Professional Documents
Culture Documents
smail Yurdakk
ismailyurdakok@gmail.com
11
12
FERSET VE KALP
13
MVER VE SEZG
14
14
17
19
20
AKLIN
21
22
27
31
34
35
37
40
OKUMA PARASI 1
DNCENN ANAHTAR TERMLER AL BULA
41
OKUMA PARASI 2
VAHY, ZEK VE AKIL ZEMNNDE SLM DNCES AL BULA 43
OKUMA PARASI 3
A HISTORY OF THE HEART
45
47
KAYNAKLAR
47
Gnmzde yz liraya, yz elli liraya kolay bir katarakt ameliyat yaplarak, Afrikadaki
insanlarn gzlerini amalarna, dnyay grmelerine arac olunuyor. Peki, kalp gz kapal
insanlarn, bu gzleri nasl alacak? Kalp gzn biz ayoruz diyen baz evrelerdeki
uzman olmayan kiilerin yaptklar ilemlerle, insanlarn gnl lemini temelli kr ettiklerine
de, evremizde hi rastlamyor deiliz.
Hz. Peygamber, namaza baladnda subhnekeden sonra Ftihya balamadan zellikle
gece namazlarnda uzun dualar da okurdu. Bu dulardan biri de, kalbinin temizlenmesini,
Allahtan istemesidir. Ve nekk kalb Y Rb! Kem yunakkas-sevbul-ebyedu mineddenes Kalbimi temizle ey Rabbim! Beyaz bir giysinin kirden temizlendii anda tertemiz
olduu gibi (benim kalbim de tertemiz olsun)
AHTER KEBR VE SZLKLERDE KALP. Ahter Kebrde Kalb kelimesine u
anlam verilmi: Yrek, fud gibi ve akl ve minhu Kavlih Tel (Kurndaki u yette
getii gibi) li-men kne leh kalbun ey aklun (Mustafa b. emseddin, 1311/1894, 834)
Grld gibi Ahter Kebri derleyen, kalp kelimesi iin Kurndaki Kf sresi 37. yeti
gstererek: phesiz bunda (trihte toplumlarn bana gelen byk bellarda (helklarda),
kalbi olan..kimseler iin bir t vardr ifadesindeki kalp kelimesinin akl olan anlamna
geldiini bildirmektedir. Zaten baz Kurn mealleri de bu yetteki kalbi olan ifadesini akl
olan olarak tercme etmilerdir. (zek ve di., 1987, 519; akl veya huzurlu bir kalbi olan
antay, 2006, 520; akl veya huzurlu bir kalbi olan Yavuz, 1977, 521; ) bazlar da
dorudan kalp olarak tercme edip bu felketlerden ders karacak olann
(alglamay/anlamay salayann), dorudan kalp olduunu ifade etmilerdir: te bu anlan
eylerde pk bir yrei olankimseler hakknda ibret vardr. (zmirli, 1977, 521) phesiz
bunda bir ders vardr, kalbi olan her kii iin (Surely in this there is a lesson for every man
who has a heart..) (zek ve di., 1991, 519) Mucemul-Vastte de akl kelimesine mn
verilirken, akln anlamlarna kalp kelimesi de eklenmitir. (Mustafa brahim ve di., 623)
Oxford szlkte kalp (heart) iin nce sisteme kan pompalayan vcudun paras
denilirken daha sonra centre of emotions (heyecanlarn duygularn merkezi) denilmekte
(Hornby, 1982, 397), Oxford Trke Ansiklopedik Szlkte ise nce fizik kalbin tarifi
yaplmakta sonra da can, gnl, sevgi, istek, dn, anma ve hatr gibi yrekte
varsaylan duygu kayna denilmektedir. (J. Coulson ve di., 1990, II/779) ngilizcede
ezberlemeye, kalpten renmek to learn by heart denildiini de, burada
hatrlayabiliriz. (Redhouse, 1997, 356) Konu ile ilgili dier nemli kelime intuition: sezgi
dir. Szlkte power of the immediate understanding of something without conscious
reasoning or study (Hornby, 1982, 448) akl yrtme ve bilimsel alma olmakszn bir
eyi dorudan birden anlama
Nihat Keklik konuyu (sezgicilik) yle zetler: Ksmen Bat felsefesinde de iki bin yldan
beri bilinmektedir: Entisyonizm, kant gstermeyi bir yana brakan, i duyuya nem veren
ve bilgimizin bu ekilde meydana geldiini syleyen grtr. Bu gr kabul edenlere
intuitioniste (entisyonist) denilir. Ltincede intueri kelimesi, basret (grmek) demektir.
(Keklik, 1978, 119)
(slmda ise kalbe doan bilginin eytn mi Rahmn mi olduu sorgulanr. Kalbe doan
bilgi, Kurnn ve sahh hadslerin izdii ereve iinde ise, o bilgi Rahmndir. i.y.)
Dier taraftan, Arapa szl Mucemul-Vastte, ilim maddesinde el-lmu nrun
yakzifuhul-lhu f kalbi men yuhibbu (lim: bir nrdur ki Allah onu sevdii/ istedii
(kulunun)nin kalbine atar denilmitir. Sonuta ilim bir nrdur, ktr ve Allah tarafndan
beyne deil kalbe konulur.
etti de zelzeleye tutulup yerin dibine getiler; yahut dier bir ekilde helk edildiler; yahut bir
rif lehlerine du etti de veb, let (bulac hastalk) , sel, tfn oradan uzaklat. Yahut baz
riflere yrtc hayvanlar boyun edi; yahut riflerden kular kamad ve daha bunlar gibi
olmayacak gibi grnen eyleri iittiin zaman birdenbire inkra kalkma da dur, acele etme.
nk doann srlarnda bu gibilerin de sebepleri vardr...Byle du ile zelzele
olabilmesini ve kolerann kalkabilmesini bile doann srlarna aykr grmeyen
bn-i Sn..(Elmall, VII/4628-4629; Kamer sresi, 1. yetin tefsri)
Seyyid Hseyin Nasrn slmda Dnce ve Hayat isimli kitabnda olsun, dier
almalarnda olsun kalbin bilgi retimi konusundaki ifdelerini ise, yukarda iaret
ettiimiz gibi, salkl bulmadmzdan almyoruz. S. H. Nasr, krk yldr rn-i irfn
geleneini ve bu akmn en nemli temsilcisi Molla Sadra(1572-1640)y, biraz da ayn
dorultuda dnen birka Snn dnyasndan ismin grleriyle takviye ederek, ABDde
bulunmasnn avantajndan da faydalanarak, slm dnyasna pazarlamaktadr. Bu yol, S.H.
Nasrn verdii bir rnekte de grld gibi: Sadk Kn adl bir rencisinin Molla Sadra
ile alrken niden rh bir okuya kaplp elbiselerini paralad ve Hindistana gidip
orada nl birisi olduu sylenir (Nasr, 1981, 243) kalbin bilgi retiminde eytann devreye
girmesidir ki, tehlikeli bir yoldur. Ne sahblerin neslinde ne de sonraki tblerin dneminde
byle kendinden geen insanlar grmyoruz. Yine slm trihindeki byk bilginleri yle bir
hatrmzdan geirirsek, Eb Hanfe, mm fi, mam Mlik, Ahmed b. Hanbel, Buhr, z
b. Abdusselm, bn Dakk el-d, bn-i Hacer, Ayn, mam Birgiv..byle elbisesini paralayan
hibir kimse bilmiyoruz. O nedenle de Kurn yetleri ve sahh hadslerin kontrolnn dna
km olan davran sahiplerinin kalplerine gelecek ilhm, gvenilecek bir ilhm olmayp,
eytann kalbe getirdii dncelerdir.
Kalbin bilgi retimi konusunda gr bildiren bir dier ada isim de Malezyal Nakb elAttasdr. 1931 doumlu olan Attas, zellikle son krk yldr slm bilgi konusunda
almalar yapmaktadr ve kalbin bilgi retimi konusunda snr net bir ekilde izemese de
yararl sonulara varabilmitir. Grlerinden bazlar unlardr: Akln ve deneyin uyumlu
bir btn oluturamadan ayr ayr incelediklerini sentez ederek ele alan ie dou ile
hedefe varma sezgiseldir; mkefeye dayanr. Sezgi, insan ona hazr (huzr) olduunda
ve akl ve deneyimi onu idrk ve zh iin eitilip disipline edildii zaman gelir. Akl
ve deneysel metodlarn gtrebilecei sezgi dereceleri ise Hakkatn yalnzca belirli ynlerine
matufdur, btnne deil. Fakat daha st insan idraki mertebelerindeki yce ilham seviyeleri
(ki peygamberlerin ve vellerin makamlardr) Hakkatn doasna dorudan nfz etme
imkann verir. Peygamberler ve vellerin de onu elde edebilmeleri ve yorumlayabilmeleri iin
hazr olmalar onlardan istenir. Fakat onlarn hazrlanlar, salt akl ve melekelerini ve
duyularn gelitirmekle deil, ayrca kendilerini dn hakkatlara amel olarak vermek
sretiyle (ok ibadet yaparak) i dnyalarn eitme, disipline etme ve
gelitirmeleri veslesiyle olur.(Attas, 1995, 21) Attas: Bilginin tm Tanrdan
gelmektedir der ve unlar ekler: Bizim davranlarmz iin, snflandrmann gayesi tpk
insann iki nefse sahip oluuna benzer ekilde, iki tip de bilginin var olduunu gstermektedir.
Birisi rhun gdas ve candr, dieri ise bireyin dnyev yaantsndaki pragmatik gayelerini
tatmin edebilecei bir aratr. Birinci eit bilgi vahiy kanalyla, insana Allah tarafndan
verilmektedir ve bu devre iin bu Kurndr. Kurn, bireyin hidyeti ve kurtuluu iin tam ve
son vahiydir. Kurna dayanmayan, Kurndan ilham almayan, Kurna atfta
bulunmayan hibir bilgi insanla rehberlik edemez. Yce Allah, hibir zaman
insanla balantsn kesmez ve ltfu, ihsan ve iyilii ile insana doruyu gsterir. Ayrca ihsan
(samimiyet, itenlik) derecelerine gre (Kurn: 10:62; 18:65; 31:12; 38:20) kullar
ierisindeki baz kimselere (dostlar, velleri) de zel bilgi ve hikmeti, her
zaman baheder. Kurn balbana bir bilgidir. Hz. Peygamber ise, insanla,
kendisine Allah tarafndan vahyedilen Kurn getiren, yani bilgiyi getirendir. Onun hayat,
Kurnn en mkemmel ve en gzel bir tefsridir. Bu yzden de Onun hayat, insanlk iin
izinden gidilecek gerek yol gsterici bir yaamdr ve kendisine yklenilen doas ve misyonu
gz nne alnacak olursa, o yaam ilk bilginin (Kurn) bilgisidir. Snnet, ilh yasay
(erat) gnlk hayatta ve pratikte yorumlayan davranlardr ve bilginin bir parasdr.
erat, Kurnda bildirilen ve sz, davran ve onaylama ile Snnet olarak grlen -rh
bilgi ve hikmeti de ieren- Tanrnn ilh yasasdr. O halde Kurn, snnet,
erat, ilm-ledn ve hikmet birinci tip bilginin temel geleri olmaktadr. Rh bilgi
(ilm-i ledn) ve hikmet konusunu biraz amamz yararl olacaktr herhalde. nsan bu eit
bilgiyi Allahn ltfu ve o ltufa layk olabilmek iin Allahn yaratt gizli mnev g
kapasitesine dayanarak ibadete ve kullua devam ve bunda srar etmekle ve Allahn dnine
hizmetle elde eder. Dorudan igr ya da mnev tat (zevk) ve rh grn (kef)
engelleyen perdeleri yrtmakla bu noktaya varr. Bu bilgi, onun kendi zne yani rhuna ittir
ve bu bilgi (marifet) doru bir ekilde, erata uygun olarak tecrbe edildiinde Tanr
bilgisinin srlarna bir vukfiyet (yetl-Krsdeki ..ve-l-yuhtne bi-eyin min ilmih ill
bim .. deki bilgidir, herhalde i.y.) baheder ki bu haliyle bu bilgi en yksek bilgi
saylr. Burada ibadetin marifete ulat, onunla bir olduu ihsan makamna dikkat
ekmekteyiz. Burada, ibadetin marifet (bilgi) ile zdelemesinde, hibir ekilde, ok ibadet
sonucu gzel bir mnev rh hal elde edildikten sonra artk hibir ibadet ykmllnn
kalmadn yahut baz felsefecilerin iddia ve zannettikleri gibi bu noktaya ulam bir kii
iin artk ibadetin sadece zihinsel dnce olarak devam edeceini sylemelerini
kastetmiyorum. Bilgi demek olan marifet: hem slim duyum ( ilm) ve hem de slim duygu
ya da rh hlet(hal)tir ve evvelkisi -ki rh makamlarn son basaman belirtir- sonrakini
-ki rh hallerin balangcn oluturur- takip eder. O halde marifet, bu rh hl ile rh
makam arasndaki gei noktasn belirler. Bundan dolay ve de dorudan Tanrdan kalbe
gelen ve tamamen Ona dayanan bir bilgi olduundan, Marifet, srekli ibadet ile salama
balanmadka ve takviye edilmedike, ister istemez dim bir durum olamaz. Konuyla ilgisi
olanlar iyice bilirler ki, Tanrdan Onun bilgisini alp da, ondan sonra artk ibadeti terk edip
sadece dnceyi younlatranlarn bu yaptklar bouna bir gayrettir. nk rif, en azndan
ksmen, Rabbine, bu ibadetler sayesinde bu makama geldii gereinin, gerekten farknda
olan kimsedir. Bu eit bilgi, en sonunda Allahn ltfuna bal olduundan ve istenilene
ulamak iin gerekli olan n gerekler olarak amel (slih (iyi ve dne uygun) davran) ve
Allaha ibadeti gerektirdiinden, bunun elde edilebilmesi iin n gereklerinin bilgisi de
gerekli olmaktadr. Bu, slmn rknlerinin (slm-mn-ihsn) anlamlarnn, amalarnn
doru anlalmas ve pratik hayatta uygulanmasn ierir. Her Mslmann bu n gereklilerin
bilgisine sahip olmas, slmn temel artlarna, Tevhdi (Allah tek tanma) ve Allahn
sfatlarn bilmesi gerekir. Kurn bilgisine ve Peygamberin hayatndaki amel (davran) ve
ibadetinde el-ilmi uygulaynn bilgisine (ilim ve davran btnl) sahip olmaldr ki,
bilginin birinci basamana ulasn ve Allaha ulatran doru yolun zerinde hazr ve ayakta
bulunsun. En st erdeme (ihsn) ulama yolunda bir sonraki ileri aamaya gei sreci, kendi
sahip olduu bilgiye, hissi, akl g ve kapasitesine ve sammiyetine baldr..(a.g.e., 172173 ve dipnot: 73)
Anlamann rh alglama organ kalptir diyen Attas u ifadelerini de grlerine ekler:
Akl kavramnn bizzat kendisi en kkeninde, bir eit kayt altna alma ve alkoyma
(balama) anlamlarna gelmektedir. Yani bu balantda akl, kelimeler yoluyla bilginin
ereini kayt altna alan ve tutan ftr (doutan) bir sahiplii gstermektedir. Akl kalp ile
e anlamldr, idrkin (anlamann) rh alglama organ olan kalp dediimiz
ey de ayn ekilde akl ile zdetir.(a.g.e., 204) nsan, bir btn eklinde
10
kanlrsa, kalbe gelecek pek ok ilhmn Rabbn olaca muhakkaktr. Ama yine de bu
ilhamlar, Kurn ve Hz. Peygamberden bize ulaan mesajlara uygunsa kabul edilmeli, deilse
eytandan bilinip, ezu besmele ekilmelidir.
FUNCTIONS OF HEART, AQL AND FUD. Mevlt Uyank, Bilginin
slmletirilmesi ve ada slm Dncesi isimli almasnda da yer yer kalbin bilgi
retimi konusuna deinir: Gazzlnin ifdesiyle syleyecek olursak, Tevhd, klli bir yap
arz eden Kurn ilmidir. Bu ilme, arzu ve isteklerini tanr edinmedii iin Allahn
martmad, kulan ve gzn mhrlemedii kimseler sahip olabilir. (Uyank, 2001, 52
(Gazzl, hy, I/45den) Uyank, yine Franz Rosenthalin bilgi tanmlarn naklederken
bunlardan birisi: Bilgi: kalb grdr. Bu anlamda bilgi, bilinen nesnenin
ekillenmesi ve glgesidir. Bilgi, tpk aynada grntnn hasl olmas gibi
nesnenin grntsnn kalp ve rhta hsl olmasdr. Dieri de Bilgi, kalbin
bir hareketidir (a.g.e., 83) Abdulhamd Said Rcihin Nazariyyetul-marife beynelQurn vel-felsefe (1979) (Kurn ve Felsefeye Gre Bilgi Teorisi) isimli almadan yaplan
u alnt da gzeldir: D dnyay anlama ve aklama faaliyetinde akl, kalp ve fud hep
birlikte ilevseldir. nsan, akl ile teakkul, kalp ile tefekkr, fud ile tezekkr eder. Reason
anlamndaki salt anlama, anlama merkezi olan akl ile bu akla ilve olarak bir dier anlama
mekn olan kalbin trevi diyebileceimiz entelektel akl ya da sezgisel akln birlemesiyle
hasl olur. Tezekkr, burada gerekleir ve anlamay salt akl ve sezgisel akl birlemesi
sonucunda elde eden kii lim ve riftir. Dnyann mr ite bu ekilde ilim-amel(davran)edeb ilikisini kuran insanlarla gerekleir. (a.g.e., 91) Kalb bilgi: Kurna gre,
bilgi elde etme aralarnn en ereflisi ve en soylusu kalbtir. Dnce ve
irdenin merkezi olan kalbin anlamasndan bahsedilmesi bu balamda ok nem
arzeder. Tabii ki, bu madd anlamdaki kalbin tesinde bir ey olup, Rabbn ve ltf bir
yetidir, insann bir eyi kantlandrarak bilmesi ve hkm vermesidir. Nitekim Kurnda
kalb: akletmek (Kurn, 22: 46), anlamak (7:179), dnce selmeti ve olgunluu (26:
89) anlamlarnda kullanlmaktadr. nanmayanlarn ve arzu ve isteklerini tanrlatran/
putlatranlarn kalpleri ise mhrlenmekte ve katlamakta ve bu eit kalpler anlama
yetilerini kaybetmektedirler. te bu gibi insanlar akletmeyen bir kalbe sahiptirler.
(Kurn, 30:59; 59: 14; 22:46) Kanaatimize gre, Kurna dayal bir slm bilgi teorisi
kurgulamann en zgn taraf, akln dnda kalbin de anlama yetisi ve bilgi arac
olarak belirtilmesidir. (a.g. e., 94)
HASAN BASRNN GRLER (KNOWLEDGE-BEHAVIOUR-HEART
ACCORDING TO HASAN AL-BASR). Tahsin Grgn, Hasan el-Basrnin kalp
konusundaki grleri konusunda unlar syler: Hasan Basrye gre ilim her zaman bir
gaye iindir. Onun u sz bu konudaki dncesini ifade eder: lmi, dini yaamak iin;
tbb, bedenleri tedv etmek iin; nahvi (grameri) de, dili glendirmek iin renin (bnulCevznin al-Hasan al-Basr adl kitab, s, 28den) lmin temel zelliklerinden biri de eer
samm olarak istenirse- insan dntrmesi yani yetkin hale getirmesidir. Buna gre ilim,
zihnin veya hafzann bir marifeti deil, insann kendi mahiyetiyle alakal olduu iin bilgiyle
insann uur hali, uur haliyle de hayat arasnda dorudan bir iliki mevcuttur. Allah iin
ilim talep eden kimse, zaman ierisinde huunda, zhdnde ve tevzuunda bir deime
olduunu fark edecektir. (a.g.e., s.291) Hasan Basrnin bilgiyle amel(davran) arasnda
kurduu bu alka, onun neye bilgi dediini de anlamaya yardmc olmaktadr. Her eyden
nce bilgi insan dntrr; bunun n art ise: bilginin dilde kalmayp kalbe nfuz
etmesidir. Kalp, insann asl kendisi demek olduuna gre, bir malumatn bilgi olabilmesi
iin, onun kalbe nfuz etmesi ve bylece kiiyi dntrmesi gerekir. u halde asl bilgi
yaanlmn bilgisidir. Duyulanlara bilgi denilmesi mmkn deildir; nk duyulanlar kalbe
11
nfuz etmemi olabilir. Kalbe nfuz eden bilgi zorunlu olarak insan dntrd iin, bu
dnm onun fiillerinde kendisini gstermeye balar. Bu noktada mn ile bilgi
kesimektedir.(Grgn, 293-301) Ana Britannicadaki Hasan Basri maddesinde de benzer
gr ifade edilir: Hasan Basrinin dncesinin temelinde, eylemler zerinde derinlemesine
dnme ve zdenetim biiminde tanmlanabilecek ilmul-kulb (kalpler ilmi) yatyordu.
Deyilerinden birisi yleydi: (Dillerinizden ok) Kalplerinizle konuun ki kalpleriniz
(almaya almaya) paslanmasn. Nefsilerinizi (egolarnz) dizginleyin, nk azgnla
yatkndr.
Harun Yahyann verdii bilgi de bu dorultudadr: Allahn Kurnda bildirdii akl, ruhta
yaanan manevi bir zelliktir. Allah, Kurndaki pek ok yette akleden kalplerden sz
eder. Dolaysyla gerek akl, beynin bir fonksiyonu olan zekdan ok farkldr.
Akl, vicdann da yeri olan kalpte bulunur. Kurn yetlerinde akln kalpte olduu
ve aklszlarn kalplerinin kapal olduu iin akledemedikleri yle haber verilmektedir:
Yeryznde gezip dolamyorlar m, bylece onlarn kendisiyle akledebilecek kalpleri ve
iitebilecek kulaklar oluversin? nk dorusu, gzler kr olmaz, ancak snelerdeki kalpler
krelir.(Hac sresi, yet: 46) Allahn Kurnda bildirdii gerek akl, dorudan kalple ve
vicdanla ilgilidir. Dikkat ekici olan, bu akln artp-azalabilmesidir. Beynin bir fonksiyonu
olan zek, nemli bir yaralanma ya da hastalk dnda , artp-azalmaz, herkesin IQsu sabittir.
Ama akl azalp-artabilir. Akln bu artp-azalabilme zellii, insann vicdan ile ilgilidir.
Vicdan glenir ve Allahtan korkup-saknma (takva) artarsa, doruyu yanltan ayran bir
anlay kazanlr. Tmyle metafizik olan bu sr, Kurn yetlerinde
bildililir..(www.harunyahya.org)
BLG GELMEYEN KALP. Riyazet ve tevekkle nem vermesiyle tannan ilk dnem
sflerden brahim el-Havvs (vefat 291 hicr/904 mld) yle derdi: Dnyev arzulara
eilim gsteren, rzk endesiyle yarn dnen, bo eyleri seven, din kardeini kskanan
kiinin kalbi, hikmetten (ilimden, bilimden) payn alamaz. Kalbin hastalklarn tedv eden
ilalar ise unlardr: mns zerinde dnerek Kurn okumak, az yemek, geceleri ibadet
etmek, seher (sahur) vakti niyaz ve istifrda bulunmak.. (Bahadrolu, DA, XXI/317)
Yine ilk sflerden Fudayl b. Iyd ise, fazla yemenin, fazla uyumann ve fazla konumann
kalbi katlatrdn sylemitir (Trer, DA, XIII/208-209)
Fahreddin er-Rz kalbin hakk btldan, doruyu yanltan ayrt etme ve iyi ile kt arasnda
tercih yapma zelliine iaret ettikten sonra bilgi, alg, dnce ve inancn
merkezinin kalb olduunu belirterek bunun delillerini anlatm, dnce ve bilginin
merkezinin beyin olduunu syleyen baz eski filozoflarn grlerini ve dayandklar delilleri
aktararak eletirmitir. (Mefthul-Gayb, V/541-544den) Hakm et-Tirmiz Kitb'I-Fark
beyne's-Sadr ve'1-Qalb ve'1-Fud ve'l-Lb isimli eserinde (Kahire 1954) kalb ve onunla ayn
anlama gelebilen terimleri ele alarak bunlar arasndaki farklar belirtmitir. Ona gre nefis,
sadr ve kalb i ie gemi halka gibidir; altta nefis, ortada sadr, stte kalb bulunur. Sadr nefis ve kalbin bulutuu ortak alandr. Nefisten ancak ktlk doar. Sadra (Gse) feyiz
kalbden gelir. Kalbin iki yz vardr; biriyle Hakk'a, dieriyle halka bakar..(Uluda Kalb,
XXIV/231)
eyh Sd de Bostanda kalbin dnce retimini u cmle ile ifade eder: Hak Tel sana
grmen iin gz, iitmen iin kulak, konuman iin ve dnmen iin kalb vermi (eyh
Sadi, 1987, 350) Gnah ilenirse kalbin bu zelliinin kaybolacan eyh Sd de vurgular:
Akl ve fikri (dnceyi) sana hocan retmedi. Allah senin amurunu bu sfatlarla yourdu.
Cenb- Hak, sana hakk ve hakkat kabul edecek kalb vermeseydi, bunlar (gerekler) senin
12
kulana batl (bo eyler) gibi gelirdi. Tevbe ederek kalb aynan her an temiz tut.
Bir kere pas tutarsa, artk cila kabul etmez.(a.g.e., 368-369)
FERSET VE KALB. Sleyman Uluda firset-sezgi-kalp arasndaki ilikilere deindii
Firset maddesinde unlar kaydetmitir: Firset insanlarn, dier varlk ve olaylarn i
yzn kefetme, gelecek hakknda tahminlerde bulunma melekesi anlamnda bir terimdir ve
bu konuyu ele alan ilim daldr. Szlkte kefetme, sezme, ileri grllk gibi manalara
gelen firset kelimesi dar anlamda, bir kiinin d grnne bakarak onun ahlak ve
karakteri hakknda tahminde bulunmay ifade eder. (Rgb el-Isfahn, ez-Zera il
Mekrimi-era, s. 186) Daha geni anlamda ise akl ve duyu organlaryla bilinemeyen,
ancak sezgi gcyle ulalan btn bilgi alanlarn kapsar. Kaynaklarda (1) hikem
ve tab, (2) riyz, (3) ilh olmak zere firset trnden sz edilir. Hikem ve tab firset
anlay slam dnyasna slam ncesi kltrlerden gemitir. Aristoya mal edilerek Yuhann
b. Btrk tarafndan Arapaya tercme edilen Kitbus-Siyse f Tedbrir-Riyse (SrrulEsrr) adl apokrif eser slam toplumundaki bu tr firset anlayn geni lde
etkilemitir. Rivayete gre Aristo bu eserde rencisi skendere tler vermi, ona savata
hangi tarafn galip geleceini veya malup olacan nceden tahmin etmenin ve bylece
dnyaya hakim olmann yollarn ve sava tekniini retmitir. Bundan dolay Mslman
hkmdarlar bu tr eserlere ilgi duymulardr. Filozok Kind Kitbul-Firse adyla bir
risale kaleme alm, Eb Bekir er-Rz de tpla ilgili Kitbul-Mansrnin ikinci makalesini
bu konuya ayrmtr. Fahreddn er-Rznin Kitbul-Firsesi de bu anlayla yazlan bir
eserdir(slm kltrde ise) Genellikle keskin bir zek ve stn sezgi gcne sahip olan
kiilerin sk bir perhiz ve ile sonucu, ruhsal ve dnce ynlerini glendirerek firset sahibi
olmalar mmkndr. Baka bir ifadeyle madde dnyasndan ve beden hazlardan soyutlanan
insan, herhangi bir kii veya olay hakknda isabetli tahminler yapabilir. Riyz firset
denilen bu tr firset, Mslmanlarda olduu gibi gayr- Mslimlerde (Mslmanolmayanlarda) de bulunabilir. (bn-i Kayym el-Cevziyye, Medricus-Slikn, II/507)
Allahn kalbine att bir nr ile kulun hakk btldan, doruyu yanltan, faydaly
zararldan ayrmasna ve muhataplarnn karakterlerini tehis etmesine ilh firset ad
verilmitir. Mminin firsetinden saknnz, nk o Allahn nru ile bakar (Tirmiz,
Tefsr, 16) melindeki hadste bu tr firsete iaret edilmitir. Kaynaklarda mam finin
firset sahibi olduu, hatta slam dnyasnda firsetle ilgili ilk eseri onun yazd
kaydedilerek, finin firsetlerinden, firsete esas ald kurallardan rnekler verilir
(Abdlkerm Zehr Ad, el-Firse ndel-Arab). bn-i Kayym el-Cevziyye de,
Takyyuddn b. Teymiyyenin firsetini gsteren baz olaylardan bahseder (MedricusSlikn, II/510). Seyyid erif Crcn, firsetin kesin bilginin keif yoluyla elde dilmesi,
gaybn grlmesi anlamna geldiini belirtirken, terimin ilham manasna iaret etmitir
(et-Trft, firse maddesi). Sflere gre firset sahibi mminin Allahn nruyla
bakmas, Allahn o kulun gren gz olmas anlamna gelir (Kueyr, 480, 504)
Mfessirlerin ou gibi sfler de bir yette geen mutevessimn (Hcr sresi, 15:75)
kelimesini firset sahipleri eklinde anlamlar, ayrca sen onlar smlarndan tanrsn
(Bakara sresi, 2:273) ve sen onlar mnafklar- konuma tarzlarndan tanrsn
(Muhammed sresi, 47: 30) melindeki yetlerde de firsetin kastedildiini sylemilerdir.
Yine erata uygun hareket eden/etmeye alan sflere gre, nefsin (egonun) baya
arzularna kar koymak, haram ve pheli eylerden kanmak, Hz. Peygamberin snnetini
bir hayat tarz olarak benimseyip ona gre yaamak, insann firset sahibi olmasn salar.
Dolaysyla bu tr bir hayat yaamayanlarn firseti makbul saylmamtr (Kueyr, 483).
Yusuf Hseyin er-Rzye gre firset gerek bir olgudur ve mmine ait bir zelliktir.
Bununla beraber bir kimsenin, firsetindeki dorular ne kadar ok ve yanllar ne kadar az
13
olursa olsun, kendisinin firset sahibi olduunu iddia etmeye hakk yoktur (Serrc, 294). Eb
Hafs en-Nsbrye gre hi kimse firset sahibi olduunu iddia etmemelidir. Zira mminin
firsetinden saknnz hadsi, bakasnn firsetini dikkate alarak ondan saknmay da
gerektirir (Kueyr, 485).(Uluda, XII/116-117)
MAVER VE SEZG. Cumhuriyetten sonra doan slamclar arasnda kalbin bilgi
retimine vurgu yapan en nemli hareket, herhalde Mver dergisi etrafnda toplanan
edebiyat, yazar ve sosyal bilimcilerdir. lim Kahramann bu konuda verdii bilgi
konumuzla alakaldr:
Mavera: 1976-1990 yllar arasnda kan aylk edebiyat dergisi. Maverann ilk saysnda
kurucular adna Rasim zdenrenin kaleme ald Mavera balkl yazda nce mver
kelimesinin anlam zerinde durulmu, kelimenin bilginin deneysel olmayp sezgisel
olduunu ifade eden felsef bir gr de iine aldna dikkat ekilmi ve
edebiyatn, amac kendinden ibaret olan bir alma alan olarak grlmedii belirtilmitir.
k amac ise, son birka o yldr ok byk aamalardan geerek bugn reddi mmkn
olmayan bir dzeye ulaan yerli dncemizin edebiyatna yeni almlar getirmek olduu
ifade edilmi, Mavera, bir yaama biimi halinde z uygarlmz yeniden yrrle
koyma davasn gdenlerin edebiyat alanndaki buluma yeridir denilmitir. (Kahraman,
DA, XXVIII/176-177)
TAKPRZADEDE BLG EDNME YNTEMLER. lhan Kutluer, 16. yzyl
bilginlerinden Takprzadenin Mifthus-Sadesini tanrken yle der: Takprizde
Ahmed Efendinin (vefat: 968 hicr/1561 mld) ilimler tarihi ve tasnifiyle ilgili Arapa
biyobibliyografik ve ansiklopedik eseridir. Eserin taraf ad verilen iki ana blmnn
konularn bilgi edinme yntemleriyle ilgili iki temel anlay tekil etmektedir. Bunlarn
ilkinde teorik yntemle (tarkun-nazar), ikincisinde ise mistik arnma yntemiyle (tarkuttasfiye) ulalan bilgiler ele alnm, yetkinlii de ancak bu iki yntemi birletirenlerin
eriebilecei vurgulanmtr.(Kutluer, DA, XXX/18-19)
Mesnevde anlatlan bir hikye de kalbini temiz tutan kiinin kalbine ilmin nasl akacan
anlatr. Bir hkmdar manzara resmi yarmas aar. ki grup yarmaktadr. Sarayn birinin
byk bir salonu bu i iin perde ile ikiye blnm ve iki grup srekli almaktadrlar.
Ressam gruplarndan birisi duvara ok gzel bir yal boya manzara resmi yapyor ve verilen
srede bu tabloyu bitirmeye almaktadr. Dier grup ressamlar ise kendilerine ayrlan
blmde, vargleriyle manzara yapacaklar duvar cilalamakta ve parlatmaktadrlar. Sre
bittiinde, iki grup arasndaki perde alr ve kazanann tesbit edilmesi iin tablolara doru
yrnnce grlr ki iki duvarda da ayn resim vardr. kinci grup cilaladklar duvar o kadar
parlatmlar ve saydam hale getirmilerdir ki, kar duvardaki tablo aynen bu duvara da
yansmtr. Byle bir olay olmu mudur, olmam mdr bilinmez ama, Celleddn Rm bu
hikyeyi kalbin bilgi elde etmede ve retmedeki roln vurgulamak iin anlatr. Kalbini
cilalayan (yukarda eyh Sd de ayn ifadeyi kullanmt) ve temizleyen kii, evrendeki en
gzel grnty, dnyann ve evrenin en iyi ve en yararl bilgilerini tamamen elde
eder/kazanr. nceki nesillerin medreseleri ve evleri belki imdiki kadar temiz deildi, her
taraftan toz geliyordu. Temizlik malzemeleri ve temizlik ara ve gereleri de bu kadar
mkemmel deildi. Fastan, Tunustan Buhrya kadar al sprgesi ile okullar temizlenebil
dii kadar temizleniyordu. Ama o nesiller iinde kalplerini temizleyebilenler, ok orijinal
bilgi retimine muvaffak oluyorlard. Muhammed Gazzl (1917-1996) slam: takva sahibi
bir kalp ve zeki bir akldan ibarettir derken belki buna iaret ediyordu.(mare, DA,
XXX/531-533)
14
Necip Taylann konu ile ilgili grleri ise yledir: Frb ve bn Sn tarafndan Cebrail
ile zdeletirilen faal akln bn Rd tarafndan d dnyann srekli ve fiil gereklii olarak
yorumland grlmektedir. Frb ve bn-i Snya gre ilham ve vahye dayal bilginin de
kayna olan bu "melek g", bilge (hakm) ile peygamberi, bulunduklar farkl epistemolojik
alanlara ramen ayn bilgi kaynanda buluturur. Bilginin nebev kayna ve imkn konusundaki bu telakkileriyle Frb ve bn Sn'nn bir lde rklie yaklatklar
gzlenmektedir. Akln istidll (discursive) ileyiine gerek kalmadan sonuca ulamasn, hads
(sezgi) ve ilham terimleriyle aklayan bn Sn, akl-kalb sezginin zirveye ulat insan
olarak peygamberi grr. Peygamber, filozofun "kuds akl" adn verdii bir g sayesinde ve
melek bir aydnlanma ile renime gerek kalmadan varln ileyiini bir hamlede kavrayan
insandr. lham ise vahyin zel bir ekli olarak hakmin (bilgenin) mazhar olduu bir
aydnlanmadr. Tasavvuf, keif ve ilham entellektel bir abann sonucu olarak deil, ahlk
bir arnma ve yaama sonunda salanan ilh bir ltuf olarak grr. "Tatmayan bilmez,
ulamayan idrak edemez" zdeyiinin iaret ettii tasavvuf bilgi, tamamyla ahs bir zevk ile
ulald iin bakalarna aktarlamaz. Ancak bu bilgiye ulamann yolu gsterilebilir ki bu da
tamamen manev bir seyr slkten ibarettir. Bu yola intisap etmek, kiiyi belli tasavvuf
tecrbeler eliinde bilginin ilh kaynana gtrr. Bu kaynak nihayette Allah'tr; bu yzden
o "lednn" (Tanr katndan olan) bir bilgidir. Mutasavvfn gznde bu kaynaa nisbetle, duyular ile istidll akln aczi apak olduundan, inceleme ve aratrmaya dayal, dolayl ve
gvensiz olan nazar (teorik) yola girmektense, kalbi her trl kt duygulardan temizleyerek
ilh ilhama hazrlamak daha kestirme ve daha gvenilir bir yoldur. Tasavvuf bilgi, ksaca
kalbin Allah'n nuruyla aydnlanmasdr ve sfinin kazanc deil Allah'n lutfudur (Gazzl,
hya, III/19). slm dnce tarihinin byk sentezcilerinden Gazzl ise, kelm, felsefe ve tasavvufun temel epistemolojik yaklamlarn tek bir sistem halinde birletirmi
grnmektedir. Bilgi iin gvenilir bir kaynak bulma, bilgiye konu olan alanlarn birbirine
kartrlmamas iin bilgiye bir snr tayin etme, nihayet akl, duyu ve ilham gibi bilgi
kaynaklarn tenkit etme abas en gl ve sistemli bir ekilde bu dnr tarafndan gsterilmitir. "inde phenin asla bulunmad bilgi" diye nitelendirdii kesin bilgiyi arayan
Gazzlnin, meseleye daha ok bilginin deeri asndan yaklat grlmektedir. Gazzlnin
geni lde bn Sn'dan ald, sonraki mantklarca da baz kk farklarla benimsenen bir
tasnife gre btn bilgi trleri kesin bilgiler (yakniyyt), kanaatler (i'tikdt) ve zann bilgiler
(zanniyyt) olmak zere esasl terim altnda toplanr. Bunlar da kayna ve deeri
bakmndan yedi kategoriye ayrlr (Taylan, DA, VI/157-161)
M. Sait zervarl, 16. yzyl bilginlerinden Molla Cezernin de bilginin kaynann kalp
olduu grn savunduunu u cmlelerle ifade eder: Ona gre akl her giriimde geri
ekilip aczini itiraf etmi, snrl akl yrtme kapasitesiyle Yaratcya ulaan bir kimse
grlmemitir (Dvn, s. 47). Marifetin (bilginin) kaynann kalp olduunu
belirten Cezer, yaratln mn ve derinliini anlamayan kimseye ardn, vehim
perdesinden syrldklar takdirde insanlarn var olutaki iaretleri ve kint kuatan ulhiyet
gneini fark edebileceklerini ileri srer (Dvn, s.34-35, 46, 88). (zervarl, DA, XXX/241243)
Bat (Endls) slm Dnyasndan bn-i Bcce (470-533/1077-1139) kalp gz konusunda
yle der: Bilginin asl kayna Tanrdr. Bu ilh akl nimetiyle ve Allahn kendisine
verdii yeteneklere gre, bir insan bakasna stnlk kazanr. Akl sayesinde insan, Allahn
her eyi yaratan olduunu kavrar. Allaha yaklamak iin, dilimiz Allah zikretmeli,
organlarmz kalp gzne uygun ilemeli ve kalplerimizi Allahtan uzaklatran eylerden
uzak durmaldr. Yine 12. yzyl Endlsnn dier nl bilgini bn-i Tufeyl (1106-1185)
15
felsef metodunda zevk (sezgi) yolunu, dnme yolundan stn tutmu olmakla bereber, her
ikisini de geree ulamak iin bir ara olarak kullanmtr. bn-i Tufeyl, akl yrtme ve
sezgiyi birletirmitir.(Taylan, 2011, 223-226)
RKIYE. slam dnce tarihinde sezgi konusunda ilk akla gelen rkyye ekol,
ehbeddin es-Shreverd'nin (549-587 hicr/1154-1191 mld) kurduu mistik ve teosofik
felsefedir. Shreverd ve eserleri konusunda ayrntl almalar olan Mahmut Kaya u bilgiyi
vermektedir: ark kknden tretilen irk kelimesi szlkte "gnein douu
srasndaki ma, aydnlanma, parlama, tan aar gibi anlamlara gelir. Ayn kkten treyen
merik ise corafya olarak douyu ifade eder. Terim anlamnda irak, epistemolojik adan
akl yrtmeye veya bir bilgi vastasna gerek kalmadan bilginin dorudan ie domas, i
aydnlanma, kef ve zevke dayanan bilgi iin kullanlr. Ontolojik adan irak, akl nurlarn
tecellisi sonucunda varln zuhur edip gereklik kazanmasdr. Ayn zamanda irak, arnan
insan nefsinin ilh nurlarn tecellisiyle aydnlanp kemale ermesi eklinde ahlk anlamda da
kullanlr. rak ayrca, gnein doudan ykselerek her eyi aydnlatmas olgusundan
hareketle coraf anlamda n ve aydnlanmann anayurdunun Dou hikmeti olduunu
sembolize eder. "Ik doudan ykselir" zdeyii buradan gelmektedir. rkyye terimi, slm
dnce tarihinde bilginin kayna olarak akl yrtmeyi (istidlal) temel alan rasyonalist
Me felsefeye kar, mistik tecrbe ve sezgiye dayanan teosofik dnce sisteminin addr.
rkyyn da bu dnceyi izleyenlerin oluturduu akm ifade etmektedir. rkilik semeci
(eklektik) bir sistemdir; ancak kaynan nereden ald ve sisteme asl rengini verenin hangi
filozof veya doktrin olduu tartma konusudur. slm dnce tarihinde irak felsefesinin en
nemli temsilcisi kabul edilen ehbeddin es-Shreverd el-Maktl, grlerini
temellendirdii Hikmet'1-rk adl eserinin giri ksmnda rki hikmetin mahiyetini ve
nceki felsef doktrinlerle olan ilikisini ak bir ekilde belirtir. Ona gre kadm hikmet biri
kantlamaya (istidlal) dayal aratrma ve incelemeyi, dieri mistik tecrbe ve sezgiyi temel
alan iki farkl metot kullanyordu.(Kaya, DA, XXIII/435-437)
(Shreverdden sonra rklik, bn-i Arbnin elinde tamamen yanl bir yola girmitir.
Kalbe gelen ilham, dnin temel kriterleri olan Kurn ve sahh hadslere gre
deerlendirilmediinden, bn-i Arab ve onun izinden gidenler bu da kalbime dodu bu
bize byle bildirildi diyerek, ok yanl dnceleri tedvle sokmular, bunun da slam
dnyasna ve Mslmanlara ok byk zarar olmutur. i.y.)
16
17
haktr ki, bu da Hak Tel ve sfat, hiret ve orada olacaklar, melekler, peygamberler, ilh
kitaplar gibi inancmzn temel prensipleridir. Ve bu inan bazlarnda intikl-i hads ve kef
ile (sezgisel ve ilhm yoluyla anlama), bazlarnda da intikl-i fikr ve istidll- (dnme ve
sonu karma) ile oluurDier bir tefsr ile de buradaki gayip, gzn zdd olan kalp
ve srri kalpdir ki, kalbin srr kalbin merci-i uhd (grntlerin/alglarn dnd/topland
yer) olduunu bilmek ve ilh gerekleri ve peygamberliin kantlarn gzden ok kalp ile
grp, irkten madd pislikten kurtaran mna ermek mnsn ifde eder ki, bunda derin bir
mn yoluna iret vardr. Yani, kalbi bilen Allah bilir(I/176-177)
Zihin ve hri (d dnya), dier tbirle kalp ve gz, ite sdk-u hakkiyet, bu iki taraf
mtenzr arasndaki istikamet ve isabet nisbetindedir, vka mutabk ve musip (geree
uygun ve isabetli) olabilen zihin ve kalp sdk (doruyu bulandr/samimidir), (bunun) hilf
(aksi ise) gayr- sdktr. te mn ve tasdkin mebdei (balang noktas) bu sdk-u isbet
nisbetini (orann) kabul ve itiraf etmektir.(I/178)
Zaten bilgi asndan bakld zaman, her ferdin varl, evren iinde bir dnya
gibidir ve kalp de o dnyann merkezidir. Dardan gelen bilgiler o merkeze evreden
ve semnn ufuklarndan inerek gelir; ierideki bilgiler de (bu) merkezden evreye
ykselir..(I/195)
HEART IN THE HEART.
HEART OF SOUL IS HEART OF BODY
Kalp, yrek ve gnl mnlarna gelir, yani kalp iki mnya kullanlr. Birisi gsn sol
tarafnda, sol memenin altna doru konulmu bir eit am kozala ekline benzer bir srette
ve bedendeki etlerin hibirine benzemeyen, hem sap (sinirler) ve hem adalt (adale)
dokularnn hakkatlarn toplam bulunan bir farkl et (parasdr) ki, uruk (atardamarlarn)
ve btn damarlarn kkdr. inde karncklar ve kulakklar vardr. nsann organ ve
echizesi iinde biztih (kendisi) mteharrik (hareket eden) olan odur. Ruhi muharrik ondan
balar. Bu, motoru kendinde, kendi kendine alp kapanan bir tulumbadr. Kan dolam buna
borludur. Bununla beraber, bu hareketin teneffs ve akcier hareketi ile de alkas ve
paralellii vardr. Bu kalp, tp ilminin ve tabiblerin megul olduu kalb-i cismn ve
mekndir. Buna biz lisnmzda yrek tabir ederiz. Nitekim mideye de kursak deriz:
kursak an, yastk ban ister. kincisi ise, rhn bir ltfe-i Rabbn olan ve btn uur,
vicdan, duygular ve anlama ve kavraymzn, akletme gcmzn madeni yani manev
dnyamzn merkezi bulunan mekn olmayan bir kalpdir ki, nefs-i ntka (konuan nefis)
dah tabir olunur. nsann asl hakkat bu kalptir. nsann mdrik, lim, rif olan ayrlmaz
paras , muhatap, mutep, mutleb ve sorumlu olan cevheri budur. Btn benliimiz evvel
bundadr. Bunun iin idrk eden ben, idrk olunan benin iindedir. Ben rhuma, cismime,
aklma, idreme bundan geerim. Bu sanki rhumuzun bir gzdr. Basret bunun
nazar, akl bunun rhu, irde bunun kuvvetidir. Bunu rhumuzun kendisi olarak kabul
edenler de oktur. Dilimizde biz buna yine kalp deriz. Yukarda gnl denildiini de
sylemitik; nk gnlmden geti, kalbimden geti, zihnimden geti, aklmdan
geti dediimiz zaman hepsinde ayn mny kastederiz. Bununla beraber kalp ile gnl
ayrdmz noktalar da vardr. Mesel kalbin rk deriz de, ayn mnda gnln rk
demeyiz. Bazen yrek kelimesini de bu mnda kullandmz olur ki, yrekli adam=
ecatli, kuvvet-i kalp shibi adam demektir. phesiz lmekn olan bu kalb-i rhnnin
btn bedene ve cismn kalbe bir alkas vardr. Fakat limler ve filozoflar bu alkann
balantsn ve ncelikle ve bizzat bedenin hangi noktas ile ilgili olduunu belirlemede
hayrete dmlerdir. Bu balant evvel cismn kalp midir yoksa beyine midir? Sinirlere
midir, yoksa sinirler ve adalelerin (kaslarn) hepsine midir? Yoksa kalp ve beyin, sinirler ve
kaslarn tamamna mdr? Sonra bu balant, zelliklerin cisimlere, sfatlarn maddelere
18
ball/balants gibi midir? Bir leti kullanann, o letle ba gibi midir? Bir yerde oturann
o yere balants gibi midir? Her iki mny toplayarak, bir kaptann gemi ile alkas, bir
hkmdrn o lke ile alkas gibi midir? zetle madde ile kuvvetin alkas nedir? Ve sonra
madd kuvvetle mnev kuvvetin alkas nedir? Bunlar felsefecileri, rh ilmiyle uraanlar
yoran, hayretler iinde boan noktalardr. Ancak balangcndan olsun, son safhasnda olsun,
evvelen ve bizzat olsun, ikincil olarak ve aracl olarak olsun, bizzat yapma veya yaplan
kabul etme (alglama) noktasndan olsun herhalde bunun cismn kalbe de bir alkas
olduu apaktr. Avmil-i hissiyede hareketin nemi byk olmasna ve btn avmil-i
tabiiyenin harekete dnmesi u andaki bilimin en byk temyl bulunmasna nazaran,
bedenimizde d hareketlerin intiblarndan etkilenen ve onlar alan aletlerimiz, d
duyularmz, sinirlerimiz, beynimiz olmakla beraber, bunlarn ak bedendeki kiisel
hareketimizin kymetine borlu bulunduu ve bu kiisel hareket bizzat hareket ettirici olan
cismn kalpte bulunup, ondan balad ve bunun hastalanmas halinde duygusal bir
etkilenme ve i skntlarn olutuu da apikr grldnden, hareketin balangc ile
uurun kaynan birletirmi olmak iin, rhn kalbin ilk balantsn cismn
kalbe balamak hem doal, hem de hemen hemen her dilde denecek kadar
bu iki kalbin de ayn isim ile sylenilmesinden anlalan bu konuda genel
bir kabul olduunda phe yoktur. Bu durumu kabul etmemek de srar edenler olursa,
onlarn her iki ismin bir dierinden benzetme yoluyla alnm olmasn yani bedende cismn
kalbin yeri ne ise, rhta da rhn kalbin yerinin o olduunu tasavvur edebilirler. Bu arada
akl ile kalbin ilgisini/balantsn da akl kelimesine brakalm. Kurnda, Kurn ilminde,
dn ilminde, ahlk ilminde ve edebiyatta kalp denilince, bu ikinci mn kastedilir. Temiz
kalpli adam, kr kalpli adam, kalbi bozuk, kalpsiz gibi tabirlerde, kalpten ne
anlyorsak, burada da kalpden onu anlayacaz ki, gaybe mnda, Allah bilmede, ite bu
kalbi sezmenin, tanmann byk nemi vardr. Her eyi bu kalp ile duyup da, bunun
varlndan habersiz olanlar, bunu dnemeyenler, dn konusunda putperestlikten gz
nndeki cisme tapmaktan ileri geemezler. Mhrl kalpler, ite onlardr. (I/209-212)
zetle onlar doru bir anlay iin art olan (1) kalb ve akl (2) noksansz
duyular (organlar) (3) haberi duyma, denilen bilgi sebebinin, nden de yoksun bir
haldedirler.(I/213)
Demek oluyor ki akln btn akna art arda gelen belirgin uur olaylar elik eder. Bu
akn leti akl, yeri kalp, rn ilim vey hayldir.(I/225)
KALP VE RH DYECEK YERDE BEYN DER DURURLAR. Demek ki ilim
(elde etmek) iin ene (ben) uuru gizlenmeli, kalp dary gzlemlemeli ve nefsi
(egoyu) kontrol ile uraabilmelidir. (te) Gerek(ler, dorular) bu ikisi arasnda(n) grlr.
Ahlkta nefsi gzlem altnda tutma, ilimde de d dnyay gzlemleme daha nemlidir. kilik
iinde bir ba gibi oluan uur olayn, hareket ve madd etki ve titreimlerden ayramayanlar,
rha (da) kalbin srrna da in olamazlar da, kalp ve rh diyecek yerde beyin der
dururlar. Gz ile fotoraf makinasn, gramafon borusuyla kula bir gibi zannederler.
Beyin bir ktphane olsun (tamam ama), onu okuyacak kim? Bunu
aramazlar.(I/227)
(Sonu olarak beyin: bir ktphane veya hard disk veya cdlerin topland bir yerdir belki
ama, bilgiyi reten bir yer deildir. Bilgiyi reten: bilgi jenaratr olan kalptir. Bir tabloyu
ressamn eli mi izer? sorusu burada belki bize bir alm salayabilir. Aliya zzetbegovi: O
tablolar Rafaelin eli deil, rhu izmitir diyordu, Dou ve Bat Arasnda slamda. i.y.)
(zzetbegovi, 1987, 39)
19
Bu nedenle Kurn okumaya balarken dorusu hibir dnce ile megul olmayarak nce
Allah ismini bir ismi zt olarak alacaz. Er-Rahmnir-Rhm sfatlar da bu ismi zet/z/ksa
olarak tefsr ederek, bunlarla ona bir genilik verip kavramlandracaz ki, bu kavramn z
mkemmel ve kat kat bir rahmetin geniliinin balangc olacaktr. Ve sonra srasyla bu
isimler ile bu kavram gelitireceiz ve o zaman yerlere ve gklere smayan Allah ism-i
ztnn kalbimizde doutan gizli olan tecelllerini grmeye balayacaz.
simlerin tecelllerinden, eserlerin tecelllerine geeceiz ve evreni dolaacaz, eserlerin
tecelllerinden sfatn tecellsine ereceiz, gaypten uhda geeceiz.. (I/23)
20
21
(Onlara) Gklerde ve yerde olanlar kimindir? diye sor ve Allahndr de..(Enm sresi,
yet: 12) ..Demek ki, ilk vazfe gklerdeki ve yerdeki eylere bakp bunlardaki deiiklikleri
grmek ve hepsinin sebeplerini aratrp bunlar kimin? sorusunu sormak ve buna kendi
iinden Allahn cevabn almaktr. nc olarak bu soru ve cevabn kul: syle diye
gayet sade bir ekilde retilmesi ii de iki gerei iaret etmektedir. Birincisi gsteriyor ki:
bu soru ve o anda bu cevap da, Allah Telnn insan kalbine bir emri ve ilhmdr.
Allah, bu soruyu sor ve arkasndan u cevab ver diye emrediyor..(III/1885)
KESN BLG, KALPTEDR. zetle, Allahtan byk bir ey ve Allahn stnde hibir
bilgi sahibi ve her eyden haberi olan dnlemez. Ve Allahtan byk hit de
dnlemez. Allahn (her eye) tankl da, her eyden evvel (bize) ltfettii ilm-i yakn
(kesin bilgi) ile ortaya kar. O da ltfettii kalpte bulunur.(III/1894; Enm sresi, 19.
yetin tefsri)
lm-i yakn demek ki kalb-i selmle (temiz ve manl bir kalple) elde edilir. i.y.)
BLG KALBE GELR, LEVH- MAHFZDAN. Biz, o kitapta hibir eyi eksik
brakmadk(Enm sresi, yet: 38) Biz, kitapda fazla veya noksan yapmadk, hibir
eyi eksik brakmayp, hepsini dzenine koyduk, kitaba yazdk. Btn yaratl bir kitap ve
btn eyler o kitap kavramnn/mnsnn kelimelerini ve iret ettii eyleri ifde eden
naklar ve yazlardr. Dnyada var olacak btn yaratklarn iri veya ufak, yce veya deersiz
her eyin durumlar Levh-i Mahfzda tamamen ve ayrntl olarak yazlm, hi biri ihml
edilmemitir. Doru bilgi kalplere o kitaptan iner. Ve yazlm olan bu yaz ve
sabitlenmi bu dzen sayesindedir ki, btn her eyi aratrma ve inceleme sonucu ilimler,
bilimler, marifetler, dnceler elde edilir, kitaplar yazlr. Gemiin ve
gelecein kanunlar sezilir. Olan i ve olaylardan ezel ve ebediyetin kelimeleri ve ibretleri
okunur. Ve hele yeryznde debelenen canllarn, kanat denilen iki basit yelpaze ile yerden
kalkp ge doru frlayp uan kularn hareketlerinde etkin olan dzen ve gcn, hareket
kanununun ve yaamn ve bunlarn sonucu ve meydana gelen rnlerin aratrlmas ve
incelenmesinden btn bunlar temsil eden insanln ne gibi (yeni) yaamlara aday olduunu
ve bu konuda ne kadar ilh ykmllklere uymak mecbriyeti bulunduu ve Allahn
22
yazd yazlarn kesinlii ve srf hayvn bir yaam srmek isteyenlerin gerek bu konulardan
ve gerekse kendi yaratl ve doalarndan ne kadar habersiz olduklarn da az-ok anlamak
mmkndrHavada kuun kanadyla utuunu grp de, bundan uma kanunlarn ve o
kanunlar yazan Allahn kudretini anlamaya alanlar iin, kularn umas da bir yettir.
Btn hayvanlarn byle birer yet olduunu anlamayan ve benzerlikleri bulmaya
almayanlara ne kadar yet indirilse botur(III/1920-1921)
KLP GZ. (Dorusu gerekleri iyi kavramanz iin) Size Rabbiniz tarafndan kalp
gzleri (kalb idrkler=kavramalar=anlaylar) verilmitir. Artk kim hakk grrse faydas
kendisine, kim de (gerein karsnda) kr olursa zarar kendinedir..(Enm sresi, yet:
104) Allah insanlara eyay grmeleri iin nasl madd gzler vermise, gerekleri
kavrayabilmeleri iin de kalp gz dediimiz idrk gc vermitir. Artk kim, bu
kbiliyetini doruya kullanmazsa, zarar kendi aleyhine olur. (zek ve di., 140) phesiz
size Rabbinizden basretler, kalp gzyle grlecek uyarclar, tanklar geldi. Gze oranla
basar ne ise, kalbe oranla basret de odur. Gzlerin grmesine sebep olan ve kuvve-i
bsra (grme gc) denilen nr- ruyete (grme nruna) basar denildii gibi, kalbin
grmesine sebep olan ve dilimizde kalp gz diye de ifde edilen kuvve-i
mdrikeye (anlama/kavrama gcne) ve zellikle bunun zek ve fetnet ve ferset denilen ve
bir iin iine ve dna dikkat ve nfz ederek gerei gibi kavrama derecesinde ak ve parlak
olmas durumuna basret denilir ki bu bir nr-u ilhdir (ilh aydnlk=Allahn
aydnlatmas, Allahn bildirmesidir). Yine ba gzyle gerekleen ve grmek denilen
idrk-i tam (tam anlay/ kavray) ve marifet-i mtehakkka (oluan/gerek/dorulanm
bilgi) ve marifet-i yaknyyeye (kesin bilgi) de basret denilir... Fe-men ebsara felinefsih Her kim ibsr ederse yani kalp gzyle bakar da Rabbinden gelen bu kantlar
basret ile doruyu grmek ister de mn ederse, bu kendi lehinedir, yararnadr. Ve men
amiye fe-aleyh Ve her kim krlk eder, kalp gzn yumar da kr olursa bu krlk ve
nankrlk de kendi aleyhinedir, kendi zararnadr.(Enm sresi, 104. yet) Fe-inneh L
tamel-ebsru ve lkin tamel-kulbullet fis-sudr (Hac sresi, 46. yet) yetinde
belirtildii gibi, asl krlk gz krl deil, kalp krldr ki bundaki zararn hadd-i
hesb yoktur.(III/2019)
SEZG DE LMN SEBEPLERNDEN BRDR det yani -devaml (birden fazla
baa gelen/izlenen) tecrbe- de his (sezgi) gibi esbb- ilimden (ilmin sebeplerinden)
biridirZamanmzda (1930lar) ilimle uraanlar bir ok nadir olay kaydetmektedirler ki,
henz bunlarn kanunlar ortaya konulmamakla beraber, olular gzlenmektedir. Hatta bu
gzlemler zerine Metapsychique yani M bader-Rhyt (Rh tesi) ismiyle bir ilim
kurulmaya allmakta ve bir ok akademi yelerinin katld bir heyet tarafndan bu isim
altnda Fransada bir dergi de karlmaktadr. Doal bilimlerin bu denli ilerlemesi bile
olaanstlklerle doludur denilebilir. Bunlardan bir ksmnn daha sonra srekli hale
gelmesi, ilk kefin bir olaanstlk olmasna engel deildir..(IV/2246 ve 1 nolu dipnot;
rf sresi, 123. yetin tefsri)
Biz, cin ve insanlardan birounu cehennem iin yaratmz. Zira onlarn kalpleri vardr ama
onlarla gerei kavramazlar; gzleri vardr, lkin onlarla grmezler; kulaklar vardr, fakat
onlarla iitmezler. te onlar hayvanlar gibidir; hatta daha da sapktrlar. Onlar gaflete
denlerin t kendileridir.(rf sresi, yet: 179, zek ve di., meli, 173) ..Onlarn yle
kalpleri vardr ki onlarla duymazlar..Bunlarn kapleri vardr yani kendilerine kalp verilmemi
deil, yaratltaki ahde balanmam deiller. Lkin l yefkahne bih bu kalplerle
fkh yani iyi fehmetmezler yani kendisinde duyulmas anlalmas gereken eye
dikkat etmez, gerei gibi duyup anlamazlar..(IV/2337)
23
24
olan mn ve bilgi kaps olan kalp, (esasnda) cehenneme kapaldr. Oradan yalnz
cennete girilir ve Allaha erilir. Kalbi ak olan, eytana uymaz. Allaha inkr ve isyandan
kanr.(V/3065-3066)
Arya vahyin mns, ona o yaratl rhunu vermek ve dardan bir ara olmakszn
(grnrde bir retim arac olmakszn), gizli bir ekilde onu terbiye ederek, arya o (bal
yapma) duygu ve sanat(n) kesin bir mkemmellikte retip belletmektir.
(V/3108; Nahl sresi, 68. yetin tefsri)
(Arya, bu ekilde bir okula veya kursa
gitmeksizin, bal yapma sanatn rettii gibi, Allah Tel bize de pek ok bilgiyi, kalbimize
ilham ederek retir. Tpk, Bakara sresi 31. yette belirtildii zere, dem babamza
btn isimleri rettii gibi. i.y.)
KLP GZYLE ANLAMAK. [E-lem tera] grmedin mi (Kurnda otuz bir defa
gemektedir) -yani kalp gzyle idrk edemedin mi veya haberin yok mu?..(V/3390; Hacc
sresi, 18. yetinin tefsri)
GRME VE GRME! nsann bir basar bir de basreti vardr. Basar, ve
renkleri anlayan d gzdr. Basret de akleden kuvvettir. Bu iki idrkten ikisi de
anlalacak eyi ortaya karrlar. Bu nedenle ikisi de nrdur. Fakat gzn nrunda baz
kusurlar saymlardr ki akl nrunda bunlar yoktur. zellikle gzn (grme) kuvveti
kendisini gremedii gibi anlay ve dier para sezgileri ile maklt ve klliyyt, gemi
ve gelecei gremez. Fakat akleden kuvvet (olan basret olan sezgi) hem kendini, hem
anlay hem letlerini hem klliyyt anlar. Ve gzn anlamasndan ok daha ilerilere ve
derinlere gider.(V/3517; Nr sresi, 35. yetin tefsri)
(Peygamberim!) (Bu Kurn) Rhul Emn (Cebrl), uyarclardan olasn diye apak Arap
diliyle senin kalbine indirmitir.(uar sresi, 193-194-195. yetler) Senin kalbin zerine
-yani sadece zerine indirmedi, senin kalbine, vicdn ve uurun baland varlnn zne
iletti, tamamen hafzana verdi ve btn bundaki ahlk ve bilgiyi sana meleke kld.
(V/3644)
Bu ekilde onu (Kurn) gnahkrlarn kalplerine soktuk (ama) ackl azb grnceye kadar
ona mn etmezler.(uar sresi, 200 ve 201. yetler) Kurn kendi dilleriyle indirdik,
mnsn kalplerine iyice soktuk; yine de azb grmeden mn etmezler mns
kastedilmi olur. (zek ve di., 374) Biz, onu mcrimlerin kalplerine byle sokmuuzdur ki
mnsn anlarlar, Kurnda kelimelerin mkemmel diziliinin gzelliini tanrlar, gerek dizin
ve gerek mnsndaki haberleri benzerinin getirilemediini bilirler ve daha nceki kutsal
kitaplarda da Kurndan bahsedildiini de duyarlar, fakat ona mn etmezler.(V/3646)
Dilersek gzlerini bsbtn kr ederiz. Bu sefer de yolda itiip kakrlar. nk yolu
grmezler.(Ysn sresi, 66. yet) (zek ve di., 443) Elmall ise bu yeti epey farkl tefsr
ediyor: ..imdi o nankrl yapan ve yoksullara yardm yapmayp da, Allah dilese onlar
doyururdu diyen kfirlerin gzlerini bsbtn siler kr ediverirdik de yola dklrlerdi yani
(slm) yola gelmekte yar ederlerdi- nk her inkr edenin gz kr edilivermi olsa idi,
bu bir (ilh) bask olmu olur ve hepsi mna gelirdi fakat o kfirler nereden grecekler. Bu
yetteki fe-enn yubsrndaki ibsr basret-i kalp ile tefsr edilmitir.(VI/4037)
25
26
ki yukarda olduu gibi, mellerde kalp olarak tercme edilmitir) yani idrk mahalli
(anlama/kavrama ileminin yeri) olan gnllerin stne kar..(IX/6094)
LGL
[Bu] Kurn [Rabbiniz tarafndan basretlerdir] kalpler iin birer basret saylr. Bunu
gzelce dikkate alanlar, birok gerekleri elde ederler.(Bilmen, Tefsr c, II, s, 1146;
rf sresi, 203. yetin tefsri) ..Bu (Kurn yetleri) Rabbinizden gelen basretlerdir (gnl
gzlerini aan nrlardr ki, hak (dorular) onlarla grlr),.. (zek ve di.,
175)
..Sonra, gerek mminler, kalplerinde parlayan marifetullah (ilh bilgi)
nrlarndan tr byk bir kuvvete sahiptirler.. (Bilmen, III/1211; Enfl sresi, 66. yetin
tefsri)
NEGATIVE EFFECTS OF SINS ON HEART. ..[Ve Allah Tel fask olan toplumu
hidyete erdirmez] Bu ekilde Cenb- Hakkn emirlerine itaatten kanan kimselerin
kalplerini hidyet nrlaryla aydnlatmaz. Bundan tr, Allahn emirlerine dim uymaldr
ki, insan hidyet nrundan yoksun kalmasn.(III/1244; Tevbe sresi, 24. yetin tefsri)
Allah gkten bir su indirdi ve onunla yeryzn lmnden sonra diriltti. phesiz ki bunda
dinleyen toplum iin bir ibret vardr.(Nahl sresi, yet: 65) ..[phe yok ki, bunda]
yeryznn byle yeniden hayata kavumasnda [dinleyici olan bir toplum iin] bunlara gzel
bir bak ve dnme ile bakan, gerekleri insafl bir ekilde kalben dinleyip kabul eden
kiiler iin [elbette bir ibret vardr.] (Bilmen c, IV, s, 1796)
AKIL KALPTEDR. nirh sresinin ilk yetinde kalp denilmeyip de, gs
denilmesi yle bir sebebe dayaldr: gs bir vesvese yeridir. eytan, insanlarn gslerine
kendi vesvesesini sokmaya alr. eytan, kalbe vesvese sokmak iin gse gelir. Gs ise,
kalbin kalesi saylr. eytan orada bir delik bulursa, oradan kalbe vesveselerini dkmeye
balar. Kalpte hzn ve kederin, yanl dncelerin ortaya kmasna sebep olur ve akl ve
marifetin yeri olan kalbi saptrmaya alr..(VIII/4057; nirh sresi, 1. yetin tefsri)
AKIL, RHTADIR, BEYNDE DEL. Kefu Istlhtul-Funnda yazl olduu
zere, nefis ile rh hakknda ihtilaf vardr. Bir gre gre bunlar ayn eyden ibarettir. tibar
edilen olan gr de budur...Rh, bir mndr ki, ceset onunla hayat bulmu olur. Akl ise,
rhta bulunan bir nrn cevherdir.(IV/1909; sr sresi, 87. yetin tefsri) Rhtaki
bu akl madeni/cevheri ise gnah ilemekle verimi der, randmansz alr. mer Nashi
Bilmen bu konuda da yle der: Fah: ehvn kuvvetlerin ar derecedeki heyecandr.
Temiz yaratll kiilerin nefret edecei, doru akllarn noksanlk olarak kabul edecei her
hangi irkin bir harekettir. erefli eratn ruhsat dndaki ehev lezzetler, bunlardandr.
Bunlara fuhiyt da denilir. Zin, homoseksellik, kar cinse ehvetle bakma gibi
27
davranlar, bunlardandr. Fuhiyttan olan bu gibi eyler toplumsal hayat zehirler, felce
uratr, rhlar sndrr ve toplum hayatnda gzellikten ve gerek temizlikten iz
brakmaz.(IV/1816; Nahl sresi, 90. yetin tefsri) (Zin, kar cinse bakarak oluan gz
zins ve kar cinsle tokalama sonucu oluan el zins sonucu, gnmzde rhlar
kirlenmektedir. Televizyon, mzik ve dier gnahlar kalbi kirletmekte, bunun sonucu da,
byk lim/bilgin yetimemektedir. are, bu gnahlar terk ederek, ilmin bereketli olmasn
salamaktr. i.y.) mer Nashi Bilmen, namazn kalbi aydnlattn da yle ifade
eder:
Lokman Hekim, ocuuna inanla ilgili nasihat ettii gibi, en byk ibadetler ve ahlk
davranlarla ilgili de ylece t vermitir: [Oulcazm! Namaz dosdoru kl] (Lokman
sresi, 17. yet) kalbini nrlandrmak ve rhunu temizlemek iin namazlarna
gzelce devam et..(VI/2742)
Kalp, rhun asl mdenidir ve btn kuvvetlerin kaynadr. Allah Telnn izniyle
bedenin bir mdebbiridir (tedbirli, akll, etkili yneticisidir). ki kalp olsa idi, yaamda dzen
olmazd. Vaktiyle Araplar sanyorlarm ki, her zeki kimsenin iki kalbi vardr. Hatta Mameri
Fihr iin gl hfzasndan tr iki kalbi vardr derlermi. Mamer de, Peygamberimize
hakaret etmek iin, dermi ki: Benim iki kalbim vardr. Kalbimin bir tanesiyle
ezberlediklerim ki, Muhammedin ezberlediklerinden fazladr..(VI/2782; Ahzb sresi, 4.
yetin tefsri)
Allah, gkleri ve yeri amaz llerle yaratt. Geceyi gndzn zerine rtyor, gndz de
gecenin zerine saryor. Her biri belli bir sreye kadar akp gidecek (varln srdrecek
olan) gne ve ay sizin hizmetinize vermitir. Dikkat edin! O (Allah, her eye gliptir, ok
ok balayandr.(Zmer sresi, yet: 5) . N. Bilmen yeti tefsr ederken kalp
kelimesine de yer veriyor: [Gkleri ve yeri hak (amaz llerle) ile yaratt] btn bu yce
ve daha dk varlklar, Allahn orijinal kudretinin eseridirler ve birer yarar vardr. Hepsi de
dosdoru ilerini srdrrler. Hibir bo yere yaratlmamtr. [Geceyi gndzn zerine
sarar] gnei batrr ve geceyi meydana getirir [ve gndz de gecenin zerine sarverir]
gnei dourarak, gecenin karanln giderir [ve gnei ve ay musahhar klmtr] Onun
istei dorultusunda hareket ederler [her biri belirli bir zamana kadar akar] her birinin belirli
dou ve bat zaman vardr. Evet, ey insanlar![haberiniz olsun ki] uyank bir kalp ile
dnp anlayasnz ki [her eye glip, ok balayc olan, Odur] (VI/3064)
KALBN BLG RETMNE GEMES (AILMASI) N TEK TANRIYA
NAN ARTTIR. (Bat dnyasnndaki bilimin ncleri, heretik (heretic) diye
adlandrlan ve 14. yzyldan itibaren nce Oxfordda, daha sonra da kta Avrupasnda kafas
kesilerek veya yaklarak ldrlen, ikence edilen, hapsedilen Tek Tanrya inanan
insanlardr. ngilteredeki Sanayi Devriminin ncleri arasnda da Benjamin Franklin gibi
pek ok Unitarian (Tek Tanrya inanan) insan vardr. ngiliz Sanayi Devriminin nclerini
bnyesinden karan Lunar Society(Dolunay Dernei)nin Franklinin dndaki en nemli
dier mehur yesi olan ve pek ok elementi bulan, kimyac Priestley (1733-1804), Tek
Tanrya inanmas ve Hristiyan l tanr (irk) anlayna ar eletiriler getirdii
kitaplarnn yaynlanmas zerine, alma brosunun ve labaratuarnn tahrip edilmesi sonucu
nce Londraya tanm, daha sonra da ABDye g etmek zorunda kalmtr. Priestley, hem
Dolunay Derneinde savunduu grlerle buharl makineyi cd eden James Wattn da
aralarnda olduu ngiliz Sanayi Devrimini gerekletiren nesli eitmi, hem ABDnin
bamszln destekleyerek bu lkenin kuruluuna yardmc olmu, hem de Fransz
Devrimine destek vererek bu devrimin baarya ulamasna katkda bulunmutu. Priestleyin
28
ABDnin ikinci bakan John Adams ve nc bakan Thomas Jefferson ile konumalar
sonucu bu iki nl sm da Tek Tanr inancn benimsemilerdi. Priestleyin l Tanr
inancna, putulua ve kilisenin yanllar ve bozukluklar ve yozlamasna kar kan
kitaplar iki yz yldr bir daha hi baslmamtr. Bu kitaplara ilk basklarndan taranm
olarak, ancak internette ulalabilmektedir. ABD bakanlarndan Tek Tanrya inananlarla
ilgili bilgilere ise internette Religious Affiliation of U.S. Presidents yazlarak ulalabilir.
Batda irkin (Allaha ortak komann) terk edilmesi konusundaki gayretler konusunda,
ansiklopedilerdeki ve internetteki Arius, Miguel Serveto (Michael Servetus) (1511-1553) ki
yazd Tanry lemenin Gnah zerine (On the Errors of the Trinity) isimli kitabyla
hem Katolikleri hem de Protestanlar ok etmi ve diri diri yaklarak ldrlmtr; Faustus
Socinus (1539-1604), Ferenc David (lm 1579), Antakya (Antiokheia) Konsili, Antakya
(Antiokheia) Okulu, Unitarianism, Heretic maddelerine baklabilir. Michael George Mitchell,
1990 ylnda Yale niversitesinde Kfir; lnceye Kadar Yaklan: 11 ve 12. Yzyllarda
Fransada ve mparatorlukta Heretiklerin (Kfirlerin) Yaklmasnn Sebepleri zerine Bir
Aratrma balkl doktora almas yapmtr. Bu alma da baslmamtr (Heretic;
Comburantur: An Inquiry into the Heretics in France and in the Empire in the Eleventh and
the Twelfth Centuries). Mircea Eliadenn Muhammedden Reform ana (From
Muhammad to the Age of Reform) adl almasna da baklabilir. Dedesi ilk ngiliz
Mslmanlarndan olan Betrand Russell(1872-1970)n, Mslman olmamsa da Araplarn
modern bilimin kurucular olduklarn sylemitir . Russelln Niin Hristiyan Deilim?
(Why I am Not a Christian?) isimli ksa almasna da baklmaldr. Yine Batda heretiklikle
(heretic) (kafirlikle) sulananlardan Johannes Scotus Erigena (810-877); uzun seyahatinde pek
ok Mslman ile de konuan Marko Polo(1254-1324)nun, yirmi be yl sren Asya
seyahatindeki anlarn toplad Seyahatnmesini tercme eden rahip Pipino bata olmak
zere, pek ok Batl yazar ve tercman, seyahatnamedeki Marko Polonun anlattklarnn ve
yorumlarnn ounu Hristiyanla aykr ve heretiklie (kfirlie!) tehlikeli lde yakn
bulduklarndan sansr etmilerdir. Yine 13. yzyln ve ngiliz dnce tarihinin (en) byk
ismi Roger Bacon (1214-1294), neden altm yanda hapse atlm ve on be yl hapis
yattktan sonra, hayatnn ancak son iki yln evinde geirip lmtr. slam dnrlerinin
hayran olan Roger Bacon iin Aliya zzetbegovi: ngiliz felsefe ve biliminin babas olan
Roger Bacon, Araplarn bir rencisidir diyordu. (Aliya zzetbegovi, 1987, 379). Son
yllarda Roger Bacon hakknda yeni bulgular denilerek, hapis sresi iki yla indirilmekte ve
daha sonra evine gz hapsine gnderildii gibi yeni iddialar ortaya atlarak, Batnn suu
rtlmeye allmaktadr. Fakat R. Bacon zerindeki Kind ve bn-i Heysem etkisini (henz)
inkr edememektedirler. Fakat B. Russell, Bacon zerinde daha ok bn-i Sn etkisini
vurgulamktadr. Yine yaklarak ldrlen ngiliz John Rogers (1500-1555); l tanr
anlayna kar kt iin boynu vurularak idam edilen ve putulua ve kiliselerdeki
heykellere kar kan Ludwig Hetzer (1500-1529); yine yaklarak ldrlen skoyal George
Wishart (1513-1546); yine diri diri yaklarak ldrlen ve grleri Katoliklerin de
Protestanlarn da houna gitmeyen talyan dnr ve yazar Giordana Bruno (1548-1600);
yirmi bir yanda iken Tek Tanr inancn benimseyen ve ocuuna Osman ismini koyan
iktisat biliminin kurucularndan David Ricardo (1772-1823); l tanr inancn reddeden
ngiliz kadn yazar Harriet Martineau (1802-1876); ve Tek Tanr inancn benimseyen kardei
sosyal bilimci James Martineau(1805-1900)nun hayatlar da incelenmelidir. Bunlar ve buna
benzer Batda heretiklikle sulanan kiilerin grleri hakknda tam salkl bilgilere sahip
olmadmz da dnmek lazmdr. nk bu kiilerin yaamlar boyunca konumalarna
pek frsat verilmedii gibi, lmlerinden sonra da grlerinin sonraki nesillere
-evrelerindeki insanlar da ayn kt kbete uramak istemediklerinden- tam olarak bize
kadar net bir ekilde ulaamad tahmin edilebilir. Yani bunlarn kimisi kilise ve papazlar
tarafndan panteist kimisi de tanrtanmaz olarak sulanmlarsa da, bu sulamalarn
29
onlar mahkum etmek isteyen evrelerce yapld ve bize -gerei arayan bu insanlar
hakknda bu konuda- ulaan sulamalarn, tam doruyu yanstp yanstmadn da
bilmiyoruz. Bu insanlarn ok byk ounluu muhtemelen slm Tek Tanr inancna
(tevhide) ulamlard ve bu yzden bir ksm ikencelerle bazs da hapis ve srgn yoluyla
susturulmu veya ldrlmlerdi. Mld 1300l yllardan itibaren Batda heretic (sapk)
olarak kabul edilenlerin yaam ve grleri incelenirse, bunlarn ok byk ksmnn zaten
Unitarian olduu Tek Tanrya inand grlecektir. te Bat dncesini harekete geiren
(irkten kurtulmu) bu kiiler olmutur. slm dnyasnda ise, bunun tam tersi yaanmtr.
Hz. Peygamber dneminden uzaklaldka, devlet, padiah, sultan, gemi bilginler ve
onlarn grleri kutsanmaya/putlatrlmaya balanlm ve bunun sonucu kalplere den
irk tozlar, kalplerin kirlenmesine yol aarak, yeni ve orijinal dncelerin retimini
engellemitir. i.y.)
Allah kimin gsn slma amsa o (kii), Rabbinden bir nr zerinde olmaz m?
Kalpleri Allah anmak konusunda katlam olanlara yazklar olsun! te bunlar apak bir
sapklk iindedirler.(Zumer sresi, 22. yet) [O kimse ki, Allah gsn slmiyet iin
geniletmi] slmiyeti kabul iin, onu mkemmel bir kabiliyete sahip klm [da], bu sebeple
[o (kii) Rabbinden bir nr zere bulunmaktadr] pek mnevver (nrlanm/aydnlanm)
bir kalbe sahiptir, Cenb- Hakkn yetlerini, kudretinin eserlerini grdke kalbinde
ilh feyizler tecell edip durmaktadr. Artk [o] kii [hi, kalpleri kararm] yaratltan
gelen temizliini kaybetmi, kendi kiisel tercihlerini kt ynlerde kullanm
[kimseler gibi midir?] Elbette ki deildir. [Artk, Allahn zikrinden (Kurndan) kaskat
kesilmi olanlarn vay haline!] Onlarn kalpleri almaz, gndelik yaamlarnda sadece
fiziksel ihtiyalarnn tatminine nem verdiklerinden, mnev zevklerden yoksun bir halde
yaarlar..(VI/3076)
REAL INTELLECTUALS : MEN WHOSE HEARTS ARE OPEN THAT
FORECAST/KNOW/NOTICE THE REALITIES Grme zrl ile gren eit olmaz;
mn edip ibadetleri iyi davranlar yapanla, ktlk yapan da bir olmaz. Ne kadar az
dnyorsunuz? (Mmin sresi, 58. yet) Evet. O inkrclar, o gfiller (gereklerden
habersiz olanlar/mn etmediklerinden olaylarn perde gerisini fark edemeyenler) mnen
krdrler, en ak hakkatlar gremezler. Artk byle [kr olan] bir kii [ile] o gerekleri,
kantlar [gren] herhangi bir basret sahibi [eit olmaz] o kalp gzleri kr olanlar,
Allah Tely ve Onun her eye gcnn yettiini inkr ederler. Bunun aksine, kalp
gzleri ak olan gerek mnevver (aydn) kiiler ise, Cenb- Hakk dorulayarak,
Onun kudret ve byklnn snrsz olduunu takdr ve itiraf eder dururlar (VII/3162)
KALP AYDINLANIR, TESBH EKEREK. ..Cidd ekilde mmin olan bir kii, yle
dnya varln elde etmek iin deil, srf Allah rzsn elde etmek iin, kulluk erefine
kavumak iin mmin olmu olur. bdet ve kulluktan ve Allah zikir ile kalbini
nurlandrmaktan geri durmayarak, ebed hayatn tehlikelerden kurtarm olur.(VII/3279;
Zuhruf sresi, 35. yetin tefsri); [Ve o kimseler ki] mnafklarn tersine [hidyete
ermilerdir] mna sahip olmu, Kurndan istifade etmilerdir ve nefisleriyle (egolaryla)
mcadele ederek, Hakka teslmiyetten ayrlmamlardr. Artk, Allah Tel da [onlara] yle
sekin kullarna [hidyeti arttrmtr] onlarn kalplerini mn nru ile fazlasyla
aydnlatmtr. Onlar ilhm ile ilh yardm ile en doru yola ynlendirmitir.(VII/3394;
Muhammed sresi, 17. yetin tefsri); Onlar Kurn dnmyorlar m? Yoksa kalpleri
kilitli mi? (Muhammed sresi, yet: 24)
(yette, Kurnn mnsnn kalp ile anlalaca vurgulanyor. Esasnda her ilmin/bilimin
30
gerekleri, kalp ile anlalr. O nedenle de, temiz kalp, gnahsz bir kalp gerekiyor. te
istifr (Estafirullah: Allahtan balanma/af dilerim) derken, kalbimizdeki gnahlarn
silinmesini de Allahtan istemeli, kalbimizden o duyguyu geirmeliyiz. i.y.)
De ki: Cebrle kim dman ise, unu iyi bilsin ki Allahn izniyle Kurn senin kalbine,
daha nce gelmi olan (ilh) kitaplar dorulayc ve bir hidyet rehberi ve mminler iin de
bir mjdeci olarak, o indirmitir.(Bakara sresi, 97. yet) Cebrl, Kurn senin kalbine
Allahn izniyle ve emriyle indirdi.. Kurn anlama ve hfzetme yeri kalp
olduundan, Hz. Peygamberin kalbine vurgu yaplmtr.(M. Vehbi Efendi, HulsatlBeyn tefsri, c, I, s, 182-183)
SNGER, KALP VE RK.
(Altndan buzaya tapmalar ve bu) Buzaya
besledikleri sevgi, onlar zevkten mest olmu ve akllarn alamaz bir hle getirmiti. Sanki
kalpleri buzaya ibdetin sevgisini snger gibi soruyordu (emiyordu), iilen suyun mideyi
kaplayp, midenin her tarafna yayld gibi, buzaya sevgileri onlarn kalplerini (tamamen)
kaplamt. yetteki kalplerine buza sevgisinin iirilmesi ifdesi, kalplerini >giysiye,
buzann sevgisini de >boyaya benzetmek yoluyla, fart- muhabbetlerini (ar sevgilerini,
hatta Mehmed Vehbi Efendi ak-u muhabbetleri ifdesini de kullanyor) duyularla/hislerle
aklamak iindir. Yani, elbisenin boyay sorduu (emdii) gibi, kalpleri ve btn damarlar
buza sretinin (resminin) sevgisini sormu (emmi) ve vcutlarnn her tarafna yaylm
demektir.(I/178)
(Buza veya sevilen/tapnlan her hangi bir eyin sevgisi bu derece olursa, o kalbin
ilim/bilim retemeyecei ortadadr. Nitekim mrik Araplar da hibir bilimde, hibir ey
retememilerdir. Araplar, Ancak slm kabul ettikten sonra, irki braktktan sonra, dnya
apnda byk ilim/bilim adamlar yetitirmilerdir. Bat dnyas da yledir, denilebilir. Batl
bilginler, Kilisenin irk retilerini terk ettikten sonra, kalplerini (bir para) temizledikten
sonra, bilgi retimine balamlardr. Batda heretik denilen byk bilginlerin (Priestley
gibi) esasnda, irki terk eden ve Allahn birliine inanan unitarianlar olduklarn yukarda
grdk. i.y.)
Efide fudn ouludur. Fud ise, kalp mnsna olduundan, btl dinleyecek ve
btla meyledecek kalp olduu aklanmtr ve dima da kalbin ltndandr (beyin
de kalbin letlerindendir, kalbe bal bir lettir). (IV/1511, Enm sresi, 113. yetin tefsri)
Ey mn edenler! Eer Allahtan korkarsanz, O, size iyi ile kty ayrt edecek bir furkn
(anlay) verir, sularnz rter ve sizi balar. Allah byk ltuf shibidir.(Enfl sresi,
yet: 29) Yahut furkanla kast, nrdur. Buna gre yetin mns: [Eer ktlklerden
nefsinizi (kendinizi) saknrsanz, Allah Tel kalbinizde bir nr ve inirh yaratr ki, o nr
sebebiyle, doruyu yanltan, iyiyi ktden, ilh ilhm eytann saptrmasndan/
31
KALP KONUUR, DL ONU TERCME EDER. Her ne kadar dil ile sylemilerse
de, o mnafklarn kalplerinde mn yoktur. Halbuki mnn yeri >kalptir; dil onun
tercmndr. (IX/3753, Nr sresi, 47. yetin tefsri)
32
33
kalbi olan veyahut kendine kulak verilmi can kulayla, kalbi hzr (kafas orada,
baka yerlerde deil) ve zihni toplu olarak dinleyen kimse iin nashat vardr. (Kf sresi,
yet: 37)] ..Dnebilen kalbe sayg iin bu yette kalp kelimesi saygya/ bykle/
stnle/ fazlete iret eden tenvin ile nekre olarak yer almtr.(XIII/5541)
(Ey Peygamberim!) Kuvvetli ve basretli kullarmz brhim, shak ve Yakbu an. Biz
onlar hiret yurdunu dnen samm kimseler kldk. (Sd sresi, 45-46. yetler) lim ve
irfnda basretin etkisi fazla olduundan, bu peygamberlerin irfnlarndan basret shibi
olmalar ile tabir olunmutur. (XII/4808)
ADA BR ALIMASI
34
35
gznn grdkleri, fiziksel gzn grdklerinden fakldr. Marife, kaynan kalpte bulan, i
ve d duyarln ortaklaa gerekletirdikleri bilgidir. Bu anlamda bilme fiili marifedir,
bilme yetisi de kalptir. Dnme, artk daha ok kalbin grevidir. Ve insan,
gnlk ihtiyalar aan yce deerlerle ilikiyi, bu anlamdaki bir bilgisel yeti olan kalp ile
kurar. Dier bir ifdeyle Yce Tanr, insanda muhatap olarak, insann kalbini alr...Allah,
kulun kalbine hakim olarak onu marifet nruyla aydnlatr. Allah, kulun kalbini kontrol
edince, Allah ona rahmet ltfeder ve melekt leminin srrn ona verir. Bylece, lh
hikmetin gizli mns kula ilhm edilir. Ahlk ktlklerden uzak durmu, riyzet ile nefsini
tezkiye etmi (dnya nimetlerini en az ekilde kullanarak ruhunu temizlemi), bu ekilde
takv shibi olmu insanlarn kalbine melekt leminin srlar aktlr ve akl da bunlarn
inceliklerini anlamaya ynelir. Bu noktada, insann organlar dne aykr ileri yapmaktan
kanrlarsa, nefis (ego) de basit ve kt alkanlklar reddederse, akl vehm hayallerden
kurtulur. Kalp de, insn miskinliklerden uzaklar, perde gerisini grmeye balar ve lednn
ilmin srlar artk kalbe verilir. Kalp ile grme artk belirginlemitir. Ama bu kalp,
takv ile temizlenmi bir kalptir ve artk bu kalp, akl ile nrlanm ve mrifet nruyla
ok gelimi bir ekle brnm olduu iin, duyusal yetilerin anlamada yetersiz kald
eyleri artk grebilmektedir. Burada, ilim ve amel (ibdet) sahibi olmann zorunlu olduunu
tekrar vurgulamak, eratn kurallarn (riteller diyerek hafife alp) iptal etmeye alan
btn/ibh/ gnahlar ilemekte bir saknca yok anlay trndeki yorumlara kaymamak
arttr. ncelikle kii, dnin asllarn, inan ilkelerini, ikinci olarak Allahn kendisine bir
hediyesi olan kalp ile ilgili srlarn bilgisini, sonra da beden ve ml ibdetlerin bilgisini
renir. rendii bu bilgilere uygun yaamak arttr Bu aamaya gelen kii, eer
rendiklerine uygun davranmay brakr da btn okumalara kayarsa, bu kiinin aldanmas
dierlerinden daha iddetli olur.(Uyank, 105-109)
Hicretin ilk ve ikinci yzyllarnda yaayan ilk sfler de, kalbin bilgi edinme arac olduuna
dikkat ekmilerdi. Onlarn gayesi, samm bir dindarlk ve ahlka hizmetti. Akl yoluyla
gereklerin elde edilemeyecei belliydi. O halde inan yoluyla, sezgi metoduyla ve
kalplerimizi her eit madd ilgilerden temizlemekle baz srlar elde edebiliriz
diyorlard. (Keklik, 1978, 32) Fakat Gazzl bu noktada dnin temellerini ve ak
hkmlerini iptale ynelik ar/btn yorumlar zaten iddetle eletiriyordu. Gazzl
asndan nemli olan ar yorumlara (ibh) girmemektir. Bunun ls de, grnen kantlar
yok edecek veya deitirecek bireysel arzu ve isteklere gre bir yorum yapmamaktr. Allahn
ve Peygamberinin kastettiini anlama konusunda kesin bir aklk yoksa, zan ve tahmine
dayal hkm vermekten kanmak gerekir.. (Kalbe gelen ilhmn Rahmn olmas iin ise)
Gnlk yaamnda teori-pratik uygunluu, kiinin ahlknn gzellemesi, kt huylar
brakmasyla kalbin temizlenmesi.. gereklidir. Hz. Peygamberin ahlkna, emirlerine, snnete
uymak, Onun davrand gibi davranmaktr. Bunun yolu da ilim (Kurn ve Hads) renmek
ve ona uygun davranlar gstermekle olur..Kalbin grevi de, ilim, hikmet, Allah hakknda
bilgi edinmek ve Onu sevmek, Ona ibadet etmek, Onu zikretmekten lezzet almak, kendisini
ktlklere sevk edecek ehvetin her trls hakknda, Ondan yardm dilemektir. Hikmet ve
marifet salayan bu yeti, insan dier canllardan farkl klar. (Uyank, 113, 120, 121) Nihat
Keklik de, baka bir adan buna deinir: u halde felsefe, baz teoriler ve aklamalar
yndr. Bunlar ortaya atanlara, filozof denilir. Ama uygulayanlara ve yaayanlara hakm
ismi verilir. Demek ki felsefe, bir nazariye (thorie)dir; hikmet ise, onu uygulamak ve
yaamaktr; yani actiondur. (Keklik, XI)
36
37
aan bir bilicidir ve kalb eyay (eyleri) gerei ile grc ve kavraycdr.
Demek ki Gazlye gre gerek bilgi ister eyann bilgisi olsun, ister Allahn
bilgisi olsun, ancak ve ancak kalb ile elde edilebilir ve kalbin bu gerek
bilgisi iin, akln bilgisi iin olduu gibi tecrbeye ihtiya yoktur. Onun
bilgisi kesin doru bilgidir. Ne var ki, Gazlye gre peygamberler dnda, insann bu
mertebeye ulamas iin, duyu organlarn ve akln kullanmas ve onu amas gerekiyor.
Bylece gerekte Gazl bilgide bilhassa fizk lemi bilme sz konusu olduunda akln
roln ve duyular inkr etmiyor. Bilakis onlar hareket noktas alyor fakat onlarn
yetmezliini vurguluyor, bilhassa fizik-tesi sz konusu olunca.
Btn bunlardan sonra, Gazlnin bir tp limi ve biyolog olmad halde, acaba modern
ilmin verileri ile badaan bu grlere nasl sahip oldu sorusunu soracak olursak, kesin bir
biimde cevap vermek zordur. Ne var ki bu zorlua ramen u iki faraziyeden biriyle belki bu
soruyu cevaplam oluruz: ya Gazl bu grlerini devrinin tp kltrnden nakletti nk
byle bir cevab kesin olarak ileri srmek iin hi phesiz o devrin tp ve biyoloji kltrn
aratrmak ve grleriyle karlatrmak gerekir. Ya da kendi bilgi teorisinin mantk sonucu
olarak bu grlere varmtr. Fakat Gazl bu grlerine nasl sahip olursa olsun, doru olan
udur ki, grleri byk lde bugnk modern verilere uygundur ve kendileri ile bilgi elde
etiimiz organlar ve onlarn embriyolojik geliimleri ile paralellii ilk defa Gazlnin
kurmu olmasdr. (Bayraktar, 2011, 222-224)
Burada hatrlanlmas gereken nokta, insann kalbini bir bilgi arac olarak
kullanabilmesi iin, nce kalbin temizlenmesi, bilme iinde esas rol olan
rhun, bedenin basklarndan kurtarlmas gerektiidir ki bu da, nefsin
(egonun) arzularna/isteklerine hayr demekle olacaktr. Hatta Gazlye gre
rhunu bedenin arzularndan bamszlatrabilen ve kalb gz ile grme
mertebesine erebilen kimseler, sadece fizik-tesi lemin bilgisini deil, fizk
dnyann bilgisini bile dorudan doruya elde edebilirler. (El-Munkz, 34-35)
(Bayraktar, 216) ..Bata Frb olmak zere dier filozoflar sezgi yoluyla eyann
gereklerinin alglanabileceini bile sylerler. zellikle fizik-tesi varlklarn bilgisini elde
etme sz konusu olunca, sezgi yoluyla, akl agnostisizmden kurtulurlar..(Bayraktar, 176)
Mustafa arc ise, Gazzlnin konu ile ilgili grleri hakknda yle demektdir: Gazzl,
tpk dn inanlarnn bir sonucu olarak varlk ve olaylar hakkndaki illiyet ilikisini
musebbibul-esbb diye niteledii Allahn kendisinden bakas tarafndan deitirilemez
olan yasalarna balamas gibi, btn burhn bilgilerin ve onlar douran ncllerin asl olan
ve aratrlmaya gerek grlmeyecek ekilde doruluu kesin kabule edilen aksiomatik
bilgileri de (el-ulmul-uvel) ayn metafizik kaynaa balam ve bylece totolojiyi dn
zmle durdurmutur (Miyrul-ulm, s.169-174). phesiz bu zmn srf dn olmas,
onun felsef kymetini azaltrsa da bunun filozoflarn faal akl kullanarak gelitirdii szde
felsef zmden daha zayf olduu sylenemez. Esasen Gazzl de el-ulmul-uvel dedii
dzeydeki rasyonel bilgilerin kaynan aratrrken, bu bilgiler, nefsin akl gcnn
olumas srasnda Allahdan veya meleklerin birinden nefse doar demekle filozoflarn faal
aklna benzer bir bilgi kaynann olabileceini dnmtr (a.g.e., s. 173-174). Kurnn bir
yetinin (Nr sresi, 24: 35) rk-irfn yorumu mahiyetindeki Miktul-Envrda (s. 43,
54, 81, 83) nr diye adlandrd bilgi trlerini incelerken Kurnn tabiriyle nr stne
nr eklinde niteledii kuds-nebev (sezgisel) bilgilerin de insann kalp gzne, yani
aklly st ocuundan, hayvandan ve deliden ayran manev yetenek demek olan akla,
btn nrlarn (bilgilerin) kayna olarak gsterdii ilk ve gerek nrdan yani Allahdan
geldiini belirterek, sezgisel bilgiyi de ayn kaynaa balamtrGazzlyi btn apriorik
38
39
syledii iin kar kmas makul deildir. nk slm temel kaynaklarn da hemen
hepsinde (Aristonun eserleri daha Arapaya evrilmeden) akln kaynann kalp olduu
gayet ak olarak gsterilmitir. Kald ki, Aristo da neden ayn grtedir, sorusunu da sormak
lazm deil midir? Aristodan nce de sonra da ilim adamlarnn hemen tamam akln kalpte
olduu grn net olarak ifade etmilerdir. Bir filozofun veya bilim adamnn veya dnen
herhangi bir insann bir dncesi, onun ismine/dnine/kimliine baklarak reddedilmez.
Herhangi bir dnce, Kurna, Hz. Peygamberin hadslerine ve bilime aykr ise reddedilir.
Konu ile ilgili biraz daha geni bilgi, aada nolu okuma parasnda bulunabilir.
Gnahlarn kalbi kirlettiini, hem Kurn yetleri hem Hz. Peygamberin hadsleri hem de
limlerin szleri net olarak ifade ediyor. Dolaysyla gnahla kirlenen kalp iin yeni, orijinal,
bed bilginin elde edilmesi de gleir. u gerei hatrlayabiliriz ki Allah Tel demi
cennetten az ibadet yapt iin atmamtr. Gnah iledii, emrine aykr hareket ettii iin
dem cennetten kovulmutur. Bakara 269. yette bildirildii zere kendisine ilim verilen
kiinin artk tv seyretmesi, mzik dinlemesi, kar cinsle bir arada bulunup lubl/lzumsuz
sohbet yapmas, o bilim insannn kalbine byk zarar verir. O kalp pek ok bilgiden yoksun
kalr. Kalbe akan bilginin devam etmesi iin, Allahtan gelen bu bilgi nimetini korumak, bu
bilgi aknn devam etmesi iin ok hassas olmaldr. Yoksa ilim(in bereketi) o kiiden alnr;
kii akademik unvanlarn korusa da. Bilim insan, gnaha aldr etmiyorsa, artk insanlk iin
yararl bilgi retemez hale gelir.
40
Okuma Paras: 1
Ali Bula
1 Nisan 2014
Dnceyi tarif etmek hem kolay hem zor. nsanolu dnr, ayn zamanda dndn de
dnr. Belki de dndn dnebilen tek varlktr. Bu byle olmakla birlikte mesele bu
kadar basit de deil. unu sormak nemlidir: Gerekte insan dnyor mu, nasl ve hangi
yollarla dnyor? Dnceyle ilgili sylememiz gereken ilk cmle belki u olmaldr:
Dnme, insana ait bir faaliyettir. nsani meleke ve yetilerle ilgili olduundan yce Allaha
izafe edilemez.
Dnme faaliyeti Kuran Kerimde eitli kelimelerle ifade edilmitir. Onlardan en mehur
olan, Trkede de kullandmz tefekkrdr. Trkede dncenin karl, fikir veya
tefekkr; tefekkr etme, fikretme.
Fikr ilerin eya ve olaylarn hakikatine ulamak amacyla yaplan irdelemeler, inceleme ve
aratrmalar demektir. Bu aba ayn zamanda varolan bir gcn kullanlmas, harekete
geirilmesini gerektirir. Tefekkr faaliyeti insana zgdr, hayvanlarda grlmez. Zek
koodinatlarnn topland beyin merkezli olmayp kalp merkezlidir. Varlk
alemi, kozmik dzen, tabiatta vuku bulan olaylar, eya ve olaylarn seyri tefekkrn konular
arasnda yer alr. nsann kendi i dnyas, enfsi hayat, ruhi itirakleri ve tecrbeleri de
tefekkre konudur. Rum suresinin 8. ayeti insana kendi i dnyas/enfsi hayat; gklerin ve
yerin yaratl ile bu ikisi arasndakiler konusunda tefekkr etmesi gerektiinden sz eder.
Eer salkl bir tefekkr faaliyeti gerekleecek olursa, dnen insan btn bunlarn hak
zere yaratldklarn, bir Yaratclarnn olduunu ve tmnn fani/izafi olduklarn
anlayacaktr. Peygamberlik iddiasyla ortaya km bir ahsn doru syleyip sylemediini
de test etmenin yolu syledikleri zerinde dnmekten geer (bkz. 7/Araf, 184).
Kuran- Kerim ilgin bir ayrnt verir. ou insan tefekkr faaliyetinin insan teki varla ait
olduunu, bireysel olarak ortaya ktn zanneder. Rad suresi 3. ayet kozmik dzen,
yaratl, tabiat olaylar zerinde dnmenin bir topluluun (kavim) etkinlii olabileceini,
olmas gerektiini belirtir. Bu u demektir: Bir toplumun ortak dncesi, kabulleri, zerinde
mutabakata vard deerler, itiraz etmedii ana parametreler o toplumun bir tr tek bir
zihninin rndr. Sanki toplumun ortak kalbi veya beyni vardr, bu tek kalp veya beyin
herkese sirayet edecek bak alar, grler salmaktadr. Kiiler kendi dncelerine gre
hareket edip sorumlu olduklarndan toplumlar da ortak dncelere gre hareket ettiklerinden
dolay sorumludurlar.
Alametler mecmuas olan alem dnmenin konusu olduundan Bakara suresinin 219220 ayetlerine gre sanki sadece insan dnsn diye varlk alemi yaratlmtr. Zira yce
Allah ayetlerini insanlar dnsn diye aklamaktadr. nsan Zat zerinde dnmez nk
Zat zerinde dnmenin onu gtrebilecei bir menzil yoktur, fakat Zatn yarattklar
zerinde dnr. Varlk alemi insana musahhar klnm (insann emrine/hizmetine verilmi),
41
42
varmaya almak bu anlamda fkhi abayla snrlandrlmtr, zira nasslar elde hazr-mevcut
bulunmaktadrlar, onlardan hareketle bilinmeyen bir sonuca ulalacaktr. Bu da ok ynl
bilgi ve dnme kabiliyeti olan fakihin baarabilecei bir itir.
zerinde durduumuz sz konusu anahtar terimler, insanla ilgili olan dnmenin nemli bir
haslet olduunu ve her trevinin Allahn bize bir ba olduunu gstermektedir.
http://www.dunyabulteni.net/yazar/ali-bulac/19612/dusuncenin-anahtar-terimleri
Okuma Paras: 2
nsann genel olarak boyutundan bahsedilebilir. Birincisi bedeni yani fizyolojik, biyolojik
varl. kincisi ruhu ve ncs de, zihni, yani entelektel kapasitesi. Aslnda en temel olan
ruh ve bedendir; nk dnme veya zihni, entelektel faaliyet ruhun bir
katmannda meydana gelir. Dolaysyla dnmeyle ilgili olarak zek ve akl son derece
nemli rol oynar. Ruh temel varlk veya bedene ait olmayan bilumum fonksiyon ve
aktivitelerin tohumudur. slam literatrnde ruh bir nefhadr, Nefha- ruh, yce Allahn
insann bedenine katt zdr ki, btn entelektel, duygusal, tasavvurlar,
dnsel olaylar ve heyecanlar bunun trevleridir.
Akl ve zek da ruhun rndr. Ancak slam tefekkr tarihinde, slamn insana baknda ve
telakkisinde zek ok nemsenmemitir. Zira zek, ruhun en alt seviyesinde meydana gelen
faaliyettir. Ruhun st seviyesinde meydana gelen faaliyet ise akletmedir. Belki de dnmenin
en yksek dzeydeki arzu edilir, arzuya ayan olan formu ve formasyonu akletmedir. Kuran
Kerimde akl mastar olarak gemez, yani Kuran akldan bahsetmez, bir fiil, bir etkinlik
olarak geer ki bunun formu akletmektir. Zek sahibi olmak bir imkn ve avantajdr ama
byk bir meziyet deildir. Zek insanlar arasnda eit ekilde datlmam, akl btn
insanlara datlmtr. Her insan akletme imknna ve potansiyeline sahiptir;
her insana akletme hasleti verilmitir. Bu adan akla Allahn insana ba
diyebiliriz. u var ki akletmek bir cehti, bir ura, bir gayreti gerektirir; yleyse insan ok
gayret ederse akleder. Akl, insann potansiyeli olarak vardr, gerektii kadar ve gerektii
ekilde gayret ederse potansiyeli gerekletirebilir, ortaya karabilir. Mesela Eflatun
renmeyi hatrlama olarak tarif eder. Aslnda potansiyel olarak biz, o bilgilere sahibiz,
bunlar bil kuvve olarak bizde mevcutturlar, renme bize hatrlamay salayan bir sretir.
Kuran da kendini zikr olarak tarif eder. Demek oluyor ki yce Allah, insana dnme
yeteneini, melekesini vermitir, insan sz konusu melekeyi akln kullanarak, potansiyel
olan aktif hale getirebilmektedir.
Akletmenin tefekkr, teemml, tedebbr, tafakkuh, tezekkr vb. trevleri vardr. Bunlarn
tm byk nimet ve ba olmakla beraber Allah, insann varl, hayat, kendisini, kaderini
veya slam kelamclarnn isabetli bir ekilde belirttikleri gibi, mebde ve mead yani
balang ve nihai sonu dnebilmesi iin insan kendi aklyla, snrl meleke ve yetileriyle
de ba baa brakmamtr. Allah, insana hem akln nasl kullanacan, nasl akledeceini
43
gstermitir ki bunu en yksek dzeyde peygamber gsterir, hem de zikir gndererek, onun
tezekkr etmesini salar, Kuran vahyederek buna yardmc olur.
Zikir ve mzakere kelimeleri ok zengin semantiklere sahiptir; bir eyi mzakere ettiimizde
hem interaktif manada ilikiye geiyoruz, hem de birbirimize hatrlatmada bulunuyoruz. Bu
sayede armlar, tedailer meydana gelmi oluyor. Kukusuz, dnme fiilinin
gereklemesinde armlarn (tedailer) byk nemi vardr..Kuran da byledir. Kuran,
devaml bize tedailerde bulunur ve sanki biz o olayn iindeymiiz, onu yaamz, onun bir
parasymz gibi hatrlayn der.
te yandan bu anlattklarmzla ilgili olarak altn izmemiz gereken bir nokta var. Akletme,
Allaha mahsus deildir; bu beere mahsus bir durumdur. Farabi veya bn Sinann Vacibul
vcud Allah hem akl, hem makul (akledilen) ve hem akleden varlk olarak tanmlamalar
hatadr.
Bu parametrelerden hareketle slam dncesi dediimiz zaman anlalmas gereken u
olmaldr: Mslmanlarn tefekkr melekesinin bir faaliyeti ve bu faaliyet sonucunda elde
ettikleri hsladr. slam ise, beeri dnce faaliyetinden ayr olarak vahiydir, vahyedilmi
olan son dinin ismidir. Ayn zamanda tarih boyunca vahyedilmi olan btn dinlerin ismidir;
dier din mntesipleri kesin olarak kabul etmeseler de dahas slam Ed-Dindir. Bir vahiy
mahsul olarak bize intikal ettii ve bir peygamber tarafndan da tebli edildii iin buna
dnce-fikir demek caiz deildir. Doru olan slam dncesinin Mslmanlarn
dncesi olmasdr.
Peki, meru erevede dnceyi biz neye refere edebiliriz? Allahtan gelen bir bilgi, haber
var; yani vahiy var. Bu bilginin teekklnde hibir beerin herhangi bir mdahalesi yoktur.
Ne vahyi getiren Cebrailin mdahalesi sz konusudur, ne de vahyi alan Peygamberin
mdahalesi. Aamalar yle sralanmaktadr: Allah, Levh-i Mahfuz, Cebrail, Peygamber ve
insan. Demek ki bu bilgi dorudan Cebraile verilmi de deildir; Cebrail bu bilgiyi Levh-i
Mahfuzdan alp Peygamberimize getirmektedir. imdi bizimle Allah arasnda, bu bilgi ve
bilgilenme srecinde iki nemli halka vardr. Biri emin, gvenilir bir aktarc ve tebli edici;
Ruhl-Kds olan Cebraildir. Cebrail, Allahtan daha dorusu Levh-i Mahfuzdan ald
bilgiyi, hi mdahalede bulunmadan Peygamberimize aktarr; Peygamber Efendimiz de
kendisi hibir mdahalede bulunmakszn insanlara tebli eder. Kuranda buyruluyor: Sen
bunun aksini syleyecek veya tebli edecek olursan seni ah damarndan yakalardk. Demek
ki vahiy kanalna dardan bir mdahale sz konusu deil; bu peygamber iin de geerlidir.
Peygamber, Cebrail Aleyhisselam gibi emin ve gvenilirdir; Muhammed-l Emindir
kinci halka, peygamberin de iine dhil olduu hikmettir. Allah hem bilgi, hem de hikmet
gnderir. Gelen vahyin bir ksm bilgi ve haber bir ksm hikmettir. te beere izafe
edeceimiz bir etkinlik olarak slam dncesi veya Mslmanlarn dncesi derken bunu
hikmet ve irfanla ifade edebiliriz. Hikmet en yksek seviyede Peygamber
snnetinde ifade edilmitir. mam afii isabetle Snnet hikmettir demitir.
Dolaysyla hikmet, bir beerin -peygamber olarak - ulaabilecei en yksek ifade formudur.
Zira Mslmanlarn dncesi de hikmete dayanr; nk nbvvete dayal
bir dncedir; irfandr; ancak hibir beerin stad, eyh, pir, filozof, imam, hoca,
entelektel vs.- hikmeti peygamber hikmetine ulaamaz.
http://www.dunyabulteni.net/yazar/ali-bulac/19624/vahy-zek-ve-akil-zemininde-islam-dusuncesi
44
Okuma Paras: 3
A HISTORY OF THE HEART
"For the concept of a circuit of the blood does not destroy, but rather advances
traditional medicine." -- William Harvey, 1649
The heart has played an important role in understanding the body since antiquity.
In the fourth century B. C., the Greek philosopher Aristotle identified the heart as the most
important organ of the body, the first to form according to his observations of chick embryos.
It was the seat of intelligence, motion, and sensation -- a hot, dry organ. Aristotle
described it as a three-chambered organ that was the center of vitality in the body. Other
organs surrounding it (e.g. brain and lungs) simply existed to cool the heart.
In his treatise On the Usefulness of the Parts of the Body, written in the second century A. D.,
Galen reaffirmed common ideas about the heart as the source of the body's innate heat and as
the organ most closely related to the soul: "The heart is, as it were, the hearthstone and source
of the innate heat by which the animal is governed." He also observed carefully many of its
unusual physical properties. "The heart is a hard flesh, not easily injured. In hardness,
tension, general strength, and resistance to injury, the fibers of the heart far surpass all others,
for no other instrument performs such continuous, hard work as the heart." He argued that the
expansion and contraction of the heart was a function of its role as an intelligent organ: "The
complexity of [the heart's] fibers... was prepared by Nature to perform a variety of functions...
enlarging when it desires to attract what is useful, clasping its contents when it is time to
enjoy what has been attracted, and contracting when it desires to expel residues."
However, Galen was not afraid to contradict others in matters of detailed anatomy, such as
Aristotle's claim that the heart is the origin of the nerves. He further argued that the heart was
secondary to the liver in its importance to the operations of the body, since it was not the site
of the production of the humors. His ideas generally predominated until the mid-seventeenth
century.
As the scientific and philosophical writings of Aristotle became more important in medieval
Islam and Europe, physicians began to puzzle over the discrepencies between these two
ancients. At the beginning of the eleventh century, for example, Avicenna
in his Canon of Medicine integrated Aristotle's ideas within his largely
Galenic physiology when he wrote: "[The heart is the] root of all faculties
and gives the faculties of nutrition, life, apprehension, and movement to
several other members." He believed that heart produced breath, the "vital
power or innate heat" within the body; it was an intelligent organ
that controlled and directed all others. He identified the pulse as "a movement in the
heart and arteries which takes the form of alternate expansion and contraction, whereby the
breath becomes subjected to the influence of the air inspired." Despite Avicenna's
recommendation to pay more attention to the heart, and the writings of the Syrian juristphysician Ibn al-Nafis in the thirteenth century on pulmonary transit, most medical
practitioners preferred Galen's idea that the veins connected the operations of the liver to the
heart, which circulated vital spirits throughout the body via the arteries. Look at this
published image of the heart on the left. How does it exemplify the vagueness of its
anatomy?
45
The Renaissance revival of anatomy made it possible for physicians to clarify basic
structures in the heart. By this point, they commonly agreed the heart was divided into four
parts with two ventricles and two auricles. Wondering at the confusion over the divisions of
the heart's chambers, Andres de Laguna wrote in 1535, "The heart has only two ventricles, a
right and a left. I do not know what is the meaning of the riddle proposed by the people who
add a third ventricle to the heart unless perhaps they intend by it those pores which are found
in the septum." The drawing on the right by Leonardo da Vinci, probably from the 1490s,
illustrates the typical Renaissance image of the heart as a Galenic organ with two basic
chambers dividing by the septum. Look closely at it. What function would the "pores" that
Laguna mentioned have served? Can you see them?
Leonardo, for all his ability to draw and observe the heart with a great deal of accuracy, did
not deviate significantly from Galen's account of it. "The heart of itself is not the beginning
of life but is a vessel made of dense muscle vivified and nourished by an artery and a vein as
are the other muscles. The heart is of such density that fire can scarcely damage it." Yet he
offered a more elaborate mechanical account of the heart, underscoring the relationship
between heat and motion. He began to puzzle over the actual movement of the heart, writing:
"At one and the same time, in one and the same subject, two opposite motions cannot take
place, that is, repentance and desire. Therefore, if the right upper [auricle] and lower
ventricles are one and the same, it is necessary that the whole should cause at the same time
one and the same effect and not two effects arising from diametrically opposite purposes as
one sees in the case of the right ventricle with the lower, for whenever the lower contracts, the
upper dilates to accommodate the blood which has been driven out of the lower ventricle."
Look at his drawing on the left above. How does it differ from his earlier image of the heart?
To what extent does it reflect his interests in physics and engineering?
By the middle of the sixteenth century, a handful of physicians had begun to wonder about
several key aspects of the traditional heart. Were the arteries truly separate from the veins?
Was the heart really divided by its septum in such a way that arterial and venous fluids were
physically distinct? Was the septum the key site of interchange between blood andpneuma?
Both Michael Servetus and Realdo Colombo returned to theme raised by Ibn al-Nafis:
pulmonary transit. Andreas Vesalius, who initially accepted the idea of the porous septum,
eventually rejected it because he found that he could not see it in repeated dissections of
cadavers. Yet it was not until the English physician William Harvey wrote his On the
Circulation of the Blood (1628) that a viable alternative to Galenic physiology became widely
accepted.
Harvey supported the Aristotelian notion of the heart. He wrote in 1653: "The heart is
situated at the 4th and 5th ribs. Therefore [it is] the principal part because [it is in] the
principal place, as in the center of a circle, the middle of the necessary body." He examined
carefully the function of all of its different parts and came to a reverse conclusion of Galen
and his medieval and Renaissance readers: he believed that the heart was actively at work
when it was small, hard and contracted (systole), expelling blood, and at rest when it was
large and filled with blood (diastole). In 1628, he wrote: "[T]he heart's one role is the
transmission of the blood and its propulsion,, by means of the arteries, to the extremities
everywhere." Needless to say, Harvey firmly dismissed the idea of a porous septum.
Yet he did not challenge the metaphysical intepretation of the heart. The heart, as
Master Nicolaus had aptly observed in the late twelfth century, was the
primary "spiritual member" of the body. As such, it was the seat of all
emotions. "If indeed from the heart alone rise anger or passion, fear,
terror, and sadness; if from it alone spring shame, delight, and joy, why
should I say more?" wrote Andreas de Laguna in 1535. Harvey
metaphorically described the heart as the "king" or "sun" of the body to
46
underscores its cosmological significance. Popular imagery of the heart, such as this
image to your left from the mid-seventeenth century, combined scientific and cultural ideas.
This image, not from a medical text, effectively conveys a detailed external anatomy of the
heart while demonstrating its cultural significance. What do you think the message is?
By the end of seventeenth century, the anatomical knowledge of the heart was surprisingly
accurate and Harvey's ideas were widely accepted. The French philosopher Rene Descartes,
who was one of the first scholars to accept Harvey's new theory, too his ideas a step further
when he argued that the heart was like a pump or, better yet, a combustion engine. The heart
became an important site for debating the pros and cons of mechanistic and vitalistic accounts
of the body, since it served both agendas.
QUESTIONS: WHAT MADE THE HEART A SIGNIFICANT ORGAN? WHAT MADE
IT, ANATOMICALLY AND PHILOSOPHICALLY, SO HARD TO UNDERSTAND?
Return to History of the Body Home page
Some Additional Readings
https://www.stanford.edu/class/history13/earlysciencelab/body/heartpages/heart.html
KONU LE LGL BAZI ALIMALAR. ABDli oryantalist Richard Joseph
McCarthy (1913-1981) Kindnin Risle fil-Akl isimli almasnn Arapa metnini ve
notlarla ngilizce tercmesini, 1964 ylnda yaynlamtr: al-Kindis Treatise on the Intellect,
IS, III/2 [1964], s. 119-149). (Sinanolu, DA, XXVIII/199-200) Sleyman b. Salih elGusnun mlul-kulb nde bn-i Teymiyye (bn-i Teymiyyeye gre Kalbin leri) isimli
almas Riyadda 1995 (1416) ylnda baslmtr. Syamsuddin (emseddin) rif, bn-i
Snnn Sezgi Teorisi (Ibn Sinas Theory of Intuition) balkl bir master tezi yapmtr,
Istac/IIUMde, 1999 ylnda. Yine ayn enstitde Muhammed Zaidi smail, Gazzalide
Bilginin Kaynaklar (The Sources of Knowledge in al-Ghazali: A Psychological Framework
of Epistemology) balkl bir master tezi hazrlamtr, 1995 ylnda. rfan Grka Eb Sad
Muhammed Hdimde Bilgi Meselesi ismiyle, Seluk niversitesinde 2006 ylnda bir
doktora tezi hazrlamtr.
Bayraktar Mehmet (2011). slm Felsefesine Giri (8. bask). Ankara: Trkiye Diyanet vakf
Yaynlar
Bergson Henri (1986). Dnce ve Devingen. (ev. Mira Katrcolu). stanbul: Mill Eitim
Genlik ve Spor Bakanl Yaynlar
Bilmen mer Nasuhi (ty). Kurn- Kermin Trke Meli Alisi ve Tefsiri. I-VIII. stanbul:
Bilmen Basm ve Yaynevi.
Coulson J. ve dierleri (1990). Oxford Ansiklopedik Szlk. (ev. Resuhi Akdikmen ve di.).
stanbul: Ylmaz Yaynlar.
arc Mustafa. Gazali DA (Diyanet slam Ansiklopedisi), c. XIII, sh. 489-505.
antay Hasan Basri (2006). Kurn- Hakm ve Mel-i Kerm. stanbul: Bilimevi Basn Yayn
Erolu Aye(2012). Henri Bergsonda Bilin-Sezgi likisi. SD Fen Edebiyat Fakltesi
Sosyal Bilimler Dergisi (Journal of Social Sciences), Aralk 2012, Say:27, ss.81-102.
Frk smil R.(1981) Islamizing the Social Sciences Sosyal Bilimlerin slmletirilmesi.
(ev. Mehmet Paac). slm Bilimde Metodoloji Sorunu((1991). Yayna haz. Mehmet
Paac. Ankara: Fecr Yaynevi.
Grgn Tahsin. Hasan- Basr. DA, c. XVI, sh. 293-301.
Grolier Universal Encyclopedia(1966) New York: American Book-Stratford Pres, Inc.,
Hornby A. S.(1982). Oxford Advanced Learners Dictionary of Current English. Oxford:
Oxford University Pres
mre Muhammed. Muhammed el-Gazzali. DA, XXX/531-533.
zmirli smail Hakk(1977). Kuran- Kerm ve Trke Anlam (Mani-i Kuran). stanbul:
Eren Yaynlar
Ana Britannica. Hasan Basri.
Kahraman lim. Mavera. DA, XXVIII/176-177
Karla H. Bekir. Gazzali (Eserleri) DA, XIII/518-530
Kaya Mahmut. rkyye. DA, XXIII/435-437
Keklik Nihat(1978). Felsefe. stanbul: ar Yaynlar.
Kutluer lhan. Miftahussaade. DA, XXX/18-19
Mehmed Vehbi Efendi. Hulsatul-Beyn F Tefsril-Kurn. Dal Neriyat. stanbul:
1966-1969
48
49