You are on page 1of 3

YEDİKULE HİSARI VE ZİNDANI

Geç Ortaçağda kara surlarının büyük kapısı, Altın


kapı güçlendirilir. 1390 yılında İonnes V.
Palaiologos kentin sürekli tehdit altında olmasından
dolayı , etraftaki yapıların kalıntılarından
yararlanarak iki kule yaptırır., ancak sultan I.
Yıldırım Beyazıt’ın müdahalesinden sonra
yıktırmak zorunda kalır.
Fetihten sonra fatih Sultan Mehmet kuşatmada
tahrip olan surları onarttığı gibi 1457 ve 58
yıllarında Altın kapının iki pilonunu(kule) ve aynı
sıradaki iki Bizans kulesini kullanarak bu dört burca
3 kuleli bir sur ilave ederek beşgen şeklinde 7 kuleye sahip bir hisar yaptırmıştır.Bunlar
yaklaşık 5m kalınlığındaki sur duvarları, üç köşeli ya da yarım yuvarlak ara burçlarla birbirine
bağlanır.Yedi adet kule hisara ve semte adını vermiştir.
Büyük kulelerin üstleri yüksek piramidal şekilli, iki kademeli külahlarla örtülü idi.
3 büyük kuleden kuzeydoğudaki Hazine veya Darı Kulesi, güney doğudaki Kız Kulesi ya da
Top Kulesidir. Zindan kulesi ortadaki kuledir. Bu kulenin giriş kapısının sağında ve solunda
burada hapsedile yabancı tutuklular tarafından duvarlara kazınmış birçok yazıt bulunmaktadır.
Bu yüzden ‘’ Kitabeler Kulesi’’ adı da verilmektedir.
Altın Kapının pilonlarının yanındaki kulelerden kuzeydeki aslen dört köşe olan ve ‘’
Pastorama Kulesi’’ olarak tanına Bizans Burcu yıllarında sekiz köşeli olarak yeniden
yapılmıştır. İnşasına III. Ahmet döneminde başlana kule III. Osman döneminde
tamamlanmıştır. Genelde III. Ahmet Kulesi olarak tanınır.
Güneydeki Bizans Burcu ise 1766 da ki şiddetli depremde yıkılmıştır. Bir daha yapılmayan bu
burç Küçük Kule adıyla anılır ve hendek seviyesinde kalıntıları görülebilir.
Giriş kapısındaki kuleye Bayrak Kulesi adı verilmekte ve kapının sağ ve solunda muhafız
odaları bulunmaktadır.
Fatih döneminde Osmanlı hazinesinin muhafazası için inşa edilen yapı uzun süre aynı amaçla
kullanılmıştır. III. Murat’ın hekimi Dominico’nun bildirdiğine göre 250 asker tarafından
korunan hisardaki kulelerden birinde külçe altın ve para, bir diğerinde silah,zırhlar,eyer ve
koşumlar, 5. kulede eski armalar,eski devirlerin kıymetli eşyası,6.da savaş aletleri,7.de resmi
evrak hazinesi ve buna bağlı bir mekanda yavuz Selim’in İran’dan getirdiği ganimetler
bulunmaktaydı. Bu hazinelerin büyük kısmı II. Selim döneminde israf edilmiş(1566-15749 ve
kalanlarda III. Murat döneminde (1574-1595) saraya taşınmıştır.
Bir zindan olarak Yedikule Hisarı’nda yabancı siyasi suçlular, Osmanlı devletinin savaştığı
ülkelerin İstanbul’daki elçileri ve Osmanlı devlet adamları hapsediliyordu. Yabancı tutuklular
giriş kapısının solundaki Kitabeler Kulesinde hapsedilirlerdi.Ancak hisar içinde rahatça
dolaşabildikleri gibi burada bulunan mahallerdeki evlerde de kalabiliyorlardı hatta şehirde
gezmelerine dahi izin verildiğinden bahsedilmektedir. Dışarıdan rahip getirip küçük bir
mabette ayin yapmalarına da imkan sağlanıyordu.
Hisara kapatılan Müslüman tutuklular Altın Kapının iki yanında bulunan pilonlarda
tutuluyorlardı.. kitabeler kulesinde olduğu gibi bu pilonlarda da çok sayıda yazıta
rastlanmaktadır.
Güneydeki kulenin ortasında bulunan kuyu ise kanlı kuyu olarak tanın ve tarihte bir çok
olaya sahne olan mekandır. 1622 de tahttan indirilen II. Osman da burada boğdurulmuştur.
Yedikule Hisarı II Mahmud döneminde (1808-1839) hapishane olmaktan çıkarılmıştır.
Osmanlı döneminde hisar içinde bir mahalle oluşmuştu. Kale içinde olduğu söylenen küçük
şapelden günümüze bir şey kalmazken fatih döneminde yapıldığı düşünülen Caminin minaresi
ve çeşme hala mevcuttur.
1782 yılında Unkapanı’ndan başlayarak Aksaray ve Yedikule’yi etkisi altına alan yangın 3
gün sürmüş ve hisarı da etkilemiştir. Hisar içindeki mahallenin o dönem ortadan kalmış
olabileceği düşünülmektedir.
1813 yılında cami onarılır ve 1838 de ise Altın kapı onu izler. Bu dönemde Yedi Kule
baruthane olarak kullanılmaktadır.
1878 yılından itibaren hisar maarif nezaretine bağlıdır. 1869 yılında kızlar için burada bir
sanat okulu yapılır. Mithat paşa İnas Sanayi mektebidir adı ve 1896 yılında kapanır.
1895 yılından itibaren ise Müzeler Umum Müdürlüğüne bağlanır.
1905 yılında küçük cami yıkılır.
1958 yılında Yüksek Mimar Cahide amer tarafından hisarın restorasyon çalışmaları yürütülür.
1968 yılında ise Yedikule Hisarı Hisarlar Müzesi Müdürlüğüne bağlanır.

ALTIN KAPI

İstanbul kara tarafı surlarının, Yedikule


kesiminde imparatorların zafer alayı başında
şehre giriş yaptıkları ana tören kapısıdır. Batıda
Trakya yönünde uzanan şehirlerarası Via
Egnatia denilen yol bu kapı önüne kadar gelir ve
kapıyı aştıktan sonra şehrin içindeki Mese adı
verilen ana cadde ile Ayasofya önündeki
meydana ulaşır.
Yaldızlı kapı olarak bilinen bu giriş, Latince
Porta Auera olarak adlandırılırken Osmanlı
döneminde Yedikule kapısı olarak tanınmıştır.
II. Theodosios döneminde, Praetus Anthemios tarafından yapılan başkentin surlarının yeniden
güçlendirilmesi girişimi(412) ile birlikte , Via Egnatia’ nın genişletilmiş kent bölgesine
girişinde bir kapı inşa edilir. Bu kapı , arazinin yüksek bir noktasında yer almasından dolayı
önemi artar ve daha sonraki yıllarda kentin ana kapısı, öncelikle de imparatorun kente giriş
törenlerinde kullandığı kapı olur.
Altın Kapı, üç gözlü bir mimarisi olduğundan , dış ifadesi bakımından bir zafer takına
benziyordu. Bu benzerlikten ötürü yapının aslında arazide inşa edilmiş bir zafer takı olduğunu
ve kara tarafı surlarının inşası ile onlarla birleştirerek kapı haline dönüştürüldüğünü öne süren
tarihçiler olmuştur. Ancak sonraki araştırmalar bu görüşün inanılır olmadığını ve kapının
surlarla beraber bir bütün olarak inşa edildiğini ortaya koymuştur.
Üç gözlü Altın Kapının iki yanında 16.87 m ileri taşan kare planlı iki kule vardır. Her biri
18.34 m genişliğinde olan bu kulelerin arasında daha geride olan üçlü giriş cephesi yer
alır.19.40 m yükseklik 29,34 m genişliğindeki bu cephenin ortasında açılan kemerli esas kapı
15.50 m yüksekliğinde ve 8.50 m genişliğindedir.İki yanındaki yine kemerli girişler ise 10,88
m yükseklik ve 5.75 m genişliktedir. Payeler ve boyunduruklarla çevrelenmiş geçitlere 425
yılında İoannes Primikerios’un zaferinin ardından yapıya adını veren altın yaldızlı kapı
kanatları takılır.Kapının üzerinde Theodosius’un heykelleri, Nike ve bir fil koşumlu araba yer
alır. Kapı girişinin üzerindeki yüz azaltıcı kemerin üzerinde altın kaplamalı bronz harflerden
kitabeler bulunmaktadır. Bunlardan Trakya tarafındaki Latince kitabede şöyle yazmaktadır:
Kapıyı altın olarak yaptıran altın bir devir yarattı. Şehre açılan doğu tarafındaki kitabede ise
Tiranı yok ettikten sonra Theodosius burayı süsledi yazmaktadır.
66 m yi bulan üçlü cephe tamamen, çok muntazam işlenmiş mermer taşlarla kaplanmıştır.
Kulelerin üstlerinin etrafı mermer korkuluklu teras olduğu düşünülmektedir. Kulelerin saçak
silmelerinin köşelerinde ise birer Roma kartalı kabartması işlenmiştir.
674-675 yıllarında kent, Araplar tarafından işgal edildiğinde pek çok saldırının hedefi
durumundadır.
740 yılında depremde kapının üstünde ve tam ortasında duran Theodosius heykeli düşer.
866 yılında deprem, kapı üzerinde duran bronz Nike heykelinin düşmesine neden olur.
1203 yılında haçlı seferleri ordusu kenti kuşatmadan az önce kapı genişletilir. 1204
Nisanındaki çatışmalarda kapı hasar görür.
14. yüzyılın ortası ve ikinci yarısındaki iç savaşlarda bir iç kaleye dönüştürülen kapı önemli
bir rol oynar. İonnes VI. Kantakuzenos kulelerin üst kısımlarını yeniden yaptırır ve yapıyı
güçlendirir ancak 1390 yılında Sultan I. Beyazid’in kuşatması nedeniyle yapı yeniden hasar
görür.1457- 1458 yıllarında Altın Kapı , fatih Sultan Mehmet tarafından yeni inşa edilen
Yedikule’ye dahil edilir. Üç geçitte kapatılır ve kapı önündeki köprü yıkılır.
14.yüzyılda kapının iki yanındaki duvar yüzeylerine, daha eski yapılardan çıkarılan mermer
konsol ve şövelelerle çerçevelenerek yapılarak içlerine yine antik çağa ait bir yapıdan
çıkarılmış, mermerden kabartmalarla 12 levha yerleştirilmiştir. Fetihten sonrada yerlerinde
kalan bu levhalar 1621-28 yılları arasında İngiliz elçisi Sir Th. Roe tarafından götürülmek
istenmiş ancak götürülememişti. Ancak daha sonra bu plakalar kaybolmuştur.
1894 de depremde kapının kulelerinin üst kısımları büyük zarar görür, pek çok yontma taş
düşer.
1927-33 arası kapı önünde kazılar yapılmıştır.
1960 yılında Cahide Tamer tarafından restorasyonu yapılır.

You might also like