda tekiltn ortadan kaldrma alannda gstermiyordu. nk cemiyet liderlerine gre muhalefetin susturulmasnda, ayrlk eylemlerin bastrlmasnda, kendisinin ve ideolojisinin iktidardan dt durumlarda bylesi bir vurucu g siyasetten daha yararl olabilecek bir arat Nitekim, Bb- l basknna takaddm eden gnlerde Enver Bey "kendi menfaatlerini dnen" "kabiliyetsiz ve enerjisiz paalarn" memleketi uuruma gtrdn dnyor ve "gen insanlar ve hakik vatanseverlerin yardmyla "titreyen elleriyle birka ihtiyarn (...) her eyin stnde sevdii (...) vatannn vasiyetnamesini imzalamalarna kar harekete geiyordu. Bu "gen ve vatansever" insanlarn yeniden ve tamamyla cemiyetin denetimine giren iktidar kanalyla rgtlenmeleri ise etecilik ve feda tekiltlanmalarn devlet aygtnn resm gleri haline getiriyordu. En st dzenlemesini Tekilt- Mahsusa rgtlenmesinde bulan ve 1915 Ermeni Tehciri'nden Arnavutluk'ta gerekletirilmeye allan darbe giriimlerine, baz Arap airinin devlet yannda muhalif mahall liderlere kar kullanlmasndan mahkmlarn eteler bnyesinde rgtlenerek Rus cephesi gerisine sevkine varan uygulamalarla n plana kan bu yeni dzenlemenin en mhim neticesi, phesiz cemiyet-devlet-gizli tekilt geni iinde uygula- 268 mada kime ve nasl hesap verdii belli olmayan bir ilikiler a yaratmasyd. Cemiyetin Dr. Bahaeddin akir Bey benzeri ress ve za-bitan kadrosu idaresinde hareket eden, kt zerinde Harbiye Nzr'na bal, kendisinde gerektiinde valilere emir verecek g bulan bu tekilt bir yandan resm nitelie sahip olmu, te yandan ise uygulamada yazl hibir kurala uymama ve eylemlerinin sorumluluunu vermeme serbestiyetine mazhar bulunmutur. Tekiltn kulland eteler de kt zerinde sarfettikleri mermi miktarn dahi her gn tutanakla bildirmelerini mir kurallarla snrlandrlmaya allmsa da bunlarn eylemleri de tamamen keyf bir nitelik arzetmitir. Burada bir parantez aarak, bylesi tekiltlarn kendi vatandalarn da muhatap alabilen keyf uygulamalarnn, bazen var sayldnn aksine, devletin kanun ve kurallar dahilinde gerekletirdii istihbarat faaliyetiyle kartrlmamas gerekliliini vurgulamak zorunludur. Cumhuriyet ve etecilik Bu noktada bata Mustafa Kemal Paa olmak zere stikll Harbi idarecilerinin temel baarlarndan birisinin, 1919 sonrasnda ibirlii zorunda kalnan etecilik ile ilikinin tedricen kesilmesi olduunun altn izmek gereklidir. Onlar da baz ttihad ve Terakki liderleri gibi belirli amalara ulama konusunda kendilerinden istifade edilen bu tr rgtlenmelerin kontrollerinin ne denli zor olduunu ve siyasetin nn nasl tkadklarn bizatihi tecrbe ederek renmilerdi. Ama bu ilikinin kesilmesinden daha da nemlisi, vatan kurtarmaya kalklmasnn mutlaka bir kahramanlk olmadnn yeni rejimin liderleri tarafndan vurgulanmasyd. Nitekim Mustafa Kemal (Atatrk)'in bir dnem zas olduu ttihad ve Terakki'ye ynelttii en nemli eletirilerden birisi de buydu. Cumhuriyet'in, 1946 ncesi oulculuu reddeden ve kendisine vatan doru yolda ilerletme vazifesi ykleyen yaklamyla ttihad ve Terakki'ye fazlasyla benzedii dorudur. Ama gzden uzak tutulmamas gereken husus, ttihad ve Terakki'nin kendisine iktidar yolunu aan etecilii, feda te- 269 kiltlanmasn devlet aygtnn derin bir uzvu haline getirme yaklamna karlk, Cumhuriyet'in, Mill Mcadele'yi balatan benzeri unsurlar tedricen tasfiye etmesidir. Dier bir deyile Cumhuriyet, "Kuva-y Milliye" ruhuna ideolojik dzeyde sahip karken onun icraclarn kurallarn belirledii snrlara ekilmeye zorlam, bunu kabul etmeyenleri ise gerektiinde zor da kullanarak tasfiye etmitir. Her iki yapnn da gerek anlamyla "hukuk devleti"ne geii temin edemedikleri dorudur, ama Cumhuriyet'in ttihad ve Terakki ress tarafndan bir engel olarak mtalaa edilen "kanun devleti" olma konusunda ortaya koyduu aba gzard edilmemelidir. Reddedilmi Bir Mirasa Sahip kmann Sakncalar Bunun yan sra Cumhuriyet'in "vatann kurtarlmasna" gerek^ bulunmadna srekli bir biimde vurgu yapmas ve ttihad ve Terakki'nin gerekletirdiine benzer rgtlenmelerin gerekte "kahramanlk" olmadna bazen sarahatle bazen de satr aralarnda iaret ettiinin de unutulmamas gerekir. Gnmzde Atatrklk ve Cumhuriyetilik adna benzer rgtlenmelere giriilmesi, gen subaylarn vatan kurtarmaya davet edilmesi, yaratlan "lgn Trk" tipiyle Cumhuriyet kurucularyla gerekte var olmayan bir devamlln savunulmas, yirmibirinci asrda blgenin en nemli gcn "kurtarma" hedefiyle "Kuva-y Milliye" tekiltlanmasna giriilmesi sadece anlamsz bir anakronizm deil, Cumhuriyet'in iddetle reddettii bir mirasa, belki de farknda olunmadan, sahip klmasdr. Kahramanlk faslna gelince... "Vatana hizmet edemedii iin" intihar eden Mlzm- Sn Hamdi Efendi'den, Fransa'da ald tp diplomasyla rahat bir hayat yaamas mmknken, hakkndaki gyab idam kararna ramen nce Selanik oradan da zmir'e geerek, bir yandan Ttnc Yakup Aa kisvesinde dkkn iletip panayrlarda Cambaz Mehmed Efendi n-myla akrobatlk icra ederken, te yandan da cemiyet propagandas yaparak ete rgtleyen ve redif taburlar efrad ve zabitnna Makedonya'da isyan bayran aacak dindalarna silah atmamalar iin yemin ettiren Dr. Nzm Bey'e varnca- 270 ya kadar, bu rgtlenmeleri dzenleyen ve onlarda grev alanlarn "vatanseverlik" adna lm de dahil olmak zere her trl fedakrl gze aldklar phesizdir. Gene Veliaht Doktorluu ve Mekteb-i Tbbiye Adl Tp Mderrislii vazifeleriyle payitahtta mreffeh bir hayat srmesi mmknken, Ali hsan Sbis Paa'nn anlatmyla, "banda kabalak, ayanda ark, srtnda tfekle" ve gnde iki saat uykuyla Tekilt- Mahsusa Mahall Reisi olarak Ermeni tehcirini idare eden Dr. Bahaeddin akir Bey'den, en ilgin misalleri eski Arnavutluk lideri Enver Hoca ve Enver Sedat olan binlerce ocua isminin verilmesine yol aan bir hrete sahipken yaam mitralyzlere kar yaln kl hcum ederken nihayete eren Enver Paa'ya varncaya kadar bu kimselerin her birinin bir macera filmi senaryosuna konu olabilecek hayatlar yaadklar da dorudur. Bu ahslarn neredeyse hepsinin yaam kendilerine gre vatana hizmet yolunda sona ermitir. Cumhuriyet'in, bu kelimenin gerek anlamyla gzpek kimseleri ideolojik dzeyde mahkm etmesi yalnzca basit bir iktidar paylam mcadelesinin neticesi olarak grlmemelidir. Bu ayn zamanda bir zihniyetin tasfiyesi abasyd. Gnmzde Cumhuriyetilik adna onun binbir glkle tasfiye ettiine benzer rgtlenmelerin savunulmas, bunlar kutsayan bir kltr yaratlmas ve bu yolda yeni kahramanlk kstaslar tesis edilmesinin arkasndaki mant anlayabilmek ise gerekten zordur. Burada unutulmamas gereken husus bu tr rgtlenmelerin nne geilmesinin temel koulunun, siyasetin iletilerek bunlarn doduklar ortamn oluumunun engellenmesi olduudur. 1893 sonrasnda siyasetin ve uluslararas dengelerin Makedonya sorununa zm bulmakta gsterdikleri zaaf, "vatann elden gitmekte", "emperyalist Avrupallarn memleketimizi paylamakta olduklar" fikr zemininde eyleme geen rgtlenmeler yaratmt. Cemiyet-devlet-gizli tekilt genindeki sonraki rgtlenme de ayn dnce sistematiinin rn olup sadece kapsamndaki derinlik ve devletle ilikisi alarndan farkllk gsteriyordu. Ancak niha tahlilde mahkemelerin delil yetersizliinden beraat ettirdii "Bulgar muzrrasn" kendi paralaryla tehiz 271 ettikleri etelere ldrten zabitler, Makedonya'nn imparatorluktan kopmasn nleyememilerdir. Ayn yorumu Tekilt- Mahsusa mensuplar iin de yapmak mmkndr. Bu alanda bizlere esiz bir laboratuvar sunan tarihimizden alacamz ders, siyasetin nn aarak bylesi ortamlarn olumasn engellemeye almaktr. Gnmzde yaratlan ve Cumhuriyet kurucularyla tarih balants tesis edilmeye allan "lgn Trk" tipi ve "vatan yolunda kendini feda eden kahraman" karakterinin, aslnda hesaplamamz gereken, toplumumuza derin aclar yaatm bir gemie yeniden dn tehlikesini ihtiva ettii unutulmamaldr. Zaman, 23-24 Haziran 2006 272 Trk stikll Harbi ve Gnmz Trk Toplumu Tarih almas, romanclk ya da televizyon belgeseli senaryosunun baslm hali tasniflerinden birisine sokulmas olduka mkil roman kahramanl, resimli, akademik dipnotlu, asker harital ve "u lgn Trkler" arpc baln tayan popler tarih romannn grd alka ve bunun da tesinde yorumlan biimi, "Tarihsizlik zm m?" balkl bir dier yorum yazsnda zerinde durmaya gayret ettiim, tarihin belli bir kesitinin kendi koullarndan soyutlanarak gnmz deer yarglaryla ele alnmas ve ardndan da bununla gnmz arasnda geen sre tamamen bir kenara braklarak, gncelin paras haline getirilmesi abasnn ilgin misallerinden birisidir. Kendini "Yeniden Kuva-y Milliye" ya da "Mtareke Basn" benzeri sloganlar ve tebihlerle ifade eden bu gayrete gre toplumumuz seksen seneyi aan bir sre nce yazlm bir senaryonun, benzer karakterde ancak deiik isimler tayan ehas tarafndan sahneye konulmasyla kar karyadr. Bu yaklama nazaran, emperyalistler hibir zaman gndemlerinin ikinci srasna drmedikleri "Dou Sorunu (Eastern Question/Question d'Orient anlamnda)" balamnda Trk-ler'e niha darbeyi vurmak iin harekete gemi, idare kendi kar uruna onlarla ibirlii yapan hainler eline dm, iimizde yaamalarna gz yumduumuz sinsi gayr- mill cemaatler zaten bekledikleri bu frsat deerlendirmek hevesiyle yeraltndan yerstne kmlardr. Dolaysyla da bizim bu senaryonun uygulamaya konulmasna engel olan atalarmznkine benzer bir hareket biimi benimsememiz gerekmektedir. Tarih ve Roman Nitelii Tamayan Tarih Romann Mesaj lgintir ki, bu alma zerine yaplan yorumlar -eer bundan bahsedebilmek mmknse- ne roman kurgusu, ne 273 kuramsal ereve ne de tarih kaynaklarn ne denli nesnellikle kullanlp tahlil edildiine deinmezken, konuya gncel sorunlarmzn hep "biz"i yok etmeyi dnen, herhangi bir evrim geirmeyen, her zaman dahil hainlerden destek alan bir emperyalist saldr planndan kaynaklandnn ortaya konulmas zaviyesinden yaklamaktadrlar. alma hakknda fikir beyannda bulunan bir gazetecinin yapt "gnmzdeki ihanetleri de tabak gibi ortaya karan bir projektr" benzetmesi belki de bu yaklam en arpc biimde dile getiren yorumdur. Nitekim, sz konusu almada temen, yarbay, parti, niversite rektrl, renci dernei, milletvekili, genelkurmay benzeri unvan ve sfatlar kullanlmas da okuyucunun anlayaca dilde yazma titizliinin tesinde (bu hacimdeki ve dipnotlu bir tarih metin okuyucusunun mlzm, kaymakam, frka, Darlfnun Emaneti, talebe cemiyeti, mebus, Erkn- Harbiye Riyaseti benzeri kelimeleri ve tamlamalar anlayamamasnn dnlemeyecei gznne alndnda), belki de farknda olunmadan yaplan, tarih-gncel balants kurma ya da dier bir anlamyla gemii, tarih olmaktan kartarak gncel siyasetin temel belirleyicisi haline getirme abasnn bir rndr. Bu gnceli tarih haline getirme abasnn yan sra almada, "Hrriyet ve tilf Partili olduklar sakal ve kyafetlerinden anlalan Araps adamlar" benzeri ifade ve yorumlarla gnmzde baz evrelerce dile getirilen, bir ksm rk tezler bilinli biimde kullanlmakta ve tarih gncelletirilmektedir. Bu nedenle, almaya gsterilen alka, phesiz, popler kltrn toplumu kuatarak esir almas, Trkiye'de her alanda Gresham Kanunu'nun geerli olmas benzeri aklamalarla geitirilemeyecek ehemmiyeti haiz olup, belki de haksz biimde cezalandrlan Almanya'nn dnyaya meydan okumas tezini ileyen bir dier kitabn lkemizde sat rekorlar krmasyla beraber mtalaa edilmeli ve yorumlanmaldr. Kendi Merkezli Tarih Yaklam ve stikll Harbi Tekrar edilmesi gerekirse, burada sorun Trk stikll Harbi gibi epik karakterli bir olayn romanlatrlmas deildir. Bu zaten Halide Edib (Advar) ve Yakub Kadri (Karaosmano- 274 lu)'den Kemal Tahir ve Attil lhan'a ulaan bir izgide Trk edebiyatnn sekin kalemlerince yaplmtr ve ileride bu konuyu temel alan romanlarn da kaleme alnaca phesizdir. Ayn ekilde, Trk stikll Harbi, bizzat Nutuk'tan, Stanford J. Shavv'un detayl ve hacimli almasna ulaan bir izgide ok sayda tarih almas ve yorumu tarafndan ele alnm olup, mal kaynaklarndan asker stratejilerine, d siyasetinden basnna varncaya kadar en ince detaylarna inilerek tahlil edilmitir. Ama sz konusu almaya sanki bu tarih olay, Trk edebiyatlar ve tarihileri tarafndan btnyle gzard edilmiesine gsterilen alka, kitabn yazar tarafndan ortaya atlan baz cephelerin daha nce ihmal edilmi olduu gibi bir roman yazarnn asla dikkate almayaca, ciddi tarihilerin ise kabul etmeyecekleri bir nedenden deil siyaseti, gemii gncele indirgeyerek yapma, gnmze "d dman kuatmas/i dman ihaneti" ve "mazlumiyet" paradigmalaryla yaklalmasnn gerektii mesajndan kaynaklanmaktadr. Benzeri ekilde almann retrospektif ve teleolojik tarih yorumu ve tarihe kendi merkezli yaklam da bu mesaj verme gayretinden kaynaklanmaktadr. Mesel, Osmanl Devleti'ne kar kurulan emperyalist tuzak, onu paylamak iin yaplan gizli anlamalar vurgusu, Osmanl Devleti'nin bu harpteki mttefiklerinin kimler olduklarn tamamen gzard etmektedir. Her ne kadar denizar mstemlekesi bulunmayan (tabi 1908'de ilhak edilen Bosna- Hersek'in en azndan 1878 Berlin Kongresi'nden bu tarihe kadar ne olduunu tanmlamak olduka zordur) Avusturya-Macaristan' kelimenin gerek anlamyla emperyalist olarak kabul etmemek mmknse de Afrika'da Kamerun, Togoland ve Namibia'dan, in sahillerinde Tsingtao ve Gney Pasifik'ten Bat Samoa'ya kadar dnyann deiik blgelerinde mstemlekelere sahip Alman mparatorluu'nu baka bir kavramla tavsife imkn bulunmamaktadr. Tpk tilf Devletleri gibi ttifak Devletleri de harp sonras iin paylam planlar yapmlard ki, asker zafer durumunda muhtemel Osmanl kazanlar pek de az olmayacakt Ulrich Trumpener, yaklak krk sene nce yapt almada, Os-manl-Alman ittifaknn bir emperyalist-yar mstemleke ili- 275 kisi olmaktan ne denli uzak olduunu ortaya koymutur. Byk Harp'in aslnda Osmanl paylam iin yapld ise kendi merkezli tarihiliin yaratt bir efsanedir. Harp bu amala yaplmad gibi tal cephede olanlar onu neticelendirmeyecekti. Bu, pek tabi, Osmanl cephelerindeki gelimelerin harbin gidiatn ve neticesini etkilemedii anlamna gelmez. Ama Byk Harp, Bat Cephesi'nde sonulanacak, niha neticesi Alman ordularnn Paris'e girip girmemesiyle belirlenecekti. Nitekim, Irak ve Filistin cephelerinde ehirler birbiri ardna derken Osmanl asker erkn ve siyas ricali zaferden, Bat Cephesi'nde 21 Mart 1918 gn balayan son Alman hcumunun akamete uramasna kadar, midini kesmemiti. Ayn ekilde, Byk Britanya'nn Trkiye'yi (pek tabi tarihe retrospektif yaklamayan bir almada bu devlete Osmanl mparatorluu olarak atfta bulunulmas gerekir) yok edinceye kadar savama karar hi de Osmanl Devleti'nin "nemli" olmasndan ya da kendi idaresi altndaki Mslmanlar'n muhtemel bir Osmanl zaferinden etkilenmesinden duyduu korkudan kaynaklanmyordu. Osmanl cephelerinde sava nihayete erdirecek bir zafer iki taraf iin de mmkn deildi; bunun da tesinde, harbi kaybetmesi durumunda mstemlekeleri elinden alnacak olan Byk Britanya'nn, Mslmanlar'la olan, idare eden-edilen ilikisi zaten sona erecekti. Ayrca, 1914 yaz banda onaylanan Osmanl-ngiliz Konvansiyonu sonrasnda Arabistan yarmadasn paylaan ve her ikisi de istediini elde eden (ngilizler, Kuveyt, Katar, Bahreyn, Nevhi-i Tis'a'nn gneyi gibi blgelerdeki de facto kontrollerini ve buradaki mahall liderlerle evvelce akdettikleri kontratlar onaylatmak karlnda Osmanl idaresinden karak btnyle Abdlaziz ibn Sa'ud'un eline den Necd ve evresini Osmanl topra olarak tanyorlard) Osmanl ve ngiliz hkmetleri de gerek blme ve gerekse de gmrk tarifelerinden, Frat ve Dicle'de ulama varan her trl hususta anlatklarn, aralarnda uzun sreli bir ibirlii ilikisinin gerekleeceini dnyorlard. Nitekim, ngiliz hkmeti ve diplomasisi harbin balamasndan sonra Osmanl Devleti'ni silahl bir tarafszla raz edebilmek iin elinden gelen tm a- 276 bay gstermi, ancak Karadeniz Baskn sonrasnda Asquith'in mehur szleriyle balayan bir sylemi benimsemilerdi. Harbin nedeni bizatihi Osmanl paylam olmad gibi, 1918 sonras kurulmaya allan yeni dzenin yegane amac da Trkler'i cezalandrmak deildi. Almanya, Avusturya ve Bulgaristan'a zorla kabul ettirilen mcazat temelli karaku sulhun de sre ierisinde Misak- Mill'nin temel tezini andran "Bir Millet, Bir Devlet" ya da Sevres'e duyulan infiali artran "Versailles'n Zincirleri Krlmaldr" benzeri sloganlarla ortaya kanlara iktidar yolunu at unutulmamaldr. Burada, hi phesiz, Trk stikll Harbi'nin ne karlmas gereken en nemli hususiyetlerinden birisinin, tesis edilen dzene daha sonra kelimenin gerek anlamyla lgn biimde itiraz edenlerden farkl olarak, en ar artlar altnda bile, itidal elden braklmadan, meruiyete dayanmaya azam dikkat gsterilerek ve nerede durulacan gayet iyi hesaplayarak kar kmak olduuna iaret etmek gereklidir. Retrospektif, Teleolojik Tarih Yaklam ve stikll Harbi Bu hususlara ilveten, Misak- Mill'nin "ada"lk vurgusu yaptn savunmak, Tekilt- Esasiye Kanunu'ndaki "Hkimiyet bil kayd art milletindir" ifadesinin "laikliin temelini attn" ddia etmek, kavram kargaas bir yana, gnmz deerleriyle tarihe bakmann ve ona teleolojik bir misyon yklemenin olduka ilgin misallerini ortaya koymaktadr. Her eyden nce, "mill hkimiyet" ile "laiklik" arasnda zorunlu olarak birbirini douran sebep-netice ilikisi yoktur. Mesel, ilk maddesinde Afganistan' bir "slm Cumhuriyeti" olarak tanmlayan yeni Afgan Anayasas'nn 4. Maddesi de "mill hkimiyetin dorudan ve temsilcileri araclyla kullanlmak zere millete ait" olduunu vurgulamaktadr. Bunun tersi de bir zorunluluk olmayp, laik bir rejimin mutlaka mill hkimiyete istinad etmesi de art deildir. Ama bu kavram kargaasnn da tesinde, kanun tanziminde "ahkm- fkhiyeyi" temel kaynak olarak alan (metnine 1923 senesinde "Devletin dini" konusunda hkm de eklenen) 1921 Tekilt- Esasiye Kanunu'nun (unutulmamaldr ki 277 hkimiyet hakkndaki maddeye istinaden 1922 ylnda Saltanat'a son veren TBMM, hilfetin muhafazasnda bir mahzur grmemiti. kinci Merutiyet Dnemi'nde Hkimiyet-i Milliye kavram gazete ad olabilecek yaygnlkla kullanldna, Tunal Hilmi'nin Ahali Hkimlii risalesi 1902 senesinde nerolunduuna nazaran onu icat eden de TBMM deildi), 1937 ylnda, bambaka koullar altnda kanuna eklenen laiklik ilkesinin temelini attn ileri srmek; duvarnda l-i mrn Sresi'nden alnan "Ve virhm fi'l-emr" ifadesinin levha halinde asl bulunduu, yapt ilk ilerden biri Men'-i Mskirat Kanunu sdar etmek olmu bir kurumu gnmz deerleri ve atmalar etrafnda romantikletirmekten baka bir ey deildir. Dier Seenek stikll Harbimizi Unutmak m? Trk stikll Harbi gibi devletimizin kuruluuyla sonulanan ve iselletirdiimiz bir olay konusunda toplumumuzda hassasiyet grlmesinden tabi bir ey olamaz. Ancak sz konusu hassasiyet, bizi bu olay ebediyete kadar gncel koullarmz deerlendirme, siyasetimizi, toplumsal ve d ilikilerimizi belirleme ablonu olarak kullanmaya, 2005 ylnda Kuva-y Milliye hareketi balatmak gibi anakronizm dalnda rekor kitaplarna girecek tavrlar benimsemeye zorlamamaldr. Bu konuda daha soukkanllkla bakabileceimiz bir misal vermek gerekirse, Amerikallar'n, 1812 Harbi srasnda Washington D.C'ye girerek Capitol ve Bakan'n ikmetghndan balayarak tm resm binalar atee veren, Baltimore'u kuatan ngilizler'e kar Francis Scott Key'in, 1931 ylnda Amerikan.mill mar olarak kabul edilen nl iirini yazmasna neden olan direnii, delik deik olan bayran McHenry Kalesi'nde kesintisiz bombardmana kar dalgalandrlmasn u-nutmamalar, bunu gen nesillere toplumsallatrma vastalaryla nakletmeleri, bu konu zerine ocuk kitabndan romana, tarih almasndan televizyon belgeseline kadar deiik trlerde rnler vermeleri ne kadar manalysa, gnmz toplumunun sorunlarna bakenti yakp bamszla son vermeyi amalayan emperyalistlerle mcadele zaviyesinden yaklamalar, gncel siyasetleri eletirenleri 1812-1814 Harbi srasnda ngiliz ibirlikilii yapanlara (bunlarn says, tpk Ba- 278 mszlk Harbi srasnda ortaya kanlar gibi, hi de az deildi) ve bu dnemde ngiliz taraftar yazlar kaleme alanlara benzetmeleri.o derece anlamszdr. Bylesi bir yaklam benimseyerek toplumlarn bir "Kurtulu" ncesi-sonras sorunsal etrafnda, ezel ve ebed emperyalist tehdidi korkusuyla yaatan, eitli bahanelerle yerli ibirlikiler olmakla sulananlarn alma kamplarna smad bir Arnavutluk yaratarak bunu dnyadan kopuk hale getiren Enver Hoca ve Emek Partisi'nin lkelerini nereye gtrdkleri ortadadr. Ne toplumumuz stikll Harbi srasndaki Trk toplumudur, ne dnya 1918 ylnn koullar erevesinde ekillenmektedir ve ne de zaman 1918-2005 yllar arasnda durmutur. Trk toplumunun ezici bir ounluunun stikll Harbi'ni unutmas, bunu inkr etmesi ya da sadece kendi tarihimiz deil, dnya tarihi asndan byk ehemmiyeti haiz bu olay kmsemesi mmkn deildir. Nitekim, bundan gerekli mesajlarn alnabilmesi belki de dnyay daha sonra yaamak zorunda kald byk ykmdan kurtarabilirdi. stikll Harbi zerine yapmakta ge kaldmz ve bugn ancak dnemi ocuk yata yaayanlarla gerekletirilecek szl tarih almalar ve bu hareketin deiik seviyelerdeki liderlerinin biyografileri bata olmak zere her tr aratrmann teviki phesiz gereklidir. Romancnn ise pek tabi evke getirilmeye ihtiyac yoktur. Ama elimizdeki bilgileri derinletirerek, bu harbin sadece sekinler dzeyinde deil toplumun dier tabakalarnda da nasl gerekletiini anlamamz salayacak bu yeni almalar, tarihe gnmz deerleriyle yaklaarak "gurur veren tarih" arkeolojisi icra etmek amacyla yaplmamal ve olay tarih koullar balamnda ele almaldrlar. Her eyin tesinde, tpk toplumumuz fertlerini birletiren "Cumhuriyet" kavram gibi stikll Harbi'nin de gnmz deerleri erevesinde belli bir siyas grn tekeline alnmaya, sadece onun gemii haline getirilmeye allmas mutlaka saknlmas gereken bir yaklam olmaldr. '??? ' Zaman, 27 Ekim 2005 279 CHP ve Toplumumuzda deolojik Deiim Getiimiz ay yaplan CHP Kurultay ncesi ve sonrasnda yayn organlarnda yaplan yorumlarn, baz istisnalar dnda, zerinde birletikleri nokta, bu partinin Trk siyas hayatnn vazgeilmez ke talarndan birisi olduu ve mutlaka yaatlmasnn gerektiiydi. Nitekim, deerli bir siyaset adamnz da bu konudaki kanaatini "CHP ideolojisi 200 yllk yenilmiliimize, geri kalmlmza, 100 ylda bulabildiimiz merhemin addr" ifadesiyle dile getirmeyi uygun grmt. Bu ifadenin nmzdeki sorunun, bir partinin kendini yenilemekte karlat zorluklarn ok tesinde ve toplumumuzu etkileyen boyutta olduuna iaret etmesi nedeniyle dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Cumhuriyet Gerekten deolojik Bir Kopu mu? Yukardaki tespite, kklerini Mdafaa-i Hukuk hareketi ncesinde aramay reddeden ve Osmanl gemii ile her ne vesile ile olursa olsun ilintilenmekten kanan CHP yneticilerinin katlacan dnmek bir hayli zordur. Bilindii gibi, kendisini Mdafaa-i Hukuk hareketini gerekletiren, Cumhuriyeti kuran ve modern Trkiye'yi yaratan siyas hareket olarak gren CHF/P, aslnda btn bu hareketlerin fikr zeminini hazrlayan ttihad ve Terakki Cemiyeti ile var olan balarn, bilhassa 1926 tarihinden itibaren, kesin bir dille reddederek tarih kopu tezini savunmutur. Bu tez gnmzde ilenirken, bu miras reddi fazla tartlmadan kabul edilmekte ve genellikle Enver Bey (Paa) ile Mustafa Kemal Bey (Paa-Atatrk) kiilikleri etrafnda ekillendirilen, gayet sath, bir ttihadlk-Cumhuriyetilik farkllatrlmas yaratlmaktadr. Bu yaklamn en ciddi zaaf, ideolojik devamll gzard etmemize neden olmasdr. Konunun bu denli kiiselletirilmesi ve ttihad ve Terakki Cemiyeti etrefilliindeki bir siyas 280 hareket ve yaratt ideolojinin, bir kiinin Birinci Dnya Sava srasndaki askeri harekt idaresine indirgenmesi, aslnda CHP'nin gerek tarih ve ideolojik kklerinin anlalmasn engellemektedir. Burada yaplan yanllk, ttihad ve Terakki'nin, aynen Cumhuriyet yorumlanrken yapld gibi, bir kiinin fikirlerinin ve eylemlerinin tesine geen bir ideoloji retmediinin var saylmasdr. Bunun sonucunda ise, tpk Osmanl tarihinin farkl padiahlarn kiilikleri erevesinde aklanmas gibi, bir asrlk toplumsal tarihimizin fikr tutarllktan uzak, ahslarla deien bir izgi izledii var saylmaktadr. Ayn fikr temellere dayanan deiik siyaset anlaylarnn detaylarn, bu temellerin kiilerce yaplan farkl yorumlarn ve ayn dncelerin okuluslu imparatorluk ile ulus-devlet bazlarndaki uygulamalar arasndaki farkll ideolojik kopu olarak deerlendirmemiz, aslnda gemiimiz kadar gnmz de anlamamzn nnde ciddi bir engel olarak durmaktadr. Tarihimizde ideolojik kopular bulunmakla beraber, Mdafaa-i Hukuk ve hatt Cumhuriyetin bylesi bir kopuun balangc olarak kabul edilmeleri olduka zordur. Bizzat Cumhuriyetin yeniden dou tezini ortaya atmas bunun gerekte yaand anlamna gelmez. Nitekim, ttihadln yeni bir zemine oturttuu Bat ile ilikiler ve Batllama tezi, vatandaln "haklar" ya da "vazifeler" erevesinde ekillenmesinin gerektii, nasl tanmlanaca, "millet-i hkime" ile bunun dnda kalan etnik ve din gruplarn ilikilerinin ne temelde dzenlenecei, iktisad hayatn nasl "millletirilecei," toplumun ynlendirilmesinde "din"in mi yoksa "bilim"in mi rehber alnaca, sekinler-kitle ilikisinin nasl dzenlenecei, tarihin gelecei inada nasl kullanlaca benzeri konularda birbirinden ancak vurgu farkllklar gsteren yaklamlar ideolojik kopu olarak yorumlamamz bir anlamda neden deiemediimizi, kabuk deitirmediimizi ve kendi dmzdaki dnya ile uyum salayamadmz anlayabilmemizi de imknsz klmaktadr. Bunun da tesinde vurgu farklarn siyaset ilmi kstaslar uygulayarak sa-sol benzeri kategorilerle aklamaya almamz, konuyu kavramamz daha da zorlatrmaktadr. Nitekim, kamuoyumuz bu nedenle, toplumumuzda kendilerini 281 sa ve sol olarak tanmlayan rgtlenmelerin nasl olup da karbon kadndan km izlenimini veren refleksler verdiklerini yorumlamakta glk ekmektedir. Buna getirilen, bu kurumlarn "gerek" anlamda "sa" ve "sol" nitelik tamadklar aklamas ise tatminkr olmaktan bir hayli uzaktr. Tekrarlamamz gerekirse sorun CHP'nin nasl idare edildiinin ok tesindedir. CHP ve deolojisi Aslnda karmzda duran mesele toplumumuzun, CHP'nin baz kurumlarla birlikte sahip kt ideolojinin temel yaklamlarnn, neredeyse bir asrdan beri, deimemi olmas ancak buna karn dier toplumlarda grlmeyen bir dnm yaadna inanmasdr. CHP 1950 ylnda iktidar brakm, ancak ttihad ve Terakki'den devrald ideolojisi, geirdii snrl tadilta karn, topluma egemen olmay srdrmtr. Bu adan baktmzda, CHP kendi ada, toplumu belli bir hedefe tama misyonuyla ortaya km partilerin hemen hepsinden uzun bir hayat yaamtr. Bu konuda kendisiyle kyaslanabilecek partilerin banda gelen, tpk onun gibi sa ya da sol benzeri siyaset ilmi kavramsallatrmalar ile aklanmas mmkn olmayan ve 1929 sonrasnda Meksika'y neredeyse her seime hile kartrarak yetmi yl idare eden Partido Revolucionario Institucional'in aksine CHP, 1950 sonrasnda byle yollara bavurmadan toplumdaki etkinliini srdrmeye muvaffak olmutur. Nitekim bu partinin varln srdrmesinin gereklilii konusunda ok farkl grleri savunan siyasetiler ve entelekteller fikir birlii iindedirler. Ancak burada mdafaa edilenin aslnda bir parti deil, deta iliklere ilemi, asrlk bir ideoloji olduu gzden karlmamaldr. Trkiye'nin neredeyse bir asrlk bir sreyi ayn ideolojik erevenin snrlarn en fazla trpleyen siyasetler uygulayarak geirmi olmas, toplumumuzu ilgin bir siyaset laboratuvar haline getirmekle birlikte, gnmz olaylarna bir asr nceki ttihad zihniyetiyle yaklalmas, toplumumuzun gelimelere, kurgubilim romanlarnda bir tnelden geerek 282 gelecekte seyahat eden bir zaman seyyahnnkine benzer tepkiler vermesine yol amaktadr. Tekrar deerli siyaset adammzn szlerine dnecek olursak, sorun yz yl nce retilen merhemde deil, bunun gnmz hastalklarna are olabileceinin dnlmesindedir. Benzeri ekilde, toplumsal deiimimizi izlerken, 1950 ylnda bu ideolojik erevenin yerle bir olduunu var saymak da, aslnda, bu tarihte gerekleen atlma gereinden fazla prim vermektir. Bu adan bakldnda, 1983 sonrasnda ok daha ciddi bir deiim srecine girildii phesizdir. Ama bu dahi, mesel, Dou Avrupa'da on yllk bir srete gerekleen dnmn bir hayli gerisinde kalmaktadr. Bunun nedeni ise tarihimizin nmze koymu olduu zlmesi imknsz meseleler ve komularmzdan okyanuslar tesindeki devletlere kadar herkesin bize dmanca yaklamas deil, toplumumuzun ideolojik bir dnm retememesi, bunun yerine basit bir altn acl tercih etmesidir. Konuya misaller yardmyla yaklamak gerekirse, Trk basnnn toplumdaki farkllklara bak asnn genelde Hseyin Cahid Bey'in nl "Millet-i Hkime" makalesiyle tpatp uyumas, Bat ile ilikilerimizin ve Batllamamzn, kinci Merutiyet Garbcl'n erken Cumhuriyet'e tayan Cell Nuri (leri) Bey'in "me-i Husmet" makalesindeki temel tezi (Bat can dmanmzdr, biz onun gizli emellerini biliriz ama Batllamamz medenlemenin tek yolu ve bilimin gereidir) fazlasyla iselletirmesi, bir ya da yarm asr nce olduu gibi sekinler-kitle ilikisine Gustave Le Bon, "din-bilim" mnasebetine ise Ludvvig Bchner ve d'Holbach'n popler tezleri erevesinde bakmas toplumumuzun geirdii var saylan deiim srecini anlamamza yardmc olurlar. Sorunun Kapsam Tarihimize farkl kiilikler etrafnda yaanan ciddi deiimler olarak bakmamz, aslnda ne denli snrl bir dnm yaadmz anlamamz nnde nemli bir engeldir. CHP, ttihadl gnmzde yaatan dier kurumlar gibi tarihimizi gzmzn nnde canlandrmamza ve deiememe ne- 283 denlerimizi anlamamza yardmc olmaktaysa da gnmz dnyas hatta Trkiye'sinde ilevini yitirmi bir kurumdur. Bu nedenle onun nasl idare edildii olduka tal bir konudur. Bununla beraber, tarih bir vakfa dnmesi gerekenin sadece bu parti olduunu var saymak, kar karya bulunduumuz sorunu bir hayli kmsemek olur. Zaman, 19 ubat 2005 SONU YERNE Bu derlemede bir arada sunulan yorumlar, toplumumuzun gndemindeki deiik konular zerine kaleme alnmlardr. Ancak bu farkl konular zerinde durma nitelii, onlarn belirli bir ortak paydas bulunmad anlamna gelmemektedir. Bu payda ise konulara sath ve gncel tartma temelinde deerlendirmeler getirmek yerine onlar, tarih sre erevesinde ele almaya ve toplumumuza zgl vurgulamak yerine, mukayeseler yardmyla, daha geni balamlara oturtmaya alma giriimidir. Yorumlarda sklkla vurguland gibi toplumumuzun geirdii tarih evrim, tarihsizlik, felsefesizlik ve dilsizlii iftihar vesilesi sayan, her alanda pragmatizmi (bu terim VVlliam James ya da Charles Peirce'in vurguladklar anlamda felsef bir yaklam deil, gncele onun balamnda ve sadece pratik zmler getirmek amacyla yaklama dncesini vurgulamaktadr) kutsayan bir yaklamn okur yazar tabakalarca iselletirilmesi neticesini dourmutur. Bu eilimin Trk toplumsal bilimler camiasnda da yaygnlk kazanmas ise hi phesiz sorunun vahametini artrmtr. Derlemelerdeki yorumlarn hepsi de meselelerimizi bu tr bir pragmatizmi reddederek tahlil etmeye gayret etmilerdir. Yorumlar meseleleri ahslar erevesinde, gncel koullar etrafnda aklamak yerine, onlara tarih geliim, kltrel eilim ve etkileimler balamnda yaklamaya almlardr. Bunun yan sra yorumlar, belirli bir mekanik sebep-sonu ilikisini tespit, ispat ve benimsettirme yerine, meselelerin ok ynl, girift ve ancak tarih srecin de anlalabilmesiyle tahlil edilebileceklerini gstermeyi hedeflemilerdir. Yukarda zikrettiimiz yaklamn bir dier neticesi ise baka toplumlarla benzerlii olmayan her alanda sui generis bir yapnn tasavvurudur. Bu nedenle bir yandan Trkiye'de 284 285
demokrasinin, laikliin, asker-sivil ilikilerinin kendine zg olmas gereklilii savunulurken, "slm Calvinistler" benzeri bir "tekiletirme araclyla kavramsallatrma" dahi "Trkiye'nin kendine has koullar nedeniyle, dier slm lkelerinde grlmeyen ve grlemeyecek bir din reform yaand" fikr zemininde yaplmaktadr. Toplumumuzun sekinlerinin hatr saylr bir ksm tarafndan iselletirilen bu yaklamn entelektellik ve entelektel tartmay belirleme iddias, phesiz toplumumuzun meselelerine yaklamda ciddi bir sathlik yaratmtr. Derlemede toplu halde sunulan yazlar, toplumumuzun sadece kendisine benzedii, bu nedenle de dier yaplar zerine gerekletirilen tahlillerin onun iin geerli olamayaca yolundaki teze, misaller araclyla, ciddi eletiriler getirmeye almlardr. Yorumlar, elden geldii lde, bu eletirilerin mutlaka VVallerstein ya da Polanyi'ninkiler benzeri global lekli kuramlar vastasyla yaplmasnn gerekli olmadn vurgulamlar, dier bir ifadeyle, kendine benzerlik tezinin reddedilmesinin tek yolunun bir toplumu, onun tm tarihini ve zgn niteliklerini yok sayarak, iktisad istatistiklere indirgemek olmadn gstermeye ynelmilerdir. Yorumlar bunu gerekletirmeye gayret ederken, okuyucuyu belirli bir yaklam kabule ikna etmekten ziyade ona soru sordurtmak ve genellikle tartmadan kabul ettii mekanik ilikileri sorgulatmay hedeflemilerdir. Giri blmnde de ifade ettiimiz gibi bunu gerekletirdikleri lde amalarna ulatklar kabul edilebilir. 286