You are on page 1of 3

Rüstem Paşa Camii

Cami, tarihi yarımada içindeki çarşı bölgesindeki Uzun Çarşı


Caddesinin, Haliç kıyılarında sonlandığı noktada inşa edilmiştir. Banisi
Sadrazam Rüstem Paşadır. Rüstem Paşa Hırvat asıllı Bosnalı bir devşirme
olup, I. Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan ile evlidir. Ayrıca Osmanlı
İmparatorluğu’nda 2 kez sadrazamlık görevinde bulunmuştur. Caminin
mimarı Mimar Sinandır.
Yapının inşa edildiği arazi yoğun bir ticaret bölgesi içerisindedir.
Bizans döneminde bölgeye hakim olan Venedikliler ticaretin yürümesine
büyük katkılarda bulunmuşlardır. Bu dönem zarfında yapının inşa edildiği
alanda San Akindino Kilisesi olduğu tahmin edilmektedir. Bu kilisede
ticaretin güvenirliliği adına ölçü aletlerinin tartı ayarları yapılmaktadır.
Fetihten sonra aynı arazide Fatih (II. Mehmet) dönemin ilk mescidi olan
Hacı Halil Ağa Mescidi yapılmıştır. Bu mescidin yapımı aynı zamanda bölge
etkin olan Yahudi nüfusunu biraz olsun azaltıp, bölgeyi Müslümanlaştırma
politikalarından biridir.
Hacı Halil Ağa Mescidi’nin Yenibahçe’ye taşınması ve çevredeki bazı
yapıların istimlak edilmesi ile bugünkü Rüstem Paşa Camii ve çevresindeki
han yapıları inşa edilmiştir. Rüstem Paşa Camii’nin yapım tarihi tam olarak
bilinmemektedir çünkü yapının bir kitabesi mevcut değildir. Vakfiye
kayıtlarına göre 1561 yılı tahmin edilmektedir. Büyük bir ihtimalle yapının
bitirilmesi Rüstem Paşanın vefatının ardından eşi Mihrimah Sultan
tarafından gerçekleştirilmiştir.
Yapı, çarşı kotunun altı metre yüksekliğindeki bir platform üzerine
inşa edilmiştir. Ana mekanın (ibadet edilen) altı çapraz tonozlarla örtülü
olup, mahzen olarak kullanılmıştır. (Bugün bir kısmı dükkan ve atölye
olarak kullanılmaktadır). Son cemaat yeri ve terasın bir kısmının altındaki
mekanlar ise beşik tonozla örtülüdür. Uzun Çarşı Caddesine bakan
kısmında ise orta kısmında haznesi olan bir çeşme ile dükkanlar
bulunmaktadır. Bu dükkanlar beşik tonozla örtülüdür. Yapının terasına bu
cepheden iki merdivenle çıkılmaktadır. Bunların üzerinde ise müezzin ve
kayyum odaları bulunmaktadır. Ayrıca kuzeydoğu ve güney batı
yönlerinden terasa çıkılan birer merdiven daha mevcuttur. Bu
merdivenlerden aynı zamanda yapı içindeki yan mekanlara da
ulaşılabilmektedir.
Yapının son cemaat yeri mukarnaslı başlıklı sütunlarla sahip beş birimden
oluşmaktadır. Onun önünde ise başka Sinan yapılarında da karşılaştığımız
(Kılıç Ali Paşa Camii) ve yapıyı üç taraftan saran ahşap örtülü ikinci bir
revak mevcuttur. Buna ek olarak terasta bir şadırvan mevcut değildir.
Kuzey batıda, cadde kotunda bulunan şadırvan, sekizgen planlı, bezemesiz
bir şadırvandır. Bu özelliklerinden dolayı cami ile aynı dönemde
yapılmadığı düşünülmektedir.
Yapı mihrap duvarı boyunca gelişen dikdörtgen bir plana sahiptir.
Ortada büyük bir kubbeyle örtülü bir mekan ve yanlarda ise daha alçak iki
yan mekan mevcuttur. Ana mekandaki kubbe, ikisi mihrap duvarına
gömülü, ikisi son cemaat mekanın duvarına gömülü ve dört tane de
serbest ayaklar ile taşınmaktadır. Yan mekan ise aynalı tonozlarla
örtülüdür. Yalnız orta birimlerdeki tonozların dışa yansıması tonoz olarak
devam etmiştir. Diğer dört tonozun yansıması ise kubbe olarak
gerçekleşmiştir. Yapıda yapılan birçok değişiklik 1766 yılında gerçekleşen
büyük depremin sonucudur. Bu depremde yapının minaresi ve kubbenin bir
kısmı çökmüştür. Yerine yapılan kubbe tamburu ise ondüleli bir kornişe
sahiptir. Aynı zamanda kıble ve yan taraflardaki duvarlarda örtü sisteminin
altındaki büyük kemerlerin içleri boşaltılarak açılan pencerelerle mekan
daha fazla aydınlatılmıştır. Bunun da bir Sinan uygulaması olmadığı
tahmin edilmektedir. (Mimar Sinan bu yapıda da dahil olmak üzere üçlü
pencere sistemini kullanmıştır.) Yapının mihrap ve minberi klasik özellikleri
taşımaya devam etmektedir. Yalnızca mihrap içi ve minberin külahı
çinilerle kaplıdır.
Yapı aynı zamanda sahip olduğu çini süslemeleriyle de önemli bir
yere sahiptir. Banisinin sahip olduğu servetin bir simgesi olarak
gösterilebilecek kadar zengin bir süslemeye sahiptir. (Mimar Sinan
yapılarında genelde yapının bazı bölümlerini vurgulayacak kadar az ve
yeterli süslemeyi tercih etmektedir) Bu çiniler İznik atölyelerinde
üretilmiştir. Ancak cami için gereken çini sayısının fazlalığı, niteliği gibi
sorunlar aynı zamanda Kütahya’da da bir atölye açılması ihtiyacını
doğurmuştur. İç mekanda bütün yapının içini kaplayacak şekilde kubbeye
kadar yükselen, dış mekanda ise son cemaat yerinin kemer üzengilerine
kadar çini kaplıdır. Bu yüzeyde ayrıca iki küçük mermer mihrap
bulunmaktadır. Çinilerin görünümü yapının birçok yerinde; yeterli çininin
kolay sağlanamayışı, yapının başından geçen deprem yangınlar ve
hırsızlıklardan dolayı bir bütünlük göstermemektedir.

çarşı kotunun planı


cami kotunun planı

Terastan son cemaat yerine


bakış (çini kaplı yüzeyler ve
mermer mihraplar)

You might also like