You are on page 1of 13

Hak ve Eşitlik Partisi (HEPAR) Neden Kuruldu?

HEPAR, hiç bir hüneri bulunmayan sahte milliyetçileri, sahte Atatürkçüleri, dini
siyasete alet edenleri ve bölücüleri devirmek maksadıyla kuruldu. Batının mali ve
siyasi boyunduruğundan ülkeyi kurtarmak için, geleceğinden kaygı duymayan
insanların yaşadığı bir ülkeyi var etmek için kuruldu. Dokunulmazlık zırhına sığınan
siyasilerin ve bürokratların zırhlarını delik deşik etmek için kuruldu. Şimdiye kadar
devlet hazinesinden çalınanların hesabını sorup hepsini geri almak için kuruldu.
Halkın zihnine bal tutan parmağını yalayamaz yalarsa çıkarılan yeni kanunlar gereği
Türk milleti adına hüküm veren Türk mahkemeleri o parmağı kırar anlayışını
yerleştirmek için kuruldu. Terör vasıtasıyla canımızı, faizler yoluyla haftada 1 milyar
dolarımızı alanlara dur demek için kuruldu. Bu millete silah çekenin anasını
ağlatmak için kuruldu. Terörü bir senede bitirmek için, sivil ve askeri bürokrasiye
halka hizmetten başka bir görevlerinin olmadığını öğretmek için, halk adamı ve
devlet adamı kavramlarını halka hatırlatmak için kuruldu. Biz kimseden siyasi
direktif almayız. Biz halkı biliriz üzerinde yaşadığımız toprağı biliriz. YAŞASIN VATAN
YAŞASIN TÜRK MİLLETİ.

Hak ve Eşitlik Partisi Genel Başkanı Osman Pamukoğlu’nu


Tanıyalım

27 Aralık 1947 yılında Sinop’un Gerze ilçesinde doğdu ,


Osman Pamukoğlu, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde birinci
dereceden altın üstün cesaret ve feragat madalyası, iki
kere üstün cesaret ve feragat nişanı ve 5 kere üstün
birlik yetiştirme nişanı alan tek komutandır. İran’dan
gelen, sınırda karakol basan bir PKK’lı gurubu kaçtıkları
İran topraklarında yok edene kadar takip etmek
istediğinde dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel
“Bunların İran’dan geldiğini bana kanıtlayabilir misin?”
demesi üzerine sinirlenerek, ''Dünyanın hiçbir yerinde
horoz resmi çizip üzerine horoz yazmazlar'' sözünü
telaffuz eden komutandır. Halkın birliğine silah çekersen
o silahın namlusunu senin ağzına sokarım diyen tek
liderdir. Terörle mücadele sırasında emrindeki askerlerle
birlikte omuz omuza hainlere karşı mücadele verdiği için
kendisine askerleri tarafından efsane komutan denilen
komutandır. Avrupa Birliğinin Fener Rum papazının
devlet başkanı sıfatı ile İstanbul da bir yapılanmaya
gitme çabalarına(Bizim topraklarımızda Vatikan benzeri bir devlet) karşılık olarak
‘’Bu işin peşini bırakmasanız bir sabah Müslümanları Ayasofya’da Sabah namazı
kılarken görebilirsiniz diyerek meydan okuyan odur. Göreve geldiği dönemde
emrindeki askerlerle birlikte PKK’nın 13.000 olan dağ kadrosun sayısını 5.500’ e
indiren ve PKK’nın bölgedeki alan hâkimiyetini sona erdiren komutandır. Emekli
olduktan sonra birçok üniversitede Liderlik konferansı vermiştir. Yolcu, Unutulanlar
dışında bir şey yok, Kara Tohum, Angut, Ayandon, Ey vatan, insan ve devlet isimli
kitapların yazarıdır. Özelleştirme denilen teranenin zorla alınamayanın ekonomik
entrikayla alınması olduğunu söyleyen tek lider o’dur. Bölücülere çok fazla
şımarıyorsunuz Amerika’nın ve Avrupa’nın verdiği destek bir yere kadar diyebilen
tek liderdir. PKK çok yakında siyasallaşacak silahla geline bilecek son noktadalar
bunun önünü almaz isek bu işin sonu bölünmedir bunu durdurmak için bu mücadele
çok önemlidir diyen tek liderdir.

Devletin milletin örgütlenmiş hali olduğunu devletin yücelmesinin halkın hakkını ve


hukukunu bilmesiyle mümkün olacağını söyleyen gerçek demokrat o’dur. Makam
mevkide neymiş mevki bir masa bir sandalyedir onu saygınlığı kişiden gelmelidir
diyen odur. “Devletin tepesi de neymiş ben tepe falan bilmem biz halkı biliriz,
üzerinde yaşadığımız toprağı biliriz” sözlerini de telaffuz gerçek demokrat olan
o’dur. “Şimdi Kürtçülerin attığı bir yalan var. Biz Kurtuluş savaşını ve Çanakkale
savaşını beraber kazandık fakat siz daha sonradan bizi kurucu unsur kabul
etmediniz diye milletin üzerinde baskı kurdukları dönemde belgelerle bunun böyle
olmadığını her iki cephede de Kürtlerin kayda değer oranda yer almadıklarını
gösteren belgeleri ortaya koyan (Osmanlı genelkurmayının askere alma şube
kayıtlarını) ve halkın üzerindeki bu psikolojik baskıyı kaldıran Osman Pamukoğlu’
nun ta kendisidir. Oy kaygısı olmadan gerçek neyse söyleyebilen tek siyasi parti
lideri o’dur.

Devlet halkının birliğine silah çekene bırak silahı gel siyaset yap demez. Halkına
silah çekene o silahın namlusunu senin ağzına sokarım diyen ve terörü bir yılda
bitireceğine söz veren lider Osman Pamukoğlu’ dur. Devletin asli görevi halkını
güvenli bir şekilde yaşatmaktır.

HEPAR’ lı olmak

Ben en hakir bir insanı kardeş sayan bir


ruhum
Bende esir yaratmayan bir tanrıya iman
var
Paçavralar altındaki mazlum beni yaralar
Mazlumların intikamı olmak için doğmuşum
Volkan söner lakin benim alevlerim
eksilmez
Bora geçer lakin benim köpüklerim
kesilmez
Mehmet Emin
Yurdakul

Dizeleri anlatır bir Anadolu Kartalının ruh halini. Bazen yalın ayak bir Çingene
çocuğu, bazen eli öpülesi aksakallı bir ihtiyarın ben bu hallere düşecek adam
değildim bakışı, bazen belediyeden çaldıklarıyla zengin olduğu bilinen bir
mahallelinin caka satışı bazen ülkesinin milletler cemiyetindeki saygın olmayan yeri
bazen bir şehidin cenazesi ve saymakla bitiremeyeceğimiz bir sürü diğer sebep.
Sebep dediğimize bakmayın bir mecburiyet bir yaradılış gereği mücadele
öyküsüdür. Yüzlerce kişisel gelişim kitabı okumaktan daha fazla şeyi bu meseleye
gönül vermiş insanların içinde öğrenebileceğini anlayıp bundan keyif almaktır.
Siyasetin maddesel bir şey olmadığını, konusunun tamamen ruh olduğunu
anlamaktır. Atalarının başarılarından da öteye geçebilme arzusunu taşımaktır.
Hasanların, Alilerin haklarını Hanslara Alexlere yedirmemenin mücadelesini
vermektir. Ülke sınırlarında sadakaya muhtaç hiçbir kimse kalmayıncaya kadar
mücadele vermeye yemin etmektir. Biz kimseden siyasi direktif almayız demektir.
Hak ve Eşitlik yolunda sular seller gibi olmaktır, emin olduğumuz ilkelerimizi
diğerleri ile paylaşmak ve onları da özgürce düşünceye davet etmektir. Başı dik
devlet onurlu millet demektir. HEPAR ’lı olmak siyaseti vatan aşkı olarak bilmektir.
Biliyoruz ki HEPAR LI olduğunu bilmeyen milyonlar var.

Devletler kızılağaçlar gibi 3000 sene yaşamazlar tarihte 16 tane


Türk devleti vardı bunların ortalama ömürlerini biliyor
musunuz? Ben söyleyeyim 100 ila 150 sene bu Cumhuriyet 86
yaşında. O yüzden bu devlete bu ülkeye bir şey olmaz diye
düşünmeyin. ‘’Sahipsiz vatanın batması haktır sen sahip
çıkarsan bu vatan batmayacaktır’’

Biz kimiz?

Memleket meselelerine kafa yoran, gidilen bu yolun yol olmadığını söyleyen. Bu


yolun sonunun hayra alamet olmadığını sezinleyen. Bir şeyler yapmak gerektiğini
yüreğinde hisseden ve lider olmadan mücadele olmayacağını da bilen. İlkokul
yıllarında ettiği bir yemin olan Varlığım Türk Varlığına armağan olsun sözünü asla
unutmayan, İnsanın bu dünyaya sadece yiyip içip beslenip ve üremek için
gelmediğini düşünen. İlkeler üzerine var edilmiş bu gezegende kendi ilkeleriyle
yaşamanın ve bunlar için mücadele vermenin keyfine varan, rakibi yenmenin ondan
nefret etmekle değil ondan daha zeki ve hızlı olmakla olacağını bilen idealist
gençleriz.

‘’Bizim kuşağımız büyük bir savaş görmedi, büyük bir buhran


yaşamadı, ama bizim de bir savaşımız var, Büyük bir ruhani
savaş bu. Yerleşik düşünce kalıplarına karşı verilen cephesiz
mevzisiz bir savaş’’

Sorular ve Cevaplar;

Soru: Askerden siyasetçi olmaz gibi bir düşünce var sizin genel başkanınız
emekli bir asker o yüzden nasıl başbakanlık yapacak, nasıl yönetecek bu ülkeyi?
Cevap: Tarihteki bütün büyük liderlere bak, hepsi asker siyasetçiydi. Askerlikte bir
meslektir neticede, doktorluk öğretmenlik gibi mesleğini başarıyla icra etmiş ve
görevinden ayrılmış bir Türk vatandaşı gözüyle bakmak daha doğru olur diye
düşünüyorum ve Osman Pamukoğlu’n un sıradan bir asker olmadığı da aşikâr.
Soru: Peki genel başkanınız Osman Pamukoğlu ekonomi ile ilgili ne yapacak?
Askerler ekonomiden anlamaz ki. Cevap: Ekonomi bu haliyle kötü değil mi? Bu kötü
ekonomi, senin ekonomiden ve siyasetten anlıyor dediklerinin ortaya çıkardığı bir
tablo. Mesele anlama ya da anlamama meselesi değil. Mesele haftada yaklaşık 1
milyar doları faizlerle batılılara kaptırmama meselesi. Mesele 400 milyar dolarımızı
heba eden terörü bitirme meselesi. Mesele yer altı ve yer üstü kaynaklarına sahip
çıkma meselesi. Mesele kamu malını çalanları tespit ve teşhir etme ve geri alma
meselesidir. Soru: Orduya bu günlerde basından bir takım saldırılar söz konusu
hatta genelkurmay başkanı bu bir psikolojik savaştır dedi bu konuda ne
düşünüyorsunuz? Cevap: Normal şartlar altında orduyu siyasi saldırılara karşı
koruması gereken kurum hükümettir şu aşamada çok enteresan bir tabloyla karşı
karşıyayız. Tarihsel geçmişi itibarı ile ordu kendini rejimin teminatı olarak görüyor
fakat anayasa mahkemesinin kararları ile rejimi yıkmaya teşebbüste bulunduğu
kesinleşmiş bir hükümete bağlı çalışmak zorunda. Ordu kendisinin koruması
gerektiğini düşündüğü rejimi yıkmaya çalışmaktan hükümlü bir Hükümete kendi
savunmasını da emanet edemiyor. Hükümet edenlerde zaten durumdan memnun
görünüyorlar. Cumhurbaşkanı aynı zamanda başkomutan sıfatını da taşır ondanda
ses çıkmıyor. Bir cemaatin ve Kürtçü akımların orduya direk saldırıları da artık şüphe
götürmez bir gerçek. Bu işin sonunun nereye varacağı meçhul. Bizim bu noktada
duruşumuz bellidir biraz önce bahsettiğim tablo sadece durum tespit değeri taşır.
Biz rejimin ve vatanın korunmasının silahla değil milletin yüreği ile olabileceğine
inanıyoruz zaten bu yüzden siyasetteyiz.
Soru: HEPAR ın ideolojisi nedir? Sağcı mısınız yâda kendinizi solda mı
tanımlıyorsunuz. Cevap: Gelinen bu noktada sağ sol gibi kavramların soğuk savaş
döneminin köhnemiş işe yaramaz ve bölünmeye hizmet eden ideolojiler olduğunu
düşünüyoruz, insanımız kalıplarla, hazır şablonlarla düşünmeye alışmış biz farklıyız
merkezdeyiz değer verdiğimiz düşünce tarzı şudur. Erdemli ilkelerimiz
doğrultusunda yüksek hayal gücünü içinde barındıran memleket yararına hizmet
edecek fikirlerin uygulamaya konulmasıdır biz milliyetçi halkçı ve sosyal adaletçi bir
partiyiz Soru: Kürt sorununu nasıl çözeceksiniz? Cevap: Atatürk’ten bu yana
ülkenin iyi idare edilemediği bir gerçek. Bu bölgede yaşayan halkın bir kısmının
küskünlüğü de söz konusu, eline silah alıp dağa çıkanları kast etmiyoruz tabii.
Onlarla anladığı dilden konuşacağız. Dağdaki eşkıyayı yok edince de bölgenin
kalkınması konusuna bakacağız ve bölgeler arasındaki kalkınmışlık düzeyini
düzelteceğiz. Bölgede yapılmasına imkânsız gözüyle bakılan toprak reformunu
gerçekleştirip oradaki halka dağıtacağız. Soru: Genel başkanınız Kürt sorunu yerine
Kürtçülük ifadesini kullanıyor bunun nedeni nedir? Cevap: Bizim sınırları kan ile
çizilmiş çocuklarımızın geleceğini kurmayı planladığımız bir toprak var. Biz ona
vatan diyoruz, namusumuz olarak görüyoruz. Bu toprak parçasının üzerinde diğer
vatandaşlarımızdan farklı görmediğimiz kendisine Kürt diyen ve bizimde bu şekilde
kabul ettiğimiz insanlar var fakat bu vatandaşlarımızdan bir kısmı (Kürtçüler) şunu
demektedir. Nüfus olarak ta biz burada daha kalabalığız. Burası Kürt coğrafyası ve
Tarihte de bu böyleydi. Biz sizinle bu topraklarda beraber kardeşçe yaşamak
istemiyoruz. Biz Kürt ırkına dayalı Kürdistan ı bu topraklarda kuracağız diyorlar’’
Batılı devletlerden Lojistik ve Siyasi destek alıyorlar, dini siyasetin konusu yapan bir
takım cemaatlerle Söylem geliştirme ve propaganda konusunda iş birliği yapıyorlar
ve kendilerini kardeş olarak gören diğer vatandaşlarımızı kalleşçe öldürüyorlar.
Silahlı dayatmalarla bir şeyler yaptırmayı planlıyorlar işte biz Kardeşlik hukukunu
hiçe sayan faşizan söylemlerle hezeyanlar yaşayan bu insanlara Kürtçü diyoruz ve
diğer Kürt yurttaşlardan ayırıyoruz ve bedel ödeyecekleri günün yakın olduğunu
söylüyoruz. Konuyu örnekleyerek anlatayım isterseniz. Biz ne diyoruz devlet cihan
kavgasıdır. Bunu bir futbol maçı gibi düşünün biz Avrupa liginde olalım Türk milli
takımı olarak. Avrupa karması ile kendi sahamızda bir maç yaptığımızı düşünün,
bizim takımdan birkaç futbolcunun da karşı tarafla maç öncesi anlaşıp şike yaptığını
düşünün şimdi takım arkadaşı olarak gördüğünüz bu adamlara ne yaparsınız? Bizim
Kürtçü derken kast ettiklerimiz bu tip insanlar. Birde şöyle bir durum söz konusu,
anlatılanları ve duyduklarınızı bir kenara bırakın. Bir an için gözlerinizi kapayın ve
düşünün. Yolda eşinizle yürüyorsunuz ve biri size yaklaşıp silah çekiyor eşinizi istiyor
yani namusunuzu(vatan toprağı bizim için namustur). Ona ‘’ya arkadaş seni
anlıyorum, gel bu meseleyi oturup bir konuşalım’’ mı dersiniz? Ve ya Bir konuda bir
arkadaşınızla fikir ayrılığına düştünüz ve tartışıyorsunuz o sırada tartışma o kadar
hararetlendi ki o size silah çekti ya da siz ona silah çektiniz. O andan itibaren
tartışmada kimin haklı olduğunun hiç bir önemi yoktur. Önemli olan kimin hayatta
kalacağıdır. Türk milleti için Kürt meselesi dedikleri şey bu noktadadır bu meselenin
tarihi adı şark meselesidir kültürel haklar konusu işin bahanesidir ‘’ Tilkinin 40
tane hikâyesi vardır 40 ı da tavuğa dairdir’’ Kendi dilinde eğitim almak
istemenin yolu bebek mi öldürmektir? Bize silah doğrultmuşken bizim için ortada
konuşulacak bir şey yoktur. Namusunu pazarlık meselesi yapanlarla da konuşulacak
bir şey yok. Bize silah çekip gelin şu haklarımız konuşalım diyenlere bu ulusun
çocuklarının bir cevabı olacaktır. ’’Karanlıkta yol alan bir hikâye karanlıkta
biter’’ Sözde milliyetçilerin dediği gibi’’ bir gece ansızın gelebiliriz’’ ama siz buna
gerçekten inanan bir siyaset adamıyla karşılaşmadınız. Şimdi biz söylüyoruz İnanın
ve iman edin bir geçe ansızın gideceğiz 20 bin gönüllü ile birer ikişer değil elli- elli
yüz-yüz alacağız. Biliyorsunuz Osman paşa bir operasyonda 400 PKK lıyı almıştı tek
seferde. 25 seneden beri bitmiyor diyorlar. Biliyorsunuz eşkıyanın dağ kadrosunun
yarısından fazlasının götürdüğümüz zamanda komutan Osman Pamukoğlu idi diğer
kısım için Osman Paşa siyaset olmadan olmaz diyor ve şimdi Milletten siyaseten
yetki istiyor.
Ver Yetkiyi Gör Etkiyi.

Soru: Başbakanın biz bu açılımları şehit kanı akmasın analar ağlamasın diye
yapıyoruz diyor bu konuda ne düşünüyorsunuz. Cevap: O zaman kurtuluş savaşını
da yapmasaydık hiç şehit vermezdik Çanakkale de aynı şekilde hem İngiliz ve
yunanlı annelerde ağlamazdı. Ne güzel hayat dimi? Onlar böyle düşüne bilir vatan
namustur anlayışı yoksa millet bilinci yoksa bir insanda bu şekilde düşünmesi
normal. Bu adamların dedeleri de böyleydi İngiliz yurda girdiğinde mukavemet
göstermeyin tarzından fetvalar yayınlardılar. Bu ülkenin meclis başkanlığını yapmış
bir adamın dedesi tarihte bir Türk subayının kafasını kesmiştir, bunların
muhafazakârız demeleri o anlamda doğrudur yani Cumhuriyete olan kinlerini hep
muhafaza ettiler ama ‘’son gülen iyi güler’’ tabi tersi şekilde mücadele veren
gerçek dindar vatandaşlarımızda vardı onları ayırıyorum bunlardan. Bütün mücadele
edenler yanlış yapmışlar tarihte. Kafaları hiç çalışmıyormuş bu uyanıklar meseleyi
hemen çözeceklermiş. Mesele bir şekilde çözülür gelecekler ve teslim olacaklar ya
da yok olacaklar.
Soru: Peki batının teröre verdiği destek ortada bunu nasıl halledeceksiniz Cevap:
Zor oyunu bozar, hepsiyle anladığı dilden konuşuruz bizimde diplomatik olarak öne
sürebileceğimiz çok koz var. O kısım işin kolay tarafı. Soru: Güneydoğu bölgesinde
başbakanın dediği gibi iki parti var biri DTP diğeri AKP siz bu konuda ne
düşünüyorsunuz Cevap: Çok enteresan bir durum var başbakanın söylediği şu,
diğer partiler ülkenin güney doğusuna geçemiyor diyor ve övünüyor. Bu durumda
utancından yerin dibine girmesi lazım neden geçemiyorlar güneydoğuya? Senin
yönettiğin ülkenin güneydoğusunda güvenlik sorunu olduğu için can ve mal
güvenliği olmadığı için geçemiyorlar. Başbakan geçim derdine düşmüş bu halkı her
konuda olduğu gibi bu konuda da yanıltıyor. ’’Gidemediğiniz yer sizin değildir’’
Soru: Suriye PKK’lıları affediyormuş bu konuda ne düşünüyorsun Cevap: Akıllara
zarar bir durum Suriye ne hakla affediyormuş, adamlar sucu bizim topraklarda
işliyorlar bizim insanımızı öldürüyorlar bu akıl tutulması. Şimdi bizim Almanya da
yaşayan bir Türk vatandaşımız gitse bir Almanı öldürse ve Türkiye ye kaçsa Türkiye
onu affede bilir mi? Suçun işlendiği Toprağın hükümetindedir yetki. Bu konuda da
halkı kandırıyorlar.
Soru: Söylemleriniz Milli, Amerika ve batı bunlara izin vermez ki nasıl
yapacaksınız bunları? Cevap: Herkes doğasının gereğini yapacak aziz dostum.
Amerika ve batı yine entrikalar planlayacak, dini siyasete alet edenler dün yaptıkları
gibi bugün de siyasi rakiplerimizle işbirliği yapacak, Kürtçüler yine paçamıza
dalacak, kararsızlar karar vermek zorunda kalacak ve biz dün olduğu gibi bugün de
hepsini alt edeceğiz. Birde şöyle bir durum söz konusu eğer muhatabınız tam halk
desteğini almış başı dik bir devleti karşısında bulursa tavır ve davranış biçimleri de
ona göre olacaktır. Bunu göz ardı etmeyiniz.’’Barış savaşa bilme gücünüz
olduğu sürece sağlanabilir’’

Soru: Bildiğim kadarıyla Sayın Osman


Pamukoğlu’na mecliste olan iki partiden de
milletvekilliği teklif edilmişti neden yeni bir
parti neden bu zahmet, siyasi mücadelesini
bu partilerden birisinde yapsa daha iyi olmaz
mıydı? Cevap: Genel başkanımız mevcut
durumun tek sorumlusunun iktidarda olan
parti olmadığını muhalefet partilerinin gerek
iktidarda gerek muhalefette yaptıkları ve
yapamadıkları ile sorumluluk taşıdıklarını,
mevcut kadrolarının siyaset cambazlığı
yaptığını hiçbir zaman kalplerinden geldiği
gibi konuşmadığını politik hesaplarla doğruları yapmadıklarını düşünmektedir. İki
yanlıştan bir doğru çıkmaz ne CHP nede MHP bu millete şu noktadan sonra bir fayda
sağlayamaz. Bir işe gireceğiniz zaman bile sizden sabıka kaydı istiyorlar, Neden?
‘’Yol arkadaşları yollar kadar önemlidir’’

Soru: AKP ve başbakan hakkında ne düşünüyorsunuz? Cevap: Öncelikle


siyasetin düzeyini çok düşürdüklerini düşünüyoruz. Biz geçenlerde internette
Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş, Mesut Yılmaz ve Süleyman Demirel'in TRT 1 de
aynı masa etrafında memleket meselelerini konuştuğu bir programı tesadüfen
izledik. Bu yaklaşık 17 yıl önceki durum. Şimdi bunu hayal bile edemezsiniz. Bu
tamamen düzey, kültür ve kişilik ile ilgili bir durum. Artık kurnazlıkla gidilebilecek
son noktaya geldiklerini düşünüyoruz. Dürüst olmadıklarını düşünüyoruz, Milli
olmadıklarını düşünüyoruz. Bu fakir halktan çaldıklarını mutlaka geri almak
zorundayız. Halka gerçekleri anlatarak AKP’nin siyasi olarak mağlup edilebileceğini
biliyoruz. ''Kardan adamın saltanatı güneş doğana kadardır''
Soru: İnsanımızda attığım oy boşa gitmesin diye bir düşünce var eğer sizin meclise
gireceğinizi hissetmezse oy atmıyor. Seçim zamanı da ilk üç partinin dışındaki
partiler genelde bu düşünce yüzünden büyük darbe yiyor bu konuda ne
düşünüyorsunuz. Cevap: Evet böyle bir gerçek söz konusu fakat halkımıza biz şunu
anlatıyoruz, bu bir seçim, altılı ganyan değil yani ilk 3 e girecek atları bulmak için
sandığa gitmiyorsunuz, seçimin amacı sizin sevdiğiniz sempati duyduğunuz ülkeyi
yönetmesini arzu ettiğiniz lideri işaret etmektir. Birde işin etik tarafı var bu düşünce
aslında güçlüden yana tavır koyma hissinden gelir ve bizim milletin özünde olmayan
bir davranış biçimidir. Siz doğru gördüğünüze değil de güçlü gördüğünüze
giderseniz sizi doğru olmayan güçlüler yönetecektir. ’’Allah doğrudan yana olanı
sever’’.

Hz. İbrahim’ i yakmak için Nemrut’ un yaktığı ateşi söndürmeye ağzında


bir su damlası taşıyan karıncaya diğerleri gülerler ve derler ki “o koca
ateşi bir su damlasıyla söndüremezsin nereye gidiyorsun?’’. Karınca der ki
‘safımı belli etmeye’’. Şimdi safını belli etme sırası sende. Vatanım için
ölürüm diyenlerin mi? Babalar gibi satarım diyenlerin mi yanında
olacaksın? Karar ver Allah her zaman hak arayanların yanındadır velhasıl
ateş Hz. İbrahim yakmamıştı

Soru: Genel başkanınız televizyonda çok sert ifadelerle konuşuyor ve çabuk


sinirleniyor bu halka itici gelmez mi? Cevap: Tabi ki itici bulanda vardır fakat ortada
bir doğallık söz konusu millet alışmış tereyağı gibi siyasetçilere, adamın yüzüne
tükürsen şükür bunda da bir hikmet vardır diyor ekran karşısında. Genel başkanın
karşısına TV programlarında çıkan adamlara bakın terörist ağzıyla konuşan teröriste
moral veren tipler. Genel başkanın bunlara yumuşak ifadeler kullanması belki
birilerine itici gelebilir ama bu adamların dağda moral verdikleri teröristlerin
öldürdüğü şehitlerimizin kemiklerini sızlatacak bir davranışı genel başkanımız
öleceğini bilse yapmaz.
Soru: Türk halkına vaatleriniz neler? Cevap: Geleceğinden kaygısı olmayan
insanların yaşadığı bir ülkeyi var edeceğiz. Milletin onurunu kıracak herhangi bir
konu söz konusu olduğunda muhatabımızla anladığı dilden konuşacağız. Söylemimiz
şudur şeref, huzur ve ekmek. Tam bağımsız Türkiye her şeyden kıymetlidir. Dağları
eşkıya, şehirleri kravatlı hırsızlar için yaşanabilir alan olmaktan çıkaracağız. Bütün
bunları yapacağız edeceğiz derken, halk bir köşede duracak bize oy verecek
sonrada kenara çekilip yapılanları izleyecek gibi düşünmeyin. Halk bu işe ortak
olacak, bizde öyle kolaycılık yok. Bizim elimizde de sihirli değnek yok. Çalışacağız,
mücadele edeceğiz ve mücadeleden zevk alacağız. Bu esnada hayattan ayrılırsak
bile severek yaptığımız bir şeyi yaparken ölmüş olacağız.’’ Tanrı eylemde emeği
olanı sever’’
Soru: İdamı geri getirmek gibi bir
düşünceniz var bu çağda sizce mantıklımı
bu? Cevap: Biz meselelere ilkesel bakarız.
Bu konuda ve diğer konularda da ilkemiz
şudur. Herkes ile anladığı dilden
konuşacaksın. Sen bir alışveriş merkezine
bomba koyacaksın onlarca insanı işe
yaramaz hale getireceksin. Kimisinin bu
hayattan ayrılmasını kendinde hak kabul
edeceksin ve bunu özgürlük adına
yapacaksın. Bu hastalıklı düşünceye sahip
olan insanlar şunu bilecek dişe diş göze göz. İdam cezasını asli mantığı
caydırıcılıktır, yani kamu yararıdır ve idam sadece bu tür suçlar için geçerlidir.

Soru: DTP hakkında ne düşünüyorsunuz? Cevap: PKK terör örgütünün siyasi


kanadı olarak görüyoruz. ‘‘Karga adını değiştire bilir ama sesini asla’’
( Eflatun)
Soru Türban konusunu nasıl halledeceksiniz? Cevap: Aslını sorarsanız bu sorunun
kaynağı iktidarı ve muhalefeti ile mevcut siyasettir. Bu konuyu çok zor bir
meseleymiş gibi gösterip toplumu böldüler. Meseleyi siyah mı beyaz mı konusuna
getirdiler. Bu konuda yazan çizen dindar geçinen zevata ben desem ki 5 vakit
namazı zorunlu kıldıracağız bunlar bize yine gelmez bu iş onların maddi geçim
kaynağı olmuş. Beslensinler bakalım nereye kadar, bu konu Türk milletini güç birliği
yapmaktan alı koyan suni bir meseledir. Bu mesele tamamen siyasete battı.
Hatırlarsınız Sultan Ahmet caminin çıkışında her Cuma gösteri yapardı bunlar. Şimdi
ne oldu? Para ve güç geldi gösteriler bitti. Bu din baronlarının hüneri ne? Mesleği
ne? bu kadar para bu kadar zenginlik nereden gelmiş? Hayatları boyunca abdest
almanın, namaz kılmanın ve zaruri ihtiyaçları dışında eğilip kalkmamıştır bunlar. Bu
milleti bu kadar salak yerine koymalarının bedelini ödeyecekler. O abdestinde o
namazında kabulü yoktur da. Neyse bunlar meselemiz değil şimdi. İktidara
geldiğimizde halkın bu konudaki psikolojisini düzeldiği bir noktada biz halkımızla bu
konuyu doğrudan konuşuruz. ’’Kırk tane meseleniz varsa kırkını da sıraya
koyun’’

Soru: Finans olayını nasıl çözüyorsunuz? Parti para gerektiren bir konu değil mi?
Cevap: Halk tipi bir partiyiz yani finansın tamamı halk, ilk günler çok zorlandık
bütün yük 3 kişinin sırtındaydı ben asgari ücrete yakın bir ücretle çalışıyorum diğer
arkadaşlarda öyle. Fakat şimdi parayla ilgili bir sıkıntı yok bizim halk samimiyeti
gördüğünde maddi manevi her şeyi ile partiye sahip çıkıyor.
Soru: Genel başkanınız Türk Silahlı Kuvvetlerinin bünyesindeki asker sayısını 650
binden 250 bine düşüreceğini söylüyor. Bu daha önceden duyulmamış bir şey, bu
konuyu açıklar mısınız?
Cevap: 20 Yaşına geldin, gel bakalım askere dönemi bitecek bu Osmanlıda da
böyleymiş sadece savaşa hazırlık döneminde böyle yüksek sayıda insan gücü
toplanırmış. Genel başkanımızın dediği şu ‘’Biz bu kadar askeri soğuk savaş
döneminde Sovyet e karşı bulunduruyorduk ve bunu da Avrupa’nın ileri uç
müdafaası amacı olarak yapıyorduk’’. Şu aşamada bu kadar insana gerek yok. Daha
az sayıda daha iyi savaşa bilen bir ordu kurmak mümkün. Düşünün bir de bundan
sağlanacak tasarrufu ve her ağacın başına nöbetçi dikilmesine ne gerek var.
Soru: Seçmen kitlenizi kimler oluşturuyor? Cevap: Ağırlıklı olarak gençler, onlara
mücadele etmeleri gerektiğini anlatmak daha kolay şu neden den ötürü genç insan
fazlası ile enerji dolu bizim yaptığımız sadece o enerjiyi kullanma arzusunu onlarda
uyandırmak. Geleceği için mücadele vermesi gerektiğini onlara anlatmak. Genel
başkanımızın Savaşçı bir general olmasından dolayı da gençlerin büyük ilgisi
var bunu genelde siyaseten engel olarak düşünenler var ama bence tam tersi çünkü
bu Cumhuriyeti kuranlar cephelerde can alan can veren Osmanlı subaylarıdır.
Bakmayın siz entel dantel takımının konuşmalarına. Soru: Söylemleriniz ve yapmak
istedikleriniz mevcut siyasi partilerden çok farklı ve büyük bir halk desteği
gerektiriyor bunu nasıl yapacaksınız Cevap: Evet biz onlara yeni bir hayat vaat
ediyoruz. Onurlu bir gelecek, vatandaşı olmaktan onur duyacakları bir ülke, kabak
karpuza şükrederek yaşanamayacağını bir milletin onuru için mücadele vermek
zorunda olduğunu söylüyoruz. Zihinlerini arındırmaları gerektiğini söylüyoruz. Bakın
bizim rakiplerimiz aslında diğer siyasi partiler falan değil. Biz halkın zihnine
yerleşmiş kirli fikirlerle mücadele ediyoruz. Örnek vereyim Bal tutan parmağını yalar
fikri. Biz ne diyoruz? Yok, arkadaş bal tutan parmağını yalayamaz yalarsa o parmağı
kırılır diyoruz. Ne düşünüyor halk Amerika istemez ise bu ülkede hiçbir şey olmaz,
biz ne diyoruz izin isteyen kim. Toplum amaçsız ve gayesiz sadece karın doyurmak,
üremek ve barınmak insan olmayan canlılarında yaptıkları zorunlu davranışlar insan
olarak bizim bir farkımız olmak zorunda yani büyük bir idealimiz olmak zorunda.
Toplumda büyük bir yozlaşma söz konusu ticaret hayatından tutunda diğer birçok
zorunlu sosyal davranışlarımıza bakalım, birbirine güvenmeyen birbirinin gözünü
oymak için bahane arayan sevgisiz bir toplum olduk kişilerin sosyal davranış
biçimlerindeki olmazsa olmaz yegâne şey SEVGİDİR. Bu yolun sonu felaket, toplum
için bir zihin değişikliği kaçınılmaz bizim mücadelemiz bu kirli fikirlerle. AKP gider
CHP gelir yâda MHP gelir, sonuç değişmez, zaten geçmişte de geldiler değişti mi?
Birde şöyle bir durum var halkın kafası çok karışık haber ve yorum bombardımanına
tutuldukları için neyin doğru neyin yanlış olduğu net olarak ortaya konulamıyor sade
vatandaş her hangi bir konuda harekete geçmesi için net bir algıya sahip olması
lazım. Yanlış bilgi ile doğru bilgi karıştırılıyor ve medya vasıtası ile halka sunuluyor.
Kafası karışık insanlar karar veremiyor bu da insanı hiç bir şeyden emin olamaz ve
dolayısı ile eylem yapamaz hale getiriyor. Birde komplo teorileri var. Bu da gençleri
çok etkiliyor ve algısını bulanıklaştırıyor.
Gençler öylemiydi böylemiydi derken bir bakıyorlar gençlik gitmiş.’’ Şimdi Karar
verme eyleme geçme zamanı’’
Soru: 25 yıldan beri bitirilemeyen
bir terör söz konusu siz 1 yılda
bitireceğinizi halka taahhüt ediyorsunuz
nasıl olacak bu? Cevap: 25 yıldan bu
yana bitirilememesinin sebeplerini iyi
biliyoruz. Genel başkanımızın söyledikleri
ile konuyu anlatmaya çalışayım size, İlk
olarak gerçek anlamda bir politik irade
hiçbir zaman söz konusu olmadı. Biz
%100 bir irade ortaya koyacağız. İşin
ikinci kısmı teknik kısmıdır. Birde bunların
dış uzantıları var tabi ki onlara müttefik
olmanın şartlarını hatırlatacağız tam ve baskın bir diplomasi uygulayacağız. Her
zaman dediğimiz gibi herkes ile anladığı dilden konuşacağız. Bu mücadele klasik
orduların yapabileceği bir mücadele tarzı değil. Balyozla sinek avlanmaz. Sineği
avlayacaksanız kurbağa gibi, arı gibi, örümcek gibi olacaksın. Her şeyin cevabı
doğada gizlidir. Çözüm geliştirmek sizin bunu kavramanız ve algılamanızla ilgilidir.
Soru: Avrupa birliği ilerleme raporunda partiniz tehdit olarak gösteriliyor bu konuda
ne düşünüyorsunuz Cevap: Evet adamlar haklı onlar için biz bir tehdidiz, iktidara
geldiğimizde karşılarında emirler yağdıra bilecekleri bir hükümet olmayacak,
Anadolu da yüzlerce oda kilise açılmış bunlar neyin nesi böyle saçma şey olmaz
bunların amaçları ne? Teröriste destek veremeyecekler, yani yaptıkları birçok şer
dolu faaliyetleri artık yapamayacaklar bu topraklar onların çiftliği falan değil bizde
onların sömürdüğü Afrikalı kabileler değiliz bize Türk milleti derler bunu iyice
öğrenecekler. Neden MHP, CHP yâda başka bir partiyi tehlike olarak görmüyorlar?
Onlar aynı Tavanın balıkları da o yüzden. ‘’Biz bu millete düşman her
unsur için doğal bir tehlikeyiz’’

Soru: Genel başkanınızın Kurtuluş savaşında ve Çanakkale’de Kürtlerin


olmadığını söylemesi büyük tepki yarattı bu konuda ne düşünüyorsunuz? Cevap:
Gerçekleri söylemek adına bu ülkede kurtuluş savaşını vermediğimiz yalanını
söyleyen tarihçiler bile oldu. Öyle bir an geliyor en milliyetçi adam bile şüphe
etmeye başlıyor, milletin üzerinden bir psikolojik savaş yürütülüyor Kürtçülerin şöyle
bir söylemi var bu ülkeyi beraber kurtardık fakat siz bizi kurucu ve kurtarıcı unsur
olarak kabul etmeyip hakkımızı yediniz.
Öncelikle genel başkanımızın bunun aksini kanıtlayan tarihi belgelerini (Osmanlı
genelkurmay başkanlığının askere alma dairesinin kayıtları) ortaya koyması bir
mecburiyet gereği oldu yani bu psikolojik baskının Türk milletinin üzerinden
kaldırılması gerekiyordu ve hiçbir politik kaygı duymadan bunu yaptı. ''Tanrıdan ve
tarihten hiçbir şey gizlenemez''

Soru: Olası bir seçimde oy oranınız ne olur? Cevap: Biz şöyle düşünüyoruz
bize kim oy verir? Kim oy vermez? Bize Vatan, Bayrak ve Atatürk sevgisini kalbinde
taşıyan, ülkeyi yönetecek insanın dürüst, namuslu sözünün eri olması gerektiğini
düşünen ve Osman Pamukoğlu nu biraz araştırıp ya bu adam kesinlikle söylediğini
yapar, adam gibi adam diyen herkes oy verir, kim oy vermez? Kardeşlik hukukunu
bilmeyen Kürtçüler (Kürt yurttaşlarımız değil Kürtçüler) Dini siyasete alet eden
haram zadeler. Beyinleri batı tarafından istila edilmiş kalpleri korkularla dolu sözde
aydın ve akil adamların etkisinden kendini kurtaramayan ve kendini çağdaş sanan,
aslında bilinçaltında efendine uymazsan haddini sana bir şekilde bildirir düşüncesine
teslim olmuş modern köleler. Birde din konusunda suiistimal edilmiş halkın bir kısmı.
Bu yüzde olarak kaça denk gelir onu siz hesaplayın. Benim burada ilçe teşkilat
başkanı olarak görevim şu. Genel başkanımızı halka tanıtmak bakın! Analar böyle
kahramanlar böyle namuslu dürüst liderlerde doğuruyor gelin şu meseleye omuz
verin devleti güçlü halkımızı mutlu kılalım çağrısını herkese yapmaktır.
Soru: Yolsuzlukların önlenmesi ile
ilgili Genel Başkanınızın fiili olarak şunu
yapacağız dediği bir şeyler var mı? Cevap:
Evet ilk adım dokunulmazlıkların
kaldırılmasıdır. Sonra konusu yolsuzluklar
olan özel ihtisas mahkemeleri kurmak.
Bunu biraz açmak istiyorum yolsuzluk
dediğimiz şey aslında hırsızlığın ta
kendisidir. Mecliste 500 tane
dokunulmazlık dosyası var saygınlığı
olmayan bir kurum haline geliyor meclis,
bu demokrasi için utanç verici bir durum.
Hırsızlık günümüz Türk siyasetinde bir
uzmanlık konusu olmuş ve neredeyse teknikleri ve yazılı olmayan kuralları ile bir
müessese haline gelmiştir. Bu müesseseyi tarumar etmek için onların metotlarını
hızlı bir şekilde anlayacak ekonomik sistemlerin karmaşık yapılarını çözebilecek
maliye müfettişlerinin bilirkişi olduğu özel mahkemeler kuracağız ve halktan
çalınanları geri alacağız. Aslında göründüğü kadar karmaşık değil. İşin kilit noktası
bürokratlardır. Sonuçta bürokrat imzası olmadan bir suça kılıf uydurmak mümkün
değil. Bürokratların kendilerinin ve birinci dereceden akrabalarını hepsinin mal
varlıkları denetim altında olacak ve nereden buldun sorusu her daim sorulabilecek.
Tabi bir de bürokrat olmaksızın yapılabilecek hırsızlık türleri var. Bunlar gümrük
mevzuatlarında oynayarak kimsenin ruhu duyulmadan yapılıyor. Millet merak
etmesin bu devirde bilgiye ulaşmak çok kolay. Hangi mevzuat ne zaman çıkmış. O
sırada kim ne ithal etmiş? Kim ne ihraç etmiş? Kime ne haksız avantajlar sağlanmış?
Bunların hepsinin kaydı belli ve kayıp olması mümkün değil bunların hepsine
bakacağız.

Ayrıca yolsuzluklar ile ilgili olarak partimizdeki bilgisayar yazılımcılarımızın


geliştirdiği Kedi isimli bir bilgisayar programı sayesinde belediyelerde görevli
şahısların devlet bürokratlarının ve kamu adına ekonomik konularda karar
alıcılarının kendileri ve birinci dereceden akrabalarının hepsinin mal varlıklarında,
banka hesaplarında olan artışlar otomatik olarak kontrol edilecek ve raporlanacak.
Bilgisayar programının adının Kedi olmasının nedeni de yıllardan beri devletin çeşitli
kademelerinde yer alıp devlet malını kemiren insanlar var biz onları sefil farelere
benzetiyoruz he birde belediye fareleri var tabi, ‘’Alma mazlumun ahını çıkar
aheste aheste’’
Soru: Birçok yeni parti kuruldu. Sizin farkınız ne?
Cevap: Biz kendimizi bir siyasi partinin çok ötesinde görüyoruz. Bizim meselemiz
halkın bilinçlendirilmesi ve artık geçmişten bu yana süre gelen düşünce biçimini
değiştirmesinin zamanı geldiği gerçeğini anlatmak noktasındadır. Bir Milli uyanış
gibide düşüne bilirsiniz bunu. Batı için Rönesans neyse Anadolu içinde Milli Uyanış
Odur. ‘’Allah bizi Avrupa Birliği Kırıt erlerine uyalım diye yaratmadı’’ Biz
Avrupa ile ne sosyal nede kültürel hiçbir benzerlik taşımıyoruz. Biz Biziz. Gençler
bu söylediklerimi daha hızlı kavrıyorlar. Hemen işin felsefesini hissediyorlar. O
yüzden devrimcisi de, ülkücüsü de, sağcısı da, solcusu da bizi kendine yakın
buluyor. Normal siyaset bunu izah etsinde göreyim.

BU GENÇLİK KİMSENİN KAPISINDA BEKLEMEZ ( YAŞLI AVRUPA HADDİNİ


BİL)
‘’Türk gençleri demokratik haklarını kullanacaklar ve Kendi kendini kontrol
edemeyen Türk demokrasisine Türk gençleri el koyacaklar ve bizde varız
bizde buradayız diyecekler’’

Burada ana fikir şu kim ki kamu malı hakkında


tasarrufta bulunmaya talip ise bilecek ki ben bu
hırsızlığı yapsam bile bana bunu yedirmezler.''Bal
tutan parmağını yalayamaz yalarsa o parmağı
Türk milleti adına karar verecek mahkemeler
vasıtasıyla kırılır'.' Bu fakir halktan çaldıklarınızı
sizin çocuklarınıza yedirmeyiz. Yolsuzluklar
konusunda zaman aşımını da kaldıracağız. Kamu
adına olan hiç bir hesap ahrete bırakılmayacak.
Bunun adına biz yeni hayat diyoruz. Herkes
şimdiden buna alışsın.

Soru: Türk halkının siyasetten uzak durmayı


tercih etmesinin bir sebebi de parti liderlerinin
verdiği sözleri bir türlü tutmaması halkı
kandırmasıdır. Peki, sizin genel başkanınızın
böyle yapmayacağına halk nasıl inanacak?
Cevap: Ben nasıl inandıysam halkında öyle
inanacağını düşünüyorum Soru Peki siz nasıl inandınız? Ben genel başkanımızın
geçmişine baktım ve dedim ki. Askerleri ile birlikte dağlarda çatışmalara girmiş,
askerinin kalbinde taht kurmuş, rekorlarla dolu bir mesleki hayatı olan. Tertemiz bir
geçmiş, haram yememiş, askeri ona efsane demiş, bilgi ve birikimini yazdığı
kitaplarla ortaya koyan, verdiği konferanslarla Türk gençlerine cesaret duygusunun
her şeyden önemli olduğunu, onurun değerini anlatan bir insan varken diğerleri ile
kıyaslama gereği bile duymadan partiye katıldım ve bütün samimiyetimle
karşınızdayım.
Tabi ki herkesin kendi sebepleri olabilir. Bunlar benim sebeplerim geçen gün partiye
kayıt olmak için gelen bir vatandaşımız ile sohbet ederken bana söylediği bir sözü
sizinle paylaşmak isterim ‘’Başkanım boş ver parti programını ben bunlardan
anlamam birileri askere kurşun sıkanı meclise taşıyorsa bizde teröriste
kurşun sıkanı yani bir Türk komandosu komutanını meclise göndermeliyiz’’
dedi. Bu da onun sebebi. ‘’Lider yoksa Mücadele yoktur’’

Soru: Medya konusunda ne düşünüyorsunuz? Cevap: Medyanın çoğu seçmece,


hatta bir adım ötesinde meclisteki 3 partinin genel başkanları da bana göre
seçmece, çok enteresan davranış biçimleri sergilemeleri beni hep kuşkulandırıyor.
Bakın Tayyip beyi başbakan yapan Deniz Bey in tavrı Abdullah Gül beyi
Cumhurbaşkanı yapan Devlet beyin tavrı, Bebek katilinin idam meselesi konusu
hepinizin malumu. Geçmişe dönüp bakıyorum ve şunu görüyorum milletin kaderini
etkileyecek çok önemli konularda gelişen olaylar manzumesi içinde sergilenen
tavırlar bu saydığım kişilerin o güne kadar olan söylemleri ile uyuşmuyor, bir gariplik
var. Bu sadece bir his bilgiye dayalı değil, gazeteciler konusu da aynı şekilde. Adam
kendini ulusalcı diye tanıtıyor bir milli mesele söz konusu olduğunda öyle bir yorum
yapıyor ki şok oluyorsun eşyanın tabiatına aykırı şeyler bunlar. Birileri kurmuş
perdeyi bize izletiyor.
Soru: Alevi sorunu ile ilgili ne düşünüyorsunuz? Cevap: Alevilerin isteklerini alt alta
koyun genel olarak şunu görürsünüz Alevilerin istedikleri yegâne şey saygıdır
(Tarihte siyasi amaçlarla kendileri için uydurulmuş yalanlar var) Vatanını bayrağını
ve Atatürk ü seven bu yurttaşlarımız saygıyı fazlası ile hak ediyorlar. Bu meselenin
çözümü bizim için çok kolay. Kültürel ve inanç hakları konusunda sorun yok. Partinin
adı gibi hak ve eşitlik esastır. Bütün hak taleplerinin tümünü karşılamak vicdani
görevimizdir eşitliğin sağlanması da tabii ki.
Soru: Ekonomik model olarak ne düşünüyorsunuz, ekonomi konusunda ne
yapacaksınız biraz bahseder misiniz? Cevap: Karma ekonomi yani devlet
ekonominin içinde olacak stratejik kurumlar devlette olacak, Telekom gibi. Serbest
müteşebbisler yine olacak ve serbest piyasa kuralları içeride aynen işleyecek.
Devletin kamu yararına düzenleyici rolü olacak bu olmadan olmuyor. Gördük
Amerika’nın dev sanayi kuruluşları devletten yardım (para) istedi General Motor
gibi. Hani serbest piyasa her sorunu çözerdi. Kendi içinde dinamikleri vardı. Ne
oldu? Liberal tezler çöktü. Bu gün ayakta duran bir ekonomik sistem varsa yerine
konabilecek bir sisteme dünya politik olarak hazır olmadığı içindir. Adamlar sistemi
de çok güzel benimsetmişler. Bakın size bir Bizans oyunu anlatayım. Bizim paraya
ihtiyacımız var nakit olarak yatırım yapacağız. Devlet olarak gidiyoruz para istiyoruz,
tabi diyorlar peki bunun ödeme koşulları yani faiz oranı ne olacak? Hemen bakalım
efendim diyorlar aaaa! Sizin kredi notunu B eksiymiş diyorlar size diğer Avrupa
ülkelerinden daha yüksek faizle borç verebiliriz diyorlar. Bizim kredi notunu
belirleyen kim? yine onlar. Peki diyorsunuz neden böyle? bizde kimsenin alacağı
kalmamış bütün taksitleri zamanında ödemişiz. İşinize gelirse diyorlar.’’Uyandı
artık Anadolu çocukları ve HEPAR ı kurdular’’ İleri teknoloji ürünlerin üretilmesi
gün geçtikçe kolaylaşıyor. Dünyada yegâne değerli şey besin maddeleri olacak
toprak yani tarım yükselen değer olacak. Yağ olacak süt olacak peynir, domates
bunlar olmadan olmaz 2 programlı çamaşır makinesi değil de 1 programlı
kullanabilirsin ama gıda dolayısı ile toprak her şeydir.
Soru: Atatürkçü bir partisiniz Atatürk ün din anlayışı tartışılan bir konu bu konuda
ne düşünüyorsunuz? Cevap: Öncelikle din bir vicdan işidir. Atatürk ü din düşmanı
ilan edenlerin dayanak noktalarının tümü Arap örf ve adetlerinin Türk sosyal
yaşamında tamamen arındırılması noktasındadır. Filistin ve Yemende Arapların bir
kısmı İngilizlerle iş birliğine giderek Osmanlı askerlerini yani Anadolu çocuklarını
öldürmüşlerdir. Bu noktada Arapların hayal güçleri oldukça gelişmiştir. Acıkan
Osmanlı askerlerine un ile alçıdan karıştırarak yaptıkları ekmekleri veriyor askerler
bu ekmekleri yiyince midelerindeki su ile alçı karışıyor ve alçı midelerinde donuyor
askerlerimiz büyük açılar içinde can veriyorlardı, sınırı geçmek isteyen Osmanlı
askerleri birer ikişer yakalanıp midelerinde Osmanlı altını olabilir diye düşünülerek
karınları yarılıyordu. Bu nedenden ötürü Mustafa Kemal ve diğer Osmanlı
subaylarının Araplara karşı büyük bir kızgınlığı vardı fakat bu kızgınlığı hiçbir zaman
dile getirmediler bunun bir tek nedeni vardı Hazreti Muhammed (s.a.v) Arap olması
ve halk tarafından bu durumun din düşmanlığı diye görüle bilme ihtimalidir. Bunları
anlatmaktaki amacım Arap düşmanlığı yapmak değil. Bu bizim tarihimizin
anlatılmayan yönleri biz bunları konuşmadıkça birileri bize karşı söylem geliştiriyor
ve saldırıyorlar. Benim bu noktada şahsi görüşüm, yapılan birçok sosyal devrim
batıya yaklaşmak için değil Araplardan uzaklaşmak noktasındadır. Bir Milleti
küllerinden yeniden var etmek amacındadır. Yani anti Arapçı bir
yaklaşım.’’Milletler taklitçilik marifeti ile bir medeniyet kurup,
yaşatamazlar’’ Birde şöyle bir durum söz konusu Atatürk dindar olsa ne olur
olmasa ne olur, bizim dini inancımıza göre diğer dünyada şefaatçi olabilecek tek
beşer H.z peygamberdir. Atatürk ü din konusunda eleştirenler, illaki dini
referanslarla hayatlarını şekillendirmek istiyorlarsa peygamberin şu sözünü
akıllarından çıkarmasınlar. ‘’Çalan el, kızım Fatımanın eli bile olsa onu da
keserim’’

Medine’yi İngilizlere bırakmamak için Osmanlı idaresinin geri


dön emrine rağmen geri dönmeyen ve emrindeki askerlerle
birlikte ölümü tercih eden Fahrettin paşanın başında bulunduğu
42. Alayın son komutanı Osman Pamukoğlu' dur. ''Allah’ın
isteklerinde tesadüflere yer yoktur'.

Soru: Siz mevcut partilerin yozlaştığını söylüyorsunuz bir zaman sonra sizin
partinizde yozlaşırsa ne yaparsınız? Cevap: İnsanların haklarını aradıklarında sonuç
alabildikleri hızlı ve güçlü bir hukuk sistemi bu sorunları çözer. Suiistimallerin olma
ihtimali her zaman var olacak. Söylediğimiz gibi ’’Gücün hukuku değil hukukun
gücü’’.
Soru Büyük bir genç nüfusa sahibiz, işsizlik büyük bir sorun bu konuda ne
yapacaksınız? Cevap Devlet istihdama ayırması gereken kaynaklarını faizler yoluyla
batıya kaptırıyor. Bizi krallıklar devrindeki gibi haraca bağlamışlar. Bu anaparasıyla
birlikte haftada 1 milyar dolara tekabül ediyor. Bir de teröre harcadığımız parayı
bunu üzerine koyun, akıl almaz bir olay bu. Bu cendereden ne pahasına olursa olsun
çıkacağız. Güreş bizim ata sporumuz ama bizi kafa kola almışlar, kündeye
getirmişler.

Bu gidişle 4 senelik üniversite okumuş, doktorasını yapmış bir gencimizin


bulabileceği en iyi iş Amerikan menşeli hamburgercilerde çalışmak olacak. Bu
ülkenin gençlerinin sağcılık, solculuk gibi soğuk savaş dönemlerinden kalma hiçbir
işe yaramamış saplantısal siyaseti bir kenara bırakıp, geleceği için mücadele
vermesi lazım.

Bizim olana sahip çıkmamız yeterli. “Petrol yasasını içime sindiremedim” diyen ama
meclisten geçiren bir başbakanla yönetilen bir ülke Türkiye. Muhafazakârız diyorlar
ancak muhafaza ettikleri tek şey kalplerindeki korkuları ve şahsi çıkarlarıdır. Fatih’in
torunlarıyız diye böbürleniyorlar ama kendi topraklarında çıkan petrole bile sahip
çıkabilmeyi hayal edemiyorlar. Fatih ki karadan gemileri yüzdürmeyi, dünyanın en
büyük toplarını döktürüp dünyanın en büyük askeri güçlerinin kalbine saldırmayı
hayal edip gerçekleştirmiş bir General bir Siyasetçidir.

Soru: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı başkanım?

Cevap: Biz sıradan bir siyasi parti değiliz, zaten bizim mücadelemiz sıradanlığı
kabul etmez biz bu halka ezberletilen birçok şeyi değiştireceğiz. Vatandaşlarımızın
bize oy vermesi yetmez. Bu mesele memleket meselesi, bize oy değil bu meseleye
omuz versinler diyorum. Memlekette iyi ya da kötü giden ne varsa o memleketin
insanları bundan birinci dereceden sorumludur.

ENGELLER VAR, MESELELER BÜYÜK, RAKİPLER BÜYÜK FAKAT


BİZDE BÜYÜĞÜZ.

DEĞİŞECEK FİKİRLER
1. Bal tutan parmağını yalar ( O parmağı kıracak kanunları 1 gecede
çıkaracağız)
2. Terör 25 seneden beri bitmedi bitmez (Yarısını bitirmiş Tamamı için yetki
isteyen biri var)
3. Herkes çalıyor kim başa gelse çalacak (Bu anlayış felakete götürür)
4. Amerika kimi isterse o seçilir ( O zaman sen necisin)
5. Avrupa ve Amerika bütün bunlara izin vermez ( İzin isteyen kim?)

You might also like